a9r12q3qyo 1ngrl2h dkisamveri.org/pdfdrg/d278827/2019/2017_oztiprakn.pdf · 2020. 9. 6. · beye...
TRANSCRIPT
BAHARİYE SANAT ATÖLYELER1
Koordinatörü Meryem Güney
Seırnp1oz:yuırn Koordinatörü ve Editör
Prof Dr. Mustafa S. Küçükaşcı
:ieırnp1oz·yuırn Yürütmeni
Selma Topkara
Bilim Kurulu
Prof Dr. Ahmet Turan Aslan Dr. Coşkun Yılmaz Prof Dr. Erhan Afyoncu Prof Dr. Hasan Kamil Yılmaz Prof Dr. İskender Pala Prof Dr. Mehmet Akif Aydın Prof Dr. Musa Duman Prof Dr. Mustafa S. Küçükaşcı Prof Dr. Raşid Küçük Prof Dr. Turan Koç
Düzenleme Kurulu
Coşkun Yılmaz
Kemal Özden Mehmet Bulayır Meryem Güney Mustafa S. Küçükaşcı Necati Sancaktutan
Yazarlar
Prof Dr. Abdülhamit Tüfekçioğlu Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Önal Dr. Coşkun Yılmaz Prof Dr. Erhan Afyoncu Prof Dr. M. Fatih Andı Prof Dr. M. Hüsrev Subaşı Prof Dr. Muhiddin Serin Prof Dr. Mustafa Fayda Prof Dr. Mustafa S. Küçükaşcı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Topatan Prof Dr. Nihat Öztoprak Dr. Nusret Gedik Prof Dr. Raşid Küçük Prof Dr. Selçuk Mülayim Dr. Öğretim Üyesi Selman Can Prof Dr. Süleyman Beyoğlu Dr. Tahir Güngör Dr. Tayyar Altıkulaç Prof Dr. Turan Koç Doç. Dr. Uğur Demir
T C. Cumhurbaşkanlığı TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı TC. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı İstanbul İl Kültür ve Turizm J\/11.taıırtıu!u Topkapı Sarayı Müzesi
Bahadır Taşkın
4, 12, 13, 20, 21, 22, 25, 26, 29, 31, 44, 47, 48, 51, 58, 60, 61, 62, 63, 65, 66, 71,72, 77, 83, 111, 116, 120, 122, 123, 124, 129 alt, 131, 137, 140, 143, 167
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Millet Yazma Eser Kütüphanesi 78, 79
Metin Yazarları Arşivleri
Tasarım ve Uygulaına
Korpus Kültür Sanat Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. Hüsrev Gerede Cad. Çolakoğlu Apt. No.66/1 Teşvikiye-İstanbul Tel: O 212 236 71 61 - 62 [email protected] sertifika no: 16356
İnsan ve Medeniyet Hareketi Bahariye Sanat Atölyeleri
Bahariye Mevlevihanesi Eyüp Merkez Mah. Silahtarağa Cad. No:l2 34050 Eyüp/ İstanbul Tel: O 212 501 31 71 [email protected] www.bahariyesanatatolyeleri.org
Baskı
Kültür Sanat Basımevi Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi ZB7-ZB11 Topkapı / Zeytinburnu ! İstanbul Tel: O 212 674 00 21 sertifika no: 22032
ISBN
978-605-67100-3-2, Mayıs 2019
© Tüm Hakları saklıdır. Bu kitapta yayımlanan metinlerden, yazarların ve yayınlanan fotoğrafların, fotoğraf sahibinden izin alınmadan, fotokopi dahil, optik, elektronik ya da mekanik herhangi bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya basılamaz.
-
Nihat Öztoprak •:<
15. asır şairlerinden Bedr-i Dilşad, Raiyyet nesr nazm ana padişah Olupdur bilür ma'ni millüne şah2
eytinde, nesri yani düz yazıyı vatandaşa,
nazmı da o vatandaşların padişahına benzetir. Ayrıca nazmı mana ülkesinin şahı olarak takdim eder. Klasik Türk edebiyatında bu görüş oldukça yaygındır. Bu yüzden, her ko
nuda, her türde üç-beş beyitten binlerce beyte kadar aruz ve hece vezniyle manzumeler yazılmıştır. Burada tamtacağımız mukaddes emanetlerden biri olan Hz. Peygamber'in na'linin bulunması ve İstanbul'a getirilmesini konu alan manzume de bu anlayışın bir ürünüdür.
ettiği ve kullandığı bir ona ten dikkatle korumuşlar ve nesilden nesile intikal ettirmişlerdir. Özel şahıslar ve halifeler elinde bulunan bu bazıları zamanlarda 3 bazıları
muş yerine benzeri yapılmış, bir kısmı ise orijinal asırlarca korunmuştur.
