130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

16
İsviçre Sağlık Bakanlığı’nın son araştırması, aile içi şiddetin en önemli nedeninin alkol tüketimi oldu- ğunu ortaya koydu. Bakanlık, ülkede şiddete maruz kalan her iki kadından birinin şiddet gördüğü esna- da eşlerinin alkollü olduğunu tespit etti. Alkole bağ- lı her on aile içi şiddet olayının dokuzunda, sorum- lunun erkekler olduğu belirtildi. 5 Aile İçi Şiddette Alkol Başrolde Kadın Sığınma Evleri Dolup Taşıyor! Gazetelerde şiddete uğrayan kadın haberleri büyük yankı uyan- dırırken bu kadınların sığınacak yer bulamaması şaşkınlık yarattı. Kadın sığınma evlerini bünyesinde taşıyan bir kuruluşun verileri- ne göre, eş veya babalarının şiddetinden kaçan her iki kadından biri, bu sığınma evlerinde yer bulamamakta. 2012 yılında toplam 17 ka- dın sığınma evi, kendilerine gelen 1027 kadın ve çocuğu geri çevir - mek zorunda kalmış. ‘Para Yıkama’ İhbarları Artıyor Üzerinde ki baskının her geçen gün arttığı İsviç- re Bankaları, para yıkama ihbarları nedeni ile zor gün- ler yaşıyor. Para yıkama konusunda yapılan ihbarların 2012 yılında da devem ettiği ve yapılan 1600 civarın- da ihbarla 3 Milyar Frank civarında paranın geçici ola- rak kontrol altına alındığı açıklandı. Bugünlerde Parla- mento’da görüşülen yasa değişikliklerinin hayata geç- mesi ile bu ihbarların ve el konulan paraların daha da atması bekleniyor. Babalık İzni Yasalaşıyor Pek çok işyerinde baba olan çalışanlara iki haftaya varan babalık izni verilmesi artık normal sayılmaya baş- landı. Bu nedenle hükümet babalık iznini yasal olarak düzenlemek için hazırlıklara başladığını açıkladı. Yeni Hapishanelerin Yapımına Başlanıyor! Çeşitli nedenlerle gözaltına alınanların ve gözaltı sü- relerinin giderek artması sonucu mevcut hapishanelerin dolup taşması, yeni hapishanelerin yapılmasını gündeme getirdi. Gözaltına alınanlar karakollarda, hapishaneler - de bir yerin boşalmasını bekliyor. Bunun sonucu olarak kapatılmış olan bazı eski hapishaneler yeniden açılıyor. Mevcut hapishaneler genişletiliyor ve yeni hapishanele- rin inşasına başlanıyor. 7 Yalnız Yaşama İsviçre’de Yaygınlaşıyor Konutlarında tek başına yaşayanların sayı- sının son yıllarda hızlı bir şekilde arttığı ortaya çıktı. Uzmanlara göre bu durum, konut kirala- rının artışında dikkate alınması gereken önem- li bir faktör. Ayrıca yalnız yaşama, sağlık gi- derlerinin artmasının da nedeni olarak göste- riliyor. 2010 yılı rakamlarına göre konutların %36.4’ ünde insanlar tek başına yaşamakta. 8 11 7 6 Haziran / Juni 2013 - Nr. 06/67 OKUMADAN BİLEMEZSİNİZ! www.pusulaonline.ch

Upload: pusula-zeitung

Post on 24-Mar-2016

228 views

Category:

Documents


9 download

DESCRIPTION

Pusula Haber Nr. 67

TRANSCRIPT

Page 1: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

İsviçre Sağlık Bakanlığı’nın son araştırması, aile içi şiddetin en önemli nedeninin alkol tüketimi oldu-ğunu ortaya koydu. Bakanlık, ülkede şiddete maruz kalan her iki kadından birinin şiddet gördüğü esna-

da eşlerinin alkollü olduğunu tespit etti. Alkole bağ-lı her on aile içi şiddet olayının dokuzunda, sorum-lunun erkekler olduğu belirtildi.

5

Aile İçi Şiddette Alkol Başrolde

Kadın Sığınma Evleri Dolup Taşıyor!

Gazetelerde şiddete uğrayan kadın haberleri büyük yankı uyan-dırırken bu kadınların sığınacak yer bulamaması şaşkınlık yarattı. Kadın sığınma evlerini bünyesinde taşıyan bir kuruluşun verileri-ne göre, eş veya babalarının şiddetinden kaçan her iki kadından biri, bu sığınma evlerinde yer bulamamakta. 2012 yılında toplam 17 ka-dın sığınma evi, kendilerine gelen 1027 kadın ve çocuğu geri çevir-mek zorunda kalmış.

‘Para Yıkama’ İhbarları Artıyor

Üzerinde ki baskının her geçen gün arttığı İsviç-re Bankaları, para yıkama ihbarları nedeni ile zor gün-ler yaşıyor. Para yıkama konusunda yapılan ihbarların 2012 yılında da devem ettiği ve yapılan 1600 civarın-da ihbarla 3 Milyar Frank civarında paranın geçici ola-rak kontrol altına alındığı açıklandı. Bugünlerde Parla-mento’da görüşülen yasa değişikliklerinin hayata geç-mesi ile bu ihbarların ve el konulan paraların daha da atması bekleniyor.

Babalık İzni Yasalaşıyor Pek çok işyerinde baba olan çalışanlara iki haftaya

varan babalık izni verilmesi artık normal sayılmaya baş-landı. Bu nedenle hükümet babalık iznini yasal olarak düzenlemek için hazırlıklara başladığını açıkladı.

Yeni Hapishanelerin Yapımına Başlanıyor!

Çeşitli nedenlerle gözaltına alınanların ve gözaltı sü-relerinin giderek artması sonucu mevcut hapishanelerin dolup taşması, yeni hapishanelerin yapılmasını gündeme getirdi. Gözaltına alınanlar karakollarda, hapishaneler-de bir yerin boşalmasını bekliyor. Bunun sonucu olarak kapatılmış olan bazı eski hapishaneler yeniden açılıyor. Mevcut hapishaneler genişletiliyor ve yeni hapishanele-rin inşasına başlanıyor.

7

Yalnız Yaşama İsviçre’de Yaygınlaşıyor

Konutlarında tek başına yaşayanların sayı-sının son yıllarda hızlı bir şekilde arttığı ortaya çıktı. Uzmanlara göre bu durum, konut kirala-rının artışında dikkate alınması gereken önem-li bir faktör. Ayrıca yalnız yaşama, sağlık gi-derlerinin artmasının da nedeni olarak göste-riliyor. 2010 yılı rakamlarına göre konutların %36.4’ ünde insanlar tek başına yaşamakta.

8

11

7

6

Haziran / Juni 2013 - Nr. 06/67

OKUMADAN BİLEMEZSİNİZ!www.pusulaonline.ch

Page 2: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch2

EDİTÖR’DEN

Turgut Karaboyun([email protected])

GÜNDEM

Erscheinungsweise: 12x JährlichAbo-Preis: CHF 20.- / JahrChefredakteur: Turgut KaraboyunMarketingsleiter: BahadırCandanRedaktionsleiterin: Derya EdisWerbe Agentur: Ethno MediaCD/Layout: TamerKaraoğluGrafik-Layout: Murat Yurtman Grafik-Werbung: Mehmet PolaterPraktikantin: Aybike Yurtman

Praktikantin: MineBardakçıIstanbul Vertreter: M. Ali TuncerAnkara Vertreter: Mehmet Kuzu Online Redaktor: Saadet GündüzEDV / IT: BülentKabacaoğluDruckerei: Ringier Print Office / Zentrale: +41 44 576 60 50 Abodienst: +41 44 576 60 80Anzeigen / Reklam: +41 76 342 90 91E-Mail: [email protected]

Verlegeradresse : Pusula Zeitung / Bernstr. 90 / CH-8953 Dietikon ZH

Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi ve mane-vi desteklerini bizlerden esir-gemeyen tüm firmalarımıza, sonsuz teşekkürlerimizi su-narız.

PUSULA Gazetesi`nin tüm ya-yın hakları kendisine aittir. Ya-yınlanan reklamlardaki sorum-luluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan ha-berlerden ve yazılardan, haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumlu-dur. PUSULA’da kullanılan tüm haberlerin, fotoğrafların ve bil-gilerin her hakkı PUSULA’ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır. Aksi durumda, cezai uygulamalar için hukuki işlem-ler başlatılır.

Freie Journalisten: -TuğbaCanazlar- Hüseyin Türkkan- Mehmet Akyol-FatihErtuğrul-AsiyeSınıcı- Mehmet Kuzu

Autoren:- SunayAkın- Mehmet Akyol- Yücel Muslu- Hülya Rüst

IMPRESSUM 2013 Geht an alle Pusula Mitglieder.

Londra'da kurulu Quacquarelli Sy-monds (QS) şirketi tarafından dünyanın çeşitli yerlerinde 700 üniversitedeki eği-tim görevlileri arasında yapılan anket-ler ve değerlendirmeler sonucunda ETH Zürih, bilgisayar mühendisliği, çevre mühendisliği, kimya, biyoloji, mateme-tik ve fizik dallarında dünyanın en iyi on üniversi arasında yer aldı.

ETH Zürih özellikle çevre mühen-disliği dalında dünya çapında beşinci sı-rada, Avrupa'da ise ilk sırada yer aldı. Dünyaca ünlü Berkeley, Stanford, MIT ve Harvard Üniversitelerinin ardından beşinciliğe yerleşen ETH Zürih, Oxford ve Cambridge gibi başarılı okulları dahi gerisinde bıraktı. Bunun yanısıra Lo-zan'daki Teknik Üniversite EPFL dün-ya sıralamasında 13. sırada yer alırken, Cenevre Üniversitesi 21. sırada yer aldı.

Okulun bu başarısında, bilimsel özerkliğini titizlikle koruması ve dev-let desteği ile sağlanan maddi imkan-lar önemli rol oynuyor. ETH sözcüsü Roman Klinger ise başarının öncelik-le insanların çalışmalarına verdikleri önemden kaynaklandığını söyledi. Sa-dece eğitim değil aynı zamanda bilim-sel araştırmaya verilen önceliğin bu so-nuca büyük katkısı olduğunu belirtti.

ETH ZürihETH Zürih (Almanca: Eidgenössisc-

he Technische Hochschule Zürich) Türk-çe adıyla Zürih Federal Teknoloji Ensti-tüsü olarak da bilinen, İsviçre'nin Zürih kentinde kurulu üniversitedir. Üniversi-te bulunduğu yörede kısaca Poly olarak da bilinmektedir. Bu isim Almanca ori-jinal ismi Eidgenössisches Polytechni-

kum ya da İngilizce Federal Polytech-nic Institute 'den gelmektedir. Üniversi-te kantona değil, doğrudan İsviçre Fede-ral İçişleri Bakanlığına bağlıdır.

Üniversite 1854 yılında İsviçre kon-federasyonu tarafından kurulmuş, 1855 yılında altı bölümle eğitim vermeye başlamıştır. İlk açılan bölümler mimar-

lık, inşaat mühendisliği, makine mü-hendisliği, ormancılık, kimya bölümle-riydi. Daha sonradan üniversiteye yeni bölümler eklenen bölümler arasında si-yasi bilimler, matematik, fen bilimle-ri ve edebiyat alanları da yer aldı. Zü-rih Üniversitesi kanton yönetimine bağ-lıyken, ETH Zürih federal bir üniversi-tedir.

1909'da eğitim programı üniversi-te düzeyine getirildi. 1911'de günümüz-de kullanılan "teknik okul" ismi verildi. 1924'te akademik yapılanmasında deği-şikliğe gidilerek, bölüm sayısı 12 aka-demik bölüme indirgendi. Günümüz-de üniversitede 16 akademik bölümde 12.705 öğrenci eğitim görmektedir.

Avrupa'nın En İyi Üniversitesi ETH Dünya Ünivesiteleri arasında yapılan bir araştırmaya

göre, Zürih Teknik Üniversitesi ETH, on bir ayrı eğitim kolunda en iyi on listesinde yerini almayı başardı. Ünlü QS World University Ranking by Subject kurumunun yaptı-ğı inceleme, dünyadaki 200 üniversitenden 30 eğitim dalı-nı kapsıyor.

ETH ist die Nummer 1 in Europa

Frohe Botschaft für die ETH Zürich: Die Hochschule zählt in elf Studiengängen zu den zehn besten der Welt. Das zeigt das neuste QS World University Ranking by Subject. Das Ranking bewertet die 200 weltweit führenden Universitäten in insge-samt 30 Fächern.

[AKM / AID-3399]

Toplantının başında katı-lımcılara Yurtdışı Türkler ve Akraba Topl Geçtiğimiz gün-lerde Zürih Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen orga-nizasyon ile Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Dairesi Başkanı Kemal Yurtnaç STK temsilcileri ile biraraya gele-rek bilgi alışverişinde bulun-du. Ben de bu toplantıya katı-lan kişiler arasında yer aldım. İsviçre ye ilk kez gelen Başkan Kemal Yurtnaç ile tanışmak ve çalışmaları hakkında bilgiler almak çok keyifliydi.

uluklar dairesinin faali-yetlerini anlatan Kemal Yurt-naç , konuşmasının devamın-da STK temsilcilerinin soru-larını cevaplandırdı. İsviçre -nin değişik kantonlarında sa-lona gelen temsilcilerin birço-ğu Başkana sorularını yönelte-rek, sıkıntılarını dile getirdiler. Tüm sorulara içtenlikle cevap veren ve çözüm üretmeye çalı-şan Başkan Kemal Yurtnaç ile STK temsilcileri arasında kısa sürede samimi bir hava oluştu.

Başkan Kemal Yurtnaç ın anlattıkları arasında beni en çok sevindiren gelişme dernek projelerine verilecek olan mad-di katkılar oldu. Yurtdışı Türk-ler ve Akraba Topluluklar Da-iresi Başkanlığı vatandaşları-mızın yararına olabilecek her türlü projeye maddi destek su-nuyor. 2013 yılında daha bü-yük bütçeye sahip oldukları-nı dile getiren Başkan Kemal Yurtnaç tüm dernek başkan-larına seslenerek „Ak-lınızdaki projelerini yazılı hale getirip bize yollayın. Halkı-mızın faydasına olan her tür-lü projeye % 75`e varan maddi katkılar sunuyoruz.« dedi.

Yıllarca derneklerimiz hakkında bu köşeden seslenip, daha aktif olmaları konusunda yazılar yazdım. Hangi dernek yöneticisiyle biraraya geldiy-sem duyduklarım hep aynıydı „Sosyal faaliyetlerimi-zi artırmak ve proje üretebil-mek için maddi gücümüz yok«.

Şimdi bu köşeden yeniden der-nek yöneticilerine bir kez daha sesleniyorum, artık sizi dinle-yecek ve projelerinize destek verecek olan bir daire başkan-lığı var hem de Türkiye den. Yeter ki siz projelerinizi hazır-layıp yetkililere ulaştırın, gö-receksiniz ki çalışmalarınızın boyutu en kısa zamanda deği-şecek. Sizce de şimdi harekete geçmenin zamanı değil mi?

Toplantının ardından bil-gisayar karşısına geçerek Baş-kanlığın projelere nasıl ve ne şartlarda destek verdiğine bi-raz göz attım. Bir husus ol-dukça dikkatimi çekti. Yurtdı-şı Türkler ve Akraba Topluluk-lar Dairesi Başkanlığına sunu-lacak olan projelerin kesinlik-le kâr amacı gütmeyen dernek ve vakıflar tarafından hazırlan-ması şartı vardı. Vatandaşları-mıza hizmet ve onları geliştir-meye yönelik her türlü proje-nin yollanabileceğini gördüm. Bu bağlamda dernek ve va-kıf yöneticilerimizin mevzua-tı dikkatli incelemeleri ve baş-vuruyu kurallara uygun şekil-de yapmalarını tavsiye ediyo-rum. Bu konuda detaylı bilgi-ler almak isteyen herkes www.ytb.gov.tr sayfasını ziyaret ede-rek, ana sayfa üzerinde yer alan „2013 Mali Des-tek Programları« bölümünü in-celeyebilirler. Verilen destekler ve şartlar konusunda her türlü bilgi bu bölümde sunulmuş.

