2013-2014 eĞİtİm ÖĞretİm yili 1. yariyil okul bÜltenİ

60
Şubat 2014 “Önce İyi İnsan Yetiştirir.” 2013-2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI I. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Upload: fmv-isik-okullari

Post on 06-Feb-2016

249 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Şubat 2014 “Önce İyi İnsan Yetiştirir.” Şubat 2014“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

2013-2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI I. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Page 2: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 2

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

2013-2014 Eğitim - Öğretim Yılı I. Yarıyıl Okul Bülteni

Yayına Hazırlayan Zafer YAZ

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Düzeltmen Leyla TARAKÇI

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

128. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ

Page 3: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Değerli Işık Ailesi Üyelerine, “İnsanların en hızlı öğrendiği zaman, kendi eylemlerinin sorumluluğunu taşıdıkları zamandır.” demiş Peter SENGE. Düşündüğümüzde Peter SENGE’nin bu sözüne katılmamak mümkün müdür? Gelişen dünyamızda 18 ve 19. yüzyıllarda yaşanan Sanayi Devrimi ile değişim, inanılmaz bir hızla olmuştur. Bilişim tekno-lojisinin hayatımıza kattıkları ise tartışmasız baş döndürücüdür. İhtiyaç duyduğunuzda, İnternet erişimi olan bir noktadan isteni-len bilgiye ulaşmak sadece birkaç saniyedir, üstelik akılda tu-tulmasına da gerek yok, küçük bir bellekle/telefonla elde ettiği-niz bilgiyi cebinizde/çantanızda taşıyabilirsiniz. Peki, İnternet üzerinden elde ettiğiniz bilginin bilimsel güveni-lirliği nedir? Elbette güvenli olan siteler var ama bunların erişi-mi için çoğu zaman üyelik istenmekte ya da bilgiye ulaşım ücret-lendirilmektedir. Bilgi kirliliği ise inanılmaz boyutlarda. Çoğu za-man son derece inandırıcı ve kurumsal görünen sitelerde hatalarla dolu ya da yanlış makaleler ve subjektif bilgiler bulunmakta. Kulaktan kulağa oyunu gibi, bir siteden başka bir siteye aktarılan yanlış bilgiler ve her geçen gün büyüyen bir karadelik. Güvenliği kanıtlanmamış, akıl süzgecinden geçirilmeyen ve özgün olmayan yazılar ya da başka bir deyişle kes, kopyala, yapış-tır. Bunun ne anlamda yarar sağladığını düşünmek, yaratıcılığı nasıl yok ettiğini ve üretimi nasıl ortadan kaldırdığını görmek gerekir. Bu anlamda biz mi teknolojiyi kullanıyoruz yoksa teknoloji mi bizi kullanıyor? Çok doğru bir uygulamaymış gibi kendi aralarında reklamları yapılan, öğrenciler için kurulmuş ödev siteleri bile var. Ürkütü-cü! Bir insanın kendini geliştirmek, öğrenmek ve günümüz moda deyimiyle “ortaya bir proje çıkartmak” için teknolojiyi kul-lanması. Bunu sağlamak için en kısa yoldan, emek vermeden, ne kendine ne de paylaşımcılarına bir katkı sağlamadan ayrıca hiç de etik olmayan bir şekilde bilgiye ulaşmak ya da ulaştığını sanmak. Kesinlikle ürkütücü hatta korkunç! En kısa zamanda, sorgusuz ve kontrolsüz bize sunulan bu karmaşadan kurtulmalıyız. Teknolojinin olanaklarını gerektiği kadar ve bilimsel düşünce yapısına saygı duyarak doğru kullanmayı öğrenmeliyiz. Bir kitabın sayfalarında bilgiye erişmeyi, sözcükle-rin altını çizerek bu anlam bütünlüğünü başka birisi ile paylaşmayı da hayatımızdan çıkartmamalıyız. Ayrıca bize sunulan ya da dayatılanlar arasında tercihlerimiz olduğunu, olması gerektiğini de unutmamalıyız. Sanırım gerçek anlamda öğrenmeyi istemek ve buna ihtiyaç duymakla başlayacak her şey. Bunun için doğru bilgi kaynaklarını araştırmak, doğru referanslar almak, metodolojiyi ( Yöntem bilim ) bilmek ve bilinçli olmak. Yapılması gerekenler çok da kar-maşık değil, sadece biraz ilgi ve biraz emek yeterli. İşte o zaman sanal bir mutluluk değil, yaşama bir şeyler katmanın lezzeti, erdemli bir duruş, yaratıcı ve üretken bir kişilik ortaya çıkmış olacak. Tüm olumsuzluklara rağmen öğrenmeyi seven, ahlâklı, meraklı, yaratıcı ve geniş bir vizyona sahip öğrenciler yetiştirmek için çaba göstererek bir yılın ilk yarısını tamamladık. Okul toplumu olarak önümüzdeki II. Dönem’de, Counsel Of International Schools için yeniden değerlendirilme, Uluslararası Bakalorya Diploma Programı için ise denetim sürecini yaşayacağız. Bunun dışında 8. Pentatlon Bilimsel Bilgi Yarışması, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma Günü, 9. Chamisso Almanca Okuma Yarışması, Spectrum Of Education III Sempozyumu-Yaratıcılık, MUN ve EYP Konferansları, Almanya gezisi, 12. Yüzyıllık Okullar Spor Şöleni ve 5. Spora Işık Tutanlar Ödül Töreni ile 5. Bilim Kampı gerçekleştireceğimiz etkinliklerden sadece birkaç tanesidir. 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı I Dönemi’ne ait akademik ve sosyal çalışmaları kapsayan bu bülteni sizlerle paylaşırken II. Dönem’in sağlıklı, huzur dolu ve yüksek başarılı geçmesini dilerim.

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Sayfa 3

“İnsanların en hızlı öğrendiği zaman, kendi eylemlerinin sorumluluğunu taşıdıkları

Düşündüğümüzde Peter SENGE’nin bu sözüne katılmamak mümkün müdür? Gelişen dünyamızda 18 ve 19. yüzyıllarda yaşanan Sanayi Devrimi ile değişim, inanılmaz bir hızla olmuştur. Bilişim tekno-lojisinin hayatımıza kattıkları ise tartışmasız baş döndürücüdür.

lirliği nedir? Elbette güvenli olan siteler var ama bunların erişi-mi için çoğu zaman üyelik istenmekte ya da bilgiye ulaşım ücret-lendirilmektedir. Bilgi kirliliği ise inanılmaz boyutlarda. Çoğu za-man son derece inandırıcı ve kurumsal görünen sitelerde hatalarla dolu ya da yanlış makaleler ve subjektif bilgiler bulunmakta. Kulaktan kulağa oyunu gibi, bir siteden başka bir siteye aktarılan yanlış bilgiler ve her

Şubat 2014

Ömer ORHAN Okul Müdürü

Page 4: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 4

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletinin karakterine en uygun yönetim şekli” olarak ifade ettiği, demokrasiyi temel alan, çağdaş ve akılcı bir yönetim sistemidir Cumhuriyet. Türk milletinin, yedi-den yetmişe, büyük fedakârlıklarla, her türlü zorluk ve imkânsızlıklara rağmen yeniden dirilişinin; tutsaklı-ğa, köleliğe başkaldırışının, milli egemenliğimizin kutlandığı bayramıdır 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Bizler Işık Ailesi olarak, Atatürk’e ve onun devrim arkadaşlarına borçlu olduğumuz bu vatanın, bağımsız-lığımızın yılmaz bekçileri ve savunucuları olduk. Böyle olmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşünceler-le, Ulu Önder’in “En Büyük Eserim” dediği Cumhuriyeti’mizin 90. yılını, her yıl olduğu gibi, büyük bir coşkuyla kutlamanın gururunu yaşıyoruz.

Leyla TARAKÇI / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletinin karakterine en uygun yönetim şekli” olarak ifade Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletinin karakterine en uygun yönetim şekli” olarak ifade Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletinin karakterine en uygun yönetim şekli” olarak ifade Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletinin karakterine en uygun yönetim şekli” olarak ifade Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletinin karakterine en uygun yönetim şekli” olarak ifade

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

CUMHURİYET’İMİZİN “IŞIK”INDA YÜRÜDÜK

Cumhuriyet’imizin 90. yılı anısına hiç sönmeyecek Cumhuriyet “Işık”ını kalbimizde taşıyarak yürüdük.

Page 5: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 5

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Mustafa Kemal Atatürk, insanlık tarihinin önde gelen komutan ve devlet kurucularındandır. Onu, ötekilerden ayıran en önemli niteliği devrimciliğidir. Devrime geçiş, hem kararlılık hem de olağanüstü cesaret ister. Bu büyük dâhide bu iki niteliğin birleştiğini görüyoruz. Yaptığı devrimlerin hiçbiri tesadüf veya olaylar onu güçlü bir yönetici kıldığı için ya-pılmış değişiklikler değildir. Atatürk devrimi, bir ideoloji değil, bilime ve akılcılığa dayalı bir çağdaşlaşma, demokra-tikleşme ve gelişme programıdır. Atatürk, Cumhuriyet’in 90 ve ölümünün 75. yılında hâlâ halkın gönlünde, çocukların ve gençlerin bilincinde, kurduğu Cumhuriyet’te ve başlattığı devrimde yaşıyor. Ulusal bütünlüğümüzün, çağdaş uygar-lığa erişme çabamızın öncüsü Ulu Önder’imizin aramızdan ayrılışının 75. yılında ona ve ilkelerine bağlılığımızı bir kez daha tekrarladık. İçimizde her gün daha da büyüyen sevgisiyle, Atatürk’ün kurduğu bu güzel yurtta, onun ilkeleri-nin ışığında bütünleştiğimiz törende öğretmen ve öğrencilerimizin hazırladığı söz korosu, drama, şiir, okul korosu, dans gösterisi ve sunuşla Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygıyla andık.

Sevda KOÇ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

10 KASIM 2013

Atatürk devrimi, bir

ideoloji değil, bilime

ve akılcılığa dayalı bir

çağdaşlaşma,

demokratikleşme ve

gelişme programıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, insanlık tarihinin önde gelen komutan ve devlet kurucularındandır. Onu, ötekilerden ayıran en

10 KASIM 2013 10 KASIM 2013

Atatürk devrimi, bir

ideoloji değil, bilime

10 KASIM 2013

Mustafa Kemal Atatürk, insanlık tarihinin önde gelen komutan ve devlet kurucularındandır. Onu, ötekilerden ayıran en

gelişme programıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, insanlık tarihinin önde gelen komutan ve devlet kurucularındandır. Onu, ötekilerden ayıran en

ve akılcılığa dayalı bir

demokratikleşme ve

gelişme programıdır.

THe PALA

SINIFLAR ARASI “CUMHURİYET KUPASI” TENİS TURNUVASI

2013-2014 Eğitim Öğretim Yılında 3.sü düzenle-nen Sınıflar Arası Tenis Turnuvası, bu yıl “Cumhuriyet Kupası” adı altında 25.09.2013- 25.10.2013 tarihlerinde 16 öğrencinin katılımıyla gerçekleşti. 2011-2012 ve 2012-2013 Eğitim Öğ-retim Yılı turnuva şampiyonu olan öğrencimiz M. Engin SEZERLİ, Özkan GÖK ile yaptığı 2 saat süren şampiyonluk maçı sonunda, şampiyon-luk unvanını korudu. Turnuvaya katılan ve destek veren bütün öğrenci, öğretmen, müdür yardımcıla-rımıza ve Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’a teşekkür ederiz. Hatice BOZKURT / Beden Eğitimi Öğretmeni

2013nen Sınıflar Arası Tenis Turnuvası, bu yıl “Cumhuriyet Kupası” adı altında 25.09.201325.10.2013 tarihlerinde 16 öğrencinin katılımıyla gerçekleşti. 2011retim Yılı turnuva şampiyonu olan öğrencimiz M. Engin SEZERLİ, Özkan GÖK ile yaptığı 2 saat süren şampiyonluk maçı sonunda, şampiyon-luk unvanını korudu. Turnuvaya katılan ve destek veren bütün öğrenci, öğretmen, müdür yardımcıla-rımıza ve Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’a teşekkür ederiz.

Hatice BOZKURT / Beden Eğitimi Öğretmeni

Page 6: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 6

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

Okulumuzun İnteract Kulübü olarak 26 Kasım Salı akşamı İstanbul Rotaract Kulübünün ev sahipliğinde gerçekleşen bir yemekteydik. Sene içinde gerçekleştirilmesi planlanan projelerin konuşulduğu ve aynı zaman-da bütün Rotaractların bir arada, keyifli zaman geçirmesine ortam hazırlayan yemeğin konuğu, çok değerli iş adamı Hazım KANTARCI’ydı. 34 yıllık iş hayatının 32 yılını Sabancı Holding çatısı altında üst düzey şirketlerde ge-nel müdürlük ve kariyerinin son 2 yılında CEO’luk yaparak emekliye ayrılmıştır. İş hayatını “Kariyerim benim için bir misyonun tamamlanıp diğer misyonun başlaması şeklinde heyecan dolu ve eğlenceli bir serüven-di.” diye tanımlayan KANTARCI, o gün bizimle iyi lider ve yöneticide olması gereken özellikleri ve kendi deneyimlerini oldukça keyifli bir soh-bet ortamında paylaştı. Aynı zamanda yeni çıkardığı ve iş hayatını konu alan kitabından bahsetti. Büyük ilgi gören kitabının 4. baskısının yapıldığını ve bu kitabın onun için iyi bir başlangıç olduğunu da belirtti. Hepimizin bildiği gibi son 15 yıldır teknolojide baş dön-dürücü değişimler oluyor. Her şey giderek daha da interaktif hale geliyor. Aslında yeni nesil, biyolojik ihtiyaçları dışında nerdeyse bütün ihtiyaçlarını ceplerindeki akıllı telefonlar bilgisayar-lar veya tabletler yardımıyla karşılıyor. Eminim hepimizin bildiği “Nokia, connecting people” sloganı, gerçekten bize her şekilde teknolojiyle bağlanmış olaylar bütününün içerisinde yaşadığı-

mızı bir kere daha hatırlatıyor. İnsanlar ya “online” yaşıyorlar ya da “offline”. Sosyal medya artık çok büyük bir güç. Milyonlarca, milyarlarca bilgi küçücük çiplere sığdırılıyor. Kısacası âdeta bir dijital devrimin içerisindeyiz. Bireyler artık daha seçici ve güçlü çünkü bilgi-ye anında ulaşabiliyorlar. Bir araya gelmeden bilgi paylaşımında bulunabi-len ve sosyalleşebilen bir kitle var karşımızda, fakat sosyal medya ku-rumları bireyi yükselteceği gibi aynı zamanda itibarsızlaştırabilir de. Şimdi sizinle Hazım KANTARCI için “iyi bir liderde bulunması gereken özellik-leri” paylaşmak istiyorum, Hazım KANTARCI için liderliğin bir kişilik değil de unvan olduğundan başlaya-yım. İyi bir liderde bulunması gereken en önemli özellik vizyondur. Yani hayal gücü, bilgi, akıl, sezgi, yaratıcı-lık, deneyimi birleştirerek geleceği öngörme ve başında bulunduğu kuru-mu bu geleceğe götürecek sistem ve yönetimler bütünüdür. İyi bir lider, şansa ve tesadüfe değil neden-sonuç ilişkisine inanan bireydir. İyi bir lider aynı zamanda diğer insanlar için bir rol model olmalıdır, sayılmalı ve sevilme-lidir. İyi bir lider problem çözmek konusunda hızlı ve akılcı hareket ede-bilmelidir. Değişiklik yapmaktan kork-mamalı ama temkinli olmayı unutma-malıdır. Donanımlı, nitelikli ve bilgili insan yetiştirme konusunda başarılı olmalıdır iyi bir lider. Peki, iyi bir yö-netici? Yöneticilerde aranan en önemli husus, mazeret yerine çözüm üretebil-me ve katma değer yaratabilmedir.

İletişim becerileri yüksek, bilgiyi iyi kullanan, sonuç odaklı, hedef belirleye-bilen, global düşünen kişi iyi bir yöne-ticidir. Yani lider, paradigmayı değiş-tirmekle yükümlüdür. Eğer değiştire-miyorsa lider değil bir yöneticidir. Çünkü yönetici, mevcutta başarıyı yakalamaya çalışan kişidir. KANTARCI, konuşmasının sonunda bizlere küçük tavsiyeler de verdi. Ona göre başarılı bir birey olabilmenin ilk adımı kendimizi tanımaktan geçiyor-muş. “Sadece başarıyla yetinmek yeri-ne hayatta değerli olmayı tercih etmeli-yiz.” dedi. Kendimize güvenmeli, paylaşmayı bilmeli, alçak gönüllü ve merhametli olmalıymışız. Diyor ki: “Şimdiye kadar ‘merak etmeyin’ lafını çok duymuşsunuzdur.” evet, gerçekten de öyle ama ona göre tam tersine, me-rak etmeli ve sorgulamalıymışız. Sade-ce başarılı bir şekilde bir şeyleri ta-mamlamak iyi kalmamıza neden olur ama biz daha fazlasını yapmalı ve dikkat çekmeliyiz. Hata yapmaktan korkmamalı ve deneyerek doğruyu bulmayı sevmeliyiz. Son olarak deği-şimle dost olmamız gerektiğini vurgu-ladı. Bu keyifli etkinliğimiz Hazım Kantarcı’nın kitabımızı imzalayıp bizimle resim çektirmesiyle sona erdi. Umarım bizim için geçirmesi çok keyifli bu İnteract akşamını size de yansıtabilmişimdir. Bu arada eğer kulübümüz hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, kime sorsanız okulu-muzdaki bir İnteract öğrencisi bulabi-lirsiniz.

INTERACT KULÜBÜ HAZIM KANTARCI SÖYLEŞİSİ

Ada YÖNTER İnteract Kulübü Başkan Yardımcısı

Page 7: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 7

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

DÜNYA FELSEFE GÜNÜ

Dünya Felsefe Günü, 21 Kasım’da Koç Üniversitesinin ev sahipliğini üstlendiği İstanbul Liseleri Felsefe Ku-lüpleri Platformu öğretmenlerinin düzenlediği etkinlikle kutlandı. Okulumuz 12 öğrenciyle bu etkinliğe katıl-dı. Dünya Felsefe Günü açılış konuşması Türkiye Felsefe Kurumu temsilcisi Nuran Direk; İstanbul Liseleri Felsefe Kulüpleri Platformu adına “Tematik” açılış konuşması Bahçeşehir Koleji Felsefe Öğretmeni Mehmet Salim Şirin tarafından yapıldı. Öğrencilerimize platformun 1 yıl içinde hangi konular üzerinde çalışma yapa-cakları söylenip hangi öğretmenler eşliğinde çalışacaklarının tanıtımı yapıldıktan sonra, atölye çalışmasına geçildi. Atölye çalışmasında “Kent Hakkı” teması üzerinde görsel materyallerle sunumlar ve bilgilendirmeler yapıldıktan sonra, öğrenciler bu konudaki düşüncelerini birbirleriyle paylaştılar. Öğrencileri; gezegenimiz dünya, doğal kaynakların bilinçsizce tüketimi, yaşadığımız kent ve sorunları üzerinde düşünmeye, sorgulama-ya, kendilerini ve çevrelerini sorgulamaya iten bir etkinlik gerçekleştirildi. Birey olarak hepimizin gezegeni-miz, tüketimlerimiz ve yaşadığımız doğal çevre ile ilgili farkındalıklarımızın artmasına neden olan başarılı ve

keyifli bir çalışma oldu. Çiğdem KORBEK / Felsefe Öğretmeni

Bu yıl “24 Kasım Öğretmenler Günü”nde Okul Aile Birliğimiz, Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’a ve

tüm öğretmenlere günün anlamıyla ilgili ziyarette bulunmuşlardır. Feyziye Mektepleri Vakfının tüm persone-

le armağanları, bu yıl göreve başlayan öğretmenlerin bronz, Işık'ta 5 yılını dolduranların gümüş, 10 yılını dol-

duranların altın ve 20 yılını dolduranların da pırlanta rozetleri Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN tarafın-

dan kendilerine takdim edilmiştir. Ayazağa Kampüsündeki tüm öğretmenler düzenlenen organizasyonda bir

araya gelerek bu özel günü kutlamıştır.

Zafer YAZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Bu yıl “24 Kasım Öğretmenler Günü”nde Okul Aile Birliğimiz, Okul Müdürümüz Sayın Ömer

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Bu yıl “24 Kasım Öğretmenler Günü”nde Okul Aile Birliğimiz, Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’a ve

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Bu yıl “24 Kasım Öğretmenler Günü”nde Okul Aile Birliğimiz, Okul Müdürümüz Sayın Ömer

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Page 8: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

OKULUMUZ TÜBİTAK YARIŞMALARINDA

Sayfa 8

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

YÖNTEM: İnternet’ten genel yetenek testi bulduk. Bu sorulardan, her biri 12 soruluk iki farklı test hazırladık. Soruları

kendimiz çözerek soruların zorluk derecelerinin olabildiğince aynı olmasına dikkat ettik. Gönüllü olan 123 arkadaşımızdan iki

grup oluşturduk. Testleri çözerlerken arkadaşlardan adlarını yazmamalarını rica ettik. İlk grup 1. testi sessiz, diğer testi 85 desi-

bellik gürültülü ortamda çözdü. İkinci grup ise 2. testi sessiz, 1. testi gürültülü ortamda çözdü. Testleri cevap anahtarına göre

değerlendirdik ve doğru cevapların toplam sorulara oranlarını belirledik. Testlerin başarı oranlarını tablolarda karşılaştırdık. SONUÇ: Toplam 123 arkadaşımıza uyguladığımız iki testin sonuçlarını karşılaştırdığımızda, beklemediğimiz bir şekilde,

gürültünün öğrencilerin genel yetenek testi başarısına olumsuz bir etkisi olmadığını gözledik. Bunun nedeni belki hepimizin

büyük şehir yaşantısına uyum sağlamamız olabilir. Aynı testlerin daha sakin ve gürültüsüz bir şehirde tekrarlarsak sonuçlarımız

nasıl olur merak ediyoruz.

OKULUMUZ TÜBİTAK YAR

YÖNTEM: İnternet’ten genel yetenek testi bulduk. Bu sorulardan, her biri 12 soruluk iki farklı test hazırladık. Soruları

kendimiz çözerek soruların zorluk derecelerinin olabildiğince aynı olmasına dikkat ettik. Gönüllü olan 123 arkadaşımızdan iki

Bu özelliği nedeniyle MSG gıdaların lezzetini artırıcı katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. MSG Avrupa'da gıda katkısı olarak

sınıflandırılmış ve E621 adını taşıdığı için "zararsız" olarak nitelenmektedir. Ancak İnternet’te MSG ile ilgili olarak yaptığımız

araştırmalarda son yıllarda bu katkı maddesinin başta merkezi sinir sistemi ve obezite olmak üzere insan sağlığı üzerinde pek çok

olumsuz etkisi olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar olduğunu okuduk. Geçtiğimiz yıl, ülkemizde de MSG'nin içinde et olan

ürünlere katılmasının yasaklanmış olduğunu öğrendik. İnsanlar üzerinde deney yapamayacağımıza için, model organizma olarak

sirke sineklerini kullandık. MSG'nin biyolojik etkilerini sirke sineklerinin yaşam döngülerini gözlemleyerek araştırmak istedik.

Sirke sineklerinin mamalarının içine artan miktarlarda MSG ekledik. MSG verilmemiş kontrol sinekler ile karşılaştırdığımızda,

sineklerin MSG miktarı ile doğru orantılı olarak daha hızlı öldüklerini ve daha az pupa oluşturduklarını ve pupadan sinek

gelişiminde bozukluklar olduğunu gözlemledik. Kazım ERGENÇ / Biyoloji Öğretmeni (Proje Danışmanı)

Bu özelliği nedeniyle MSG gıdaların lezzetini artırıcı katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. MSG Avrupa'da gıda katkısı olar

sınıflandırılmış ve E621 adını taşıdığı için "zararsız" olarak nitelenmektedir. Ancak İnternet’te MSG ile ilgili olarak yaptı

PROJENİN ADI: Çevremizdeki gürültü sınav

başarımızı etkiliyor mu? PROJENİN AMACI: Her gün pek çok sınava gi-

riyoruz. Çevremiz, çevremizdeki hareketler, konuşma-

lar, trafik gürültüsü dikkatimizi dağıtabilir, sınav

başarımızı etkileyebilir. Okulumuz İstanbul'daki pek

çok okul gibi trafik gürültüsünün yoğun olduğu bir

bölgede yer almaktadır. Örneğin SBS gibi merkezi

yapılan sınavlarda farklı okullarda sınava giren öğren-

ciler için sınavın yapıldığı sınıfın ortamı da başarılarını

etkileyen bir faktör olabilir mi? Bu sorunun cevabını

merak ettik ve gürültünün sınav başarımızı etkileyip

etkilemediğini ölçmeyi amaçladık.

Projemizde paketlenmiş gıdaların ambalajlarında E621

olarak belirtilmiş ve her gün tükettiğimiz pek çok hazır

gıdaya tat artırıcı olarak eklendiğini öğrendiğimiz mon-

osodyum glutamat'ın (E621) canlılar üzerindeki biy-

olojik etkilerini sirke sineği model organizmasını kulla-

narak saptamayı amaçladık. Monosodyum glutamat

(MSG) glutamik asidin bir tuzudur. MSG tuzunun

Japonca "umami" denilen (Türkçede henüz karşılığını

bulamadığımız) güzel bir tat hissi uyandırdığı

gösterilmiştir. Bu tat; bilinen acı, tatlı, ekşi, tuzlu

tatlarının dışında, beyinde farklı bir tat merkezini

uyardığı için "6. duyu" olarak adlandırılmıştır.

BİR GIDA KATKI MADDESİ OLAN MONOSODYUM GLUTAMAT'IN SİRKE SİNEKLERİNİN

YAŞAM DÖNGÜSÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Page 9: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

İSTANBUL BAROSU BAŞKANI DOÇ. DR. ÜMİT KOCASAKAL OKULUMUZDA

Sayf

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Sayın Ümit KOCASAKAL, 22 Ekim 2013 tarihinde okulumuzda bir konferans verdi. Cumhuriyet Haftası etkinlikleri kapsamında; “Cumhuriyet’imizin kazanımları” üzerine konuşma yapan hocamız, Türk demokrasisinin tarihsel süreçte karşı-laştığı sorunları anlattı. Atatürk’ü bir dünya lideri olarak çağdaşı olan diğer liderlerle karşılaştırdı. Cumhuriyet kazanımlarının korunmasının öneminden bahsetti. Milli irade ile milletin egemenliği ilkelerinin farkından, se-çimlerde elde edilen oy çokluğunun, iktidarlara her türlü kararı alabilme hakkını veremeyeceğini söyledi. Sayın KOCASAKAL’ın değindiği diğer önemli bir konu ise Türk kültürünün genç kuşaklar tarafından iyi tanın-ması, bilinmesi ve yaşanmasıydı. Türk sinemasının, musikisinin, gelenek ve göreneklerinin içselleştirilmesinin önemi vurgulandı. Ümit Bey, gençlerimize çok okumaları konusunda da önemli tavsiyelerde bulundu. Ulu Ön-der Atatürk’ün Türk gençliğine emanetini hatırlattı. Kıymetli hocamıza değerli katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.

Mehmet Sait EMİR / Tarih Öğretmeni

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Sayın Ümit KOCASAKAL, 22 Ekim 2013 tarihinde okulumuzda bir konferans verdi. Cumhuriyet Haftası etkinlikleri kapsamında;

17.09.2013 tarihinde IB Danışmanı Mr. Andrew WATSON okulumuza gelerek yürütülen IB çalışmalarını gözlemledi. IB adayı öğrencileriyle görüşen WATSON, okulumuzu gezerek okul hakkında bilgi aldı.