Yavuz Sultan Selim (1512-1520) 1517 yılında Mısır'ı feth edip Memluk Devleti'ni ortadan kaldırmakla, ona bağlı olan Mekke ve Medine'nin de hakimiyetini elde etti. Bu gelişme üzerine dönemin Mekke emiri Muhammed Ebu Berekat da bağlılığını maksadıyla Kabe'nin anahtarlarını ve bir kısım mukaddes eşyayı oğlu Şerif Ebu Yavuz'a gönderdi. Yavuz, gerek bu eşyaları, gerek halife kanalıyla kendine intikal eden eşyalan ve gerekse şahısların bizzat hediye ettiği mukaddes eşyaları bir araya toplamış ve deniz yoluyla İstanbul'a göndermiştir. Bu eşyaların şüphesiz en kıymetiisi Hz. Peygamber'in Muallekat-ı Seb'a şairlerinden Ka'b bin Züheyr'e hediye ettiği, sonralan hilafet alameti sayılan Hırka-i Saadettir.1
Yavuz'un arzusu doğrultusunda hatimler eşliğinde, büyük bir itina ile korunarak İstanbul'a getirilen mukaddes emanetler, Has Odası'na konmuştur. O günden sonra "Hırka-i Saadet Dairesi" olarak anılan bölümde muhafaza edilen eşyalan korumak, temizlemek ve bakımlarını yapmak Osmanlı Padişahlarının asli görevlerinden biri sayılmıştır. Bu işler için padişahın da içinde bulunduğu 40 kişilik bir hizmet ekibi kurulmuştur.5
Mukaddes eşyalarm İstanbul'a getirilişi Yavuz Sultan Selim (1512-1520) döneminde başlar ve Osmanlı'nın yıkılışına kadar devam eder. Bilhassa 19. asırcia yoğunlaşır. Zira bu asrın başlarmda Arabistan'da eşyalarm kutsal olamayacağını
'' Prof. Dr. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Bölümü 1 Bu makale daha önce "Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezinin "Türk Kültüründe konulu
Uluslar Arası Sempozyumda, "Na'l-i Resul Manzumesi'; başlığıyla tebliğ olarak sunulmuş (İstanbuL 2003), daha sonra senıpozyumun Emine Gürsoy Naskali'nin editörlüğünde Ayukkabz Kitabı'ında (Kitabevi İstanbul 2003, s. 93-115).
2 Adem Ceyhan, Bedr-i Dilşad'm A1urad-ndmesi, İstanbul 1997, c. II, s. 719, beyit 6071. 3 Mesela, "Mühr-i Saadet" Hz. Peygamber'den Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer Hz. Osman'a kadar fakat Hz. Osman onu Hicri 30 (Miladi 650-651) yılında Aris kuyusuna düşürerek kaybetmiştir. Daha sonra yerine benzerini yapmıştır. Hırka-i Saadet Dairesi'ndeki Mühr-i Saadet'in Hz. Osman'ın sonradan yaptırdığı mühür olduğu rivayet edilmektedir. (Bk. G. Levi Della Vıda, "Osman'; İslam Ansiklopedisi (İA), İstanbul 1964, c.9, s/130; Tahsin Hırka-i Saadet Dairesi ve Emdnat-z I\!Iukaddese, İstanbul 1953, s. 28.
Kasım Kufralı, "Hırka-i Şerif; İA, İstanbul1978, c.5/l, s. 450; İslam Yaşar-Nebil Fazı! Alsan, i\!Iukaddes Emanet/er, İstanbul 1985, s. 16. 5 Bu ekibin en önemli görevi, Hırka-i Saadet Dairesi'nin temizliği idi. Bu işe tabir edilircli. Pars, iki Biri haf~ada bir gün daimi temizlik, diğeri ramazanlarda ziyaretler öncesi umumi temizlik idi. Temizlik esnasında amber, misk gibi kokular kullanmak adet iciL (Geniş bilgi için bk. Öz, a.g.e., İstanbul 1953, s. 24, 25 ve 12. Dipnot.)
76
------------------------------------------------ /\ ılıa• ıvpı
Yavuz Sultan Selim'in Portresi
Nakkaş Osman, Kıytıfetü'l-insaniyefi şema'ilü'l-osmaniye, 1579 tarihli
Kağıt, suluboya 20,7xl2,5cm
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Env. No: H. 1563, y. 54b
77 --
iddia eden Yehhabilik akımı yayılmaya başlar.6 Yehhabilerin tahribinden kurtarmak maksadıyla mukaddes emanetler çoğu sahipleri tarafından İstanbul'a gönderilir. Bu faaliyet, Osmanlı Devleti'nin yıkılma sürecinde daha da hızlanır. Son olaral<, I. Dünya Savaşı'ndan önce, Hicaz bölgesinin işgal edilmesi endişesiyle, geri kalanların büyük bir kısmı da İstanbul'a ulaştırılır.7
Hırka-i Saadet Dairesi'ne teslim edilen mukaddes emanetlerden biri de na'l-i Resul'dur. Sahibi Abbasi soyundan Derviş Muhammed adlı bir kişidir. Derviş Bey, 1289/1872'de elindeki emanetten devlet yetkililerini haberdar etmiş ve onun İstanbul'a götürülmesini istemiştir. Bilahare, bu mukaddes emanet sahibinden alınmış ve uzun süren bir yolculuktan sonra İstanbul'a ulaştırılmıştır. Burada tanıtılan risale; sözünü ettiğimiz na'l-i Resul'ün ortaya çıkarılışı, teslim alınışı, İstanbul'a ulaştırılması ve bu esnada karşılaşılan mucizevi olayları konu alır.
Na'l-i Resul Manzumesi'nin şekil ve muhteva hususiyetleri:
Eserin bulabildiğimiz tek nüshası, millet kütüphanesi manzum eserler Bölümü 1407 numarada kayıtlıdır. Müellifi, Şirirızade Hafız Sadeddin'dir. Müellif tarafından verilmiş bir ismi yoktur. Beyitlerde geçen na'l-i pak, na'l-i mübarek, na'l-ı şerif, na'l-i saadet, na'l-i resul gibi terkiplerden her biri esere isim olabilir. Biz, na'l-i resCıl'u tercih ederek makalenin başlığını "Na'l-i ResCıl'un İstanbul'a Getiriliş Hikayesi" şeklinde düzenlemeyi uygun gördük.
