unisamveri.org/pdfdrg/d01313/1942_99-102/1942_99-102...eğirdir muhafızı ve muhassılı...

8
: 99 - 102 Cilt : 9, •• UN Haztran - Eyhli 1942 _ , ISP ARl_,A MECMUASI

Upload: others

Post on 19-Jul-2021

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

Sayı : 99 - 102

Cilt : 9 ,

•• UN Haztran - Eyhli

1942

_, ISP ARl_,A HALI(EVİ MECMUASI

Page 2: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

Eğirdir'de Mimari Eserler VE

Tü.rbeler

Böcüzade S. Sami'nin yazma İsparta tarihinden:

Eğirdiı- kazası kasahasile merkeze bağlı

köylerinde Pavlu (1) ve Barla nahiyelerinde minareli, minares;iz, büyük, küçük 32 cami, 17 mescit, üç kilise, 19 değirmen, dokuzu is­lam ve ikisi Rumiara mahsus ll ilk mektep vardır. Kasahada bir mektebi rüşdi ve 'dört medrese ve 218 cilt kıymetli kitabı havi bir .kütüphane, 37 çeşme, 3 hamam ve 3 han, 5 ekınekçi fırını ve çoğu demirci dükkanı olmak üzere 21 dükkan ve mağaza ve 5 kahvehaneyi havi bir çarşısı vardır.

Şahın cemali şem'ası doldu cihan uçtan uca Nurun görenler pür ziya olsa gerek şimdengeru Seyranda gördüm bir cemal yağmaladı can-u- dili Derde bıraktı canımı nolsa gerek şimdengeru Hünkarll) iline varaıı Hızrm cemalini gören Hem kapulup anda kalaıı kalsa gerek şimdengeru İçıniş bu Muhyiddin şarabı aşkı bez-m-elest Pes ta ebed mestühumar olsa gerek şimdengeru

* «Yunus Emre'ye nazire» Hey alemin gerçek eri bana seni gerek seni Sen mübtela beni bana seni gerek seni Ben bir gözü yaşlu garib cevr-ü cefa oldu nasib Rahmeyle bana ya Habib bana seni gerek seni Aşkın yolunda doğruyum her labza fermanındayım Sen şaha candan bendeyim bana seni gerek seni Gönül gözü görmek diler ölmezden ön ölmek diler Ab-ı hayat içmek diler bana seni gerek seni İzin tozunu göreyim gözüme tutya ideyim Kapunda hizmet kılayım bana seni gerek seni

Sadeleştiran ve notları ilave eden

H. T. Dağlıoğlu

Çarşının Cemii Kebir elbetine gelen ke­narında bir iki asır önce yapılmış bir de niu­vakkithane vardır.

«Hızır Bey cemii» adiyle anılan kargir mi­nareli Cemii Kebir bu bölgedeki camiierin hep­sinden geniş, dört tarafı kargir, üzeri toprak örtülü damdır. Camiin içi uzunlamasına 65, enliliğine 55 arşın olup (mimari bir arşın 0,75 metredir), bütün çevresi 3500 züra mimari ge­nişliğindedir. Kışın yağan karları körüyüb kenardan atmıya imkan bulunamadığından

. İklim erenleri gelür pirler Horasandan gelür Kutb-i cihan beni biliir bana seni gerek seni Rumdan erenler irişür hem sohbeti dem sürülür Bunca nasipler verilür bana seni gerek seni Vardığını anda gördüler mansuru dara urdular Yerden kül üm savurdular bana seni gerek seni Anda varıcak tuttulaı· Yusuf gibi hapsettiler Verüp mezada sattılar bana seni gerek seni Gürbüz erenler tay edüp vardı Medine şehrine Anda sabahı kıldılar bana seni gerek seni Çün hayra döndü bu işim gördü Hızır hanı gözüın Af etti kamu suçlarım bana seni gerek seni Maliyle kande bulunur ·halk içre am kim bilür Vardır nişanı bilünür bana seni gerek seni Yüz sürüyüp gittim bile der hacetin bu dem dile Arz eyledim kıldan kıla bana seni gerek seni El getürüp etti dua hacetlerim oldu reva Hızrıyle İlyas- hem bile bana seni gerek seni Dolu Haınid ilindedir hem ismi Hak dilineledir Daim Hızır yolundadır bana seni gerek seni

1383

Page 3: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

kar atmak için damın ortası açık bırakılmış ve camiin içinde de ayrıca bir kaı· kuyusu açıl­

mıştır (2).

