507 numarali karahİsÂr i sÂhİb Şer‘İyye sİcİlİ
TRANSCRIPT
507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYYE SİCİLİ:
TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME
Hazırlayan
Büşra KAYAR
Danışman
Doç. Dr.Mustafa KARAZEYBEK
Temmuz, 2019
AFYONKARAHİSAR
T.C
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYYE SİCİLİ:
TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME
Hazırlayan
Büşra KAYAR
Danışman
Doç. Dr.Mustafa KARAZEYBEK
AFYONKARAHİSAR 2019
i
YEMİN METNİ
Yüksek Lisans tezi olarak sunduğum "507 Numaralı Karahisâr-ı Sâhib
Şer‘iyye Sicili: Transkripsiyon ve Değerlendirme" adlı çalışmanın, tarafımdan
bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını
ve yararlandığım eserlerin Kaynakça'da gösterilen eserlerden oluştuğunu bunlara atıf
yapılarak yararlanmış olduğumu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.
…/…/2019
Büşra KAYAR
ii
TEZ JÜRİSİ KARARI VE ENSTİTÜ MÜDÜRLÜĞÜ ONAYI
iii
ÖZET
507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYYE SİCİLİ:
TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME
Büşra KAYAR
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
Temmuz 2019
Danışman: Doç. Dr. Mustafa KARAZEYBEK
Şerʻiyye sicilleri Osmanlı tarihçiliği açısından büyük öneme sahiptir. Şerʻiyye
sicilleri Osmanlı Devletinin sosyal ve iktisadi durumunu incelemek için ilk
başvurulacak kaynaklardan biridir. Bu kaynaklar içerik bakımından oldukça
zengindir. Osmanlı şehirlerinin idari yapılarını, müslim ve gayrimüslim halkın dilek
ve şikâyetlerini, merkez ve taşra arasındaki yazışmaları, kişilerin medeni hallerini,
mülkiyet haklarını ve diğer tüm idari ve adli durumlar hakkında bilgiler içermektedir.
Bu araştırma Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın H.1060-1072 /M.1650-1662
yıllarına ait507 numaralı şerʻiyye sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesinden
oluşmaktadır. Defterde bulunan bilgilere göre Karahisâr-ı Sâhib Sancağının idari
yapılanması, sosyal ve ekonomik durumu hakkındaki bilgilere yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Karahisâr-ı Sâhib, Şerʻiyye Sicili, Kadı, Şehir tarihi ve
Sosyal hayat
iv
ABSTRACT
THE NUMBERED 507 KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYE SİCİLİ:
EVALUATION AND TRANSCRIPTION
Büşra KAYAR
AFYON KOCATEPE UNIVERSITY
THE INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCE
DEPARTMENT IF HISTORY
July 2019
Advisor: Associate Professor Mustafa KARAZEYBEK
Qadi Sijils are of great importance for Ottoman historiography. Qadi Sijils
are one of the first sources to be used to examine the social and economic situation of
the Ottoman Empire. These resources are very rich in content. It includes the
administrative structures of the Ottoman cities, the wishes and complaints of the
Muslim and non-Muslim people, the correspondence between the center and the
provinces, the marital status of the people, property rights and all other
administrative and judicial situations.
This research consists of the transcription and evaluation of the Qadi Sijils
of Karahisâr-ı Sâhib Sanjak as numbered 507 that belongs to H.1060-1072 / M.
1650-1662. According to the information in the book, information on the
administrative structure, social and economic status of the Sanjak of Karahisâr-ı
Sahib was included.
Keywords: Karahisâr-ı Sâhib, Şerʻiyye Sicilleri Qadi, City history and Social
life
v
ÖNSÖZ
Şerʻiyye sicilleri, sosyal tarih araştırmalarında önemli kaynaklardan biridir.
Özellikle şehir tarihçiliği araştırmalarında birinci elden kaynak olarak
kullanılmaktadır. Bu defterler, Osmanlı şehirlerinin idari yapıları, toplumların sosyal,
ekonomik ve kültürel yapıları hakkında önemli bilgiler içermektedir.
İncelediğimiz 507 numaralı Karahisâr-ı Sâhib Şerʻiyye Sicili de Karahisâr-ı
Sâhib'in H.1060-1072 /M.1650-1662 yıllarına ait bilgileri ihtiva etmektedir.
Kayıtlarda mülk satışları, tereke kayıtları, vakfiyeler, alacak-verecek davaları, narh
kayıtları gibi birçok konu hakkında bilgiye ulaşıldığı gibi merkezden gönderilen
ferman, berat, buyruldu gibi kayıtlara da ulaşılabilmektedir.
Çalışmamız giriş hariç dört bölümden oluşmuştur. Giriş'de şerʻiyye
sicillerinin tanıtımı ve önemi hakkında bilgiler verilmiştir. Birinci bölümde, 507
numaralı defterin içeriği, fiziksel özellikleri ve diplomatik özellikleri incelenmiştir.
İkinci bölümde, Afyonkarahisar'ı konu kalan kaynaklar ve defterde yer alan
hükümler çerçevesinde verilen tarih aralığında Afyonkarahisar'ın idari, sosyal ve
ekonomik olarak incelemesi yapılmıştır. Üç ana başlıktan oluşan ikinci bölümde,
Afyonkarahisar'ın idari yapısı ve idarecileri, sosyal yapısı ve ekonomik durumunun
değerlendirmesi yapılmıştır. Üçüncü bölümde, ise defterde bulunan hükümlerin
özetlerine yer verilmiştir. Son bölüm olan dördüncü bölümde de defterde bulunan
hükümlerin transkripsiyonu yer almıştır.
Defter, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivlerinde
meşihat fonunda 210 numara ilekayıtlıdır. Fakat değerlendirme esnasında Ankara
Milli Kütüphanede verilen 507 numarası kullanılmıştır. Eski Türkçe olarak yazılan
defterin transkripsiyonu yapılır iken basit transkripsiyon usulü benimsenmiştir.
Kelime başlarındaki ayın ve hemzeler gösterilmeyip kelime ortalarında ve kelime
sonlarında bulunanlar gösterilmiştir. Kelimelerde bulunan ayın harfleri (ʻ), hemzeler
(ʼ) ve uzatmalar (ˆ) işaretleri ile gösterilmiştir. Belgelerin orjinalinde hasar nedeniyle
eksik olan veya okunamayan yerler (…) konularak gösterilmiştir.
Ayrıca,okunuşundan emin olunamayan kelimelerin sonlarına (?) işareti konulmuş,
metin içinde yazılması unutulup tarafımızdan eklenen kelimelerise [] köşeli parantez
içinde gösterilmiştir.
vi
Bu çalışma esnasında ve eğitimim boyunca büyük bir sabırla engin bilgi ve
tecrübelerini benden esirgemeyen ve daima yol gösteren Doç. Dr. Mustafa
KARAZEYBEK Hocam'a, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen aileme ve
arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Büşra KAYAR
vii
İÇİNDEKİLER
YEMİN METNİ .......................................................................................................... i
TEZ JÜRİSİ KARARI VE ENSTİTÜ MÜDÜRLÜĞÜ ONAYI ........................... ii
ÖZET.......................................................................................................................... iii
ABSTRACT ............................................................................................................... iv
ÖNSÖZ ........................................................................................................................ v
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................ vii
TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................... x
KISALTMALAR DİZİNİ ........................................................................................ xi
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİNİN ÖZELLİKLERİ
1.507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ DEFTERİNİN FİZİKSEL
ÖZELLİKLERİ ......................................................................................................... 6
2. 507 NUMARALI DEFTERİN MUHTEVA ÖZELLİKLERİ ........................... 8
3. 507 NUMARALI DEFTERİN DİPLOMATİK ÖZELLİKLERİ ...................... 9
3.1. KADILAR TARAFINDAN KALEME ALINAN BELGELER ................... 9
3.1.1. Hüccet .................................................................................................... 9
3.1.2. İʻlâmlar ve Arzlar ............................................................................... 11
3.1.3.Vakfiye .................................................................................................. 12
3.1.4. Mürâsele .............................................................................................. 13
3.1.5. Muhallefât (Tereke) ........................................................................... 14
3.2. KADILARA GÖNDERİLEN BELGELER ................................................ 15
3.2.1. Ferman ................................................................................................ 15
3.2.2. Berat .................................................................................................... 17
3.2.3. Buyruldu ............................................................................................. 18
3.2.4. Temessük ............................................................................................. 19
3.2.5. Fetva .................................................................................................... 20
viii
İKİNCİ BÖLÜM
507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ'NE GÖRE KARAHİSÂR-I
SÂHİBSANCAĞI'NDA İDARİ, FİZİKİ, SOSYAL VE EKONOMİK DURUM
1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN İDARİ VE FİZİKİ YAPI
ÖZELLİKLERİ ....................................................................................................... 22
1.1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SÂNCAĞI'NA BAĞLI KAZA VE KÖYLER ..... 22
1.2.KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞEHRİNDE BULUNAN MAHALLELER .......... 25
1.3.İDARECİLER ............................................................................................... 26
1.3.1.Sancak Beyi .......................................................................................... 27
1.3.2.Mütesellim ............................................................................................ 27
1.3.3.Kadı ...................................................................................................... 28
1.3.4.Subaşı .................................................................................................... 29
1.4.FİZİKİ YAPILAR ......................................................................................... 30
1.4.1.Cami ve Mescitler ................................................................................ 30
1.4.2.Tekke ve Zaviyeler .............................................................................. 31
1.4.3. Hamamlar ve Çeşmeler ..................................................................... 32
2.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN SOSYAL YAPISI ............................ 32
2.1. KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA TOPLUMSAL
TABAKALAŞMA ............................................................................................. 33
2.1.1. Müslümanlar ve Gayrimüslimler ..................................................... 33
2.1.2. Köleler ................................................................................................. 35
2.2.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA AİLE ......................................... 36
2.2.1.Nişan ve Nikâh ..................................................................................... 36
2.2.2.Mehir .................................................................................................... 38
2.2.2.1.Mehr-i Muʻaccel ................................................................. 38
2.2.2.2.Mehr-i Mü’eccel ................................................................. 39
2.2.3.Boşanma ............................................................................................... 40
2.2.4.Nafaka ve Vasi Tayini ......................................................................... 42
2.3. KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA MEYDANA GELEN ASAYİŞ
OLAYLARI ....................................................................................................... 43
2.3.1.Hırsızlık ................................................................................................ 43
2.3.2.Darb Küfür ve Yaralama ................................................................... 44
ix
2.3.3.Zina ve Tecavüz Vakaları ................................................................... 45
3.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN İKTİSADİ YAPISI .......................... 46
3.1. GEÇİM KAYNAKLARI ............................................................................. 46
3.2.MESLEK GRUPLARI .................................................................................. 50
3.3.PARA VAKIFLARI ..................................................................................... 51
3.4.ALINAN VERGİLER .................................................................................. 53
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞERʻİYYE SİCİLİ HÜKÜM
ÖZETLERİ ............................................................................................................... 55
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞERʻİYYE SİCİLİNİN
TRANSKRİPSİYONU............................................................................................. 98
SONUÇ .................................................................................................................... 375
KAYNAKLAR ....................................................................................................... 377
EKLER .................................................................................................................... 381
x
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa
Tablo 1:.Karahisâr-ı Sâhib Sancağına Bağlı Köyler………………………….…….24
Tablo 2:.Karahisâr-ı Sâhib Şehri Mahalleleri………………………………………26
Tablo 4: Karahisâr-ı Sahib ŞehrindeBulunan Dükkân Sayıları…………….............49
Tablo 5: Karahisâr-ı Sâhib Şehrinde Bulunan Esnaf……………….........................50
xi
KISALTMALAR DİZİNİ
age :Adı Geçen Eser
agl: Adı Geçen Lügat
agm :Adı Geçen Makale
agt : Adı Geçen Tez
AÜ: Ankara Üniversitesi
AKÜ: Afyon Kocatepe Üniversitesi
AŞS: Afyonkarahisar Şerʻiyye Sicili
AÜDTCF: Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi
BBAAK:Başbakanlık Aile Araştırmaları Kurumu
bkz: Bakınız
Hzl: Hazırlayan
H: Hicri Tarih
İA:İslam Ansiklopedisi (Milli Eğiim Bakanlığı)
M : Miladi Tarih
MÜ: Marmara Üniversitesi
MEB: Milli Eğitim Bakanlığı
S : Sayı
s: Sayfa
TC : Türkiye Cumhuriyeti
DİA: TürkiyeDiyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
TDV:Türkiye Diyanet Vakfı
TTK: Türk Tarih Kurumu
TY: Tarih Yok
vb :vebenzeri
vd : ve diğerleri
1
GİRİŞ
Bünyesinde din, dil, ırk ayrımı yapmadan birçok milleti içerisinde barındıran
Osmanlı Devleti, adil ve hoşgörülü bir yönetim sistemi benimsemiştir. Şerʻî ve Örfî
hukuk kurallarını esas alarak kurulan Osmanlı Devletinde, taşrada davalar padişah
adına tayin olunan kadı huzurunda çözüme kavuşturulmaktadır. Kadı huzurunda
görülen bu davaların büyük çoğunluğuhanefi mezhebi kurallarına göre
çözümlenmektedir1.
Dava kayıtlarının tutulduğu defterlere ise şerʻiyye sicilleri adı verilmektedir.
Kadı veya naibi tarafından tutulan bu defterlere kadı sicilleri, mahkeme kayıtları,
sicillât-ı şerʻiyye gibi isimler de verilmektedir. Merkez ve taşrada tutulan bu
defterler,Osmanlı aile hayatı, sosyal yaşamı, ekonomik durumları, idari yapılanması,
evlerin mimari özellikleri gibi birçok konu hakkında bilgiler içermektedir2.
Şerʻiyye sicilleri, hüccet, ilâm, ferman, berat, fetva ve vakfiye gibi birçok
belge türünü ihtiva etmektedir. Bunların yanı sıra kadıların şahsi belgesi niteliğini
taşıyan şiirler, ilaç tarifleri gibi kayıtlar da mevcuttur3.
Osmanlı Devletinde kadılık müessesesinin Osman Gazi döneminden itibaren
var olduğu göz önüne alınırsa, şerʻiyye sicillerinin de bu dönemden itibaren
tutulmaya başlandığı söylenebilir. En erken tarihli örnekler ise Bursa sicilleridir4.
Osmanlı tarihi kaynakları arasında önemli bir yere sahip olan şerʻiyye
sicillerini incelemeden Osmanlı Devletinin idari ve ictimai tarihi ile ilgili sağlıklı
bilgiler ortaya çıkarmak oldukça güçtür5. Ayrıca bu belgeler, siyasi nüfuz ve
baskıdan uzak olmaları dolayısıyla gerçekçi veriler içermektedirler6.
Bu defterler savaşlar, işgaller, yangınlar, uygunsuzluk yapan kadının defteri
imha etmesi, yerine görevlendirilen kadıya teslim etmemesi, kötü şartlarda
1 İsmail Hakkı Uzunçarşılı,Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, (4. Baskı), TTK, Ankara 2014, s. 91. 2 Yunus Uğur,"Şerʻiyye Sicilleri", DİA, XXXIX, TDV Yayını, Ankara 2010, s. 8. 3 İlber Ortaylı; Kadı, (4. Baskı), Kronik yayınları, İstanbul 2017, s.84-85. 4 Uğur; agm, s. 8-9. 5 Halil İnalcık, "Osmanlı Tarihi Hakkında Mühim Bir Kaynak", .AÜDTCF. Dergisi, I, S.2, Ankara
1943, s. 89. 6 Mehmet Beşirli, “Kent Tarihi Açısından Şerʻiyye Sicilleri ve ÇankırıŞerʻiyye Sicillerinin Toplu
Kataloğu Üzerine”, Çankırı Araştırmaları Dergisi, S. 4, Çankırı 2009, s.36.
2
depolanmış olmaları gibi sebeblerden dolayı kaybolmuş veya zarar görmüşlerdir.
Adliye depolarında veya câmilerde saklanan bu defterlerle1873 yılında "Sicillât-ı
Şerʻiyye ve Zabt-ı Deâvî Cerîdeleri Hakkında Talimât"ın çıkarılması ile
ilgilenilmeye başlanılmıştır. 1894 yılında İstanbul ve çevresi sicillerinin toplandığı
bir arşiv oluşturulmuştur. Cumhuriyet döneminde ise Maarif Vekâlet'in 03.11. 1941
tarih 4018/2182 sayılı emriyle, 1909'dan önceki defterlerin müzelik eşya ile
karıştırılmamak ve ayrı bir yerde korunmaya alınmak şartıyla müzelerde toplanması
kararlaştırılmıştır. Kültür Bakanlığı'nın 1992'de başlattığı bir uygulama ile İstanbul
Müftülüğü'nde bulunanlar hariç olmak üzere bakanlığa bağlı müze ve
kütüphanelerde bulunan siciller, Ankara Milli Kütüphane'de toplanmıştır7.
Türkiyede yapılan bu çalışmaların yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu sınırları
içinde bulunup bugün sınırlarımız dışında kalan birçok yerde de bu belgelere ne
olduğu bilinmemektedir. Ancak Bosna'da sicil defterlerinin bir yere toplanıp
saklandığı ve bazı araştırmacılar tarafından da ilmi bir şekilde yayınlandğı
görülmektedir. Örneğin Dr. Truhelka tarafından Glasnik Zemalisog Muzeja Bosni i
Hercogovini'nin 30'uncu sayısında çıkan Yaiça (jaica) kadısına ait sicil defterleri,
tarih vesikası olarak bu defterlerin ne kadar kıymetli birer hazine teşkil ettiğini ortaya
koymaktadır8.
Osmanlı tarihi kaynakları arasında önemli bir yer tutan siciller üzerindeki ilk
çalışmalara 1930'lu yıllarda Halkevi dergilerinde rastlanmaktadır. Ankara Halkevi
dergisi olan Ülkü'de yayınlanan 1935'teİsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın “Şer’i
Mahkeme Sicilleri” ve 1938’deMümtaz Yaman'ın yine “Şer’i Mahkeme
Sicilleri”başlıklı çalışmaları ilk örnekler olarak görülmektedir9.
Siciller üzerinde yapılan ilk katalog çalışması ise Halit Ongan tarafından
yapılmıştır. Halit Ongan, zamanında Ankara Etnografya Müzesi'nde bulunan H.991-
992(M.1583-1584)tarihli ilk Ankara Şer’iyye Sicilini belgeleri özetlemek ve
terimleri, konuları, kişi adlarını, yeradlarını, eski eser ve vakıf adlarını bir tasnife tabi
7 Vehbi Günay, "Balkan Şehir Tarihleri Kaynağı Olarak Şerʻiyye Sicillerinin Envanter ve
Kataloğlarının Tespiti Hakkında", Tarih İncelemeleri Dergisi, II, İzmir 2003, s. 73. 8 İnalcık, "Osmanlı Tarihi Hakkında", s. 89. 9 Yunus Uğur, "Mahkeme Kayıtları (Şer’iyye Sicilleri): Literatür Değerlendirmesi ve Bibliyografya",
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi,.I, S.1, İstanbul 200, s. 305.
3
tutmak suretiyle yayınlamıştır Halit Ongan aynı şekilde 1974 yılında Ankara'nın
ikinci defterini de yayınlamıştır10.
Afyonkarahisar Şerʻiyye Sicilleri
Osman Ersoy hazırladığı "Şerʻiyye Sicilinin Toplu KataloğunaDoğru " adlı
çalışmasında Afyonkarahisar'a ait 182 adet şerʻiyye sicilinin bulunduğunu
belirtmektedir11.Ancak günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Osmanlı
Arşivlerinde Afyonkarahisar'a ait 173 adet şerʻiyye sicilinin bulunduğu tespit
edilmektedir. Bu farklılığın sebebi Osman Ersoy'un çalışmasında bulunan sicil
sayısının bir kısmının Denizli'ye ait sicillerden oluştuğu bilinmektedir.
Bu defterler 1991 yılına kadar Afyon arkeoloji müzesinde muhafaza
edilmiştir. Daha sonra Ankara Milli Kütüphaneye nakledilerek sıra numarası verilen
defterler 497 numaradan başlayıp 669 numarada son bulmaktadır. Bu defterler daha
sonra daha iyi korunup hizmete sunulması için 2008 yılında ozamanki adıyla
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi bünyesine dâhil
edilmiştir. Günümüzde deyeni ismiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
Devlet Arşivleri Başkanlığına bağlıOsmanlı Arşivi'ndebulunmaktadır.Buradaki sıra
numaraları ise meşihat (MŞH.) fonunda MŞH.ŞSC.d.. koduyla ve sıra numarası ile
200'den başlayıp yine (MŞH.) fonunda MŞH.ŞSC.d.. koduyla ve sıra numarası ile
372 numaralı defterle son bulmaktadır. Söz konusu defterler; H. 1044-1045/M. 1643-
1645 tarihleri ile H. 1332-1333/M. 1913-1915 tarihler arasındaki kayıtları ihtiva
etmektedirler.
Bu defterlerden istifade edilerek Afyonkarahisar'la ilgili birçok eser kaleme
alınmıştır. Bu çerçevede Edip Ali Bakı'nın şerʻiyye sicillerinden derlemeler yaparak
önce Taşpınar Dergi'sinde yayınlayıp, ardından 1951 yılında kitap haline getirdiği
çalışması erken dönem çalışmalara örnek olarak verilebilir. Bunun yanı sıra
Süleyman Gönçer ve Ömer Fevzi Atabek'de şerʻiyye sicillerinden istifade ile eser
10 Özer Küpeli, “Şerʻiyye Sicillerinin Şehir Tarihçiliği ve AfyonKarahisar Tarihi için Önemi”,
Taşpınar Dergisi, S.3, Afyonkarahisar 2001, s.55. 11 Osman Ersoy, "Şerʻiyye Sicillerinin Toplu Kataloğuna Doğru", AÜDTCF Dergisi, XXI, Ankara
1963, s. 3.
4
yazmışlardır12. Bu çalışmaların haricinde yakın dönemde yapılan birçok çalışmada
da şeriye sicilleri kaynak olarak kullanılmıştır.
Kitap ve makale çalışmalarının dışında bazı yüksek lisans ve doktora tezleri
de şerʻiyye sicilleri kaynak gösterilerek hazırlanmıştır. Milli Kütüphanedeki
numaraları kullanılarak hazırlanan yüksek lisans tezleri hâlihazırda Ulusal Tez
Merkezinde bulunmaktadır. Transkripsiyon ve değerlendirmesi yapılarak tez haline
getirilen defterlerin numaraları243, 353, 509, 525, 544, 545, 557, 561, 568,569, 576,
578, 587, 598, 606,612,615, 618, 626, 643,644,647, 648, 652,653 numaralı
defterlerdir. Bunların yanı sıra 554 numaralı defterin transkripsiyonu yapılmadan
sadece değerlendirmesi yapılarak çalışılmıştır. Hâlâ çalışmaları devam eden defterler
de bulunmaktadır. Transkripsiyon ve değerlendirmesi yapılan defterlerin çoğunun
18. ve 19. yüzyılara ait olduğu görülmektedir.
Doktora tezi olarak yapılan çalışmalar ise;"XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında
Afyonkarahisar Şehri: Fiziki, Sosyal ve Ekonomik Yapı İncelemesi"13, "XVII. Yüzyılın
İkinci Yarısında Karahisâr-ı Sâhib Sancağı (Şerʻiyye Sicilleri'ne Göre)"14,
"Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın İdârî ve Sosyal ve Ekonomik Yapısı (1720-
1750)"15,"XIX, Yüzyılın İlk Yarısında Şerʻiyye Sicillerine Göre Karahisâr-ı Sâhib
Sancağı"16, "Şerʻiyye Sicillerine Göre XIX. Yüzyılın Sonlarında (1875-1900)
Karahisâr-ı Sâhib Sancağı"17adlı çalışmalardır.
Üzerinde çalıştığımız 507 numaralı defter ise 17. yüzyılın ikinci yarısına ait
bir defterdir. Afyonkarahisar'ın H.1060-1072 /M.1650-1662 yıllarını kapsamaktadır.
12 Küpeli, “Şer’iyye Sicillerinin Şehir Tarihçiliği" s. 56. 13 Mustafa Karazeybek, XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Afyonkarahisar Şehri: Fiziki, Sosyal ve
Ekonomik Yapı İncelemesi, (Basılmamış Doktora Tezi)Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı, Afyonkarahisar 2011. 14 Mehmet Güneş, XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Karahisâr-ı Sâhib Sancağı (Şerʻiyye Sicillerine
Göre),(Basılmamış Doktora Tezi)Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,
Ankara 2003. 15 M. Zahit Yıldırım, Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın İdârî ve Sosyal ve Ekonomik Yapısı (1720-1750),
(Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,
Ankara 2003. 16 Zübeyde Tiryakioğlu Kazak, XIX, Yüzyılın İlk Yarısında Şerʻiyye Sicillerine Göre Karahisâr-ı
Sâhib Sancağı, Basılmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih
Anabilim Dalı, Ankara 2003. 17 Naci Şahin, Şerʻiyye Sicillerine Göre XIX. Yüzyılın Sonlarında (1875-1900) Karahisâr-ı Sâhib
Sancağı, (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim
Dalı Ankara 2002.
5
Defterdeki bilgilerden yararlanılarak Afyonkarahisar'ın bu tarihlere ait idari, sosyal
ve ekonomik olarak değerlendirmesi verilmiştir.
6
BİRİNCİ BÖLÜM
507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİNİN ÖZELLİKLERİ
1.507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ DEFTERİNİN FİZİKSEL
ÖZELLİKLERİ
Afyonkarahisar Şerʻiyye Sicillerinden biri olan 507 numaralı defter
Afyonkarahisar Müzesinde muhafaza edilirken Ankara Milli Kütüphane'ye
nakledilmiştir. Ankara Milli Kütüphaneden de Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivlerine aktarılmıştır. Günümüzde de hâlâ burada
muhafaza edilmektedir.
Afyon Müzesindeki evrak tasnif numarası A 9 1072 olan defterin Milli
Kütüphane'ye aktarılmasıyla numarası 507 olarak değiştirilmiştir. Devlet
Arşivlerinde ise meşihat (MŞH.) fonunda MŞH.ŞSC.d.. koduyla ve 210 sıra
numarası ile yeniden numaralandırılmıştır. Defterin boyutu 15x41 cm. ve sırtı
kırmızı meşin, satıhları ebru kâğıt ile kaplanmıştır.
Defterin ön kapağında pul içinde yer alan Afyon Müzesindeki evrak tasnif
numarasının hemen altında Osmanlıca olarak "elli beşinci sicil" ve "sene bin yetmiş
tarihi" yazmaktadır. Ayrıca bu sicil numarası ve tarih, rakamlarla da gösterilmiştir.
Defterde bulunan "elli beşinci sicil"numarası deftere verilen ilk numaradır.
Tarih ise defterin başlangıç tarihini ifade etmektedir. Birinci sayfanın sağ üst
kısmında defterin Afyon Müzesi, Milli Kütüphane ve Osmanlı Arşivindeki evrak
tasnif numaraları yer almaktadır. Bunların hemen altında yine Osmanlıca olarak sicil
numarası ve tarih yazılmıştır. Sol tarafında ise dili Arapça olan "Dibace18" kısmından
sonra 1'den 4'e kadar olan hükümlere yer verilmiştir. Hükümler sayfa 1'den başlayıp
sayfa 117'ye kadar sürmüştür.
H.1060-1072 /M.1650-1662 yılları arasını kapsayan defter; 388 hüküm, 117
sayfadan oluşmuştur. 507 numaralı şerʼiyye sicilindeki hükümlerin
18 Dîbâce: Kitabın nakışlarla müzeyyen ve müzehheb olan ilk sayfaları ( Şemsettin Sami; Kâmûs-ı
Türkî (Latin Harfleriyle), İstanbul 2017, s.499.)
7
numaralandırılması Arap rakamlarına göre düzenlenmiştir. Numaralandırma işlemi
yapılırken bazı hüküm numaraları eksik, bazıları ise tekrarlandığı tespit edilmiştir.
Defterde 388 hüküm görünse de eksik ve tekrarlanan hükümler dikkate
alındığında 384 hüküm bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Tekrarlanan hüküm
numaraları; 94, 101, 118 ve 311'dir. Diğer taraftan, 76, 117, 310, 313, 328 ve 347
sayılı hükümler numaralandırılır iken atlanmış yani kullanılmamıştır. 162 ve 335
rakamları ile numaralanmış kayıtlar ise müstakil hükümler olmayıp bir önceki
hükümlerin devamıdır. 113 numaralı sayfada "Konak verilen mahalleri" ve 114
numaralı sayfada "Bargir verilen mahalleri" gösteren kayıtlar hüküm sayısı
verilmeden gösterilmektedir.
Dijital görüntülerle incelediğimiz defterin iki hükmünde yıpranmadan dolayı
hasar meydana geldiği gözlemlenmiştir. Sayfa 30'da bulunan 112 numaralı hükmün
son alt satırı ve "Şuhûdü'l-hâ'l" kısmı aşınmadan dolayı tam olarak okunamamıştır.
Yine sayfa 109'da bulunan 369 numaralı hükmün altıncı satırından sonra meydana
gelen yırtılmadan dolayı hüküm tam olarak okunamamıştır.
507 numaralı şerʻiyye sicillinde bazı sayfaların üst kısımlarında yırtılmalar
meydana gelmiştir. Bu yırtılmalar neticesinde alt sayfanın sayfa numarası, üst
sayfanın sayfa numarası gibi görünmesine neden olmuştur. Defterde sayfa
numaralandırılması sonradan yapılmıştır Bu işlem yapılırken sayfa numaraları
kaymıştır. 49. sayfadan sonra 52. sayfa numarası verilmiş bu da 50. ve 51. sayfa
numaralarının eksikliğine neden olmuştur.
507 numaralı şerʻiyye sicilli defteri "divani kırması" tarzında yazılmış ve
siyah mürekkep kullanılmıştır. Yazılar genellikle okunaklı olup nadir yerlerde
aşınmalar meydana gelmiştir. Bazı yerlerde ise kâtip hatalarından dolayı yazıların
üstü çizilmiştir. Sıkça görülmemekle birlikte mürekkep dağılmaları da meydana
gelmiştir.
8
2. 507 NUMARALI DEFTERİN MUHTEVA ÖZELLİKLERİ
H.1060-1072/M.1650-1662 yılları arasını kapsayan defter, Müftizâde Ahmed
tarafından tutulmuştur19. İçerik olarak IV. Mehmed zamanında Afyonkarahisar'da
meydana gelen hukuk davalarını içermektedir. Defterde hukuk davalarının yanında
muhtelif sebeplerle, çeşitli makamlardan ya da kişilerden kadıya gönderilen bir takım
belgelerin suretleri de mevcuttur.
Kadı tarafından tutulan dava kayıtlarına hüküm adı verilmektedir. Defterde
bulunan üç yüz seksen sekiz kayıttan iki yüz altmış altı tanesini hükümler
oluşturmaktadır.
Kadı tarafından kayıt altına alınan hükümlerden, Karahisâr-ı Sâhib
Sancağının idari ve fiziki yapılanması hakkında bilgilere ulaşılmaktadır. Ayrıca
kişilerin evlenmelerine veya boşanmalarına ait bilgiler, çocuklara vasi tayini,geçim
kaynakları, uğraştıkları meslekler, ödemeleri gereken vergiler hakkında bilgilerde
bulunmaktadır. Yine meydana gelen cinayet, hırsızlık, zina ve tecavüz olayları gibi
asayiş olaylarına ilişkin kayıtlarda mevcuttur.
Noterlik belgesi niteliğinde, gayrimenkul satışları ile ilgili kayıtlarda yer
almaktadır. Satış ile ilgili hükümlerde, gayrimenkullerin fiyatları, bulundukları
mahalleri, kimler tarafından satın alındığı, gayrimenkullerinsahip oldukları
özelliklere ait bilgiler bulunmaktadır.Ticari anlaşmalarında bu kayıtlar arasında
mevcut olduğu görülmektedir.
Hükümler arasında Gayrimüslimlere ait bilgilerde mevcuttur.
Gayrimüslimlerin yaşadıkları mahalleleri, biribirleriyle olan ilişkileri, evlenmeleri,
boşanmaları, çocuklarına vasi tayini, Müslümanlar ile olan ilişkileri ve ticari
faaliyetlerine ulaşılmaktadır.
Defterde bulunan yüz yirmi iki hüküm ise kadıya gönderilen berat, ferman,
buyruldu, temessük vd. kayıtlardanoluşmaktadır. Bunların konuları ise genellikle
vergilerin tahsil edilmesi, bir kişinin bir göreve tayin edilmesi, timar tevcih kayıtları
gibi konuları kapsamaktadır. Ayrıca defterde Erdel ayaklanması ile ilgili belgelere de
19AŞS, Defter 507, s. 41/150 (28 Rebîʻü'l-ahir 1072\1661).
9
rastlanmaktadır. Defterin son kısımlarında narh ile ilgili kayıtlar da mevcuttur.
Defterde fetva örnekleri de yer almaktadır.
3. 507 NUMARALI DEFTERİN DİPLOMATİK ÖZELLİKLERİ
Osmanlı Devleti sosyal tarih araştırmalarında önemli bir yere sahip olan
şerʻiyye sicillerinde bulunan belgeler başlıca iki başlık altında incelenebilir.
Bunlardan birincisi, kadılar tarafından kaleme alınan belgeler, ikincici ise kadılara
gönderilen belgelerdir.
3.1. KADILAR TARAFINDAN KALEME ALINAN BELGELER
3.1.1. Hüccet
Hüccet; sözlük anlamı olarak "delil", "senet", anlamına gelmektedir20. Arapça
asıllı olan bu kelimenin Osmanlı hukuk terminolojisinde iki anlamı vardır. Birincisi;
şahitlik, ikrar, yemin gibi davayı ispat eden hukuki delillere verilen isimdir. İkincisi
ise kadının kararı bulunmayıp iki tarafın anlaşmaya vardıklarına dair kadının
imzasının ve mührünün bulunduğu belgelerdir21.
Bir belge türü olan hüccetin Osmanlı tarihinde ne zaman ortaya çıktığı
bilinmemektedir. Ancak yapılan araştırmalar neticesinde bilinen en eski tarihli
hüccetin II. Murad dönemine ait H.826/M.1422-23 tarihli orijinal hüccetler olduğu
bilinmektedir22.
Osmanlı hukukunda hüccetler kadılar tarafından düzenlenip bir nevi noterlik
belgesi olarak da kabul edilmekteydi23. İki nüsha olarak düzenlenir talep ederlerse
belli bir ücret karşılığında taraflara verilirdi. Bu durumla birlikte davanın tekrar
görülmesi engellenirdi24.
20 Ferit Devellioğlu,Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûğat, Ankara 1970, s.462. 21 Ahmet Akgündüz, “İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şerʻiyye Mahkemeleri ve
Şerʻiyye Sicilleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, XIV, Ankara 2009 s.28. 22 Ekrem Tak,Diplomatik Bilimi Bakımından XVI.-XVII. Yüzyıl Kadı Sicilleri ve Bu Sicillerin İhtiva
Ettiği Belge Türlerinin Form Özellikleri ve Tanımlanması,(Basılmamış Doktora Tezi), MÜ Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Bilgi ve Belge Yönetimi Anabilim Dalı, İstanbul 2009, s.110. 23 Mübahat Kütükoğlu,Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), (Dördüncü Baskı),TTK, Ankara 2018,
s.350. 24 Ekrem Buğra Ekinci,Osmanlı Hukuk Adalet ve Mülk,(Beşinci Baskı), Arı Sanat Yayınevi, İstanbul
2017, s.187.
10
Hüccetlerde asıl konuya giriş yapılmadan önce "Sebeb-i tahrîr-i kitâb-ı nakli
ve mûceb-i tastîr-i hitâb hükmü oldur ki"25, "Bâdî-i Mebâdî-i feth-i kitâb ve bânî-i
mebânî-i faslu'l-hitâb"26, "Oldur ki"27, "Bâʻis-i tahrîr-i kitâb sıhhât-i nisâb oldur
ki"28gibi belli başlangıç formülleri ile başlanırdı.
Hüccetlerde daha sonra ilk olarak tarafların ikamet ettikleri yerler "Mahrûse",
"Medine", "Mahmiyye" gibi ifadelerle başlanarakbelirtilmektedir29. Bu ifadelerin
ardından da konusuna göre taraflar takdim edilmektedir. Kişilerin kimlik tespitinden
sonra hüccetin esas metnine geçilerek davanın konusu ele alınmaktadır. Konun
tespiti sicile "…mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu30,"...hîn-i kabûlde vâkı‘a
olucak kayd-şod"31 gibi ifadelerle kaydedilmektedir. Son olarak ise Arapça olarak
yazılan tarihlerden sonra konuların görüşüldüğü esnada hazır bulunan şahitlerin
isimleri de "Şuhûdü'l-hâl" başlığı altında belirtilmektedir32.
Sicillerin büyük çoğunluğunu oluşturan hüccetler çeşitli konulardaki davaları
ihtiva etmektedirler. Üzerinde çalıştığımız 507 numaralı defterde bulunan örneklere
göre hüccetlerde; nafaka tayini, boşanma, nikâh, nişan, ölüm keşfi, gasp ve yaralama,
cinayet, satış, hibe, kefalet, nafaka talebinde bulunma, mehir, tarla sınırı
anlaşmazlıkları, eve nâ-mahrem alma, hırsızlık, sulh anlaşmaları, şirket sözleşmesi,
köle azadı, vasi tayini, emanet, vergiden muaf edilme, tecavüz, şahadet vb. gibi
birçok konunun yer aldığı görülmektedir.
507 numaralı defterde iki yüz otuz yedi adet hüccet bulunmaktadır. Defterde
yer alan bu hüccetlerin genelini satış ile ilgili konular oluşturmaktadır. Defterde satış
ile ilgili elli beş adet hüccet bulunmaktadır. Genellikle gayrimenkul satışlarına ait bu
hüccetlerde evlerin ve dükkânların özellikleri, kim tarafından satın alınıp kimler
tarafından satıldığı, satılan eşyanın ve malın fiyatları gibi bilgilere ulaşılmaktadır.
25 AŞS, Defter 507, s. 16/59 (20 Rebîʻü'l-evvel 1070\1659). 26 AŞS, Defter 507, s. 23/88 (10 Ramazan 1071\1660). 27 AŞS, Defter 507, s. 47/173 (Cemâziye'l-âhir 1072\1661). 28 AŞS, Defter 507, s. 49/179 (Evâʼil-i Cemâziye'l-ulâ 1072\1661). 29 Mustafa Oğuz, Ahmet Akgündüz, "Hüccet", TDİA, XVIII, TDV Yayını,İstanbul 1998, s 447. 30 AŞS, Defter 507, s. 3/10 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070\1659). 31 AŞS, Defter 507, s. 3/11 (Selh-i Zilhicce 1070\1659). 32 AŞS, Defter 507, s. 4/13 (Evâʼil-i Muharrem1071\1660).
11
Diğer hüccetlerin konuları ise genellikle arazi sınırı anlaşmazlıkları33, mihri
müeccel davaları34, miras davaları35, şehir merkezinde ve köylerde meydana gelen
asayiş ile ilgili olayları oluşturmaktadır36. Bunların yanı sıra defterde Karahisar-ı
Sahib şehrinde ikamet edip farklı şehirlerdeki kişilerle husumeti olan kişilerinde
davalarının kayıtları bulunmaktadır37.
3.1.2. İʻlâmlar ve Arzlar
İlm kökünden gelen iʻlâm sözlük anlamı olarak "bildirme","anlatma","ifhâm"
anlamına gelmektedir38. Terim olarak ise şerʻî bir hükmü ve altında kararı veren
hâkimin imza ve mührünü taşıyan yazılı belge demektir. "iʻlâmât-ı şerʻiyye" olarak
da kullanılmaktadır39.
İʻlâmlar müstakil bir belge türü olarak ortaya çıkmamıştır. İʻlâmlar arzın şekil
değiştirmesi sonucu bu adı almışve terim olarak yeni bir mahiyet kazanmıştır.
Osmanlı diplomatik biliminde iʻlâm olarak bilinen belge türünün esasını kadı
arzlarınınoluşturduğu söylenebilir. XVI. yüzyılda kadı arzları genellikle reʼsen
yazılırken XVII. yüzyıl sonralarında sadrazam tarafından kadıya hitaben yazılan
buyruldu üzerine düzenlenmeye başlanmış ve yerini "mâruz" denilen yeni bir belge
türüne bırakarak farklı bir diplomatik kimliğe kavuşmuştur40.
Defterde iʻlâm örnekleri bulunmamaktadır. Arz kaydı ise bir adet
bulunmaktadır. Bu kayıt ise mukataa emini tarafından Çorak adlı mukataaya vekil
tayini hususundaki bir kayıttır41.
33AŞS, Defter 507, s. 12/47 (Evâsıt-ı Safer 1071\1660),Defter 507, s. 21/77 (Evâʼil-i
Şaban1071\1661). 34AŞS, Defter 507, s. 4/13 (Evâʼil-i Muharrem 1071\1660),Defter 507, s. s. 46/ 169 (Evâhir-i
Cumâdeyn 1070/ 1660). 35AŞS, Defter 507, s. 4/ 14 (Evâʼil-i Muharrem1072/1661), Defter 507, s. 6/22 (Evâsıt-ı Muharrem
1071\1660). 36AŞS, Defter 507, s. 36/ 135 (Evâʼil-i Safer 1072/1661), Defter 507, s. 93/ 312 (10 Recep 1072/1662). 37AŞS, Defter 507, s. 23/88 (15Ramazan1071\1661), Defter 507, s. 49/179 (Evâʼil-i Cemâziye'l-
ulâ1072\1662). 38 Şemseddin Sami,Kâmûs-ı Türkî (Latin Harleriyle), (Beşinci Baskı), İdeal Kültür Yayıncılık,
İstanbul 2017, s.109. 39 Ahmet Akgündüz, "İʻlâm", DİA, XXII, T.D.V. Yayını,İstanbul 2000, s.72. 40 Tak,agt, s.149-150. 41AŞS, Defter 507, s. 112/376 (Evâʼil-i Recep 1072\1662).
12
3.1.3.Vakfiye
Arapça asıllı olan vakf kelimesi sözlükte "duruş", "durma", hareketten kalma
anlamlarına gelmektedir42. Terim olarak ise vakıf, bir kimsenin, Allaha yakın olmak
gayesiyle mal varlıklarını dini ve sosyal bir gaye için tahsis etmesidir. Vakfiyeler ise
vakıf kullanımının şartlarını içeren kadı tarafından tasdik edilen bir belge
niteliğindedir43.
Osmanlı coğrafyasında XVI. yüzyıldan itibaren Türkçe olarak yaygınlık
kazanan vakfiyeler sosyal, ekonomik ve kültürel tarih araştırmaları için önemli birer
belge niteliğindedir44.
Vakfiyelerde bazı belge türlerinde bulunduğu gibi Allah'a hamd u senâda
bulunmak için "Hamd-i fâʼik ve senâ-yı lâyık ol mâlikü'l-mülk ve'l-melekût rabbi'l-
izzeti ve'l-ceberrût…"45 gibi ifadelerle başlayan davet rükünleri yer almaktadır. Davet
rükünlerinden sonra "baʻd bu kitâb-ı celîlü'ş-şân ve bu hitâb-ı bedîʻü'l-ünvân
inşâsına bâʻis ve bâdî budur ki…"46 gibi geçiş cümleleriyle vâkıfın ve mütevellinin
tanıtımı yapılmaktadır. Vâkıf ve mütevellinin tanıtımından sonra vakf edilen
gayrimenkul, para vb. gibi mevkȗfların tanıtımına geçilmektedir47.
Vakfiyede vakf edilen malların işletilmesi hususunda şartlara da yer
verilmektedir. "Şöyle şart eyledim"sözüyle başlanıp mevkûfun türlerine göre şartlar
hususunda açıklık getirilirdi. Bundan sonraki kısımlarda gelirlerin sarf yerleri,
mütevellinin kimler olacağı, görevlilerin ücretlerini ve en sonunda ise vakfın
mütevelliye teslimiyle rücûʻ kısmına geçilirdi48.
Rücûʻ sözlük anlamı olarak geri dönmek, sözünden dönmek anlamlarına
gelmektedir49. Vakfiyelerdeki yeri ise vâkıfın kadı huzurunda, vakıftan vazgeçtiğini
beyan ettiği kısımdır. Bu kısmın bulunmasının nedeni, hukukçular arasındaki görüş
farklılıklarıdır. Örneğin; Ebû Hanîfi'ye göre mevkûfun mülkiyeti vâkıfta kalır. Bu
42 Sami, agl, s. 1158. 43 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.359. 44 Osman Gazi Özgüdenli, " Vakfiye" DİA,XLII, TDV Yayını, Ankara 2012, s.466. 45 AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660). 46 AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660). 47AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660). 48 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.363-364. 49 Sami, agl, s. 516.
13
sebeple bazı vâkıflar veya mirasçılar, ilerleyen zamanlarda vakfı bozma haklarına
sahip olurlardı. İmam Muhammed'e göre ise mütevelliye teslimiyet vâkıfın
mülkiyetinden çıkmaktaydı50.
Vakfiyelerin son kısımlarında ise mütevellinin itirazı, hâkimin hükmü, vakfı
bozacaklar için beddua, tarih ve şahitlere yer verilmektedir51. Mütevellinin itirazı ile
vakfiyeler hukuki bir boyut kazanmaktadır52.
507 numaralı defterde iki adet vakfiye kaydı yer almaktadır53. Vakfiyelerin
ilki Fakih Paşa Mahallesi'nde Şâh Çavuş kızı Saliha Hanım'ın yüzde on beş
murabaha ile kurduğu para vakfının vakfiyesidir54. İkinci vakfiye kaydı ise yine bir
para vakfının vakfiyesini oluşturmaktadır55.
3.1.4. Mürâsele
Mürâsele Osmanlı diplomatiğinde Kadıların kendilerine denk veya daha aşağı
rütbedeki şahıs ve makamlara hitaben kaleme aldığı belgelere denilmektedir56.
Mürâseleler diplomatik olarak elkâb, metin ve imza olarak üç grupta
incelenmektedir57.
Genellikle mürâselelerde kadılar için Elkab cümlesi olarak "Mevlânâ"
kelimesi kullanılmaktadır. Okuduğumuz defterde bulunan mürâsele örneklerinde ise
kadılar için "Şerîʻat Nisâb "58, "Fahrü's-sâdati'l-kirâm Es-seyyid"59 gibi elkabların da
kullanıldığı görülmektedir. Bu tür ifadelerden sonra zîde ilmuhû, kâm-yâb,el-
mükerrem, el-müfehham, gibi dua ifadeleri kullanılmaktadır60.
Elkab cümlelerinden sonra asıl metine giriş yapılmaktadır. "iş bu sene"
ifadesiyle başlayan tarih kısmından sonra tayin olunan yer ve görevin ismi
bulunmaktadır. Kişilere tayin olduklarını "tefvîz" olundu, "sipâriş olundu"
50 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.364. 51 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.365. 52 Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı'nın Sosyo-Kültürel ve İktisâdî Yapısı, TTK, Yayınları, Ankara 2018,
s.70. 53 Vakfiyeye örnek için bkz: EK-4. 54AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660). 55AŞS, Defter 507, s. 101/339 (15 Recep 1072\1662). 56 Akgündüz,"Şerʻiyye Mahkemeleri ve Şerʻiyye Sicilleri", s.45. 57 Tak, agt, s.228-229. 58 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recebi'l-fert 1071\1660). 59 AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 60 Tak, agt, s.228.
14
ifadelerleriyle belirtilmektedir61. Ancak incelediğimiz defterdeki bir hükümde "…sizi
kâim-makâm nasb ve taʻyîn etmişizdir…" gibi bir ifadenin kullanıldığı
görülmektedir62.
Göreve tayin olunan kişiye tavsiyelerde bulunan ifadelerden sonra, metnin alt
kısmının genelde sağ tarafında olmak üzere, görevlendirme yapan kişinin imzası
bulunmaktadır63. İmza bölümünde görevlendirme yapanların isimlerinin başında "El-
fakîr, mine'l-muhlis, ahvecü'l-vera," gibi ifadeler bulunmaktadır64.
İncelediğimiz defterde mürasele örnekleri çok fazla bulunmamaktadır.
Bulunan mürasele kayıtlarını konuları bakımından degerlendiririsek naib tayinlerinin
yapıldığı görülmektedir65. Tayin olan kişilere haber verilirken "sipâriş olundu"
ifadesi kullanılmıştır66.
3.1.5. Muhallefât (Tereke)
"Muhallef" kelimesinin çoğulu olan "Muhallefât" ölen kişinin bıraktığı miras
olarak tanımlanmaktadır67. Osmanlı belgelerinde ise "Tereke" ismiyle
kullanılmaktadır68.
Tereke kayıtları şerʻiyye sicillerinde en fazla görülen belge türlerindendir69.
Ancak incelemiş olduğumuz defterde tereke kayıtlarına fazla rastlanmamaktadır.
Defterde sadece dört adet tereke kaydı yer almaktadır. XVII. yüz yılın ikinci yarısına
ait bu kayıtlar Arapça olarak yazılmaktadır.70. Arapça olan bu kayıtlar"mâte ve tereke
min-vereseti…"71 "Min-Muhallefâti'l-merhûm…"72gibi ifadelerle başlamaktadır.
Ancak kişilerin mal varlıkları ifade edilirken Arapça kelimler değil Türkçe
61 Tak, agt, s.229. 62 AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-âhir 1071\1660) 63 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recebi'l-fert 1071\1660), AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-
âhir 1071\1660). 64 Tak, agt, 2009, s.229. 65AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 66AŞS, Defter 507, s. 91/303 (Cemâziye'l-âhir 1072\1662). 67 Sami, agl, s. 1012. 68 Tahsin Özcan, " Muhallefât", DİA.,XXX, TDV Yayını, Ankara 2005, s.406. 69 agm., s.407. 70 AŞS, Defter 507, s. 2/8 (Evâil-i Muharrem 1071\1660), AŞS, Defter 507, s. 11/41 (Evâsıt-ı Safer
1071\1660), AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660). 71 AŞS, Defter 507, s. 11/41 (Evâsıt-ı Safer 1071\1660). 72 AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660).
15
kelimelerle ifade edilmektedir. Zaman zamanda yöre halkının kullandığı kelimelerde
kullanılmaktadır73.
Terekelerde ilk olarak vefat eden kişinin ismi, yaşadığı yeri ve varislerinin
isimlerine yer verilmektedir74. Daha sonra mal varlıkları, köleleri, varsa borçları ve
defin işlemleri için kullanılan para miktarı kayıt altına alınmaktadır75.
3.2. KADILARA GÖNDERİLEN BELGELER
Deftrede yer alan kadılara gönderilen belgeleri, Ferman, Berat, Buyruldu,
Temessük ve Fetva olmak üzere beş başlık altında incelemek mümkündür.
3.2.1. Ferman
Ferman; Farsça bir kelime olup "emir", "irade", "buyruk" anlamında
kullanılmaktadır. İlhaniler'den Osmanlılara geçen kelime Osmanlı diplomatiğinde
Padişahın "Alâmet-i Şerife" denilen tuğralı emri olarak adlandırılmaktadır. Padişahın
emirlerini ihtivâ ettiği için "Fermân-ı Humâyûn" veya "Fermân-ı Şerîf"
denilmektedir76. Fermanlar Divan-ı Humâyûn veya Paşakapısı'ndaki divânlarda
alınan kararlara uygun olarak yazılmaktadır77.
Fermanlar kaleme alınırken kendilerine has şartlar ve rükünler de
yazılmaktadır. Bütün belgelerde olduğu gibi davet rüknü ile başlayan fermanlarda
"hüve" veya "hû" şeklinde sadece Allah'ın adı zikiredilmektedir. Padişahın emri
olduğunu kanıtlayan tuğradan sonra fermanın muhatabı olan kişinin elkabı ile
başlamaktadır78.
Elkablar muhatabların konum, özellik ve kişi sayılarına göre farklılık
göstermektedir. Örneğin okumuş olduğumuz 507 numaralı defterde bulunan
fermanda, " Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-ʻâlem müdebbirü'l-
umûrü'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâkıb mütemim-i mehâmü'l-enâm biʼr-re'yi's-sâʼib
mümehhid-i bünyâni'd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyed-i erkâni's-sâʻadet-i ve'l-iclâl el-
73AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660), Defter 507, s. 35/129 (Gurre-i Safer
1072\1661), 74 AŞS, Defter 507, s. 11/41 (Evâsıt-ı Safer 1071\1660). 75 AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660). 76Pakalın, agl, s.697. 77 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.99. 78 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.100-101.
16
mahfûfûn bi-sunûf-ı ʻavâtıfü'l-meliki'l-aʻlâ Anadolu eyâletine mutasarrıf olan
Vezîrim Paşa…"79. elkabı kullanılarak Vezir rütbesindeki beylerbeyine hitab
edildiğini görmekteyiz.
Kadılara hitaben yazılan elkablar da XV. ve XVI. yüzyıldan sonra genellikle
"Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ ... Kadısı" elkabı
kullanılmaktadır. " Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm …ve
…ve… Kadıları" elkabı da üç kadıya hitaben kullanılmaktadır80.
Her yöneticinin ayrı ayrı elkabı olduğu gibi yabancı hükümdarlar veya devlet
adamlarına da farklı hitablar kullanılmaktadır81. Örneğin, Eflâk ve Boğdan
voyvodalarına gönderilen fermanlarda "Kıdvetü'l-ümerâi'l-milleti'l-Mesîhiyye hâlâ
Boğdan\ Eflâk Voyvodası…."82. elkabının kullanıldığı görülmektedir.
Elkabdan sonra dua kısmı bulunmaktadır. Bu kısımda yine şahsın mevkiʻine
göre hitap edilmektedir83. Dua rüknününardından gelen" tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn
vâsıl olıcak maʻlûm ola ki"84 bağlayıcı cümlesinden sonra nakil/iblâğ adı verilen
fermanın asıl yazılma sebebinin anlatıldığı kısma geçilmektedir85. Fermanın asıl
yazılış sebebi açıklandıktan sonra " fermân-ı âlişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki
hükm-i şerîfimle vardıkda…"86 İbaresiyle gerekli emir verilmektedir. Bu ifadeden
sonra yapılması gereken işin yapılmaması durumundatehdit ve teʼkid rüknü adı
verilen ibare kullanılarak sorumluların tehdid edildiği görülmektedir87. Son olarak
tarih belirtildikten sonra belgenin sol alt köşesinde fermanın nerede yazıldığı yer
almaktadır88.
Üzerinde çalıştığımız defterdealtmış üç adet ferman mevcutur89. Defterde
mevcut olan fermanlar genellikle askerlerin sefere çağrılması90, vergilerin tahsil
79 AŞS, Defter 507, s. 59/202 (Evâʼil-i Safer 1071\1660). 80 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.106. 81 Mübahat Kütükoğlu, "Ferman", DİA, XII, TDV Yayını, Ankara 2005, s.402. 82 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.107. 83 AŞS, Defter 507, s. 67/228 (Evâʼil-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 84 AŞS, Defter 507, s. 67/228 (Evâʼil-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 85 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.108. 86 AŞS, Defter 507, s. 68/229 (Gurre-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 87 AŞS, Defter 507, s. 68/229 (Gurre-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 88 AŞS, Defter 507, s. 67/228 (Evâʼil-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 89 Ferman örnekleri için bkz: EK-2, bkz: EK-3 90 AŞS, Defter 507, s. 67/227 (Evâsıd-ı Cemâziye'l-âhir 1071\1660).
17
edilmesi91 ve sonuçlanamayan davaların sonuçlanması92 gibi konulardan
oluşmaktadır. Defterde bulunan bir başka örnek ise kürekçilerin ücretlerinin tahsil
edilmesi husunda Karahisâr-ı Sâhib Sancağındaki kadılaragönderildiği
görülmektedir93.Fermanalar genellikle kadılara gönderilmektedir. Ancak elkablardan
anladığımız kadarıyla vezir rütbesindeki Beylerbeyine de gönderilen fermanlarda
vardır94.
3.2.2. Berat
Arapça asıllı olan beratlar sözlük anlamı olarak "Mektup", "Yazılı kâğıt"
anlamında kullanılmaktadır95. Osmanlı diplomatiğinde ise bir kişi veya topluluğun
vazife veya hizmete padişah tarafından tayin edildiklerini gösteren tuğralı
belgelerdir96. Başvekâlet arşivindeki Nişan kalemi defterlerinden anlaşılacağı üzere
on yedinci asırdan itibaren nişan adıyla da kullanılmaktadır97.
Beratlarda genellikle " Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-î ve
tuğrâ-yı garrâyı cihân-sitân-i hâkânî … bi'l-fiʻli'r-râbani hükmü oldur ki"98, "Nişân-ı
Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâyı cihân-sitân-ı hâkânî oldur
ki"99 formülleri kullanıldığı görülmektedir. Defterimizde olan bir başka formül de
"Sebeb" ile başlayan " Sebeb-i Tahrîr-i Tevkîʻ-i Refîʻ-i Hümâyûn oldur ki"100
formülüdür. Bu formül ise Kale gediklileri, mustahfız ve azeb beratlıları için
kullanılmaktadır. Bu tür formüllerin değişik şekilleri de bulunmaktadır101.
Nişan formülünden sonra fermanlarda olduğu gibi beratlarda da beratın
verildiği kişinin mevkiine göre unvanların verildiği görülmektedir. Bu formüller
"çün" kelimesiyle başlamakta ve şahsın mevkiini yüceltecek terimler
kullanılmaktadır102. Daha sonra beratın düzenlenme nedeninaçıklandığı nakil/iblağ
91 AŞS, Defter 507, s. 75/250 (12 Receb 1071\1660). 92 AŞS, Defter 507, s. 59/202 (Evâʼil-i Safer 1071\1660). 93AŞS, Defter 507, s. 68/230 (Gurre-i Cumade'l-ahire 1071\1660). 94AŞS, Defter 507, s. 66/224 (Evâsıt-ı Rebiü'l-evvel 1071/1660). 95 Pakalın, agl, s.205. 96 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.124. 97 İsmail Hakkı Uzunçarşılı,Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, (Dördüncü Baskı), TTK, Ankara
2014, s. 273. 98 AŞS, Defter 507, s. 52/181 (Evâhir-i Ramazan 1070\1659). 99 AŞS, Defter 507, s. 52/182 (16 Cemâziye'l-âhir 1069\1659). 100 AŞS, Defter 507, s. 53/184 (8 Şevvâl 1070\1660). 101 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.127. 102 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.128.
18
bölümü, padişahların emirleri103, fermanlarda olduğu gibi teʼkid ve tehdid rükünü,
arapaçatarih ve sol alt köşeye deberatın mahall-i tarihi yazılmaktadır104.
İncelediğimiz defterde de on dört adet berat kayıtlıdır105.Beratlar konuları
bakımından değerlendirildiğinde tayin beratları106, cizyedarlık beratı107, iltizam
eminliği beratı108, timar tevcih beratı109 gibi konulardan oluşmaktadır.
Padişahlar tarafından verilen beratların süresi tuğrayı veren padişahın
süresince geçerliolmaktadır. Yeni padişahın zamanında da geçerliliğini
koruyabilmesi için "tecdid" olduğu belirtilen yeni bir berat verilmektedir110.Bunun
yanı sıra beratların zayi olması durumunda da beratların yeniden düzenlendiği
görülmektedir111.
3.2.3. Buyruldu
Türkçe "buyurmak" kelimesinden gelen bir isimdir112. Osmanlı'da da
sadrazam, vezir, defterdar, kadıasker, kapdan paşa gibi yüksek rütbeli kişilerin
kendilerinden aşağı mevkidekilere gönderdikleri emir mahiyetindeki belgelerdir113.
Bu belgeler divâni yazı türü ile yazılmaktadır114. Yazıldıkları yer bakımından
da taşra ve merkez olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Merkezde yazılan buyruldular
beyaz üzerine yazılıp elkabla başlamaktadır. Elkablarda kısa ve birçok makam için
aynı formül kullanılmaktadır115.
Taşrada bulunan elkablarda genellikle " Cenâb-ı şerîʻat-meʼab"116, "Şerîʻat
Nisâb Mevlânâ … Kâmyâb"117 vb. gibi formüllerin kullanıldığı görülmektedir. Nakil
103 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.130. 104 AŞS, Defter 507, s. 52/182 (16 Cemâziye'l-âhir 1069\1659). 105 Berat örneği için bkz: EK-1 106 AŞS, Defter 507, s. 52/181 (Evâhir-i Ramazan 1070\1659). 107 AŞS, Defter 507, s. 52/182 (16 Cemâziye'l-âhir 1069\1659). 108 AŞS, Defter 507, s. 60/205 (28 Cumâde'l-âhir 1069\1659). 109 AŞS, Defter 507, s. 74/248 (Evâsıt-ı Receb 1071\1661). 110 Mübahat Kütükoğlu, "Berat", DİA, V, TDV Yayını, Ankara 1992, s.472. Berat örneği için bkz:
(AŞS, Defter 507, s. 80/270 Evâhir-i Cumâde'l-ulâ 1060\1650). 111 AŞS, Defter 507, s. 58/198 (16 Safer 1071\1660). 112 Mübahat Kütükoğlu, "Buyruldu",DİA, VI, TDV Yayını, Ankara 1992, s.478. 113 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.197. 114 Kütükoğlu, "Buyruldu", s.480. 115 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.198. 116 AŞS, Defter 507, s. 61/209 (Evâhir-i Ramazan 1070\1660). 117 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recep 1071\1661).
19
bölümünde ise her buyruldunun kendine has muhtevası olduğu için ifadelerin belirli
bir kalıbı bulunmamaktadır118.
Kadıların yapması gereken vazifeleri " tarafımıza irsâl idesiz119", " hıfz-
ıhırâset eyliyesiz"120, gibi emir cümleleriyle ifade edilmektedir. Bu ifadelerden sonra
belgenin yazıldığı tarih verilerek belge yazımı sonlandırılmaktadır. Arzuhal üzerine
yazılan buyruldular hariç hemen hemen bütün buyruldularda tarih verilmektedir121.
Divân-ı Hümâyûn'a verilen bir arzuhal'in isteği kabul edildiğini bazen
"buyruldu" kelimesi bazen de "arz olunduğu üzere tahrir oluna deyü" ifadeleri
kullanılarak buyruldu gibi yazılmaktadır122. Bu tür buyruldulara da arzuhal üzerine
yazılan buyruldular adı verilmektedir.
İncelediğimiz defterde on iki adet buyruldu kaydı bulunmaktadır. Buyruldular
konuları bakımından değelendirdiğinde genellikle devlet merkezinden muhtelif
amaçlarla muhtelif yerlere gönderilen ulakların menzil bargirlerinin kadılar
tarafından temin edilmesi123, idari124, mali125vb. konulardan oluştuğu görülmektedir.
Defterde bulunan buyruldu kayıtlarının birçoğu Sakız valisi Mehmed
Paşa'dan kadılıklara gönderilmiştir126. Bunun yanı sıra Yeniçeri Ağası Mustafa
Ağa127'nında gönderdiği buyruldular bulunmaktadır. Kadılara kendilerine gönderilen
buyruldulardan başka Ayanlar128, Kale Ağası129 vb. gibi görevlilere gelen
buyruldularıda kayıt ettikleri görülmektedir.
3.2.4. Temessük
Sözlük anlamı olarak "tutunma", "yapışma" anlamlarına gelen temessük
Osmanlı diplomatiğinde bir borcun ödenmesi, kabul edilmesi anlamlarına gelen
118 Tak, agt, s.251. 119 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recep 1071\1661). 120 AŞS, Defter 507, s. 82/275 (Gurre-i Zilhicce 1071\1661). 121 Tak, agt, s.252. 122 Kütükoğlu, "Buyruldu", s.478. 123AŞS, Defter 507, s. 53/186(7 Rebiülevvel 1071\1660),Defter 507, s. 76/258(Muharremi'l-
haram1072\1661). 124AŞS, Defter 507, s. 82/275. 125AŞS, Defter 507, s. 74/248. 126AŞS, Defter 507, s. 53/186(7 Rebiülevvel 1071\1660),Defter 507, s. 76/257. 127AŞS, Defter 507, s. 60/206(Evâi'l-i Rebiülevvel 1071\1660) 128AŞS, Defter 507, s. 78/261(24 Şevval 1071\1661). 129AŞS, Defter 507, s. 82/275.
20
senet, delil anlamında kullanılmaktadır130. Şerʻiyye sicillerinde bulunan temessük'ün
manası ise; devlet arazileri ve vakıf arazilerinin tasarruf hakkı sahiplerine makam
veya şahıslar tarafından verilen belge demektir. Temessükleri verenler genellikle
sahib-i arz denilen tımar ve zeamet sahipleri, vakıf mütevellileri, mültezimler,
muhassıllar gibi yetkili kişilerdir131.
Temessükler genellikle "Vech-i tahrîr-i hurûf oldur ki"132,"Bâʻis-i tahrîr-i
hurȗf oldur ki"133gibi ifadelerle başlamaktadır.Bu ifadelerden sonra temessükün
yazılma sebebi, verilen izin hakkı veya işin sınırları, miktarı, hangi tarihler arasında
verildiği, hak sahibinin kimligi ve son olarak ise adı geçen hak sahibine başka
kimsenin müdahale etmemesi için temessük belgesinin tertip edildiğini ve sicile
kaydolunduğunu belirtmektedir134.
507 numaralı defterde çok fazla temessük örneğine rastlanılmamıştır.
Bulunan temessük örnekleri ise tımarların tasarruf hakları sahiplerine verilen
temessükler135 ve farklı makam ve şahıslar tarafından yapılan görevlendirmeler ile
ilgili temessüklerden136oluşmaktadır.
3.2.5. Fetva
Fetva sözlük anlamı olarak "güçlükleri çözen" "kuvvetli cevaplar" mânasına
gelmektedir. Arapça kökenli olup "feta" kelimesinden türetilmiştir137. Fıkıh terimi
olarak ise bir mesele ve dava hakkında icâb-ı şerʻîsini mübeyyin olarak müfti
tarafından verilen cevap manasına gelmektedir138.
Hüküm veren memura kadı denildiği gibi, fetva veren memura da müfti
denilmektedir. Kadı ile müfti arasındaki fark: müfti şeriat kanunlarını açıklayıp bir
araya toplayan kadı ise kendisine arz olunan hadiseyi şerîat kanunlarına göre
130 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.281. 131 Akgündüz,"Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye Sicilleri", s.47. 132AŞS, Defter 507, s. 70/235(Ğurre-i Cumâde'l-ûlâ 1071\1661). 133AŞS, Defter 507, s. 109/368 (Ğurre-i Receb 1072\1662). 134Tak, agt, s.256. 135AŞS, Defter 507, s. 64/219(25Şevval 1070\1660). 136AŞS Defter 507, s. 70/235(Ğurre-i Cumâde'l-ûlâ 1071\1661). 137 Mehmet Zeki Pakalın,Osmanlı Tarih Deyimler ve Terimler Sözlüğü I, MEB, İstanbul 1993, s.615. 138 Sami, agl, s. 763.
21
yargılayan kişidir. Fetvalar mühim siyasi hadiselerde olduğu gibi herhangi bir
konunun açıklığa kavuşturulması içinde alınabilmektedir139
Fetvalarda da davet rükünleri bulunmaktadır140. "Allahü'l-hâdî aleyhi
iʻtimâd"î141 gibi formüller kullanılmaktadır. Davet rükünlerinden sonra sorulan
sorunun cevabı niteliğinde olan fetvalarda genellikle "... cevâb ne vechledir ki"142gibi
formüller kullanılarak sorular sorulmaktadır. Sorular cevaplanırken genellikle "El-
cevap" formülü kullanılarak sorulara cevap verildiği görülmektedir. Son olarak ise
cevabın altında müftînin imzasına yer verilmektedir. İmzanın önünde ise genellikle
"Ketebehû el-fakîr, Harrerehû el-fakîr"ibâreleri, sonunda ise, müftînin yalnız kendi
ismi varsa "ufiye anh", babasının ismiyle birlikte verildiyse "ufiye anhumâ"duaları
yer almaktadır143.
507 numaralı defterde 3 adet fetva kaydı vardır. Bu fetvaların ilk ikisi başta,
üçüncüsü ise sondadır. Başta bulunan ilk iki kayıt debbag ustalarının ve haddad
ustalarınınmerasim alayı sırasında hangisinin önce yürüyeceklerine dair aldıkları bir
fetvadır144. Sonda bulunan fetva ise cahil bir adamla marifetsiz bir kadının
evlenmeleri hususunda verilen bir fetvadır.
139 Gökbilgin, age, s.113. 140 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.341. 141 AŞS, Defter 507, s. 1/2 142 AŞS, Defter 507, s. 1/2 143 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.343. 144AŞS, Defter 507, s. 1/2, Defter 507, s. 1/3.
22
İKİNCİ BÖLÜM
507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ'NE GÖRE KARAHİSÂR-I
SÂHİBSANCAĞI'NDA İDARİ, FİZİKİ, SOSYAL VE EKONOMİK DURUM
1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN İDARİ VE FİZİKİ YAPI
ÖZELLİKLERİ
1.1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SÂNCAĞI'NA BAĞLI KAZA VE KÖYLER
Osmanlı Devleti'nde merkez idaresi dışında kalan bölgelere taşra idaresi
denilmektedir. Taşra idaresi; beylerbeylik, sancak, kaza, nahiye ve köylerden
oluşmaktadır145. Bu idare sistemi içerisinde sancaklar idari ve askeri bir statüye
sahiplerdir146. Sancaklar genellikle bir merkeze sahiplerdir. Ancak az sayıda
olmalarına rağmen göçebelerden teşkil edilen sancaklarda bulunmaktadır. Göçebe
sancaklarının teşkil edilmesinin sebebi merkezi idarenin onları kontrol altında
tutabilmesidir. Sancaklar sancak beyi tarafından idare edilirdi147.
Sancakların bir alt birimini oluşturan kaza, Osmanlılara has bir idari
sistemdir. XV. yüzyıldan itibaren giderek sınırları genişleyen devletin askeri
nitelikteki idari birimi olan sancakların çoğalmasıyla kadıların bütün bir sancaktaki
kaza işlerine bakamaması üzerine kadı sayılarıyla paralel olarak kazalar da
çoğalmıştır. Kazalar, XVII. yüzyıldan itibaren de coğrafi bir bütünlüğe sahip idari bir
bölge haline gelmiştir148.
Kazaların bir alt birimiolan nahiyeler,timar sistemi çercevesinde var olup ne
zaman ortaya çıktıkları bilinmemektedir. XV. ve XVI. yüzyıllarda vilayetin eş
anlamlısı olarak daha geniş bir bölge tanımlanırken XVII. yüzyılda timar sisteminin
önemini kaybetmesiyle kazaların alt bölümü olarak ön plana çıkmışlardır149.
Taşra idaresinin en küçük idari birimini oluşturan köyler ise geçimlerini
çoğunlukla tarım gibi birincil üretim sağlayan insanların bir arada yaşadıkları küçük
145Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde İdarî Yapı", Afyon Kütüğü, I, Afyon 2001, s.185. 146ÜçlerBulduk,XVI. Asırda Kara Hisar-ı Sahib Sancağı, (Basılmamış Doktora Tezi), AÜ Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı Ankra 1993, s.50. 147 İlhan Şahin, "Sancak", DİA.,XXXVI, TDV Yayını, İstanbul 2009, s.98-99. 148 Tuncer Baykara, "Kaza", DİA.,XXV, TDV Yayını, Ankara 2002, s.118. 149 İlhan Şahin, "Nahiye", DİA.,XXXII, TDV Yayını, İstanbul 2006, s.307.
23
yerleşim merkezleridir. Reaya ve sipahilerin birlikte oturdukları bu yerlerde sıksık
anlaşmazlık yaşanması sebebiyle sınırları belirtilmiştir150.
Karahisâr-ı Sahib bölgesi 1428 yılında Osmanlı idaresine girerek sancak
haline getirilmiştir. Anadolu eyaletine bağlanan bölge"Karahisâr-ı Devle",
"Karahisâr-ı Sâhip" veya "Karahisar" sancağı isimleriyle anılmıştır151.
Sancakğın,II. Bayezid (1481-1512) döneminde Karahisar, Barçınlı, Bolvadin,
Çola, Şuhut, Oynaş ve Sandıklı olmak üzere yedi kazası bulunmaktadır152. Ayrıca
Karahisar kazasına bağlı Şehr-Ovası, Kırhisar ve Sicanlı, Bolvadin Kazasına bağlı
Çay ve Sandıklı Kazasına bağlı Elçi adında nahiyelerinin de varolduğu
görülmektedir. 1530'lara gelindiğinde de Çola Kazası Sandıklu Kazasına, Oynaş
Kazası ise Barçınlı Kazasına bağlanarak nahiyeye çevrilmişlerdir. Karahisar
Kazası'na bağlı olan Sincanlu Nahiyesi de Ulu-Sicanlı ve Kiçi Sincanlu olarak iki
nahiyeye bölünmüştür. Elçi Nahiyesi ise kaldırılarak buraya bağlı olan yerleşim
birimleri doğrudan Sandıklı Kazası'na bağlanmıştır. Bu teşkilatlanmaXVI. yüzyıl
boyunca devam etmiştir153.
XVII. yüzyıla gelindiğinde ise XVI. yüzyılda Karahisar olan sancağın
merkez kazasının ismi Karahisâr-ı Sâhip Kazası şeklinde kullanılmaya başlanmıştır.
Daha öncekidönemlerde nahiye olan Sincanlı ve Çay da bu dönemde kaza haline
gelmiştir. XVI. yüzyıldasürekli mevcut olan Barçınlı Kazası iseXVII. yüzyılın ilk
yarısında Barçınlı ve Nevâhi-i Barçınlı isminde iki kaza haline gelmiştir. Ayrıca,
XVI. yüzyılda nahiye veya kaza olarak ismi geçmeyenKaramık'ın ise kaza olarak
teşkil edildiği görülmektedir. XVI. yüzyılda bazen nahiye bazenkaza olarak var olan
Çola ise, bu dönemde Çola-âbâd ismiyle kaza şekline dönüşmüştür154.
XVII. yüzyılın ikinci yarısına ait 507 numaralı defterde de kaza isimleri
olarak; Karahisâr-ı Sâhib, Sincanlı, Şuhut, Karamık, Sandıklı, Barçınlı, Bolvadin ve
Çola isimleri geçmektedir. Çola Kazası'nın yukarıda Çola-âbâd ismiyle kaza şekline
150 Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde İdarî Yapı", s.185. 151Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde Afyonkarahisar" Afyon'nun Kilidi, Afyon Valiliği,
Afyon 2004, s.76. 152Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde İdarî Yapı", s.187. 153 Mustafa Karazeybek, Özer Küpeli, Yusuf İlgar; "Tarihi ve İdari Gelişimi", Anılarda
Afyonkarahisar, (Hzl Muzaffer Uyan), Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayını, TY s.12. 154Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde Afyonkarahisar", s.79.
24
dönüştüğü ifade edilmiştir. Ancak incelenen defterde geçen hükümlerde "Çola"
ismiyle geçmektedir155. Bu nedenle defterde geçen kaza isimlerinde Çola olarak
verilmiştir. Defterde geçen nahiye isimleri ise; Kırhisar ve Şehrabad nahiyeleridir.
Bu nahiyeler, sancağın merkez kazası olan Karahisâr-ı Sahib Kazası'na bağlıdır.
Defterde geçen köy isimleri ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 1: Karahisâr-ı Sâhib Sancağına Bağlı Köyler
Akçaağıl Akçapınar Aksaz
Alanı Ali-Beyce Aliceoğlu
Anbanas Ayvalu Artin
Aşağatandırı Bazarağaç Bayat
Bayındırmeşhedi Bilce Bulhallı
Boz-öyük Çandır Çay-hisarı
Çıkrık Çifteler Deper
Dinar Elpirek Erkmen
Eyret Gazi Gebeceler
Hâcı Beyli Halkakilise Halimuğru
Hayranbaba İnaz İsmâil
İssizce Karahisâr Karaca Ahmed Karaca-viran
Karaağıl Karahâcı Kara-ahur
Kaplan Kayırviran Kınık
Kızıl-kilise Kızılca Köseler
Köprülü Kuyucak Kürt
Malöyüğü Mihâyil Muttalib
155AŞS, Defter 507, s. 8/28(Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660), Defter 507, s. 8/29(Evâsıt-ı Muharrem
1071\1660).
25
Salar Saraycık Sarıca
Sarık Sibsin Sinan Paşa
Susuz Süğlün Tatlar
Tazlar Turfallı Ulubayat
Uruz Viran-ı Burc-ı Kara Yavaşlar
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi
(COA.), Meşihat (MŞH.), Şerʻiyye Sicili Defteri (ŞSC.d.). 507 (210).
1.2.KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞEHRİNDE BULUNAN MAHALLELER
Kelime anlamı olarak "konak yeri, yerleşim yeri" anlamına gelen mahalle,
şehir,kasaba ve köylerin en küçük idârî birimini oluşturmaktadır. Genellikle
Müslüman-Türk mahalleleri, bir cami veya mescit etrafında, gayrimüslim mahalleleri
ise kilise veya havranın etrafında kurulmaktadır156.
Kale merkezli olarak kurulan Karahisâr-ı Sâhib sancağı XII. yüzyıla kadar
kale içinde gelişme gösterirken XII. yüzyıldan itibaren kale dışına güneybatı
eteklerine yayılmıştır157.
Karahisâr-ı Sâhib'in XVII. yüzyılda otuz bir mahallesi bulunmaktadır. Bu
mahallelerin isimleri XVI. yüzyılda bulunan mahalle isimlerinegöre farklılıklar
göstermektedir. Örneğin; XVI. yüzyılda "Bahşî" veya "Mevlâ Bahşâyiş" ismiyle yer
alan mahalle bu dönemde yalnızca "Molla Bahşî" olarak yer almaktadır. Diğer bir
mahalle ismi olan "Kuplu mescid" veya "Kubbelü mescid" ise sadece "Kubbeli"
ismiyle,daha önce "Dolar" ismiyle anılan mahalle ise bu dönemde "Kahil" ismiyle
anılmaktadır. Aynı şekilde "Kemer" ismi "Yukarı Pazar", "Kasım Paşa" ismi ise
"Sofular" şeklindekayıtlarda yer almıştır. Bunun yanısıra "Hacı Evtal", "Hisar-
Önü","Çavuşbaşı","Çavuşoğlu" gibi mahalle isimlerinin XVI. yüzyılda mevcut değil
iken XVII. yüzyılda mevcut oldukları görülmektedir. Bunların içinden "Çavuşbaşı
156 Mübahat Kütükoğlu,Sosyo-Kültürel, s.22. 157 Feridun Emecen, "Afyonkarahisar", DİA, I, TDV Yayını, Ankara 1988 s.444.
26
Mahallesi" XVI. yüzyılda "Kethüda" veya "Çavuş" ismiyle yer aldığı tahmin
edilmektedir158.
1060-1072 yılları arasını kapsayan 507 numaralı defterde verilen mahalle
isimleri ise aşağıdaki gibidir.
Tablo 2: Karahisâr-ı Sâhib Şehri Mahalleleri
Ak-mescit Arab Ardıç Bedrik
Burmalı Câmiʻ-i Kebîr Çavuşbaşı Çavuşlar
Çavuşoğlu Efecik Ermeni Fakih Paşa
Hâcı İsmail Hâcı Evtal Hâcı Mahmud Hâcı Yahya
Hisarönü İmaret Kâhil Kasımpaşa (Sofular)
Kara-kâtib Karamanlı Kubbelü Molla Bahşi
Nasârâ Palanga Sinan Paşa Tâc-Ahmed
Yahudi Yukarı-Pazar Zâviye
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi
(COA.), Meşihat (MŞH.), Şerʻiyye Sicili Defteri (ŞSC.d.). 507 (210).
1.3.İDARECİLER
507 Numaralı Karahisâr-ı Sahib Sancağına ait sicildeki farklı dava
kayıtlarından tespit edildiği kadarıyla Karahisâr-ı Sahib Sancağında bulunan devlet
görevlilerinin isimleri şöyledir; vakıf görevlisi olarak mütevelli, dini görevliler
olarak Müezzin, Müfti, Vaiz ve Nasih, kalelerde görevli olarak Dizdar, sağlık
görevlisi olarak Tabib, İdareciler olarak ise Sancak Beyi, Mütesellim, Kadı ve
Subaşıdır. Ayrıca çözülemeyen bazı meseleler için merkez tarafından görevlendirilen
mübaşirlerin isimleri de bulunmaktadır.
158 Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde Afyonkarahisar", s.88.
27
1.3.1.Sancak Beyi
Eyaletleri oluşturan sancakların en yüksek idarecisine Sancakbeyi adı
verilmektedir159.
Ehl-i örf sınıfından olan sancakbeylerinin görevleri; askeri ve idarî olarak iki
kısımda ele alınmaktadır. Savaş esnasında mahiyetindeki askerlerle beylerbeyinin
komutası altına savaşa katılmak, bulundukları sancaklarda asayişi ve emniyeti
sağlamak, kalpazanlıkla mücadele etmek, özel görev için gelen memurlara yardımcı
olmak, yabancı devletlere sınır olan sancaklarda görev yapan sancakbeyleri bu
devletlerle yapılan antlaşmalara uygun olarak ilişkiler yürütmek gibi görevleri
bulunmaktadır 160.
Sancakbeylerini kaza ve nahiyelerde asayiş işleriyle görevli olan kişiler temsil
etmektedir. Sancakbeylerine ait vergiler de bu kişiler tarafından toplanmaktadır. Bu
kişilere genellikle subaşı, zaîm ve voyvoda ismi verilmektedir161.
Belgelerden anlaşılacağı üzere XVII. yüzyılda Karahisâr-ı Sâhib köylerinde
de sancak beyi adına voyvodaların görev yaptığı görülmektedir162.
Defterde dönemin sancakbeyinin ismine dair her hangi bir kayıda
ulaşılamamıştır.
1.3.2.Mütesellim
Beylerbeyinin veya sancakbeyinin sefere gittikleri sırada vekili konumunda
bulunan mütesellim onların görev veya yetkilerine de sahiptir163. Sancakbeyinin
yetkilerine sahip olan mütesellim devlete ait olan vergileri tahsil etmek164, şehirde
meydana gelen asayiş ile ilgili olaylarda mübaşir tayin ederek kâdı ile birlikte
olayların çözüme kavuşmasına yardımcı olmak165 gibi görevleri bulunmaktadır.
159 Şahin, "Sancak",s.99. 160 Yusuf Halaçoğlu,Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, TTK Yayınları, Ankara 1991, s.
74. 161 Şahin, agm, s.99. 162AŞS, Defter 507, s. 34/ 124 (Evâhir-i Muharrem 1072/ 1661), Defter 507, s. 70/ 235 (Ğurre-i
Cumâde'l-ûlâ 1071/1661). 163 Yücel Özkaya, "Mütesellim", DİA, XXXII, TDV Yayını, Ankara 2006, s.203. 164AŞS, Defter 507, s. 55/189 (15 Şevvâl 1070\1660). 165AŞS, Defter 507, s. 3/10 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070\ 1660).
28
Mütesellimler şehir ile ilgili konularda kendilerine yardımcı olarak
ağalargörevlendirebilirlerdi. Ağalar, muhtelif meselelerin çözümü için mübaşir
olarak görevlendirildiklerinde kâdılarla birlikte meselelerin çözümünde gereğini
yaparlardı166.
Görev süreleri bulundukları yerlerde bir yıl olması kural olmasına rağmen bu
kurala hiç uyulmamıştır167. Nitekim 507 numaralı defterden anlaşıldığı üzere 1060 ve
1072 yılları arası Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi Ahmet Ağa adındaki bir şahıstır. Bu
durum Karahisâr-ı Sâhib sancağında iki yıl içinde mütesellim değişikliği olmadığını
göstermektedir.
1.3.3.Kadı
Kadı, fıkıh terimi olarak insanlar arasındaki husumetleri şerʻi hükümlere
dayanarak çözmek için makamca tayin edilen kişi anlamına gelmektedir168.
Ortaçağlardan itibaren varlığını sürdüren Kadılık müessesesi İslam hukukunun
merkezinde yer almaktadır. Osmanlı Devleti'nde ise birçok görevi bulunan Kadı en
önemli mülki amir ve yargıç olarak görev yapmaktadır169.
Şerʻi hükümleri referans alarak oluşturulan Osmanlı müesseselerinde, kadılık
müessesesi de şerʻi hükümler esas alınarak kurulmuştur. İslamiyet döneminde ilk
kadı Hz. Muhammed tarafından Muaz İbn Cebel, Ali Ahab İbn Esid olarak tayin
edilmiştir. Osmanlı Devletinde ise ilk kadı Tursun Fakih olup Karacahisar'a kadı
olarak Osman Gazi döneminde tayin edilmiştir170.
Padişahın taşradaki yargı yetkisine sahip olan kadılar, medreselerde gerekli
eğitimlerini aldıktan sonra padişah beratı ile kazalara tayin edilirlerdi171. Fatih
döneminden itibaren kazaskerine bağlanan kadılar sivil ve cezaî denilen davalara
bakarlardı, hüküm ve kararlarında kimseye danışmak zorunda değillerdi172.
166 Karazeybek, agt, s. 77. 167 Özkaya; agm, s.203. 168 Fahrettin Atar, "Kâdı", DİA, XXIV, TDV Yayını, Ankara 2001, s. 69. 169 Ortaylı, Kadı., s.19. 170 Münir Atalar, “ Şer’iyye Mahkemelerine Dair Kısa Bir Tarihçe”, İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi “
Atatürk’ün 100. Doğum Yılına Armağan”, S. 4, Ankara 1981, s.304. 171 Ortaylı,Kadı., s.25. 172 Atalar, agm, s.309.
29
Kazalara tayin olunan kadıların mülki, beledi, mali, askeri ve adli olmak
üzere birçok görevi bulunmaktadır. Kadılar kadar geniş görevleri bulunan başka bir
memur yok denebilir173.
Kadıların görevlerini şu şekilde özetleyebiliriz: bulundukları kazaların hukuk
davalarını Hanefi mezhebinin kurallarına göre çözüme kavuşturarak şerʻiyye
sicillerine kayıt ettirmek, kamu hukukunun korunması, kasabalara nâib tayini,
noterlik, kassamlık, buğünkü belediyelere ait olan işler, nikâh akdlerinin
düzenlenmesi, vâsi tayinleri, vakfa ait olan han, hamam, dükkân gibi yerlerin resmi
işleri, sefer sırasında ordunun asker, yiyecek içecek, araç gereç, gibi ihtiyaçlarını
karşılamak, yolların ve şehrin güvenliğini sağlamak, narh fiyatlarını belirlemek,
loncalara kethüda tayini ve merkezden gelen görevleri yerine getirmek gibi…174
Kadılar bulundukları mevkide göz önünde bulundurularak büyük kadılar bir
sene, kaza kâdıları ise yirmi ay süreyle tayin edilmektedir175. Kadılara mahkemelerde
yardımcı olmak üzere naib ve kassam adı verilen görevliler bulunmaktadır. Naibler
kadının bir nevi vekili konumundadır. Kassamlar ise vefat eden kişilerin varisleri
arasında mal paylaşımını yerine getiren kişilerdir176.
Karahisâr-ı SahipKazası'na ait olanüzerinde çalıştığımız 507 numaralı defteri
tutan kadı daha önce belirtiğimiz gibi Müfti-zade Ahmed Efendi'dir177.
1.3.4.Subaşı
Osmanlı şehirlerinde, şehrin güvenliği subaşılar tarafından sağlanmaktaydı.
Bir şehrin fethinden sonra kadı ve dizdar tayin edilirken subaşı da tayin
edilmekteydi178. Subaşılar beylerbeyi veya sancakbeylerine bağlı bir memur olarak
tayin edilirlerdi179. Subaşının tayin edildiği, bir mektupla kadıya bildirilirdi180.
173 İlber Ortaylı, "Kâdı", DİA, XXIV, TDV Yayını, Ankara 2001, s. 69. 174 Atalar, agm, s.309-311. 175 Ortaylı,Kadı, s.28. 176 Halaçoğlu, age s.113. 177AŞS, Defter 507, s. 41/150 (28 Rebîʻü'l-ahir 1072\1661). 178 Mücteba İlgürel, "Subaşı", DİA, XXXVII, TDV Yayını, Ankara 2009, s.447. 179 İlber Ortaylı,Türkiye Teşkilât ve İdare Tarihi,(Dördüncü Baskı), Cedit Neşriyat Yayını, Ankara
2012, s.284. 180AŞS, Defter 507, s. 58/200 (Safer 1071\1660).
30
1060 ve 1072 yıllarını kapsayan 507 numaralı deftere göre, subaşılarda üç
ayda bir görev değişikliği yapılmaktadır181. Şehirde kolluk görevini üstlenen
subaşılar içki âlemleri yapan kişileri182, tecavüz vakalarında bulunan kişileri183 kâdı
huzuruna çıkarmakla görevlidir. Bu görevlerinin yanı sıra şehirdekivergileri de
subaşılar tahsil etmektedirler184. Ayrıca taşrada bulunan konar-göçerlerin subaşları
bulunmaktadır. Bunlar onların nezâretinde kale ve köprü işlerinde
çalışmaktaydılar185.
507 numaralı defterde subaşı ismi olarak Mehmet Bey'in ismi tespit
edilmiştir186.
1.4.FİZİKİ YAPILAR
1.4.1.Cami ve Mescitler
Toplayan, teʼlif eden anlamına gelen Cami, minareli ve minberli içinde hutbe
okunan büyük mescid-i şerîfdir187. Mescit ise Arapça "eğilmek, tevazu ile alnı yere
koymak" manâsına gelen "sücûd" kökünden gelen "Secde edilen yer" anlamında bir
mekân ismidir. Kurân-ı Kerîm, hadisler ve ilk islâm kaynaklarında mescid kelimesi
geçmektedir188.
Selçuklu ve Osmanlı şehirlerinin gelişmesinde cami ve mescitler önemli rol
oynamışlardır. Şehirlerde yeni mahalleler kurulurken genellikle, önce cami, mescit,
medrese, dükkân, han, hamam vs. binalar yapılır, bunların çevresine meskenlerin
inşa edilmesiyle, yeni mahalleler oluşurdu. Yeni kurulan mahallelere de birçok
zaman cami ve mescidin adı verilirdi189.
181AŞS, Defter 507, s. 58/200 (Safer 1071\1660). 182AŞS, Defter 507, s. 17/61 (Evâhir-i Rebîʻül-âhir 1071\1660). 183AŞS, Defter 507, s. 23/93 (Evâsıt-ı Şevvâl 1071\1661), Defter 507, s. 27/100 (Evâsıt-ı Şevvâl
1071\1661). 184AŞS, Defter 507, s. 58/200 (Safer 1071\1660). 185 İlgürel, agm, s.447. 186AŞS, Defter 507, s. 27/ 100 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1660) 187Sami, agl, s. 367. 188 Ahmet Önkol, Nebi Bozkurt, "Cami", DİA, VII, TDV Yayını,Ankara 1993, s.46. 189 Yusuf İlgar, Mustafa Karazeybek, "Afyonkarahisar'da Cami ve Mescitler", Afyon Kütüğü, I,Afyon
2001, s.295.
31
Defterde bu tür mahalle isimlerine örnekler bulunmaktadır. "Câmiʻ-i
KebîrMahallesi190" ve "Arap Mahalles191isimleri örnek olarak gösterilebilir.
Camiler, eğitim ve öğretim amaçlı olarak da kullanılmıştır. Medrese
öğrencileri, dershane de gördüğü derslerden başka, bir takım genel dersleri,
camilerde takip etmişlerdir. Halkın da dinlediği bu dersleri, XVII. yüzyıldan itibaren
"dersiâm" denilen müderrisler vermişlerdir. Sıbyan mektebi olmayan şehir, kasaba
ve köylerde camiler yaygın biçimde okul olarak kullanılmıştır. Osmanlılar
döneminde cami ve mescitler arasındaki farklar incelendiğinde, camilerin şehrin en
büyük ibadethaneleri, mescitlerin ise, daha küçük ibadet yerleri olduğu görülür.
Ancak en önemli ayırt edici özelliği camilerde Cuma namazının kılınmasına karşılık,
mescitlerde cuma namazı kılınmayarak, sadece vakit namazlarının kılınmasıdır192.
507 numaralı defterde bulunan cami ve mescit isimleri ise şöyledir; Arap
Camii193, Otpazarı Cami194, Gedik Ahmet Paşa Cami195, Abdurrahîm Efendi Câmi196,
Arap Mahallesi mecsidi197, Ak-mescid198.
1.4.2.Tekke ve Zaviyeler
Tekkeler, herhangi bir tarikata mensup cemaatin topluca zikr ve ibadetlerini
icra ettikleri, müridlerin ise sürekli oturdukları yerlerdi. Büyük tekkelere âsitâne,
dergâh veya hângah adı verilirdi. Zaviye ise tekkenin küçüğüdür. Bunlar şehir,
kurulur tahsis edilen vakıfların gelirleri ile gelip geçen yolcuların yeme ve barınma
ihtiyaçları ücretsiz karşılanırdı. Zaviyelerde tekkelerden farklı olarak birkaç hücreden
meydana geldiği için buralarda dervişler sürekli kalmazlardı199.
190AŞS, Defter 507, s. 98/ 329 (Evâsıt-ı Recep 1072/1662). 191AŞS, Defter 507, s. 52/ 181 (Evâhir-i Cemazeyilevvel 1072/1662). 192 Karazeybek, "Afyonkarahisar'da Cami ve Mescitler", s. 295-296. 193AŞS, Defter 507, s. 63/ 214 (Evahir-i Safer 1071/1660). 194AŞS, Defter 507, s. 24/ 92 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1661). 195AŞS, Defter 507, s. 28/ 104 (Evâʼil-i Zilkade 1071/1661). 196AŞS, Defter 507, s. 16/ 59 (20 Rebiülevvel 1071/1660). 197AŞS, Defter 507, s. 13/ 51 198AŞS, Defter 507, s. 98/ 327 (Evâsıt-ı Receb 1072/1662). 199Mustafa Eravcı, "Osmanlı Dönemi Afyonkarahisar Kazası Tekke ve Zaviyeleri", VII.
Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyum Bildirileri, Afyonkarahisar Belediyesi Yayınları; Ankara
2007, s.65.
32
Karahisâr-ı SâhibKazası'na ait 507 numaralı defterde Şeyh İsmail zaviyesine
ait kayıt bulunmaktadır200.
1.4.3. Hamamlar ve Çeşmeler
Karahisâr-ı SâhibKazası'na ait 507 numaralı defterde Debbağlar Hamamı201,
Şeyh Abdürrahim Efendi Hamamı202 ve Alaca Hamam203 olmak üzere üç hamam
ismi geçmektedir.
Alaca Hamam, içerisindeki çini süslemelerden dolayı "Alaca Hamam",kadın
ve erkeklere ait bölümlerinden dolayı "Çifte Hamam" ve yaptıran kişiden dolayı da
"Kasım Paşa" hamamı adlarıyla da anılmaktadır204. Kasımpaşa Mahallesi'nde
bulunmaktadır205.
Debbağlar Hamamı, defterde tek bir hükümde yer almaktadır. Debbaghane
satışında mevki adı olarak kullanılmıştır206.
Şeyh Abdürrahim Efendi Hamamı, Kasım Paşa Mahallesi'nde
bulunmaktadır207.
Defterde çeşme isimleri de geçmektedir. Şeyh Abdürrahim Çeşmesi208,
İkilüleli Çeşme209, Çırak Çeşmesi210 olmak üzere. Bir hükümde daha çeşme
ifadesikullanılmaktadır. Fakat o çeşmenin ismi belirtilmemiştir211.
2.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN SOSYAL YAPISI
200AŞS, Defter 507, s. 13/ 50 (Evâilʼil-i Rebülevvel 1071/1660). 201AŞS, Defter 507, s. 3/ 9 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070/ 1660). 202AŞS, Defter 507, s. 7/ 26(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s. 8/ 27(Evâsıt-ı Muharrem
1071/1660) 203AŞS, Defter 507, s. 29/ 105(Evâil-iZilkade 1071/1661). 204 Karazeybek, agt, s.183. 205AŞS, Defter 507, s. 29/ 105(Evâil-iZilkade 1071/1661). 206AŞS, Defter 507, s. 3/ 9 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070/ 1660). 207
AŞS, Defter 507, s. 7/ 26(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s. 8/ 27(Evâsıt-ı Muharrem
1071/1660). 208AŞS, Defter 507, s. 7/ 26(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s. 8/ 27(Evâsıt-ı Muharrem
1071/1660). 209AŞS, Defter 507, s. 7/ 23 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660). 210AŞS, Defter 507, s. 24/ 92 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1661). 211AŞS, Defter 507, s. 9/ 31 (Evâʼil-i Muharrem 1071/1660).
33
2.1. KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA TOPLUMSAL
TABAKALAŞMA
Osmanlı toplumunda nüfus iki gruba ayrılmaktadır. İlk grup her türlü
vergiden muaf yönetici ve askerlerden oluşan askeri sınıf, ikinci grup ise vergi
ödemekle yükümlü olan "reaya" adı verilen sınıftır212.
Devlet hizmetinde olan askeri sınıfı ifade edecek olur isek yeniçeri, sipahi,
süvarive bunların aileleri, geri hizmette bulunan yaya ve müsellemler, kadı,
müderris, imam, hatip, müezzin, idareci, kâtip gibi memurlar, madencilik,
derbendcilik, tuzculuk, doğancılık gibi hizmetleri görenlerdir. Bunlar vergiden muaf
oldukları gibi bazı imtiyazlarada sahiptirler. Örneğin davaları kadı mahkemesinde
değil, kazasker mahkemesinde görülmektedir. Ayrıca öldükleri zamanda
terekelerinin taksimleri askeri kassam tarafından yapılmaktadır213.
Vergi vermekle yükümlü olan reaya sınıfı ise şehir, kasaba, köy ahalisi ile
konar-göçer tabir edilen aşiretlerden oluşmaktadır. Farklı yapı ve özelliklere sahip
olan bu grup kendi içerisinde ayrı ayrı ifade edilmektedir214.
2.1.1. Müslümanlar ve Gayrimüslimler
Büyük çoğunluğu müslümanlardan oluşan Osmanlı toplumunda
gayrimüslimlerin de toplum içinde etken bir yapıya sahip oldukları bilinmektedir.
507 numaralı defterde bulunankayıtlardan anladığımız kadarıylameskun gayr-i
müslim Afyonkarahisarşehir merkezinde bulunmaktadır. Bütün gayrimüslimler genel
olarak "zimmi" veya "zimiyye" ismi ile ifade edilmektedir215.
Defterde Karahisâr-ı Sahib şehrine ait otuz bir mahalle ismi tespit
edilmektedir. Bu mahalle isimleri arasından Nasara ve Yahudi mahalleleri
gayrimüslimlerin çoğunlukta yaşadıkları yerlerdir. Nasara mahallesinde Ermenilerin
Yahudi mahallesinde de Yahudilerin çoğunlukta olduğu bilinmektedir. Bu
212 Halil İnalcık, Seçme Eserleri-XVII Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi-I 1300-
1600, (Çeviren: Halil Bektay), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2017, s.9-10. 213Mübahat Kütükoğlu,Sosyo-Kültürel, s.33. 214 Halaçoğlu, age, s.92. 215AŞS, Defter 507, s. 5/ 18 (Evâhir -i Zilhicce 1070/ 1660), Defter 507, s. 59/ 202 (Evâʼil-i
Cemaziyelevvel 1070/ 1660).
34
mahallelerin yanı sıra yine defterde bulunan kayıtlarda Kubbelü216,Ardıç217,Câmiʻ-i
Kebîr218ve Hisarönü219 mahallelerinde de gayrimüslimlerin yaşadıkları
görülmektedir.
Şehir merkezi haricinde, bazı köylerde çobanlık yaptıklarına dair bilgiler
mevcuttur220.
İncelediğimiz defterde dikkat çeken bir husus ise zaman zaman
gayrimüslimlerin Müslümanların kullandığı bazı isimleri kullanmalarıdır. Örneğin;
Murad221, Sefer222, Yahya223, Erkan224 vs.
Kayıtlarda bulunan bilgilere göre bir Müslüman, içinde bulunduğu toplumda,
evlenme, boşanma, şahitlik, miras, vasi tayini, ticari faaliyetler vb. gibi konularda
nasıl davranıyorsa, nasıl hak talep ediyorsa gayrimüslimlerde genel hukuk kuralları
içinde haklarını arayabilmekteydiler. Örneğin; Seyidgazi Ovası'nda Müslümanlarla
birlikte eşkıya saldırısına uğrayan gayrimüslimlerinde mahkemeye müracaat ederek
haklarını aradıkları görülmektedir225. Yine Koyun çobanı olan bir gayrimüslimle
Mehmed Ağa adındaki bir Müslümanarasında bulunan husumette aynı mahkemede
eşit haklara sahip olarak yargılandıkları görülmektedir226.
Müslüman ailelerde olduğu gibi, gayrimüslimlerineşlerine ve çocuklarına,
vasi ve nafaka tayinlerinin yapıldıkları da kayıtlar arasında mevcuttur.
Örneğin;Serkiz adlı gayrimüslimin oğullarına anneleri vasi tayin edilmiştir227.
Müslümanların kendi aralarında olduğu gibi, Müslümanlar ile gayrimüslimler
arasında da ticari ilişkilerbulunmaktadır. Genellikle birbirlerine gayrimenkul alıp
sattıkları görülmektedir228. Satış kayıtlarında bulunan bilgilere göre evlerinin veya
216AŞS, Defter 507, s. 6/21 (Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660). 217AŞS, Defter 507, s. 19/68 (Evâsıt-ı Cemâziye'l-evvel 1071\1661), Defter 507, s. 105/358 (Evâhir-i
Receb 1072\ 1662), Defter 507, s. 107/360 (Evâhir-i Receb 1072\1662). 218AŞS, Defter 507, s. 20/72 (Ğurre-i Cemâziye'l-âhir 1071\1661). 219AŞS, Defter 507, s. 7/24 (Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660). 220AŞS, Defter 507, s.13/ 49 Evâhir-i Safer 1071\1660). 221AŞS, Defter 507, s. 86/288 (11 Zilhicce 1081\1671). 222AŞS, Defter 507, s. 5/19 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070\1660). 223AŞS, Defter 507, s. 19/ 69 (Evâsıt-ı Cemaziyelevvel 1071\161). 224AŞS, Defter 507, s. 19/ 69 (Evâsıt-ı Cemaziyelevvel 1071\161). 225AŞS, Defter 507, s.5/ 19 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070\1660). 226AŞS, Defter 507, s.13/ 49 (Evâhir-i Safer 1071\1660). 227AŞS, Defter 507, s.7/ 24 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660). 228AŞS, Defter 507, s.13/ 49 Evâhir-i Safer 1071\1660).
35
dükkânlarının birbirine sınır olması her iki tarafında genel olarak iyi ilişkiler kurarak
komşuluk faaliyetleri içindeoldukları anlaşılmaktadır229.
Gayrimüslimler sosyal faaliyetlerde müslümanlarla aynı haklara sahip
oldukları gibi ibadetlerini yerine getirmekte de hür olmuşlardır. Kiliseler, havralar ve
manastırlar gibi ibadethaneleri Osmanlı şehirlerinde daima var olmuştur. Karahisar-ı
Sahib Sancağı'nda da bu duruma kanıt olarak Hisar altında Ermenilere ait bir
kilisenin var olduğu görülmektedir230. Toros Kilisesi adı verilen bu kilisenin zamanla
bahçesiyle birlikte aşınması üzerine Ermeni cemaatinin ve papazlarının kilisenin
tamir edilmesi için merkeze dilekçe göndermeleri üzerine kilisenin tamir edilmesi
için ferman gönderildiği görülmektedir231. Bu durum Osmanlı Devleti'nin
gayrimüslimlerin ibadetleri konusunda müsamahalı ve hoşgörülü davrandığının bir
kanıtı olarak bir kez daha gösterilebilir.
2.1.2. Köleler
Hür insanların sahip oldukları haklara sahip olmayan kölelik,eski çağlardan
itibaren varolmuştur. Gelişmemiş veya az gelişmiş ülkelerdeki halklar, özellikle
siyah Afrika halkı Avrupalı tüccarlar tarafından zorla kaçırılarak boğaz tokluğuna
hiçbir hak tanınmadan çalıştırılmıştır. Afrikanın yanı sıra Kafkaslar da köle toplanan
yerler arasında bulunmuştur. Hemen hemen her toplumda var olan kölelelik Osmanlı
toplumunda da bulunmaktadır.Ancak Osmanlı toplumunda bulunan kölelere sahipleri
tarafından eziyet edilmemiş, hatta büyük konaklarda arap bacılar evin demirbaşı
haline gelerek, birkaç neslin büyütülmesinde yardımcı olmuşlardır. Bütün ihtiyaçları
karşılanmış bunun yanı sırabirikim yapmalarınada imkân verilmiştir. Hatta para
toplayanlar arasında hürriyetlerini satın alabilecek hâle gelenler de bulunmaktadır.
Bazı köle sahipleri ise belli bir süre sonra onları azad etmiş veya öldüklerinde azad
edilmeleri için vasiyettebulunmuşlardır232.
İncelediğimiz şerʻiyye sicilinde de kölelerle ilgili kayıtlar bulunmaktadır.
H.1060-1072 /M.1650-1662 yıllarına ait defterde ikisi Rus biri Habeş asıllı olmak
üzere üç köle azad edilmesine ilişkin hükümler mevcuttur. Azad edilen kölelerin ikisi
229AŞS, Defter 507, s.7/ 25 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660). 230AŞS, Defter 507, s. 110/372 (Evâil-i Zilkade 1071\1661). 231AŞS, Defter 507, s. 110/372 (Evâil-i Zilkade 1071\1661). 232Mübahat Kütükoğlu,Sosyo-Kültürel, s.2-3.
36
kadın biri erkektir233. Köleler azad edildikleri zaman babalarının isimleriyle değil
eski sahiplerinin isimleriyle anılmışlardır234.
Defterde bulunan bir başka kayıtta ise Bursada ikâmet eden bir kişinin
Karahisâr-ı Sahib kasabasında bulunan İsa Beşe'ye emanet ettiği kölesini geri
alamaması üzerine mahkemeye başvurarak kölenin kendine ait olduğunu şahitlerle
kanıtlayıp İsa Beşe'den kölesini aldığı görülmektedir235.
2.2.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA AİLE
Toplumun temel yapısını oluşturan aile ile ilgili olarak şerʻiyye sicillerinde
genellikle mehir, nişan, nikâh, boşanma, eş sayıları, nafaka gibi bilgilere
ulaşılmaktadır. Defterde bulunan bilgilere göre verilen tarihler arasında
Afyonkarahisarda Aile Kurumu şu şekildedir.
2.2.1.Nişan ve Nikâh
Nişan, evlenme kararı veren iki tarafın nikâh öncesi yaptıkları anlaşma
mahiyetindedir. Bu süre zarfında taraflar birbirlerine hediye alıp vermektedir236.
İncelediğimiz deftere göre de Afyonkarahisar'da pabuç, mest, keten, ipek, siyah
üzüm, nakit para, destmâl ve bir karasığır öküzü gibi hediyelerin verildiği
görülmektedir237.
Eğer bu aşamada iki taraf arasında anlaşmazlık veya tarafların ölümü ile nişan
akdi bozulursa tarafların birbirlerine verdikleri hediyelerin geri verildiği
görülmektedir238. Şahitler huzurunda yapılan bu işlemin bazen inkâr edildiği
durumlarla da karşılaşılmaktadır. Evâʼil-i Rebîʼü'l-evvel 1072 tarihli bir kayıtta
Gebeceler köyünden Hızır ile Ümmi'nin bozulan nişan akdinden sonra Hızır'ın
verdiği hediyeleri geri almasına rağmen tekrar talep ettiği görülmektedir239. Verilen
233AŞS, Defter 507, s. 9/33 (Evâihir-i Muharrem 1071\1660), Defter 507, s. 20/73 (Evâisıt-ı
Cemâziye'l-âhir 1071\1661),Defter 507, s. 22/81 (Selh-i Şaban 1071\1661). 234Mübahat Kütükoğlu,Sosyo-Kültürel, s.3.
235AŞS, Defter 507, s. 41/149 (10 Rebiülahir 1072\1661), Defter 507, s. 49/179 (Evâil-i Cemaziye'l-ula
1072\1662). 236AŞS, Defter 507, s. 2/6 (Evâil-i Muharrem 1071\1661). 237AŞS, Defter 507, s. 92/ 316 (10 Recep 1072/1662). 238AŞS, Defter 507, s. 2/6 (Evâil-i Muharrem 1071/1661). 239AŞS, Defter 507, s. 38/ 141 (Evâʼil-i Rebîʼü'l-evvel 1072/1661).
37
bu eşyalar bazen ayni olarak geri alınmaktadır240. Bazen de eşyalara karşılık belirli
bir miktar para ödendiği görülmektedir241
Evlilik aşamasında nişandan sonra ikinci aşama nikâh aşamasıdır. İslam
hukukunda nikâh, esas itibariyle tarafların ve şahitlerin iştirakiyle akdedilen medeni
bir anlaşmadır242. Osmanlı hukuku da, İslam hukukunun devamı niteliğinde
olmasından dolayı, Osmanlı aile hukukunun meselelerinin de İslam aile hukukundan
hareketle ele alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. İslam hukukunda nikâh esas
itibariyle tarafların ve şahitlerin iştirakiyle akdedilen medeni bir akittir. Bu akit ile
evlilik süreci başlamaktadır243.
Taraflar arasında yapılan bu anlaşmanın geçerli olabilmesi için resmî bir
memurun veya bir din adamının huzurunda yapılması şart değildir. İslam hukukunda
aranılan şartların yerine getirilmesi anlaşmanın geçerliliği için yeterlidir244.
Ancak nikâhın halk arasındaki önemi ve İslam hukuku tarafından istenilen
şartlara uyulmaması durumunda dinen de uygun görülmeyen problemler çıkacağı
için bir din adamı veya bu işe memur tayin edilen bir görevli tarafından
yapılmaktadır. Osmanlı devletinde de bu işi kâdıların üstlendiğini görmekteyiz. En
eski kâdı hüccetlerine ise XVI. yüzyılda rastlanmaktadır245.
Şehir merkezindeki evlenecek kişilerin, kadıya başvurarak aldıkları izinname
ile imam veya ehil birisinin huzurunda nikâhları kıyılırdı. Ancak şehir merkezinden
uzak köylerde kadının izni olmadan bir din adamının huzurunda kıyılan nikâh
örnekleri de bulunmaktaydı. Bir vekille temsil edilen kızın bizzat kendisine evlilik
anında ya da daha sonra verilmek üzere mehir tespit edilerek iki şahit huzurunda
nikâhları kıyılmaktaydı246.
240AŞS, Defter 507, s. 92/ 316 (10 Recep 1072/ 1662/ 1662) 241 Karazeybek,agt, s. 121. 242 M. Âkif Aydın, " Osmanlı Hukukunda Nikâh Akitleri", Osmanlı Araştırmaları, III, İstanbul 1982,
s.1. 243 Karazeybek,agt, s. 123. 244 Aydın, "Nikâh akitleri", s.1. 245 Aydın, "Nikâh akitleri", s.4. 246 Karazeybek, agt, s. 123-124.
38
Afyonkarahisar'da yapılan evliliklerin genelde tek eşli olduğunu görmekteyiz.
Ancak nadiren de olsa iki eşli evlilikler olduğu da görülmektedir247.
2.2.2.Mehir
İslam kaynaklarında "sadâk, nihle, ferîda" gibi kelimelerle de ifade edilen
mehir, evlenirken erkeğin eşine verdiği veya vermeye söz verdiği para veya mala
denilmektedir248. Nikâhın sonuçlarından biri olan mehir, nikâh esnasında belirlenip
belirlenmemesine göre adlandırılmaktadır. Hatta verilmeyeceği şart edilmiş bile olsa
evlenen kadın yine mehire hak kazanmaktadır. Nikâh esnasında belirlenen mehirlere
"mehr-i müsemmâ" adı verilmektedir. Nikâh sırasında belirlenmeyen mehire de
"mehru'l-misl" denilmektedir249.
Mehru'l-misl, evlenen kadının emsallerine yani yaşıtlarına verilen mehirlere
bakılarak verildiği için "emsal mehir" de denilmektedir250.
Her ne şart ile verilirse verilsin Müslüman bir erkek gayrimüslim de olsa
evlendiği kadına mehir verme yükümlülüğüne sahiptir251. Evlilik ancak mehir
ödendiğinde geçerlilik kazanır, böyle bir ödeme yapılmadığı takdirde nikâhsız bir
birleşme olarak görülür ve utanç verici olarak kabul edilmektedir252.
Mehir iki türlü ödenirdi ilki nikâh sonrası hemen verilen mehr-i muaccel,
ikincisi ise boşanma veya tarafların vefatından sonra verilen mehr-i müeccel dir.
2.2.2.1.Mehr-i Muʻaccel
Peşin olan anlamında kullanılan muʻaccele kelimesinden de anlaşılacağı
üzere evlilik anında peşin olarak ödenen mehire denilmektedir253. Mehr-i muʻaccelini
almış olan kadın kocasının evinde ikamete mecbur olur, kocasının izni olmaksızın
şer‘î bir hakka dayanmadığı sürece başka yere gidememektedir254.XVII. yüzyılın
247AŞS, Defter 507, s. 4/ 13 (Evâʼil-i Muharrem 1072/1661), AŞS, Defter 507, s. 46/ 169 (Evâhir-i
Cumâdeyn 1070/1659) 248 Hayrettin Karaman,Anahatlarıyla İslam Hukuku, II, Ensar Neşriyat Yayını, İstanbul 2010, s.98. 249 M. Âkif Aydın, " Aile Hayatı", İlmihal II İslam ve Toplum, TDV Yayını, İstanbul 1999, s.218. 250 Karaman, age, s.99. 251 İlber Ortaylı,Osmanlı Toplumunda Aile, Pan Yayıncılık, İstanbul 2001, s.66. 252 M. Âkif Aydın, “Mehir”, DİA, XXVIII, TDV Yayını,Ankara 2003, s.389. 253 Aydın, "Aile Hayatı", s.219. 254 Karazeybek; agt, s. 130.
39
ikinci yaraında Afyonkarahisar'da mehr-i muʻaccel olarak para, elbise, mücevher gibi
eşyaların verildiği görülmektedir255.
Mehr-i muʻacceller genellikle dava konusu olmadığı için şerʻiyye sicillerinde
pek fazla rastlanmamaktadırlar. Karahisâr-ı Sahib Sancağına ait 507 numaralı
defterde de H. 1060-1072/M. 1650-1662 yılları arasındaki dava kayıtlarında mehr-i
muʻaccel örneği bulunmamaktadır.
2.2.2.2.Mehr-i Mü’eccel
Nikâhta kararlaştırılan boşanma veya ölüm halinde verilmesi aciliyet kazanan
mehire denilmektedir. Bu mehrin verilmesini vâcib kılan üç şart bulunmaktadır.
Zifaf, halvet-i sahiha veya eşlerin ikisinden birinin ölmesi bu üç şarttan biri
gerçekleşirse mehir tam olarak ödenmektedir256.
İncelediğimiz Hicri 1060 ve 1072 tarihleri arasını kapsayan defterde bulunan
mehir kayıtlarının hemen hemen hepsi mehr-i müeccel kayıtları olduğu
görülmektedir257.
Mezhepler arasında mehr'in miktarı hususunda farklılıklar söz konusudur.
Hanefiler 10, Mâlîkiler 3 dirhem kadar gümüş değerini alt sınır olarak kabul
etmişlerdir; Şâfi ve Hanbeliler'de ise alt sınır belirlenmemiştir258.
Afyonkarahisarda da incelediğimiz tarihler arasında genellikle verilen mehr-i
müeccel bedellerinin; otuz bin akçe259, yirmi bin akçe260, on bin akçe261, dört bin
akçe262 ve bin dirhem gümüş263, kırk bin akçe264olarak verildiği görülmektedir. Bazı
mehrlerinde gayrimenkul olarak verildiği tespit edilmiştir265.
255Karazeybek,agt, s. 130. 256 Ekinci, age, s.447. 257AŞS, Defter 507, s. 11/ 39 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660), AŞS, Defter 507, s. 98/ 327 (Evâsıt-ı Recep
1072/1662), Defter 507, s. 98/ 327 (Evâsıt-ı Recep 1072/1662). 258 Aydın, “Mehir”, s.390. 259AŞS, Defter 507, s. 11/ 39 (Evâsıt-ı Safer 1071/ 1660) 260AŞS, Defter 507, s. 22/ 83 (Evâhir-i Şaʻbân 1071/ 1661) 261AŞS, Defter 507, s. 29/ 105 (Evâhir-i Zilkaʻde 1071/ 1661) 262AŞS, Defter 507, s. 35/ 130 (Evâʼil-i Safer 1070/ 1659) 263AŞS, Defter 507, s. 46/ 169 (Evâhir-i Cumâdeyn 1070/ 1660), Defter 507, s. 93/ 312 (10 Recep
1072/ 1662) 264AŞS, Defter 507, s. 98/ 327 (Evâsıt-ı Recep 1072/ 1662), 265AŞS, Defter 507, s. 4/ 13 (Evâʼil-i Muharrem 1072/ 1661), Defter 507, s. 4/ 14 (Evâʼil-i
Muharrem1072/ 1661), Defter 507, s. 22/ 83 (Evâhir-ı Şaʻbân 1071/ 1661),
40
Mehr, eşinin vefatı durumunda kadının öncelikli alacağı arasındadır. Miras
paylaşımında diğer varisler buna engel olamazlar266. Ancak kadın isterse eşine bir
kısmını veya tamamını hibe edebilmektedir. Örneğin; Evâsıt-ı Safer 1071 tarihli
kayıtta Kâhil Mahallesi'nden Ümmi Hanım otuz bin akçe olan mehr-i müeccelinin on
binini eşi Mustafa'ya hibe edip geri kalan yirmi binini ise eşinin vefatından sonra
talep ettiği görülmektedir267. İstisna bir durum olarak da mehr bedellerini eşlerine
hibe eden kadınlara eşleri tarafından mehr bedellerine karşılık gayrimenkul verildiği
de kayıtlarda mevcuttur.Örneğin; İmaret Mahallesi'nden Abdi Bey'in eşleri Elif ve
Fatıma Hanımların mehr-i müeccellerini Abdi Bey'e hibe etmeleri üzerine Abdi Bey,
Elif ve Fatıma Hanımlara mehirlerinin karşılığı olarak gayrimenkul hibe ettiği kayıt
edilmiştir268.
İncelediğimiz defterde mehirin kullanım hakkına sahip olan kadınların mehiri
istedikleri kişilere hibe edebildiklerini görmekteyiz. Örneğin; Evâʼil-i Muharrem
1071 tarihli kayıtta Kasım Paşa Mahallesi'nden Ayşe Hanım eşi tarafından kendisine
verilen mehirini oğluna hibe ettiği görülmektedir269. Boşanma sırasında da kadınların
elde ettikleri bir takım haklar neticesinde mehirlerinden vazgeçtikleri kayıtlar
arasındadır270.
Defterde bulunan başka bir istisna durum ise vefat eden kadınların
mirasçılarının miras taksimi sırasında kadınların eşlerinden mehirleri talep ettikleri
de görülmektedir. Evâsıt-ı Receb 1072 tarihli kayıtta Akmescid Mahallesi'nden sâkin
olup vefat eden Ayşe Hanımın varisleri olan annesinin ve babasının Ayşe hanımın
eşinden Ayşe Hanımın mehirini talep ettikleri de görülmektedir271.
2.2.3.Boşanma
Çeşitli sebeplerden dolayı anlaşamayan çiftlerin nikâh akdlerini sona
erdirmelerine boşanma adı verilmektedir. Boşanmalar genellikle talak, muhalaa ve
266 İlber Ortaylı, "Anadolu'da XVI. Yüzyılda Evlilik İlişkileri Üzerine Bazı Gözlemler", Osmanlı
Araştırmaları, I, İstanbul 1980, s.35. 267AŞS, Defter 507, s. 11/ 39 (Evâsıt-ı Safer 1071/ 1660), 268AŞS, Defter 507, s. 46/ 169 (Evâhir-i Cumâdeyn 1070/ 1660). 269AŞS, Defter 507, s. 4/ 14 (Evâʼil-i Muharrem1072/1661). 270AŞS, Defter 507, s. 35/ 130 (Evâʼil-i Safer 1070/ 1659). 271AŞS, Defter 507, s. 98/ 327 (Evâsıt-ı Recep 1072/ 1662).
41
fesh olmak üzere üç şekilde gerçekleştirilmektedir272. Bütün boşanma türlerine
"talâk" denmekteyse de, çağdaş İslam hukuku eserlerinde daha ziyade kocanın tek
taraflı bir irade beyanıyla karısını boşamasıdır. Bu tür boşanmalarda herhangi bir
boşanma sebebinin var olması gerekmediği gibi, meydana gelebilmesi için bir
mahkeme kararınada gerek yoktur; kocanın "seni boşadım", "boş ol" gibi bu yöndeki
iradesini belirleyen tek taraflı bir irade beyanı, boşanmanın meydana gelmesi için
yeterlidir273.
Muhalaa türü boşanma ise tarafların karşılıklı olarak anlaşmaları sonucunda
evliliklerini sonlandırmalarına denilmektedir. Bu boşanmaya "hulʻ" adı da
verilmektedir. Ancak bu boşanma türünde kadın mehir ve nafaka hakkından
vazgeçmektedir. Bu tür boşanmaya defterde bir örnek bulunmaktadır. Evâili Safer
1072 tarihli kayıtta Emine Hanım'ın eşi İvaz'dan boşanıriken mehr ve nafaka
hakkından vazgeçtiği görülmektedir. Ayrıca Emine Hanım'ın eşinden boşanma
bedeli aldığıda kayıtlar arasında bulunmaktadır274Diğer bir tür boşanma olan fesh ise
kadı tarafından çeşitli sebepler sonucunda nikâh akdlerinin iptal edilmesidir. Bu
boşanmaya kaynaklarda "Tefrik"de denilmektedir275.
İslam hukuku boşanmayı hoş karşılamayıp zorlaştırmıştır. Ancak evlilik
yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya şiddetli geçimsizlik söz konusu olan
durumlarda boşanmayı meşru görmüştür276.
Boşanmalar genellikle Kadı huzurunda gerçekleşmektedir. Fakat bazen
şahitler huzurunda tarafların kendi aralarında anlaşarak da boşandığı gibi istisna
durumlar da söz konusudur. Bu durumda eğer ihtiyaç olur ise daha sonra şahitlerin
ifadelerine dayanılarak mahkemede durum kadıya onaylatılır idi277.
İncelenen tarihler arasında Afyonkarahisar'da boşanma olaylarına çok fazla
rastlanmamakla birlikte bazı istisna durumlar da söz konusudur. Bu durumlar
272 Saim Savaş; "Fetva ve Şerʼiyye Sicillerine Göre Ailenin Teşekkülü ve Dağılması", Sosyo-Kültürel
Değişme Sürecinde Türk Ailesi, II, TC BBAAK, Ankara 1992, s. 524. 273 M. Akif Aydın, Osmanlı Devleti'nde Hukuk ve Adalet, (İkinci Baskı), Klasik Yayınları, İstanbul
2017, s. 217. 274AŞS, Defter 507, s.33/130 (Evâil-i Safer 1072/1661). 275 Aydın, " Aile Hayatı", s.232-233. 276 Ekinci, age, s.450. 277 Karazeybek,agt, s. 138.
42
genellikle sinirlenme anında278 veya bir borç üzerine yemin etme279 gibi nedenlerden
kaynaklandığı görülmektedir.
Ancak kayıtlarda sıra dışı bir boşanma olayı görülmektedir.10 Ramazan 1071
tarihli kayıtda. Barçınlı Kazasının Çifteler köyünden Emine Hanım on iki senedir
düşman elinde olan eşinin öldüğü haberinin duyulması üzerine Mehmet adlı bir
Arapla evlenmiştir. Ancak vefat ettiği sanılan eşi Ali Beşe'nin tekrar dönmesi üzerine
Mehmet ile olan evliliğinin mahkeme tarafından sonlandırıldığı görülmektedir280.
2.2.4.Nafaka ve Vasi Tayini
Kadının bulunduğu dönemin hayat şartlarına göre normal bir yaşam
sürdürebilmesi için kocanın yükümlü olduğu sorumluluklar nafaka kavramı içinde
yer almaktadır281. Kadın zengin, fakir veya gayrimüslim her ne konum da olur ise
olsun nafakasını vermek kocanın üzerine farzdır. Kocanın durumuna göre nafaka
miktarı ayarlanmaktadır282.
İncelediğimiz tarihlerde Afyonkarahisar'da kadınların nafaka talebinde
bulunmaları genellikle kocalarının kendilerini bırakıp gitmeleri üzerine olduğu
görülmektedir. Evâhir-i Muharrem 1072 tarihli kayıtta Kasım Paşa Mahallesi'nden
İsmihan Hanıma eşinin nafakasız bırakıp gitmesi üzerine mahkeme tarafında günlük
on bir akçe tayin edildiği görülmektedir283.
Eşleri tarafından bırakılan gayrimüslim kadınlarında mahkemeye müracaat
ederek nafaka talebinde bulundukları kayıtlarda mevcuttur.Câmiʻ-i Kebîr
Mahallesi'nden Marta eşi Sahek'in kendini nafakasız bırakıp gitmesi üzerine
mahkeme tarafından kendisine günlük on akçe nafaka tayin olduğu görülmektedir284.
Defterde bulunan başka bir nafaka kaydı ise kocaları tarafından terk edilen
kadınların çocukları ve kendileri için istedikleri nafakalardır. Evâʼil-i Safer 1071
tarihli kayıtta İmaret Mahallesi'nden Hanife Hanıma eşi Habib'in kendisini ve kızını
278AŞS, Defter 507, s.2/ 7 (Evâʼil-i Zilhicce 1070/1660). 279AŞS, Defter 507, s. 99/ 333 (Evâsıt-ı Recep 1072/1662). 280AŞS, Defter 507, s.23/ 86 (10 Ramazan 1071/1661). 281 Karaman, age, s.100. 282 Ekinci, age, s.447. 283AŞS, Defter 507, s.34/ 127 (Evâhir-i Muharrem 1072/1661). 284AŞS, Defter 507, s.20/ 72 (Ğurre-i Cemâziye'l-âhir 1071/1661).
43
nafakasız bırakıp gitmesi üzerine mahkeme tarafından günlük beşer akçe tayin
olunmuştur285.
Babaları vefat eden veya terk eden çocuklara da mahkeme tarafından nafaka
tayin edildiği kayıtlarda bulunmaktadır. Evâsıt-ı Safer 1071 tarihli bir kayıtta Kâhil
Mahallesi'nden olup vefat eden Mustafa'nın oğlu Mehmet'e, Mustafa'nın malından
nafaka tayin olunduğu görülmektedir286.
Ebeveynleri vefat eden veya terk eden çocukların kendilerini ve mallarını
koruma altına alan kişiye vasi denilmektedir. Çocukların vasiliğini üstlenen kişiler
genellikle çocukların birinci dereceden akrabalarıdır. Defterde bulunan kayıtlarda
çocuklara; amca287, dede288, anne289, büyük anne290, enişte291, baba292, kardeş293
olarak vasi tayin edildiği görülmektedir.
Vasiler istedikleri zaman bu görevlerinden feragat edebilirlerdi. Örneğin,
Evâʼil-i Ramazân 1071 tarihli kayıtta Karamanlı Mahallesi'nden Hacı Mehmet Bey'in
oğlunun vasisi olan Hüseyin Bey'in vasilikten feragat ettiği görülmektedir294.
2.3. KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA MEYDANA GELEN ASAYİŞ
OLAYLARI
Halk arasında meydana gelen asayiş düzensizlikleri ile ilgili şerʻiyye
sicillerinde birçok örnek bulunmaktadır. Afyonkarahisar'a ait 507 numaralı defterde
de toplumun huzurunu bozan bir takım olaylar olduğu görülmektedir.
2.3.1.Hırsızlık
Hukuk düzeni açısından bir suç niteliği taşıyan hırsızlık, kişinin kendisine ait
olmayan bir malı izinsiz alması demektir. İncelediğimiz tarihler arasında
Afyonkarahisarda da birçok hırsızlık olayları yaşandığı tespit edilmiştir.
285AŞS, Defter 507, s.9/ 34 (Evâʼil-i Safer 1071/1660). 286AŞS, Defter 507, s.11/ 40 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660). 287AŞS, Defter 507, s.4/ 12 (Evâʼil-i Muharrem 1061/1650), Defter 507, s.27/ 97 (Evâsıt-ı Şevvâl
1071/1661) 288AŞS, Defter 507, s.10/ 38 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660) 289AŞS, Defter 507, s.7/ 24 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s.19/ 68 (Evâsıt-ı Cemâziye'l-
evvel 1071/1661). 290AŞS, Defter 507, s.22/ 84 (Evâʼil-i Ramazân 1071/1661). 291AŞS, Defter 507, s.27/ 99 (Evâsıt-ı Şevvâl 1071/1661). 292AŞS, Defter 507, s.43/ 160 (23 Cumâdeyn 1072/1661). 293AŞS, Defter 507, s.100/ 336 (15 Recep 1072/1662). 294AŞS, Defter 507, s.22/ 84 (Evâʼil-i Ramazân 1071/1661).
44
Evlerin kapılarının açılıp ziynet eşyalarının çalınması295, dükkânlarda
bulunan malların çalınması296, büyük baş hayvanların çalınması297 vb. gibi olaylar
görülmektedir. Ayrıca çevre illerde bulunan hırsızların da yakın mevzilerde hırsızlık
yapıp yakalandıkları görülmektedir. Evâʼil-i Ramazan 1071 tarihli kayıtta
Kütahya'da sakin olan Ali ile birkaç kişinin Altuntaş Kazasında hırsızlık
yaptıklarıkayıtlar arsında mevcuttur298.
Hırsızlık yapan kişiler genellikle mübaşir tarafından kâdı huzuruna
çıkarılarak sorgulanmaktadırlar299. Hırsızlık suçuyla suçlanan kişiler sorgulanarak
hırsızlık yapıp yapmadıklarına dair yemin ettirilir ya da bilirkişilere sorularak kişiler
hakkında bilgi edinilerek hüküm verilmektedir300.
Hırsızlık yaptığı iddia edilen kişinin suçu subut bulmaz ise sulh bedeli aldığı
durumlarda söz konusudur301.
2.3.2.Darb Küfür ve Yaralama
Darb, küfür, yaralama gibi toplumun ahlak yapısını bozan bu tür olaylar
toplumun hiçbir döneminde kabul edilmemekte ve adi suç olarak görülmektedir.
H.1060-1072 /M.1650-1662 yılları arasında Karahisâr-ı Sâhib'in kaza ve köylerinde
de var olan bu olaylar Kadı huzurunda çözüme kavuşturulmaktadır.
İncelediğimiz 507 numaralı defterdeki kayıtlarda bu tür olaylarla ilgili
kişilerin birbirlerine sarf ettikleri küfürlerinde deftere kayedildiği görülmektedir. Bu
tür olaylara maruz kalan kişiler Kadı huzuruna çıkarak kendilerini darp eden
kişilerden davacı oldukları görülmektedir. Mütesellim tarafından mübaşir tayin
edilen kişi ve bilirkişiler tarafından oluşturulan bir heyet, olay yerinde inceleme
yaparak yaralanmaya sebep olan olay, yaranın nerede bulunduğu gibi tespitlerle olayı
kayıt altına almaktadılar.302.
295AŞS, Defter 507, s.9/ 32 (Evâʼil-i Muharrem 1071/1660), Defter 507, s.39/ 143 (Evâsıt-ı Rebîʼü'l-
evvel 1072/1661). 296AŞS, Defter 507, s.12/ 44 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660). 297AŞS, Defter 507, s.12/ 46 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660). 298AŞS, Defter 507, s.23/ 89 (Evâʼil-i Ramazan 1071/1660). 299AŞS, Defter 507, s.12/ 46 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660). 300AŞS, Defter 507, s.39/ 143 (Evâsıt-ı Rebîʼü'l-evvel 1072/1661). 301AŞS, Defter 507, s. 9/ 32 (Evâhir-i Muharrem 1071/1660). 302AŞS, Defter 507, s. 31/ 114 (8 Zilhicce 1071/1661).
45
Kadı huzurunda sorgulanan suçlular eğer böyle bir fiilde bulunduklarını inkâr
ederlerse karşı taraftan şahit istenmektedir. Dinlenen şahitler neticesinde kişilerin
suçları sabit olur veya aklanırlardı. Evâʼil-i Safer 1072 tarihli kayıtta Hacı İvaz oğlu
Hasan ve Abdullah oğlu Hüseyin'in yaptıkları şahitlik sonucunda İnaz Köyü'nden
Bektaş Bey'in evini basıp eşini darp eden İbrahim ve annesinin suçlarının sabit
olduğu görülmektedir303.
Defterde bulunan kayıtlarda kişilerin yaptıkları şikâyetler ve kişilerin
suçlarının sabit olup olmadıkları yer almaktadır. Kişilere verilen cezalar defterdeki
kayıtlarda yer almamaktadır.
2.3.3.Zina ve Tecavüz Vakaları
Sosyal hayatta tasvip edilmeyen zaina ve tecavüz gibi olaylar H.1060-1072
/M.1650-1662 yılları arasında Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda görülmektedir.
