179'uncu sayı çıktı

16
Y›l 7 Say› 179 21 Mart 2013 • 1.25 TL Ferda Koç / Sayfa 4 Kürt iflçisi de ‘çözüm’... Osman Nuri Orhan / Sayfa 6 Alt›nda¤’da bar›nma... Mehtap Metino¤lu / Sayfa 6 Kentte yaflam kad›na ... Tufan Sertlek/ Sayfa 8 Mücadelenin gündemi ‹stanbul Fatih’te aylard›r, okullar›n›n imam hatip yap›lmas›na karfl› mücadele eden Gazi velileri, 20 Mart’ta Fatih Kaymakaml›¤›’na yürüdü. Kaymakam görüflmedi, veliler: “Yetkililer bizim taleplerimizi duy- mazdan gelmeye devam ederlerse, bizler sonuna ka- dar sesimizi yükseltmeye devam edece¤iz. Karar›m›z da budur: “Okulumuzu vermiyoruz!” dedi. Türkiye’de sa¤l›k emekçileri mücadelesi- nin önde gelen isimle- rinden Dr. Ata Soyer 19 Mart günü yaflam›n› yi- tirdi. Soyer, “Herkese eflit, paras›z, nitelikli sa¤l›k hizmeti” talebi- nin ve sa¤l›k emekçileri- nin özlük haklar›n›n sa- vunulmas›nda büyük çaba sarf etti. 81. Y›l fienli¤i Halkevleri 81. y›l›n› Ankara’da büyük bir flenlikle kutluyor. 23 Mart’ta 15 bin kiflinin kat›l›m›n›n beklendi¤i flenlikte çok say›da sanatç› ve ayd›n sahne alacak. Ankara Arena’da bar›fla flark›, karanl›¤a meydan okunacak. Üniversite ayakta Eskiflehir Osman- gazi, Uluda¤ ve Ha- cettepe üniver- siteleri ö¤rencileri günlerce özel güvenlik ve polis terörüne direndi S. 3 Yine yeni gemicik Binali Y›ld›r›m’›n Deniz Ticaret Odas› seçimlerinde destekle- di¤i S. Zeki Çak›r ile akçeli iliflkileri ortaya ç›k›yor. “Gemiciklerin” yolunu da Deniz Feneri ayd›nlatm›fl S. 9 Devrimciler mücadelenin her alan›nda aktif olacak S. 3 Çat›flman›n noktas›nda en ileri inisiyatifleri almak Gökçek, tafleron y›k›m çetelerini pompal› tüfeklerle Dikmen Vadisi’ne yollad›. Vadililer, silahl› çetelerin sald›r›s›na direndi ve çeteleri kovdu Halkevleri, Kürt sorunun demokratik çözümünün yan›nda, AKP’nin karfl›s›nda olacak ‘Süreçte aktif bir taraf›z’ D‹SK, 5 Mart günü Ola¤anüstü Genel Kurul karar› ald› D‹SK Ola¤anüstü Genel Kurulu toplan›yor Bir direnifl ve dayan›flma destan› yazan On’lar, K›z›ldere Katliam›’n›n 41’inci y›l›nda an›l›yor K›z›ldere’nin 41’inci y›l› SAYFA 2 SAYFA 8 SAYFA 13 Çeteleri kovduk sıra Gökçek’te AKP’nin 2B Yasas›, Antal- ya’daki köylülerin eylemlerini “2B isyan›na” dönüfltürdü. Köy- lüler, AKP ‹l binas›n› ve ikinci kez de Defterdarl›¤› bast›, An- talya-Alanya karayolunu 2 saat boyunca trafi¤e kapatt› S. 12 Gazi: ‘Okulumuza dokunma!’ ‘Hakkımızı arıyoruz’ Faşist saldırılar tırmanıyor Cebeci Kampü- sü'nde Newroz'a sald›ran özel gü- venlikçiler bir ö¤- renciyi b›çaklad›. Üniversiteye giren polisin sald›r›s›yla pek çok ö¤renci ya- raland›. Beyaz›t Kampüsü'nde stant açan üniversitelilere önce faflistler sonra da polis sald›rd›. Sald›r›ya u¤rayan 3 ö¤renci gözalt›na al›n›rken, faflist grup polis koruma- s›na al›nd›. Vadililer çeteleri de, gönderenleri de mahallelerine sokmayacaklar›n› ve bar›nma haklar›n› her ne pahas›na olursa olsun savunacaklar›n› gösterdi Ata Soyer’i kaybettik A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Upload: halkinsesi-gazetesi

Post on 17-Mar-2016

246 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

Halkin sesi gazetesi

TRANSCRIPT

Page 1: 179'uncu Sayı çıktı

Y›l 7 • Say› 179 21 Mart 2013 • 1.25 TL

Ferda Koç / Sayfa 4

Kürt iflçisi de ‘çözüm’...

Osman Nuri Orhan / Sayfa 6

Alt›nda¤’da bar›nma...

Mehtap Metino¤lu / Sayfa 6

Kentte yaflam kad›na ...

Tufan Sertlek/ Sayfa 8

Mücadelenin gündemi

� ‹stanbul Fatih’te aylard›r, okullar›n›n imam hatipyap›lmas›na karfl› mücadele eden Gazi velileri, 20Mart’ta Fatih Kaymakaml›¤›’na yürüdü. Kaymakamgörüflmedi, veliler: “Yetkililer bizim taleplerimizi duy-mazdan gelmeye devam ederlerse, bizler sonuna ka-dar sesimizi yükseltmeye devam edece¤iz. Karar›m›zda budur: “Okulumuzu vermiyoruz!” dedi.

� Türkiye’de sa¤l›kemekçileri mücadelesi-nin önde gelen isimle-rinden Dr. Ata Soyer 19Mart günü yaflam›n› yi-tirdi. Soyer, “Herkeseeflit, paras›z, niteliklisa¤l›k hizmeti” talebi-nin ve sa¤l›k emekçileri-nin özlük haklar›n›n sa-vunulmas›nda büyükçaba sarf etti.

81. Y›lfienli¤i� Halkevleri 81. y›l›n›Ankara’da büyük birflenlikle kutluyor. 23Mart’ta 15 bin kiflininkat›l›m›n›n beklendi¤iflenlikte çok say›dasanatç› ve ayd›nsahne alacak. AnkaraArena’da bar›fla flark›,karanl›¤a meydanokunacak.

Üniversiteayakta� Eskiflehir Osman-gazi, Uluda¤ ve Ha-cettepe üniver-siteleri ö¤rencilerigünlerce özelgüvenlik ve polisterörüne direndi� S. 3

Yine yenigemicik� Binali Y›ld›r›m’›nDeniz Ticaret Odas›seçimlerinde destekle-di¤i S. Zeki Çak›r ileakçeli iliflkileri ortayaç›k›yor. “Gemiciklerin”yolunu da DenizFeneri ayd›nlatm›fl� S. 9

Devrimcilermücadelenin her

alan›nda aktifolacak � S. 3

Çat›flman›nuçnoktas›ndaen ileri inisiyatiflerialmak

Gökçek, tafleron y›k›m çetelerini pompal› tüfeklerle Dikmen Vadisi’neyollad›. Vadililer, silahl› çetelerinsald›r›s›na direndi ve çeteleri kovdu

Halkevleri, Kürt sorunundemokratik çözümününyan›nda, AKP’nin karfl›s›ndaolacak

‘Süreçte aktif bir taraf›z’

D‹SK, 5 Mart günüOla¤anüstü Genel Kurulkarar› ald›

D‹SK Ola¤anüstü GenelKurulu toplan›yor Bir direnifl ve dayan›flma

destan› yazan On’lar,K›z›ldere Katliam›’n›n 41’inciy›l›nda an›l›yor

K›z›ldere’nin 41’inci y›l›

SAYFA 2 SAYFA 8 SAYFA 13

Çeteleri kovduksıra Gökçek’te

� AKP’nin 2B Yasas›, Antal-ya’daki köylülerin eylemlerini“2B isyan›na” dönüfltürdü. Köy-lüler, AKP ‹l binas›n› ve ikincikez de Defterdarl›¤› bast›, An-talya-Alanya karayolunu 2 saatboyunca trafi¤e kapatt› � S. 12

Gazi: ‘Okulumuzadokunma!’

‘‘HHaakkkkıımmıızzııaarrııyyoorruuzz’’

Faşistsaldırılartırmanıyor

� Cebeci Kampü-sü'nde Newroz'asald›ran özel gü-venlikçiler bir ö¤-renciyi b›çaklad›.Üniversiteye girenpolisin sald›r›s›ylapek çok ö¤renci ya-raland›. Beyaz›tKampüsü'nde stantaçan üniversitelilereönce faflistler sonrada polis sald›rd›.Sald›r›ya u¤rayan 3ö¤renci gözalt›naal›n›rken, faflistgrup polis koruma-s›na al›nd›.

Vadililer çeteleri de, gönderenleri demahallelerine sokmayacaklar›n› vebar›nma haklar›n› her ne pahas›naolursa olsun savunacaklar›n› gösterdi

Ata Soyer’ikaybettik

A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Page 2: 179'uncu Sayı çıktı

221 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

“N e villa ne saray,başımızı sokacakev istiyoruz”

cümlesi, Dikmen Vadisihalkının barınma hakkımücadelesinin vazgeçilmezsloganı olduğu kadar, AnkaraBüyükşehir Belediye BaşkanıMelih Gökçek’in de kabusu.Gökçek, kendi eliyle yapa-madığı “rantsal dönüşüm”için son olarak “TaşeronCumhuriyeti”nin olanaklarınıdevreye soktu. Onu biraztanıyan herkes, “taşeronşirket” suretine bürünecekçetelerin Vadi’yedadanacağını anlamıştı.

Gökçek’in taşeronlarınıilkin 13 Şubat’ta YıldızevlerKarakolu’nun yanı başındagördüm. Polisin gözü önündesopalarla, bıçaklarla halkasaldırdılar, taksilere binerek

kaçtılar. Ertesi günlerde “Bizburayı yıkamayacağımızı bili-yoruz. 2-3 ev yıkmamıza izinverin, gidelim” demek içinBarınma Hakkı Bürosu’nageldiler, kovalandılar.

Yeni ihalelere girmek içinbirkaç gün içinde yıkım yap-maları gerekiyordu. Silahkuşanıp geleceklerdi. Direnişiçin bekleyiş başladı.

ÜTÜLÜ PANTOLONLAYIKIMA GEL‹N‹R M‹?

14 Mart sabahı BarınmaHakkı Bürosu’ndan arandım.“Çete üyeleri mahalleye geldi.Saldırı bekliyoruz. Basınemekçilerinin yaşananlarıgörmesini, halka ulaştırmasınıistiyoruz” çağrısına derhalkulak vererek hızla Çeşmeolarak bilinen 5. etap çıkışbölgesine vardım. Mahalleliçoktan barikatları kurmuş,bekleyişe başlamıştı. 500

metre ilerde konuşlandığınıöğrendiğim yıkım ekibinigörmek istedim. Ellerindesopalarla bekleyen güruhunyanına yaklaşırken, el kolhareketleri ile işaret edildim.Kısa süreli bir kovalamadansonra Çeşme’ye dönmenindaha faydalı olacağına iknaoldum.

Yaprak kımıldamayan dörtsaatin sonunda “Herhaldesaldırmayacaklar” dedim ama

mahalleli “Onlar böyle geldi-lerse kesin saldırırlar,sayılarını artırıyorlardır”yanıtı verdi. Direniş tecrübe-sine güvenerek bekleyişisürdürdüm. Bir süre sonraellerinde tek tip sopaları vedöner bıçakları, artlarındakepçeyle gelen güruhgöründü.

İlk dikkatimi çeken kare,saldırıdan iki gün sonrakibasın toplantısında bir işçi

olan Vadi sakini HasanKaragülmez’in sözlerine deyansıdı: “Yıkıma giden işçitakım elbiseyle, ütülü pan-tolonla gitmez. Aha benimgibi işçi kıyafetiyle gider.”Çete üyeleri, bölgeye adınıveren çeşmenin başına gelirgelmez halka taşlarlasaldırmaya başladı.

O an hızlıca bir empatikurmak, “Pompalı tüfekli,sopalı, döner bıçaklı bir güruh

evimi yıkmak için mahallemegelse ne yapardım?” diye sor-mak yeterliydi.

‘EVLER‹M‹Z‹ ÇETELEREVERM‹YORUZ’Vadi halkı, yapması gereken-den fazlasını yapmadı. Canını,evini korumak için çevredenbulduğu taşlara, kurumuşodun parçalarına sarıldı.Vadililer “Arkadaşlar haydi,kovuyoruz. Evlerimizi

çetelere vermiyoruz”nidalarıyla çete üyelerinikovalamaya başladı.

Tam o anda silah sesleripatladı. Ne ben anladım neolduğunu ne de mahallelianladı. Sadece 30 metreönümüzde 3-4 kişi ellerindekipompalı tüfekleri ateşliyor,“Mermi getirin” diye inliyor-du. Kaçmak ya da saklanmak“Buyurun yıkın” demekti.Yeni taşlar, yeni odunparçaları yağmur gibi yağdı.Pompalı tüfeklerin dahiyetmediğini gören çete, hızlagözden uzaklaştı. Yanlarındagetirdikleri kepçe, mahalleli-nin öfkesini çıkardığı birdemir yığınıydı artık. Öfke,heyecan ve gururla “Barınmahakkımız, söke söke alırız”sloganı atıldı.

Barınma Hakkı Bürosu’nagiden mahalleli sıcağı sıcağınailk değerlendirmeleri yaptı,yaşananları farklı gözlerleanlattı. Konuşmalar döndüdolaştı, tek bir sonuca, ovazgeçilmez slogana bağlandı:

“Ne villa ne saray, başımızısokacak ev istiyoruz.”

Melih Gökçek’i biraz tanıyorsanız, taşeron çetelerinin pompalı tüfeklerle halka saldırmasına; Dikmen halkını biraz tanıyorsanız, barınma hakkı için, insanca bir yaşam için direnmesine ve saldırıyı püskürtmesine şaşırmamalısınız

Gökçek’in çetesi yıldıramaz Dikmen’iÇA⁄LAR ÖZB‹LG‹N

Dikmen’de tafleron si-lahl› çetelerin sald›r›s› s›-ras›nda bar›nma hakk›n›savunan Dikmenli ‹bra-him Seven’in tutuklan-mas›, Vadi halk›n› aya¤akald›rd›. Seven’in tutuk-lanmas› üzerine Vadi hal-k›, yüzlerce kiflilik bir top-lant› yapt›. Toplant›da al›-nan dilekçe eylemi karar›-n› hayata geçirdi. Dik-menliler, sald›r› s›ras›nda

defalarca arad›klar› fakatbir yan›t alamad›klar› Y›l-d›zevler Karakolu’na yü-rüdü. Dikmenlilerin ça¤r›-lar›na cevap vermeyenpolis dilekçe sunmak iste-yen halk›n karfl›s›na bari-katla ç›kt›. Vadililer, “He-defi ve ma¤duru oldu¤u-muz bir sald›r›da bizi suç-layacaksan›z, bizi de flüp-heli say›n” dedi, dilekçe-leri karakola “sundu”.

Dikmen Vadisiyaklaşık 7 yıldır

Gökçek'in saldırılarınakarşı direniyor. Gökçek,7 yıllık süreç içinde Va-di'ye onlarca defa yıkımekibi gönderdi, binlercepolisle çıkarma yaptı.Dikmen Vadisi BarınmaHakkı Bürosu’nu kun-daklattı. AnkaraBüyükşehir Belediyesi'ninbülteninde BarınmaHakkı Bürosu Temsilcisi

Tarık Çalışkan'ı "Dikmentahrikçisi" gibi ifadelerlehedef gösterdi. Sık sıkhedef olarak gösterdiğiTarık Çalışkan’ın ve dire-nişin en önündeki kişile-rin evlerini kurşunlattı.Yalanlarla dolu yayınlaraimza attı, mahalleliyi he-def gösterdi. Tehditlersavurdu, davalar açtı.İptal edilen projelerdekivirgüllerin yerinioynatarak hukukla dalgageçti.

“Uzlaşma” diye oturduğumasada halkın taleplerinidinlemek yerine medyayapoz verdi. Parayla ödüldağıtan bir şirketten “enyaşanabilir kent”ödülünü satın aldı,"kolpa" ödülü övünerekaçıkladı. 12-13 Şubatgünlerinde, dozerler, özelgüvenlikler ve polislereşliğinde Vadi'ye yol-ladığı taşeron yıkım

şirketi, Vadi

halkına saldırırken aynısaatlerde ülke çapındakikentsel dönüşümün“öncüsü” ilan edilmekiçin yalan üstüne yalansöyledi. Yıllardır uğraşıpyapamadığı “rantsaldönüşüm” için eli silahlı"taşeron şirket" çeteleriniVadi'ye yolladı.Gökçek'in "Vadi sevdası"7 yıldır sürüyor. Vadi 7yıldır direniyor.

Toplamda “5 etap” olaraköngörülen “Dikmen VadisiKentsel Dönüflüm Projesi”90’l› y›llarda bafllar. 2006y›l›nda, vadi sakinlerinin ve‹lker Halkevi'nin öncülü¤ün-de, projeye dair ilk tepkilerve örgütlenme çal›flmalar›bafllar. 2006’n›n Temmuzay›nda Vadi'de kurulan“Bar›nma Hakk› Bürosu” ileörgütsel ve kurumsalmerkezine kavuflur. Vadi'yeilk sald›r› 1 fiubat 2007'de 5bin 300 polis ve belediyegörevlisinin gelmesiyle olur.Vadi bu sald›r›y› püskürtür.24 A¤ustos 2008 gecesiBar›nma Hakk› Bürosu kun-daklanarak yak›l›r. Vadi halk›,2009 y›l› Mart ay›nda gerçek-lefltirilen yerel seçimlere,Melih Gökçek’i kast ederek“Durdurun art›k bu adam›!”kampanyas›yla müdahil olur.Belediye, 15 May›s 2009 ta-rihli meclis karar› ile kentseldönüflüm projesini iptal eder.5998 Say›l› “BelediyeKanununda De¤ifliklikYap›lmas›na Dair Kanun” ile

yeniden düzenlenen proje,yeni ad›yla “Dikmen VadisiSon Etap Kentsel DönüflümProjesi”, 2011 y›l› sonbaharaylar›nda Vadi s›n›rlar›na da-yan›r. 2011 y›l› sonunda Gök-çek ile yap›lan görüflmelerihakkaniyetli bir düzlemeçekmek isteyen Vadililerintalepleri ve önerileri red-dedilir. Diyalog sürecini fiilensonland›ran Gökçek'in, y›k›mtehditleri ve sald›r›lar›yeniden bafllar. 2012 y›l›Ocak ay›nda Vadi'ye yöneliküç y›k›m sald›r›s› düzenlenir.

‘Biz de şüpheliyiz’

O polis...

Dikmen direnişi

DDiikkmmeenn VVaaddiissii’’nnddee ssiillaahhll›› ççeetteeüüyyeelleerriiyyllee bbiirrlliikkttee hhaarreekkeett eeddeenn ppoolliisslleerr,,ssaalldd››rr››ddaann ssoonnrraa kkaarraakkoollaa ggiiddeerreekk VVaaddiihhaallkk›› hhaakkkk››nnddaa flfliikkaayyeettççii oolldduu.. fifiiikkaayyeettççiippoolliisslleerrddeenn bbiirriissii iissee AAnnkkaarraa’’ddaakkii HHooppaapprrootteessttoossuunnddaa HHaallkkeevvlleerrii KKaadd››nn SSeekkrree--tteerrii DDiillflflaatt AAkkttaaflfl’’››nn kkaallççaa kkeemmii¤¤iinniinn kk››--rr››llmmaass››nnaa yyooll aaççaann iiflflkkeenncceeddee yyeerr aallaannHHaakkaann GGüünneeflfl..

Gökçek’in Vadi sevdası

BARINMAHalk›n Sesi

Page 3: 179'uncu Sayı çıktı

GÜNDEMHalk›n Sesi

321 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

Osmangazi Üniversitesi öğrencileri, ye-mekhane zamlarını protesto etmek içinRektörlüğe yürüdü. Boykot kararı alan

öğrenciler, boykot günü geldiğinde özel güvenli-ğin işkencesine, polisin gözaltı saldırısına uğra-dı. Şiddeti protesto etmek için 2000 öğrenciyanyana gelip Rektörlüğe yürüdü. OsmangaziÜniversitesi, tarihindeki en büyük eylemlegençlik mücadelesinin 14 Mart 2013 tarihineimzasını attı.

Her şey rektörlüğün, yemek fiyatlarına zamyapmasıyla başladı. Üniversiteliler bir toplantıyapıp, Rektörlüğe yürümeye karar verdi.Parasız, nitelikli ve sağlıklı beslenme hakkımücadelesi başlatan yüzlerce üniversiteli, “Buzamları yemeyeceğiz” dedi. Rektörlük önündeyaptıkları forumda aldıkları karar üzerine 11

Mart günü boykot yapmak isteyen üniversiteli-ler, bütçelerini ayarladı, alışverişlerini yaptı veyemekhane önüne geldi. Özel güvenlik henüzmasalarını açmalarına bile fırsat vermediğiöğrencilere saldırdı. Bazı öğrencilerikelepçeleyen özel güvenlik, üniversitelileri birodaya kapatarak, işkence uyguladı. Odayagötürülen bir öğrenci “Arkadaşlar şu andaişkenceye götürülüyoruz” diye bağırdı.Kapatıldıkları odadan öğrencileri “teslim alan”polis 5 kişiyi gözaltına aldı.

Özel güvenlik saldırısına karşı yapacaklarıeylemin çağrısını yapan öğrencilerin karşısınayine özel güvenlik dikildi. Dağıtılan bildirileremüdahale etmeye çalışan özel güvenlikuzaklaştırıldı. Oluşturulan baskı ortamınaüniversiteliler büyük bir öfkeyle karşılık verdi.

Osmangazi Üniversitesi’nin en büyük eylemi ogün yapıldı. 14 Mart’ta bir araya gelen 2000öğrenci Rektörlük önüne yürüdü, rektörü isti-faya çağırdı.

Ertesi gün saldırı nöbetini sivil faşistlerdevraldı. Üniversiteliler saldırmaya çalışanfaşistler püskürtüldü. Tüm saldırılar yüzlercekişinin kent merkezinde yaptığı eylemleprotesto edildi. Adalar Migros önünde eylemyapmak isteyen üniversiteliler polislerin prova-kasyon girişimi ile karşılaştı. Bir öğrenci keyfiolarak gözaltına alındı. Üniversiteliler, bunatepki verince polis iki üniversiteliyi daha gözaltı-na aldı. Üniversiteliler, basın açıklamasınınardından KESK binasına gitti. Polis bu kez deKESK binasının çevresini ablukaya aldı. Öğren-ciler polis çekilinceye kadar dağılmadı.

Bu yılki Newroz(1), Kürt soru-nunun geleceği açısından yeni birdönemin başlangıcı olacak.Adalet Bakanı Sadullah Ergin’inverdiği bilgilere göre PKK,Newroz ile birlikte silahlı güçleri-ni sınır ötesine çekmeye başlaya-cak ve bu çekilme yılsonunakadar devam edecek, Hükümetbu çekilme için güvenli bir kori-dor oluşturacak ve Meclis’te-henüz nasıl yapacağı bilinmiyorolsa da- bu sürecinin yasal garan-tisi anlamına gelecek karar(lar)alınacak. Böylece AKP’yeyaklaşık dokuz aylık bir oyalamazamanı tanınacak, başka bir ifadeile AKP, Kürt sorunununçözümünde atacağı adımlar içinyaklaşık dokuz aylık (silahlasıkıştırılmadığı) bir yeni icraatlardönemi başlatacak.

Tayyip Erdoğan’ın vedolayısıyla AKP çizgisinin, özel-likle Kürt sorunu karşısında nasılbir stratejiye/taktiğe sahip olduğubilindiğinden bu takvimin hiçbirbiçimde “güven” vermediğiaşikar. Sonuç itibariyle 30 yıllıksavaşın 11 yılı AKP iktidarındayaşandı. AKP her seçim dönemi-nin başında “akan kanı durdur-ma” sözü verdi. Daha bir öncekiyerel seçimler öncesi sağlanandört aylık ateşkesin ardından,seçimlerden kısa bir süre sonraKCK operasyonlarını başlatarakdaha şiddetli bir döneminkapılarını açtı. Genel seçimler iseyine savaş içinde gerçekleşti.

AKP, ‘yeni bir dönem’ diyerekbaşlattığı müzakere sürecinde debenzer taktiklerisürdürdü/sürdürüyor. Bir taraftapazarlık yaparken diğer taraftaKandil’i bombalıyor, KCK tutuk-lamalarına devam ediyor.Gerillanın bulunduğu alanlardançekilmesini isterken, çekileceğialanlara örneğin Bölge’ye 1000kişilik yeni korucu kadrosununyerleştirilmesi kararı çıkartıyor.

Güvenilmezliğinin en açıkkanıtı ise sürecin işletiliş biçi-minde. Tüm kontrolü ve inisiyatifikendinde toplayan TayyipErdoğan, AKP kadrolarını bilesürece katmazken MHP veCHP’yi de doğrudan karşısınaalmış, BDP’yi ise sırf getir-götürpozisyonuna itmeye çalışıyor.Toplumsal temsiliyetin her türdenöznesi de seyirci durumuna getir-ildi. Süreç; bilgi tekelinin elindetutulduğu, katılım mekaniz-malarının kapatıldığı, tek birmerkezin yönlendiriciliği altındabir toplum mühendisliği uygula-

ması olarak örgütleniyor. Tümbunlara rağmen ilerleme şablo-nunun sabit olmadığı da görülü-yor.(2)

Sürecin bu şekilde örgütleniyorolması, gerek siyasal mutabakatıngerekse de toplumsal muta-bakatın –gönülsüz de olsa-oluşturulamayacağının çok açıkkanıtıdır. Ayrıca yine bu durumprovokasyonlara çok açık birdurum oluşturmaktadır.(3) 8Mart Dünya Kadınlar Günü kut-lamalarında Bursasportaraflarından bir grup faşistinKürt kadınlara bıçaklı saldırısıbunun en açık kanıtıdır. Benzerbir biçimde İstanbul Ümraniye'de150-200 kişilik bir grubun,inşaatta çalışan Kürt işçileresaldırması, İstanbul, Sakarya,Kocaeli ve Erzurum’da faşistlerinNewroz kutlamalarına katılanhalka taş, sopa ve bıçaklarlasaldırması ve Cebeci’de Newrozkutlamasına sadırıda görüldüğügibi, özellikle üniversitelerdefaşist saldırıların “rutin baharsaldırıları”nın dışında tırman-ması… Bunlara başta AKP’nin,bırakın sert bir tutum almasını,hiçbir biçimde tutum almaması,bu sürecin toplumda daha büyükgerginliklerin yaşanmasındankaygı duymadığı anlamına gelir.Erzurum ve Kocaeli’deki polismüdahalesi ve İzmir’de Newroz’asaldırı çağrısı yapan faşistlersosyal medyadan takip edilipevlerinden alınması ise taktiknedenlere yapılıyor. AKP,“Öcalan’ın Newroz çağrısı”nıntoplumsal kargaşa ortamındaerimesini istemiyor.

Kısacası tüm göstergelerAKP’nin asıl olarak da TayyipErdoğan’ın samimiyetsizliğinin veher an sürecin doğrudan kendisitarafından provokeedilebileceğinin işaretleri iledolu.(4) Ancak unutulmamalıdırki AKP, iç ve dış politikada karşıkarşıya kaldığı krizlerin basıncıylayani Kürt hareketini askeri vesiyasal olarak tasfiye edememişolması ve Suriye’de (aynı zaman-da Irak’ta) Esad’ı devireceğimderken yeni bir Kürt bölgesioluşturulma sonucu ilekarşılaşmış olması nedeniyle busüreci başlatmak zorundakalmıştır. O yüzden süreç, TayyipErdoğan rakıyı ister sulu içsinister susuz, tek bir çizgide yürüye-mez, onun mutlak kontrolündeilerlemez, ilerlememelidir de.

Diğer yandan Kürt hareketininbelki de en büyük “açmazı”, bu

sorunun çözümü için tek biraktöre yani AKP’ye “mahkum”olmasıdır. Bu noktada devredeolması gereken güçler yani özel-likle sosyal demokratlar ve sosya-listler devre dışındalar.(5) Ancaksosyal demokratların yaniCHP’nin, Kürt sorunukarşısındaki pozisyonu, sosyaldemokrasinin, tarihsel olarak,“tüm ilerici değerlerini” reddedenve MHP’den bile ayrımını koya-mayacak kadar tutarsızlıkiçindedir. Oysa sosyaldemokrasinin “evrensel kuralları”göz önüne alındığında CHP’denbeklenmesi gereken tutum, AKPile kıyaslanamayacak çok dahailerici öneriler getirmesidir.Ancak tarihsel bir gericiliklesürekli beslenen CHP politikası,sosyal-şoven kadrolar eliyle dekendi nüfuz alanlarında Kürtdüşmanlığını bilemektedir.Gelinen noktada CHP için geriyekalan neredeyse tek “umut”, çokciddi bir ayrışmanın vesaflaşmanın yaşanmasınıngerekliliğidir. Ne var ki seçimleröncesinde CHP içindeki hiçbirkesim, partiyi ciddi bir ayrışma vesaflaşmaya sokabilecek cesareteve konuma sahip değil. Geriyekalan tek yol ise CHP içindeki vedışındaki ilerici kadroların etkin-liğiyle, CHP içindeki bu “gerici”kadroların ve aynı zamandaCHP’nin “mahalle baskısı” ilebaskı altına alınmasıdır.

