2016 stratejİ raporu · 2,5 5,5 7 9,2 2 10,19 9,24 11,14 7,24 8,1 0 2 4 6 8 10 12 1 ocak 10 1 Ş...
TRANSCRIPT
İNTEGRAL MENKUL DEĞERLER A.Ş.
2015 YILINA BAKIŞ VE 2016 YILI BEKLENTİLERİ
2016 STRATEJİ RAPORU
TUNCAY TURŞUCUAraştırma Direktörü
BESTE NAZ KÖKSALAraştırma Uzmanı
SEDA YALÇINKAYAAraştırma Uzmanı
EMRE ÇAYIRLIAraştırma Uzmanı
EDA KARADAĞAnalist
VAHAP TAŞTANAnalist
TUNCAY TURŞUCUAraştırma Direktörü
BESTE NAZ KÖKSALAraştırma Uzmanı
SEDA YALÇINKAYAAraştırma Uzmanı
EMRE ÇAYIRLIAraştırma Uzmanı
EDA KARADAĞAnalist
VAHAP TAŞTANAnalist
Türk Lirası için kötü bir yılı geride
bırakıyoruz
2015 Yılında Genişleyen Bir
Avrupa
ABD’de Bir Devir Kapanıyor, 0% Faiz Politikası Sona Eriyor
Ons Altın’dan Hala Ümidi Olan Var Mı?
Birleşik Krallık Ekonomisine Bakış
S8
S35
S18
S2
S12
TUNCAY TURŞUCUAraştırma Direktörü
BESTE NAZ KÖKSALAraştırma Uzmanı
SEDA YALÇINKAYAAraştırma Uzmanı
EMRE ÇAYIRLIAraştırma Uzmanı
EDA KARADAĞAnalist
VAHAP TAŞTANAnalist
2015 Yılı BoJ Üzerindeki Baskıyı
Artırdı
Ham Petrol Fiyatlarında 2015
Dip Oldu mu? 2016 Yılı Olası
Senaryolar
2015 Yılı Avustralya’ya Uğurlu Geldi, Peki Ya 2016?
Latin Amerika Ülkeleri Arasında En Zayıf Halka “Brezilya”
S27
S32
S24
S38
TUNCAY TURŞUCUAraştırma Direktörü
Türk Lirası için kötü bir yılı geride bırakıyoruz2015 yılına dengeli başlayan Türk ekonomisinde yılın başlarında gündeme faiz tartışmaları oturdu. Faizin dü-şürülmesi yönünde oluşan tartışmalar piyasalarda TL’ye karşı güven eksikliğine neden oldu ve Merkez Bankası-na yönelik faiz indirimi beklentilerinin etkisiyle TL’deki değer kaybı devam etti. Merkez Bankası 21 Ocak 2015 tarihindeki toplantısında politika faizini 50 baz puan indirerek %8.25 seviyesinden %7.75’e düşürdüğünü açıkladı. Karar ile birlikte TL’nin değer kaybı hızlandı ve USDTRY kuru 2.30 seviyelerinden ilk etapta Şubat başla-rında 2.50 seviyelerine yerleşti. Ardından 25 Şubat 2015 tarihinde Merkez Bankasından bir 25 baz puanlık faiz indirimi daha gelerek politika faizi %7.75’den %7.50 se-viyesine düşürüldü. Bununla birlikte USDTRY kuru 2.60 seviyelerinin üzerine yerleşti. Faiz indirimi konusundaki tartışmalar TL’ye güvensizlik getirirken, Merkez Bankası bu kararın ardından politika faizine dokunmadı ve sı-kılaştırma politikaları ile TL’deki aşırı oynaklığı kontrol altında tutmaya çalıştı. Ancak hem ilk çeyrekte özellikle sanayi üretimi kanadından gelen olumsuz veriler, hem enflasyonda yumuşama sinyallerinin oluşmaması ve Fed faktörü nedeni ile sıcak para akışlarının zayıflaması TL’deki değer kaybının hızlı bir şekilde devam etmesine neden oldu. Haziran ayında yapılacak genel seçimlere yönelik belirsizlik, seçimin ardından Kasım ayına kadar hükümetin kurulamaması TL’nin 2015 yılında %31 sevi-yelerinde dolara karşı değer kaybetmesine neden oldu. Değer kaybeden para birimi sadece TL değildi. Global olarak güçlü dolar görünümü sergilenirken diğer ge-lişen ülke para birimlerinde de değer kayıpları oluştu. Ancak TL, 2015 yılında aynı sepette değerlendirdiğimiz
ülkeler arasında Brezilya Real’inden sonra en çok de-ğer kaybeden para birimi oldu. 2015 yılında TL’nin ABD dolarına karşı değer kaybı %24 seviyelerinde oluşacak görünüyor. Kasım seçimlerinin ardından tek parti hü-kümetinin oluşması ve hükümet belirsizliğinin ortadan kalkması TL’deki ateşi tam olarak söndürebilmiş değil. Küresel belirsizlikler, Fed’in faiz artırımına gidiyor ol-ması, yeni kabinede ekonomi de görev alan isimlerin piyasa tarafından bir süre denenme ihtiyacının oluşma-sı ve Başkanlık tartışmaları TL’deki kırılganlığın devam etmesine neden oluyor. Sıcak para girişlerinin oldukça zayıflaması ve portföy çıkışları da TL’yi zorlayan ana ne-denler arasında.
2016 yılında Fed’in faiz artışı ile oluşacak dalgalanma-nın şiddeti para birimlerindeki dalgalanmaları da belir-leyecek görünüyor. Son yapılan FOMC toplantısında verilen mesajlar ve Yellen da dahil olmak üzere pek çok Fed üyesinin verdiği mesajlar Fed’in faiz artırım süreci-ne başlayacağını gösteriyor. Bu noktada faiz artırımları-nın Aralık ayında başlaması yüksek ihtimal görünürken, 25 baz puanlık bir faiz artırımının ardından kademeli bir şekilde ve aralıklarla faiz artırımlarının oluşması genel beklentiler arasında. 2016 yılı sonunda Fed’in politika faizinin %0.25 seviyesinden %1.5 seviyesine ulaşması ya da yaklaşması genel beklentiler içerisinde. Fed’in faiz artırımının oldukça yavaş olacağı uzun zamandır verilen net bir mesaj ve piyasalarda ciddi boyutta fiyat-lanmış görünüyor. Ancak buna bağlı oluşacak dalgada gelişen ülkelerden para çıkışlarının ne şiddette devam edeceği, dış finansman koşullarının içinde Türkiye’de olmak üzere gelişen ülke para birimlerini ne şiddete etkileyeceği merak konusu. Bu açılardan 2016 yılında gelişen ülkeler için olumlu bir süreç beklenmese de ne şiddette olumsuz olacağı TL üzerinde de belirleyici ola-cak. Ancak görünen USDTRY kurunda 2.80 seviyeleri-nin altının kalıcı olması zor gibi duruyor. Hem mevcut konjonktürün TL aleyhine olması hem özel sektörün yüksek borçları nedeni ile iç piyasada kurdaki her dü-şüşte Dolara talebin oluşması, kurda 2.80 seviyelerinin altında kalıcı seyirlerin oluşmasını önlüyor. Global risk-lerin ortadan kalkması, ekonomi ve para politikasının yönetiminin güven kazanması, Türkiye’nin yeni bir bü-yüme hikâyesinin oluşmasına bağlı olarak sıcak para gi-rişlerinin artması durumunda TL’nin değer kazandığı ve USDTRY kurunun 2.80 seviyelerinin altına gerilediği bir dönem görebiliriz. Ancak bu durum şu an için ufukta görünmüyor.
3
2016 BEKLENTİLERİMİZ
İntegral Analiz Beklentileri, %
2014 2015T 2016T
Büyüme 2,9 3 3,3
Enflasyon 8,17 8,3 7,5
Cari Denge / GSYIH -5,8 -4,8 -5,2
İşsizlik * 10,4 10,4 10,3
* Mevsim etkilerinden arındırılmış
Büyüme 2015 Yılbaşındaki Beklentileri Karşılayamadı
Orta Vadeli Programda %4 olarak belirlenen 2015 yılı büyüme beklentisi, son açıklanan programda %3 sevi-yesine aşağı yönlü revize edildi. 2016 yılı büyüme bek-lentisi ise %5’den %4 seviyesine aşağı yönlü revizyona uğradı. 2015 yılında ilk çeyrek dönemde Türkiye eko-nomisi %2.5 büyürken, büyüme hızı 2.çeyrek dönemde %3.8 seviyesine hızlandı. İç tüketim yine büyümenin motoru olurken, imalat sanayindeki hızlanma 2.çeyrek dönemde büyümeye destek verdi. 3.çeyrek dönemde ise %4 ile beklentilerin üzerinde gelen büyüme veri-
sinde, yılın %3 seviyelerinde tamamlanacağına yöne-lik beklentiler artmış durumda. Bu sonuçlarla birlikte büyümenin 2015 yılını ortalama %3 seviyelerinde ta-mamlayacağımızı bekliyoruz.
2016 yılı için ise, 2015 yılına kıyasla bir miktar daha olumlu bir ekonomi beklenebilir. Hükümet belirsizliği gibi faktörlerin ortadan kalkmış olması 2016 yılı için po-zitif bir etmen olurken, ekonomide atılacak adımların piyasalardaki algıyı desteklemesi daha iyi bir büyüme oluşmasını sağlayabilir. Ancak yinede küresel kon-jonktürün zorluğu ve global ekonomilerdeki büyüme ivmesinin oldukça yavaş olması net ihracatın büyüme-ye katkısının fazla olmayacağını gösteriyor. Kaldı ki dış ticarette önemli bir partnerimiz olan Rusya ile yaşanan kriz ve ambargolar dış ticarette yaşanacak kan kaybının önemli bir işaretçisi. Global ekonomilerin zayıf duru-muna Rusya faktörünün de eklenmesi ile 2016 yılında dış ticaretin büyümeye katkısı zayıf olabilir. İç tüketim yine 2016 yılında da büyümenin motoru olacak gö-rünüyor. Ancak tüketimin 2015 yılına kıyasla bir miktar daha güçlü olması beklenebilir. Sonuç olarak 2016 yı-lında büyümenin %3.3 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Ancak bu büyüme hızı Türkiye ekonomisi için yeni hikâyeler yaratmaya yetecek bir büyüklük değil.
Enflasyonda Kur ve Gıda Etkisi 2015 Yılına Damga Vurdu
2015 yılında ilk onbir aylık TÜFE %8.58 seviyesinde oluştu. Yıla %8.24 ile başlayan enflasyon verisi, yıl için-de Temmuz ayında %6.81 seviyesine gerilemiş olsa da, mevcut trendini koruyamadı ve yeniden %8.1 seviye-sine yükseldi. Yıl içinde oluşan baz etkisi fırsatları Gıda enflasyonu ve kur etkileri nedeni ile değerlendirilemedi. İlk onbir aylık Gıda enflasyonu %9.5 seviyesinde bulu-nurken, Lokanta, Eğlence ve Kültür gibi gruplarda %10 seviyesinin üzerinde fiyat artışları görüldü. Çekirdek enflasyon olarak izlediğimiz I endeksindeki onbir aylık artış ise %9.63 seviyesinde bulunuyor. Enerji fiyatlarının enflasyonu düşürücü etkisi sınırlıda olsa gerçekleşti. Enerji hariç hesaplanan enflasyon onbir aylık dönemde %9.40 seviyesinde oluştu. Başka deyişle enerjinin enf-lasyona olumlu katkısı 1 puan seviyesinde görülüyor. 2015 yılında TÜFE enflasyonunun %8.3 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu veri %7.9 olan Merkez Bankası orta nokta hedefinin ve %6.5 olan Orta Vadeli Program hedefinin üzerinde. Ancak Merkez Bankası-nın hedef aralığının üst seviyesine yakın bir noktada.
Rusya Ambargosu Gıda Fiyatlarını Düşürebilir…
Önemli bir not eklemek gerekirse, yılın son ayı olan Aralık ayında, Rusya’nın getirdiği ambargoların etkisiy-le tarım ürünlerinde fiyat düşüşleri oluşabilir. Bu geri-lemeler Aralık ayında düşük bir enflasyon oluşmasına neden olabilir. Ancak geçen yılın Aralık enflasyonunun da %-0.40 seviyesinde olduğunu hatırlarsak, oluşması muhtemel gerileme baz etkisi nedeni ile yıllık bazda eriyebilir. Bu tarım ürünlerindeki fiyat düşüşlerinin enf-lasyona ne şiddette etki edeceğine bağlı olacak.
2016 yılında enflasyonda bir olumlu ve bir olumsuz olmak üzere iki önemli faktör rol oynayacak görünü-yor. Olumlu faktör, TL’nin 2016 yılında yatay bir bant içerisinde dalgalanması neticesinde enflasyon üzerin-de yukarı yönlü kur etkisinin olmayacak olması ya da 2015 yılındaki gibi göze çarpan derecede oluşmayacak olması denilebilir. Son gelen Kasım verilerinde kur ge-çişkenliğinin sona erdiğini görüyoruz. Olumsuz faktör ise enerji fiyatlarının enflasyon üzerindeki pozitif etkisi-nin, 2016 yılında ortadan kaybolması ya da oldukça dü-şük bir seviyeye gerilemesi olarak gösterilebilir. Petrol fiyatlarının 2016 yılında 40$ seviyelerinde stabil kalması durumunda baz etkisinden dolayı enflasyon üzerinde-ki düşürücü etki görülmeyebilir. Bu enflasyona 2016 yılında ekstradan 1 puanlık bir yük getirebilir. Bunların dışında Rusya’nın etkisiyle gıda fiyatlarında oluşacak bir düşüş ise enflasyonun olumlu bir başlangıç yapmasını
sağlayabilir. Fakat yıl içindeki gelişmeler takip edilecek. Orta Vadeli programda 2016 hedefi %6.5 seviyesine revize edilmişti. Sonuç olarak 2016 yılı için %7.5 se-viyesinde bir TÜFE enflasyonu bekliyoruz. Ancak söz konusu beklenti 2015 yılına kıyasla önemli bir algı de-ğişikliği yaratacak düzeyde değil.
8,94
2,5
5,57
9,22 10,19
9,24
11,14
7,24 8,1
0
2
4
6
8
10
12
1 O
cak
10
1 Şu
bat
10
1 M
art
10
1 N
isan
10
1 M
ayıs
10
1 H
azir
an 1
0
1 T
em
mu
z 10
1 Ağ
ust
os
10
1 E
ylü
l 10
1 E
kim
10
1 K
asım
10
1 A
ralık
10
1 O
cak
11
1 Şu
bat
11
1 M
art
11
1 N
isan
11
1 M
ayıs
11
1 H
azir
an 1
1
1 T
em
mu
z 11
1 Ağ
ust
os
11
1 E
ylü
l 11
1 E
kim
11
1 K
asım
11
1 A
ralık
11
1 O
cak
12
1 Şu
bat
12
1 M
art
12
1 N
isan
12
1 M
ayıs
12
1 H
azir
an 1
2
1 T
em
mu
z 12
1 Ağ
ust
os
12
1 E
ylü
l 12
1 E
kim
12
1 K
asım
12
1 A
ralık
12
1 O
cak
13
1 Şu
bat
13
1 M
art
13
1 N
isan
13
1 M
ayıs
13
1 H
azir
an 1
3
1 T
em
mu
z 13
1 Ağ
ust
os
13
1 E
ylü
l 13
1 E
kim
13
1 K
asım
13
1 A
ralık
13
1 O
cak
14
1 Şu
bat
14
1 M
art
14
1 N
isan
14
1 M
ayıs
14
1 H
azir
an 1
4
1 T
em
mu
z 14
1 Ağ
ust
os
14
1 E
ylü
l 14
1 E
kim
14
1 K
asım
14
1 A
ralık
14
1 O
cak
15
1 Şu
bat
15
1 M
art
15
1 N
isan
15
1 M
ayıs
15
1 H
azir
an 1
5
1 T
em
mu
z 15
1 Ağ
ust
os
15
1 E
ylü
l 15
1 E
kim
15
1 K
asım
15
TÜFE-ÇEKİRDEK ENFLASYON DEĞİŞİM GRAFİĞİ (YILLIK DEĞİŞİM)
H İNDEKSİ I İNDEKSİ TÜFE DEĞERLERİ
Kaynak: TUİK
İşsizlik %10 Seviyesine Demir Attı
Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranının da Nisan ayında %9.9 seviyesi dışında %10 seviyesinin altında bir veri alamadık. Ağustos ayı itibari ile mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı %10.4 seviyesinde oluştu. İş-gücüne katılma ve istihdam oranlarında yılbaşına göre hafif bir iyileşme olmasına rağmen, işsiz sayısındaki ar-tış işsizlik oranının düşmesini önlemiş durumda. 2015
5
yılı için Orta Vadeli Program hedefi %9.5’dan %10.5 seviyesine, 2016 yılı hedefi ise %9.2’den %10.3’e revi-ze edilmişti. 2015 yılında işsizlik oranının %10.5 seviye-sinde oluşmasını bekliyoruz. 2016 yılı için beklentimiz ise yine %10.4 seviyelerinde bulunuyor. Başka deyişle %10 seviyesinin üzerindeki işsizlik oranı katı seyrini sürdürebilir.
