2. İslami türk edebiyatı sempozyumu -...

24
2. İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu Kaynak Yayınları’nın Hediyesidir. Para ile Satılamaz

Upload: others

Post on 17-Oct-2019

24 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

2. İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu

Kaynak Yayınları’nın Hediyesidir.

Para ile Satılamaz

Şairin Dua Ufku Münacat ve Bu Şiirlerde

Cenab-ı Allah’a Hitap Sözleri

Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erşahin1

1. Şair ve Duaİnanan insan, Rabbine dua eder. Dua ibadetin özüdür. Dua, insan kalbinde Allah’a açılan en yüce kapının anahtarı, kişinin yolunu ay-dınlatacak ışıktır.

Dua genellikle samimi bir sözden ibarettir. Dile gelmeyen, yani sözle ifade edilmeyen dualar varsa da bunları ancak duanın mercii (Allah) bilir.

Ayetlerden, hadislerden ve büyük zatların sözlerinden alınmış klişe dualar vardır. Çoğu kimse dua ederken bunları tercih eder. Tabi kişi tazarruunu kendi sözleriyle de dile getirebilir.

Dua, söz ustası bir insan olan şair için de söz konusudur. Duasını “Cemil” ismine ayna olmaklığıyla daha güzel bir lisanla yapma gay-retindedir şair.

Söz hem şiir hem dua ise, işte o zaman bir başka şiir, bir başka dua olur.

Her insan gibi şair de, en çok muhtaç olduğu şeyi ister. Ama şu kusur dünyasında herhâlde en çok “af” dilenir.

Şairlerin bu türden şiirleri gelenekte “münacat” olarak adlandırılmıştır.

1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

114 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

2. Dua Şiiri: Münacat

Genel anlamıyla bir dua demek olan münacat, daha çok edebiyatı-mızın klasik dönemlerinde dua ifade eden şiirler için kullanılmıştır. Bu isim sonraki dönemlerde de kullanılmıştır. Bugün bile yer yer bu isimlendirmeye rastlayabiliyoruz.

Ayrıca bu mahiyetteki eserlerin mensur olanları genelde “tazarru, tazarruat, tazarruname” olarak adlandırılsa da kimi mensur eserlere de “münacat” denildiğini biliyoruz.

Bu yüzden bu tür manzum eserlerin en yeni örnekleri de dahil tama-mına “münacat” denilmesi pek de yanlış olmaz.

Klasik edebiyattan Tekke edebiyatına, Tanzimat’tan günümüz edebiya-tına kadar her alanda münacat yazılagelmiştir. Geleneksel münacatlar her türlü nazım şekli ile oluşturulmuştur. Gazel, koşma, kaside, mesne-vi, semai, rübâi, kıt’a, muhammes, terkîb-bend gibi. Bunlar içinde, belli bir şekle dâhil edemeyeceğimiz serbest şiir örnekleri de bulunmaktadır.

Genelde “münacat” olarak isimlendirilen dua şiirlerinde Allah’ın güç ve kudreti yanında bir kul olarak şairin acizliği ve muhtaçlığı dile getirilir.

Bizim konumuz ise şairlerin Zat-ı İlahi’yi kastederek söylemiş olduk-ları isim-sıfat türü sözlerdir.

3. Dua Şiirlerinde Allah’a Hitap Sözleri

Dönemi ve tarzı ne olursa olsun dünden bugüne pek çok şair birçok dua şiiri/münacat yazmış veya söylemiştir.

Biz de çalışmamızda 150’yi aşkın şairin metinlerini tarayarak alıntı yaptık.

Şairleri çeşitli açılardan sınıflandırmak mümkün olmakla beraber edebiyat tarihimizin genel karakteristiği gereği bunları 1. Divan şair-leri, 2. Halk şairleri 3. Yeni şairler olarak üç grupta topladık. Bu arada bazılarını kategorize etmekte zorluk çektiğimizi de itiraf edelim.

1. Divan Şairleri: Şeyhî, Fuzûlî, Nef’î, Sünbülzâde Vehbî, Enderunlu Vâsıf, Sûzî, vb.

Divanlarının başında tevhit ve naat gibi şiirlerle beraber genelde mü-nacatlara da yer vermişlerdir.

2. Halk Şairleri: Hoca Ahmed Yesevî, Yûnus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, İbrahim Hakkı, Kuddûsî, Seyrânî, Dadaloğlu, Âşık Veysel, vb.

Başta ve en fazla dindar-mutasavvıf halk şairleri olmak üzere birçoğu bu tür şiirler söylemiştir.

115İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

3. Yeni Şairler: Edebiyat tarihimizde umumiyetle Tanzimat sonrası edebiyatın birçok şairi de bu tür eserler vermişlerdir.

Şinasî, Ziya Paşa, Cenâb Şehabeddin, Mehmed Akif Ersoy, Orhan Veli Kanık, Cahit Sıtkı Tarancı, Yahya Kemal Beyatli, Faruk Nafiz Çamlıbel, Arif Nihat Asya, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Zarifoğlu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sezai Karakoç, İsmet Özel, vb.

Bütün bu şairlerin bu türden dua şiirlerinde Cenab-ı Hak için kullan-dıkları pek çok isim-sıfat bulunmaktadır. Biz bunları sınıflandırarak ifade etmeye çalışacağız.