Genel olarak tekrar etmekgerekirse, Kürt sorunununçözümü, Tayyip Erdoğan’ınamaçladığı bir biçimde yaniPKK’nin sınır ötesine çekilmesiya da silah bırakmasıyla mümkündeğildir. Ayrıca Kürt sorunununçözümü, Ortadoğu halklarınıngeleceğini pazarlık konusuyapılarak da mümkün değildir.Kürt sorunu bir Türkiyesorunudur ve halkın siyasalkatılımı ve toplumsal birlikteliğiile çözülebilir. Tam da bu nokta-da sosyalistlere önemli görevlerdüşmektedir. Sosyalistler güçlübir bağımsız taraf olarak hareketedip özellikle bu süreçte inisiyatifielinde bulunduran AKP’yi zorla-mayı amaçlamalı ve Türkiyehalklarının ilerici potansiyeliniharekete geçirmelidir.

Diğer yandan “ne yazık ki” buülkedeki tek sorun, Kürt sorunudeğildir ya da bir başka ifade ileKürt sorunu çözüldüğünde buülkedeki tüm sorunlar daçözülmeyecektir. Gündemin tümbaskılayıcı ağırlığına rağmen bu

ülke halkı çok “farklı” sorunlarlauğraşmakta ve önemli mücadele-ler verip ciddi kazanımlar da eldeetmektedir. Gündemin ilksıralarına çıkamadıklarından son10-15 gün içerisinde yaşananlarıhatırlamak yerinde olacaktır.

Ortak muhalefet gündemiiçerisinde hak ettiği yeri bir türlüalamayan üniversiteler ve üniver-sitelilerin mücadeleleri ilebaşlamak yerinde olacak.Şovenizmin özel işçilikleörgütlendiği yerde, yaniTrabzon’da KTÜ Kadın Kolektifi“üniversite salonlarını almak için”günlerdir inatla direnişlerinisürdürüyor. Yine Trabzon'dadolmuşa yapılan zamlara karşıüniversiteliler sokağa çıkarak"daha fazla zam" isteyerek ulaşımhakkı mücadelesi veriyor.Eskişehir Osmangazi Üniversite-si'nde özel güvenlik şiddetinekarşı iki bin üniversitelininkatıldığı büyük bir eylem gerçek-leştirildi. Eylemin ardındandağılan gruba polis-faşist işbirliğiile saldırılmış birçok öğrenciyaralanmıştı. Ancak direnişyayılarak ve şehre genişleyerekdevam etti. Ankara HacettepeÜniversitesi BeytepeKampüsü'nde “Türk Dünyası veAraştırma Topluluğu” adı ilefaaliyet yürütmeye çalışan faşist-lerin etkinliğini engellemeyeçalışan üniversitelilere polissaldırdı. Saldırı büyük birdirenişle karşılandı, yüzlerceöğrenci üniversitelerini savunmakiçin çatıştı. Ankara ÜniversitesiTandoğan Yerleşkesi’nde de kayıtmasası açmak isteyen üniver-sitelilere özel güvenlikler saldırdı.Üniversitelilerin yanına gelenRektör Yardımcısı BerahitdinAlbayrak, “Burada size siyasetyaptırmayacağım” dese de üniver-sitelilerden yanıtını almaktagecikmedi. İstanbul’daki FatihÜniversitesi’nde üniversitelilerin8 Mart Dünya Kadınlar Günüiçin yapmak istedikleri etkinlikRektörlük tarafından engellendi.Üniversiteye giriş bir gerekçe gös-terilmeden yasaklanırken, okulunönüne çevik kuvvet ekipleri deçağrıldı. Bartın Üniversitesiöğrencisi iki kişi faşistlerin bıçaklısaldırısına uğradı. Faşist saldırıyıprotesto etmek isteyen üniver-sitelilere önce faşistler ardındanda polis saldırdı. Uludağ Üniver-sitesi’nde Dışişleri BakanYardımcısı Naci Koru’nunkatıldığı konferansa gelen öğren-ciler içeri alınmadı. Özel güven-

likler öğrencilere saldırdı… Veüniversitelilerin yanıtı; yumurtahala bir yanıt, hala direnişin sim-gesi ve gericilerin, patronların,faşistlerin üniversitede karşılarınadikilen bir barikat…

4+4+4 siyasetçiler günde-minden çıktı ama halkın günde-minden çıkmıyor ve çıkmaya-cakmış gibi de mücadelesinibüyütüyor. Hala ülkenin birçokilinde, okulunda 4+4+4 karşıtıeylemler sürüyor. Bunların enyoğun olduğu yer İstanbul. ÇapaGazi İlköğretim okulundabugünde dek süren kararlı direnişeğitim hakkı mücadelesindeörnek bir deneyim olmaya devamediyor. Gültepe, Büyükçekmece,Kağıthane, Çekmeköy veEsenyurt’taki okullardan velilerve öğretmenler İstanbul İl MilliEğitim Müdürlüğü önündebuluşuyor.

Ve diğerlerinden birkaçı.Trabzon’un Çaykara ilçesiUzungöl Beldesi'ndeTrabzonspor 'un hidroelektriksantral yapmasına karşı çıkan birgrup, Trabzon Valiliği önündeprotesto eylemi yaptı. Eylemciler,“TS HES yapıp alma ahımızı, gitFenerden al kupamızı” pankartıaçtı. Kütahya'nın Tavşanlı İlçe-si'ne bağlı Çobanköy yakınlarınakurulması planlanan “TehlikeliAtık Bertaraf Tesisi”, düzenlenenyürüyüş ve mitingle protesto edil-di. Antalya’da, hükümetin belirle-diği rayiç bedelleri yüksek bul-dukları için haftalardır eylemyapan ve son olarak da Antalya-Isparta karayolunu trafiğe kapa-tan 2B hak sahiplerine polissaldırdı. İzmir’de köylüler İzmir-İstanbul Karayolu’nu kesti. İstan-bul’da “riskli alan” ilan edilerekkentsel dönüşüm kapsamınaalınan Küçükarmutlu veBaltalimanı halkı sokağa çıktı.İstanbul Nükleer KarşıtıPlatform, Japonya’daki FukuşimaNükleer Santrali’nde yaşananfelaketin 2’nci yıldönümündehayatını kaybedenleri anmak veMersin’de yapılması planlanannükleer santrali protesto etmekiçin Galata Köprüsü’nde insanzinciri gerçekleştirdi.

Dikmen Vadisi’nin direngenyoksul halkı, Melih Gökçek’insilahlı rantçı taşeron çetelerini 14Mart’ta bir kez daha püskürttü.Ankara Büyükşehir Belediyesi’ninyıkım ihalesini verdiği “taşeronçetelerin” silahlı saldırısınauğrayan Dikmen Vadisi halkı,yıkımcı çeteleri mahelleden

kovdu. Yerel vurucu gücünüMelih Gökçek’in temsil ettiğigerici sermaye iktidarınınDikmen Vadisi halkına saldırılarıyıllardır duraksamadan sürüyor.İdeolojik-medyatik kara propa-ganda aygıtlarıyla, resmi-sivil poliskuvvetleriyle, kontrgerillacı sivilfaşist çetelerle yürütülen kapsamlısaldırılar her seferinde yenilgiyeuğradı. Son olarak 14 Mart’ta,yıkımcı taşeron çeteleri devreyesokan Melih Gökçek, taşeronmarifetiyle Vadi halkının direnci-ni kırmayı planladı. Rantçıçetelere karşı direnişi meşru birhak ve militan bir görev kabuleden Vadi halkı, onyıllardır binbiremekle inşa ettiği barınaklarını vemahallelerini cesaretle vekararlılıkla savunmaya devamediyor. Barınma ve yaşamhakkını, açgözlü sermaye odak-larının ve Melih Gökçek’in gericifaşist çetelerinin gasp etmesineizin vermediler, vermeyecekler.

Bahar saldırı ve direnişlerlegeldi. AKP iktidarı, çaresizcegerici faşist saldırganlığıyaygınlaştırarak derinleşen krizinive yükselen halk direnişlerinibastırmaya çalışıyor. Halkındirenme eğilimlerinin yükseldiğiher sokakta, her barikatta, Kürtsorununda, hak mücadelesinde,şiddetlenen sınıf savaşımlarında,emperyalizme, faşizme ve geri-ciliğe karşı direnişlerde, sosyalist-ler, çatışmanın uç noktalarında enileri inisiyatifleri alma görev vesorumluluğuyla hareket ediyorlar.

1. Gazete 20 Mart’ta baskıya gittiğinden, bu

yazı, Abdullah Öcalan’ın Newroz

açıklamasından önce yazılmıştır.

2. Bir hafta önce “Akil Adamlar zinhar

olmaz” diyen Tayyip Erdoğan, bugün yirmi

kişilik heyet planlaması yapıyor.

3. Bu tür durumlarda provokasyonları

engellemenin mutlak bir yolu olmasa da bun-

ların etkilerini en aza indirmenin yolu çok geniş

bir “siyasal ve toplumsal koalisyon” oluştur-

maktır.

4. Bu konuda CHP milletvekili Levent

Gök’ün ileri sürdüğü iddia ciddidir. Uludere

katliamının nedeni, “o kaçakçı grubun içinde

Bahoz Erdal’ın olduğu istihbaratıdır” diyor.

Onun söylemediği ama “rivayet edilen” odur ki

bu istihbarat üzerine emri doğrudan Tayyip

Erdoğan’ın verdiğidir.

5. Bu konuda Kürt Hareketinin özeleştiriye

ihtiyacı olduğu açık. CHP’yi gerek bölgede

gerek bölge dışında kendisine rakip olarak

görmeyi ve sürekli dışlamayı tarihsel bir

süreklilik olarak örgütledi. Sosyalistlerle

kurduğu ilişki ise büyük ölçüde “yedekleme”

olarak değerlendirildi.

Çat›flman›n uç noktas›nda en ileri inisiyatifleri almak

Yemekhane zamlarını protesto eden Osmangazi öğrencileri, özel güvenliğin ve polisin işkencesine maruz kaldı.Rektörün baskılarına, ‘bir avuç terörist’ dediği üniversiteliler 2000 kişi olup yaptıkları tarihi eylemle yanıt verdi

Üniversiteyi faşistlere bırakmadılar

Hacettepe ÜniversitesiÇanakkale Savafl›’n› ge-rekçe göstererek etkinik

yapmak isteyen ve ço-¤unlu¤u okul d›fl›ndan

gelen faflistleri, üniver-siteliler protesto etti.Polis üniversitelilere

sald›rd›. 3 saat sürensald›r›da polis yüzlerce

gaz bombas› att› veonlarca üniversiteli

yaraland›.

Hem zorunlu hem yasakUludağ Üniversitesi’nin

Mete Cengiz Kültür Mer-kezi’nde Dışişleri Bakan Yar-dımcı Naci Koru’nun katılımıile bir konferas gerçekleştirildi.Konferans Uluslarası İlişkilerBölümü öğencileri tarafındandüzenlendi, üstelik Doç. Dr.Barış Özdal konferasta bahse-dilenlerin sınavda soru olarakçıkacağını duyurdu. Ama bö-

lüm öğrencileri dahil pek çoköğrenci “daha önce basın açık-lamasına katıldıkları” gerekçe-siyle konferansa kabul edilme-di. Yetmedi. Konferansa gir-mesine izin verilmeyen öğren-ciler, salona girmek isteyinceonlarca özel güvenlik görevlisi6 öğrenciye linç girişiminde bu-lundu. Cop ve kalkanlarla sal-dıran özel güvenlik, öğrencileri

kültür merkezi bahçesinde sı-kıştırdı. Ardından çağırılan çe-vik kuvvet ekipleri de öğrenci-leri ablukaya aldı. Öğrenciler,saldırıları Rektörlüğe iletmek

isteyince, özel güvenlik rektö-rük binasında bir barikat kur-du. Rektörlük “Her elini kolu-nu sallayan rektörlüğe gire-mez” açıklamasında bulundu.

Rektör baksana kaç kişiyiz saysana

Page 4: 179'uncu Sayı çıktı

GÜNDEMHalk›n Sesi

421 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

Hepimiz haklı olarak gözlerimizi "İmralıSüreci"ne çevirdik. "Süreç barış getirecek mi?","Barış Kürt sorununun çözümüyle birlikte migelecek?" gibi sorularla meşgul oluyoruz.Müzakerelerin "barış" getirip getirmeyeceği tabiiki "savaşan taraflar"ın iradelerine bağlı. Ancak,Kürt sorununun şu anki müzakere sürecininçerçevesini aşan bir sosyal boyutu da var ve buboyutun, zorunlu olarak politik ve askeri konu-lara odaklanacak olan bir "müzakere sürecinde"ortaya konulabilmesi dahi olanaklı değil. Kürtsorununun sosyal boyutu ancak toplumsal ege-menlik alanına ilişkin çatışmalar içinde, önemliölçüde de "sınıf mücadelesi sürecinde" ortayakonulabilir ve çözüm yoluna sokulabilir.

Kürt sorununun sınıfsal boyutu bugüne dek"siyasi", "kültürel" ve "askeri" boyutlarının gölge-sinde kaldı. Bu sorunun sınıfsal boyutunun ikin-cil önemde olmasından değil, politik bakımdanörgütlenmesi gereken bir sorun olmasındankaynaklanıyor. Kürt siyasi hareketi, Kürt soru-nunun sınıfsal boyutunun örgütlenmesine bu-güne dek yeterince ilgi gösteremediği veya gös-termediği için büyük bir potansiyel atıl kaldı.Ancak Kürt sorununun sınıfsal yansımaları odenli yaygın ve ağır sonuçlar üretiyor ki, Kürtsorununun aynı zamanda bir "işçi sorunu" ol-

duğu gerçeğinin sonsuzadek gölgede kalması dü-şünülemez.

Demokratik ToplumKongresi'nin 6-7 Nisan'daViranşehir'de gerçekleştire-ceği Mevsimlik Tarım İşçi-leri Kurultayı bu gerçeğinbir ifadesi olacak.

Mevsimlik Tarım İşçiliği,özellikle 1990'lardan itiba-ren tarımsal istihdamın enhızlı genişleyen biçiminioluşturdu. Tarımın piyasa-laştırılması ücretli emek ta-lebini artırdı. Bu talep,

1980'li yıllarda ekonomik politikalarla, 90'lardaise politik şiddetle geçim araçları elinden alınanve göçe zorlanan Kürt köylüsüyle karşılandı.

Çoğunlukla ailenin bütün fertlerinin çalıştığımevsimlik tarım işlerinde istihdam edilen nüfu-sun 2 ila 3 milyon arasında olduğu; bu nüfusunyılın ortalama 3-4 ayını, yani %30-40'lık bölü-münü ücretli tarım işçisi olarak geçirdiğini,%50'sinden fazlasının çocuk işçi olduğunu, yine%60'ının kadın ve kız çocuğu olduğunu ve%80'inden fazlasının Kürt işçiler olduklarını söy-lersek, sadece Urfa şehir merkezinden çıkarakmevsimlik tarım işçiliği için göç eden ailelerinnüfusunun 300 bini bulduğunu; Kürt il ve ilçemerkezlerinin önemli bir bölümünde mevsimliktarım işçiliğinin başlıca ekonomik faaliyet oldu-ğunu düşünürsek, olgunun boyutlarını ve sınıfmücadelesi açısından taşıdığı önemi algılama-mız kolaylaşır.

Traktör kasalarında, balık istifi minibüslerdedüzinelerle telef oldukları, yerli halk tarafındanlinç edilmeye kalkışıldıkları, valilikler tarafındankimi şehirlere giriş yasaklarıyla karşılandıklarızaman varlıklarından haberdar olunan bu deva-sa emekçi grubu, bu cesametiyle ortaya çıktık-tan 20 yıl sonra sorunlarını tartışmak ve gelece-ği hakkında kararlar vermek üzere bir araya ge-liyor.

Urfa, Diyarbakır, Van, Mardin, Şırnak, Bat-man, Siirt, Malatya, Adıyaman'dan yaklaşık 150işçi delegenin katılacağı Kurultay'da, işçiler üc-ret, ve çalışma koşulları, ulaşım, barınma , sağ-lık, eğitim, sosyal güvenlik sorunlarını ve uğra-dıkları ayrımcı muameleleri tartışacaklar; bu so-runlarının çözümleri hakkında talep dizileri vehareket planları oluşturmaya çalışacaklar. Ku-rultay'da, Mevsimlik Tarım İşçileri'nin temel hakve çıkarlarını savunacak bir örgütlenmenin ku-rucu inisiyatifi de oluşturulacak.

Kürt siyasi hareketi ve Türkiye sosyalisthareketi, ortaya çıkacak mücadele programınınve örgüt modelinin Kürt sorununun çözümüne,“aşağıdan” sunacağı bakış açısıyla ne kadarilgilenir bilmiyorum; ama Kürt işçilerin “Türkgibi çalışma”(1) istemlerinin Kürt sorunununçözümünün “sosyalist ruhu” olduğunuhissediyorum.

(1) Çeşitli yerlerde uğradığı ayrımcı muamelelerianlatan bir işçinin ifadesi: “Manisa'da böyle şeylerlekarşılaşmadık, Türk gibi çalıştık” (Aktaran: S.Çınar-K.Lordoğlu “Mevsimlik Tarım İşçileri: MarabadanÜcretli Fındık İşçiliğine”)

Kürt iflçisi de ‘çözüm’istiyor

FerdaKoç

[email protected]

Türkiye’nin dört bir yanında 17Mart’ta başlayan Newroz kutla-

maları coşkuyla devam etti. İstan-bul’dan Batman’a, İzmir’den Van’aülkenin dört bir yanında Newrozalanları doldu taştı. 110 farklı mer-kezde 7’den 70’e Newroz ateşi etra-fından halaya duran yüz binlerce in-san “Öcalan’a özgürlük, Kürtlere sta-tü” istedi. Kürt halkının solla omuzomuza mücadele etme kararlılığıylaNewroz’a gitmesi, müzakere süreciboyunca Kürt hareketini bölmek,içerisinden ilerici unsurları ayırmakve baskı altına almak isteyenAKP’nin oyununu bozdu.

İstanbul’da yüz binlerce kişi ulusalgiysi ve renkleriyle Newroz’u kutla-mak için Kazlıçeşme’de buluştu, ba-rış taleplerini dile getirildi. HalklarınDemokratik Kongresi (HDK) bile-şenlerinin yanı sıra Halkevleri de mi-ting alanındaydı. Halkevleri mitinge“Gerici, liberal iktidarın karşısındademokratik çözümün tarafıyız” yazılıpankartla katıldı. Mitingde konuşanBDP Eş Başkanı Selahattin Demir-taş, “Biz sizlerin el ele omuz omuzayürüttüğünüz mücadeleye güveniyo-ruz. Yoksa biz AKP’ye bakarak busüreçten heyecan duymuyoruz. De-mokratik siyasetin kanallarını açaaça kendi çözümümüzü kendi elleri-mizle gerçekleştireceğiz. Şimdi geldi-ğimiz nokta bütün bu mücadelenin,emeğin, bedellerin bir sonucudur”dedi.

Yüz binlerin bir araya geldiği Bat-man Newroz'unda barış, özgürlük ve

çözüm talebini yineledi. “Demokra-tik çözümle barış ve özgürlüğe yürü-yoruz” mesajı Newroz meydanların-da yankılandı. Kürt halkı, hakları ta-nınana kadar mücadelenin devamedeceğini hep bir ağızdan haykırdı.

“SAKIN KANDIRMAYA ÇALIfiMASINLAR”

Mardin Nusaybin’de DTK Eşbaş-kanı Ahmet Türk, Kürt halkının ba-rışa ve direnmeye hazır olduğunusöyledi. Türk şu ifadelere yer verdi:“Newroz bizim için hep katliam ol-du. Ama şimdi 2013 Newroz’unukutluyoruz. Bu Newroz daha önemli,

barış, demokrasi ve özgürlük için ye-ni bir fırsat doğdu. Biz de bunun içinçabalıyoruz. Ama sakın bizi kandır-maya, oyalamaya çalışmasınlar.”Amed (Diyarbakır) Newroz’undaÖcalan’ın mesajını ileteceğini ve ar-tık silahlar susacağını belirten Türk,“Biz de bunun için ne gerekiyorsayapacağız” dedi.

Kürt illerinin yanı sıra İzmir, An-talya, Manisa, Muğla ve Aydın'da onbinler Newroz alanlarına aktı. TümNewroz kutlamalarında 21 Mart’taÖcalan’nın mektubunun okunacağıDiyarbakır’daki büyük Newroz’a çağ-rı yapıldı.

GER‹C‹, L‹BERAL ‹KT‹DARINKARfiISINDA DEMOKRAT‹KÇÖZÜMÜN TARAFIYIZ

Halka umut olarak pazarlayacağısomut projeleri tükenen emperyalizmişbirlikçisi AKP, her faşist iktidar gibigerici toplumsal saflaşmalarıtırmandırma yoluna gitti ve Kürtdüşmanlığı AKP’nin “sağın birliği”siyasetinde önemli bir harç oldu. FakatAKP iktidarı iki büyük başarısızlıkladuvara tosladı. Suriye’de hesapları terstepti. Türkiye sınırları içinde Kürthareketini askeri ve siyasi olarak tasfiyeplanı başarısız oldu. Hakkari, Şırnakbaşta olmak üzere Kürt illerinde devleticiddi zafiyet içinde gösteren çatışmalar,uluslararası alanda ses getiren açlıkgrevleri, AKP’nin Kürt hareketini siyasive askeri açıdan tasfiye planlarınıniflasını gösterdi. Bu durum iktidar bloğuiçinde de AKP’nin sorgulanmasınıartırdı.

Tayyip Erdoğan’ın başkanlıkhevesinin basıncı altında çıkmaza girenyeni anayasa tartışmalarının ortasında;yerel seçim, cumhurbaşkanlığı ve genelseçimlerin peş peşe sıralandığı bir döne-min öngününde AKP, kendi iktidarınagüvence olarak benimsediği şoven-saldırgan siyasetin, iktidar temelini oyanbir tehdit unsuruna dönüştüğünü degördü.

AKP’nin 2013’e girerken ilan ettiğiancak en az birkaç ay önce başladığıanlaşılan İmralı görüşmeleri iktidaraçısından böylesi bir sıkışmanın ve çare-sizliğin ürünü olarak gündeme geldi.“Sürece” ilişkin AKP’nin bir yandan

çözüm iddiasını öne sürmesi bir yandanda çözümsüzlüğü büyüten anti-demokratik, şoven, saldırgan siyasetinisürdürmesi; AKP’nin çaresizliğinin veçözümsüzlüğünün yansımasından başkabir şey değildir.

HALK MUHALEFET‹ SÜREC‹NAKT‹F B‹R TARAFI OLACAKTIR

Türkiye’nin demokratik muhalefetgüçlerinin pasif birer seyirci konumunaitildikleri bu süreçte Halkevleri olarakbiz aktif bir taraf olacağız.

Çünkü;� Kürt sorunu ve bu eksende

yaşanan 29 yıllık savaş, yalnızca iktidarlaKürt hareketi arasındaki bir sorun değil,emekçiler başta olmak üzere Türkiye

toplumunun bütün kesimlerinin ortaksorunudur. Bugüne kadar AKP dahilbütün iktidarların savaş politikaları iledüşmanlaştırılan Türk ve Kürthalklarının demokratik birliğinin veyeniden kardeşleşmesinin biricikgüvencesi sosyalistlerdir. Bu bağlamdatarihsel görevimizi yerine getireceğiz.

� “Süreç” aynı zamanda bir saldırısürecidir. Gerek saldırıları püskürtmek,gerek AKP’nin gerici, anti-demokratik“çözüm” iddialarının toplumsalmeşruiyet kazanmasını engellemek için,Kürt halkının demokratik taleplerinidestekleyen ve AKP’nin anti-demokratikplanlarına ve saldırılarına muhalefeteden üçüncü bir tarafın varlığı, AKP’ninsıkışmasını ilerici bir çıkış zeminine

dönüştürebilecektir. Biz Kürt halkınındemokratik taleplerinin yanında,AKP’nin karşısında aktif bir tarafolacağız.

� “Süreç” basitçe iki siyasi aktörüntamamen kendilerine ilişkin birpazarlığından ibaret değildir. Anayasadahil olmak üzere bütün ülkenin kaderi-ni ilgilendiren bir pazarlık masası ortayakonmuştur. AKP bütün koşullarını ken-disinin belirlediği bir siyasi düzlem tarifedip Kürt hareketini sınırlayıp geri kalanmuhalefeti seyirciliğe zorlayarak kendisıkışıklığını aşmaya çalışmaktadır. Biz budüzlemi kabul etmek zorunda değiliz veAKP’nin istediği değil demokratik birsürecin gerektirdiği bir düzleminoluşmasına katkıda bulunmak için bizzatbir taraf olarak devreye gireceğiz.

�“Süreç” ilerici toplumsal muhale-fetin seyirci kalması halinde, muhalefetiAKP lehine bölme potansiyeline sahip-tir. Ulusalcı ve liberal tezlerinortaklaştığı “AKP-Kürt hareketi işbirliğiiçinde Kürt sorunu çözülecek” safsatasıKürtleri AKP destekçiliğine, toplumsalmuhalefetin geri kalanını da Kürtdüşmanlığına (sosyal şovenizme) itmek-tedir. Bu bölünme her iki yönüyle defaşizmin ekmeğine yağ sürecek, toplum-sal muhalefete ağır bir darbe vuracaktır.Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. İlericitoplumsal muhalefetin bütün bileşenleri-ni bu süreçte iktidarın karşısında vedemokrasi, eşitlik, özgürlük taleplerininyanında seferber etmek için çabalaya-cak, gerekli eleştirimizi de iktidarkarşısındaki doğru eylem çizgimizleortaya koyacağız.

‘AKP’ye değil, halkla omuz omuza’

CHP Parti Meclisi, 16 Mart günüAKP’nin ‹mral› ile görüflme sürecinedair bir bildiri yay›mlad›. Türk ve Kürthalklar›n›n demokratik birli¤i veyeniden kardeflleflmesi için tarafolmaktan uzak olan bildiride kaydade¤er hiçbir fley söylemeyen CHP, öteyandan çeflitli illerde yaflanan ›rkç›sald›r›larda tak›nd›¤› tav›rla toplum-daki ›rkç›, gerici ve floven e¤ilimleriderinlefltirmeye hizmet ediyor.

Bas›n Sözcüsü Haluk Koç’un 16

Mart günü bas›na sundu¤u bildirideCHP, k›saca hükümete “Öcalan ilegörüflme” ve “Kürtlere taviz verme”demifl oldu.

CHP’N‹N A‹NES‹ ‹fiLER‹Parti Meclisi’nden ç›kan bildiri

beklentileri karfl›layamazken, CHP’ninsüreçte durdu¤u yeri bugüne kadarkitutumundan ç›karmak mümkün.Sürecin bafl›ndan bu yana CHP mil-letvekilleri anadilde savunma hakk› ve

müzakere karfl›t› aç›klamalar yapm›fl,bizzat K›l›çdaro¤lu ‹mral› görüflmeleri-ni Erdo¤an-Öcalan ortakl›¤› olaraktan›mlam›flt›.

Sinop’ta yaflanan BDP’ye yöneliklinç girifliminde ise AKP, CHP’yi iflaretedip hem kendini aklay›p hem de busald›r›lar› Kürtler’in taleplerinibast›rman›n bir arac› olarakkullan›rken CHP yönetimi sessizkalm›fl, linç giriflimini k›nayan herhan-gi bir aç›klama yapmam›flt›.

Son olarak Antalya’da Kürtlerekarfl› bask›n›n bir parças› olarakNewroz mitinglerine karfl› örgütlenenfaflist kitle gösterisi ça¤r›s›na bizzatCHP Konyaalt› ‹lçe Teflkilat› ve CHPAntalya ‹l Gençlik Kollar› Baflkan›destek verdi. Sokakta da¤›t›lmayanfakat apartmanlar›n posta kutular›nab›rak›lan bildirilerde “Gün namusgünüdür. Bize bu saatten sonra hiçbirsiyasi partiden hay›r yok, hiçbir siviltoplum kuruluflundan hay›r yoktur.

E¤er biz birleflerek bir güç olufltur-mazsak yok olmam›z içten bilede¤ildir” deniliyordu. Konyaalt› CHP‹lçe teflkilat› tepkiler üzerine faflistbildirideki imzas›n› geri çekerken, CHPGençlik Kollar› ‹l Baflkan› ÖnderKurnaz etkinli¤i desteklemekte ›srarc›oldu. CHP Genel Merkezi Antalya’dakibu faflist provokasyona destek verenyöneticilerine yapt›r›m uygulamak veonlardan hesap sormak bir yana buprovokasyonu k›namad› bile.