Birikimli Cari Açık İlk On Ayda %20 Geriledi Ancak Finansman Kalitesi Halen Zayıf
2015 yılında cari işlemler açığında ilk on aylık dönemde %24.8 oranında gerileme görüldü. Birikimli verilerde ise bu gerileme %20 seviyesinde görülüyor. Cari açık verisi ilk 9 ayda 25.4 milyar $ düzeyinde iken, geçen yıl aynı dönemde 33.8 milyar $ seviyesindeydi. Oniki aylık biri-kimli cari açık verisi ise 38.1.6 milyar $ seviyesinde bu-lunuyor. Bu rakamda 2014 yılında aynı dönemde 47.9 milyar $ seviyesinde oluşmuştu. Cari açık verisindeki iyileşmenin en büyük nedeni dış ticaret açığındaki he-men hemen aynı orandaki gerileme. Dış ticaretteki ge-rilemede ise ekonomik büyümenin yavaşlaması etkin rol oynadı. Başka deyişle cari açık verisindeki iyileşme-nin yapısına bakıldığında yapısal bir değişiklik nedeniyle iyileşmeden bahsetmek mümkün değil. Türkiye ekono-misi yavaş büyüdüğü için cari açık verisinde düşüşler gözlendi. Ancak yinede Ağustos ve Eylül aylarında sıra-sıyla 27 milyon $ ve 95 milyon $ seviyesinde cari fazla verdik. Bu uzun bir aradan sonra verilen ilk cari fazla verileri olarak öne çıkıyor.
-38109
-39952
-46000
-45000
-44000
-43000
-42000
-41000
-40000
-39000
-38000
-37000
-60000
-50000
-40000
-30000
-20000
-10000
0
1 E
ylü
l 14
1 E
kim
14
1 K
asım
14
1 A
ralık
14
1 O
cak
15
1 Şu
bat
15
1 M
art
15
1 N
isan
15
1 M
ayıs
15
1 H
azir
an 1
5
1 T
em
mu
z 15
1 Ağ
ust
os
15
1 E
ylü
l 15
1 E
kim
15
Kaynak:TCMB
CARİ İŞLEMLER AÇIĞI (mn $)
CARİ İŞLEMLER HESABI NET ALTIN TİCARETİ HARİÇ C.İ.A.
Finansman tarafına bakıldığında ise çok olumlu bir tab-lo göremiyoruz. Yine en büyük finansman kaleminin Bankaların yurtdışından getirdiği krediler olduğu görü-lüyor. Bununla birlikte doğrudan yatırımlarda bir artış olurken, Türkiye yıllık bazda ortalama doğrudan yatırım rakamı olan 10 milyar $ seviyesini yakalayacak görünü-yor. Ancak en büyük fark portföy yatırımlarında görü-nüyor. 2014 yılında 20 milyar $ seviyesini bulan portföy
girişi, 2015 yılında Ekim itibari ile 11.5 milyar $ portföy çıkışına dönmüş durumda. Bu durum gelişen ülkelere yönelik para girişinin ne kadar zorlaştığını net bir şekil-de gösteriyor. Ayrıca Hükümetin süreci iyi yöneteme-diğinin de göstergesi. Cari açık finansmanının bir diğer kalemi ise Merkez Bankası rezervleri olmuş görünüyor. 2015 yılının 9 aylık döneminde Merkez Bankası rezerv-lerinden 4.9 milyar $ kullanılmış görünüyor.
2015 yılında cari açık verisinin 35 milyar $ seviyesin-de oluşmasını ve Cari açık / GSYIH oranının %4.8 se-viyesinde oluşmasını bekliyoruz. 2016 yılında ise bu oranın yine %5.2 seviyesinde oluşması beklentileri-miz arasında. Cari açıktaki seyrin beklentiler yönün-de gelişmesi 2016 yılında TL’de daha stabil bir seyrin oluşmasını destekleyebilir.
Orta Vadeli Program (OVP) Hedefleri, %
2014 2015T 2016T 2017T
Büyüme 2,9 3 4 4,5
Enflasyon 8,17 7,6 6,5 5,5
Cari Denge / GSYIH -5,8 -5,2 -4,9 -4,7
İşsizlik 9,9 10,5 10,3 10,2Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, www.kalkinma.gov.tr
Para Politikasında Sıkı Duruşa Devam
Merkez Bankası Aralık ayında gerçekleştirdiği 2016 yılı para ve kur politikası konulu toplantısında, 2016 yılı için %6.5 enflasyon hedefi öngörüyor. Bu OVP ile uyumlu bir hedef. Merkez Bankası cari işlemler dengesindeki iyileşmenin devam edebileceğini beklediğini belirtir-ken, alınmakta olan tedbirlerin ekonominin dış şokla-ra karşı dayanıklılığını arttırdığını bildirdi. Banka ayrıca 2018 yılı için enflasyon hedefini %5 olarak belirledi.
Merkez Bankası sunumunda mevcut politika duruşu-nu enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici, finansal istikrarı destekleyici olarak belirli-yor. Aldığımız mesajlara göre Merkez Bankası’nın 2016 yılında da sıkılaştırma politikalarını devam ettirmesi bek-lenebilir. Bununla birlikte bankaların kısa vadeli borçlan-ma vadelerini uzatmasını teşvik edici önlemler devam edecek görünüyor. Çünkü Merkez Bankası bu uygula-madan sonuç alıyor ve rezervlerinin gücünü artırmak açısından önemli. Ve yine döviz likiditesini dengeleyici adımlar devam edecek görünüyor.
Politika faizinde nasıl bir adım atacağı ise net değil. Her ne kadar genel görünüm Merkez Bankası’nın faiz ar-tırma ihtiyacı olabileceği yönünde olsa da, Merkez Bankası’nın, Fed’in faiz artırımını ve bu faiz artırımının ardından oluşacak küresel dalgaları ve şiddetini gör-mek isteyeceğini düşünüyoruz. Eğer TL’de ciddi ne-
gatif ayrışmalara neden olabilecek dalgaların oluşması
ve enflasyon görünümünün bozulması halinde Merkez
Bankasının %7.5 olan politika faizinde artırıma gidebi-
leceği söylenebilir. Ancak Fed sonrasında kayda değer
hareketler gözlenmez ve enflasyondaki görünümde de
önemli bozulmalar olmazsa bir süre daha faizlerde de-
ğişik yapmayabilir.
TL’ye Bakış Gelişen ülke para birimleri için 2015 yılının çok iyi geçti-
ği söylenemez. Özellikle Brezilya Real’i, Türk Lirası, Rus
Rublesi ve G.Afrika Randında önemli değer kayıpları
oluştu. 2016 yılı içinde gelişen ülke para birimlerinin ra-
hat bir yıl geçireceği söylenemez. Fed’in faiz artırımı sü-
recinin başlamasıyla oluşacak baskı, zaten büyüme ve
enflasyon sorunları olan gelişen ülke para birimlerine
yönelik güçlü bir pozitif algının oluşmasını güçleştiri-
yor. Aynı riskler Türk Lirası içinde geçerli olacak. Büyü-
me yönünden güçlü bir yıl beklenmezken, enflasyon
baskılarının devam etmesi bekleniyor. Hükümetin eko-
nomi uygulamalarına yönelik belirsizliğin giderilmesi
ve piyasaların güvenini kazanması zaman alabilir. Diğer
yandan ülkenin kendisini başkanlık tartışmaları içinde
bulma ihtimalide TL’yi zayıflatması muhtemel etmenler
arasında sayılabilir. Merkez Bankası’nın Fed’in faiz artı-
rımı sonrasında atacağı adımlarda politika faizini artırıp
artırmayacağı da TL’nin kaderini belirleyecek. Son ola-
rak jeopolitik riskler 2016 yılında yine TL’yi zorlayacak
faktörler arasında görünüyor.
2016 yılında mevcut dengelerin devam etmesi duru-
munda USDTRY’nin 2.90 seviyeleri orta nokta olmak
üzere 2.75-3.07 aralığında dalgalanması beklenebilir.
Eğer mevcut riskler iyi biçimde yönetilebilirse 3.07 sevi-
yesi 2015 yılında oluşan bir zirve olarak geride kalabilir.
Aynı şekilde EURTRY kurunda ise 3.05 seviyeleri orta
nokta olmak üzere 2.90-3.20 arasında dalgalanmalar
görülebilir.
İyimser senaryoda ise Fed’in faiz hamlesinin ardından
gelişen ülkelere para akışlarında korkulan dalgalanma-
lar yaşanmaz, dış finansmanda daralmalar beklendiği
kadar kötü seviyede oluşmaz ve Türkiye’nin mevcut
risklerinde azalmalar oluşursa USDTRY kurunda hare-
ketin 2.50-2.80 bölgesine çekilmesi ve EURTRY kurun-
da ise dalga aralığının 2.70-2.95 bölgesine gerilemesi
mümkün olabilir.
Kötümser senaryoda ise Fed’in ardından dış finansman
imkânlarının iyice daralması, ekonomi uygulamalarının
başkanlık tartışmalarının gerisinde kalması ve jeopo-
litik risklerin vites büyütmesi gibi faktörler bulunuyor.
Bu durumda USDTRY 2016 yılında 2.90-3.20 aralığına
EURTRY kurunda ise 3-3.30 aralığı yeni dalga aralığımız
olabilir.
2016 Yılı Para Politikası Kurulu Toplantıları ve Rapor Takvimi
PPK Toplantıları PPK Özetinin İnternet Yayını Enflasyon Raporu Finansal İstikrar Raporu
19 Ocak 2016 26 Ocak 2016 26 Ocak 2016
23 Şubat 2016 1 Mart 2016
24 Mart 2016 31 Mart 2016
20 Nisan 2016 26 Nisan 2016 26 Nisan 2016
24 Mayıs 2016 31 Mayıs 2016 31 Mayıs 2016
21 Haziran 2016 28 Haziran 2016
19 Temmuz 2016 26 Temmuz 2016 26 Temmuz 2016
23 Ağustos 2016 31 Ağustos 2016
22 Eylül 2016 29 Eylül 2016
20 Ekim 2016 27 Ekim 2016 27 Ekim 2016
24 Kasım 2016 1 Aralık 2016 30 Kasım 2016
20 Aralık 2016 27 Aralık 2016
BESTE NAZ KÖKSALAraştırma Uzmanı
ABD’de Bir Devir Kapanıyor, 0% Faiz Politikası Sona EriyorAmerika Birleşik Devletleri Dünya’nın bir numaralı eko-
nomisi olmakla kalmamakla, Merkez Bankası Fed de
Dünya’nın merkez bankası rolünü üstlenmektedir. Bu
nedenle Fed uzun bir sürenin ardından sonra faiz artışı
yapacak olmasıyla birlikte 2015 yılında yine Fed ile otur-
duk ve kalktık. Şimdi ise bu sürece çok yakın bir süre
kala piyasalar ilk faiz artışını heyecanla beklemekte.
ABD kriz yıllarının ardından uyguladığı düşük faiz-bol li-
kidite gibi para politikalarıyla ekonomisinde fazla yol kat
etti. Enflasyon-istihdam ve büyümede istenilen seviye-
ye oldukça yakın gelişmeler görülmesi para politikası
kurulunu da faiz artırımı gazına basmak için harekete
geçirdi. Deyim yerindeyse ABD 2008 krizi sonrasında
yeniden küllerinden doğdu. Bazı üyeler enflasyonun
halen daha %2 hedef seviyesinin altında seyretmesi ne-
deniyle faiz artırımı konusunda endişe duysa da, Fed
Başkanları ve piyasalar 2015 yılının Aralık ayındaki top-
lantısında faiz artırımı bekliyor.
“Faizleri artırmamız, düşük faiz politikasını terk ettiğimiz
anlamına gelmiyor” diyen Başkan Yellen, faizlerin artar-
ken de bir süre daha düşük kalacağını söylemişti. Bu
sözü aslında diğer ülkeler adına olumlu bir durum olsa
da fiyatlamalara bakıldığında, sürekli artış yaşayan Do-
lar, piyasanın Fed’in ne söylediğinden çok, neye inanıp
fiyatladığı ve ısrarcı davrandığını gösteriyor.
2016 Fed Açık Piyasa İşlemleri Komitesinde (FOMC) görev alacak Fed üyeleri, 2015 yılı FOMC komitesi-ne göre daha şahin görünümlü (Hawkish) diyebiliriz. Bu nedenle 2016 yılı faiz politikaları 2015 yılına göre daha sıkı olabilir; üyeler faiz artırım adımlarını daha hızlı veya kolay izleyebilir.
2015 Oy Hakkı Olanlar
New York William Dudley 2* Güvercin
Chicago Charles Evans 3* Güvercin
Richmond Jeffrey Lacker 1* Şahin
Atlanta Dennis Lockhart 1* Güvercin
San Francisco John Williams 1* Güvercin
Alternatif Üyeler
St. Louis James Bullard 1* Şahin
Kansas City Esther George 2* Şahin
Cleveland Loretta Mester 1* Şahin
Boston Eric Rosengren 2* Güvercin
New York Bşk. Yrd. Michael Strine 2* Güvercin
2016 Oy Hakkı Olanlar
New York William Dudley 2* Güvercin
Cleveland Loretta Mester 1* Şahin
Boston Eric Rosengren 2* Güvercin
St. Louis James Bullard 1* Şahin
Kansas City Esther George 2* Şahin
Alternatif Üyeler
Chicago Charles Evans 3* Güvercin
Philadelphia Patrick Harker Bilinmiyor
Dallas Robert Kaplan Bilinmiyor
Minneapolis Narayana Kocherlakota 3* Güvercin
9
Sürekli Oy Hakkı Olanlar
Chair Janet Yellen 1* Güvercin
Vice Chairman Stanley Fischer Nötr
NY Fed Başkanı William Dudley 2* Güvercin
Governör Daniel Tarullo 2* Güvercin
Governör Jerome Powell Nötr
Governör Lael Brainard 1* Güvercin
Nötr3* 2* 1* 0 1* 2* 3*
Ekonomik Verilerde Son Durum
ABD’de gelişen iş gücü piyasası nedeniyle istihdam kazanımları 2015 yılında 200 bin kişi üzerinde istikrarlı hale geldi. Bunun yanı sıra enflasyonun üzerinde artan personel ücretleri de olumlu bir tablo sunuyor. Kriz sonrası şirketler personel maliyetlerini azaltmak adına part time işe alımlar yapıyordu ve bu durum da ücret-lerin artmamasındaki en önemli engellerden biriydi. Şimdi ise istikrarlı bir şekilde artan istihdamın içeriğinde part time çalışan sayısının azaldığını yerine tam zamanlı işe kazanımlarının arttığını görüyoruz.
Fed komitesinin Eylül ayında oluşturduğu projeksiyona göre işsizlik oranı 2016 yılında %4,8’ e düşerken, enflas-
yon ise ancak 2018 yılında %2 hedefi yakalayabiliyor. Para politikalarında temel olarak kabul edilen Philips ka-nununa göre enflasyon – işsizlik arasında kısa dönemli bir ilişki vardır. İşsizlik oranı doğal seviyelere gelmesine rağmen, düşüşünü sürdürüyor. Bu nedenle enflasyo-nun %2 hedefini yakalaması 2018 yılına kalmayabilir.
Bloomberg’in derlediği beklenti anketi, Fed’in Eylül ayında yayınladığı projeksiyonla hemen hemen benzer düşünceleri taşıyor.
ABD Sıkılaşmaya Gidiyor; Peki Ya Bundan Sonra Dolarda Durum Ne Olabilir?
ABD Merkez Bankası’nın 2006 yılından bu yana ilk kez faiz artırımına gidecek olması piyasaları sıkıntıya soktu. Çünkü normal bir tahvil alım programının yanı sıra se-nelerdir devam eden düşük faizin yarattığı etkileri ölç-mek çok güç. Bu nedenle de faiz seviyelerindeki de-ğişim dengeleri ne denli değiştirecek soru işareti. Bu yüzden Doları değerlendirirken etaplar halinde gitmek-te fayda var.
-Dolar faizlerin artacak olmasından mı yoksa stresten dolayı mı değerleniyor?