Camii n kı b le ciheti göle uzandığı gibi şi­

ınal ciheti kapısının karşısındaki Dündar Bey medresesinin kapısı da cami kapısile karşı

karşıyadır. Medresenin şimal ciheti dahi ke­zalik göle uzanmakta olduğu cihetle bu iki ka­pının arası 16 metre genişliğinde bir caddedir. Bu caddeden şarka doğru kargir bir kapıdan girilir. İlerisi kale kap1sma :varıncıya kadar on iki metre genişliğindedir. Bu caddenin her iki tarafmda evler vardır. Kalenin yolu olan bu rodde bir nevi dış kale içi gibidir. Kargir

minare camiin şark cephhsi duvarına ve şima­len karşısındaki medrese binasına bitişik olan gayet çetin ve kalın bir duvarın meq;kfu kapı üstüne gelen kısmında olup harici manzarası guya bir meydandan minarenin altındaki tü­nel medhaline girilir gibi görünür, iki tarafta görülen cami ve medrese kapılarının büyük-

lüğü ve minarenin manzarasına karşı mezkur kapı gayet küçük ve dar bir medhal zannedi­liı·se de en yüksek develer ve atlar üzerlerinde yük ve adam olduğu halde serbestçe geçerler. Camiin ne zaman yapılruğı hakkında halk ara­sındaki rivayet şöyledir :

Hamidoğlu Hızır Beyin biraderi Dündar Bey idare başında iken bina ve inşasına teşeb­büs eylediği kargir ve fevkani bir medreseye mukabil Hızır Bey de camii inşaya başlıyarak tamamlaınıya muvaffak olmuştur (3). O za­manlarda köylerde cuma namazını kıldırma­

ya izni sultani ve cami olmadığından ve mer­kezi hükUınete bağlı köylerin çokluğu sebebile cuma namazını kılmak için her taraftan halk bu camiye gelrneğe başlamıştır. Cuma ve bay­ram namazlarmdan sonra kürsüye çıkan hükU-

(1) Pavlu adı ilkin Cebel'e çevrilmiş, sonra burada 1936 yılında Sütçüler adiyle teşkil edilen yeni bir kaza­ya merkez olmuştur.

(2) Şimdi buralarda hiçbir yerde kilise kalmamıştır. (3) Eğirdirde H. 906, M. 1500 tarihinde beş hane

zimmi bulunuyor ve bunlardan beş neteri kadim camii Yuvub. Karını kürüyüb hizmet ediyorlar ve buna mu­kabil haraç ve sair rüsum ve avarız veregelmiyorlardı. Fakat zamanla bu hıristiyanların torunları fevt olup bunlardan yalnız Behram nam zlmmi kalıp kendisine müslümanlardan cami mütevellisi Kasım Veled Hacı Ab­dullah ve Süleyman oğlu Üveys yardımcı olarak veril­miştir. Ün sayı 80 - 81.

1384

m et reisi halkın dertlerini dinler ve köy lülere yapacakları işler hakkında emir ve talimat ve­rirmiş.

1230 hicri tarihine kadar cami asli hey'eti­ni muhafaza etmiş ise de bu yılın eylül ayında ahalinin bağlara göçtükleri ve kasaba boş kal­dığı sırada çıkan bir yangın neticesinde yan­mıştır. Bu yangında kale içile (inek denizi) denilen yüksekteki yerlerden maada kasaba­nın her tarafı yanmıştır. Camiin tekrar yapıl­masında eshabı hayrattan Buı·durlu bir zatla Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali Ağa camii inşa için Yayladaki Baba Sultan zaviye­sine bağlı korudan katran ağaçaları kestirmiş bunun için şer'} mezuniyet almıştır. Çünkü o

zamanki adet ve an'aneye göre şer'} lüzum ol­madıkça tekke ve mezarlara bağlı olan orman­lardan kimse ağaç kesemez, şayet keserse ai­lece bela ve musibete tutulur itikadında bulu­

nurlarru. Bazı yerlerde görülen küçük orman­lıklar bu sayede kalablimiştir. Cami üçüncü deaf olarak 1301 senesinde Burhan zade Hacı Murat Ağanın delaletile bir defa daha tamir edlirniştir: Camiin ilk bina ve inşasına dair ne bir kitabe, ne de eski defterleı·de bir kayda

· tesadüf edilememiştir. Ancak şu cihet yazıl­

malıdır ki Hızır Bey Dündar Beyin biraderi değil oğludur. Tarihi Osman} Encümeni mec­muasında Dündar Bey takriben 724 tarihinde

Timurtaş tarafındau katledilmiştir. Ve Hızır Beyin be·yliği 728 de başlamıştır. Meru·esenin tarihi binası 635 sımesi olduğuna göre bu sü­lalede ikinci bir Hızır Bey daha görülmüyor ve bilinmiyor ki onun zamanında yapılmıştır denile bilsin.