Kürt sorununda solun demokratik çözümün yanında bağımsız bir tutum alabilmesi acil bir ihtiyaçolarak belirginleşirken Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy bir açıklama yayımlayarak “aktif birtaraf” olacaklarını ilan etti. Bu önemli açıklamanın kısaltılmış halini yayımlıyoruz

‘AKP’nin karşısında, demokratikçözümün yanındayız’

CHP, AKP’ye karfl› Kürt halk›n›n yan›nda yer almay› tercih etmiyor. Aksine AKP’nin kendi iktidar› için güvenceolarak gördü¤ü floven-sald›rgan dalgay› körükleyerek AKP’nin elini güçlendiriyor

CHP’nin kırmızı çizgileri, AKP’yi güçlendiriyor

Newroz kutlamaları sonrası İstanbul,Sakarya, Kocaeli ve Erzurum’da fa-

şistler kutlamalara katılan hakla taş, sopabıçaklarla saldırdı. Kocaeli’nde BDP veHDK öncülüğünde 17 Mart’ta yapılan mi-tinge, bir grup faşist taş atarak saldırdı.Polisin izlemekle yetindiği saldırıda mitingalanındaki kitle polis bariyerlerini zorlaya-rak faşistleri püskürtmek istedi. Saldırı sı-rasında bir Kürt genç, faşistler tarafındanbıçaklandı. Mitingin ardından ESP binasıönünde bir grup faşistin olduğunu öğre-nen Halkevleri, SDP ve Öğrenci Kolektif-leri üyeleri, 20 kişilik faşist grubu binaönünden dağıttı. Antalya’da günler önce-sinden Newroz’a karşı başlayan ırkçı kış-kırtmaya Antalya halkı geçit vermedi.Newroz öncesi kentte “Gün namus günü-dür. Antalya’da terörist mitingi istemiyo-ruz” yazılı bildiriler dağıtıldı. Facebook’ta-ki etkinlik duyurusunda, katılımcılar ara-sında CHP’nin kurumsal adı da yer aldı.Konyaaltı CHP ilçe teşkilatı tepkiler üzeri-ne imzasını geri çekti. Bazı CHP yönetici-lerinin de destek verdiği eyleme Antalyahalkı itibar etmedi. Newroz’a karşı ırkçıbir provokasyon örgütlemek isteyen grupancak 150 kişi toplayabildi. BDP tarafın-dan Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosunda dü-zenlenen Newroz etkinliğine ise on bineyakın kişi katıldı. İstanbul’da KazlıçeşmeMeydanı’nda kutlamalar sonrası Zeytin-burnu’nun ara sokaklarında gerçekleşensaldırılarda altı kişi yaralandı. Erzu-rum’daki Newroz mitinginin gerçekleştiril-diği alana yürümek isteyen ülkücü faşistlermitinge saldırı girişiminde bulundu. Faşist-ler mahalle aralarından sızarak kutlamala-rın düzenlendiği Mal Meydanı’na gitti.Meydandaki ev ve iş yerlerinin camlarınıtaşlarla kırdı.

Saldırılararağmen Newrozateşleri yandı

Page 5: 179'uncu Sayı çıktı

M ı sır Cum hur baş ka nıMu ham med Mur -si’nin Ka sım 2012’de

ken di ni ya sa lar üs tü ko num lan -dı ran ana ya sa de ği şik li ği ni vese çim sis te min de böl ge dü zen -le me le ri ni da yat ma sı kit le seldi re niş le re yol aç mış tı. Yük se -len top lum sal mu ha le fet kar şı -sın da her iki dü zen le me deönem li ge ri adım lar atan Mur -si, se çim le re “top lum sal uz la şı”söy le mi ve yu mu şa ma po li ti ka -sıy la gir me tak ti ği ne yö nel di.

HAK EKSENL‹ SINIFHAREKET‹ DEVREDE

Sis tem içi mu ha le fet, bu tak -tik kar şı sın da “se çim le ri boy kotet me” ka ra rı al dı fa kat boy kotek sen li mu ha le fet çiz gi si, ge nişkit le le rin iş gal et ti ği Tah rir’dençe kil me si ne ne den ol du. Sı nıfha re ke ti tam bu sü reç te dev re -ye gir di. Ağır lık lı ola rak Müs lü -man Kar deş ler ta ba nı ile es kire jim yan lı la rı nın, Port Sa idKat lia mı davası nedeniyle ikti-darla yaşadığı gerilim giderektırmandı. Se kü ler ve li be ralmu ha le fe tin güç lü ola ma dı ğı li -man ken tin de sı nıf ha re ke ti ninhak ek sen li yük selt ti ği mü ca de -le, bu çalkantı ortamında etkilibir çıkış yapabildi.

HAYALET KENT, KENTTEK‹ HAYALET

17 Şu bat’ta baş la yan si vil ita -at siz lik, bir kaç gün de bek le nen -den bü yük et ki ya rat tı. Li maniş çi le ri nin gre vi, Sü veyş Ka na lıve or ga ni ze sa na yi böl ge si ne gi -den yol la rın ka pa tıl ma sı, 27 binki şi nin ça lış tı ğı 23 fab ri ka daçark la rın dur ma sı ve iş ye ri ko -

mi te le rin den çı kan sü re siz grevka rar la rı Müs lü man Kar deş ler’ibes le yen ser ma ye yi de rin denvur du. Kamu çalışanları hizmetüretenlere sıkışan değil, hizmetalanlarla genişleyen bir hatördü. Yüzde 90 katılımla greveçıkan eğitim emekçileri, “süre-siz boykot” ilan eden öğrenci-lerle birleşince okullar duvar-lardan ibaret kaldı. Büroemekçilerinin “Vergi ödeme,fatura yatırma” çağrısına uyanhalk kamu kurumları önündefaturalarını yaktı. Sağlıkemekçileri hem kamu hem de

özel hastanelerde acil durumlardışında hasta kabul etmemeyebaşladı.

Yar gı ala nın da ise avu kat lar“grev” de di, sav cı lar dos ya yabak ma ma, yar gıç lar da va ya gir -me me ey lem le ri yap tı. Bu nun lada ka lın ma dı, so kak lar da bin -ler ce ki şi nin ka tı lı mıy la “halkmah ke me le ri” ku rul du. Halkdüş man la rı kuk la lar gı ya bın dayar gı lan dı, ölü me mah kumedil di. Port Said’de patlayansivil itaatsizlik eylemleri vegrevler diğer kentlere desıçradı. Kahire, İskenderiye,

Garbiya, Dekahliye, Feyyum,Süveyş, Şarkiye, Dimyat kent-leri de benzer eylemlere sahneoldu. Sokağa çıkan binlerceişçi, Mursi devrilene kadareylemlerini sürdüreceklerinibelirtti.

MURS‹’N‹N ÖFKES‹KORKUSUNDAN

Mu ham med Mur si; “top -lum sal uz la şı” ya la nı nı ters yüzeden, Müs lü man Kar deş ler ik -ti da rı nın kri zi ni dev rim ci birkri ze dö nüş tür me ola nak la rıya ra tan sı nıf ha re ke ti ni kor ku

do lu bu ifa de ler le he def al dı:“Bu iş çi ey lem le ri ‘dış mih rak -la rın’ işi. İş çi le re ey lem yap tı rıpkö tü ye gi den eko no mi yi düz lü -ğe çı kar ma yö nün de ki adım la -rı mı zı en gel le me ye ça lı şı yor lar.Bü yü me mi zi en gel le me ye ça lı -şı yor lar. Bi zi za yıf bir ik ti dar -mış gi bi gös ter me ye ça lı şı yor -lar.” Bu kor ku öy le si ne de rin diki, Mur si 23 Ka sım 2012’denbe ri ne hal kın ne de ba sı nınkar şı sı na çı ka bil di. Si vil ita at siz -li ğin 12’nci gü nün de Port Sa id’iye ni den güm rük süz böl ge ya pa -rak ey lem le ri diz gin le me ye ça -lı ştı fa kat böl ge hal kı bu oyu nagel medi.

BOYKOT, ÇÖZÜM MÜ?Se kü ler, li be ral ve sol par ti -

le rin koa lis yo nu Ulu sal Kur tu -luş Cep he si, ni san da ya pı la ca ğıdu yu ru lan ama tep ki ler üze ri neer te le nen se çim le ri boy kot ka -ra rı al dı. Boy ko tun, se çi le cekhü kü me ti gay ri meş ru kıl mak -tan zi ya de, se çim ön ce si ta vizko par mak ama cıy la alın dı ğı dü -şü nü lü yor. Ju an Co le, Truth digsi te sin de ki ya zı sın da mu ha le fe -tin, 2012’de baş kan lı ğı kıl pa yıka za nan Mur si’yi sı kı bir kam -pan ya ile ala şa ğı ede bi le ce ğigö rü şün de. Mur si’nin yan lışadım lar at tı ğı na ve yok sul hal -kın-iş çi le rin hoş nut suz lu ğu nukar şı la ma dı ğı na dik kat çe kenCo le, “Sos ya list sol ev de otu -rur sa, iş çi ler de öy le ya pa cak veMüs lü man Kar deş ler ka za na -cak. Hal kın mey dan lar da ça dırkur ma sı na har ca nan ener ji vebe ce ri, şim di on la rın halk tan,iş çi ler den, ka dın lar dan ve öğ -ren ci ler den ve azın lık lar dan ya -na ta vır alan par ti ler için kul la -nıl ma lı” de di.

Tayyip Erdoğan’ın “Suriye’ninöz evlatları” dediği cihatçı

silahlı isyancılar, 19 Mart günüHalep kırsalındaki Han el Asal böl-gesinde kimyasal silah kullandı.Çoğunluğu Alevilerden oluşanbölge halkı silahlı muhalefete katıl-mayı reddettiği için hedefteydi.Suriye resmi kaynakları ile RusyaDışişleri yetkilileri tarafından dadoğrulanan kimyasal başlıklı füzesaldırısı sonucunda ilk belir-lemelere göre 25 kişi öldü, 90 kişide yaralandı.

Saldırıdan sonra füzenin isabetettiği yerin çevresinde yerlerdegelişigüzel serpilmiş çocuk, genç veyaşlı cesetlerinin bulunması,yaşamını yitirenlerin kaçarkendüşüp öldüklerinin kanıtı olarakgösterildi. Yaralı olarak hastaneyekaldırılan bir kız çocuğunun “Oyunoynuyorduk, sonra birden nefesalamaz oldum. Arkadaşlarım yereyuvarlandı. Ben de nefes almak içinçabaladım ama düştüm” ifadesiölümlerin kimyasal füze başlığındankaynaklandığını doğrular nitelikte.

Cihatçı çetelerin kimyasal deney-lerini kaydettikleri videolar dahaönce basında yer almıştı.

ÇAĞLAR ÖZBİLGİN

Öz evladınkimyasalsaldırısı

DÜNYA 5Halk›n Sesi21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

İs pan ya’da eği tim-öğ re -tim yı lı nın ba şın dan bu

ya na 80 bin öğ ret men“kriz” ge rek çe siy le ra hat -lık la iş ten çı ka rıl dı, çün kügeç miş yıl lar da adım adımgü ven ce siz leş ti ril miş ler di.Ay nı eği tim-öğ re tim yı lı nınilk 6 ayın da 700 av ro olanöğ re nim harç la rı 1300 av -ro ya yük sel til di, çün kü eği -tim adım adım ti ca ri leş ti ril -miş, öğ ren ci ler adım adımmüş te ri leş ti ril miş ti.

Sal dı rı yı “nis pe ten” er -ken gö ren eği tim hak kı öz -

ne le ri, hü kü me tin ha zır la -dı ğı prog ram la ra kar şı he -nüz yaz ay la rın da yan ya nagel miş ti. Fark lı ör güt len mebi çi mi ve mü ca de le yön te -mi ne sa hip 300’den faz laöğ ren ci, öğ ret men ve ve liör gü tü “eği tim hak kı” ve“gü ven ce li iş” ta lep le ri et -ra fın da bir leş ti. Öğ ren ciBir lik le ri, Öğ ret men lerSen di ka sı ve Ve li Der nek -le ri Fe de ras yo nu ça tı la rın -da oluş tu ru lan bir lik te lik -ler, ön ce or tak bir mü ca de -le nin çer çe ve si ni ve çiz gi si -

ni tar tış tı. Eği tim hak kımü ca de le si nin ilk bü yükpra ti ği 16-17-18 Ekim’deül ke ge ne lin de yüz de 70ka tı lım sağ la nan üç gün lük“Eği tim Boy ko tu” ol du.Bu na 14 Ka sım’da kı ta ge -ne lin de dü zen le nen grevve 6 Şu bat’ta ki ge nel boy -kot ek len di.

Son olarak Madrid’debir üniversitede 20’ye yakınöğretim üyesinin iştençıkarılması 14 Mart günübinlerce eğitim emekçisini,öğrenciyi ve veliyi sokağa

döktü. Üniversite önündekurulan sokak okulundaneoliberalizm dersi işlendi,dersler çıkarıldı.

Eği tim ala nın da ki mü -ca de le he nüz kap sam lı birprog ra ma ve önem li bir ka -za nı ma sa hip ol ma sa da,bir le şik mü ca de le hat tı nın“emek le me dö ne mi” di re -niş eği lim le ri nin se si nin da -ha gür çık ma sı nı sağ la dı.Eği tim hak kı mü ca de le si,emek ha re ke ti ne yol gös -ter me ye ve ik ti da rı sars ma -ya doğ ru iler li yor.

iklimkıta7 5

İsrail askerleri, 8 Mart günü cuma namazın-dan sonra Mescid-i Aksa’yı basarak cami

avlusunda rastgele ateş açtı. Askerlerecamideki Filistinliler tepki gösterince saldırıgaz bombalarıyla devam etti. Camidekieşyaların askerlere fırlatılmasıyla bir süredevam eden çatışmada 1’i gazeteci 3 Filistinliyaralandı. Öte yandan İsrail hapishanelerindeişkenceye karşı açlık grevindeki Filistinli tut-saklar 7 ayı geride bırakırken, taleplere destekamacıyla 800 Filistinli tutsak daha açlıkgrevine katıldı. Rimon, Nafha ve Beershevahapishanelerindeki tutsaklar, işkencenin sonbulmasını, İsrail’in takas anlaşmasına uymasınıve Filistinli örgütlerin serbest bıraktığı İsrailaskerine karşılık Filistinli tutsakların salıveril-mesini talep etti.

Aksa’ya İsrail saldırısı

Beş bin Kür dün kat le dil di ği Ha lep çe Kat -lia mı’nda Sad dam Hü se yin’in en bü yük

suç or ta ğı Al man Karl Kolb fir ma sı nın ye ni ti -ca ri an laş ma lar çer çe ve sin de Irak’a git ti ği or -ta ya çık tı. Fir ma nın ge nel mü dü rü Dr. Mic ha -el Fra en zel baş kan lı ğın da ki he ye tin zi ya re ti,Al man ya Fe de ral Mec li si’nde Sol Par ti ta ra -fın dan gün de me ge ti ril di. He yet, ye ni ti ca rian laş ma lar için Bas ra’da na bız yok lar ken, fir -ma ya ne ya nıt ver di ği ne da ir bir bil gi ve ril me -di. Karl Kolb, Sad dam dö ne min de 625 mil yondo lar de ğe rin de si lah ti ca re ti yap mış, ay rı caMah mu di ye’de ki fü ze sis te mi için 1,2 mil yardo lar lık mal ze me sat mış tı. Giz li an laş ma nınme tin le ri yıl lar son ra or ta ya çık mış, Al man yaFe de ral Mec li si “ya şa nan lar dan ötü rü üz günol du ğu nu” söy le mek le ye tin miş ti.

Halepçe’nin faili Irak’ta

Yunanistan’ın başkenti Atina’da ülkeninfarklı kentlerinden gelen 3 binden fazla

öğrenci, üniversitelerdeki sermaye-rektörlükişbirliklerini genişleten yasal düzenlemeyekarşı 14 Mart günü Syntagma Meydanı’ndabir araya geldi. Sabah saatlerinde EğitimBakanlığı’na yürüyen öğrenciler, karşılarınaçıkan polis barikatını kısa süreli bir arbede ileaştı. Düzenlemeyle ilgili toplantının yapıldığıbakanlık binasını kuşatan öğrenciler giriş-çıkışları kapattı. Yaklaşık 8 saat süreneylemde binaya portakal, domates ve suşişeleri atıldı, toplantı salonunun camlarıkırıldı. Eylemden sonra Politeknik Üniversite-si’ne geçen ve bir gecelik işgal gerçekleştirenüniversiteliler, daha kapsamlı bir mücadeleiçin yeni eylem kararları aldı.

Eğitim Bakanlığı kuşatıldı

Port Said’deki sınıf hareketi Mursi’yi korkutuyor‘boykot’ diyen muhalefete yeni bir hattı gösteriyor

Kanaldan yükselen sınıf mücadelesi

Ve ne zü el la Bo li var cı Dev ri mi’ninlideri Hugo Chavez Frias 6 Mart

ak şa mı ke mo te ra pi te da vi si gör dü ğübaş kent Ca ra cas’ta ki has ta ne de hayatınıkay bet ti. Ha be ri açık la yan Dev let Baş -kan Yar dım cı sı Ni co las Ma du ro, kan serhas ta lı ğı nın düş man sal dı rı sı ol du ğu nusöy le di ve “Dev ri mi miz her za man kin -den ha zır ve güç lü. ABD em per ya liz mive oli gar şi bil sin ki, Bo li var cı dev rim de -vam ede cek” de di.

Cha vez, mil yon la rın ka tıl dı ğı bir ce -na ze tö re niy le uğur lan dı. 1989’da ula şımzam mı pro tes to suy la baş la yan Ca ra ca zoİs ya nı’nda yol la rı Albay Chavez ile ke si -şen Ve ne zü el la pro le tar ya sı; gös ter di ği

di re niş ile em per ya lizm, ser ma ye, or duve bü rok ra si nin sal dı rı la rı kar şı sın daCha vez’i yal nız bı rak ma dı. Ne var ki ül -ke yi çe liş ki li bir it ti fak ile yö ne ten Cha -vez, 2006 Ana ya sa Re fe ran du mu’nda ilkye nil gi si ni al ma sıy la bur ju va zi ye kar şısöy le mi ni yu mu şat tı ve Ve ne zü el la’yı biryol ay rı mı na ge tir di.

DEVR‹M YOL AYRIMINDAEm per ya list bir lik le re al ter na tif da ya -

nış ma cı bir lik ler ku rar ken, ki mi za mantop lum sal ha re ket ler den esir ge di ği en -ter nas yo na liz mi, FARC’a des tek ve rir -ken Ko lom bi ya hü kü me tiy le ılım lı laş tı ğıdış po li ti ka sı, stra te jik sek tör le ri ka mu -

laş tı rır ken ser ma ye ye hak lar ta nı yaneko no mi po li ti ka sı, yok sul la ra te mel hiz -met le ri pa ra sız su nar ken özel şir ket le rise mir ten sos yal po li ti ka sı, ra di kal sos yalted bir le ri ön gö rür ken pra tik te sı nır lı öl -çü de uy gu la na bi len ana ya sa sı, mil yon lar -ca üye si ko mü nal kon sey ler de top la nır -ken kad ro bu la ma yan ör gü tü ile Cha vezövü le bi le cek ve ye ri le bi le cek bir li der di.Cha vez, ne oli be ral em per ya liz min ya nısı ra 20. yüz yıl sos ya liz mi nin de eleş ti ri siüze ri ne ku ru lu, pro le tar ya dik ta tör lü ğüve top lum sal mül ki yet id di ası na he nüzva ra ma mış 21. Yüz yıl Sos ya liz mi pro je siile sos ya liz mi so mut bir top lum sal pro jeola rak sa vu nan ilk dev let baş ka nıy dı.

Bolivarcı devrimçocuğunu yitirdi

Chavez hemneoliberaliz-min hem de20. yüzyılreel sosyalizminineleştirisindenhareket ediyordu

‘Borç sizin, eğitim bizim’

Page 6: 179'uncu Sayı çıktı

S KYTürk360 televizyonu-nun 15 Mart’ta yayın-lanan “Şimdi Söz Sizde”

programına konuk olan AKPİstanbul İl Başkanı AzizBabuşçu, partisinin yerel seçimprogramını anlatırken sözüSarıyer’e getirdi. Babuşçu,Sarıyer’de planlanan yıkımlarınyapılamadığını, bunun sorum-lularının da “Halkevleri,bilmem şu bu gibi ideolojikgruplar” ve “illegal örgütler”olduğunu söyledi. Babuşçu,yaklaşan yerel seçimdeAKP’nin İstanbul içinhesaplarına çomak sokanlarıseçerek başta SarıyerHalkevleri olmak üzere,kentsel yıkıma karşı mücadeleedenleri hedef gösterdi.

Babuşçu’nun konuşmasıüzerine bir açıklama yapanSarıyer Halkevi, AKP'nin bilin-çli olarak mücadele edenlerihedef gösterdiğini çünküSarıyer'de yenilgiye uğramak-tan korktuğunu belirtti.Açıklamada ayrıca, 3'ncü köprüve 3'ncü havaalanı projesiyle,Derbent gibi yoksul mahal-lelere yönelik saldırılarla,Sarıyer'in kentsel yıkım pro-gramının en önemli odakların-dan birisi haline getirilmeyeçalışıldığı söylendi.

“SARIYER’‹ SARIYERYAPAN ONLAR DE⁄‹L,B‹Z‹Z!”

Halkevleri 1. BölgeTemsilcisi ve Sarıyer HalkeviBaşkanı Hasan Pulat yaptığıaçıklamada, Babuşçu’nun“Sarıyerliler onları iyi bilir”sözlerine atıfta bulunarakAKP’nin Sarıyer’deki “marifet-lerini” ve “Sarıyer’i Sarıyer”yapanların mücadelesinin birdökümünü ortaya koydu:

Sarıyer’de Reşit Paşa KörlerOkulu’nu görme engellilerinelinden alıp otel yapmakisteyen AKP, karşısındaOkuluma Dokunma kampa-nyası yürüten Sarıyer

Halkevi’ni buldu. Yağma pro-jesini durduran Halkevciler’inmücadelesi başarıyla sonuç-landı. 400 bin nüfusluSarıyer’de yıllardır yapılmayandevlet hastanesi için SarıyerHalkevi, Sarıyer SağlığımaEngel Olma Platformu ile bir-likte binlerce imza topladı. Herseçim döneminde hastanevaadinde bulunan AKP has-tane için adım atmadı. MadenMahallesi’nin 30 yıldırakmayan suları SarıyerHalkevi’nin mahalleliler birlik-te verdiği su hakkı mücadele-siyle akmaya başladı. AKPhalkın kullanımındaki yeşilalanları bir bir yağmalamak

isterken HalkevcilerTarabyaüstü’nde bulunanÇamlık’a sahip çıktı. Binlerceimzayla belediyenin kapısınadayanan, Çamlık için “halkaaçık piknik alanı” resmi kaydınıaldıran AKP değil,Halkevcilerdi.

Halkevciler Sarıyerlilerlebirlikte özel su şirketlerinekarşı Belgrad Ormanı’ndakiyağmaya ve 3. Köprü Projesi’nekarşı ormanını, suyunu ve yok-sul mahallelerini savundu.AKP’nin ve sermayenin rantplanlarının baş köşesinde bulu-nan Sarıyer’i Sarıyer yapanlar;bu mahalleleri birer yaşamalanı haline getiren mahalleli-

ler ve Sarıyer Halkevi’ydi.

HARAM‹LER‹N HÜKMÜYOK

Sarıyer Halkevi’nin yaptığıaçıklamada yer alan, “Sarıyerhalkının mücadele birikimininbütün İstanbul kentine örnekolmasından korkmaktadır.Korkmakta haklıdırlar: Sarıyerhalkının mücadele birikimi,haramilerin saltanatına izinvermeyecektir!” sözü AKP’ninsaldırısının nedenini özetlernitelikte.

“Sarıyer Halkevi, Sarıyerhalkıdır!” diyen HalkevcilerSarıyer’i ve İstanbul kentiniyağmacılara karşı savunma ve

yıkım programını durduracakbir mücadeleyi örgütlemekararlılığını ifade etti.

“SARIYERL‹LERHALKEVLER‹’N‹ ‹Y‹ B‹L‹R”

Babuşçu’nun konuşmasıüzerine açıklama yapanHalkevleri Genel Başkanı OyaErsoy, “Şimdi Söz Sende” pro-gramından cevap hakkı için birprogram talebinde bulunduk-larını belirtti. Ersoy,Halkevleri’nin Sarıyer’de 25yıldır faaliyette olduğunu veSarıyer halkının rantçı yıkımcıAKP’yi de Halkevleri’ni de iyitanıdığını vurguladı.

MENTAP METİNOĞLU

KENT / YAŞAMHalk›n Sesi 21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

6

Çöp kamyonuna barikatÇiğli Harmandalı semtinde halk oturma

eylemiyle ilçe belediyelerine ait çöparaçlarının mahalledeki çöplüğe girişiniengelledi. 1992’de hizmete giren Harmandalıçöp depolama alanı, kapasitesini ve kullanımömrünü doldurmuş olmasına rağmen kap-atılmıyor. Mahalleli özellikle rüzgar vemartıların getirdiği atıklarla ortaya çıkan sağlıksorunlarından ve yazın dayanılmaz hale gelenkokudan şikayetçi. Çocuklarına sağlıklı birçevre, insanca bir yaşam isteyen mahalle sakin-leri çöplüğün kaldırılması için 2006’dan buyana eylemde. Son olarak 2009 yılında mahal-lelinin 3 yıllık mücadelesinin ardından İzmirBüyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğluçöplüğü kaldırma sözü vermişti. Ancak verilensözler tutulmadı ve mahalle halkı yenideneyleme geçti. 13 Mart sabahı Cumhuriyet

Mahallesi girişindeki yola oturan yaklaşık 100kişi çöp kamyonlarının geçişini engelledi."Yüzülecek körfez değil, temiz ve sağlıklı havaistiyoruz”, “Yavaş yavaş ölüyoruz”, “Rahatnefes almak istiyoruz" yazılı dövizler taşıyanmahalleliler, alkış ve ıslık sesleri ile tepkilerinidile getirdiler. İzmir'in tüm ilçelerinden gelenyü zü aş kın çöp yük lü kam yon, ma hal le nin gi ri -şin de uzun kuy ruk lar oluş tur du. Ba sın açık la -ma sı nı oku yan ma hal le sa ki ni Sa fi ye Yıl mazsağ lık sız or tam da ya şa ma ya mah kum edil mekis te me dik le ri ni ifa de ede rek ve ri len söz le rintu tul ma dı ğı nı vur gu la dı. Sa at ler sü ren otur maey le mi çöp kam yon la rı nın ge ri dön me si üze -rin de so na er di. Çöp kam yon la rı ey lem gü nütüm İz mir’in çö pü nü ma hal le ye dö ke me denböl ge den ay rı lır ken halk çöp lük kapatılanakadar eyleme devam kararı aldı.

“Hademelerden biri İsmetpaşaMahallesi’ndeki evi tarif etti. Mevsim kışortalarıydı. Erkenden karanlık çöken

sokaklarda yürümeye başladım. Ankara’nın asfaltdöşeli yollarına hiç benzemeyen bozuk kaldırımlıdar mahalleleri geçtim. Birbiri arkasına yokuşlar veinişler vardı. Uzun bir yolun sonunda, adeta şehrinbittiği yerde, sola saptım ve köşedeki kahveye gire-rek evi öğrendim: Taş ve kum yığılı arsaların arasın-da tek başına duran iki katlı, sarı boyalı bir bina…”Bu 1943 yılında Sabahattin Ali tarafından yazılanKürk Mantolu Madonna’dan bir alıntı. SabahattinAli, An ka ra’nın Al tın dağ il çe si sı nır la rı içe ri sin de yeralan İs met pa şa Ma hal le si’ni an la tır. Sa ba hat tinAli’nin o günkü an la tıklarından bu gü ne çok bir şeyde ğiş me di ma hal le de. Tek de ği şen ger çek, ar tık İs -met pa şa’nın şeh rin dı şın da de ğil tam or ta sın da yeral ma sı. Hal böy le olun ca bu ma hal le An ka ra’nın enbü yük rant sev da lı la rın dan bi ri olan An ka ra Bü yük -şe hir Be le di ye Baş ka nı Me lih Gök çek’in iş ta hı nı ka -bart tı ve bir kent sel dö nü şüm ça lış ma sı baş lat tı.

Dik men Va di si ve Mamak pro -je le ri bu ça lış ma nın en gü zelör nek le ri dir. Bu iki pro je de dehak sa hip le ri ne hiç bir hak ve -ril mi yor de sek ye ri dir. Bun dando la yı iki böl ge de de 7 yı lı aş -kın sü re dir di re niş ler sür mek -te. Bu di re niş le re son ola rakAl tın dağ ek len di. Al tın dağ’dabu lu nan İs met pa şa, Hı dır lık te -pe ve Atıf Bey ma hal le le ri busal dı rı nın son mu ha tap la rı ol -du. Ra yiç be del le rin dü şük ol -ma sı, ve ril mek is te nen ko nut -la rın ne za man, ne re de, han gika li te de ya pı la ca ğı nın bel li ol -ma ma sı ya pıl mak is te nen

pro je de ki so run lar dan sa de ce bir ka çı. Benburadan sorunlardan ziyade bu bölgelerde BarınmaHakkı Meclisi’nin örgütlenme pratiklerini anlata-cağım.

