: i cİlt : 1 İÇtİma 2 meclisi ayan - tbmm.gov.tr · iii. — mÜzakere olunan mevad 350 1. —...
TRANSCRIPT
DEVRE : I CİLT : 1 İÇTİMA SENESİ : 2
Meclisi Ayan
O t u z s e k i z İ T i c i İ n i k a d 18 Şubat 1325 (1909) Perşembe
(Mahallî İçtima : Şûrayı Devlet Binası)
MÜNDERECAT
Sayfa
T. — ZAPTI SABIK HULÂSASI 350
II. — EVRAKİ VARİDE 362
Tezkireler 362 1. — Meclisi Âyan'a tahsis olunan Fındık
lıdaki dairenin tamiratının ikmal edildiğine dair Sadaret tezkiresi. 362
2. — Varidaü Evkafın tesrii tahsiline dair lâyihai kanuniyyenin irsal kılındığı hakkında Meclisi Mebusan Riyaseti tezkiresi. 362
Sayfa 3. — Ordu ve Donanmayı Osmanide is
tihdam olunacak cerrah ve tımarcılarla eczacıların sureti istihdamları hakkındaki kanun lâyihasının irsal kılındığına dair Meclisi Mebusan Riyaseti tezkiresi. 362:363
III. — MÜZAKERE OLUNAN MEVAD 350 1. — Telefon imtiyazı hakkında Lâyiha
Encümeni mazbatası. 350:356 2. — Şehrernanetince akdi karargir bir
milyon liralık istikraz talebi hakkında Maliye Encümeni mazbatası. 356:361
! : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 1
BİRİNCİ CELSE
Bed'i Müzekerat
Saat : —
REtS : Sait Paşa Hazretleri
KATİPLER : Halim Bey, Nuri Bey
REİS — Ekseriyet hâsıl oldu, müzâkereye başlıyoruz. Zaptı sabık hülasasını okutuyorum.
I. — ZAPTI SABIK HULÂSASI
OTUZ YEDİNCt İNİKAD
16 Şubat 1325 Salı
Sak Paşa Hazretlerinin riyasetinde inikad ederek Zaptı Sabı'k Hulâsası kıraat ve kabul edildi.
Evkaf Nezareti bütçesinde tasrihi unutulan İstranca, Mihaliççik ve İzmit ve diğer bazı ormanlar me-sarif ve varidatının 1325 senesi bütçesinde tavzihine dair lâyihai kanuniyenin irsal kılındığı hakkındaki Meclisi Mebusan Riyaseti tezkiresi Maliye Encümenine havale olundu.
Bohor Efendi'nin; Âzâyı kiramdan arzu edenlerin kendi ifadelerini Zabıt Kaleminden ahz ile matbuata intikal ettirebilmelerine dair takriri, bu mev
zuda evvelce alınmış bir karar bulunduğu cihetle yeni bir karar ittihazına ihtiyaç bulunmadığına karar verildi.
Riyaset Divanının; yalnız «takip» ifade eden jur-nall'ar hakkında Heyeti Umumiyyeye maruzatı isti-ma ve bunların bu gün bir şey ifade etmemekle beraber âtiye intikalinde fayda bulunduğundan ayrı bir yerde muhafazaları lüzumu karargir oldu.
İnikada nihayet verildi.
Reis Sait
Kâtip Kâtip Halim Nuri
REİS — Mütalaa var mı efendim?.. Kabul edildi.
III. — MÜZAKERE OLUNAN MEVAD
1. — Telefon imtiyazı hakkında Lâyiha Encümeni mazbatası. (1)
REİS — Encümen mazbatasını okutuyorum. (Lâyiha Encümenin mazbatası okundu) (2) ALİ GALİP BEY — Fuat Beyin ifâdâtında kıs
men hazır bulundum. Encümen mazbatasını tahririnden soma görmüştüm, ancak hazır bulunduğum zaman, hâsıl edebildiğim fikir üzerine hazırladığım le-vâhiyi, müsaade buyurulursa arz edeyim. Fuat Beyin ifâdâtından, bendenizin anladığım başlıca nikat şunlardır: Lâyiha Encümenine davet olunan, posta ve telgraf idaresi umuru merkeziye müdüri Fuat Beyefendinin ifadesi, eğer yanılmıyorsam, başlıca şunlardan ibarettir.
(1) Evveliyat 19 uncu inikad zaptında. (2) Mazbata bulunamadı.
Evvelâ miri mumaileyh, telefonun imtiyazla itası hususundaki mehâziri, esasen tasdik 'ile beraber, telefon hakkında sonradan vâkıf olduğu 'bazı da'ka-yıka nazaran, posta ve telgraf idaresinin, şimdi telefonu tesis edemeyeceğini beyan ve ber-mûcibi mukavele, imtiyazlı şirket tarafından, celb edilmesi meşrut olan Çend neferi e'cânibin, Hükümet namına celbi ile, olsûretle telefonun tesisi hakkında, encümen tarafından irâd olunan suale cevaben bu suretle mat-lûb hasıl olmayıp, binaenaleyh telefonun şimdi imtiyazla tesisi ve birkaç sene sonra Hükümet tarafından iştirası lüzumunu derrneyan eyledi.
Saniyen; telefonun bir imtiyazlı şirket tarafından tesisi, Hükümet hesabına yapılmaktan daha ehven olur imiş.
Sâlisen; şirketle akdedilen mukavelenamede, hâsılatın yüzde 15'i Hazineye âit olmak gibi, Devletçe nafi şerait var 'imiş.
— 350 —
İ : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 1
Râbian; Hükümetin imtiyaz itası için şirkete kar-şı olan taahhüdü olmertebe ileriye varmış iki, şimdi bundan nükûl, mezkûr şirkete tazminat itasını icap ettirecek amiş.
Bendeniz ne postacı ve ne de telgrafçı oimamak-hğım hasebiyle, Fuat Beyin ekseriyetle, fenne taallûk eden bu defaki ifâdâtına, geçen sene yine kendisinin iştirak etmiş oldukları muamelât ve muhâberâtı resmiye ile cevap vereceğim. Zamanı âcizânemde başlayan telefon meselesi uçin, Nezârette ayrıca bir fen komisyonu teşkil etmiştim ki, mumaileyh Fuat Bey, evvelce Paris'te telgraf fenni tahsil etmiş bir mühendis olması hasebiyle ve Nezâret Muavini bulunması hasebiyle, mezkûr komisyona riyaset etmekte olduğu gibi, Nezâret Fen Müşavir muavini Fransız Mösyö (Löron) ile daha bir iki erkânı Nezâret âza idiler. Binaenaleyh telefona âit husûsât ve muhâberât, mezkûr komisyonun rey ve tasvibiyle cereyan ederdi.
Bu kabilden olmak üzere, Nezâretten Makamı Sadârete takdim edilmiş olan, 11 teşrinievvel se'ne 1324 tarihli tezkirede mehâziri adîdesine mebnî, telefonun imtiyazla itası usulü, artık hemen her tarafla terk olunarak, hâizi imtiyaz müessesât, hutûtunun bile hükümetler tarafından mubayaa edilmekte olduğundan vesâireden bahisle, bizde dahi telefonun tarafı devletten tesis ve işletilmesi, maslabatan ve menfaa-ten muktezî görülmüş olduğu bildirilmiş idi. Mezkûr tezkireye merbut olup mumaileyh Mösyö (Löron) tarafından tanzim edilmiş olan lâyihada, telefonunun her memlekette, İnhisarı devlet tahtında olması lüzumuna dâir derç edilen mukaddimede (Mecmua 92, sayfa 731), ezcümle İngiltere Devletinin 1870 senesinde, dâhili memâükindeki hutûtu telefo-niyeyi 200 milyon Frank tediyesiyle mubayaaya mecbur olduğu mezkûr ve telefonun inşasına ve işletmesine dair olan fasıllarında dahi fıkarâtı âtiye münderictir. Ahalisinin kesretine ve münâsebâ-tının tenevvüuna rağmen, Paris şehrî hutûtu tc'iefo-niyesi, 5 sene işledikten sonra abonesi miktarı, ancak (3 5C0)'e baliğ olmuştu. Bu miktarı mikyas olarak kabul edersek, beher (10 bin) nüfusa 13 abone düşeceğinden, ahalisi bir miiyon itibariyle İstanbul'a ancak 1 300 abone tahmin olunabilir.
Ameliyatın sureti icrası: Posta ve Telgraf Nezâreti, telefon huturunu tesis edecek bir halde midir?.., Buna cevabı tasdik vermek iktiza eder. Merâkizi camiaya mahsus âlâ ta ve abone hatlarına muktezî levazım gelince, bunları bilmünâkasa tedârik
etmek lâzımdır. Mikserlerin memâliki sâirede olduğu gibi tertibi tabiidir. Hat ameliyatına gelince; bunlar, Nazâretin mühendisleri tarafından terkip ve müfettişler tarafından idare olunarak, başçavuşlar tarafından tahtı nezâreti mütemâdiyede bulunacak ve tedârik olunacak amele tarafından inşâ kılınacaktır. Ledelhâcc Nezâret, taşradaki müfettiş ve çavuşlarına da müracaat edebilir ki, bunların mevkileri vekillerle temin olunur. Bu sureti hareket kat'î olamaz. Merâkizi camianın âlât ve edevatı, nasıl müteahhitler tarafından tedârik olunacak ise, tıpkı ihtiyaç ve müstaoetiyyeti maslahat icap ettirdiği halde, ecnebi bir telgraf idaresine müracaatla, bu işe vâkıf ve mu-allem birkaç çavuş ve işbaşı talep ve celb etmek âsân bir keyfiyettir. Talebi vakiin kabul olunacağına ve bu bapta ihtiyari iktizâ edecek masrafın cüzî olacağını da ümit ederim ki, buna bile hacet kalmayacaktır.
işletme muamelâtının sureti icrası : Telefon işlerinde memurîn için en kolay ve basiti, telefon hizmetinin icrasıdır. Birkaç günlük taallüm kâfidir. Alelumum merâkizi umumiyenin hizmeti, kadınlar ve kızlar vasıtasıyla ifa ve temin olunur. Burada bu suretle hareket pek tabiidir. Bu işte tebai devleti os-maniyeden Rum, Ermeni ve Musevi kızların istihdamı mümkün olacağı kaviyyen memuldur. Bunlardan Türkçe ve Fransızca ve indeliktizâ Rumca bilenler intihap olunabilir. Telefon istimal edecek su-nufu ahalinin seviyei irfanları, oldukça yüksek olacağı dâhili hesap edilirse, bunların iki lisana vukufları kâfi olur zannolunur.