Bu ifadeler, kendi çeşitlilikleri yanında kullanım bakımından da fark-lılıklar gösterir. Biz önce ifade çeşitliliği, sonra da kullanım farklılık-ları üzerinde duracağız.

3.1. Hitap İfadelerinin Kullanım Farklılıkları

Bu ifadelerin yedi farklı biçimde kullanıldığı görülmüştür.

3.1.1. Yalın İsim Yalın olarak “Allah, Çalab, Hayy, Kerîm, Rahîm, Bâri, Kadir, Kayyûm, Tabib, Sevgili” gibi isimlerle “Sen” gibi zamirlerin kullanıl-mış olduğunu görüyoruz.

3.1.2. Ekli Kullanım (Sahiplenme / Samimiyet)

Bu türden “Perverdighar’ım, Çalab’ım, Padişahım, Mevlâm, Sultânım, İlâhım, Allah’ım, Sübhan’ım, Tanrım, Rabbim” gibi kullanımlar vardır.

3.1.3. Bir Ünlemle Kullanım

Ünlemin başta kullanımını “Ey Allahım, Yâ İlâh, Hey Kadir Allah, Eyâ Nûr-ı Huda, Ey Gani Mevla, Ey Huda, Yâ Allah, Ya Rab, Ey Varlığın Evveli” ifadelerinde rastlıyoruz.

Ünlemin sonda (ekli) kullanımını “İlâhî, İlâha, Pâdişâhâ, Kirdgârâ, Rabbenâ, Hudâvendâ, Rahîmâ” gibi kullanımlar görülür.

3.1.4. Bir Sıfatla Kullanım

“Hak Çalabım, Kerîm Allah, Rahîm Allah, Gani Mevla, Gafur Rahim, Kadir Mevlam, Büyük Allah, Yüce Allah, Evvel Allah, Ahir Allah, Âlemi yaratan Allah” şeklinde örnekler görülür.

116 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

3.1.5. Tamlamalı İfadeyle Kullanım

Buradaki tamlamaların hem Türkçe hem Arapça hem de Farsça olan-ları vardır. “Âlemleri Yaradan (Türkçe); Yâ ilâhe’l-âlemîn, Allahü’s-Samed, İlâhü’l-halk, Rabb-i kerîm-i zü’l-celâl, Rabbelalemin (Arapça), Hudâ-yı bâ-kerem, Rabb-i Gaffar, Kadir-i Zülcelâl (Farsça)” gibi ör-nekler bulunur.

3.1.6. Birden Fazla Hitabın Kullanımı

Aynı mısrada peşpeşe veya aynı beyit-bent içindeki farklı hitaplardır. “İlâha Pâdişâhâ Kirdgârâ, Hayy u Kerîm, Yâ Bâtın ü yâ Zahîr, Yâ Hâzır ü yâ Nazır, Melikül’l-Kâdir, ey Hudâ-Âlemi yaratan Allah, İlahî-Sultânım, Tanrım-Rabbim, Musavvir-Cemîl-Güzel yapan güzeli, ey dünün ve bu vaktin sahibi-ey sahibi bir hesap gününün-bâtın Allah zahir Allah”

3.1.7. Tekrar Ederek Kullanım

Art arda ve aralıklı tekrarlar görülür. “Yâ Rabbena yâ Rabbena, Allah Allah, yâ Rabbî yâ Rabbî, Tanrım Tanrım, Kerîm Allah-Rahîm Allah, yâ Rab-yâ Rab, Sen-Sen-Sen, Rabbim-Rabbim” kulanışlarına rastlanır.

3.2. Hitap İfadesi Türleri

Burada şairlerin Cenab-ı Hak için kullandıkları isim ve sıfatlar gruplan-dırılıp örneklendirilerek ifade edilecektir.

3.2.1. Hitapsız SeslenişKimi dua şiirlerinde isim-sıfat şeklinde hitap ifadesi bulunmaz.

Alnımız secdede bulsun bizi her lâhza ezan, Ve hazîn, ömrümüzün her günü olsun ramazan, Zikrimiz arşı geçip ferşe kadar yükselsin Mâverâlardan ümîd ettiğimiz ses gelsin: İşlenen cürm ü hatâ mazhar-ı gufran oldu. Faruk Nafiz Çamlıbel

Gökler bugün de uzaklarda, Kuşların uçtuğunu arzederim. En büyük sessizlikler arkasından, Kalbimin vurduğunu arzederim. Fazıl Hüsnü Dağlarca

117İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

3.2.2. Allah’ı Doğrudan Muhatap Almadan Sesleniş

Az da olsa bu tür kullanımlara da rastlanır.

Yıldızlar meçhulüm olmasın, Nasibim, nasibin, nasibi, Ve semalar geçsin başımdan, Allah terketmesin kalbi. Fazıl Hüsnü Dağlarca

3.2.3. “Sen” Zamiriyle Sesleniş

Kimi dua şiirlerinde Allah’a “Sen” zamiriyle hitap edilir. Bu türden çok örnek vardır. Sadece bu zamirin kullanıldığı örnekler bulunduğu gibi, başka isim ve sıfatlarla birlikte kullanıldıkları da olur. Bu türden de pek çok örnek bulunmaktadır. Bazıları peş peşe, bazıları aralıklı kullanılır.

