226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d226920/2014/2014_esedovaa.pdf · o da tüm mutasavvıflar...

5
IL ULUSLARARASI SADRED SEMPOZYUMU . -- - SECOND INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON SADREDDIN QUNAWI 6- 8 2011 KONYA 1A' /Jl\ ... , MEBKAM MERAM KONEVi MERKEZi MERAM MUNICIPALITY Q_llNA\YlkESEAROICENTER ---

Upload: others

Post on 18-Nov-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_ESEDOVAA.pdf · O da tüm mutasavvıflar gibi felsefi görüşlerini ifade ederken kesinlikle filozof olmadığını kaydediyor

IL ULUSLARARASI SADRED DİN KONEVİ SEMPOZYUMU

. BiLDİRİLERi --

- SECOND INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON SADREDDIN QUNAWI

6- 8 EKİM 2011 KONYA

1A' /Jl\ ... ,

MEBKAM MERAM BELEDİYESİ ~-

KONEVi ARAŞTIRMA MERKEZi

MERAM MUNICIPALITY Q_llNA\YlkESEAROICENTER

---

Page 2: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_ESEDOVAA.pdf · O da tüm mutasavvıflar gibi felsefi görüşlerini ifade ederken kesinlikle filozof olmadığını kaydediyor

6 _ 8 Ekim 2011 tarihleri arasında Koiıya Bera Otel'de düzenlenen bildirilerden oluşmaktadır. Eserin tüm hakkı MEBKAM' a aittir.

MEBKAM Yayınları 8

IL Uluslararası Sadreddin Konevi Sempozyumu Bildirileri

Editör HasanYAŞAR

Kapak Tasarım Alper ÜNÜVAR

Grafik Tasarım ve Mizampaj . .. •.

:-.:.:.: ıneva .. ~· .. ~ .. ~ ..

www.neva-krc.com

0332 324 58 45

Tashih AhmetÇELİK

ISBN 978-605-389-127-7

:-·-~·-;:--·-:--·B-askı. .._.€ilt-:-··· --­İ · ~ ... 3:.~~r '~·:'-~r~ : ':"c~:·'Wi~,_ ; ı , .. ~· ··~ · -' .. .,.oıgun.ceıı~ .... , i

!--· ~· -- ---· ~~~J.~!;J'~Loom ......... -: i . . BüsanOSB.F.<;akıtıaJ!~ı!J~7~.ŞKı ! t ... ..... .. ··~-~ No::ı6/DKaratayj!<ONYA- ·- ··-·-, ~ T:~-332~3220 : ı Seıtifika No~82 3Z'.: .. ..... · .

L .... ·.~ .. , ------ ______ _;___·_:.'.'_ ~~~ -__; Baskı Yılı Mart2014

Page 3: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_ESEDOVAA.pdf · O da tüm mutasavvıflar gibi felsefi görüşlerini ifade ederken kesinlikle filozof olmadığını kaydediyor

SADRED DİN KONEVi VE MODERN BİLİMSELDÜŞÜNCE Dr. Maq ESEDOVA

Tasavvufun bir idrak aracı olarak rolü neden ibarettir? Bin yildan fazla bir süre içerisinde beşer medeniyeti hazinesine binlerce vazgeçilmez mü.tefekkir ve eser sunan bu hayat ve düşünce biçimi gerçekten iddia ettiği gibi insanı h~ate kavuşturuyor mu? .

Hakikat nedir? Iki bin yillık Bab. bilimi ve medeniyetinin temelinde Pilatus' un Hz. Isa' ya verdiği bu s~ aynı zamanda hileli soru dayanıyor. Hz. İsa bu soruya yanıt vermedi. Bab. dünyası dediğimiz beşeriyetın bir kısmı hala bu soruya yanıt arıyor. Büyük edebiyat ve sanat eserleri, bilimsel keşifler, çağda~ bilimsel · başanlar ve diğerleri bu soruya yanıt olarak yarab.ldı. Ama hakikatin ne olduğu bilindi mi? Hz. Isa sustu. Bab. bu soruya yanıt bulamadı. Gerçekliğin meşruluğunu yansıtmaya yönelen objektifbilgilerin kazanılması gibi değerlendirilen rasyonel, modern bilim aklın sınırlarını zorlamaktadır. Sadece aklın gücü buradan o tarafa yönelmeğe yetmiyor. Bab. aklın tüm potansiyelini ortaya çıkarttı, "saf aklın" sınırlarını zorladı, ama Pilatus' un- Roma valisinin, dünyeviliğin açık simgesi olan bitkin bir insanın sorusuna yanıt bulamadı.

