yürüyüş dergisi · 2013. 8. 3. · halkini aÇlik ve yoksulluĞa mahkum etmİŞ faŞİst...

58
HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE SAYIP HAK, HUKUK DEMEDEN SALDIRIYOR! Analar Evlatlarının Katilini İstiyor! Acı Sayı İle Ölçülmüyor Başbakan! Erdoğan, Katledilen 5 Kişiden Birinin Adını Bile Anmıyor! O Bir Kişi Senin Çocuğun Olsa, Böyle mi Konuşurdun? Katliamcı Erdoğan: “1, 2, 3, 4 Kişi Ölüyor Twitter Alt Üst, Mısır’da Ölenlere Dünya Sessiz” Diyor! Dünyanın her yerindeki tüm Halk Cepheliler! Yunan halkı ve Yunanistan'daki devrimci-demokrat kurumlar; 30 yıldır Yunanistan'daki kurumları ve dergileriyle mücadelelerini sürdüren Halk Cepheli devrimcilere yapılan saldırıları, hukuksuzluğu teşhir etmeye, Yunan Devleti'nin Cepheliler’e karşı, Amerikan emperyalizmiyle ve Türkiye faşizmiyle girdiği işbirliğinin karşısına dikilmeye ve durdurmaya çağırıyoruz! Ne Yunanistan'da işkence, gözaltı, tutsaklıklara rağmen devrimcilik yapmaktan, ne de şu andaki gibi işgal edilmiş ve duvarları dahi yıkılmış olsa bile kurumlarımızda olmaktan vazgeçmeyeceğiz! Katletme talimatını Erdoğan verdi! Katiller de, Erdoğan Tarafından Korunuyor! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 376 4 Ağustos 2013 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com Mehmet Ayvalıtaş Abdullah Cömert Ethem Sarısülük İrfan Tuna Ali İsmail Korkmaz

Upload: others

Post on 21-Jan-2021

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞFAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ;

ABD'NİN EMRİYLEHALK CEPHELİLERE,

KENDİ YASALARINI DA HİÇE SAYIPHAK, HUKUK DEMEDEN SALDIRIYOR!

Analar Evlatlarının Katilini İstiyor!Acı Sayı İle Ölçülmüyor Başbakan!

Erdoğan, Katledilen 5 Kişiden Birinin Adını Bile Anmıyor! O Bir Kişi Senin

Çocuğun Olsa, Böyle mi Konuşurdun?

Katliamcı Erdoğan: “1, 2, 3, 4 Kişi ÖlüyorTwitter Alt Üst, Mısır’da Ölenlere Dünya Sessiz” Diyor!

Dünyanın her yerindeki tüm Halk Cepheliler!Yunan halkı ve Yunanistan'dakidevrimci-demokrat kurumlar;

30 yıldır Yunanistan'daki kurumları ve dergileriylemücadelelerini sürdüren Halk Cepheli devrimcilere yapılansaldırıları, hukuksuzluğu teşhir etmeye, Yunan Devleti'ninCepheliler’e karşı, Amerikan emperyalizmiyle ve Türkiye

faşizmiyle girdiği işbirliğinin karşısına dikilmeye ve durdurmaya çağırıyoruz!

Ne Yunanistan'da işkence, gözaltı, tutsaklıklara rağmendevrimcilik yapmaktan, ne de şu andaki gibi işgal edilmiş

ve duvarları dahi yıkılmış olsa bile kurumlarımızdaolmaktan vazgeçmeyeceğiz!

Katletme talimatınıErdoğan verdi! Katiller de, ErdoğanTarafından Korunuyor!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık Dergi / Sayı: 3764 Ağustos 2013

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Mehmet Ayvalıtaş Abdullah Cömert

Ethem Sarısülük İrfan Tuna Ali İsmail Korkmaz

Page 2: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

BİRKEN İKİ OLMAK İÇİN, HALKINI SEVECEKSİN, VATANINI SEVECEKSİN.

ÖĞRENECEKSİN,VE SAVAŞACAKSIN!

BU SEVGİ OLMAZSA OLMAZ. SEVMEK İÇİN

ANLAYACAKSIN, ANLAMAK İÇİN

ÖĞRENECEKSİN.ÖĞRENMEK İÇİNSAVAŞACAKSIN.

BAŞKA TÜRLÜBİRKEN İKİ OLAMAYIZ.

Page 3: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

İ ç i n d e k i l e r44 Ayaklanmayı devrime taşımak

için hedef: Halk Komiteleri veHalk Meclisleridir

45 Halkın birlikteliğinihiçbir güç yenemez!

46 Birlik olmadan, örgütlenmeden;deremizi, toprağımızıtemizleyemeyiz!

47 Hasta tutsak Kemal Avcı'yaözgürlük istemek içinCepheliler sokaklarda

48 Halkların katili Amerika’ylaişbirliği yapan YunanistanDevleti suç işliyor!

51 Emperyalistler ve işbirlikçilerikatliamlarıyla Orta Doğuhalklarını teslim alamayacak

52 Avrupa’da Yürüyüş: Ne baskılar,

ne emperyalizmin yoz kültürü,ailelerimizi ve gençlerimiziteslim alamayacak!

54 Röportaj: Faşizme karşı

direnmek meşru ve zorunludur!

56 Yitirdiklerimiz

58 Kulağımıza Küpe Olsun...

59 Öğretmenimiz...

KATLETME TALİMATINIERDOĞAN VERDİ

22 Kazova işçileri’nin direnişini

desteklemek, direnişibüyütmek, zaferin ancakdirenenler tarafındankazanılacağını göstermekiçin omuz ver mücadeleye!

23 Biz halkız, tarih yazıyoruz!

Tarih de bizi yazacak! Tarihinakışını değiştiremezsiniz! -4

27 Devrimci Okul: Beynimizi diri,

bilincimizi sağlam tutmalıyız

30 Hayatın Öğrettikleri:Halkın her sorunu, bizimsorunumuzdur

31 Kürt milliyetçi hareketin

tasfiyesinde ‘yeni dönem’ vesol’un tavrı -5

35 Faşist AKP iktidarıyla uzlaşıp,

halka ve devrimcileresaldırmak BDP’lilere hiçbirşey kazandırmaz!

37 Muhbirlik, ihbarcılık,

gammazlık şerefsizliktir!

41 Cephe buradaysa, "yeni insan"

da buradadır!

42 Halk Cepheliler, Halk Anayasası

Taslağını halka ulaştırmayadevam ediyor

7 Erdoğan, katledilen 5 kişiden

birinin adını bile anmıyor!

9 Adalet İstiyoruz: AKP’nin faşist

iktidarına karşı her alandadirenmek meşrudur -1-

12 Halkın Hukuk Bürosu:Boşuna uğraşmayın haklı

mücadelemizi karalayamazsınız

15 Tam 49 gündür uyutuluyor,

adalet de uyuyor

16 Berkin Elvan için yaptığımız

yürüyüşü OkmeydanıDayanışma sabote etmiştir!

17 Beynimizi silahlandırmalıyız!

Beynimiz düşmanla savaşalanıdır!

19 Devrimci İşçi Hareketi:Oligarşinin “milli atleti” inşaatgöçüğü altında can verdi!

21 Cepheli: Cepheli, devrimin asli

unsurudur!

4 Boşuna senaryolar, komploteorileri üretmeyin;ayaklanmalardankurtulamaycaksınız

KAZOVA TRİKOTAJ İŞÇİLERİNDENÇAĞRI

Biz Kazova Trikotaj Fabrikası’nda çalışırken31 Ocak 2013 tarihinde, 4 aylık maaşları,kıdem ve ihbar tazminatları, Kazova A.Ş.

patronları Ümit Somuncu ve Mustafa UmutSomuncu tarafından gasp edilen işçileriz.

27 Şubat’tan bu yana haklarımızı alabilmekiçin mücadele ediyor, DİRENİYORUZ.

DİRENİŞ ÇADIRI ADRESİ: İyiniyet Sok.No: 17 Merkez Mah. Şişli/İstanbul

BLOGSPOT ADRESİ:kazovaiscileri.blogspot.com

MAİL ADRESİ: [email protected] TELEFON NUMARASI: 0542 353 68 17

Kemal Avcı’yı Sahiplenmek İçinHer Hafta Cuma Günü Oturma

Eylemi Yapıyoruz!Yer: Galatasaray Lisesi-TaksimSaat: 18.00

TAYAD’LI AİLELER

Kemal Avcı’yı Zulmün ElineBırakmayacağız!

Page 4: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Bugünlerde AKP iktidarı “ayak-lanma” senaryolarıyla, komplo

teorileriyle faşist terörüne meşrulukyaratmaya çalışıyor. Korkularını kom-plo teorileri ve ayaklanma senaryo-larının arkasına sığınarak gidermeyeçalışıyorlar. Başbakan yardımcısından,hükümet sözcüsüne, İçişleri Baka-nı’ndan Gençlik ve Spor Bakanı’nakadar alacakları “önlemler” hakkındaaçıklama üstüne açıklama yapıyorlar.

Önce AKP’nin istihbarat kaynak-larından edindiği bilgiye göre

“bize karşı komplo kuruyorlar” de-dikleri kabuslarına bir bakalım.

Birinci komplo terorileri; Eylül-Ekim aylarında okulların açıl-

ması ve liglerin başlamasıyla birlik-te “illegal örgütler”, Gezi Parkı’ndaolduğu gibi çeşitli bahanelerle yeni-den ayaklanma başlatacaklarmış.

İkinci komplo teorileri; “Çözüm”sürecini istemeyenler süreci balta-

lamak için yeniden ayaklanma baş-latacaklarmış...

Üçüncüsü ise; bazı “faiz lobileri”de devreye girerek ekonomik

kriz yaratıp AKP’yi devirmek içinayaklanmalar tezgahlayacaklarmış...

AKP’nin istihbarat kaynaklarınınverdiği bu bilgiler ışığında, ala-

cakları önlemleri açıkladılar...

Birincis: Okullarda 12 Eylül’ün fa-şist YÖK’ü artık işe yaramıyor,

Slogan atmayı dahi suç sayan ceza-lar getiriliyor. “Yazı yazan, slogan atanve polise direnenler” cezalandırılacak.Okullarda yapılacak eylemleri bas-tırmak için özel güvenlikler kaldırı-lıp yerine AKP’nin özel okul polis-leri getirilecek. AKP artık özel gü-venliklere bile güvenemiyor; Çünküonlar da yoksul halk çocukları. Ne ya-pacağı, kimin yanında yer alacağı bel-li mi olur?..

İkincisi: Ligler başlayınca stad-yumlarda “siyasi slogan” yani

AKP’ye karşı slogan atmak yasakla-nacak. (“Hepimiz Tayyip’in askerle-riyiz” diye slogan atan eli sopalı, pa-lalı, satırlılar için bir yasak yok.)AKP bu yasaklarla da yetinmiyor. Enağır şekilde cezalandıracak bu slo-ğanları atanları. Stadyumun içinebinlerce sivil polis yerleştirilecek.Yine stadyumlar için de okullarda ol-duğu gibi özel polisler alacaklar... Tay-yip’in özel polislerinin niteliğininnasıl olacağını artık herkes az çok kes-tirebilir. Önümüzzdeki dönem bü-yük “kahramanlık destanları” yazı-lacak... Bir de AKP, taraftar grupla-rına karşı önlem olarak; maç biletle-rini toptan alıp seyirci olarak sahala-ra AKP’lileri dolduracakmış.

AKP FAŞİZMİNİN İÇİNEDÜŞTÜĞÜ ACZE BAKIN.

FAŞİZM ON YILLARDIR FUT-BOL STADYUMLARINI FAŞİSTİKTİDARLARINI SÜRDÜRE-BİLMEK İÇİN HALKI UYUTA-CAK BEŞİK OLARAK KUL-LANMIŞLARDIR. BUGÜNSTADYUMLARDA YOKSULHALK ÇOCUKLARI FAŞİZMİNKABUSLARINDAN BİRİ HALİ-NE GELDİ.

Üçüncüsü; AKP iktidarı döne-minde servetlerini 15 kat artıran

“nankör” tekeller de artık AKP’nindoğrudan hedefi olacak... Ya AKP’yidestekleyecekler ya da...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçgeçen hafta içinde basından bazı

yazarlara verdiği iftar yemeğindeTürkiye’nin içinde bulunduğu duru-mu tarif ederken “herkesin tef gibi ge-rildiği bir Türkiye’deyiz. Siz soru so-rarken, ben cevap verirken gerili-yorum” demiş.

27 Temmuz tarihli "Tef Gibi Ge-rilmek" başlıklı köşe yazısında

Taha Akyol’da “Daha fazla polis,daha sıkı güvenlik tedbirleri, dahaçok TOMA "tef gibi gerilmiş" kit-leleri yatıştırır mı, kızıştırır mı?!" diyedüzenin gidişatından duyduğu kay-gılarını yazmış.

AKP, dış güçler, marijinal gruplar,yasadışı örgütler, faiz lobisi bir-

leşti bize karşı darbe hazırlıyorlar di-yerek hem her türlü terörünü meşru-laştırmaya çalşıyor, hem de mağdurrolü oynayarak kendi tabanını tutmayaçalışıyor. Oy avcılığı yapıyor.

NE SENARYOSU? NE KOM-PLO TEORİLERİ? GER-

ÇEKLER AYAN BEYAN ORTA-DADIR! AKP YÖNETEMEMEKRİZİNİ EN DERİN BİÇİMDEYAŞAMAKTADIR! İÇİNDE BU-LUNDUĞU KRİZİN ÜSTÜNÜÖRTMEK İÇİN KENDİ KENDİ-NE KOMPLO TEORİLERİ ÜRE-TİP, SENARYOLAR YAZIYOR...

AKP’nin iktidarını korumak içinyapamayacağı hiçbir şey yoktur.

AKP iktidarı geçmişteki ANAP,DYP, CHP iktidarı gibi bir iktidar de-ğildir. Bu partilerin hepsi de devletinpartisiydi. Ancak bugün devletAKP'nin devleti durumuna geldi.AKP'nin iktidarını kaybetmesi demek,herşeyini kaybetmesi demektir.

AKP İKTİDARINI KAYBET-MEMEK İÇİN HER TÜR-

LÜ YOL VE YÖNTEME BAŞ-VURACAKTIR.

Devletin, AKP'nin devleti halinegelmesi Koçlar, Sabancılar, Ec-

zacıbaşılar gibi birçok tekelin de işi-ne gelmemektedir. Bu tekeller AKPiktidarında en büyük karlarını yapmışolsalar da AKP iktidarında bu tekel-ler de kendilerini güvende hissetme-mektedir. Çünkü AKP tüm kurumla-rıyla, hakim olduğu devlet aygıtı ara-cılığıyla istediği tekeli batırıp istedi-

BOŞUNA SENARYOLAR, KOMPLO TEORİLERİ ÜRETMEYİN

AYAKLANMALARDAN KURTULAMAYCAKSINIZ

44

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 5: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

ği tekeli ihya edebilmektedir. AKPkendi tekelci devletini yaratmak isti-yor. Bu, TÜSİAD ve MÜSİAD üye-si tekeller arasındaki çelişkeyi dederinleştirmektedir ve tekeller de ar-tık eskisi gibi yönetilmek isteme-mektedir. En son Mehmet Emin Ka-ramehmet’in birçok şirketine, ban-kasına AKP iktidarı tarafından el ko-nulmuştur. Koç Holding'e son ayak-lanmada takındığı tavırdan dolayıaçıktan saldırılmıştır.

Yine diğer taraftan Sabancılar’ın,Boynerler’in, Koçlar’ın, Doğan

Holding'in de içinde olduğu çok sa-yıda TEKEL davetli olduğu halde Er-doğan'ın iftar yemeğine katılmamış-lardır...

Sonuç olarak, bunlar olgarşi içi kri-zin de gittikçe derinleşmekte ol-

duğunu göstermektedir. MeseleAKP’nin yönetememe krizi ve çeliş-kilerin derinleşmesidir. "Senaryo","komplo", "faiz lobileri", "dış güçler"gibi söylemlerin hepsi AKP'nin için-de olduğu krizi gizleme ve mağdur ro-lüne soyunarak halk desteğini alma ça-basıdır.

Kredi kartlarına gelen haciz, 2009yılında ekonomik krizin baş-

langıcı ile 2013 yılları arasında yüz-de 31 artmış. AKP iktidarı milyonlarcakişinin kredi kartlarından dolayı ev-lerine, maaşlarına haciz gelmesiniböylece kendi üstünden atıyor. "Faizlobileri" diyerek hem kendi sorum-luluğunu tekellerin üstüne yıkıp on-larla “hesaplaşıyor” görünüyor, hemde tekellere karşı halkı sahipleniyor-muş gibi propaganda yapıyor. Hattahalk kahramanı kesiliyor. Haciz ge-len milyonlarca kişiye diyor ki, "Baksizi uyarıyorum, kredi kartı kul-lanmayın. Kredi kartından dolayıgelen hacizlerin sorumlusu onlar...Ben sizi onlara karşı koruyorum..."

Türkiye ekonomisi yeni değil,uzun zamandır büyük bir krizin

içindeydi. Fakat halk susturulduğu,sindirildiği için bu kriz egemenle-ri etkilemeyen, sadece halkı etkile-yen bir krizdi.

Halkın ayaklanmasıyla birlikte du-rumlar değişti. Oligarşinin eko-

nomisi alt-üst oldu. Emperyalist te-

keller ve işbirlikçileri geleceklerindendaha çok kaygı duymaya başladı.

AKP'nin faşist politikaları, halkhareketinin daha büyük ayak-

lanmalara gebe olması, Orta Do-ğu’daki gelişmeler... Yani AKP'nin içve dış politikaları her şeyiyle iflas et-miş durumdadır.

Önümüzdeki eylül, ekim aylarıylabirlikte ekonomik kriz daha da

büyüyecektir. Halkımız krizi daha de-rinden hissedecek. 2013 Nisan ayınınTÜİK işsizlik verilerine göre işsizlerordusuna 216 bin kişi daha eklendi.

Hep söylüyoruz; AKP'nin faşist te-rörünü tırmandırmaktan başka

alternatif politikaları yoktur...

Okullar kapanırken tanık oldu-nuz. Bütün okullarda AKP'ye

karşı üniversite öğrencileri ve eğitimgörevlilerinin de içinde olduğu ey-lemler yapıldı. AKP mezuniyet tö-renlerini yasakladı. Fakat buna rag-men üniversitelerin çok büyük ço-ğunluğunda HER YER TAKSİMHER YER DİRENİŞ diye eylemleryapıldı.

AKP, gençliği büyük bir tehlikeolarak görmektedir. 12 Eylül'den

beri düzen kendi istediği gibi birgençlik yaratmayı başaramamıştır.Halk çocukları gençliğin dinamiz-mine, ruhuna uygun olarak ayaklan-manın en önünde yer almıştır. “X ku-şağı”, “Y kuşağı” bunların hepsi uy-durmadır. Çatışmaların ortasında, ba-rikatların başında ayaklanmaya katı-lan tüm gençler devrimcidir. AKP'ninkorkusu bundandır. Aldığı bütün ön-lemler bunun içindir.

150 bin gaz bombası ve 56 TOMAalımını ihaleye çıkarmıştı. Polisi-

ni daha büyük çatışmalara hazırlamakiçin sürekli iftar yemekleri veriyor. Or-tada onca ölüm, sakatlama varken so-ruşturma dahi açılmıyor... Bütün bun-lar AKP'nin hazırlıklarıdır.

En son yapılan MGK toplantısınınbirinci gündemi Gezi olayları...

Oysa olaylar bitmiş görünüyor, amaöyle degil...

Çünkü AKP'nin halka vereceğihiçbir şey yok ve halkın öfkesi

hızla daha da büyüyor... AKP’ye ön-

lem üstüne önlem aldıran uydurduk-ları senaryolar değil, bu gerçeklerdir.

HER AN HER YERDE BÜ-TÜN ÜLKEYİ SARAN

AYAKLANMALAR OLMASI SIRDEĞİLDİR!

SORUNUMUZ, BİZ BU SÜRE-CE NASIL HAZIRLANACA-

ĞIZ?

Şunu unutmayalım: Milyonlar daalanlara çıksa, çatışsa faşizmin

öncelikli hedefi devrimciler olacak-tır. Devrimcilerin içinde ise biz ola-cağız. Ocak ayının başından beri200'ün üzerinde insanımız tutuklan-dı. Operasyonlar hep olacak... Savaşbüyüdükçe, ödeyeceğimiz bedeller debüyüyecek. Ve bu ayaklanmalarasadece biz önderlik yapabiliriz.Ayaklanan halk kitlelerine önderlikyapılamadığında on milyonlarda alan-lara çıksa, ayaklansa, hatta TBMM'yiyerle bir dahi etse oligarşi, emperya-lizm kitlelerin öfkesini tekrar düzeniçine çekmeyi başaracaktır.

KİTLELERE SADECE İKTİ-DAR HEDEFİYLE MÜCA-

DELE EDEN CEPHE ÖNDER-LİK YAPABİLİR! Bunun için yüz-lerce binlerce kadroya ihtiyaç yok. Fa-şizm koşullarında bu zaten mümkündeğildir. O yüzlerce binlerce kadrohalkın içinde zaten var. Bizim ihti-yacımız olan halkı ayaklandıracak,halkı savaştıracak, halkı yöneteceknitelikli kadrolardır. Kurmaylık ya-pacak kadrolardır.

Liseli gencinden, 70’indeki yaşlı-sına kadar, kitleleri Haziran ayak-

lanmasından önce olduğu ruh haliy-le, bilinçle düşünmeyin. Halk alabil-diğine politiktir. Milyonların taleplerifarklı farklı olsa da halk ne istediği-ni bilmektedir. Ayaklanacak kadar, is-yan edecek kadar sınıf kiniyle, öfkeyledoludur... Her liseli bir Berkin’dir,Mustafa Ali’dir. Her mahalleli, her işçielinde sapanıyla bir DİH’li Emi-ne’dir...

Onların “tef gibi gergin” dediği, bi-zim sınıf kiniyle dolu diye ifade

ettiğimiz halkımıza geçmişte olduğugibi uzun uzun sömürüyü zulmü an-latmaya gerek yoktur.

4 Ağustos2013

55

Yürüyüş

Sayı: 376

Page 6: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Dayı, Gazi ayaklanmasından son-ra bir yazısında şöyle demiştir;

“Yer yer kendiliğinden kitle hareket-leri, ayaklanmalar, direnişler olabilir,olacaktır da. Ama bunlar örgutsuzse,devrimcilerin yönetiminde değilse,hala işleyen zor mekanizması bu ha-reketleri bastıracaktır.

Bugun devrimcilerin temel soru-nu halka devletin, sömurunun

ne olup olmadığını göstermek değil,bu devletten kurtulmak için nasılmucadele edeceğiz, nasıl örgutlene-ceğiz ve ne yapacağız sorularını ce-vaplayabilmektir... Butun çalışma-larımızın odağında örgutlenme yok-sa, her gun artan oranda insanörgutlemiyorsak, taraftar kazana-mıyorsak, gerekli çalışmayı yapmı-yoruz demektir.” (Dayı, Seçme Ya-zılar, syf 469-470)

Bugün halk kitlelerinin ruh haliGazi’den çok ileridedir. Şimdi

bütün Türkiye Gazi’dir. Cephelileredüşen görev; sadece halkın öfkesine,kinine tercüman olmak, doğru kana-la yönlendirmektir.

Bunu da yine halkın içinden çıka-racağımız kadrolarla yapaca-

ğız... Yapmak zorundayız.

Tek bir Liseli Dev-Genç’li 5 liseyi,10 liseyi yönetebilmelidir. Tek bir

Dev-Genç’li 5 üniversiteyi yönetebil-melidir... Ya da tek bir Cepheli 5 ma-halleyi yönetebilmelidir. Cephelilerkendilerini sürece böyle hazırlamalıdır.

NASIL YAPACAĞIZ BUNU?Meclisler Cephe’nin politika-

sıdır. Bugün herkes meclislerdenbahsediyor. Biz kuracağız. Mahalle-lerde Kürt milliyetçilerini saymazsakbizden daha örgütlü kimse yok. Hermahallede şöyle ya da böyle insan-larımız var.

Bir mahallede; dürüst, temiz, na-muslu, halk tarafından sözüne

güvenilir, sözü geçen, saygınlığı olankimler varsa onlardan komiteler oluş-turacağız. Yukarıda saydığımız nite-likteki kişiler komite ya da meclis-lerde görev alma önerimizi kabul et-meyebilir. Ancak biz ikna edene ka-dar o kişilerden vaz geçmeyeceğiz...

Evet, rica minnet değil, ısrarcıolacağız. Bu konuda önce ken-

dimize güvenmeliyiz. Ve halkımızagüvenmeliyiz. Halk zaten ayaklanmışalanlara çıkıyorsa onlara görev ver-mek yönlendirmek zor olmayacaktır...

Bir mahalleyi, onlarca yıl yaşadığımahalle halkından daha iyi kim ta-

nıyabilir?.. Komitelerimizi halktanoluşturacağız. Gerekirse günlerce bukomitede yer alacak kişileri ikna etmekve ÖRGÜTLEMEK için zamanımızıayıracağız. Önce halktan komite ola-cak kadrolarımızı çıkaracağız...

Cepheli kadronun görevi, bir ma-hallede komite oluşturuduğu gibi

5 mahallede daha komite oluşturmakve bu komiteleri kurmayca yönetmekolmalıdır.

Geçtiğimiz yıllarda “bir iken iki ol”demiştik. Bu sene “milyonları ör-

gütleyeceğiz” dedik. İki buçuk milyoninsan, faşizme karşı omuz omuza ve-rip ayaklandı. Bizimle birlikte hiç ta-nımadığımız on binlerce insan sokaksokak çatıştı. Barikatlar kurdu...

ŞİMDİ CEPHELİ KADROLA-RIN GÖREVİ BİNLERCE

ONBİNLERCE İNSANIN SO-KAKLARA ÇIKTIĞI MAHAL-LELERİ YÖNETMEK OLMA-LIDIR. FAŞİZME KARŞI SA-VAŞTIRMAK OLMALIDIR...Bunu da hızla mahallelerde komite-ler ve meclisler kurarak yapabiliriz.Aynı şekilde liseler ve üniversiteler,işçiler, memurlar için de geçerlidir.Avukatlar İstanbul Adliyesi içinde ey-lem yaptığında tüm adliye çalışanla-rı odalarından çıkarak eyleme destekvermişlerdir. Yine Cevahir AlışverişMerkezi’nde çalışan işçiler polisiprotesto etmiş ve direnişçileri des-teklemişlerdir... Demek ki, bir ma-ğazadan bir işçi bile bütün AVM ça-lışanlarını eyleme katabilirmiş...

Ya da bir liseli bütün okula boy-kot ettirebilir... Evet önümüzdeki

günler, boykotlarla, işgallerle geçecekgünlerdir... Dev-Genç kadroları Cep-he perspektifiyle faşizme karşı olanbütün kitleyi hareket ettirme hedefiylehareket etmelidir. Bunun için sürek-li kitlelerin içinde ve önünde olun-malıdır. Dev-Genç’li kadroların gör-

evi budur... Sürekli kitlelerin içinde ol-malıyız ve öne çıkan kişilere hemenorada görev vermeliyiz.

CEPHELİLER OLARAK ÇA-TIŞMALARA DAHA HA-

ZIRLIKLI KATILMALIYIZ! Yıl-ların tecrübesiyle kitlelerin en önündeolmalıyız. Halk Cepheliler olarak ça-tışmalarda öne çıkan korkusuz, mili-tan kişilere sokaktaki kitlenin sorum-luluğunu vermeliyiz. Sokak çatışma-larını da kurmayca yönetmeliyiz artık.En sağlam yoldaşlık ilişkileri en hız-lı şekilde düşmana karşı omuz omuzaçatışmanın ortasında yaratılır.

Düşman sokak çatışmalarında kar-şımıza eli sopalı, satırlı kişileri

daha fazla çıkartacaktır.... Bunlara kar-şı da önlemlerimizi almalıyız...

Ayaklanma en apolitik kitleyidahi çok kısa zamanda politik-

leştirecek, devrimcileştirecektir. KEN-DİMİZE, POLİTİKALARIMIZA VEHALKA GÜVENELİM. Ayaklanma-nın başında polise argo küfürlerle ka-rışık slogan atanlar ayaklanmanınilerleyen günlerinde "POLİS Sİ-MİT SAT, ONURUNLA YAŞA"diye slogan atmaya başladı....

HALKA CEPHE PERSPEKTİ-FİYLE YAKLAŞALIM... Ne

demektir bu? Faşizme karşı olan her-kesle omuz omuza olacağız demektir.Taraftarlar grubu, CHP gibi düzenpartilerinin tabanı, reformistlerin kit-lesi, Aleviler, örgütlü örgütsüz tüm ke-simleri Cephe içinde faşizme karşı po-litikalarımızla çatıştıracağımıza, sa-vaştıracağımıza inanalım... Düzenpartileri, düzen içi güçler, reformistler;ayaklanmaların, çatışmaların büyü-mesini asla istemezler. Onlar elindengeldiği oranda bitirmek ister.

Onun için AKP faşizmine karşı ça-tışan kimin kitlesi olursa olsun,

Cephe’nin politikasına hizmet ede-ceklerdir. Bizim politikalarımızla ça-tışacaklardır. Ayaklanmaların büyü-mesi, çatışmaların büyümesi refor-mizmin, oportünizmin, Kürt milli-yetçiliğinin iflasıdır. UZLAŞMA-NIN DEĞİL, SAVAŞ CEPHESİNİN,DEVRİMİN BÜYÜMESİDİR!.. FA-ŞİZMİ YENMENİN ONURU SA-DECE DEVRİMCİLERE AİTTİR!

66

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 7: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Katliamcı Erdoğan konuşuyor:“1, 2, 3, 4 kişi ölüyor twitter alt üst.Mısır’da 300 kişi ölüyor dünya ses-siz...”

Tepkileri sayı ile ölçüyor. Erdo-ğan’a göre ölenler hepi topu 4 “ça-pulcu”... Mısır’dakiler ise “Müslü-man”, “dini bütün” adamlar...

Erdoğan, katlettikleri insanlarımızıo kadar küçümsüyor ki, katlettikle-rinden birinin adını bile anmıyor... 5kişiyi katlettiler. Olayı küçültmekiçin 4 diyor...

Kendilerinin kılına dokunulsa,hatta hiç dokunulmasa da feryat edi-yorlar. Başbakan konuşurken, pankartaçıp parasız eğitim istedi diye öğ-renciler tutuklanıp, 18 ay hapis yatı-rılıyor.

Fakat diğer taraftan kimi gazfişeği ile, kimi doğrudan polis kurşunuile, kimi işkenceyle katlediliyor. On-larcasının gözü çıkarıldı, beyinlerisokaklara akıtıldı. Katilleri ellerini,kollarını sallayarak dolaşmaya devamediyor. Erdoğan bu katillere “kahra-manlık destanı yazdınız” diye ödülveriyor.

“Keser döner, sap döner, gün gelirhesap döner” Erdoğan, yüzlerce ko-rumanın gölgesinde, ölmüş insanla-rımızın arkasından dahi hakaret te-meye devam et. En azından gerçekyüzünü saklamamış oluyorsun.

Katlettiğiniz o çocuklarımızınanaları, babaları, kardeşleri sizi unut-mayacak. Ahirette de olsa yakanızayapışacaklar...

Siz 14 yaşındaki insanlarımızıngözlerini çıkartın, beynini akıtın, iş-kencelerle katledin, “1, 2, 3, 4 twittıralt üst” deyin. Kimse konuşmasınisteyin... Mısır’ı konuşun deyin...Neyi konuşup neyi konuşmayacağı-mızı da sen belirle...

Acı Sayı ile ÖlçülmüyorErdoğan! Anaların İki EliBoğazında Olacak!

Ayaklanma şehitlerinin aileleri,26 Temmuz’da CHP Milletvekili Hü-seyin Aygün ile birlikte TBMM’debir basın toplantısı yaptı. Basın top-lantısında katillerin hala bulunma-dığını söyleyerek, Başbakan Erdo-ğan’dan katilleri istediler.

“Her Geçen Gün YaramıDaha da Kanatıyor”

2 Haziran gecesi İstanbul 1 MayısMahallesi’nde, otobanda yürüyüş ya-pan kitlenin içine hızla giren bir ara-banın çarpması sonucu yaşamını yi-tiren ve ayaklanmanın ilk şehidi olanMehmet Ayvalıtaş’ın annesi FadimeAyvalıtaş, Meclis’te yaptılan basıntoplantısında şöyle diyor; “Başbakanher geçen gün yaramı daha da ka-natıyor. Acaba kendi evladı ölseböyle konuşabilir miydi?”

Onların canları çok kımetli. Kıl-larına zarar gelse dünyayı ayağa kal-dırırlar. Kendi çocukları ölse hiçböyle konuşurlar mı?

Baba Ali Ayvalıtaş: "Biz insanız.Dini inançlarımız, ne olduğumuzönemli değil. Başbakan 'üç beş ça-pulcu öldü' diyor. Benim içim ya-nıyor"diyor. Biz insanız da onlar in-san değil işte. Bizleri katlederek sal-tanatlarını sürdürebiliyorlar.

Ancak halkımız, ne şahlar, ne pa-dişahlar, saraylar, saltanatlar tanıdı...Erdoğan’ın saltanatı da sonsuza kadarsürmeyecek.

Katliamcı Erdoğan: “1, 2, 3, 4 Kişi Ölüyor Twitter Alt Üst... Mısır’da Ölenlere Dünya Sessiz” Diyor!

EErdoğan Katledilen 5 Kişiden Birinin Adını Bile Anmıyor! O Bir Kişi Senin

Çocuğun Olsa Böyle mi Konuşurdun?

Analar Evlatlarının Katilini İstiyor,Acı Sayı ile Ölçülmüyor Başbakan!

Mehmet Ayvalıtaş İrfan Tuna Ethem Sarısülük Abdullah Cömert Ali İsmail Korkmaz

4 Ağustos2013

7

Yürüyüş

Sayı: 376

Page 8: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Hiç Olmazsa ÖleninArkasından Konuşma!

Mehmet’in ağabeyi Mu-harrem Ayvalıtaş ise şöyle di-yor; "Hiç olmazsa ölenin ar-kasından konuşma. 5 kişininarkasından konuşuyor, gıy-bet ediyor, kötü sözler söylüyor. Birtoplum aynı acılara birlikte üzül-müyorsa, artık o toplum bölünmüşdemektir. Nifak tohumları atarakbu ülkeyi bölüyor bu ülkenin baş-bakanı."

Konuşması yasaklanan sadecehalktır. Onlar ölünün de dirinin dearkasından konuşurlar.

Ailelerin açıklamalarından aktar-maya devam ediyoruz: Ali İsmailKorkmaz’ın annesi Emel Korkmazkonuşuyor:

“Tek İsteğim,Katiller Bulunduğu ZamanGözüme Bakmaları”

“Katilleri maalesef belli ama giz-leniyor. Kaç kamera kaydı var. Nedeno görüntüler siliniyor? Bu çocuk on-lara ne yaptı? Katiller sokakta dola-şıyor, masum çocuklar öldüresiye dö-vülüyor. Devlet büyüklerinin vicdanları

sızlamıyor mu? Tek isteğim, katillerbulunduğu zaman gözüme bakmaları.Acaba bakabilecekler mi?”

“Bu Dünyada Olmasa da,Diğer Dünyada İki ElimYakasında Olacak”

Abdullah Cömert’in abisi ZaferCömert böyle diyor. Cömertlerin el-lerini her zaman boğazınızda hisse-deceksiniz.

“Palalılar, katiller dışarıda gezer-ken, gencecik kardeşlerim adam öl-dürmeye teşebbüs suçundan gözaltınaalınıyor. Kardeşimin failleri nerede?Bugün benim için günlerden 53, 53gün geçti. Annem her zaman camınkenarında oturup, kardeşimin kapıyıtıklatıp gelmesini bekliyor. Başbakannasıl bir ruh halinde? Bize her günhakaret ediyor. Bu dünyada olmasada diğer dünyada iki elim yakasındaolacak. Şirk koşuyorsun.”

İstanbul'da polisin attığı gaz bom-

bası fişeği ile gözünü kaybedenErdal Sarıkaya göz istiyor siz-den:

Köşeye Çekilip AğlayanAnnemin Hesabını KimVerecek?

"11 Haziran’da polisin direk he-defleyerek attığı gaz bombası son-rasında gözümü kaybettim. Eşim hergün gözüme damla damlatırken, kö-şeye çekilip ağlayan annemin he-sabını kim verecek? Karanlık birdünyaya iki gözle bakmaktansa, ay-dınlık bir dünyaya tek gözle bakmayıtercih ederim. Türkiye için gözümüfeda ederim. Bizler palalı değiliz.Bizler halkız. Özel güvenlik görevli-siydim. Gözümü kaybettiğimden do-layı, işimi kaybettim ve işsizim.”

Hesabı kimlerin vereceği belli.Katliam emrini veren bizzat Erdo-ğan’dır. Hesabı da halk soracak. Et-rafındaki yüzlerce korumasına gü-venmesin. İktidarına güvenmesin.Halkın olduğu her yerde kendi göl-gelerinden dahi korkacaklar. Katlet-tikleri insanlarımız gece rüyalarınagirecek. Rahat gününüz, kabussuzgeceniz olmayacak. Evlatlarını kat-lettiğiniz analarımıza hesap verecek-siniz...

Önce Ethem Sarısülük'ün, ar-dından Ali İsmail Korkmaz'ın ka-tilleri halkımız tarafından deşifreediliyor. Ethem Sarısülük'ün katiliolan polis Ahmet Şahbaz'ın kimlikbilgileri internette açıklanırken; Aliİsmail'i öldürenlerden birisi oldu-ğundan şüphelenilen Şaban Yavuz'unkimlik bilgileri de yine internet üze-rinden açıklandı. Bahçelievler'deoto kiralama işi yapan Şaban Yavuz,isminin ve fotoğrafının internettekatil olarak verilmesi üzerine, Aliİsmail'in öldürülmesiyle bir ilgisiolmadığını, Eskişehir'e hayatındahiç gitmediğini açıkladı.

Olayın önemli tarafı, halkın, halkdüşmanlarını deşifre etmek için gös-terdiği ortak çaba...

Yavuz, yaşadıklarını şöyle anla-tıyor: “Tehdit telefonlarını dün akşam17.00 sıralarında almaya başladım.Bir bayan aradı beni. İlk söylediğinianlayamadım. Aradan biraz zamangeçti. Bir kişi daha aradı. ‘Ali İsmailKorkmaz’ı sen mi öldürdün?’ dedi.Ben öldürmediğimi söyledim. Sonrasürekli telefon başladı. Londra, Ara-bistan, Almanya... Her yerden telefonyağdı. Savcılığa gittim. İfademi al-dılar. İnternet sitesinden bu ifadelerinkaldırılmasını istedim. 1,5 - 2 aysüreceğini söylediler. ‘Hemen kal-dırın’ dedim. İş yerime gidemediğimianlattım.” (Milliyet, 17 Temmuz2013)

Türkiye'den ve dünyanın dörtbir köşesinden Ali İsmail'in katili

olduğunu düşündükleri kişiden hesapsormak için harekete geçti halkı-mız...

Kimlik bilgilerini deşifre ettiler...Hesap sordular...

Halk düşmanları hiçbir yere ka-çamazlar, saklanamazlar... Kendi-lerini, etrafı elektrikli tellerle çevrili,kurşun geçirmez camlarla donatıl-mış, kapısında silahlı polislerin bek-lediği kalelerinde güvende hisset-mesinler... Dünyanın en büyük is-tihbarat örgütü halktır... Adaletsiz-likler karşısında hesap soracak olanda halktır...

Sizin 500 kameranız varsa; kar-şınızda da; 75 milyon göz, 75 milyonağız, 75 milyon kulak var... 75 mil-yondan kaçıp saklanılacak bir yeryoktur, boşuna aramayın...

En Büyük İstihbarat Örgütü Halktır

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!8

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 9: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

AKP’nin Faşist İktidarınaKarşı Her Alanda Direnmek Meşrudur -1-

5 kişi katledildi. 5 kişinin hayatitehlikesi sürüyor. 12 kişi gözünükaybetti. 1 kişinin dalağı alındı. 20kişi beyin travması geçirdi. 7 bin 832kişi yaralandı. 60 kişinin durumu ağır.4900 kişi gözaltına alındı. Binlercekişiye işkence yapıldı. 100 kişidenfazla insan tutuklandı. Halkın üzeri-ne 150 bin gaz bombası atıldı. 3 binton kimyasal karıştırılmış su sıkıldı.

Bu rakamları olayı bilmeyen birkişinin önüne koyduğunuzda “busavaş nerede oldu” diye sorar.

Evet! Bu savaş bizim ülkemizdeAKP’nin halkımıza karşı açmış ol-duğu savaşta oldu ve sürmekte. Hergeçen gün rakamlar artmaktadır.Halka karşı açılmış bir savaş yaşan-maktadır.

İşbirlikçi Başbakan ve AKP’lilerher açıklamalarında yaptıklarını ve ya-pılanları savunmuş, savaşı sürdüre-ceklerini söylemişlerdir. Bu savaşzalime karşı halkın verdiği savaştır vesürmektedir. Zalime karşı savaş ve-renler, tarih boyunca bedeller ödeye-rek kazanmışlardır. Bugün halkımız-da bu bedelleri ödemektedir. Bu ka-çınılmazdır. Ölmekte, sakat kalmak-ta tutsak düşmektedir. Bütün bunlarzalimin saldırısıyla olmaktadır.

AKP açmış olduğu savaşta, 11yıllık iktidarında kullandığı tüm si-lahları kullanmış ve her geçen gündaha fazla saldırmıştır. Kimyasal ga-zını, TOMA’sını, ateşli silahını, elle-rinde çivili sopa taşıyan özel-sivilpolis timlerini, linç güruhlarını, gözaltısını, hukukunu, askerini, yalanınıkısaca faşizmin her türlü baskısını kul-lanmıştır. Ama hiçbiriyle mücadeleyidurduramamıştır. Çünkü halk bir kereayaklanmıştır.

Bu savaşa karşı halkımız, tarihselhaklılığına ve meşruluğuna güvenerekdirenmektedir.

Direnme tarihsel bir hak ve ödev-dir.

Bugün kazanılmış her hakkı, di-

renenler kazanmış ve bizlere bırak-mıştır. Bugün ezenler tarafından ka-bul edilmek zorunda kalınan haklar,direnenlerin sayesinde olmuştur.