Müellif hattı olan bu nüsha 235 beyittir. Aruzun remel bahrinden "fa 'i la tün/ fa 'i la tün/ fa 'i lün" kalıbıyla yazılmıştır. 23 ila 35'inci beyitler arasında bulunan "fe 'i la tün / fe 'i la tün / fe 'i la tün/ fe 'i lün" kalıbıyla yazılan beş bentlik muhammes8 hariç tutulursa, eser mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır denilebilir.
Eserin ilk 10 beyitlik kısmı tevhit ve na't nev'indendir. Kısaca Cenab- ı Hakk'a hamd ve şükür, Hz. Peygamber'e, onun aline, ashabına, etbaına salat ve selam getirildil<ten sonra
Nesl-i 'Abbasi'den çıkdı bir er Adına Derviş Muhammed didiler (Beyit 11)
Didi vardır na'l-i pak bizde bu an Saklar idik şimdi oldı ol 'ayan (Beyit 12)
beyitleriyle asıl konuya geçilir.
Na'l-i Resul Manzumesi'nin ilk sayfası. Millet Kütüphanesi, AEMNZ 1407, y.lb
6 Vehhabilik, 1787'de ölen Muhammed b. Abdülvahhab taı·afından kurulmuş bir akımdır. Bidati çok farklı yorumlayıp alanını genişletmişler ve birçok şeyi küfür saymışlardır. Bu cümleden olmak üzere, mezar yapmayı, türbe yapmayı ve ziyaret etmeyi küfür saymışlar, eşyalann kutsal olamayacağını ifade etmişlerdir. Bu yüzden bilhassa Mekke ve Medine'deki Osmanlı vakıflarını dağıtmışlar ve talan etmişlerdir. Herhangi bir yerleşim bölgesine girdiklerinde yaptıkları ilk iş, kabirleri ve mukaddes sayılan eşyaları tahrip etmek olmuştur. Şiddet ve sertlikle devam eden hareket, L1gilizlerin yardımı ve tahriki ile Osmanlı Devletine isyan şekline dönüşmüştür. Geniş bilgi için bk. S. Hayri Bolay, Felsefi Doktirinler Sözlüğü, 2. baskı, İstanbul 1981, s. 308-310. 7 Birinci Dünya Savaşı esnasında Medine'nin tahliyesiyle beraber orada bulunan mukaddes emanet ve kıymetli eşyaların İngilizlerin el koyması endişesi ve hırsızlardan korunması amacıyla İstanbul'a tahliyesi kararlaştırıldı. Emir, 2Mart1917'de Hicaz Kuvve-i Seferiye kumandanı Fahreddin Paşa'ya bildirildi 81 parça eşya bir heyet tarafından müteaddit sayıda listelenerek titizlikle sandıklara kondu ve İstanbul'a gönderilmek üzere Şeyhü'l-Harem Ziver Bey başkanlığındaki bir heyete teslim edildi. Heyet, önce Şam'a oradan da 25 Mayıs 1917'de İstanbul'a geldi. Konuyla ilgili geniş bilgi için bk. Süleyman Yatak (Beyoğlu), "Mukaddes Emanetler~ Türk Dünyası Tarih Dergisi, Ağustos 1991, sayı 56, s. 44-51. 8 Bu muhammesin edebiyatımızda çok az rastlanan aaaAA bbbAA cccAA çççAA ... kafiye düzeniyle yani son iki mısraı nakarat olarak yazılmış olması dil<kat çekicidir. Bk. Haluk İpekten, Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri, Ankara 1985, s. 126.
-- 78 --
Na'l-i Resul Manzumesi'nin son sayfası. Millet Kütüphanesi, AEMNZ 1407, y. 9b
Konunun özeti şöyledir:
Derviş Muhammed, elinde bulunan na'lden söz eder. Haber Diyarbakır Valisi İsmail Paşa'ya kadar ulaşır. İsmail Paşa 40 bin kişiyle na'l-i paki karşılar. Şehre getirir. Sağına ve soluna alem dikilir. 12 gün, gece ve gündüz halk ziyaret eder. Sonra, İstanbul'a gönderilmesi kararlaştırılır. Bu iş için dayanıklı bir kişi aranır. Bu bahtlı kişi Bitlisli Muhammed Ca'fer'dir. Muhammed Ca'fer emaneti alır ve halkın göz yaşları arasında yola koyulur. Binlerce kişiyle beraber Divriği'ye gelir. Şehrin dışında halkın içinden bir kişi ağlayarak kafileyi karşılar. Cübbesini ahn ayağının altına serer ve yüzünü yere kapar. At cübbeye bastıl<tan sonra onu tekrar omzuna atar ve "Ey Habib-i na'l-i pak canım feda" diyerek seslenir. Sonra oracıkta vefat eder. Kafile Divriği'den Sivas'a yönelir. Yolda bir tilki ah eder
ve iki eli üzre kalkarak na'l-i pake selam durur. Sivas'ta ise bir leylek na'l-i paki karşılar ve na'l oradan götürülünceye kadar onun tepesinde döner durur, yuvasına konmaz. Daha başka birçok mucizeler vuku bulur. Sivas'tan sonra kafi.le bir Cuma gecesi Tokat'a ulaşır. Na'l, Ali Paşa Camii'nde minder üzerine konur. Gece kimse ziyaret edemez. Girenleri minber dışarı atar. Kafile Tokat'tan Amasya'ya doğru yola çıl<ar. Şehre bir konal< mesafe kala onları bir gurup insan tekbir ve tesbihlerle karşılar. İçlerinden Yüzbaşı Mustafa na'li taşımak ister. Çok ısrar etmesi üzerine verilir. Başına koymal< isterken na'l üç alem miktarı göğe sıçrar. Herkes şaşkın bakışlarla olayı izler. O an Allah bir melek gönderir. Sonra na'l yere inmeye başlar.