Binaenaleyh bu medrese tıpkı 621 tarihin­de Agrosta yapılan Gazi Atabeğ medresesinin

(3) Taş Medrese veya Dündar Bey medresesi esa­sen bir han olarak M. 1237, H. 635 tarihinde Keyhusrev bin Keykubad tarafuıdan yapılmış, sonra burası Dündar Bey tarafmdan medreseye çevrilmiştir. Buna dair İsmail Hakkı Uzunçarşıhnın kitabeler, Cilt II. S: 228 ve onu takip eden sahifeleı·inde malfunat vardır. Kitabeler bu eserde aynen gösterilmiştir. Frederich Sarre de medı·ese kitabesini (Anadoluda Seyahat) adlı kitabında noksan olaı·ak göstermiştir. Medrese hakkında en kıymetli ya­zıyı arkadaşımız Tahir Erdem yazm~tır. Ün, Sayı 7. Medı·esenin karşısındaki <Hızır Bey camii) de Selçuk binası olup son,.adan Harnit oglu Hnu· Beyden başka bir Hizir Bey taratmdan tamir edilmiş ve genişletilmiştir.

Page 4: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

669 tarihinde :Sanii Sani namile 48 yıl sonra gazii müşarünileyhe nisbet edilmesi kabilin­den Dündar Beye sonradan nisbet edilmiş ve cami de oğlu Hızır Beyin zamani emaret ve hükumetinde 728 tarihinden sonra yapılmış

olduğu tezahür ediyor. Hızır Beyin pederi Dündar Bey Timurtaş'ın tazyiki üzerine An­talyaya firar edip orada düçarı katiolmasın­

dan dolayı bittabi Eğirdirde bir gO.na medfeni ve türbesi olamadığı gibi Hızır Beyin de nere­de ve hangi tarihte vefat ettiği malum olmadı­ğından Eğirdirde ve İspartada medfeni yoktur.

Eğirdir kutüphanesinde ( 4) derebeyi ve mü­sellim Ş~yh Ali Ağanm 1225 Laribinde meşhur hattat İspartalı Yunus zade Hacı Halil Efen­diye yazdırdığı (Yazlada medfun eızze-i kirarn hazeratı menakibi) nde 765 senesinde müşa­rünileyh Hızır Bey Hicaza gittiğinde Şeyhillis­lam Berdai hazrederine tesadüf ederek görüş­

tükleri ve şeyh müşarünileyhin Türkistancia vaki Semerkand ülkesindeki Berda' vilayetin­den ve sahibi keramet bir zat bulunduğunu anladıkları cihetle kenclilerini Eğirdire davet ve celp eylediği yazılıyor. Şu halde müşarün­ileyhin zamanı emaret ve bükilmeti 728 den 765 senesi senralarına kadar kırk seneden zi­

yade devam ettiği anlaşılıyorsa da bu doğru değildir. Eğerçi vefatı Eğirdirde ohnuş olsay­dı şeyh müşarünileyh ve ensalinin medfun bu­lundukları türbeler arasında müşarünileyhin

de türbesi bulunmak tabii idi. Her ne veçhlle olursa olsun Eğirdir ve İspartaca medfeni ve tercemei hali malum olmıyan müşarünileyh veya halefieri dindar birer hükümdar imişler, biz Türklerin şimdi takip ettiğimiz Türkistan münasebatının esbabı husulünden olabilecek teşebbüsleri beş altı asır evvel nazarı dikkate almışlar ve başlangıcını husule getirmişlerdir.

Ağa mahallesindeki taştan minareli (Ağa camii» 815 tarihinde üzeri toprak dam olarak yapılmış (Hacı Sefer Ağa) mescidi iken ma­hallenin ihtiyarları Camii Kebire gidemedik­lerinden hayır sahiplerinden «Mehmet oğlu Hasan Ağa» marifetile 1124 tarihinde yeniden minher konularak cami yapılmış, 1191 tarihin-

(4) Bu kütüphane bıgün yoktur. Kitapların bir kısmı İspartada Halil Harnit Paşa kütüphanesine gelmiş­tir. Bir kısmı da maalesef kaybolmuş veya şunun bunun elinde kalmıştır.