Toplumun hiçbir döneminde istenmeyen bu olaylar Karahisâr-ı Sâhib
Sancağı'nda da hoş karşılanmamaktadır. Hatta bu tür olayların meydana geldiği
mahallelerde mahalle halkı kişilerin mahalleden sürülmesini
istemektedir304.Gerçekleşen bu olaylar genellikle kadınların kocalarının evde
bulunmadıkları vakitlerde evlerine girerek ya da metruk mahallerde uygunsuz
vakitlerde gerçekleştiği görülmektedir305.
Tecavüz olaylarında saldırıya uğrayan kadınların ya kendileri306 bizzat ya da
babaları307 veya eşleri308 mahkemeye müracaat edip şikâyetçi oldukları
görülmektedir.
Eğer olayın fâʻili olan kişiler durumu inkâr ederlerse kadınlardan durumu
ispat etmeleri istenirdi. Kadınlar durumu ispat edemezlerse fâʻillere yemin teklif
303AŞS, Defter 507, s. 36/ 135 (Evâʼil-i Safer 1072/1661). 304AŞS, Defter 507, s. 17/ 61 (Evâhir-i Rebîü'l-âhir 1071/1661). 305AŞS, Defter 507, s. 10/ 37 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660), Defter 507, s. 25/ 93 (Evâsıt-ı Şevval
1071/1661), Defter 507, s. 27/ 100 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1660). 306AŞS, Defter 507, s. 93/ 312 (10 Recep 1072/1662). 307AŞS, Defter 507, s. 28/ 101-2 (Evâhir-i Şevval 1071/ 660). 308AŞS, Defter 507, s. 10/ 37 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660).
46
edilmekte ve mahalle halkından kişiler hakkında bilgi edinilerek hüküm
verilmektedir309.
Böyle bir hassas konuda kişilerin şahitler huzurunda temize çıkarılması
Osmanlı hukukunun toplumsal ahlak ve değerlere verdiği önemi ortaya koymaktadır.
Ayrıca kişilerin bu tür meseleleri kendileri halletmeyip mahkemeye müracaat
etmeleri Osmanlı hukukuna duydukları güveni göstermektedir.
507 numaralı şerʻiyye sicilinde bulunan tecavüz olayına bir örnek Evâhir-i
Şevval 1071 tarihli kayıtta Yavaşlar köyünden Mirza, aynı köyde bulunan Ahmed ve
Habib'in kızı Hatice'ye tecavüz ettiklerini ve olay sonrasın da Hatice'nin hamile
olduğunu ifade etmiştir310. Tecavüz olayının gerçekleştiği mahkeme tarafından tespit
edilmiştir. Bazı durumlarda da hamilelikten dolayı kişilerin evlendirildiği
görülmektedir. 10 Recep 1072 tarihli kayıt buna örnek olarak gösterilebilir. Karamık
Kazâsının Bazarağaç Köyünden Selime kendisine tecavüz eden Erzüment'ten hamile
olmasından dolayı Erzüment ile evlendirilmiştir311.
3.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN İKTİSADİ YAPISI
3.1. GEÇİM KAYNAKLARI
Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın Osmanlılar döneminde ekonomisi tarım ve
küçük el sanatlarına dayanmaktadır312.507 numaralı defterde bulunun bilgilerden
anladığımız kadarıyla geçim kaynağı olarak köylerde tarımın,şehirde ise ticaretin ön
planda olduğu görülmektedir.
Tarım arazileri olantarlaların asıl mülkiyeti devlete ait olup tasarruf hakları
kişilere aittir. Kişiler bu tarlaları satamazlar. Ancak kullanım haklarını başka kişilere
sahib-i arzın iziniyle satabilmektedirler313.
Kurak bir coğrafyada yer alan Karahisâr-ı Sâhibbölgesindesu kenarında
bulunan tarlalar yok denilebilecek kadar azdır. Bu durum tarım ürünleri çeşitliğinin
azlığına ve verimin çok yüksek olmadığına neden olabilmektedir. Belgelerden
309AŞS, Defter 507, s. 10/ 37 (Evâsıt-ı Safer 1071/1660), Defter 507, s. 25/ 93 (Evâsıt-ı Şevval
1071/1661), Defter 507, s. 27/ 100 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1660) 310AŞS, Defter 507, s. 28/ 101-2 (Evâhir-i Şevval 1071/660) 311AŞS, Defter 507, s. 93/ 312 (10 Recep 1072/662) 312 Emecen, agm, s. 444. 313 Karazeybek, agt,s. 189.
47
anlaşıldığı üzere tarlalarda çoğunlukla buğday314, arpa315 ve afyon (haşhaş)316
üretiminin yapıldığı görülmektedir.
Defterde bulunan kayıtlardananlaşıldığı kadarıyla tarım ile uğraşanların
geneli köylerde ikâmet etmektedirler. Ancak şehirde oturup köyde tarlaları
bulunanlar gibi istisnai durumlarda söz konusudur. Örneğin Sinanpaşa mahallesinde
ikâmet eden Ali Bey'in Kızılca köyde tarlaları bulunmaktadır317. Bu da tarım ile
geçimini sağladığını göstermektedir.
Köylerde tarımın yanı sıra hayvancılığın da yapıldığı görülmektedir318. Ancak
tereke kayıtları ve diğer kayıtlardan anladığımız kadarıyla şehirde oturup
hayvancılıkla uğraşanlarda bulunmaktadır319.
Osmanlı-Karaman sınırında bulunan Afyonkarahisar'ın Osmanlılar tarafından
feth edilmesinden sonra iktisadi ve ticari hayatı oldukça canlanmıştır. Bursa'dan
Şam'a giden hac-ticaret yolu üzerinde bulunan Ayfonkarahisar XV-XVI. yüzyılarda
Batı ve Orta Anadolunun en gelişmiş ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Şehrin
XVII. yüzyılda zanaat ve ticaretle uğraşılan mekânlarının sayıca artmasından yani
daha geniş bir alana yayılmasından ticaretin bu dönemde daha da geliştiği
anlaşılmaktadır320.
Osmanlıda zanaat ve ticaret merkezi olan çarşılar merkezde bir veya birkaç
bedesten olmak üzere, hanlar ve sûklardan müteşekkil olup, kentin merkezi
bölgelerini oluştururlardı321. 507 numaralı defterde bulunan bilgilere göre XVII.
yüzyılın ikinci yarısında Afyonkarahisarda Kuyumcular çarşısı322, Attarlar çarşısı323,
Hafaflar çarşısı324, Otpazarı çarşısı325 gibi çarşıların bulunduğu görülmektedir.
314AŞS, Defter 507, s. 26/ 96 (Evâhir-i Şevvâl 1071 / 1661), Defter 507, s. 74/249. 315AŞS, Defter 507, s. 74/ 249, AŞS, Defter 507, s. 81/ 271 (18 Şevvâl 1071/1661). 316AŞS, Defter 507, s. 6/ 22 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s. 36/ 134 (Evâʼil-i Safer
1072/ 661). 317AŞS, Defter 507, s. 21/ 77 (Evâʼil-i Şaʻbân 1071/ 1661). 318AŞS, Defter 507, s. 9/ 32 (Evâʼil-i Muharrem 1071/1660),507, s. 12/ 46 (Evâsıt-ı Safer
1071/1660),507, s. 2/ 8 (Evâʼil-i Muharrem 1071/1660). 319AŞS, Defter 507, s. 11/ 41 (Evâʼsıt-ı Safer 1071/ 1660). 320 Özer Küpeli, "Afyonkarahisar'da Ticaret", Afyon Kütüğü, II, Afyon 2001, s.367-368. 321 Küpeli, "Afyonkarahisar'da Ticaret", s.368. 322AŞS, Defter 507, s. 17/ 63 (Evâil-i Cemâziye'l-evvel 107/1661). 323
AŞS, Defter 507, s. 19/ 70 (Evâhir-i Cemâziye'l-evvel 1071/1661). 324AŞS, Defter 507, s. 19/ 70 (Evâhir-i Muharrem 1072/1661). 325
AŞS, Defter 507, s. 5/ 17 (Evâʼil-i Muharrem 1071/1660).
48
Şehir ticaretinin önemli bir unsuru olan hanlar ise XVII yüzyılın ikinci
yarısında Afyonkarahisar'a ait şerʻiyye sicillerinden tespit edildiği kadarıyla şehirde;
Yukarı Acem Hanı, Aşağı Acem Hanı, Abdullah Efendi Hanı, Ali Ağa Hanı, Balık
Hanı, Hacı Hamza Hanı, El-Hâc Üveys Hanı, Kapan Hanı, Kemet Hanı,
Müftü(Efendi) Hanı, Osman Paşa Hanı, Taş Han, Uzun Ahmet Hanı ve Yeni Han
isiminde faal olarak on dört han ismi tespit edilmiştir. Bu hanlar içerisinden en fazla
Acem hanları yoğun olarak kullanılmaktadır. Adından da anlaşılacağı gibi hanlarda
büyük oranda Acem tücarların kaldığı görülmektedir 326. Bizim çalıştığımız 507
numaralı defterde de sadece Acem Hanın ismi kayıtlarda bulunmaktadır327.
İthal malların, özellikle kumaşların güvenli bir şekilde ticaretinin yapıldığı
ticaret erbabı kişilerin faaliyetlerini yürüttüğü, sınır ötesi ticaret için kervanların
hazırlandığı bedestenler çarşının merkezini oluşturmaktadırlar328. XVII. yüzyılın
ikinci yarısında da Afyonkarahisar'da şerʻiyye sicillerinden dört bedesten ismine
rastlanmaktadır. Bunlar; Abdurrahim Efendi Bedesteni, Efelizade Bedesteni,
Kurşunlu Bedesten ve Rüstem Paşa Bedesteni'dir329.
XVII. yüzyılın ikinci yarısına ait 507 numaralı defterde de bulunan bir tereke
kaydında Şeyh Abdürrahim Efendi Bedesteninin adı geçmektedir330.
Bir başka ticaret mahalli olan Pazarlarınise bu dönemde üç adet ismi
geçmektedir. Bunlar; Avrat Pazarı, Gön Pazarı, Tahıl Pazarı'dır331. 507 numaralı
defterde bulunan kayıtlardan anladığımız kadarıyla verilen tarihler arasında iki Pazar
ismine rastlanmaktadır. Bunlardan biri Tuz Pazarı332diğeri ise Araba Pazarıdır333.
Afyonkarahisar Şehrinde XVII. yüzyılda Evliya Çelebiden edinilen bilgilere
göre 2048 dükkân, 100 civarında yağhane ve çok sayıda debbağhanenin bulunduğu
bilinmektedir334.
326Karazeybek, agt, s. 197. 327
AŞS, Defter 507, s. 42/ 156 (4 Cemaziyelevvel 1072/1661). 328 Mustafa Karazeybek, Özer Küpeli, Yusuf İlgar; agm., s.18. 329Karazeybek, agt, s. 200. 330AŞS, Defter 507, s. 26/ 96 (Evâhir-i Şevval 1071/1661). 331Karazeybek, agt, s. 201-202. 332AŞS, Defter 507, s. 45/ 167 (27 Cemazeyilevvel 1072/1662). 333AŞS, Defter 507,s.46/ 171 (7 Cemaziyelahir 1072/1662). 334 Mustafa Karazeybek, Özer Küpeli, Yusuf İlgar; agm, s.21.
49
507 numaralı defterde bulunan mülk satışları ve diğer kayıtlardan anladığımız
kadarıylaşehir merkezinde var olan dükkân sayıları ise aşağıdaki tabloda yer
almaktadır.
Tablo 4: Karahisâr-ı SahibŞehrinde Bulunan Dükkân Sayıları
Dükkân Sayısı Dükkân Türü
8 Debbağhane
7 Yağhane
4 Değirmen
3 Ağdacı
1 Kahvehane
1 Kasab
1 Ekmekçi
1 Nalbant
1 Keçeci
1 Kuyumcu
Kaynak:Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi
(COA.), Meşihat (MŞH.), Şerʻiyye Sicili Defteri (ŞSC.d.). 507 (210).
Tabloda verilen bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla şehirde en fazla dükkân
sayısının debbağlara ait olduğu görülmektedir. Kayıtlarda debbağhanelerin ikilüleli
çeşme yakını335, İmaret debbağhanesi336, tuz pazarı337 gibi mahallerde bulundukları
görülmektedir.
Debbağhanelerden sonra Yağhanelerin yoğunlukta olduğu görülendefterde
yağhanelerin bulundukları mahaller olarak Eski tahıl pazarı338 ve Molla Bahşi
mahallesi339 gibi mahallerin isimleri verilmektedir. Diğer dükkân sayılarının verilen
tarihler arasında daha fazla olduğu muhtemeldir. Ancak defterde geçen dükkân
isimlerine göre bu veriler ortaya çıkarılmıştır.
335AŞS, Defter 507, s. 7/ 23 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660). 336AŞS, Defter 507, s. 30/ 109 (Evâhir-i Zilkaʻade 1071/1661). 337AŞS, Defter 507, s. 45/ 167 (17 Cemaziyelevvel 1072/1662). 338AŞS, Defter 507, s. 39/ 145 (Evâʼil-iRebiülahir 1072/1661). 339AŞS, Defter 507, s. 48/ 176 (Evâʼil-iCemaziyelahir 1072/1662).
50
3.2.MESLEK GRUPLARI
Üzerinde çalıştığımız defterde bulunan dükkân satışları ve lakap bilgilerinden
yola çıkarak Karahisâsr-ı Sâhib Sancağı'nda çeşitli meslek gruplarınaait davaların
deftere girdiği görülmektedir.
Defterdeki kayıtlarda geçen esnaf isimlerine göre aşağıdaki tabloda
Karahisâr-ı Sahib Şehrinde bulunan meslek gruplarının isimleri ve sayıları
verilmiştir.
Tablo 5: Karahisâr-ı SahibŞehrinde Bulunan Esnaf
Esnaf Sayıları Esnaf İsimleri
8 Debbağ
7 Yağcı
4 Değirmenci
3 Ağdacı
3 Terzi
1 Keçeci
1 Börekçi
1 Tuzcu
1 Kahveci
1 Pabuçcu
1 Nalbant
1 Kuyumcu
1 Kasab
1 Ekmekçi
51
Kaynak:Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi
(COA.), Meşihat (MŞH.), Şerʻiyye Sicili Defteri (ŞSC.d.). 507 (210).
Tablodaki bilgilerden anladığımız kadarıyla hemen hemen her meslek grubu
şehirde bulunmaktadır. Ancak verilen bilgiler neticesinde ön planda olan meslek
grubunun debbağ ustaları olduğu görülmektedir. Derilerin boyalanıp işlenilmesi
işlemini yapan bu ustaların defterde kendilerine ait hamamlarının olduğunu gösteren
bir kayıt da bulunmaktadır340.Debbağ ustalarına ait şehirde hamamın olması
debbağların yine şehirde hâkim meslek grubu olduğuna bir kanıt olarak
gösterilmektedir.
Yine yukarıdaki bilgilerden anladığımız kadarıyla şehirde yağcıların
debbağlardan sonra ticarette önemli yere sahib olduklarıanlaşılmaktadır.Diğer
meslek grublarının da şehirde sayılarının yüksek olduğu muhtemeldir. Ancak 507
numaralı defterde verilen bilgiler sonucunda çıkardığımız bu sayılar bize debbağ
ustalarının ve yağcıların şehirde önemli bir sayı da olduklarını göstermektedir.
Defterde geçen diğer bilgilerden anladığımız kadarıyla bazı esnafın kendine
ait çarşılarının var olduğu görülmektedir. Örneğin; "kuyumcular çarşısı341", "attarlar
çarşısı"342, "hafaflar çarşısı"343 gibi. Meslek gruplarının kendi isimlerine ait
çarşılarının ve pazarlarının bulunması şehir de o meslek grubuna ait fazlaca kişinin
bulunduğunu göstermektedir.
3.3.PARA VAKIFLARI
Zengin kimseler tarafından Allah rızasını kazanmak için ihtiyaç sahiplerine
yardım etmek amacıyla kurulan müesseselerdir. Orhan Gazi döneminde ilk müessesi
kurulan vakıflar devletin siyasî ve malî kudretinin inkişafına paralel olarak gelişip
artmışlardır344.
Vakıfları iki kısıma ayırmak mümkündür. Birinci; Vakıfların kendinden
bizzat yararlanılan imaret, medrese, camii vb. gibi hayır kurumlarıdır. İkincisi ise
340AŞS, Defter 507, s. 3/ 9 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070/1660). 341AŞS, Defter 507, s. 17/ 63 (Evâil-i Cemâziye'l-evvel 107/1661). 342
AŞS, Defter 507, s. 19/ 70 (Evâhir-i Cemâziye'l-evvel 1071/1661). 343AŞS, Defter 507, s. 19/ 70 (Evâhir-i Muharrem 1072/1661). 344 Ziya Kazıcı, İslâmî ve Sosyal Açıdan Vakıflar, Marifet Yayınları, İstanbul 1985, s.28-57.
52
gelirlerinden yararlanılan vakıflardır. İhtiyaç sahiplerine ve hayır kurumlarına
doğrudan nakit yardımı yapılmaktadır345.
Osmanlı Devletinde ilk faizsiz kredi uygulaması para vakıfları ile başlamıştır.
Vakfiyelere göre yönetilen para vakıflarında paranın işletiliş şekli, ödünç vermek,
emek sermaye ortaklığı (mudarebe), vakıf para ile peşin mal alıp vadeli satmak
yoluyla kâr elde etmek (murabaha) ve vakıf parayı hayır amacıyla işletip kârın
tamamını vakfa vermek (bidâa), gibi yöntemlerle işletilerek elde edilen kâr vakfın
kuruluş amacı doğrultusunda, vakfın hayır yönüne sarf edilmiştir346.
XVII. yüzyılda Afyonkarahisarda ticaret ve halkın ihtiyaçları para vakıflarıyla
karşılandığı görülmektedir. Yine aynı dönemde ihtiyaç sahiplerine "onu on bir buçuk
hesabıyla" yani yüzde on beş murabaha ile vakıflardan nakit para verildiği
bilinmektedir347.
Defterde bulunan kayıtlarda genellikle ticaret sahiblerinin vakıflardan borç
para aldığı görülmektedir. Arap Mahallesi müezzinine şart koşulan vakfıdan borç
para alan kişiler; kuyumcu, pabuçcu, debbağ, keçeci gibi ticaretle uğraşan
kişilerdir348.
Vakıftan borç para alan kişiler borçlarına karşılık gayrimenkullerini teminat
olarak gösterdikleri görülmektedir349. boçların ödenmemesi durumunda
gayrimenkuller vakfa kalmakta ve vakıf tarafından açık artırma ile satılarak vakfın
parası tahsil edilmektedir350.
Defterde bulunan kayıtta kadınlara ait para vakıflarıda bulunmaktadır. Fakih
Paşa Mahallesi'nden Saliha Hanım on altı bin nakit parasını vakf ettiği
görülmektedir351.
345 Yaşar Semiz; "Osmanlı Devleti'nde Para Vakıfları", Selçuk Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu
Sosyal Bilimler Dergisi, IX, S.1 Konya 2016, s.92. 346 İrfan Türkoğlu, "Osmanlı Devletinde Para Vakıfları'nın Gelir Dağılımı Üzerindeki Etkileri",
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari BilimlerFakültesi Dergisi, XVIII, S.2, Isparta 2013,
s.191. 347 Karazeybek, agt, s.217. 348AŞS, Defter 507, s. 13/51. 349AŞS, Defter 507, s.14/52(Evâsıt-ı Rebîʻül-evvel 1071/1660). 350 Karazeybek, agt, s.218. 351AŞS, Defter 507, s. 15/ 57 (Evâʼil-iRebîʻü'l-âhir 1071/1661).
53
3.4.ALINAN VERGİLER
Avarız; olağanüstü durumlarda ve özellikle harp masraflarını karşılamak
üzere hükümdarın emri ile, halkın doğrudan doğruya devlete vermeye mecbur
tutulduğu her türlü hizmet, eşya ve para şeklindeki düzenli olmayan vergidir.
Tanzimatın ilanına kadar devam etmiştir352. Aynî olarak toplanan vergi avârız-ı
divâniyye adı ile de anılmaktadır. Çok eski bir vergi olmakla birlikte ne zaman ortaya
çıktığı bilinmemektedir353.
Osmanlı tahrir defterlerinde nüfus " avârız hânesi" ve "hâne-i gayr ez-avârız"
olarak ikiye ayrılırdı. Avarız haneleri, vergilendirilebilir yahut fiilen vergilendirilmiş
olan hâneleri gösterirdi. Diğeri ise belirli bir hizmete yükümlü olanları veya belirli
bir düşkünlük sebebiyle vergilerin tamamından veya bir kısmından muafiyeti ifade
ederdi354.
Devlet, ihtiyaç toplamını avarız hanesi sayısınca elde edilen rakamı tayin
ettikden sonra her bölgenin kadısına hükümler göndererek, o bölgedeki avarız
hanelerine göre hesaplanmış miktarda avarız-ı divâniye toplanmasını emrederdi355.
Karahisâr-ı Sâhib Sancağı kâdılarına da avarız vergilerinin toplanması için
gönderilen belgeler mevcuttur356.
Avarız vergileri aʻlâ, evsat ve edna şeklinde toplanmaktadır. Vergilerini
veremeyecek durumda olanların vergilerini ise zenginler tahsil etmektedir357. Bütün
vergiler de olduğu gibi bazı sınıf ve zümreler avarızdan muâf tutulmuştur. Askerî
sınıflarla ilmî ve dinî bazı mansıpların sahipleri; derbentçi, tuzcu, çeltikçi, otlakçı,
katrancı ve doğancılar ile bazı vakıfların reâyası gibi, esasen avarızdan affedilmek
karşılığında ağır hizmet ve mükellefiyetleri olan sınıflar hariç herkes ekonomik
durumuna göre vergiyi ödemekle mükelleftiler358.
352 Ömer Lütfi Barkan, "Avârız", İA, II, MEB Yayını, İstanbul 1993, s. 13. 353 Ziya Kazıcı;"Osmanlılarda Örfî Vergiler ve Bu Vergilerin Kaynağı Olan Örfî Hukuk", MÜ İlahiyat
Fakültesi Dergisi, S.4, İstanbul 1986, s. 294. 354 Halil Sahillioğlu, "Avarız", DİA, IV, TDV Yayını, İstanbul 1991, s. 108. 355 Barkan, agm, s.15. 356AŞS, Defter 507, s. 60/ 205 (28Cuâde'l-âhir 1069/ 1659), Defter 507, s. 61/ 207 (6 Şevval 1070/
1660). 357 Barkan, agm, s.15. 358 Kazıcı, agm, s. 295.
54
Osmanlıda vergiler başlangıçta çok cüzi miktarda toplanmakta iken giderek
ihtiyaçların artması sebebiyle daha sık aralıklarla ve artan miktarlarda toplanmaya
başlanmıştır. Bu vergileri ödemekte zorluk çeken halka da akar veya para olarak
tahsis edilen vakıflar yardım etmiştir. Bu vakıflara avarız vakfı denilmektedir359. Bu
vakıflardan borç alan kişilerin borçlarını ödemek için gayrimenkullerini borçlarına
karşılık vakfa devrettikleri görülmektedir360.
Defterde geçen bir başka vergi ise cizye vergisidir. Gayrimüslimlerden alınan
bu vergi şerʻî vergilerdendi. Doğrudan devlet hazinesi için padişaha bağlı
görevlilerce toplanırdı361. Cizye vergisi verebilmek için bazı şartların mevcut olması
gerekmekteydi. Erkek olmak, bâliğ olmak, sıhhatli ve çalışabilecek güçte olmak
gerekli idi. Kadınlar, çocuklar, hasta ve yaşlılar, sakatlar, köle ve dilenciler ödemek
zorunda değillerdi362.
Defterde cizye toplanması için çeşitli kayıtlar bulunmaktadır, kayıtlarda
cizyenin eksiksiz toplanması ve reayanın rencide edilmemesi belirtilmiştir363.
Kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla 1069 ve 1070 yıllarındaAnadolu Vilayetinde
bulunan gayrimüslimlerdenikişer yüz ellişer akçe Yahudilerden iseikişer yüz elli beş
akçe cizye tahsil edildiği görülmektedir. Bunun yanı sıra devlet adına vergi toplayan
kişilere verilmek üzere hane başına kırkar akçe toplandığıda kayıtlarda mevcuttur.364.
359 Mehmet İpşirli, "Avârız Vakfı", DİA, IV, TDV Yayını, İstanbul 1991, s. 109. 360AŞS, Defter 507, s. 14/ 52 ( Evâsıt-ı Cemazeyilevvel 1072/1661). 361Halil İnalcık, “ Cizye”,DİA, VIII, TDV Yayını, İstanbul 1993, s. 45. 362 Kütükoğlu, Sosyo Kültürel, s.304. 363AŞS, Defter 507, s. 52/ 182 (16Cemaziyelahir1069/ 1659). 364AŞS, Defter 507, s. 54/ 188 (18Recep 1068/ 1658).
55
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞERʻİYYE SİCİLİ HÜKÜM
ÖZETLERİ
[s.1/2] Merasim alayında Debbağ ustaları ile Haddad ustaları arasında
hangisinin önce yürüyeceğine dair alınan fetvadır.
[s.1/3] Merasim alayında Debbağ ustaları ile Haddad ustalarının hangi tarafta
yürüyeceğine dair alınan fetvadır.
[s.1/4] Çıkrık ve Anbanas Köyleri ahalilerinin Altıgöz Köprüsünün tamiri ile
sorumlu Akkoyunlu cemaati raiyyetinden olan Abdülgaffar'dan köprünün tamir
edilmesi hususunda kefil talep etmeleri üzerine Hacı Yahya Mahallesinden Hacı
Ahmet'in kefil olduğu hükümdür( H. Cemaziyelahir 1072/M. Şubat 1662).
[s.2/5]İmaret Mahallesin'de sakin olup vefat eden Hacı Ebubekir'in çocukları
ve torunları arasındaki miras davasının kaydıdır( H. Zilhicce 1070/M. Ağustos 1660).
[s.2/6] Hayranbaba Köyü'nden Hacı Oruç oğlu Mustafa ile Hızır kızı
Emine'nin nişân akdinin bozulup nişân sırasında verilen hediyelerin geri verildiğine
dâir hükümdür(H.Zilhicce 1070/M. Ağustos 1660).
[s.2/7] KaplanKöyü sakinlerinden Pir Sultan ve eşi İsmihan hanım arasında
nikâh akdinin yenilendiği hükümdür(H.Zilhicce 1070/M. Ağustos 1660).
[s.2/8] Musa oğlu Hacı Mehmet'in tereke kaydıdır(H. Muharrem 1071/M.
Eylül 1660).
[s.3/9] Ali Bey'in debbağlar hamamı yakınlarındaki debbağhanesinin dörtte
bir hissesini Süleyman adlı kişiye satış hükmüdür(H.Zilhicce 1070/M. Ağustos
1660).
[s.3/10] Kayırviran Köyü'nden Abdurrahman'ın müracaat etmesi üzerine vefat
eden oğlu Mahmud'un vefat sebebinin olay yeri incelemesi yapılarak kayıt altına
alındığı hükümdür(H.Zilhicce 1070/M. Ağustos 1660).
[s.3/11] Karamanlı Mahallesi'nden Ayşe hanım ile Mehmed Bey arasında
bulunan Ayşe hanımın babasının ve kardeşinin muhallefat daʻvâsında Ayşe hanımın
56
daha önce Mehmed Bey ile anlaşma sağladığını şahitlerle ispatlayan
hükümdür(H.Zilhicce 1070/M. Eylül 1660).
[s.4/12] İmaret Mahallesi'nde vefat eden Hacı Mehmed'in küçük kızı
Âʼişe'nin vasiliğine amcası Musa'nın taʻyin hükmüdür(H. Muharrem 1061/ M. Aralık
1650).
[s.4/13] İmaretMahallesi'nden olup vefat eden Musa'nın eşleri Huriye ve
Servinaz Hanımların mihr-i müʼeccelleri karşılığındaki gayrimenkul hisselerini
kullanmalarına müdahale eden vâsi İsa'nın müdahaleden men edildiği hükümdür(H.
Muharrem 1071/M. Eylül 1660).
[s.4/14] Kasımpaşa Mahallesi'nden Kerime Hanım ile İsmail arasında
yaşanan ev davasında evin İsmail'in annesi Ayşe Hanım'a Kerime Hanım'ın babası
tarafından mehr olarak verilip Ayşe Hanım'ın da İsmail'e hibe ettiğini kanıtlayan
hükümdür(H. Muharrem 1071/M. Eylül 1660).
[s.4/15] Çavuşlar Mahallesi'nden Ermeni Mehmet'in Müslüman olmasından
dolayı Harac vergisini toplayan Hüseyin Ağa'nın Mehmet'e müdahale etmesinin
engellendiği hükümdür(H. Safer 1071/M. Ekim 1660).
[s.5/16] Kara-katib Mahallesin'den Bâli oğlu Durak'ın Rabia Hanım'ın
babasının mirasına el koyduğuna dair hükümdür(H. Muharrem 1070/ M. Eylül
1659).
[s.5/17] Hacı Yahya Mahallesi'nden Mustafa'nın Otpazarında bulunan Ağdacı
dükkânını Osman'a satış hükmüdür(H. Muharrem 1071/ M. Eylül 1660).
[s.5/18] Câmi‘-i Kebîr Mahallesi'nden Haçator isimli gayrimüslim aynı
mahallede bulunan evini Şeyh Abdullah'a satış hükmüdür(H. Zilhicce 1070/ M. Eylül
1660).
[s.5/19] Himmet adlı Türkmân ile on altı adamının Müslim ve gayrimüslim
kişileri Seyitgazi ile Han-ı Cedid ovasının Kulapa alanında gasp etmelerinden dolayı
yargılandıkları daʻvâ hükmüdür(H. Zilhicce 1070/ M. Ağustos 1660).
[s.6/20] Barçınlı Kazası'na bağlı timar köylerinde ortak hisseye sahip olan
timar sahiplerinin öşür vergisi hususunda yaşadıkları anlaşmazlık sonucunda
57
ellerinde olan berat gereğince aşar vergilerini tahsil edilmesinin kararının verildiğine
dair hükümdür(H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.6/21] Kubbelü Mahallesi gayrimüslimlerinden Frenk'in aynı mahallede
bulunan evini Abdullah'a satış hükmüdür(H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.6/22] Hacı Yahya Mahallesi'nden olup vefat eden Ali Bey'in çocukları
arasındaki miras davasıdır(H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.7/23] Kasımpaşa Mahallesi'nde Ahmet'in İkilüleli çeşme yakınında olan
debbaghanesini Mustafa'ya satış hükmüdür(H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.7/24] Hisarönü Mahallesi gayrimüslimlerinden olan Serkiz'in vefatı üzerine
küçük oğulları Avaniz ve AbRahime Anneleri olan Anna'nın vasi tayin
hükmüdür(/H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.7/25] Hisarönü Mahallesi gayrimüslimlerinden vefat eden Serkiz'in
çocuklarının vâsisi olan Anna; merhumun borcu olması sebebiyle aynı mahallede
bulunan evini, Yahop oğlu Emine satış hükmüdür(H. Muharrem 1071/ M. Ekim
1660).
[s.7/26]Sinan Halife Mahallesi'nden Ahmet'in, Kasımpaşa Mahallesi'ndeki
Şeyh Abdürrahim çeşmesi ve hamamında akmakta olan su ile bir alakası olmadığını
söylediğine dair hükümdür(H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.8/27]Kâhil Mahallesi'nden Hacı Mehmet, Mehmet Beşe ve Ahmet'in
evlerinde keşif yapılıp Kasımpaşa Mahallesi'nde bulunan Şeyh Abdürrahim çeşmesi
ve hamamında akmakta olan suyun yoluna koydukları engelleri kaldırımları kararının
verildiğine dair hükümdür(H. Muharrem 1071/ M. Eylül 1660).
[s.8/28] Karahisâr-ı Sâhibde Mustafa hizmetkârı olduğu Osman Ağa'nın
kendine verdiği parayı çalmadığına dair yemin ettiği hükümdür(H. Muharrem 1071/
M. Ekim 1660).
[s.8/29] Çola Kazası'na bağlı Gazi Köyü sakinlerinin, köyün öşrünü toplaması
için gelen Karahisâr-ı Sâhib'den Osman Bey'in hizmetkârı Mustafa'yı darp
etmelerinden dolayı yargılandıkları daʻvâ hükmüdür(H. Muharrem 1071/ M. Ekim
1660).
58
[s.9/30] Çıkrık Köyü'nden Hacı ve eşi Beşe'nin hasta olan oğullarını tedavi
eden Doktor Mehmet Çelebi'den oğullarının vefât etmesi durumunda daʻvâcı
olmayacaklarını bildirdiklerine dair hükümdür(H. Muharrem 1071/ M. Eylül 1660).
[s.9/31] Çıkrık Köyü sakinlerinden olup vefat eden Hüseyin'in kızı Rahime
ile torunu Ömer arasındaki miras davasının hükmüdür(H. Muharrem 1071/ M. Eylül
1660).
[s.9/32] Deper Köyü'nden İsmihan Hanım ile Ömer Çelebi'nin eşi Fatıma
Hanım arasında meydana gelen hırsızlık olayından sonra İsmihân hanım Ömer
Çelebi ve Fatıma hanımdan aldığı anlaşma bedellerini geri teslim ettiğine dair
hükümdür.(H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.9/33] Boz-öyük Köyü'nden Sinan Beşe Rus asıllı olan kölesi Rıdvan'ı azad
ettiğine dair hükümdür(H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.9/34] İmaret Mahallesi'nden Hanife Hanım mahkemeye mürâcaat ederek
kızı ve kendisi için nafaka talebinde bulunması üzerine mahkeme tarafından nafaka
tayin hükmüdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.10/35] Sincanlı Kazası'nın Saraycık Köyü'nden olup vefat eden Mustafa
Ağa'nın Saydâ mahallâtının Yahûdi Mahallesinden olan İshak'a borcu olduğunun
kanıtlandığına dair hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.10/36] Halimuğru Köyü'nden Ebubekir eski eşi Parsa'yı darp etmek
suretiyle nafaka ve mehir hakkından vazgeçirmediğine dair yemin hükümdür(H.
Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.10/37] İnaz Köyü'nden Sefer oğlu Şaban'ın eşine tecavüz etmek kastıyla
evine giren Abdülkerim oğlu Mehmet'tin iyi biri olmadığı daima kötülük peşinde
olduğunu şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.10/38] Kâhil Mahallesi'nden olup vefat eden Mustafa'nın oğlu Mehmet'e
dedesinin vasi tayin hükmüdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.11/39] Kâhil Mahallesi'nden Ümmi Hanım vefat eden eşi Mustafa'nın
zimmetinde otuz bin akçe mehri olduğunu on binini hibe ettiğini geriye ise yirmi bin
akçesi kaldığını şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
59
[s.11/40] Kâhil Mahallesi'nden olup vefat eden Mustafa'nın eşi Ümmi Hanım
küçük oğlu Mehmet'in ihtiyaçları için merhûm Mustafa'nın malından nafaka
talebinde bulunması üzerine mahkeme tarafından nafaka tayin hükümdür(H. Safer
1071/ M. Ekim 1660).
[s.11/41] Kâhil Mahallesi'nden olup vefat eden Nasuh oğlu Mustafa'nın
tereke kaydıdır(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.11/42] Kâhil Mahallesi'nden Saliha Hanım Karamık yakınlarında bulunan
Beydiğirmeni demekle bilinen değirmenini Kardeşleri olan Ahmet Ağa ve Mehmet
Ağalara satış hükmüdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.11/43] İmaret Mahallesi'nden Şaban vefat eden Mehmet'in küçük oğlu
Halil'in ihtiyaçları için nafaka talebinde bulunması üzerine mahkeme tarafından
nafaka tayin hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.12/44] Karahisâr-ı Sâhibden Ahmed, Hacı Sefer'indükkânından çaldığı
derileri Kayseri sakinlerinden Hasan'a kendi malları gibi sattığını kabul ettiğine dair
hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.12/45] Alaşehir sakinlerinden Mehmet'tin emanet ettiği pamuklarla ilgili
olarak Karahisâr-ı Sâhib sâkinlerinden Hacı Budak'ın hiçbir alakası olmadığını ve
kendisine bu konuda müdahale edilmemesinin kararının verildiğine dair
hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.12/46] Karahisâr-ı Sâhib sakinlerinden İbrahim ve Ahmet'in Yörük
tayfasından Mehmet'in ineklerini çalıp kimisini sattıklarını kimisini ise satarken
kaçırdıklarını itiraf ettiklerine dair hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.12/47] Aksaz Köyü sakinleri ile Erkmen Köyü sakinleri mera sınırı
hususunda yaşadıkları anlaşmazlık nedeniyle Kadı Hüseyin Efendi'den aldıkları
hüccetteki sınırları kabul ettiklerine dair hükümdür(H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.13/48] Sarık Köyü sakinleri Karaca-viran Köyü sınırından odun kesmeleri
üzerine Karaca-viran Köyü sâkinlerinin Sarık Köyü sâkinlerinden davacı olmaları
üzerine sınırların tekrar belirlendiğine dair hükümdür(H. Rebiülevvel 1071/ M.
Kasım 1660).
60
[s.13/49] Anadolu mütesellimi tarafından mübaşir tayin edilen mübaşir
Mehmet Bey huzurunda Rumeli Çobanlarından olan Karaca adlı gayrimüslim ile
Karahisâr-ı Sâhib sakinlerinden Mehmet Ağa arasındaki koyun ve keçi davasının
hükmüdür(H. Safer 1071/ M. Kasım 1660).
[s.13/50] Kubbelü Mahallesi sakinlerinin mahallede bulunan merhum Şeyh
İsmail Zaviyesi vakfının mütevellîsi olan Ahmet'in görevinden alınıp yerine İbrahim
Halife'nin tayin edildiğine dair hükümdür(H. Rebiulevvel 1071/ M. Aralık 1660).
[s.12/51] Arap Mahallesi mescidinin müezzinine şart koşulan vakıftan borç
para alan kişileri beyan eden defter suretidir(Tarih bulunmamaktadır).
[s.14/52] Kubbelü Mahallesi sakinlerindenAhmetmahallenin avarız vakfına
olan borcuna karşılık arsasını ve evini takas eylediğine dair hükümdür(H.
Rebiülevvel 1071/ M. Aralık 1660).
[s.14/53] İmaret Mahallesi'nden Mustafa Çelebi aynı mahallede bulunan evini
kız kardeşinin kızı Selime'ye hibe ettiğine dair hükümdür(H. Rebiülevvel 1071/ M.
Aralık 1660).
[s.14/54] Kâhil Mahallesi'nden Bazarlı kızı Âʻişe aynı mahallede bulunan
evini Süleymân kızı Rahime'ye satış hükmüdür(H. Rebiülevvel 1071/ M. Aralık
1660).
[s.14/55] Erkmen Köyü'nden Hacı Ahmet oğlu İbrahim Köyün yakınında
bulunan değirmenini Hacı Memi kızı Kerime'ye satış hükmüdür(H. Rebiülahir 1071/
M. Aralık 1660):
[s.14/56] Hacı Mahmud Mahallesi'nden Hüseyin Beşe oğlu Mustafa aynı
mahallede bulunan evini Abdülkerim oğlu Hüseyin'e satış hükmüdür(H. Rebiülahir
1071/ M. Aralık 1660).
[s.14/57] Fakih Paşa Mahallesi'nde Şah Çavuş kızı Saliha Hanımın vakf ettiği
parasının idarecisini ve vakıf şartlarını içeren vakfiyedir(H. Rebiülahir 1071/ M.
Aralık 1660).
[s.16/58] Rumeli Vilayetinin Mora Sancağında bulunan Tuna Kazasının
Mavrak Köyü'nden olup Gecek adlı Hüdâyi hamamının üzerindeki yerde öldürülen
61
gayrimüslim Pedro'nun Antarya oğlu Malkoç'un kardeşi olduğunu şahitlerle
kanıtlayan hükümdür(H. Rebiülahir 1071/ M. Aralık 1660).
[s.16/59] Sofular Mahallesi'nden vefat eden Bâlî oğlu Süleyman'nın
İstanbul'da bulunan kızı Râbiʻa hanım ve torunu Rahime hanımdan başka bilinen
varisi olmadığını ve Süleyman'ın mirasının iki hanımın hakkı olduğunu şahitlerle
ispatlayan hükümdür(H. Rebiülevvel 1071/ M. Kasım 1660).
[s.16/60] DeperKöyü'nden Minnet'in müracaat etmesi üzerine vefat eden kızı
Ayşe'nin ölüm sebebinin olay yeri incelemesi yapılarak kayıt altına alındığı
hükümdür(H. Rebiülevvel 1071/ M. Kasım 1660).
[s.17/61] SofularMahallesi sakinleri Subaşı'ya müracaat ederek
mahallelerinde bulunan İsmihan Hanım ve kızlarının hırsız ve kötü kişiler olması
dolayısıyla mahallelerinden ihraç edilmelerini istedikleri hükümdür(H. Rebiülahir
1071/ M. Ocak 1661).
[s.17/62] Kubbelü Mahallesinden Recep oğlu Hasan aynı mahallede bulunan
evini Hacı Ebubekir kızı Şahbola'ya satış hükmüdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M.
Ocak 1661).
[s.17/63] Nasara Mahallesi gayrimüslimlerinden olan Donayer ile kardeşi
Kirkor arasında meydana gelen miras davasında sulhun sağlandığını açıklayan
hükümdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.18/64] Turfallı Köyü'nden İdris Bey'in babasının köy sınırında bulunan
tarlasını geri almak istemesi üzerine mahkemeden on seneden sonra geri
alamayacağının kararının verilip İdris Bey'in ret edildiği hükümdür(H. Cemâziye'l-
evvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.18/65] Kubbelü Mahallesi'nde Rahime Hanım ve kardeşi Hasan'a miras
olarak kalan evi Hasan'ın Rahime Hanımın izni olarak sattığını şahitlerle kanıtlayan
hükümdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.18/66] Sinan Paşa Mahallesi sakinlerinden olan Ali Bey'in evini Hacı
Mustafa'ya satış hükmüdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak 1661).
62
[s.19/67] İmaret Mahallesi'nden İslam'ın müracaat etmesi üzerine vefat eden
oğlu Halil'in ölüm sebebinin olay yeri incelemesi yapılarak kayıt altına alındığı
hükümdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.19/68] Ardıç Mahallesi gayrimüslimlerinden olup vefat eden Ağop'un
vefatı üzerine küçük oğlu Yarfes ve küçük kızı Kiras'a annelerinin vasi tayin
hükmüdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.19/69] Ardıç Mahallesi gayrimüslimlerinden olup vefat eden Ağop'un
büyük oğulları ve küçük çocuklarının vekili olan Semye adı geçen Ağop'un zaruri
borcu için aynı mahallede bulunan Ağop'un evini Yahya adlı gayrimüslime satış
hükmüdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.19/70] Karamanlı Mahallesi'nden Hacı Mehmet Bey Attarlar çarşısında
bulunan ve arsasının Câmiʻ-i Kebîr vakfına her ay kirası olan Kahvehanesini Zâviye
mahallesinden Mehmet Bey'e satış hükmüdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak
1661).
[s.20/71] Palanga sakinlerinden Hacı Ömer, Uzun çarşıda bulunan Etmekçi
dükkânını Ahmet Bey'e satış hükmüdür(H. Cemâziye'l-evvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.20/72] Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi gayrimüslimlerinden Marta Hanımı eşi
nafakasız bırakıp gitmesi üzerine mahkeme tarafından nafaka tayin hükmüdür(H.
Cemâziye'l-âhir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.20/73] Burmalı Mahallesi'nden Muslu câriyesi olan Rus asıllı Lalegül'ü
azat ettiği hükümdür(H. Cemâziye'l-âhir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.20/74] Fakih Paşa Mahallesi'nden Hacı Mustafa aynı mahallede bulunan ve
evini oğlu Ali'ye satış hükmüdür(H. Cemâziye'l-âhir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.20/75] Bedrik Mahallesi'nden Ali'nin babası Bali'ye ve amcası Veli'ye
Sarık Köyü'nde bulunan tarlanın ortak miras olarak kaldığını şahitlerle ispatlayan
hükümdür(H. Recep 1071/ M. Mart 1661).
[s.21/77] Kızılca Köy sınırında bulunan tarlaların Sinan Paşa Mahallesi'nden
Ali Bey'in babasının tarlaları olduğunu ve otuz senedir Ali Bey'in elinde olduğunu
şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H. Şaban 1071/ M. Nisan 1661).
63
[s.21/78] Kubbelü Mahallesi'nden olup vefat eden Osman'ın oğulları
Ramazan ve Osman'ın arasındaki miras davasının hükmüdür(H. Şaban 1071/ M.
Nisan 1661).
[s.21/79] Hâcı Yahya Mahallesinden Fatma Hanım ve annesi Ayşe Hanım
arasında geçen mülk davasının hükmüdür(H. Şaban 1071/ M. Nisan 1661).
[s.22/80] Sarık Köyü'nden olup vefat eden Sefer'in küçük çocuklarının vasisi
Rahime, Hanım çocukların zorunlu ihtiyâçları için köy yakınında bulunan tarlayı
Mahmut oğlu Mehmet'e satış hükmüdür(H. Ramazan 1071/ M. Nisan 1661).
[s.22/81] İmaret Mahallesi'nden Kerîme Hanım Habeş asıllı kölesi Kamer'i
azat ettiği hükümdür(H. Şaban 1071/ M. Nisan 1661).
[s.22/82] Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi'nden Yazıcı Mehmet Bey'in küçük
çocuklarına büyük annelerinin vasi tayin edildiği hükümdür(H. Şaban 1071/ M.
Nisan 1661).
[s.22/83] Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi'nden vefat eden Yazıcı Mehmet Bey'in eşi
Ayşe Hanım Mehmet Bey'in çocuklarının vasisi olan Ayşe Hanım'dan mehri
karşılığındaki hissesini aldığı hükümdür(H. Şaban 1071/ M. Nisan 1661).
[s.22/84] Karamanlı Mahallesi'nden vefat eden Hacı Mehmet Bey'in küçük
oğlu Osman'ın vasisi olan Hacı Hüseyin'in vasiliği bırakması üzerine Osman'a
Halasının vasi tayin hükmüdür(H. Ramazan 1071/ M. Nisan 1661).
[s.22/85] Karamanlı Mahallesi'nden Hâcı Mehmet Bey'in küçük oğlu
Osman'ın vasisi, Osmân'ın zarûri ihtiyâçları için mahkemeden nafaka talebinde
bulunması üzerine mahkeme tarafından nafaka tayin hükmüdür(H. Ramazan 1071/
M. Nisan 1661).
[s.23/86] Barçınlı Kazası'nın Çifteler Köyü'nden Ali Beşe'nin müracaat
etmesi üzerine eşi Emine hanımla evli olan Mehmet'in nikâhlarının iptaline ve iddet
müddetinden sonra Ali Beşe ile olan nikâh'ın kabulüne dair hükümdür(H. Ramazan
1071/ M. Mayıs 1661).
64
[s.23/87] Hacı Beyli Köyü'nden Recep Efecik Mahallesinden bulunan evini
Süleyman Çelebi'ye satış hükmüdür(H. Ramazan 1071/ M. Mayıs 1661).
[s.23/88] Güre kasabasından olup Uşak'da ticaret yapan Hacı Muharrem'e
Karahisâr-ı Sâhib de Bakkal zümresinin bazarbaşı olan Hacı Şaban'ın borcu olması
üzerine Uşak Kadısı Abdullah'ın bu durumu usul gereği Karahisar-ı Sahib Kadısına
bildirdiği ve gereğinin yapılmasını istediği hükümdür(H. Ramazan 1071/ M. Mayıs
1661).
[s.23/89] Hırsız ve Haydut olan Kütahyalı Ali üç yük esbabla birlikte
Karahisâr-ı Sâhib Mütesellimler'inden Ahmet Ağa'ya Karakaya mevkiinde
yakalaması üzerine yargılandığı dava hükmüdür(H. Ramazan 1071/ M. Nisan 1661).
[s.24/90] Karahisâr-ı Sâhib'den Abdülnebi'nin mahkemeye müracaat
etmesiyle yargılanan Yakub Beşe Abdülnebi ile kazancını yarı yarıya paylaşacakları
ortak bir şirket kurarak tücarlık yapmadıklarını belirterek yemin ettiği dava
hükmüdür(H. Şevval 1071/ M. Mayıs\Haziran 1661).
[s.24/91] Kâhil Mahallesi'nden vefat eden Rahime Hanımın bilinen varisi
olmaması sebebiyle aynı mahallede bulunan evini Beytü'l-mâl Emini aracılığıyla
açık artırmada Abdullah Efendi'ye satış hükmüdür(H. Şevval 1071/ M.
Mayıs\Haziran 1661).
[s.24/92] Kâhil Mahallesi'nden vefat eden Rahime Hanımın vasisi olan
Otpazarı Cami'nin vaizi ve nâsıhı Ahmet Efendi'nin Rahime Hanımın vasiyetini
yerine getirdiği hükümdür(H. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.25/93] Tâc Ahmet Mahallesi'nden İvaz ve Hüseyin adlı kişilerin Çavuşbaşı
Mahallesi'nde bulunan Züleyha'ya tecavüz etmediklerini yemin edip mahalle halkının
da İvaz ve Hüseyin'in iyi birer insan oluklarına dair şahitlik ettikleri hükümdür(H.
Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.25/94] Kürt Köyü sakinlerinden Eyüp'ün aynı köyden İsa'nın eşine tecavüz
maksadıyla evine girmediğine yemin edip mahalle halkının Eyüp'ün iyi bir insan
olduğuna şahitlik ettikleri hükümdür(H. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.25/94] Çavuşoğlu Mahallesi'nden Hasan Ağa kaybolan beş koyunundan
üçünü Çandır Köyü sakinlerinden Ali'nin elinde bulunması üzerine Ali'nin
65
çalmadığına dair yemin edip mahalle halkının ise Ali'nin iyi bir insan olmadığını
daima kötülük peşinde olduğuna şahitlik ettikleri hükümdür(H. Şevval 1071/ M.
Haziran 1661).
[s.26/95] Karahisâr-ı Sâhib Kalesinden vefat eden Kamerşah Hanım'ın
mirasını hibe ettiği Musa adındaki genç ile Kamerşah Hanım'ın yeğenleri arasındaki
miras davası hükmüdür(H. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.26/96] Tâc Ahmet Mahallesi'nden Hızır oğlu İsmail'in tereke kaydıdır(H.
Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.27/97] Tâc Ahmet Mahallesi'nden vefat eden İsmail'in küçük çocuklarına
amcalarının vasi tayin hükmüdür(H. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.27/98] Tâc Ahmet Mahallesi'nden vefat eden İsmail'in küçük çocuklarının
vasisi Osman çocukların zorunlu ihtiyaçları için merhum İsmail'in malından nafaka
talebinde bulunması üzerine mahkeme tarafından nafaka tayin hükmüdür(H. Şevval
1071/ M. Haziran 1661).
[s.27/99] İmaret Mahallesi'nden olup vefat eden Hacı Mustafa'nın kızları
Abide, Âʼişe ve Hatice babalarından miras olarak kalan evi Mürteza oğlu Mustafa'ya
satış hükmüdür(. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.27/100] Şehir Subaşısı mahkemeye müracaat ederek Çavuşlar
mahallesinden Züleyha ile İvaz ve Hüseyin'in zina yaptıklarını belirtmesi üzerine
mahalle halkının Züleyha'nın iyi bir insan olmadığını daima kötülük peşinde
olduğuna dair şahitlik hükmüdür(H. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.27/101] Susuz Köyü sakinlerinden Aydek'in kısrağının Solak adında bir
kişiye aid olduğunu şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz
1661).
[s.28/101-2] Sandıklı Kazası'nın Yavaşlar Köyü'nden Mirza kızı Hatice'ye
tecavüz eden Ahmed ve Habib'in iyi bir insan olmadıklarına mahalle halkının şahitlik
ettiği hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz 1661).
[s.28/102] Eyret Köyü'nden Ahmet ve Hasan'ın otunu biçtikleri Kuyucak
Köyü sınırında bulunan Elmalu yaylasının Kuyucak Köyü'nden Mehmet Bey'in
66
yaylası olduğunu şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Haziran
1661).
[s.28/103]Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi olan Ahmet Ağa huzurunda Gedik
Ahmet Paşa Câmiʻ-i Şerîfi evkafının mütevellisi olan Abdullah Beşe daha önceden
inşa edilen saray kapısı önünde bulunan ve sınırları tarif edilen vakıf arsasını
Karaman eyâleti ile birlikte Karahisâr-ı Sâhib mutasarrıfı olan Mustafa Paşa'ya
kiraladığı hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Haziran 1661).
[s.28/104] Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi olan Ahmet Ağa huzurunda
Karaman eyaleti ile birlikte Karahisâr-ı Sâhib mutasarrıfı olan Mustafa Paşa Gedik
Ahmet Paşa Câmiʻ-i Şerîfi evkafının mütevellisi olan Abdullâh Beşe'den kiraladığı
vakıf arsasının kira bedelinin belirlendiği hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Haziran
1661).
[s.29/105] Kasım Paşa Mahallesi'nden olup vefat eden Mahmud Çelebi'nin
eşi SalihaHanım'ın Mahmud Çelebi'nin zimmetinde olan mehir hakkını aldığı
hükümdür.(H. Zilkade 1071/ M. Haziran 1661).
[s.29/106] İmaret Mahallesi'nden Maden'in bir sene önce kaybolan kısrağı
Derviş'in elinde bulunması üzerine Derviş'in kısrağı Maden'e teslim etmesini
tenbihleyen hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz 1661).
[s.29/107] Tablar Köyü'nden Ayşe Hanımın müracaat etmesi üzerine vefat
eden eşi Mehmet'in vefat sebebinin olay yeri incelemesi yapılarak kayıt altına
alındığı hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz 1661).
[s.30/108] Burmalu Mahallesi'nden Ümmühan Hanım'ın aynı mahallede
bulunan Havlusunu Osman Ağa'ya satış hükmüdür(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz
1661).
[s.30/109] İmaret Mahallesi'nden Rıdvan İmâret debbâğhanesinde bulunan
debbâğhanede ki yarı selesini tecemmülâtıyla ve dip oda demekle bilinen odadaki
hissesini Mustafa'ya satış hükmüdür(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz 1661).
[s.30/110] Elpirek Köyü'nden Mustafa Çelebi Beytü'l-mâl'dan aldığı evini
kendisi seferdeyken Hızır adlı bir kişinin zapt ettiğini belirterek mahkemeye
müracaat etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan araştırma neticesinde evin Mustafa
67
Çelebi'ye ait olduğu Hızır adlı kişinin evi teslim etmesi kararının verildiği
hükümdür(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz 1661).
[s.30/111] Karahisâr-ı Sâhib gayrimüslimlerinden Mircan ve Nazar'ın, Arslan
ve İvaz adındaki gayrimüslimlerin çaldıkları eşyalardan kendilerinin haberleri
olmadıklarını belirterek İncil üzerine yemin ettikleri hükümdür(H. Zilkade 1071/ M.
Temmuz 1661).
[s.30/112] Deper Köyü'nden Fatma Hanım köy sınırında bulunan babasının
bahçesini Abdi Bey'in zapt ettiğini belirterek davacı olması üzerine Abdi Bey'in
yargılandığı dava hükmüdür(Hükmün orjinalinde son satırları zarar gördüğü için
tarih bulunmamaktadır).
[s.31/113] Rumeli'nin Mora Sancağında bulunan Dana Kazâsına bağlı
Mavrak Köyü'nden olup Karahisâr-ı Sâhib Kazası'nda çoban olan Malkoç adlı
gayrimüslim'in öldürülen kardeşi Petro'nun koyunlarını alan Mustafa Çavuş'un
Malkoç'un kardeşi olduğunu bilmediğine dair yemin ettiği hükümdür(H. Rebiülahir
1071/ M. Aralık 1660).
[s.31/114] Aşağatandırı Köyü'nden Şahbola Hanım mahkemeye müracaat
etmesi sonucu yaralanan oğlu'nun yararlanma sebebinin araştırılıp kayıt altına
alındığı ve vefatı halinde olayın sorumlularından başka kimseden davacı
olmayacağına dair hükümdür(H. Zilhicce 1071/ M. Ağustos 1661).
[s.31/115] Kubbelü Mahallesi'nden Hacı İvaz ile Halime Hanım arasında
yapılan ev satışında yaşanan anlaşmazlık neticesinde yapılan sulh anlaşmasının
hükmüdür(H. Zilhicce 1071/ M. Ağustos 1661).
[s.31/116] Hacı Yahya Mahallesi'nden Rukiye Hanım aynı mahallede
bulunan evini Oruç Bey'e satış hükmüdür(H. Zilhicce 1071/ M. Ağustos 1661).
[s.32/118] Viran-ı Burc-ı Kara Köyü ile Çakır Köyü yakınlarında bulunan
tahminen otuz dönüm tarlanın iki köy mutasarrıfları arasında husumete neden
olmasından dolayı görülen dava neticesinde tarla sınırının belirlendiği hükümdür. (H.
Zilhicce 1071/ M. Ağustos 1661).
68
[s.32/118-2] Mehmet oğlu Hasan'ın elinde bulunan doru atının Çavuşbaşı
Mahallesi'nden Mustafa oğlu Halil'in üç sene önce kaybolan atı olduğunu şahitlerle
kanıtlayan hükümdür(H. Zilhicce 1071/ M. Ağustos 1661).
[s.32/119] Küçük Hasan'ın velayetini ve dükkânlardan feragat edildiğine dair
hükümdür(H. Muharrem 1072/ M. Ağustos 1661).
[s.33/120]Aşağatandırı Köyü'nden olup vefat eden Recep Bey'in tarlalarını
Aşağatandırı Köyü'nden Ömer'e verilmesi kararının verildiği hükümdür(H.
Muharrem 1072/ M. Eylül 1661).
[s.33/121] İmaret Mahallesi'nden vefat eden Âʼişe Hanım'ın mirasının
varisleri arasındaki paylaşımına dair hükümdür(H. Muharrem 1072/ M. Eylül 1661).
[s.33/122] Aşağıtandırı Köyü'nden Ali Bey ile Mustafa'nın vefat eden Küçük
Ali'nin tarlalarının tasarruf hakkı hususunda yaşadıkları anlaşmazlık sonucunda
mahkeme tarafından verilen karar hükmüdür(H. Muharrem 1072/ M. Eylül 1661).
[s.33/123] İmaret Mahallesi'nden Mehmet Çelebi Karahisâr-ı Sâhib şehri
çarşısında bulunan haffaf dükkânını Kerime adlı küçük kıza satış hükmüdür(H.
Muharrem 1072/ M. Eylül 1661).
[s.34/124] Karahisâr-ı Sâhib Kalesi koruyucularından olup Mihâyil Köyüne
mutasarrıf olan Hacı Şeyh, Hacı Mehmet, Mustafa, İlyas, diğer Mustafa ve Hüseyin
adlı kişiler mahkemeye müracaat ederek voyvoda olan Mustafa Ağa'nın öşrünü
aldıkları tarlalarını Piyade çiftliğine dahil etmesinden dolayı hakikatın araştırılmasını
istemişlerdir. Mahkeme tarafından yapılan araştırma neticesinde Mustafa Ağa'nın
haksız olduğunu ispatlayan hükümdür(H. Muharrem 1072/ M. Eylül 1661).
[s.34/125] Hacı Evtal Mahallesi'nden Müvnevvere Hanım aynı mahallede
bulunan evini İsa oğlu Osman'a hibe ettiğine dair hükümdür(H. Muharrem 1072/ M.
Eylül 1661).
[s.34/126] Kasımpaşa Mahallesi'nden İsmihan Hanım aynı mahallede bulunan
evini Ebubekir Bey'e satış hükmüdür(H. Muharrem 1072/ M. Eylül 1661).
[s.34/127] Kasımpaşa Mahallesi'nden İsmihan Hanımı eşi nafakasız bırakıp
gitmesi üzerine mahkeme tarafından İsmihân hanıma nafaka tayin hükmüdür(H.
Muharrem 1072/ M. Eylül 1661).
69
[s.34/128] Karaca Ahmet Köyü'nden Nurettin bozulan kovanlarının
sorumlusu olarak Aldülkerim'in sorumlu tutulduğu hükümdür(H. Safer 1072/ M.
Ekim 1661).
[s.35/129] İmaret Mahallesi'nden vefat eden Kamile Hanımın tereke
kaydıdır(H. Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.35/130] Yukarıpazar Mahallesi'nden Emine Hanım mihri müeccelinden ve
nafaka-i iddetinden vazgeçtiğini belirterek oğlu'nun velayetini aldığı dava
hükmüdür(H. Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.35/131] Kızıl-kilise Köyü'nden vefat eden Ahmet Çelebi'nin yine aynı
köyden vefât eden Mustafa'ya bir mikdâr borcu olması sebebiyle Ahmet Çelebi'nin
varislerine borcu Mustafa'nın varislerine ödemelerini tenbihleyen hükümdür(H. Safer
1072/ M. Eylül 1661).
[s.35/132] Şeyhlü Kazası'nın Çivril Köyü'nden Mehmet Ağa Karahisâr-ı
Sâhib mahallâtının İmaret mahallesinde bulunan evini Mehmet Çelebi'ye satış
hükmüdür(H. Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.36/133] Mazlume Hanımın İmaret Mahallesi'nde bulunan evini satın alan
Hacı Osman Ağa'nın Mazlume Hanıma olan borcunu Mazlume Hanımın varisine
teslim ettiği hükümdür(H. Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.36/134] Şuhud Kazası'na bağlı Mahmud Köyü'nden Musa ile Karahisâr-ı
Sâhib mahallâtının Ak-mescit Mahallesi'nden olup eskiden Yeniçeri Serdarı olan
Karakaş Süleyman Beşe arasında görülen afyon ve Osmanlı vukkiyesi davasında
anlaşmanın sağlandığı hükümdür(H. Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.36/135] İnaz Köyü'nden İbrâhîm ve Annesi Tesneli hanım'ın Bektaş Bey'in
evine girerek eşi Raziye Hanımı darp ettiklerini şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H.
Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.36/136] Mübaşir Ali Efendi huzurunda Karamık kazası'na bağlı Bazarağaç
Köyü sakinlerinden Yahyâ'nın Halkakilise Köyü yakınlarında bulunan tarlasına vakf
malıdır diye el koyan Ali Efendi'nintarladan uzaklaştırıldığı hükümdür(H.
Rebiülevvel 1072/ M. Ekim 1661).
70
[s.37/137] Köprülü Köyü'nden Hâcı Ali Bey'in Çârıklı Köyü sınırında
bulunan tarlasına Himmet Bey'in tohum ekmesi üzerine görülen davada Himmet
Bey'in adı geçen tarladan çekilmesi kararının verildiği hükümdür(H. Rebiülevvel
1072/ M. Ekim 1661).
[s.37/138] Turkullu Köyü'nden İdris Bey'in, eski Kengiri sancağı
mutasarrıflarından Muslu Paşa'nın Kızıl-Kilise'de bulunan evine zorla girip Muslu
Paşa'nın cariyesini darp ettirdiğini şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H. Rebiülevvel
1072/ M. Ekim 1661).
[s.37/139] Karahisâr-ı Sâhib'den olup vefat eden Hanım'ın oğulları ve kardeşi
arasındaki miras davasının neticesinde yapılan sulh anlaşmasının hükümdür(H.
Rebiülevvel 1072/ M. Ekim 1661).
[s.38/140] Çavuşbaşı Mahallesi'nden Ayşe Hanım'ın müracaat etmesi üzerine
vefat eden oğlu Hızır'ınvefat sebebinin olay yeri incelemesi yapılarak kayıt altına
alındığı hükümdür(H. Rebiülevvel 1072/ M. Ekim 1661).
[s.38/141] Gebeceler Köyü'nden Hızır ile Ümmi'nin bozulan nişan akddinden
sonra Hızır ile Ümmi'nin annesi Elif arasında nişân sırasında verilen hediyelerin dava
hükmüdür(H. Rebiülevvel 1072/ M. Ekim 1661).
[s.38/142] Karamanlu Mahallesi'nden Muslu Çelebi aynı mahallede bulunan
evini Hacı Mehmet'e satış hükmüdür(H. Rebiülevvel 1072/ M. Kasım 1661).
[s.39/143] Kınık Köyü'nden Ali mahkemeye müracaat ederek evine giren
hırsızların Fatıma ve Hasan adlı kişilerin olduğunu söylemesi üzerine Fatıma ve
Hasan'ın yargılandığı davahükmüdür(H. Rebiülevvel 1072/ M. Kasım 1661).
[s.39/144] Fakihpaşa Mahallesi'nden Ahmet Çelebi'ninköy sınırında bulunan
tarlasına vakf malıdır diye el koyan SalarKöyü'nden İmam Ahmet Halife'nin tarladan
uzaklaştırılıp, tarlanın Ahmed Çelebi'nin elinde bırakıldığı hükümdür(H. Şevval
1071/ M. Haziran 1661).
[s.39/145] Hâcı Yahya Mahallesi'nden Mustafa Çelebi ve Rahime Hanım
babalarından miras olarak kalan Yağhaneyi kardeşleri Mehmet Efendi'nin
kendilerinin rızası olmadan sattığını belirterek davacı olmaları üzerine görülen
71
davada yağhaneyi alan Mustafa'nın çekilmesi kararının verildiği hükümdür(H.
Rebiülahir 1072/ M. Kasım 1661).
[s.40/146] Molla Bahşi Mahallesi'nden Mehmet'in Kâhil Mahallesi'nden olan
es-Seyyid Hacı Mustafa'dan kiraladığı dükkânın bilirkişi kararı ile günlük kirasının
belirlendiği hükümdür(H. Rebiülahir 1072/ M. Aralık 1661).
[s.40/147] Kasımpaşa Mahallesi'nden Ömer'in aynı mahallede bulunan evini
İbrahim Ağa'ya satış hükmüdür(H. Rebiülahir 1072/ M. Aralık 1661).
[s.40/148] Kara-kâtib Mahallesi'nden İbrahim Halife'nin müracaat etmesi
üzerine vefat eden kızı Nesli'nin ölüm sebebinin araştırılıp kayıt altına alındığı
hükümdür(H. Rebiülahir 1072/ M. Aralık 1661).
[s.41/149] Bursa'da Arap Mahalesi'nde sakine olan İhsane hanım'ınKarahisâr-
ı Sâhib ahalisinden İsa Beşe'nin elinde olan köle Ahmet'in kendi kölesi olduğunu
şahitlerle kanıtlaması üzerine Karahisâr-ı Sahîb kadısına gereğinin yapılması için
gönderilen hükümdür(H. Rebiülahir 1072/ M. Aralık 1661).
[s.41/150]Celali Abaza Hasan kasabasından Halil bölükbaşı ve adamı
Hüseyi'nin Karahisâr-ı Sâhib Kâdısı olan Ahmet Efendi'nin kardeşi kadı Mehmet
Efendi'yi Eskişehir'de Seferiye deresi demekle bilinen mevkide gasp edip
öldürdüklerini şahitlerle kanıtlayan hükümdür(H. Rebiülahir 1072/ M. Aralık 1661).
[s.42/151] Kâhil Mahallesi'nden olup Alaşehir'de sakin Süleyman Bey Kâhil
Mahallesi'nde bulunan evini Hacı Musa'ya satış hükmüdür(H. Rebiülahir 1072/ M.
Aralık 1661).
[s.42/152] Arap Mahallesi'nden Mehmethasta olan oğlunu tedavi eden
doktorMehmet'ten oğlunun vefat etmesi durumunda davacı olmayacağına dair
hükümdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1661)
[s.42/154] Fakihpaşa Mahallesi'nden İbrahim Beşe annesinden kalan ve evini
Ahmet Ağa'ya satış hükmüdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1661).
[s.42/155] Hacı Evtal Mahallesi'nden AyşeHanım Fakıhpaşa Mahallesi'nde
bulunan evini Hacı Maden'e satış hükmüdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık
1661).
72
[s.42/156] Kâhil Mahallesi'nden Mehmet Çelebi'nin Fakihpaşa Mahallesi'nde
bulunan arsayı Mahmut'tan satın aldığını belirten hükümdür(H. Cemazeyilevvel
1072/ M. Aralık 1661).
[s.43/157] Çavuşoğlu Mahallesi'nden Mehmet Bey Hacı Mahmud
Mahallesi'nde bulunan ve içinde demirci dükkânı bulunan evini Cafer'e satış
hükmüdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1661).
[s.43/158] Kâhil Mahallesi'nden Mehmet Beşe Debbâğ Hacı Mehmet'in
kendisine olan borcunu istemesi üzerine Hacı Mehmet'e borcunu ödemesinin tenbih
edildiği hükümdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Ocak 1661).
[s.43/159] Halim-uğrı Köyü'nden vefat eden Abide Hanım'ın varisleri
arasındaki miras taksimine dair hükümdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Ocak 1661).
[s.43/160] Halim-uğrı Köyü'nden Abide Hanım'ın oğlu Mahmut'a babası
Mehmet'in vasi tayin hükmüdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1661).
[s.43/161]Hacı Mahmud Mahallesi'nden olup hac yolunda vefât eden Hâcı
Murat'ın azad ettiği kölesi Hacı Yusuf ile Hacı Murat'ın varisleri arasındaki miras
davası hükmüdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1661).
[s.44/163] Karamanlu Mahallesi'nden Receb Çelebi aynı mahallede bulunan
mülkünü Hacı Mehmet'e satış hükmüdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Ocak 1662).
[s.44/164] Bedrik Mahallesi'nden Seyyibe Hanım'ın eskiciler başında bulunan
ve her ay Hızır Bey vakfına kirası verilen dükkânını Hâcı Abdülrezzak'a satış
hükmüdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1662).
[s.44/165] İmâret Mahallesi'nden Rabiʻa Hanım aynı mahallede bulunan ve
sınırları tarif edilen evini damadı Mustafa'ya satış hükmüdür( Tarih
bulunmamaktadır).
[s.45/166] Kestel Kadısı olan Mehmet Efendi ile Anbanas Köyün'den
Mahmud Beşe arasında gayrimenkul ve eşya satışı sonucunda Mehmet Efendi 'nin
Mahmut Beşe'ye taaruz etmesinin yasaklandığı hükümdür(H. Cemazeyilevvel 1072/
M. Aralık 1662).
73
[s.45/167] Fakihpaşa Mahallesi'nden Osman annesi Rabia Hanım'dan aldığı
borcuna karşılık babası İne Bey'den kendisine miras olarak kalan hissesini ve
kardeşlerinden satın aldığı miras hisselerini annesi Rabia Hanım'a verdiğini
açıklayan hükümdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1662).
[s.46/168] Ğurre-i Ahirü'l-Cumâdeyn min-yevmi'l-ahâd li sene isneyn sebʻîn
ve elf min hicreti menlehü'l-örfi's-şeref. Sayfa kaydının başladığı
tarihdir(H.Cemaziyelahir1072/ M. Ocak 1662).
[s.46/169] İmaret Mahalesi'nden Abdi Bey'in eşleri Elif ve Fatıma Hamınlar
mehr hisselerini Abdi Bey'e hibe etmeleri karşılığında Abdi Bey aynı mahallede
bulunan ve sınırları tarif edilen evlerini Elif ve Fatıma Hanımlara hibe ettiğini
açıkladığıhükümdür(H.Cemaziyelahir1072/ M. Ocak 1662).
[s.46/170] Efecik Mahallesi'nden İsa ve eşi Ümmi'nin müracaat etmesi
üzerine vefat eden oğulları Hüseyin'in vefat sebebinin olay yeri incelemesi yapılarak
kayıt altına alındığı hükümdür(H. Cemaziyelahir 1072/ M. Ocak 1662).
[s.46/171] Alanı Köyü'nden Sübhanverdi'nin öküzlerine ve arabasına zarar
veren İsmail'den verdiği zararı ödemesi kararının hükümdür(H. Cemaziyelahir 1072/
M. Ocak 1662).
[s.47/172] Molla Bahşi Mahallesi'nden Hacı Ali aynı mahallede bulunan evini
kızı Kerime'ye satış hükmüdür(H. Cemaziyelahir 1072/ M. Ocak 1662).
[s.47/173] İmâret Mahallesi'nden olup vefât eden Hacı Kadı'n adlı kişinin
vârisleri arasındaki miras davası hükmüdür(H.Cemaziyelahir1072/ M. Ocak 1662).
[s.47/174] Sarık Köyü'nden ÜmmiHanım ve kardeşleri arasındaki miras
davasının neticesinde yapılan sulh anlaşmasının hükmüdür(H.Cemaziyelahir1072/
M. Ocak 1662).
[s.48/175] Deper Köyü'nden olup vefat eden Hacı Ahmet'in oğulları
arasındaki miras davasının neticesinde yapılan sulh anlaşmasının
hükmüdür(H.Cemaziyelahir1072/ M. Ocak 1662).
[s.48/176] Molla Bahşi Mahallesi'nden Hacı Ali aynı mahallede bulunan
yağhanesini Bayram Çelebi'ye satış hükmüdür(H.Cemaziyelahir1072/ M. Ocak
1662).
74
[s.48/177] İsmail Köyü'nden Dede Bali aynı köyde bulunan evini Osman
Ağa'ya satış hükmüdür(H.Cemaziyelahir1072/ M. Ocak 1662).
[s.49/178] Süğlün Köyü'nden Abdüllatif Çelebi Sinanpaşa Mahallesi'nde
bulunan evini ve Abbas viranesi demekle bilinen mülkünü Fatıma Hanıma satış
hükmüdür(H.Cemaziyelahir1072/ M. Ocak 1662).
[s.49/179] Bursa'da Araplar Mahallesi'nde sakine İhsane Hanım Karahisâr-ı
Sâhib'de Sinanpaşa Mahallesi'nde sakin olan İsa'nın elinde bulunan köle Ahmet'in
kendi kölesi olduğunu kanıtlaması üzerine İsa'ya kölenin teslim edilmesini
tenbihleyen hükümdür(H. Cemazeyilevvel 1072/ M. Aralık 1662).
[s.49/180] Ğurre-i Recebü'l-ferd min yevmi'l isneyn li sene isneyn sebʻîn ve
elf min hicreti menlehü'l iz ves şeref.Sayfa kaydının başladığı tarihdir(H. Recep
1072/ M. Şubat 1662).
[s.52/181] Arap Mahallesi'nde bulunan mescid-i şerîfe Mezid halife'nin
müezzin olarak tayin edildiği berattır(H. Ramazan 1070/ M. Haziran 1660).
[s.52/182] Bin yetmiş yılı Ramazan ayı başından bin yetmiş bir yılı Şaʻbân
ayı sonuna kadar Anadolu'da bulunan gayrimüslimlerden tahsil edilmesi gereken
cizyelerin toplanması hakkındaki berattır(H.Cemaziyelahir1069/ M. Mart 1659).
[s.52/183] Anadolu ve Karaman'da bulunan kassâmların makbûzları olan
rüsûm-ı müfredât defterlerini Mustafa Bey'e teslim etmelerine dair emirdir(Tarih
bulunmamaktadır).
[s.54/184] Kır-hisâr Köyü'nden Sayyad Bahşi mezrasında bin sekiz yüz elli
akçe tımara mutasarrıf olan Durğut ve Ömer'in timârlarını Mehmet oğlu Rüstem'e
tevcîh edilmesine dâir buyruldu(H. Şevval 1070/ M. Haziran 1660).
[s.53/185] İstanbul'dan Hamid(Isparta) ve Malatya'ya gönderilen kişiye yol
güzergâhındaki Kâdıların yardım edilmesine dâir buyruldudur(H. … 1070/ M. …
1660).
[s.53/186]Sakız'dan Maraş'a gönderilen Hasana yol güzergâhındakikadıların
yardım etmesine dair buyruldudur(H. Rebiülevvel 1071/ M. Kasım 1660).
75
[s.54/187] Çölâbâd'a bağlı Karaağıl Köyü'nde Salur adıyla bilinen mezra'nın
sahipleri olan Enli ve Hüseyinadlı sipâhîler ile Kulu dağında Manlı adlı mezranın
sahipleri olan sipahiler arasında yaşanan husumet sonrası İstanbul'a gönderilen
dilekçeye cevap olarak gönderilen fermandır(H. Şaban1070/ M. Mayıs 1660).
[s.54/188] Bin altmış dokuz yılı Ramazan ayı başından bin yetmiş yılı Şaban
ayı sonuna kadar Anadolu'da bulunan gayrimüslimlerden tahsil edilmesi gereken
cizyelerin toplanması hakkındaki berattır(H. Recep 1068/ M. Nisan 1658).
[s.55/189] Kütahya ve çevresinde bulunan Germiyanoğlu Yakub Çelebi ve
Karahisâr'da bulunan Yıldırım han vakıfları gayrimüslimlerinin bin altmış yedi
senesine ait olan cizyelerin tâhsiline dâir fermandır(H. Şevval 1070/ M. Haziran
1660).
[s.55/190] Erdelseferiiçin Kütahya ve Anadolu'da bulunan kadılara
gönderilen fermandır(H. Muharrem 1071/ M. Eylül 1660).
[s.56/191] Varad kalası fethinden sonra Karahisâr-ı Sâhib kadısına donanma
ve şenlikler yapılması için gönderilen emirdir(H. Muharrem 1071/ M. Eylül 1660).
[s.56/192] Karahisâr-ı Sâhib Sancağında bulunan Kızılcaolıcak mukataasının
bin altmış beş senesine ait tahiline dair fermandır(H. Zilhicce 1067/ M. Eylül 1657).
[s.56/193]Zile halkından olup vergilerini ödemeden göç eden kişilerin
verglerinin tahsil edilmesi için kadılıklara gönderilen fermandır(H. Cemaziyelevvel
1070/ M. Ocak 1660).
[s.57/194] Valide Sultanın mutasarrıf olduğu Zile hassından göç edip başka
diyarlara yerleşen halkın vergilerinin tahsil edilmesi hususundaki emir(Tarih
bulunmamaktadır).
[s.57/195] Niğde ve Karaman yönünden Edirne'ye gönderilen Hazinen'nin
güvenli bir şekilde Edirne'ye ulaşması için yol güzergâhındaki kadılıklara gönderilen
fermandır(H. Zilhicce 1070/ M. Ağustos 1660).
[s.57/196] Karahisâr-ı Sâhib Sancağında bulunan kadılıklara; sancakta
bulunan gayrimüslimlerin, Ermenilerin Anadolu Rumlarının, Medine-i Münevvere
halkının,Çingenelerin, Kürtlerin, Kara yağmurlu ve Maʻrifetli taifesinin bin yetmiş
76
bir yılı vergilerinin tahsiline dair gönderilen fermandır (H. Cemaziyelahir 1070/ M.
Mart 1660).
[s.58/198]Sekiz akçe maaş ile emekli olan Silahdar Mehmed elinde olan
berât-ı şerîfini kaybetmesi üzerine tekrar verilen berattır (H. Safer 1071/ M. Ekim
1660).
[s.58/199] Kütahya, Karahisâr, Hamid, Alanya, ve Menteşe sancaklarında
bulunan gayrimüslimlerin cizyelerini devlete ait olduğu şekilde vermemeleri üzerine
Kadılıklara konu hakkında gönderilen fermandır (H. Muharrem 1070/ M. Eylül
1659).
[s.58/200] Karahisâr-ı Sâhib'e gönderilen Subaşı'ya vergilerin teslim
edilmesine dair Karahisâr-ı Sâhib Kadısına gönderilen buyruldudur (H. Safer 1071/
M. Ekim 1660).
[s.59/201] Edirne'den Karaman'a gönderilen Ulağ'a yol güzergâhında bulunan
kadılıkların yardım etmesine dair fermandır (H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.59/202] Karahisâr-ı Sâhib'den Karaca adlı gayrimüslim ile Mehmed adlı
sipahinin aralarında süren koyun davasının kanunlara göre sonuçlandırılması için
Anadolu Beylerbeyine ve Karahisâr-ı Sâhib Kadısına gönderilen fermandır (H.
Cemaziyelevvel 1070/ M. Ocak 1660).
[s.59/203] Karaca adlı gayrimüslim ile Mehmed Ağa arasındaki koyun
davasını takiben mübaşir Mehmed Ağa'nın gönderildiğine dair Karahisâr-ı Sâhib
kadısına gönderilen buyruldu dur (H. Safer 1071/ M. Ekim 1660).
[s.59/204] Karahisâr-ı Sâhib sancağında bulunan mütekaid reʻayanın bin
yetmiş senesine ait vergilerinin tahsil edilmesine dair emirdir.(Tarih
bulunmamaktadır).
[s.60/205] Anadolu'da bulunan Hüdavendiğar, Karesi, Biga, Kütahya, Teke,
Hamid, Alâiyye, Karahisâr-ı Sâhib, Aydın, Saruhan, Sığla, Ankara, Sultanönü,
Menteşe, Sancakları ve Kocaeli sancağında bulunan İznik, Gürle, Yalakâbad ve
Karamürsel kazâlarının vergilerine tahsildar olıcak kişiye verilen berattır (H.
Cemaziyelahir 1069/ M. Mart 1659).
77
[s.60/206] Yeniçeri Serdarı olarak tayin olunan Ahmed'e var olan Beytü'l-
mâlların teslim edilip gönderilmesine dâir buyruldu dur(H. Rebiülevvel/M.Kasım
1660).
[s.61/207]Sofular Mahallesi'nde sakin bazı kişilerden kıbtıyan cizyesi
istendiği için merkeze gönderdikleri dilekçeye karşılık Karahisâr-ı Sahîb kadısına
gönderilen fermandır (H. Şevval 1070/ M. Haziran 1660).
[s.61/208] Kütahya, Ayıntap, Maraş, Eskişehir, Afyonkarahisâr, Ürğüp,
Niğde, Ereğli, Karamân, Antakya, Kilis, Kayseri, Antakya ve Işıklı Kazalarında
bulunan Yeniçeri Serdârlarının itaatsizlik etmelerinden dolayı ihraç edilip Hüseyin
Çavuş'a teslim edilmeleri hususunda kazaların kadılarına gönderilen fermandır (H.
Şevval 1070/ M. Haziran 1660).
[s.61/209] Eskişehir, Afyonkarahisar, Kütahya, Ürğüp, Niğde, Ereğli,
Karaman, Antakya, Ayıntab, Maraş, Kilis, Kayseri, Antakya, Işıklı ve diğer
kazâlarda bulunan Yeniçeri Serdârlarının itaatsizlik etmelerinden dolayı Hüseyin
Çavuş'a teslim edilip merkeze gönderilmleri hususunda kazaların kadılarına
gönderilen buyruldudur (H. Ramazan 1070/ M. Haziran 1660).
[s.62/210] Teke sakinlerinden olan Köse Mehmed'in bin yetmiş senesine ait
zimmetinden olan tekaud tahsilini teslim etmesine dair fermandır (H. Safer 1071/ M.
Ekim 1660).
[s.62/211] KethüdaOsman'ın Karahisâr-ı Sâhib'de bulunan mütekaid
reʻayasından tahsil ettiği vergileri geri vermesine dâir fermandır (H. Rebiülevvel
1071/ M. Kasım 1660).
[s.62/212] Hamid sancağına çekirge musallat olması sebebiyle Karahisar-ı
Sahib, Akşehir ve Beyşehirden zahire getiren kişilere mütesellimlerin müdahale
etmesine dair fermandır (H. Rebiülahir 1071/ M. Aralık 1660).
[s.63/213] Mîr-liva mütesellimi tarafından nahiye subaşılığına atama
yapıldığı kayıttır (H. Cemaziyelevvel 1071/ M. Ocak 1661).
78
[s.63/214] Karahisâr-ı Sâhib Kasabasında bulunan Arap câmii'inin müezzini
olan Abdullah'ın görevinden azledilmediğini belirterek düzenlenen berattır (H. Safer
1071/ M. Kasım 1660).
[s.63/215]Bahar ayında yapılacak olan seferde Vezir ve Serdar olan Ali
Paşa'nın yanında hazır bulunmayan asker taifesine gönderilen fermandır(H.
Rebiülahir 1071/ M. Ocak 1661).
[s.63/216] Asitâne-i Saʻâdet ile Anadolu arasında bulunan yol güzergâhındaki
kadılıklara iki kişiye iki at verilmesine dair gönderilen emirdir (Tarih
bulunmamaktadır).
[s.63/217] Ortakolda bulunan Kassamların Emin tayin edilen Mustafa Bey'e
imzalı defterlerini teslim etmelerine dair buyruldu (H. Rebiülahir 1071/ M. Ocak
1661).
[s.64/218] Memur olduğu Erdel seferi ve Varad kalesi fethinde bulunmayan
Halil'in timarının elinden alınıp üç bin akçe timara sahip olan Halil'e verildiğine dair
temessükdür (H. Safer 1071/ M. Kasım 1660).
[s.64/219] Şehreabad nahiyesinin Aksâz Köyü'nde sekiz bin akçe timarın
mutasarrıfı olan Mehmet'in tîmârını on bin akçe tîmâra sahip olan Ali'ye verildiğine
dâir temessükdür (H. Şevval 1070/ M. Temmuz 1660).
[s.64/220] Şehreâbâd nâhiyesinin Ulubayat Köyü'nden vefat eden Nasûh'un
timarını beş bin akçe timara sahip olan Mustafa'ya verildiğine dair temessükdür (H.
Zilkade 1071/ M. Haziran 1661).
[s.65/221]Kınık Köyü'nde bulunan altı çiftliğin üçü Piyade Beyi'nin geriye
kalan üç çiftliğin ise timar sipahisinin olduğunu bildiren fermandır (H. Rebiülahir
1071/ M. Ocak 1661).
[s.65/222] Ortakolda bulunan kazalara ve Kütahya eyaletine kassam tayin
edilen Kuşaklu Kadısı Hasan Efendi'ye gönderilen buyruldu dur (H. Rebiülahir 1071/
M. Aralık 1660).
[s.65/223] Karahisâr-ı Sâhib mutasarrıflığına Süleyman Ağa'nın tayin olup
gönderildiğini bildiren buyruldudur (H. Cemaziyelahir 1071/ M. Şubat 1661).
79
[s.66/224] Memur olduğu Erdel seferi ve Varad kalesi fethinde bulunmayan
Sefer'in mutasarrıf olduğu timarının elinden alınıp üç bin akçe timara sahip
Mustafa'ya verilmesine dair fermandır (H. Rebiülevvel 1071/ M. Kasım 1660).
[s.66/225]Karahisâr-ı Sâhib Sancağının Çola nahiyesinde Huri Köyü'nde
timara sahip olan Veziriazam Mehmet Paşa'nın adamlarından olup memur olduğu
seferlere gelmeyen kişinin timarına müdahale edilmemesine dair fermandır (H.
Şaban 1070/ M. Mayıs 1660).
[s.66/226] Ehl-i Örf taifesinin avarız hanesine kayıtlı gibi muamele görmeleri
üzerine merkeze gönderilen dilekçeye cevap olarak gönderilen fermandır (H.
Rebiülahir 1071/ M. Aralık 1660).
[s.67/227] Vezir Ali Paşa'nın bahar ayında Belgrad'a yapacağı sefer nedeniyle
sefere katılması gerekenlerin toplanması için Anadolu eyaletinde bulunan Kadılıklara
gönderilen fermandır (H. Cemaziyelahir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.67/228] Karahisâr-ı Sâhib kazası'nda Mustafa isimli yeniçeri ile Mustafa
isimli kişi arasında meydana gelen husumet sonrası görülen dava ile ilgili merkezden
gönderilen fermandır (H. Cemaziyelahir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.68/229] Donanma-yı Hümâyûnda bulunan avârız kürekçilerinin sayılarının
yeterli olmaması sebebiyle Karahisâr-ı Sâhib sancağında bulunan Kadılara, Kethüdâ-
yerlerine, Yeniçeri Serdarlarına ve iş erlerine kürekçi ihtiyacının karşılanması için
gönderilen fermandır (H. Cemaziyelahir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.68/230] Hodgirifte Kürekçilerinin ücretlerini Hodgirifte Kürekçisi
mübaşirine teslim edilmesi hususunda Karahisâr-ı Sâhib kadısına gönderilen
fermandır (H. Cemaziyelahir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.68/231] Donanma-yı Hümâyûn gemileri için gerekli olan kürekçi ihtiyacını
karşılamak için Karahisâr-ı Sâhib sancağında bulunan kadılarına, Kethüdâ-yerlerine,
Yeniçeri serdârlarına gönderilen fermandır.(H. Cemaziyelahir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.69/232] Hodgirifte Kürekçilerinin ücretlerinin tahsil edilip ödenmesi
hususunda Karahisâr-ı Sâhib kadısına gönderilen fermandır (H. Cemaziyelahir 1071/
M. Şubat 1661).
80
[s.69/233] Hassâ Şahin Kayacılarının bin yetmiş senesine ait olan mürde
bahalarını vermekte zorluk çıkarmaları üzerine Teke ve Menteşe defterlerine bağlı
kadılıklara gönderilen fermandır (H. Rebiülahir 1071/ M. Aralık 1660).
[s.69/234] Nahiye Subaşılığının Mîr-liva ağalarından Veli Ağa'ya verildiğine
dair kayıttır (H. Şaban 1071/ M. Nisan 1661).
[s.70/235] Karahisâr-ı Sâhib sancağında Piyade beyliği Voyvodalığına
Mustafa Ağa'nın taayin edildiğini halka bildiren buyruldudur (H. Cemaziyelevvel
1071/ M. Ocak 1661).
[s.70/236] Erdel seferine memur olanların sefere gitmeleri hususunda
Anadolu, Karaman, Adana, Haleb, Rakka, Maraş kâdîlıklarına ve mütesellimlerine
gönderilen fermandır (H. Recep 1071/ M. Mart 1661).
[s.71/237] Sefer-i Hümâyûn'a memur olan bütün asker taifesinin Serdar Ali
Paşa huzurunda mevcut bulunmalarına dâir Anadolu, Karaman, Adana, Halep, Rakka
ve Maraş eyâletlerinde bulunan Beylerbeyine, kadılara, sancakbeylerine ve
mütesellimleregönderilen emirdir(Tarih bulunmamaktadır).
[s.71/238] Karahisâr-ı Sâhib sancağında bulunan Çorak diğer adıyla Kazlıgöl
mukataasının iltizamına verilen berattır (H. Safer 1071/ M. Kasım 1660).
[s.71/239] Şehrâbâdnahiyesinde timarı bulunan Sinan'ın timarını altı bin akçe
timar'a sahip olan Mustafa'ya verildiğine dair berattır (H. Rebiülahir 1071/ M. Ocak
1661).
[s.72/240] Kırhisar nahiyesinde bulunan tımarların kimseye ait olmaması
sebebiyle beş bin akçe tımara sahip olan Himmet'e verilmesine dair Anadolu
Beylerbeyine gönderilen fermandır (H. Rebiülevvel 1071/ M. Kasım 1660).
[s.72/241] Venediklilerin elinde bulunan kalelerin fethi için yapılacak olan
sefere,asker gönderilmesi için Kavala'da bulunan Kadılara ve Yeniçeri Serdarlarına
gönderilen fermandır (H. Cemaziyelevvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.73/242] Yeniçeri Ağası Mustafa Ağa'nın mektupları olduğunu belirten
kayıttır (Tarih bulunmamaktadır).
81
[s.73/243] Dergâh-ı Muʻalla Kapıcılarından olan Ahmed'in Uzun Mustafa
adlı kişinin kendisinden bin altmış sekiz senesinde borç alıp ödemediğini merkeze
dilkeçe gönderip bildirmesi üzerine Anadolu Beylerbeyine ve Kütahya Kâdîsına
durumun araştırılması için gönderilen fermandır (H. Recep 1071/ M. Mart 1661).
[s.73/244] Sandıklı Kazası sakinlerinden Arslan isimli kişi merkez'eait olan
altmış bin akçeyi vermemesi ve Karahisâr Kazası sakinlerinden Uzun Mustafa'nın
Dergâh-ı Muʻalla Kapıcılarından olan Ahmed'e borcunu ödememesi üzerine mübaşir
tayin bildiren emirdir (Tarih bulunmamaktadır).
[s.73/245] Karahisâr-ı Sâhib sancağı'nın umur-ı kısmet-i askeriyesi Mevlana
Ahmed Efendi'ye verildiğini bildiren buyruldu dur (H. Recep 1071/ M. Mart 1661).
[s.74/246] Kütahya, Karahisâr, Işıklı,Çal ve Sandıklı kazalarında sakin olan
seyyidler için kaimmakam tayin edilen Es-seyyid Hüseyin Çelebi'ye gönderilen
buyruldu dur (H. Cemaziyelahir 1071/ M. Şubat 1661).
[s.74/247] Asitâne-i saʻâdet, Boğazhisar ve Konya yolu güzergâhında
bulunan kadılıklara iki nefere iki at verilmesine dair emirdir (Tarih
bulunmamaktadır).
[s.74/248] Şehrabad nahiyesinde altı bin dört yüz akçe tımara mutasarrıf olan
Süleyman'ın tımarının yeniden düzenlenip tevcih edilmesi hususunda berattır. [H.
Recep 1071/ M. Mart 1661]
[s.74/249] Mehmed Paşa hazretlerinden gelen narh defteri suretinin kaydıdır.
(Tarih bulunmamaktadır).
[s.75/250] Donanmâ-yı Hümâyûn masraflarını ve Hodgirifte Kürekçilerinin
ücretlerini karşılamak için tahsil edilmesi gereken vergiler hakkında Karahisâr-ı
Sâhib sancağında bulunan kadılara gönderilen fermandır (H. Recep 1071/ M. Mart
1661).
[s.75/251] Karahisâr-ı Sâhib'de bulunan avarız hanelerinin bin yetmiş
senesine ait bedel-i avarızlarının toplanması hususunda gönderilen fermandır (H.
Recep 1071/ M. Mart 1661).
[s.76/252] Kütahya'da bulunan Germiyanoğlu vakfı ve Karahisârda bulunan
Yıldırım Bâyezid han vakfı gayrimüslimlerinin cizyelerini ödemekte zorluk
82
çıkarmaları üzerine durumun arz-hâl gönderilerek Der-saʻâdet bildirilmesi
neticesinde gönderilen fermandır (H. Şaban 1070/ M. Nisan 1660).
[s.76/253] Yıldırım Bayezid hân vakfı gayrimüslimlerinin cizyelerini Divane
Mehmed Efendi tekkesi fukarasına verildiğini bildiren kayıttır (H. Recep 1071/ M.
Mart 1661).
[s.76/254] Kütahya, Karahisâr, Sultanönü ve Ankara yolu güzergâhlarında
bulunan kadılara gönderilen emirdir (Tarih bulunmamaktadır).
[s.76/255] Karahisâr Kadısı, Mütesellim, Kethüdâ-yeri, işerleri, Konya
Mütesellimi ve birkaç Ayan'ın gelmesi emredilen emirdir (Tarih bulunmamaktadır).
[s.76/256]Merkezden Kapucu Başı Osman Ağa'yakadar olan yol
güzergâhındaki Kadılıklara gönderilen emirdir (Tarih bulunmamaktadır).
[s.76/257] Manisa yolu güzergâhındakikadılıklara gönderilen buyruldudur.
(Tarih bulunmamaktadır).
[s.76/258] Karahisâr-ı Sâhib yolu güzergâhındakikadılıklara gönderilen
emirdir (H. Muharrem 1072/ M. Ağustos 1661).
[s.77/259] Karahisâr mütesellimlerine, kadılarına ve reʻâyâ'sına yağmalanan
hazinenin bedelini tahsil edip Mütesellim Ahmed Ağa'ya teslim etmeleri hususunda
gönderilen ilâmdır(Tarih bulunmamaktadır).
[s.77/260] Paşazâde Osman Ağa'ya halkında yardımlarıyla Bolvadin ve
çevresinde çalınan hazinenin teftiş edilip bulunması hususunda gönderilen emirdir.
(Tarih bulunmamaktadır).
[s.78/261] Karahisâr Kadısı ve Ayanlarına çalınan hazinenin bedelinin tahsil
edilmesi hususunda Sadr-ı âʻzâm hazretlerinin mektubuna itaat etmeleri hususunda
gönderilen emirdir (Tarih bulunmamaktadır).
[s.78/262] Kethüdâ-yeri tayin olunan Karahisâr ve çevresinde ki Altı Bölük
yoldaşlarına Kethüdâ-yerine itaat etmelerine dâir gönderilen emirdir (Tarih
bulunmamaktadır).
83
[s.78/263] Rahime Hanım ve kız kardeşi Çadırcı Mustafa isimli bir kişiye
emanet ettikleri eşyaları geri alamamaları üzerine merkeze gönderdikleri arzu hâl
neticesinde olayın çözümlenmesi için Mübaşir gönderildiğini bildiren fermandır (H.
Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.79/264] Karahisâr-ı Sâhibe Subaşı olarak tayin olan Ağa'ya tahsil edilen
vergileri zapt etmesi hususunda gönderilen buyruldu dur (H. Zilkade 1071/ M.
Haziran 1661).
[s.79/265] Memur olduğu Erdel seferi ve Varad kalesi fethinde bulunmayan
Kerim'in mutasarrıf olduğu timarının elinden alınıp üç bin akçe timara sahip olan
İvaz'a verildiğine dâir fermandır (H. Recep 1071/ M. Mart 1661).
[s.79/266] Kütahya'da bulunan Germiyan oğlu Yakup Çelebi vakfı
gayrimüslimlerinin cizyelerini tahsil eden Silah-dâr Mustafa Ağa Karahisâr
Sancağında bulunan yirmi bir hanenin cizyelerini vermekte zorluk çıkardıklarını
merkeze bildirmiştir. Konu ile ilgili yapılan araştırma neticesinde Kadılıklara ve
Kütahya Mütesellimine gönderilen fermandır (H. Şaban 1071/ M. Nisan 1661).
[s.79/267] Kütahya'da bulunan Yakub Bey ziyade-i cizye defterine bağlı olan
Karahisâr-ı Sâhibde ki yirmi bir cizye hanesinin cizyelerini mübaşirin elinde olan
berat ve defter gereğince tahsil edilmesi hususunda gönderilen emirdir (Tarih
bulunmamaktadır).
[s.80/268] Germiyanoğlu vakfı gayrimüslimlerinin Karahisâr-ı Sâhib de
bulunan yirmi bir cizye hanesinin cizyelerini Silah-dâr Ağası Mustafa Ağa'nın
adamlarına toplanıp teslim edilmesi hususunda gönderilen Karahisâr-ı Sâhib
Kadısına gönderilen buyruldu dur (H. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.80/269] Kütahya'da bulunan Havass-ı hümâyûn, Germiyan oğlu Yakup
Çelebi, Alaşehir, İnegöl, Kula da Yıldırım Bayezid Hân, Karahisâr ve İznik de Sultan
Orhan, Isparta, Barla ve Bursa da Haymane, Karacaşehir ve Sultanönün de mehûm
İsaBey ve Ata Bey Eğridir de Şeyh Murad vakfları gayrimüslimlerinin bin yetmiş bir
senesine ait cizyelerinin toplanması husunda Kadılıklara gönderilen berattır (H.
Cemaziyelevvel 1070/ M. Ocak 1660).
84
[s.80/270] Karahisâr-ı Sâhib'de bulunan Emin Sultân Zâviyesi demekle
bilinen zâviyenin Zâviyedarlarına verilen berttır (H. Cemaziyelevvel 1060/ M. Mayıs
1650).
[s.81/271] Rumeli tarafında meydana gelen kıtlık sebebiyle Rumeli'ye yardım
gönderilmesi için Karahisâr-ı Sâhib Sancâğında bulunan Kâdılara gönderilen
fermandır (H. Şevval 1071/ M. Haziran 1661).
[s.81/272] Karahisâr-ı Şârki kazasına bağlı köylerde Hassa Sarrac Şakirdleri
olan kişiler kendilerinden vergi istenmesi sebebiyle merkeze gönderdikleri dilekçe
sonucunda Karahisâr-ı Şârki Kazâsında bulunan Kadılara gönderilen fermandır (H.
Zilkade 1071/ M. Haziran 1661).
[s.81/273] Karahisâr-ı Sâhib kazası'nda sakin Yeniçerilerin aralarında
meydana gelen davalarda Yeniçeri Serdarı tarafından yargılanma istekleri üzerine
gönderilen fermandır (H. Zilkade 1071/ M. Haziran 1661).
[s.82/274] Beğlerbeyi, Voyvoda, Sancakbeyi ve Subaşının Kestel Kazasının
Bereketli Köyü'nde sakin olan Hacı Mehmed ve Hacı Osman adlı Yeniçerilere haksız
yere saldırması üzerine konu hakkında Kâdılara gönderilen fermandır.(H. Zilkade
1070/ M. Temmuz 1660).
[s.82/275] Yörük taifesinden yirmi dört nefer boy Kethüdanın merkezden
haber gelinceye kadar kalede alı konulması hususunda Kale Ağasına gönderilen
buyruldu dur (Tarih bulunmamaktadır).
[s.82/276] Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda bulunan Piyade ve Müsellem
taifesinin bin yetmiş bir senesine ait avarızlarını usulüne göre tahsil edilmesi
hususunda gönderilen fermandır (H. Şaban 1070/ M. Nisan 1660).
[s.82/277] Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda bulunan Piyade ve Müsellim
taifesinin bin yetmiş bir senesine ait bedel-i nüzullarının tahsil edilmesi hususunda
gönderilen fermandır (H. Şaban 1071/ M. Haziran 1661).
[s.83/278] Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda bulunan Piyade ve Müsellim
taifesinin bin yetmiş iki senesine ait bedel-i nüzullarının tahsil edilmesi hususunda
gönderilen fermandır (H. Zilkade 1071/ M. Haziran 1661).
85
[s.83/279] Karahisâr Sancağında bulunan Piyade ve Müsellem taifesinin bin
yetmiş iki senesine ait avarızlarını tahsil edilmesi hususunda gönderilen
fermandır.(H. Recep1071/ M. Mart 1661).
[s.83/280] Hüdavendiğar, Kütahya, Saruhan, Menteşe, Sultânönü, Hamid,
Biğa ve Karahisâr Sancaklarında bulunan piyade taifesinin bin yetmiş iki senesinin
şevval ayına ait avarızlarının tahsil edilmesi hususunda gönderilen fermandır (H.
Recep1071/ M. Mart 1661).
[s.84/281] Memur olduğu Erdel seferi ve Varad kalesi fethinde bulunmayan
Hüseyin'in mutasarrıf olduğu timarının elinden alınıp iki bin akçe timara sahip olan
Mehmet'e verildiğine dair tezkiredir (H. Muharrem 1071/ M. Ekim 1660).
[s.84/282] Alâiye, Hamid ve Karahisâr Sancağı'nda bulunan ve ticaret için
başka diyardan gelen Ermeni, Rum, Anadolu, Medîne-i Münevvere reʻâyâsı, Yava
gayrimüslimleri, Kıbtiyân, Ekrad ve Kara yağmurlu taifesinden tahsil edilmesi
gereken vergiler hususunda Kâdîlıklara gönderilen fermandır (H. Zilkade 1071/ M.
Temmuz 1661).
[s.85/283] Barçınlı ve Nevâhi-i Barçınlı Kazaları'nda avarız vergisi
karşılığında toplanan Güherçile bedellerinin Bayat Köyü'ne verilmesi hususunda
Barçınlı ve Nevâhi-i Barçınlı Kâdılıklarına gönderilen fermandır (H. Zilkade 1071/
M. Temmuz 1661).
[s.85/284] Valide Sultan hazretlerinin mutasarrıf oldukları Zile ve çevresinin
halkı göç etmeleri üzerine ödemeleri gereken vergilerini Voyvoda Mehmed Ağa'nın
adamına teslim etmeleri hususunda emirdir (Tarih bulunmamaktadır).
[s.85/285] Subaşı olan Süleyman Ağa'ya Safer ayının başlangıcından itibaren
ödenmesi gereken vergilerin teslim edilmesi hakkında Karahisâr-ı Sâhib kadısına
gönderilen buyruldu dur (H. Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.85/286] Anadolu defterine bağlı gayrimüslim taifesinin bin yetmiş bir yılı
Ramazan ayı başından bin yetmiş iki Şaban ayı sonuna ait cizyelerin toplanması
hususunda verilen berattır (H. Safer 1072/ M. Eylül 1661).
[s.86/287] Karahisâr-ı Sâhib sancağında bulunan sekiz yüz dokuz avarız
hanesinin avarız vergilerini bin yetmiş iki yılının muharrem ayı başından itibaren
86
tahsil edilmesi hususunda gönderilen fermandır.(H. Cemaziyelahi 1071/ M. Şubat
1661).
[s.86/288] Akşehirde sakin olup Karahisâr, Yalavaç ve Karaağaç’a ticaret için
giden gayrimüslimden vergi talep edildiğini Südde-i saʻâdet’e bildirmesi üzerine
durumun araştırılıp gereğinin yapılması için Karahisâr, Yalavaç ve Karaağaç
Kâdîlıklarına gönderilen fermandır.(H. Zilhicce 1081/ M. Nisan 1671).
[s.86/289] Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda Kassam olan Ahmed Efendi'ye
sancağın umûr-ı kısmet-i askeriyesinin yönetimi kendisine verildiğini bildiren
buyruldu dur.(H. Rebiülevvel 1072/ M. Kasım 1661).
[s.87/290] Şuhut Kazasına bağlı Mahmud Köyü sakinlerinden Musa adlı
kimesne Karahisâr-ı Sâhib kasabasında sâkin olan eski Yeniçeri Serdarı Karakaş
Süleyman'ın kendisini tehdit ettiğini ve haksız yere afyonunu aldığını Dergâh-ı
muʻallâ’ya arz etmesi üzerine Dergâh-ı muʻallâ tarafından gönderilen fermandır(H.
Zilkade 1071/ M. Temmuz 1661).
[s.87/291] Karahisâr-ı Sâhib kazasının Sarıca Ova Köyü'nde bulunan Yaylacı
Emir mezraʻasının zabd ve tasarruf edilmesi hususunda Karahisâr-ı Sâhib Kâdîsına
gönderilen gönderilen fermandır (H. Şevval 1071/ M. Mayıs 1661).
[s.87/292] Subaşılık görevine Ahmed Ağa'nın getirildiğini Karahisâr-ı Sâhib
Kadısına bildiren buyruldu dur(H. Cemaziyelevvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.87/293] Şehreâbâd nahiyesinde Akçağıl Köyü'nde ve gayriden beş bin akçe
timara sahip olup vefat eden Mehmed'in timarını beş bin akçe timara sahib olan
Hüseyin'e verilmek için berât-ı şerîfe tezkere verildiğine dâir fermandır(H.
Cemaziyelevvel 1071/ M. Ocak 1661).
[s.88/294] Kula, Kütahya, Alâcaşehir, Karahisâr-ı Sâhib, Hamîd, Isparta,
Cezire-i Meis(?), Eğirdir, Barla, Bilecik, İznik ve Sultânönünde bulunan havâss-ı
hümâyûn keferesinin ve Yakub Çelebi, Yıldırım Bayezid, Sultan Orhan, İsa Bey,
Şeyh Murad ve Ata Bey vakfı keferesinin bin yetmiş iki senesine ait, cizyelerinin
toplanması hususunda ki berât-ı şerîfdir (H. Ramazan 1071/ M. Nisan 1661).
87
[s.88/295] Kütahya, Kastamonu, Aydın, Sârûhân, Menteşe, Karâhisâr-ı Sâhib,
Sultânönü, Alâʼiyye ve Teke Sancaklarında bulunan timar sahiblerinin bin yetmiş bir
senesine ait mîrî bedellerinin tahsil edilmesi hususunda adı geçen sancakların
Kâdîlıklarına gönderilen fermandır.(H. Şaban 1071/ M. Nisan 1661).
[s.88/296] Şehir Şubaşılığının Mehmed Bey'e verildiğini bildiren buyruldu
dur(H. Cemaziyelahir 1072/ M. Aralık 1662).
[s.89/297] Karahisâr-ıSâhib Sancağı'nda Kırhisâr nâhiyesinin Köseler
Köyü'nde ve gayriden iki bin akçe tîmâra sahib olanların Varad ve Erdel seferine
katılmamaları sebebiyle tîmârları beş bin akçe tîmâra sahib olan Ali'ye verildiğini
belirten tezkeredir (H. Ay belirtilmemiş 1072/ M. Ay belirtilmemiş 1662).
[s.89/298] Rumeli Eyaletinin eski mutasarrıfı olan Melek Ahmed Paşa'ya
Karahisâr-ı Sâhib Sancâğının Arpalık olarak verildiğine dair fermandır.[H.
Cemaziyelevvel 1072/ M. Ocak 1662]
[s.90/299] Memur olduğu Erdel seferine gelmeyip Temeşvardan firar eden
Ali'nin Şehrâbâd nahiyesinin Aksaz Köyü'nde ve gayriden sekiz bin akçe timarının
elinden alınıp beş bin akçe tımara sahip olan İbrahim'e verildiğine dair fermandır (H.
Cemaziyelevvel 1072/ M. Ocak 1662).
[s.90/300] Şehrâbâd nâhiyesinin Gölcük ve Aksaz Köylerinin timar
sahiplerinin tîmârlarının diğer tımar sahiplerine verilmesi hususunda ki
tezkeredir.(Tarih bulunmamaktadır).
[s.90/301] İmaret Mahallesi'nden tekaüd emini olanlardan güherçile bedeli
taleb edilmemesi hususunda gönderilen fermandır (H. Safer 1064/ M. Ocak 1654).
[s.91/302] Erbiye Subaşılığına tayin olan Mehmed Ağa'ya Mîr-liva'ya ait olan
vergilerin teslim edilmesi hususundaki buyruldu dur.(Tarih bulunmamaktadır).
[s.91/303] Karahisâr-ı Sâhibde vefat eden askerlerin miras paylaşımlarından
sorumlu olarak Kâdî Mehmet Efendi'nin görevlendirildiğini bildiren buyruldu dur(H.
Cemaziyelahir 1072/ M. Şubat 1662).
[s.91/304] Asker taifesinden olup vefat edenlerin miraslarını Yeniçeri Serdarı
olarak tayin olunan doksan bir cemaatten Abdullah'a teslim edilmesi hususunda
88
Karahisâr-ı Sâhib Kadılıklarına gönderilen buyruldu dur (H. Cemaziyelevvel 1072/
M. Ocak 1662).
[s.91/305] Karahisâr-ı Sâhib'e bağlı Hoca Köyü'nden olan Sipahi oğulları
tekâlîf-i şâkka vergisinin kendilerinden istenilmesinden dolayı rahatsız olduklarını
merkeze bildirmeleri üzerine konu hakkında Kâdîlıklara gönderilen fermandır (H.
Rebiülevvel 1072/ M. Kasım 1661).
[s.92/306] Karahisâr-ı Sâhib Kadısı Müftizade Ahmet Efendinin adının
bulunduğu kayıttır (Tarih bulunmamaktadır).
[s.92/307] İssizce Karahisâr Köyü'nden Oruç ve Muharrem adlı kişiler Sipahi
oğlu Bayram Bey'in kendilerini darp ettiğini söyleyerek Bayram Bey'den davacı
oldukları hükümdür (H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.92/308] İssizce Karahisâr ahalisinden Gölcük, Yaylacık ve Karakaya adlı
mukataalı yaylaklar da hayvanlarını otlatmaları dolayısıyla kendilerinden yaylak
vergisini talep eden Derviş Bey adlı sipahinin vekili Bayram Bey'in müdahale
etmesinin men edildiği hükümdür (H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.92/309] Hacı Mahmut Mahallesi'nden olan Kör Hasan'ın Kestel
sakinlerinden Hacı Mehmet'e on dört bin akçe borcu olduğunu kabul ettiği hükümdür
(H. Recep 1072/ M. Şubat 1662)
[s.93/311] Hacı Yahya Mahallesi'nden Seyyid Mustafa Kubbelü
Mahallesi'nde bulunan evini satın alan Ahmet'in ucuz fiyata alarak kendisine kötülük
yaptığını belirterek Ahmet'in oğlu Mehmet'te müdahale etmesine men edildiği
hükümdür (H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.93/311] Acem gayrimüslimlerinden El-Has'a emanet edilen tüfeği teslim
etmesi hususundaki hükümdür (H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.93/312] Karamık Kazası'na bağlı Bazarağaç Köyü'nden Selime Hanım
Oruç oğlu Erzüment'in kendisine tecavüz ettiğini ve hamile olduğunu belirterek
Erzümet'en davacı olmuştur. Ancak Erzüment'in durumu inkar etmesi üzerine
birbirlerinin rızası olarak bin dirhem mihr-i müeccel alarak evlendiklerini kabul ettiği
hükümdür (H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
89
[s.94/314] Kınık Köyü'nde Ömer Ağa'nın mutasarrıf olduğu çiftliklerinin
raʻiyyetinden olan Nasuh ve Veli'ye Çay-hisar Köyünün Yenice çiftliğinin
raʻiyyetidirler diye müdahale eden Seyyid Hüseyin'in müdahale etmesinin men
edildiği hükümdür (H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.94/315] Mihayil Köyü'nden Memi'nin Köy sınırında bulunan tarlaları zorla
zapt etmeyip hüccet karşılığında Ahmet'ten aldığını karşılayan hükümdür (H. Recep
1072/ M. Şubat 1662).
[s.94/316] İmaret Mahallesi'nden Mehmet oğlu Bayram ile Sarık Köyü'nden
İsmail'in kız kardeşi Fatıma'nın nişan akdinin bozulup nişan sırasında verilen
hediyelerin geri verildiğine dair kayıttır (H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.95/317] Çula Kazası'ndaki tımarların mutasarrıfı olan Mehmed Bey ile bin
altmış dokuz ve bin yetmiş senelerin de tımarların vergilerini zorla tahsil eden
Mustafa Bey arasındaki sulh davasının kaydıdır.[H. Recep 1072/ M. Şubat 1662]
[s.95/318] Karamık Kazası'na bağlı Terce ve Erdoğdu köylerinde bennak
vergisini vermekle yükümlü halkın vergilerini eski Karahisâr Alaybeyisi olan
Kanlızade Mehmed Bey'e teslim etmelerini tenbihleyen hükümdür (H. Recep 1072/
M. Şubat 1662)
[s.95/319] Hacı Yahya Mahallesi'nden Mahmut Uruz Köyünde bulunan sel
suyu ile sınırlı Asiyâb Ocağını Ahmed ve Ramazan adlı kişilere satışının
hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.95/320] Molla Bahşi Mahallesi'nden Bağçivan Hüseyin vefat eden
Nasuh'un küçük kızı Hatice için nafaka talebinde bulunması üzerine mahkeme
tarafından nafaka takdir olunduğu kayıttır.(H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.96/321] Yeniçeri Çavuşlarından merhum Sinan Çavuşun Sülümenli
Köyü'nden Nasuh Beşe'ye emanet ettiği eşyalarının açık artıma ile satılıp gelirinin
Yeniçeri Çavuşlarından Hamza Çavuş'a teslim edildiği hükümdür(H. Recep 1072/
M. Şubat 1662).
[s.96/322] Hamza adlı kişinin Anbanas Köyü'nden Asiye Hanım ve kızı
Rabia Hanımın aynı köyde bulunan gayrimenkullerini kendilerinden habersiz bir
90
şekilde Bayram Bey'e satışının iptal edildiği hükümdür.(H. Recep 1072/ M. Şubat
1662).
[s.96/323] İnaz Köyü'nden olup vefat eden Rahime Hanım'ın eşi, kızları ve
kız kardeşi arasındaki miras ve mihr-i müeccel davasında sulhun sağlandığı
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.97/324] Sarık Köyü sınırı ile Karacaviran Köyü sınırında bulunan Berk
meşesi adlı mevzinin köy ahalileri tarafından ortak kullanılmasına karar verilen
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.97/325] Kubbeli Mahallesi'nden Hacı Budak ve oğlu Halil'in Mehmet adlı
kişiye olan borçlarını otuz beş gün içinde ödeyemezlerse aynı mahallede bulunan
evlerinin satılıp borçlarının ödenip geriye kalan parayı da kendilerine verilmesi
hususunda ki hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.98/326] Barçınlı Kazası'na bağlı Artin Köy'ünde ki tımar hisse sahipleri
olan Mehmet ve Mehmet Bey'in timâr hisseleri hususunda yaşadıkları anlaşmazlık
neticesin de aşar ve rüsûmatın aralarında paylaşmaları hususunda karar verilen
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.98/327] Akmescid Mahallesinden olup vefat eden Ayşe Hanımın eşi,
annesi ve babası arasındaki miras ve mihri müeccel davasında sulhun sağlandığı
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.98/329] Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi sakinlerinden Hasan ve Seyyid
Mustafa'nın yaptıkları ticaret sonucunda Hasan'ın Seyyid Mustafa'ya müdahale
etmesinin engellendiği hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.99/330] Hacı Mahmut Mahallesi'nden Ömer Çelebi'nin aynı mahallede
bulunan evini İvaz Beşe'ye satış hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.99/331] Fakih Paşa Mahallesi'nden Ahmed Çelebi Salar Köyü sınırında
bulunan tarlalarını aynı köyde bulunan mescid'in mütevellisine teslim ettiğine dair
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
91
[s.99/332] Karamanlı Mahallesi'nden Mehmed Halife Abdullah Efendi'den
aldığı Trablus sabunu ve pirincin parasını kırk gün içinde ödeyeceğini bildirdiği
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.99/333] Sarık Köyü sakinlerinden Hüseyin ile eski mütesellim Ahmed
Ağa'nın adamı Veli Bey arasındaki sakal mevzusunda Hüseyin'in eşi Selime'den
boşandığı hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.99/334] Deper Köyü sakinlerinden olup vefat eden Nasuh'un küçük
çocuklarına ve eşine miras olarak kalan Kâhil Mahallesi'ndeki evi çocukların
nafakaya ihtiyaçları olması sebebiyle açık artırma yolu ile Abdullah Efendi'ye
satılışının hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.100/336] İmaret Mahallesi'nden Gedik Ahmet Paşa vakfının mütevellisi
olan Abdullah Beşe Kasım Paşa Mahallesinde olup vefat eden Ahmet Çelebi'den
alınan borç karşılığında ki eşyaları teslim ettiğine dair hükümdür(H. Recep 1072/ M.
Mart 1662).
[s.100/337] Tatlar Köyü'nden Nasuh eşi Fatma hanımı boşanmaya yemin
ettirdikten sonra darp ettiğini ispatlayan hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.100/338] Himmet oğlu Murat'ın elin de olan kısrağın Banaz kazâsına bağlı
Oturak Köyü sakinlerinden Mustafa Ağa'nın Kethüdası Ali'nin çalınan kısrağı olması
sebebiyle Murat'ın kısrağı Ali'ye teslim edilmesinin istendiği hükümdür(H. Recep
1072/ M. Mart 1662).
[s.101/339] Molla Bahşi Mahallesi'nden Osman oğlu Hacı Hasan'ın vakıf
ettiği parasının idarecisini ve vakıf şartlarını içeren vakfiyedir(H. Recep 1072/ M.
Mart 1662).
[s.101/340] Tatlar Köyü'nden Yunus'un eşi Ayşe ile Karahisâr-ı Sâhib
şehrinden Şaban adlı genç ve Donayer adlı gayrimüslimin zina yaptıklarını itiraf
ettikleri hükümdür (H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.102/341] Sibsin Köyü sakinlerinden Abdülkerim'in Kumartaş Köyü
sınırında bulunan tarlasını Kumartaş Köyü ahalilerinin elinden almak istemelerinden
dolayı alınan fetva neticesinde tarlaların Abdülkerim'in elinde bırakılma kararının
verildiği hükümdür (H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
92
[s.102/342] Hacı Evtal Mahallesi'nden Mustafa parasını ve bir miktar eşyasını
ayrıca Sincanlı Kazasının Sinan Paşa Köyünden Hanımşah hanımdan emanet olarak
aldığı eşyaları kimin tarafından çalındığını bilmediğine dair yemin ettiği
hükümdür.(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.102/343] İmaret Mahallesi'nden Ayşe Hanım Rus asıllı kölesi Gülistan'ı
azad ettiği hükümdür (H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.103/344] Dinar Köyü ahalilerinin Çavuşoğlu Mahallesi'nden olan Ali'den
yıllık vergi talep etmeleri üzerine Ali'nin Çavuşoğlu Mahllesi'nden olup Dinar
Köyüyle vergi verecek bir bağlantısı olmadığını ispatlayan hükümdür (H. Recep
1072/ M. Mart 1662).
[s.103/345] Burmalu Mahallesi'nden olup hac yolunda vefat eden Hacı
Süleyman'ın varisleri ile Hacı Mehmed arasındaki borç davasında sulhun yapıldığı
hükümdür (H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.103/346] Bulhallı Köyü ahalilerinin Kasım Paşa Mahallesi'nden olan
Arab'dan yıllık vergi talep etmeleri üzerine Arab'ın Kasım Paşa Mahallesi'nden olup
Bulhallı Köyüyle vergi verecek bir bağlantısı olmadığını ispatlayan hükümdür (H.
Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.104/348] Mihayil Köyü'nden olup vefat eden Recep'in tarlalarının tapusunu
alan Mustafa, Mehmed, Mustafa ve Hasan'ın tarla tapularını Recep'in kızı Satı'ya
vererek tarlalardan çekilmelerinin tembihlendiği hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart
1662).
[s.104/349] Hacı Mahmut Mahallesi'nden Hatice Hanım vefat edinceye kadar
ihtiyaçlarını karşılayacak olan üvey oğlu İvaz'dan herhangi bir maddi talep de
bulunulmaması belirttiği hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.104/350] Zâviye Mahallesi'nden Ahmed Ağa Ermeni Mahallesi'nde
bulunan evini Nikola adlı gayrimüslime satışının hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart
1662).
[s.104/351] Ayvalu Köyü'nden Münevver Hanım aynı köyde bulunan evini
Ümmühan Hanım'a satışının hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
93
[s.105/352] Ardıç Mahallesi'nden Ali oğlu Mehmet kendisine kefil olup
kefalet parasını ödeyen Avanis adlı gayrimüslimine kefalet bedelini geri ödediği
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.105/353] Ardıç Mahallesi'nden olup vefat eden Süleyman'ın küçük oğlu ve
küçük kızı için eşi Kerime Hanım'ın nafaka talebinde bulunması üzerine mahkeme
tarafından nafaka takdir olunduğu hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.105/354] Karamanlı Mahallesi'nden Fatıma Hanım ile kardeşi Mustafa
arasındaki miras davasının hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.105/355] Kürt Köyü ahalisinden olan Baladan köyün avarız vakfına borcu
olan Nasuh'un Karamanlı Mahallesi'nde bulunan evini borcuna karşılık rehin aldığını
şahitlerle ispatlayan hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.106/356] Zaviye Mahallesi'nden Ahmed Ağa ve Kerime Hanım'ın
babalarından miras olarak kalan ve Toros Kayası yakınında bulunan Debbağhaneyi
Süleyman Çelebi'ye satışlarının hükmüdür(H. Recep 1070/ M. Nisan 1660).
[s.106/357] Arab Mahallesi'nden Şaban Hisar önünde bulunan evini İbrahim
adlı kişiye satışının hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.106/358] Nasara Mahallesi'nden İsayı adlı gayrimüslim bir miktar arsasını
önce hibe edip sonra sattığı Serkiz adlı gayrimüslimine müdahale etmesinin
engellendiği hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.106/359] Kâsım Paşa vakfının Mütevellisi Hacı Ahmed Kasım Paşa
Mahallesi'nden olup vefat eden Rahime Hanım'ın vasiyeti üzerine Rahime Hanım'ın
aynı mahallede bulunan evini Süleyman'a satış hükmüdür(H.Recep 1072/ M. Mart
1662).
[s.107/360] Ardıç Mahallesi'nden olup vefat eden Kirkor adlı
gayrimüsliminin küçük oğlu ve küçük kızları için eşi Anna Hanım'ın nafaka
talebinde bulunması üzerine mahkeme tarafından nafaka takdir olunduğu
hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
94
[s.107/361] Zaviye Mahallesi'nden Anton adlı gayrimüslim aynı mahallede
bulunan evinin yarı hissesini iki sene önce Abraham adlı gayrimüslimine sattığına
dair eline verilen hüccettir(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.107/362] Hisarönü Mahallesi'nden Sara adlı gayrimüslim aynı mahallede
bulunan evini Sefer adlı gayrimüslimine satış hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart
1662).
[s.107/363] Çavuşbaşı Mahallesi'nden Mustafa vefat eden Süleyman'ın küçük
kızı için nafaka talebinde bulunması üzerine mahkeme tarafından nafaka tayin
hükümüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.107/364] Tac Ahmed Mahallesi'nden Emine Hanım kızı Ümmiye bir
miktar eşya hibe ettiğine dair hükümdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.108/365] Anadolu vilayetinin orta kolunda bulunan kadılara ve yeniçeri
serdarlarına Padişah'ın bahar ayında çıkacağı sefer hakkında gönderilen buyruldu
dur(H. Cemaziyelahir 1072/ M. Ocak 1662).
[s.109/366] Karahisâr-ı Sâhib şehrinin mutasarrıfı olan Ahmed Paşa'nın
Kütahya Müteselliminin halka zulm yaptığını İstanbul'a bildirmesi üzerine Kütahya
kadısına ve mütesellimine gönderilen fermandır(H. Cemaziyelahir 1072/ M. Şubat
1662).
[s.109/367] Karahisâr-ı Sahîbde bulunan Çerçi Turğud vakfına mütevellisi
Hacı Dede'nin beratının yıpranması üzerine yeniden verilen berattır(H. Zilkade 1071/
M. Temmuz 1661).
[s.109/368] Karahisâr-ı Sâhib Şehrinin Voyvodalığını Piyade Beyi tarafından
Mustafa Ağa'ya verilip kendisine itaat edilmesine dair gönderilen buyruldudur(H.
Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.109/369]Belgenin orjinalinde olan hasar nedeniyle belge tam olarak
okunamadığı için özeti bulunmamaktadır.
[s.110/370] Hacı Yahya Mahallesi'nden Mahmut Uruz Köyü sınırında
bulunan ve Mürsel oğlu değirmeni demekle bilinen değirmendeki hissesini Ramazan
ve Ahmet'e satış hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
95
[s.110/371] Gebeceler Köyü'nden Mahbola Hanım Uruz Köyü sınırında
bulunan ve Mürsel değirmeni demekle bilinen değirmendeki hissesini Ramazan ve
Ahmed'e satış hükmüdür(H. Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.110/372] Karahisâr-ı Sâhibde bulunan Ermeni halkı ve Papazları yine
Karahisâr-ı Sâhib de bulunan Toros kilisesi adlı kiliselerinin harap olmasını
bildirmeleri üzerine kilisenin tamiri hakkında Karahisâr-ı Sâhib Kadısına ve Kütahya
Mütesellimine gönderilen fermandır(H. Zilkade 1071/ M. Haziran 1661).
[s.111/373] Yeniçeri, Acemioğlanları Topçu ve Cebeci taifesinden olup
varisleri olmadan vefat edenlerin mal varlıklarını Yeniçeri Çavuşlarından Hamza
Çavuş'a teslim edilmesi hususunda Anadolu Vilayetinin orta kolunda bulunan
Kâdîlara ve Yeniçeri Serdarlarına gönderilen buyruldudur(H. Recep 1072/ M. Mart
1662).
[s.111/374] Kırhisar nahiyesinin Karahacı Köyü'nden Ahmet memur olduğu
Erdel seferine gelmesinden dolayı timarının elinden alınıp üç bin akçe timara sahip
olan Ömer'e tevcih edildiği fermnadır(H. Cemaziyelevvel 1072/ M. Ocak 1662).
[s.111/375] Karahisâr-ı Sâhib Köylerinden olan Çorak Köyü, Kazlıgöl Köyü
ve çevresinin Havass-ı Hümâyûn köylerinden olması dolayısıyla Beğlerbeği
adamları, Sancakbeği Subaşıları ve ehl-i örf taifesinin bu köylere müdahale
etmemeleri için Karahisâr-ı Sâhib de bulunan Kadılara gönderilen fermandır(H.
Recep 1072/ M. Mart 1662).
[s.112/376] Karahisâr-ı Sâhib'e bağlı Çorak mukataasına Hacı Mehmed
Bey'in vekil tayin edildiğine dair arz(H. Recep 1072/ M. Şubat 1662).
[s.112/377] Memur olduğu Erdel seferine gelmeyip Temeşvardan firar eden
Ahmed'in Kırhisar nahiyesinde Karahacı Köyünde bulunan timarının elinden alınıp
üç bin akçe timara sahip olan Ömer'e verildiğine dair fermandır(H. Şevval 1071/ M.
Haziran 1661).
[s.112/378] Karahisâr-ı Sâhib voyvodalığına Piyade beyi tarafından Deper
Köyünde olan Abdi Bey, Kara Ahmed ve Derviş'e ortak olarak verilip kendilerine
itaat edilmesine dair gönderilen buyruldudur(H. Cemaziyelahir 1072/ M. Ocak
1662).
96
[s.112/379] Karahisâr-ı Sâhib Sancağında bulunan Kızılcaolıcak ve
çevresinin mukâtâʻasına emin tayin edildiğini bildiren berattır(H. Cemaziyelahir
1077/ M. Ocak 1666).
[s.113/…] Konak verilen mahalleleri göstermektedir(Tarih
bulunmamaktadır).
[s.114/…] At verilen mahalleleri göstermektedir(H. Cemaziyelevvel …/ M.
…) (Tarih bulunmamaktadır).
[s.115/380] Karacaviran Köyü ahalilerinin Sarık Köyü ahalilerinin istedikleri
hüccetti üç gün içinde getirmemeleri halinde eşlerinden boşanmaları üzerine yemin
edip getirmedikleri hükümdür(Tarih bulunmamaktadır).
[s.115/381] Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi'nden Süleyman ve kız kardeşi Rabia'ya
ya annelerinden kalan bir miktar parayı amcaları Mehmet'ten teslim aldıklarına dair
hükümdür(Tarih bulunmamaktadır).
[s.115/382] Ali ve Cafer adlı kişilerin Arab Mahallesi'nden Sefer'in Şâh
Ali'ye borcu olduğuna dair kefil oldukları hükümdür(Tarih bulunmamaktadır).
[s.116/383] Evâhir-i Zilhicce 1070 tarihli narh defteri kaydıdır(H. Zilhicce
1070 / M. Eylül 1660).
[s.116/384] Narh defteri kaydıdır.(H. Zilkade 1071/ M. Temmuz 1661).
[s.116/385] 23 Rebiu'l-evvel 1072 tarihli narh defteri kaydıdır(H. Rebiülevvel
1072/ M. Kasım 1661).
[s.116/386] 8 Cumadeyn 1072 tarihli narh defteri kaydıdır(H. Cumadeyn
1072/ M. Ocak 1662).
[s.116/387] 4 Recep 1072 tarihli narh defteri (H. Recep 1072 / M. Şubat
1662).
[s.117/388] Şeyh Recep Efendi Şeyh İbrahim Eyyüp Efendi'yi İmaret
Cami'inde ve Otbazarında Cami'inde bulunan görevleri için kaimmakam tayin ettiği
hükümdür(H. Zilhicce 1103/ M. Eylül 1692).
97
✓ Cahil bir adamla marifetsiz bir kadının evlenmeleri hususunda verilen
bir fetvadır.
98
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞERʻİYYE SİCİLİNİN
TRANSKRİPSİYONU
[s.1/1] Bi-ismihî Sübhânallahû Neselehû(?) ihsânehû
Elhamdülillâhillezî ceʻale'l-ahkâmi'ş-şerʻiyyete li-nizâmi'l-âlemi medâren ve
enzele tıbyânen li-küllî şeyʼin li-ibâdihî ve gaddera lehû mikdâren ve's-sâlatu alâ min
bi-yedihî ve sikati'l-acâzi ve alâ âlihî ve ashâbihî el-meʼmûrine beyân-ı hükmihi'l-
vücûbi ve'l-cevâzi ve baʻde hezihî evrâk-ı dûnet li-tahrîr-i-kazâi'ş-şerʻiyyâti ve esfâri
celedet bi-tescîli'l-ahkâmi'l-merʻiyyâti ınde fasli'n-nizâʻi ve gatʻi'l-husûmât ve hîne
gatʻil-cidâl ve'l-muʻârizâti fî-zamâni ahveci ibâdullâhi Ahmed eş-şehîr bi-müftî zâde
el-Göynikî amilehû'l-llahu Teâlâ bi'l-lutfi ve'l-keremi ve'l-cûdi ve illa lâʼi ve'n-
niʻami'l-mübbetela yevmeʼizin bi-kazâ-i Karahisâr-ı Sâhib sânahallû teâlâ ani'l-
küdürâti ve'l-mesâʼib allâhümme veffiknâ bi'l-hayr ilâ ahseni't-tarîk bi-hurmeti men-
nezera ve beşşera an-hüccetihî yevmî yeşhedu fîhi aʻzâʼil-beşer Hurrire fi'l-yevmi'l-
aâhad ve hüve'l-izzetü min-şehr-i Zilhicceti'ş-şerîfe li-seneti sebʻîn ve elf
Zilhicceti'ş-şerîfe li-seneti sebʻîn ve elf
[s.1/2] Allahü'l-hâdî aleyhi iʻtimâdî
Yevmü'l-isneyn(?) eʼimme-i Hanefiyyeden cevâb ne vechledir ki
Alayda Debbâğ Ustaları ile Haddâd hırfetinin kangısı mukaddem yürümek
lâzımdır beyân buyrulub meʼhûz olalar.
