zorlu psm mag

58
ZORLU PSM MAG.

Upload: ngokhuong

Post on 31-Jan-2017

247 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

Page 1: ZORLU PSM MAG

ZORLU PSM MAG.

Page 2: ZORLU PSM MAG
Page 3: ZORLU PSM MAG

Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde ilk “perde” dediğimiz günden bu yana tam iki yıl oldu...

Bu süre zarfında, Hollywood yıldızlarından dünyaca ünlü Broadway müzikallerine, ses getiren pek çok isim ve yapımı siz sanatseverlere sunmanın hazzını yaşadık. Farklı disiplinlere kucak açarak toplumun sanat ve eğlence hayatına katkı sunmaktan öte, yön veren bir platform olmaya başladık.

Kapılarımızı sanatseverlere açtığımız ilk günden bu yana sanatın her dalına dokunmayı, onları mekânlarımızda yaşatmayı, Türkiye’nin değerli ve köklü sanat platformlarını burada ağırlamayı amaç edindik. Dünyaca ünlü müzikalleri ve hayranlık uyandıran prodüksiyonları sahnelerimizde ağırlarken, toplumsal sorumluluk anlayışımızla İstanbul’un kültür ve sanat yaşamına dokunan çeşitli projelere de destek vermeye devam ediyoruz. Üçüncü sezonumuzda da, bu hayalimize paralel yeni projeleri hayata geçirmekten memnuniyet duyuyoruz.

Zorlu Performans Sanatları Merkezi olarak, bulunduğumuz coğrafyada ve Türkiye’de siz sanatseverlerle paylaşmak istediğimiz pek çok konumuz var. Bunları size yeni bir mecrayla iletmenin sevincini yaşıyoruz. Dergimiz Zorlu PSM Mag., Türkiye’de olduğu gibi dünyada da kültür-sanat alanında yaşanan tüm yenilik ve ilham verici içerikleri barındırıyor. Müzikal, konser, tiyatro, gösteri, dans, sergi gibi sanatın farklı dallarındaki performanslarla ilgili son haberleri, gelişmeleri sizlerle paylaşacağız. Sizlerden gelecek öneri ve yorumları da keyifle dinleyeceğimize, değerlendirmeye alacağımıza emin olabilirsiniz.

Dergimizin uzun ömürlü olmasını dileyerek, ilk sayımızı büyük bir heyecanla sunuyoruz. Sanatın toplumla bütünleşmesine fırsat yaratan projelerle ilgili daha nice bilgileri paylaşmak dileğiyle...

Saygı ve sevgilerimle,

Murat AbbasGenel Müdür Zorlu Performans Sanatları Merkezi

Page 4: ZORLU PSM MAG
Page 5: ZORLU PSM MAG

2015’te dünya basınının favori albümleri neler oldu? Danstan tiyatroya, müzikalden komediye, sahnenin çeşitli alanlarında yeni tanıştığımız ve parlayan yıldızlar kimler? Kimler aramıza geri döndü? 2016’da bizi neler bekliyor? Dünya sahnesinde yeni sezonun en heyecan verici projeleri hangileri?

Page 6: ZORLU PSM MAG

Tame Impala

Currents

GrimesArt Angels

Kendrick Lamar

To Pimp a Butterfly

Jamie xxIn Colour

Adele25 Courtney Barnett

Sometimes I Sit...

dünya basınına göre

2015’İN EN İYİ MÜZİKLERİ

Favori albümler, geri dönenler, yeni tanıştığımız isimler ve dahasıyla nasıl bir yılı geride bıraktık ve

2016’da bizi neler bekliyor…

Yazı Busen Dostgül

Grim

es

Page 7: ZORLU PSM MAG

Tame Impala

Currents

Sufjan Stevens

Carrie and Lowell

Julia Holter

Have You in My

Wilderness

Dawn Richard

Blackheart

Steven Wilson

Hand.Cannot.Erase

Courtney Barnett

Sometimes I Sit...

Grim

es

Grimes – Art Angels (4AD) Art Angels ile yılın en sofistike pop çalışmalarından birine imzasını atan Grimes, Pitchfork, NME, Consequence of Sound ve Billboard ’un en iyi albümler listesinde zirvedeki üç isimden biri oldu.

Kendrick Lamar – To Pimp a Butterfly (Top Dwag Entertainment)Son yılların en iddialı hip hop sanatçısı, To Pimp a Butterfly ile NME, Rolling Stone, SPIN, Consequence of Sound, The Guardian, Pitchfork ve Time Out’un en iyiler listelerinde bir numarada yerini aldı.

Jamie xx – In Colour (Young Turks) The xx’in ardından kariyerine tek başına devam eden Jamie xx’in yeni dans partisi, NME, Pitchfork ve Q Magazine’in sıralamasında ilk üçe girmeye hak kazandı.

Adele – 25 (XL Recordings)2012’de kucağında Grammy’lerle bıraktığımız Adele, verdiği aranın ardından, Danger Mouse ve Tobias Jesso Jr. gibi isimlerle birlikte çalıştığı 25 ile Rolling Stone’un en iyi albümler listesinde ikinci sırayı kaptı, albüm satış rakamlarıyla rekordan rekora koşuyor.

Courtney Barnett – Sometimes I Sit and Think, and Sometimes I Just Sit (Marathon Artists)The New York Times ve Rolling Stone tarafından en iyi çıkış yapan isimler arasında anılan Avustralyalı Courtney Barnett, SPIN tarafından 2015’in favorileri arasında gösterildi.

Tame Impala – Currents (Interscope Records) Merakla beklenen üçüncü albümle dönen, modern rock’ın en heyecan verici isimlerinden gösterilen Avustralyalı ekip, Pitchfork’un 2015 skalasında bir numarada yer aldı.

Sufjan Stevens – Carrie and Lowell (Asthmatic Kitty)The Guardian, Consequence of Sound ve Uncut tarafından yılın en iyi albümlerinde ilk üçe giren Carrie and Lowell, eleştirmenlerce Stevens’ın kariyerinin zirvesi olarak değerlendirildi.

Julia Holter – Have You in My Wilderness (Domino Records)Klavyesi ve vokaliyle sizi esir almayı garanti eden Californialı sanatçının bu dördüncü albümü Uncut tarafından 2015’in en iyisi ilan edildi.

Dawn Richard – Blackheart (Our Dawn Entertainment)Üçüncü albümüyle pop kariyerinde büyük bir sıçrama yakalayan sanatçı, Fact Magazine seçkisinde yılın en iyi albümüne imzasını attı. Billboard dans müziği listesinde iki numarada yer alan albüm, Pitchfork’un seçkisinde de üst sıralardaydı.

Steven Wilson – Hand.Cannot.Erase (Kscope) Porcupine Tree’nin kurucusu Steven Wilson’ın dördüncü solo albümü, The Guardian’dan tam puanı kaptı. Wilson’ın yeni albümünden parçalarla 1 Mayıs’ta Zorlu PSM sahnesinde olacağının müjdesini de verelim.

Müzik basınına göre 2015’in öne çıkan 10 albümü

Page 8: ZORLU PSM MAG

Tobi

as Je

sso Jr

.

The Stone Roses, sahneye uzun zamandır beklenen dönüşünün müjdesini 2015’in

son aylarında verdi; grup Temmuz 2016’da gerçekleşecek T in the Park festivalinin ana

ismi. Super Bowl’daki performansının ardından yeni single’ıyla gelen Missy Elliot’ın dönüşü ise

gerçek anlamda bir sürprizdi. Çeşitli konserler verse de 10 yıldır ilk stüdyo albümünü bu

yıl yayınlayan New Order’ı ve elbette dört yılın ardından yeni albümü 25’ı yayınlayarak

rekor üstüne rekor kıran Adele’i de bu listeye eklememiz şart. Punk’ın asi kadınları Sleater

Kinney de 10 yılın ardından şahane bir dönüşle kaldığı yerden devam ettiğini ispatladı.

Bu sene birçok festivalde sahnede gördüğümüz isimlerin başında gelen Kanadalı Tobias Jesso Jr., ilk albümü Goon ile bu senenin en çok konuşulanları arasındaydı. Şarkıcı ve şarkı yazarı Natalie Prass’ın kendiyle aynı ismi taşıyan ilk albümü ise Berkeley’yi terk etmiş bir müzisyen için oldukça etkileyici. Pitchfork’un altını çizdiği albümlerden biri de İngiliz DJ ve prodüktör Sam Shepard’ın Floating Points projesinin Elaenia’sıydı. Shepard, avangart caz, house ve orkestral unsurlara yer verdiği parçalarıyla farkını ortaya koydu.

NME seçti: 2015’te sahnelere dönen

en etkili beş isim

Pitchfork’a göreyılın en iyi “ilk” albümleri

Page 9: ZORLU PSM MAG

Tobi

as Je

sso Jr

.

Dav

id B

owie

2016’da bizi neler bekliyor? Bunlar da varDavid Bowie'yi kaybettikSanat ve müziğe nesillerdir yön veren efsane, 2016'nın en heyecanla beklenen albümü Blackstar'ı yayınlamasından yalnızca iki gün sonra, 10 Ocak'ta, beklenmedik biçimde aramızdan ayrıldı ve dünyayı derin bir yasa boğdu.

Tindersticks yeniden aramızdaYaklaşık üç yıllık bir aranın ardından, Nottinghamlı efsane grup Tindersticks de yeni albüm The Waiting Room ile 22 Ocak’ta yeniden bizlerle. Kayıp Jeff Buckley kayıtları1994’te hayata veda eden Jeff Buckley’nin müzikle uğraşmaya ilk başladığı dönemde ilham aldığı müzisyenlerin parçalarını yeniden yorumladığı kayıtlara yer veren You & I albümü 11 Mart’ta raflarda.

Sekiz yıl sonra, The Last Shadow Puppets2008 tarihli albümle favori ikililerden olmayı başaran Alex Turner ve Miles Kane, tam sekiz yılın ardından 2016’da ikinci albümle döndüklerinin müjdesini verdiler.

The Strokes vokalisti Julian Casablancas’ın

bu senenin başında yeni şarkılar yazmaya

başladıklarını açıklamasının ardından paylaşılan

stüdyo fotoğraflarıyla 2016’da yayınlanacak

altıncı The Strokes albümü kesinleşmiş oldu. Damon Albarn ve Jamie

Hewlett da boş durmuyor; Gorillaz röportajlarında

yeni albümünün 2016’da müzikseverlerle

buluşacağının sinyallerini vermişlerdi. Hewlett’a

göre 2016, Gorillaz’ın yılı olacak! 2016’da yeni albümle dönmesi gereken isimlerden

biri de Radiohead. Grup yıllar sonra gelen ilk yeni

kaydı, son James Bond filmi için geçtiğimiz günlerde

yayınlamıştı.

