1!~1fa9 y~l - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d01093/2002_24/2002_24_nirayn.pdf · tik ve...
TRANSCRIPT
ANADOLU AHİ LİGİ 'NİN SOSYO-EKONOMİK YÖNLERİ
Doç. Dr. Nasır N İRAY Muğla Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı
ÖZET Ahilik, X/11. Yüzyıldan XX. Yüzyıla
kadar Anadolu'daki esnaf ve sanatkar birliklerine verilen bir addır. Cöc ile Anadolu'ya gelen Türklerin çoğunl~ğunu esnaf ve sanatkarlar oluşturuyordu. Bizans sanatkar/arıyla rekabet edebilmek, üretilen malların kalitesini korumak, üretimi ihtiyaca göre düzenlemek, sanat ahlakını yerleştirmek, Türk halkını ekonomik yönden bağımsız hale getirmek gibi nedenler ahiliği~ kurulmasına sebebiyet vermiştir. Ahilik örgütü ayrıca, kardeşlik, yardımsever
lik, hoşgörülük, dürüstlük gibi temel ahlaki ve insani değerleri prensip olarak kabul etmiş, toplumda sosyal ve ekonomik denge sağlamaya çalışmıştır.
ABSTRACT "Cui/d" is a name given to the tra
desman and craftsman unions in Anatolia from ılıe 7 3 tlı century ti// 20th century. The majority of the Turks wlıo migrated ıo Anatolia was craftsmen and tradesmen. Cuilds were founded with a view to competing with Byzantium craftsmen, maintaing the quality of the produccs, arranging production according ıo ıhe demancl, setting craftsmanslıip morals and making Turkish people economically indepenclent. Furthermore, guilds adopted basic moral and human values in prınciple such as fellowship, helpfuhess, tolerance and honesty and endeavoured to set a social and economic balance within the society.
GİRİŞ Her ulusun toplum olarak veya bi
rey olarak başkalarına karşı kendine özgü bir değerler sistemi veya davranış kalıbı vardır. Güvenlik, taşıma ve haber alma araçlarınm yetersiz ve ilkel olduğu çağlarda bu değer ölçü lerinin ol uşturduğu kurall ar, yiğitlik, eli aç ı klı k,
soyluluk, konuk severlik ve hoşgörülük kültürü içinde toplan ı r ve gelişir. Bu hasletler, ciddiyet, içtenlik ve köklülük bakımlarından her ulusa göre farklılık
gösterir. Bu alanda en üstün seviyeye kuşkusuz Türklerin ulaştığı bir gerçektir.
Devletlerin, ~işinin can, mal·ve namus güvenliğini ve adaletini her zaman sağlayamaması üzerine; kendilerini toplumun ahlak düzeyini kurmakla yükümlü gören din ve ahlak bilginlerinin tespit ettiği ·kurallara uyan gençler, bi-
reyse! olarak veya bir örgüt halinde halka yardım ediyorlardı.
Türkler ve İranlılar İslam' a girdikten sonra bu ah lak ve fozi lel kur.alları İslam prensiplerine uydurulmuştur. Zamanla bu, dini- ahlaki kurallar, geniş bir örgüt haline gelmiş olan tasavvuf erbabı ve bilginlerince benimsenmiş, tasavvuf kura l ve edepleri olarak kitaplarına ge- . çirilmiştir. Bu kurallara daha sonra "flitüvvetname" adı verilmiştir. işte bu fütüvvetnameler Ahilik örgütünün ele tüzüğünü oluşturmuştlır.
Ah ilik kurumunun Anadolu Türklerinin sosyo-ekonomik yaşantısında oynadığı rol çok büyük olmuştur. Göçebe hayattan yerleşik düzene geçilmesiyle birlikte, o zamana dek, Türk olmayan yerli halkın elinde bulunan sanat ve ticaret hayatına Türklerin ele katı lclığı görülür. Zamanla Türk esnaf ve sanatkarları toplumda imtiyazlı bir hale gelerek, şehir ekonomisinde önemli söz sahibi oldular.