El-cevâb Allahû aʻlem
Zâhirde Haddâd mukaddem görünür lâkin Debbâğlara dahî nâsın şiddet-i
ihtiyâcına nazar olunursa anlar mukaddem olmak görünür tahkîkine vâsıl olmak
murâd ise Âsitâne tarafına mürâcaʻat itsünler.
Ketebehü'l-fakîr Ebü'l-uyûn Abdurrahmân ufiye-anhu
[s.1/3] Bu sûretde otuz kırk seneden beri ikisi berâber yürüyüp lâkin sağ
tarafından Debbâğ Ustalar yürüyegelüp sol tarafdan Haddâd ustaları yürüyügelseler
hâlâ âna muhâlif biz sağda yürürüz diyü Haddâdlar taʻarruza kâdir olurlar mı?
99
El-Cevâb olmazlar el-kadîm be-terki alâ-kademehû
Ketebehü'l-fakîr Ebü'l-uyûn
[s.1/4] Karye-i Çıkrık ve Karye-i Anbanas ahâlîsi umûmen meclis-i şerʻa
Altıgöz Köprüsü raʻiyyetinden Abdülgaffârı ihzâr ve takrîr-i kelâm idüp mezbûr ve
sâʼir Akkoyunlu cemâʻati zikr olunan köprüyü taʻmîr ve termîm mukâbelesinde
muʻâf ve müsellem olub taʻmîri üzerlerine lâzım iken on yedi senedir katʻâ taʻmîre
mübâşeret itmeyüb kaldırımları harâb olmuşdur suʼâl olunsun didikde ğıbbe's-suʼâl
vech-i muharrer üzere olduğun iʻtirâf ve bu sene bin altı yüz akçe alup gelmeğin
kezâlik iʻtirâf itdikden sonra zikr olunan karye ahâlîsi mezbûrdan kefîl taleb
eylediklerinde el-Hâc Yahya Mahallesi sükkânından el-Hâc Ahmed bin el-Hâc
Mustafâ mezbûr Abdülgaffâr'ın nefsine dahî mutâlebede ihzârına emr ve kabûlü hâvî
kefaletle nasp olunmağın kayd-ı sicil olundu hurrire fî-min Cemâziye'l-âhir sene
1072.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan … Bayrâm Bey el-Cündî Mehmed Efendi el-
Kâtib
Hızır Bey el-Emîn
[s.2/5] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem fevt olan el-Hâc Ebûbekir nâm kimesnenin
sulbiyye kızı olup müteveffiye olan Emîne nâm hâtûnla sadrî oğlu Ahmed ve
sadriyye kızı Sâliha nâm sağîrlerle babaları ve velîleri olan Şaʻbân bin Piyâle nâm
kimesne meclis-i şer‘-i müteveffâ-i mezbûr el-Hâc Ebûbekir'in diğer kızı Sâ’ime nâm
hâtûnla zevci ve vekîl-i şer‘îsi Osmân Beşe ibni Mehmed nâm râcili ihzâr ve
mahzarında velâyeti takrîr-i daʻvâ idüp müteveffâ-yı merkûm el-Hâc Ebûbekir fevt
oldukda oğulları İsmâil ve Ramazân ve Osmân nâm kimesneleri ve sulbiyye kızları
merkûme Sâ’ime ile müteveffiye-i mezbûre Emîne'yi terk idüp mahalle-i mezbûrede
vâki‘ beyne'l-ahâlî ve'l-cîrân ma‘lûmetü'l-hudûd menzili dört sehim olup ve üç
sehimi mezbûr İsmâil ve Ramazân ve Osmân'a isâbet idüp ve bir sehimi mezbûre
Sâʼime ile müteveffiye-i merkûme Emîne'ye isâbet itmişken zikr olunan bir sehimi
mezbûr Osmân Beşe teğâllüben zabt idüp nısfını sağîrân-ı mezbûrân için taleb
100
eylediğinde virmekde teʻallül ider suʼâl olunsun didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Osmân
Beşe vech-i meşrûh üzere olduğunu ikrâr ve iʻtirâf idüp hâlâ mezbûr Osmân Beşe'nin
zapt eylediği menzil-i mezkûrun kıble tarafında olan hisseyi sağîrân-ı mezbûrâna
teslîme tembîh birle mâ-hüve'l-vâkiʻ kayd-şod hurrire fî-Evâʼil-i Zilhicceti'ş-şerîfe li-
sene sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Emirşah Bey bin
İbrâhîm
Nuh Bâlî Bin
Ömer Bey
Ahmed Efendi
bin İbrâhîm
Efendi
Osmân bin el-Hâc
Ebûbekir
Hızır Bey
el-Emîn
[s.2/6] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Hayrânbaba nâm karye sükkânından
el-Hâc Oruç bin Baldan nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîfde işbu râfiʻü'l-kitâb Hızır
bin Ahmed nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp mezbûr Hızır'ın
sulbiyye kızı Emîne nâm bikri oğlu Mustafâ'ya namzed idüp beynimizde adedi ve
cinsi maʻlûm baʻzı emtiʻa-i mütenevviʻa irsâl eylemişdim hâlâ mezbûre Emîne'yi
almakdan fâriğ olup ve irsâl eyledüğümüz emtiʻa’i dahî hesâblaşup min-baʻd benim
ânda ve ânın bende bir nesnesi kalmadı baʻde'l-yevm mezbûre Emîne'yi her kime
dilerse virsün didikde mukırr-ı mezbûru ikrâr-ı meşrûhunda merkûm Hızır dahî bi'l-
muvâcehe tasdîk ve tahkîk idicek mâ-hüve'l-vâkiʻ kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-
mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Kademeri bin
Süleymân
Eyyûb bin Dâvud Âşir bin Hızır Şaʻbân bin Süleymân
[s.2/7] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Kaplan nâm karyesi sükkânından Pîr
Sultân bin Seydî nâm kimesne meclis-i şerʻa gelüp takrîr-i kelâm idüp zevcem
İsmihân binti Mustafâ nâm hâtûn ile bir husûs içün çekişdiğümüzden benden boş ol
demişdim mezbûreye talak rücʻu vâkiʻ olmağla mezbûre İsmihân'a yine zevcem
olmak üzere beyne'l-Müslimîn mürâcaʻat eyledim didikde mezbûr Pîr Sultân'ın vech-
101
i meşrûh üzre zevcesi merkûme İsmihân'a mürâcaʻatı alâ-kavlü yerâ hüküm birle
kayd- şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Efendi
bin Şaʻbân
Yûnus Efendi
el-Vâʼiz
Şaʻbân Efendi
El-İmâm
El-Hâc Mirza
El-İmâm
Yûsuf Ali bin
İbrâhîm
[s.2/8] Muhallefât-ı el-Merhûm el-Hâc Mehmed bin Mûsâ mâte ve tereke
binten Âʼişe ve ehan el-Hâc Îsâ ve zevceteyn Servinaz ve Hûri ve el-Verâseti'l-
munhasiraten fîhinne hurrire fî-Evâʼil-i Muharremi'l-harâm sene ihdâ ve sebʻîn ve
elf.
Kazgan
Kıymet
500
Tencere
ma‘a kapak
Kıymet
50
Tencere
Kıymet
50
Tas
Kıymet
50
Sahan
Kıymet
50
Kilim
3
300
Yorgan
ma‘a
müsta‘mel
döşek yüzü
Kıymet
100
Yeşil…
Kıymet
500
Karasığır
İneği
Kıymet
400
Zimmetinde
olan akçesi
Meblağ
3250
Nakd Akçe
Meblağ
1130
Bazı
Hırdâvât
Meblağ
300
Yekûn
6680
[s.3/9] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i hamiyet-i ani'l-fiten(?) ve'l-mesâ’ib
sükkânından Ali Beğ bin Abdullâh nâm kimesne tarafından bey‘-i âti'z-zikre vekîl
olup nehcü's-sübût şer‘an vekâleti sâbite olan Abdullâh Halîfe bin nâm kimesne
meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb Hamza bin Süleymân nâm
kimesne mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp müvekkilimin medîne-i
mezbûrda vâkiʻ Debbâğlar Hamamı kurbünde vâkiʻ bir tarafdan el-Hâc Sefer nâm
102
kimesne mülküne ve bir tarafdan el-Hâc Ebûbekir nâm kimesne mülkü ve bir
tarafdan diğer el-Hâc Sefer mülküne taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mâhdud el-Hâc
İsmâil debbâghânesi dimekle ma‘rûf debbâghânede olan rub‘ hissesini ki iki seleyi
müştemildir mezbûr Hamza'ya dört bin beş yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bey‘
idüp kabz-ı semen-i ma‘dûd ve teslîm-i mebi‘-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm
sâlifü'z-zikr debbâghânede rub‘ hakkı merkûm Hamza'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-
mâ-yeşâ ve yuhtâr tasarruf eylesün didikde vekîl-i mezbûru kelimât-ı meşrûhasında
el-mukkırru lehü'l-merkûm Hamza vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek mâ-vakaʻa
kayd-şod hurrire fî-Evâsıt-ı Zilhiccetiʼş-şerîfe li-sene sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mahmûd
Efendi el-Hatîb
Sefer Bey el-
Muhtesib
Satılmış Halîfe
bin an-karye-i
Aksaz
Ahmed bin
Mustafâ
Mahmûd bin
Ebîtâlib
[s.3/10] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Kayırviran nâm karye sükkânından
Abdurrahmân bin Sinân nâm kimesne meclis-i şerʻa gelüp takrîr-i kelâm idüp işbu
sene sebʻîn ve elf Zilhiccesi'nin on altıncı günü sulbî oğlu Mahmûd nâm kimesne
karye-i mezbûrenin harman yerinde dururken bi-emrillahi teʻâlâ yıldırım vurup fevt
olmuşdur cânib-i şerʻden üzerine varılup keşf ve tahrîr olunması matlûbumdur
didikde savb-ı şerʻden Mevlânâ Kâsım Efendi'ye irsâl olunup mevlânâ-yı mezbûr
bi'l-fiʻl Liva-i Karahisâr Sâhib mütesellimi olan Fâhrü'l-akrân Ahmed Ağa tarafından
mübâşir olan Ali Ağa ve zeyl-i kitâbda mestûr olan Müslümanlar ile karye-i
mezbûrenin harman yerinde merkûm Mahmûd'un meyyiti üzerine varılup nazar
eylediklerinde fi'l-vâkiʻ başından yıldırım urup sakalı ve omuzları ve koltuğu
muhterik olup ol darbdan fevt olduğunu muʻâyene müşâhede eylediklerinden sonra
merkûm Abdurrahmân karye-i mezbûr ahâlîsinden ve sâʼir bir fertden oğlum mezbûr
Mahmûd'un dem ve diyetine müteʻallik vechen-mine'l-vücûh ve sebeben mine'l-
esbâb daʻvâ ve nizâʻım yokdur didiğine Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr
ve baʻdehû meclis-i şer‘a gelüp alâ-vukûʻa haber virdiğine mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb
ketb olundu. Hurrire fî-evâsıt-ı Zilhicceti'ş-şerîfe li-sene sebʻîn ve elf.
103
Şuhûdü'l-hâl
Süleymân Ağa
bin Hürrem an-
Kunduzlu
Allahverdi Bey
bin Ali an-Karye-
i Dinar
Hasan bin Dede
an Karye-i Tekye
Ali bin Mehmed
an Karye-i Eyret
Abdülfettâh bin
Şaʻbân an-Karye-
i Eşen
Selim bin Caʻfer
an Karye-i Tekye
Mustafâ bin
Mehmed an-
Vilâyet-i âhar
Hüseyin bin Hâcı
an-Karye-i Hisar
Ve ğayruhum
mine'l-hâzırîn
[s.3/11] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Karamanlı Mahallesi
sükkânından el-Hâc Mehmed Bey bin el-Hâc Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘a
Âʼişe binti Hüdâverdi nâm hâtûnu ihzâr ve mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i
kelâm idüp târîh-i kitâbdan yirmi sene mukaddem Kâsımpaşa Mahallesi'nde vâkî‘
beyne'l-ahâlî ve'l-cîrân ma‘lûmetü'l-hudûd menzilimi el-Hâc Mustafâ nâm kimesneye
bey‘ eylemişdim ol dahî Arslan Beşe nâm râcile bey‘ idüp lâkin mezbûre Âʼişe
menzil-i mezbûr benim babam mülkü idi sen fuzûlî bey‘ eylediñ diyü ve babamın
sâ’ir muhallefâtın dahî kabz eylediñ didikden mâ‘adâ karındaşım Mehmed nâm
kimesne fevt olup muhallefâtın sen kabz eylediñ deyü bundan akdem benden
da‘vâdan inkâr birle üç yüz nakd akçe ve bir molla sarık ve bir muskalı boğâsî ve bir
beyaz seccâde ve üç sahan ve bir leğene sulh olup bedel-i sulh olan eşyâları ahz ve
kabz idüp zikr olunan menzil ve sâ’ir muhallefât da‘vâsına müte‘allik cemî‘-i
de‘âvîden zimmetimi ibrâ-i âmm ile ibrâ eylemişken hâlâ menzil-i mezbûra zü'l-yet
olan kimesneye babam menzilidir deyü taʻarruz ider suʼâl olunup men‘ ve def‘
olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûre Â’işe cevâbında ben merkûm
el-Hâc Mehmed Bey'den karındaşım muhallefâtın taleb idüp mârru'z-zikr eşyaları ol
husûs içün alup sulh oldum menzil-i mezbûr ve babamın sâ’ir muhallafâtı içün sulh
olup zimmetini ibrâʼ eylemedim deyü münkir olucak mezkûr el-Hâc Mehmed
Bey'den sıdk-ı makâline beyyine taleb olundukda mine'l-udûl el-Hâc Ali Bey bin
Ferhad ve Abdî Bey ibni Mustafâ nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a
hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘ mezbûre Âʼişe merkûm el-Hâc Mehmed
Bey'den menzil-i mezkûr babam mülküdür fuzûlî bey‘ eylediñ deyü ve sâ’ir
muhallefâtın kabz eyledin ve karındaşım Mehmed nâm kimesne fevt olup ânın dahî
104
muhallefâtın kabz eylediñ deyü mezkûr el-Hâc Mehmed Bey'den da‘vâ ve an-inkâr
ve üç yüz nakd akçe ve bir molla sarık ve bir muskalı boğası ve bir beyaz seccâde ve
üç sahan ve bir leğene sulh olup bedel-i sulh olan eşyâ-i mezkûreyi ahz ve kabz idüp
menzil-i mezkûr ve babası ve karındaşı muhallafâtına müte‘allik cemî‘-i de‘âvî ve
husûmatdan ve müttehem ibrâ-i âm ile ibrâ ve ıskât-ı tâm ile ıskât eyledi biz bu
husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde
ba‘de ri‘âyet-i şerâyiti'l-kabûl şehâdetleri hîn-i kabûlde vâkı‘a olucak kayd-şod
hurrire fî selh-i Zilhicce li-sene sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan Bey
bin
Mahmûd
Çelebi
Aslan Beşe
el-Emîn
El-Hâc
Hüseyin bin
Abdullâh
Safayi(?)
bin
Hızır Bey
el-Emîn
Ahmed bin
Mustafâ
Ve
ğayruhum
mine'l-
hâzırîn
Yevmü'l-isneyn ğurre-i Muharremi'l-harâm şuhûr-ı sene ihdâ ve sebʻîn ve elf
hâzihî senetün cedîdetün nesʼelüke el-ısmetü mine'ş-şeytâni'r-Rahîm.
[s.4/12] Medîne-i Karahisâr Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem fevt olan el-Hâc Mehmed bin Mûsâ nâm
kimesnenin sulbiyye-i sağîre kızı Âʼişe'nin ahvâlini hıfz ve babam müteffâ-yı
mezbûrdan irs-i şerʻle intikâl iden emvâlini zabt içün bir vasî lâzım ve mühim
olmağın işbu vâkiʻü'l-vesîka emmisi el-Hâc Îsâ bin Mûsâ nâm kimesne dahî vasî
nasb olunup mezbûr el-Hâc Îsâ dahî vesâyet-i mezbûreyi kabûl ve hizmet-i lazımesin
edâ-i müteʻahhid olucak mâ vakaʻa kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i Muharremi'l-harâm li-
sene ihdâ ve sittîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Ahmed Efendi el-
Vâʼiz
Abdülkaffar
Mehmed Efendi
Caʻfer bin Hızır bin İlyâs Ve ğayruhun
105
[s.4/13] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem fevt olan el-Hâc Mehmed bin Mûsâ nâm
kimesnenin zevce-i metrûkeleri Hûriye binti Mustafâ ve Servinâz binti Murâd nâm
hâtûnlar meclis-i şer‘-i şerîfde müteveffâ-yı mezbûrun sulbiyye-i sağîre kızı
Âʼişe'nin kıbel-i şerʻden mansûb vasîsi olan el-Hâc Îsâ bin Mûsâ nâm kimesneyi
ihzâr ve mahzarında her biri takrîr-i daʻvâ idüp müteveffâ-yı mezbûr hâl-i hayâtında
mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı Abdulğaffar nâm kimesne mülküne ve bir tarafı
Hızır Derviş nâm kimesne mülküne ve bir tarafı Kara Bayrâm nâm kimesne mülküne
ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mâhdud iki tahtânî beyt ve iki fevkanî beyt ve hanaya
ve bir mikdâr havluya müştemil olan mülk menzilinin kıble tarafında olan bir fevkanî
beyt ve tahtânî ve hanayın nısfını Servinâz Hâtun'un zimmetinde olan mihr-i
mü’eccel içün ve şimâl tarafında vâki‘ bir tahtânî ve bir fevkanî beyt ve hanayın
nısfını Huriye nâm hâtûnun zimmetinde olan mihr-i mü’eccel içün virdüm diyü
deynine takas eyleyüb vech-i meşrûh üzre bize teslîm eylemişken vasî mezbûr
tasarrufumuza mâniʻ olur suʼâl olunsun didiklerinde ğıbbe's-suʼâl vasî-i mezbûr
vech-i meşrûh üzere olduğuna münkir olucak mezbûrlardan takrîrine muvâfık
beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Abdulğaffar bin Mehmed Efendi ve Hızır bin
Murâd nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde hâzırân olup fi'l-vâkiʻ mahdûd-ı mezkûr
menzilin kıble tarafında olan fevkanî ve tahtânî ve hanayın nısfını merkûm
Servinâz'ın mihr-i mü’eccel içün ve şimâl tarafında olan fevkânî ve tahtânî menzili
ve hanayın nısfını merkûm Huriye'nin mihr-i mü’ecceli içün virüp deynine takas
eyledi biz bu husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye
eylediklerinde baʻde't-taʻdîl ve't-tezkiye şehâdetleri makbûle olucak mâ-vakaʻa kayd-
şod hurrire fî-evâʼil-i Muharremi'l-harâm sene ihdâ sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Ahmed Efendi el-Vâʼiz an-
Kazâ-i Şuhud
Ahmed bin Mustafâ Hızır bin İlyâs
[s.4/14] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kasım Paşa Mahallesi
sâkinelerinden Kerime binti Mehmed nâm hâtûn meclis-i şer‘-i şerîfe li-ümmi
karındaşı İsmâil bin Süleymân nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında üzerine takrîr-i
106
daʻvâ idup mahalle-i mezbûrede vâkiʻ lede'l-ahâlî vel-cîrân maʻlûmetü'l-hudûd
menzil babam merkûm Mehmed'in mülkü olup ba‘de-vefâtihî. baña intikâl itmişken
mezbûr İsmâil menzil-i mezbûru zabt ider suʼâl olunup ihkâk-ı hak olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr İsmâil cevâbında fi'l-vâkiʻ münâza‘un-fîh
olan menzil-i merkûme Kerime'nin babası mülkü olup ba‘de-vefâtihî anamız Â’işe
nâm hâtûnun mihr-i mü’ecceli mukâbelesinde virülüp mezkûre Âʼişe'nin dahî baña
hîbe ve temlîk. ve teslîm ve ben dahî ittihâb ve kabz ve tesellüm eyledim mülk-i
mevhûbumdur diyücek müdde‘îyye-i mezbûre Kerime'ye istintâk olundukda vech-i
meşrûh üzere olduğuna münkire olıcak merkûm İsmâil'den takrîrine muvâfık beyyine
taleb olundukda mine'l-udûl Sefer bin Veli ve Selim bin Eymir nâm kimesneler li-
ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâkî‘ münâzaʻun-fîh olan
menzil-i mezkûr merkûm Mehmed'in zevcesi ve merkûmân Kerime ve İsmâil'in
vâlideleri olan Â’işe nâm hâtûnuna mihr-i mü’ecceli mukabelesinde virilüp ba‘dehû.
mezbûr İsmâil'e hîbe ve temlîk ve teslîm mezbûr İsmâil dahî ittihâb ve kabz ve
tesellüm eyledi biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i
şerʻiyye eylediklerinde ba‘de-ri‘âyetihî şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri makbûle olmağın
mâ-hüve'l-vâkî‘ bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd Beşe bin
Durmuş
Mehmed bin el-Hâc
İvaz el-Müʼezzin
Ahmed bin Mustafâ Hüseyin bin Hâcı
[s.4/15] Çavuşlar Mahallesi'nde sâkin Mehmed bin Abdullâh Ermeniden
Müslimân olmakla Harâccı Hüseyin Ağa ile murâfa‘a oldukda müdâhaleden men‘
olundu hurrire fî-evâsıt-ı Saferi'l-hayr li-sene ihdâ sebʻîn ve elf
[s.5/16] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kara-kâtib Mahallesi
sâkinelerinden Râbiʻa binti Hâcı nâm hâtûn tarafından daʻvâ-yı âti'l-beyâna vekîl
olup bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻan vekâleti sâbite olan zevci İbrâhîm bin Halîl nâm
kimesne mahfil-i kazâya Durak bin Bâlî nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i
daʻvâ idup müvekkilemin babası merkûm Hacı fevt oldukda mezbûr Durak bir çift
107
öküzün ve sekiz ineğin ve dört palasın ve bir kaliçe üç kilim ve bir kazgan ve bir
atını ve sâʼir tecemmülât-ı hânesin ahz ve kabz eylemiş su’âl olunup alıverilmesi
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Durak bi'l-külliye münkiren cevâb viricek
vekîl-i merkûm İbrâhîm'den takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda ityân-ı
beyyineden âciz olmağın mezbûr Durak'a merkûm İbrâhîm'in müvekkilesi mezbûre
Râbiʻa'nın babası merhûm Hacı'nın zikr-i sebk iden eşyâlarını ahz ve kabz
eyledüğüne yemîn teklîf olundukda ol dahî alâ vıfki's-suʼâl halfe billâhi teʻâlâ
etmeğin kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i Muharremi'l-harâm sene sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mustafâ Ağa
Felezade
Elvan Ağa an-
Çölâbât
Safer Bey el-
Emîn
Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin
Hacı
Ve ğayruhun
[s.5/17] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Yahyâ Mahallesi
sükkânından Mustafâ bin el-Hâc Ramazân nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i
lâzimü't-tevkîrde işbu sâhibü'l-kitâb Osmân bin Himmet nâm kimesne mahzarında
ikrâr-ı sahîh şer‘î ve iʻtirâf-ı sarîh-i merʻî kılup silk-i mülkümde münselik olup
medîne-i mezbûre esvâkında Otpazarı sûkunda vâkiʻ bir tarafı Usta Ali menziline ve
bir tarafı Hüseyin Bey mülküne ve bir tarafı Feridunzâde mülküne ve taraf-ı âharı
tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir bâb Ağdacı dükkânımı içinde olan iki kazganı ve bir
başca(?) ve bir tahin tası ve sâ’ir âlât-ı lâzımesiyle merkûme Osmân'a yetmiş bir bin
nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ idüp kabz-ı semen-i
ma‘dûd ve teslîm-i mebi‘-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm mahdûd-ı mezkûr ağda
dükkânı tecemmülâtıyla merkûm Osmân'ın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ
mutasarrıf olsunlar didikde mukırr-ı mezbûr Mustafâ'nın vech-i muharer üzere cârî
olan ikrârını el-mukırru lehü'l-merkûm Osmân bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe
tahkîk idicek kayd-şod hurrire fî-Evâʼil-i Muharremi'l-harâm li-sene ihdâ ve sebʻîn
ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Ömer
bin Şaʻbân
Muslu bin Îsâ El-Hâc Mesut
bin Hamza
Muharrem
Çelebi bin
Hüseyin Beşe
bin Mehmed
Ahmed bin
İlyâs
108
Bey Çelebi Ömer
Osmân bin
Mehmed
Receb bin
Ömer Çelebi
Ali bin Hacı Nuh Bâlî bin
Ömer Bey
El-Hâc Ömer Bayrâm bin
Mehmed
[s.5/18] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Câmi‘-i Kebîr Mahallesi
sükkânından Haçator veled-i Frenk nâm zimmî meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-
tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb fahrü's-sâlikîn Şeyh Abdullâh mahzarında ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüp mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı Şah Acem nâm zimmiyye mülküne
ve bir tarafı Maʻden nâm kimesne mülküne ve bir tarafı Süleymân Halîfe mülküne ve
taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mâhdud olup iki tahtânî beyti ve ahurı ve bir mikdâr
havluyı eşcâr-ı müsmire ve ğayr-i müsmireyi müştemil olan mülk menzilimi mezbûr
şeyh Abdullâh'a on dört bin altı yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bâten bey‘ idüp
kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledim ba‘de'l-yevm menzil-i
mahdûd-ı mezkûr merkûm Şeyh Abdullâh'ın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve
yuhtâr mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûr vech-i meşrûh üzre cârî olan
ikrârında el-mukırru lehü'l-merkûm Şeyh Abdullâh'a bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-
müşâfehe tahkîk idicek kayd-şod hurrire fî-evâhir-i Zilhicceti'ş-şerîfe li-sene sebʻîn
ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Abdürrezzâk
bin el-Hâc İlyâs
El-Hâc Yûsuf bin el-
Hâc Bayrâm
El-Hâc Osmân bin
Şaʻbân Bey
Hüseyin bin el-Hâc
Osmân
İbrâhîm bin
Abdünnebî Dede
Mustafâ bin Yûsuf El-Hâc Budak bin Ali El-Hâc Murâd Bin
[s.5/19] Ebnâ-i Sebîlden Veli Beşe ve Ali Beşe ve Receb ve Hasan Beşe ve
Mahmûd ve Nuh ve Îsâ nâm kimesneler ve Acem zimmîlerden Niyaz ve diğer Niyaz
ve Sefer nâm zimmîler meclis-i şer‘-i hatîrde bundan akdem kat‘-ı tarîk iderek ahz
olunan Himmet nâm Türkmân mahzarında her biri takrîr-i daʻvâ idüp biz Mahmiyye-
i İslambul'da gelürken Seyyidgâzi ile Hân-ı Cedîd ovasında Kulapa alanı nâm
mevziʻde mezbûr Himmet on nefer atlu ile önümüze gelüp kimimizi mecrûh idüp
109
cümle emvâl ve eşyâmızı ve nehb ve gâret eylediler su’âl olunup cevâbı tahrîr
olunması matlûbumuzdur didiklerinde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Himmet fi'l-vâki‘ on
nefer atlu idik başımız adı Çerkes nâm kimesne Türkmândır mezbûrların mevziʻ-i
mezbûrda önüne geçüp bizimle muhârebe eylediler biz ve dahî baʻzısı mecrûh idüp
cümle emvâl ve eşyâsını nehb ü gâret eyledük deyü bi't-tavʻ ve'r-rızâ ikrâr ve iʻtirâf
idicek mâ-hüve'l-vâkî‘ kayd-şod hurrire fî-evâsıt-ı Zilhiccetiʼş-şerîfe li-sene sebʻîn ve
elf.
Şuhûdü'l-hâl
Es-Seyyid
Nuri Çelebi
an-Kütahya
Mehmed
Çelebi bin
Nasûh Çelebi
Sefer Bey el-
Cündî
Yûsuf Bey bin
Abdullâh
Ahmed bin
Mustafâ
Ve ğayruhum
mine'l-huzzâr
[s.6/20] Barçınlı Kazâsı'na tâbi‘ Daydalu ve Ali-Beyce ve Akçapınar ve
Bayındırmeşhedi ve Mezraʻa-i Alcalar nâm karyelerinde dört bin beş yüz akçe
müşterek tîmâra mutasarrıf olan Ahmed Bey'in vekîli Abdî Bey ve Mehmed Ağa'nın
vekîli Yazıcı ve Halîl ve Veli nâm be-nevbet sipâhîlerin vekîli Şaʻbân Bey mahfel-i
kazâya zikr olunan karyelerde iki bin dört yüz doksan beş akçe hisseye mutasarrıf
olan Abdülbâkî Ağa'nın vekîl-i şer‘îsi Ömer Bey'in mahzarında her biri da‘vâ ve
takrîr-i kelâm idüp zikr olunan karyelerde bizim dahî hissemiz var iken üç senedir
zikr olunan karyelerin a‘şâr-ı şer‘iyyesini vekîl-i mezbûr Ömer Bey müstakil ahz ve
kabz idüp hissemizi vermez su’âl olunup yedlerimizde olan sûret-i berât-ı âlî-şân
mûcebince hisselerimiz alıverilmesi matlûbumuzdur didiklerinde ğıbbe's-su’âl vekîl-i
mezbûr Ömer Bey üç senedir vech-i muharerer üzere tîmâr-ı mezbûru müstakil zabt
eyledüğüne ikrâr ve iʻtirâf eyledikden sonra yedlerinde olan sûret-i berât-ı âlî-şâna
nazar olundukda merkûm Ahmed Bey'in berâtında zikr olunan karyelerden bin beş
yüz dört akçe ve Mehmed Ağa'nın berâtında bin akçe ve mezbûrân Halîl ve Veli'nin
be-nevbet tîmârları bin üç yüz akçe ve merkûm Abdülbâkî Ağa'nın berâtında iki bin
dört yüz doksan beş akçe ta‘yîn ve tahrîr olunduğu zâhir ve mütebeyyin olucak vech-
i meşrûh üzre herkes hissesini berâtı mûcibince kabz itmekle tenbîh birle kayd-şod
hurrire fî-evâʼil Muharremi'l-harâm li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
110
Şuhûdü'l-hâl
Hızır Bey el-Emîn Ahmed bin Mustafâ Mahmûd bin Ebîtâlib Hasan bin Hacı
[s.6/21] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kubbelü Mahallesi
sükkânından Frenk veled-i Murâd nâm zımmî meclis-i şer‘-i şerîfde işbu râfiʻü'l-
kitâb Mehmed bin Abdullâh nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı sahîh-i şerʻî ve iʻtirâf-ı
sarîh-i merʻî kılup mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Hüseyin Efendi menzline ve
bir tarafı Hüseyin nâm kimesne mülküne ve tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd olup
iki tahtânî beyt ve ahur ve biʼr-i mâʼı ve bir mikdâr havluyu ve eşcâr-ı müsmire ve
ğayr-i müsmireyi müştemil olan mülk menzilimi içinde olan çirkâb suyu ile merkûm
Mehmed'e dokuz bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻî ile bey‘
idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm
menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm Mehmed'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ
ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûru vech-i muharrer üzre cârî olan
ikrârında el-mukırru lehü'l-merkûm Mehmed vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek
kayd-şod hurrire fî-evâsıti'l-Muharremi'l-harâm li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
İbrâhîm
Halîfe
bin
Satılmış
Hacı bin
Durmuş
Hüseyin
bin
Budak
Osmân
bin
Hızır
Bâlî
Ahmed
bin
Mustafâ
El-Hâc
Mehmed
bin
Ahmed
bin
İmâm
Hamza
Çelebi
bin
İvaz
Mustafâ bin
Sinân
[s.6/22] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Yahyâ Mahallesi
sâkinelerinden fahrü'l-muhadderât İsmihan binti Ali Bey nâm hâtûn tarafından ikrâr-ı
âti'l-beyâna vekîl olup mezbûreyi maʻrifet-i şer‘le ârifân olan Mustafâ Çelebi bin
Nasûh Çelebi ve Mahmûd Bey bin Nasûh Çavuş şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite
olan mezbûrenin zevci fahrü'l-kudât Abdülfettâh Efendi ibni Ahmed Efendi meclis-i
şer‘-i şerîfde müvekkile-i mezbûrenin li-ebeveyn karındaşı Mehmed Bey mahzarında
bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp müvekkilem ve mezbûr Mehmed Bey'in
babaları olan merkûm Ali Bey fevt oldukda beş yüz guruş kıymetli bir menzil ve
111
Otpazarı Sûku'nda vâkiʻ beş yüz guruş kıymetlü bir kassâb dükkânı ve dört reʼs
kısrak ve bir camuz öküzü ve bir karasığır ineği ve öküzü ve iki kazganı ve iki bakır
tabası ve bir demür sini ve on sahan ve bir sofra ve bir el legeni ve bir mikdâr hurda
sahan ve iki tencere ve üç dört kilim ve kâliçe ve bir iki döşek ve yasdık karye-i
Göçer'de bir menzili ve bir mikdâr bal arusu ve bir ğulâm ve bir kısrağı yirmi beş
vukkiye afyon ve bir seccâde ve bir mikdâr arpa ve buğday ve saman sâʼir
beynlerinde adedi ve cinsi mâʻlûm eşyâsını merkûm Mehmed Bey kabz idüp
müvekkilem dahî hisse-i şerʻîsini taleb ider mukırr olup lâkin anamız Hayrunnisâ
nâm hâtûn fevt oldukda hemşîrem mezbûre İsmihân baʻzı eşyâsın kabz eyledi ve
babam hayâtında saña yüz elli top pembe bezi ve yüz elli guruş ben virüp ve yetmiş
beş guruşu dahî vâlidem virdi deyü benden daʻvâ saddedinde olup beynlerinde
münâzaʻât-ı kesîre vâkî‘ olmuşdu el-hâletü hâzihî muslihûn tavassut idüp
müvekkilemi sekiz bin nakd akçe ve otuz vukkiye afyon ve bir taba ve bir kazgan ve
mahalle-i İmâret'te maʻlûmetü'l-hudûd bir fevkânî oda ve ahur ve sofayı müştemil
menzile sulh eylediler müvekkilem dahî sulh-ı mezbûru kabûl ve bedel-i sulh olan
meblağ-ı mezkûr eşya-yı mezkûreyi alup kabûl ve kabz idüp baʻde'l-yevm babaları
ve anaları muhallefâtına müte‘allik daʻvâdan birbirlerinin zimmetlerini ve merkûm
Mehmed Bey'in dahî penbe bezi ve guruş da‘vâsından benim zimmetimi ibrâ’-i âmm
ile ibrâʼ ve ıskât-ı tâm ile ıskât eyledi min-baʻd [s.7] zikr olunan muhallafât husûsuna
ve benden merkûm Mehmed Bey taleb eylediği penbe bezi ve guruş da‘vâsına
müteʻallik daʻvâ sudûr zuhûr iderse lede'l-hükkâm makbûle ve mesmûʻa olmasın
didikde vekîl-i mezbûr kelimât-ı meşrûhasında merkûm Mehmed Bey dahî bi'l-
muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek kayd-şod fî-evâsıt-ı Muharremi'l-
harâm sene ihdâ sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Osmân
bin Ömer Bey
El-Hâc Mehmed
bin Veli
Abdî Bey bin
Mustafâ
Mûsâ Bey bin Îsâ Hüseyin bin Hâcı
Hasan Bey bin
Mahmûd Çelebi
Maʻden bin
Hüseyin
Mehmed bin
Ahmed
Hâcı bin İbrâhîm Mehmed Çelebi
bin Nasûh Çelebi
112
[s.7/23] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kasımpaşa Mahallesi
sükkânından Ahmed bin İbrâhîm nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîfde işbu râfiʻü'l-
kitâb Mustafâ bin nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve iʻtirâf-ı sarîh-i
merʻî kılup medîne-i mezbûrda İkilüleli Çeşmesi kurbünde vâkiʻ bir tarafı el-Hâc
İlyâs debbâğhânesine ve bir tarafı Tengrivermiş debbâğhânesine ve bir tarafı Kûçek
Çelebi mülküne ve taraf-ı âharı çirkâb suyuna müntehî el-Hâc Veli debbâghânesi
dimekle ma‘rûf ve debbâghâne olan iki selemi mezbûr Mustafâ'ya yedi bin iki yüz
nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ idüp kabz-ı
semen ve teslîm-i mebi‘ eyledim baʻde'l-yevm mârru'z-zikr iki sele merkûm
Mustafâ'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâʼ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde
mukırr-ı mezbûru ikrâr-ı meşrûhunda mezbûr Mustafâ dahî vicâhen ve şifâhen tasdîk
ve tahkîk idicek kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mehmed
bin Nasûh
Kâsım Bin el-Hâc
Süleymân
Mehmed bin
Mustafâ
İbrâhîm bin
Mehmed
Hasan bin Enbiye
Mehmed bin
Hüseyin
Mehmed bin
Ahmed
Kâsım bin İlyâs Ahmed bin
Mustafâ
Mahmûd bin
Ebîtâlib
Hüseyin bin Hâcı
[s.7/24] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Hisarönü Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem mürd olan Serkiz nâm zimmînin sağîr oğulları
Avaniz ve AbRahîme babaları müteveffâ-yı mezbûrdan intikâl iden emvâllerini zabt
ve ahvâllerini hıfz içün bir vasî lâzım ve mühim olmağın işbu râfiʻatü'l-kitâb sağîrân-
ı mezbûrân vâlideleri Anna veled-i Ferha nâm zimmiyye kıbel-i şer‘-i kavîmden vasî
nasb ve taʻyîn olunup mezbûre Anna dahî vesâyet-i mezbûreyi kabûl ve hizmet-i
lâzımesin edâya müte‘ahhid olmağın kayd-şod fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Muharrem
bin Ömer
Süleymân
bin İbrâhîm
Muharrem
bin Ali Bey
Receb bin
Ömer
Altun
Veled-i
Bâlî Veled-
i Sefer
Serkiz
Veled-i
113
Heci Avaniz
[s.7/25] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Hisarönü Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem mürd olan Serkiz nâm zimmînin eytâm-ı sığârının
kıbel-i şerʻ-i kâvîmden mansûb vasîsi ve mürd-i mezbûrun zevce-i metrûkesi olan
Anna veled-i Hatar nâm zimmî meclis-i şer‘-i şerîfde işbu sâhibü'l-kitâp Emîn veled-
i Yakop nâm zimmî mahzarında bi'l-vesâye ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp ve mürd-i
mezbûrun baʻzı kimesnelere müsbet deyni olup gayrî muhallefâtı olmamağla
mahalle-i mezbûrda vâkiʻ bir tarafı Ahmed nâm kimesne mülküne ve bir tarafı
Manuk nâm zımmî mülküne ve tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd olup iki tahtânî
beyti ve bir mikdâr havlıyı müştemil mülk menzilini zarûret-i deyni içün merkûm
Emîne dört bin nakd akçe ile Nasârâ Mahallesi'nde vâki‘ maʻlûmü'l-hudûd bir harâbe
menzile bey‘ eyleyüb kabz-ı semen ve teslîm-i mebi‘ eyledim baʻde'l-yevm menzil-i
mahdûd-ı mezkûr merkûm Emîn'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâʼ ve yuhtâr
mutasarrıf olsun didikde mukırra-i mezbûreyi vech-i muharrer üzre cârî olan
ikrârında el-mukırru lehü'l-merkûm Emîn bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe
tahkîk idicek kay-şüd fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Muharrem bin Ali
Bey
Süleymân bin
İbrâhîm
El-Hâc Mehmed
bin Yûsuf
Receb bin Ömer Muharrem bin
Ömer
Ahmed bin
Abdullâh
Altun Veled-i
Heci
Bâlî veled-i Sefer Serkiz veled-i
Avaniz
Serkiz veled-i
Altun
[s.7/26] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kasımpaşa Mahallesi
ahâlîsinden Mehmed Çelebi bin el-Hâc Hasan ve Yûsuf bin Abdullâh ve İsmâil
Halîfe ibni Veli ve el-Hâc Ahmed Halîfe ve Şaʻbân Efendi ve Ahmed bin Nûri ve
sâ’ir cemm-i ğafîr meclis-i şer‘-i şerîfde Sinân Halîfe Mahallesi'nde sâkin Ahmed bin
nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında her biri takrîr-i daʻvâ idüp kadîmü'l-eyyâmdan
bizim mahallemiz ve mahallemizde medfûn merhûm-ı mebrûr Şeyh Abdürrahîm
Çeşmesi'ne ve hamamına cârî olan suyun yolu mezbûr Ahmed'in evine uğramakla
114
çeşme peydâ idüp suyumuzu isrâf itmekle mahhallemize su cârî olmadan kalmışdır
su’âl olunup cevâbı tahrîr olunması matlûbumdur didiklerinde ğıbbe's-suʼâl mezbûr
Ahmed benim suyuñuzda alâkam yokdur çeşmeden dahî ferâgat verdim diyücek
mezbûr Ahmed'in ikrârı bi't-taleb kay-şüd fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Çelebi
eş-Şehîr
Yeşilzâde
Nuʻmân Halîfe
bin el-Hâc
Mustafâ
Mustafâ Bey bin
Mahmûd Bey
Âhar Mustafâ bin
Molla Ahmed
Ahmed bin
Mustafâ
[s.8/27] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kasımpaşa Mahallesi
ahâlîsinden Mehmed Çelebi bin el-Hâc Hasan ve Yûsuf bin Abdullâh ve İsmâil
Halîfe ibni Veli ve el-Hâc Ahmed Halîfe ve Tâczâde Mehmed Halîfe ve Şaʻbân
Efendi ve Ahmed bin Nûri ve sâ’irleri bi-cemʻihim meclis-i şer‘-i şerîfe Kâhil
Mahallesi sükkânından el-Hâc Mehmed bin el-Hâc Fazlullâh ve Mehmed Beşe ibni
Kâsım ve Ahmed bin el-Hâc Saʻdî nâm kimesneler mahzarında her biri da‘vâ ve
takrîr-i kelâm idüp kadîmü'l-eyyâmdan mahallemize ve mahallemizde medfûn
merhûm-ı mebrûr Şeyh Abdürrahîm Efendi çeşmesine ve hamamına cârî olan suyun
yolu mezbûrların menzillerine uğrayup vazʻ-ı kadîme muhâlif yerde çeşmeler ve
müsterâdeler peydâ etdiklerinden mâʻdâ suyumuzu bağçelerine istiʻmâl itmekle
mahallemize su cârî olmakdan kalmışdır mezbûrların menzillerine varılup nazar
olundukdan sonra menʻ olunması matlûbumuzdur didiklerinde bu fakirûnlar(?)
kitâbda mestûrü'l-esâmî olan Müslimânlar ile menzillerine varılup nazar olundukda
mezbûr el-Hâc Saʻdî oğlu Ahmed'in menzilinde vazʻ-ı kadîme muhâlif suyun
kurbünde müsterâde peydâ eyledi müşâhede olunup ve merkûm Mehmed Beşe dahî
menzil divarında olan su ahurınun ve yine bir delik delüp ve bir yerde dahî bir
kumluk ihdâs idüp nâ-pâk tutduğu müşâhede olunup ve merkûm el-Hâc Mehmed'in
dahî çeşmesi müşâhede olunup su ahurı peydâ idüp ve evinde bağçesi olduğu
müşâhede olunup mezbûr Ahmede zikr olunan müsterâdeyi kaldırmağa ve merkûm
Mehmed Beşe'ye suyu vazʻ-ı kadîmine iletmeğe deldüğü ahurı yine yapmağa ve
kumluğu kaldırmasına ve mezkûr el-Hâc Mehmed'e suyun vazʻ-ı kadîmine iletmeğe
115
tenbîh olunup mâ-vakaʻa kayd-şod hurrire fî-evâsıt-ı Muharremi'l-harâm sene ihdâ
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed
Çelebi eş-
şehîr
Yeşilzâde
Süleymân
Halîfe bin
el-Hâc
Mustafâ
Mustafâ
Bey bin
Mahmûd
Bey
Usta
Mustafâ
Molla
Ahmed
Ahmed bin
Mustafâ
El-Hâc
Mehmed
bin Nasûh
El-Hâc
Mustafâ bin
Şaʻbân
[s.8/28] Bi'l-fiʻl Karahisâr-ı Sâhib Kethüdâyeri olan Fâhrü'l-akrân Osmân
Ağa bin Ömer Bey mahfel-i kazâya hizmetkârı Mustafâ nâm kimesneyi ihzâr ve
mahzarında takrîr-i kelâm idüp mezbûr Mustafâ'ya otuz guruş virüp baña bir katır
alıver deyü Çola Kazâsı'na tâbi‘ Gâzî nâm karyeye gönderüp ve hem karye-i
mezbûre hizmetkârı Mustafâ nâm kimesnenin tîmârı olmağla öşrünü taʻşîr ile
vermişdim hâlâ meblağ-ı mezbûru zâyiʻ eylemiş su’âl olunup takrîri tahrîr olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mustafâ cevâbında fi'l-vâkî‘ mûmâ-ileyh
Osmân Ağa bir katır alıver deyü baña otuz guruş virüp ve hem karye-i mezbûrenin
öşrünü taʻşîr eyle deyu gönderüp ben dahî karye-i mezbûreye varduğumda işbu
hâzırûn-ı bi'l-meclis olan Yûsuf ve Hüsam ve Ali nâm kimesneler karye-i
mezbûreden bir âdem ile dahî beni misafiren almayup darb idüp ben dahî lâ-yüʻkal
olduğunda meblağ-ı mezbûr zâyiʻ olup deyü cevâb viricek mezbûrdan Yûsuf ve
Hüsam ve Ali istintâk olundukda bi'l-külliye münkiren cevâb virdüklerinde mûmâ-
ileyh Osmân Ağa talebiyle merkûm Mustafâ'ya meblağ-ı mezbûre hîle ve hudʻa ve
teʻaddî eyledüğüne yemîn teklîf olundukda ol dahî alâ-vıfku'l-mesʼûl halfe billâhi
teʻâlâ idicek kayd-şod fî-evâsıt-ı Muharremi'l-harâm fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Abdülfettâh
Efendi bin el-
Kâdı
Muslu Bey bin
Mehmed
Hasan Bey bin
Mahmûd Çelebi
El-Hâc Ali Bey
bin Murâd
Abdî Bey bin
Mustafâ
116
[s.8/29] Karahisâr-ı Sâhib'de Bi'l-fiʻl Kethüdâyeri olan el-Hâc Osmân Bey'in
hizmetkârı Mustafâ bin Mehmed nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfde Çola Kazâsı'na
tâbi‘ Gâzî nâm karyeden Hüsam bin Manav ve Yûsuf bin Lütfullâh ile ve Ali bin
Abdullâh nâm kimesneler ihzâr ve mahzarlarında takrîr-i daʻvâ idüp mezbûrların
karyeleri vekîli olduğu Mustafâ Bey'in tîmârı olup karye-i mezbûrenin öşrünü taʻşîr
içün karyelerine vardığumda beni müsafiren almayup mezbûrûn Hüsâm Yûsuf ve Ali
karye-i mezbûreden bir âdem ile dahî beni orak ve değnek ve taş ile muhkem darb
idüp aʻzâmı mecrûh idüp puşt ve geñiz(?) dahî şetm eylediler suʼâl olunup takrîr ile
tahrîr olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-su’âl mezbûrûn Hüsâm ve Yûsuf ve Ali
bi'l-külliye münkiren cevâb virdüklerinde müddeʻî-i mezbûrdan takrîrine muvâfık
beyyine taleb olundukda min'l-udûl Ali bin Yitilmiş ve Mehmed bin el-Hâc Hızır
nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘-a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâkî‘
mezbûrûn Hüsâm ve Yûsuf ve Ali karye-i mezbûreden bir âdem ile dahî mezbûr
Mustafâyı orak ve değnek ve taş ile darb ve mecrûh idüp puşt ve geñiz(?) deyü şetm
dahî eylediler biz bu husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i
şerʻiyye eylediklerinde ba‘de-ri‘âyetihî şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri makbûle olmağın
mâ-vakaʻa kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey bin
Mehmed
Mehmed bin
Abdullâh
El-Hâc Ali bin
Ferhât
Hasan Bey bin
Mahmûd
Ahmed bin
Mustafâ
[s.8/30] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Çıkrık nâm karye sükkânından Hacı
bin Mîr Ali nâm kimesne zevcesi Beşe binti Bâlî nâm hâtûn ile meclis-i şer‘-i şerîfe
hâzırân olup cerrâh tâʼifesinden üstâd es-Seyyid Mehmed Çelebi ibni es-Seyyid Ali
mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp oğlumuz işbu hâzır-ı bi'l-meclis İdrîs
nâm sağîrin kasığında taşı olup merkûm es-Seyyid Mehmed Çelebi zikr olunan taşı
yarup çıkarmakda ehl olup ve nicesin yarup çıkarmakla bi-emrillahi teʼâlâ ol halâs
olmağla sağîr-i mezbûrun kasığında olan taşı dahî yarup çıkarmağa teʻahhüd
eylemişdir lâkin eğer oğlumuz ol cerâhatdan fevt olmak ihtimâli olursa dem ve
diyetine müte‘allik merkûm es-Seyyid Mehmed'den ve sâʼir bir ferdden daʻvâ ve
117
talebimiz yokdur didiklerinde ğıbbe't-tasdîki'l-vicâhî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-Evâʼil-i Muharremi'l-harâm li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Budak bin
Mustafâ
Yûsuf Bey ibni
Abdullâh
El-Hâc Şaʻbân
bin Ali
Ahmed bin
Mustafâ
Sefer bin Hızır
Bey Hudân
[s.9/31] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Çıkrık nâm karye sâkinelerinden
Rahîme binti Hüseyin nâm hâtûn meclis-i şer‘-i [şerîfde] karındaşının oğlu Ömer bin
Halîl nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i da‘vâ idüp Muttalib nâm karye
sınurında vâkiʻ altı kemer nâm nehir kenarında iki dönüm ve çeşme kurbünde vâkiʻ
iki dönüm ve cemʻan dört dönüm tarla babam mezbûr Hüseyin'in tarlası olup hâl-i
hayâtında baña ma‘rifet-i sâhib-i arz ile hakk-ı tasarrufun fâriğ olup yirmi sene
mikdârı mârru'z-zikr tarlaları ben zabt idüp lâkin bir iki sene karındaşım mezbûr
Halîl fuzûlî tasarruf idüp ba‘de-vefâtihî mezbûr Ömer dahî zabt ve tasarruf ider suʼâl
olunup ihkâk-ı hak olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Ömer
cevâbında fi'l-vâki‘ zikr olunan tarlalar mezbûre Rahîme'nin olup lâkin babam hakk-ı
tasarrufunu sâhib-i arz maʻrifetiyle fâriğ olup bir iki sene babam tasarruf eyledikden
sonra mârru'z-zikr tarlaları babamdan da‘vâ ve sene tisʻa ve erbaʻîn ve elf târîhinde
kazâ-yı mezbûrda nâʼib olan Abdullâh Efendi huzûruna ihzâr idüp babam dahî
mukaddemâ kendüye hakkı tasarrufundan fâriğ olduğunu şuhûr-ı udûl ile isbât ve
benden hüccet-i şerʻiyye verildikden sonra yirmi seneden mütecâviz babam mezbûr
Halîl bilâ-nizâʻ tasarruf idüp ba‘de-vefâtihî hakkı tasarrufu baña intkâl eyledi bir iki
senedir tasarruf iderin deyu târîh-i mezbûr ile müverrah ve mûmâ-ileyh ile Abdullâh
Efendi imzâsıyla mumza hükm-i şerʻî ibrâz idüp nazar olundukda mazmûnu takrîrine
muvâfık olmağın mezbûre Rahîme'ye istintâk olundukda mezbûr Halîl yirmi seneden
mütecâviz bilâ-nizâʻ tasarruf eyledüğün münkir olmağın mezbûr Ömer'den beyyine
taleb olundukda mine'l-udûl Eymir bin Hüsam Halîfe Habîb bin Mustafâ nâm
kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâkî‘
münâzaʻun-fîh olan dört dönüm tarlaya mezbûr Ömer'in babası merkûm Halîl yirmi
seneden mütecâviz bilâ-nizâʻ tasarruf olup her sene aʻşâr-ı şerʻî ve rüsûm-ı
örfiyyesini sâhib-ı arza edâ ve teslîm idüp ba‘de-vefâtihî oğlu mezbûr Ömer'e hakk-ı
118
tassarufu intikâl eyledi mezbûre Rahîme hâzırân ve sâkine olup daʻvâ itmeyüb biz bu
husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde
ba‘de-ri‘âyetihî şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri makbûle olmağın on beş sene mürûr iden
daʻvânın istimâʻı kıbel-i saltanatdan memnûʻ olmağla mezbûre Rahîme taʻarruzdan
menʻ birle kayd-şod fî-Evâʼil-i Muharremi'l-harâm li sene ihdâ sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Süleymân
Halîfe bin
el-Hâc
Mustafâ
Mahmûd
Bey bin
Muslu
Muhzır
El-Hâc Ali
bin Ferhâd
el-Cündî
Terzi
İbrâhîm bin
Osmân
Kemâl bin
Mehmed
İvâz Bin
Ramazân
Hasan bin
Mehmed
[s.9/32] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Deper nâm karye sâkinelerinden
İsmihân binti Hasan Bey nâm hâtûn tarafından vekîl olub Ali bin Veli ve Mehmed
bin Seydî Bey şehâdetleriyle şerʻan vekâleti sâbite olan zevci Abdî Çelebi bin
Mustafâ Çelebi mahfil-i kazâda Ömer Çelebi bin Hasan mahzarında bi'l-vekâle ikrâr
ve takrîr-i kelâm idüp mezbûr Ömer'in zevcesi Fâtıma nâm hâtûnun evi açılup baʻzı
zî-kıymet esbâbı sirka olundukda müvekkilemin mazınna ittihâz idüp an-inkâr üç yüz
guruşa sulh olduklarında bize zikr olunan sulh kerhle oldu deyü tekrâr mezbûre
Fâtıma daʻvâ ve bedel-i sulh istirdâda hüküm olunmağla mezbûre Fâtıma'ya merkûm
Ömer Çelebi kefîl olup merkûme Fâtıma fîrâr eylemekle üç yüz guruş içün mezbûr
Ömer Çelebi'nin mahalle-i İmaret'de bir menzili ve bir camus ineğini ahz eylemişdim
lâkin Âsitâne-i Saʻâdet'de tekrâr murâfa‘a olduğunda Kâdî-asker Efendi hazretleri
sulhün sıhhâtine hüküm itmekle hâlâ merkûm Ömer Çelebi'den aldığum menzil-i
mezbûru ve camus ineğini yine teslîm edüp baʻde'l-yevm husûs-ı mezbûra müteʻallik
cemîʻ-i deʻâvî ve husûmâtdan merkûm Ömer Çelebi'nin zimmetini ve mezbûre
Fâtıma'nın zimmetini ibrâ eyledim didikde ğıbbe't-tâsdîk kayd-şod hurrire fî-evâhir-i
Muharremi'l-harâm li seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ahmed bin Nûri Dede Beşe an-
Sofular
Ahmed bin
Mustafâ
Mahmûd bin
Tâlib
Hızır Bey el-
Emîn
119
[s.9/33] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Boz-öyük nâm karye sükkânından
Sinân Beşe ibni Ali meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb abd-ı
memlûkü orta boylu elâ gözlü sarışın Rûsiyyü'l-asl Rıdvân bin Abdullâh mahzarında
ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup abd-i memlûküm olan mezbûr Rıdvân niyyet-i
hâlisa-i vâfiyye ile hasbetenlillâhi'l-hallâk tahrîr ve ihkâk idüp mülkümden izâle ve
ihrâc ve silk-i ahrâr-ı asliyyûnda idrâc eyledim ba‘de'l-yevm mezbûr Rıdvân sâ’ir
ahrâr-ı asliyyûn gibi hür olup mevâlî içün utekâ üzerinde şer‘an sâbit olan hakk-ı
velâdan gayri hakkım ve alâkam kalmadı didekde mukırr-ı mezbûr Sinân Beşe'nin
vech-i muharrer üzere cârî ve sâdır olan ikrârını el-mukırru lehü'l-merkûm Rıdvân
bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-hüve'l-vâkî‘ bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-Evâhir-ı Muharremi'l-harâm li sene ihdâ sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
İbrahîm bin
Osmân
Süleymân
bin İbrâhîm
Muslu Bey
bin
Mehmed
El-Hâc Ali
bin Ferhât
el-Cündî
Osmân bin
Çırak
Derşâh bin
Oruç
Hasan Beşe
bin Oruç er-
Râcil
[s.9/34] Medîne-i Karahisâr Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sâkinelerinden Hanîfe binti Mehmed nâm hâtûn Meclis-i Şer‘a gelüp takrîr-i kelâm
idüp zevcim Habîb nâm kimesne beni ve işbu hâzıratü bi'l-meclis sulbiyye-i sağîre
kızı Fâtıma'yı bilâ-nafaka bırağup gâʼib olmuşdur nafaka ve kisveye şiddet-i
ihtiyâcımız vardır cânib-i şer‘den nafaka ve kisve-bahâ takdîr olunmasın taleb iderim
didikde mezbûre Hanîfe'ye zevci merkûm Habîb gitdikde nafaka komaduğuna yemîn
teklîf olundukda halfebillâhi teʻâlâ eyledikden sonra mezbûre Hanîfe ve Fâtıma'nın
nafaka ve kisve ve sâʼir levâzım-ı zarûriyyeleri içün beher yevm beşer akçe farz ve
takdîr olunup meblağ-ı mezbûru sarfa ve vakt-i zarûretde istidâne ve hîn-i zaferde
rücûʻa izin verilmeğin mâ-hüve'l-vâki‘ kayd-şod hurrire fî-Evâʼil-i Saferi'l-hayr li
sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Yûsuf Bey bin El-Hâc Şaʻbân Osmân bin el-Hâc Es-Seyyid İvaz Ahmed bin
120
Abdullâh bin Ali Ali el-Göynükî Mustafâ
[s.10/35] Medîne-i Saydâ mahallâtından Yahûdi Mahallesi sükkânından İshak
veled-i Mûsâ nâm Yahûdi meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde Sincanlı Kazâsı'na
tâbi‘ Saraycık nâm karyeden olup bundan akdem vefât iden Mustafâ Ağa'nın çiftlik
kethudâsı ve muhallefâtına vâzıʻu'l-yed olan Himmet nâm kimesneyi ihzâr ve
mahzarında takrîr-i da‘vâ idüp târîh-i kitâbdan altı sene mukaddem müteveffâ-yı
mezbûr Mustafâ Ağa Saydâ Ağa'sı olup medîne-i mezbûreye geldikde benden alâ-
tariki'l-karz beş yüz esedî guruş alup meblağ-ı mezbûr zimmetindeyken kable'l-edâ
vefât itmekle hâlâ meblağ-ı mezbûru merkûm Himmet Kethüdâ'dan taleb iderim
suʼâl olunsun didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Himmet Kethüdâ bi'l-külliye münkir
olıcak müddeʻî-i merkûm İshak'dan takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda
mine'l-udûl ve's-sikât el-Hâc Osmân Bey bin Ömer Bey ve İbrâhîm Bey bin
Abdullâh nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şerʻa hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd
fi'l-vâki‘ müteveffâ-yı mezbûr Mustafâ Ağa'nın medîne-i mezbûrda merkûm İshak
Yahûdi'den beş yüz esedî guruş karz alup kable'l-edâ vefât itmekle meblağ-ı mezbûr
zimmetinde kalmışdır biz bu husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i
şehâdat-i şerʻiyye eylediklerinde baʻde't-taʻdîl ve't-tezkiye şehâdedleri hîn-i kabûlde
vâkiʻ oldukdan sonra müddeʻî-i mezbûre meblağ-ı merkûmdan mahallen ve baʻzen
müteveffâ-yı mezbûrun ahz eylemedüğüne ve bir tarîkle zimmetini ibrâ
eylemediğüne yemîn teklîf olundukda ol dahî halfe billâhillezi enzele't-tevrâte alâ
Mûsâ Aleyhisselâm idicek kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i Saferü'l-hayr li sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Ali
bin Ferhât el-
Cündî
Mustafâ bin
Ali
Mustafâ
Halîfe bin
Abdullâh
Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin
Tâlib
Abdî Bey bin
Mustafâ
[s.10/36] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Halimuğru nâm karye
sâkinelerinden Parsa binti Abdullâh nâm hâtûn meclis-i şer‘a zevc-i mutallakı
121
Ebûbekir bin Mustafâ mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp mezbûr beni ihtilâʻa darb-ı
şedîd ile darb ve kerhle mihr-i mü’eccelimden ve nafaka-i iddetimden fâriğa oldum
hâlâ su’âl olunup takrîri tahrîr olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-su’âl mezbûr
Ebûbekir cevâbında merkûme Parsa kendi rızâsıyla benimle muhâlaʻa idüp mihr-i
mü’eccelinden ve nafaka-i iddetinden fâriğa oldu deyu mezbûreyi vech-i muharrer
üzre li-ecli'l-ihtilâʻ darb ve kerh eyledüğünü münkir olıcak müddeʻiyye-i
mezbûreden sıdk-ı makâline beyyine taleb olundukda ityân-ı beyyineden âcize
olmağın mezbûr Ebûbekir'e merkûme Parsayı li-ecli'l-ihtilâʻa darb-ı şedîd ile darb ve
kerh eylemedüğüne yemîn teklîf olundukda ol dahî alâ vıfki's-suʼâl halfe billâhi
teʻâlâ idecek mâ-hüve'l-vâki‘ kayd-şod fî-evâsıt-ı Saferü'l-hayr li sene ihdâ ve sebʻîn
ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Muharrem bin Ali İbrâhîm bin
Yûsuf
Mahmûd Bey bin
Nasûh Çavuş
Ahmed bin
Mustafâ
Mahmûd bin
Ebîtâlib
[s.10/37] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ İnaz nâm karye sükkânından
Şaʻbân bin Sefer nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîfe karye-i mezbûrdan Mehmed bin
Abdülkerîm nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i da‘vâ idüp mezbûr Mehmed
târîh-i kitâbdan iki sene mukaddem ben evde yoğiken zevcem ‘işe nâm hâtûna fiʻl-i
şenîʻ kasdıyla gece ile karye-i mezbûrede menzilime gelüp zevcem mezbûre ve
vâlidem âgâh olduklarından işbu meclis-i şer‘de hâzır siyah kapamasın arkasında
bırağup fîrâr eylemiş su’âl olunup takrîri taharrîr olunması matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mehmed cevâbında müdde‘î-i merkûm Şaʻbân'ın vâlidesi gece
ile baña gel demişdi ben dahî varduğumda arkamdan mâru'z-zikr kapamayı alup baña
hücum eylediklerinde ben dahî fîrâr eyledim deyü gece ile mezbûr Şaʻbân'ın
menziline varduğunu mutavva‘an ikrâr ve iʻtirâf eyledükden sonra mezbûr
Mehmed'in keyfiyet-i hâli karye-i mezbûre ahâlîsinden olup hâzırûn-ı bi'l-meclis
olan Veli bin Kenan Bey ve Hızır bin Sefer ve Hasan bin Yahyâ ve İbrâhîm bin
Hüseyin ve sâʼirlerinden tefahhus olundukda mezbûr Mehmed kendi hâlinde değildir
eyü âdem [değildir] ve yaramazdır deyü sûʼ-i hâlini haber verdiklerinde mâ-vakaʻa
kayd-şod fi't-târîhi'l-mezbûr.
122
Şuhûdü'l-hâl
Ali Halîfe bin Bostan Ahmed bin Mustafâ Selim bin Abdullâh Hüseyin bin Hacı
[s.10/38] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil Mahallesi sükkânından olup
bundan akdem fevt olan Mustafâ bin Nûh nâm kimesnenin sulbî sağîr oğlu
Mehmed'in ahvâlini hıfz ve babası müteveffâ-yı mezbûrdan irs-i şerʻle intikâl iden
emvâlini zabt içün bir vasî lâzım ve mühim olmağın işbu vâkiʻü'l-kitâb sağîr-i
mezbûrun sadrî ceddi Mehmed Çelebi bin Hüseyin kıbel-i şer‘-i kâvîmden vasî nasb
olunup ol dahî vesâyet-i mezbûru kabûl ve hizmet-i lâzımesin edâya mütte‘ahhid
olucak mâ-vakaʻa kayd-şod hurrire fî-evâsıt-ı Saferü'l-hayr li-sene ihdâ ve sebʻîn ve
elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Yûsuf bin
el-Hâc
Bayrâm
Abdî Çelebi
ibni Ahmed
El-Hâc
Mehmed
bin el-Hâc
Fazılı
El-Hâc Ali
Bâlî bin
Hamza
Mehmed
bin Abdî
Yûsuf bin
Abdullâh
Es-Seyyid
İvaz Çelebi
el-Göynükî
[s.11/39] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem vefât iden Mustafâ bin Nûh(?) nâm kimesnenin
zevce-i metrûkesi Ümmî binti Mehmed nâm hâtûn meclis-i şer‘-i hatîrde müteveffâ-
yı mezbûrun sağîr oğlu Mehmed'in kıbel-i şerʻden mansûb vasîsi Süleymân bin Nûh
nâm kimesne mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp müteveffâ-yı mezbûrun zimmetinde
mütekarrer ve maʻkûd-ı aleyh otuz bin akçe mihr-i mü’eccelimin on bini sübûtunda
zevcim mezbûr Mustafâ'ya hîbe edüp hâlâ yirmi bin akça mihr-i mü’eccel taleb
iderim suʼâl olsun didiğinde ğıbbe's-suʼâl vasî-i mezbûr bu vech-i muharrer üzerine
yirmi bin akçe mihr-i mü’ecceli olduğunu münkir olıcak mezbûre Ümmi Hâtun'dan
takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Abdî Çelebi bin Ahmed ve el-
Hâc Yûsuf bin el-Hâc Bayrâm nâm kimesnelerle li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a
hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘ mezbûre Ümmî Hâtun'un zevci müteveffâ-yı
mezbûrun zimmetinde mütekarrer ve maʻkûd-ı aleyh otuz bin akçe mihr-i mü’ecceli
123
var idi baʻde on binini hîbe idüp hâlâ yirmi bin akçe mihr-i mü’ecceli vardır biz bu
husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde
ba‘de-ri‘âyetihî şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri hîn-i kabûlde vâkı‘a olmağın kayd-şod fî-
evâsıt-ı Saferü'l-hayr li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mehmed
bin el-Hâc Fazlı
El-Hâc Hüdâi bin
Hamza
Mehmed bin
Abdî
Yûsuf bin
Abdullâh
Es-Seyyid İvaz
bin el-Göynikî
[s.11/40] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem vefât iden Mustafâ bin Nûh nâm kimesnenin zevce-
i metrûkesi Ümmî binti Mehmed nâm hâtûn meclis-i şer‘a gelüp takrîr-i kelâm idüp
zevcim müteveffâ-yı mezbûrun sulbî sağîr oğlu Mehmed hucr-i terbiyemde olup
nafaka ve kisveye şiddetle ihtiyâcı vardır babasının malından nafaka takdîr olunması
matlûbumdur didikde sağîr-i mezbûrun nafaka ve kisve ve sâʼir levâzım-ı zarûrîyesi
içün babasından intikâl iden malından beher yevm beşer akçe farz ve takdîr olunup
vakt-i zarûretde istidâneye hîn-i zaferde rücûʻa izin birle kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-
mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl es-sâlifûl
[s.11/41] Muhallefât-ı el-Merhûm Mustafâ bin Nasûh es-sâkin fî-Mahallet-i
Kâhil min-mahallâtı Karahisâr-ı Sâhib mâte ve tereke min-vereseti ibnâ Mehmed ve
emmâ ümmi ve zevceti ümmi ve'l-verâseti'l-munhasiraten fîhinne hurrire fî-Evâsıt-ı
Saferü'l-hayr li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
İskerlet(?)
yeşil
ferâce
Kıymet
1500
Mâʼi
Londra
Şirvâni
Kıymet
500
Mor
İskerlet
yelek
Kıymet
600
Diz
çağşırı
Kıymet
100
Ağdacı
Dükkânı
tecemmülâtıyla
Kıymet
20000
Üzüm
batman
500
Kıymet
15000
Doru
Bârğir
Kıymet
100
Müttelâ(?)
Dülbend
Adet
2
Kıymet
100
124
Gümüşlü
Bıçak
Kıymet
300
Müstaʻmel
Kürklü
Ferâce
Kıymet
200
Kara
kapama
Kıymet
100
Beyâz
Sâde
Kıymet
50
Kavuk
Kıymet
20
Hediye-i
Kelâm-ı
Izzet
Kıymet
500
Beş
Türkî
Kitâb
Kıymet
100
Yekün
40070
Yalnız kırık bin yetmiş akçedir
Minhe'l-ihrâcat
Techîz ve Tekfin
Meblağ
920
Resm-i Kısmet
Meblağ
1000
Huddâmmiye
Meblağ
400
Hırka-deyni riyâlî
guruş
fî 130
[aded]
20
Meblağ
2600
Kira deyni
Meblağ
2057
Sahhü'l-bâki
13093
On üç bin doksan üç akçedir
Mihr-i müʼeccel
müsbet
Meblağ
20000
Hissetü'l-
zevcetü'l-ümmi
Meblağ
1662
Hissetü'l ümmi
ümmi
Meblağ
2180
Hissetü'l ibni
Mehmed
Meblağ
9251
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Yûsuf Abdî Çelebi El-Hâc El-Hâc Ali Mehmed bin Yûsuf bin
125
bin el-Hâc
Bayrâm
Bin Ahmed Mehmed bin
el-Hâc Fazlı
Bâlî bin
Hamza
Abdî Abdullâh
[s.11/42] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil Mahallesi
sâkinelerinden Sâliha binti Hamza Ağa nâm hâtûn tarafından bey‘-i âti'l-beyâna
ikrârına vekîl olup mezbûreye maʻrifet-i şer‘le ârifân olan Hasan bin Mustafâ Ağa ve
Ahmed Halîfe bin Mustafâ şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan Hüseyin bin
Mustafâ Ağa meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde müvekkile-i mezbûrenin li-
ebeveyn karındaşları Ahmed Ağa ve Mehmed Ağa ibni Hamza Ağa mahzarında bi'l-
vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp Karamık kurbünde vâkiʻ tahdîd ve tavsîfden
müstağnî Beydeğirmeni dimekle ma‘rûf bir bâb mülk değirmenini müvekkilem
mezbûre Sâliha merkûmân Ahmed Ağa ve Mehmed Ağa'ya yirmi bin nakd-i râyic-i
fi'l-vakt akçeye bâten bey‘ idüp kabz-ı semen-i ma‘dûd ve teslîm-i mebî‘ mahdûd
eyledi baʻde'l-yevm mârru'z-zikr değirmen merkûmân Ahmed Ağa ve Mehmed
Ağa'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ mutasarrıf olunsun didikde vekîl-i
mezbûrun kelimât-ı meşrûhasında merkûmân Ahmed Ağa ve Mehmed Ağa bi'l-
muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idecek kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ali Bey bin
Mustafâ Ağa
Mehmed Çelebi
bin el-Hâc
Mehmed
Sefer Bey el-
Muhtesib
Mustafâ bin
Mehmed
Hüseyin bin Hacı
[s.11/43] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından Şaʻbân bin nâm kimesne meclis-i şer‘a gelüp takrîr-i kelâm idüp bundan
akdem fevt olan Mehmed nâm kimesnenin sağîr oğlu Halîl nâm sağîr hucr-ı
terbiyemde olup nafaka ve kisveye şiddet-i ihtiyâcı vardır mezbûr Halîl nafaka ve
kisve-bahâ takdîr olunması matlûbumdur didikde sağir-i mezbûra nafaka ve kisve ve
sâ’ir levâzım-ı zarûriyyesi içün beher yevm altışar akçe farz ve takdîr alunup vakt-i
zarûretde istidâne ve hîn-i zaferde rücûʻa izin birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu
hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
126
Şuhûdü'l-hâl
Abdî Bey ibni
Osmân
Molla Mehmed
bin Ahmed
Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin Hâcı Mahmûd bin
Tâlib
[s.12/44] Bâʻis-i terkîm-i rakîm budur ki nefs-i Kayseri sükkânından Hasan
bin Ali nâm kimesneler meclis-i şer‘-i şerîfde Karahisâr-ı Sâhib sükkânından Ahmed
bin Süleymân nâm kimesne mahzarında takrîr-i kelâm idüp mezbûr Ahmed baña
otuz altışar akçeye elli aded keçi derisi beyʻ eylemişdi zikr olunan derileri işbu hâzır-
ı bi'l-meclis olan el-Hâc Sefer nâm kimesnenin dükkânından sirka eylemiş suʼâl
olunup cevâbı tahrîr olunması matlûbumdur didekde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Ahmed
cevâbında fi'l-vâkiʻ zikr olunan derileri merkûm el-Hâc Sefer'in dükkânından sirka
idüp mezbûr Hasan'a kendü mülkümdür deyü otuz beş akçeye beyʻ idüp semeni bi't-
tamâm ve'l-kemâl ahz ve kabz eyledim zimmetinde bir akçe ve bir habbe bâkî
kalmadı didikde kay-şüd hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd el-
Cündî Hâcı
Mûsâ Bey bin Îsâ Hamza bin
Süleymân
Mehmed bin
Sefer
Mehmed Çelebi
bin el-Hâc Sefer
[s.12/45] Mahmiyye-i Alaşehir sükkânından Mehmed bin Ali nâm kimesne
meclis-i şer‘-i şerîfe Karahisâr-ı Sâhib'den el-Hâc Budak bin Ali nâm kimesneyi
ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp bundan akdem mezbûr el-Hâc Budâğa bir
yük ve bir süğlüm(?) içinde bir mikdâr penbe emânet vazʻ eylemişdim hâlâ taleb
iderim suʼâl olunup alıverilmesi matlûbumdur didekde ğıbbe's-suʼâl mezbûr el-Hâc
Budak zikr olunan penbeyi işbu hâzır-ı bi'l-meclis sulbî oğlu Ali'ye emânet vazıʻ
eyledim katʻâ benim alâkam yokdur deyü cevâb viricek mezbûr Mehmed'e istintâk
olundukda vech-i meşrûh üzere zikr olunan penbeyi merkûm Ali'ye emânet vazʻ
eyledüğün ikrâr idüp ve merkûm Ali dahî fi'l-vâkiʻ penbeyi baña emânet vazıʻ eyledi
ba‘dehû beyʻ eylesün deyü mektûb gönderüp ben dahî beyʻ eyledim deyü mukarrer-i
hakdan olup merkûm el-Hâc Budak'ın alâkası olmaduğu zâhir ve bâhir olmağla
taʻarruzdan menʻ-birle kayd-şod fî-evâsıt-ı Saferü'l-hayr li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
127
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Hasan bin
Osmân
Es-Seyyid İvaz Çelebi
el-Göynükî
Habîb an-Karye-i
Erkmen
Mahmûd Efendi ibni
Hâcı el-Hatîb
[s.12/46] Yörükân Tâʼifesinden Mehmed bin el-Hâc Yûsuf nâm kimesne
meclis-i şer‘-i şerîfe Karahisâr-ı Sâhib sâkinlerinden İbrâhîm bin Hâcı ve Ahmed bin
Osmân nâm kimesneleri husûs-ı âti'z-zikre bi'l-fiʻl liva-i Karahisâr-ı Sâhib
mütesellimi Fâhru'l-akrân Ahmed Ağa taraf-ı bâhirü'ş-şereflerinden mübâşir taʻyîn
olunan es-Seyyid Nûrî Ağa mübâşeretiyle ihzâr ve mahzarında takrîr-i da‘vâ idüp
Sandıklı Kazâsı'nda vâkiʻ Güdübez yaylası nâm mevziʻden on reʼs karasığır ineğimi
sirka idüp sürüp Karahisâr'a getürmüşler suʼâl olunup mûcebi icrâ olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr İbrâhîm zikr olunan sığırları mârru'z-zikr
yayladan gâʼib-i ani'l-meclis merkûm Ahmed'in oğlu Osmân nâm kimesne ile sirka
idüp sürüp getirüp mezbûr Ahmed'in evine getürdük baʻdehû merkûm Ahmed ile
altısı hâzır-ı bi'l-meclis Yani nâm zimmîye virdik ve ikisin dahî yine hâzır-ı bi'l-
meclis Hüseyin bin Budak nâm kimesneye virdik ve ikisin dahî evden çıkarırken
kaçırdık deyü bi't-tavʻ ve'r-rızâ ikrâr ve iʻtirâf eyledikden soñra merkûm Ahmed'e
dahî suʼâl olundukda fi'l-vâkiʻ zikr olunan sığırları sirka idüp benim evime getirdiler
ben yatağım(?) baʻde vech-i muharrer üzere sekizin mezbûrâna beyʻ idüp ikisin
evimden çıkarırken kaçırdık deyü cevâb viricek mâ-hüve'l-vâki‘ kayd-şod hurrire fi't-
târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Çelebi
bin el-Hâc Hasan
El-Hâc Budak bin
Ali
Mehmed Çelebi
bin İvaz el-
Müʼezzin
Ahmed bin
Mustafâ
Mehmed Bey bin
Ali
[s.12/47] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Aksaz nâm Karye ahâlîsinden
Satılmış Halîfe bin ve Mehmed ve Himmet ve diğer Himmet nâm kimesneler meclis-
i şer‘-i şerîfde Erkmen nâm karye ahâlîsinden Habîb ve Hamza nâm kimesneler ve
sâʼirleri mahzarlarında bi't-tavʻi's-sâf ikrâr ve iʻtirâf eylediler ki bundan akdem
128
mezbûrlar ile merʻa husûsunda nizâʻımız olup mezbûrlar merʻamız müşâʻdır deyü
cevâb virüp ve biz dahî sınurumuz muʻayyendir deyü teʻaddî idüp beynimizde
münâzaʻât-ı kesîre vâki‘ olmuşdu el-hâletü hâzihî muslihûn tavassut idüp es-sulhu
seyyidü'l-ahkâm fehevâsın üzre Karye-i mezbûre Erkmen ahâlîsinin yedlerinde olan
Hüseyin Efendi nâm kâdînın virdiği hüccetde muʻayyen ve musarrah olan hudûd ve
sınura râzılar olup birbirlerimizin merʻâ husûsuna müte‘allik cemî‘-i de‘âvî ve
husûmâtdan zimmetlerin ibrâ-i âmm ile ibrâ ve ıskât-ı tâm ile ıskât eyledik baʻde'l-
yevm mûmâ-ileyh Hüseyin Efendi'nin hüccetine muğâyir âhad tarafından daʻvâ
sudûr zuhûr iderse lede'l-hükkâm-ı zevi'l-ihtirâm makbûle ve mesmûʻa olmağın
telbîs ve tezvîre mahmûl ola didiklerinde mezbûrların vech-i meşrûh üzere cârî ve
sâdır olan kelâmlarını merkûmûn Erkmen ahâlîsi bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-
müşâfehe tahkîk idicek kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed
bin
Döğenci
Ali bin
Emirce
Receb
Halîfe bin
el-Hâc
Ali
Hızır bin
Mehmed
Bayrâm
Bey bin
el-Hâc
Hayrân
Ahmed
bin
Mustafâ
Es-seyyid
İvaz el-
Göynikî
Mahmûd
bin …
[s.13/48] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Karaca-viran nâm karye
ahâlîsinden el-Hâc Veli bin Süleymân ve Mehmed bin Muharrem ve Derviş bin
Mustafâ ve diğer Mehmed ve sâʼirleri bi-cemʻihim meclis-i şer‘-i şerîfde Sarık nâm
karye ahâlîsinden Îsâ bin Bayrâm ve Ahmed bin Mahmûd ve İbrâhîm bin Oruç ve
sâʼirlerinin mahzarlarında takrîr-i kelâm ve bast-ı merâm idüp bundan akdem
mezbûrlar karyemiz kurbine gelüp odun katʻ eylediklerinde biz dahî bizim
sınurumuza gelüp odun katʻ eylemeñ dediğimüzde mezbûrlar bizim odun katʻ
eyledüğümüz bir mübâh-ı cebeldir kimsenin alâkası yokdur ve sınurunuz dahî
değildir deyü cevâb virüp ve biz dahî bizim sınurımuz Karapınarı ve Karlayık
Karaboyalık'dandır deyü iddiʻâ idüp beynimizde münâzaʻât-ı kesîre ve muhâsamât-ı
şedîde vâkıʻa olmuşdu lâkin zikr olunan Kayapınarı ve Karlayık ve Karaboyalık
bizim sınurumuz değildir kadîmü'l-eyyâmdan Sarbdere ağzından Kestane çukrunun
yukarı başından ve Kızkapan kayası ve Çomru kayası ve Davulgı başı nâm
129
mevziʻlerden şark tarafı karye-i merkûme Sarık'a varınca mezbûrların merʻâları ve
sınurları olup ebâ an-cedd yüz elli seneden mütecâviz hayvanları raʻy olunup katʻâ
bizim alâka ve medhalimiz yokdur ve zikr olunan mevâziʻin cânib-i garbîsi dahî
bizim merʻâmız ve sınurımız olup biz dahî hayvanlarımızı raʻy etmişizdir ve baʻde'l-
yevm dahî mezbûrlar ile yine kâ'l-evvel zikr olunan mevziʻlerin cânib-i şarkîsi
karyelerine varınca mezbûrların ve cânib-i garbîsi bizim olmak üzere sulh olup
husûs-ı mezbûra müte‘allik cemî‘-i de‘âvî ve husûmatdan birbirlerimizin
zimmetlerine ibrâ-i âmm ile ibrâ ve ıskât eyledik baʻde'l-yevm zikri mürûr iden
sınura muğâyir ve muhâlif âhad tarafından daʻvâ sudûr ve zuhûr iderse lede'l-
hükkâmi'l-kirâm makbûle ve mesmûʻa olmayup telbîs ve tezvîre mahmûl ola
didiklerinde mukırrûn-ı mezbûrûn vech-i muharrer üzere cârî olan ikrârlarında karye-
i merkûme Sarık ahâlîsi dahî vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek kayd-şod hurrire
fî-Ğurre-i Rebîʻü'l-evvel li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey
bin Mehmed
el-Cündî
Mahmûd bin
Ali an
Mihâyil
Seydî bin
Sefer
El-Hâc Caʻfer
bin Hamza
an-Karye-i
Çökek
Osmân bin
Hacı an-
Karye-i Efe
Ahmed bin
İsmâil an-
Şuhud
[s.13/49] Rumeli Çobanlarından Karaca nâm zimmî meclis-i şerʻ-i şerîfe
husûs-ı âti'l-beyâna Anadolu mütesellimi tarafından emr-i şerîf-i âlî-şân ve
mûcebince mektûb-ı merğûbları ile mübâşir olan Mehmed Bey mübâşeretiyle
Karahisâr-ı Sâhib sâkinlerinden Mehmed Ağa bin Hâcı Bey nâm kimesneyi ihzâr ve
mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp ben mezbûr Mehmed Ağa'nın koyun çobanı olup
gider olduğumda yüz yirmi reʼs koyunumu fuzûlî ahz eyledi suʼâl olunup
salıverilmesi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mehmed Ağa ben merkûm
Karaca'ya sekiz yüz altmış yedi reʼs koyun ve keçi teslîm idüp baʻdehû hesâb
gördüğümüzde yüz yirmi reʼs koyun eksik gelüp otuz altısının helâk oldu deyü
nişânın gösterüp seksen dördüne nice oldu cevâb virmeyüb nişânın dahî
göstermemekle ol mukâbelede baña kırk sekiz yanı kuzulu koyun ve ona dahî yüz
koyun virüp sulh oldu deyü cevâb viricek müddeʻî-i merkûm Karaca istintâk
130
olundukda mezbûr Mehmed Ağa kendüye sekiz yüz altmış yedi reʼs koyun ve keçi
teslîm idüp baʻdehû yüz yirmi koyun eksik geldüğünü ikrâr idüp lâkin cümlesinin
dahî nişânın getirüb ve nîce oldu cevâbın dahî virdim diyücek mezkûr Mehmed Ağa
vech-i meşrûh üzere olduğun münkir olıcak mezbûr Karaca'ya mârru'z-zikr yirmi reʼs
koyunun nişânın getürüp ve cevâbın virdüğüne beyyine taleb olundukda ityânından
âciz olmağla mezbûr Mehmed Ağa'ya otuz altı reʼs koyundan ziyâde merkûm Karaca
kendiye nişânın getürüp ve nîce olduğun cevâb virdüğüne yemîn teklîf olundukda ol
dahî halfe billâhi teʻâlâ idicek kayd-şod hurrire fî-min Evâhir-i Saferü'l-hayr li sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Hâcı bin İbrâhîm Es-Seyyid İvaz
El-Göynikî
Hızır bin el-Emîn Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin Hâcı
Eyyûb Halîfe bin
Ayvat
Ahmed bin
Devlethan
Derviş bin Kâsım Şenlik bin Kâsım
[s.13/50] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kubbelü Mahallesi'nde
vâkiʻ merhûm ve mağfûrun-leh Şeyh İsmâil Zâviyesi Evkâfı'nın yevmî bir akçe
vazîfe ile mütevellîsi olan Ahmed bin Süleymân nâm kimesne mâl-ı vakfı ekl ve belʻ
idüp hıyâneti mukarrer olduğuna mahalle-i mezbûreden bî-ğaraz müslimânlar ihbâr
eylediklerinde mâʻadâ kendi hâlinde olmayup sârık ve şakî olmağla refʻ olunup
yerine işbu râfiʻü'l-kitâb İbrâhîm Halîfe bin Satılmış Halîfe vazîfe-i merkûm ile
zâviye-i mezbûreye mütevellî nasb olunup işbu hurûf li-ecli't-temessük ketb ve tahrîr
ve yedine vazıʻ olundu ba‘de'l-yevm mezbûr İbrâhîm Halîfe mütevellî olup edâ-yı
hidemât idüp ve vâkıfın rûhu ve devâm-ı ömr-i devlet-i şehinşâhî edʻiyyesine
müdâvemet ve istikâmet üzre ola hurrire fî-Evâʼil-i Rebîʻü'l-evvel li-sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Hâcı bin Durmuş El-Hâc Mehmed
bin Nasûh
El-Hâc İvaz bin
Osmân
Osmân bin Sefer
Bâlî
Hasan bin Ahmed
Çelebi
131
[s.13/51] Defter Oldur ki Arab Mahallesi Mescidi'nin müʼezzinine meşrûta
olan nakdi beyân ider.
Der-zimmet-i Kuyumcu Muslu
Esedî
25 yirmi beşdir
Der-zimmet-i Debbâğ Müstecâb
Meblağ
1000 bindir cedîddir
Der-zimmet-i Keçeci Mehmed
Riyâl
7 Rubʻ 1
Der-zimmet-i Deli Cihân
Meblağ
400 cedîddir
Der-zimmet-i Danabaşoğlu
Ahmed
Meblağ
500 Cedîddir
Der-zimmet-i Nûh Bâlî
Pabuçcu
Essedî
7
Der-zimmet-i Kürtoğlu Mustafâ
(Cafer kefîl-i bi'l-mâl)
Essedî
3
Der-zimmet-i
Musluhocaoğluda bir bâb
dükkân
Senevî icâre
130
Rasûloğlunda bir bâb Dükkân
Senevî icâre
60
Der-zimmet-i Kayyûm Hoca
Meblağ
2100
Cemʻan
9200
[s.14/52] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kubbelü Mahallesi
sükkânından Ahmed bin Süleymân nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfde mahalle-i
mezbûrenin avârızına mevkûfe nukûdun mütevellîsi olan Hacı bin Durmuş nâm
kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp mahalle-i mezbûrenin avârız vakfı
olan akçeden zimmetimde otuz yedi buçuk riyâl guruş olup edâsında aczim olmağla
mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı el-Hâc Mehmed mülküne ve bir tarafı Piyâle
132
mülküne ve bir tarafı el-Hâc Ali mülküne ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mâhdud
arsayı ve Züvvâr Tekkesi Vakfı'ndan beher sene otuzar akçe icâresi ve binâsı mülk-i
mahzım olup bir tahtânî beyt ve bir çardağı ve bir mikdâr havluyı ve eşcâr-ı müsmire
ve ğayr-i müsmireyi müştemil olan menzilimi mütevellî-i mezbûra otuz yedi buçuk
riyâl guruşa bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ idüp teslîm-i mebi‘-i mahdûd
eyledikden sonra semeni olan meblağ-ı mezbûru zimmetimde vakf-ı mezbûrdan olan
otuz yedi buçuk riyal guruş deynime takâs eyledim baʻde'l-yevm mütevvellî-i
mezbûr menzil-i mezbûru vakf içün zabt idüp dilerse beyʻ eylesün dilerse icâreye
virsün diyüp hâsılı vakfa her kangısı enfaʻ ise eyle eylesün didikde mukırr-ı mezbûru
vech-i muharrer üzre cârî olan ikrârında mütevellî-i mezbûr Hacı dahî vicâhen tasdîk
ve şifâhen tahkîk idicek kayd-şod hurrire fî-Evâsıt-ı Rebîʻü'l-evvel li-sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf min hicret-i men-lehü'l-ızzü'ş-şeref.
Şuhûdü'l-hâl
Terzi
İbrâhîm bin
Osmân
Mehmed
bin Sinân
Süleymân
bin Yûsuf
Şaʻbân
Çelebi bin
Îsâ
Ahmed bin
Mustafâ
Osmân bin
el-Muhzır
Ve
ğayruhum
[s.14/53] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından Mustafâ Çelebi bin Küçük nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîfde işbu
râfiʻü'l-kitâb kız karındaşı kızı Selime binti Ahmed nâm hâtûn mahzarında ikrâr ve
takrîr-i kelâm idüp mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı Osmân Bey mülküne ve
tarafeyni benim mülküme ve taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir tahtânî ve
fevkânî beyti ve bir mikdâr havlıyı müştemil olan menzilimi baʻde't-tahliyeti'ş-
şerʻiyye mezbûre Selime'ye hîbe ve temlîk ve teslîm ol dahî meclis-i hîbede ittihâb
ve kabz ve tesellüm eyledi ba‘de'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm
Selime'nin mülk-i mevhûbudur keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıfa olsun didikde
mukırr-ı mezbûrun vech-i muharrer üzre cârî olan ikrârını merkûme Selime dahî bi'l-
muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-vakaʻa kay-şüd hurrire fi't-
târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
133
El-Seyyid
Mustafâ bin
Muharrem
Hasan bin
Mehmed Halîfe
Hüseyin bin el-
Hâc Ebûbekir
İsmâil bin Dede Ahmed bin
Mustafâ
[s.14/54] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil Mahallesi
sâkinelerinden Âʼişe binti Bazarlı nâm hâtûn meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde
işbu râfiʻü'l-kitâb sadriyye kızı Rahîme binti Süleymân nâm hâtûn mahzarında ikrâr
ve takrîr-i kelâm idüp mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Ahmed nâm kimesne
mülküne ve bir tarafı Mehmed Beşe mülküne ve bir tarafı kendi mülküme ve taraf-ı
ahârı tarîk-i âmm ile mahdûd olan menzilimi mezbûre Rahîme'ye bin üç yüz nakd-i
râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻî ile beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd
ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr
merkûme Rahîme'nin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr tasarruf eylesün
didikde ğıbbe't- tasdîk kay-şüd hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed
Çelebi bin
Ömer
Ahmed Çelebi
bin el-Hâc
Seydî
El-Hâc
Mehmed bin
el-Hâc Fâzıl
Mustafâ
Çelebi bin
Kayalı
Durmuş bin
Abdî
Ahmed el-
Muhzır
[s.14/55] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Erkmen nâm karye sükkânından
İbrâhîm bin el-Hâc Ahmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde işbu
râfiʻü'l-kitâb Kerîme binti el-Hâc Memi nâm hâtûn mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-
ı merʻî kılup karye-i mezbûre kurbünde vâkiʻ tahdîd ve tavsîfden müstağnî bir bâb
değirmenimi mezbûre Kerîme'ye dört bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı
sahîh-i şerʻî ile beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledim
baʻde'l-yevm mârru'z-zikr değirmen merkûme Kerîme'nin mülk-i müşterâsıdır keyfe-
mâ-yeşâ ve yuhtâr tasarruf eylesün didikde ğıbbe't-tasdîk kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i
Rebîʻü'l-âhir li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
134
El-Hâc
Mahmûd bin
Budak
Hasan bin
Mehmed
Mahmûd bin
el-Hâc
Mehmed
Mehmed bin
Mustafâ
Mehmed bin
Nasûh
İvaz bin
Mustafâ
[s.14/56] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Mahmûd
Mahallesi sükkânından Mustafâ bin Hüseyin Beşe meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-
tevkîrde işbu râfiʻü'l-vesîkâ Hüseyin bin Abdülkerîm nâm kimesne mahzarında ikrâr-
ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Kemâloğlu
mülküne ve bir tarafı Osmân nâm kimesne mülküne ve bir tarafı Hüseyin nâm
kimesne dükkânına ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir tahtânî beyti ve
odayı ve çardağı müştemil olan menzilimi mezbûr Hüseyin'e iki bin iki yüz nakd-i
râyic-i fi'l-vakt akçeye bâten beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebîʻ-i
mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm Hüseyin'in mülk-i
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr tasarruf eylesün didikde ğıbbe't-tasdîk kayd-
şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan bin
Abdülkerîm
Müʼezzin
Halîl bin
İbrâhîm
Ahmed bin el-
Hâc Ali
Bayrâm bin
Hüsam
Bayrâm bin
Mehmed
Süleymân bin
Konarı
Ahmed bin
Mustafâ
Osmân bin el-
Hâc Ali
Hasan bin
Hâcı
Hızır Bey el-
Emîn
Ve ğayruhum
mine'l-hâzırîn
[s.15/57] Hamd-i fâʼik ve senâ-yı lâyık ol mâlikü'l-mülk ve'l-melekût rabbi'l-
izzeti ve'l-ceberrût vâkıf-ı hâl-i ins ü cân râzık-ı mahlûk her dü-cihân cellet
hikmetihû ve illet kelimetu hazretlerinin dergâh-ı azamet-penâhına refʻ olunur ki
nüsha-i insânî ketm-i âdemden ibdâʻ-i üslûb üzere ibdâʻ ve imlâ ve ahsen-i takvîm
üzere ihtirâʻ ve inşâ edüp mesâlik-i maʻâşı taʻlîm ve menâhic-i maʻâdı tefhîm eyledi
ve sad hezârdan salâtu ve selâm ol medîne-i ʻilm ve hilm ve temkîn gencineʼi dahî
Rabbu'l-âlemîn hâtime-i silsiletü'l-murselîn hazretlerinin ravza-i rızâya ve hatîre-i
hatîrelerine nisâr olunur ki sâlik-i râh-ı hidâyet olan ümmet-i sâhib-i himmet ve alâ
135
himmeti ve alâ-nehmeti makâsıd ve âmâline ittisâl ile hoş-hâl ve merhametü'l-bâl
ider ve dürer-i rahmet-i ilâhî ve ğarar-ı mefharet-i nâ-mütenâhî zümre-i âl ve ashâb
ve fırka-i esdekâ ve ahbâbı üzerine olsun ki her biri tarîk-i hakka hâdî ve sebîl-i
tevfîka münâdî olup hâmî-hümâ-yı dînü vâlî-i edâ-i taʻyîn olmuşdur rıdvânullâhi
teʻâlâ aleyhim ecmaʻîn emmâ-baʻd bu kitâb-ı celîlü'ş-şân ve bu hitâb-ı bedîʻü'l-ünvân
inşâsına bâʻis ve bâdî budur ki Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib hâmahallahu teʻâlâ ani'l-
mesâʼib mahallâtından Fakih Paşa Mahallesi sâkinelerinden Fahrü'l-muhadderât ve
tâcü'l-mestûrât Sâliha Hâtûn ibneti Şâh Çavuş tarafından vakf-ı âti'l-beyânı ikrâr ve
tescîle ve daʻvâyı rücûʻa ve vekîl olup bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻan vekâleti sâbite
olan sadrî oğlu fahrü'l-kuzâd Süleymân Efendi ibni Hamza Efendi meclis-i şerʻ-i
hatîr ve mâhfil-i dîn-i münîrde vakf-ı âtiyyü'l-beyâna hasbî mütevellî nasb olunan es-
Seyyid Emrullâh Çelebi bin el-Hâc İlyâs mahzarında bast-ı merâm idüb müvekkilem
mezbûre Sâliha Hâtûn atyeb-i malından on altı bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeyi ifrâz
ve kemâl-i imtiyâz ile sâʼir malından mümtâz kılup hasbeten lillâhi teʻâlâ ve taleben
li-merzâtihî yevme yestazillü'l-tahte sadakâtihî mûcebince vakf ve habs idüp şöyle
şard eyledi ki meblağ-ı mezbûr medîne-i merkûmede mütevellî-i mezkûr yediyle onu
on bir buçuk hesâbı üzere beher sene rehn-i kavîsi olanlar ile muʻâmele ve istirbâh
olunup hâsıl olan ribhini mütevellî-i mesfûr medîne-i mezbûrede vâkiʻ Gedik Ahmed
Paşa câmiʻ-i şerîfinde hâlâ vâʻiz ve nâsih olan umdetü's-sâlikîn el-Hâc Mahmûd
Efendi'ye teslîm eyliye madâm ki merkûm el-Hâc Mahmûd Efendi hayâtdadır
meblağ-ı mezbûrun senede hâsıl olan ribhine mutasarrıf ola baʻde-vefâtihî câmiʻ-i
mezkûrda her kim vâʻiz ve nâsih olursa âna verile ve bin akçesinin ribhi ki senede
yüz elli akçe ider ol mukâbelede câmiʻ-i mezkûrda her kim vâʻiz ve nâsih olursa vaʻz
tamâmından sonra üç ihlâs-ı şerîf kırâʼet eyleye deyü meblağ-ı mezbûru mütevellî-i
merkûm es-Seyyid Emrullâh Çelebi'ye teslîm-i sahîh-i şerʻî ile teslîm idüp ol dahî
teslîm ve kabz itmişdir deyü ikrâr ve iʻtirâf eyledikde mütevellî-i mezbûr dahî
müvekkilem kelâm-ı meşrûhunda vekîl-i mersûmu bi'l-muvâcehe tasdîk eyledikden
sonra vekîl-i mersûm semt-i âhara müteveccih idüp vakf-ı nükûd ve âna müteʻallik
olan şurût ve kuyûd eʼimme-i hanefiyyenin ve hudâ-i müctehidînin kavl-i muhtârı
üzere müʼeccel olup kâbil-i rücûʻ ve mülkü istirdâd ve meşhûdum olmağla zikr
olunan nükûdu müvekkilesine red ve kemâkân mülkü olmasın taleb idüp mütevellî-i
mezbûrdan cevâb taleb olundukda alâ-vechi't-tafsîl zikr olunan daʻvâ ve rücûʻa
136
vekâletin inkâr idüp ğıbbe'l-istişhâd vekîl-i merkûmdan şâhid taleb olundukda
Mustafâ Çelebi bin Mehmed ve Mehmed bin Yûsuf nâm kimesneler nehc-i şerʻî
üzere daʻvâ ve rücûʻa vâkıfa-i mezbûre müddeʻî-i merkûmu vekîl itdirdüğüne
münkir-i mesfûr muvâcehesinde edâ-i şehâdet idüp vekâlet-i mezbûreye hükmü lâhık
oldukda mütevellî-i merkûm istintâk olunup cevâb virüp eğer çi vakf-ı nükûd ve
zımnında beyân olunan şurût ve kuyûd ekser eʼimme miyânında câʼiz değildir lâkin
eʼimme-i hanefiyyeden İmâm Züfer aleyhi rahmetü'l-ekberden hazret-i ensârî
rivâyeti üzere vakf-ı nükûd sahîh ve meşrûʻdur diyü hâkim-i mevkiʻ-i müstetâba
murâfaʻa olup tarafeynden hüküm taleb itdiklerine hâkim-i mûmâ-ileyh cânib-i vakfı
evlâ görüp vakf-ı nükûd ve zımnında beyân olunan şurûd ve kuyûdun sıhhatine hükm
itdikden sonra vekîl-i mersûm daʻvâ idüp vakf-ı nükûd İmâm Züfer'den ensârî
rivâyeti üzere sahîhdir lâkin sıhhât-i lüzûmdan müfârik olur eyle olıcak meblağ-ı
mezbûru vâkıfanın mülküne redd ve taraf-ı tasarrufun mütevellînin sedd taleb iderim
didikde mütevellî-i merkûm dahî eğerçi İmâm Züfer yanında mesʼele iledir lâkin
imâmeyn-i hümâmeyn rahmetullâhi teʻâlâ aleyhümâ yanlarında el-vâkfu îzan sahh-ı
lüzûm deyüb redden imtinâʻ ve hâkim-i müşârun-ileyhden tekrâr hüküm taleb
eyledikde sıhhat-i lüzûmdan ârî değildir deyü eʼimme-i hanefiyyenin kavliyle lüzûm-
ı vakf-ı mezbûre hükm idüb vakf-ı sahîh ve lâzım ve habs-ı sarîh ve kâʼim olmağın
ve min-baʻd naks ve nakz ve tebdîl ve tahrîk ve tağyîr ve tahvîle mecâl muhâl oldu
femen beddelehû baʻde mâ-semiʻahû fe-innemâ ismihû alellezîne yübeddilûne
innallâhe semîʻun-alîm365 ve ecru'l-vâkıfatü ale'l-hayyü'l-kerîm cerâ-zâlik ve hurrire
fî-evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf min-hicreti men-lehü'l-izz-ve's-
şeref.
Şuhûdü'l-hâl
Mefharü'l-
müderrisîn Kâsım
Çelebi ibni
İbrâhîm Efendi
El-Hâc
Abdürrezzâk bin
el-Hâc İlyâs
Es-Seyyid Hasan
bin es-Seyyid
Mahmûd
Nasûh Çelebi bin
Îsâ
Mehmed bin el-
Hâc Pîrî
El-Hâc Mustafâ
bin el-Hâc İlyâs
Mustafâ Çelebi
bin Kubad
Osmân Çelebi bin
el-Hâc Mehmed
Ve ğayruhum
mine'l-hâzırîn el-
365 Bakara Suresi 181. Ayet.
137
Müslimîn
[s.16/58] Fi'l-asl Vilâyet-i Rumelin'de Mora Sancağı'nda vâkiʻ Tuna
Kazâsı'na tâbiʻ Mavrak nâm karyeden olan Malkoç veled-i Antarya nâm zimmî
meclis-i şerʻa Edirne Kazâsı'na tâbiʻ Dere nâm karyeden olan Astama veled-i İstanaç
nâm zimmîyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp mezbûr Astama li-ebeveyn
karındaşım olan Pedro veled-i Antarya nâm zimmîyi bundan akdem katl idüp
yanında mevcûd olan koyununu âhara beyʻ eylemiş suʼâl olunup ihkâk-ı hak
olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Astama cevâbında merkûm
Pedro zimmîyi Gecek nâm Hüdâyi hamamının üzerinde olan dağda Topal nâm
zimmî kılıç ile urup katl eyledi ben dahî yanında bile idim baʻdehû yüz kırk reʼs
koyunu var idi baña beyʻ eyle deyü teslîm eyledi ben dahî âna getirüp işbu hâzır-ı
bi'l-meclis olan Mustafâ Çavuş'a beyʻ eyledim velâkin mürd-i mezbûr Pedro merkûm
Malkoç'un li-ebeveyn karındaşı idüğü maʻlûmum değildir deyü münkir olıcak
merkûm Malkoç'dan takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda tâʼife-i zimmiyândan
Toda veled-i Valsar ve Sarı veled-i Yani nâm zimmîler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a
hâzırân olup fi'l-vâki‘ merkûm Pedro ile müddeʻî-i mezbûr Malkoç li-ebeveyn
karındaşlar olup babaları ismi Antarya nâm zimmî ve anaları ise Mara nâm
zimmiyedir musakkat reʼsleri karye-i merkûme Mavrak'dır biz bu husûsa şâhidleriz
ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde lede'ş-şerʻ
şehâdetleri makbûle olmağın mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı
Rebîʻü'l-âhir li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd Beşe
bin Durmuş
Mahmûd bin
Niyazi
Mehmed Bey
bin Ali Bey
Ahmed bin
Mustafâ
Es-seyyid
İvaz el-
Göynükî
Hızır bin el-
Göynükî
[s.16/59] Sebeb-i tahrîr-i kitâb-ı naklî ve mûceb-i tastîr-i hitâb hükmü oldur ki
fi'l-asl vilâyet-i Anadolu'da vâkiʻ Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Abdurrahîm
Efendi Câmiʻ-i Şerîfi kurbünde Sofular Mahallesi'nden olup hâlâ mahmiyye-i
138
İstanbul'da sâkin Mustafâ Paşa-yı Atîk Mahallesi'nde sâkine Râbiʻa binti el-Hâc
Süleymân ammim(?) ve Rahîme binti nâm hâtûnlardan vech-i âtî üzere daʻvâ-i sahîh-
i şerʻî ile mesbûk istişhâd-ı şerʻî sudûrundan sonra zikr olunan Sofular
Mahallesi'nden olup mahmiyye-i mezbûrede Çerâkçı Hasan Beşe Mahallesi'nde
sâkin Mustafâ bin ve Dâvud Efendi bin Bostan ve mahmiyye-i mezbûrede Ali Fakîh
Mahallesi'nde sâkin Mûsâ bin Memi bin İskender nâm kimesneler nakl ve tahvîl içün
mahalli cerh ve taʻdîle hâzırân olup şöyle şehâdet-i şer‘iyye eylediler ki zikr olunan
Sofular Mahallesi'nde sâkin iken bundan akdem vefât iden el-Hâc Süleymân bin
Bâlî'nin verâseti sadrîyye kızları mezbûre Râbiʻa ve Râziye mahzarında kable'l-
kısmet mezbûre Râziye dahî müteveffât olup verâseti sadrîyye kızı Rahîme ile kız
karındaşı mezbûre Râbiʻa'ya münhasıradır bunlardan gayri vâris-i maʻrûfları olup
müstehâkk-ı âhar olduğu maʻlûmumuz değildir ve mütteveffâ-i mezbûr el-Hâc
Süleymân'ın terekesinden olup kasaba-i mezbûrede vâki‘ inde'l-ahâlî ve'l-cîrân
maʻlumû'l-hudûd buyût-ı müteʻaddideyi müştemil menzili ve bir bâb Dede-ahurı ve
Elpirek nâm karyede vâki‘ dört göz değirmen ve Çepni nâm karyede vâkiʻ inde'l-
ahâlî ve'l-cîrân maʻlûmü'l-hudûd bağçe ve Timurtaş mevziʻde vâki‘ maʻlûmu'l-hudûd
bir şiruganhâne ve İnaz nâm karyede vâkiʻ çiftlikle vâzıʻu'l-yed olanlardan
müsteşhedetân-ı mezbûretân içün hak taleb ve ahz vardır biz bu husûsa bu vech üzere
şâhidleriz ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinden sonra
ba‘de ri‘âyet-i şerâyiti'l-kabûl şehâdetleri makbûl oldukdan sonra müsteşhedetân-ı
mezbûretân Râbiʻa ve Rahîme nâm hâtûnlara zikr olunan menzil ve ahur ve dört göz
değirmen ve bâğçe ve şirûganhâne ve çiftlikden dahî hisse-i şerʻiyyleri beyʻ veya
hîbe veya âhara havâle ve taraf-ı şerʻiyyeden bir tarîkle mülklerinden ihrâc
etdiklerine her birine yemîn teklîf olundukda ânlar dahî alâ-vıfki's-suʼâl halfe
billâhi'l-alelazîm itdiklerinden sonra zikr olunan menzil ve değirmen ve bâğçe ve
şirûganhâne ve çiftlikleri ahz ve kabza ve âhara semen-i misli ile beyʻ ve semenlerini
bize îsâle ve kabz îsâle mütevakkıf olduğu umûrun cümlesine işbu nâkilü'l-kitâb
Mustafâ Bey bin Mehmed el-Cündî tarafımızdan vekîl ve nâʼib-i menâb nasb ve
taʻyîn idüp ol dahî vekâlet-i mezbûreyi kabûl ve hizmet-i lâzımesin edâya taʻahhüd
itmeğin hakîkat-i hâl ve hakîkat-ı makâl ğıbbe't-taleb ve's-suʼâl hâlâ kasaba-i
mezbûrede icrâ-i ahkâm-ı şerʻiyye iden umdet-i kuzâti'l-islâm zîdet-vülâtü'l-enâm
Efendi hazretlerinin usûl ve nüvvâbdan bu kitâb-ı mustetâb vusûl bulan efendilerin
139
meclis-i refîʻalarına inhâ olundu lede'ş-şerefi'l-vüsûl lütuflarından meʼmûldur
telakkîde be-kabûl ve amelen bi'l-medlûl buyrulup ʻindellâhi'l-meliki'l-cemîl naʼil-i
ecr-i cezîl olalar tahrîren fi'l-yevmi'l-işrîn min-şehr-i Rebîʻü'l-evvel ihdâ ve sebʻîn ve
elf.
Menhiyetü'l-fâkir ile'l-meclisi'l-hatîr Ali bin
El-Mevlâ Hılâfeti be-Mahkeme-i Dâvûd Paşa
Şuhudü't-târik
Yaʻkûb bin Mûsâ Abdünnebî bin
Mustafâ
Mehmed bin Caʻfer Ahmed bin Hüseyin
[s.16/60] Bâʻis-i terkîm-i râkim budur ki Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib
Kazâsına tâbiʻ Deper nâm sükkânından Minnet binti Receb nâm kimesne meclis-i
şerʻa gelüp takrîr-i kelâm idüp işbu sene isneteyn ve sebʻîn ve elf rebîʻü'l-evvelin
yirminci günü sulbiyye-i sağîre kızım Âʼişe kendi sanıyla ateşe düşüp muhterik
olmağla bi-emrillahi teʻâlâ ol cerrâhatden fevt olmuşdur cânib-i şerʻden üzerine
varılup keşf ve tahrîr olunması matlûbumdur didikde cânib-i şerʻden Mevlânâ
Mehmed Efendi'ye irsâl olunup zeyl-i kitâbdan mestûrü'l-esâmî olan Müslimânlar ile
merkûme Âʼişe'nin meyyiti üzerine varılup nazar olundukda fi'l-vâkiʻ cemîʻ
gövdesinde ateşle muhterik olup ol cerâhatden fevt olduğunu muʻâyene ve müşâhede
eylediklerinden sonra merkûm Minnet ve sağîre-i mezbûrenin vâlidesi Fâtıma nâm
hâtûn husûsu mezbûra müte‘allik karye-i mezbûre ahâlîsinden ve sâʼir bir ferdden ve
vechen mine'l-vücûh daʻvâ ve nizâʻım yokdur didiklerinde Mevlânâ-yı mezbûr
mahallinde tahrîr ve baʻdehû meclis-i şer‘a gelüp haber virdiğine mâ-hüve'l-vâki‘
bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Abdî Çelebi bin
Mustafâ Çelebi
Maʻden bin
Nasûh
El-Hâc Mahmûd
bin Süleymân
Kara Ahmed bin
Abdî
Ali Beşe bin
Hasan Çelebi bin
Mustafâ Çelebi
Mustafâ bin Abdî bin Ali Ebûbekir bin Abdülkerîm bin
140
Bayrâm Kethüdâyeri Şaʻbân Mustafâ
[s.17/61] Bi'l-fiʻil Liva-i Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi olan fahrü'l-emâsil
ve'l-akrân Ahmed Ağa taraf-ı şerîflerinde Subaşı olan Mehmed Bey meclis-i şerʻa
gelüp takrîr-i kelâm idüp Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Sofular
Mahallesi'nde sâkine İsmihân binti Sarhan nâm hâtûnun evine dâʼimâ nâ-mahrem
gelüp girüp hâlâ menzil içinde nâ-mahrem olduğuna mahalle-i mezbûreden bî-ğaraz
Müslümânlar haber virmekle cânib-i şer‘den âdem irsâl olunup vâkiʻ-i hâl tahrîr
olunsun didikde savb-ı şerʻden es-Seyyid İvaz Çelebi ve sâʼir ahâlî-i mahalle ile
mezbûre İsmihân hâtûnun menziline vardıklarında Emrullâh bin el-Hâc Mustafâ nâm
kimesne mezbûre İsmihân ve sadriyye kızları Gülizâr ve Rahîme ve Sâʼime nâm
bikr-i bâliğalar ile maʻan oturup îş ü işret üzere oldukları müşâhede eylediklerinden
sonra mezbûr Emrullâh ve merkûme İsmihân meclis-i şerʻa ihzâr olunup suʼâl
olundukda mezbûr Emrullâh cevâbında kadîmden bizimle merkûme İsmihân'ın
muʻâmelesi vardır hâlâ yine beni evine işret içün çağırmışdı deyüp ve mezbûre
İsmihân'a suʼâl olundukda merkûm Emrullâh komşumdur ânunçün evime çağırdım
deyü cevâb verüp mahalle-i mezbûre âhalîsinden olup hâzırûn-ı bi'l-meclis olan el-
Hâc Ahmed Beşe ve Mustafâ Halîfe ve İbrâhîm Halîfe ve Osmân Halîfe ve Ahmed
Halîfe ve Süleymân Halîfe ve Mehmed Çelebi el-Hâc Hasan ve Hasan Halîfe ve
Mehmed Bey ve Ömer bin el-Hâc Osmân ve Ören bin Memi Bey ve sâʼir cemm-i
ğafîr cemâʻat-i kesîrden getirüp mezbûre İsmihân'ın keyfiyet-i ahvâlini tefahhus
olundukda mezbûre İsmihân'ın kendi hâlinde olmayup dâʼimâ evine gece ile nâ-
mahrem gelüp girüp cümlemiz elinde âciz olmuşuzdur fâhişe olduğundan mâʻadâ
sârıka olup dâʼimâ kendisi ve kızları ümmet-i Muhammedin ehl-i ıyâlinin emvâlini
ve eşyâsını sirka iderler sâʻiyye-i fi'l-arz bi'l-fesâddır mezbûre baʻde'l-yevm
mahallimizde durursa cümlemiz perâkende ve perîşân olmamız mukarrerdir deyü
cevâb virdüklerinde mâ-hüve'l-vâkî‘ bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i
Rebîʻü'l-âhir li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Koca Veli Hasan bin Hüseyin
bin
Hasan bin Süleymân
bin
Ali bin İsmâil bin Mahmûd
bin
141
bin Yûsuf Armağan İbrâhîm Mirza Abdülkâdir Arslan Şah Ali Durmuş
[s.17/62] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kubbelü Mahallesi
sükkânından Hasan bin el-Hâc Receb nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-
tevkîrde râfiʻü'l-kitâb Şahbola binti el-Hâc Ebûbekir nâm hâtûn mahzarında ikrâr-ı
tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Mehmed nâm
kimesne mülküne ve bir tarafı el-Hâc İvaz mülküne ve bir tarafı çirkâb çayırı olan
öze ve taraf-ı âhardan tarîk-i âmm ile mahdûd olup iki tahtânî beyt ve bir sofayı ve
bir mikdâr havluyı müştemil olan menzilimi mezbûre Şahbola'ya beş bin nakd-i
râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻî ile bey‘ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd
ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr
merkûme Şahbola mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun
didikde mukırr-ı mezbûru ikrâr-ı meşrûhunda merkûme Şahbola dahî bi'l-muvâcehe
tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek kayd-şod fî-evâʼil-i Cemâziye'l-evvel li-sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
İbrâhîm
Halîfe bin
Satılmış
El-Hâc
Mehmed bin
Nasûh
El-Hâc Murâd Hacı bin
Durmuş
Bayrâm bin
Sâlih
İbrâhîm Bin
Ali
[s.17/63] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Nasârâ Mahallesi
sükkânından Donayer veled-i Amin nâm zimmî meclis-i şer‘-i hatîrde li-ebeveyn
karındaşı Kirkor nâm zimmî mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup babamız
merkûm Amin zimmîden ve anamız olup mürd olan Yani nâm zimmîyeden ve
karındaşımız Heci Abdik nâm zimmîden bi-hasebi'l-irs kendülerimize intikâl iden
hisselerimiz içün beynimizde maʻlûm muhallefâtından birbirimizle nizâʻımız olup
beynimizde münâzaʻât-ı kesîre vâkıʻa olmuşdu el-hâletü hâzihî muslihûn tavassut
idüp Medîne-i mezbûre esvâkından kuyumucular sûkunda vâkiʻ bir tarafı kurşunlu
bezzâzistan ve bir tarafı Mustafâ nâm kimesne mülküne ve bir tarafı mezbûr Kirkor
mülküne ve taraf-ı âhar tarîk-i âmm ile mâhdud olan bir bâb Kuyumcu dükkânına
142
beni sulh eylediler sulh-ı mezbûru kabûl ve dükkân-ı merkûmu karındaşım mezbûr
Kirkor yedinden olup kabz idüp babamız ve anamız ve karındaşımız muhallefâtına
müte‘allik cemî‘-i de‘âvî ve husûmâtdan birbirimizin zimmetini ibrâ’-i âmm ile ibrâʻ
ve ıskât-ı tâm ile ıskât eyledik baʻde'l-yevm âhad tarafından daʻvâ sudûr ve zuhûr
iderse lede'l-hükkâmi'l-kirâm makbûle ve mesmûʻa olmasın didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-
şerʻî kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Es-Seyyid
Bayrâm
bin el-
Hâc İlyâs
İshâk bin
Ali
El-Hâc
Şaʻbân
bin Ali
Bayrâm
bin
Hüsam
İbrâhîm
bin Oruç
Ahmed
bin
Mahmûd
İbrâhîm
bin
Katrancı
Ve
ğayruhum
mine'l-
hâzırîn
[s.18/64] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'nda Turfallı nâm karye sükkânından Yûsuf
bin Yûnus nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe ebnâ-i sipâhiyândan İdrîs Bey nâm
cündî ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp karye-i mezbûre sınurında vâki‘ lede'l-
ahâlî vel-cîrân maʻlûmetü'l-hudûd on beş dönüm tarlayı târîh-i kitâbdan yirmi sene
mukaddem Yazıcıoğlu İbrâhîm nâm kimesne mahlûlünden sipâhdan alup beher sene
öşr-i resmi sâhib-i arza edâ idüp tasarrufumda iken mezbûr İdrîs Bey zikr olunan
tarlalara bî-vech vazʻ-ı yed ider suʼâl olunup ihkâk-ı hak olunması matlûbumdur
didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr İdrîs Bey cevâbında zikr olunan tarlayı fi'l-asl babam
el-Hâc Mehmed nâm kimesnenin olup hâl-i hayâtında merkûm Yazıcıoğlu İbrâhîm'e
verüp mezbûr İbrâhîm tasarruf idüp fevt oldukda mahlûl olmağla sipâhîden alup
yirmi senedir tasarruf ider babam tarlası olmağla vazʻ-ı yed eyledim diyücek arz-ı
mîrîde on sene tasarrufdan sonra yedinden alınmaduğu kânûn-ı sultânî olmağla
mezbûr İdrîs Bey taʻarruzundan menʻ birle kayd-şod fî-evâʼil-i Cemâziye'l-evvel li-
sene ihdâ ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Osmân
Kethüdâ
Muslu Bey
bin
Mehmed
Mûsâ Bey
bin Îsâ
Süleymân
Çelebi
Kunduzlu
Topal
Mahmûd
an-Mihâil
Es-Seyyid
İvaz el
Göynikî
Abdî Bey
bin Mustafâ
143
yeri zâde
[s.18/65] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kubbelü Mahallesi
sâkinelerinden Rahîme binti el-Hâc Receb nâm hâtûn tarafından daʻvâ-yı âti'l-beyâna
vekîl olup Süleymân bin el-Hâc Mehmed ve Osmân bin Abdik nâm kimesneler
şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan zevci Mûsâ bin İlyâs nâm kimesneler
meclis-i şerʻde el-Hâc İvaz bin Osmân nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i
daʻvâ idüp mahalle-i mezbûrede vâki‘ lede'l-ahâlî vel-cîrân hudûd-ı maʻlûm
müvekkilemin babasının menzilini karındaşı Hasan nâm kimesne mezbûr el-Hâc
İvaz'a beş bin akçeye müvekkilemin haberi yoğiken beyʻ eylemiş müşâʻ olmağla
beyʻi fes murâd iderim suʼâl olunsun didekde ğıbbe's-suʼâl mezbûr el-Hâc İvaz
menzili-i mezkûru baña merkûm Hasan mezbûre Rahîme'nin icâzeti ve maʻrifeti ile
beyʻ idüp semeni olan meblağ-ı mezbûrdan hisse-i şerʻîsini kendüye verüp ol dahî
kabûl ve kabz idüp on sene mikdârı vardır menzil-i mezbûru zabt iderim diyücek
vekîl-i mezbûr vech-i meşrûh üzere münkir olmağla mezbûr el-Hâc İvaz'dan takrîrine
muvâfık beyyine taleb olundukda mine'l-udûl İbrâhîm Halîfe bin Satılmış ve Hâcı
bin Durmuş nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup fi'l-vâki‘
münâza‘un-fîh olan menzil-i mezbûru mezkûr el-Hâc İvaz'a mezbûr Hasan kız
karındaşı müvekkile-i mezbûrenin icâzeti ve maʻrifeti ile beyʻ eyledi ilâ-hâzihi'l-ân
zapt ve tasarrufundadır biz bu husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i
şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de ri‘âyeti şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri makbûle
olucak kayd-şod fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Sefer Bey el-Göynikî Es-Seyyid İvaz el-
Göynikî
Ahmed bin Mustafâ Osmân bin el-Hâc Ali
[s.18/66] Mahmiyye-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamâhallâhu teʻâlâ ani'l-mesâʼib
mahallâtından Sinan Paşa Mahallesi sükkânından Ali Bey ibni Mehmed Ağa meclis-i
şer‘-i enver ve mâhfil-i dîn-i ezherde işbu râfiʻü'l-kitâb el-Hâc Mustafâ ibni el-Hâc
İlyâs mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup silk-i mülk-i sahîhimde münselik
144
olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı baʻzan Ali Bey yağhânesine mülâsık ve
etrâf-ı sâʼiresi tarîk-i âmm ile mâhdud olup iki tahtânî beyti ve sofaya ve bir fevkânî
oda ve ahurı ve samanhâneyi ve bir mikdâr havluyı ve eşcâr-ı müsmire ve ğayr-i
müsmireyi ve mâʼ-i cârîyi müştemil olan mülk-i menzilimi bi-cümleti't-tevâbiʻ ve'l-
levâhık merkûm el-Hâc Mustafâ'ya beş yüz elli kıtâʻ riyâl guruşa bey‘-i bât-ı sahîh-i
şer‘î ile bey‘ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledim
ba‘de'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr mezbûr el-Hâc Mustafâ'nın mülk-i
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olusun didikde mukırru mezbûr Ali
Bey'in vech-i muharrer üzere cârî ve sâdır olan ikrârında el-mukırru lehü'l-merkûm
el-Hâc Mustafâ bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk itmeğin sıhhat-i beyʻ-i
şirâya bu vesîka-yı ânife alâ-mâ-hüve'l-hakîka bi't-taleb kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i
Cemâziye'l-evvel li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Abdürrezzâk bin
el-Hâc İlyâs
El-Hâc İsmâil bin
Memi Bey
El-Hâc Receb bin
Hasan
El-Hâc Yûsuf bin
el-Hâc Bayrâm
Es-Seyyid
Emrullâh Çelebi
bin el-Hâc İlyâs
Süleymân Çelebi
bin Hân Sefer(?)
El-Hâc Mehmed
bin el-Hâc İlyâs
El-Hâc Mustafâ
bin el-Hâc İlyâs
Bayrâm bin
Hüsâm
Ve ğayruhum
mine'l-hâzırîn
[s.19/67] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından İslâm bin Sefer nâm kimesne meclis-i şer‘a gelüp takrîr-i kelâm idüp
işbu sene ihdâ ve sebʻîn ve elf Cemâziye'l-evvellin on yedinci günü sulbî sağîr oğlum
Halîl mülk menzilim içinde kendi sanıyla ateşe düşüp bi-emrillahi teʻâlâ fevt
olmuşdur cânib-i şerʻden üzerine varılup keşf ve tahrîr olunması matlûbumdur
didikde cânib-i şerʻden Receb Efendi irsâl olunup ol dahî zeyl-i kitâbdan mestûrü'l-
esâmî olan Müslümânlar ile merkûm İslâm'ın menzilinde mezbûr Halîl meyyit
üzerine varup nazar eylediklerinde ayaklarından ve bi'l-cümle gövdesinden muhterik
olup vefât eyledüğünü muʻâyene [ve] müşâhede eyledükden sonra mezbûr İslâm
husûs-ı mezbûra müte‘allik mahalle-i mezbûre ahâlîsinden ve sâʼir bir ferdden
vechen mine'l vücûh ve sebeben mine'l esbâb oğlum mezbûr Halîl'in dem ve diyetine
145
müte‘allik daʻvâ ve nizâʻım yokdur didiğün mezbûr Receb Halîfe mahallinde ketb ve
tahrîr ve baʻdehû meclis-i şer‘e gelüp alâ-vukûʻa haber virdiğine mâ-vakaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd
Beşe bin
Durmuş an-
Mahalle-i
Sofular
Dede bin
el-Hâc
Mustafâ an-
Mahalle-i
Fakih Paşa
Mehmed
Çelebi bin
Hüseyin an-
Kâhil
Ömer bin
el-Hâc
Mahmûd
an-Bedrik
Osmân bin
Hâcı Ali
an-Arab
Receb bin
Ramazân
an-Mahalle-
i Tâc-
Ahmed
Hızır Bey
an-Göynük
[s.19/68] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Ardıç Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem mürd olan Agop nâm zimmînin sağîr oğlu Yarfes
ve sağîre kızı Kiras ahvâllerini hıfz ve babaları mezbûrdan intikâl iden emvâllerini
zabt içün bir vasî lâzım ve mühim olmağın işbu râfiʻü'l-kitâb sağîrân-ı mezbûrânın
vâlideleri Semye(?) binti Arat nâm zimmiyye vasî nasb olunup mezbûre dahî
vesâyet-i mezbûreyi kabûl ve hizmet-i lâzımesin edâya teʻahhüd etmeğin kayd-şod
hurrire fî-evâsıt-ı Cemâziye'l-evvel li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey bin
Mehmed
El-Hâc Şaʻbân
bin Ali
El-Hâc Ali Bey
bin Ferhat
Cizyeci Caʻfer Halîl Halîfe el-
Müʼezzin
Mehmed bin
Ramazân
Derviş bin
Süleymân
Ali bin Mehmed Veli bin Ali
[s.19/69] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Ardıç Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem mürd olan Agop nâm zimmînin sulbî kebîr oğulları
Anderye ve Aramis(?) nâm zimmîler asâleten ve mürd-i mezbûrun sağîr oğlu Yarfes
ve sağîre kızı Kiras kıbel-i şerʻden mansûb vasîleri olan Semye binti Arat nâm
zimmiyye sağîrân-ı mezbûrân taraflarından vesâyet-i vekîlleri tarafından asâleten
meclis-i şer‘-i şerîfde işbu sâhibü'l-kitâb Yahyâ veled-i Yahyâ nâm zimmî
mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp mahalle-i mezbûrda vâkiʻ bir tarafı
146
Avanis nâm zimmî mülküne ve bir tarafı Erkan nâm zimmî mülküne ve bir tarafı Ali
Çelebi mülküne taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir fevkânî ve bir tahtânî
beyti müştemil mürd-i mezbûrun menzili zarûret-i deyni içün merkûm Yahyâ'ya dört
bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻî ile bey‘ idüp kabz-ı semen-
i ma‘dûd ve teslîm-i mebî‘-i mahdûd eyledik baʻde'l-yevm menzil-i mezkûr mezbûr
Yahyâ'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve mutasarrıf olsun didiklerinde
ğıbbe't-tasdîk kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl es-Sâbıkûn
[s.19/70] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib Hâmahallahu teʻâlâ ani'l-mesâʼib
mahallâtından Karamanlı Mahallesi sükkânından el-Hâc Mehmed Bey bin el-Hâc
Mehmed nâm kimesne mahzarında meclis-i şer‘-i şerîfde mahmiyye-i mezbûre
mahallâtından Zâviye Mahallesi'nde sâkin fâhrü'l-ensâl ve'l-ensâb Mehmed Bey bin
Mustafâ Paşa mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup silk-i mülk-i sahîhimde
münselik olup medîne-i mezbûre esvâkından Attarlar sûkunda vâkiʻ bir tarafdan
Süleymân Çelebi ve bir tarafı Abdullâh Efendi mülkleri tarafeyni tarîk-i âmm ile
mahdûd olup arsası Câmiʻ-i Kebîr vakfından beher şehr on altışar akçe icâresi olan
mülk kahvehânemi mûmâ-ileyh Mehmed Bey'e bin iki yüz elli kıtʻa riyâl guruşa
beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻî ile bey‘ idüp kabz-ı semen eyledikden sonra mârru'z-zikr
kahvehâneyi teslîm eyledim baʻde'l-yevm mahdûd-ı mezkûr kahvehâne mûmâ-ileyh
Mehmed Bey'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun
didikde merkûm el-Hâc Mehmed Bey'in vech-i meşrûh üzre cârî olan ikrârında
müşârun-ileyh Mehmed Bey dahî bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek
kayd-şod hurrire fî-Evâhir-i Cemâziye'l-evvel sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Kâsım Çelebi
bin Bayrâm
Efendi
El-Hâc
Abdürrezâk
el-Hâc İlyâs
Es-Seyyid
Emrullâh
Çelebi el-Hâc
İlyâs
El-Hâc Yûsuf
bin el-Hâc
Bayrâm
El-Hâc Abdî
bin el-Hâc
Bayrâm
Îsâ Çelebi bin
el-Hâc
Mehmed
El-Hâc
Mehmed bin
El-Hâc
Mustafâ bin
Süleymân
Çelebi bin el-
Îsâ Bey bin Mustafâ
Çelebi bin an-
Osmân bin el-
147
el-Hâc İlyâs el-Hâc İlyâs Hâc Mehmed Abdullâh Düzağaç Hâc Ali
[s.20/71] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Palanga sükkânından el-
Hâc Ömer bin el-Hâc Mustafâ nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîfde işbu râfiʻü'l-kitâb
Ahmed Bey bin Abbas nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp
Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib'de uzun çarşıda vâkiʻ bir tarafı kendi mülküme ve bir
tarafı yine kendi mülküme ve tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd bir bâb etmekçi
dükkânının kapuya varınca olan hisse ki iki göz yerdir mezbûr Ahmed Bey'e beş bin
nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bâten bey‘ idüp kabz-ı semen ve teslîm-i mebî‘
eyledim baʻde'l-yevm zikr olunan kapuya varınca iki göz yer merkûm Ahmed Bey'in
mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr tasarruf eylesün didikde ğıbbe't-tasdîk
kayd-şod fî selh-i Cemâziye'l-âhir li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Veli bin
Memi
El-Hâc
Mehmed bin
Muharrem
Hüseyin
Çelebi bin
Hızır
Ahmed Halîfe
an-Sandıklı
Yaʻkûb bin
Hüseyin
Ahmed bin
Mustafâ
[s.20/72] Medîne-i Karahisâr Sâhib mahallâtından Câmiʻ-i Kebîr
Mahallesi'nde sâkine Marta veled-i nâm zimmiyye meclis-i şer‘a gelüp takrîr-i kelâm
idüp zevcim Sahek veledi nâm zimmî beni bilâ-nafaka bırakup âhar diyâra gitmişdir
nafaka ve kisveye şiddet-i ihtiyâcım vardır cânib-i şer‘den nafaka takdîr olunması
matlûbumdur didikde mezbûre Marta'ya zevci merkûm Sahek gitdikde kifâyet
mikdârı nafaka komaduğuna yemîn teklîf olundukda ol dahî halfe billâhillezi
enzele'l-incîl eyledikden sonra mezbûre Marta'nın nafaka ve kisve ve sâʼir levâzım-ı
zarûrîyesi içün beher yevm onar akçe nafaka ve kisve bahâ takdîr alunup vakt-i
zarûretde istidâne ve hîn-i zaferde rücûʻa izin birle mâ-vakaʻa kayd-şod hurire fî-
ğurre-i Cemâziye'l-âhir li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Ali bin Abdullâh Alay Beyi Halîl Halîfe el- El-Hâc Şaʻbân Dönayer veled-i
148
Mehmed an-
Tandırı
Müʼezzin bin Ali Bergam
[s.20/73] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Burmalı Mahallesi
sükkânından Muslu bin Îsâ nâm kimesne tarafından daʻvâ-yı âti'l-beyâna vekîl olup
bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻan vekâleti sâbite olan İvaz Beşe bin Ebûbekir Çavuş
nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîfde vekîlim câriye-i memlûkesi uzun boylu çatık
kaşlı elâ gözlü Rûsu'l-asl Lalegül binti Abdullâh mahzarında bi'l-vekâle ikrâr-ı sahîh-
i şerʻî ve iʻtirâf-ı sarîh-i merʻî kılup mezbûre Lâlegül binti hâlisa-i vâfiyye ile niyyet-
i hâlisa ile müvekkilem hasbeten lillâhi'l-hallâk tahrîr ve ihkâk ve mülkümden izâle
ve ihrâc ve silk-i ahrâr-ı asliyâtda ihrâc eyledim ba‘de'l-yevm mezbûre Lâlegül sâʼir
harâʼir-i asliyyât gibi hür olup müvekkilemin mevâlî içün utekâ üzerinde şer‘an sâbit
olan hakk-ı velâdan gayri hakkım ve alâkam kalmadı didekde ğıbbe't-tasdîk kayd-şod
hurrire fî-evâsıt-ı Cemâziye'l-âhir li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ahmed
Halîfe bin
Kamber
El-Hâc
Abdî bin
el-Hâc
Bayrâm
El-Hâc
Ömer bin
Urus
İbrâhîm
Çelebi bin
Mahmûd
El-Hâc
Hüseyin
bin
Şaʻbân
Hâcı bin
Veli
Ali Halîfe
bin Hâcı
Yahyâ bin
Keyvan
[s.20/74] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Fakih Paşa Mahallesi
sükkânından el-Hâc Mustafâ bin el-Hâc Muharrem nâm kimesne meclis-i şer‘-i
şerîfe sulbî kebîr oğlu işbu râfiʻü'l-kitâb Ali nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-
i kelâm idüp mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Mûsâ nâm kimesne mülküne ve bir
tarafı Yazıcı Osmân mülküne ve tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir tahtânî
beyt ve iki fevkânî beyti ve ahurı müştemil olan menzilimi oğlum mezbûr Ali'ye yedi
bin beş yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻî ile bey‘ idüp kabz-
ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i
mahdûd-ı mezkûr menzil-i merkûm Ali'nin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve
haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîk kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-
mezbûr.