Page 10: ZORLU PSM MAG

2015’TESAHNENİN PARLAYAN

YILDIZLARI Yazı Yetkin Nural

Benj

amin

Sch

euer

r

Page 11: ZORLU PSM MAG

Emily SkeggsAmerikalı Emily Skeggs’in sahneye ilk adımı altı yaşında anaokulunda kendi yazdığı Star Girl isimli oyunla oldu. Erken yaşta sahne tozunu yutan, okul sahnelerinden Broadway’e doğru hızlı yükselişi çeşitli ödül ve adaylıklarla onaylanan Skeggs’e şans da yardım etmiş. Zira kendisini 2015’te sahne ödüllerinin en prestijlilerinden biri olan Tony adaylığına ve aynı zamanda Broadway’e taşıyan Fun Home isimli müzikalde oynadığı Medium Alison rolünü, müzikalin Off-Broadway prodüksiyonunu kişisel nedenlerle terk etmek zorunda kalan Alexandra Socha’dan devralmış.

Jenny Bedeİngiltere’nin prestijli sahne okulu Royal Academy of Music’te Müzikal Tiyatro bölümünü bitiren Jenny Bede sahnede insanları ağlatabilmeyi hayal ediyormuş. Ancak bir süre sonra insanları ağlatmaktansa güldürmeyi tercih ettiğini fark eden Bede, İngiltere’nin kült komedi şovlarından News Revenue için bir metin yazıp oynadığında, izleyicinin yazdıklarına güldüğünü duyunca şok içinde kaldığını ve o noktada bir bağımlılığın başladığını sezdiğini söylüyor. 2013’te Müzikal Komedi Ödülleri’nde En İyi Yeni Komedyen Ödülü’nü kazanan Bede şu anda hem BBC Comedy için kendi skeçlerini yazıyor hem de kendi solo stand-up şovunu devam ettiriyor.

Alexander WhitleyKlasik bale eğitimini Royal Ballet School’da tamamlayan Alexander Whitley, Birmingham Royal Ballet’de kısa süre çalıştıktan sonra kendisini daha özgür ve çeşitli deneyimlere açabileceğini düşündüğü çağdaş dansa yöneldi. Hem koreograf hem de dansçı olarak pek çok prestijli dans okulu ve kumpanyayla çalıştıktan sonra 2014 yılında kendi dans kumpanyası Alexander Whitley Dance Company’yi kurarak ardı ardına iki kapalı gişe şova imza attı. Whitley şu anda İstanbullu sanatçı Memo Akten’le beraber hazırladığı ve 2016’da prömiyer yapacak Pattern Recognition isimli yeni şovu üzerinde çalışıyor.

Benjamin ScheuerrBenjamin Scheuerr sahneye taşıdığı ilk şovuyla o kadar etkileyici bir performans ortaya koydu ki The New York Times, Huffington Post, Playbill ve The Stage gibi prestijli yayınlar tarafından ciddi bir alkışla karşılandı. 2014 yılında bir Off-Broadway prodüksiyonu olarak prömiyer yapan, söz ve müziği kendine ait şarkıları, gitarı ve monologlarıyla beraber içten, samimi ve sürükleyici bir hikâye anlatıcılığına soyunduğu ilk şovu The Lion ile başta 2015 Drama Desk Ödülleri’nde En İyi Solo Performans olmak üzere pek çok ödül kazandı.

Danstan tiyatroya, müzikalden komediye, sahnenin çeşitli alanlarında parlayan kariyerleriyle

isimlerinden bahsettiren bu dört yeni yıldızı tanımaya hazır olun.

Benj

amin

Sch

euer

r

Page 12: ZORLU PSM MAG

MISERYStephen King’in unutulmaz Misery romanını okumayanlar dahi, Kathy Bates’e Oscar kazandıran beyaz perde uyarlamasını hatırlayacaktır. Filmi de kaçıranlar için kısaca özet geçelim: Misery, ünlü roman yazarı Paul Sheldon’ın bir araba kazası sonucunda kendisini en büyük hayranı Annie Wilkes’ın evinde bulmasıyla başlayan bir kâbus, işkence ve gerilim sarmalını anlatıyor. William Goldman’ın King’le beraber yazdığı oyun uyarlaması geçtiğimiz kasım ayında Will Frears yönetimiyle Broadway sahnesine taşındı. Başrollerde ise ilk Broadway performansını sergileyen Bruce Willis ve tiyatro veteranı Laurie Metcalf yer alıyor. Filme ve romana göre daha mizahi tonlar taşıyan bu uyarlama şimdiden 2015-2016 sezonunun en çok konuşulan Broadway işlerinden bir tanesi haline geldi.

2016’DA DÜNYA SAHNESİ

Zorlu PSM üçüncü sezonunda dünyaca ün kazanmış Shrek the Musical ve Slava’s Snowshow prodüksiyonlarına ev sahipliği yaparken, biz de sizler için dünya sahnesinde yeni sezonun en heyecan veren projelerini taradık.

Yazı Yetkin Nural

Page 13: ZORLU PSM MAG

CHINA DOLLTony ve Pulitzer ödüllü oyun yazarı

David Mamet, Amerikan tiyatrosunun efsanelerinden. Keskin ve kinik bir tona

sahip diyaloglarıyla tanınan Mamet belirli kelimelerin üzerine yüklenerek kurduğu

gerilim ve tansiyon sayesinde izleyiciyi avucuna alan oyunlara imza atıyor. Son

oyunu China Doll ise Broadway’e dönüşü heyecanla beklenen Al Pacino için

özel olarak yazılmış usta işi bir metne sahip. Yönetmen koltuğunda ise Tony

Ödülü sahibi Pam MacKinnon oturuyor. Dördüncü kez bir projede beraber yer

alan Pacino ve Mamet, en son Mamet’a 1985’te Pulitzer Ödülü kazandıran

Glengarry Glen Ross oyununun 2012-2013 sezonunda yeniden sahnelenmesi

sırasında bir araya gelmişti. Al Pacino’nun, genç nişanlısına uçak alan zengin bir iş

adamını oynadığı, geçtiğimiz aralık ayında galasını yapan China Doll, 2016’nın ilk yarısında sahnelenmeye devam ediyor.

PARAMOUR Dünyanın en ünlü ve büyüleyici sirk şovlarını yaratan Cirque du Soleil, Broadway için özel olarak hazırlanan yeni bir şovla gene unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. Cirque Du Soleil’in Broadway için hazırladığı ilk şov olma özelliğini taşıyan Paramour, Hollywood’un Altın Çağı’nda aşk ve sanat arasında seçime zorlanan bir şairin hikâyesini anlatıyor. Bugüne kadar herhangi bir Cirque de Soleil şovu izleyenler Kanadalı sirk efsanesinin her zaman olduğu gibi gene akıllardan çıkmayacak bir şovla izleyicileri büyüleyeceğini kalpten biliyorlar. Önümüzdeki mayıs ayında gösterimlere başlayacak olan şovun biletlerinin şimdiden hızla tükenmeye başlaması da bunun en büyük kanıtı.

Page 14: ZORLU PSM MAG

LAZARUSBirazdan açıklayacaklarımızı sindirmeniz

kolay olmayabilir, uyarıyoruz! David Bowie ve Tony Ödülü sahibi Enda Walsh beraber bir Broadway prodüksiyonuna imza attılar.

Bowie’nin 1976 yapımı sinema uyarlamasında da başrolü oynadığı ünlü Dünyaya Düşen

Adam isimli bilimkurgu romanının sahneye uyarlaması olan Lazarus’un başrolünde ise Six

Feet Under ve Dexter gibi efsanevi dizilerden tanıdığımız ve son dönemde epey başarılı

sahne performansları veren Michael C. Hall bulunuyor. Kitabın sahne uyarlamasını Walsh’la

beraber yazan Bowie aynı zamanda oyunun müziklerini de yaptı. Müzikler arasında eski hitlerinin yeni uyarlamalarının yanı sıra yeni

parçalar da var. Hatta ismini oyundan alan “Lazarus” parçası geçtiğimiz ay Bowie’nin 2016’da yayınlanan yeni albümünün ikinci

single’ı olarak piyasaya çıktı. Oyunun şu anki programı ocak ayının sonuna kadar devam

ediyor. Ancak 2016 sürecinde bu kısıtlı programın ötesinde tekrar sahne alacağını,

hatta bir dünya turnesi olacağını umuyoruz.

REAR WINDOWHitchcock’un sinema uyarlamasıyla bilinen Arka Pencere, bu sefer ünlü kısa öykünün sahne uyarlamasıyla izleyici karşısına çıkacak. Başrolde Kevin Bacon’ın yer aldığı oyunun en ilgi çekici özelliklerinden biri ise Hitchcock’un büyük ustalıkla beyazperdeye yansıttığı tek set çekim formatının sahne uyarlamasının bol ödüllü Alexander Dodge tarafından hayata geçirmiş olması. Zira Rear Window’un sahne seti, oyunun ön gösterimini izleyen eleştirmenler tarafından öve öve bitirilemiyor. İlk ön gösterimi Kasım 2015’te yapan Rear Window esas sahne programına 2016 sonbaharda açılacak.

Page 15: ZORLU PSM MAG

SUNSET BOULEVARDBilly Wilder’ın unutulmaz kara komedi

/ drama klasiği Sunset Bulvarı, 1990’lı yılların başında söz ve müzikleri efsane isim Andrew Lloyd Weber’ın imzasıyla sahneye taşınmıştı. Film uyarlamasında

ilk olarak Gloria Swanson’ın hayat verdiği unutulmaz Norma Desmond

rolü ise sahnede ilk defa Glenn Close tarafından canlandırılmış, oyuncuya Tony

ve Drama Desk başta olmak üzere pek çok ödül kazandırmıştı. Daha sonraları

Patti Lupone, Betty Buckley, Elaine Paige ve Diahann Carroll gibi pek

çok ünlü isim tarafından canlandırılan Desmond rolü 2016 yılında Londra’da

yeniden sahnelenecek olan müzikali özel kılan ise, rolün yeniden sahnedeki orijinal sahibi Glenn Close tarafından oynanacak

olması. Nisan başında Londra’da gala yapacak oyun, şimdilik sadece bir aylık

bir gösterim programına sahip.

THE CRUCIBLE & A VIEW FROM THE BRIDGEAmerikan tiyatrosunun efsanevi ismi Arthur Miller’ın 100. yaş günü nedeniyle yazarın iki unutulmaz oyunu iddialı kastlarla tekrar Broadway sahnesine dönüyor. 1690’larda Salem’de yaşanan cadı avını konu edinene The Crucible’ın bu uyarlamasında yönetmen koltuğunda Belçikalı Ivo van Hove yer alıyor. Oyun Nisan 2016’da prömiyer yapacak. Gene Ivo van Hove tarafından yönetilen Miller’ın Yunan tragedyası esintili ve yüksek gerilimli A View from the Bridge oyunu ise Mark Strong, Nicola Walker, Phoebe Fox, Russell Tovey, Michael Zegen, Michael Gould ve Richard Hansell isimlerinden oluşan etkileyici bir oyuncu kadrosuna sahip.

Page 16: ZORLU PSM MAG
Page 17: ZORLU PSM MAG

“Teknolojiyle çalışırken aynı anda hem duygusal yönden çekici hem de ölçeklenebilir olan şeyler peşindeyim.”Chris Milk - Digital Revolution’da deneyimlenebilen işleri üzerine

Page 18: ZORLU PSM MAG

bilmedikleriniz

DIGITAL REVOLUTION

*Digital Revolution, 16 Şubat - 12 Haziran tarihleri arasında Zorlu PSM’de.