Dersaadet ahalisinin elsinei muhtelifeyle mütekel-li,m oldukları nazarı itibara alınırsa, bu cihetten büyük müşkülâta tesadüf edilmeyeceği ümit olunur. Bilimtihan ehil olanları tefrik ve intihap olunur. Merâkizi umumiye muamelât memurlarının nazareti, ekseriya muamelâta vâktf, telefon hizmetinin muhtaç olduğu intizam ve terbiyeyi muhafazaya muktedir kadınlara, tefviz olunur. Bidayeti emirde ve lüzum görülürse, bunlardan dahi celb olunabilir. Fransa idaresi, maalmemnuniye birkaç zaman için, merâfci-ze birer tane izam edeceği kaviyyen memuldur ve yine hacet messederse, âlâtı hüsnü halde tutmak üzere, her merkezi umumî için bir nefer usta başı ala-fconulabilir ki, bunlar, bizim memurlarımız iktisabı meleke ve mehâret edinceye kadar hizmetlerinde ipka olunur.
iBu yolda memur istihdamı pek de zarurî değilse de, şayet bazı gûna müşkülât zuhur ederse, ref ve
— 351 —
İ : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 1
izâlesi hususu kespi teyessür edeceği mütalaa olunursa, bunun bazı gûna faydası olacağı bedihidir.
Telefonun ciheti hâliyesine bir nazar : Bâlâda hilmünasebe söylenmiş olduğu veçhile,
memâliki osmaniyede tesis kılınacak hutût pek kesîr olmayacağı gibi, bunların beherindeki abone miktarı da mahdut olacaktır. Bundan istidlâlen fenne müteallik hususât ta olmertebe müşkülât zahir olmayacağına binâen, bu bâbtaki masarif dahi pek büyük olamaz. Buna hizmeti telgrafiyıenin tavsii nazarıyla bakılabilir. Nezâretin birkaç aydan beri varidatı tezâyüt etmektedir k'i, bu hareketi mütezâyidenin devam edeceği memulu kavidir. Nezâret, kendi hasılatına müracaatla ve bir gûna avans ve istikraza mecburiyet hasıl olmaksızın, huturu tesis ederek onları işletebilir. Memâliki osmaniyenin, muamelâtı tica-riyesi kesir olan b'ilâdmda tesis edilecek olan bu hu-tûttan, az zamanda fevâidi maddiyye iktitaf olunacaktır. Telefon huturunu devlet doğrudan doğruya işletmesi zaruridir.
Ahvali mâruzaya nazaran hutûtun Devlet tarafından işletilmesi mecburiyeti hasıl almaktadır. Bu babta kumpanyalara müracaatta hiç bir sebep yoktur. Zira, aksi kaziyeyi iltizâm, menâfii hazineyi nazarı ehemmiyete almamak ve bu tarîki bilâsebep sahîh tercih eylemek, Hükümeti, müddeti medîde, hakkı inhisarı icradan mahrum etmek demek olacağına nazaran, merdûtıtur. Şu surette ihtiyarı halinde, telefon hutûtunun tezâyüt ve tevessüsü kesbi usret edecektir. Zira bir taraftan kumpanyalar temini kâr ve menâfi edecekleri yerlerde, tesisi hutût eyleyeceklerdir ki, bulutu cesîmenin temin ettiği kâr, Hükümeti, ikinci derece hutûtımu işletmekten sarfı nazar ettirecektir.
ikinci derece hutûtunun tahmil ettiği bâr ile muvazanet istihsali mümkin olamayacağına binaen, diğer cihette Hükümet, merâkizi cesîmenin hasılatından mahrum olmakla, bilâd arasında tesisi hutû-tunu tehir ve tecile mecburiyet hâsıl edecektir. Halbuki bir şehirdeki hutûtu, diğer şehrin huturuna rapt ettiğinden nâşi bir nevi hutût, telefon ihtiyâcâtınm tetimımât ı m ühimm es i ndend i r.
Şu halde mesâlihi âmmeye, teshilât bahş olan hu-susâttaki vazifesini ifada maniaya tesadüf etmiş olur ve yine nazâretin sâlifüz zikr 11 Teşrini evvel sene 324 tarihli tezkiresine melfuf olup, o Sırada Peş-te'de inikad etmiş olan telgraf ve telefon konferansında, Osmanlı delegesi olarak bulunmuş olan, nazâ-
ret fabrika müdiri Ferit Bey tarafından mutat raporda, mezkûr konferansa iştirak etmiş olan hemen bilcümle telgraf idârâtının fen memurları ile biiistişâre, bunların şirketle, zinhar imtiyaz itâ edilmemesi tavsiyesinde bulundukları ve telgraf nazâreti tarafından, evvel emirde dersaadetin en mühim bir mahallinde, 23 bin abonelik bir merkez tesis ve alınacak iştirak tablosunun, bilahare 8 bin aboneye kifayet edecek tarzda intihabı ve bu aboneler nezdine pilvaz olun-mayıp, merkezdeki pillerden cereyanı elektrikî ahzı usulünün kabulü reyinde oldukları muharrer bulunmuştur.
Dahiliye nezâreti celilesıne yazılan 600 numara ve 18 Teşrinisani sene 1324 tarihli tezkirenin suretidir: Muamelâtı umumiyeyi teshile hadim vesâitin mühimlerinden olan telefonun, memleketimizde sürati tesisi lüzumu derkâr olduğu cihetle, 10 Eylül sene 1324 tarihli tezkire ile bu bahta makamı âliî asâfânelerine müracaat olunarak, telefonun hakkı inhisarının nazâreti âcizaneme âidiyyeti, Bâbıâlice rehini tasdik olmuş ve zaten telefonun telgrafa olan münasebeti tabiiyyesine ve nazâreti âcizanemin esas vazife ve meşguliyetine göre, bu cihetin mucibi tereddüt olamayacağı derkâr bulunmuş ise de, nazâ-retçe doğrudan doğruya Devlet nâmına icrayı tesisat veyahut şirketlere itayı imtiyaz edilmek şıklarından, hangisinde menfaat ve isabet olacağı, mucibi bahis olarak, esasen şirketlerin, sırf menafi şirketin teminini, rehberi harekât ittihaz ile, tesisat ve ücreti muhaberât vesair teferruatta menâfiî umumiyyeye nazaran ehemmiyyet atfetmemeleri, emsaline göre tabii olduğuna ve Devlet dahi bunun varidatın kısmı azanımdan mahrum ve hatta bu vasıtaî muhaberenin posta ve telgrafla tabii olan tesirâtından, nazâ-ret varidatı hâzırasmın bile haleldar olacağına ve halbuki posta ve telgrafın, Devletin tahtı inhisarında bulundurulmasını icap eden mülhazât ve esbabı adîde, telefonun dahi tarafı Devletten tesis ve işletilmesini müktazi olduğu gibi, nazâreti âcizânem, muhâberâtı umumiyeî memleketi temin ile mükellef olarak, bunun tamâmiyi icrası, yekdiyere bilvücûh merbutiyeti kâmilesi olan telgrafla telefonun, bu nazâretin yed-i idaresinde içtimâına mütevakkıf olmasına mebnî, şirketlere itayı imtiyaz suretinde katiy-yen isabet olamayacağı, ol'bâbta erbabı ihtisas tarafından tanzim olunan raporların takdimi ile, huzuru saniî Hazreti Sadaretpenâhiye arz ve işâar kılındığı halde, mesele henüz sahai münakaşadan kurtarılamayıp, hatta selefi Devletleri Hakkı Beyefendi Hazretlerince
— 352 —
İ : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 1
— 353 —
ler tarafından işletilmesi, memleketimizde dahi telefonun yed'i Hükümette bulundurulması lüzumundan iştibaha ve bu bâbda artık tesisi nazariyata mahal bırakmadığı... Ve posta ve telgraf nazâreti memurini mevcudesi marifetiyle ve inde licâp Avrupa'dan mütehassıslar celbi suretiyle, telefonun tesisini ve işletilmesini temine muktedir olmakla beraber, telgraf merâkizi ile memurlarından telefonda dahi mümkün mertebe istifade edebileceği cihetle, telefon işletilmesinde nazâreti müşarünileyhânın, bir şirketten daha ziyade temini iktisat eyleyeceği derkâr bulunduğundan bil âh ir...