Klasik köleciliği, esir ticaretinibugün kimse kabul etmemektedir.Sömürenler, bunları tekrar yapmak içinarzu duysalar ve farklı şekilde köleli-ği uygulasalar bile, klasik köleciliği,esir ticaretini açıkça reddetmek zo-runda kalmakta. Bunu sağlayan, halk-ların mücadelesidir. Milyonlarca insanbu uğurda öldürülmüş, bedel öde-miştir. İlk mücadeleye başlayanlar vebu mücadele olmasaydı, boynundapranga takılmış birer köle olarak kal-maya devam edecektik. Bugün isehalklar, ücretli köleliğe karşı mücadeleetmekte ve bedeller ödemektedir.

Emperyalistler, klasik sömürge-cilik yapamıyorsa bunun nedeni;halkların yüzyıllar süren mücadele-sinden korkmalarıdır. Bugün yeni sö-mürgecilikle ülkeleri işgal etmekte-dirler. Halklar, yeni sömürgeciliğekarşı mücadele edip, bedeller ödeyip,bağımsızlık mücadelesi vermektedir.

Bedeli Ödenmemiş Hiçbir Hak Yoktur!

Sömürenler, bugün dillerindendüşürmedikleri seçme, seçilme veparlamenter hakları, ataları olan kral-lar, padişahlar, tiranlar, beyler, bezir-ganlar karşısında halkların verdiğimücadele sonucunda kabul etmekzorunda kalmışlardır. Bugün bunların,halkları kandırma aracı olarak kulla-nılmasına karşı, halklar, “gerçek de-mokrasi” için mücadele etmektedir.

Yaşam hakkı, sendikal haklar,toplantı gösteri hakkı, yargılanmahakkı, ifade özgürlüğü, örgütlenmehakkı gibi kazanılmış bir kısım hak-ları kullanabiliyorsak, bunları sağ-layan, halkların mücadelesidir. Halk-lar bunları ileri taşımak ve korumakiçin mücadele etmektedir.

Sömürenler en ufak hakkı bile

kendiliğinden vermemiştir. Halklar,bedel ödeyerek bunları kazanmıştır.Onlar, bunları kabul etmek zorundakalmıştır. Ama kazanılmış haklarakarşı saldırılarını hiçbir zaman dur-durmamışlardır. Kazanılmış haklarınilerletilip, kalıcı hale getirilmesini vekorunmasını ise halkların mücadelesi,bedel ödemesi sağlayacaktır.

Halkların mücadelesi sonucundakazanılan haklar yazılı hale getiril-miştir. Direnme hakkı da bu şekildeyazılı hale getirilmiştir. Bir kısım me-tinlerde direnme hakkı, şu şekilde ka-bul edilmiştir:

Direnme hakkı uluslararası me-tinlerde 4 Temmuz 1776 Amerikanbağımsızlık bildirgesinde, “Hükü-metler, bireylerin yaşam, özgürlük vemutluluğa erişmek gibi doğal vedevredilmez haklarını sağlamak içinkurulmuştur; eğer bir yönetim, bukuruluş amacını yıkıcı bir yön tu-tacak olursa, halk onu değiştirmekve devirmek hakkına sahiptir” şek-linde yer almıştır. Direnme hakkınınen genel ve en geniş tanımı ise 1789İnsan ve Vatandaş Hakları Bildiri-si’nde yer alıyor. Bildiride “Her si-yasal topluluğun amacı, insanın tabiive zamanaşımıyla kaybolmaz hak-larının korunmasıdır. Bu haklar,hürriyet, güvenlik ve zulme karşı di-renmedir” denilmiştir.

Yine 1793 Haklar Bildirisi’nin diliçok daha açık ve net ifade edilmiş-tir. Bu bildiride; “Herhangi bir kim-seye karşı, kanunun tespit ettiği du-rum ve şekiller haricinde ika edilenher türlü fiil, keyfi ve müstebitçe (des-pot) demektir. Kendisine karşı şiddetkullanılarak böyle bir fiil ika edilmekistenen kimsenin, bu fiili kuvvetkullanarak önlemeye hakkı var-dır” denildikten sonra 35. maddede“Hükümet, halkın haklarını çiğne-diği zaman, isyan etmek, halkınher sınıfı için hakların en kutsalı veödevlerin en gereklisidir” demek-tedir. 34. maddede; “Toplumun tek

4 Ağustos2013

9

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 10: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

bir üyesine zulüm yapıldığı zaman,bütün topluma zulüm yapılmış de-mektir. Topluma zulüm yapıldığızaman da, onun her üyesine zulümyapılmış sayılır” der ve 27. madde-de ise despotların katlini emretmek-tedir. “Hükümranlığı gasp eden herfert, hür insanlar tarafından derhal öl-dürülmelidir.

İkinci Paylaşım Savaşı’ndan son-ra, dünyayı cehenneme çevirmiş olanfaşizmin zulmüne karşı direnme hak-kı yeniden tartışılmış ve bir kısım ana-yasalarla uluslararası sözleşmelerdebu hak savunulmuştur. 1948 tarihli İn-san Hakları Evrensel Bildirisi’ninbaşlangıç metninde; “İnsanın zulümve baskıya karşı son çare olarakayaklanmaya mecbur kalmaması içininsan haklarının bir hukuk rejimiile korunması temel bir zorunluluk ol-duğuna göre...” şeklinde yer almış-tır. Türkiye Cumhuriyeti Anaya-sa’sında ise uluslararası sözleşmele-ri iç hukuk maddeleri olarak kabuledildiği için, uluslararası sözleşme-lerde kabul edilen “direnme hakkı”bizim hukukumuz için de geçerli-dir.

AKP burada tanımlanan her şeyiyapmaktadır.

11 yıllık iktidarında “benden ol-mayan herkese her şeyi yaparım” di-yerek ve şunları yaparak faşistliğini,zorbalığını ispatladı:

2 bin 20 kişi “terörist”denilerekkatledildi. 8 yılda 763 kişi sokak or-tasında, infaz edildi.

AKP, emperyalizmin uşağı olarak,onunla birlikte komşu halklara sal-dırdı ve milyonlarca kişi emperya-listler tarafından öldürüldü.

Ülkemiz hapishaneye çevrildi.Ülkemiz tarihinin en büyük hüküm-lü, tutuklu sayısı olan 135 bin kişi-ye bu dönemde ulaşıldı.

2008, 2009, 2011 yıllarında 676bin 637 çocuk hakkında adli işlemyapıldı. 10 yılda hapishanelerde2.763 tutuklu öldürüldü.

2002-2011 yılları arasında iş ka-zası sayısı 706 bin 608’dir. İş cina-yetlerinde 10 bin 297 işçi öldürül-dü, 16 bin işçi sakat kalarak iş gö-

remez raporu aldı.

Her geçen gün işsizlik arttı. Açlıksınırında milyonlar çalışmak zorun-da kaldı. Gelir İdaresi’nin 2011 yılıraporuna göre, 5 milyon 129 bin 623asgari ücretli ve patronlar sendikasıTİSK’e verilerine göre de 5 milyon878 bin işsiz bulunmaktadır.

Sağlıkta hiçbir güvence kalmadı.Sağlığın özelleştirilmesi hızlandırıldı.

İnançlar ile dalga geçildi. Alevihalkımıza her türlü hakaret yapıldı.

Kürt halkına saldırılar devam ettive mücadelenin tasfiyesi için her tür-lü ayak oyunu yapıldı ve yapılmayadevam ediyor.

Kentsel Dönüşüm adı altında,halkın evleri zorla alınmak istendi. 7milyon evin yıkılacağı açıklandı.

HES inşaatları ve diğer inşaatlarlaköylerimiz, tarım alanlarımız, or-manlarımız, nehirlerimiz, kültürelvarlıklarımız yok edildi. ToplamHES sayısı 1601’dir.

Yolsuzluklar arttı. İktidar, rüşvet,adam kayırma ve yolsuzlukla yenizenginler yarattı. Mevcut zenginlerise karlarına kar kattı.

İstedikleri herkes hakkında ra-hatlıkla gözaltılar yapıldı ve davalaraçıldı. 2002-2010 yılları arasında87 bin 840 kişi “terörist” denilerekgözaltına alındı. 9 bin 989 kişi sis-temli işkence gördü. Bunlar dışındahayatın her alanında saldırılar sürdü.

Tüm bunlara karşı halkımız “bas-kı ve zulüme yeter artık” diyerek, di-rendi ve ayaklandı. Milyonlarca in-sanımız sokaklara aktı. AKP bile79 ilde 2,5 milyon kişinin sokaklar-da eylemlere katıldığını açıklamakzorunda kaldı. Bu direniş çeşitli ey-lemlerle devam etmektedir.

AKP, direnişin karşısında acizli-ğe düşmüştür. Bu nedenle her türlübaskı araçlarını kullanmaya devametmektedir. Baskı araçlarından hu-kukda, onların talimatı doğrultusun-da çalışmaktadır. İnsanlarımız hu-kuksuz bir şekilde gözaltına alın-maktadır. Evler basılmakta, işkenceyapılmakta, parmak izi-tükürük ör-nekleri alınarak insanlar fişlenmek-

te, haksız tutuklamalar yapılmakta,hapishaneye atılan insanlarımıza bu-rada da işkence yapılmaya devamedilmektedir.

AKP, bu saldırılarını polisi, askeri,savcısı ve hakimi ile bunu gizlemegereği bile duymadan açıkça yap-maktadır.

Tayyip Erdoğan bu dönemde,her zaman yaptığı gibi, yargıya “ bizyürütme olarak görevimizi yaptık. Sizde görevinizi yapın. Bu işe destek ve-ren herkesi unutmayacağız! Zaman-la onları da hukuk silahımızla vura-cağız. Gelecek günler de bana mu-halefet eden herkesi cezalandırırım”tehditleri yaparak ve yargıya talimatvererek bunu göstermiştir.

Yargı da AKP’nin talimatıyla ça-lışmakta ve isteklerine göre kararvermektedir. AKP’nin faşist terörününbir parçasıdır. Yargıdaki tetikçilerin-den en hukuksuzu ise özel yetkili mah-kemelerdeki savcıları ve hakimleridir.

Yargı iktidarın yargısı olduğunu,ayaklanma döneminde yapmış oldu-ğu pratiklerle bir kez daha ispatla-mıştır. İlk günlerde kendisine talimatgelmediği için tutuklamalar yapma-mıştır. Daha sonra talimatın gelme-siyle birlikte, buna uygun olarak hu-kuksuz kararlar vermiştir. İnsanları-mızı tutuklamıştır. Polis sıktığı gaz-larla ülkeyi gaz odasına çevirmiştir.Hergün onlarca insan yaralanmıştır.Polisin terörüne karşı yargı hiçbir şeyyapmamıştır. Bırakalım yaralamala-rı, ölümlerde bile bir işlem yapılma-mıştır. Bunu yapmadığı gibi katille-ri ve polisleri serbest bırakmıştır. Elipalalıların kaçmasını sağlamıştır.

Yapılan Gözaltılar ve Tutuklamalar Hukuksuzdur!

Savcı ve hakimlerin, kararlarınıkanunlara dayanarak vermesi, yapı-lanların hukuksuz olduğu gerçeğinideğiştirmez. Hukuk, kanunlardandaha geniş bir kavramdır. Verdikle-ri kararları işlerine geldiği için seç-tikleri bir kaç kanun maddesine da-yandırılarak verilen kararlardır. Ge-rekçe olarak kullandıkları kanun

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!10

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 11: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

maddeleri dışındaki ceza kanunun-daki maddelerde ve evrensel hukukkurallarında bunun yapılamayacağıbelirtilmiştir.

Ceza Kanunu’nda yakalama kararıverilmeden önce sanığın davetiye ileifadeye çağrılması hükmü bulun-maktadır. Bu hükmü hiçbir zamandevrimcilere ve halka uygulamamış-lardır. AKP yandaşlarına, zenginlereve kendi adamlarına gözaltı yapmaz-ken, akıllarına bu madde gelmektedir.“Bu da kanunda var” demişlerdir.

Ceza Kanunu’nda “tutuklama enson uygulanması düşünülmesi ge-reken tedbir olarak” tanımlanmış-tır. Ama devrimciler ve halk için tu-tuklama ilk akıllarına gelen tedbirdir.Tutuklanan kişinin avukat, doktor,memur, işçi, gazeteci, mühendis,öğretim görevlisi vb. olması önem-li değildir. Önemli olan iktidarınyargıdan ne istediğidir. Yoksa orta-da komplo, yasa dışı delil veya hiç-bir delilin olmaması önemli değildir.Yargı için önemli olan AKP’nin ta-limatının ne olduğudur.

AKP’nin yargıya verdiği tali-matlardan birisi de “bu işin arka-sında örgüt olduğunu gösterin”talimatıdır. Yargı bu talimatı alarakdevrimcilere ve halka bu suçlama-larda bulunmuştur. Bunun için hiçbirdelile ihtiyaçları yoktur. “Ben dedim,oldu” diyerek bunu yapmaya alış-kındır yargı.

Yaşanan tutuklama gerekçelerininhiçbiri delile dayanmamaktadır. Teksomut suçlama gösterilere katılmış ol-maktır. Bunu insanlar zaten kabul et-mektedir. Ortada sanığın kabulü var-dır. Delillerin tamamı bu eyleme ka-tılıp katılmama için gereklidir. Top-lanacak bir delil yoktur. Ama yargı herzaman tutuklama gerekçesi olarakgösterdiği “delillerin karartılmaşüphesi, delillerin toplanmamış ol-duğu” gibi klasik laflarla direnenle-ri tutuklamıştır.

Yargı, kararlarında o kadar per-vasızlaşmıştır ki, bayrak satan işpor-tacıyı bile tutuklamıştır. Oluşan tep-ki üzerine, İstanbul Savcılığı açıkla-ma yapmıştır. İstanbul Savcılığı yap-

tığı her açıklamasında hukuk bilgi-sizliğini ortaya koymaktadır. Açık-lamada “... bu kişi toplantı gösteri ka-nununa muhalefet, polise direnmek-ten dolayı ve hakkında delil olma-sından kaynaklı tutuklanmıştır” de-miştir. Ama şunu söylememektedir:Ceza kanununda bu tür suçlamalar-da ceza miktarı az olmasından kay-naklı tutuklama verilmez. Çünkü busuçların cezalarının alt sınırı 6 ay ha-pis üst sınırı 3 yıl hapis cezasıdır. Birkişi yargılama sonunda suçlu bulun-sa bile verilecek cezalar ertelenecekveya para cezasına çevrilecektir. Buyapılmasa bile son düzenlemeleregöre hapse konulmayacaktır.

Bu durumdaki bir yargıdan ADA-LET beklenmeyeceği açıktır. Tümsaldırılarda olduğu gibi devletin HU-KUK TERÖRÜNE karşı halkımızındirenme hakkı bulunmaktadır. Hemtarihsel bir hak olarak, hem de hu-kuksal olarak direnme hakkının ak-tif kullanılması bu saldırının da boşaçıkarılmasını sağlayacak en önemlimücadele silahımızdır.

AKP’nin Faşist İktidarına Karşı Her Alanda Direnmek Meşrudur!

Gezi Parkı saldırıları sonrasıAKP’nin faşist terörüne karşı di-renmek nasıl haksa, meşruysa, hukukterörü olan operasyonlara, gözaltılar,tutuklamalara karşı direnmek demeşrudur. Bu nedenle;

1- Gözaltına alınırken polisingözaltı terörüne karşı direnmek hakve meşrudur.

2- Haksız yere gözaltına alındığıniçin gözaltında her türlü uygulama-ya karşı direnmek hak ve meşrudur.

3- Bugün eli palalı gözü dönmüşcaniler etrafa dehşet saçarken tutuk-lanmıyor bu mahkemeler tarafındanserbest bırakılıyorsa ve faşist terörüprotesto ettiği için herkes tutuklanı-yorsa; tutuklandığınızda hapisaneningirişinden itibaren her türlü insanlıkdışı uygulamalara karşı direnmekhak ve meşrudur.

Gözaltında ya da tutuklandığındadirenmek dışarıdaki direnişi devamettirmektir.

Direnişi mahallelerde gözaltılaryapıldığında da göstermek gerek-mektedir. İnsanlarımızı rahatlıklagözaltına almamalılar, mahallelere ra-hatlıkla girmemeliler. Bunun içingözaltılar olduğunda mahallelereGezi’deki gibi barikatlar kurulmalı-dır. Direniş zamanındaki yaratıcıeylemler, burada da yapılmalıdır.Bunların yapılması hukuk terörünüboşa çıkaracaktır. Bugün AKP’lileradeta koruma zırhıyla korunurken,AKP’yi desteklemeyen herkese kar-şı terör estiriloyorsa, slogan atmakbile yasaklanıyorsa HER TÜRLÜARAÇ, YOL VE YÖNTEMLEDİRENMEK MEŞRUDUR!

Gözaltı yapmak için gelindiğin-de, barikat kurmak meşru bir hak-tır. Ortada hukuksal bir karar değil,AKP hukukunun kararı bulunmakta-dır. Saldırdıklarında kurulan barikat-tan, hukuk terörüne karşı kurulan ba-rikatın farkı yoktur. Bu barikatta hak-sızlığa karşı kurulmuş bir barikattır.

Halk Cephesi gözaltı terörüne kar-şı yıllardır mahallerde direnişler ör-gütlemiş ve barikatlar kurmuştur. Senebaşında Halkın Hukuk Bürosu’na,Yürüyüş Dergisi’ne, Gençlik Fede-rasyonu’na, İdil Kültür Merkezi’negece yarısı hukuksuz baskınlar yapıl-mıştır. Bu hukuksuzluğa karşı kurum-larda barikatlar kurulmuştur. Okmey-danı halkı baskınlar sonucunda ma-hallede barikat kurup polisle çatış-mıştır. Yine aynı şekilde nisan ayındaGazi Mahallesi’nde yapılan baskınlardabarikat kurulup direnilmiştir.

Halkın Hukuk Bürosu ve ÇHD’liavukatlar gözaltına alındıklarında, bü-rolarının önünde sahiplenilmiştir.Polis, meslektaşlarını sahiplenenavukatlara saldırmıştır.

Meşru bir hak olan barikat kurup,direnişin büyütülmesi aynı şekildeher gözaltında ve her yerde yapılacakeylemliklerle sahiplenilirse, AKP’ninhukuk terörü de boşa çıkarılmış ola-caktır.

Sürecek...

4 Ağustos2013

11

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 12: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Avukatlar hakkındaki iddianameyayınlandıktan sonra AKP’nin ka-lemşörlüğünü yürüten dinci medyasaldırılarına başladı. Dinci medyanıntüm gazeteleri, web siteleri ve ajans-ları arka arkaya haberler yayınladılar.Örneğin Zaman gazetesi iddianame-nin yayınlanmasından sonra konuile ilgili 8 ayrı haber yayınlamış.Haberin doğruluğu, yanlışlığı, man-tıklı olup olmamasının ne önemi var.Erdoğan talimat vermiş ya, her türlüsaçmalığı yazma hakkına sahipler.Hatta bazı haberlerin başlığı ile iç-eriğinin bir birine zıt olduğunu gö-rüyorsunuz. Avukatlar hakkında sal-dırı niteliğindeki haberlerin üç ama-cı bulunuyor.

1- Avukatlık faaliyetlerini karala-mak ve terörize etmek,

2- Avukatları şüphe altında tutmak, 3-Avukatların devrimcileri sa-

vunmalarını engellemek. Haberleri bu başlıklara göre tek

tek incelemek gerekir. 1- Avukatları karalamak, terörize

etmek. Yeni Akit gazetesinde 24.07.2013

tarihinde yayınlanan haber şöyleydi. “Avukatlar hapisteki mahkumla-

rı kaçırmış! DHKP-C'ye yönelik avukatların

yer aldığı iddianamede, örgütün bil-gisayar yardımıyla cezaevi görevli-lerinin maskelerini yapmayı ve tip de-ğiştirterek elemanlarını cezaevindenkaçırmayı planladığı ortaya çıktı.Avukatların sanık olarak yer aldığı id-dianamede, 01 Ocak 1998 tarihli'serdar-ocako01oc01' isimli wordbelgesinde bilim kurgu filmleriniaratmayan bir düşünce yer alıyor.”

Haberin başlığı avukatların mah-kumları kaçırdığı şeklindedir, iç-eriğinde ise bundan bahsedilme-mektedir. Haberin içeriğinde avu-katların tutukluları kaçırmak içinplan yaptıkları iddia edilmektedir.İddiaya göre avukatlar hapishanepersonelinin maskesini yapıp tutsak-

ları kaçırmayı planlamışlar. Onbeş yılönce hazırlanmış bir plandan bahse-diliyor. Buna göre hapishaneden firareden var mı? Buna ilişkin bir delil varmı? Hapishanede bilgisayar kullanı-lıyor muymuş? Bunlara ilişkin ha-berde bir bilgiye rastlayamıyorsunuz.Gazete açısından bu soruları yanıt-landırmanın ne önemi var, önemliolan avukat faaliyetlerini karalama-ya çalışmak.

Haberde notları yazdıkları söyle-nen kişiler ise tutuksuz olarak yargı-lanıyor ama bu bilgiyi de haberde bu-lamazsınız. Çünkü niyet çok açıkkaralamak.

Bir diğer haber, avukatların ha-pishaneye kamuflaj amaçlı malzemetaşıdıklarına ilişkindir. Avukatlar içe-riye tutsakların istediği malzemeleritaşıyorlarmış. Bu haberde 25.07.2013tarihli Sabah gazetesinden. “Ceza-evinde tutuklu veya hükümlü bulunanörgüt mensuplarının firar etmeleriiçin yapılan planları uygulamak içinHalkın Hukuk Bürosu avukatlarınınseferber oldukları, gerekli lojistikmalzemeleri sağladıkları” anlatılıyor.Ve devamı var. “Benim bildiğimkadarıyla örgütün cezaevindeki üye-lerle iletişimi, avukatlar aracılığıile yapılıyor.”

Yukarıdaki üç haber, devletin yıl-lardır yürüttüğü demagojinin ürünü-dür. Avukatlar savunma hakkının ge-reği olarak hapishaneye girerken ara-namazlar ve müvekkilleri ile yaptık-ları görüşmeler dinlenemez. Devletsavunma hakkına saldırıda bulun-mak için yıllardır aynı şeyleri tekraredip durmaktadır. Hapishanelerde neoluyorsa ilk suçlu avukatlardır. Yıl-lardır aynı iddiaları tekrarlamalarınarağmen bu iddialara ilişkin bir delilortaya konmamıştır. Hapishanelerdeölüm orucunun devam ettiği dönem-lerde aynı saldırılar söz konusuydu.Bu saldırılar nedeniyle tutsaklar uzunsüre avukatları ile görüşemediler.Avukatlar onursuz aramalara tabi tu-

tuldular. F Tipi hapishaneler açıldı-ğında hapishanelere alınmadılar. Bu-gün F Tipi hapishanelerin avukatgörüş mahali değiştirilerek, görüş-melerin kayıt altına alınacağı bir dü-zenleme yapılmaktadır. Avukatlarayönelik bu saldırılar yapılırken ha-pishanelerdeki avukat görüş yerinindeğiştirilmesi tesadüf müdür? Değilelbette. Elde hiç bir delil yokken 15yıl önce yazıldığı söylenen belgelerneden tekrar ve tekrar gazetelere ta-şınıyor. Avukatların tutsakları kaçır-maları için planlar kurdukları, tut-saklara eşya taşıdıkları, örgüt ile ha-berleşmeyi sağladıkları bayatlamış biryalandır. Devlet bu iddiayı ortaya se-recek tek bir delil ortaya koyamaz. Bugününe kadar sayısız kez öne sürül-mesine rağmen avukatları suçlayacakbir olay gösteremez. Gösterememiş-tir. İslamcı yalancı medya avukatla-

rın iddianamesinden sonra gün aşırıhaberler yapıp durdu. Devrimci avu-katlara düşmanlığını gösterdi. Boşu-na dememişler, testinin içinde nevarsa dışına da o sızar diye... Aynımedya bir hafta önce hapishane mü-dürü, müdür yardımcısı ve gardi-yan’ın yer aldığı 35 kişinin gözaltı-na alınmasına ilişkin konuda neden-se üç satırlık haberler dışında haberyapmadı. Maltepe, Metris, Silivrihapishanelerinde kalan çeteci ve maf-yacılar içeride istedikleri gibi hareketediyor, geceleri dışarıya çıkıyorlarmış,içeriye telefon, uyuşturucu ve hertürlüyasak eşya alınıyormuş. Avukatlarhakkında sayısız iddiayı sayfalarınataşıyan bu gazetelerin hiç birisi ha-pishaneyi kendi çiftlikleri gibi kul-lanan mafyacılar hakkında haberyapmadılar. Bugün hapishane mü-dürlerinin tümü AKP’lidir. Ve ha-pishaneleri devrimciler için işken-cehaneye çevrilirken mafyacılariçin otele dönüştürmüşlerdir. Bu ga-zeteler bunları yazmazlar. Ama eskiiddiaları ısıtıp ısıtıp anlatırlar.

Boşuna Uğraşmayın HaklıMücadelemizi Karalayamazsınız

Komploları Gizleyemezsiniz

Halkın Hukuk

Bürosu

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!112

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 13: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

2- Avukatları şüphe altında tut-mak;

Zaman gazetesinde 22 Temmuz2013 tarihinde çıkan haberde “Ta-nıklara göre avukatlar, pişman olupifade veren üyeleri örgüte bildiriyor.Üzerinde baskı kurulan kişinin böy-lece eylemi deşifre etmesi engelle-niyor” şeklindedir. İfade veren kişi hakkında örgüte

bilgi verince eylemin deşifre edilmesiönlenmiyor öyle mi? Haber böyle di-yor. İşte haber dikte edilince anlam-sız çelişik manalar çıkıyor. İfade ve-ren kişi eylemlerini deşifre etmiş ol-muyor mu? Kaldı ki, gözaltındakikişi emniyettedir zaten, avukat ya daörgüt onun üzerinde nasıl bir baskı ku-rabilir. Asıl baskının kaynağı polistiravukat değil. Gözaltında bulunan ki-şinin özel avukatı ile görüştürmemekiçin onlarca oyun geliştirmiştir polis.Gözaltı aşamasında sadece bir avukatile görüşme yapma kısıtlamasını on-lar dayatmıştır.

Bir diğer habere bakalım; avukat-ların örgüt üyeleri tarafından da bi-lindiğini söyleyen gizli tanık ifadesişöyle: “Bu avukatlar gelince yakala-nan kişi susar. Bir örgüt mensubu göz-altına alınırsa mahalle sorumlusu’olayı Halkın Hukuk Bürosu’na akta-rır. Olayı öğrenen avukat yakalanankişinin haberi olmadan emniyete gider,bazen aileler de ikna edilir ve birlik-te gidilir. Ayrıca örgütsel toplantılar-da örgüt üyelerine gözaltı durumundaHalkın Hukuk Bürosu’ndan avukat is-teneceği talimatı verilir.”

Bu haber bir gizli tanığın beyanı-na dayanmaktadır. Muhtemel ki birpolisin ya da polisleşen bir kişinin be-yanıdır. İddianamede iki yıl içerisin-de 470 kişinin DHKP/C suçlamasıile gözaltına alındığını bunların288’ine yani yüzde 61’ine HalkınHukuk Bürosu avukatları katıldı-ğı belirtirmiş. Asıl rahatsızlık budur.Gözaltına alınan kişinin yasal hakkıolan susma hakkını kullanması veavukat olarak büroyu talep etmele-rinden rahatsız olan emniyet bunu en-gellemek için gizli tanıkları devreyesokmuştur. Çünkü büro avukatlarınınkatıldığı soruşturmalarda polis göz-altına aldığı kişiyi istediği gibi yön-

lendirememekte, bir piyon gibi kul-lanamaktadır. Emniyetin büromuzayönelik öfkesinin nedenide budur.

Örgüt ÜyesineCezaevinde Sorgu

Asuman Akça isimli DHKP-C te-rör örgütü üyesinin Avukat Taylan Ta-nay tarafından cezaevinde sorgulan-dığını anlatan yüzleşme, Asuman tu-tuklandıktan bir hafta sonra örgütona Taylan Tanay’ı avukat yaptı. Ör-güt adına sorgulamayı Tanay yapıyor.Akça’ya sen kendini yakalatmışsın.Neden yanında silah yoktu. Neden ça-tışmaya girmedin? şeklinde sorular so-ruyor. Bu soruları Taylan Tanay so-ruyor ama aslında yurtdışından geli-yor. şeklinde konuşuyor.

Bu haberin kaynağı yine bir gizlitanık. Gizli tanık, bu bilgiye nasıl ulaş-mış bilinmez, bu gizli tanık AsumanAkça mı? Eğer öyle ise kendini kur-tarma derdine girmiş bir itirafçı elbettekendini kurtarma çabasına girecektirve iftira atacaktır. Bu kişinin söyle-diklerine inanılabilir mi? Niyet komp-lo kurmak ise evet, her şey kullanı-labilir. Bir diğer dikkat çekiçi hususise gizli tanıkların ifadelerinin ope-rasyondan sonra alınmış olmasıdır.Yani once operasyon yapıldı, sonradelil elde edemeyince, gizli tanıkbeyanlarına başvurulmuş. Ve bu giz-li tanıklar dışında dosyada delil ni-yetine hiç bir şey eklenememiş.

Besleme İslamcı medya haberle-rine devam ediyor. İhlas Haber Ajan-sı’nın yaptığı haber şöyle;

“DHKP-C'ye yönelik hazırlananiddianame, kaos planını ortaya çı-kardı.

Kaos oluşturmak için CHP'li baş-kanı öldürüp MHP'nin üzerine ata-caklarmış. Sanık avukatlardan EbruTimtik'in örgütün eylem talimatları-nı tetikçilere ulaştırdığı iddia edildi.Çanakkale E Tipi Cezaevi'nde yatanİsmet Özdemir, ifadesinde döneminCHP Kağıthane İlçe Başkanı FevziŞit'e DHKP-C'nin talimatıyla sui-kast düzenleyeceklerini anlattı. "Tim-tik verdiği pusuladaki talimatları ye-rine getirmemi ve CHP seçim aracı-nı kullanan Şafak Korkmaz'ın, ilçebaşkanını öldürdükten sonra, olay ye-

rine MHP bayrağı koyacağını söyle-di. DHKP/C'nin eylemi üstlenmeye-ceğini, MHP'yi hedef göstererek ör-güt mensuplarının MHP binaları veMHP'lilere saldırarak kaos yarata-cağımızı belirtti.

Komik olduğu kadar amatörce uy-durulmuş bir yalanı anlata anlata in-sanların inanmasını beklemek aptal-lıktır. Birincisi DHKP/C isimli örgü-tün stratejisini devlet de halkta çok iyibilir. İddianamede de örgütün stratejisianlatılmış, DHKP/C’nin kaos çıkartıpbundan yararlanmaya çalıştığındanbahsedilmemiş iddianamede. Bu ya-nıyla bu iddia iddianamenin kendisi ileçelişmektedir. İkincisi eğer örgüt ger-çekten kaos çıkartmak isterse kaosunCHP’li birini öldürüp oraya MHPbayrağı bırakarak olmayacağını bilir.Bu çok komik ve ucuz bir yöntemdir.Bu kurgu ile kimseyi inandıramaz.Üçüncüsü ifade verdiği söylenen İsmetÖzdemir yalancının birisidir. İsmet Öz-demir yıllardır ifade verip durmakta-dır. Son dört yıldır nedense her dosyadaifadesi var. Ve bir ifadesi diğerini tut-mamaktadır. İlk ifadesinde yüzlerce ki-şiyi örgüt üyesi olarak ilan etti. Nasılolduysa ilk ifadesinden dört yıl sonrave üstelik operasyonun yapılmasındansonra Av. Ebru Timtik’in ona talimatverdiğini hatırlayıp ifade veriyor. İsmetÖzdemir yalancının, ahlaksızın tekidir.Polisin istediği şekilde ifade veripAv. Ebru Timtik üzerine komplo kur-maya çalışmaktadır. Bu sahtekarlığınaçığa çıkması eminiz fazla uzun sür-meyecektir.

Türkiye gazetesi ve İhlas HaberAjansı’nın 21.07.2013 günkü haber-leri devam ediyor. Bu gazetelerdeÇagdaş Hukukçular Derneği’nin Su-riye’de yaptığı incelemelerden veaçıklamalardan rahatsız olmuşlar.Onlarda haberlerinde iddianamedekipolisin bu kurgusunu ön plana çı-kartmışlar.

DHKP-C avukatları Şam ve Bey-rut'ta toplanmış.İddianamedeki en çarpıcı iddia-

lardan biri de şüphelilerden SelçukKozağaçlı ve Oya Aslan'ın, ÇağdaşHukukçular Derneği (ÇHD) adına Su-riye ve Lübnan'a gidip Şam ve Bey-rut'ta bir dizi toplantılara katıldığının

4 Ağustos2013

113

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 14: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

tespit edildiği bilgisiydi. Kozağaçlı'nınmasraflar için DHKP-C terör örgü-tünün sözde demokratik alan yapı-lanmalarından olan TAYAD Başkanıve HHB Avukatı Behiç Aşçı ile irti-bata geçtiği belirtildi. Gerekli finan-sal kaynağın Aşçı aracılığıyla örgütünfonundan karşılandığı, gizli tanık'Yüzleşme'nin beyanlarına göre, ça-tışmaların devam ettiği bir dönemdeşüphelilerin bu geziyi gerçekleştir-melerinin, DHKP-C terör örgütününson süreçteki Suriye'ye destek poli-tikası gereği olduğu savunuldu.

Avukatları Suriye ülkesine yap-tıkları incelemelerin örgütsel faaliyetolarak değerlendirmeleri nedeni yinegizli tanığın beyanlarına dayanıyor.Gizli tanığın örgütün Suriye politi-

kalarını desteklediği bir zamandaavukatların Suriye’ye gitmesi avu-katların örgüt talimatı ile Suriye’yegittiklerini açıklıyor demesi yeterli.Gizli tanıklar bilirkişi olarak kulla-nılıyor. Kim, neyi, ne için yaptığınaonlar karar veriyor. İşte iddianameninbütün özü budur. Provakatif, yalaka-cı İslamcı medya anlata anlata bun-ları anlatıyor. Yıllardır tekrarlanan ya-lanlar ve gizli tanık beyanları... İddianamede sayılan suçların tümü

avukatlık mesleği gereği yürütülen iş-lemlerdir. Avukatlar işkenceye karşıdurmuş, devrimcileri sahipsiz bırak-mamış, polisin komplolarını açığa çı-kartmıştır. Polisin işkenceci yüzünüanlatmışlardır. Tahammülsüz ve öfkebundandır.

Sonuç olarak; 1- Yıllardır avukatlar hakkında

tekrarlanan iftiralar yeniden gündemegetirmektedir.

2- Tutuklu avukatlara yönelik suç-lamalar avukatlık faaliyetlerindenibarettir.

3- Provakatif, haberlerin tümügizli tanıkların ifadelerinden ibarettir.

4- Tüm bu sahtekarlık ve yalanlartek tek açığa çıkartılacaktır.

5- Devrimcilerin avukatları, avu-katların devrimcileri sahiplenmesiniengelleyemeyeceksiniz. Halkımızıkandıramayacaksınız. Haklı olan bi-ziz, biz kazanacağız... Devrimci avu-katlar onurumuzdur, keyfi yargıla-malara karşı özgürlük ve adalet isti-yoruz.

Oyuncu Nurgül Yeşilçay, halk ayaklanması sırasındaEskişehir’de polisin başına vurarak katlettiği üniversite öğ-rencisi Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün ardından “Eğeroğlum hayata bu şekilde veda etseydi. Elime silahı alırtek tek vururdum hepsini. Allah annelere sabır versin.”mesajını yayınladı.

Bu mesajın öne çıkan yanı, devrimci şiddetin, aydın-ların-sanatçıların arasında dahi meşru görülüyor olması-dır. Ethem’in, Abdullah’ın, Mehmet’in, Ali İsmail’in an-nelerinin hak gördüğü gibi haktır tüm halkımız için…

Adaletsizlik, devrimci şiddetin ebesidir…Bekler, biriktirir, sabreder, dayanır, katlanır, susar, si-

ner… ama unutmaz! Adaletsizliğe uğrayanların hafızasıçok güçlüdür.

Adalet, mağdurun-mazlumun hakkını korumak,kollamak ve savunmaktır. Zalimin karşısında maz-lumdan yana olmaktır. Hak yedirmemek, hak yeme-mek, hakka sahip çıkmak demektir.

Adalet, sadaka verilir gibi verilmez…Adalet, uyku uyumaz, gece yatmaz…Adalet, “Keser döner, sap döner, gün gelir hesap dö-

ner” sabrıyla yanar kavrulur…Adalet, su gibi ekmek gibi hakkımızdır…Adalet, ekmeğini tuza bananların suya kanışı gibi ih-

tiyaçtır…

Adalet, halkın yiğitlerinin-kah-ramanlarının elindeki silahtır…

Bu yiğitlerden birisi de Köroğ-lu’dur. Köroğlu’nun babası KocaYusuf’un gözleri Bolu Beyi tara-fından kör edilir. O zamanlar henüzKöroğlu adını almamış olan RuşenAli, küçüktür. Babası kör olduğuiçin küçük yaşta çalışmaya başlar.Babası ölürken, öcünü almasınıvasiyet eder. Bunun üzerine dağla-ra çıkar, Köroğlu diye anılır… Ve Bolu Bey’inden baba-sının öcünü alır.

Bugün ise bir ay içinde 12 insanın gözü çıkarıldı,kör edildi. 5 insanımızın canı alındı.

Köroğlu’na hak olan, yakışan, halklarımıza örnek olanhesap sorma hakkı bizim için de anamızın ak sütü gibi he-laldir.Şiddet, eğer halkın elinde hesap sorma aracı olacak-

sa, dünyada ondan daha meşrusu yoktur. En büyük şiddet halkı yoksul bırakmaktır. En büyük

terörizm halkı aç bırakmaktır. En büyük şiddet, hak ara-yanların katledilmesidir.

Bu şiddete karşı direnmek halkın en meşru hakkıdır.Silah, zalimin elinde değil, mazlumun elinde haktır…

“Eğer oğlumhayata bu şekilde

veda etseydi. Elimesilahı alır tek tek

vururdum hepsini.Allah anneleresabır versin.”

AKP'nin Polisi Çocuklarımızı Öldürürken,Gözlerini Çıkarırken, Adaleti Kimden

İsteyeceğiz?Palalıları Tutuklamayan AKP’nin Yargısından mı?Komşuları Birbirine Düşman Eden AKP’den mi?

Nurgül Yeşilçay

14

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 15: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Tam 49 Gündür UyutuluyorAdalet de Uyuyor

Berkin’in Canına Kasteden Polisler Hala Bulunamadı

ADALET İSTİYORUZ!

Page 16: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Okmeydanı Halk Komitesi, Tak-sim Ayaklanması sırasında, polisinhedef gözeterek vurduğu ve hala ko-mada yaşam mücadelesi veren BerkinElvan için 17 Temmuz tarihli bir yü-rüyüş çağrısı yaptı. Halk toplanmaalanında bir araya gelirken, Okmey-danı Dayanışma (ESP, ÖDP, SO-DAP, EMEP, Halkevleri, DHF,KÖZ) adlı grup, eylem alanına geldi.Bu sırada Okmeydanı Halk Komitesiimzalı pankartımızı açtığımızı görenve DHF'den olduğunu söyleyen birkaçkişi arkadaşlarımızın yanına giderek"Biz eylemden çekiliyoruz. HalkKomitesi imzalı pankart açılmış.Bundan kaynaklı çekiliyoruz" de-diler. Halk Cephesi’nden arkadaşımız,"Biz zaten eylemin çağrısını buisimle yapmıştık ve sizi de davet et-memiştik. Bu ortak bir eylem değil,çıkabilirsiniz" cevabını verdi. Bununardından dayanışma bileşenleri kendiaralarında kısa bir değerlendirme yap-tılar. Ardından, Berkin'in ailesine birkaçkişi gidip, eylemden çekilecekleriniifade ettiler. Berkin'in ablaları bu tar-tışmalar ve tepkiler karşısında ağladılar.

Bu sırada Halk Cepheli arkadaşlarmüdahale ettiler. Ancak en önde açıl-mış olan Okmeydanı Halk Komitesipankartı ortadan kayboldu... Kimaldı bilmiyoruz. Halk Komitesi pan-kartı ortadan kaybolunca, diğer ör-gütler eyleme katılıp yürüdüler.

Herkes bilir ki bir eylem eğer ortakörgütlenecekse toplantı yapılır, kurallarbelirlenir. Ancak bu yürüyüş ortak bir

eylem değildir. Halk Cephesi'ninkendi örgütlediği bir eylemdir. Ok-meydanı Dayanışma adıyla katılan"Biz Okmeydanı Halk Komitesiimzası arkasında yürümeyiz."demeye hakkı yoktur. Kaldı kikendilerini çağırmadık. Ancak gelingörün ki eylemin ortak olduğunuiddia ederek, Halk Cephelilere sor-madan, öğrenme gereği dahi duy-madan eylemi sabote etmişlerdir.Bunu kitlenin ortasında insanları et-kileyecek tarzda yapmışlardır. Bu dayetmezmiş gibi sanki ortada bir birlikvarmış ve Halk Cephesi bu birliği da-ğıtıyormuş gibi gösterdiler. Berkin'inailesine neden eyleme katılmadıklarını,çekileceklerini ifade ettiler.

Neresinden bakarsak bakalım busorumsuzluktur. Yaptıkları, eylemisabote etmektir, eylem çalmaktır.Halk Cephesi'nin onlara yaptığı açık-lamaya rağmen, halkı aldatmaya ça-lışmışlardır.

Bu yaşananların bir başka boyutuise yapılan yanlışın özeleştirisinindahi verilmemesidir. Eylemin ertesigünü, DHF kurumumuza gelerek, ey-lemden bir saat önce kendilerine bi-rilerinin gelerek eylemin ortaklaştı-rıldığını söylediğini, bu nedenle ortakeylem diye düşünerek geldiklerinisöyledi. Ancak bu özeleştiri değildir.Çünkü, DHF'ye, bu eylemin birlikteyapıldığını iddia eden kişi, kurumkimdir belirtilmemiştir. Eylemin çağ-rısıyla Okmeydanı'na İstanbul’un de-ğişik yerlerinden duyarlılıkla geldiğini

söyleyen bazı insanların bu bilgiyiverdiğini söylemişler ama bunları ta-nımadıklarını belirtmişlerdir. Okmey-danı Dayanışma'daki yapılar eyleminortaklaştırıldığını sıradan insanlardanduyup nasıl itibar edebilmektedir açık-laması yoktur. Çok uzakta olan ku-rumlar örgütlenmeler değiliz. Birbi-rimizi bulmak için çok çaba sarfet-memize gerek yok. Ama Dayanışmabu zahmete girmek yerine eyleminortasına girip ikilik çıkarmayı, kar-gaşalık yaratmayı tercih etmiş ve bu-nun açıklamasını da yapmamıştır.DHF'nin kurumsal olarak gelmesi veolayı bu şekilde açıklaması özeleştirideğildir. Özeleştiri olması için, eyleminortak olduğunu iddia eden kimdir,açıklamalıdır. Şaibeli durumu ortadankaldırmalıdır. Sorumlusu kimse hesapvermelidir. Eylem çalmak, eylemi sa-bote etmek masum değildir, suçtur.