149
Şuhûdü'l-hâl
Abdünnebî Bey
bin
İvaz bin Ebûbekir Hâcı Dede bin
Bektaş
Abdülkâdir bin
Mehmed Efendi
El-Hâc Mehmed
bin Mehmed
El-Hâc Mahmûd
bin el-Hâc
Hayrân
İsmâil bin
Süleymân
El-Hâc Mahmûd
bin el-Hâc
Kureyş
Hüseyin bin
Piyâle
Mehmed bin
Ahmed Dede
[s.20/75] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Bedrik Mahallesi sükkânından Ali
bin Bâlî nâm şâb-ı emred meclis-i şer‘a ammisi Veli bin Abdünnebî nâm kimesneyi
ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp merkûm Veli'ye babası merkûm
Abdünnebî'den intikâl idüp babam merkûm Bâlî ile müşâʻ ve müşterek mutasarrıf
oldukları Sarık nâm karyede vâkiʻ bir tarafı Murâd tarlasına ve bir tarafı Topaloğlu
tarlasına ve tarafeyni çaya müntehî tahmînen iki buçuk dönüm mülkü etrâf-ı erbaʻası
divarlı bağçeyi babam mezbûr Bâlî fevt olmağla müstakil zabtı murâd ider suʼâl
olunup ihkâk-ı hak olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Veli
mahdûd-ı mezkûr bağçeyi karındaşı mezbûr Bâlî ile kendüye babaları merkûm
Abdullâh'dan intikâl idüp müşâʻ ve müşterek mutasarrıf olduklarına mukır ve
muʻterif oldukda kayd-şod fî-evâsıt-ı Receb sene 1071.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Şaʻbân bin
Ali
Es-Seyyid
İvaz el-
Emîn
Ahmed bin
Mustafâ
Mahmûd
bin Tâlib
Hüseyin bin
Hâcı
Hüseyin bin
Hâşim
Ve
ğayruhun
[s.21/77] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Sinan Paşa Mahallesi
sükkânından Ali Bey bin Mehmed Ağa meclis-i şer‘a Ayvalu nâm karyeden Mehmed
bin Memi nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i kelâm idüp Kızılca köy nâm
harâbe karye sınurında vâkiʻ bir tarafdan Kurt Bâlî tarlası ve bir tarafdan Oruç Beşe
tarlası ve bir tarafdan Ramazân tarlası ve bir tarafdan Yûsuf tarlası ile mahdûd ber-
vech-i tahmîn iki dönüm ve yine karye-i mezbûrede bir tarafdan Mehmed tarlası ve
bir tarafdan kendi mülküne ve bir tarafı cebele müntehî Silahdâr Sini dimekle maʻrûf
150
tarlalar ve yine karye-i mezbûre ve tarefeyni kendi mülküne ve bir tarafı mezbûr
Mehmed'e ve bir tarafdan yine kendi tarlasına mülâsık nısfı hareym ve yine karye-i
mezbûrede vâkiʻ ve bir tarafı su harkı ve bir tarafı söğüt ile ve taş ile nişân olunmuş
ve bir tarafdan kayaya ve bir tarafdan merkûm Mehmed'in tarlası ile mahdûd çayır
babam mezbûr Mehmed Ağa'nın tarlası ve harîmi ve çayırı olup ba‘de-vefâtihî otuz
seneden ziyâdedir benim yedimde olup tasarruf iderken mezbûr Mehmed dahlden
hâlî değildir suʼâl olunup cevâbı tahrîr olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl
mezbûr Mehmed mahdûd-ı mezkûr olan tarlalar ve nısf harım ve çayırı benim babam
dahî tasarruf eylemiş deyü istimâʻ eyledim mezbûr Ali Bey'in babasının olduğu
maʻlûm değildir diyicek merkûm Ali Bey'den takrîrine muvâfık beyyine taleb
olundukda mine'l-udûl el-Hâc Receb bin Mehmed ve Yûsuf bin Muharrem ve Turgut
Bâlî bin Bayrâm nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup fi'l-vâkiʻ
hudûd-ı mezkûr ile mahdûd olan tarlaları ve nısfı harım çayırı kâdîmî merkûm Ali
Bey'in babası mezbûr Mehmed Ağa'nın taht-ı yedinde olup ba‘de-vefâtihî otuz
senedir merkûm Ali Bey'in taht-ı yedindedir biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî
ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de-ri‘âyetihî şerâyitü'l-kabûl
şehâdetleri makbûle olmağın kayd-şod hurrire-fî-evâʼil-i Şaʻbân sene 1071.
Şuhûdü'l-hâl
Yûsuf Halîfe
bin
Abdülkerîm
Abdülbâkî
Ağa Dizdâr-
ı sâbık
Alemşâh
bin Hamza
Receb bin
Hoca Bâlî
Oruç Beşe
bin
Hüseyin
İbrâhîm bin
Mûsâ
Murâd
Beşe bin
Yûsuf
[s.21/78] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kubbelü Mahallesi
sükkânından Ramazân bin Osmân nâm kimesne meclis-i şerʻa li-ebeveyn karındaşı
el-Hâc İvaz nâm kimesne mahzarında takrîr-i da‘vâ idüp babamız mezbûr Osmân
fevt oldukda mahalle-i mezbûrede vâkiʻ menzilinden baña âʼid olan hisse-i şerʻiyyem
mukâbelesinde mezbûr el-Hâc İvaz'ın mülk-i müşterâsı olup yine mahalle-i
mezbûrda vâkiʻ bir tarafı mezbûr el-Hâc İvaz mülküne ve bir tarafı Dülger Mehmed
mülküne ve bir tarafı Receb nâm kimesne mülküne ve bir tarafı tarîk-i âmm ile
mahdûd bir tahtânî beyti ve sofayı ve çardağı ve bir mikdâr havlıyı müştemil
menzilini muslihûn tavassutuyla zikr olunan hakkım mukâbelesinde baña virüp sulh
151
olup on seneden mütecâvizdir menzil-i mezbûra mutasarrıf olup otururken hâlâ
mezbûr el-Hâc İvaz dahlden hâlî değildir suʼâl olunup cevâbı tahrîr olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr el-Hâc İvaz fi'l-vâkiʻ babamız fevt
oldukda menzilinden merkûm Ramazân'a intikâl iden hisse-i şerʻiyyesi mukâbilinde
mahdûd-ı mezkûr menzile sulh olup on seneden mütecâvizdir taht-ı tasarrufundadır
deyü karındaşı mezbûr Ramazân'ı cemîʻ-i kelimâtında tasdîk idicek mâ-vakaʻa kayd-
şod hurrire fî-evâsıt-ı Şaʻbân sene 1071.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed
Çelebi bin
Nasûh
Çelebi
Hâcı bin
Durmuş
Mehmed
bin Turahân
Murâd bin
İbrâhîm
Hüseyin bin
Ahmed
Ahmed bin
Süleymân
Mustafâ bin
Şaʻbân
[s.21/79] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Yahyâ Mahallesi
sâkinelerinden Fâtıma binti Bayrâm nâm hâtûn tarafından husûs-ı âti'z-zikri daʻvâya
vekîl-i şer‘îsi zevci olan Mehmed bin İbrâhîm nâm kimesne meclis-i şerʻde
müvekkilesi mezbûre Fâtıma'nın vâlidesi Âʼişe binti Abdullâh nâm hâtûnu ihzâr ve
mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp müvekkilimin babası ve mezbûre Âʼişe'nin zevci olan
merkûm Bayrâm'ın mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı İlhanoğlu mülküne ve bir
tarafı merkûme Fâtıma mülküne ve tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir tahtânî
beyti ve çardağı ve bir mikdâr havlıyı ve mâʼ-ı cârîyi müştemil olan mülk menzilimi
mezbûre Âʼişe zabt ider suʼâl olunup kasr-ı yed olunması matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûre Âʼişe cevâbında zevcim mezbûr Bayrâm fevt oldukda benim
sadrî oğlum ve mezbûr Bayrâm'ın sulbî oğlu olan Ahmed nâm sağîrin hissesine
menzil-i mahdûd-ı mezkûr ve hâlâ müdde‘iyye-i mezbûre Fâtıma'nın yedinde olan
menzil ile isâbet idüp baʻdehû mezbûr Ahmed fevt olmağla mezbûre Fâtıma'nın
yedinde olan menzili âna isâbet edüp mahdûd-ı mezkûr menzil dahî baña sülüs
hissem mukâbelesinde verilüp yirmi beş seneden mütecâvizdir tasarruf iderim
diyücek vekîl-i mezbûr vech-i meşrûh üzre olduğun münkire olıcak mezbûre
Âʼişe'den sıdk-ı mâkaline beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Hasan Çelebi bin el-
Hâc Hüseyin ve Mehmed bin Abdullâh nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a
152
hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd ve fi'l-vâkiʻ merkûm Âʼişe'nin sadrî sağîr oğlu Ahmed
babası merkûm Bayrâm'ın menzili isâbet idüp fevt oldukda bir mikdârı merkûme
Fâtıma'ya isâbet idüp menzil-i mahdûd-ı mezkûr dahî sülüs hissesi mukâbelesinde
vâlidesi mezbûre Âʼişe'ye virilüp yirmi beş seneden mütecâvizdir mutasarrıfdır biz
bu husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye
eylediklerinde ba‘de-ri‘âyetihî şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri makbûle olmağın mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ali Bey bin
Mehmed Ağa
Bayrâm bin
Hüsâm
Hasan bin Çâker Osmân bin el-Hâc
Ali
Hüseyin bin Hâcı
[s.22/80] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Sarık nâm karyeden olup bundan
akdem vefât iden Sefer nâm kimesnenin sağîr oğulları Şenlik ve Mehmed'in kıbel-i
şer‘-i kavîmden mansûbe vasîsi vâlideleri olan Rahîme binti Ahmed nâm hâtûn
meclis-i şerʻa işbu râfi‘ü'l-kitâb Mehmed bin Mahmûd nâm kimesne mahzarında bi'l-
vesâye ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp sağîrân-ı mezbûrânın nafaka ve kisveye şiddet-i
ihtiyâçları olmağla karye-i mezbûre kurbünde vâkiʻ bir tarafı Yayla tarlası ve bir
tarafı mezbûr Mehmed tarlası ve bir tarafı çayır ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile
mâhdud olup tahmînen iki dönüm babalarından intikâl itmiş tarlaların beş bin beş
yüz elli akçe semen mukâbelesinde maʻrifet-i sâhib-i arz ile mezbûr Mehmed'e tefvîz
ve meblağ-ı mezbûru bi't-tamâm ve'l-kemâl ahz ve kabz eyledim ba‘de'l-yevm
mârru'z-zikr tarlaya keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olup sâl be-sâl aʻşâr-ı
şerʻîsin sâhib-i arza edâ ve teslîm eylesün didikde vasiyye-i mezbûrenin vech-i
muharer üzere cârî olan ikrârında merkûm Mehmed vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk
idecek kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i Ramazâni'l-mübârek li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mustafâ bin
Hızır
Abdullâh bin
Hızır
İbrâhîm bin
Oruç
Ahmed bin
Durduhân
Ahmed Halîfe
bin Veli
Mehmed bin
Durduhân
Hüseyin bin Murâd bin Yûsuf bin Mustafâ bin Halîl bin el- Ve ğayruhum
153
Ebûbekir Durduhân Yaʻkûb Yitilmiş Hâc Abdullâh mine'l-hâzırîn
[s.22/81] Medîne-i Karahisâr Sâhib-i mahallâtından İmâret Mahallesi
sâkinelerinden Kerîme binti Şaʻbân Efendi nâm hâtûn meclis-i şer‘-i şerîfde câriye-i
memlûkesi orta boylu Habeşiyyü'l-asl Kamer binti Abdullâh nâm Arab mahzarında
ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp mezbûre Kamerî binti hâlisa-i vâfiyye ile hasbeten
lillâhi'l-hallâk tahrîr ve iʻtâk idüp muzâyaka-i rikkiyyetden ihrâc ve kazâ-yı
hürriyyete idrâc eyledim mezbûre Kamer sâ’ir harâyir-i asliyyât gibi hür olup mevâlî
içün utekâ üzerinde şer‘an sâbit olan hakkı velâdan gayri hakkım ve alâkam kalmadı
didekde ğıbbe't-tasdîk kayd-şod fî selh-i Şaʻbân senetü'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Yûsuf
Bin
Durmuş
Sefer
Bey bin
Mahmûd
Himmet
Hüseyin
bin Hâcı
Bayrâm
bin
Maʻden
Hüseyin
Bey bin
Abdullâh
Nûh
Bâlî bin
Ömer
Ali bin
Ömer
Nalbant
Dede
bin
Mustafâ
Ve
ğayruhum
[s.22/82] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem fevt olan Yazıcı Mehmed Bey'in sağîr oğulları
Abdullâh ve Receb'in ahvâllerini hıfz ve babalarından intikâl iden emvâllerini zabt
içün bir vasî lâzım ve mühim olmağın işbu râfiʻül-kitâb ceddesi Âʼişe binti Ebûbekir
vasî nasb olunup mezbûre dahî vesâyet-i mezbûru kabûl ve hizmet-i lâzımesin edâya
tehʻaddüd idecek kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
İvaz Bey bin
Mehmed Çavuş
Pîrî Bin
Abdünnebi
Hüdâî bin Çizmeci Mehmed Muharrem bin
Yûsuf
154
[s.22/83] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi
sükkânından bundan akdem fevt olan Yazıcı Mehmed Bey'in zevce-i metrûkesi Âʼişe
binti el-Hâc İvaz nâm hâtûn meclis-i şer‘-i şerîfde müteveffâ-yı mezbûrun eytâm-ı
sığârın kıbel-i şerʻden mansûbe vasîleri olan Âʼişe binti Ebûbekir nâm hâtûn
mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp zevcim mezbûr Mehmed Bey'in zimmetinde
olan yirmi bin akçe mihr-i müʼeccelim ve semen-i hisse-i şerʻiyyem mukâbelesinde
mahalle-i mezbûrda vâkiʻ bir tarafı baʻzan müteveffâ-i mezbûra ve baʻzan İlyâs
mülkü ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir tahtânî beyt ve bir küçük
odayı ahurı ve bir mikdâr havlıyı müştemil olan mülk menzilini alup kabûl ve kabz
edüp mihr-i mü’eccelime ve semen-i hisse-i şerʻîme müte‘allik cemî‘-i de‘âvî ve
husûmâtdan mezbûr Âʼişe'nin vasîsi olduğuna sağîrlerin zimmetlerini ibrâ’-i âmm ile
ibrâʼ ve ıskât eyledik ba‘de'l-yevm benden daʻvâ sudûr ve zuhûr iderse lede'l-
hükkâmi'l-kirâm makbûle ve mesmûʻa olmasun didikde ğıbbe't-tasdîk kayd-şod
hurrire fî-evâhir-ı Şaʻbân fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü's-sâbıkûn
[s.22/84] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Karamanlı Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem vefât iden el-Hâc Mehmed Bey bin el-Hâc Mehmed
nâm müteveffânın sulbî sağîr oğlu Osmân'ın kıbel-i şerʻden mansûb vasîsi olan el-
Hâc Hüseyin nâm kimesne vesâyet-i mezbûreden fâriğ olup yerine bir vasî lâzım ve
mühim olmağla işbu râfiʻü'l-kitâb sağîr-i mezbûrun ammitesi Ümmî binti el-Hâc
Mehmed nâm hâtûn sağîr-i mezbûrun ahvâlini hıfz ve babası müteveffâ-yı
mezbûrdan intikâl iden emvâlini zabt içün vasî nasb ve taʻyîn olunup mezbûre Emîne
Hâtûn dahî vesâyet-i mezbûru kabûl ve hizmet-i lâzımesin edâya teʻahhüd idecek
kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i Ramazân li sene 1071.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Budak bin
Mustafâ
Mehmed Çelebi
bin el-Hâc Hasan
Mehmed bin el-
Hâc Hasan
İlyâs bin Şenlik İbrâhîm bin
Mahmûd
155
[s.22/85] Karamanlı Mahallesi sükkânından bundan akdem vefât iden el-Hâc
Mehmed Bey'in sulbî oğlu Osmân'ın vasî-i şerʻîsi olan işbu râfiʻü'l-kitâb sağîr-i
mezbûrun nafaka ve iksâya şiddet-i ihtiyâcı olmağla kıbel-i şerʻ-i mutahhardan beher
yevm onar akçe nafaka takdîr olunması matlûbumdur didikde mezbûr Osmân'a beher
yevm onar akçe farz ve takdîr olunup vakt-i zaferde istidâne ve vakt-i zarûretde
rücûʻa izin-birle mâ-hüve'l-vâki‘ bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü's-sâbıkûn
[s.23/86] Barçınlı Kazâsı'na tâbi‘ Çifteler nâm karyeden Ali Beşe ibni
İbrâhîm nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîfe Mehmed bin Abdullâh nâm Arab ile
zevcesi Emîne nâm hâtûn ihzâr ve mahzarında takrîr-i da‘vâ idüp ben on iki senedir
küffâra esîr olmağla mezbûr Mehmed zevce-i medhûlün-bihâm merkûme Emîne'yi
fuzûlî tezevvüc eylemiş suʼâl olunup ihkâk-ı hak olunması matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mehmed cevâbında fi'l-vâkiʻ merkûme Emîne mezbûr Ali
Beşe'nin zevce-i medhûlün-bihâsı olup lâkin vefâtı şâyiʻ olmağla üç senedir tezevvüc
eyledim deyüb merkûme Emîne'ye dahî istintâk olundukda merkûm Ali Beşe'nin
taht-ı nikâhında zevce-i medhûlün bihâsı olduğuna mukırr olup lâkin vefâtı şâyiʻ
olmağla hakîkat zann idüp nefsimi mezbûr Mehmed'e tezvîc eyledim diyücek
mezbûre Emîne merkûm Ali Beşe'nin zevce-i medhûlün bihâsı olduğun zâhir ve
mütebeyyin olıcak mezbûre Emîne merkûm Mehmed'den tefrîk ve baʻde-inkızâʼi'l-
iddet akd-ı ceddîde muhtâç olamaksızın kemâ fi'l-evvel zevc-i evveli olan merkûm
Ali Beşe'nin taht-ı nikâhında zevcesi olmak üzere mâ-vakaʻa kayd-şod hurrire fi'l-
yevmi'l-aşer min-Ramazâni'l-mübârek li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed
Çelebi bin
Ferruh
Es-Seyyid
İvaz
Çelebi el-
Göynükî
Ali Beşe
bin
Süleymân
Mehmed
Bey bin
Ali
Haydâr
bin
İbrâhîm
İbrâhîm
bin Yûsuf
Baldân
bin
Rüstem
Ahmed
bin Hızır
[s.23/87] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Hâcı Beyli nâm karye
sükkânından Receb bin Ali nâm kimesne meclis-i şerʻde işbu râfiʻü'l-kitâb Süleymân
Çelebi bin Muslu mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp medîne-i mezbûre
156
mahallâtından Efecik Mahallesi'nde vâkiʻ bir tarafdan Muslu Çelebi mülkü ve bir
tarafından Mühtediye nâm hâtûn mülküne ve bir tarafdan Mehmed Bey mülküne
taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mâhdud olup bir tahtânî beyt ve bir mikdâr havlıyı ve
ahurı müştemil olan mülk menzili mezbûr Muslu Çelebi'ye dört bin nakd-i râyic-i
fi'l-vakt akçeye bey‘-i bât ile bey‘ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebî‘
eyledim ba‘de'l-yevm sâlifü'z-zikr menzil-i merkûm Süleymân Çelebi'nin mülk-i
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîk kayd-
şod hurrire fî-evâsıt-ı şehr-i Ramazâni'l-mübârek senetü'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed bin
İvaz
El-Hâc
Mehmed bin
Hasan bin Es-Seyyid
İvaz el-
Göynükî
Muslu Çelebi
bin Hüseyin
Bey
Ve ğayruhum
mine'l-hâzırîn
[s.23/88] Bâdî-i mebâdî-i feth-i kitâb ve bânî-i mebânî-i faslu'l-hitâb oldur ki
fi'l-asl kasaba-i Güre sükkânından olup hâlâ Medîne-i Uşak'da ticâret târîkiyle karâr
ve sükûn iden hâmil-i kitâb sıhhat-i nişân el-Hâc Muharrem bin Ramazân nâm
kimesneden tarîk-i muʻtâd ve ber-vech-i sedâd-ı daʻvâ ve iştihâd sâdır oldukda udûl
ve sîkât ve fuhûl-i sahîhu'l-kelimâtdan medîne-i mersûme Uşâk mahallâtından el-Hâc
Sıddık Mahallesi sükkânından el-Hâc Bayrâm bin Îsâ bin Bayrâm ve el-Hâc Hasan
ibni Îsâ bin Hasan nâm kimesneler meclis-i şerʻ-i mutahhar ve mahfil-i dîn-i
münevvere hâzırân olup mahall-i cerh ve taʻdîlde nakil ve tahvîl içün şehâdet-i
şerʻiyye idüp hâlâ nefs-i Karahisâr-ı Sâhib'de bakkallar zümresine bazarbaşı nâmına
olan el-Hâc Şaʻbân bundan esbak tarîk-i hâc-ı mebrûrda müddeʻî-i merkûm el-Hâc
Muharrem'den yirmi dokuz aded nîm dülbend ve beher dâne birer riyâlî guruş ve
birer rubuʻ ve otuz vukkiye kahve yirmi iki kıtʻa riyâlî guruşa ve bir siyah yabunca
üç riyâlî guruşa bizim huzurumuzda iştirâʼ ve kabz ve tesellüm idüp eşyâ-i mârru'z-
zikrin cemʻan semenleri olan altmış bir riyâlî guruş ve bir rubʻ merkûm el-Hâc
Şaʻbân zimmetinde lâzimü'l-edâʼ ve vâcibü'l-kazâ deyn olup meblağ-ı mârru'n-nakl
müddeʻî-i mezbûr el-Hâc Muharrem içün merkûm el-Hâc Şaʻbân'dan hakk mutâlebe
ve ahz vardır biz bu husûsa vech-i mübeyyen üzere şâhidleriz şehâdet dahî ideriz
deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de-ri‘âyeti merâsimü'l-kabûl
157
şehâdetleri şerʻan muʻteber ve makbûl oldukdan sonra hakîkat-ı hâl ve masdûka-i
makâl ğıbbe't-taleb ve's-suʼâl bi'l-fiʻil mahmiyye-i merkûme Karahisâr-ı Sâhib'de
mesned-nişîn-i şerʻ-i mübîn olan efendi hazretlerinin meclis-i şerîf ve mahfil-i
münîflerine ve dahî bu kitâb-ı mustetâb vusûl bulan usûl ve nüvvâbdan her birine
iblâğ ve inhâ olundu lede'l-vusûl lutf-ı ʻamîm ve hulk-ı kerîmlerinden meʼmûl ve
mesʼûldür ki kabûlüyle inʻâm ve medlûl-i şerîʻat-şumûlüyle ʻamel buyrulub meʼâb
ve meʼcûr ve mazhar-ı cezâ-i mevfûr olalar cerâ-zâlik ve hurrire fi'l-hâmis-aşer min-
şehr-i Ramazâni'l-mübârek li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Minhe'r-risâle ilâ-meclisi'l-adâleti
Abdullâh bin Hamza el-kâdı be-Uşak el-mahmiyye
Şuhudü't-tarîk
Hüsrev bin Ramazân Hasan bin Musaddak
[s.23/89] Bi'l-fiʻil Liva-i Karahisâr-ı Sâhib Mütesellimi olan fahru'l-akrân
Ahmed Ağa meclis-i şerʻ-i şerîfe nefs-i Kütahya'dan Ali bin Abdullâh nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i kelâm idüp mezbûr Ali hırsız ve kuttâʻ-ı tarîk
olub gece ile Karahisâr kurbünde Karakaya nâm mevziʻa üç yük esbâb getürüp biz
dahî âgâh olub ahz eyledik mezbûr Ali'den hakîkat-ı hâl suʼâl olunub cevâbı tahrîr
olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Ali cevâbında nefs-i
Kütahya'dan Mehmed nâm kimesne ve mütesellim-i mezbûr âdemlerinden Kara
Ahmed nâm kimesne ile Altuntaş Kazâsı'nda yabanda gece ile yatarken iki nefer
âdemin üç yük esbâbı sirka eyledik baʻdehû mezbûr Mehmed zikr olunan mevziʻa
getirmiş ben ve işbu hâzırân-ı bi'l-meclis Acem zimmîlerinden Arslan ve İvaz nâm
zimmîler ile ve gâʼib-i ani'l-meclis merkûm kara Ahmed ile almağa vardık mezbûrân
kara Ahmed ve Mehmed firâr eylediler ben ahz oldum deyü ikrâr eyledikden sonra
mezbûrân Arslan ve İvaz zimmîlere dahî suʼâl olundukda mezbûr Ali bize biz
bâzergânız beyʻ idecek metâʻımız vardır deyü Karakaya semtine alup getirdiler
ânunçün varduk deyü cevâb virdiklerinde mâ-vakaʻa kayd-şod hurrire fî-evâʼil-i
şehr-i Ramazâni'l-mübârek seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
158
Eş-Şeyh
Abdullâh el-Vâʻiz
Osmân bin
İnebeyi
Caʻfer bin Kulu Ahmed bin İlhân Ahmed bin Hatîb
[s.24/90] Oldur ki Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib'de sâkin Abdünnebî ibni
Mustafâ nâm kimesne meclis-i şerʻde Yaʻkûb Beşe ibni Mûsâ nâm kimesne
mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp iki bin altı yüz akçe kendi malım ve yedi bin sekiz
yüz akçe dahî muʻâmele ile alup cemʻan on bin dört yüz akçe ben virüp ve on bin
akçe dahî mezbûr Yaʻkûb Beşe virüp mudârebe tarîkiyle her ne kadar fâʼide hâsıl
olursa beynimizde tasnîf olmak üzere bâzargânlık eylemişdik hâlâ meblâğ-ı
mezbûrûn hâsıl olan kâʼimenin nısfını virmekde taʻallül ider suʼâl olunub
alıverilmesi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Yaʻkûb Beşe cevâbında
merkûm Abdünnebî benim hidmetkârım olub on bin akçemi kullandı ba‘dehû
mezbûr Abdünnebî altı bin dört yüz akçe fâʼide virdim vech-i meşrûh üzere
mudârebe itmedik deyü münkir olucak mezbûr Abdünnebî'den takrîrine muvâfık
beyyine taleb olundukda ityân-ı beyyineden âciz olmağla mezbûr Yaʻkûb Beşe'ye
vech-i meşrûh üzere on bin dört yüz akçe merkûm Abdünnebî'ye virüp on bin akçe
kendü virüp alâ-vechi'l-mudârebe her ne fâʼide hâsıl olursa beynlerinde tasnîf olmak
üzere akd-i şirket itmediklerine yemîn teklîf olundukda ol dahî halfe billâhi teʻâlâ
idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu fî-min-Şevvâli'l-mükerrem seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Nûrî Çelebi ibni an-
Kütahya
Hüseyin Çelebi ibni
Ahmed
Sâlih Bey el-Cündî Es-Seyyid İvaz el-
Göynükî
[s.24/91] Bi'l-fiʻil Liva-i Karahisâr-ı Sâhib Mütesellimi olub Emîn-i Beytü'l-
mâl olan fahru'l-akrân Ahmed Ağa meclis-i şer‘-i şerîfde işbu râfi‘ü'l-kitâb fahrü'l-
kudât Abdullâh Efendi ibni Hamza Efendi mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî
kılup Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil Mahallesi'nden olub bundan akdem
müteveffiye olan Rahîme binti Velî nâm hâtûnun vâris-i maʻrûfu olmamağla
mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Göcüoğlu Mehmed mülküne ve bir tarafı baʻzan
es-Seyyid Mustafâ ve baʻzan nâm kimesne mülküne ve bir tarafı baʻzan Nalband
159
Mustafâ ve baʻzan Ali mülküne ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mahdûd olup üç
tahtânî beyti ve bir ahûrı ve bir kiları ve bir mikdâr havluyı ve eşcâr-ı müsmire ve
ğayr-i müsmireyi ve furunu ve mâʼ-i cârîyi müştemil menzili Beytü'l-mâla âʼid
olmuşdu hâlâ menzil-i mezbûr beyʻ-i men-yezîd olunup rağbât-ı nâs bi'l-külliye
münkatıʻa olundukdan sonra merkûm Abdullâh Efendi üzerinde on iki bin akçede
karâr itmekle menzil-i mahdûd-ı mezkûru mûmâ-ileyh Abdullâh Efendi'ye meblâğ-ı
mezbûreyi bâten beyʻ idüp kabz-ı semen ve teslîm-i mebî‘ eyledim lâkin
müteveffiye-i mezbûrenin vasiyeti olmağla sülüsânı ki sekiz bin akçedir alup kabz
idüp ve sülüsü ki dört bin akçedir mezbûre Rahîme'nin vasî-i muhtârı olan işbu hâzır-
ı bi'l-meclis Şeyh Ahmed Efendi'ye teslîm eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı
mezkûr merkûm Abdullâh Efendi'nin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr
mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-hüve'l-vâki‘ bi't-taleb ketb olundu.
hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mehmed
bin el-Hâc Fazlı
Mehmed Çelebi
ibni Ömer
Dervîş Osmân bin
Hüseyin el-
Mevlevî
Mustafâ Çelebi
ibni Kubad
İsmâil bin Kayalı
Emrullâh ibni
Çelebi el-Hâc
İlyâs
Şeyh Mahmûd
Efendi el-Vâʻiz
Mehmed Çelebi
ibni Seyyâh
Mahmûd bin el-
Hâc Kâsım
[s.24/92] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib'de vâkiʻ Otpazarı câmiʻ-i şerîfinde hâlâ
vâʻiz ve nâsih olan fahrü's-sâlikîn Şeyhî Ahmed Efendi ibni Abdülmelik meclis-i
şer‘-i şerîfde işbu râfiʻü'l-kitâb fahrü'l-kudât Abdullâh Efendi ibni Hamza Efendi
mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp medîne-i mezbûre mahallâtından Kâhil
Mahallesi'nde sâkine olup bundan akdem vefât iden Rahîme binti Velî nâm hâtûn
mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Göcüoğlu Mehmed mülkü ve bir tarafı baʻzan
es-Seyyid Mustafâ ve baʻzan nâm kimesne mülkü ve bir tarafı baʻzan Nalband
Mustafâ ve baʻzan Ali mülkü ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mahdûd olup üç tahtânî
beyt ve bir ahurı ve bir kiları ve bir mikdâr havluyı ve eşcâr-ı müsmire ve ğayr-ı
müsmireyi furunu ve Çırakçeşmesi dimekle maʻrûf çeşme ayağında mâʼ-i cârîyi
160
müştemil olan mülk menzilini hâl-i hayatında vasiyet ve beni vasî-i muhtârı nasb
eyleyüb şöyle şart eylemişdiki bi-emrillahi teʻâlâ fevt olduğunda menzil-i mezkûr
beyʻ-i men-yezîd olunup her ne bahâda karar iderse on bin akçesini hacc iddire ve iki
bin akçesi mahalle-i mezbûrenin avârızına ve bin akçesi yine mahalle-i mezkûrenin
mescidine ve bin akçesi Otbazarı câmiʻ-i şerîfinde imâm olanlar alup beher yevm
üçer ihlâs-ı şerîfe kırâʼet eyliye ve iki bin akçesi zimem-i nâsa virülüp mahalle-i
mezbûrenin fukârasınada hâsıl olan ribhi itʻâm oluna ve üç bin akçesini techîz ve
tekfînime sarf eylesin demişdi lâkin menzil-i mezkûr beyʻ-i men-yezîd olunup
rağbât-ı nâs bi'l-külliye münkatıʻa olundukdan sonra mûmâ-ileyh Abdullâh Efendi
üzerinde on iki bin akçede karâr edüp mütteveffiye-i mezbûrenin vâris-i maʻrûfu
olmamağla meblâğ-ı mezbûrenin muhallefâtı ki sekiz bin akçedir Beytü'l-mâla âʼid
olup dört bin akçesi zikr olunan vasiyet içün baña intikâl itmekle Emîn-i Beytü'l-mâl
ile maʻan menzil-i mezkûr mûmâ-ileyh Abdullâh Efendi'ye on iki bin nakd-i râyic-i
fi'l-vakt akçeye bey‘ idüp kabz-ı semen-i ma‘dûd ve teslîm-i mebî‘ eyledükden sonra
dört bin akçeyi yedinden ahz ve kabz eyledim bin akçesi bu hacca giden âdeme virüp
Medîne-i Münevvere'ye vardukda nefs-i Medîne'den bir kimesneye virüp
mütevefiye-i mezbûre içün hacc idivire ve bin akçesini mahalle-i mezbûrda işbu
hâzır-ı bi'l-meclis Mustafâ Çelebi'ye teslîm eyledim mahalle-i mezbûrenin avârızı
[s.25] içün zabt eyliye ve bin akçesi dahî techîz ve tekfîn içün ben alup kabz eyledüm
baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm Abdullâh Efendi'nin mülk-i
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûr Şeyh
Ahmed Efendi'nin vech-i meşrûh üzere cârî ve sâdır olan ikrârını mûmâ-ileyh
Abdullâh Efendi dahî bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-hüve'l-
vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı Şevvâli'l-mükerrem li sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü's-sâbıkûn
[s.25/93] Liva-i Karahisâr-ı Sâhib Mütesellimi olan Fahru'l-akrân Ahmed
Ağa tarafından Subaşı olan Mehmed Bey meclis-i şer‘a Çavuşbaşı nâm mahallede
sâkine Züleyhâ binti İbrâhîm nâm hâtûn ile Tâc-Ahmed nâm mahallesi sâkinlerinden
İvaz bin İlyâs ve Hüseyin bin Bayrâm nâm kimesneleri ihzâr ve mahzarlarında takrîr-
161
i kelâm idüp mezbûrân İvaz ve Hüseyin merkûme Züleyhâ'ya Medîne-i Karahisâr-ı
Sâhib'de bir yağhânede fiʻl-i şenîʻ eylemişler suʼâl olunup takrîrleri tahrîr olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûre Züleyhâ fi'l-vâki‘ evime giderken
mezbûrân İvaz ve Hüsey'in iki nefer ile dahî baña fiʻl-i şenîʻ eylediler deyü ikrâr
eyledikden sonra mezbûrân İvaz ve Hüseyin'e dahî suʼâl olundukda merkûme
Züleyhâ'nın cevâbı iftirâʼ-i mahzdır haber-i âğâhımız yokdur deyü münkirûn
olduklarında merkûme Züleyhâ'dan sıdk-ı makâline mutâbık beyyine taleb
olundukda ityân-ı beyyineden âcize olundukdan sonra merkûmân İvaz ve Hüseyin'e
vech-i muharrer üzere merkûme Züleyhâ'ya yağhâne içinde fiʻl-i şenîʻ itmediklerine
yemîn teklîf olundukda her biri halfe billâhi teʻâlâ eylediklerinden sonra mezbûrân
İvaz ve Hüsyin'in keyfiyet-i hâli mahallesi ahâlîsinden olup hâzırûn-ı bi'l-meclis olan
Eyyûb Halîfe el-İmâm ve Mehmed bin Sinân ve Şenlik ve el-Hâc Receb ve Usta
Hamza ve Usta İvaz ve Dâver nâm kimesneler ve sâʼirlerinden tefahhus olundukda
her biri mezbûrân İvaz ve Hüseyin kendi hâlindedir ve bu âna gelince bir sûʼ-i
hâllerin görmedik istimâʻ dahî itmedik deyü haber virdüklerinde mâ-vakaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fî-evâsıt-ı Şevvâli'l-mükerrem li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Satılmış Halîfe
el-İmâm
Mustafâ bin
Timur
El-Hâc Hızır bin
el-Hâc Baba
Halîfe bin Ahmed Es-Seyyid İvaz
el-Göynükî
[s.25/94] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Kürt nâm karye
sükkânından Îsâ ibni Durduhân nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîf-i lâzimü'l-kirâma
yine karye-i mezbûre sâkinlerinden işbu sâhibü'l-kitâb Eyyûb bin Aydoğmuş nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında da‘vâ ve takrîr-i kelâm idüp hâzır-ı bi'l-meclis olan
karım Emîne'ye târîh-i kitâbdan on beş gün mukaddem akşam namazından sonra fiʻl-
i şenîʻ kasdıyla evime girüp taʻarruz eylemiş suʼâl olunup mûcebin taleb iderim
didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Eyyûb bi'l-külliye inkâr ile cevâb viricek müddeʻî-i
mezbûr Îsâ'dan müddeʻâsını mübeyyin beyyine taleb olundukda ityân-ı beyyineden
âciz olup istihlâf olunsun didikde mezbûr Eyyüb'a târîh-i mezbûrda merkûme
Emîne'ye fiʻl-i şenîʻ kasdıyla merkûm Îsâ'nın evine girüp taʻarruz eyledüğüne yemîn
teklîf olundukda halfe billâhi ale'l-aʻlâ eyledikden sonra mezbûr Eyüb'un keyfiyet-i
162
hâli karye-i mezbûre ahâlîsinden olup hâzırûn-ı bi'l-meclis olan Velî ve Mustafâ ve
İne ve Himmet nâm kimesneler ve sâ’irlerinden tefahhus olundukda her biri mezbûr
Eyyûb kendi hâlindedir bu âna gelince bir sûʼ-i hâlini görmedik ve istimâʻ dahî
itmedik deyü hüsn-i hâli ihbâr itdiklerinde mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-
fî-evâsıt-ı Şevvâli'l-mükerrem sene 1071.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Bey
Subaşı
Sâlih Bey el-
Cündî
Es-Seyyid İvaz
el-Emîn
Molla Mehmed
bin Ahmed
Ve ğayruhum
mine'l-huzzâr
[s.25/94-2] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Çavuşoğlu Mahallesi
sükkânından fahrü'l-emâcid ve'l-ekârim Hasan Ağa meclis-i şer‘-i şerîf-i lâzimü'l-
ikrâma medîne-i mezbûre muzâfâtından Çandır nâm karye sâkinlerinden Ali bin
Eymir nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında da‘vâ ve takrîr-i kelâm idüp bundan
akdem çifliğimden doksan beş reʼs koyunum zâyiʻ olmuş idi merkûm Ali'nin yedinde
nişânıyla üç reʼs koyunum buldum suʼâl olunup mûcebi tahrîr olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Ali cevâbında zikr olunan üç reʼs
koyunun çobanı olup hâzırûn-ı bi'l-meclis olan Mürtezâ bin Hızır nâm kimesneden
beyʻ edüp aldım deyü cevâb viricek ğıbbe's-suʼâl merkûm Mürtezâ bi'l-külliye
münkir olup mersûm Ali'den sıdk-ı makâline mutâbık beyyine taleb olundukda ityân-
ı beyyineden âciz olundukda merkûm Ali talebiyle mezbûr Mürtezâ'ya zikri sebk
iden üç reʼs koyunu merkûm Ali'ye beyʻ eylemedüğüne yemîn teklîf olundukda ol
dahî halfe billâhi ale'l-aʻlâ idicek mezbûr Ali keyfiyet-i hâli karyesi ahâlîsinden olup
hâzırûn-ı bi'l-meclis olan Mustafâ el-İmâm ve İvaz Beşe ve Halîl ve Hâcı Hasan nâm
kimesnelerden ve sâʼirlerinden tefahhus olundukda her biri mezbûr Ali kendi hâlinde
değildir hep töhmet-i sâbıkasını ve suʼ-i hâlini ihbâr eylediklerinde mâ-vakaʻa bi't-
taleb ketb olundu tahrîren fî-evâsıt-ı Şevvâli'l-mükerrem li sene 1071
Şuhûdü'l-hâl
Mûsâ Halîfe
el-İmâm
Süleymân bin
Hüseyin
Abdulkâdir
bin Mûsâ
Veli bin
Hasan
Sefer bin
Hızır
Eşrâf Emîn
Seydî
163
[s.26/95] Karahisâr-ı Sâhib Kâlesinde sâkin Mûsâ bin Ahmed nâm şâbb-ı
emred meclis-i şerʻ-i şerîfe yine Kâleyi mezbûrede sâkine olup bundan akdem
mütteveffiye olan Kamerşâh hâtûnun kız karındaşı kızları ve vârisleri olan Asiye ve
Fahri binti el-Hâc Memi nâm hâtûnları ihzâr ve mahzarından takrîr-i da‘vâ idüp
mezbûre Kamerşâh hâl-i hayatında kemâli-i aklı sıhhatinde orta kâlada vâkiʻ bir
tarafdan furun ve bir tarafdan zindân ve bir tarafdan Yûsuf nâm kimesne mülkü ve
taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mâhdud olup bir fevkânî bir tahtânî beyti ve bir mikdâr
havluyı müştemil menzilini baʻde't-tahliye ve bir sîm kuşâk ve bir altûn zincîr ve bir
müftel ve iki derâyi kaftân ve bir çift incü kol bağı ve iki tencere ve beş sahan ve iki
tâba ve iki döşeğini ve sâʼir beynimizde adedi ve cinsi maʻlûm baʻzı hırdavât-ı
hânesini baña hîbe ve teslîm ben dahî ittihâb ve kabz idüp menzil-i mezkûr ve eşyâ-i
mezkûre mülk-i mevhûbum iken mezbûretân Asiye ve Fahri taʻarruzdan hâli değildir
suʼâl olunup menʻ ve defʻ olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûretân
Asiye ve Fahri cevâblarında mütteveffiye-i mezbûrenin biz vârisi olup muhallefâtı
bize intikâl ider vech-i meşrûh üzre menzil-i mezkûr ve eşyâ-i mezkûreyi merkûme
Kamerşâh hîbe ve teslîm eyledüğü maʻlûmumuz değildir didiklerinde merkûmun
Musa'dan takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda mine'l-udûl el-Hâc İsmâil bin
Memi Bey ve el-Hâc Ömer bin Şaʻbân Bey nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i
şer‘a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘ müteveffiye-i merkûme Kamerşâh hâl-i
hayatında aklı sıhhatinde menzili mahdûd-ı ve mezkûrı baʻde't-tahliye ve maru'z-zikr
eşyâları mezbûr Musa'ya bizim huzurumuzda hîbe ve teslîm ol dahî ittihâb ve kabz
ve teslîm eyleyüb menzil-i mezkûr ve eşyâ-i merkûmu merkûm Musa'nın mülk-i
mevhûbudur biz bu husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî ederiz deyü edâ-i şehâdet-i
şerʻiyye eylediklerinde ba‘de ri‘âyet-i şerâyetü'l-kabûl şehâdedleri hîn-i kabûlde
vâkı‘a olmağın mezbûretân Asiye ve Fahri taʻarruzdan men birle mâ-hüve'l-vâki‘
bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı Şevvâlü'l-mükerrem li sene ihdâ ve sebʻîn ve
elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Hüseyin
Kethüdâ-i Kalʻa
Es-Seyyid İvaz
an-Göynikî
Hızır Bey el-
Emîn
Sâlih Bey Cündî Molla Mehmed
bin Ahmed
164
[s.26/96] Min-Muhallefâti'l-merhûm İsmâil bin Hızır Bâlî el-müteveffâ hâl-i
kevnihi sâkin min-kıbel-i bi-mahallet-i Tâc Ahmed mâte ve tereke min-verâseti
zevceti ve ibnâ İbrâhîm ve selâse binâtin ve hâzihi Fahri ve Asiye ve rehimü ve el-
verâseti'l-munhasiraten fîhinne vakaʻa't-tahrîr fî-evâhir-i Şevvâli'l-mükerrem li sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Bârgîr
reʼs
1
Kıym
et
545
Kuma
ş
Kaftan
1
Kıyme
t
400
Diğer
Kumaş
Kaftan
Kıymet
550
Eyer
besâtil
e
1
Kıym
et
300
Sansar
kürk
1
Kıymet
1200
Dülbent
2
Kıymet
600
Kadife
Kavuk
2
Kıymet
120
Köhne
Döşek
2
Kıyme
t
130
Yasdık
Kıyme
t 150
Tencer
e
2
Kıyme
t 250
Sahan
5
Kıym
et
200
Börek
Sahan
1
Kıyme
t
110
El
Tâbası
1
Kıymet
30
Tas
1
Kıym
et
Bakraç
1
Kıymet
120
Sırma
kolan
Kuşak
1
Kıymet
250
Sim Kılıç
Kıymet
300
Sim
bıçak
1
Kıyme
t
100
Yorga
n
1
Kıyme
t
80
Köhne
Kilim
3
Kıyme
t
200
Kazga
n
1
Kıym
et
400
Ğügü
m
2
Kıyme
t
250
Kahve
İbriği
1
Kıymet
50
Büyü
k
Taba
1
Kıym
et
200
İki
koluyla
taba
1
Kıyme
Et
70
Leğen
1
Kıymet
130
Yemiş
tepsisi
1
Kıymet
120
Börek
tepsisi
1
Kıyme
t
50
Maşra
ba
1
Kıyme
t
50
Küçük
Leğen
1
Kıyme
t
20
Bakır
kepçe
1
Kıym
Çuvan
kaşı
sim
kuşak
Altın
tılsım
sade
1
Sîm
Sade
Kuşak
önü
Ğügüm
1
Kıymet
Ayaklı
Sahan
1
Havan
1
Kıymet
Tencer
e
2
Kıyme
Bakır
Ğügü
m
2
Odun
Baltası
1
Kıyme
165
et
10
1
Kıyme
t
1400
Kıymet
300
1
Kıym
et
250
150 Kıymet
50
150 t
150
Kıyme
t
20
t
20
Çuval
20
Kıym
et
40
Garara
1
Kıyme
t
70
Timur
Saç
Ayak
1
Kıymet
15
Demir
avnı(?
)
4
Kıym
et
550
Sîm
zincirli
hamâyi
l 1
Kıymet
300
Sîm
Bıçak
Kını
Masadıy
la
1
Kıymet
150
Abdurrahi
m Efendi
Bedesteni'
n de
Dolap
1
Kıymet
500
İki ev
biri
Fevkân
î biri
Tahtân
î ve iki
Çardak
ve bir
mikdâr
bağçe
havlu
Kıyme
t
5000
Kazga
n Sağîr
1
Kıyme
t
200
Ayaklı
Sahan
1
Kıyme
t
70
Abdes
t
Ibrığı
1
Kıym
et
120
El
Ibrığı
1
Kıyme
t
55
Seferî
Sahan
2
Kıymet
220
Çini
Sahan
1
Kıym
et
50
İlistir
1
Kıymet
80
Küçük
Sahan
1
Kıymet
20
Büyük
Ğügüm
1
Kıymet
250
Kapakl
ı Tas
Kıyme
t
220
Leğen
1
Kıyme
t
150
Sahan
2
Kıyme
t
130
Abdes
t
Ibrığı
1
Kıym
et
120
Köçek
Tepsi
1
Kıyme
t
50
Köhne
Çağşir
1
150
Bakır
Kepçe
1
Kıym
et
150
Nîm
Sîm
kutak
1
Kıymet
Hoşaf
Tası ve
Yem
Tası ve
El
Bakraca
sı
Kıymet
Sahan
Kıymet
400
Vukki
ye
dirhem
dirhem
-i
Osmân
î
Mebla
166
250 ğ
70000
Yekün
31330
Techîz ve tekfîn
meblağ 1200
Derzibaşıya deyn
meblağ 1830
... içün camus
meblağ
1000
Yetimlere masraf
makbul-i vasî
Meblağ
1375
Hınta
Keyl
2
Kıymet
440
Müteveffâ-i mezbûr Osman'dan aldığı dülbend bâ-karâr-ı veresi-i kibâr
Meblağ
…
Sahü'l-bâki
Meblağ
24475
Hisse-i zevce-i Satı
Meblağ
3059
Hisse-i ibni İbrâhîm
Meblağ
8566
Hisse-i binti Fahrî
Meblağ
4282
Hisse-i Binti-i Ümmühâni
Meblağ
4283
Hisse-i binti Rahîme
Meblağ
4283
Resm-i Kısmet ve hüddâmiye
ve kâtibiye
Meblağ
450
[s.27/97] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Tâc Ahmed Mahallesi sükkânından
olup bundan akdem vefât iden İsmâil bin Hızır Bâlî nâm kimesnenin sağîr oğlu
İbrâhîm ve sağîre kızı Ümmühânî'nin ahvâllerini hıfz ve babaları müteffâ-yı
mezbûrdan intikâl iden emvâllerini zabt içün bir vasî lâzım ve mühim olmağın işbu
167
râfi‘ü'l-kitâb sağîrân-ı mezbûrânın ammileri olan Osmân bin Hızır Bâlî nâm kimesne
vasî nasb ve taʻyîn olunup mezbûr Osmân dahî vesâyet-i mezbûreyi kabûl ve hizmet-
i lâzımesin edâya taʻahhüd idicek hurrire fî-evâsıt-ı Şevvâli'l-mükerrem li seneti'l-
mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ahmed Efendi
ibni Abdülmelik
El-Hâc İsmâil bin
Memi Bey
El-Hâc Mehmed
bin Hamza Çelebi
El-Hâc Mehmed
bin Nasûh
El-Hâc
Muharrem bin
Ömer
İbrâhîm Çelebi
ibni Abdünnebî
Osmân bin el-Hâc
Ali
Abdünnebî Dede
ibni Satılmış
Ahmed Bey ibni
Pîrî
Ve ğayruhum
mine'l-huzzâr
[s.27/98] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Tâc-Ahmet Mahallesi sükkânından
olup bundan [akdem] fevt olan İsmâil nâm kimesnenin sağîr oğlu İbrâhîm ve sağîre
kızı Ümmühânî'nin kıbel-i şerʻ-i kavîmden mansûb vasîleri olan Osmân bin Hızır
Bâlî nâm kimesne meclis-i şer‘a gelüp takrîr-i kelâm idüp sağîrân-ı mezbûrânın
nafaka ve kisveye şiddet-i ihtiyâcları vardır babaları müteveffâ-yı mezbûrdan intikâl
iden emvâllerinden nafaka takdîr olunması matlûbumdur didikde sağîrân-ı
mezbûrânın nafaka ve kisve ve sâʼir levâzım-ı zarûriyye içün beher yevm yedişer
akçe farz ve takdîr alunup meblağ-ı mezbûru sarfa ve vakt-i zarûretde istidâneye ve
hîn-i zaferde rücûʻa izin-birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı
Şevvâli'l-mükerrem li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl es-sâbıkûn
[s.27/99] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi sükkânından olup
bundan akdem fevt olan Mustafâ bin el-Hâc Mustafâ'nın sulbiyye-i kebîre kızları
Âbide ve Âʼişe tarafından vekâleten ve sulbiyye-i sağîre kızı Hadîce tarafından
vesâyeten husûs-ı bey‘-i âti'l-beyâna bimâ hüve nehcü's-sübût şer‘an vekâletleri
sâbite olan mezbûre Âbide'nin zevci İsmâil bin ve sağire-i mezbûre Hadice'nin kıbel-
i şerʻ-i kavîmden mansûb vasîsi ve mezbûre Âʼişe'nin zevci Mehmed bin Rıdvân
nâm kimesneler meclis-i şer‘-i şerîf-i lâzimü't-tevkîrde işbu sâhibü'l-kitâb Mustafâ
168
bin Mürtezâ nâm kimesne müvâcehesinde ikrâr ve iʻtirâf ve takrîr-i kelâm idüp
mezbûrûn Âbide ve Âʼişe ve Hadîce'nin mülk-i mevrûseleri olup mahalle-i
mezbûrede vâki‘ bir tarafı Abdulvahhâb nâm kimesne mülküne ve bir tarafı Şeyhî
nâm kimesne mülküne ve bir tarafı baʻzan Osmân mülküne ve baʻzan Yâsemîn nâm
hâtûn mülküne ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile bir fevkânî ve bir tahtânî beyti ve bir
çardağa ve bir mikdâr havluyı ve eşcâr-ı müsmire ve ğayr-i müsmire ve mâʼ-ı cârîyi
müştemil menzillerini mezbûr Mustafâ'ya on beş bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî
akçeye bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ idüp kabz-ı semen-i ma‘dûd ve teslîm-i
mebî‘-i mahdûd eyledik didiklerinde müvekkilân-ı mezbûrân İsmâil ve Mehmed'in
vech-i meşrûh üzere cârî ve sâdır olan ikrârlarını el-mukırru lehü'l-merkûm Mustafâ
bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu
hurrire-fî-evâsıt-ı Şevvâli'l-mükerrem li seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Dede Bey
ibni
Abdünnebî
Eymir Şâh
ibni
İbrâhîm
Mustafâ bin
Satılmış
El-Hâc Ali
bin el-Hâc
Velî
Ebûbekir
bin Ömer
Bey
Handan Bin
Abdullâh
Ali Çelebi
ibni Mestân
Mehmed
Çelebi ibni
el-Hâc
Sefer
Osmân
Çelebi ibni
el-Hâc
Mehmed
Şeyh ibni
Abdülğaffâr
Mehmed
bin Osmân
Çelebi
Mehmed
Çelebi ibni
Îsâ Çelebi
Îsâ Çelebi
ibni Taysı
[s.27/100] Bi'l-fiʻil Liva-i Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi olan fahrü'l-emâsil
ve'l-akrân Ahmed Ağa tarafından nefs-i şehrin Subaşısı olan Mehmed Bey meclis-i
şer‘a Çavuşlar nâm mahallede sâkin hâzırân-ı bi'l-meclis Tatar nâm kimesnenin
zevcesi Züleyhâ binti İbrâhîm nâm hâtûnu ihzâr ve mahzarında takrîr-i kelâm idüp
mezbûre Züleyhâ kendi hâlinde olmayub dâʼimâ fâhişelik idüp hâlâ işbu hâzırân-ı
bi'l-meclis İvaz ve Hüseyin nâm kimesneler ile nefs-i şehirde yağhâne içinde fiʻl-i
şenîʻ eylemiş suʼâl olunup takrîri tahrîr olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-su’âl
mezbûre Züleyhâ cevâbında fi'l-vâkiʻ akşam namazından sonra evime giderken
mezbûrân İvaz ve Hüseyin ile gâʼib-i ani'l-meclis Tosyalıoğlu Ahmed ve Osmân nâm
kimesnelere rast geldiğimde beni bir yağhâneye koydular ve cebren fiʻl-i şenîʻ
169
eylediler deyü ikrâr ve iʻtirâf eyledikden sonra mezbûre Züleyhâ'nın keyfiyet-i
ahvâlini mahalle-i mezbûreden olup hâzırûn-ı bi'l-meclis olan Satılmış Halîfe ve
Halîl Bey ve Mustafâ ve Muharrem ve Ali ve Selim ve Abdurrahmân ve Mustafâ ve
el-Hâc Sefer ve sâʼirlerinden tefahhus olundukda mezbûre Züleyhâ kendi hâlinde
olmayup nâ-mahremden ictinâb eylemez eyü hâtûn değildir deyü her biri suʼ-i hâlini
hâber verdiklerinde mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı Şevvâli'l-
mükerrem li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Hâcı Şaʻbân
Bazarbaşı
Es-Seyyid
İvaz an-
Göynikî
Yûsuf bin el-
Muhtes
Hızır Bey el-
Emîn
Ahmed el-
Muzhır
[s.27/101] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Susuz nâm karye sükkânından
Aydek bin Mahmûd nâm kimesne meclis-i şerʻa Hamza bin nâm kimesneyi ihzâr ve
mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp bundan akdem mezbûr Hamza'dan bin yüz sekiz
akçeye kıç ayağı sekil(?) ve alnı çakal bir al kısrak iştirâʼ itmişdim lâkin zikr olunan
kısrağı İshaklı kazâsına tâbiʻ Eber nâm karyeden İbrâhîmoğlu nâm kimesne müstehık
çıkup yedimden almışdır mezbûr Hamza'ya suʼâl olunup cevâbı tahrîr olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Hamza cevâbında zikr olunan kısrağı
işbu hâzır-ı bi'l-meclis olan Ak-viran nâm karyeden Mustafâ'dan iştirâʼ eyledim
diyücek mezbûr Mustafâ'[ya] istintâk olundukda zikr olunan kısrağı ben dahî Solak
nâm kimesneden aldım mezbûr Solak'ın dahî kendi kısrağından hâsıl olmadır deyü
cevâb virdikden sonra mezbûr Solak kendi mülk kısrağından hâsıl olub münâza‘un-
fîh olan al kısrak netâyici idiğünü el-Hâc Ali bin el-Hâc Memi ve Oruç bin Hasan
nâm kimesneler meclis-i zuʻmda makâm-ı şehâdetle ihbâr-ı sahîh-i şerʻî
eylediklerinde mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâsıt-ı Zilkaʻdeti'ş-şerîfe
li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed bin
Ahmed
Hızır Bey el-Emîn Cihân Bey Ahmed bin ...
170
[s.28/101-2] Sandıklı Kazâsı'na tâbiʻ Yavaşlar nâm karye sükkânından Mirza
bin nâm kimesne meclis-i şerʻa karye-i mezbûreden Ahmed bin Caʻfer ve Habîb bin
Durmuş nâm kimesneleri Bi'l-fiʻil Liva-i Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi Ahmed Ağa
tarafından mübâşir taʻyîn olunan es-Seyyid Nûrî Çelebi mübâşeretiyle meclis-i şerʻa
ihzâr ve mahzarlarında takrîr-i daʻvâ idüp mezbûrân Ahmed ve Habîb işbu hâzırân-ı
bi'l-meclis kızım Hadîce nâm bikr-i bâliğaya fiʻl-i şenîʻ idüp bekâretini zâyil
eylemişler hâlâ mezbûre Hadîce zinâdan hamli vardır mezbûrâna suʼâl olunup ihkâk-
ı hak olunması matlûbumdur didikde evvelen mezbûre Hadîce'ye suʼâl olundukda
mukaddemâ merkûm Ahmed baña fiʻl-i şenîʻ idüp bekâretimi zâyil eyledikden sonra
merkûm Habîb dahî fiʻl-i şenîʻ eyledi hâlâ hamlim merkûm Habîb'dendir deyü ikrâr
ve iʻtirâf eyledikde ve sâniyen mezbûrân Ahmed ve Habîb'e suʼâl olundukda
münkiren cevâb virdiklerinde mezbûrân Ahmed ve Habîb'in keyfiyet-i ahvâlleri
karye-i mezbûreden Hasan Bey ve Ahmed Bey ve Ahmed Halîfe ve Umur Bey ve
Murâd Bey ve Sefer ve Şaʻbân ve Durmuş ve Şeyhî nâm kimesnelerden ve
sâʼirlerinden suʼâl olundukda mezbûrân Ahmed ve Habîb kendi hâllerinde değillerdir
dâʼimâ ümmet-i Muhammed'in ehl-i ıyâline taʻarruz iderler ellerinden âciz
olmuşuzdur deyü her biri suʼ-i hâllerini makâm-ı şehâdetde ihbâr eylediklerinde mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu tahrîren fî-evâhir-i Şevvâli'l-mükerrem li-seneti'l-
mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Budak
bin Mustafâ
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Yûsuf Bey
ibni Abdullâh
Mehmed Bey
Subaşı
Hızr Bey ibni
el-Emîn
Ahmed el-
Muhzır
[s.28/102] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsında vâkiʻ Kuyucak nâm karyeye berât-ı
âlişân ile mutasarrıf olan Kanlızâde Mehmed Bey'in sulbî oğlu ve vekîl-i şerʻîsi olan
Mustafâ Bey meclis-i şerʻ-i şerîfe Eyret nâm karye sükkânından Ahmed ve Hasan
bin Hüdâverdi nâm kimesneleri ihzâr ve mahzarlarında takrîr-i kelâm işbu yedimde
olan sûret-i defter-i hâkânîde mesdûr kırk altı akçe mukâtaʻası olan karye-i merkûme
Kuyucak sınurunda Elmalu yaylası dimekle maʻrûf yaylak-ı mezbûrân Ahmed ve
171
Hasan fuzûlî bozup otunu biçmişler suʼâl olunup takrîrleri tahrîr olunması
madlûmbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûrân Ahmed ve Hasan zikr olunan
yaylakın otunu biçmediklerini ikrâr ve yaylak-ı mezbûr merkûm Mustafâ Bey'in
vekîli olduğuna ve mezbûr Mehmed Bey'in idiğünü münkir olduklarında mezbûr
Mustafâ Bey'in yedinde olan sûret-i deftere nazar olundukda Kuyucak nâm karye
üzerinde yaylak-ı Elmalu ve kırk altı akçe mukâtaʻası olduğu mesdûr ve mukâyyed
bulunmağın yine Kazâ-i mezbûra tâbiʻ olmağla Oğulbeyli nâm karyeden Sinân ve
Hasan ve Şaʻbân ve Toyranlı nâm karyeden Veli ve Mehmed nâm kimesneler fi'l-
vâkiʻ zikr olunan yaylak merkûm Mehmed Bey'in kadîmden mutasarrıf olduğu
karye-i merkûme Kuyucak üzerine bağlu yaylakıdır eylece bilürüz deyü makâm-ı
şehâdetde ihbâr eylediklerinde mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i
Zilkaʻdeti'ş-şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Şenlik Bey ibni İshak bin Ali Mehmed Bey ibni Mehmed Efendi ibni
Şaʻbân
[s.28/103] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhibde vâkiʻ merhûm ve mağfûrun-leh
Gedik Ahmed Paşa bina eyledüğü Câmiʻ-i Şerîf evkâfının evlâdiyet ve meşrûtiyet
üzere bi'l-fiʻil mütevellîsi olan Abdullâh Beşe tarafından ikrâr ve kabza vekîl olub
Mustafâ Çelebi ibni Mehmed ve Ali Beşe ibni Mehmed nâm kimesneler
şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan Mustafâ Çelebi ibni Nasûh Çelebi meclis-i
şerʻ-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde bi'l-fiʻil Liva-i Karahisâr-ı Sâhib ilhâkıyla Karaman
Eyâleti'ne mutassarrıf olan izzetlü Mustafâ Paşa Yesserallâhü mâ-yürîdü vemâ-yeşâʻ
hazretlerinin liva-i mezbûrda bi'l-fiʻil mütesellimi olan fahrü'l-emâsil ve'l-akrân
Ahmed Ağa mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp Paşa-yı müşârun-
ileyh müceddeden bina olunan sarayın kapusu önünde vâkiʻ olup bir tarafı madbaha
ve bir tarafı câmiʻ-i şerîf harîmi ve bir tarafı medreseye ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm
ile mahdûd tûlen otuz zirâʻ ve arzen on zirâʻ ve vakf-ı mezbûrdan arsa-i hâlîyeyi
müvekkilim merkûm Abdullâh Beşe Paşa-yı müşârun-ileyh hazretlerine yirmi bin
akçe icâre-i muʻaccele ve yevmî ikişer akçe icâre-i müʼeccele ile îcâr müşârun-ileyh
dahî istiʻcâr ve kabûl eyleyüb müvekkilim merkûm Abdullâh Beşe Paşa-yı müşârun-
172
ileyhe mahtûm temesssük virdikden sonra arsa-i merkûmenin icâre-i muʻaccelesi
olan meblağ-ı merkûm yirmi bin akçeyi Paşa-yı mûmâ-ileyh hazretleri mûmâ-ileyh
Ahmed Ağa'dan hâvale itmekle merkûm Abdullâh Beşe dahî meblağ-ı mezbûru ahz
ve kabza beni vekîl eylemişdi hâlâ vekâletim hasebiyle meblağ-ı mezbûr yirmi bin
akçesi mûmâ-ileyhi Ahmed Ağa yedinden bi't-tamâm ve'l-kemâl ahz ve kabz
eyledim ba‘de'l-yevm zikr olunan arsanın icâre-i müʼeccelesini Paşa-yı müşârun-
ileyh hazretleri cânib-i vakfa edâ ve teslîm eyledikden sonra keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr
mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu
hurrire fî-evâʼil-i Zilkaʻdeti'ş -şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Abdullâh Efendi
ibni el-Merhûm
Hamza Efendi
Eş-Şeyh Ahmed
Efendi el-Vâʻiz
Eş-Şeyh Mehmed
Efendi el-Vâʻiz
Eş-Şeyh Mahmûd
Efendi el-Vâʻiz
Mehmed Çelebi
ibni Nasûh Çelebi
Es-Seyyid Nûrî
Çelebi an-
Kütahya
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Hüseyin Ağa ibni
Abdullâh
El-Hâc Budak bin
Mustafâ
Hasan Çelebi ibni
Mustafâ Çelebi
[s.28/104] Mahmiyye-i Karahisâr-ı Sâhib'de vâkiʻ merhûm ve mağfûrun-leh
Gedik Ahmed Paşa Câmiʻ-i Şerîfi'nin evlâdiyet üzre mütevellîsi olan Abdullâh Beşe
tarafından ikrâr-ı âti'z-zikre vekîl olup Mustafâ Çelebi ibni Mehmed ve Ali Beşe ibni
Mehmed şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan Mustafâ Çelebi ibni Nasûh Çelebi
meclis-i şerʻ-i şerîfde Bi'l-fiʻil Liva-i Karahisâr-ı Sâhib ilhâkıyla Karaman Eyâleti'ne
mutassarrıf olan Mustafâ Paşa Yesserallâhü mâ-yürîdü vemâ-yeşâʼ hazretlerinin
tasdîk-i âti'z-zikre vekîli ve liva-i mezbûrun mütesellimi olan fahrü'l-emâsil ve'l-
akrân Ahmed Ağa mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp müvekkilim mezbûr
Abdullâh Beşe Mahmiyye-i mezbûrede câmiʻ-i şerîf kurbunda bir tarafdan medrese
ve bir tarafdan harem ve bir tarafdan matbah ve bir tarafdan tarîk-i âmm ile mahdûd
tûlen otuz zirâʻ ve arzân on zirâʻ vakf arsayı Paşa-yı müşârun-ileyhe yirmi bin akçe
icâre-i muʻaccelen ve beher yevm ikişer akçe icâre-i müʼeccele ile îcâr ol dahî istîcâr
ve kabûl eylemişler lâkin arsa-i mezbûrenin icâre-i müʼeccelesi içün mûmâ-ileyh
Ahmed Ağa yedinden beş bin akçe alup kabz eyledim meblağ-ı mezbûru zimeme
173
verilüp senede hâsıl olan yedi yüz elli akçe murâbahasın arsa-i mezbûrenin yevmî
ikişer akçe icâre-i müʼeccelesi mukâbelesinde ola didikde vekîl-i mezbûr kelimât-ı
meşrûhasında mümâ-ileyh Ahmed Ağa dahî vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek
mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i Zilkaʻdeti'ş-şerîfe li-sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl es-sâbıkûn
[s.29/105] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kasımpaşa Mahallesi
sükkânından olup bundan akdem vefât iden Mahmûd Çelebi nâm kimesnenin zevce-i
metrûkesi Sâliha binti Seyfî Çavuş nâm hâtûn tarafından ikrâr-ı âti'l-beyâna vekîl
olup bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻan vekâleti sâbite olan İvaz Bey ibni Mehmed
Çavuş meclis-i şerʻ-i şerîfde müteveffâ-i mezbûr Mahmûd Çelebi'nin sulbî kebîr oğlu
olup vefât iden Hasan Bey nâm kimesnenin zevce-i metrûkesi olup merkûm Mahmûd
Çelebi'nin menziline vâzıʻu'l-yed olan Emîne nâm hâtûnun babası ve vekîl-i şerʻîsi
olan Abdünnebî bin el-Hâc Ali mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp
müvekkilem mezbûre Sâliha'nın zevci müteveffâ-i mezbûr Mahmûd Çelebi
zimmetinde on bin akçe mihr-i müʼecceli olduğu şühûd-ı udûl ile sâbit ve zâhir olup
lâkin müteveffâ-i mezbûrun merkûme Emîne nâm hâtûnun taht-ı yedinde olup
mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafdan Alacahamam ve bir tarafdan Osmân Ağa
mülküne ve bir tarafda el-Hâc Ahmed mülkü ve taraf-ı âharı tarîk-i âmma mahdûd
bir tahtânî beyt ve odayı ve bir harâbe ahur yerini ve bir mikdâr havlıyı müştemil
olan menzilinden gayri ism-i mâl ıtlâk olunur muhallefâtı olmayup ve menzil-i
mezbûr sûk-ı sultânîde beyʻi men-yezid olunup rağbât-ı nâs bi'l-külliye münkatıʻ
olundukdan sonra mezbûre Sâliha üzerinde on bin akçede karar itmekle zevci
müteveffâ-i mezbûr zimmetinde olan on bin akçe mihr-i müʼeccel-i müsbeti
mukâbelesinde menzil-i mezbûru alup kabûl ve kabz idüp mihr-i müʼeccele
müteʻallik cemî‘-i de‘âvî ve husûmâtdan mezbûre Emîne'nin zimmetini ibrâʼ-i âmm
ile ibrâ ve ıskât-ı tâm ile ıskât eyledi didikde vekîl-i mezbûr kelimât-ı meşrûhasında
merkûm Abdünnebî dahî vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i Zilkaʻdeti'ş -şerîfe li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mehmed Muslu Çelebi ibni Mustafâ ibni Ali Molla Mehmed El-Hâc Budak bin
174
bin Hamza el-Hâc Ali Bey bin Ahmed Muslu
[s.29/106] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından Maʻden bin nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe Derviş bin Süleymân
nâm kimesneyi ihzâr ve mahzârında takrîr-i daʻvâ idüp işbu meclis-i şerʻde hâzır ve
müşârun-ileyh kıç ayakları sekil(?) ve alnında beyaz alâmeti olan doru kısrak mülk-i
mahzım olup târîh-i kitâbdan bir sene mikdârı vardır mülkümden zâyiʻ olmuşdu hâlâ
merkûm Derviş'in yedinde buldum suʼâl olunup alıverilmesi matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûr Derviş cevâbında mârru'z-zikr kısrağı medîne-i Eskişehir'den
Mustafâ nâm kimesneden bin iki yüz akçeye iştirâʼ eyledim vech-i meşrûh üzere
merkûm Maʻden'in mülkü olduğu maʻlûmum değildir deyücek müddeʻî-i mezbûr
Maʻden'den takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Abdullâh bin
Osmân ve Ali bin el-Hâc Mustafâ nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a
hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘ mevsûk-ı mezkûr ve işbu meclis-i şerʻde hâzır
doru kısrak merkûm Maʻden'in mülkü olup târîh-i kitâbdan bir sene mikdârı vardır
mülkünden zâyiʻ olmuşdu biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i
şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de ri‘âyeti şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri hîn-i
kabûlde vâkı‘a oldukdan sonra merkûm Maʻden'e mâru'z-zikr kısrağı âhara hîbe veya
beyʻ eylemedüğüne el-hâsıl bir tarîkle mülkünden ihrâç eylemedüğüne yemîn teklîf
olundukda ol dahî halfe billâhi teʻâlâ idicek zikr olunan kısrağı merkûm Maʻden'e
teslîme mezbûr Derviş'e tenbîh birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-
evâsıt-ı Zilkaʻdeti'ş -şerîfe li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan bin
Mehmed
İsmâil bin an-şehr El-Hâc Şaʻbân
bin Ali
Molla Mehmed
bin Ahmed
Kanber Ali bin
Abdullâh
[s.29/107] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbiʻ Tazlar nâm karye sâkinelerinden
Âʼişe binti Ahmed nâm hâtûn meclis-i şerʻa gelüp şöyle iʻlâm-ı hâl eyledi ki işbu
sene ihdâ ve sebʻîn ve elf zilkaʻdesinin on sekizinci sebt gecesi nısfu'l-leylde zevcim
Mehmed bin Ramazân'ı karye-i mezbûrda vâkiʻ buğday kuyusu içine bırakmışlardır
175
cânib-i şerʻden üzerine varılup keşf ve tahrîr olunmak matlûbumdur didikde kıbel-i
şerʻden Mevlânâ Mehmed Efendi irsâl olunup ol dahî zeyl-i kitâbda mestûru'l-esâmî
olan Müslümanlar ile üzerine varılup maktûl-ı merkûmun meyyitini kuyu içinden
çıkarup nazar eylediklerinde fi'l-vâkiʻ merkûm Mehmed ensesinden kılıç ile urulup
ve iki böğründen dahî kılıç ile urulup ol cerâhatden maktûl olduğu muʻâyene ve
müşâhede eyledikden sonra Mevlânâ'yı merkûm mahallinde ketb ve tahrîr ve
baʻdehû meclis-i şerʻa gelüp alâ vukûʻa haber virmeğin mâ-vakaʻa bi't-tâlep ketb
olundu hurrire fî-evâsıt-ı Zilkaʻdeti'ş-şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Süleymân
Çelebi ibni
İsmâil Bey
Abdî Çelebi
ibni
Mustafâ
Çelebi
Mehmed
Çelebi ibni
Sinân
Hasan
Halîfe el-
İmâm
Ahmed bin
Himmet
Efendi an
karye-i
Deper
Ahmed Bey
ibni Abdî
an-karye-i
Deper
Hızır bin
Süleymân
an-karye-i
Deper
Mustafâ
ibni
İbrâhîm an-
karye-i
Deper
El-Hâc
Ahmed bin
Hüseyin an-
karye-i
Deper
El-Hâc
Seydî Ömer
bin an-
karye-i
Deper
Osmân bin
el-Hâc
Mehmed
an-karye-i
Kınık
Habîb bin
Mehmed
an-karye-i
Kınık
Ayvaz ibni
Hüseyin an-
karye-i
Kınık
[s.30/108] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Burmalu Mahallesi
sâkinelerinden Ümmühân binti Yûsuf nâm hâtûn tarafından ikrâr-ı âti'l-beyâna vekîl
olup bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻan vekâleti sâbite olan zevci Halîl bin el-Hâc Nûrî
nâm kimesne meclis-i şerʻde işbu râfiʻü'l-kitâb fahrü'l-emâsil ve'l-akrân el-Hâc
Osmân Ağa ibni Ömer Bey mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp
mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafdan Süleymân Çelebi mülkü ve bir tarafdan
Mustafâ Çelebi mülkü ve bir tarafdan Muslu Çelebi mülkü ve taraf-ı âharı tarîk-i
âmm ile mahdûd olup müvekkilimin babasından intikâl itmiş havlıyı merkûm el-Hâc
Osmân Ağa'ya üç bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bâten bey‘ idüp kabz-ı semen ve
teslîm-i mebî‘ eyledim baʻde'l-yevm mahdûd-ı mezkûr havlı merkûm el-Hâc Osmân
Ağa'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun
176
didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-hüve'l-vâki‘ bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâhir-
i Zilkaʻdeti'ş-şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Yayhâ Çelebi ibni
Keyvan
El-Hâc Dede ibni İvaz Mehmed Çelebi ibni
el-Hâc Ali
El-Hâc Ali bin Ferhad
El-Hâc Abdî ibni
Süleymân
Şaʻbân bin Şeyh
Mehmed
Es-Seyyid Hüseyin bin
İvaz
Ve ğayruhum mine'l-
huzzâr
[s.30/109] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi sükkânından
Rıdvân bin Abdullâh nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde işbu
râfiʻü'l-kitâb Mustafâ bin Receb nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm
idüp İmâret debbâğhânesinde vâkiʻ bir tarafdan Hüseyin mülkü ve bir tarafdan el-
Hâc Ahmed mülkü ve tarafeynden tarîk-i âmm ile mâhdud olup el-Hâc Şaʻbânoğlu
debbâğhânesi dimekle maʻrûf debbâğhânede olan nîm selemi ve dört adet dağarımı
sâʼir tecemülâtıyla ve dip oda dimekle maʻrûf odada olan hisse-i muʻayyenemi
mezbûr Mustafâ'ya yirmi sekiz kıtʻa riyâl guruşa bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘
idüp kabz-ı semen ve teslîm-i mebî‘ eyledim baʻde'l-yevm mâru'z-zikr nim sele
tecemmülâtıyla ve odada olan hisse-i merkûm Mustafâ'nın mülk-i müşterâsıdır
keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûr Rıdvân'a
vech-i meşrûh üzere cârî ve sâdır olan ikrârında merkûm Mustafâ dahî vicâhen tasdîk
ve şifâhen tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâhir-i
Zilkaʻdeti'ş-şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ramazân bin Derviş Mehmed bin
Kabasakal
Mehmed bin Kulu Muslu bin Ahmed
Hüseyin bin Hasan El-Hâc Osmân Bey
ibni Kethüdâyeri
Ahmed bin Mustafâ Mahmûd bin Tâlib
177
[s.30/110] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Elpirek nâm karyede sâkin
fahrü'l-asâkir-ve'l-cüyûş Mustafâ Çavuş ibni Nasûh Çavuş mahfel-i kazâya Hızır bin
Abdünnebî nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takîr-i daʻvâ idüp Mahmiyye-i
mezbûre mahallâtından Efecik Mahallesi'nde sâkin Mehmed nâm kimesne fevt olup
zevcesi nâm hâtûndan gayri vâris-i maʻrûfu kalmayup zevcesi mezbûre rub‘ hisse-i
şerʻiyesin aldıkdan sonra mahalle-i mezbûrede vâkiʻ lede'l-ahâlî vel-cîrân
maʻlûmetü'l-hudûd menzili Beytü'l-mâla âʼid olmağla Beytü'l-mâldan menzil-i
mezbûru yüz guruşa iştirâʼ idüp menzil-i mezkûr mülk-i müşterâm iken ben sefer-i
hümâyunda olmağla menzil-i mezkûrı merkûm Hızır zabt eylemiş suʼâl olunup kasr-ı
yed olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Hızır cevâbında menzil-i
mezkûru müteveffâ-i mezbûr Mehmed'in zevcesi merkûme tarafından vekâleten
Yahyâ nâm kimesne baña dört bin dokuz yüz elli akçeye beyʻ eyledi vech-i muharrer
üzere Beytü'l-mâla âʼid oldukdan sonra mûmâ-ileyh Mustafâ Çavuş Beytü'l-mâldan
yüz guruşa iştirâʼ eyledüğü maʻlûmum değildir diyicek mûmâ-ileyh Mustafâ
Çavuş'dan sıdk-ı makâline beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Mehmed Çelebi ibni
Ahmed Beşe ve Mahmûd bin Oruç nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a
hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘ mezbûr Mehmed fevt oldukda zevcesi
merkûme gayri vâris-i maʻrûfu kalmayup rub‘ hissesin aldıkdan sonra menzil-i
mezkûr Beytü'l-mâla âʼid olup Emîn-i Beytü'l-mâldan mûmâ-ileyh Mustafâ Çavuş
yüz guruşa iştirâʼ eyleyüb mülk-i müşterâsıdır biz bu husûsa şâhidleriz şehâded dahî
ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde baʻde't-taʻdîl ve't-tezkiye
şehâdetleri hîn-i kabûlde vâkıʻa olıcak menzil-i mezkûrdan kasr-ı yede merkûm
Hızır'a tenbîh birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed bin
Ahmed
Hüseyin Es-şehir be-
Dinarlı
Hızır Bey el-Göynükî Ahmed bin Mustafâ
[s.30/111] Budur ki Acem zimmîlerinden nefs-i Karahisâr-ı Sâhib'de sâkin
Arslan ve İvaz nâm zimmîler mecli-i şerʻa yine tâʼife-i mezbûreden Mircan ve Nazar
nâm zimmîleri ihzâr ve mahzarlarında takrîr-i daʻvâ idüp bundan akdem Kara
Ahmed ve Ali ve Mehmed nâm kimesneler bir iki yük esbâb sirka idüp mezbûrân
178
Mircan ve Nazar varın esbâbı getürün akçesini biz veririz deyü bizi irsâl eylediler
ehl-i örf bizi ahz ve habs idüp küllî akçemiz aldırmağa bâʻis ve sebeb oldular
mezbûrlara suʼâl olunup cevâbları tahrîr olunması matlûbumdur didiklerinde ğıbbe's-
suʼâl mezbûrân Mircan ve Nazar husûs-ı mezbûrı bi'l-külliye münkir olduklarında
mezbûrân Arslan ve İvaz'dan takrîrlerine muvâfık beyyine taleb olup ityân-ı
beyyineden âcizler olup merkûmân Mircan ve Nazar vech-i meşrûh üzere mezbûrân
Arslan ve İvaz zikr olunan yükü varup getirün biz akçesini virirüz dimediklerine
husûs-ı mezbûrdan vechen mine'l-vücûh haber-i agâhları olmadıklarına yemîn teklîf
olundukda her biri halfe billâhillezi enzelel İncîl alâ Îsâ Aleyhisselâm eylediklerinde
mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire li-sene fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Hüseyin Bey an-
Karye-i Dinar
Hızır Bey el-Huddâm Ahmed bin Mustafâ Hüseyin bin Mami el-
Muhzır
[s.30/112] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Deper nâm karye
sâkinelerinden Fâtıma binti Ali nâm Hâtûn tarafından daʻvâ-yı âti'l-beyâna vekîl olup
bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻan vekâleti sâbite olan Hasan bin Ali nâm kimesne
meclis-i şerʻ-i şerîfe Abdî Bey ibni Mustafâ Çelebi nâm kimesneyi ihzâr ve
mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp karye-i mezbûre sınurunda vâkiʻ lede'l-ahâlî vel-cîrân
maʻlûmetü'l-hudûd olup müvekkilemin babasının iki kıtâʻ sabangîr bağçesin zabt
ider suʼâl olunup ihkâk-ı hak olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr
Abdî Bey cevâbında müdddeʻî-i mezbûrenin babası merkûm Ali yirmi seneden
mütecâviz celâʼ-i vatan idüb zikr olunan sabangîr iki kıtâʻ bağçe mahlûl olmağla hâlâ
hucr-ı terbiyemde olup üveği oğullarım olan Mustafâ ve Ali ibni Mehmed Bey nâm
sağirlerin babası merkûm Mehmed Bey târîh-i kitâbdan sekiz sene mukaddem karye-
i mezbûre voyvodası olan Sinân Beşe'den mahlûlden alup yedine temessük dahî
vermiş deyü temessük ibrâz eyledikde nazar olunup mazmûnu takrîrine muvâfık
olmağla vekil-i mezbûr Hasan'a istintâk olundukda vech-i meşrûh üzere müvekkilesi
merkûm Fâtıma'nın babası yirmi seneden mütecâviz celâʼ-i vatan idüp zikr olunan iki
kıtʻa sabangîr bağcesi mahlûl olunduğu mukırr-ı
179
[s.31/113] Vilâyet-i Rumeli'nde Mora Sancağı'nda vâkiʻ Dana Kazâsı'na tâbiʻ
Mavrak(?) nâm karyeden olup hâlâ Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'nda sâkin zimmî
çobanlardan Malkoç veled-i Anderya nâm zimmî meclis-i şerʻ-i şerîfe fahrü'l-asakir
ve'l-cüyûş Mustafâ Çavuş bin Nasûh Çavuş mahzarında takrîr-i kelâm idüp bundan
akdem li-ebeveyn karındaşı olan Petro nâm zimmîyi yine zimmî çobanlardan Asodor
veled-i Asniç(?) nâm zimmî katl idüp baʻdehû yanında mevcûd olan yüz kırk resʼ
koyunu mûmâ-ileyh Mustafâ Çavuş'a beyʻ eylemiş suʼâl olunup alıverilmesi
madlubûmdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mustafâ Çavuş cevâbında ben merkûm
Asador zimmîden yüz doksan iki resʼ koyun iştirâʼ kabz-ı semen ve teslîm-i mebî‘
oldu lâkin yüz kırkı merkûm Malkoç'un karındaşı müteveffâ olduğu maʻlûmum
değildir diyücek merkûm Malkoç'dan sıdk-ı makâline beyyine taleb olundukda ityân-
ı beyyineden âciz olmağla vech-i meşrûh üzere zikr olunan koyunların yüz kırkı
merkûm Malkoç'un karındaşı koyunu idüğünü bilmedüğüne merkûm Mustafâ
Çavuş'a yemîn teklîf olundukda ol dahî halfe billâhi teʻâlâ idicek kayd-şod fî-evâsıt-ı
Rebîʻü'l-âhir li sene 1071.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd Beşe
bin Durmuş
Mahmûd Bey
Kethüdâyeri
Mehmed Bey bin
Ali Bey
Ahmed bin
Mustafâ
Mahmûd bin
Abdullâh
[s.31/114] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Aşağatandırı nâm karye
sâkinelerinden Şahbola binti Bostan nâm hâtûn meclis-i şerʻa gelüp takrîr-i kelâm
idüp târîh-i kitâbdan on beş gün mukaddem beş yaşında sağîr oğlum Ali bin İbrâhîm
yine karye-i mezbûreden Memi Beşe nâm kimesnenin bir atı depüb mecrûh
eylemişdi sağîr-i mezbûrun zikr olunan cerâhatden ziyâde elem-i ızdırâbı vardır
cânib-i şerʻden üzerine varılup keşf ve tahrîr olunması matlûbumdur didikde cânib-i
şerʻ-i mutahhar Mevlâna Kâsım Efendi irsâl olunup ol dahî bi'l-fiʻil liva-i Karahisâr-ı
Sâhib mütesellimi tarafından mübâşir olan Hüseyin Bey ve zeyl-i kitâbda mestûr'ul-
esâmî olan Müslimânlar ile karye-i mezbûrede merkûm Memi Beşe'nin menzilinde
sağîr-i mezbûrun üzerine varup nazar eylediklerinde fi'l-vâkiʻ başının sağ tarafında
kulağı üzerinde beresi olup ol darbdan ehl-i ızdırâbı olduğuna muʻâyene ve
müşâhede eylediklerinden sonra merkûme Şahbola eğer oğlu merkûm Ali bu
180
cerâhatden fevt olursa mezkûr Memi Beşe den gayri karye-i mezbûre ahâlîsinden ve
sâʼir bir fertden daʻvâ ve talebim yokdur didiğünü Mevlânâ-yı mezbûr tahrîr ve
baʻdehû meclis-i şer‘a gelüp haber virdüğin mâ-vakaʻa kayd-şod hurrire fi'l-yevmi's-
sâmin min-Zilhicceti'ş-şerîfe li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed bin
Ahmed an-
Karye-i
Çandır
Ali bin
Ümmet an-
Çandır
Sefer bin
Şahbaz an-
Akviran
Hasan bin Ali
an-Kayırviran
Caʻfer Bey
bin Hasan an-
Ablak
İvaz bin
Caʻfer an-
Ablak
[s.31/115] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kubbelü Mahallesi sükkânından
el-Hâc İvaz bin Osmân nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfde râfiʻatü'l-kitâb Halîme
binti Nasûh nâm hâtûn mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp bundan akdem
mezbûre Halîme'nin mahalle-i mezbûrede vâkiʻ lede'l-ahâlî vel-cîrân maʻlûmetü'l-
hudûd mülk menzilini oğlu Hasan nâm kimesne baña vekâleten beş bin akçeye beyʻ
eylemişdi lâkin mezbûre Halîme menzil-i mezkûr on beş bin akçe ider beni taʻzîr
eyledin gayri fâhiş ile menzil-i mezkûru yedimden aldın deyü benden daʻvâ idüp ben
dahî menzil-i mezbûre baʻzı eşcâr dikdim ve taʻmîr eyledim deyü iddiʻâ idüp
beynimizde münâzaʻât-ı kesîre ve muhâsamât-ı ekîde vâkiʻ olmuşdu el-hâletü hâzihî
muslihûn ve müslimûn tavassut idüp beni yedi bin akçeye sulh eylediler ben dahî
sulh-ı mezbûru kabûl ve bedel-i sulh olan meblağ-ı merkûm yedi bin akçeyi
merkûme Halîme yedinden bi't-tamâm ve'l-kemâl ahz ve kabz eyledikden sonra
menzil-i mezkûru merkûme Halîme'ye teslîm ol dahî alup zabt eyledi baʻde'l-yevm
menzil-i mezkûr kemâ-fi'l-evvel mülk-i mahzı olup keyfe-mâ-yeşâʼ mutasarrıf olsun
eğer menzil-i mezkûra müteʻallik benden asâleten ve vekâleten daʻvâ sudûr ve zuhûr
iderse lede'l-hükkâmi'l-kirâm makbûle ve mesmûʻa olmasun tezvîre ve telbîse
mahmûl ola didikde ğıbbe't-tasdîki'l-vicâhî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire
fî-evâsıt-ı Zilhicceti'ş-şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey El-Hâc Budak El-Hâc Mahmûd an- Ahmed bin El-Hâc Kâsım
181
ibni Mehmed
el-Cündî
bin Mustafâ Osmân Ağa
ibni Ömer
Kethüdâ
Karye-i
Mihâil
Süleymân bin Mahmûd
Çelebi
[s.31/116] Karahisâr-ı Sâhib Hâmahallahu teʻâlâ ani'l-mesâʼîb mahallâtından
el-Hâc Yahyâ Mahallesi sâkinelerinden Rukiye binti Mustafâ nâm hâtûn tarafından
bey‘-i âti'l-beyânı ikrâra vekîl olup el-Hâc Receb bin Hasan ve Mehmed Çelebi ibni
İsmâil şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite Mehmed Çelebi ibni Nasûh Çelebi
meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb Oruç Bey ibni Abdünnebî
mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp müvekkilem mahalle-i mezbûrede
vâkiʻ bir tarafı Sipahoğlu Mehmed mülküne ve bir tarafı el-Hâc Ali Dede mülküne
ve bir tarafı Muslu Paşa bağçesine ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mahdûd bir tahtânî
beyti ve çârdağı müştemil menzilini merkûm Oruç Bey'e bin ikiyüz nakd-i râyic-i
fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻî ile bey‘ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve
teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledi baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm
Oruç Bey'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun
didikde vekîl-i mezbûr Mehmed Çelebi'nin vech-i meşrûh üzere bi'l-vekâle cârî ve
sâdır olan ikrârını el-mukırru lehü'l-merkûm Oruç Bey dahî bi'l-muvâcehe tasdîk ve
bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâhir-i
Zilhicceti'ş-şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan
ibni
Hüseyin
Dâmâd-ı
Emir
El-Hâc
Hüseyin
bin
Abdullâh
Mahmûd
bin
Mahmûd
Yûsuf
Bey
ibni
el-
Hatîb
Mustafâ
Çelebi
ibni
Nasûh
Çelebi
Uzun
Mehmed
bin
Rıdvân
İbrâhîm
Bey ibni el-
Hâc
Mehmed
Ahmed
bin
Mustafâ
[s.32/118] Husûs-ı âti'l-beyânın mahallinde fasl ve ketb tahrîri taleb
olundukda taraf-ı şerʻ-i şerîfden Mehmed Efendi irsâl olunup ol dahî zeyl-i kitâbda
mestûru'l-esâmî olan müslümânlar ile Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'nda vâkiʻ Viran-ı
Burc-ı Kara ile Çakır Köyü nâm karye mâbeyninde münâzaʻun-fîh olan mevziʻde
182
akd-i meclis-i şerʻ eyledikde Karahisâr-ı Sâhib Kalʻası mustahfızlarından olup karye-
i merkûme Viran-ı Burc-ı Kara mutasarrıf olan Ramazân Bey ibni Hüseyin ve Yûsuf
bin el-Hâc Mehmed nâm kimesneler meclis-i mezbûrda karye-i merkûme Çakır'a
mutasarrıf olup dergâh-ı âlî müteferrikalarından olan fahrü'l-emâcid ve'l-ekârim
Hasan Ağa ibni mahzarında daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüp mezraʻa-i Viran-ı Burc-ı
Kara sûret-i defterimizde mestûr olup lâkin hâlâ mezraʻa-i mezbûrenin sınurundan
tahmînen otuz dönüm tarlanın mûmâ-ileyh Hasan Ağa öşür ve resmini alup bize gadr
ider merkûm Hasan Ağa'ya suʼâl olunup vukûf-ı şuʻûru olan bî-garaz
Müslümânlardan dahî istihbâr olunması matlûbumdur didiklerinde ğıbbe's-suʼâl
merkûm Hasan Ağa cevâbında zikr olunan otuz dönüm tarlalar Hasan ekinliği
dimekle maʻrûf olup Çakırköy sınurunda kadîmü'l-eyyâmdan öşrü ve resmini
alageldüğüm tarlalardır benim merkûmân Ramazân Bey ve Yûsuf'un mutasarrıf
oldukları mezraʻa-i Viran-ı Burc-ı Karada alâka ve medhalim yokdur ve zikr olunan
tarlalar sınurları dahî değildir diyücek zikr olunan karyelerin kurbünde vâkiʻ İnaz
nâm karyeden olup bî-garaz müslimânlardan Kara Hüseyin bin Hızır ve Hüseyin bin
Yahyâ nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup edâ-i şehâdet-i
şerʻiyye idüp kadîmü'l-eyyâmdan Kuzkuyu nâm mevziʻden Çadırkayaya varınca
kıble tarafı Çakırköyü'ne varıncaya karye-i merkûm Çakır'ın sınurudur ve şimâl tarafı
dahî Viran-ı Burc-ı Kara nâm harâbe karyeye varınca Viran-ı Burc-ı Kara sınurudur
biz böyle bilürüz biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i
şerʻiyye eylediklerinde ba‘de-ri‘âyetihî şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri hîn-i kabûlde
vâkı‘a olıcak bu takdîrce nizâʻ olunan Hasanekinliği dimekle maʻrûf otuz dönüm
tarla Çakırköyü sınurı olduğu zâhir ve mütebeyyin olub vâkiʻ-i hâl merkûm Mehmed
Efendi mahallinde ketb ve tahrîr ve baʻdehû meclis-i şerʻa gelub hâber virmeğin mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı Zilhicceti'ş-şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
İvaz Beşe ibni el-
Hâc Veli an
Çandır
Sefer bin Kulu
an-Karahisar
Hasan bin
Mustafâ an-Corca
Budak bin
Mustafâ an-Corca
Veli bin el-Hâc
Mehmed
El-Hâc Mehmed
bin Yûsuf
Ali Bey ibni
Süleymân
Halîl Bey ibni
Ahmed
Mahmûd bin
Tâlib
Ve ğayruhum
mine'l-huzzâr
183
[s.32/118-2] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Çavuşbaşı Mahallesi
sükkânından Halîl bin Mustafâ nâm kimesne meclis-i şerʻa Hasan bin Mehmed nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ idüb târîh-i kitâbdan üç sene
mukaddem işbu hâzır-ı bi'l-meclis iki kıç ayakları sekîl(?) doru atı mülkümden sirka
eylemişler idi hâlâ mezbûr Hasan yedinde buldum suʼâl olunup alıverilmesi
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Hasan cevâbında ben zikr olunan atı işbu
hâzır-ı bi'l-meclis Mehmed nâm kimesneden iki bin yüz akçeye iştirâʼ eyledim
diyücek merkûm Mehmed dahî istintâk olundukda fi'l-vâkiʻ merkûm Hasan'a mâru'z-
zikr bargiri iki bin yüz akçeye beyʻ eyledim ben dahî Eskişehir sükkânından Mustafâ
nâm kimesneden iştirâʼ eylemişdim lâkin merkûm Halîl'in mülkü olup sirka itdirdiği
maʻlûmum değildir deyü cevâb viricek merkûm Halîl'den sıdk-ı makâline beyyine
taleb olundukda mine'l-udûl Osmân bin Mehmed ve Mehmed bin Ahmed nâm
kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâkiʻ işbu
meclis-i şerʻde hâzır kıç ayakları sekîl(?) doru atı merkûm Halîl'in mülk-i mahzıdır
biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye
eylediklerinde ba‘de ri‘âyet-i şerâyiti'l-kabûl şehâdetleri makbûle oldukdan sonra
merkûm Halîl zikr olunan bargiri kimesneye beyʻ ve hîbe eylemedüğüne ve'l-hâsıl
bir tarîkle mülkünden ihrâc eylemedüğüne yemîn teklîf olundukda ol dahî halfe
billâhi teʻâlâ idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâhir-i Zilhicceti'ş-
şerîfe li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Ali Bey el-
Cündî
Ahmed bin
Mustafâ
Mustafâ bin
Mehmed
Bahşâyiş bin
Hâcı
Ve ğayruhum
mine'l-hâzırîn
[s.32/119] Hasan'ın babası mezkûr Mustafâ'ya hîbesini ve baʻde-vefât
merkûm Hasan sağîr olmağla velâyet zabtını baʻde taleb eyledikde dükkânlardan
ferâgat idüb tevliyeti hasebiyle benden tezkire virdüğünü mukırr ve muʻterif olıcak
184
ol-vechle merkûm el-Hâc Fazlullâh taʻarruzdan menʻ birle mâ-vakaʻa kayd-şod
hurrire fî-ğurre-i Muharremi'l-harâm li sene isnâ ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey bin
Mehmed el-Cündî
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd
Hasan Bey bin el-Hâc
Süleymân
Ahmed el-Muhzır
[s.33/120] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Aşağatandırı nâm karye
sükkânından Ömer bin Receb Bey nâm şâb-ı emred meclis-i şerʻ-i şerîfe nefs-i
şehirden Ali bin Mehmed nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takîr-i daʻvâ idüp
bundan akdem karye-i mezbûreden Receb Bey nâm kimesne fevt olup evlâd-ı zükûru
kalmayup tasarrufunda olan tahmînen elli altmış dönüm mikdârı tarlaları mahlûl
oldukda karye-i mezbûre sipâhîsi babam merkûm Receb Bey'den resm-i tapusun alub
tasarrufuna izin virüp yirmi otuz sene mikdârı babam merkûm Receb Bey zirâʻat ve
hırâset ve her sene öşr-i resmin sâhib-i arza edâ idüp ba‘de-vefâtihî on seneden
mütecâvizdir ben zikr olunan tarlaları zabt ve zirâʻat ve hırâset iderken merkûm Ali
mârru'z-zikr tarlalara dâhil ve tasarrufdan hâlî değildir suʼâl olunup takrîri tahrîr
olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl merkûm Ali cevâbında zikr olunan
tarlaları kaynım olup gâʼib-i ani'l-meclis olan Ali Bâlî nâm kimesne benimdir deyü
baña ısmarladı lâkin vech-i meşrûh üzere yirmi otuz sene mikdârı merkûm Ömer'in
babası zabt idüp ba‘de-vefâtihî on seneden mütecâvizdir merkûm Ömer zabt üzredir
deyü mukırr ve muʻterif olıcak ol-vechle merkûm Ali tasarrufdan menʻ ve kemâ fi'l-
evvel zikr olunan tarlaları merkûm Ömer'in yedinde ibkâʼ kılınup mâ-vakaʻa bi't-
taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Muharremi'l-haram li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ahmed Bey
an-karye-i
Sipsin
Mustafâ Ağa
Felezâde
Ali bin
Kaplañ
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Hızır Bey el-
Emîn
Hüseyin bin
Hâcı el-
Muhzır
[s.33/121] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sâkinelerinden olub bundan akdem müteveffiye olan Âʼişe binti Himmet nâm
185
hâtûnun zevci Mehmed bin nâm kimesne meclis-i şerʻde müteveffiye-i mezbûrenin
ammisi oğlu ve hasren vârisi Mustafâ bin nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüp müteveffiye-i mezbûrenin muhallefâtının bi-hasbe'l-irsi'ş-şerʻî nısfı baña
ve nısf-ı âharı mezbûr Mustafâ'ya intikâl idüb müteveffiye-i mezbûrenin mevcûd
olan muhallefâtı tahrîr olunup ve benim zimmetimde yedi bin akçe mihr-i müʼecceli
ile cemʻan on beş bin akçe muhâllefatı olmağla nısfı ki yedi bin beş yüz akçedir
merkûm Mustafâ verâseti hasebiyle ahz ve kabz idüp ve yedi bin beş yüz akçesin
dahî ben ahz ve kabz idüp min baʻd benim anda ve anın bende müteveffiye-i
mezbûrenin muhallefâtından bir akçe ve bir habbemiz kalmayup husûs-ı mezbûra
müte‘allik cemî‘-i de‘âvî ve husûmâtdan birbirimizin zimmetini ibrâ-i âm ile ibrâ ve
ıskât eyledik didikde ğıbbe't-tasdîki'l-vicâhî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-
fî-evâhir-i Muharremi'l-haram li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed
bin Ahmed el-
Kâtip
Muslu Bey ibni
Mehmed el-
Cündî
El-Hâc Budak bin
Mustafâ
İbrâhîm bin
Hasan
Hüseyin el-
Muhzır
[s.33/122] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Aşağatandırı nâm karye
sükkânından Ali Bey ibni Sinân nâm kimesne meclis-i şerʻa Mustafâ bin Selim nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i kelâm idüp karye-i mezbûreden Ali nâm sağîr
fevt olmağla karye-i mezbûre sınurunda vâkiʻ tahmînen otuz dönüm tarlası mahlûl
oldukda sipâhîsi Mustafâ Bey resm-i tapusun alup tarlaların baña virüp zabt üzere
iken mezbûr Mustafâ taʻarruzdan hâlî değildir suʼâl olunup takrîr-i tahrîr olunması
madlubûmdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mustafâ cevâbında mâru'z-zikr otuz
dönüm tarla fi'l-âsıl ammimin olup baʻdehû sağîr-i mezbûr Ali'ye geçüp ol dahî fevt
oldukda ben almak murâd eylemişdim benden mukkaddem resm-i tapusunu alup
sipâhî tasarrufuna mezbûr Ali Bey izin virmiş anunçün taʻarruz iderim diyücek
cevâbı lağv-ı mahz olmağla taʻarruzundan menʻ birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire-fî-evâhir-i Muharremi'l-haram li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
186
Molla Mehmed bin
Ahmed
Ali bin Kaplañ Ömer bin Receb Bey Hasan bin Hâcı el-
Muhzır
[s.33/123] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından olub hâlâ Mahmiyye-i İstanbolda sâkin Mehmed Çelebi ibni el-Hâc
Hızırşâh nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe lâzimü't-tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb
Kerîme binti el-Hâc Sefer nâm sağîrenin kıbel-i şerʻden mansûb vasîsi olan eş-Şeyh
Mahmûd Efendi ibni Hâcı mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup Medîne-i
mezbûre esvâkından haffâflar sûkunda vâkiʻ bir tarafı el-Hâc Velioğlu dükkânına ve
tarafeyni bezazistana ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm ile mahdûd bir bâb haffâf
dükkânımı sağîr-i mezbûra on bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye bey‘-i bât-ı
sahîh-i şer‘î ile bey‘ idüp vasî-i mezbûr Şeyh Mahmûd Efendi yediyle kabz-ı semen-i
mad‘dûd ve teslîm-i mebî‘-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm mahdûd-ı mezkûr haffâf
dükkânı sağîre-i mezbûrenin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr
mutasarrıfa olsun didikde mukırr-ı mezbûr Mehmed Çelebi'nin vech-i muharer üzre
cârî ve sâdır olan ikrârını vasî-i merkûm Şeyh Mahmûd Efendi dahî bi'l-muvâcehe
tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-
evâhir-i Muharremi'l-haram li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed bin
Ahmed
El-Hâc Abdülverâkin
el-Hâc İlyâs
Es-Seyyid Emrullâh
Çelebi ibni el-Hâc
İlyâs
Mustafâ Çelebi ibni
Kubad
El-Hâc Mustafâ ibni
el-Hâc İlyâs
El-Hâc Mehmed bin
el-Hâc İlyâs
Halîl Efendi ibni Kurd Ahmed Çelebi ibni
Abdülcabbâr Efendi
[s.34/124] Karahisâr-ı Sâhib Kalʻası müstahfızlarından olup Mihâyil nâm
Karye'ye ale'l-iştirâk Mutasarrıf olan el-Hâc Şeyhî ve el-Hâc Mehmed ve Mustafâ ve
İlyâs ve diğer Mustafâ ve Hüseyin nâm kimesneler meclis-i şerʻa gelüp takrîr-i kelâm
idüp karye-i mezbûrede piyâde çiftliklerinden on pâre çiftlik olup kadîmden öşr-i
resmin Piyâde Beyi tarafından voyvoda olanlar alup bizim öşrün ala geldiğimiz
187
tarlalara katʻa taʻarruz olunmaz iken hâlâ Piyâde Beyi tarafından Voyvoda olan
Mustafâ Ağa bizim kadîmü'l-eyyâmdan öşrü resmini ala geldiğimiz tarlalarda dahî
Piyâde çiftliği vardır deyü dâhil ider cânib-i şerʻden üzerine varılup vâkiʻ-i hâl ve
vukûf-ı şuʻûru olan bî-ğaraz müslimânlardan teffahus olunması matlûbumdur
didiklerinde taraf-ı şerʻ-i şerîfden Mevlâna Kâsım Efendi irsâl olnub karye-i
mezbûreye varup akd-i meclis-i şerʻ idüp tarafeyni sûret-i defterlerine nazâr
olundukda mezkûrûn müstahfızların karye-i mezbûrede olan Piyâde çiftlikleri olup
ve Piyâde Beyi tarafından Voyvoda olan merkûm Mustafâ Ağa'nın on pâre çiftliği
olduğu mesdûr ve mukayyed olmağla karye-i mezbûre ahâlîsinden olub hâzırûn-ı
bi'l-meclis olan Mahmûd Dede bin Ali ve Hüseyin Halîfe bin Hasan ve İvaz bin
Resûl ve Ahmed Beşe bin Îsâ ve Mustafâ bin Sefer ve Ahmed bin Oruç ve Pîrî bin
Halîl ve Mahmûd bin Ahmed ve sâʼirlerinden husûs-ı mezbûr tefahhus ve suʼâl
olundukda her biri cevâbların da hâlâ mezkûrûn müstahfızların kadîmden öşr-i
resmin ala geldikleri tarlaların ancak on bir çiftlikliği tahammülü vardır ve kadîmden
berü Piyâde Beyi tarafından Voyvoda olanlar öşr-i resmin ala geldikleri tarlaların
dahî on çiftliğe tahammülü olup kadîmü'l-eyyâmdan birbirlerine müdâhale ide
gelmemişlerdir deyü ihbâr eylediklerinde merkûm Voyvoda Mustafâ Ağa ol-vechle
merkûmun el-Hâc Şeyhî ve el-Hâc Mehmed ve Mustafâ ve İlyâs ve diğer Mustafâ ve
Hüseyin'in kadîmü'l-eyyâmdan öşr-i resmin ala geldikleri tarlalara muʻârazadan menʻ
birle mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâsıt-ı Muharremi'l-haram li
sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Abdî Ağa bin
Mustafâ Ağa
Mustafâ bin Pîrî İbrâhîm bin
Bâyezid
Satılmış bin Uğru Veli bin Bâlî
Veli bin Lütfi Mehmed bin
Ayaz
Ahmed bin Hasan Ve ğayruhum
mine'l-hâzırîn
[s.34/125] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Evtal Mahallesi
sâkinelerinden Münevvere binti Mehmed nâm hâtûn meclis-i şerʻî hatîr-i lâzimü't-
188
tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb Osmân bin Îsâ nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüb mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Kanber nâm kimesne mülküne ve bir
tarafı Hüseyin nâm kimesne mülküne ve tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd olan bir
tahtânî beyti ve bir mikdâr havlıyı müştemil olan mülk menzilimi mezbûr Osmâna
hîbe-i sahîha-i şerʻî ye ile hîbe ve temlîk ve teslîm ol dahî meclis-i hîbe ittihâb ve
kabz ve tesellüm eyledi baʻde'l-yevm menzil-i mezkûr merkûm Osmân'ın mülk-i
mevhûbudur keyfe-mâ-yeşâ ve haysü ve mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde mukırra-i
mezbûre Münevvere'yi vech-i muharrer üzre cârî olan ikrârında merkûm Osmân dahî
vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-
evâhir-i Muharremi'l-haram li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Efendi
ibni Abdülmelik
Abdünnebî ibni
Abdî
Yûsuf Beşe ibni
Abdünnebî
Mustafâ ibni
Hüseyin
Hüseyin el-
Muhzır
[s.34/126] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâsımpaşa Mahallesi
sâkinelerinden İsmihân binti Abdullâh nâm hâtûn meclis-i şerʻ-i şerîfi lâzimü't-
tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb Ebûbekir Bey ibni Mehmed nâm kimesne mahzarında
ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî kılup mahalle-i mezbûrda vâkiʻ bir tarafı Müʼezzin
İsmâil mülküne ve bir tarafı Mirzâ Efendi mülküne ve tarafeyni tarîk-i âmm ile
mahdûd bir tahtânî ve bir fevkânî beyt ve iki ahûrı ve bir mikdâr havlıyı içinde eşcâr-
ı müsmire ve ğayr-i müsmireyi müştemil olan mülkü menzilimi mezbûr Ebûbekir
Bey'e on bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye beyʻ-i bat-ı sahîh-i şerʻî ile bey‘ idüp
kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i
mahdûd-ı mezkûr merkûm Ebûbekir Bey'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve
yuhtâr mutasarrıf olsun didikde mukırra-i mezbûr ikrâr-ı meşrûhunda merkûm
Ebûbekir dahî bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-
taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Muharremi'l-haram li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Abdülrezzâk
El-Hâc Kâsım
bin Mahmûd
Molla
Mehmed bin
Mehmed
Çelebi ibni
El-Hâc
Mehmed bin
Süleymân
Çelebi ibni el-
189
bin el-Hâc
İlyâs
Çelebi Ahmed Nasûh Çelebi el-Hâc İlyâs Hâc Rıdvân
[s.34/127] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâsımpaşa Mahallesi
sâkinelerinden İsmihân binti Abdullâh nâm hâtûn meclis-i şerʻa gelüb takrîr-i kelâm
idüp zevcim olan Ali Beşe ibni Abdullah nâm kimesne beni bilâ nafaka bırağub
ğaybet itmişdir cânib-i şerʻden nafaka ve kisve bahâ takdîr olunması matlûbumdur
didikde mezbûre İsmihâna zevci merkûm Ali Beşe gitdikde nafaka komaduğuna
yemîn teklîf olundukda ol dahî halfe billâhi teʻâlâ eyledikden sonra mezbûre
İsmihân'ın nafaka ve kisve ve sâʼir levâzımı zarûrîyesi içün târîh-i kitâbdan beher
yevm on bir akçe farz ve takdîr olunup meblağ-ı mezbûru sarfa ve vakt-i zarûretde
istidâneye ve hîn-i zaferde rücûʻa izin verilmeğin mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu
hurrire fî-evâhir-i Muharremi'l-haram li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Abdülrezzâk
bin el-Hâc
İlyâs
El-Hâc
Mehmed bin
el-Hâc İlyâs
El-Hâc Kâsım
bin Mahmûd
Çelebi
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Mehmed
Çelebi ibni
Nasûh Çelebi
Ahmed bin
Mustafâ
[s.34/128] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Karaca Ahmed nâm
karye sâkinlerinden Nurettin nâm kimesne meclis-i şerʻa karye-i mezbûreden
Abdülkerîm bin İvaz nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında daʻva ve takrîr-i kelâm
idüp târîh-i kitâbdan yirmi gün mukaddem karye-i mezbûrede vâkiʻ menzilim
dâhilinde üç aded kovanım bozulmuş mazınnam merkûm Abdülkerîmdir husûs-ı
mezbûr kendüden suʼâl ve ihkâk-ı hak murâdımdır didikde ğıbbe's-suʼâl mesfûr
Abdülkerîm inkâr ile cevâb virdikde merkûm Abdülkerîmin keyfiyet-i ahvâli karye-i
mezbûreden olup hâzır-ı bi'l-meclis zeyl-i hüccetlere mestûru'l-esâmî olan
müsliminden tefahhus olundukda merkûm Abdülkerîm bu makûle töhmet-i sâbıka ile
müttehemdir diyü suʼ-i hâl ihbârları kayd-ı sicil olundu hurrire fî-evâsıt-ı Saferi'l-
hayr li-seneti'l-mezbûr.
190
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd Halîfe … Hasan Dede ibni
Kemlâ Bey
Mustafâ Halîfe el-
Müʼezzin
Hasan Dede ibni Veli
Kayalı Dede ibni
Timur
Emirşâh Dede İbni
Mehmed
İbrâhîm Dede ibni
Hâcı Dede
İsmâil bin Bostân
[s.35/129] Muhallefâtü'l-merhûme Kâmile binti Abdullâh el-müteveffiye hâl-i
kevniha sâkintü min kable mahalle-i İmâret min mahallât-ı Medîne-i Karahisâr-ı
Sâhib ve tereketü min verâsetü zevcen müdeʻʻaven Eyup vâris-i leha gayru'l-zevcil
mezbûr sevâ Beytü'l-mâl hurrire fî-Ğurre-i Saferi'l-hayr li sene isneteyn ve sebʻîn ve
elf.
Deve-i tülü
Köhne atlas
Kaftan
Kıymet
300
Bir
kahverengi
köhne sof
kaftan.
Kıymet
160
Bir yeşil
derâyi zıbun
Kıymet
150
Dokuma
makrama
Adet
15
Kıymet
200
Ketân bezi
eriş altı
Kıymet
100
Ketân bezi
eriş altı
Kıymet
100
Bir top bez
Kıymet
150
Bir tas
Kıymet
30
Bir köhne
velense
Kıymet
40
Bir Tencere
ma‘a kapak
Kıymet
150
Bir Börek
Tepsisi
Kıymet
100
Üç bakır
kabı
Kıymet
100
Bir köhne
yorgan bir
köhne
döşek bir
köhne
yastık
Kıymet
200
Zevci Eyyûb
zimmetinde
mukarrer Mihri
Meblağ 1500
Çulha Âlâtı
Kıymet
191
100
Cemʻan 338
Hisse-i zevc
1690
Beytü'l-mâl
1690
Şuhûdü'l-hâl
Dede Bey ibni
Abdünnebî
Mehmed bin
el-Hâc Sefer
İsmâil bin
Maʻden
Mehmed bin
Rıdvân
Hızır Bey el-
Emîn
Ahmed
Muhzır
[s.35/130] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Yukarıpazar Mahallesi
sâkinelerinden Emîne binti İbrâhîm nâm hâtûn meclis-i şer‘-i hatîrde zevci işbu
râfiʻü'l-kitâb İvaz bin Mehmed nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı sahîh şer‘î ve iʻtirâf-ı
sarîh-i merʻî kılup zevcim mezbûr İvaz'dan bin akçe bedel-i halʻ alup ve sulbî sağîr
oğlu İbrâhîm dahî yedimden almak üzre dört bin akçe maʻkûd-ı aley mihr-i
müʼeccelim ve nafaka-i iddetimden fâriğa olup muhâlaʻa-i sahîha-i şerʻiyye ile
muhâlaʻa idüb sâʼir zevciyyete müteʻallik cemîʻ-i deʻâvî ve husûmat ve ityân-ı
münâzaʻâtdan birbirimizin zimmetini ibrâ-i âmm-ı kâtu'l-nizâʻ ile ibrâ ve ıskât-ı tâm
râfiʻü'l-husûme ile ıskât eyledik baʻde'l-yevm âhâd tarafeynden zevciyyete müteʻallik
daʻvâ sudûr ve zuhûr iderse lede'l-hükkâmi'l-kirâm makbûle ve mesmûʻa olmasun
didikde mukırra-i mezbûre Emîne'nin vech-i muharrer üzre cârî ve sâdır olan
kelimâtını merkûm İvaz dahî vicâhen ve şifâhen tasdîk ve tahkîk idicek sıhhat-i halʻa
bu dakika-i ânîka-i âlâ mâ-hüve'l-hakîka bi't-taleb ketb ve yedi tâlibe vazʻ ve defʻ
olundu hurrire fî-evâʼil-i Saferi'l-hayr li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Ali Beşe ibni
Ağa Bey
Ahmed Efendi
ibni
Abdülmelik
Satılmış
Kethüdâ an-
Çobanlıca
Ali bin
Abdullâh
Ahmed bin
Mustafâ
Hızır Bey el-
Huddâm
192
[s.35/131] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Kızıl-kilise nâm
karyeden olup bundan akdem vefât iden Mustafâ bin Durmuş nâm kimesnenin
eytâm-ı sığârının kıbel-i şerʻden mansûb vasîsi olan Satılmış bin nâm kimesne
meclis-i şer‘a müteveffâ-i mezbûrun Ammisi olup fevt olan Ahmed Çelebi ibni el-
Hâc nâm kimesnenin zevce-i metrûkeleri ve vâriseleri olup muhallefâtına vâzıʻatü'l-
yed olan Arzû ve Hâciye nâm hâtûnları ihzâr ve mahzarlarında bi'l-vesâyet takrîr-i
daʻvâ idüp müteveffâ-i mezbûr Mustafâ hâl-i hayatında ammisi merkûm Ahmed
Çelebi'ye yetmiş dört reʼs koyun ve bir kara sığır çifti ve bir kağnı ve iki kara sığır
ineği ve bir dana ve bir kılıç ve iki pare kaliçesi virüp ol dahî kabz idüp lâkin zikr
olunan koyunun on dokuzun hâl-i hayatın da merkûm Ahmed Çelebi edâ idüp kusûr
kalan elli beş koyun ile mâru'z-zikr çift ve kağnı ve inekler ve dana ve kılıç ve
kaliçeler merkûm Ahmed Çelebi de kalup hâlâ taleb eyledügümde virmekde teʻallül
iderler suʼâl olunup alıverilmesi matlûbumdur didekde ğıbbe's-suʼâl mezbûrân Arzû
ve Hâciye inkâr birle cevâb virdiklerinde vech-i mezbûrdan sıdk-ı makâline beyyine
taleb olundukda mine'l-udûl Mustafâ bin Timur ve Süleymân bin Hüseyin nâm
kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘
müteveffâ-i merkûm Ahmed Çelebi'ye müteveffâ-i mezbûr Mustafâ'dan yetmiş dört
koyun ve bir kara sığır çifti ve bir kağnı ve iki kara sığır ineği ve bir dana ve bir kılıç
ve iki pare kaliçeyi alup zikr olunan koyunlar on dokuzun edâ idüp mâʻada elli beş
koyun ve sâʼiri zimmetinde kalmışdır biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz
deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de ri‘âyet-i şerâyiti'l-kabûl şehâdetleri
hîn-i kabûlde vâkı‘a olucak merkûm Ahmed Çelebi'nin muhallafâtından zikr olunan
eşyâları edâya mezbûrân Arzû ve Hâciye'ye tenbîh birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâʼil-i Saferi'l-hayr li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed
bin Ahmed
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Harçcı Hüseyin
Ağa
Hızr Bey el-Emîn Ahmed bin
Mustafâ
[s.35/132] Şeyhlü Kazâsı'na tâbi‘ Çivril nâm karye sükkânından Mehmed
Ağa ibni Osmân nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfi lâzimü't-tevkîrde işbu sâhibü'l-
kitâb Mehmed Çelebi ibni Îsâ Çelebi mahzarında ikrâr ve iʻtirâf ve takrîr-i kelâm
193
idüp Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi'nde vâkiʻ bir tarafı
mezbûr Îsâ Çelebi mülküne ve baʻzan Mahmûd mülküne ve bir tarafı Süleymân
mülküne ve baʻzan Topal Ahmed mülküne ve bir tarafı Âʼişe nâm hâtûn mülküne ve
taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd olup bir fevkânî odayı ve ahûru ve iki tahtânî
beyti ve iki fevkânî beyti ve bir çardağı ve fırunu ve biʼr-i mâʼı ve bir mikdâr havlıyı
ve içinde eşcâr-ı müsmire ve ğayr-i müsmireyi müştemil olan mülk menzilimi
mezbûr Mehmed Çelebi'ye otuz bir bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye beyʻ-i bât-
ı sahîh-i şerʻ-i ile beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd
eyledim ba‘de'l-yevm menzil-ı mahdûd-ı mezkûr merkûm Mehmed Çelebi'nin mülk-i
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûr
Mehmed Ağa'nın vech-i muharer üzre cârî ve sâdır olan ikrârını el-mukırru lehü'l-
merkûm Mehmed Çelebi bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i Saferi'l-hayr li sene isneyn ve sebʻîn
ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Abdülrezzâk bin
el-Hâc İlyâs
Süleymân Çelebi
ibni İsmâil Bey
Es-Seyyid Hasan
Çelebi ibni
Mahmûd
Ahmed Çelebi
ibni Tosyalı
Mehmed
El-Hâc Mehmed
bin el-Hâc İlyâs
El-Hâc Mustafâ
bin el-Hâc İlyâs
El-Hâc Osmân
bin Şaʻbân Bey
Süleymân Çelebi
ibni Hânlu
El-Hâc Yûsuf bin
el-Hâc Bayrâm
Ve ğayruhum
mine'l-huzzâr
[s.36/133] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sâkinelerinden olub bundan akdem müteveffiye olan Mazlûme binti Hasan nâm
hâtûnun verâseti li-ebeveyn karındaşı Ramazân bin Kara Hâcı nâm kimesneye
münhasıra olduğu şerʻan mütehakkık oldukdan sonra mezbûr Ramazân meclis-i şerʻ-
i şerîf de işbu râfiʻü'l-kitâb el-Hâc Osmân Ağa ibni Ömer mahzarında ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüb mûrisem mezbûre Mazlûme hâl-i hayatında mahalle-i mezbûrede vâkiʻ
bir tarafı Abdî Bey mülküne ve tarafeyni yine müteveffiye-i mezbûre mülküne ve bir
tarafı mülküne müntehî bir tahtânî harâbe menzilini merkûm Osmân Ağa'ya bin
nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bâten beyʻ idüp teslîm-i mebiʻ eyledikden sonra
194
semen-i olan meblağ-ı mezkûrdan elli akçesin alup dokuz yüz elli akçesi merkûm
Osmân Bey'de kalmışdı hâlâ verâsetim hasebiyle meblağ-ı mezbûr dokuz yüz elli
akçeyi merkûm Osmân Ağa yedinden bi't-tamâm ve'l-kemal ahz ve kabz eyledim
menzil-i mezkûr merkûm Osmân Ağa'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve
yuhtâr ve mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Ahmed Bey
ibni Kureyş
Ömer Bey el-
Cündî
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Hızır Bey el-
Göynikî
El-Hâc Ali
Bey ibni
Ferhâd
Es-Seyyid
Hüseyin bin
İvaz
[s.36/134] Şuhud Kazâsı'na tâbi‘ Mahmûd nâm karye sâkinlerinden Mûsâ bin
Abdurrahmân nâm kimesne Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Ak-mescit Mahallesi
sükkânından olub bundan esbak Yeniçeriler Serdârı olan Karakaş Süleymân Beşe
nâm râcili meclis-i şerʻa ihzâr ve mahzarında daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüb târîh-i
kitâbdan iki buçuk sene mukaddem bî-ğayri hakkın beni ahz ve habs idüp Sipâhîn
Mirim Beğin(?) sende rüsûm-ı raʻiyyeti vardır deyü sekiz vukkiye afyonum beher
vukkiye ikişer yüz otuz beş akçeye Börekçioğlu Mehmed Çelebi yediyle fürûht
ittirüp bin beş yüz akçesini mâru'z-zikr Mîrim Bey içün ahz ve kabz ve kendüsü dahî
bu defa üç Osmân vukkiyesi afyon ve bir defa dahî üç Osmânlı vukkiyesi cemʻan altı
Osmân vukkiyesi afyonum ahz ve kabz idüp bu cümleden iki vukkiye afyon bundan
esbak merkûm Süleymân Beşe yedinden İstanbolda ahz eyledim bâki kalan afyonum
ile meblağ-ı mâru'z-zikri taleb iderin didikde ğıbbe's-suʼâl merkûm Süleymân Beşe
cevâbında müddeʻî-i mesfûr Mûsâ'nın sipâhîsi mîrim Bey târîh-i mezkûrda merkûm
Mûsâ'yı baña ahz ettirüp bin beş yüz akçeye sulh oldular ancak müddeʻî-i merkûm
Mûsâ'dan üç vukkiye afyon aldım ziyâde almadım deyü inkâr ile cevâb virecekler
müddeʻî-i merkûm Musadan alâ vıfku't-takrîr beyyine taleb olundukda mine'l-udûl
el-Hâc Mahmûd bin Kureyş ve Mustafâ bin Abdurrahmân nâm kimesneler meclis-i
şerʻa hâzırân olup müddeʻî-i merkûmun daʻvâsına mutâbık şehâdet-i şerʻiyye
eylediklerinde baʻdet'-tâdil ve't-tezkiye şehâdetleri hîn-i kabûlde vâkı’a olup merkûm
Süleymân Beşe altı Osmân vukkiyesi afyonun teslîm eylediği iki vukkiye afyondan
195
mâʻadasını dahî edâya tenbîh birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-
târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey
ibni Mehmed
Mehmed bin
Muslu Bey
Ahmed bin
Muslu Bey
El-Hâc Mûsâ
el-Râcil
Mehmed
Çelebi ibni el-
Hâc Sefer
Molla
Mehmed bin
Ahmed
[s.36/135] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ İnaz nâm karye sükkânından
Bektaş Bey ibni Beytemûr nâm kimesne meclis-i şerʻa İbrâhîm bin Hüseyin nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ ve tasvîr-i müddeʻâ idüp mezbûr
İbrâhîm vâlidesi Tesneli nâm hâtûn ile menzilim dâhilime girüp zevcem Râziye nâm
hâtûnu kürek ile darb eylemişler hayfdır suʼâl olunup ihkâk-ı hak olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr İbrâhîm merkûm Bektaş Bey'in
menzilinin havlısına girdüğünü ikrâr velâkin zevcesi merkûme Râziye'yi anası
merkûme Tesneli ile maʻan kürek ile darb eylediklerini inkâr birle cevâb viricek
merkûm Bektaş Bey'den sıdk-ı makâline beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Hasan
bin el-Hâc İvaz ve Hüseyin bin Abdullâh nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i
şer‘a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘ merkûm İbrâhîm vâlidesi merkûme
Tesneli ile maʻan merkûm Bektaş Bey'in menzili dâhiline girüp ellerinde kürek ile
zevcesi Râziye'ye hamle iderken gördük biz bu husûsa şâhidleriz ve şehâdet dahî
ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de ri‘âyet-i şerâyitü'l-kabûl
şehâdetleri hîn-i kabûlde vâkı‘a olmağın mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-
târîhi'l-mezbûr li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed
bin Ahmed
Tekeli Osmân ed-
Delâl
Hızır Bey
Huddâm
Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin Hâcı
[s.36/136] Karamık Kazâsı'na tâbi‘ Bazarağaç nâm karye sükkânından Yahyâ
bin Mehmed Ağa nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe yine karye-i mezbûreden Ali
Efendi ibni İbrâhîm nâm kimesneyi mîr-liva mütesellimi taraf-ı şerîflerinden mübâşir
196
olan Ali Ağa mübâşeretiyle ihzâr ve mahzarında daʻvâ ve tasvîr-i müddeʻâ idüp
kazâ-i mezbûra tâbiʻ Halkakilise nâm karye sınurunda vâkiʻ bir tarafdan Kâfirviran
nâm mevziʻa ve bir tarafdan nehre ve bir tarafdan Alvar sınuruna müntehî ber-vechi
tahmîn iki ve üç yüz dönüm tarla ve otuz dönüm çayır babam merkûm Mehmed
Ağa'nın taht-ı yedinde olup müddet-i medîd zabt ve zirâʻat ve hırâset idüp baʻde
vefâtihî hakk-ı tasarrufu baña intikâl idüp on beş senedir ben dahî zabt ve zirâʻat üzre
iken merkûm Ali Efendi zikr olunan tarlalar ve çayır vakfdır ben zabt iderim deyü
dâhl ve taʻarruz ider suʼâl olunup menʻ ve defʻ olunması madlubûmdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûr Ali Efendi cevâbında fi'l-vâkiʻ münâzʻun-fîh olan tarlalar ve
çayır mezkûr Yahyâ'nın babası merkûm Mehmed Ağa'nın taht-ı yedinde olup baʻde
vefâtihî on beş senedir merkûm Yahyâ zabt ve zirâʻat ve hırâset iderken hâlâ
mutasarrıfı olduğum Şeyhî Dündar zâviyesinin vakfıdır binâʼi alâ zâlik taʻarruz
iderim diyücek merkûm Yahyâ istintâk olundukda vech-i muharer üzre vakfiyetini
münkir olup kadîmü'l-eyyâmdan öşr-i resmini karye-i merkûm Halkakilise Sipâhîleri
ala gelmişdir diyü cevâb virmekle merkûm Ali Efendi'den zikr olunan tarlalar ve
çayırın vakfiyetini müşʻir taraf-ı saltanat-ı âliyeden mülk nâme-i hümâyûn ve sûret-i
defter-i hâkân-i taleb olundukda ityân-ı beyyineden âciz olmağla ol-vechle merkûm
Ali Efendi taʻarruzdan menʻ birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i
Rebîʼü'l-evvel li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Osmân
Ağa ibni Ömer
Bey
Molla Mehmed
bin Ahmed
Ahmed Çelebi
ibni İbrâhîm
Efendi
Ahmed bin
Mustafâ
El-Hâc Ali Bey
ibni Ferhâd
Süleymân bin
Nefes an-karye-i
Karacaviran
Ali bin Nefes Mehmed Bey ibni
Derviş
Ebûbekir bin
Hızır an-karye-i
Himmetler
Ve ğayruhum
mine'l-huzzâr
[s.37/137] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbi‘ Köprülü nâm karye sükkânından
el-Hâc Ali Bey ibni Ferhâd nâm kimesne meclis-i şerʻa Himmet Bey ibni nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp kazâ-i mezbûra tâbiʻ Çârıklı nâm
karye sınırunda vâkiʻ lede'l-ahâlî vel-cîrân hudûdu mâlume yirmi sekiz dönüm tarla
197
fi'l-âsıl babam merkûm Ferhâd'ın olup lâkin birkaç zaman Sıçanlı Kazâsı'ndan
Mustafâ Ağa zabt idüb merkûm Mustafâ Ağa fevt olub evlâd-ı zükûri kalmayup
mâru'z-zikr tarla mahlûl olmağla sipâhîsi olan Hasan Ağa'dan resm-i tapu ile alup
yedime mahtûm temessük virüb beş senedir ziraʻât ve hırâset idüb hâlâ yine bu sene
…etmişdim hâlâ merkûm Himmet Bey'in mâru'z-zikr tarlama fuzûli tohum eküp gadr
ve hayf etmişdir suʼâl olunup ihkâk-ı hak olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-
suʼâl mezbûr Himmet Bey fi'l-vâkiʻ zikr-i sebk iden tarlaya fuzûli tohum ekdüm
deyü müddeʻî-i merkûm el-Hâc Ali Bey'i cemîʻ-i kelimâtında tasdîk idicek tohumunu
alup zikr olunan tarladan kasr-ı yede tenbîh birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu
hurrire fî-evâʼil-i Rebîʼü'l-evvel li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Osmân Bey
ibni Ömer
Bey
Abdî Bey ibni
Hüseyin
Bayrâm Bey
ibni el-Hâc
Hayrân
Molla
Mehmed
Çelebi ibni
Ahmed
Ahmed bin
Mustafâ
Hızır Bey el-
Huddâm
[s.37/138] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Ak-mescit Mahallesi
sükkânından sâbıka Kengiri sancağına mutasarrıf olan emirü'l-ümarâʼi'l-kirâm Muslu
Paşa Yesserallâhü mâ-yürîdü ve mâ-yeşâ ü hazretleri tarafından husûs-ı âti'l-beyân-ı
daʻvâyı vekîl olub bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻan vekâleti sâbite olan sulbî oğlu
Mustafâ Bey meclis-i şerʻa Turkullu nâm karye sükkânından İdrîs Bey nâm cündî
bi'l-fiʻil kethüdâ-yeri olan Osmân Ağa maʻrifetiyle ihzâr ve mahzarında takrîr-i
kelâm mezbûr İdrîs Bey kendi hâlinde olmayup fesâd üzre olmağla çiftliğimiz olan
Kızıl-kilise nâm karyeye gelüb işbu hâzır-ı bi'l-meclis cariyemiz olan Fâtıma nâm
hâtûn sâkine olduğu menzile girmeği murâd eyledikde mezbûre dahî mâniʻ olmak
istedikde hidmetkârı olan Mehmed nâm kimesneye emr idüp ol dahî mezbûre
Fâtıma'yı başında haşat ile urup mecrûh eylemiş hakîkatı hâl merkûm İdrîs Bey'den
suʼâl olunup takrîr-i tahrîr olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr İdrîs
Bey hidmetkârı merkûm Mehmed ile Paşa-yı mûmâ-ileyhin çiftliği üzerine
varduğunu ikrâr velâkin haşat ile darb eylediğü hidmetkârına emr ittürüp ol-dahî
mecrûh eyledüğünü inkâr birle cevâb viricek vekîl-i mezbûr Mustafâ Bey'den
198
takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Hasan bin Ali ve Mehmed bin
Ahmed nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘-a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd
fi'l-vâki‘ merkûm İdrîs Beyi hidemetkârı mezkûr Mehmed ile Paşa-yı mûmâ-ileyhin
çiftliği olan Kızıl-kilise nâm karyede merkûme Fâtıma'nın sâkine olduğu menzile
girmeğe murâd eylediklerinde merkûm Fâtıma mâniʻ olmak istedikde merkûm İdrîs
Bey emriyle merkûm Mehmed haşat ile merkûme Fâtıma'yı başından urup mecrûh
eyledi biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻi
eyledikleirinde baʻdet'-tâdil ve't-tezkiye şehâdetleri hîn-i kabûlde makbûle olmağın
mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i Rebîʼü'l-evvel li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Yûsuf Bey ibni
Abdullâh
Bayrma Bey ibni
el-Hâc Hayrân
El-Hâc Nuri ibni Abdî Bey ibni
Hüseyin
Osmân bin Hoca
Davud
[s.37/139] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib sükkânından Mehmed Çelebi ve
Ahmed Çelebi ibni Muslu Bey nâm karındaşlar meclis-i şerʻde vâlideleri olup
bundan akdem müteveffiye olan Hanım binti Habîb nâm hâtûnun li-ebeveyn
karındaşı Ahmed nâm kimesne mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb
vâlidemiz merkûm Hanım'ın babası mezkûr Habîb fevt oldukda merkûm Ahmed
muhallefâtına vâzıʻu'l-yed olub vâlidemiz dahî hisse-i şerʻîsini ahz ve kabz itmeden
kable'l-kısmet müteveffiye olub hâlâ biz dahî vâlidemize babası müteveffâ-i
mezbûrdan intikâl iden hisse-i şâiʻyasın merkûm Ahmed'den daʻvâ ve taleb ve ahz
sadedinde iken beynimize muslihûn tavassut idüb Sinân Halîfe Mahallesinde vâkiʻ
bir tarafı Hasan mülküne ve bir tarafı harâbe menzile ve bir tarafı Hıdırlık nâm
cebele ve taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd iki fevkânî ve bir tahtânî beyti ve bir
mikdâr havlıyı ve eşcâr-ı müsmire ve ğayr-ı müsmireyi ve mâʼı cârîyi müştemil beş
bin akçe kıymetli menzili önünde bir mikdâr harâbe menzil ile merkûm Ahmed
yedinden alup kabûl ve kabz idüp husûs-ı mezbûra müteʻallik cemî‘-i de‘âvî ve
husûmâtdan merkûm Ahmed'in zimmetini ibrâ-i âm ile ibrâ ve ıskât-ı tâm ile ıskât
eyledik baʻde'l-yevm bizden bi'l-asâle veya vekilimizden bi'l-vekâle daʻvâ sudûr ve
zuhûr iderse lede'l-hükkâmi'l-kirâm makbûle ve mesmûʻa olmasun didiklerinde
mukırran-ı mezbûrân vech-i muharrer üzre cârî olan ikrârlarında merkûm Ahmed
199
dahî vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire
fî-evâʼil-i Rebîʼü'l-evvel li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Efendi
ibni Îsâ Efendi
El-Hâc Mahmûd
Efendi ibni Hâcı
Hasan Efendi ibni
Ali Çelebi
El-Hâc Yûsuf bin
Durmuş
Mehmed Çelebi
ibni Hasan Dede
Receb Efendi ibni
Ahmed el-
Muʻallim
Şaʻbân Efendi
İmâm Mustafâ
Paşa
Mehmed Efendi
ibni Ahmed
Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin Hâcı
Mefâhiü'l kudât Ve'l-hükkâm meʻâdinü'l fezâʼil ve'l-kelâm dergâh-ı
muʻallâmdan Konya'ya varup gelince yol üzerinde vâkiʻ olan kadılar zîde fazluhum
tevkî-i … 15 Rebîʼü'l-evvel.