Page 19: ZORLU PSM MAG

Digital Revolution, Londra’daki Barbican

Theatre’da üç ay boyunca kapalı gişe sergilendi.

Üç ay boyunca ziyarete açık olan Digital Revolution’ın

biletleri kısa sürede tükendi ve dillerden düşmeyen bir sergi

haline geldi.

Pac-Man ve Tetris’ten Inception’a, Björk’ten Steve Jobs’a, sanatçılar, sinemacılar, mimarlar, tasarımcılar, müzisyenler ve video oyunu programcılarını bir araya getiren Digital Revolution her yaştan izleyiciye göz kırpıyor. Sergi kapsamında Google’la ortaklaşa gerçekleştirilen DevArt kapsamında ise günümüzün henüz keşfedilmemiş yaratıcı kodcuları birbirleriyle yetenek yarıştırıyor.

Digital Revolution, küratör Conrad Bodman’ın Barbican’la yolunun

kesiştiği ilk çalışma değil.Bodman bundan önce sanatçı Derek Jarman, mimar Daniel Libeskind ve

oyun kültürüne kendini adamış Game On sergilerinin de küratörlüğünü

üstlenmişti.

Digital Revolution’da dijital öğeleri detaylıca inceleyeceğiniz özel bir deneyim için ziyaretçilerle buluşacak ekiplerden biri Inception filminde dijital efektleri uygulayan VFX ekibi. Christopher Nolan’ın 2010 yapımı filmi Inception’da dijital anlamda yeni bir bakış açısıyla tanıştığımız teknolojiyi ve düşünce biçimini bize sunan VFX’in yaratıcı ve etkileyici işleriyle karşılaşabilmek bir ayrıcalık.

Gelmiş geçmiş en iyi ve en popüler video oyunlarının zirvesindeki isim Space

Invaders’dı. 1978’de sadece Japonya’da 100 bin oyun makinesi dağıtımı yapılmıştı.

Her ne kadar Japonya’da üretilse de ilerleyen yıllarda lisans hakları Amerika’ya

devredilen Space Invaders makineleri, Japonya’da 1978’de 100 bin adet, 1979-

80 yıllarında ise 300 bin adet üretildi. Amerika’da bu esnada yaklaşık 60 bin

makine bulunuyordu.

Bilgisayar teknolojileriyle yaratılmış sanal gerçeklik kavramı (virtual reality), günümüzde artık cep telefonuyla yaratılabilecek şekilde kurgulanıyor. Bu kavramın ilk adımları ise aslında 1950 öncesinde atılmıştı. İlk kez bilimkurgu dünyasının tanıştığı VR kavramı, plastik bir gözlük içine yerleştirilen filmlerin yerleştirildiği bir mekanizma sayesinde oldu. Bu mekanizma genellikle yıldızlara bakmak için kullanıldı. Bu türün son örneğini Digital Revolution’da Squarepusher’ın müzik videosuyla deneyimlemek mümkün.

Dış mekânlarda yüksek katılımlı interaktif işler üretmesiyle tanınan

Londralı kolektif Umbrellium, Digital Revolution kapsamında ilk kez iç

mekân için bir iş üretti.“Assemblance” adlı, üç boyutlu interaktif

ışık strüktürleriyle dolu bu çalışmada ziyaretçiler jest ve hareketleriyle lazer

ışıktan kendi heykellerini yaratabiliyor.

360 derece deneyimi artık birçok farklı teknolojide kullanılıyor. Özellikle müzik performansları ve klipler, bu türün en çok kullanıldığı alan. Squarepusher’ın VR eklentisiyle 360 derecelik bir deneyim yaşattığı videosu, U2’nun 360 derecelik keyif veren sahnesi veya Phillip Glass’ın “360 Degrees” projesi müzik alanındaki en önemli örneklerden.

Page 20: ZORLU PSM MAG

Chris Milk Treachery of Sanctuary

Chris Milk’in 2012 yılından bu yana dünyanın önemli sanat ve teknoloji fuarlarında sergilediği projesi “Treachery of Sanctuary”, insan vücudunu

merkezine alarak eşsiz bir deneyim sunuyor. Üç kocaman ekranın yer aldığı projede söz konusu ekranların karşısına geçen kişilerin dijital

olarak oluşan gölgeleri kuş figürlerine dönüşüyor. Üç ekranda sırasıyla doğum, ölüm ve rejenerasyon işlenirken, katılımcılar kimi zaman

kollarının devasa kanatlara dönüştüğü, kimi zaman da kuş sürülerine vücutlarıyla yön verdiği bir deneyim yaşıyor.

sanat, teknoloji ve insanın güçbirliği

DIGITAL REVOLUTIONYazı Cem Kayıran

Prestijli yayın organlarınca “İngiltere tarihinin en etkileyici sanat ve teknoloji sergisi” olarak tanımlanan Digital Revolution’da yer

alacak onlarca etkileyici sanat eserinden birkaçını mercek altına alıyoruz.

Page 21: ZORLU PSM MAG

Umbrellium Assemblance

Digital Revolution’da yer alacak bir başka interaktif proje de İngiliz teknolojik tasarım

kolektifi Umbrellium’un ışık bazlı projesi “Assemblance”. Çeşitli renklerdeki ışıkların

tepeden insanların üzerine yöneltildiği “Assemblance”ta vücudunuz hareketleriyle ışığa

biçim verebiliyor ve kendi başınıza karmaşık ışık formları oluşturabiliyorsunuz. Aman dikkat, kimi hareketlerle ışığı yok etme şansınız da var!

Zach Lieberman Play the WorldMIDI klavyelere ve çeşitli farklı sesler çıkaran tuşlu çalgılara alışkın olabilirsiniz ama Zach Lieberman’ın sürprizlerle dolu piyanosu gibi bir şey aklınıza muhtemelen hiç gelmemiştir. Bastığınız her tuş, piyanonun üzerindeki dünya haritasında farklı bir noktaya denk geliyor. Ve işin daha da ilginç yanı, bastığınız tuşlardan duymayı beklediğiniz notalar yerine, söz konusu haritada işaretlenmiş olan ülkenin radyolarında o an, söz konusu tuşun çıkarmasını beklediğiniz notanın duyulduğu ses dalgasını duyuyorsunuz. Beklenmedik seslerle karşılaşabileceğiniz piyanoda tek notalar yerine yedili akorlara basıp büyük bir karmaşa yaratmanız tavsiye edilir.

Minimaforms Petting ZooSıradışı ve deneysel mimari çalışmalarıyla tanınan tasarım stüdyosu Minimaforms’un en dikkat çeken projelerinden biri olan “Petting Zoo”, insan ve çevresi arasındaki iletişim düzeyinin gelecekte nasıl boyutlara gelebileceğini örnekliyor. “Pet” ismi verilen, tavandan sarkıtılmış teknolojik yapılar, çevrelerindeki insanların davranışlarını algılayabiliyor, öğrenebiliyor ve tekrar edebiliyor. Kendilerini bu deneyimlerle eğitebilen “Pet”ler, ziyaretçilere alışılmışın dışında bir iletişim vaat ediyor.

Page 22: ZORLU PSM MAG

yeni çağda yeni sahneler

FÜTÜRİSTİK KONSER DENEYİMLERİ

Günümüzde, bir konserden beklediğimiz şeyler artık sınır tanımıyor. Bu alanda zihin açan bazı çalışmalarla, konser deneyimini fütüristik

boyutlara taşıyan performanslara bakıyoruz.

Yazı Cem Kayıran

Kak

i Kin

gBe

ats A

ntiq

ue

Page 23: ZORLU PSM MAG

İzleyici ve dinleyiciyi şaşkınlığa uğratmak, onlara zamansal ve mekânsal olarak farklı deneyimler yaşatmak birçok sanat alanında epey kafa yorulan bir konu. Bu teknolojilerden elbette farklı ölçeklerdeki konserler de nasibini alıyor. Eskiden yalnızca Madonna ya da Michael Jackson gibi büyük pop starların konserlerinden aşina olduğumuz ışık şovları ya da görseller, geride bıraktığımız beş-on yıl içinde doğal olarak yaygınlaştı. Dinleyici ve hayranların katılımcı olarak yer alabildiği canlı performanslar ise oldukça heyecan verici boyutlarda ilerliyor. Japon pop grubu Perfume’un Cannes Lions festivalinde sergilediği performans, bu anlamda unutulmazlar arasında yerini aldı. Konser öncesinde Twitter ve bu performans için özel olarak kurgulanmış bir web sitesi üzerinden, Perfume üyelerinin grubun hayranları tarafından yapılan 3D modellerinin yer aldığı çeşitli tasarımlar ve denemeler bir

araya getirildi. Yapılan açıklamalara göre, bu performans için 5 binden fazla tasarım ve çizim söz konusu web sitesine yüklenmişti. Konserde de grup üyelerinin üzerine yansıtılan bu tasarımlarla birlikte ortaya fütüristik olduğu kadar göz de kamaştıran bir canlı performans deneyimi çıktı. Üstelik grup ve hayranlarının ortak çalışmasıyla.

Canlı performans deneyimini bir başka boyuta taşıyan isimlerden biri de Flying Lotus. Amerikalı prodüktör Steven Ellison’ın solo projesi olan Flying Lotus’un herhangi bir zaman ve mekânla ilişkilendirmesi zor olan müziğine uygun şekilde tasarlanan Layer 3 isimli canlı performansı, mapping teknolojisinin eşine az rastlanır örneklerinden birini sunuyor. İlk başlarda, önde transparan bir perde, arkada aynı genişlikte bir ekran ve bu ikisinin arasında performansını yapan Flying Lotus’tan oluşan performans, zaman içinde genişleyerek

Kak

i Kin

g

Flyi

ng L

otus

Beat

s Ant

ique

Perfu

me

Page 24: ZORLU PSM MAG

LayerCubed isimli son haline ulaşmış. Öndeki perdenin kıvrımlar ve bükülmelerle Flying Lotus’un merkezinde olduğu bir kübe dönüşmesiyle, perdeye yansıtılan görüntüler, arkadaki ekranda akan diğer görüntüler ve ortalarında bir siluet halinde gördüğümüz Flying Lotus, Strangeloop ekibinin hazırladığı nefis görsellerle birlikte, bir konserden ne beklememiz gerektiği konusunda çıtayı epey yükseltti.

Mapping teknolojisini konserlerinde farklı bir atmosfer yaratmak için kullanan gruplardan biri de Oakland çıkışlı Beats Antique. Elektronik müziği bol miktarda oryantal etkileşim ve nüansla harmanlayıp kendilerine has bir tını yaratan grubun canlı performansları için de “eşsiz” diyebiliriz. Sahneye kurulmuş çeşitli ekranlar üzerine yapılan mapping’ler ve ışık oyunları eşliğinde Joseph

Child

ish G

ambi

noAm

on T

obin

Page 25: ZORLU PSM MAG

Campbell’ın The Hero with a Thousand Faces kitabını performansına uyarlayan Beats Antique’e bu performansın ortaya çıkışında Obscura Digital ekibi eşlik ediyor. İllüstratörler, dansçılar, 3D animasyoncular ve birçok farklı disiplinden sanatçının birlikte çalıştığı performans, kimi zaman sahnede olanları birbirinden ayırt etmekte zorluklar yaşayabileceğiniz bir deneyim sunuyor.