Okmeydanı Dayanışma adınaeyleme katılan ve bu olumsuzluğunsorumlusu olan tüm bileşenler, Ok-meydanı Dayanışma bileşenleri,Berkin'in ailesinden ve Okmeydanıhalkından özür dilemelidir.

Devrimci sanatın, devrimci sanatçının, devrimcikadının portresi idi Ayçe İdil Erkmen. Dünyanın ilkkadın ölüm orucu direnişçisi ve şehidi olan İdil, dünyadevrim tarihine altın harflerle kazıdı adını.

Mütevazılığını, disiplinini, devrimci heyecanını ve di-renişi bizlere gelenek bırakarak '96 Ölüm Orucu Direnişindedevrimci sanatçı olarak şehit düştü. 28 Temmuz günüİdil'in öğrencileri olarak mezarı başına ziyaret etmeyegittik. Yeni dostlarımız İdil'le tanıştı. Tüm devrim şehitleri

için durulan saygı duruşu ve İdil Kültür Merkezi çalışanınınyaptığı konuşmanın ardından, İdil'i tanıyanlar İdil'e dairanılarından kısaca bahsettiler.En son ziyaretten bugüne ya-pılan çalışmalar, hedefler an-latıldı İdil'e ve sözler verildi.

Anma, İdil için yazılan"Halkımızın Gelini" marşıylabitirildi.

"Halkımızın Gelini"nin Başucunda Yine Başımız Dimdikti!

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!16

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

BERKİN ELVAN İÇİN YAPTIĞIMIZ YÜRÜYÜŞÜ OKMEYDANI DAYANIŞMASABOTE ETMİŞTİR! OKMEYDANI DAYANIŞMA ÖZÜR DİLEMELİDİR!

BERKİN ELVAN UMUDUN ÇOCUĞUDUR!

Page 17: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Zor mu zor;Mümkün mü mümkün!O zaman düşüncelerimizi örgüt-

leyeceğiz!Bu ne demektir;Beynimizi silahlandıracağız!Peki nasıl beynimizi silahlandıra-

cak ve beynimizi sürekli ateş hattın-da tutacağız?

Nasıl yapacağız?Tabii ki güç olarak, güçlü olarak

bunu yapabiliriz.Nasıl güçlü olacağız?

Örgütlenmiş Emekle!Devrim bize yeni bir kimlik su-

nuyor. Gerçek anlamıyla buna emekvererek sağlam temellere oturtmadı-ğımızda; hayatın zorluklarıyla gırtlakgırtlağa bir mücadele vermeyi öğ-renmediğimizde, işin kolayına kaçmışoluyoruz...

Düzenin bizi soktuğu hayal ale-mine karşı kendi doğamızdan bileuzaklaşıyoruz.

Bir parça ekmeği bile ancak çiğ-neyerek yutuyoruz.

Sabah yolları aşmadan, gerekirseçamura bulanmadan bir yere ulaşa-mıyoruz.

Yani her şey bir emekle, bir ça-bayla oluyor.

Her şeyin bir öncesi oluyor.EMEĞİ YARATANIN; İRADE

VE CÜRET OLDUĞUNU unutunca,bu irade ve cüreti bulamayınca, dev-rimci düşünce ve pratikten de söz et-mek mümkün olmuyor.

KAFAMIZDA YARATTIĞIMIZDÜNYALARDA DEĞİL;

HAYATIN İÇİNDE, KAVGA-NIN İÇİNDE, HALKIN İÇİNDEOLMALIYIZ!

O koca dünyayı; yani devrimi,kavgayı kendi dar kafamıza sığdır-maya çalışıyoruz. Sığmıyor tabi.Yani, hayatı kendi ölçülerimize zor-

luyoruz. Olmuyor. Olmayınca da niyeolmadı diye O KOCA DÜNYAYImücadeleyi, örgütü, halkı, yoldaşla-rımızı suçluyoruz.

Hayır, gerçeğin yani örgütün doğ-ruları dışında bizim doğrularımız,bizim dünyamız olamaz...

Beynimizdeki o yer; bizim dün-yamız diye düşündüğümüz o yer, as-lında düzene kiralanmıştır... Düzeninat koşturduğu, bizi yiyip kemiren, sü-rekli inancımızı tüketen bir yer ol-muştur.

Bizi tüketen, bitiren, bizim elimi-zi kolumuzu bağlayan "dar dünyala-rı" emekle; yani irade ve cüretle yı-kacağız.

Emek Her Şeyin; İnsanlığınBaşladığı Yerdir!

İnsan, doğası gereği üretkendir;ürettikleriyle, yarattığı değerlerlekendini motive eder, ileriye doğruadım atar. Verdiği emek değiştiripdönüştürürken, bu süreç kendisinde debir değişme, gelişme sağlar. Her za-man kendini aşma, yeni değerler ya-ratma isteğindedir. Hem kendisini,hem de yaşadığı koşulları kavradık-ça ve var olan durumu değiştirme güçve iradesini kazandıkça yaşamı ye-niden yeniden coşkuyla yaratır. Sos-yal gelişimin, tarihsel ilerlemeninitici gücünü kitlelerin sahip olduğu budeğişme-değiştirme potansiyeli oluş-turur. Bu potansiyel, düzenin sonunugetireceğinden düzen tüm olanakla-rıyla değişimi durdurmaya çalış-maktadır.

Yani emek olmazsa bir şey yarat-mak, üretmek, elde etmek mümkündeğildir. Emek zorunludur ve değer-lidir. Devrimci literatürde bu, "emeken yüce değerdir" diye çok daha açıkifade edilmiştir.

İlk insan, başka bir deyişle ilkel in-san bilindiği gibi doymak, barınmak,örtünmek için doğada hazır olarak var

olanları kullandı. Ot yedi, çiğ et yedi,hayvan postu giydi. Sonra ellerini kul-lanmayı, çeşitli kesici aletler yapma-yı öğrendiler. Çünkü yaşamlarını de-vam ettirebilmeleri için korunmaları,avlanmaları, ihtiyaçlarını karşılama-ları gerekiyordu. Yaptıkları ilk ilkelaletlerle birlikte hem elleri, hem dedüşünceleri gelişmeye başladı. Son-ra haberleşmenin çeşitli yollarını ara-dılar.

Duvarlara çizilen resimler, onun-la birlikte çıkardıkları sesler ve işa-retlerle bu ihtiyaçlarını karşılamayaçalıştılar. Dil, yazı durmaksızın gelişti.

Sürekli yeni ihtiyaçlarının ortayaçıkması, emeğin sürekli geliştirilme-sini ve yetkinleştirilmesini getirdi.

Yani her şey üretimi ortaya çıka-ran emekle başladı...

Biz Emekle Yeniye,Devrim'e mi Gideceğiz,Yoksa İşin KolayınaKaçarak Düzeni miBüyüteceğiz?

Tercih sizin... Bu tercih sizin dev-rimci mücadeledeki yerinizi, sorunçözmekteki gücünüzü ve tüm dev-rimciliğinizi belirleyecektir.

Bu devrimin yakınlığını, uzaklığınıbelirleyecektir, çünkü;

EMEK, ilkel toplumdan bu yanahayatı ve mücadeleyi belirleyen en te-mel gerçektir.

- Emek, insanı insan yapandır.- Emek, değiştiren, dönüştürendir.- Emek, sabırdır.- Emek, istemektir.- Emek, hayattır, kavgadır.- Emek, canlıdır... - Emek, eğitimdir.- Emek, üretimdir.- Emek, halktır.- Emek, örgütlenmedir.- Emek, okumaktır.

BEYNİMİZİ SİLAHLANDIRMALIYIZ!BEYNİMİZ DÜŞMANLA SAVAŞ ALANIDIR!

SAVAŞ ALANINI SÜREKLİ ATEŞE TUTMALIYIZ! -2-

4 Ağustos2013

17

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 18: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

- Emek, sevgidir.- Emek, en başta kendine duydu-

ğun saygıdır.- Emek, onurdur.- Emek, en büyük değerdir.BEYNİMİZİ SİLAHLANDIR-

MAK; SÜREKLİ ATEŞ ALTINDATUTMAK; EMEKLE, EMEĞİ BÜ-YÜTMEKLE OLACAKTIR!

O zaman tüm yoldaşlarımız ken-dine dönüp beyinlerinin, kafalarınıniçine bakmalılar...

İçinde küçük burjuva artıkların,böceklerin dolaştığı; kişiselleştirme,tepkisellik, liberallik, sekterlik, tem-bellik, bencillik... Beynimizi kirle-ten bu artıklara karşı ÖRGÜTLEN-MİŞ EMEKLE mücadeleyi, hembeyinlerinde hem de pratikte büyüt-meli, düşmanı geldiği yere gönder-meliyiz.

Tüm Saatlerimiz DevrimeKurulu Olmalı; Zaman da,Akan Su da Bizden YanaAkmalı...

Bu ancak emeğin örgütlenme-

siyle mümkün olur. Bizim için de emeğin örgütlen-

mesi; disiplinden, plan-programdan,denetimden geçiyor.

Bu büyük örgütlenmiş emek 500binleri alanlara çıkartabilmiştir.

Bu büyük örgütlenmiş emek düş-manın elinden yoldaşlarımızı çıkar-tıp almamızı sağlamıştır.

Bu büyük örgütlenmiş emekledüşmanın kalelerini vurmuşuzdur.

Bu yüzden emek vereceğiz.Emek vermek yetmez, emeğimi-

zi örgütlü hale getireceğiz.İrademizle emeğimizi büyütecek,

cüretimizle hep bir adım öne atılacağız.

Şimdi O Zaman ÖnümüzdeDuran Soru;

- Ne kadar emek harcıyoruz?- Ne kadar emeğimizin onur ol-

duğunu bilip, örgütlü hale getiriyo-ruz?

- Ne kadar plan ve programları-mıza uyup, hayata geçiriyoruz?

- Emeğimizle, hedeflerimizin ara-sındaki yol ne kadar kısa?

Dayımızın da dediği gibi; "Örgütlenmek, daha çok örgüt-

lenmek ve halk kitlelerinin doğrudansöz ve karar sahibi oldukları halk ör-gütlerini yaratmak ve halkı savaş-tırmak, savaşı halklaştırmak bugün-kü vazgeçilmez sorunumuzdur"

Peki, biz bu vazgeçilmez soru-numuzun çözümünde neredeyiz, ne-resindeyiz?

Her yoldaşımız bilmek zorunda-dır, ki doğru düşünmek sadece birinciaşamadır. Tek başına doğru düşün-mek yetmez. Mücadeleye, kavgayakatmalıyız.

Emeğimiz; irade ve cüretimizlehayatta uygulamaktır.

Bunların ise tek cümleyle ifade-si;

Siyasi faaliyetimizi, yani örgüt-lenmeyi ve bu örgütlenmeyi büyü-tecek eğitimimizin neresindeyiz?

İşte emeğimizin karşılığı bu so-ruya verdiğimiz cevaptır!

Verdiğimiz bu cevap beynimizinne kadar silahlandırmış ve ateş altındatuttuğumuzun da cevabı olacatır*

Gençlik Federasyonu’nun 21-31 Temmuz tarihlerinde dü-zenlediği gençlik kampına katılan Ankara Gençlik Derneği üye-lerinin aileleri "Ankara Terörle Mücadele Polisleri" oldukları-nı söyleyen kişiler tarafından aranıp, taciz ve tehdit edilmiştir.

“Çocuğunuz DHKP-C'nin kamplarına baskıyla götürülüpeğitim alıyor haberiniz var mı? Terör kamplarında onlara eğitimverip beyinlerini yıkıyorlar...”diyen polis, demagoji ve yalanla-rıyla ailelerimizi rahatsız etmektedir!

Düzenin yoz ve biçimsiz tatil anlayışlarına alternatif olarak Dev-Genç'liler her yıl yaz aylarında çadır kampları kurup paylaşma-nın, dayanışmanın ve birlikte üretimin gücünü ve güzelliğini öğ-renmektedirler.

Ailelerimiz size sesleniyoruz!Terör yalanlarına inanmayın, bizler devrimcileriz! Gerçek te-

röristler Ethem'i başından vuran, Ali İsmail'i sokakta işkenceyle,döverek katledenlerdir. Kadınlarımıza palalarla saldıranlardır ger-çek teröristler. Vur emrini ben verdim diyen Başbakan ve onunbeslemesi, kiralık katillerdir; İşte sizi arayan o polisler!

O eli kanlı katillerin yalanlarına inanmayın, çocuklarınızınher zaman arkasında olun!

TAYAD, 22 Temmuz günü Taksim'de Gala-tasaray Lisesi önünde FOSEM’le birlikte sergiaçtı.

27 Mayıs'ta Gezi Parkı'yla başlayıp 11 yıllıkAKP faşizmine karşı olan öfkenin patlamasıyladirenişe geçen halkın, yanan meydanların, çatı-şılan sokakların, cadde cadde büyüyen direnişlerinfotoğrafları sergilendi.

Saat 13.00 ile 18.00 arasında sergilenen fo-toğraflar halk tarafından büyük ilgi gördü.

Sivil polislerin tacizlerine ve engelleme ça-lışmalarına rağmen TAYAD’lı Aileler ikinci gü-nün sonunda sergiyi İstanbul'un bir başka ma-hallesinde sergilenmesi için sonlandırdılar.

Önümüzdeki günlerde de devam edecek ser-ginin programı şöyle:

2 - 3 Ağustos: Bağcılar4 - 5 Ağustos: Bahçelievler6 - 7 Ağustos: Esenler8 - 9 Ağustos: Avcılar10 - 11 Ağustos: Esenyurt12 - 13 Ağustos: İdil Kültür Merkezi14 - 15 Ağustos: Küçükarmutlu

AKP'nin Eli Kanlı Polisi Taciz Ederek,Baskı Uygulayarak Dev-Genç'lileri

Yıldıramayacak!

Halk Ayaklanması FotoğraflarlaYine Taksim’de…

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!118

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 19: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

1 Haziran 2013: Hakkari Yükse-kova’daki bir inşaatta çalışan 32 ya-şındaki Abdülcabbar Keskin, elinde tut-tuğu demir çubuğun elektrik tellerine te-mas etmesi sonucu akıma kapıldı. Ağıryaralanan işçi hastaneye kaldırıldı.

3 Haziran 2013: - Kocaeli'de in-şaatta çalışan bir işçi, kafasının üze-rine düşerek yaralanan işçinin adı öğ-renilemedi.

- Mardin'de Dicle Elektrik Dağı-tım A.Ş. bünyesinde çalışan EkramDemir, yüksek gerilim hattına kapı-larak hayatını kaybetti.

- Samsun'da bir inşaatın betonudökülürken göçük oluştu 3 işçi göçük

altında kaldı. İşçilerden Ömer Ulaşırkurtarılırken, Mustafa Uzuntaş veMuzaffer Örnek hayatını kaybetti.

- Bartın'da bir inşaatta çalışanMehmet Çakır, dengesini kaybedip,asansör boşluğuna düştü. Ağır yara-lanan işçi hastaneye kaldırıldı.

- Kütahya'da işçileri taşıyan birservis midibüsü, bir panelvanla çarpıştı.Kaza sonucu sürücüler ve işçi servi-sindeki Mustafa Küçük, Tevfik Köksal,Şerif Ali Çağlar, Muharrem Kaptan veİzzet Yılmaz adlı işçiler yaralandılar.

4 Haziran 2013: - Kastamonu’dabir inşaatta, beton pompası monteedilmiş bir kamyonun pompası beton

döküldüğü bir sırada yüksek gerilimhattına temas etti. Bu sırada araçta bu-lunan Mehmet Uslu, Tevfik Döngelve Barış Ünlü akıma kapıldı. Uslu veDöngel yaralanırken, Barış Ünlü adlıişçi hayatını kaybetti.

- Balıkesir'de ağaç budayan UE-DAŞ işçisi Ali Kahraman, rüzgarın et-kisiyle kestiği dalın savrularak 34 binVolt akım geçen yüksek gerilim hat-tına değmesi soncu yere düştü. Kal-bi duran işçi kaldırıldığı hastanede ya-şamını yitirdi.

- Samsun'da hurdacılık yapan 49 ya-şındaki Dursun Betil, hurdaları dü-zeltmek istediği sırada elini prese kap-

"İş kazaları" diye tabir edilenölümler artık ülkemizin günlük ha-berlerinin arasında yer almaya baş-ladı. Bu sefer yaşamını yitiren Mu-rat Karabaş isimli bir inşaat işçisi...

29 yaşında olan Murat Karabaş,1.500, 5.000, 10.000 metrelerde Tür-kiye şampiyonlukları olan bir “mil-li atlet”

Muğla'nın Bodrum ilçesindekibir okulun inşaatında çalışırken, izo-lasyon çukuru kazarken tonlarca top-rak ve molozun altında kalarak ya-şamını yitirdi. Ege Üniversitesi Be-den Eğititimi ve Spor Meslek Yük-sekokulu mezunu (BESYO) olduğuiçin KPSS’ye girmiş ve sonucu bek-liyordu. Beden eğitimi hocası olacaktı.Bir sporcu ve bir öğretmenin inşaat iş-lerinde çalışarak para kazanmaya ça-lışması ve bu işlerde yaşamını yitir-mesi, ülkemizde insana verilen de-ğerin bir göstergesi aslında. İş kazası diye bir kaza yoktur.

Alınmamış önlemin doğurduğu so-nuçlar vardır. Yüksekten düşmeninönlemi alınabilir; korkuluk yapılır, işelbiseleri verilir... Ya da gemilerde ça-lışan işçilerin kafalarına ağırlığındüşmesi önlenebilir, o ağırlığı insanlar

kaldırmak zorunda kalmasa. Yangınönlenebilir eskimiş, çürümüş elektriktesisatı kullanılmasa... Kolu-bacağıkesilen kafası yarılan işçiler içinönlem alınabilir daha çok sayıdaişçi çalıştırılarak aşırı yorgunluğunönüne geçilebilir. Kısacası patron, iş-çinin yararına olabilecek her türlümasraftan kaçınır. İşçiyi iliğine ka-dar sömürdüğü gibi gece gündüz ça-lıştırır, yorar, sosyal hayattan kopa-rır, yaşayan ölüler haline getirir ve ensonunda katleder.

Ama bunların hiçbiri yoktur, ya-pılmamaktadır, yapılmayacaktır da...Çünkü onlar için tüm çalışma alan-larında belirleyici olan daha fazla kar,rant ve büyümedir. Onlar için, insa-nın hiçbir değeri yoktur. Çünkü, İş ka-zalarında işçilerin ve ailelerinin şi-kayetçi olmaması için yalvar yakarolacak kadar da onursuzdurlar. Tekelpatronlarının refahları, mutluluklarıiçin, Murat gibi hem milli sporcu,hem öğretmen olan bir işçinin haya-tının hiçbir değeri yoktur. Murat'ındurumu ülkemiz kapitalist düzeninin,AKP hükümetinin aynasıdır aslında.Murat sadece bir örnektir. Ülkemiz-de milyonlarca Murat vardır. Muratlar

ülkemiz gençliğine devletin verdiğideğerin göstergesidir aslında. Mu-rat'ın ne milli sporcu olarak, ne biröğretmen olarak ne de bir işçi ola-rak devlet için bir değeri yoktur. O,bir avuç asalak uğruna canını fedaedebilir. Yaşamak için bunu yap-mak zorunda bırakılabilir ki, devle-tin gündeminde bile yer almaz.

"İş kazası" denilen katliamlardakatledilen her insanımızın katili AKPhükümeti ve işbirlikçi tekellerdir.İşçiler olmadan varlıklarını sürdüre-meyen asalak bir avuç tekel, her za-man yoksulluğa mahkum ettikleri,ölesiye çalıştırdıkları işçilerin sora-cakları hesabın korkusuyla yaşarlaryaşamaya da devam edeceklerdir.

Oligarşinin “Milli Atleti” İnşaat GöçüğüAltında Can Verdi!

İŞ KAZASI DEĞİL, KATLİAM! KATİLİAKP ve ASALAK TEKELLERDİR!

Devrimci İşçiHareketi

-İş Kazalarında Avrupa'da İlk Sıradayız- Haziran Ayının ilk 10 günündeki iş cinayetleri

4 Ağustos2013

19

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 20: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

tırdı. Dursun Betil'in sağ elinin 5 par-mağı koptu. Hastaneye sevk edilen iş-çinin iki parmağı buza sarılarak arka-daşları tarafından hastaneye ulaştırıldı.

5 Haziran 2013: - Kayseri'de has-tanede çalışan 50 işçi yedikleri öğlen ye-meğinin ardından karında şişlik vehalsizlik şikayetiyle hastaneye kaldırıldı.

- Sakarya'da çalışan Sami Kork-maz adlı inşaat işçisi devrilen trak-törün altında kalarak can verdi.

6 Haziran 2013: Bursa'da telefe-rik inşaatında taşeron firmada çalışaniki işçi hat çekmek için çıktıkları di-rekte rüzgarın etkisiyle dengelerinikaybederek düştüler. 10 metre yük-seklikten düşerek sürüklenen HakkıGümüşten ile Adem Özdoğan'ın vü-cutlarında kırıklar oluştu.

- Manisa'da kalıp imalatı yapan biriş yerinde, forkliftle malzeme yük-lendiği esnada Ferhat Anız'ın par-makları forkliftin zincirlerine sıkıştı.Hastaneye kaldırılan işçinin par-maklarında ciddi hasar oluştu.

7 Haziran 2013: - Sinop'ta teks-til fabrikasının işçilerini taşıyan bir

servis otobüsü karşıdan gelen birotomobille çarpıştı. Kaza sonucuotomobildeki 4 kişiden ikisi hayatı-nı kaybetti, 2 kişi yaralandı.

- Bursa'da işçileri taşıyan bir ser-vis minibüsü yağmurdan dolayı kay-ganlaşan yolda takla attı. Serviste bu-lunan 4 kişi yaralandı.

- Siirt'te bir çimento fabrikasınınişçilerini taşıyan bir servis minibüsü,yağmurlu havada kayganlaşan yoldaşarampole yuvarlandı. Kaza sonucu6 işçi ağır, 8 işçi hafif olmak üzeretoplam 14 işçi yaralandı. Yaralanan iş-çiler çeşitli hastanelere kaldırıldı.

8 Haziran 2013: Diyarbakır'da birinşaatta çalışan 16 yaşındaki Bilal Çe-lik, dördüncü kattan zemine düştü.Ağır yaralanan işçi hastaneye kaldı-rıldı.

- Bolu'da kanalizasyon çalışmalarısırasında meydana gelen göçükte birişçi toprak yığını altında kaldı. Meh-metcan Yeşilbalık adlı işçi hastaneyekaldırıldı.

- Ordu'da 3 katlı bir binanın çatı ka-tında çalışan Cemal Öney, dengesini

kaybederek beton zemine düştü. Ağıryaralanan Öney, hastaneye kaldırıldı.

- Karaman'da bir mermer oca-ğında çalışan Mustafa Yavuzaslan, telkesme makinesiyle mermer işlediği sı-rada, makinenin ucundaki tel parça-landı. Tel parçaları vücuduna sapla-narak yaralanmasına neden oldu.

9 Haziran 2013: Diyarbakır'da birinşaatta çalışan 16 yaşındaki Bilal Çe-lik, dördüncü kattan zemine düştü.Ağır yaralanan işçi hastaneye kaldı-rıldı.

10 Haziran 2013: Kayseri'de etkesme ünitesinde çalışan G.A. adlıişçi, bıçakla et kestiği sırada sol el bi-leğini kesti. Kan kaybından dolayı ha-yati tehlikesi olan işçinin tedavisi de-vam ediyor.

Bunlar sadece Haziran ayının ilk10 gününde yaşanan iş kazalarındansadece haber olanları. Haziran ayınıntamamında olan iş cinayetlerinin sa-yısı 100’ü aştı..

Bu yıl 13.sü düzenlenen Munzur Festivali 25-28 Tem-muz tarihleri arasında gerçekleştirildi. Festivalde Grup Yo-rum Dersim merkezdeki programa katılmayarak Ovacık,Pertek ve Hozat ilçelerindeki programda yer aldı.

Festivalin birinci ve ikinci günü Dersim Halk Cephe-si Dersim merkezdeki standın dışında Grup Yorum’un sah-ne alacağı Ovacık ve Pertek ilçelerinde öğleden sonra stantaçarak kitap, dergi satışı ve tanıtımı yaptılar. Gece geç sa-atlere kadar süren programda Grup Yorum’un sahneye çık-masıyla daha da coşkulu bir hal aldı. Grup Yorum’un sah-neye çıkacağı anons edildiğinde konseri izlemeye gelen-ler “Türküler Susmaz Halaylar Sürer” sloganlarıylaGrup Yorum’u karşıladı. 40 dakika sahnede kalan Grup Yo-rum türkü, marş ve halaylarıyla tüm herkese coşku doluanlar yaşattı. Festivalde ayrıca “Mahir Hüseyin Ulaş Kur-tuluşa Kadar Savaş”, “Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede”“Umudun Adı DHKP-C” “Titre Oligarşi Parti-CepheGeliyor” sloganları atıldı.

Festivalin üçüncü günü ise Hozat ilçesinde öğlen sa-atlerinde düzenlenen panele Halk Cephesi adına Ahmet Ku-laksız katılarak: Kürt sorununun çözümünün düzende ol-madığını, AKP faşizminin Kürt sorununu çözme gibi bir

derdinin olmadığını söyleyerek kurtuluşun mücadeledengeçtiğini belirtti. Panelin ardından başlanan konserde GrupYorum’un sahneye çıkmasıyla birlikte Halk Cepheliler el-lerinde yakın zamanda Ankara ‘da hayatını kaybeden veHozatlı olan Fuat Yalın’ın resimleriyle birlikte sahne önü-ne kadar yüründü. Yürüyüş sırasında “Fuat Yalın Ölüm-süzdür”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceğiz”, “Mahir Hü-seyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”, “Kurtuluş KavgadaZafer Cephede” sloganları atıldı. Grup Yorum’un sahne-ye çıkmasıyla birlikte iki katına çıkan coşkuyla hep bir-likte kavganın türküleri söylendi. Dersim’de doğan güneşile başlayan Grup Yorum uğurlamayı kitleyle birlikte söy-ledi. Ardından hep birlikte halaylar çekilerek zafer yakındave Çav Bella marşıyla sahneden indi. Grup Yorum sahnedeyaptığı konuşmalarında şu anda kanser hastası olan ve FTipi hücrelerde tutsak olan Kemal Avcı’dan, yine tutsakolan Grup Yorum elemanı Ayfer Rüzgar’a ve İdil KültürMerkezi çalışanları Veysel Şahin, Gamze Keşkek, BaharKurt’tan, AKP faşizmine karşı birlikte mücadele edilme-si gerektiğinden bahsederek tüm kitleyi el ele tutuştura-rak “Faşizme Karşı Omuz Omuza” ve “Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz” sloganlarını attırdı.

13. Munzur Festivali Gerçekleşti Toprağımızı, Suyumuzu, Kültürümüzü, Geleneklerimizi

Korumanın Tek Yolu Kavgayı Büyütmektir!

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!220

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 21: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

GENCİ, YAŞLISI,

ALEVİSİ, SUNNİSİ,

TÜRKÜ, KÜRDÜ,

HER MİLLİYETTEN,

DİNDEN HALKIMIZ

BİZİM YARATTIĞIMIZ DE-ĞERLERLE,

BİZİM YARATTIĞIMIZ GELE-NEKLERLE DİRENDİLER!

AYAKLANDILAR!

YİNE GEZİ AYAKLANMASI

BİZE GÖSTERDİ Kİ,

BİZ BİR ŞEY YAPMASAK

NE REFORMİZM,

NE OPORTÜNİZM HALK-LARIMIZA ÖNCÜLÜK EDE-MEZ!

O ZAMAN

KİM ÖNCÜLÜK EDECEK?

CEPHELİLER!

Cepheli, bu ülkenin devrim-cisidir.

Ayakları ülke topraklarına ba-sar.

Sımsıkı tutunur halkın dalla-rına.

O dallar halkın yarattığı de-ğerlerdir, kültürlerdir.

Cepheli kendine güvenir. Halkagüvenir. O sarsılmaz bir ideolojiye sa-hiptir. Bu ideoloji, ona yaşamı de-ğiştirme, sömürü düzenine son vermegücünü verendir.

En zor zamanlarda, tek başınakalsa da "ben varsam hareket vardır"diyendir, Cepheli.

Oysa toplumlar tarihini yazan,eski, köhnemiş olanı yıkıp, yerine ye-niyi koyan hep ezilen dünya halkla-rı olmuştur.

Bizim ülkemizde de vatanı düş-man çizmesi altında çiğnetmemek içinkadın-erkek-genç-yaşlı Kurtuluş Sa-vaşı vermiş, nice destanlar yazarak di-renmişlerdir.

"Karayılan" olmazdan önce um-runda değildi Karayılan'ın. Kıyame-

te dek düşma-na verselerAntep'i.

Ç ü n k üonu düşünmeye alıştırmadılar. Yaşa-dı toprakta bir tarla sıçanı gibi. “Kor-kaktı da bir tarla sıçanı kadar."

(Kuvayi-Milliye Destanı, NazımHikmet)

Halkın cahilliği hiçbir zaman onunsuçu olmamıştır.

Bu suç halkı cahil ve aciz bırakan,onu böyle teslim almaya çalışan ik-tidarlarındır.

Cepheli bu gerçeği bilendir.

O, korkak, cesur, cahil ve hakimolanların arasından nice Karayılanlarçıktığını bilir. Onlardan biriside Cep-helinin kendisidir. O yüzden Cephe-li, faşist düzenin kendi kültürü olanyozlaşmayı halka dayatması karşı-sında politika üretendir. Çünkü bu po-litika halkın değerlerini, yeni gele-nekler yaratma, yeni halk önderleri çı-karma kültürünü yok etmeyi amaçlı-yor.

Halkın, bin yıllardır inandığı "Gündoğmadan neler doğar" şeklindekiumudunu, inancını öldürüyor.

Zulmün olduğu yerde her daim di-

reniş de olmuş, zulüm direnişi do-ğurmuştur. Bu iki kere ikinin dört et-tiği kadar yalın bir gerçektir.

İşte bu gerçeğin içini boşaltandüzene karşı daha büyük güçlerle sa-vaşandır Cepheli.

Milyonlarca işçi taşerona mahkumedilmişse, binlercesi işten atıldığı

halde sessiz kalınmışsa, sustu-rulmuşsa Cepheli, "İşçiyiz Hak-lıyız Kazanacağız" önlüğünügiyerek, tek başınada olsa iş ye-rinin önüne ya da patronun evi-nin kapısında direniş çadırınıkurar.

Direnir ölümüne ve kazanır.Faşizm, gözaltı ve tutuklama te-rörüyle halkı sindirmeye çalışır.Onlarca yoldaşı gözaltındadır.

Cepheli pankartını da alıpoturur.

Vatan'ın önünde, Adalet nö-betindedir.

Ve gün gelir bedellerle ka-zandığımız sokaklar, meydanlaryasak ilan edilir.

Yine bedel ödeme vaktidir.

Cepheli en öndedir. Yani yeni be-deller ödenecek ama faşizme boyuneğilmeyecektir.

BU RUHLA GEZİDE BAŞLA-YAN DİRENİŞ AYAKLANMAYADÖNÜŞTÜ. BU RUHLA 81 İLİN79’UN DA HALK SOKAKLARADÖKÜLDÜ. BU RUHLA BEDELÖDEMEKTEN KAÇINILMADI.

PANZERLERİN ÖNÜNE FEDARUHU İLE YATILDI. BU RUHLAŞEHİTLER VERİLDİ. ŞEHİTLERSAHİPLENİLDİ.

Cepheli, halkın devriminin asli un-surudur.

Yeni gelenekler yarattıkça, vaz-geçmedikçe, inandıkça halkı örgüt-leyebileceğini bilir.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Cepheli Devrimin AsliUnsurudur!

Gezi Ayaklanması İle BunuBir Kez Daha Gördük

En zorzamanlarda, tekbaşına kalsa da

"ben varsamhareket vardır"

diyendirCepheli!

4 Ağustos2013

21

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 22: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Kazova Tekstil işçileri 24 Temmuz günü İstanbul Şişli Camiönünde haklarını aramak için tekrar bir araya geldiler. İstanbulAsistan Dayanışması ve Tatavla Dayanışma’nın da destek ver-diği eylem, “Kazova Patronları Ümit Somuncu ve Umut So-muncuya Hakkımızı Yedirmeyiz” pankartı açılarak başladı.“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”, “Direne Direne Kazanaca-ğız”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak” sloganlarıyla Ka-zova Tekstil Fabrikası’nın önüne yüründü.

Kazova işçileri adına Bülent Ünal bir konuşma yapa-rak, 4 aylık maaşları, ihbar ve kıdem tazminatları için di-rendiklerini ve kazanacaklarını ifade etti. İstanbul Üni-versitesi Asistan Dayanışması ve Tatavla Dayanışması’dasonuna kadar destek olacaklarını belirttiler.

Şiirler ve marşların ardından eylem sona erdi.Aynı gün Gaye Somuncu’nun yönetim kurulu üyesi ol-

duğu Çalık Holding önüne giden Kazova işçileri hakları-nı Somuncu ailesine yedirmeyeceklerini vurguladılar.

Ayrıca Kazova işçileri fabrika önünde oturma eylem-lerine devam ederken 30 Temmuz akşamı da film göste-rimi düzenlediler. Kurtuluş Mahallesi’nde oturanlar saat20.00’da Kazova işçilerini ziyaret etti. Birlikte sohbetleredildikten sonra Brezilya’daki işçilerin fabrikayı işgal etik-ten sonra fabrikayı nasıl çalıştırdıklarını anlatan, Metin Ye-ğin’in hazırlamış olduğu belgesel izlenildi. Brezilya’da ya-şananlarla kendi yaşadıkları sorunların ne kadar benzer ol-duğunu işçiler yaşayarak görüyor.

Kazova İşçilerininin Direnişini Desteklemek,Direnişi Büyütmek, Zaferin Ancak Direnenler Tarafından

Kazanılacağını Göstermek İçin Omuz Ver Mücadeleye!

Mersin Taş Bina önünde 26 Temmuz günü, MersinBüyükşehir Belediyesi Park Bahçe işçilerinin de katılı-mıyla Kazova işçilerine destek eylemi yapıldı. “Kazo-va İşçisi Yalnız Değildir!” ve “İşçiyiz Haklıyız Kaza-nacağız!” yazılı pankartların açıldığı eylemde, “DireneDirene Kazanacağız”, “Zafer Direnen Emekçinin Ola-cak”, “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” sloganları atıldı.

Yapılan açıklamada öncelikle Kazova işçilerininaylarca maaşsız çalıştığı ve “hayırsever” diye pazarla-nan AKP’li patronların işçilerin haklarını nasıl gasp et-tiği anlatıldı. Açıklamada ayrıca “AKP’nin polisi, yasaları,mahkemeleri hırsızları, soyguncuları, gaspçıları koruyor.Bir düzende hırsızlık, yolsuzluk, yozlaşma, çürüme var-sa, her türlü araçla direnme hakkını aramak meşrudur!Gasp edilen haklarımızı ancak söke söke alabiliriz! Sa-hip olduğumuz haklarımızı ancak dişe diş bir mücade-leyle koruyabiliriz!” sözleriyle direnişe destek çağrısı ya-pıldı.

İstanbul Sarıgazi’de 25 Temmuz günü Bölge Hasta-nesi’nde işten çıkarılıp tazminatı ödenmeyen Esin Ulu-san için eylem yapıldı. Esin Ulusan'ın direnişinin ikincihaftasında Demokrasi Caddesi’nde toplanan kitle “Hak-larım İçin Direniyorum - Bölge Hastanesi İşçisi” ve “İş-çiyiz Haklıyız Kazanacağız -Devrimci İşçi Hareketi” pan-kartlarıyla yürüyüş yaptı.

Sarıgazi halkının yürüyüşe katılarak ve araçlardan kor-na çalarak destek verdiği yürüyüş Bölge Hastanesi önün-de sona erdi. Daha sonra direnişteki Bölge Hastanesi iş-çisi Esin Ulusan bir açıklama yaptı. “Zorla istifa ettirile-rek verilmeyen tazminat hakkım için sonuna dek dire-neceğim. Ne hakkımda yaptığınız kara propagandalarınızne de bu direnişe kayıtsız kalışınız beni mücadelemdenvazgeçiremeyecek'' diyen Esin Ulusan’ın açıklamasınınardından hastane önünde oturma eylemine geçildi. Tür-küler, marşlar ve sloganlarla devam eden eylem 1 saat sür-dü. Yürüyüşe 150 kişi katıldı.

Esin Ulasan Hakları İçin DirenmeyiSürdürüyor...

"Bugün Burada Ben Direnmezsen,Yarın Kimse Direnmez" Diyen Bir

Gelenekten Geliyoruz!

Bugün Kazova İşçilerine,Yarın Bize!

Hepimiz Birimiz, Birimiz Hepimiz İçinDiyen Halk Cepheliler Desteklerini

Sürdürüyor...

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!222

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Sarıgazi Mersin Şişli

Page 23: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Yaklaşık ikiaydır AKP ik-

tidarının kabusu olan Halk Ayaklanmasıboyunca, türlü oyunlarla ayaklanmayıbölmeyi amaçladılar. Temmuz ayının ilkgünlerinden itibaren, esnafların gösteri-cilere karşı olduğuna dair propagandayapmaya başladılar. Televizyonlar, ga-zeteler başı çekiyordu. Esnafların halkasaldırdığı haberi günlerce televizyonlardayer aldı. Beyoğlu Esnaflar Derneği(BEYDER) bizzat Taksim Dayanışmasıtoplantısına katılarak cumartesi günlerieylem yapılmamasını istedi. Temmuz or-talarından itibaren, Taksim Dayanışması Taksim’de eylem yapmamak için butür bahaneleri daha sık dile getirmeyebaşladı. Halktan insanlar ve forumlardankalabalık gruplar toplantılara gelmemeyebaşladıkça toplantılarda kurum temsilci-lerinin etkisi artmaya başladı.

Reformistler ve oportünistlerin etkisiyleayaklanmanın başladığı 1 Haziran gü-nünden itibaren ilk defa 20 TemmuzCumartesi günü Taksim'e çıkmama,eylem yapmama kararı aldılar. Eylemi21 Temmuz pazar günü, Taksim Esnaf-larıyla birlikte, Taksim'e doğru değil,sırtlarını Taksim’e dönerek yürüdüler.

Halk Cephesi ise her cumartesi olduğugibi, 20 Temmuz Cumartesi günü yineİstiklal Caddesi'nde, halkla birlikte polisleçatıştı. Taksim Dayanışması bileşenlerigelmese de, Taksim Meydanı ve İstiklalCaddesi'nde polis saldırısı ve kitlelerindirenişi saat 01.00’lere kadar sürdü. Esasolarak İstiklal Caddesi ve Taksim’e çıkanyine halktı. Örgütler gelmese de, halkgelmişti. Hiç kimse dayanışmanın çağ-rısıyla hareket etmedi. Taksim Daya-nışması çağrı yapmasa da, halk Gezi Par-kı'na, Taksim'e girmenin bir yolunu bu-luyor. Örneğin Gezi Parkı’nda tanıştıklarını

söyleyen gelin ve damat, Nikah kıydıktansonra 20 Temmuz Cumartesi günü dü-ğünleri için Gezi Parkı’na çağrı yaptılar.Polis gelin ve damadı ite kaka Gezi Par-kı’ndan çıkardı. Bu esnada, iftar açmakiçin belediye masalarında oturanlar dabu saldırıya tepki gösterdi.

Taksim Dayanışması Nedir Kimlerden Oluşur?Halk Ayaklanmasına KarşıTavrı Nedir? Ne Kadar İleri Gidebilir?

Taksim Dayanışması Bileşenleri Plat-formu (TDP) veya Taksim Dayanışması,başta Taksim Yayalaştırma Projesi olmaküzere, Taksim bölgesinin yeniden şekil-lendirilmesinde halkın da söz sahibi olmasınıamaçlayan bölgenin, mahalle derneklerininbir araya gelerek oluşturduğu bir platformdur.

16 Eylül 2011 tarihinde İstanbul Bü-yükşehir Belediyesi’nin oy birliği ile TaksimYayalaştırma Projesini kabul etmesi ve buplanın 4 Ocak 2012 tarihinde Anıtlar Kurulutarafından da onaylanmasının ardından,Taksim Dayanışması birçok etkinlik, pro-testo ve gösteriler düzenlemişti.

27 Mayıs 2013'ten itibaren Gezi Par-kı'na yapılan saldırılar ve 1 Haziran2013'de halkın ayaklanması sonucu Tak-sim Dayanışması bileşenlerinin sayısıarttı. Devrimciler, sivil toplumcular, sen-dikalar, düzen partileri, halkın her kesimiTaksim Dayanışması toplantılarında bir-leşerek, ortak bir tutum sergilemeye baş-ladı. Taksim Dayanışması ortak kararalınan, her bileşeninin bu karara uy-duğu bir örgüt değildir. Kimin bu plat-formun bileşeni olduğu, kimin olmadığıkarışıktır. Bazen toplantılar çok kalabalıkoluyor, halktan insanları etkiliyor. Bazende sadece kurum temsilcileri katılıyor.Bu yüzden ayaklanmanın en şiddetlendiği

BİZ HALKIZTARİH YAZIYORUZ!TARİH DE BİZİ YAZACAKTARİHİN AKIŞINI DEĞİTİREMEZSİNİZ! Ekmek, Adalet, Özgürlük İçin Halk Ayaklandı!

FAŞİZMİN İKTİDARINI YIKACAĞIZ!

KAYBEDECEKSİNİZ!21. Yüzyıl ‘AyaklanmalarYüzyılı' Olacak! BİZKAZANACAĞIZ!ÇÜNKÜ BİZ HALKIZHAKLIYIZ!