SOKAK VE EV TOPLANTILARIYLA BAŞLADIMahalle halk›n›n Bar›nma Hakk› Meclisi üye le ri -

ne te ma s›y la bir lik te bu üç ma hal le de de ça l›ş ma -m›z baş la m›ş ol du. Ma hal le de bir ha ya let gi bi do la -nan kent sel dö nü şü mün ne ol du ğu, bununla neamaç la d› ğ› ve ne ler ya şa na ca ğ› mec lis üye le ri ta ra -f›n dan ma hal le ye an la t›l ma ya baş lan d›. Bu kap -sam da kah ve ler, ev ler, okul bah çe le ri hal ka ula şa -bi le ce ği miz ve ge niş top lan t› la r›n ya p›l d› ğ› örgütlen-me alanlar›na dönüştü.

Küçük toplant›lar›n ard›ndan bütün hak sahip le riilk ta lep le ri ni oluş tur ma ya baş la d›. Şe hir Plan c› la -r›’n›n, avu kat la r›n ve fark l› mü ca de le alan la r› n›n ka -t›l d› ğ› bu top lan t› da hak sa hip le ri ne ler ta lep et me -le ri ge rek ti ği ni be lir le di. Ar d›n dan da bu mü cade le -nin uzun so luk lu ola ca ğ› n› bil dik le ri için Ba r›n maHak k› Mec li si’ne bir bü ro aç›l ma s› için bu ma hal le -de bir ça l›ş ma yü rüt me si ko nu su nu gö rev verdi.Bü tün ka rar lar aç›k oy la may la be lir len di ve ne re -dey se top lan t› ya ka t› lan hiç kim se iti raz da bu lun -ma d›. Yüzlerce kişi toplant›da belirledikleri talepleri*ha z›r la d›k la r› di lek çe ler le be le di ye ye ilet ti. Be le di ye -ye ve ri len me saj aç›k t›: Ar t›k ma hal le hal k› Ba r›n maHak k› Mec li si et ra f›n da ör güt len me ye baş la m›ş veken di le ri ne da ya t› lan tek ta raf l› sözleşmeleri imzala-mama karar› alm›şt›.

SIRA BARINMA HAKKI BÜROSU’NDAMahalle halk› direniş konusunda bu ad›mlar› att› vetehditlere pabuç b›rakmad›ğ›n› gösterdi. Şimdis›rada Bar›nma Hakk› Bürosu’nun aç›l›ş› var.Ard›ndan da belki uzun vadede belki k›sa vadedehalk›n hakk›n› almas› var. Bundan sonras› bir oyagibi yavaş yavaş ama ilmek ilmek işlenecek. Ta kihalk, hakk›n› alana kadar.

*Taleplerin neler olduğunu öğrenmek için www.barinma.netadresinin arşiv bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Osman NuriOrhan

Barınma HakkıMeclisi Basın

Sözcüsü

Haber: "Afyon Belediyesi, çarşam-ba ve cumartesi günleri kurulan

pazar yerine paras›z otobüs tahsisetti". Bas›nda geniş yer bulan buhaber ilk başta olumlu izlenimleredindiriyor. Ancak haberin çarp›c›k›sm› devam›n› okudukça geliyor:"Paras›z otobüsler sadece kad›nlaratahsis edildi". Bu k›s›mda bir "afalla-ma" yaşan›yor, muhtemel "nas›l yani"sorusuna cevap AKP’li AfyonBelediye Başkan› BurhanettinÇoban’dan geliyor.

Çoban, aç›klamas›nda otobüslerinkalabal›k olmas› nedeniyle araçlardas›k s›k taciz ve h›rs›zl›k vakalar›yaşand›ğ›n› bu nedenle “önlemamac›yla” belediyenin 2010'da böylebir karar ald›ğ›n› söylüyor.

Haberi okuyanlar, "dejavu" hissinekap›lm›ş olabilir. Türkiye'de bununbenzeri bir "gericilik hikayesi" dahayaşanm›şt›. İstanbul’un topluulaş›m›n› sağlayan ve yoğun olarakkullan›lan araçlardan metrobüslerdenbazılarının pembe metrobüs olmasıistenmişti. Saadet Partisi,metrobüslerde yaşanan taciz olay-lar›n›n kad›nlar› rahats›z ettiğinisöyleyerek kad›na özel pembemetrobüs istemiş, imza kampanyas›düzenlemiş ancak bu talep red-dedilmişti. İstanbul’daki talebikarş›lanmayan gericilerin "pembemetrobüs" rüyas›n› Afyon Belediyesi,uygulamaya koydu.

Çoban'›n aç›klamas›n›n devam›nabakalım: "Taciz ile h›rs›zl›k olaylar›

emniyet ve zab›ta ekipleri taraf›ndantespit edildi." Devletin güvenlikkurumlar› "boş durmam›ş", tacizcileribirer birer tespit etmiş. Ancak tacizci-lerin "güzide mesleklerinin" icraat›naherhangi bir yapt›r›m getirilmemiş.Belediye Meclisi'nde yap›lan" ak›lfikir" tart›şmalar›n›n ard›ndan çözümolarak kad›nlar› tecrit etmek bulun-muş.

Kad›na özel otobüsün, diğer topluulaş›m araçlar›ndan kad›n› mahrumetmenin başlang›c›n› oluşturacağ›uzak bir ihtimal değil. Bu uygulamadevam ettiği sürece kad›nlar›n kendi-lerine özel pazar otobüsü d›ş›ndabineceği her otobüstend›şlanmas›n›n önü aç›lacak. Yani birkad›n "karma" otobüse bindiğinde

"kötü kad›n" olma yolunda ad›matm›ş olacak.

Kad›na özel otobüsle pozitifayr›mc›l›k tan›nm›yor, aksine kad›ntoplumsal yaşamdan kopar›l›yor.Kentin tüm alan›na ulaş›m› sağlayanotobüsler kad›na paras›z olur ve oto-büslerde kad›n-erkek ayr›m›yap›lmazsa bu uygulaman›n ad› ozaman “pozitif ayr›mc›l›k” olur.

Haberin bas›nda yer almas›ylakamuoyundan gelen tepkiler üzerinebir aç›klama daha yapmak zorundakalan AKP’li Burhanettin Çobanuygulamay› aklama telaş›na düştü.Çoban, otobüslerin toplu taş›mahizmeti vermediğini sadece pazaryerine kadar hizmet verdiğini söyleye-rek uygulaman›n gericiliğini katmer-

leştirdi. Kad›na özel otobüs uygula-mas›n›n bir diğer gerici yüzü de aç›ğaç›km›ş oldu.

Çoban'›n son aç›klamas›na göretoplumsal cinsiyet ilişkileriyle biçimle-nen “bölünmüş kentte" AfyonBelediyesi, kad›nlar› sadece aitolduklar› mekanlara götürmeyigarantiliyor. Belediye, Afyon'da"Kad›n›n yeri pazar-ev aras›d›r" fikrineuygun bir icraat gerçekleştiriyor.Kad›n, "yeniden üretim alanlar›n›n"kapsama alan› d›ş›na ç›kam›yor.Belediye, otobüs uygulamas›ylakad›n›n sadece pazara erişim“hakk›n›” böylece de aileningereksinimlerini güvence alt›naal›yor. Kad›na, "Kentte yaşam sanaharam" diyor.

Kentte yaşam kadına “haram”

MehtapMetinoğlu

[email protected]

AKP, İstanbul'un 8 ilçesinde AfetYasası kapsamında, 42 bin 300

hektarlık alanda acele kamulaştırmayapacak. Çevre ve ŞehircilikBakanlığı, Avcılar, Küçükçekmece,Bakırköy, Esenyurt, Başakşehir,Esenler, Arnavutköy ve Eyüpilçelerini yeni proje alanı ilan etti.

İstanbul 3. Bölgedikkat!

Ulaştırma Bakanı BinaliYıldırım, köprü ve otoyolların

iptal edilen ihalesi üzerine yaptığıkonuşmada 3. Köprü'nün başlangıçtarihini verdi. Yıldırım, 29 Mayıs’ta,İstanbul’un fethinin yıldönümündedüzenlenen törenle temeli atmayıdüşündüklerini söyledi.

Esenyurt’ta evlerinin arazisinesonradan ortak çıkan Ardıçlı ve

Yenikent halkı 13 Mart’ta İstanbulBüyükşehir Belediyesi’ne (İBB)yürüdü. İmar Müdür Yardımcısı ileyapılan görüşmede, Esenyurt'takitapu sorununu ve İBB’nin orada neyapıldığını bilmediği ortaya çıktı.

Esenyurt’taBelediye oyunu

3. Köprü’nün temeli29 Mayıs’ta

Altındağ’da barınmahakkının örgütlenişi

AKP’li Aziz Babuşçu, Sarıyer Halkevi’ni ve yıkıma karşı mücade leeden le ri he def gös ter di. “Sa rı yer hal kı bun la rı iyi bi lir” di yen Ba buş -çu’ya ce vap Hal kev le ri’nden gel di: “Sa rı yer hal kı Halkevleri’ni iyi bilir”

‘Sarıyer Halkevi, Sarıyer halkıdır’

Sar›yer Halkevleri kentselya€maya karfl› ç›kanlar›hedef gösteren AKP’liBabuflçu’yu 20 Mart’taprotesto etmek için SarıyerAKP İlçe binasına yürüdü

Page 7: 179'uncu Sayı çıktı

G ültepe’de gerici çeteler Gültepeİlkokulu’nun İmam Hatip’edönüştürülmesine karşı mücadele

eden velilere 6 Mart’ta çivili sopalarlasaldırdı. Halkın Sesi’nin önceki sayısınınmatbaaaya gönderilmesine dakikalar kalayaşanan olaydan okurlarımızı haberdaretmiş ancak ayrıntılarına değinememiştik.Saldırıdan sonra aynı kararlılıkla mücade-leyi sürdüren velilerin GültepeHalkevi’ndeki toplantılarına katıldık. Neolup bittiğini öğrenmek istedik. 18 Mart’tayapılan toplantıda veliler, çok heyecanlı vehala saldırı günkü kadar öfkeliydi. Hergüne bir eylem koymayı tartışıyorlardı.

Katılan velilerin tamamının kadınolduğu toplantının erken bitmesi gereki-yordu çünkü kadınların toplumsal cinsiyetrolleri “gereği” çocuklarını okuldan almak,yemeklerini yedirmek gibi işleri vardı. Amabunlar halledildikten sonra daha büyük birheyecanla yapmak istedikleri başka birişleri daha vardı. Okul önünde stand açıp,imza toplamaya kaldıkları yerden devametmek…

Veliler, toplantıda bir yandanönlerindeki takvime etkinlik sığdırmayaçalışırken, bir yandan birbirlerine deneyim-lerini anlatıyor. İçlerinden biri İslamcısaldıganlardan birinin kendisine “Senimam hatipe karşı çıktığın için münafıksın”dediğini iletiyor. Bir diğeri artık esnaftanalışverişi kestiğini söylüyordu. Diğerleri deona katılıyor: “Biz de kestik canım. Kesinciroları düşmüştür.” Veliler haftalıkalışverişlerini pazardan yapıyorlar, gericifaşistlere para kazandırmıyorlarmış.

SANK‹ C‹HADA G‹D‹YORUZBir başka veli, babasının ağır hastalığı

dolayısıyla hastanede kaldığını bunarağmen bu toplantıları aksatmayı aklındanbile geçirmediğini anlatıyor. Bir tanesi deolaylardan sonra çocuğunu tek başınaokula göndermediğini, kendisinin götürüpgetirdiğini söylüyor. “O an”ı yenidenyaşıyormuşcasına hiddetle anlatan bir veli“Kaldırmışlar bu parmaklarını, Allahuekber diye bize saldırıyorlar. Sanki cihatagidiyoruz” diyor. Velilerin aktardığına göre

“her cuma saldırmaya devam edecekler-miş” diye bir söylenti de dolaşıyormuşmahallede ama veliler bu rivayetle dalgageçiyor. İlk saldırıda korktuklarını itirafediyorlar ama ilk kez böyle bir şeylekarşılaşmalarına bağlıyorlar.

Sivil polis de “çalışmalarına” büyük biryaratıcılıkla devam ediyormuş. Velilerdenbiri anlatıyor: “Geçen gün sivillerden birpolis kesti yolumu. ‘Bende de 3 tane çocukvar ama fikrimi beyan edemiyorum açıkça.Sizi destekliyorum. Bir eylem olacağındahaber verin. Ama o çocukları içinizealmayın’ dedi.” Veliler hep bir ağızdan

kahkahalar atıyor. Veli devam ediyor:“Bizim gizlimiz saklımız yok, dedim. Heryerde el ilanı dağıtıyoruz. Haberinizolmuyor mu?”

Gültepe’de söylentiler bitmiyor.Kimileri de diyormuş ki: “Okul imam hatipyapılacak ama sabahçı-öğlenci olacak.Öğleden önce ilkokul, öğleden sonra imamhatip olacak.” Veliler bu söylentiye dekulak asmıyor. “Öyle şey olur mu? Hangiyasada var? Aynı okulda iki farklı okulolmaz” diyorlar: “Onlar bizi razı etmekiçin kandırmaya çalışıyorlar.”

Verilen müjdeyle toplantının seyri

değişiyor: “Arkadaşlar çok güzelgelişmeler geldi kulağıma. Milli Eğitim’deimam hatip konusu tartışılmaya başlamış.Mücadelemiz işe yaramaya başladı.”

‘OKULLAR ZATEN KALABALIK’Veliler neden okullarının imam hatipe

dönüştürülmesine karşı olmalarıgerektiğini de tartışmaya devam ediyor. Birveli, olası bir değişiklik durumunda çocuk-larını göndermek zorunda kalacaklarıCumhuriyet İlköğretim Okulu’ndasınıfların çok kalabalık olduğunu vurgulu-yor: “Bir de düşünün bizim çocuklar oraya

gitse ne olacak!”Veliler toplantının sonunda 21 Mart’ta

okul önünde geniş katılımlı bir toplantı,Cuma günü Valiliğe imzaları götürme, 26Mart’ta okulu boykot etme, 28 Mart’ta daEğitim Hakkı Meclisleri olarak İstanbul’da4+4+4’e karşı mücadele eden herkeslebirlikte yapılacak mitinge katılma kararıaldılar. Elbette adı geçmeyen tarihlerde,imza toplamaya, el ilanı dağıtmaya, hergün bir etkinlik yapmaya da söz verdiler.Görev paylaşımı yapılırken günlük hayatadair işlerini de paylaştılar: “Valiliğe gidenheyetin çocuklarına gitmeyenler bakacak.”

TUBA GÜNEfi

EĞİTİM / SAĞLIKHalk›n Sesi 21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

7

‘İmam hatipeihtiyacımız yok’

Tam Gün’degeri adım yok

Gültepe’de okullarına sahipçıkan velilerden Pınar

Torun, Şehriban Akyürek veŞengül Aydın’la ayrıca sohbetetme imkanı bulduk.

Torun’un kızı 5,5 yaşında.“Çocuğunu ilkokula yazdır-man lazım. Yoksa ceza öder-sin” demişler. Yazdırmış. Şim-di de okulunu elinden almakistiyorlar. Kendilerine saldırangerici faşistleri, en önde oldu-ğu için ilk o görmüş. Sonrabeyninde su toplaması olan vetekerlekli sandalyedeki çocuğasaldırmışlar. Torun anlatıyor:“O çocuğun sarsılmaması ge-rekiyor. Okul olarak ameliyatıiçin para bile toplamıştık.Ama bu ‘Müslüman’ şahıslar,o çocuğu tekerlekli sandalye-den attı, dövdü. Çocuğun yüzümosmor oldu. Akyürek veAydın da tanıklıklarını payla-şıp, saldırganların “Müslümanolamayacağını” söylüyorlar.

Torun devam ediyor. “Beniartık ‘kırmızı kafa’ diye çağırı-yorlarmış. Anlattığına göre,Torun’un kızıl saçlı olmasın-dan ve kırmızı ceket giymesin-den rahatsızlarmış. Onu do-muz bağıyla öldürmekle tehditde etmişler. Diyor ki: “Gittimsaçımı daha da kırmızıya bo-yattım. Hava sıcak da olsa bukırmızı ceketi çıkarmıyorum.Bak burası da sökük. Saldırıdaoldu. Dikmiyorum. Adımı, so-yadımı, ev adresimi de verdim.Onlardan korkmuyorum.”

Şehriban Akyürek’in çocu-ğu daha büyük. Yedinci sınıfa

gidiyor. O daha küçük çocuk-lar uzak yerlere okumaya gi-demeyeceği için endişeleniyor,genel olarak da sisteme daireleştirileri var. İmam hatipleriyaygınlaştırmaya çalıştıklarınıama halkın böyle bir şeye ihti-yacı olmadığını vurguluyor.“Bizim okuldan taş çatlasa 50kişi imam hatipe gider” diyenAkyürek, imam hatip yapılırsabaşka yerlerden öğrencileringetirileceğini söylüyor.

Aydın’ın çocuğu 6 yaşında.Başka okullara gitse servis kul-lanmak zorunda kalacaklarınısöyleyen Aydın, “Meselabenim çocuğum defterini,kitabı toparlayamasa, çantasınıgeç hazırlasa servisi kaçıracak.O zaman onu okuldan yineben alacağım. Hem de uzağagitmek zorunda kalacağım.Okulumuz eve yakın olsunistiyoruz” diyor.

“HALKEVCİLERDENALLAH RAZI OLSUN”

Velilerin çok önemsediğibir konu daha var. Eylemlerionlara Halkevleri’nin yaptırdı-ğını söyleyenler varmış. Üstü-ne basa basa diyorlar ki “Bizokulumuzun imam hatip yapı-lacağını öğrendiğimizde, aklı-mıza ilk Halkevleri geldi. Çün-kü eğitime çok önem veriyor-lardı. Biz bizzat gittik ‘Bizeyardım edin’ dedik. Onlardanda Allah razı olsun, bize yar-dım ettiler. Saldırı sırasındabiz velileri korumak için oHalkevciler en öne çıktı.”

İstanbul Sağlıkçılar Meclisi,14 Mart dolayısıyla Şişli EtfalEğitim ve Araştırma Hastanesiönünde eylem yaptı. Ankara’dasağlık örgütleri Sağlık Bakanlı-ğı’na yürüyerek 14 talebi bakanlı-ğın kapısına astı. Mersin’de Sağ-lık Hakkı Meclisi Tıp FakültesiHastanesi önüne beyaz yürüyüşgerçekleştirirken İzmir’de Cum-huriyet Meydanı’na yürüyen

sağlık emekçileri görevi sırasındakatledilen ve kaybedilen sağlıkemekçileri için denize karanfilbıraktı. Adana, Sivas ve Antal-ya’da da sağlık emekçileri yürü-yüş düzenledi.

Sağlık çalışanlarının öne çıkantalepleri; sağlıkta dönüşüm prog-ramıyla dayatılan taşeronlaştır-ma, güvencesizleştirme ve per-formans sistemine karşı insanca

ve güvenceli çalışma koşullarınınsağlanması, ücret eşitsizliklerininsonlandırılması, esnek, kuralsız,fazla çalıştırma ve angaryaya sonverilmesi, sağlığı ticarileştirenbütün katkı-katılım payları ileilave ücretlerin kaldırılması oldu.

Sağlık emekçileri, ölümlerebile neden olan Alo 184 SABİMHattı’nın faaliyetlerinin durdu-rulmasını da talep etti.

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğ-lu, Tam Gün Yasası’nda düzenlemeleryapacaklarını ve kararı da 14 Mart TıpBayramı’nda açıklayacaklarını duyur-muştu. Müezzinoğlu 14 Mart’takitörende hekimlere şöyle seslendi:“Hocamız bir taraftan üniversitede benşunu yapmaya devam edeyim amaöbür tarafta şuna da beni serbestbırakın diyemeyez.Yani tam günde geriadım söz konusu değil.”

Başbakan Erdoğan da 19 Mart’taTam Gün’e ilişkin kısmi bir değişiklikaçıklaması yaptı. Erdoğan, Tam Gün’ütüm sağlık çalışanlarının benimsediğiniiddia ederek, bazı aksaklıkların daolduğunu itiraf etti. Erdoğan, buaksaklıkları gidermek için adımlarattıklarını iddia ederek, üniversitelerdeçalışan hocaların özel muayenehane-lerde yaptıkları tedaviler içinvatandaşların 55 TL ödeyeceğini söyle-di. Sağlık Uygulama Tebliği’ndekibedel kadar ücret ödeneceğini söyleyenErdoğan, tedavi masrafların birkısmının üniversiteye ödeneceğinibelirtti.

Gericiler saldırdı, Gültepe’yi susturamadı

Sa¤l›k harcamalar›nda tasarrufa git-mek isteyen SGK, ilaç firmalar›yla karfl›karfl›ya geldi. SGK’n›n, ilaç firmalar›ndanreferans ülkelerdekinden daha düflük fi-yata ilaç alma talebi neticesinde firmalarmaliyetlerini karfl›lamad›¤›n› söyleyerekTürkiye’ye ilaç satmak istemedi. Bu dadüzenli kullan›lmas› gereken kanser,kalp gibi önemli hastal›klarda gerekenbaz› ilaçlar›n piyasada bulunamamas›nave bu ilaçlar› kullanmas› gereken hasta-lar›n tedavilerinin aksamas›na nedenoldu.

Yarat›lan ma¤duriyetleri gidermekiçin Türk Eczac›lar Birli¤i (TEB) ‹thal ‹laçBirimi talep edilen ilaçlar›, Sa¤l›kBakanl›¤› ile anlaflmalar› sonucu tedariketti. SGK da “ithal edilen ilaçlar” içindaha yüksek fiyat ödemeye bafllad› vedevletin kasas›ndan daha çok para ç›kt›.Örne¤in bir damar t›kan›kl›¤› ilac›n›n

öngörülen fiyat› 381 lira. Hasta, bu ilac›sosyal güvencesini kullanarak almakisterse, kurum ilaç firmas›na 274 liraödemek istiyor. Ancak firma ilac›Türkiye’de bulundurmad›¤› için, Sa¤l›kBakanl›¤›’n›n Türkiye’de bulunamayanilaçlar için anlaflma yapt›¤› TEB ‹thal ‹laçBirimi devreye giriyor ve ilaç ithal edili-

yor. ‹laç, TEB taraf›ndan ithal edildi¤in-de, ayn› ilaca SGK 977 lira ödüyor.

SSK ‹LAÇ FABR‹KASI KAPATILMIfiTI

Oysa SGK ilaç tekellerine mahkumolmayabilirdi. ‹stanbul fiiflli Bomonti’debunan SSK ilaç fabrikas› 1979 y›l›ndan

aç›lm›flt›. Y›llarca yat›r›m yap›lmayan SSK‹laç Fabrikas› Türkiye için çok önemli birmisyona sahipti. Petrol–‹fl’in 2008’deyapt›¤› araflt›rmaya göre SSK’n›n bütünürünleri piyasa eflde¤erlerinden dahaucuzdu. Petrol-‹fl’in araflt›rmas›nda SSK‹laç Fabrikas›’nda üretilen 20 çeflit ilaç ilefirmalar›n üretti¤i eflde¤er ilaçlar›n fiyat-lar› karfl›laflt›r›lm›flt›.

Buna göre, yerli ve yabanc› firmalar›nüretti¤i ilaçlar burada üretilen ilaçlardanyüzde 20 ila yüzde 646 oran›nda dahapahal›yd›. SSK’n›n ilaç üretmesi, di¤erüretici firmalar ile pazarl›k yapma veri-yordu.

Bu durumdan rahats›z olan ilaç fir-malar› her dönemde siyasi iktidarlarabask› yaparak SSK ‹laç Fabrikas›’n› kapat-t›rmak istiyordu. Türkiye’de, kamununelindeki tek ilaç fabrikas› olan SSK ‹laçFabrikas› 2005 y›l›nda kapat›ld›.

SGK-ilaç firmaları kavgası

Sağlıkçılardan 14 Mart’a 14 talep

Okullarının imam hatip yapılmasına karşı mücadele edenvelilerden, gericilerin kendilerine çivili sopalarla yaptığısaldırıyı ve mücadelelerini dinledik

Kavgaları yüzünden kanser hastaları ilacaulaşamadı, SGK, fazla para ödedi

Page 8: 179'uncu Sayı çıktı

EMEKHalk›n Sesi

821 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

2000’li yıllarla birlikte işçi hareketindekimücadele eğilimlerine bakıldığında iki önemlihareket damarını görüyoruz. Bunlardan birin-cisi geleneksel işçi hareketine ait dediğimizdoğrudan asıl işverene bağlı çalışan işçilerinmücadelesi ve örgütleri… Bu mücadelenintemel konusunu kısmen toplu sözleşmesüreçlerinde veya diğer zamanlarda cereyaneden kazanılmış haklara sermayenin el uzat-ması, kısmen de daha iyi koşullarda vegüvenceli çalışmayı garantilemek içinsendikalaşma çabası oluşturuyor.

İkincisi ise taşeron şirketler eliyle çalıştırılangüvencesiz işçilerin sendikalaşma çabalarınıgörüyoruz.

Sendika Org’un “Grev Gözcüsü”bölümünün bilgilerine göre 2008 krizindensonra her iki damar da etkili mücadele örnek-leri ortaya koymuş. Güvencesizlerindirenişlerinde baktığımızda çok net olarakgörülen şey kazanımla sonuçlanan direnişlerin

hepsi sendikalörgütlülüğü olanmücadeleler olmuş.Sendikal örgütlülüğüyaratamamış direnişlerhem kısa sürmüş hemde başarıyla sonuçlan-mamış. Zaten başarıylasonuçlanan direnişlerinçoğunun uzun sürelidirenişler olduğugörülüyor.

Öyle anlaşılıyor ki,geleneksel sendikalhareket tarzına sahipsendikalar giderek iki yol

arasında tercih yapma zorunluluğuyla karşıkarşıya kalıyorlar. Bir tarafta kendi tarzındayeni mücadele alanlarına yönelen ve işyeribazlı mücadeleyi sürdürmeye çalışan müca-deleci sendikal çizgiyi sürdürmek…. Diğertarafta yeni riskler almadan gücünü koru-maya çalışan veya yeni mücadelelerleuğraşmak yerine elindeki imtiyazları sonunakadar sömürmek isteyen yöneticilerin terci-hiyle ortaya çıkan çizgi…

Güvencesizlik temelinde süren mücade-lenin temel özelliği halen işyeri merkezli olsada onu önemli kılan geleneksel sendikalçizgideki gibi ücret temelli olmamasıdır.Güvencesizlerin temel talebi güvencedir vegiderek güvenceli olmanın yegane yolununörgütlenmek olduğu bilincine yaklaşıyorlar…Bu anlamıyla geleneksel hareket çizgisindekigibi ücrete bağlı “kendi çıkarları”na hapsol-muş değil, örgütlenme gibi “soyut”, “toplum-sallaşma” potansiyeli güçlü bir hareket tarzınasahip.

Yeni dönemin işçi hareketinde her iki tarzında temsil edileceğinden kuşku yok. Ancakburadaki sınıf mücadelesi açısından temelsorun, geleneksel sendikal çizginin mücadele-ci kanadıyla güvencesizler hareketinin ortaktalepleri ifade eden bir mücadele programıetrafında bir araya gelebilmesidir. Kuşkusuzdevrimci bir işçi hareketi için işçi sınıfınınbüyük kesimlerinin ortak çıkarlarını dilegetiren ve güçlü bir militan hareketedönüşebilecek güvencesizlerin mücadelesininörgütlenmesi temel öneme haizdir. Ancak bu,geçmişten gelen güçlü mücadele deneyimle-rine sahip diğer mücadele kollarını ihmal et-meyi gerektirmediği gibi, aksine bu kollarlabirleşip tek bir yürüyüş kolu oluşturamasa daparalel yürüyüşlerle ortak hedefe yönelmeyimutlaka önemsemesi anlamına gelir.

Güvencesiz işçilerin mücadele çizgisiniönemli kılan diğer husus, işyeri merkezli mü-cadele ve örgütlenme süreçlerinin mutlak su-rette yeniden üretim alanlarının örgütlenme-siyle kesişmek zorunda olmasıdır. Bu anla-mıyla işçi sınıfının diğer ezilen kesimlerin sos-yal hak mücadeleleriyle kesişmesi ve birliktesiyasallaşma potansiyeli son derece güçlüdür.

Kuşkusuz bütün bu süreçler bizatihi dev-rimci bir iradenin işçi sınıfının kendisi ve diğeraktörleriyle birlikte basitten karmaşığa, etkile-yerek-etkilenerek, empati kurarak, değişerek-değiştirerek yürüyeceği bir yoldaolgunlaşacak ve ete kemiğe bürünebilecektir.