Grafiği detaylarıyla incelediğimizde Fed 2001-2004 yıl-
ları arasında faiz indirirken, 2004-2006 periyotlarında da faizleri artırıyor. Grafiğin alt sekmesinde ise Dolar endeksinin yıllık değişimini görüyoruz.
• İlk olarak Dolar endeksi 2001 yıllarında 120,0 ve üze-rindeki seviyelerde bulunurken faizler de %6 düzeyin-deydi. Fed sonrasında faiz indirimine gittikçe Dolar değer kaybetti ve Dolar endeksi de 90,0 seviyelerine kadar geriledi.
• Fed 2004 yılında tekrardan faiz artırımlarına başlar-ken, Dolar endeksinin 99,0 seviyelerine kadar çıktı-ğını ancak bir süre sonra faiz artışı devam ederken, Dolar endeksinin düşmeye başladığını görüyoruz.
• Şimdi ise uzun bir aranın ardından tekrardan faizleri artırmaya başlayacak olan Fed için bilanço büyüklü-ğü de tarihin en yüksek seviyelerinde. Yani bilanço-sundaki tahvil karşılığı piyasada oluşan para miktarı tarihinin en üst seviyelerinde. Böyle bir durumda Fed faiz artırımlarına başladığında Dolar endeksi ilk etap-ta strese bağlı olarak artış yaşayabilir. Buradaki ikinci
senaryo ise; bilançoda bulunan varlıkların itfa tarihle-rinin gelmesi veya Fed’in izleyeceği politikalara göre ters repo işlemi yaparak piyasadan para çekmesi Dolar’da bugüne kadar görülen alışkanlıkların dışına çıkararak Dolar Endeksinin 100,0 seviyesinin altında kalıcı olmasını engelleyebilir. Ancak bu senaryonun gerçekleşmesi çok güçlü ekonomi gerektirdiği için 2016 veya 2017 yıllarında böyle bir riski fiyatlamak gereksiz ve maliyetli olabilir.
Fed üyelerinden başta Başkan J. Yellen ve Başkan Yar-dımcısı S. Fischer olmak üzere diğer pek çok Fed üye-leri de faiz artımlarının kademeli olacağını dile getirdi. Dolayısıyla ABD Merkez Bankası faizleri artırmaya baş-layacak ama yine de faizleri düşük seviyede tutmaya devam edecek. Bunun sonucunda Dolar endeksi piya-sadaki strese bağlı olarak ilk zamanlarda artış yaşayabi-lir ve sonrasında piyasaların bu durumu sindirmesinin ardından dolar endeksi tarihsel örneği gibi 90,0-95,0 bandı aralığında dengede kalabilir.
Indikatör 2012 2013 2014 2015T 2016T 2017T
Ekonomik Aktiviteler
Real GDP (YoY%) 2,2 1,5 2,4 2,5 2,5 2,5
Tüketici Harcamaları (YoY%) 1,5 1,7 2,7 3,2 2,8 2,5
Endüstriyel Üretim (YoY %) 2,9 1,9 3,7 1,5 2,1 2,7
Fiyat Endeksleri
TÜFE Manşet (YoY%) 2,1 1,5 1,6 0,2 1,8 2,2
Kişisel Tüketim Harcamaları (PCE) (YoY%) 0,3 1,5 1,9
Çekirdek PCE (yoy%) 1,9 1,5 1,5 1,3 1,7 1,8
İstihdam Piyasası
İşsizlik Oranı (%) 8,1 7,4 6,2 5,3 4,8 4,8
Tarım Dışı İstihdam (bin,aylık değş.) 207K 187K 170KKaynak: Bloomberg1Doğal işsizlik oranı enflasyon üzerinde bir baskı yaratmayacak olan uzun vadeli büyüme trendi ile tutarlı işsizlik oranı olarak tanımlanabilir. Doğal işsizlik oranını ekonomi-nin ulaşmasını istediğimiz nihai hedef olarak düşünebiliriz.
Fed Eylül Ayı Projeksiyonu % 2015 2016 2017 2018 Uzun Dönem
Ekonomik Aktiviteler
Reel GSYH Değişimi 2,1 2,3 2,2 2 2
Haziran Tahmini 1,9 2,3 2,3 - 2
İşsizlik Oranı 5 4,8 4,8 4,8 4,9
Haziran Tahmini 5,3 5,1 5 - 5
Kişisel Tüketim Harcamaları Enflasyonu 0,4 1,7 1,9 2 2
Haziran Tahmini 0,7 1,8 2 - 2
Çekirdek KTH Enflasyonu 1,4 1,7 1,9 2
Haziran Tahmini 1,3 1,8 2 -
Kaynak: Federal Reserve, www.federalreserve.gov/monetarypolicy/fomcprojtabl20150917.htm
11
2016 Yılı Fed Toplantı Tarihleri
26-27 Ocak
15-16 Mart*
26-27 Nisan
14-15 Haziran*
26-27 Temmuz
20-21 Eylül*
1-2 Kasım
13-14 Aralık*
* Görüşmelerde Fed Başkanı konuşması gerçekleşecek, ekonomik projeksiyon
yayınlanacak.
Başkanlık Yarışı
Demokrat Başkan Barack Obama’nın görev süresinin
dolacak olması nedeniyle 2016 yılında bizi oldukça çe-
tin geçeceğe benzeyen başkanlık seçimi bekliyor. ABD
halkı 8 Kasım 2016’da 58. kez başkanlık seçimi için
sandık başına gidecek. Demokrat Parti’de Hillary Clin-
ton ve Bernie Sanders, Cumhuriyetçi Parti’de Donald
Trump ve Ben Carson öne çıkıyor. Anketlerde şimdi-
lik Clinton ve Trump’ın aday olarak çıkacağını ve Clin-
ton’ın Trump’ı birkaç puan oy farkıyla geçip yeni ABD
Başkanı olabileceğini söylüyor.
Başkanlık yarışı aslında bizi ABD’nin para ve mali po-
litikalar yönünden ilgilendiriyor. Çünkü Obama süper
zenginlerin vergi oranını yükseltmeyi ve savunma har-
camalarını kısmaya çalışıyor. Aynı zamanda 2013 yılını
hatırlayacak olursak, Cumhuriyetçilerin senatoda De-
mokratları kıstırmak adına bütçe tasarısını kabul etme-
miş ve 17 yıl sonra ilk kez bütçe krizi çıkmıştı. Demokrat
adaylardan birisiyle yola devam etmek, Fed adına da
daha kolay olacaktır. Cumhuriyetçilerin muhalif tutu-
mu ve Orta Doğu politikaları, ABD ekonomisi açısından
demokrat aday ile birlikte yola devam etmenin terazide
daha ağır basacağını bize söylüyor.
Fed Faiz Oranı, Dolar Endeksi(DXY) 2001-2015
SEDA YALÇINKAYAAraştırma Uzmanı
2015 Yılında Genişleyen Bir AvrupaYunanistan Krizi Avrupa’yı Yordu
Euro Bölgesi için 2015 yılı uzun ve yorucu bir yıl oldu. Birlik, 2014 yılında yüklü borç sorunu ile savaşan Yu-nanistan’ı 2015 yılına sorunlu bir şekilde taşırken bir yandan para politikası değişikliğine hazırlanıyordu. Yu-nanistan, Avrupa Merkez Bankası (ECB) - Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Komisyonu (AB) tarafından desteklenen reform paketine Yunan halkının red oy-lamasıyla sonuçlanan referandumuna karşılık boyun eğerken, Bölgede yaşanan Yunanistan riskini hafifletti. Borç yapılandırmasına ilişkin görüşmeler, başta Euro Bölgesinin lokomotif ülkesi olan Almanya’yı oldukça yordu. 2015 yılı başlarında ECB’nin benimsemiş olduğu genişleyici para politikası Almanya, Fransa, İtalya ve İs-panya 10 yıllık tahvillerinin geri çekilmesine neden olur-ken, Yunanistan’ın Euro Bölgesinde kalıp kalmayacağı endişesi tahvil faizlerini yükseltmişti. Yunanistan’ın Euro Bölgesinden çıkmasına yönelik endişelerin atlatılmasıy-la Avrupa ve bölge ülkeleri kendi ekonomik buhranına geri döndü.
Kaynak: Matriks
Diğer yandan küresel bazda büyüme tahminlerinde yaşanan bozulma ve Çin ekonomisinin yarattığı endi-şeler Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) işini hiçte kolay-laştırmadı. Hatırlanacağı üzere Avrupa Merkez Bankası (ECB) üye ülke ekonomilerini canlandırmak amacıyla Avrupa Bankalarına uzun vadeli finansman sağlamak ve reel ekonomiye kredi akışına destek olma hedefi-ni benimsemiş, TLTROs (Targeted Longer – Term Re-financing Operations) olarak bilinen programı hayata geçirmişti. 2014 TLTROs ile başlayan genişleyici para politikası uygulamasında ECB, 2015 yılı Mart ayında var-lık alım programını tam olarak başlatmış oldu.
ECB Ne Yapmıştı?
ECB, 22 Ocak’ta aldığı kararlar uyarınca 9 Mart’ta Euro cinsinden varlık alım programını başlattı.
0,00 100,00 200,00 300,00 400,00 500,00
Alm
anya
Fran
sa
İtal
ya
İsp
anya
Ho
llan
da
Be
lçik
a
Avu
stu
rya
Po
rte
kiz
Fin
lan
diy
a
İrla
nd
a
Slo
vaky
a
Diğ
er
ECB Varlık Alım Programı (mn Euro)
Kaynak: Bloomberg
• 2016 Eylül ayına kadar sürmesi planlanan program, 3 Aralık’ta gerçekleştirilen ECB para politikası toplantı-sında 6 ay daha uzatılarak 2017 yılı Mart ayına kadar sürmesi karar verildi. Varlık alım programı aylık 60 milyar Euro genişleme kararı sabit bırakıldı.
• Varlık alım programında, varlığa dayalı kağıtlar, kamu kesimi kağıtlarına ağırlık verilecek.
• ECB, hiçbir ülkeden o ülkenin toplam borç stokunun 1/3 oranını geçecek şekilde tahvil alımı yapmayacak.
• ECB’nin genişletici para politikası çerçevesinde ala-cağı kamu tahvilleri, vadesine 2 yıl ile 30 yıl arasında süre kalmış olanlar arasından seçilecek.
Uygulamanın temel amacı, fiyat istikrarı hedefini yaka-lamak, Euro Bölgesi ve kıta ülkelerdeki zayıf büyümeye ek olarak deflasyonist risklerin ve zayıf seyreden özel
13
sektör ekonomik göstergelerin yeniden güçlenmeye
başlanmasıydı.
Bu aşamada, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario
Draghi’nin sözlü yönlendirmeleri 2014 yılında olduğu
gibi 2015 yılında da devam etti. Hemen hemen her
para politikası toplantısında söylediği “Bölge ekonomi-
lerindeki canlanma için ne gerekiyorsa yaparız.” açık-
lamasını yıl boyunca korumaya devam etti.
27%
21% 18%
13%
6%
ECB Varlık Alım Programı (mn Euro)
Almanya Fransa İtalya İspanya Hollanda Belçika Avusturya Portekiz
Kaynak: Bloomberg
Aynı zamanda, ECB, rekor düşük seviyede tuttuğu faiz
oranları ile fiyat istikrarını sağlamak için dik duruşuna
devam ediyor. Öyle ki, 2015 yılının son toplantısında
ECB, politika faizi %0.05 ve marjinal faiz oranının %0,03
seviyesinde sabit bırakırken, mevduat faizi 10 baz puan
düşürerek %-0,02’den %-0,03’e çekti.
Ilımlı Büyümeye Devam
Yılın ilk yarısına kadar uzanan dönemde borç kriziyle
baş etmeye çalışan Euro Bölgesi 2015 yılı ilk çeyrek-
te %1,2 ve ikinci çeyrekte ise %1,5 oranında büyüme
sağladı. Özellikle yılın 2. Çeyreğinde bölgenin ana ülke
ekonomilerini oluşturan Almanya, Fransa, İtalya ve İs-
panya’da büyüme oranları pozitif katkı sağladı. Genel
olarak, çeyreklik büyümede hem hane halkı hem de
hükümet cephesinde tüketim harcamalarının düştüğü
görülüyor. Birlik, 3. Çeyrekte %1,6 büyüme kaydetti an-
cak yılın tamamını değerlendirmek için 4Ç dönemine
ait büyüme verilerini de almak gerekli. ECB, 2015 yılı
Euro Bölgesi büyümesini %1,5 oranında bekliyor. 2015
yılı içerisinde özel sektör cephesinden gelen olumlu
PMI verileri büyümeye katkı sağlamış durumda. Ayrıca,
2015 yılında sert düşüş gösteren petrol fiyatı iç talebi
desteklemekte buna karşın, eksi oranlarda seyreden
faiz oranları ve düşük enflasyon oranları pozitif petrol
fiyat etkilerini azaltmakta.
-1,5 -1
-0,5 0
0,5 1
1,5 2
2,5 3
Euro Bölgesi GSYİH (%)
Yıllık (%)
Kaynak: Bloomberg
İstihdam ve Enflasyon Kaygısı
2015 yılı içerisinde sıkça konuşma yapan ECB Başkanı Draghi’nin belirttiği ekonomik bozulma, iki etkenden kaynaklanıyor. İşsizlik oranının yüksek olmasından do-layı, istihdam piyasasında yaşanan bozulma ve enflas-yon tablosunda aşağı yönde risklerin görülmeye de-vam etmesi. Bu noktada enflasyon görünümü için en temel unsur 2014 yılından bu yana arz fazlasına karşılık zayıf talep nedeniyle devam eden düşük petrol fiyatları. Ancak, 2016-2017 yıllarında petrol fiyatlarının yüksele-ceğine yönelik beklentilerin enflasyon oranı üzerinde yukarı yönde tepki vereceği algısı da bulunuyor. Buna karşın, 2016 yılı içerisinde küresel büyümenin istenilen düzeyde sağlanamaması ve talep yetersizliğinin petrol fiyatlarındaki baskı yaratan etkisinin sürmesi olası bir durum. Bu durumda bile, 2016 yılında düşük seyretme-si olası petrol fiyatının baz etkisi yaratabileceği düşün-cesiyle enflasyon oranında yukarı eğilimler görülebilir.
0 0,2 0,4 0,6 0,8
1 1,2 1,4 1,6 1,8
Euro Bölgesi Enflasyon (%)
Çekirdek yıllık
Kaynak: Bloomberg
Canlanmaya Başlayan Özel Sektör, Ilımlı PMI’lar
Varlık alım programının başlamasından bu yana Euro Bölgesi kıta ülkelerinin farklı ekonomik, siyasi ve de-mografik yapılarına rağmen özel sektör aktivitelerinde canlanma emareleri yaşandı. Bu bağlamda imalat ve
hizmet sektörlerine ait gelişmeleri ölçümleyen PMI ve-rileri bize yol göstermektedir. Hatırlanacağı üzere, PMI verilerinde 50 puan eşik değer olarak alınır ve 50 pu-anın üzerindeki veriler ekonomilerde genişleme oldu-ğunu gösterir. 2015 yılı Mart ayında başlayan varlık alım programı ile Euro Bölgesi ve kıta ülkelerinde özel sek-tör canlanmaya başladı. Yeni iş kapasitelerinde yaşanan artış, istihdam sağlama oranında görülen iyileşme ve girdi maliyetlerindeki artışa rağmen, sektörlerdeki ılımlı genişleme yıl boyunca devam etti. ECB’nin 2017 Mart ayına kadar uzattığı QE programı birlik ve üye ülkelerin sektör canlılığını daha da artırabilecek nitelikte olabilir.