Jenny CHAVUSH / IB Koordinatörü Jenny CHAVUSH / IB Koordinatörü

IB’DE HAZIRLIKLAR SON AŞAMAYA GELDİ

Page 10: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 10

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

Eğitime Tablet Desteği

Eğitimde teknolojinin kullanılmasının temel amacını; eğitimin kalitesini artırmak ve farklı öğrenenler için bireyselleştirilmiş öğrenme ortamlarını zenginleştirmek şeklinde özetleye-biliriz. Teknoloji, yıllardır farklı araçlarla ama aynı amaçla, vizyon sahibi pek çok okulun sınıflarında kendine yer bulmaktadır. Şimdiye kadar; tepegözler, bilgisayarlar, projeksiyon cihazları, akıllı tahtalar, ses ve görüntü sistemleri birçok teknolojik araç, gerek teknoloji odalarında gerekse sınıflarda kullanıldı ve bir kısmı halen kullanılmaya devam ediyor. Teknolojinin eğitim ortamlarında verimli kullanımı pek çok hassas denge üzerine kurulu-dur. Planlama aşaması oldukça önemlidir. Teknoloji, yerinde ve zamanında kullanılırsa amacına ulaşır. Yetkin bir kullanım bilgisi, sorunsuz bir altyapı ister. Tabii konu teknoloji olunca maalesef hiçbir zaman yüzde yüz sorunsuz bir akış garantisi yoktur. Eğitim, önce-den planlanırken mutlaka yanına bir de “B planı” ister. Teknoloji yerinde durmaz, sürekli gelişir, karşılığında da gelişim ve düzenli eğitim ister. Özetle; özellikle yeni bir teknolojik aracın eğitim ortamına uyum sağlama süreci, özverili bir çalışma ve sabır ister. Bütün bu isteklerin karşılığını ise öğrenme motivasyonu yüksek, aktif öğrenciler ile alırsınız. Vur-gulamak istediğiniz bir konuyu değişik metotlarla, daha eğlenceli, daha az zamanda ve daha kalıcı bir şekilde aktararak alırsınız. Klasik sınavlara nazaran çoklu duyuya hitap eden, interaktif sınav yapabilme imkânını ve bu sınavların hızlı ve güçlü analizlerini yapa-bilme gibi eğitim ortamını zenginleştirecek pek çok ayrıcalığa sahip olursunuz. Her sene emek verilen materyallere yeni etkileşimler ekleyerek veya düzenleyerek dinamik bir içe-rik arşivine sahip olursunuz. Ülkemizde teknoloji kullanımına karşı yatkınlık ve pozitif yaklaşım, bütün bu özverili çalışmaları kolaylaştıran önemli bir etmendir. Eğitim ortamı-nın hedef kitlesi olan öğrenciler ise, teknoloji uyumu ve kullanımı konusunda, toplumun en aktif grubu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Btnet.com.tr - http://bit.ly/QcV1WC

FMV IŞIK OKULLARINDA TABLET EĞİTİMİ

Eğitime Tablet Desteği

Eğitimde teknolojinin

kullanılmasının temel

amacını; eğitimin

kalitesini artırmak ve

farklı öğrenenler için

bireyselleştirilmiş

öğrenme ortamlarını

zenginleştirmek

şeklinde

özetleyebiliriz.

Eğitim, önceden

planlanırken mutlaka

yanına bir de “B

planı” ister.

İsmail Süha HAYAL Eğitim Teknolojileri Koordinatörü

Page 11: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 11

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Intel firmasının Türkiye genelin-de 26 ilde 13-29 yaş grubu 3 bin gençle yaptığı “Genç Türkiye Araştırması”na göre dijital cihaz-lar, İnternet ve sosyal ağlar, genç-ler için günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durum-da. Türkiye’de her 3 gençten 2’si dijital cihazların insanların sosyal statülerinin bir parçası olduğunu düşünüyor. Gençlerin yarıdan fazlası teknolojik cihazları kullan-mayan kişilerin çağın gerisinde kaldığını düşünüyor. Bu noktada tek sorun, öğrencilerin tablet ci-hazlarını eğitim ortamında oyun ya da eğlence aracı değil, eğitim aracı olarak kabullenmesi gerekti-ğidir. Öğrenci, yasaklama ya da engellemelerle değil, okul içeri-sindeki hak ve sorumluluklarının farkında bir teknolojik tavır takın-malıdır.

Son birkaç yıldır; devletin pilot olarak başlattığı ve medyada da çeşitli yönleriyle sürekli gündem-de kalan “Fatih Projesi” ile birlik-te tablet ve dokunmatik interaktif TV’lerin devlet okullarında kulla-nılmaya başlanmasından sonra bu teknolojiler pek çok özel okulun gündemine de girmiş oldu. En son katıldığım ve pek çok seçkin özel okulun teknoloji temsilcilerinin bulunduğu Microsoft Eğitim Çö-zümleri Zirvesi 2013’teki bir otu-rumda, salondaki katılımcılara sorulan “Şu anda bir tablet projesi yöneten okul var mı?” sorusuna kalkan birkaç elden biri bizdik. Geriye kalan neredeyse tüm okulların yetkililerinin ise “Önümüzdeki dönem için tablet projesi planlayan okul var mı?” sorusuna el kaldırması, bu okulla-rın (en azından bir kısmının) da kısa vadede harekete geçeceğinin habercisiydi. Böyle bir projede öncü okul olmanın gerçekten her ortamda oldukça gurur verici ol-duğunu özellikle belirtmek iste-rim.

Aylarca süren

araştırma ve

testlerden sonra;

dünya elektronik devi

Samsung ile eğitim

çözümü ve tablet

donanımı konusunda

anlaşmaya vardık.

Tablet destekli eğitim projesine

başlamak için ne gerekiyor?

Neden isteyen her okul böyle bir projeyi hemen başlatamıyor? Bu-nun pek çok sebebi olabilir. Örne-ğin; tablet, yazılım ve altyapı ma-liyetleri, içerik kaygısı, tablet tek-nolojisi ve bu teknolojinin eğitim ortamında henüz çok yeni olması ile ilgili kaygılar olabilir. Bu liste teknoloji ile aranızdaki mesafeye bağlı olarak istenildiği kadar uza-tılabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, teknoloji her alanda olduğu gibi eğitim alanında da sürekli kendini yenileyen ve gelişen bir yapıya sahiptir. Nereden başlarsa-nız başlayın sürekli kendinizi ye-nilemek ve hep bir sonraki tekno-lojik adıma ortamınızı hazırlamak durumundasınızdır. FMV Işık Okulları bu projeye nasıl hazırlandı?

Öncelikle okul bünyesinde çalışan uzmanlardan oluşan bir Eğitim Teknolojileri Birimi kuruldu. Ay-larca süren araştırma ve testlerden sonra; dünya elektronik devi Sam-sung ile eğitim çözümü ve tablet donanımı konusunda anlaşmaya vardık. Projemizin adını “Tablet Destekli Eğitim” olarak belirledik ve projenin başlangıç aşamasında önce öğretmenlerimize daha sonra veli ve öğrencilerimize çeşitli toplantılarla projemizi anlattık. Bu projenin dünyada öncü bir pilot proje olduğunu, projede tab-letin, teknolojik bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünü ve planla-maların bu yönde yapılacağını anlattık. Tablet seçimini nasıl yaptığımızı, hangi testlere tabi tuttuğumuzu, olmazsa olmaz özel-liklerimizi anlattık. Örneğin; Tab-let boyutu, merkezi olarak yöneti-lebilirlik, gerçek defter deneyimi sağlayabilecek bir kalem ve yazı-lımı, donanım performansı gibi özelliklerin bizim için önemini

Page 12: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 12

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

vurguladık. Ayrıca bu projede, tablet ile bir-likte, alınan tabletlerin sınıf içinde ve dışında (ekran-dosya paylaşımı, sınav, yoklama, grup çalışmaları, mesajlaşma, sanal kütüphane vb. uygulamalar ile) etkileşime sokulabilecek bir sınıf kontrol yazılımı gereksinimi olduğunu belirttik. Samsung, iddialı bir yazılım ile dün-ya genelinde 26 ülkede pilot bir projeye başla-mış, Türkiye’de ise sadece FMV Işık Okulları ile bu deneyimi paylaşma konusunda karşılıklı olarak anlaşmıştır. Kore’den gelen yazılım ekipleri ile toplantılar yapılmış, öğretmenleri-mizden gelen geri dönütler belirli aralıklarla bu ekiplerle paylaşılmış ve sonuç olarak bu yıl 1.5 versiyonu ile kullanımına devam ettiğimiz Samsung School yazılımı bugünkü halini al-mış ve sürekli olarak yeni özelliklerle gelişti-rilmeye devam edilmektedir.

Btnet.com.tr - http://bit.ly/QcV1WC

Tablete geçiş

aşamasında

içeriklerin dijital

hâle getirilmesi

konusu da oldukça

önemlidir.

Tablete geçiş aşamasında içeriklerin dijital hâle getirilmesi konusu da oldukça önemlidir. Bu yıldan itibaren öğretmenlerimiz, özellikle tab-letli seviyelerde kitap listelerini belirlerken önceliği, z-kitap ve e-kitap versiyonu bulunan içeriklere vermeye başladı. Ayrıca önceden derslerinde kullandıkları çeşitli formatlardaki animasyonları ve sunumları da öğrenciler ile paylaşma imkânına sahipler. Tablette de Eğitim Şart

Eğitim Teknolojileri Birimi olarak; tablet kulla-nımı ve sınıf kontrol yazılımımız olan Samsung School eğitimlerini tüm kampüslerimizdeki öğretmenlerimize bu dönem başından itibaren vermeye başladık. Çok kampüslü yapımız ve yüksek sayıdaki öğretmen kadromuzdan dolayı önce büyük gruplara, daha sonra ise daha kü-çük gruplara uygulamalı eğitimler organize ederek eğitim sürecine devam ediyoruz. Öğrencilerimizle de tüm kampüslerde seviye seviye toplantılar yaparak sistemi anlatıyor, hangi yazılımları nasıl kullanmaları gerektiğin-den bilişim etiğine kadar pek çok konuya deği-niyor, akıllarındaki soruları birinci ağızdan cevaplıyoruz. Özetle, tablet destekli eğitim projesi de; içinde eğitim ve teknolojinin aynı anda geçtiği tüm projelerde olduğu gibi, öğretmen ve öğrencinin kullanımını artırdığı ve sahiplendiği oranda yükselecek, eğitim ortamındaki herkesin hedef-lerine daha hızlı ve keyifli bir şekilde ulaşması-na yardımcı olacaktır. Ayrıca şunu özellikle vurgulamak gerekir; teknoloji, asla tek başına bir eğitimcinin yerini alamaz. Bunun yerine teknolojiyi etkin kullanabilen eğitimcilerin sa-yısı artacak, eğitim kalitesi de aynı oranda arta-caktır.

Page 13: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 13

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

“Tecrübe bütün öğretmenlerin en iyisidir.” Publilus Syrus

Yetenek, bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği; bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite demektir. (TDK) İnsan yetenekleri dikkate alınarak yönlendirile-bilen, şekil kazanabilen bir varlıktır. Okulumuzda “Önce iyi insan yetiştirir.” felsefesi doğrultusunda, eği-tim ve öğretime; insanın yalnızca bilgi sahibi olduğu, davranışlarını değil, bütün yeteneklerini geliştirdiği, sosyalleşmeyi sağlayan bir süreç olarak bakılmaktadır. Nietzsche’ye göre eğitim, ruhun etkinliğini gerektirir ve bir kişide en iyiyi ortaya çıkarmayı amaçlar. Bu nedenle eğitimi tanımlayan şey, olguların, becerilerin ve tekniğin kazanılması değil ama öğreticiden öğren-ciye tutku ve iradenin iletilmesidir. Okul, aynı zamanda sosyal bir örgütlenmedir ve yaşamın içinde, yaşamla bütünleşerek uygulamalar yap-mak durumundadır. FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi öğrencileri sosyal kulüpler aracılığıyla aşağıdaki tu-tum, davranış ve becerileri kazanırlar: Sosyal etkinliklerle kendini tanıyabilme, Bireysel hedeflerini belirleyebilme, Yeteneklerini geliştirebilme, Yeteneklerini kendisinin ve toplumun yararına kullanabilme, Sorumluluk alabilme, Planlı çalışma alışkanlığı edinebilme, Serbest zamanlarını etkin ve verimli değerlendirebilme, Girişimci olabilme, Bireysel olarak veya başkalarıyla iş birliği içinde çevresindeki toplumsal sorunlarla ilgilenebilme ve

bunların çözümüne katkı sağlayacak nitelikte projeler geliştirebilme ve uygulayabilme. Bu bağlamda okulumuz bütün öğrencilerimizin bir sosyal kulübe üye olmasını ister.

Filiz ÇENE / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

2013-2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KULÜP SEÇİMLERİ

Sayfa 13

Filiz ÇENE / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Page 14: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 14

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

07.10.2013 tarihinde 9. sınıflarının tamamının katılımıyla sınıf içi kaynaşma ve paylaşım amacıyla bir

gezi düzenlendi. Gezi sırasında yapılan kahvaltıda öğrencilerimiz birbirlerini tanıma ve birbiriyle kay-

naşma imkânı buldular. Zafer YAZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

9. SINIFLAR VE REHBER ÖĞRETMENLERİ TANIŞMA VE PAYLAŞIM GEZİSİNDE

DAMİMARKALI ÖĞRENCİLERİN YOLU BİR KEZ DAHA “IŞIK”TAN GEÇTİ

Kopenhag’ın merkezinden, tam kalbinden gelen 32 kişilik Danimarkalı öğrenci grubu, öğretmenleri ile beraber 25 Eylül 2013 Çar-şamba günü okulumuza konuk oldu. Rhysensteen Gymnasium, başkent Kopenhag’ın merkezinde, 1881 yılından beri eğitim veren bir lisedir. Öncelikle kız öğren-ciler için eğitim vermeye başlamış, fakat 1958 yılından beri karma eğitim yapılıyor. Öğretmenleriyle bir haftalık İstanbul gezisi-ne gelen ve dünya vatandaşı olmanın önemi-ne inanan öğrenciler, Özel Ayazağa Işık Lisesini tanımak ve öğrencilerimizle tanış-mak için okulumuza geldiler. Büyük bir he-yecan ve ilgiyle kampüsümüzü gezerken hayranlıklarını gizleyemeyen misafirlerimiz, tüm merak ettiklerini kendilerine eşlik eden 11 ve 12. sınıf öğrencilerimize sordular.

Kopenhag’ın merkezinden, tam kalbinden gelen 32 kişilik Danimarkalı öğrenci grubu, öğretmenleri ile beraber 25 Eylül 2013 Çar-şamba günü okulumuza konuk oldu. Rhysensteen Gymnasium, başkent Kopenhag’ın merkezinde, 1881 yılından beri eğitim veren bir lisedir. Öncelikle kız öğren-ciler için eğitim vermeye başlamış, fakat 1958 yılından beri karma eğitim yapılıyor. Öğretmenleriyle bir haftalık İstanbul gezisi-ne gelen ve dünya vatandaşı olmanın önemi-ne inanan öğrenciler, Özel Ayazağa Işık Lisesini tanımak ve öğrencilerimizle tanış-mak için okulumuza geldiler. Büyük bir he-yecan ve ilgiyle kampüsümüzü gezerken hayranlıklarını gizleyemeyen misafirlerimiz, tüm merak ettiklerini kendilerine eşlik eden

Uluslararası projeler içerisinde yer almaya alışkın olan öğrencilerimiz de farklı kültürleri tanıma fırsatını bir kez daha elde etmiş oldular. Çok Amaçlı Salon’da düzenlenen karşılama programı ve Yönetim Katı Toplantı Salo-nu’nda düzenlenen kokteylde keyifli vakit geçirerek kısa sürede kaynaşan gençler arasında bir kez daha dostluk temelleri atıldı. Ziyaret sonrasında hem öğrencilerimizin hem de Danimarkalı öğrencilerin yüzlerindeki mutlu-luk görülmeye değerdi. Misafirperverliğimiz karşısında hayrete düştükleri gözlerinden okunan konuklarımız bizi Danimarka’ya davet ederek dostluk mesajları ile okulumuzdan ayrıldılar. Kim bilir, belki bir gün bizim de

yolumuz Danimarka’ya düşer, yollarımız tekrar kesişir. Nihal ÖKTEM 12. Sınıflar Müdür Yardımcısı

Page 15: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 15

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

“EDUCATION FOR PEACE” ETKİNLİĞİ

20.09.2013 tarihinde saat 12.00’de tüm dünya-da ortak olarak gerçekleştirilen Environment Online (ENO) Programı’nın ‘’Education for Peace’’ etkinliği için FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi olarak fidan dikimi gerçekleştirdik. Matematik-Fen Bölümünün gerçekleştirdiği bu etkinliğe Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN ve farklı yaş gruplarından öğrencileri-miz de destek verdiler. Katıldığımız bu progra-mın amacı 2017 yılına kadar bütün dünyada 100 milyon ağaç yetişmesini sağlamaktır. Çev-re konusunda duyarlı olan okulumuz bu proje-nin ileriki aşamalarına da katılacaktır.

“EDUCATION FOR PEACE” ETKİNLİĞİ

20.09.2013 tarihinde saat 12.00’de tüm dünya-da ortak olarak gerçekleştirilen Environment Online (ENO) Programı’nın ‘’Education for Peace’’ etkinliği için FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi olarak fidan dikimi gerçekleştirdik. Matematiketkinliğe Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN ve farklı yaş gruplarından öğrencileri-miz de destek verdiler. Katıldığımız bu progra-mın amacı 2017 yılına kadar bütün dünyada 100 milyon ağaç yetişmesini sağlamaktır. Çev-re konusunda duyarlı olan okulumuz bu proje-nin ileriki aşamalarına da katılacaktır.

4-7 Ekim 2013 tarihlerinde Enka Lisesinde Avrupa Gençlik Parlamentosu (EYP) kapsa-mında yapılan ENKA Gençlik Forumu’na 11 öğrencimizle katıldık. Türkiye’nin değişik ille-rinden gelen 120 öğrenciyle birlikte, öğrencile-rimiz 3 gün boyunca komite çalışması yaptılar. Öğrencilerimizden bazıları ilk kez EYP heyeca-nını yaşarken mezunlarımızdan Deniz Eren ÖĞRETİR hem forumun başkan yardımcılığı hem de komite başkanlığı; öğrencilerimizden Arda ACAR ve Ali Emre AK komite başkanlı-ğı; Yağmur TAŞDEMİROĞLU forumun edi-törlüğünü yaparak okulumuzu başarılı bir şekil-de temsil ettiler. Konferansın ilk günü öğrenci-ler kaynaşma ve tanışma amaçlı takım oyunları oynadılar. İkinci ve üçüncü günde açılış töreni-nin ardından seçtikleri komitelerde diğer arka-daşlarıyla konularını tartışmaya başladılar.

4-7 Ekim 2013 tarihlerinde Enka Lisesinde Avrupa Gençlik Parlamentosu (EYP) kapsa-mında yapılan ENKA Gençlik Forumu’na 11 öğrencimizle katıldık. Türkiye’nin değişik ille-rinden gelen 120 öğrenciyle birlikte, öğrencile-rimiz 3 gün boyunca komite çalışması yaptılar. Öğrencilerimizden bazıları ilk kez EYP heyeca-nını yaşarken mezunlarımızdan Deniz Eren ÖĞRETİR hem forumun başkan yardımcılığı nını yaşarken mezunlarımızdan Deniz Eren ÖĞRETİR hem forumun başkan yardımcılığı nını yaşarken mezunlarımızdan Deniz Eren

hem de komite başkanlığı; öğrencilerimizden Arda ACAR ve Ali Emre AK komite başkanlı-ğı; Yağmur TAŞDEMİROĞLU forumun edi-Arda ACAR ve Ali Emre AK komite başkanlı-ğı; Yağmur TAŞDEMİROĞLU forumun edi-Arda ACAR ve Ali Emre AK komite başkanlı-

törlüğünü yaparak okulumuzu başarılı bir şekil-de temsil ettiler. Konferansın ilk günü öğrenci-ler kaynaşma ve tanışma amaçlı takım oyunları oynadılar. İkinci ve üçüncü günde açılış töreni-nin ardından seçtikleri komitelerde diğer arka-daşlarıyla konularını tartışmaya başladılar.

EYP KULÜBÜ “ENKA GENÇLİK FORUMU”NDA

Konularını tartışırken buldukları sorunlara çözüm önerileri geliştirmek için hummalı bir çalışmaya giriştiler. Son gün genel kurulda her komite çözüm taslaklarını diğer komitelerin oylarına sundu. Öğrencilerimiz sözcülük, komitelerinin açılış ve kapanış konuşmalarını yapma gibi görevlerde bulunurken, diğer komitelere soru sorarak genel kurulda aktif olarak çalıştılar. Forumun dilinin İngilizce olması sebebiyle öğrendiklerini sosyal ortamda kullanma imkânını buldular. Oldukça hararetli geçen tartışmalar, uzun süren bir genel kurul sonrasında öğrenciler bu yorgunluklarını konferans yemeğinde eğlenerek attılar. ENKA gençlik forumundan öğrencilerimiz yeni arkadaşlıklarla, yeni bilgiler ve daha fark-lı çalışmalara da katılma motivasyonuyla donanmış bir şekilde ayrıldılar. Gerek öğrencilerimiz gerek danışman öğret-menlerimiz için kendilerini geliştirme konusunda büyük katkılarının olduğunu düşündüğümüz bu konferanslara katıl-mamızda maddi ve manevi destek veren FMV yöneticilerine, Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’a ve öğrencileri-mizin derslerini telafi ederken sürekli yanlarında olan ders öğretmenlerine teşekkür ederiz.

Didem DÜRÜS / İngilizce Öğretmeni

Dilara AHSEN / Fizik Öğretmeni Gültuğ ŞAHİNOĞLU / Biyoloji Öğretmeni

Page 16: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 16

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

THe PALA

Coğrafya kulüpleri, FMV Işık Okulları bünyesinde kurulmasının üzerinden çok kısa bir süre geçmesi-ne rağmen, kulüpler birçok projeye imza attı. Tamam-lanması iki yıl sürecek yeni projenin temellerini bu eğitim-öğretim yılında atan FMV Işık Okulları Coğraf-ya Kulüpleri, yeni projele-rinin adını “Doğadaki İn-san” olarak belirledi. Pro-jenin adı “Doğadaki İnsan” olunca “Doğada nesli tüke-nen tür: İnsan.” sloganıyla yola çıkan, tam tabiriyle 7’den 70’e herkese doğayı sevdiren, tam bir doğa aşı-ğı, doğada yaşam uzmanı Serdar KILIÇ, akla ilk gelen isim oldu. Serdar KILIÇ’ın rehberliğinde FMV Işık Okullarıyla bir-likte toplamda 8 okulun katılımıyla bir proje başla-tılmış oldu. Planlama ve iş bölümü bir projenin olmazsa olmazla-rıdır. Bu bağlamda önce-likle projenin içeriği ve kapsamı belirlendi: Doğa-da yaşamayan, şehir haya-tının kendine sunduklarıyla yetinen, doğanın güzellik-lerini beyaz cam ardından görebilen, domatesin ağaç-

ta yetiştiğini zanneden bir nesile doğayı tanıtmak, sev-dirmek ve onu gerçek doğada, gerçek doğa koşullarıyla ya-şatmak. Bu amaç doğrultusun-da öncelikle bir köyün belir-lenmesi gerekiyordu. Burada amaç Serdar KILIÇ’ın tabiriy-le “gidilen köyde sadece bir verici olmak değil oradaki doğal yaşamı da aynı zaman-da soluklamak” olmalıydı. Yani öğrencilerimiz orada misafir değil, yaşayan olma-lıydı. Bu bağlamda Bolu’nun Seben ilçesinin Alpağut köyü proje köyü olarak seçildi. Pe-ki, neden bu köy? Proje mi-marlarından Pelin GÜZEL’in dedesinin Seben’de Askerlik Şubesi’nde komutan olarak görev yaptığını, Felsefe Öğ-retmenimiz Çiğdem KOR-BEK’in de burada öğretmen-lik yaptığını öğreniyoruz. Ancak bu köyün seçilme se-bebi bunlar değil, sadece hoş bir tesadüf. Bu köyün seçilme sebebi doğasının bozulmamış olması, tarihi çok eski taş evlerinin burada bulunması ve öğrencilerimize arzuladıkları doğal bir köy yaşamını suna-bilecek olması gibi sebepler-dir. Köy belirlendikten sonra projeyi gerçekleştirecek öğret-menlerin proje basamaklarını şekillendirmeleri için köyü

görmeleri gerekiyordu, bunun için de bir keşif gezisi. Bu arada ben, eşim ve oğlum yine hoş bir tesadüfle devreye giriyoruz. Pelin Hanım’ım davetiyle bu projede yoldaş oluyoruz proje ekibine. Saat 07.30’da Ayazağa Kam-püsünden Mudurnu’ya hare-ket ediyoruz. Neden mi Mu-durnu? Serdar KILIÇ’ın do-ğada yaşam kampının (Wolftrack) olduğu yere gidip semaver çayını içmek için. Böylelikle hem dinlenmek hem de Serdar KILIÇ’ın şim-dilerde dillere destan kampını görmek amaçlanmıştı. İyi de oldu. Gayet doğal bir ortam. Bu kampın amacı kampa katılanlara doğada yaşamanın hem inceliklerini göstermek hem de karşılaşacakları zor-luklara karşı onları eğitmek. Serdar KILIÇ bize kampını gezdirirken atlarını ve yeni yavrulamış köpeğini gösterdi. Bir ayrıntıyı paylaşmadan geçemeyeceğim, biz atlara şöyle bir bakıp hatta biraz cesaretlilerimiz atları okşayıp geçerken – onlar arasında ben de varım- Serdar KILIÇ’ın atları belki yüzlerce defa gör-mesine rağmen onların yanla-rından zar zor ayrılması dik-katimi çekti. Fazla söze gerek yok, sözde değil özde âşık.

“DOĞADA NESLİ TÜKENEN TÜR İNSAN”DAN “DOĞADAKİ İNSANA”

Page 17: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 17

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

Mükemmel bir çayın ardından Serdar KILIÇ önde biz arkada düştük yollara. İstikamet Alpağut... Yolda Serdar KILIÇ bizi durdurup geçtiğimiz yerin coğrafi özelliklerinden bahsedince yoğun istek üzerine arabamıza alıp rehber-liğimizi yaptırıyoruz kibarca ve seçimimizden de oldukça memnunuz. Lafın arasında yaptığı işlerden, başka projele-rinden bahsediyoruz. Film teklifi alıp almadığını soruyorum. İyi bir film teklifi aldığını, büyük bir ihtimalle de ka-bul edeceğini söylüyor. Ama filmin selameti için ismini açıklamayacağım. Seben’e geliyoruz. Bizi belediyeden yazı işleri müdürü karşılıyor, çaylar ikram ediliyor. Ardından projeyi uygulaya-cağımız Alpağut köyüne çıkıyoruz. Köy hakikaten çok ama çok eski taş evlerle dolu. Evlerin çatılarındaki kiremit-lerin Osmanlının kuruluş yıllarına kadar vardığı söyleniyor. Köyün en önemli ve öncelikli sorununun sulama oldu-ğunu öğreniyoruz. Köy fazla büyük değil. Göç nedeniyle birçok evin kapısına kilit vurulmuş. Ancak doğal hayatın tüm imkânlarını sunabilecek güzellikte. Ekip köyü geziyor, köy sakilerinden, köyün muhtarı ve imamından bilgi alıyor. Sonrasında Seben’in misafirperver esnafı tarafından yeni açılmış bir tesise Seben’in meşhur bulgurundan yapılmış bulgur pilavı yemeye davet ediliyoruz. Yemekler yendikten sonra uzunca bir süre projenin planı üzerinde tartışılıyor, iş bölümü yapılıyor, bütçe vs. ayarla-maları görüşülüyor. İşin bu kısmında ben, ailemle nefis çayımı yudumluyorum. Dönüş yolunda Serdar KILIÇ’tan ayrılıyoruz. O kampına dönüyor, biz de kampüsümüze dönüyoruz. Bu projeye birçok okul katılıyor ve onlarca öğrencimiz gönül veriyor. Ben şahsım adına çok yararlı bulduğum bu projenin mimarlarını gönülden tebrik ediyorum. Bu vesileyle proje verdiği destekten ötürü Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’a teşekkür ediyorum .

Sayfa 17

Zafer YAZ Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Page 18: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 18

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

Sayfa 18

11. SINIFLAR TANIŞMA VE PAYLAŞIM GÜNÜ

4 Ekim 2013 tarihinde, okulumuz 11-B, 11-C ve 11-G sınıflarının katılımıyla, rehberlik dersinin amaçları, kazanım-

ları ve yıllık planı doğrultusunda Sarıyer’de bir kahvaltı ve paylaşım etkinliği düzenlenmiştir. Öğrencilerimize bu

etkinlikte, sınıf rehber öğretmenleri Filiz ÇENE, Şenay ÖNAL ve Leyla TARAKÇI; Rehberlik ve Psikolojik Danış-

man Gülin ŞEKERCİ ile Müdür Yardımcısı Hakan KULABER eşlik etmiştir.