İşte telefonun Hükümet namına, gerek inşasına ve gerek işletilmesine şumülü olan şu nazariyeyi, o vakit nazâret muavini ve Fen Komisyonu Reisi sıfatıyla mumaileyh Fuat Bey dahi, Kemali şevk ve gayretle müdafaa etmiş ve şu beyan ettiğim son mazbatayı, kendisi dahi tahtim eylemiş İdi. Binaenaleyh zamanı âcizânemde, nazâret erkânı fenniyesinin ve Avrupa Telgraf İdârâtmın ve Peşte'de müçtemi erbabı fennin, neticei rey ve efkârları olan mezkûr rıa-zariyye, mîri mumaileyhin şimdiki ifâdâtına bir cevâbı beliğ olduğundan, bu bâbda bendenizin daha fazla söz söylemek!iğime hacet yoktur. Encümen, kendisinin ifadesine nazaran, telefona dair sonradan bazı dekâika vakıf olmuş ise bu, teferruat kabrinden olacağından, eğer bizde yok ise, hangi bir memleketten istenildiği takdirde, Hükümet namına celbo-kınacak her bir telefoncu ile matlu hâsıl olur.
İmtiyaz mukavelesinde, hâsılatın yüzde 15'in'n Ha-zinei Devlete aidiyeti gibi faydalı bir şart mevcut olduğuna dair, yine mîri mumaileyh tarafından der-meyan olunan diğer hususa gelince : Telefonun bazı yerlerde yüzde 90 ve belki, 40 derecesinde hâsılat yapmasına ve bu gibi faydalı denilen şerait, zaten başka memleketlerde dahi vazolunduğu halde, yine imtiyazların terk edilmesine nazaran, hususu mezkûrun dahi derecei ehemmiyeti, heyeti muhteremece takdir buyurulur ve bir de yine mîri mumaileyhin, cümlei ifâda tından olan ve şimdi bundan nükûl edildiği takdirde şirkete tazminat itası lâzım geleceğine dair olan maddenin, bendenizce esas mese'eye taallûku yoktur. Yani, telefonun Hükümet hesabına tesis veya imtiyazla iitâsı şıklarından hangisi daha nâfi idiği nazariyesini tağyir edemez ve hele imtiyazın devam edeceği müddetçe, Hazinenin düçâr olacağı zararlar yanında, bir defalık tazminatın derecei ehemmiyetinden bahsetmek bendenize âit değildir.
de malûm olduğu veçhile, bir talibi imtiyaz ile müşarünileyh, bu bâbda uzun uzadıya münazara ve mu-bâhase edilmesine ve menfaati şahsiye şevki ile, bahsi lisanı keyfiyet, matbuata dahi intikal ederek, şirketler lehinde bir cereyanı efkar ihzarına gayret edilmiş olması ile, nazaretşe bu babta tebyini hakikat zımnında, Avrupa Hükûmatı telgraf idarelerinden istifsarı muamele ve mütalaaya mecburiyet hasıl olmuş ve telefon muamelâtının telgraf idaresinin tahtı inhisarında bulunduğunda ve şirketlere itayi imtiyaz olunmamasında ve telefonun münhasıran Hükümet tarafından işletilmesi, mucibi menfaat olduğunda, idârâtı mezkûrenin hemen cümlesi müttehit olup, Hükûmatı mezkûrenin kısmı âzami, evvelce şirketler tarafından imtiyazla tesis olunan hutûtu telefoniyyeyi, muahharen iştira eyledikleri anlaşılmış ve ecvibei varideyi telhisen tanzim olunan cetvel, leffen takdim kılınmıştır.
Şu neticeye göre, şirketler lehindeki müdâfaâtın bir kıymet ve meziyyeti olmadığı zahir olup, posta ve telgraf muamelâtında elhaletü hazihî 'intizamı tam câri olmaması dahi, muterlzler tarafından bir zemini tenkit ittihâz olunmuş ise de, mazinin kâffei de-vâiri Hükümette mevcut olan âsârı müsssifesi cümlesinden olarak, posta ve telgraf teşkilât ve vesâiti hâzırası ve memurları, muamelâtın hüsnü teminine ş ;mdilik mâni olup, bunun da refte refte haddi kemâle, îsâü, cümlei amal ve teşebbüsâttân olmakla beraber, telefonun gerek levazımı ve gerek inşâatı terekkiyâtı âhirenin icâbâtma tevfik ve memurları dahi evsâfı lâzımeyi hâiz olanlardan tedarik ve ie-deliktiza Avrupadan mütahassısiar dahi celp olunacağına nazaran, ikisi arasında tesisi kıyâs olunması beca olmadığı gibi, telefon, yalnız halkın muamelâtında istimal olunmayıp umuru inzibatiye gibi, muamelâtı Hükümette dahi bundan istifade olunması tabiî olmasına mebnî, selâmeti memlekete taallûk eden bu noktayı nazardan da, telefonun Avrupa memleketlerinin kâffesinde olduğu üzere, yed'i Hükümette bulunması muktazî olmakla, olbâbda bunun üzerine daireî nezârette riyaseti âcizânem tahtinde olarak, bizim fen komisyonu heyeti ile nâfıa nezareti memurlarından ve şûrayı Devlet azasından mürekkep muhtelit bir komisyon teşekkül etmiş idi ki, mezkûr komisyonun ekseriyeti ârâ ile vermiş olduğu kararı havî mazbatanın bir fıkrası, encümenimizin mazbatasında geçenki içtimadan kıraat olunmuştu.
Ezcümle mezkûr fıkrada deniliyor idi ki, Av-rupanın şu hali umumisi, yani telefonun hükümet-
İ : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 1
LEGOFET BEY —• Hammade Paşanın lâyihası üzerine teşkil olunan komisyonda bulundum. Bilit-tihâd Galip Beyin mütalaasını tasdik ettik. Zira telefonu ecnebilere vermek, menâfi devlete muzirdir. Postalar, telgraflar verilmediği gibi telefon da verilemez. Galip Beyin buyurdukları gibi devlet da zarar değil, belki istifade edecektir. Devleti Âliyyenin bir küçük caziresinde bile bir telefonu vardır. Meselâ Sisam'da pekçok para kazanıyor. O halde niçin Payitahtta icra olunmasın.
MAVROYANİ BEY — Sisam'da hükümet idare etmiyor, kumpanya idare ediyor.
EKREM BEY — Efendim, bahsi dağıtmayalım. Şu halde başka rarar ittihazı mümkün müdür? Bu imtiyazı vermek, şu cihetten muzirdir diye bir karar ittihaz edebilirsek, başka. Bunu Nazâret tatbik de etmiş. Böyle bir karar ittihaz etmiş.
MEHMET GALİP BEY — Filhakika mehâkimi iptidâiyyede bidâyelen rüyet olunmayan davayı nasıl ki, doğrudan doğruya mahkemei temyiz göremi-yorsa, bunu da ona kıyasen biz yapamayız. Kuvvei icraiyye göndersin, o vakit burada bakılabilir.
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA — Selâhiyet haricindedir.
MUSA KÂZIM EFENDİ — Buyurdukları doğrudur. Olsa olsa Encümen mazbaatı ile Galip Beyin lâyihası, kuvvei icraiyyeye gönderilebilir, başka bir şey yapılamaz.
FUAT PAŞA — Heyeti İcraiyye bunu havale etmemiş, yalnız Galip Beyefendi mütâlâa beyan etmiş. Heyeti İcrâiyyenin havale etmediği bir meseleyi, tetkike selâhiyetimiz yoktur. Lâkin Heyeti İcraiyye, imtiyazın nevine dâir Mebusan Meclisinde verdiği izahat sırasında, imtiyâzâtın umuru maliyeye teallük eder cihetinde, Heyeti Teşriiyyeye müracaat olunur demiş. O halde dolayısiyle buraya aittir. (Geldiği zaman bakılır sadaları)
SAİT HALİM PAŞA — İmtiyaz şeklinde gelecek.
FUAT PAŞA — İktisat noktaı nazarından Hükümetin yapması muvafıktır. İlzam olunduğu kadar yapılmaz bir şey değildir. Devlet de isterse imtiyazsız bir kumpanyaya yaptırabilir.
REİS — Bu kadar müzakere kâfi ise.. (Kâfi kâfi sadaları)
Kuvvei Kanunîyyenin kuvvei icraiyyeye ve Kuvvei İcrâiyyenin Kuvvei Teşkîiyyeye müdahale etmemesi lazımdır. Binaenaleyh, buna selâhiyetimiz var mıdır, yok mudur, meselesini reye koymuyoruz. Zira
Benim maksadım ve müterettibi zimmetim, Posta ve Telgraf Nâzın bulunduğum zaman, hâsıl etmiş olduğum tecârib ve malûmat neticesi olan rey ve fikrimi, ki telefonun nâm ve hesabına tesisidir. Onu Heyeti Muhtereme huzurunda müdafaadır ve bu fikrimde hâlâ sabittim. İhtimal ki, hatâ ediyorum herhalde. Temenni ederim ki, Hükümet icrââtında mu-sîb ve muvaffak olsun.
MEHMET GALİP BEY — Ali Galip Beyefendi hazretlerinin lâyihalarıyla ve gerek şifahen itâ buyurdukları tafsilâttan istifadem'iz büyüktür. Kendilerine teşekkür olunur. Telefonun, bir şirket ihalesi veya Telgraf Nezâretine işlettirilmesj hususu, kuvvei icraiyyeye aittir, İş, kuvvei icrâiyyeden mecrâi kanunîsinde buraya gelmedikçe, Meclisi Âyân bu işe bakamaz. Buraya gelecek olursa, bu malumatla esas hakkında serdi mülâhazat ederiz.