Son yılların en üretken hip hop sanatçılarından biri olan Childish Gambino da geçtiğimiz sene gerçekleştirdiği Deep Web Tour’da zaman ve mekânı birbirinden ayıran bir performans sahneledi. Childish Gambino ve Moment Factory ortaklığıyla hazırlanan performans sıradışı ışıklandırması, ara sıra sahnenin önüne çekilen perdesi ve sürekli değişen atmosferiyle sahne teknolojilerinin ne denli uçsuz bucaksız bir hale geldiğinin belki de en önemli örneklerinden. Şarkıdan şarkıya bir uzay üssünden bir yatak odasına ya da bir suç mahalline dönüşen sahnesiyle Childish Gambino, dinleyicilerine müziğini en aykırı şekilde sunan müzisyenlerden biri oldu.

Amon Tobin’in, detayları Zorlu PSM’de Digital Revolution sergisi kapsamında

görülebilen ISAM v2.0 performansını kelimelerle anlatmak bir hayli zor. Electronika müziğinin sıradışı prodüktörlerinden biri olan Amon Tobin’in kendi yarattığı konseptin sahneye taşındığı ISAM v2.0’da sahneye yerleştirilmiş onlarca küçük ekran, müzikle senkronlu bir şekilde benzersiz bir bütünlük yaratıyor. Yazıdaki diğer örneklerde olduğu gibi alışıldık görüntüler kullanmayan ve tamamen soyut desenler ve fikirler üzerine yoğunlaşan ISAM v2.0, “fütüristik konser deneyimi” kavramının altını en doğru şekilde dolduran çalışmalardan biri.

Müzik ve teknolojinin yolunu her daim kesiştiren Alman grup Kraftwerk, sahnelere muhteşem bir dönüş yaptı. Grubun dünyanın çeşitli noktalarında, ağırlıklı olarak 1900’lü yılların başlarında inşa edilmiş binalarda gerçekleştirdiği konserleri üç boyutlu olarak kurgulandı. İzleyicilerin 3D gözlüklerle izlediği konserde, nispeten erken dönem teknolojileri andıran görseller kullanan Kraftwerk, kimi zaman bir trenin dinleyicilerin üstüne tam gaz ilerlediği, kimi zaman vitamin haplarının insanların üzerine döküldüğü performansıyla son yılların en çok konuşulan performanslarına imza attı.

Kraf

twer

k

Child

ish G

ambi

noAm

on T

obin

Page 26: ZORLU PSM MAG

QUEENS OF THE STONE AGE

The Vampyre of Time and Memory Creators Project ortaklığıyla hazırlanan Queens of the Stone Age klibi “The Vampyre of Time and Memory”, izleyicileri bir tür perili köşke davet ediyor. Josh Homme ve ekibinin bir odada çalmaya devam ettiği klipte, siz evin içindeki garipliklerle ya da grupla meşgul olabiliyorsunuz.

BOB DYLANLike A Rolling Stone Bob Dylan’ın efsanevi şarkısının 50. yıldönümü için hazırlanmış olan klipte hayali bir televizyon kumandasıyla kanallar arasında geziniyoruz. Fakat klipte karşımıza çıkan her kanalın ortak özelliği, kanallardaki haber sunucuları ya da bir tenis maçını izleyen kişiler ya da bir çizgi filmin karakterleri, kim olursa olsun herkesin şarkıyı söylüyor olması.

RADIOHEADHouse of CardsAaron Meyers ve Aaron Koblin’in yaratıcısı olduğu “House of Cards” klibi, videodaki hafif grenli görüntünün de sebebi olan lidar teknolojisiyle hazırlanmış. Thom Yorke’un suratı, çeşitli manzaralar ve bir partiye katılmış bir kalabalığın yer aldığı klipte yön ve açılarla oynayıp kendi istediğiniz sahneleri yaratabiliyorsunuz.

İNTERAKTİF MÜZİK KLİPLERİ16 Şubat - 12 Haziran tarihleri arasında Zorlu PSM’de ziyarete açılacak Digital Revolution’da da deneyimlenebilecek interaktif müzik klipleri son yılların heyecan verici deneyimlerinden birini dinleyiciye sunuyor. Aralarında Bob Dylan, Radiohead ve Queens of the Stone Age gibi isimlerin bulunduğu bir seçkiyle bu dünyayı keşfe çıkıyoruz.

Yazı Cem Kayıran

Page 27: ZORLU PSM MAG

COLD WAR KIDSI’ve Seen Enough Cold War Kids’in 2008 tarihli single’ı “I’ve Seen Enough” için hazırlanan interaktif klipte sadece görüntülere değil müziğe de müdahale edebiliyorsunuz. Grup üyelerinin çaldığı enstrümanları değiştirerek şarkının tam 625 farklı versiyonunu yapmak mümkün.

RED HOT CHILI PEPPERS

Look Around Dört farklı odaya dağılmış olan Red Hot Chili Peppers üyelerinin yer aldığı “Look Around” klibinde, istediğiniz RHCP üyesini izleyebiliyorsunuz. Hatta yakınlaşarak odadaki detaylara da bakabilirsiniz.

DANGER MOUSE & DANIELE LUPPIRomeDanger Mouse ve Daniele Luppi’nin Norah Jones’la düet yaptığı “Rome” parçası için hazırlanan interaktif klip, Chris Milk’in yönetmenliğini üstlendiği 3 Dreams of Black isimli bir kısa film. Bilgisayarınızın faresini kullanarak Milk’in hazırladığı hayali evrenin içinde etrafa bakabiliyorsunuz ve klibi kendiniz şekillendiriyorsunuz.

ARCADE FIREWe Used to Waitİnteraktif kliplere olan ilgisini daha önceki albümlerinde de gösteren Arcade Fire, Suburbs albümünün hit şarkılarından “We Used to Wait” için çekilen interaktif klipte işi farklı boyutlara taşıyor. The Wilderness Downtown isimli web sitesinde yayınlanan “We Used to Wait” klibi, sizin yazdığınız adreste gerçekleşiyor. Aynı anda birden fazla pencere açabildiğiniz klip, tek bir video deneyiminden ziyade bir oyun hissi veriyor. Klibin yönetmeni bir kez daha Chris Milk.

Page 28: ZORLU PSM MAG

EVRENSEL TERCÜMAN

01Bir telsiz görünümlü bu cihazın mikrofon kısmına söylediğiniz

cümleler, hoparlörden seçtiğiniz herhangi bir başka dilde çıkıyor. 6 milyon civarındaki dili ve bu dillerin her türlü gramer yapılarını

tek bir donanımda, hem sesi algılayabilecek hem de çevirip seslendirebilecek şekilde bir cihaza sıkıştırabilmek bugüne dek

mümkün olmadı.

geçmişten geleceğe

TEKNOLOJİNİN HÂLÂ BİZE GETİREMEDİKLERİ

Daniel H. Wilson’ın 2007 yılında yayımlanan kitabı Where’s My Jetpack?, bilimkurgu hikâyeleriyle aklımıza

girmiş bazı icatların, teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir hızla ilerlemesine rağmen

gerçekleşemediğine isyan ediyor. Bu kavuşamadığımız icat, proje ve hayallere Wilson’ın kitabı ışığında bakıyoruz.

D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I TAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

Yazı Cem Kayıran İllüstrasyon Sadi Güran

Page 29: ZORLU PSM MAG

YEMEK KAPSÜLLERİ

YÜRÜYEN KALDIRIMLAR

02En klişe bilimkurgu hikâyelerinin göze çarpan ortak detaylarından biri yemek kapsülleridir. Geleceğe dair

sıklıkla duyduğumuz “Gelecekte zaten yemek olmayacak, bir kapsülle karnın doyacak” benzeri tahminler, kimi

zaman istediğin yemeğin lezzetini veren kapsüllerin de olacağı iddialarıyla büyür. Bugüne dek yemek kapsüllerine yakın en yakın buluş, marketlerde bulabileceğiniz enerji

barlar ve tokluk hissi veren haplar oldu.

03Fizikçilerin yıllardır en fazla uğraştığı konulardan biri

şüphesiz ki ışınlanmak. 1990’lı yılların başlarından itibaren somut adımların atılmaya başlandığı bu teknolojiyle

konumunuzun ne olduğu fark etmeden, istediğiniz yere, istediğiniz anda ulaşabiliyorsunuz. Şu ana kadar çeşitli

gazların ve ışık enerjilerinin ışınlanabildiği deneylerle hâlâ uğraşılıyor olsa da, ışınlanmanın hepimiz için sıradan bir

özellik olacağı günler için epey bir yolumuz var.

04

1964 yılında Amerika’da açılan City of Future isimli sergide, H.G. Wells’in When the Sleeper Wakes isimli

romanında tasvir edilen şehirden alınan ilhamla, sokaklar yürüyen kaldırımlarla donatılmıştı. Günümüzde çeşitli

metro istasyonlarında ya da havaalanlarında kısa parkurlar halinde karşımıza çıkan bu teknolojinin ne zaman şehir

planlama aşamalarında düşünülebilen bir alternatif olacağını öngörmek güç. Yine de evinizin önünden

yürüyen bir kaldırımla sokağın başına kadar geldiğiniz bir dünya hayal etmek çok da keyifli değil!

D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I TAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

IŞINLANMAK

Page 30: ZORLU PSM MAG

GÖRÜNMEZLİK KAMUFLAJI

05

Gizlenme, saklanma, görünmeme gibi amaçlarla

başvurulan kamuflaj metotlarına biraz teknoloji

katarak daha garantili sonuçlar almak mümkün. Mesela sizi tamamen görünmez kılan bir kamuflaj! Etrafındaki renkler,

objeler ya da manzara ne olursa olsun, kişi tarafından üstüne

çekildiğinde, kişiyi yok eden bir pelerin gibi düşünebilirsiniz. Akıllara hemen Harry Potter gelecektir ama 2008 yılında California Üniversitesi’nde ekibiyle birlikte eksi kırılma özelliği taşıyan bir malzeme geliştiren ve bu malzemelerle görünmez yelekler tasarlayan

Profesör Xing Zhang, söz konusu icada gerçekten en çok

yaklaşan kişi.

KENDİNİ SÜREN ARABA

06

Tesla ve Google’ın yıllardır gerçekleştirmek için çabaladığı, özel bir yazılımla kendi başına

hareket edebilen arabalar, bilimkurgu tutkunlarının hayallerini onlarca yıldır

süslüyor. Kendi kendini park edebilen arabalar günümüzde

epey yaygın bir şekilde kullanılıyor ama henüz

park halindeki bir arabanın, sürücü müdahalesi olmadan başka bir noktaya yolculuk yaptığına tanık olunmadı.

Tesla’nın güncellenebilir bir şekilde piyasaya sunduğu akıllı arabası, uzun ve düz

yollarda çevresindeki araçları tanımlayarak kendini

sürebiliyor. Fakat henüz trafik ışıklarında durması gerektiğini bilen bir araçla

tanışmadık.