Onu taşımakla görevli Ca'fer şimşek gibi ulaşır, na'li eline alır, yüz sürüp ağlar ve tekrar taşımaya başlar. Bir de, Amasya'da köprüden geçerken otuz bin kişinin gözü önünde ırmak durur, kafile geçtikten sonra tekrar akmaya başlar. Yine Amasya'da yedi senedir ipek olmamasından bizar olan halk dua ister. Orada bulunanlar hep beraber dua eder. Dualar kabul olur ve o sene çok miktarda ipek olur. Benzeri birçok mucizeler olur. Allah'ın yardımıyla Samsun'a yaklaşılır. Karşılamaya binlerce kişi gelir. Burada da birçok mucizeler vul<U bulur. Yüz tane koyun kurban edilmek ister. Israr ederler ve bütün uğraşmalara rağmen geri döndürmek mümkün olmaz. İçlerinden 92'si kesilip oradaki insanlara takdim edilir. Geri kalanını tacir satmak istemez. Zira onların sahibi Hristiyan'dır. Sonra Hristiyan da kendi koyunlarını keser ve dağıtır. Burada da nice hastalar şifa, nice dertliler deva, nice sakatlar sıhhat bulur. Sonra kafile İstanbul'a ulaşır. Orada da binlerce insan karşılar. Ziyaretler yapılır. En sonunda na'l sarılarak içinde hırka ve tesbih bulunan bir sandığı konur.
Cümle nas birle ziyaret kıldılar Es-salatü ve's-selamü didiler (Beyit 201)
Nice demler gözlerin kan eyleyüp Mu'cizat-ı medhini şan eyleyüp (Beyit 202)
Sonra leffen bir derun-ı sandığa Hırka vü tesbih hem anda bile (Beyit 203)
Şair, emanetin teslimini ifade ettikten sonra, son beyitlerinde na'l-i Resul'ü Diyarbakır'dan İstanbul'a taşıyan Muhammed Ca'fer'i över. Onun azmi, sabrı, dayanıklılığı ve güzel ahlakını anlahr.
Metin, eserin Şirinzade Hafız Sa'deddin tarafından
1289/1872'de telif edildiğini bildiren ferağ kaydı ile son bulur.
-- 79 --
Metni monotonluktan kurtarmak ve dinlen- , •»'
dirmek bilhassa uzun Türk mesnevilerinde rastla-nan, aralara farklı nazım şelüllerinde yazılmış
gelern~ği, na'l-i Resul manzumesinde de göml.mı2lctedır, mesnevinin 23 ile 35'inci arasında da cıeı:ı:ısıJc
bendlik bir muhammes vardır. muhammesin son bendinin mısraında na'lin lstan!)Ul nakil tarihi olan cevher tarih düşürme tir.9
nna fazla yer vermez. Bazı bevitlerde l(onuşrrıa lta:deler samimidir. nı <11.JL<l isim ve sıfat tamlamaları
azdır.
Şair, na'l-i Resul'ün bulunmasından zıv·actesıvıe ve fazla olmadığı halde
ğuyla bu risaleyi nazmetmişe benziyor. Zira hP,ritlı'r den oldukça imale ve zihaf vezin kusurları ise fazladır. dahı-ahı" kafiyeler ve redifi çok sık görülür.
Arşiv belgelerinde na'l-i Resul1°
Tanıtmaya çalıştığımız bu 235 beyitlik risalede sözü edilen na'lin, Hz. Peygamber'e ait hususunda bir fikir yürütmek çok zordur, Zaten bu meselenin aydınlatılması kanaatimizce bize düşmez. Ancak, manzumeye konu olan na'lin gerçekten İstanbul'a getirilip getirilmediği hususu labilir. Bu gayeyle, Osmanlı Arşivleri'nde yapılan araştırmada sözü edilen na'lin İstanbul'a getirilişinin arşiv de yer aldığı tespit edildi.
Konuyla ilgili bulabildiğimiz ilk belge, 16 Safer 1289 (25 Nisan 1872) tarihli bir sadaret tezkiresidir. Bu devrin Sivas valisinin Diyarbakır'dan gelen ve İstanbul'a uh:tştıırılmc:llc
oradan alınması vapur ve eleman gönderilmesini talep eden telgrafı üzerine düzenlenmiştir.