Lakin Doğu asırlardır Hz. İsa gibi "susarak"bu sorunun yanıtının onda saklı olduğuna işaret ediyor. Bu işaretierin en önemlllerinden birisi Islam kaynaklı ezoterik ekol - tasavvuftur. Tasavvuf mutlak hakikatin var olduğunu, lakin ona götüren yolun sadece insan aklına dayanan rasyonellik olmadığını iddia ediyor.

Hayann nimetleri ve ölümün yok etmesi herkes ·içindir. Herkes objektif gerçekliğin kanunlarını ve meşruluğunu öğrenebilir, bu kanunları bulabilir, yeni teknolojiler yaratabilir, onları kullanabilir - tüm bunların hepsi aklın sınırları ve imkanları çerçevesi içindedir. Hakikatin de kapısı tüm insanlık için açıktır. Ancak oraya götüren yolu gitrneğe yalnızca aklın gücü yetmiyor, ve de kalbin tasfiyesi - manevi temizlenme gereklidir. Çarpıın tablosu, Pisagor' un kuramı, Newton' un, Einstein' in formülleri gibi kolay formülleri sadece aklın yardunı ile hesaplamak mümkündür, ama tasavvuf formülü bir hayat tarzını gerekli kılıyor.

Hakikate yaşayarak ulaşılır. Hz. İsa bunu deseydi Pilatus yine kavramayacakb.. Çünkü bu, bir kavram değil. Bu, hakiki yaşamın kendisidir. Binyıllardır sadece kavramlarla, yalnızca aklın ürünü olan terimlerle hakikate ulaşmak isteyen felsefe de bugüne kadar eli boş kalmıştır.

Dünyanın yaratılışının içerisinde 'bir sır var. Bu sırra ulaşmak için meşakkatli bir yol - dünya nimetlerinden mümkün mertebesakırıınak gereklidir. Bu, insan kalbini tasfiye eder, onun ruhunu latifleştirir, duygularını "devenin ineelip i~enio gözünden geçeceği kadar inceltir", buna uygun olarak bu hakikat arayışının da simgeli bir dili orfaya çıkıyor. Mevlana diyor ki, "Söz amel ağacının meyvesidir". Yı.izlerce mutasavvıf- mütef~kkirio kendi arnelleri ile ortaya koydukları sözler - eserler bu hakikati yansıtan işaretler, şifrelerdir. Bunların içerisinde Attar' ın "Manoku' t-Tayr" ı (Kuşlar Meclisi), Mevlana' nın "Mesnevi" si, Şebüsteri' nin "Gülşen-i Raz" ı ("Sırlar Bahçesi"), Hafız' ın, N esimi' nin, Fuzuli' nin "Divan" ı gibi onlarla po etik eserleri, İbn Arabi' nirı muhteşem "Vahdet-i Vücud" nazariyesine, Gazali' nin, İbo Sina' nın kalble aklın vahdetine esasianan ilmi-felsefi ifadelerle zengin hikmet dolu irrasyonel- manb.ki eserler de var.