D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I TAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

Page 31: ZORLU PSM MAG

UÇAN ARABA

08

Kulağa ne kadar çocuksu geliyor değil mi? Uçan araba. Geleceğe Dönüş’ten Jetgiller’e,

metropollerde trafikte saatlerce arabalarından çıkamayan

kişilerin sohbetlerine kadar, uçan arabalar sıklıkla

gündemimize geldi. Amerikalı Terrafugia isimli şirket, uçan

arabaları gerçeğe dönüştürmek için kolları sıvayanlardan biri

olmuştu. Yarı sedan, dört tekerlekli ve iki kanadı olan aracın tasarım planları iki yıl önce basına da dağıtılmıştı. Tek seferde en az 800 km uçması planlanan araç için

yaklaşık 10 yıl bekleyeceğimiz de basın duyurusunda yer

alıyordu.

SUALTI OTELİ

07

Where’s My Jetpack? kitabından bir alıntıyla

girelim konuya: “Şu ana kadar uzay boşluğunda dolanan

insanların sayısı, okyanusların derinliklerini keşfedenlerden

çok daha fazla.” 1960’lı yıllarda Amerikan Deniz Kuvvetleri,

sualtında kolonileşme üzerine çalışmalara başlamıştı. Sealab

ismi verilen programda gönüllü katılımcılar, sualtında

kurulan yaşam alanlarında hayatlarını sürdürüyordu. 1969 yılında üçüncü kez ölümlerle

sonuçlanan deneylerin ardından durdurulan projeden uzun yıllar sonra 2000’lerde Dubai’de sualtı tatil köyleri

ciddi şekilde gündeme gelmişti.

D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I T A L R E V O L U T I O N D I G I TAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIGITAL REVOLUTION DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

DIGI

TAL

REVO

LUTI

ON D

IGIT

AL R

EVOL

UTIO

N DI

GITA

L RE

VOLU

TION

DIG

ITAL

REV

OLUT

ION

Page 32: ZORLU PSM MAG
Page 33: ZORLU PSM MAG

“Bu şov mimiklerin ve görsellerin uluslararası diliyle konuşuyor.”Slava Polunin Slava’s Snowshow üzerine

Page 34: ZORLU PSM MAG

bilmediklerinizSLAVA’S SNOWSHOW

*Slava’s Snowshow, 24 Şubat – 6 Mart tarihleri arasında Zorlu PSM’de.

Slava Polunin’in Charlie Chaplin’e olan düşkünlüğü, bu işi yapmasının en temel sebeplerinden biri. Küçüklüğünde televizyonda Charlie Chaplin’i izledikten sonra palyaço olmaya karar veren Slava Polunin, Leningrad Tiyatrosu’na başvurdu ancak telaffuzunun yeterince iyi olmadığı düşünüldüğü için okula kabul edilmedi.

Slava’s Snowshow, sahnedeki dekorlar ve karakterlerin kostümleriyle birçok kez tiyatro alanında ödül aldı veya aday gösterildi. Tiyatro oyunları için en önemli ödüller arasında gösterilen Tony Ödülleri’nde Özel Teatral Performans dalında aday oldu ve Drama Desk Ödülleri’nde de En Özgün Teatral Performans ödülünü kazandı.

Kısa bir mühendislik eğitiminin ardından Leningrad Tiyatrosu’na kabul edilen Slava Polunin, 1989 yılında Academy of Fools ismini verdiği bir okul kurdu. Palyaçoluğun doğasında olan karnaval ruhunu Rusya’ya yaymak için kurduğu Academy of Fools’u bir süre sonra maddi gerekçeler yüzünden kapatmak durumunda kalan Polunin, ancak birkaç yıl sonra yeniden açabildi.

Page 35: ZORLU PSM MAG

Slava’s Snowshow, şu ana kadar tam 4 bin kez sahnelendi ve yaklaşık 3 milyon izleyiciyle buluştu. Rusya’dan Londra’ya, İsrail’den Almanya’ya toplam 30 ülkede gösterilen Slava’s Snowshow’un sahnelendiği şehir sayısı ise 120.

Ünlü sokak sanatçıları Os Gemeos ikilisi tarafından hazırlanan bir animasyon filmde, Slava’s Snowshow’daki palyaçolardan ilham alındı. Brezilya’nın en ünlü sokak sanatçıları olan ikiz kardeşler Os Gemeos’un yayınlamayı planladığı kısa animasyon serisindeki karakterler gösteriden ilham aldı, kostümleri palyaçoların kostümlerinin benzerleriydi.

Slava Polunin’in Paris’te, çeşitli sanatçılarla birlikte dekore ettiği evi büyük ilgi görüyor. Paris’te kırsal bir bölge olan Marne’da yer alan eve zaman zaman Polunin’in palyaçoluk yapan arkadaşları gelip egzersiz yapıyor. Evin bahçesinde yumurta şeklinde tasarlanmış bir tavuk kümesi, gemi şeklinde bir yemek alanı ve nehirde bot olarak kullanılmak üzere bir hastane yatağı var.

Terry Gilliam ve Slava Polunin, 2006’da birlikte Diabolo isimli bir oyun yazdı. İlk kez İsrail’de sahnelenen Diabolo isimli oyunda Terry Gilliam aynı zamanda yönetmenlik yaptı ve sessiz bir performans da sergiledi.

Slava Polunin, her zaman olmasa da bazı şovlarında kendisi yerine başka bir oyuncuyu oynatıyor. 1993’ten bu yana sahnelenen Slava’s Snowshow için “O artık kendini büyüten ve götüren bir şov oldu” diyen Polunin, zaman zaman şovlarda yer almadığını itiraf etti.

Page 36: ZORLU PSM MAG

gezegenin en büyük palyaçosu

SLAVA POLUNIN 24 Şubat itibariyle Zorlu PSM sahnesinde izleme fırsatı

bulacağımız, tüm dünyanın ayakta alkışladığı Slava’s Snowshow, 20. yüzyılın büyülü teatral fenomenlerinden biri.

Her yaştan ve kesimden izleyicinin ruhuna dokunacak bir şeyler bulacağı bu özel şovun yaratıcısı ve gezegenin gelmiş geçmiş en büyük palyaçolarından biri olarak kabul edilen Slava Polunin, Snowshow ve palyaçoluk sanatına dair

sorularımızı yanıtladı.

Röportaj Yetkin Nural

Page 37: ZORLU PSM MAG

Slava’s Snowshow tüm dünyadan övgüler toplayan, insanları rüyaların gerçek olduğu bir dünyaya çağıran bir performans. Sence Snowshow’u yaş, cinsiyet, dil, kültür veya etnik köken fark etmeksizin herkesi etkileyen, dünya çapında bir başarı haline getiren temel özellikler neler?Bu şovun farklı katmanları var ve bunlardan sadece birkaçını dile getirebiliriz: Öncelikle, bu şovda kelimeler yok, şov mimiklerin ve görsellerin uluslararası diliyle konuşuyor. İkincisi, bu şov en önemli şeyler hakkında: aşk, ölüm, umut. Bunlar tüm insanlığa dokunan kavramlar. Üçüncüsü şovun dünyayı bir çocuğun gözlerinden göstermesi. Dördüncüsü aynı anda hem romantik, üzücü ve eğlenceli olabilmesi. Bir şey daha var, bu şov budalaca, ki bence herkes zaman zaman biraz budala olmak ister. Aslında, bu şov çocuğa oyun, büyükanneye duygulu gözyaşları, profesöre kompleks ve modern bir ifade biçimi veriyor.Senin ciddi bir kitap kurdu, sessiz filmlerin ve Charlie Chaplin gibi efsanevi komedyenlerin hayranı olduğunu biliyorum. Bize biraz sanatını ve performanslarını etkileyen ilham kaynaklarından bahsedebilir misin?Chaplin komedi ve trajediyi eşsiz bir şekilde birleştiren ilk kişi olduğu için ilk ilham kaynağım oldu. Buster Keaton harika bir avangart sanatçı ve etkileyici bir mucit olarak beni etkileyen isimlerden bir diğeri. Harry Langdon bence palyaçoların en naziği olarak ilham aldığım isimler arasında. Ayrıca bu listeye Marx Kardeşleri ve Laurel ile Hardy’i de eklemem gerek, çünkü onlar durdurulması imkânsız ve çılgın isimler.

Peki palyaço veya performans sanatçısı olarak güncel isimler arasından seni etkileyenler var mı?Ben çok farklı şeyleri, bazen birbirinin zıddı olan şeyleri sevebiliyorum. Melankolik palyaçoları da, limitleri zorlayan marjinal palyaçoları da. Benim zevkim oldukça eklektik ve her zaman

izleyicilerin sevdikleri şov veya isimlerle aynı düzlemde olmuyor. Örneğin herkes bir Leo Bassi veya Jango Edwards performansını baştan sona izleyemez ama ben bu isimleri ciddi bir ilham kaynağı olarak görüyorum.

Daha önceki röportajlarından birinde modern tiyatronun seni çok etkilemediğini söylüyor, hatta tam olarak şöyle ifade ediyorsun: “Bu tarz bir oyunculuk seni gerçek anlamda ele geçirmiyor, sahne ışıklarının üzerinden akıp gitmiyor. Evet insanı gıdıklıyor, ancak ilham vermiyor.” Buradan yola çıkarak modern tiyatronun bir janrı ve bir performans sanatı olarak dans hakkında ne düşündüğünü merak ediyorum. Bir hikâye anlatmak için format olarak dansı seçen şovlar sana ilham veriyor mu?Kişisel olarak performans ve enstalasyon sanatçılarının ve dans aktörlerinin de, günümüzde modern tiyatrodan daha iyi durumda ve daha yüksek enerjiye sahip olduğunu düşünüyorum. Bununla beraber günümüzün çağdaş dansçıları henüz Pina Bausch’un işlerine yaklaşan bir performans sergileyebilmiş değiller.

Farklı ülkelerde sahne aldığında, o ülkenin izleyicisinin özelliklerini de tanıdığını söylüyorsun. Türkiye izleyicisi hakkında öngörülerin, beklentilerin var mı?Her ülke kendine has bir gizem, bir bulmaca benim için. Elbette sahneye çıkıp performansıma ilk tepkileri duymadan bir öngörüde bulunamam.

Palyaçonun spontane performansını özgürlük kavramıyla eşleştiriyor ve özgürlüğü palyaçonun en temel özelliklerinden biri olarak addediyorsun. Yaptığın bir diğer eşleşme ise çocuk ve palyaçonun aslında aynı şey olduğu. Palyaço çocukluğun bir uzantısı olabilir mi? Büyüyen ancak içindeki çocuğun ruhunu koruyan, o ruh sayesinde özgür kalan biri mi palyaço? Buna tamamen katılıyorum. Ancak “çocuk”

Page 38: ZORLU PSM MAG
Page 39: ZORLU PSM MAG

palyaçonun tek yüzü değil. Palyaço bir çocuk da olabilir, bir budala, bir doktor, bir şair ve daha çok şey de olabilir.