Diyarbekir'de nezdinde mevzu-ı mııht'az,a-i ihtiram olup Sivasa getürilmiş olan Na'leyn-i mübareke-i cenab-ı risalet penahtnin Dersaadet'e irsal olmak üzre Samsuna gönderildiği Sivas valisi devletlü paşa hazretleri tmratından ha-telgraf-name işar olunduğuna ve işbu emanet -i muhteremenin ta'zimat-ı layıka ile celbi şan-ı celil hilafet-i çeşban olacağına mebni bunı alup getürmek içün tersane-i amireden bir vapur ile Hırka-i Şerife Dairesi hademesinden dahı münasiblerinin Samsuna i'zam kılınması hakkında her ne suretle emr ü ferman-ı keramet-i 'unvan hazret-i şehinşdhi şeref-sunuh ve sudur buyurulur ise mantuk-ı münifi icra olacağı beyanıyla tezkire-i sendveri terkfm kılındı efendim.11
Bu tezkireye ledir:
sonra
Ma'ruz-ı çaker-i kemfneleridir ki,
Padişah iradesi ise
Hdme-zib-i ibcal olan işbu tezkire-i samiyye-i vekalet-penahileri manzur-ı mealf mevfur-ı hazret-i hilafet-penahi h11.11ur11,lm,rs ve istizan-ı ali-i vechile zikr olunan emanet -i alup getürmek içün tersane-i amireden bir vapur ile hademe-i muma-ileyhden dahı münasiblerinin Samsuna i'zam kılınmış şeref sunuh ve sudur buyurılan emr ü
düşürme metotlarından biridir. Noktaların cevhere benzetilmesinden daha çok cevher, rııücevher isim-lendirilir. Bazen şayet noktalı harfler eksik veya fazla bir önceki nusrada ona işaret edilir. Metnimizde de tarih mıs-ramdan bir önceki mısrada hem tarih nev'ine işaret hem de 10 bir tarihler ta'ı11nreli-ce:vher tarih veya tarihler isimlendirilir. Geniş bk. Yakıt, Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme, İstanbul 1992, s. 327-328.
ıo Bu bölümde verilen çoğu, Marmara Üniversitesi Yönetimi Bölümü öğretim görevlilerinden ınE~slE:lct:ışıın Talib Mert'e aittir. Katkılarından teşekkür ederim. 11 Başbakanlık Osmanlı Arşivleri (BOA), nr. 45124.
80
üzerin emaneti almak Tersa-bir vapur ile Hırka-ı Dairesi'nden bazı
len
L-")'<U''-"" müsaade edilmesinden sonra, Hz. na'lini Hırka-i Saadet Dairesi'ne kazandıran
Bey, bu hizmetinden 21 Rebiülevvel 1289 (29 1872) tarihli iradesi 750
maaş ve 25 bin na'lin ıstanl)Ul smda kendine verilen görevi kusursuzca yerine getirmesinden zaptiye yüzbaşısı Cafer Ağa, 8 Rebiülahır 1289 (15 Haziran 1872) tarihli irade beşinci rütbeden bir kıt'a "nişan-ı meddi" ile;15 refakatinde bulunan Fazlı Efendi ise, 25 Rebiülahır 1289 (3 Temmuz 1872) tarihli i1rcı.rJp1,,p göre "rütbe-i salise" ile taltif edilmişlerdir. 16
750 kuruş maaş ve 25 bin kuruşluk atıyye ile taltif edilen Bey, daha sonralan dört kardeşine de maaş bağlanma
sını talep etmiş, isteği reddedilince kendine bağlanan maaşın bir kısmının bölüştürülmesini teklif etmiştir. Bunun üzerine 750 kuruş maaşın 350 kuruşu kendine bırakılmış geri kala-
ise lOO'er kuruş olarak diğer kardeşlere paylaştırılmıştır. 17
Daha sonra Derviş Bey'in ihtiyaç içinde bulunduğuna kanaat getirilerek ihtiyaçlarının giderilmesi ve hac vazifesini ifa ederek memleketine dönebilmesi için kendisine ilave 25 bin kuruş daha ihsanda bulunulmuştur. 18
Bu son düzenlemeden sonra da tekrar ihsan almak ve m;;ıaşıarmı yükselttirmek maksadıyla Derviş Bey' in çeşitli zamanlarda sadarete istida (dilekçe)lar verdiği anlaşı.lma1<1tadır.
... Muma ileyh şu mazhar 'inayat-ı celile ve ta'at-tuföt-ı seniyyeden fevka'l-gaye memnun ve müteşekkir bulunmış ise de emanet -i şerife-i mezkurenin isaline gerek
45124. 13 BOA,
BOA, İrade-Meclis-i Mahsus (İ. JVI.Mah), nr.1722. 15 BOA,
BOA, 45348.
BOA, İ. M.Mah, nr. 1822/l,2.
BOA, İ. M.Mah, nr. 1822/3.
81
Arsıvu'rı (BOA) irade-Meclis-i Mahsus M. Mah), 182212
esna-yı tarikda ve gerek Dersa'adet'de bir hayli duyuna giriftar olmasıyla evvelce ihsan buyunlan atıyye-i seniyyeyi zaruriyyü'l-vuku' masarifüt-ı rahiye vesa'iresine sarf ve istihlak iderek tehi dest kaldığın ve saye-i ihsan vaye-i mülukanede bu sene-i miib:irE~l<ede ifü-yı hac ile memleketi canibine 'avdet arzusında ise de şu husulı ancak ihsan ale'l-ihsan olarak münasib mikdar atıyye-i seniyye ihsanına muhtac bulundığmı ifade ve beyan eylemiş ve mir-i muma ileyhin ifüde-i vakıası mukarin-i muhsin ve bi'l-vucuh şayan-ı 'atıfet bulundığı dahı
ba'zı zevat taraflarından haber vakı'a-
rmırı-::ı1rvı0 hf•n i'adesi menılt-ı 'ali-i hazret-i veırnııet-ıoerıatıtHen bıulumnnai~ın ol babda ve her halde emr ü ferman hazret-i men lehü'l-emrindir. 19
Bu istidaların birinde maLaşııarı re her birine miktar takdir edıJmiş ısrarları soırıunaa,
Hırka-i Saadet Dairesi'nin znraretı;HE~re olan odalarmda sergılı2m~nlı2r maalesef
Tahsin hazırladlıgı Hırka-i Saadet Dairesi ve Emanat-ı Mu-
kaddese adlı kitabındaki Tahsin
ve üzerin-va:~ıHdır.21 Eğer mukaddes emanet ler arasın-
da başka bir ayakkabı tanıtımını v acıuau manzumede sözü edilen na'lin bu olmalıdır.