ALİ GALİP BEY —- Saikası maslahatla bunu arza mecbur oldum. Bu mesele, Hammade Paşanın lâyihasından başladı. O vakit ben de Lâyiha Encümeninde idim. Bu tafsilatı o vakit Encümene söylemiştim. Onun üzerine, telefonun Hükümet tarafından işletilmesi için bir mazbata verildi, Sadârete gönderildi, tatil zamanda cevabı vürûd etti. İkinci içtimada tekrar Encümene gitmişti. Binaenaleyh, bu iş kendi verdiğim izâhât ve mütalaat ile başlamadı. Maksadım kuvvei icrâiyyenin işine müdahale değildir.
Bendeniz vazifemdir, Posta ve Telgraf Nazırlığında iken hâsıl ettiğim fikri Heyete arza mecburum. Temenniyâtımız Hükümet muvaffak olsun. Yoksa icrââta müdahale değildir.
EKREM BEY — Encümen mazbatası bir daha okunsa Encümen ne diyor, ne teklif ediyor?
REİS — Mazbatayı bir daha okuyunuz. {Mazbata tekrar okundu) ALİ GALİP BEY — Hüseyin Hilmi Paşa tara
fından tereddüt gösterildi ve bilahire müdüriyeti umumiye teşekkül etti deniyor. Zamanımızda böyle bir şey olmadı. Sonra Fuat Bey, Nezâret Vekâletini ifa ettiydi. O tereddüt, zamanıma ait değildir.
EKREM BEY — Bendeniz de Galip Efendi Hazretlerinin o lâyihasını kuvvei icraiyyeye göndermekten başka yapacak işimiz yoktur. Binaenaleyh, kuvvei icrâiyyenin noktaı nazarınca, derdesti tanzim bulunan İmtiyaz Kanunu iktizasınca bu iş, kuvvei teşrîiyyeden geçecek midir, geçmeyecek midir, bilemediğimizden şimdi bir şey yapamayız. Selâhiyeti-miz haricindedir.
î : 38 Meclisi Ayan 18
bunu reye koymak, umûmen kabul olunmuş bir kaide için tereddütten neşet eder. Bu ise mahallî tereddüt değildir. Galip Beyin lâyıhalarıyla Encümen tekririni, kuvvei icraiyyeye gönderelim mi, göndermeyelim mi, bunu reye koyalım. Kuvvei icraiyyeye gönderelim tarafında bulunanlar el kaldırsın... (Eller kalkar) (İttifak var sesleri)
:Bir reye karşı ekseriyetle, yani, ekseriyeti azîmeyle karar verildi.
Akalliyete ben de dahil olduğumdan, sebebini söyleyeyim. İki maddeyi kaideye muvafık göremedim. Birisi, Encümenin takriri, hikâyei halden ibarettir. Encümen «Heyeti Umumiyyenin nazargâhı takdirine arz olunur» cümlesiyle iktifa etmiş. Halbuki malûmlarınız Encümene bir iş havale demek, ondan bir karar istihsali içindir. Encümenin takriri Heyeti Umu-miyeye gelir. Heyet de ya kabul eder veya etmez. Encümenlerimiz, kendilerini sırf bir raportör menzilesine korlarsa kaideye muvafık olmaz. Ama denecek ki, Encümen ne diyecek idi, kuvvei icraiyyeye müdahale kabil mi? (Hayır sadalan)
Şimdi verilen karan Encümen vermeli idi ve o karar burada mevkii müzâkereye konmalı idi. İkincisi de, kuvvei icraiyyeye müdahaleye vâkıâ selâhi-yetimiz yoktur; lâkin geçen sene, tâdil olunan Kanunu Esasinin malûm olan maddesi hükmünce, tadilât teklifine üç kuvvetin de hakkı vardır. Yahut müced-deten bir kanun tesisi teklif etmeye, Meclisi Âyân ve Meclisi Mebusan selâhiyettârdırlar. O halde ister isek, yeni bir kanun teklif edebiliriz. Yani, telefon idaresi münhasıran Hükümete aittir diye, bir maddeden ibaret bir kanun lâyihası yapar. Mebusana göndeririz. İttihat hasıl olur, o da kanun olur. Üçüncüsü, imtiyâzâta dair olan, geçende Heyeti Mebusana verdiğimiz lâyiha buraya geldikte, müzakere ederiz diyoruz; ama gelip gelmeyedceği meçhuldür. Kuvvei icraiyye, Mebusana başka bir lâyiha vermiş, onun müzakeresini ve bizimkinin tevkifini teklif etmiş. Dördüncüsü taahhüdü malîyi rnutazammım olan mukaveleler, kuvvei kanuniyyeden geçecek imiş. Mâ-len t aahhüdü havî olmayan öyle mukaveleler olabilir ki siyâsetçe yahut şâir suver cihetlerce ehemmiyetleri, taahhudâiı mâliyeye taallûk edenlerden daha ! ziyade olabilir.
Binaenaleyh, o kabîi ınukavelât, mâhiyeti maliyeleri olmasa bile, yine kuvvei kanuniyyenin tasdikine arz olunmak lâzım gelir. Lâkin siyakı hâle göre bu esas bizce kabul olunmayacak. Ancak taahhüdü mâlîyi havî olan mukaveleler buradan geçirilecek. O
Milmt 1325 (1909) C : 1
halde telefon mukavelelerinin de Mâliye Hazinesine aidiyeti yoktur denilip doğrudan doğruya kuvvei icraiyye tarafından tasdik olunacağı öyle bir meihu-zâttır ki, yine fikrime göre cevap değildir. Bu cihetle câyı teyakkuzdur. Ondan da emin değiliz. İşte bunlar için akalliyette kalıyorum. ,
AZAR YAN EFENDİ — Müsaade buyurulur mu?. İfadem malûmat kabilindendir. Encümen mazbatası hakkında buyurduğunuz mesele şöyledir : Yani Encümen bundan evvelki mazbata ile reyini arz etmişti. O vakit müzakere olundukta, meselenin ne derecede bulunduğunu tahkika Encümen memur oldu. Maliyeden bir memur geldi, ifadesi işte ayniyle Heyete arz olundu. İkinci mazbata Encümenin reyi değildir. Belki celbolunan merminin ifâdâtının arzıdır.
REİS — Acaba bir itiraz irat olunabilir mi? Mesela celbolunan zâtın izahatı Encümen kararını tağyir edebiliyor mu?
AZARYAN EFENDİ — Encümenin mütalaası değişmemiştir.
REİS — Böyle bir fıkra yok da onun için sordum. Yani müdüri umumi böyle diyorsa da, Encümen yine eski fikrinde sabit diye takrirde bir kayıt yoktur.
BOHOR EFENDİ — Encümende âza olduğumdan itiraza cevap vermek istiyordum; fakat Azaryan Efendi söyledi. «O vakit encümen bir karar ittihaz etmişti. Bunun idâreten icrası lâzımdır. İmtiyaz suretiyle idaresi mümkün değildir» diye kararı katî vermişti. Halta o vakit ben ekseriyetin reyine iştirak etmemiştim. Sebebi; bir kuvvetin diğer bir kuvvete müdahalesi caiz değildir. Onu o vakit tafsilatıyla arz etmiştim ve o vakit zatî riyasetpenahileri de «Evet o esaslar» buyurmuşlardı. Şimdi yazılan takrirde imzam vardır. Eğer o takrir, encümen mazbatası diy. kuvvei icraiyyeye gönderilecek olursa, bendenizin de evvelki karara güya iştirak etmiş olduğum çıkar. Halbuki bendeniz evvelki karara muterizim. O vakit bendeniz Galip Beyin muhtırasıyla beraber, encüme-n'n evvelki kararı gidecek sandım da o suretle imza ettim. Zâten ikinci kâğıtta hüküm yoktur. Eğer gidecekse heyetin kararı muhtıra ile gitmeli ve heyet tarafından da kuvvei icrâiyenin nazarı taktirine arz olunduğu söylenmeli.
YORGİYADİS EFENDİ — Müsaade buyurul ır mu?
FERİT PAŞA — (Sadrı Esbak) — Karar verildi. MUSA KÂZIM EFENDİ — Karar verildi,
rar müzakeresi hilafı kanundur.
— 355 —
İ : 38 Meclisi Ayan 18
YORGİYADİS EFENDİ — Müsaade buyuru.i, Riyaseti Celîle tarafından muahharan bir rey beyân edildiğinden, bizim de bir söz söylemeye hakkımız vardır zannederim. Oiveçile söz söyleyeceğim.
EKREM BEY — Müzakereyi teştit ediyoruz. MUSA KÂZIM EFENDİ — Olamaz. REİS — İhtilaf olunuyor.
YORGİYADİS EFENDİ — Karara dokunacak değilim. Bu reyde meselede mühim bir sebep beyan edildiğinden, ehemmiyetini arz ederim. Bu esbap içinde zikrolunduğu veçhile, bizim de kanun lâyihası takdimine salahiyyetimiz vardır. Bunun için şimdiden bir lâyihai kanuniyye takdim ederim ve o esbabı zikr ile, bu misillû şeylerin devletçe yapılması iktiza eder. Oiveçile icra ettirilmesi arz olunur mealinde bir lâyiha yazarım. Burada karar verilir, usûlü dairesinde heyeti saireden geçer. Şimdi bir lâyiha taktim ederim. Bunun da müzakeresi encümen takririyle birlikte olsun. Bu mütâlaât makamı riyasetten eğer karardan evvel beyan buyrulaydı, bu da beraber olur idi. Mademki sonra oldu, sureti âhar ile yine mecrayı kanunisine sevk ederiz. Müsaade buyurun kaleme alayım.