Orta asırlar rasyonelizme, modern bilime hamile idi. Arnpirlım ve rasyonelizmio ilk rüşeymleri geleceğin farklı bir şekilde oluşmasını gerekli kılıyordu. İnsanın kazandığı ~ilgilerin deneyden geçirilip sınanması ve insan ak4tun sınırları içerisinde olması talebi ortaya çıkıyordu. Islam dünyasında el-Bahtani, el-Farabi, el-Biruni, Ömer Hayyam, İbn Sina, İbn Rüşd gibi mü tefekkirler bu rasyonelliğin talebini duyarak akla, mantıka, deneye es aslanan dünyevi bilimlerin yaraolmasına ve gelişimine önemli katkıda bulurırnuşlar. Onların felsefi tefekkürleri de genelde rasyonel yönümlü olmuştur. Ömer Hayyam ve İbn Sina vahyin verdiği bilgilerle rasyonel, tecrübi bilgilerin sentezine çalışıyordu. Aklın gücünü sınırlı sayan Gazali de rasyonel bilimin rüşeymlerini taşıyanel-Farabi ve İbn Sina gibi filozoflada fikri münakaşa yapmak zorunda kalmıştır. O sırada bu görkemli İslam mü tefekkirlerinin etkisi ile Bab.' da Robert _Grosseteste, Roger Bacon, Nicolaus Cusanus, Leonarda Da Vioci, ve de N. Kopernik, G. Galilei, Johannes Kepler tarafından modern bilirnin temelleri koyulmuş, onun yöntemleri olan ampirizınin ilk kaynağı Francis Bacon' un, rasyonellım'in kaynağı Descartes' in fikirleri olmuştur. Rasyonalizm talebi modern bilirnin gelişiminin kaynağı olan İslam medeniyeti içerisinde merkezi yerlerden birisirıi tutan tasavvufuo da karşısında durmuştur. Bu tarihi talebi ilk duyan ve ona yanıt veren mutasavvıf ve mü tefekkir Sadreddin Konevi olmuştur. İbn Ara bi' nin manevi oğlu, taleb esi, onun mirasının en mükemmel şarihi ve takipçisi, kendisi İbnArabi' den birçokşeyler öğrendi ği gibi, İbn Arabinio de ondan bir hayli etkilendiği kaydolunan bu görkemli Türk-İslam mütefekkiri, sufi alim tasavvuf ilminin sınırlarını genişlendirdiğine Ye kendisinden sonra tasavvufun gelişimine yapbğı yüksek etkilere göre tasavvuf, ve de Islam düşüncesi tarihinde "dönüş noktası" sayllıyor.

Sadreddin Konevi tasavvuf geleneği üzerinde yetişmiş, tasavvufun başlıca metodu - müşahede metodu, ziyaret ve müşahede aracı ile tasavvuf yolunun makam ve mertebelerini geçerek kamil insan düzeyine yükSelen bir Allah dostu olmuştur. O, bu yolun hakikate-götüren yol olduğunu savunuyor. Onun tasavvuf tarihinde özel yeri subjektif şekilde, mücahede ve mükaşe~ley . .yolu ile kazanılan ilham ve keşiflerin değerlendirilmesi, onların arasındaki benzerlik ve farkları, doğruluk ve yanlışları, her bir si,ijenin kendi

89

Page 4: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_ESEDOVAA.pdf · O da tüm mutasavvıflar gibi felsefi görüşlerini ifade ederken kesinlikle filozof olmadığını kaydediyor

90

SADRED DİN KONEVi VE MODERN BİLİMSEL DÜŞÜNCE Dr.A.faqESEDOVA

kabiliyet ve yeteneğine göre hangi sonı:çlara ulaşacağını değerlendirebilecek objektif "ölçüler" arayışında olması olmuştur. Cesaretle diyebiliriz ki, Ibn Sina' nın tıp ilmin de, Francis Bacon' un arnpirikmetodolojisinin oluşmasında, Descartes' in rasyonelizm' in gelişiminde yaptığı işi Konevi tasavvufun gelişimi için yapmışbr. O, Ibn Sinaveel-Farabi gibi mütefekkirlerin "Metafizik" manasında kullandıkları "İlın' i-ilahi" adlandırılan "Ma bade't-tabia" veya "İlk felsefe" adlandırılan subjektif bir bilginin objektif sonuçlara götürebUeceği meşruluğunu, ölçü ve ilkelerini hazırlamıştır.

Felsefi tasavVuf tarihinde İbn Ara bi' den sorıra en etkin sufi Sadreddin Konevi sayılıyor. Bu iki şahsiyetin karşılıklı ilişld ve etkisi hakkındaAbdurrahman Cami' nin ünlü tarihi değerlendirmesi Konevi'nin tasavvuf_tarihindeki önemli yerini belirlemiş tir.