Ancak, Türkler Anadolu'daki şehirlere yerleşirken bu bölg.ede el sanatları ve ticaret, Bizanssın geliştirdiği loncalara bağ l ı Rum ve Ermeni lerin tekelindeydi. Sanatkar ve tüccar Türklerin, yerli tüccar ve sanatkarlar karşısında
tutunabilmeleri, onlarla rekabet edebilmeleri, ancak aralarında bi r teşki lat kurarak dayanışma sağlamalarına, bu yolla iyi, sağlam ve standart mal üretip satmaları ile mümkün olabilirdi. Ahi birliklerinin de bu şartların tabii bir sonucu olarak ortaya çıkt ığ ı görülür. Doğrudan bir devlet denetimi olmayan Ahi örgütleri, hem ekonomik hem de sosyal bir kurumdur.
Ahiliğin Türkleşme ve İslamlaşma-
ela, toplum ahlakı ve dayanışma duygusunun gelişmesinde, _hoşgörü ve kardeşlik kültürünün oluşmasında, toplumsal hukuk düzeninin kurulmasında, üretimin denetlenmesinde, ticaret ve tarımın koordinasyonunda, sendikal faaliyetler üzerinde ve siyasal örgütlenmenin oluşumunda büyük etkisi ve önemi vard ı r.
xvııı. yüzyıla kadar yarı tariktıl dunımunclaki Ahi birlikleri clah<ı sonr.ıları dini karakterini bırakarak, doğrudan
doğwya iktiscıcli bir organizasyon olmaya yüz tutmakla beraber usta- çırak
ilişkileri aynen kalmıştır. İşte bu çözülme sonucu loncalaşan ahi birlikleri, bir ekonomik ve sosyal sistem olarak XIX. asra kadar sürüp gitmişti r.
Bu çalışmada, Tü'rk'e Ç>zgü bir kurum olan Ahiliğin kökenlerini, temel prensiplerini, tarihi gelişimi ile birlikte sosyo - ekonomik yönü üzerinde durulmuştur.
Ah ilik Nedir?Anadolu'da Ahiliği
Meydana Getiren Nedenler Ahilik, Xlll. yy.da görülmeye başla
yan XIX. yüzyıla dek Anadolu'da, Balkanlar'da ve Türkistan' da yaşamış olan Türklerin sanat ve meslek alanında yetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlayan, esnaf ve sanatkar birliklerine verilen bir addır.
Ahi kelimesi sözlük, terim ve örgütsel yapı olarak değişik anlamlar içermektedir. Bu kelime Arap' çadır ve sözlük anlamı "kardeşim" demektir.
Orta Asya diyalektinde kullanılan
"akı" sözcüğü de yine kardeşim an lamına gelmektedir. Geniş anlamıyla ahi kelimesi eli açık, cömert, yiğit karşılığı olarak kullanı lmışt ı r. "Ak ı " kelimesinin
değişime uğramasıyla dile "ahi" şek l in
de yerleşmiş olduğunu kabul etmek hiç de yanlış değildir.
Terim olarak ahilik, bel li bir devredeki esnaf ve sanatkar .birliklerini ifade eder. İlerleyen dönemlerde ahilik, yerini belli esnaf.gediklerine ve loncalara bırakmışsa da bu isimler altındaki feşekküllerin özü, yine ahilikte toplanmaktad ı r. Anadolu'da ahi l ığin şekillen
mesi ve köylere dek örgütlenmesi, politik ve sosyo-ekononı ik bir zorun luluğun ürünüdür. Örgüt yap ı s ı ise Xl ll. yüzyılın i lk yarısından başlayarak XX. Yüzyıl ın başlarına kadar Anadolu şehir, kasaba ve hatta köylerindeki esnaf ve sanatkar kuruluşlarında görülür. Amaç olarak eleman yetiştirmeyi eleman yetiştirme sisteminin işleyişini ve kontrolünü düzenlemeyi benimsediği söyle-
nebi li r'. Ahiliğin, kurum olarak en belirgin
özellikleri, konukseverlik, yardımseverlik, bir sanat yada meslek sahibi olmak, üyelerini gündüz tezgah ve atölyelerde, işbaşında, geceleri ahi zaviyelerinde sosyal ve ahlaki yönden eğitmek ve
bilinçlendirmektir. Örgütsel yapıda olmasa da düşünsel
platformda xııı. yy'dan önceki dönemlerde gerek Anadolu' da, gerekse_ Anadolu' ya göç veren yörelerde, özellikle Kuzeybatı iran'da (Azerbaycan) Ah ilere rastlamak mümkündür. Örgütlenmemiş olmakla birlikte, ahiliğin bütün kuram ve ku rallarıyla meydana getirmeye dönük çalışmalar yapılmış, hatta bazı il-
keler~ belirlenmiştir. Kuzeybatı İran' da ahilik ile gelişme
lerin varlığ ı bir tesadüf değildir. Moğol
istilası, göçebe Türklerin Anaclolu'ya yerleşmesini doğurmuş, <ıncak göçebe olmayan esnaf ve s<ınatkarların İ r<ın'cla Hzıreznı bölgesine yerleşmelerine yol açmıştır.