Açlık yoksullukadaletsizlik büyüyor.Çözemeyeceksiniz.Çözemeyeceğiniz içinayaklanmalar ve halkkurtuluş savaşlarımeşrudur!

21. Yüzyıl ‘AyaklanmalarYüzyılı Olacaktır!’ 21. Yüzyıl Bizim Olacak!Bundan Eminiz!

Her mahalleye, hersokağa bir hapishaneyapsanız da 21 yüzyılayaklanmalar yüzyılıolacak! 21. yüzyıl bizimolacak; bundan eminiz!

Emperyalizm, direnen,savaşan, ayaklanmalarıbağrında büyütenhalkların karşısına,hapishaneleri, işkence vekatliamları çıkartıyor!

4

4 Ağustos2013

23

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 24: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

dönemlerde, halktan insanlar, reformistpartilerin geri tavırlarını ezdiler. Onlarıneredeyse konuşturmadılar neredeyse.Halk Ayaklanmasının zorlamasıyla halkınher kesimini temsil eden örgütler biraraya geldi.

Ayaklanma başladıktan sonra 3 Hazirantarihli Taksim Dayanışması’nın açıklamasıbu birliğin nasıl oluştuğunu açıklıyor;"Sokakta birleştik sokakta kazanacağız.Halk kararını verdi! Gezi Parkına do-kundurtmayacağız! Artık Gezi Parkı,Taksim’dir, Reyhanlı’dır, Roboski’dir. 1Mayıs’tır, Emek’tir, doğadır, yaşamdır,özgürlüktür. Faşist saldırılara ve devletintüm baskılarına karşı çıkmaktır."

130 bileşenli bir birlikten, “Kazana-cağız” iddiasının çıkması halkın gücüdür.Yıllardır sol toplantılarında böyle iddialıbir ortak metin çıkartmak çok zordu. Sen-dikalar, odalar, reformizm, böyle iddialıcümleler kurmak istemezler. Halkın zor-lamasıyla “Kazanacağız” demek zorundakaldılar.

Yaklaşık 130 örgütü ve ayaklanmayakatılan bireyleri, kurumları birleştirenhalkın ayaklanmasıydı. Önceki bölüm-lerde, halkın her kesiminin meydanlardabirleştiğini, AKP faşizmine karşı mücadeleettiğini yazmıştık. Son iki aydır hepimizgördük. Bütün halk önyargıları kırarakbirleşti. Meydanlarda AKP'nin polisiyleçatışırken kimse diğerinin milliyetine, si-yasi görüşüne, dinine, mezhebine bak-mardı. Her şey çok netti. Dost ve düşmankesin çizgilerle birbirinden ayrılmıştı.Bütün örgütler istese de, istemese de bubirliğin bir parçası olmak zorundaydı.Çünkü halk Taksim'e akıyordu. Taksim’eçıkmayacağım diyen kim olursa, halkın

öfkesi kendisine de yönelecektir, kenditabanını kaybedecektir. Reformistler,düzen partileri, sivil toplumcular, opor-tünistler bu halk denizinde yürümek zo-runda kaldılar. Halk hiçbir engel tanımı-yordu. İşte gerçek budur.

Taksim Dayanışması'nın başından berisekreteryalığını yapan TMMOB sivil top-lumcu, reformist bakış açısıyla, top-lantılarda ortaya konan ortak eğilimyerine, kendi görüşlerini metinlere ek-liyordu. Bu tutumu hala devam etmek-tedir. Taksim Dayanışması ayaklanmayaçağırmaz, ortak eğilimlere göre hareketeder diyerek büyük çoğunluğun istekleriniengellemeye çalıştı.

Taksim Meydanı halkın elindeyken,devrimcilerin etkisini kırmak için, top-lantılarda alınan kararlar yerine, TaksimDayanışma sekreteryasının reformist ka-rarlarını uygulamaya çalıştılar. Kendi ken-dilerine barikatların kaldırılması için ça-lıştılar, Taksim yeni zaptedilmişken, halkaaraçlardan meydanı boşaltın çağrıları yap-tılar. Başbakanla görüşmeye giden heyet,yine bu bakış açısıyla, Tayyip Erdoğan’ıntoplantıdan bir hışımla çıktığını açıkla-madılar. Toplantıda bağırıp çağırdığınıanlatmadılar. Görüşmeden çıktıklarında,gecenin bir yarısı herkes açıklamayı bek-lerken, "pozitif bir görüşme" dediler.Başbakann bu görüşmeyi kabul etmesinibile yeterli buldular. Gezi Parkı’nda ki,apolitik dedikleri kitle ise homurdanmayabaşladı, “Taksim Dayanışması bizi sattımı” diyerek dolaşıyorlardı. Moralleri bo-zulmuştu. Buna rağmen Gezi Parkı'nı bo-şaltmayacağız dediler.

Başbakanla yapılan görüşmenin ardın-dan, Taksim Dayanışması’nın en hararetli

NATO'nun "21. Yüzyıl ayak-lanmalar yüzyılı olacak"öngörüsüyle, "ya düşüncedeğişikliği, ya ölüm" kararı,NATO'nun müdahale alanınıgenişletmesi, birbirinitamamlamaktadır. Ve hepsi,halkların ayaklanmalarınıbastırmak içindir!

Emperyalizmin işkencelertecrit hücreleri, ambargo,ve kuşatma politikaları,halkların ölüm dahil her şeyigöze alan cüretli ve fedakarpolitikalarıyla boşa çıkarıla-bilir!

EKMEK, ADALET VEÖZGÜRLÜK 76 milyonunsorunudur!EKMEK, ADALET VEÖZGÜRLÜK dünya çapında7 milyarın sorunudur!Hapishaneler, tutuklamalarezilen halkları teslim almakiçindir! Halkları daha azekmeğe ve daha az adaleterazı edebilmek içindir!

Emperyalistlere "siz henüzbir şey görmediniz" diyoruz.Ezilen halklarla, emperyalistsistem arasındaki uzlaşmazçelişkinin uzlaştırılmasınınsöz konusu olmayacağı orta-dadır. Tersine bu çelişki çokdaha keskin, çok daha şid-detli bir biçimde sürmekte-dir!

Dünya halklarının, direnmehakkını, kurtuluş umudunuyok etmeyi amaçlayan poli-tikalara teslim olmayacağız.Bağımsızlık, demokrasi,sosyalizm düşüncemizdenvazgeçmeyeceğiz. Devrim vesosyalizm umudunun yokedilmesine, halkların çaresiz-liğine izin vermeyeceğiz.Bunu abartılı bulanlar tarihönünde yenilecektir!

AYAKLANMA ŞEHİTLERİMEHMET AYVALITAŞ: 21 Yaşında. 2 Haziran’da İstanbu Ümraniye'de

otobanı keserek yürümeye geçtikleri sırada bir araba çarpması sonucunda yaşamınıyitirdi. Çarpan araba hala bulunamadı.

ABDULLAH CÖMERT: 22 Yaşında, 3 Haziran’da Antakya'da polisler tarafındandövülerek öldürüldü.

İRFAN TUNA: 47 Yaşında, Kızılay’da bir haftadır sürekli biber gazına maruzkalıyordu. 6 Haziran akşamı Kızılay’da polisin yine yoğun biber gazına maruzkaldı ve kalp krizinden hastahaneye götürülürken yaşamını yitirdi.

MEHMET ETHEM SARISÜLÜK, 26 yaşında, 1 Haziran’da, Ankara'dapolis kafasına silahla ateş açtı, 14 Haziran'da şehit düştü.

ALİ İSMAİL KORKMAZ: 19 yaşında, 2 Haziran'da Eskişehirde dövüldü,komaya girdi, 10 Temmuz'da şehit düştü. Hatay’da defnedildi.

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!224

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 25: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

tartışmalarından biri daha başladı. Baş-bakanla yapılan görüşmenin sabahında,ilk toplantı yapıldı. Toplantı maratonusabah 10.30’da başladı. 10.30’da ilktoplantı devrimci örgütler, sol partiler,reformistler diyeceğimiz bir grupla ya-pıldı. Burada karar çıkamadı, Gezi Par-kı’nda yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı7 ayrı forum yapıldı. Bu iki toplantıboyunca halkı ve devrimcileri ikna ede-meyince üçüncü toplantı gercekleştirildi.Bu toplantı aynı akşam saat 20.00’dabaşlayıp sabah 04.00’a kadar sürdü. Bukadar uzun sürmesinin nedeni, devrim-cileri ve halkı ikna etmekti. Taksim Da-yanışması ortak eğilim deyip duruyordu.Demokrasiden bahsediyordu. Ama eziciçoğunluğun, Gezi Parkı’nı terketmeye-ceğiz demesine rağmen, bu açıklamayıyapmamak için direniyorlardı.

İlk toplantı, öncelikle devrimci ör-gütler, reformist partiler... Şimdiye kadarolmadığı kadar kalabalık bir toplantıyaptılar. Başbakanla görüşmeyi değer-lendirdiler. Yaklaşık 4.5 saat süren top-lantıda, EMEP, TKP, EHP, ÖDP vebirçok örgüt Gezi Park'nın boşaltılmasınıistedi. Sekreterya da bu görüşteydi. Dev-rimcileri ikna etmeye çalışıyorlardı.EMEP, “eğer başbakanla görüşmeyi ay-nen açıklarsak, bu müdahale edin anla-mına gelir” diyerek açıktan karşı çıkı-yordu. “Tek çadıra düşürelim.” Bu ka-zanımdır. Başbakanla görüştü vb. diyerekikna etmeye çalışıyorlardı.

Ardından Gezi Parkı'nda forum ya-pıldı. Forumlarda, halkı ikna etmeye ça-lıştılar, Gezi Parkı'nı boşaltıp, tek bir

çadır nöbetine geçmeyi istiyorlardı. GeziParkı’nda 7 ayrı noktada binlerce kişininkatıldığı forumlar yapıldı. Bu forumlarda,kesinlikle Gezi Parkı’nda kalma kararıalındı. Burada da halkı ikna edemediler.Sadece temsilcilerin katılacağı bir toplantıdaha yapmak istediler. Ancak bu üçüncütoplantıya da Gezi Parkı forumundantemsilciler katıldı. Bu toplantı da yak-laşık 8.5 saat sürdü ve sonunda, refor-mistlerin, oportünistlerin bütün çaba-larına rağmen, Gezi Parkı’nda kalmakararı alındı.

Taksim Dayanışması Sekreteryası’nın(reformizmin) bütün ayak diremesi veikna çabaları kar etmedi. HER YERTAKSİM HER YER DİRENİŞ sloga-nıyla nöbete devam kararını açıkladılar.

Taksim Dayanışması toplantılarınahalkın katılımı azaldıkça, daha geri ka-rarlar almaya başladılar. Sonunda cu-martesi eylemlerini bitirmeye kadargitti. Hala toplantılar devam ediyor.Taksim Dayanışması'nın ayaklanmayıbüyütme gücü ve iradesi olmasa da,birliğin sürmesi direnişe güç verecektir.Devrimciler sonuna kadar bu birliğinsürmesinde ısrarcı olacaktır. Direnişi

ileri götürme sorumluluğuyla hareketedecektir.

Taksim Dayanışması sivil top-lumcu bir mücadeleye çağırıyordu.Çadırlar barikatlara dönünce bü-tün etkilerini kaybettiler. Her nekadar “şiddet yanlısı değiliz” deselerde, devletin en şiddetli saldırılarınauğramaktan kurtulamadılar. Sabahınbeşinde TOMA'larla, gaz bombala-rıyla saldrıya uğradılar, çadırları ya-kıldı. Bizim gibi ülkelerde, Faşizmherkese saldırıyor. Önce devrimcileresaldırdı. Gaz bombaları attılar, diridiri yaktılar... Sivil toplumcularınsesi çıkmadı. Kendilerine uzak gör-müşlerdi bu saldırıları. AKP faşiz-minin ileri demokrasi aldatmacalarına

kanmışlardı. Hatta bir kısmı AKP'ninanayasa referandumunu destekledi, 12Eylül'ü yargıladığı aldatmacasına kandı.Taksim ayaklanması gösterdi ki siviltoplumcular da en şiddetli saldırılarauğruyorlar. Faşizm en küçük bir mu-halefete bile tahammül edemiyor. Siviltoplumcu bir anlayışla hak elde etmeninmümkün olmadığını son iki aylık halkayaklanması dosta düşmana gösterdi.Sivil toplumcu politika değil, TaksimMeydanı’nı polislere dar edenler, bari-katlarda göğüs göğüse çarpışanlar, TO-MA'lara karşı göğsünü siper edenlerkazanmıştır... AKP'ye geri adım attı-ranlar, Gazi Mahallesi’nde polisleri ka-rakola hapsedenlerdi. Otobanlarda on-binlerce kişiyi yürüten yoksul semtlerinmilitan mücadelesiydi.

Ayaklanma ve Sendikalar

Ayaklanma başladığı andan itibarensesi soluğu pek çıkmayan sendikalar ni-hayet bir şey yapmaya karar verdiler.DİSK, KESK, TMMOB, TTB 5 Hazi-ran'da iş bırakma eylemi yaptı ama çok

BİLANÇOİSTANBUL: Toplam yaralı; 4755, Ağıryaralı; 23, Ölüm; 1, Göz kaybı; 6,

Ağır kırıklı kafa travması; 8

ANKARA: Toplam yaralı; 1549, Ağıryaralı; 22, Ölüm; 1, Göz kaybı; 4, Ağırkırıklı kafa travması; 8

İZMİR: Toplam yaralı; 800, Ağıryaralı; 2

ANTAKYA: Toplam yaralı; 201, Ağıryaralı; 4, Ölüm; 1, Kafa travması; 5

ADANA: Toplam yaralı; 162, Ağır yaralı;6, Kafa travması; 5,

ESKİŞEHİR: Toplam yaralı; 304, Ağıryaralı; 5, Ölüm; 1 İsmail Korkmaz 2Haziran’dan itibaren hayati tehlikesi de-vam ediyor 10 Temmuz da yaşamını yi-

tiriyor.

MUĞLA: Toplam yaralı; 50,

Ağır yaralı; 1

MERSİN: Toplam yaralı; 17,

Ağır yaralı; 1

BURSA:Toplam yaralı;2,

Kafa travması; 1

BALIKESİR: Toplam yaralı; 155

KOCAELİ: Toplam yaralı; 10

ANTALYA: Toplam yaralı; 150, Ağıryaralı; 1, Göz kaybı; 1

RİZE: Toplam yaralı; 8

TOPLAM 8163 kişi yaralı. 106 Kafatravması, 5 Ölü, 63 Ağır yaralı... 12 Ki-şinin gözü kör oldu, 1 kişinin dalağıalındı.

AĞIR YARALILARBERKİN ELVAN: 14 Yaşında, 16

Haziran’da Okmeydanı’da kafasına gazbombası atıldı. Durumu ağır. OkmeydanıEğitim Araştırma Hastanesi’nde yatıyor.

MUSTAFA ALİ TOMBUL: 16 ya-şında, 8 Temmuz'da Taksim'de birkaçadım öteden kafasına atılan gaz bombası

sonucu, ağır yaralandı. Durumu ağır. Tak-sim İlkyardım Hastanesi’nde yatıyor.

AYDIN AY: 35 Yaşında, 14 Temmuzgünü Ankara’da, başına gaz bombasıisabet etti.

LOBNA AL LAMİ: 34 Yaşında, 31Mayıs’ta Taksim’de başına gaz bombasıatıldı.

4 Ağustos2013

225

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 26: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

az etkisi oldu. Çünkü ayaklanmayadoğru dürüst katılmamışlardı. Dolayı-sıyla sedikaların bu grevine halk ilgigöstermedi. Ardından 17 Haziran'dagenel grev ilan ettiler, TDB de bu grevkararına katıldı. Yine zayıf bir grevoldu. Halkla, kitlelerle bağı olmayansendikalar göstermelik bir yürüyüş yap-tılar. DİSK Şişli tarafından yürüyecekti,KESK Tünel'den başlayarak, İstiklalCaddesi'nden Meydan'a gelecekti. NeKESK yürüdü, ne de DİSK yürüdü.Polis saldırı ile tehdit edince eylemibitirdiler. Sendika başkanları, sendika-cılar ayrıldılar. Ancak toplanan halkdağılmadı. Polise karşı çatıştı. GenelGrev kararı alan beş kurumun yöneti-cileri, kitleyi meydanda sattılar. Sendi-kaların bürokratlaşmış yöneticileri yıl-lardır, kitlelerini böyle yarıyolda bırakıpsatıyorlardı. Yine değişen bir şey olmadı.Ancak halk ayaklanması bu tür büro-kratlaşmış, yozlaşmış yöneticilere dehak ettikleri dersi verecektir...

Ayaklanma da Devrimciler1 Mayıs 2013 tarihinden sonra dev-

rimci örgütler bir araya gelerek "Bas-kılarınız yasaklarınız sökmeyecek!Taksim yasağını tanımıyoruz!" di-yerek mücadele çağrısı yaptı. Alınteri,BDSP, Devrimci Hareket, Devrimci

Proleterya, EÖC, Halk Cephesi, Kal-dıraç, Mücadele Birliği İstiklal Caddesiyasaklandığı andan itibaren yürüyüşlerve eylemler yapmaya başladılar. 31Mayıs’ta ayaklanma başlayınca bubirlik tekrar toplanmaya çalıştıysa da,Taksim Dayanışması toplantılarını ye-terli bulanlar oldu.

Taksim Dayanışması’nda ayaklan-mayı reformistler yönlendirmeye baş-layınca tekrar bir araya gelme çağrılarıyapıldı. Ama istenilen birlik oluştu-rulamadı. Devrimci örgütler bu top-lantıların önemini kavrayamadı.

Oysa, toplantının birinde, toplantıyakatılan KÖZ temsilcisi, "kazara" birtoplantıya davet edildiğini söylemişti.Bu toplantıya, ÖDP, Halkevleri, TKP,EMEP, EHP katımış ve bu toplantıda“eylemlerin daha fazla ileri gitme-mesi” üzerine konuşulmuş. Ardından,KÖZ temsilcisini bir daha toplantılarınaçağırmamışlar. Yani reformistler kendiaralarında toplanıyor, kararlar alıyor.Ama devrimci örgütlerle böyle birbirlik oluşturamadık.

Bu arada Mücadele Birliği, bir top-lantı çağrısı yaptı. Bu toplantıda "KentKonseyleri" oluşturmak gerektiğiniaçıkladılar. Bu çağrıya destek veren ol-madı. Mücadele Birliği acil görevin:

"Geçici Devrim Hükümeti" kurmakolduğunu açıklamıştır. Geçici DevrimHükümeti, Sovyetler Birliği’nde, 1917birinci devriminde, Şubat devrimindekurulmuştu. Mücadele Birliği Sovyetler’itaklit ederek bir çağrı yapmıştı. Bizimülkemize göre ayaklanmanın ihtiyacınagöre bir slogan üretmediler. Sovyetler’itaklit ederek atılan slogan, kitleler üze-rinde hiçbir etkide bulunmadı. Halkınihtiyaçlarını, ayaklanmanın taleplerinigörmezden gelerek yapılan bu çağrınınsadece bildirilerinde kalması şaşırtıcıdeğildir.

Toplam Gözaltı veTutuklamalar GÖZALTI SAYISI: 4900

TUTUKLANANLAR: 150’yi aştı

İLLERİN GÖZALTI SAYISI

İSTANBUL: 918 gözaltı, 33 tutuklama

ANKARA: 973 gözaltı 22 tutuklama

İZMİR: 485 gözaltı, 47 tutuklama

MERSİN: 485 gözaltı

ANTAKYA: 76 gözaltı

ELAZIĞ: 6 gözaltı,

İSKENDERUN: 4 gözaltı

ADANA: 425 gözaltı

ESKİŞEHİR: 13 gözaltı

KOCAELİ: 4 gözaltı 2 tutuklama

URFA: 1 gözaltı

AKP AyaklanmaKorkusuyla Devrimci,Demokratları Tutsak

Etmekle YetinmeyerekTutsak Yakınlarına da

Saldırıyor!Adana’da, 24 Temmuz günü evleri basılarak

gözaltına alınan 11 kişi, 26 Temmuz günü mah-kemeye çıkartıldı. 2 kişi savcılık tarafındanserbest bırakılırken 9 kişi çıkarıldıkları mahke-mede tutuklandı. Adana Adliyesi’nde mahkemesonucunu bekleyen aileler karara, “Gözaltılar,Tutuklamalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “BedelÖdedik Bedel Ödeteceğiz” ve “Devrimci Tut-saklar Onurumuzdur” sloganlarıyla tepki gösterdi.Evlatlarını bekleyen ailelere polis biber gazı vecoplarla saldırdı. Polis saldırısı yaklaşık yarımsaat sürerken aileler evlatlarını bütün baskılararağmen sloganlarla, alkışlarla uğurladı.

“Hak, Hukuk, Adalet İstemek Faşizmİçin Büyük Suçtur!”

Bursa'da 4 Temmuz günü hukuksuzca yapılan ev baskınlarındakomployla tutuklananlar için Halk Cepheliler Bursa ve Gemlik’tedüzenledikleri eylemlerine devam ediyor.

Gemlik’te 25 Temmuz günü Gemlik AVM önünde yapılaneylemde “Tutuklananlar Serbest Bırakılsın Baskılar Bizi YıldıramazHalk Cephesi” pankartının açıldığı eylemde, “Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganlarıatıldı. Eyleme 13 kişi katıldı

26 Temmuz günü Bursa’nın Fomara Meydanı’nda kızıl flamalarıve dövizlerinin dışında “Faşizme Karşı Demokrasi Keyfi TutuklamalaraKarşı Adalet İstiyoruz Halk Cephesi” pankartı taşındı. Eyleme deyapılan açıklamada, “Hak arayan;demokrasi, özgürlük, ekmek ve adaletisteyen bizleri komplolarla, hukukuayaklar altına alarak ezmek, sindirmek,yok etmek istediğini bir kez dahagördük. Hak, hukuk, adalet istemekfaşizm için büyük suçtur” denildi.

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!226

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 27: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Merhaba Devrimci Okul okurları.Dersimize geçen hafta kaldığımızyerden devam ediyoruz.

Burjuvazi "tarih bitti"," Sosyalizmöldü" yalanını dayatarak , halkların birgeleceği olmayacağını kabullendir-mek istiyor. Düzeniçileşmek, lafta nedenirse densin, işte bu dayatmaya bo-yun eğmektir. Kapitalizmi kabul et-mektir. Devrim iddiasını, illegal ör-gütlenmeyi, silahlı mücadeleyiterk edenlerin gerçeği böyledir.Çünkü, devrim iddiası, illegalörgütlenme ve silahlı mücadele,halkı, geleceğine taşıyan köprü-dür.

Elbette, gelecek "kendiliğin-den" gelmeyecektir. Halkı birleş-tirip savaştırmak görevi omuzla-rımızdadır. Kitlelere gidip halkı ör-gütledikçe, örgütlediğimiz gele-ceğimiz olacaktır. Ki geleceği ör-gütlemektir beynimizin diriliği.

Burjuvazi, hakim olduğu bu-güne mahkum etmek isterkenhalkı, biz halkın yarınları yarat-ması için milyonları örgütleye-ceğiz.

DevrimciUyanıklığa Dair

Bir eski zaman şairi şöyle der;

"Bir nal kaybettik, bir attan olduk,

Bir at kaybettik, bir savaşçıdan ol-duk,

Bir savaşçı kaybettik, bir ordudanolduk,

Bir ordu kaybettik, bir zaferden ol-duk."

Bir "NAL" nelere kadirmiş de-ğilmi?

Ne de olsa , diyalektik olarak herşey birbirine bağlıdır. O nal niçin kay-bedildi? Belki çivisi iyi çakılmadı.Dikkatsiz ve özensiz davranıldı ve so-nuç ortada. Bu hikayenin bize anlat-

mak istediği açık-tır; Ayrıntılaradikkat edin, özen-li ve uyanıkolun... Bir naldanne olur demeyin,eğer derseniz,kendinizi de, za-

ferinizi de kaybedersiniz. Burjuvazi,çivileri iyi çakmamızı istemiyor. İçdüşman, işlerimizi iyi yapmamızıengelliyor.

Cepheli, eğer yürüttüğü her faali-yette, aldığı her görevde, sürdürdüğüilişkilerde, yaşamda, eylemlerde dev-rimi, devrimciliği büyüterek irili,ufaklı zaferler kazanmak istiyorsa,dikkatli ve uyanık olmak zorundadır.

Dikkatli ve uyanık olmanın özün-de, "Düşman ve biz" gerçeğininbir an için bile akıldan çıkartılmamasıvardır. Düşman, ideolojisinden ikti-darına herşeyiyle bizi yok etmek,düşüncelerimizi teslim almak, bize za-rar vermek için ne yapıyor... Biz neyapmalıyız?

Düşman ve biz gerçeği demek, sa-vaş gerçeği demektir. Bunu kavra-mayanlar, hayat denilen kavganınamansız gerçekliğini bilince çıkar-mayanlar ve hayatlarını, ilişkilerini,faaliyetlerini bu bilincin eseri olarakörgütlemeyenler, dikkatli ve uyanıkolamazlar. Kaçak güreşirler. Oysa, ka-çak güreşmek demek, burjuva ideo-lojisi karşısında yenilmek demektir.

Halkımız, olanca bilgeliğiyle negüzel demiş; su uyur, düşman uyu-

maz... Uyumaz çünkü onun işi seniyok etmektir. İdeolojik açıdan beyniniele geçirmek, düşüncelerini teslim al-maktır. O zaman sen de bunu bilerek,uyanık olacaksın. O NAL’ı kaybet-memek için çivileri iyi çakacaksın. Nedemektir bu? O nal ile zafer ya da ye-nilgi sonrasındaki bağlantıyı kurmakdemektir. Yani, doğru düşünmek de-mektir. Doğru düşünmeyi bileceksindemektir. Ki doğru düşünmek dev-rimci düşünce tarzına sahip olmaktır.

Bakın Dayı ne diyor ; "Düşman vebiz" konusunda ideolojik olarak netolursak, bu gerçekleri çok iyi kavrar,sınıf mücadelesindeki uyanıklığımı-zı diri tutarız. Aksi halde tuzaklar bizibekliyor.

Sınıf mücadelesindeki uya-nıklığımızı diri tutmanın yolu,Dayı’nın da vurguladığı gibi,ideolojik olarak net olmaktangeçer. İdeolojik olarak net ol-mak ne demektir? Her ne ya-pıyorsak devrim için, Cephenin ilke ve talimatları gere-ğince yapmak, devrimci ahlakve kültürün gereğince yap-mak, devrimci ahlak ve kül-türün gereğince yaşamaktanşaşmamaktır.

Nasıl yaşamamız, çalış-mamız, davranmamız, kısaca,düşman ve biz gerçekliği kap-samında nasıl savaşmamız ge-

rektiği açıktır. İşte açıklığı hayatıniçinde somutlamaktır ideolojik netlik.

Bakın, feda şehidimiz İbrahimÇuhadar ne diyor bu konuda;

"...Düzen bizi teslim almak içinher türlü çirkefliği kullanıyor. Be-yinlerimizi teslim almak için yozlaş-tırıyor. Uyuşturuyor her türlü aracıy-la eksik bıraktığımız her şey düzenehizmet eder. Bunu istemiyorsak, ken-dimizi büyütmek istiyorsak soru sor-malıyız. Öncelikle kime hizmet edi-yor diye sormalıyız. Dersler çıkar-malıyız. Düzen yanlarımıza militan-ca yaklaştığımızda, sonuç alırız. Mi-litan yaşklaşmadığımızda, düzen açıkkapılar arıyacaktır. Ara yollar bula-caktır. Ara yol bırakmayacak uzlaş-mayacağız. Bunu başardığımızda bizolacağız..."

Ders: Beynimizi Diri,Bilincimizi Sağlam Tutmalıyız

Biz CepheliyizCephelilerin Beyni

Savaş Alanıdır Bu Savaşı Kazanmakİçin Beynimizi Diri,Bilincimizi Sağlam

Tutmalıyız

4 Ağustos2013

27

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 28: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Burjuva ideolojisinin, her türdensaldırısı karşısında dikkatli ve uyanıkolmanın, yegane yolu BİZ olmayı ba-şarmaktan geçiyor.

Sovyet devriminin muzaffer ön-derlerinden Stalin de devrimci uya-nıklığın önemine vurgu yaparken,şöyle diyor: "...Bolşevikler, kazan-dıkları başarılarla yetinmezler, nö-bette uyumazlar. Bizim rahatlığa de-ğil, uyanıklığa, gerçek Bolşevik dev-rimci uyanıklığa gereksinimiz vardır."(Bolşevik Partisi Tarihi Sayfa 413 Bi-lim ve Sosyalizm Yayınları)

Düşman, burjuva ideolojisi vekaynağını düzen ideolojisinden alanher türden zaaf ve sapmanın karşı-sında devrimci uyanıklığa sahip ol-mak, her devrimin ve devrimcinin ol-mazsa olmaz görevlerindendir. Konuhayatidir. Devrimci uyanıklığa sahipolunmazsa, İbrahim Çuhadar’ın de-diği gibi "düzen açık kapılar arı-yacaktır, ara yollar bulacaktır."Bulduğu açık kapılardan da içeri gi-rip beynimizi önce kirletecek sonra dadüşüncelerimizi teslim alacaktır.

Stalin, "gereksinmemiz vardır"dediği devrimci uyanıklığın nasılsağlanacağına dair şöyle diyor: "...Parti üyelerinin devrimci uyanıklığı-nı tam olarak sağlamanın en önemlive zorunlu yolunun, parti tarihinin bi-linmesi ve kavranması olduğu hiçbirzaman unutulmamalıdır.(Age sayfa;413)

Devrimci uyanıklığı tam olaraksağlamanın bu en önemli ve zorunluyolu, Bolşevikler gibi Cepheliler içinde geçerlidir. Bu yanıyla, Parti Cep-he tarihi düşmanın her türden saldı-rısına, oportunist-reformist sapmala-ra, zaaflara, burjuva ideolojisine kar-şı mücadelenin dersleriyle doludur. Budersleri içselleştirenler, o tarihin birparçası olarak BİZ olurlar.

Devrimci UyanıklıkBiz Olmaktır

Bakın, bu konuda ne diyor Dayı;"...Herkes bu tarihimizi yeniden göz-den geçirmelidir. Bu tarih, bugünkügücümüz ve geleceğimizdir. Bu tari-hi bilmeyenler, kavramayanlar ina-

namaz, kavradıkça inanacaktır. O ta-rihin içinde yaşadıkça inanacaktır. Butarihe sımsıkı sarılıp devrimin tarihiniyazmaya devam etmeliyiz. Düzen-den her yönüyle kopmalıyız. Bizi dü-zene bağlayan hiçbir şey kalmama-lıdır. O zaman beynimiz, yaşamımız,herşeyimiz özgürdür. Devrimcileş-mek işte budur.."

Devrimci uyanıklık, işte bu öz-gürleşmeyi her yönüyle yaşamak veyaşatmaktır. BİZ olmanın yolu da bu-radan geçer. BİZ olanlar, kendilerin-de ve çevrelerinde BİZ’e zarar vere-cek hiçbir şeye izin vermezler. O"NAL"ı kaybetmemek için çivilerisağlam çakarlar.

Hiç unutmamalıyız ki, hiçbir şey-nedensiz ve masum değildir. İşte buyüzden hep soracağıız; kime hizmetediyor?

Ve bileceğiz ki, alışkanlıklarınkölesi olanlar, statükolarına mah-kum olanlar, zaafları hoş görenler asladevrimci uyanıklığa sahip olamazlar.Çünkü, böyleleri Stalin’in deyimiy-le söylersek nöbette uyuyanlardır.Ki alışkanlıklar, statikolar, zaaflar,kaygılar... düzen ideolojisinin beyin-lerde yarattığı uyuşukluktan başka birşey değildir.

Cepheli, işte bu uyuşukluğu ezergeçer ve nöbette uyuyanları da sar-sarak kaldırır...

Burjuva İdeolojisineKarşı Savaşmalıyız

Savaşın temel ilkesi düşmanı yoketmektir. İdeolojik mücadele için degeçerlidir bu durum. Burjuva ideo-lojisi ile devrimci ideoloji "barış"içinde birlikte yaşıyamaz.

Lenin’in ifadesiyle söylersek;"...ikisinden yalnızca biri; ya burju-va ideolojisi ya da sosyalist ideoloji.Bunun ortası yoktur... Bundan dola-yı sosyalist ideolojiyi her ne biçimdeolursa olsun küçümseme, bu ideolo-jiden her ne biçimde olursa olsunuzaklaşma, burjuva ideolojisinin kuv-vetlenmesi demektir" (Bolşevik Par-tisi Tarihi Sayfa 59.Bilim ve Sosya-lizm Yayınları)

Burjuva ideolojisi ile devrimci

ideoloji arasındaki savaş, amansızve kesintisizdir. Biri diğerini çarpış-tıkları mevzide yok edene kadar sü-rer. Bu savaşta zafer kazanmak iste-yen herkes, her an ve alanda burjuvaideolojisinin üzerine yürümek zo-rundadır. Burjuva ideolojisine diren-mek yetmez, üstüne gitmeliyiz. Dev-rimci düşünce, doğası gereği, burju-va ideolojisine hücum eder. Devrim-ci işte bu hücumun savaşçısıdır.

Savaşın temel ilkesi, düşmanı yoketmektir. Düşmanı yok etmenin gereğidüşmana taarruz etmektir. Burjuvaideolojisine hayatın içinde taarruzetmenin üç temel yolu vardır.

1-Devrimci eğitim;

2-Eleştiri-özeleştiri,

3-Halkı savaştırmak, savaşı halk-laştırmak...

Şimdi burjuva ideolojisine taarruzetmenin üç temel yolunu inceleye-ceğiz.

Devrimci Eğitim,Halkı Bilinçlendirir

Eğitim nedir? Eğitim, hedef aldı-ğı kişi ya da kitleye "bilinç" taşıma işi-dir. Yanlış bilinç taşınırsa, insanlar çar-pık düşünür ve öyle yaşarlar. Burju-vazinin, ideolojik ve kültürel saldırıylayaptığı budur.

Halk düşmanlarının ne dediğini,CIA belgelerine ne yazdıklarını ha-tırlayalım..; "insanın en kritik nokta-sı zihnidir. Zihnine bir kez ulaşıldı-mı, "siyasal hayvan" mermilere bilegerek kalmadan yenilgiye uğratıla-bilir. Hedef bütün halkın zihnidir.."

Burjuvazi, egemen sınıf olduğukapitalist düzen içinde ideolojisi vekültürü aracılığıyla bütün halkın zih-nini kendi sınıfsal çıkarlarına göre eği-tir. Böylece, emekçilerin zihnindesömürü düzenini "böyle gelmiş böy-le gider" düzeyinde meşrulaştırır.Halktan insanları gerçeklere kör, tep-kisiz ve pasif hale getirir.

"...Açık ki, oligarşi de sadecedevlet terörüyle, faşist zorla halkı sis-tem içinde tutmanın mümkün olma-dığını bilmektedir. Kitleleri düzeniçinde tutmanın en önemli araçların-

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!28

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 29: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

dan biri de ideoloji ve kül-türdür. Kitleleri bu yanla-rıyla etkileyebildikleri öl-çüde; bu kesimlerin düzen-le ilişkileri de o ölçüde"uyumlu" olacaktır. Halk-ların beyinlerine en başta iş-lemek istedikleri şey, sö-mürü sisteminin meşru vedeğiştirilemez olduğudur...Sistemin değişmeyeceğineinananların, hak ve özgür-lükler için mücadele etme-yecekleri, örgütlenmeye-cekleri de açıktır." (Kurtuluş sayı 4,syf. 15)

Bu tablo, burjuva ideolojilerinineseridir. Bu tabloyu değiştirecek olanda devrimci eğitimdir.

Devrimci eğitim, halkın zihnineulaşıp gerçekleri kavratmayı hedefler.Halkı bilinçlendirir. Bilinçlenmek,hayatın gerçeklerini kavrayarak safı-nı bilmektir.

Bizim eğitim anlayışımızın özün-de, gerçekleri kavramak ve gereğiniyapmak vardır. Halkı bilinçlendirmekdevrimci eğitimin hedefidir.

Bakın halk meclisi çalışmalarındayer alan bir ev kadını ne diyor; "ön-ceden evinde oturan bir kadındım.Dış dünyadan haberim yoktu. Son-radan halk meclisi kuruldu oradakonuşarak tartışarak gördük ger-çekleri. Önceden kör dünyasındayaşıyorduk. Şimdi gör dünyasındayaşıyoruz." (Halk sınıfı 1.sayfa 389)

Şenaylar, Gülsümanlar işte bu ka-dınların arasından çıkmışlardır. Nasıloldu bu? Gerçekleri görerek, ger-çekleri kavrayıp gereğini yaparak.

Kör dünyası nedir?

Sömürü sisteminin meşru ve de-ğiştirilemez olduğuna inanılan dün-yadır.

Gör dünyası nedir?

Sömürü sisteminin gayrı meşru vedeğiştirilebilir olduğu gerçeğidir. Bugerçeği kavramaktır. Gerçeği kavra-yalım ki, gereğini yapalım.

Halk kesimleri kendi gerçeklerineburjuvazinin gözüyle bakmaya şart-landırılırsa, kendilerini aşağılayarak"bu halktan adam olmaz" derler

"bu halk için değmez" derler halkınkendisini bu denli aşağılamasınınnedeni, kendisine burjuvazinin gö-züyle bakmaya şartlandırmasıdır. Kigörüldüğü gibi, "mermilere bile ge-rek kalmadan" söyleniyor bunlar.İşte bu tabloyu yaratan burjuva ideo-lojisinin halkın zihnini ele geçirme-sidir.

İçinde yaşadığımız bu tablo, de-ğiştirilemez değil. Değiştirmek için,burjuva ideolojisine taarruz etmek ge-rekiyor. İşte bu taarruzun bir biçimide devrimci eğitimdir. Bu eğitimin tekbir biçimi, zamanı, mekanı yoktur.Esas olan, halkın gerçekleri kavrayıpkör dünyasından gör dünyasına çık-masıdır.

Bakın, bir işçi direnişinde yeralan kadın emekçilerden birisi deşöyle diyor: "Kızımı da getireceğimburaya 13 yaşında. Bu ortamı görsün,bilinçlensin, bilinçli olsun istiyorum.Biz daha önce bilinçli olmadığımıziçin, sendikanın, grevin, direnişin neanlama geldiğini bilmiyorduk. Sloganatıyorken bile zorlanıyordum" (Yü-rüyüş sayı 326)

Bu emekçi kadının sözleri olduk-ça öğreticidir. Haklarını almak içingerçekleştirdikleri direnişin bilinçsağladığından bahsediliyor ve daha-sı, çocuğunun da bu bilinci kazan-masını istiyor. Buna, kendi deneyi-minden hareketle ihtiyaç duyuyor. Ya-şadıkları, sezgileri bu "bilince" sahipolmaları gerektiğini söyletiyor ona.Çocuğu okula gidiyordur ama buemekçi kadın "bilinçlensin" derken,okulda verilen eğitimin ötesinde birbilinçten bahsediyor.

Devrimci eğitim, işte bu bi-linci, emekçilerin ihtiyaç duy-duğu kendi sınıfsal bilinçlerinihalka taşımanın yolunu, yönte-mini bulmak ve gereğini yap-maktır.

Ezilenler için, gerçeklerikavramanın yegane yolu, işçi sı-nıfı ideolojisini öğrenmek ve uy-gulamaktan geçer. Böyle oldu-ğu içindir ki, Çin devriminin ön-deri Mao "Marksizm-Leninizmiöğrendiğinden buyana ÇİN hal-kı ruhundaki pasifliği atmış ve

insiyatif sahibi olmuştur" der..

Devrimci eğitimin amacı, halkınmahkum edildiği pasifliği, yanlış dü-şünceleri giderip kendi halkına vata-nına, hayatına sahip çıkmada onuinsiyatif sahibi yapmaktır. Ne için, ki-min için ve nasıl savaşmamız gerek-tiğinin bilincini sağlar. Söz konusuolan, sınıf bilincidir. Bu yanıyla, eği-tim, sınıf bilincini uyandırmanın, ge-liştirmenin ve ideolojik sağlamlıkdüzeyinde sürdürmenin yegane yo-ludur...

Devrimci Eğitimİçin Halk Okulu

Devrimci eğitimin kitleleri vekadrolarını kapsayan iki temel ama-cı vardır.

Devrimci eğitimin kitlelere yöne-lik amacı, zulüm ve sömürüden kay-naklanan her türlü sorunun devrim ileçözülebileceği gerçeğini, devriminzorunluluğunu ve olabilirliğini halkakavratmaktır.

İşte bu yanıyla da, devrimci eğitim,devrimci ideolojinin halk şahsındaburjuva ideolojisine taarruz etmesidemektir. Çünkü, halkın zihninde bur-juva ideolojisinden kaynaklanan yan-lış, çarpık düşünceler hakimdir. Bun-ları gidererek halkı düzen dışına taşı-mak, devrimci eğitimin işidir.

Küba devriminin önderlerindenChe Guevera’nın ifadesiyle söylersek;"insanların çoğu için kör ve gö-rünmez olan kapitalizmin yasaları,birey üzerinde, düşünmesine fırsatvermeksizin etkili olur" (Sosya-lizm ve İnsan, syf 75)

Devrimci eğitimin amacı, halkınmahkum edildiği pasifliği, yanlışdüşünceleri giderip kendi halkına

vatanına, hayatına sahip çıkmada onuinsiyatif sahibi yapmaktır. Ne için,

kimin için ve nasıl savaşmamızgerektiğinin bilincini sağlar. Söz

konusu olan, sınıf bilincidir. Bu yanıyla,eğitim, sınıf bilincini uyandırmanın,geliştirmenin ve ideolojik sağlamlık

düzeyinde sürdürmenin yeganeyoludur...

4 Ağustos2013

29

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 30: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Halk Meclisi çalışanı olan o ev ka-dını, muhtemelen hayatında bir kez bileMarksist-Leninst ustaların kitaplarınıokumamıştır. Ama halk meclisi çalış-maları içindeki deneyimi bu ev kadı-nına Che’inin yukarıdaki sözlerinikendi diliyle söylemenin bilincini ka-zandırmıştır. Ne diyordu o ev kadını,hatırlayalım; "önceleri kör dünya-sında yaşıyorduk..." Che nin yuka-rıdaki sözleri de aynı şeyi anlatır.

Devrimci eğitim, burjuva ideolo-jisinin "insanların üzerinde düşün-meye fırsat vermeksizin etkili ol-masına" son verir. Halktan insanlarındüşüncelerini, sorgulamalarını sağ-layarak gerçekleri gösterir.

