244843isamveri.org/pdfdrg/d244843/2016/2016_develih_ispartaa.pdf114 . direnen meal: akif meali...

10

Upload: others

Post on 11-Jul-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri
Page 2: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

Mahya Yayınlan 42

Direnen Meal: Akif Meali

Editör Prof. Dr. Recep Şentürk .:

Yayına Hazırlayan - · · · Vahdettin IşıJ<

Kapak Tasannu/Sayfa Düzeni [email protected]

Baskı/Cilt

Step Ajans Rek. Matbaacılık Tan. ve Org. Ltd. Şti. Göztepe Mah. Bosna Cad. No:ll Bagcılar/İstanbul

Sertifika No: 12266 T (0212) 446 88 46

1. Baskı, İstanbul, Şubat 2016 ISBN 978-605-5222-36-9

© Mahya Yayıncılık, 2016 Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncımn yazılı izni olmaksızın çogaltılamaz.

Mahya Yayıncılık ve Egitim Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş. Göztepe Mah. İnönü Cad. No: 78 Bagcılar/İstanbul

Sertifika No: 21182 T (0212) 44116 47 F (0212) 44116 13 [email protected]

Page 3: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

.... Akif'in Meali'nde Deyimler ve Gündelik Dilin örnekleri Prof. Dr. Hayati DEVELİ, Yunus Enıre Enstitüsü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet ISPARTA, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi

Akü'in Türkçesi hakkında ya çok şey söylemek yahut süktit etmek gerekir, zira o, tadını hayli zamandır unuttuğumuz, derin ve mtisiklli dil, size kendini çok çabuk ve içeriden kabul ettirir. Onun, müslüman, hasbi ve dualı Türkçesi bu cemiyetin yüzyıllarca duymaya, dinlemeye alışkın olduğu bir üsltip ve renk taşıyordu. Bu aşına sesi duyanların ona kulak vereceği muhakkak ve müsellemdi. Nitekim Dücane Cündioğlu,

meilin hazırlanması için "Niçin Akü seçilnıişti? Milli Marş'ın şilii olma­sından dolayı nıı? " şeklindeki bir soruya şöyle cevap vermektedir: "Ben­·ce sebep bu kadar basit değil, çünkü istenen, tercümenin birinci planda aslına sadık olması değil, Türkçesinin düzgün olmasıydı. Akif şilidi ve Türkçeyi iyi biliyordu. Dolayısıyla devletin yaptıracağı tercüme için Akif'in seçilmesinin en önemli sebebi Türkçesinin düzgün olmasıydı; yani asıl sebep, sizin tabirinizle milli marş'ın şilii olması değil, şili olmasıydı. Türkçe o kadar güzel kııllanıl­malıydı ki Arapçasını hiç hissettirmesin. Arapçanın tasfiye edilmesi, dolayısıyla. ulemfinın da tasfiyesi tezi doğru kabul edilecek olursa, bu ancak Türkçesi düz­gün ve halkın anlayabileceği bir tercüme ile mümkün olabilirdi. Mealler o kadar başarılı olmalıydı ki tercüme kokmamalı, bizi aslından müstağni kılmalıydı." (Cündioğlu 2005: 63).

Nasıl bir Türkçe idi bu? Aşağıdan yukarıya, cemiyetin bütün tabakala­rını tanıyan ve her birine kendi sesi ve üslubu ile sesienmeyi başarabilen bir Türkçe ... Midhat Cemal, Akif biyografisinde, bu dilin vüs'atini şöyle

Page 4: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

114 . Direnen Meal: Akif Meali

tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri okunıınca, asrını tahmin edecek kadar bu Türkçe'yi tanır), Tekı;e Türkçe­si, Meclıese Türkçesi, Tanztmat Türkçesi, Servet-i Fiinı/.n Türkçesi, ev ve sokak Türkçesi, hasılı Anadolu'nun en uzak yerindeki jargon' dan Beı;oğ­Iıı'nun Dolapdere mahallesindeki argo'ya kadar bütün Türkçeleri bilir." (Kuntay 1939: 417).

Biz, bu yazıda, Akif'in mealine yansıyan gündelik dil kullanımlan ve deyimlerden bazı örnekleri ele alacak, bu tercümelerin Arapça aslına mutabık olup olmadığı meselesini saded harici bırakacağız.