[s.38/140] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Çavuşbaşı Mahallesi
sâkinelerinden Âʼişe binti Mircân nâm hâtûn meclis-i şerʻa gelüp takrîr-i kelâm idüp
işbu sene isneyn sebʻîn ve elf Rebîʼül-evvelinin on beşinci günü beş yaşında sadrî
sağîr oğlum Hızır ben evde yoğken ateşe düşüp muhterik olmağla bi-emrillahi teʼâlâ
fevt olmuştur cânib-i şerʻden üzerine varılup keşf ve tahrîr olunması matlûbumdur
didikde taraf-ı şerʻden Mevlânâ Kâsım Efendi irsâl olunup zeyl-i kitâbda mestûr'ul-
esâmî olan Müslimîn ile merkûme Âʼişe'nin menzilinde sağîr-i mezbûr Hızır'ın
meyyiti üzerine varılup nazar eylediklerinde fi'l-vâkiʻ başından aşağı gövdesi ateş ile
muhterik olup ol cerrâhatten fevt olduğuna muʻâyene ve müşâhede eylediklerinden
sonra merkûme Âʼişe mahalle-i merkûme ahâlîsinden ve sâʼir bir fertten husûsu
mezbûra müteʻallik vechen mine'l-vücûh ve sebeben mine'l-esbâb daʻvâ'ya nizahım
yokdur didikde Mevlânâ'yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve baʻdehû meclis-i
şer‘a gelüp âlâ vukûʻa inhâ ve takrîr itmeğin mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire
fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Receb bin Hızır Solak Bey bin Yûnus an- Abdî Dede ibni Bekir bin
200
an Mahahlle-i
Câmiʻ-i Kebîr
Mehmed an-
mahalle-i
Çavuşoğlu
mahalle-i ibik
Derab-ı yayla
Bâlî an-mahalle-i
Sinân Halîfe
Hüseyin an-
Câmiʻ-i Kebîr
El-Hâc Budak bin
Mustafâ an-
Egeste
Abdünnebî bin
Âdem an-
mahalle-i Yukarı
bazar
Satılmış Halîfe
an-mahalle-i
Çavuşoğlu
Hüseyin bin Hâcı
an-Soflar
Hızır Bey el-
Emîn
[s.38/141] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbiʻ Gebeceler nâm karye
sükkânından Hızır bin Bâlî nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe Elif binti nâm hâtûnu
ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ idüp bundan akdem mezbûre Elif'in sadrîyye kızı
Ümmî nâm bikre nâmzed olub seksen yapağı ve üçyüz dirhem ipek ve on beş
vukkiye boya ve otuz beş vukkiye ketân ve iki bin nakd âkçe irsâl eylemişdim
mezbûre Ümmî müteveffiye olmağla irsâl eyledüğüm eşyâ-i mezkûreyi taleb
eyledüğümde virmekte teʻallül ider suʼâl olunub alıverilmesi matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûre Elif cevâbında merkûm Hızır müteveffi-ye merkûme Ümmîye
nâmzed olub bir mikdâr Yapağı ve bir mikdâr İpek getürmüşdü biz dahî beynimizde
maʻlûm baʻzı emtiʻa virmişdik lâkin müteveffiye oldukdan sonra birbirimize irsâl
eyledüğümüz eşyâyi hesaplaşup iki döşek ve bir kâliçe ve bir kilim ve bir kilime
kifâyet eder ip ve iki gömlek ve iki makrama virüp mezbûr Hızır ile sulh olup husûs-ı
mezbûra müteʻallik da‘vâdan zimmetime ibrâ eyledi diyücek mezbûr Hızır vech-i
meşrûh üzere olduğunu münkir olıcak mezbûre Elif'den takrîrine muvâfık beyyine
taleb olundukda mine'l-udûl Abdullâh bin Dede ve Veysel bin Ömer nâm kimesneler
li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘-a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâki‘ müddeʻî-i
merkûm Hızır merkûme Elif ile birbirlerine irsâl eyledüğü eşya-i hesaplaşup ve iki
döşek ve bir kâliçe ve bir kilim ve bir kilime kifâyet ider ip ve iki gömlek ve iki
makrama dahî merzbûre Elif merkûm Hızıra virüp sulh olup husûs-ı mezbûra
müteʻallik daʻvâdan merkûm Hızır merkûme Elif'in zimmetini ibrâ eyledi biz bu
husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şer'i eylediklerinde baʻde't-
tâdil ve't-tezkiye şehâdetleri hîn-i kabûlde vâkı’a olıcak merkûm Hızır taʻarruzdan
menʻ olunup mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
201
Molla Mehmed
bin Ahmed
Hüseyin bin Hâcı Hızır Bey el-
Huddâm
Ahmed bin Hızır
Bey
Ahmed bin
Mustafâ
[s.38/142] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Karamanlu Mahallesi
sükkânından Muslu Çelebi ibni el-Hâc Ali nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfi
lâzimü't-tevkîrde işbu sâhibü'l-kitâb el-Hâc Mehmed bin Hamza Çelebi mahzarında
ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve iʻtirâf-ı sarîh-i merʻî kılup mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı
el-Hâc Mehmedoğlu mülküne ve tarafeyni yine mezbûr el-Hâc mülküne ve tarâf-ı
âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd bir tahtânî ve bir fevkânî beyti ve bir ahûru ve bir
çardâğı ve bir mikdâr havlıyı müştemil olan mülk menzilimi mezbûr el-Hâc
Mehmed'e altı bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile
bey‘ idüp kabz-ı semen-i ma‘dûd ve teslîm-i mebî‘ mahdûd eyledim baʻde'l-yevm
menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm el-Hâc Mehmed'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-
mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûr Muslu
Çelebi'nin vech-i meşrûh üzre cârî ve sâdır olan ikrârını el-mukırru lehü'l-merkûm el-
Hâc Mehmed dahî bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-vakaʻa
bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı Rebîʼü'l-evvel li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc İsmâil bin
Memi Bey
Es-Seyyid Emrullâh
Çelebi ibni el-Hâc
İlyâs
El-Hâc Abdî bin el-
Hâc Süleymân
Muslu Çelebi ibni
Hasan el-Hatîb
El-Hâc Hüseyin bin
Muslu Çelebi
Halîl Çelebi ibni
İbrâhîm
El-Hâc Şaʻbân bin Ali Ve ğayruhum mine'l-
huzzâr
[s.39/143] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsı'na tâbiʻ Kınık nâm karye sükkânından
Ali bin el-Hâc Mehmed nâm kimesne meclis-i şerʻde Fâtıma binti İlyâs nâm hâtûn ile
Hasan bin İsmâil nâm kimesneyi ihzâr ve mahzârlarında takrîr-i daʻvâ idüb karye-i
mezbûrede kapum açulub bir mikdâr alâkam sirkâ olundu mazınnam mezbûrlardır
zirâ merkûm Hasan mezbûre Fâtıma'nın evinde nâ-mahrem iken yatur alâkası vardır
202
didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûrlar bi'l-külliye inkâr ile cevâb virdiklerinde mezbûre
Fâtıma'nın keyfiyet-i hâli karye-i mezbûre ahâlîsinden olup hâzûrun-ı bi'l-meclis olan
İbrâhîm Halîfe el-İmâm ve İsmâil ve Hızır ve Mustafâ ve Bolad ve Osmân ve Ali ve
Bayrâm ve Habîb nâm kimesnelerden ve sâʼirlerinden tefahhus olundukda mezbûre
Fâtıma kendi hâlinde değildir deyü sûʼ-i hâlini haber virdiklerinde mâ-vakaʻa bi't-
taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed bin
Ahmed
Hüseyin Ağa Harâccı Hızır Bey el-Emîn Hüseyin bin Hâcı
[s.39/144] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Fakihpaşa Mahallesi sükkânından
Ahmed Çelebi ibni el-merhûm İbrâhîm Efendi meclis-i şerʻ-i şerîfe Salar nâm
karyede İmâm olan Ahmed Halîfe nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻvâ
idüp karye-i mezbûre sınûrunda vâkiʻ lede'l-ahâlî maʻlûmü'l-hudûd sekiz dönüm tarla
babam mûmâ-ileyh İbrâhîm Efendi'nin taht-ı yedinde olup zirâʻat ve hırâset ve her
sene sâhib-i arza öşr-i resmin edâ idüp yirmi sene zabt itdikden sonra zikr olunan
tarlanın hakk-ı tasarrufunu sâhib-i arz maʻrifetiyle baña ferâğ ve tefvîz idüb ben dahî
zabt üzre iken mezbûr Ahmed Halîfe mâru'z-zikr tarlayı vakfdır deyü taʻarruzdan
hâli değildir suʼâl olunup takrîr-i tahrîr olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl
mezbûr Ahmed Halîfe cevâbında zikr olunan tarlayı mûmâ-ileyh İbrâhîm Efendi
yirmi sene zabt ve sâhib-i arza öşr-i resmin edâ eyleyüb baʻde vefât oğlu merkûm
Ahmed Çelebi dahî zirâʻat üzre olduğunu ikrâr idüp velâkin vakıfdr imâm-ı
meşrûtdur diyücek merkûm Ahmed Halîfe'den zikr olunan tarlanın vakfiyetin taraf-ı
saltanatdan mülk nâme ve sûret-i defter-i hâkân-i taleb olundukda ityânından âciz
olmağla arz-ı mîrinin mâdâm ki taraf-ı saltanat-ı âliyyeden temlîk olmadıkça
vakfiyeti sahîh olmadığu mukarrer olmağla mezbûr Ahmed Halîfe'yi taʻarruzdan
menʻ ve kemâ-kân zikr olunan tarlalar merkûm Ahmed Çelebi'nin yedine ibkâʼ
kılınup mâ-hüvel vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire-fî-evâsıt-ı Şevvâl li-sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
203
Eş-Şeyh
Ahmed
Efendi bin
Abdülmelik
El-Hâc
Kâsım bin
Mahmûd
Çelebi
Kâsım
Çelebi bin
el-Merhûm
İbrâhîm
Efendi
Abdî Çelebi
bin eş-Şeyh
Ahmed
Efendi
Hamza bin
Ebîtâlib
Mahmûd
bin Ebîtâlib
Ahmed el-
Hızır
[s.39/145] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Yahyâ Mahallesi
sâkinlerinden iken bundan esbak fevt olan Nasûh Çelebi ibni yek-dest nâm
kimesnenin sulbî kebîr oğlu Mustafâ Çelebi kendü tarafından asâleten ve li-ebeveyn
karındaşı Rahîme tarafından vekâleten es-Seyyid Mustafâ ibni el-Hâc Maʻden nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında şöyle takrîr-i daʻvâ eyledi ki babamız müteveffâ-i
mezbûr Nasûh Çelebi'nin eski tahıl pazarı kurbünde vâkiʻ mülk Yağhanesi baʻde'l-
vefât baña ve karındaşım mezbûre Rahîme'ye ve hâzır-ı bi'l-meclis karındaşım
Mehmed Efendi'ye intikâl idüp ale'l-iştirâk mutasarrıflar iken karındaşım merkûm
Mehmed Efendi bizim rızâmız yoğken fuzûlen Medîne-i mezbûre sükkânından
Ebûbekir bin Ömer nâm kimesneye beyʻ idüp mezbûr Ebûbekir dahî mesfûr Seyyid
Mustafâ'ya beyʻ eylemiş hâlâ zafer bulup zikr olunan yağhâne mülk-i mesvrûsumuz
olmak ile taleb ve ahz-ı murâdımızdır didikde ğıbbe's-suʼâl merkûm es-Seyyid
Mustafâ zikr olunan yağhâne merkûmunun mülk-i mevrûsları olup minvâl-i muharrer
üzre karındaşları merkûm Mehmed Efendi fuzûlen Ebûbekir'e Ebûbekir dahî
kendüye beyʻ eyledüğünü muʻterif olmağın zikr olunan yağhâneden kasrı-yed ve
istirdâd-ı semene tenbîh birle mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i
Rebîʻü'l-âhir li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed
Efendi ibni
Ahmed
Ali Çavuş
bin el-Hâc
Mustafâ
İbrâhîm bin
Sefer Bey
Nûhbâlî
ibni Şaʻbân
Sûbâşı
Mehmed
Bey
Hızır Bey
el-Emîn
Ahmed bin
Mustafâ
[s.40/146] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i hamiyet-i ani'l-mesâ’ib
mahallâtından Molla Bahşi Mahallesi sükkânından bâʻisü'l-kitâb Mehmed bin el-Hâc
Pîrî nâm kimesne mahfel-i şerʻa yine medîne-i mezbûre mahallâtından Kâhil
204
Mahallesi sükkânından es-Seyyid el-Hâc Mustafâ bin el-Hâc Maʻden nâm kimesneyi
ihzâr ve muvâcehesinde daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüb târîh-i vesîkadan mukaddem
merkûm es-Seyyid el-Hâc Mustafâ'dan karz-ı şerʻî tarîkiyle yüz kıtâʻ riyâl-i guruş ile
mezbûrun ot pazarında vâkiʻ ağdacı dükkânını alup mersûm es-Seyyid el-Hâc
Mustafâ meblâğ-ı mezbûr yüz gurûşun dükkân-ı mezbûrun icâre ve muʻâmelesiçün
doksanar akçeye esedi hesâbı üzre beher yevm onar akçe virmek üzre senden beher
sene kırkar esedi guruş alurum dimesiyle kezâlik ben dahî ıztırâr-ı minvâl-i meşrûh
üzere kabûl ve der-uhde idüp icâre-i fâside ile beher yevm onar akçeye olmak üzere
mersûm es-Seyyid el-Hâc Mustafâ'ya beher sene dükkân-ı mezbûrun icâre ve
muʻâmelesiçün kırkar esedi guruşu sekiz sene mikdârı zemân kendüye defʻ ve teslim
edüp sekiz senede ale'l-hesâb mezbûra üçyüz yirmi kıtâʻ esedi guruş teslîm
olunmuşdur icâre-i mezkûre fâside olmak ile dükkân-ı mezkûrun ecr-i mislinden
ziyâdesi merkûm es-Seyyid el-Hâc Mustafâ'dan şerʻan alıverilmesi matlûbumdur
didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mustafâ cevâbında fi'l-hakîka
müddeʻî-i mersûm Mehmed'e yüz kıtâʻ riyâlî guruş ile mülküm olan zikr olunan
ağdacı dükkânını virüp yevmî otuz akçe ve senede kırk esedi guruşu olmak üzre âlâ
tarîki'l-icâre ve … kabûl itmesiyle der-uhde idüp ancak altı senede icâre ve muʻâmele
tarîkiyle müddeʻî-i mersûm Mehmed'in yedinden beher sene kırkar esedi guruşdan
altı senede iki yüz kırk kıtâʻ kâmilü'l-ayâr esedi guruş ahz ve kabz eyledim diyü
minvâl-i muharer üzre altı sene mikdârı zemân beher sene kırkar esedi guruş ahz ve
istifâʼ eylediğini bi't-tavʻi's-sâf ikrâr ve iʻtirâf idüp icâre-i mezkûre şerʻan fâside olup
ecr-i mislinden ziyâdesi merkûm es-Seyyid el-Hâc Mustafâ'dan şerʻan lâzım
gelmekle dükkân-ı mersûmun ecr-i misli ehl-i hibreden olub bî-ğaraz
müslimânlardan hâzırûn-ı bi'l-meclis el-Hâc Budak ve Bazarbaşı el-Hâc Şaʻbân ve
Günagünzâde el-Hâc Hasan ve Öyüklüzâde el-Hâc Süleymân ve Mehmed bin
Abdullâh nâm kimesnelerden istihbâr olundukda dükkân-ı merkûm tâlibîn ve râğıbîn
yevmî dörder akçe icâre ile raʻbet ittiğini ecr-i misli dörder akçeye bâliğ olduğunu
her biri makâm-ı şehâdetde ihbâr ve izyât itdiklerinde dükkân-ı mezbûrun altı senede
ecr-i mislin yevmî dörder akçeye olmak üzre sekiz bin altı yüz akçe ve bi-hesâbı
esedi doksan altı buçuk esedi olup zikr olunan iki yüz kırkar esedinin doksan altı
buçuk esedi guruşa icâreye takâs olundukdandan sonra mezbûr es-Seyyid el-Hâc
Mustafâ zimmetinde yüz kırk üç buçuk esedi guruş şerʻan sâbit ve zâhir olup istirdâd
205
lâzım gelmekle meblağ-ı mersûm yüz kırk üç buçuk esedi guruşu merkûm es-Seyyid
el-Hâc Mustafâ müddeʻî-i mezbûr Mehmed'e bi't-tamâm teslîme tenbîh hüküm birle
mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-âşîr min-Âhiri'r-Rebîʻeyn li sene
isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan Efendi
el-Kâdı-i
Banaz sâbıkâ
Mehmed
Efendi el-
Nâʼib
El-Hâc Hasan
bin Osmân
El-Hâc
Süleymân bin
Mehmed
Osmân bin
Marulcu
Uzun
Mehmed
[s.40/147] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kasımpaşa Mahallesi
sükkânından Ömer bin el-Hâc Osmân nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfi lâzimü't-
tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb İbrâhîm Ağa ibni Süleymân nâm kimesne mahzarında
ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve iʻtirâf-ı sarîh-i merʻî kılup mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı
Karamanoğlu mülküne ve tarafeyni yine kendü mülküne ve taraf-ı âharı tarîk-i âmm
ile mahdûd harâbe menzilimi mezbûr İbrâhîm Ağa'ya iki bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt
fızzî akçeye bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ idüp kabz-ı semen-i ma‘dûd ve teslîm-i
mebî‘-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm İbrâhîm
Ağa'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun
didikde mukırr-ı mezbûr Ömer'in vech-i meşrûh üzere cârî ve sâdır olan ikrârını el-
mukırru lehü'l-merkûm İbrâhîm Ağa bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk
idicek mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâsıt-ı Rebîʻü'l-âhir li sene isneyn
ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Mahmûd
Efendi ibni
Hâcı el-
Vâʻiz
Süleymân
Ağa ibni
Abdî …
El-Hâc
İsmâil bin
Memi Bey
El-Hâc
Hasan bin
Osmân
Uzun
Ahmed bin
Nûrî
Hasan
Halîfe el-
Müʼezzin
Halîl bin
Mustafâ
Bey
206
[s.40/148] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kara-kâtib Mahallesi
sükkânından İbrâhîm Halîfe ibni Halîl nâm kimesne meclis-i şerʻa gelüp takrîr-i
kelâm idüp işbu isneyn ve sebʻîn ve elf rebîʻü'l-âhirinin on dokuzuncu günü iki
buçuk yaşında sulbiyye-i sağîre kızım Nesli ben evde yoğken ateşe düşüp muhterik
olmağla bi-emrillahi teʻâlâ fevt olmuştur cânib-i şerʻden üzerine varılup keşf ve
tahrîr olunması matlûbumdur didikde taraf-ı şerʻden Mevlânâ Mehmed Efendi'ye
irsâl olunup ol dahî liva-i mezbûr mütesellimi fahrü'l-emâsil ve'l-akrân Ahmed Ağa
taraf-ı şerîflerinden Sûbâşı Mehmed Bey mübâşereti ve zeyl-i kitâbda mestûr'ul-
esâmî olan Müslimîn ile merkûm İbrâhîm'in menzilinde mezbûre Nesli'nin meyyiti
üzerine varılup nazar eylediklerinde fi'l-vâkiʻ sol yanı kolundan aşağı gövdesi ateş ile
muhterik olup ol cerrâhatten fevt olduğunu muʻâyene ve müşâhede eylediklerinden
sonra merkûm İbrâhîm mahalle-i mezbûre ahâlîsinden ve sâʼir bir fertten husûs-ı
mezbûra müteʻallik vechen mine'l-vücûh ve sebeben mine'l-esbâb da’va ve nizâʻım
yokdur didiğünü Mevlânâ Mehmed Efendi mahallinde ketb ve tahrîr ve baʻdehû
meclis-i şer‘a gelüp alâ vuku’a inhâʼ ve takrîr idmeğin hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Şeyhî ibni Mustafâ an-
Arap
Halîl bin Mustafâ
Çavuşbaşı
Yûsuf bin Abdullâh
Çavuşbaşı
Mustafâ bin Süleymân
an-Çavuşbaşı
Abdurrahmân bin
Aydoğmuş an-Çavuş
Abdullâh bin Hüsyin
Çelebi an-Çavuşbaşı
Îsâ bin İvaz an-Zâviye İsmâil bin Abdullâh
an-Çavuşbaşı
[s.41/149] Sebeb-i tahrîr-i kitâb-ı naklî ve mûcebi tastîr-i hitâb-ı hükmî oldur
ki Medîne-i Bursa'da Arablar Mahallesi sâkineleriden işbu nakıletü'l-kitâb İhsâne
hâtûn ibneti Ali'den vech-i âtî üzre daʻvâ-yı sahîha-i şerʻiyye ile mesbûk istişhâd-ı
şerʻî sudûrundan sonra udûl-i müslîminden olup medîne-i mezbûrede Veli
Şemseddin Mahallesi sükkânından Mustafâ Çavuş bin İbrâhîm bin İsmâil ve Hasan
Çelebi bin Ali bin el-Hâc Mehmed nâm kimesneler nakl ve tahvîl içün mahall-i cerh
ve taʻdîle li-ecli'ş-şehâde hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi'l-hakîka Karahisâr-ı
Sâhib nâm kasaba ahâlîsinden el-Hâc Mûsâ oğlu Îsâ Beşe yedinde emânet vazʻ
olunduğu memnûʻmuz olan orta boylu açık kaşlı elâ gözlü Rûsü'l-asl Ahmed bin
Abdullâh nâm şâb-ı emred müsteşhide-i mezbûre İhsâne hâtûnun abd-i memlûkudur
207
biz bu husûsa şahîdleriz şehâdet dahî ideriz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şerʻiyye
eylediklerinde baʻde't-tâdil ve't-tezkiye şehâdetleri makbûle oldukdan sonra
müsteşhide-i mezbûre İhsâne hâtûn kasaba-i mezbûreye bi-nefsihâ kendi gitmekle
yemîn virülüp tahlîf olunması meclis-i hükme teʼhîr olunmağın hakîkat-ı hal ve
hulâsaʼ-i makâl ğıbbe't-taleb ve's-suʼâl kasaba-i mezbûrede hâkimi şeriyat-şiʻâr olan
Efendi huzûrlarına ve usûl ve nüvvâbdan olup müstetâb vâsıl olan efendilerin meclis-
i refîʻalarına inhâʼ olundu lede'l-vusûl meʼmûldür ki telâkkî-i bi'l-kâbul ve amel-i
bi'l-medlûl buyrulup indallâhi'l-vehhâb nâyil-i ecir ve savâb olalar tâhriren fi'l-
yevmis Aşer min şehr-i Rebîʻü'l-âhir li sene isneteyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Halîl bin el-Hâc Osmân bin Ali
Efendi
Ali bin Kurt Bin Hasan Menhiyü'l-Fâkir ilâ mahâlîhim
Ahmed bin Abdürrahîm eş-
Şehir be-Halıcızâde el kâdı
Burusa el-Mahrûsa
[s.41/150] Bi'l-fiʻil Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib Kâdısı olan fahrü'l-vülâd
Ahmed Efendi ibni Sefer Efendi mahfel-i fasl ve imzâya sarıca bölük başlarından
olup tâhrîb-i bilâd-ı islâmiye iden Celâli Abaza Hasan kasabasından Halîl bölük başı
ve neferlerinden Hüseyin bin Kalender nâm eşkiyayı ihzâr ve muvâcehelerinde daʻvâ
ve takrîr-i kelâm idüp târîh-i vesîkadan otuz gün mukaddem kuzâtdan li-ebeveyn
karındaşım Mehmed Efendi nâm kâdıya mâ-melekimden dört yüz kıtâʻ riyâlî guruş
ve elli guruş kıymetli bir reʼs katır ve altmış beş guruş kıymetli bir reʼs siyah at ve
kütb-i fıkkiyyeden iki yüz elli guruş kıymetli on cild kütüb-ü muʻtebere ve yüz elli
guruş kıymetli beş adet sincâb ve nâfe kürklü ferâce ve yirmi beş guruş kıymetli beş
adet muttalî(?) dülbent ve on beş guruş kıymetli dört adet acem boğası kaftan ve
sekiz guruş kıymetli on dâne kadîfe ve sofa kâvûk ve otuz guruş kıymetli on miskâl
incü ve on guruş kıymetli bir altûn uc ve on beş guruş kıymetli bir çift altûn küpe ve
yirmi guruş kıymetli zenne atlâs kaftan ve altı guruş kıymetli iki adet beyaz sâde ve
yirmi guruş kıymetli dört adet tüfenk ve yirmi beş vukkiye fersûde ve baʻzı hûrda
eşyâ-yı muşâru'l-ileyhe ibrâʻ ve teslîm ve sıla tarafına irsâl ve îsâl eyle diyü emr idüp
karındaşım mûmâ-ileyh Mehmed Efendi dahî Eskişehir kazâsında Seferiye deresi
208
Gök dere dimekle maʻrûf mevziʻe vardıklarında mezbûrân Halîl bölükbaşı ve
Hüseyin kendüler misillü on nefer sarıca eşkiyası ile yoluna inüp birâderim müşârun-
ileyh Mehmed Efendi'yi katl eylediklerinden sonra bâlâ da zikr olunan eşyâyı fi'l-
cümle ahz ve gasb idüp merkûmânın dâʼima bunun emsâli fesâd ve şenâʻatleri ve
kat‘-ı tarîk idüp katl-i nüfûs tezkiye itdikleri kema'ş-şems fi-dûʼü'n-nehâr ruʼûsun
hûbu dâverî mezbûrân şerʻân suʼâl olunup mûcibe matlûbumdur didikde ğıbbe's-
suʼâl ve âkıbü'l-inkâr müddeʻî-i mûşâru'l-ileyh Ahmed Efendi'den sıdk-ı kelâmını
mübeyyin beyyine taleb olundukda mine'l-udûl el-Hâc Osmân bin Ömer ve el-Hâc
Şaʻbân bin Mehmed nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân ğıbbe'l-
istişhâdi'ş-şerʻî mersûm Hasan bin Kalender mevzʻ-i mezkûrda müddeʻî-i mûşâru'l-
ileyh Ahmed Efendi'nin karındaşı müteveffâ-i mersûmu katl ve eşyâ-i mezkûreyi ahz
ve ğasb eyledik ve kat‘-ı tarîk ve katl-i nüfus itmek dâʼima bizim muʻtâdımızdır deyü
bi't-tâvʻ ve'r-rızâ li-ebi'l-gürüzi'l-ceza bizim huzûrumuzda ikrâr ve iʻtirâf eyledi biz
bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde
ba‘de-ri‘âyeti merâsimü'l-kabûl şehâdetleri muʻteber ve makbûl olundukdan sonra
udûlden Mehmed Bey ibni Ali ve diğer Mehmed Bey ibni Veli nâm kimesneler li-
ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup eserü'l-istişhâdi'ş-şerʻî mezbûrân Halîl bölük
başı ve Hüseyin Kütahya kazâsında bel kavak nâm mahûf vadide târîh-i vesîkadan
sekiz gün mukaddem ebnâ’-i sebîlin yoluna inüp kat‘-ı tarîk ve katl-i nüfus itdiklerin
muʻâeyene-i müşâhede itdik mezbûrân kuttâʻ-i tarîk ve sâʻî-i fi'l-arz bi'l-fesâdlar olup
vech-i arzdan izâleleri lâzım şeylerdir biz bu husûsa vech-i mübîn üzre şâhidleriz
şehâdet dahî ideriz deyü mezbûrân muvâcehelerinde şehâdet-i şerʻiyye idüp baʻde't-
tadîl şehâdetleri makbûle oldukdan sonra ve mekkâri tâʼifesinden Halîl bin Yahyâ ve
Mehmed bin Hasan nâm kimesneler dahî li-ecli'ş-şehâde mafel-i şer‘a hâzırân olup
müteveffâ-i muşâru'l-ileyhi Mehmed Efendi ile refîk olmuş idik mevziʻ-i mezkûra
vardığımızda mezbûrân Halîl ve Hüseyin nâm şâkiler kat‘-ı tarîk ve muşâru'l-ileyh
Mehmedi Efendi'yi bizim huzûrumuzda bilâ-münîr katl eyledilerinden sonra balâda
zikr olunan eşyâ-i kezâlik bizim huzûrumuzda ahz ve ğasb idüp bizim metaʻımız ...
yağı olmağla katʻa biz dahl ve taʻarruz itmediler biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet
dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de-ri‘âyeti şerâyitü'l-kabûl
şerʻân şehâdetleri muʻteber ve makbûl olundukdan sonra zeyl-i kitâbda esâmîsi
mestûr olan müsliminden mezbûrânın keyfiyeti halleri suʼâl olundukda celâli Hasan
209
bakiyyesinden şakî ve ehl-i fesâd ve vech-i arzdan izâleleri lazım şakîler deyü sûʼ-i
hallerin ihbâr eylediklerinde mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-fi's-
samîn ve'l-işrin ve ahirü'r-rebîʻeyn li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Fahrü'l-kudât
Abdullâh
Efendi ibni el-
merhûm
Hamza Efendi
Fahrü'l-
müderisin
Şaʻbân Efendi
ibni Mehmed
Mahmûd Beşe
ibni el-Hâc
Mehmed
Hızır Bey ibni
Hasan
Bayrâm Bey
ibni Hayrân
Ahmed Ağa
ibni Baba
Ömer
Mehmed bin
Ali
Mehmed
Çelebi İbni
Nasûh Çelebi
El-Hâc Şaʻbân
Bin Ali
Mûsâ Bey
ibni Mehmed
İbrâhîm bin
Nasûh
Mehmed
Efendi el-
Kâtib
[s.42/151] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil Mahallesi'nden
olup hâlâ medîne-i Alaşehirde mutavattın Süleymân Bey nâm cündî tarafından bey‘-i
âti'z-zikre es-Seyyid Hasan Çelebi ibni es-Seyyid Mehmed Efendi ve Osmân bin
Himmet nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻân vekâlet-i sâbite olan Mehmed Çelebi
ibni Ömer nâm kimesne mahfel-i fasl ve imzâda hâfızü'l-kitâb el-Hâc Mûsâ bin
Hasan mûvâcehesinde bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp müvekkilimin silk-i
mülkü sahîhinde münselik mahalle-i mezbûrede vâkiʻ etrâf-ı selâsesi mersûm es-
Seyyid Hasan Çelebi ve es-Seyyid Mehmed ve Oruç Bey mülklerine ve bir tarafdan
tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd bir tahtânî beyt ve ahûrı ve fırunı ve mâʼı-cârîyi ve
bir mikdâr havlıyı ve eşcâr-ı müsmire ve ğayr-ı müsmireye müştemil mülk menzilini
vekâlet-i mahkiyem hasebiyle mezbûr el-Hâc Mûsâ'ya otuz bir bin nakd-i râyic-i fi'l-
vakt fızzî akçeye bâten beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd
eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr mezbûr el-Hâc Mûsâ'nın mülk-i
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ haysü ve mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-
tasdîki'ş-şerʻî mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-selâsin min Âhirü'r-
rebîʻeyn li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
210
Fahrü'l-
kuzâd
Hasan
Efendi İbni
Ali Çelebi
Ali Ağa eş-
Şehir be-
Burhanzâde
El-Hâc
Budak bin
Mustafâ
Ahmed bin
el-Hâc
Süleymân
Osmân
Çelebi İbni
el-Hâc
Mehmed
Es-Seyyid
Emrullâh
Çelebi ibni
el-Hâc İlyâs
El-Hâc
Yûsuf ibni
Durmuş
[s.42/152] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Arab Mahallesi
sükkânından Mehmed bin el-Hâc Mûsâ nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfde hâzır
olup cerrâh tâʼifesinden üstâd Mehmed bin nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr
kelâm idüp oğlum işbu hâzır-ı bi'l-meclis Receb nâm sağîrin kasığında taş olup
merkûm Mehmed zikr olunan taşı yarup çıkarmakda ehl olup ve nîcesin yarup
çıkarmakla bi-emrillahi teʻâlâ ol halâs olmağla sağîr-i mezbûrun kasığında olan taşı
dahî yarup çıkarmağa teʻâhüd eylemişdir lâkin eğer oğlum ol cerâhattan fevt olmak
ihtimâli olursa dem ve diyetine müte‘allik merkûm Mehmed'den ve saʼîr bir ferdden
daʻvâ ve talebim yokdur didikde ğıbbe't-tasdîki'l-vicâhî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâʼil-i Cemâziye'l-evvel li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla
Mehmed nin
Ahmed
El-Hâc Şaʻbân
bin Ali
Süleymân
Çelebi ibni
Halîl
Hızır Bey el-
Emîn
Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin
Hâcı
[s.42/154] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Fakihpaşa Mahallesi
sükkânından İbrâhîm Beşe ibni Osmân mahfel-i şerʻde hâfızü'l-kitâb Ahmed Ağa
nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı tavʻ-i ve iʻtirâf-ı merʻî idüp silk-i mülk-i sahîhimde
münselik mahalle-i merkûmede vâkiʻ vâlidem müteveffât Amine nâm hâtûndan irsen
müntekille bir tarafdan mütesellimü'l-vakt fahrü'l-aşiyân Ahmed Ağa mülküne ve bir
tarafdan Hüseyin nâm kimesne mülküne ve bir tarafdan kapucu oğlu mülküne ve bir
tarafdan tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd mülk-i mevrûsum olan harâbe ev yerini
mersûm Ahmed Ağa'ya üç bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye bâten beyʻ idüp
kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebîʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i
mahdûd-ı mezkûr merkûm Ahmed Ağa'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve
211
yuhtâr mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tâsdîki'ş-şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fi'r-râbiʻ min-evveli'l-Cumâdeyn li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Zahrü'l-vülât
Hasan Efendi ibni
Ali Çelebi
Mehmed Efendi
ibni Ahmed el-
Kâtib
Yûsuf Bey ibni
Hasan
Fahrü'l-
müderissin
Şaʻbân Efendi
ibni Yaʻkûb
Es-Seyyid Nûrî
Çelebi ibni
Kulavvuz İlyâs
[s.42/155] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından el-Hâc Evtal Mahallesi sâkinelerinden Âʼişe hâtûn ibneti Mustafâ
tarafından bey‘-i âtiyü'z-zikri ikrâra mezbûreyi maʻrifet-i şer‘le ârifân es-Seyyid
Emrullâh Çelebi ibni el-Hâc İlyâs ve el-Hâc Mustafâ ibni el-Hâc İlyâs şehâdetleriyle
şerʻân vekâlet-i sâbite olan mezbûrenin zevci İbrâhîm Çelebi ibni Abdurrahmân
mahfel-i şerʻîde hâfızü'l-kitâb el-Hâc Maʻden bin Mustafâ nâm kimesne mahzarında
bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp müvekkilemin silk-i mülkü sahîhinde
münselike mahalle-i Fakıhpaşa da vâkiʻ tarafeyni Mustafâ Çelebi mülküne ve
tarafeyni el-Hâc Daydalu mülkü ile tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd fevkânî ve
tahtânî beyti ve bir mikdâr havlıyı müştemil mülk-i mevrûsu olan menzil-i mezkûru
mezbûr el-Hâc Maʻden'e yedi bin akçeye bâten beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve
teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledi baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr mersûm el-
Hâc Maʻden'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde
ğıbbe't-tasdîki'ş- şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Yûsuf Bey
ibni Hasan
Mûsâ Bey el-
Cündî
El-Hâc
Mehmed bin
el-Hâc İlyâs
El-Hâc
Abdülrezzâk
ibni el-Hâc
İlyâs
Îsâ Çelebi ibni
el-Hâc
Mehmed
Hızır Bey el-
Emîn
[s.42/156] Oldur ki Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kâhil
Mahallesi sükkânından Mehmed Çelebi ibni Ömer mahfil-i şerʻde hâfızü'l-kitâb
212
Mahmûd bin Abdullâh mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp silk-i mülk-i
sahîhimde münselik Fakihpaşa Mahallesi'nde vâkiʻ bir tarafdan kendi mülküm ve bir
tarafdan Mehmed nâm kimesne mülküne ve bir tarafından Acemhân ve taraf-ı tarîk-i
âmma müntehî sulu taʻbîr olunur arsay-ı haliyeyi merkûm Mahmûd'dan üç bin
akçeye beyʻ idüp kabz-ı semen eyledim didikde kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey el-
Cündî
Halîl Beyel-
Cündî
El-Hâc Kalem
bin Mahmûd
Mehmed
Çelebi ibni
İsmâil Bey
Ali bin
Mehmed
Ve ğayruhum
[s.43/157] Mahmiyye-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından Çavuşoğlu Mahallesi sükkânından Mehmed Bey ibni Hâcı nâm
kimesne mahfel-i şerʻde hâfızu'l-kitâb Caʻfer bin el-Hâc Mahmûd muvâcehesinde
ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî idüp silk-i mülkümde münselik mahalle-i el-Hâc
Mahmûd da tarafeynden Bahşâyiş ve Haydar nâm kimesneler mülklerine ve bir
tarafeynden tarîk-i âmma müntehî bir demürcü dükkânı ve bir tahtanî beyti ve bir
anbârı ve bir mikdâr havlıyı müştemil menzilimi bi-cümleti't-tevâbiʻ ve'l-levâhık
mezbûr Caʻfer'e dört bin beş yüz akçeye bâten beyʻ idüp kabz-ı semen ve teslîm-i
müsemmin eyledim didikde gıbet'-tasdîki'l-şerʻî vicâhî mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâʼil-i evveli'l-Cumâdeyn li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Budak bin
Mustafâ
Mustafâ el-
Huddâm
Mûsâ el-
Huddâm
Subaşı
Mehmed
Bey
El-Hâc
Şaʻbân el-
Huddâm
Hızır Bey
el-Emîn
Ahmed el-
Muhzır
[s.43/158] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından Kâhil Mahallesi sükkânından hâfızü'l-kitâb Mehmed Beşe ibni nâm
kimesne mahfel-i şerʻa Debbâğ el-Hâc Mehmed nâm kimesneyi ihzâr ve
muvâcehesinde takrîr-i daʻvâ ve tasvîr-i müddeʻî idüp merkûm el-Hâc Mehmed'in
zimmetinde mâl-ı mudârebeden ikiyüz kıtâʻ riyâl guruş ve yüz otuz üç kıtâʻ riyâlî
213
guruşu dahî beyynimizde ilm-i şerʻî ile maʻlûm gün bahâsından ki cemʻan üç yüz
otuz üç kıtâʻ riyâlî guruşu olur meblağ-ı mezkûr üç yüz otuz üç guruşu mezbûr el-
Hâc Mehmed'den taleb eylediğinde edâ da taʻallül ider şerʻan suʼâl olunup takrîr-i
taharrî ve mûcebi icrâ olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mersûm el-Hâc
Mehmed fi'l-hakîka müddeʻî-i mersûm Mehmed Beşe'ye mal-ı mudârebeden iki yüz
kıtâʻ riyâlî guruş ve gün bahâsından yüz otuz üç guruşun cemʻan üç yüz otuz üç kıtâʻ
riyâl guruşu vâcibü'l-edâ ve lâzimü'l-kaza deynimdir deyü bi't-tavʻi's-sâf ikrâr ve
iʻtirâf itmeğin edâ ve ibkâya tenbîh ve hüküm birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu
hurrire fi's-sâlis Aşer min Evveli'l-Cumâdeyn li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Budak bin
Mustafâ
Muslu bin el-Cündî Sûbaşı Mehmed Bey El-Hâc İvaz ed-
Debbâğ
[s.43/159] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i muzâfatından Halimuğru nâm karye
sâkinelerinden olup bundan akdem vefât iden Âbide nâm hâtûnun verâseti zevci
Mustafâ bin Mahmûd'a ve vâlidesi nâm hâtûna ve sadrî oğlu Mahmûd'a münhasıra
olduğu zâhir ve mübeyyin oldukdan sonra mezbûre meclis-i şerʻde sağîr-i mezbûrun
kıbel-i şerʻden mansûb vasîsi ve babası mersûm Mustafâ mahzarında tâyiʻaten ikrâr
ve takrîr-i kelâm idüp kızım mütevaffât-ı mezkûreden baña isâbet iden sülüs hisse-i
şerʻiyyem mukâbelesinde alâ-tarîki't-tehârici'ş-şerʻî vasî-i mezbûr yedinden beş yüz
nakd akçe alup kabûl ve kabz idüp husûs-ı mezbûra müteʻallik da‘vâdan zimmetimi
ibrâ eyledim didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire
fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Osmân
Ağa Kethüdâ-yeri
Muslu Bey el-
Cündî
Abdî Bey el-
Cündî
İdrîs Bey el-
Cündî
Hamza Bey el-
Cündî
[s.43/160] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfatından Halimuğru nâm karye
sükkânından Mahmûd nâm sağîrin vâlidesi Âbide nâm hâtûndan kendüye bi-hasebi'l-
214
irsi'ş-şerʻî intikâl iden emvâlini hıfz ve ahvâlini zabt içün bir vasî nasbından lâzım ve
mühim olup işbu hâfızü'l-kitâb sağîr-i mezbûrun babası Mustafâ nâm kimesne
vesâyeten ehl olmağla vasî nasb ve taʻyîn olunup ol dahî vesâyet-i mezbûreyi kabûl
ve hizmât-ı lâzımesin edâya mütte‘âhid olmağın mâ-vâk‘a bi't-taleb ketb olundu
hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl Es-sâbıkûn
[s.43/161] Mahmiyye-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Mahmûd
Mahallesi sükkânından olup bundan akdem tarîk-i hâcc-ı mebrûrda vefât iden el-Hâc
Murâd'ın muʻtak'ı hâfızü'l-kitâb el-Hâc Yûsuf bin Abdurrahmân mahfel-i şerʻî
enverde müteveffâ-i merkûmun sulbî sağîr oğlu Mehmed'in taraf-ı şerʻî
münevverden mansûbe vasîyesi ve vâlidesi Tayyibe binti el-Hâc Ahi nâm hâtûn
tarafından muhâsama ve murâfa'ya nehc-i şerʻî muʻteber üzere sâbitü'l-vekâle
mezbûrenin karındaşı ve vekîl-i şerʻîsi Sinân Çelebi mahzarında daʻvâ ve takrîr-i
kelâm mevlâm müteveffâ-i merkûm el-Hâc Murâd târîh-i vesîkadan on sene
mukaddem beni tahrîr ve iʻtâk ve kazây-ı hürriyete idhâl ve idrâc idüp baʻdehû hâcc-ı
şerîfe teveccüh ve azimeti mahallinde silk-i mülkümden münselik mahale-i
merkûmede vâkiʻ etrâf-ı selâsesi Halîl Çelebi ve Yûsuf Çelebi ve müteveffâ-i mezbûr
el-Hâc Murâd mülkleriyle ve bir tarafı tarîk-i âmm ile mahdûd ve mümtâz ve fevkânî
ve tahtânî buyutu ve çârdağı ve bir mikdâr havlıyı müştemil menzilini ve Mahmiyye-
i merkûmede hafaflar sûkunda vâkiʻ etrâf-ı selâsesi Hasan Efendi ve Süleymân
Çelebi ve Şaʻbân dükkânlarına ve bir tarafı tarîk-i âmma müntehî bir bâb dükkânını
ve mahrûsa-i Kostantiniyede Ali Paşa hânında vakîʻ benim zabt ve tasarrufumda olan
bâb maʻlûmetü'l-hudûd odayı hâl-i hayatında ve kemâl-i aklı sıhhatinde baʻde't-
tâhliyel baña hîbe-i sahîh-i şerʻiyye ile hîbe ve temlîk ve teslîm ve ben dâhi meclis-i
hîbede ittihâb ve kabz ve temellük idüp mülk-ü mevhûbum iken vasîye-i merkûme
vasî-i merkûm ve vekîl-i mersûm Tayyibe mâniʻ olur şerʻan suʼâl olunup mûcebi
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl ve akıbe'l-inkâr müddeʻî-i mersûmdan
müddeʻâsın mübeyyin beyyine taleb olundukda mine'l-udûl ve's-sikât Habîb Çelebi
ibni Mehmed Efendi ve Hasan Çelebi ibni Dede Efendi nâm kimesneler li-ecli'ş-
şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup ğıbbe'l-istişhâdi'l-şerʻî fî'l-hakîka müddeʻî-i
mersûm el-Hâc Yûsuf'un mevlâsı müteveffâ-i mezbûr el-Hâc Murâd târîh-i
vesîkadan on sene mukaddem bizim huzûrumuzda mersûm el-Hâc Yûsuf'u tahrîr ve
215
iʻtâk ve kazây-ı hürriyete idhâl ve idrâc idüp baʻdehû hâcc-ı şerîfe teveccühü [s.42]
mahallinde mahalle-i mezbûrede vâkiʻ mahdûd-ı mezkûr menzili ve hafaflar sûkunda
vâkiʻ sâlifü'z-zikr dükkânını ve mahrûsa-i Kostantiniyede Ali Paşa hanında vâkiʻ
maʻlûmeti'l-hudûd bir bâb odayı bizim huzûrumuzda baʻde'l-tahkîk merkûm el-Hâc
Yûsufa hîbe-i sahîha-i şerʻye ile hîbe ve temlîk ve tesellüm ve ol dahî meclis-i hîbede
ittihâb ve kabz ve temellük eyledi biz bu husûsa vech-i mübeyyen üzre şâhidleriz ve
şehâdet dahî ideriz diyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de ri‘âyet-i
şerâyitü'l-kabûl şehâdetleri muʻteber ve makbûl oldukdan sonra ol-vechle
taʻarruzundan menʻ-birle mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu huri fi'l-hâmis Aşer min li-
seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Halîl Çelebi ibni
İbrâhîm
El-Hâc Mehmed
bin Şaʻbân
Sefer bin Kulu Mehmed Efendi
ibni Ahmed
El-Hâc Hızır
El-Hâc Osmân el-
Haddât
Hüseyin bin el-
Hâc Sefer
Berber Ahmed İbrâhîm bin Halîl
Çelebi
Ve ğayruhum
Mine'l-huzzâr
[s.44/163] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Karamanlu Mahallesi
sükkânından Receb Çelebi ibni Muslu Çelebi hâfızü'l-kitâb el-Hâc Mehmed bin
Hamza Çelebi muvâcehesinde bi't-tavʻi's-sâf ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp mahalle-i
mezbûrede vâkiʻ silk-i mülk-i sahîhimde münselik tarafeyni merkûm el-Hâc
Mehmed mülküne ve bir tarafı el-Hâc Mehmedzâde Mehmed Çelebi mülküne ve bir
tarafı tarik-i âmma müntehî ve mahdûd fevkânî ve tahtânî beyti ve bir mikdâr havlıyı
müştemil mülk-i müşterâmı merkûm el-Hâc Mehmed'e on iki bin nakd-i râyic-i fi'l-
vakt akçeye bâten beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd
eyledim ba‘de'l-yevm menzil-i sâlifü'l-zikr mersûm el-Hâc Mehmed'in mülk-i
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûru
ikrâr-ı meşrûhunda el-mukkıru lehü'l-merkûm ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vâkaʻa bi't-
taleb ketb olundu hurrire fi's-sâbiʻ Aşer min Evveli'l-Cumâdeyn li sene isneyn ve
sebʻîn ve elf.
216
Şuhûdü'l-hâl
Hasan Efendi
ibni Ali
Çelebi
Fahrü'l-vülâd
Mehmed
Efendi ibni
Murâd Efendi
El-Hâc İsmâil
bin Memi Bey
Ali Bey ibni
Mutârizâde
Bayrâm
Çelebi ibni
Hüsam
İvaz Çelebi
ibni Mehmed
Efendi
Halîl Çelebi
ibni İbrâhîm
Mehmed
Efendi ibni
Ahmed
Ahmed el-
Muhzır
Hızır Bey el-
Emîn
Ve ğayruhum
[s.44/164] Mahmiyye-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Bedrik Mahallesi
sâkinelerinden Seyyibe binti Mehmed nâm hâtûn tarafından husûs-i ati'l-beyânı
ikrâr-ı mezbûreyi maʻrifet-i şer‘le ârifân es-Seyyid Nasûh bin Mahmûd ve Mehmed
bin Mehmed nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻan vekâleti sâbite olan müvekkile-i
mezbûrenin zevci ve vekîli Süleymân Çelebi ibni Ramazân Çelebi mahfel-i şerʻde
hâfızü'l-kitâb el-Hâc Abdulrezzâk bin el-Hâc İlyâs mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve
takrîr-i kelâm idüp müvekkilem mezbûrenin silk-i mülk-i sahîhinde münselik
eskiciler başında vâkiʻ tarafeyni Demür Beşezâde ve Sefer Şâhzâde dükkânlarına ve
bir tarafı Ot pazarı câmiʻ-i vakfı dükkânına ve bir tarafı târîk-i âmma müntehî
arsasını beher şehr on akçe icâre ile Hızır Bey ve evlâd-ı evlâdının evlâdı vakf-ı sakfı
ve cederân-ı erbaʻası müvekkilemin mülkü olan dükkân-ı mezkûru mersûm el-Hâc
Abdülrezzâk'a on bir bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye bâten beyʻ idüp
müvekkilem mezbûre kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledi
ba‘de'l-yevm sâlifü'l-zikr dükkân merkûm el-Hâc Abdülrezzâk'ın mülk-i müşterâsıdır
keyfe-mâ-yeşâ mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vâkaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Evveli'l Cumâdeyn li-seneti'l-merkûm.
Şuhûdü'l-hâl
Es-Seyyid
Emrullâh Çelebi
ibni el-Hâc İlyâs
Muslu Bey el-
Cündî
El-Hâc Osmân
bin Şaʻbân Bey
El-Hâc Yûsuf bin
el-Hâc Bayrâm
Mehmed Çelebi
ibni el-Hâc Hasan
El-Hâc Abdî ibni El-Hâc Mustafâ Mahmûd Çelebi Îsâ Çelebi
217
el-Hâc Bayrâm bin el-Hâc İlyâs ibni Dayızâde Birader-i O
[s.44/165] Mahalle-i İmâret'ten Râbiʻa binti Abdullâh dâmâdı hâfızü'l-kitâb
Mustafâ bin el-Hâc İbrâhîm mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp silk-i mülkümde
münselik mahlle-i mezbûrede vakiʻ tarafeyni benim ve Derviş nâm kimesneler
mülkülerini ve tarafeyni tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd bir tahtânî beyti ve bir
çardağı ve bir ahurı ve bir mikdâr havlıyı müştemil menzilimi yirmi kıtâʻ riyâlî
guruşa bâten beyʻ idüp kabz semen eyledim didikde ğıbbe't-tasdîk kayd şûd.
Şuhûdü'l-hâl
Umur
Efendi el-
imâm
Sıddık bin
Abdullâh
İbrâhîm
Çelebi bin
Fakih Hoca
Mehmed
bin
Durduhân
Es-Seyyid
Nasûh
Çelebi ibni
Mahmûd
Ahmed el-
Muhzır
Ve
ğayruhum
[s.45/166] Mahmiyye-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından el-Hâc İsmâil Mahallesi sükkânından muvakkaten Kestel kâdısı
Zahrü'l-vülâd Mehmed Efendi ibni Murâd Efendi tarafından husûs-ı câʼi'l-beyân-ı
daʻvâ ve tâlebe bimâ-hüve nehcü's-sübût şerʻân vekâleti sâbite olan Ahmed Çelebi
ibni İbrâhîm Efendi mahfel-i şerʻa kazâ-i merkûm muzâfâtından Anbanas nâm karye
sükkânından Mahmûd Beşe ibni el-Hâc Mehmed nâm kimesneyi ihzâr ve
mûvâcehesinden bi'l-vekâle takrîr-i daʻvâ ve tasvîr-i müddeʻî idüp mezbûr Mahmûd
Beşe târîh-i kitâbdan on beş gün mukaddem silk-i mülkümde münselik karye-i
mezbûrede vâkiʻ tahdîd ve tavsîfden müstağnî koyun içün mevzûʻ yaz ağılı ve kış
ağıllarını ve müteʻaddid menzil ve ahûr ve samanlık ve oda ve içinde vâkiʻ ahûrı ve
bir çift camus ve bir çift kara sığır öküzlerini ve iki aded kara sığır ineği ve elli sekiz
aded koyun ve keçi ve oğlağı ve karye-i mersûme hudûdunda vâkiʻ muşâru'l-ileyhin
ve sâʼirlerin evlâd ve evlâdı vakıflarından olan tahmînen seksen dönüm mikdârı
tarlaların ve merʻâ içinde vâkiʻ kâdimden sab döküle gelen harman yerin müvekkilim
mûmâ-ileyh Mehmed Efendi otuz beş bin akçeye beyʻ idüp meblâğ-ı mezkûrdan beş
bin akçesin muʻaccelen ve otuz bin akçesin kazâ-i mezbûr Kesteli zabt itdikden sonra
218
ecel-i mechûl ile müʼeccelen edâ ve ibkâʼ itmek üzre beyinlerinde minvâl-i muharer
üzre beyʻ münakid olmuş idi mezbûr Mahmûd Beşe bâlâda zikr olunan eşyâyı ve
tarlaları müvekkilim mûmâ-ileyh Mehmed Efendi'ye teslîmden ibâ ve imtinâʻ idüp
kâ'l-evvel zabt ve tasarruf üzeredir merkûm Mahmûd Beşe'ye şerʻân suʼâl olunup
mûcibe matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mersûm Mahmûd Beşe vekîl-i mezbûr
Ahmed Çelebi'yi minvâl-i meşrûh üzere cârî ve sâdır olan daʻvâsında tasdîk ve
tahkîk idüp lâkin beyʻ-i mezkûrda vücûh-ı kesîre ile fesâd-ı beyʻ şerʻân mukarrer ve
muhakkık olup fesh-i beyʻi mesâğ olmağla ol eclden eşyâ-i mezkûreyi tesellümden
ibâʼ ve fesh-i beyʻ idüp rücûʻ eyledim deyü cevâb viricek kütüb-i fıkhıyyeden
Hızânetü'l-fıkıh ve Ferâyiz ve Mültekâ ve Dürer ve Mecmaʻu'l-fetâvâ ve zilʻî nâm
muʻteberânda semenini âhar diyârda virmek üzre ecel-i mechûl ile beyʻ olunan
eşyâda ve mekûlad ve akar kısmında kabz bulunmadıkça ve beyʻ-i mâniʻ cehâlet
olup nizâʻa muktezi olmak ve arazi-i mevkûfeyi beyʻ itmekle ve vakf-ı mülkü zam
idüp kezâlik beyʻ itmekle ve şarda taʻlîk ile beyʻ-i sahîh olmayup vücûh-ı meşrûh
üzre olan beyʻin fesâd ve badlânı şerʻân mütebeyyin ve bâhir olmağla eşyâ-i mezkûre
kâ'l-evvel mezbûr Mahmûd Beşe yedinden ibkâ olunub mezbûre hüküm ve
müvekkil-i muşâru'l-ileyh Mehmed Efendi fesâd-ı beyʻ ecliçün mezbûr Mahmûd
Beşe'ye ol-vechle taʻârruzundan menʻ-birle mâ-hüvel vâkiʻ bit-taleb ketb olundu
hurrire fi's Sâbi ve'l-işrîn min Evveli'l-Cumâdeyn li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan Efendi
ibni Ali
Çelebi
Fâhrü'l-
emâcid ve'l-
ekârim
Mütesellim
Ahmed Ağa
El-Hâc
Osmân Ağa
Kethüdâ yeri
Hâlâ
Zahrü'l-vülât
Hasan Efendi
el-Kâdı be-
Şuhud sâbıka
Mehmed
Efendi el-
Kâtib
El-Hâc Kâsım
bin Mahmûd
Çelebi
Yusûf Bey el-
Muhtesib
sâbıka
Hızır Bey el-
Emîn
Muslu Bey el-
Cündî
Hatîb Mustafâ
Çelebi be-
Şahbazzâde
Ahmed El-el-
Muhzır
Hüseyin el-
Muhzır
[s.45/167] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından Fakihpaşa Mahallesi sükkânından olup bundan akdem vefât iden İne
219
Bey nâm müteveffânın verâseti sulbiyye kızları Emîne ve Kerîme'ye ve Rahîme'ye
ve zevce-i metrukesi Râbiʻa nâm hâtûna ve sulbî oğulları Mustafâ ve Osmân'a
münhasır olduğu şerʻân zâhir ve mütebeyyin olmağın mersûm Osmân mahfel-i şerʻî
enverde vâlidesi mezbûre Râbiʻa muvâcesinde ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp bundan
esbak vâlidem merkûme Rabiʻa'dan âlâ-târiki'l-karz üç adet sikke-i hasene ve iki bin
nakd akçe istidâne idüp ve iki bin akçe dahî zevci müteveffâ-i mezbûreden kendüye
bi-hasebi'l-irsi's-şerʻî intikâl idüp meblağ-ı mersûmu mezbûru ben ahz ve kabz itmiş
idim ve bin beş yüz akçe kıymetli bir altûn meftûl ve bir çift altûn küpeyi baña hîbe
ve temlîk itmiş idi hîbe-i mezkûreyi inkâr idüp ityân-ı beyyineye kâdir olmamağla
vâlidem mezbûre tâhlif olunup meblağ-ı mersûm ve dört bin akçe ve meftûl ve
küpenin edâ ve îfâʼsına hüküm-i şerʻî lâhık olmuş idi hâlet-i hâzihî beyyinimize
muslihûn tavassut idüp mahalle-i mezkûrede vâkiʻ babam müteveffâ-yı mezkûrdan
lede'l-ahâli maʻlûmetü'l-hudûd menzilden baña isâbet iden sehimi muʻâyyenemi ve
kız karındaşlarım mezbûretân Kerîme ve Emîne'ye babamız müteveffâ-i mezbûrdan
menzil-i mezkûrdan irsen intikâl iden sehim-i şerʻîlerini bundan esbak
mezbûretândan seben-i maʻlûma iştirâ itmiş idim mezbûretândan aldığım sehim-i
mezkûru ve tuz bazarında vâkiʻ mülk-i mevrûsumuz olan debbağhânede olan sele ve
dağar ve sâʼir alât-ı debbağı ve kezâlik mezbûretândan iştirâʼ eylediğim sele ve dağar
sehimlerini âlâ-târiki'l-ibrâʼ vâlidem mezbûreye virüp zimmetimi meblağ-ı mezkûr
ve meftûl ve küpe daʻvâsından ibrâʼ ve ıslâh eyledi baʻde'l-yevm menzil-i mezkûrda
ve yine zikr-i mürûr eden debbağhânede benim kadʻa alâkam kalmayup vâlidem
mezbûrenin hakkı sarfıdır husûs-ı sâʼire müteʻâllik ahâd tarafından daʻvâ ve tâlep
sudûr iderse lede'l-hükkâm ve mesmûʻa ve makbûle olmaya didikde ahâd hümâ
kelimât-ı meşrûhasında tasdîk itmeğin mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-
târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
El-Hâc Receb bin
Hasan Bali
El-Hâc Mehmed
el-Bezazz
Halîl Bey ibni
Mustafâ
Ahmed el-Muhzır
[s.46/168] Ğurre-i Ahirü'l-Cumâdeyn min-yevmi'l-ahâd li sene isneyn sebʻîn
ve elf min hicreti menlehü'l-örfi's-şeref.
220
[s.46/169] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından râfiʻü'l-kitâb Abdî Bey ibni Osmân mahfel-i şerʻde zevceleri Elif binti
Hüseyin ve Fâtıma binti Alemşâh nâm hâtûnlar muvâcehelerinde ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüp mezbûretân Elif ve Fâtıma'nın her birinin zimmetinde mütekarrer bin
dirhem gümüş mihr-i müʼeccelelerinin her biri dokuzar yüz dirhemin baña hîbe-i
sahîha ile hîbe ve temlîk itdikden sonra ben dahî silk-i mülk-ü sahîhimde münselik
mahalle-i mezbûrede vakîʻ etrâf-ı selâsesi el-Hâc İbrâhîm ve Mehmed ve Abbâs
mülklerine ve bir tarafı tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd bir tahtânî ve bir fevkânî
beytleri ve mâʼ-ı cârî ve anbârı müştemil menzilime mezbûre Elif'e ve hudûd-ı
mezkûre ile mahdûde babamdan müntakil birbiri hizâsında vâkiʻ iki tahtânî beytleri
mezkûre Fâtıma'ya baʻde't-tahliye hîbe-i sahîha-i şerʻî ye ile hîbe ve temlîk ve teslîm
idüp mezbûretân Elif ve Fâtıma dahî meclis-i hîbede ittihâb ve kabz ve temellük
eylediler baʻde'l-yevm zikr-i mürûr iden büyût-ı mezbûretânların mülk-i
mevhûblarıdır didikde mersûmetân Elif ve Fâtıma mezbûr Abdî'nin vech-i meşrûh
üzere cârî ve sâdır olan kelimâtında tasdîk ve tahkîk itmeğin mâ-vâkaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Cumâdeyn li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Hasan Çelebi
ibni Dede
Efendi
Nalbant Dede
Bey ibni
Hızır Veled-i
O
İbrâhîm
Çelebi ibni
Kayta
Hüseyin Beşe
ibni Marulcu
Himmet bin
Murâd
Hüseyin an
Dinar
Nuh Bâlî ibni
Ömer Bey
Ali bin Ömer
Bey
Ebûbekir
Birader-i O
Ahmed el-
muhzzır
Hüseyin bin
Hâcı
[s.46/170] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından Efecik Mahallesi sâkinlerinden Îsâ bin Ömer ve zevcesi Ümmî binti
Sefer mahfel-i şerʻa gelüp takrîr-i kelâm idüp sulbî ve sadrî oğlumuz Hüseyin nâm
sağîri ocak başında koyup kendü umûrumuz içün âhar yire gitmiş idik kazâ-i ilâhi her
yanıyla üzerine ateş sıçrayup belinden hayâsına varınca muhterik olup vefât
eylemişdir üzerine varılup keşf ve tahrîr olunmasını taleb ideriz didiklerinde bi'l-fiʻil
Karahisâr-ı Sâhib Sâncağı kâʼim-i makâmı tarafından mübâşir taʻyîn olunan Mehmed
Bey ve zeyl-i vesîkada esâmîsi mestûr olan müslimîn ile mezbûr Îsâ ve merkûme
221
Ümmî'nin menzillerine varılup muhterik-i merkûm keşf ve müşâhede olundukda fi'l-
vâkiʻ sağîr-i merkûm Hüseyin'in belinden hâyasına varınca muhterik olup merkûm
bu sebebden vefât eylediğini muʻâyene müşâhede eyledikden sonra mezbûrân iʻâde-i
kelâm idüp oğlumuz sağîr-i mezbûra müteʻallik mahalle-i mersûme ahâlîsinin kebîr
ve sağîrinden vechen mine'l-vücûh daʻvâyı ve talebimiz yokdur didiklerinde mâ-
vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'-Sâmin min Ahiri'l-Cumâdeyn li-seneti'l-
mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Abdülbâki
Ağa
Dizdâr-ı
Sâbıka
Abdî bin
Mustafâ
Es-Seyyid
Hüseyin bin
İvaz Çelebi
Ahmed bin
Mehmed
Mehmed
bin Veli
Veli bin
Bâlî
Ahmed el-
Muhzır
[s.46/171] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
muzâfâtından Alanı nâm karyeden hâfızü'l-kitâb Sübhanvirdi ibni Receb nâm
kimesne mahfel-i fasl ve imzâya İsmâil bin Veli nâm kimesneyi ihzâr ve
muvâcehesinde daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüp mezbûr İsmâil bundan akdem Karahisâr-
ı Sâhib sancâğı mütesellimi olup celâli abâza Hasan fesâdında yek-dil olan Mûsâ
Ağa'ya beni bî-vech kambaz ve şikâyet idüp ve merkûm Mûsâ Ağa'nın adamlarından
Sarıca tâʼifesinden bıyıklı Ahmed nâm kimesne ile maʻan araba bazarından benim bir
çift kara sığır öküzlerim ile ve mükemmel ve müretteb arabamı maʻan sürüp ve alup
baña gadr eylemişlerdir merkûm İsmâil'e şerʻân suʼâl olunup mûcibi matlûbumdur
didikde ğıbbe's-suʼâl mersûm İsmâil husûs-ı mezbûru bi'l-külliye inkâr ile cevâb
virüp müddeʻî-i mersûm Sübhanvirdi'den takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda
mine'l-udûl Mehmed bin Hızır ve Sefer bin Cemal nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde
meclis-i şer‘-a hâzırân olup ğıbbe'l-iştişhâdi'l-şerʻî müddeʻî-i mezbûrun takrîrine
mutâbık ve taʻbirine muvâfık edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de-ri‘âyetihî
merâsimü'l-kabûl şehâdetlerî şerʻân muʻteber ve makbûl olundukdan sonra zikr
olunan çift ve arabanın kıymetleri mersûm İsmâil'den lâzım gelmekle müddeʻî-i
mezbûra edâ-i ibkâya tenbîh birle mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi's-sâbi
min Ahiri'l-Cumâdeyn li-seneti'l-mezbûr.
222
Şuhûdü'l-hâl
Mustafâ bin
Ahmed
Mehmed Efendi
ibni Ahmed
Mehmed Bey eş-
Şehir Kelekzâde
Mahmûd el-
Muhzır
Hızır Bey el-
Emîn
[s.47/172] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından Molla Bahşi Mahallesi sükkânından el-Hâc Ali bin Demûr Beşe
mahfel-i şerʻde sulbiyye kızı Kerîme Hâtûn tarafından mezbûreyi maʻrifet-i şer‘le
ârifân el-Hâc Osmân bin Şaʻbân Bey ve Mehmed Çelebi ibni e-Hâc Hasan
şehâdetleriyle tasdîk-i âti'z-zikre vekâleti sâbite olan mezbûrenin zevci râfiʻü'l-kitâb
el-Hâc Ömer bin Şaʻbân Bey mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp mahalle-i
merkûmede vâkiʻ silk-i mülk-ü sahîhimde münselik bir tarafı benim yine kendi mülk
fırun evime ve bir tarafı mersûm Mûsâ Paşa muʻallim hânesine ve iki tarafı tarîk-i
âmma müntehî ve mahdûd iki tahtânî ve iki fevkânî büyûtu ve bir oda ve bir ahûrı
mâʼı cârî ve bağçeyi müştemil mülk-i menzilimi bi-cümleti't-tevâbiʻ ve'l-levâhık ve't-
tarâʼik ve'l-merâfik kızım mezbûre Kerîme'ye on beş bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî
akçeye bey‘-i bâten kat-i ile beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i
mahdûd eyledim ba‘de'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr kızım mezbûrenin mülk-ü
müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ mutasarrıfa olsun didikde mukırr-ı mezbûru kelimât-ı
meşrûhasında vekîl-i mersûm tasdîk itmeğin mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire
fi't-tâsiʻ min Ahirü'l-Cumâdeyn li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Zahrü'l-vülâd
Hasan Efendi ibni
Ali Çelebi
El-Hâc
Abdülrezzak bin
el-Hâc İlyâs
El-Hâc İsmâil bin
Memi Bey
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Mehmed Efendi
ibni Ahmed
El-Hâc Hasan bin
Osmân
El-Hâc Mustafâ
bin el-Hâc İlyâs
El-Hâc Ahmed
bin Ören
Mehmed Çelebi
ibni el-Hâc Pîrî
[s.47/173] Oldur ki Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret
Mahallesi sâkinelerinden olup bundan akdem müteveffât olan Hâcı Kadın nâm
hâtûnun verâseti sulb-i kebîr oğlu Mehmed Çelebi ve celây-ı vatân iden sulb-i kebîr
223
oğlu Murteza ve hâzır-ı bi'l-meclis sulb-i kebîr oğlu el-Hâc Ali'ye münhasır olduğu
şerʻa zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra merkûm Murteza tarafından cânib-i şerʻî
kavmden vekîl nasb ve taʻyîn olunan mezbûr Murteza'nın sulb-i kebîr oğlu hâfızü'l-
kitâb Mustafâ nâm kimesne mahfill-i şerʻde mezbûr el-Hâc Ali mahzarında bi'l-
vekâle daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüp babam mezbûr Murteza hâlâ Kefe vilâyetinde
olduğu udûl ihbârıyla sâbit ve zâhir olup mezbûrân el-Hâc Ali müteveffât-ı
merkûmeden kendülerine irsen intikâl iden sehimlerini bi't-tamâm alup kabz idüb
lâkin babam ğâʼib-i mezkûr Murteza'nın sehimine isâbet iden yirmi yedi top ketân
bezi ve bir münakkaş çârşab ve bir beyaz çârşab ve bir keten bezi gömlek ve bir
nakışlı boğça ve iki dane incili altun meftûn ve bir dane incili peçe ve bir incili kaş
bastı ve ikişer ayaklı bir çift altun küpe ve bir mercan tesbih ve bir saçaklı makrama
ve bir derâyi nezkep(?) ve bir alaca zıbun ve bir küçük leğen ve bir küçük tas ve iki
ayaklı sahanları mezbûr el-Hâc Ali fuzûli zabt idüp bezâisistanda ibrâʻ itmişdir
mezbûra suʼâl olunup vekâletim hasebiyle eşya-i mezkûre alıverilmesi madlubûmdur
didikde ğıbbe's-suʼâl mersûm el-Hâc Ali müddeʻî-i mezbûru cemiʻ kelimâtını tasdîk
ve tahkîk itdikden sonra eşyâ-i mezkûreyi vekîl-i mezbûra teslîme tenbîh ve hüküm
olundukdan sonra mukırr-ı mezbûr el-Hâc Ali bâlâ da zikr olunan eşyâyı bi't-tamâm
meclis-i şerʻde tesellüm eylemeğin kayd şûd hurrire fî-min Ahirü'l-Cumâdeyn li-
seneti'l-merkûm.
Şuhûdü'l-hâl
Hüseyin Ağa
câmiʻ-i ziye hâlâ
Müʼezzin
Mehmed Halîfe
bin El-Hâc İvaz
Mustafâ eş-şehri
ibni
mukabelezâde
Hamza çelebi ibni
Osmân
Safer ibni
Abdullâh
Eymir Bey bin
Hüsyin
Hasan bin Osmân Mehmed Efendi
el- kâtib
Ve ğayruhum
[s.47/174] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Sarık nâm karyeden
Ümmî binti Maʻden nâm hâtûn mahfel-i şerʻde li-ebeveyn karındaşları râfiʻü'l-kitâb
Mustafâ ve Bayrâm nâm kimesneler mahzarlarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp
karındaşlarım merkûmân Bayrâm ve Mustafâ bundan akdem müteveffât olan
Vâlidemiz Marziye nâm hâtûnun ve babamız müteveffâ-i mezkûr Maʻden'in cümle-i
224
muhallefâtını ahz ve kabz idüp metrûkâtlarından baña isâbet iden sıhâmı taleb ve
daʻvâ idüp beynimizde münâzaʻât vâkiʻ olmuş idi el-hâletü hâzihî muslihûn
vesâtatıyla sıhhat-i sulhu câmiʻ ve hâvi alâ tariki't-ticâreti'ş-şerʻî babamızdan
müntâkil karye-i mezbûrede vâkiʻ Hâcı hissesi dimekle maʻrûf lede'l-ahâlî
maʻlûmetü'l-hudûd eşcâr-ı müsmire ve ğayr-i müsmireyi müştemil bir dönüm
mikdârı bağçe ve üçyüz nakd akçe ve bir kara sığır ineğine beni sulh eylediler ben
dahî sulh-ı mezbûru kabûl ve bedel-i sulh olan eşyâ-i mezkûreyi mezbûrân
yedlerinden alup kabûl ve kabz idüp husûs-ı mezbûra müteʻallik daʻvâdan
zimmetlerini ibrâ-i âmm-ı râfiʻü'l-hussâm ile ibrâʼ eyledim baʻde'l-yevm vech-i
muharer üzere benden veya vekîlimden asâleten ve vekâleten daʻvâ ve taleb sâdır
olursa lede'l-hükkâm mesmûʻa ve makbûle olmayup tezvîr ve telbîse mahmûl oluna
didikde ğıbbe't-tasdîki'l-şerʻî mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i
Cumâde'l-ahir li sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Bayrâm
Çelebi
ibni Hişan
İbrâhîm
an-Sarık
Îsâ bin
Bayrâm
Ahmed
bin
Mahmûd
Erzüment
bin Hâcı
Bayrâm
Şahbende
ibni
Ayvaz
Receb bin
Süleymân
an-
Ayvalu
İbrahim
ve
Muharrem
an-Halim-
uğrı
[s.48/175] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Deper nâm karye
sükkânından olup bundan akdem vefât iden el-Hâc Ahmed'in verâseti sulbî kebîr
oğulları Caʻfer ve Hüseyine münhasır olduğu şerʻân zâhir ve mütebeyyin oldukdan
sonra merkûm Caʻfer mahfel-i şerʻî enverde karındaşı mersûm Hüseyin mahzarında
ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp babamız müteveffâ-i merkûm el-Hâc Ahmed'in
muhallefâtından iki kıtʻa bağçe ve tahdîd ve tavsîfden müstağnî müteʻaddid zikr-i âti
olan menzilin beyinimizde küllî münâzaʻât ve muhâsamât vâkıʻa olup karındaşım
mezbûr Hüseyin bağçenin bir kıtʻasını ve menzilden baʻzısını müteveffâ-i mezbûr
hâl-i sıhhati ve subûtunda otuz sene mukaddem baña hîbe eyledi idi deyü ityân-ı
beyyine sadetinde iken muslihûn ve sâdatıyla alâ tarîki'l-ibrâʼ kaye-i mezbûrede
vâkiʻ bir târaf-ı Mahmûd mülküne ve iki târafı çaya ve bir tarafı tarîk-i âmma
225
müntehî eşcâr-ı müsmire ve ğayr-ı müsmireye müştemil bağçe ve yine karye-i
mersûmede vâkiʻ bir tarafı Şaʻbânoğulları mülküne ve bir tarafı Çertâvi mülküne ve
tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd ve mümtâz üç beyti ve bir mikdâr haylıyı müştemil
menzili ben alup karındaşım mersûm Hüseyin dahî bir tarafdan Şaʻbânoğulu mülkü
ve bir tarafdan Eyyûb Bey mülkü ve bir tarafdan Ömer mülkü ve bir tarafdan tarîk-i
âmm ile mahdûd eşcâr-ı müsmire ve ğayr-ı müsmireye müştemil bağçeyi ve yine
karye-i mersûmede vâkiʻ bir tarafı tekkeye ve bir tarafı el-Hâc Hızır mülküne ve
tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd bir fevkânî ve bir tahtânî beyti ve bir ahûr ve bir
mikdâr havluya müştemil menzili alup kabûl ve kabz idüp terâzi üzere iktisâm ve
müteveffâ-i mezbûrun cümle-i muhallefâtına müteʻallika daʻvâdan biri birimizin
zimmetini ibrâ-i âmm-ı râfiʻü'l-hussâm ile ibrâʼ eyledik baʻde'l-yevm âhad tarafından
babamız müteveffâî-i mezbûrun metrûkâtına müteʻallik her birimizden daʻvâ ve taleb
sudûr iderse lede'l-hükkâm ve mesmûʻa ve makbûle olmayup tezvîr ve telbîse
mahmûl oluna didikde âhad hümâ âharın kelimât-ı meşrûhasın tasdîk itmeğin mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire evâsıt-ı Ahirü'l-Cumâdeyn li-sene isneyn ve
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mahmûd
bin el-Hâc
Süleymân
Hasan Halîfe ibni
Abdülkerîm
Ahmed Çelebi
ibni Himmet
Efendi
Ali bin Abdî Abdî Çelebi ibni
Mustafâ Çelebi
[s.48/176] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
mahallâtından Molla Bahşi Mahallesi sükkânından el-Hâc Ali bin Demûr Beşe
mahfel-i şerʻde hâfizü'l-kitâb Bayrâm Çelebi ibni nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı
tâm ve takrîr-i kelâm idüb mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafdan el-Hâc Eyüb
dükkânına ve bir tarafdan Nasûhzâdeler dükkânına ve iki tarafdan tarîk-i âmma
müntehî ve mahdûd yağhâneyi içinde olan biʼr-i mâʼ ve bir kazğanı ve sâʼir alât-ı
lâzımesiyle on üç bin nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye merkûm Bayrâm Çelebi'ye
bâten beyʻ idüb kabz-ı semen-i ma‘dûd ve teslîm-i mebî‘-i mahdûd eyledim baʻde'l-
yevm sâlifü'z-zikr yağhâne mezbûr Bayrâm Çelebi'nin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-
yeşâ ve haysü ve mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vâkaʻa
226
bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Cumâde'l-ahire li-sene isneyn ve sebʻîn ve
elf.
Şuhûdü'l-hâl
Süleymân
Çelebi eş-
Şehir be-
Karataş
Ömer Efendi
Kethüdâ-i
Mustafâ Paşa
Yûsuf Ağa
ibni Abdullâh
El-Hâc Mirzâ
ibni Sefer Şâh
Molla İbrâhîm
bin Satılmış
Hoca
İvaz Beşe ibni
Ebûbekir
Çavuş
El-Hâc Abdî
ibni el-Hâc
Süleymân
El-Hâc Ömer
bin Şaʻbân
Bey
İsmâil an-
Şuhud
Mürtezâ bin
Sofu
Hüseyin bin
Ahmed
[s.48/177] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
muzâfâtından İsmâil nâm karye sükkânından Dede Bâlî ibni Ahmed mahfel-i şerʻî
enverde hâfizü'l-kitâb bi'l-fiʻil Karahisâr-ı Sâhib kethüdâ-yeri olan fahrü'l-aşiyân el-
Hâc Osmân Ağa ibni Ömer Ağa mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî idüp silk-i
mülk-ü sahîhimde münselik karye-i mezbûre İsmâil'de vâkiʻ bir tarâfı Mehmed Bey
mülküne ve bir tarafı Şahinoğlu tarlasına ve bir tarafı Mehmed ve Mustafâ nâm
kimesneler tarlalarına müntehî ve mahdûd bir tahtânî beyti ve bir oda ahurı ve diğer
inek ahurı ve bir samanlık ve bir kilâr evini ve bir mikdâr havlıyı ve hayatlığı ve
mülküm dâhilinde bir mikdâr arsa-i haliyeye müştemil menzilimi mersûm el-Hâc
Osmân Ağa'ya beş bin nakd akçeye ve sekiz yüz elli akçe kıymetli bir kara sığır
ineğine bâten beyʻ idüp kabz-ı semen-i mezkûr ve teslîm-i mebiʻ-i mesfûr eyledim
baʻde'l-yevm zikr-i mürûr eden menzil mûmâ-ileyhin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-
yeşâ mutasarrıf olunsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâhir-i Cumâde'l-ahire li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Abdî Bey
Koçerzâde
İdrîs Bey
ibni
Mehmed
Mehmed
Bey
İmâmzâde
Hâcı Dede
ibni İvaz
Mehmed
Çelebi ibni
Ahmed
Molla
Mehmed
bin Ahmed
Şaʻbân
Çelebi el-
Haffâf
227
Bey Beşe
El-Hâc
İsmâil bin
Memi Bey
Mehmed
Çelebi ibni
el-Hâc Ali
El-Hâc
Mehmed
bin Hasan
Çelebi
Ahmed Ağa
ibni Baba
Ömer
Ramazân
bin Dede
Bey
Abdî Bey
ibni
Mustafâ
[s.49/178] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i Hamiyet-i ani'l-mesâʼib
muzâfâtından Süğlün nâm karye sâkinlerinden Abdüllatîf Çelebi ibni Veli Çelebi
kendü tarafından asâleten vâlidesi Emîne hâtûn ibneti Ahmed Efendi ve li-ebeveyn
hemşireleri Mürdüm ve Âʼişe nâm Hâtûnlar ve mersûm Abdüllatîf Çelebi'nin eniştesi
Handan Ağa tarafından Abdülfettâh Çelebi ibni Ahmed Efendi ve Bayrâm Çelebi
ibni Hüsam şehâdetleriyle şerʻân vekâleti sâbite oldukdan sonra vekâleten mahfel-i
şerʻî enverde râfiʻü'l-kitâb Fâtıma hâtûn ibneti el-Hâc Sefer tarafından tasdîk-i âti'z-
zikre mezbûrenin karındaşı Mehmed Çelebi ibni el-Hâc Sefer ve el-Hâc Mustafâ ibni
el-Hâc İlyâs şehâdetleriyle şerʻân vekâleti sâbite olan es-Şeyh el-Hâc Mahmûd
Efendi muvâcehesinde bi'l-asale ve bi'l-vekâle ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm idüb
Medîne-i mezbûrede Sinânpaşa Mahallesinde vâkiʻ bir tarafdan baʻzan mekteb-i
şerîfe ve baʻzan merhûm Feridüdinzâde Mustafâ Çelebi'nin el-Hâc Nefsizâde'den
iştirâʼ eylediği menzile ve üç tarafdan tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd bir tahtânî ve
bir fevkânî beyti ve bir aşhâne ve bir sofa ve bir ahûr ve mâʼı cârîyi ve bir mikdâr
havlıyı müştemil mülk-i mevrûsumuz olan menzil-i mahdûd-ı mezkûru ve menzil-i
mezkûr hizâsından menzil-i mahdûd mezkûra mülâsık mahalle-i el-Hâc İsmâil
hudûdundan olup müvekkilim mersûm Handan Ağa'nın Abbas virânesi dimekle şehîr
mülk harâbe menzil yerini bi-cümleti't-tevâbiʻ ve'l-levâhık ve't-terâyık ve'l-merâfık
müvekkile-i mezbûre Fâtıma'ya âsaleten ve vekâleten üç yüz kırk üç kıtʻa riyâlî
guruşa bâten beyʻ idüp kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledim
baʻde'l-yevm zikr-i mürûr iden menzil ve Abbas virânesi müvekkile-i mersûme
Fâtıma'nın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıfa olsun vekil-i
mezbûr el-Hâc Mahmûd Efendi mezbûr Abdüllatîf Çelebi'yi âsâleten ve vekâleten
cârî ve sâdır olan kelimât-ı meşrûhasında vicâhen ve şifâhen tasdîk ve tahkîk itmeğin
sıhhât-i beyʻa hüküm birle mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i
Cemâzey'l-ahire li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
228
Şuhûdü'l-hâl
Eş-Şeyh
Ahmed
Efendi ibni
Abdülmeli
k
Es-
Seyyid
Emrullâ
h Çelebi
ibni el-
Hâc
İlyâs
Mehme
d Çelebi
es-
Şerrâç
El-Hâc
Sefer bin
Abdünneb
î
Mehme
d Çelebi
ibni el-
Hâc
Sefer
İbrâhîm
Çelebi
ibni
Mahmû
d Çelebi
Mustaf
â bin
Ali
yeğen
Hüseyi
n bin
el-Hâc
Burhân
Molla
Mehme
d bin
Ahmed
[s.49/179] Bâʻis-i tahrîr-i kitâb sıhhât-i nisâb oldur ki Mahmiyye-i Burusa
mahallâtından Araplar Mahallesi sâkinelerinden İhsâne hâtûn ibneti Ali mahfel-i
şerʻî envere Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Sinânpaşa Mahallesi
sükkânından Îsâ Beşe ibni el-Hâc Mûsâ nâm kimesneyi ihzâr ve muvâcehesinde
takrîr-i daʻvâ idüb işbu hâzır-ı bi'l-meclis orta boylu açık kaşlı elâ gözlü Rûsü'l-asl
Ahmed bin Abdullâh nâm şâb abd-ı müşterâm olup zevcim gâʼib-i ani'l-meclis nâm
râcil mezbûr Îsâ Beşe'ye getürüp emânet vazıʻ eylediği mesmûʻum oldukda gulâm-ı
mersûm mülk-i müşterâm olduğunu Mahmiyye-i merkûme Burusa'da hâkim-i şerʻî
gırrâ olan Ahmed bin Abdürrâhim Efendi huzurunda Mahmiyye-i merkûmede Veli
Şemsettin Mahallesi sükkânından Mustafâ bin İbrâhîm bin İsmâil ve Hasan bin Ali
bin Mehmed nâm kimesneler şehâdetleriyle isbât idüp kitâb-ı naklî ihrâc eyledim
mûcibince gulâm-ı mezkûru taleb iderim deyü müddeʻâsını nâtık Mevlâna-i
mezbûrun hatt ve hatemini müştemil ve sene isneyn ve sebʻîn ve elf şehr-i Rebiü'l-
âhirinin on beşi târîhiyle müverrah kitâb-ı naklî ve hitâb hükm-i ifrâd idüp kitâb-ı
mezkûr mersûm Îsâ Beşe muvâcehesinde feth ve kırâʼat olundukda merkûm Îsâ Beşe
kitâb-ı mezkûrun mürûdunu inkâr idecek zeyl-i kitâb-ı mezkûrda beni şühûd-ı tarîk
isimleri mestûr olan müslimînden Halîl bin Osmân bin Ali ve Ali bin Kurd ibni
Hasan nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup bizim
huzurûmuzda imzâ ve mühürleyüb bizi hatt ve hakkına işhâd eyledi zeylinde olan
hatt ve hatem fi'l-hakîka kitâb-ı mezkûr Mevlâna-ı mezbûrun meclisinden olup
Mevlâna-ı mezbûrundur biz bu husûsa şâhidleri şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i
şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde ba‘de ri‘âyet-i merâsimü'l-kabûl şehâdetleri şerʻân
muʻteber ve makbûl oldukdan sonra mersûme İhsâne ğulâm-ı mezkûru mülkünden
229
izâle ve ihrâç ve taraf-ı şerʻiyyeden bir tarîkle zevci mezbûre ve âhara beyʻ ve hîbe
temlîk itmediğine yemîn teklîf olundukda merkûme İhsâne alâ vıfki's-suʼâl halfe
bi'llâhi âle'l-âlâ itmeğin gulâm-ı mersûmu müddeʻîye-i mezbûre İhsâne'ye teslîme
tenbîh ve hüküm birle mâ-vâkaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâʼil-i Cemâziye'l-
ulâ li sene isneteyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mahmûd
Efendi eş-Şeyh
Mehmed Çelebi
el-Hâc Sefer
Mehmed Efendi
ibni Ahmed
Handan bin
Abdullâh
Hızır Bey el-
Emîn
[s.49/180] Ğurre-i Recebü'l-ferd min yevmi'l isneyn li sene isneyn sebʻîn ve
elf min hicreti menlehü'l iz ves şeref.
[s.52/181] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâyı
cihân-sitân-i hâkânî … bi'l-fiʻli'r-râbani hükmü oldur ki.
Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Arap Mahallesinde vâkiʻ mescid-i şerîfde
yevmî iki buçuk akçe vazîfe ile müʼezzin olan Hasan sağîr olup nâm-ı hâl olmağın
refʻ olunup yerine işbu râfiʻ-i tevkîʻ-i refîʻ-ü'ş-şân-ı hâkâni Mezîd halîfe her vechle
mahal ve müstehak olmağın tevcîh olunup berât-ı hümâyûn virilmekle ricâsına kâdîsı
Mevlânâ Mustafâ arz itmeğin sadaka idüp bu berât-ı hümâyûn izzet makrûn virdüm
ve buyurdum ki mezbûr Mezîd halîfe zikr olunan mescid-i şerîfde müʼezzin olup
hidmet-i lâzımesin merʼi ve müʼedda kıldıkdan sonra yevmî iki buçuk akçe ile
mutasarrıf olup vâkıfın rûhîçün ve devâm-ı ömr-i devletîçün duʻâ ya müdâvemed
gösteren ol bâbda hiç ferd mâniʻ ve dâfiʻ olmayup şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe
iʻtimâd kılalar tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Ramazâni'l-mübârek sene sebʻîn elf.
Be-makâm-ı Edirne
[s.52/182] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâyı
cihân-sitân-ı hâkânî oldur ki.
Vilâyet-i perâkende-i Anadolu Defter-i Keferesinin bin yetmiş Ramazân-ı
ğurresinden bin yetmiş bir Şaʻbân-ı gâyetine gelince değin üzerlerine edâsı lâzım
gelen cizyeleri tahsîli lâzım ve mühim olmağın kıdvetü'l-emâcid ve'l-aʻyân şehr
230
Emîn-i olan Mustafâ zîde-mecduhûya der-uhde olunup eline tûğralu ve nişânlu cizye
defteri sûret-i verilmeğin zaman-ı hulûl eyledikde mucibince tahsîl ittirilmek emr
idüp buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda siz ki kâdılarsız defter-i mezkûr
keferesinin sekiz yüz elli dört cizye haneleri olup yedi yüz otuz dokuz cizye
hanelerinin târîh-i mezkûra mahsûb olmak üzere her bir hanesinden ikişer yüz ellişer
akçe mîr-i cizye ve kırkar akçe mîr-i gullâmiye ve yüz on beş Yahudi hanesinin her
bir hânesinden ikişer yüz eli beşer akçe mîr-i cizye ve kırk akçe mîr-i gullâmiyyeleri
zamân-ı hulûl eyledikde irsâl olunan tuğrâlu ve nişânlu cizye defteri sûret-i
mûcibince cemʻ ve tahsîl itdirdüp hilâf-ı emr ve defter kimesneye taʻallül ve
muhâlefet itdirmeyesiz ve bundan mâʻadâ mübâşirin cihet-i maʻîşşeti içün her bir
hanesinden kırk akçe dahî aldırup bundan ziyâde bir akçe ve bir habbe aldırmayasız
ve hîn-i tahsîlde mîri içün alınan kâmil guruş yetmiş sekiz ve esedî guruş altmış sekiz
ve zolatai otuz sekiz ve ters hıçırâk rubʻun danesi on dörder akçe aldırup ziyâde ve
noksan aldırmayasız ve akçe alındıkda hâlisü'l-ayâr akçe aldırup züyuf ve Kızıl ve
kırkkık akçe aldırmayasız kesr-i defterden ve naks-ı cizyeden ve fermân-ı şerîfimden
ziyâde akçe alınmağla hilâf-ı şerʻ ve kânûn teʻaddî ve tecâvüzden be-gâyet ihtirâz
eyleyesiz ve defter-i mezkûr keferesinin cizyeleri akçesi şehr Emîn-i mühimâtîçün
taʻyîn olunmuşdur şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fi'l-yevmi's-
Sâdis-âşer şehr-i Cemâziye'l-âhire sene tisʻa ve sittîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye
[s.52/183] Eyâlet-i Anadolu ve Karaman'da vâkiʻ Kassâmımız olan Efendiler
el-Mükerremûn
Baʻde't-tahiyyetü ve't-teslîm inhâ olunur ki adamlarımızdan nâkilü'l-mektûb
Kapucu Mustafâ Bey ol-cânibe taʻyîn ve irsâl olmuştur gerektir ki vâsıl oldukda da
her biriñiz makbûzuñuz olan rüsûm-ı müfredât defteri ile mezbûra teslîm eyliyesin
bu anâ değin kısmete müteʻallik bu cânibe bir nesne irsâl idmediniz şöyle ki şimdiye
değin gördüğüñüz mevâddın rüsûmunu tamâmen adamımıza teslîm etmeyüb teʻallül
ve bahâne idersinüz sonra nedâmet mukarrerdir imdi takayyüd ve ihtimâm idüb
tarafımızdan irsâl eylediğimiz mezbûra mukaddemâ makbûzuñuzu ve hâlâ zuhûr
iden mevâddı bunun maʻrifetiyle tahrîr ve rüsûmuzu ale't-tamâm mezbûra defʻ ve
teslîm eyleyüb sürʻat üzre bu cânibe yolluyasız sonradan tekrâr adam irsâl
231
ittirmeyesiz bu sene sâʼire kıyâs olunmaz anâ göre basîret ve intibâh üzere olup
teʻaddî ve tecâvüzden be-gâyet ihtirâz eylesin ve's-selâm bâki hemîşe der-izzet-bât.
El-Fâkir Mehmed el-Kâdı be-Asâkir-i Anadolu
El-Maʻmûre
[s.53/184] Sebeb-i Tahrîr-i Tevkîʻ-i Refîʻ-i Hümâyûn oldur ki
Rumeli ve Anadoluda zeʻâmet ve tîmâr ile hassa doğancılarım olanlar adem-i
tekayyud ile defter-i icmâlde tahrîr ve icmâllü olan zeʻâmet ve tîmârları hisse hisse
ayrılub berât olmağla nice reʻâyâ bir tarîkle eli berâtlı olduğundan mâʻadâ mahsûlleri
kifâyet itmemekle hidmetlerine adem-i kudretleri mukarrer olup ahvâlleri muhtell ve
müşevveş olduğu Semʻ-i Hümâyûnun ilkâʼ olunmağla ziyâde olanlar refʻ ve der-dest
olup ziyâde olmamak üzere müceddeden tevcîh olumak bâbında fermân-ı âlişânım
sâdır olamağın Mehmed oğlu dârende-i tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn Rüstem dergâh-ı
muʻallâma gelüp Karahisâr-ı Sâhib sancağında Kır-hisâr nâhiyesinde mezraʻa-i
Sayyad Bahşi ve gâyriden bin sekiz yüz elli akçe şâhîn getirücülüği tımârına
mutasarrıf olan Durğut ve Ömer fermânım olan yoklamada mevcûd bulunmayup
Burusa ve Edirne seferlerine gelmeyüb der-dest olmayup tîmârları ol-vechle mahlûl
olmağla kendüye virilmek bâbında inâyet ricâ etmeğin bedelin edâ itmekle icmâl
ayrılmayup ve ziyâde olmamak üzere ber-mûceb-i icmâl der-dest ve tevcîh
olunmağîçün sene sebʻîn ve elf şevvâllinin evâʼilinde hükm-i şerîfim virildikden
sonra tezkeresi virilmek fermânım olmağın zikr olunan bin sekiz yüz elli akçe şâhîn
getiricülüği vech-i meşrûh üzere Burusa ve Edirne seferlerine gelmeyüb ve fermânım
olan yoklamada mevcûd bulumayan ve der-dest olmayan mezkûrân Durğut ve Ömer
tahvîllerinden merkûm Rüsteme tevcîh ve der-dest olup virdüm ki zikr olunur
Mezraʻa-i Sayyad Bahşi
Der-Karye-i Sipsin
Tabiʻ-i Kırhisâr
Hâsıl
650
Mezraʻa-i Mesudoğlu
Nâm-ı diğer Halkulu
Der-Karye-i Sipsin
Tabiʻ-i Kırhisar
Hâsıl
1200
Yekün
1850
232
Ve Buyurdum ki baʻde'l-yevm taht-ı yedînde olup tasarruf kılup şöyle ki
vezâʼif-i hıdâmat-ı şâhin getürücülüğüdür bî-kusur merʻî ve müʼeddâ kıla ol babda
hiç âhad mâniʻ olmaya şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fi'l-
yevmi's-sâmin şehr-i Şevvâli'l-mükerrem li sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahmiyye
[s.53/185] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
İstanbul'dan Hamid'e ve Malatya'ya varup gelince yol üzerinde vâkiʻ olan kâdılar
zîde fazluhum tevkî-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki evvelâ Ali irsâl
olunmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle her kangınızın taht-ı kazâsına varub dâhil
olursa menzil bârgîri bulunan yerlerde yalnız üç nefere yalnız üç reʼs bârgîr virüp ve
bulunmayan mahallerde yolcu yükün yıkdurmayub yerlüden yarar ve tüvânâ olan
ulâk bargirleri tedârük ve ihzâr idüp mahûf ve muhâtara olan yerlerde yanına yarar
kılağuzlar koşup emin ve sâlim birbirinize irsâl ve ber-vech-i taʻcîl mahal-i meʼmûra
îsâl idüb ʻavk ve teʼhîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve hilâf-ı şerʻ-i şerîf bir
kimesneye zulm ve teʻaddî ve tecâvüzden be-gâyet ihtirâz üzere olasız şöyle bilesiz
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-…şehr sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne-i Mahrûsa
[s.53/186] Şerâyiʻ-meʼâb Sakızdan Maraşa varınca yol üzerinde olan
kâdılarsız hâlâ Maraş eyâletine mutasarrıf olan Konakcı Ali Paşa cânibinden Hasan
nâm adamısın baʻzı hizmet ile Maraş'a göndermekle gerektir ki her kankınızın taht-ı
kazâsına varup dâhil olursa menzil bârgiri virüp ve mahûf ve muhâtara olan
yerlerden yarar kılağuzlar koşup emin ve sâlim mahal-i mezbûra ulaşdurup ʻavk ve
tehʼîr ve ihmâl ve müsâhereden ihtirâz eyliyesiz diyü buyruldu fî-7 Ra. 1071.
Ba-hatem-i Mehmed Paşa Vâlî-i Sakız
Çiftlik-i Hâcı Seydi Der-Karye-i Dere Tâbiʻ-i Şehrabat
Hasıl
3000
233
[s.54/187] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem müddebir-i
umûri'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâbık mütemmim-i mehâmmi'l-enâm bi'r-reʼyiʼs-sâʼib
mümehhid-i büyâni'd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyed-i erkâni's-saʼâdeti ve'l-iclâl el-
mahfûf-ı bi-sünûfi'-i avâtıfi'l-meliki'l-âʻlâ Karaman eyâletine mutasarrıf olan vezîrim
Paşa edâmallahû teʼâlâ iclâlehû ve kıdvetü'l-kuzâd ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-
kelâm Çölâbâd ve kâdıları zîde fazluhu tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm
ola ki erbâb-ı tîmârdan dârendeğân-ı fermân-ı vâcibü'l-izʻân Eñli ve Hüseyin nâm
sipâhîler dergâh-ı muʻallâ'ma arz-ı hâl idüp kazâ-i Çölâbâd'a tâbiʻ berât-ı şerîfimle
mutasarrıf oldukları mülk tîmârları karyelerinden Karaağıl nâm karyelerinin mahsûlü
ile mahsûb olan çayır-ı Afşâr nâm-ı diğer Salur dimekle maʻrûf mezraʻanın mümtâz
ve muʻayyen sınuru dâhilinde olup öşr-i resmin kadîmden tîmâr-ı mezbûra mutasarrıf
olanlar ve bunlar alageldikleri yerlerinde âhardan kimesnenin alâkası yoğiken ve
mukaddemâ öşr-i resmine dahl olunub şerʻle görüldükde menʻ olunup hüccet-i
şerʻiyye virilüp katʻ-ı nizâʻ ve fasl-ı husûmet olmuşlar iken yirmi üç seneden sonra
Kulu(?) dağında Manlı(?) nâm mezraʻaya mutasarrıf olan Ali ve nâm sipâhîler zikr
olunan yerler bizim mutasarrıf olduğumuz Salur nâmına çayır-ı Afşar dimekle
maʻarûf olan yerlerdendir öşr-i resmin biz alıruz deyü ol hüccete ve kadîme muʻâyyir
dahl ve nizâʻ itmekden hâli olmadıkların bildirüp şerʻle görülüp menʻ ve defʻ
olunmak bâbında emr-i şerîfim ricâ eyledikleri ecilden buyurdum ki hükm-i şerîfimle
vardıklarında husûs-ı mezbûrı tamâm hakdır ve adl üzere teftîş ve tefahhus ve hücett-
i şerʻiyyelerine nazar idüp göresiz toprakları müşâʻ ve mahlût olmayub sınûrları
mümtâz ve muʻayyen olup öşr-i resmi nizâʻ olunan yerler ol dahl iden mezbûrların
mutasarrıf oldukları mezkûr nâm karyelerinin mümtâz ve muʻayyen sınurları
dâhilinde olup kadîmden öşr-i resmin alageldikleri yerlerden olmayup fi'l-vâkiʻ
mezraʻa-ı mezbûrenin sınuru dâhilinde kadîmden tîmâr-ı mezbûra mutasarrıf olanlar
ve bunlar öşr-i resmin alageldikleri yerlerden iken mezbûrlar kadîme ve hüccet-i
şerʻiyyeye muğâyir ve dahl ve nizâʻ eyledikleri vâkiʻ ise câʼiz değildir bu makûle bir
defa şerʻle görülüp fasl olunup hüccet-i şerʻiyye verilen daʻvânın istimâʻı memnûʻdur
menʻ ve defʻ idüp şerʻ-i şerîffe ve kânûna ve olugelene ve emr-i hümâyûnuma
muhâlif kimesneye iş ittirmeyüb inâd üzere olanları isim ve resimleriyle yazup arz
idüp husûs-ı mezbûr içün tekrâr emrim varmalu eylemeyesin şöyle bilesiz ʻalâmet-i
şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren evâhir-i şehr-i Şaʻbâni'l-muazzam li-sene sebʻîn ve elf.
234
Be-makâm-ı Edirene el-Mahrûsa
[s.54/188] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâyı
cihân-sitân-ı hâkânî oldur ki.
Vilâyet-i perâkende-i Anadolu Defterine tabiʻ kefere tâʼifesinin bin altmış
dokuz Râmazan-ı şerîfi ğurresinden bin yetmiş Şaʻbân-ı gâyetine gelince değin
uhdelerine edâsı lâzım gelen cizyeleri cemʻ ve tahsîl olunmak lâzım ve mühim
olmağın kıdvetü'l-emâced ve'l aʻyân Gümrük emîni siyâvuş zîde mecduhûya der-
uhde eline tûğralu ve nişânlu cizye defteri sûret-i verilmeğin mûcebince zaman-ı
hulûl eyledikde cemʻ ve tahsîl ittirilmek emr idüp buyurdum ki hükm-i şerîfimle
vardıkda siz ki kâdîlarsız defter-i mezkûra tâbiʻ kefere tâʼifesinin sekiz yüz doksan
beş cizyeleri olup târîh-i mezbûra mahsûb olmak üzere yedi yüz seksen hânelerinden
ikişer yüz ellişer akçe ve yüz on beş yahûdi hânelerinden ikişer yüz elli beş akçe
cizyelerin ve hâne başına kırkar akçe mîrî gullâmiyyelerin irsâl olunan tûğralu ve
nişânlu cizye defter-i sûret-i mûcebince vakt ü zamanıyla cemʻ ve tahsîl ittirüp hilâf-ı
emr ü defter kimesneye taʻallül ve nizâʻ ittirmeyesiz ve bundan mâʻdâ mübâşirin
cihet-i maʻîşet içün her bir hânelerinden kırkar akçe dahî aldurup bundan ziyâde bir
akçe ve bir habbe aldırmayasız deyü ve sene-i mübârekede umûmen nevyâfte olmak
fermânım olmağla defter-i mezkûra tâbiʻ kefere tâʼifesinin şerʻle sâbit olan
mürdelerin ihrâç ve şerʻan cizyeye müstehak muʻâdil-i harâç olan emred ve merâhik
oğulları hâric-i ez defter olanların defter-i cedîde kaydı ve hesâb-ı merkûm üzere her
on hânelerinden bir nefer yafta akçelerin tahsîl ittirüp sene-i sâbık defterine kesr ve
noksan getürmeyesiz ve mîri içün alınan altunu yüz on sekiz ve kâmil guruşa yetmiş
sekiz ve esedi guruşa altmış sekiz ve zolatai otuz sekiz ters hınçırâk rubʻun danesin
on dörder akçeye aldırup ziyâde ve noksan aldırmayasız ve akçe alındıkda hâlisü'l-
ayâr akçe aldırup zinhâr züyuf ve kızıl ve kırkkık akçe aldırmayasız kesr-i defterden
ve naks-ı cizyeden ve hılâf-ı şerʻ ve kânûn teʻaddî ve tecâvüzden be-gâyet ihtirâz
eyleyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fi'l-yevmi's-sâmin ve'l-
aşer şehr-i Receb sene semâne ve sittîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahmiyye
235
[s.55/189] Akzâ kuzâtü'l-müslimîn ulâ vülâtü'l-muvahhidîn maʻdenü'l-fazl ve
ve'l-yakîn vâris-i ulûmi'l-enbiyâ ve'l-mürselîn hüccetü'l(?)-hakkı ale'l-halki'l-muʻin
el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti'l-meliki'l-muʻîn Mevlânâ Kütahya kâdısı zîdet-
fezâʼiluhu kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Karahisâr kâdîları
zîde fazluhumâ ve kıdevetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr mütesellimi zîde kadruhû
tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki Kütahya sancağında ve
tevâbiʻinde vâkiʻ Germiyânoğlu Yaʻkûb Çelebi ve Karahisârda vâkiʻ Yıldırım hân
evkâfı keferesinin bin yetmiş senesine mahsûb olmak üzere ziyâde-i cizyeleri
tahsîline meʼmûr olan zîde kadruhû mahrûsa-i Edirne de Der-saʻâdetime arz-ı hâl
idüp evkâf-ı mezbûre keferesinin târîh-i mezbûrda tahsîl-i fermân olunan ziyâde-i
cizyelerin be-mûcebi emr-i defter tahsîl idüp lâkin bin altmış yedi senesinde cizyeden
vazîfeler refʻ olmuş iken Karahisârda vâkiʻ Yıldırım Bâyezid vakfı olan yirmi bir
hânenin ziyâde-i cizyesin taleb olundukda merhûm Sultan Murâd Hân Bağdad
seferine giderken mevlevî Dîvâne Efendi tekyesinde olan Dervîşlere vakf eylemişdir
diyü virmeyüb zimmetlerinde kalduğun bildirüp vazîfeler cizyeden refʻ olmağla bin
yetmiş senesinde edâ eyledikleri ziyâde-i cizyelerin emr-i defter mûcebince tahsîl
ittirilmeyüb ol-vechle teʻallül ve nizaʻ ittirmek bâbında emr-i şerîfim virilmek ricâ
eylediğü ecilde hazîne-i ʻâmiremde mahfûz olan mensûh mukâtaʻası defterlerine
nazâr olundukda Germiyânoğlu defterine tabiʻ Karahisârda vâkiʻ Yıldırım Bâyezid
hân vakfı olan yirmi bir ziyâde-i cizye hânesi mîriye alunup her bir hânesinden yüz
seksener akçe mîri ve otuz akçe maʻâş taʻyîn olunduğu mestûr ve mukayyed
bulunmağın imdi mukaddema virilen emr ü defter mûcebince tahsîl itdirilmek
fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan
emrim üzere amel idüp dahî ol mikdâr mîriye alınup defter-i mezbûra tâbiʻ olmağla
bin yetmiş senesinde üzerlerine edâsı lâzım gelen ziyâde-i cizyelerin ber-mûcebi emr
ü defter tahsîl itdirüp tekkey-i mezbûreye vakf olmuşdur deyü kimesneyi ol-vecle
taʻallül ve nizâʻ ittirmeyesiz husûs-ı mezbûr içün bir dahî emrim varmağu
eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi'l-hâmis
aşer şehr-i Şevvâl li-sene sebʻîn ve elf.
Mutâbık li-aslil-âli hurrire el-fakîr ileyhi-sübhânehû ve teʻâlâ Mehmed bin
Mehmed el-kâdî be-Medîne-i Kütahya el-mahrûsa ufiye-an-hümâ
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
236
[s.55/190] Akzâ kuzâtü'l-müslimîn ulâ vülâti'l-muvahhidîn maʻdenü'l-fazl
ve'l-yâkîn hüccetü'l-hak ale'l-halk el-muʻin vârisü ulûmi'l-enbiyâ ve'l-mürselîn el-
muhtass bi-mezîd-i ʻinâyeti'l-meliki'l-muʻîn Mevlânâ Kütahya Kâdısı zîdet
fezâʼiluhû ve mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm Anadolu
eyâletinde vâkiʻ olan kâdılar zîde fazluhum ve kıdevetü'l-emâsil ve'l-akrân Kütahya
sancağı mütesellimi zîde kadruhû tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
mukaddemâ Erdel hâkimi olan Rakoçi Gorgi nâm hâʼili nân ü nimet-makrûnumla
perverde olup sâye-i himâye-i şehinşâhi-i mülûk-i nasârâ beyninde muşâru'l-ileyh
bi'l-beyân ve mahsûd taʼife-i iseviyyân olub âsitân-ı saʻâdet unvânıma ubûdiyet
sermâye-i devlet iken hakk nân ve niʻmeti ferâmûş ve derya-yı melʻaneti huruş idüb
mülk-i mebrûsum olan Erdel memleketine müstakillen hâkim olmak ve taraf-ı
hümâyûnuma isyân itmekle istiklâl bulmak mülâhazasıyla bî-mikdârlık eyledüğü
semʻ-i hümâyûma vâsıl ve fesâd ve şekâvetine yâkin hâsıl oldukda haddin bildirmek
içün asker-i cerrâr ile ceyş-i tâtâr taʻyîn ve irsâl ve hevâdarı olan melâʻînin hân u
mân ve erzâk ve emvâli pây-mâl olduğundan gayrı Nif kalʻası rû-şimşir ile feth ve
teshîri olunub ol hâin-i hıyânet ünvân-ı bînim-i cân ile bir köşede nihân-ı din-i nâm
ve nişân olmuşken yine melʻânet-i cibillesin elden komayub fesâd ve şekâvetden el
yumayup bir mikdâr nekbet küffâr ile bir tarafdan zuhûr idüp ve mübâşeret şerʻ ü şûr
iderken serhadgüzin askerleri taʻyîn olunup Koloşvar nâm mahalde mukâbele ve
âzim cenk ve mukâtele olup asker-i nekbet esirinin ekseri tuʻme-i şimşir ve nicesi
esîr-i bend-i zincir olduğundan gayri kendüsü dahî zuhm-hûrde ve nîm-mürde Varad
kalʻasına düşüp ânda dahî hân-ı dûzeh-âşiyânın mâlik-i cahîme(?) teslîm ve
bakiyetü's-süyûf olan eşkiyâsı kaʻle-yi mezbûreye tahassun itmeleriyle bi'l-fiʻil
kapudânım olan vezir Aristo nazîr düstur-ı mükerrem müşîr-i müffahham nizâmü'l-
âlem Ali Paşa edemallahu teʻâlâ iclâlehu had-u şumârdan beri ve fikr ve kıyâsdan
ilerü asker-i nusret-rehîn ile taʻyîn ve irsâl olunup kalʻa-i mezbûreyi muhâsara
eylediklerinde burç ve bârusu kalʻayı feleğe mânend ve içinde olan tâʼiffeleri misâl-i
kûh …sandığın arzına göz irmez ve amakı ve yolda geçit virmez top ve tüfenke hazır
ve cebehâna ve mühimmâtı vâfir bir hisâr-ı üst var olmağla kırk beş gün muhâsara ile
mücâdeleye muhtâc olup medrisler sandık başına vardıkdan sonra iki tarafdan
kuyular ile kalʻa divarına el irişdirdikden sonra taʻmîr ile gedikler açup ve kalʻenin
taş ve toprağın melâinin başlarına saçup cenk ü cidâl ve harb ü kıtâl olunub ʻâkıbet
237
inâyet-i bârî-i iʻânet ve yârî itmekle teslîmi feth ü zafer vezân ve kalʻa dâhil kabza-i
teshîr-i islâmiyân olmuşdur elhamdülillah ale'n-niʻm bu atiyye-i bişâret olundu ve bu
mevfibe-i senniyye-i saʻâded ihtimâm maʻlûmun oldukda zîr-i hükümetinizde sâkin
olan cümle ibâdî mücde-i feth ü zâfer ile dil-şâd idüp cenâb-ı hâlik-ı nâsın edâyı
merâsim-i şükr ve sipâsı ve ibkâʼyı levâzım-ı hamd u nümâsı içün donanma ve
şenlikler iddirmeniz bâbında fermân-ı âlişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki vusûl
buldukda sâdır olan fermân-ı celîlü'l-kadrim üzre amel idüp dahî bu mevfibe-i Kübra
ve atabeğ-i uzmâ haberi ile zîr-i hükümetinizde olan cümle ibâdı dil-şâd idüp
merâsim-ı şükr-i sipas ve ibkâʼyı levâzım-ı hamd-ı hâliki'n-nâs içün üç gün üç gece
donanma ve şenlikler ittiresin şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-
evâʼil-i şehr-i Muharremi'l-haram sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-Makâm-ı Edirne el-mahrûsa
[s.56/191] Fazîlet-meʼâb-ı şerîʻat-nisâb
Karahisâr-ı Sâhib kâdısı İzzetlü Efendi huzûrlarına daʻvât-ı safiyyât ve
kıdvetü'l-emâcid ve'l-ekârim Karahisâr mütesellimi İzzetlü Ağa huzûrlarına selâmlar
ihdâsından sonra muhibbâne inhâ olunur ki hâliyâ Varad kalʻası feth ve teshîr ve
dâhili kabziye-i tasarruf-ı Padişahî olup bu haber-i meserret-eserin şerefesiyle üç gün
üç gece donanma ve şenlikler olunmak bâbında emr-i şerîf-i cihân âra vârid olmağın
fermân-ı alişân üzere donanmâ ve şenlikler ittirmenüz içün mektûp tahrîr olunup
ağalarımızdan fahru'l-akrân Ağa ile emr-i şerîfin sûret-i gönderilmişdir vüsulünde bu
haber-i zafer emrin bişâreti ile fermân olunduğu üzere üç gün üç gece donanmâ ve
şenlikler ittirüb devâm-ı ömr-i devlet-i padişahiyye iştiğâl oluna bâkî fazîlet-i ebedî-
bâd tahrîren fî-evâsıt-ı şehr-i Muharemi'l-harâm li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Muhibb-i muhlis Hüseyin Kâim makâm-ı Muhâfız-ı Anadolu hâlâ
Vasale ileynâ fi'l-yevmi'l-işrîn min Muharremü'l-harâm li seneti'l-mezbûr.
[s.56/192] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib Sancağında vâkiʻ Kızılcaolıcak mukâtaʻası olan yerlerin kadîları
zîde fazlıhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki zikr olunan Kızılca
olıcak ve tevâbiʻ mukâtaʻası bin altmış beş senesi martı ibtidâsından kimesneye der-
uhde olmayub ahalîsi zimmetlerinde kalduğu iʻlâm olunmağla ordu-yı hümâyûnum
hazînesi defterlerinde mukâtaʻa-i mezbûrenin bir senesini yedi bin akçe iltizâmda
238
olup lâkin târîh-i mezbûrun kaydı âsitâne-i saʻâdedde olduğu arz olundukda
mukâtaʻa-i mezbûrenin bin altmış beş senesi Mayısı huzûr-ı cemʻ ve tahsîl olmuş
değil ise sipâhîyândan irsâl olunan Caʻfer zîde kadruhû maʻrifetiyle mahallinde şerʻle
tefahhus olunub bi-hasbi'ş-şerʻ ve'l-kânûn teveccüh idenlerden tahsîl ve dâhil-i
hazîne ittirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfle mübâşir-i mezbûr
vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzerine amel idüp dahî göresiz mukâtaʻa-i
mezbûrenin târîh-i mezbûrda henüz tahsîl olunmuş değil ise ol takdîrce târîh-i
mezbûrda bir defa tahsîl olmayup kalan mukâtaʻa-i mezbûre malı bi-hasebi'ş-şerʻ
ve'l-kânûn teveccüh idenlerden maʻrifet-i şerʻle mübâşir mezbûre muʻaccelen taleb
ve tahsîl ve defter ittirüp hâsıl olan akçeleri defteri ile kiseleyüb ve mühürleyüb
mübâşir-i mezbûr ve muʻtemedünaleyh âdemler ile şerʻân ve âcilen ordu-yı
hümâyûnum hazînesine irsâl ve bir gün mukaddem teslîm ittirüp mâl-ı mirîden
kimesne zimmetinde bir akçe bâki kodurmayasız şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe
iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâdis-r şehr-i Zilhicce sene sebʻa ve sittin ve elf
Yurd-u Sahrâʻî Çaybaşı
[s.56/193] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm ve ve
ve kâdîları zîde fazlıhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
seyyidetü'l-muhadderât ikliletü'l-muhassanât tâcü'l-mestûrât zâtu'l-ʻali ve's-seʻâdât
vâlidem Sultân dâmet-i ismetuhânın Zile hassı voyvodası olan kıdevetü'l-emâsil ve'l-
akrân Mehmed zîde kadruhû dergâh-ı muʻallâma arz-ı hâl idüp resm-i âdet-i ağnâmı
defter-i cedîd-i hâkânide müşâru'l-ileyhâ hâsıl yazılub ve havâss-ı mezbûrenin
defterlü raʻiyyeti ve raʻiyyet-i oğullarından baʻzıları kalkup varub taht-ı kazânızda
tavattun eyleyüb Voyvoda-i mûmâ-ileyhin adamı varıp ol-makûle hâss-ı mezbûr
raʻiyyasının rüsm-i raʻiyet ve âdet-i ağnâmın şerʻ ve kânûn ve defter mûcebince
almak istedikde asker-i tâʼifesine istinâd itmekle mâniʻ olub ol-takdîrce mahsûle
küllî noksan terettüb eyledüğün bildirüp hüküm-i hümâyûnum ricâ eyledüğü ecilden
havâss-ı mezbûre reʻayası her kanginizin taht-ı kazâsında olursa şerʻ ve kânûn ve
defter mûcebince âdet-i ağnâm ve sâʼir hukuk ve resimleri alıverilüp asker-i
tâʼifesinden ve âhardan kimesne mâniʻ olmayup ve reʻaya tâʼifesin taʻallül
itdirlmemek emrim olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan
fermân-ı celîlü'l-kadrim üzre amel idüp husûs-ı mezbûra tekayyüd zirde(?) mûmâ-
ileyhin adamında dergâh-ı muʻallâmda ihrâç olunmuş mühürlü sâhih-i sûret-i defter-i
239
cedîd-i hâkâni taleb eyleyüb göresiz âdet-i ağnâm defterde müşaru'n-ileyhaya hâsıl
yazılmış ise hâss-ı mezbûrun defterlü raʻiyyeti ve raʻiyyeti oğulları her kanginizin
taht-ı kazâsında bulunursa kaydı olanlardan kânûn ve defteri mûcebinc âdet-i ağnâm
ve sâʼir hukuk ve resmleri bi't-tamâm tahsîl ve ahz ve kabz iddirüp ve itâʻatı emri
şerʻ olmayanları yazub bildirüp husûs-ı mezbûr içün tekrâr emr-i şerîfim varmağu
eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil-i şehr-i
Cemâziye'l-evvel sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
[s.57/194] Fazîlet şiʻâr-ı ızzet tisâr Efendiler hazretlerinin meclis-i şerîflerine
mezîd-i iʻzâz ile daʻvât-ı muhâlesat encâm ithâfıyla muhlishâne inhâ olunan budur ki
azîmetü'ş-şân refîʻatü'l-mekân devletlü ve saʻâdetlü efendimiz vâlide sultan dâmet fî
hıfzı'l-mennân hazretlerinin mutasarrıfa oldukları havâss-ı şerîfelerinden Zile
hâssalarının perâkende olan defterlü reʻayasından baʻzıları yerlerinden kalkup varup
taht-ı kazâyı maʻdelet şiʻârları olan kasabât ve kurâ ve baʻzı çiftliklerde sâkin
olmağla ol-makûle hâss-ı mezbûr reʻayasının rüsûm-ı ʻâdiyyeleri olan baş hâracları
ve resm-i mücerredleri ve koyunu olanlardan âdet-i ağnâm rüsûmâtı olageldüğü
aded-i kâdim üzere havâss-ı mezbûre voyvodası tarafından gönderilen adamısına bi-
kusûr alı verilüp min baʻde teʻallül ettirilmeğe envâ-i lütufları ve müsâʻade-i şerîfleri
mevzûl ve bî-dirîğ buyrula ki bu bâbda vücûda gelen saʻy şirî takayyüd ve
ihtimâmları bu cânibe râciʻ olub mahallinde zikr-i cemîllerine bâʻis olduğuna iştibâh
buyurulmaya bâki hemîşe ilm ve fazîlet der-mesned şerîʻat efzûn-bâd.
Muhlis-i Muhibb
Ahmed Kâim makâm-ı
Kethüdâhi Hazreti Vâlide Sultân
[s.57/195] Muhâfizü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm ve
Niğde ve Karaman cânibinden mahrûsa-i Edirne'ye gelince yol üzerinde vâkiʻ olan
kâdîlar zîde fezâʻiluhum ve mefâhirü'l-emâsil ve'l-akrân kethüdâ yerleri ve yeniçeri
serdârları aʻyân-ı vilâyet iş erleri zîde kadruhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak
maʻlûm ola ki Niğde ve Karaman cânibinden gelen hazîne her kangınızın taht-ı
kazâsına dâhil ve vâsıl olursa âsla eğlendirmeyüb yanına yanına yarar ve
muʻtemedünaleyh adamlar koşup mahûf ve muhâtara olan mahallerden emîn ve
240
sâlim geçirüb ale'l-acele biribirinize ulaştırup mahrûsa-i Edirne'ye irsâl ve teslîm ve
hazîne ittirmek bâbında fermân-ı alîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i
şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî bir an ve bir sâʻat
teʼhîr tevkîf eylemeyüb zikr olunan hazîne her kankinizin taht-ı hükümetine dâhil
olur ise yanına yarar ve muʻtemedünaleyh adamlar koşup mahûf ve muhâtara olan
mahallerden emîn ve sâlim geçirüb ale'l-acele irsâl ve teslîm-i hazîne ittirmekde
ikdâm ve ihtimâm eyleyesiz ʻavk ve teʼhîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve iyâzen
billâhi teʻalâ bir mahalde zarar ve güzend erişdirilmekden be-gâyet ihtirâz eyleyesiz
şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmil Râbi ve'l-işrin şehr-i
Zilhicceti'ş-şerîfe li sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
Vâsalel belâ fi 26 şehri'l-Muharremi'l-hâram sene 1071
[s.57/196] Mefâhirü'l-kuzât-ı ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib sancağında vâkiʻ olan kâdîları zîde fazlıhum tevkîʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki memâlik-i mahrûsa da vâkiʻ perâkende-i Ermeni
ve Anadolu Rumu ve perâkende-i Medîne-i Münevvere raʻiyyalarının maktûʻu ve
yava keferenin yava cizyeleri cemʻine meʼmûr olan kıdvetü'l-emâcid ve'l-aʻyân
Gümrük emîni Ahmed zîde mecduhû dersaʻâdedtime mühürlü tezkire gönderüp liva-i
mezbûrda vâkiʻ yava keferenin yava cizyeleri ve âhar diyârdan kâr ve kisb içün gelen
perâkende-i Ermeni ve Anadolu Rumu ve perâkende-i Medîne-i Münevvere
reʻayasının üzerlerine edâsı lâzım gelen maktûʻları ve kıbtıyan ve ekrâd ve kara
yağmurlu ve maʻrifetli tâʼifesinin bedel-i avârızları şart-ı iltizâmıma ve dâhil olmağın
hâlâ bin yetmiş bir senesine mahsûp olmak üzere cemʻ ve tahsîl lâzım ve mühim
olmağın yetmiş bir muharrem dâhil oldukda tahsîl olunmak üzere der-uhde olunup
zâman-ı hulûl eyledikde cemʻ ve tahsîl itdirilmek bâbında emr-i şerîfim ricâsına
iʻlâm eylemeğin kadîmden olıgeldiği üzere cemʻ ve tahsîl ittirmek emrim olmuşdur
buyurdum ki hükm-i şerîfimle mezbûr vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere
amel idüp dahî liva-i mezbûrda sâkin ve etrâf ve eknâftan kâr ve kisb içün ve bir
diyardan âhar diyara mürûr-ı ubûr iden perâkende-i Ermeni ve Anadolu Rumu ve
Kayseriyeli ve Vanlı ve Çoğanis ve Bitlis ve Arabgir ve nisbetle Kefeyi ve vilâyetle
ve Macar ve Nemce ve Eflak ve Boğdan taraflarından kâr-ı kesb içün gelen Ermeni
241
ve Anadolu ve Rum ve perâkende-i Medîne-i Münevvere reʻayasının ve Karamanlı
ve Adana ve Erçiş ve Sivas ve Kayseriye'de kırk altı nefer Ermeniden mâʻadasında
cihet-i mâʻişşet ğallâtıyla ve mukarrer yüz yirmi altışar akçe maktuʻları târîh-i
mezbûre mahsûb olmak üzere mefruzü'l-kalem ve maktûʻü'l-kadem serbestlik üzere
tahsîl iddirüp ahârı müdâhale itdirmeyesiz ve perâkende-i Medîne-i Münevvere
reʻayasının üslûb-ı sâbık üzere cemʻ cürm-i cinayet ve beytü'l-malları kadimden zabt
olunugeldiği üzere tahsîl ittirüp min baʻd evkâf-ı selâtin ve vüzerâ-yı ızâm ve züâma
erbâb-ı tîmâr ve sâʼir emlâk zâbitları toprağımızda sâkinlerdir deyü müdâhale
ittirmeyesiz liva-i mezbûrda kasabât ve kurâsında tavattun ve gayr-i mutavattındır
kâr-ı kisb içün gelen yava kefereden eğer Leh ve Rum ve Arnavud ve Bulgar ve
Çark(?) ve sâʼirden üçer yüz akçe yava cizyesi ve on yaşında olup kâr ve kisbe kâdir
olan Rum ve Ermeni oğullarından nısf cizye ki yüz elli akçe olur tahsîl ittirilüp inâd
ve muhalefet ittirmeyesiz ve Rumeli ve Anadolu ve Adalardan kâr-ı kisb içün gelen
yava kefereden üçer yüz akçe yava cizyelerin tahsîl ittirüp biz sultânlar ve vüzerâ
evkâf-ı selâtin ve sâʼir evkâf ve emlâk-ı reʻayasıyuz perâkende hâlinde Atina ve
Ezedin ve Dinde(?) ve şahinci ve atmacacıya ve kassâb ve çobân ve derbendciyân ve
mumcu ve taşçı ve Sinop ve Artuk [s.58] ve Trabzon Haymenegân-ı Üsküdar ve
haslar ve vezîr-i azam ve Kapûdan Paşa reʻayasıyuz deyü teʻallül ittirilmeyüb kâr ve
kisbleri mukâbelesinde yava cizyeleri tahsîl ittirüp henüz geldik geri gideriz deyü
sözlerine iʻtibâr itmeyüb teʻallül ve nizâʻ ittirmeyesiz ve Anadolu kıbtıyânının
müslümân nâmına olanlarından bedel-i avârız yüz ellişer akçe ve kefereden üçer yüz
akçe ve ekrâd ve kara yağmurlu ve maʻrifetlü tâʼifesinin dahî bedel-i avârız yüz
yirmişer akçe aldırup ve tâʼife-i mezbûrenin beytü'l-mâl-ı amme ve hassa ve cürm-ü
cinâyet ve resm-i bennak ve aded-i ağnâm ve sâʼir bâdehevâları üslûb-ı sâbık üzere
tahsîl ittirilüp muhâllefet ittirmeyesiz ve zikr olunan Ermeni maktûʻhu ve yava
keferenin yava cizyeleri ve kıbtıyân tâʼifesinin bedel-i avârızları kadimü'l-eyyâmdan
minvâl üzere tahsîl olunu gelmiş ise zaman-ı hulûl eyledikde girü ol-minvâl üzere
tahsîl ittirüp hilâf-ı şerʻ zulm ve teʻaddiden be-gâyet ihtirâz eylesiz şöyle bilesiz
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi't-tâsiʻ ve'l-işrîn şehr-i Cemâziye'l-
âhir li-sene sebʻîn ve elf.
Be- makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
242
Vasale ileynâ fi'l-yevmi't-tâsiʻ ve'l-işri min Muharemü'l-harâm li-sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf.
[s.58/198] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultânî ve tuğrâ-yı garrâyı
cihân-sitân-ı hâkânî oldur ki.