Bakın Roseteks işçi direnişinde yeralan bir kadın emekçi de şöyle diyor;"Basın ne işe yarar, polis kimin içinve ne için vardır? Bu soruların ce-vabını direniş boyunca öğrendik.Öyle olduk ki uzun süre basın ha-berlerimizi yok saydı. Bazı yazarla-rın bizimle ilgili yazdıkları gazete yö-netimleri tarafından çıkartıldı. Bazıtelevizyonların internet sitelerindenyöneticilerin talimatıyla haberlerimizkaldırıldı. Basının halkın haber alma

hakkını sağlamadığını gördük. Poli-sin durumu ise içler acısıydı. Res-taurantın önünde oturmayalım, eylemyapmayalım diye ilk önce arabalarırestaurantın önüne çektiler. Sonrayerlere su döktüler. Bize gaz sıkıp sal-dırdılar. Saldırdıktan sonra aynı res-toranttan yemek yediler. Bizim içindeğil, patronlar için oradaydı-lar."(Yürüyüş, Sayı 339)

Bir başka işçinin söyledikleri deöğreticidir; "Diğer direnişçilerle ta-nışınca ortak mücadeleye başlayıncayalnız olmadığımızı gördük. Daha birgüçlendik. Birlikte hareket ettiğimiziçin kazandık. Bizler normalde fab-rikada çalışırken bile bir araya gel-mezdik. Patronlar bizim bu duru-mumuzdan faydalandılar. Ne geldiy-se başımıza birlik olmadığmız için, nekazandıysak birlik olduğumuz için..."(Yürüyüş sayı 339)

Burjuva ideolojisi, emekçileri yal-nız, güçsüz, çaresiz olduğuna şart-landırır.

Devrimci ideoloji, somutlandığıoranda, emekçilere yalnız, güçsüz, ça-resiz olmadıklarını kavratır. Dev-rimci eğitim işte bu kavrayışı yara-

tarak kitlelere güç, güven ve coşku ka-zandırır. Direnç aşılar ve giderek dü-zeninin dışına taşır. Bunu söylemenintek bir yolu, biçimi yoktur. Halk ko-mitelerinden işçi direnişlerine... Hep-si devrimci eğitimin, gerçekleştirile-ceği mevzilerdir.

O işçi kadın bilinçlenmekten, bi-linçli olmaktan bahsediyordu. İştebunu sağlayacak her yerde devrimcieğitim gerçekleşir. Özel bir mekanıyoktur bunun. Bütün hayat, kitleleregittiğimiz her yer devrimci eğitimingerçekleştirilebileceği okuldur. Neredehalk varsa, orada devrimci eğitimigerçekleştirmenin yolu, yöntemi bi-çimi bulunur. Bütün bu yol, yöntemve biçimler, Halk Okulu demektir.

Halk okulu, halkın olduğu heryerde devrimci eğitimin gerçekleşti-rilmesi demektir. Böylece halkın zih-nine el uzatan burjuvazinin o kirli eli-nin, ideolojisinin etkisi de kırılacak-tır. Halk okulu, devrimci ideolojinintaarruz ettiği burjuva ideolojisini hal-kın zihninde yenilgiye uğratması de-mektir...

Sürecek

Yeni Yıla, "AltınşehirBizim Olacak!" iddiasıyla girdik. Bu idianın bir sonu-cu olarak da, örgütlü olduğumuz her mahalleden iki ar-kadaşımızın katılımıyla toplam 10-15 kişi olarak Altın-şehir'e gidip, yoksulluk çalışması yapacaktık.

Her hafta iki günde bir biraraya geliyor, Altınşehir'egidiyorduk.

Altınşehir, şehir merkezine ve diğer mahallelere o ka-dar uzakta bir yerki, oraya gitmek için en az iki vasıta de-ğiştirmek gerekiyordu. Hele ki, Okmeydanı, Gazi, Çayan,Bağcılar gibi mahallelerden oraya gitmek daha zor olu-yordu. Bazen üç veya dört vasıta bile değiştirebiliyorduk.Durumun böyle olması, oraya gelen arkadaşlarımızızorluyordu. Sonuçta Altınşehir'e gelen arkadaşlarımız dayine yoksul mahallelerden gelen ve maddi olarak duru-mu iyi olmayan arkadaşlarımızdı.

Bir gün oraya çalışma yapmaya gelen arkadaşları-mızdan biri bana dönüp şöyle dedi: "Benim param yok,bu yüzden gelemeyeceğim." Bu şekilde konuşması beni

çok sinirlendirdi ve şöyle dedim: "Burada insanlarımı-zın başlarını sokacak evleri yok, sen param yok diye gel-meyeceğim diyorsun. Paramız yok diye halkı örgütle-meyeceğiz mi?" Arkadaş bana durumunu anlatmaya ça-lışıyor, gelmek istediğini ama ulaşım sorununu da bir şe-kilde halletmek gerektiğini söylüyordu. Ama ben anla-maya çalışmıyor, kendi düşüncemin doğru olduğuna ina-nıyordum. Ama şu anda görüyorum ki, ulaşım bizim ora-da temel sorunumuz olmuş ve oraya gelen arkadaşları-mız birçok fedakarlığı yaparak gelmiyler. Ancak ben birtürlü para sorununa çözüm bulamamışım. Çünkü para so-runun temel sorunumuz haline geldiğini görmedim,görmediğim için de çözüm bulamadım.

Hep dediğimiz bir şey vardır; halkın devrimciler so-runu bizim sorunumuzdur. Ev sorunu, aile sorunu, eşlerarasındaki sorun ve hatta para sorunu bile bizim soru-numuzdur. Biz çözmesek kimse çözemez.

Demek ki, sorunu sorun olarak görmez ve çözümü içinuğraşmazsak, bir süre sonra o ayrıntı gibi gözüken nedenlerbizim temel sorunumuz haline gelir.

Hayatın Öğrettikleri Halkın Her Sorunu Bizim Sorunumuzdur

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!330

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 31: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Yazı dizimizin bu bölümündeKürt milliyetçi hareketin uzlaşmasürecini onaylamayan, solun tavrınıele alacağız.

Proleterce DevrimciDuruş: ‘Çözüm Süreci’ PKK’nin TasfiyesidirDestek İstemekBiat Çağrısıdır

Proleterce Devrimci Duruş çev-resine göre, “İmralı süreci” olarakadlandırılan olgu, “Kürt ulusal ha-reketini tasfiye amaçlı plan”dır. Ve“yıllardır gizli kapaklı bir şekildeüzerinde” çalışılmaktaydı. “Orta Do-ğu’daki son gelişmeler, süreci hız-landıran bir rol oynamıştır.” (Prole-terce Devrimci Duruş, Mart 2013,sayı: 19. Syf: 2)

2013 Newroz’unu, “Devlet ka-tında kabul gören Newroz” olaraktanımlamaktadırlar. A. Öcalan’ın“mesajının içeriği” ile ilgili olarakda şunları söylüyorlar: “Daha öncede ifade ettiği görüşlerinden oluşu-yordu. O yanıyla şaşırtıcı bir yanıyoktur. Fakat beklentinin ilerisinde“silahlı mücadele dönemi kapan-mıştır”, “silahların bırakılması aşa-masına gelinmiştir” sözleriyle ege-men kesimlerin ve sözcülerinin öv-gülerine mazhar oldu.” (ProleterceDevrimci Duruş, Nisan 2013, Sayı:20, Sf: 3-5)

Oligarşinin masaya oturma nedeniolarak da Türkiye, “Orta Doğu’dakikapışmanın merkezi durumunda”dırve hatta, “savaşın içindedir de”.“Savaşa giren her ülkede olduğugibi, “cephe gerisi”ni sağlama alma.

İçte direnen unsurlardan temiz-leme çabası”nın olduğunu be-lirtiyorlar.

Proleterce Devrimci Duruş’a göreKuzey Kürdistan’da yerel yönetimleryasasına gelinmiştir. Proleterce Dev-rimci Duruş: “Kürt milliyetçi hare-ketin nereden nereye geldiğini; “Yan-kıları ve Sonuçlarıyla İkinci İmralıGörüşmesi” başlıklı yazısında şuşekilde ortaya koyuyor:

“Bağımsız Kürdistan”dan “de-mokratik özerklik”e kadar taleplerinigeri çektikleri halde şimdi, “AB kri-terleri” çerçevesinde, “yerel yöne-timler yasasıyla yetiniriz” deniyor.”

BDP heyeti “kurye” görevi üst-leniyor: Proleterce Devrimci Duruş-çular, A. Öcalan ile görüşmelerineAKP tarafından izin verilen BDP’li-lerin, “kurye” görevi üstlendiklerinibelirtiyorlar: “Kısacası MİT ile Öca-lan’ın hazırladığı bir plan vardı veBDP heyetine de bu planı yerlerineulaştırmak düşüyordu.”

“BDP heyetinin bu süreçteki mis-yonu, Öcalan’ın mesajlarını taşımak,bu yönde kamuoyu oluşturmak, va-rolan kaygıları gidermektir.” ProleterceDevrimci Duruş. Sayı: 19. Syf. 3-5)

“Barış süreci”nden, “memnunolanları” ve “en büyük destekçileri”nide; ABD, AB emperyalistleri, Türktekelci burjuvazi, Kürt burjuvalarıolarak sıralıyor.”

Destek İstemi Biat Çağrısıdır

Proleterce Devrimci Duruşçular,Paris’te üç PKK’li kadının katledil-mesi, Kandil’in bombalanması vekimi operasyonlara rağmen Kürt mil-liyetçilerinin “sürece destek” çağrılarıyapmalarının ne anlama geldiğinişöyle değerlendiriyorlar: “Masada

neler konuşulduğu, ne tür vaadlerdebulunulduğu bilinmeden ve bu yöndehiçbir açıklama yapılmadan, sorgu-suz, sualsiz bir destek istemesi Kürthareketine biat çağrısından başkabir şey değildir. Bu yaklaşımla bıra-kalım devrimcileri, tutarlı demokrat-ları, halkı ikna etmek bile mümkünolmaz.” (Proleterce Devrimci Duruş,Sayı: 20. Sf: 3-5)

Sonuç olarak, Proleterce DevrimciDuruş çevresi, “çözüm süreci”ni,AKP’li bakanların “entegre süreci”dedikleri, “Kürt ulusal hareketinitasfiye etmek” olduğunu, bunun dadesteklenmemesi gerektiğini belirt-mektedirler. Desteğin, egemenlerinbaskı ve sömürüsünü artırmasına hiz-met etmek anlamına geleceğini deeklemektedirler.

Evet, süreç Kürt milliyetçi hare-ketin tasfiye sürecidir. Kesinlikledesteklenmemelidir. Ancak bunlaryeterli değildir. Devrimcilerin görevi,durum tespitiyle sınırlandırılamaz.Sınırlandırılmamalıdır. Her örgütün,çevrenin, kişinin yapabileceklerininazamisini yapacak gibi bir sorumlu-luğu vardır. Mücadeleyi yükseltmekgibi bir görevle yükümlüdürler. Bugörev, sorumluluğu yerine getirme-yenler de tasfiye sürecinin rüzgarınınönünde sürüklenmekle yüzyüze ka-lacaklardır.

Kızıl Bayrak: “İmralı Süreci” Kırıntılar Karşılığında TasfiyedirBundan “Kuyrukçu Sol” da Sorumludur

Kızıl Bayrak, 2013 Newroz’undaDiyarbakır’da okunan A. Öcalan’ınmektubuyla ilgili yaptıkları değerlen-dirmede, “ihtiyatlı” olmanın ötesinde

Halktan Yana Bir GücünTasfiyesine Karşı Çıkmak,Kürt Halkını Uyarmak TümDevrimcilerin Görevidir!

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKETİN TASFİYESİNDE ‘YENİ DÖNEM’VE SOL’UN TAVRI

5

4 Ağustos2013

31

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 32: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

anlayamadıklarını görmemizi sağla-mışlardır. Anlayamadıkları için şöylesibir değerlendirme yapmışlardır:

“Mesajı silah bırakma çağrısıolarak ilan eden AKP; yürüyen sü-rece uygun bir açıklama olarakolumlu karşıladığını söylerken ABDve AB’den selamlama açıklamalarıgeldi.”

“Oysa açıklama burjuva basındaöne çıkarıldığı ve büyük bir heyecanadayanak yapıldığı bilinciyle açık birçağrıdan ziyade, bir aşamaya, bireşiğe gelindiğini işaret ediyor.

“Belli adımlar atıldığını görme-dikçe, ‘silahlı unsurlarını sınır ötesine’çekmeyi başlatacaklarını beklemeknafile olur. ” (Kızıl Bayrak, Sayı:13, sf: 6, 29 Mart 2013)

Görüldüğü gibi, Kürt milliyetçihareketin silahlı güçlerini K. Irak’açekmesi için AKP’nin tavizler ver-mesi gerekeceğini söylüyorlar. Buyanıyla yanıldıklarını da anlamışolmalılar.

Kürt milliyetçi hareketin sürecinasıl değerlendirdiğini, “Çözüm Sü-recinin Yeni Manevraları ve Te-melsiz Hayaller” başlıklı yazılarındaşu şekilde ortaya koyuyorlar:

“Düşünülen o ki, bu süreçte ona-rımdan geçirilen ABD-Irak-Türkiyepaktı, tüm parçalardaki Kürtleri kendieksenine çekmek istiyor. Ve bu Kürthalkının özgürlüğü için muazzam birfırsat sunuyor. Zira bunun önündekitemel engel, dahası yaşadığımız “bü-tün sorunların anası” Kürt sorunu,dolayısıyla da dört parçada da enetkili güç olan Kürt hareketidir. Bunuyok edemeyeceğimize göre yedek-lenmesi için belli taleplerin karşı-lanması zorunludur.” (Kızıl Bayrak,12 Nisan 2013, Sayı: 15, Syf: 49)

Devamla bunun ne anlama gel-diğine dair de şunları söylüyorlar:

“Tüm Orta Doğu halklarına, ta-rihsel ve güncel olarak iliğine kadardüşman emperyalist bir saldırı itti-fakından medet ummanın adı çok-tandır, emperyalistler arası çelişkidenyararlanmak olunca, kurulan hayalde gerçekleşecekmiş gibi görünüyor.Bunun barışla, gerçek demokrasiyle,

halkların kardeşliğiyle ne alakasıvar? Buna cevap verme önceliği ise,“tüm devrimcileri, ilericileri, muha-lifleri” tasfiyeci “çözüm sürecine”destek vermeye çağıran kuyrukçusolculara dönüşüyor.” (agy)

PKK Reformist Bir Partidir! Emperyalizm Çağında Ulusal Sorun Devrim Mücadelesinin Bir Parçasıdır

Kızıl Bayrak’ın anlayışına göre,devrim, Sovyetik tipte ayaklanmaile gerçekleşecektir. O nedenle debugün, devrimci çalışma yürütmek-tedirler. Silahlı mücadeleyi savun-mamaktadırlar. Hatta devrimci ha-reketin eylemlerini, eylem çizgisiniolumsuzlamaktadırlar. Ancak Kürtmilliyetçi hareketin silah bırakmasıylasonuçlanacak süreci de; “İmralı tes-limiyeti” olarak tanımlamaktadırlar.Ulusal sorunla ilgili şu tespiti yap-maktadırlar: (Tespitler 2009 yılınaaittir. Aktaran K.Bayrak. Sayı:19)

“Emperyalizm çağında ulusal so-run genel devrim mücadelesinin birparçasıdır. Emperyalizm çağındaulusal sorun, genel demokrasi soru-nundan, demokrasi sorununu ise sos-yalist devrimden ayıramayız. Kapi-talizme karşı demokrasi mücadelesi,kendi dar sınırları içerisinde yalnızcabir reform mücadelesidir.” (agd)

“Son on yılın başlangıcı (1999-2009 yılları arası kastediliyor-bn)İmralı teslimiyetiydi. Bunun ilk beşyılında Kürt hareketinde büyük birdemoralizasyon yaşandı. Son on yılınikinci beş yılında başarılan, bir ye-niden toparlanmadan ibarettir.”

“Biz PKK artık devrimci demo-kratik bir hareket değildir derken,özel bir tavırla kimseyi devrimcilikonurundan yoksun bırakıyor değiliz.Yalnızca nesnel gerçeklikten hareketlebilimsel bir tanım yapıyoruz. PKK,eksen aldığı sorunu, kurulu düzentemeli üzerinde çözmek isteyen birpartidir artık. Kurulu düzen içindekibir parti ise en iyi durumda reformcubir partidir. Devrimcilik, kurulu dü-zeni temelden aşmak, onunla cep-

heden karşı karşıya gelmektir.” (agy)

Devletin Amacı Kürt Halkının Haklarını Vermek DeğildirKırıntılar Karşılığı Kürt Hareketinin Silahlı Direnişini Tasfiye Etmektir

Başta Kürt milliyetçileri olmaküzere, tasfiye destekçisi sol dahil,kimi çevreler, devletin masaya otur-masını, PKK’nin yükselttiği savaşave hatta devletin askeri yenilgisinebağlamaktadırlar. Kızıl Bayrak isebu konuda şunları söylemektedir:

“Bugün devletin masaya oturmasıelbette Kürt ulusal mücadelesinin ürü-nüdür. Böyle bir mücadele olmasaydıherhalde kimse, “Kürt halkı yoktur,Kürt sorunu yoktur” gibi bir anla-yıştan çıkıp, durup dururken, yalandanda olsa, “gelin bu sorunu çözelim”demezdi. Nedir ki, Kürt hareketinin“son iki yıldaki mücadelesi sayesindemasaya oturmak zorunda kaldılar”iddiası büyük bir yanılgıya kapı ara-lamaktadır. ” (Kızıl Bayrak, Sayı:8,Syf: 3, 22 Şubat 2013)

“Türk sermaye devletinin tek he-defi, Kürt halkına bugün istenen hak-ları verip çözmek değil. Kürt sorununukendince çözmüş olmak (için-bn) enbaşta Kürt hareketinin silahlı direnişinitasfiye etmeyi gerektiriyor. Bunun içinkırıntı düzeyinde karşılanmasını gözealınabileceği gösterilmiştir. Türkiyeburjuvazisi, Kürt silahlı güçlerinintasfiyesini gerçekleştirmek hesabına,daha ilerisine bile bir dönem katlan-mayı göze alabilir.” (agy)

Kızıl Bayrak, yaşanan sürecinaynı zamanda emperyalizmin ve Tür-kiye’nin bölgesel hesaplarına dönükolduğunu şu sözlerle ortaya koyuyor:“Batılı emperyalistler ile Türk ser-maye devletinin hesabı ise silahlıKürt hareketinin tasfiye ederek, Kürtsorununu kontrol edilebilir, emper-yalist hesaplar çerçevesinde değer-lendirilebilir bir dinamiğe dönüştür-meye dayanıyor. Daha genelde bununanlamı, İran, Suriye ve Irak’taki par-

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!332

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 33: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

çaları da içeren Kürt dinamiği böl-gesel taşeronluk heveslisi Türkiyedenetiminde emperyalist nüfuz mü-cadelelerinin yedeğine almıştır. Uzunvadede Misak-ı Milli projesi de buhesaba dayanıyor” (Kızıl Bayrak,Sayı: 17, 26 Nisan 2013, Syf: 21)

Kızıl Bayrak, bu değerlendirme-sinden önce, “PYD’nin ÖSO ile 11maddelik bir anlaşma imzalayarakBAAS yönetimine karşı ortak hareketedeceklerini ilan ettiler” şeklindeburjuva basında yer alan bilgiyi ak-tarmakla yetinmiştir. “PYD’den Ge-rici Muhalefete Katılma Sinyalleri”başlıklı yazılarında ise (Sayı: 16, sf:21, 19 Nisan 2013) Şu belirlemeyiyapmışlardı:

“Belirtmek durumundayız ki,SUK’a (Suriye Devrimci Güçler Ulu-sal Koalisyonu) katılmak, Kürt hal-kının özgürlüğü uğruna mücadeleetmek için kurulan bir hareketin meş-ruluğunu ilerici devrimci güçler nez-dinde tartışmalı hale getirecektir.

“PYD’nin bu talihsiz yönelimi,ister İmralı’da devam eden pazar-lıklardan kaynaklansın, ister alandayaşanan sıkışmanın sonucu olarakgündeme gelsin sonuç değişmiyor.Dinci-gerici AKP iktidarı ve emper-yalistler güdümündeki SUK’la aynımevziye girmektedir.”

Kızıl Bayrak’ın PYD ile ilgili ak-tardığımız değerlendirmeleri yapmasıolumluluktur. Ancak PYD’nin nedentavır değiştirmemesine değinmemesiyanıyla eksiktir. Zira PYD’nin, A.Öcalan’ın MİT ile görüşmelerindençıkan kararın PYD’ye talimat ola-rak gönderilmesi nedeniyle tavırdeğişikliğine gittiği de bilinmektedir.

Kızıl Bayrakçılar, “AKP’nin gün-cel ihtiyaçları” çerçevesinde ise şun-ları söylüyorlar:

“İktidar mevzilerini sağlamlaş-tırmak, Türkiye’nin anayasal düzeninikendi eğilimleri doğrultusunda dizaynetmektir. Bunu ise yeni anayasa ve2013-2015 seçimlerinin garantiyealınması sağlayabilir. DolayısıylaKürt hareketini (ve elbette yedeğindehareket eden sol çevreleri) masadaoyalayabilmesi AKP için hayati önemarzediyor. Yoksa onun temel taleple-

rini kısmen de olsa karşılıyor. Kürtsorununu çözmek gibi bir yaklaşımıhiçbir zaman yoktur. ” (Kızıl Bayrak,Sayı: 17, Syf: 21)

Evet, Kızıl Bayrakçılar doğru söy-lüyor. AKP’nin “Kürt sorununu çöz-mek” gibi bir derdi yoktur. Zira hala“terör sorunu”, “PKK’nin tasfiyesi”sorunu olarak değerlendirmektedir.Yanlış olan Kürt milliyetçilerinin vekayıtsız-şartsız destek veren solun es-tirdiği “Barış gelecek, her şey güzelolacak” yalanıyla halkı aldatmak içinellerinden geleni yapmalarıdır.

Sonuç olarak: K. Bayrak’ın “İmralısürecini”, “tasfiyecilik” olarak tanım-laması ve başta HDK bileşenleri olmaküzere tasfiye sürecine destek verenleri“kuyrukçu sol” olarak tanımlayıp, ya-şanacakların sorumluları olacaklarınısöylemesi olumluluktur. Tasfiye süreci,tüm sola, özellikle de gerçekleri şuveya bu ölçüde görenlere devrimcimücadeleyi yükseltme görevini yük-lemektedir. Bu aynı zamanda söz ko-nusu örgütlerin geleceğinin de belir-leyeni olacaktır. K. Bayrak da, bu ger-çeklerden hareketle yapabildiklerininazamisini yapmakla yükümlüdür.

Özgür Gelecek: Amaç Silahlı Güçlerin Tasfiyesidir! Ama Tasfiye Diye Diye Tasfiyeciliğe Güç Taşımayalım

A.Öcalan’ın “Newroz çağrısı”ylailgili olarak, “bilinen paradigmanıntekrarından ibarettir. ” “Yeni bir şeyyok” diyorlar. Peşi sıra da, Ancak,“Tüm bunlar bir yana” ile başlayancümleler kuruyor paragraflar yazı-yorlar. İşte bunlardan ikisi:

“Ancak bir noktaya dikkat çekmekgerekir. Öcalan, Newroz’da okunanmektubunda, ‘İslam hukukuna dayalı’birliktelikten bahsediyor. Misak-ı Milliçerçevesi çiziyor Çanakkale ve KurtuluşSavaşı güzellemesi yapıyor.

“Tüm bunlar bir yana, asıl dikkatçekici olan şudur: A. Öcalan kimile-rince “dağ fare doğurdu” olarak yo-rumlanan mektubunda (kendileri de“tekrar”, “yeni bir şey yok” di-yorlar-bn) “Silah değil siyaset önce

çıksın” çağrısı yapmaktadır. Bu tavır,Öcalan’ın bilinen çizgisinde ısrarlıolduğunu gösteriyor. ” (Özgür Ge-lecek, Sayı: 55, Syf: 3, 27 Mart2013)

Oligarşinin Kürt milliyetçi hare-ketle neden ve ne karşılığı masayaoturduğuna ilişkin şunları söylüyorlar:

“Tüm hakim sınıflarının Kürt ulu-sal sorununa dair attıkları adımlar,“Kürt kardeşlerini” düşündüklerindendeğildir. Asıl olarak, Öcalan’ı “bebekkatilliği”nden “muhatap” aşamasınagetiren tam da bölgede yaşanan ge-lişmeler ve açığa çıkan kimi olanak-lardır. Ne yazık ki, Kürt ulusal ha-reketin kendi önderleri, “Kürtleritanıyın”, “bazı kırıntı haklar verinve birlikte Orta Doğu’yu fethede-lim” anlayışı içindeler. Hal böyleolunca, Türk hakim sınıfları, “bü-yümek”ten bahsediyorlar, bölgeyeyönelik gündüz düşleri görüyorlar.”(Özgür Gelecek, sayı: 51. Sf: 3)

“Eğer Kürt ulusal hareketi tasfiyeedilecekse, bunu en az hasarla (ör-neğin silahlı temelde kopuşlar ya-şanmadan) yapabilecek kişi A. Öca-lan’dır.” (Özgür Gelecek, sayı: 51)

Özgür Gelecek’in de belirttiğigibi oligarşi için önemli olan Kürtmilliyetçi hareketin tasfiyesidir. Bunukırıntılar karşılığı, üstelik “demo-kratikleşme” demagojisiyle birliktebaşaracak olması hem ülke içi, hemde bölgesel yanıyla önemlidir. Tasfiyehedeflerine de ancak A. Öcalan va-sıtasıyla ulaşabilirlerdi ve onu tercihetmişlerdir. Kürt milliyetçi hareketinkendisini kullandırması ise vahimdir.

Silahlı Güçlerin Tasfiyesinin SınırDışına Çıkarılmasının “Arka Pla-nı”…: Özgür Gelecek’e göre AKPyerel seçimlere hazırlanıyor. Bununiçin bütün amaçları ülke içindeki si-lahlı güçlerin tasfiyesi, mümkünsesınır dışına çıkarılmasıdır.” (Ö. Ge-lecek, sayı: 51)

Ö. Gelecek, ABD ve AB’nin tas-fiyedeki rolünü “arka plan” olaraktanımlamaktadır. ABD “arka plan-da” değildir. Tasfiye projesinin sa-hibidir. Yürütücüsüdür. Bundan son-rası için de belirleyici durumda ola-caktır. Aksi de mümkün değildir.

4 Ağustos2013

333

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 34: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Çünkü, Türkiye’nin emperyalizmerağmen politika belirleme ve hayatageçirme iradesi yoktur.

Özgür Gelecek, emperyalistlerinve oligarşinin tüm amacının Kürt mil-liyetçi hareketi tasfiye etmek olduğunuvurguluyor. Devamla, emperyalist-lerden demokrasinin, “uşağı faşistdiktatörlükten” de “tam demokratikTürkiye” beklenemeyeceğini belirtiyor.“Komprador burjuvalar ve toprak ağa-ları”nın, “barış Türkiye’yi uçurur”sözlerinin “arka planı”nda nelerin ol-duğunu şu şekilde ifade ediyor: “Te-rör” sorunu olarak gördükleri ezilenhalkın, ulusun haklı isyanını kontrolaltına almak ve kısmi tavizler vererek,ezen ulusun imtiyazlarını yenidenüretmek amacı” (bkz: Ö. Gelecek,Sayı: 13, sf: 3. 13 Mart 2013)

Sürecin “tasfiye” amaçlı olduğunubelirten Ö. Gelecekciler, sık, sık tas-fiye tanımının kullanılarak Kürt mil-liyetçi hareketin eleştirilmesine, Kürthalkımızın ve genelde tüm halkınuyarılmasına karşı çıkıyorlar.

“Tasfiye Diye Diye Tasfiyeye KanTaşımak: Bu Söz Ö. Gelecek’in 55.Sayısında yeralan “Kürt Barışı”Yeni Bir Başlangıç mı?” başlıklıyazının alt başlığı olarak kullanılmış.Şunları söylemişler:

“Öncelikle şunu belirtmek gerekirKürt ulusal sorununda yaşanan ge-lişmeleri ve A.Öcalan’la yapılan gö-rüşmeleri bıktırırcasına tasfiye olaraktanımlamanın kimseye bir yararı bu-lunmamaktadır. Doğrudur Türk hakimsınıfları bu amaçla hareket ediyor.Amaçları şu veya bu nedenle de olsa

kendi denetimlerinde olmayan birsilahlı gücün tasfiyesidir...

Bu anlamıyla ulusal hareketin uz-laşacağı, teslim olacağı üzerindenuzun uzun yazılar kaleme almak venutuklar çekmek Kürt halkının mü-cadelesine yarardan çok zarar geti-rir.” (Ö. Gelecek, Sayı: 55, Syf: 3,27 Mart-9 Nisan 2013)

Ö. Gelecek, hem gerçeklere göz-lerini kapatıyor, hem de herkesten,kendi gibi davranmasını istiyor.Üstelik bunu yaparken de, oligarşininve emperyalizmin amacının Kürtmilliyetçi hareketi tasfiye etmek ol-duğunu kabul ediyor. Nitekim “geriçekilme” de devam ediyor.

Ö. Gelecek’in bu anlayışı yanlıştır.Kabul edilemez. Tam tersine, en baştada Kürt halkına gerçekleri anlatmak,gelecekte kendilerini nelerin beklediğikonusunda aydınlatmak devrimcileringörevidir. Kürt milliyetçileriyle ideo-lojik mücadeleden de kaçmamak ge-rekir. Bu da halk saflarında gördüğü-müz bir örgüte karış ML’lerin, dev-rimcilerin en temel görevidir.

Ö. Gelecek, HDK içerisinde yeralmadı. Ancak, “gözlemci” olarakHDK toplantılarında yerlerini aldılar.Kürt milliyetçi hareketin yeni stratejisi(tasfiye süreci) Ö. Gelecek’i HDK’yadaha fazla yakınlaştırıyor olmasın?Ciddi, gerçekleri açıkça ifade ederekideolojik mücadele yürütme, tasfi-yenin karşısında yer alma politikasınınHDK’daki “gözlemci” statülerine za-rar vereceğini düşünmüş de olabilirler.Hangi nedenle olursa olsun, o bakışaçısı yanlıştır. Doğru olan, olgunun

adını nasıl koyuyorsak, o gerçekliklepolitikanın yürütülmesidir.

Bir diğer nokta da, Ö. Gelecek’in“Mesele Kürt ulusal hareketinin uz-laşması değildir. İddiası olanın sınıflariçerisindeki tavrıdır” sözlerindedir.Ö. Gelecekçilerin Türkiye devrimmücadelesindeki yerini pratiğini bil-meyenler de, şu satırları okuduğundakimbilir neler düşüneceklerdir? Ö.Gelecekçiler, pratikleriyle gerçekle-riyle uygunsuz, abartılı laflar etmiş-lerdir. Kürt milliyetçi hareketin tas-fiyesini ise sıradanlaştırmışlar, kü-çültmüşlerdir. Kürt milliyetçi hare-ketin silah bırakması, aynı zamandahem karşı-devrim güçlerince, hemde Kürt milliyetçileri dahil tüm re-formist-pasifistlerce silahlı müca-delenin yenilgisi olarak propagandaedilmektedir. İşte karşı çıkışımızınbir yanında da bu olmalıdır.

Sonuç olarak: Ö. Gelecekçileryanlış düşünmektedirler. Kürt mil-liyetçi hareketin emperyalizm ve oli-garşi ile uzlaşmasına da, hizmetlerinegirme olasılığına da karşı çıkmalıdırlar.Pratikleri neye denk düşüyorsa o şe-kilde tanımlanmalıdır. Tasfiyeye tas-fiye demek, ideolojik mücadele yü-rütmek, öncelikle de Kürt halkımızıuyarmak, tüm devrimcilerin gör-evidir. Evet, Özgür Gelecekçiler’inde ifade ettiği gibi Kürt milliyetçihareketin uzlaşması, devrimcileringörev ve sorumluluklarını daha daartırmaktadır. Bunun için de, tespityapmakla yetinmemeli, pratikte mü-cadeleyi yükseltmelidirler.

Elbistan Hapishanesi’nden SincanHapishanesi’ne sürgün edilen SevdaKurban, Sevcan Göktaş, Derya Taş-kıran ve Gönül (Kinem) BozkurtSincan Hapishanesi’nde hukuksuzaramaya maruz kalmış, bunun üzerineonlar da hapishane hakkında suç du-yurusunda bulunmuşlardır.

Ankara Adliyesi’nde görülen du-

ruşmada özgür tutsaklar hakimve mübaşirin sözlü saldırı vetehditlerine uğramışlardır.“Türkiye’de adalet yok mu?”

diye savunma yapan özgür tutsaklaraüstüne vazife olmadığı halde mahkememübaşiri “Türkiye’yi beğenmiyorsanızbaşka ülkeye gidin!” sözleriyle per-vasızlığını göstermiş ve hakimle be-raber özgür tutsakları tehdit etmişlerdir.İşte Türkiye’de adaletin son örneği;onursuz aramaya ve işkenceye karşılık,tehditli adalet.

Onursuz Aramaya ve İşkenceye Karşılık, TEHDİTLİ FAŞİST ADALET

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!334

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 35: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Kürt milliyetçilerinin devrimcilereyönelik saldırıları hakkında defalarcayazdık. Her defasında, en yetkili ku-rumlarıyla, en yetkili insanlarıylagörüşüldü, ancak bir sonuç alınamadı.

Devrimci dernekler basılıyor, dev-rimcilere saldırılar yapılıyor, bunakarşın, Kürt milliyetçi hareket güvenveren bir çözüm sunmuyor. Saldırı-ların önüne geçebilecek bir açıklamayapmıyor. Dolayısıyla, her an yenibir saldırıya zemin hazırlıyorlar.

4 Temmuz 2013 tarihinde, NurtepeÇayan Mahallesi'nde Haklar Derneğigirişimi üyelerine ve Çayan halkına,BDP’liler tarafından saldırı düzen-lendi. Bu saldırıda 6 kişi yaralandı.Saldırıda, molotof, havai fişek, çivilisopa ve silah kullanılmıştır.

Olay Şöyle Gelişmiştir:3 Temmuz, saldırıdan 1 gün önce,

mahallede bir grup korsan eylem ya-parak belediye otobüsünü yakmayaçalıştı. Kahveden çıkan yaklaşık 20

kişi tepki gösterdi. Halk Cephelilero esnada uzaktaydı. Olaya karış-madılar. Eylem yapan grupla, en-gellemeye çalışan halk arasındaarbede çıktı. Halkın üzerine molotofattılar. Üç kişi göstericilerin arasındakalmıştı. Eylem yapan grup ilehalktan insanların arasına HalkCepheliler girdi. Ardından gruporadan ayrıldı.

Yol kesme eyleminden sonraeylemi gerçekleştirenler adına birkişi gelerek, bir kişinin eylemisabote ettiğini, Cepheliler yüzün-den eylemin başarısız olduğunuiddia etti. Bu kişiyi alıp sorgulamakistediler.

4 Temmuz:Nurtepe Çayan Mahallesi Haklar

Derneği girişimi, yoksulluğa yozlaş-maya karşı yürüyüş düzenledi.21.00'da yürüyüş başladı. Yaklaşık200 kişilik bir yürüyüş yapıldı. Yü-rüyüş bittikten sonra 50-60 kişi, da-ğılan kitleye saldırdı. "ApocularBurada Cepheliler Nerede", "Ça-yan Cephe’ye Mezar Olacak", "Tit-re Cephe, Apocular Geliyor" slo-ganları attılar. ve ağza alınmayacakküfürler ederek yolda gördüklerihalktan insanlara "Cepheli misin?"diye sorular sorarak dolaştılar. Cep-heliyim diyenleri, ölesiye dövdüler,çivili sopalarla, kaldırım taşlarıylakafalarına ve kollarına vurdular.

Bundan sonra derneğe yönelerekmolotof attılar, molotof yanmadı.Daha sonra derneğin sokağında silahlaateş açtılar. Halkın üzerine havaifişek attılar. Mahalleli sokağa çıkıp"Çetelerden Hesap Sorduk Soraca-

ğız" diye sloganlar attı. Yüzlercemahalleli sokağa çıkıp saldırıyı püs-kürttü.

5 Temmuz’da Halk Komitesi yü-rüyüşle ilgili bildiri hazırladı "Çetelerhalka hesap verecek" başlığıyla çı-karılan bildiriyi esnaflara ve evleredağıttı... Esnafa kepenk kapatma çağ-rısı yapıldı. O gün tüm esnaflar kepenkkapattı. Yaklaşık 2 bin kişi devrim-cilere ve halka karşı yapılan saldırıyıprotesto etmek için yürüdü.

Normalde mahalleye sokulmamasıgereken, Ulusal Kanal çekim yaptı.Ulusal Kanal, kendisinin İşçi Partisi'neait olduğunu bilmeyen Halk Cephe-lilerle röportaj yaptı. Ulusal kanalkontra haber geleneğini bozmamış,olayı kışkırtmaya çalışmıştır.

Bu olayların ardından, BDP İlMerkezi'ne gidilmiş görüşme yapıl-mıştır. İlk görüşmede saldırıyı üst-lenmediklerini ama bir kışkırtma ol-duğunu söylemişlerdir.

BDP temsilcilerinden birisi, busaldırılara hiç değinmemiş, Yürüyüşdergisinde çıkan "kürt milliyetçiliği"değerlendirmelerinin hakaret oldu-ğunu, kendi kitlelerini herhangi birsaldırıya karşı engellediklerini ifadeetmiştir. "Siz bu tarz yazıları yaz-maktan vazgeçin" diyerek Çayan'da-ki saldırıya hiç değinmemiştir.BDP'nin diğer temsilcileri, kendili-ğinden ortaya çıkan bir gerginliğiönleyemedikerini söylemişlerdir. HalkCephesi temsilcileri, bunun planlı,programlı bir saldırı olduğunu söy-lemiş, sorumluların ortaya çıkarıl-masını istemişlerdir.

BDP’liler ilk görüşmede, planlısaldırıyı kabul etmediler... Araştıra-

4 Temmuz 2013 Günü Kürt Milliyetçi Hareket Nurtepe Çayan Mahallesi’nde,Haklar Derneği Girişimi Üyelerine ve Halka Saldırdı

Kürt Milyetçi Hareket Halktan ve Devrimcilerden Özür Dilemelidir

Faşist AKP İktidarıyla Uzlaşıp Halkave Devrimcilere Saldırmak BDP’lilere

Hiçbir Şey Kazandırmaz! BDP’liler Çayan Mahallesinde,

Haklar Derneği girişimi binasına,halka ve devrimcilere “çivilisopalarla”, molotoflarla, havaifişeklerle ve tabancalarlasaldırıyı sahiplendi. ÖZÜRDİLEMEYECEĞİZ dedi!

Özür dilemeyin! Faşist AKPiktidarıyla barışın, uzlaşın!Halka ve devrimcilere saldırın!

Faşist AKP iktidarı saldırıyor,siz de saldırılara devam edin! 4 Ağustos

2013

35

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 36: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

caklarını söylediler. Ardından "HalkCepheliler bayrağımızı yakmış. 6Temmuz’da da geceleyin yine bay-rağımız yakıldı" dediler. BDP araş-tırmak için süre istedi, bir hafta sonratekrar görüşüldü.

Bu defa olayın görgü tanıklarıylabirlikte gidildi. Görgü tanıklarındanbirisi BDP üyesiydi. Bayrak yakıldıdiye iddia edilen eylemde BDP kor-tejinde yürüyordu. Bu ikinci görüşmedeBDP’liler saldırıyı üstlendiler. "Yerelorganlarımız yapmış, saldırıyı inkaretmiyoruz, cezalandırma eylemi ya-pıldı, misilleme yapıldı. Misillemeyanlıştır demiyoruz. Mahkum edece-ğimiz tek şey diyalog yolunu deneme-den misilleme yapılmış olması, yoksamisilleme yapılabilir. Bu eylemi üst-leniyoruz. Kuruma müdahale yok. Et-kinlik içinde kuruma yönelenler olmuş.İradi olarak engel oldu arkadaşlar,derneğe saldırı olmadı. Eğer derneğesaldırı olmuşsa yanlıştır, ama derneğesaldırı olmadı. Biz merkezi olaraközür dilemeyiz. Yereldeki arkadaşlarkendi aralarında konuşsunlar."

"Arkadaşınız Ulusal Kanal’dabize çete dedi, Ulusal Kanal’ı çağır-dınız, ‘Çeteler halka hesap verecek’bildirileri dağıttınız, mahallede ön-cesinden beri gerginlik vardı, dergi-nizde çıkan yazılar, Çayan’da afişyapılmaması bunların birikmesi so-nucu olmuştur."

BDPlilerin dedikleri bunlardır. Söy-lediklerinde yeni bir şey yok. Şimdiyekadar demokratik derneklere yapılansaldırıları inkar etmişlerdi. İlk defabu kadar açıktan kabul ediyorlar. Yap-tıkları saldırıyı "etkinlik" olarak de-ğerlendiriyorlar. Halka saldırmayı et-kinlik olarak değerlendirmek başlı ba-şına eleştirilmesi gereken bir şeydir.Bu anlayış halka ve devrimcilere karşıyapılacak saldırıların önünü açar.

BDP'lilerin iddia ettiği gibi bayrakyakma olayı kesinlikle olmamıştır.BDPli bir kişinin tanıklığını bilekabul etmeyip, "bizim kadromuzsöyledi" diyerek saldırıyı meşrulaş-tırmaya çalışmışlardır.

Ulusal Kanal'a yapılan röportajıönümüze sürmüşlerdir. Kendilerinede ifade edilmiştir, arkadaşımız bil-

mediği için röportaj vermiştir. Ancaktarihimizde, İşçi Partisine karşı tavrı-mızı herkes bilir. BDP'ye karşı burjuvabasına tek bir röportaj yapmadığımızıda iyi bilirler. 2009 yılında, Okmey-danı'nda, Alibeyköy'de, derneklerimizearka arkaya yapılan saldırıların ardındanDTP İl Merkezi önünde yaptığımızoturma eylemine onlarca basın men-subu gelmiştir. "Basına söyleyeceksözümüz yok" diyerek basın gönde-rilmiştir. Grup Yorum'un İzmir'de sah-nesi BDP’liler tarafından basıldı, ens-trümanları kırıldı. Fırsatçılık yapmakistesek, bütün basının üstüne atlayacağıbir haberdi... Ancak tek bir burjuvabasına haber yaptırılmadı, röportaj ya-pılmadı. Bizi bununla suçlayamazlar.