“Sensin Kerim Sensin Rahim, Sen Hudâ, Sen Yar, Seni Allah, Sensin Hakîm, Mevlâm-Sen, İlahî Sen, Gıyâse’l-müstagîsîn Sen, Ya Rab Sen, Yokları var eden Sen/Bizlere nur eden Sen, Sen’i ey Rab, Sen Musavvir/Sen Cemîl /Güzel yapan güzeli”

“Ey Allah’ım-Sen, Hudâ-Sen, Sen-yâ Rabbena, Hudâvendâ-Seni, Sana-yâ Rabb, Sen-yâ Rabbena, Mevlam-Sen, İlahî-Sen, Hudâyâ-Sen, Rabbim-Sen, Sen-Gafur Rahim, Sen-Tanrım, İlâhım-Sen, Allah-Sen, Tanrım-Rabbim, Sen-Rabbülfelak-İlâhî, Sana-Ya Hakk”

Ayrıca zamir çoğu kez açıkça ifade edildiği gibi, bazen de gizli olarak kullanılır.

Zebûn etti beni bu nakş-ı bedrâ Deva olmazsa Sen’den hâlime vâ İsmetî

Sen verirsen cümle derdin devasın Sen tamir et yetimlerin yuvasın Kabul et günahkârların duasın Bu sefil Ruhsati kurban Sen bilin Ruhsati

Kuşlarla su içtim ben de sebilden, Rahmetini sordum, bülbülden, gülden, Tövbe ettim artık Nasuhca dilden, Dergahına geldim, kabul et beni. Muhsin İlyas Subaşı

118 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Sensin Kerim Sensin Rahim Allah Sana sundum elim Senden artık yoktur umum Allah Sana sundum elim Yunus Emre

Rahm eyle ben zaîfe bu gamdan necât ver Hod-râylık durur kalanı Sen Hudâ hakı Şeyhî

Yâ İlahî girmişim derdinle aşkın râhına Bir garîbim her murâdım isterim Senden meded Kimse mahrûm olmamıştır yüz süren dergâhına Bir garîbim her murâdım isterim Senden meded Vuslatî

Dil nazar-gâhındır elbet, yüz çevirme, kalbe bak; Aşk ile pür-nûr kıl Sen gönlümüz Rabbü’l felak! Zulmet artık kalmasın, doğsun müebbed bir şafak, Yâ İlahî, rahmetinden kimseler dûr olmasın! Halide Nusret Zorlutuna

Kün demekle halk eyledin cihanı Yokları var eden Sana sığındım Kur’ân ile aydın ettin gönlümü Bizlere nur eden Sana sığındım Âşık Talibi Kılıç

3.2.4. Dillerdeki Genel İlah Adlarıyla Sesleniş

Bunlar İlah, Tanrı, Mevla, Çalap, Huda, Kirdgâr gibi Arapça, Farsça ve Türkçe kökenli isimlerdir. Bunlar yalın olarak da kullanılmakla beraber çokça çeşitli ünlem ve ekler alarakda kullanıldıkları görülür.

3.2.4.1. İlah

“İlahım, İlahî, İlahâ, Ya İlah, Ya İlahî, İlahülhalk, Ya İlahelalemin, Ey İlahım, Ey Arş-ı İlahî” gibi kullanımları vardır. Bunlar arasında en çok “İlahî, Ya İlahî” seslenişlerinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Ne gam ger çoğ ise cürm ü günâhım Çü sensin mağfiret eden, İlâhım! Gurbi (Derviş Ahmed)

Nara yansın mı beraber bu kadar mazlumin? Bi-günahız çoğumuz... Yakma İlahi! - Amin! Mehmet Âkif

119İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Ufkumuz pek karardı, ver bir ziya İlahî, Bitsin uzun geceler, bitsin rüya İlahî!.. Mustafa Necati Bursalı

Yâreli dilim zahmine bir çâre ilâhi! Aç kapını lütfet bu günahkâre ilâhi! Fethullah Gülen

Mustafâ’nın hürmetine yâ İlâh Sen müyesser eyle cennât-ı na’îm Muhibbî

Yâ ilâhe’l-âlemîn dil-hasteyim Bu kuyûd-ı nefs ile pâ-besteyim Usûlî

Ey İlâhım harîk-ı âlemde Savrulan bir avuç remâdım ben; Ben remâdım, harîm-i sinemde Gizlenen bir azîm alevsin sen! Cenâb Şehabeddin

Kalsın mı bugün merkez-i dîn nâ-mütenâhî Ezlâle boğulmuş? Açıl ey Arş-ı İlahî!.. Ali Ekrem Bolayır

3.2.4.2. Tanrı

“Tanrı, Tanrım, Ulu Tanrı, Ulu Tanrım, Tanrısına” gibi kullanımları vardır. Bunlar arasında en çok “Tanrım” seslenişinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Âşık ağlar canan diye, Asker ölür vatan diye, Ders okunur irfan diye, Murat Sen’sin Yüce Tanrı! Ziya Gökalp