Silah-dâr zümresinden olup Anadolu perâkendesi cizyesinden almak üzere
yevmî sekiz akçe ulûfe ile takâʻud olan işbu dârende-i fermân-ı hümâyûn-ı meserret-
makrûn-ı hâkâni kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Mehmed Mehmed zîde kadruhû elinde
olan berâtı zâyiʻ idüp hâlâ mahallinden berât-ı cedîd ricâ eylemeğin hakkında mezîd-
i inâyet-i pâdişâhânem vücûda getirüp kendü arz-ı hâli mûcebince bin altmış bir
Muharreminin yirmi sekizinci gününden müceddeden bu berât-ı hümâyunu virdüm
ve buyurdum ki varup ber-vechi takâʻüd taʻyin olunan yevmî sekiz akçe ulûfesin
Anadolu perâkendesi cizyesinden cemʻine meʼmûr olanlardan alup mutasarrıf ola ol-
bâbda hiç ferd mâniʻ ve mezâhim olmaya şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar
tahrîren fi'l-yevmi's-sâdis-aşer min şehr-i Saferü'l-hayr li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.58/199] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Kütahya ve Karahisâr ve Hamid ve Alâiyye ve Menteşe sancakalarında vâkiʻ olan
kâdılar zîde fazlıhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki kıdevetü'l-
emâsil ve'l-akrân zîde kadruhû Der-saʻâdetime arz-ı hâl idüp zikr olunan kâdılıklara
kâr ve kisbe içün âhar diyârdan gelen hâric-ez-defterin keferenin bin yetmiş bir
senesine mahsûb olmak üzere yava cizyeleri tahsîline emr-i şerîfimle meʼmûr olup
lâkin virdikleri guruşu mîriye alınduğu üzere virmeyüb riyâlî guruşu yüz yirmi ve
esedi guruşu yüz ona ve zolâtain yetmiş akçeye teklîf idüp bu vechle cânib-i mîriye
küllî gadr iderler hîn-i tahsilde mîriye alınduğu üzere alınup ziyâde teklîf olunmamak
bâbında emr-i şerîfim virmek ricâ iderim deyü bildirdüğü ecilden himdi mîriye
alınduğu üzere aluna diyü emr idüp buyurudum ki hükm-i şerîfîmle vardıkda bu
bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî göresiz fi'l-vâkiʻ zikr olunan kâdîlıklara
kâr-ı kisb içün âhar diyârdan gelen hâric-ez-defter yava kefere tâʼifesi târîh-i
mezkûre mahsûb olmak üzere yava cizyeleri içün virdikleri guruş mîrîye alındığı
üzere virmeyüb ziyâdeye teklîf itmekle cânib-i mîriye gadr ittirdikleri vâkiʻ ise ol
takdîrce yava cizyeleri içün alınan guruşu mîriye alınduğu üzere aldırup ziyâdeye
243
teklîf eylemeyeler ve ittirmeyesiz cânib-i mîriye zarar ve zarar olmakdan ve bu
bahaneye ahz ve celb-i maʻadan ve hilâf-ı şerʻ ve kânûn teʻaddî ve tecâvüzden be-
gâyet ihtirâz idüp emr-i ahâr irsâline muhtâç eylemeysiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe
iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâdis şehr-i Muharemi'l-haram li sene sebʻîn ve
elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.58/200] İzzetlü ve Fazîletlü Karahisâr-ı Sâhib Efendisi hazretlerinin
meclis-i şerʻ-i şerîflerine dürer-i daʻvât-ı sâfiyye ithâfıyla inhâ olunan oldur ki
Karahisâr-ı Sâhibe mîr-liva olanlar tarafından beher üç ayda bir Subaşı kânûn-ı
kadîm olup mahal ve zamanı olmağın mektub tahrîr olunup sâhib-i devlet
Efendimizin ağalarından kıdvetü'l-emâsil ve'l-âkran Ağa zîde kadruhûya tefvîzi
olmuşdur vusûlünde mâh-ı Safer'in ibtidâ-i ğurresinden üç ay tamâmına varınca
muʻtâd-ı kadîm ve olugeldiği üzere cürm-i cinâyet ve yava kul câriye müjdegânesi ve
gerdek rüsûmu subaşılık mûmâ-ileyhe kemâ-kân zabt ve rabt ittirüp ol bâbda hilâf-ı
şerʻ ve kânûn ve olugelmişe muhâlif ve muʻtâd-ı kâdime mugâir kimesneye zulm ve
teʻaddi itmeyüb ve ittirmeyesüz minvâl-i meşrûh üzere zabd ve rabt ve cemʻ ve tahsîl
ve bir gün mukaddem irsâl ve iysâl idüp mûcebi ile amel oluna tahrîren fî-şehr-i
Saferi'l-hayr sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Ahmed Kâim-makâm-ı Karahisâr hâlâ
[s.59/201] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Edirne'den Karamana varup gelince yol üzerinde vâkiʻ olan kâdılar zîde fazlıhum
tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki ulağla irsâl olunmuşdur buyurdum
ki hükm-i şerîfimle her kangınızn taht-ı kazâsına varup dâhil olursa menzil bârgirleri
bulunan yerlerde yalnız hemen bir nefer adama yalnız ancak bir reʼs bârgir virilüp ve
bulunmayan mahallerde yolda yolcu yükün yıkdırmayup yerlüden yarar ve tüvânâ
ulâk bârgirleri tedârük ve ihzâr idüp emîn ve sâim birbirinize irsâl ve mahûf ve
muhâtara olan mahallerde yanına yarar kılağuzlar koşup ber-vech-i taʻcil mahalli
meʼmûra iysâl eyleyüb ʻavk ve teʼhîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve hilâf-ı şerʻ-i
şerîf kimesneye zulm ve teʻaddiden be-gâyet ihtirâz üzere olasız şöyle bilesiz
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Muraremi'l-haram li sene
ihdâ sebʻîn ve elf.
244
[s.59/202] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-ʻâlem
müdebbirü'l-umûrü'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâkıb mütemim-i mehâmü'l-enâm biʼr-re'yi's-
sâʼib mümehhid-i bünyâni'd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyed-i erkâni's-sâʻadet-i ve'l-iclâl
el-mahfûfûn bi-sunûf-ı ʻavâtıfü'l-meliki'l-aʻlâ Anadolu eyâletine mutasarrıf olan
Vezîrim Paşa edamallahu teʻalla iclâlehu ve kidvetü'l-kuzzât ve'l-hükkâm maʻdeni'l-
fezâʻil ve'l-kelâm Mevlânâ Karahisâr-ı Sâhib kâdısı zîde fazlıhum tevkîʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki dârende-i fermân-ı hümâyûn Karaca nâm zimmi
dergâh-ı muʻallâma arz-ı hâl idüp bu Ahmed nâm kimesnenin koyunları çobanı olup
kâza-i mezbûrede sâkin mezkûr Ahmed'in karındaşı Mehmed nâm sipâhî bunun
deyni yoğ iken fuzûli yüz yirmi aded koyunun alıp ziyâde zulüm ve teʻaddi
eylediğün bildirüp şerʻle görülüp hilâf-ı şerʻ-i şerîf alduğu koyunları alıvirilmek
bâbında emr-i şerîfim ricâ itmeyin buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda
sâdır olan sipâhîler kethüdâ-yeri mübâşeretiyle ihzâr-ı husamâ kılup mukaddemâ bir
defa şerʻle görülüp fasl olunmayan on beş sene mürûr eylemeyen daʻvâsın tamâm-ı
hak ve adl üzere teftiş ve tefahhus idüp göresiz arz olunduğu üzere ise ol bâbda
muktezâyı şerʻ kavîmle amel idüp dahî baʻde's-sübût hilâf-ı şerʻ-i şerîf olduğu
koyunların hükm idüp geri buna alıvirüp teʻallül ve inâd idtirmeyesiz şerʻ-i şerîfe ve
emr-i hümâyûnuma muhâlif kimesneye iş ittirmeyesiz hak üzere olup kâziyede
medhâli olmayanları dahl ittirmeyüb eslemeyenleri itâʻat-i emr-i şerîf eylemeyenleri
isim ve resimleri yazup asitâne-i saʻadetime arz idüp bu husûs içün tekrâr emr-i ahâr
irsâline muhtâç eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-
evâʼil-i şehr-i Saferi'l-hayr li-sene ihdâ sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasale ileynâ fi's-sânis ve'l-işri min Saferü'l-hayr li seneti'l-mezbûre
[s.59/203] Fazîlet-meʼâb-ı şerîʻat-nisâb
Karahisâr-ı Sâhib Kâdısı izzetlü efendi huzurlarına daʻvât-ı sâfiyât ithâfıyla
inhâ olunur ki işbu dârende-i hurȗf-ı Karaca zimmi bundan akdem Ahmed Ağa'nın
çobanı olup koyunların güderken karındaşı Mehmed Ağa bunun yüz yirmi aded
koyunların fuzûli gasb ve ahz idüp mezbûra teʻaddi olmağla der-i devlet-medâra
varûp hâlin iʻlâm idüp merkûm zimminin hilâf-ı şerʻ alınan koyunların mezbûrdan
alıvirilmek bâbında emr-i şerîf sâdır olmağın mûcebince amel olunmak içün
245
tarafımızdan mektûb ve mübâşir iltimâs olunmağla tahrîr kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân
Mehmed Ağa gönderilmişdir vusûlünde gerekdir ki tefahhus idüp göresiz iʻlâm
olunduğu üzere olup merkûm zimminin yüz yirmi aded koyunu hilâf-ı şerʻ alınmış
ise muktezâyı şerʻile alıverilüp muhâlif ve şerʻ-i şerîf mugâir-i emr-i münîf
kimesneye teʻaddi olunmaya ve muhâlefet iderler ise vukûʻu üzere yazılub iʻlâm
idesiz ve's-selâm tahrîren fî-evâhir-i şehr Saferü'l-hayr li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Hüseyin Kâim-makâm-ı muhafız-ı Anadolu hâlâ
[s.59/204] Fezâʼil-i şiʻar-ı maʻarif dizâr Karahisâr-ı Sâhib sancâğında vâkiʻ
olan kuzât efendileri hazretlerinin izz-i huzûr-ı müstevcebü's-surûrlarına dürer-i
daʻvât-ı sâfiyât muhâbbet âyât ve ğurrer-i teslîmât-ı vâfiyat ithâfıyla inhâ-i muhlisâne
olunan budur ki üzerimizde olan vilâyet-i Anadolu da vâkiʻ bedel-i mütekâʻidin
mukâtaʻalarından Karahisâr-ı Sâhib sancağının bedel-i mütekâʻidin reʻayalarının bin
yetmiş senesine mahsûb olmak üzere cemʻ ve tahsîl içün tarafımızdan kıdvetü'l-
emâʼsil ve'l-akrân Ağa zîde kadruhûya der-uhde olnup sûret-i berât-ı âlişân birle
irsâli izz-i huzûr kılındı ınde'ş-şerefi'l-vusûl meʼmûldür ki liva-i mezbûr da vâkiʻ
tâʼife-i mezbûrenin sene-i merkûme mahsûb olmak üzere elinde olan sûret-i berât-ı
alişân mûcebince güherçile bedelleri ve koyunu olanlardan muʻtâd-ı kâdim üzere
âdet-i ağnâmların cemʻ ve tahsîl ittirdüp ahârdan bir ferd kimesne müdâhale
ittirülmeyüb kadîmden olugelmişe muhâlif ve sûret-i berât-ı âlîşâna mugâir
reʻayadan ve âhardan kimesne teʻallül ve inâd ve muhâlefet ittirülmeyüb bâki hemîşe
fâzilet dâim bât.
El-fâkir Mehmed Ağa el-meʻmûr-u mütekâʻidin
[s.60/205] Nişân-ı Şerîfi ʻâlişân-ı sâm-i mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâ-i
cihân sıtân-i hakani … râbbânî hükmü oldur ki.
Kıdevetü'l-emâced ve'l-aʻyân zîde mecduhû Divân-ı hümâyûnuma gelib arz-ı
hâl sunup vilâyet-i Anadolu da vâkiʻ Hüdavendiğar ve Karesi ve Biga ve Kütahya ve
Teke ve Hamid ve Alâiyye ve Karahisâr-ı Sâhib ve Aydın ve Saruhan ve Sığla ve
Ankara ve Sultanönü ve Menteşe Sancaklarında ve Kocaeli sancağında vâkiʻ İznik ve
Gürle ve Yalakâbâd ve Karamürsel kazâlarının üslûb-ı sâbık üzere ki cemʻan senede
iltizâmı yirmi altı yük otuz sekiz bin üç yüz akçe olur bin yetmiş senesine mahsûb
olmak üzere kadîmden zabt oluna geldiği üzere Karesi ve Teke ve tevâbiʻi
246
sancaklarının muhassıllığı ile maʻan baña der-uhde olunmağın fermân olunur ise
iltizâm ve kabûl iderim şol şartlaki mukâtaʻa-i merkûme kadîmden olageldiğü üzere
zabt ittirilüb ve müceddeden hâne-i avârıza kayd ve tahrîr olunan reʻayanın üç yük
sekiz bin yedi yüz akçe ihrâcatı ve altı bin dört yüz akçe vazife horana virilüp ki
cemʻan üç yük on beş bin dörd yüz seksen akçe olup hîn-i muhasebede deynime
mahsûb olmak üzere sefer-i hümâyun mühimmâtiçün bin yetmiş Muharreminin bir
sene tamâmına değin zabd ve kendüye der-uhde olmak bâbında inâyet ricâ eyledüğü
bin altmış dokuz Cemâziye'l-evvelinin on dokuzuncu günü arz olundukda vech-i
meşrûh üzere târîh-i merkûmdan bir sene tamâmına değin kâdimden olugeldiğü
üzere zabd ve der-uhde olunmak fermânım olmağın Karesi ve Teke ve tevâbiʻi
Sancakların da muhassıl ve emvâl olanlara emr idüp buyurdum ki bir ân ve bir sâʻat
teʼhîr ve terâhî eylemeyüb zikr olunan sancaklarda vâkiʻ mukâtaʻa eminleri ve
muhassıl ve emvâl olanları getürdüp şimdiye değin bir defa görülmeyen
muhâsebeleri hak ve adl üzere dikkat ve ihtimâm idüp ber-mûcebi kıdvetü'l-yevm bi-
hasebi'ş-şerʻ ve'l-kânûn zimmetlerinde zuhûr eyleyen mâlımı mîri içün taleb ve tahsîl
ve ahz ve kabz idüp malından kimesne zimmetlerinde bir akçe ve bir habbe bâki
kodurulmamak üzere hakkında mezîd-i inâyet-i padişahanem zuhûra getirüb bu
berât-ı hümâyûnu virdim ve buyurdum ki zikr olunan sancâklarda vâkiʻ …vâsıl
berât-ı ve mütekâʻid sipâhî ve sipâhîzâde ve tekneyeşin ve zâviyedâren ve derbendci
ve köprücü ve muʻtak kul ve âhar diyârdan gelüp zikr olunan sancâklarda tavattun
idüp muharerir-i vilâyet kimesneye raʻiyyet ve hâne-i avârıza kayd ve tahrîr eyleyüb
hâric ez defter olanlardan ve bi'l-cümle avârız-ı dîvâniye ve tekâlif-i örfiyeden muʻâf
ve müsellem olanlardan muʻâfiyetleri ve avârızları mukâbelesinde târîh-i merkûme
mahsûb olmak üzere zâman-ı hulûl eyledikde nefer başına yüzer akçe güherçile
bedeli ve koyunu olanlardan mutâd-ı kâdim üzerine koyun başına birer akçe aded-i
âğnâmları cemʻ ve tahsîl ittirilüb olagelmişe muhâlif bir ferde teʻallül ve nizâʻ
ittirmeyüb ve zulm ve teʻaddi olunmaya ve zikr olunan üç yük yirmi bin akçe ihrâcatı
ve altı bin dört yüz seksen akçe vazife horana sûret-i zahriyesi mûcebince virilüp
sene-i uhra üslûb-ı sâbık üzere deyninime mahsûb olub ve malımı mütʻallik umur-ı
külliye ve cüziye sana tefhîz ve sipariş olunmuşdur senden bilünür anâ göre basiret
üzere olup şerʻan ve kânûnen malım her kimlerde zuhûr ve mütevecih olursa bî-
kusûr velâ küsûr mîri içün taleb ve tahsîl idüp ve emvâl-i müteferrika ve mâl-ı gâʼib
247
ve yava ve kaçkûn ve beytü'l-mâl ve sâʼir emvâli hisseden her kimin zimmetine
şerʻan ve kânûnen malım zuhûr iderim bi't-tamâm taleb ve tahsîl ve ahz ve kabz idüp
kimesne zimmetinde bir akçe bâki kodurmayasız ve şerʻan malım her kimde zuhûr
iderse taleb eylemek murâd olundukda müteferrika ve çavuş ve züʻamâʼ ve erbâb-ı
tîmâr ve sâʼir askeri tâʼifesinden ve aʻyân-ı vilâyetinden baʻzı zî-kudret kimesneler
mâniʻ olmak isterler ise ol makûleleri menʻ ve defʻ eyliyesin ve siz ki elbiye-i
mezbûrede olan toprak kâdılarısız siz dahî muhassıl mûmâ-ileyhe malımın tahsîl
bâbında ve lâzım gelen mahallerde her biriniz gereği gibi maʻan dikkat müzâheret
eyliyesiz ʻavk ve teʼhîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve hilâf-ı şerʻ ve kânûn ve
mugâir-i emr-i hümâyûn kimesneye iş ettirmeyesiz ve sen ki muhassıl-ı mûmâ-
ileyhsin malımı itlâfından ve zulm ve teʻaddiden be-gâyet ihtirâz eylesiz şöyle bilesiz
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâmin ve'l-işrîn Cumâde'l-âhir
sene tisʻa ve sittin ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Tıbku'l-asli'l-âlî nemekahul fâkir ileyhi sübhanehû Ahmed el-kâdî be
Karahisâr-Sâhib ğufira-lehu
[s.60/206] Cenâb-ı şerîʻat-meʼâb Karahisâr-ı Sâhib efendisi huzurlarına dürer-
i daʻvât-ı sâfiyât ithâfından sonra inhâ olunur ki zîr-i hükûmet-şiʻârınızda olan
Yeniçeri Serdârı refʻ olunup yerine üslûb-ı sâbık üzere on dokuz cemâʻatten Ahmed
nâm yoldâş nasb ve taʻyin olunmağın mektûb gönderilmiştir vusûlunde yeniçeri ve
acemi oğlanı ve topcu ve cebeci-i mezbûre zabt idtirdüp âharı dahl itdirmeyüb vâkiʻ
olan Beytü'l-mâlları mezbûre teslîm idüp tarafı beytü'l-mâla irsâl ve iysâl ittirdesiz
velâkin hilâf-ı şerʻ ve kânûn bir ferdi rencîde ittirmeyesiz bâki hemîşe şerîʻat-ı
mebevî dâim-bâd tahrîren fî-Evâʼil-i Rebiü'l-evvel li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Mustafâ Ağa-yı Yeniçeriyân-ı derğâh-ı âli hâlâ
Vasale ileynâ fi'l-yevmi's-sâbiʻ ve'l-işrî fî-Rebiü'l-evvel li-seneti'l-mezbûre
[s.61/207] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlâna
Karahisâr-ı Sâhib kâdısı zîde fazlıhu tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola
ki erbâb-ı tîmârdan Mehmed zîde kadruhû hâlâ mahrûsa-i Edirne'de der-saʻâdetime
arz-ı hâl idüp kazâ-i mezbûre tâbiʻ Sofular Mahallesi sâkinlerinden Mehmed ve
Nasûh ve Hasan ve Abbas ve ve nâm kimesneler defter-i cedîd-i hakânide mukayyed
248
raʻiyyet ve raʻiyyeti oğullarından olup kıbtiyân tâʼifesinden değiller iken hâlâ
kıbtiyân cizyesi cemʻine meʼmûr olanlar hâlâ şerʻ ve kânûn siz kibtiyansız deyü
kıbtiyân cizyesi tâlebiyle rencide ve remîde iderler hafîdir hilâf-ı şerʻ ve kânûn
kıbtiyân cizyedârlarına dahl ve rencîde ittirilmemek bâbında emr-i şerîf virmeğin ricâ
iderim diyü bildirdiğü ecilden kânûn defteri mûcebince amel olunmak fermânım
olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfim vardıkda husûs-ı mezbûra mukayyed olup
göresiz fi'l-hakîka mezbûrlar defter-i cedîd-i hakâniyyede mukayyed mezbûr
Mehmed'in tîmârı karyelerin raʻiyyet ve râʻiyyet oğullarından olup hâlâ sâkin
oldukları mahalle âhalisi ile vâkiʻ olan avârız ve sâʼir teklîfleri emr defteri
mûcebince edâ idüp kusurları yoğiken ve mezbûrlar kıbtiyân taʼifesinden değiller
iken hâlâ kıbtiyân cizyesi cemʻine meʼmûr olanlar hilâf-ı şerʻî ve kânûn
mezbûrlardan kıbtiyân cizyesi tâlebiyle rencîde ve remîde eyledikleri vâkiʻ ise ve
mezbûrlar kıbtiyân tâʼifesinden değiller ise menʻ ve defʻ idüp min baʻd hilâfı şerʻ ve
kânûn mezbûrları kıbtiyân cizyesi talebiyle rencîde ve remîde ittirmeyüb husûs-ı
mezbûr içün tekrâr şikâyet olunmalı eylemeyisiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd
kılasız tahrîren fi'l-yemi's-sâdis şehr-i Şevvâl sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
Çiftlik-i Özduru der karye-i Özduru tâbiʻ Bolavadin tâbiʻ Kırhisâr
Ahmed veled-
i Halîl
K
Mehmed
Veled-i O
K
Halîl birâder-
i O
M
Abdî veled-i
Şenlik
K
Veledi Sefer
Sefer veled-i
O
M
Lütfi Veled-i
Ali
K
Bâlî birâder-i
O
Hüseyin O
M
Bedel Veled-i
Hâcı Fakih
K
Ali Veled-i
Ramazân
K
Ramazân
veled-i Ali
M
Mumzâ ve mahtûm Sûret-i defterden menkûldür harrerehü'l-fâkîr Mustaf el-
kâdî be-Karahisâr-ı Sâhib ufiye-an-hu
249
[s.61/208] Efâzıl-ı kuzâti'l-müslimîn efâhim-i vülâti'l-müvahhidîn meʻâdinü'l-
fezâʼil ve'l-yakîn hücecü'l-hakk-ı ale'l-hakk-ı ecmaʻîn vâris-i ulûmi'l-enbiyâ ve'l-
mürselîn el-mahfuf-ı bi-mezîd-i inâyeti'l-meliki'l-muʻîn Kütahya ve Ayıntap ve
Maraş kâdîları zîdet fezâʼilihüm mefâhirü'l-kudâd ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼil
ve'l-kelâm Eskişehir ve Afyonkarahisâr ve Ürğüp ve Niğde ve Ereğli Karamân ve
Antakya ve Kilis ve Kayseriye ve Antakya ve Işıklı kâdîları zîde fazlıhûm tevkîʻ-i
refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki bu sene-i mübârekede bi'l-cümle
memâlik-i mahrûsamda olan yeniçerî serdârları korucu ve oturağı der-i devlet
medârıma ve neferi ordu-yı hümâyûnuma götürüp teslîm eylemek içün bundan
akdem evâmir-i şerîfe ve ocak tarafından mektûblar ile çâvuşlar gönderilmişdi
memâlik-i mahrûsamda olan serdârların ekseri itâʻati emr-i şerîf idüp ordu-yı
hümâyûnuma neferâtı teslim idüp izn-i mektûp ile yine sâkin oldukları mahallere
revâne olup ve lâkin zikr olunan kazâlarda olan serdârların adem-i itâʻattleri mukarer
olup bu cânibe gelmedikleri eclden mezkûrları ordu-yı hümâyûna ihzârları içün
yeniçeri çavuşlarından kıdvetü'l-akrân on dört bölüğün Hüseyin Çavuş zîde kadruhû
gönderilmiştir mezbûrları çavuş-ı mezbûr mübâşeretiyle mahallerinden ihrâç ve bu
cânibe gönderesiz ki gelüp cevâbı vireler ve zikr olunan mahallerde ve menâzil ve
merâhimde vâkiʻ olan Beytü'l-mâlları dahî mezbûre defteriyle teslîm ve bu cânibe
gönderesiz deyü bi'l-fiʻil yeniçerilerin ağası olan iftihârü'l-ümerâi'l-kirâm Mustafâ
Ağa ve dâme-uluvvuhû tarafından mühürlü mektûp virmeğle mûcebince amel
olunmak emrim olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı
celîlü'l-kadrim ve muşâru'l-ileyh tarafından virilen mühürlü mektûb mûcebince amel
idüp min-baʻd hilâfına ve rızâ ve cevâz göstermiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe
iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil-i Şevvâl li-sene sebʻîn ve elf
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
[s.61/209] Cenâb-ı şerîʻat-meʼab bi-hükmi'l-âdil ve be-kazâ-yi Eskişehir ve
AfyonKarahisâr-ı ve Kütahya ve Ürğüp ve Niğde ve Ereğli ve Karaman ve Antakya
Ayıntab ve Maraş ve Kilis ve Kayseriye ve Antakya ve Işıklı ve gayrûhum
kazâlarında vâkiʻ olan kuzât efendileri huzûrlarına ve dürer-i selâm-ı selâmet
ithâfından sonra inhâ-i muhâbbet-i muhlisâne olunan budur ki bu sene-i mübârekede
bi'l-cümle memâlik-i mahrûsa da olan yeniçeri serdarları korucu ve oturağı der-i
devlet medâra ve neferi ordu-yı hümâyûna götürüp teslîm eylemek içün vârid olan
250
fermân-ı hümâyun üzere bundan akdem evâmir-i şerîfe ve mektûblar ile yeniçeri
Çâvuşları gönderilmişdir memâlik-i mahrûsa da olan serdârların ekseri itâʻati emr-i
şerîf idüp ordu-yı hümâyûna neferi teslîm ve tarafımızdan izin mektûbu ile yine
sâkin oldukları mahallere revâne olup lâkin zikr olunan kazâlarda olan serdârların
adem-i itâʻattleri mukarrer olup bu cânibe gelmedikleri eclden mezkûrları ordu-yu
hümâyuna ihzârları içün yeniçeri çâvuşlarından kıdvetü'l-akrân on dört bölüğün
Hüseyin çavuş zîde kadruhû gönderilmişdir mektûb-ı meveddet-numûn tahrîr ve irsâl
olundu vusûlünde mezbûrları Çâvuş-ı mersûm mübâşeretiyle mahallerinden ihrâç ve
bu cânibe gönderesiz ki anlar da gelüp cevâb vireler el-hâsıl yerine himâyet ve
siyânet eylemeyüb bir gün evvel gönderesiz ve zikr olunan mahallerde ve menâzil ve
merâhim de vâkiʻ olan beytü'l-malları dahî mezbûra defteriyle teslîm ve bu cânibe
irsâl eyliyesiz bâki hemîşe şerîʻat-ı Muhammed-i dâim bâd bi-rabbi'l-ibâd ve tahrîren
fî-evâhîr-i Ramazâni'l-mübârek sene sebʻîn ve elf.
Mustafâ Ağa-yı Yeniçeriyânı Dergâh-ı âlî hâlâ
[s.62/210] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlâna
Kâdî zîde fazlıhû ve kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân kethüdâ-yeri zîde kadruhû tevkîʻ-i
refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Mahmûd zîde
kadruhû der-saʻadetime arz-ı hâl idüp bin yetmiş senesine mahsûb olmak üzere
Karesi muhassıllığı üzerinde olmağla tekâʻudî tahsîlini Teke sâkinlerinden Köse
Mehmed nâm kimesneye virüp varub tahsîl idüp lâkin bin yetmiş bir senesinde refʻ
olunmağla zimmetinde olan bin yetmiş senesi malını virmek de teʻallül ve bahâne
ider elinde olan temessükü mûcebince zimmetinde olan mal-ı mîrî tahsîl itdirilmek
bâbında emr-i şerîf virilmek ricâ iderim deyü bildirmek himdi temessüküm
mûcebince tahsîl ittirdikde emr idüp buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu
bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî göresiz zikr olunan tekâʻud bedel-i
tahsîli bin yetmiş bir senesinde refʻ olunmuşken mezkûr Köse Mehmed uhdesinde
olan bin yetmiş senesinin malına hilâfı temessük virmekde teʻallül ve muhâlefet
eyledüğü vâkiʻ ol-takdîrce bin yetmiş senesi malından tesmessüküm mûcebince
zimmetinde olan mal-ı mîriyi maʻrifet-i şerʻle taleb tahsîl itdirdüp hilâf-ı şerʻ ve
kânûn ve muğâyir-i temessük ol-vechle teʻallül ve muhâlefet ittirmeyesiz malı mîri
ye gadr olmakdan ve bu bahâne ile bin yetmiş bir senesi müdâhaleden ve hilâf-ı şerʻ
ve kânûn taʻaddî ve tecâvüzden be-gâyet ihtirâz eyliyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i
251
şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâmin ve'l-işrîn şehr-i Saferi'l-hayr li-sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye Mahrûsa
[s.62/211] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlâna
Karahisâr-ı Sâhib kâdîsı zîde fazluhû tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola
ki kazâ-i mezbûrda sâkin mütekâʻid reʻayası hâlâ südde-i saʻâdettime âdem ve arz-ı
hâl gönderüp biz fermân ile avârız hânesine dâhil reʻâyâ ile maʻân avârız ve sâʼir
tekâlif virmek üzere üzerimizden takâʻud refʻ olunmuşken hâlâ Osmân kethüdâ nâm
kimesne gelüp sizde altmış dokuz senesinden bâki kalmıştır deyü her birimizden
ikişer yüz akçemizi alup küllî gadr ve hayf eylemişdir hilâf-ı emri şerîf ziyâde alduğu
akçemiz geri alıvirilmek bâbında emr-i şerîf virmek ricâ ideriz deyü bildirdükleri
eclden himdi ziyâde alduğun gerü red itdirilmek emrim olmuşdur buyurdum ki
hükm-i şerîfim vardıkda husûs-ı mezbûra mukayyed olup göresiz fi'l-hakîka kâziye
didikleri gibi ise ol bâbda muktezâ-yı emri şerʻ-i kavîmle amel idüp dahî mezbûr
Osmân kethüdâ mezkûrdan ne mikdâr ziyâde akçeleri almış ise baʻde's-sübût hükm
idüp girü red ittirüp bu husûs içün tekrâr şikâyet olunmalı eylemeyesiz şöyle bilesiz
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâmin-ve'l-işrî şehr-i Rebiü'l-
evvelil ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye Mahrûsa
Asitâne-i saʻâdetimden Halebe varınca kâdîlar iki nefer adama iki bârgîr
veresiz deyü emr-i şerîf vârid olmuşdur mazmûnudur ki kayd olunur.
[s.62/212] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib ve Akşehir ve Beyşehir kâdîları zîde fazlıhum tevkîʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki Isparta kâdîsı Mevlânâ Şaʻbân zîde fazluhû der-
saʻâdetime mektûb gönderip liva-i Hamid'de vâkiʻ olan kazâların ulemâ ve sulehâ ve
fukarâ ve reʻâyâları meclis-i şerʻ-i şerîfe varup dört ve beş seneden mütecâviz bi-
emrillahi teʼâlâ liva-i mezbûra çekirge müstevli olmağla her sene ekin ekenleri
çekirge ekl idüp zahîreye ziyâde zarûretleri olup bu âna gelince taht-ı kazâlarınıza
çekirge varmayup ve mahsûl ziyâde olmağla bunlar dahî kadîmden zahîrelerin zikr
olunan kazâlardan ala gelmişler iken zikr olunan kazâların reʻâyaları zahîre getirmek
murâd idüp ve bunların taraflarından dahî ol tarafa varup zahîre almak murâd
252
idenleri zikr olunan sancâkların mütesellimleri mücerred ahz ve celb zahîre
getirenleri ve alanları ahz ve habs idüp ve ziyâde akçelerin alup bunun emsâli zulm
ve teʻaddîlerinin nihâyeti olmadıkların arz eyledüğü eclden narh-ı cârî üzere zahîre
satanlara ve alanlara min-baʻd mütesellimler müdâhale ve taʻarruz itmemek emrim
olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı
celilü'l-kadrim üzere amel idüp dahî inkârla ânın gibi narh-ı cârî üzere zahîre
satanlara ve alanlara min-baʻd mütesellimleri dahl ve taʻarruz ittirmeyüb menʻ ve
defʻ eyliyesin şerʻ-i şerîfe ve emr-i hümâyûnuma muhâlif kimesneye iş ittirmeyesin
husûs-ı mezbûr içün bir dahî emrim varmağu eylemiyesin şöyle bilesin ʻalâmet-i
şerîfe iʻtimâd kılasın tahrîren fî-evâʼil-i şehr-i Rebiü'l-ahir sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasele fî-23 şehr-i mezbûr
[s.63/213] İş bu sene ihdâ ve sebʻîn ve elf Cumâdiye'l-evvelinin ğurresinden
üç aya değin nâhiye subaşılığı mîr-liva mütesellimi tarafından yediñe virilüp yediñde
mektûb olmağla mazmûn-ı mektûbdur ki bu mahalle kayd olundu fi't-târîhi'l-mezbûr.
[s.63/214] Osmân oğlu râfiʻ-i tevkiʻ-i refü'ş-şân-ı hâkâni Abdullâh der-
saʻâdetime gelüp Karahisâr-ı Sâhib kasabâsında vâkiʻ Arap câmiʻinde yevmî iki akçe
vazîfe ile müʼezzin olup edâ-yı hizmet idüp bir vechle kusuru yoğ iken âhardan
Mezîd nâm kimesne hılâf-ı inhâ ile dahl itmekle mezbûr refʻ olunup zikr olunan
müʼezzinlik elinde olan berâtı mûcebince ibkâ ve mukarrer olmak bâbında inâyet ricâ
itmeğin müceddeden bu berât-ı saʻâdet-gâyâtı virdüm ve buyurdum ki mezkûr
Abdullâh varup kemâfi'l-evvel câmiʻ-i mezbûrda müʼezzin olup hizmeti lâzımesin
edâdan sonra yevmî iki akçe vazîfeye mutasarrıf ola ol-bâbda refʻ olunan mezbûr ve
âhardan hiç ferd mâniʻ olmayup dahl ve taʻarruz kılmaya şöyle bileler ʻalâmet-i
şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Saferi'l-hayr sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.63/215] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Anadolu eyâletinde vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhûm ve mefâhirü'l-emâsil ve'l-akrân
eyâlet-i mezbûre mütesellimi zîde kadru tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm
ola ki inşâallahu teâʻlâ bu sene-i mübârekede sefer-i hümâyûnum sâʼir senelerden
ziyâde takayyüd-i hümâyûnum muhakkak olup ve geçen sene sefer-i hümâyûnda
253
bulunmayanları ve harçlıkçı gelenleri ve sâʼir taht-ı kazânızda sâkin garîb yiğit olup
dirliğe tâlib olanlar rûz-ı hızırdan düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-
âlem vezirim ve serdârım Ali paşa edâmallahu teʻâlâ iclâlehunun yanında mevcûd
bulumayanları fermânım olmağın imdi her biriniz şimdiden muhkem tenbîh ve nidâ
ettiresin ki ol makûle taht-ı kazânız da sâkin olan tavâʼif-i askeri tenbîh ve ağâh idüp
vakt-i maʻhûdda muşâru'l-ileyh serdârımın yanında cümlesi hâzır ve mevcûd
bulunup ihmâl ve tekâsülden be-gâyet ihtirâz eyliyesiz yanında fermân-ı âlişânım
sâdır olmuşdur buyurdum ki vusûl bulundukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlü'l-
kadrim mûcebince amel idüp dahî her biriniz taht-ı kazânızda muhkem tenbîh ve
nidâ idtiresiz ki ol-makûle geçen sene sefer-i hümâyûnumda bulunmayanları ve
harçlıkçı gelenler ve garîb yiğit olup dirliğe tâlib olanlar şimdiden hâzır ve âmâde ve
rûz-ı hızırda muşâru'l-ileyh sedârım yanında mevcûd bulunup ihmâl ve tekâsülden
ihtirâz üzere olasız ve bi'l-cümle bu sene-i meymenet fâʻalde sefer-i nusret eserime
takayyüd-i hümâyûnum sâʼir senelerden ziyâde olmağla bundan sonra müstâkil
adamlar gönderülüp teftiş olunacaktır(?) şöyle ki tavâʻif-i askerden olanlar vakt-i
maʻhûda değin sedârımın yanına varmayup evlerinde bulunanlar ol-makûlelere amân
virilüp emr-i şerîfe itâʻat ve inkiyâd itmedikleri içün her birisi kapuları önünde salb
olunup ve siz ki dahî mansıbımız âhara virilmekle konulmayup eşedd ve ikâbıma
mahsar olursuz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâhir-i şehr-i
Rebiü'l-âhir sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Mâzmun-u Mezkûr ile Sadrâzam hazretlerinin mektûb-ı şerîfleri vardır.
[s.63/216] Asitâne-i Saʻâdetimden Anadolu'ya varup gelince yol üzerinde
olan kâdîları iki nefer âdama ve iki reʼs bargir viresüz deyü fermân olmağla
mazmûn-ı emr-i şerîf kayd olundu.
[s.63/217] Şerîʻat-nisâb umûmen Ortakol da vâkiʻ Kassâmlarımız Efendiler
Kâmyâb
Tahiyyât-ı Sâfiye İthâfıyla inhâ olunur ki kâdim-i emekdârlarımızdan bizim
Mustafâ Bey tarafımızdan emîn taʻyîn olunup ol taraflara irsâl olmuşdur gerektir ki
bu âna değin mahsulümüzden her ne ki zimmetinizde ise mümza defteriniz ile buna
teslim idüp yedinden temessük alasız ve mahûf ve muhâtara olan yerlerde yanına
254
adamlar koşup emin ve sâlim birbirinize ulaştırasınız ve mezbûrun hakkınızda şükr u
şikâyeti makbûldür ana göre hareket idesiz ve sen ki eminsin sen dahî
kassamlarımıza ve toprak kâdîlarının gördükleri mevâdın yerlerinden baʻde't-teftîş
yedlerinden taleb idüp teslimde imtinâʻ idenleri tarafımıza iʻdâm idesiz ve's-selâm
Hurrire fî-Rebîʻü'l-âhir li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
el-Fâkir Mehmed el-Kâdı be-Asâkir-i Anadolu
el-Maʻmûre
Mübâşirin Kaydı görülmüşdür
Nâhiye-i Kırhisâr Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı Halîl an-tahvîl-i Halîl seferde dil-i nedâmet(?)
Karye-i Tanrı-virmiş tâbiʻ-i Kırhisâr
Kıymet
3000
tekmîl
3000
Fî-29 Safer sene 71
[s.64/218] Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib sancağı Alaybeyi
olan Mustafâ zîde kadru ordu-yu hümâyûnuma mektûb gönderüp liva-i mezbûrda
Kırhisar nâhiyesinde Tanrı-virmiş nâm kârye ve gayriden altı akçe tîmâra mutasarrıfı
olan Halîl meʼmûr olduğu Erdel seferine gelmeyüb ve Varad kalʻası muhâsarasında
ve fethinde ve sâʼir hıdâmat-ı hümâyûnum da mevcûd bulunmayup tîmârı ol-vechle
mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz olundukda ibtidâdan üç bin âkçe tîmâr
emri olan elâ gözlü âçık kaşlu uzun boylu mezkûr diğer Halîl'e virilmek ricâsına arz
itmeğin ibtidâsı alınup tîmârı olduğu sancâkda sâkin olup Alaybeyisi bayrağı altında
sefere eşmek şartıyla tevcîh olunmağiçün sene ihdâ ve sebʻîn ve elf Saferü'l-hayr
evâhir-i târîhiyle hükm-i şerîf virildikden sonra tezkeresi ihrâç olunmak fermân
olunmağın ber-mûcebi fermân-ı alî zikr olunan üç bin akçe tîmâra Erdel seferine
255
gelmeyen diğer Halîl tahvîlinden ibtidâ müstehak olduğu emr-i bedelinde noksanıyla
ber-vechi tekmîl üç bin akçelik olmak üzere mezkûr Halîl'e tevcîh olunup berât-ı
âlîşân içün tezkere virildi tahrîren fî-29 şehr-i Saferü'l-hayr sene ihdâ ve sebʻîn ve
elf.
Be- Yurd-u Sahrâʻî Kalʻayı Varadin
Der-dest olmuşdur
Nâhiye-i Dehrâbâd Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı Ali an-tahvîl-i Mehmed ismi mevcûd ve hısmı nâ-mevcûddur
Karye-i Aksaz. tâbiʻ mezbûr
Kıymet
8000
Ber-vech-i tahmîn
10000
[s.64/219] Deryâ seferleri mütemâdî olmağla guzât-ı müslimine mahsûs ve
muʻayyen olan zeʻâmet tîmârların ekseri sepet ve kimi nizâʻlu olup sefer-i hümâyûn
vâkiʻ oldukda her biri birer tarîk ile seferden kalup sancağı askeriyle Alaybeyisi
bayrağı altında az kimesne mevcûd olup ol-vechle askere tedennî târîh ve zeʻâmet-i
tîmâr husûsî ziyâde muhtell ve müşevveş olduğu semʻ-i hümâyûnum ilkâʻ olunmağla
eyâleti Anadoluya zeʻâmet ve tîmâr tasarruf idenlerin cümlesi yoklanup müstehak
olanlara zeʻamet ve tîmârları olduğu sancakda sâkin olup Alaybeğileri bayrağı
altında sefer itmek şartıyla der-dest ve müceddeden tercî olunmak bâbında hatt-ı
hümâyun-ı saʻâded makrûn ile fermân-ı alîşân sâdır olmağın Karahisâr-ı Sâhib
sancağında Şehreâbâd nâhiyesinde Aksâz nâm karye ve gayrîden sekiz bin akçe
tîmârı mutasarrıf olan Mehmed'in ismi mevcûd ve hısmı nâ-mevcûd olup bî-hâsıl
olmağla on beş seneden beri tîmârı mezbûr ile vâkiʻ olan hıdâmat-ı hümâyûnda
256
kimesne mevcûd bulunmayup ol-vechle mahlûl olmağla mukaddemâ yararlılığı arz
olundukda ibtidâdan on bin akçe tîmâra emr-i şerîf virilen orta boylu kara gözlü kara
kaşlu mezkûr Ali'ye virilmek ricâsına liva-i mezbûr Alâybeyisi olan kıdvetü'l-emâsil
ve'l-akrân Ahmed zîde kadru ordu-yu hümâyûnuma arz itmeğin âhara der-dest
olmayup diğer ve gedüklülerin berâtın da değil ise sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı
saʻâded makrûn mûcebinde der-dest olmak emrim olmuşdur sâdır olan hatt-ı
hümâyûn-ı saʻâdet makrûn mûcebince der-dest ve tîmârı olduğu sancakta sâkin olup
ve Alaybeğisi bayrağı altında sefer itmek şartıyla tevcîh olunmağçün sene sebʻîn ve
elf Şevvâlü'l-mükerreminin evâsıt-ı târîhiyle hükm-i şerîf virildikden sonra tezkeresi
ihrâç olunmak fermân olunup baʻdehû kaydı sefer-i hümâyûna çıkmayup icmâlden
berât-ı şerîf ider deyü arz olundukda icmâlden berât olmak buyrulmağın ber-mûceb-i
emr-i âlî zikr olunan sekiz bin akçe tîmâr mevcûdü'l-ism-i makdûmi'l-cism olan
Mehmed tahvîlinden ibtidâʼ müstehak olduğu emir-i âlîleri noksanıyla ber-vechi
tekmîl olduğu emri on bin akçelik olmak üzere mezkûr Ali'ye tevcîh olunup berât-ı
âlişân içün temessük virildi tahrîren fî-25 şehr-i Şevvâlü'l-mükerrem sene sebʻîn ve
elf.
Be-Yurd-ı Sahraʻî …
Tıbbkı aslihü'l-mahtûm ketebehü'l-fâkir ileyhi teʻâla Ramazân el-kâdî be-
ordu-yı hümâyûn ufiye-an-hu
Müteveffânın Kaydı görülmüşdür
Nâhiye-i Şehrâbâd Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı Mustafâ an tahvîl-i Nasûh el-müteveffâ
Karye-i Ulubayat tâbiʻ Şehrâbâd
Kıymet
5000
[s.64/220] Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib Sancağı Alaybeyisi
olan Mustafâ zîde kadru ordu-yu hümâyuma mektûb gönderüp liva-i mezbûrda
Şehreâbâd nâhiyesinde Ulubayat nâm karye ve gayriden beş bin akçe tîmâra
257
mutasarrıf olan Nasûh fevt olup tîmâr mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz
olundukda beş bin akçe tîmâra emri olan gök elâ göz ve orta boylu mezkûr
Mustafâ'ya virilmek ricâsına arz itmeğin ibtidâsı alınup tîmârı olduğu sancâkda sâkin
olup Alaybeyisi bayrağı altında sefer itmek şartıyla tevcîh olunup sene ihdâ ve sebʻîn
ve elf Şevvâlü'l-mükerreminin yirmi ikinci günü târîhiyle hükm-i şerîf virildikden
sonra tezkeresi ihrâç olunmak fermân olmağın bu ber-mûcebi emr-i âlî zikr olunan
beş bin akçe tîmâr vech-i meşrûh üzere mutasarrıfı mezbûr Nasûh tahvîlinden ibtidâ
müstehakk olduğu emr-i âlî mezbûr Mustafâ'ya tevcîh olunup berât-ı âlîşân içün
tezkere virildi tahrîren fî-şehr-i Zikâde't-ti'ş-şerîfe sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-yurd-ı Sahraʻî …
[s.65/221] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ
Karahisâr-ı Sâhib kâdîsı zîde fazlıhu tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola
ki derya müteferrikalarından dârendeʼ-i fermân-ı vâcibü'l-izân kıdvetü'l-emâsil ve'l-
akrân Mehmed zîde kadruhû süddeʼ-i saʻâdetime gelüp berât-ı şerîfimle mutasarrıf
olduğu mensûh tîmârı karyelerinden Karahisâr-ı Sâhib sancağında Şehrâbâd
nâhiyesinde beş yüz otuz akçe yâzusu olan çiftlik Yayagüvenç der-karye-i Kınık üç
yüz akçe yazusu olan çiftlik-i divâne Hâcı der-karye-i Kınık ve iki yüz akçe yazusu
olan çiftlik-i Şeyh Tura der-karye-i Kınık ve gayriden cemʻan bin sekiz yüz akçe
mensûh tîmâr berâtı ve sûret-i defterinde mestûr ve mukayyed olup hâricden
kimesnenin alâkası yoğken yine liva-i mezbûrda nâhiyeʼ-i mezkûreden der-karye-i
Kınık bin iki yüz doksan sekiz akçe yazusu olan çiftlik-i Yaya Münhim ve bin elli iki
akçe yazusu olan çiftlik-i Başkaca ve altıyüz yetmiş dokuz akçe yazusu olan çiftlik-i
Yaya Ekrem der-karye-i Kınık cemʻan üç bin yirmi dokuz akçe hissesi olan piyâde
Beğlerinden Aşçı Ali nâm kimesne kendi çiftliklerine kaʻanat itmeyüb mezkûrun zikr
olunan çiftlikleri içün defterde der-karye-i Kınık yazılmağla cümlesin ben zabt
ederim deyü dahl ve nizâʻdan hâli olmamağla berât-ı mûcebince zabt ve tasarruf
itdirilmek bâbında inâyet ricâ itmeğin hâliyâ defterhane-i ʻâmiremde mahfûz olan
defter-i icmâle mürâcaʻat olunup tarafının kayıdları derkenâr olunup görüldükde zikr
olunan Kınık nâm karyede altı piyâde çiftlik olup üç çiftlik piyâde Beğlik ve üç
çiftlik tîmâr sipâhînin olup biribirlerine alâkaları olmamağla defter-i icmâlde tasrîf
olunduğu üzere müteferrikalar olup berâtlarına mugâyir birbirlerine müdâhale
eylediler deyü emrim olmuşdur buyurdum ki zikr olunan Kınık nâm karyede altı
258
piyâde çiftlik olup üç çiftlik piyâde Beği'nin ve üç çiftlik tîmâr sipâhînin olduğu
defter-i icmâlde mestûr ve mukayyed olmağla mezbûrlar berât ve defterleri
mûcebince mutasarrıflar olup berât ve defterlerine muhâlif birbirlerinin çiftliklerine
âharı dahl ve taʻarruz ittirmeyesiz ve dahl olunup buna âʼid olandan nesnesin almış
ise baʻde's-subût hüküm idüp girü bi-kusûr alıveresiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe
iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Rebiü'l-âhir sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.65/222] Şerîʻat nisâb Biʼl-fiʻil Kuşaklu Kâdîsı Hasan Efendi Kâmyâb
Tahiyyât-ı Sâfiye ithâfiyla inhâ olunur ki işbu sene ihdâ ve sebʻîn ve elf
rebiü'l-ahiri on beşinden zabt itmek üzere Ortakolda vâkiʻ olan kazâlara ve Kütahya
ve eyâletine seni atlı kassamı taʻyîn itmişisizdir gerekdir ki uğradığun yerlerde
mukaddemâ tarafımızdan asâleten ve vekâleten taʻyîn olunan kassâmların gördükleri
mevâdd-ı askerîyeyi müfredât defteriyle makbûzları ahz ve kabz eyleyüb âʼid olan
rüsûm-ı muʻtâdeyi yerlü yerinden tefahhus idüp âdamın ile irsâl eyliyesin ve kısmet-i
ʻâdile ile kısmet olunmayan mevâdd-ı kendin göresiz ve tarafımızdan kısmet idüp
hıyâneti zâhir olanları azl ve yerine muʻtemedü'l-aleyh kimesneleri nasb ve taʻyin
eyliyesin ve üzerine rasd geldüğü mevâdd-ı kendin gönderesiz ve's-selâm hurrire fi't-
târîhi'l-mezbûr.
El-fâkir Mehmed el-kâdî ve asker-i Anadolu el-mahmûre
Yalnız iki nefere yalnız iki bârgîr viresin deyü emr-i şerîf.
Selh-i Cumade'l-ulâ
[s.65/223] İzzetlü ve Fazîletlü Karahisâr-ı Sâhib Efendi Hazretleri kâmyâb
Huzûr-ı İzzet hâyat-ı Sâfiyât ithâfıyla inhâ olunur ki mukaddemâ Karahisâr-ı
Sâhib sancağına mutasarrıf olanlar beher sene devr-i fermân ve cemʻ-i kânûn-ı kadîm
olup mahalli zamânı olduğunda gayri hâliya sâhib-i devlet efendimiz hazretleri seferi
hümâyûnda olmağla mektûb tahrîr olunup sâhib-i devlet efendimiz ağalarından
kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Süleymân Ağa zîde kadru taʻyîn ve irsâl olunmuşdur
vusûlünde meʼmûrdur ki kânûn ve muʻtâd-ı kadîm olageldüğü minvâl-i meşrûh üzere
bu sene vâkiʻ olan sefer-i hümâyûn mühimâtiçün ve uğûr-ı padişâhi ve dîn-ı devlet
ve fermân-ı âlîşân mûcebince zikr olunan beher kurânın tahammülüne göre tevziʻ ve
259
salyâne idüp mübâşir-i mumâ-ileyhe cemʻ ve tahsîl itdirüp bir gün evvel bu cânibe
irsâl eylemeğe ziyâde takayyüd-i tam virile ve olagelmiş muhâlif ol-vecle bir ferde
zulm ve teʻaddî itmeyüb ve ittirmeyesiz bâki ve's-selam tahrîren fî-şehr-i cemâziye'l-
âhir sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
El-fâkir Ahmed kâim-makâm Karahisâr-ı Sâhib hâlâ
[s.66/224] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem müdebbir-i
umûri'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâkıb mütemmim-i mehâmmi'l-enâm biʼr-reʼyi's-sâʼib
mümehhid-i bünyâni'd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyid-i erkâni's-saʻâdeti ve'l-iclâl el-
mahfûfu bi-sünûfi'l-avâtıfi'l-meliki'l-aʻlâ Anadolu eyâletine mutasarrıf olan vezirim
Paşa edâmallahû teʼâlâ iclâlehû tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
deryâ seferleri mütemâdi olmağla guzât-ı müslimine mahsûs ve muʻayyen olan
zeʻâmet ve tîmârların ekseri sepet ve kimi nizâʻlu olup sefer-i hümâyûm vâkiʻ
oldukda her biri birer tarîkle seferden kalup sancağı askeriyle Alaybeyisi bayrağı
altında az kimesne mevcûd olup ol-vechle askere tedennî târîh olmağla zeʻâmet-i
tîmâr husûsî ziyâde muhtell ve müşevveş olduğu semʻ-i hümâyûnuma ilkâʻ
olunmağla eyâlet-i Anadoluda zeʻâmet ve tîmâr tasarruf idenlerin cümlesi yoklayup
müstehâk olanlara zeʻâmet ve tîmârları olduğu sancâkta sâkin olup Alaybeğleri
sancâğı altında sefere eşmek şartıyla der-dest olup müceddeden tevcîh olunmak
bâbında hatt-ı hümâyûn-ı saʻâdet makrûnumla fermân-ı âlişânım sâdır olmağın
Karahisâr-ı Sâhib sancâğında Şehreâbâd nâhiyesinde Kulaatay nâm karye ve
gayriden bin beşyüz on sekiz akçe tîmâra mutasarrıf olan Sefer meʼmûr olduğu Erdel
seferine gelmeyüb ve bi-anillâhi teʻâlâ feth ve teshîri müyesser olan Varad kalʻası
muhâsara ve fethinde mevcûd bulunmayup ol-vechle mahlûl olmağın bundan akdem
yararlığı arz olundukda ibtidâdan üç bin akçe tîmâra emr-i şerîfîm virilen boylu,
gözlü, kaşlu dârende-i fermân-ı hümâyûn Mustafâ'ya virilmek ricâsına kıdvetü'l-
emâʼsil ve'l-akrân liva-i mezbûr Alaybeyisi Mustafâ zîde kadru ordu-yu
hümâyûnuma arz itmeğin tevcî ve sâdır olan hâtt-ı hümâyûn-ı saʻâded makrûnum
mûcebince der-dest olmak emrim olmuşdur ibtidâsı alunup buyurdum ki göresiz
tîmâr-ı mezbûr vech-i meşrûh üzere mahlûl ise sâdır olan hâdd-ı hümâyûn-ı saʻâded
makrûnum mûcebince der-dest idüp tîmârı olduğu sancakda sâkin olup Alaybeyisi
bayrağı altında sefer eşmek şartıyla kimesneye der-dest olmayup ve gedüklülerin
berâtına dâhil değil ise mezbûra tevcîh ve der-dest idüp tezkeresin viresiz şöyle
260
bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâsıt-ı şehr-i Rebiü'l-evvel sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-yurd-u Sahrâʼî Temeşvar
[s.66/225] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem müdebbir-i
umûri'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâkıb mütemmim-i mehâmmi'l-enâm biʼr-reʼyi's-sâʼib
mümehhid-i bünyâni'd-devlet-i ve'l-ikbâl müşeyyid-i erkâni's-saʻâdeti ve'l-iclâl el-
mahfûfu bi-sünûf-ı-avâtıfi'l-meliki'l-aʻlâ Anadolu eyâletine mutasarrıf olan vezirim
paşa edâmallahû teʼâlâ iclâlehû tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
dârendeʼi fermân-ı hümâyûn-ı islâm-ı derğâh-ı muʻâllama gelüp Karahisâr-ı Sâhib
sancâğında Çola nâhiyesinde Huri nâm karye ve gayriden iki bin dört yüz akçe
tîmâra mutasarrıf olup düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem Vezîr-i
aʻzâm Mehmed Paşa edâmallâhû teʼâlâ iclâlehunun defterli adamlarından olmağla
işbu seneʼi mübârekede meʼmûr olduğu sefer ve hidemât-ı hümâyûnumda ve
yoklamalar da sancâğı asker ile mevcûd bulunmayup deyü tîmârına âhardan
müdâhale olunmamak bâbında inâyet ricâ itmeğin müdâhale olunmamak emrim
olmuşdur buyurdum ki mezkûr muşâru'l-ileyhin defterlü adamlarından olmağla işbu
sene-i mübâreke de meʼmûr olduğu sefer ve hidemât-ı hümâyûnum da yoklamalar da
sancağı askeriyle mevcûd bulunmadı deyü tîmarına âharı dahl ve taʻarruz
itdirmeyesiz ve defterde dahî ol-vechle kayıd ve işâret ittiresin sehven tîmâr-ı âhar
virmek ihtimâl olmaya şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâhir-
i Şaʻbânü'l-muʻazzâm sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
[s.66/226] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib ve ve ve ve Kâdîları zîde fazlıhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl
olıcak maʻlûm ola ki Karahisâr kazâsında ve tevâbiʻ kethüdâ-yeri olan Osmân zîde
kadruhû der-saʻâdetime arz-ı hâl idüp her sene vâkiʻ olan sefer-i hümâyûna emr-i
sipâhîoğulları ve hizmetkârları avârız kayd ve tahrîr olunan reʻâyâdan olmayup ve
şerʻî mesâlihleri vâkiʻ oldukça zâbitleri maʻrifetiyle görüle gelüp mîr-i mirân ve mîr-
liva âdamları ve subâşıları ve ümenâ ve umâl tâʼifesine dahl ve rencîde iddirilmemek
üzere emr-i şerîf virilmişken hâlâ baʻzı ehl-i örf tâʼîfesi bî-vech ve hilâf-ı şerʻ ve
kânûn rencîde eylediklerin bildirüp mukaddemâ virilen emr-i şerîfim mûcebince
261
amel olunup hilâf-ı şerʻ ve kânûn rencîde iddirilmemek bâbında emr-i şerîfim virmek
ricâ eyledüğü ecilden imdi mukaddemâ virilen emr-i şerîfe muhâlif rencîde olunmıya
diye emrim olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda sâdır olan
emrim üzere amel idüp dahî husûs-i mezbûre mukayyed ve mukaddemâ virilen emr-i
şerîfe nazar idüp göresiz fi'l-hakîkâ kaziye iʻlâm olunduğu gibi ise ve avârız
hânesinde kayd olunan reâyadan değiller ise ol bâbda mukatezâ-yı emri şerʻî kavîm
ve mukaddemâ virilen emr-i şerîf mûcebince amel idüp kadîmden şerʻî mesâlihleri
vâkiʻ oldukça zâbitleri maʻrifetiyle minvâl üzere görüle gelmiş ise ki zâbitleri
maʻrifeiyle gördürüp mezbûrları mukaddemâ virilen emr-i şerîfe ve şerʻ ve kânûna
[s.67] muhâlif ehl-i örf tâʼifesine rencîde ve remîde ittirmeyüb husûs-ı mezbûr içün
bir dahî emrim varmalu eylemiyesin şöyle bilesin ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız
hurrire fi'l-yevmi's-sâni aşer şehr-i Rebiü'l-âhir sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.67/227] Mehâfirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Anadolu eyâletinde vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazluhûm ve mefâhirü'l-emâsil ve'l-akrân
eyâlet-i mezbûrda vâkiʻ olan mütesellimler ve sâʼir iş erleri zîde kadruhûm tevkîʻ-i
refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki taht-ı kazânızda olan züʻamâʼ ve erbâbı
tîmârın Erdel seferinden harçlıkçı çıkup evlerinde olanları ale't-taʻcîl kaldırulup
Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem Erdel seferinde asâkir-i nusret
meʼâsirime Serdârım olan vezîrim Ali paşa edamallahu teʻâlâ iclâlehunun yanında
mevcûd bulunmak üzere mukaddemâ emri şerîfîm gönderilmiş idi imdi inşâllahu
teâʻlâ muşâru'l-ileyh serdârım Belgrad da düşman ağzında kışlakda olup nevrûz-ı
fîrûzda çadıra çıkmak üzere fermânım olmuşdur ana göre taht-ı hükümetinizde olan
züʻamâʼ erbâb-ı tîmârın ve Erdel seferinden harclıkçı gelenleri haberdar ve ağâh ve
muʻaccelen kaldırup taʻcîl üzere muşâru'l-ileyhin yanına varup hizmetinde bulunmak
üzere tenbîh ve mecmaʻ-ı nâs olan yerlerde nidâ bundan sonra evlerin de
bulunanların dirlikleri âhara virilüp ve kendüleri bulundukları yerlerde katl
olunduğundan gayri her kimin taht-ı hükümetinde bulunursa anın dahî cezası virmek
mukarrerdir ana göre emr-i şerîfimin icrâsında dakika fevt eylemekden ihtirâz
eylemeniz bâbında fermân-ı alişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda
sâdır olan fermân-ı celilü'l-kadrim üzere amel idüp dahî taht-ı hükümetiniz de olan
züʻamâʼ ve erbâbı tîmârları taʻcil ale't-taʻcîl kaldırup serdârım muşâru'l-ileyhin
262
yanına gönderüp muʻaccelen mahal-i mezbûrda mevcûd bulunmak üzere muhkem
tehbîh eyliyesin bundan sonra adamlar gönderilüp yokladılup şöyle ki taht-ı
hükümetiniz de tavâʼif-i mezbûreden biri evlerinde veyahûd âhar yerlerde bulunalar
bulundukları yerlerde salb olunup ve sizin dahî hakkınızdan gelinmek mukarrerdir
ana göre basîret ve intibâh üzere olasız ve bu emr-i şerîfimi mecmâ-ı nâs olan
yerlerde nidâ ve cümleye iʻlâm ve işâʻât idüp taʻcil ale't-taʻcîl kaldırmağa ziyâde
dikkat ve ikdâm eyliyesiz şöyle bilesiz tahrîren fî-evâsıt-ı Cemâziye'l-âhir sene ihdâ
ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vâsale fî-23 şehr-i Cemâziye'l-âhir
[s.67/228] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ
Karahisâr-ı Sâhib Kâdîsı zîde fazlıhu ve kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân kazâ-i mezbûrda
Serdâr olan zîde kadru tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki Mustafâ
nâm kimesnenin kazâ-i mezbûr sâkinlerinden Mustafâ nâm yeniçeri ile daʻvâyı
şerʻiyyesi olup şerʻ-i şerîfe davet olundukda sen ki serdâr-ı mezbûrsun mâniʻ olup
şerʻ-i şerîfe ihzâr itmediğin ecilden Gediklü mumculardan Ahmed nâm mumcu
mübâşir taʻyîn olunup şerʻle sübût bulan hakkı izn-i şerʻle alıvirilüp baʻde's-sübûd
hakkın virmeyüb itâʻat-ı şerʻ-i şerîf itmez ise südde-i saʻâdetime ihzâr olunmak
bâbında bi'l-fiʻil yeniçerilerim ağası olan iftihârü'l-ümerâ ve'l-ekâbir Mustafâ Ağa
dâme ulüvvühû tarafından mühürlü mektûp virilmekle mûcebince amel olunup icrâ-i
hakk olunmak emrim olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan
fermân-ı celilü'l-kadrim ve muşâru'l-ileyh tarafından virilen mühürlü mektup
mûcebince amel idüp dahî mezbûru şerʻ-i şerîfe ihzâr ve bununla berâber idüp husûs-
ı mezbûr bir defa şerʻle görülüp fasl olmayup on beş yıl mürur etmiş değil ise tamâm
hakk üzere teftîş ve tefahhus idüp göresiz arz olunduğu üzere ise ol bâbda muʻtezâyı
şer-i kavîmle amel idüp dahî şerʻle teveccüh iden hakkın müteveccih olan mezbûrdan
baʻde'l-şübût hüküm idüp bi-kusûr mübâşir-i mezbûr maʻrifetiyle alıverüp teʻallül ve
inâd ittirmeyesiz hilâf-ı şerʻ-i şerîf muhallefât iderse mübâşir-i mezbûra koşup
âsitâne-i saʻadetime ihzâr ittiresin ki dîvân-ı hümâyûnumda vüzera-i izâm ve
kâdıaskerlerim huzûrunda daʻvâları şerʻle görülüp icrâ-yı hakk itdirile min-baʻd şerʻ-
i şerîfe ve emr-ı hümâyûnuma ve Ağa-yı müşâru'l-ileyh tarafından virilen mektûba
263
muhâlif kimesneye iş ittirmeyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız
tahrîren fî-evâʼil şehr-i Cemâziye'l-âhir-i li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.68/229] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib sancâğında vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum mefâhirü'l-emâsil ve'l-
akrân kethüdâ-yerleri ve yeniçeri serdârları ve aʻyân-ı vilâyetin iş erleri zîde
kadruhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki inşâllahu teâʻlâ işbu
sâl-i ferhunda fâlde ihrâcı fermânım olan donanma-yı hümâyûnum gemileri sâʼir
senelerden ziyâde çıkmak fermânım olmağla kadîmden ocaklık olan avârız
kürekçileri kifâyet eylemeyüb tekmîl-i lâzım gelmekle taraf-ı mîriden taʻyîn olunan
akçe ile her bir neferine üçer bin akçe ücret virilmek üzere Asitâne-i saʻâdetimden
irsâl olunan mühürlü ve nişânlu mevkûfât defteri mûcebince taht-ı kazâsından kırk
altı nefer hodgirifte kürekçilerin tutub ve yarar kefillerin alub asıl avârız kürekçileri
ile maʻân ber-vech-i taʻcîl getürüp teslim-i tersâne eylemeniz bâbında fermân-ı
âlişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan
emrim üzere amel idüp dahî katʻa teʼhîr ve tevakkuf eylemeyüb siz ki kâdîlarsız der-
saʻâdetimden irsâl olunan mühürlü ve nişâlu mevkûfât defterinde taʻyin ve tasrîh
olunduğu üzere taht-ı kazânızdan ihrâcı fermânım olan ol mikdâr nefer hodgirifte
kürekçileri her birine üçer bin akçe ücret virmek üzere muʻaccelen tutup ve yarar
kefilleri alup ve lâzım gelen ücretlerin liva-i mezbûrda bedel-i mütekâʻidi akçesinden
ve iktizâ iden kusuru dahî taraf-ı mîrîden irsâl olunan akçeden mahkemede
müslimânlar ve reʻâya muvâcehesin de mübâşir mezbûr yedinden bi-kusûr virdürüp
aynıyla sicil ve hüccet oldukdan sonra avârız kürekçileri ile maʻân gönderüp ber-
vech-i taʻcîl teslim-i tersâne eyleyüb zinhâr ihmâl ve müsâhele eylemiyesiz ve
hüccetleri mübâşir mezbûr ile der-saʻâdetime gönderüp mevkûfât defterlerine kayd
ittürüp iʻtmâm-ı hidmet eyliyesiz ve zikr olunan kürekçiler güçlü ve kuvvetlü ve
küreğe yarar adamlar olup ʻalil ve marîz ve sabî ve mecnûn olmakdan be-gâyet
ihtirâz eyliyesiz ve irsâl olunan mübâşirin harcı dahî hazine-i amiremden virilmişdir
fermânım olan hodgirifte kürekçilerin üçer bin akçeyi tamâmen virüp min-baʻd harc
nâmıyla bir akçe ve bir habbe alınmaya ve aldırmayasız şöyle ki alınur ise sonradan
tecessüs olundukda tecâvüzün mesmûʻ-ı hümâyûnum olur ise amân ve zamân
virülmeyüb hakkınızdan gelünür bilmiş olasız anâ göre her biriniz mukayyed olup
264
ʻavk ve teʼhîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve ve hilâf-ı emr-i şerîf teaddi ve
tecâvüzden be-gâyet ihtirâz eyliyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız
tahrîren fî-gurre-i şehr-i Cemâziye'l-âhir li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasale ileynâ fî-25 Cemâziye'l-âhir Seneti'l-mezbûr
[s.68/230] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib sancâğında vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum tevkîʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki siz ki kâdılarsız taht-ı kazânızdan işbu sene-i
mübârekede kürekçi hânesinden fazla olan bedel-i mütekâʻidi akçesi hâlâ Sultanönü
sancağından ücretli tutulması fermânım olan hodgirifte kürekçileri ücretleri içün
taʻyin olmağla hazine-i âmiremden irsâl olunan mühürlü ve nişânlu mevkûfât defteri
sûreti mûcebince hodgirifte kürekçisi mübâşirine edâ ve teslim eylemeniz bâbında
fermân-ı âlişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda
sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî siz ki Karahisâr-ı Sâhib sancağında vâkiʻ olan
kâdılarsız kürekçi hânesinden fazla her birinizin taht-ı kazânızdan tahsîl-i fermânım
olan bedel-i mütekâʻidi akçelerin Sultanönü sancâğından tutulması fermânım olan
hodgirifte kürekçileri ücretleri içün irsâl olunan mevkûfât defter-i mûcebince kürekçi
mübâşirine edâ ve teslim idüp kendüsünden temessük alup hıfz eyliyesin şöyle
bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-ğurre-i şehr-i Cumade'l-ahire ihdâ
ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.68/231] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib sancâğında vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum ve mefâhirü'l-emâsil
ve'l-akrân liva-i mezbûrda vâkiʻ olan kethüdâ-yerleri ve yeniçeri serdârları ve
donanmâ-yı hümâyûnum mühimmâtiçün liva-i mezbûrdan kürekçi ihrâcına meʼmûr
olan zîde kadruhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki donanma-yı
hümâyûnum gemileri içün ziyâde kürekçi lâzım ve mühim olmağla asıl avârız
hânelerinden ihrâç olunacak kürekçilerden mâʻadâ hodgirifte kürekçi tutulmak
fermânım olup emr-i şerîfim irsâl olunmağla imdi sen ki mübâşirsin ihrâcına meʼmûr
olduğun asıl avârız hânesi kürekçileri ile maʻân hodgirifte kürekçileri dahî ale't-taʻcîl
tutup maʻân götürüp teslim-i tersâne ittirilmek emrim olmuşdur buyurdum ki hükm-i
265
şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî vech-i meşrûh
üzere tutulması fermânım olan hodgirifte kürekçilerini siz ki kâdılarsız ve mübâşir-i
mezbûr zîde kadruhûsun muʻaccelen tutup ve âsıl avârız hânelerinden irsâl olunan
evâmir-i şerîfem mûcebince asıl kürekçilerin dahî acele üzere ihrâç ve hodgirifte
kürekçileri ile maʻân getürüp tamâmen tersâne-i âmireme teslim itdirüp ʻavk ve
teʼhîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve ale't-taʻcîl hodgirifte kürekçiler ile maʻân asıl
avârız hânesi kürekçileri ile maʻân ihrâç idüp [s.69] getürüp teslim-i tersâne
itdirilmemekden be-gâyet ihtirâz eyliyesiz ve bi'l-cümle kürekçi husûsu umûr-ı
mühimmedendir sâʼire kıyâs eylemiyesiz şöyle ki fermânım olan asıl kürekçileri ile
hodgirifte kürekçiler ihrâç ve getürüp teslim olunmaya ziyâde utûbed olunursuz
bilmiş olasız şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi'l-sâlis
şehr-i Cemâziye'l-âhire sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.69/232] Mehâfirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib sancâğında vâkiʻ olan kâdîlar zîde kadruhûm tevkîʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki işbu sene-i mübârekede liva-i mezbûrdan ücretle
tutulması fermânım olan hodgirifte kürekçilerinin ücretleri içün siz ki kâdılarsız taht-
ı kazânızdan tahsîline meʼmûr olduğunuz bedel-i mütekâʻidin akçesinden virüp ve
tekmîli lâzım gelen bâkiyesin hodgirifte kürekçisi mübâşirinden emr-i şerîfimle
havâle olunan yerlerden alup ve Kürekçilerin ücretlerin virüp itmâm-ı hizmet
eyliyesiz deyü fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda
sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî teʼhîr ve tevakkûf eyleyüb siz ki kâdılarsız
taht-ı kazânızdan ücretle tutulması fermânım olan hodgirifte kürekçilerinin ücretleri
içün lâzım gelen akçeleri tahsîline meʼmûr olduğunuz bedel-i mütekâʻidin
akçesinden virüp ve tekmîl lâzım gelen bâkiyesin hodgirifte kürekçisi mübâşirinden
emr-i şerîfimle havâle olunan yerlerden alup kürekçileri emr-i şerîfim mûcebince
tutup itmâm-ı hizmet eyleyüb ihmâl ve müsâhele eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i
şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâni şehr-i Cemâziye'l-ahir ve li-sene ihdâ
ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasâle fî 26 şehri'l-mezbûr seneti'l-mezbûr
266
Kürekçiyân-ı Hodgiriftegân kazâ-i mezkûr-i der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib el-
vâkiʻ fî-sene 1071 ber-mûcebi defter hazine-i âmire.
Kazâ-i
Karahisâr-ı Sâhib
Nefere
12
Yalnız On iki neferdir
[s.69/233] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm Teke
ve Menteşe Defterine tâbiʻ ve ve kâdîları zîde fazlıhum tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl
olıcak maʻlûm ola ki zikr olunan kâdîlıklar da vâkiʻ hâssa Şâhin kayacılarının bin
yetmiş senesine mahsûb olmak üzere mürde bahâları tahsîline meʼmûr olan zîde
kadru Der-saʻâdetime gelüp kâdim-i defteri cedîd-i hâkânide mukayyed berâvât-ı
âlîşân ile taʻâyîn olunmuş hâssa Şâhin kayacılarının ve evlâdlarının
müslimânlarından yüz altmışar akçe ve keferesinden yüz akçe mürde bahâları
tahsiline ber-mûcebi emr-i defter-i mübâşeret edüp lâkin baʻzıları virmekte teʻallül
edüp mîriye gadr iderler deyü bildirüp kânûn-ı kadîm üzere ve defter-i hâkâni sûreti
mûcebince taleb ve tahsîl itdirilüp kimesneye teʻâllül ve nizâʻ itdirilmemek bâbında
emr-i şerîfim virilmek ricâ eyledüğü ecilden imdi kânûn-ı kadîm üzere defter-i cedîd
hâkâni sûret-i mûcebince tahsîl itdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i
şerîfimle mezbûr Doğâncı vardıkda bu bâbda defter hâne-i âmiremden ihrâç olunup
mezbûr Doğancı başının eline verilen mühürlü ve nişânlu defter-i hâkâni sûretinde
mestûrü'l-esâmî olan hâssa Şâhin kayacılarının ve evlâdlarının târîh-i mezbûrda
Asitâne-i saʻâdetime Doğan getürmeyüb ellerinde mühürlü ve maʻmûlün-bih edâ-i
hizmet tezkeresi olmayanların her birinden yüz ellişer akçe ve keferesinden üçer yüz
akçe mürde bâhaların mezbûr Doğancı başıya bildirülüp ber-mûcebi emr defter tahsîl
itdirüp kimesneye teʻallül ve nizâʻ ittirmeyesiz cânib-i mîriye gadr ve zarar olmakdan
ve defterde mukayyed Doğancı olmayanlara müdâhale olunmağla hilâf-ı şerʻ ve
kânûn zulm ve teʻaddiden be-gâyet ihtirâz eyleyüb husûs-ı mezbûr içün bir dahî
emrim varmalu eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî'l-
yevmi's-sâni ve'l-işrin şehr-i Rebiü'l-âhir sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
267
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.69/234] İş bu sene ihdâ ve sebʻîn ve elf Şabânü'l-muazzamının ğurresinden
üç aya değin nâhiye subâşılığı mîr-liva ağalarından Veli Ağa'ya verilüp yedinde
mektûp olmağla mazmûnudur ki bu mahale kayd olundu.
[s.70/235] Vech-i tahrîr-i hurûf oldur ki Karahisâr-ı Sâhib sancâğında hâliyâ
berât-ı padişâhi ile mutasarrıf olduğumuz Piyâde Beğliği Voyvodalığı işbu bin
yetmiş bir martı ibtidâsından bin yetmiş iki martı tamâmına varınca bir sene olmak
üzere zâbitliğin tarafımızdan ızzetlü Mustafâ Ağa'ya virilmişdir mûmâ-ileyh Mustafâ
Ağa dahî varup voyvodalığı merkûm sene-i mezbûre mahsûp olmak üzere gereği gibi
zabt ve tasarruf ve hâsıl olan mahsûlât ve rüsûmun bi-hasebi'ş-şerʻ ve'l-kânûn ahz ve
kabz eyleyüb ve havâss-ı mezbûrun aşâr-ı şerʻiyye ve rüsm-i örfiye ve bâd-ı hevâ ve
cürm-i cinâyet ve resm-i arusane ve tapu-yı zemîn ve resm-i kevvâre ve yava ve
kaçkun ve bi'l-cümle evvâb-ı mahsulatın olıgeldüğü üzere cemʻ ve tahsil eyleyüb ve
siz ki reʻayasız merkûm Mustafâ Ağa'yı üzerlerinize zâbit ve hakim bilüp her
umurlarınız da mürâcaʻatı kendüsüne eyleyüb min baʻd itâʻat ve inkiyâd üzere
olmakdan ihtirâz üzere olup mûcebi mektûp ile âmil olasız tahrîren fî-ğurre-i
Cumâde'l-ûlâ sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Ahmed (?) Ağa Mîr-i Piyâde
[s.70/236] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Anadolu ve Karaman ve Adana ve Haleb ve Rakka ve Maraş Eyâletlerinde vâkiʻ olan
kâdîlar zîde fazlıhum ve mefâhirü'l-emâsil ve'l-akrân zikr olunan eyâletler de vâkiʻ
Elviye mütesellimleri zîde kadrıhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola
ki zikr olunan eyâletlerin ve Erdel sefirine meʼmûr olan züʻamâ ve erbâbı tîmârından
harçlıkçı çıkup vilâyetlerinde olanlar ve geçen sene bir târîk ile seferden kalanlar ve
Rakka ve Maraş eyâletlerinin umûmen züʻamâ ve erbâbı tîmârı Alaybeğleri ile
muʻaccelen kalkup ve Erdel seferinde serdâr-ı sipehsaların olan düstûr-ı mükerrem
müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem vezirîm Ali paşa edâmallahu teʻâlâ iclâlehunun
yanında varmağiçün bir iki defa evâmir-i aliyyem gönderilüb tenbîh olunmuş idi
muşâru'l-ileyh serdârım düşman ağzında kışlayub inşâllahu teʻâlâ meʼmûr olduğu
hizmet-i hümâyûnuma teveccüh eylemek üzere olup askerin bir saʻât evvel erişmesi
lâzım ve mühim olmağla muʻaccelen kaldırup sürmek içün sâbıkâ asitâne-i
268
saʻâdetimde Çavuşbaşı olan iftiharü'l-emâcid ve'l-ekârim câmiʻü'l-vehâmid ve'l-
mekârim Abdülfettâh zîde mecduhû mübâşir taʻâyin olunup nevrûzdan sonra her kim
evinde bulunur ise bilâ-emân kapusu önünde salb olunmak fermânım olmuşdur her
biriniz taht-ı hükümetinizde nidâ ve bu emr-i şerîfimi cümleye iʻlân ve işâʻat idüp
meʻmûr olan askeri bir sâʻat evvel kaldırup meʻmûr oldukları mahalle irsâl
eylemekte bezl-i makdûr ve ikdâm ve saʻy ve ihtimâm eyliyesiz nevrûzdan sonra her
kim evinde bulunursa siz ki mübâşir-i mûmâ-ileyh ve siz de mütesellimlersiz bilâ-
eman kapusu önünde salb edib himâyet ve müsâmaha eyliye hidmet-i hûmâyunum
teʻhîrine sebeb olmakdan hazer eyliyesiz şöyle ki ihmâl ve müsâmaha oluna siz ki
Kâdîlarsız ve Mütesellimlersiz azl ile konulmayup eşedd-i hakâretle cezânız virülür
ana göre maʻlûmunuz olup emr-i şerîfimi yerine getürmeğe bezl-i ikdâm eylemeniz
bâbın da fermân-ı âlişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükümüm vusûl buldukda
bu bâbda sâdır olan fermân-ı celil'ül-kadrim mûcebince amel idüp dahî müşâru'l-
ileyh serdârım düşman ağzında kışlayup inşâllahu teʻâlâ meʼmûr olduğu hidmet-i
hümâyûnuma teveccüh eylemek üzere olup askerin bir saʼât evvel erîşmesi lâzım ve
mühim olmağla muʻaccelen kaldurup sürmek içün muʻmâileyh Abdülfettâh zîde
mecduhû mübâşir taʻyin olunup nevrûzdan sonra her kim evinde bulunursa bilâ emân
kapusu önünde salb olunmak fermânım olmağın her biriniz taht-ı hükümetinizde nidâ
ve bu emr-i şerîfimi cümleye iʻlân ve işâʻat idüp meʻmûr olan askeri bir sâʻat evvel
kaldurup meʼmûr oldukları mahalle irsâl eylemekde bezl-i ikdâm ve saʻy ve ihtimâm
eyliyesiz nevrûzdan sonra her kim evinde bulunursa siz ki mübâşir-i mumâ-ileyh ve
siz ki mütesellimlersiz bilâ-emân kapûsu önünde salb idüp himâyet ve müsâmaha ile
hidmet-i hûmâyunumun teʻhîrine sebeb olmakdan ihtirâz üzere olasız şöyle ki ihmâl
ve müsâhale oluna siz ki Kâdîlar ve Mütesellimlersiz azl ile konulmayup eşedd-i
hakâretle cezânız virilmek mukarrerdir anâ göre mağlumunuz olup emr-i şerîfimi
yerine getürmekde bezl-i ikdidar ve sarf-ı ihtimâm eyleyüb hilâfından ihtiyât üzere
olasız ve siz ki mübâşir mûmâ-ileyhsin bu hizmet-i hümâyûnum sâʼire kıyâs olunmaz
bilürsüz sonra cevâb virmeği mülahâza idüp anâ göre mukayyed eyliyesiz şöyle
bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil-i şehr-i Receb sene ihdâ ve
sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasale ileynâ fî-6 Receb seneti'l-mezbûr.
269
[s.71/237] Şerâyiʻ-şiʻâr Anadolu ve Karaman ve Adana ve Halep ve Rakka ve
Maraş eyâletlerinde vâkiʻ olan Kuzât Efendiler huzurlarına daʻvât-ı lâʼika ve
mefâhirü'l-emâʼsil ve'l-akrân zikr olunan eyâletlerinde vâkiʻ Beğlerbeyiler ve
Sancakbeğleri ve Mütesellimleri zîde kadruhûm inhâ olunur ki vezîr-i mükerrem
izzetlü ve rıfatlü Serdar Ali Paşa hazretleri ile sefer-i hümâyûna meʼmûr olup taht-ı
kazânız da sâkin züʻamâ ve erbâb-ı tîmâr muʻaccelen varub Serdâr-ı muşâru'l-ileyhin
yanında hizmetde mevcûd bulunalar deyü bundan akdem emr-i şerîf gönderülüp
tenbîh-i hümâyûn sâdır olmuşdu ol emr-i şerîfi âlâ mâ-kân mukarerdir imdi ol-
makûle Sefer-i hümâyûna meʼmûr olan tavâʼif-i askerin cümlesi tevakkuf ve ârâm
eyleyüb taʻcîl ale't-taʻcîl varûp erüşüp hidmat-ı hümâyûnumda mevcûd bulunup
şöyle nevruzdan sonra askeri halkından birisi evlerinde ve memleketlerinde bulunalar
siz ki Mütesellimler siz amân ve zaman virmeyüb kapuları önünde salb eyleyüb
ihmâl ve müsâhele ve tekâsülden ve emr-i şerîfime muhâlif vazʻu hareket
irtikâbından ihtirâz eylemeniz bâbında fermân-ı celilü'l-ünvân vârid olunup emr-i
şerîf ile sâbıka Âsitâne-i saʻâdetmedârımda Çavuşbâşı olan iftihârü'l-emâcid ve'l-
ekârim Abdülfettâh Ağa zîde mecduhû gönderilmeğin mûcebince mektûp tahrîr ve
irsâl olunmuşdur vusûlunde gerekdir ki her biriniz bu bâb da sâdır olan fermân-ı
alişân mûcebince âmil olup dahî minvâl-i meşrûh üzere taht-ı kazânızda sâkin olup
ol-makûle sefer-i hümâyûna meʼmûr olan züʻamâ ve erbâbı tîmâra bi-hüküm tenbîh
ve tekîd eyliyesiz ki cümlesi teʼhîr ve tevakkûf itmeyüb taʻcîl ale't-taʻcîl serdâr-ı
muşâru'l-ileyhin yanına varup hidmet-i hümâyûnda mevcûd bulunalar şöyle ki
nevruzdan sonra tavâʼif-i askerden birisi evlerinde ve memleketlerinde bulunalar siz
ki mütesellimlersiz amân ve zamân virmeyüb kapuları önünde salb eyleyüb ihmâl ve
tekâsülden ve emr-i şerîfe muhâlif vazʻu hareket irtikâbından be-gâyet ihtirâz
eyliyesiz ve bi'l-cümle sefer-i hümâyûna meʼmûr olan askeri sınıfı nevrûzda mahal-i
meʼmûrda hâzır ve mevcûd bulunmaları ehem ve elzemdir âna göre her biriniz
mübâşir-i mûmâ-ileyh maʻrifetiyle mukayyed ve ihtimâm idüp ve emr-i şerîfim
mazmûn-ı Hümâyûnunu icrasında dakika fevt eylemeyüb hilâfından gayetü'l-gaye
içtima üzere olasız bâki ve's-selâm.
Mehmed …
270
[s.71/238] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâ-yı
cihân sitân-ı hâkânî oldur ki.
Divân-ı hümâyûnuma arz-ı hâl sunup bin yetmiş bir senesine mahsûp olmak
üzere Karahisâr-ı Sâhib sancağında vâkiʻ Çorak maʻa Kazlıgöl mukâtaʻasının senede
haddi iltizâm mevâcib-i mütekâʻidin ve duʻâ-gûyân ile elli bin akçeye olmak üzere
iltizâm ve kabûl iderim şol şardlaki bu anâ dek ümenâ zabt ve tasarruf eyledüğü
üzere mezbûre dahî zabt ve tasarruf olunmak bâbında kendüye der-uhde olunmak
ricâ itmeğin nısf-ı peşin ile berât-ı şerîf virilmek fermânım olmağın tevcîh idüp bu
berât-ı saʻâdet ayâtı behcet-gâyatı virdüm ve buyurdum ki bin yetmiş bir Recebinin
dokuzuncu gününde vâkiʻ Martı ibtidâsından emin-i mezbûr mukâtaʻa-yı mezbûre
ma-tekâddümden zabt olunduğu üzere zabt ve tasarruf idüp şerʻ-i şerîfe ve kânûn-ı
münîfe muvafık düşen mahsulatın ahz ve kabz idüp zabtına kimesne mâniʻ olmaya
ve zikr olunan mukâtaʻa mâlından bin yetmiş bir Muharreminin beşinci günün de
tekâvîyetle on dokuz bin sekiz yüz akçeyi teslim-i hazine eylemişdir şöyle bileler
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fi'l-yemi's-sâmin işrin şehr-i Saferü'l-hayr
sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasale ileynâ fî-15 Receb sene 1071.
Tıbku-aslihü'l-hatir harrehü'l-fakîr Mehmed isnetiyn el-kâdî ve asâkirü'l-
Rumeli uvhiye an-hüm
[s.71/239] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâ-yı
cihân-sitân-ı hâkânî hükmü oldur ki.
Elâ gözlü açık kaşlû orta boylu râfiʻ-i tevkiʻ-i refü'ş-şân-ı hâkâni südde-i
saʻâdetime gelüp mukaddemâ yaralığı arz olundukda ibtidâdan altı bin akçe tîmâra
emri şerîfim virilüp ve Karahisâr-ı Sâhib sancağında Şehrâbâd nâhiyesinde çiftlik-i
KaraYahyâ Der-karye-i Malöyüğü ve gâyriden dört bin akçe mensûh tîmâra
mutasarrıf olan Sinân âhar dirliğe geçüp tîmârı mahlûl olmağla kendüye virilmek
bâbında inâyet ricâ itmeğin tîmârı olduğu sancâkta sâkin olup Alaybeyisi bayrağı
altında sefer eşmek şartıyla tevcîh olunmağiçün sene ihdâ ve sebʻîn ve elf Rebiü'l-
âhirinin evâhirinde hükm-i şerîfle virildikden sonra tezkeresi ihrâç olmak fermânım
olmağın zikr olunan dört bin akçe tîmâr vech-i meşrûh üzere âhar dirliğe sülûk iden
271
mezbûr Sinân tahvilinden ibtidâsı bedelinde noksanıyla ber-vechi tekmîl altı bin
akçelik üzere merkûm Mustafâ'ya tevcîh olunup virdüm ki zikr olunur
Çiftliki KaraYahyâ
Der-liva-i Malöyüğü
Tâbiʻ Şehrâbâd
Hâsıl
833
ÇiftlikTâbiʻ Geridi Der-
karye-i Abaza tâbiʻ
Karahisâr
Hâsıl
910
Çiftlik
Nâm dede der-karye-
i Ayazıkızıl tâbiʻ M
Çiftlik
834
Çiftlik Karayer der-
karye-i Anbanaz
Tâbiʻ M
Hasıl
963
Çiftliki
Karabuçak der-karye-i
Ağin tâbiʻ M
Hasıl
283
Yekün
4000
Ber-vechi tekmi
6000
Ve Buyurdum ki baʻde'l-yevm taht-ı yedînde olup tasarruf kılup şol mezâhi-i
hıdâmat-ı firûze-i mevfûre ve mesâi-i meşkûre-i asâkiri mansûredir ber-mûcebi
Defter-i hâkân-i bi-kusur merʻî ve müʼeddâ kıla ol babda hiç âhad mâniʻ ve dâfiʻ
olmaya şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.72/240] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem müdebbir-i
umûri'l-cumhûr biʼl-fikri's-sâbık mütemmim-i mehâmmi'l-enâm biʼr-reyi's-sâʼib
mümehhid-i bünyâni'd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyid-i erkâni's-saʻâdeti ve'l-iclâl el-
mahfûfu bi-sünûfi'l-avâtıfi'l-meliki'l-aʻlâ Anadolu eyâletine mutasarrıf olan vezîrim
paşa edemallahu teʻâlâ iclâlehu tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
kıdvetü'l-emâʼsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib sancâğı Alaybeğisi Mustafâ zîde kadru
ordu-yu hümâyûnuma mektûp gönderüp liva-i mezbûrda Kırhisâr nâhiyesinde Alice-
oğlu nâm karye ve ğayriden beş bin akçe tîmâr harâb ve bî-hâsıl olmağla kimesneye
der-dest olmayup ol-vechle mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz olundukda
ibtidâdan beş bin akçe tîmâra emiri olan gözlü kaşlu boylu dârende-i fermân-ı
hümâyûn Himmet'e virilmek ricâsına arz itmeğin ibtidâsı alınup buyurdum ki göresiz
tîmârı mezbûr ol-vechle mahlûl ise tîmârı olduğu sancakta sâkin olup Alaybeğisi
bayrağı altında sefer eşmek şartıyla mezkûra tevcîh idüp tezkeresin viresiz şöyle
272
bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâsıt-ı şehr-i Rebiü'l-evvel li-sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-yurd-ı Sahrâʼî Temeşvar
[s.72/241] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Kavala'da vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum ve mefâhirü'l-emâʼsil ve'l-akrân Kavala'da
vâkiʻ olan Yeniçeri Serdârları zîde kadrıhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak
maʻlûm ola ki inşâllahu teʻâlâ bu sene-i mübârekede vâkiʻ olan rûz-ı nevrûzda cenâb-
ı celâdet meʼâbım devlet ve ikbâl ve saʻâdet-i iclâl ile düşman dîn-i dalalet-i âyîn
olan Venedik keferesinin berren ve bahren yedlerinde olan kılaʻlarının üzerine sefer
olunmasın vârid olan hatt-ı hümâyûn-ı saʻâdet makrûnumun mazmûn-ı münîfinde
sâdır olan fermân-ı hümâyûnum mûcebince devlet-i ʻaliyyeye küllî mazarrat olup
Girid ceziresinde vâkiʻ olan Kandiye kâlaʻsının feth-i teshîri içün her biriniz uğûr-ı
dîn-ı devletime murâdâta saʻy ve kûşiş idüp evvel bahâr-ı ferhûnde-asarda bir
cânibden düstur-ı ekrem müşir-i efhâm nizâmü'l-alem vezîr-i âʻzâm Mehmed paşa
edemallahu teʻâlâ iclâlehu ve bir cânibden dahî bir mikdâr kullarım ile Serdâr-ı zafer
şiʻârım Venediğe karîb olan kalʻalarına irsâl olunmak fermânım olup birden bine
varınca ulûfelü olan kullarım âbâ ve ecdâdıma ve rikâb-ı hümâyûnuma şimdiye değin
nice hizmet idüp mazhar ola gelmişler ise bu sene-i mübârekede dahî ʻâdet-i
marziyye-i Pâdişâhânem üzere memâlik-i mahrûsamda olan korucu ve oturak
kullarım Asitane-i saʻâdetim muhafazasına ve serhadlere meʼmûr olup kullarım dahî
serhadlerine gidüb ve sâʼir sefer-i hümâyûnuma meʼmûr olan kullarım dahî rikâb-ı
hümâyûnuma ve sefer-i zafer rehberime hâzır ve âmade olup hakk celle ve ʻalâ'nın
lutf-ı bî-gâyeti ve hazret-i Muhammed Mustafâ sallallâhü teʻâlâ aleyh ve's-sellemin
muʻcizât-ı kesîru'l berekâtı ile dîn-i devlete ve ümmet-i muhammed'e kasd-ı
mazarrad iden Venedik keferesinin bu sene-i mübârekede hakkından gelinüp ve
kılâʻ-ı bikâʻaları bi'l-külliye memâlik-i islâmîye zamm olunup İbâdullahın huzûr ve
rahatı içün inan-ı azîmet-i husrevâneme ol-câniblere masrûf olunmak bâbında
teveccüh-i hümâyûnum mukarerer ve muhakkak olub vakt-i mezbûrda bi'l-cümle
kullarım hâzır ve müheyyâ olup Dergâh-ı muʻallam Yeniçeri Çâvuşlarından zîde
kadru taʻyin olunmuşdur siz ki Kavala da vâkiʻ olan kâdîlar ve Yeniçeri Serdârları
siz zîr-i hükümetiniz şiʻârlarınızda ve mecmaʻ-ı nâs olan mahallerde ve çarşu ve
Pazarlarda muhkem tenbîh ve nidâ iddirüp ve ve oturak ve korucu ve bi'l-cümle nefer
273
rûz-ı nevrûzdan gün mukaddem mahallerden ihrâç ve Serdârlarıyla mâʻan der-i
devlet medârıma seriʻan ve acilen irsâl ve iysâl idüp ve hîn-i azimetlerinde her
birinizin taht-ı kazâsında ne mikdâr korucu ve sefer ve serhadde meʼmûr olan ne
kadar nefer olduğun serdârları maʻrifetiyle ale'l-esâmî defter idüp ve serhadli bir ân
ve bir saʻat tutmayub mahallerine irsâl ve esâmîlerinin üzerine maʻlûm olmak içün
serhâdde gitmişdir deyü işâret idüp anlardan gayri bi'l-cümle korucu ve oturağı ve
neferi serdârlarıyla maʻân bir gün mukaddem vakt-i mezbûrda gönderesiz ki her biri
odalarında mevcûd bulunup ve meʼmûr oldukları mahallere revâne olup sizinde
hizmetiniz meşkûr ola ve siz ki Kavalada vâkiʻ olan Yeniçeri Serdârlarısız ser-hadde
meʼmûr olan neferâtı bir ân ve bir sâʻat tutmayub her biri meʼmûr oldukları
serhadlerine gönderüp ve korucu ve oturak ve neferât kendünüz ile maʻân olub ve
ale'l-esami defter idüp ve kendünüz bayraklarınızı açup önlerine düşüp nevrûzdan
gün mukaddem getürüb odalarına teslîm idüp ale'l-esâmî defterlerini getürüp her
birinizle ne mikdâr korucu ve oturak ve nefer gelmişdir ve serhadlere kim gitmişdir
ve Yeniçeri geçünüb sizinle gelmeyenler kimdir cevâb virüp kendünüz itâʻatdan
halas olasız ki bundan sonra yerlü yerinde ve hevâ ve hevesinde kalup sizinle
gelmeyenleri teftiş ve tefahhus idüp müstakill Ocak ağları taʻyin olunup tavâʼif-i
mezbûrdan yerinde bir kimesne kalup bundan sonra elegire mûcebi ibret içün
haklarından gelindikden sonra emvâl ve erzâkları cânib-i mîri içün zabt olunup
kangınızın serdâr-ı nusret bulunursa ânlara olan hakaret himâyet ittüğünüz içün
sizlere olmak mukarerdir deyü iftiharü'l-ümerâ ve'l-ikâbir bi'l-fiʻil yeniçerilerin ağası
olan Mustafâ Ağa dâme uluvvhû tarafından mühürlü mektûp verilmekle mûcebince
amel olunmak emrim olmuşdur buyurdum ki vusûl bulundukda sâdır olan fermân-ı
celîlü'l-kadrim ve muşâru'l-ileyh tarafından virilen mektûp mûcebince amel idüp min
baʻd hilâfına rıza ve cevâz göstermeysiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız
tahrîren fî-evâsıt-ı şehr-i Cumâziye'l-evvel li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vâsalel belâ fi'l-yevmi'l-tâsiʻ min Şabân sene 1071.
[s.73/242] Mazmûn-ı emr-i şerîf mûcebince bi'l-fiʻil Yeniçeri Ağası olan
Mustafâ Ağa hazretlerinin dahî mektûpları vardır.
274
[s.73/243] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem müdebbir-i
umûri'l-cumhûr biʼl-fikri's-sâbık mütemmim-i mehâmmi'l-enâm biʼr-reyi's-sâʼib
mümehhid-i bünyâni'd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyid-i erkâni's-saʻâdeti ve'l-iclâl el-
mahfûfu bi-sünûfi'l-avâtıfi'l-meliki'l-aʻlâ Anadolu eyâletine mutasarrıf olan vezîrim
paşa edemallahu teʻâlâ iclâlehu ve Akza kuzâtü'l-müslimîn ulâ vülâti'l muvahhidîn
maʻdenüʻl-fazl ve'l-yakîn hüccetü'l-hakkı ale'l-halkı ecmaʻîn vâris-i ulûmu'l-ebnâʼi
ve'l-mürselîn el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti'l-meliki'l-muʻîn Mevlâna Kütahya kâdısı
zîde't-fezailihu tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki Dergâh-ı
muʻallam kapucularından dârende-i fermân-ı vâcibü'l-izʻân Ahmed nâm kapucu
südde-i saʻâdetime arz-ı hâl idüp bundan akdem kazâsı sâkinlerinden uzun Mustafâ
nâm kimesne bin altmış sekiz senesinden bir sene tamâmına değin karz tarîkiyle yüz
yirmi bin akçe alup yedine hüccet-i şerʻiyye virüp sene tamâmında emri şerîfle
akçesin taleb eyledikde virmeyüb zimmetin de kaldığu ve bu bâbda hüccet-i
şerʻiyyesi olduğun ve tarafından Mustafâ nâm kimesneyi vekîl nasb ve taʻâyîn
eyledüğün bildirüp şerʻle görülüb mezbûrun zimmetinde olan hakkı vekîl-i mezbûra
alıvermek bâbında emr-i şerîfim ricâ itmeğin buyurdum ki hükm-i şerîfimle vekîl-i
mezbûr vardıkda ihzâr-ı hafî kılub bir defaʻ şerʻle görülüb fasl olmuş değil ise hakk
üzere teftîş ve tefahhus idüp ve bu bâbda hüccet-i şerʻiyyesine nazâr idüp göresiz arz
olunduğu üzere ol hüccetin maznmûnu muvâkıf-ı şerʻ olup ʻalâ-vechi'l-hasm isabet
olursa(?) ol-bâbda muktezâ-yı şerʻ-i kavim ve hüccet-i şerʻiyyesin mûcebince amel
idüp dahî baʻde's-sübût şerʻle teveccüh iden hakkın vekîl-i mezbûr Mustafâ'ya hükm
idüp alıverüp şerʻ-i şerîfe ve hüccet-i şerʻiyye ve emr-i hümâyûnuma muhâlif
kimesneye iş ittirmeyesiz kâziyede medhâli olmayanları dâhil ittirmeyüb eslemeyüb
inâd üzere olanları yazup bildirüp husûs-ı mezbûr içün tekrâr emrim varmalu
eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâsıt-ı şehr-i
Recebü'l-mürecceb sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.73/244] Şerâyiʻ şiʻâr
Karahisâr ve Sandıklı kâdîları ızzetlü efendiler huzûrlarına dürer-i daʻvât-ı
sâfiyât ithâfıyla inhâ olunur ki bin yetmiş senesinde Urban-ı izzetbân(?)
mukâtaʻasına berât-ı alîşân mutasarrıf olup uhdemde olan kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân
275
Mustafâ Ağa zîde kadru mukâtaʼ-i mezbûreyi Sandıklı kazâsı sâkinlerinden Arslan
nâm kimesneyi der-uhde ve tevfîz idüp zimmetinde olan mâl-ı mukâtaʻadan bir
mikdârın alup zimmetinde kalan altmış bin akçeyi Asitâneʼi saʻâdedde râyic olduğu
üzere virmeyüb teʻallül iddiğün ve yine Karahisâr kazâsında sâkin uzun Mustafâ nâm
kimesne bundan akdem dergâh-ı ʻali kapucularından Ahmed Ağa'dan bir sene
tâmamına değin vâde ile yüz yirmi bin akçe istikrâz idüp eline hüccet-i şerʻiyye
virdikden sonra mahallinde taleb oundukda virmeyüb teʻallül itdiklerin der-i devleti
iʻlâm olundukda mezkûrinden hüccet ve temessük mûcebince alıvirilmek bâbında iki
kıtâʻ emri şerîf sâdır olmağın mûcebince tarafımızdan mektûp ve mübâşir iltimaz
olunmağla tahrîr ve kıdvetü'l-emâʼsil Mehmed Ağa mübâşir nasb olunup
gönderilmişdir gerekdir ki mukâtaʼi mezbûrdan bâki kalan mâl-ı mîriyi asitâne'de
râyic olunduğu üzere ve merkûm Mustafâ'nın istikrâz iddiğü akçeyi dahî hüccet-i
şerʻ ve kânûn üzere bi't-tamâm alıviresiz ve illâ mezbûrları mübâşire koşup bu tarafa
havâle idesiz ki şerʻ-i şerîf ve emr-i münîf muktezâsınca bu tarafda icrâ-yı ahârı hakk
oluna âhardan kimesneyi müdâhâle ittirmeyesiz teʻallül idenleri arz idesiz ve's-selâm.
El-fâkir Kaʼim-makâm-ı Muhâfızı Anadolu hâlâ
[s.73/245] Şerîʻat Nisâb Mevlânâ Ahmed Efendi Kâmyâb
Tahiyyat-ı sâfiye ve teslimât-ı vâfîye ithâfıyla inhâ olunur ki Karahisâr-ı
Sâhib sâncağının umur-ı kısmet-i askeriyesi size sipâriş olunmuşdur gerekdir ki zikr
olunan sancâkta vâkiʻ olan mevtâ-i askeriyenin muhâllefâtına tahrîr ve beyne'l-verese
alâ mâ ferazallâh taksîm ve tevziʻ idüp rusûm-i muʻtadeyi tarafımıza irsâl idesiz ve's-
selâm fi'l-yevmi'l-hâmis aşer min Recebi'l-fert li-sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
El-fakîr Abdülkâdir el-kadı be-aseker-iAnadolu el-maʻmure
Tıbbkı aslihü'l-mahtûm anil-fâkir ileyhi subhânehu Ramazân el-Mevlâ
hılâfeti be-Kazâ-i Şuhut uvhiye an-hü
[s.74/246] Fahrü's-sâdati'l-kirâm Es-seyyid Hüseyin Çelebi Kâm-yâb
Tahiyyat-ı sâfiye ve teslimât vâfîye ithâfıyla inhâ olunur ki Kütahya ve
Karahisâr ve Işıklı ve Çal ve Sandıklı kazâlarında sâkin olan sâdât-ı kirâm-ı zevil-
ihtirâm üzerlerine tarafımızdan sizi kâim-makâm nasb ve taʻyîn etmişizdir gerektir ki
276
sahîhü'n-neseb olup yedinde nukaba-i sâlifeden hüccet-i sahîhası olanlar tevkîr ve
ihtirâm eyliyesiz ve teşeyyüdü meşhûr olup temessükü olmayanları yeşil sarıkdan ve
alâmet getirmekden menʻ ve defʻ eyliyesiz ve teftîşde siyâdetde alakâsı olmadığı
ecilden menʻ olunup reʻâyaya ilhâk olanlara zinhâr siz dahî yeşil sarığa ve alâmeti
getürmeğe izin ve ruhsat vermiyesiz ve kendiniz siyâdete müteʻallik hüccet ve
tezkire virmiyesiz ve cadde-i şerʻ-i kavimden tecâvüz idenleri bi-hasebi'ş-şerʻ-i
şerîfsiz teʼdîb ve ilzâm idüb âhardan kimesneyi rencîde ve remîde itdirmiyesiz ve'l-
hâsıl ol tâʼife-i aliyyeye bir vechle hizmet etmek gerektir ki dünyada makbûl-ı hâss
ve âmm ve ukbâda mazhar-ı şefâʻat hazreti seyidil enâm olasız aleyh-i evdalü's-salat-
ve ekmelü's-selâm mâ teʻakibü'l-leyali ve'l-eyyâm hurire fî-Cemâziye'l-âhire sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
El-fakîr Şeyh Mehmed el- Hüseyni el-nakîb alâ eşrâfi'l memâliki'l-Alâniyye
[s.74/247] Asitâne-i saʻâdetimden Boğazhisâra ve Konya'ya varup gelince yol
üzerinde vâkiʻ olan kâdîlar yalnız iki nefere iki reʼs bârgir viresiz deyü mestûr
olmağla mazmû-ı emr-i şerîfdir ki kayd olundu.
[s.74/248] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân oldur ki
Orta boylu kara gözlü kara açık kaşlu râfiʻ-i tevkîʻ-i refîʻi'ş-şân-ı hâkâni
Süleymân südde-i saʻâdetime gelüp Karahisâr-ı Sâhib sancağında Şehrabâd
nâhiyesinde çiftlik-i ivaz der-karye-i İnazı ve gayriden altı bin dört yüz akçe tîmâra
berât-ı şerîfle mutasarrıf olup lâkin ziyâde bi-hâsıl olmağla üç bin akçesi fürû-nihâde
olup Nişâncı kalemiyle defter-i icmâle tashîh olup tashîh olunduğu üzere üç bin dört
yüz akçe tîmâr müceddeden tevcîh olunmak bâbında inâyet ricâ itmeğin tashîh
olunduğu üzere üç bin dört yüz akçe tîmârı tîmârı olduğu sancâkda sâkin olup ve
Alaybeğisi bayrağı altında sefere itmek şartıyla müceddeden tevcîh olunmağiçün
sene ihdâ ve sebʻîn ve elf Recebinin evâsıtında hükm-i şerîfim verildikden sonra
tezkeresi virilmek fermânım olmağın zikr olunan üç bin dört yüz akçe tîmâr vech-i
meşrûh üzere füru-nihâde olup tashîh olunduğu üzere mezkûr Süleymân'a tevcîh
olunup virdüm ki zikr olunup şerʻ-i beyân ve ayân kılınur
Çiftlik-i İvaz der- Çiftlik-i Yaya Çiftlik-i yaya Çiftlik-i Çiftlik-i Hızır
277
karye-i İnaz tâbiʻ-i
Şehrabâd
hasıl
977
körhacı der-karye-i
İnaz tabiʻ
Şehrabâd
859
kızılşeyh der-
karye-i inaz tâbiʻ
mezbûr
1086
Mustafâ der-
karye-i
issüzce tâbiʻ
Kırhisâr
666
Der-karye-i
İssüzce
Tâbiʻ Kırhisâr
733
Çiftlik-i Alibey
Der-karye-i
İssüzce
Tâbiʻ Kırhisâr
595
Çiftlik-i
İbrâhîm der-karye-i
inaz
Tâbiʻ Şehrabâd
999
Çiflik-i
Şeyh hora
Der-karye-i İnaz
Tâbiʻ Şehrabâd
911
Yekün
340
Ve buyurdum ki baʻde'l-yevm taht-ı yedînde olup tasarruf kılup şöyle ki
vezâʼif-i hıdâmat-ı berûdet-i meʼmûre ve mesâir-i meşkûre asâkir-i mansûredir ber-
mûcebi hâkânî bî-kusur merʻî ve müʼeddâ kılalar ol babda hiç âhad mâniʻ ve terahûn
olmaya şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.74/249] Mehmed Paşa hazretlerinden gelen defterin sûretidir.
Etmek
Aded
5000
Koyun
Aded
50
Yağ
vukkiye
60
Bal
vukkiye
30
Pirinç
vukkiye
100
Bulgur
vukkiye
100
Nişasta
Vukkiye
15
...
Vukkiye
30
Bâdem
Vukki
ye
5
Odun
Aded
100
Tavuk
Aded
21
Soğan
Vukkiye
30
Nohut
Vukkiye
20
Biber
Vukkiye
1
Zaferân
Dirhem
100
Keşkek
Buğday
kille
1
Şaʻir
kille
100
[s.75/250] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib sancağın da vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum tevkîʻ-i refîʻ-i
278
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki liva-i mezbûrda tersâne-i âmireme ocâklık olan
kürekçi hânelerinin işbu sene-i mübârekede ihrâçı fermânım olan kürekçiler bin
altmış dokuz senesine mahsûb olmak üzere ihrâç olmağla bin yetmiş bir senesinin
bedel-i avârızları tahsîli lâzım gelmeğin hâlâ Donanmâ-yı Hümâyûnum mesârafına
ve Hodgirifte Kürekçileri ücretlerine virmek üzere liva-i mezbûrun bin yetmiş iki
senesinin bedel-i nüzûlün tahsîli senesi dâhil oluncaya değin teʼhîr olunup zikr
olunan bin yetmiş senesi avârızları bin yetmiş bir Ramazânında tahsîline mübâşeret
oluna deyü emr-i şerîfim irsâl olunmuş idi lâkin tersâne-i âmiremin mühimmâtı
âsitâne-i saʻâdetime gelince irsâliye malından virmekle Bayrâm mevâcibine gelüp
irişmek üzere zikr olunan bin yetmiş senesi avârız-ı tahsîline Ramazân-ı Şerîfden
mukaddem tersâne-i âmireme gelecek kürekçi ihrâç olundukdan sonra mübâşeret
ittirülüp ber-mûcebi emr ve defter tahsîl ve muʻaccelen âsitâne-i saʻâdetim cizyesine
irsâl ve teslîm ittirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda
bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî kaʻda ârâm ve tevakkuf ittirmeyüb
vech-i meşrûh üzere tersâne-i âmiremin mühimmâtı gelicek irsâliye malından
virmekle Bayrâm mevâcibine gelüp irişmek üzere liva-i mezbûrun zikr olunan bin
yetmiş senesi avârız tahsilîne işbu Ramazân-ı şerîfden mukaddem hâlâ tersâne-i
âmireme gelicek kürekçi ihrâç olundukdan sonra ve mübâşeret ber-mûcebi emr-i
defter tahsîl ve muʻaccelen âsitâne-i saʻâdetim cizyesine irsâl ve teslîm itdirüp ʻavk
ve teʼhîrden ve fermânımdan ziyâde reʻâyâ ya teʻaddî ve tecâvüzden be-gâyet ihtirâz
eyleyesiz tahrîren fi'l-yevmi'l-sâni ve'l-işrîn şehr-i Recebi'l-ferd sene ihdâ ve sebʻîn
ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasale ileynâ fî-29 Şabân sene m
[s.75/251] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼili ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib sancağın da vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhûm ve mefâhirü'l-emâsil
ve'l-akrân kethüdâ-yerleri ve yeniçeri serdârları ve aʻyân-ı vilâyetin iş erleri zîde
kadruhûm tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki Donanmâ-yı
Hümâyûnum içün kâdim-i ocaklık olan kürekçi hânelerinin senesi senesine olmayup
iki sene mikdârı geri kalmakla ve işbu sene-i mübârekede liva-i mezbûrdan ihrâc-ı
fermânım olan kürekçiler bin altmış dokuz senesine mahsûb olmak üzere ihrâç ve
279
teslîm-i tersâne oluna deyü evâmir-i şerîfim irsâl olunduğu hazine-i âmirem
defterlerinde mukayyed olmağla bu takdîrce bin yetmiş senesi avârız-ı tahsîli lâzım
gelmeğin imdi tahsîli fermânım olan bin yetmiş iki senesi bedel-i nüzûl malı teʼhîr
olunup bin yetmiş iki muharremi hulûlünde cemʻ olunmak üzere liva-i mezbûrda
vâkiʻ sekiz yüz dokuz avârız hânelerinin bin yetmiş senesine mahsûb olmak üzere
her bir hânesinden dörder yüz akçe bedel-i avârızları irsâl olunan mühürlü ve nişânlu
mevkufât defteri sûret-i mûcebince bin yetmiş bir Ramazânın da mübâşeret olunmak
üzere tahsîl ve teslîm-i hazine ittirmeniz bâbın da fermân-ı âlişânım sâdır olmuşdur
buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâb da sâdır olan emrim üzere amel idüp
dahî liva-i mezbûrda vâkiʻ ol mikdâr avârız hânelerinin târîh-i mezbûra mahsûb
olmak üzere her bir hânesinden dörder yüz akçe avârızların irsâl olunan mühürlü ve
nişânlu mevkûfât defteri sûret-i mûcebince bin yetmiş bir Ramâzan-ı hulûlünde
mübâşeret olunmak üzere bu sene ihrac-ı fermânım olan kürekçi ihrâç ve teslim-i
tersâne olundukdan sonra cemʻ ve tahsîl ve dâhil-i hazine ittirüp kimesneye teʻallül
ve nizâʻ ittirmiyesiz ve bundan mâʻadâ mübâşir mezbûrun cihet-i maʻîşeti içün her
bir hânesinden ellişer akçe dahî aldırup bundan ziyâde bir akçe alınmaya ve
aldırmayasız ve mîri içün alınan kâmil gurûşu seksen sekiz ve esedî guruşu yetmiş
sekiz akçeye ve atîk ve zolatai ve sâʼir nükûd hazine-i âmireden alınduğu üzere
aldırup ve sümün virülürse onar akçeye aldırup ziyâde ve noksan aldırmayasız ve
akçe alındıkda hâlisü'l-ayâr akçe aldırup züyûf ve kızıl akçe aldırmayasız kesr-i
defterden ve naks-ı hâneden ve hılâf-ı emr-i defter teʻaddî ve tecâvüzden be-gâyet
ihtirâz eyleyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi'l-
ahâd şehr-i Recebi'l-ferd sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Vasale ileynâ fî-9 Ramazânü'l-mübârek S M
[s.76/252] Akzâ-yı kuzâti'l-müslimîn evlâ-yı ulâvülâti'l-muvahhidîn
maʻdenü'l-fazl ve'l-yakîn hüccetü'l-hakkı ale'l-halkı ecmaʻîn vâris-i ulûmi'l-enbiyâ
ve'l-mürselîn el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti'l-meliki'l-muʻîn Mevlânâ Kütahya kâdîsı
zîdet-fezâʼiluhu ve kıdvetü'l-kuzât ve'l-kükkâm maʻâdenü'l-fazl ve'l-kelâm mevlânâ
Karahisâr kâdîsı zîde fazlu ve kıdvetü'l-emâsi'l-ve'l-akrân Kütahya ve Karahisâr-ı
Sâhib mütesellimi zîde kadru tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki bin
280
yetmiş senesine mahsûb olmak üzere Kütahya da vâkiʻ Germiyanoğlu ve Karahisâr
da vâkiʻ Yıldırım Bâyezid hân tâbeserâbhu evkâf-ı keferesinin ziyâde-i cizyeleri
cemʻine meʻmûr olan zîde kadru Der-saʻâdetime arz-ı hâl idüp evkâf-ı mezbûre
keferesinin târîh-i mezbûr da ziyâde-i cizyelerini tahsîline ber-mûcebi emr defteri
mübâşeret idüp lâkin defter-i mezbûre tâbiʻ Karahisâr'da vâkiʻ yirmi bir ziyâde-
hânesi olan Yıldırım Bâyezid hân evkâf-ı reʻâyası bize Karahisâr da Divâne Mehmed
mevlevi hânesine vakf etmişizdir deyü teʻâllül eylemeleriyle tekrâr tahsîli içün emr-i
şerîf virülüp varup taleb eyledikde vilâyet kâdîsı ve mütesellim yek-dil ve yek-cihet
olup virdirmege mâniʻ olup elân tahsîl olmaduğun iʻlâm eyledüğü ecilden hazine-i
âmirem de mahfûz olan mensûh mukâtaʻası defterlerine nazâr olunduk da zikr olunan
yirmi bir ziyâde-i cizye hânesi mukaddemâ Divâne Mehmed vakfı tarafından zabd
olunup lâkin bin altmış yedi senesinde refʻ olunup bin yetmiş senesin de Germiyan
oğlu Yaʻkûb Çelebi defterine kayd olunup taraf-ı mîriden tahsîl içün emr-i şerîfim
virildiği mestûr ve mukayyed bulunmağın emdi mukaddemâ virilen emr-i defter
mûcebince tahsîl ve dâhil ve hazîneye itdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki
hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî evkâf-ı
mezbûreden zikr olunan yirmi bir hâne keferesinin târîh-i mezbûr da bir defa edâ
eylemedikleri ziyâde-i cizyelerin mübâşir-i mezbûr mukaddemâ virilen emir-i defter
mûcebince muʻaccelen taleb ve tahsîl iddirüp Divâne Mehmed mevlev-i hânesine
vakf olmuşdur deyü kimesneye teʻallül ve nizâʻ itdirmeyesiz şöyle ki bundan sonra
baʻzı kimesneler tahsîline mâniʻ olup veyahud reʻâyası şirrete süluk idüp virmekde
muhâlefet iderler ise ol-makûle tahsîline mâniʻ olanları isimleri ve dirlikleri ile yazup
der-saʻâdetime arz ve iʻlâm eyleyüb emr-i âhâr irsâline muhtâç ittirmeyesiz şöyle
bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimât kılasız tâhriren fi'l-yevmi't-tâhsi aşer min şehr-i Şaʻbân
sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Sûret-i defter-i maliye-i cizye-i gebran ve evkâf-ı merhûm Yıldırm Bâyezid hân
Tâbiʻ defteri Yaʻkûb Çelebi defter-i Germiyân an-vâcibi sene 1070
Nefs-i
281
Karahisâr Sâhib
Tâbiʻ M. Vakf-ı Hod
Hâne-i
11
[s.76/253] Zikr olunan vakf keferesinin bundan akdem ziyâde-i cizyleri malı
Divâne Mehmed Efendi tekkesi fukarasına taʻâmiye taʻyin olunub bin altmış yedi
senesinde eğer vezâyif ve gayri fermân-ı âlî üzere umûra refʻ olub mîrî tarafından
cemʻ ve tahsîl olunmak lâzım gelmeğin yirmi bir hâne ziyâde-i cizyeleri yetmiş
senesine mahsûb olmak üzere yedine virilen berât-ı defter mûcebince tahsîl itdirüb
âhardan kimesne müdâhale itdirilmemek bâbında işbu mahalle şerʻ verildi tahrîren fî-
Receb sene 1071.
[s.76/254] Kütahya ve Karahisâr ve Sultanönü ve Ankara'ya varup gelince yol
üzerinde vâkiʻ olan kâdîlar bir nefer âdama bir reʼs menzil-i bârgiri viresiz deyü emr-
i âlî vârid olub mazmûnudur ki kayd olundu.
[s.76/255] Şerîʻat-meʼâb Karahisâr kâdîsı ve Mütesellimi ve Kethüdâ-yeri ve
sâʼir İşerleri.
Gıbbe't-tahiyye ve's-selâm iʻlâm olunur ki biz mukaddemâ Karahisârdan bu
tarafa teveccüh ittiğimizde cümlenüz dahî akîbinizde gelmek üzere ittiğinüz
hakkikâti hâl biz dahî sıdk tutup deristâne muʻâmele eyledik ise siz dahî ne aceb
kataflan hareket idersiz imdi mektûb vusûlunde gerekdir ki Konya mütesellimin dahî
alup birkaç aʻyân-ı vilâyet ile tiz…bu tarafa gelesiz ihmâl ve müsâmaha ve ʻavk ve
teʼhîrden be-gâyet ihtirâz eyliyesiz bâki ve's-selâm.
Mehmed
282
[s.76/256] Âsitâne-i saʻâdetimden Kapucu Başı Osmân Ağa'ya vârup gelince
yol üzerinde vâkiʻolan kâdîlar iki nefer âdama ve iki reʼs bârgir viresiz deyü emr-i âlî
vârid olup mazmûnudur ki kayd olunur.
[s.76/257] Mağnisa'ya Varup gelince yol üzerinde vâkiʻ olan kâdılar bir nefer
âdama ve bir reʼs bârgir viresiz deyü buyruldu.
Bâ-hatemi Mehmed Paşa
[s.76/258] Karahisâr-ı Sâhibe varup gelince yol üzerinde vâkiʻ olan kâdîlar iki
nefer âdama iki reʼs menzili bârgiri viresiz deyü emr-i hâli vârid olup mazmûnudur
ki kayd olundu hurrire fi'l-muharremi'l-harâm sene 1072.
[s.77/259] Fazîletlü ve izzetlü efendi hazretlerinin huzûr-ı şerîflerine duʻâlar
ihdâsından sonra iʻlâm olunan budur ki bundan akdem gâret olunan hazine-i
hümâyûn içün hıfz ve hırasetden taksîr olunduğu ecilden gâret olunan hazine
mütesellimler ve kâdîlardan ve reʻâyâdan tazmîn ettirilmek içün fermân-ı alî sâdır
olmağla bi'l-fiʻil Karahisâr mütesellimi Ahmed Ağa'ya defter verilmişdir imdi
mûmâ-ileyhin yanında olunan defter mûcebince zikr olunan meblâğı cemʻ ve tahsîl
itdirüp bir gün mukaddem irsâl eylemek bâbında mektûp tahrîr olunup irsâl eyliyesiz
husûs-ı mezbûr umûr-ı mühimedendir şöyle ki husûs-ı mezbûr tahsîl olmasında ʻavk
ve teʼhîr idesiz nedâmet çekersiz hemân taʻcîl-i ale't-taʻcîl irsâl idesiz ve's-selâm.
Sandıklı
Guruş
1000
Cühud
Kasabası
Guruş
1000
Çula
Guruş
300
Karamık
Guruş
300
Barçınlı küçük
Barçınlı Seydi
Gazi
Cemʻan
Guruş
600
Şehr ve
Nâhiye
Guruş
1000
Karahisâr
Mütesellimi
Guruş
1000
Karahisâr sizsiniz ki bu zikr olunan mezbûr guruşu dört beş güne dek cemʻ ve
tahsîl eyliyesiz ihmâl eylemiyesiz.
Bâ-Hatemi Mehmed Paşa
Mâ-hüve hezihil vesika sûret-i Abdülnası el-kâdı hufe-anhüm
283
Abdülfakîr ileyh-i sübbhânehu ve teʻâlâ ve kazâ-i İsaklı
[s.77/260] Izzetlü Paşa hazretlerinin huzûr-ı şerîflerine daʻvât-ı sâfiyât ve
teslimât-ı vâfiyâ ithâfından sonra inhâ olunan budur ki bundan akdem Bolavadin ve
ol etrâf da sirkâ olunan hazîne içün size emr-i şerîf ve mektûb gönderilmiş idi imdi
hâliyâ Kapubaşlarımız'dan Paşazâde Osmân Ağa zîde mecduhu Bolavadin ve
Karaman eyâletinde vâkiʻ olan baʻzı mahallere meʼmûr olup gönderilmişdir
inşâallahu teʻâlâ ol-cânibde kendülere muʻâvenet idüp hazine-i hümâyûnda
bulunmasında ziyâde ikdâm üzere olasız ve'l-hâsıl bu hazine-i hümâyûn gerek
Müslümanlardan ve gerek kâdîlardan ve gerek reʻâyadan elbet ve elbette tahsîl
iddirilüb bir vechle özür ve bahâne kabûl olmaz cümleye iʻlâm idesiz ve mûmâ-ileyh
Osmân Ağa bu hizmete meʼmûr olup gönderilmişdi siz dahî meʼmûr olduğunuz
üzere tekayyüd ve ihtimâmda dakika fevt eylemiyesiz ve siz dahî kalkup bu hazineyi
teftiş ve tefahhus iderek meʼmûr olduğunuz üzere ikdâm-ı tâm idüp her kimden
teveccüh iderse tahsîl itdüresiz ve mûmâ-ileyh Osmân Ağa bu hazineyi tahsîl
oluncaya değin olcâniblerde eğlenüb tahsîl olunmadıkca bir yere hareket eylemezsiz
dahî bu husûsda hâb ve râhatı kendüne harâm idüb bay-ı vecgehân tahsîl ve irsâl
eyliyesiz lâkin bu bahâne ile reʻâyadan teftîş nâmına bir guruş alınduğu mesmûʻ
olunur ise özrü ve cevâbınız mesmûʻa olmayup hakkınızdan gelünür bilmiş olasız
baʻde't-tahsîl kendünüz dahî mükemmel kapunuz ile reʻâyaya himâyet iderek gelesiz
hazineyi getüresiz benim ruhum paşa hazretleri celâli eşkiyası zamanında bile böyle
bir şey zuhûra gelmeyüb hazine-yi padişahî gelüp vâsıl olurdu şimdi yerlü yerinde
iken altı sandık hazine zâyiʻ olmak bune demekdir imdi eğer reʻâya ve eğer kâdîlar
ve mütesellimler ve sâʼir âhâli memleket tekayyüd itmeyüb bekledikleri içün
cümlede tahsîl olunup mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîf mûcebince siz dahî tefahhus
iderek elbette ve elbette bulursuz veyâhûd mütesellimlerden ve kâdîlardan ve
reʻâyadan bay-ı vechegân tahsîl olunur bir akçesi zâyîh olduğuna rızâ-i hümâyûn
dahî yokdur tahsîl idüp ve siz dahî maʻân mükemmel kapun ile bu cânibe getürüb
teslim eyliyesiz ve bu bahâne ile reʻâyadan bir akçe ve bir habbe alur ise bir guruş
bile alına hakkından gelünür bilmiş olasız ânâ göre fermân-ı hümâyûnu yerine
getüresiz basîret üzere olasız ve's-selâm.
Mine'l-mucid el-muhlis Mehmed
284
[s.78/261] Şerîʻat-meʼâb Karahisâr Kâdîsı ve Aʻyânı
Gıbbe't-tahiyye ve's-selâm iʻlâm olunur ki bundan akdem zâyîh olan hazine-i
hümâyûn içün kazâ-i mezbûra sâliyâne olunan akçe içün emr-i şerîf yokdur ve
virmeziz deyü teʻallül olunmuş imdi saʻâdetlü Sadr-ı âʻzâm hazreterinin mektûbuna
itâʻat olunmamış ve lâkin Hasan Ağa kasaba ahâlîsini virme deyü iğvâʻ idüp hazine-i
hümâyûnun tahsîlini olmamasına baʻhis olmuş bize vilâyet-i tashîh oldu ehl-i
cemʻiyyet ve zorba kalmadı ve kalanlar dahî başların harkiye çekti kıyâs iderdik
meğer dahî bakiyyetu's-suyûf var imiş hele hayır ola imdi bu akçeyi iyilik ile viresiz
eğer red idesiz deyü emr-i şerîf gelürse bi't-tamâm gerüye red olunur ve yine tahsîl-i
fermân olunursa nihâyet varır kendümüz bir hoşca tahsîl idersiz şöyle maʻlûm ola
saʻâdetlü Sadr-ı âʻzâm hazretlerinin mektûb-ı şerîflerinin sûret-i irsâl olunmuşdur
cümlenüz ifâde idüp ve yiğen Hasan Ağa'ya dahî ifâde idtüresiz bâki ed-duʻa
Bâ-hâtemi Nişân-ı Mehmed paşa
Ulâk ki emr-i şerîf-i an-yedi Kenan Ağa el-mübâşir fî-24 Şehr-i Şevvâl sene
1071.
[s.78/262] Izzetlü ve fazîletlü efendi hazretlerinin meclis-i şerîflerine dürer-i
daʻvât-ı sâfiyât muhabbet ayât-ı ithâfıyla inhâ olunur ki hâliyâ kazâ-i hükümetinüz
olan Karahisâr tevâbiʻ-i nevâhisinde sâkin Altı Bölük yoldaşları üzerlerine kethüdâ-
yeri nasb ve taʻyin olunmak rey-i kadîm olmağın …bölükte yevmî akçe ulûfeye
mutasarrıf olan kıdevtü'l-emâsi'l-ve'l-akrân zîde kadrû ocağın emekdârı olub
kethüdâ-yeri nasb olunmağla mektûb-ı muhabbet tahrîr ve irsâl kılındı vusûlunde
meʼmûldür ki merkûmu hizmet-i mezbûre de istihdâm itdirüb taraf-ı ahârdan bir ferdi
müdâhale itdirmeyesiz ve siz ki altı bölük yoldaşları siz merkûmu üzerlerinize zâbid
ve kethüdâ-yeri bilüb düşen daʻvâlarınızı sizinle ve maʻrifet-i merkûm ile görüvirüb
adem-i itâʻatden be-gâyet ihtirâz üzere olasız ve sen ki kethüdâ-yeri zîde kadrûsun ol
taraflarda olan altı bölük yoldaşları hüsn-i zinde-i gânî üzere zabt u rabt idüb düşen
daʻvâların şerʻle gördürüb adem-i itâʻat üzere olanları resim ve isimleri ile yazub bu
tarafa arz ve iʻlâm eyliyesin ve ol-câniblerde baʻzı levendât tâʼîfesi sipâh nâmıyla
reʻâyayı ehl-i sûku rencîde ve remîde iderler var ise ol-makûlleri dikkat birle ele
getirüb üzerlerine lâzım geleni âhkam-ı şerʻiyye eyleyesin ki sâʼirlerine mûceb-i ibret
285
olub reʻâya fukarâsı âsûde hâl üzere devâm-ı devlet-i pâdişâhî iştikâl üzere olasız
bâkider sübhanehu Muhammed-i dâim.
El-Fâkir Ali
Ağa gureba-i
sağ
hâlâ
El-Fâkir
Ahmed Ağa
sol gureba
hâlâ
El-Fâkir
Yûsuf sağ
ulufe
Hâlâ
El-Fâkir
İsmâil Ağa
Sol ulufe
hâlâ
El-Fâkir
Mustafâ Ağa
züliftar
hâlâ
El-Fâkir
Sünullah
Sipâhî
Hâlâ
[s.78/263] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ
kâdîsı zîde fazluhu ve kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Şârki kazâsın da
Yeniçeri Serdârı zîde kadru tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
Rahîme nâm hâtûn Südde-i saʻâdetime arz-ı hâl idüp bundan akdem mezbûre kız
karındaşı nâm hâtûn ile yine kazâ-i mezbûr sâkinlerinden kendü gullamları oğlu
Çadırcı Mustafâ'ya bir mikdâr eşyâ emânet vazʻ idüp varup taleb eyledikde emânet
vazʻ eyledükleri eşyâların inkâr idüp virmekte teʻallül eyledüğünden gayrî kazâ-i
mezbûre toprağın da mutasarrıfa olduğu yerleri dahî fuzûli alub zabd idüp ziyâde
zulm ve teʻaddi itmekle mezbûru Âsitâne-i saʻâdetime ihzâr eylemek içün bi'l-fiʻil
Yeniçerilerim Ağası olan iftihârü'l-emâcid ve'l-ekârim Mustafâ Ağa dame-ulûfuhu
tarafından mühürlü mektûb ve Dergâh-ı muʻallam ocağının kıdvetü'l-emâsil ve'l-
akrân zîde kadru mübâşir taʻyin olunmağla mühürlü mektup mûcebince amel
olunmak fermânım olunmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâb da sâdır olan
fermân-ı celilül'l-kâdrim ve Ağa-yı müşâru'l-ileyh tarafından virilen mühürlü mektûb
mûcebince amel idüp dahî mezbûr-ı mübâşir-i merkûm ile Âsitâne-i saʻâdetime ihzâr
eyliyesin ki gelüp ahvâlleri dîvân-ı hümâyûnumda vüzera-i rızâmın ve kâdı
askerlerim huzûrlarında şerʻle görülüb icrâ-i hak oluna şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe
iʻtimât kılasız tâhriren fî-evâsıt-ı Şevvâlü'l-mükerrem sene 1071.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.79/264] Izzetlü ve Fazîletlü Karahisâr-ı Sâhib Efendi Hazretleri Kâm-yâb
Huzûr-ı-izzete dürer-i daʻvât-ı sâfîyât ithâfıyla inhâ olunur ki hâliyâ
Karahisâr-ı Sâhib mîr-liva olanlar tarafından beher üç ayda bir sûbâşı kânûn-ı kadîm
olup ve mahall-i zamânı olmağın mektûb tahrîr olunup kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân
286
Ağa zîde kadruya tefvîz olunmuşdur vusûlunde mâh-ı zilkaʻdenin ibtidâʻ ğurresinden
üç ay tâmamına varınca muʻtadı kadîm olageldüğü minvâl üzere cürm-i cinâyet ve
yava kul ve câriye müjdegânesi bi-hasbi'ş-şerʻ-i şerîf bize âʼid olan subâşılığı mûmâ-
ileyh kemâ-kân zabd ve rabd idtirüp ol bâbda hilâf-ı şerʻî ve'l-kânûn ve olugelmişe
muğâyir kimesneye zulm ve teʻaddi itmeyüb ve itdirmeyesiz minvâl-i meşrûh üzere
zabd cemʻ ve tahsîl ve bir gün mukaddem îysâl idüp mûcebi ile amel oluna tahrîren
fî-şehr-i Zilkaʻde sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Ahmed Ağa Kâim-makâm Karahisâr-ı Sâhib hâlâ.
Nâhiye-i Şehrâbâd Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı İvaz an-tahvîl-i Kerim kulu sefer-i Erdeli saʻadet(?)