Yukarıda vermiş olduğum ineternet adresini sadece der-nek ve vakıflar değil okurları-mızda mutlaka ziyaret etsin-ler. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Dairesi Başkanlı-ğının vatandaşlarımıza yönelik birçok çalışması ve projesi var. Hukuki konular başta olmak üzere, öğrenci bursları, deği-şik konularda bilgi sahibi ola-bileceğiniz broşürler ve daha fazlası. Hatta kendi sorunları-nızı mail üzerinden yetkili ki-şilere yollayarak çözümler bu-labilirsiniz.

Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Dairesinden Proje Desteği

Page 3: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

SAYF

A 3

| PU

SU

LAH

AB

ER

| H

azira

n / J

uni 2

013

| Nr.

06/6

7 | w

ww

.pus

ulao

nlin

e.ch

Page 4: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch4 İSVİÇRE HABERLERİ

Bu gerilemenin en önemli sebe-bi daha önce maluliyet aylığı almaya hak kazananların, sağlıklarının düzel-diği gerekçesiyle aylıklarının kesilme-si ve yeni maluliyet aylıklarının sayısın-da görülen düşüş. Yeni yasanın yürürlü-ğe girmesi ile bir yandan belli hastalık-lar maluliyet gerekçesi olmaktan çıka-rak, bir yandan da maluliyet aylığı bağ-lama yerine hasta insanların yeniden ça-lışma hayatına kazandırılmasına teşvik edilmeye başlandı.

Bunun sonucu olarak 2003 yılından bu yana yeni bağlanan maluliyet aylık-ları on yılda % 47 gibi ciddi bir oran-da gerileyerek, geçen yıl yeni bağlanan maluliyet aylıkları 15.000' e kadar düş-tü. Bunun maluliyet sigortasında temel

bir anlayış değişikliği sonucu meydana geldiğini belirten Federal Sağlık Müs-teşarlığına göre, yasa değişikliği büyük oranda amacına ulaşmış durumda.

Müsteşarlık tarafından bu konuda yapılan açıklamada, ayrıca maluliyet si-gortasını istismar etmek isteyenlere kar-şı sürdürülen takip de başarılı bir şekil-de sürmekte olduğu belirtildi. 2012 yı-lında yaklaşık 400 istismar olayına rast-landığı, bunların bir kısmının maluli-

yet aylıklarının da kesildiği bildirildi. Aynı yılda 2290 malul hakkında araş-tırma yapıldığını belirten Müsteşarlık, 2011 yılında tamamlanmayan 1850 dos-yanın da henüz sonuçlanmadığına dik-kat çekti.

2012 yılında toplam 2020 dosyanın sonuçlandığı, 220 kişinin ise takip edil-diği dikkate alındığında, sonuçlandırı-lamayan dosyaların geçen yıl içinde art-maya devam ettiği ortaya çıktı. Bunun için müsteşarlık tarafından yapılan ek masraflarınsa yılda 7.5 milyon frank ol-duğu belirtildi.

Bu sonuçlarla maluliyet sigortasının 2005 yılında 1.7 milyar frank olan bor-cunun, geçen yıl sonunda 1 milyar frank civarına düşürüldüğü ve 2017 yılına ka-dar borcun tümünün ortadan kaldırıl-ması hedefine yaklaşıldığı, müsteşarlı-ğın açıklamaları içerisinde yer aldı.

Söz konusu açıklamalar uzmanlar tarafından sık sık eleştiriliyor. Maluli-yet sigorta yasasında yapılan değişik-liklerin, bu sigortanın açıklarını kapat-mak şeklinde olması ise eleştirilerin or-tak yönü. Bu şekilde çalışamayacak du-rumda oldukları halde malul aylığı ala-mayanların sosyal yardım almaya mec-bur kalmaları sorunu ortadan kaldırmı-yor. Öte yandan sağlık durumları düzel-diği gerekçesi ile maluliyet aylıkları ke-silenlerin yeniden bir iş bulmaları ise ol-dukça zor. Böyle bir durumda vatandaş-ların sosyal yardımdan başka bir çıkış yolu kalmamakta.

Malul Sayısı Hızla Azalıyor2006 yılında yürürlüğe giren yeni yasayla birlikte, ma-

lul sayısında önemli oranda düşüş yaşanırken, 2012 yı-lında bu düşüş rekor düzeye ulaştı. Bir yılda malul sayısı %1.8 azalarak 234.600'e kadar geriledi. En son 2006 yılın-da malul sayısı 257.000 ile en yüksek düzeye ulaştı.

Deutlich weniger IV-Rentner

Deutlichster Rückgang seit 2006: Im Jahr 2012 haben weniger Personen eine IV-Rente erhalten. Die Zahl der gewichteten IV-Renten hat um 1,8 Prozent auf 234'600 abgenommen. Dies ist der deutlichste Rückgang seit Januar 2006, als mit 257'500 gewichteten Renten der höchste Rentenbestand erreicht worden war.

[AKM / AID-3405]

Freiburg kantonunda 19 yaşında bir genç kızın ortadan kaybolmasının ar-dından şüpheli bir kişi gözaltına alındı. Daha sonra genç kızın cesedinin bulun-ması ile şüphelinin kamuoyunda şok et-kisi yapan hikayesi ortaya çıktı. Cinaye-ti işleyen kişi 13 yıl önce başka bir genç kızı öldürmüş ve 20 yıl hapis cezasını çarptırıldı. Hapis cezası henüz sona er-meyen mahkûm, cezasının üçte ikisini doldurmasının ardından evin-de elektronik kelepçe ile gözaltında tu-tulmaya başlandı. Bu süre içinde yeni-den ölüm tehditlerine başlamasına rağ-men, hapishaneye atılmaması şok etki-si yarattı.

Bu durum İs-viçre basınında yargı organları-na karşı büyük bir kampanyanın baş-latılmasına neden oldu. Blick gazete-si günlerce 'Maria neden öldü' baş-lıkları ile konu-yu gündemde tut-tu. Gazeteye göre, yargı organları ka-tillerin elektronik kelepçe ile serbest

bırakılması uygulamasına son vermek zorunda. 'Bu hatalı uygulamaya son ve-rilsin' gazetenin son manşetlerinden biri oldu.

NZZ gazetesi ise olay hakkında daha objektif olmaya gayret göstererek, 'Bir Katil daha cezasını çekerken adam öldürdü' manşeti ile dikkat çekti. Gazete ilgili haberde, 'Yargı organları böyle ka-

rar verirken daha dikkatli olmalı.' diye-rek konuyu değerlendirdi.

'Böyle bir katil nasıl serbest bırakı-lır?' manşeti ise Frieburg La Liberta ga-zetesinde göze çarptı. Yargı organları-nı, bu sistemi yeniden değerlendirmeye çağıran gazete, bu olaydan sonra 'yargı organlarının yeniden insanların güveni-ni sağlaması gerek.' dedi. La Ragione ise daha çarpıcı bir manşete yer verdi. 'Bu ne hafiflik?' Hedefte ise yine 'işini cid-diye almayan' mahkemeler vardı.

La Matin ise 'Bir daha olmasın' di-yerek daha önce benzer şekilde öldürü-len Lucia isimli genç kızın başına gelen-leri hatırlattı. 24 Heures, olanlara inan-mak istemeyen bir tavırda, 'Böyle bir şey nasıl olur?' manşetiyle dikkat çekti. Bündner Tagblatt ise aynı konuda ben-zer manşetlere yer verdi. 'Artık bir daha olmasın diyoruz.' Neue Luzerner Zei-tung ise 'Ölümcül İhmal' başlığı ile suçu tamamen yargı organlarına yükledi. 'Bu hatalı davranışlar ölümü getirdi.' Aarga-uer Zeitung ise mahkemelerin ağır ceza-lar işleyen suçluların ömür boyu hapiste tutacak kararlar alınmasını istedi.

Ancak bu kampanya maalesef bir sonuç vermedi. Adalet Bakanlığı yetki-lileri, sistemde değişiklik yapmak yeri-ne, sorumluların bulunmasını tercih et-tiklerini açıklayarak tartışmaları şimdi-lik erteledi.

Komuoyunu Şok Eden CinayetFreiburg kantonunda 19 yaşında bir genç kızın öldürül-

mesi ile kamuoyunda şok yaşanırken, aynı zamanda yar-gı organları da büyük bir baskı altına girdi. Bunun nede-ni, cinayeti işleyen kişinin daha önce başka bir genç kızı öl-dürmekten sabıkalı olması ve buna rağmen ‘elektronik ke-lepçe’ ile evinde cezasını çekmesiydi.

Eine Ermordung schockiert die Schweizer Öffentlichkeit

Die Ermordung einer 19-Jährigen im Kanton Freiburg schockiert nicht nur die Schweizer Öffentlichkeit, sondern setzt auch die Justiz unter grossen Druck. Der Grund: Der mutmassliche Täter ist ein verurteilter Mörder, der sich noch immer im Strafvollzug befindet.

[AKM / AID-3415]

Bugüne kadar 7 ayrı kanton-da uygulanan elektronik kelepçe-ye ilişkin mevcut bilgiler oldukça az. En son Solothurn kantonu 40 mahkum için elektronik kelepçe uygulandığını ve bunların tama-mının kısa süreli hapis cezasına çarptırılan mahkûmlar ol-duğunu açıkladı.

Mahkûm ya da sanıkla-rın, cezaevi yerine evde gözetim altında tutulmalarına olanak sağ-layan elektronik kelepçe uygula-ması özellikle Avrupa'da yaygın-lık kazanıyor. Peki sistem nasıl iş-liyor? Uygulama ne kadar güven-li?

Elektronik kelepçe bugüne kadar hep ünlülerle birlikte anıl-dı. Eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, yönetmen Roman Polanski ve Wikileaks sitesinin kurucusu Julian Assange elekt-ronik kelepçeyle ev hapsine mah-kûm edilen ünlülerden sa-dece birkaçı. Tabii ki cihaz ün-lüler için üretilmedi. Cezası tecil edilerek serbest kalan mahk&u-circ;mlar, tecavüz ya da cinsel saldırı suçu işlemiş olanlar ceza-larını elektronik kelepçeyle evde tamamlayabiliyor.

Elektronik kelepçe cep te-lefonu büyüklüğünde bir cihaz. Bir bant yardımıyla ayak bileği-ne veya baldıra takılıyor. Takan kişi kendisi için belirlenen sınır-ların dışına çıktığında veya ke-lepçeyi çıkarmak istediğinde ci-haz sinyal vererek yetkilileri uya-rıyor. Bir mahkûm kelepçe-li hayatı şu sözlerle anlatıyor:

«Sabah en erken saat 8.00'de evimden dışarı çıkma hakkım var. Saat 13.00'e kadar serbes-tim. Saat 13.00 ile 14.00 arası yine evde olmak zorundayım. Ci-haz öyle ayarlanmış. Akşam oldu-ğundaysa saat 21.00 olmadan tek-rar daireme dönmem şart. Şayet saat 21.00'de evde olmazsam ci-haz durumu derhal yetkililere bil-diriyor. Kurallara uymak zorun-dayım. Aksi halde cezaevine geri dönmek zorunda kalırım.»

Önceden ceza tecil memurları ve diğer denetçiler bu kelepçele-

ri takanları takip ediyordu. Şimdi ise bir koordinasyon merkezi ku-ruldu. Elektronik kelepçe takan-lar düzenli olarak işe gidip geli-yorlar. İşe gitmedikleri takdirde bu durum anında fark edilebili-yor. Akşam olduğunda hemen ev-lerine geri dönmeleri şart. Mesela diğer insanlar gibi arkadaşlarıyla buluşup sabaha kadar dışarıda va-kit geçiremiyorlar. Aksi takdirde durum hemen fark ediliyor. Bu-güne kadar yapılan denemeler ol-dukça iyi sonuçlar verdi.

Elektronik kelepçe suçluların serbest bırakıldığı izlenimi uyan-dırsa da durum öyle değil. Sistem teknik anlamda da yenilendi ve daha güvenilir hale geldi. Kelep-çe takan her 10 kişiden 9'u kural-lara riayet ediyor. Kelepçeyi aya-ğından çıkarmayı deneyenlerden bugüne kadar başarılı olan olma-dı ve hepsi birkaç dakika içinde polis tarafından yakalandı. Ayrı-ca yakalanma halinde tekrar ce-zaevine gönderilme korkusu da mahkûmları caydırıyor.

Elektronik kelepçe uygulama-sının devlet açısından getirileri de oldukça fazla. Elektronik kelep-çe devlet açısından paradan tasar-ruf anlamına geliyor. Cezaevinde kalan bir mahkûmun devlet açısından günlük maliyeti yakla-şık 80 euro. Buna karşın ayağına kelepçe takılmış bir mahk&ucir-c;mu takip etmenin maliyetiyse günlük sadece 20 euro.

Ancak mahkûmla-rın hepsinin bu uygulamaya sı-cak baktığını söylemek zor. Bu-güne kadar kendisine elektronik kelepçe önerilen her üç mahk&u-circ;mdan biri cezaevine girmeyi tercih etti.

Uzmanlarsa uygulamanın mahkûmların lehine oldu-ğu görüşünde. Bu şekilde duruş-maya çıkmayı bekleyen sanıklar uzun bir tutukluluk süresini ce-zaevi yerine evlerinde geçirebilir. Ayrıca cezası tecil edilmiş suçlu-ların bu sayede topluma entegre olabileceğine inanılıyor.

Elektronik kelepçe yaygınlaşıyor

On yıl önce İsviçre’de bazı kantonlarda, belir-li mahkûmların hapis cezalarını hapishane yeri-ne evlerinde çekmelerine imkan tanıyan uygula-ma deneme amaçlı başlatıldı. Bugüne kadar ya-pılan açıklamalarda bu uygulamanın genel ola-rak olumlu sonuç verdiği belirtildi.Diğer ülke-ler de benzer denemelere yer veriyor.Bu yıl Tür-kiye’de de başlatılan uygulamanın sonuçları me-rakla bekleniyor.

[KTU / AID-3450]

Page 5: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch 5İSVİÇRE HABERLERİ

Geçtiğimiz yıllarda vergi kaçırma cenneti imajından kurtulmak isteyen İs-viçre Hükümeti, mali sektörle ilgili ya-salarda bir dizi değişikliğe gitti. Bunun sonucu olarak, para yıkama konusunda yapılan ihbarları değerlendiren merke-zi bir büro açıldı. Böylece bankalar gibi mali kuruluşlara da para yıkama konu-sunda ihbar zorunluluğu getirildi. 2011 yılında bu konuda yapılan ihbarlarsa rekor düzeylere ulaştı.

Geçen yıl içinde bu konuda yapı-lan ihbarlar, bir önceki yıla göre artış göstermedi. Söz konusu İhbar Değerlen-dirme Bürosu tarafından yapılan açık-

lamaya göre, özellikle Arap Baharı gibi politik değişimlerin hızla yaşandığı gü-nümüzde para yıkama eğilimleri artış gösteriyor. Rüşvet, dolandırıcılık, silah kaçakçılığı ve insan ticareti gibi yasa dışı yollardan kazanılan paraların ban-ka ve mali kurumlar aracılığı ile yasal-laştırma girişimleri karşısında bankala-ra getirilen ihbar zorunluluğu, ilk elden

önemli sonuçlar vermiş durumda.İhbarlara neden olanların sadece

beşte birinin İsviçreli olması dikkat çe-ken önemli bir konu. Arap ülkeleri ve doğu Avrupa ülkelerinden gelenlerle il-gili yapılan ihbarlarsa ön sıralarda yer alıyor. Ancak yapılan ihbarların nere-deyse yarıya yakını ispatlanamadığı için veya diğer ülkelerde bu konuda hukuki işlemler sürdüğü için donduruluyor. Ya-pılan ihbarların sadece %8 i konusunda mahkemelerde dava açılılyor ve açılan bu davaların neredeyse tümü suçluların cezalandırılması ile sonuçlandırıyor.

Yapılan ihbarların %42'si hakkında ise söz konusu İhbar Değerlendirme Bü-rosu tarafından sürdürülen soruşturma-lar devam ediyor. Son on yılda para ak-ladığı konusunda yapılan ihbarların top-lamı ise 8250 civarında. Bu ihbarları in-celeyen Büro, dava açmaya karar ver-mesi halinde dosyaları yetkili kantonal mahkemelere gönderiyor.