Garibiz, naçarız, gözlerimiz yaşlı Tanrım bizi kurtar! Cahit Külebi

Koru beni Ulu Tanrı Âşığın, Âşık Efkâri Azat et bu günahkarı Merhamete geliyorum Âşık Efkâri

120 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Ulu Tanrım, şu karanlık yolları, Bizi Sana ulaştıran yollar et! İhtirasla kilitlenmiş kolları, Birbirini kucaklayan kollar et! Orhan Seyfi Orhon

Ve gönül Tanrısına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden! Cahit Sıtkı Tarancı

3.2.4.3. Mevla

“Mevla, Mevlam, Ey Mevla, Ey Gani Mevla, Kadir Mevlam, Mevlâ-yı bî-çün” gibi kullanımları vardır. Bunlar arasında en çok “Kadir Mevlam” seslenişinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Ey bütün dünyayı bünyad eyleyen Mevlâ meded Bunca meknunatı icad eyleyen Mevlâ meded Dest-i lutf-i kudretiyle bu vücudum şehrine Kabe-i maksudun abad eleyen Mevlâ meded Âşık Ömer

Kadir Mevla’m sen bilirsin hâlimi Dünya karanlıktır bilmem yolumu Yakına getirdik biz de ölümü Ahirin ölümdür ne hayaldesin Sümmânî

Eyâ Gaffar olan Mevlâ-yı bî-çün Esirge kullarını etme mahzun Ricâ-yı afvın ettim eyleme red Esirge kullarını etme mahzun Medhî

3.2.4.4. Çalap

“Çalap, Çalabım, Hak Çalab’ım” gibi kullanımları vardır. Bu kullanı-ma yalnızca Yûnus Emre’de rastlıyoruz.

Hak Çalab’ım Hak Çalab’ım sencileyin yok Çalab’ım Günahlıyım yarlıgagıl ey rahmeti çok Çalab’ım Yûnus Emre

121İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

3.2.4.5. Hüdâ

“Hüdâ, Hüdâm(Hudayım), Hüdayâ, Ey Hüdâ, Eyâ nûr-ı Hûdâ, Hüdavendâ, Hüda-yı ba-kerem” gibi kullanımları vardır.

Hudâyim eylesün mahşerde hurrem Kıyâmet kün arığ zâtığa mahrem Hoca Ahmed Yesevî

Maşuk şirin sudur aşık balıktır Ne kadar nuş etse bağrı yanıktır Ah bu nasıl seldir ne bulanıktır Huda ben bir mahi Sana sığındım Âşık Recep Hıfzı

Hudâyâ Hudâlık sana yaraşır Nitekim gedâlık bana yaraşır Adlî (2. Beyazıt)

Hudâvendâ şu âlemde esen yeller seni ister Ayakları gubâr olmış tozan yollar seni ister Şemseddin Sivasi

3.2.4.6. KirdgârÖrneğine yalnızca Ali Şir Nevai’de rastlanmıştır. O da “Kirdgârâ” şeklinde kullanır.

İlâha Pâdişâhâ Kirdgârâ Senga açuk nihân ü âşikârâ Ali Şir Nevai

3.2.5. Esmâü’l-Hüsna ile Sesleniş

Hitap sözlerinin en önemli grubunu Esmâü’l-Hüsnadan olanlar oluşturur. Başta bütün isimleri şamil olan “Allah” ismi olmak üzere bunların hemen çoğunun kullanıldığı görülür.

“Allah” isminden sonra en çok “Rab” isminin kullanıldığını, (bu-nun bütün hitaplar içinde de böyle olduğunu) söylemeliyiz. Ayrıca “Rahîm, Kerîm, Kadîr, Hâlık, Hakk, Hâkim, Rahmân, Vehhâb, Ehad, Gafûr, Gaffar, Gâfir, Sübhan, Hayy, Ferd, Zahir, Batın, Samed, Vahid, Settar, Gani, Rauf, Kayyûm, Şekûr, Refi, Şefi, Alîm, Mucib, Hâzır, Nâzır, Mabud, Bâri, Muin, Hannan, Cevad, Musavvir, Cemil, Melik, Aziz, (Zülcelal)” isimleri de kullanılmıştır.

122 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Bu isimler yalın olarak kullanılmakla beraber, çok çeşitli ünlem ve ekler alarak da kullanılırlar.

3.2.5.1. Allah

“Allah, Allah Allah, Allah’ım, Ya Allah, Ey Allah’ım, Büyük Allah, Ey Büyük Allah, Sultanım Allah, Allah-ı Azim, Allah-ı Ekber, Rahim Allah, Rahman Allah, Kerim Allah, Ya Kerim Allah, Ya Hayy u Kerim Allah, Cömert Allah’ım, Hey Kadir Allah, Allahü yefal mâ-yeşâ, Yunus’un Allah’ı, Yüce Allah, Evvel Allah, Ahir Allah, Batın Allah, Zahir Allah” gibi kullanımları vardır. Bunlar arasında en çok “Allah, Allahım” seslenişinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Sen‘sin Kerim Sen‘sin Rahim Allah Sana sundum elim Sen‘den artık yoktur umum Allah Sana sundum elim Yûnus Emre