Gündelik dil (colloquial speech), "günlük iletişimde yaygın olarak ve tanı­dık, içtenlikli, resmiyet dışı bir çerçevede kullanılan dil ya da konuşma biçimidir" (İMER vd. 2011: 145). Gündelik dil, edebiyat ve bilim dilinden farklı olarak iletişim amaçlı konuşmalarda kendiliğinden ortaya çıkar. Mesela "Bir dok­tora gitmenizi tavsiye ederim." yerine "Bir doktora gitsene!" veya "Bir doktora görünsen!" gibi (İmer vd. 2011: 145).

Toplum dilbilimi çalışmalarını başlatan ve halk dili-kurallı dil kav­ramlaştırmasının sahibi Basil BERNSTEIN (ö. 2000)'a göre, gündelik dilin bazı özellikleri şunlardır: 1. Kısa, dilbilgisi bakınundan basit, çoğunlukla bilirilmemiş cümleleri içermesi 2. Bağlama edatlarının az sayıda kulla­nılışı 3. Kısa emir cümlelerinin ve soruların sık kullanılışı 4. Bazı hüküm cümlelerinin samimi ve sevimli bir hava sağlaması amacıyla soru veya hi­tap olarak düzenlenmesi: "Yok canım!", "Bu aklına gelir miydi?", "Son dere­ce doğal değil mi?" gibi. 5. Deyimierin sıklıkla kullanılması (İmer 1990: 22).

Gündelik dil kullanımı, toplum dilbiliminin konusu olduğu kadar an­lam bilimi (semantics) ve üslup biliminin (stylistics) çalışma alanlarına da girmektedir. Özellikle, anlam biliminde yakın anlamlı kelime ve ifadeler arasındaki sınıflama ve aynı kavram alanına giren ifadeler arasında yaza­rın yahut mütercimin tercih yapması, konunun bir iislup meselesi olarak ele alınması sonucunu da doğurmuştur. Mesela vadesi dolmak, ölmek ve dar-ı bekiiya irtihiil eı;lenıek ifadelerinin her üçü de "ölmek" kavram ala­nına ait iken, "vadesi dolmak" gündelik dile, "dar-ı beka.ya irtihiil eı;lemek" ise daha ölçülü ve edebi bir dile dayalı anlatım biçimleridir. "Ölmek" fii­li, diğer iki ifadeye kıyasla yansız bir aniatma biçimini işaretler (PALMER 2001: 77'den uyarlayarak). Bizler, bazen aynı konuşma içinde bile, farklı sonuçlara ulaşmak amacıyla, bu örnekte görüldüğü gibi, kelimeleriİnizi değiştirerek üslfıbumuzu (stı;le) değiştiririz (Palmer 2001: 77).

Page 5: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

AJ.:if'iıı Meali:ııde Deyimler ve Güııde/ik Diliıı Özellikleri • 115

Mehm.ed .A.kif'in, bilhassa manzum hikayeler ve karşılıklı konuşma içeren şililerinde halk ağzından argoya dek, gündelik dilin unsurlarını ustalıkla kullandığım biliyoruz (Yılmaz 2009: 207). Onun şililerinde bıldu·

(geçen yıl, bi! yıl önce), çolpa (beceriksiz, eli işe yakışmayan), cızıktınver­mek (yazmak, karalamak), ınuzganmak (uyuklamak) gibi kelimelereve zıpçıktı, zırzop, zıpır gibi argo ifadelere rastlamak şaşırhcı olmayacaktır. Mehmed Akif'in şilii üzerine yaphğı doktora çalışmasında Fazıl Gökçek, onun, gençliğinde yazmış olduğu divan şilii tarzındaki birkaç manzu­mesi dışında, şililerinin konularına göre dilinin de değiştiğini, hatta aynı manzılme içerisinde, konuşanın toplum içindeki yeri ve fikri seviyesine uygun olarak dilinin ve kullanılan kelimelerinin değiştiğini söyler (Gök­çek 1995: 221-224'ten aktaran Yılmaz 2009: 191).

Akif'in meilini okumaya başladığınızda, dikkatinizi en çabuk çekecek üslup özelliklerinden biri gündelik dile ait kullanımlar olacaktır. Mea.J.de bazen bir kelime, bazen bir ünlem, bazen de söz dizilişindeki bir oynama ile gündelik dilin tekellüfsüz söyleyişine geçiş yapılır. Deyimierin kulla­nılışı, bize, okuduğumuzun tercüme bir metin olduğunu unutturur, dilin tabiiliği içinde (sanki) Türkçe telif edilmiş bir metne muhatab olduğumu­zu zannetmeye başlarız.