de de imam zade Hacı Osman Ağa tarafından minaresi yaptırılmıştır. Yazla mahallesi deni­len mesirede medfun Şeyhülislam Berdai haz­retlerinin evlat ve ahfadının merkatlerile za­viyesine bitişik taştan yapılmış bir minareli ve üzeri toprak örtülü camii şerif 1221 tarihin­de Yılanlıoğlu Şeyh Ali Ağa tarafından eski bir mescit yerine inş2. edilmiştir. Bu camiin i­

çine yüzden fazla tasavvufa ait kitap konul­muş ve uzak yerlerden gelen dervişlerle, tari­kat adamları burayı şenlendirınişlerdi. Burası XIII üncü asrı hicri sonlarına doğru bir ehli­yetsizin eline geçmek yüzünden harap, kitap­lar kaybolmuş, dervişler ve Yazla sekenesi dağılmıştır ( 5).

Yılanlızade Şeyh Ali Ağa kale içindeki «Kale Camii» ni küçük bir mescitten büyüt­mek suretile meydana getirmiştir. Kasabanın

ilk fethi sıralarında burası bir küçük kilise imiş. Nis adasında da üzeri toprak örtülü bir cami vardır. Bu cami Timurleng'in Akşehir­den adayı almak için Eğirdire geldiği sıralarda

yapıldığı sanılmaktadır. Adadan kaçan hıristi­

yanlar sonra tekrar yerlerine dönmüşler, fakat adaya yerleşen müslümanlara kendilerini yal­nız bırakmalarını yalvarmışlardır. Bunun için (Kız Kilisesi) ni cami haline getirmişlerdir.

Hicri 1027 tarihinde Nis adasında 18 kili­senin bulunduğu 1027 senesi cemaziyelahiri evabirinde Eğirdir kadısına gönderilen bir hü­kümden anlaşılmaktadır. Kilisenin camie tah­vilini teklif eden zat Agras medresesi müder­risi Şeyh Mehmet olmuştur.

Böcü zade Süleyman Efendi tarihinin bu· rasında hıristiyanların Türk idaresinden gör­dülderi iyiliği belirten şöyle bir fıkra anlatır :

(1295 senesinde (Miladi 1878) İngilterenin Sivas ceneral konsolosu Wilson maiyeti erka­nından tercüman Mister Shmit ile beraber bu havaliyi seyahate geldiğinde muharriri fakir tarafı bükilmetten mihmandarı bulunuyordum. Mumaileyh İsparta muteberanından meclisi i­dare azası Gökbaş~ade Yanako Efendinin evi­ne misafir verilip memleketin ileri gelenleri tarafından hakkında gerektiği şekilde hürmet

(5) Yazlada şimdi bir iki türbeden başka bir şey kalmamıştır. Burası şim<ijlik askeri bir mevki halindedir. HamidoğuHan tarihi bakımından çok kıymetli . ve geniş olan mezarlıklardan da eser kalmamıştır.

1385

Page 5: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

ve misafirperverlik gösterilmişti. Gelen misa­firler arasmda ulema ve meşayihten Yavru­zade Şeyh Mehmet Emin Efendiye hitaben konsolos «Anadolu havalisi barbarlıktan ve bunun tahribatından dolayı henüz daiı·ei te­rakki ve medeniyete girernemiş olduğuna dair» bazı kelam irad etmesine karşı beraberindeki ulema ve meşayih narnma şeyhi mumaileyh şu yolda cevapta bulunmuştur :

Anadolu kıt' ası ahalisi Avrupa devletleri­nin ve bilhassa Rusyanın vakit vakit açtıkları ve açtırdıkları sürekli muharebeler yüzünden göz açamadıkları halde Osmanlı devletinin te­beai müslime ve gayri müslime haklarında en­vaı adalet ve müsavatı esirgemiyerek her tür­lü kolaylığı gösterdiği malumu asilaneleridir. Müslim ve gayri müslim bu havali halkının biribirlerile ne kadar kardeşçe geçindi_klerini biribirinin hakkına ne kadar riayetkar olduk­larını, halkımızın ne kadar terbiyeli ve müte­hammil olduklarını gezdiğiniz yerlerde göre­ceksiniz. Ezcümle birkaç gün sonra uğrıyaca­ğınız Eğlı·dir kazasında NiS denilen küçük bir adadaki hıristiyan ahaliyi Timurlenk beş asır evvel perişan edip dağıttığı halde sonra bun­ların kılıç artıkları yine gelerek devletin ka­natları altına sığınmışlardır. Osmanlı hüku­meti bu hıristiyanları hiçbir yere hicrete mec­