Ya kara bir kırbaç gibi vur beni küheylânlara Ya beni öldür Allah Hilmi Yavuz

Şerm ile dergehine yüz sürüyü gelmiştir Bu Sezâyî’ye kerem kıl meded Allah Allah Sezâyî-i Gülşenî

Bizim evlerimiz dağdan ötedir Hısım kavim bize ana atadır Yad ellerde kalmak kula hatadır Sal Allah’ım sal sılama varayım Pir Sultan Abdal

Sessiz, kara gecelerde, Allah’ım, Sen’den nûr isteyen hasta bir ah’ım Şükufe Nihal

Bırakma Allah’ım Senden uzakta beni, Çağır bahçelerine, nuruna. Unutma bu kara toprakta beni, Geceler yüzü suyuna. Selahaddin Batu

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah’ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah’ım! Arif Nihat Asya

123İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Çobanoğlu sade yalvarır Sana Yardımını esirgeme insana Günahkarız, bürünmüşüz isyana İman bahçesinden gül ver Allah’ım Âşık Murat Çobanoğlu

Ey Allah’ım beni senden ayırma Beni senin dîdârından ayırma Eşrefoğlu Rûmî

Ben de, Sen’den gayri hasret Değmez gözyaşı dökmeğe, Medet büyük Allah medet, Kulunu saran geceye. Cahit Sıtkı Tarancı

Sen Allah-ı azimsin kulların daim sana muhtaç Huzur-ı izzetinde hazretinen nan diler ya Rab Şem’i

Öldürme ey avalimin Allah-ı Ekber’i Nurunla keşf-i râh-i savâb eyleyenleri! Muallim Naci

Cürmümüzden geç kuluz sen şâhsın Suçluyuz biz sen Rahîm Allah’sın Za’îfî

Beni bîmâr-ı isyân etti gaflet yâ Kerîm Allah Sana kaldı işim senden inâyet yâ Kerîm Allah Nazîm

Allah’ım Allah’ım cömert Allah’ım Allah muhannete muhtaç eyleme Ya ver kısmetimi ya al canımı Allah muhannete muhtaç eyleme Pir Sultan Abdal

Kim ki ezel dedi “belâ” Andan ırak oldu belâ “Allahü yefal mâ-yeşâ” Kul neylesin yâ Rabbena Aziz Mahmûd Hüdayî

124 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Hıfzı hayran oldu aşkın yasına, Ne kendine malik, ne dünyasına, Daldı sefinesi gam deryasına, Yunus’un Allah’ı sana sığındım. Âşık Recep Hıfzı

huzurunda günahımdan utanırım ar ederim evvel Allah, ahir Allah bismillah Mehmet Atilla Maraş

3.2.5.2. Rab

“Yâ Rab, Yâ Rabbi, Ya Rabbi Ya Rabbi, Ya Rabbelâlemin, Ya Rabb-i Gaffar, Rabbim, Rabbena, Ya Rabbim, Ya Rabbena, Rabbimiz, Ya Rabbena Ya Rabbena, Ey Rabb, Ey Rabb-i Kerîm-i Zü’l-Celâl, Rabb-i Felak, Ya Rabbelalemin, Ya Rabbelgıyas” gibi kullanımları vardır. Bunlar arasında en çok “Yâ Rab, Yâ Rabbi, Rabbim” seslenişlerinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni Bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni Fuzûlî

Yâ Rab kerem et bendene ihsân eyle Düşvâr olan ahvalimi asan eyle Dünya hevesinden koma gönlümde eser İstersem eğer cenneti zindan eyle Nef’î

Kalmışam zindân-ı cism içre bugün tenhâ garîb Bu kafeste rûz u şeb zâr olmuşum yâ Rab meded Niyazi-i Mısrî

* Yâ Rab beni su’-i hulk-i bedden kurtar Herkeste olan kabûl u redden kurtar Benden beni dür kıl seninle meşgûl Mest eyle cem’-i nik ü bedden kurtar İbrahim Hakkı

Rümûz-i aşkını kıl zîver-i hüsn-i beyân yâ Rab Lisân-ı gayba olsun tâ zebânım tercümân yâ Rab

125İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Makâlim olmaya pîrâye-bahşı lafz-ı bi-mâ’nâ Masûn eyle beni sehv ü hatadan el-amân yâ Rab Sünbülzâde Vehbî

Bahşeyleyip günâhımı mesrûr eder misin Yâ Rab harâb kalbimi ma’mûr eder misin Enderunlu Vâsıf

Geç kaldık, Ya Rab, geç kaldık Şu hayat işte, gök, dallar, gün, Bizi sardı, ya Rab, geç kaldık... Bırakıp fazlasını ömrün Koşup sükununa ermeye, Koşup sana hesap vermeye, Geç kaldık, Ya Rab, geç kaldık Ziya Osman Saba

Ya Rab!.. İnsanoğullarından çektiğim yeter Gökyüzünden benim hisseme düşeni ver Altına dilediğim gibi ömrümü sereyim Mendil kadar olsun tarlamı ayır Beni doyuracak ağacı göster. Bedri Rahmi Eyüboğlu

Yâ Rabb ne olur derd-i dili yâra ulaşdır Bu bülbül-i nâlân-ı o gülzâra ulaşdır Osman Hulusi Ateş

Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın Galib et çünki bu son ordusudur İslam’ın! Yahya Kemal

Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde? İsmet Özel

Senâyî âcizin yâ Rabb-i Gaffar Firakın nârı etti canına kâr

126 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Olup hâli mükedder kaldı nâçâr Tecelli et medet sultânım Allah Senâyî

Rabbim sana hâcet değil arzuhâl Her nefeste sen alimsin sözüme Tenimde canımda kalmadı mecâl Meded senden yokuş ile düzüme Seyrani

Rabbim, bırakma beni korkuyorum Ki bütün azalarım yaşamakta. Fazıl Hüsnü Dağlarca

Işık tut RabbimBüyük ışığını esirgeme bizden Koruyan acımana Güzeller güzeli adlarına Sığınan bu erlere Sezai Karakoç

Ver bekânı et beni benden fenâ Rabbenâ fağfir lenâ verham lenâ Usûlî

Sana tutdum yüzümü yâ Rabbena Seni koyup yâ kime yalvarayum Emir Buhari

Olmayıcak Senden atâ Kul neylesin yâ Rabbena Dâim işi sehv ü hatâ Kul neylesin yâ Rabbena Aziz Mahmûd Hüdâyî

Evkâtımız ettik heba Hep işimiz cürm ü hatâ Afv eyleyip eyle atâ Yâ Rabbena, yâ Rabbena Cemâli

Derdinîn dermanını Sen ver Nigâr-ı bî-kesin Ey İlâhü’l-halk, ey Rabb-i kerîm-i zü’l-celâl! Nigâr Hanım

127İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Bir lem’a-i rahmet dileriz Rabb-i Felak’tan: Kaldır şu cehennem gibi eşbâhı şafaktan; İstanbul’u, Yâ Rabbi, sen envârına gark et, Zulmetleri kır, gökleri aç, Şark’ını şark et! Ali Ekrem Bolayır

Rıkk-ı cismânîden âzâd eyle yâ Rabbe’l-gıyâs Bend-i rûhânile dilşâd eyle yâ Rabbe’l-gıyâs Şemseddin Sivasi

3.2.5.3. Diğerleri

“Rahim (Rahim, Ya Rahim, Ey Rahim, Ey Rahim-i Zülcemal, Rahima, Hayrü’r-rahimîn, Rahim Allah), Kerim (Ya Kerim, Hayy u Kerim, Ya Hayy u Kerim, Ey Kerim, Kerîmü’l-müsteân, Kerîm Allah), Kadir (Kadir, Ey Kadir, Kadir-i Zülcelal, Melikül’l-Kâdir, Kadir ü Kayyûm), Hakk (Hakk, Ya Hakk, Hak Teala, Yüce Hak), Hâlık, Hâkim, Rahman, Vehhâb, Ehad (Ahad), Gagur, Gaffar, Gafir, Sübhan, Hayy, Ferd, Zahir, Batın, Samed, Vahid, Settar, Gani, Rauf, Kayyum, Şekur, Refi, Şefi, Âlim, Mucib, Hazır, Nazır, Mabud, Bari, Muin, Hannan, Cevad, Musavvir, Cemil, Melik, Aziz” isim ve sıfatları da kullanılmıştır. Ayrıca “Zü’l-celâl, Kudret, Rahmet, Ref’et” gibi fiil adları da bu konumda kullanılmıştır.

Adımlarım bir masal Ellerim arar bir dal Ey Rahim-i Zülcemal İbrahim Erşahin

Karac’oğlan eydür: Yakıp yandırma Şol goncadan gayrı elin sundurma Ölür oldum, Azrail’i gönderme Sevdiğime canım aldır ya Kerim. Karacaoğlan

Lâyıkam rahm ü afve ey Kadir, Elemim az değil günâhımdan! Cenâb Şehabeddin

Nuru ile bu âlemi kapladı Azimdir Kerimdir Gafurdur adı Sefil Veysel Hak’tan ister muradı Muradlar verecek cömertkân oldu. Âşık Veysel

128 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Habibin hakkına, ismin hakkına Af dilemek için ağlayarak, Sana geliyorun Sana Ya Hakk... Abdurrahim Karakoç

Yüce Hak’tan bir dileğim var benim Yaşadıkça yardan ırak etmesin Yar yanında geçer olsun her günüm Kem rakibin bağında gül bitmesin Dadaloğlu

Göster göreyüm Emrah kuluna ey Hâlikül-Ebsar Mir‘ât-ı hakikatdeki eşkâlümi Yâ-Rab Erzurumlu Emrah

Azîz ve Hakîm olan, Mesellerin meseli. Yaşar Alparslan

Mini hikmetlerim sarrâfğa aytıng Hudâ-yı bâ-kerem Vahhâb’ğa aytıng Hoca Ahmed Yesevi

Adl edersen kimseden yok fâide Sığınıram sana ey Ferd ü Ahad Kuddûsi

Aç dilimiz rahmetinle ey Gafûr Tâ olalım biz dahi abden Şekûr Usûlî

Söylenir vasfına Rabbül-Alemin Gâfirü’z-zünûb u hayrü’r-rahimîn Eyle Hakkı’ya keremler yâ Mu’în Kul senin ihsan senin gufran senin İsmail Hakkı