Leyla TARAKÇI / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

“DOĞADAKİ İNSAN” PROJESİ

Proje hakkında coğrafya öğretmenim Pelin Hanım bana ilk bilgilendirmeyi yaptığı zaman yüzündeki ifadeden bu projenin ne kadar önemli olduğunu anladım ve bana bu değerli projede yer vermesinin haklı gururunu ve heyecanını yaşadım. Sahip olduğum bu duygular, Serdar KILIÇ’ın ve 8 lisenin de katıldığı ve okulumuzun ev sahipliği yaptığı konferansta bir kat daha arttı. Bu kadar büyük bir projede bu kadar çok sayıda yeni arkadaşla çalışmak çok heyecan verici olacak. Biz, şehir ortamında büyüyüp özümüzdeki yaşantıyı hiç görmedik, bu yüzden bu geri dönüş benim için çok önemli olacak ve şimdiye kadar hiç yaşamadığım büyüklüğü tartışılmaz bir tecrübe olacak. Şimdiden köye gidiş tarihlerini iple çekiyorum ve bu projede üstüme düşen görevleri layıkıyla yerine getireceğime sizi temin ediyor,

sağladığı bu olanaklar için okulumuza teşekkür ediyorum. Galip Metehan CENGİZ / 11G Serdar KILIÇ’la yapacağımız “Doğadaki İnsan” projesi için projenin içinde yer alacak 8 okul olacak 11 Ekim 2013

Cuma günü bir araya geldik. Serdar KILIÇ bu köy projesi hakkında bilgi verdiğinde bir an önce projeye başlamak

istedim. Köyde neler yapacağımız, köyün nasıl bir yaşam tarzı olduğunu, köyde hangi işlerle uğraşıldığını merak

edip heves duydum. Projenin hayatıma büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Serdar KILIÇ’tan ve öğretmen-

lerimizden doğa hakkında Seben-Bolu hakkında değişik bilgiler edineceğiz. Bu projede çalışacağım için çok hey-

ecanlıyım umarım her şey dilediğimiz gibi olur. Julia KAYAER / 11E

Page 19: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 19

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

BİENAL ŞEHRE GELDİ!..

“Anne ben barbar mıyım?'' sloga-nıyla açılan ve İstanbul'da düzenle-nen “13. İstanbul Bienali”ye gittik. İlk olarak gittiğimiz yer, serginin bir kısmının yer aldığı Beyoğlu Salt oldu. Sergiyi gezmeden önce “Anne ben barbar mıyım?” sözü-nün bize ne ifade ettiğini Bienal’in amacı olan “Kamusal Alan” kavra-mını tartıştık. Aynı zamanda ''barbar'' terimi üzerinden Türki-ye’yi konuştuk. Türk vatandaşı olmayan veya Türk vatandaşı olup farklı inançlara sahip topluluğa “barbar” gözüyle yani diğer anlamı ile “öteki” olarak bakıldığından böyle bir bienal yapılmasının doğru olup olmadığı tartıştık. Sergiden bahsedersek karşımıza çıkan ilk eser bir güvenlik heykeli oldu fakat heykel minyatürdü. Min-yatür olmasının nedenini rehberi-miz açıkladı: “Güvenliklere karşı korkulu bakışlarımızı yorumlamış ve yoruma göre güvenlik görevlile-ri sadece ‘görevli’ bir insan. Eserin sahibi ise Halil Altındere'dir.” Ar-dından karmaşıklığı gösteren bir “yol”. Günlük hayatımızda kullan-dığımız içecekler, sigara kutuları, kâğıtlar, gazeteler vb. maddeler,

karışık bir şekilde yerlere serpil-miş. Bence bu çalışma kirliliği ve gerekenden fazla tüketimi temsil etmektedir. Duvarlara yazılan yazıların sanatçının kendi özgün cümleleri olduğunu anladık. En sevdiğim de ''Bence herkes kedi olsun.'' cümlesiydi. Serginin bir kısmını bitirerek diğer çalışmaları görmek için İstanbul Modern'deki Antrepo 3’e gittik. Antrepo'daki çalışmalar daha faz-laydı. Karşımıza bir duvar çıktı ve rehberimiz bu duvarın bizim için ne anlam ifade ettiğini sordu. Ba-zılarımız engel, ağlayan duvar, özgürlüğün kısıtlanması vb. yanıt-lar verdi. Rehberimiz hepimizin düşüncesini onaylayarak bu duva-rı çabuk bir şekilde aşabileceğimi-zi söyledi çünkü arada çimento gibi bir malzeme kullanılmadığın-dan dolayı engelleri bir efor har-camadan yıkabileceğimizi söyle-di. Çalışmanın sahibinin Jorge Méndez Blake olduğunu da ekle-di. Bu Bienal’in diğerlerinden farkı sokaklar, mahalle diye ayrıl-masıymış. Demek istediği bir yerde bir arada çalışmalar olma-sıydı. Bir alanda bilim adamların

ve sanatçıların yaptığı bir çalışma vardı, bu çalışma bitkilerin sesle-rini duymamız için yapılan bir maketti. Onu incelemişler, alana gittiğimizde ince bir ses çıktığını ve bu sesin bitkilerden geldiğini öğrendik. Ölülerin resimlerinin üzerlerinde huni şeklinde yapıştı-rılmış “Ölüleri duyabilir miyiz?” sorusunu gördük. Bazı videolar gösterildi. Hoşuma giden çalışma-lardan biri de üç boyutla kâğıtla-rın kesilmesiyle kurulan şehirdi. Şehri duvarda fener yardımıyla daha net görme şansımız oldu. Diğeri ise kumaş üzerinde desen-lerden ve fotoğraflardan oluşmuş çalışmaydı ve bu çalışmanın da hoş bir görüntüsü vardı. Kısacası herkesin gitmesi gereken

bir sergi olduğunu söylemek iste-

rim çünkü ''kamusal alan'' kavra-

mını anlamak ve öteki yani

“barbar” olmadığımızı hepimizin

bir insan olduğunu unutmadan

sanat ile bilginin bir arada göste-

rilmesinin bize sunulan bir fırsat

olduğunu söyleyebilirim.

Julia Mary KAYAER

BİENAL ŞEHRE GELDİ!..BİENAL ŞEHRE GELDİ!..

Page 20: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 20

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

MALTA VE YILDIZ ŞALE KÖŞKÜ GEZİMİZ

Almanca zümresi olarak eğitim öğretim yılının başında 11. sınıf öğrencilerimiz ile beraber tarihe zevkli bir yolcu-luk yapmayı planladık. Bu gezinin daha yararlı olabilmesi için öğrencilerimizi iki gruba ayırdık. Önce 1 Ekim 2013 Salı günü fen grubu öğrencilerimizle, sonra 9 Ekim 2013 Çarşamba günü matematik grubu öğrencilerimizle yola koyulduk. İlk önce nezih ve tarihi bir mekânda, Malta Köşkü’nde kahvaltımızı yaptık. Birinci grubumuz yağmurdan dolayı Malta Köşkü’nün ikinci katında İstanbul Boğaz’ı manza-rası eşliğinde kahvaltısını yaparken, ikinci grubumuz güneşli bir sonbahar sabahında Malta Köşkü’nün bahçe-sinde kahvaltısını yaptı. Kahvaltının ardından gezimizin asıl gayesi olan Yıldız Şale Köşkü’ne kısa bir yürüyüşle vardık. Yaklaşık 20’şer kişilik gruplara ayrılarak köşkü rehber eşliğinde gezdik. İçeri girmeden önce öğrencilerin kulaklarına “Almanca öğretmenleri neden bu köşke sizi getirir ki? ” sorusunu fısıldadığımızdan “çoğu” merakla rehberin dediklerini hafıza ve hatıralarına nakşetmeye başlamıştı. Kimi çok bilinçli bir şekilde bilgileri alırken kimisinin yalnızca bilinçaltına birçok bilgi sızdığını düşünmekteyiz. Yıldız Şale Sarayı’nın bir kerede tamamlanmadığı, 1880’de ilk bölümün yapıldığı akıllarda kalmasa da 19. yüzyılda yapılan köşkün isminin Fransızca “chalet” keli-mesinden yani “dağevi”nden geldiği akıllarda kalmıştır. Ayrıca yapıya dışarıdan bakıldığında da ilk bölüm ile – sağdan sola doğru – diğer bölümlerin tarzlarının deği-şiklik gösterdiği görülmektedir. Bu, önce İsviçre dağ evi tarzında yapılan köşke sonra neden eklentiler yapıldığının cevabı; bizim de buraya girerken sorduğumuz sorunun cevabı idi. Yaklaşık 9 yıl sonra, 1889’da ilk ek bina Mi-mar Sarkis Balyan’a diğer ek bina da 1898’de İtalyan Mimar D’Aranco’ya yaptırılmıştır. Neden? Çünkü Alman İmparatorluğu’nun kurucusunun oğlu olan II.Wilhelm ve eşi Augusta Victoria’nin İstan-bul’u ziyaret edeceği haberi alınır alınmaz acilen Yıldız Şale Köşk’üne ek yapılmış, daha sonraki ikinci ziyaretle-rinde ise bu yapıyı daha da genişletme ihtiyacı duyulmuş-tur. Sultan II. Abdülhamit’in ve II. Wilhelm’in dostlukla-rı 20 yıl sürmüş ve II.Wilhelm İstanbul’u üç kez ziyaret etmiştir. Siyasilerin dostluklarının ardında tabiidir ki ül-kelerinin çıkarları da bulunmakta idi; henüz sömürgeleri olmayan Almanya, Osmanlı aracılığı ile bu eksiğini gi-dermeye çalışırken, Osmanlı da Alman teknolojisi ve askeri gücü ile Ortadoğu’daki zayıflamaya başlayan hâki-miyetini perçinlemeye çalışmakta idi.

Yararlanılan kaynaklar: http://www.istanbul.diplo.de/Vertretung/istanbul/tr/02/KanzleiResidenzTarabya/Kaiserzeit.html http://www.millisaraylar.gov.tr/portalmain/Palaces.aspx?SarayId=12

Almanca Zümresi Adına Mehmet KÜÇÜKYILDIZ

MALTA VE YILDIZ ŞALE KÖŞKÜ GEZİMİZ

Almanca zümresi olarak eğitim öğretim yılının başında 11. sınıf öğrencilerimiz ile beraber tarihe zevkli bir yolcu-luk yapmayı planladık. Bu gezinin daha yararlı olabilmesi için öğrencilerimizi iki gruba ayırdık. Önce 1 Ekim 2013 Salı günü fen grubu öğrencilerimizle, sonra 9 Ekim 2013 Çarşamba günü matematik grubu öğrencilerimizle yola koyulduk.

İlk önce nezih ve tarihi bir mekânda, Malta Köşkü’nde kahvaltımızı yaptık. Birinci grubumuz yağmurdan dolayı Malta Köşkü’nün ikinci katında İstanbul Boğaz’ı manza-rası eşliğinde kahvaltısını yaparken, ikinci grubumuz güneşli bir sonbahar sabahında Malta Köşkü’nün bahçe-sinde kahvaltısını yaptı.

Kahvaltının ardından gezimizin asıl gayesi olan Yıldız Şale Köşkü’ne kısa bir yürüyüşle vardık. Yaklaşık 20’şer kişilik gruplara ayrılarak köşkü rehber eşliğinde gezdik. İçeri girmeden önce öğrencilerin kulaklarına “Almanca

Page 21: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 21

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

ELEKTRONİK VERİTABANI: EBSCOHOST

Kütüphane etkinlikleri kapsamında EBSCOHost Veritabanı Tanıtım-Kullanım Eğitim Semineri, 25 Eylül 2013

tarihinde Ayazağa Kampüsü öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. EBSCO Bilgi Servisleri Eğitim Uzmanı

Uğurcan ÖZKAN tarafından gerçekleştirilen etkinlikte öğretmenlerimizle, EBSCOHost’un internet üzerinden

erişilen güçlü bir online veri tabanı sistemi olduğu paylaşılmıştır. Buna göre EBSCOHost okullar için hazırlan-

mış içeriği sayesinde öğretmenler ve öğrenciler için seçilmiş birçok veri tabanını kullanıma sunan büyük bir

elektronik kaynaktır. Günümüzde bilgi kaynaklarının sayısındaki ve ortamındaki hızlı artış ve değişime paralel olarak farklılaşan kullanıcı gereksinimleri sonucunda, teknolojinin olanaklarından yararlanmak, kütüphaneler için adeta bir zorunluluk halini almış-tır. Özellikle, teknolojik gelişmelere paralel olarak son yıllarda elektronik bilgi kaynakları giderek artan bir biçimde kütüphane hizmetlerinde yerini almaya başlamıştır. Elektronik bilgi servisleri kapsamında EBSOHost Veritabanı gerçek bir hazine durumundadır. EBSCOHost Veritabanı içerisindeki ERIC (eğitim konusunda 317.000 tam metin doküman vb.), MAS Ultra - School Edition (500’den fazla tam metin dergi, 360 tam metin referans kitabı, 85.670 biyografi ve daha birçok kaynak) Funk & Wagnalls New World Encyclopedia (çeşitli alanlarda 25.000’den fazla ansiklopedi maka-lesi) TOPICsearch (tam metin 60.000 makale, uluslararası 399 gazeteden makaleler) Professional Development Collec-tion (eğitimciler için tam metin 520 eğitim dergisine erişim) ve daha birçok kaynağa internet üzerinden erişim olanağı sunmaktadır. EBSCOHost’un bilgi servisleri sayesinde: Dünyanın en kapsamlı bilimsel tam metin veri tabanlarına, Pek çok disiplinde sıralamanın en üstündeki dergilere yönelik tam metin veri tabanlarına, Çoğu derginin ilk sayılarından itibaren PDF arşivlerine erişim gerçekleştirilebilmektedir. Teknolojiyi bilgiyle bütünleştiren ve yenilikçi yaklaşımlarla bilgi hizmetlerini destekleyen EBSCOHost sunmuş olduğu bilgi servislerinin yanı sıra, bizlere Türkiye’nin tek elektronik kitap veri tabanı olan Hiperkitap’a da 2 ay süre ile dene-me erişimi açmıştır. Hem öğretmenlerimiz hem de öğrencilerimiz için deneme erişime açılan bu veri tabanından isteni-

len kitabın -izin verilen boyutta- indirilme olanağı bulunmaktadır. Yalçın YALÇINKAYA / Kütüphane Sorumlusu

ENCYCLOPAEDIA BRITANNICA

Kütüphane etkinlikleri kapsamında Encyclopaedia Britannica Tanıtım-Kullanım Eğitim Semineri, 07 Ekim 2013

tarihinde Ayazağa Kampüsü öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Encyclopaedia Britannica Türkiye Ül-

ke Müdürü Ersen Erdem’in sunumu ve açıklamalarıyla “Britannica School Edition” portalı içerisinde öğrencile-

rin - öğretmenlerin nasıl arama yapabileceği, konu ile ilgili etkileşimli derslere, zenginleştirilmiş kitaplara ve gör-

sel kaynaklara ne şekilde ulaşabilecekleri başarıyla anlatılmıştır. “Britannica School Edition” (BOLSE) okul öğrencilerinin ve öğretmenlerin öğrenme gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlanmış çok özel bir çevrimiçi kaynaktır. Yaşlara özel dört farklı öğrenim alanı olan, kendine güven yaratan ve de-vamlı buluşu teşvik eden ilgi çekici birçok öğretme ve öğrenme malzemesi içermektedir. Britannica School Edition, 1768’de dünyanın ilk ansiklopedisini piyasa süren Britannica’nın, içerisinde 140.000’den fazla makale, 2 milyonun üzerinde öğrenim objesi, binlerce animasyon, video-ses-resim içerikleri, William-Webster Sözlük ve EBSCO makalelerinin de dâhil olduğu bir eğitim portalı niteliğindedir. Özellikle içeriğinde bulunan Image Quest, dünyanın önde gelen yaklaşık 50 kadar görsel sağlayıcı kuruluşu tarafından sağlanmış, telif haklarından arındırıl-mış 2,5 milyondan fazla görsel kaynağı içermektedir. Ayrıca “World Data Analyst” ise, tüm dünya ülkelerinin bulundu-ğu bir istatistik portalıdır. Ülkelerin profil ve genel bilgilerinin bulunduğu karneleri pdf olarak çıktı alma fırsatı sunmak-tadır. Britannica tüm yaş düzeylerindeki öğrencilere proje araştırmaları yapabilmeleri için güvenilir bir bilgi kaynağı sağlamaktadır. Malzemelerin çeşitliliği öğrencilerin farklı yöntemler kullanarak kendi öğrenim hızlarında öğrenmelerini sağlamaktadır. Ayrıca, içerik konusunda öğretmenler tüm yaşlardaki öğrencilerinin güven içinde çevrimiçi araştırma yapabileceğinden emin olabilirler. Ansiklopedi Britannica’da bulunan tüm içerik 4.500’den fazla küresel katılımcının uzman bilgisine dayanmaktadır. Britannica’nın kendine özel içerik geliştirme süreci, tüm içeriğini tarafsız, politik olma-yan ve gerçekler açısından doğru kılmaktadır. Britannica Online, içeriğini günlük olarak gözden geçirmekte ve içeriği-nin her zaman güncel kalmasına çalışmaktadır. Ayrıca, belirtmek gerekir ki öğretmenler, Britannica kaynaklarını kendi ders malzemelerini yaratmak için çabuk ve hızlı bir şekilde kullanabilecekleri gibi, müfredata ve kaynaklara da öğrenci-lerinin öğrenmelerine yardımcı olmak üzere doğrudan bağlanmasına da olanak tanıyabilirler. “My content” bölümü al-tında öğretmenler tüm içerik ve eğitsel objeleri saklayabilir; yardımcı kaynaklara ve ders planlarına da yine bu bölüm-den ulaşabilirler. Etkileşimli dersler ve etkinlikler ders süresince öğrencilere ilham veren görsel olarak ilgi çekici kay-naklar sağlar. Geniş çalışma sayfası ve sınav yelpazesi de öğrenmeyi sınıfın dışına taşır.

Yalçın YALÇINKAYA / Kütüphane Sorumlusu

Page 22: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 22

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

AKADEMİK DÜRÜSTLÜK GÜNÜ

30 Eylül 2013 Pazartesi günü gerçekleştirilen “Akademik Dürüstlük” isimli etkinlikte, müzik öğrencileri “Yalan”

konulu şarkılar söylerken, resim öğrencileri ise maskeler ve T-shirt üzerine dürüstlük konulu resimler yaptılar.

Edebiyatın deneme, eleştiri, öykü gibi birçok alanında eser vermiş, aynı zamanda Türkiye’nin çeşitli okullarında ve Işık Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapmış Rauf MUTLUAY’ın anısını yaşatarak, gençlerimi-zin duygu, düşünce ve gözlemlerini yazarak ifade etmesini sağlamak, Türkçenin etkili ve doğru kullanımının yer-leşmesine katkıda bulunmak, gençlerin öğrenim yaşamını yaratıcılık yoluyla zenginleştirmek ve geleceğin yazarla-rının yetişmesine öncülük etmek amacıyla bu yıl ikincisi düzenlenen “Rauf Mutluay Edebiyat Ödülü Öykü ve Şiir Yarışması” üç okulumuzun öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Yarışmaya katılan öğrencilerin öykü ve şiir-leri, Türk edebiyatının usta kalemlerinden Adnan BİNYAZAR, Mine SOYSAL ve Mario LEVİ’nin katılımlarıy-la oluşturulan kurul tarafından 12.11.2013 tarihinde FMV Özel Ayazağa Işık Lisesinde değerlendirildi. Öykü ka-tegorisinde birinci olan öğrencimiz Nişantaşı Işık Lisesi 11. sınıf öğrencisi Merve Selin ERTÜRK; şiir kategori-sinde birinci olan öğrencimiz ise Erenköy Işık Fen Lisesi 10. Sınıf öğrencimiz Yalkın KIZILKAN’dır. Rauf MUTLUAY’ın öğrencisi ve Işık Lisesi mezunu, bu yarışmanın düzenlenmesine öncü olan Sayın İlkant SÜMERMAN, kazanan öğrencilere ödüllerini, 15.12.2013 tarihinde FMV Kuruluş Günü töreninde takdim ede-cektir. Öğrencilerimizi kutlar, başarılarının devamını dileriz.

Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

RAUF MUTLUAY HİKÂYE VE ŞİİR YARIŞMASI

Merve SAVRAN / Resim Öğretmeni Çiğdem KUTLUĞ / Müzik Öğretmeni

Sayfa 22

Page 23: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 23

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Akademik Dürüstlük Haftası etkinlikleri kapsamında, gençlerin kendilerini en iyi biçimde ve rahat ifade edebilecekleri plat-formlar hazırlanıp onlara fırsatlar verildi. Bu etkinliklerden biri de gençlerin kendile-rini ifade edebileceği, düşüncelerini payla-şabileceği, bağımsız bir birey olmanın ilk ve en önemli adımı olan münazara etkinlik-leriydi. Gerçekleştirilen münazara maçı ile öğrenciler konu hakkındaki görüşlerini be-lirttiler. Münazara maçı, münazara kulüp öğrencileri tarafından 25.09.2013 Çarşamba günü 14.00 – 15.25 saatlerinde yapıldı. Maçı, hazırlık sınıfı ve 9. sınıf öğrencileri izlediler.

MÜNAZARA KULÜBÜNDEN AKADEMİK DÜRÜSTLÜK KONULU MÜNAZARA

Bu yılki 10-11-12. sınıflar arası “Futbol Turnuvası” 24 Eylül 2013 Salı günü 12. sınıfların maçıyla başladı. Son seneleri olması nedeniyle turnuvanın ilk maçını onlara bıraktık. Çekişmeli bir mücadelenin ardından 2-2 biten bu maç, turnuva için güzel bir başlangıç oldu. Bu sene futbol turnuvasında bir değişiklik yapmaya karar verdik. Yo-ğun istek üzerine takım adları artık sınıf adlarıyla değil, ünlü futbol takımlarının isimleriyle adlandırıldı. Bu şekil-de fikstürdeki karışıklıklar engellendi ve daha ciddi bir turnuva ortamı oluşturuldu. Bu şekilde isimlendirme takım oyuncularını daha çok motive etti. Turnuva sonunda gol krallığı, en centilmen oyuncu ve en centilmen takım gibi kategorilerde seçimler yapılacak. Böylece takımların fair play kapsamında oynamalarını sağlamak amaçlandı. Futbol maçlarında çekilen resimlerin ise belli bir fiyat karşılığında satılmasına karar verildi. Elde edilen paralar devlet okullarına erzak alımı için toplanıyor. Bazı maçlarda tatsız kazalar yaşandı. Liverpool-Bayern Münih ma-çında Burak ve Ozan topa çıkmak amacıyla yükseldiklerinde kafa kafaya çarpıştılar. Maçı 3-1 kendi lehine bitiren

Burak ve Ozan takımını her şeye rağmen mutlu etti. Fulya ATALAY 11A Zeynep DİNÇER 11B

OKULUMUZDA FUTBOL TURNUVASI HEYECANI

Akademik Dürüstlük Haftası etkinlikleri kapsamında, gençlerin kendilerini en iyi biçimde ve rahat ifade edebilecekleri plat-formlar hazırlanıp onlara fırsatlar verildi. Bu etkinliklerden biri de gençlerin kendile-rini ifade edebileceği, düşüncelerini payla-şabileceği, bağımsız bir birey olmanın ilk ve en önemli adımı olan münazara etkinlik-leriydi. Gerçekleştirilen münazara maçı ile öğrenciler konu hakkındaki görüşlerini be-lirttiler. Münazara maçı, münazara kulüp öğrencileri tarafından 25.09.2013 Çarşamba günü 14.00 Maçı, hazırlık sınıfı ve 9. sınıf öğrencileri izlediler.

Tez grubu, “Akademisyenlerin alanları ile ilgili ya da alanları dışında intihal yapmaları durumunda unvanları elle-rinden alınmalıdır.” konusunu savunurken anti tez grubu, “Akademisyenlerin alanları ile ilgili ya da alanları dışın-da intihal yapmaları durumunda unvanları ellerinden alınmamalıdır.” konusunu savundular. Etik değerler doğrul-tusunda düşünüldüğünde oldukça hassas olan bu konuyu öğrenciler vurgulayıcı bir şekilde savundular. Çekişmeli bir şekilde geçen maç, jüri üyeleri tarafından değerlendirildi ve sonuca göre tez grubu birinci oldu. Öğrencilerimi-ze özverili çalışmaları ve etik değerler konusunda gösterdikleri hassasiyetleri için teşekkür ederiz.

Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Page 24: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 24

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

TİMSAL KARABEKİR’LE ATATÜRK VE KURTULUŞ SAVAŞI SÖYLEŞİSİ

Atatürk’ü Anma Haftası etkinlikleri çerçevesinde, 6 Kasım 2013 tari-

hinde konuğumuz olan Timsal KARABEKİR 19. yy.ın sonlarından

itibaren Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar geçen dönemdeki önemli

gelişmeler anlattı. Balkan Savaşı’nı, Edirne’nin kurtuluşunu,

31 Mart 1909’da gerçekleşen ayaklanmanın nasıl bastırıldığını ve bu

ayaklanmanın bastırılmasında Kazım KARABEKİR’in rolü üzerinde

durdu. Çanakkale Savaşları sırasında kaybedilen kahraman askerler-

den, Doğu Cephesi’nde Rus- Ermeni ittifakının Türk toplumuna yaptı-

ğı baskının önlenmesinden, tehcir sonrasında Ermeni çocuklarının ba-

kımı ve yetiştirilmesi üzerine yapılan çalışmalardan, Mondros Mütare-

kesi’nden sonra doğu illerinde yürütülen mücadeleden, Cumhuriyet’in

ilanından ve daha sonraki gelişmelerden söz etti. Türkiye Cumhuriye-

ti’nin gençlere emanet edildiği ve korunması gerektiğini bizlere anlattı.

Konferansı Kazım KARABEKİR tarafından yazılan “Türk yılmaz”

marşını öğrencilerle birlikte coşkuyla söyleyerek kapattı. Timsal KARABEKİR’in anlatımıyla bir kez daha Cumhuriyeti’mizin

kurulduğu yıllarda verilen mücadelenin zorluğunu kavradık ve Kazım

KARABEKİR’in anılarıyla Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha

minnet ve saygıyla andık. Bizleri kırmayıp konuğumuz olan Sayın

Timsal KARABEKİR’e en içten duygularımızla teşekkür ederiz. Çiğdem KORBEK / Felsefe Öğretmeni

8 Kasım 2013 tarihinde, Taksim Goethe

Enstitüsünde yapılan Goethe – Zertifikat B1

sınavına giren 11. sınıf öğrencimiz Esin

İrem YALÇIN yazma, konuşma ve dinleme

becerilerinden başarılı olup sertifika almaya

hak kazanmıştır. Sertifikasını FMV Özel

Ayazağa Işık Lisesi Okul Müdürü Sayın

Ömer ORHAN’dan alan öğrencimizi tebrik

eder, başarılarının devamını dileriz.

Almanca Zümresi Adına Nilhan KARATAŞ ATAY

8 Kasım 2013 tarihinde, Taksim Goethe

Enstitüsünde yapılan Goethe

sınavına giren 11. sınıf öğrencimiz Esin

İrem YALÇIN yazma, konuşma ve dinleme

becerilerinden başarılı olup sertifika almaya

hak kazanmıştır. Sertifikasını FMV Özel

Ayazağa Işık Lisesi Okul Müdürü Sayın

Ömer ORHAN’dan alan öğrencimizi tebrik

eder, başarılarının devamını dileriz.

GOETHE – ZERTIFIKAT B1 SINAVINDA BİR “IŞIK”LI

Atatürk’ü Anma Haftası etkinlikleri çerçevesinde, 6 Kasım 2013 tari-

hinde konuğumuz olan Timsal KARABEKİR 19. yy.ın sonlarından

itibaren Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar geçen dönemdeki önemli

gelişmeler anlattı. Balkan Savaşı’nı, Edirne’nin kurtuluşunu,

31 Mart 1909’da gerçekleşen ayaklanmanın nasıl bastırıldığını ve bu

ayaklanmanın bastırılmasında Kazım KARABEKİR’in rolü üzerinde

durdu. Çanakkale Savaşları sırasında kaybedilen kahraman askerler-

Ermeni ittifakının Türk toplumuna yaptı-Ermeni ittifakının Türk toplumuna yaptı-

ğı baskının önlenmesinden, tehcir sonrasında Ermeni çocuklarının ba-

kımı ve yetiştirilmesi üzerine yapılan çalışmalardan, Mondros Mütare-

kesi’nden sonra doğu illerinde yürütülen mücadeleden, Cumhuriyet’in

ilanından ve daha sonraki gelişmelerden söz etti. Türkiye Cumhuriye-

ti’nin gençlere emanet edildiği ve korunması gerektiğini bizlere anlattı.

Konferansı Kazım KARABEKİR tarafından yazılan “Türk yılmaz”

Timsal KARABEKİR’in anlatımıyla bir kez daha Cumhuriyeti’mizin

kurulduğu yıllarda verilen mücadelenin zorluğunu kavradık ve Kazım

Ermeni ittifakının Türk toplumuna yaptı-

ğı baskının önlenmesinden, tehcir sonrasında Ermeni çocuklarının ba-

kurulduğu yıllarda verilen mücadelenin zorluğunu kavradık ve Kazım

KARABEKİR’in anılarıyla Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha

minnet ve saygıyla andık. Bizleri kırmayıp konuğumuz olan Sayın

Felsefe Öğretmeni

ZERTIFIKAT B1 SINAVINDA BİR “IŞ

Timsal KARABEKİR’in anlatımıyla bir kez daha Cumhuriyeti’mizin

kurulduğu yıllarda verilen mücadelenin zorluğunu kavradık ve Kazım

Page 25: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 25

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Okulumuzda 23-31.10.2013 tarihleri arasında Hazırlık ve 9. sınıf dü-

zeyleri için basketbol turnuvası düzenlenmiştir. Eleme usulü oynanan

turnuvada 9-A ve 9-D sınıfları finalde karşılaştı. Oldukça çekişmeli

geçen finalde 9-D sınıfı maçı 17-16 kazanarak şampiyonluğu elde etti.