Yazının sınırları çerçevesinde yalnızca Bakara Süresi'nden alacağırruz bazı örneklerle bu kullanımları görmeye çalışalım.

1) "Ve A.d_em' e bütün eşyanın isimlerini öğrettikten sonra meleklere onları gösterdi, 'Haydi göreyim, lıilafına istihktık davasında haklı iseniz şunların ad­larını Bana bildirin!' emrini verdi." (Bakara 2/30).

Bu ayeti Silleyman ATEş şu şekilde tercüme etmiştir: "Adem'e isiınie­rin tilmiinü öğretti, sonra onları meleklere sunup: 'Haydi, doğru iseniz onların isimlerini bana söyleıjin.' dedi." (Ateş y. y.: S)

Anılan ayette Allah' ın, meleklere -adeta- bir meydan okuması söz ko­nusudur. Türkçede 'teşvik, uyarı, ihtar' gibi yaptırımları ifade eden (Mi­salli Büyük Türkçe Sözlük 2005, II. c: 1221b) haydi ünlemi, ayetin bulundu­ğu bağlamda "meydan okuma" vazifesini, tek başına değil haydi göreıJinı kelime çifti ile daha müessir ve açık bir şekilde yerine getirebilir. Akif'in meaJ.in.İ!l, bu anlamda, daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

2) "Hani sizler 'Ya Mılsa! Bizler bir türlü yemeğe imkanı yok kntlanama­yız, Rabbine bizim için yalvaı· da toprağm yetiştirdiği şeı;lerden, sebzesinden,

Page 6: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

116 . Direnen Meal: Akif Muıli

kabağından, sarımsağından, mercimeğin den, soğanından bizlere göndersin" demiştiniz. Musa da "Ayol, sizler daha iyisini daha bayağısıyla mı değişrnek istiyorsunuz? Şehre inin, dilediğiniz orada bulunur" demişti." (Ba.kara 2/ 61)

Bu ayeti Abdilibaki Gölpınarlı (ö. 1982) şöyle tercüme etmiştir: "Bir zaman demiştiniz ki: Ya Musa, biz bir türlü yemeğe dayanamayız. Rabbinden ./ bizim için iste de bize yerin yetiştirdiği Şeljlerden versin. Yerden yeşillik, kabak, sarımsak, mercimek, soğan bitirsin. Musa demişti ki: Daha hayırlı olanı, ondan daha aşağılık bir Şeljle değiştirmek mi istiyorsunuz? Mısır'a inin, orada dilediği­niz ŞelJ var." ( Gölpınarlı 2005: 12)

Görüldüğü gibi, Akif'in merumde İsrailağlıilan ile Hazret-i Müsa (a.s.) arasında geçen muhavere çok canlı bir üslupla dile getirilmiştir. Abdill­baki GöLPJNARU'nın tercümesinde bulunmayan imkanı yok, yalvar da, ayol gibi gündelik dile has söyleyişler, ayru zamanda tarafların, muhatapları hakkındaki tutumlarını da ihsas ettirecek keyfiyettedir. Bilhassa "teklifsiz konuşmada ve halk arasında sesfenrnek VelJa manaya kuvvet verip dikkati çekmek için kullanılan" (Misalli Büyük Türkçe Sözlük 2005, I. c: 235a) ayol ünlemi, Kur'an tercümelerinde bugün bile rastlayamayacağmuz türden bir sade­lik örneğidir.

3) "(92) Sizlere Musa o kadar açık mucizeler göstermişken, tuttımuz da ar­.kaszndaıı nefsinize zulmederek danayı ilah edindiniz. (93) Han~ sizlerden misak almış ve Tur'u üzerinize kaldırmıştık; 'Gönderdiğimiz Kitab'a dört elle sarılın, emirlerimizi dinle1jin' demiştik. 'Dinledik, kulak vermedik' dediler. Dana, kü­für/eri yüzünden kalplerinin zerratına kadar işlemiş. Onlara de ki: 'Tevrat' a gerçekten inanmışlarsanız imanınız sizlere ne çirkin Şeljler emrediyor? (94) Kendilerine şöyle söyle: 'Madem ki Allah'ın indinde son yurt (Cennet) başka­lannın değilmiş de yalnız sizlerin imiş, davanızda sadık iseniz haydi ölümü iste1;in görelim. (95) Hey hat. Ellerinden çıkan işler dururken onu hiçbir zaman iste1;emezler. Allah zalimleri biliyor." (Ba.kara 2/92-95) .