Mücadelenin gündemi

D İSK Yönetim Kurulu, 5Mart günügerçekleştirdiği toplantı

sonucunda nisan ayındaOlağanüstü Genel Kurul yapmakararı aldı.

DİSK tarafından yapılanaçıklamada, bu karardaki belir-leyici faktörün “işçi sınıfınayönelik saldırıların alabildiğinearttığı bir dönemde yaşanansorunların bir an önce çözülerek,mücadele sürecine daha etkinmüdahale olanaklarınınyaratılması” olduğu belirtildi.

DİSK’i bu karara götürensüreç, 28 Aralık 2012 tarihindeDİSK Genel Sekreteri AdnanSerdaroğlu’nun DİSK yöneti-minden istifasıyla başladı.Serdaroğlu da “DİSK YönetimKurulu içindeki uzun bir sürediryaşanan sendikal anlayışfarklılıklarının derinleşmesi vegösterdikleri tüm çabalararağmen bunların ortadankaldırılması için gerekenadımların atılmaması” nedeniyleistifa ettiğini açıklamıştı.

DİSK Olağanüstü GenelKurul’a giderken Türk-İş’tePevrul Kavlak’ın Türk-İşYönetim Kurulu BaşkanıMustafa Kumlu’yu istifayaçağırmasıyla başlayan“Olağanüstü Genel Kurul”tartışmaları yaşanıyordu.AKP’nin konfederasyonu Hak-İşde, üyelerinin tepkilerinibastıramamaya başlamıştı.

Sendikal merkezler açısındankritik eşik, 24 Ocak 2013 tari-hinde yayımlanan sendika ista-tistikleri oldu. İstatistikler2009’dan 2013’e kadar

Türkiye’de işçi sınıfının iki katgenişlediğini sendikalarınsa yarıyarıya üyelerini kaybettiğini gös-terdi.

‘Üye yap – yetki al - toplu işsözleşmesi imzala – aidat al’şeklinde formüle edilen klasiksendikal anlayışın krizi Türk-

İş’teve DİSK’te büyük bir altüst oluşşeklinde yaşandı. DİSK, henüzbu altüst oluşa kendi içindenkapsamlı ve bütünlüklü bir yanıtüretemese Türkiye’de işçi sınıfıaçısından en önemli örgüt.

Kuruluşundan, 15-16Haziran’dan itibaren işçilerle içiçe olduğu kadar ilerici toplum-sal muhalefet bileşenleriyle etk-ileşim halinde geçirdiği süreçteDİSK, işçi sınıfı için mücadeleve demokrasi okulu olmayıbaşardı.

TOPLUMSAL MUHALEFET‹N‹N‹S‹YAT‹F ODA⁄I

DİSK sadece işçiler açısındandeğil toplumsal muhalefetaçısından da oldukça önemli.Türkiye’nin 1960’lardan bugünesiyasi yaşantısından toplumsalmuhalefetin siyaset sahnesineçıktığı her olayda, 15-16Haziran’dan 1977 1 Mayıs’ına,DGM’lere Hayır mitingindenYeni Çeltek deneyimine DİSKimzasını görmek mümkün.

DİSK 12 Eylül askeri faşistdarbesinden sonra da önemli birmerkez oldu. Sosyalist hareketingeri çekilişi sonucu oluşanmuhalefet boşluğunda DİSK,KESK, TMMOB ve TTBbirleştirici bir nitelik kazandı. Budörtlü içinde aslı belirleyici güçağırlıklı olarak DİSK oldu.DİSK, 1 Mart Tezkeresi’nden 1Mayıs mücadelesine ve dahabirçok olayda toplumsal muhale-feti bir bütün olarak hareketettirebildi. Egemenler, siyasetiTBMM kürsülerinde kurarkentoplumsal muhalefetin kürsüsüde ilerici emek örgütleriyle vedevrimcilerle etkileşim halindekiDİSK tarafından direne direnekazanılan Taksim Meydanı’ndakuruldu.

YEN‹LENMEC‹D‹NAM‹KLER‹N ANAKUCA⁄I

Sınıf ve toplumsal muhalefetaçısından geçilen her kritikeşikte yenilenmeci dinamiklerinöncülüğü mücadele bayrağınıileri taşırken, DİSK de budinamiklerin ana kucağı olarakTürkiye işçi sınıfı tarihine adınıaltın harflerle kazıdı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar BakanıTaner Yıldız, CHP milletvekili AyşeGülsün Bilgehan’ın icralık madencilerhakkındaki soru önergesini 11 Mart’tayanıtladı. Yıldız, Sayıştay’ınincelemelerine göre TTK GenelMüdürlüğü’ne bağlı birimlerde 2012sonu itibariyle bin 51 işçiye ait 4 bin613 icralık dosyanın bulunduğununtespit edildiğini kaydetti. Yıldız, buişçilerin hastane izni kullanma ve isti-rahat alma oranlarının yüksekolduğunu, daha dikkatsiz ve tedbirsiz

davrandığını ve çoğunun iş kazasıgeçirdiğini belirtti. Kozlu’da 7 Ocakgünü 8 işçinin hayatını kaybettiği işkazası sonrasında TTK GenelMüdürlüğü bir rapor yayımlayarakmadencilerin borçlarını düşündüklerinive bu yüzden iş kazası geçirdikleriniifade etmişti. TTK, borcunu 1 yıliçinde ödemeyen işçileri işten çıkara-cağını duyurmuştu.

İcra rakamlarını veren Yıldız, iş ka-zalarına dair rakam vermezken ma-denciler ve inşaat işçileri iş kazalarının

son bulması için taşeron sisteminin sonbulması gerektiğini haykırdı. TTK Ka-radon Müessese Müdürlüğü’nde işçiler12 Mart günü ocaktan çıkmadı. İşçilerocaktan çıkmayınca bir sonraki vardiyaişe giremedi ve üretim fiilen durdu.

TTK yöneticilerinin, işçilerin talep-lerini kabul etmesi üzerine eylem sonaerdi. İnşaat İşçileri Derneği de Ada-na’da 15 Mart’ta bir açıklama yaparakiş kazalarının önlenmesi için taşeronsisteminin son bulması gerektiğini be-lirtti.

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flYönetim Kurulu

Türkiye işçi sınıfı topyekun bir altüst oluş yaşarken DİSK Olağanüstü Genel Kurula gidiyor. Altüstoluş, vadesi dolmuş sendikal anlayış açısından koltuk sayısı tartışmaları şeklinde yaşanırken,işçi sınıfının yenilenmeci dinamikleri açısından bir olanak anlamına geliyor

DİSK’te olağanüstü kurultay

Enerji-SenGenel Kuruluyapıldı

ALP TEK‹N BABAÇ

İcraya ‘takipçi’ ölümlere kör

Ziya İncedere yinekazandıİstanbul Kartal’daki Koşuyolu

Hastanesi Dev Sağlık-İş İşyeriTemsilcisi Ziya İncedere,Bayrampaşa DevletHastanesi’ne sürgün gönderil-mesine karşı 1 Ekim 2012’debaşlattığı direnişte kazanımaulaştı, 12 Mart günü işbaşı yaptı.Sürgün edilmek istenen vedirenişe geçen İncedere’ninkurduğu çadır, Dev Sağlık-İşüyeleri ve Kartal muhalefetitarafından sık sık ziyaret edildi.İncedere, oğlu ve Dev Sağlık-İşÖrgütlenme Uzmanı EthemAkdoğan’la 30 Ocak günü has-tanenin çatısına çıkıp eylem

yapmıştı. Eylem sonucunda has-tane CEO’su Tuncay Palteki,İncedere’nin işe yenidenbaşlaması için taşeron şirketlegörüşeceğini söylemişti.

OSTİM ve İvedik’infaili cezalandırıldıİşçi Savunma Komiteleri,

OSTİM ve İvedik’teki patla-manın sorumlularındanMehmet Doğan’ı, 12 Mart günüevinin önünde kafası, kolu vebacaklarını kırarak cezalandırdı.Ankara OSTİM ve İvedik’teMetsan ve Ersoylar adlı işyer-lerinde 3 Şubat 2011 tarihindemeydana gelen patlamalarda 20işçi hayatını kaybetmiş 52 işçi deyaralanmıştı. İşçi SavunmaKomiteleri tarafından yapılanaçıklamada, ErsoylarFirması’nın sahibinin yakınakrabası olan MehmetDoğan’ın, OSTİM ve İvedik’teki

patlamaların delillerinin yokedilmesine yardımcı olduğu,tüpleri kendi işyerine götürüpboyattıktan sonra piyasayadağıttığı belirtildi.

Binlerce işçi:‘Taşerona hayır!’İzmir’de DİSK’e bağlı Genel-

İş üyesi binlerce işçi, tıkanantoplu iş sözleşmelerini vetaşeron sistemini 14 Mart günüprotesto etti. Genel-İş binasıönünde buluşan işçiler İzmirBüyükşehir Belediyesi’neyürüdü. Yürüyüş boyuncataşeron sistemini, AKPsaldırılarını teşhir edenkonuşmalar yapıldı. İşçiler hak-larının gasp edilmesine izin ver-meyeceklerini ve taşeron sistem-ine karşı mücadele edecekleriniduyurdu. DİSK Genel-İşSekreteri Kani Beko, ihaleoyunlarıyla işçilerin iş

güvencesinin ellerindenalındığını ifade ederek, “park-bahçelerde çalışan 650 işçininişten atılma durumu olursaİzmir’i yakarız” dedi.

Enerji-Sen 3. Genel Kurulu’nu 9-10Mart tarihlerinde İstanbul’dagerçekleştirdi. Genel Kurul sonucundaAli Duman Enerji-Sen’in genelbaşkanlığına seçildi.

Enerji-Sen eski genel başkanı KamilKartal, üç sene önce gerçekleştirilen 2.Genel Kurulda yaptığı konuşmada, kuru-luş evresinde olan sendikanın işleyişinioturtmak ve en önemlisi de tamamıenerji işçilerinden oluşan bir yönetimmekanizması kurmak üzere yolaçıktıklarını açıklamıştı. 3. Genel Kurul,Kartal’ın hedeflerine ulaşıldığınıkanıtladı. Direnişlerde oluşturulankomiteler ve meclislerin temsilcileriEnerji-Sen yönetimini oluşturdu.

Genel kurulda Türkiye’de bir ilkolarak sendika yönetiminde İşçi Sağlığıve İş Güvenliği Sekreterliği oluşturdu.Enerji-Sen Genel Başkanı Ali DumanHalkın Sesi’ne yaptığı değerlendirmedeyönetimin gençleştiğini ifade etti ve bugençleşmenin enerji işçilerinin dinamiz-mini yansıttığını vurguladı.

Duman, enerji işçilerin söz ve kararhakkının olduğu işçi meclislerini daha dabüyüterek örgütlenmelerini sürdürecek-lerini belirtti.

Page 9: 179'uncu Sayı çıktı

Deniz Ticaret Odası(DTO) seçimleri,Ulaştırma Bakanı

Binali Yıldırım etrafındaki birdizi kirli ilişkinin ortaya çıktığıbir sürece dönüşüyor. 10 yıldırDTO’nun başında bulunanMetin Kalkavan’ın karşısında-ki Salih Zeki Çakır’ın BakanYıldırım tarafından alenendesteklenmesi, bu iki isminortak geçmişlerinin karanlıkyönlerinin gündeme gelmesi-ne neden oluyor.

Sefine Tersanesi’nin sahibiSalih Zeki Çakır, Yıldırım’ındesteğiyle ilgili olarak“Sevdiğimiz, saydığımız biryakınımızdır. Bunun benimiçin bir artı olduğunu ve sek-törün menfaatine olacağınıdüşünüyorum. Bu yakınlığıistismar edecek biri değilim”dedi ancak “Değişim” grubuadı altında adaylığını açıkla-madan önce onunla görülme-yi ihmal etmedi.

ÇAKIR’A KIYAK ‹HALE Bunun üzerine rakip ada-

yın iktidar ile akçeli ilişkileriMetin Kalkavan tarafındanima edilmeye başlandı. Özel-likle DTO Meclis toplantısın-daki şu sözler ile Kalkavan,rakibini vururken, iktidaramesaj yolladı: ‘‘Siz herkesialdat›yorsunuz. İnsanlar›nzekas› ile dalga geçiyorsunuz.İhaleleri biliyoruz. Bununlailgili çok şeyler söyleyeceğim.Ama Salih Bey, bunu size özelsöyleyeceğim."

Kalkavan bildiği şeyleri“özel söyleyeceğini” ifade ediprakiplerine “ayar” vermek içinkullanırken, Dünya gazetesiyazarı Murat Erdoğan sektör-de herkesin bildiğini açıkça

yazıverdi. Kalkavan’ın bahset-tiği, Salih Zeki Çakır’ın ortağıolduğu Sefine Ter sa ne si’ninKı yı Em ni ye ti Ge nel Mü dür -lü ğü’nden al mış ol du ğu fa hişfi yat lı acil mü da ha le bo tu iha -le siy di. İha le bu ram bu ramşa i be ko ku yor du zi ra ter sa ne -nin or tak la rın dan bi ri deUlaştırma Bakanlığı MüsteşarYardımcısı Suat Hayri

Aka’nın kardeşi Fırat Aka idi.Hatta Bakan’ın oğlu ErkanYıldırım’ın da şirketin ortağıolduğuna dair sektörde söy-lentiler mevcuttu.

SANCAK MACERASISöylentiler bir yana, Bakan

Yıldırım’ın oğlu ile Çakır’ınortaklıkları daha eskiye daya-nıyor. İki isim Sancak Line

adlı şirket ile Çeşme ile İtalyaarasında feribot çalıştırmıştı.Bunun da ötesinde BinaliYıldırım’ın bizzat kendisiBakan olmadan önce SalihZeki Çakır’ın ortak olduğu birbaşka şirketinin, SancakLine’ın Genel Müdürü idi.Şirketin finans kaynağıSancak Holding ise ABD’dekurulmuş bir paravan şirket.

Avrupa’daki İslamcı ağlardatoplanan paralar önce burayaakıyor, sonra da Türkiye’dekişirketlere yönlendiriliyor. Buşirketlerden biri de SancakLines. Her iki şirketin demerkezinde aynı isim, SalihZeki Çakır vardı.

GEM‹C‹⁄‹N SIRRI 2003 yılında Sancak

Line’ın Türkiye’de iki adresigörülüyordu. Biri ÜsküdarAltunizade’de, diğeri deÜsküdar EmniyetMahallesi’nde. EmniyetMahallesi’ndeki adreste yedişirket kurulmuş ve hepsindeortak isim Salih Zeki Çakır.Ve en önemlisi de 2003’teVatan gazetesinde yer alanbir haber, bu ofisin hiç açıl-madığını, yani paravan bir şir-ket olduğunu gösteriyordu.Gazete muhabirinin konuştu-ğu alt kattaki bakkal şunlarıanlatıyordu: “Bir defaAlmanya'dan bir kişi geldi.Kar ortağı olarak ondan paraalmışlar ama ödememişler. Oda parasının peşine düşmüş.”Şirketin telefonla ulaşılan tekçalışanı ise alacak verecekmeseleleri yüzünden ofisi pekaçmadıklarını anlatıyordu.İşte o açılamayan bürolarınesas oğlanı Salih Zeki Çakırdeniz ticaretinin liderliğinesoyunuyor.

Görünen o ki ilişkiler çokderin ve kökü maziye dayanı-yor. Bu ilişkiler bugün BinaliYıldırım’ın neden Salih ZekiÇakır’ı desteklediğini gösteri-yor. Ama daha da önemlisi buveriler Yıldırım’ın ulaştırmabakanlığında TayyipErdoğan’nın yakınlarının veoğlunun nasıl armatör olduk-larının, yani gemiciklerininsırrını veriyor.

Tuzla’da iş kazalarınınhız kazandığı dönem-

de hiçbir önlem almayanve işçi ölümlerinin başlıcanedeni taşeron sisteminedokunmayan hükümet,sorunu “Tuzla’nın sıkışık-lığı” olarak açıklamıştı.Çalışma Bakanı FarukÇelik “10-15 tersaneyibaşka yere taş›rsak sorunçözülür” demişti. Ancakhükümetin dediği ol ma dı,te ra ne le rin ta şın dı ğı Ya lo -va'dan da ar ka ar ka ya işka za sı ha ber le ri gel me yebaş la dı. Ya lo va tersanele-rinin kurulduğu ilk üçyılda 7 işçi hayatını kay-betti.

Bugün Bakan BinaliYıldırım’ın desteğiyleDeniz Ticaret OdasıYönetim KuruluBaşkanlığı’na aday olanS.Zeki Yıldırım’a ait

Safine Tersanesi deYalova’nın örnek gösteri-len işletmelerindendi. 140bin metre kare alanakurulu tersanede, 2011’inTemmuz ayında, bir gemi-nin yanaştırma işlemi sıra-sında kopan halatın çarp-tığı bir işçi yaşamını yitir-di. Konu bir kaza olarakdeğerlendiril di oy sa ha latma hal li nin bo şal tıl ma ya -rak ça lış ma la ra de vamedil me si bu ölü me nedenolmuştu. Limter-İş o günyaptığı açıklamada“Sefine patronlarınıntutuklanıp ta am mü denadam öl dür me ye se be bi -yet ver mek ten yar gı la nıpce za lan dı rıl ma sı artık birzorunluluk haline gelmiş-tir. Adli makamların gere-ğini yapmalarını talep edi-yoruz” demişti.

Otoyol, köprü ve Başkentgaz ihalelerindeyüzde 20 düşük fiyata satışı, “vatana,

halka ihanet” olarak değerlendiren Erdoğan,enerji dağıtım şirketlerinin yüzde 50 düşükfiyata satışına yol verdi. Halkın Sesi’nin geçtiği-miz sayısında enerji dağıtım ihalelerinde onaybekleyen fiyatlara dikkat çekmiş veBaşbakan’ın diğer ihaleler için “vatana, halkaihanet” dediğinden bile düşük rakamlarınonaylanıp onaylanmayacağını sormuştuk.

Başbakan Erdoğan Fatih Altaylı’ya yaptığıaçıklamalarda, daha önceden yüksek fiyatgören varlıkların şimdi ucuza satılmasını eleş-tirmiş şu sözlerle eleştirmişti:

“Başkentgaz’da da mesela 1.500’üyakalam›ş›z. Ödemediği için teminat› gitti ama

yeni gelen 1.100 ile geliyor. Şimdi 1.100’le verilir-se, Fatih Altayl› bunun hesab›n› sormaz m›?”

Akdeniz ve BEDAŞ özelleştirmelerinde iseErdoğan’ın Başkentgaz örneğinden bile dahakelepir fiyatlara satışlar gerçekleştirildi.2010’daki ihalesinde 1.1 milyar dolara satılanancak ihaleyi kazanan firma parayı ödeyeme-yince iptal olan Akdeniz Elektrik’in özelleştir-mesi 546 milyon dolara tamamlandı. 1 milyar960 milyon dolara satılan Boğaziçi Elektrik ise2010’da 2 milyar 990 milyon rakamını görmüş-tü ancak yine parası ödenemediği için devirgerçekleşememişti. Kısacası enerji sektö-ründe Başbakan’ın ihanet kriterlerigeçmedi. Son olarak 15 Mart Cumagünü yapılan 4 elektrik dağıtım

ihalesinde de İstanbul AnadoluYakası, Toroslar, Vangölü ve Dicleelektrik dağıtım şirket-leri satıldı.

Başbakan eski fiyatından yüzde 25 ucuza giden özelleştirme ihalelerine “ihanet olur” demişti,elektrik dağıtım ihaleleri eski fiyatından yüzde 34-50 ucuza tamamlandı

UMAR KARATEPE

D E N İ Z D E K İ R L İ Ç A M A Ş I R L A R F O R A

De mir yo lu ta şı ma cı lı ğın da ka mute ke li ni bi ti re cek ta sa rı Mec -

lis'e su nu lur ken Sa ban cı, Ka milKoç, Ulu soy ve Pa muk ka le, tren iş -let me ci li ği için gi ri şim le ri ni hız lan -dır dı. Ta sa rı ya gö re hat la rın ta ma -mı nın alt ya pı sı dev let ta ra fın dan ya -pı la cak, şir ket ler hazıra konacak.

Hepsi işçikatili

SERMAYE 9Halk›n Sesi21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

Gözlerini trendenalamıyorlar

Koç Holding’in 2012 kârı 2.31 mil-yar TL olarak açıklandı. Sabancı

Holding ise yıllık karını 1.86 mil yarTL ola rak du yur du. Öte yan dan Tür -ki ye BM’nin in sa ni ge liş me sı ra la ma -sın da 187 ül ke için de 90’ın cı, Av ru -pa’da ise so nun cu ol du. Tür ki ye mil lige lir ha riç sı ra la ma da ise 111’inci.

Ekonomi biliminin gelişme/kalkınma sorununusadece büyüme merkezli ele almasının yetersizliği

üzerine geliştirilen bir kavramdır. Kapitalizmin sermayebirikiminin tüm toplumsal ihtiyaçlardan yüksek görenyaklaşımına kökten bir eleştiri içermese de ülkelerdeinsanların yaşam koşullarıyla ilgili görece olarak dahadoğru sonuçlar vermektedir. Birleşmiş MilletlerKalkınma Programı’nın (UNDP) hazırladığı İnsaniGelişme Endeksleri’nde kişi başına gelir ve alım gücüdışında, ortalama yaşam süresi, eğitim düzeyi, gelirdağılımı gibi kriterler de göz önüne alınmaktadır. Bunedenle dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasındaolmakla övünen Türkiye insani gelişmişlikte 90’lardadolaşmaktadır.

Yanlış iktisat doğru anlatılmaz,diyen üniversitelilerin Boğaziçi

Üniversitesi’ndeki “İktisada Çıkış”atölyeleri sürüyor. Ahmet Tonak ileiktisadın tarihini, Özgür Müftüoğluile kapitalist üretimi tartışan üniver-sitelilerin bir sonraki konuğu FuatErcan, konuları ise kriz oldu.

Boğaziçi iktisadısorguluyor

Büyüyen zenginlikküçülen insanlık

Yeni bir ‘gemicik’ hikayesi

Denizlerin muhteşem üçlüsü Binali Yıldırım, Salih Zeki Çakır ve Recai Berber’in, çok şeybonçlu oldukları Deniz Feneri sanıklarına 2001’de ödül verirdikleri törenden bir kare

Gemiciler Deniz Feneri’ndeGemi işleriyle ilgilenen AKP’lilerin ortak

özelliği, hepsinin yolunun Deniz Feneri’ndebuluşmuş olması. Sancak Line’ın bir dönemgenel müdürlüğünü yapan Ulaştırma BakanıBinali Yıldırım’ın, şirket tarafından DenizFeneri davası sanıklarına ödül verilen 2001yılındaki bir geceye ait fotoğrafları Yurtgazetesi ele geçirip Kasım 2012’de yayın-lamıştı. Fotoğraflarda, Binali Yıldırım ve SalihZeki Çakır, kendi acenteliklerini yapan DenizFeneri Sanıkları Mehmet Gürhan ve MehmetTaşkan’a başarı ödülü veriyorlardı.

Almanya’daki Deniz Feneri e.V davasınınresmi belgelerinde, yardımları iç etmeyeyarayan paravan şirket olarak anılan Santourise tüm kirli ilişkilerin göbeğinde duruyor.

*Bu şirketin Genel Müdürü Metin Koç,

bugün DTO’ya aday olan Salih Zeki Çakır’ınortağı. Şirket Binali Yıldırım’ın oğlu ErkanYıldırım’a 200 bin euro borç vermiş.

* Ulaştırma Bakanlığı’na ait Ankara feribotu2003 yılında ihalesiz biçimde Santour şirketinekiralandı.

* Santour şirketinin yöneticilerinden biri deAlman Deniz Feneri davasının tutuklu sanığıMehmet Taşkan. Aynı Taşkan, Salih ZekiÇakır’ın ortak olduğu Sancak Holding’de deyöneticilik yapmış. Binali Yıldırım işte buholdingin Türkiye ayağı olan Sancak Lines’tagenel müdür idi.

*Santour şirketinin acenteliğini AtlasPazarlama adlı şirket yapıyor. Atlas pazarlamaDeniz Feneri Derneği’nin paraları aktardığıAlman mahkemelerince tespit edilen Beyaz

Holding’e bağlı bir şirket. Ne tesadüftür kiEuro 7’ye aktarılan Deniz Feneri paralarıylaalından geminin adı da Atlas 1’di.

YILDIRIM VE ÇAKIR’AÜCÜNCÜ ORTAK: RECAİ BERBER* Hem Yurt gazetesindeki fotoğraflarda

hem de Salih Zeki Çakır ile Binali Yıldırım’ın işilişkilerinde bir isim hep göze çarpıyor: AKPManisa milletvekili Recai Berber. Bu isim deSancak Holding’de yönetim kurulu başkanyardımcısıydı. AKP döneminde önce EreğliDemir Çelik’in Yönetim Kurulu Başkanlığı'nagetirildi, sonra milletvekili yapıldı. Salih ZekiÇakır’ın ortak olduğu, Binali Yıldırım’ın yöneti-cilik yaptığı Sancak Line’ın Üsküdar’dakimerkezinde aynı anda kurulan altı şirkettenbiri de Berber’e ait Mekan İnşaat idi.

Başbakan haklı: Bu bir ihanet

İNSANİ GELİŞME

Deniz Ticaret Odası seçimlerinde Bakan BinaliYıldırım’ın desteklediği eski iş arkadaşı Salih ZekiÇakır, AKP’nin “organize işler”inin göbeğinde

Page 10: 179'uncu Sayı çıktı

8 Mart Dünya KadınlarGünü hazırlıklarıhemen hemen bir aya

yayıldı. Etkinliklerinhedefinde AKP’ninkadınlara dönük saldırılarıvardı. Geçtiğimiz bir yılboyunca kürtaj yasasına,şiddete, savaşa, gericiliğe,kadın emeğinin güvencesiz-leştirilmesine karşı direnenkadınlar sürdürdüklerimücadeleyi 8 Mart’ta alan-lara taşıdı.

8 Mart’ın resmi tatil ilanedilmesi talebiyle KESK’likadınlar iş bırakma eylemiyaptı. Kadınların talep-lerinin ve öfkesinin biriktiğien kitlesel eylem 10 Mart’taKadıköy’de yapıldı. Ankarave Adana’da son yılların enkitlesel ve coşkulu 8 Martmitingine imza atıldı.

İstanbul’da iki büyük 8Mart eylemi yapıldı.Bunlardan biri Taksim’de 8Mart gecesi yapılanFeminist Gece Yürüyüşü.Diğeri de binlerce kadınıbir araya getiren 8 MartPlatformu’nun “şenliği”. İkieylemin toplamında 20 binkadın sokaklara dökülmüşoldu. Feminist Gece

Yürüyüşü’nün en çok gözeçarpan sloganı “Ailedışında hayat var” idi.Kadınlar, AKP’nin kürtajyasağı dayatmasına,anneliğe mecburbırakılmaya, “üç çocukdoğurun” baskısına karşıseslerini bu eylemle İstiklalCaddesi’nde bulunan bin-lere duyurdu. Hopalıkadınların eylemi de İstan-bul’daki sloganları destek-liyordu. Hopalı kadınlar,“Kadın kimliğini reddeden,kadını kuluçka makinesiyerine koyan Erdoğan’akarşı mücadelemizisürdüreceğiz” dedi.

Kadıköy, DÖKH’lü(Demokratik Özgür KadınHareketi) kadınların ren-garenk etnik kıyafetleri ileDünya Kadınlar Günü’neyakışır şekilde ev sahipliğiyaptı. Katledilen Kürtsiyasetçiler, Sakine Cansız,Leyla Doğan ve FidanŞaylemez’in mücadelesinesahip çıkan binlerce kadın“Rozalardan Sakinelere,yolunuz yolumuz, sözünüzsözümüz” dedi.

Eylemin diğer gündemikadın cinayetleri ve erkekşiddetine karşı verilenmücadele oldu. Eskişehir

Demokratik KadınPlatformu’nun da diğertüm iller gibi en önemligündemi “kadına yönelikşiddet”ti. Şiddeti protestoeden Eskişehirli kadınlar,polis şiddetiyle karşılaştı.Trabzon’daki kadınlarşiddetin gericilik biçimleriile sürekli yenidenüretildiğine dikkat çekti.Sürekli şiddete, cin-siyetçiliğe ve ırkçılığamaruz kaldıklarını belirtti.

KARAKOLDA ‹fiKENCE8 Mart’a birkaç gün kala

Üniversiteli Kadın Kolektifi(ÜKK) üyelerine SirkeciKarakolu’nda yapılanişkence neredeyse tümeylemlerde protesto edildi.ÜKK üyelerinin Aile veSosyal Politikalar Müdürlü-ğü’nde gördüğü şiddetin ilksorumlusu Fatma Şahin’eöfke büyüktü. Ankara’daÜniversiteli Kadınlar polisbarikatlarına pet şişeleriniatarak işkenceye tepkilegösterdi.