Turnuvaya katılan tüm öğrencilerimizi sergiledikleri emek, özverili

mücadele ve fair play ruhuna uygun davranışları için kutlarız. Özer DÜDÜKCÜ / Beden Eğitimi Öğretmeni

BASKETBOL TURNUVASI

Öğrencilerde yazma bilinci uyandırmak, okuduğu, gördüğü, yaşadığı veya hissettiği şeyi en iyi şekilde ifade edebilmesi için sayısız kitaba sahip olan ve yazı çalışmalarıyla adını duyuran Mario LEVİ ile söyleşi yapıldı. 9, 10 ve 11. sınıfların katılımıyla 14.11.2013 Perşembe günü 13.05 – 14.00 saatlerinde gerçekleştirilen söyleşi, yazarın yazı yazma konusuna ne denli önem verdiğini belirtmesiyle başlamıştır. “Benim şöyle iki anahtar kelimem var, onlar olmazsa yazarlık olmaz derim. Hep tutku ve sabır, yani tutkuyla yazmak tutkuyla yazıya bağlanmak ve sab-retmeyi bilmek. Çünkü şöhret, o da neyse artık, çabuk gelmez. Kitabın yayımlanması içinde beklemeyi bilmek gerekir. Beklemeyi bilirseniz er ya da geç bir yere geliyorsunuz, bu yüzden çok isteyerek yazmak her şeyin başında yer alıyor.” diyen Mario LEVİ, öğrencilerimizle yaptığı söyleşide yazı yazmanın insanın kişisel gelişimindeki etkisini vurgulaya-rak yazma eyleminin bir disiplin doğrultusunda gerçekleşmesi gerektiği-ni belirtmiştir.'' İlham kendiliğinden gelmez çağırmak gerekir.'' diyen Mario LEVİ, ''Hayatı hayat yapan her şey benim için esin kaynağıdır.'' sözleriyle yazı yazarken ilham aldığı unsurları belirtmiş, bunları nasıl yazıya geçirdiğini anlatmıştır. Yeditepe Üniversitesinde ders veren ve yazı atölyelerinde, bu yola gönül vermiş insanlara “Yazı Yaratımı” ders-leri veren yazar, okulumuzdaki yazar adaylarının sorularını yanıtlayarak aynı zamanda onlara yazı yazma konusunda ipuçları da verdi. Konuğu-muza katılımından ve paylaşımından dolayı, öğrencilerimize de yazı yazma konusunda gösterdikleri hassasiyetleri için teşekkür ederiz.

Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

MARİO LEVİ İLE SÖYLEŞİ Öğrencilerde yazma bilinci uyandırmak, okuduğu, gördüğü, yaşadığı veya hissettiği şeyi en iyi şekilde ifade edebilmesi için sayısız kitaba sahip olan ve yazı çalışmalarıyla adını duyuran Mario LEVİ ile söyleşi yapıldı. 9, 10 ve 11. sınıfların katılımıyla 14.11.2013 Perşembe günü

14.00 saatlerinde gerçekleştirilen söyleşi, yazarın yazı yazma konusuna ne denli önem verdiğini belirtmesiyle başlamıştır. “Benim şöyle iki anahtar kelimem var, onlar olmazsa yazarlık olmaz derim. Hep tutku ve sabır, yani tutkuyla yazmak tutkuyla yazıya bağlanmak ve sab-retmeyi bilmek. Çünkü şöhret, o da neyse artık, çabuk gelmez. Kitabın yayımlanması içinde beklemeyi bilmek gerekir. Beklemeyi bilirseniz er ya da geç bir yere geliyorsunuz, bu yüzden çok isteyerek yazmak her şeyin başında yer alıyor.” diyen Mario LEVİ, öğrencilerimizle yaptığı

MARİO LEVİ İLE SÖYLEŞİ

ni belirtmiştir.'' İlham kendiliğinden gelmez çağırmak gerekir.'' diyen Mario LEVİ, ''Hayatı hayat yapan her şey benim için esin kaynağıdır.'' sözleriyle yazı yazarken ilham aldığı unsurları belirtmiş, bunları nasıl yazıya geçirdiğini anlatmıştır. Yeditepe Üniversitesinde ders veren ve yazı atölyelerinde, bu yola gönül vermiş insanlara “Yazı Yaratımı” ders-leri veren yazar, okulumuzdaki yazar adaylarının sorularını yanıtlayarak aynı zamanda onlara yazı yazma konusunda ipuçları da verdi. Konuğu-muza katılımından ve paylaşımından dolayı, öğrencilerimize de yazı

Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

şeyin başında yer alıyor.” diyen Mario LEVİ, öğrencilerimizle yaptığı söyleşide yazı yazmanın insanın kişisel gelişimindeki etkisini vurgulaya-rak yazma eyleminin bir disiplin doğrultusunda gerçekleşmesi gerektiği-ni belirtmiştir.'' İlham kendiliğinden gelmez çağırmak gerekir.'' diyen

Page 26: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 26

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THE PALA VE IŞIK VISION OKUL MÜDÜRÜMÜZLE

30.10.2013 tarihinde okul gazetesi “The PALA” ve İngilizce yayımlanan “Işık Vision” yayın ekibi, Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’la bir araya geldi. Müdürümüz yaptığı görüşmede şunları kaydetti: “ Yaptığınız çalışma hayatta bir iz bırakma demektir. Hayatı kayda geçirmek demektir. Ben bu çalışmayı önemsiyorum ve destekliyorum. Yazılarınızda insanlara dokunacak şeyler yazın. Bir mesajınız olsun. İnsanlara her konuda mesaj verin. Karikatür okur musunuz? Rahmetli Oğuz ARAL’ın çıkardığı ‘Gırgır’ adlı mizah dergisi vardı. Oraya gönderilen 50-60 karikatürden ancak bir iki tanesi yayımlanmaya değer görülürdü. Bu karikatürler akıl doluydu, mesajı olan karikatürlerdi. Yayın işlerinde entelektüel bir biri-kim olmalı. Ben FYZ’nin son sayısına bir yazı yazdım ‘Bir Şehrin Sokaklarında Kaybolmak’ diye o ya-zıyı yazarken her aşamasından ayrı bir zevk aldım. Haz duydum. İşte bunun gibi sizi hayatta ve ayakta tutan, sizi besleyen şeylere ihtiyacınız var. Yazılarınızda kullandığınız kaynak varsa mutlaka bunları belirtin. İnternet zannedildiği gibi doğru bir bilgi ağı değil. Seçici olmak lazım. Doğru bilgiye ulaşmak da İnternet’te emek istiyor. Yazım konusunda sayfa düzeni, tasarım konusunda sizlerin eğitim almasını sağlayalım. Zafer Bey bununla ilgili planlama yapalım. Hayat seçimlerle dolu ve öz olan seçilmeli. Ya-yında da yazıda da böyledir. Çok etkili argümanlar seçilmelidir. Bu dergiyi öğrencilerimizin 6 yıldır ke-sintisiz olarak 43 sayıdır çıkarmasından oldukça memnunum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”

Zafer YAZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

THE PALA VE IŞIK VISION OKUL MÜDÜRÜMÜZLE

30.10.2013 tarihinde okul gazetesi “The PALA” ve İngilizce yayımlanan “Işık Vision” yayın ekibi, Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’la bir araya geldi. Müdürümüz yaptığı görüşmede şunları kaydetti:

İstekli öğrencilerimizin katılımıyla yürütü-len Münazara Kulübü, özgüveni yüksek, çağdaş, kendini toplum önünde doğru ifade edebilen geleceğin liderlerini yaratma hede-fiyle çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalış-malar sırasında öğrencilerimiz, kişisel biri-kim, deneyim ve tecrübelerini doğru ifade-ler, düzgün sözcük ve cümle kullanımları ile pekiştirerek kurumumuz açısından hedefle-nen öğrenci profilini oluşturmaktadır. Özel Okullar Birliği tarafından gerçekleştirilen 5. Türkiye Münazara Ligi’nde öğrencileri-miz, özgün fikirlerini ve düşüncelerini ser-bestçe savunup paylaşabilmişlerdir.

İstekli öğrencilerimizin katılımıyla yürütü-len Münazara Kulübü, özgüveni yüksek, çağdaş, kendini toplum önünde doğru ifade edebilen geleceğin liderlerini yaratma hede-fiyle çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalış-malar sırasında öğrencilerimiz, kişisel biri-kim, deneyim ve tecrübelerini doğru ifade-ler, düzgün sözcük ve cümle kullanımları ile pekiştirerek kurumumuz açısından hedefle-nen öğrenci profilini oluşturmaktadır. Özel Okullar Birliği tarafından gerçekleştirilen 5. Türkiye Münazara Ligi’nde öğrencileri-miz, özgün fikirlerini ve düşüncelerini ser-bestçe savunup paylaşabilmişlerdir.

5. TÜRKİYE MÜNAZARA LİGİ

Düzeyli bir organizasyonda sorgulama, analiz etme, bağlantı kurma, kendini ifade edebilme, duygu ve düşüncelerini aktarabilme yetisini kazanmışlardır. Öğrenciler yarıştıkları konularla ilgili edindikleri bilgi-leri hayatla ilişkilendirip gündelik yaşamda uygulayabilmişlerdir. 16-17.11.2013 tarihinde Amerikan Ro-bert Kolejinde düzenlenen münazara yarışmasına Edebiyat Sosyal Dersler Bölümü Münazara takımı katıl-mış, toplam 5 maçta kendilerini en iyi şekilde ifade etmişlerdir. Ayrıca kulübün yeni üyeleri de gölge ta-kımda yarışabilme şansını elde etmiştir. Okulumuz münazara takımını (Deniz SEFEROĞLU, Oğuz ÖĞRENCİ, Yeler TOLA, Ercehan YAKAR, Uzay ÇALIŞKAN) kutluyoruz. Öğrencilerimize katılacakları

diğer yarışmalarda başarılar diliyoruz. Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Page 27: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 27

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

ULUSLARARASI BAKALORYA DİPLOMA PROGRAMI EĞİTİMİ

Bloom Taksonomisi’ne göre bilişsel alan insanların bilgiyi tanıması, anlaması, kullanması ve değerlendirip ya-ratmasını içeren; düşünsel etkinlik ve becerilerin ağırlıklı olduğu bir alandır. Bu anlayışa göre öğrenme 6 basa-makta gerçekleşir: Bilgi, kavrama, uygulama, çözümleme, değerlendirme, yaratma. Günümüz dünyasında öğre-timde yaşanan gelişim ve değişimlerden uzak durmak imkânsız ve yanlıştır. Bloom Taksonomisi’ni esas alan IB felsefesi de araştıran, sorgulayan, iletişim kuran, ilkeli, öz-dönüşümlü düşünen öğrenci yetiştirmeyi esas almak-tadır. Bu doğrultuda biz de okulumuzda IB felsefesini uygulamaya geçme aşamalarını geçirmekteyiz ve bu ko-nudaki eğitimler devam etmektedir. Bu eğitimlerin 3.sü de İstanbul Beykent Okullarında gerçekleştirildi. 16-17 Kasım 2013 tarihlerinde Indıana Üniversitesi Yakın Doğu Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Sayın Dr. Çiğdem Balım HARDİNG tarafından verilen eğitimde; Türkçe A dersi içeriği, sınavları, uygulamaları üzerinde çalışmalar yapıldı. Çalıştayda farklı okullardan 18 öğretmen yer aldı ve 8 oturum gerçekleştirildi. Bu eğitimde daha öncekilerden farklı olarak, uygulamalar ve öğrenci çalışmaları üzerinde de duruldu. Yapılan uygulamalar IBO felsefesinin Türk Edebiyatı dersinin asıl felsefesiyle de uyuştuğunu göstermiştir. Oldukça verimli bir çalış-

tay olmuştur. Filiz ÇENE / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

ULUSLARARASI BAKALORYA DİPLOMA PROGRAMI EĞİTİMİ

Bloom Taksonomisi’ne göre bilişsel alan insanların bilgiyi tanıması, anlaması, kullanması ve değerlendirip ya-ratmasını içeren; düşünsel etkinlik ve becerilerin ağırlıklı olduğu bir alandır. Bu anlayışa göre öğrenme 6 basa-

Müzik dersliğimizin içine ses yalıtımlı, okul orkestramızın çalışabileceği çok özel bir oda yapıldı. Bateri gibi yüksek sesli enstrüman-ları çalan öğrenciler, ses yalıtımlı oda saye-sinde yüksek sesten rahatsız olmadan çalışa-bilecekler ve okul orkestramız odanın dışına ses çıkarmadan stüdyoda prova yapabilecek. Ayrıca çok yoğun bir şekilde müzik çalışma-ları yapılan okulumuzda bu sayede aynı an-da iki prova yapılabilecek. Enstrüman çal-mak ve daha sonra orkestranın bir üyesi ol-mak isteyen yeni öğrenciler için bu sene açılan Sempre Arte Müzik ve Orkestra Ku-lübü yeni gelen enstrümanlarımızla stüdyoda konforlu bir şekilde çalışmalarına başladı.

Çiğdem KUTLUĞ / Müzik Öğretmeni

OKULUMUZUN MÜZİK ODASI YENİLENDİ

Müzik dersliğimizin içine ses yalıtımlı, okul orkestramızın çalışabileceği çok özel bir oda yapıldı. Bateri gibi yüksek sesli enstrüman-ları çalan öğrenciler, ses yalıtımlı oda saye-sinde yüksek sesten rahatsız olmadan çalışa-bilecekler ve okul orkestramız odanın dışına ses çıkarmadan stüdyoda prova yapabilecek. Ayrıca çok yoğun bir şekilde müzik çalışma-ları yapılan okulumuzda bu sayede aynı an-da iki prova yapılabilecek. Enstrüman çal-mak ve daha sonra orkestranın bir üyesi ol-mak isteyen yeni öğrenciler için bu sene açılan Sempre Arte Müzik ve Orkestra Ku-lübü yeni gelen enstrümanlarımızla stüdyoda konforlu bir şekilde çalışmalarına başladı.

Çiğdem KUTLUĞ / Müzik Öğretmeni

Page 28: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 28

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

SEMPRE ARTE-Aralık “Noel & Yılbaşı”

Büyük ilgi gören “Noel & Yılbaşı” temalı Aralık ayı Sempre Arte etkinliğinde resim bölümü öğrencileri stand-up pano hazırlar-ken, müzik bölümü öğrencileri onlara şarkı-larıyla eşlik ettiler. Okulumuz yılbaşı tema-

sına uygun süslendi. “Noel & Yılbaşı” konserinde Sempre Arte-

Müzik Kulübü öğrencilerimizden Melike Selin BALIKÇI, Nil BERKE, İpek-su Yağmur ÇAĞAN, Ege Kaan BOYSAN,

M. Zeynep DİNÇER, Fulya ATALAY, Ceren YÜKRÜK, Akın KADIOĞLU,

Sude Zeynep KARATAŞ, Eylül YASA-SEVER, Eda TÜRKMEN, Yağmur KAY-GISIZ, Ş.Yağmur İYİANLAR, Aynil AY-

BABA ve Deniz YÜMLÜ “Jingle Bells”, “Extraordinary Merry

Christmas”, “Silent Night”, “Last Christ-mas”

ve “All I Want For Christmas Is You” şar-kılarını seslendirdiler.

Resim öğrencilerinden Elifnas YALÇINKAYA, Aylin MUTAL, Bircem ÖZEKİCİ,

Sena Hazal ÖKMEN, Damla ÜNAL, Nil BERKE, Ayla Merve KARADUMAN, Gözde MAZLUM, Selin TUHUYAN, Başak Nisan DURAN, Julia Mary KAYAER,

Nilsu CÜMBÜŞ, İrem ERDURAN ve Alper ÖZ dekoratif amaçlı kar taneleri, çam ağaçları, çan ve “Happy New Year” yazısını hazırlayıp okulu süslediler. Ayla Merve KARADUMAN’ın Noel temalı hazırlamış oldu-

ğu stand-up panoyu renklendirdiler.

Aralık ayı kültür sanat etkinliklerinden (tiyatro, konser, müzikal, opera, sergi) oluşan panolar hazırlanarak A Blok girişine konuldu.

Sanat dolu günler geçirmek dileğiyle…

Çiğdem KUTLUĞ Merve SAVRAN

SEMPRE ARTE-Aralık

“Noel & Yılbaşı”

Page 29: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 29

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Sakıp Sabancı Müzesine düzenlenen gezide en çok ilgimi çeken eserlerle ilgili ne hissettiğimi anlatacağım. İlk olarak Sakıp Sabancı’nın evini mü-zeye dönüştürmesi ve her yıl farklı bir sergiyle ortaya çıkması muhteşem bir şey. Bu sefer “Anish Kapoor” sergisine gittik. Sanat eserlerine baktıkça o delikler sanki sonsuza kadar gidiyormuş hissini uyandırı-yordu. Baktığımda tüm vücudumu sokabilecekmişim gibi geliyordu. Sanatçının özellikle seçtiği mat ton-larındaki çarpıcı renkler, eserleri bir bütün olarak tamamlamıştı. Şu ana kadar annemin zoruyla birçok sergi-ye gitmişimdir ama bu sergi gerçek-ten istediğim için fotoğrafını çekti-ğim tek sergidir. Sıkılmadan incele-mek istediğim için gezdim ve incele-dim. Dikkatimi çeken diğer bir sanat eseri ise sarı renkli ince uzun sünger hava-sında olan eserdi. Oraya yapıştırılmış yumuşak sarı süngerler gibiydi. Gö-rünümü o kadar güzeldi ki 10 dakika boyunca durup onu incelemiştim. Bizi bu sergiye götüren, benim sanat eserlerine karşı ön yargımın yok ol-masını sağlayan Merve Hoca’mıza çok teşekkür ederim. Laranaz ÜNVER 11F

Bu eser de anlamlar katabildiğim, üzerine düşündüğüm, yorumlar yapa-bildiğim diğer bir eser. Uzun süre bakınca hipnotize edebilecek bir ta-sarıma sahip. Sadelik; insanı etkile-yen, derinlere götüren, düşünmeyi sağlayan diğer bir unsur. Merkezdeki karanlık deliğe baktıkça derinlere inmek sadeliğin içindeki anlamı bul-mak istiyor insan. Hangi açıdan ba-karsam bakayım dipsiz bir kuyu gibi olan bu resim beni çok etkiledi. Uzun uzun seyretmek, incelemek ve her açıdan bakma isteği uyandırdı. Baktı-ğım süre boyunca ise derinliğin ver-diği sonsuzluk ve hiçlik duygusu bana evreni çağrıştırdı. Ece AKSEN 11C Anish Kapoor’un “Gök Ayna” isimli eseri, gittiğimiz sergide beni en çok etkileyen yapıttı. Bu eserde beni etki-leyen şey ise ne yalnızca şekli ve güzelliği ne de sadece ayna işlevli olması. Eser, yansıtma özelliği saye-sinde gökyüzünün üzerinizde oldu-ğunu hissettirmekte ve görüş açınızı genişletmektedir. Bu eserin müze girişine konulması ise iyi bir başlan-gıç olması açısından gayet akıllıca bir hareket olmuş. Kerem GÜLTEKİN 11C

Anish Kapoor’un sergisinde karşı-laştığım bu eser beni sergi boyunca etkileyen ve düşündüren bir eser olmuştur. Büyük bir mermerin orta-sının incecik oyulup içine büyük çakıl taşlarının karmaşık gözükse de aslında bir düzen içinde yerleştiril-diği bu eserde, hayatın tam da ken-disiyle karşı karşıya geldim. Beni öyle düşüncelere alıp götürdü ki sanki oradaki yarık bir mermerin üzerinde değil de bir insan vücudu-nun üzerindeki bir yarıktı. Her zor-lukta içini daha da güçlendirmiş taşlarla doldurmuş ve taş olan yerle-re geçecek, herhangi bir darbede canı acımayacak, güçlü bir göğsü anlatıyordu bana. Ama aslında her taşın arasındaki boşluklarda onun birçok yerden acı çekebileceğini, içini ne kadar taşla doldurursa dol-dursun insan olmanın o boşluklar-dan bir şeyler kaçırmak olduğunu anlatıyordu. Dışardan güçlü duran her insanın da o taşlarının arasında zayıf noktalarının olabileceğini öğ-retiyordu. Ama yine de bunları belli etmeyip kocaman bir mermer oldu-ğumuzu ve dimdik durmamız gerek-tiğini gösteren Anish Kapoor’un bu güzel eseri ne zamandır arayıp da bulamadığım soruların cevapları oldu. Eser ayrıca insanı, insan haya-tının anlamını en güzel şekilde ken-di başıma bulmamı sağladı.

Bahar Sude ÇANKAYA 11C

ANISH KAPOOR

Page 30: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 30

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

18 – 24 Ocak 2014 tarihlerinde 10, 11 ve 12. sınıf öğrencilerimizden 33 öğrenci, 3 öğretmen ile yapı-lan Amerika gezisinden, öğrencilerimiz hem kültürel hem de bilimsel olarak farklı deneyimler kazana-rak dönmüşlerdir. Bu gezinin amacı, öğrencilerimizin Orlando, Florida'da bulunan Kennedy Uzay Eği-tim Merkezinde uzay ve uzaya gönderilen mekikler ile ilgili bilgiler alıp farklı deneyler yapmasıdır. Öğrenciler kamp süresince Kennedy Uzay Merkezindeki eğitmenler tarafından gruplara ayrılarak, iş birliği içinde robot yapma ve programlama eğitimi almışlardır. Bu çalışmada ilk olarak, küçük parçaları verilen yönergeler doğrultusunda birleştiren öğrenciler, daha sonra robotlara bilgisayar programı aracılığıyla uygun komutlar yükleyerek, eğitmenlerin verdikleri görevleri yerine getirmiş ve kendi içlerinde yarışma yapmışlardır. Öğrencilerden başarması beklenen görevler arasında, robotun belli bir mesafe gidip 900 sağa veya sola dönmesi, verilen bir labirentin içinden uygun dönüşler yaparak ve doğru mesafeler kat ederek hedef noktaya ulaşması için gerekli komutları tespit etmesi ve yüklemesi bulunmaktadır. Öğrencilerimiz bu programlamaları yaparken de ultrasonik, dokunma ve renk sensörü gibi farklı sensörlerin kullanımını öğrenmişlerdir. Bu robotların yapılma amacı olan farklı gezegenlerin keşifleri sırasında robotların gittikleri gezegenlerin yüzeyinde sensörler yardımıyla çukurlara düşmeden veri toplamanın da önemini anlamışlardır. Çalışmalardan kalan zamanlarda ise Roket Bahçesi, Hall of Fame, Apollo, Atlantis, Satürn V merkez-leri gezilip uzay ve roket çalışmalarını geçmişi ile ilgili uzman rehberler tarafından detaylı bilgilendir-me yapılmış ve simülasyon merkezinde roket kalkış deneyimi yaşatılmıştır. Öğrencilerimiz kampın ikinci gününde öğle yemeği yedikleri sırada J.O. Creighton isimli astronotun deneyimlerini dinleyip hep birlikte fotoğraf çektirme fırsatı yakalayabilmişlerdir. Gezimiz sırasında öğrencilerimiz eğitimin yanı sıra kültürel olarak da Amerika'yı ve Amerikan toplu-munu tanıyacak etkinliklere katılmışlardır. Öğrencilerimiz; New York, Miami ve Orlando'da yapılan panoramik şehir turları sırasında uzman rehberimiz tarafından aktarılan tarihsel gelişmelerle birlikte, gezdiğimiz bölgelerin özelliklerini detaylı bir biçimde öğrenme fırsatı yakalamışlardır. Ayrıca dünyaca ünlü Universal Film Stüdyolarını ziyaret ederek film simülasyonlarının içinde birebir bulunup, bazı filmlerin can alıcı sahnelerini yaşama şansı yakalamışlardır. Gezimiz sırasında Amerika kültürünün önemli bir parçası haline gelen NBA Basketbol Ligi’nin Orlando Magic – Atlanta Hawks maçını da izleyebilmişlerdir. Gezimiz kültürel ve eğitsel olarak başarıyla tamamlanmıştır.

Gültuğ ŞAHİNOĞLU / Biyoloji Öğretmeni

18 – 24 Ocak 2014 tarihlerinde 10, 11 ve 12. sınıf öğrencilerimizden 33 öğrenci, 3 öğretmen ile yapı-

Page 31: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 31

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Yağmur TAŞDEMİROĞLU: NASA gezisi haya-tım boyunca katıldığım en anlamlı, en keyifli geziy-di. Özellikle NASA kompleksi içinde bulunan, eski-den uzay mekiklerinin ve ay roketlerinin saklandığı ve hazırlandığı hangar beni en çok etkileyen yerdi. Bir tarihin yaşandığı yeri canlı görmek muhteşem bir duyguydu. Hamdi Kerem KÜÇÜKENGİN: Lise hayatımda pek çok geziye katıldım. NASA gezimiz bu gezile-rin kesinlikle en güzeli oldu. Özellikle bir astronotla tanışabilmek her insanın elde edebileceği bir şans değildir. Bu sebeple kendimi çok şanslı hissettim. Sıtkı Emir KAYRAK: Bu gezi okul hayatımdaki en eğlenceli geziydi. New York turundan Miami'de voleybol oynamaya kadar birçok etkinlik yaptık. Herkese teşekkürler. M. Yiğit BÜĞÜ: Amer ika her zaman için değişik bir ülke olmuştur. Daha önce Amerika'ya gitmiş olmama rağmen beni bu sefer de değişik ve güzel bir yönüyle büyüledi. Alp PALALI: Amer ika gezisi keyifli, eğlenceli ve aksiyonlu geçti. NASA'da güzel vakit geçirdik. Ro-bot yaptık. NBA maçı, Miami'de arkadaşlarımla voleybol oynamak benim için en güzel anılar oldu. Defne ÇAKIM: Amer ika'ya gitmek için başın-dan beri çok hevesliydim. Beklediğim gibi çok gü-zel geçti. Bu geziden sonra Amerika'ya taşınmaya karar verdim. En beğendiğim yer Miami'ydi.

Derin ATALKIN: Amer ika'ya gitmeyi bu kadar heyecanla beklerken şu an bitmesi hepimize çok ga-rip geliyor. Ama iyi ki gitmişiz çünkü her şeyi ile çok güzeldi. Gittiğimiz tüm şehirler bizi büyüledi. NASA'daki kamp hepimiz için değişik ve güzel bir deneyim oldu ve orada olmaktan son derece keyif aldık. Sanırım hepimizin en çok hoşuna giden New York'taki şehir hayatı, Orlando'daki film stüdyoları, Miami'deki sahil oldu. Selin BALIKÇI: Gezi genel olarak çok keyif ver i-ciydi. NASA'da yapılan etkinliklerden yapılan gezi-lere kadar her şey çok eğlenceliydi. Bu kadar az bir zamanda Amerika'nın en güzel şehirlerini gezmek zor ama güzel bir tecrübe oldu. Volkan ŞAİR: Şu ana kadar katıldığım en etkile-yici geziydi. Oldukça eğlenceli ve öğretici olan bu gezide çok eğlendim. Çok büyük bir tarihe de tanık-lık etmiş olmam ve buraları belki de bir daha göre-meyecek olmam, “İyi ki gelmişim.” dememi sağla-yan pek çok nedenden biri. NASA dışında gezdiği-miz Universal Studios, New York ve Miami de çok güzel yerlerdi. Umarım fırsatım olur da buralara bir daha gidebilirim. Zeynep DİNÇER: Bu gezi oldukça iyi planlanmış-tı. NASA hepimizin çok merak ettiği bir yerdi. Be-nim gibi eminim herkes de çok beğenmiştir. Otobüs yolculukları, gezdiğimiz yerler belki bir daha hiç bir arada olamayacağımız ve gidemeyeceğimiz yerlerdi. Bu gezi tekrar yapılsa yine giderim.