Bu ayet grubundaki ilk gündelik dil ögesi olan tut- fiili "bir cümle için­de, fiilin bazı kipleri asıl cümlenin fiilinden önce geldiğinde, işin çok uygun düş­mediğini, umulmadığı halde yapıldığını anlatır" (Misalli Büyük Türkçe Sözlük 2005, m. c: 3207a). Mehmed Akif, tut- fiilinin bu anlatımını meal boyunca sıkça kullannuşbr. 1621

(62) Bazı, başka kullaruro örnekleri için bak.: "İmmı edenlerle kıırşılaştılar mı 'İman ettik' derler. Birbirleriyle yalnız kııldıkları Zllman ise 'Rabbinizin kıırşısmdan aleyhiııize lıiiccet edinsinler diye mi

Page 7: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

Aldfin Meıili'f!de Deyimler ve Gündelik Dilin Öullikleri • 117

Yine gündelik dilde "karşısındakine daha önceden bildiği bir şeyi hatırlat­mak için 'biliyorsun ya' anlamında kullanılan" (Misalli Büyük Türkçe Sözlük 2005, n. c: 1174b). hani zarfına da meaı boyunca sıkça rastlamak müm­kündür.1631

Dört elle sarılmak ve kulak ver(me)mek tercümede kullamlan deyim­lerd.ir. Deyimierin geçtiği ayeti Elmalılı Hameli Yazır (ö. 1942) şöyle tercü­me etmiştir: "Bir vakit size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutun ve dinleyin diye Tı'ir'u tepenize kaldırıb misakınızı aldık, dinledik ısyan ettik dediler." (Y AZlR

1998: 13-14). Görüleceği üzere "dört elle sarılmak", "kuvvetle tutma"ya göre çok daha tabü, tercüme kokmayan bir anlabma sahiptir. Bunun ya­runda Akif, Elmalılı Hameli'nin 11 dinledik ıs yan ettik" ifadesinde, kelimeler arasındaki nisbi uyumsuzluğa karşılık olarak, "dinleme" kelimesinin il­hclmıyla anlabmı "kulak vermeme" şeklinde bir deyimle sürdürerek iki ifade arasında bir tenasüb kurulmasını sağlamıştır.

Anılan ayet grubunda 94. ayetin "Kendilerine şöyle söyle: 'Madem ki Al­lah'ın indinde son yurt (Cennet) başkalannın değilmiş de yalnız sizlerin imiş,

davanızda sadık iseniz haydi ölüm ii isteyin görelim., şeklindeki tercümesin­de de hem bağlama edah hem ürılem hem de tercih edilen kip yardımıy­la gündelik dile mahsus bir söyleyiş kurulmuştur. Akif'in tercümesini, anılan ayeti bu unsurları kullanmaksızın tercüme eden GöLPINARU'run tercümesiyle mukayese etmek, Akif'in İsrailoğullan'run iddialanrun te­melsizliğini ve onların bu boş iddialarına katılınmadığını -miş rivayet kipi yardımıyla ihsas ettirişini ve Allah'ın haydi .. . görelim! nidalarıyla meydan okuyan üslubunu çok açık bir şekilde görmeyi sağlayacakhr: "De ki: Ahiret yurdu, Allah katında başkalarının değil de bilhassa sizinse ve sözü­nüzde doğrucuysanız ölümil dilesen ize." ( Gölpınarlı 2005: 18)

tuttıyor da Allalı'm size bildirdiği lıakikatleri onlara söyliiyorsımıız, bımıı akıl edemiyor mıısımıız?' derler." (Bakara 2/76); "Hani İsrail oğııl/armdan Bizler "Ailalı'lnıı başknsımı tapmayacaksmız, sonra nııalanmzn, babalnnnızn, öksiizlere, biçiirelere iyilik edin, insanlara iyi söyleyin, namazı kı/m, zektih ve­rin" diye misak alnıışhk. Böyle iken ttıttımuz da pek azınız miistesııa olarak sözilniizdeıı döııdiiııiiz, ki

sizler zateıı alıdiııdeıı yiiz çeviricilersiıı.iz." (Bakara 2/83).