İsviçre hükümeti bu konudaki giri-şimlerine bu yılda devam ederek, para yıkama konusunda daha etkin önleme-leri içeren bir dizi yasa değişikliğini parlamentoya gönderdi. Yaz aylarında parlamentonun bu konuda görüşmeleri-ni tamamlayarak yeni yasa değişiklikle-rini gerçekleştirmesi bekleniyor. Bunlar arasında özellikle banka ve mali kurum-ların bilgi verme zorunlulukları daha da fazlalaştırıldı. Bu nedenle İhbar Değer-lendirme Bürosu'nun önümüzdeki yıl daha fazla dosyayı inceleyeceği tahmin ediliyor.

‘Para Yıkama’ İhbarları ArtıyorÜzerindeki baskının her geçen gün arttığı İsviçre Ban-

kaları, para yıkama ihbarları nedeniyle zor günler yaşı-yor. Para yıkama konusunda yapılan ihbarların 2012 yı-lında da devem ettiği ve yapılan 1600 civarında ihbarla 3 milyar frank civarında paranın geçici olarak kontrol altı-na alındığı açıklandı. Bugünlerde Parlamentoda görüşü-len yasa değişikliklerinin hayata geçmesi ile bu ihbarların ve el konulan paraların daha da artması bekleniyor.

Hochkonjunktur in der Meldestelle für Geldwäscherei Die Meldestelle für Geldwäscherei hat 2012 vom Finanzsektor knapp 1600 Meldun-gen über Vermögen von total gut 3 Milliarden Franken erhalten. Angesichts der ge-planten Gesetzesänderungen ist ein weiterer Anstieg von Verdachtsmeldungen aus dem Finanzsektor programmiert.

[AKM / AID-3406]

Bilim insanlarına göre, yerle-şim alanlarının son yıllarda hız-la büyümesi, çeşitli bitkilerin ve hayvanların yaşam alanlarını yok olmasına neden oluyor. Bu-nun sonucu olarak pek çok bitki ve hayvan türü ortadan kaybolu-yor. Buna bağlı olarak hükümet-ler, içinde sürekli olarak gelecek-leri tehlike altında olan bitki ve hayvan türlerinin yer aldığı 'kır-mızı listeler' yaparak, gerekli ön-lemlerin alınmasını gündemleri-ne alıyorlar.

En son 2002 yılında İsviçre hükümeti bu listede yer alan bitki ve hayvan türlerini yeniden tes-pit etmişti. Ancak söz konusu lis-tenin bir araştırma sonucu değil, bazı uzmanların değerlendirme-lerine göre yapılmış olması eleş-tirilere neden olmuştu. Bu sebep-le hükümet üç yıl önce, sayıları 8000 civarında olan bitki örtü-sünün fakirleştiği tahmin edilen yerlerde, bir tespit çalışması ya-pılması yönünde karar almıştı.

Yaklaşık 300 botanikçinin üç yıllık çalışması sonucu ortaya çı-kan tablo ise oldukça endişe ve-rici görünüyor. Buna göre bitki ve hayvan türlerinin tehlikede ol-duğu bölgelerin üçte birinde bit-ki örtüsünün daha da fakirleştiği görülüyor. Tamamen kaybolma

tehlikesi olan türlerin dörtte biri-ne artık rastlanmamış olması teh-likenin boyutlarını gözler önüne seriyor. Federal Devletin ve kan-tonların 1980 yılında bu yana bit-ki örtüsünün fakirleşmesine kar-şı önlemler almaya başladığı dik-kate alındığında, bu çabaların ol-dukça yetersiz kaldığı dile getiri-liyor.

Bilim insanlarının tespitleri-ne göre 1900'lü yıllardan bu yana bitki ve hayvan türlerinin yaşa-masına uygun alanların %95'nin kaybolmuş olması, bu fakirleş-menin en önemli nedeni. Buna ek olarak sanayileşmenin gelişme-si sonucu bitki ve hayvan türleri-nin yaşamı için son derece önem-li olan hava ve suyun giderek kir-lenmiş olması, kaçınılmaz sonu hazırlayan etkenler arasında.

Bütün bunlara rağmen İsviç-re'nin hala bitki ve hayvan türle-ri açısından oldukça zengin ol-duğuna dikkat çeken uzman-lar, bugüne kadar alınan önlem-lerin daha etkin hale getirilmesi ile bu fakirleşmenin durdurulaca-ğı inancındalar. Bu yılın sonuna kadar bilim insanları ile birlikte bu adımları tespit etmeyi amaçla-yan resmi makamlar, 2014 yılın-dan itibaren bunların hayata ge-çirmeye başlayacaklar.

Bitki Örtüsünün Fakirleşmesine 'Dur' Deme Vakti

Bilim insanları bütün dünyada olduğu gibi İs-viçre’de de bitki örtüsünün fakirleşmekte oldu-ğunu belirterek buna karşı etkin önlemler alın-masını istediler. Yaşama alanları daralan bitki ve hayvan türleri giderek azalmasının yanısıra, ge-lecekleri tehlike altında olan bitki ve hayvan tür-lerinin yer aldığı ‘kırmızı liste'nin hükümet ta-rafından revize edilmesi yeniden gündeme geldi.

Biodiversität in der Abwärtsspirale

Wissenschafter fordern für die heimischen Tier- und Pflanzenarten mehr Lebensraum von besserer ökologischer Qualität Die Revision der Roten Liste der gefährdeten Pflanzenarten der Schweiz zeigt, dass die Biodiversität hierzulande weiterhin abnimmt. Die Hauptgründe hierfür sind die Zerstörung und Beeinträchtigung von Lebensräumen.

Pilatus firmasının Stans'taki işletme-sinde, büyük gizlilikle geliştirilen PC-24 modeli adı verilen uçak için, on yıl önce başlatılan çalışmalar bu yılki fuar-da tam bir sansasyon yarattı. İşadamla-rının gezileri için ürettiği PC-12 uçakla-rının yerine üretilemeye başlanacak olan bu model, kullanacak olanların değişen ihtiyaçlarına cevap verebilecek özellik-lere sahip. Özellikle benzer tip uçakla-rın iniş yapabilecekleri pistlerden daha kısa pistlere ihtiyaç duyan uçak oldukça

esnek özelliklere sahip.Büyük hacimli malzemelerin uça-

ğa yüklenmesine imkan tanıyan ayrı bir kapısının olması, modeli rakiplerin-den öne çıkaran başka bir özellik. 3610 km aralıksız uçabilen uçağın yolcu ka-

pasitesi ise 4 ila 10 arasında değişmekte. Yaptığı en yüksek hız ise saatte 787 km. 2014 yılında satışa sunulacak PC-24' le-rin fiyatının ise 8.9 Milyon Frank'tan başlayacağı belirtildi.

Piyasada bu özelliklere sahip baş-ka bir uçağın olmadığını belirten Pila-tus yetkilileri daha şimdiden Suudi Ara-bistan, Katar ve Hindistan'dan sipariş al-maya başladıklarını söylediler. Yeni bir model geliştirmek için bugüne kadar 400 milyon frank yatırım yaptığını açık-layan firma, yeni modelin yapımı için 4 ayrı işletme daha kuracaklarını ve bu iş-letmelerde 400 civarında işçi çalışacağı-nı belirtiyorlar.

PC-24 modelinden önce aynı firma-nın geliştirdiği PC-12 modeli bugüne kadar 1200 adetten fazla üretilmişti. Çe-şitli ülkelerin Hava Kuvvetlerinde eği-tim amaçlı olarak kullanılan bu model, zaman zaman bazı değişikliklerle sa-vaş uçağı olarak kullanıldığından eleş-tiri konusu da olmuştu.

Pilatus, 1939 yılında silah imalat-çısı olan Emil Georg Bührle tarafından uçak üretmek üzere kurulmuş. 2011 yı-lında uçak satışlarından 781 Milyon ciro yapan firma, bu aileye ait Ihag-Hol-ding'in bir kuruluşu durumunda. ABD ve Avustralya'da da kendine ait şirketle-ri olan Pilatus firmasının diğer bir ortağı ise yine İsviçreli Jörg F. Burkart.

İsviçre Yeni Bir Süper Jet Yapımına Başlıyor

Cenevre’de yapılan European Business Aviation Con-vention & Exhibition fuarında İsviçre havacılık tarihinin en büyük sürprizi tanıtıldı. Pilatus firması yeni uçak mo-deli ile şaşkınlık yarattı. 50 yıl sonra lanse edilen bu yeni model, çimenlik alanlara iniş yapabiliyor ve aynı zamanda büyük bir konfora sahip. Uçak daha şimdiden iş adamları-nın yeni gözdesi olmaya aday.

Der neue Schweizer Super-Jet

Das grösste Geheimnis der Schweizer Luftfahrtgeschichte ist gelüftet: In Genf zeigt Pilatus sein erstes Düsenflugzeug seit 50 Jahren. Es kann auf Graspisten landen, ist aber sehr komfortabel ausgestattet.

[AKM / AID-3423]

Page 6: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch6 İSVİÇRE HABERLERİ

Söz konusu kadın sığınma evlerinin toplam 262 kişi barındıracak kapasite-de olduğunu belirtilen bu rapora göre, geçtiğimiz yılda toplam 1000 kadına bu evlerde kalma imkanı tanınmış. Ka-dınların sığınma evlerinde kalma süre-lerinin ise ortalama 31 gün olduğu be-lirtilildi. 35 yıl önce kurulmaya baş-lanan kadın sığınma evlerinin bugü-ne kadar hiçbir devlet kurumundan da yardım almadığı veriler arasında.

Çocuklara yardım kurumu başkanı ve aynı zamanda SP milletvekili olan Jacqueline Fehr ise meclise bir öneri sunarak, bu duruma bir son verilmesi-ni istedi. Kadın sığınma evlerinin ihti-yacı karışılmaktan uzak olduğuna dik-kat çeken Fehr, devletin bu konuda ha-rekete geçmesini istedi. Kanton ve be-lediyelerin bu tür kurumların finanse edilmesi için gereken girişimleri yap-ması gerektiğini belirten SP milletve-kili, bunun bir yasa ile belirlenmesini talep etti.

Ev içi şiddetin toplumun kanayan bir yarası olduğuna dikkat çeken uz-manlar, şiddete uğrayan kadınların sa-dece küçük bir bölümünün yargıya yansıdığını, sorunun çok daha büyük boyutta olduğunu belirtti. Kadın sığın-ma evlerinin uzun bir süredir özellik-le maddi sıkıntılar nedeniyle üzerlerine düşen görevi yapamadıkları da kamuo-yu tarafından bilinen başka bir gerçek.

2012 yılında ev içi şiddet konusun-

da yapılan şikayetlerin 16.000 civarın-da olduğu belirtildi. Buna karşın şid-dete uğrayan kadın ve çocukların sığı-nacakları yerler oldukça sınırlı sayıda.

Şiddete uğradığı halde çeşitli nedenler-le şikayetçi olmayan kadın ve çocukla-rın sayıca fazla olduğu da dikkate alın-dığında, kadın sığınma evlerinin cid-

di anlamda yetersiz olduğu ortaya çı-kıyor.

Kadın Sığınma Evleri Dolup Taşıyor!Gazetelerde şiddete uğrayan kadın haberleri büyük yankı uyandırırken, bu kadınların sığınacak yer bulamaması

şaşkınlık yarattı. Kadın sığınma evlerini bünyesinde taşıyan bir kuruluşun verilerine göre, eş veya babalarının şid-detinden kaçan her iki kadından biri, sığınma evlerinde yer bulamamıyor. 2012 yılında toplam 17 kadın sığınma evi, kendilerine gelen 1027 kadın ve çocuğu geri çevirmek zorunda kalmış.

Die Frauenhäuser sind zu voll

Der Aufschrei ist jeweils gross, wenn eine Frau Opfer einer Ge-walttat wird. Die Statistik des Dachverbandes der Frauenhäuser zeigt: Im vergangenen Jahr mussten 1027 Frauen und Kinder, die vor ih-ren gewalttätigen Männern und Vä-tern flüchteten, weggeschickt wer-den. Oder anders gesagt: Jedes zweite Opfer musste von einem der 17 Frauenhäuser in der Schweiz ab¬gewiesen werden.

[AKM / AID-3432]

Page 7: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch 7İSVİÇRE HABERLERİ

Mehmet [email protected]

KÖŞE YAZISI

Federal İstatistik Dairesi'nin ve Sağ-lık Bakanlığı'nın son yıllarda yayınla-nan raporlar sonucunda, alkol tüketimi-nin neden olduğu sağlık ve sosyal prob-lemler karşısında, devlet kurumları da bir dizi tedbir almak zorunda kaldı. Ko-nunun öneminin ve doğurduğu kötü so-nuçların halk tarafında daha iyi algılan-ması için, Sağlık Bakanlığı ve Federal Konsey 18-26 Mayıs tarihlerini 'Alkolü Konuşalım' haftası ilan etti.

Resmi verilere göre, ülkede alkol kullanan her beş kişiden birinin aşı-rı alkol tüketerek kendi sağlığını tehli-keye atmasının yanısıra başkalarına da zarar verdiği vurgulandı. Yapılacak tar-tışmalarda, kişisel özgürlüklerin sınır-larının nerede bittiği ve halkın makul olarak gördüğü limitlerin neler olduğu gibi sorulara cevaplar aranacağı belirtil-di. Birçok farklı alanda düzenlenen et-kinlikler arasında, başta trafikte olmak üzere, aile gibi sosyal alanlarda alkolün oluşturduğu zararlara her yaş grubunda-ki insanların dikkatini çekmek amaçla-nıyor.

İsviçre Bağımlılık Vakfı (Sucht Schweiz), 2010 yılında alkol komasın-dan veya zehirlenmesinden dolayı 27 bin kişinin hastanelerde tedavi gördü-ğünü, her yıl ortalama iki bin kişinin de alkole bağlı hastalıklardan ötürü hayatını kaybettiğini açıkladı.

Gençlerin her geçen gün artan alkol sorununa Mart ayında parlamentodan da ciddi sınırlamalar gelmişti. Karara bağlanan yeni düzenlemelerle bir dizi tedbir alındı. Buna göre, alkollü içecek-lere zam yapılırken, satışlara da belirli kısıtlamalar getirildi. Özellikle sol par-tilerin desteklediği yeni teklifte, mağa-zaların akşam saat 22 ile sabah 6 arasın-da alkol satmasına yasak getiriliyor. Al-kollü içecekler için taban fiyat uygulan-ması da gündemde.

Meclis'te hararetli tartışmalara ne-den olan alkol tüketimi konusunda söz alan Sosyal Demokrat Parti Genel Baş-kanı Christian Levrat, meclis üyelerine çekici renklerde hazırlanmış dört fark-lı alkollü içeceği gösterdi. Her birinin %80 oranında alkol içerdiğini belirten Levrat, içeceklerin fiyatlarının sadece 2 Frank olduğunu söyledi. Yüksek pro-milli içkilerin ucuz ve günün her saati satın alınabilecek kolaylığa sahip oldu-ğunu dile getiren parlamenterler, bu ko-nuda sınırlamalar olması gerektiğini, aksi takdirde gençlerin alkol bağımlılı-ğının azalmayacağını savundular.

Cenevre Kantonu temsilcisi Liliane Maury Pasquier ise İsviçre'de her gün altı gencin alkol komasından veya aşı-rı alkolden acil servislerde tedavi edildi-ğini bildirdi. Yapılan oylamada alkollü içeceklerin fiyatlarının yükselmesi ka-bul edilirken, mağazaların satışlarına da sınırlama getirildi.

İsviçre'de 20. yüzyılın başında kişi başı alkol kullanımı 17 litre iken, bu ra-kam yıllar içerisinde 10 litrenin altına düşmüş durumda. Federal istatistikle-re göre, 2011 yılında kişi başına tüketim 8,5 litre. Avrupa geneline baktığımızda ise İsviçre orta sıralarda yer alıyor.