bur etmeksizin himaye eylemiş ve bu bir avuç Rum efrat her türlü kolaylığı gördüklerinden dolayı adaya sığarnıyacak kadar çoğalınış, bir kısmı İspartaya ve civar kazalara yayılmıştır. Gerek adada kalanlar, gerek gidenler bulun­dukları yerlerde üremekte ve ilerlemekte bu­lunmuşlardır. Avrupa medeniyet perverleri-

nin muahedeler yüzünden aralarında bırakılan müslüman ahaliye ve bahusus Rumeliden ve Rusyadan fevç fevç Osmanlı ülkesine gelmek­te olan müslüman ve Yahudilerin ardı arası kesilmeksizin muhacerete mecbur kalmaları

halin aksini göstermektedir. Dediğinde konso­los şeyhin müdafaasını tasdik ve teslim eyle­miştir.)

Kasahada Hamam mahallesinde Yeni Mescit ve Debağhane mahallesi ve civarında da ayrıca iki mescit vardır. Kasahada hıristiyan ahali olmadığından şimdi kaza dahilinde bulunan üç kiliseden ikisi adada biri de Barladadır. A-

1386

dadaki diğer 16 kilisenin yerleri bile kalmamış­tır. Adadaki kiliseden birinde milattan tah­ıninen 360 sene sonra gücleri üzerine yazılmış eski bir İncil kitabı olup burayı ziyaret eden frengin birisi bunu ısoo franga almak istediği halde mahalli cemaat bunu vermemişıir (6).

Kasabadaki Dündar Bey medresesi kargir gayette ali ve Camü Kebir karşısında vaki e­hemmiyetli bir dairedir ki altlı ve üstlü otuz höcre ve iki dershane ve bir mescidi havidir. Bu bina renkli mermer taşlarından yapılıp

cümle kapısile höcre, dershaneler, kapı pence­releri üstündeki mimari süsler, ve cell hutut. ve nakışlar ve saire zamanla, yangın, zelzele ve

dikkatsizlikler yüzünden haraplaşmıştır. Cüm­le kapısındaki yazılardan medı·esenin Gıyased­din Ebülfeth Keyhüsrev bin Keykubad bin Kı­lıç Arslan zamanında ve 635 tarihinde yapıldı­

ğı anlaşılıyor. Gıyaseddin Keyhüsrevin zamanı saltanatı 634 ten 644 tarihine kadardır. Dün­dar Beyin ise Harnitelindeki bükılınete maz­hariyeti 702 tarjhinden 714 tarihine kadardır. Şu halde aralarında 79 yıl bir fark vardır.

MezkOr medresenin hali hazırda mevcut tahtani dershanesile birkaç höcresi bu· asırdan beri müftilerin fetva dairesi ile tedris yeri ol­muş ise de 70 yıl evvel Maliye Nazırı Eğirdirli Nafiz Paşayı yetiştirenlerden ve akrabaların­

dan Koca Müfti -denilen Rafi Efendinin - ki zamanındaki ulemanın hepsine faik ve ilmi vuku!u haiz bir şair idi - Ahlak ve meşrep ci­hetinden biraz düşh."iin ve hırsı şehvet ve ihti­şama mail ve zebun oluşu ve mezkur medrese­nin müderrisliğini eline geçirmesi yüZünden halk dilgir olmuş ve ölünceye kadar inumailey­hin bu haline göz yummak mecburiyetinde

kalmışlardır. Bunun ölümünden sonra Eğir­dirde yerine konulacak kimse bulunamamış, medrese bu suretle kapanmıştır. Kazada ikin­ci medrese ise Yılanlıoğlu Şeyh Ali Ağanın

kale meydanında 1217 tarihinde bir dershane ile yirmi höcre ve bir mescidi havi ve ahşap olarak yaptırdığı medı-esedir. Halkın her sene eylıll ortalarında Eğirdirin iki saat ötesinde (Pınarpazarı) denilen yerdeki üzüm bağlarına . göç etmeleri adet olduğundan Şeyh Ali Ağa burada da bir medrese yaptırmış, medrese ci-

(6) Şimdi bu kiliseler de kalmamıştır.

Page 6: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

varındaki (Hacı Mariz) bağına bitişik bir hap hane ve bir kıt'a bağı yine medreseye tahsis eylemiştir. 1223 senesinde kasabadaki kale

meydanı medresesinin ortasına bir de kargir kütüphane inşe ve içine yazma ve basma ola­rak 218 cilt kıymetli kitap koydurmuş ve ev­velce tanzim ettirmiş olduğu vakfiy.eyi geniş­letmek için hemen istanbula gitmiş, 1226 se­

nesi şahanının dokuzunda Şehzade camiine civar Kalenderhane mahallesinde kain Hoca zade Mehmet Tahiı· Efendi hanesinde Peşmak­çı zade Mehmet Z~ki Efendiye bir vakfiye da­

ha tanzim ettirmiş ve bu. vakfiye mucibince Eğirdirde, köylerde ve bilhassa Yılanlı karye­sinde de bir cami ve medrese yaptırmıştır (7) .