Karye-i Kara-ahur tâbiʻ M.ve gayruhu
2550
Ber-vech-i tahmîn
3000
Tıbbkı aslihü'l-mahtûm ketebehü'l-fâkir ileyhi sübhanehu teʻâlâ Ramazân el-
kâdî be-ordu-yı hümâyûn ufiye-an-hu
[s.79/265] Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib sancağı Alaybeğisi
olan Mustafâ zîde kadru Ordu-yu hümâyûnuma mektub gönderüp liva-i mezbûr da
Şehrâbâd nâhiyesinde Kara-ahur nâm karye ve gayriden iki bin beş yüz akçe tîmâra
mutasarrıf olan Kerim kulu meʼmûr olduğu Erdel seferine gelmeyüb ve bi-
inâyetillahi teʻâlâ feth ve teshîri müyesser olan Varâd kalʻası muhâsarasında ve
fethinde ve sâʼir vâkiʻ olan hıdemât-ı hümâyûnda mevcûd bulunmayup tîmâr-ı ol-
vechle mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz olundukda ibtidâdan üç bin tîmâr
emiri olan Kara gözlü kara kaşlu orta boylu mezkûr İvaz'a virilmek bâbında inâyet-i
ricâsına arz itmeğin ibtidâsı alunup tîmâr-ı olduğu sancakta sâkin olup ve Alaybeğisi
bayrağı altın da sefer eşmek şartıyla tevcîh olunmak içün sene ihdâ ve sebʻîn ve elf
287
şehr-i Recebü'l-müreccibün evâhir târîhiyle hükm-i şerîf virildikden sonra tezkiresi
ihrâç olunmak fermân
Be-Makâm-ı Sahrâʻî Kalʻayı Belgrad
[s.79/266] Akzâ-yı kuzâtü'l-müslimîn ulâvülâtü'l-muvahhidîn maʻdenü'l-fazl
ve'l-yâkîn vâris-i ulûmi'l-enbiyâ ve'l-mürselîn el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti'l-
meliki'l-muʻîn mevlânâ Kütahya kâdîsı zîdet fezâʼiluhu ve kıdvetü'l kuzât ve'l-
hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm mevlânâ Karahisâr-ı Sâhib kâdısı zîde fazlıhu ve
kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Kütahya mütesellimi zîde kadru tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn
vâsıl olıcak maʻlûm ola ki iftihârü'l-emâcid ve'l-ekârim bi'l-fiʻil Silah-dârım Ağası
Mustafâ zîde mecdû Der-saʻâdetime arz-ı hâl idüp bin yetmiş bir senesine mahsûb
olmak üzere Kütahya'da vâkiʻ Germiyan oğlu Yaʻkûb Çelebi vakfı keferesinin
ziyâde-i cizyeleri tahsîli kendüye der-uhde olunmağla tarafından adam gönderüp
tahsîline ber-mûcebi emri defter mübâşeret olundukda defter-i mezbûre tâbiʻ
Karahisâr Sancağın da vâkiʻ yirmi bir ziyâde cizye hânesi Divâne Mehmed'in
zâviyesi fukârasına vakfdır deyü virmekte teʻallül itdiklerin iʻlâm eyledüğü ecilden
hazine-i âmirem de mahfûz olan mensûh mukâtaʻası defterlerine nazâr olunduk da
defter-i mezbûra tâbiʻ Karahisâr-ı Sâhibde vâkiʻ yirmi bir ziyâdeyi cizye hânesi
mukaddemâ Divâne Mehmed'in fukarâsına tâʻâmiye içün taʻyin olunup baʻdehû bin
altmış yedi senesinde refʻ olunup bin yetmiş bir senesi cizyedârının defterine dâhil
olunduğu mestûr ve mukayyed bulunmağın imdi berât ve defter mûcebince tahsîl
itdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda sâdır
olan emrim üzere amel idüp dahî zikr olunan yirmi bir ziyâde-i cizye hânesi bin
yetmiş senesi mübâşirinin defterine dâhil olmakla müşâru'l-ileyhin tarafından irsâl
eyledüğü adamına elinde olan berât-ı şerîfim ve tuğrâlu cizye defteri mûcebince taleb
ve tahsîl itdirüp biz Divâne Mehmed'in zâviyesi fukarâsına virürüz deyü ol-vechle
teʻâllül ve nizâʻ ittirmeyesiz mâniʻ olanları menʻ ve defʻ idüp memnu olmayanları
yâzub bidürüp husûs-ı mezbûr içün bir dahî emrim varmalu eylemiyesiz şöyle bilesiz
alâmet-i şerîfe iʻtimât kılasız tâhriren fî-sâlis min şehr-i Şaʻbanü'l-muazzâm sene
ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
288
[s.79/267] Izzetlü ve rıfʻatlü Ağa hazretlerinin huzûrlarına dürer-i daʻvât-ı
sâfiyât ve teslimât-ı vâfiyât ithâfından sonra inhâ-ı muhibbâne budur ki fî-mâbâd Bin
yetmiş bir senesine mahsûb olmak üzere Kütahya da Yaʻkûb Bey ziyâde-i cizyesi
tarafımızdan cemʻ ve tahsîl itdirilüp lâkin cizye-i mezbûre defterine tâbiʻ Karahisâr-ı
Sâhibde yirmi bir cizye hânesi olup mukaddemâ Dîvâne Mehmed'in zâviyesi
fukarâsına vakf olup baʻdehû fermân-ı alişân ile refʻ olunup taraf-ı mîriye ilhâk
olunmağla imzâlu ve tuğrâlu deftere dahl iken biz cizyelerimiz vakfa virürüz deyü
sene-i mezbûre de üzerine edâsı lâzım gelen cizyelerin edâya teʻâllül eylemeleriyle
bu defa tahsiliçün emr-i şerîf ısdâr itdirülüb ve anâ binâʼen tarafımızdan mektub-ı
muhlis tahrîr olunup irsâl olunmuşdur vusûlünde lüfuf idüp ber-mûcebi emr-i âlî
mezbûrlardan sene-i mezbûrede üzerlerine edâsı lâzım gelen ziyâde-i cizyelerin
mübâşirin yedinde olan berât ve defter mûcebince tahsîl itdirülüb bu tarafa mübâşir
yediyle irsâl ve teslim itdirilmeğe nezl-i makdûr eyliyesiz cizye-i mezbûrenin akçesi
bize vâsıl olacakdır lütf idüp tahsîli bâbın da saʻy-ı itmâm eyliyesiz vücûda gelen
ahdimiz mûcebi itmiʼnân olduğu bilürsüz bâkî ızz-ü rifʻat dâim-bâd
Min Mücid el-muhlis Mustafâ Ağa … hâlâ
[s.80/268] Fazîlet-meʼâb-ı şerîʻat-nisâb
Karahisâr-ı Sâhib Kâdîsı Izzetlü Efendi huzûrlarına daʻvât-ı sâfiyât ithâfıyla
inhâ olunur ki Germiyân oğlu evkâf-ı keferesinin ziyâde-i cizyesinden kazâ-i
mezbûra tâbiʻ yirmi bir ziyâde-i cizye hânesi sûret-i defter-i hâkâniye de mestûr ve
mukayyed olup lâkin mezbûrlar biz Divâne Mehmed'in zâviyesi evkâfındanuz deyü
virmekte teʻallül itdiklerin Der-i Devletmedâra arz olunduk da mühürlü ve nişânlu
sûret-i defter-i cedîdi hâkâni virülüp üzerlerine edâsı lâzım gelen yirmi bir ziyâde-i
cizye hânesini edâ idüp bir vechle teʻallül ve muhâlefet olunmamak bâbında emr-i
şerîf-i alîşân virilmeğin mûcebince tarafımızdan dahî mektûb ve mübâşir iltimâs
olunmağla tahrîr ve fahru'l-âkrân Ağa gönderilmişdir vusûlünde gerekdir ki sûret-i
defterde mestûr ve mukayyed olan yirmi bir ziyâde-i cizye hânesini kıdvetü'l-emâced
ve'l-ekârim hâliyâ Silah-dâr Ağası ızzetlü Mustafâ Ağa'nın adamlarına cemʻ ve tahsîl
itdirüp biz Divâne Mehmed zâviyesi vakfıyuz deyü inâd ve muhâlefet itdirmeyüb
muhâlefet emr-i defter teʻâllül itdirmeyesiz muhâlefet üzere teʻallül iderler ise
mûmâ-ileyhe koşup bu tarafa havâle idesiz ki emr-i âlîşân mûcebince bu tarafda
289
mürâfaʻa-i şerʻ olalar ve's-selâm tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Şevvâl sene ihdâ ve sebʻîn
ve elf.
Hüseyin Kâim-makâm Muhâfız-ı Anadolu Hâlâ
[s.80/269] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâ-yı
cihân-sitân-i hâkânî bi-kadri'l-havnir-râbani hükmü oldur ki.
Kütahya da vâkiʻ Havâss-ı hümâyûn ve Germiyan oğlu Yaʻkûb Çelebi ve
Alacaşehir ve İnegöl ve Kula da vâkiʻ Yıldırım Bayezid hân ve perâkende-i nefs-i
Karahisâr ve İznik de vâkiʻ Sultan Orhan ve Isparta ve Barla'da ve Bursa da vâkiʻ
perâkende ve Haymane ve hâric ez defteri ve nefs-i Karacaşehir ve Sultanönün de
merhûm Îsâ Bey ve Atâ Bey ve Eğirdir de Şeyh Murâd vakfı keferesinin bin yetmiş
bir senesine mahsûb olmak üzere ziyâde-i cizyeleri cemʻ ve tahsîl olumak lâzım ve
mühim olmağın der-uhde olunup eline mühürlü ve nişânlu defter sûret-i virilmeğin
mûcebince zaman-ı hulûl eyledikde cemʻ ve tahsîl olunmak bâbında emr idüp
buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda siz ki kâdîlarsız zikr olunan havâss-ı
hümâyûn evkâf-ı keferesinin târîh-i mezbûr da uhdelerinde edâsı lâzım gelen ziyâde-
i cizyeleri irsâl olunan mühürlü ve nişânlu defter sûret-i mûcebince üç yüz otuz altı
hânelerinden yüz seksener ve yetmiş altı hânelerinden ikişer yüz yetmişer akçe
hesâbı üzere ziyâde-i cizyelerin cemʻ ve tahsîl itdirüp kimesneye teʻallül ve nizâʻ
itdirmeyesin ve ândan mâʻadâ mübâşir-i mezbûrun cihet-i maʻîşetiçün her bir
hânesinden otuz beşer akçe dahî aldırup bundan ziyâde bir akçe ve habbe almaya ve
adırmayasın ve mîri içün alınan kâmil guruşu seksen sekize ve esedi guruşu yetmiş
sekize ve atîk ve zolatai kırk sekizer akçeye aldırup ziyâde ve noksân üzere
aldırmayasız ve akçe aldıkda kâmil ve hâlisü'l-ayâr akçe aldırup züyuf ve kızıl ve
kırkık akçe aldırmayasız ve cizye-i mezbûr içün bin yetmiş Cumâde'l-ulâ'nın beşinci
gününde Silâh-dâr Ağası Mustafâ zîde mecduh yedinden tefâvütiyye maʻân otuz
dokuz bin altı yüz akçe ve yine mah-ı mezbûrun on ikinci gününde mezbûrun
yedinden tefâvütüyle maʻân dört yüz akçe cemʻan kırk bin akçe ber-vechi peşin
teslim-i hazine olmuşdur âmmâ hîn-i tahsîlinde tamâm ve ihtimâm idüp kesr-i
defterden ve naks-ı cizyeden hilâf-ı şerʻ ve kânûn zulm ve teʻaddîden be-gâyet ihtirâz
eyleyesiz şöyle bilesin ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasın tahrîren fi'l-yevmi'l sâmin şehr-
i Cumâde'l-ulâ li sene sebʻîn ve elf.
290
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
[s.80/270] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâ-yı
cihân-sitân-i hâkânî hükmü oldur ki.
Karahisâr-ı Sâhib de vâkiʻ Emin Sultân zâviyesi dimekle maʻrûf zâvîyeye
ber-vech-i münâvebe yevmî bir akçe ile evlâd'dan mutasarrıflar olan işbu râfiʻan-ı
tevkîʻ-i refîʻü'ş-şân hâkâni Bayrâm ve Mehmed ve Hasan ve Abdülkerîm ve Mehmed
bin Şaʻbân nâm kimesneler berât-ı şerîf ile mutasarrıflar iken cülûs-ı hümâyûn-ı
saʻâdet mâkrûn vâkiʻ olmağla ellerinde olan atîk berâtını getürüb tecdîd olunmak
bâbın da iʻnâyet ricâ eyledikleri ecilden tevcîh idüp bu berât-ı hümâyûn-ı saʻâdet
makrûnu virdüm ve buyurdum ki baʻde'l-yevm mezbûrlar varup zâviye-i mezbûre de
Zâvîyedar olup hizmet-i lâzımesin merʻî ve müʼeddâ kıldıkdan sonra yevmî bir akçe
vazifesine mutasarrıflar olup vâkfın ruhu ve devâm-ı ömr-i devletim edʻiyyesine
müdâvemet göstereler ol-bâbda hiç âhad mâniʻ ve râfiʻ olmayalar şöyle bileler
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Cumâde'l-ulâ li-sene ve sittin
ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.81/271] Akzâ kuzâtü'l-müslimîn ulâ vülâti'l-muvahhidîn maʻdenü'l-fazl
ve'l-yâkîn hüccetü'l-hak ale'l-halk-i ecmâin vârisü ulûmi'l-enbiyâ ve'l-mürselîn el-
muhtass bi-mezîd-iʻinâyeti'l-meliki'l-muʻîn Karahisâr-ı Sâhib sancâğın da vâkiʻ olan
kâdîlar zîde fazlıhum tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki bu sene-i
mübâreke de Rumeli tarafına kaht u gala müstevli olmağla ol tarafdan küffâr-ı
hâkisâr üzerine irsâl olunan asakir-i nusret meʼâsîrim Anadolu cânibinden zahîre
imdâd olunmak bâbında fermân-ı şerîfim ricâsına dergâh-ı muʻallama arz-ı hâl
itmeğin imdâd oluna deyü buyurdum ki hükm-i şerîfimle dergâh-ı muʻallam kapucu
başılarından İsmâil Ağa vusûlunde gerekdir ki her biriniz taht-ı kazânızdan yüzer
keyl hınta ve ikişer yüz keyl arpa cemʻ ve tahsîl idüp fermân-ı celilü'l-kadrim ile
vusûl bulan İsmâil Ağa maʻrifetiyle mekkârîler tutup Rumeli cânibinde olan asâkir-i
nusret meʼasirim ordusuna ber-vech-i istiʻcâl iysâl ve irsâl eyliyesiz ve siz ki vilâyet
kâdîlarısız fermân-ı âlîşânım vusûlunda gerekdir ki her biriniz husûs-ı mezbûra
takayyüd idüp bir gün mukaddem cemʻ ve tahsîl idüp fermân-ı hümâyûnum üzere
mahalline irsâl eyliyesiz şöyle ki adem-i takayyüdünüz zuhûr eyliye veya
291
fermânımdan ziyâde raʻiyyetten bir şey alasız veyâ mübâşir-i merkûm aldırasız
mansıblarınız âhara virilmekle ittifâ olunmayub eşedd-i ukûbetime müstehak olursuz
şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâmin aşer Şevvâl
sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye
[s.81/272] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻadenü'l-fazl ve'l-kelâm Karahisâr-
ı Şârki ve Kâdîları zîde fazlıhumâ tevkiʻ refîʻ hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
Karahisâr-ı Şârki kazâsına tâbiʻ ve ve nâm karyelerde sâkin Hassa Sarrac
Şâkirdlerinden dârendegânı fermân-ı hümâyûn Memi ve Süleymân ve Pevlivân
Mahmûd nâm kimesneler Südde-i saʻaddetime arz-ı hâl idüp bunlar uhdelerinde
edâsı lâzım hizmetlerine beher sene edâ idüp dahl olumak lâzım gelmez iken hâliyâ
zikr olunan karyeler üzerlerine Beğlerbeyi adamları ve Sancâkbeyi Sûbâşıları ve sâʼir
ehl-i örf tâʼîfesi tarafından bilâ emr-i şerîf müft ve meccânen yem ü yemek ve arpa
samân ve odun ve otluk ve bal ve yağ ve koyun ve kuzu ve ağırlık ve na'l-bahâ ve
konak ve kûcek ve sâʼir bunun emsâli tekâlif-i şâkka teklîf olundukda buna dahî
teklîf olunub rencîde ve remîde eylemekden hâlî olmadıkların bildirüb hilâf-ı şerʻ-i
şerîf ol-vechle bunları rencîde ve remîde itdirilmeyüb menʻ ve defʻ olunmaları
bâbında emr-i şerîfim ricâ eyledikleri ecilden buyurdum ki hükm-i şerîfimle
vardıklarında husûs-ı mezbûra husâma muvâcehesinde hakk ve adl üzere mukayyed
olub göresiz arz olunduğu üzere bunlar hassa sarrac şâkirdlerinden olub edâ-i hizmet
idüb dahl olunmak lâzım gelmez iken hâliyâ mîr-i mîrân adamları ve liva mübâşirleri
ve sâʼir ehl-i örf tâʼifesi tarafından bilâ emr-i şerîf müft ve meccânen yem ü yemek
ve arpa ve samân ve odun ve otluk ve bal ve yağ ve ağırlık ve selâmlı ve na'l-bahâ ve
kaftân bahâ ve konak ve kûcek ve sâʼir bunun emsâli tekâlif-i şâkka teklîf olundukda
bunlara dahî teklîf olunub rencîde ve remîde eyledikleri vâkiʻ ise câʼiz değilidir menʻ
ve defʻ idüb mîn baʻd şerʻ-i şerîf ve emr-i hümâyûnuma muhâlif bunları mezkûr
karyeler ahâlîsine ve âhardan bir ferde vech-i meşrûh üzere tekâlif-i şâkka teklîf ile
rencîde ve remîde itmeyeler ve itdirmeyesiz hilâf-ı şerʻ-i şerîf ve mugâir-i emr-i
münîf kimesneye iş itdirmeyesiz hakk üzere olub kâziyede medhâli olmayanları dahil
itdirmeyüb eslemeyüb muhâlefet üzere olanları isim ve resîmleri ile vuku-ı üzere
yazub âsitâne-i saʻâdetime arz idüb husûs-ı mezbûr içün emr-i ahâr irsâline muhtâç
292
eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil-i şehr-i
Zilkâʻadeti'ş-şerîf li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye El-Mahrûsa
[s.81/273] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻadenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ
Karahisâr-ı Sâhib Kâdîsı zîde fazlu tevkiʻ refîʻ hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
kazâ-i mezbûr da sâkin Dergâh-ı muʻallam Yeniçerileri Südde-i Saʻâdetime arz-ı hâl
sunup bunların ki daʻvâ-i şerʻiyyeleri vâkiʻ olduk da kadîmü'l-eyyâmdan zâbitleri
olan Yeniçeri Serdârı maʻrifetiyle şerʻle görülüp icrâ-yı hak olup min baʻd âhardan
taʻarruz olunmaz iken hâlâ kâdîmden olıgelene muhâlif mütesellim Voyvoda ve
Subaşı ve sâʼir ehl-i örf reʻaya gibi hilâf-ı şerʻ-i şerîf dahl ve rencîdeden hâli
olmadıkların bildürüp menʻ ve defʻ olunmak bâbında hükm-i hümâyûnum ricâ
eyledikleri ecilden kânûn-ı kâdîm üzere amel olunması emrim olmuşdur buyurdum
ki hükm-i şerîfimle vusûl bulduk da bu bâbda sâdır olan fermân-ı celilü'l-kadrim
mûcebince amel idüp dahî husûs-ı mezbûre mukayyed olup göresiz iʻlâm olunduğu
gibi ise o makûle Derğâh-ı muʻallâm Yeniçeri yerlerinin daʻvâ-yı şerʻiyyeleri vâkiʻ
oldukda kadîmden olıgeldiğü üzere zâbitleri olan Yeniçeri Serdârları maʻrifetiyle
şerʻle görülüp icrâ-yı hak olup min baʻd şerʻ-i şerîfe ve muʻtâd-ı kadime ve emr-i
hümâyûnuma muhâlif mezbûrları ve âhardan kimesneye dahl ve taʻarûz ve bunları
rencîde ve remîde itdirmeyüb menʻ ve defʻ eyleyüb tekrâr emrim varmalu
eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil şehr-i
Zilkaʻdeti'ş -şerîfe sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.82/274] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻadenü'l-fazl ve'l-kelâm Kestel
Kâdîsı ve sâbık kâdîsı olan Mevlânâ zîde fazlıhuma tevkiʻ refîʻ hümâyûn vâsıl olıcak
maʻlûm ola ki kazâ-i mezbûra tâbiʻ Bereketli nâm karyede sâkin Dergâh-ı muʻallâm
Yeniçerileriden dârendegân-ı fermân-ı vâcibü'l-izʻân Hâcı Mehmed ve Hâcı Osmân
nâm Yeniçeriler Dergâh-ı muʻallama arz-ı hâl idüp bunlar vâkiʻ olan seferlerde ve
sâʼir hıdemât-ı hümâyûnumda mevcûdlar olup dahl olunmak icâbet etmez iken
Beğlerbeyi Voyvodoları ve Sancâkbeyi ve Subâşıları evleri üzerine gelüp kendü
hâlinde olan hizmetkârların ahz idüp bi-gayr-i hakkın akçeleri alup ve meccânen
meʼkülât teklîf idüp dâʼimâ rencîde itmekden hâlî olmadıkların bildirüp menʻ ve defʻ
293
olunmak bâbında emrî şerîfim ricâ eyledikleri ecilden buyurdum ki hükm-i şerîfimle
vardıklarında ol-cânibde olan Yeniçeriler Serdârları maʻrifetiyle hakk üzere
gönderesiz arz olunduğu üzere ise mezkûrlara ve sâʼire bir-vechle zulm ve teʻaddi
olunduğuna rızâ-i şerîfim yokdur Beğlerbeyi Voyvodalarına ve Sancakbeyi ve
Subâşılarına muhkem tenbîh ve teʼkîd eyliyesiz ki fuzûli bunların evleri üzerlerine
varmayup ve hizmetkârları hilâf-ı şerʻ rencîde eylemeyüb ve bi-gayri hakkın
akçelerin almayup kendüleri içün meccânen zahire teklîf eylemeyüb bir-vechle zulm
ve teʻaddi eylemeyeler ve itdirmeyüb menʻ ve defʻ eyliyesiz baʻde't-tenbîh
eslemeyüb vech-i meşrûh üzere zulm ve teʻaddi iderler ise vukûʻu üzere yazûb arz
eyleyüb hilâf-ı şerʻî ve kânûn ve mugayir-i emr-i hümâyûn kimesneye iş ittirmeyesiz
kaziyede medhâli olmayanları dahî ittirmeyüb bu husûs içün bir dahî emrim varmalu
eylemeyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil-i
Zilkaʻdeti'ş-şerîfe sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.82/275] Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisârda kalʻa ağası gıbe't-tahiyye
ve's-selâm iʻlâm olunur ki yörükân taʼifesinden yirmi dört nefer boy kethüdâ'ları
kalʻada alı koyup Asitâne tarafından haber gelince hıfz-ı hırâset eyliyesiz deyü
buyruldu.
Bâ-hâtemi Mehmed Paşa
Vasale ileynâ fî-ğurre-i Zilhicce sene 1071
Asitâne-i saʻâdetimden Tekeye varup gelince yol üzerinde vâkiʻ kâdîlar
yalnız bir nefere yalnız bir bârgir fî-evâʼil-i Zilhicce sene 1071.
Vasle yevm 7
[s.82/276] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib Sancâğın da vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum tevkiʻ refîʻ hümâyûn
vâsıl olıcak maʻlûm ola ki liva-i mezbûrda vâkiʻ Piyade ve Müsellem tâʼifesinin bin
yetmiş bir senesine mahsûb olmak üzere mensûh avârızları cemʻ ve tahsîl olunmak
lâzım ve mühimm olmağın der-uhde olunup eline mühürlü ve nişânlu defter sûret-i
verilmeğin mûcebince zamân-ı hulûl eyledikde cemʻ ve tahsîl itdirilmek emr idüp
buyurdum ki hükm-i şerîfimle mezbûr vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere
294
amel idüp dahî liva-i mezbûrda vâkiʻ Piyade ve Müsellem tâʼifesinin târîh-i mezbûra
mahsûb olmak üzere uhdelerine edâsı lâzım gelen mensûh avârızların irsâl olunan
mühürlü ve nişânlu defter sûret-i mûcebince her bir hânesinden yüzer akçe hesâb
üzere cemʻ ve tahsîl itdirüp hilâf-ı emrû defter kimesneye teʻallül ve nizâʻ
itdirmeyesiz ve bundan mâʻdâ mübâşir-i mezbûrun cihet-i maʻîşetiçün her biri
hânesinden yirmişer akçe dahî aldırup bundan ziyâde bir akçe alınmaya ve
aldırmayasız ve mîrî içün kâmil gurûşu seksen sekize ve esedî guruşu yetmiş sekiz ve
atîk zolatai kırk sekizer akçeye aldırup ziyâde ve noksân aldırmayasız ve akçe
alındıkda hâlisü'l-ayâr akçe aldırup züyûf ve kızıl akçe aldırmayasız amma hîn-i
tahsîlinde tâmam ihtimâm idüp kesr-i defterden ve naksı hâneden ve fermânımdan
ziyâde akçe alınmağla hilâf-ı şerʻ ve kânûn zulm ve teʻaddiden ihtirâz eyliyesiz şöyle
bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi'l-şehr-i Şaʻbânü'l-muʻazzam
sene sebʻîn ve elf.
[s.82/277] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr Sancâğın da vâkiʻ kâdîlar zîde fazlıhum tevkiʻ refîʻ hümâyûn vâsıl olıcak
maʻlûm ola ki liva-i mezbûrda vâkiʻ Piyade ve Müsellim tâʼifesinin bin yetmiş bir
senesine mahsûb olmak üzere bedel-i nüzulları cemʻ ve tahsîl olunmak lâzım ve
mühimm olmağın der-uhde olunup eline mühürlü ve nişânlû defter sûreti verilmeğin
mûcebince vakt ve zamânlıyla tahsîl itdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki
hükm-i şerîfimle mezbûr vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp dahî
liva-i mezbûrda vâkiʻ Piyâde ve Müsellem tâʼifesinin târîh-i mezbûre mahsûb olmak
üzere her bir hânesinden yüz yirmişer akçe bedel-i nüzulları irsâl olunan mühürlü ve
nişânlû defter sûret-i mûcebince vakt-i zamânlıyla cemʻ ve tahsîl ve dâhil-i hazine
itdirüp kimesneye teʻallül ve nizâʻ itdirmiyesiz ve bundan mâʻadâ mübâşir-i
mezbûrun cihet-i maʻîşetiçün her bir hânesinden onar akçe dahî aldırub bundân
ziyâde bir akçe alınmaya ve aldırmayasız ve bedel-i nüzul içün alınan kâmil gurûşu
doksanar ve esedî guruş seksener ve atîk zolatai ellişer akçe aldırup ziyâde ve noksân
aldırmayasız ve akçe alındıkda hâlisü'l-ayâr akçe aldırup züyûf ve kızıl akçe
aldırmayasız ve hîn-i tahsîlde tâmam ihtimâm idüp fermânımda ziyâde teʻaddi ve
tecâvüzden be-gâyet ihtirâz eyliyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız
tahrîren fi'l-yevmi'l râbi şehr-i Şaʻbânü'l-muazzam sene sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
295
[s.83/278] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr sancağın da vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazluhum tevkiʻ refîʻ hümâyûn vâsıl
olıcak maʻlûm ola ki inşâallahu teâʻlâ evvel bahâr da sefer-i hümâyûnuma meʼmûr
olan asâkir-i islâm içün memâlik-i mahrûsam da bin yetmiş iki senesine mahsûb
olmak üzere bedel-i nüzulları tahsîli fermânım olmağla liva-i mezbûr da vâkiʻ Piyâde
ve Müsellem taʼifesinin mensûh avârızlarının dahî her bir hânesinden bin yetmiş iki
senesine mahsûb olmak üzere yüz yirmişer akçe bedel-i nüzulları irsâl olunan
mühürlü ve nişânlû defter sûret-i mûcebince vakt u zamânlıyla cemʻ ve tahsîl ve
dâhil-i hazine itdirüb kimesneye teʻallül itdirilmeye deyü fermânım olmuşdur
buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâb da sâdır olan emrim üzere amel idüp
dahî liva-i mezbûr da vâkiʻ Piyâde ve Müsellem tâʼifesinin târîh-i mezbûra mahsûb
olmak üzere her bir hânesinden yüz yirmişer akçe bedel-i nüzulları irsâl olunan
mühürlü ve nişânlu defter sûret-i mûcebince vakt u zamânıyla cemʻ ve tahsîl itdirüp
kimesneye teʻallül ve muhâlefet itdirmeyesiz ve mübâşir mezbûrun vech-i
maʻîşetiçün her bir hânesin den onar akçe dahî aldırub bundan ziyâde bir akçe
almaya ve aldırmayasız ve mîrî içün alınan kâmil guruşu doksânar ve esedi guruşu
seksener ve atîk zolatai ellişer akçeye aldırup ve akçe alındıkda hâlisü'l-ayâr akçe
aldırup züyûf ve kızıl akçe aldırmayasız ve hîn-i tahsîlde tâmam-ı ihtimâm idüp kesr-
i defterden ve naks-ı hâneden ve hilâf-ı emr u defter zulm ve teʻaddiden ihtirâz
eyliyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâni şehr-i
Recebi'l-ferd sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.83/279] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr sancağın da vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum tevkiʻ refîʻ hümâyûn vâsıl
olıcak maʻlûm ola ki liva-i mezbûr da vâkiʻ Piyâde ve Müsellem tâʼifesinin bin
yetmiş iki senesine mahsûb olmak üzere mensûh avârızları cemʻ ve tahsîl olunmak
lâzım ve mühimm olmağın der-uhde olunup eline mühürlü ve nişânlû defter sûret-i
verilmeğin mûcebince zaman-ı hulûl eyledikde cemʻ ve tahsîl itdirmek emir idüp
buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardık dabu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp
dahî liva-i mezbûrda vâkiʻ Piyâde ve Müsellem tâʼifesinin târîh-i mezbûrda
uhdelerine edâsı lâzım gelen mensûh avârızların irsâl olunan mühürlü ve nişânlû
defter sûret-i mûcebince her bir hânesinden yüzer akçe hesâbı üzere vakt u
296
zamânlıyla cemʻ ve tahsîl itdirüp hilâf-ı emri defter kimesneye teʻallül ve nizâʻ
itdirmeyesiz ve mübâşir mezbûrun vech-i maʻîşetiçün her bir hânesinden ancak
yirmişer akçe dahî aldırup bundan ziyâde bir akçe alınmaya ve aldırmayasız ve mîri
içün alınan kâmil guruşu seksen sekizr ve esedi guruşe yetmiş sekizer ve atîk ve
zolatai kırk sekizer akçeye aldırup ziyâde ve noksân aldırmayasız ve akçe alındık da
hâlisü'l-ayâr akçe aldırup züyûf ve kızıl akçe aldırmayasız kesr-i defterden ve naks-ı
hâneden ve hilâf-ı şerʻ ve kânûn zulm ve teʻaddiden ihtirâz eyliyesiz şöyle bilesiz
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâni min şuhur-ı Recebü'l-ferd
sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.83/280] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Hüdâvendiğâr ve Kütâhya ve Sârûhân ve Menteşe ve Sultânönü ve Hamid ve Biğa ve
ve Karahisâr sancâkların da vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum tevkiʻ refîʻ hümâyûn
vâsıl olıcak maʻlûm ola ki zikr olunan sancâklar da piyâde ve müsellem tâʼifesinin
bin yetmiş iki senesine mahsûb olmak üzere mensûh avârızları ve bedel-i nüzulleri
cemʻine meʼmûr olan Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân zîde kadru der-saʻâdetime arz-ı hâl
idüp tâʼifey-i mezbûrenin avârızları tahsîline kadîmden bu âna değin ğurre-i
Şevâlden mübâşeret olunuggelmekle târîh-i mezbûrun avârızı tahsîline dahî kânûn ve
kadîm üzere ii bu mâh-ı Şevvâl ğurresinden mübâşeret ve ber mûcebi emr-i defter
muʻaccelen tahsîl itdirilmek bâbın da emr-i şerîfim virilmek ricâ eyledüğü ecilden
imdi kânûn-ı kadîm üzere amel olunmak fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i
şerîfimle vardık da bu bâb da sâdır olan fermân-ı celili'l-kadrim üzere amel idüp dahî
zikr olunan piyâde tâʼifesinnin avârızların tahsîline kâdimden bu âna değin zaman-ı
mezbûr da mübâşeret olunu gelmekle târîh-i mezbûrun avârızı tahsîline dahî zâman-ı
mezkûrda mübâşeret ve ber-mûcebi emrü defter muʻaccelen tahsîl itdirüp kimesneye
teʻallül ve nizâʻ itdirmeyesiz cânib-i mîrîyi ğadr ve kadr olmakdan ve hilâf-ı şerʻ ve
kânûn zulm ve teʻaddiden be-gâyet ihtirâz idüp husûs-ı mezbûr içün tekrâr emrim
varmalu eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi't-târîhi'l-
mezbûr.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
297
Mübâşirin Kaydı görüldü
Nâhiye-i Şehrâbâd Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı Mehmed Hüseyin nesh-i Erdel sene-i M
Karye-i Saraycık tâbiʻ-i Şehrâbâd
An-tekmîl
2000
[s.84/281] Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib sancâğı Alaybeyisi
Mustafâ zîde kadru ordu-yı hümâyûnuma mektûb gönderüp liva-i mezbûrda
Şehrâbâd nâhiyesin de Saraycık nâm karyede gayri den altı akçe tîmâra mutasarrıf
olan Hüseyin meʼmûr olduğu Erdel seferine gelmeyüb Varad kaʻlası muhâsarasın da
ve maiyyetinde mevcûd bulunmayup tîmâr-ı mezbûr ol-vechle mahlûl olmağla
bundan akdem yararlığı arz olundukda ibtidâdan iki bin akçe tîmâr emiri olan elâ
gözlü açık kaşlu orta boylu mezkûr Mehmede virilmek ricâsına arz itmeğin ibtidâsı
elinde tîmârı olduğu sancâkda sâkin olup alay beyisi bayrağı altında sefere eşmek
şartıyla tevcîh olunmak içün tahrîren ihdâ ve sebʻîn ve elf Muharremi' nin evâsıt-ı
târîhiyle hükm-i şerîfim virildikden sonra tezkeresi virmek fermân olunmağın ber-
mûcebi fermân-ı alî zikr olunan iki bin akçe tîmâr vech-i meşrûh üzere sefer-i
mezbûra gelmeyen Hüseyin gününden ibtidâsı bedel-i mezkûr Mehmede tevcîh
olunup berât-ı âlîşân içün tezkere virilüb … 26 şehr-i Muharremü'l-harâm sene ihdâ
ve sebʻîn ve elf.
Be- Yurd-u Sahrâʻî …
[s.84/282] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm Alâiye
ve Hamid ve Karahisâr sancağın da vâkiʻ olan kâdılar zîde fazlıhum tevkiʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki memâlik-i mahrûsamda vâkiʻ perâkende-i
Ermeni ve Anadolu Rumu ve perâkende-i Medîne-i Münevvere reʻâyâsının maktûʻu
ve yava keferenin yava cizyeleri tahsîline meʼmûr olan kıdvetü'l-emâcid ve'l aʻyân
Gümrük emîni Ahmed zîde mecduhû dersaʻâdetime mühürlü tezkire gönderüp liva-i
298
mezbûrda vâkiʻ ve âhar diyârdan kâr-ı kesb içün gelen perâkende-i Ermeni ve
Anadolu ve Rumu ve perâkende-i Medîne-i Münevvere raʻiyyasının üzerlerine edâsı
lâzım gelen maktûʻuların ve yava keferenin yava cizyeleri ve kıbtiyân ve ekrâd ve
kara yağmurlu ve maʻrifetli taʻifesinin bedel-i aʻvârızların şard-ı iltizâmıma dâhil
olmağın hâlâ bin yetmiş iki senesine mahsûb olmak üzere cemʻ ve tahsîli lâzım ve
mühimm olmağla tarafımızdan nâm kimesneye der-uhde idüp zamân-ı hulûl
eyledikde vech-i meşrûh üzere tahsîl itdirilmek bâbın da emr-i şerîfim ricâsına iʻlâm
eylemeğin imdi zamân-ı hulûl eyledik de kadîmden olıgeldiğü üzere tahsîl itdirilmek
emr idüp buyurdum ki hükm-i şerîfimle mezbûr vardık da bu bâbda sâdır olan emrim
üzere amel idüp dahî liva-i mezbûrda sâkin ve etrâf ve eknâfdan kâr ve kesb içün
gelüb bir diyârdan ahâr diyâra mürûr u ubûr iden perâkende-i Ermeni ve Anadolu
Rumu ve Kayseriye'yi ve Vanlı ve Çoğanis(?) ve Bitlis ve Arabgir ve nisbetle kefeyi
ve vilâyeti Leh ve Macar ve Eflak ve Boğdan taraflarından kâr-ı kesb içün gelen
Ermeni tâʼifesi ve Anadolu Rumu ve perâkende-i Medîne-i Münevvere raʻiyyasının
ve Karamanlı ve Adana ve Erçişli ve Sivas ve Kayseriye de kırk altı nefer Ermeniden
mâʻdâsından üçer yüz altmış akçe maktûʻuları ve vech-i maʻaş ve gullâmiyesiyle
dörder yüz yirmi altışar akçe maktûʻuların târîh-i mezbûre mahsûb olmak üzere
mefrûzü'l-kalem serbestlik üzere cemʻ ve tahsîl itdirüp âharı müdâhale itdirmeyesiz
ve perâkende-i Medîne-i Münevvere reʻâyâsının uslûb-ı sâbık üzere cürm-i cinâyet
ve beytü'l-malları kadîmden zabt olunu geldiği üzere cemʻ ve tahsîl itdirüp min-baʻd
evkâf-ı selâtin ve vüzerây-ı ıʻzâm ve züʻema erbâb-ı tîmâr ve sâʼir emlâk zâbidleri
toprağımızdadır veyahûd bunda sâkinlerdir deyü bir-vechle müdâhale itdirmeyesiz
ve liva-i mezbûrun kasabât ve kurâsında hâric-ez-defter tavattun ve ğayr-i
mutavattındır kâr ve kesb içün gelen yava kefereden eğer Leh ve Rum ve Arnavud ve
Bulgar ve Sırb ve sâirden üçer yüz akçe yava cizyesi ve on yaşında olan Ermeni ve
Rum oğullarından hüccet-i şerʻiyye mûcebince nısf cizye ve on yaşından ziyâde
emred ve mürâhik olanlarından tâmam cizye alına ve henüz hadd-ı büluğa ermeyen
Rum oğullarından nısf ciye ki yüz elli akçe olur cemʻ ve tahsîl itdirüp inâd ve
muhâlefet idtirmeyesiz ve Rumeli ve Anadolu ve adalardan kâr ve kesb içün gelen
yava kefereden dahî üçer yüz akçe yava cizyeleri cemʻ ve tahsîl itdirüp biz Sultânlar
ve vüzerâ ve evkâf-ı selâtin ve sâʼir evkâf ve emlâk reʻâyâsıyız veyahud perâkende
hâlinde Atina ve Ezedin ve şahinci ve atmacacıya ve derbenciyân ve kassâb ve çobân
299
ve mumcu ve taşçı ve Sinop ve Ürgüb ve Trabzon ve Haymanegânı Üsküdar ve
haslar ve vezîr-i azam ve Kapûdan paşa reʻâyâsıyuz deyü teʻallül itdirmeyüb kâr ve
kesbleri mukâbelesinde yava cizyeleri virdürüp biz henüz geldik geri gideriz deyü
sözlerine amel eylemeyüb muhâlefet itdirmeyesiz ve şard-ı ilitzâmına dâhil kıbtiyân
tâʼifesinin Müslimân nâmına olanlarından bedel-i aʻvârız yüz ellişer akçe ve
keferesinden üçer yüz akçe alınup ve ekrâd ve kara yağmurlu ve maʻrifetlü
tâʼifesinden bedel-i aʻvârız yüz yirmişer akçe alına ve tâʼifei mezbûrun beytü'l-mâl-ı
amme ve hassa ve cürm-i cinâyet ve resm-i bennak ve aded-i ağnâm ve sâʼir
bâdehevâları üslüp-ı sâbık üzere tahsîl ittirilüp inâd ve muhâllefet ittirmeyesiz ve zikr
olunan Ermeni maktûʻu ve yava keferenin yava cizyesi ve kıbtıyân tâʼifesinin bedel-i
avârızları kadimden minvâl üzere zabd ve tahsîl olunugelmiş ise zamân-ı hulûl
eyledikde girü ol minvâl üzere cemʻ ve tahsîl ittirüp kimesneye teʻallül ve nizâʻ
itdirmeyesiz cânib-i mîrîye gadr ve zarar olmakdan ve defterde mukayyed yerlü
reʻâyyâya müdâhale olunmağla hilâf-ı şerʻ ve kânûn zulm ve teʻaddiden be-gâyet
ihtirâz eyliyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-
sâmin min şehr-i Zi'l-kade sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.85/283] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Barçınlı ve
Nevâhi Barçınlı kâzaları zîde fazlıhûm tevkiʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm
ola ki hâliyâ Barçınlı kâdîsı südde-i saʻâdetime arz gönderüp Barçınlı kazâsına tâbiʻ
Bayat nâm karyenin reʻâyâsı kızıl hizmetine tâkat getüremeyüb ol-vechle halleri
mükedder oduğun bildirüp Barçınlı ve Nevâhi-i Barçınlı kazâlarında vâkiʻ olup hâne-
i aʻvârıza zamm olmak üzere refʻ-i fermânım olan takâʻud reʻâyâsının aʻvârızları
mukâbelesinde bedel-i güherçileleri akçeleri menzil-i mezbûr içün taʻâyîn olunmak
bâbın da emr-i şerîf ricâ itmeyüb hazine-i âmiremde muhafız olan mevkûfât
defterlerine nazâr olundukda defter-i cedîd mûcebince Barçınlu kazâsın da altmış ve
ikiyüz ve ikiyüz otuz iki nefer dahî Nevâhi-i Barçınlı kazâsın da ki cemʻan iki yüz
doksan iki nefer olup yüzer akçeden yirmi dokuz bin iki yüz akçe olduğu mestûr ve
mukayyed bulunmağın imdi vech-i meşrûh üzere amel olunmak fermânım olmuşdur
buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardık da bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüp
dahî zikr olunan kâdılıklar da vâkiʻ aʻvârızları mukâbelesin de kadîmden Güherçile
bedeli vire gelen ol-mikdâr reʻâyâ menzil-i mezbûre kayd ve taʻyin olmağla ol-
300
mikdâr akçe Güherçile bedel-i akçelerin menzil-i mezbûr içün edâ itdirüp hilâf-ı
defter kimesne teʻallül ve nizâʻ itdirmeyüb husûs-ı mezbûr içün bu dahî emrim
varmalu eylemiyesiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi'l
Râbi ve'l-işrîn şehr-i Zilkaʻdeti'ş-şerîfe sene ihdâ ve sebʻîn elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.85/284] Fazîlet şiʻâr-ı ızzet tisâr Efendiler hazretlerinin meclis-i şerîfleri
savbına Dürer-i daʻvât-ı muhlisât encâm ithâfıyla inhâ-i muhlishâne olunan budur ki
azîmetü'ş-şân ve rafîʻatü'l-mekân devletlü ve saʻâdetlü efendimiz vâlide sultan dâmet
fî hıfzı'l-mennân hazretlerinin mutasarrıfa oldukları havâss-ı şerîfelerinden Zile ve
tevâbiʻ hâsıllarının perâkende olan defterlü reʻayasından baʻzıları kâdimi yerlerinden
kalkup varup taht-ı kazâyı maʻdelet şiʻârları olan kasabât ve kurâda Sâkin olmağla
ol-makûle hâss-ı mezbûr reʻâyâsının Rüsumü-i aʻâdiyeleri ve resm-i mücerredleri ve
aʻded-i ağnâm hakkını oluğeldiğü âdet-i kadîm üzere havâs-ı mezbûre voyvodası
Mehmed Ağa tarafından taʻyin olunan adamısını bi-kusûr alı verilüp teʻallül
itdirlmemeğe envâ lütufları ve müsâʻade-i şerîfleri mevzûl ve bî-dirîğ buyrula ki bu
bâbda vücûda gelen hüsn-i takayyüdleri bu tarafa râciʻ olub mahallinde zikr-i
cemîllerine bâʻis olduğuna iştibâh buyurulmaya bâki hemîşe ilm ve fazîlet der
mesned şerîʻat efzûn-bâd
Muhibb-i Muhlis Hasan
Kethüdâ-i Vâlide Sultân hâlâ
[s.85/285] Izzetlü ve Faziletlü Karahisâr-ı Sâhib Efendisi Kâmyâb
Huzûr-ı ızzete dürer-i daʻvât sâfiyât ithâfıyla inhâ olunur ki hâliyâ Karahisâr-ı
Sâhib mîr-liva olanlar tarafından beher üç ayda bir Subâşı kânûn-ı kadîm olup
mahal-i zaman olmağın mektûb tahrîr olunup kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Süleymân
Ağa zîde kadruhûya tefvîz olunmuşdur vusûlun de mâh-ı Saferü'l-hayrın ibtidâ
ğurresinden üç ay tamâmına varınca muʻtâd-ı kadîm olageldüğü minvâl üzere cürm-i
cinâyet ve yava kul ve câriye müjdegânesi ve kûdek ve rüsûmu Sûbâşılığı mûmâ-
ileyhe kemâ-kân zabd u rabd itdirüp ve ol-bâbda hilâf şerʻî ve kânûn ve olugelene
mugâir kimesneye zulm ve teʻaddi itmeyüb ve itdirmeyesiz minvâl-i meşrûh üzere
zabd cemʻ ve tahsîl ve bir ğün mukaddem iysâl idüb mûcebi ile amel oluna tahrîren
fî-şehr-i Safer li- sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
301
Ahmed Kâʻim-makâm-ı Karahisâr-ı Sâhib hâlâ
[s.85/286] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân hükmü budur ki
Vilâyet-i perâkende-i Anadolu Defterine tâbiʻ Kefere tâʻifesinin bin yetmiş
bir Ramazân -ıŞerîfi ğurresinden bin yetmiş iki Şaʻbân-ı ğâyetine değin uhdelerine
edâsı lâzım gelen cizyeleri cemʻ ve tahsîl olunmak lâzım ve mühimm olmağın
matbah-ı ʻâmiremin mühimâtiçün kıdvetü'l-emâced ve'l-ʻayân matbah-ı ʻâmirem
emîni Mustafâ zîde mecduhûya der-uhde olunub eline tuğrâlu ve nişânlu cizye
defter-i sûret-i virilmeğin mûcebince zamân-ı hulûl eyledikde cemʻ ve tahsîl
itdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardık da siz ki
kâdîlarsız defter-i mezbûre tâbiʻ kefere tâʼîfesinin sekiz yüz kırk dokuz cizye
hâneleri olub târîh-i mezbûra mahsûb olmak üzere yedi yüz otuz dörd hânesinde
ikişer yüz ellişer akçe ve yüz on beş akçe Yahûdi hânelerinde ikişer yüz elli beşer
akçe cizyelerin ve hâne başına kırkar akçe mîri gullâmiyelerin irsâl olunan tuğrâlû ve
nişâlû cizye defteri mûcebince vakt u zamanlıyla cemʻ ve tahsîl itdirüp hilâf-ı emri
defter kimesneye teʻallül ve nizâʻ itdirmeyesiz ve bundan mâʻdâ mübâşir-i mezbûrun
cihhet-i maʻîşetiçün her bir hânesinden kırkar akçe dahî aldırup bundan ziyâde
bundan ziyâde bir akçe alınmaya ve aldırmayasız ve mîri içün alınan kâmil guruşu
seksen sekiz ve esedî guruşu yetmiş sekiz ve âtik zolâti kırk sekiz akçeye aldırub
ziyâdeye ve noksâna aldırmayasız ve akçe alındık da hâlisü'l-âyâr akçe aldırub züyûf
ve kızıl akçe aldırmayasız defter-i mezbûrun akçesi matbah-ı ʻâmirem mühimâtiçün
taʻyin olunmuşdur kesr-i defterden ve naks-ı cizyeden ve fermânımdan ziyâde akçe
alınmağla hilâf-ı şerʻ ve kânûn zulm ve teʻaddîden be-gâyet ihtirâz eyleyesiz şöyle
bilelesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fi't-târîhi'l-mezbûr.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
[s.86/287] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr Sâhib sancâğın da vâkiʻ olan kâdîlar zîde falıhum tevkiʻ-i refîʻ-i hümâyûn
vâsıl olıcak maʻlûm ola ki inşâallahu teâʻlâ evvel bahâr-ı huceste âsârda sefer-i zafer
şiʻârıma meʼmûr olan kadîm kûllarının ve sâʼir asâkir-i islâmın lâzım gelen nüzul
zahiresinin bedellerin tahsîl ve vakt u zamânıyla gelüb erişmesi ehem-i umûrdan
olmağla ʻumûmen memâlik-i mahsûsam da vâkiʻ aʻvârız hânelerinin bin yetmiş iki
senesine mahsûb olmak üzere her bir hânesinden beşer yüz akçe bedel-i nüzulların
302
cemʻ ve tahsîl ve dâhil-i hazîne itdirilmek bâbında fermân-ı ʻâlişânım sâdır olmağla
liva-i mezbûrda vâkiʻ sekiz yüz dokuz avârız hânelerinin târîh-i mezbûra mahsûb
olmak üzere her bir hânelerinden beşer yüz akçe bedel-i nüzulların irsâl olunan
mühürlü ve nişânlû mevkûfât defteri sûret-i mûcebince bin yetmiş iki Muharremi
ğurresinden mübâşeret ve muʻaccelen cemʻ ve tahsîl ve dâhil-i hazineye itdirilmek
fermânım olmasıdır buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan
emrim üzere amel idüp dahî liva-i mezbûrda vâkiʻ olmakdır avârız hânelerinin târîh-i
mezbûre mahsûb olmak üzere her bir hâneden tahsîl-i fermânım olan beşer yüz akçe
bedel-i nüzulların irsâl olunan mühürlü ve nişânlû mevkûfât defter-i sûret-i
mûcebince bin yetmiş iki Muharremi ğurresinden muʻaccelen cemʻ ve tahsîl itdirüb
kimesneye teʻallül ve nizâʻ itdirmeyesiz ve bundan mâʻdâ mübâşirin cihet-i
maʻîşetiçün her bir hânelerinden otuzâr akçe dahî aldırub bundân ziyâde tefâvüt
gurûş ve kesr-i mizân ve sâʼir bahâne ile bir akçe almaya ve aldırmayasın ve zikr
oluan kâdîlıkların kesr-i hâneleri var ise cümle reʻâyâ mûvâcehesin de hesâb ve hakk
ve adl üzere cümleye ale's-seviye tevzîʻ idüb mevkûfât defterine kesr ve noksân
getürmeyesiz ve mîrî içün alınan kâmil gurûşu doksânar akçeye ve esedi gurûşu
seksenâr akçeye ve atîk zolatai ellişer akçeye aldırub ziyâde ve noksân aldırmayasın
ve akçe alındıkda hâlisü'l-âyâr akçe aldırub züyûf ve kızıl ve kırkık akçe
aldırmayasın ve elbette guruş alınur deyü reʻâyâyı taʻcîz itdirmeyesin kesr-i
defterden ve nâks-ı hâneden ve fermânımdan ziyâde talebiyle hilâf-ı şerʻ ve kânûn
zulm ve teʻaddîden be-gâyet ihtirâz eyleyesiz şöyle bilelesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd
kılasız tahrîren fi'l-yevmi's-sâmin aşer şehr-i Cumâdiye'l-âhir li sene ihdâ ve sebʻîn
ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.86/288] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr ve Yalvâç ve Karaağaç ve ve kâdîları zîde fazlıhum tevkiʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki dârende-i fermân-ı hümâyûn Murâd zimmi dahî
südde-i saʻâdetime arz-ı hâl idüb ben Akşehir perâkendesinden olub üzerime edâsı
lâzım gelen baş cizyemi ve sâʼir emr-i şerîf-i ʻâlişân ile vâkiʻ olunan mîrî teklîflerin
sene ve sene cemʻine meʼmûr olanlara mahal-i mezbûrun kafere tâʼîfeleri ile virüb
edâ ve teslîm eyleyüb min baʻd kusûrum yoğiken lâkin bir mühimm mesâlihim ve
bâzârlığım içün bir iki gün sene de Karahisâra ve Yalavaç ve Karaağâç ve ve nâm
303
kazâlara vardığumda yaveciler mücerred celb-i mal yava cizyesi alınmak icâb
eylemez iken hilâf-ı şerʻ ve kânûn rencîde ve remîde iderler deyü bildirüb men-i
bâbın da emri şerîfim ricâ eyledükleri ecilden imdi hilâf-ı şerʻ ve kânûn rencîde
olunmaya deyü emir idüb buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardık da bu bâbda sâdır
olan fermân-ı celilü'l-kadrim üzere amel idüb dahî göresiz fi'l-vâkiʻ mezbûr zimmi
üzerine edâsı lâzım gelen bâş cizyesi ve sâʼir emri şerîfi ʻâlişân ile vâkiʻ olan mîrî
teklîflerin sene ve sene cemʻine meʼmûr olanlara mahalle-i mezkûrun kefere
tâʼîfelerin ile virüb edâ ve teslîm eyledükden sonra emr-u defter mûcebince baʻde
pazarlık içün birkaç gün zikr olunan kâdîlıklara vardıkla yava cizyesi alınmak icâb
eylemez iken yavecilera mücerred celb-i mal içün hilâf-ı şerʻ ve kânûn yava cizyesi
taleb ile rencîde ve remîde eyledikleri vâkiʻ ise menʻ ve defʻ idüb min bâʻd hilâf-ı
şerʻ ve kânûn ol-vechle rencîde ve remîde itdirmeyüb husûs-ı mezbûr içün tekrâr
şikâyet olunmağı eylemiyesin şöyle bilelesin ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasın tahrîren
fi'l-hâdi aşer Şehr-i Zilhicceti'ş-şerîfe sene 1081.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Kârye-i Köseler tâbiʻ Karahisâr
Hasıl
3000
Ziyâde(?)
1000
Kârye-i Timur kaʻala Tâbiʻ Karahisâr
Hasıl
5000
Ziyâde(?)
1499
Vech-i meşrûh üzere Mustafâ Ağanın berâtına mestûr ve mukayyed olmağla
bu mahalle kayd olundu.
Şerîʻat nisâb Karahisâr-ı Sâhib Sancâğın da Kassâmım olan Ahmed Efendi
kâmyâb
[s.86/289] Tahhîyâtt-ı Sâfiyye ithâfıylâ inhâ olunur ki Karahisâr-ı Sâhib
kazâsı ifrâz olunub âhara verilmiş idi hâliya size ibkâ olunub zikr olunan sancâğın
umûmen umûr-ı kısmet-i askeriyesi tarafımızdan size sipâriş olmuşdur gerekdir ki
düşen müteveffâ-i askeriyenin terekesi tahrîr ve beyne'l-verese bi'l-farîzati'ş-şerʻiyye
304
tevzîʻ ve taksîm idüp rüsûm-ı muʻtadeyi tarafımıza irsâl idesiz ve's-selâm tahrîren
fi'l-yevmî'l-işrîn min şehr-i Rebiü'l-evvel li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
El-fakîr Abdükâdir El-Kâdı be-AskeriAnadolu
[s.87/290] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Şuhut ve
Karahisâr kâdîları zîde fezâʼili hümâ ve kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib
mütesellimi olan zîde kadru tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki Şuhut
Kazâsına tâbiʻ Mahmûd köyü nâm karye sâkinlerinden dârende-i fermân-ı hümâyûn
Mûsâ nâm kimesne dergâh-ı muʻallâma arz-ı hâl idüb bundan akdem bu mahrûsa-i
İstanbul da on beş yirmi seneden berü sâkin olub kendü hâlinde gezüb hilâf-ı şerʻ-i
şerîf kimesneye teʻâddisi yoğiken kalkub kadîm-i karyesine gidüb anda dahî şerʻân
üzerine nesne sâbit ve zâhir olmuş değil iken Karahisâr-ı Sâhib Kasabasın da sâkin
olub sâbıkâ yeniçeri serdârı olan Karakaş Süleymân dimekle mağrûf kimesne
mücerred ahz ve celb-i mâl içün şirrete sülûk idüb hilâf-ı vâkiʻ buna baʻzı mevâd
istinâd idüb baʻdehû seni ehl-i örf tâʼifesine ahz itdiririm deyü tahvîf itdirmekle bi-
gayri hakkın bunun kendüsü on sekiz vukîye afyonun alub ziyâde gadr ve taʻaddî
eyledüğün bildirüb ol-cânibde bi'l-fiʻil yeniçeriler serdârı olan kıdvetü'l-emâsil ve'l-
akrân zîde kadru mübâşeretiyle şerʻle görülüb hakkını kendüye alıvirilmek bâbın da
emri şerîfim ricâ idmeğin buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda ihzâr-ı husema
kılub mukaddemâ bir defa şerʻle görülüb fasl olunmayub üzerinde on beş yıl mürûr
itmiş değil ise hakk ve adl üzere teftîş ve tefahhus idüb göresiz arz olunudğu üzere
ise ol-bâbda muktezâ-i şerʻ-i kavimle amel idüb dahî baʻde's-sübût şerʻle müteveccih
olan afyonun her ne ise hükm idüb alıvirüb zimmetinde bir nesnesi alıkodurmayasın
inâd ve muhâlefât idüb hakkın virmez ise vukûʻu üzere isim ve resmiyle yazub
Âsitâneʼi saʻâdetime arz eyliyesin min baʻd şerʻ-i şerîfe ve emri hümâyûnuma
muhâlif kimesneye iş itdirmeyesin hakk üzere olub tezvîr ve telbisden ve şuhûd-u
zordan hazer idüb dahî kaziye de medhâli olmayan kuzât ve sipâh ve sâyîr askeriden
olanları mezbûr Mûsâ nâm kimesnenin daʻvâsına dahl itdirmeyüb eslemeyüb bi-vech
dahl ve teʻaddi idenleri yazub bildirüb bu husûs içün tekrâr şikâyet olunub emr-i âhar
varmalu eylemiyesin şöyle bilelesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâhir-
i Zilkaʻdeti'ş-şerîfe sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
305
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Mûcebince Yeniçeri ağasından mektûb olduğu kayd.
[s.87/291] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ
Karahisâr-ı Sâhib Kâdîsı zîde fazlıhu tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola
ki Dârende-i fermân-ı hümâyûn Mustafâ südde-i saʻâdetime gelüb Karahisâr-ı Sâhib
kazâsın da Sarıca ova nâm karyede vâkiʻ yaylacı Emir mezraʻasına evlâdiyet ve
meşrûtiyet üzere mutasarrıf iken berâtın zâyîʻ itmekle zâyîdenkendüye tevcîh olunub
berâtı şerîfim virülüb elinde olan berât-ı mûcebince zabd ve tasarruf itdirilmek bâbın
da inâyet ricâ itmeğin elinde olan berât-ı mûcebince zabt ve tasarruf itdirilmek
emrim olmuşdur buyurdum ki mezrâ-i mezbûre mezbûrun elinde olan berât-ı
mûcebince zabd ve tasarruf itdirüb min-baʻd âhardan bir ferdi dahl ve taʻarruz
itdirmeyesi şöyle bilelesin ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil-i şehr-i
Şevvâl sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.87/292] Hazret-i Mevlâna-i Şerîʻat-meʼâb
Izzetlü Faziletlü Karahisâr-ı Sâhib efendisi hazretlerinin meclis-i şerîflerine
dürer-i daʻvât-ı sâfiyât ve ğurrer-i teslîmât-ı vâfiyat ithâfıyla inhâ olunur ki hâliyâ
Karahisârda mîr-liva olanlar tarafından her üç ayda bir Subaşı kanûn-ı kadîm olub ve
mahall-i zaman olmağın mektûb tahrîr olunub ağalarımızdan kıdvetü'l-emâsil ve'l-
akrân Ahmed Ağa zîde kadruhûya tefvîz olunmuşdur vusûlünde muʻtad-ı kâdîm
üzere zabt ideresin ve's-selâm hurrire fî-evâʼil-i Cumade'l-ulâ sene 1071.
Mine'l-Fakîr Ahmed Kâʻim-makâm-ı liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tıbbkı aslihü'l-mahtûm Lemmâ kahûl fakîr ileyhi Subhânehu ve teʻâlâ
Ramazân bin İbrâhîm el-kâdî be-ordu-yı hümâyûn ufiye-an-hu.
Müteveffânın kaydı
Nâhiye-i Şehrâbâd Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı Hüseyin an tahvîl-i Mehmed el-müteveffâ
306
Karye-i Akçağıl tâbiʻ mezbûr
Kıymet
5000
[s.87/293] Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib Sancağı Alaybeyisi
olan Mustafâ zîde kadru ordu-yu hümâyuma mektûb gönderüp liva-i mezbûrda
Şehreâbâd nâhiyesinde Akçağıl nâm karye ve gayriden beş bin akçe tîmâra
mutasarrıf olan Mehmed fevt olup tîmâr mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz
olundukda ibtidâdan beş bin akçe tîmâra emiri olan orta boylu elâ gözlü açuk kaşlu
mezbûr Hüseyine virilmek ricâsına arz itmeğin virilmek emr olub ibtidâsı alunup
tîmârı olduğu sancağında sâkin olub Alaybeyisi bayrağı altında sefere eşmek şartıyla
tevcîh olumağiçün sene ihdâ ve sebʻîn ve elf muharreminin ikinci günü târîhiyle
hükm-i şerîf virildikden sonra tezkeresi virilmek fermân olmağın ber-mûcebi fermân-
ı âli zikr olunan beş bin akçe tîmâr vech-i meşrûh üzere müteveffâ-i merkûm
Mehmed tahvîlinden ibtidâ müstehakk olduğu emr-i âli mezkûr Hüseyine tevcîh
olmağın berât-ı âlîşân içün tezkere virildi tahrîren fi't-târîhi'l-mezbûr.
Be-Yurd-ı Sahrâʻî Varad
[s.88/294] Nişân-ı şerîf-i âlişân-ı sâmî mekân hükmü oldur ki
Kula ve Kütahya ve Alâcaşehir ve Karahisâr-ı Sâhib ve Hamîd ve Isparta ve
Cezire-i Meis(?) ve Eğirdir ve Barla ve Bilecik İznik ve Sultânönünde vâkiʻ havâss-ı
hümâyûn ve perâkendegân ve hâric-i ez-defter keferesinin ve Yaʻkûb Çelebi veled-i
Germiyân ve Yıldırım Bâyezid ve Sultan Orhan ve İsâ Bey ve Şeyh Murâd ve Ata
Bey vakfı keferesinin bin yetmiş iki senesine mahsûb olmak üzere uhdelerine edâsı
lâzım gelen ziyâde-i cizyeleri cemʻ ve tahsîl olunmak lâzım ve mühim olmağın der-
uhde olunub eline mühürlü ve nişânlu defter sûret-i verilmeğin mûcebince zaman-ı
hulûl eyledikde cemʻ ve tahsîl itdirilmek emr idüb buyurdum ki hükm-i şerîfimle
vardıkda siz ki kâdîlarsız taht-ı Kazânızda vâkiʻ zikr olunan evkâf ve havâs-ı
hümâyûn keferesinin târîh-i mezbûrda uhdelerine edâsı lâzım gelen ziyâde-i
cizyelerin irsâl olunan mühürlü ve nişânlu defter sûret-i mûcebince havâs-ı hümâyûn
keferesinin yetmiş altı hânesinden ikişer yüz yetmiş akçe mâʻadâsından yüz seksener
307
akçe hesâbı üzere cemʻ ve tahsîl itdirüb kimesneye teʻallül ve nizâʻ itdirmeyesiz ve
bundan mâʻadâ mübâşir-i mezbûrun cihet-i maʻîşetiçün her bir hânesinden otuz beşer
akçe dahî aldırub bundan ziyâde bir akçe alınmaya ve aldırmayasız ve mîri içün
alınan kâmil guruşu seksen sekiz ve esedi guruşu yetmiş sekiz ve atîk zolatai kırk
sekiz akçeye aldırmayub ziyâde ve noksân aldırmayasız ve akçe aldıkda hâlisü'l-ayâr
akçe aldırub zinhâr züyûf ve kızıl akçe almaya ve aldırmayasız hîn-i tahsîlinde
tâmam ihtimâm idüb kesr-i defterden ve naks-ı cizyeden ve hilâf-ı şerʻ ve kânûn
zulm ve teʻaddiden be-gâyet ihtirâz eyliyeler ve cizye-i mezbûre içün bin yetmiş bir
Cumâde'l-âhirinin on beşinci gününde teâvütüyle maʻân elli beş bin akçe ve yine
mâh-ı mezbûrun on dokuzuncu gününde yirmi beş bin akçe ber-vechi peşîn teslim-i
hâzîne olunmuşdur şöyle bilelesiz ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasın min Ramazânü'l-
mübârek li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
[s.88/295] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Kütahya ve Kasdamonu ve Aydın ve Sârûhân ve Menteşe ve Karâhisâr-ı Sâhib ve
Sultânönü ve Alâʼiyye ve Teke sancâklarında vâkiʻ olan kâdîlar zîde fazlıhum tevkiʻ-
i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki zikr olunan sancâklarda vâkiʻ züʻamâ ve
erbâb-ı tîmârın bin yetmiş bir senesine mahsûb olmak üzere her bin akçe
yazularundan sefer-i hümâyûnum mühimâtiçün bin akçe mîr-i bedel ve yüz ellişer
akçe mübâşire vech-i maʻâş olmak üzere bundan akdem tahsîli bi'l-fiʻil tersâne-i
âmirem emîni İbrâhîm zîde mecduhû maʻrifetiyle nâm kimesneye der-uhde olunub
emr-i şerîfim verilmiş idi lâkin mezbûrun reʻâya ve berâyâ'ya teʻaddisi olub hıyânet-i
zuhûr eylemekle refʻ olunub hâlâ tahsîli kıdvetü'l-emâced ve'l-âyân Mehmed zîde
mecduhûya sipâriş olunub defter hâne-i âmiremden mühürlü sahîh ve cedîd icmâl
defteri sûreti virilmekle mûcebince mûmâ-ileyhin tarafından vech-i meşrûh üzere
tahsîl ve dâhil-i hazîne idtirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle
vardık da bu bâb da sâdır olan emrim üzere amel idüb dahî Südde-i saʻâdetimden
ihrâç olunub mübâşir-i mezbûrun eline virilen mühürlü sahîh ve cedîd icmâl defter-i
sûret-i mûcebince zikr olunan sancâklarda vâkiʻ züʻamâ ve erbâb-ı tîmârın mutasarrıf
oldukları mensûh zeʻâmeti ve tîmârlarının bin akçe yazularından bin akçe mîrî
bedellerin cemʻ ve tahsîl itdirüb hilâf-ı emr-i defter kimesneye teʻallül ve nizâʻ
itdirmeyesiz ve bundan mâʻdâ mübâşir-i mezbûrun cihet-i maʻîşet içün yüz ellişer
308
akçe dahî aldırub bundan ziyâde bir akçe alınmaya ve aldırmayasız ve mîri bedel
içün hâlisü'l-âyâr akçe virilüb gurûş alınur ise mîri içün alınan kâmil guruşu doksanar
akçeye ve esedi guruşu seksener akçeye ve atîk zolatai ve sümünü hazîneyi âmirem
alındığu üzere aldırub ziyâde ve noksâna aldırmayasız ve akçe alındıkda hâlisü'l-âyâr
akçe aldırub züyûf ve kızıl akçe aldırmayasız ve alınmaya guruş alınur deyü reʻâyâyı
taʻcîz itdirmiyesiz ammâ hîn-i tahsîlde tamâm ve ihtimâm idüb hilâf-ı emr ve defter
zulm ve teʻaddiden be-gâyet ihtirâz eyliyesiz şöyle bilesiz âlâmet-i şerîfe iʻtimâd
kılasız tahrîren fî-evâiʼli-şehr-i Şabâni'l-muʻazzâm li sene ihdâ ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.88/296] Fazîletlü ve Izzetlü efendi hazretlerinin meclis-i şerîfleri savbına
dürer-i daʻvât-ı hâlisa ithâfından sonra zamir-i münirlerine inhâ olunur ki hâmil-i
varaka Mehmed Bey bendelerine şehir Subaşılığı tefvîz olunub şerʻ-i şerîf ile düşen
husûslarına bezli-himmet buyurub Subâşılık umûrına müteʻallik olan cüzʼi ve küllî
ahz ve kabz itdiresiz tahrîren fî-17 min Cumâde'l-âhir li sene 1072.
Mine'l-fakîr Süleymân kâʻim-makâm-ı Karahisâr-ı Sâhib hâlâ
Der-dest olmuşdur
Nâhiye-i Kırhisâr Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı Ali an tahvîl-i hâlî
Karye-i Köseler an-tâbiʻ
Kırhisâr
2000
Ber-vechi tekmîl(?)
3000
[s.89/297] Deryâ seferleri mütemâdî olmağla guzât-ı müslimine mahsûs ve
muʻayyen olan zeʻâmet ve tîmârların ekseri sepet ve kimi nizâʻlı olup sefer-i
hümâyûn vâkiʻ oldukda her biri birer tarîk ile seferden kalup sancağı askeriyle
309
Alaybeyisi bayrağı altında az kimesne mevcûd olup ol-vechle askerime tedennî târîh
olmağla zeʻâmet ve tîmâr husûsu ziyâde muhtell ve müşeveş olduğu semʻ-i
hümâyûnuma ilkâʻ olunmağla eyâleti Anadoluda zeʻâmet ve tîmâr tasarruf idenlerin
cümlesi yoklanup müstehak olanlara müceddeden der-dest ve tevcîh olunmak
bâbında hatt-ı hümâyun-ı saʻâded makrûnla fermân-ı alîşân sâdır olmağın Karahisâr-ı
Sâhib sancağında Kırhisâr nâhiyesinde Köseler nâm karye ve gayriden iki bin akçe
tîmâr ile fermân olan der-dest yoklamasunda ve fethi müyesser olan Varâd ve hâlâ
Erdel seferine tîmâr-ı mezbûr ile kimesne mevcûd ve der-dest olmayub ol-vechle
mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz olunduk da ibtidâdan beş bin akçe tîmâra
emri olan orta boylu elâ gözlü açuk kaşlu mezkûr Ali'ye virilmek bâbın da inâyet
ricâsına kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân liva-i mezbûr Alaybeyisi Mustafâ zîde kadruhû
ordu-yı hümâyûnuma arz eylemeğin … sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı saʻâdet
makrûnum mûcebince tîmârı olduğu sancakta sâkin olub Alaybeyisi bayrağı altın da
sefer eşmek şartıyla tevcîh olunmak içün sene isneyn ve sebʻîn ve elf Rebiü'l-
evvelinin evâsıtı târîhiyle hükm-i şerîf virildikden sonra bir sûver virilmek olunub
sebeb kaydı sefer-i hümâyûnuma … icmâline tezkire tahrîren li-sene isneyn ve sebʻîn
ve elf.
Tıbku-aslihü'l-hatir nemnakahul fakîr ileyhi teʻâlâ Abdurrahmân bin Sâlih el-
mevlâ hılâfeti'l be Mahkemey-i Mahmûd Paşa be Medîne-i Kostantiniye uvfiye an-
hümâ
[s.89/298] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem müddebir-i
umûri'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâkıb mütemmim-i mehâmmi'l-enâm bi'r-reʼyiʼs-sâʼib
müşeyyed-i erkâni's-saʼâdeti ve'l-iclâl el-mahfûfu bi-sunûf-i avâtıfi'l-meliki'l-âʻlâ
sâbıka Rumeli eyâletine mutasarrıf olan vezîr-i aʻzâm-ı sâbık Melek Ahmed Paşa
edâmallahû teʼâlâ iclâlehû tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki sen
yarar vüzerâ-i ızâmımın yarar ve nâmdar-ı olub müstehâkkı inâyet ve sezevâr-ı âtıfet
olduğun ecilden hâliyâ hakkında mezid-i merhamet-i pâdişâhânem zuhûra getürüb
işbu sene isnâ ve sebʻîn ve elf Cumâde'l-ulânın yirmi birinci gününden hatt-ı
hümâyûn-ı saʻâdet makrûnumla Karahisâr-ı Sâhib Sancâğın ber-vechi arpalık sana
tevcîh ve inâyet idüb ilânı içün taʻyin olunmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda sâdır
olan hatt-ı hümâyûnum-ı saʻâdet makrûnum mûcebince liva-i mezbûre ber-vechi
arpalık sen mutasarrıf olub mütesellimin gönderüb zabd u rabtın ve reʻâyanın
310
himâyet ve siyânetinde ve kendün meʼmûr olduğun hidemât-ı hümâyûnun itmâmında
mücidd ü sâʻî olasın şöyle bilesin âlâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasın tahrîren fî-evâhir-i
şehr-i Cemâziye'l-evvel sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Kad vasele fî-14 min Cemâziye'l-âhire sene 72
Mûcebince Süleymân Ağa'ya vekâlet mektûbu vardır
El-fakîr el-Hâc Ahmed Kethüdâ-i Melek Ahmed Paşa
Tıbbkı aslihü'l-mahtûm ketebehü'l-fâkir ileyhi teʻâla Ramazân el-kâdî be-
ordu-yı hümâyûn ufiye-an-hu
Nâhiye-i Şehrâbâd Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Tîmâr-ı İbrâhîm
Karye-i Avşar tâbiʻ mezbûr
Hasıl
8000
Tahvil-i
5000
[s.90/299] Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib Sancâğı Alaybeyisi
olan Mustafâ zîde kadruhû ordu-yu hümâyuma mektûb gönderüp Karahisâr-ı Sâhib
sancâğında Şehrâbâd nâhiyesin de Aksaz nâm karye ve gayriden sekiz bin akçe
tîmâra mutasarrıf olan Ali fermân olan Temaşvardan firâr idüb ve meʼmûr olduğu
Erdel seferine gelmeyüb vâkiʻ olan fermân-ı hümâyûn da mevcûd bulunmayub
tîmâr-ı mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz olundukda ibtidâdan beş bin akçe
tîmâra emri olan orta boylu kara gözlü kara kaşlu mezkûr İbrâhîme virilmek bâbın da
inâyet ricâsına arz itmeğin beş bin akçe kılıcı virilmek emr olmuşdu ibtidâsı alınub
tîmârı olduğu sancâkta sâkin olub Alaybeyisi bayrağı altın da sefere eşmek şartıyla
tevcîh olunmağ içün sene isneyn ve sebʻîn ve elf şehr-i Rebiü'l-âhirinin ğurresi …
hükm-i şerîf virildikden sonra tezkeresi ihrâç olunmak fermân olmağın ber-mûcebi
311
fermân-ı âli zikr olunan sekiz bin tîmârın beş bin akçesi Erdel seferine gelmeyen Ali
tahvîlinden ibtidâsında aldığı emri bedel-i mezkûr İbrâhîme tevcîh olunub berât-ı
âlişân içün tezkere virüldi hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Nâhiye-i Şehrâbâd Der-liva-i Karahisâr-ı Sâhib
Zeʻamet-i Pîrî Mustafâ Mir-Alay-ı Karahisâr-ı Sâhib an-tahvil-i Hod
Karye-i Gölcük tâbiʻ Şehrâbâd
Ve gayruhu
11498
Karye-i Avşar tâbiʻ Şehrâbâd
8000
hasıl
3000
Yekün
16511
İlhâk bilâ zâlik an vera-yı noksan terakki an Gâygubet Ali Erdel niyâbet-i der-liva
An-tahvil-i Câbi Murâd Der-Liva-i Mezbûr
Karye-i Yumru(?) tâbiʻ-i M
1118
Karye-i Bayrak Tâbiʻ-i Çola ve
gayrîden
565
Karye-i Ulu Yaymak
Tâbiʻ-i Bolavadin
130
Yekûn
Hâlî harâbe
1813
Ber-vech-i tekmîl
20000
[s.90/300] Orta boylu alâ gözlü açık kaşlu Kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân
Karahisâr-ı Sâhib sancağı Alaybeyisi olan mûmâ-ileyh Mustafâ zîde kadru Ordu-yı
hümâyûnuma gelüb liva-i mezbûre de Şehrâbâd nâhiyesin de Gölcük nâm karye ve
gayriden …tîmâra ber-vechi tekmîl yirmi bin akçelik üzere mutasarrıf berâtı
mûcebince noksan ve emekdâr olmağla sekiz bin akçe ber-vech-i mukarrer mümtaz
312
ile emr-i şerîf virilüb ve yine liva-i mezbûrda ve nâhiye-i mezkûrda Aksâz nâm karye
ve gayriden üç bin akçe tîmâra mutasarrıf olan Ali'nin Erdel seferine gelmediğinde
âhara virilen beş bin akçe ilâ âhirihî.
Be-Yurd-ı Sahrâʻî Erdel
[s.90/301] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ
Karahisâr-ı Sâhib Kâdîsı zîde fazluhu tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm
ola ki kazâ-i mezbûr mahallâtından İmâret Mahallesi sâkinlerinden el-hâc Mehmed
bin Mûsâ ve Hâcı Îsâ bin Mûsâ ve Hâcı Ahmed bin İne Bey nâm kimesneler hâlâ
Der-saʻâdetime gelüb biz hâric ez-defter iken hâlâ fermân-ı şerîf ile mahalle-i
mezbûrda avârız hânesine kayd ve tahrîr olduğu hazine-i âmirede ancak mühürlü ve
nişânlu mevkûfât defteri sûret-i virilmek vâkiʻ olan avârız ve tekâlif-i sâʼiremizi
cemʻine meʼmûr olanlara mahalle-i mezbûre ahâlîsi ile maʻân edâ eyledüğümüzden
sonra tekâʻüd emîni olanlara güherçile bedeli talebiyle rencîde itdirilmemek bâbın da
emr-i şerîf virilmek ricâ ideriz deyü bildirdikleri ecilden imdi ellerin de olan mühürlü
ve nişânlû mevkûfât defteri sûretine muhâlif rencîde olunmayalar deyü emr idüb
buyurdum ki hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüb
dahî mezbûrlar hâric ez-defter iken hâlâ fermân-ı şerîf ile mahalle-i mezbûre de
müceddeden avârız hânesine kayd olunduklarına hâzine-i âmiremde ellerinde
mühürlü ve nişânlû mevkûfât defter-i sûreti virmekle vâkiʻ olan avârız ve tekâlîf-i
sâʼirlerin cemʻine meʼmûr olanlara mahalle-i mezbûre âhâlisi ile maʻân virüb
eyledüklerinden sonra min-baʻd mütekâʻid eminî olanlara hılâf-ı sûret-i defter
güherçile bedel-i tâlebiyle rencîde ve remîde itdirmeyüb husûs-ı mezbûr içün tekrâr
şikâyet olunmalu eylemiyesiz şöyle bilesiz ve baʻde'l-yevm bu hükm-i hümâyûnum
mezbûrların ellerine ibkâ idüb âlâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fi'l-yevmi'l hâdi
aşer şehr-i Saferü'l-hayr li sene 1064.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
Mûcebince sûret-i defterleri olduğu kayd şud
[s.91/302] Cenâb-ı ızzet meʻâb-ı saʻâdet nisâb efendi hazretleri kâmyâb
Dürer-i davʻvât-ı sâfiyyât ve ğurrer-i teslîmât-ı vâfiyat ithâfından sonra hâlâ
taht-ı hükümetimizde vâkiʻ ve Erbiye Subâşısı gitmek lâzım olmağla işbu mâh-ı
Recebü'l-müreccebi ğurresinden üç ay tamâmına değin adamları ve kıdvetü'l-emâsi'l
313
ve'l-akrân Mehmed Ağa zide-kadruhû taʻâyin ve irsâl olmuşdur meʼmûldur ki mîr-
liva'ya aid olan cürm ü cinâyet ve bâd-ı hevâ ve kaçkun ve harç ve katibiye kadimü'l-
eyyamdan olu gelidiği üzere mûmâ-ileyh Mehmed Ağa'ya ahz u kabz itdirmeye bezl-
i himmet buyurub hilâf-ı şerʻ-i şerîf kimesneye rencide itdirilmemek meʻmûldur.
Bâki himmet ızzü fazilet dâʻim bâd
Mine'l-Fakîr Süleymân kâʻim-makâm-ı Karahisâr-ı Sâhib
[s.91/303] Şerîʻât nisâb müteveffiyât(?) Kâdîsı Mehmed Efendi kâmyâb
Tahiyyât-ı sâfiye ithâfıylâ inhâ olunur ki Karahisâr-ı Sâhib kazâsı umûr-ı
kısmet-i askeriyesi tarafınıza sipâriş olmuşdur gerekdir ki kazâ-i mezbûrda düşen
mevtayi askeriyye terekesini tahrîr ve beyne'l-verese bi'l-fariza tevzîʻ ve taksim
idesin ve's-selâm tahrîren fi'l-yevmi'r-rabiʻ ve'l-işrin min şehr-i Cumâde'l ula li-sene
isneyn ve sebʻîn ve elf.
El-fakîr Abdulkâdir el-kâdî be-Asakir-i Anadolu el-maʻmûre
[s.91/304] Cenâb-ı şerîʻat-meʼâb liva-i Karahisâr-ı Sâhib efendileri
huzurlarına dürer-i tahiyyât-ı sâfiyât ve ğurrer-i teslîmât-ı vâfiyat ithâfından sonra
inhâ olunur ki zîr-i hükûmet-şiʻârınızda olan Yeniçeri Serdârı refʻ olunup yerine
üslûb-ı sâbık üzere doksan bir cemâʻatten Abdullâh nâm yoldâş nasb ve taʻyin
olunmağın mektûb tahrîr olunub gönderilmiştir vusûlunde yeniçeri ve acemi oğlanı
ve topcu ve cebeci-i mezbûre zabt ve rabt idtirdüp âharı dahl ve taʻarruz itdirmeyesiz
ve tavâʼif-i mezbûrdan bilâ vâris fevt olanların metrûkâtların mezbûra teslîm idüb
irsâl itdiresiz velâkin hilâf-ı şerʻ ve kânûn bir ferdî rencîde ve remîde itdirmeyesiz
bâki hemîşe şerîʻat bâd tahrîren fî-evvelü'l-Cumadeyn li sene 1072.
Mine'l-Fakîr Mustafâ Ağa-yı derğâh-ı âli hâlâ
[s.91/305] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻdenü'l-fazl ve'l-kelâm Karahisâr-ı
Sâhib ve Kâdîları zîde fazlihûmâ tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
Karahisâr-ı Sâhib kazâsına tâbiʻ Hoca nâm karyede sâkin sipâhîzâdelerden
dârendegân-ı fermân-ı hümâyûn Hüseyin ve Maʻden oğlu Ahmed ve Yûsuf ve diğer
Ahmed ve Selim oğlu Mehmed ve Yargeldi ve diğer Yûsuf nâm kimesneler Dergâh-ı
muʻallâma arz-ı hâl idüb bunlar sipâhîzâdelerden olub ve üzerlerine edâsı lâzım
314
gelen tekâlîflerin virüb bilâ emr-i şerîf tekâlîf-i şâkka teklîfiyle dahl ve rencîde
olunmaya deyü mukaddemâ kânûn üzere emr-i şerîf virilmeğin hâlâ mîr-i mîrân
adamları ve mîr-liva subâşıları ve sâʼir ehl-i örf tâʼifesi iki üç ayda bir reylü nehârda
âdem aklu ile karyelerine gelüb müft ve meccânen yem ü yemek ve arpa ve saman ve
koyun ve kuzu ve tavuk ve yağ ve bal ve sâʼir meʼkûlat ve hilâf-ı şerʻ-i şerîf ve bilâ
emr-i münîf naʻl bahâ ve kaftân bahâ ve devr ve selâmiye ve konak ve kûcek ve sâʼir
bu makûle tekâlif-i şâkka talebiyle dahl ve rencîdeden âlî olmakdılarını bildirüb
vech-i meşrûh üzere tekâlif-i şâkka talebiyle dahl ve rencîde itdirilmeyüb menʻ ve
defʻ olunmak babında emr-i şerîfim ricâ eyledikleri ecilden buyurdum ki hükm-i
şerîfimle vardıklarında husûs-ı mezbûra tamâm hakk ve adl üzere mukayyed olub
göresiz arz olunduğu üzere ise eyyâm-ı adâlet encâmımda mezbûrlara kimesneye
zulm ve teʻaddi olunduğuna katʻâ rızâ-i şerîfim yokdur min baʻd mîr-i mirân
adamlarına ve mîr-liva subaşlarına ve sâʼir ehl-i örf tâʼifesine müft ve meccânen yem
ü yemek ve arpa ve saman ve koyun ve kuzu ve tavuk ve yağ ve bal ve sâʼir meʼkûlat
ve bilâ emr-i şerîf naʻl bahâ ve kaftân bahâ ve konak ve kûcek ve devr ve selâmiye
ve sâʼir bu makûle tekâlif-i şâkka talebiyle mezbûrları ehl-i örf tâʼifesine rencide ve
ol-vechle remîde ve zulm ve teʻaddi itdirmeyüb menʻ ve defʻ eyliyesin min bâʻd şerʻ-
i şerîf ve mukaddemâ ve hâlâ virilen emr-i şerîfime muhâlif kimesneye iş
itdirmeyesin kaziye medhâli olmayanı dahl itdirmeyüb eslemeyüb gadr üzere olanları
bildirüb bu husûs içün bir dahî emrim varmalu eylemiyesiz şöyle bileler ʻalâmet-i
şerîfe iʻtimâd tahrîren fî-evâhir-i Rebiü'l-evvel sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
[s.92/306]… Kelâm Mustafâ el-makâm-ı Ahmedî eş-şehîr müftîzâde el-
Göynikî el-Kâdı medîne-i Karahisâr-ı Sâhib.
[s.92/307] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından İssizce Karahisâr nâm
karye sâkinlerinden Oruç bin Mahmûd ve Muahrrem bin Cermân nâm kimesneler
mahfel-i şerʻa ebnâ-i sipâhîyândan Bayrâm Bey ibni Hayrân nâm cündîyi zâbiti
mübâşeretiyle ihzâr ve muvâcehesinde her birî daʻva ve takrîr-i kelâm idüb merkûm
Bayrâm Bey bi-vech hilâf-ı şerʻî mutahhar bizi darb ve let idüb ağzımıza ve
avretimize dahî cimâʻ lafzıyla şetm ve kazf eyledi merkûm Bayrâm Bey'e şerʻân
suʼâl olunub mûcebi matlûbumuzdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Bayrâm Bey
315
müddeʻiyân-ı mezbûrân Oruç ve Muharrem nâm kimesneleri darb ve let ve ağzına ve
avretlerine cimâʻ lafzıyla şetm ve kazf itdiğin tavʻan iʻtirâf itmeğin mâ-vakaʻa bi't-
taleb ketb olundu hurrire fi'r-râbiʻ min Recebü'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Receb Efendi
el-İmâm
Abdî Bey el-
Cündî
Muharrem bin
Fahrü'l-aşiyân
El-Hâc
Osmân Ağa
Kethüdâ yeri
hâlâ
İsmâil Çelebi
ibni Abdullâh
İbrâhîm
Çelebi ibni
Osmân
El-Hâc Kâsım
bin Mahmûd
Çelebi
[s.92/308] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Anbanas nâm karye
sükkânından ebnâ-i sipâhîyândan Bayrâm Bey nâm cündî mahfel-i fasl ve imzâya
İssizce Karahisâr nâm karye sâkinlerinden Hâcı Dede ibni Mahmûd ve Derviş bin
Oruç ve Hüseyin bin Tirkemiş ve Ali Dede ibni Aydoğmuş ve Şaʻbân bin Gâzi ve El-
Hâc Süleymân bin Dede ve Hamza bin Dede nâm kimesneleri ve sâʼir karye-i
mezbûre ahâlîsi bi-cemʻihim ihzâr ve muvâcehelerinde takrîr-i kelâm ve bast-ı
merâm idüb tarafından vekîli ve tîmârının aʻşâr ve rüsûmâtı cemʻine taʻyîn
olunduğum Derviş Bey nâm sipâhînin Gölcük ve Yaylacık ve Karakaya nâm
mukâtaʻalı yaylakına mezbûrun ve sâʼirleri kasden öküzlerin çıkarub otundan ve
suyundan intifâʻ itmeleriyle kânûn üzere resm-i yaylakı taleb eyledikde teʻallül
iderler suʼâl olunub mûcebi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûrun kimesneler
cevâblarında karye-i mezkûre İssizce Karahisâr zeʻameti mülhakâtından çıkmak ve
üç pınar ve Elçiseki ve Ak-in ve Elmalu ve Sard ve Müsellem ve Bulamur nâm
yaylaklara karye-i mersûme İssizce Karahisâr zâimi maʻrifetiyle hayvanlarımız ihrâç
idüb müvekkili mezbûr Derviş Bey'in zikr-i mürûr iden Gölcük ve Yaylacık ve
Karakaya nâmına olan Yaylaklarına amden hayvanlarımız ihrâç itmeyüb kendü
sınurumuzda otundan ve suyundan intifâʻ itdirmedik deyü her biri münkiren cevâb
virmeğin mezbûr Bayrâm Bey'den takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda
ityânından izhâr-ı acz idüb mezkûrun kimesnelere mâru'z-zikr yaylaklara amden
hayvanların ihrâç itmediklerine her birine yemîn teklîf olunduk da alâ-vıfkı's-suʼâl
316
halfe billâhi teʻâlâ eylediklerinde mezbûr Bayrâm Bey taʻarruzundan menʻ birle mâ-
vakaʻa bit't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Receb Efendi el-
İmâm
Abdî Bey el-
Cündî
Fahrü'l-ayân el-
Hâc Osmân Ağa
İbrâhîm Çelebi
el-Hayyat
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
[s.92/309] El-Hâc Mahmûd Mahallesi sükkânından Kör Hasan bin Mehmed
işbu baisü'l-sicil Kestel sükkânından el-Hâc Mehmed bin Satılmış mahzarında on iki
bin akçe duhân bahâsından ve iki bin akçe cihet-i havâleden mezbûr el-Hâc
Mehmede târîh-i vesîkadan yüz yetmiş dört gün müʼeccel ve mevʻûd cemʻan on dört
bin akçe vâcibü'l-edâ ve lâzimü'l-kazâ deynim vardır deyü taʻan iʻtirâf ider ki kayd-ı
sicil olundu hurrire fî-Recebü'l-ferd sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Ömer Efendi Kethüdâ-
i Mustafâ Paşa
Süleymân Ağa
Mevâkı-ı O
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd
El-Hâc Burak
Mirzâ Ağa bin
Abdullâh
Molla Mehmed bin
Ahmed
… Ramazân Terzi İbrâhîm Çelebi Tatar
[s.93/311] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Yahyâ Mahallesi
sükkânından es-Seyyid Mustafâ ibni Muharrem nâm kimesne mahfel-i şerʻa hâfızü'l-
kitâb Mehmed bin Ahmed nâm kimesneyi ihzâr ve muvâcehesin de daʻvâ ve takrîr-i
kelâm idüb merkûm Mehmed'in babası mersûm Ahmed târîh-i vesîkadan on dokuz
sene mukaddem benim sağîrim hâlinde Kubbelü Mahallesinde vâkiʻ ceddim Teklenci
Halîl'den irsen müntakille tarafeynden İbrâhîm ve Bulgar nâm kimesneler mülklerine
ve tarafeyden tarîk-i âmma müntehî harâbe menzil yerini gayra semen-i fâhiş ile
benden iki yüz akçeye iştirâʼ idüb mezbûr Mehmed'in babası müteveffâ Ahmed baña
gadr itmişdir mersûm Mehmed'e şerʻan suʼâl olunub mûcebi matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mersûm Mehmed müddeʻî-i mezbûr es-Seyyid Mustafâ'nın cânib-i şerʻ-
i kavimden mansûb vasîsi Şaʻbân bin Veli nâm kimesne mezbûrun sağîri hâlinde
317
maʻrifet-i şerʻle zarûret-i nafaka içün babam müteveffâ-i mezbûr Ahmed'e târîh-i
vesîkadan on dokuz sene mukaddem bin iki yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bâten
bey‘ ve kabz-ı semen eyledi deyü kelimât-ı meşrûhasın nâtık ve mübeyyin sâkk-ı
şerʻî ibrâz idüb mersûm es-Seyyid Mustafâ muvâcehesinde feth ve kırâʻat olundukda
mezbûr es-Seyyid Mustafâ mazmûn sâkk-ı mezbûru inkâr idüb mezbûr Mehmed'den
mazmûnuna beyyine taleb olunduk da mine'l-udûl el-Hâc Mirza ibni Seferşâh ve el-
Hâc İvaz ibni Osmân nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde mahfel-i şerʻa hâzırân olub
ğıbbe'l-istişhâdı'ş-şerʻî mazmûn sâkk-ı mezbûru muvâfıkü'l-lafz ve'l-maʻnâ edâ-i
şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde baʻde riʻâyeti merâsimü'l-kabûl şehâdetleri şerʻân
muʻteber ve makbûl olmağın mezbûr es-Seyyid Mustafâ ol-vechle taʻarruzdan menʻ
birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-hâmis Recebü'l-ferd li-sene isneyn
ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Zahrü'l-vülâd
Hasan Efendi
Anbanâs
El-Hâc Osmân
Eğa Kethüdâ-yeri
El-Hâc Ahmed
Beşe Serdar-ı
sâbık
Abdî Çelebi ibni
Mustafâ Çelebi
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
[s.93/311-2] Oldur ki Sarık nâm karye sükkânından baisü's-sicil Hüseyin bin
Hasan nâm şâb mahfel-i şerʻde Acem keferesinden El-Has veled-i Kirkor nâm zimmi
mahzarında takrîr-i daʻvâ idüb işbu meclis-i şerʻde mevcûd ve muşârun-ileyh boy
tüfenği Babam müteveffâ-i mezkûr Hasan Yâsef nâm zimmiye emânet vazʻ idüb
merkûm Yâsef dahî mersûm El-Hâsa ibrâʻ eylemiş sûʻâl olunub cevâb-ı
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl ve'l-inkâr İsmâil bin Veli ve Sefer bin Mehmed
müddeʻî-i mezbûrun takrîrine mutâbık edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde
tesellümüne ve hüküm birle mâ-hüvel vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-Receb
sene 72.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Osmân
Ağa Kethüdâ-yeri
hâlâ
Mahmûd Çelebi
bin el-Hâc Kâsım
Abdî Bey
Kocazâde
Ahmed el-Muhzır Ve ğayrıhum
318
[s.93/312] Karamık kazâsına tâbiʻ Bazarağaç nâm karye sâkinelerinden
Selime binti Himmet nâm bikr-i bâliğa mahfel-i fasl ve imzâya hâfızü'l-kitâb
Erzüment bin Oruç nâm kimesneyi ihzâr ve muvâcehesinde daʻvâ ve takrîr-i kelâm
idüb merkûm Erzüment târîh-i vesikadan altı ay mukaddem baña cebren zinâ ve
bekâretimi izâle idüb hâlâ zinâdan hamlim vardır mersûm Erzümende şerʻan suʼâl
olunub mûcebi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Erzüment husûs-ı
mezbûr-ı bi'l-külliye inkâr ile cevâb virüb müddeʻiyye-i mezbûre Selimeden
müddeʻâsını mübeyyine beyyine taleb olundukda ibkâ ve aʻzâr içün istiʻmhâl idüb
mehl-i şerʻî hulûlünde ityânından izhâr-ı acz eyledikde mezbûr Erzüment
müddeʻiyye-i mezbûre Selime'ye minvâl-i muharrer üzere zinâ ve izâle-i bekâret
itmediğine ihtimâmen yemîn teklîf olundukda alâ vıfki's-sûʻâl halfe billâhi teʻâlâ
eyledikden sonra merkûme Selime iʻâde-i kelâm idüb hazret-i rabbe'l-alemin emr-i
şerîfi ve sultan-ı enbiya-i aleyhisselâmın şerʻ-i şerîfi biz ikimizin rızâsı ile ve velim
maʻrifetiyle bin dirhem gümüş mihr-i müʼeccel ile nefsini mezbûr Erzüment'de
tezvîc ve nikâh idüb oldahî tezevvüc ve kabûl eyledi didikde mezbûr Erzüment dahî
mezbûreyi kelimât-ı meşrûhasınnda tasdîk ve kabûl itmeğin mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fi'l-âşir Recebü'l-ferd li-sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Ali Efendi ibni
İbrâhîm
Abdî Bey el-
Cündî
Ali Bey ibni
Süleymân
Ahmed bin
Ahmed
İvaz Bey ibni
Abdullâh
Durmuş bin Hâcı Şaʻbân bin
Hüseyin
Mehmed bin
Satlmış
Veli bin Kureyş Ali bin Durgud
[s.94/314] Sincanlı kazâsına tâbiʻ Çay-hisarı nâm karyeden mensûh tîmâra
mutasarrıf Es-seyyid Hüseyin nâm sipâhî mahfel-i şerʻa Yaka Kınık nâm karye
sâkinlerinden Nasûh bin Hâcı bin Hâcı Seyydi ve Veli bin Yûsuf bin Hâcı nâm
kimesneleri ihzâr ve muvâcehelerinde daʻva ve takrîr-i kelâm idüb mezbûrân tîmârım
mülakâtından Çay-hisâr nâm karyede vâkiʻ Yenice çiftliğini raʻiyyetinden olub
mersûm raʻiyyeti taleb eylediğinde teʻallül iderler mezbûrâna şerʻân suʼâl olunub
319
mûcebi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûrân Nasûh ve Veli cevâbların da
işbu yedimizde mevcûd ve muşâru'l-ileyh sûret-i defter-i hâkânide mestûr ve
mukayyed çiftlik-i Eymirde ve çiftlik-i Halîl der-karye-i Kınık tâbiʻ Sıcanlı deyü
tahrîr olunan çiftliğin içinde muharrer Hâcı Seyyidî Bey evlâdından olub bundan
akdem Kumarı tîmâra mutasarrıf olanlardan Receb Bey ve Celâli Çelebi ve Sinân
Çelebi yetmiş seksen sene mikdârı tîmârı merkûma mutasarrıf olub mersûm ve
aʻşârımız mezbûrâna edâ ve ibkâ itdiğimizden maʻadâ merkûmân vefâtlarından sonra
tîmâr-ı mezbûra tevcîh olunan işbu hâzır-ı bi'l-meclîs Ömer Ağa'ya kezâlik rüsûm ve
aʻşârımız edâ ve ifâʻ idüb zikr-i mürûr iden çiftliki mezkûranın raʻiyyetindenüz
müddeʻî-i mezbûr Seyyid Hüseyin'in tîmâr-ı mülhakâtinden olan çiftliki Yenice
reʻâyasından değiliz deyü kelimât-ı meşrûhaların nâtık ve mübeyyin sûret-i defter
ibrâz idüb feth ve kırâʼat olundukda fi'l-hakîka mezbûrân çiftliki Eymirce ve çiftliki
Halinin reʻayatından olub ismi mezkûr olan Hâcı Seyydi ceddleri olduğu bâhir
olundukdan sonra müsinn ve ihtiyarlardan Durmuş bin Halîl ve Mansûr Bey ibni
Receb nâm kimesneler li'ecli'ş-şehâde meclis-i şerʻa hâzırân olub fi'l-hakîka bundan
esbâk tîmâr-ı mezbûra mutasarrıf olanlardan Pîrî Çelebi ve Receb ve Celâl ve Sinân
Çelebi nâm kimesneler yetmiş seksen sene mikdârı zikr olunan Kumarı tîmârına
mutasarrıf olub mezbûrânın ceddleri ve babaları mersûmân Hâcı ve Yûsuf çiftliki
mezbûrânları raʻiyetindendir ve hâlâ tîmârı merkûma mutasarrıf Ömer Ağa'nın
mutasarrıf olduğu sâlifü'z-zikr Kumarı tîmârı çiftliklerinden mâru'z-zikr çiftlik-i Hâcı
ve çiftlik-i Halîl der-karye-i Kınık deyü tahrîr olunan çiftliğin raʻiyyetindendir biz bu
husûsa vech-i mübeyyin üzere şâhidleriz şehâded dâhi ideriz deyü edâ-i şehâded-i
şerʻiyye eylediklerinde baʻde riʻâyeti merâsimü'l-kabûl şehâdetleri hîn-i kabûle
mevsûl oldukdan sonra mersûm Seyyid Hüseyin taʻarruzundan menʻ-birle mâ-vakaʻa
bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-âşir min Recebü'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve
elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Osmân ağa
Kethüdâ-yeri hâlâ
Es-Seyyid Abbas
Çelebi an-Nuh
Abdî Beyel-Cündî El-Hâc Ahmed
An-Tokuşlar
İbrâhîm Ağa El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Abdî Bey ibni Kassab
Mustafâ
Mahmûd Çelebi ibni
el-Hâc Kâsım
320
Kilise
[s.94/315] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Mihâyil nâm karye
sükkânından Ahmed bin Oruç nâm kimesne mahfel-i şerʻa yine karye-i mersûmeden
hâfızü'l-kitâb Memi bin Hasan nâm kimesneyi ihzâr ve muvâcehesinde daʻva ve
takrîr-i kelâm idüb karye-i mersûme hudûdunda vâkiʻ bir tarafdan Memi tarlasına ve
tarafeynden tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd tahmînen beş dönüm tarlayı sâhib-i
arzdan teffûz eylemiş iken ehl-i örfe istinâd ile ehl-i örfe cebr ve kerh itdirüb zikr-i
mürûr eden tarlayı fuzûli zabd eyledi mezbûr Memi'ye şerʻân suʼâl olunub mûcebi
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Memi cevâbında zikr-i mürûr iden tarlayı
bundan akdem mutasarrıfı olan Ahmed nâm kimesneden maʻrifet-i sâhib-i arz ile
ikiyüz akçe mukâbelesinde hakk-ı tasarrufın teffûz ve oldahî baña tefvîz ve ferâğ
idüb sâhib-i arz ile olanlar yedime maʻmûlün-bih temessük virisün deyü el-Hâc Şeyh
ve el-Hâc Mehmed ve Mustafâ ve Derviş ve Hamza nâm sipâhîler imzâlarıyla
mümza ve hâtemiyle mahtûm temessük ibrâz idüb feth ve kırâʼat olundukda takrîrine
muvâfık bulunub ve müddeʻî-i mersûm dahî tasdîk ve tahkîk itdikden sonra müddeʻî-
i mezbûrûn takrîrine muvâfık kerh le beyyine taleb olundukda ityânından ishar-ı acz
idüb merkûm Memi'ye ehl-i örf tarafına istinâd ile cebren zabd eylemediğine yemîn
teklîf olundukda alâ vıfki's-sûʻâl halfe billâhi teʻâlâ etmeğin zikr olunan tarlalar
mezbûr Memi'ye hüküm birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-âşir min
Recebü'l-ferd seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd Çelebi ibni
el-Hâc Kâsım
Mehmed bin Hüseyin Halîl bin Mehmed Hâcı bin Yûsuf
[s.94/316] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından Bayrâm bin Mehmed nâm kimesne mahfel-i şerʻî enverde Sârık nâm
karye sükkânından râfiʻü'l-kitâb İsmâil bin Veli nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı tâm
ve takrîr-i kelâm idüb mezbûrun li-ebeyn kız karındaşı işbu hâzır-ı bi'l meclis Fâtıma
nâm bikr-i bâliğaya bundan esbâk nâmzed olub beynimizde aded-i ve cinsi maʻlûm
321
pâbûç ve mest ve ketân ve dest-i mâl ve ipek ve siyâh üzüm ve doksan nakd akçe ve
beyʻ idivirmek içün bir kara sığır öküzü iysâl ve irsâl eylemiş idim el-hâletü hâzihî
zikr olunan eşyâdan aynî kâʼim olanları bi't-tamâm mersûm İsmâil benden alub ve
kabûl ve kabz idüb ve aynî halik olanlardan ötürü alâ tarîki'l-ibrâ ve'l-ıslâh merkûm
İsmâil bundan ikiyüz yetmiş beş nakd akçe alub husûs-ı mersûm müte‘allik daʻvâdan
mezbûr İsmâil ve mersûme Fâtımanın zimmetini ibrâ-i âmm ile ibrâ eyledim baʻde'l-
yevm mezbûre Fâtıma'dan ferâğ virüb nefsini her kime dilerse tezvîc ve nikâh
eylesün didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-âşir
min-Recebü'l-ferd seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
İbrâhîm bin
Oruç
Ahmed bin
Mahmûd
Ahmed bin
Durduhan
El-Hâ
Kâsım bin
Mahmûd
Çelebi
Mahmûd
Çelebi ibni
el-Hâc
Kâsım
İbrâhîm bin
Durduhan
Ahmed el-
Muhzır
[s.95/317] Çula Kazâsın da çiftlik-i Yaya Ali Han ve gayriden beş bin akçe
mensûh tîmâra mutasarrıf Mehmed Bey tarafından Mustafâ ibni Beşir ve Mehmed
bin Yahyâ nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻân sâbitü'l-vekâle es-seyyid Ali bin
Yûsuf nâm kimesne mahfel-i şerʻde bundan akdem tîmâr-ı mezbûra mutasarrıf
Mustaf Bey ibni Derbey(?) mahzarında mahfel-i şerʻî enverde bi-hasebi'l-vekâle ikrâr
ve takrîr-i kelâm idüb mersûm Mustafâ Bey müvekkilim mersûm Mehmed Bey'in
zikr olunan tîmârını bin altmış dokuz ve bin yetmiş senelerinde fuzûli zabd ve aʻşâr
ve rüsûmât-ı ahz ve kabz itmekle senetân-ı mezbûretânda mersûm Mustafâ Bey'in
ahz ve kabz itdiği öşr ve resm-i bi't-tamâm alıvirmek içün hükm-i sultân-i irâd ve
taleb ve daʻvâ itmiş el-hâletü hâzihî beyninimize muslihûn tavassut idüp beni dört
bin akçeye sulhʻ eylediler ben dahî sulh-i mezbûrı kabûl ve bedel-i sulh olan meblağ-
ı maru'l-beyân-ı bi hasebi'l-vekâle merkûm Mustaf Bey yedinden bi't-tamâm ve'l-
kemâl alub kabûl ve kabz idüb husûs-ı mersûma müteʻallik daʻvâdan zimmetine
ibrâʻi âmm ile ibrâ ve iskâd eyledim baʻde'l-yevm minvâl-i meşrûh üzere benden
daʻvâ ve taleb südûr iderse lede'l-hükkâm mesmûʻa ve makbûle olmaya didikde
322
ğıbbe'l-tastîki'ş-şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîh min Recebü'l-
ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Osmân Ağa
Kethüdâ-yeri hâlâ
Abdî Bey el-Cündî Satılmış Bey an-
Tevabihi Eşeği çok
Mahmûd Çelebi ibni
el-Hâc Kâsım
Ali Çelebi ibni Yûnus
Dede
Fahrü'l-cüyuş yeğen
Hasan Ağa
Çalık Mehmed Ağa
ibni Abdurrahmân
[s.95/318] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Bilce nâm karye
sükkânından olun sâbıka liva-i Karahisâr Alaybeyisi Kanlızâde Mehmed Bey
tarafından nehc-i şerʻî muʻteber üzere sâbitü'l-vekâle mezbûrun oğlu râfiʻü'l-kitâb
Mustafâ Çelebi mahfel-i şerʻa Karamık kazâsına tabiʻ Terce ve Erdoğdu nâm
karyeler sâkinlerinden Habîb ve Abdülkerîm ibni Emînlik ve Ramazân bin Mustafâ
ve Ahmed ve Mûsâ ibni Aydın ve Satılmış bin Durak nâm kimesneleri ihzâr ve
muvâcehelerinde bi'l-vekâle daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüb mezbûrun kimesneler
karyetân-ı mezbûratânın bennâklı raʻiyyetinden olub kadîmden aʻşâr ve rüsûmâtı
müvekilim merkûm Mehmed Bey'e âʼid ve râciʻ iken mezbûrûn kimesnelerin
mahsûlatı aʻşârına taleb eyldiğinde teʻallül iderler işbu yedimde olan sûret-i berât-ı
hümâyûn ve icmâl-i sultâniyye nazâr ve mezbûrûna dahî şerʻân suʼâl olunması
madlubûmdur didikde vekîl-i mezbûrun yedinde olan icmâl ve sûret-i berâta nazar
olundukda müvekkil-i mezbûrun zeʻâmetinden olub aʻşâr ve rüsûmat-ı mezbûra aîd
iken zâhir ve mütebeyyîn olub ğıbbe's-suʼâl mezbûrûn kimesneler cevâblarında fi'l-
hakika biz karyetân-ı mezbûratânın bennâklı raʻiyyetinden olub ve aʻşâr ve
rüsûmatımız müvekkili merkûm Mehmed Bey'e âʼid ve râcidir deyü âna gelince aʻşâr
ve rüsûmatımız müvekkili mûmâ-ileyh Mehmed Bey ala gelmişdir lâkin ağzı yarım
dimekle şehir olub Çalık Mehmed nâmına olan Abdalterce nâm karyede medfûn
Osmân seyydi zâviyesine mutasarrıf olub zikr olunan karyelerin öşrü zâviye-i
mezbûruyedir dimesiyle aʻşârımız mezbûr çalık Mehmed'e virdik didiklerinde
mezbûrûn kimesnelere ale'l-hesâb aʻşâr-ı şerʻiyyelerin vekîl-i mersûma edâ ve ifâya
tenbîh ve hüküm birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-âşir min Recebü'l-
ferd sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
323
Şuhûdü'l-hâl
Mustafâ Çelebi el-
Hatib
Mehmed Bey el-Cündî
Der-karye-i İsmâil
İbrâhîm Çelebi eş-
Şehir be-Tatar
Molla Mehmed bin
Ahmed
Hüseyin el-Muhzır Ahmed el-Muhzır Mahmûd el-Muhzır
[s.95/319] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Yahyâ Mahallesi
sükkânından Mahmûd bin Mahmûd nâm kimesne mahfel-i şerʻde hâfızu'l-kitâb
Ahmed ve Ramazân ibnî Mahmûd Çelebi muvâcehelerin'de ikrâr-ı tâm ve takrîr-i
kelâm idüb silk-i mülk-ü sahîhimde münselik Uruz nâm karye sınurunda vâkiʻ seyl
suyu ile daʼir tahdîd ve tavsîfden müstağnî bir bâb Asiyâb Ocağını mezbûrân Ahmed
ve Ramazân'a beş bin sekiz yüz elli nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye bâten beyʻ
idüb kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm
sâlifü'z-zikr asiyâb ocağı mezbûrânın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve haysü
mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fi-âşir min Recebü'l-ferd seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Kâsım bin
Mahmûd
Çelebi
Mustafâ
Çelebi ibni
Ali Beğ
Mehmed
bin Osmân
Ali Beğ
ibni
Mehmed
Ağa
Bayrâm
Çelebi ibni
Hüsam
Mustafâ
Çelebi ibni
Kubad
Mahmûd
Çelebi ibni
el-Hâc
Kâsım
[s.95/320] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i hamiyet-i ani'l-mesâʻib
mahallâtından Molla Bahşi Mahallesi sükkânından hâfızü'l-kitâb Bağçivan Hüseyin
bin nâm kimesne mahfel-i şerʻa gelüb takrîr-i kelâm ve bast-ı ani'l-merâm idüp
Nasûh nâm müteveffânın sağîre kızı Hadîce ucûr ve terbiyemde olub takdîr-i nafaka
olunması matlûbumdur didikde sağîre-i mersûme Hadîceye beher yevm beşer akçe
nafaka bahâ takdîr olunub meblağ-ı mezbûru sarfa ve hîn-i zarûretde istidâneye vakt-
i zaferde rücuʻa izin verildi hurrire fi't-târîhü'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
324
Molla Mehmed
bin Ahmed
İbrâhîm Çelebi
eş-Şehir be-Tatar
Abdullâh Hasan bin
Abdullâh
Ahmed el-muhzır
[s.96/321] Oldur ki Dergâh-ı âlî-dâme mahfûfen bi'l-meʻâlî'de Yeniçeri
ocağının yirminci bölüğünün çavuşlarından kıdevetü'l-emâsil-ve'l-akrân Hamza
Çavuş mahfel-i şerʻa Sülümenli nâm karye sükkânından Nasûh Beşe bin nâm
kimesneyi ihzâr ve muvâcehesinde da‘vâ ve takrîr-i kelâm idüp otuz dördüncü bölük
çavuşlarından Sinân Çavuş nâm mütevveffa bundan akdem mezbûr Nasûh Beşe baʻzı
eşya ibdâ ve teslim idüb hasbe'l-meʻmûr mirî içün taleb iderim suʼâl olunub
alıverilmesi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Nasûh Beşe müteveffâ-i
mezbûr Sinân Beşe ancak işbu meclis-i şerʻde mevcûd ve muşâru'l-ileyh kâliçeyi
ibdâ ve teslim idüb bundan maʻâdâ baña bir gayrı şey teslîm eylemedi didide sûk-ı
sultânîde kırâʻat olunub ragbat-ı nâs münkatıʻa oldukdan sonra beyne't-tâlib dokuz
akçede karar idüb füruht olunub meblâğ-ı mersûm meclis-i şerʻde mersûm Hamza
Çavuş'a teslim olmağın kayd şud hurrire fit'-tarîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Fahrü'l-aşiyân serdâr
ağa Hâlâ
Hüseyin Ağa … Mahmûd Çelebi bin
Kâsım
Mustafâ Bey Tahtacı
[s.96/322] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtındn Anbanas nâm karye
sâkinelerinden Asiye binti Hâcı Dede nâm hâtûn ve mezbûrenin sadrîyye kızı Râbiʻa
binti Muharrem nâm bikr-i bâliğa tarafından nehcü'ş-şerʻî muʻteber üzere sâbitü'l-
vekâle mezbûre Asiye'nin zevci işbu râfiʻü'l-kitâb Mehmed Bey ibni Şeyhî mahfel-i
şerʻa Bayrâm Bey ibni Hayrân nâm kimesneyi ihzâr ve muvâcehesinde bi'l-vekâle
takrîr-i daʻva idüb karye-i mezbûrede vâkiʻ tarafeyni müvekkiletân-ı mezbûretânın
kendü mülklerine ve tarafeyni tarîk-i âmma müntehî tahtânî beytleri ve havlıyı
müştemil menzili sâhibi olan Hamza nâm kimesneden mezbûr Bayrâm Bey semen-i
maʻlûme iştirâʼ itdiğini müvekkiletân-ı mezbûretân istimâʻ itdikleri hînde şerʻâit-i
şûfʻaya riʻâyet idüb bilâ teʼhîr muvâsebe(?) ve taleb şufʻa eylediler mezbûr Bayrâm
Bey'e şerʻân suʼâl olunub mûcebi madlubûmdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr
325
Bayrâm Bey cevâbında menzil-i mezkûru ibtiyâʻ itdiğini ve müvekiletân-ı
mezbûretânın bilâ haber muvâsebe(?) ve taleb şüfʻa itdiğini ikrâr idüb velâkin
menzil-i sâlifü'z-zikri merkûm Hamza'dan semen-i maʻlûm ile mezbûr Hamza'nın
vâlidesi Fâtıma nâm hâtûn menzil-i mezkûrda ölünceye sâkin olmak üzere iştirâʼ
eyledim ol-takdîrce beyʻ-i fâsid olur hâlâ beyʻ-i mezkûru fesh eyledim diyücek vekîl-
i merkûm istindâk olundukda mübâyaʻa-i mezbûre minvâl-i muharer üzere olduğun
muʻterif olub müteʻâkidîne âhad nefʻ olub ve menzîl-i mezkûr hâlâ bâyiʻ-i mezkûr
zabtında olmağla sıhhat-i feshe hüküm birle mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu
hurrire fi's-sânî min Recebü'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Ağa
mir-alây
sâbıkan
Oruç Bey an-
mevâkiʻ-i an-
Muslu paşa
El-Hâc
Hüseyin Ağa
tevâbiʻ-i aşçı
Ali ağa
Molla
Mehmed el-
kâtib
Mahmûd
Çelebi ibni el-
Hâc Kâsım
İbrâhîm
Çelebi el-
Emîn
[s.96/323] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından İnâz nâm karye
sâkinelerinden olub müteveffât olan Râhîme binti Mehmed nâm hâtûnun verâseti
zevci metrûki Bektâş Bey'e ve sadriyye kızları Emîne ve Âbide Gülliye ve li-ebeyn
kızkarındaşı olub mahsûbet cihetinden verâsesi Rahîme nâm hâtûna münhasıra
olduğu şerʻân zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra mezbûre Rahîme tarafından
husûss-ı âti'l-beyânı ikrâra mezbûreyi maʻrifet-i şer‘le ârifân Mezîd bin Mîrzâ ve
Arslan bin İbrâhîm nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻân sâbitü'l-vekâle Mehmed
Çelebi ibni Ahmed Beşe mahfel-i şerʻde hâfizü'l-kitâb mezbûr Bektâş Bey
mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb müvekkilem mezbûre Rahîme
mütevveffât-ı merkûmenin mezbûr Bektâş Bey zimmetinde yirmi bin akçe mihr-i
müʼecceli vardır deyü daʻvâ idüb merkûm Bektaş Bey dahî beş binden maʻdâsın
baña hisse-i sahîh ile hîbe ve temlîk eyledi deyü isbât sadedinde olub merkûm Bektâş
mütevvefât-ı mezbûrenin sâʼir muhallefâtına dahî vâzıü'l-yed olmağla
muhâllefâtından ve mihr-i mezkûrdan müvekkilem mezbûre hisse-i şâyiʻasın taleb ve
daʻvâ idüb beynlerinde münâzaʻât vâkıʻa olmuş idi el-hâletü hazi müvekkilem
mezbûre sıhhat-i sulhu câmiʻ ve hâviʻ tehâric-i şerʻî tarîki üzere iki bin nakd akçeye
326
sulh olub sulh-i mezbûru kabûl ve bedel-i sulh olan meblâğ-ı mahrûs semen-
i(?)mezbûr Bektâş Bey yedinden alub kabûl ve kabz idüb müvekkilem mezbûre
kendü hissesine isâbet iden sehim-i şerʻîsi daʻvâsından mezbûr Bektâş Beğin ve
mezbûretân Emîne ve Âbide'nin ve Güllü'nün zimmetlerini ibrâ-i âmm râfiʻü'l-
hussâm ile ibrâ ve ıskât eyledi didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fî-evâsıt-ı Recebi'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Kâsım
bin Mahmûd
Bayrâm Bey
ibni Hayrân
Mahmûd
Çelebi ibni el-
Hâc Kâsım
Molla
Mehmed el-
kâtib
Macâr
Mustafâ an-
İnaz
Süleymân Bey
an-İnaz
[s.97/324] Husûs-ı ati'l-beyânın istimâʻ ve faslıyçün emr-i şerîf-i vâcibü'l-
itâʻat vârid olmağla imtisâlen li'l-emri'l-âli akd-i meclis-i şerʻ-i mutahhar olundukda
Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Sârık nâm karye ahâlîsinden ashâb-ı
hezâ'l-kitâb Îsâ bin Bayrâm ve Ahmed bin Mahmûd ve İbrâhîm bin Oruç nâm
kimesneler ve sâʼir karye-i mezbûre ahâlîsi mahfel-i fasl ve imzâya Karacavirân nâm
karye ahâlîsinden el-Hâc Veli Süleymân ve Üveys bin Mustafâ ve Mehmed bin
Muharrem ve diğer Mehmed nâm kimesneleri ve sâʼir karye-i mezbûre Karacavirân
ahâlîsin bi-cemʻihim ihzâr muvâcehelerinde her biri daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüb
karye-i mezkûre Karacavirân hudûdunda vâkiʻ berk mişesi dimekle maʻrûf mevziʻ
bir başından bir başına varınca kadîmü'l-eyyâmdan müşâʻan odunluğumuz olub
karye-i mezbûre Karacavirân ahâlîsi ile müşâʻ ve müşterek odunun kesüb kezâlik
hayvânâtımız otundan ve suyundan intifâʻ idüb hayvanâtımız dahî mevziʻ-ı
mezkûrda raʻy olunurken bundan akdem Medîne-i mezkûrede hâkimü'ş-şerʻ olub
hevâlarına tâbiʻolan Ahmed Efendi nâm kâdıya bizi ihzâr idüb mevziʻ-i mezkûrda
müşâʻ ve müşterek olduğumuza beyyine-i adilemiz ve müşâʻın beyyinesi evlâ idiğine
yedimizde müteʻaddid fetvâ-yı şerîfemiz ve mûcebince emr-i şerîf var iken varz-ı
nefsiçün istimâʻ ve katʻan ısvâ itmeyüb bize gadr eyledi hâlâ mezbûrûn kimesneler
ve sâʼir karye-i mezbûre Karacavirân ahâlîsi hilâf-ı şerʻ-i mutahhar odun kesmeden
ve hayvanlarımız raʻydan menʻ iderler vâkiʻ-i hâl mezbûrlardan suʼâl olunub mûcebi
icrâ olunması matlûbumuzdur didiklerinde ğıbbe's-suʼâl Karacavirân âhâlisinden
327
olub bâlâda esâmîsi mestûr olan kimesneler ve sâʼirleri cevâblarında sâlifü'z-zikr
berk mişesi bizim karyemiz hudûdunda vâkiʻ olub kadîmden odunluğumuz olub
ahârın alâkası yokdur ancak karye-i mezkûre Sârık ahâlîsi bizim rızâmızla odun
kesüb ve hayvanların dahî kezâlik rızâmızla raʻy itdirmeleriyle mûmâ-ileyh efendi
ihzâr ve minvâl-i muharrer üzere hüccet itdirdik diyücek Karye-i mezbûre Sarık
ahâlîsinin yedlerinde olan fetvâyı şerîfe nazar olundukda mazmûnlarında kadîmden
berk mişesi dağı iken karye ahâlîsi müşâʻan tasarruf itmiş olsalar âhar karye ahâlîsi
bu dağ bizimdir deyü olugelmişe muhâlif müstekillen biz zabd ideriz deyü daʻvâ ve
dağdan anları menʻa kâdir olurlarmı el-cevâb olmazlar el-kadîm bi-terki ʻalâ
kademihî bu sûretde karye-i âhar-ı ahâlîsi müşâʻan tasarrufları müddeʻî-i meşhûr ve
mütevâtir olub şuhûd-ı udûl ile müddeʻalarını isbât iderken hilâf-ı mütevâtır bizimdir
deyü karye-i reʻâyasının ikâmet-i beyyine eyledikleri takdirce hılâf-ı mütevâtir
beyyineleri makbûle ve daʻvâları mesmûʻa olurmu el-cevâb olmaz istishâb hâlâ
hüccete vâkıʻadır deyü buyrulub müşâʻın beyyinesi evla olub müşâʻ-ı beyyinesi var
iken kâdının hüccet virmesi lefv-i mahz olmağla karye-i mezkûre Sarık ahalîsinden
müddeʻaların mübeyyin ve vech-i meşrûh üzere müşâʻa beyyine taleb olundukda
mine'l-udûl ve's-sikâk fahrü'l-cüyûş el-Hâc Hasan Ağa ibni Hızır Çavuş ve Muslu
Bey ibni Mehmed ve el-Hâc Kâsım bin Mahmûd ve Osmân bin el-Hâc Ali nâm
kimesneler li-ecli'ş-şâhade meclis-i şerʻa hâzırûn olub fi'l-hakîka sâlifü'z-zikr berk
mişesi dimekle maʻrûf olub Karye-i mezkûre Karacavirân hudûdunda vâkıʻa cebel
bir başından bir başına varınca kadîmü'l-eyyâmdan Karye-i mersûme Sarık ahâlîsinin
Karye-i merkûme Karacavirân ahâlîsi ile müşâʻ ve müşterek odunluğu olub
kadîmden odunun kesüb kezâlik karye-i mezbûre Sarık ahalisinin hayvanları dahî
raʻy olunub otundan ve suyundan intifâʻ idüb karye-i mersûme Sarık ahalisinin
kadîmi meşhûr ve mütevâtir müşâʻen odunluğu ve hayvanları merʻalarıdır biz husûsa
vech-i mübeyyin üzere şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻî
eylediklerinde baʻde riʻâyetihi merâsimü'l-kabûl şehâdetleri şerʻân makbûl olmağın
baʻde'l-yevm müşâʻ ve müşterek tasarrufa tenbîh birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâsıt-ı Recebi'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Abdullâh El-Hâc El-Hâc Mustafâ Îsâ Çelebi El-Hâc Hâcı Dede
328
Beşe
Teberdar
hâlâ
Receb bin
Hasan Bâki
Osmân bin
Şaʻbân Bey
Ağa Dizdâr
hâlâ
ibni el-Hâc
Mehmed
Mehmed
bin Hamza
Çelebi
ibni İvaz
Mehmed
Çelebi ibni
el-Hâc
Hasan
Caʻfer bin
Kulu
El-Hâc
Kâsım bin
Mahmûd
Çelebi
El-Hâc
Mustafâ el-
Bezâz
El-Hâc
Hüseyin
Kethüdâ-i
Kaʻla
Ve
ğayruhum
mine'l-
huzzâr
[s.97/325] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib-i hamiyet-i ani'l-mesâʻib
mahallâtından Kubbeli Mahallesi sâkinlerinden el-Hâc Budak bin Ali ve mezbûrun
sulbî oğlu Hasan nâm kimesneler mahfel-i şerʻde hâfızü'l-kitâb Mehmed bin el-Hâc
Ahmed nâm kimesne mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb merkûm
Mehmed'e koyun bahâsından sekiz bin akçe ve cihet-i karzdan altı bin altı yüz akçe
ki cemʻan on dörd bin altı yüz akçe deynimiz olub meblağ-ı mersûmdan dörd bin üç
yüz akçesini merkûm Mehmed'e edâ ve ifâʻ idüb el-bâki zimmetimizde on bin üç yüz
kalmışdır târîh-i vesîkadan otuz beş gün tamâmına teʼcîl ve mahalle-i mersûmede
vâkiʻ tahdîd ve tavsîfden müstağnî mülk-i menzilimizi kabza vekâlet devriye ile taslît
ve tevkîl eyledik eğer meblağ-ı mersûm on bin üç yüz akçeyi eceli mezkûr hulûlunde
merkûm Mehmed'e edâ ve teslîm itmezsek sâlifü'z-zikr menzîli beyʻ ve meblağ-ı
mersûmu istifâddan sonra ziyâdesini bize redd ve teslîm eyliye didiklerinde ğıbbe't-
tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-yevmi'l-âşir min Recebi'l-
ferd sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd Halîfe ibni
Dede Halîfe
Mehmed Çelebi ibni
el-Hâc Pîrî
Debbâğ Hüseyin bin
Hasan
Hamza ibni Süleymân
Ahmed Çelebi ibni
Kanber
El-Hâc Süleymân bin
Mehmed
Molla Mehmed bin
Ahmed
[s.98/326] Barçınlı Kazâsına tâbiʻ Artin nâm karyeden hisse-i tîmâra
mutasarrıf Mehmed Bey nâm sipâhî tarafından nehcü'ş-şerʻî muʻteber üzere sâbitü'l-
329
vekâle mezbûrun vekil-i şerʻîsi Veli bin Murâd nâm kimesne mahfel-i şerʻa tîmâr-ı
mezbûra mutasarrıf Mehmed ve diğer Mehmed Bey nâm sipâhîleri ihzâr ve
muvâcehelerinde takrîr-i kelâm ve bast-ı merâm idüb müvekkilimin işbu yedimde
olan sûret-i berât-ı âlişânda mestûr nısf-ı karye-i Arti tâbiʻ Barçınlu deyü muharer
olan icmâl üç bin dörd yüz akçe tîmâr olub iki bin akçesi müvekkilem mûmâ-ileyh
Mehmed Bey'in ve bin dörd yüz akçesi dahî mezbûr Mehmed Bey'in iken hâlâ
mezbûr Mehmed Bey karye-i mezbûre Artinden meblâğ-ı mersûm üç bin dörd
yüzden ziyâde altı yüz altmış akçe ve diğer mezbûr Mehmed Bey yedi yüz otuz yedi
akçe ki cemʻan bin üç yüz doksan yedi akçe dahî taleb iderler yedlerinde olan berât-ı
şerîf-i âlişâna nazâr olundukdan sonra mûcebi matlûbumdur didikde mezbûrân
Mehmed ve diğer Mehmed Bey'in berâtlarına nazâr olundukda üç bin dörd yüz akçe
tîmârdan ziyâde bin üç yüz doksan yedi akçe hisse-i tîmâr olduğu zâhir ve meblâğ-ı
mersûmdan altıyüz altmış akçesi Mehmed'in ve yedi yüz otuz yedi akçesi dahî diğer
Mehmed Bey'in olduğu mestûr ve muʻâyyen olmağla minvâl-i muharrer üzere aʻşâr
ve rüsûmâtı beynlerinde iktisâma tenbîh birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu
hurrire fî-evâsıt-ı Recebi'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Bayrâm
Beyibni
Hayrân
Hasan Çelebi
ibni Mustafâ
Çelebi
Molla
Muhammed
el-Kâtib
İbrâhîm
Çelebi el-
Emîn
Abdî Çelebi
ibni Mustafâ
Çelebi
Mahmûd
Çelebi ibni el-
Hâc Kâsım
[s.98/327] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Akmescid Mahallesi
sâkinelerinden olub bundan akdem müteveffât olan Âʼişe hâtûn'un verâset-i zevci
metrûkü Süleymân Ağa'ya ve Vâlidesi Emîne nâm hâtûna ve babası Mehmed
Çelebi'ye münhasır olduğu şerʻân zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra merkûm
Mehmed Çelebi kendü tarafından âsâleten ve merkûme Emîne tarafından mezbûreyi
maʻrifet-i şer‘le ârifân Mustafâ bin Ali ve Hüseyin bin Burhân nâm kimesneler
şehâdetleriyle şerʻân vekâleti sâbite oldukdan sonra vekâlet mahfel-i şerʻde merkûm
Süleymân Ağa mahzarında asâleten ve vekâleten ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb kızım
müteveffât-ı mezkûrenin merkûm Süleymân Ağa zimmetinde kırk bin akçe mehir-i
müʼecceli olub mihr-i mezkûrdan sehim-i şerʻilerimizi taleb ve daʻvâ eyledikde
330
mihr-i mersûmdan yirmi bin akçesini halvetü's-sahîhadan sonra baña hîbe ve temlîk
eyledi deyü isbât itmekle sadedinde olub ve mezbûr Süleymân Ağa altmış aded riyâlî
gurûş ağırlık virdim diyü kezâlik benden daʻvâ idüb beynimizde münâzʻât ve
muhâsâmat vâkıʻa olmuş idi el-hâletü hazihi beynimize muslihûn tavassut idüb
sıhhat-i sulhu câmiʻ ve hâviʻ tehârüc-i şerʻî üzere mütevaffât-ı mezkûrenin
metrûkâtından asâleten ve vekâleten bize üç bin beş yüz akçe kıymetlü bir tek altûn
bilezik ve iki bin akçe kıymetli yüz on dirhem sîm kuşâk ve iki bin akçe kıymetli
incili sâçlık ve bin akçe kıymetli on altı aded makrama ve bin iki yüz akçe kıymetli
üç aded boğça ve bir makrama ve bin beşyüz akçe kıymetli bir ateş-i renk atlas
kaftân ve bin beşyüz akçe kıymetli bir hâre kaftân ve altıyüz akçe kıymetli bir âl
kemha ve yüz akçe kıymetli bir dane âl zıbûn ve dörd yüz akçe kıymetli bir dane
yeşil derâye entari ve sekiz yüz akçe mükemmel hamam espâbı ve bin elli akçe
kıymetli bir don ve bir gömlek ve bir beyâz sâde ve bir beyâz zîbûn ve beş aded
boğça ve köhne çârşab ve dörd yüz elli akçe kıymetli kezâlik gömlek ve gömlek işi
beş zirâ bez ve altıyüz akçe kıymetli bir müsteʻmel kumaş yorgan ve altıyüz akçe
kıymetli bir acem çiti yorgan ve altıyüz akçe kıymetli beş aded sahan ve yirmi iki
nakd akçe virüb bizi ibrâ ve ıslâh eylediler biz dahî sulh-ı mezbûru kabûl bedl-i sulh
olan eşyâ-i …ve meblâğ-ı mersûmu merkûm Süleymân Ağa yedinden alub kabûl ve
kabz idüb sehim-i şerʻiyyemize ve bi'l-cümle mütevveffât mezkûrenin mîrasına
müteʻallik daʻvanın küllisinde asâleten ve vekâleten mezbûr Süleymân Ağa'nın
zimmetini ibrâʼ eyledik didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâsıt-ı Recebi'l-ferd li sene isneteyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Emirü'l-ümerâi'l-kirâm
Muslu paşa
Zahrü'l-vülâd Hasan
Efendi ibni Ali
El-Hâc Abdülrezzak
bin el-Hâc İlyâs
El-Hâc İsmâil bin
Memi Bey
Abdî Beyel-Cündî Zahrü'vüllâd Abdülhay
çelebi müftizâde
El-Hâc Ömer bin Şeyh
Mustafâ
Ali Efendi an-
Pazarağaç
[s.98/329] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Câmiʻ-i Kebîr Mahallesi
sükkânından Hasan bin Budak nâm kimesne mahfel-i şerʻa hâfızü'l-kitâb es-Seyyid
Mustafâ bin el-Hâc Maʻden nâm kimesneyi ihzâr ve muvâcehesinde daʻva ve takrîr-i
331
kelâm idüb mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mustafâ bundan akdem âla tarîki'l-mudârebe
yirmi bin akçe virüb bi't-defaʻât sisâm getirüb kendüye teslîm itmiş idim fâʼîdesinden
hâsıl olan ribhin nısfnı taleb eylediğimde teʻallül ider şerʻân suʼâl olunub mûcebi
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl merkûm es-Seyyid Mustafâ cevâbında fi'l-hakîka
müddeʻî-i mezbûra yirmi bin akçe defʻ ve teslîm idüb bedeli bi't-defaʻat baña sisâm
getirüb teslîm idüb sisâm içün müdd bâşına adeten virile gelen beynimizde ilm-i şerʻî
ile maʻlûm meblâğ-ı şeyʼen fe-şeyʼen kendüye teslîm itdikden sonra mezbûr Hasan
minvâl-i muharer üzere husûs-ı mezbûrı ve kendüye icâre ile virdiğüm ağdacu
dükkânın ücretlerinden ziyâdesini benden taleb ve daʻva eyledikde beynimize
müslihûn tavassut idüb yedi bin akçeye bizi sulhʻ ve ibrâʼ eylediler ben dahî bedel-i
sulhʻ olan meblâğ-ı …bi't-tâmam teslîm eyledikden sonra hâzır olan müslimîni işâd
eyledi deyücek merkûm Hasan istintâk olundukda husûs-ı mezbûr-ı bi'l-külliye
münkîren cevâb virüb merkûm es-Seyyîd Mustafâ'dan takrîrine muvâfık beyyine
taleb olundukda uʻdûlden el-Hâc Şaʻbân bin Ali ve Bayrâm Bey ibni Yûsuf nâm
kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclis-i şerʻa hâzırân olub ğıbbe'l-iştişhâdi'ş-şerʻ mersûm
es-Seyyîd el-Hâc Mustafâ'nın tabîrine muvâfık ve takrîrine mutâbık el-lafzu ve'l-
maʻnâ edâ-i şehâdet-i şerʻî eylediklerinde baʻde riʻayeti merâsimü'l-kabûl şehâdedleri
şerʻân muʻteber ve makbûl oldukdan sonra merkûm Hasan ol-vechle taʻarruzdan
menʻ birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâsıt-ı Recebü'l-ferd li sene
isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed el-
Kâtib
Yaʻkûb Beşe an-Çakır Abdî Çelebi ibni
Mustafâ
İbrâhîm Çelebi el-
Emîn
[s.99/330] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından El-Hâc Mahmûd
Mahallesi sükkânından Ömer Çelebi ibni Mustafâ mâhfil-i şerʻde hâfızü'l-kitâb İvaz
Beşe ibni el-Hâc Veli mahzarında ikrâr-ı tavʻî ve iʻtirâf-ı merʻî idüb mahalle-i
merkûme el-Hâc Mahmûd'a vâki‘ bir tarafı Ahmed mülküne ve bir tarafı Berber Ali
mülküne ve bir tarafı yine kendi mülküne ve bir tarafı tarîk-i âmma müntehî ve
mahdûd iki tahtânî ve bir fevkânî beyti ve mâʼ-i cârîye ve bir mikdâr havlıyı
müştemil menzilimi bi-cümleti't-tevâbiʻ ve'l-levâhık yirmi bir bin akçeye mersûm
332
İvaz Beşe'ye bâten beyʻ idüb kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻmahdûd
eyledim baʻde'l-yevm menzili mahdûd-ı mezkûr İvaz Beşe'nin mülk-i müşterâsıdır
keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olusun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa
bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-Evâsıt-ı Recebi'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Caʻfer bin
Budak
El-Hâc Mehmed bin
el-Hâc Himmet
Süleymân Çelebi ibni
mâh-ı Nevi-zâde
El-Hâc Abdî ibni Akçe
Bey
El-Hâc Yûsuf bin el-
Hâc Bayrâm
Receb bin Habîb İsmaîl Halîfe el-
Müʼezzin
[s.99/331] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Fakîh Paşa Mahallesi
sükkânından Ahmed Çelebi ibni İbrahîm Efendi meclis-i şerʻî enverde Salar nâm
karyede vâkiʻ mescid-i şerîfin mütevellîsi Ali Bey ibni Mehmed Ağa ve imâmı
Ahmed halîfe muvâcehelerinde ikrâr-ı taviʻ ve iʻtirâf-ı merîʻ idüb babam müteveffâ-i
merkûm İbrahîm Efendi karye-i mezbûre hudûdunda vâkiʻ tahmînen maʻlûmu'l-
hudûd imâm olanlara meşrût mevkûf sekiz dönüm mikdârı tarlaları fuzûli zabt ve
ziraʻat idüb baʻde vefâtihî babamızdan hakkı tasarrufu baña intikâl itmiş idi el-hâleti-
hazihi zikr-i mürûr iden tarladan ferâğ virüb mütevell-i merkûma ve imâm-ı mezbûre
teslim eyledim baʻde'l-yevm benim katʻan alâka ve medahâlîm kalmayub vakf-ı
mezbûre meşrûd ve mevkûfdur her nîce dilerse tasarruf eylesünler didikde ğıbbe'l-
tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâsıt-ı Recebi'l-ferd li-
sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Bey ibni
Ömer
Ali Bey ibni
Sefer
Zahrü'l-ulâmai'l-
izam Mehmed
Efendi ibni
Murâd Efendi
Hasan Çelebi ibni
Mustafâ Çelebi
İbrahîm Çelebi
el-Emîn
333
[s.99/332] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Karamanlu Mahallesi
sükkânından Mehmed Halîfe ibni Durmuş mahfel-i şerʻde hâfızü'l-kitâb zahirü'l-
vülâd Abdullâh Efendi ibni el-merhûm Hamza Efendi muvâcehesinde ikrâr-ı taviʻ ve
iʻtirâf-ı merʻi idüb müşâru'l-ileyh Abdullâh Efendi yedinden bin vukiyye pirinc her
vukiyyesi on beşer akçeye olmak üzere ve dört yüz altmış vukkiye trablus sabunu her
vukkiyesi ellişer akçe olmak üzere alub kabûl ve kabz idüb zikr-i mürûr iden pirinç
bahâsından olan on beş bin akçe ve sabun bahâsından olan yirmi üç akçe ki cemʻan
otuz sekiz bin akçe târîh-i vesîkadan kırk gün tamâmına müʼeccel ve mevʻûd
vâcibü'l-edâ velazimü'l-kazâ deynimdir didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-
taleb ketb olundu hurrire fi'l-hâmis aşer min Recebi'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve
elf.