Islam peygamberinin ünlü .bir hadisi var: "Ben ilim şehriyirn, Ali de bı: şehrin kapısıdır': Bağışlanmamızı dileyerek, bu hadisi örnek alarak şöyle diyebiliriz ki, Sadreddin Konevi Ibn Arabi ekolünün kapısıdır. Ondan sorıra gelen felsefi tasavvufyolunun takipçileri-ilk "Fususu '.1-Hikem" şarihi Müeyyüddin el-Cendi, Saidüddin Fergani, Davud el-Kayseri, Molla Fenari, Kutbuddin Izniki ve daha sorıralar Batı felsefesi ve bilim tarihçileri İbn Arabi ekolüne ve felsefi tasavvuf akımına, bunların araştırılınasına ve tahliline yalnızca bu kapıdan dahil olmuşlar. KQp.evi' nin takipçileri de onun misyonunu sürdürerek "zahir ehlirıin tasavvufa ve sufilere karşı suçlanmasına" yanıt olarak felsefi tasavvufun gelişimi için obyektif ölçü arayışında olinuşlar. Lakin kaydetmek lazımdır ki, Sadreddin Konevi'nin yaratıcı şahsiyetindeki bu özellik onu tasavvufun ana hatbildan ayırmamıştır, o, tarihin belleğinde kendinden önceki ~e sorıraki sufilerfu esas şahsi niteliklerini ':'e idrak özelliklerini kendisinde toplayan kamil bir mutasavvıf simgesi gibi canlıdır. O, tüm bilgi alanlarında Islam dininin temellerinin sarsılmazlığını muhafaza ediyor. Lakin .aynı zamanqa tas~~ ve felsefe ara.sındaki ilişki bağlarını kurarken birçok zaman kelamçıları eleştirerek Ibn Sina ve diğer Islam filozoflarını takdir ediyor. O 9a Gazali gibi felsefeyi eleştirse de, onların arasında bu konuda hayli ciddi fikir ayrılıkları vardır. O da tüm mutasavvıflar gibi felsefi görüşlerini ifade ederken kesinlikle filozof olmadığını kaydediyor. .

Ne·wton' un "Ey fizik, metafizikden kork!" ünlü kelamı Newton fiziği için ve genellikle, modern bilimin o zamanki gelişimi için belirli ölçüde yararlı idi. Lakin bu da bir hakikattir ki, bilirnde kökten değişiklikler onun felsefi temellerine sık derinleşmelerle eşlik etmiştir. Batı felsefesinin baskın dünya görüşü olan rasyonalizm Kant' ın insan tefekkürünün nasıl olması sorusu ve bu tefekkürün sınırlarının belirlenmesi düşünceleri ile programlanmaya başlamıştır. .

Aristoteles ve Platon' dan başlayarak Hegel' de tamamlanan klasik Batı felsefi sistemleri kendi misyonunu sona etdirdikten ' sorıra birdaha böyle rasyonel sistemler oluşturulmadı. Nietzsche' nin ağır nihilist darbesinden, hermeneutik ilminin tefekkür meydanında zuhurundan ve pozitivizmin tamamen soyutlanarak bilimi kuru olguların sınırına sıkıştırmasından sorıra felsefi tefekkür hakikati genelde sanatta aramaya başladı. Bugün bu mücadele daha da derinleşerek bilirnde aklın baskısına, sert rasyonalizmin egemenliğine karşı çıkılınası şeklinde görünüyor. Bu mücadele fonunda Sadreddin Konevi' nin dehası tüm büyüklüğü ile canlanıyor. Çağdaş dönemin fikir mücadelesi,nde bu mütefekkiri yeni devrin filozofları ile birlikte görebiliriz. Onun epistemolojik görüşleri ile gelişmekte olan bilirnin günümüzdeki özelliklerini oluşturan görüşler arasında şaşırtıcı benzerliklere tesadüf ediliyor: Bunlar tarihin ayrı ayrı katlarında ve ayrı ayrı düzlemlerde olsalar da insan idrakinin gerçeklikle vahdetinin, onunetraf aleme ilintili gayeli yaratılışının aşkar örneği olabilir. Bazı örnekler verelim: Çağdaş bilimin yeni gelişim merhalesinin bir özelliği -bütünlük paradigmasının. sağlamlaştırılması, yeni dünyaya global her taraflı bakışın gerekliliğinin kavranılmasıdır. Bu, doğa bilimlerinin birleşmesini, onunla beşeri bilimlerin, bilimle sanatın, Batı ve Doğu medeniyetlerinin daha fazla yakınlaşmasını öngörüyor. Diyalektik felsefenin bütünlükle benimsenilm esi, insanın sisteme dahil edilmesi - çağdaş doğa bilimlerinin, bilirnin ve genelde çağdaş uygarlığın en büyük başarısı sayılıyor.