49
50
51
52
53
54
55
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım
2015 yılı Euro Bölgesi Hizmet &İmalat & Kompozit PMI
İmalat PMI Hizmet PMI Kompozit PMI
Kaynak: Bloomberg
2016 Yılı Avrupa Merkez Bankası (ECB) Para Politikası Toplantı Tarihleri
21.01.2016 21.04.2016 21.07.2016 20.10.2016
10.03.2016 02.06.2016 08.09.2016 08.12.2016
Almanya Ekonomisi – Güçlü Almanya’da Durağan Seyir
Avrupa denildiği zaman akıllara diğer üye ülkelerden pozitif ayrışan, lokomotif ülke, Almanya gelir. 2015 yılında ekonomik aktivitelerde zorluk yaşayan Avrupa ekonomisinde Almanya küresel olumsuzluklara karşı direndiği bir yıl geçirdi. Yunanistan borç krizine çözüm arayan Almanya, 2015 yılının ilk çeyreğinde %1,2, ikinci çeyreğinde yıllık bazda %1,6 oranında büyüme kaydetti. IMF’nin tahminlerine göre Almanya ekonomisinin 2015 yılında %1,5, 2016 yılında da %1,6 büyüme kaydetmesi bekleniyor. Avrupa Komisyonun Almanya ekonomisi için yapmış olduğu beklenti tahminlerinde 2015 yılı için %1,7 ve 2016 yılı için ise %1,8 oranında büyüme öngö-rüyor. Küresel ekonomideki Çin ve Asya piyasalarından kaynaklanan yavaşlama, Almanya ekonomisinde yara açtı ve ülke büyüme tahminleri aşağı yönde revize edil-di. Ülkenin önemli ekonomik yapı taşı olan fabrika sipa-rişleri ve sanayi üretim rakamları Almanya ekonomisini zora sokacak bir tablo çizdi. Ülkenin sanayi sektörün-
15
de önemli biryeri olan Volkswagen krizi, ekonomide
yaşanan dalgalanmaya ek olarak varlık fiyatlamalarına
da bir çizik atmış oldu ve Almanya borsasında kayıplar
yaşandı. Buna ek olarak, hizmet ve imalat sektörlerin-
de yıl geneline istikrarlı bir görünüm sergileyememesi
ekonomik aktivitelere yönelik kırılganlıkları artırdı. Öte
yandan, tasarruf artışlarının desteği ile iyileşmeye de-
vam eden cari denge ve 2016 yılında zayıf seyrin hakim
olması beklenen Euro’nun Almanya ekonomisindeki
ihracatın güçlü durmasını destekleyebilir.
-2,00% -1,50% -1,00% -0,50% 0,00% 0,50% 1,00% 1,50% 2,00% 2,50% 3,00%
Almanya GSYİH Büyümesi (Yıllık %)
Kaynak: Bloomberg
Fransa Ekonomisi – Yüksek Kamu Borcuna Devam
Euro Bölgesi’nin Almanya’dan sonra ikinci büyük eko-
nomisine sahip Fransa, 2015 yılını potansiyelin altında
kalan büyüme performansı ve artan kamu borcu nede-
niyle kırılgan bir yıl olarak geçirdi. Aslında Fransa eko-
nomisi için 2014 yılında yaşanan ekonomik sıkıntıların
artarak devam ettiği bir yılı geride bırakıyor diyebiliriz.
Ülke ekonomisinin baş düşmanı olan yüksek kamu
borcu 2007 yılından bu yana artarak devam etti. 2016
yılında yüksek kamu borcunun seyri oldukça önemli
olacak. 2015 yılında kamu borcunun ülke büyümesi-
ne oranı %95,50 seviyesine ulaşmış durumda. Diğer
yandan Fransa’da ekonomiyi canlandırmak amacıyla
hazırlanan yeni torba tasarısı (tartışmalı Macron Yasası)
Fransa Parlamentosundan geçerek Fransa ekonomisi
için yeni bir süreç başlamış oldu. İleriki günlerde tasarı-
nın ülke ekonomisi üzerinde nasıl bir etki yaratacağını
takip edeceğiz. Ancak ECB’nin uygulamaya başladığı
QE programı ile ülke ekonomik büyümesinde canlan-
ma yaşandı. IMF’nin tahminlerine göre Fransa ekono-
misinin 2015 yılında %1,2, 2016 yılında da %1,5 büyüme
kaydetmesi bekleniyor. Avrupa Komisyonun Fransa
ekonomisi için yapmış olduğu beklenti tahminlerinde
2015 yılı için %1,1 ve 2016 yılı için ise %1,4 oranında bü-
yüme öngörüyor.
60
65
70
75
80
85
90
95
100
Fransa Kamu Borcu / Büyüme (%)
Kaynak: Bloomberg
İtalya Ekonomisi – Ekonomik Riskler Yükseldi
İtalya ekonomisi 2011 yılından bu yana yaşadığı büyüme
sorununu 2015 yılında geride bırakmış gibi görünüyor.
Euro Bölgesinin 4 büyük ekonomisi içine girmeyi başa-
ran ama her zaman 4 büyük içerisinde zayıf halka olan
İtalya, 2015 yılında kazandığı ivme ile eksi değerlerden
pozitif büyüme oranına yükseldi. Ancak 2007 ve 2011
yıllarında İtalya ekonomisinin ulaştığı %2 oranındaki bü-
yüme hedefine ulaşması şu aşamada biraz uzak gibi
görünüyor. IMF’nin tahminlerine göre İtalya ekonomi-
sinin 2015 yılını %0,8, 2016 yılını da %1,3 büyümeyle ta-
mamlaması bekleniyor. Avrupa Komisyonun İtalya eko-
nomisi için yapmış olduğu beklenti tahminlerinde 2015
yılı için %0,9 ve 2016 yılı için ise %1,5 oranında büyüme
öngörüyor. 2012 – 2013 yıllarında ortalama %3,00 ora-
nında seyreden enflasyon, 2015 yılında yaşanan düşük
petrol fiyatlarının etkisiyle yıllık bazda sıfıra yakın seyre-
diyor. 2011 yılı sonundan bu yana istihdam piyasasına
yönelik bozulmalar devam ederken, işsizlik oranı 2015
yılı ilk yarısında %12 seviyelerine yükseldi. Yılın ikinci ya-
rısında ise imalat ve hizmetler sektörünü yansıtan PMI
verilerinin yansıttığı olumlu göstergelerle işsizlik oranı
%11 seviyelere düşmüş durumda. İtalya ekonomisinin
baş etmesi gereken kilit noktası olan kamu borcu, 2013
yılında %133 ve 2014 yılında ise %132 seviyesine ulaştı.
İtalya yüksek borçluluk oranı ile baş ederken 2015 yılın-
da daha sıkı bir mali politika gerekebilir.
-3,00%
-2,00%
-1,00%
0,00%
1,00%
20
121Ç
20
122
Ç
20
123
Ç
20
124
Ç
20
131Ç
20
132
Ç
20
133
Ç
20
134
Ç
20
141Ç
20
142
Ç
20
143
Ç
20
144
Ç
20
151Ç
20
152
Ç
20
153
Ç
İtalya GSYİH Büyümesi (%)
Aylık GSYİH Yıllık GSYİH
Kaynak: Bloomberg
İspanya Ekonomisi – Seçim Sonrası İspanya
İspanya 2015 yılı Aralık ayında seçime gitmeye hazır-lanırken, kemer sıkma politikalarına karşıt partinin ön plana çıkması 2016 yılında İspanya ekonomisini ön plana çıkaracak gibi duruyor. İspanya ekonomisi 2008 yılından 2015 yılına kadar ki olan süreçte artan işsizlik oranıyla baş etmeye çalışıyor. 2014 yılını %24,5 oranın-da işsizlikle kapatan İspanya, ECB’nin projeksiyonunda 2015 yılını %22,3 düzeyinde ve 2016 yılını %20,5 ora-nında işsizlik oranıyla tamamlanması bekleniyor. 2015 yılında ülke istihdam piyasasına yönelik iyileşme ya-şanması İspanya büyümesine katkı sağlayabileceği dü-şüncesiyle, 2016 yılında ülke büyümesinde olumlu bir senaryo yaşanabilir. IMF’nin tahminlerine göre İspanya ekonomisinin 2015 yılında %3,1, 2016 yılında ise %2,5 büyümesi bekleniyor. Avrupa Komisyonun İspanya ekonomisi için yapmış olduğu beklenti tahminlerinde 2015 yılı için %3,1 ve 2016 yılı için ise %2,7 oranında bü-yüme öngörüyor. Buna karşın, Bölge genelinde olduğu gibi ülkenin temel ekonomik datalarında bozulma ya-şanırken ülke deflasyonist baskıyla karşı karşıya. Genel çerçevede, İspanya genel seçiminin getireceği ekono-mik reformlar, 2016 yılındaki görüntüyü belirleyeceğini düşünüyoruz.
0,00%
10,00%
20,00%
30,00%
20
111Ç
2
011
2Ç
2
011
3Ç
2
011
4Ç
2
012
1Ç
20
122
Ç
20
123
Ç
20
124
Ç
20
131Ç
2
013
2Ç
2
013
3Ç
2
013
4Ç
2
014
1Ç
20
142
Ç
20
143
Ç
20
144
Ç
20
151Ç
2
015
2Ç
2
015
3Ç
İspanya İşsizlik Oranı
Çeyreklik (%)
Kaynak: Bloomberg
2016 Yılına Dair Beklentiler - GEVŞEYEN BİR ECB, SIKILAŞAN BİR FED!
P Genişlemeye Devam
Avrupa Merkez Bankası’nın benimsediği genişleyici para politikasının 2016 yılından Mart 2017 yılına dev-rolmasıyla 2016 yılında farklı ek önlemlerin de gelebi-leceği algısı güçlenmeye başladı. ECB, 2016 yılında ekonomik aktivitelerdeki canlanmanın gücünü yeterli görmemesi durumun
da farklı araçları devreye sokabilir. Zaten Euro bölgesi ekonomilerinde ciddi yapısal reformlara ihtiyaç oldu-ğu ECB Başkanı Draghi tarafından sürekli ifade ediliyor. 2016 yılında ECB’nin para politikası ile alabileceği olası ek önlemlerin birlik ekonomisine ne ölçüde etki ede-ceğini izleyeceğiz.
Avrupa Komisyonu Beklentileri, %
Euro Bölgesi 2014 2015T 2016T
Büyüme 0,9 1,5 1,7
Enflasyon 0,4 0,1 1,0
İşsizlik* 11,6 11 10,5
Almanya 2014 2015T 2016T
Büyüme 1,6 1,7 1,8
Enflasyon 0,8 0,5 1,8
İşsizlik* 6,7 6,4 6,3
Fransa 2014 2015T 2016T
Büyüme 0,2 1,1 1,4
Enflasyon 0,6 0,1 0,9
İşsizlik* 10,3 10,4 10,4
İtalya 2014 2015T 2016T
Büyüme -0,4 0,9 1,5
Enflasyon 0,2 0,2 1,0
İşsizlik* 12,7 12,2 11,8
İspanya 2014 2015T 2016T
Büyüme 1,4 3,1 2,7
Enflasyon -0,2 -0,5 0,7
İşsizlik* 24,5 22,3 20,5
(Kaynak: Avrupa Komisyonu, İntegral Menkul Araştırma) *Mevsim etkilerinden arındırılmış
P Baskın Güç: FED2016 yılında Fed politikalarından dolayı dengeler deği-şebilir. Ancak dengenin ne derecede değişeceği Fed’in faiz artırımını hangi sıklıkla yapacağı belirleyecek. Fed,
17
piyasalara faiz artırımına ilişkin bir yol sunarsa, piyasada oluşabilecek belirsizliği ortadan kaldırmış olacak. Ancak genel itibariyle iki farklı para politikası benimseyen Mer-kez Bankalarının para birimlerinde oluşabilecek tablo kendini belli ediyor. Takip edilmesi gereken önemli unsurlardan bir tanesi Fed olurken, diğeri ise ECB’nin uyguladığı genişlemeyle ülke ekonomilerinde görüle-bilecek iyileşme ve bunun Euro’ya yansımasının nasıl olacağı. Bununla beraber, 2016 yılında da Draghi söz-lü yönlendirmeleriyle piyasaya yön vermeye ve güçlü Euro’nun önünü kesmeye çalışabilir. Bütün denklemler toplandığında Euro dolar karşısında güçlü durmakta zorlanabilir. Ancak 2016 yıl geneli için yapılan çalışma-larda EUR/USD paritesinin 1,05 ile 1,10 seviyeleri arasın-da dalgalanacağı yönünde.
EUR/USD olumlu senaryoda; Fed faiz artırım süreci
beklenen dalgayı oluşturmayabilir. ECB’nin genişleme amacı yerine ulaşarak, birlik ekonomileri daha güçlü bir ekonomik performans tablosu çizebilir. Avrupa’da esen olumlu rüzgar da Euro’nun güçlenmesine yardımcı olacaktır. Bu durumda, EUR/USD paritesi 1,10 seviye-si üzerine yerleşebilir ve zaman zaman 1,17 seviyesine doğru ataklar yaşanabilir. Ancak olumlu senaryoda bile Euro’nun Dolar karşısında 1,17 seviyesinde uzun süre kalıcı bir seyir izlemesi oldukça güç.
EUR/USD olumsuz senaryoda; Fed, faiz artırımını daha tempolu bir şekilde yapar. ECB’nin sürdürdüğü genişle-yici para politikası istenilen performansı sağlayamaz ve daha da genişleme yoluna gidebilir. Bu durumda EUR/USD paritesi 1,05 seviyesinin altında zayıflama sinyalleri verebilir ve paritede 1,00 seviyesine doğru yakınsama görülebilir.
EMRE ÇAYIRLIAraştırma Uzmanı
Birleşik Krallık Ekonomisine Bakış Küresel ölçekte neredeyse tüm gelişmiş ekonomilerin, düşen enflasyon oranlarıyla mücadele ettiği bir yılı ge-ride bırakmak üzereyiz. Geçtiğimiz yıl Haziran ayından sonra hızlı bir şekilde değer kaybeden enerji fiyatlarının, 2015 yılı içinde de gerilemeye devam etmesi enflas-yon oranları üzerinde baskı yarattı. Geçtiğimiz yıllarda ekonomilerin iç dinamiklerinden kaynaklanan talep yetersizliği ile düşen enflasyon oranları, bu yıl enerji fi-yatlarının düşük kalmaya devam etmesinin de etkisiyle istenildiği gibi bir yükseliş ivmesi yakalayamadı. Bu du-rumda diğer gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi İngiliz ekonomisinin de durulmasına neden oldu. Enflasyon-da yaşanan gerileme ise bu yıl İngiltere Merkez Ban-kasının sıkı para politikasına geçmesini engelleyen en önemli unsur oldu.
2015 yılı geneline bakıldığında İngiliz para birimi Ster-linin, yıl içinde Dolar karşısında geniş bir alanda dal-galandığı; yukarı alanda 1.60 aşağı alanda ise 1.45 se-viyelerinde zorlandığı, oldukça çalkantılı bir dönemin geride bırakıldığı görülmekte. Yıl içinde Sterlinin, Euro karşısındaki performansına bakıldığında ise şiddetli bir değer kazancının yaşanmış olduğu görülüyor. Yıla 0.79 bölgesinde başlayan Euro/Sterlin paritesi yıl içinde 0.69 bölgesine doğru geri çekildi. Bu durum ise Sterlinin de-ğer kazancından ziyade Euro’da yaşanan değer kaybın-dan dolayı yaşandı. Benzer bir tablo Sterlin/Türk Lirası paritesinde de vuku buldu. 2015 yılına 3.44 seviyelerin-den başlayan paritenin, yıl içinde Türk Lirasında yaşanan değer kaybıyla birlikte 4.70’in üzerini test ettiği görüldü. Bu yıl içindeki en ilginç görüntü ise İsviçre Frangı kar-şısında ortaya çıktı. Ocak ayında politika değişikliği ya-pan İsviçre Merkez Bankası, Euro’ya yönelik olarak sabit kur uygulamasını sona erdirdi. Bu değişikliğin ardından
çok kuvvetli bir sarsıntı yaşayan finansal piyasalara pa-ralel olarak Sterlin / Frank paritesi de 1.55’den 1.26’ya geriledi. Fakat yıl içinde yaşanan düzeltmelerle birlikte paritenin yılın son günlerinde yeniden 1.55’li seviyelere yükselmiş olduğu görülüyor. Bloomberg tarafından he-saplanan, Sterlinin diğer majör para birimleri karşısında durumunu gösteren Sterlin Endeksinde ise 2015 yılında yükseliş trendi hakimdi. Yıla 86.96 seviyesinde başlayan endeks, yıl içinde Temmuz ayında 93.94 seviyesine yükselerek %15 değer kazandı. Yıl sonunda yaşanan ge-rileme ise trendi görünümünü bozmadı. Bundan dolayı 2016 yılında da yükseliş eğiliminin sürdüğü görülebilir.