Bu gezi ile ilgili bazı öğrencilerimizin duygu ve düşünceleri de aşağıda paylaşılmıştır:

Page 32: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 32

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Bir hafta sürecek Kennedy Uzay Merkezi gezimize Atatürk Havaa-lanı’ndan başladık. 33 öğrenci, 3 öğretmen ve bir rehber saat sabah 5’te havaalanında toplandık. He-pimiz uykulu ama aynı zamanda da heyecanlıydık. Bir hafta bo-yunca dünyanın öbür ucunda, Amerika’da olacaktık. Kennedy Uzay Merkezinde 3 gün geçire-cektik. Uçuşumuz 11 saat sürdü, bazılarımız uyumayı başarabildi, geri kalanların gözüne ise uyku girmedi. 11 saatin sonunda New York JFK Havaalanı’na indik. Yerel saatle daha saat sabah 11’di. Aynı günü baştan yaşamak epey yorucu olacaktı. İlk olarak Uzay ve Havacılık Müzesine git-tik. Başta buranın sadece havacı-lık ve uçaklarla ilgili bir müze olduğunu düşünmüştüm ancak karşımıza devasa bir uzay mekiği çıktı. Bu uzay mekiği “Enterprise” yapımına başlanan ilk uzay mekiği olmasına rağmen tamamlanmamış ve asla kullanıl-mamış. Çünkü bu mekik yapılır-ken, NASA uzay mekiği yapma-nın daha ucuz ve hızlı bir yolunu bulmuş. Bu nedenle Enterprise yarım bırakılmış ve Uzay ve Ha-vacılık Müzesinde sergilenmek için kullanılmış. Müzeden sonra New York şehrinde panoramik bir tur attık ve bir saatliğine Times Meydanı’nda serbest zamanımız oldu. Hızlıca yemek yedikten son-ra ünlü Times Meydanı’nı dolaş-tık. Daha sonra otobüsümüze bi-nip otelimize gittik. Yerleştikten sonra çoğumuz hemen uykuya

daldı. Ertesi sabah saat 4’te kalkıp Newark Havaalanı’na gidip Or-lando’ya uçtuk. Orlando’ya indi-ğimizde bizi 6 gün boyunca gez-direcek olan otobüs şoförümüz David ile tanıştık. İlk durağımız Universal Film Studios oldu. Bü-tün günümüzü burada sevdiğimiz ve hayranı olduğumuz filmleri yaşayarak geçirdik. Universal Studios’un özel efektlerine, film-lerine bir kez daha hayran kaldık. Parkta bulunan Roller Coaster’a da binmeyi ihmal etmedik. Çıkışta Orlando’nun en büyük outletlerin-den biri olan Premium Outlete gidip yorgunluktan bayılıncaya kadar alışveriş yaptık. Daha sonra otelimize yerleşip ertesi sabahın gelmesini bekledik. Sabah kahval-tısından sonra NASA Uzay Üs-sü’ne gittik. Bizi karşılayansa devasa bir yakıt tankı ve roket modeliydi. İçeri girdiğimizde bizi birçok uzay roketi ve bir ay roketi karşıladı. Daha sonra saatlerce robot yapıp, programlayıp, yarıştı-racağımız odaya geçtik. Bize 3 gün boyunca orada bulunan Me-gan, Emily ve Ryan eşlik etti. Zamanın nasıl geçtiğini anlama-dan saat 2 oldu ve Hubble Teles-kopu ve uzay ile ilgili bir belgesel izlemek üzere, uzay üssünde bulu-nan IMAX sinemasına gittik. Leonardo DiCaprio’nun seslendir-diği belgesel gerçekten büyüleyi-ciydi. Hubble Teleskopu tarafın-dan çekilen fotoğrafların ve teles-kopu tamir etmeye giden astronot-ların röportajlarının yer aldığı 45 dakikalık belgesel hepimizi etkile-

di. Daha sonra robotlarımızı yap-maya odamıza geri döndük. İlk başta robot yapmanın, programla-manın sıkıcı olduğunu düşünmüş olabiliriz ama daha sonra bütün gruplar hoş bir rekabete girdi ve hepimiz birbirimizi geçebilmek için daha fazla çalışmaya ve dü-şünmeye başladık. Saat 4 olunca programımız bitti ve NASA’dan ayrıldık. Tekrar alışveriş yapaca-ğımız ve yemek yiyeceğimiz bir outlete gittik. Ancak orada çok uzun kalmadık. Daha sonra Disneyland’ın dışında bulunan alana gittik, çoğumuz yemeği burada yedi ve Disney Shop’a uğramayı da ihmal etmedik. Ertesi gün ise yine erkenden kalkıp NASA’ya doğru yola koyulduk. O gün bir astronotla birlikte yemek yiyeceğimiz gündü. Bizimle bir-likte birçok grup da aynı amaçla gelmişti. Hep birlikte yemek ye-dikten sonra astronot John O. Creighton geldi ve bizimle uzay anılarını paylaştı. Kendisi NASA adına birçok göreve katılmış, uzay mekiği Atlantis ile birkaç kez uzaya çıkmış olan bir astronot. Yemeğimizden sonra uzay mekiği Atlantis’i görmeye gittik. Mü-kemmel bir sunumla bize tanıtılan Atlantis gerçekten nefes kesici görünüyordu. Sonra uzay mekiği kalkış simülatörüne gittik. Burada hepimiz simülatöre girdik, otur-duk ve sanki bir uzay mekiğin-deymişiz gibi hissettik. Kalkışı,

Bir hafta sürecek Kennedy Uzay Merkezi gezimize Atatürk Havaa-lanı’ndan başladık. 33 öğrenci, 3

daldı. Ertesi sabah saat 4’te kalkıp Newark Havaalanı’na gidip Or-lando’ya uçtuk. Orlando’ya indi-

NASA’ya doğru yola koyulduk. O

deymişiz gibi hissettik. Kalkışı,

Page 33: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

atmosferden çıkışı hissettik. Hatta bir ara gerçekten yerçekimsiz ortamdaymışız gibi oldu. Sanki hepimiz ağırlığımızı kaybetmiştik. Simülatörden sonra Atlantis’in bulunduğu müzeyi gezmeye de-vam ettik. Akşam olmaya başla-yınca otelimize geri döndük. Erte-si gün NASA’da bir rehber eşli-ğinde otobüsle tur attık. Fırlatma rampalarını, eskiden uzay mekik-lerinin koyulduğu ve uçuş için hazırlandığı binayı gördük. Aslın-da bu bina yakın bir zaman içeri-sinde Orion projesi nedeniyle ziyaretçilere kapanacak. Daha öncede 32 yıl boyunca kapalı kal-mış. Biz içeri girebilen en son gruplardan biri olduk. Aynı anda

Sayfa 33

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

5 ay roketinin sığabildiği bu bina, uzay tarihinin en önemli parçala-rından biri. İçerisinde roketleri ve uzay mekiklerini kaldırıp yeniden konumlandırmaya yarayan devasa bir vinç bunulan bina, 4 ana bö-lümden oluşuyor. Bu sene içeri-sinde Orion projesi için içi tekrar-dan değiştirilecek olan bu devasa yapı fırlatma rampalarının tam ortasında yer alıyor. Turumuzdan sonra en son kalan 3 ay roketin-den birini görmeye gittik. Bütün ay roketleri ve Apollo programı-nın anlatıldığı müze nefes kesiciy-di. Apollo 11’in (Neil Armstrong ve ekibini aya taşıyan roket) tanı-tıldığı yerde Hürriyet gazetesinin aya ayak basıldığı güne ait kapağı bile vardı. Daha sonra sertifikala-rımızı almak üzere robotları yaptı-ğımız odaya geri döndük. Bize üç gün boyunca eşlik eden herkese teşekkür edip veda ettik ve NASA Uzay Merkezinden ayrıldık. Ak-şam Orlando Magic-Atlanta Hawks basketbol maçına gittik. Amerika’ya gidip de bir NBA maçı izlemeden geri dönmek ol-mazdı. Ertesi sabah otobüsle Mia-mi’ye gitmek üzere yola koyul-duk. 4 saat sonra Miami sokakla-rında otobüsle tur atıyorduk. Önce 1 saatlik bir serbest zamanımız oldu ve Miami’nin bir kısmında dolaşıp öğle yemeği yedik. Oto-büsle Little Havana’yı ve Coconut Groove’u gezdikten sonra şoförü-

atmosferden çıkışı hissettik. Hatta bir ara gerçekten yerçekimsiz ortamdaymışız gibi oldu. Sanki

5 ay roketinin sığabildiği bu bina, uzay tarihinin en önemli parçala-rından biri. İçerisinde roketleri ve uzay mekiklerini kaldırıp yeniden konumlandırmaya yarayan devasa bir vinç bunulan bina, 4 ana bö-lümden oluşuyor. Bu sene içeri-sinde Orion projesi için içi tekrar-dan değiştirilecek olan bu devasa yapı fırlatma rampalarının tam ortasında yer alıyor. Turumuzdan sonra en son kalan 3 ay roketin-den birini görmeye gittik. Bütün ay roketleri ve Apollo programı-nın anlatıldığı müze nefes kesiciy-di. Apollo 11’in (Neil Armstrong ve ekibini aya taşıyan roket) tanı-tıldığı yerde Hürriyet gazetesinin aya ayak basıldığı güne ait kapağı bile vardı. Daha sonra sertifikala-rımızı almak üzere robotları yaptı-ğımız odaya geri döndük. Bize üç gün boyunca eşlik eden herkese

müz David bizi South Beach’e bıraktı. Ünlü Miami Beach ve çevresini saatlerce gezdik, dolaş-tık, yemek yedik. Hava sıcak, sokaklar rengârenkti. Gece olunca otelimize yerleştik. Hepimiz yor-gunduk ancak uyumaya niyetimiz yoktu. Bu, Amerika’da geçirece-ğimiz en son geceydi ve biz bu gecenin bitmesini istemiyorduk. Mükemmel bir hafta geçirmiştik ancak yetmemişti. Bir hafta daha olsa seve seve kalırdık. Sonunda sabah oldu ve biz havaalanına doğru yola koyulduk. Hepimiz ailelerimizi ve Türkiye’yi görece-ğimiz için heyecanlı ancak Ame-rika’yı bıraktığımız, gezi bittiği için üzgündük. New York’a giden uçağımıza yerleştik. JFK Havaa-lanı’na varınca birkaç saat boş zamanımız vardı. Yemek yiyip free shopları dolaştık. Daha sonra 9 buçuk saat sürecek olan uçak yolculuğumuz için uçağımıza yerleştik. İstanbul’a vardığımızda ise hepimiz ailelerimizin yanına koştuk. Çok yorgun ancak mut-luyduk. Bu gezinin bu kadar güzel ve eğ-lenceli olacağını hiçbirimiz tah-min etmiyorduk. Bu kadar eğlen-celi, bilgilendirici, mükemmel bir gezi hazırladıkları için başta Okul Müdürümüz Ömer ORHAN’a ve öğretmenlerimize teşekkür etmek istiyorum. Bana kalırsa yapılan en müthiş gezilerden biriydi.

Yağmur TAŞDEMİROĞLU

Page 34: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 34

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Merhaba doğa ve macera sever gençler, aralık ayının ikinci hafta sonu kulüp faaliyeti olarak hep beraber Abant’a

gitmeye karar verdik. Sabahın erken saatlerinde, 19 öğrenci, iki öğretmenimiz ve tabii bir de rehberimiz okulumuz-

da buluştuk. Ufak tefek gecikmelerle de olsa saat 08.30 civarında okulumuzdan yola çıktık. Bu sefer yolumuz ilk

gezimize göre daha uzundu. Bir süre yolculuk yaptıktan sonra yolda güzel bir dinlenme tesisinde kahvaltı molamızı

verdik, ihtiyaç alışverişimizi yaptık. Öğlen sularında Abant Gölü etrafında oluşturulmuş Abant Milli Parkı’na ulaş-

tık. Abant Gölü, Bolu'nun 34 kilometre güneybatısında bulunan, çam ve köknar ağaçlarının baskın olduğu bir doğa

parkı içinde, yaklaşık 1350 metre yükseklikte bulunan ve alanı 125 hektarı bulan bir heyelan set gölü. Göl, birkaç

kaynak suyu, iki üç kısmen devamlı olan akarsuyla, yağmur suyu ve kar ile beslenmektedir. Gölün etrafında oteller

ve restoranlar mevcut. Otobüste kalın kıyafetlerimizi giydikten sonra kara ilk adımımızı attık. Tabii kar kalınlığının

oldukça fazla olması, havanın da çok soğuk olması ilk başta hevesimizi biraz kaçırır gibi oldu ancak her zaman

olduğu gibi yürüdükçe açıldığımızı fark ettik. Donmuş gölün etrafında kısa bir müddet yürüyüş yaptıktan sonra,

buzlanan yolda risk almamak için daha yumuşak karlardan oluşan patikalara doğru yürümeye başladık. Ancak kar seviyesinin yer yer bir metreyi aştığı patikalarda yürümek hiç de zannedildiği kadar kolay değildi. Biz

de bata çıka, rehberimizin önde açtığı izin üzerinden giderek yürüyüşümüze başladık. Doğa sporları ile uğraşırken

maksimum derecede keyif almak biraz da faaliyet esnasında seçtiğimiz malzemelerle ilgilidir. Bunun tecrübesini

bazı arkadaşlarımız maalesef yürüyüş esnasında sızlayan ayaklar ve eller sayesinde öğrendiler. Verdiğimiz kısa

molalar ve karda yuvarlanmalar sonucunda yürüyüşümüzü 3 saat ile sınırlayıp tekrar başladığımız noktaya, otobü-

sümüzün başına döndük. İlk işimiz ıslak ayakkabılarımızı ve elbiselerimizi değiştirmek oldu, biz bu işlerle uğraşır-

ken mangal yakılmıştı tabii ki… Kar üzerinde mangalda yaptığımız sucukları yemek, yanında da sıcak çaylarımızı

içmek ayrı bir keyifti. Karnımız iyice doyduktan sonra saat 16.00 sularında dönüş hazırlıklarımıza başladık. Otobü-

sümüz İstanbul’a doğru yol alırken herkes kendine gelmişti. Dönüş yolculuğumuz söylenen şarkılar eşliğinde ke-

yifli bir şekilde saat 21.00 gibi okula varışımız ile sonlandı. Hayatta yaşanan her zorluk insana yeni bir deneyim kazandırır. Biraz zorlansalar ve ufak tefek aksilikler yaşasalar

da bu gezi bence herkes için insanoğlunun sınırlarını ve doğal yaşamın aslında nasıl da acımasız olacağını görmele-

ri açısından güzel bir deneyim oldu.

Merhaba doğa ve macera sever gençler, aralık ayının ikinci hafta sonu kulüp faaliyeti olarak hep beraber Abant’a

Sibel ÇAĞLAR Matematik Öğretmeni

DOĞA SPORLARI KULÜBÜ

ABANT’TA

Page 35: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 35

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

Sibel ÇAĞLAR Matematik Öğretmeni

“FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Doğa Sporları Kulübü” olarak ilk etkinliğimizi kasım ayı içinde gerçekleştirdik. İlk gezimiz Kocaeli-Aytepe güzergâhınaydı. 22 öğrenci, 2 öğretmen bir de rehberimizle sabahın erken saatlerinde okulumuzda buluştuk. Erzaklarımızı otobüsümüze yükle-dikten sonra yolda güzel bir kahvaltı molası verdik, ardın-dan ver elini Aytepe. Ancak otobüsten indiğimiz anda bizi kötü bir sürpriz bekliyordu: Durmak bilmeden yağan bir yağmur. Şaşkın ve kararsız bakışlara rağmen kararlılığımızdan ödün vermedik, çantalarımıza poşetleri geçirdik, şapkaları-mızı taktık ve yürümeye başladık. Başlangıç herkes için oldukça zordu ancak yavaş yavaş vücutlar ısınınca keyifler artmaya başladı. İlk molamızı yaktığımız şömine başında, sıcak çaylarımızı içerek aslında bir su deposu olan ama doğasever gruplara da çatısını açan, Veysel Dayı’nın ye-rinde verdik. Yarım saatlik dinlenme molasından sonra başladık tekrar yürümeye, neyse ki yağmur yavaş yavaş şiddetini yitirmişti. Yuvacık Barajı’nı besleyen Soğukdere ve Kirazlıdere yanından, ayağımızın altından akan suya eşlik eden yeşilin, sarının çeşitli renkleri ile süslenmiş yo-lumuzda yaklaşık 12 km kadar sürecek olan yürüyüşümü-zün ikinci kısmına başladık. Her ne kadar her yer ıslak olduğu için çok fazla mola veremesek de ufak kaçamaklar-la ve gördüğümüz doğa harikaları eşliğinde yürüyüşümüzü keyifle tamamladık ve bizi aracımızın beklediği Servetiye köyüne ulaştık. Tabii ki ıslanmış ve bolca da çamurlanmıştık. Okulumuza geri dönmek için otobüse bindiğimizde yüzlerden hafif bir yorgunluk okunuyordu. Ancak dönüş yolumuzun da çok keyifsiz geçtiği söylenemez. İlk defa doğa yürüyüşü yapan bir ekip olmasına rağmen sevgili öğrencilerimizle, sorunsuz, keyifli ve tam 16 km’lik parkurumuzu tamamladık. Bir sonrakinde görüş-mek üzere… Bir Moğol özdeyişine göre “Babanız hayatta iken olabildi-ği kadar çok arkadaş edinin. Atınız hayatta iken, olabildiği kadar çok yer gezin.” Her zaman doğa ile beraber olun…

artmaya başladı. İlk molamızı yaktığımız şömine başında, sıcak çaylarımızı içerek aslında bir su deposu olan ama doğasever gruplara da çatısını açan, Veysel Dayı’nın ye-rinde verdik. Yarım saatlik dinlenme molasından sonra başladık tekrar yürümeye, neyse ki yağmur yavaş yavaş şiddetini yitirmişti. Yuvacık Barajı’nı besleyen Soğukdere ve Kirazlıdere yanından, ayağımızın altından akan suya eşlik eden yeşilin, sarının çeşitli renkleri ile süslenmiş yo-lumuzda yaklaşık 12 km kadar sürecek olan yürüyüşümü-zün ikinci kısmına başladık. Her ne kadar her yer ıslak olduğu için çok fazla mola veremesek de ufak kaçamaklar-la ve gördüğümüz doğa harikaları eşliğinde yürüyüşümüzü keyifle tamamladık ve bizi aracımızın beklediği Servetiye

olarak ilk etkinliğimizi kasım ayı içinde gerçekleştirdik. Aytepe güzergâhınaydı. 22 öğrenci, 2

öğretmen bir de rehberimizle sabahın erken saatlerinde okulumuzda buluştuk. Erzaklarımızı otobüsümüze yükle-dikten sonra yolda güzel bir kahvaltı molası verdik, ardın-dan ver elini Aytepe. Ancak otobüsten indiğimiz anda bizi kötü bir sürpriz bekliyordu: Durmak bilmeden yağan bir

Şaşkın ve kararsız bakışlara rağmen kararlılığımızdan ödün vermedik, çantalarımıza poşetleri geçirdik, şapkaları-mızı taktık ve yürümeye başladık. Başlangıç herkes için oldukça zordu ancak yavaş yavaş vücutlar ısınınca keyifler artmaya başladı. İlk molamızı yaktığımız şömine başında, artmaya başladı. İlk molamızı yaktığımız şömine başında, sıcak çaylarımızı içerek aslında bir su deposu olan ama doğasever gruplara da çatısını açan, Veysel Dayı’nın ye-rinde verdik. Yarım saatlik dinlenme molasından sonra

Sibel ÇAĞLAR

Tabii ki ıslanmış ve bolca da çamurlanmıştık. Okulumuza geri dönmek için otobüse bindiğimizde yüzlerden hafif bir yorgunluk okunuyordu. Ancak dönüş yolumuzun da çok

İlk defa doğa yürüyüşü yapan bir ekip olmasına rağmen sevgili öğrencilerimizle, sorunsuz, keyifli ve tam 16 km’lik parkurumuzu tamamladık. Bir sonrakinde görüş-

Bir Moğol özdeyişine göre “Babanız hayatta iken olabildi-ği kadar çok arkadaş edinin. Atınız hayatta iken, olabildiği

Tabii ki ıslanmış ve bolca da çamurlanmıştık. Okulumuza

“FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Doğa Sporları Kulübü”

DOĞA SPORLARI KULÜBÜ

AYTEPE’DE

Page 36: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 36

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

Coğrafya Kulübü olarak bu sene önemli bir projeye imza atacağız. Çalışmamızın adı Serdar KILIÇ ''Doğadaki İnsan' Sosyal Sorumlu-luk Projesi”dir. Bu çalışmayı Serdar Kılıç, öğretmenlerimiz ve bizim dışımızda 8 okul ile beraber gerçek-leştireceğiz. Amacımız insanın özü-nün olduğu yere doğaya, köye dön-mek, gerçek ve doğal yaşamın ol-duğu köy hayatını tanımak, birebir deneyimlemektir. Bize katacakları-nın yanı sıra amacımız, oradaki insanlara, köyün gelişimine ve kö-yün turizme açılmasına yardımcı olmak, bir nevi köyü, köyleri, şehir yaşamına kapılıp giden insanlara anlatmaktır. Bu amaçlarımızı uygu-lamak için ilk gezimizi 2 Kasım 2013 tarihinde, Bolu'ya bağlı Seben ilçesinin Alpağut köyüne düzenle-dik. Bu geziyi FMV'ye bağlı Aya-zağa, Erenköy ve Nişantaşı Işık Liseleri olarak hep beraber gerçek-leştirdik. Öncelikle Seben ilçesinde bizi Se-ben Belediye Başkanı, Alpağut köyü Muhtarı ve birkaç görevli karşıladı. Yüksekçe bir ağacın altın-daki banklara oturup çaylarımızı yudumlarken Belediye Başkanı Seben hakkında bilgiler vermeye başladı: Seben'e bağlı 29 köy bu-lunmaktadır. Karasal iklim ile Ka-radeniz iklimi arasında geçit bölge-si olan Seben'de çok çeşitli ürünler yetişmektedir. Bunlara örnek olarak Antep fıstığı, kiraz, yöreye özel dağ fındığı, elma ve domatesi gös-terilebilir. Seben'deki toplam tarım alanı 86000 dönümdür. Çok fazla elma üretimi olması nedeniyle bir kısım elmalar çevre şehirlerdeki meyve suyu fabrikalarına gönderil-mektedir. Bunun dışında en güzel elmayı üretmek amacıyla, 12 çeşit

elmanın deneme bahçelerinde yetiştirilip, en verimlisinin üretil-meye başlanması hedefleniyor. Abant Gölü'nün 7 katı olan yapay Seben Gölü ile tüm arazinin yarı-sının sulanması hedeflenmektedir. Üretilen hammaddeler genellikle Bolu'da satışa sunulmaktadır. Hayvancılığın yapılması sebebiy-le açılan süt ürünleri fabrikası yaklaşık 1 yıldır ekonomik sebep-lerden dolayı işi durdurmak zo-runda kalmıştır. Seben ilçesinin bulunduğu bölge-de pek çok değer barınmaktadır. Öncelikle Buzderesi ve Kınıkçı Kanyonu bu yörede yer almakta-dır. Bolu'daki tek kilise Çeltikdere köyünde yer almaktadır. Hocaş köyünde Fosil Ormanı bulunmak-tadır. Tarih açısından bakıldığın-da, Çelebi Mehmet Ankara Sava-şı'ndan sonra, Muslar Kaya Evle-rinde Timurlenk'ten saklanmıştır. İlçede ciddi bir göç söz konusu-dur. Göç çevre illere özellikle Bolu'ya verilmiştir. Yaklaşık 30.000 Sebenli şu an Bolu'da ya-şamaktadır. Bu göçün ana sebebi eğitim imkânlarıdır. Bunun dışın-da, yıllardan beri süregelen ''Bolu'da evi olmayana kız veril-mez.'' cümlesi de Bolu'ya olan göçü anlatabilecek niteliktedir. İlçede okuma-yazma oranı olduk-ça yüksektir. Kadınlar genellikle evin direği konumundadır. Tarım ve hayvancılıkla uğraşırlar. Yıllar önce Seben ilçesine bir tekstil fabrikası açılmış ve bu sayede kadınlara yeni iş imkânı sağlan-mış ancak fabrika sahibi bir süre sonra fabrikayı kapatınca kadınlar yine tarım ve hayvancılık yapma-ya devam etmişlerdir.

İlçede birçok şenlik yapılmakta-dır. Bunların en önemlisi Nevruz Bayramı'dır. Dünyada tek olan Nevruz Tepesi'nde ateş yakılır ve çeşitli eğlenceler düzenlenir. Bu ateş Ankara, Eskişehir, Bolu ve Sakarya'dan görülebilmektedir. Bu sene bu şenliği uluslararası düzenlemek amacıyla belli çalış-malar yürütülmektedir. Mayıs ayında düzenlenen Hacet Bayra-mı'nda, pilavlar yapılır, kuzular ve danalar kesilerek Allah'a adaklar adanır. Bu adakların amacı gün-dönümünde yaşanan afetler, ya-ğan dolular, yağmurlar ve şiddetli seller nedeniyle ürünlere zarar gelmesini engellemektir. Bu bay-ramı her köy yapar, bu şekilde insanlar birbiriyle kaynaşır, ilişki-

ler gelişir. Ekimin ilk haftası El-ma Festivali ve Panayır düzenle-nir. Modernleşmenin ve paranın daha çok değer kazanmasının etkisiyle eski gelenek ve görenek-ler kalmamıştır. Örneğin eskiden

DOĞADA DA “IŞIK” VAR!..

Coğrafya Kulübü olarak bu sene önemli bir projeye imza atacağız.

elmanın deneme bahçelerinde yetiştirilip, en verimlisinin üretil-

İlçede birçok şenlik yapılmakta-dır. Bunların en önemlisi Nevruz Bayramı'dır. Dünyada tek olan

DOĞADA DA “IŞIK” VAR!..

insanlar birbiriyle kaynaşır, ilişki-

ler gelişir. Ekimin ilk haftası El-ma Festivali ve Panayır düzenle-

Page 37: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 37

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

düğünler 3-4 gün sürmekteymiş. İlk gün oğlan kınası denilen bir eğlence düzenlenir, ikinci gün yemekler ikramlar hazırlanır, komşular davet edilirmiş. Bir gün sonrasında ise diğer köylerden insanlar gelir, onlarla birlikte eğ-lenilirmiş. Komşuların ayrı davet edilmesinin nedeni, diğer köyler-den gelecek insanlara birlikte hiz-met edebilmek içinmiş. Ardından kına gecesi ve gelin alma, son olarak da duvak gerçekleşirmiş. Duvak, kadınların kendi araların-da eğlenmesine denirmiş. Ancak şimdi baktığımızda düğün sadece bir gün sürmektedir. Bunun nede-ni, insanların artık kendileri için değil para kazanmak için üretme-si, yetiştirmesidir. Seben Belediye Başkanı'ndan bu bilgileri aldıktan sonra, Alpağut Köyü'ne gittik. Eski ahşap evleri olan küçük ama çok sempatik bir köy Alpağut. Bir tarafında Nevruz Tepesi diğer tarafında boş arazi-ler. Köyde, boşaltılmış, 12 odalı bir ahşap konağı, İhtiyarlar Mecli-si'ni gezdik. Karşılaştığımız nadir birkaç insanla, bizi gezdiren gö-revlilerle sohbet ettik. Sokaklarda yürüdük, ahıra girip kuzuları sev-dik, neredeyse hepimiz ilk kez inek sağdık. Bizim için hazırla-nan çayları ayranları içtik, elmala-rı, poğaçaları yedik. Lahana ve Domates tarlalarını gördük. Alpa-ğut, bir tane camiye, şu an işlevi-ni yitirmiş bir okula sahip. Nüfu-su 110 civarında lakin sokaklarda insanlara rastlamak, insan sesi duymak mümkün değil. Köy ha-

yatı ve eğitim eksikliği genç nüfu-sa yetmemiş, illere göç başlamış. Bu nedenle nüfusun çoğunluğu yaşlı. Alpağut okulunda gördüğü-müz 60'lı yıllara ait fotoğraflarda durum, şu anki durumla alakasız. Kalabalık aile fotoğraflarından tutun, köyün ilk camisinin inşaatı-nı yapan insanların fotoğraflarına kadar birçok fotoğraf vardı. Bu fotoğraflardan anladığım kadarıy-la, nüfusu kalabalıkça, her yaştan insanı barındıran, gelenek göre-neklerin aile-komşu değerlerinin hala bulunduğu bir köymüş burası o zamanlar. Şimdi ise aşırı göçten dolayı koskocaman, cumbalı, alımlı, insanın içini ısıtan eski ahşap evler boşaltılmış, çürümeye bırakılmış. Bunlardan en dikkat çekici olanı İhtiyarlar Meclisi. Daha doğrusu eskiden İhtiyarlar Meclisi'ni barındıran, aynı zaman-da ahşap bir minareye sahip şu an çürümekte hatta her an çökme ihtimali olan yapıdan bahsediyo-rum. Zamanla terk edilmiş, bıra-kılmış birçok şeyin yanında insan-ları hâlâ çok güzel ve çok gerçek. İnsanın içine mutluluk veriyor her biri. Öyle doğallar ki... Yolda karşılaştığımız yaşlı teyze inanıl-maz içten, olduğu gibi, gücü kuv-veti yerinde tam bir Anadolu ka-dını. İnek sağarken yanımızda duran teyze yine onun gibi, pek dobra, pek şeker. Bir inek sağıyor ki ağzımız açık onu izliyoruz. Hem geçim kaynağı hem de yav-rusu gibi inek, ailenin bir parçası olmuş adeta. Muhtar ve yardımcı-sı niteliğinde her işe koşan, bizi çok güzel ağırlayan amca mesela,

düğünler 3-4 gün sürmekteymiş. İlk gün oğlan kınası denilen bir eğlence düzenlenir, ikinci gün

yatı ve eğitim eksikliği genç nüfu-sa yetmemiş, illere göç başlamış. Bu nedenle nüfusun çoğunluğu

ları hâlâ çok güzel ve çok gerçek. İnsanın içine mutluluk veriyor her biri. Öyle doğallar ki... Yolda karşılaştığımız yaşlı teyze inanıl-maz içten, olduğu gibi, gücü kuv-veti yerinde tam bir Anadolu ka-dını. İnek sağarken yanımızda duran teyze yine onun gibi, pek dobra, pek şeker. Bir inek sağıyor ki ağzımız açık onu izliyoruz. Hem geçim kaynağı hem de yav-rusu gibi inek, ailenin bir parçası olmuş adeta. Muhtar ve yardımcı-sı niteliğinde her işe koşan, bizi çok güzel ağırlayan amca mesela,

hepsi o kadar ''insan'' ki. En çok insanlarıyla, insanlarının hayata bakış açılarıyla yer edecek aklımda Alpağut. Ne yazık diyorum bakınca, ne yazık ki; böyle güzel köyler, evler, insanlar terk ediliyor. Ne torunlar kalmış, ne çocuklar, ne komşular. Oysa ne çok sevgi var insanların o insanları barındıran köylerin içlerinde. İnsanların, neler neler başarabilecek bilek gücü var ellerinde. Köyleri bitirmek, şehirleri büyütmek en çok da bu konuda can sıkıcı. Çünkü bu, köylü insanları, gerçek insanları bitirmek demek. Özüyle sözüyle bir olan insanı bitirmek, köyü bitirmek, gelenekleri değerleri tarihi bitirmek, doğayı ve doğalı bitirmek, bir süre sonra ülkeyi bitirmek demek. Şehirlere nasıl sahip çıkılıyorsa insanlar nasıl gözü gibi bakıyorsa, köylere de sahip çıkılmalı. Asıl geldiğimiz, sayesinde geliştiğimiz, atamız olan köy ya-şantısı unutulmamalı. Köyler, ne şehir yapıl-malı ne de böylesine fütursuzca terk edilmeli. Şu dönemde en önemli gelir turizm ise buyu-run size birçok turistik yer. Tarıma gelince, çok çeşit ham madde yetişiyor ülkemizde. Seben ilçesinde de öyle. Şehir hayatından başka hayat bilmeyen bizle-rin, artık diğer hayatları da öğrenme, öğretme, deneyimleme vaktimiz geldi. O kadar yer var ki Anadolu'da böylesine kaderine bırakılmış, gelenekleri, değerleri kaybettirilmiş, insanları yozlaştırılmış. Öyle çok hayat, öyle çok değer var ki; bunları görmemek, bilmemek, koru-mamak çok büyük bir ayıp. Bu anlattığım şeylerden dolayı bu projede olmak bana mutluluk veriyor. Bir fikir üret-mek, az da olsa işe yarayabilmek ve böylelik-le benliğimizi, geçmişimizi, geleceğimizi korumak insana huzur veriyor. Köylerin, terk edilmiş yerleşimlerin kalkınmasını sağlaya-rak, doğal olanı koruyarak; hayatı yeniden köylere, bizleri yeniden hayata kazandırabil-mek büyük bir adım. Bu adımı daha da geç olmadan gerçekleştirebilmek adına bir yerden başlamamız gerek. Öyle değil mi?