Göçebe Türkler, XI. Yüzyılın ikinci yarıs ında Maveraünnehir civarından
taşınarak İ ran' ı istila edip, Anadolu'nun doğu sınırına gelmişlerdir. 1071 yılında Alparslan'ın ordusunun, Malazgirt ovasında Bizans ordusunu bozguna uğratması sonucu, göçebe olan Türkler köy, kasaba ve şehirlere yerleşmişlerdir. Bu merkezlerde ti caret ve zanaat geçici bir süre, Türk ve Müslüman olmayan yerleşik ha l kın elinde kalmaya devam etmişt i r.
Anadolu toprak l arına ilk gelen Türk toplulukların ı n çoğunluğunu atl ı göçebeler oluşturuyordu . Bu ilk göç hareketinde, anayurdun büyük ve. medeni şehirlerin in esnaf ve sanatkarları göçe katılmayıp Türkistan'da ka l mışlard ı . Ancak, Moğol istilası önce Uygur Türklerini hakimiyeti a l tına almıştır. (1209), Harezm bölgesine saldırmış ve bölgeyi ele geçirmiş l erdir. 1227 yılına kadar Türkistan ve Harezm tamamen Moğol
ların eline geçmiş, Buhara, Semerkant, Taşkent, Merv gib i büyük ve medeni Türk şehirleri yerle bir olmuştur.
Moğol saldırılarından kaçabilen esnaf ve sanatkarların çoğu, Anadolu'ya sığınmıştı r. Bu ikinci büyük göç hareketinde, Anadolu'ya gelen Türklerin çoğunluğu esnaf ve sanatkarlardı.Yeni gelen ler, hem yerleşik Bizans halkına
hem de kendi lerin i buraya kovalayan Moğollara karşı teşk ilatl anmak zorundaydılar.
Asya'dan Anadolu'ya gelen çok sa-
yıdaki esnaf ve sanatkarlara iş bulmak, Bizans sanatkarlarıyla rekabet edebilmek, yaptıkları -ıalların kal i tesini korumak, üretimi ihtiyaca göre düzenlemek, sanatkarlarda sanat ahlakını yerl eştirmek, Türk halkını ekonomik yönden bağımsız hale getirmek, ihtiyaç sahibi olan lara her alanda yardım etmek, sanatta, dilde, edebiyatta, müzikte, ge-. lenek ve görenekleriyle milli heyecanı yaşatmak gerekiyordu. Bütün bu ihtiyaçlar, dini-ahlaki kuralları fütüvvetnamelerde bulunan bir esnaf ve sanatkar dayanışma ve kontrol kuruluşunun yani ahiliğin kurulmasına sebebiyet ver-
• • J mıştır ·
Anadolu'da Kırşehir'de yerleşen
Hacı Bektaş (1210-1270), göçebe Türk topluluklar arasına girip,onların ulusal duygularını· kamçılayarak Türk dilinin, folklörünün, edebiyatının ve kültürünün Bizans ve İran etkileri altında bozulmasını ve eriyip gitmesini önlemiştir.
Aynı çağlarda Kırşe~ir'de yerleşmiş
bulunan bir düşünür ve ekonomist olan Nasruddin Ahi Mahmut Evran (ö.1280), toplumun sosyo-ekonomik düzeni ile ilgilenmiştir. Bu iş Horasan, Harezm ve Türkistan bölgelerinden gelen Türk esnaf ve sanatkarlarını, ahlak ve sanat bileşimi olan "Ahi Kuruluşu"
içinde örgütlendirilmesidir. 4
Anadolu'da Xllf. yy.da görülmeye baş l ayan Ahilik, Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra Anadolu'daki l?irliğin sağlanmasında ve Osmanlı Devletinin kurulmasında büyük rol oynamıştır. Ahiler, esnaf,tüccar ve diğer sahalardaki meslek gruplarının örgütlenmesini
sağlamış, böylece yerleşim merkezlerinde sosyal ve ekon9mik düzenin kurulması yanında, kültü;ünde gelişmesini gerçek leştirmiştir.