Avrupalılar içinde en çok alkol tü-ketenler ise Çekler. Dünya Sağlık Orga-nizasyonunun 2003 ile 2005 yılları ara-sında yaptığı araştırmada Çekler, orta-lama yılda kişi başı 16,5 litre alkol tü-ketiyor. Çekleri Rusya, Portekiz, Fran-sa ve İngiltere izliyor. Ruslar yılda orta-lama 15,7 litre, Portekizler 14,6 litre ve Fransızlar 13,7 litre alkollü içecek kul-lanıyorlar. İstatistiğin yapıldığı yıllar-da İsviçre 10,9 litre ile sekizinci sırada yer aldı.

Aile İçi Şiddette Alkol Başrolde

İsviçre Sağlık Bakanlığı'nın son araştır-ması, aile içi şiddetin en önemli nedeninin alkol tüketimi olduğunu ortaya koydu. Ba-kanlık, ülkede şiddete maruz kalan her iki kadından birinin şiddet gördüğü esnada eş-lerinin alkollü olduğunu tespit etti. Alkole bağlı her on aile içi şiddet olayının dokuzun-da, sorumlunun erkekler olduğu belirtildi.

Häusliche Gewalt und Alkohol treten oft gemeinsam aufEine Studie im Auftrag des Bundesamtes für Gesundheit (BAG) zeigt, dass bei nahe-zu einer von zwei gewaltbetroffenen Frauen ein problematischer Alkoholkonsum in der Beziehung vorliegt. Diesem Umstand haben die Fachstellen in den beiden Berei-chen Opfer- und Suchtberatung bisher nur wenig Rechnung getragen.

[AKM / AID-3435]

Federal İstatistik kurumunun veri-lerine göre 1980 yılında tek kişinin ya-şadığı konutlar tüm konutların %28.9 nu teşkil etmekteydi. Böylece İsviçre, söz konusu oranın %47 olduğu İsveç ve %39 olduğu Almanya'dan sonra üçüncü sırada yerini aldı. Bu artış hızı ile kısa bir süre sonra İsviçre'nin en azından Al-

manya'yı geçmesi bekleniyor.Öte yandan kişi başına düşen konut

alanı konusunda da İsviçre ön sıralarda yer alıyor. 1980 yılında kişi başına dü-şen konut alanı 34 metrekare iken 2010 yılında bu miktar 48 metrekareye çık-mış durumda. Konut alanının nüfus ar-tışından bağımsız olarak artması ise ge-

rek sosyal yaşamda gerekse konut fiyat-larının artmasında giderek daha fazla etkili oluyor.

Tek kişilik konutların yerleşim yer-lerine göre dağılımı bunun bir göster-gesi. Basel şehrindeki tüm konutların %49.8' inde tek kişinin yaşaması, konut fiyatlarını doğrudan etkilemiş. Son on yılda bu şehirde konut kiralarının %17 oranında artmasının asıl nedeninin, tek kişilik konut sayısındaki artış olduğu, uzmanlar tarafından sıkça dile getirili-yor.

Yalnız yaşamanın sağlık üzerin-de önemli etkileri olduğu da dile getiri-len diğer bir gerçekl. Alkol kullanımı ve depresyon gibi hastalıkların, tek başına yaşayan insanlar arasında daha yaygın olması sorunun diğer bir boyutu. Bu ko-nuda alınması gereken tedbirler konu-sunda ise uzmanlar değişik görüşler bil-diriyor. Genel olarak bu gelişimin, de-ğişen toplumsal koşullar nedeni ile dur-durulamayacağı konusunda ise uzman-lar hemfikir.

Yalnız Yaşama İsviçre’de YaygınlaşıyorKonutlarında tek başına yaşayanların sayısının son yıl-

larda hızlı bir şekilde arttığı ortaya çıktı. Uzmanlara göre bu durum, konut kiralarının artışında dikkate alınması gereken önemli bir faktör. Ayrıca yalnız yaşama, sağlık gi-derlerinin artmasının da nedeni olarak gösteriliyor. 2010 yılı rakamlarına göre konutların %36.4'ünde insanlar tek başına yaşıyor.

Immer mehr Schweizer wohnen allein

Die Zahl der Single-Haushalte in der Schweiz schiesst in die Höhe. Das ver-teuert die Wohnungspreise und kann Gesundheitskosten verursachen, sagen Experten. Immer mehr Schweizer woh-nen allein: Ganze 36.4 Prozent der Pri-vathaushalte in der Schweiz waren im Jahr 2010 Single-Haushalte.

Yürürlükte olan pek çok yasada İsviçre dışında yaşayan göç-menlerin hak ve görevleri yer almakta. Bu durumun bazı alanlar-da çelişkiler yarattığı gerekçesi ile Parlamento Devlet Politikası Komisyonu, tüm bunları tek bir yasa altında toplama kararı aldı. Bu yasada ayrıca konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı bünye-sinde ayrı bir bölüm kurulması, yurtdışı temsilciliklerinin bu ko-nuda görevleri ve yurtdışındaki İsviçre okullarının durumlarının belirlenmesi yer alıyor.

Son on yılda İsviçre dışında yaşayan İsviçrelilerin sayısının %19 artarak 700.000 sınırını aşması, devlet politikası açısından giderek önem kazanıyor. İsviçreli göçmenlerin durumları ise de-ğişerek, devletlerine olan ihtiyaçları artıyor. Sosyal sigortadan po-litik haklara, hatta sosyal yardım almaya kadar pek çok konuda, İsviçre devleti vatandaşlarına yurtdışında olsalar bile daha fazla yardıma koşuyor. Ülkesi dışında yaşayan vatandaşlarını, sadece kendine yardımcı olarak değil, aynı zamanda 'gerekli olduğunda koruma altına alınacak insan' olarak gören anlayış, giderek artı-yor.

Bu nedenle yeni bir yasa hazırlığı bu tür ihtiyaçlara cevap ve-rebilecek yeni bir imkan olarak da görülmekte. Yasa hazırlanırken Yurtdışı İsviçreliler Organizasyonu (ASO) tarafından dile getiri-len konuların dikkate alınmış ve bu kurumun hak ve görevlerinin de yasada yer alması sağlanmış.

İsviçreli göçmenlere verilen ikinci haber ise seçimlerde ve halk oylamalarında elektronik olarak oy kullanma imkanının 2015 ten itibaren yürürlüğe gireceği. En son 2011 yılında yapılan genel seçimlerde bazı kantonlar bir test projesi çerçevesinde yurtdışın-da ki seçmenlerine bu imkanı sunmuştu. En son geçen ay yapılan Neuenburg kanton seçimlerinde de bu sistem denenmiş ve sorun-suz olarak hayata geçirilmişti.

Bugüne kadar Aarau, Basel-Stadt, Graubünden ve St. Gallen kantonlarının benzer uygulamalarının başarılı geçmesi, projenin hızlandırılarak 2015 seçimlerine kadar bütün kantonlarda uygula-maya konulmasını gündeme getirdi. Bu konuda Federal Devlet ta-rafından hazırlanan tavsiyeler, geçtiğimiz günlerde kanton yöne-timlerine bildirildi.

Bu yazıyı darısı başımıza deyip bitirmeyi düşünürken, neden bizler de ASO gibi taleplerimizi hazırlayıp devlete sunmuyoruz gibi bir soru geldi aklıma. Türkiye Cumhuriyeti konuyla ilgili ola-rak son yıllarda adımlar atmaya başladı. Bu doğru ama bizler bi-rer vatandaş olarak kendi isteklerimizi dile getirmek zorunda de-ğil miyiz? Devlet devletliğini yapsın da, bizler vatandaş olarak va-tandaşlık görevlerimizi yapmak zorunda deği miyiz? Ben bu vesi-leyle Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu'na bu konuda neler dü-şündüklerini sormak istiyorum. ASO nun kendine dert edindiği konuları ne zaman gündemlerine alacaklar?

İsviçreli Göçmenler İçin Yeni Yasa ve Bir Soru

İsviçre hükümeti Mayıs ayında İsviçre dı-şında yaşayan vatandaşlarını yakından ilgi-lendiren iki konuda çalışmalar başlattığını açıkladı. Bunlardan öne çıkanı, İsviçreli göç-menlerin haklarını ve görevlerini belirleyen bir yasa hazırlığı. Diğeri ise İsviçreli göçmen-lerin tümünün elektronik olarak seçim ve hal-koylamalarına katılma imkanı sağlanması.

[AKM / AID-3431]

Reklamlarınızı PUSULA‘da Değerlendirin

Kazançlı Çıkın!Mobile: 076 342 90 [email protected]

Page 8: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch8 İSVİÇRE HABERLERİ

Luzern'de bulunan Grosshof hapis-hanesinin kapasitesinin 64 ten 104 e çı-karılmasını takiben, Basel'deki Waa-ghof ve Baesslergut hapishanelerinin kapasiteleri arttırma çalışmalarına baş-landı. Graubünden kantonu ise Cezis'te yüzden fazla mahkumun kalabileceği yeni bir hapishane yapmaya karar verdi. Biel'de ise mevcut hapishanelerin kapa-sitesini arttırma veya yeni bir hapishane yapılması tartışmaları başladı.

Laufen'da kapatılan eski hapishane geçici olarak yeniden açılırken, Cenev-re'de ki Champ-Dollen hapishanesinde-ki mahkûmlar yer darlığı nede-niyle mayıs ayı başında isyan başlattı-

lar. Hapishanedeki gardiyanlarsa, isyan sonrası yaptıkları bir uyarı grevi ile du-rumdan duydukları rahatsızlığı dile ge-tirdiler. Çeşitli kanton yönetimlerinin gazetelere yansıyan açıklamaları dik-kate alındığında, önümüzdeki dönem-de İsviçre'deki hapishanelerin kapasite-lerinin bin civarında arttırılacağı sonu-cu ortaya çıktı.

Yer darlığının en büyük nedeni ola-rak gözaltına alınanların artması ve gö-zaltı süresinin uzaması gösterildi. 2008 - 2011 yılları arasında gözaltına alınan-ların sayısı, yılda ortalama 1800 civa-rındayken, geçen yıl bu sayı iki binin üzerine çıktı. Özellikle Basel kantonun-

da 2010 yılında haftada 20 kişi gözaltı-na alınırken, bu sayının geçen yıl 47'ye kadar çıkması, yöneticileri önlem alma-ya zorladı. Basel kantonunda gözaltına alınanların sayısının artma sebebi ise bu yıl içinde kantonda hızla artan hırsızlık olayları.

Öte yandan İsviçre nüfusunun hız-la artması bu sorunun büyümesine ne-den olan diğer bir etken olarak gösteril-di. Her 100.000 kişiye 2000 yılında or-talama 92 mahkûm düşerken, bu sayı geçen yıl 87'ye kadar düştü. Ancak hem nüfus artışı hem de gözaltı mahku-miyet sürelerinin uzaması, hapishane-lerde yer darlığına sebep oluyor.

Yeni hapishanelerin yapılması ise kantonlara yeni mali külfet getirecek. 150 kişilik yeni bir hapishane yapılma-sının maliyetinin 107 milyon olduğunu açıklayan Graubünden kantonu, bunun finansmanı için Federal Devlet'ten yar-dım isteyeceğini belirtti. Bu hapishane-lerin yıllık giderleri ise kanton bütçesi-ne sürekli olarak ek bir mali külfet ola-cağı göz önünde bulunduruluyor.

Yeni Hapishanelerin Yapımına Başlanıyor!Çeşitli nedenlerle gözaltına alınanların ve gözaltı süre-

lerinin giderek artması sonucu mevcut hapishanelerin do-lup taşması, yeni hapishanelerin yapılmasını gündeme ge-tirdi. Gözaltına alınanlar karakollarda, hapishanelerde bir yerin boşalmasını bekliyor. Bunun sonucu olarak ka-patılmış olan bazı eski hapishaneler yeniden açılıyor. Mev-cut hapishaneler genişletiliyor ve yeni hapishanelerin inşa-sına başlanıyor.

Untersuchungsgefängnis: ausgebucht Längere Strafen und Massnahmen führen zu überbelegten Gefängnissen, was sich auf die Untersuchungshaft auswirkt Weil das Sicherheitsbedürfnis wächst, füllen sich die Haftanstalten. Untersuchungsgefangene warten auf Polizeiposten auf eine freie Zelle, alte Gefängnisse müssen vorübergehend wieder geöffnet oder proviso-risch ausgebaut werden.

[AKM / AID-3408]

Federal devlete ait tüm bel-geleri bir çatı altında toplamayı amaçlayan «Gever» (Geschäfts-verwaltung) Projesi'nin geçtiği-miz günlerde durma noktasına geldiği ve projenin hiçbir işe ya-rayamaması kamuoyuna yansı-dı. Bu proje için devletin bugüne kadar yaptığı harcamalarınsa, 110 Milyon Frank civarı olduğu söy-lendi.

Bilindiği gibi geçen yıl Eylül ayında Adalet Bakanlığı tarafın-dan yürütülen ve «Insieme» adı verilen projenin hiçbir işe yara-madığı ortaya çıkmış ve bu proje-nin yürütücüsü Urs Ursprung is-tifa etmek zorunda kalmıştı. Bu konuda meclis tarafından kurulan bir araştırma komisyonu ise konu ile ilgili olarak yaptığı araştırma-ları Mayıs ayı içinde açıklamıştı.

Çöpe atılan projenin devlete mali-yeti 102.4 Frank olmuştu.

Bunu takiben Aralık ayı için-de hükümet tarafından yapılan bir açıklamada «Gever» adlı projenin tamamlandığı ve bu yıl içerisinde hizmete gireceği açıklandı. An-cak geçen süre içerisinde hiç bir devlet kurumunun bu projeyi uy-gulamaya başlamadığı anlaşıldı. Konu ile ilgili soruları cevapla-maktan kaçınan hükümet sözcü-leri, proje için gerekli programla-rı temin eden Avusturyalı bir fir-

manın, lisans sorunları olduğunu açıklamakla yetindi.

Bu arada savunma bakanlığı-nın bu projeyi kullanmak yerine, kendisi için yeni bir proje hazırla-makta olduğu haberi kamuoyunda yeni tepkilere neden oldu. Bakan-lığın 25 milyon franka mal olacak aynı amaçlı başka bir projeyi dev-reye sokmuş olması, hem bu pro-jenin yakında çöpe atılacağı hem de yeni skandalların gündemde olduğu düşüncesini güçlendirdi.

İsviçre basını ise haftalar boyu konu ile ilgili haberlere ge-niş yer verirken, proje sorumlula-rının kimler olduğu hakkında her-hangi bir bilgiye ulaşılamadı. Pro-jenin İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından ortak yürü-tüldüğü dikkate alındığında, ko-nuyla ilgili yeni fırtınaların kopa-cağına kesin gözüyle bakılıyor.

Devletin Bilgisayar Projelerinde Yeni Bir Skandal Daha

Kamuoyuna en son yansıyan bilgilere göre, Fe-deral devletin «Gever» projesi büyük başarısızlık-la sonuçlandı. Federal devletin bilgisayar projele-rinde ard arda ortaya çıkan karmaşa ve hatalar sonucunda, milyonlar boş yere harcanıyor. Devle-te tam 102.4 Milyon Frank gidere mal olan Adalet Bakanlığının «Insieme» projesinin ardından bir proje daha çöpe atılma riskiyle karşı karşıya.

Chaos und Pannen bei IT-Projekt vom Bund

Ein neues IT-Projekt in der Bundesverwaltung steht vor dem Scheitern. Es geht um über 100 Millionen Franken bei «Gever»Projekte . Beim vorherige «Insieme» Informatik-Skandal kostete Amtsdirektor Urs Ur-sprung den Job und die Steuerzahler exakt 102,4 Millionen Franken, wie letzte Monat bekannt geworden ist.

[AKM / AID-3416]

Avrupa'nın çeşitli yerlerinde islam karşıtı toplantılara katılması nedeniy-le eleştirilere neden olan, aynı zamanda SVP'li milletvekili Fresinger'ın seçimler sonrasında Nazi hayranı olduğu da orta-ya çıkmıştı. 'Oturma izni olmayan bir il-kokul öğrencisinin kanton yönetimine bil-dirilmesi meşru bir tavırdır.' diyen eğitim bakanına öncelikle diğer kantonların eği-tim bakanları tepki gösterdi.