FERİT PAŞA (Sadrı Esbak) — O halde evvelki reyin hükmü olmadığını reye koyalım. O kapandı, bu ikinci teklif nasıl olur böyle.
AZARYAN EFENDİ — Yeni bir teklif. ALİ RIZA PAŞA (Topçu Feriki) — Mevaddı
Kanuniyyeyi yaparsa o vakit mevzubahis olur. MUSA KÂZIM EFENDİ — İmtiyazlar için ev
vela maddei kanuniyeyi gönderdik. Kuvvei icraiyye de verdi. Yeniden bir daha yapmak nasıl olur. Ev velce gönderdik, derdesti müzâkeredir.
NURİ BEY — O başka bir madde.
REİS — Kadideye tevfiki için düşünüyorum. Müzakereden sonra Yorgiyadis Efendi Hazretleri ne için bunu söyledi. Buyurulursa Hürriyeti Kelâm hakkına istinat ediyor. Alelhusûs Âyân ve Mebusânm da, yeni bir kanun teklifine hakları vardır. Binaenaleyh, heyetin o hakkına istinaden bir maddei kanuniye yapıp vereceğim buyuruyorlar; lâkin iptida kendileri tahriren teklifini beyan etmeli. Bir takrir verirseniz kıraat olunur, nazarı mülâhazaya alınması lazım gelip gelmeyeceği müzakere edilir.
HEYET — Bohor Efendinin evvelki mazbatan gitsin teklifini de kabul etmedi.
NURİ BEY — Bohor Efendi Hazretlerinin teklifi müzakereye konmadı.
>ubat 1325 (1909) C : 1
ALİ RIZA PAŞA (Topçu Feriki) — Encümenin yalnız ikinci mazbatasını göndermek nakıstır. Evvelki mazbata ayrılamaz.
AZARYAN EFENDİ — Encümenin ikinci mazbatası yoktur. Bu, encümene itayı malûmat, için na-zâretten istediğimiz zâtın ifadatmı beyan suretinde, takdim olunan bir muhtıradır. Yani, bu ona zeyldir.
NURİ BEY — İki mazbata birden gitmezse hakikat anlaşılmaz.
REİS — Zannederim ki, iş bir dereceye kadar aniaşıldı, Bohor Efendi Hazretlerinin sözlerinin hülasası. İki kuvvet yekdiğerinin vazifesine müdahale edemez. Bunu evvelce söyledim, tekrardır denildiydi. Halbuki «Tekerrür ediyor» diyorlar. Bu, bir tekerrüre itiraz ise hükmü yok. Yalnız ikinci mazbatayı göndermek işe yaramaz denildi. Evvelki kararı göndermelidir. Lâkin encümenin evvelki kararını deminki karar fesh etti. Çünkü, encümen «Hükümet yapsın» diyor. Biz de kuvvei icraiyyeye âit dedik. Binaenaleyh, mazbatai ülâyı göndermek nazariyeye ve deminki karara muhalif ve mübâyindir. Olsa olsa Galip Beyin verdikleri lâyiha gider. Yahut hikâye olunur. Evvelce encümen böyle dedi. Biz de encümeni memur ettik, izâhât bu çıktı. Heyetçe müzâkere olundu. «Kuvvei icraiyyeye havale olunsun» deniyor; bu hususun kuvvei icraiyyeye tebliği bir mua-melei kalemiyyedir. Bundan Başkâtip Bey ile Rüfe-kayi Tahririyyesi mesuldür; lâkin isterseniz yazılacak şey hakkında da rey toplayaım.
NURİ BEY — Hikâyeli bir surette Kuvvei İcraiyyeye havale suretinin reye konması. (İttifak hasıl oldu sadaları)
REİS — O esasa dokunulmuyor. O halde yazacağımız kâğıdın nasıl yazılmasını da reye koyalım.
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA — Geçen vukuat ı hikâye etmeli.
BOHOR EFENDİ — Bu gibi mesâil Makamı Riyasetin cümlei vezâifindendir.
REİS — O halde Bohor Efendi de ittihat ediyor, öyie değil mi Bohor Efendi?
BOHOR EFENDİ — Evet, bu, Riyaseti Celileye aittir.
REİS —Reye koyalım mı? (Hacet yok sadaları) 2. — Schremanetince akdi karargir bir milyon li
ralık istikraz talebi hakkında Maliye Encümeni mazbatası. (1)
(1) Evveliyatı 33, 35 inci inikad zabıtlarında.
t : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : i
REİS — Maliye Encümeninin mazbatasını okutuyorum.
(Encümen mazbatası okundu. (1) GA'BRİYEL NORADONKİYAN EFENDİ —
Bu okunan lâyihai kanuniye hakkında encümen bir maddeyi muhtacı tetkik görerek şâir mevâddına ilişmedi. Yani, köprünün karşüık olmasına ve mevadJdı sâireye dokunmadı. İzah edeyim : Encümence başlıca iki noktaya dikkat olunmuştur. Birisi; bu gibi istikraz mukavelâtı tanzim ve irsal olunduğu sırada, yapılmış olan mukavele lâyihasının birlikte gönderilmesi lüzumudur. Yani, mukavele nefsül emre muvafık mı değilmi. Bu cihet anlaşılsın? İşte o mukavele gönderilmediğimden bu noksanı ikmal ettik.
Mukaveleyi getirttik encümende okundu ve ilişilecek bir cihet görülemedi. Zâten mukavele millî banka ile yapılmıştır. 95,5 fiyatla ve yüzde 5 mâizli tahvilât çıkarılacak. Bu bâbda encümence itiraz olunacak bir cihet görülmedi. Memleketimizin menâifi-ne hadim olacak surette, ahiren teşkil edilmiş olan bankaların, şu aralık iş görmediğine bakılusa, bu istikrazın bu gibi bankalar ile yapılması da bilhassa şâyes'tei takdir bir keyfiyettir. İkinci bir nokta daha vardır ki, encümen onda tereddüt ediyor. O da, Nâ-fîa Nezâretinin belediye işlerine hakkı murakebesî şâyânı kabul müdür meselesidir.
Esasen şehremaneti, Dâhiliyenin, nazâreti umû-miyyesi altında ise de, ahiren Şehramanetinin ve taşra belediyelerinin, ne suretle kuvvei icraiyye ile irtibatı olacağına dair bir kanun yapılmakta imiş. Hâl böyle iken şimdi de istikraz bahanesiyle, esasen mer-dût olan bir murakebe teşkili muvafık görülmedi İşte şu cihet için müzakere edilip, tensip buyuruldu-ğu halde, Meclisi Mebusâna, berâyi tetkik iade olunması lâzım gelecektir.
REİS — Malûmuâlileriniz bir kanun veya bir ni-zâim layihası, müzakere olunurken iptida, esası müzakere olunur. Bunda esas, köprü ve gaz deposu hâsılatı (karşılık gösterilip bir istikraz yapılmış. Bu esas kabul olunuyor mu (Kabul sadaları)
Esas kabul olundu. Rüfekâyı muhteremenizden Gabriyel Noradıonkiyan Efendi Hazretleri, İşi etrafıyla izah etti. Encümende iki madde mevzuubahis oldu. Biri; istikraz mukavelesi yok idi, getirttik, gördük, bunun heyete âit ciheti düşünülmeli. Biri de; devâiri belediyye Maliye ve Nâfia Nezâretlerinin müdahaleye salâhiyetleri muvafık görülmedi. Yalnız,
(!) Encümen mazbatası bulunamadı.
Dahiliyenin nazâreti tensip olundu diyorlar. Heyetçe de bu suretler kabul olunuyor mu? Yoksa devâiri belediye, muhtariyeti idare hakkına mâlik elmalıdırlar, idare i dahiliyelerine kuvvei icraiyye müdahale etmemelidir.
Binaenaleyh, Dahiliye Nezâreti de müdahele edemez. O nezâret yalnız intihâbâta ve umuru inzibâ-tiyyeyi belediyeye nâzeret edebilir. Biri bu. 'Biri de; encümen istikraz mukavelesinin suretini görmüş, muavıkı mazlahat bulmuş, hatta encümen, bu mukaveleye yalnız muafikı hal demiyor, Makul de diyor. Şüphe yok ki böyledir; fakat yalnız encümenin rüyetine binaen, istikraz mukavelesine şeraiti mat-lûbeyi hâizdir dernek, usulen caiz olur mu? Yoksa mumaveleyi burada da görmek lâzım? Bir de öyle bir mukavele tasavvur olunmuş ama, kanuniyyeti idaha takarrür eLmetmiştir. Mukavele ise kanunun mütemmimatındandır. Halbuki bu mukavele burada görülüp kanuna rabtolunmazsa şâir suretle de tâdil olunabilir.
Bilfarz tadilât ithal olunduktan sonra, ileride iş mevzubahis olsa. acaba o vakit, bu encümenin gördüğü mukavele haricinde tadilâttır. Binaenaleyh, •hükmü ydldlur diyebilecek miyiz? Desek bile itirazın •işçe ne faydası olur? Binaenaleyh, mukaveleyi kuvvei teşriiyyenin evvelce görmesi lâzımdır, zannında-yım. Buna salahiyetimiz varsa istenmeli. Yahut diğer madde hakkında beyan ettiğim mülahaza kabul olunuyorsa; Maliye, Dahiliye Nazırlarını yahut her ikisinin vekilini encümene çağırıp sormalı.