Görülüyor ki, Ahilik devleti çöküntü ve yıkım zamanlarında içten koruyan, kollayan ikinci bir gizli güçtür.
Osmanlı Devletinin temelleri atılır
ken Osmanlı Beyliği, ahilikten ve ahi reislerinin nüfuzlarından yaralanmıştı: Osman Gazi'nin kay ı n pederi olan Şeyh Edebali o sırada Ahilerin ileri .ge-
lenlerindendi.~ XV. yüzyılın ilk yarısına kadar, Os
manlı Devletinde ahiler siyasal bakımdan etkin kişiler olarak görülür. Osmanlı Devletinin güçlenmesiyle,ahilik kurumu, dervişlik kurumuna, Bektaşi
tarikatına ve Osmanlı Lonca Örgütü'ne sığınmıştır.
Osmanlılar loncaları sıkı devlet denetimine almışlar fakat loncalarda ahi geleneği, hayırsev.er esnaf kurulları halinde yaşamaya devam etmiştir.
Ahiliğin İlke leri : Ahilik ilkeleri, kuramcı bir yakla
şımdan çok,pratik hayat k<?şullarından, ahilik uygulamalarından çıkmıştır. Yeni gerçeğin yansımasından, iş ve üretim hayatının geleneklerinde doğmuştur.
Bunları şu başlıklar halinde özetleyebiliriz.
° Kendi ihtiyacı varken başkalarına vermek,
0 Öfkelenince yumuşak davranmak,
0 Yenici iken yenileni affetmek, o El emeğini, çalışmayı kutsal bir
yaşama ilkesi haline getirmek, 0 Bütün insanlara karşı sevgi ve yar
dım duygusu taşımak ve bunu hayata
geçirmek, uygulamak, ° Kardeşlik dayanışması içinde, as
kerleri, yöneticileri, emekçileri, esnafı birleştirmek ve böylece devleti güçlü kılmak,
o Halkçı ve milliyetçi bir düzen içinde; egemen,sömürücü güçlere karşı çalışan her kesimden ha lkın çıkarlarını
savunmak, o Yabancıları ağır l amak, suçlu-suç
suz, Hıristiyan, Müslüman kim olursa olsun kendine sığınanlara sanat-zanaat öğretmek.
Ahi l iğin Ana Programları : Ahilikte dört ana program bulun
~ maktadır . Bunlar;
a-) Şeriat Kapısı b-) Tarikat Kapısı c-) Hakikat Kapısı d-) Marifet kapısı Ahilik anayasası bu dört bab'tan
oluşmaktadır. Şeriat; yani hukuk düzenlemeleri, Tarikat; bir sisteme bağlı olma, Hakikat; gerçeği arama,gerçeği bulma, insanı yakalama, maddi ve moral insanı keşfetme, onu yüce ve aziz bilme, Marifet Kapısı ise; günümüzdeki iş dünyasıdır.
Ahilik,başkalarının esiri olmamak için doğruluğu, aç kalmamak için sanat öğrenmeyi, başkalarından üstün yaşamak için faziletli olmayı, her işte· aklını kullanmayı, başarılı olmak için bilgi sahibi olmayı,iyiliği daima iyilikle karşılamayı, Allah'ı Peygamberleri ve insanları sevmeyi teşvik eden, tuzu ekmeği bol, sofrası açık insanların cemiyetidir.
Ahiliğin, ahlaki, ekonomik, sosyal ve siyasi olmak üzere dört temel fonksiyonu vardır. Bu fonksiyonlar arsında mesleki ve ticari ahlak en ön plandadır.
Bu ahlak temelde eski göçebe aşiret de~ ğerlerine dayanmakla birlikte, yavaş
yavaş İslami yerleşik hayat değerleriyle de uzlaşma ~olunda olan bir ahlaktır.