Performans sanatlarının ve tiyatronun tarihsel ve temel bir figürü olmanın yanı sıra palyaço aynı zamanda korku sinemasının da popüler ikonlarından bir tanesi. Sence palyaçolara atfedilen bu korkutucu, ürkünç özelliğin arkasında ne yatıyor?Bir yandan aslında bu konunun bir temeli var; çocuklar bir palyaço maskesinin arkasındaki gizemli, büyülü hissi görebiliyorlar. Ancak bu bahsettiğin genelde Hollywood yazarlarının kahkaha ve korkuyu ticari kazanç için bir araya getirmeye çalışmasından dolayı ortaya çıkıyor. Global bir şovun daha var: Terry Gilliam’la beraber yarattığınız Diabolo. Biraz bu şovdan ve Gilliam’ın katkılarından bahseder misin?Diabolo benim için palyaçonun şeytani olana, meluna, hayatın karanlık ve tehlikeli kısmına ne kadar yaklaşabileceğini araştırdığım bir şov. Aslında temel fikir, insanın hayatı ironi ve kinizm veya ilham ve aşkla yaşaması arasındaki seçim. Gilliam’ın muhteşem sezgisel yaklaşımı bu konuları ifade edebilmek adına gerçekten vazgeçilmezdi.

80’lerin sonlarına doğru Academy of Fools’u kurdun. Hatta Slava’s Snowshow ve Diabolo gibi büyük sahne şovlarını akademiyi

sürdürebilmek için gerekli maddi birikimi oluşturmak adına yarattığını okumuştum. Academy of Fools şu anda neler yapıyor, üyeleri kimler?Sanırım beni planlama ve rasyonellik açısından olduğumdan daha yüksekte görüyorsun. Ben aslında sadece sevdiği şeyleri yapan ve biraz ekstra parası olduğunda onu da sevdiği başka şeylere yatıran biriyim.

Peki bu aralar başka neler yapıyorsun? Yeni şovlar, dünya izleyicisiyle buluşacak büyük projeler var mı aklında?En yakın zamanlı ve en heyecanlandığımız projelerden biri Paris yakınındaki yaratıcı laboratuvarımda ortaya çıkan renk karnavalları. Bu karnavallarda gündelik yaşamı, doğayı ve performans sanatını bir araya getiriyoruz. Büyük Saint Petersburg Sirki’nin direktörü seçildiğim için 2016’da yeni bir şov yapmayı planlıyorum. Hep hayalini kurduğumuz, çağdaş sokak tiyatrosunu, performansı ve sirk geleneğini bir araya getiren bir şov olacak bu. Ayrıca büyük bir mutlulukla duyurmak istiyorum, Gidon Kremer’le muhteşem bir işbirliği yapıyoruz. Şovun ismi Snow Symphony ve palyaçoyla orkestra müziğinin sahnede beraber hareket ettiği bir performans olacak. Bu şovu yaratmak bana inanılmaz bir keyif veriyor.

“Büyük Saint Petersburg Sirki’nin direktörü seçildiğim için 2016’da yeni bir şov yapmayı

planlıyorum”

Page 40: ZORLU PSM MAG
Page 41: ZORLU PSM MAG

ekranlardan Broadway sahnesine

ANİMASYON KARAKTERLERİ

Broadway ve beyazperdenin karşılıklı alışverişi, hafızalarda yer edinmiş

karakterlerin yeniden canlanmasına yıllardır vesile oluyor. Bu ilişki bazen

özgünlük çerçevesinde eleştirilere maruz kalsa bile, müzikallerden komedilere,

animasyondan gerilim filmlerine, janr farkı gözetmeksizin sahne sanatının

sınırlarını zorlamaya, hasılat rekorları kırmaya ve sezondan sezona seyircileri sevdikleri öykülerle bir araya getirmeye

devam ediyor. 22 Ocak – 7 Şubat tarihleri arasında Zorlu PSM sahnesine gelecek sevecen yeşil dev Shrek, bunun en iyi örneklerinden biri. Shrek’in İstanbul ziyareti öncesi Broadway’de başarılı ve uzun hayatlar bulan ikonik animasyon

karakterlerine bakıyoruz.

Yazı Leyla Aksu

Page 42: ZORLU PSM MAG

SPIDERMAN Çizgi romandan çizgi diziye, beyazperdeden

de en sonunda 2011’de Broadway’e gelen örümcek adam Peter Parker, oldukça

kuşkucu bir merakla karşılanmıştı. Prodüksiyon

zorlukları ve sakatlanmalarla haberlere konu olan

Spiderman: Turn Off the Dark, etkileyici olduğu

kadar dertli bir yapımdı. Müziklerini U2’dan Bono ve The Edge’in hazırladığı

müzikal, rock, sirk ve operayı bir araya getirdi, akrobatik uçuşlar, görsel

efektler ve projeksiyonların yanı sıra Reeve Carney’yi

seyircilere tanıttı. Broadway’in en uzun ön

izleme döneminden geçen uyarlama, aynı zamanda en

pahalı Broadway yapımı olarak tarihe geçti.

TARZAN2006’da orman kanununu

Broadway’e getiren Tarzan, Edgar Rice Burroughs romanından uyarlanan

1999 tarihli animasyonu hayata geçiriyordu. Hikâye

ormanda goriller tarafından yetiştirilen Tarzan’ın Jane’le tanışmasına, doğayla insan

arasındaki çekişmeye odaklanıyordu. Phil Collins müzikal için filme ek olarak

dokuz yeni şarkı hazırladı ve yeşillerle donatılmış

dekorların arasındaki sarmaşıklarda uçan

oyuncularla Tarzan, 2007’de Broadway’den ayrılıp dünya sahnelerini gezmeye başladı.

PRENSES ARIELMasaldan uyarlanan 1989 yapımı animasyonu baz alan bu müzikal, 2008’de Broadway’e çıktı. Karada geçen hayatın hayallerini kuran denizkızı Ariel’ın hikâyesini anlatan yapım, Francesca Zambello tarafından yönetildi. Zambello, ışıklandırma, saydam materyal kullanımı ve tekerlekli ayakkabılarla sualtı dünyasını hayata geçirmeye karar vermişti. İki yıl kadar Broadway sahnesinde kaldıktan sonra, bu müzikal de yıllarca dünyayı turladı.

ALADDINDaha yeni bir yapım olan Aladdin, 2014’te Broaway’e geldi. Lion King’in yapımcıları tarafından hazırlanan müzikal, 1992 tarihli animasyonda anlatılan Aladdin ve cininin hikâyesini ele alıyordu. Uçan halısı, parlak kostümleri ve rengârenk dekoruyla göz dolduran bu performansın müzikleri Alan Menken, Howard Ashman, Tim Rice ve Chad Beguelin’den geldi. Geçtiğimiz yıl Tony ve Grammy adaylıkları kazanan yapım, şimdi de tura çıkmaya hazırlanıyor.

Page 43: ZORLU PSM MAG

GELECEK PROGRAMÖnümüzdeki bir-iki sezon içerisinde Broadway’e çıkacağı açıklanan birkaç animasyon devi daha var. 2016-2017 sezonunda sahnelenecek olan Sponge Bob, 1999’dan beri Nickoledeon’da Bob adlı

süngerin maceralarını konu edinen çizgi dizinin uyarlaması olacak. Yapımda çalışacak müzisyenler arasında Cyndi Lauper, John Legend, The Flaming Lips ve Aerosmith gibi isimler yer alıyor. Son yılların en başarılı animasyonlarından Frozen’ın da 2017’de sahnenin yolunu tutacağı açıklandı. Idina Menzel ve Kristin Bell gibi Broadway oyuncularından oluşan filmin oyuncuları da sahne

uyarlamasında yer almak istediklerini açıkladılar.

SIMBA Animasyondan sahneye geçişin en başarılı örneklerinden olan hikâye, Oscar ödüllü 1994 animasyonundaki gibi genç aslan prensi Simba’ya odaklanıyor. Müzikleri Elton John, Tim Rice ve Hans Zimmer tarafından hazırlanan ve usta yönetmen Julie Taymor tarafından sahnelenen müzikal Broadway’e 1997’de çıktı. O zamandan bu yana da Broadway’in en uzun süren üçüncü gösterimi ve en yüksek hasılat yapan yapımı olma özelliğine sahip. Beş tane Tony Ödülü kazanan adaptasyon, mekanik kostümler, insan boyutunda kuklalar, altı farklı Afrika dilinde şarkılarla vahşi doğayı sahneye taşıyarak 80 milyondan fazla insan tarafından izlendi.

THE GRINCHDr. Suess’un Noel karşıtı haşin yeşil Grinch’inin muzır hikâyesi, 1960’larda kısa bir animasyon olarak televizyonlara çıktı, daha sonra da Jim Carrey’yli büyük bir prodüksiyona dönüştürüldü. Aynı hikâyenin Broadway’e aktarılışı 2006’da gerçekleşti. İki yıl boyunca Noel sezonunda keyifsiz Grinch, elle çizilmiş illüstrasyonlardan yaratılmış, kırmızı-yeşil yılbaşı süsleriyle bezeli bir Whoville diyarında sahneye çıkıyordu. Müzikleri Mel Marvin ve Timothy Mason tarafından hazırlanan yapım, caz ve Noel ilahilerinin arasında, muzip bir eğlenceydi.

BELLE1994’te sahneye taşınan

Beauty and the Beast, Broadway’de görmeye

alışacağımız Disney filmlerinin ilkiydi. Fransız

masalından uyarlanmış 1991 tarihli animasyondan

yola çıkan bu “çirkin ve güzel” öyküsü, canavara dönüştürülen prens ve

kitap kurdu hayalperest Belle’in hikâyesini konu

ediniyordu. Müzikleri Alan Menken, Howard Ashaman ve Tim Rice tarafından hazırlanmış

yapım, kabare havası, kabarık kostümleri ve

fırıldak fişeklerle bu tanıdık masalı hayata geçiriyordu.

2007’ye kadar sahnede kalan müzikal, Broadway

tarihinde en uzun oynamış dokuzuncu yapım oldu.

Page 44: ZORLU PSM MAG

bilmediklerinizSHREK THE MUSICAL

Steig’dan ilham alınarak 2001’de Dreamworks tarafından yeniden düzenlendi ve sinema filmi olarak vizyona girdi. William Steig da dahil olmak üzere altı kişilik bir kadro tarafından tüm hikâyesi ve diyalogları yazılan Shrek filmini Andrew Adamson ve Vicky Jenson yönetti.

Shrek karakterinin ilk ortaya çıkışı 1990 yılında resimli bir çocuk kitabıyla oldu.17 Ekim 1990 yılında Farrar, Straus and Giroux’dan yayımlanan Shrek!, heykeltıraş, karikatürist ve illüstratör William Steig tarafından yaratıldı.

Page 45: ZORLU PSM MAG

*Shrek the Musical, 22 Ocak – 7 Şubat tarihleri arasında Zorlu PSM’de.

Shrek the Musical ’ın 1990’da yayımlanan kitabı pek ilgi

görmemişti. Film haline gelmesinin ardından ise bir de

video oyunu geliştirildi. 2001’de X-Box’a uyumlu olarak

yaratılan oyun ana karakter Shrek üzerine kurgulanmış olsa da

oyunda zaman zaman Donkey ve Fiona karakterleri de gözüküyordu.