Der Zülali düştüm feryada, dada Yakub, Yusuf ile etti elveda Hâlil İbrahim’i attılar oda Ana hükmeyleyen Sübhan‘dan medet! Posoflu Aşık Zülali

129İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Ey Cevâd u Hayy u Vehhâb u Samed Sâilim geldim kapına etme red Kuddûsî

Ey Vâhid ü Ferd ü Ahad Ey vasfı Allahü’s-Samed İsyân-ı bî-pâyân ile Geldim kapına kılma red Zâtî

bir tek sana eğilir secde ederiz kulluklar bilmeyiz başkaca bâtın Allah zahir Allah bismillah Mehmet Atilla Maraş

Şevket kulunu afv kıl ey Vâhid ü Settâr Rahm eyle ana lütfün ile rûz-i cezada Urfalı Mehmet Şevket

Sığındım lütfuna Gani Settar’ım, Devasız derdime çare İlahi. Edna bir kulunum, kat’i biçarım, Açıldı sinemde yara İlahi. Erdemi

“Ente’l-Kerîmü’l-müsteân”

“Ente’r-Raûfu küllü ân”

İhsanına kaldık hemân

Kul neylesin yâ Rabbena

Aziz Mahmûd Hüdayî

Ey âlemi yokdan var eden Kadir ü Kayyûm

Afv eyle beni lütfün ile dâr-ı bekada

Urfalı Mehmet Şevket

Aç dilimiz rahmetinle ey Gafûr

Tâ olalım biz dahi abden Şekûr

Usûlî

Beni toprakdan götürüp ey Refı’

Fahr-ı halkın eyle yâ Rabbi şefi’

Za’îfî

130 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Kulundur Zâkir-i derd-mend ey Âlim ü Dânâ Senin tevhidinî eyler hevâ ile eder amma Zâkirî

Koma Hüdâyî’yi garîb Vaslın ana eyle nasîb Yessir merâmî yâ Mücib Yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ Senden kerem Senden atâ Aziz Mahmûd Hüdâyî

Dilerim ma’bûdumdan rûz-ı mahşer Civâr ede me’vâmı enbiyâya Sırrî

Kapına geldim ey mahzunları mesrur kılan Hannan Murad ettiği viran kalpleri mesrur kılan Hannan Kuddûsi

Sen Musavvir, sen Cemîl; Güzel yapan güzeli. Yaşar Alparslan

Yâ Bâtın ü yâ Zahîr Yâ Hâzır ü yâ Nâsır Ente’l-Melikül’l-Kâdir Tevfîk ü hidâyet et Aziz Mahmûd Hüdâyî

Ey kudret, ey rahmet, ey re’fet!.. Allahım, affet! Necip Fazıl

3.2.6. Diğer Geleneksel Tavsifler

Bu grupta “Misilsiz-Benzersiz Olan (Leysekemislihî Şey), Masdar (Çıkış Yeri-Kaynak), Yaratan, Cenâb (Makam-Hazret), Kıblegâh, Yar, Şah-Padişah-Sultan, Sultan, Şanlı (Azîmü’ş-şân, Şan-ı kerem), Penah (Sığınak), Gıyâse’l-müstagîsîn (Yardım dileyenlerin yardımcı-sı), Nigehbân (Görüp gözeten, Olayların derununa vakıf olan, Bekçi, Muhafız), Nur, Umman, Dânâ (Bilen), Cömertkar, Diriğ (Esirgeyen-Koruyan), Hemrah (Yoldaş), Perverdighar (Besleyici-Terbiye Edici), Tabib” gibi kullanımlar görülür.

131İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Leysekemislihî şey‘,

Varlığı; nûr, perdeli.

Yaşar Alparslan

Ey İlâh-ı kâinat, ey masdar-ı sun’-ı kemâl,

Varlığındır var olan, yoktur o varlıkta zeval..

Nigâr Hanım

Medet medet âlemleri yaratan

Hâl oldu perişan bir yâra sebep

Dertli Emrah bu hâllara düşeli

Kan ağlar gözleri bir yâra sebep

Ercişli Emrah

Ey Cenâb-ı kibriyâ, bizler gibi âcizlere,

Kibriyâ-yı zâtını mümkün müdür etmek hayâl?

Nigâr Hanım

Meded, ey kıble-gâh-ı cümle mevcûd

Ki senden gayrı yoktur Hakk u Ma’bûd

Abdülkerim Fethî

Bülbül ettin, çilet bari,

Son menzile ilet bari.

Ey Rıza’nın Yüce Yar’i,

Bir dem sensiz etme beni!..