Temel eğitim hakkının, insanların haklarından biri olduğuna dikkat çeken eğitimcilere göre, bu hakkın kullanılması-na oturma izninin olmaması bir engel teş-kil etmiyor. Bu konuda diğer ülkelerdeki uygulamalara da dikkat çeken uzmanlar, yeni bakanın koltuğuna hiç yakışmadığı-nı dile getirdiler.

Diğer ülkelerde olduğu gibi İsviçre Anayasasının temel eğitim hakkını garan-ti altına aldığını belirten uzmanlara göre, bu ihbar isteği aynı zamanda tarihin akı-şını geri çevirme eğiliminden başka bir şey değil. İsviçre'de on yıllar önce sürdü-rülen tartışmalar sonunda, İsviçre'de yaşa-yan her çocuğun temel eğitim hakkı genel

kabul görmüş ve bütün kantonlar, ilkokul eğitimine başlayacak çocuklardan oturma izni talep etmekten vazgeçmişlerdi.

Eğitim bakanına en büyük tepki ise öğretmenlerden geldi. Öğretmenler ya-bancılar polisinin görevinin kendilerine verilmek istenmesine şiddetle karşı çıkı-yor. Öğretmenlere göre, bir eğitmenin gö-revi öncelikle çocukların eğitimi olmalı-dır. Bu konuda görüşlerini açıklayan öğ-retmenlerin çoğu, kendilerini ihbarcı ko-numuna getirecek bu tür önerileri kabul etmeyeceklerini bildirdiler.

Wallis Kantonu eğitim bakanı, göre-ve başlar başlamaz bakanlığını altüst eden uygulamalarıyla dikkat çekiyor. Bakan se-çimlerden önce bakanlığında çalışanla-rın sayısını yarıya düşürmekten bahset-mesine karşın, yaptığı toplantılarda öğret-menlerin tepkisini üzerine çekmemek için bu konuyu gündeme getirmekten kaçını-yor. Henüz bir ayını doldurmadan bu ka-dar tepkiye neden olan eğitim bakanın, ne kadar görevde kalacağı ise kamuoyu tara-fından merakla bekleniyor.

Göçmen Çocuklarını İhbar Edin Çağrısı!

Kanton yönetimine seçil-dikten sonra yaptığı konuş-mada, öğretmenleri ve okul yönetimini oturma izni ol-mayan göçmen çocukları ihbar etmeye çağıran SVP`-li O. Freysinger, yeni bir skandala daha imza attı. Wallis kantonun eğitim ba-kanının Batı İsviçre radyo-sundaki konuşması ise geniş tepkilere neden oldu.

[AKM / AID-3428]

Freysinger fördert Denunziantentum

Mit der Forderung, die Kinder von Sans-Papiers aus den Schulen zu weisen, sorgt der neue Walliser Erziehungschef für Aufruhr. Er bleibt seinem Ruf als Provokateur treu. Gegenüber dem Westschweizer Radio forderte er die Walliser Lehrerschaft auf, allfälli-ge Kinder von Sans-Papiers zu melden, also zu denunzieren.

Page 9: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch 9

www.yallo.ch

20. 7. 2013’E

KADAR UZATILMIŞTIR!

SIM kart ve cep telefonu satın almak için:

* 2013 sonuna kadar belirtilen ülkelerin sabit hatlarını günde 3 dakika ücretsiz arayabilirsiniz. Kampanya 20.07.2013 tarihine kadar yeni katılan müşteriler içindir ve ilk kontör yükleme sonrasında kullanıma hazırdır. Mevcut müşterilerimiz, «YALLO13» yazıp 5511'e SMS'le göndererek, CHF 9.– karşılığında bu hizmetten faydalanabilirler. Daha fazla bilgi www.yallo.ch adresinde.

Şimdi yallo

zamanı!

Yurt dışını bedava arayın!*

Yıl sonuna kadar!

İSVİÇRE HABERLERİ

Aniden çalan ev veya cep tele-fonu önce size isminizle hitap ede-rek, bağlı olduğunuz hastalık si-gortasının tavsiyesiyle sizinle gö-rüşmek istendiğini söylüyor. Ar-dından kişisel olarak görüşmek için sizden randevu talebinde bu-lunuyor. Talebin gerekçesiyse, sa-dece kısa bir süre geçerli olan bir fırsatı size tanıtmak. Ellerinden kurtulmak o kadar kolay değil. Si-zinle ilgili, kaç çocuğunuzun oldu-ğuna varıncaya kadar pek çok bil-giye sahip bu telefonların biri bit-meden diğeri sıraya giriyor.

Konuyla ilgili kendilerine ge-len şikayetlerin arttığını belirten tüketiciler kurumu, telefon eden-lerin insanlar hakkında bu kadar bilgiye nasıl ulaştıklarını bilemi-yorlar. Özellikle Zürih ve çevre-

sindekiler son günlerde kendini SVVP satıcısı olarak tanıtan tele-fonlardan yaka silkmeye başlamış. Hastalık Sigortaları ise bir açıkla-ma yaparak bu firma ile herhangi bir ilişkileri olmadığını açıklamak zorunda kaldılar.

Ancak diğer telefonla sigorta satanlar gibi, bu firma hakkında da bilgi edinmek mümkün değil. Ne Web sitelerinde ne de bu konu-da bilgi sahibi olması gereken kay-naklarda bu firma ile ilgili bir ka-yıt bulunmuyor. Tüketiciler Kuru-munun bu firma yetkilileri ile gö-rüşme talebineyse cevap dahi ve-rilmemiş. Bu firma adına müşte-rilere telefon eden Call-Center fir-ması da konu ile ilgili soruları ce-vaplandırmaktan kaçınıyor.

Tüketiciler Kurumu bu tür fir-

maların sık sık isim ve adres de-ğiştirdiğini, bu nedenle dolandır-dıkları insanların şikayetlerini ya-pacak yer bulmadıklarını belirti-yor. Uzmanlar, hükümet tarafın-dan bu yıl telefonla yapılacak pa-zarlamaların sınırlandırılması ne-deniyle, telefonda sigorta satmak yerine kişisel görüşme taleplerinin arttığını belirtiyorlar. Ayrıca sağ-lık sigortalarından, bu tür dolan-dırıcı firmaları yeni müşteri bul-mak için devreye sokmamalarını istiyorlar.

Tüketiciler Birliği ise bu tür te-lefonlara cevap verilmemesi ve ki-şisel randevu taleplerinin redde-dilmesinin en etkin tedbir olduğu-na dikkat çekiyor.

Sigorta Dolandırıcılarının Telefon Terörü Sürüyor

Sigorta poliçesi satmak için telefonla pazarlama yapan SVVP gibi firmalar hakkında yapılan şikayetler artmaya devam ediyor. Kendilerini, 'tarafsız si-gorta tanıtım kurumu' olarak niteleyen bu kurumların çoğunun, sigorta sat-ma yetkileri olmadığı gibi ticari sicilleri de bulunmuyor.

Unseriöse Makler machen Telefon-Terror!

Bei der Stiftung für Konsumentenschutz gingen Beschwerden über SVVP-Makler ein. Das Versicherungsver-gleichsportal ist weder bei der Finma registriert, noch im Handelsregister eingetragen.

Page 10: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch10 İSVİÇRE HABERLERİ

Pansiyon Kasaların biriken primlerinin yatırım amacı ile önemli ölçüde borsalara yatırılması, beraberinde büyük riskler getir-meye başladı. Özellikle ekonomik kriz sıra-sında borsalarda büyük kayıplar ortaya çık-ması, pansiyon kasalarını zor durumda bı-raktı. Bunun sonucu olarak 2008 ekonomik krizi sonrasında pansiyon kasalar, ödemekle zorunlu oldukları emeklilik aylıklarını öde-mekte güçlük çekmeye başladı.

Ancak son iki yıl içinde borsaların tekrar değer kazanmaya başlaması ile pansiyon ka-salarını durumunda önemli oranda gelişme-lere rastlanıldı. Geçen yılın sonunda pansi-yon kasaların tekrar sorumluluklarını yerine getirmeye başladıkları, yani emekli aylıkla-rını sorunsuzca ödeyecek duruma geldikle-ri açıklandı. En son kantonal bankaların 2.8 milyon sigortalıyı bünyesinde bulunduran

343 pansiyon kasanın durumlarını incele-meleri sonucunda, sadece %8 nin yeterli du-rumda olmadığı anlaşıldı. Bu durum bir yıl öncesiyle karşılaştırıldığında ise gözle görü-lür bir iyileşmeye rastlandı. Bir yıl öncesin-de pansiyon kasaların %28 i yetersiz durum-daydı.

Söz konusu araştırma bütün bu sonuçla-ra karşın, hala sorunun tam olarak ortadan kalkmadığına da dikkat çekiliyor. Pansiyon

kasaların geleneksel olarak güvenli, ancak düşük getirisi olan devlet tahvillerine yatı-rım yapma yerine borsalara yatırım yapma-ya devam etmeleri belli riskleri de berabe-rinde getiriyor. Yapılan araştırmaların, son yıllarda pansiyon kasaların yarısından çoğu-nun devlet tahvilleri yerine borsalara yatırım yapmayı tercih etmeleri ise bunun somut bir göstergesi.

Borsaların Yükselişi Pansiyon Kasalara Yaradı

Borsalardaki yükselişten ya-rarlananlar arasında pansi-yon kasaların da olması dik-kat çekti. 2012 yılında pansi-yon kasaların borsalardaki ya-tırımlarından ortalama %7.2 oranında kar ettiği ortaya çık-tı. Bu şekilde bilhassa özel fir-maların pansiyon kasa sorum-luluklarını karşılama oranı yıl sonunda tekrar arttı.

Börsenhoch beflügelt Pensionskassen

Die Schweizer Pensionskassen profitieren vom Aufschwung an den Börsen. Im Jahr 2012 ha-ben sie im Schnitt eine Anlagerendite von 7,2 Prozent erzielt. Die privatrechtlichen Vorsor-geeinrichtungen konnten ihren Deckungsgrad per Ende 2012 weiter erhöhen.

Parlamentonun aldığı bu karar kamuo-yunda tartışmalara neden oldu. Köylü ku-rumları kararın halk oylaması ile reddedil-mesi için imza toplamaya başladılar. Ancak kararı referanduma taşıyacak imzaların ko-layca toplanamayacağı görüşü oldukça yay-gın. Öncelikle pek çok tarım işletmesi ve çiftlik alınan bu karardan oldukça kârlı çıka-caklarını düşünüyorlar.

Özellikle Fransızca konuşulan bölge-ler, devletin doğrudan teşviklerinden olduk-ça büyük pay almaktalar. Söz konusu teşvi-kin tarım alanlarına göre daha fazla yapıla-cak olması ise paylarını daha da arttıracak. Bunun nedeni, bu bölgelerdeki tarım işlet-melerinin diğer bölgelere göre daha geniş ta-rım arazilerine sahip olması. Mevcut duru-ma göre bu bölgelerdeki tarım işletmeleri, İsviçre ortalamasından 10.000 Frank, başka bir deyişle %20 daha fazla teşvik almaktalar.

SonntagsZeitung tarafından yapılan

araştırmaya göre, devletin köylülere yaptığı yardımlardan en fazla payın alan Jura kanto-nunda ki Les Verrières köyü. Bu köyde yaşa-yanlarsa, en fazla yardımı aldıklarına inan-makta güçlük çekiyorlar. Ancak desteğin ge-rekli olduğuna da inanıyorlar. Bu köydeki 21 çiftlik ortalama yılda 143.631 Frank alı-yor. Bu miktar, tüm İsviçre ortalaması olan 52.000 Frank'ın neredeyse üç katı.

Devlet teşviklerinden en az payı alanlar arasında Luzern Kantonundaki bazı köyler bulunuyor. Oldukça küçük ve birer aile işlet-mesi halinde olan bu çiftlikler için devlet teş-viki, toplam gelirlerinin ancak %40 nı oluş-

turuyor. Yeni düzenleme ile bu işletmelerin alacakları teşviklerin daha da azalması söz konusu olacak.

Alınan karar tepki gösteren çiftlik sahip-leri ise söz konusu teşviklerin verilme şartla-rının sürekli olarak değiştirilmesinden şika-yetçiler. Pek çok çiftçi daha fazla teşvik al-mak için işletmelerinde değişiklik yaptıkla-rını vurguluyorlar. Ancak teşvik düzenin de-ğişmesi ile bu yatırımların boşa çıkmasın-dan yakınmaktalar. Özellikle meyve ağaçla-rı için yapılan teşviklerin çok düşük olması, meyve üreticilerini zor durumda bırakıyor.

Dağ Çiftliklerine 140.000 Franka Varan Teşvik

Parlamentonun geçen ay ya-pılan oturumlarında, tarım alanlarında devlet tarafın-dan yapılan teşviklerin, hay-van başına yapılması yerine, tarım arazisinin büyüklüğü-ne göre yapılmasına daha faz-la önem verilmesi kararlaştı-rıldı. 2014-2017 yılları arasın-da izlenecek politikaların belir-lendiği ve AP14+17 olarak ad-landırılan programa göre, bu-güne kadar ortalamadan fazla teşvik alan işletmeler, gelecekte bu oranı arttırma imkanı yaka-layacaklar.

Bergbauern erhalten bis zu 140'000 Franken

In der Frühjahrssession hat das Parlament beschlossen, Subventionen für die Tierhaltung umzulagern. Dem Landbesitz soll in der Agrarpolitik 2014-2017 (AP 14-17) mehr Gewicht eingeräumt werden. Viele Höfe, die bereits hohe Subventionen erhalten, werden damit noch mehr Gelder erhalten, während andere, die bereits wenig beziehen, verlieren.

[AKM / AID-3404]

Nisan ayı sonunda yapılan seçimlerde yeni kanton parlamentosu seçilirken, adaylardan hiçbiri gerekli ço-ğunluğu sağlayamadığı için kanton yönetimine seçileme-mişti. 19 Mayıs'ta en fazla oyu alan beş aday kanton yöne-timine seçildi. En fazla oyu alarak yeniden kanton yöne-timine seçilen SPli Laurent Kurth, yeniden seçilmeyi ba-şaran tek üye oldu.

Hemen hemen aynı sayıda oy alan Jean-Natha-naël Karakash ve beşinci sıradan seçilen Moni-ka Maire-Hefti diğer sosyal demokrat üyeler. FDPli yeni aday Alain Ribaux üçüncü sıradan seçilirken, aynı parti-den eski yönetimde yer alan Thierry Grosjean, tekrar yö-netime girmeyi başarısını gösteremedi. SVP'nin büyük ümitlerle aday gösterdiği ve aynı zamanda milletvekli olan Yvan Perrin, ilk seçimlerdeki başarısını devam etti-rerek dördüncü sıradan yönetime seçildi.

FDP'nin beş üyeli kanton meclisinde, üç üyeden iki-sini kaybetmesi İsviçre'de ender görülen olaylardan biri. Kanton parlamentosunda az farkla da olsa en büyük par-ti olarak kalan FDP, kanton yönetiminde tek üye ile temsil edildi. İkinci parti durumunda olan SP üç üye ile yer aldı. Uzmanlara göre bunun en büyük nedeni, partilerin diğer partilerle olan ilişkileri. Kendini en büyük parti olarak gö-ren FDP, diğer partilerle ortak davranmayı sürekli olarak reddetmekteydi.

Buna karşın SP, Yeşiller ve PdA ile daha yakın iliş-kilere girerek bu partilerin kendi adaylarını geri çekerek SP'li adayları desteklemelerini sağlamıştı. İsviçre politi-kası için bu seçimi ilginç kılan diğer bir nokta ise, bir se-çim döneminde, kanton yönetimindeki tüm dengelerin alt üst olması. Seçimler öncesinde kanton yönetiminde ço-ğunlukta olan, buna karşın kanton parlamentosunda azın-lıkta olan sağ partiler, şimdi tam tersi bir durumla kar-şı karşıyalar.

115 üyeli Kanton parlamentosunda ise altı üye kay-betmesine karşın, FDP 36 üye ile en büyük parti olmaya devam ediyor. Benzer şekilde üç üye kaybederek 33 üye ile parlamentoda temsil edilen SP ikinci sırada yer alıyor. SVP ise üye sayısını altı kişi arttırarak 20 üye ile kanton parlamentosunda temsil ediliyor.