Dahil'yenin nezâreti, intihaplara ve umuru inzi-batiyyeye mütealliktir, umuru maliyesine de Maliye Nazırının müdahalesi muvafıksa kabul etmeli. Başka yerlerde emsali yoksa, yani devâiri belediye, ahalinin intihap ettiği adamlar vasıtasıyla masraflarını idare ediyorsa, kuvvei icrâiyyenin müdahelesi kaidei esa-slyyeye muvafık değilse, bizde dahi öyle olmalıdır. Hususâiki Payitahtta, kuvvei icrâiyyenin müdahalesi 'kabul 'Olunursa, umum vilâyâtta da usûl olacak. Bunu halletmek ancak şâir memleketlerdeki kavânîni tetebbu ile olur.
ZİHNİ PAŞA — Fakat bunda başka fazla bir şey var. Maliye Nezâreti kefalet ediyor.
REİS — İbtida Dahiliye Nazaretine ait ciheti halledelim. Daha Maliyeye gelmedik,
SAİT HAEÎ'M PAŞA — Encümen, yalnız Dahiliye Nazaretinin nezaretini muvafık gördü.
REİS — Dahiliye Nazaretinin müdahalesini niçin kabul ediyor?
— 357 —
t : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 1
— 358 - -
REİS — Belediye bir şahsi manevîdir. Vekillerin rızası, müvekkillerin hukukunu fesh edemez. Onların haberleri, rızaları da olsa, kuvvei kanuniyyenin kabul etmesi muhilli bahistir.
SAİT HALİM PAŞA — Zaten böyle bir şeyi kabule, kanun müsait değildir..
MUSA KÂZIM EFENDİ — Ekrem Beyefendi hazretlerinin buyurdukları gibi mesele, maliyenin kefaleti meselesidir. Teferruatı buraya ait değildir. Dahiliye ve Nafianın tahtı murakabesinde olması meselesi de makuldür. Çünkü Maliye Nezâreti kefalet ediyor. İleride ya suiistimal olursa, işte bu ihtimallerin reddi için ve kuvvei teşriiyye de kanaat gelmek için deniyor ki, bu meseleye Dahiliye, Nafia nazâretleri nezâret eder. Yani bunda suiistimal ihtimali yoktur, artık zannedersem bu suret makuldür. Hayır, illâ Dahiliyenin olsa da, öbürleri müdahale etmesin denilirse, o da başka. Halbuki ötekinin müdahalesinde de zarar yoktur. Bilakis menfaat vardır.
SAİT HALİM PAŞA — Suiistimâlât ihtimali yofkiiur, cemiyeti belediye bunu kontrol eder. Saniyen bu husus, katiyyen kefalete de taallûk etmez.
SAMİ PAŞiA — Her yerde olduğu gibi, bizde de devâiri belediyenin ve şehremanetinin müstakil olması zamanı gelmiş ve geçmiştir. Reis Paşa hazretlerinin buyurdukları gibi, evvela bu istikrazın şartnamesi tasdik olunması; ikincisi, şimdiye kadar Hükümetin vesayetinde olan belediyelerin bir şey yapamayacağı, şimdi anlamazsak güneşe karanlık demek lazımdır. İstanbul bir vilâyettir, belediyesi büyüktür. Şirmdi bunlar bu suretle teşekkül ettiği ve müntahap azası olduğu halde, ona itimât etmeyip de şimdiye kadar vesayeti ile bir şey yapmak bilmeyen kuvvei iorâıiyyeye bağlamakta ne fayda var? Artık şehrema-netini serbest bırakalım. Nâfıa Nazâreti, birçok yolları vesâir umuru nâfıayı yaptı da, bitirdi de, bîr de şehremanetine mi bakacak? Kendi işleri için vakit bulamıyor? Nerede kaldı ki, İhtilas vaktederek şehremaneti umurunu murakabe ve tetkik edecek. Binaenaleyh, bu istikrazın şartnamesi musaddak olarak gelmeli ve Şehremaneti badema müstakil olmalı ve alelhusus istikrazın da müstakil olması lâzımdır.
EKREM BEY — Yalnız bir cihetini anlayamadım. İstiklâli tâm verilmeli deniyor. Diğer taraftan da musaddak şartname isteniyor.
SAMİ PAŞA — Encümenin muvafık gördüğü şeyler olabilir ki, ağır görülür ve tahfif edebilir.
SAİT HALİM PAŞA — Belediyeler, Dahiliye Nazaretinin nezareti altındadır. Kanunda sarahat var.
REİS — Umuru Maliyesini de teftiş edebilir mi? RAtF PAŞA — Meclisi Umumisi olunca müda
hale edemez.
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA — İstanbul bir vilâyet değil mi? Vilâyâtı sâirede ne ise, burada da öyle yapılmalı. Vilâyâtta muhtariyeti, hepsi muhafaza ediyor.
FERİT PAŞA (Sadrı Esbak) — İstanbul için ayrı nizamname vardın.'.
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA — Şimdi fes-holundu.
SAİT HALİM PAŞiA — Hayır daha değişmedi.
REİS — Eslki kanunda, Dahiliyenin, şehriemane-fci umuru maliyesini de kontrole hakkı vardır diye musarrah mı?
SAİT FIALİM PAŞA — Bir hakkı nazâreti var. REİS — Hakkı nazaret başka. O yalnız intihâbâ-
ta, inzibata mütealliktir, fakat bütçeyi şehremaneti Meclisi Umûmîsi yapar ve bütçe dahilinde harekette belediye muhtar olur zannederim.
SAİT HALİM PAŞA — Kuvvei icraiyyenin nazâreti lazımsa, Dahiliyenin ki kâfidir dendi. Encümen kararı budur.
EKREM BEY — Esasım şehremaneti mi tanzim etti, o halde onlar Dahiliye Nazaretine razı olmuşlar,
SAİT HALİM PAŞA — Kanunda musarrahtır. (EKREM BEY — Bu, buraya gelmemek lazım
idi. Yalnız Maliye bir kefalet alıyor. Ondan dolayı geliyor, bunu çıkarmalı.
REİS — Eski muamelatı tabii bir tarafa bırakırız. Fakat evvelleri vali, mutasarrıf, kaymakam nereye sarfolunsun derse oraya sarfolunurdu. Şimdi madem ki Hükümet meşrutadır, kaideye tevfike mecburiyet vardır. Şehremaneti buna razı olmuş, buyuruyorlar.
SAİT HALİM PAŞA — Kim razı olmuş ve neye?
REİS — Bu mukaveleye. SAİT HALİM PAŞA — Hayır mukavele başka,
lâyihai kanuniye başka. EKREM BEY — Bunların müsveddesi şehriema-
netinden çıktı mı? SAİT HALİM PAŞA — Hükümet teklif etti,
Meclisi belediyenin haberi bile yok.
i: 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 1
- 359 —
LEGOFET EFENDİ — Bu istikrazda, heyet-i muhteremenin hamiyetini celbi vazife addederim. Gösterilen karşılık köprüdür. Halbuki şimdi, bütün ımemâlik-i mahrusada Donanmamızın varidatını tezyide çalışıyoruz. Burada Bahriyenin varidatının en büyüğünü ilga ediyoruz. Bahriye, köprünün gündelik varidatına muhtaç olduğundan, bunları ilga etmekle Donanmâyi Osmaniye'nin varidatına halel gelebilir.
REİS — Demin de esas makbul mü diye rey aradık, kabul olundu. Bu cihetle buyurdukları mülahaza mühim olmakla beraber tekrar bundan bahsolun-maz diyelim imi?
FUAT PAŞA — Bilmediğimiz bir şeyin tasdiki de muvafık değildir. Faizini ve varidatım; yani şartnamenin görülmesi şartıyla.
REİS — Şimdi cereyan var. Atî için ehemmiyeti var da onun için izaha lüzum görüyorum. Yoksa, bir milyon liralık bir istikraz Hükümet için hiçtir. Biri, Kâzım Efendi Hazretlerinin buyurdukları Maliye Nezareti kefalet edeceği cihette buraya gelmiştir ve kefaleti hasebiyle murakabesi de makuldür. Hatta, teftişini biz kabul etmesek, Mebusan kabul eder. •Binaenaleyh, bunu tasdik etmek diğer cereyan, Salih Paşa Hazretlerinin buyurdukları. Birincisi için ısoze hacet yok. İkincisi, dikkati mucip ve şâyân-ı bahistir. Malûmlarımız payitaht da vilâyetin âyînesidir. 'Burada kabu'i olunmuş bir kaide ile, Devâir-i Bele-'dliygnin elini ayağını bağlıyoruz. Halbuki, Meşrutiyet âleminde efradın hukuku ne kadar muazzez ise, belediyelerin hukuku da o nispette makbuldür. Paris Belediyesinin va r ida t ı -20 sene evvel 2 5 milyon lira îdi. Belki, şimdi daha farklıdır. Şâir memleketler de gözümüzün önünde. Çünkü alâkadar bir şahsın (işe bakması başka, şahs-ı şalisin müdahalesiyle iş yapmak üıa başka.