Ah i liğin Sosyal Hayatı Düzenlemedeki Rolü:
Ahilik, orta çağlarda Anadolu'nun sosyal yaşantıs ı nın düzenlenmesinde büyük rol oynamıştır. Xll. yy'ın ortalarından başlayarak Türk gençlerıni aylak kalmaktan ve çeşitli kötü akınılar ı n etkisinden kurtarmak, aynı zamanda devletin çok ihtiyacı olan askeri güce katkıda bulunmak için organize edilmiş olan ahi kuruluşu çok yönlü sosyal yapıya sahiptir.
Bu bağlamda, belli bir süre kademede kalarak pişirilen yamak, çırak,
kalfa, usta hiyerarşisi kurmak ve bu kademelerdekileri, baba evlat ilişkisi gibi candan bağlarla bağlamak -suretiyle sanatı, sağlam ahlakı ve mesleki temellere oturtmuştur.
Diğer yandan, esnaf ve sanatkarlıkta önemli bir sorun olan üretici-tüketici çıkar ve il işkil erini, birbirleriyle bir sürtüşmeye düşmeyecek biçimde ayarlanmıştır.
Ülkenin zengin ve saygıl ı kişileri olan Ahif ik kurucuları, bütün güçlerini ve çabalarını, ülkenin türlü sanat erbabını bir örgüt etrafında toplayıp onları zaviyelere bağlayarak manevi ve ahlaki yönden yüceltmek istemişler, bunda da çok başarılı olmuşlardır.7
Ahilerin toplantı yeri ve konuk evi olarak kullandı ki arı ahi zaviyeleri ne işçi ve çıraklardan başka, öğretmenler, müderrisler, kadılar, katipler, vaizler, emirler yani bölgenin fazileti i; saygılı ve ulu kişileri devam ederdi. Ahiliğe
kabul edilmek için, iyi ahlaklı, yardım·sever ve cömert olmak gibi özellikler
aranırdı. Ahiler arasından yüksek dereceli
yöneticiler, tabipler, valiler, komutanlar, müderrisler ve kadılar yetişmiştir.
Bu kişilerden çoğunun, zaviye, han, hamam, medrese yaptırıp bunların bakımları ve giderleri için zengin vakıflar .
bağladıklarını görüyoruz. Ahiliğin Sosyo-Ekonomik Yönleri Ahilik hareketlerinin göç ve savaşlar
sonucunda politik yönünün olgunlaştığı görülmektedir. Her politik eylemin sonucunda sosyo-ekonomik oluşumlar meydana geldiğinden hareketle, Ahilik için de böyle bir sıralama yapmak mümkündür. Ahiliğin Türkleşme ve İslamlaşmada, toplum ahlakı ve dayanıma duygusunun gelişmesinde, toplumsal hukuk düzeninin oluşmasında, üretimin denetlenmesinde, ticaret ve tarımın koordinasyonunda, 'Sendikal faaliyetler üzerinde ve siyasal örgütlenmenin oluşumunda büyük önem ve etkisinin olduğu bilinmektedir.
Anadolu'nun ve Rumeli'nin Türkleşmesinde ve İslamlaşmas ı nda Ahilik teşkilatının önemi büyüktür. Nitekim göçler dolayısıyla Anadolu ve Rumeli'ye yerleşen Türkler, esnaf teşkilatını kurmuşlar ve şehrin iktisadi hayatını ellerine geçirmişlerdir.
Şehirlerden köylere, ülkenin ücra köşe lerine kadar yayılan zaviye, yani toplantı ve konaklama evleri kurulmuş
tu. Bunlar konaklama yerlerinin az bulunduğu bir dönemde büyük bir sosyal hizmeti yerine getiriyorlardı.
Ahi teşkilatına ödenen aidatların esnaf tasarruf sandığında biriktirilerek
teşkilat üyeleri için evlenme, doğum, hastalık, ölüm gibi hallerde kullanı l ma
sı; esnafa sanat ahlakı, hedefler, gelenekleri. töre ve nizamının öğretilmesi; ahiliğin önemini ve sosyal yönünü ortaya koymaktadır.
Ahilik orta çağlarda Anadolu'nun sosyal hayatının düzenlenmesinde büyük rol oynamıştır. Xl ll. yy'ın ortalarından başlayarak, Türk gençlerini aylak kalmaktan ve kötü akımların etkisinden kurtarmak, ahiliğin Türk toplumunu sosyo-ekon0mik bakımdan düzenle· medeki etkisini gösterir.