Eğirdirde hükumet dairesi civarında bu­lunan ilk rüştiye mektebi 1290 tarihinde eşraf­tan Burhan zade Hacı Mura.t Ağa önde oldu­ğu halde meclisi idare azasından biraderi Hacı Burhan ve Hatip zade Büyük Salih ve bele­diye reisi Hafız Ağa zade Küçük Salih ve Sa­dullah Efendi zade Rıza ve Tığlızade Hacı

Hafız Mehmet Hayri ve Hacı Memiş Ağa zade Mehmet ve Hacı Sadık Ağa zade Hafı~ Ahmet Efendiler delaletlerile toplanılan ve kendi ta­raflarından verilen ianelerle o vakit İsparta mutasarrıfı bulunan ve tTophane ketebesinden denilmekle maruf Eyüplü Ali Rıza Efendinin tertip ve nezareti altında yapılmıştır. 1318 ta­rihine kadar yirmi sekiz sene zarfında ve ba-

l • husus muallimlerden Ali Haydar Efendi zama-nında memleket çocukları hakk.ile tahsil ve terbiye görerek epeyce erbabı kalem yetişmiş­tir.

1318 tarihinde bina harap bir hale geldi­ğinden yıkılmış ve İzmitli mutasa·rrıf Hüsnü Bey zamanında yine o civarda karşı taı:afa da­ha geniş altlı üstlü yeni bir mektep yapılmış­

tır. Rumlar zamanında Nis adasında biri rüş­tiye, diğeri ilk mektep derecesinde iki mek­tep vardı ki, bunlar .cemaat parasile idare edi­lirdi.

Pavlu nahiyesinde (şimdiki Sütçüler .ka­zası merkezi) Mimar Sinanın İsparta ve Ağ­rasta yaptığı camiler modelinde olarak kargir bir ku'bbe üzerine kurşunlu ve minareli ve kü­çük bir cami vardır ki bunu (Hacı Sefer Ağa)

adında bir zat bin tarihlerinde .yaptırmıştır.

Camiin karşısında Hasan Ali Efe~di isminde

nahiyede nüfus katipliği ve niyabet vekilliği yapmış bir zatın delaletile beş altı höcreli bir medre·se vücude getirilmiştir. Hacı Sefer Ağa­nın mezarı o civardaki kabristanda hala mev­

cuttur. Bu nahiyede hıristiyan halk yoksa da Beğdili karyesinde Ceneviz kilisesi dedikleri kadim bir mabet vardır. Bu civarda buna ben­zer birçok asarı atika vardır. Hatta İspartanın Emre mahallesinden bir hıristiyanın senelerce 'bu asar içinde araştırmalarla ömür geçirdiği ve h~tta orada öldüğünü köylüler rivayet e­derler.

Barla nahiyesinde ise, Çaşnig.ir Paşa camii adile renkli tuğlalardan yapılmış bir minareli cami vardır. Nahiyeye nisbetle bu cami ol­dukça büyüktür. Etraf duvarları kargir ve ta­vanı ahşap ve toprak dam olarak 777 tarihin­de yapıldığı, kapısının üstündeki taş kitabeden anlaşılmaktadır ki, İsparta ve çevresin-in Os-

manlı idaresine geçtiğinden altı sene mukad­demdir. Kapıp.ın · içerisinde sol cihette medfun bulunan bir zatın mezar taşında (Hafız Tuti

Ebubekirülkaramani) ibaresi ve 794 tarihi gö­rülmektedir. 1216 senesinde cami bir tamir görmüştür. Burada Göçeri Paşa ve Pazar camii namile üç beş asır evvel iki cami daha yapıl­

mış ise de zamanla harap olmuş, İstanbulda yağlıkçılık ve tüccarlık etmekte olan Hafız Hi­dayet Ef-endi tarafından yeniden tamir e.ttiril­miştir. Akmescit mahallesinde de Şürayı Dev­

let Başkatibi Ali Vasfi ve İstanbulcia antikacı demekle maruf Bahrizade Hacı Osman Bey

marifetile buradaki mescit genişletilmek su~

retile cami haline konulmuştur. Barlada hıris- ' tiyanların vaktile oldukça mükemmel bir mek­teplerile 1805 tarihinde yapılmış .bir kiliseleri vardı.