Hulasa, müdahale esasım kabul etmiyoruz. Halbuki, Gabriyel Efendi Hazretleri «Devâir-i Belediye Kanunu geldiğinde bahsedelim» diyor. Filhakika, bu doğru ise de, bu esası bir kere kabulden sonra güç •olur. Çünkü, bununla bir esas kabul olunuyor. O cihetle istikraz •mukavelesi napt olunsun, sonra da Ne-
.zaretten sarfiyatın programlarım tahkik mi edecek, madde-i kanuniyenin sonunda bir şey var; (6 ıncı madde okundu) Onun tayin ettiği program haricine çıkamayacak. Bu cihetle, kaideye mugayirdir. Karşılığı sağlam. Binaenaleyh, Maliye kefalet etmiş ise,
MUSA KÂZIM EFENDİ — Maksatlar anlaşılmıyor. Biz belediye serbest değildir demedik. Bir adam bir ödünç para alsa, sonra kefil .gösterse, kefil de para ile kefalet etse bu merdut mudur? Bu maliye kefil oluyor; fakat Nafıa ve Dahiliyenin nazâreti ile razı oluyor. Bu bâtıl bir şey değildir ve bundan dolayı şehremanetinin eli, ayağı bağlı değildir. Bu mesele hakkında böyle bir muamele yapılmış. »Simidi biz buna razı olmasak, Mebusan tasdik eder. Çünkü bu bütçeye dokunuyor, iş hazineye zarar gelmesin, mesele ihtiyattır.
GABRİYEL NORADONKİYAN EFENDİ — İzaha muhtaç iki nokta vardır. Birisi, belediyelerin istikraza salahiyetleri var m?? Diğeri de, belediyelerce addolunan istikraz lâyihaları, her vakit kuvvei teşriiyyeden geçecek mi noktasıdır. Bu cihet Encümence müzakere olunurken, belediyelerin istikrazı Avrupa'dan olur isa, kuvvei teşriiyyeden geçsin diye mütalaa olundu. Çünkü, devletin Avrupa'daki kredisine taalluku hasebiyle, akdedilecek olan istikrazın şerait ve mahiyeti, her halde Maliyece tasvip olunması lazım gelir. Bu noktaya nazaran bir fikir var mı ki, acaba Avrupa'ca belediyeler bir istikraz akdeder ise kuvvei teşriyyeden geçer mi, geçmez mi? Diğer bir fikir de, dahilî akdolunacak istikrâzâtı serbest bırakıp da, münhasıran hariçten olacak istikrazlara müdahale oimaktan ise, gerek dahilî ve gerek harici istikraz, acaba bir miktar tayin olunduğu halde, daha münasip olmaz mı? Fakat bunlar şimdilik biraz sadet haricindedir. Çünkü belediye kanunu gelecek. O vakit müzakere edilmek üzere şimdilik sarfı nazar olunsa daha münasiptir dedik. İstikrazın içinde bir de kefalet bahsi vardır. Maliye kefalet ettiğinden, kontrole hakkı olmak lâzım gelmiş deniyor. Evvelemirde istikraz lâyiha! kanuniyesinde Maliye bu kontrolü yapsın diye sarahat yok. Dahiliye ve Nafıa deniliyor. Doğrudan doğruya karşılığı varsa, belediye istikraz akdedebilir. Kefalete ihtiyacı yokıtur; fakat «Avrupa'da çıkarılacak olan bu istikraz tahvilâtına, Hükümetin kefaleti neden icap ediyor?» denirse, daha itibarlı olur ve şehremaneti bundan istifade eder diye yapılmıştır. Yoksa, Bütçeye taalluku falan hatıra gelmemiştir. Çünkü, bu istikrazın karşılığı olan köprü ve depoların hasılatı kâfidir. Hatta, bu şimdiye kadar yapılan istikrazların içinde birinci mevkii tutanianndandır. Bizce, İstanbul'un metruk halde kalması caiz olmadığından, bu istikrazın bir an evvel yapılması mültezemdir..
t : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : l
tehlikesi yoktur. «Bu cihetle bu kalsın» demek var. Şimdi, ekseriyeti öteki tarafta hissadiyorum.
MUSA KÂZIM EFENDİ — Bendenizce müstakil olmasında şüphe yok. Belediyeler ve bilhassa Şehremaneti istediğini yapmalıdır. Meşrutiyet bunu îıiuktazîdir; fakat bugün Şehremaneti paraya muhtaçtır, istikraz etmek istemiş, karşılık göstermiş, Maliyenin kefaletine müracaat etmiş; buyurduğunuz nazariye doğru ise, madem ki Maîiyenin kefaletine arz-ı lihtiyaç ediyor ve bunu Maliye deruhte ediyor, ileride ihtimal ki, suistmale uğrayacak Maliye Nezareti zâmmin olacak. Bu mühim bir meseledir. Bunu temin lâzımdır. Bunun defi kontrol suretiyle olur. Şehremaneti, Maliye kefaletine müracaatsız yapsın; fakat yapamıyor.
'SAİT HALİM PAŞA — Kontrolsüzlükten dolayı değil. Gaz depolan ile köprüleri karşılık gösterdiler. Bir istikraz yaptılar. Maliye Nezaretinden böyle manevi bir şeyi istediler. Binaenaleyh, dediklerinin şekli değişti.
İSA'Mİ PAŞA — Maliyenin kefaleti oJmasaydı Şehremaneti yine para istikraz edebilirdi. Çünkü, köprü ve depolar gibi sağlam karşılıkla yapılırdı. Lâkin, kefalete olan ihtiyaç, istikraz kâğıtları Hükümet namına temin olunursa, daha ziyade kesb-i rağbet edtar. Yoksa, Maliye kefalet etmeseydi Şehremaneti istikraz yapamaz değil.
Şimdi, Maliyenin yaptığı kefalete gelince; evvel emirde Maliye Nezâreti karşılıkların kudretini biltme-ssyidi kefâle.t etmezdi. Hizmet .kontrolü Müstecvib Ideğü'd.V. Diğer nezaretlerin kontrolü ise bî-mânâdır. O iki daire kendi işlerini bile göremiyorlar. Nafıa ine yapacağını bilmiyor. Şimdi, ondan nasıl istimdat eüll'r? Bu iki yerde suisüimaldlen bahsolunuyor. Bu acaiptir. Suistimali kim yapacak?.. Bu iş, İstanbul Vilâyetinden müntehap, 64 kişinin nezareti altındadır. Bir de, Mebusan kabul etmez buyuruyorlar. Mebusan, müntıehap olduğundan dolayı millet, ikbâl ve istikbalini onlara emniyet ediyor da, yine Mebusan gibi mi'Jtetin müntehap âzalarının, 1 milyon lira istikrazını Meclis-i Mebusan ne mani der-mgyanı ile reddedebilecektir?
REŞİT AKİF PAŞA — Bravo Sami Paşa.
GABRİYEL NORADONKİYAN EFENDİ — Mebusânda bu mesele Encümene havale olunmuş. O Encümen de aynı fikirde. Yani Nafıa Nezâretinin, belediyeler üzerine murakabesine mahal olmadığı fikrinde bulunmuş, o rapor Meclis-i Mebusân-
da okunduğu vakit bu mesele tekrar müzakere olun-mayarak karar altına alınmamış. Alınsaydı, kendi encümenlerinin kararını tasdik edecekleri muhtemel idi.
REİS -— Meseleyi reye koymazdan evvel bir şeye dikkatinizi davet ederim : Orada kefalet mekfû-lünanh vesayet demek değildir. Faraza, bir adama kefaletle para istikraz etse, sonra tarafından o adamın her işine müdahalesi caiz olur mu?.. Tabir-i aharla kefil, istikraz olunan parayı falan yere şu suretle sarfedeceksin, filan mahalle hiç sarfetmeyecek j
sin diye müdahale edebilir mi?.. Bir de, Maliyenin kefaletine bir büyük ehemmiyet tasavvur olunamaz. Zira, Devâir-i Belediyeye istikraz mezuniyeti verilecek olsa, payitahtda değil vilâyetlerde bile, Hükümetin kefaletine muhtaç olmaksızın milyonlarla para istikraz edebilirler.
Ale! husus, bahsinde bulunduğumuz istikrazın karşılığı, köprü ve gaz depoları varidatı gibi pek sağlam şeylerdir. İş, kefaletten bile müstağnidir. Buraları da malûm olsun. Bu mukaveleyi şu Heyette kabul etmek tarafında bulunanlar el kaldırsınlar.
GABRİYEL NORADONKİYAN EFENDİ — O rapor bir kere okunsun. Bizim fikrimizi teyid ediyor.
REİS — Buna kanaat geldi, onu okutmak zaittir. (Reye reye sadaları)
GABRİYEL NORADONKİYAN EFENDİ — O halde evvelâ Encümenin teklifi reye konmalı.
REİS — Bunlar arasında bir ihtilâf var mı?., (var sadaları)
ALİ RIZA PAŞA (Birinci Ferik) — Diğer nezaretlerin kontrol hakkı yoktur.
REİS — O ha'.dle Encümenin raporunu reye koymak; deminden beri cereyan eden müzakeratı ehemmiyetten ıskat etmek demektir.
SAMİ PAŞA — Mevki-i Riyasetten hangisi tensip buyurulursa o reye konur.
REİS — Böyle reye koyuyoruz. Musa Kâzım Efendi'n'in tekliflerini kabul tarafında bulunanlar el kaldırsın... (sükût)
HALİM BEY — Efendim, Hükümet :n murakabesi kabul olunsa; olsa olsa istikrazın tediyesi, ancak lâzım gelen karşılığın suistimalâia uğramaması içindir.
REtS — Evvelâ buyurdunuz, Surete münhasır değil. Nezaretlerin yapacağı program dahilinde sar-fedecekler. Bir de birçok mübâhasât cereyan etti.
— 360
t : 38 Meclisi Ayan Şubat 1325 (1909) C : 1
İSMAİL HAKKI BEY — Anlaşılamadı efendimi
REŞİT AKİF PAŞA — Musa Kâzım Efendinin mütalâatına kimsenin iştirak etmediğini tasdik ediyorlar.