Şehir halklarının çoğunluğunu meydana getiren esnaf ve sanatkarlar arasındaki dayanışma ve yardımlaşma dini inanç ve değerlerde de birleştiği için, toplumun çeşitli kesimleri içerisinde kin ve düşmanlık olmasına fırsat vermiyordu. Böylece Ahilik kardeşlik ve yardımlaşma duygusunun gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Ahilik örgütünün yerleştirdiği sağ
lam mesleki ve ahlaki düzen, aralarındaki karşılıkl ı dayanışma ve yardım, onların öteki esnaf ve sanatkarlar üzerinde etki ve üstünlük kurmaları sonucunu doğurmuştur. Osmanlı ülkesindeki bütün Türk esnaf, sanatkar ve meslek sahipleri, ahi babalarından yada onların yetki verdiği kişilerden aldıkları yeterlik ve izin belgeleriyle işgörür duruma gelmişlerdir. Böylece her şehir ve kasabadaki esnaf ve sanatkar grupları için çarşılar, uzunçarşılar, kapa l ıçarşı
lar kuruldu. Her türlü iş bu esnaf birliklerince görü lmeye başlandı.
Ahilerin kurduğu esnaf ve sanatkar birliklerinin koydukları ana kurallar daha sonraları bu alanda hazırlanan ka-
nunnamelerin, tüzüklerin !emelini teş
kil etmiştir". Esnaiın meslek ve sanatları için gerekli hcımmJdde cılımı salımı, bu hnmmadclelerin işlenmesi, işlendikten sonra alınıp-satılması süreçleri (iş
lemleri), tüzükler ve narh ayarlamaları . ,,
ile kontrol ed ilmekteydi . Bilinen eski esnaf ve· sanatk<ır mes
leklerinden başka, her türlü ekmek ve unlu madde mamulünün pişmesi, ağırlıklarına kadar göreceği işlem; kasapların, türlü kasJplık hayvan l arının özellikleri, iiyaıı, temizliği; aşçıların her türlü yemeği nasıl pişirecekleri ve satış iiyatları; garsonların, lokantalarda kullanılan geçlerin, temizliği, başçıfarın
(kellecilerin), işkembecilerin, tavukçuların, börekçilerin halk sağlığı ve fiyatlar bakımından dikkat edeceği hususlar; yaş ve kuru meyvelerin, cins, nitelik ve fiyatları, ambalajları; yoğurtçular, şerbetçiler, terziler, çuhacılar, ipekçiler, köle ve cariye satıcıları, kitap ciltçileri, kundura yapımcıları ve onarıcıları, hallaçlar, keçeciler, bıçakçılar, nalbantlar, iğne yapıcıları, kuyumcular, yapı usta ve i şçileri, boyacılar, hamamcılar, değirmenci ler vb. işlerin tümü, düzenli kurallarla çal ışmış ve sık ı denetim al-
"' tında bulundurulmuşlardır . Ahiler genellikle esnaf ve sanatkar
dan meydana geliyordu. Üretimin pazarlanması aşamasında tüccar devreye giriyordu. Şehirde oturup ticaretle uğraşan bu kimseler, şehirlerarası ticaretle de uğraşıyorlardı. Kısa zaman sonra tüccarlar da ahi teşkilatında yerlerini almışlardır.
Anadolu'da kırsal kesimde bulunan ahi zaviyeleri genellikle Selçuklu Dev-
!etinin son yıllarında ve beylikler döne~ minele kurulmuştur. Zaviyeler misafirhane fonksiyonuna sahip idiler. Ahiler zaviye çevresinde tarını alanları açarak göçmenlere örnek oluyor, aynı zamanda misafirhane olan zaviyeye gerekli hul)Lıbatı sağ lı yorlard ı . Anadolu'ya sürüleriyle göç eden Türkmenler, yerleştikten sonr<ı hayvancılığı sürdürdüğü
için ı arını l cı uğraşan ahi ler doğal olarak lıayvancılıklcı ilgi l eniyorlardı. Anaclolu'daki Türk kolonizasyonuncla ahi zaviyelerinin rolü diğer tarikat zcıviyelerinden dcıha güçlü olmuştur. Üyelerinin meslek sahibi olması ahi zaviyelerinin ekonomik ve toplumsal işlevini arllır
mıştır.