Vaktile Anamas dağındaki aşiretlerin na:­maz kılmaları için Pavlunun Çandır köprüsü 've Çandır alan mevkilerinde ve Camili Yayla­da camiler ve. hatip ve imamların oturmasına mahsus odalar yapılmıştı. Lakin zamanla bun­lar da harap olup yıkılmıştır.

(7) Yılanlı zade Şeyh Ali Ağanın tercemei halin­den başka bir yazıınııda bahsedeceğiz.

1387

Page 7: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

Eğ.irdirdeki hükılmet binası 1317 tarihinde mutasarrıf Hüsnü Beyin himmetile yapılınış­tır (*). Kasahada üç han olup birisi buğday hanı demekle maruftur. Karşısında (Yonca Altı)

denilen buğday ve un pazarı yeri vardır. Ha­nın üst katında yolculara mahsus birçok oda­lar olduğu gibi çarşı içinde Hacı Nuri Efendi hani, hükümet dairesi karşısında Maarif ha­nı arabalara ve arabacılara ve sair yolculara istirhat yeridir.

Üç hamamdan biri mevlevihanenin bulun­duğu mahallede, diğeri kale içinde, üçüncüsü Kubbeli mahallesinde ve göl kenarındadır.

Vakfiyetle idare olunur. Bunlar geceden kuş­luk vaktine kadar erkeklere, ondan sonra da kadınlara açılır.

P avlu ve Barla nahiyelerinde hükılmet da­ireleri olmayıp kadim! veçhile münasip mahal­lerde bulunmak suretile idare olunurlar, fakat eski ve vakıf hanlardan birer küçük ve harap han parçaları ve birer hamam v.ardır. Eğirdir değirmenlerinden biri Radimos'da

diğerleri muhtelif köylerdedir. Eğirdirin için­de değirmen yoktur. halk kış günlerinde çok zahmet çekerler. Bu sebepten çok zaman pazar­da un satılır. Herkes haftalık yiyeceğini pazar yerinden un almakla temin ederler.

Yazla'da askeri şube ile muhtelif askeri bi­nalar bulunmaktadır. Kasahada birçok kahve­ler vardır. Göl kenarındaki bir kahve serinle­rnek için biricik yerdir.

Radimos derbendinde bir karakol merkezi vardır. Pavlu ve Barla'da üç adet kereste ha­zarı vardır. İsparta ve civarının muhtaç olduk­ları çam tahtaları bu hazarlarda yapılır.

Gölde işleyen kayıkların iskeleleri «cami ar­dı>> ve kale kapısı mevkilerindedir.

Eğir~irde türbeler :

Eğirdirde yazla mahallesi nam mevkide bir künbet içinde Baba Sultan, Suri baba, P alaz baba nam zatlarla ayrı ayrı türbeler içinde Şeyh Murad, Şeyhillislam Berdai ve damadı Pir Mehmed Huyi ve ahfadından Mehmed Çe­lebi ve Şeyh Burhaneddin Efendiler medfun

(*) Eğirdirde gölün cenup kıyısında ıssız bir kö­şede kasahaya beş kilometre kadar uzakta yeni bir hü­kUmet konağı yapılmıştır. Kasahaya bu kadar uzakta yapılmış' olan bu güzelim bina daha şimdiden istifade

1388

olduğu gibi civarlarında pek çok ehlullah ve urefayi billah vardır (8). Y ~zlada bulunan hankah en üst başta ve şimenditer istasyonu­nun ve askeri debboyun civarındadır. Etrafın­da tekkeye bağlı bağ ve bahçe harabesi çeşme ve menba suyu vardır (9). Ve türbeler civa­rındaki kırlarda (Burcu Bey) namında bir zat daha olup evkaf idaresince vakıf varidatı var-

sa da tercümei hali belli değildir. Gerek Han­kahın ve gerek Burcu Beyin zaviye varlıkları İspartada mukim Katip Zadelerle Çallı zade­lerdedir. Nis adasında medfun Şeyh Muslihid­din Pavluda Hoca İlyas, tekke karyesinde bi­ğer bir Şeyh muslihiddin ve barlada Karaca Ahmed, Seyyit, Peyk ve Çırak Gaziler ve Bed­re çiftliğinde Sütdedesinin merkatıeri vardır.