Aynca, Hırka-i Saadet Dairesi'nde dördü taş ve ikisi tuğla nev'inden altı tane ayak izi bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Hz. Peygamber'in mi'raca çıkarken bastığı taşta
izidir.22 Altın bir çerçeve muhafaza edilen ve ziyaretçiler sergilenen bu ayak izi ve Hz. l:'e,,rgaLmlbeı~·ın yaşadığı zamanlarda üzerine rın, onun ayağını sinesine çekmek istemesi i.izıerıne, ::ıvcı&ıının izi taşlara sonunda inanıhr.23
Hırka-i Saadet Dairesi Eyüb uuııcaıı, mid ve III. Mustafa türbelerinde de Hz. izleri vardır.
Bunların dışında M. ve lslartııvıst adlı eserinde bir
Ebi'l-Hadred isimli bir tüccar tarafından bu-saklanmış, onun vefatından sonra Melik Musa
19 BOA, İ. M.Mah, 1822/2. Aynca bk. M.Mah, 1822/1,3.
zo İ. M. Mah, 1857. 21
vermektedir. Arapça okluğu anlaş;lan 23 Yaşar - Nebil Fazıl Alsan, a.g.e., 1985, 16.
Köksal, a.g.e., İstanbul 1981,
82
Ebı1 Bekir bin Darülhadisinde olarak
hafaza Halen aynı ""''YlPnııır
L Resul Manzumesi'nin Bununla beraber yaşanmış bir hadisenin nazım anlatılması ve bir konunun klasik Türk PrLPhiv:::ıt·ının zıenı2;mtlıQ;ini gö:stermesi bakımından önemli sa-
da önemlidir.
kabısı da bunlardan biridir.
4. Tarihi bir hadise bazen edebi bir eserin konusu ola-bilmektedir. Bu da tarih ve bilimlerinin birbirlerine
edıebıyaıtçıırun tarihi ihmal taı~ıh 1Çirlln de edebi eserlerden istifade ccıuc,'1,
a+n.ı<.n .. uı' ÇallŞJTI8LlaJ:ln noksan kalmaması bakımından zarU-ridir.
-- 83 --
Niı'l-i Saadet 7. Yüzyıl
Topkapı Sarayı Müzesi Env. No. 21/190
L
5.
Zira kim bi-misl ü bi-hem-ta durur Hem tenezzüh a'la durur
Sad hamd ü şükr olsun Namın ile ben ihtida
u Hallak ezelden ey Kerim Kadir u u hem Hayy u
Olsun ol şaha nice yüz bin selam Eyledi kutbiyyet islam ey hüınaın
Dahı anın aline ashabına Şer' ile isal iden etba'ına
Cümlesinin ruhına her subh u şam Bin salavat ta ila-yevmi'l-kıyam
Çünki Allah virdi bize kudreti Nazmma ola sebeb Hak rahmeti
10. Raviden çünki rivayet ey 'aziz Hürmet ü ta'zimle size dinleniz
Nesl-i 'Abbasiden [ey] çıkdı bir er Adına Derviş Muhammed didiler
Didi vardır na'l-i pak bu an Saklar idik şimdi oldı ol 'ayan
Bu sada çün 'aleme oldı nisar Sonra ol na'l-i mübarek aşikar
2a Bu haber ol dem irişdi valiye İsma'il Paşa vü hem devletlüye
25 Millet Kütüphanıesi, Manzum Eserler Bölümü, nr. 1407, lb-9b
15, Bum
u olan Müntazır aldılar anlar da heman
Bu ki bir nur zahir oldı na'l-i o zat
Ey anda mecnun niceler anda mahzun aldılar
Kırk bin cem' o
20. Bahr-i nur vilayet Lutf u ıhsanıcıır Allah'm bu gün
Ağlayu
Allah Allah sa'y ü gayret ittiler Na'l-i pake çokça hürmet ittiler
Vahidillahi's-samed takdir-i kudret kalemi Şeref-i islama açdı bu işaret 'alemi
Mu'ciz-i pak-i Nebi hazret-i lutf-ı haremi Hamdülillah bu ziyaret bize Hakk'ın keremi
25. Geldi na'leyn-i şerif şah-ı risalet kademi Çün tecelli-i ilahiyye kılupdur zuhur İrişüp 'asr-ı zeman müddetini itmedi dur Zümre-i ehl-i iman gönline düşdi sürur
HUHUllHJ'""'·" bu ziyaret bize Hakk'm keremi şerif şah-ı risalet kademi
Hulus-ı 'aziz şevketlü sultan-ı zeman26
İrgüren na'lini pakini ana şah-ı cihan Ne şerafet irişe asrına bu nihan Hamdülillah bu ziyaret bize Hakk'm keremi
Not: Vezni düzeltmek tarafımızdan metne ilave edilen hece veya kelimeler parantez [] 26 Bu mısram vezni bozuktur.
-- 84 --
35. Na'l-i
geçen nişanıdır bu geçen
Dü cihanda anı mesrur eylegil Şad u handan eyle hem 'afv eylegil
Hakk anı se'adet evıesuın
Nayil-i cümle müradat eylesün
Başına taca eylemişdi çünki ol Bu sebeble Cennet'e olsun duhul
Ruz-ı şeb giryan idi hali anın Gözine bir nesne yok mali anın
3a 40. On iki gün gice vü gündüz dahı Çün ziyaret itdiler anlar ahı
Her muradın ruzi eyle ey Hüda Ruz-ı mahşer itme rahmetden cüda
Vasf-ı medhin idemez 'aciz lisan pür-kerem heman
Vuslat-ı ma'muretü'l-'azize hem Nice bin züvvari cem' oldı o dem
Cem' olındı er ü 'avrat zakidn Gözlerin eylediler ..,u.·uuu
?,7 Bu mısram vezni bozuktur.