İşçi Partisi, Aydınlık Gazetesidevrimcileri ihbar eden, halk düşmanıbir partidir. Hiçbir mahallemize, der-neğimize, eylemimize katılamaya-cakları tüm sol tarafından, halkımıztarafından bilinmektedir. Devrimcihareketi bu konuda suçlayamazlar.İşçi Partisiyle ilişkileri konusunda,BDP'nin tarihi, sicili kabarıktır.

"Çeteler halka hesap verecek"sloganı olayın sıcaklığıyla atılmış,genelde eyleme katılan halkın attığıbir slogandır. Kimin yaptığı belli ol-mayan halka karşı, devrimcilere karşıyapılan bu saldırıları, Çayan halkıve Cepheliler ilk anda "Çete" diyeadlandırmışlardır.

BDP’lilere çete demek yanlıştır.Saldırıyı yapan bellidir. Çete demek,olayı hafifletir. Bir siyasi örgütünböylesine planlı proramlı bir şekildesaldırması çok daha vahimdir. Halkave devrimcilere saldırmak suçtur. KürtMilliyetçi Hareketi özür dilemelidir

Kürt milliyetçilerine soruyoruz:

Bugüne kadar "önderimize ha-karet ettiler" diye, "bayrağımızıyaktılar diye" hangi burjuva gaze-teye, dergiye saldırdınız? Burjuvazininhangi derneğini bastınız ve yaktınızbu nedenle? Peki, burjuvazi bugünekadar hiç mi önderinize küfretmedi,hakaret etmedi?... Bu, yüzlerce, bin-lerce kez olduğu halde, bir kez biletepki göstermiyorsunuz.

Fakat, devrimciler, bir kez bilehakaret, küfür etmedikleri halde,

bayrak yakmadıkları halde yalan birgerekçeyle saldırıyorsunuz... Buradabir gariplik yok mu?

Sorunun bir hareketin önderliğineküfürle, hakaretle ilgisi yoktur. Herkesöncelikle bunu görmelidir. Kürt mil-liyetçi hareket, tüm tarihi boyunca,kendine tabi olmayı reddetmiş, re-formist, uzlaşmacı, düzen içi politi-kaları karşısında Marksist-Leninistcepheden eleştiriye tavizsiz devameden devrimci harekete karşı taham-mülsüzdür. Bugün "Çözüm süreci"diyerek bütün devrimcileri buna tabikılmak istemektedirler. Politikalarınahizmet etmeyen her şeyi, "çözüm sü-recini" sabote eden bir eylem olarakdeğerlendiriyorlar. Siyasi değerlen-dirmeleri hakaret olarak ilan edip,kitlelerini yalan yanlış bilgilediriyorlar.

Kürt Halkımız,

Bu saldırılar Kürt halkı adına ya-pılıyor. Yalanlara kanmayın. Devrim-cilerin tarihinde Kürtlerin ulusal de-ğerlerine hakaret ettikleri görülme-miştir. Hiç kimse tek bir örnek vere-mez. Ne Öcalan'a, ne bayrağına tekbir hakaret edilmemiştir. Bayrak ya-kılmamıştır, bu iddiayı ortaya atanlaryalancı ve provokatördür. Olayın ta-nıkları olan BDPliler de bayrak ya-kılmadığını söylüyorlar. BDP yöne-ticilerine bu tanıklarla gitmemize rağ-men derneğimize yapılan saldırıyıüstlenmişler, özür dilenecek bir şeyoladığını söylemişlerdir. BDP'ye oyveren Kürt halkımız hesap sormalıdır.Devrimcilere ve halka yapılan saldı-rının hesabını sormalıdırlar. Hiçkimse,Kürt halkı adına, devrimcilere vehalka karşı saldırıyı meşrulaştıramaz.

Sonuç olarak, Kürt Milliyetçi Ha-reketi özür dilemelidir.

Devrimcilere ve halka karşı ya-pılan saldırılar mahkum edilmelidir.

BDP’liler devrimcilere saldırmak-tan vazgeçmelidir.

On yıllardır faşist iktidarlar sal-dırıyor. Kurumlarımızı basıyor. Kat-lediyor, tutukluyor... Fakat devrim-cileri teslim almayı başaramadılar.

Faşist AKP iktidarıyla uzlaşırkendevrimcilere saldırmak size birşeykazandırmaz... Vazgeçin!...

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!336

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 37: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Başbakan Erdoğan’danTüm Halka Çağrı:Muhbirleşin, KomşunuzuGammazlayın!

Erdoğan, İmam Hatip LiseleriMezunları ve Mensupları Derneği’niniftar yemeğinde, halka muhbirlikçağrısı yaptı. Komşunuzu gammaz-layın dedi...

“Tencere tava çalanlara karşıyargıya giderek hakkınızı savunun.Yargıda onlar mücadele etsin. Yıl-larca biz mücadele ettik şimdi onlarmücadele etsin.”

Halk ayaklanmasında, halk, açlığave yoksulluğa karşı isyanının simgesiolarak, eylemlerde tencere-tava çaldı,çalıyor. Bunun, Erdoğan’ı en başındanberi rahatsız etmesinin nedeni, ten-cere-tavadan çıkan gürültü değil,“zenginleşen Türkiye” aldatmacasınıtuzla buz etmesi ve açlık ve yoksul-luğa karşı isyanın birleştiriciliğindenduyduğu korkudur.

Bu yüzden tencere-tava çalmaksuç; cop, TOMA, gaz, pala ve so-palarla halka saldırmak serbesttir.

Hiçbir İmam Hatipli çıkıp da “buzulmün dinde yeri var mı” diyesorgulamadı, karşısına dikilmedi.Oysa Kur’an da, Peygamber de gam-mazcılığı ve zulmü onaylamamıştır.

Kur'an-ı Kerim’in birçok yerindebu iğrenç huy kınanmıştır:

"Diliyle çekiştiren, kaş ve gözüyleişaretler yapıp alay eden her fesatkişinin vay haline." (Hümeze suresi,Ayet 1)

Şüphesiz ki Müslümanlar, bunlarıhatırlatıp bu münafığın karşısına çık-malıydı.

AKP, İlk Günden Beri TümHalkı Muhbir, İspiyoncuYapmayı Hedeflemiştir: AKP,

her faşist yönetimin yaptığı gibi, ik-tidara gelir gelmez, muhbirliği yay-gınlaştırmaya, meşrulaştırmaya vekanıksatmaya çalışmıştır.

Faşizm; işkence ve infazlara da-yandığı kadar; itirafçılara, muhbirlere,komplolara, provokasyonlara da da-yanır. AKP döneminde bunlar,AKP’nin tekeline geçmiş, yaygın-laşmış ve kurumsallaştırılmıştır.

Faşist Erdoğan, halkı birbirinedüşmanlaştırdığında daha kolay yö-neteceğini bilmektedir.

Polisin devrimcilere yönelik yap-tığı, işkence, katliam, provokasyon,muhbirlik ve ajanlık çalışmalarınave iftiralarla açılan komplo davalarınadair arşivimizde yüzlerce örnek bu-labilirsiniz. Ancak bu durum, dev-rimcilerle sınırlı değildir.

Halkın tüm kesimlerine yöneliködül ve tehdide dayalı muhbirleştirmetemel politikasıdır. Amaç suçu önle-mek değil, birbirine güvensiz, ispi-yoncu, kişiliksiz bir toplum yarat-maktır. Sömürü, böyle kişiliksiz birtoplumda, çok daha katmerli ve risksizyürütülebilir çünkü.

Basına yansımış, yakın dönemeilişkin bazı örneklerle bu yozlaştırmasaldırısına bir bakalım:

-Polis-gammaz el ele. Suçlu ara-maya gerek yok. Halkı birbirine dü-şürme oyunlarının sahibi ortadadır:

AKP iktidarı öncesi, 2002 yılındadönemin Ankara Emniyet MüdürüHasan Yücesan, "huzurun ve mut-luluğun" anahtarı demagojisiyle"asayiş gönüllüleri" adıyla muhbirlikprojesi başlattı. "Muhbir vatandaş-lara" törenlerle, "muhbirlik kim-liği" dağıtılmıştı. İki ay sonra vaz-geçilen projede 1885 kişi bu onur-suzluğu kabul ederek yakalarına karttakmışlardı. Başvuruların ise 17 binibulduğu belirtiliyordu. İlk 400 muh-bire kart verme töreninde Yücesan,

alçaklığın evrensel tarihine geçecekşu sözleri sarf etmişti:

"Ülkenin birlik ve beraberliğinegöz diken, toplumun huzurunu bo-zanlara karşı birlikte mücadele ede-ceğiz. Birlikte savaşacağız. Biz mem-leketi savunacağımıza, ülkemize yö-nelen her eli kıracağımıza söz ver-miştik. Sizler artık bizim silah ar-kadaşlarımızsınız!" (Yürüyüş,Sayı:16)

İsrail Yaptı Biz de Yapalım:2005 yılında, döneminin AKP’li Em-niyet Müdürü Celalettin Cerrah, İs-rail’de de uygulandığını söyleyerek;emeklileri, apartman yöneticilerini,tüm komşuları muhbir olmaya çağırdı:"Herkes komşularına dikkat etsin.En küçük şüphede polise haber ve-rin. Apartman yöneticileri kim ge-liyor kim taşındı, nereden geldi bil-meli..."

"Emekliler oturdukları pence-reden, sokakta dolaşırken gördükleriolayları polise bildirmeli. Emeklilerbir sistem içerisinde güvenlik çalış-masının içine sokulmalı." (Yürüyüş,Sayı:16)

Yetim çocuklarımıza yönelikeğitimin hedefi, muhbirleş-tirme: 2005 yılında; yetim çocuklarayönelik dayak, taciz vb. olaylar ay-yuka çıkınca, dönemin, Çocuk Esir-geme Kurumlarından Sorumlu AKP’liDevlet Bakanı Nimet Çubukçu, "Heryurtta çocuk muhbirleri olduğu"açıklamasını yaptı. “Birazcık pedagojibilen bir öğretmen, arkadaşlarınınkopya çektiğini söyleyen bir öğrenciyedahi, önce ‘arkadaşlarını ihbar et-memesi’ nasihatını verir. Çubukçuise bırakın nasihatı, kurumsal muh-birlik ağı örmekle meşgul!”dü. (Yü-rüyüş, Sayı:26)

Polis Muhbirlik ve Denetim

Başbakan Erdoğan “Komşunuzu İhbar Edin” Dedi!

Muhbirlik, İhbarcılık,Gammazlık Şerefsizliktir!

4 Ağustos2013

337

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 38: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Mekanizmasını Yeniledi:“Okul Polisliği Projesi”Amaç: Her Öğrenciİspiyoncu Olacak!

Örnek1: 2006 yılında, AntalyaEmniyet Müdürlüğü imzası taşıyan6 Eylül 2006 tarihli bir belgede, öğ-rencileri ispiyoncu yapma projesişöyle anlatılıyordu:

"2006-2007 Eğitim ve Öğretimyılında, (…) 'Toplum Destekli PolisHizmeti' çerçevesinde, Türkiye'de ilkkez uygulanacak olan Okul PolisliğiProjesi hazırlanarak Milli EğitimMüdürlüğü'ne bağlı okullarımızınöğretmen ve idarecilerinin bilgisidahilinde ve velilerimizin sağlaya-cakları katkı ile geliştirilecektir."

Önce, "OKUL İRTİBAT GÖ-REVLİSİ" adı altında bir polis gö-revlendirilecek, bu polis, "rehber öğ-retmenlerle işbirliği yaparak öğren-cilerin korktukları kişiler, olaylar veher türlü şikayetlerini dinleyecek..."

"Okul irtibat görevlisi" polisler,her saat okulda bulunamayacak, an-cak kendilerine iletilen sorunlar veyaptıkları gözlemlerle gerektiğindederslere de girebileceklerdir."

"Tüm bunlar yapılırken "gözle-rinin arkada kalmasını" istemediğimizanne babalar ile gelecek teminatımızçocuklar düşünülmüş, her çocuğu-muzun birer polis abla ile polis ağa-beylerinin olduğunun unutulmamasıamaçlanmıştır."

Amaç açık: “her öğrencinin birpolis ablası, abisi olsun. Her öğrenci,ispiyonculuk yapsın!” (Yürüyüş,Sayı:88)

Örnek 2: 2007 yılının 21 Kasımgünü, Diyarbakır Emniyet Müdür-lüğü’ne bağlı Terörle Mücadele Şu-besi ekipleri, liselerde verdiği ‘terör’konulu konferansa katılan öğrencileredağıttıkları ankette; aile, çevre veokul ortamında ihbarcılığa sevk için,“Aşağıdakilerden biri ya da birdenfazlası tarafından olumsuz propa-gandaya maruz kaldınız mı?” so-rusu yöneltildi. Soruya cevap olarakise yine birden fazla seçenek sunuldu:“a) kalmadım, b) ailem, c) akrabala-rım, d) arkadaşım, e) din görevlisi,

f) dernek mensubu (üyesi-başkanı),g) iş yeri sahibi, h) öğretmenim, i)komşum.”

Ankette ayrıca “Ailenizin terörekarşı sizi bilinçlendirmede etkili veyeterli olduğuna inanıyor musunuz?”,“Öğretmenlerinizin teröre karşı sizibilinçlendirmede etkili ve yeterli ol-duğuna inanıyor musunuz?”, “Evi-nizde en çok hangi televizyon kanal-ları izleniyor?” şeklinde sorular dayer aldı.

Ankette öğrencinin kendisini ihbaretmeye yönelik soru ise şu şekildeyer aldı: “Kanunlarca yasaklanmışbir ideolojinin savunulduğu aşağıdakietkinliklerden hangisine katıldınız?(Birden fazla seçeneği işaretleyebi-lirsiniz) a) ev toplantısı, b) iş yeritoplantısı, c) dernek toplantısı, d)kahvehane toplantısı, e) cami top-lantısı, f) internet cafe toplantısı, g)gösteri ve yürüyüş, h) basın açıkla-ması, i) gezi/piknik, j) katılmadım.”

Böyle sorulara yer verilirken, öğ-renciler “Bir bardak çayımızı içmekister misiniz, işte adresimiz” şeklindeemniyete davet edildi. (sendika.org)

Öğretmenlere Ek İş Fırsatı:Muhbirlik!

2010 yılında, dönemin AKP’liMilli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu,her okulda bir müdür yardımcısının“irtibat görevlisi” olarak belirlen-diğini açıkladı.

“24 SAAT TAKİP: 2009-2010 eği-tim-öğretim yılında okullarda 2 bin881 güvenlik kamerası kuruldu. Gi-riş-çıkışlar, okul koridorları 24 saatkayıt altına alınıyor. Kamera ve alarmsistemi olmayan okullarda ise çalış-malar sürüyor.”

“Okullar ve çevresinde (…) 2007yılından itibaren her yıl olduğu gibi,2010-2011 eğitim-öğretim yılında da385 okulda 199 emniyet irtibat gö-revlisi, 15 emniyet 'krize müdahaleekibi' ve araçlı 126 emniyet ekibigörev yapmaktadır. Ayrıca her okulunbir müdür yardımcısı irtibat görevlisiolarak belirlenmiş ve emniyet gö-revlileri ile karşılıklı iletişim bilgileripaylaşımı sağlanmıştır.” (Akşam, 8

Aralık 2010 )

Engelli Vatandaşın EvindeBakımını Yapıyorsan, AilesiHakkında Muhbirlik deYapacaksın: “2006’da uygula-maya başlanan, özürlü vatandaşlaraevde bakım hizmeti verenlere ödenenmaaş, gelir kapısı olunca hükümettensert önlem geldi. Meclis'ten çıkanTorba Yasa ile evde bakım yapan ki-şiye muhbirlik sorumluluğu getirildi.Bakım yapan kişi, yakını da olsaözürlünün aile içi gelir artışını beyanetmek zorundadır. Özürlü bireyinkendisi veya birlikte yaşadığı ailesiningelirinde artış tespit edilirse devletinzararı bakıcıdan geçmişe yöneliktahsil edilecektir.” (Sabah)

“Muhbirlik Yapmayan Mu-habire Dava: “AKP’nin çıkardığı“Yeni Türk Ceza Kanunu'nun (TCK)278. maddesi 'ilk meyvesi'ni verdi.Beytüşşebap Savcılığı, öldürülen birPKK'lının cenazesinde, atılan 'suçunsurlu' sloganları adli ve idari ma-kamlara bildirmediği gerekçesiyleDoğan Haber Ajansı Muhabiri EminBal hakkında dava açtı. 278. maddeyegöre, işlenmekte olan bir suçu adliveya idari mercilere bildirmeyen kişi,bir yıla kadar hapisle cezalandırılı-yor.” (Milliyet, 22 Kas 2007)

“İstanbul EmniyetindeMuhbirlik Örgütlenmesi”

“İstanbul Emniyet Müdürlüğü'neHüseyin Çapkın'ın atanmasının ar-dından yapılan düzenlemelerle ikiyeni şube daha kuruldu. Bunlardanbirincisi gizli tanıkların korunmasıiçin ‘Tanık Koruma Şube Müdürlüğü.’İkincisi de Çapkın'ın daha önce İz-mir'de uyguladığı belirtilen ‘ToplumDestekli Polislik Şube Müdürlüğü’...”

“Şubelerden ilki itirafçılığın, ikinciise muhbirliğin kurumlaştırılmasıiçin oluşturulmuştur.” (Yürüyüş, Sayı:190) AKP döneminde “gizli tanık”adı altında yeni bir itirafçılık icatedilmiş, komplo kurmak kolaylaştı-rılmıştır.

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!338

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 39: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Bütün ŞehirlerdeAjanlaştırma veMuhbirleştirme Çalışması

"Emniyet bu amaçla 81 ildeki Te-rörle Mücadele Şube Müdürlüklerindegörev yapan polisleri özel bir eğitimealdı. 800 polis dört aşamalı kapsamlıbir eğitimden geçirildikten sonra sa-haya gönderildi. Bu polisler, terö-ristlerin aileleri ile... eylemlere katılansempatizanlarla ilgili çalışma yürüt-tü." (Zaman, 10 Ağustos 2009)

MİT Fahri AjanlıkKampanyası Açtı

“Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT),kuruluşunun 80. yılında bir ilki ger-çekleştirerek, internet üzerinden va-tandaşlara yönelik, 'Nasıl yardımedebilirsin' adı altında bir kampanyabaşlattı. Halktan çevrelerinde olupbitenleri elektronik ortamda teşkilatahaber vermelerini istedi.” (Hürriyet)

Temizlik İşçileri MuhbirlikYapacak

Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü,“Güvenli Toplum Huzurlu Gelecek”projesi kapsamında Şanlıurfa Bele-diyesi’nin temizlik işçilerinin çev-relerinde gördükleri olumsuzluklarıve şüphelendikleri konuları 155 polishattına ihbar etmesini istedi. (20Temmuz 2012, basın)

“Doktorlar Fişlendi, SıraHastalarda: SağlıkBakanlığı DoktorlardanMuhbirlik İstiyor”

“Türkiye’de devletin fişleme ope-rasyonlarının önemli noktalarındanbirini ifade eden e-devlet uygulaması,Sağlık Bakanlığı’nı da yanına aldı.Hasta bilgileri bakanlıkta toplanacak,bilgiler bakanlığın “gönlünce” pay-laşılacak.

“ALO 184, SABİM ile sağlık per-sonellerini ihbar sistemi kuran SağlıkBakanlığı, şimdi de hastaları ‘ilgilikişi ve kurumlara’ ihbar edecek. Sağ-lık Bakanlığı’nın talimatıyla İl SağlıkMüdürlükleri tarafından gönderilenyazıda, bütün muayenehanelerden,

özel sağlık kuruluşlarından takipettiği hastaların kişisel sağlık bilgileriisteniyor. 2 Kasım 2011’de yayınlananKanun Hükmünde Kararname ilebakanlığa verilen ‘bilgi toplama, iş-leme ve paylaşma’ yetkisine daya-narak yayınlanan genelgede, 1 Ocak2013 tarihinden itibaren özel sağlıkkuruluşları tarafından Sağlık Net 2sistemine veri gönderiminin zorunluolacağı belirtiliyor.

Genelgeye göre gönderilmesi ge-reken bilgiler içinde bütün kimlik,adres, iletişim bilgileri, hamilelik test-leri, sağlık geçmişi, özürlülük durumu,medeni hal, alkol-madde-sigara kul-lanımı, iş, meslek, öğrenim durumu,gelir durumu, hastalık şikayetleri,hastanın öyküsü, bütün tetkik sonuçları,tetkik istenen kurumlar, 15-49 yaşarası kadınların doğum oranı, düşükşekli ve sayıları, kadın sağlığı işlemleri,kullanılan aile planlaması yöntemi,gebelik testi sonuçları, son adet tarihi,babanın kan grubu, gebe olduğu tespitedilmiş olsun ya da olmasın, doğumya da düşükle sonuçlanan tüm gebe-likler, ağız ve diş sağlığı ile ilgili tümkoruyucu hekimlik, teşhis ve tedaviişlemleri ve daha pek çok bilgi yeralıyor.” (21 Aralık 2012)

'İktidara Muhbirlik YapanMemur Sayısı Artacak'

Bağımsız Kamu Görevlileri Sen-dikaları Konfederasyonu (BASK)Genel Başkanı Resul Akay, BakanÇelik'in, 657 sayılı kanunda değişiklikyapılacağı ile ilgili yaptığı açıklamaüzerine; “Performansa dayalı ücretsistemi yaşama geçirildiğinde, iktidarpartisine muhbirlik ve jurnalcilik ya-pan memur sayısı artacak”dedi.(6.2.2013)

Emniyet Genel Müdürlüğü kanuntasarısı hazırladı “Tarihi eser ka-çakçılığını ihbarla önleyenlere öde-nen ikramiyeler yükseltiliyor.”

“Tarihi eseri yakalat zamlıikramiyeyi kap!”

Yaptığı ihbarla 100 bin liraya ka-dar eser yakalatanlara, miktarın yüz-de 20'si üstünde ise; yüzde 15'i ikra-miye olarak verilecek. Ödemeler için

Yargıtay kararı beklenmeyecek.”

Halkın vergileri muhbirlerin ce-bine gidiyor. Bir haberin başlığı veözeti şöyle:

“YENİ bir iş kapısı; ‘muhbirlik’yaparak para kazanma...”

Vergi konusunda 2012 yılında de-ğişik konularda 23 bin 296 ihbardilekçesi verilmiş…

Bunlardan 196 kişi ikramiye al-maya hak kazanmış… Ödenen mik-tar da 3 milyon 82 bin 853 TL.

Başka bir haberde, muhbirlik ya-panlar 8 bin TL'ye yakın para ka-zanmıştır. Her bir muhbirin cebineortalama 8 bin 800 lira girmiş. 2007yılında ise ihbarda bulunan 87 kişiyetoplam 613 bin lira (kişi başı 7 bin045 TL) ödenmişti.” deniyor.

Şüpheli ve SanıkSayısında Artış

“Başbakanlık İnsan Hakları Ku-rulu Başkanı Doç. Dr. Vahit Bıçak,Türkiye'de nüfusa göre oranı fazlaolan şüpheli ve sanık sayısının giderekarttığına dikkat çekti. Açıklamasında;1986 yılında 1 milyon 79 bin 593kişinin şüpheli ya da sanık iken, busayının 2003 yılında 2 milyon 109bin 11'e ulaştığını ifade ediyor. "Yani"diyor Bıçak; "2003 yılında, bir yıliçerisinde toplumun %3'ü şüpheli yada sanık oluyor. Bu rakam, bir yılda%3 ise, 33 yılda %99'a ulaşıyor. Bumarjinal bir sorun değil. Günlük ha-yatı, herkesi ilgilendiren bir sorunve rakamlar çok yüksek." Bu rakamlarbugün daha da yükselmiştir. Yarındaha da yükselecektir. Çünkü AKPtüm halk düşmandır.

Müslüman halkımız;

“Bir insanda kendini yüksek gör-me, hırs ve şehvet varsa; bunlar okonuşurken soğan yemiş gibi kokar.”diyen Mevlana tam da AKP’lileritarif etmemiş midir?

Hz. Mevlana, Mesnevi’de şöylebir hikaye anlatır:

“Padişahın biri cuma günü camiyegidiyordu. Muhafızlar caddeye üşüşenhalka bir taraftan çekilin diye hay-kırıyor, diğer taraftan da tekmeyle,

4 Ağustos2013

339

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 40: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

sopalarla padişaha yol açmaya çalı-şıyorlardı.

“Bu esnada tesadüfen orada bu-lunan bir fakir de muhafızlardan sopayemiş, kan revan içinde kalmıştı.Dayanamadı, padişahın arkasındanşöyle bağırdı:

‘Şu yaptığın zulme bak! Halkınönünde böyle yaparsan, Allah seningizli zulümlerinden cümlemizi koru-sun! Güya camiye gidiyor, hâyır iş-lediğini sanıyorsun! Senin hayrınbuysa, şerrin kim bilir nedir?’

AKP’nin hayrı da 11 yılda ayanbeyan ortaya çıkmıştır. Bundan sonraAKP’nin peşinden gitmenin anlamı,şerre bilerek ortak olmaktır.

İspiyonculuk, MuhbirlikKültürümüzde Yoktur

Görüldüğü gibi AKP tarafından,meslek ve yaş ayırmaksızın halkıntüm kesimleri sistemli olarak muh-birleştirme saldırısı altındadır. Erdo-ğan’ın son çağrısı bunu tamamlayıcıniteliktedir. Bu halk düşmanlığıdır.Fitneciliktir. Fesatlıktır. Namussuzlara,ahlaksızlara özgü davranışlardır. Vebunlar, AKP iktidarı tarafından hal-kımıza sistemli olarak uygulanmak-tadır.

Bizim halkımızın kültüründe budavranışlar yoktur. Bunlar aşağılık,düşkünlük halleridir, ahlaksızlıktır.Biz komşuluk ilişkilerini, dayanış-

mayı önemseyen, bunu en önemlideğer sayan bir halkız. Nasıl ispi-yoncu olabiliriz? Bunun dinde de,kültürde de yeri yoktur, olmayacaktır.Bunun çağrısının yapılması bile bü-yük bir küfür, büyük bir hakarettir.

Zaten oligarşi, yıllardır çeşitli ve-silelerle bunu yaygınlaştırmaya ça-lışmış ancak başaramamıştır. AKPde başaramayacaktır.

Halkımız; Bizi sömürüp işsiz, açve yoksul bıraktığı yetmezmiş gibi,yozlaştıran, muhbirlerin, işkenceci-lerin, katillerin parasını da vergileri-mizden alarak bize ödeten AKP’ye,bu suçlarının hesabını soralım, AKPzulmünü yenelim!

Halk Düşmanı Tayyip Erdoğan her fırsatta halkaolan düşmanlığını dile getiriyor. Faşist yüzünün çokfazla teşhir olmasından kaynaklı, halkı birbirine düşürmeyolunu kullanmaya çalışıyor.

Tayyip Erdoğan şimdi de esnafların dostu oluverdi.Duyda inanma. Ekonomilerini çökerttiği, soyup soğanaçevirdi esnafların dostu oldu.

Birçok küçük esnafın kapatılması AKP iktidarındagerçekleşmiştir.

AKP küçük esnafı bitirmiş, tekelleri zenginleştirmiştir.AVM'lerin artmasıyla bir milyon esnaf kapılarına kilitvurmuştur. Sadece İstanbul'da AVM sayısı 114'tür.

AKP iktidarında tekellerin sayısı artmış, Şahenk gibihalk düşmanı tekeller servetlerine servet katmıştır.

Tayyip Erdoğan esnaflarla ilgili yaptığı açıklamada;"Bu son olaylarda, esnaf; Büyük Türkiye'nin hedefalındığını, Türkiye'nin güçlenen ekonomisinin hedefalındığını, Türkiye'de istikrarın, güven ortamının hedefalındığını görmüş, bu eylemlere karşı net şekilde tavrınıbelirlemiştir"

Geçin bunları, hangi güçlenen ekonomi acaba? 2milyon 665 işsizin olduğu mu? ( Bu rakam resmikayıtlılardır sadece. Yoksa bu rakam çok daha üstünde-dir)

Tayyip Erdoğan yalan söylüyor. Halka saldırdı denilenesnaflar, AKP'nin bizzat örgütlediği eli palalı it sürüle-ridir.

Her yıl on binlerce esnaf iflas ediyor. AKP tekellerinpartisidir. İşçiyi, memuru yoksullaştırdığı gibi esnaflarıda iflasa götüren AKP’nin tekelci politikalarıdır.

Çoğu zaman o bölgedeki esnaf, polisin işkencesinden

baskısından bıktığını söylemiştir.

Esnafları gaza boğan, gördüğünü coplayan AKP'ninfaşist polisidir.

Gezi eylemleri boyunca, polis saldırmadığı müddetçeesnafa bir kaç istisna dışında zarar verilmemiştir. Asılpolis ablukasıdır esnafın ekonomisini çökerten.

Esnaflara sesleniyoruz;

AKP'nin bu oyunlarına gelmeyin. Gezi Parkı’ndadirenenler, Türkiye’nin dört bir yanında faşizme karşıayaklananlar sizin de hakkınız için çıktı sokaklara. Göz-lerini kayıbetti, canını verdi, onlarcası tutuklandı.

Ekonominin kötüye gitmesinin tek sorumlusu AKPiktidarıdır.

Tayyip Erdoğan demagoji yaparak esnafların gerçekhedeflerini şaşırtmak istiyor.

Hedefiniz AKP iktidarı olmalıdır. Kötüye giden eko-nominin tek sorumlusu onlardır.

Sanki çok iyi giden bir ekonomi vardı da, halk ayak-landı ve kötüye gidiyor.

Hedefiniz tekellerdir, AKP'nin zenginleştirdiği Ülkerler,Şahenkler, Eczacıbaşılar olmalıdır.

Halkı birbirine düşürme çabanız, demagojileriniz,yalanlarınız işe yaramayacak.

Tek bir düşmanı var bu halkın: Halk Düşmanı AKP.Tayyip Erdoğan, kudurmuş gibi korkusundan nereyesaldıracağını bilemiyor. Ama korkunun ecele faydasıyok. Üzgünüz. Senin iktidarını o kullanmaya çalıştığınesnaflarla birlikte yıkacağız başına.

ESNAF DÜŞMANI ERDOĞAN!

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!440

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 41: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Her Cepheli yarının “yeni insanı”nınbugünden temsilcisidir. Çünkü; yeni insankırda tepenin ardı, dergi dağıtırken gidil-meyen ev, sokak, mahalle, bir devrimciiçin az uyku, daha fazla emek, sabır, cüret,fedakarlık... yeni insan kendini zorlayanne varsa onunla çatışmada yatıyor.

Her Cepheli yarının “yeni insanı”nınbugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, Kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarıyla

bütünleştirendir: Yeni insan fedakarlık yapıyorum diye

düşünmez devrimi önce kendisinde gerekliolduğunu kendi kurtuluşunun da bundaolduğunu bilir.

Her Cepheli yarının “yeni insanı”nınbugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, Üstün bir halk sevgisine sahiptir: Halk ve vatan sevgisi olmadan yeni

insan yaratılamaz. Her Cepheli yarının “yeni insanı”nın

bugünden temsilcisidir. Çünkü; YENİ İNSAN, Anti-emperyalist ve anti-faşist bilinçle

donatılmıştır: Kapitalizmi bir daha yaşamamak ve

yaşatmamak için yeni insan net olmalıdır Her Cepheli yarının “yeni insanı”nın

bugünden temsilcisidir. Çünkü; YENİ İNSAN, emekle, öz-

veriyle, disiplinli, iradi davranışlarıylaaldığı her işi sorumluluk duyarak yapandır.Devrimcilik coşkudur, moraldir. Moral-sizliğimiz düşmanın kazancıdır.

Her Cepheli yarının "yeni insanı"nınbugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, yüksek birsavaş bilinciyle, kazanmaya kendini mo-tive etmiş, zorluklardan yılmayan insandır.

Yeni insan her yandan darbe alacaktırama teslim olmayacağız.

Her Cepheli yarının “yeni insanı”nınbugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, kendine gü-venli, yüksek bir devrimci ahlaka sahip,ömrünü devrime adamış insandır. Ken-dimize güven, örgütümüze halkımızaolan güvendir.

Her Cepheli yarının “yeni insanı”nınbugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, devrimci in-sandır. Parti-Cepheli kişiliktir.

Her Cepheli yarının “yeni in-sanı”nın bugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, herşeyiyle kendini devrime adayandır.

Her Cepheli yarının “yeni in-sanı”nın bugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, dev-rimin, sürecin ihtiyaçlarına göre ken-dini şekillendirendir.

Her Cepheli yarının “yeniinsanı”nın bugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, kendinive yoldaşlarını eğiten geliştirendir.

Her Cepheli yarının “yeni insa-nı”nın bugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, her yer-de Cephe için, halk için, devrimiçin yalanlara karşı gerçekleri halkagötüren, halkı örgütleyen, par-tiyi, devrimi güçlendirendir.

Her Cepheli yarının “yeniinsanı”nın bugünden temsil-cisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN,bütün olanakları devrimin ih-tiyaçlarına sunan, ona göre şe-killendiren, olanaklar yaratan-dır... Yeni bir yol bulamazsa,yeni yol yapandır...

Her Cepheli yarının “yeniinsanı”nın bugünden temsilcisi-dir.

Çünkü; YENİ İNSAN, dev-rimci kültürü halk kültürüyle bü-tünleştirmiş, bunu özümsemiş vebunu da tüm yaşamında ete-ke-miğe büründürmüştür.

Her Cepheli yarının “yeni in-sanı”nın bugünden temsilcisidir.

Çünkü; YENİ İNSAN, dü-zenin yoz, geri, ahlaksız yaşamtarzına karşı, halk kültürünü vedevrimci yaşam tarzını yaşayanve örgütlemeye çalışandır.

YENİ İNSANI BUGÜN-DEN YARATACAĞIZ!

YENİ İNSANA, BUGÜN-DEN GELENEKLER YARA-TAN VE YOLDAŞLARINAYOLUNU AÇAN ŞEHİTLE-RİMİZİN İZİNDE, "YOL-DAŞLAR BİZİ AŞIN" ŞİA-RINI KENDİMİZE REHBEREDEREK YÜRÜYECEĞİZ!

CEPHE BURADAYSA, "YENİ İNSAN" DABURADADIR!

41ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 42: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

AKP, Ekmek, Adalet ve Özgürlük isteyen halkın taleplerine cevabıgaz bombaları, TOMA’lar, coplarla vermişti. Bu saldırılardan birindepolisin attığı gaz bombasıyla vurulan Berkin Elvan 46 gündür komada.Ailesi, arkadaşları ve destek verenler Taksim Meydanı’nda bir arayagelerek bir eylem yapmak istedi. Kitle toplanmaya başladığı anda polisTOMA’larıyla, plastik mermisiyle saldırıya geçti. Ara sokaklara çekilenkitle polisle çatıştı. Polisin hedef gözeterek attığı plastik mermiler halkıntepkisini çekti. İstiklal Caddesi’nde esnafı tehdit eden polise halk taşlarla,sloganlarla karşılık verdi. “Berkin Elvan Onurumuzdur” ve Taksim’deşehit düşenlerin isimlerinin söylenerek ölümsüzdür denilmesi polisidaha da arsızlaştırmıştır. Rast gele halka ateş etmesi üzerine halk “PolisSimit Sat Onurunla Yaşa” sloganı attı. Eylem geç saatlere kadar devametti.

Polis Yine Saldırdı!Dün BERKİN’e Bugün BERKİN için Sokağa Çıkanlara

BU YAPTIKLARINIZ YANINIZA KAR KALMAYACAK!

"Demokratik Bir Halk Cumhu-riyeti"nin anayasası olarak düşü-nülüp tasarlanmış olan HALKANAYASASI Taslağının, halkla-rımızın yüzyıllardır sürdürdüğü ba-ğımsızlık ve demokrasi mücade-lesinde sağlam bir basamak olma-sının, çeşitli milliyetlerden, inanç-lardan, mesleklerden tüm halkı bir-leştiren bir rol üstlenmesini istiyorve bunun için çalışmalarımızı sür-dürüyoruz.

Dağıtım yaptığımız her yerdehalkın ilgisi bize böyle bir anaya-sanın kabul edileceği düzene duyulanözlemin de göstergesi oluyor.

İstanbulİkitelli'de; 23 Temmuz günü

Atatürk Mahallesi Beytepe Soka-ğı’nda Ekmek Adalet ve Özgürlükİçin Adalet İstiyoruz çalışmasında15 adet 24 Temmuz günü, İkitelliAtatürk Mahallesi Parseller Cad-desi’nde bir saat açık kalan masadaise 40 adet Halk Anayasası Taslağıve 10 adet Yürüyüş dergisi halkaulaştırıldı.

Bağcılar'da 23 Temmuz günüYenimahalle'de tek tek kapılar ça-lınarak ve sohbetler edilerek 1 saatiçerisinde 50 Halk Anayasası Tas-lağı dağıtıldı.

TAYAD'lı Aileler ise; 27 Tem-muz günü bir saat boyunca Meci-diyeköy Metrobüs çıkışında "TA-YAD'lı Aileler" yazılı önlükleriyle,Taksim Direnişiyle ilgili "Halk Cep-hesi Bülteni" ve Halk AnayasasıTaslağı dağıttılar. Çalışmaya 4 TA-YAD'lı katılırken bir saat içinde60 tane Halk Anayasası Taslağı ve200 tane Halk Cephesi Bülteni da-ğıttılar.

HatayHatay’da; 25 Temmuz günü An-

takya Armutlu Mahallesi’nde 75Halk Anayasası Taslağı ve 100 Tak-sim Direnişi ile ilgili Halk CephesiHaber Bülteni dağıtıldı.

Antakya Gümüşgüze’de ise 55Halk Cephesi Haber Bülteni dağı-tıldı.

Halk Cepheliler Halk AnayasasıTaslağını Halka Ulaştırmaya Devam ediyor:

HALK ANAYASASI TASLAĞI BAĞIMSIZBİR ÜLKE ÇAĞRISIDIR!

KULAK VERİN!Hatay

İkitelli

Sarıgazi

Taksim

Taksim

Mecidiyeköy

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!442

Page 43: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

AKP FAŞİZMİN SADIK BASINI YİNE VATANI VE HALKI İÇİNKENDİNİ ADAMIŞ DEV-GENÇ’LİLERİN PEŞİNDE!

Cihan Haber Ajansı tarafından Gençlik Federasyonu’nun yaptığı yazkampıyla ilgili terörize edici kontra haber yapılması üzerine Gençlik Fede-rasyonu 30 Temmuz günü ajans önünde eylem yaptı. Eylemde yapılanbasın açıklamasına bir aile de destek verdi. 8 kişinin katılımıyla gerçekleşeneylem sonrasında yoldan, halktan insanlar Dev-Genç’lilerin yanına gelereksohbet ettiler.

İzmir’de Cepheliler 30 Temmuzgünü Doğançay Mahallesi'nde umudunadını duvarlara yazdılar. 5 ayrı duvara"CEPHE" ve "DHKP-C" yazılamalarıyaptılar.

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Hapishanesi’nde görüş es-nasında TAYAD'lı Melek Akgün görevli memurlarınsaldırısına uğramıştır.

Bu konuya ilişkin TAYAD'lı Aileler yaptıkları yazılıaçıklamada; "Keyfi uygulamalarını ailelerimize de dayatmaya

çalışan hapishane idaresini uyarıyoruz. Ne çocuklarımızne de bizler keyfi uygulamalarınızı kabul etmeyeceğiz.Yaptığınız en ufak saldırının hesabını er ya da geç soracağız.İşkence yapmaktan vazgeçin. Görevinizi insanca yapın.Hiç bir işkenceci cezasız kalmayacak!" dedi.

SarıgaziSarıgazi'de Cepheliler polislerin karaladığı duvarları temizleyip haklı-

lığımızı, meşruluğumuzu anlatan yazılamalara devam ediyor.İstanbul Pir Sultan Parkı ve Cemevi karşısındaki duvarda işkencecilerin

karalamaları silinerek, 1 metreye 10 metre büyüklüğünde ''HALKIZHAKLIYIZ KAZANACAĞIZ'' yazılaması yapıldı.

EskişehirEskişehir Gültepe Mahallesi’nde 27 Temmuz günü Halk Cephesi tara-

fından 7 farklı noktada yapılan yazılamalarla; 1996 Ölüm Orucu Şehitleri;Haziran Direnişi Şehitleri; Feda Şehidimiz Alişan Şanlı; AyaklanmaŞehitleri; Ethem, Mehmet, Abdullah, Medeni ve Ali İsmail Korkmaz se-lamlandı…

“Sömürenlere karşıyız, zalimekarşıyız, zulme ve sömürüye dire-nenlerin sesiyiz” diyorsak hedefimizibüyütmeliyiz. Böyle bakıyor ve bubilinçle dergimizi ulaşabildiğimizher yere taşımaya devam ediyoruz.

İstanbulİstanbul Gazi Mahallesi'nde; 25

Temmuz günü Dörtyol Caddesi’ninortasında duran Halk Cepheliler gelengiden arabalara Yürüyüş dergisinitoplu dağıtımını yaptı. 2 saat sürendergi dağıtımı sonucunda 150 taneYürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.

BursaBursa’da Yürüyüş dergisi dağı-

tımı, Halk Anayasası'nın dağıtımıile birlikte yapıldı. 30 Temmuzgünü Bursa’nın Teleferik TeferrüçMahallesi’nde Yürüyüş dergisinin375. sayısının dağıtımı yapıldı. Top-lamda 12 Yürüyüş dergisi ve 11Halk Anayasası Taslağı halkımızaulaştırıldı.

Dağıtım sonrasında, TeleferikMahallesi’nde tutsaklarımızla ilgiliafişler yapıldı.

İzmirİzmir'de ise 31 Temmuz günü

Konak'ta Yürüyüş dergisi masasıaçıldı ve tanıtımı yapıldı. Bir saataçık kalan masada 6 adet Yürüyüşdergisi halka ulaştırıldı.

Duvarlara Yazılan, Meşruluğumuzun Simgesidir

Dergimizle; Yalanlar Karşısında Gerçekler...Sorunlar Karşısında Çözümleri Anlatmak İçin;

Sokaklarda, Meydanlardayız!

Gençlik Federasyonu Cihan Haber AjansıÖnünde Eylem Yaptı

Hapishanelerde Ailelere Uygulanan Keyfi Uygulamalara Son!

CEPHE;İzmir Sokaklarında!