Yaklaşık bir yıl önce bin-lerce kadın tarafından“Kürtaj hakkımız engellen-emez” diyerek doldurulanKadıköy Meydanı, yenideninledi: “Karar da benim

yaşam da!” Kürtaj hakkınınkadınların mücadelesiylekazanıldığını ve karar hak-kının kadınlara ait olduğubir kez de Mersin sokakla-rında duyuldu. Mersin’dekikadınların eyleminin eyle-min bir diğer öne çıkan un-suru “kirli savaşa karşı ba-rış” oldu. Mersin’in sözleri-ni Antakyalı kadınlartamamladı. Kadınlar,AKP’ye seslenerek “Savaşistemiyoruz” dedi.

AKP’ye söyleyecek sözüolan yüzlerce kadın daBursa Kadın Platformu’nunçağrısı ile sokağa çıktı.Kadınlar “Kimliğimizebedenimize ve emeğimizedair ne varsa alacağız”dedi. Emeğine sahip çıkankadınlar Türkiye’nin heryerinde esnek çalışmaya vegüvencesizliğe karşı tümkadınlara sosyal güvenceistedi.

Son bir yılda herkesiama en çok kadınları etki-leyen düzenleme olan4+4+4, 8 Mart’ın damücadele başlıklarındanbiri oldu. Samsun’dakadınlar “Eğitimde fırsateşitliği ilkesini yok edencinsiyetçi 4+4+4’ü red-dediyoruz” dedi.

8Mart Dünya KadınlarGünü eylemlerinde

Antakya, Denizli veKocaeli’ndeki yasaklarkadınlara sökmedi.

Kocaeli’nde Vali ErcanTopaca’nın bir süredir devamettirdiği yürüyüş yasağıkadınlar tarafından delindi. 8Mart Dünya KadınlarGünü’nde Kocaeli sokakları,Halkevci Kadınlar, ÜniversiteliKadın Kolektifleri ve KocaeliKadın Platformu’nun eylemleriile renklendi. İlk olarakHalkevci Kadınlar ve Üniver-

siteli Kadın Kolektifleri’ninaçıklaması ve tiyatro gösterisiy-le başlayan etkinlikler KocaeliKadın Platformu’nunyürüyüşüyle devam etti.

1 Eylül’de savaşa karşıdüzenlenen mitingin ardındanher türlü basın açıklamasınınyasaklandığı Antakya’da da ka-dınların yürüyüşüne polis sal-dırdı. “Savaşa, kadın cinayetle-rine, tecavüze, tacize, şiddete,kadın emeğini sömürenlerekarşı yaşasın kadın dayanışma-sı” çağrısıyla sokağa çıkan ka-dınlara polis saldırdı.

Kadınların ısrarı ve kararlığı

karşısında polis barikatı aşıldı. Antakya Eğitim Sen önün-

den yürüyüşe geçen kadınlarUlus Meydanı’nda basınaçıklaması yaptı.

DEN‹ZL‹’DE 4 GÖZALTIDenizli’de Bayramyeri

Meydanı’na yürümek isteyenkadınların önü polis barikatıylakesildi. Kadınlar bu barikatıaşmayı başardı, ardından erkekpolislerin kurduğu barikatınönüne gelen kadınlar buradapolisin çok sert müdahalesiylekarşılaştı. Saldırıda 4 kişigözaltına alındı.

Kadıköy’de 10 Mart günü düzenlenen 8Mart mitinginin ardından dağılan

kadınlara Fenerbahçe-Bursaspor maçı içinkentte olan ırkçı taraftarlar saldırdı.Kadıköy’ün Deniz Otel, HaydarpaşaNumune Hastanesi’nin önünde ve SalıPazarı olmak üzere üç ayrı noktasında bazıBursaspor taraftarları ırkçı saldırıda bulun-du. Biri bıçaklı saldırılar ikisi ağır biçimdedarp edilen 10 kişi yaralandı ve kadınlarınbineceği otobüsler tahrip edildi.

‘SOKAKLARI TERK ETM‹YORUZ’Kadınlara dönük saldırılar, 11 Mart’ta

Bursa, İstanbul ve daha birçok kentteyapılan eylemlerle protesto edildi. İstanbul

8 Mart Kadın Platformu’nun çağrısıylayüzlerce kadın, Kadıköy Altıyol’daki Boğaheykeli önünde toplandı ve “Sokakları terketmeyeceğiz, faşizme teslim olmayacağız”diyerek polisin göz yumduğu saldırıyıprotesto etti.

Açıklamada Antakya, Muğla veDenizli’de 8 Mart’ta sokağa çıkankadınların polis barikatıyla karşılaştığıhatırlatılarak Kadıköy’de de Kürt kadınlarayapılan ırkçı saldırıya polisin sessiz kaldığıvurgulandı.

“Miting alanındaki binlerce polis kimikorumak için oradaydı?” diye sorankadınlar saldırının tek sorumlusununBursasporlu faşist taraftarlar değil aynı

zamanda saldırıya sessiz kalan emniyetteşkilatı olduğuna dikkat çekti. Kadınlar,sadece arkadaşlarına vahşice saldıranlardeğil göz yuman polisler hakkında da suçduyurusunda bulunacaklarını ifade etti.

Bursa Kadın Platformu da KESKşubesinde yaptığı açıklamada İstanbul’dayapılan saldırının tüm kadınlara ve kadınmücadelesine yapıldığı söyledi. Kadınlaradına açıklama yapan Ayla Ceyhan,saldırıların ülkede yükseltilen ırkçılığın vekadın düşmanlığının dışavurumu olduğunuifade etti. Ceyhan, saldırganların kimlik-lerinin tespit edilerek yasal işlembaşlatılmasını ve cezai işlemlerin uygulan-masını istedi.

TÜRKAN KARAKUfi

Yasaklar kadınlara sökmedi

Karar da bizimyaşam daİzmir’de Halkevci Kadınlar,

Üniversiteli Kadın Kolektifi,Genç Umutçu Kadınlar 8Mart’ta ‘Karar da bizim, yaşamda’ bizim diyerek kadın düşma-nı AKP’yi durdurmak için so-kaktaydı. Kadınlar düzenledik-leri yürüyüşün ardından kadın-lar, metro önünü etkinlik alanı-na çevirdi. Eylemde HalkevciKadınlar adına konuşan DidemTosun, AKP’nin kadın düşmanıpolitikalarına kadınların kitleseleylemlerle yanıt verdiğini söyle-di. Konuşmaların ardındankadınlar, yaşanmış kadınhikayelerinden yola çıkarak yaz-

dıkları şiirleri okudu. Kadınlarmücadelenin 8 Mart’la sınırlıkalmayacağını ve kadın düşmanıher uygulamanın karşısındaduracaklarını söyleyerek ortakmücadele çağrısı yaptı.

Kadın düşmanıpolitikalar tartışıldıTrabzon, Artvin Hopa ve

Kemalpaşa’da kadınlar, 8Mart haftası “Türkiye’de KadınDüşmanı Politikalar” konulupaneller düzenledi. Panellere,Radikal Gazetesi yazarı PınarÖğünç, Gazi Üniversitesiİletişim Fakültesi’ndenAraştırma Görevlisi ÇağrıKaderoğlu Bulut veSendika.Org yazarı Fatma Gençkatıldı. Öğünç, televizyon pro-gramlarından ve gazetelerdenverdiği örneklerle kadını bireyolarak göstermektense aile içinehapseden düşüncenin Türkiye’yiadeta dev bir aile salonu gibi

kurguladığını belirtti. HES’lerekarşı mücadelenin ve kadınemeğinin konuşulduğu pan-ellerde kadınlar sorunlarını vetaleplerini hep birlikte tartıştı.

SGBP’den kadınemeği çalıştayıSendikal Güç Birliği

Platformu (SGBP) KadınKoordinasyonu, 9 Mart’ta 1.Kadın Emeği Çalıştayı gerçek-leştirdi. Çalıştayda emekpiyasasında neoliberaldönüşümün kadınları nasıl etk-ilediği tartışıldı. Direniştekikadınların deneyimlerinipaylaştığı çalıştayda İSMACOdirenişinden kadınlar, serbestbölgedeki çalışma koşullarını vebuna karşı başlattıkları direnişianlattı. DHL direnişindenkadınlar, taşeron şirketlerinişçilere köle muamelesiyaptığını söyleyerek bunun

üzerine sendika çalışması baş-lattıklarını söyledi. Çalıştayda, 7aydır süren İTÜ asistan direni-şinden ve İTO Teknopark dire-nişinden kadınların deneyimleride paylaşıldı.

10Halk›n Sesi 21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

KİBELE

Y A fi A M H A K K I , Ö Z G Ü R L Ü K V E B A R I fi ‹ Ç ‹ N : 8 M A R T

Kadıköy’de ırkçı saldırı

Kadınların AKP’ye yanıtı sokakTüm Türkiye’de onbinlerce kadın şiddete, gericiliğe, savaşa, güvencesizlik ve erkek egemenliğine karşı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü içinalanlara döküldü. Bir kentte başlayan slogan başka bir kentte tamamlandı. Sloganların hedefi AKP, öznesi kadınlar, konusu mücadeleydi

Page 11: 179'uncu Sayı çıktı

YÜZ YÜZE 11Halk›n Sesi21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

4. yargı paketinden kimsememnun olmadı. Ne sosya-listler ne BDP ne CHP ne

Barolar Birliği Başkanı ne MHP...Kimin için, ne için hazırlandı paket?

11 Eylül sonrası dünyadagelişen yeni terör konsepti veAKP döneminde düşman cezahukuku bakış açışı ile hazırlananyasaların toplumsal muhalefetüzerinde etkileri büyük oldu. 12Eylül’ü mumla aratacak şekildetoplumun değişik kesimleri üzeri-ne yargı ile gidildi. Ergenekon,Balyoz, KCK, Devrimci Karargahve Hopa gibi çeşitli davalarlaKürtler, devrimciler, öğrenciler,işçiler, gazeteciler, akademisyenlerve avukatlar tutuklanmaya başladı.

Özellikle terörle ilgili kavram-ların muğlaklığı nedeniyle enküçük muhalefet eylemleri bileterör kapsamına alındı vekamuoyunda ciddi tepkiler gelişti.

Diğer yandan bu uygulamalar-dan iç hukuk yolu tüketilenlerAvrupa İnsan HaklarıMahkemesi’ne taşındı ve ciddiihlal kararları gelmek üzere. Butehlikeyi gören ve ihlalkararlarının önünü kesmek isteyenhükümet, yargı paketleri ilesoruna çözüm arama peşinde.

Yani paketin hazırlanmasırejimin demokratikleştirilmesiihtiyacından doğmadı. AdaletBakanı Sadullah Ergin’in açıkla-masına göre 4. yargı paketi,Türkiye’nin AİHM’de (Avrupaİnsan Hakları Mahkemesi) en çokihlal kararı verilen ülke olması ne-deniyle Avrupa Konseyi ile ortakhazırlanan bir paket. Toplumundeğişik kesimlerinin ağzına birerparmak bal çalma kaygısıgüdüldüğünden de kimse paketintamamından memnun olmadı.

Henüz pakete son hali verilme-mişse de mevcut düzenlemeihtiyaçları karşılamaktan uzak.

Bülent Arınç'ın söylediği gibiAİHS'ye (Avrupa İnsan HaklarıSöleşmesi) uygun mu yapılandeğişiklikler? Türkiye artıkAİHM'den bu maddeler yüzündenceza almaz mı?

Teknik olarak bakıldığında,değişiklikler önceki düzen-lemelere göre Avrupa İnsanHakları mevzuatına daha uygun

gözüküyor. Ancak daha öncekipaket uygulamalarına bakıldığın-da, metin olarak yazanla fiili uygu-lama arasında büyük farklar oldu-ğu görüldü. Bu düzenlemede deaynı şeyin olacağı ve fazla biretkide bulunmayacağı ortada.

AİHM, hükümetlerin düzenle-melerinin uygulamalarını da izle-diğinden, samimi olmayan adımla-rın AİHM’de fazla bir karşılık bu-lacağını zannetmiyorum.

Adalet Bakanı Sadullah Erginpaketi KCK için değil, AİHS içinçıkardık diyor. Ne fark eder?

Bir taraftan müzakere süreciyürütülüp bir yandan da yargı pa-keti çıkartıldığından paketin busüreçle ilişkisi kuruldu. Ancakaynı konu 3. yargı paketinde detartışıldı ve paket KCK tutuklu-larına tahliye yolunu açmadı.

Bu pakette terör örgütününpropagandasını yapma, terör

örgütlerinin bildiri veya açıkla-malarını basma veya yayınlama,suçu ve suçluyu övme suçlarındacebir ve şiddeti teşvik etmek,kamu düzeni açısından yakın veaçık tehlikenin ortaya çıkmasıgibi kıstasların getirilmesi önem-lidir. Ancak KCK iddianameler-ine bakıldığında, iddia edileneylemlerin bu kapsamdadeğerlendirildiği görülmektedir.Özel bir müdahale olmadıkçapaket KCK tutuklularının büyükbölümünü kapsamayacak. Pekçok dosyada suç vasfı, mevcutdelil durumu gibi gerekçelerletutukluluk hallerinin devamedeceğini öngörebiliriz.

BDP neden paketin geri çekilme-sini istiyor?

BDP’nin pakete ilişkin temelitiraz noktası paketin tutuklularıntahliyesine yol açmayacak olmasıve düşünce özgürlüğü konusunda

kısıtlayıcı hükümlerin getirilmesi.Daha önce yüzünü kapatarak,

yasadışı örgüte ait amblem, üni-forma, resim ile yürümek suçu2911 sayılı yasada yasadışı gösterişartı olarak düzenlenmişken, yenitasarıda bu durum Terörle Müca-dele Kanunu'nun 6. ve 7. madde-lerinde örgüt üyeliği suçu unsurla-rı arasında sayılmıştır. Yani puşiile eyleme katılmak bile örgüt üye-si sayılmak için yeterli sayılacak.BDP’nin itirazı bu truva atlarınave göstermelik düzenlemeleredir.

Peki nasıl bir paket olmalıydı?Paket, muhalefetin ihtiyaçlarını

karşılamaktan oldukça uzaktır.Muhalefetin beklentilerini karşıla-yabilmek için Terörle MücadeleKanunu’nu kaldırmak, özel yetkilimahkemeleri dağıtmak, ifade öz-gürlüğü ve sosyal hakları geliştir-mek için düzenlemeler yapmakgerekmektedir.

En çok Öcalan'ın yargılanmasıtartışıldı. Öcalan'ın cezasını,yargılamasını etkiler mi budeğişiklik?

Mevcut haliyle bu paketin Öca-lan’ın cezasını değiştirme, yenidenyargılamasına yol açma gibi bir iş-levi olacağını sanmıyorum. Böylebir şeyin olabilmesi için TerörleMücadele ve İnfaz Kanunu’nuniçerisinde çok temel değişiklikleryapılması gerekmektedir.

Değişiklikte yer alan "terörörgütüne üye olduğunu belli edecekşekilde" şeklinde sayılan davranışla-ra gelelim. Davranışın terör örgütü-ne üye olduğunu belli edip etmediğineye göre belirlenecek? Terör örgütütanımı yasada yeterince açık mı?

Terör örgütüne üye olduğununelerin belli edip nelerinetmeyeceği daha çok siyasi iklime,yargı mensuplarının düşünceyapısına göre değişmekte.

Deniz Gezmiş, Mahir Çayan,İbrahim Kaypakkaya anmalarınakatılanlar terör örgütü üyesi ola-rak yargılanmakta iken, Said-iNursi’ye, Adnan Menderes’e res-mi anmalar yapılmaktadır. Bellidönemde bazı fiiller hakkında so-ruşturma açılmazken, süreç de-ğiştiğinde açılabilmektedir.

Burada sorun terör tanımınınmuğlaklığı ile ilgilidir. TerörleMücadele Kanunu’na göre terör:“cebir ve şiddet kullanarak;baskı, korkutma, yıldırma,sindirme veya tehdit yöntem-lerinden biriyle, Anayasa’dabelirtilen Cumhuriyet’in nitelik-lerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik,ekonomik düzeni değiştirmek,Devletin ülkesi ve milletiylebölünmez bütünlüğünü bozmak,Türk Devletinin ve Cumhuriyetinvarlığını tehlikeye düşürmek,Devlet otoritesini zaafa uğratmakveya yıkmak veya ele geçirmek,temel hak ve hürriyetleri yoketmek, Devletin iç ve dış güven-liğini, kamu düzenini veya genelsağlığı bozmak amacıyla birörgüte mensup kişi veya kişilertarafından girişilecek her türlüsuç teşkil eden eylemlerdir.”

Çizgiyi “her türlü suç teşkileden eylem” diye çizdiğinizde,gerisi sizin yaratıcılığınıza kalıyor.

Paketin genel gerekçesinde her yılönemli miktarda tazminatın AİHMtarafından verilen kararlar nedeniyleödendiği, ayrıca verilen ihlal kararlarınülkenin görünümünü olumsuz etkilediğiyazıyor? Bir yasa maddesiningerkekçesinin tazminat ödememek ve imajkurtarmak olması sıkıntı değil mi?

Bu paketler demokrasi mücadelesi-nin gelişmesi, halkın ortak talebi sonra-sında ortaya çıkmıyor. Samimiyetle yaz-dıkları gibi değişimin temel motivasyo-nu imaj ve tazminat oluyor.

Pazarlık Avrupa Parlamentosu ileAKP arasında olduğundan da yapılandüzenlemeler halkın beklentilerinikarşılamaktan uzak oluyor.

AKP’nin derdi imajıkurtarmak

Demokles’in kılıcıhala sallanmakta

Cezaevlerine yeraçtılar

TBMM Adalet Komisyonu, 14 Mart’ta “4. Yargıpaketi” olarak bilinen “İnsan Hakları ve İfadeÖzgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda DeğişiklikYapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı alt komisyonasevk etti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu paketyasalaşmadan meclisin tatile girmesini istemediğinisöyledi. Bakan’ın bu denli “sabırsız” olması üzerine

Kartal Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet ÜmitErdem ile konuştuk. Erdem, paketin kimin ve ne içinhazırlandığını anlattı, değişiklikteki “terör suçu” kap-samını eleştirdi, düzenlemenin ihtiyaçları kapsamak-tan uzak olduğunu söyledi ve değişiklikte yer alankavramların ne anlama geldiğini açıkladı. Erdem’egöre, düzenleme “mevcut sisteme bir yama.”

Düzenleme

ihtiyaçları

karşılayamaz

aket, rejimin demokratikleştirilmesiihtiyacından doğmadı. Toplumundeğişik kesimlerinin ağzına birerparmak bal çalma kaygısı güdüldüP

şkencede zamanaşımınınkaldırılması en çok Kürtler vesosyalistlere yarayacak. Tabiisanıklarını bulabilirlerse…

AKP’nin 4. yargı paketi, mevcut sistemin yaması

Adalet Bakanı Sadullah Ergin diyor ki"‘Birinci, ikinci, üçüncü paketler çıktı dane değişti?’ diyenler var. Görmek isteyen-ler için çok şey değişti." Görmek istiyoruz.Ne değişti?

Elbette ki paketler birilerinin hayat-larında bir şeyler değiştirdi. Ancak budeğişiklikler belli şeylerin suç olmaktankalkması şeklinde değil, cezaların erte-lenmesi, infazının ertelenmesi,cezasının dışarıda çektirilmesi şeklindegerçekleşti.

Aslında pek çok kişi aklanmadı,sadece bir daha suç işlememek kaydıile salıverildi. Yani Demokles’in kılıcıyasadan yararlananların tepesindehalen sallanmakta.

Değişiklikle en çok konuşulan kavram"denetimli serbestlik". Nedir denetimliserbestlik?

Kişinin cezaevine girmesi yerine ce-zasını alternatif bir şekilde çekmesidir.

Türkiye’de ceza politikasındakiadaletsizlik ve tutuklama uygulamasınınyoğunluğu nedeniyle cezaevleri kapa-sitesinin üzerine çıkmakta, yeni gelecek-lere yer açmak için denetimli serbestlikdüzenlemeleri yapılmaktadır. O yüzdendaha çok infazın dışarıda çektirilmesişeklinde düzenleniyor. Üçüncü yargıpaketinde de açık cezaevindekilerin bü-yük çoğunluğunu salıp, kapalı cezaevin-dekilerin bir kısmını açık cezaevine taşı-yarak cezaevlerinde yer açmış oldular.

Değişiklikkimiilgilendiriyor?

Peki Ayşe Teyze’yi ilgilendiriyormu değişiklik? Röportajın devamınıda okusunlar mı?

Paketin bütününe baktığımız-da, diğer torba yasalar gibi farklıkonulardaki değişiklikleri bir ara-da sunduğu görülüyor. Bir yandan“halkı askerlikten soğutma su-çu”nda “Askerlik hizmetini ya-panları firara sevk edecek veya as-kerlik hizmetine katılacak olanlarıbu hizmeti yapmaktan vazgeçire-cek şekilde teşvik ve telkinde bu-lunma” gibi kıstaslar getirilirken,bir yandan idare mahkemelerindeciddi sıkıntı olan önceki taleptendaha fazlasını isteyememe yasağı-nı kaldırmakta, bir yandan adliyardım konusunda incelemeninduruşmalı yapılması, diğer yandanda kamulaştırma ihtilaflarında pa-ranın zaman içinde erimesine kar-şı 4 aydan sonra faiz işletilmesihükmü getirilmekte.

Yani birbirinden farklı konu-larda yapılan düzenlemelerlemevcut sisteme yama yapılıyor.

Peki sosyalistler ve Kürtler içinne ifade ediyor?

Sosyalistler ve Kürtler buülkede işkenceden en mağdurkesim olduğundan, işkencedezamanaşımının kaldırılması ençok bu kesimin işine yarayacak gi-bi duruyor. Tabii işkence sanıkla-rını bulabilirlerse…

Bunun dışında “suçu ve suçlu-yu övme”, “Terör örgütlerinin bil-diri veya açıklamalarını basma ve-ya yayınlama” ve “Terör örgütü-nün propagandasını yapma” gibisuçlardan yargılananlardan bazıla-rının tahliye edilmesi de olasıdır.Ancak bu soruna köklü bir çözümolmayacak, sadece bazı öğrencidavalarında sonuç doğuracaktır.

Terör örgütüne üye olduğunu nelerin belli edipnelerin etmeyeceği siyasi iklime, yargımensuplarının düşünce yapısına göre değişiyor

Page 12: 179'uncu Sayı çıktı

O rman vasfı kaybetti ril mişara zi le rin sa tı şı nı ön gö -ren 2B Ya sa sı, AKP'nin

ba şı na dert ol du. Tür ki ye'de ençok An tal ya'da bu lu nan 2B ara -zi le ri üze rin de ya şa yan köy lü le -rin ra yiç be del le ri yük sek bul ma -sıy la baş la yan ey lem le ri “2B is ya -nı na” dö nüş tü. He men her haf taey lem ya pan köy lü le rin tar la la rı -nı, ev le ri ni sermayeye kaptırma-ya ni ye ti yok. “Hak kı mı zı ara -mak zo run da yız” di yen köy lü le -rin ey lem bi çimi ise giderek sert-leşiyor. İkinci kez DefterdarlıkVergi Dairesi'ni basan, AKP İlBinası'na yürüyüp yumurta atan,Antalya-Alanya karayolunu kap-sayan 5 kilometrelik alanı 2 saatboyunca trafiğe kapatan köylü-ler, mücadele etmeye devamedeceklerini söylüyor.

ÖNCE DEFTERDARLIKSONRA AKP BASILDI

Aksu Köyü’nden yaklaşık 300kişi 11 Mart sabahı DefterdarHidayet Mat ile görüşmek içinAntalya Defterdarlığı'na gidenköylüler, içi sebze dolu üstünde“2B cenazesi” yazılı tabutu dayanlarında getirdi. Def ter dar lı ğata bu t bırakılmasına izin ver me -yen po lis le köy lü ler ara sın da çı -kan ar be de de ta but kı rıl dı, seb -ze ler et ra fa sa çıl dı. Köy lü ler ara -la rın dan 5 ki şi lik bir tem sil ci he -ye ti oluş tur du. Def ter dar Hi da -yet Mat'la gö rü şen he ye tin olum -lu bir so nuç ala ma dık la rı nı söy le -me si üze ri ne köy lü ler, AKP An -tal ya İl Baş kan lı ğı'na yü rü me ka -ra rı al dı. “Köy lü dür de di ler, hak -kı mı zı ye di ler” slo gan la rıy la çev -re yolun dan AKP İl Baş kan lı -ğı'na yü rü yen köy lü ler, AKP İlBaş ka nı Mus ta fa Kö se ile gö rüş -mek is te di. Köy lü le ri AKP İlBaş kan lı ğı önün de Mus ta fa Kö seye ri ne, TO MA ve çevik kuvvetlekurulan barikat karşıladı.Köse’nin kentte olmadığının söy-lenmesi köylüleri durdurmadı.AKP binasının çevresindekiSanayi 1 Kavşağı’nı ve GaziBulvarı’nı trafiğe kapatan köylü-ler oturma eylemi başlattı.Polisin “eylemi bitirin” çağrısınıdinlemeyen köylüler barikatı aşa-rak AKP binasına girmeye çalış-tı. Polisin olağanüstü güvenlikönlemlerini aşamayan köylüler,yanlarında getirdikleri yumurta

ve taşları AKP İl Başkanlığı’naattı.

2B'C‹LER 2 SAAT BOYUNCAYOLU TRAF‹⁄E KAPATTIKöylüler Defterdarlık ve AKPbinası baskınının ardından 3 günsonra tekrar sahneye çıktı. 14Mart günü sabah saatlerinde An -tal ya-Alan ya yo lu Is par ta Kav şa -ğı'nda top la nan köy lü ler, bin ler -ce po lis ten olu şan ba ri katı bir sü -re de le me di. Sab rı ta şan köy lüka dın la rın ata ğı ile ba ri kat aşıl dı.Yüz ler ce köy lü se ra la rın ara sın -dan ge çe rek yo la ulaş tı ve An tal -ya-Alan ya ka ra yo lu nu kesti.Kaldırım taşı, beton direk, çöpkonteynerleri ve lastiklerle yol

boyunca karayolunu trafiğekapatan yüzlerce köylü Aksu il çemer ke zi ne yü rü dü. Ak su mer ke -zi ne ula şan köy lü ler AKP İl çe bi -na sını taş la ma yı ih mal et me di.Ki lo met re ler ce sü ren, ara ara çe -vik kuv vet le kar şı kar şı ya ge li nenyü rü yüş, Alan ya yö nün de de vamet ti. Ula şı mın iki sa at bo yun caen gel len di ği ey lem de bin ler cearaç sı kı şa rak bek le di. 07 AKPpla ka lı Pors che mar ka bir cip da -ğıl mak üze re olan köy lü le rinüze ri ne sü rül dü. Cip sü rü cü sü nüaşa ğı in di ren köy lü ler, ara ca bü -yük ha sa r verirken ken di le ri niteh dit eden sü rü cü yü hır pa la dı.Bu olayın üzerine 26 kişi gözaltı-na alındı. Köylüler, gözaltına alı-

nanların serbest bırakılması içinbelediye önünde bekledi.

“KADININA SAH‹P ÇIK”Eylemlerin en önünde po lis ba ri -ka tı nı omuz la yan, Def ter dar lıkbi na sına gir mek için ka pı la rıyum ruk la yan ka dın la rın di re ni şiey le min uzun sür me si ni sağ la dı.Ka dın la rın di ren gen tav rı kar şı -sın da po lis ami rinin köy lü er kek -le re “ka dın la rı nı za sa hip çı kın”çağrısında bulunmasına en çoktepkiyi kadınlar gösterdi. “Benbu yolu ulaşıma açmak zorunda-yım” diyen emniyet amirine birköylü kadın, “Ben de hakkımıaramak zorundayım” yanıtınıverdi.

"Üniversiteyi şirket, öğrenciyi müşteriyapanlara, cebimizdeki son kuruşlar›çalanlara, hakk›m›zda bizsiz kararalanlara, halk›m›z› soyanlara, ülkemizisatanlara, Tayyip'e, AKP'ye... Yumurtagençliğin isyan›d›r"

Burhan Kuzu'ya 8 Aralık 2010'daAnkara Üniversitesi Siyasal BilgilerFakültesi'nde "Kolektif yumurta şen-liği" düzenleyen üniversiteliler,yumurtayı gençliğin isyan aracı olaraktanımlanmıştı.

Demokratik öğrenci hareketinin,şirketlere ve AKP’lilere karşı öfkesinigöstermek için attığı yumurta artıkköylülerin elinden hakkını gasp etmekisteyenlere atılıyor.

Gençliğin isyan aracı olarak ortayaçıkan yumurta eylemleri tümmücadele alanlarının aracı halinegeldi. 11 Mart'ta önce AntalyaDefterdarlığı'na, sonra da AKP İlBaşkanlığı'na yürüyen Antalyalı

köylüler, yanlarında getirdikleriyumurtaları AKP binasına attı.

AKP böylece köy yumurtasındanda nasibini aldı.

Üniversitelilerin tanım-ladığı yumurtanın isyanıntablosunu köylülerin eylemigenişletti.