Bu mısram vezni bozuktur.
Baka ana cıoncııerem~~z bir yana
idiser bu kalem LJıJl(dJ.ler ol dem sağında bir 'alem
Bir 'alem dikdiler ulu La ilahe illallah anda '"''"111L0
50. Niceleri ciğerin hun eyledi Hüzn ah el-eman Rab didi
Müşg ü 'anberle buhurlar yakdılar Nice nice hatm-i Kur'an itdiler
Haşr u neşre benzer idi ta o gün Niceleri yüreğe ursm düğün
Ah u zarı kıldılar anlar da hem Sürdiler hem çeşm ü ser anda o dem
Bir bülend-avazla dider ya İlah Ruz-ı mahşerde bize sen ol penah
55. Ya İlahi hürmetiçün kerem Kullarına kıl 'mayetler bu dem
Mu'cizat-ı Mustafü'dır aşikar
Diyelim mu'cizesinden şenıme var
Ba-husus na'l-i se'adet geldi hem Feyziyab oldı bütün ümmet bu dem
Na'l-i pake yüzlerini sürdiler Sanki ol demde Resuli gördiler
Bu ahaliden
-- 85 --
bay u geda 0101rl<:tr nev-eda
60. nas amn rikabında Kafir olan
Nicesi ol deımcle it diler Ruz u kan
Hürmet ü
65, emr oldı Muhammed
dahı anın beldesi
Bahtulu Ta m2thalH ıntıh~lya"'"h"'""'"
4a bu ilden 'azimet Cümlesi mededler kıl didi
70. ttı•~renntaen nice olım;;dtır zebun Nicesi asıoncıan oımıscıur cünun
Göz garka vardı sağ u sol tsaı:?;rnnız hun iy na'l-i
Nas ıçııı.dE~n Geldi isti'l<biile
29 "Rıh-ı şeklin<ie okuduk.
Serdi esbin altına hem cübbesüı nam lehe esin
Esb o cübbe üzre hem kadem Sonra tekrar omuzına atdı hem
Tekbir ü tesbih ile umn~ • na'l-i
80. Ya'ni kim itdi heman anda vefat
nur indi anın kabrine hem Tekbir ü tesbih o dem
85, Yolda bir
Nice bin insan bum hem lJıl.Kuımn haline u<ınau
ol cıeımdle hemin zemin
-- 86 --
u vefa bu mu'cize haber virem size
Na'l-i istikbal zemanda gayn bir ahval
95. Ya'ni bir adem hO'VUllCa laneden Ber-heva turdı toıarnıı
asrvante bir zeman ce,nan-!rnru cevv-i asüman
Na'l-i cami' de mukim Konmadı yuvaya ol murg-ı selim
'Azm-i rah itdikde ol na'l-i Döndi yuvasına ol murg-ı necif
100, Bir de cami' de olunca na'l-i ta-be-nak
Nice nice harik-ı 'adatı hem Yolda zahir olur idi dem-be-dem
Dahil olduk Tokat Cum'a
'Ali minber üzre vaz'
Havfa turdılar hemin
gırdılE~r olar Cami'in
Minbere , ~'""·~~ turdılar
Ol zeman Nicesi de tuı~m;ayl1b<:m l(aÇ(1ll<lf
Hikmet oldur na'il olmadı u itdiler ol dem nice
Bunların önünce'di sahih vefa 'ArıbE~ri'VVE~li vü ismi Mustafa
Bu dahı bu vech ile Cümle nasın
itdi firar
rrıcı<:ivı.rP S:anc:ağıt'ncla ol
kabul
115. Bir
Geldi wu.nu<.UL ol dem bi-misal Na'l-i
Tekbir ü tesbih okurken dilleri ba~~ını.n bülbülleri
-- 87 --
120, Ya'ni ser-tac ibram o dem
Bum 'arz ıdlıpclur Bu gibi oldı işit ahvalimiz Ol ol hem
anda o dem
götürmeğe kadir olmadı Bir gara'ib nesne didi
Bir dere bu oldı meğer
Dinle bir söz söyleyem
125. Sıçradı na'l-i se'adet pür-hüner Asümana çıkdı üç 'alem kadar
Göricek biz anı efgan eyledik Na'l-i paki seyr idüben gözledik
Vacibü'l-mevcud irişdirdi melek Hıfz idüp na'l-i şerifi nüh felek
İndi bir üslub ile gökden heman Na'l-i pakin hadimi irdi o an
Ya'ni hadimden murad Ca'fer idi Bum gördi sinesin çak eyledi
130. Berk-ı hatıf gibi irişdi heman Gözler[i hem] yaş akıtdı bir zeman
Sürdi yüzini gözini ağladı 'Aşk odına ciğerini dağladı
Kendi başına anı tac eyledi Ol ana eyledi
Hikmetin anla tefekkür eylegil Hakk'a yüzbin kez teşekkür eylegil
Cümlesi birden te'accüp eyledi hale vakıf olan ağladı
135. Böyle oldı mu'cizat-ı na'l-i pak Vir salavat ta vücud olunca hak
hem3.n iken ol zeman
Mu'cizat-ı na'l-i ey ahı otuz bin dahı
140. Turdı ırmak didiler anda kamu zemanda akmadı bir katre su
ba:sm.dan öte kadar Akmadı su cümlesi nazar
Sonra andan rahi bir Akdı ırmak yine ke'l-evvel ola