İzmir

İzmir

İzmir

İstanbul-Yenibosna

43ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 44: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Yoksulların kaderi ortaktır. Bukader ilahi bir güç tarafından görül-meyen bir kalemle değil; sınıf düş-manlarımızın emek hırsızlığıyla ya-zılmıştır.

Ve kaderi tersine döndürmeninyolu da emeğimize, onurumuza sahipçıkmak; geri almak için mücadele et-mekten geçiyor.

Halk ayaklanması, bu mücadeleningerçekleşebileceğini ispatlamıştır.

Halkın sınıf kardeşliği bağının,var olan en güçlü bağ olduğunugöstermiştir.

Çıkarımız ortaktır, sorunlarımızınçözümü ise kolektif mücadelededir...

Ayaklanma halka kendi gücünügöstermiştir.

Evinde, kredi borcunun altında,çoluk çocuğunun ekmek derdini dü-şünen, ay sonuna kadar iki yakasınıbir araya getirmeye çalışan ya da işsizolan halkımız, bu ayaklanmayla birliktetek başına olmadığını görmüştür. Yalnızdeğiliz!

"Cinnet getirdi" denilen ama aslındayoksulluktan, açlıktan, gelecek kay-gısından ve çözümsüz olduğunu dü-şünmesinden kaynaklı umutsuz olanhalkımız, umudu gördü, yaşadı... Umu-

dun kendi ellerinde, kendi birliklerindeolduğunu gördü.

İktidar, halkı bölmek, birbirinedüşman etmek ve bu yolla iktidarınırahatça sürdürebilmek isterken; hal-kımız "halklar kardeştir" düşüncesinipratikte yaşadı. Yaratılan sahte düş-manlıklara, kolkola direnerek cevapverdi. Çeşitli milliyet ve dinden hal-kımızın arasındaki mesafeler direnişlebirlikte ortadan kalktı.

İktidarın yalancılığı, komplo teo-risyenliği deşifre olmuştur. "Dış mih-raklar", "teröristler", "Camide içki iç-tiler", "Türbanlı kadını dövdüler", "Ko-miseri köprüden attılar"... ve daha on-larca yalan, halkın, iktidarın yalancıyüzünü tanımasına sebep olmuştur. İk-tidar, güvenilirliğini yitirmiştir.

Apolitik görülen gençlik, siyasetin,yaşamın kendisi olduğunu anlamış, ba-rikat başında direnecek duruma gelmiştir.

Reformizmin direnme konusundakikararsızlığı, düşmanın elini güçlen-dirmiş, bölünmeler yaratmıştır.

Gezi Parkı üzerinden direnişi meşrugören reformistler, polisin saldırılarınakarşı halk ayaklanmasının içinde yeralmamış; gelişen mücadele ile halkınhareketi ileriye çekmesiyle gelmekzorunda kalmışlardır.

Sivil toplumculuğun hedefsizlik ol-duğu; ekonomik-demokratik-kültürel-sosyal sorunların çözümünün de biriktidar sorunu olduğu anlaşılmıştır.

Ağaçlar kesilmesin talebi için di-renmek gerektiği gerçeğine şahit olun-muştur.

Gezi Parkı kıvılcımıyla başlayanhalk ayaklanması sınıfsal bir ayaklan-madır. Ayaklanmanın koşullarını yaratanise açlık, yoksulluk, faşist baskı, devletterörü ve adaletsizliktir...

Devrimcilerin, Cephelilerin yük-lendiği görev ise ayaklanmayı dahaileriye devrime taşımaktır. Halkın mem-nuniyetsizliğinin sebebinin iktidar ol-duğunu, iktidar mücadelesi verilmesigerektiğini anlatmaktır. Halkı, ekono-mik-demokratik talepleri için komiteleretrafında örgütlemeli ve bu komiteleride meclislerde birleştirmeliyiz.

Bunun için mahallelerimizde, okul-larımızda, işyerlerimizde var olan so-runlarımızı tespit edelim. Bu sorunlaretrafında örgütlenme çalışması yürü-telim. Halk en başta kendi sorunlarınasahip çıkacaktır çünkü. En meşru ensahiplenilebilir sorunla başlayıp, ör-gütlü olmanın gerekliliğini, gücünügöstermeliyiz. Ancak böyle devrimiörgütleyebiliriz.

En Büyük Öğretmen Halk, Devrime Giden Yolda En Büyük Tecrübe İse Halk Ayaklanmasıdır

AYAKLANMAYI DEVRİME TAŞIMAK İÇİN HEDEF HALKKOMİTELERİ VE HALK MECİSLERİDİR

Tutsaklık Şehitlik Haklı Bir DavanınBedel Ödenmiş Sonuçlarıdırİktidarın Gezi Parkı’na saldırısı sonrası ülke çapında başlayan

ayaklanmanın ardından korkuya kapılan AKP iktidarı saldırılarınıartırdı. Halk üzerinde gözaltı ve tutuklama terörü uygulayan iktidarınpolitikaları karşısında Taksim Dayanışması, tutuklananların serbestbırakılması için 27 Temmuz günü Galatasaray Lisesi önünde oturmaeylemi yaptı.

Eylemde, “Gezi Şehitleri, Gazileri, Tutsakları Onurumuzdur”,“Gezi Tutsaklarına Özgürlük” pankartları açılırken, tutsakların re-simleri taşındı.

Yapılan konuşmalarda, 138 Gezi direnişçisinin tutuklandığı,gözaltı ve tutuklamaların sürece yayılarak devam ettirildiği belir-tildi.

Eylemin, her hafta cumartesi günü aynı yerde yapılacağı açık-lamasının ardından eylem sonlandırıldı.

AKP Faşizmi Hatay’daSaldırılara Devam Ediyor!

AKP faşizmi Hatay’da 30 Temmuz, sabah sa-atlerinde birçok evde eş zamanlı baskınlar düzen-leyerek bir çok kişiyi gözaltına aldı.

Eş zamanlı baskınlar sırasında Halk CepheliGültekin ARSLAN'nın evine AKP’nin özel harekatpolisleri tarafından sabahın erken saatlerindebaskın düzenlenmiştir. Baskın sırasında GültekinARSLAN’nın ailesi Gültekin’i sahiplenerek kaç-ması için fırsat yaratmıştır. AKP’nin polisi aynızamanda Gültekin ARSLAN’nın komşularınınevini izinsiz bir şekilde arayarak tehdit ettiler.

Aynı gün sabah operasyonlarında Halk CepheliVahap HASIRCI ve İsmail UYGUN gözaltınaalınmıştır.

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!444

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 45: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Tayyip'in her iki lafından biri"demokrasi" sözcüğü oluyor.

Son Gezi olaylarıyla birlikte hal-kımız AKP faşizmini, yalanlarını,katliamcılığını çok daha iyi gördü.Direnen devrimcilere “marjinal grup”diyerek halktan soyutlamaya çalıştı.Provokatör diyerek halkı devrimci-lerden uzaklaştırmaya çalıştı.

Çapulcu diyerek halkı aşağıladı.Fakat asıl çapulcu AKP'dir, Tayyip’tir.Hırsızdır, talancıdır, yağmacıdır. Hal-kımız artık AKP'nin yalanlarına,oyunlarına inanmıyor. Bir ağaç davasıdiyerek halkın ayaklanmasını kü-çümsüyor.

Oysaki öylemi? Sorun sadece birağaç sorunumudur? Hayır değildir.

Sorun ADALET sorunudur.

Sorun ÖZGÜRLÜK sorunudur.

Sorun AÇLIK, EKMEK sorunu-dur.

Bakın AKP bu sorunlara nasılyöntemler buluyor? Halkımız ADA-LET diyor.

AKP; bugün evlerinin yıkılma-

sıyla mücadele eden halka gaz sıkıyoronu savunan avukatı hapishaneyeatıyor. Anayasada var olan parasızeğitimi savunan gençleri hapishaneyetıkıyor.

İşte görün AKP'nin adalet anla-yışını.

Halkımız AÇLIK diyor İŞSİZLİKdiyor

AKP; senelerdir açlık sınırınınaltına düştüğünü, kimsenin aç ol-madığı açlıktan ölmediği yalanlarınıdile getiriyor. İşciler maaşlarını ala-madıkları için işten kovulur, AKPişsizlik oranının azaldığını söyler.

İşte görün. AKP'nin açlık işsizlikanlayışı budur.

Halkımız ÖZGÜRLÜK diyor

AKP; Tayyip o kadar arsızlaş-mıştır ki 3 çoçuk diyerek ailelerinyatak odalarına kadar girip ahlak-sızlığına bir yenisini daha eklemiştir.Her gün biz özgür bir ülkeyiz deyip,ülkeler içerisindeki sıralamalarda enöndeyiz nutukları atar.

Bunların hepsi koca bir yalandır.

İşte faşizim budur. Bir taraftan hak-kını arayana gaz sıkar diğer taraftanyalanlarıyla halkın haklı talepleriniçarpıtır. Tayyip iki yüzlü sahtekarıntekidir. Onun faşist yöntemi de halkahiçbir şey kazandırmaz. O yüzdendiyoruz ki bu faşist iktidara güve-nilmez ve uzlaşılmaz. Senelerdirhalkımıza katliamdan başka bir şeygetirmemiştir. Bu sebepledir ki fa-şizimle mücadele etmek bir zorun-luluk haline gelmiştir.

Bu sebepten dolayı düzenin ana-yasasına alternatif biziz, halkın ana-yasasını kuruyoruz.

Halk için

Halkın iktidarı için

Bagımsız özgür ve demokratikbir ülke için

Mücadele edelim...

Birlik olalım halkın birlikteli-ğini hiç bir güç yenemez

Halk için

Cephe için

Devrim için

Sonuna kadar direnelim...

Bağımsız Özgür ve Demokratik Bir Ülke İçinBirlik Olalım Halkın Birlikteliğini Hiçbir Güç Yenemez!

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar’ın 20-27 Temmuz 2013 tarihleri arasında Balıkesir-Akçay’dahalkın mühendisleriyle birlikte yaptıkları tatile katılanlarınaileleri Ankara Terörle Mücadele polisleri tarafındantelefonla aranarak rahatsız edilmiştir. “Kızınız, oğlunuzDHKP-C’nin kampına götürülmüştür” sözleriyle ailelerikorkutmaya çalışmışlardır. Ancak komploculuğuyla veyalanlarıyla ünlü Ankara polisinin tacizleri bir kez dahaboşa çıkmıştır. Öyle ki tatile katılmayan devrimci mi-mar-mühendislerin bile aileleri aranarak, oğlu evindeolanlara dahi “Şu an oğlunuz kampta” denilmiştir. Top-lamda 5 halkın mimar-mühendisinin aileleri aranaraktaciz edilmiştir.

Ankara siyasi şube polisinin asıl amacı düzenin yozkültürüne karşı devrimcilerin düzenlediği tatillerimizdenkorkması, halkın mimar-mühendisliği kavramını geliştirenve bireyciliğe karşı örgütlü mücadelelerini sürdürenleriengelleme çabasıdır.

Bu konuya ilişkin Devrimci Mücadelede MühendisMimarlar yaptıkları yazılı açıklamada; “Ailelerimiz bil-sinler ki asıl terörist AKP ve onun komplocu polisleridir.Asıl terörist Ethem’in, Ali İsmail’in, Mehmet’in, Ab-dullah’ın, Medeni’nin katilleridir. Asıl terörist 14yaşındaki Berkin Elvan’ı başından vurarak komaya gir-mesine sebep olanlardır” denildi.

Şehidimiz Erdinç Arslan’ın annesi Dünya Ana'yıkaybettik. Başta Arslan ailesi olmak üzere, bütün Cepheailesine baş sağlığı diliyoruz. Sevenlerine ve tüm dost-larına başsağlığı diliyoruz.

YALANI İŞ EDİNMİŞ ANKARA POLİSİ; İŞİNE DEVAM EDİYOR; YALANLAR DÜZÜYOR!

Şehidimiz Erdinç Arslan’ınAnnesi Dünya Ana'yı

Kaybettik.

4 Ağustos2013

45

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 46: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Ergene'nin tekellerin elinden kur-tarılması ve temizlenmesi için baş-lattıkları direniş hergün etkisini dahafazla göstererek sürüyor.

Sessiz kalmak ve susmaktansa,parmakla sayılacak kadar da olsakdiyerek direnişe başlayan Halk Cep-hesi, direnişin hemen sonrasındahalkı omuz başında buldu. Çünküsorun halkın sorunuydu. Çünkü busorundan kaynaklı ekmeğinden, sağ-lığından, geleceğinden olan bu halk-tı.

Haklarımız için... geleceğimiz,namusunuz olan toprağımız için mü-cadele etmeye devam edeceğiz diyenHalk Cephelilerin başlattığı bu çadırdirenişi sürüyor.

19. Gün“Korna çalmanın dışında destek

olalım" deyip gelenler oldu. Bugün,genç bir aile geldi, “AKP’ye oy ve-riyoruz ama bu konuda farkımız yok.Çünkü hepimiz bu havayı soluyoruz.Korna çalıyorduk bir de ziyaret ede-lim dedik” diyerek geldiler çadırımıza.İktidarların bizi özellikle birbirimiz-den ayırmaya çalıştığı, halkı birbirinedüşürmek için her yolu denediği üze-rine sohbet ettik.

"Ergene içinde hep birlikte mü-cadele etmemiz gerekiyor” diye an-latıyoruz ziyaretimize gelen herke-se...

20. GünHer sabah işçi servislerinden önce

kalkıyoruz. Bu arada biz de fark edi-

yoruz ki küçük gibi görünen bu karşıduruş tüm Çorlu’da konuşuluyor.Araç sahipleri durup “Korna çalmanındışında başka ne yapabiliriz” diyesoruyor. Örgütlenmek zorunda ol-duğumuzu anlatıyoruz. Verdiğimizmücadeleden örnekler veriyoruz.

21. Gün Bir genç otobüste bizim için

AKP’lilerle tartışmış. “Onlar olmasaahırdan daha beter olurdu burası”demiş. Yaptığı tartışmanın da kız-gınlığıyla “Değmez bunlara siz okadar gelmişsiniz mücadele ediyor-sunuz bunlar anlamıyor, tamam bengelip sizinle durmuyorum ama des-tekliyorum sizi” diyen gence halkınbu tarz tepkiler verebileceğini amaonlara da anlatmak zorunda olduğu-muzu anlatıyoruz.

22. GünBugün sabah saatlerinde AKP'li

bir kişi geldi, AKP'nin politikalarını,polisin saldırılarını savunuyordu an-cak bu kör bir savunmaydı. Ona daanlattık AKP'nin yalan ve demagojiile siyaset yaptığını. İkna olmadıama biz anlattık yine de. Sağlık Ma-hallesi’nde pazarda pazarcılara vehalka bildiri dağıttık.

23. GünÇadırımızı ilk kurduğumuz günden

itibaren her geçtiğinde korna çalarakgeçen bir araç durdu, "geçerken hepkorna çalıyorum bu sefer de bardakvereyim çay içerken lazım olur" di-yerek plastik bardak verdi. Kısa da

olsa sohbet ettik. Çadıra hemen hergelen insanımız eli dolu geliyor. Hattaevde verilen iftar yemeğinden ya dakardeşinin doğum günü pastasındanpay getiren arkadaşlarımız var.

Yaşları büyük bir aile yanımızageldi. Kadın CHP Kadın Kolları Yö-netim Kurulu’ndaymış. Konu AKPkadar CHP'nin de payı olduğuna ge-lince ablamız, "haklısınız" dercesinebaşını salladı. Ayrılırken de "sizi se-viyoruz "diyerek ayrıldılar yanımız-dan.

Mahallenin küçük çocukları veyine mahalleden Bulgaristan göçmenibir amca geldi. Amca Bulgaristangöçmeni olunca konu kaçınılmaz birhalde sosyalizme geliyor. "Az paraalıyorduk ama paraya ihtiyacımızolmuyordu" diyor amca.

24. GünGün içinde hem mahalleden hem

de Çerkezköy’den misafirlerimiz gel-di. Mahalleden gelen genç bir esnaftıve kafası bir hayli karışıktı. Öncebir tepki ile geldi. Hatta “işsiz güçsüzinsanlar yapar böyle şeyleri” gibi birifade kullandı. O sırada çadırda bu-lunan iki arkadaşımız gece mesai-sinden çıkıp çadıra gelmişlerdi. Birarkadaşımız buradan işe gidecekti.Bir başka arkadaşımız yıllık izninitatilde değil çadır direnişinde geçi-riyordu. Bunları anlattık, “Sendendaha çok çalışıyoruz belki de amabu sorunu çözmek için mücadeleediyoruz” diye uzun uzun anlattık.Akşam yine hep birlikte film izledik.

Birlik Olamadan, Örgütlenmeden;Deremizi, Toprağımızı Temizleyemeyiz!

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!46

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 47: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Kanser hastası devrimci tutsakKemal Avcı için eylemler sürüyor.Sessizce hücrelerde katledilmekistenen Kemal Avcı'nın ölümünekimse sessiz kalmasın diye de,Halk Cephelilerin çalışmaları sü-rüyor.

Halk Cepheliler emin. “Zaferiyine biz kazanacağız” diyorlar.

Halk Cepheliler emin; “Dünnasıl Güler'i, Yasemin'i, Mete Diş'ialdıysak, Kemal Avcı'yı da faşizminelinden alacağız” diyorlar.

Halk Cepheliler emin; Biz deHalk Cepheliler'den eminiz...

Ne dedilerse yaptılar, ne yaptı-larsa savundular.

Şimdi de Kemal Avcı'yı alacağızdiyorlar! ALACAKLAR. Eminiz...

Bunun için İstanbul'un birçokmahallesinde ve Türkiye'nin bazıillerinde çalışmalarını hızla sür-dürüyorlar. Herkesi de kanser has-tası Kemal Avcı'nın özgürlük ta-lebini büyütmeye çağırıyorlar.

İstanbulİstanbul Nurtepe-Çayan mahal-

lelerinde, yaygın afişlemeler vebildiri dağıtımı yapıldı.

Gazi Mahallesi’nin en işlek cad-desi olan Dörtyol'a 30 Temmuz Salıgünü Kemal Avcı’nın fotoğrafınınolduğu, “Kanser Hastası DevrimciTutsak Kemal Avcı Serbest Bırakıl-sın! Gazi Halk Cephesi” imzalı birpankart asıldı.

Sarıgazi'de 28 Temmuz günüsaat 19.00'da, kanser hastası dev-rimci tutsak Kemal AVCI için yü-rüyüş yapıldı. “Kanser HastasıDevrimci Tutsak Kemal Avcı Ser-best Bırakılsın” pankartı açılarakSarıgazi Haklar Derneği önünden

başlayan yürüyüş slogan ve marş-larla İnönü Mahallesi içinden De-mokrasi Caddesi’ne kadar devametti. Eyleme 100'den fazla kişikatıldı.

TAYAD'lı Aileler 26 Temmuzgünü, "Kanser Hastası DevrimciTutsak Kemal Avcı Serbest Bıra-kılsın" talebiyle, Galatasaray Lisesiönünde, yarım saat oturma eylemiyaptılar.

Sloganlarla başlayan eylemdeoturma anonsunun yapılmasıyla pan-kartlarını yere sererek oturmaya geç-tiler. Ara ara atılan sloganlar, söylenentürkü ve marşlarla, oldukça coşkulubir havada gerçekleşen eyleme halkınilgisi yoğundu. Polisin tüm çabala-rına, polis yığınağı yapmasına rağmenbuna cevap coşkulu sloganlar oldu.Eyleme 25 TAYAD'lı katıldı.

AnkaraAnkara Halk Cephesi 26 Tem-

muz günü Yüksel Caddesi’nde,kanser hastası Kemal Avcı'nın ser-best bırakılması için eylem yaptı.Eylemlerin Kemal Avcı serbest bı-rakılana kadar devam edileceği vur-gulandı. Eyleme 25 kişi katıldı.

İzmirİzmir’in Konak Kemeraltı gi-

rişinde 31 Temmuz Çarşamba günüsaat 18.30 da Halk Cepheliler basınaçıklaması yaptı. 10 kişinin katıldığıeyleme halk da sloganlara eşlikederek ve alkışlayarak destek verdi.Yapılan açıklamada sık sık "KemalAvcı Serbest Bırakılsın! KahrolsunFaşizm Yaşasın Mücadelemiz! Hal-kız Haklıyız Kazanacağız!" slo-ganları atıldı. Açıklama sırasında,AKP'nin katil polisleri kamera kay-dı yaparak devrimcileri ve halkıtaciz etti.

Hasta Tutsak Kemal Avcı'ya Özgürlük İstemek için CephelilerSokaklarda....

Devrimci Tutsak Kemal Avcı'yı da"Faşizmin Elinden Alacağız" diyorlar!

ALACAKLAR, Eminiz...

4 Ağustos2013

447

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Ankara

İzmir

Taksim

Gazi

Sarıgazi

Page 48: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Yunanistan Atina’da 30 Temmuzgünü saat 15.00’de Mücadele (Ago-nas) dergisine baskın yapıldı ve ikidevrimci buradan gözaltına alındı.Selanik Dayanışma Derneği’ne ya-pılan baskında ise üç kişi gözaltınaalındı. Ayrıca Atina’da üç devrimcisokak ortasında gözaltına alındı. Bas-kın sırasında tanıdık cevaplar ve ta-nıdık saldırılar vardı. Türkiyeli dev-rimciler, faşizmin yüzünü, emper-yalizme boyun eğmedikleri, müca-deleyi sürdürdükleri her yerde gör-meye devam ediyor. Yunanistan bu-nun son örneğidir.

Uzun süredir ekonomik kriziniçözemeyen ve ülkesinde yönetememesorunu yaşayan Yunanistan devletiTürkiye ile geçtiğimiz mart-nisanaylarında 25 anlaşmaya imza attı.Atılan bu imzaların halka ve dev-rimcilere yansıması baskı, gözaltı vekaçırmalar oldu. Türkiye faşizmi ileher anlaşmada pazarlık konusu, dev-rimcilerin iade edilmesiydi. Yakınzamanda Yunanistan’dan kaçırılanBulut Yayla son örnektir. Kontrgerilla

taktiği ile sokak ortasından kaçırılıp,açık arazide yerlerde sürüklenip, Tür-kiye’ye iade edilmiştir. Konu em-peryalizmin çıkarları olunca tüm ege-menler halklara karşı birleşir. Ve sal-dırıları pervasızca devam eder. Buyüzden tüm bu saldırıların sorumlusubaşta Amerika olmak üzere emper-yalist ülkelerdir. Talimatı veren Ame-rikan emperyalizmi ve Türkiye fa-şizmidir.

30 Temmuz’da Atina Mücadeledergisine yapılan baskın 3. günündede devam etti. Halk Cephelilerinoturma eylemi de aynı kararlılıkla,polis barikatının hemen karşısındasürdü.

Kurumun bulunduğu sokağın ikibaşında, barikat kuran polisler bek-lerken nasıl bir kültüre sahip olduk-larını da sergiliyorlar. Polislerden bi-rinin duvarlardaki eylem afişleriniyırttığını gören halktan biri polisiuyararak; “Neden yırtıyorsunuz af-işleri? Okuma yazmanız yok mu si-zin? Biraz okuyun da bir şeyler öğ-renin” demesinin ardından, halktanböyle bir tepki beklemeyen polis,bir süre afallayarak bekledi. Dahasonra ise tüm polisler vardiya deği-şimine kadar duvarlardaki afişlerisökerek, kendi egolarını tatmin et-meye çalışarak, ne kadar küçük ol-duklarını gösterdiler.

Terörize etmek, Halk Cephelilerihalktan tecrit etmek için yapıldığıaçık olan işgal; çevre halkını da şa-şırtıyor. Topu topu iki tane odada bukadar beklemelerini doğru bulma-dıklarını dile getiriyorlar.

Büro çalışanlarından birisi, ara-mada bulunmak için avukatıyla bir-likte savcıya başvurmuş; savcı ise,zaten bitmek üzere olduğunu gerekçegöstererek izin vermemişti. Akşama

doğru gelen bir milletvekiline de,savcının talimatıyla kimsenin içerialınmayacağı söylenmişti. Hala butavır sürdürülüyor. Gece ara verilen“arama”, ekiplerin gelmesiyle 1 Ağus-tos sabahı tekrar başladı.

Tamamen hukuksuz biçimde sür-dürülen bu “arama”nın, polisin hertürlü komplo hazırlamasına açık birzemin sunduğu ortadadır. Halk Cep-heliler, polis işgali son bulana kadarpolis barikatı karşısında oturma ey-lemlerini sürdürerek, polisin hukuk-suzluğunu ve komploculuğunu teşhiretmeye devam ettiler.

Semtin tamamı abluka altına alın-dığı gibi, basılan dergi bürosuna avu-katlar bile alınmıyor. Anlaşılan Yunanpolisi yeni komploların peşinde.

AKP iktidarı saldırılar hakkındaaçıklama yapıyor. Türkiyeli devrim-ciler için “orada da suç işlediler, bu-rada da suç işlediler” diyor. Dev-rimcilerin işlediği hiçbir suç yoktur.Devrimcilerin halkları yoksullaştıran,yozlaştıran, birbiri ile düşman halegetiren, halkların katili olan bu dü-zenin sahiplerine karşı sorulacak he-sapları vardır. AKP iktidarı, eğer birsuçtan bahsedecekse Türkiye halklarıüzerinde estirilen polis terörünü, so-kak ortasında katledilen gençlerimizi,hala hastanelerde can çekişen ço-cuklarımızı anlatmalıdır. Suç işleyenAmerikan işbirlikçisi AKP iktidarıdır.Emperyalist politikaların ülkemizdekiuygulayıcısı olan Tayyip Erdoğanlar,Ahmet Davutoğlulardır.

Yunan devleti hangi devletle, neiçin anlaşma yaptığının farkına var-malıdır. AKP ile işbirliği yaparak,onun suçlarına ortak olduğunu bil-melidir. Yoldaşlarımızın başına ge-lecek her türlü zarardan Yunanistandevleti sorumlu olacaktır.

ELLERİNDEKİ KAN, EKSİLMESİ BİR YANA, SÜREKLİARTAN HALKLARIN KATİLİ AMERİKA'YLA İŞBİRLİĞİ

YAPAN YUNANİSTAN DEVLETİ SUÇ İŞLİYOR!YUNAN VE TÜM DÜNYA HALKLARINA BUNUN HESABINI ER YA DA GEÇ VERECEK!

DEVRİMCİLERİN EMPERYALİZME VE FAŞİZME KARŞI MÜCADELESİNİ DURDURACAK HİÇBİR GÜÇ YOKTUR!

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!448

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 49: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Eğer Tek Bir Devrimcinin Dahi Kılına ZararGelirse Bunun Hesabını Ne Türkiye HalkınaNe de Yunan Halkına Veremeyeceksiniz!Bütün Halkımızı Meşru ve Haklı OlanDevrimcileri Sahiplenmeye Çağırıyoruz.

Bulunduğumuz her yerde devrimcileri soralım!Neredeler, Neden saklıyorsunuz?Kimin adına devrimcileri tutukladınız?Avrupa adına mı, Amerika adına mı, yoksa Türkiye

adına mı? Tutukladığınız bütün devrimciler serbest bırakılmalıdır.Telefon numaraları;Türkiye'de ve Avrupa'da Yunanistan

Temsilciliklerinin Adres ve Telefonları!Yunanistan Adalet BakanlığıTel: +30 210 7767 208Tel: +30 210 7767 426 fax: +30 210 7767 486 e-mail: [email protected].

Almanya-Yunanistan Büyükelçiliği BerlinTelefon Griechischen Botschaft Berlin: +49 (0)30

21.37.033/4Fax Griechischen Botschaft Berlin: +49 (0)30

21.82.663

E-mail Griechischen Botschaft Berlin:grcon.ber(at)mfa(dot)gr

Avusturya Yunanistan BüyükelçiliğiTel: +431 512.71.48 & +431 512 3142Fax: +431 505 49 45e-mail: [email protected]

İngiltere Yunanistan BüyükelçiliğiVisas and Consular Affairs inquiriesTel: 44 (20) 73135600 73135609 72293850Fax: 44 (20) 73138990 Hours for the Public9:30 am to 2:30 pm Mon to Fri

Türkiye İstanbulYunanistan Konsolosluğu - İstanbulAdres: Turnacıbaşı Sokak No:32, 80047 Beyoğlu - İs-

tanbulTel: (0212) 245 05 96-97Fax: (0212) 252 13 65

Yunanistan Cumhuriyeti BüyükelçiliğiEmbassy of Greece in Ankara, TurkeyKançılarya: Zia Ur Rahman Cad., No: 9-11, 06700

G.O.P., AnkaraTel: (0312) 448 08 73 - 448 22 49Fax: (0312) 446 31 [email protected], [email protected]Çalışma Saatleri: Pazartesi-Cuma: 09.00-17.00

Emperyalizme ve faşizme karşı Yunanistan HalkCephesi'ni destekleyen ve saldırıları protesto edenyazılı açıklamalar yapıldı.

Türkiye’deki Halk Cephesi, merkezi olarak yaptığıaçıklamada; “Yunanistan devletini uyarıyoruz! Türkiyefaşizminin işbirlikçiliğini yapmaktan vazgeçin. Busuça ortak olmayın! Gözaltına aldığınız 9 Türkiyelidevrimciyi derhal serbest bırakın! Devrimci kurumları,dergi bürolarını talan etmenin, AKP’nin uşaklığınıyapmanın hesabını elbette vereceksiniz! Bizi bitire-mezsiniz!” demiştir...

Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm İçin Yürüyüşdergisi de; “Yunanistan bu şekilde Türkiye faşizmiyleişbirliği yaparak halklara karşı suç işliyor. Ama bu iş-birliği, içinde bulunduğu krizden ve Yunan halkınınöfkesini üzerine çekmekten kurtaramayacak. Çünkükrizi yaratan emperyalizm ve işbirlikçi politikalardır”dedi.

Suriye Halk Cephesi; “Yunan Devleti bu saldırılarınsebebini derhal halkımıza açıklamalıdır. Kimin içinve neyin karşılığında yapıyorsunuz bu saldırıları?

Yunan halkını her fırsatta aşağılayan emperyalistlerile işbirliğini ne karşılığında yapıyorsunuz? Bu işbir-liğinde, ne yunan halkının ne de diğer halkların negibi bir çıkarı olabilir. Tek çıkarı olan emperyalistlerve işbirlikçileridir. Yani AKP'nin ve onun akıl hocala-rınındır...” dedi.

TAYAD'lı Aileler; “İşbirlikçi AKP iktidarının sal-dırıları yetmedi mi? Siz de emperyalizmin işbirlikçiliğiniyapıyorsunuz. Derhal evlatlarımızı serbest bırakın.Yaptığınız her saldırı öfkemizi daha da büyütüyor.Büyüyen öfkemiz karşısında yapabileceğiniz hiçbirşey yok. Saldırılarınızla ABD emperyalizmini sevin-direbilirsiniz ama sonuçlarına siz katlanacaksınız...Hesabını vereceksiniz...” dedi.

Almanya Halk Cephesi; “Yunanistan’daki saldırılarise neredeyse gelenekselleşti. Gün oluyor insanlarsokak ortasından kaçırılıyor, MİT-CIA-EYP işbirliğiylefaşist Türkiye Devletine teslim ediliyor...” dedi.

Yunan Devleti Gözaltına AldığıDevrimcilerin Yerlerini Açıklamıyor!

Tüm Halk Cepheliler; Kurumları İşgalAltında Tutulan, Gözaltı, Tutsaklık ve

İşkencelere Karşı DirenenYunanistan'daki Halk Cepheli

Yoldaşların Yanındadır!

4 Ağustos2013

449

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 50: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

İstanbul Küçükarmutlu Mahallesi de 26 Temmuzgünü, Sanatçılar Parkı’nda yapılan Etiler Forum’da “Ar-mutlu Direniş Tarihi ve Kentsel Dönüşüm” konulu birtoplantı yapıldı.

Armutlu adına Hasan Ferit Gedik tarafından yapılankonuşmada; Armutlu’nun kuruluşu, oligarşinin yıkımpolitikaları ve halkla birlikte devrimcilerin mücadelesiniengellemelere karşı yapılan operasyonlar anlatıldı. Aynızamanda, “Kentsel Dönüşüm” adı altında yapılmak is-tenilen, “Rantsal dönüşüm”e karşı bugüne kadar Armutluhalkı tarafından neler yapıldığı, önümüzdeki süreç içinneler yapılabileceği konuşuldu.

Armutlu’nun uğradığı saldırıların sebebi; konumuitibariyle oligarşinin iştahını kabartmasına, tarihselolarak örgütlü yapısı ve direniş sembolü olmasına bağ-landı. Armutlu, ‘87’den beri değişen aktörlere rağmenbarınma hakkına sahip çıkmıştır. Toplantı da Armutlu’nun,önceden mafyalara ve tekelci burjuvaziye, bugün deKentsel Dönüşüm saldırılarına karşı yarattığı direnişlerve mücadele anlatıldı.

Toplantının ardından, 27 Temmuz günü ArmutluCemevi bahçesinde Etiler ve Yeniköy toplantısının tem-silcileri ve Armutlu halkı bir araya geldi. Cemevi

inşaatıyla ilgili, “Bir tuğla da sen koy” kampanyası vekentsel dönüşüm konusunda nasıl bir araya gelinebileceğiüzerine tartışıldı.

Her iki toplantıda da yıkım saldırısına karşı ciddi birkarşı duruş olan Cemevi inşaatına nasıl katkı sunulabi-leceği konuşuldu. 15 Ağustos günü Armutlu’da kentseldönüşüme karşı Sarıyer genelindeki tüm toplantılaraçağrı yapılıp, Armutlu’da kentsel dönüşüme karşı kitleselbir toplantı yapma kararı alındı.

Küçükarmutlu Halkındır, Satamazsınız!Küçükarmutlu'da bulunan evlerin Büyükşehir Bele-

diyesi’ne ait olan arazilerin satış listesinde olduğu ha-berlerinin basında çıkmasıyla birlikte, Armutlu HalkKomitesi konuyla ilgili bir açıklama yayınladı. Yapılanaçıklamada; “AKP’nin rant hesaplarına teslim olmaya-cağız. ‘Tekno Kent’ arazisi dediler, ‘İTÜ’ arazisi dediler,‘Kentsel Dönüşüm’ dediler, risk alanı dediler. Halkıkandırıp: ‘Evlerinize karşılık ev vereceğiz" dediler veşimdi de halkın dişiyle, tırnağıyla, kanıyla kurduğu ma-hallemizi ‘satışa çıkarmaya’ kalkıyorlar” denildi. Yineaynı açıklamada; “Küçükarmutlu’ya yıkıma geldiğinizdehalkın örgütlü gücünü bir kez daha görerek öğrenecek-siniz!” denilerek faşist AKP iktidarı uyarıldı.

Armutlu’nun Tarihi, Oligarşinin Yıkım Politikasına Verilen Cevabın Tarihidir!

Yunanistan polisi saat 14.30'daSelanik ve Atina’da dergi bürolarınıbasarak; içeride bulunanları gözaltınaaldı, sokaktan insan kaçırdı. Sela-nik’te dayanışma derneğini basanpolis işkenceyle, ikisi ölüm orucugazisi olan, 3 kişiyi gözaltına alırken,saatlerce arama yaptı. Atina’da bu-lunan Agonas (Mücadele) dergi bü-rosuna kapıları kırarak giren polis,içeride bulunan üç kişiyi işkenceylegözaltına aldı.

Arama süresi boyunca sokağakimsenin girmesine izin vermedi.Bununla da kalmayıp iki devrimciyidaha sokaktan işkenceyle gözaltınaaldı. Karakolda işkenceyi sürdürenpolis, işbirliği teklifinde de bulundu.

Son bir yıldır, Yunanistan’dakiHalk Cephelilere karşı yoğunlaşansaldırıları herkes biliyor. Bulut Yay-la’yı sokak ortasından kaçırıp, Tür-kiye’de yakalandığını gösterecekkadar pervasızlaşan saldırıların de-vamıdır bugün yapılanlar. Yunanistanhükümeti; Türkiye faşizmi ve Ame-rikan emperyalizmiyle girdiği eko-nomik siyasi çıkar ilişkileri netice-

sinde, yasa-kural tanımadan, kom-plolarla, korsanlıkla her türlü yöntemledevrimcilere saldırmaktadır. BunlardaYunanistan halkının hiçbir çıkarı yok-tur. Halkın yararına çalışmayan buhükümet, ABD emperyalizmi ve Tür-kiye faşizmiyle el ele vererek Türkiyelidevrimcilere saldırarak suç işlemek-tedir.

30 yıldır demokratik yasal faaliyetgösteren, herkesin bildiği ve halkaaçık devrimci bir kurumu ablukayaalarak, saatlerce, hatta ertesi güneyayılan arama yapmanın adı terördeğilse nedir? Saatlerce arama yap-mak ve avukatlar dahil kimsenin buaramaya katılmasına izin vermemek,komplo hazırlığı değilse nedir?

Daha önce de söylediğimiz gibi,faşizmle işbirliği yapmak suçtur.Emperyalizme hizmet etmek suçtur.Bize, devrimcilere yapılan bu saldı-rılarla, bizi bitiremezsiniz. Bizi yo-lumuzdan vazgeçiremezsiniz. Bizfaşizme ve emperyalizme karşı yü-rüttüğümüz onurlu mücadelemizisürdürmeye, her zamanki gibi Tür-kiye’deki gerçekleri Yunanistan hal-

kına anlatmaya, mücadelemizi bu-radan büyütmeye devam edeceğiz.

Yoldaşlarımızın başına gelecek-lerden işbirlikçi Yunan devleti so-rumludur. Bu yapılanların karşısındasessiz kalmayacağız. Kurumlarımızayapılan bu saldırılara, üzerimizdeestirilen teröre son verilmedir. Yol-daşlarımızın başına gelecek her za-rarın hesabını soracağız. Bu yapı-lanların da hesabını soracağız.

Başta dünyanın her yerindekitüm Halk Cepheliler olmak üzere,Yunanistan halkını ve devrimci-de-mokrat kurumları Yunanistan’daHalk Cepheli devrimcilere yapılansaldırıları, hukuksuzluğu teşhir et-meye, Yunan Devleti’nin Cephelilerekarşı Amerikan emperyalizmiyle veTürkiye faşizmiyle girdiği işbirliğininkarşısına dikilmeye ve durdurmayaçağırıyoruz.

Ne Yunanistan'da devrimcilikyapmaktan ne de kurumlarımızdaolmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Dünya halklarını ve devrimcileridayanışmaya çağırıyoruz.

Yunanistan Halk Cephesi

Yunanistan’da Baskın, İşkence, Gözaltı, İşbirliği Teklifi, Keyfilik, HukuksuzlukKol Geziyor! Dayanışmaya ve Desteğe Çağırıyoruz

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!550

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 51: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Gün geçmiyor ki katliam ve saldırıhaberleri duymayalım Orta Doğu’da.İnsan hayatının hiç değeri yokmuş-çasına günde onlarca insan hayatınıkaybediyor yaralanıyor.

Bu katliamların baş sorumlusuhalkların ortak düşmanı emperyalizmve onun işbirlikçileridir. Çünkü bukatliamlardan, vahşetten ve barbar-lıktan sadece onlar çıkar sağlıyor,faydalanıyor. Sadece onların yaşamave ayakta kalma aracıdır bu katli-amlar. Halkların kanları ve gözyaşlarıile besleniyorlar.

Emperyalizm bütün bunlara rağ-men hiç utanmadan demokrasi geti-receğiz diye atıp tutuyor. “Özgürlük”adına işgal eder; bombalar yağdırır.İşgal edemezse kendine işbirlikçi ya-ratarak, “özgürlük savaşçıları” diyeyutturmaya çalışır; onları eğitir vesilahlandırır. Ardından bu işbirlik-çilerini, yamyamlarını dize gelmeyenülkelerin üzerine salar... Tıpkı Suri-ye’de ve Libya’da olduğu gibi

Suriye’de bu oyunları bozuluncada devreye “mezhep çatışması” ya-ratarak halkı bölmeye, birbirine kır-dırmaya çalışmış bundan da tam an-lamıyla sonuç alamamış, halkları bir-birine düşürememiştir. Emperyalizmve işbirlikçilerinde hinlik ve şeytanlıkbitmiyor tabi ki. Son zamanlardaemperyalizm ve çapulcularıyla iş-birliğine yanaşmayan vatansever ay-dınlara, öğretim görevlilerine ve bir-çok farklı alanda teknisyene suikastve saldırılar gerçekleştirilmiş, onlar-cası katledilmiştir. Suriye saldırılarıbaşladığı günden beri emperyalizminişbirlikçileri tarafından onlarca bilimadamı katledilmiştir.

Suriye’de KatliamlarDevam Ediyor

Son olarak Halep’in Han el-AselKasabası’nda işbirlikçi Nusra Cephesitarafından halka ve orduya yönelikkatliam gerçekleşti. Katliamda 120kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

İşbirlikçiler kat-lederken en vahşiyöntemleri uygula-mışlardır. Katlettik-leri yetmezmiş gibicesetleri yakmış veköy meydanındadizmişlerdir. Bu iş-birlikçiler daha ön-cede, yakaladıklarıSuriye askerlerininkalplerini yiyecekkadar vahşi veyamyamca insan-ları katletmişlerdi.

Son katliamla birlikte işbirlikçi-lerin, efendilerinden nasıl ders al-dıkları, demokrasi adına nasıl katli-amlar gerçekleştirdikleri bir kez dahakanıtlanmış oldu.

Emperyalizm dilediği kadar yeniyol ve yöntemlere başvursun aslakazanamayacak. Çünkü haklı ve meş-ru olan Suriye halkının direnişidir.Bu yüzden yok olmaya mahkumdur.

Tunus’ta KatliamBenzer katliam ve saldırılara bu-

günlerde Tunus’ta şahit olmaya baş-ladık. Şubat ayında laik kesimi temsileden muhalif politikacı Şükrü Belayidkatledildi. 26 Temmuz’da da milliyetçiçizgideki Halk Hareketi Partisi’nin58 yaşındaki lideri MuhammedBrahmi katledildi. Ulusal KurucuMeclis üyesi olan Brahmi, CemalAbdulnasır’ın düşüncelerini benim-seyen vatansever bir Tunusluydu.

Ne tesadüftür ki, iki siyasetçiyikatleden silahın da aynı olduğu ortayaçıktı. Bunun bir tesadüf olmadığıkesin olmakla birlikte Tunus’ta sonsüreçte demokratlar, sol, sosyalistlerinhedef alındığı bilinmektedir.