Yeşiller partisi iki üye kaybetmesine karşın, 12 üye ile dördüncü sırada kalmaya devam ediyor. İsviçre Emek Partisi (PdA) ise üye kaybına uğrayan diğer bir sol parti. PdA bir üye kaybederek, kalan dokuz üyesiyle parlamen-toda yer alıyor.

Neunburg Seçimlerinde Dengeler Değişti

Mayıs ayı içinde yapılan seçimlerde kanton yönetimi sol partilerin eline geç-ti. Buna karşın kanton parlamentosunda daha önceki seçimlerde çoğunluğu elin-de tutan sol partiler, tekrar azınlığa düş-tüler. Sosyal demokratlar (SP) beş üyeli kanton yönetiminin üçünü elde ederken, SVP ilk defa bir üye ile temsil edilecek. Seçimlerde üç üyesinden ikisini kaybe-den FDP'de, sadece tek üye kanton yöne-timinde yer alıyor.

Wahlen: FDP verliert zwei Sitze in Neuenburger RegierungDie Neuenburger Regierung ist bei der Stichwahl am Sonntag nach links gerutscht. Die SP gewann im fünf Sit-ze zählenden Staatsrat drei Mandate. Die SVP schaffte erstmals den Einzug in die Regierung. Grosse Verliererin ist die FDP, die nur noch einen Staatsrat stellt.

[AKM / AID-3410]

Page 11: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch 11İSVİÇRE HABERLERİ

Hükümet, Mayıs ayı başında yaptığı toplantıda öncelikle dev-let memurları için babalık iznini iki hafta olarak kabul etti ve bu uygulama 1 Temmuz 2013'den itibaren yürürlüğe giriyor. Böyle-ce hükümet pek çok işyerinde uygulanmaya başlayan babalık iz-nini kendi çalışanları için de uygulamaya başlamış oluyor.

Gazetelerde yer alan haberler ve işyerlerinde geçerli olan top-lu iş sözleşmeleri incelendiğinde Mobility, die Alternative Bank, Clariant, Stadt Bern ve Raiffeisen gibi işyerlerinde çalışanların 15 gün veya daha fazla babalık izni hakları olduğu görülmekte. Son yıllarda yaşanan toplumsal gelişmeler, babaları doğum son-rasında daha fazla zamana ihtiyaç duyar hale getirdiği belirlendi. Doğum sonrası ortaya çıkan sorunlarla artık sadece annelerin de-ğil, babalarında aktif olarak yardımlaşması anlayışı, babalık iz-nini zorunlu hale getirdi.

Bir gazete tarafından yapılan anketin, ücretli babalık izni gerekliliğine evet diyenlerin oranının %79'lu oranlara vardığını göstermesi, bu konuda adım atılmasını hızlandırdı. Yasalar ko-nuyla ilgili olarak sadece işverenlere, bir gün ücretli tatil günü zorunluluğu tanımakta. Buna karşın son on yılda pek çok işye-rindeki toplu iş sözleşmelerinde, en az bir haftalık babalık izni hakkı sık sık görülmeye başlandı. Sendikaların bu konudaki ta-lepleri hızlı bir şekilde işverenler tarafından kabul görmeye baş-ladı. Ayrıca işverenler ücretli babalık iznine ek olarak, baba olan işçilerine isterlerse ücretsiz izin vermeyi de kabul ettiler. Buna karşın Post gibi büyük işyerleri hala iki günlük babalık izni ön-görmekte ve bu nedenle sürekli baskı altında kalmaktalar. Swis-scom gibi daha önce birlikte oldukları işverenin on gün babalık izni tanıması, Post çalışanları tarafından örnek olarak gösterili-yor. İşverenlerse bu farklılığı izah etmekte güçlük çekiyor.

Benzer şekilde Migros tarafından satın alınan Denner' da ba-balık izninin iki gün olması, çalışanlar tarafından sürekli eleşti-ri konusu olmakta. Migros çalışanlarının on günlük babalık izni-ni onlarda haklı olarak talep etmekte. Benzer bir durum Bern'de çalışan memurlar içinde geçerli. Bern Belediyesi'nde çalışan me-murlar, 15 günlük babalık iznine sahipken, aynı şehirde çalışan Federal Devlet memurları iki gün babalık iznine sahipler. Hükü-metin aldığı kararla bu süre on güne çıkacak olmasına karşın, aradaki fark gelecekte de devam edecek. Bu tartışmalar devam ederken babalık izni için ayrı bir sigorta kurulmasının gerekli olup olmadığı da tartışmaya açıldı. Bazı uzmanlar babalık izni-nin, doğum izni gibi ayrı bir kasadan ödenmesini öngörürken, bazı çevreler bunun şimdiye kadar olduğu gibi işveren tarafından ödenmeye devam etmesi gerektiğini savunmaktalar.

Babalık İzni YasalaşıyorPek çok işyerinde baba olan çalışanlara iki

haftaya kadar babalık izni verilmesi artık normal sayılmaya başlandı. Bu nedenle hükü-met babalık iznini yasal olarak düzenlemek için hazırlıklara başladığını açıkladı.

[AKM / AID-3421]

Babalık izni Babalık Doğum Çalışan Firma izni izni sayısı

Altarnative Bank 20 6 ay 84 Mobility 20 16 hafta 190Clariant 16 18 hafta 1.035Raiffeisenbank 15 24 hafta 9.807Stadt Bern 15 16 hafta 3.800BASF 10 18 hafta 2.600Federal Devlet 10 4 ay 37.000 Ikea 10 4 ay 3.057 McDonalds 10 16 hafta 7.700Migros 10 16 hafta 82.000SRG 10 16 hafta 6.000Swiss Re 10 4 ay 3.200Swisscom 10 17 hafta 16.296UBS 10 30 hafta 22.229Stadt Zürich 10 16 hafta 27.234Novartis 6 18 hafta 13.994Roche 6 18 hafta 11.000SV Group 6 16 hafta 4.968Syngenta 6 18 hafta 3.180ABB 5 16 hafta 7.000 Coop 5 16 hafta 51.300 Credit Suisse 5 6 ay 19.400Nestle 5 4 ay 2.950Manor 5 16 hafta 10.600Siemens 5 16 hafta 6.200Galanica 5 16 hafta 6.500Swiss 5 16 hafta 6.500SBB 5 4 ay 26.330Valora 5 16 hafta 4.200IBM 3 16 hafta (bilinmiyor)Amag 3 16 hafta 5.250Hirslanden 3 16 hafta 7.177ISS 3 16 hafta 12.300Post 2 4 ay 55.000 Denner 2 16 hafta 3.760Sulzer 2 16 hafta 1.400 Ringier 2 16 hafta 3.000

Kaynak: Toplu İş Sözleşmeleri, Gazetele

SVP tarafından lanse edilen Ana-yasa değişikliği, 2007 yılında döne-min Adalet Bakanı C. Blocher'ın par-lamento tarafından yeniden bakan ola-

rak seçilmemesine tepki olarak orta-ya çıkmıştı. Söz konusu değişikliğin amacıysa, doğrudan demokrasinin daha mükemmel hale getirilmesi ve

bakan seçiminde yapılan kapı ardı an-laşmaların önüne geçmek olarak öne sürüldü.

Bu öneriye karşı çıkanlar, bakan-ların meclis tarafından seçilmesi ile doğrudan demokrasinin bir bağı bu-lunmadığını belirttiler. Diğer demok-rasilerde olduğu gibi İsviçre'de başın-dan itibaren bakan seçimini meclisin iradesine bırakıldı. Bakanlık seçim-lerinin halk tarafından yapılması, ba-kanlar kurulunun parlamentoya karşı daha güçlü duruma gelmesine neden olacak bir durum ortaya çıkarıyor.

Ayrıca bakanların halk tarafından seçilmesi, partilerin rollerinin daha da güçlenmesine, mevcut bakanların sürekli olarak bir seçim kampanya-sı içinde olmasına sebebiyet verecek. Uzmanlara göre bunlar, bir ülkede de-mokrasinin güçlenmesinden çok za-yıflamasına neden olacak gelişmeler.

Bu Anayasa değişikliğine,sadece SVP partisi evet diyor. Hatta bu parti-nin bazı organları bile bu öneriye kar-şı. Bunun yanısıra karşı çıkan diğer

partiler ise SP, FDP, CVP, GPS, BDP, GLP, EVP ve Travail Su-isse, Gewerbeverband gibi ku-ruluşlar.

İltica Yasası ise en son 2012 yılı sonbaharında parlamen-to tarafından değiştirildi. Par-lamento tarafından acil olarak, yani halk oylaması beklenme-den yürürlüğe konan bu değişiklikler, daha önceki değişikliklerde olduğu gibi iltica taleplilerinin bir dizi hakla-rını kısıtlıyor. Bunlar arasında İsviçre temsilciliklerine iltica başvurusu ya-pılmasının kaldırılması, iltica talep-lilerinin 'iltica merkezlerinde' kalma-ya mecbur tutulması, iltica başvuru-larının sonuçlandırılması için sürecin hızlandırılması gibi değişiklikler bu-lunuyor.

Bu değişikliklerle iltica hakkının pratik olarak ortadan kalkacağını be-

lirten bazı çevrelerin, bu yasal deği-şikliğe karşı yeterince imza toplaması ile konunun halkoylamasıyla belirlen-mesi söz konusu olmuştu.

Yasa değişikliğine, SVP, FDP, CVP, GLP, BDP, EVP gibi partiler ve Gewerbeverband, Arbeitgeberver-band, Gemeindeverband, Städtever-band gibi kurumlar evet derken, SP, GPS gibi partilerin yanısıra Bischof-skonferenz, Evangelischer Kirchen-bund, Flüchtlingshilfe, Gewerksc-haftsbund ve Travail Suisse gibi ku-rumlar hayır demekte.

İki Önemli Konuda ReferandumHükümetin halk tarafından seçilmesi: SVP tarafından lanse edilen Anayasa tek-

lifi, hükümetin şimdiye kadar olduğu gibi iki meclisin birleşik oturumu yerine doğ-rudan halk tarafından seçilmesini öngörüyor. İltica Yasası’nda yapılan değişiklikler konsundaki oylama ise, parlamento tarafından yapılan ve 2012 yılı sonbaharında acil olarak yürürlüğe konan konuları içeriyor.

Eidgenössische Abstimmung vom 9. Juni

Volkswahl des Bundesrates Die SVP-Initiative verlangt, dass der Bundesrat künftig nicht mehr vom Parla-ment, sondern im Majorzverfahren vom Volk gewählt wird. Revision des Asylgesetzes Das Parlament hat einen Teil der jüngsten Asylgesetzrevision als dringlich er-klärt, so dass er im Herbst 2012 in Kraft getreten ist und erst nachträglich infol-ge eines Referendums vor das Volk kommt. Neu können keine Asylgesuche mehr im Ausland gestellt werden.

[AKM / AID-3427]

Page 12: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch12 İSVİÇRE HABERLERİ

Anrig kadınların erkek askerlerle aynı kışlada olmasının sorun yaratabileceğini, ancak her soru-nun bir çözümü olduğunu söyledi. Böylelikle ko-mutan Anrig, kadın korumalara onay veren ilk üst düzey ordu mensubu oldu. Komutan, bu reformun ne zaman gerçekleşeceğine dair bir açıklama yap-mazken, kadınların orduya katılması konusunu dü-şüneceklerini belirtti.

Kadın muhafız konusu 2004 yılında Anrig in selefi komutan Elmar Maeder zamanında da gün-deme gelmişti. Maeder in karşı çıkması nedeniy-le bu girişimden vazgeçilmişti. Vatikan'da kadın-ları barındıracak yer olmadığı gerekçesiyle, kadın muhafız konusuna karşı çıktığını açıklamıştı. Papa 16. Benedikt tarafından geçen sene Ağustos ayında atanan Komutan Anrig, yüzde 60 ını 25 yaş altı er-keklerin oluşturduğu Vatikan ın küçük ordusunda, kadın varlığı sorun yaratsa da bu sorunun halledi-lebileceği görüşünde ısrarcı.

Katolik aleminin ruhani lideri Papa ve Vati-kan'ı 500 yıldır koruyan ve dünyanın en küçük or-dusu olan İsviçre Muhafızları'na artık kadınlar da katılabilecek. 110 erkekten oluşan İsviçre Muha-fızları'nın komutanı Daniel Anrig, «Bence orduya kadınların katılmasında bir sakınca yok. Bu konu üzerinde düşünebiliriz.» açıklaması yaptı.

Vatikan'a girişleri kontrol etmek ve güvenliği sağlamakla görevli olan İsviçre Muhafızları, 19-30 yaş arası, atletik yapılı, dört dil bilen, İsviçreli Ka-tolik gençler arasından seçiliyor. Birliğin kuruluşu ise, Papa II. Julius'un, o dönem askerlerinin gücüy-le tanınan İsviçre'den kendisini koruyacak bir bir-lik göndermesini talep ettiği 1505 yılına dayanıyor. Geleneksel Rönesans dönemi mavi, turuncu, kır-

mızı ve sarı kıyafetleriyle turistlerin ilgi odağı olan İsviçre Muhafızları'nın arasında, artık İsviçreli ka-dın askerleri de görmek mümkün olacak.

İsviçreli Muhafızlarİsviçreli Muhafızlar, (Almanca: Päpstliche

Schweizergarde; İtalyanca: Guardia Svizzera Pon-tificia; Latince: Pontificia Cohors Helvetica or Co-hors Pedestris Helvetiorum a Sacra Custodia Ponti-ficis) Vatikan'ı Papa'yı korumakla yükümlü 110 ki-şilik ordudur. 22 Temmuz 1506'dan beri aktif ola-rak Vatikan'da görev yapmaktadırlar. Görev yeri sadece Aziz Petrus Bazilikası'dır.

13 Mart 1981 tarihinde Mehmet Ali Ağca'nın Papa II. Ioannes Paulus'a suikast girişiminden son-ra İsviçreli Muhafızlar, törenler sırasında artık daha iyi bir şekilde eğitilmeye başlanmışlardır. Bu eğitime silahsız mücadele ve küçük silah eğitimi dahil etmiştir.

4 Mayıs 1998'de İsviçreli Muhafızlar, 100 yılı aşkın bir süre sonra ilk kez bir skandalda yer almış-lardı. Muhafız Komutanı, Alois Estermann, sebe-bi belirsiz bir şekilde Vatican City'deki evinde ölü olarak bulundu. Vatikan kayıtlarına göre Alois Es-termann ve eşi (Gladys Meza Romero), genç bir İs-viçreli Muhafız olan, sonradan intihar eden Céd-ric Tornay tarafından öldürüldüler. Estermann aynı gün İsviçreli Muhafız'ların komutanı olmuştu.

Vatikan'ı koruma görevinde 500 yılı geride bı-rakan İsviçre Muhafızları'nın hikâyesi, 1505 yılın-da Papa II. Julius'un, İsviçre'den kendisini koruya-cak bir birlik göndermesini talep etmesiyle başlı-yor. O tarihte İsviçre askerlerinin ünü tüm Avru-pa'da biliniyor. Eylül 1505'te 150 İsviçreli asker,

ilk defa Roma'ya giriyor. Ancak İsviçre Muhafız-ları'nın resmi kuruluşu 22 Ocak 1506 olarak kabul ediliyor.

110 kişilik bu ordu, dünyanın en küçük ordu-su. Ancak bu küçük orduya dahil olabilmek hiç ko-lay değil. İsviçre Muhafızı olabilmek için İsviçre vatandaşı ve Katolik olmak şart. Vatikan'a gelme-den önce İsviçre'de askerlik görevi bitirilmiş olma-lı. 19-30 yaş arası, atletik yapılı, en az 1.74 cm. bo-yunda, lise mezunu olmaları da aranan özellikler arasında. Almanca, İtalyanca, Fransızca ve İngiliz-ce olmak üzere dört dili ana dili gibi konuşuyorlar.

Hizmet süreleri iki ile 25 yıl arasında değişen muhafızlar, iki yıldan sonra görevden ayrılabiliyor. Görev süreleri boyunca Vatikan vatandaşı olan ve Vatikan pasaportu taşıyan askerlerden görev biti-minde bu hakları geri alınıyor.