82
84
86
88
90
92
94
96 Sterlin Endeksi
Kaynak: Bloomberg
Para Politikasında Bu Yılda Değişiklik Olmadı
2015 yıl içinde yüksek seyreden enflasyon oranına kar-şın temkinli duruşunu bozmayan ve küresel konjonk-türe uyumlu hareket eden İngiltere Merkez Bankası (BoE), bu yılda para politikası duruşunu bozmadı. Geç-tiğimiz yıl yapılan toplantılarda faiz artırımı isteği içinde olan BoE üyesi Ian McCafferty, benzer bir şekilde bu yıl içinde de kimi toplantılarda bu isteklerini dile getirme-ye devam etti. Ian McCafferty özellikle Ağustos ayın-dan sonraki tüm toplantılarda faiz oranının artırılması yönünde oy kullandı. 2009 yılı Mart ayında 200 Milyar Sterlin ile başlayan ve en son 2012 yılı Temmuz ayında 50 Milyar Sterlin artırılarak 375 Milyar Sterline yükselti-len parasal genişleme programında, geçtiğimiz yıl ol-duğu gibi bu yılda herhangi bir değişiklik yapılmadı. Yıl içinde Çin’de yaşanan ekonomik kriz ve düşük seyret-meye devam eden enerji fiyatlarının yarattığı dezenflas-yonist baskı para politikası değişikliğe gidilmemesinin nedenleri arasındaydı. Yılın sonunda yapılan Para Poli-tikası Toplantılarında ise 2016 yılının ilk yarısında uygun koşullarında olması halinde faiz artışına başlanabileceği fakat bu artışın sürekli değil, ekonomik verilerin takibi
19
altında, yavaş ve kademeli olarak hayata geçirileceği
mesajları verilmeye başlandı.
0
1
2
3
4
5
6
7
1.12
.20
00
1.5
.20
01
1.10
.20
01
1.3
.20
02
1.8
.20
02
1.1.
20
03
1.6
.20
03
1.11
.20
03
1.4
.20
04
1.9
.20
04
1.2
.20
05
1.7.
20
05
1.12
.20
05
1.5
.20
06
1.10
.20
06
1.3
.20
07
1.8
.20
07
1.1.
20
08
1.6
.20
08
1.11
.20
08
1.4
.20
09
1.9
.20
09
1.2
.20
10
1.7.
20
10
1.12
.20
10
1.5
.20
11
1.10
.20
11
1.3
.20
12
1.8
.20
12
1.1.
20
13
1.6
.20
13
1.11
.20
13
1.4
.20
14
1.9
.20
14
1.2
.20
15
1.7.
20
15
İngiltere Merkez Bankası Fazi Oranı
Kaynak: İngiltere Merkez Bankası
İngiltere’de Ekonomik Büyüme Devam
Ediyor
Son on çeyrektir pozitif büyüme kaydeden İngiltere
ekonomisinin 2015 yılı karnesi de oldukça başarılı di-
yebiliriz. Son on çeyrekte ortalama olarak yıllık bazda
%2.5 gelişen İngiltere ekonomisi, 2015 yılında da çey-
reklere göre sırasıyla yıllık bazda; %2.7 , %2.5 ve %2.4
oranlarında büyüdü. 2015 yılında büyüme verileri in-
celendiğinde, hane halkı tüketiminde yaşanan artışın
ve yatırımların artmasının bu yıl içinde sürekli olarak
GSYİH’a pozitif katkı sağladığı görülüyor. Hane halkı
tüketimi 2012 yılından bu yana büyümeye sağlam ve
yükselen bir katkı yapmakta. 2015 yılı üçüncü çeyreği
itibariyle, yatırımlar üst üste onuncu çeyrekte GSYİH
büyümesine pozitif katkı yapmaya devam etti. Yatırımın
bu istikrarlı katkısı büyük olasılıkla iyileşen ekonomik
durumu yansıtıyor.
Aynı zamanda perakende satışlarda yaşanan iyileşme-
nin de güçlü seyreden GSYH oranlarına destek verdiği
görülmekte. 2015 yılı perakende satış rakamları içinde
ise online satışların giderek artmakta olduğunu ve bu
durumun perakende satışları canlandırdığını belirtmek
gerekiyor. Yıl genelinde sıfıra yakın seyreden İngiltere
enflasyon oranı, geçtiğimiz yıllardaki büyümeye katkı-
sını nispeten azaltmış durumda. Benzer bir durumda
düşen enerji fiyatlarından dolayı da yaşanmaya devam
ediyor. Emtia fiyatlarında yaşanan gerileme, ihracat
rakamları ve büyüme üzerindeki baskısını bu yıl daha
fazla gösterdi.
-3
-2
-1
0
1
2
3
4
2012 Q1
2012 Q2
2012 Q3
2012 Q4
2013 Q1
2013 Q2
2013 Q3
2013 Q4
2014 Q1
2014 Q2
2014 Q3
2014 Q4
2015 Q1
2015 Q2
2015 Q3
% GSYH
Nihai Tüketim Harcamaları Hükümet Harcamaları
Sabit Yatırımlar
İhracat
Kaynak: İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi
İngiltere GSYİH ve Harcama Kalemi Alt Bileşenleri
GSYİH oranını oluşturan alt kalemlere bakıldığında, 2015 yılında ihracatın yükseldiği buna karşın ithalatın yıl genelinde büyüme oranına negatif etki ettiği görül-mekte. Kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve hane halkı-nın nihai tüketim harcamasının ise içinde bulunduğu-muz yılda hızla yükseldiği ve GSYİH içindeki katkısını %1.7’den %2.0’ye getirdiği görülüyor. Bu durum, istih-damda ve ücretlerde yaşanan toparlanmanın doğurdu-ğu bir sonuç olarak görülebilir.
-2
-1
0
1
2
3
4
5
6
7 Perakende Satışlar
Aylık
Yıllık
Enflasyon Tarihi Dip Seviyesinde geçtiğimiz yıl Aralık ayında yıllık bazda %0.5’e gerileyen İngiltere enflasyon oranı, 2015 yılına %0.3’e gerileyerek başladı. Yıla düşüş ile başlayan enflasyon oranında yaşanan çöküş ise yıl boyunca devam etti ve Eylül, Ekim ayları dahil olmak üzere yıl içinde üç kez %-0.1 olarak açıklandı. Mal fiyat-larında yaşanan sert gerileme, yıl içinde güç kazana-mayan enflasyon oranını baskı altında tutan en büyük etkendi. Geçtiğimiz yıllarda %3,5 olan hizmet sektörü enflasyon oranının bu yıl ortalama %2.4’de kalmış ol-ması da gerileyen enflasyon oranının sıfırın üzerinde tutunamamış olmasına neden oldu. Enflasyon oranın-da yaşanan sert düşüşün ana nedenleri ise enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan gerileme olarak görülmekte. Bu iki kaleme ek olarak ise alkolsüz içecekler ile ulaşım ücretlerinin yıl genelinde zayıf kalmış olması, yıllık enf-lasyon oranının yıl içinde üç kez %-0.1 seviyesine getir-di. 2015 yılında enflasyonun %1.0 seviyesinde olması, 2016’da ise %1.30 olması bekleniyor.
-3
-2
-1
0
1
2
3
4
5
Hizmetler
Mallar
Enflasyon Oranı
Kaynak: İngiltere Ulusal istatistik Ofisi
Enflasyon Oranı
İşsizlik Düşüyor, Ücretler Artıyor
İngiltere’de işsizlik oranı düşmeye devam ediyor. İş gücüne katılım oranı tarihi yüksek seviyeye gelmiş du-rumda. 2011 yılının ortalarında %23.5 seviyesinde olan atıl işgücü oranı 2015 yılında %22 seviyesine geriledi. Üretimdeki büyümeye paralel olarak gelişen istihdam piyasasında büyüme 2015 yılı genelinde olumlu sinyal-ler verdi. 16 ila 64 yaş arası istihdam oranı Eylül ayı ra-kamlarına göre son bir yılda %71.6’dan %73.7 düzeyine yükseldi. Son bir yılda 420 bin kişi istihdam edildi. İşsiz-lik oranı ise durgun döneminden 2008 - 2009 yılların-da görülen, %5.3 seviyesine kadar geriledi.
4
4,5
5
5,5
6
6,5
7
7,5
8
8,5
9
69
69,5
70
70,5
71
71,5
72
72,5
73
73,5
74
İstihdam Piyasası
İstihdam Oranı
İşsizlik Oranı
Kaynak: İngiltere Ulusal istatistik Ofisi
0
2
4
6
8
10
12
Farklı sektörlerde brüt nominal haftalık kazanç büyüme oranı
Özel
Kamu
Toplam
İşsizlik oranında yaşanan büyümeye paralel olarak ar-tan ortalama haftalık kazançlar da istihdam piyasasında yaşanan canlanmaya artı olarak katkı sağlamış ve büyü-me oranında nihai tüketim artışını sağlamış durumda. Bu kapsamda özellikle kamu sektöründe hızlı bir ücret artışı olduğunu, geçtiğimiz yıl %1.3 artan ortalama üc-
Farklı sektörlerde brüt nominal haftalık kazanç büyüme oranı
Perakende Satışlar
21
retlerin, bu yılın sadece ilk dokuz ayında %2.2 yükseldi-ğini belirtmek gerekiyor. Özel sektörde ise bu oranlar; %2.5’den %2.8’e gelmiş durumda.
İngiltere Ekonomisinde Sektörlere Bakış: PMI Endeksleri Yatay Hareket Etti
Markit/CIPS tarafından hesaplanan hizmet, inşaat ve imalat sektörlerine dair PMI verileri 2015 yılı Mart – Ni-san aylarına kadar yükseliş kaydedip, yılın ilk çeyreğin-de Sterline destek sağlamış olsa da endeks değerlerin yılın ikinci ve üçüncü çeyreklerinde gerilediği ve eko-nomide yaşanan durulmayı gösterdiği net bir şekilde görülmekte. Yukarıda bahsetmiş olduğum enflasyon oranında da benzer bir tablonun çizilmesi de özellikle ikinci çeyrek itibariyle ekonomide yaşanan durulmanın esas kaynağını bize gösterir nitelikte.
PMI verilerinin incelemesine geri dönecek olursak aşa-ğıda bulunan grafikte görüldüğü üzere, 2015 yılı ikinci çeyreği sonrasında inşaat sektörü başta olmak üzere neredeyse tüm sektörlerde görülen canlanmanın sona erdiği ve sonraki aylarda ekonominin hafif bir gerile-me sonrasında rölantide süre geldiği anlaşılıyor. Bu noktada önümüzdeki yıl için inşaat sektörünün, çok olumlu sinyaller vermediğini de belirtmek yararlı ola-caktır. Konutların büyük bir bölümünün, konut kredile-riyle finanse edildiği düşünüldüğünde, İngiltere Merkez Bankasının (BoE) faiz artırımına gitmesi sektör üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Bu konuda İngiliz hükümetinin destek çalışmalarının olduğunu da hatırlatmak yararlı olacaktır. İnşaat sektörüne dair ufak bir anekdot vermek gerekecek olursa, 2015 yılı ulusal konut fiyat endeksine bakmak yararlı olacaktır. Nitekim grafikte de görüldüğü gibi, konut fiyatlarının sürekli olarak gerilediği bir yılı da geride bırakmak üzere olduğumuzu söylemek müm-kün. Gerileyen konut fiyatlarına paralel olarak inşaat sektöründe de yavaşlamanın olduğu, inşaat PMI veri-siyle net bir şekilde karşımıza çıkıyordu zaten.
46
48
50
52
54
56
58
60
62
PM
I En
de
ski
Kaynak: İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi
PMI
İmalat PMI
Hizmet PMI
İnşaat PMI
-1
0
1
2
3
4
5
6
7
8
De
ğiş
im %
Kaynak: İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi
Ulusal Konut Fiyat Endeksi
Aylık
Yıllık
İmalat ve hizmet sektörlerindeki durum ise konut ala-nında olduğu kadar karamsar bir görüntü içinde değil. İlerleyen süreçte enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde oluşturduğu baskılayıcı etkinin sonlanması, enflasyo-nun yükselmesine ve karlılık rakamlarının artmasına bu yolla da hizmet ve imalat sektörleri PMI endekslerinin yükseliş ivmesi yakalamasına neden olabilir. Normalleş-menin, inşaat sektörü üzerindeki etkileri ise gecikmeli olarak sektöre olumlu katkı yapabilir.
2016 Yılı Beklentileri
2016 yılı muhtemelen finansal piyasaların yeniden can-lılık kazandığı Merkez Bankaların faiz silahlarını çektik-leri bir yıl olarak karşımıza çıkacak. Bu noktada küresel olarak bakıldığında, faiz artırımına Fed’den sonra en ya-kın görülen BoE 2016 yılında faiz artırımına başlayabilir. Tabii BoE’nin böyle bir politika değişikliği yapması için öncelikli olarak enflasyonun hedeflenen %2.0 seviyesi-ne yerleşmesi ve kalıcılık sağlaması gerekiyor.
2015 yılında yaşanan gelişmelere bakıldığında, ekono-minin gelişiminde istihdam piyasasının omuzlarına yük bindiği net bir şekilde görülüyor. Son dönemde yaratı-lan istihdamla birlikte, başta kamu sektörü olmak üzere ücretlerin artış eğilimde olması perakende sektörünün yeniden canlanmasına zemin hazırladı. Aynı dönemde sabit yatırımların azalmamış hatta kısmen artmış olma-sı da gelecek için olumlu bir bekleyiş yaratıyor. Temel sorun olan enflasyon oranında ise enerji fiyatlarının düşmesine bağlı olarak yaşanan azalma, yıllık enflas-yon oranı üzerinde %0,6 - %0,8 arasında negatif baskı yapıyor. Önümüzdeki yıl içinde baz etkisinin ortadan kalkmaya başlaması ve enerji fiyatlarının gerilemesini sonlandırması durumunda, enflasyon oranının yük-selmeye başladığı görülebilir. Bu durum BoE’nin faiz artışına başlamasına zemin hazırlayabilir. Tabi bu se-naryonun yılın ilk yarısında olması şu an için beklentiler dahilinde bulunmuyor.
Bu perspektiften gelecek yıl içinde yaşanabilecek hare-ketlilik düşünüldüğünde, Fed’den faiz artırım adımı gel-mesi durumunda GBP/USD paritesinin yılın ilk yarısında
1.42 bölgesine doğru gerilediği görülebilir. Yukarıda da
bahsetmiş olduğumuz iyileşmenin yaşanması duru-
munda ise fiyatın yeniden 1.54 bölgesine doğru yüksel-
diğini görmek mümkün olabilir. EUR/GBP tarafında ise
0.75 bölgesi altında kalındığı müddetçe baskının sürdü-
ğünü izlememiz mümkün, Euro’da yaşanan zayıflığın
devam etmesi 0.69 altında kalınması durumunda ise
0.65 seviyesine doğru satış baskısının devam ettiğini
görülebilir. GBP/TRY paritesi için 4.30 ve 4.15 seviye-
leri önemli destekler olarak görülmekte. Önümüzdeki
yıl Fed etkisine bağlı olarak gelişmekte olan ülke para
birimlerde değer kaybı yaşaması durumunda, bu yıl
içinde test edilen 4.70 seviyesi yeniden görülebilir. Yıl
içinde İngiltere ekonomisinin gelişmeye devam etmesi
ise paritenin yeni zirveler yaratmasını sağlayabilir.
İngiltere Ekonomik Beklentileri, %
2014 2015T 2016T
Büyüme 2,9 2,4 2,3
Enflasyon 1,5 1 1,3
Cari Denge / GSYH -5,1 -4,5 -4,2
Bütçe Dengesi / GSYH -5,4 -4 -2,8
İşsizlik 6,3 5,4 5,3
Kaynak: Bloomberg
Para Politikası Kurulu Toplantı Duyurusu ve Tutanakları
Enflasyon Raporu
14 Ocak 2016 Perşembe
04 Şubat 2016 Perşembe 04 Şubat 2016 Perşembe
17 Mart 2016 Perşembe
14 Nisan 2016 Perşembe
12 Mayıs 2016 Perşembe 12 Mayıs 2016 Perşembe
16 Haziran 2016 Perşembe
14 Temmuz 2016 Perşembe
04 Ağustos 2016 Perşembe 04 Ağustos 2016 Perşembe
15 Eylül 2016 Perşembe
13 Ekim 2016 Perşembe
03 Kasım 2016 Perşembe 03 Kasım 2016 Perşembe
15 Aralık 2016 Perşembe
Kaynak: İngiltere Merkez Bankası
1,5
1,7
1,9
2,1
2,3
2,5
2,7
2,9
3,1
3,3
3,5
De
ğiş
im %
Kaynak: İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi
Ortalama Haftalık Kazançlar
İkramiye Hariç
İkramiye Dahil
-0,5
0
0,5
1
1,5
2 D
eğ
işim
%
Kaynak: İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi
Sanayi Üretimi
Aylık
Yıllık
-1,5
-1
-0,5
0
0,5
1
1,5
2
2,5
3
De
ğiş
im %
Kaynak: İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi
İmalat Üretimi
Aylık
Yıllık
-0,4
-0,2
0
0,2
0,4
0,6
0,8
1
De
ğiş
im %
Kaynak: İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi
Hizmet Endeksi
Aylık
Yıllık
VAHAP TAŞTANAnalist
2015 Yılı BoJ Üzerindeki Baskıyı ArtırdıBüyümede Dış Talebin Olumsuz Etkisi Ön Planda
2008 krizinden sonra 2014 yılında büyümesini istikrarlı hale getiremeyen Japonya ekonomisi 2015 yılında da benzer bir görünüm sunuyor. 2014 yılındaki vergi ar-tışları ile birlikte ikinci çeyrekte %2 daralan ekonomide güçlü toparlanma sinyalleri alınamıyor. Bu da Japon-ya ekonomisine ilişkin zayıf görünümü öne çıkarıyor. 2015 yılında ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre %1,1 büyüme gösterse de ikinci çeyrekte ekonomideki da-ralma ve üçüncü çeyrekteki zayıf büyüme rakamı BoJ üzerindeki baskının korunmasına neden oluyor. IMF de benzer şekilde Japonya’nın ekonomik görünümüne
ilişkin deflasyon dönemine göre daha düşük bir büyü-me yorumunda bulundu.