[63] Bazı, başka kullarum örnekleri için bak.: "Yii Mıılıanmıed, Jıaııi Rabbiıı meleklere: 'Beıı yen;il­ziiııde bir lıalife yaratacagtm' bııyıınmca ıııelekler, 'Yeryiiziiııde, ornsıııı fesada verecek, kaıılar ak:ıtacak bir nıalılfik ımı yaratacaksm? Hiilbuki bizler baştan ayağa Tıamd olarak Seni teıızilı ehııekte, Seııi takdis eylenzekteyiz' demişlerdi. Rabbiıı 'İyi biliıı ki Beıı sizin bilnıediğiııizi bilirim' bııyıırdıı." (Bakara 2/30);

"Haııi bizler meleklere 'Adem'e secde ediıı!' deıııiştik, /tepsi secde ettiler. Yalmz İblis geri çekildi ve kibrine yedireıııedi ki zateız kitfirlerden idi." (Bakara 2/34)

Page 8: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

118 . Direııeıı Meal: Akif Meali

4) "Ey iman edenler! Peı)gambere 'Ağır söıjle' diyeceğiniz vakit 'Raina' deme-· yin, 'Unzıırnii' deıJin. Hem söylediklerini can kulağı ile dinleyin .. Kafi.rler için dayanilmaz azap olduğunu da bilin." (Bakara 2/104) "Ebediyen altında ka­lacaklar; ne azapları eksilecek, ne kendilerine göz açbrılacak." (Bakara 2/162) "Kim edilen vasiyeti duyduktan sonra değiştirir ise, elbette vebali ancak onJJ değiştirenZerin boynıına olur." (Bakara 2/181)

Ayetlerin tercümesinde, gündelik dil özelliklerinden olmak üzere de­yim kullaruJmışbr.

S) "Knsem ederim, içinizden cumartesinin hürmetine tecavüz edenleri bildi­niz, Bizler onlara 'Maymun kesilin, cehennem ·olun!' demiştik." (Bakara 2/ 65)

Ayetin tercümesinde gündelik dile has bir beddua ve ilenme sözü kul­larulmışbr.

6) "Hani bizler meleklere "Adem'e secde edin!" denıiştik, hepsi secde ettiler. Yalnız İblis geri çekildi ve kibrine yediremedi ki zaten kafirlerden idi." (Bakara

2/34)

Ayet tercümesinde geçen yedirememek fiili "(nefis, onur, kibir vb. kelinıe­lerle) balı is konusu olan söz veıja davranışı hazınedemem ek, kendine yakıştırama­mak" (Misalli Biiyük Türkçe Sözliik 2005, m. c: 3397a) anlanunda, gündelik dile has bir kelimedir. Hasan Basri Çantay (ö. 1964) ayru ayeti şu şekilde tercüme etmiştir: "Hani meleklere: "Ademe (yahud: Adem için Allaha) secde edin" demişdik de (şeıjtanların reisi olan) iblisden başkası hemen secde etmişler­di. O ise dayatmış, kibirlenmek istemişdi. (Zaten de) o kfıjirlerdendi." (Çan­tay 1953: 19) Görüleceği üzere kibrine yedirememek, kibirlenmek isteme­ye kıyasla çok daha pürüzsüz, tercüme kokmayan ve Şeytan'ın tavrını, ruh hai.ini daha güzel yansıtan bir ifadedir.

7) "Onlar 'Rnbbine bizim için yalvar ki nedir, bize bildirsiıı, zira hangi inek olduğımu kestiremedik. Bununla beraber Allah dilerse elbette buluruz' dedi­ler." (Bakara 2/70)

Ayet tercümesinde geçen kestinnek kelimesi "(zan veıJa mukayese yo­lııyle) bir Jıiikme varmak, bulup çıkarmak, tahmin etmek, tayin etmek" (Misalli Büyük Tiirkçe Sözlük 2005, II. c: 1661 a) anlamına gelmektedir. Süleyman Ateş, bu ayeti şöyle tercüme etmiştir: "Bizim için Rabbine du'a et, onun nasıl bir şey oldıığımu bize açıklasın. ·zira o inek bize (başka ineklere) benzeı: geldi. Ama Allalı dilerse mutlaka (emredileni yapmağa) yol buluruz. dediler." (ATEŞ y.y.: 10) Akii'inmeali.nde geçen kestiremedik ifadesinin, gündelik dile has

Page 9: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

Akif'iıı Meiıli'ııde Deyimler ve Gıiııdelik Diliıı Öullikleri • 119

bir kullarum olduğu için İsrailoğullanrun, kendilerine gelen emir karşı­sındaki alaycı ve işi yokuşa sürücü tavrını, ATEŞ'in tercümesine kıyasla

daha iyi verdiğini düşünüyoruz.