Sadreddin Konevi'nin "Vahdet-i Vücud ve Esasları" kitabında şunu okuyoruz: "İnsan O' nu (Hakk' ı) hangi biçimde idrak ederse etsin ve hangi makamda müşahede meydana

gelirse gelsin dışarıda idrak edilen şeyler ve müşahede edilen renkler, soyut manalara ve kayıplarındaki hakikatiere ilişen ve keşifle kazanılan idrak bunun dışındadır ki, bunun için dışarıda dediroj - başka bir ifadeyle hangi surette olursa olsun idrak edilen şeYi renkler, ışıklar ve nitelikleri farklı çeşitli yüzeylerden ibarettir.

Bunların misalleri bir açıdan insanın yaratılışına bitişik, bir açıdan ise kendisinden ayrı olan misal aleminden kendilerinin ve ya tikellerinin hariçte olduğu tarz üzere zuhur ederler.

Bütünün çokluğu duyulabilir, bunlardaki birlik ise makul veya sezilebilirdir ... Bütün bunlar varlığın hükümleridirj ya da bunlar ilminin ruspetlerinin suretleridir ... - denilebilir. Varlık bir olduğu için, çokluğu itibarıyle çokluk ile idrak edilemez, ayni şekilde çok olan bir şey de bir

Page 5: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_ESEDOVAA.pdf · O da tüm mutasavvıflar gibi felsefi görüşlerini ifade ederken kesinlikle filozof olmadığını kaydediyor

SADRED DİN KONEVi VE MODERN BİLİMSEL DÜŞ'ÜN CE Dr. Af.ıq ESEDOVA

vasıtayla idrak edilemez" (Sadi:eddin Ko nevi, Vahdet-i Vücud ve Esasları, İstanbul2008, s. 91-93 ). Bu gibi onlarca böyle benzerlikler gösterebiliriz ve insan bazen şöyle düşünüyor: "Göresen, çağdaş

bilim gerçekten kendi yeni yöntemleri ile Vahdet-i Vücud' u yeniden bulmak niyetindedir mi?': Çağdaş bilimin gelişiminin bir özelliği de koevolüsyon-karşılıklı evrim fikrinin, yeni bütünün dahilinde

sistem ve bölümlerinin birbiri ile ilgili, karşılıklı şartlanmış çekişmeleri ilkesidir. Bu ilke biyolojik kökene malik olarak muhtelf biyolojik obj~lerin ve onların oluşmasının farklı

düzeylerinin (mertebelerinin) birlikte evriminin öğrenilmesi ile ilişkilidir. Koevolüsyon anlayışı bugün tüm düşünillebilen evrim süreçlerini kapsıyor - bu da global evrim adlaruyor:

Sadreddin Konevi "TasavvufMetafiziği" kitabında "Nasıl var oldu" faslında şöyle yazıyor: "Nitelikler görünmezler, fakat mertebelerde görünmek isterler; bunlar her mertebede o mertebeye

bakarun balaşı ve müşahedesi esnasında mertebeye ruspetine ve bu mertebeden payına ve mertebenin ondaki hükmüne göre tecelli ederler" (Sadreddin.Konevi, TasavvufMetafiziği, İstanbul2009, s. 147).

Bu fasılda Konevi insanın mikro ve makro evrenle ilgili karşılıklı evrim sürecinde varoluşunu, gelişimini ve manevi geçişimi hakkında ayrıntılı şekilde fikir yürütüyor.

Çağdaş bilimin koevolüsyon ilkesi evrimin muhtelifdüzeylerinin birleştirilmesi zarureti, koevolüsyon ilkeleri hakkında yalnızca rasyonel bilirnde değil, ve de sanat, din, felsefe ve başka alanlarda ifade edilmiş bilgilerin sentezi hakkında keskirı bir mesele ortaya koyuyor. Kanaatirnizce, Sadreddin Konevi'nin yorumunda Vahdet-i Vücud öğretisi çağdaş bilirnin bu talebine uygun olarak bir güzel katkıda bulunacakbr.

Çağdaş epistemolojinin üzerinde ısrar ettiği ilkelerden biri de objektif alemle insan aleminin birleştirilmesi, _obje ve süje arasındaki engellerin yok edilmesidir.