BoJ Yıllık Büyüme ve Enflasyon Beklentileri
2014 2015T 2016T 2017T
Büyüme -0,1 1,2 1,4 0,3
Enflasyon 2,4 0,1 1,4 1,8*
* Vergi etkisinden arındırılmış enflasyon
Enflasyon BoJ’un Hedeflerinden Çok Uzak
2014 mali yılında yapılan vergi artışının etkisi ile enflas-yon %2’lerin üzerinde gibi görünse de vergi artışının etkisinden arındırılmış veriyi Mart ayı itibariyle görmek mümkün. Ekim ayında yıllık enflasyon %0,3 olmakla bir-likte %2’ye doğru yol alan bir seyir içerisinde değil. BoJ üzerindeki baskının ana etkenlerinden biri de yükseliş ivmesi yakalayamamış bir enflasyon rakamı olarak gö-rülebilir. Geçen yıl 70 trilyon Yen’den 80 trilyon Yen se-viyesine yükseltildiğinde etkilerinin görülmesi beklenen parasal genişleme programının 2015 yılında da etkile-rinin sınırlı kalması dikkat çekici. Her ne kadar BoJ’dan yapılan açıklamalar tahvil alım programının olumlu etkilerinin görüldüğüne işaret etse de piyasa yeniden genişletilmiş bir para politikasını BoJ’dan talep ediyor.
Geçtiğimiz yıl bütçe açıklarının iyileştirilmesi amacıyla satış vergilerinde artışa gidilmesi Japonya’da bütçe açı-ğı sorununun azalmasında etkili oldu. Japonya Ekono-mi Bakanının açıklamaları parasal teşvikle birlikte mali teşvik için de Japonya’nın manevra kabiliyeti olduğunu gösteriyor. Eylül ayında açıklama yapan Akira Amari, vergi gelirlerinin planlanandan 4 trilyon Yen daha fazla gerçekleştiğini belirtmişti.
-2,5
-2,0
-1,5
-1,0
-0,5
-
0,5
1,0
1,5
2,0
2,5
3,0
Bü
yüm
e (
çe
yre
klik
%)
Kaynak: Japonya Bakanlar Kurulu
Japonya Ekonomisi Büyüme (Çeyreklik)
25
IMF’nin Ekim ayında yayımladığı Dünya Ekonomik Gö-
rünüm raporuna göre 2015 yılı büyüme beklentisi %0,6
olarak açıklanırken, 2016 için de büyüme rakamı %1
olarak tahmin edilmiş durumda. Bu tahminler IMF’nin
Kasım ayı öngörüleri her iki yıl için de Temmuz ayına
göre 0,2 puan aşağıda oluşmuş durumda. IMF raporun-
da ayrıca 2015 enflasyon tahmini %0,7 olurken, 2016
tahmini ise %0,4 düzeyinde. Bu da Japonya ekonomi-
sinde BoJ’un %2’lik enflasyon hedefinin orta vadede
sağlanamayacağını gösteriyor ki yine IMF raporunda
2020 enflasyon tahmini %1,5 düzeyinde seyrediyor.
Japonya’da Bütçe Açığı ve Büyüme Arasındaki Çıkmaz Sürüyor
Bütçe açığı konusunda da Japonya ekonomisi 2014 yı-lında rekor düzeylere ulaştı ve getirilen satış vergileri ile bütçe dengesinin disiplini sağlanmaya çalışıldı. İlk vergi artırımından sonra daralan ekonomi, Abe’yi bir sonraki vergi artırım adımı için bekleme kararı almasına neden oldu. Mali disiplin konusunda Japonya’nın hızlı adımları ekonomiyi olumsuz etkileyebiliyor. Başbakan Abe de bunun farkında olduğundan büyümeyi sekteye uğrata-cak bir politika uygulamayı uygun görmüyor.
Ekonominin genel görünümüne bakıldığında geliş-
0
0,5
1
1,5
2
2,5
3
0,0
0,5
1,0
1,5
2,0
2,5
3,0
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim
Kaynak: Japonya İstatistik Ofisi
Japonya Yıllık Enflasyon (%)
mekte olan ülkelerdeki yavaş büyüme trendleri Ja-
ponya’nın ihracatını olumsuz etkiliyor. Buna karşın iç
talepteki ılımlı büyüme, ihracattaki olumsuz görünümü
sınırlı da olsa karşılıyor. BoJ açısından enflasyonun he-
def seviyeye ulaşabilmesi daha uzun vadelerde gerçek-
leşebilir. Özellikle BoJ Başkanı Kuroda, konuşmalarında
parasal genişleme programının etkisine dikkat çekiyor.
Vergi artışının 2017 yılına kadar ertelenmesi ekonomiyi
destekliyor. Diğer taraftan parasal genişleme programı-
nın da devam ediyor olması ve hatta BoJ’dan ekstra
genişleme beklentilerinin de yükseliyor olması, hem
para hem de maliye politikasının büyümeyi destekle-
yici nitelikte kullanıldığını gösteriyor. Ekonomideki to-
parlanmanın devamı açısından, komşu ülke Çin’in ve
gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki toparlanmanın
sağlanması önemli olacaktır. İhracatın yeniden yükseliş
trendine girmesi Japonya’da hem enflasyonu hem de
büyümeyi yeni bir çevrime taşıyabilecektir.
2016 Yılı Japonya Merkez Bankası (BoJ) Toplantı Tarihleri
28 - 29 Ocak 28 - 29 Temmuz
14 - 15 Mart 20 - 21 Eylül
27 - 28 Nisan 31 Ekim - 1 Kasım
15 - 16 Haziran 19 - 20 Aralık
Kaynak: BoJ
Dolar/Yen
Fed’in faiz artırım süreci ile birlikte Dolar’ın küresel piya-
salarda daha da güçlenmesi beklenirken, Fed’in faiz ar-
tırım patikası Dolar’ın genel yönünü belirleyecektir. Baz
senaryoda Dolar, ABD’deki sürdürülebilir büyüme ve
%2’lik enflasyon hedefine doğru seyreden fiyatlar genel
düzeyinin etkisinde Dolar’ın daha da güçleneceği bir
görünüm oluşabilir. Bu görünümün özellikle Japon-
ya’da parasal genişlemenin de büyütülmesi ile birlikte
Dolar/Yen paritesini 125,00 – 135,00 bandına taşıyabilir.
Paritenin 125,00 üzerindeki kalıcılığı bu bant içerisinde-
ki tutunmasını güçlü kılacaktır. Beklentiler 2016’nın yeni
bir ekonomik çevrime geçebileceğine işaret ediyor. Bu
bağlamda baz senaryo önümüzdeki süreçte Dolar’ın
Yen karşısında daha da değerlenebileceği üzerine ku-
rulmuş durumda.
Alternatif senaryo ise Fed’in faiz artırım sürecinin yavaş
olacağı ve ekonomideki istenen toparlanmanın görü-
lemeyebileceği üzerineyken, bu durumun genel olarak
Dolar endeksi üzerindeki baskısını artıracağı görüşü ön
plana çıkıyor. Diğer taraftan Japonya ekonomisi için
2016 yılı da 2015 yılındaki gibi büyümenin sağlanma-
dığı bir yıl olursa ve BoJ 80 trilyon Yen’lik varlık alım
programını genişletemezse paritenin 2007 yılında da
test ettiği 125,00 bölgesinin üzerine hareketlerin za-
yıf olması ihtimali yüksek görülmekte. Bu da yeni bir
geri çekilme hareketi başlatacak ve paritenin ilk olarak
115,00 – 118,00 destek bölgesine doğru düşüşünü baş-
latabilecektir.
-11,00
-9,00
-7,00
-5,00
-3,00
-1,00
1,00
25,00
27,00
29,00
31,00
33,00
35,00
37,00
39,00
41,00
43,00
2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020
Bü
tçe
De
ng
esi
/ G
SYH
(%
)
Kam
u G
elir
ve
Gid
erl
eri
/ G
SYH
(%
)
Kaynak: IMF
Japonya Bütçe Rakamları / GSYH (% cinsinden)
Kamu Gelirleri Kamu Harcamaları Gene Bütçe Açığı
EDA KARADAĞAnalist
2015 Yılı Avustralya’ya Uğurlu Geldi, Peki ya 2016?Avustralya, jeopolitik konumu gereği, maden, metal ve doğal gaz gibi yer altı zenginliklerinin yanı sıra, buğday başta olmak üzere yer üstü zenginliklerinden kaynaklı önemli bir tarımsal ürün ihracatçısıdır. Dünyadaki ham madde fiyatlarındaki değişmeler, çevre ekonomilerin-de yaşanan gelişmeler, ihracatçı Avustralya ekonomisi-ni önemli ölçüde etkilediği görülüyor. Coğrafi konum nedeniyle en yüksek ihracat gerçekleştirdiği ülkelerin başında Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Pasifik ülke-leri geliyor.
Avustralya Merkez Bankası (RBA), para politikalarını be-lirlemede ülkedeki ekonomik gelişmelerin en başında fiyat istikrarını ve tam istihdam düzeyini gözlemliyor.
Ticaret Partnerleri Toplam Ticaret ($M)
Çin 141585
Japonya 65197,6
ABD 37280,7
Güney Kore 32093,2
Malezya 17324,87
Singapur 17237,77
Tayland 16227,23
Almanya 13451,2
Hindistan 13069,97
Yeni Zelanda 12981,85
Endonezya 11781,92
İngiltere 9148,57
Kaynak: Bloomberg
*İşsizlik oranı: 2015 yılı içerisinde, %5.9-%6.4 aralığın-
da dalgalandığını görüyoruz. 2014 yılını %6.1 ile bitiren
işsizlik oranının 2015 yılında %6.2 ile yakın seviyede
kalması bekleniyor. Özellikle, sene içerisinde açıkla-
nan rakamlardan Ocak ayında %6.4 ve Temmuz ayında
%6.3 işsizlik oranları en yüksek seviyeler olarak görüldü.
Ağustos ayından Ekim ayına kadar olan süreçte de dü-
şüş gösteriyor. En son Ekim ayına dair açıklanan işsizlik
rakamı %5.9 olarak gerçekleşti. Kasım ayı verisi, %5.9
oranından düşük çıkarsa, işgücüne katılımın arttığını ve
ülkedeki işsiz sayısının her geçen ay azaldığını göster-
meye devam edecektir.
6,1
6,2
6,1
5,9
5,7
5,8
5,9
6
6,1
6,2
6,3
01.01.2014 01.01.2015 01.01.2016 01.01.2017
İşsizlik Oranı(%)
Kaynak: Bloomberg
*Büyüme: Avustralya ekonomisi, 2014 yılını büyüme
performansında %2.5 seviyesinde kapatırken, 2015 yı-
lının ilk üç çeyreğindeki büyüme rakamları %2.0-%2.5
aralığında seyrediyor. Aslında büyümede çarklar 2015
üçüncü çeyrekte %2.0’dan %2.5’e seviyesine artış kay-
detmiş olsa bile 2014 yılına göre hala zayıf olduğu gö-
rülmekte. Ancak 2016 yılında ülke büyüme performan-
sının 2015 yılına göre daha üst seyirlerde izleyebileceği
beklentiler arasında. 2016 yılında %2.6 ve 2017 yılında
ise %3.0 seviyelerine artış kaydetmesi bekleniyor.
2,6
2,3
2,6
3
0
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
2014 2015 2016 2017
GSYIH(YoY%)
Kaynak: Bloomberg
*Enflasyon: Avustralya Merkez Bankasının enflasyon
hedefi %2-3 aralığında bulunuyor. RBA’nın politika he-
29
defi, fiyatlar genel düzeyinin mevcut aralıkta kalması yönünde. Ülkenin son açıklanan üçüncü çeyrek enf-lasyon rakamı %1.5 ile RBA’nın hedef aralığına doğru ivme kazanmış durumda. Ancak 2015 yılı enflasyon görünümünün, 2014 yılına göre daha zayıf seyrediyor. Önümüzde ki yıllarda, ülkenin enflasyonunda 2016 yılına dair beklentiler %2.4 ve 2017 yılı ise %2.7 olarak oluşmuş durumda.
2,5
1,6
2,4
2,7
0
0,5
1
1,5
2
2,5
3
2014 2015 2016 2017
TÜFE Manşet(YoY%)
Kaynak: Bloomberg
Avustralya Merkez Bankası, 2013 Yılından Beri Sabit Tuttuğu Politika Faizini 2015 Yılında 2 Kez Düşürdü
Avustralya Merkez Bankası (RBA), en son 2013 Ağus-tos ayı toplantısında faiz oranını %2.75’den %2.50’ye çekmiş ve 2015 Şubat ayı toplantısına kadar politika fa-
izinde her hangi bir değişikliğe gitmemişti. RBA, 2015 Şubat toplantısında piyasaları şaşırttı ve 25bp indirime giderek, ülkenin politika faizini %2.50’den %2.25’e dü-şürdü. Mayıs ayına kadar izlemede kalan RBA, Ma-yıs ayında piyasalara bir müdahale de daha bulundu. Mayıs ayında da 25bp indirime giderek, yıl içerisinde toplamda 50bp indirime gitti. Mayıs ayından bu yana ise faiz düzeyini %2.00 oranını koruduğunu gözlemli-yoruz. Aslında, RBA’nın faiz indirimi, ülke ekonomisini desteklemişe benziyor. Yılın başlarında açıklanan veriler ile son dönemde açıklanan verilerin arasındaki perfor-mansın iyi olduğu dikkatlerden kaçmazken, diğer yan-dan son aylarda Fed tedirginliğinin etkisiyle de, RBA’da arka planda kalarak, faizleri sabit tutmayı tercih ettiğini söyleyebiliriz. Bunun ile birlikte 2015 yılını Fed korkusu ile geçiren küresel ekonomilerdeki durgunluk belirtileri, Avustralya ekonomisini yavaşlatmaması adına faiz indi-rimlerini gerektirecek koşulları destekledi.
Fed’in izleyeceği faiz politikalarına göre, 2016 yılında da faizler genel seyrinin artması, finansal koşullardaki fonlara ulaşma maliyetlerini de artıracaktır. Böyle bir durumda Avustralya ekonomisinin durgunluktan kaç-mak adına atacağı faiz adımlarını daha iyi düşünmesi gerekir. Daha fazla faiz indirmesi ya da Fed faiz indi-rirken, faizler genel düzeyini düşük seviyelerde tutma-
sı, portföy girişleri bakımından 2016 yılında Avustralya
yabancı yatırımcılar açısından daha az tercih edilebilir.
Bu nedenle artan maliyetler ile birlikte RBA faiz oranını
da daha yüksek bir seviyeden ancak büyüme rakamla-
rını da etkilemeyecek şekilde efektif olarak ayarlaması durumunda, 2016 yılında RBA’ın yine 1 veya 2 kez faiz artırdığını görebiliriz.
AUD/USD Paritesi Son 6 Yılın En Düşüğüne Geriledi, AUD Hala Zayıf
AUD/USD paritesi, 2015 yılına 0.8180 seviyesinde ol-dukça iyi bir görünüm sergileyerek başlıyor. Ancak, Çin’in yıl içinde gerçekleştirdiği devalüasyonların yan-kıları Asya piyasalarını tedirgin ederken, Avustralya Do-ları üzerinde de negatif etkiler yarattığına şahit olduk. Bununla birlikte, Avustralya’da açıklanan ekonomik ve-rilerin beklentileri karşılayamaması ve RBA’nın yıl içeri-sinde 2 kez toplamda 50bp faiz indirimine gitmesi, ister istemez Avustralya Dolarının küresel piyasalarda değer kaybetmesine neden oldu. ABD Doları karşısında güç kaybeden Avustralya Doları, AUD/USD paritesinde de sert satışları beraberinde getirdi.