Başak Nisan DURAN 11 G

Page 38: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 38

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

AKADEMİK DÜRÜSTLÜK HAFTASI

Geziye başlamadan önce okula var-dığımda içimde bu uzun günün bana ne getireceği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bunun vermiş olduğu heyecanla okula girdim. Önce yene-cek kumanyaları ve suları yemek-haneden otobüse taşıdık. Ardından herkesin gelmesini beklemeye baş-ladık. Son arkadaşımız da gelince gezinin başlangıcını verdik. İstan-bul’dan çıkana kadar bu gezinin havasına giremedim çünkü upuzun yollar, fabrikalar ve birbiri ardına geçen arabalar bir köy ortamından çok uzaktı lakin o dar, kenarlarında yeşilliklerin ve kayaçların bulundu-ğu, küçük kıraathanelerin dışında, dedelerin muhabbet ettiği ortamı görünce gezinin başladığını anla-dım. Kıvrımlı yollar, yeşilin hakim olduğu dağ yamaçları ve bu yamaç-lardaki tek tük kulübeler, âdeta bir yaşanmışlığın bir simgesiydi. Bu görüntüler sonucunda oluşan aidi-yet duygusuyla köye gittim. Köyde ilk olarak muhtarlığın önün-deki parka gittik. Otobüsten iner inmez köyün el değmemiş havası-nın tazeliği, uzun süren yolculuğun yorgunluğunu üstümüzden aldı. Parkta Muhtar ve Seben Belediye Başkanıyla çok verimli geçen yarım saatlik bir konuşmada bulunduk. Bu

konuşmada yöre hakkında bilgi-lendirildik ve projemiz için gerek-li olan soruları sorduk. Sohbet bittiği zaman köyü gezmeye çık-tık. Köydeki evler ahşaptan yapıl-mış. Köye yaptığımız gezide, res-tore edeceğimiz İhtiyarlar Mecli-si’ne uğradık. Bu Meclis ahşap, taştan ve bir camiye bitişik inşa edilmiş. İhtiyarlar Meclisi’ni ziya-retten sonra 10 sene öncesinde terk edilmiş bir köy evine girdik. Ev 2 katlı ve her yer ahşaptandı. Buna ek olarak gayet büyük ve ferahtı. Bu geziden sonra hep be-raber köyün müzesine gidip köy tarihine dair fotoğrafları incele-dik. Köyde eskiden tertip edilmiş nakış kursu öğrencilerinin resim-leri, nevruz kutlamaları ve buna benzer birçok tarihi etkinlik hak-kında bilgi sahibi olduk. Biz bu incelemelerde bulunurken bize köy ayranı, poğaça ve çay ikram edildi. Herkes ikramları yiyip içtikten ve soluklandıktan sonra inek sağmaya gittik. Bizim okulun kızlarının üstüne gerçekten yok. Her biri sanki her gün inek sağı-yormuşçasına bir tecrübeye sahip-miş gibi ineği sağdılar ve ineğin sahibi olan nineden tam not aldı-lar. İneği sağdıktan ve nineyle hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra

domates tarlasına gittik. Ne yazık ki bu sene tarlayı soğuk vurmuş olduğundan domatesler telef ol-muşlardı fakat lahanalar yetişmiş-ti. Herkes fotoğraflarını çektikten sonra İstanbul’a dönmeden önceki son durağımız olan restorana git-tik. Restoran bir tepenin üstüne, silindir şeklinde oluşturulmuş ahşaplardan inşa edilmiş olup Seben yoluna nazırdı. Yemeklerin tüm malzemeleri organik olup gayet iyi şekilde hazırlanmıştı ve yemekler gayet lezzetliydi. Ye-mek yendikten sonra günün ver-miş olduğu tatlı yorgunluğun üs-tüne, bir sonraki ziyaretimizin günün çabuk gelmesi için dua ederek otobüsümüze bindik ve İstanbul’a dönüş yoluna çıktık.

Galip Metehan CENGİZ

Akademik Dürüstlük Haftası etkinlikleri kapsamında, Bülent ŞENVER ile söyleşi yapıldı. 11. sınıfların katılı-mıyla 27.09.2013 Cuma günü 11.20 – 12.10 saatleri ara-sında gerçekleştirilen söyleşi, Bülent ŞENVER’in akade-mik dürüstlük ve etik değerler konularında yaptığı araştır-malar ve gözlemlerini öğrencilerimize aktarmasıyla başla-dı. Bülent Bey, öğrencilere bu konuda almaları gereken önlemleri ve önlem yollarını aktardı. İyi ve doğru bir insan olabilmenin kurallarını aktardı. Söyleşi, öğrencilerin soru-ları ve katılımlarıyla sona erdi. Konuğumuza katılımından ve paylaşımından dolayı öğrencilerimize de etik değerler konusunda gösterdikleri hassasiyetleri için teşekkür ederiz. Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Akademik Dürüstlük Haftası etkinlikleri kapsamında, Bülent ŞENVER ile söyleşi yapıldı. 11. sınıfların katılı-mıyla 27.09.2013 Cuma günü 11.20 sında gerçekleştirilen söyleşi, Bülent ŞENVER’in akade-mik dürüstlük ve etik değerler konularında yaptığı araştır-malar ve gözlemlerini öğrencilerimize aktarmasıyla başla-dı. Bülent Bey, öğrencilere bu konuda almaları gereken önlemleri ve önlem yollarını aktardı. İyi ve doğru bir insan olabilmenin kurallarını aktardı. Söyleşi, öğrencilerin soru-ları ve katılımlarıyla sona erdi. Konuğumuza katılımından ve paylaşımından dolayı öğrencilerimize de etik değerler konusunda gösterdikleri hassasiyetleri için teşekkür ederiz.

Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

kında bilgi sahibi olduk. Biz bu incelemelerde bulunurken bize köy ayranı, poğaça ve çay ikram edildi. Herkes ikramları yiyip içtikten ve soluklandıktan sonra inek sağmaya gittik. Bizim okulun kızlarının üstüne gerçekten yok. Her biri sanki her gün inek sağı-yormuşçasına bir tecrübeye sahip-miş gibi ineği sağdılar ve ineğin sahibi olan nineden tam not aldı-lar. İneği sağdıktan ve nineyle hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra

ALPAĞUT KÖYÜ İZLENİMLERİ

Page 39: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 39

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

12-B sınıfı öğrencimiz Kerim SERTTÜRK, 19-24 Şubat 2014 tarih-lerinde İtalya’nın en büyük altıncı şehri ve Rönesans’ın yükselişine ön ayak olan Cenova’da gerçekleştirilecek Cenova Uluslararası Mo-del Birleşmiş Milletler (GeMUN 2014) Konferansı’nın Silahsızlan-ma ve Uluslararası Güvenlik Komitesine İtalya’nın önde gelen ulus-lararası liseler komitesi tarafından Komite Başkanı olarak seçilmiş-tir. 2012 senesinde yapılan ölçüte göre dünyada 400’den fazla Model United Nations (MUN) konferansı bulunmaktadır. Yeterli deneyime sahip her konferans The Hague International Model United Nations (THIMUN) tarafından onaylanır ve üyeliğe alınır. 2002 senesinde kurulan GeMUN bir THIMUN üyesidir ve kuralları THIMUN ulus-lararası üyelik çerçevesinde belirlenir. Her komite, ülkeleri temsil eden delegelerden, iki tane “Komite Başkanı Yardımcısı” ve bir tane “Komite Başkanı”ndan oluşmak zorundadır. Görevleri birbirinden farklı olan komite başkanları ve yardımcıları başvuruları aynı formla yapar fakat GeMUN 2014 yönetimi her komiteye bir başkan düşece-ğinden başvurular arasından sadece dokuz kişiyi Komite Başkanı seçer.

CENOVA ULUSLARARASI MODEL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

(GEMUN 2014) KONFERANSI’NDA KOMİTE BAŞKANI KERİM SERTTÜRK

12lerinde İtalya’nın en büyük altıncı şehri ve Rönesans’ın yükselişine ön ayak olan Cenova’da gerçekleştirilecek Cenova Uluslararası Mo-del Birleşmiş Milletler (GeMUN 2014) Konferansı’nın Silahsızlan-ma ve Uluslararası Güvenlik Komitesine İtalya’nın önde gelen ulus-lararası liseler komitesi tarafından Komite Başkanı olarak seçilmiş-tir.

2012 senesinde yapılan ölçüte göre dünyada 400’den fazla Model United Nations (MUN) konferansı bulunmaktadır. Yeterli deneyime sahip her konferans The Hague International Model United Nations (THIMUN) tarafından onaylanır ve üyeliğe alınır. 2002 senesinde kurulan GeMUN bir THIMUN üyesidir ve kuralları THIMUN ulus-lararası üyelik çerçevesinde belirlenir. Her komite, ülkeleri temsil eden delegelerden, iki tane “Komite Başkanı Yardımcısı” ve bir tane “Komite Başkanı”ndan oluşmak zorundadır. Görevleri birbirinden farklı olan komite başkanları ve yardımcıları başvuruları aynı formla yapar fakat GeMUN 2014 yönetimi her komiteye bir başkan düşece-ğinden başvurular arasından sadece dokuz kişiyi Komite Başkanı seçer.

Kendi İnternet sitesine göre İtalya’nın en saygın ve Avrupa’nın en bilinen konferanslarından biri olan GeMUN’a, 2011 senesinde yapılan tespite göre 600’den fazla delege, yüzlerce görevli ve düzinelerce öğret-men katılmıştır. 2014 senesinde ise yüzlerce okul arasından seçilen 30 okulun katılacağı ve konferansta hem lise hem de üniversite düzeylerinden öğrencilerin olacağı bilinmektedir. GeMUN 2014’ün komiteleri Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik (Disarmament and International Security, DISEC), Ekonomik ve Finansal (Economic and Financial, ECOFIN), Sosyal, İnsani ve Kültürel (Social, Humanitarian and Cultural, SOCHUM), Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (United Nations Economic and Social Council, ECOSOC), Uluslararası Adalet Divanı (The International Court of Justice, ICJ), Yasal Komite (Legal Committee), Çevre Komitesi (Environment Committee, EnvCom), Akdeniz Komitesi (Mediterranean Committee, MedCon) ve Güvenlik Konseyi (Security Council, SC) dir. Ayrıca GeMUN 2014 sıralanan komitlerin sadece iki tanesinin katılacağı Birleşmiş Milletler Genel Meclisi (United Nations General Assembly, GA) düzenleyecek ve öğrencilere yazdıkları çözüm önerilerini New York’ta yer alan Birleşmiş Milletler Genel Merkezine (United Nations Headquarters) ulaştırma şansı yakalayacaklardır. 2010 senesinden bu yana yurt içi ve yurt dışında 10’dan fazla konferansa katılan, 2013 senesinin Mayıs ayın-da İstanbul Technical University International MUN (IIMUN) Konferansı’nın Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik Komitesi’ne (DISEC) komite başkanlığı yapan ve aynı zamanda okulumuzun MUN Kulübü’nün başkanı olan öğrencimiz Kerim SERTTÜRK’ü, konferanstaki her okuldan ve dünyanın konferansa kabul edilmeyen veya başvurmayan her okulundan yapılabilen, yüzlerce komite görevlisi başvurusunun arasından, konferansın en rekabetçi ve aynı zamanda iki GA üyesinden biri olan DISEC komitesine Komite Başkanı olarak seçilmesinden dolayı kutluyoruz. Okulumuzu ve ülkemizi uluslararası düzeyde temsil edecek olan Kerim SERTTÜRK’ün başarılarının devamını temenni ediyoruz.

Hande ACARMAN YEŞİLKAYA / İngilizce Öğretmeni

Page 40: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 40

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

Geçen yıl yaptığı dereceye istinaden son 16 takım arasında maçlarını oynamaya başlayan basketbol takımımız üst se-viyede mücadele sergilemiştir. Basketbol takımımız son maçında Darüşşafaka Lisesini yenerek Genç Erkek Basket-bol İstanbul İl Birinciliği müsabakalarını İstanbul 5.si ola-rak tamamlamıştır. Özer DÜDÜKCÜ / Beden Eğitimi Öğretmeni

OKULLAR ARASI İSTANBUL BASKETBOL ŞAMPİYONASI

Sayfa 40

2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı’nda Fransızca yeterliği ölç-

mek için Fransız Kültür Merkezi tarafından uygulanan DELF

(Diplôme d'études en langue française) sınavına katılan

9. sınıf öğrencilerimizden Tolga AYDIN, Elifnaz BORA,

Neslihan AŞICIOĞLU, Ecem KANAN, Ecem

MUTLUDOĞAN, Deniz KURAN ve T. İlayda AYSAL dip-

lomalarını FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Okul Müdürü Sa-

yın Ömer ORHAN’dan aldılar. Öğrencilerimizi tebrik eder,

başarılarının devamını dileriz.

Nurdan TEKCAN / Fransızca Öğretmeni

DELF SINAVI DİPLOMA TÖRENİ

2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı, 20-24 Ocak 2014 tarihleri arasında yapılan, Okullar arası Tenis (Erkek- Kız) İl Birinci-

liği Müsabakalarına okul sporcularımız; Ali Erkin ORAL, Özkan GÖK, Oktay Barış BAKİ ve Artun BAKIRCI ile ka-

tıldık. Müsabakaya 15 okul katıldı ve dört grup oluşturuldu. Okulumuz 1. grupta yer aldı. Grubumuzdaki takımlar:

ENKA, Sainte Joseph Fransız Lisesi, Marmara Koleji idi. Müsabaka kurallarına göre, grup birincisi olan takım yarı

final oynamaya hak kazanacak. Takımımız ENKA ve Sainte Joseph Fransız Lisesine yenildi, Marmara Koleji ile olan

maçı kazandı. Grup 3.sü olarak turnuvaya veda ettik. Müsabaka süresince sporcularımız okulumuzu en iyi şekilde tem-

sil etmiştir. Hatice BOZKURT / Beden Eğitimi Öğretmeni

OKULLAR ARASI TENİS İL BİRİNCİLİĞİ MÜSABAKALARI

Page 41: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 41

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Kurumsal üyesi olduğumuz English Speaking Union Turkiye'nin Corporate Well-Being Center ile birlikte düzen-lediği Pozitif Eğitim ( Positive Education) Sertifika programı okulumuzun ev sahipliğinde gerçekleştirilmiştir. Türkçeye “mutlu öğretmenler, mutlu gelecek” olarak uyarlanan eğitime okulumuzun yanı sıra Erenköy ve Nişantaşı kampüslerinden toplamda 12 öğretmen katılmıştır. Program sonunda başarı sertifikaları ESU Türkiye ve CWBC Başkanı Sayın Rıza KADILAR, Eğitmen Sayın Berrin BAS ve FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Müdürü Sayın Ömer ORHAN tarafından katılımcı öğretmenlere verilmiştir.

MUTLU ÖĞRETMENLER, MUTLU GELECEK

2 Ekim 2013 tarihinde ESU Turkey Public Speaking Squad, okulumuzu ziyaret ederek 9, 10 ve 11. sınıf öğrenci-lerimize 3 saatlik “Public Speaking ve Debating” dersi vermiştir. 6 Ekim 2013 tarihinde Açı Okulları Bahçeköy Kampüsünde World Schools Debating Championship İngilizce Münazara Ligi Ulusal Takımı’nı seçmek için dü-zenlenen eğitim ve elemelere katılmışlardır.

ESU TURKEY PUBLIC SPEAKING SQUAD

Hande ACARMAN / YEŞİLKAYA / İngilizce Öğretmeni

Hande ACARMAN YEŞİLKAYA / İngilizce Öğretmeni

Page 42: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

9. SINIFLAR MÜNAZARA YARIŞMASI

Sayfa 42

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

26.12.2013 tarihinde Edebiyat- Sosyal Dersler Bölümünün düzenlediği 9. Sınıf Düzeyler Arası Münazara Ya-rışması’nda hükümet kanadında Tolga AYDIN, Göktuğ ÜLKAR, Ecem KANAN; muhalefet kanadında Türkan

İlayda AYSAL, Can DİKİCİOĞLU, Bilgehan KORUCUOĞLU yarıştılar. Münazarayı “AVM’ler şehir dışında taşınmalıdır.” tezini savunan hükümet kanadı kazanmıştır. Münazarada yarışan öğrencilerimizi kutluyoruz.

Zafer YAZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

İstek Vakfı Kemal Atatürk Lisesinin düzenlediği münazara yarışması için 21 Aralık 2013 tarihinde Yeditepe Üni-versitesinde eğitim düzenlenmiştir. Münazara eğitimlerini tamamlayan kulüp öğrencilerimiz, 27-29 Aralık 2013 tarihlerinde düzenlenen münazara yarışmalarında okulumuzu başarı ile temsil etmişlerdir.

Mizan COŞKUN ÖZGÜR / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

OKULUMUZ “MÜNAZARA LİGİ”NDE

Page 43: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 43

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

THE COLLEGE BOARD SAT SINAVI

Matematik bölümü olarak yurt dışında eğitimine devam

etmeyi düşünen öğrencilerimiz için, ABD’de üniversite-

lerin lisans programlarına başvuru yapmak için gerekli

olan ve The College Board tarafından düzenlenen SAT

sınavı ile ilgili öğrencilerimizi bilgilendirmek üzere

toplantı yaptık. Sınavın başvuru tarihleri, kaç bölümden

oluştuğu, soruların hangi matematik konularını içerdiği-

ni aktardık.

Sinem ÖZDEMİR / Mat. Fen Bölümü Bşk.

Matematik bölümü olarak yurt dışında eğitimine devam

etmeyi düşünen öğrencilerimiz için

lerin lisans programlarına başvuru yapmak için gerekli

olan ve The College Board tarafından düzenlenen SAT

sınavı

toplantı yaptık. Sınavın başvuru tarihleri, kaç bölümden

oluştuğu, soruların hangi matematik konularını içerdiği-

ni aktardık.

Açılış etkinliğinde resim bölümü öğrencileri tasarladıkları kitap ayraçlarını bir devlet okuluna malzeme yardımı için satışa sunarken Ekin GÖKAY piya-no çalarak arkadaşlarına eşlik etti. Ecem KANAN, Yağmur AKYÜZ, Emel TURGAY, Damla ÜNAL, Elifnaz BORA, Elifnas YALÇINKAYA, Nilüfer ERDEN, Ece ABDİK, Yiğit DAİ, Ömer ŞAHİN, Cemre YÜKSEL, Atakan ORHAN, Ege DİKİLİTAŞ, Emir Kaan HOŞSES, Daniella BOVELAND ve Esra DİBLAN’ın “Atatürk” konulu kitap ayracı tasarımları büyük beğeni topladı. Kasım ayı kültür sanat etkinliklerinden (tiyatro, konser, müzikal, opera, sergi) oluşan panolar hazırlanarak A Blok girişine konuldu. Senaryosunu öğrencilerimizden Sena TARIM, Fulya ATALAY ve M. Zeynep DİNÇER’in yazdığı, provalar sırasında şekillendirdiğimiz “Sempre Arte” adlı “Yıl Sonu Müzikli Oyunu”muz 27 Aralık 2013 Cuma günü saat 13.00’te, Dr. Özge Sezerman Spor Salonu’nda sahnelenecektir, güzel vakit geçirerek yanımızda olmanızı diliyoruz.

Sanat dolu bir yıl daha geçirmek dileğiyle…

Merve SAVRAN / Resim Öğretmeni

Çiğdem KUTLUĞ / Müzik Öğretmeni

Açılış etkinliğinde resim bölümü öğrencileri tasarladıkları kitap ayraçlarını bir devlet okuluna malzeme yardımı için satışa sunarken Ekin GÖKAY piya-no çalarak arkadaşlarına eşlik etti. Ecem KANAN, Yağmur AKYÜZ, Emel TURGAY, Damla ÜNAL, Elifnaz BORA, Elifnas YALÇINKAYA, Nilüfer ERDEN, Ece ABDİK, Yiğit DAİ, Ömer ŞAHİN, Cemre YÜKSEL, Atakan ORHAN, Ege DİKİLİTAŞ, Emir Kaan HOŞSES, Daniella BOVELAND ve Esra DİBLAN’ın “Atatürk” konulu kitap ayracı tasarımları büyük beğeni topladı.

Kasım ayı kültür sanat etkinliklerinden (tiyatro, konser, müzikal, opera, sergi) oluşan panolar hazırlanarak A Blok girişine konuldu.

Senaryosunu öğrencilerimizden Sena TARIM, Fulya ATALAY ve M. Zeynep DİNÇER’in yazdığı, provalar sırasında şekillendirdiğimiz “Sempre Arte” adlı “Yıl Sonu Müzikli Oyunu”muz 27 Aralık 2013 Cuma günü saat 13.00’te, Dr. Özge Sezerman Spor Salonu’nda sahnelenecektir, güzel vakit geçirerek yanımızda olmanızı diliyoruz.

Sanat dolu bir yıl daha geçirmek dileğiyle…

oluşan panolar hazırlanarak A Blok girişine konuldu.

Senaryosunu öğrencilerimizden Sena TARIM, Fulya ATALAY ve M.

Çiğdem KUTLUĞ / Müzik Öğretmeni

Merve SAVRAN / Resim Öğretmeni

Çiğdem KUTLUĞ / Müzik Öğretmeni

2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SEMPRE ARTE ETKİNLİKLERİMİZ BAŞLADI!

Page 44: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 44

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

Hepinizin de bildiği gibi 10 Aralık, “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanır. İnsan Hakları Günü’nün 10 Aralık’ta kutlanmasının sebebi, Eleanor Roosevelt’in yayımladığı ve bütün dünyanın Magna Carta’sı olarak tanımladığı “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nin, 10 Aralık 1948’de kabul edilmiş olmasıdır. Şu anda hâlâ yürürlükte olan bu bildirge oldukça geniş kapsamlıdır ve insanların haklarını gözetmektedir. En başta yaşam ve özgürlük, daha sonra sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetleri içerir. Yasaların koruyuculuğun-dan eşit şekilde yararlanma, barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma, evlenme, mal mülk edinme, din, vicdan, düşünce ve anlatma özgürlüğü insan haklarının temel başlıkları olarak kabul edilebilir. Günümüzde ne yazık ki birçok ülkede uygulanamayan ya da savunulamayan, birçok ülkede ise yarım yamalak bağlı kalınan bu haklarımızı hatırlamak, bilincine varmak için her sene 10 Aralık günü insan hakları gününü kutluyoruz. FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi olarak, bu sene 6 Aralık’ta Darüşafaka Eğitim Kurumları tarafından düzenlenen “Demokrasi ve İnsan Hakları” günündeydik. Bu yıl 4.sü düzenlenen etkinliğe İstanbul ve çevresinden 300’ün üzerinde öğrenci ve rehber öğretmen katıldı. İstanbul Liseler Arası Felsefe Platformu ile birlikte yürütülen çalış-manın bu seneki ana teması “Medya ve İnsan Hakları” idi. Türkiye Felsefe Kurumu temsilcilerinden Nuran DİREK’in, Alber CAMUS’un “Özgür basın, kuşkusuz iyi veya kötü olabilir. Ancak özgürlük olmadan basın kesinlikle kötülükten başka bir şey olmayacaktır.” sözleriyle başla-yan seminer, öğrencilerin alanlarında önemli isimlerin yöneticiliğindeki atölyelere katılımıyla devam etti. Bu yıl etkinliğin atölye isimleri ve yöneticileri şöyleydi: 1- Medyada Kadın Hakları (Doç. Dr. Aslı Makaracı / Bahçeşehir Ünv.) 2- Yaşam Hakkı İhlalleri Konusunda Medyanın Tavrı (Dr. Aslıhan Öztezel / Bahçeşehir Ünv.) 3- Azınlık Medyası (Hayko Bağdat / Gazeteci) 4- Medyada Azınlık Algısı (Garo Paylan / Eğitim Yöneticisi) 5- Medya ve İnsan (Yrd. Doç. Dr. Ulaş Başar Gezgin / Evrensel Gazetesi ve Bianet Yazarı) 6- Basın Özgürlüğü ve Güncel Davalar (Yrd. Doç. Dr. Murat Önok / Koç Üni. Öğretim Görevlisi ve Basın Konseyi İkinci Başkanı) 7- Sermaye ve Medya (Mustafa Kemal Erdemol / Cumhuriyet Gazetesi) 8- Haber Hakkı ve Basının Tarafsızlığı Problemi (Gülçin Gülan/Felsefeci-Cumhuriyet Gazetesi) Biz, ilgimizi en çok çeken konuyu belirleyip atölyelerimize dağıldıktan sonra, sınıflarda gerçekten de çok sami-mi bir ortamla karşılaştık. Etkinlikler interaktif bir ortamda gerçekleşti. Şimdi sizinle çalışmasından büyük bir keyif almış bir arkadaşımızın yazısını paylaşmak istiyorum: 11. sınıf öğrencilerimizden Julia Mary KAYAER. “Ben azınlık medyası hakkındaki atölyeye girdim. Konuşmacımız Taraf gazetesinin yazarı Hayko BAĞDAT’tı. Sınıfa girdiğimizde bize önce azınlık medyası ve azınlıkların medyadaki haklarından kısaca bahsetti. Hemen arkasından bir oyun oynadık. Oyunumuz kimlik hakkındaydı, Hayko Bey hepimize yeni bir kimlik dağıttı, 5 dakikalığına kendimiz olmayı bırakıp bu adamın ya da kadının bedenine girmemizi istedi ve sordu “Sizce bu kimliğinizle rahat bir şekilde çevrenizde dolaşabilir misiz? En basitinden taksicinin müşterisine sorduğu sorular-dan biri olan ‘Nerelisin?’ sorusunu rahatça cevap verebilir misiniz? İş yerinde kimliğinizi açıkça gösterebilir misiniz?” Daha sonra atölyemizde bunlar tartışıldı. Örneğin bir çocuğun elindeki kimlikte “Doğu’da yaşayan bir Ermeni’yim.” yazıyordu. Bu, sizce nasıl bir histir? Bu tip kimlikli kişilerin rahatlıkla yaşayabilmeleri için neler yapılaması gerektiğini, onların da hakları olduğunu ve herkesin kendi hakları doğrultusunda başkalarının hakla-rını ihlal etmediği sürece yaşamaları gerektiğini tartıştık. Bize verilen özgürlük hakkı neden onlarda da olamasın ki? Konu oldukça ilgimi çektiğinden tartışmada aktif bir rol oynadığımı ve bundan çok keyif aldığımı belirtmek isterim. Atölyelerdeki çalışmalar bittiğinde iki kişi yanıma geldi. Benimle arkadaş olmak istediklerini, fikirlerimi desteklediklerini söylediler. Kısacası çok güzel vakit geçirdim, birçok konuda daha fazla bilgi sahibi oldum, fikirlerimi paylaşma fırsatı buldum, tartışabilecek insanlarla tanıştım ve en önemlisi kendi haklarımı savundum. Umarım böyle etkinlikler devamlı olur.” Hepimizin oldukça keyif aldığı ve kendini ifade etme şansı bulduğu bu etkinliğe katılımımızı sağladığı için başta değerli felsefe öğretmenimiz Çiğdem KORBEK’e, Okul Müdürümüz Sayın Ömer ORHAN’a ve etkinliğe ev sahipliği yapan Darüşafaka Eğitim Kurumuna çok teşekkür ediyoruz.