Rıza Ümit

Cürmümüzden geç kuluz sen Şâh’sın

Suçluyuz biz sen Rahîm Allah’sın

Za’îfî

Padişahum derde düşdüm bana bir derman meded

Derde dermân ıssı mürüvvet sahibi sultân meded

Ümmi Sinan

Bu Derviş Ahmed’e sırren, ıyânen

Hidâyet eyle lütf et pâdişâhım

Gurbi (Derviş Ahmed)

Zebûn u âcizim rahm et İlahî

Medet ey pâdişâhlar Pâdişâhı

Ziya Paşa

132 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Ey Hazret-i Rahmân’ım Tevfîk ü hidâyet et Âlemlere sultânım Tevfîk ü hidâyet et Aziz Mahmûd Hüdâyî

İçimde ızdırap, gözümde damla damla kan Sultânım el-amân! M. Fethullah Gülen

Sabr ile me’lûf kıldın, ey Azîmü’ş-şân beni Etmedim âlemde Sen’den gayre ben arz-ı melal. Nigâr Hanım

Senden başka yok Penah, Seni ey şefkatli Şah, Bildim yetmez mi ya Rab? Âşık Recep Hıfzı

Yâ Gıyâse’l-müstagîsîn Sen eriş imdadıma Her cihetle sen beni muhtâc-ı akran eyleme Urfalı Mehmet Şevket

Ey ruhumu saran gizli dertlere Nigehbân Lutfeyle el-amân! M. Fethullah Gülen

Nûr-ı rahmet neye güldürmeye rûy-i siyahım Tanrı’nın mağfiretinden de büyük mü günâhım? Şinasî

Umman-ı kerem gark eder âlemleri vallah Gözler göremez dergeh-i Rahmanımı ya Rab Muhammed Lutfi (Alvarlı Efe)

Kulundur Zâkir-i derd-mend ey Âlim ü Dânâ Senin tevhidinî eyler hevâ ile eder amma Zâkirî

İy dirîgâ nefs elinden gönlünü Bilimez ki nicesi kurtarayum Emir Buhari

Seyyah-ı aşk oldum rahlara düştüm Neşeden ayrıldım ahlara düştüm

133İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

Tut elimden derin çahlara düştüm Yusuf’un hamrahı Sana sığındım Âşık Recep Hıfzı

Cemâlın körsetip Perverdighar’ım Özin yolığa salsun bir ü barım Hoca Ahmed Yesevi

Tabibim derde dermânımsın, perîşan hâlim Kalmadı mecalim M. Fethullah Gülen

3.2.7. Diğer Kişisel-Yeni Tavsifler

3.2.7.1. Doğrudan Tavsif

“Merci, Tek Olan, Varlığın Evveli, Varlığın Noksansızı, Varlığın Ekmeli, Varlığı Nûr, Varlığı Perdeli, Yüce Kudret, Büyük Balış, Yüce Suskunluk, Yüce Bekleyiş, Mesellerin Meseli, Var Eden, Güzel Yapan, Sahip (Sahib-i Gufran, Vaktin Sahibi, Tek Sahibimiz, Suyun Sahibi), Besleyen, Yâr Eden, Sevgili, Derde Derman” gibi kullanımlar söz konusudur.

pişmanım ey merci kapında İbrahim Erşahin

biz bir aşk nedir biliriz seninle, biz biliriz ey kim varsa orda o tek olanın adına çekin kürekleri Turgut Uyar

Ey varlığın evveli, Noksansızı, ekmeli. Yaşar Alparslan

Leysekemislihî şey’, Varlığı; nûr, perdeli. Yaşar Alparslan

Beni affet Yüce Kudret Senden isterim inayet Âşık Efkari

134 İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

birden hatırladık seninle buluşamadığımız günleri gel ey büyük bakış yüce suskunluk gel artık beri Turgut Uyar

Azîz ve Hakîm olan, Mesellerin meseli. Yaşar Alparslan

Ey hiç yoktan varlığımı bir balçıktan var edenim Mehmet Atilla Maraş

Sen Musavvir, sen Cemîl; Güzel yapan güzeli. Yaşar Alparslan

Cürmine Ümmî Sinân’un zerrece inkârı yok Daima eder mürüvvet sahib-i Gufran meded Ümmi Sinan

ey dünün ve bu vaktin sahibi ey sahibi bir hesap gününün Mehmet Atilla Maraş

Geçiyorum geçerim bu lanet sokakları Besleyen’in adıyla Mevlüt Ceylan

Ey başıma bir taç gibi Muhammed’i yâr edenim Mehmet Atilla Maraş

Sevgili En sevgili Ey sevgili Sezai Karakoç

Sen ehl-i keremsin sun ihsan üstüne ihsan Ey derdime dermân! M. Fethullah Gülen

3.2.7.2. Dolaylı Tavsif

Bu şekilde “Affolma Toprakları, Niyaz Elleri” gibi ifadelere rastlıyoruz.

135İ s l a m i T ü r k E d e b i y a t ı S e m p o z y u m u

bu münacat göğerir, affolma topraklarına uzatmış boynunu umudun bir şiir menekşesi arzolunur niyaz ellerine, tek çözüm erir Cumali Ünaldı Hasannebioğlu

4. Sonuç

İnsanın en temel duruşu olan kulluk, bunun gereği olarak Rabbine yönelişi ve O’na hitabı olarak dua, değerli ve özeldir. Duanın, hassas ve söz ustası bir insan olan şairin dilinden ifadesi, yani “münacat” oluşu ise onu daha bir özel kılar.

Dünden bugüne hemen bütün şairlerimiz bu kabil eserler ortaya koy-muşlardır. Bunların önemli bir bölümü üzerinde gerçekleştirdiğimiz bu çalışma, “dua”nın şiirin önde gelen bir teması ve ayrılmaz bir parçası olduğunu teyit etmektedir.