XIV.yy'da Anadolu'yu gezen İbn Batuta 1330 yılında ahiler hakkında bazı bilgiler vermişse de bu bilgiler daha önceki yüzyıldaki durum,! da ışık tutabilir.
İbn Batuta, Anadolu gezisinin ilk durağı olan Alanya'da ve Antalya'da ahilerle karşılaşır. "Sırtında eski, yıp
ranmış bir giysi, başında da keçe külah bulunan" ah i şefi, Arap gezgin ve arkadaş ları n ı yemeğe davet eder. İbn Batuta bu fakir görünüş lü kişinin, kendilerini ağırlamaya gücünün yetmeyeceğini düşünür. Ancak bu kişinin ikiyüz kadar zanaatçı tarafından seçildiğini, şö len
ve toplantılar için zaviye yaptırdığını öğrenir. Gezgin İbn Batuta ahi gençlerinin, gündüzleri çalışıp, kazandıkları
parayı şeflerine verdiklerini gözlemler. Bu parayla zaviye giderleri karşılanır ve toplu yaşamın gider kalemleri telafi edilmeye çalışılır.
Bu açıklamalar, zanaat sahiplerinin keneli aralarında özgürce örgütlenebil-
meleri ve başkan seçebilmelerini göstermektedir. Bazı şehirlerde ahilerin, günümüzÔn rakip sendikaları gibi ayrı kuruluşlarda örgütlendiklerini ve bu kuruluşların birden fazla mesleği kap_sadığını görmek mümkündür.
Ahiler, resmen siyasal iktidara sahip değillerse de iktidarın çözüldüğü dönemlerde, kentlerin eşrafı ürküten ':'e zaman zaman karışıklıklar çıkartan
egemen gücü durumuna gelirler. Ahilerin yaşadıkları kentle sınırlı olan bir yurtseverlik anlayışına sahip oldukları
il
görülür . Ahiliğin sendikalarla benzerlikleri
söz konusu ise de, temelde ayrıldı~ları noktalar vardır:
Sendikalarda üretilen nesnenin niteliklerine bakılmaz, önemli olan emektir. Sendikalar, işçi ile işveren arasındaki çelişkiye dayanır, ilişkilerini devlete bağlı hukuki bir düzen ile sürdürür. Kanunların verdiği imkanlar çerçevesinde (legal) sendikal hareketler geçerlidir. Kanunlar bu imkanı vermediği zaman sendika ve sendikal hareketler kanundışı (illegal) olur.
Sendikalarda işveren ve işçi arasındaki çelişki, dışarıdan gelen bir destekle yani devlet otoritesiyle düzenlenmektedir. Bunun gayesi, işveren ve işçi arasındaki haksızlığı gidermeye çalışmaktır. Sendikal hareketler bu yönüyle sosyal olmakla beraber daha çok politiktirler.
Ahilikte işveren ile işçinin yerini usta-çırak ilişkisi almaktadır. Sendikada işveren ile işçi arasında geçiş söz konusu değildir. Bu geçişkenliğin olmaması, işverenin işçiyi ve işçinin değerini reddetmesi sonucunu doğurmaktadır.
Ahilikte usta-çırak ilişkisi geçişlidir. Bu geçiş bir nevi hiyerarşik kurallara bağlı ve birtakım görev ve sorumlulukları içermektedir. Her çırak, günün birinde gerek işinde, gerekse o işi yapmadaki başarısında sına va tabidir. Bir işte sadece yetenekli olmak yeterli değildir. Aynı zamanda kişinin ahilik kurallarına ve ahi ahlakına sahip olması gerekir.
Ahilikte ve ahiliğin devamı olan esnaf kuruluşlarında "peştamal kuşanma" merasimi yapılmaktadır. Bu merasim toplumda yapılan bütün merasimlerin üstündedir, tıpkı ilkel toplumlardaki topluma giriş merasiminde olduğu gibi.
Peştamal kuşanmada çırak kendine bir işyeri açmak için ahi teşkilatı tarafından gerekli alet ve sermaye ile donatılır, dükkan açılır, ahi kendi müşterilerinin önemli bir kısmını yeni ustaya gönderir. Böylece yeni ustanın güçlenmesi ve·· Ahilik teşkilatına girmesiyle
12 ona da aynı sorumluluklar yüklenir .