2016 yılına sayılı günler kala Asya piyasalarındaki ha-vanın yerini bir miktar iyimser seyre bıraktığını gördük. Avustralya ekonomisindeki performansın son çeyrekte iyiye gitmesi ve RBA’nın politika faizini düşük rekor sevi-yede tutmayı sürdürmesi, Avustralya Dolarının denge-ye kavuşmasını sağladı. Fed’in etkisiyle güçlenen ABD Dolarına rağmen, Avustralya Doları 2015 yılının son ayında Dolar karşısında toparlandığını ve iyi bir görü-nüm sergilediğini söyleyebiliriz.
Avustralya Doları 2016 yılındaki seyrini etkileyebile-cek gelişmeleri kalemler halinde incelemekte fayda var;
• Fed’in faiz artırımları Dolar’ın bir süre değer kazan-cına neden olabileceği gibi, Avustralya Doları karşı-sında da güçlenerek AUD/USD’deki düşük seviyelerin
0
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
Avustralya Merkez Bankası Faiz Oranları
31
bir süre daha görmemize sebep olabilir. Ancak Fed’in
faiz artırım geçmişini incelediğimizde 2004-2005 yıl-
ları arasında gerçekleşen faiz artışı sonrasında Dolar
endeksi ilk önce 100,0 seviyesinin üzerine doğru çık-
sa da ardından yaşanan dengelenme sürecinde Do-
lar’ın değer kaybettiği görülüyor. Yine benzer senar-
yo ele alınırsa yeni yılın son aylarına doğru ABD’deki
kademeli faiz artışlarının etkisi Dolar aleyhine gelişe-
bilir ve AUD/USD paritesi tekrardan 0,70 bandından
toparlanarak 0,80-0,85 bandına kısa süreli hareket
edebilir.
• Çin ve Yeni Zelanda’yı da unutmamak gerekir çünkü
her iki ülkede yaşanan gelişmeler ve açıklanan eko-
nomik veriler, Avustralya Doları üzerinde etkili. Özel-
likle en büyük ticaret ortağı olan Çin, ekonomisinde
2015 yılında büyüme rakamlarında ivme kaybı yaşa-
ması Avustralya ekonomisinde de endişe kaynağı ya-
rattı. Çin Hükümetinin aldığı önlemler sonucu doğ-
rultusunda olumlu geri dönüş alır ve Çin’in ticaret ve
büyüme rakamları 2016 yılında tekrardan toparlan-
maya başlarsa, bu durumun etkilerini AUD üzerinde
olumlu olarak görebiliriz.
Sözün özü; AUD/USD paritesi yeni yılın ilk aylarında
Fed kaynaklı endişelerin yarattığı baskıyla kısa süreliği-
ne tekrardan 0,60-0,65 bandı seviyelerine gerileyebilir.
Buna karşı piyasa dengelenme sürecine girdiği zaman,
toparlanan ekonomik verilerin AUD’a katkısı ile birlikte
senenin geri kalan ayları için AUD/USD’de görülebile-
cek bu düşük seviyeler AUD alımı için fırsat oluşturabilir.
Avustralya Ekonomik Beklentiler,%
2014 2015T 2016T
Büyüme 2,6 2,3 2,6
Enflasyon 2,5 1,6 2,4
Cari Denge / GSYIH -3 -4 -3,6
İşsizlik 6,1 6,2 6,1
Kaynak: Bloomberg
2016 Yılı RBA Toplantı Tarihleri
2 Şubat 2 Ağustos
1 Mart 6 Eylül
5 Nisan 4 Ekim
3 Mayıs 1 Kasım
7 Haziran 6 Aralık
5 Temmuz 6 Aralık
Kaynak: Bloomberg
0,6
0,65
0,7
0,75
0,8
0,85
AUD/USD PARİTESİ
EDA KARADAĞAnalist
Latin Amerika Ülkeleri Arasında En Zayıf Halka “Brezilya”2015 yılını geride bırakmaya hazırlandığımız şu günler-de Brezilya açısından bu yıl oldukça zorlu geçti. Brezil-ya, Latin Amerika ülkeleri arasında ekonomik karnesin-de en başarısız ülke olarak gözüküyor. Bu yıl içerisinde, Brezilya Merkez Bankası (Copom) 4 kez faiz artışı yap-masına rağmen, Brezilya Reali’nin Dolar karşısındaki değer kaybına engel olamadı. Brezilya ekonomisindeki zayıf görünümün yanında, ülkedeki politik gelişmeler de ne yazık ki siyasi kredibilitesini olumsuz yansıtıyor. Bu konu oldukça önemli çünkü kredi derecelendirme
kuruluşları ülkelerin yalnızca ekonomik durumu ile de-ğil, politik gelişmeleri de değerlendirme süzgecinden geçirerek yatırım notunu belirliyor.
Ülkenin en büyük petrol şirketi olan Petrobras’ın bir dö-nem başında olan Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rous-seff, yolsuzluk yapmak ve rüşvet almakla suçlanıyor. Bu durumdan rahatsız olan Brezilya halkı, Devlet Baş-kanının görevini bırakmasını isterken, halk gösterileri-ne rağmen Rousseff’in koltuğunu bırakmaması, sosyal –politik rahatsızlıkları da beraberinde getiriyor. Bu gibi durumlarda ülke halkının ekonomiye, politikaya olan güveni sarsılır ve ülke Başkanlık seçimlerinde istikrarsız-lıkları da beraberinde getirir.
Copom Faiz Oranları
Copom, küresel piyasalarda aşırı değer kaybeden Bre-zilya Reali’ndeki duruma müdahale amaçlı, 2015 yılı içerisinde tam 4 kez faizlerde artırıma giderek, 2014 yılında %11.75 seviyesinde olan gösterge faiz, şu sıra-larda %14.25 seviyesinde bulunuyor. Copom, Temmuz ayı toplantısından bu yana faizleri %14.25 seviyesinde politika faizini sabit tutma kararı almış durumda.
Brezilya Merkez Bankası’nın, son birkaç aydır bu kararı almasındaki en önemli etkenlerden biri de Fed nede-niyle ekle-gör politikası olarak yorumlanabilir. Küresel piyasalardaki Fed rüzgârı etkisini sürdürmeye devam ederken, Aralık ayı Fed toplantısında faiz artışı ihtimal-lerinin her geçen gün güçlenmeye başlaması piyasalar üzerinde sert hareketlilikler yaratmaya devam ediyor.
Fed’in faiz artışına başlamasıyla beraber birçok Merkez Bankası da, ülkelerinin para birimlerinin Dolar karşısın-da aşırı değer kaybetmemesi açısından hamlelerine
0,00 2,00 4,00 6,00 8,00
10,00 12,00 14,00 16,00
Brezilya Merkez Bankası Faiz Oranları
Kaynak:Bloomberg
33
başlayacaktır. Fed’in 10 yıl sonra ilk kez faiz artırıyor
olması belirsizliğin yarattığı endişeleri de yanında geti-
rirken, gelişmekte olan ülke piyasalarından fon çıkışları
yaşanmasına neden oluyor. Eğer yaşanan fon çıkışları
sert bir şekilde Fed sonrası da devam ederse, Copom
da dahil olmak üzere diğer gelişen ülke merkez banka-
larından da faiz silahını çekmesi beklenebilir.
Ülke Resesyonla Mücadele Ediyor
Ülke ekonomisi, birinci ve ikinci çeyrekte göstermiş ol-
duğu kötü performanslarının ardından Ağustos ayında,
resesyona girdi. İkinci çeyrekte %2.6 oranında daralan
ülkede, üçüncü çeyrek beklentileri de daralmanın de-
vam edeceği yönünde.
Enflasyon tarafının da iç açıcı olduğu söylenemez.
Brezilya’da enflasyon hedefi %4 olarak karşımıza çıkı-
yor ancak ülkede en son açıklanan enflasyon rakamı
ise %9.93 olarak görülmekte. 2015 yılı geneline bakıl-
dığında da en yüksek rakam olarak da yorumlayabiliriz.
Ayrıca hedefin çok uzağında olması mali ve para po-
litikalarının başarısız olduğunu da gösteriyor. İlk başta
da bahsettiğimiz politik rahatsızlıklar, mali ve para po-
litikalarında atılan adımların başarılı olmasının önüne
geçiyor.
Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşları Tarafından, Brezilya’nın Karnesi Sınıfta Kaldı
• S&P, Brezilya’nın kredi notunu “çöp” seviyesine in-dirdi. “BBB-” olan yatırım yapılabilir kredi notunu, bir basamak daha düşürerek “BB+” ya indirdi ve not gö-rünümünü “negatif” olarak teyit etti.
• Fitch, “BBB”den “BBB-“ye düşürdü ve not görünümü-nü ise “negatif” olarak belirledi.
• Moody’s, “Baa2”den “Baa3”e indirdi ve not görünü-münü “negatif”ten “durağan”a çevirdi.
“S&P, Fitch ve Moody’s yapmış oldukları not indiriminin ardından yaptıkları açıklamalarında, ülkenin zayıf eko-nomik performansı, artan kamu harcamaları ve mali reformlar konusunda siyasi uzlaşmanın sağlanamama-sı nedeniyle, ülkenin kredi notlarında indirime gidildiği-ne değindiler.“
2016, Brezilya İçin Zorlu Geçecek
Brezilya ekonomisindeki rakamlar bizlere 2016 yılında da resesyondan çıkışın oldukça zor olduğunu gösteri-yor. Ülke ekonomisini canlandırmak için Copom tara-fından ek önlemler önümüzdeki günlerde de karşımıza
çıkabilir. Ancak ülkeye genel pencereden bakıldığı za-man en büyük sorununun hükümet kaynaklı sorunlar olduğu görülüyor. Ülkedeki siyasi koşullar düzelmedi-ği müddetçe, hükümet ve halk arasındaki gerginliğin sürmesine neden olacaktır. Bu tansiyon sürdükçe ülke ekonomisi de negatif etkilenmeye devam edecektir. Bu durum, iç piyasada yaşanan durgunluğun devamı olmakla beraber, resesyondan çıkışın hanehalkı güveni olmadan imkansız olduğunu önümüze seriyor.
Tabloda 2015 yılı içerisinde, Latin Amerika ülkeleri para birimlerinin ABD Doları karşısındaki durumu görülmek-te. Latin ülkeleri arasında sene başından bu yana %30 ile en çok değer kaybeden para birimi Brezilya Reali olarak karşımıza çıkıyor.
USD/BRL, 2016 Yılı BeklentileriUSD/BRL paritesi, 2015 yılı içerisinde yaşanan gelişme-ler ve Fed’in etkisiyle birlikte yükselişini sürdürdü. 2015 yılına 2.69 seviyelerinde başlayan paritenin, Eylül ayın-da S&P’nin Brezilya’nın kredi notunu çöp seviyesine in-dirmesiyle birlikte, yılın en yüksek seviyesi olan 4.17’ye doğru yukarı yönde oldukça sert bir tepki verdiğine şahit olduk. Diğer yandan, Aralık ayında Fed’in faiz artı-rımına başlayacak algısının güçlenmesi ve ABD Doları-
nın küresel piyasalarda değer kazanması da, USD/BRL paritesinin yükselişini destekleyen etkenler arasında sıralanabilir. 2016 yılında hem Fed’in faiz artırımına baş-laması hem de ülkenin hala resesyonda olma ihtimalini göz önünde bulundurursak, USD/BRL paritesinin 4.00 seviyesinin üzerine yerleşmesini söyleyebiliriz.
Brezilya Ekonomik Beklentiler,%
2014 2015T 2016T
Büyüme 0,1 -3 -1,3
Enflasyon 6,3 8,9 6,8
Cari Denge / GSYIH -4,4 -3,8 -3,3
İşsizlik 4,8 6,9 9
Kaynak: Bloomberg
2016 Yılı Copom Toplantı Tarihleri
20 Ocak 20 Temmuz
02 Mart 31 Ağustos
27 Nisan 19 Ekim
08 Haziran 30 Kasım
08 Haziran 30 Kasım
Kaynak: Bloomberg
Grafik: Latin Amerika Ülkelerinin ABD Doları karşısındaki görünümü
-40,00
-30,00
-20,00
-10,00
0,00 Venezuela
Bolivarı Meksika Pezosu
Peru Nuevo Sol
Arjantin Pezosu
Şili Pezosu Kolombiya Pezosu
Brezilya Reali
Sene Başından Bu Yana Ülke Para Birimlerinin Dolar Karşısındaki Değişimleri %
Kaynak: Bloomberg
0,00
0,50
1,00
1,50
2,00
2,50
3,00
3,50
4,00
4,50
31.
12.2
013
31.
01.
20
14
28
.02
.20
14
31.
03
.20
14
30
.04
.20
14
31.
05
.20
14
30
.06
.20
14
31.
07.
20
14
31.
08
.20
14
30
.09
.20
14
31.
10.2
014
30
.11.
20
14
31.
12.2
014
31.
01.
20
15
28
.02
.20
15
31.
03
.20
15
30
.04
.20
15
31.
05
.20
15
30
.06
.20
15
31.
07.
20
15
31.
08
.20
15
30
.09
.20
15
31.
10.2
015
30
.11.
20
15
USD/BRL PARİTESİ
Kaynak:Bloomberg
35
BESTE NAZ KÖKSALAraştırma Uzmanı
2015 Yılı Altın adına hüsranla sonuçlandı desek yeridir,
tabi satış yapan yatırımcılar haricinde. Sene başından
bu yana sürekli düşen fiyatlar beraberinde de son 6 yılın
en düşük fiyat seviyesinin test edilmesine neden oldu.
Altın neden bu kadar değer kaybetti konusuna gelince
kısaca özetlemek lazım.
ABD’nin 2006 yılından bu yana ilk kez faiz artışına gi-
diyor olması, tahvil, altın ve benzeri yatırım araçlarında
oluşan sermayenin Dolara çevrilip, ABD’ye dönmesi en
önemli etken oldu.
Çin’de sanayi üretiminin düşmesi, ekonomi çarklarının
yavaşlamasına neden olurken, üretim girdilerine de
olan talebin azalmasına neden oldu. Altın yatırım aracı
olmanın dışında iletkenlik ve kararma özelliği nedeniyle
üretimde de önemli bir yer tutuyor. Araştırmaya göre 1
ton civarında atıl düzeye çıkmış cep telefonundan 150
gram altın, 100 kilogram kadar bakır ve 3 kilogram ka-
dar gümüş çıkabiliyor.
2011 yılından bu yana genel anlamda düşüş gösteren
ve daha önce gördüğü eski seviyeleri test edemeyen
altın, onu güvenli liman olarak gören yatırımcısının da
yatırım şevkini kırdı. Bu nedenle altının artık güvenli li-
man olarak görülmemesi hem fiziki hem de türev ya-
tırım araçları bazında talebin azalmasına neden oldu.
Fiyatlar düştükçe çeşitli kurumlardan da Ons Altın’ın
1000$’ın altını görecek şeklinde raporlar okuyor ola-
bilirsiniz. Ons altın 2008 yılında ABD’nin Dünyada bol
para dönemini başlatması, altına yatırımların artmasına
sebep olmuştu. Şimdi ise paranın musluklarını kapatan
ABD, faizleri de artırmasıyla diğer yatırım araçlarının
popülaritesini düşürecek. Böylece ons altında da düşüş
devam edecektir.
En Fazla Altın Rezervi Olan Ülkeler (Eylül 2015)
Ton Rezervlerine Oranı
1 ABD 8.133,5 73%
2 Almanya 3.381,0 67%
3 IMF 2.814,0 -
4 İtalya 2.451,8 65%
5 Fransa 2.435,5 62%
6 Çin 1.708,5 2%
7 Rusya 1.352,2 13%
8 İsviçre 1.040,0 6%
9 Japonya 765,2 2%
10 Hollanda 612,5 56%
11 Hindistan 557,7 6%
12 AB 504,8 25%
13 Türkiye 504,5 15%
Kaynak: Metals Focus; GFMS, Thomson Reuters; ICE Benchmark Administration; World Gold Council
Ons Altının 1000$ Üzerindeki Seyri
2016 Yılında Tehlikede!
1046$ seviyesini test eden Ons Altında en önemli
destek seviyesi 1030$ civarında bulunuyor. 1046$ se-
viyesini test eden Altın bu desteğine oldukça yaklaş-
mış durumda. 2016 yılının ılımlı büyüme rakamlarıyla
devam edeceğine ve küresel büyümenin de %3 civa-
rında seyredeceğini varsayarsak, Altın talebinde çok
önemli bir değişiklik olmayacağını söyleyebiliriz. Altının
2016 yılı kaderi için aşağı yönlü risklerin devam ettiğini
söyleyebiliriz. Dolarda yaşanan değer kazancıyla Altın
başta olmak üzere, gümüş, alüminyum, demir gibi di-
ğer metallerde de düşüş olacağını düşünüyoruz. Ons
Altında 1030$ seviyesinin kırılması oldukça muhtemel.