10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ

Ada YÖNTER 11E

Page 45: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 45

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

FMV Özel Ayazağa Işık Okulları yönetici ve öğretmenlerinden oluşturulan grup, 22-23 Aralık 2013 tarihlerinde tüm gün ilk yardım eğitimi almıştır. Daha önce bu eğitimi almış ancak 3 yıllık süre geç-tiği için eğitimi tekrarlamak zorunda olanlar ayrı bir grup, ilk kez bu eğitimi alanlar ayrı bir grup oluşturmuştur. Eğitim MED Akademi İlk Yardım Eğitimi Merkezi tarafından verilmiştir.

Zafer YAZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

20.12.2013 tarihinde IB çalışmaları kapsamında hazırlık sınıfları ve 9. sınıflara, IB Koordinatörü Jenny CHAVUSH tarafından bilgilendirme toplantısı yapılmıştır.

Zafer YAZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

OKULUMUZDA İLK YARDIM EĞİTİMİ

HAZIRLIK SINIFLARI VE 9. SINIFLAR IB BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

Page 46: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 46

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

MUNOM’DA OKULUMUZU BAŞARIYLA TEMSİL ETTİK

THe PALA

Çok soğuk bir hava ama çok sıcak bir ortamla karşılaştık. Ilık İstanbul havasından sonra benim için buz gibi diyebileceğimiz Münih'in havasına alışmam biraz zaman aldı. Otele yerleştikten sonra hepimiz montlarımızı giymiş, atkılarımızı, berelerimizi takmış bir şekilde Sinan ve Kayra'nın yoğun isteği üzerine Allianz Arena'ya gitmeye karar verdik. İyi ki gitmişiz. Stat turuna katıldık ve gerçekten ilginç sayılabilecek şeyler öğrendik, stat-taki çimlere gerçek güneş ışığıyla aynı etkide ışıklar veriliyor ve yapay çim kullanımından kaçınıp oyuncular için daha rahat bir oyun alanı sağlamaya çalışıyorlamış. Arena'dan sonra otele geri döndük, Münih'te ulaşım için hep metroyu kullandık. Çok karışık bir metro haritaları olmasına rağmen Kayra bize rehberlik edip gitmemiz gereken her yere o bizi götürdü. Selin 10 sene Almanya'da yaşadığı için insanlarla rahatlıkla anlaşabiliyordu. Onu grup sözcümüz olarak kullandık.

12-15 Kasım 2013 tarihlerinde Almanya’nın Münih şehrinde 10’uncusu düzenlenen Münih Model United Nations’a (MUNOM) öğrencilerimiz Ece GÖKÇEK, Kayra GÜLER, Melisa IŞIK, Sinan BİRKAN, Lara YILMAZ, Ayla ALTUNLU ve Ceren CAN katılmışlardır. Hindistan’ı temsilen orada bulunan öğrencilerimiz konferanstaki bütün komitelerle çalışma imkânı bulmuştur. Konferansın ilk ve son gün çalışmaları Münih’in merkezindeki European Union Patent (Avrupa Birliği Patenti) Ofisinde gerçekleştirilmiştir. Temsilcimiz Melisa IŞIK genel kurulda açılış konuşması yapmış ve bu konuşmayı başta öğrenciler olmak üzere konferansın önemli yetkilileri, Münih Uluslararası Okullarını ve Avrupa Birliği Patentini temsilen katılan konuklar dinlemiştir. Açılış töreninden sonra komiteler lobicilik faaliyetleri için top-lanmıştır. İkinci gün bütün komiteler için önemli bir gün olmuş, her bir grup çeşitli çözümler hakkında tartışma-ya başlamış ve öğrenciler çözümlerine destek bulmak için her bir grubu ikna etmeye çalışmıştır. Lara YILMAZ, sanal terörizmi engellemek ve fikrî mülkiyeti korumak üzerine ürettiği çözümlerle büyük bir başarı sağlamıştır. Konferansın ikinci günü, dünyanın her bir tarafından gelen öğrencilerin oluşturduğu ve çok sayıda farklı dil ko-nuşulan Münih Avrupa Okulunda gerçekleştiğinden, öğrencilerimiz gerçek anlamda uluslararası bir kampüs ha-yatı görme imkânına sahip olmuştur. Üçüncü gün ise her bir konu hakkında tartışma yapılarak geçirilmiştir. Ko-mitelerin genel kurula sadece iki tane çözüm getirmesi istenmiş ve bu durum komitelerin pozisyon için birbiriyle sıkı bir şekilde yarışmasına neden olmuştur. Bütün aktiviteler yine Münih Avrupa Okulunda yapılmıştır. Son gün, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik temsilcimiz Lara YILMAZ, genel kurula çözümünü sunmuştur. YILMAZ, çözümünü okumuş ve çözümünü destekleyici bir konuşma yapmıştır. Bu çözüme büyük bir çoğunluk tarafından oy verilmiştir. Öğrencilerimiz konferans boyunca çok ciddi bir şekilde çalışmış ve her bir temsil he-yeti başarılı bir şekilde tartışma yapıp ikna edici çalışmalarda bulunmuştur.

Hande ACARMAN / YEŞİLKAYA / İngilizce Öğretmeni

MUNOM’DA OKULUMUZU BAŞARIYLA TEMSİL ETTİK

12-15 Kasım 2013 tarihlerinde Almanya’nın Münih şehrinde 10’uncusu düzenlenen Münih Model United 15 Kasım 2013 tarihlerinde Almanya’nın Münih şehrinde 10’uncusu düzenlenen Münih Model United Nations’a (MUNOM) öğrencilerimiz Ece GÖKÇEK, Kayra GÜLER, Melisa IŞIK, Sinan BİRKAN, Lara Nations’a (MUNOM) öğrencilerimiz Ece GÖKÇEK, Kayra GÜLER, Melisa IŞIK, Sinan BİRKAN, Lara

MUNOM’DA BİR “IŞIK”LI OLMAK

Page 47: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 47

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Başak Nisan DURAN

Ertesi gün konferansın ilk günüydü, bu benim dördüncü konferansımdı ama hâlâ heyecanlı hissediyordum. Oradaki ciddi ortamdan mı yoksa farklı milletlerden bir sürü insan olmasından mı kaynaklıydı, tartışılır. Açılış töreni için “European Patent Office”e gittik, ortam çok güzeldi, aynı zamanda bir o kadar ciddi. Törenden sonra komitelerimizle buluştuk ve hemen çalışmaya başladık. Herkes birbirine çözüm önerilerini sunuyor ve birbirinden destek almaya çalı-şıyordu. İlk günü böyle bitirdik. Akşamları otele döndükten sonra çıkıp dışarıda geziyorduk. Otel merkezî bir yerdey-di. Bakabileceğimiz birçok yer vardı. İkinci gün ise konferansın olduğu okula gittik komitelerimizde ilk önce çözüm yazılarımızı Approval Pannel'den geçirmekle uğraştık. Oradan geçen çözüm yazıları komitede tartışılabilecekti. Ko-mitemde Deputy Chair Ece'ydi. Belki de bu yüzden çok eğlendim. Ne yapması gerektiğini biliyordu ve işini eğlenceli kılacak şekilde yapıyordu. Çözüm yazıları hakkında tartışılmaya başlandı, ilk konferansı olanlar, tecrübeli olanlar, herkes konuştu. Ülkelerinin bakış açısından en iyilerini yapmaya çalıştılar. Konularımız “İnsan Kaçakçılığı ve Mülte-ciler”di. Ben Hindistan olarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Üçüncü gün de tartışmalarla geçti ve bütün çözüm yazıları tartışılıp bittikten sonra Ece, geç geldiği için ''twerking'' yapmak zorunda kaldı. Son gün yine “Patent Office”e gittik. Lara'nın çözüm yazısı geçmişti ve General Assembly'de tartışılıp oradan da geçti. Yine bütün çözüm yazıları tartışıldıktan sonra kapanış töreni yapıldı. Konferans çok çabuk bitmişti. Herkes sarılıp vedalaştı, güzel olan her şeyin bir sonu olması insanı hep üzüyor. Bu da öyle bir şey, ne kadar heyecanlı olsam da bitince üzülüyorum. Son günü gezmeye ve alışverişe ayırdık. BMW Müzesine ve birçok kiliseye gittik. Müzede arabaları kronolojik bir şekilde sıralamışlardı ve eski arabaların daha güzel göründüğü düşüncesi çoğu insan için ortak bir karardı. Kiliselerin mimarisi çok güzeldi ve içinde olan çizimler, heykeller değişik bir görünüm katıyordu. Alışverişimizi tamamlamış, toparlanmaya başlamıştık. Gitmek beni üzüyordu, çok soğuk olmasına rağmen alışmıştım oraya. Çok güzel anılarım olmuştu: Apple Store'dan yaşı tutmadığı için eli boş çıkan Melisa, Abercrombie mağazası-nın kokusundan bunalan Ece, akşamları bizim odamıza misafir olan Ceren, Hard Rock Cafe'de yediğimiz akşam ye-meği... Saymaya devam etsem sayfalar dolduracak olan bir sürü güzel anı… Bir hafta boyunca yanımızda olup bize sabreden, yardım eden, bizi yönlendiren Jill Trued'a özellikle teşekkür ediyo-ruz. MUNOM'un şu ana kadar gittiğim en güzel konferans olduğunu çekinmeden söyleyebilirim. Her şey çok güzeldi, orada bir delege olmak, yeni arkadaşlar edinmek, cesaret toplayıp konuşmak... Münih çok soğuk olabilirdi ama ortam çok samimi ve sıcaktı.

Page 48: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 48

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

OKULUMUZ TIMUN’DA

10 Ocak 2014 Perşembe günü 13.05 - 14.30 saatlerinde 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin katılımıyla Semih GÜMÜŞ ile bir söyleşi düzenlenmiş, yazar öğrenci-lerimizle yazma konusundaki deneyimleri-ni ve çalışmalarını paylaşmıştır. Öğrencile-rin okuduklarını anlama, anladıklarını eleş-tirel bir gözle yorumlama yetilerini güçlen-dirmek amacıyla onlara tecrübelerini aktar-mış, öğrencilerimiz bu doyumsuz sohbet-ten son derece keyif almışlardır.

10 Ocak 2014 Perşembe günü 13.05 öğrencilerinin katılımıyla Semih GÜMÜŞ ile bir söyleşi düzenlenmiş, yazar öğrenci-lerimizle yazma konusundaki deneyimleri-ni ve çalışmalarını paylaşmıştır. Öğrencile-rin okuduklarını anlama, anladıklarını eleş-tirel bir gözle yorumlama yetilerini güçlen-dirmek amacıyla onlara tecrübelerini aktar-mış, öğrencilerimiz bu doyumsuz sohbet-ten son derece keyif almışlardır.

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi MUN Kulübü öğrencileri, 5-8 Aralık 2013 tarihlerinde Üsküdar Ameri-kan Lisesinde gerçekleşen TİMUN (Turkish International Model United Nations) Konferansı’na katıl-mıştır. Dünyanın farklı ülkelerinden yaklaşık 400 öğrencinin katıldığı ve bu yıl 20’ncisi düzenlenen TIMUN Konferansı’nda FMV Özel Ayazağa Işık Lisesini 6 öğrencimiz başarıyla temsil etmiştir. Öğ-rencilerimiz Slovenya’nın sembolik temsilcisi olmuşlardır. Hukuk, insan hakları, silahsızlanma başlıklı komitelerde global sorunlar tartışılmış ve sorunlara çözüm bulunmaya çalışılmıştır. Öğrencilerimiz ken-dilerini tartışma ve eleştirel düşünme becerileri alanlarında geliştirmişlerdir. Melisa IŞIK ve Artun BAKIRCI kendi komitelerinde "Main Submitter" olmuşlardır. Öğrencilerimizi başarılı çalışmalarından dolayı kutlarız.

Hande ACARMAN YEŞİLKAYA / İngilizce Öğretmeni

OKULUMUZ TIMUN’DA

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi MUN Kulübü öğrencileri, 5-8 Aralık 2013 tarihlerinde Üsküdar Ameri-

SEMİH GÜMÜŞ İLE SÖYLEŞİ

Özellikle, yazı yazma çalışmalarının çok önemsendiği 10 ve 11. sınıf öğrencileri için bu söyleşi çok büyük bir kazanım olmuş, öğrenciler arasında merak uyandırmış, kendilerini yazı çalışmaları anlamın-da geliştirmişlerdir. Sayın Semih GÜMÜŞ’e öğrencilerimize katkılarından ve katılımlarından dolayı teşekkür ederiz.

Şenay ÖNAL / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Page 49: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 49

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Hindistanlı eğitimci Vipin Thek, Washington Ashoka Global’da yönetici-eğitmen olarak görev almaktadır. National Youth dergisi tara-fından 2020 yılına kadar Hindistan’ı girişimci-lik alanında geliştirebilecek 20 genç liderden biri olarak gösterilmiştir. Vipin Thek, Washington Ashoka Global’da genç girişimcileri destekleyici ve onların dün-ya üzerinde “fark yaratan” bireyler olarak yetiştirilmelerini sağlayan çalışmalar yapmış-tır.

Hindistanlı eğitimci Vipin Thek, Washington Ashoka Global’da yöneticigörev almaktadır. National Youth dergisi tara-fından 2020 yılına kadar Hindistan’ı girişimci-lik alanında geliştirebilecek 20 genç liderden biri olarak gösterilmiştir.

Vipin Thek, Washington Ashoka Global’da genç girişimcileri destekleyici ya üzerinde “fark yaratan” bireyler olarak yetiştirilmelerini sağlayan çalışmalar yapmış-tır.

10. sınıf Türk edebiyatı dersi bünyesinde 02.01.2013 tarihinde, 10C, 10D ve 10E sınıfları ile birlikte “İslamiyet Çevresinde Gelişen Türk Edebiyatı” konusu kapsamında Galata Mevlevihanesi Müzesi ve Galata Kulesi’ne gezi düzenlenmiştir. Öğrencilerimiz tasavvufi Türk şiirinin oluşumunda etkili olan felsefeleri, Mevlevilik çerçevesinde görerek anlamaya çalışmışlar, Galata Kulesi’nden İstanbul’un tarihine bakarak dö-nemi hayal etmişler ve dönemin özelliklerinin edebiyata yansımasını yaşayarak öğrenmişlerdir.

Mizan COŞKUN ÖZGÜR / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

10. sınıf Türk edebiyatı dersi bünyesinde 02.01.2013 tarihinde, 10C, 10D ve 10E sınıfları ile birlikte 10. sınıf Türk edebiyatı dersi bünyesinde 02.01.2013 tarihinde, 10C, 10D ve 10E sınıfları ile birlikte 10. sınıf Türk edebiyatı dersi bünyesinde 02.01.2013 tarihinde, 10C, 10D ve 10E sınıfları ile birlikte

10. SINIFLAR “GALATA MEVLEVİHANESİ”NDE

HİNDİSTANLI EĞİTİMCİ VIPIN THEK OKULUMUZDA

Bunun nasıl gerçekleşebileceğini öğrencilerimize anlatmak üzere, 23 Aralık 2013 tarihinde okulumuza gele-rek 2 saat süreyle 30 kişilik öğrenci grubumuza (MUN, EYP, INTERACT Kulüpleri) dünyadan genç girişim-cileri örnek göstermiş, fark yaratmanın insanların tutkularıyla paralel ve her insanın bu kapasitede olduğunu dile getirmiştir. Eğitim sırasında öğrencilere bu konuda motive edici birkaç grup çalışması yaptırmış ve öğ-rencilerin dünyada ne gibi farklar yaratmak istediklerini konu alan çalışmalarını paylaşmalarını istemiştir. Bu eğitim sonrasında öğrencilerimiz hedeflerine yaratıcılık ve girişimcilik açısından bakmaya başlamışlardır.

Hande ACARMAN YEŞİLKAYA / İngilizce Öğretmeni

Page 50: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 50

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

GELENEKSEL ULUDAĞ KAMPI

25-28 Aralık 2013 tarihlerinde 9 ve 10. sınıflar olarak Uludağ’a kayak kampına gittik. Çok eğlen-celi bir kamptı ve gittiğim için mutluyum. Sabah 06.00’da okul-da toplandık 12.00’de Uludağ’a ulaştık. Uludağ’a ulaştığımızda heyecanlanmıştım çünkü bu ilk deneyimim olacaktı. Otelimiz Alkoçlardı ve 1. Bölge’de kaldık. Odalara yerleştikten sonra heye-canla kayak kiralamaya gittik. Sonra öğle yemeğimizi yedik fakat Alkoçların mutfağından bahsetmeden geçemeyeceğim. Herkese göre her çeşit, çok lez-zetli yemekleri vardı. Her gün farklı çeşitlerde tatlılar, tuzlular, ana yemekler, çaylar, meyveler… Ne düşünürseniz her şey vardı. Yemekten sonra kayak dersinin saatini beklerken çay keyfi yap-mak bir başka oluyordu. Biz şanslıydık çünkü yılbaşına kadar kar yağmayacağından bazı grupların rezervasyonlarını iptal ettiğini duymuştuk. Böylelikle pistler bize kalmıştı. Açıkçası yeni başlayanlar için kaymak biraz daha tehlikeli olmuştu, taş-lar ve otlar vardı. Kar arabalarıy-la piste kar taşınıyordu, hava güneşliydi, karlar eriyordu. Fakat bu olumsuzluklar bizi yıldırmadı ve kayak yapmaya başladık.

Eylül YASASEVER 9D

Kayak gruplarından bahsedecek olursak üç grup vardı: Başlangıç grubu, orta grup ve en iyiler. Ben başlangıç grubundaydım ve çev-remdekilerin bana sürekli “Dikkat et kırma bir yerini, tehlikeli, kay-bolma!” gibi sözlerine karşın açıkçası biraz korkmuştum çünkü kayağı ilk kez ayağıma takıyor-dum. Başlangıç grubu olmamıza rağmen 2. gün telesiej ile dağa çıkmıştık, öğretmenimiz Kürşat Hoca bizden memnundu ve çok çabuk ilerlediğimizi söylüyordu. Biz de gittikçe kendimizi geliştiri-yorduk. Hatta son gün Cennet Tepesi’ne ve Kartal Yuvası’na telesiej ile çıktık. Kartal Yuva-sı’nda meşhur salepten içtik ve aşağıya kayıp bu kamptaki son kar sapanımızı yaptık. Fakat hiç düşmedik mi? Düştük. Bir de ba-na sorun kontrolü kaybedip dağ-dan aşağı kaydığımı hatırlıyorum. Büyük bir kaza atlatmadığımız için kendimizi şanslı hissediyor-duk ailelerimiz de bu durumdan memnundu. Kayak yaparken ben şunu fark ettim: Ne yaparsam kendime; ister doğru, ister yanlış. Çünkü eğer kar sapanı yapmaz-sam duramam, fazla sağa veya sola yaslanırsam dağdan uçarım yani her şeyin kontrolü bendeydi. Biz hep öğretmenimizle kayıyor-duk ve bir tek son gün skipass almıştık fakat orta grup arada ders yapıyor, genelde serbest kayıyor-lardı biz de onlara çok özeniyor-duk. Biz ders yaparken aradan geçip hava atıyorlardı. Biz de onlar gibi olup kendi skipassımızı kendimiz taşımak istiyorduk. En iyiler, onlar olimpiyatlara gidecek gibiydiler. Paralel kayıyorlardı, zıplıyorlardı, dönüyorlardı, hele snowboardcılar, onlar en havalıla-rımızdı. Çok güzel kayıyorlar, zıplayıp yön değiştiriyorlar, arada biz ders yaparken aradan geçip öğretmenimizi sinirlendiriyorlardı fakat hepimiz gülüyorduk.

Akşamları, yemekten sonra arka-daşlarımızla sohbet ediyor, dışarı-da dolaşıyorduk. Hatta bir gün öğretmenimizle buz patenine git-tik. Çok eğlendik, anılarımıza güzel kareler kattık. Güzel bir tecrübe oldu hepimiz için, arka-daşlarımız çok eğlenceliydiler, hem otobüste giderken hem otelde hem kayarken ailemizle gitseydik bu kadar eğlenemezdik kesinlikle. Serhat ve Yalçın Hoca’mıza çok teşekkür ediyoruz bize güvenip, bir kayak kampı düzenleyip, gö-türdükleri için. Onlar bize güve-nip bizi götürmeseydi böyle bir deneyim yaşayamayacaktık ve başlangıç grubu olarak ilk kez kayak şansını yakalayamayacak-tık. Ayrıca belki haziran ayında Avus-

turya’ya bir kayak kampı düzenle-

necekmiş. Bence Uludağ’ı kaçı-

ranlar Avusturya’yı kaçırmasınlar

çünkü oradaki eğlenceyi, adrena-

lini hiçbir gezide bulamazsınız.

Page 51: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 51

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Page 52: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 52

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

Merhaba Arkadaşlar, Şu ana kadar okulumuzda yapılan ilk ve tek olan müzikal gösterimizin sonuna geldik. Geldik ama nasıl geldik? Gülerek, eğlenerek, sinirlenerek ve hatta ağlayarak. Okulumuzdaki çoğu insanın bu müzikal için eme-ği çok. Onlara tekrar çok teşekkür ediyorum. İyi ki bizim yanımızda oldular. İki yıl içinde yaşadığımız o kadar çok şey var ki... Okuldan sonra her gün müzik ve dans pro-vasına kalma, tiyatroya çalışmak için dersten alınma, şarkıları te-mellendirmek için yapılan onca çalışma ve hocalarımızın çileden çıkması... Düşünüyorum da ne kadar iyi dayanmışlar bizlere. Pro-vaların herkesin derslerine ve du-rumlarına göre hazırlanmaya çalı-şılması, sınav haftasına gelmemesi için uğraşılması ve her kafadan çıkan değişik sesler... Geçen sene ben kulüp başkanı değildim, baş-kan Sena TARIM’dı. Aslında bu müzikalin temelini atan kişi de o oldu. İyi ki bu işe başlamış, iyi ki öğretmenlerimiz bunun için bize güvenmiş ve yapabilmemiz için bize bir şans vermiş. Sena TARIM, Fulya ATALAY ve M. Zeynep DİNÇER bu müzikali yazmaya başladılar, sonrasında ise diğer öğrenciler ve öğretmenler ile üzerinde düzenlemeler yapıldı. Her şey geçen seneye göre ayar-lanmıştı ve tabii ki çoğu sahne bizi yansıtıyordu. Artık sahneler belli olduktan sonra Çiğdem Hoca ile yıl içinde söylediğimiz uygun şarkıları da senaryoya uyacak şe-kilde geliştirerek ekledik. Bahar Hoca ve Elif Hoca ile beraber hızlıca çalışmalara başlandı. Pro-

valara başlandı başlanmasına ama çoğu insan önce bu işin ciddiyeti-ne varamadı. Devamlı okul çıkı-şında ve öğle teneffüslerinde pro-vaya kalındı. Zaman zaman da derslerden alınma mevzusu çok sorun yarattı ve ortam iyice geril-di. Senaryoyu beğenmeyenden tutun, dans etmek istemeyen bir-çok insan oldu. Aslında onların da gerçekte öyle hissetmediklerini, aksine “Ya yapamazsak!” korkusu yaşadıklarını bu gösteriden sonra görmüş olduk. Peki, nasıl üstesin-den geldik? Grup olarak kendimi-ze güvenerek, birbirimize kenetle-nerek... Yaşanılan bir sürü aksilik bize yardım etti, içimizden bazıla-rı bu aksilikler yüzünden moral bozukluğu yaşadı. Diğerlerimiz onlara yardım etti, yürek verdi. Kısacası bir kardeşlik ortamı oluş-tu aramızda. Yaşadığımız aksilik-ler de pek küçük aksilikler değil-di. Okulumuzdaki genel etkinlik-ler çeşitli nedenlerle bu seneye bırakılmak durumunda kalmıştı. Müzikalimizden kulüp başkanı olan Sena ayrılmak zorunda kala-caktı çünkü değişim programıyla Belçika’ya gidiyordu. Koca bir sahneye sahip olan Gwen de deği-şim ile gelmiş bir arkadaşımızdı ve onun da sahnesini çıkarmak durumunda kalmıştık. Bunun ya-nında o kadar hazırlık boşa mı gidecekti? “Her şeyi unuturuz hocam, niye ertelendi?”, “Ben seneye 12. sınıfta olacağım, çık-mak zorundayım hocam.”, “Bütün işlerimi ona göre ayarlamıştım, ne yapacağız şimdi?” sorularına ma-ruz kaldı hocalarımız. Kendimize olan özgüvenimiz kırılmıştı. Çün-

“AYAZAĞA IŞIK”TA BİR İLK: MÜZİKLİ OYUN

Page 53: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 53

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

kü gerçekten de çok güzel çalış-mıştık ve her şey yerli yerine otu-ruyordu. Bu bizim yaşadığımız ilk büyük aksilikti. Sonraki gösteri-mizin de tarihi belli değildi. Baş-roldeki Sena’nın, Gwen’in; dans-ta, soloda, koroda olan pek çok öğrencinin zorunlu sebeplerden ayrılması sonucu senaryo tekrar uyarlandı. Sena’nın rolünü direkt üstelenemeyeceğimden senaryo-nun neredeyse tamamına yakını değişti. Danslardan çıkan onca insan yerine yeni kişiler bulmak durumunda kaldık ve bunun için herkes seferber oldu. Açıkçası onlar olmasa çok zor durumda kalırdık çünkü danslar müzikli oyunumuzun çok büyük bir kıs-mını oluşturuyordu. Onlara da çok teşekkür ediyorum fazladan çalı-şıp, dansı sadece kendi başlarına öğrenip bize çok büyük bir yar-dımda bulundukları için. Bu sene provalar açısından daha da zorlu bir seneydi çünkü geçen sene 10. sınıf olan çoğunluk hâliyle bu sene 11. sınıf olmuştu ve çoğu kişinin dershanesi vardı. 12. sınıf-lardan hiç bahsetmiyorum bile çünkü onların her gün dershanele-ri vardı. Nedendir bilinmez, belki de olgunlaştığımız için bu sene yapılan provalar daha ciddiye alındı ve tabii ki daha çok eğlenil-di. Çoğu zaman durumu çok önemsemeyen grup artık olgunla-şıyordu, bu onun göstergesiydi, şimdi düşününce bunu anlıyor insan. Provalarda yaşanan o stres arasında gülüşülen dakikalar ve komiklik yapan insanlar ile çok güzel anılar kaldı elimizde. Çok önce değil daha son genel prova-larımızın olduğu günlerde herkesi toplayıp delicesine şarkı söylemiş insanlarız biz, repliklerimizi hatta diğer insanların komik repliklerini tekrarlayıp duran bir grup hayal edin. Aynen öyleyiz biz. Gelelim asıl konumuza yani yaşananlara. Sene başında belirlenen tarih erte-lenmek zorunda kalındı. Tarih bizim için çok önemliydi çünkü oyunumuzda olan 12. sınıflar için

buradaki provalara katılmak çok ağır bir yüktü ve onlar da kendile-rini daha geç tarihlere ayarlama-mışlardı. Herkesin içini bir ka-ramsarlık, korku, mutsuzluk ve üzüntü kapladı. Ama bununla ilgilenen başta müdürümüz Ömer Bey, sonrasında ilgili olan müdür yardımcılarımız, Zeynep Ho-ca’mız ve Çiğdem Hoca’mız sa-yesinde bu durumdan da çok etki-lenmeden kurtulduk. Üstelik bu sahneye çıkmadan iki hafta önce falan başımıza geliyordu. Ancak biz ayakta durmayı ve beraber bir grup olmayı öğrendiğimiz için hemen motive olduk ve provalara aynı şekilde devam ettik. Ufak teknik aksaklıklar oldu ancak en kötüsü Nil’in başına geldi. Göste-riden iki gün önce sahnede dekor olarak kullandığımız masa düştü. Tam da o sırada ikinci akışımızı alıyorduk ve danslardan birinin yapıldığı bir sahnedeydik. O anda yaşadığımız üzüntü ve korku ol-dukça büyüktü. Grupça moraller sıfırlandı sıfırlanmasına ama biz yine de Nil için yapılması gere-kenleri yaptıktan sonra provamıza devam ettik. Aklımız hep Nil’dey-di normal olarak. Provaya devam etmemiz bile bizim müzikli oyu-numuzu ne kadar ciddiye aldığı-mızı gösteriyordu. Nil bir profes-yonel gibi davranıp o hâliyle erte-si günkü provaya geldi. Genel provalarda yeri geldi ağladık, si-nirlendik ama provaların sonu hep eğlenceydi. Gösteri öncesinde herkes hiç olmadığı kadar heye-canlıydı. Kazım Hoca bile o kadar mutlu ve heyecanlı görünüyordu ki... İlk sahneyi herkes hazır bir şekilde arkada bekliyordu. Umut sunucu olarak ilk çıktığında her-kesin kalbi gümbür gümbürdü. O sahneye ilk çıkanların tek düşün-düğü “Acaba mikrofonum çalışır mı?” olmuştu. Ancak sorun çıksa bile çok güzel toparlandığı için sahne tamamlanınca herkesin ken-dine güveni geldi. Hocaların bi-zim için bu kadar seferber olması, insanların o kadar iyi bir iş çıkar-

ması bizi hem şaşırtıyor hem gu-rurlandırıyor hem de mutlu edi-yordu. Kısacası tam bir duygu seli içindeydik müzikli oyun zamanın-da. Mikrofonu çalışmayan Murat en önemli sahnede bağırmaya başladı ve o koca salona sesini duyurdu. Michael Jackson pano-sunu sahneye çıkarmak için kapı-nın arkasında hazırlık yapılması gerektiği sahnede, kapı ayarlandı-ğı gibi kendi kendine kapanma-yınca arkadan nasıl geçeceklerini düşünürken Umut tam bir kurtarı-cı olarak "Neden kapıyı kapatma-dınız, kapısız köyden mi geldiniz siz?" dedi. Üstelik buna hiçbir şekilde provalarda çalışmamıştık! O an bizdeki rahatlama kelimeler-le anlatılamazdı. Kurtarıcımız oldun Umut! Bardak şovunda ise yanlış gelen ışık yüzünden dikka-timiz dağılıp yanlış yapınca topar-layıp devam ettik. O anda sahnede aklımızdan geçen şeyler o kadar yoğundu ki ne yaptığımı bile ha-tırlamıyorum aslında sadece şovu-muzu güzelce bitirdiğimizi biliyo-rum. Sahne arkasında yaşanan ve üst üste değiştirilmesi gereken kıyafetleri söylemiyorum bile. Sadece yirmi saniye içinde üstünü değiştirip tekrar sahneye çıkan arkadaşımız Sude imkânsızı ba-şardı. Başta Julia olmak üzere kıyafet değiştirmek için bize ku-liste yardım edenler ile arkada savaşta olduğumuz kesindi. Ben kıyafetimi bulamadığımda o telaş içindeyken Julia’nın üstündeki kıyafeti çıkarıp bana vermesini unutamayacağım. Uzun lafın kısa-sı müzikalle beraber biz yardım-laşmayı, bir grup olmayı, birbiri-mize bağırsak kızsak bile sonra-sında tekrar barışabilmeyi, alçak-gönüllü olmayı öğrendik. Kim bilir bunların yanında neler neler öğrendik de şu anda fark edemi-yoruz. İyi ki bu müzikali sizin gibi bir grupla yaptık, iyi ki sizin gibi öğretmenlerle iş birliğine girdik ve iyi ki böyle bir okulda okuyoruz. Yaşadığımız ve yaşattı-ğınız her şey için teşekkürler.