Shrek the Musical ’ın Zorlu PSM’deki Türkiye prömiyeri oyunun 11. turnesi kapsamında gerçekleşiyor. Shrek the Musical bugüne kadar 2008’de Broadway ve 2011’de West End sahnesindeydi. Ayrıca Madrid, Buenos Aires ve Sydney’de sahnelendi, İngiltere, Almanya, İsveç ve Avusturya’da turneler gerçekleştirdi.

Shrek’in müzikal olarak ilk sahnelenişi 2008’de gerçekleşti ve ardından turneler aracılığıyla izleyiciyle buluştu. Shrek filminin hikâyesinin adaptasyonuyla hayata geçirilen müzikalin akışı ve planı 2008 yılında tamamlandı. İlk kez Seattle’da sahnelenen deneme oyununun başarısının ardından büyük turne başladı.

Yedi yıldır sahnelenmekte olan müzikalde Shrek, Donkey ve Fiona karakterleri yedi farklı oyuncu tarafından canlandırıldı. Broadway’de Brian d’Arcy James, West End’de ise Nigel Lindsay, Shrek’i canlandıran oyuncular arasında. Zorlu PSM’de ise Shrek’i canlandıracak isim Dean Chisnall.

2001 yılında ilk kez yayınlanan Shrek filmini seslendirenler

Hollywood’un en başarılı oyuncuları arasından seçildi.

İlk filmin başarısının ardından çekilen Shrek 2 (2004), Shrek the Third

(2007) ve Shrek Forever After (2010) da dahil olmak üzere dört filmde

de Shrek karakterini Mike Myers, Fiona’yı Cameron Diaz ve Donkey

karakterini Eddie Murpy seslendirdi.

Shrek filmi Amerika’da ve İngiltere’de Akademi Ödülleri’nde birçok kategoride aday gösterildi. 2001 yılında ilk kez vizyona giren Shrek, En İyi Animasyon dalında Oscar kazandı ve aynı sene En İyi Adaptasyon kategorisinde aday odu. İngiltere’nin Akademi Ödülleri BAFTA’da da aynı kategorilerde yarıştı.

Broadway sahnesindeki gösterimler yaklaşık iki yıl sürdü, müzikal 441 kez sahnelendi ve 25 milyon gelir elde edildi. Shrek the Musical, Broadway sahnesinde 2008 sonunda başlayan gösterimlerde neredeyse hiç değişmeyen kadrosuyla seyirciyle buluştu. Bu süre içinde sekiz dalda Tony Ödülü ve 12 dalda Drama Desk Ödülü kazandı.

Page 46: ZORLU PSM MAG

bilmediklerinizAMERICAN BALLET THEATRE’S SWAN LAKE

Page 47: ZORLU PSM MAG

Bugüne kadar sahnelenen Swan Lake performanslarında, hikâyenin sonu farklılaşıyordu. Swan Lake’teki iyi kalpli karakterlerden Odette ve kendisine âşık olan Seigfried’in hikâyesi her zaman evlilikle son bulmadı. 2009’da San Francisco Balesi son sahnede iki karakterin kendilerini göle bırakışını sahnelerken, 2012’de Sibirya Rus Devlet Balesi ekibi Seigfried karakterini gölde boğmuş ve Odette’i sonsuza dek yalnız bırakmıştı.

American Ballet Theatre ekibinin en önemli isimlerden biri balerin Misty Copeland. Time dergisinin Dünyadaki En Etkili 100 Kişi listesinde de adı geçen Misty Copeland, bale dışında oyunculuğuyla da birçok reklam filminde yer aldı.

Uzun yıllardan beri sahnelenen Swan Lake operasının, bir Alman yazarın eserinden esinlenerek ortaya çıktığı söylendi ama aslında bilinmeyen bir kitap daha vardı. Alman yazar Johann Karl August Musaus’un The Stolen Veil romanındaki hikâyeden esinlenerek yazılan Swan Lake’in gizli ilham kaynağı, Rus halk romanı The White Duck.

Swan Lake’in 1895’te sahnelenen uyarlamasında ilk kez 32 defa art arda dönüş yapılan bir sahne de kullanıldı. Marius Petipa ve Lev Ivanov tarafından uyarlanan Swan Lake’te, Queen Swan rolündeki balerin Pierina Legnani’nin Cinderella oyununda yaptığı 32’lik dönüşü bu gösteriye de eklendi. Bu sahne, karakterin ne kadar güçlü olduğunu göstermek için kullanıldı.

Çaykovski’nin Swan Lake’i yazdığı dönemde Bavyera Kralı olan II. Ludwig’e de gönderme yaptığı uzun yıllar konuşulan bir konu oldu. 1864-1886 yılları Bavyera Kralı olan II. Ludwig’in bir takma ismi de “Swan”dı. “Swan King” olarak anılan II. Ludwig’in iktidarda olduğu süre boyunca başına gelen talihsizliklerden dolayı, Çaykovski’nin onu Black Swan karakterine benzettiği söylendi.

Swan Lake hikâyesinden esinlenerek 2010 yılında beyaz perdeye uyarlanan Black Swan filmindeki rolüyle Natalie Portman, Akademi Ödülleri’nde En İyi Oyuncu dalında Oscar kazandı. Darren Aronofsky’ın yönetmenliğini yaptığı filmde White Swan karakterini Natalie Portman, Black Swan karakterini ise Mila Kunis canlandırdı. Dansçı iki kardeş arasındaki mücadeleyi anlatan film, Akademi Ödülleri’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen kategorilerinde de aday oldu.

Swan Lake, Japon şirket Toei tarafından animasyon olarak da sinemaya uyarlandı. Sailor Moon ve Dragon Ball gibi çizgi dizilerin yapımcısı olarak bilinen Toei tarafından uyarlanan sinema filmi, Japonya ve Amerika’da 1981’de vizyona girdi. Yönetmen Kimio Yabuki, Çaykovski’nin bestesini filme adapte ederek kullandı.

Page 48: ZORLU PSM MAG

Misty Copeland bale kariyerinin yanı sıra geçtiğimiz birkaç yıla iki otobiyografi ve bir belgesel sığdırdı, Prince’le turneye çıktı ve Broadway’de sahne aldı.

Page 49: ZORLU PSM MAG

American Ballet Theatre’ın (ABT) ilk siyahi başbalerini Misty Copeland, klasik bale dünyasının

yapısındaki eşitsizliklere dikkat çekiyor.

Yazı Leyla Aksu

Klasik balenin zarafetle örülmüş duvarlarının ardında azim, fiziksel hüner ve kalıplaşmaya meyilli anlayışlarla şekillenmiş bir dünya yatıyor. Bu disiplinli yüksek sahne sanatının uzun zamandır en heyecan uyandıran isimlerinden biri Misty Copeland. Copeland’ın hızlı yükselişi ve gülümseyen siması balenin konuşulmayan gerçeklerini gündeme taşırken, çoğu insanın gözündeki erişilmezliğini de kırmaya gayret ediyor. ABT’nin 75 yıllık tarihi boyunca seçilen ilk siyahi başbalerin olan sanatçının hikâyesi tüm bu engellere karşı duruyor.

Düzensiz bir yaşantı süren yoksul ve kalabalık bir ailenin disiplinli ve çekingen çocuğu Misty Copeland, California’da San Pedro’da yaşarken, 13 yaşında baleyle tesadüfen tanıştı. Okuldaki amigo grubu öğretmeninin tavsiyesi üzerine yerel gençlik merkezindeki derslere başladı ve yalnızca birkaç yıl içerisinde, ilk başta pek de sevmediği bu dünyanın dâhi çocuklarından biri haline geldi. Baleye olan fiziksel yatkınlığı, klasik çizgilerinin, uzayan dizlerinin zarafetiyle 15 yaşında profesyonel kariyerine başlayan Copeland, bir anda kendisini öğretmeni ve annesi arasında çıkan velayet davasının ortasında buldu. Bu dönemde annesi ve altı kardeşiyle birlikte bir motel odasında yaşayan Copeland, annesinin baleyi bırakmak

zorunda kalmayacağına söz vermesiyle liseyi bitirene kadar ailesinin yanına döndü.

Misty, 2000 yılında daha 19 yaşındayken, hayallerini süsleyen ABT’den gelen teklifle kuruluşun stüdyosuna, bir yıl sonra da corps de ballet ekibine dahil edildi. Ama ergenliğe geç girişinin ortaya çıkardığı fiziksel değişiklikler, ABT’deki tek siyahi balerin olarak hissettiği yalnızlık, yaşadığı sakatlık ve isyankâr tavırları Copeland için zorlu bir dönem anlamına geliyordu. Vücudunu yeniden tanıyarak bale için uygun görülmemesine karşın farklılıklarını, atletik yapısını sahiplenerek kariyerine sarılan sanatçı, 2004 sezonunda yaşadığı atılımla yeniden öne çıktı. 2007’de solistliğe terfi etti, 2012’de sahnelenen The Firebird oyunuyla sahnenin en önündeki yerini aldı. Ardından gelen sakatlığına rağmen nihayet 2015’te ABT’de başbalerinliğe terfi etmesi ise, klasik bale dünyasındaki eşitsizliklere karşı kazanılmış bir zaferdi âdeta.

Copeland, bir balerinin neye benzemesi ve nasıl görünmesi gerektiğine dair kalıplara açıkça itiraz ediyor ve “Sonuna kadar, son performansımmış gibi mücadele edeceğim” diyor. Misty Copeland bale kariyerinin yanı sıra geçtiğimiz birkaç yıla iki otobiyografi ve bir belgesel sığdırdı, Prince’le turneye çıktı ve Broadway’de sahne aldı.

“küçük kahverengi kızlar için... ”

MISTY COPELAND

Page 50: ZORLU PSM MAG

Oyun içinde oyun formatının son dönemde sahnelenen en popüler örneği Yoldan Çıkan Oyun, Mehmet Ergen’in çevirisi, Lerzan Pamir’in yönetmenliğinde kasımdan bu yana Zorlu PSM’den

kahkaha sesleri yükselmesine sebep oluyor. Biraz kahkaha terapisi arayanlar Yoldan Çıkan Oyun’u kaçırmasınlar diyor, Pamir ve Ergen’le yaptığımız sohbetle de iştahınızı kabartmayı umuyoruz.

Röportaj Yetkin Nural

katman katman kahkaha

YOLDAN ÇIKAN OYUN

Page 51: ZORLU PSM MAG

2014 yılında galasını yapan Yoldan Çıkan Oyun son dönemin en çok ses getiren ve ödül kazanan komedi oyunlarından biri. Sen oyunu ilk ne zaman ve nerede izledin? Türkiye’de sahneleme fikri nasıl gelişti?Lerzan Pamir: Yoldan Çıkan Oyun küçük bir bar tiyatrosunda sahnelenmeye başladıktan sonra çok başarılı oluyor ve West End’e transfer oluyor. Oyun Duchess Theatre’da iki yıldır haftada altı gün ve günde iki oyundan kapalı gişe oynuyor. Ben oyunu Londra’da oyun çıktıktan biraz sonra izledim, izler izlemez de bizim yapabileceğimiz bir iş olduğunu düşündüm. Oyun ancak çok iyi bir kadro ve çok iyi bir sahne arkası ekibiyle istenen başarıya ulaşabilirdi ve bu sebeple bunu Talimhane Tiyatrosu ve Zorlu PSM’in işbirliğinde yapmanın doğru olacağına karar verip hızla harekete geçtik .