8) "Nfisı11; içinden kendini bilmezler diyecekler ki: 'Karşı durmakta olduk­lan kıbleden bunları çeviren nedir?"'( ... ) (Bakara 2/142)

Aki..f'in mealinde kullandığı kendini bilmez ifadesi gündelik dile mah­sustur ve "gerektiği gibi davranmayan, yersiz ve yanlış hareket eden, miinfi­sebetsiz" anlamına gelmektedir (Misalli Bilyük Türkçe Sözlük 2005, II. c: 1645•). Müslümanlarla alay eden bu toplulugun ruh halini çok iyi veren ögelerden biri de bunları zarniridir. Yahudi ve müşriklerin, müslüman­ları küçümseyen ve ötekileştiren beden dili -adeta- bir tek bu kelime. ile resmedilmektedir: 'Karşı dunnakta oldukları kıbleden bunları çeviren nedir?'

Burada Aki..f'in mealindeki (Bakara Sfuesi ile sınırlı kalmak üzere) sa­dece birkaç örneğini, yer yer başka meillerle kı yaslayarak vermeye çalış­tığımız gündelik dil kullarumları için kısaca şunları söyleyebiliriz.

Mehmed Aki..f, mealinde, gündelik dile has bir üslup kullanacağı hal­lerde ünlem ve bağlama edab gibi kelime türlerini; deyim, beddua gibi kalıp sözleri; duruma uygun kipleri ve kimi kelimelerin gündelik dile has anlamlarını kullanmıştır. Şüphesiz mealin tamamı incelendiği takdirde, gündelik dile ait başka ifade yolları da tespit edilebilecektir.

Kaynaklar - Ayverdi, İlhan: Asırlar Boyu Tari/ız Seı;ri İçiııde Misalli Büyük Türkçe Sözlük:

İstanbul2005 (Kasım), 3 cilt (1. cilt A-G LXXVII+1-1125 s.; 2. cilt H-N 1127-2372 s.; 3. cilt 0-Z 2373-3520. s.) Kubbealb Neşriyatı

- Cündioğlu, Dücane: Söyleşiler I -Kıır'an ve Dil' e Dair- : İstanbul 2005, 131 s .

Kaknüs Yayınlan 265, Dücane Cündioğlu I<itaplıgı: 7. - İmer, Kamile: Dil ve Toplum: Ankara 1990, 192 s. Gündoğan Yayıncılık. - İmer, Kamile; Ahmet Kocaman, A[yşe] Sumru Özsoy: Dilbilim Sözliiğii: İstan- ·

bul 2011 (Mayıs), 351 s. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. - Kuntay, Midhat Cemal: Mehmed Akif Hayah, seciyesi, smıah, eserleri: İstanbul

1939, 446+ 10 s. Semih Lütfi I<itabevi. - Kur'lin-ı Hakfm ve Meiil-i Kerim: Tercüme: Balıkesidi Hasan Basri Çantay [ö.

1964], İstanbul1953, L c., 440 s. İsmail Akgün Matbaası. - Kur'nıı-ı Kerfm ve Meiili: Tercüme: Ab dülbaki Gölpınarlı [ö. 1982], İstabul2005,

XCIT+741 s. Elifi<itabevi Yayın No: 6, Dizi No: 3.

Page 10: 244843isamveri.org/pdfdrg/D244843/2016/2016_DEVELIH_ISPARTAA.pdf114 . Direnen Meal: Akif Meali tasvir ediyor: "Dfviin Türkçesi (ma'ruf olmayan bir dfviin şairinin bile bir eseri

120 . Direnen Meal: Akif Meali

- Kur'lin-ı Kerfm ve Meali: Tercüme: Elmalılı Harndi Yazır [ö. 1942], Hazırlayan ve notlandıran: Dücane Cündioğlu, İstanbul1998, [26]+604 s. Bahar Yayınlan: 161, Temel Kaynak Eserler Serisi: 6.

- Kur'lin-ı Kerim ve Yüce Meilli: Tercüme: Süleyman Ateş, Ankara [y.y.], XXX+[5]+604 s.

- Palmer, F[rank] R[obert]: Semantik Yeni Bir Anlambilim Projesi: Arikara 2001

(Ekim), 196 s.