REİS — İsmail Hakkı Efendi, «El kaldırılmadı, anlaşılmadı» buyuruyor, diğer taraf da «Anladık» idi yortar.
REŞİT AKİF PAŞA — Hâlâ ısrar ediyoruz. REİS — Bunu iade edersek istikrazı fesih çıkar,
diyorlar. Burası cây-ı tereddüttür. Yalnız Nezâretlerin müdahalesi, ahaliye verilmiş olan hakka müdahale demektir. Bunu kabul etmiyoruz. Bizim kabul etmemiz kanun şeklini almasını icap etmez. Binaenaleyh, yine maslahat...
İSMAİL HAKKI BEY - - Yalnız Hükümet 5 bin ika zarar ediyor.
RBİS — Bunu bana Sadâret dahi bildirmişti. Ben size söylemedim; çünkü 5 bin lira değil', hukuku ahaliyi müdafaa için milyonlarla lira feda olunur. Riyaset sıfatıyla bunu da bahse koymuyorum. Hacet kalmadıysa yine sorayım. Musa Kâzını Efendinin fikri malum oldu. Reye koyayım mı?
İSMAİL HAKKI BEY — Ekseriyet husulünde teredlJiit olunursa yeniden rey verilemez mi?
FERİT PAvŞA (Sadri Esbak) — Rey toplandı. BOHOR EFENDİ — Bu madde bizde kelâm
dan ibaret kaldı; çünkü defaâtla rey verildikten sonra tekrar reye konuldu.
GABRİYEL NORADONKİYAN EFENDİ — IBu bahis kapanmıştır; çünkü reye kondu, 18 kişi karar verdi, bitti.
1ALİ RIZA PAŞA (Topçu Feriki) — Herkes reyinde sabittir.
REİS — Sordum, 18 rey dediler. Bu da ekseriyet, bende şüphe kalmadı. Sizce?..
HALİM BEY —- Bizce de şüphe yok. REİS — Tekrar reye koymaya hacet olmamakla
beraber... REŞİT AKİF PAŞA — Lüzum yok. RBİS — O halde iadei müzakere taraftarı ol
mayanlar el kaldırsalar. (Eller kalkar) 23 reyle iadei müzakere caiz olmadığından karar verildi.
'EKREM BEY — Elimizde Nizamname, bunu beyan ederken reye koymak caiz mi?
'REŞİT AKİF PAŞA — O kadar katidir ki, tekrar tekrar karıştırmaya hiç hacet yoktu.
İSMAİL HAKKI BEY - Hacet görenler de insan değil mi?
Musa Kazarı Efendi'nkı teklifine kimse iştirak etmedi.
[ ) . n i n de beyan ettiğimiz esbaba binaen nezaretlerin ha t t - t murakabesinin tayyile, Devâiri Belediyenin serbcstî-i hareketi' reyinde bulunanlar el kaldıranlar.... {Eller kalkar) Ekseriyetle kabul olundu.
İSMAİL HAKKI BEY — Karar, karar değildir. Çünkü, ekseriyet yok. Evvelâ Musa Kâzım Efendinin teklifini reye koyduğunuz esnada da ekseriyet yoktu,
ALİ RIZA PAŞA (Birinci Ferik) — Sayılsın efendim.
İSMAİL HAKKI BEY — Bize kanaat bahsol-madı.
IBOHOR EFENDİ — Encümence birçok mübâ-hasât cereyan etmiş imiş. Bunlar ne imiş, basılmadı. Hilafı kaide olarak bir. kere okundu. Müzakere birçok teşa'ub etti. Şimdi Musa Kâzım Efendi diyorlar ki : Şehremaneti ıbir istikraz yapmak istedi, yaptı da. Maliyenin kefaleti olsun diye kuvve-i icraiyyeye müracaat olundu. Onun şeraiti Mebusana gitti, sonra bize geldi. Bu şerait doğru mu, değil mi, biz bunu reye koyacak idik. Böyle olmadı.
ALİ RIZA PAŞA (Birinci Ferik) - - Konulan reyde şerait de var.
FUAT PAŞA — Reyinizde müstakilsiniz.
İSMAİL HAKKI BEY — O halde kefaleti ta-mamiyle reddediyoruz demek.
ABDURRAHMAN ŞEREF BEY — Maliye Nâzın Meclisi Vükelâdadır. Efendim, Heyet tensip ederse gelirler.
FUAT PAŞA — Şartnameyi görelim, kâfi. Maliye Nazırını celbe lüzum yok.
AZARYAN EFENDİ - - Encümen şartnameyi görmüş, onun raporunu akusak kâfi.
FUAT PAŞA — Yarından bu memleketin tna-muriyetlne başlanmayacak ya. bir kere şartnameyi görelim.
ABDURRAHMAN EFENDİ — Bu sabah duydum, İngiltere'de pul resmine zammolunuyormuş. Tehir ederse 5 milyon lira kadar bir fark hasıl olacaktır.
REİS — Rica ederim, dinleyelim. Şimdi, bu müzakere zannederim ki, bir saattan fazla devam etli. Lehine, aleyhine birçok sözler söylendi. Sonra iki cereyan zuhur etti : Biri, Musa Kâzım Efendinin fikri; diğeri, Sami Paşa'nın teklifi. Bundan sonra Musa Kâzım Efendinin fikrini reye koyduk, kimse iştirak etmedi.
i : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 2
II. — EVRAKI VARİDE
Tezkireler 1. — Meclisi Ayana tahsis olunan Fındıklıdaki dai
renin tamiratının ikmal edildiğine dair Sadaret tezkiresi.
REİS — Tezkireyi okutuyorum. (Fındıklı'da dairenin tamiratı ikmal olunduğuna
dair olan tezkire-i sâmiye kıraat olundu). (1) 'REİS — İdare memurlarından kimse yok. (Meh
met Ali Paşa var sadaları) REİS — Sadaret «Mebusan ve Ayan Komisyonun
tamiratı bitti. Cumartesi günü nakil mümkün olur» diyor.
ARAM EFENDİ — Vakıa kısmı külliyesi bitti; fakat bazı yerler vark'i yeni boyanmış, birkaç yere soba konmamış, henüz kaloriferler bugün tecrübe olunuyor. Bu havalarda sıkıntı çekilecek. (Perşembe, Perşembe günü sadaları)
(1) Tezkire bulunamadı.
RAİF PAŞA — Efendim, henüz sıvalar kurulmamış. Bu halde gidersek sinek gibi yapışırız.
ALİ RIZA PAŞA (Topçu Feriki) dasında gidelim.
Mart ipti-
ARAM EFENDİ — Önümüzdeki Perşembe elbette daha ziyade ikmal edilmiş bulunur, kokular da biter.
REİS — Gelecek Perşembe gidelim demek var. Boyaların noksanları var. Bu halde gidilirse hasta oluruz. Gidip görenlerimiz Perşembeden sonra gelip bize, kabili nakil olduğunu temin ederlerse karar veririz demek var. (İkinci suret sadaları)
Bunun için rey arayalım mı? (Hacet yok sadaları)
Bir çeyrek fasıla.
Hitamı Celse Saat : —
İKİNCİ CELSE Bed'i Miizakerat
Saat: — REİS : Sait Paşa Hazretleri
KÂTİPLER: Halim Bey, Nuri Bey
REİS — Ekseriyet hasıl oldu, müzakereye devam ediyoruz.
2. — Varidatı Evkafın tesrii tahsiline dair lâyihai kanuniyenin irsal kılındığı hakkında Meclisi Mebusan Riyaseti tezkiresi.
REİS — Tezkireyi okutuyorum. (Meclisi Mebusan Riyaseti tezkiresi okundu) (1) AZARYAN EFENDİ — Lâyiha-i Kanuniyeyi
okusunlar. REİS — Madde-i Kanuniyeyi de okusunlar mı?
(Okunsun sadaları) (Lâyiha-i Kanuniye okundu)
(1) Tezkire bulunamadı.
REİS — Esas kabul olunuyorsa encümene. (Ka-'büJ sadaları)
Hangi encümene? (Maliye Encümenine sadaları)
Maliye Encümenine havale edildi.
3. — Ordu ve Donanmayı Osmanide istihdam olunacak cerrah ve timarcılarla eczacıların sureti istihdamları hakkındaki kanun lâyihasının irsal kılındığına dair Meclisi Mebusan Riyaseti tezkiresi.
REİS — Tezkireyi okutuyorum.
(Meclisi Mebusan Riyaseti tezkiresi okundu) (1)
(1) Tezkire bulunamadı.
— 362 —
t : 38 Meclisi Ayan 18 Şubat 1325 (1909) C : 2
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA — Encümene havale edilsin.
REİS — Esas kabul olunuyorsa encümene. (Esas makbul sadaları)
Hangi encümene? (Askeri Encümene sadaları) Askeri Encümene havale olundu.
Başka işimiz yok. Meclise hitam verdik; Tensip buyurulursa Cumartesi günü Heyeti Uınu-
miyede içtima yapalım. Encümende iki mazbata vardır. Bir de Şehremaneti istikrazı için nazırlardan biri
geldi, «Meclisi Mebusan Cumartesi günü tasdik ederse buraya göndeririz» dedi. Müstaceliyet ihtarına hakları vardır ya, eğer o gün Meclisi Mebusandan akşama doğru gelir ise müzakere ederiz, gelmeyecek olursa encümenlerde çalışalım, Yok «germeyelim» dersek Pazartesi gününe kalsın. (Geliriz sadaları)
Demek ki, Cumartesi Heyeti Umumiye toplanacak.-
Hitamı Celse Saat : —
— 363 —