Üniversitelilerin, yumurtasınınköylülere uyarlanmış yeni tanımışöyle: "Tarlalar›m›za göz dikenlere,evlerimizi y›kmak isteyenlere,cebimizdeki son kuruşu almayaçal›şanlara, 2B Yasas›'n› ç›kartanlara,

Tayyip'e, AKP'ye... Yumurta köylününde isyan›d›r.”

Bu kezüniversiteyumurtasıdeğil

KIRHalk›n Sesi 21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

‘Bayburt Grup Çandır’dan defol’Ankara Kalecik’teki Çandır

Köyü halkı, köylerine yapıl-mak istenen taş ocağına karşıeylem yaptı. 11 Mart günü köymeydanında bir araya gelenyaklaşık 500 kişi “Çandır’dataşocağı istemiyoruz”, “BayburtGrup Çandır’dan defol”,“Dinamit Çandır’da ölümdemektir” sloganlarıyla taşocağının kurulacağı yereyürüdü. Köylüler adına basınaçıklaması yapan NurettinDinçer, ülkenin yeraltı zengin-liklerinin ekonomiye kazandırıl-masına karşı olmadıklarını

ancak köyün ağaçlandırılmasıiçin verilen arazinin rant uğrunaBayburt Grup’a satılmasına izinvermeyeceklerini belirterekhukuksuz biçimde kurulan taşo-cağının kaldırılmasını istedi.

Polis: ‘Müdahale etmek zorundayız’Halk: ‘Hakkımızı aramak zorundayız’

"Köylü milleti bu! Bir kere bir şeye'heyye' demesin, aklı kesmesin.Korkma gerisinden..."

Bu sözler Yaşar Kemal'in "Dağın ÖteYüzü" üçlüsünün ilki olan Ortadirekkitabından bir alıntı.

Yaşar Kemal, pamuklar toplanma-dan Çukurova'ya ulaşmaya çalışan köy-lülerin inatçılığını ve kararlığını bu söz-lerle anlatır. "Hakkımı aramak zorun-dayım" diyerek eylem üstüne eylemyapan Antalyalı köylülerin kararlılığı dabu sözlerde gizli. Köy kahvelerinde top-lanıp eylem kararı alan Antalyalı köylü-

ler tarlaları, evleri için bir kere"Mücadele edeceğiz" dedi. Gerisindenkorkan AKP, korkmayan ise hak müca-delesi verenler oldu.

Köylülerin yol kesme, bina basma,yumurta atma gibi eylemlerinin karar-ları köy kahvesinde yapılan toplantılar-da alınıyor. Tamamen köylülerin inisi-yatifinde alınan eylem kararları, top-lantının ardından bütün köye duyuru-luyor.

Yaşar Kemal'in aynı eserinde dediğigibi "Köy de uyanmıştı. Bir hayhuy, birtelaş, patırtı, kütürtü, bir gürültü orta-

lığı almıştı." Antalya’nın köylerinde debir patırtı, gürültü başladı. Öyle kieylemden eyleme koşan köylüler tarla-larını unuttu.

Antalyalı köylülerin kahve toplantı-ları, günlerce devam eden "2B isyanı-nı" başlattı. Köy köy gezilerek bütünköylerle ortak ve daha etkili eylemlerörgütleyeceklerini söyleyen 2B'ciler,"Duyduk duymadık demeyin! Bu dahabaşlangıç" diyor.

2B'ciler CHP ve MHP gibi köylülerindinamizminden faydalanmaya çalışan-lara da pabuç bırakmıyor.

2B Yasası, Antalya'da köylülerin eylemlerini "2B isyanına"dönüştürdü. Köylüler, AKP İl Binasını ve ikinci kez deDefterdarlığı bastı, Antalya-Alanya karayolunu trafiğe kapattı

12

Duyduk duymadık demeyin

Nükleere karşıinsandan zincirMersin Nükleer Karşıtı

Platform (NKP)Japonya’da yaşanan Fu ku şi manük le er ka za sı nın üçün cü yıl dö -nü mün de “in san zin ci ri” ey le miyap tı. 10 Mart gü nü Mer sin’deya pı lan ey lem de NKP söz cü süSe ba hat As lan dün ya nın vaz geç -ti ği nük le er san tral lerde ıs rar cıolan AKP’nin hal kın sağ lı ğı nıdüşünmediğini söyledi.Konuşmanın ardından nükleerkarşıtları ve demokratik kitleörgütlerinin de yer aldığı yak-laşık bin kişilik insan zinciri oluş-turuldu. İstanbul NükleerKarşıtı Platform da hayatını

kaybedenleri anmak veMersin’de yapılması planlanannükleer santrali protesto etmekiçin 11 Mart günü GalataKöprüsü’nde insan zinciri oluş-turdu.

‘Trabzonspor’unHES’ine karşıyız’Trabzonspor’un Uzungöl’de

hidroelektrik santral yapma-sına karşı çıkan Uzungöllülereylem yaptı. 15 Mart günüTrabzon Valiliği önünde topla-nan eylemciler, “TS HES yapıpalma ahımızı, git Fenerden alkupamızı” yazılı pankartlarındasantral yapımını yürüten şirketinTrabzonspor ile bağlantısınadikkat çekti. Trabzonspor’un,Uzungöl 1 Regülatörü ve HESProjesi’ni yürüten Bordo MaviElektrik Üretim Şirketi’nin sahi-bi olduğu biliniyor. Grup adınakonuşan İhsan Özkan,

“Trabzonspor’un HES projesi,sporun doğasına ve ruhuna,aykırıdır. HES projesinin adınınrenklerine gönül verdiğimiztakımla yan yana anılması güve-nimizi zedelemiştir” dedi.

MEHTAP METİNOĞLU

Kadınların mücadelecive direngen tavrıeylemin biçimine deyansıdı. Eylemlerin enönünde polis barikatınıomuzlayan,Defterdarlık binasınagirmek için kapılarıyumruklayan kadınlardı.

Page 13: 179'uncu Sayı çıktı

TARİHHalk›n Sesi

1321 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

V ladimir I. Lenin’in “Devletve Devrim” adlı yapıtındansık altıntılanan bölümler-

den biridir: “Egemen sınıflar,sağlıklarında büyük devrimcileri ardıarkası gelmez kıyıcılıklarla ödül-lendirirler; öğretilerini, en vahşidüşmanlık, en koyu kin, en taşkınyalan ve karaçalma kampanyalarıylakarşılarlar. Ölümlerinden sonra,büyük devrimcileri zararsız ikonlardurumuna getirmeye, söz uygundüşerse, azizleştirmeye, ezilensınıfları 'teselli etmek' ve onlarıaldatmak için adlarını bir hâle ilesüslemeye çalışırlar. Böylelikle,devrimci öğretileri içeriğinden yok-sunlaştırılır, değerden düşürülür vedevrimci keskinliği giderilir...”

Kimi devrimci önderler içinmaalesef geçerli olan bu durum,THKP-C önderi Mahir Çayan içingeçerli olmadı. Sistem Mahir’denzararsız bir ikon, romantik bir dev-rimci yaratamadı. Oysa o da bir kat-liamda daha yirmili yaşlarında yaşa-mını yitirmiş biriydi ve diğer bütünbüyük devrimciler gibi olağanüstüimgesinin altında zaafları ve yete-nekleriyle gayet olağan bir kişilikbarındırıyordu. Ancak KızıldereMahir’in mağduriyeti değil yenilgi-nin içinde bayrağı doruğa diktiği ey-lemiydi. “Biz buraya dönmeye değildeğil ölmeye geldik” sloganındasimgeleşen bir teslim olmama çağrı-sıydı. Bir devrimci kardeşlik ve da-yanışma destanıydı. Teoriyi pratiklesınama cüreti ve becerisiydi. Bir ge-lenek oluşturma kararlılığıydı. Enönemlisi Kızıldere, Mahir’in ahlakibir isyanı da barındıran devrimci ko-puş serüveninin son halkasıydı.

Teorik düzlemde en olgunlaşmışhalini, Mahir’in kaçaklık koşullarıgibi büyük olanaksızlıklar ortasındayazdığı Kesintisiz Devrim II-III bro-şürlerinde bulduğumuz devrimci ko-puş, Türkiye’de geniş halk kitleleriy-le buluşup sistem karşıtı bir iktidarmücadelesine girişebilen bir devrim-ci hareket geleneğinin oluşumunada sağlam bir kaynak oluşturdu.

Bugün devrimcilere yönelik kara-lamaların ve güncel sorunlar karşı-sında teorik yetersizlik iddialarınınen belirgin kusurlarından biri deMahir’de simgeleşen devrimci kopu-şu ve teorik mirası yok saymalarıdır.

DEVR‹MC‹ HAREKET‹ YARATANKOPUfiLAR…

Parlamentarizm, pasifizm,Kemalizm, cuntacılık ve bugününulusalcı kanadının hala savunduğuMilli Demokratik Devrim tezleriMahir Çayan’ın TİP’te başlayıpTHKP-C / Kızıldere ile son bulandevrimci siyasal yolculuğunda herbiri ileriye doğru bir kopuşla geride

bıraktığı geçici uğraklardı. Mahir,Emperyamizmin BunalımDönemleri sistematiğini kullanıpiçinde bulunduğu dönemi(Emperyalizmin 3. BunalımDönemi) bir devrimci kriz konjonk-türü şeklinde yorumlayarak devrim-ci harekete çığır açan bir katkı yaptı.

Mahir, Siyasal BilgilerFakültesi’ne (SBF) girip siyasi birçabanın içerisine katıldıktan sonra,sürekli kopuşlar yaşanmıştır.

Bir dönem Türkiye DevrimciGençlik Dernekleri Federasyonu(TDGF) Başkanlığı yapan AtillaSarp’ın dediğine göre, “Mahir, hırslıbir adamdı. Doğruyu yakalamış vebu doğruyu kabul ettirme konusun-da öyle hırslı bir davranışı vardı.Korkak bir yanını görmedim.”

1969 Ocak ayında FKF kurulta-yında TİP’ten kopuş yaşanır. Bu ge-lişme, eksik kal-mış burjuva de-mokratik devri-min tamamlan-ması ve emperya-lizmden bağımsız-lık / siyasi demok-rasi için mücadelegörevlerini yok sa-yarak, böylece he-deflediğini varsay-dığı sosyalist devrimi de olmayan birgeleceğe erteleyen pasifist, parla-mentarist çizgiden kopuştur. MahirÇayan, bu dönemde Türkiye’dekibaş çelişkinin emperyalizmle “küçükburjuvazi dahil bütün halk” arasındaolduğunu ve bir milli cephe ile bir-likte ikinci bir Kurtuluş Savaşı veril-mesi gerektiği iddiası üzerine kuruluMilli Demokratik Devrim (MDD)tezlerini savunmaktadır.

1970 Ocak ayında, Aydınlık der-gisinin ikiye bölünmesiyle Doğu Pe-rinçek ve çevresiyle kopuş yaşanır.MDD içinde yaşanan bu ayrılık,Mahir’lerin küçük burjuvaziye belbağlayan Kemalist çizgiyle aralarınamesafe koydukları kopuşu temsileder. Şimdinin Zaman yazarı ŞahinAlpay, Radikal yazarı Cengiz Çan-dar ve Taraf yazarı Oral Çalışlar’ınıda içeren Perinçek ekibi "Bizim par-timiz milli kurtuluş cephesidir. Bi-zim partimizin komutanı MustafaKemal'dir..." derken, Mahir Çayan

"...Bizim partimiz ne milli cephepartisidir, ne de bizim partimizinkomutanlığı, küçük burjuva radikal-lerine aittir. Bizim partimiz, sosya-listlerin partisi, Marksist bir partidirve partimizin de eylem kılavuzu Ke-malizm değil, bilimsel sosyalizm-dir..." demektedir. Bu ayrılık Kema-lizm’den kopuşu simgeler.

1971 Ocak ayında, Aydınlık Sos-yalist Dergiye Açık Mektup broşü-rüyle Mihri Belli ve çevresiyle ko-puş… İşçi sınıfının henüz yeterincegelişmemiş olduğunu savunan MihriBelli halkın devrimci eylemindençok, sistem içi bir kalkışmaya, sol bircuntaya bel bağlamaktadır. İşçi sını-fının öncülüğünü savunurken bunulafta bırakmayıp, işçi sınıfı partisiöncülüğünde yürütülecek bir dev-rimci savaş örgütlemeyi somut hedefolarak koyan Mahir’ler THKP-

C’nin inşasınagirişir. Bu geliş-me, TİP yasalcı-lığının bir başkaversiyonu olarakkabul edilenMDD’den kopu-şu temsil eder.

1972 Ocakayında, Küpeli-Aktolga grubuy-

la kopuş… Sıra teorinin pratiklesınanmasına gelince THKP-C’nin üçkurucusundan ikisi Yusuf Küpeli veMünir Ramazan Aktolga, faşizmekarşı silahlı mücadeleyi güncel birgörev olarak reddeden bir tutumalırlar. Mahir kabul etmez veKüpeli-Aktolga ikilisiyle yollarayrılır.

Aslında her kopuş, Mahir’in esaskendi siyasi çizgisinin giderek birazdaha belirginleşmesi, netleşmesianlamına gelir. Mahir’in esas siyasiçizgisi, Küpeli-Aktolga grubuylakopuştan sonra kaleme aldığı,“Kesintisiz II-III” olarakadlandırılan broşürde ortayakoyduğu tezlerdir.

Mahir’den zararsız bir ikonçıkmayışı ne salt Kızıldere pratiğiile, ne de Kesintisiz II-III tezleri ileaçıklanabilir. Ancak ikisinin birlik-teliği yarınlara değerden düşürüle-mez bir devrimci miras bırakmıştır.

“Emperyalist dönemde tekülkede devrim olabilir.

Bu dönemde burjuvazi devrimciniteliğini kaybetmiştir. Kendidevrimini yapamaz. Bu yüzdengeri bıraktırılmış ülkelerde pro-letarya tek bir süreç içinde ikilidevrimci görevle karşı karşıyadır.(Kesintisiz devrim esprisi.)”

“Kesintisiz Devrim” MahirÇayan’ın icadı değil, BolşevikDevrimi’nin Türkiye’yeuyarlanan teorik miraslarındanbiridir. Leninist KesintisizDevrim Teorisi olarak da bilinir.

Bilimsel Sosyalizm’in kurucu-ları Marx ve Engels’in Avrupa’da19. yüzyıl ortasında şiddetlenensınıf mücadelelerinden ve devrim-ci kriz ortamından hareketleortaya attığı, önce burjuvademokratik devrimi, hemenardından da sosyalist devrimiöngören aşamalı sürekli devrimteorisi, önce bizzat bu ikilitarafından, daha sonra da Rusdevrimcileri tarafından eleştirile-rek daha gelişkin bir teori açığaçıkacaktır.

Marx’ın beklediği süreklibuhranın emperyalizm ile birliktegeldiğini gören Rus devrimciler,aşamalı süreli devrim teorisinieleştirirken demokratik devrimingörevlerinin de iktidarı alaraksosyalizme yönelecek olan prole-

taryanın öncülüğünde aşamasız /kesintisiz olarak tamamlanacağınıtartışır. Bu tartışmayı ilk ortayaatan Alexander Parvus’tur, ondanalıp geliştiren Leon Troçki’dir,son noktayı koyan da Lenin olur.

Türkçe çevirisi 1960’lardaBilim ve Felsefe Yayınları’ndançıkan Bertram D. Wolfe’un“Devrimi Yapan Üç Adam:Lenin, Troçki, Stalin” adlıkitabında, Troçkist “süreklidevrim” diye bilinen ve kesintisizdevrime uluslararası bir boyut (birülkedeki devrimin diğer ülkelerdedevam eden devrimlerle destek-lenmesi) da ekleyen tezleri ileLeninist “kesintisiz devrim” teziarasındaki ilişkiye dikat çekilir.

Teori Marx’tan Lenin’e gerekiç tartışmalarla gerek pratiklesınanarak bugüne gelmiştir.

Devrimci kopuş & kesintisiz devrimParlamentarizm, pasifizm, Kemalizm, cuntacılık ve MDD tezleri Mahir Çayan’ın TİP’te başlayıp Kızıldere ile sonbulan yolculuğunda her biri ileriye doğru bir kopuşla geride bıraktığı geçici uğraklardı

AL‹ ERG‹N DEM‹RHAN

Z A R A R S I Z B ‹ R ‹ K O N A D Ö N Ü fi T Ü R Ü L E M E Y E N D E V R ‹ M C ‹ L ‹ K

THKP-C hem adı hem de mü-cadele biçimi konusunda Fi-

listin Kurtuluş Hareketinin sol ka-nadı FHKC’den ilham almıştır.Ses getiren eylemlerinden biri deİsrail Başkonsolosu Efraim El-rom’u kaçırarak infaz etmek ol-muştur. THKP-C’nin oluşumundayer alan kimi kadrolar Raf ve Kı-zıl Tugaylar gibi, Avrupa’da yeniyeni filizlenmeye başlayan silahlıörgütlerle birlikte, Filistin’e git-miştir.

Ancak dayanışma sadece “bi-zim” tarafta geçerli değildir.THKP-C’nin önder kadrosunun30 Mart 1972’de Kızıldere’de kat-ledilmesinde İsrail ajanlarının sağ-ladığı istihbaratın payı olduğunailişkin belgeler sonraki yıllarda or-taya çıkmıştır.

30 Mart’ın, Filistinliler için deönemli bir gün haline gelmesinisağlayan gelişmeler ise Kızılde-re’yi izleyen yıllarda yaşandı.1976’da İsrail’in 21 bin dönüm Fi-

listin toprağına “güvenlik gerekçe-siyle” el koyma kararına karşı İs-rail vatandaşı Filistinliler genelgrev ve çeşitli gösteriler düzenle-di. İsrail’in amacı Filistinlilerin ta-rım yaptığı bu toprakları Yahudi-ler için yerleşim alanı haline getir-mekti. Filistinliler buna sessiz kal-madı. Batı Şeria’da, Gazze Şeri-di’nde ve Lübnan’da yaşayanlarda bu eylemlere destek verdi. İs-rail güvenlik güçleri bu gösteriler-de altı Filistinliyi öldürdü, yüzler-ce kişi çıkan çatışmalarda yaralan-dı. İsrail’de yaşayan Filistinlilerinişgale ilk kitlesel karşı çıkışı olan30 Mart bundan sonra her yıl Fi-listinlilerin bulunduğu her yerdeve tabii İsrail’de gösteriler vegrevlerle “toprak günü” olarakkutlanıyor. Toprak günü, Filistin-lilerin bir ulus olarak hareket et-mesinde önemli bir tarih ve top-raklarına sahip çıkma kararlılığı-nın simgesi. Filistin halkı bu kut-lamalarda pek çok kayıp verdi.

“Direniflin ve Dayan›flman›nTarihi Onurumuzdur” diyenler30 Mart K›z›ldere Katliam›’ndayaflam›n› yitirenleri yine Tak-sim’de bir yürüyüflle anacak.

30 Mart Cumartesi günüTaksim Tramvay Dura¤›’ndasaat 13.30’da buluflularak Ga-

latasaray Meydan›’na yürüne-cek.

Bursa’da da 30 Mart’ta saat18.30’da Nilüfer’de bulunan 3Fidan an›t›nda buluflulacak.

Eylemin ça¤r› metnini150’ye yak›n imzac›n›n imzal-ad›.

Direnişin vedayanışmanın

tarihi

Kesintisiz devrim Filistin’in 30 Mart’ı:Toprak Günü

K I Z I L D E R E K A T L ‹ A M I N I N 4 1 ’ ‹ N C ‹ Y I L I N D A O N ’ L A R A N I L I Y O R

““ddaahhaa yyaavvuuzz bbiirr bbeellggee vvaarr mm››dd››rr hhaaggeerrççee¤¤ii aarraarrkkeenn ppaarrççaallaannmmaayy›› ggöözzee aallmm››flfl yyüüzzlleerrddeenn??”” ((YYoorrtt SSaavvuull,, EEccee AAyyhhaann))

Parvus

Page 14: 179'uncu Sayı çıktı

MEDYAHalk›n Sesi

1421 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

Tayyip Erdoğan'ın “Hasan Abi” diye andığı Hasan Cemal de sonunda onun hışmınauğradı: Milliyet'in 15 yıllık yazarı Cemal yazıları engellenince gazeteden ayrıldı

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Kamerhatun Mahallesi Tarlabafl› Bulvar› Caddesi

No: 117/6 BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

ART Matbaac›l›k, Türker Saltabafl, ‹stasyon Mah. 242 Sk, No:32Kartepe / Kocaeli (0262 373 45 03)

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

İmralı tutanaklarının yayımlanması-nın ardından Doğan Medya Grubu

patronu tarafından uyarılan MilliyetGazetesi Genel Yayın Yönetmeni Der-ya Sazak'tan Tayyip Erdoğan'ın isteğiüzerine gazeteci Hasan Cemal ve CanDündar'ın işten çıkarılması istendi.Dündar, Uludağ Üniversitesi'nde katıl-dığı bir panelde Erdoğan'ın talimatıylayazılarına sansür uygulanmasına ilişkinyaptığı konuşmada, “Başka yer olmazsakendi internet sitemizde yazacağız, ne-resi varsa derdimizi orada söyleyeceğiz”dedi. Dündar, katıldığı panelde bir öğ-rencinin “Tayyip Erdoğan, sizin ve Ha-san Cemal'in gazetede yazmanızı iste-miyor. Bu konu hakkında ne düşünü-yorsunuz?” şeklindeki sorusunu yanıt-ladı. “Batsın böyle gazetecilik” diyenbir başbakanın böyle bir tepki vermesi-nin şaşırtıcı olmadığını dile getirenDündar, “Eğer bizi istemiş olsaydı, bu

durum mesleğimize külfet getirirdi” di-ye konuştu.

‘ERDO⁄AN'IN ‹STED‹⁄‹ B‹RGAZETEC‹ OLARAK ANILMAYIK‹M ‹STER?’

Başbakan'ın istediği bir köşe yazarıolmanın normal bir gazeteci tarafındanistenecek bir şey olmadığının altını çi-zen Dündar, “Tayyip Erdoğan'ın iste-mediği bir gazeteci olmak bizim için il-tifattır” dedi. Dündar, ülkenin zor gün-lerden geçtiğini ifade ederek, Türki-ye'nin her zaman tek parti tarafındanyönetilmeyeceğini, bu günlerin de geçe-ceğini söyledi.

“NEREDE DERD‹M‹Z‹ SÖYLERSEKORADA YAZACA⁄IZ”

Dündar, gazeteciler olarak söz-lerini eğip bükmeden söyleye-cekleri sürece dayanmaya gay-

ret edeceklerini şu şekilde ifade etti:“Eğer çok eğip bükmemiz istenirse izinisteyeceğiz ya da zaten kovulacağız. Ozaman başka mecralarda yazmaya çalı-şacağız. Başka yazacağımız yer olmazsakendi internet sitemize yazacağız. Ne-resi varsa derdi-mizi söyle-yebilece-ğimizoradayazmayadevamedece-ğiz.”

M illiyet gazetesi, İmralıtutanaklarını NamıkDurukan imzalı bir

haberle yayımlamasının ardındanAKP müdahalesiyle yenidendizayn ediliyor. TayyipErdoğan'ın “Böyle gazetecilikolmaz” diye hedef gösterdiğiMilliyet, iktidara biatını göster-mek için pek çok köşe yazarı ilebirlikte 45 yıllık gazeteci HasanCemal’in yazılarını da sansürledi.Bunun üzerine Cemal gazetesin-den ayrıldı. Milliyet, Erdoğan'ınaçıklamalarından sonra Can

Dündar, Hasan Cemal ve HasanPulur başta olmak üzere, ismiifşa olmamış pek çok gazetecininhaber ve yazılarını sansürlüyor.

Gazetenin Genel YayınYönetmeni Derya Sazak'tanErdoğan'ın isteği doğrultusundaHasan Cemal ve Can Dündar'ınişten çıkarılması istemişti.Tepkiler karşısında gazete iştençıkarma yerine yazarları “bir süredinlendirmeyi” ve sıkı bir sansüruygulamayı tercih etmişti. İkihafta süreyle yazılarına ara verenHasan Cemal, 18 Mart'ta gazete-ye gönderdiği yazının dayayımlanmaması karşısında istifa

etti.

DERYA SAZAK'TAN ALAYG‹B‹ VEDA YAZISI

Derya Sazak, haberin medya-da yer almasının ardından bir“Veda ve teşekkür” yazısıyayımlamak zorunda kaldı:“Milliyet gazetesi'nin değerliyazarlarından, 45 yıllık meslekustası Hasan Cemal’le yollarımızbugünden itibaren üzülerekayrılmaktadır. Kendisinegazetemizdeki 15 yıllık yazarlıkyaşamı nedeniyle teşekkür ede-riz.” Sazak, sanki yazılarıyayımlamayan kendisi değilmiş

gibi ekledi: “Ne zaman isterseMilliyet’teki köşesi gelecekte deona açık olacaktır.”

“PATRONLARA KARfiI ÇIKAMADIK”

Hasan Cemal'in, gazetede yerverilmeyen son yazısını gazeteciİsmet Berkan blog sayfasında ya-yımladı. Cemal, son yazısında kö-şesinin Erdoğan'ın açıklama-larından beri kapalı oldu-ğunu belirtti. Milliyet'inyeni patronu YıldırımDemirören ile TayyipErdoğan arasındakiilişki nedeniyle

yazarlığına son verilenHasan Cemal, bu yazısınaitiraf niteliğinde bir not daekledi: “Biz de patronlarayeteri kadar karşı çıkamadık,örgütlenemedik.”

Zaman ve Akit AKP'ye yolgösteriyor

Medyanın Gökçek'in silahlı çetesini aklama çabası

Sağlık Bakanlığı'nın,bebek ölümlerini

azaltmak ve süte erişilebi-lirliği arttırmak amacıylaortaya attığı Süt BankasıProjesi'nin, annelerin ba-ğışlayacağı sütle kurulma-sı planlanıyor. İslamcıla-rın şiddetle karşı çıktığıbu proje gündeme geldi-ğinden beri Zaman veAkit gibi İslamcı gericigazetelerde “haram” de-nilerek hedef gösteriliyor.İslamcı medyadaki haber-lerde İslam KonferansıFıkıh Akademisi'nin, An-ne Sütü Bankası'nı “ha-ram” olarak değerlendir-diği tespitlere geniş yer

verilirken, bakanlıktanderhal bu projeden vaz-geçmesi isteniyor.

İslamcı gerici çevrelerfarklı annelerden alınansütlerin “süt hasımlığı”doğuracağını söyleyerek,bu bebeklerin ileride ev-lenmesinden endişe duyu-yor. İslam inancına göre,aralarında “süt hasımlığı”olanlarda “nikah düşmü-yor.” Zaman ve Akit baş-ta olmak üzere, gerici ku-rumlar, her annenin yal-nızca aynı cinsiyetteki be-beklere süt vermesinin“nikah düşmesi”ni birnebze olsun engelleyebi-leceğini belirtiyorlar.

Artık Hasan Abi’ye detahammülü yok

LEMAN MERAL ÜNAL

Tayyip Erdoğan'ın hedefinde olan gazeteci-yazar Can Dündar, katıldığı birpanelde “Derdimizi söyleyeceğimiz neresi varsa orada yazacağız” dedi

Tayyip Erdoğan'ın “Batsın senin gazeteciliğin”diye hedef gösterdiği Hasan Pulur, 60 yıllık birgazeteci. Tam 55 yıldır Milliyet Gazetesi'ndegörev yapan Pulur, Erdoğan'ın açıklamalarındansonra yazılarının “sakıncalı” bulunarakyayımlanmadığını dile getiriyor. Kendisi gibi CanDündar ve Hasan Cemal'in de yazılarından

“sakıncalı” kısımların “arındırıldığını” ifade edenPulur'a göre, hedefte olan aslında sadece“Milliyet” değil. Pulur, “Bugün bana yarın sana,tehlikeli bir gidiş var” diyerek, bugün gazeteci-lerin yazılarını sansürleyen genel yayın yönet-menlerinin yarın benzer bir durumlakarşılaşabileceğini dile getiriyor.

‘Erdoğan’ın istemediği gazeteciolmak benim için iltifattır’

TGRT Haber, Dikmen'de Gökçek'in silahlıçetelerinin saldırısını aklamak için çarpıtma

haberlere yer verirken, cemaatin ajansı CihanHaber Ajansı (CHA) emniyet kaynaklıolduğunu öne sürdüğü haberleriyle halkı yanlışyönlendirdi.

TGRT Haber'in ana haber bültenindeDikmen Vadisi'ne yıkım için gelen Gökçek'insilahlı çetelerini kovan Vadi halkı “Terör örgütüDHKP-C'nin desteklediği gecekondu sakinleri”olarak verildi. Haberde, barınma hakkı için ver-ilen mücadelenin “İstanbul'daki DHKP-C

operasyonunu protesto etmek için” yapıldığı önesürüldü. TGRT Haber, yaptığı haberin “polisdosyasına göre” olduğunu öne sürse de HalkınSesi'nin ulaştığı avukatlar, polis dosyasında böylebir bilginin yer almadığını ifade etti.