Çağdaş doğa bilimlerinin gelişimi açıkşekilde gösterdi ki, "fiziğin temel kanunları üzerinde subjektiflik mührü var" (A. Edington),·"süje ve obje birdir" (E. Schrodinger), "şuur ve madde aynı gerçekliğin muhtelif yönleridir" (K. Weizsacker). A. Lui Brayl Şöyle düşünüyordu ki, kuantum fiziği, genellikle, "bundan böyle etraf alemin objektif tasvirine götürmüyor?: Sinerji biliminin kuruculan olan I. Prigozhin ve I. Stengers şöyle yazıyor: "Çağdaş bilimin doğa--ile deneysel diyaloğu pasif müşahedeyi değil, aktif müdahaleyi öngörüyor. Bilginierin karşısında fiziksel g~rçekliği idare etmek, onu muhtemel kuramsal tasvire yakın "senaryo" çerçevesinde faaliyet gösterrneğe mecbur etmek meselesi var':

Sadred44! K_qp.evi' de şuni.ı okuyoruz: "Bir şeyi bilmenin en üst derecesi, bilinen ile birlik ve bilinenin bilinenden ayn olmayışı sayesinde gerçekleşiyor; bilinen ne olursa olsun ve bilen kim olursa olsun, böyle old~ ğu gibi, bilinen, ister bir tane ister b~den fazla olsun yine boyledir ...

Bilenin bilinenle birliği, gerçek yakınlıkbr; bu yakınlık daha önce işaret edilen bilen ile bilinen arasındaki farklılık ve başkalığın gerçekleşmesine neden olan şeyin hükümleriyle gerçek uzaklık anlamındaki gerçek ayrımı ortadan kaldırıyor" ( Sadreddin Konevi, Vahdet-i Vücud ve Esasları, İstanbul, 2008, s. 56-57).

Bu benzerlikler, hatta buna ayniyet de diyebiliriz, şunu gösteriyor ki, rasyonel bilim bundan sonraki gelişiminde tasavvufv~_diğer ezoterik idealist bilgi sistemlerinin ilkelerine ve ölçülerine muhtacbr. ·

Çağdaş bilimlerde objektif alemle insan aleminin birleşm~si bilimsel araşbrmaların niteliğini de değişiyor. Çağdaş bilim giderek daha fazla insan merkezli oluyor. Insan ölçülerinin bilimsel problemierin işlenmesine ve bilimsel bilgilerin yapısına dahil edilmesi çağdaş bilimin ruhunu oluşturuyor. Bugün bilim bundan böyle hayatın ve şuururr rastlantı, geçici bir olgu olduğuna inanmıyor, tersine, onların evrenin ontoloji merkezini oluşturduğu tasavvurların tasdikine eğilimlidir. Sekiz asır önce Sadreddin Konevi "Fatiha Suresi Tefsiri" eserinde yazıyordu: "İnsan ilahi ve kevni merteb~ler arasında bir berzah, bu ikisini ve içerdikleri şeyleri birleştiren bir nüshadır ... hiçbir şeyyoktur ki, insanın mertebesinde resmedilmiş olmasın. İnsanın mertebesi her şeyi kendisinde birleştirmesinden ibarettir. İnsanın varlık nüshasırun kapsadığı ve bütün vakıtlerde, neş' etlerde, mertebelerde ve hallerde mertebesinin içermiş olduğu şeYi kendisi ile bu hal veya vakit veya neş' et veya mertebe ve ehli arasındaki münasebetin çağrışbrdığı şeyden ibarettir. Nitekim, aleme taalluk nispeti ve alemin ona taalluku açısından Hakk' ın ad eti de böyledir" ( Sadreddin Ko nevi, Fatiha Suresi Tefsiri, İstanbul2009, s.76).

Bu küçük makalenin hacminin imkarn ruspetinde verebildiyimiz örnekler onu gösteriyor ki, Sadreddin Konevi ve onun temsilcisi olduğu İbn Arabi ekolünün öğretileri ve fikirleri çağdaş bilimsel düşüncenin gelişimi için nasıl da büyük bir öneme maliktir. Zaman ve mekandan asılı olmayarak bütün öğretiler ve fikirler insanda, insan idraleinde birleşiyor. Rasyonel bilim diğer bilgi alanlarına- idealist, ezoterik, irrasyonel adlanan bilgi alanlarına açılmaya mecbur oluyor. Bunu onun tükenebilecek potansiyeli, gelişme eğilimi talep ediyor. Ayrıca ezoterik bilgiler, özellikle de bir zamanlar Sadreddi:ç. Konevi'nin yaptığı gibi sürekli olarak rasyonelliğe açık olmalıdır. Çünkü bu idrak istikametleri sonuçt!Jllr· vücudun vahdetinde kavuşan nisbi şekilde ayrılrnış iki yoldur.

91