Şuhûdü'l-hâl
Receb Efendi
ibni Ahmed
Şaʻbân Efendi
ibni Yaʻkûb
El-Hâc Budak
bin Mustafâ
Süleymân
Ağa tevâbiʻ-i
Mustafâ Paşa
El-Hâc
Mehmed bin
Hasan Çelebi
Molla
Mehmed el-
Kâtib
[s.99/333] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Sarık nâm karye
sâkinelerinden Selîme nâm hâtûn tarafından nehcü'ş-şerʻî muʻteber üzere sâbitü'l-
vekâle mezbûrenin babası işbu râfiʻü'l-kitâb Ahmed bin Mahmûd nâm kimesne
müvekkile-i mersûmenin zevci Hüseyin bin Durmuş nâm kimesneyi mahfel-i şerʻa
ihzâr ve muvâcehesinde bi'l-vekâle daʻvâ ve takrîr-i kelâm idüb sâbıkâ mütesellim
olan Ahmed Ağa'nın adamısı Veli Bey nâm kimesne mezbûr Hüseyine sakalını
salıvir deyü talâka tahlîf ve kezâlik baʻde'l-yevm sakalını bir dahî tıraş itdirme deyü
talâka tahlîf idüb hâlâ sakalını salıvirmeyüb tıraş itdirir eyle olucak mezbûr Hüseyin
hânis olur merkûm Hüseyine şerʻân suʼâl olunub mûcebi matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûr Hüseyin cevâbında mezkûr Veli Bey beni sakalını salıver deyü
talâka tahlîf idüb lâkin vakt-i taʻyîn itmemekle hâlâ sakalımı salıverdim diyücek
vekil-i mezbûrdan takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda ityânından ihzâra acz
idüb merkûm Veli Bey mezbûr Hüseyini bir dahî sakalın tıraş idermi deyü talâka
tahlîf itmediğine yemîn teklîf olundukda âlâ vıfkı's-suʼâl halfe-billâhî teʻâla itmeğin
mezbûr Hüseyin zevcesi müvekkile-i mezbûrenin nafaka ve kisvesin ve sâʼir
334
levâzım-ı zarûriyesin görmeyüb tâciz itdiği sikât ihbarıyla sâbite ve zâhir oldukdan
sonra mezbûre Selime'nin nafaka ve kisve ve sâʼir meʼûnat-ı lâzımesin görmeğe
merkûm Hüseyin kendü sanıyla talâka halef ve şard itmeğin mâ-vakaʻa kayd-şod fi-
evâsıt-ı Recebü'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mahmûd Beybin
Nasûh Çâvûş
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Adi Çelebi bin
Mustafâ Çelebi
Hasan Çelebi
birader-i O
Molla Mehmed
el-Kâtib
İbrâhîm an Sarık Erzemân an-Sarık Ahmed bin
Durduhan
İbrâhîm bin
Durduhan
Ve ğayrıhum
[s.99/334] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib muzâfâtından Deper nâm karye
sükkânından olub bundan akdem vefât iden Nasûh bin İvaz nâm müteveffânın
verâseti müteveffâ-i mezbûrun sulbî sağîr oğulları Yûsuf ve Mustafâ'ya ve sağîrân-ı
mezbûrânın cânib-i şerʻ-i mutaharda mansûb vasîsi zevce-i metrûkesi Fâtıma nâm
hâtûna münhasira olduğu şerʻân zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra mersûme
Fâtıma tarafından mezbûreyi maʻrifet-i şerʻle ârifân Ahmed Bey ibni Abdî ve
Hüseyin bin Hâcı nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻân vekâleti sâbite olan Ahmed
Ağa ibni Mustafâ mahfel-i şerʻ-i enverde râfiʻü'l-kitâb fahrü'l-kuzât Abdullâh Efendi
ibni el-merhûm Hamza Efendi muvâcehesinde bi'l-vekâla ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb
müteveffâ-i mezbûr Nasûh dan sağîrân-ı mezbûrân Yûsuf ve Mustafâ'ya ve
müvekkile-i mersûmeye intikâl iden Kâhil Mahallesinde vâkiʻ [s.100] bir tarafdan
mûmâ-ileyh Abdullâh Efendi mülküne ve bir tarafdan Nalband Mustafâ mülklerine
ve bir tarafdan tarîk-i âmma müntehî bir tahtânî beyt ve bir Çârdâğa ve bir mikdâr
arsayı müştemil mülk-i mevrûsumuzu müşrif-i harâb ve mâʼil-i türâb olduğundan
mâʻadâ sağîrân-ı mezbûrânın nafaka ve kisveye eşşed-i ihtiyâçları olmağın beyʻ
olunmak enfaʻ ve evlâ olub sûk-ı sultânîde müzayede olunub rağbât-ı nâs münkatıʻa
olundukdan sonra mezbûr Abdullâh Efendi üzerinde dokuz bin akçede karâr idüb
tâlib-i âhar bulunmamağla menzil-i mahdûd-ı mezkûr mûmâ-ileyh Abdullâh
Efendi'ye meblâğ-ı mezkûr dokuz bin akçeye bi'l-vekâle bâten beyʻ idüb kabz-ı
semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-
ı mezkûr mûmâ-ileyh Abdullâh Efendi'nin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ
335
tasarruf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire
fi'l-hâmis aşer min Recebü'l-ferd li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Zahrü'l-vülâd
Mehmed Efendi
ibni el-Merhûm
Murâd Efendi
El-Hâc Hasan
Ağa ibni Hızır
Çavuş
Muslu bin el-
Cündî
Abdî Çelebi ibni
Mustafâ Çelebi
Bayrâm Çelebi
ibni Hüssam
Mehmed Çelebi
ibni Ahmed Beşe
Osmân Çelebi an-
Sandıklı
Mehmed Bey el-
Cündî an-An-
Banas
Molla Mehmed
bin Ahmed
[s.100/336] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından İmâret Mahallesi
sükkânından olub bi'l-fiʻil merhûm Gedik Ahmed Paşa evkâfına evlâdiyet ve
meşrûtiyet üzere mütevellî olan Abdullâh Beşe mahfel-i şerʻde medîne-i mezbûre
mahallâtından Kasımpaşa Mahallesi sükkânından olub bundan akdem vefât iden
Ahmed Çelebi ibni el-Hâc Haydar'ın Âlime ve Selimeşâh ve Geçzeban nâm
sulbiyye-i ve sağîre kızlarının cânib-i şerʻ-i mutahhardan mansûb vasîleri ve kebîre
kızları Ümmügülsüm ve Âʼişe ve Satı ve zevcetân-ı metrûketân Arzu ve Hâcı nâm
hâtûnların taraflarından nehc-i şerʻî muʻteber üzere sâbitü'l-vekâle vekîl-i şerʻ-ileri
hâfızü'l-kitâb Mustafâ Çelebi ibni Mehmed mahzarında ikrâr-ı tavaʻi ve iʻtirâf-ı
merhiʻ idüb bundan akdem müteveffâ-i mezbûr Ahmed Çelebi yedinden vakf-ı
mezkûr kurâsından Azrine(?) kazâsında vâkiʻ Saray nâm karyede peşiniyçün kırk bin
nakd akçe alub zimmetinde vâcibü'l-edâʼ ve lâzümü'l-kazâ deyn olup müteveffâ-i
mezbûre karye-i mersûmenin zabd-ı müyeseer olmamağla karye-i mezbûre Sarayı
zabt ve kadʻâ müdâhale itmeyüb meblâğ-ı mersûm kırk bin akçe müteveffâ-i mezkûr
Ahmed Çelebi'nin sadr-ı kitâbeta esâmî mestûr olan veresesine deynmdir didikde
meblâğ-ı mersûm mukâbelesinde mütevellî-i mezbûr Abdullâh Beşe merkûm
Mustafâ Çelebi'ye kırk bin akçe kıymetli bir kelâm-ı ızzet ve bir tevsîr-i kâdî ve bi
sîm gadare ve bir sîm Kılıçı meclis-i şerʻde teslîm ol-dahî teslîm ve kabz itmeğin
ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi'l-hâmis aşer min
Recebü'l-ferd li-seneti'l-mezbûr.
336
Şuhûdü'l-hâl
Receb
Efendi el-
İmâm
Şaʻbân
Efendi ibni
Yaʻkûb
El-Hâc
Budak bin
Mustafâ
Süleymân
Ağa
mevâkı-ı
Mustafâ
Paşa
El-Hâc
Mehmed
bin Hasan
Çelebi
Molla
Mehmed el-
Kâtib
İbrâhîm
Çelebi el-
Emîn
[s.100/337] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib kazâsına tâbiʻ Tatlar nâm karye
sâkinelerinden Fâtma binti Hüsyin nâm hâtûn meclis-i şerʻ-i şerîfe zevci Nasûh bin
nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında daʻva ve takrîr-i kelâm idüb zevcim mezbûr
Nasûh beni hilâf-ı şerʻ darb itmeyüb ve meʼûnet-ı lâzımesin kifâyet mikdârı
görmesine talâka halfe itmişken beni bi-vech ve bilâ sebeb darb itmekle hâlâ ben
mezbûr Nasûh'dan mutallaka oldum suʼâl olunub ihkâk-ı hakk olunması
matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Nasûh vech-i muharer üzere zevcesinin
meʼûnet-ı lâzımesin görüb ve hilâf-ı şerʻ darb itmamasına talâka halfe eylediğin
mukırr olub lâkin baʻde'l-halfe mezbûre Fâtıma'yı darb eylediğini münkir olmağın
mezbûre Fâtıma'dan takririne muvâfık beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Hızır bin
Dede ve Hüseyin bin Hızır nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde mesclis-i şerʻa hâzırân
olub ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâkiʻ mezbûr Nasûh baʻde'l-halfe zevcesi müddeʻîyye-i
merkûme Fâtıma'yı hilâf-ı şerʻ darb eyledi biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî
ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde baʻde riʻâyeti şerâyeti'l-kabûl
şehâdetleri hîni kabûlde vâkıʻa olıcak mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-min
Receb li-Seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Çelebi
ibni Hasan
Yûsuf Beşe ibni
Hasan
Hasan Çelebi ibni
Mustafâ Çelebi
Molla Mehmed
bin Ahmed el-
Kâtib
Mehmed Bey el-
Cündî
337
[s.100/338] Banâz Kazâsına tâbiʻ Oturak nâm karye sükkânından Mustafâ
Ağa ibni nâm kimesnenin Kethüdâsı ve husûs-ı âti'l-beyân-ı daʻvaya vekîl-i şerʻîsi
olan Ali bin Pîrî nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe Murâd bin Himmet nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻva idüb işbu meclis-i şerʻde mevcûd ve
muşâru'l-ileyh kızıl tülü ve yelesi ve kuyruğu siyâh ve sağ tarafından halka damgalı
kısrâk müvekkilim merkûm Mustafâ Ağa'nın mülkü olub baña ibdâʻ ve teslîm
eylemişdi benim taht-ı yedimde iken târîh-i kitâbdan sekiz ay mukaddem mülk-i
mahzımdan sirka itmişler idi hâlâ mezbûr Murâd'ın yedinde buldum suʼâl olunub
alıverilmesi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Murâd cevâbında ben zikr
olunan kısrâğı Cân Mîrza Paşa karındaşı Ali Ağa'nın Ahmed nâmında bir
adamısından bir iydiş ile iki yüz otuz akçeye iştirâʼ eyledim müddeʻî-i merkûm
Ali'nin mülk-i mahzından sirka olunduğu maʻlûmum değilidir deyücük Vekîl-i
mezbûr Ali'den takrîrine muvâfık beyyine taleb olundukda mine'l-udûl Ramazân bin
Nûrî ibni ve Ebûbekir bin Sâlih nâm kimesneler li-ecli'ş-şehâde meclsi-i şerʻa
hâzırân olub ğıbbe'l-istişhâd fi'l-vâkiʻ işbu meclis-i şerʻde mevcûd ve kızıl tülü yelesi
ve kuyruğu siyâh ve sağ tarafında halka damğalı kısrâk merkûm Mustafâ Ağa'nın
mülkü olub kethüdâsı mezbûr Ali'ye ibdâʻ ve teslim eyleyüb merkûm Ali'nin taht-ı
yedinde iken târîh-i kitâdan sekiz ay mukaddem mülk-i mahzından sirka olundu biz
husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde
baʻde'l-taʻdîl-ve't-tezkiye şehâdetleri hîn-i kabûle oldukdan sonra vekîl-i merkûm
Ali'ye zikr olunan kısrâğı âhara beyʻ veya hîbe eylemedüğüne ve taraf-ı şerʻiyyeden
bir tarîkle mülkünden çıkarmadığına yemîn teklîf olundukda ol dahî halfe-billâhi
teʻâlâ idecek zikr olunan kısrağı vekîl-i mezbûr Ali'ye teslîm merkûm Murâd'a tenbîh
birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed Ağa
Câmi-i bedel-i
avârız
Muslu Bey el-
Cündî
Mehmed
Çelebi ibni el-
Hâc Hızır
Usta Mustafâ
bin Timur
Molla
Mehmed bin
el-Kâtib
İbrâhîm bin
Abdullâh
[s.101/339] Bâʻis-i tahrîr-i vesîka ve dâʻî-i tastîr-i varaka-i enîka budur ki
Mahmiyye-i Karahisâr-ı Sâhib-i hamiyet-i ani'l-mesâʻib mahallâtından Molla Bahşi
338
Mahallesi sükkânından Sâhibü'l-hayrât kâşifü'l-müberrât el-Hâc Hasan bin Osmân
vaktâki bu dar-ı dünya medâr-ı fenâ ve mukırr-ı inâ olub naʻîmi zıllû zâil ve nâkib-i
sınuf-ı râcil-i vücûddan adem-i lâzım ve sıhhatine sakîm-i mülâzım idiğine yakinen
âlim ve câzim olmağla inşâ-i hayr itmeğe âzim olub es-sadakatu fidyetü li'l-meʻâsî
yevme yüʼhazü'l-mücrimûn bi'n-nevâsî dahî maʻlûmu olub ahsen-i hasenât ve efdal-i
sadakât avâid-i müstemirre ve fevâid-i müstekırra olan sadaka-i câriye olmağın
niyet-i sâfiye ve taviyyet-i vâfiye ile hasbetenlilâhi'l-azîm ve rağbeten li sevâbihil
hasem atiyeb-i mal ve ahlas-ı menâlinden iki yüz kıtʻa riyâlî guruş mümtaz ve li-
ecli'l-vakf ihrâç ve ifrâz idüb şöyle şard eyledi ki mâl-ı mevsûf ve meblağ-ı mevkûf
yılda onu on bir buçuk olmak üzere ve rîb ve riyâdan ʻârî ve nehc-i sıhhat ve gırâdan
cârî ve vech-i helâl ve tarîk-i mübâh üzere istiğlâl ve istirbâh olunub hâsıl olan ribʻ
ve galle ve lemâ fazlasına merhûm Aklîzâde binâ eylediği câmiʻ-i şerîf ve maʻbed-i
latîfden ashâb-ı hayrâtdan el-Hâc Abdülrezzâk ibni el-Hâc İlyâs tevsîh eylediği
makâm-ı müteberrikede müceddeden vazıʻ itdiğim kürsüde bir haftada isneyn gün
baʻde salat-ı zuhr fahrü's-sülehâi's-sâlikîn eş-şeyh el-Hâc Mahmûd Efendi ibtidâ âba
ve ecdâdım ve benim ruhum içün üç ihlâs-ı şerîf tilâvet idüb sevâbını ihdâdan sonra
ayât-ı kerime ve ehâdis-i şerîfeden vaʻaz ve nasîhat eyleye madam ki mûmâ-ileyh eş-
şeyh el-Hâc Mahmûd Efendi hayatında oldukca kürs-i mezbûrda vâʻiz ve nâsîh olub
meblâğ-ı maʻhûdum ribhine mutasarrıf ola baʻdehhu tevcî-i meşihât rey-i hâkimü'ş-
şerʻa mufazvaz ola diyü hasbî mütevellî nasb eylediği râfiʻü'l-kitâb mefharü's-
sâdâti'l-kirâm es-Seyyid Emrullâh Çelebi ibni es-Seyyid İlyâs nâm kimesneye
mahfel-i kazâda meblağ-ı mersûm iki yüz kıtʻa riyâlî guruşa teslîm eyledim deyü bi't-
taviʻs-sâf ikrâr ve iʻtirâf ve müteveli-i muşâru'l-ileyh dahî vâkıf-ı mezkûrı kelimât-ı
meşrûhasında tasdîk ve nehc-i mestûr üzere meblağı sâlifü'l-beyânı vakfiyet üzere
alub kabz eylediğini tahkîk idüb emr-i vakf ve tesellüm ikmâl ve mütemim
olundukdan sonra vâkıf-ı mezbûr el-Hâc Hasan vakf-ı mezbûrdan rücûʻ ve
mukaddemât-ı nizâʻa şurûʻ idüb vakf-ı derâhim ve denânir eʻimme-i selâse …Münir
ve mezheb-i hatirlerınde bâtıl ve anâ müteferri olan meşrûd ve kuyûd dahî hilye-i
sıhhat ve kabûlden atıldır mütevellî-i mezbûrun aldığu meblağ-ı mersûm baña redd
olunmak taleb iderim didikde mütevellî-i mezkûr istintâk olundukda fi'l-hakîka vakf-
ı mezbûr ʻinde'l-e'imme-i selâse hilye-i sıhhât-i fâkadır lâkin vakf-ı nukûd zımmında
olan şurûd ve kuyûd imâm muʻteber ve hümâm-ı cennet makar hazret-i İmam-ı Züfer
339
mashak-ı bi'l-meski'l-ezfer ve dâric-i ve medâric ve himmet bârî merhûm imâm-ı
ensâri rivâyet-i üzere sahîh ve câʼîz ve şerîf-i sıhhat-i câʼîz olub fî-zemâninâ kuzât-ı
islâm ve vülât-ı enâm ol rivâyet ile hükmü Mevlâ oldukları tugrâ-i garra-i sultâni ile
mahali olan menşurlarında mussarrah ve mestûrdur deyü redden imtinâh idüb alây-ı
kitâbi-i mevkiʻ hâkim ve adil ve şerʻî maʻadil huzurunda müterâfian ve hükmü
tâlibân olduklarında inân-ı kelâmın-ı semt-i âhara âtıf olub eğer çi hükm-i mezbûr ile
vakfa sıhhat hâsıl oldu lâkin imâm-ı azâm ve hümâm-ı akdem kâtında Sıhhat-i
lüzûm-ı müstelzim olub kâbil-i rucûʻ olmağın tekrar rucûʻ eyledim meblağ-ı merkûm
baña redd olunmak taleb iderin didikde mütevell-i muşâru'l-ileyh tekrâr cevâb virüb
eğer çi imâm-ı aʻzâm katında sıhhat-i müfârik-i âni'l-lüzûm olduğu meşhûr ve
mağlumdur lâkin âlem-i rabbanî imâm-ı Ebi Yûsuf eş-Şehir bi'l imâm-ı sâni mezhebi
şerîfinde mücerred ve vakfet dimekle ve fâzıl-ı samadani imâm-ı salis Mehmed bin
el-Hasan eş-Şebâni râbi-i münîfinde teslîm-i ile'l-mütevellî olunmağla lüzûm arız
olub mezheb-i imâmeyn üzere luzûm-ı vakfa ve mütâlebeden menʻa hükm taleb
iderim didikde hâkim-i mûmâ-ileyh lâ-zâlel içün câriyem beyle yedeyhi dahî temhîd
kavâid-i hayrı evlâ ve teşbîh-i mebânî-i vakfı uhrâ görüb reʻy-i imâmeyn üzere vakf-ı
mezbûrun lüzûmuna görüp re'y-i imâmeyn üzere vakf-ı mezbûrun lüzûmuna ve
mütâlebeden menʻa hükm buyurub min baʻd vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım ve habs-ı
sarîh-i mütehattim olub nakz ve tebdîli mecâl ve tağyîr ve tebdîli adimül ihtimâm
oldu fe-men beddelehû mâ-semiʻahû fe-innemâ alellezine yübeddilûne ineallahe
semîʻun-alîm366 ve ecru'l vakıf-u alelel -hayyü'l-cevâzi'l kerîm innehû yüczi'l-
muhsinin ve'l-mutesaddikin cerâ zâlik hurrire fi'l-hâmis aşer min Recebi'l-ferd li sene
isneyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Zahrü'l-
vülâd
Abdullâh
Efendi
ibni el-
Merhûm
Hamza
Fahrü'l-
kuzâd
Mehmed
Efendi
ibni el-
Merhûm
Murâd
Hasan
Efendi
ibni Ali
Çelebi
El-Hâc
Abdülrezzâk
bin el-Hâc
İlyâs
El-Hâc
Mustafâ
Birâder-i
O
El-Hâc
Mehmed
Birâder-i
O
El-Hâc
Ahmed
bin el-
Hâc
Mustafâ
Eş-Şeyh
Ahmed
Efendi el-
Vâʻiz
366 Bakara Suresi 181. Ayet.
340
Efendi Efendi
El-Hâc
Osmânbin
Şaʻbân
bey
Îsâ Çelebi
ibni el-
Hâc
Mehmed
Muslu
Bey ibni
Mehmed
el-Cündî
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Bayrâm
Çelebi
ibni
Hüssâm
İbrâhîm
Ağa
Kilisî
Mehmed
bin el-
Hâc Pîrî
Ve
ğayruhum
mine'l-
huzzar
[s.101/340] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsına tâbiʻ Tatlar nâm karye ahâlîsinden el-
Hâc Sefer ve Ahmed ve İvaz Beşe ve Mehmed nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe
Karye-i mezbûreden Yûnus nâm kimesnenin zevcesi Âʼişe binti Satılmış nâm hâtûn
ile nefs-i Karahisâr-ı Sâhibden Şaʻbân ibni Hasan nâm şâb ve Donayer veled-i Bâlî
nâm zimmi nâm şâb-ı emredleri ihzâr ve mahzârlarında her biri takrîr-i kelâm idüb
işbu târîh-i kitâb gicesi mezbûrân Şaʻbân ve Donayer merkûme Aʻişenin menziline
geldiklerini istimâʻ eyledüğümüzde mezbûre Aʻişe'nin karye-i mezbûre zâbiti ile
menziline varub merkûme Aʻişe'yi mezbûrân Şaʻbân ve Donayar ile uryânen bir
döşek içinde yaturlarken müşâhede eyleyüb ahz eyledik hakikât-ı hâl mezbûrlardan
suʼâl olunub takrîrleri tahrîr olunması matlûbumdur didiklerinde ğıbbe's-suʼâl
mezbûrân Şaʻbân ve Donayer cevâblarında fi'l-vâkiʻ mezbûre Aʻişe'nin menziline
vardık bir döşekde uryânen yaturken bizi ahz eylediler deyü tavʻan ikrâr iʻtirâf
eylediklerinden sonra mezbûre Âʼişe dahî istintâk olundukda Kayınanam ivâʼsıyla
mezbûrlar mezilime geldiler uryânen döşek yaturduk karye-i mezbûre ahâlîsi ve
zâbiti ağâh olub bizi ol hâlde ahz eylediler deyü iʻtirâf idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fî-min Recebü'l-ferd sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Halîl Bey ibni
Oruç
El-Hâc Şaʻbân
an Bayat
Mustafâ Bey
ibni Abdî
Dede
Hasan Halîfe
ibni
Abdülkerîm
Molla Mehmed
bin Ahmed
Caʻfer bin
Kulu
[s.102/341] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsına tâbiʻ Sibsin nâm karye sükkânından
Abdülkerîm bin Mustafâ nâm kimesne meclis-i şerʻa Kumârtâş nâm karye
ahâlîsinden Veli bin Memi ve Maʻden bin Caʻfer ve Mehmed bin Hızır nâm
341
kimesneler ve sâʼirlerini ihzâr ve mahzarlarında takrîr-i daʻva idüb mezbûrların
karyeleri sınurunda lede'l-ahâlî-ve'l-cirân maʻlûmu'l-hudûd beş dönüm tarla târîh-i
kitâbdan kırk sene mukaddem babam mezbûr Mustafâ'nın taht-ı yedinde olub zirâʻat
ve hırâset idüb her sene sâhib-i arza öşr-i resmini edâ iderken karye-i mezbûre ahâlîsi
bin kırk yedi târîhinde sen haricsin tarlayı yedinden aluruz deyü babam merkûm
Mustafâ'ya taʻarruz itmeleriyle babam dahî husûs-ı mezbûr bi-hasebi'ş-şerʻ ve'l-
kânûn görülmek içün târîh-i mezbûrda kazâ-i mezbûr müftisî olan Ali Efendi'ye ve
kazâ-i mezbûr kadîsına hitâben emr-i celilü'l-kadr irâd idüb murafa-i şerʻ
olduklarında on altı seneden berü babam merkûm Mustafâ'nın taht-ı yedinde olub her
sene sâhib-i arza öşr-i resmini edâ eyledüğünü mukırr olmalarıyla mâru'z-zikr tarla
babam mezbûr Mustafâ'nın yedinde ibkâʼ kılunub hüccet-i şerʻiyye virilüb babam
vefâtından sonra ilâ-yevmi'l-heze mâru'z-zikr tarlayı ben zirâʻat ve hırâset iderken
hâlâ mezbûrlar yine taʻarruz idüb yedimden almak murâd iderler suʼâl olunub menʻ
ve defʻ olunmak matlûbumdur deyü sene sebʻa ve erbaîn ve elf târîhiyle müverrah ve
mûmâ-ileyh Ali Efendi'nin ve kazâ-i mezbûr kâdîsının imzâsıyla mumza hüccet-i
şerʻiyye ibrâz idüb feth ve kırâʻat olundukda mazmûnu takrîrine muvâfık
bulunmağın mezbûrûn Veli ve Maʻden ve Mehmed ve sâʼirlerine suʼâl olundukda her
biri cevâblarında vech-i muharrer üzere babası merkûm Mustafâ'dan târîhi mezbûrda
taʻarruz itmeleriyle müdâfa-i şerʻ olduklarında on altı sene mukaddem merkûm
Mustafâ'nın taht-ı yedinde olmağla merkûm Mustafâ'ya hükm olunub yedine hüccet-i
şerʻiyye virüldüğünü ve baʻde-vefâtihî oğlu merkûm Abdülkerîm dahî mutasarrıf
olub ilâ yevmi'l-heze taht-ı yedinde olub zirâʻat ve hırâset eyledüğünü mukırr ve
muʻterifler olub velâkin Karye-i mezbûrenin mukâtaʻalı çayırıdır ve mezraʻamızdır
didiklerinde müddeʻî-i mezbûr Abdülkerîmin yedinde fetvâ-yı şerîfe olub
maznûnunda kırk seneden beri müşterek zirâʻat idüb öşr-i resmin sipâhîsine vire
geldiği tarla içün hâlâ baʻzı ahâlî-i Karye merʻâmızdır deyü daʻva itseler daʻvaları
mesmûʻa olur mu? el-Cevâb olmaz deyü buyrulmağın ber-mûcebi fetvâ-i şerîfe
mezbûrûn kimesneler taʻarruzdan menʻ ve mâru'z-zikr tarla merkûm Abdülkerîmin
yedinde kemâ-kân ibkâ ve mezraʻalık üzere terk olunmağa hüküm birle mâ-vakaʻa
bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebü'l-ferd li sene isneteyn ve sebʻîn ve
elf.
342
Şuhûdü'l-hâl
Abdülhay
Çelebi ibni
Ali Efendi
Ahmed Ağa
ibni
Hüseyin
Ağa
Mehmed
Çelebi ibni
Hâcı Bey
İdrîs
Beyan-
Turfallı
Molla
Mehmed
bin Ahmed
Ahmed bin
Hatîb
İbrâhîm bin
Abdullâh
[s.102/342] Sincanlı Kazâsına Sinan Paşa nâm karye sâkinelerinden
Hanımşah binti Caʻfer nâm hâtûn meclis-i şerʻa Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib
mahallâtından el-Hâc Evtal Mahallesi sükkânından Mustafâ ibni Veli nâm kimesneyi
ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻva idüb bundan akdem mezbûr Mustafâ'nın menziline
bir sepet içinde adedi ve cinsi maʻlûm emtiʻa-i mütenevviʻa ibdâʻ ve teslîm
eylemişdim hâlâ içinde dokuz sikke altûn ve beş miskâl incûlü bir saç bağı ve üçyüz
elli dirhem sîm kûşâk ve otuz münakkaş makrama ve dört peşkir makrama ve dört
top ince kisâye bez ve kırk dirhem gümüş ve bir hamâm gömleği ve yedi zirâʻ eyirme
evremanı sirka olunmuş suʼâl olunub cevâbı tahrîr olunması matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mustafâ fi'l-vâkiʻ bir sepet içinde bir mikdâr eşyâ menzilimde
emânet vazʻ eylemişdi lâkin bundan akdem hâtûnum hamâma gitmişdi içerü evimin
kilidin kırub bâlâ da mestûr olan eşyaları ve benim dahî sandıkum içinde iki bin nakd
akçemi ve sekiz top bez ve baʻzı hırdâvât-ı hânemi maʻân sirka eylemişler diyücek
mezbûr Mustafâ emîn olub yemîn lie musaddak olmağla müddeʻîyye-i mezbûre
talebiyle mekûm Mustafâ'ya eşyâ-i mezkûreyi sirka eylemedüğüne ve bir vechle
teʻaddi eylemedüğüne ve sirka eyleyeni kimdir bilmedüğüne yemîn teklîf olundukda
ol dahî halfe billâhi teʻâlâ etmeğin mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i
Recebü'l-ferd li sene isneteyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Mehmed
Çelebi ibni
Ahmed Beşe
Ahmed Çelebi
ibni Hâcı
Efendi
Mustafâ
Çelebi eş-
Şehir Basmacı
Zâde
İbrâhîm bin
Hüseyin
Mahmûd el-
Muhzır
343
[s.102/343] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib Hâmahallahu teʻâlâ ani'l-mesʻâib
mahallâtından İmâret Mahallesi sâkinelerinden Âʼişe binti Nasûh Çavuş nâm hâtûn
tarafından ıttkı ati'l-beyâna vekîl olub mezbûreyi maʻrifet-i şerʻle ârifân olan Îsâ
Çelebi ibni el-Hâc Mehmed ve Ali bin Kurd nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻân
vekâlet-i sâbite olan Osmân Çelebi ibni el-Hâc Mehmed nâm kimesne meclis-i şerʻde
işbu râfiʻü'l-kitâb müvekkilesinin câriye-i memlûkesi uzun boylu gök elâ gözlü
ruʼûsü'l-asl Gülistân binti Abdullâh mahzarında bi'l-vekâla ikrâr-ı sahîh-i şerʻî ve
iʻtirâf -ı sarîh-i merʻi kılub müvekkilem mezbûre Âʼişe hâtûn merkûme Gülistânı
niyyet-i hâlisa-i vâfiye ile hasbetenlillâhi'l-hallâk tahrîr ve iʻtâk idüp mülkümden
izâle ve ihrâç ve silk-i haraʼir-i asliyyat gibi hür olub ihrâç eyledi ba‘de’l-yevm
mezbûre Gülistan sâʼir haraʼir-i asliyyün gibi hür olup müvekkilemin mevâlî içün
utekâ üzerinde şer‘an sâbit olan hakkı velâdan gayri hakkı ve alâkası kalmadı
didekde vekîl-i mezbûr Osmân Çelebi'nin vech-i muharer üzere cârî ve sâdır olan
kelimâtını el-mukırru lehü'l-merkûme Gülistân dahî bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-
müşâfehe tahkîk idicek mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-ı
Recebü'l-ferd li sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Hüseyin
bin Hâcı
Eymîr bin
Hüseyin
Ali bin
Yayla
İbrâhîm
bin
Abdullâh
Molla
Mehmed
bin
Ahmed
Mahmûd
bin Tâlib
Hüseyin
bin Hâcı
Mustafâ
Bey ibni
Ali Dede
[s.103/344] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsına tâbiʻ Dinâr nâm karye ahâlîsinden
Hüseyin Bey ibni Hasan ve Çırak bin Sefer ve Veli bin Hudâlı ve Mustafâ ibni Bâlî
nâm kimesneler ve sâʼirleri meclis-i şerʻ-i şerîfe Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib
mahallâtından Çavuşoğlu Mahallesinde sâkin râfiʻü'l-kitâb Ali bin Oğul Bey nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında her biri takrîr-i daʻvâ idüb mezbûr Ali'nin babası fi'l-
asıl karye-i mezbûreden olmağla mezbûr Ali'den avârız ve nüzûl ve sâʼir tekâlif-i
örfiye içün salyâne taleb eyledüğümüzde virmekte teʻallül ider suʼâl olunub
alıverilmesi matlûbumuzdur didiklerinde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Ali cevâbında fi'l-
vâkiʻ babam mezbûr Oğul Bey fi'l-âsıl karye-i mezbûreden imiş lâkin târîh-i kitâbdan
344
elli sene mukaddem karye-i mezbûreden kalkub gelüb mahlle-i mezbûrede tavaddun
idüb ben mahalle-i mezbûre'de tevellüd eyledim mahalle-i mezbûre ahâlîsi ile vâkiʻ
olan avârız ve nüzûl ve sâʼir tekâlifi edâ iderim karye-i mezbûrede emlâk ve arâziden
avârız ve nüzûl îcâb ider bir nesnem dahî yokdur deyücek Karye-i merkûme ahâlîsi
istintâk olduklarında vech-i muharrer üzere babası elli seneden mukaddem
Karyelerinden kalkub katʻ-ı alâka idüb ve mezbûr Ali'nin mahalle-i mezbûrede
tevellüd idüb karyelerinde avârız ve nüzûl îcâb ider bir nesnesi olmadığını mukarrer
ve muʻterifler olıcak ol-vechle taʻarûzdan menʻ birle mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd li sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Mustafâ bin
el-Hâc İlyâs
Mehmed Bey
ibni Mehmed
el-Cündî
Abdî Bey ibni
Mustafâ
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Halîl Halîfe
Abdî Halîfe
Mahmûd el-
Muhzır
[s.103/345] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Bûrmalu Mahallesi
sükkânından olub bundan akdem tarîk-i haccda vefât iden el-Hâc Süleymân'nın
verâseti sulbî oğulları Mehmed ve Mustafâ'ya zevce-i metrûkesi nâm hâtûna
münhasır olduğu şerʻân zâhir ve bâhir oldukdan sonra mezbûrân Mehmed ve
Mustafâ ve merkûme meclis-i şerʻ-i şerîfde râfiʻü'l-kitâb el-Hâc Mehmed bin Şaʻbân
nâm kimesne mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb murisimiz mezbûr el-
Hâc Süleymân tarîk-i haccda vefât eyledikde mezbûr el-Hâc Mehmed karzen kırk
esedi virmişdim deyü muhallefâtından kırk gurûş alub hâlâ biz dahî meblağ-ı mezbûr
kırk gurûşu daʻvâ idüb beynimizde münâzʻât-ı kesîre ve muhâsamât-ı şedîde vâkıʻa
olub mezbûr el-Hâc Mehmed dahî kırk esedi gurûşunu karz virdüğünü isbât
sadedinde iken beyinimize müslihûn ve müslimûn tavassut idüb bizi iki bin akçeye
sulh eylediler biz dahî sulh-ı mezbûrı kabûl ve bedel-i sulh olan meblağ-ı merkûmu
mezbûr el-Hâc Mehmed yedinden bi't-tamâm ve'l-kemâl ahz ve kabz idüb husûs-ı
mezbûre müteʻallik cemîʻ-i deʻâvî ve husûmatdan mezbûr el-Hâc Mehmed'in
zimmetini ibrâ-i âmm ile ibrâ ve ıskât-ı tâmm ile ıskât eyledik baʻde'l-yevm bizden
asâleten ve vekâleten daʻvâ sudûr ve zuhûr iderse lede'l-hükkâmi'l-kirâm makbûle ve
345
mesmûʻa olmasun didiklerinde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd Seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc
Mehmed bin
el-Hâc
Himmet
Ahmed bin el-
Hâc Himmet
El-Hâc Budak
bin Mustafâ
El-Hâc Ali
Bâlî bin
Hamza
El-Hâc
Mehmed bin
el-Hâc
Bayrâm
El-Hâc
Abdülrezzak
bin el-Hâc
İlyâs
[s.103/346] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsına tâbiʻ Bulhallı nâm karye ahâlîsinden
Kalender ve Mehmed ve Hüseyin ve Abdünnebî ve sâʼirleri meclis-i şerʻî hatire
Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Kasım Paşa Mahallesinde sâkin Arab bin
İne Beyi nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻva idüb mezbûr Arab fi'l-âsıl
karye-i mezbûrede sâkin olmağla hâlâ avârız içün salyâne taleb eyledüğümüzde
virmekde teʻallül ider suʼâl olunub alıverilmesi matlûbumuzdur didiklerinde ğıbbe's-
suʼâl mezbûr Arab cevâbında fi'l-vâkiʻ mezbûrların karyelerin de sâkin idim târîh-i
kitâbdan on yedi sene mukaddem kalkub mahalle-i mezbûreye gelüb aʻvârızı ve sâʼir
tekâlifi mahalle-i mezbûre ahâlîsi ile edâ idüb karye-i mezbûre de emlâk ve arâziden
bir nesnem dahî yokdur diyücük Karye-i mezbûre ahâlîsi istintâk olundukda vech-i
meşrûh üzere merkûm Arab'ın on yedi sene mukkadem Karyelerinden kalkub hâlâ
Karye-i mezbûre de emlâk ve arâziden aʻvârız îcâb ider bir nesnesi olmaduğunu her
biri ikrâr ve iʻtirâf eyledüklerinde ol-vechle Karye-i mezbûre ahâlîsi merkûm Arab
taʻarruzdan menʻ olunub mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-
ferd li sene isneteyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Mehmed
Çelebi ibni el-
Hâc Hasan
Abdî Çelebi
ibni Mustafâ
Çelebi
El-Hâc Budak
bin Mustafâ
Molla
Mehmed bin
Ahmed
İbrahîm bin
Tatar
Mahmûd bin
Tâlib
[s.104/348] Karahisâr-ı Sâhib Kazâsına tâbiʻ Mihayil nâm Karye
sâkinelerinden Satı binti Receb nâm hâtûn tarafından daʻvâ-i âti'l-beyâna vekîli
346
Mustafâ bin Ebûbekir ve Hasan bin Piyâle nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻân
vekâleti sâbite olan zevci Ahmed bin Bayezîd nâm kimesne meclis-i şerʻa karye-i
mezbûreden Mustafâ bin Sefer ve Mehmed bin Veli ve diğer Mustafâ bin Muharrem
nâm kimesneleri ve Hasan bin Caʻfer nâm kimesnenin vekîl-i şerʻîsi ve oğlu Caʻfer
nâm kimesneyi ihzâr ve mahzarlarında bi'l-vekâle takrîr-i daʻvâ idüb müvekkilemin
babası fevt oldukda müvekkilem mezbûre Satı sağîre olmağla mezbûr Mustafâ
müvekkilemin babası târlasından iki dönüm târlasını ve mezkûr Mehmed sekiz
dönüm târlasını ve merkûm diğer Mustafâ on altı dönüm târlasını mahlûldür deyü
sâhib-i arzdan resm-i tapu ile alub ve mezbûr Hasan dahî müvekkilemin babasının
bir dönüm Sabagisi(?) bağçesini on iki buçuk gurûşa rehindir deyü zabt eylemiş hâlâ
müvekkilem akıle ve bâliğadir zikr olunan tarlalarının resm-i tapusun virüb almak
murâd ider ve mâru'z-zikr bâğçeyi dahî zabtı murâd ider suʼâl olunub ihkâk-ı hak
olunması matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mustafâ vech-i muharrer üzere
iki dönüm tarlasını ve merkûm Mehmed'in sekiz dönüm tarlasını ve diğer Mustafâ on
altı dönüm tarlasını mezbûre Satı sağîre iken sâhib-i arzdan resm-i tapu ile aldıklarını
mukırr ve muʻterifler olub ve vekîl-i mezbûr Caʻfer dahî müvekkilesi ve babası
merkûm Hasan bir dönüm bağçesini on iki buçuk gurûşa rehindir deyü zabd
eyledüğünü ikrâr idüb mâru'z-zikr tarlaların âharın virdiğin resm-i tapusun virilüb
kendi kızı almak kânûn olub ve zikr olunan bağçe rehindir deyü zabd olunması nâ-
meşrûh olmağla mezbûrların virdikleri resm-i tapuyu merkûme Satı virüb mezbûrûn
Mustafâ ve Mehmed ve diğer Mustafâ ve Hasan'ın kasr-ı yedlerine tenbîh birle mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd li sene isneteyn ve
sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
Abdülhay Çelebi
ibni Ali Efendi
El-Hâc Burhan
Ağa ibni İvaz
Ağa
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd
Ahmed bin Hatib Mahmûd an-
Karye-i Mihâil
[s.104/349] Mahmîye-i Karahisâr-ı Sâhib Hâmahallahu teʻâlâ ani'l-mesâʻib
mahallâtından el-Hâc Mahmûd Mahallesi sâkinelerinden Hadîce binti Abdülkerîm
nâm hâtûn meclis-i şerʻ-i envere hâzıra olub üvey-i oğlu İvaz Beşe ibni el-Hâc Veli
347
mahzarında takrîr-i kelâm ve tabir-i ani'l-merâm idüb ben fakîra olub katʻan ism-i
mâl ıtlâk olunur bir nesnem dahî olmayub mezbûr İvaz Beşe beni ölünce infâk ve
cemîʻ-i malzememi hasbetenlillâhi teʻâlâ görü virüp ve maʻân beni kendi mezilinde
iskân itdirmeğe tahahüd ve iltizâm eyledi bi-emrillahi teʻâlâ mütevaffât olduğumda
mezbûr İvaz Beşe de malımdan bir nesne taleb olunmaya didikde mukkıra-i mezbûre
Hadîce'yi vech-i meşrûh üzere sudûr iden kelimât-ı meşrûhasında mezbûr İvaz Beşe
tasdîk ve tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târihi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Caʻfer bin
Budak
Receb bin Habîb Abdî Bey el-
Cündî
Osmân Çelebi
ibni Ali Efendi
İbrâhîm eş-Şehir
be-Tatar
[s.104/350] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Zâviye Mahallesi
sükkânından fahrü'l-emâcid ve'l-ekârim Ahmed Ağa ibni Mehmed Ağa tarafından
bey‘-i âti'z-zikre vekîl olub Abdî Bey ibni Mustafâ ve Emrullâh Çelebi ibni el-Hâc
İlyâs nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻân vekâleti sâbite olan İsmâil Çelebi ibni
Abdullâh meclis-i şerʻ-i şerîfde râfiʻü'l-kitâb Nikola veled-i Anton nâm zîmmi
mahzarında bi'l-vekâle ikrâr-ı sahîh-i şerʻî ve iʻtirâf-ı sarîh-i merʻi kılub medîne-i
mezbûre mahallâtından Ermeni Mahallesinde vâkiʻ bir tarafı Taşçıoğlu mülküne ve
bir tarafı Abrahim nâm zimmî mülküne ve tarafeyn-i tarîk-i âmm ile mahdûd olub iki
fevkânî ve bir tahtânî beyti ve bir ahırı ve fırunu ve çardağı müştemil olan menzilini
müvekkilim merkûm Ahmed Ağa merkûm Nikola'ya altı bin nakd-i râyîc-i fi'l-vakt
akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i şerʻ ile beyʻ idüb kabz-ı semen ve teslîm-i mebî‘ eyledi
baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm Nikola'nın mülk-i müşterâsıdır
keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd li-seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
El-Hâc
Abdülrezzâk bin
el-Hâc İlyâs
El-Hâc Mehmed
bin el-Hâc İlyâs
Molla Mehmed
bin Ahmed
Bektâş Bey ibni
Beytemur
348
[s.104/351] Karahisâr-ı Sâhib kazâsına tâbiʻ Ayvalu nâm karye
sâkinelerinden Münevvere binti Hızır nâm hâtûn tarafından beyʻ-i âti'l-beyân vekîl
olub Yûsuf bin Abdülkkerim ve Bestân bin Bulgâr nâm kimesneler şehâdetleriyle
şerʻân vekâleti sâbite olan Hızır bin Hasan nâm kimesne meclis-i şerʻî hatir-
ilâzımü'l-tevkîrde râfiatü'l-vesîka Ümmühân binti Ali nâm hâtûn mahzarında bi'l-
vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb müvekkilem mezbûre Münevvere karye-i
mezbûrede vâkiʻ bir taraf-ı benim mülküme ve tarafeyni Bestân nâm kimesne
mülküne ve taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd olub bir tahtânî beyti ve âharı
müştemil olan menzilini merkûme Ümmühân'a altı yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye
bâten beyʻ eyledi baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûme Ümmühân'ın
mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-
tasdîki'l-vicâhî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd li-
seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Halîl bin el-Hâc
Abdünnebî
Murâd bin Sefer El-Hâc Yûsuf bin
Murâd
Mehmed Bey ibni
Hüdâverdi
İbrâhîm bin Halîl
[s.105/352] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Ardıç Mahallesi
sükkânından Avanis veled-i Anton nâm zimmi meclis-i şerʻa Mehmed bin Ali nâm
kimesneyi ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻva idüb bundan akdem mahrusa-i Tirede
mezbûr Mehmed'in yedinde bir siyah tûlû katıra Turgutlu kazâsından bir kimesne
müstahakk çıkub merkûm Mehmed'i mahrûsa-i mezbûrede zâbitina habs itdirdikde
merkûm Mehmed'in emri ile kendüye kefîl-i bi'l-mâl olmuşdum baʻdehû zikr olunan
katırın bahası içün katır sâhibi olan kimesne kefâletim hasebiyle benden dört bin
akçe ahz eyledi suʼâl olunub alıverilmesi matlûbumdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr
Mehmed vech-i muharrer üzere mahrûsa-i mezbûrede yedinde olan katıra müstahakk
çıkan adama kendi emri ile merkûm Avanis kefîl-i bi'l-mâl olub baʻdehû kefâleti
hasebiyle katırın bahâsı içün dört bin akçe virdüğünü mukırr ve muʻterif olucak
merkûm Mehmed'e meblâğ-ı mezbûrı edâya tenbîh olunub mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb
olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd sene 1072.
349
Şuhûdü'l-hâl
Süleymân
Beşe eş-Şehir
ve Karakaş
Dinarlı
Hüseyin Bey
ibni Hasan
Mustafâ
Çelebi ibni
Kubad
Molla
Mehmed bin
Ahmed
Ahmed bin
Mustafâ
Tatar bin
Abdullâh
[s.105/353] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Ardıç Mahallesi
sâkinelerinden Kerime binti Himmet nâm hâtûn meclis-i şerʻa gelüb takrîr-i kelâm
idüb zevcim Süleymân nâm kimesnenin sulbî sağîr oğlu Mustafâ ve sulbiyye-i sağîre
kızı Güllü hucr-ı terbiyemde olub nafaka ve kisveye şiddet-i ihtiyâcıları vardır cânib-
i şer‘iden nafaka takdîr olunması matlûbumdur didikde sağîrân-ı mezbûrânın nafaka
ve kisbe ve sâʼir levâzım zarûrîyesi içün târîh-i kitâbdan beher yevm beşer akçe
takdîr olunub meblağ-ı mezbûrı sarfa ve vakt-i zarûretde istidâneye ve hîn-i zaferde
rücûʻa izin virilmeğin mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-
ferd sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed bin
Ahmed
Koçak Bin Ahmed El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Mahmûd Çelebi ibni
el-Hâc Kâsım
[s.105/354] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Karamanlu Mahallesi
sâkinelerinden Fâtıma binti Ali Bey nâm hâtûn tarafından sulh-ı âti'l-beyâna vekîl
olub el-Hâc Mehmed Bey ibni el-Hâc Hasan ve Halîl Halîfe ibni Abdî Efendi
şehâdetleriyle şerʻân vekâleti sâbite zevci Abdünnebî bin el-Hâc Ali nâm kimesne
meclis-i şerʻ-i hatîr-i lâzimü't-tevkîrde işbu râfiʻü'l-kitâb mezbûre Fâtıma'nın li-
ebevyn karındaşı Mustafâ nâm kimesne mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüb zevcem mezbûre Fâtıma babası merkûm Ali Bey'den ve vâlidesi Âʼişe
nâm hâtûndan kendüye intikâl iden eğer emlâk ve eğer sâʼir muhallefâtından hisse-i
şerʻiyyesin merkûm Mustafâ'dan daʻva ve taleb sadedinde iken beynimizde muslihûn
tavassut idüp es-sulhu seyyidü'l-ahkâm fehevâsın üzre müvekkilemi dört bin nakd-i
râyic-i fi'l-vakt akçeye sulh eylediler müvekkilem mezbûre Fâtıma dahî sulh-ı
mezbûru kabûl ve bedel-i sulh olan meblâğ-ı merkûmu mezbûr Mustafâ yedînden
350
ahz ve kabz idüb babası merkûm Ali yedînden ve merkûme Aʻişeden kendüye intikâl
iden hisse-i şerʻiyye daʻvâsına müteʻallik cemʻi deʻavi ve husûmâtdan merkûm
Mustafâ'nın zimmetini ibrâ-i âmm ile ibrâ ve iskât-ı tâmm ile ıskâd eyledi baʻde'l-
yevm husûs-ı mezbûre müteʻallik müvekkilemden asâleten ve vekâleten daʻva sudûr
ve zuhûr iderse lede'l-hükkâmi'l-kirâm makbûle ve mesmûʻa olmasun didikde
ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-
ferd sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Receb
bin Hasan
Bâli
İbrâhim bin
Osmân
Mahmûd
Çelebi ibni el-
Hâc Kâsım
Molla
Mehmed bin
Ahmed
İbrâhîm es-
Şehir be tatar
Mefhâr-ı
müderisini'l-
kirâm Kâsım
Çelebi
[s.105/355] Karahisâr-ı Sâhib kazâsına tâbiʻ Kürtler nâm karye ahâlîsinden
Baladân bin nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfe Mustafâ bin nâm kimesneyi ihzâr ve
mahzarında takrîr-i daʻva idüb mezbûr Mustafâ'nın hâlâ zevcesi olan Ahlile nâm
hâtûnun mukaddemâ zevci olub fevt olan Nasûh nâm kimesnede karye-i mezbûrenin
aʻvârız vakfından bin üç yüz akçesi olub mukâtaʻasında Karamanlu Mahallesinde
vâkiʻ bir tarafı cingenler mülküne ve bir tarafı Abdülgani mülküne ve bir tarafı
tarlaya ve taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd menzilini rehin vazʻ eylemişdi hâlâ
mezbûr Mustafâ ve zevcesi merkûme Ahlile menzil-i mezbûre mutasarrıflardır suʼâl
olunub ihkâk-ı hakk olunması madlubûmdur didikde ğıbbe's-suʼâl mezbûr Mustafâ
menzil-i mezbûra vazʻ-ı yed idüb mutasarrıf olduğunu ikrâr ve meblağ-ı mezbûra
rehin itdiğünü inkâr idicek mezbûr Baladân'dan takrîrine muvâfık beyyine taleb
olundukda mine'l-udûl Hasan bin Ahmed ve Hüseyin bin Timûrhân nâm kimesneler
li-ecli'ş-şehâde ve meclis-i şerʻa hâzırân olub eserü'l-iştihâd fi'l-vâkiʻ merkûme
Ahlile'nin mukaddemâ zevci olan müteveffâ-i merkûm Nasûh'dan karye-i mezbûre
aʻvârızının vakfından bin üç yüz akçe olub mukâbelesin de menzil-i mahdûd-ı
mezkûru rehn vazʻ eyledi biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyü edâ-i
şehâdet-i şerʻiyye eylediklerinde baʻde riʻâyet-i merâsimü'l-kabûl şehâdetleri
351
makbûle olmağın mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd
sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed
bin Ahmed
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Mahmûd Çelebi
ibni el-Hâc
Kâsım
Ahmed bin
Mustafâ
İbrâhim eş-Şehir
be-Tatar
[s.106/356] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Zâviye Mahallesi
sükkânın'dan fahrü'l-emâcid ve'l-ayân Ahmed Ağa ve Kerime kadın ibni'l-merhûm
Mehmed Ağa tarafından beyʻ-i ati'l-beyâna vekîl olub Mustafâ Çelebi ibni Abdî
Çelebi ve es-Seyyid Emrullâh Çelebi ibni el-Hâc İlyâs şehâdetleriyle şerʻân vekâleti
sâbite olan İsmâil bin Abdullâh nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfde işbu sâhibü'l-
kitâb Süleymân Çelebi ibni Muslu Çelebi mahzarında bi'l-vekâle ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüb müvekkillerim babaları mûmâ-ileyh Mehmed Ağa'dan intikâl idüb Toros
kayası kurbünde vâkiʻ bir tarafı Ali Bey mülküne ve etrâfı selasesi tarîk-i âmm ile
mahdûd debbâğhâneyi cemîʻ-i alâtı lâzımesiyle mezbûr Süleymân Çelebi'ye on bin
nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh'i şerʻ-i ile beyʻ idüb kabz-ı semen-i
maʻdûd ve teslîm-i mebʻi mahdûd eyledim baʻde'l-yevm mâru'z-zikr Yağhane
merkûm Süleymân Çelebi'nin mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd
mutasarrıf olsun didikde vekîl-i mezbûr-ı kelimât-ı meşrûhasında el-mukkıru lehü'l-
merkûm Süleymân Çelebi vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-
taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mahmûd
Efendi ibni Hâcı el-
Hatîb
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
El-Hâc Hasan bin
Osmân
Mustafâ Çelebi ibni
Kubad
El-Hâc Mehmed bin
Hasan Çelebi
Mahmûd Çelebi ibni
el-Hâc Kâsım
İbrâhim bin Abdullâh
Tatar
352
[s.106/357] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Arab Mahallesi
sükkânından Şaʻbân bin Ahmed nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîf-i lâzımü't-tevkîrde
işbu sâhibü'l-kitâb İbrâhim bin nâm kimesne muvâcehesinde ikrâr-ı sahîh-i şerʻ-i ve
iʻtirâf-ı sarîh-i merʻi idüb Hisar önünde vâkiʻ etrâfı erbâʻası tarîk-i âmm ile mahdûd
bir tahtânî beyti ve bir çardağı ve bir mikdâr havlıya müştemil mülk menzilimi
mezbûr İbrâhim'e sekiz yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye beyʻ-i bât-ı sahîh-i
şerʻ-i ile beyʻ idüb kabz-ı semen-i mahdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledim
baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm İbrâhim'in mülk-i müşterâsıdır
keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde mukırr-ı mezbûr
Şaʻbân'ın vech-i meşrûh üzere cârî ve sâdır olan ikrârın-ı el-mukkıru lehü'l-merkûm
İbrâhim dahî bi'l-muvâcehe tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-vakaʻa bi't-taleb
ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mahmûd
Efendi ibni Hâcı el-
Vâʻiz
El-Hâc Mehmed Bey
ibni Hasan Çelebi
El-Hâc Hasan bin
Osmân
Mustafâ Çelebi ibni
Kubad
Es-Seyyid Emrullâh
Çelebi ibni el-Hâc
İlyâs
El-Hâc Mustafâ bin el-
Hâc İlyâs
Mürsel Halîfe ibni
Bektâş Beşe
[s.106/358] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Nasara Mahallesi
sükkânından Serkiz veled-i Ohan nâm zimmî meclis-i şerʻ-i şerîfe İsayı veled-i
Alagöz nâm zimmî ihzâr ve mahzarında takrîr-i daʻva idüb mahalle-i mezbûrede
vâkiʻ bir tarafı kendü mülküne ve bir tarafı Ohan nâm zimmî mülküne ve bir tarafı
İsayı mülküne ve taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd olub bir mikdâr harâbe menzil
yerinin arzân bir zirâ yerini baña hîbe ve teslîm mâʻadâsın iki bin iki yüz akçeye
bâten beyʻ ve teslîm eylemişken hâlâ mâru'z-zikr hârabe menzil yerine taʻarruz idüb
beyʻ-i fesh murâd ider suʼâl olunub ihkâk-ı hakk olunması matlûbumdur didikde
ğıbbe's-suʼâl mezbûr İsayı vech-i meşrûh üzere mahdûd ve mezkûr hârabe menzil
yerinin arzân bir zirâ yerini merkûm Serkize hîbeden sonra maʻâdasın iki bin iki yüz
353
akçeye bâten beyʻ eyledüğünü mukırr ve muʻterif olıcak taʻarruzdan menʻ birle mâ-
vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i Recebi'l-ferd seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Mahmûd
bin Hâcı el-Vaʻiz
El-Hâc Mehmed
bin Hasan Çelebi
El-Hâc Mustafâ
bin el-Hâc İlyâs
El-Hâc Hasan bin
Osmân
Es-Seyyid
Emrullâh Çelebi
ibni el-Hâc İlyâs
[s.106/359] Karahisâr-ı Sâhibde vâkiʻ merhûm ve magfûrun-leh Kâsım Paşa
evkâfının bi'l-fiʻil mütevellîsi olan el-Hâc Ahmed Beşe meclis-i şerʻ-i şerîfde râfiʻü'l-
kitâb Süleymân bin Memi Beşe mahzarında ikrâr-ı tavʻi ve iʻtirâf-ı merʻi kılub
mahalle-i Kâsım Paşada sâkine Rahîme binti nâm hâtûn bundan akdem hâli
hayatında mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Memi Beşe mülküne ve bir tarafı Bâlî
mülküne ve bir tarafı Osmân Bey mülküne ve taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd
bir tahtânî beyti ve fırûnu ve biʼri mâ-ı müştemil menzilini vakf idüb şöyle şard
eylemişdi ki menzil-i mezbûr beyʻ olunub semeni her ne iderse gallesi
mukâbelesinde Kasım Paşa câmiʻ-i şerîfinde bir devr-i şerîf kırâʻat oluna demişdi
hâlâ menzil-i mahdûd-ı mezkûru tevliyetim hasebiyle mezbûr Süleymân'a otuz dörd
kıtʻa riyâl guruşa beyʻ-i bât-ı sahîh-i ile beyʻ idüb kabz-ı semen-i maʻdûd ve teslîm-i
mebiʻ-i mahdûd eyledim baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm
Süleymân'ın mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun
didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻ-i mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i
Recebi'l-ferd seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Süleymân Beşe ibni
Hüseyin
Abdî Bey ibni Koca Ahmed bin Nurî El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Molla Mehmed bin
Ahmed
Mahmûd bin el-Hâc
Kâsım
Osmân Halîfe ibni Ali
Efendi
354
[s.107/360] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Ardıç Mahallesi
sükkânından olub bundan akdem mürd olan Kirkor veled-i Hatarbani nâm zimmînin
zevce-i metrûkesi Anna veledi Allahvirdi nâm zimmîyye meclis-i şerʻa gelüb takrîr-i
kelâm idüb mürd-i mezbûrun sulbî sağîr oğlu Hasîb ve sulbiyye-i sağîrre kızları Sara
ve Meyrem ve Hobsi hucr-ı terbiyemde olub nafaka ve kisveye şiddet-i ihtiyâçları
vardır cânib-i şerʻden nafaka takdîr olunması matlûbumdur didikde zikr olunan
sağîrlerin nafaka ve kisve ve sâʼir levâzım-ı zarûrîyesi içün târîh-i kitâbdan beher
yevm beşer akçe takdîr ve farz olunub vakt-i zarûretde istidâneye ve hîn-i zaferde
rücûʻa mezbûre Anna'ya izin verilmeğin mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-
evâhir-i Recebi'l-ferd sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Abdilhay Çelebi ibni
Ali Efendi
El-Hâc Memi Beşe el-
Râcil
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Şeyh Mehmed bin
Necâti
[s.107/361] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Zâviye Mahallesi
sükkânından Anton nâm zimmî meclis-i şerʻ-i şerîf de Abraham veled-i Margiri nâm
zimmî mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb mahalle-i mezbûre'de vâkiʻ bir tarafı
Avran nâm zimmî mülküne ve bir tarafı Ugaz nâm zimmî mülküne ve tarafeyni târîk-
i âmm ile mahdûd olub bir tahtanî beyti ve bir fevkânî beyti ve bir mikdâr havlıyı
müştemil olan menzilimin nısf hisse-i şâiyasını târîh-i kitâbdan iki sene mukaddem
mezbûr Abraham'a iki bin beş yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye bâten beyʻ idüb
kabz-ı semen ve teslîm-i mebiʻ eylemişdim menzil-i mezkûrun nısf hisse-i şâiyası
ilâyemi'l-heze mülk-i müşterâsıdır hâlâ yedîne hüccet-i şerʻiyye virilsün didikde bu
vesika bi't-taleb ketb olundu hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Molla Mehmed bin
Ahmed
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
Mahmûd Çelebi bin el-
Hâc Kâsım
İbrâhîm bin Tatar
355
[s.107/362] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Hisarönü Mahallesi
sâkinelerinden Sara veled-i Pona nâm zimmîyye meclis-i şerʻ-i şerîf-i lâzımü't-
tevkîrde işbu sâhibü'l-kitâb Sefer veled-i Şeker nâm zimmî mahzarında ikrâr ve
iʻtirâf ve takrîr-i kelâm idüb mahalle-i mezbûrede vâkiʻ bir tarafı Avanis mülküne ve
tarafeyni Kurşuncu mülküne ve taraf-ı âhar-ı tarîk-i âmm ile mahdûd bir fevkânî ve
bir tahtânî buyutu ve bir çardağı ve bir mikdâr havlıyı müştemil mülk menzilimi
mezbûr Sefer'e dört bin beş yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt fızzî akçeye beyʻ-i bâten
sahîh-i şerʻ ile beyʻ idüb kabzı semen-i maʻdûd ve teslîm-i mebiʻ-i mahdûd eyledim
baʻde'l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkûm Sefer'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-
mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun didikde mukırra-i mezbûre Sara'nın vech-i
muharrer üzere cârîye ve sâdriye olan ikrârında el-merkûm Sefer bi'l-muvâcehe
tasdîk ve bi'l-müşâfehe tahkîk idicek mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-
evâhir-i Recebi'l-ferd seneti'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
Serkiz veled-i Heci Agob Veled-i Yâsef Azer veled-i Avadis Ayvati veled-i Yahyâ
[s.107/363] Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Çavuşbaşı Mahallesi
sâkinelerinden Mustafâ bin Demur nâm kimesne meclis-i şerʻa hâzır olub bundan
vefât iden Süleymân bin nâm kimesnenin sulbiyye kızı olub hucr-ı terbiyemde olan
Raziye nâm sağîreye kıbel-i şerʻ-i şerîfden nafaka ve kisve bahâ farz ve takdîr
olunmak taleb iderim didikde cânib-i şerʻî mutahhardan merkûm Mustafâ kendi
malından ihkâk itmek üzere beher yevm beşer akçe nafaka ve kisve bahâ farz ve
takdîr olunup vakt-i haccette istidâne ve vakt-i zaferde rücûʻa izin verilmeğin mâ-
vakʻa ketb olundu tahrîren fî-selh Recebi'l-ferd li-sene isneteyn ve sebʻîn ve elf.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Ahmed
el-İmâm
Ömer Çelebi bin
el-Hâc Mustafâ
Molla Mehmed Muhzır Hüseyin
Ve ğayrıhum
356
[s.107/364] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Tâc Ahmed Mahallesi
sâkinelerinden Emîne binti Ramazân nâm hâtûn meclis-i şerʻde sadrîyye-i kebîre kızı
râfiʻü'l-kitâb Ümmi binti el-Hâc Receb nâm hâtûn mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm
idüb kızım mezbûre Ümmi'ye dört aded kilim ve üç tencere ve beş sahan ve üç döşek
ve üç yastık ve üç yanbolukebemi ve sâʼir beynimizde aded-i ve cinsi maʻlûm
emtiʻa-i beytimî kızım mezbûreye hîbe ve sahîh ile hîbe ve temlîk ve teslîm ol dahî
meclis-i hîbe de ittihâb-ı kabz ve tesellüm eyledi baʻde'l-yevm eşya-i maru'z-zikr
merkûme Ümmi'nin mülk-i mevhûbudur keyfe-mâ-yeşâ ve yuhtâr mutasarrıf olsun
didikde ğıbbe't-tasdîki'ş-şerʻî mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu hurrire fî-evâhir-i
Recebi'l-ferd li sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Budak bin
Mustafâ
Mehmed Çelebi
ibni el-Hâc
Mehmed
Mehmed bin
Receb
Mahmûd Çelebi
ibni el-Hâc
Kâsım
Mûsâ bin Hâcı
[s.108/365]Bi-huzûri'l-mevâlîyü'l-mükrimûni'l-hâkimü'n-âlîmüni'l-âdilûn
Vilâyet-i Anadolunun orta kolunda vâkiʻ olan mevâli-i iʻzam hazretlerine ve bi'l-
cümle orta kolda vâkiʻ olan kuzât efendileri huzûrlarına dürer-i daʻvât-ı sâfiyât
muhabbet ayât ve ğurrer-i teslîmât-ı vafiyât mevedet gayât ithâfından sonra umûm
üzer Anadolunun orta kolunda vâkiʻ olan Yeniçeri Serdârları zîde kadruhûm inhâ
olunan budur ki inşallahü'l-melikü'l-gaffar evvel bahar-ı ferhunde asârda Şevketlü ve
Azametlü ve Şecâʻatlü Gâzî Padişâhımız e'azzallâhu-ensârahu hazretlerinin sefer-i
hümâyûn-ı zafer-makrûnları mukarerer ve muhakkak olub Izzetlü ve Saʻâdetlü
Serdâr-ı Zafer şiʻâr hazretleri ile meʼmûr olan odaların neferlerini odalarını ve bi'l-
cümle Rumeli Serdârlarında olan odaların neferlerini dahî meʼmûr oldukları
Serhadlarına gidüb ve Girid ve Van ve Bağdad ve Darü's-selâm ve Arz-ı Rum ve
Ahısha ve bi'l-cümle zikr olunan kılâʻlara meʼmûr olan neferât dahî bir ân ve bir
saʻat teʼhîr ve tevakkuf eylemeyüb taʻyin olundukları serhadlerine serîʻan ve âcilen
revâne olunub odası bu cânibde olan neferât dahî rûz-ı nevrûzda mahrusa-i Edirne'de
Çorbacısı ve Odabaşısı yanında mevcûd bulunub korucu ve oturak olanlar dahî
kânûn-ı kadîm-i hüsrevâne-i üzere Asitâne-i Devlet medâra rûz-ı nevrûz da odaların
357
da mevcûd bulunmak içün fermân-ı hümâyûn-ı saʻâdet makrûn vârid olmağın
Yeniçeri Çâvuşlarından yirminci bölüğün kıdvetü'l-ve'l-akrân Hamza Çavuş zîde
kadruhû taʻyin olunub ve sefere ve serhaddlara meʼmûr olan neferâtın odaları
bilinmek içün Çavuş-ı mezkûra aynî ile sefere meʼmûr ve serhadlarda olan odaların
sûret-i defter virülüb huzur-ı şerîfleri savbına irsâl olunmuşdur şeref vusûlünde
meʼmûldür ki taht-ı kazâ-i hükümet şiʻârlarınızda Çarşu ve Bazar ve mecmaʻ-ı nâs
olan mahallerde muhkem tenbîh ve nidâ itdirdüb tavâʼif-i mezbûru Serdârları ile
maʻan Çavuş-ı mezkûr mübâşeretiyle mahallerinden ihrâç ve odası Girid ve Bağdad
ve gerek Anadolu ve Rumeli ve odası Serdâr-ı mükerrem hazretleri yanında olan
neferâtı serîʻan ve âcilen mahallerine irsâl ve iysâl idüb ve gidenleri aynî ile defter
idüb Çavuşa teslîm eyliyesiz ve odası bu cânibde olan neferâtı dahî Asitâne-i devlet
medâra gelmesi fermân olan Korucu ve Oturak ile maʻan Serdârları ile Asitâne-i
Devlet Aşiyan tarafına yollayub anları da ale'l-esâmî defter idüb çavuşa virüb eger
serhaddlardan ve gerek ehl-i sefer neferinden ve gerek Korucu ve Oturakdan yerinde
bir ferdi komayub ve yerine hıyânet ve sıyânet eylemeyüb basîret ve intibâh üzere
olasız ve sizler ki kolda vâkiʻ olan Yeniçeri Serdârları siz bu sene-i sâʼir zamana
kıyâs eylemeyüb nefer kısmından serdarlığınızda bir ferdi tutmayûb ne kadar
serhaddlü nefer var ise acîlen Serhaddlarına gönderüb ve defter idüb defterin birini
çavuşa virüp ve birini dahî bize cevâb virmek içün kendünüz hıfz idüb bi't-tamâm
serhadluları mahallerine gönderdikden sonra bu cânibe meʼmûr olan neferâtı ve
Korucu ve Oturağı kendünüz alub ve bayrağınızu açub önlerine düşüb bi'l-cümlesin
getürüb odalarına vâsıl ve defterlerin bize teslîm eyliyesiz ki serhadlara gidenler ve
odalarına gelenler bi'l-cümlesi maʻlumumuz olub böylece edâ-i hizmet eyliyesiz
amma şöyle ki sizlerden bir serdâr gelmeye ve geldiği takdîrce serhadluları
yolladuğunu ve odalarına bi'l-cümlesin getürüb teslîm eyledüğünü ale'l-esâmî gelüb
bize iʻlâm eylemeyüb eğer serhadlardan ve ehl-i sefer neferden ve korucu ve
oturakdan bir ferdi himâyet idüb serdâlığınıza alıkoya adem-i itâʻatiniz olduğu zâhir
olub itâba müstehak oluruz imdi ağâh olasız ki Şevketlü ve azametlü ve şeçâʻatlü
gâzî padişâhımızın azîz ve şerîf mübârek başı içün bundan sonra müstakill çavuşlar
gönderilüb o makûle emr-i şerîf eylemeyen serdârın ve neferâtın ve Korucu ve
Oturağın amân ve zamân virülmeyüb haklarından gelindikden sonra mûceb-i ibret
içün emlâk ve erzâkları dahî cânib-i mîriye füruht olunmak mukarerdir şöyle bilüb
358
mûcebi nedâmet olıcak işlerin hazır idüb vakt-i mezbûrda bi'l-cümleniz fermân-ı
şerîf buyrulduğu üzere mevcûd bulunmağa saʻy ve dikkat ve gayret-i himmet
eyliyesiz böyle kıyâs eylemiyesiz ki her sene tenbîh mektûbları gelüb kimesneye
mazarrat olmaz yine öyle kıyâs idüb gaflet üzere hareket olunub birinüz … eliyesiz
aslen ve katʻan gelmiyenlerin birine musamaha olunmaz ve bir vechle özrü makbul
olmaz ve'l-hasıl itâʻat idüb sizinle gelen bizdendir ve yoldaşdır anlardan gayri o
makûle gelmiyenler reʻâyadır raʻiyyeti ile baʻde'l-yevm harç virdirilüb gayri ocakla
alâkaları olmamak üzere nidâ itdirdesiz ki bundan sonra anlar reʻaya defterine kayd
olunub min baʻd ocâkla ve dirlikle alâkaları kalmaz şöyle bilüb mûceb-i mektûb ile
âmil olasız tahrîren fi'l-hâmis Cemâziye'l-âhire li sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
El-Fakîr Sâlih Ağa-yı Yeniçeriyân-ı Dergâh-ı alî hâlâ
Sâlifü'l-zikr mektûb mûcebince emr-i şerîf dahî vârid olmuşdur.
Vasale ileynâ fî-11 min Recebi'l-ferd sene 1072.
[s.109/366] Akzâ kuzâtü'l-müslimîn ulâ vülâtü'l-muvahhidîn maʻdenü'l-fazl
ve'l-yakîn hüccetü'l-hak ale'l-halk-ı ecmaʻîn vârisü ulûmi'l-enbiyâ ve'l-mürselîn el-
muhtass bi-mezîd-i ʻinâyeti'l-meliki'l-muʻîn Mevlânâ Kütahya Kâdîsî zîdet-fezâʼilhu
ve kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Kütâhya mütesellimi zîde kadru tevkî-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki düstûr-ı mükerrem-i muazzam müşîr-i
müffahham ve muhterem nizâmü'l-âlem sâbıkâ Vezîr-i aʻzâm olub hâlâ ber-vechi
arpalık Karahisâr-ı Sâhib Sancâğına mutasarrıf olan vezîrim Ahmed Paşa edâmallahû
teʼâlâ iclâlehu tarafından südde-i saʻâdetime arz-ı hâl sunulub muşâru'l-ileyhin
mutasarrıf olduğu liva-i mezbûr karyelerinin üzerelerine sen ki mütesellimsin davet
olunmadın tarafından müsvedde ile bilâ emr-i şerîf yirmişer ve otuzar atlu ile varub
fukâra-i rencîde ve remîde itmekden hâli olmadığın bildirüb hilâf-ı şerʻ ve kanûn ve
bilâ emr-i şerîf ol-vechle fukâraya zulm ve teʻaddi itdirilmemek emrim olmuşdur
buyurdum ki hükm-i şerîfimle vusûl buldukda sâdır olan emrim üzere amel idüb dahî
husûs-ı mezbûre hakk ve adl üzere mukayyed olub göresin iʻlâm olunduğu üzere ise
fukarâya bir vechle zulm ve teʻaddi olunduğuna kadʻan rızâ-i şerfîm yokdur sen ki
Kâdısın mütesellim-i mezbûra muhkem tenbîh ve teʻkid eyliyesin ki liva-i mezbûr
reʻâyası üzerlerine davet olunmadın ve bilâ emr-i şerîf müsvette kâğıdı ile âdem
göndermeyüb ve fukârayı hilâf-ı şerʻ-i şerîf rencîde ve remîde eylemeyüb ve
359
itdirmeyüb menʻ ve defʻ eyliyesin baʻde't-tenbîh eslemeyüb vech-i meşrûh üzere
fukarâyı rencîde ve remîde ider ise vukuʻu üzere yazub Asitâne-i saʻâdetime arz
eyliyesin ki itâʻat-ı emr eylemedüğüniçün sonradan hakkında emr-i şerîf ne vechle
sâdır olur ise mûcebiyle amel oluna husûs-ı mezbûr içün tekrâr emri ahr varmalu
eylemiyesin şöyle bilesin ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasın tahrîren fî-evâhir-i şehr-i
Cemâziye'l-ahir sene isneyn ve sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.109/367] Nişân-ı Şerîfi ʻâlişân-ı sâm-i mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâ-i
cihân sıtân-i hakani hükmü oldur ki.
Râfiʻ-i tevkîʻ-i refîʻ-ü'ş-şân-ı hâkâni Hâcı Dede südde-i saʻâdetime gelüb
Karahisâr-ı Sâhib kazâsında vâkiʻ Çerçi Turğud evkâfının tevliyet ve nezâret-i berât-ı
şerîfimle üzerinde ve zabt ve tasarrufunda iken âhardan dahl olunmakla müceddeden
tevcîh olunub berât-ı şerîfim virilmek bâbında iʻnâyet ricâ itmeğin müceddeden
tevcîh idüb bu berât-ı saʻâdet-gâyât-ı virdüm ve buyurdum ki mezbûr varub evkâf-ı
mezbûrenin kemâkân mütevellîsi ve nâzırı olub hıdmet-ı lâzımesin merʻi ve müedda
kılındıkdan sonra vazife-i muayyenesine mutasarrıf ola vâkıfın ruhu ve benim
devâm-ı ömr-i devletim eʻdiyyesine iştikâl göstere ol-bâbda hiç ferd mâniʻ ve
mezâhim olmayub dahl ve taʻarruz kılmaya şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd
kılalar tahrîren fî-evâsıt-ı Zilkaʻdeti'ş-şerîfe sene 1071.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.109/368] Bâʻis-i tahrîr-i hurȗf oldur ki
Karahisâr-ı Sâhib Sancâğında olan Berât-ı Padişâhîle mutasarrıf
olduduğumuz piyâde beyliğiñ yetmiş iki senesi voyvodalığın Mustafâ Ağa'ya der-
uhde idüb virmiştir mezkûr Mustafâ Ağa'yı reʻâya üzerlerine zâbit ve hâkim bilüb
itâʻat ve inkiyâd üzere olub cürm-i cinâyet ve bâd-ı hevâ ve mahlûlat ve öşr-i …ve
olageldüğü resm kadîm üzere her ahvâllerine zâbit ve hâkim bilüb itâʻat ve inkiyâd
üzere olub hâlâ kande hafr üzere olub âhardan bir kimesneyi müdâhale etdirmeyüb
mûcebi mektûb ile amel idüb itâʻat ve inkiyâd üzere olub yetmiş iki senesi martından
yetmiş üç senesi martına varınca üzerinize Voyvoda ve zâbit bilüb hilâfından hazer
üzere olasız ğurre-i Recebi'l-ferd li sene 1072.
360
Mehmed Mirî Piyâde
[s.109/369] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm meʻâdinü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Umûmen Anadolu ve Karaman eyâletlerinde vâkiʻ olan kadîlar zîde fazlıhum ve
mefâhirü'l-emâsil ve'l-akrân zikr olunan eyâletlerde Mîr-i mirân ve Mîr-liva
Mütesellimleri zîde kadrıhûm tevkiʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki
taht-ı kazânızda vâkiʻ sefer-i hümâyûnda olan züʻema erbâb-ı tîmâr taraflarından
harçlıkçı gelen asker halkı ile'l-ân hareket etmeleriyle imdi ol-makûle harçlıkçı olan
tavâʼif-i askerî aslâ teʼhîr itdirmeyüb kaldırub sürüp cümlesi taʻcîl ale't-taʻcîl varub
Erdel Seferinde Serdârım olan düstûr-i mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem
Vezîrim Ali Paşa edamallahu teʻalla iclâlehunun yanına varub hıdemât-ı hümâyûnda
mevcûd bulunub ihmâl ve müsâmahadan her biriniz ihtirâz eylemenüz bâbında
fermân-ı alîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan
fermân-ı celilü'l-kadrim mûcebince amel idüb dahî ol-makûle taht-ı kazânızda sâkin
harçlıkçı gelen askerde ... devâm itdirüp kaldırup sürüp cemlesin taʻcîl ale't-yâʻcil
varup muşâru'l-ileyh … her biriniz be-gayet ihtirâz eyliyesin ve bi'l-cümle ol-makûle
sefer-i hümâyunda ... vasıl olmaları ehem ve elzemdir âna göre … birsi evlerinde
bulunan sizin ... vâcibü'l-ittibâını mazmunu ... Recebi'l-ferd sene isnâ …367
[s.110/370] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından el-Hâc Yahyâ
Mahallesi sükkânından Mahmûd bin Mahmûd nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfde
işbu Sahibü'l-kitâb Ramazân ve Ahmed ibni Mahmûd mahzarında ikrâr ve takrîr-i
kelâm idüb kazâ-i Karahisâr-ı Sâhibe tâbiʻ Uruz nâm karye sınurunda vâkiʻ tahdîd ve
tavsîfden müstağnî Mürsel oğlu değirmeni dimekle maʻrûf harâbe değirmen ocâğında
olan beher şehr yirmi beşer gün hisse-i maʻlumemi mezkûrân Ramazân ve Ahmed
beş bin altı yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻi bâtı sahîh-i şerʻ ile beyʻ idüb
kabz-ı semen ve teslîm mebiʻ eyledim baʻde'l-yevm mâru'z-zikr değirmende olan
hisse-i merkûme mezbûrân Ramazân ve Ahmed'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-
yeşâ ve haysü mâ-yürîd mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîk kayd-şod hurrire fî-
evâhir-i Receb sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
367 (…) bulunan yerler defterin aslında yırtık olduğundan eksiktir.
361
Bayrâm bin
Hüssam
Bayrâm bin
Yurtcu
Mustafâ bin Ali
Bey
Mehmed bin
Osmân Debbağ
Osmân Çelebi bin
Kubad
El-Hâc Pîr
Ahmed oğlu Ali
an-Çavdarlı
Hüseyin Çelebi
an-Gebeceler
El-Hâc Mustafâ
bin Şabân
Veys an-
Gebeceler
[s.110/371] Karahisâr-ı Sâhib kazâsına tâbiʻ Gebeceler nâm karye
sâkinelerinden MahBola binti Hasan nâm hâtûn tarafından beyʻi atiyi'z-zikre vekîl
olub Süleymân bin Emri ve Şakir bin alemşâh nâm kimesneler şehâdetleriyle şerʻan
vekâleti sâbite olan zevci Süleymân bin Turbâli nâm kimesne meclis-i şerʻ-i şerîfde
râfiʻü'l-kitâb Ramazân ve Ahmed ibni el-Hâc Mahmûd nâm kimesne mahzarında bi'l-
vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb müvekkilem mezbûre Mahbola kazâ-i mezbûre
tâbiʻ Uruz nâm karye sınurunda vâkiʻ ve Mürsel değirmeni dimekle maʻrûf harâbe
değirmen ocâğında beher şehr beşer gün hisse-i muʻayenesini mezbûrân Ramazân ve
Ahmed Bey iki yüz nakd-i râyic-i fi'l-vakt akçeye beyʻ idüb kabz-ı semen ve teslîm-i
mebiʻ eyledi baʻde'l-yevm mâru'z-zikr değirmende olan hisse-i mezkûre mezbûrân
Ramazân ve Ahmed'in mülk-i müşterâsıdır keyfe-mâ-yeşâ ve haysü mâ-yürîd
mutasarrıf olsun didikde ğıbbe't-tasdîk kayd-şod hurrire fi't-târîhi'l-mezbûr.
Şuhûdü'l-hâl
El-Hâc Budak bin
Mustafâ
El-Hâc Kâsım bin
Mahmûd Çelebi
İbrâhîm bin Abdullâh Hüseyin Çelebi an
Gebeceler
[s.110/372] Emîrü'l-ümerâ'i'l-kirâm kebîrü'l-küberâ'i'l-fihâm zü'l-kadr ve'l-
ihtirâm sâhibü'l-izz ve'l-ihtişâm el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti'l-meliki'l aʻlâ ber-vechi
Arpalık Karahisâr-ı Sâhib Sancâğına mutasarrıf olan Dame-ikbâlehu ve akzâ
kuzâtü'l-müslimîn ulâ vülâtü'l-muvahhidîn maʻdenü'l-fazl ve ve'l-yakîn hüccetü'l(?)-
hakkı aleʼl-halki'l-muʻin vârisü ulûmi'l-enbiyâ ve'l-mürselîn el-muhtass bi-mezîd-i
ʻinâyeti'l-meliki'l-muʻîn Karahisâr-ı Sâhib Kadîsı olan Mevlânâ zîdet fezâʼilihu ve
kıdvetü'l-emâcid ve'l-ayân Kütahya Sancâğı mütesellimi olan zîde kadru tevkiʻ-i
refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib'de vâkiʻ
362
Ermeni tâʼifesi ve Ermeni Papazları Ordu-yu hümâyûnuma arz-ı hâl ve âdam
gönderüb bunların yine Medîne-i mezbûrda hisâr altında vâkiʻ Toros Kilisesi
dimekle maʻrûf keniseleri havlısı ile maʻân harâbe teveccüh idüb taʻmîr ve termim
olunmaz ise bi'l-külliye hedm olunması mukarrer deyü iʻlâm eylemeleriyle imdi
mezbûrların keniseleri vazıʻ-ı kadîm üzere havlı divarları ile ile maʻân taʻmîr ve
termim olunmak emrim olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan
fermân-ı celilü'l-kadrim üzere amel idüb dahî göresiz mezbûrların keniseleri harâbe
teveccüh idüb gayet taʻmîr ve temrîmime muhtâç ise vazıʻ kadîm üzere havlı divârı
ile maʻân taʻmîr ve kendi mallarıyla ve hareket itdirü aslâ bir ferdi dahl ve taʻarruz
itdirmeyesiz âmmâ mukayyed olasız ki ol bahne ile vazʻ-ı kadîme muhâlife tecâvüz
eylemeyeler husûs-ı mezbûr içün bir dahî emrim varmalu eylemiyesiz şöyle bilelesiz
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâʼil-i şehr-i Zilkaʻdeti'ş-şerîfe li sene ihdâ
ve sebʻîn ve elf.
Ve sahra-i Davut Paşa
[s.111/373] Bi-huzûri'l-mevâlîyü'l-mükrimûn Vilâyet-i Anadolu'nun orta
kolununda vâkiʻ olan Efendiler ve Yeniçeri Serdârları inhâ olunan budur ki Yeniçeri
ve Acemioğlanı ve Topçu ve Cebeci zümresinden bilâ vâris fevt olanları
metrûkâtların getürmek içün Yeniçeri Çâvuşlarından Hamza Çavuş gönderilmekle
mektûb verilmişdir ki kalil ve kesîr vâkiʻ olan metrûkâtların mezbûra teslîm ve irsâl
eyliyesiz ve's-selâm tahrîren fî-hâmis min Cemâziye'l-ahir sene 1072.
Sâlih Ağa Yeniçeri Dergâh-ı Ali hâlâ
[s.111/374] Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib Sancâğında vâkiʻ olan kâdılar zîde fazlıhum ve mefâhirü'l-emâsil
ve'l-akrân kethüdâ-yerleri ve Yeniçeri Serdârları zîde kadrıhûm tevkiʻ-i refîʻ-i
hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki inşallahu teʻâlâ evvel bahâr-ı huceste asarda
derya yüzüne çıkacak Donanmâ-yı hümâyûnum kadırğaları içün liva-i mezbûrdan
avârız hâneleri mukâbelesinde bin yetmiş bir senesine mahsûb olmak üzere kürekçi
bedellerin tahsîl ve müceddeden taʻyîn olunan salyâne beğlerine virilmek fermânım
olmağla imdi liva-i mezbûrda vâkiʻ sekiz yüz dokuz avârız hânelerinin her bir
hânesinden târîh-i mezbûra mahsûb olmak üzere her bir hânesinden beşer yüz akçe
kürekçi bedellerin vâsıl reʻâya hânesine ilhâk olunan mütekâʻid reʻâyasının avârızları
363
mukâbelesinde her bir neferine zâm olunan yüzer akçeyi dahî irsâl olunan mühürlü
ve nişânlu mevkufât defteri sûret-i mûcebince muʻaccele tahsîl ve teslîm-i hazîne
itdirmeniz bâbında fermân-ı alişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle
vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel idüb dahî teʼhîr ve tevakkuf
eylemeyüb liva-i mezbûrda vâkiʻ olmikdâr avârız hânelerinin târîh-i mezbûra
mahsûb olmak üzere her bir hânesinden beş yüz akçe kürekçi bedellerin mütekâʻid
reʻâyanın avârızları mukâbelesinde her bir neferine zâm olunan yüzer akçeyi dahî
irsâl olunan mühürlü ve nişânlu mevkûfât defter-i sûreti mûcebince muʻaccelen tahsîl
ve teslîm-i hazîne itdirüb kimesneye teʻallül ve nizâʻ itdirmeyesiz ve bundan mâʻada
mübâşir-i mezbûrun cihet-i maʻîşetiçün her bir hânesinden ellişer akçe dahî aldırub
bundan ziyâde kesr-i mizân ve tefavüt ve kâtibiye ve huddâmiye ve mahkeme haric-i
nâmıyla bir akçe almıya ve aldırmayasız ve mîri içün alınan kâmil guruşu hazîne-i
amireme alınduğu üzere yüzer akçe aldırub ziyâde ve noksân aldırmayasız ve akçe
alındıkda hâlisü'l-ayâr akçe aldırub zuyûf ve kızıl akçe aldırmayasız ve siz ki kâdîlar
ve ayân-ı vilâyeti ve Kurâ zâbitlerisiz taht-ı hükümetiniz de hîn-i tahrîrde avârız
hânesine kayd ve tahrîr olunan yerlerin tasarruf iden gerek askeri ve sâʻiri Kânûn ve
defter mûcebince hisselerine düşen avârız mukâbelesinde kürekçi bedellerin tahsîl
itdirüb mevkûfât defterine kesr ve noksân getürmeyesiz avk ve teʻhîrden ve ihmâl ve
müsâhaleden ve fermânımdan ziyâde reʻâyaya teʻaddi ve tecâvüzden be-gâyet ihtirâz
idüb vech-i meşrûh üzere olan emrî yerine getüresiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe
iʻtimâd kılasız tahrîren fi'lyevmi'l-ışrîn min Cumâde'l-ulâ li sene isneyn ve sebʻîn ve
elf.
Be-makâm-ı Edirne el-Mahrûsa
Defter-i Hanehâ-i bedel-i kürekçiyân-ı kazâ-i mezkûrî der-liva-i Karahisâr Sahib an-vâcib sene 1071
ber-mûcebi defter-i hâzine-i âmire
Kazâ-i
Karahisâr Sahib
hâne
…
232,5
364
Bedel-i mütekaʻidi
Nakd-i tâm fî-sene 100
…
6000
…
6000
[s.111/375] Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻadenü'l-fazl ve'l-kelâm
Karahisâr-ı Sâhib ve kâdîları zîde fazlihumâ tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak
maʻlûm ola ki havâss-ı hümâyûnum karyelerinden taht-ı kazânızda vâkiʻ Çorâk ve
Kazlıgöl ve sâʼir tevâbiʻi karyelerinin bi'l-fiʻil Voyvodası olan dârende-i fermân-ı
vâcibü'l-izân kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân zîde kadruhû südde-i saʻâdetime arz-ı hâl
idüb havâss-ı hümâyûnum karyeleri min külli'l-vücûh serbest olub Beğlerbeği
adamları ve Sancâkbeği subâşıları ve sâʼir ehl-i örf tâʼifesi tarafından bir vechle dahl
olunmak icâb itmez iken hâlâ rüsûm-ı serbestiyesine dahl olunduğun bildirüb imdi
havâss-ı hümâyunum karyeleri min külli'l-vücuh serbestdir hâricden dahl olunmak
aslâ câʼiz değildir buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda husûs-ı mezbûre hakk ve
adl üzere mukayyed olub göresiz havâss-ı hümâyûnum karyelerinin resm-i cürm-i
cinâyet ve resm-i arûsâne ve kul ve câriye müjdeganesine ve sâʼir bâd-ı hevâsına
mîri-mîrân adamları ve mîr-liva sûbâşılarınla ve Alâybeği ve züʻamâ erbâb-ı tîmâr ve
çeri sürücülerinden ve ümenâ ve ummâl ve nazır ve nüzârdan ve'l-hâsıl emvâl ve
sâʼir iş erlerinden muhassılın hiç bir ferdi dahl ve taʻarruz itdirmeyüb mûmâ-ileyhe
ahz ve kabz ittiresin anın gibi yazulu reʻâyasının birinden cürm-i gâlîz sâdır olub bi-
hasebi'ş-şerʻ salb ve siyâsete veya katʻı uzva müstehak olub hükm-i kâdî lâhık olub
hüccet-i şerʻiyye verildikden sonra bi-hürmeti günâh sâdır olduğu mahallerde
siyasete meʼmûr olanlara mûmâ-ileyhin maʻrifetiyle icrâ itdirüb hâric-i kazâya alub
gitmekle komayub ve bedel-i siyâseti deyü bir akçe ve bir habbe aldırmayasın ve
dahl olunub kendüye âʼid olan rüsûm-ı serbestiyesinden kimesne nesnesini almış ise
baʻde'l-gayub hükm … [s.112]ve kânûn ve muğâyir-i emri hümâyûn kimesneye iş
itdirmeyesin ve baʻde'l-nazar bu hükm-i hümâyûnum mûmâ-ileyhin elinde ibkâʼ idüb
365
alâmet-i şerîfe itaʻmât kılâsın tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Recebi'l-ahir li sene isneyn ve
sebʻîn ve elf.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.112/376] Izzetlü ve Rıfatli Karındaşım el-Hâc Mehmed Bey hazretlerinin
huzûrlarına hezâr iʻzaz ve'l-kirâm ve-levâzımu tevâkk-i ihtirâm birle arz olunur ki
benim karındaşım Karahisâr-ı Sâhib Sancâğına tâbiʻ Çorak nâm mukâtaʻa-i zabt ve
rabt içün tarafımızdan sizleri vekîl ve nâʻib-i menâb nasb ve taʻyin itmişizdir
gerekdir ki vekâletinimiz kabûl idüb mukâtaʻa-yı mezbûrı vekâleten zabt idesiz
inşallahu'l meʻalî zâyiʻ olmaz ve'd-dua hurrire fî-evâʼil Recebü'l-ferd sene 1072.
Halîl Emîn mukataʻa-i mezbûr
[s.112/377] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-âlem müddebir-i
umûri'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâbık mütemmim-i mehâmmi'l-enâm bi'r-reʼyiʼs-sâʼib
mümehhid-i büyâniʼd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyed-i erkâni's-saʼâdeti ve'l-iclâl el-
mahfûf-ı bi-sünûfi-i avâtıfi'l-meliki'l-âʻlâ Anadolu eyâletinde mutasarrıf olan
Vezîrim Paşa edamallahu teʻalla iclâlehu tevkiʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak
kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Karahisâr-ı Sâhib Sancâğı Alâybeyisi Mustafâ zîde kadru
Ordu-yı hümâyûnuma mektûb gönderüb Karahisâr-ı Sâhib Sancağında Kırhisâr
nâhiyesinde Karahâcı nâm karye ve gayrîden bin üç yüz kırk beş akçe tîmâra
mutasarrıf olan Ahmed fermân olunan Temeşvardan firâr idüb meʼmûr olduğu Erdel
seferine gelmeyüb vâkiʻ olan hıdemât-ı hümâyûmda mevcûd bulunmayub tîmârı
mahlûl olmağla bundan akdem yararlığı arz olundukda ibtidâdan üç bin akçe tîmâra
emiri olan boylu gözlü kaşlu dârende-i fermân-ı hümâyûn Ömer'e virilmek bâbında
inâyet ricâsına arz itmeğin ibtidâsını alub buyurdum ki göresiz tîmâr-ı mezbûr ol-
vechle mahlûl ise tîmârı olduğu sancâkda sâkin olub Alaybeğisi bayrağı altında
sefere eşmek şartıyla tevcîh idüb tezkeresin viresiz şöyle bilesiz ʻalâmet-i şerîfe
iʻtimâd kılasız tahrîren fî-evâhir-i şehr-i Şevvâlü'l-mükerrem sene ihdâ ve sebʻîn ve
elf.
Be-yurduTemeşvar
Tıbbkı aslihü'l-şerîf bilâ zîyâdeti ve tahrîf zeyl-ü fakîr ileyhi teʻâlâ Ramazân
el-kâdı be-orduyu hümâyûn gufira be hum
366
[s.112/378] Bâʻis-i tahrîr-i hurûf oldur ki Karahisâr-ı Sâhib Sancâğın da hâlâ
mutasarrıf olduğumuz piyâde beğliğinin voyvodalığın ber-vechi iştirâk Deper nâm
karye de olan Abdî Bey ve Kara Ahmed Bey ve Dervişdir bin yetmiş iki martı
ibtidâsından bin yetmiş üç senesi Martına varınca ber-vechi iştirâk mezbûrları reʻâya
üzerlerine Voyvoda ve Zâbid ve Hâkim bilüb tâʻat ve inkiyâd üzere olub her vechle
üzerlerine lâzım gelen resm ve rusumu ve bâd-ı hevâsın ve cürm-i cinâyet ve yavası
ve sâʼir ola geldüğü kânûn üzere cümle üzerlerine ve ahvâllerine tasarruf olub her
umûrlarına mezbûrları hâkim ve zâbid bilüb itâʻat ve inkiyâd üzere olub âhardan bir
kimesne müdâhale itmeyüb zâbitiniz rızâsız bir iş (?)itdirmeyesiz mûcebi mektûb ile
amel idüb hilâfından hakk üzere olasız tahrîren fî-C sene 1072.
…Mehmed … Piyâde
[s.112/379] Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâyı
cihân-sitân-ı hâkânî hükmü oldur ki.
Divân-ı Hümâyûna arz-ı hâl sûnûb Karahisâr-ı Sâhib Sancâğında vâkiʻ
Kızılcaolıcak ve tevvâbiʻ mukâtâʻasının iltizâmı senede yedi bin akçeye ümenâʻ
uhdesinde olmağın bin yetmiş iki Recebinin yirminci gününde vâkiʻ Mart ibitâsından
bir sene tâmamına değin kendüye der-uhde olunmak bâbında istidâʻ-yı inâyet
itmeğin işbu bin yetmiş bir Cemâziye'l-âhirinin on ikinci gününde arz olundukda
berât-ı şerîf virilmek fermânım olmağın bin yetmiş iki Recebinin yirminci gününde
vâkiʻ Mart evvelinden sene ahirine değin iltizâmı yedi bin akçeye olmak üzere
mezbûra der-uhde olunmağın zabtiçün bu berât-ı hümâyûnu virdüm ve buyurdum ki
ümenâʻ-i sâbık mukâtaʻa-i mezbûre zabt ve taʻarruz ide geldikleri üzere emîn-i
merkûm dahî zaman-ı hulûl eyledikde mukâʻtâ-i merkûmeyi zabt ve taʻarruz
eyledikleri üzere emîn-i mukâʻtâ-i merkûme zabt idüb şerʻ-i şerîf ve kânûn-ı münîf
muvâfık vâkiʻ olan mahsûl ve rüsûmuna kimesne müdâhale itmeye şöyle bileler
ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar tahrîren fî-min Cemâziye'l-âhir sene 1077.
Be-makâm-ı Kostantiniye el-Mahrûsa
[s.113/…]
Konak virilen mahllâtı beyân eder
367
Efeci
k
Kâhil İmâret El-
Hâc
Yahyâ
Ak-
mescid
Ardıç Kubbel
ü
El-
Hâc
Evtal
Arab Tâc-
Ahmed
Ardıç El-Hâc
Mahmû
d
Karamâ
n
Molla
Bahşi
Burmâl
u
Arab El-Hâc
Mahmû
d
El-
Hâc
Evtal
maʻa
Egest
e
Burmalu
mah-ı
Efecik
İmâret
Kara-
Kâtib
İbik Bedrik Sofula
r
Nasara El-
Hâc
İsmâi
l
Doğanc
ı
Câmiʻ
-i
Kebîr
Çavuşbâ
şı
Çavuşoğl
u
Sinan
Paşa
Fakih
Paşa
Zâviye Yukar
u
bazar
Ardıç Efeci
k
Devr İtmişdir
Kâhil El-Hâc
Yahyâ
Ak-mescid Kubbelü Tâc-Ahmed İmâret El-Hâc
Evtal
Yahudi Arab El-Hâc
Mahmûd
Molla
Bahşi
Karamanlu Burmalu
[s.114/…]
Bargir virilen mahallâtı Beyân ider
İmâret Kâhil Ak-
mescid
El-Hâc
Yahyâ
El-Hâc
İsmâil
Sina
n
Paşa
Ardı
ç
Tâc-
Ahmed
(bir
bargir
kayacıba
şı paşa
ulâğına
Molla-
Bahşi
Câmiʻ-i
Kebîr
368
verilmişt
ir)
Karaman
lu
Bargir
Cuhutl
ar
Bargir
Mahlle-i
Sofular
Bargir 2
Yukar
u bazar
Doğan
cı
Egest
e
Kar
a-
Kâti
b
Çavuş-
başı
Çavuşoğ
lu
El-Hâc
Mahmûd
(İki
bargir
veril
miştir.
Devr-i
sânide
gaflet
olunmay
a)
Yahudi Arab Mahhall
e-i Arab
Burma
lu
İbik Efeci
k
Devr itmişdir.
İmaret Kâhil Ak-
mesci
d
El-Hâc
Yahya
El-
Hâc
İsmâil
El-
Hâc
Evtal
Molla
Bahşi
Ardı
ç
Burmal
u
Yahudi
Arab Karamanl
u
Sofula
r
Kubbel
ü
Câmiʻ
-i
Kebîr
Efeci
k
Zaviy
e
Fakı
h
Paşa
Bedrik Çavuşbaş
ı
Çavuşoğl
u
Nasara Kara-
Kâtib
Doğanc
ı
İbik Sinan
paşa
Sofula
r
Kâhi
l
El-Hâc
Yahya
Ak-
Mescid
Nasara Câmiʻ-i
Kebîr
Ardıç
Bir bargir virmiştir. Fî 9 min Cemâziye'l-evvel.
[s.115/380] Karahisâr-ı Sâhib kazâsına tâbiʻ Sârık nâm karyeden Ahmed bin
Durduhan ve İbrâhîm bin Oruç ve Ahmed bin Mahmûd ve sâʼirleri Karacavirân nâm
369
karyeden el-Hâc Veli bin el-Hâc Süleymân ve Mehmed bin Muharrem ve Mustafâ
bin Yaban ve sâʼirlerini meclis-i şerʻa ihzâr idüb mezbûrlar bizim gıyabımızda merʻâ
husûs-ı içün hılâf-ı vâkiʻ Kaya pınarı nâm mevziʻden sınurumuzdur deyü hüccet
itdirmişler hüccetleri mecli-i şerʻa getürsünler nazâr olunsun didiklerinde mezbûrun
el-Hâc Veli ve Mehmed ve Mustafâ ve sâʼirleri eğer üç güne değin hüccetimiz
getürmesek zevcelerimiz bizden boş olsun didiklerinden sonra üç gün tamâm olub
hücceti getürmedikleri bi't-taleb kayd olsun.
Şuhûdü'l-hâl
Muslu Bey bin
Mehmed
Hızır Bey el-
Emîn
Ahmed bin
Mustafâ
Osmân bin el-Hâc
Ali
Habîb an-Erkmen
[s.115/381] Medîne-i Karahisâr-ı Sâhib mahallâtından Câmiʻ-i Kebîr
Mahallesinden Süleymân bin Hasan ve kız karındaşı Râbia nâm bikr ile maʻân
meclis-i şerʻde vasîleri ve ammileri Mehmed bin Pîrî mahzarında ikrâr idüb anâmız
olup müteveffiye olan hâtûndan bize yedi yüz akçe intikâl itmişdi hâlâ mezbûr
Mehmed zabt itmişdir yedînden bi't-tâmam alub zimmetinde bir akçe ve bir
habbemiz bâki kalmadı didiklerinde ğıbbe't- tasdîk kayd-şod.
Şuhûdü'l-hâl
İvaz Çelebi
bin el-Hâc
Hasan
Muharrem bin
Ali Bâli
Mehmed bin
Yûsuf
Bekir bin
Hüseyin
Siyâvuş bin
Abdürrahman
Hasan bin
Abdî
[s.115/382] Mahalle-i Arabdan Sefer bin Mustafâ mahfel-i kazâda Şâh Ali
bin Kulu mahzarında ikrâr idüb mezbûra on bin yedi yüz akçe deynim olub dört bin
yedi yüz akçesin kendüye teslim idüb hâlâ zimmetinde altı bin akçesi vardır deyüb
mezbûr Şâh Ali dahî tasdîk eyledikden sonra meblâğ-ı mezbûr altı bin akçeyi Ali bin
Bayrâm ve Caʻfer bin Kulu kefîl-i bi'l-mâl olub mezbûrânın üzerlerine meblâğ-ı
mezbûr meclis-i şerʻde devr olunub mâ-vakaʻa bi't-taleb ketb olundu.
Şuhûdü'l-hâl
370
Îsâ Çelebi bin el-
Hâc Mehmed
Pabuççu Muslu
bin Ebûbekir
Hoca
Molla Mehmed
bin Ahmed
Ahmed bin
Mustafâ
Hüseyin bin Hâcı
Çapaklarlı Süleymân bin Sefer Kumardaşda harmanı kaldrıdıkdan sonra
köyüne varmağı tenbîh olunmuşdur tahrîren fî-evâhir-i Receb sene 1072.
Şuhûdü'l-hâl
Sefer bin Mehmed bin Süleymân(?) Ve ğayrıhûm
[s.116/383] Fî-Evâhir-i Zilhicceti'ş-şerîfe li sene sebʻîn ve elf.
Kitâbü'l-esʻâr
Müsamaha
Etmek
Dirhem
150
Sapca(?)
dirhem
100
Kâhî
Dirhem
100
Ziyâre(?)
Dirhem
130
Peksimâd
Dirhem
115
Halka
Dirhem
115
Kaba
Çörek
Dirhem
130
Sabun-ı
Trablus
Vukkiyye
28
Badem
Vukkiyye
32
Kebâb
Yağı
Vukkiyye
15
Kuru
Üzüm
Vukkiyye
6
Leblebi
Vukkiyye
7
Nohut
Vukkiyye
2
Ağda
Vukiyye
7
Kaba
Halva
Vukkiyye
16
Mum
Dirhem
18
Pirinç
Kıyye
9
Fî-Erbaʻin
Zeyt
Vukkiyye
Regun sade
Vukkiyye
Asel-i şehr
Vukkiyye
Sahil Bal
Vukkiyye
371
26 32 30 28
Mum
Dirhem
16
Lahm-ı ganem
Vukkiyye
9
Mağz
Vukkiyye
8
Lahm-ı bakar
Vukiyye
5
Fî-Evâhir-i Rebîʻu'l-âhir
Koruk
Vukkiyye
12
Ağda
Vukkiyye
8
Tahin
Vukkiyye
18
Harmut
Kıyye
4
Tuz
Kıyye
2
Fındık
Kıyye
16
Zerdalü
Kıyye
6
Kızılcık
Kıyye
1
Kızıl Üzüm
Vukkiye
10
Peynir
Vukkiyye
14
Erik
Vukkiyye
6
Armut
Vukkiyye
7
Dane İncir
Vukkiye
8
Revgan-ı
şîr
Vukkiyye
22
Müsamaha
24
Tahin
Vukkiyye
18
Müsamaha
20
Helva
Kıyye
18
Leblebi
Kıyye
8
Siyah
üzüm
Kıyye
8
Zerdali
Kıyye
7
Leblebi
Vukkiyye
9
Sadeyağı
Vukkiye
40
Gerde
Dirhem
30
Etmek
Dirhem
75
Fî-Şehr-i
Zikaʻâde
sene 1071
Revgân-ı
şîr
Kıyye
28
Müsâmaha
tarîkiyledir.
372
[s.116/384] Fi'l-yevmi'l-hâdi'l-ve'lişrin min zilkaʻdeti'ş-şerife li sene 1071
Lahm-ı
ganem
Vukkiye
8
Mağz
Vukkiye
7
Lahm-ı
bakar
Vukkiye
5
Kaşkaval
peyniri
Kıyye
24
Pirinç
Kıyye
12
Nâne
Dirhme
100
Zerde
Dirhem
50
Fi- saferü'l-hayr
sene
1072
Nohut
Kıyye
6
Leblebi
Kıyye
8
Kaba halva
Kıyye
8
Bal halvası
Kıyye
24
ES-SİʻR
Hüvallâhi teʻâlâ fî-23 şehr-i Rebîʻü'l-evvel sene 1072
[s.116/385]
Sabun
Kıyye
36
Ruğan Sade
Kıyye
20
Reğganı şir
Kıyye
26
Şehir Bal
Kıyye
24
Şehir Balı
Kıyye
20
Badem içi
Kıyye
28
Zerdali
Kıyye
…
Siyah Üzüm
Kıyye
56
Ağda
Kıyye
7
Erik Kurusu
Kıyye
5
Nohut
Kıyye
6
Leblebi
Kıyye
8
Dane İncir
Kıyye
Ekşi
Kıyye
Tuz
Kıyye
Harnub
Kıyye
Enar
Kıyye
Rezzak-i
Üzüm
373
8 5 2 4 4 Kıyye
10
Bakla
Kıyye
6
Sumak
Kıyye
16
Kara Sabun
Kıyye
12
Kaymak
Kıyye
16
Pirinç
Kıyye
12
Zenne
Pabuçuna
naʻlça
3
Merdâniye
Naʻlça
Kıyye
4
Kütahya
naʻlça
Kıyye
4
Kızılcık
Kurusu
Kıyye
6
Kesdane
5
Dürüm(?)
[s.116/386] Kitâbü'l-esʻâr fî 8 min evveli'l-Cumadeyn sene 1072.
Lahm-ı ganem
Kıyye
10
Lahm-ı mağz
Kıyye
9
Lahm-ı bakar
Kıyye
6
Koruk
Kıyye
12
Pastırma
Kıyye
20
Revğân Sade
Kıyye
26
[s.116/387] Kitâbü'l-esʻâr Fî 4 min Receb sene 1072 cümle ittifakıyla
olmuştur.
Lahm-ganem
…
Lahm-ı mağz
Kıyye
11
Koruk
Kıyye
16
Sadeyağı
Kıyye
32
Zeytün yağı
Kıyye
32
Rezzaki Üzüm
Kıyye
10
Bezır revğan
Kıyye
24
Peynir
Kıyye
16
374
[s.117/388] Eş-Şeyh el-Hâc Receb Efendi mahfell-i kazada Şeyh İbrâhîm
Eyyüp Efendi mahzarında bir mühim mesâlih içün Bursa ve İslambol'a gitmek iktizâ
itmekle İmaret câmiʻ şerîfinde olan hitâbet ve nasîhat ve Câmiʻ-i Otbazarında yevmî
hâmisde olan vaʻaz-ı nasihât hizmetlerimi ben gelinceye yerime kâim-makâm nasb
ve taʻyin eyledim didikde ol dahî kabûl itmeğin kayd şûd. Fî 25 Zilhicce sene 1103.
Ve Mektebe dahî İmaret imâmı Ahmed Efendiyi kâim-makâm Hoca nasb
eyledim didikde ol-dahî kayd şûd.
Şuhûdü'l-hâl
Mustafâ Halife ibni el-
Hâc Hasan
İbrâhîm Efendi Mustafâ Çelebi Abdurrahmân Çelebi
Âlim olmayan Zeyd acemî hind-i şerîfe'nin küfvi bile olur mu
El-cevâb olmaz Vallahu-âlem
Ketebetü'l-fakîr İsmâil ufiye-anhu
375
SONUÇ
Adil ve hoşgörülü bir yönetim benimseyen Osmanlı Devleti'nde taşrada ki
davalar kadılar huzurunda çözüme kavuşturulurdu. Kadıların, dava kayıtlarını
tutukları kayıtlara ise şerʻiyye sicilleri adı verilirdi. Şerʻiyye sicillerinin birçoğu
yanma, yırtılma, kaybolma vb. gibi sebeplerden dolayı günümüze kadar
ulaşmamaktadır. Günümüze kadar ulaşan şerʻiyye sicilleri ise Osmanlı Devleti'nin
sosyal-tarih araştırmalarında önemli bir yere sahiptir. Şerʻiyye sicilleri özellikle şehir
ve şehircilik tarihi araştırmalarında birinci elden kaynakları oluşturur.
Şehirlere ait şerʻiyye sicilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
Osmanlı Arşivleri'nde muhafaza edilir. Osmanlı Arşivleri'nde Afyonkarahisar'a ait
173 adet şerʻiyye sicili mevcuttur. 507 numaralı şerʻiyye sicili de bunlardan biridir.
Bu tez, 507 numaralı şerʻiyye sicilinin ihtiva ettiği belgeler ışığında
hazırlandı. Sicilde bulunan H.1060-1072/ M. 1650-1662 yıllarına ait 388 kaydın
transkripsiyonu yapılıp özetleri çıkarılarak kayıtların türlerine göre değerlendirmesi
yapıldı.
İncelenen kayıtlarda, genel olarak nikâh, göreve tayin, satış, vergi tahsili, vasi
tayini, nafaka tayini, tereke kaydı, mehir, nişan, miras, şikâyet, boşanma, ispat
davası, ferman, berat vb. kayıtlarının var olduğu görülür.
Sicillerdeki kayıtlarda geçen kaza, köy, mahalle ve bunların dışında cami,
mescit, hamam gibi eser isimleri Anadolu eyaletine bağlı Karahisâr-ı Sâhib
Sancağı'nın incelenen yıllardaki fiziki yapısı hakkında bir kanaate ulaşılmasını
sağlar. Ayrıca Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda görev yapan idarecilerin isimleri ve
bunların görevleri hakkında bilgilere de ulaşılır.
Sicilde Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda yaşayan halkın aile yapısı ile ilgili
bilgilerin de yer aldığı görülür. Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda sicilde verilen tarihler
arasında boşanma olayına pek fazla rastlanmaz. Evlenen erkeklerin genellikle
eşlerine mehir olarak mihri müeccel verdiği görülür. Mehirlerin, eşlerin vefatı
durumunda varislerinden talep edilerek alındığı ya da eşlere hibe edildiği görülür.
Kişiler arasında yapılan nişan akidlerinde kişilerin birbirlerine hediyeler verdiği
görülür. Eğer nişan bozulursa bu hediyelerin geri iade edildiği kayıtlar arasında
mevcuttur. Ebevyleri olmayan çocuklara vasi olarak yakın akrabaları tayin edildiği
376
görülür. Tayin edilen bu vasiler çocukların ihtiyaçlarını karşılmak için nafaka
talebindebulunurlar. Yine eşleri kendilerini ve çocuklarını bırakıp giden veya eşleri
vefat eden kadınların da geçimlerini sağlamak için nafaka talebinde bulundukları
görülür.
Kaza, köy ve mahallelerde hırsızlık, cinayet, ahlaksızlık gibi olayların
meydana geldiği görülür. Bu tip olaylarda kadı tarafından görevlendirilen görevliler
olay yerine giderek olay yerinde tespitler yaparlar. Suçları sabitlenen kişilere şerʻi
hükümler gereğince cezalar verilir. Eğer kişiler suçlarını inkâr ederlerse dava
talebinde bulunan kişiden durumu ispat etmesi ve şahit göstermesi istenir. Eğer
davacı kişi durumu ispat edemezse davalıya yemin etmesi talebinde bulunulur.
Belgelerden anlaşıldığı kadarıyla Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda halkın tarım
veya ticaretle meşğul olduğu görülür. Çeşitli meslek grupları ile uğraşan halkın, para
ihtiyacını karşılamak için ise para vakıfları bulunur.
H.1060-1072 /M.1650-1662 yılları arasını kapsayan bu çalışma, bu yıllar
arasındaki Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nda meydana gelen yaşanmışlıkları gün yüzüne
çıkararak Afyonkarahisar tarihine katkıda bulunmak amacıyla hazırlandı. Kısa bir
dönemi içermesine rağmen genelde Osmanlı tarihçiliğinde XVII. yüzyıla ait
taşradaki idari, sosyal ve ekonomik yapı alanında çalışma yapacak kişilere kaynak
niteliği, özelde ise Karahisâr-ı Sâhib Sancağı hakkında çalışma yapacak kişilere
kaynak niteliği taşır.
377
KAYNAKLAR
ARŞİV KAYNAKLARI
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (COA.), Meşihat
(MŞH.), Şerʻiyye Sicili Defteri (ŞSC.d.). 507 (210).
DİĞER KAYNAKLAR
AKGÜNDÜZ, Ahmet; "İʻlâm", DİA, XXII, TDV Yayını, İstanbul 2000, s.72-73.
AKGÜNDÜZ, Ahmet; “İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şerʻiyye
Mahkemeleri ve Şerʻiyye Sicilleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, XIV,
Ankara 2009,s.13-48.
ATALAR, Münir; “ Şer’iyye Mahkemelerine Dair Kısa Bir Tarihçe”, İslam İlimleri
Enstitüsü Dergisi “ Atatürk’ün 100. Doğum Yılına Armağan”, S. 4, Ankara 1981,
s.303-328.
ATAR, Fahrettin. "Kâdı", DİA.,XXIV, TDV Yayını, Ankara 2001, s. 66-69.
AYDIN, M. Âkif; " Osmanlı Hukukunda Nikâh Akitleri", Osmanlı Araştırmaları,
III, İstanbul 1982, s.1-12.
AYDIN, M. Âkif; “Mehir”, DİA, XXVIII, TDV Yayını,Ankara 2003, s.389-391.
AYDIN, M. Âkif;Osmanlı Devleti'nde Hukuk ve Adalet, (İkinci Baskı), Klasik
Yayınları, İstanbul 2017.
AYDIN, M. Âkif; " Aile Hayatı", İlmihal II İslam ve Toplum, TDV Yayını, İstanbul
1999.
BARKAN, Ömer Lütfi; "Avârız", İA., II, MEB Yayını, İstanbul 1993, s. 13-19.
BAYKARA, Tuncer; "Kaza", DİA.,XXV, TDV Yayını, Ankara 2002, s.117-119.
BEŞİRLİ, Mehmet; “Kent Tarihi Açısından Şerʻiyye Sicilleri ve ÇankırıŞerʻiyye
Sicillerinin Toplu Kataloğu Üzerine”, Çankırı Araştırmaları Dergisi, S. 4, Çankırı
2009, s.35-40.
BULDUK, Üçler; XVI. Asırda Kara Hisar-ı Sahib Sancağı,(Basılmamış Doktora
Tezi), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı Ankra 1993.
DEVELLİOĞLU, Ferit; Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûğat, Ankara 1970.
EKİNCİ, Ekrem Buğra; Osmanlı Hukuk Adalet ve Mülk,(Beşinci Baskı), Arı Sanat
Yayınevi, İstanbul 2017.
EMECEN, Feridun; "Afyonkarahisar", DİA, I, TDV Yayını, Ankara 1988,s.443-446.
ERAVCI, Mustafa; "Osmanlı Dönemi Afyonkarahisar Kazası Tekke ve Zaviyeleri",
VII. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyum Bildirileri, Afyonkarahisar
Belediyesi Yayınları; Ankara 2007, s.65-75.
ERSOY, Osman; "Şerʻiyye Sicillerinin Toplu Kataloğuna Doğru", AÜDTCF Dergisi,
XXI, Ankara 1963, s. 1-20.
GÖKBİLGİN, M. Tayyib; Osmanlı Paleoğrafya ve Diplomatik İlmi, İstanbul 1979.
378
GÜNAY, Vehbi; "Balkan Şehir Tarihleri Kaynağı Olarak Şerʻiyye Sicillerinin
Envanter ve Kataloğlarının Tespiti Hakkında", Tarih İncelemeleri Dergisi, II,
İzmir 2003, s. 71-82.
GÜNEŞ, Mehmet; XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Karahisâr-ı Sâhib Sancağı
(Şerʻiyye Sicillerine Göre), (Basılmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2003.
HALAÇOĞLU, Yusuf; Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, TTK
Yayınları, Ankara 1991.
İLGAR, Yusuf, Karazeybek, Mustafa; "Afyonkarahisar'da Cami ve Mescitler", Afyon
Kütüğü, I, Afyon 2001, s.295-328.
İLGÜREL, Mücteba; "Subaşı", DİA.,XXXVII, TDV Yayını, Ankara 2009, s.447-
449.
İNALCIK, Halil; "Osmanlı Tarihi Hakkında Mühim Bir Kaynak", .AÜDTCF.
Dergisi, I, S.2, Ankara 1943, s. 89-96.
İNALCIK, Halil; “ Cizye”, DİA, VIII, TDV Yayını, İstanbul 1993, s. 45-48.
İNALCIK, Halil;Seçme Eserleri-XVII Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve
Sosyal Tarihi-I 1300-1600, (Çeviren: Halil Bektay), Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul 2017.
İPŞİRLİ, Mehmet; "Avârız Vakfı", DİA, IV, TDV Yayını, İstanbul 1991, s. 109.
KARAMAN, Hayrettin; Anahatlarıyla İslam Hukuku, II, Ensar Neşriyat Yayını,
İstanbul 2010.
KARAZEYBEK, Mustafa; "Osmanlılar Döneminde İdarî Yapı", Afyon Kütüğü, I,
Afyon 2001, s.76-108.
KARAZEYBEK, Mustafa;XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Afyonkarahisar Şehri
Fiziki Sosyal ve Ekonomik Yapı İncelemesi,( Basılmamış Doktora Tezi),AKÜ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Afyon 2011.
KARAZEYBEK, Mustafa; "Osmanlılar Döneminde Afyonkarahisar" Afyon'nun
Kilidi, Afyon Valiliği, Afyon 2004, s.185-190.
KARAZEYBEK, Mustafa, Özer Küpeli, Yusuf İlgar; "Tarihi ve İdari Gelişimi",
Anılarda Afyonkarahisar, (Hzl. Muzaffer Uyan), Afyon Kocatepe Üniversitesi
Yayını, TY,s.10-13.
KAZICI, Ziya; İslâmî ve Sosyal Açıdan Vakıflar, Marifet Yayınları, İstanbul 1985.
KAZICI, Ziya;"Osmanlılarda Örfî Vergiler ve Bu Vergilerin Kaynağı Olan Örfî
Hukuk", Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.4, İstanbul 1986, s.
285-310.
KÜPELİ, Özer; “Şerʻiyye Sicillerinin Şehir Tarihçiliği ve AfyonKarahisar Tarihi için
Önemi”, Taşpınar Dergisi, S.3, AfyonKarahisar 2001, s.53-58.
KÜPELİ, Özer; "Afyonkarahisar'da Ticaret", Afyon Kütüğü, II, Afyon 2001, s.365-
400.
379
KÜTÜKOĞLU, Mübahat; "Buyruldu", TDİA.,VI, TDV Yaynı, Ankara 1992, s.478-
480.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat; "Ferman", DİA, XII, TDV Yayını, Ankara 2005, s.400-
406.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat; "Temessük", TDİA.,XL, TDV Yayını, Ankara 2011.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat;Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), (Dördüncü
Baskı), TTK, Ankara 2018.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat; Osmanlı'nın Sosyo-Kültürel ve İktisâdî Yapısı, TTK,
Yayınları, Ankara 2018.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat; "Berat", DİA, V, TDV, Ankara 1992, s.472-473.
OĞUZ, Mustafa, Akgündüz Ahmet; "Hüccet", TDİA, XVIII, TDV Yayını, İstanbul
1998, s 446-450.
ORTAYLI, İlber; "Kâdı", DİA.,XXIV, TDV Yayını, Ankara 2001, s. 69-73.
ORTAYLI, İlber;Kadı, (Dördüncü Baskı), Kronik yayınları, İstanbul 2017.
ORTAYLI, İlber;Osmanlı Toplumunda Aile, Pan Yayıncılık, İstanbul 2001.
ORTAYLI, İlber;Türkiye Teşkilât ve İdare Tarihi,(Dördüncü Baskı), Cedit Neşriyat
Yayını, Ankara 2012.
ORTAYLI, İlber; "Anadolu'da XVI. Yüzyılda Evlilik İlişkileri Üzerine Bazı
Gözlemler", Osmanlı Araştırmaları, I, İstanbul 1980.
ÖNKOL,Ahmet, BOZKURTNebi; "Cami", DİA, VII, TDV Yayını, Ankara 1993,
s.46-55.
ÖZCAN, Tahsin; " Muhallefât", DİA.,XXX, TDV Yayını, Ankara 2005, s.406-407.
ÖZGÜDENLİ, Osman Gazi; " Vakfiye" TDİA, XLII, TDV Yayını, Ankara 2012,
s.465-466.
ÖZKAYA, Yücel; "Mütesellim", DİA.,XXXII, TDV Yayını, Ankara 2006, s.203-
204.
PAKALIN, Mehmet Zeki; Osmanlı Tarih Deyimler ve Terimler Sözlüğü I, MEB,
İstanbul 1993.
SAHİLLİOĞLU, Halil; "Avarız", DİA, IV, TDV Yayını, İstanbul 1991, s. 108-109.
SAMİ, Şemseddin; Kâmûs-ı Türkî (Latin Harleriyle), (Beşinci Baskı), İdeal Kültür
Yayıncılık, İstanbul 2017.
SAVAŞ Saim; "Fetva ve Şerʼiyye Sicillerine Göre Ailenin Teşekkülü ve Dağılması",
Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, II, TC BBAAK, Ankara 1992, s.
504-547.
SEMİZ, Yaşar; "Osmanlı Devleti'nde Para Vakıfları", Selçuk Üniversitesi Meslek
Yüksek Okulu Sosyal Bilimler Dergisi, IX, S.1 Konya 2016, s.89-101.
ŞAHİN, İlhan; "Sancak", DİA.XXXVI. TDV Yayını, İstanbul 2009, s.98-99.
ŞAHİN, İlhan; "Nahiye", DİA.,XXXII, TDV Yayını, İstanbul 2006, s.306-308.
380
ŞAHİN, Naci; Şerʻiyye Sicillerine Göre XIX. Yüzyılın Sonlarında (1875-1900)
Karahisâr-ı Sâhib Sancağı,(Basılmamış Doktora Tezi),Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2002.
TAK, Ekrem; Diplomatik Bilimi Bakımından XVI.-XVII. Yüzyıl Kadı Sicilleri ve Bu
Sicillerin İhtiva Ettiği Belge Türlerinin Form Özellikleri ve
Tanımlanması,(Basılmamış Doktora Tezi), MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Bilgi ve Belge Yönetimi Anabilim Dalı, İstanbul 2009.
TİRYAKİOĞLU Kazak, Zübeyde; XIX, Yüzyılın İlk Yarısında Şerʻiyye Sicillerine
Göre Karahisâr-ı Sâhib Sancağı, (Basılmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2003.
TÜRKOĞLU, İrfan; "Osmanlı Devletinde Para Vakıfları'nın Gelir Dağılımı
Üzerindeki Etkileri", Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari
BilimlerFakültesi Dergisi, XVIII, S.2, Isparta 2013, s.187-196.
UĞUR, Yunus; “ Mahkeme Kayıtları (Şer’iyye Sicilleri): Literatür Değerlendirmesi
ve Bibliyografya, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi,I, S.1, İstanbul 2003, s.
305-344.
UĞUR, Yunus; "Şerʻiyye Sicilleri", DİA, XXXIX, TDV Yayını, Ankara 2010, s. 8-
11.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı; Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, (Dördüncü
Baskı), TTK, Ankara 2014.
YILDIRIM, M. Zahit; Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın İdârî ve Sosyal ve Ekonomik
Yapısı (1720-1750),(Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2003.
381
EKLER
Ek:1) Arap Mahallesi'nde bulunan mescid-i şerîfe Mezid halife'nin müʼezzin
olarak tayin edildiği berattın sûretidir(H. Ramazan 1070/ M. Haziran 1660).
382
Ek:2) Erdelseferi için Kütahya ve Anadolu'da bulunan Kâdılara gönderilen
ferman suretidir(H. Muharrem 1071/ M. Eylül 1660).
383
Ek:3)Kütahya ve çevresinde bulunan Germiyanoğlu Yakub Çelebi ve
Karahisâr'da bulunan Yıldırım hân vakıfları gayrimüslimlerinin bin altmış yedi
senesine âit olan cizyelerin tâhsiline dâir ferman suretidir(H. Şevval 1070/ M.
Haziran 1660).
384
Ek:4) Fakih Paşa Mahallesinde Şah Çavuş kızı Saliha hanımın vakıf ettiği
parasının idarecisini ve vakıf şartlarını içeren vakfiyedir(H. Rebiülahir 1071/ M.
Aralık 1660).