Cihan Haber Ajansı (CHA) halkı yanlış yön-lendirerek, 1 kişinin gözaltına alındığı DikmenVadisi direnişinde 20 kişinin gözaltındaolduğunu söyledi. Dikmen Vadisi'ndeki gergin-liği sürdürme çabasındaki görev sırasınıbelediye-mafya-polis üçgeninden alan CHA,halkı açıkça yanlış yönlendirdi.

“Yurttaşların hızlı ve sansürsüz ha-ber alması için patron, sermaye veholdinglere ihtiyacı yok” diyen Öteki-lerin Postası, yayın hayatınaFacebook'ta “Açlık Grevi Postası”olarak başladı. 12 Eylül 2012'de başla-yan açlık grevleri sürecinde, grevdeki-lerin durumuna ilişkin anlık gelişme-leri aktararak halkın haber alma hak-kını savunan posta, 18 Kasım 2012'de

açlık grevlerinin sona ermesiyle bir-likte Ötekilerin Postası olarak yayınhayatına devam etti. Tecrit altındakimahpusların hayati durumunu ailele-rine ve yakınlarına aktarmak, mah-pusların ve açlık grevindekilerin sesle-rini duyurmak için başlayan girişimeşine az rastlanan bir medya faaliyeti.

Facebook ve Twitter'da “öteki”olarak adlandırdıkları sosyalistlerin,

kadınların, Kürtlerin, eşcinsellerinseslerini duyuran Ötekilerin Postası,artık otekilerinsesi.org internet site-sinde yayın hayatını büyüterek sürdü-recek. Gönüllü muhabirlerle, yurttaşgazetecilik ve kolektif habercilik ilehalkın doğru haberlere ulaşmasınısağlayarak sansüre meydan okuyanÖtekilerin Postası, sosyal medya üze-rindeki paylaşımlarını da sürdürüyor.

Açlık grevlerisırasında sosyalmedyadakarşılaştığımızÖtekilerin Postasıartık otekilerin-postasi.org inter-net adresinde!

Ötekilerin Postasıvar!

Page 15: 179'uncu Sayı çıktı

Aylin Aslım’ın dördüncü albümü “Zümrüdüanka” 8 Mart DünyaKadınlar Günü’nde çıktı. Aslım’ın Teoman ve Cem Adrian’la düet yaptığıalbümde sözleri Aysel Gürel’e, müziği Atilla Özdemiroğlu’na ait SezenAksu klasiği “Hasret” de yeni yorumuyla yer alıyor.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

1521 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

B u yıl üçüncüsü düzen-lenen UluslararasıGençlik Filmleri

Festivali’nin İstanbul’dakiaçılışı 18 Mart akşamı gerçek-leşti. Şişli Kent Sineması’ndayapılan açılış etkinliğindesunuculuğu genç oyuncu GünKoper yaptı. Koper etkinliği,“Gençlerin bir festival yapıyorolması ekstra, şaşılan birdurum haline gelmiş. Ben de

buna şaşırdım. Her festivalgenç olmak zorunda değil mifestival olmak için” sözleriyleaçtı. Savaşın da yerleşikleşmiş,kanıksanmış bir şey olduğunadikkat çeken Koper, barış içinsalonu dolduran gençleriişaret etti.

Festivale ilişkin bilgi veri-len açılış konuşmasında önce-ki yıllarda festivalin“Gençlerin Sesi PerdedeYankılıyor” ve “Yasak/NeYapsak” temalarıyla binlerce

izleyiciyle buluştuğuhatırlatıldı.Festivalin bu yıl“Barış” temasıyla10’dan fazla ildeizleyicileriylebuluşacağı aktarıldı.“Başka bir sinemamümkün”anlayışıyla yapılanfestivalin Kıbrıs veAnkara’dan sonraİstanbul’da da halk-ların kardeşliği içinbarışın sesini sahne-ye taşıdığı belirtildi.

“YAPTI⁄IMIZ G‹B‹KORUMAYI DAB‹L‹R‹Z”

Gece boyuncaçeşitli video/kısafilm gösterimlerininyapıldığı gecenin ilkvideosu DevrimciGençlik Köprüsü’neilişkindi. 1969’daİstanbul Boğazı’nayapılmak istenenköprü yerine Dev-Gençliler HakkariZap Suyu’na köprüyapılmasını savun-muş ve Hakkari’yegiderek köprüyükendileri yapmıştı.1999’da güvenlik ge-rekçesiyle patlatılanköprü, 2010 yılındaüniversitelilerin, ay-dınların yoğun çaba-larıyla yeniden inşa

edilmiş, ancak bu defa daköprünün tabelası çalınmıştı.Etkinlikte köprünün çalınantabelasının yapımını üstlenenKolektif Sinema Ekibi’ninvideosu izlendi.

Ankara Kolektif Sinematarafından hazırlananODTÜ’de günler süren dire-nişi anlatan “ODTÜ Ayakta”belgeselinin İstanbul’daki ilkgösterimi de açılış etkinliğin-de oldu.

Belgeselin ardından, geçti-ğimiz yıl Newroz kutlamaları-na katıldığı gerekçesiyle 9 aytutuklu kalan Öğrenci Kolek-tifleri üyesi Kadir Ev söz aldı.ODTÜ protestolarına katıla-madığını ama hapishanedey-ken izlediğini söyleyen Ev,“Yalnız olmadığımızı gör-düm” dedi. Ev, sözlerine

“Gençlik köprüsünü tekraryaptığımız, tabelasını tekrarastığımız gibi onu korumayıbiliriz. Barışı korumayı biliriz”diyerek devam etti.

“S‹Z K‹M‹N KANINIDÖKTÜNÜZ?”

Ev’in konuşmasınınardından yönetmen MustafaErgün’ün kısa filmi “Vana”gösterildi. Hrant Dink’in gö-zünden son gününü anlatanfilmin ardından anısınaHrant’ın Arkadaşları’ndanGaro Paylan’a plaket sunuldu.Etkinliğe katılamayan Pay-lan’ın “barış dolu bir dünya”dileyen mesajı ve Dink’in1999’da Agos’ta yazdığı, bir-likteliğin ve kardeşliğin geç-mişte birlikte dökülen kanlarüzerinden kurulmasını eleşti-

ren “Siz kimin kanını döktü-nüz” yazısından bir bölümokundu.

İHD tarafından CumartesiAnneleri’ne ilişkin hazırlananvideo öncesi ise Berfo Anaanıldı. Gösterimin ardından1980’de kaybedilen HayrettinEren’in kardeşi İkbal Erensöz alarak “İnsanların insancayaşaması için mücadele etmişama bunu canıyla ödemiş ağa-beyim Hayrettin Eren Kasım1980’de kaybedildi. Bizler me-zar ararken şimdi kemiklerinerazı olduk. Ben kiminle barı-şayım? Bulamadığımız kemik-ler barışla sonuçlanırsa yüre-ğimize su serpilir” dedi.

Fuat Saka’nın 16 Mart an-masıyla başlayan şarkılarınınardından Mezopotamya DansTopluluğu sahne aldı.

“GERÇEK BARIfiMÜCADELE ‹LEOLUR”

Gecede festivalindüzenleyicisiÖğrenci Kolektifleriadına Cemre Aykonuştu:

“Mücadelemizyaz okullarında,AKPlilerin ceketle-rinde patlayan yu-murtalarımızda su-ret buluyor. Onlarınyaptıklarının alter-natifini kuruyoruz.‘Okumuş insan hal-kının yanında’ diye-rek yoksul mahalle-lerde üniversite ku-ruyoruz. Yaptıkları-mızdan biri de spon-sorsuz, reklamsız bufestival. Barışa ihti-yacımızın en çok ol-duğu bu günlerdeDiyarbakır’ı, Antak-ya’yı da dahil ediyo-ruz. ‘3-2-1 Barış’ di-yoruz. AKP ‘barış’diyerek kirli siyasetyürütüyor. Robos-ki’de bombalar atı-yor, Suriye’de em-peryalistlerin emrinde savaşıkörüklüyor. Buradan barışçıkmayacak, gerçek barış mü-cadele ile, Devrimci GençlikKöprüsü ile, Van’da deprem-zedelerle birlikte kazanılır.Kürtlerin, ezilenlerin yanındabarış için savaşacağız. AKP,barınma hakkına sahip çıkanDikmen’e saldırıyor, beslen-me hakkına sahip çıkan üni-versitelilere rektör, özel gü-venlik saldırıyor. YÖK yasasıErdoğan’ın önünde, yapıyorama korkuyor. Gençlikten,sokaktan korkuyor.”

Ay, sözlerini üniversitelileri“kolektif olmaya” çağırarakbitirdi.

Savaşın soğukluğununanlatıldığı kısa film

“Soğukkan”ın ardındanKırıntı grubu sahne aldı.

“O BEfi ÇOCUK DEVR‹MC‹ OLACAK”

Dinleti sonrası plaketalmak üzere sahneye çıkanoyuncu Cezmi Baskın, genç-lerin yaptıklarının bazı insan-ları korkutacağını söyledi.“Beş çocuk yapın diyenler obeş çocuk aç kaldığında hepsidevrimci olacak” sözleriylesahneden ayrıldı.

Gece, Düşbaz müzik grubuve Nejat Yavaşoğulları’nınşarkılarıyla son buldu. Festi-val, İstanbul’dan sonra Eski-şehir’den Diyarbakır’a, Kon-ya’dan Antakya’ya birçokkentte perdelerini açacak.

F tipinde kitap yasakmahpuslar açlık grevinde

Aylin Asl›m’dan yeni albümÜç yıldır yıkılımaması için mücadele edilen Emek Sineması’nın da

içinde yer aldığı Cercle D'orient Kompleksi’ne 11 Mart gecesi inşaatiskeleleri kuruldu. Yıkım projesine karşı çıkan İstanbullular 16 Mart’taeylem yaptı.

Emek’e geceyar›s› iskele

Eğitim-Sen TrabzonŞubesi’nin 17 Mart’tadüzenlediği “SansüreHayır” mitinginde biraraya gelen öğretmenlersansür uygulamalarınatepki gösterdi. Öğretmen-ler, MEB tarafından san-sürlenen, derslerde okut-tukları için haklarındasoruşturma açılan ŞekerPortakalı, Fareler ve İnsan-lar, Kapital, ZıkkımınKökü, Türlerin Kökenlerikitaplarını okudu.

‹nad›naokuyorum

ÖZEN TAÇYILDIZ

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ndehücrelerde kişi başına 10 kitap

bulundurulması yönünde alınan kararüzerine 1 No’lu ve 2 No’lu F TipiCezaevi’nde toplam 43 mahkumunaçlık grevine başladığı açıklandı.

Ezilenlerin Hukuk Bürosu’ndanAvukat Sezin Uçar, 2 No’lu F TipiCezaevinde bulunan MLKP davatutuklusu müvekkillerinin, 1 No’luCezaevi’nde ise PKK dava tutuklularıdışındaki tüm siyasi tutukluların süresizaçlık grevine başladığını bildirdi.

Tekirdağ F Tipi Hapishaneleri’ninİdare ve Gözlem Kurulu ile EğitimKurulu, her mahpusun kendine ait 10kitap ve kurum kütüphanesinden de 3kitap bulundurabileceği yönünde kararalmış, karar 15 Ocak 2013 tarihindemahpuslara tebliğ edilmişti.Mahkumlara fazla kitaplarını dışarıyaçıkarmaları için iki ay süre tanınmış; 15Mart’ta da hücrelere zorla giren hapis-hane yetkilileri, siyasi mahpusların ki-taplarına el koymuştu. Gardiyanlar

tarafından zorla hücreden çıkarılanmahpuslar döndüklerinde tüm kitaplarıve kitap notlarından oluşan el yazısınotlar da alınmıştı.

Açlık grevleri öncesinde İnsanHakları Derneği İstanbul ŞubesiCezaevi Komisyonu da, kitap sınırla-masına karşı bir faks eylemi başlattı.İHD, tecrit içinde tecrit yaşatılan poli-tik mahpuslar için kitabın hava ve sukadar önemli olduğunu belirterek keyfiuygulamaya karşı başta devrimci-demokrat aydınları, yazarları,sanatçıları, mahpus ailelerini, ilericisendikaları, demokratik kitle örgütleri-ni, siyasi partileri ve tüm ilericidemokratik kamuoyunu duyarlı olmayaçağırdı.

İHD İstanbul Şubesi, herkestenAdalet Bakanlığı’na, Ceza Tevkif EvleriGenel Müdürlüğü’ne, F Tipi hapis-hanelere faks göndermesini ve faksta“F tipi hapishanelerde kitaplara özgür-lük, kitap sınırlamasına hayır!”yazılmasını istedi.

Tekirda¤ F Tipi Hapishaneleri, mahpuslar›n kitaplar›na s›n›rlama getirdi.Hücrelere zorla girilip kitaplara, notlara el konuldu. Mahpuslar açl›k grevinde

GGeennççlliikkllee ffiillmm sseekkttöörrüü ggeenneellddee ppeekk yyaannyyaannaa ggeelleebbiilleenn flfleeyylleerr ddee¤¤iill.. MMaaddddiinneeddeennlleerr öözzeelllliikkllee ggeennçç ssiinneemmaacc››llaarr››nnöönnüünnüü kkeesseenn flfleeyylleerr.. FFeessttiivvaalliinn bbuu sseekk--ttöörree ggeelleecceekk ggeennççlleerree aassll››nnddaa bbööyyllee bbiirreennggeelliinn oollmmaadd››¤¤››nn›› ggöösstteerreebbiillmmeessiiaaçç››ss››nnddaann bbiirr ddee¤¤eerrii vvaarr.. SSaavvaaflfl,, hheemmmmaaddddeenn hheemm mmaanneenn ggüünnüümmüüzzddee ööyylleebbiirr flfleeyy kkii ççookk ss››rraaddaann vvee ggeerreekkllii bbiirrflfleeyyggiibbii hhiisssseettttiirriillmmiiflfl bbiizzee.. AAmmaa bbiirr bbaarr››flflsseeççeennee¤¤ii vvaarr,, bbuu sseeççeenneekk bbiizzee uunnuutt--ttuurruulluuyyoorr.. BBuunnllaarr››nn aarraass››nnddaa bbiirr sseeççiimmyyaappmmaann››nn bbiillee aannllaammss››zzll››¤¤››nn››ddüüflflüünnmmeekk iiççiinn bbuu bbiirr ff››rrssaatt bbeennccee

BBuurrnnuummuuzzuunn ddiibbiinnddee SSuurriiyyee’’ddee ssaavvaaflfloolluuflflttuurruulluuyyoorr bbuunnuu yyaappaann eeggeemmeennggüüççlleerr,, kkaappiittaalliissttlleerr.. BBiizziimm üüllkkee ddeeddaa¤¤llaarrddaa hheerr iikkii ttaarraaffttaann iinnssaann ööllüüyyoorr..BBaarr››flfl ddaahhaa zzoorrdduurr,, ddaahhaa bbüüyyüükk eemmeekk--ttiirr.. BBeenn ddee bbuu eemmee¤¤ii ssaarrff eeddeennlleerriinnaarraass››nnddaa oollmmaakk iisstteerriimm

Gençlik beyaz perdeyi barışa açtı

Kapat›lma tehlikesi ile karfl› karfl›ya olan AkünSahnesi, 14 Mart’ta 24. Ankara Uluslararas› FilmFestivali’nin aç›l›fl gecesine ev sahipli¤i yapt›. Aç›-l›flta yap›lan konuflmalarda Akün’ün Ankaral›lar›nyaflam›nda önemli bir yeri oldu¤u belirtilerek ka-pat›lmas›na itiraz edildi. Gecenin sunuculu¤unuyapan Yekta Kopan'›n, Akün ve fiinasi Sahneleriiçin yetkililere dönük "yapmay›n" seslenifli de sa-londan büyük alk›fl ald›.

Festivalin yap›ld›¤› gün Akün ve fiinasi Sahne-leri bir kez daha ihaleye ç›kar›ld› ancak kat›l›m ol-mad›. ‹hale saatinde Ankaral›lar Akün önünde bi-raraya geldi. “Kriz kentlerin krizidir” yaz›l› bir fleritçeken eylemciler “Sanat Merkezi’ne ‘sat›c›lar veal›c›lar’ giremez” yaz›l› afifller ast›. ‘Ben AnkaraBaflkent Dayan›flmas›’n›n aç›klamas›nda “AkünSahnesi’ni b›rakm›yoruz. Y›k›lmas› Ankaral›lar›nbelle¤inin ya¤malanmas› demektir” dedi.

AnkaralılarAkün’ü bırakmadı

Oyuncu Gün Koper

Fuat Saka

3. Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali’ninİstanbul’daki açılışında, perdede barış, salondabarış için mücadele kararlılığı vardı

Page 16: 179'uncu Sayı çıktı

AKM’yi almak içinbaşlattığınız oturmaeyleminin 15. günün-desiniz. Neden oturmaeylemine başladınız?

Berna: 8 Mart’ta sah-nelemek üzere bir kadınoyunu hazırladık. ‘Anambacım avradım’ isimli biroyun. Daha önce İzmirDevlet Tiyatrosu’nda daoynanmış. Her yıl 8Mart’larda okulumuzdaçeşitli etkinlikler yapıyo-ruz zaten. Bu yıl da hazır-ladığımız bu oyunu sahne-leyecektik.

Gizem: Tabii yeni rek-tör salon konusunda sıkın-tı yaratmasaydı… RektörSüleyman Baykal, seçilme-den önce yerel gazetelereverdiği tüm röportajların-da demokrasi havarisi ke-silmişti ama biz oyun içinsalon almak üzere görüş-mek istediğimizde hep birbahanesi vardı. Ya yerindeyoktu, ya toplantıdaydı yada misafiri vardı.

Siz de eyleme geçmeye mikarar verdiniz?

Gizem: Evet, oyunu 8Mart haftası için hazırla-mıştık, zaman çok önemliy-di. Ne yapmamız gerektiği-ne hızlı karar vermeliydik.

Berna: Bir önceki rektörİbrahim Özen dönemindede aynı sorunları yaşadık. Ozaman da ‘Kadınlık bizdekalsın’ diye bir oyun hazırla-mıştık ancak rektör salonubize vermeyeceğini söylemiş-

ti. Oturma eylemi yapmış ve ka-zanmıştık. Muhteşem bir tiyatrogösterimiyle noktalanmıştı eyle-mimiz. O zamanki deneyimimi-zi de hatırlayarak oturmaya ka-rar verdik.

REKTÖR: ‘ÖNCE ÖĞRENCİOLUN’

Hiçbir şekilde görüşemedinizmi rektörle?

Berna: Rektörlüğün kapısın-da oturuyoruz. O geçerken gö-rüyoruz. Oturduğumuz yerdensesimizi duyurmaya çalışıyoruz.“Daha ne kadar oturacağız 15gün oldu hocam” dediğimizdebize verdiği cevap ilginçti: “Ön-ce öğrenci olun siz.” Kafasında-ki öğrenci profiline uymuyoruzanlaşılan.

Gizem: Dersine giren çıkan,kendi işinde gücünde, çevresineduyarsız bir öğrenci profili arı-yor rektörümüz ama biz öyle ol-madığımız için “önce öğrenciolun” diyor. Biz üniversite sa-lonlarının tüm üniversitelilereait olduğunu kimsenin özel mül-kü olmadığını ve kimsenin,salonları, biz üniversitelikadınlardan saklayamayacağı,kiralayamayacağı görüşündeyiz.Zaten son dönemlerdeAKM’de o kadar çok etkinlikkonuldu ki hepsinden kar elde

ediliyor. Bizden de kar sağlamagüdüsüyle hareket ediyor rektörSüleyman Baykal.

“PANKARTSIZ EYLEM MİOLUR?”

Peki özel güvenliğin saldırısı?Berna: Bir değil üç kere

saldırdılar. Bir de faşist grubueklersek 4 kez saldırıya uğradık.Güvenlik birimleri pankartımızıalmaya çalıştı ilk gün. Üniver-siteli Kadın Kolektifi imzasıolan pankartımızı yeresermiştik. Güvenlik birden birepankarta saldırdı. Pankartlaoturamayacağımızı söylediler.“Pankartta ne istediğimiz niçinoturduğumuz yazıyor,pankartsız eylem mi olur?”deyip pankartı vermeyeceğimizsöylememizle güvenlik amirinin“Alın” diye bağırması bir oldu.Sert müdahale edildi, bir arka-daşımızın parmağı zedelendi.

Gizem: Bu yetmemiş olacakki tekrar tekrar saldırdılar. Enson güvenlikler saldırdığında darektörlüğün önündeki iki ağacınarasına astığımız pankartı orayaasamayacağımızı önümüze ser-memizi söylediler. Bir öncekin-de de “Sermeyin” demişlerdi.Saldırmak için bahane arıyorlar-dı aslında.Rektör vermiş emri,gidin kaldırın, diye ama biz

eylem şeklimize kimsenin kararveremeyeceğini söyleyippankarta sarıldık. Pankartla bir-likte rektörlüğün kapısınınönüne kadar sürüklendik veorada oturmaya devam ettik.Rektörü bekliyorduk. Rektörgeldi, bizi gördü ama hiçbir şeydemeden yanımızdangeçti.Rektörlüğe girmek isteyenbir arkadaşımız güvenliktarafından yere fırlatıldı, tacizeuğradı.

REKTÖRLÜK KAPISIFAŞİSTLERE AÇIK,ÖĞRENCİLERE KAPALI

Rektör saldırı anınıgördüğünde bir şey söylemedi mi?

Berna: Hiçbir şey demedi.Hatta bir fotoğrafı var bize ba-karken, görmek istemezsiniz.Güvenliğin üç defa saldırmasıulusal basında fazla yer alıncaüç saldırıdan sonra güvenliktenherhangi bir saldırı gelmedi.Ancak Öğrenci Derneği’nde ör-gütlenen faşist çeteler saldırdıbu sefer de. Rektörlükten ba-ğımsızmış gibi görünse de bizöyle olduğuna inanmıyoruz.Okulun itibarı vs. diyerek“Rektörlüğün emrinde çalışangüvenlikler saldırmadı kiüniversiteliler saldırdı bizimlealakası yok” demek için böylebir şeye giriştiler.

Gizem: Tüm konuşmalarındademokrasiden bahsediyor, kapı-sının tüm öğrencilere açık oldu-ğunu söylüyor rektör SüleymanBaykal. Kapısının hangi üniver-sitelilere açık olduğunu rektör-lük önünde oturduğumuz 15gün içinde defalarca gördük.Biz rektörlüğün kapısında

soğukta rüzgarda yağmurdaotururken, faşist gruplar ellerinikollarını sallayarak rektörlüğegiriyordu. Biz kendimizin olanıkullanmak için direnirken rek-tör beyin kapısı orda buradaüniversitelilere saldıran çetelereaçık. Bunu çok rahat görebiliyo-ruz oturduğumuz yerden.

Bundan sonraki süreçte eylem-lerinizde nasıl bir yol izleye-ceksiniz?

Berna: Meslek örgütleriyle,sendikalarla, iletişim halindeyiz.Duyarlılık gösteren sanatçılarlada görüşüyoruz. Rektörlükönünü yaşam alanımızaçevireceğiz bundan sonra.

Gizem: Oturmanın dışındaartık 24 saat burada kalacağız.Daha önce zorla bağış yapmakzorunda bırakıldığımızdaçadırlarla oturmuştuk rektörlükönünde ve kazanmıştık. Yinebir çadır eylemi kararı aldık.“Üniversite salonlarını üniver-sitelilerden saklayamazsınız,isteyen tüm üniversiteliler oku-lun tüm imkanlarından parasızbir şekilde yararlanmalıdır”demek için... Üniversitemizinsalonu da okulumuza aitoluğuna göre salonları kullan-mak bizim en doğal hakkımız.Öğrencileri tiyatro hazırlamışolan bir hocanın mutlu olmasıgerekirken rektör “Siz öğrencideğilsiniz “ diyor. “Derslerdışında başka bir şeyle ilgileni-yorsanız, tiyatro yapıyorsanızöğrenci değilsiniz” diyorkısacası. Ama biz bu üniver-sitenin öğrencileriyiz ve salon-ları alana kadar tümprovalarımızı rektörlük önündealmaya devam edeceğiz.

SOKAĞINSESİ

21 Mart 2013 / 3 Nisan 2013

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ)Üniversiteli Kad›n Kolektifi üyesi kad›nlar 8 MartDünya Kad›nlar Günü’nde üniversitenin salonun-da sahnelemek üzere “Anam, bac›m, avrad›m”adl› bir oyun haz›rlad›. KTÜ rektörü Prof. Dr.Süleyman Baykal, oyunlar›n› sergilemek üzeretalepte bulunan üniversitelilerin Atatürk KültürMerkezi’nin salonunu kulanmalar›na izin verme-di. Rektörün tavr›na karfl› “Salonu alana kadarhiçbir yere gitmiyoruz” diyerek rektörlük önündeoturma eylemi bafllatan üniversiteli kad›nlargünlerce eylemlerini sürdürmekte diretti. Busüreçte ilk önce özel güvenlik görevlileri sald›rd›.Bu sald›r›lar iki kere daha tekrar etti. Özel güven-likçileri faflistlerin sald›r›lar› izledi. Kad›nlar özelgüvenlik görevlilerinin pankartlar›n› y›rtmas›naflark›lar›yla yan›t verdi: “Bir pankart iki döviz yineyapar kad›nlar.” Direnifllerinin 15. gününe geldik-lerinde rektörlük-ÖGB-sivil faflistler iflbirli¤i iletoplam dört kez sald›r›ya u¤rayan kad›nlar,Rektörlük binas› önüne çad›r kurarak 24 saatsürecek oturma eylemi yapma karar› ald›.

KTÜ’de üniversite salonlar›n› almak içindirenifle geçen kad›nlardan Berna Demirtafl veGizem Pehlivan’la konufltuk.

Ankara Üniversitesi ö¤rencileriyemekhane ücretlerine yap›lan zamm› önceprotesto ederek paras›z beslenme haklar›n›kulland›. Bunun üzerine yemekhanedeyemek ç›kmay›nca üniversiteliler kollar›n›s›vad›, yemeklerini kendileri yapt›.

Ankara Üniversitesi’nde 2012-2013akademik y›l›n›n ikinci yar›s›nda 1.50 liraolan yemek ücreti 1.75 liraya ç›kar›ld›.Üniversiteliler 11 Mart’ta “fiili iflgalle paras›zbeslenme hakk›n›” kullanmaya bafllad›.Üniversite yönetimi ö¤rencilerin paras›zbeslenme haklar›n› kullanmas›na karfl›yemekhaneden yemek ç›karmay› durdurdu.

Ö¤renciler yönetimin bu tavr›na karfl› kolek-tif bir biçimde yemek malzemeleri ald›, bukez mutfa¤a kendileri girmek istedi. Üniver-siteliler, aralar›nda toplad›klar› parayla,çorba, 6 kasa ekmek, kilolarla domates,marul, 7 teneke peynir ald›lar.

Ö¤rencilerin alternatif yemekhanesinegelen yemeklerin tafl›nd›¤› arabay› özelgüvenlikler okula sokmamakta diretti veö¤rencilere sald›rd›. Ancak bu sald›r› üniver-sitelileri durduramad›, al›nan malzemelerokula sokuldu. “Yemek vermiyorsan›z biz dekendimiz yapar›z” diyerek kampüsteki 2 binkifliye yemek verilen iki yemekhanenin

mutfa¤›na girdi. Yemekhaneye kollar›s›vayarak giren ö¤renciler mutfaktamalzemeleri y›kayarak sandviçler haz›rlad›.Ö¤rencilerin haz›rlad›¤› günün menüsündeçorba ile peynirli, maydanozlu, domatesli vemarullu sandviç ayr›ca da çay vard› vetamam› paras›z da¤›t›ld›.

Yemekhane zamm›na karfl› direnenö¤rencilerin talepleri flunlar: “1.75 TL olanyemek ücretinin eskisi gibi 1.50 TL’yedüflürülmesi, yemekhanede çal›flan iflçilerinüniversite ile sözleflmeli yap›lmas› vetafleron hizmet al›m›ndan vazgeçilmesi.”

KTÜ’ye her gelen rektör ÖGB-faşistişbirliğiyle, haklarını talep eden kadınlarıhedef alıyor. Kadınlar bu saldırılaradirenişleriyle yanıt veriyor

EVRİM ÇAKIR

24 saat elimiz yakanızdaR E K T Ö R , Ö Z E L G Ü V E N L ‹ K V E F A fi ‹ S T ‹ fi B ‹ R L ‹ ⁄ ‹ Y L E S A L D I R I Y O R

Halk›n Sesi

16

“AKM’yi istiyoruz alana kadar gitmiyoruz”pankartına tahammül edemeyip güvenlikçileri saldırtan rektöre kadınlar “Birpankart, iki döviz yine yapar kadınlar” dedi

ÜÜnniivveerrssiitteellii kkaadd››nnllaarrRReekkttöörrllüükk bbiinnaass›› öönnüünnddeebbaaflflllaatttt››kkllaarr›› oottuurrmmaa eeyyllee--mmiinniinn 1155.. ggüünnüünnddee ddiirreenniiflflççaadd››rr›› kkuurraarraakk 2244 ssaaaattnnööbbeett eeyylleemmii yyaappmmaayyaakkaarraarr vveerrddii..

Fiili meşru kolektif mutfak