Melike Selin BALIKÇI 11D

Page 54: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 54

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

MİMAR ADAYLARINDAN YÜKSEK YAPILARSalt Galata’nın düzenlemiş olduğu “Mimarlık ve Tasarım” konulu workshop etkinliğinde görsel sanatlar dersi öğ-rencilerimiz; gökdelenlerin tarihsel sürecini ve kullanım amaçlarını Mimar Ali Bey’in sunumu aracılığı ile kavradı-lar. Kat planlamalarını yapmış oldukları gökdelen tasarımlarını, farklı materyaller kullanarak maket hâline ulaştır-dılar. Gün sonunda her biri mesleğe dair bir adım daha bilgi sahibi olmanın vermiş olduğu mutlulukla hedeflerine

olan tutkularını güçlendirdiler… Merve SAVRAN / Resim Öğretmeni

Öğrencilerde yazma bilinci oluşturmak ve onların bu konudaki becerilerini geliştirmek amacıyla, okulumuz Edebi-yat-Sosyal Dersler Bölümü “Fantastik Roman Yazma ve Fantastik Edebiyat” üzerine 19.12.2013 tarihinde Yazar Barış MÜSTECAPLIOĞLU ile bir söyleşi gerçekleştirmiştir. Söyleşide MÜSTECAPLIOĞLU, “Fantazya ne-dir, nasıl kurgulanır?” sorusundan yola çıkarak fantastik roman planının nasıl yapılması gerektiğinden, karakterlerin ve mitolojinin roman kurgusundaki öneminden bahsetmiş ve kendi kitapla-rından örnekler vermiştir. Yazar, ayrıca hayal ve gerçek bağlantısının nasıl ku-rulabileceğini çizimler üzerinden anla-tarak öğrencilerimiz için fantastik dün-yanın kapılarını aralamıştır. Barış MÜSTECAPLIOĞLU’na bu keyifli söyleşi için teşekkür ederiz.

Leyla TARAKÇI

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

BARIŞ MÜSTECAPLIOĞLU İLE SÖYLEŞİ

Page 55: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 55

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Kütüphane etkinlikleri kapsamında “Atatürk Haftası” kutlamalarına yönelik hazırlanan, Hazırlık ve 9. sınıf öğrencilerimizin katılımıyla 11 Kasım 2013 tarihinde Ayazağa Kampüsü Çok Amaçlı Salon’da yazar Derman BAYLADI ile “Yüzyılın Dâhisi: Atatürk” kitabı üzeri-ne söyleşi gerçekleştirilmiştir. Anadolu kültür ve uygarlığı üzerinde yaptığı çalışma ve araştırmalardan edindiği bilgi birikimini bir yurt tanıtım hizmeti olarak insanlara sunma amacı taşıyan yazar Derman BAYLADI, üretim yönünü bu çalışmasıyla ilk gençlik çağı edebiyatı-na çevirmiştir. 2012 yılında Bulut Yayınevi tarafından yayımlanan “Yüzyılın Dâhisi: Atatürk” adlı kitap, gençlerin Atatürk’ü daha yakın-dan tanımlarına olanak sağlayacak bir eser olarak hazırlanmıştır. Bel-gesel, arşivsel bir metin çalışmasının çok ötesinde içten, sıcak bir anlatımla yazılan “Yüzyılın Dâhisi: Atatürk” adlı bu eser, okurunu samimi duygular içerisinde kucaklayan özel bir çalışmanın ürünü olmayı başarmaktadır.

Kütüphane etkinlikleri kapsamında “Atatürk Haftası” kutlamalarına yönelik hazırlanan, Hazırlık ve 9. sınıf öğrencilerimizin katılımıyla 11 Kasım 2013 tarihinde Ayazağa Kampüsü Çok Amaçlı Salon’da yazar Derman BAYLADI ile “Yüzyılın Dâhisi: Atatürk” kitabı üzeri-ne söyleşi gerçekleştirilmiştir. Anadolu kültür ve uygarlığı üzerinde yaptığı çalışma ve araştırmalardan edindiği bilgi birikimini bir yurt tanıtım hizmeti olarak insanlara sunma amacı taşıyan yazar Derman BAYLADI, üretim yönünü bu çalışmasıyla ilk gençlik çağı edebiyatı-na çevirmiştir. 2012 yılında Bulut Yayınevi tarafından yayımlanan “Yüzyılın Dâhisi: Atatürk” adlı kitap, gençlerin Atatürk’ü daha yakın-dan tanımlarına olanak sağlayacak bir eser olarak hazırlanmıştır. Bel-gesel, arşivsel bir metin çalışmasının çok ötesinde içten, sıcak bir anlatımla yazılan “Yüzyılın Dâhisi: Atatürk” adlı bu eser, okurunu samimi duygular içerisinde kucaklayan özel bir çalışmanın ürünü

Kütüphane etkinlikleri kapsamında, 26 Aralık 2013 Perşembe günü yazar Sinan MEYDAN ile “Edebiyat Söyleşileri” etkinliği gerçek-leştirilmiştir. Tarih Araştırmacısı ve Yazar Sinan MEYDAN, bilgi-nin doğru yorumlanmasıyla Atatürk’ü doğru anlama ve anlamlandır-ma olanağını sağlamıştır. Eşsiz ve benzersiz nitelikleriyle Atatürk’ün toplumdaki kazanımını ve farkındalığını değerlendiren MEYDAN,

giderek bu bilincin güçlendiğini dile getirmiştir.

EDEBİYAT SÖYLEŞİLERİ: SİNAN MEYDAN

Atatürk’ü en yalın ifadeyle “tam bağımsızlık” ilkesiyle açıklayan MEYDAN, bir milletin Atatürk’ün düşünceleri, ilke-leri ve çağdaşlık anlayışı etrafında bütünleşmesinin her yerde konuşulması gerektiğini savunuyor. Eserlerini, Ata-türk’ün daha iyi anlamlandırılması için birer tarihsel dipnot araçları olarak gören MEYDAN, geçmişi bugüne taşırken bugünün de geleceğe not düşülmesini önemsiyor. Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz adına Sinan MEYDAN’a bu gü-

zel söyleşi için teşekkür ediyoruz.

EDEBİYAT ŞÖYLEŞİLERİ: DERMAN BAYLADI

Kütüphane etkinlikleri kapsamında “Entelektüel Söyleşiler” başlığı

altında, 10. sınıf öğrencilerimizin katılımıyla 12 Kasım 2013 tarihin-

de Ayazağa Kampüsü Çok Amaçlı Salon’da Yazar ve Akademisyen

Prof. Dr. Afşar TİMUÇİN “Gençler için Felsefe ve Demokrasi” ko-

nusunda bir söyleşi gerçekleştirmiştir. Kısa bir süre öncesine kadar

Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanlığı görevini yürüten ve

daha sonra emekliye ayrılan Prof. Dr. Afşar TİMUÇİN, ilk sayısı

1972 yılının Ekim ayında çıkan Felsefe dergisinin sorumlu yönetme-

nidir.

EDEBİYAT SÖYLEŞİLERİ: AFŞAR TİMUÇİN

EDEBİYAT SÖYLEŞİLERİ: SİNAN MEYDAN

Atatürk’ü en yalın ifadeyle “tam bağımsızlık” ilkesiyle açıklayan MEYDAN, bir milletin Atatürk’ün düşünceleri, ilke-leri ve çağdaşlık anlayışı etrafında bütünleşmesinin her yerde konuşulması gerektiğini savunuyor. Eserlerini, Ata-türk’ün daha iyi anlamlandırılması için birer tarihsel dipnot araçları olarak gören MEYDAN, geçmişi bugüne taşırken

Yalçın YALÇINKAYA / Kütüphane Sorumlusu

Kütüphane etkinlikleri kapsamında “Entelektüel Söyleşiler” başlığı

altında, 10. sınıf öğrencilerimizin katılımıyla 12 Kasım 2013 tarihin-

de Ayazağa Kampüsü Çok Amaçlı Salon’da Yazar ve Akademisyen

Prof. Dr. Afşar TİMUÇİN “Gençler için Felsefe ve Demokrasi” ko-

nusunda bir söyleşi gerçekleştirmiştir. Kısa bir süre öncesine kadar

Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanlığı görevini yürüten ve

daha sonra emekliye ayrılan Prof. Dr. Afşar TİMUÇİN, ilk sayısı

1972 yılının Ekim ayında çıkan Felsefe dergisinin sorumlu yönetme-

AFŞAR TİMUÇİN

Gençler İçin Felsefe Tarihi, Felsefenin Önceliği Bilgi Sorunu, Estetikte Anlam ve Yorum, Leibniz’in Felsefesi - Me-

tafizik Üzerine Konuşma, Demokrasi Bilinci, Felsefeden Estetiğe, Kendimle Konuşmalar: Ahlaksızlık Üzerine, Eği-

tim Üzerine - Kendimle Konuşmalar-II ve Felsefeye Giriş adlı yayımlanmış çok sayıda kitabı bulunan Prof. Dr. Afşar

TİMUÇİN’in öğrencilerimizle olan buluşması önemli bir kazanımdır. “Gençler için Felsefe ve Demokrasi” konusunu

açan, genişleten ve geliştiren söyleşisinde Afşar Timuçin, “Gençler için” sözüne çok takılmamak gerektiğini, yaşça

genç olanlar kadar kafaca genç olanlar için konunun önemli olduğunu vurgulamıştır. Felsefenin ve demokrasinin te-

mel kavramlarına düşüncenin gelişim serüveni içinde ulaştıktan sonra gerisini elde etmenin kolay olduğuna dikkat

çeken Timuçin, etkinliğini kendi çıkarlarını insanlığın çıkarlarından üstün tutmayan gençlere sunmaktan mutlu kal-

mıştır.

Page 56: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 56

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

VADEDİLMİŞ BİR GEZİ: HAFIZA PALAS

Bu dönem, Resim Kulübü olarak gerçekleştirdiğimiz dördüncü ge-zimiz için 24 Aralık 2013 Salı günü SALT Beyoğlu’ndaydık. Gezimiz iki aşamalıydı; önce bi-nadaki sergiyi dolaşacaktık sonra serginin çizgisinde devam eden atölye çalışmasına katılacaktık. Türk Avangart sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Gül-sün KARAMUSTAFA’nın bugü-ne kadarki en kapsamlı sergisi olan “Vadedilmiş Bir Sergi”nin adı bile bu büyüklükte bir proje-nin zamanının geldiğine işaret ederek iddiasını ortaya koyuyor. 10 Eylül’de SALT Beyoğlu ile SALT Galata’da başlayan ve 5 Ocak’a kadar sürecek olan ser-gi, sanatçının 70’lerin sonundan günümüze kadar yaptığı resimleri, heykelleri, halıları, kolajları, vide-oları ve enstalasyonları ziyaretçi-leriyle buluştururken sanatçının resim sanatıyla, yenilikçi ve de-neysel eğilimlerinin yansıdığı çağdaş sanatının sentezlenmesi ile oluşan sanatsal var oluş biçimini gözler önüne seriyor. Sergiye hâkim tema, hareketlilik olgusu çevresinde oluşturulmuştu. Bu hareketlilik fikri eserlere za-man zaman kırdan kente göç ve yer değiştirme, zaman zaman zo-runlu göç, yerinden edilme, kaç-ma ya da sınır geçme olarak yan-sımıştı. Köyden şehre göçün etki-

siyle 80’li yılların başlarında orta-ya çıkan Türkiye’ye âdeta yeni bir kimlik kazandıran “Arabesk Kül-türü”nün toplum üzerinde oluştur-duğu ikilemler sergide yerini bul-muştu. KARAMUSTAFA’nın bu dönemlerde Yeşilçam’da sanat yönetmeni olarak mekân gezmele-rinde topladığı duvar halıları, plastik bitkiler, boncuklar, parlak yorgan ve çiçekli pazen elbise kumaşları, rakı bardakları gibi eşyaları bazen olduğu gibi kulla-narak, bazen de ikonlar, Ameri-kan filmlerinden resimler, leopar desenli kumaşlar ya da son akşam yemeği tablosu gibi çoğunlukla Batı kültürüne ait görünen ögeler-le birleştirerek bu ikiliği bariz bir şekilde gözler önüne sermeyi ba-şarmıştı. Resimlerde Yeşilçam’ın arabesk dönemlerinden Ahu TUĞBA gibi yıldızları ve onların yine bu kültüre ait hayranları, genç kızların bu sanatçılara öze-nerek evden kaçmaları, kır hayat-larını bırakıp şehre gelerek küçük, sıkışık kapıcı dairelerinde, bod-rum katlarında ya da gecekondu-larda yaşayan fakat önceki hayat-larındaki alışkanlıkları ve kent yaşamının gerektirdikleri arasında kalmış insan manzaraları işlen-mişti. Genelde sanatçıların eserle-rinin adları arabesk şarkı sözleri gibi acıklı ve içli idi. Serginin giriş katındaki tekerlekli metal sepetlerden ve içlerindeki renkli parlak yorganlardan oluşturulmuş

mistik nakliye enstalasyonu; ziya-retçilerin bunların yerlerini değiş-tirebilmeleriyle hareket ve göç olgusunu mükemmel bir şekilde anlatmaktaydı ve sergide bizleri nelerin beklediğine dair bir önsöz niteliğindeydi. Bunların yanında zorunlu yer değiştirme, yerinden edilme, sınır geçme, toplumsal cinsiyet ve kültürel farklılıklara yaklaşım gibi trajik Türkiye ger-çeklerini de Çifte Hakikat (1987), Kuryeler (1991), Vatan Doğdu-ğun Değil, Doyduğun Yerdir (1994) ve Muhacir (2003) eserle-rinde işlemiştir. Örneğin Kuryeler işinde; sınır geçerken ailelerin el koyulacağı düşüncesi ile kişisel resimlerini, paralarını, mektupla-rını, yasak siyasi dokümanlarını çocuklarının yeleklerinin içlerine saklaması anlatılmakta, yurt de-ğiştirmeye zorlanmış insanların geçmişlerini de yanlarında taşıma-ları ve mekânsal belleklerini koru-ma girişimleri hakkında ziyaretçi-ler düşünmeye çağrılmaktadır. KARAMUSTAFA’nın kariyeri boyunca hareketlilik, mekânsal bellek, kimlik sorunları, kültürel farklılık gibi konuları pek çok kere işlemesi ama bunu yaparken farklı açıları ve bağlamları kullan-ması ile meydana getirdiği döngü-sel sanat pratiğinin bu özelliği serginin sunumunu da etkilemiş; eserler yapıldıkları dönemlere göre sıralanmaktansa daha kap-samlı şekilde temalarına ve bağ-lamlarına göre bu döngüsel prati-ğe uygun olarak sunulmaktadır. Sergi turumuz, alışkın olduğumuz şekilde, herkesin bireysel olarak dolaşması fikrine sahip değildi. Tur boyunca SALT Yorumlama ekibinden rehberlerimiz bizleri sanatçı, serginin tarihsel süreci, eserlerin altyapısı ve yapıldıkları dönemin siyasi, ekonomik ve sos-yokültürel koşulları hakkında paylaştıkları detaylı bilgilerle ay-dınlatırken, yönelttikleri sorularla hem serginin anlaşılmasında önem teşkil eden kavramlara ve

VADEDİLMİŞ BİR GEZİ: HAFIZA PALAS

Bu dönem, Resim Kulübü olarak gerçekleştirdiğimiz dördüncü ge-

siyle 80’li yılların başlarında orta-ya çıkan Türkiye’ye âdeta yeni bir

mistik nakliye enstalasyonu; ziya-retçilerin bunların yerlerini değiş-tirebilmeleriyle hareket ve göç olgusunu mükemmel bir şekilde anlatmaktaydı ve sergide bizleri nelerin beklediğine dair bir önsöz niteliğindeydi. Bunların yanında zorunlu yer değiştirme, yerinden edilme, sınır geçme, toplumsal cinsiyet ve kültürel farklılıklara yaklaşım gibi trajik Türkiye ger-çeklerini de Çifte Hakikat (1987), Kuryeler (1991), Vatan Doğdu-ğun Değil, Doyduğun Yerdir (1994) ve Muhacir (2003) eserle-rinde işlemiştir. Örneğin Kuryeler işinde; sınır geçerken ailelerin el koyulacağı düşüncesi ile kişisel resimlerini, paralarını, mektupla-rını, yasak siyasi dokümanlarını

Page 57: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 57

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

tarihsel olaylara dikkat çekmiş hem de eserlerin bizde uyandırdığı duygu ve düşünceleri sesli olarak dile getirme-mizi sağlayarak bir beyin fırtınası ya-ratmış oldular. Bunun sonucunda ser-gide sadece bir izleyici değil katılımcı da olduk. Uygulamış oldukları bu inte-raktif metot sergide verilen mesajları daha iyi benimsememize ve bizlerin gezimizin ikinci aşamasındaki atölye çalışması için hazır hissetmemize yar-dımcı oldu. “Hafıza Palas” adlı atölye çalışması sergideki hareketlilik fikrinin bir diğer ögesi olan mekânsal bellek teması üzerine kuruluydu. Sanatçının oturdu-ğu apartmanın eski Rum sahiplerinin 6-7 Eylül olayları yüzünden yer değiş-tirmek zorunda bırakılan insanlar ol-duğunu öğrenmesi ve onların izini sürüp onlarla tanışması üzerine onların anısına yaptığı Apartman (2012) adlı eserindeki gibi bizler de gezimizin yapıldığı Salt Beyoğlu binasının geç-mişi hakkında bir çalışma yaptık. Öncelikle Gülsün Karamustafa gibi çoğunlukla ötekilik, aidiyet, toplumsal kimlik ve bellek kavramları üzerine işler üretmekte olan eğitmenimiz, sa-natçı Hera BÜYÜKTAŞÇIYAN bize binanın en başta bir Rum aileye ait olan girişi ticarethane olarak kullanı-lan Siniossoglou Apartmanı olduğunu daha sonra Osmanlı Bankası için kul-lanıldığını, 1950’lerden sonra ticari, siyasi veya sanatsal amaçlarla yararla-nıldığını ve 2011’den itibaren günü-müzdeki SALT Beyoğlu olduğunu anlattı. Daha sonra ikişerli gruplar hâlinde hem binanın mekânsal değişi-mini anlatan hem de İstanbul’un kent-sel dönüşümüne değinen bir kolaj ça-lışması yapacağımızı öğrendik ve eğit-menimiz eşliğinde bizlere verilen SALT Araştırma ve Osmanlı Bankası Arşivi’nden seçilmiş resimlerden ve dergi, kumaş parçaları, asetat kâğıtları gibi çeşitli objelerden yararlanarak kendi defterlerimizi ürettik. Bu çalış-malarımız 4 Ocak Cumartesi günü diğer okulların da katılımıyla SALT Beyoğlu’nda bir kompozisyon oluştu-rularak sergilendi.

Sena Hazal ÖKMEN 12D

Page 58: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 58

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi

THe PALA

24-27 Eylül 2013 tarihleri arasında,

10. sınıf öğrencilerine, “Ortaöğretim

Yönetmeliği - Öğrenci Seçme ve

Yerleştirme Sınav Sistemi Süreci” konulu seminer düzenlenmiştir.

24-27 Eylül 2013 tarihleri arasında,

10. sınıf öğrencilerine, “Ortaöğretim

23-27 Eylül 2013 tarihleri arasında,

11. sınıf öğrencilerine, “Ortaöğretim

Yönetmeliği - Öğrenci Seçme ve

Yerleştirme Sınav Sistemi Süreci” konulu seminer düzenlenmiştir.

20 Eylül 2013 tarihinde, 12. sınıf

öğrencilerine, “Ortaöğretim Yönet-

meliği - Öğrenci Seçme ve Yerleş-

tirme Sınav Sistemi Süreci” konu-lu seminer düzenlenmiştir.

20 Eylül 2013 tarihinde, 12. sınıf

öğrencilerine, “Ortaöğretim Yönet-

11 Eylül 2013 tarihinde, Hz. ve yeni kayıtla okulumuza gelen 9. sınıf

öğrencilerine, “Ayazağa Işık Lise-

si’ne Merhaba” konulu seminer düzenlenmiştir.

11 Eylül 2013 tarihinde, Hz. ve yeni kayıtla okulumuza gelen 9. sınıf

öğrencilerine, “Ayazağa Işık Lise-

“Bobson College ve Amerika’da

Eğitim” Seminer i 27 Eylül 2013 Cuma günü gerçekleştirilmiştir. Semineri 10.-11. ve 12. sınıflardan istekli öğrenciler dinlemişlerdir.

“Bobson College ve Amerika’da “Bobson College ve Amerika’da

Eğitim”Eğitim” Seminer i 27 Eylül 2013

02 Ekim 2013 Çarşamba günü 10.

sınıf velilerine, “Ortaöğretim Yönet-

meliği – Öğrenci Seçme ve Yerleş-

tirme Sınav Sistemi Süreci” konu-lu seminer düzenlenmiştir.

01 Ekim 2013 Salı günü 11. sınıf

velilerine, “Ortaöğretim Yönetmeli-

ği - Öğrenci Seçme ve Yerleştirme

Sınav Sistemi Süreci” konulu se-miner düzenlenmiştir.

01 Ekim 2013 Salı günü 11. sınıf 03 Ekim 2013 Perşembe günü 12.

sınıf velilerine, “Ortaöğretim Yönet-

meliği - Öğrenci Seçme ve Yerleş-

tirme Sınav Sistemi Süreci” konu-lu seminer düzenlenmiştir.

03 Ekim 2013 Perşembe günü 12. 03 Ekim 2013 Perşembe günü 12.

lu seminer düzenlenmiştir.

07-11 Ekim 2013 tarihleri arasında

9. sınıf öğrencilerine “Beyin, Öğ-

renme ve Verimli Çalışma İlişki-

leri” konulu seminer düzenlen-miştir.

OKULUMUZDA REHBERLİK

Page 59: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

Sayfa 59

“Önce İyi İnsan Yetiştirir.”

Yıldız Teknik Üniversitesi tanıtım gezisi 11 A-B-C-D sınıflarının öğ-rencileriyle 07 Ekim 2013 Pazartesi günü düzenlenmiştir.

Yıldız Teknik Üniversitesi tanıtım Yıldız Teknik Üniversitesi tanıtım gezisi 11 Agezisi 11 A-B-C-D sınıflarının öğ-rencileriyle 07 Ekim 2013 Pazartesi rencileriyle 07 Ekim 2013 Pazartesi

10 Ekim 2013 Perşembe günü Türk Kültür Vakfı gönüllülerinin katılı-

mıyla “AFS ve YES Tanıtım” semi-neri düzenlenmiş, seminere hazırlık sınıfı öğrencileri ile diğer düzeyler-den programla ilgilenen öğrencileri-mizin katılımıyla gerçekleştirilmiş-tir.

07-11 Ekim 2013 tarihleri arasında

9. sınıf öğrencilerine “Beyin, Öğren-

me ve Verimli Çalışma İlişkileri” konulu seminer düzenlenmiştir.

26-29 Kasım 2013 tarihleri arasında

9. sınıf öğrencilerimize “ 9. Sınıfın

Önemi (Ortaöğretim Yönetmeli-

ği, Sınıf Geçme, Sınav, Devam-Devamsızlık)” seminer i düzenlen-miştir.

“Edebiyat Söyleşileri” kapsamında 24 Aralık 2013 tarihinde Yazar ve TV Programcısı Enver AYSEVER konu-ğumuz olarak öğrencilerimizle hayata ve okumaya dair paylaşımlarda bulun-

muş, kitaplarını imzalamıştır.

2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı

"Ana-Baba Okulu"nun “Etkin Öğ-

renmede Ailenin Rolü” konulu ikinci oturumu 26 Kasım 2013 Salı

günü gerçekleştirilmiştir.

İstanbul Üniversitesi tanıtım gezisi 11. sınıf öğrencileriyle 13 Kasım 2013

Çarşamba günü gerçekleştirilmiştir.

2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı "Ana-Baba Okulu"nun “Ergenle Yaşamak” konulu üçüncü oturumu 24 Aralık

2013 Salı günü gerçekleştirilmiştir.

mizin katılımıyla gerçekleştirilmiş-tir.

26-29 Kasım 2013 tarihleri arasında

9. sınıf öğrencilerimize “ 9. Sınıfın

Önemi (Ortaöğretim Yönetmeli-

2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı

"Ana-Baba Okulu"nun “Etkin Öğ-"Ana

İstanbul Üniversitesi tanıtım gezisi 11. sınıf öğrencileriyle 13 Kasım 2013

2013

"Ana

İstanbul Üniversitesi tanıtım gezisi 2013İstanbul Üniversitesi tanıtım gezisi 201311. sınıf öğrencileriyle 13 Kasım 2013

2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı "Ana-

miştir.

“Edebiyat Söyleşileri” kapsamında “Edebiyat Söyleşileri” kapsamında 2013

günü gerçekleştirilmiştir.günü gerçekleştirilmiştir.

18 Aralık 2013 Çarşamba günü, öğrencilerimize İstanbul Emniyeti Çocuk Şube Müdürlüğünün katılı-

mıyla “Güvenli İnternet Kullanımı” semineri düzenlenmiştir.

OKULUMUZDA REHBERLİK

Gülin ŞEKERCİ / Psikolojik Danışman

Page 60: 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL OKUL BÜLTENİ

İş Adı