Geride bıraktıkları 500 yıl boyunca Papa'ya hizmet eden İsviçre Muhafızları, Papa'nın sorum-luluğu altında çalışıyor ve muhafızlar Vatikan tara-fından finanse ediliyor. Her muhafız ayda bin 350 euro maaş alıyor. Muhafızların başlıca görevi İtal-ya'nın başkenti Roma'nın içinde 44 bin metrekare-lik bir alana kurulu Vatikan Devleti'ne girişlerin

kontrol ve güvenliğini sağlamak. Bir Batılı güven-lik uzmanı, "Onlar sadece İsviçre'den buraya ilginç kostümler giymek için gelen zengin aile çocukla-rı değil. Vatikan dünyanın en sıkı güvenlik sistemi ve uluslararası istihbarat ağına sahip. İsrail'in Mos-sad'ına rakip olacak kadar iyiler." diyor.

Bekâr olan muhafızlar göreve başlamadan önce cinsel ilişkiye girmeyeceklerine dair yemin ediyor. Sadece onbaşı rütbesine ulaşanlara evlilik izni ve-riliyor. Başmuhafız Elmar Maeder bu konuda şun-ları söylüyor: "Kişisel zevkler, egoizm ve tüketici-lik bir kenara bırakılmalı. Bunun genç yaşta çok kolay olmadığını biliyorum. Ama askerlerime ne-rede olurlarsa olsunlar, 24 saat boyunca Papa'nın muhafızları olduğunu unutmamaları gerektiğini hatırlatıyorum."

Papa’nın Ordusuna 500 Yıl Sonra Kadın EliKatoliklerin lideri Papa ve Vatikan ı 500 yıldan beri koruyan, dünya-

nın en küçük ordusu İsviçre Muhafızları, kapılarını artık kadın asker-ler için aralamaya karar verdi. Vatikan’ın 110 erkekten oluşan ordusunun komutanı Daniel Anrig, sadece erkeklerden oluşan orduya kadınların da katılabileceğini açıkladı.

Frauen bei der Schweizergarde?

Die aus bisher 110 Mann bestehende päpstliche Schutztruppe könnte künftig weibliche Verstärkung bekommen. Der neue Kommandant kann sich das jedenfalls vorstellen, sofern einige logistische Pro-bleme gelöst werden.

[AKM / AID-3426]

Page 13: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch 13İSVİÇRE HABERLERİ

Swiss Re. şefi Stefan Lippe, Valora şefi Thomas Vollmoeller ve Allianz Su-isse şefi Manfred Knof son günlerde is-tifa ederek ülkelerine geri dönen üst dü-zey Alman yöneticilerinden sadece üçü. Büyük İsviçre firmalarında yöneticilik yapan ancak son zamanlarda ülkelerine geri dönen Almanların geri dönüş ne-denleri oldukça değişik. Göze batan bir gerçekse, artık daha az Alman şef, bu ülkede çalışmayı tercih ediyor.

Dört yıl öncesine kadar İsviçre'nin en büyük 20 firmasının dördünde Al-manlar bir numaralı yöneticiyken, bu-gün geriye kalan sadece Swisscom yö-

neticisi Carsten Schloter. Borsada işlem gören en büyük 100 İsviçre firmasının yöneticileri dikkate alındığında ise ben-zer bir durumun söz konusu olduğu gö-rülüyor. Bu firmalarda yönetime yeni gelen Alman yok. Ancak ayrılan Alman yönetici sayısı her geçen gün artmakta. Bir yıl içinde yabancı üst düzey yöne-ticiler arasında Almanların oranı, %48

den %40 kadar düşmüş durumda.Bunun en büyük nedeni ise İsviç-

re'de hayatın her alanında hissedilen Al-man karşıtlığı. Göçmen tartışmalarının artması, göçmenlerden şikayetin basın-da gözle görülür bir biçimde çoğalma-sı Alman yöneticileri oldukça rahatsız etmişe benziyor. Dört yıl önce Alman-ya'daki yöneticiler arasında İsviçre'de çalışmak isteyenlerin oranı %80 iken bugün bu oran %50 ye kadar düşmüş. Kendisine iş teklif edilen yöneticilerin ilk sorusu, 'Beni gerçekten ülkenizde is-tiyor musunuz?' olmakta.

Öte yandan, Almanya'da ekono-mik gelişmelerin olumlu yönde geliş-meye başlaması, üst düzey yöneticilerin yabancı bir ülkede çalışma isteklerini azaltıyor. Hatta Alman firmaları İsviç-re'de çalışan Alman yöneticilere giderek artan oranlarda iş tekliflerinde bulunu-yorlar. Bütün bu gelişmeler, İsviçre fir-malarını zor durumda bırakıyor. Kalifi-ye yönetici bulmakta zorlanan bazı fir-maların, Almanya dışında yönetici ara-yışına girmeye başladıkları görülüyor. Ancak ana dili Almanca olmayan bu yö-neticilerin İsviçre'de daha fazla sorunla karşılaştıkları da başka bir gerçek.

Pek çok uzman İsviçre'nin ayağına kadar gelen bu fırsatı kullanamaması-nın, ileride büyük sıkıntılara neden ola-cağı görüşündeler.

Alman Yöneticiler Ülkelerine Geri Dönüyor

Son günlerde İsviçre’yi terk ederek ülkesine geri dönen Alman üst düzey yöneticilerinin sayısında önemli oranda artış görülüyor. Öte yandan Alman menajerler arasında İsviçre’ye gelip çalışmak isteyenlerde de önemli bir azal-ma göze çarpıyor. Alman üst düzey yöneticiler, kendileri-nin artık İsviçre’de pek istenmediği görüşündeler.

Deutsche Chefs kehren Schweiz den Rücken

Viele deutsche Manager verlassen die Schweiz in Richtung Heimat. Und immer we-niger wollen für Schweizer Unternehmen arbeiten. Die Führungskräfte fühlen sich nicht mehr willkommen.

[AKM / AID-3433]

Kararı parlamentoda açıklarken, söz konusu verginin 40 Frank' tan 100 Frank' a çıkarılmasının zorunlu oldu-ğunu açıklayan Bakan Doris Luethard' a göre, bu artışlar elde edilecek gelirler olmadan ülkenin karayollarını tamam-lamak mümkün değil. Bakanın bu açık-laması parlamentoda kararın geçmesini

sağlarken, otoyol kullanıcıları bir anda iki buçuk misline çıkarılan vergiye bü-yük tepki gösterdiler.

Bu kararı, halkın yeni bir soyul-ma aracı olduğunu açıklayan iki SVP-li milletvekili, kendi partilerinin parla-mentoda bu karara evet oyu vermeleri-ne rağmen, kararın halkoyuna götürül-

mesi için (referandum) imza toplamaya başladılar. Başlangıçta pek fazla ciddi-ye alınmayan bu girişim, kısa bir sürede gerekli imzaların toplanması karşısında bir anda kamuoyunun gündemine yer-leşmeyi başardı.

Bunun üzerine karar değiştiren SVP, söz konusu referandum girişimi-ni dolaylı olarak destekleme kararı aldı. Ancak SVP bu konuda yalnız değildi. Auto Schweiz, TCS, ACS ve Schwei-zer Gewerbeverband imza toplama gi-rişiminde milletvekillerini yalnız bırak-madılar. Bu girişimi 'araba kullanıcıla-rının isyanı' olarak değerlendiren tepki-lere, kısa bir sürede bazı çevreci kurum-larda katıldı.

Toplanacak bu ek vergilerle hükü-metin yeni otoyollar yapacağını belirten çevrelere göre, çevre kirliliğini arttır-mak için verginin arttırılmasın önlemek mantıklı bir yol. Bu yılın Kasım ayında veya 2013 Mart' ında halk oylamasına sunulacak kararın sonucu ise daha şim-diden toplumun en fazla ilgisini çeken konulardan biri.

100 Franklık Vignet-te İçin Karar Seçmenin

Otoyol kullanma vergisi olan Vignette’lerin yıllık fiyatı-nı 100 Frank’a yükselten karara karşı kısa bir sürede top-lanan imza sayısı 70.000'i geçti. 4 Nisan tarihinde 2 SVP-li milletvekili Nadja Pieren ve Walter Wobmann, kararın halk oylamasına götürülmesi için imza toplamaya başla-mıştı. 50 günde, yani oylamaya gidilmesi için gerekli sü-renin yarısı dolmadan, değişiklik için gerekli olan 50.000 imzadan 20.000 fazlası toplanmış oldu.

100-Franken-Vignette Jetzt entscheidet das Volk

Die Gegner höherer Autobahn-Gebüh-ren geben Gas: 70000 Unterschriften haben sie schon gesammelt. Am 4. April lancierten die SVP-Nationalräte Nad-ja Pieren und Walter Wobmann ein Re-ferendum gegen die Erhöhung. Nach knapp 50 Tagen, also der Hälfte der Sammelfrist, hat das Duo 70000 Signa-turen zusammen – 20000 mehr als die notwendigen 50000.

[AKM / AID-3429]

2015 yılı başında hizmete gir-mesi beklenen müzenin 75 mil-yon franka mal olacağı, daha son-ra ise 25 milyon frank daha ya-tırım yapılacağı FIFA tarafın-dan kamuoyuna duyuruldu. Yıl-da yaklaşık 100.000 kişinin ziya-ret etmesi beklenen müzede, fut-bol tarihinin unutulmaz malze-meleri yer alacak. Ayrıca futbol tarihin unutulmaz anları bir mul-timedya düzeni ile ziyaretçilere sunulacak.

Söz konusu müzenin, aynı za-manda futbolla ilgilenen tüm ke-simler için bir buluşma noktası olması bekleniyor. FIFA'nın ödül törenleri ve basın açıklamalarının da, bu müzede yapılması planla-nıyor.

Müzenin yapımına başlan-mak için Zürih belediyesin-den karar beklediklerini belirten

FIFA yetkilileri, daha önce bele-diye ile bu konuda gerekli görüş-meleri yaptıklarını ve müzenin yapımı için gerekli şartları yerine getirmeye hazır olduklarını açık-ladılar. Şehir belediyesinin en bü-yük endişesinin, trafik yoğunlu-ğundaki artış olduğunu belirten yetkililer, Bahnhof Enge'nin ge-rekli tüm şartları yerine getirdi-ğini belirttiler.

Futbol müzesinin açılma-sı ile Zürih şehrinin tam bir fut-bol merkezi olacağını belirten be-lediye yetkilileri, müzenin yapı-mı için gerekli desteği verecek-lerini ifade ettiler. Bilindiği gibi FIFA'nın merkezi de Zürih'te yer alıyor. Bu merkeze yakın bir yer-de müzenin kurulması düşüncesi ise belediye tarafından trafik ge-rekçesi ile kabul edilmemişti.

Zürih’te Futbol Müzesi Kuruluyor

FIFA başkanı tarafından yapılan bir açıkla-maya göre Zürih Bahnhof Enge yakınlarında bir futbol müzesi kurulması için çalışmalara başlan-dı. Daha önce Zürih şehrinin hayvanat bahçesi ci-varında kurulması planlanan müzenin, gelen tep-kiler dikkate alınarak boş duran başka bir alan-da yapılmasına karar verildi. Bu gelişme şehir yönetimi tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi.

Fifa plant «Hall of Fame» in Zürich

Geht es nach Fifa-Präsident Sepp Blatter, soll beim Bahnhof Enge ein Fussballmuseum «von internationaler Ausstrahlung» eröffnet werden. Der ursprüngliche Plan, ein solches beim Zoo Zürich zu bauen, wurde aus verschiedenen Gründen begraben.

KISA...KISAMinyatür atom

saatiyle gerçek zamanı yakalamak mümkün

İsviçre’de, saat endüstrisinin merkezi Neuchatel’de yer alan Elektronik ve Mikroteknik Merkezi’nin (CSEM) araştırmacıları minyatür bir atom saati üzerine çalışıyor. Taşınabilir atom saatle-rinin ölçümlerindeki sapma 3000 yılda yalnızca 1 saniye olacak.

Atomların yaydığı radyasyon temel alınarak üretilen atom saatleri, zamanı en güvenilir şekilde ölçme yeteneğine sahip. Hidrojen atomlarının ilettiği frekansı ölçen araştırmacılar, min-yatür bir atom saati üretebilmek için, 90'lı yıllarda üretilen de-vasa bir atom saati örneğinden yola çıktı. Hedef, kolda taşınabi-lecek boyutta bir atom saatinin çekirdeği için küp şeker ebatla-rına erişmek.

Atom saatlerinin geliştirildiği laboratuvarda üretilen me-tal plakaların içinde 3000 atom saati çekirdeği bulunuyor. Min-yatürleştirme adıyla anılan bu işlem, saat üretiminde verimlili-ğin artması ve maliyetin azalmasının yanısıra, takip sistemle-ri ve akıllı telefon sektörüne, Fizikçi Jacques Haesler'in belirtiği gibi, yeniliğin müjdeliyor: «Burada bir atom saati prototipi görü-yoruz. Saati kontrole den atomik parça burada. Fiziki parça adını verdiğimiz bu kısmın üstünde ise 4 milimetre çapında bir atom hücresi bulunuyor. Örneğin takip sistemi olan bir akıllı telefona atom saati yerleştirdiğimizde takip alıcısı, coğrafi yer bildirimi-ne yarayan uydularla eş zamanlı çalışabiliyor. Buöylece yer bil-dirimi daha etkili bir hale geliyor.»

Page 14: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch14 İSVİÇRE HABERLERİ

Dört yıllık bir çalışma sonucunda yayınlanan yüz sayfalık rapor, İsviç-re'de yaşayan Müslümanların durumu-nu inceledikten sonra, tüm dünyada ko-nuyla ilgili gelişmeleri özetlemekte. Va-rılan sonuç, islam dininin bir tehlike ol-maktan çok, bu konunun sürekli kamu-oyunun gündemine getirilmesinin, ger-çek bir tehlike yarattığı yönünde.

Raporun başlangıcında İsviçre'de yaşayan Müslümanların oldukça fark-lı toplumsal konumlarda olduklarına dikkat çekildi. Din unsurunun ön plan-da olmadığı göze çarparken, ülkede ya-şayan Müslümanların büyük bir çoğun-luğunun Doğu Balkan ülkelerinden ve Türkiye'den geldikleri belirtiliyor. Ayrı-ca aralarında önemli mentalite farkı ol-duğu, ülkede bir değil birden fazla İslam topluluğundan bahsetmenin daha doğru olacağı tespiti de açıklamalarda yer alı-yor.

İçine kapanık, tarikat benzeri grup-ların Müslümanlar arasında azınlıkta olmasının yanısıra, sayılarının 400.000 civarında olduğu tahmin edilen Müslü-manların, oldukça büyük bir kesiminin ise toplumun bir parçası olarak yaşadık-ları da yapılan tespitler arasında. Şid-

det yanlısı olanların sayısının ise birkaç düzineyi geçmediği özellikle vurgulan-makta.

Bu tür Müslümanların daha çok sonradan İslam dinini seçmiş İsviçre-liler olması ise dikkat çeken sonuçlar-dan biri. Bu nedenle tüm Müslümanla-rın aynı kefeye konulmasının önemli bir hata olacağı, Müslümanlara yaklaşımda

bu farklılıklara dikkat edilmesi gerekti-ği de vurgulanıyor

İsviçre kamuoyunda İslam tartışma-larının 2001 yılında ikiz kulelere yapı-lan saldırılar sonrasında artması rapo-ra göre şaşırtıcı değil. Bu konudaki tar-tışmalar, İsviçre içinde olanlardan çok dünyada olan olaylara göre artmakta veya azalmakta. Bu nedenle İslam dini konusundaki tartışmalar büyük ölçüde İsviçre'de yaşayan Müslümanlar nede-niyla yapılmıyor. Buna rağmen raporun yayınlandığı tarihlerde gazetelere yan-sıyan diğer bir haber oldukça ise ilgi çe-kici. İsviçre'de yaşayanların %58'nin İs-lam dinini bir tehlike olarak gördükleri-ni belirten haberler bile, konunun ne ka-dar çarptırıldığına somut bir örnek teş-kil ediyor.

İslam İsviçre İçin Tehdit DeğilHükmet tarafından hazırlanan bir raporun, İslam dini-

nin İsviçre için tehdit unsuru oluşturmadığı tespitini ka-muoyuna açıklandı. 2009 yılında yapılan minare yasağı konusundaki halk oylaması öncesi sürdürülen sert tartış-malar ve oylama sonrası ortaya çıkan uluslararası eleştiri-ler nedeniyle, hemen hemen tüm politik çevreler hükümet-ten bu konuda bir rapor hazırlamasını istemişlerdi.