Emperyalizme KarşıAnti-Emperyalist CephedeBirleşelim

Emperyalizm ve işbirlikçileri dün-ya halklarına ve halkın önderlerine

karşı birleşerek saldırılar gerçekleş-tirmeye devam ediyor. Çıkarları sözkonusu olunca bütün emperyalistlertek bir amaç için işgal ve talan içinbir araya geliyor.

Biz dünya halkları ve devrimcileriolarak anti-emperyalist cephede bir-leşmeli mücadeleyi yükseltmeliyiz.Zaferi kazanmak için savaşmalıyız.Bu bir hayal değildir, inanmalı tarihtenders alarak yolumuza devam etme-liyiz.

Emperyalizm yenilmez değildir,direnenler er ya da geç kazanır. Tarihbuna tanıktır.

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KA-ZANALIM.

ORTA DOĞU, ORTA DOĞUHALKLARININDIR.

Suriye Halk Cephesi

NOT: Türkiye Halk Cephesi ta-rafından her yıl dünyanın birçok ül-kesinden katılımlarla gerçekleştirilen“Eyüp Baş Uluslararası EmperyalistSaldırganlığa Karşı Halkların Bir-liği Sempozyumu” dünya halklarınınve devrimcilerinin birleşmesi içinbir araç olabilir.

EMPERYALİSTLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ KATLİAMLARIYLAORTA DOĞU HALKLARINI TESLİM ALAMAYACAK

4 Ağustos2013

551

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

İletişim:[email protected]

[email protected] [email protected]

Page 52: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Avusturya’nın Döbriach kentinde 19 Tem-muz’da başlayan Anadolu Federasyonu YazKampı, 25 Temmuz günü Avusturya ve Alman polisle-rinin işbirliğiyle basıldı.

Kamp başlamadan önce “Burada bir örgüt kamp ya-pacak, haberiniz var mı?” diye kamp yönetimine baskıkurmaya çalışan polislere, yönetim “Burada kamp ya-pacak olan Anadolu Federasyonu'dur ve biz de onları yıl-lardır tanıyoruz” cevabını verdi.

Anadolu Federasyonu’nun kararlı tavrı karşısında bas-kın yapmaya gelen polis kamp alanını terk etmek zorundakaldı.

Anadolu Fedarasyonu baskın sonrası bir açıklama ya-parak, “Baskının kendi yasalarına göre bile hiçbir hukukigerekçesi yoktur. Bu keyfi, hukuksuz, gayri-meşru bas-kını düzenleyenler, kendi yasalarını ve demokratik hak-larımızı çiğnemişlerdir ve bunun hesabını vermelidirler”dedi.

Baskının hemen ardından Anadolu Federasyonu üye-leri, “Onlar Yenilecek, Biz Kazanacağız!” pankartını as-

tılar.

Anadolu Federasyonu Aile ve Gençlik Yaz Kampı 30Temmuz'da sona erdi. 29 Temmuz'da kampın son günü-nün ana etkinliği Anadolu Federasyonu’nun tutukluüyelerine mektup ve kartlar yazılmasıydı. Çocukların vegençlerin hazırladığı kartlara yazılan mesajlar tutsakla-ra yalnız olmadıklarını, onları emperyalizmin elinden çe-kip alacağımızı söylüyordu. 12 gün süren kamp boyun-ca her gün düzenli bir program uygulandı. Ailelerin soh-bet programlarında, kampın ikinci bölümünde Halk Ko-miteleri, çocuk ve gençlerin yetiştirilmesi, Halk Anaya-sası gibi konular tartışılırken, gençlik gruplarında so-kaklardaki gençlik, atasözleri, direnme geleneği gibi ko-nular ele alındı. Kamp boyunca hemen her gece oyunlar,film gösterimi, bilgi yarışması gibi etkinlikler, bisiklet turu,dağ yürüyüşü gibi sportif faaliyetler gerçekleştirildi.

Faaliyetlerdeki ortak amaç kolektif bir ruh yaratmak,ülkemizin, Avrupa’nın gerçeklerini tartışmak, düzenin sun-duğu her şeyin bir alternatifi olduğunu göstermekti.

Av ru pa’da

Anadolu Federasyonu Yaz Kampı’nda 27 Temmuzgünü şenlik yapıldı. 25 Temmuz günü yapılan polis bas-kınına cevap niteliğindeki şenlikte, sahnenin arkasında“Onlar Yenilecek, Biz Kazanacağız” pankartı asıldı.Skeçler, türküler, şiirler, horonlar, halaylar, zeybek oyun-ları birbirini izledi. Bir skeçte kampa yapılan polis bas-kınını canlandırıldı. Şenliğe çevredeki kamplardaki Al-manyalı, Avusturyalı ve İsviçreli gençler de katıldı. Sos-yalist, anti-faşist gençlerle ortak söylenen Çav Bella mar-şı ve ardından kurulan ortak halay, Alman ve Avusturyapolisinin baskınına karşı enternasyonalist dayanışmanınsomut bir göstergesi oldu. Şenliğin sonunda Avrupa veAvusturya Anadolu Federasyonu adına yapılan Türkçe veAlmanca konuşmalarda “Baskınlar ve tutuklamalararağmen ırkçılığa karşı mücadelemize örgütlemede ısra-

rımızı sürdürmeye devamedeceğiz” denildi.

30 Temmuz sabahı ÖzgürAslan'ın Viyana'da yapılacakolan tutukluluğuna itirazmahkemesine katılmak üze-re yola çıkılarak kamp son-landırıldı.

Atina Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’nin Havva S.hakkındaki “İade Talebini” reddetti.

25 Temmuz günü Yunanistan'nın Halkida şehrinde po-litik mülteci Havva S., AKP faşizminin Türkiye’ye iadetalebi nedeniyle yargılandı.

Mahkemeye içlerinde SYRIZA (Radikal Sol Birlik)milletvekilinin de olduğu, sendikalardan, DKÖ'lerden,sol parti ve örgütlerden destek ve dayanışma için birçokkişi katıldı. Mahkemenin verdiği Türkiye’ye iade edil-mesini reddeden kararın ardından, “Hücrelerdeki BütünTutsaklara Özgürlük”, “Havva S. Onurumuzdur” slo-ganları atıldı.

Havva S. alkışlarla salondan çıkarken, “Bunu da-yanışmayla kazandık, hep beraber kazandık, buraya des-teğe gelen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

Havva S. başka davasından dolayı nisan ayından beritutukludur, Ekim ayında tutuklu olduğu davadan yargı-laması başlayacaktır.

Ne Baskılar, Ne Emperyalizmin Yoz KültürüAilelerimizi ve Gençlerimizi Teslim Alamayacak!

İzin Vermeyecek, Her Türlü FaaliyetleDüzenden Halkımızı Koruyacağız!

Almanya ve AvusturyaPolisinin İşbirliğine Karşı

Enternasyonalist Dayanışma

Yunan Devleti İade TehdidiyleCephelileri Teslim AlmayaÇalışıyor; Yanılıyorsunuz,

Hiçbir Yerde, Hiçbir Zaman,Hiçbir Cepheliyi Teslim

Alamazsınız!

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!52

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 53: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Almanya’nın Hamburg Şehri’nde yabancılara karşıırkçı uygulamalara karşı 20 Temmuz günü bir yürüyüşyapıldı. Max - Brauer -Allee’de başlayan yürüyüşü Ham-burg Alman Anti-faşist Gençlik ve Karavane örgütü dü-zenledi.

Hamburg polisinin iftara gitmek için sokakta bulu-şan gençlere hiçbir neden yokken kimlik sormasıyla baş-layan olaylarda, gençler kimliklerini göstermedikleri içingözaltına alındılar. Gözaltına alınan beş gençten ikisi beşgünlük gözaltının ardından bırakılırken, üç genç polisedirendikleri için tutuklandı.

Bunun üzerine bir araya gelen tüm sol gruplar ola-yı protesto etmek için bir miting yaptılar. Anadolu Fe-derasyonu çalışanlarının “Irkçılığa Karşı GücümüzBirliğimizdir” pankartıyla katıldıkları miting AltonaBahnhof’da son buldu. Sık sık Almanca “Yaşasın Ulus-lararası Dayanışma” sloganları atıldı.

Almanya'nın Köln Şehri’nde Dom Meydanı’nda 20-27 Temmuz günlerinde, hukuksuz bir biçimde tutuklananAnadolu Federasyonu çalışanlarının serbest bırakıl-ması için sürdürülen kampanya çerçevesinde bilgilen-dirme masası açıldı. Gün boyunca bildiri dağıtıldı.Masa 4 saat açık kaldı.

Yunanistan'ın Atina Şehri’nde 21 Tem-muz günü Melek Serin ve Fuat Yalın içinanma yapıldı. Halk Cepheliler tarafındanyapılan anmada, Melek Serin ve Fuat Ya-

lın’ın hayatlarını anlatan yazılarokundu. Şiirlerle devam edenanmada; “Melek Serin Ölüm-süzdür”, “Fuat Yalın Ölümsüz-dür”, “Devrim Şehitleri Ölüm-süzdür” sloganları atıldı.

Yunanistan'ın Atina Şehri’nde 12 Haziran’da devle-tin kapatma kararı alarak işçileri işten atması üzerine, iş-çilerin işgal ederek fiili olarak açık tuttuğu ERT’de (Yu-nanistan Radyo Televizyon Kurumu), ERT çalışanları-nın desteği ile Politik Tutsaklarla Dayanışma Komite-si, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, parti ve örgütlerortak bir eylem düzenledi.

30 Mayıs’ta Atina’dan Türkiye, Yunanistan ve Ame-rikan gizli servislerinin ortak operasyonu ile kaçırılarak

faşist Türkiye devletine teslim edilenBulut Yayla için yapılan eylem, ge-nelde komitenin uzun zamandan beridevam ettirdiği, “Türkiyeli PolitikMültecilere Yönelik, Baskı, Gözaltı,Tutuklama ve İadelere Hayır - HiçbirPolitik Mülteci Faşist Türkiye Dev-letine Teslim Edilemez!” kampanya-sı çerçevesinde gerçekleştirildi.

Almanya'nın Frankfurt Şehri’nde, uzun süredir kan-ser tedavisi gören Halk Cepheli Cemal Karakaya, 23Temmuz günü hayatını kaybetti.

1963 Dersim-Hozat doğumlu olan Cemal Karakaya,umudun ve kurtuluşun nerede olduğunu bilenlerden vebunun mücadelesini verenlerden biriydi. 1970 yılındadevrimcilerle tanıştı. 16-17 yaşlarında ailesiyle birlik-te Almanya’ya göç etti. Burada da devrimcilerle yakınilişkiler kurmakta gecikmedi. Cemal Karakaya 26 Tem-muz günü, evinde 300 kişinin katıldığı törenin ardından,Almanya’nın Lauterbach şehrinde toprağa verildi.

Ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Bulut Yayla’yı KaçıranlarCezalandırılsın, Kamu

Düzeni Bakanı veSorumlular İstifa Etsin!

Keyfi Operasyonlara KarşıYürüttüğümüz Kampanyayı

Tüm Halka Duyuracağız

Irkçılığa Karşı GücümüzBirliğimizdir

Onları Mücadelemizde Yaşatacağız!

Halk Cepheli CemalKarakaya’yı Kaybettik

4 Ağustos2013

553

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 54: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Yunanistan'da Halk Cepheli'lerher gün yeni bir saldırıyla karşılaşı-yorlar. Buna karşı ise direnişlerinisürdürmeye ve 30 yıldır bulunan ku-rumlarını, dergilerini tek kişi de kal-salar korumaya, savunmaya devamediyorlar.

İsmail Z. son süreçte, Yunanis-tan’daki Halk Cephelilere yöneliksıklıkla gündeme gelen sınır dışı uy-gulamalarıyla ilgili kamuoyu oluş-turmak istemişti. Bilindiği üzere HalkCepheli Bulut Yayla Yunanistan'ınkendi yasalarına ve uluslararası ya-salara da uyulmayarak doğrudan il-legal biçimde gizli servisler tarafındankaçırılıp Türkiye'ye teslim edilmişti.Yunanistan’da yaşayan diğer bütünHalk Cepheliler ise Türkiye'den uy-durma gerekçelerle çıkarılmış olan"Kırmızı Bültenli-İnterpol Araması"ile karşı karşıyalar.

İsmail Z. de ancak eylem yaptığıgün hakkında bir "kırmızı bülten veiade talebi" olduğunu öğrenebilmişti.İsmail Z. Meclis önündeki eylemdensonra "İnterpol" araması bahane edi-lerek gözaltına alınmış, ikinci günçıkarıldığı savcılıkta iki haftada biruygulanacak "adli kontrol" uygula-ması ile serbest bırakılmıştı.

Bu baskılara, dayatmalara, gözaltıve tutuklamalara son verilmesi, tutsakdevrimcilerin bırakılması için; Yu-nanistan Parlamentosu önünde 24Temmuz günü kendini bariyerlerezincirleyerek eylem yapan Halk Cep-heli 60 yaşlarında İsmail Z. ile yap-tığımız röportajı yayınlıyoruz.

Yürüyüş: Yunanistan Parla-mentosu önünde böylesi bir eylemyapmaktaki amacınız neydi?

İsmail Z.; Başta bu eylemi yap-maktaki öncelikli amacım, biz Yu-nanistan Halk Cephelilere yönelikbaskıların son örneği olan H.D. isimliyoldaşımızın, iade talebiyle Türkiyesınırında bir kampta tutuklu bulun-masını teşhir etmekti. 14 yıldır Yu-nanistan'da politik mülteci olarak ya-

şamakta olan yoldaşımızın ilticasıkendisine haber dahi verilmeden iptaledildiğini, tutuklanınca öğrenebildik.İşte bu nedenle yoldaşımızın bu şe-kilde, keyfi yöntemlerle faşist Türkiyedevletine iade edilemeyeceğini hay-kırmak içindi. Yunanistan Devleti’ninson dönemde buradaki Halk Cephelidevrimcilere karşı faşist yasaları arat-mayacak baskı ve sindirme politika-larını, Türkiye ile girdiği ilişkilerdenkaynaklı bize karşı her türlü keyfiyetiuygulamasını her yerde teşhir edi-yoruz. Yunanistan devleti bizleri so-kak ortasından zorla kaçırıp gözaltınaalıyor, neredeyse hepimize; "İnterpoltarafından aranıyorsun Türkiye'yeiade edileceksin" diyerek mahkeme-lerde davalar açıldı. Faşist TürkiyeDevleti ve onun bir numaralı des-tekçisi ABD emperyalizmi, tüm bubaskıları yeterli görmeyip yeni yön-temlere de başvurmaktan geri dur-muyor.

Bunlardan bir tanesi de sokak or-tasından kaçırılıp, Yunan istihbara-tının, MİT ve CIA’nın işbirliği sonucuarkadaşımız Bulut Yayla'nın Ameri-kan operasyonuyla faşist Türkiyedevletine teslim edilmesi olayıdır. Okadar uyarılarımıza rağmen, Yuna-nistan devletinin bu politikalarınaısrarla devam etmesi ve keyfi ge-rekçelerle, sudan bahanelerle iadetalebini bir tehdit aracı olarak sürekliönümüze koyması, tüm mülteci hak-larını, insan haklarını, evrensel ya-saları çiğnemesi; ebette ki teşhir edil-mesi, mahkûm edilmesi gereken vedurdurulması gereken bir işbirliğidir.Eylemin asıl amacı budur.

Yürüyüş: Eyleminiz sırasındanelerle karşılaştınız?

İsmail Z.; Kendimi YunanistanMeclisinin (SİNTAGMA) önündekibariyere zincirledikten sonra, elimdekidövizi iki elimle tutarak protesto slo-ganımı haykırmaya başlayınca öncemeclis polisi eylemi anlamak içinelimdeki dövizi okudu. Sonra telefon

etti. 15 dakika sonra motorlu polisaraçları geldi. Çağrılan resmi ve sivilpolisler yanıma gelmeden önce birsüre ne yapacaklarını bilemeden bek-lediler. Daha sonra yanıma yaklaşırkentedirgin ve endişeliydiler. Bana aniolarak saldıramıyorlardı. Çünkü etraftaturistler vardı. İlk defa meclisin önün-de böylesi bir eylem olduğu için deşaşkındılar. Eylemin süresi yaklaşık40 dakikayı bulduğunda çevredekiinsanların ilgisi de giderek artıyordu.Bu arada yanıma yaklaşmak isteyen-leri engelliyorlardı. Eylemin ilgi top-lamasından rahatsız olan polisler be-nim yanıma gelip "zincirin anahtarlarınerede?" diye sordular. Ben de “Anah-tarların olmadığını” söyleyince beşpolis birden üzerime çullandılar. Önceanahtarı aramak için, daha sonra isezinciri kesmek için. Hatta bir arakendi aralarında “bariyerle birliktegözaltına alalım” şeklinde konuştuk-larını duydum. Beni bu şekilde epeycehırpaladıktan sonra, itfaiyeden makasgetirip zincirleri kesmeyi akıl ettiler.Daha sonra beni apar topar arabayabindirdiklerinde eylem başlayalı birsaat olmuştu.

Polis otosuyla SİNTAGMA KA-RAKOLUNA götürdüler. Oradakiişlemler bayağı uzun sürdü. Telefonetmek istediğimde “daha sonra” di-yerek beklemem gerektiğini söyle-diler. Akşama kadar belimdeki zincirlebeklettiler. Akşam üzeri belimde sarılıolarak duran zinciri de nihayet kestiler.Daha sonra ise beni aşağıya, nezareteindirip, üzerimdeki saati dahil bütüneşyaları aldıktan sonra bir hücreyekoydular. Sorduğumda ise “yarınmahkemeye çıkarılacaksın” dediler.Gardiyan polis kapıyı kapayıp geç-tikten sonra, diğer hücrelerde kalanMısırlı, İranlı ve diğer ülkelerdeninsanların da gözaltında olduğunugördüm. İçlerinde İranlı olan bir kişi"bir yıldır burada gözaltında oldu-ğunu" söyledi.

Akşam saat 21.00'de geceyi ge-

Röportaj

NEREDE OLURSA OLSUN FAŞİZME KARŞIDİRENMEK MEŞRU VE ZORUNLUDUR!

TAM 49 GÜNDÜR UYUTULUYOR!554

Yürüyüş

4 Ağustos2013

Sayı: 376

Page 55: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

çirmek üzere AleksandraPolis Merkezi’ne götürül-düm. Orada çıplak üst ara-ması dayattılar. Bende “böy-lesi onursuz bir aramayı ka-bul etmeyeceğimi, kendimsoyunmayacağımı, kendile-rinin zorla soymak isterlersebuna karşı koyacağımı veyapmak istediklerinin açıkçaonur kırıcı bir işkence” ol-duğunu ifade ettim. Onlarısrarla her “soyun” dediklerinde aynıtepkimi tekrarladım; “buna asla izinvermeyeceğimi, devrimci olduğumubunu kabul etmeyeceğimi” söyledim.Kararlı ve iradeli oluşum onlara dageri adım attırdı ve arama yapmaktanvazgeçtiler. Yunanistan hapishanele-rinde ve karakollarında, mültecilerekarşı tam bir hukuksuzluk ve keyfiyetsöz konusu. Bir yıldır karakolda göz-altında tutulan İran vatandaşının du-rumu buna örnektir. Böylesi yasadı-şılık bildiğimiz kadarıyla birte Gu-antanamo’da ve ABD’nin işgali al-tındaki diğer ülkelerde var. Bu yanıylasözde 'demokratik' geçinen bütün ül-kelerin polis uygulaması bire bir ben-zerlikler gösteriyor.

Yürüyüş: Siz de “İnterpol aran-manız” var denilerek gözaltınaalındınız. Üstelik sizin de 14 yıldırpolitik ilticanız var. Sizce “KırmızıBültenli İnterpol aramaları” ba-hane mi? Yunanistan'da 6 arka-daşınızın da AKP faşizmi tarafın-dan uydurma gerekçelerle çıka-rılmış İnterpol aramaları nedeniyletutuklanıp yargılandığını biliyo-ruz?

İsmail Z.; Evet son beş aydır,özellikle mart ayı başlarında Yuna-nistan başbakanı Samaras'ın, TayyipErdoğan ile görüşmesinden sonra,bir çok arkadaşımız, ya sokakta göz-altına alınarak, ya da yabancılar şu-besinde, oturumlarını yenilemeyegittiklerinde, Türkiye'nin yayınladığıİnterpol aramaları dolayısıyla göz-altına alınıp tutuklandı ve yargılandı.

Politik ilticacı olsun ya da henüziltica işlemleri devam eden kişiler,iltica ettikleri ülke tarafından ulus-lararası yasalara göre korunmaya

alınmak zorundadır. Bu anlaşmalarıimzalayan ülkelerden biride Yuna-nistan'dır. Bunun dışında politik ne-denlerle, can güvenliği olmadığı içiniltica talebinde bulunan bir kişinin,bilgilerini gelmiş olduğu ülkeye bil-dirmek, o kişinin çok açık can gü-venliğini ortadan kaldırmak anlamınageliyor. Bu, Türkiye faşist devletiile işbirliği yapmaktır. Ülkemizdekifaşizme destek vermek, işkencelere,katliamlara ortak olmaktır. Bu hu-kuksuzluğu kabul etmeyeceğiz. De-mokratik haklarımız, sonuna kadarsavunmaya devam edeceğiz.

Yürüyüş: Son süreçte Yunanis-tan’da Türkiyeli devrimcilere ya-pılan baskıları nasıl değerlendiri-yorsunuz?

İsmail Z.; Bu keyfi saldırıları vekendi yasalarını dahi hiçe sayan'cesur' komploları, Yunanistan'da ya-şanan ekonomik ve siyasi krizdenayrı olarak değerlendiremeyiz. Buolayın bir yönü ancak önemli nedeniise ülkemizdeki yaşanan keyfiliklerinkatliamların hesabı sorulmayacakimajının halka kanıksatılmaya çalı-şılmasına karşı, halkın adaletsiz kal-mayacağını, düşmanın gücünün nekadar büyük olursa olsun ondan dayaptıklarının hesabının sorulacağıbilinmelidir. Ayrıca mücadelenin dahada büyütüleceğinin çağrısı, sözü ve-rilmiş; bunun böyle bilinmesi dostada düşmana da duyurulmuştur.

Yürüyüş: Bu baskılarla ilgilibir kampanyanız var mı, kampan-yanızın talepleri nedir?

İsmail Z.; Evet yaklaşık 6 aydanberidir sürdürdüğümüz bir kampan-yamız var. Başta, "Türkiyeli DevrimciPolitik Mültecilere Yönelik Baskı,

Gözaltı, Tutuklamalara veİadelere Son", "Hiçbir Po-litik Mülteci Faşist TürkiyeDevletine Teslim Edile-mez", "Yunanistan DevletiFaşist Türkiye Devletiyleİşbirliği Yapmamalıdır!"sloganları ile başlattığımızkampanya, daha sonra, ardıardına gelen gözaltı ve iadedavalarıyla yeni bir boyutkazandı. Kampanyamız bu

çerçevede sürerken 30 Haziran'da ar-kadaşımız Bulut Yayla'nın Yunanistan,Türkiye ve Amerikan gizli servisle-rinin işbirliği ile kaçırılarak Türkiye'yeteslim edilmesinden sonra, bu talep-lerimize, “BULUT YAYLA’yı Kaçı-ranlar, Emir Verenler ve SorumlularCezalandırılmalıdır! Kamu Bakanıve Sorumlular İstifa Etmelidir!” talebieklendi ve esas olarak kampanyamız,BULUT YAYLA’nın kaçırılması üze-rinden yürütmeye başladık.

Bağımsız olduğunu iddia edenbir devletin, kendi topraklarındabaşka ülkelerin gizli servislerinincirit atmasına ve devrimcileri kaçır-masına müsaade etmesi her şeydenönce kendi halkına karşı bir hesapvermesini gerektiriyordu. Şuan tutukluolan iki arkadaşımız var. Çalışmala-rımızın öncelikli hedefi bu arkadaş-larımızın serbest bırakılması ve Yu-nanistan devletinin Türkiyeli dev-rimcilere karşı bu saldırılarına sonvermesidir.

Yürüyüş: Ekleyeceğiniz başkabir şey var mı?

İsmail Z.; Biz ülkemizin ve hal-kımızın kurtuluşu ve ülkemizin ba-ğımsızlığı için mücadele ediyoruz.Mücadelemiz büyüdükçe bu ve bunabenzer saldırılar daha da büyüyereksürecektir. Bizler bu saldırılara karşıkoyacak, hatta durduracak kadar ha-zırlıklı olmalıyız. Keyfiliklere boyuneğilmez, direnilir. Hiç bir baskı biziyıldıramayacak. Katillerimizle barış-mayacağız, uzlaşmayacağız. Biz deher sürece kendimizi hazırlayacak,mücadelemizi büyüteceğiz. Saygı vesevgilerimle kolay gelsin diyorum veçalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Röportaj

4 Ağustos2013

555

Yürüyüş

Sayı: 376

ADALET DE UYUYOR, ADALET İSTİYORUZ!

Page 56: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

13 Ağustos 1992'de Ankara Malte-pe'de bulundukları ev ölüm mangaları ta-rafından kuşatıldı, faşizmin cellatlarına kar-şı direnerek şehit düştüler. Onlar, adaletinolmadığı bu düzende, halkın adaletinin uy-gulayıcılarıydılar.

Vehpi Melek, 1972 Dersim Hozatdoğumludur. Kürt bir işçi ailesinin çocuğu

olan Vehpi ortaokul-lise yıllarından itibaren devrimci mücadelenin bir par-çası oldu ve şehit düştü.

Nurten Acar, 1965 Erzurum Hınıs doğumludur. Kürt bir ailenin kızıolan Nurten, devrimci mücadeleyle tanışmadan önce tüm yaşamı evkadınlığıyla, ev işleriyle sınırlıydı. 1989-90 yıllarında tanıştığı devrimcimücadele onun tüm yaşamını, kişiliğini değiştirdi. SDB savaşçısı ola-na dek, demokratik platformda, kadın örgütlenmesinde (DEM-KAD)faaliyet gösteren Nurten ülkemiz kadının mahkum edilmek istendiği"kader"e karşı mücadele etti.

Vehpi MELEK Nurten ACAR

Aslen Artvin-Hopalı olup, 1957’deKarabük’te doğdu. 1976’da örgütlümücadeleye katıldı. İstanbul Üniver-sitesi’nde öğrenci iken, devrimci bir mi-litan olarak mücadele etti. Mahallialan örgütlenmesinde görevliyken1981’de tutsak düştü. Tahliye oldu-ğunda yeniden mücadeleye koştu.Çeşitli görevler üstlendi. Yeniden tut-

sak düştüğünde milis komutanıydı. Ölüm orucu di-renişçisi olarak şehit düştüğünde 44 yaşındaydı. Dev-rimciliği bir ömür boyu sürdürdü, onurlu bir direniş-te ölümsüzleşti.

Ümraniye Hapishanesi’nde Ölüm Orucu direnişininbirinci ekibinde yer aldı. 19 Aralık katliamı sonrasındadirenişini Kandıra hücrelerinde sürdürdü. Tahliye edil-dikten sonra, direnişine kuşatma altındaki Armutlu’dadevam ederek 14 Ağustos 2001’de şehit düştü.

OsmanOSMANAĞAOĞLU

11 Ağustos - 17 Ağustos

“Ve yıllar var ki bu vatan topraklarına kanımızaktı. Kanla sulanan topraklar kutsaldır.

Topraklarımıza sahip çıkmak dün olduğu gibibugün ve yarın da boynumuzun borcudur.”

Osman OSMANAĞAOĞLU

16-17 Nisan direnişinin yaşandığı günlerdi. Birliğimize mi-safir olarak birisinin geleceği söylendi. Uzun süredir farklı biryoldaş görmediğimiz için gelecek olan yoldaşı merak ediyorduk.Randevuya beni gönderdiler. Buluşma saati geldiğinde bak-tım birisi bana gülümsüyor. Tanıyor muyum diye dikkat ettim.Hayır, tanıdık bir sima değil. Ama bana neden gülümsediği-ni merak etmeye başlamıştım. O arada kalkıp yanıma gelipselam verdi. Kendisini tanıttı. Beklediğimiz yoldaştı. Bir süresonra, "Beni tanıyıp da mı gülümsedin. Ben seni daha öncehiç görmemiştim" dediğimde, "Hayır ben de seni ilk defa gö-rüyorum. Ama sen içeri girince birisini arar gibi dikkatlice et-rafını kontrol ettin. Ama bunu öylesine acemice yaptın ki anın-da fark edilecek bir durumdu. Buraya gelirken de en son A.sokağından geçtin. Yine etrafa belirgince baktın. Ama birazdikkatli olsaydın o sokaktaki bakkalın önündeki insanlardanbirisinin ben olduğumu fark ederdin" deyince utandım. Bu ka-dar dikkatli bir yoldaşın yanında benim dikkatsizliğimin durumu.Bunu fark eden Vehbi yoldaş, “Bak yoldaşım, bizim yapa-cağımız bir hata son hatamız olur. Bunun da ne olduğunu bi-liyorsun. Yoldaşlarımızın şehit düşmesine neden oluruz ki, buda dolaylı olarak yoldaşlarımızın katili anlamına gelir. Bunada hakkımız yok değil mi?” cevabını vermişti.

Vehbi sanki içimi okumuş gibi, "Bak yoldaşım şimdi seniçinden diyeceksin, ne ukala birisi, gelmeden, daha doğrudürüst tanışmadan bir eksiklik yaptık, yüzümüze vurmayabaşladı. Öyle değil, birbirimizi hiç görmesek de aslında bir-birimizi çok iyi tanıyoruz. Hepimizin eksikliği birbirimizin, ben-zeriz aşağı-yukarı. Birbirimizi uyarmak, eleştirmek yoldaşlıkgörevimiz" demişti.

Bulunduğumuz üsde kısa sürede birlikte kaldığımız yol-

daşlarla kaynaşmıştı. Sevecen, sıcakkanlı, konuş-kanlığıyla üs yaşamındaki özeni ve disipliniyle örnek biryoldaş olduğunu göstermişti. Sorumlu arkadaştan

kendisine görev verilmesini istemiş, "Ben buraya gelirkenoturmak için değil, bir şeyler yapabilmek için geldim" diyerekhemen verilen görevlere sarılmıştı.

Vehbi yoldaş bir eylemden sonra yaralanmıştı. Eylem böl-gesi düşmanca kuşatılmış, çekileceği yere çekilememişti. He-men bir ara sokağa girerek bir kapıyı çalmış, "Osman abi bu-rada mı?" diye sormuş. Kapıya çıkan kadın "Hayır, buradaOsman diye biri oturmuyor. Ama 2 sokak aşağıda Osmandiye birisi var" deyince Vehbi, "Ben onun inşaatında çalışı-yorum. Koluma çivi battı. Eczaneye gideceğim de, haber ve-reyim demiştim. Varsa bana bir bardak su verir misin" diyekadınla bir süre sohbet ederek polisin bölgeden geçeceği za-manı kazanmıştı. Üsse döndüğünde gülümseyerek "Yara-landım, bir leğen getirin de kanı boşaltalım" demişti. Biz gü-lerek "Geç dalganı" deyince Vehbi "gerçekten yaralıyım" de-mişti. Yaralı olduğunu görünce bayağı şaşırmıştık. Bize sa-kin olmamızı söylüyor, bizi teskin etmeye çalışıyordu. Bu ka-dar sakin, soğukkanlı olabileceğini düşünemiyorduk.

Vehbi yoldaşı bir süre için bir halk ilişkisine bırakmamızgerekmişti. Ama elimizde hazır bir ilişki yoktu. Bir tek evimizvar. O evin kadını da sürekli memnuniyetsizliğini dile getiri-yordu. Bunu Vehbi'ye anlatıp mecburen o eve götürdük. Bir-kaç gün sonra yanına uğradığımızda Vehbi'yi evin iki çocu-ğu ile odada oyun oynarken bulduk. Evin kadını bize nedensık gelmediğimizi soruyordu. Bizim için canını verebileceği-ni söylüyor, eski yaklaşımları için özür üstüne özür diliyor. Veh-bi, aile ile öyle bir kaynaşmış ki kadın "Ali artık benim kar-deşim, bu evden birisi" çocuklar ise "dayı, dayı" diye yanın-dan ayrılmıyorlar. Bir süre sonra evden alıp götürdük. O eveher gidişimizde sürekli Vehbi'yi soruyorlardı. Kadın, "Dev-rimcileri asıl olarak Ali ile tanıdım" diyordu.

Vehbi yoldaşın yaşamı şimdi Halk Kurtuluş Savaşçıla-rı için örnek oluyor. Kendi deyimiyle "Yoldaşlarımın banagüvenini sağlayabildiysem ne mutlu bana." O, güvenin, öz-verinin, fedakarlığın, şehitleri sahiplenmenin adı oldu.

Bir yoldaşı Vehpi Melek'i anlatıyor: “Yoldaşlarımın Güvenini Kazandıysam

Ne Mutlu Bana”

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

Anıları Mirasımız

Page 57: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

1964, Arsin-Trabzon doğumludur. Devrimcidüşüncelerle 12 Eylül öncesinde 14 yaşında ta-nıştı, 17 yaşında mücadeleye katıldı. Cunta yıl-larında tutsak düştü.

1990'lı yıllardan itibaren mücadelesini dev-rimci hareket saflarında sürdürdü. Trabzon veİstanbul'da görevler üstlendi. 2001'de tutsak düş-tü. Mücadele içinde son görevini bedenini ölü-

me yatırarak yerine getirdi.

2000-2007 Ölüm Orucu direnişinin Gültekin Koç Ölüm Oru-cu Ekibi'nde görev üstlendi. 12 Ağustos 2004'te bir Ölüm Oru-cu direnişçisi olarak ölümsüzleşti.

Selami KURNAZ

KAYIPPERPA'da gerçekleştirilen katliama bağlı

olarak Ağustos 1993'te gözaltına alındı ve o za-mandan beri kendisinden haber alınamadı.

Erdoğan ŞAKAR

12 Ağustos 1980'de,Aybastı'da iki köy arasın-daki çelişkilerin devrimci-lerin müdahalesiyle çözül-mesi sonucunda düzenle-nen barış toplantısına gi-derken, yolda geçirdikleritrafik kazasında kaybettik.

Nuri ASLAN Metin KÖSE

13 Ağustos 1992'deAnkara Küçükesat'da bu-lundukları üs kuşatıldı. Ça-tışarak ve devrimci hare-ketin direniş geleneğinisürdürerek şehit düştüler.Şehit düşerken umudunadını kanlarıyla duvara

yazdılar.

Arslan Arı, 1963 Bursa Gemlik do-ğumludur. 12 Eylül öncesinden beri mü-cadele içindeydi. 1991'de silahlı birliklerdegörev almıştı.

Eyüphan Polat, 1966 Sivas, Zara do-ğumludur. Bir Kürt ailesinin çocuğuydu.1988 yılında devrimci mücadele ile ta-

nıştıktan sonra yaşamı bir bütün olarak kazanmak ge-rektiğini ve bunun için yapılması gereken çok şey ol-duğunu gördükten sonra tüm yaşamını, enerjisini dev-rimci mücadeleye verdi.

Nurhayat Beyhan, 1969 doğumludur. İşçiydi Nur-hayat. Konfeksiyon atölyesinde, tuğla fabrikalarında ça-lıştı. Emeğin, alın terinin ne olduğunu iyi bilirdi. Dünyayısömürücülerden, zalimlerden kurtarıp, emeğin, alın te-rinin nasırlı ellerine verme mücadelesine atıldı. En kü-çük bir tereddüt bile yaşamadı. Yaşamını, kişiliğini bumücadelede buldu, tanıdı; sevgiyi, saygıyı, acıyı sevincitüm gerçekliğiyle bu mücadelede yaşadı.

Arslan ARI Nurhayat BEYHAN

Eyüphan POLAT

1972'de Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesindedoğdu. Mücadeleye ilgisi lise yıllarında başladı.Gençlik mücadelesi içinde bir Dev-Genç’li ola-rak yer aldı. 1993'te tutsak düştü. 1996 ÖlümOrucu direnişinin birinci ekibinde yer aldı. Di-renişte kalıcı sağlık sorunları oluştu. 1999'da sağ-lık durumunun ağırlaşması nedeniyle tahliye edil-di. Tedavisi için yurtdışına çıkarıldı. 11 Ağustos

2001'de Atina'da tedavi gördüğü hastanede elleri arkadan bağ-lı öldürülmüş olarak bulundu.

13 Ağus-tos 1993'teİstanbul Ok-meydanı'daPERPA işmerkezindes o r g u s u zsualsiz infaz

edildiler.

Mehmet Salgın ve Ha-kan Kasa devrimci hare-ketin üyesi, Nebi Akyürekise taraftarıydı. Selma Çıt-lak ve Sabri Atılmış isedevrimci hareketle hiçbirilişkisi olmayan, tek suçla-

rı o gün orada bulunmak olan halktan insanlardı.

Mehmet Salgın, 1972 Dersim Mazgirt doğumluydu.Kürt milliyetindendi. 1991'de Devrimci Sol saflarına ka-tıldı. Nurtepe'de mahalli çalışmalarda yer aldı.

Hakan Kasa, 1975 Kars doğumluydu. İstanbul Ali-beyköy'de büyüdü ve devrimci hareketle burada tanıştı.Son görevi milis savaşçılığıydı.

Mehmet SALGIN Hakan KASA

Nebi AKYÜREK Sabri ATILMIŞ

Selma ÇITLAK

Elif Karaman, Aydın Yıldı-rım'ı 17 Ağustos 1999'da mey-dana gelen Marmara depremindekaybettik.

Elif Karaman, 1981'de doğdu.Aslen Malatyalı olan Elif, İzmir do-ğumludur. İzmit Demokratik Lise

İçin Mücadele Komiteleri sorumlusu, aynı zamanda Kurtuluşdergisi dağıtımcısıydı.

Aydın Yıldırım, halkının mücadelesine gönül vermiş bir dev-rimci, bir sanatçı adayıydı. Bağcılar'daki Karanfiller Kültür Mer-kezi Müzik Topluluğu üyesiydi.

Elif KARAMAN Aydın YILDIRIM

İbrahim DOĞAN

DÜZELTME:21 Temmuz 2013 tarihli Yürüyüş der-

gisi 374. sayısında 58. sayfada “Anıları Mi-rasımızdır” köşesindeki “Bir yoldaşı Hü-seyin Taş'ı anlatıyor” başlıklı yazıdaki şe-hit anlatımı şehidimiz Hüseyin Taş'a ait de-ğil, başka bir yoldaşımıza ait anlatımdır. Şe-hidimizin ailesinden, yakınlarından ve bü-yük ailemizden özür dileriz...

Page 58: Yürüyüş Dergisi · 2013. 8. 3. · HALKINI AÇLIK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETMİŞ FAŞİST SAMARAS HÜKÜMETİ; ABD'NİN EMRİYLE HALK CEPHELİLERE, KENDİ YASALARINI DA HİÇE

Kapitalist Toplum, Sayfa 68:

“İç savaşın başından beri zenciler, özgürlük için feragatle savaşım verdi-ler. Çeteci birlikleri ("Ormanların Zencileri") kuruyor, köleci çetelerini ezi-yorlardı.

En sorumlu ve en tehlikeli görevler, zencilere veriliyordu.

Cephede çarpışan zenciler arasındaki kayıplar, gönüllü beyaz birliklerin-dekinden çok fazlaydı. 70.000'e yakın zenci, Birleşik Devletler'in birliği için,köleliğe karşı savaşta yaşamlarını feda ettiler.”

Dünün feodal beyleri, şimdinin burjuvazisi hiçbir zaman halkları kölegibi kullanmaktan vazgeçmemiştir.

Aksine düzenlerini sağlamlaştırıp kölelik zincirlerini daha da sağ-lamlaştırmış... Modern köleler haline getirmişlerdir...

Her zafer halkın üzerinden; ırk din milliyet renk ayrımı yapmadanyoksul halkın kanı üzerinden yükselmiştir.

“(...) Emperyalist saldırganlık,emperyalizm gerçeğini unutan-lara gerçeği yeniden hatırlatıyor.Bulanıklaştırılan teoriyi yenidennetleştiriyor. Bu netleşme kaçı-nılmazdır; çünkü, sınıflar mü-cadelesinde, emperyalistler em-peryalist gibi, devrimciler dev-rimci gibi, ulusalcılar ulusalcıgibi davranırlar. Çağını dolduran,çağı çözümleyemeyen tüm siyasiakımlar, ya devrimci çizgiye ge-lecek ya da sonuçta emperyaliz-min dümen suyuna gireceklerdir.Çünkü çağımız emperyalizm vedevrimler çağıdır. Tüm siyasi ör-gütler, tavırlar, sonuçta birindenbirine hizmet eder.”

(Kurtuluş 9 Nisan 1999 Sayı:25)

Özlü Söz

Kitaplardan

Dost; Seni doğrulayan de-ğil, sana doğru söyleyendir.

(Arap Atasözü)

Atasözü

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

"Ortaokul sınıflarından birinde on iki yaşında bir çocuk-öğretmen kendisini bü-yük bir saygıyla dinleyen yoldaşlarına kurtuluş savaşında şehit düşmüş bir savaşkahramanının, Tung Sun-jen'in öyküsünü anlatıyor; Tung Sun-jen bir askermiş, pat-layıcı maddeyi düşman elindeki bir köprüye yerleştiremeyince, köprüyle birliktekendini de uçurmuş havaya. «Dış durum, yoldaşın görevini yerine getirmesine izinvermedi» diyor çocuk. «Patlayıcıları köprünün ayaklarından birine yerleştirmek is-tedi, ama uygun bir yer bulamadı, habire suya düşüyordu dinamitler. Asker, iç et-kenin rolünü kendi üstüne nasıl aldı acaba?» Birçok öğrenci el kaldırıyor. Kısa yünceketli, tombul bir küçük kız cevap veriyor: «Tung yoldaş, bütün Çin halkının bas-kı altında bir hayat yaşadığını, bu hayat ne kadar uzarsa halkın acılarının da o ka-dar büyüyeceğini düşündü. Bu yüzden, köprüyü uçurmak için kendi ellerini kul-landı. Dış etken elverişsiz olduğundan, kendine iç etkeni temel aldı.»

(ÇİN DEYİNCE, SAYFA 614)

ACININ RENGİ

...Ey acılara tat veren güzellik

Yüreğimize hoşgeldin

Geldin de

Çiçekli dallara döndürdünöfkemizi

Artık ister dolu yağsınömrümüze

İsterse kar

Biz ki bildikten sonra sevmeyi

Bütün sabahlar

Acı renginde olsa ne çıkar

Adnan Yücel

Öykü

Şiir