Bum fehm it bak ne sözdür bu dahı Irmakın turmasını ahı
Zahir ü olan hep mu'cize Ya Habiballah 'inayet kıl bize
145. Yine Amasiyyede ah itdiler Hep ahalisi tehassür kıldılar
Yeddi senedir ki hiç olmaz ipek Bir du'a idin kabul ola dilek
'Alim u dana gelüp cem' aldılar Ellerin açup semaya turdılar
Ol zeman anda du'alar eyledik Hakk'a çok hamd ü senalar eyledik
Ol du'amızı dahı kıldı kabul Na'l-i pakin hürmetine ol Resul
150. Ol sene anlara Zü'l-celal İpek oldı anda bebcid bi-misal
Bu gibi çok nesneler oldı dahı Mu'cizatı bu durur bil ey ahı
-- 88 --
Kimi halini terk Kimi dilsuz idi anda soı,r!eııı
Kimi özün hake ""''1'""'~"'
Kimisi de u
Kimi cümle derdine ister deva Cüml.esi de buldı derdine
Kimisi idi Bu sebeble cümlesi
u"'Jl""-ı' oldı ol sene dahı Mıı·cı.zaitlar bu durur bil ey ahi
mübarek na'l-i anda o dem Bu idi 'arş üstine ba:;;mıs kadem
Biz dahı çünki 'azimet Hem söyledik
Nice nice ne:mE~ler Bin de biri olmaya anın temam
160. 'Avn-ı Bari Samsun'a olduk Geldi istikbale nice bin hemin
Mu'cizatın birisin idem 'ayan Yüz kadar koyun gelüpdür el-eman
El-eman ah el-eman ah el-eman u ef gan ah u ef gan ol zeman
ey ümmet-i Resul Yüz kadar koyun size oldı vüsul
ile hem ~eı.uweı Hamil-i esbin kudumın buldılar
165, Hılb re'slerini uradılar Bizi kurban eyle na'le didiler
Ol kadar sa'y itdiler men'ine hem Gitmediler ol koyunlar bir ''"'ucı.ıı
u efgan ile geldiler ahi Çare dahı
170. Ba'dehu kendi
Nas vardı bir er ol zeman Da'ima eyler idi ahu figan
Kendisi ol dem kötürüm bil Bundan akdem ta yiğirmi altı
17 5. Kitfine girüp beru Çün ziyaret idüben <lir hub-rı'.i
Geldi ol dem na'l-i
Kıl meded bu derdime [ey] na'l-i pak u zarından nice olmaz
Hem teberrük abını nı'.iş eyledi Didesinden kan akup cı'.iş
ifükatlar o dem kez sülk:fü'ler hem
180. Ol kaclem.le anda hem Bu kezin ziyarete kıldı kadem
Mu'cizatın sureta dirsem ahi Binde birin vasf idemezem dahı
Niceler ol dem içerlerdi şerab Ta'ib ü müstağfir oldı şeyh u şab Nice nice na-m.iz2tch:tr ~relıfü(~r Na'l-i
-- 89 --
Sonra anlar cümlesi buldı Dar-ı oldı zeırlnvle
185. Rılz-ı manşı~r Nice nice sad hezar
s• Sonra andan Dört vaş:ıncıa
oldı hem
190. ileru Pes melül mahzun tururdı anda o
Ol zeman efgana uu;;ıu•.n:< Lutf kıl <lirlerdi
keremler rahmeti dahı
Sal:übü'n-rnı'l pür-şerafetdir dahı
195.
hem
200. Ol vakit nılr ile Na'l-i birle
Nice demler go:llerın Mu'cizat-ı mE~dh.ını
Sonra leffen bir aeruı1-ı saı1aılga Hırka vü tesbih hem anda bile
205.
On sekiz
ider Hıdmeti
'ızzete
Pvl.PVP•n adem meram
oldı ha-defter temam
tla~?ımtataceylem.ışdlım
Dürlü dürlü
Gahi al gahi mücevher renk ile Gahi zümrüd renk ile bile
210. Kanda <liseniz siz bana Hamdülillah bakaram dem ana
Bunca harika ki biz Binde biri olrnacıı
215. Ol mübarek
-- 90 --
'alemi her demi
sünbüHeri
Kanda kim
Nice iklimleri
Ol zat-ı
Oldı bize tuhfe-i l:'eı'vercııgar
Kim ki ana 'arz kıldı haceti Emr-i Hak'la buldı ol kes devleti
Lutf ol Bari ü ecr ü sevab Halk intihab
Tab'ı nurani anın hulkı Hem tevazu'da ana azdır bedel
kendini hem
Di Muhammed Ca'fer anın ismine Hem sadakat resmine
Hıdmetini na'l-i Kıldı muves,ser
Na' il devlet-i u1,ı.1aya ol hamd Ü i)\.,11UHH
Bilüben bu hali minnet canına Varını sarf cananına
230, Tekbir tesbih yanLad<m yaş al<:ı<:lup
Ta Sitanbul'a kadar anı heman tac oldırevan
Yolda na'l-i Cem' oluban na.s her varıcıan füzıln
halk an iz'ada ceffı. Geliir idi ana kim safa
Ol Hüda da'im anı Hem
Muhtasarca bunda hatm oldı kelam Mu'cizat-ı na'l-i ve's-selam
-- 91 --