Vermeintlich islamische PhänomeneVon den Muslimen in der Schweiz gehe keine Gefahr aus, konstatiert der Bundesrat in einem Bericht. Der Abstimmungskampf im Vorfeld der Minarettinitiative 2009 war einer der hitzigsten des vergangenen Jahrzehnts. Das Resultat löste interna-tional teils heftige Reaktionen aus. Politiker von links bis rechts forderten damals vom Bundesrat einen Bericht über die Situation der Muslime in der Schweiz.

[AKM / AID-3409] Bir İngiliz araştırma kuru-

mu tarafından yapılan araştırma-ya göre, günümüzde dördüncü sı-rada olan Singapur, yakın gele-cekte ilk sıraya yükselecek. Sin-gapur bankaları, on yıl içinde yö-nettikleri kişisel servetleri tam on misli arttırarak, 550 milyar dola-ra yükseltti. Çarpıcı olansa, elle-rindeki servetin büyük bir bölü-münün (450 Milyar) ülke dışın-dan gelmesi.

Çin, Endonezya gibi hızla ge-lişen ülkelerden gelen bu servet-lerle Singapur'un 2020 yılında bu miktarı 2.1 Trilyon dolara çı-karması bekleniyor. Bu süre için-de İsviçre bankalarındaki yaban-cı servetlerin miktarının azalarak 1.9 Trilyon dolara düşeceğini he-sap eden İngiliz araştırma kuru-mu, böylece İsviçre'nin ikinci sı-raya düşeceğini belirtiyor.

İsviçre bankalarının vergilen-dirilmemiş servetleri kabul etme-me kararının ardından, pek çok ülkeyle vergi kaçakçılığına kar-

şı ortak tutum ve gerekli bilgileri bu ülkelerin vergi dairelerine bil-dirmeyi kabul etmesi, bu gerile-menin en önemli nedenleri olarak gösteriliyor.

Singapur bankalarıysa bir yandan servet yönetimi ve ya-tırım politikalarını geliştirme-ye devam ederken, resmi dilinin İngilizce olması avantajı da usta-lıkla kullanmakta. Buna ek ola-rak, komşu veya yakın ülkelerde-ki hızlı ekonomik gelişmeler, bu şehir devletini giderek daha fazla çekim merkezi haline getirmekte.

Şu anda İsviçre'nin ardından ikinci sırada olan İngiliz banka-larının da bu gelişmelerle birlik-te üçüncü sıraya gerilemesi bek-leniyor. Yabancı para yönetmede önemli payı olan Karayipler'deki pek çok küçük ada devletininse giderek bu piyasadan kaybolaca-ğı, bu araştırmanın ortaya koydu-ğu ilginç sonuçlardan biri.

Ülke dışından gelen 2.8 trilyon dolar serveti (offshore) ellerinde bulunduran İsviçre bankaları, bu konuda açık farkla yıllardır ilk sırada yer aldı. Tüm dünyada, bu alandaki %34'lük pazar payı ile para sahiplerinin ilk adresi olan İsviçre ban-kaları, son gelişmelerle ciddi olarak etkilenerek ikinci sıraya düşme tehlikesi ile karşı karşıyalar.

Schweizer Banken bald zweitrangigDie Schweiz ist das weltweit grösste Finanzzentrum für Private-Ban-king-Kunden. Mit 2,8 Billionen US-Dollar verwalteten Vermögen ist die Schweiz die weltweit grösste Destination für offshore angelegtes Geld. 34 Prozent der globalen Private-Banking-Industrie sind hier angesiedelt. Doch diesen ersten Platz dürften die Schweizer Banken schon bald hergeben müssen.

[AKM / AID-3400]

Söz konusu önerinin kabul edildi-ği 2010 yılında suç işlediği tespit edilen 534 göçmen, bulundukları kantonların kararı ile sınır dışı edilmişti. 2009 yı-lında bu sayı 416 olmuştu. Ancak kara-rın kabul edilmesinin ardından sınır dışı edilenlerin sayısı 505'e, 2012 yılında ise 411'e kadar geriledi.

SVP partisnin bir milletvekilinin hükümete yönelttiği soru önergesine ve-rilen cevapta, dile getirilen sayılar ger-çeği tümüyle yansıtmıyor. Hükümetin cevabında Aargau, Neuenburg, Schaf-fhausen, Tessin ve Zug kantonlarının bu konuda herhangi bir cevap verme-diklerine değinildi. Bazı kantonlarınsa, sadece tahmini rakamlar verdiğine dik-

kat çekildi. Ancak kantonların hemen hemen hepsi, söz konusu önerinin ka-bul edilmesi ile bu konuda bir değişiklik yapmaya ihtiyaç duymadıklarında be-lirtti. Bunun nedeni ise Anayasa mah-kemesi tarafından alınan bir karara da-yanıyor. Buna göre söz konusu önerinin yasal çerçevede gerçekleştirilme imkânı bulunmuyor. Hükümetin bu konuda ha-zırladığı iki yasa önerisinin meclisler-den geçme şansı kesinlikle yok. Bu ne-

denle SVP partisi yeni bir yasa önerisi daha getirerek, söz konusu önerinin uy-gulanmaya konmasını hızlandırılmasını talep ediyor. Konuyla ilgili yapılan açık-lamalara göre, gerek İsviçre Anayasası gerekse İsviçre'nin imzaladığı uluslara-rası anlaşmalar, söz konusu uygulama-nın başlamasına imkan vermiyor. Ev-rensel hukuk kurallarının bir suça tek ceza verilmesini öngördüğüne dikkat çeken uzmanlar, aynı suçtan dolayı iki kez ceza verilmesinin hukuk ilkeleri ile uyuşmadığı kanısındalar. Hukukçular, bütün bunlara rağmen söz konusu par-tinin bu konudaki ısrarının, asıl amaç-larını ortaya koyan bir gösterge olduğu görüşünü paylaşıyorlar. Bu çabaların bir kaşık suda fırtına kopartmaktan öteye gitmeyeceğinde de hemfikirler.

Sınır Dışı Edilen Suçlu Göçmen Sayısında Azalma!

SVP tarafından Kasım 2010 tarihinde lanse edilmiş olan, suçlu göçmenlerin sınır dışı edilmesi önerisi, halk oy-lamasında kabul edilmesine rağmen, kanton yönetimleri bu konuda farklı bir tutum içine girmediler. Son iki yılda suç işledikleri tespit edilen ve bu nedenle sınır dışı edilen göçmenlerin sayısı azalma gösterdi.

Weniger kriminellen Ausländern wird das Bleiberecht entzogen

Im November 2010 wurde die Ausschaffungsinitiative der SVP angenommen. Auf den Umgang der Kantone mit kriminellen Ausländerinnen und Ausländern hatte dies bisher offenbar keinen Einfluss. In den vergangenen zwei Jahren ist die Zahl der entzogenen Bewilligungen zurückgegangen.

[AKM / AID-3430]

İsviçre Bankaları İkinci Sıraya Düşüyor

KISA...KISA

Karayoluyla İtalya'dan İs-viçre'ye geçmeye çalışan bir aile 4,5 milyon euro değerinde 110 kilo altınla yakalandı. İtal-ya'dan İsviçre'ye altın kaçırmak isteyen aile sınırda yakayı ele verdi. İtalyan gümrük polisi İs-viçre sınırı yakınlarındaki Pon-te Chiasso köyünde gerçekleş-tirdiği rutin kontrollerde büyük bir kaçakçılığa engel oldu. Pas-kalya tatili sırasında gerçekle-şen olayda polis, üç çocuklu bir ailenin aracını durdurdu. Kont-rol esnasında araç şoförünün gergin tavırlarından şüphelenen

polis daha ayrıntılı bir arama-ya girişti. Çok geçmeden oto-mobilin döşemesine gizlen-miş toplam 110 kilogram ağır-lığındaki 12 altın külçesi or-taya çıktı. Polis üzerinde her-hangi bir işaret bulunmayan ve değeri 4,5 milyon euroyu aşan külçelerin kaynağını öğ-renmek için çalışma başlat-tı. Altınları ailesininde için-de bulunduğu özel otomobi-liyle isviçre'ye kaçırmaya ça-lışan 53 yaşındaki avukat ise para aklama suçlamasıyla gö-zaltına alındı.

İsviçre Sınırında Altın Kaçakçılığı

Page 15: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

Haziran / Juni 2013 | Nr. 06/67 | www.pusulaonline.ch 15İSVİÇRE HABERLERİ

Aynı Üniversitede fizik eğitimini tamamlayan Heinrich Rohrer, 1963 yı-lında IBM firmasının Rüschlikon'daki araştırma tesislerinde çalışmaya başla-dı. Üniversite'de diploma çalışması olan 'iletkenlik' konusunda araştırmalarına devam eden bilim adamı, silisyum kris-tallerinin yüzey tabakalarında bulunan düzensizliklerin iletişimi zorlaştırdığı düşüncesiyle bu alanda daha fazla bilgi

edinmek için farklı yöntemler geliştirdi.Bu amaçla meslektaşı Gerd Binnig

ile birlikte STM adını verdikleri bir Ta-rayıcı Tünelleme Mikroskobu geliştir-diler. Bu adım, günümüzde tüm teknik ilerlemelerin zirvesinde yer alan Nano teknolojinin ortaya çıkmasını sağla-mış oldu. Söz konusu mikroskopla ar-tık atomların en küçük parçacıkları gö-rünür hale geldi. Bu buluş onlara daha

sonra Nobel ödülünü kazandırdı.Rüschlikon'da çalışırken atomların

hareketlerini gündüz saatlerinde izle-menin fazla titreşim nedeni ile mümkün olmadığını gören Rohrer, tüm çalışma-larını geceleri yapmaya başladı. Bu ça-lışmalar sonunda bilgisayarların giderek küçülmesini sağlayacak 'minyatürleştir-me' sürecini de başlatmış oldu.

Rohrer'in ETH da eğitim görürken

tesadüfen, Jörgen Lykke Olsen tarafın-dan başlatılan bir projede manyetik alan kaynaklı süperiletken geçişlerinde süpe-riletkenlerin uzunluk değişimlerini in-celemesi, hayatının dönüm noktası oldu. Aynı okulda eğitim veren Profesör G. Busch, W. Pauli ve P. Scherrer bu konu-da onu teşvik ederek bilimsel çalışmala-rını sürdürmesini sağladılar.

Profesör Rohrer bir gazeteye verdiği

söyleşide, fizik eğitiminin bir çocukluk rüyası olmadığını, merakı sayesinde bu alanda çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirmişti. IBM' de çalıştığı zaman zar-fında ilginç sonuçlara vardığına dikkat çeken Rohrer, süper iletkenlik denildi-ğinde akla ilk gelen bilim insanı.

Tüm dünyada Nano teknolojinin babaları arasında sayılan Heinrich Rohrer, uzun bir hastalık döneminin ardından 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Rohrer 1986 yılında süper iletken madde buluşuna katkısından dolayı Fizik dalında Nobel ödülüne layık görüldü. 1933 yılında St. Gallen -Buchs’ta doğan Rohrer, uzun yıllar Federal Teknik Üniversite’nde (ETH) fizik profesörü olarak çalıştı.

Nobel ödülü alan İsviçreli bilim insanları1901 Jean Henri Dunant: Nobel Barış Ödülü1902 Elie Ducommun ve Charles Albert Gobat: Nobel Barış Ödülü1909 Emil Theodor Kocher: Nobel Tıp Ödülü1913 Alfred Werner: Nobel Kimya Ödülü 1919 Carl Friedrich Georg Spitteler: Nobel Edebiyat Ödülü1920 Charles-Edouard Guillaume: Nobel Fizik Ödülü1921 Albert Einstein: Nobel Fizik Ödülü 1937 Paul Karrer: Nobel Kimya Ödülü1939 Leopold Ruzicka: Nobel Kimya Ödülü1946 Hermann Hesse: Nobel Edebiyat Ödülü1948 Paul Hermann Müller: Nobel Tıp Ödülü1949 Walter Rudolf Hess: Nobel Tıp Ödülü

1950 Tadeus Reichstein: Nobel Tıp Ödülü1951 Max Theiler: Nobel Tıp Ödülü1952 Felix Bloch: Nobel Fizik Ödülü 1957 Daniel Bovet: Nobel Tıp Ödülü1975 Vladimir Prelog: Nobel Fizik Ödülü1978 Werner Arber: Nobel Tıp Ödülü1986 Heinrich Rohrer: Nobel Fizik Ödülü1987 Karl Alexander Müller: Nobel Fizik Ödülü1991 Richard Robert Ernst: Nobel Kimya Ödülü1992 Edmond Henri Fischer: Nobel Tıp Ödülü1996 Rolf Zinkernagel: Nobel Tıp Ödülü2002 Kurt Wüthrich: Nobel Kimya Ödülü

Kronik göçmen düşmanı SVP partisi, her olumsuz geliş-meden göçmenleri sorumlu tut-maktan vazgeçmiyor. Mevcut yasalara göre her kantonun Ulu-sal Meclise göndereceği millet-vekili sayısı, o kantonun nüfusu-na göre belirleniyor. Açıklanan son rakamlar sonucunda, son dört yılda nüfusu azalan Bern, Neuenburg ve Solothurn kanton-ları bir sonraki seçimlerde birer milletvekili az çıkarmak zorun-dalar. Nüfusu artan Zürih, Aar-gau ve Wallis kantonlarıysa mil-letvekili sayılarını arttırdılar.

SVP`nin en güçlü olduğu kanton olan Bern'de, SVP'li po-litikacılar bu gerçeği kabul et-mek yerine kendilerine yakışan bir kurnazlığı devreye sokma gi-rişiminde bulundular. Yaptıkla-rı öneriye göre, milletvekili sa-yısı her kantondaki İsviçreli sa-yısına göre belirlenmeli. Böyle-

ce göçmenlerin genel nüfus için-deki payı düşük olan Bern kan-tonu, Ulusal Meclise iki millet-vekili daha fazla gönderebilecek.

Ancak bu Bern kantonu ile sınırlı kalmayacak. Fribourg, Aargau, Wallis ve Appenzell Auserrhoden kantonlarının mil-letvekili sayısı da birer tane arta-cak. Buna karşın Basel-Stadt ve Neuenburg birer, Waadt ve Ce-nevre kantonları ise ikişer mil-letvekili kaybedecekler.

Parlamentoda temsilcisi bu-lunan partiler ise bu öneriyi tepki ile karşıladılar. Mevcut sistemin genel geçer demokrasi anlayışı-nı yansıttığına dikkat çeken par-ti temsilcileri, bu tür ayrımcılık-ların demokrasiden uzak olduğu-nu belirttiler. Gözlemcilerse, söz konusu önerilerin hiçbir şekilde parlamentoda çoğunluk bulma-yacağı konusunda hemfikirler.

SVP, Göçmenleri Yok Saymak İstiyorGeçen yılın sonunda açıklanan resmi nüfus istatistikleri sonucunda 2015 yılında yapılacak seçimlerde Bern kantonunun bir milletvekili-

ni Zürih’e kaptırması, bu kantonda ki SVPlileri harekete geçirdi. Önce Bern kanton parlamentosuna yaptıkları, 'göçmenleri nüfus sayımın-da yok sayma' önerisini şimdi parlamentoya taşımak istiyorlar.

SVP will Ausländer nicht mehr zählen

2015 verliert Bern einen Nationalratssitz - weil Zürich mehr Einwanderer hat. Bereits bei den nächsten Wahlen verlieren Bern, Neuenburg und Solothurn je einen Nationalratssitz. Die gehen an Zürich, den Aargau und das Wallis, die stärker gewachsen sind. Vor allem dank der Zuwanderung aus dem Ausland.

[AKM / AID-3407]

Nano Teknolojinin Babası, İsviçreli Rohrer' i Kaybettik

Page 16: 130530 nr67 pusulahaber 001000 4 01 web

SAYF

A 16

| P

US

ULA

HA

BE

R |

Haz

iran

/ Jun

i 201

3 | N

r. 06

/67

| ww

w.p

usul

aonl

ine.

ch