Bu nedenle 2016 yılında Ons Altının 1000$ üzerindeki
seyrinin tehlikede olduğunu ve bu seviyeye doğru geri
çekilmelerde 990$ seviyelerine sarkmalar yaşanabile-
ceğini düşünüyorum.
-Ton-
3Ç2014 3Ç2015 5- Yıllık Ortalama Yıllık Değişim
Talep
Altın Talebi 1.041,9 1.120,9 1.106,1 ↑ 8
Mücevherat 594,1 631,9 578,4 ↑ 6
Teknoloji 87,6 84,3 95,1 ↓ -4
Yatırım 180,7 229,7 306,4 ↑ 27
Toplam para& sikke 222,2 295,7 329,6 ↑ 33
ETF benzer türevler -41,5 -65,9 -23,1 ↑ -
Merkez Bankaları & Diğer Kurumlar 179,5 175,0 126,1 ↓ -3
Önemli Piyasalardaki Altın Talepleri
Hindistan 238,2 268,1 228,2 ↑ 13
Çin 212,0 239,9 242,3 ↑ 13
Orta Doğu 64,0 70,5 79,0 ↑ 10
ABD 36,3 58,9 45,9 ↑ 62
Euro Bölgesi 58,1 73,6 84,3 ↑ 27
Arz
Toplam Arz 1.092,1 1.100,1 1.101,3 ↑ 1
Toplam Çıkartılan Altın 824,1 847,8 742,8 ↑ 3
Geri Dönüşümden Kazanılan Altın 268,0 252,3 358,5 ↓ -6
Kaynak: Metals Focus; GFMS, Thomson Reuters; ICE Benchmark Administration; World Gold Council
37
Ons Altın Uzun Vadeli Grafik 2005-2015
VAHAP TAŞTANAnalist
Ham Petrol Fiyatlarında 2015 Dip Oldu mu? 2016 Yılı Olası SenaryolarArz Tarafından Bakış
ABD
ABD’de 2015 yılı üretimi yılın ortasına kadar önemli yükselişler gösterirken, yılın sonlarına doğru ABD üre-timinin düşen fiyatlarla beraber yeniden azaldığı gö-rüldü. OPEC her ne kadar her toplantıda üretim kotası belirlese de ya da sabit tutsa da ABD’de herhangi bir kotanın olmaması ve üretimin piyasada belirlenmesi, yıl içerisindeki dalgaları da yüksek tutuyor. ABD Enerji Bakanlığının 2015 yılı günlük üretim beklentisi ortalama 9,3 milyon varil düzeyinde seyrediyor. Şu an bu rakam 9,3 milyon varil/gün’ün hafif üzerinde olmasına karşın yıl içerisinde 9,6 milyon varil ile 9,1 milyon varile yakın üretim dataları ile karşılaşıldı. Diğer taraftan sondaj faa-liyetleri de düşüşünü koruyor. Cari olarak (Kasım ayının son haftası) 545 sondaj kulesi faaliyette bulunurken, 2014 yılının aynı döneminde bu rakam 1575 seviyesin-deydi. Bu da düşen fiyatların etkisiyle yüksek maliyetli
üreticilerin büyük bölümünün dışarıda kaldığını göste-riyor. 2016 yılı için Enerji Bakanlığı beklentileri ise petrol üretiminin bir miktar daha düşebileceği yönünde. Ra-kamsal olarak 2016 yılında 8,8 milyon varil üretim or-talaması bekleyen EIA’nın bu tahmini petrol fiyatlarının 2016 yılında yeniden yükselişi için ana senaryo olarak görülüyor. Fakat OPEC’in üzerinde durduğu bir husus söz konusu. Kasım ayı içerisinde yapılan açıklamada arz fazlasının önemli bir kaynağının yüksek maliyetli üreticilerden kaynaklandığı belirtildi. Bu da temelde fi-yatların yeniden yükselişi durumunda özellikle ABD’de bir kısım üreticilerin yeniden faaliyete geçebileceğini gösteriyor.
9000
9100
9200
9300
9400
9500
9600
9700
AB
D P
etr
ol Ü
reti
mi (
Bin
Vas
ril/
gü
n)
ABD 2015 Yılı Ham Petrol Üretimi
500
700
900
1100
1300
1500
AB
D S
on
daj
Ku
le S
ayıs
ı 20
15
ABD Sondaj Kule Sayısı (2015)
OPEC
OPEC 2014 yılında aldığı karar ile petrol üretim kotasını değiştirmeyerek önemli bir fiyat belirleyicisi oldu. Genel trendin ötesinde ham petrolün fiyatı üzerinde önemli bir sınır oluşturdu. Petrol fiyatlarında haftalık olarak ABD üretimi öne çıksa da OPEC’in ham petrol sepet fiyatının piyasa fiyatlarının altında oluşu ihraç ettiği pazarlarda-ki üreticileri zora sokuyor. Bunun en büyük örneği de ABD olarak görülebilir.
30,00
35,00
40,00
45,00
50,00
55,00
60,00
65,00
70,00
OP
EC
Se
pe
t Fi
yatı
($
/var
il)
Kaynak: OPEC OPEC Sepet Petrol Fiyatı
2015 yılı içerisinde OPEC üretimi 32,5 milyon varil dü-zeyine çıkarken, 2016 yılı OPEC içerisinde İran’ın ön planda olduğu bir dönem olabilir. P5+1 ülkeleri ile yap-
39
tığı anlaşma sonrası üretimini kademeli olarak artırmak
isteyen İran’ın cari üretimi 2,7 milyon varil düzeyinde.
Benzer şekilde jeopolitik risklerin kalkması OPEC’in en
büyük ikinci üreticisi olan Irak için de dikkatlerin top-
lanacağı nokta olacak. 4 Aralık’ta yapılan toplantıda
OPEC üretim kotasını değiştirmedi ve üretim kotasını
sabit tuttu. OPEC içerisinde İran, P5+1 ülkeleri ile gittiği
anlaşma sonrasında ambargoların tam olarak kalkma-
sını bekliyor ve Petrol Bakanının açıklamaları ilk olarak
üretimin 500 bin varil/gün artacağı yönünde. Bu da
ABD’de 2016 yılında düşmesi beklenen üretim mikta-
rına denk geliyor.
29000
29500
30000
30500
31000
31500
32000
32500
201501 201502 201503 201504 201505 201506 201507 201508 201509 201510 201511
30405 30548
31296 31512 31390
32469 32208 32316
32048 32154 32121
OPEC Üretimi (Bin varil/gün)
OPEC Üretimi (Bin varil/gün)
S. Arabistan 32%
Irak 13% Birl Arap Em.
9%
Kuveyt 9% İran
9%
Venezuela 8%
Nijerya 6%
Angola 6%
OPEC Ülkeleri Dağılımı (2015 Kasım)
Talep Tarafından Bakış
Çin
Talep cephesinde petrol fiyatları açısından en önemli belirleyiciler şüphesiz Çin, ABD ve EURO Bölgesi oldu. Çin’de büyümenin ivme kaybetmesi, yapılan teşviklere rağmen %7’nin üzerine yeniden geçememiş büyüme rakamları, ham petrolde talebin Asya tarafını zayıf gös-teriyor. Küresel raporlara bakıldığında IMF’nin dünya ekonomik görünümü Kasım raporunda Çin’in 2015 yılı büyüme beklentisi %6,8 olarak öngörülürken, 2016 yılı ortalama büyümesi ise %6,3 olarak bekleniyor. OECD raporuna göre Çin’in büyümesi 2017 yılına kadar kade-meli olarak %6,2’ye kadar düşüş gösterecek. Rakamlar böyle iken Asya kanadında Çin’in talep artışının yavaş-layacağını işaret ediyor. Baz senaryo bu iken Çin’den
gelen politika teşvikleri eğer ki büyümeyi canlandırırsa
Çin’den farklı bir kompozisyon alınması da mümkün
olabilir. Bu da Çin üzerine bir alternatif senaryo olarak
izlenmelidir.
ABD
Küresel talebin yaklaşık %20’sini karşılayan ABD’de 2015
yılı petrol talebi bakımından karmaşık bir döngü takip
etti. İlk çeyrekteki büyüme rakamının zayıflığına karşın
özellikle ikinci çeyreğe ilişkin alınan %3,9’luk rakam pet-
rol talebini de olumlu destekliyor. Üçüncü çeyrekte ise
ikinci revizeye göre ABD büyümesi %2,1 düzeyinde. Bu
da potansiyelin altında olsa bile petrol talebini ılımlı ola-
rak destekliyor. ABD’deki akaryakıt istasyonları satışı ise
büyüme tablosuna göre daha zayıf bir görünüm sunu-
yor. Son çeyreğe ilişkin beklentilerin nispeten olumlu
olması talebi destekleyebilir.
-2,7
2,0
-8,2
-5,4
-0,5
1,3
3,9
1,7
3,9 2,7 2,5 2,9
0,8
4,6
2,7 1,9
0,5
1,9 1,1
3,0 3,8
-0,9
4,6 4,3
2,1
0,6
3,9
2,1
-10,0
-8,0
-6,0
-4,0
-2,0
0,0
2,0
4,0
6,0
20
08
ç1
20
08
ç2
20
08
ç3
20
08
ç4
20
09
ç1
20
09
ç2
20
09
ç3
20
09
ç4
20
10ç
1
20
10ç
2
20
10ç
3
20
10ç
4
20
11ç
1
20
11ç
2
20
11ç
3
20
11ç
4
20
12ç
1
20
12ç
2
20
12ç
3
20
12ç
4
20
13ç
1
20
13ç
2
20
13ç
3
20
13ç
4
20
14ç
1
20
14ç
2
20
14ç
3
20
14ç
4
20
15ç
1
20
15ç
2
20
15ç
3
Bü
yüm
e (
% c
insi
nd
en
)
Kaynak: bea.gov
ABD Ekonomisi Büyüme (çeyreklik)
ABD Büyüme (çeyreklik)
2010 - Günümüz Ort
Sonuç
Devam eden arz fazlası sorunu ile ham petroldeki dü-
şüşün 2016 yılı için son bulması bekleniyor. Bu beklen-
tinin arkasındaki ana senaryo ise OPEC’in petrol üreti-
mini sabit tutup ABD’de 2016 yılında ortalamada 500
bin varillik üretim düşüşü olarak öne sürülmekte. ABD
Enerji Bakanlığı 2015 için 9,3 milyon varillik günlük üre-
tim beklentilerini 2016 için 8,8 milyon varil olarak açık-
ladı. Bu da önümüzdeki yıl arz fazlası sorunu çözülebilir
konusundaki yorumları destekliyor. Ana senaryo içeri-
sindeki bir diğer nokta da küresel büyümenin 2016’da
daha olumlu hale geleceği. Ekim Ayı IMF Ekonomik
Görünüm raporuna göre 2015 yılı küresel büyüme ra-
kamı, Temmuz raporuna göre 0,2 puan aşağı revize
edilerek %3,1 düzeyine çekilmişti. Buna karşın IMF’nin
2016 yılı küresel büyüme beklentileri %3,8 düzeyinde.
OPEC ise Kasım ayında yayınladığı raporunda 2016 yılı
için küresel büyüme beklentilerini %3,4 olarak açıkladı.
Bununla birlikte aynı raporda küresel petrol talebindeki
artış beklentileri 2015 ve 2016 yılları için sırasıyla günlük
1,5 milyon varil ve 1,25 milyon varil düzeyinde. Petrol
talebi artışında bir yavaşlama beklentisi görülse de ılımlı
yükselişin süreceği öngörüsü de ana senaryoyu des-
tekliyor.
Arz cephesinde ise dikkat çeken ana noktalar ABD ve
İran’ın önümüzdeki süreçte üretimlerini ne noktaya ge-
tireceği yönünde. Cari olarak 2,7 milyon varillik üretim
yapan İran, P5+1 ülkeleri ile yaptığı anlaşma ile yaptı-
rımların kalkmasını bekliyor ve yaptırımların kalkması
sonrasında İran, üretimini daha da artırmayı planlıyor.
ABD için ise her ne kadar 2016 yılı üretim beklenti-
leri ortalamada 500 bin varil daha az olsa da, fiyatlar
yükseldiği sürece OPEC’in de altını çizdiği üzere yeni
üreticilerin girme ihtimali yükseliyor. Bu da ana senar-
yoyu bozacak bir ayrıntı olarak görülebilir. OPEC açı-
sından bu üreticiler yüksek maliyetli olmakla birlikte,
OPEC’in bu yorumu da yüksek fiyat düzeylerinde bu
üreticilerin yeniden arza dahil olabileceğini gösteriyor.
Bizim bu noktada temel senaryomuz petrol fiyatların-
da bir miktar yükseliş olmakla birlikte 2016 yılında WTI
için ortalamada 38,00 – 65,00 geniş bandı içerisinde
44,00 – 56,00 dar bandında bir fiyatlama oluşabilece-
ği yönünde. Alternatif senaryoda ise iki durum dikkat
çekiyor. İlki, ABD Enerji Bakanlığının öngördüğü üzere
2016 yılında ABD üretiminin 8,8 milyon varilin üzerinde
gerçekleşme ihtimali. Bu durum arz fazlasının devam
etmesine neden olacaktır ve petrol fiyatlarındaki yükse-
lişin sınırlı olmasına ve hatta yeni dip seviyeleri test edil-
mesine neden olabilir. İran cephesinde ise eğer yeni
bir anlaşmazlık ortaya çıkar ve ambargolar korunursa
İran’ın 2016 yılı için 500 bin varillik üretim artışının ger-
çekleşmeme ihtimali artacaktır. Şu an fiyatlarda olası
İran üretim artışı yer aldığından bu senaryoda ise yeni
bir dip oluşma ihtimalinin zor olması daha muhtemel.
İntegral Menkul Değerler A.Ş. bir ULUKARTAL HOLDİNG iştirakidir.
Bir Ulukartal Holding iştiraki olan İntegral Menkul Değerler A.Ş. 2010 yılında
kurulmuş, dinamik yapısı, genç kadrosu ve teknolojik alt yapısı ile kısa sürede
sermaye piyasalarına uyum sağlamıştır.
Türkiye’nin en saygın aracı kurumlarından biri olan İntegral Menkul Değerler,
ulusal ve uluslararası sermaye piyasalarındaki gelişmeleri yakından
takip ederek, kurumsal ve bireysel yatırımcı tabanıyla
arz ve talebin kesiştiği noktada yer almaktadır.
İntegral Menkul Değerler’in faaliyet alanı, kaldıraçlı alım-satım
işlemleri olarak da bilinen Forex piyasasında yoğunlaşmıştır.
Bu piyasanın yasal bir zemine taşınmasına öncülük
eden İntegral Menkul Değerler, “İntegral Forex”
markası altında sunduğu hizmetlerle FX işlem
hacminde Türkiye’nin lider aracı kurumudur.
2012 yılı - 284 Milyar TL İşlem Hacmi
2013 yılı - 488 Milyar TL İşlem Hacmi
2014 yılı - 464 Milyar TL İşlem Hacmi
2015 yılı - 550 Milyar TL İşlem Hacmi
(İlk 9 ay verilerine göre)
*Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği -
TSPB verilerine göre.
Hizmetlerimiz:
Forex,
Hisse senedi,
VİOP, Açığa satış,
Kredili işlemler
HAKKIMIZDA
www.integralmenkul.com.tr /integralforex
2015 YılıTürkiye’nin En İyi Forex ŞirketiInternational Finance Magazine
www.integralmenkul.com.tr
TÜRKİYE’NİN ÖNCÜ FOREX ŞİRKETİ
GAZİANTEP İRTİBAT OFİSİ: İncilipınar Mahallesi Nişantaşı
Sokak No: 13 Kat: 11 D:1104
Şehitkamil - GAZİANTEP
ANTALYA İRTİBAT OFİSİ: Deniz Mah. Konyaaltı Cad.
Antmarin İş Merkezi No:24 D:102
Muratpaşa - ANTALYA
ANKARA İRTİBAT OFİSİ: Eskişehir Devlet Yolu 9. Km
Dumlupınar Bul. Tepe Prime,BBlok K.6 D.63 Çankaya - ANKARA
GENEL MÜDÜRLÜK: Büyükdere Caddesi 59. Sokak Spine Tower No:243 Kat:2 34398 Maslak, Sarıyer - İSTANBUL
İZMİR İRTİBAT OFİSİ: Dr. Mustafa Enver Bey Cad.
Berki Apartmanı No: 1/1 D:24
Alsancak - İZMİR