Yoldan Çıkan Oyun, “oyun içinde oyun” kurgusuyla gelişen bir olaylar bütünü sunuyor. Sık sık karşılaşılan bu kurgu formatı oyuna ne kazandırıyor, izleyiciyi nasıl bir deneyim bekliyor? LP: “Oyun içinde oyun” kurgusu oyuncuyu olduğu kadar seyirciyi de diri tutan bir yöntem. Paralel ilerleyen iki hikâyeyi de dikkatle takip etmek gerekiyor. İşin içine bir de komedi girince oyun başından sonuna kadar seyirci için de oyuncu için de nefes almadan ilerleyen bir maceraya dönüşüyor. Seyirciyi baştan sona çok eğleneceği, gülerken kaçırdığı detayları izlemek için tekrar gelmek isteyeceği bir 120 dakika bekliyor diyebiliriz.

Oyunun ilham kaynakları arasında Michael Green’in The Art of Coarse Acting kitabı ve Buster Keaton, Charlie Chaplin ve Mr. Bean

gibi fiziksel komedinin ustaları yer alıyor. Bu ilham noktalarının oyunun sahnelenmesine ve oyuncu seçimlerine etkileri nasıl oldu? LP: Oyunu izleyen seyircilerimiz, sonrasında neden bu ustalardan ilham alındığını anlayacaklar. Ancak şu kadar söyleyebilirim, oyunun her anı incelikle çalışılmış fiziksel aksiyonlar içeriyor. Oyunun yazar ve oyuncuları Edinburgh’daki sohbetimizde ekipçe Buster Keaton’ın en güldükleri ve en imkânsız buldukları sahnelerden esinlendiklerini söylemişlerdi. Bu imkânsızlıklar tabii ki çalışma yöntemimize yansıdı. Oyuncu seçimlerimiz hem yetenekli hem de disiplinli ve çalışkan oyunculardan yana oldu. Bu oyunda oyuncuların ve sahne arkası ekibinin işi oldukça zor. Paralel ilerleyen iki hikâyeyi ve aynı zamanda fiziksel aksiyonları takip ediyorlar. Bu kadar yoğun bir çalışmada da keyifle çalışmak çok önemli oluyor. Her oyun ekip işidir ancak bu oyunda ekip olmaya diğer oyunlardan daha çok ihtiyaç var çünkü herhangi birinin bir hatası bir diğerinin sakatlığına sebep olabilir. Bu sebeple en ciddi şekilde komedi yapıyoruz diyelim.

Yoldan Çıkan Oyun’un yapımcılığının yanı sıra çevirisini de sen üstlendin. Senin için komedi çevirmenin püf noktaları neler? Mehmet Ergen: Her çeviride öncelikli olarak orjinal dilin söylemek istediğini kavrayıp bunun Türkçe karşılığını bulmaya çalışırım. Yoldan Çıkan Oyun özelinde, oyun içindeki oyun, yani Malikânede Cinayet oyunu, oldukça kötü yazılmış. O kadar kötü ki, kötü oyuncular da konuşunca artık komik olmaya başlıyor. Bu oyun içindeki oyunun hem bir polisiye tadı vermesine çalıştım hem de kelime seçimlerinde

Page 52: ZORLU PSM MAG
Page 53: ZORLU PSM MAG

neyin ciddi düşünülüp, sonunda komik algılanabileceği üzerinde düşündüm.

Hem Türkiye’de hem de yurtdışında oyunlar ve müzikaller yönetiyor, yapımcılık ve çevirmenlik yapıyorsun. Gerekli imkânlar ve koşulların bir araya geldiği bir noktada, bundan sonrası için yapmak istediğin büyük bir proje, hayalini kurduğun bir iş var mı? ME: Çok var. İstanbul’da artık olanaklar var, Zorlu PSM gibi bir mekâna proje hayal etmek zor değil. Ancak biz yaratıcı kadrolarımızı, oyuncularımızı hep sinema, televizyon, eğitim gibi sektörlerle paylaşmak zorunda kalıyoruz. Bu yüzden aşılması gereken ilk engel, doğru kadrolarla doğru oyunları, müzikalleri buluşturabilmek. Biz Talimhane Tiyatrosu olarak bu konuda şanslı sayılırız. Çoğunlukla doğru isimleri, doğru sahnelerde iyi projelerde buluşturuyoruz. Sahnelemek istediğim birkaç müzikal ve oyun hep var ama beni ayrıca heyecanlandıran, yerli yazar, besteci ve söz yazarlarıyla, yeni kuşak müzikaller üretmek. Müzikal deyince aklımıza hâlâ Cemal Reşit Rey ve Melih Kibar gelmemeli. Adapte edilmesi gereken romanlar ve filmler hep 80’lerden olmamalı.

Oyunun temposundan, ritminden biraz bahsedebilir misin? ME: Oyun birbirine paralel giden iki dinamiği içeriyor. Birincisi oyunda sunulan tiyatro topluluğunun oynamak zorunda olduğu polisiye oyun, ikincisi de hiç sorun çıkmıyormuş gibi davranmak zorunda kalan beceriksiz oyuncuların, içine düştükleri durumların komiği. Bu ikisinin temposu çok farklı ama aynı oyunun malzemeleri olması komedi oluşturuyor. Bu çok zor bir iş. Bu

projeyle komedi çıtasını çok yukarılara çıkardığımızı düşünüyorum. Bu oyundan sonra seyircinin komedi beklentisi çok yüksek olacak.

Yoldan Çıkan Oyun öncesinde gene Zorlu PSM sahnesinde sergilenen Seni Seviyorum Mükemmelsin Şimdi Değiş isimli oyun da Lerzan Pamir’le ortak bir çalışmanızın ürünüydü. Bu beraberlikten başka projeler de bekleyebilir miyiz? ME: Kesinlikle. Biz hem tiyatro işletmek hem de oyun yönetmek zorundayız. Özellikle Taksim Meydanı adlı müzikalimizi sahnelediğimizden beri Kültür Bakanlığı’nın “Cezalı Geziciler” grubundan olduğumuz için artık destek de alamıyoruz. Bu yüzden hem kendi sahnemiz Blackout’ta yeni oyunlar ve klasik metinler üzerinden çalışmak, hem Zorlu PSM ve Akbank Sanat gibi kurumlarla ortak üretimler yapmak zorundayız. Yani hem prova sürecinde hem işletmede yaratıcı olmamız gerekiyor.

Yoldan Çıkan Oyun sayesinde “oyun içinde oyun” formatıyla tanışan ve daha fazlasını görmek isteyen izleyiciler için senden birkaç öneri istesek?ME: Bu oyunun ilham kaynağı ve fikir babası dilimize Oyunun Oyunu olarak çevrilen Michael Frayn’in Noises Off adlı eseri gibi gözüküyor. Arada bir ülkemizde de oynanır ancak başrolünde Michael Caine’in olduğu çok eğlenceli bir film uyarlaması da var. Bir başka çok çok zeki oyun içinde oyun da Tom Stoppard’ın Gerçek Müfettiş Hound ’u. Peter Shaffer’ın Karanlıkta Komedi adlı oyunu da tiyatro dünyasına bir gönderme olarak algılanabilir. Daha çok var tabii ama hepsini burada saymak imkânsız. Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası’nın finali, belki de yazılmış en komik “oyun içinde oyun”lardan birini sunar.

Page 54: ZORLU PSM MAG

Amatör ya da profesyonel, genç ya da değil, tüm yaratıcı ruhlara sesleniyoruz: Zorlu Performans Sanatları Merkezi Şehir Sahnesi’nin

sizlerin performanslarına da açık olduğunu biliyor musunuz?

yaratıcı ruhları şehirle buluşturan platform

ŞEHİR SAHNESİ

Sanatçıların üretimlerine devam edebilmeleri için motive olmaları, teşvik edilmeleri her şeyden önemlidir. Sahnede olma deneyimini yaşamak, üretimleri izleyiciyle paylaşmak ve karşılığında onlardan dönüş almak gibi bir deneyim yoktur. Zorlu PSM Şehir Sahnesi’nin “Sahne Senin” projesinin amacı da tam olarak bu ihtiyaçlara yönelik bir platformu şehirle buluşturmak. Şehir Sahnesi, hem “Sanatçı Konuşmaları” serisiyle izleyiciyi farklı sanatçılarla yapılan kafa açıcı sohbetlere davet ediyor, hem de “Sahne Senin”le sanatın her türlü alanında üretim yapan yaratıcı kişilerin performanslarını izleyiciyle paylaşmasına fırsat veriyor.

Şehir Sahnesi’nin mekânı haziran ayına kadar Zorlu PSM’nin meydan fuayesi; temmuzdan ekime ise sahne merkezin ana girişine taşınıyor. Kendinizi ister amatör ister profesyonel olarak adlandırın, Şehir Sahnesi’nin başvuruları size

açık. Başvurunuzu grup olarak da bireysel olarak da gerçekleştirebilirsiniz; yani tiyatro topluluklarından konservatuvar öğrencilerine, farklı alanlarda üretim yapan sanatçılar ve sanat toplulukları Şehir Sahnesi’nde izleyiciyle buluşabiliyor.

Bu sahne için değerlendirilen performans skalası bir hayli geniş; yalnızca müzik, dans ve tiyatro değil, aynı zamanda pantomim, müzikal, stand-up, şiir dinletisi ya da jonglörlüğe de kapılar açık. Üstelik Şehir Sahnesi’nde gerçekleşen tüm etkinlikler ücretsiz!

Şehir Sahnesi seçkilerine katılmak isteyenlerin gerçekleştirmesi gereken koşul çok basit: Zorlu PSM’nin internet sitesindeki online başvuru formunu doldurmak ve mutlaka performans kayıt bağlantılarını paylaşmak. Detaylı bilgi için sizi zorlupsm.com adresine alalım.

Page 55: ZORLU PSM MAG
Page 56: ZORLU PSM MAG

Facebook.com/ZorluPerformansSanatlariMerkezi Twitter.com/ZorluPSM

Bil

etle

r B

ilet

ix v

e zo

rlu

psm

.co

m’d

a Zo

rlu P

SM M

ag. i

çeriğ

i ve

tasa

rımı,

Bant

Mag

. eki

bi ta

rafın

dan

hazır

lanm

akta

dır.

bant

@ba

ntm

ag.co

m

Page 57: ZORLU PSM MAG

Youtube.com/ZorluCenterPSM Instagram.com/Zorlu_PSM Pinterest.com/ZorluCenterPSM

ww

w.zo

rlup

sm.co

m

Zorlu PSM’de bu bahar bir başka güzel olacak! Bugüne kadar yayınladığı 10 stüdyo albümü ile birçok prestijli ödüle sahip olan caz vokali Stacey Kent 21 Nisan’da İstanbul’da. Sanatçının 2013 yılında yayınlanan albümü The Changing Lights ile caz melodilerine hazırlık yapıyoruz.

Page 58: ZORLU PSM MAG