Tekke karyesindeki Şeyh Muslihiddinin Şamı şerifte medfun (Küçük Molla) sülale­sindeı:ı bir zat olduğu 3 zilhicce 10()6 tarihli bir kıt'a ferman münderecatından anlaşılmaktadır. Adadaki Şeyh Muslihiddinin 9 uncu veya 10 uncu asrı hicri ricalinden olduğu kuvvetle tah­min edilebilir. Vaktile türbesinde dikişsiz do­kunmuş bir gömlek vardı. Gömlek Konya Ma­

arif Müdürü Azmi Bey tarafından alınarak

Maarif N ezareti mi,izesine gönderilmişti. Bu gömlekte hiç dikiş olmadığı halde kol ve beden geyimleri muntazaın bir gömlekte Pavlonun Tekke köyündeki Muslihiddin türbesinin etra­

fındaki aşiretler sık sık ziyaret ederler. Baş­lıca kerameti yalancıların tekkenin etrafını do­laşmağa cesaret edememeleridir. Hayvan, mal hırsızlığı edenlere bu türbenin etrafını dolaş­mak teklif edilince çaldıklarını geri verdikleri görülmüştür. Çünkü yalancıların türbeyi dolaş­tıktan sonra öleceği kanaati vardır.

Sütdedesi,nin kerameti de şu imiş. Civar­daki bir dağda bulunan bir mağaranın tavan yerinde memeye benzer iki yumurcak taştan

damlayan su, sütü olmayan kadınlara ve hay­vanlara içirilirse sütü az olan kadın ve hay­vanlarm bol sütü gelirmiş. Bunun için buraya birçok kadınlar gideı:, gidemeyenlere su götü-

edilmez bir baldedir. Çünkü uzaklığından ötürü kulla· nılamamaktadır.

(8) Şeybülislam Berdai'nin Hamiteline gelişine da ir ayrı bir yazı neşredecegiz.

(9J Hankah şimdi yoktur.

Page 8: UNisamveri.org/pdfdrg/D01313/1942_99-102/1942_99-102...Eğirdir muhafızı ve muhassılı Yılanlızade Şeyh Ali Aganın himmeti dokunmuştur. Ali ... binası olup son,.adan Harnit

türler. Su damlayan iki yumurcak taşa «Mer­

yem Ana memesi» derler.

Karacaahmedin ise İstanbuldaki Karacaah­

medin :rıeslinden olduğu zannedilmekteclir.

Anadoluda yeni doğanlara behemehal aba ve

ecdattan birinin ismini koymak ve bunu fali

hayır saymak eski adetlerdendir. Karacaahmet

türbesine çocuğu olmayanlar veya olup da ya­

şamayanlar adanır. Bu merkat Barlada kasaba

1 ci F. 1370 salıifenirr devamı Keza:

«Bir sakinin 18'1-i lebi vahdetde

Gelince ağzıma mestane etdi

Gösterdi yoUarım devri gurbetde

Saldı elden ele divane etdi»

Şairin derdi artıktırı Yine gurbetden yanıb

yakılıyor :

«Bu dard beni dolandırır gurbet el

Tabibim, cerrahim kande isen gel

Bu vücudum şehri gamdan mükemmel

Desti mimar kodu temel derdimi

Benim derdim değme dil çekebilmez

Gözlerim y~ını NİL çekebilmez • Ne zergerdan maya fil çekebilmez

Götüremez yüz bin cemel derdimi

dışında mesirelik bir yerdedir. Etrafında su ve

bahçeler vardır.

Eğirdir ve çevresinde malCim ve meşhur 360

böyle meşhur türbt ve evliya vardır. Malum

olmayanlada .bini geçer. Eğridir iYidir evli­

yaullah erenler yeridir.~ Sözü adeta darbımesel

hükmündedir.

Bücüzade Süleyman Sami

SEYRANİ çekdiğim çok can da bilmez

Çekmeyen ehli irfan da bilmez

Çaresin Eflatun, Lokınan da bilmez

Ahir derman bulur ecel 4erdimi»

Eserlerinde Ç{)kluk tasavvuf yapmıştır. Bir

çok parçaları Bektaşiliğin erkan ve adabını

talim etmektedir. Çihar Yar' ı da üstün tuttuğu

ve zühd-ü takva sahibi olduğu anlaşılıyor. Za­

ten şairin çok sevilen eserleri erenler meydan

ve muhabbetlerinin saz düsturları olagelmiş­

tir. Bunun içindir ki, şimdiye kadar Lagos Kö-

. yü'nün bir dede · ot:ağmda Seyı·aui'lün kitabı

kıymetli bir yadigar olarak saklanmış kalmış­

tır.

i ................... , ................... J . rrrrrr\ rr• rrv TT

ı389 :