SO NUÇ Ahilik, ülke kaynaklarının en rasyo
nel ve insancıl biçimde harekete geçiren, adil ve hak üzere bir gelir dağılımı sağlayan, sosyal dayanışma, barış, kardeşlik oluşturan (Ulusal bütünlüğün
ekonomik temellerini kur~n) dengeli ve verimli bir iktisadi-sosyal sistemdir.
Ahilikte her şey sıralıdır, belli yasalara tabidir. Bundan dolayı kimse keyfi hareket edemez. Yeni ve ciddi durumlarda ancak konunun uzmanlarının genel kararlarına başvurulur, çözüme gidilir. Bu yönüyle Ahilikte demokrasi ve düzenin olduğu yargısına ulaşılabilir ..
Ahilikte kişiyi üretici ve yararlı bir seviyeye ulaştırmak, toplumda layık ol-
duğu en uygun yere getirmek, ahlaklı, bilinçli, üretici ve mutlu bir orta sınıf oluşturarak güçlülüğünü sürdürmek; yapılar arasında karşılıklı anlayış, güven, rıza duygularıyla iş bölümü ve işbirliği kurarak toplumda sosyal ve ekonomik denge · sağlamak, gayeleri bir arada bulunmaktadır.
İşçi eğitim sistemi ve iktisadi meselelerin endüstriyel teknolojisini sosyal ve ekonomik şuuruyla gerçekleşti rmek,
üretici işadam ları yetiştirmek, sosyal, ekonomik ve demokratik olmak.
Sonuç olarak ahiliğin gayesi; zenginle fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, halk ile devlet arasında iyi ilişkiler kurarak sosyal adaleti gerçekleştirmek ve ahlaki bir toplum düzeni meydana getirmektir. Ahilikteki bu amaçlara sağlam bir teşkilat ve köklü bir eğitim aracılığıyla ulaşılmaya çalı
şılmıştır ve bunda başarılı olunmuş-ıJ
tur .
DİPNOTLAR
' Neşet Çağa tay, Bir Türk Kurumu Olan Ahi lik, Türk Tarih Kurumu Yayınları ,Ankara-1989, s.1-43.
' Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, Cilt iV, s.2061-2062.
' Cemal Anadol,Türk- İslam Medeniyetlerinde Ahilik Kültürü ve Fütüvvetnameler,Arikara-1991,s.64.
' Neşet Çağaıay,Ahiıık.Ankara-1974, s.155
·Ali Sevim, Yaşar Yücel.Türkiye Tarihi, Cilı ıı. Ankara-1990,s.324.
Müjgan Cumbur, XXX. Ahilik Sempozyumu Tebliği, 19861\hilik Araştırma ve Kültür Vakfı Yayınları- lsıanbul
Çağatay. Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, a.g.e.,s.92
•Çağatay, a.g.e. s. 215
Neşet Çağa tay, Cumhuriyetin 50. Yılında Esnaf ve Sanatkar. Ankara, 1973, s.34. 10
Osman NuriCErgin). Mecelle-i Umur-u Belediye, lsıanbul - 19::!2, s.393. il
Doğan Avcıoğlu. a.g.e. s. 2056-2057,2060
''Cemal Anadol, a.g.e. s. 69-70.
" Relik Soykurı, Orıayol Ahilik, Ankara-1971, s.86-87.
KAYNAKÇA ANADOL, Cemal, Türk İslam Medeniyetlerinde Ahiiik Kültürü ve Fütüwetnameler, Ankara-1991 AVCIOGLU, Doğan, Türklerin Tarihi, Cilt iV, İstanbul-1976. CUMBUR, Müjgan, XXI. Ahili!. · Sempozyumu Tebliği, Ahilik Araştırma ve Kültür Vakfı Yayınları,İstanbul-1986. ÇAGATAY, Neşet, Ahilik, Ankara-1974. ÇAGATAY, Neşet, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Türk Tarih Kurumu Yayınları,Ankara-
1989. ÇAGATAY, Neşet, Cumhuriyetin 50.yılında Es-naf ve Sanaıkar, Ankara-1973
ERGiN, Osman Nuri,
Mecelle-i Umur-u Belediye, İstanbul-1922. SEVİM, Ali-YÜCEL,Yaşar, Türkiye Tarihi, Ciltll, Ankara- 1990. SOYKURT, Refik, Ortayol Ahilik, Ankara-1971.