tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · web viewtarhan’da nasrettin şah,...

102
T.C İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2008/209 CELSE NO :33 CELSE TARİHİ :26.12.2008 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :HAKKI KELEŞ 123036 26.12.2008 tarihli oturum, açıldı. Tutuklu sanıklardan Abdullah Arapoğulları, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Erkut Ersoy, Murat Çağlar, Adnan Akfırat, Mete Yalazangil, Hayati Özcan ve Sevgi Erenerol dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirtildikleri görüldü. Huzurdaki yerlerine alındı, Bir kısım sanıklar müdafileri Vatan Bölükbaşoğlu müdafii Av. Mahmut Yaşar, sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük, Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk müdafii Av. Yaşar Ağsu, Murat Çağlar ve Atilla Aksu müdafiileri Av. Hasan Özay ve Av. Ertuğrul Korkmaz, Av. Haydar Yalçınoğlu, Sanık Erkut Ersoy müdafii Av. İsmet Koç, Emin Gürses müdafii Av. Bozkurt Nuhoğlu, sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Kadir Kartal, sanık Doğu Perinçek ve diğer işçi partili sanıklar müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan, Aslıhan Kocabal İnce geldiği görülmekle, huzurdaki yerlerine alandı açık yargılamaya devam olundu, Mahkeme Başkanı "sanık Sedat Peker huzuru alındı, Sanık Sedat Peker “ sayın başkanım, tutuksuz sanıklar ifadelerini davanın sonunda vereceği için herhangi bir hazırlık yapmadım. Bu yüzden dolayı avukatımı da çağırmadım tutuksuz sanığı olduğum davanın sonra ifade vereceğimi biliyordum. uygun görürseniz tutuklu sanıklar bittikten sonra, ifademi arz etmek isterim, huzurda” Mahkeme Başkanı " Semih müdafiiniz burada mı”

Upload: others

Post on 31-Dec-2019

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ

( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2008/209CELSE NO :33CELSE TARİHİ :26.12.2008

BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KATİP :HAKKI KELEŞ 123036

26.12.2008 tarihli oturum, açıldı.Tutuklu sanıklardan Abdullah Arapoğulları, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Erkut

Ersoy, Murat Çağlar, Adnan Akfırat, Mete Yalazangil, Hayati Özcan ve Sevgi Erenerol dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirtildikleri görüldü.

Huzurdaki yerlerine alındı,Bir kısım sanıklar müdafileri Vatan Bölükbaşoğlu müdafii Av. Mahmut Yaşar, sanık Veli

Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük, Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk müdafii Av. Yaşar Ağsu, Murat Çağlar ve Atilla Aksu müdafiileri Av. Hasan Özay ve Av. Ertuğrul Korkmaz, Av. Haydar Yalçınoğlu, Sanık Erkut Ersoy müdafii Av. İsmet Koç, Emin Gürses müdafii Av. Bozkurt Nuhoğlu, sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Kadir Kartal, sanık Doğu Perinçek ve diğer işçi partili sanıklar müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan, Aslıhan Kocabal İnce geldiği görülmekle, huzurdaki yerlerine alandı açık yargılamaya devam olundu,

Mahkeme Başkanı "sanık Sedat Peker huzuru alındı,Sanık Sedat Peker “ sayın başkanım, tutuksuz sanıklar ifadelerini davanın sonunda

vereceği için herhangi bir hazırlık yapmadım. Bu yüzden dolayı avukatımı da çağırmadım tutuksuz sanığı olduğum davanın sonra ifade vereceğimi biliyordum. uygun görürseniz tutuklu sanıklar bittikten sonra, ifademi arz etmek isterim, huzurda”

Mahkeme Başkanı " Semih müdafiiniz burada mı”Sanık Semih Tufan Gülaltay “ sayın başkan benim savunmam hazırdır, avukatım da

yolda”Mahkeme Başkanı " peki sizi bekleyiriz o zaman, Vatan Sanık Vatan Bölükbaşoğlu huzura alındı CMK’nun 147 ve 191’inci maddelerindeki yasal hakları kendisine izah edildi avukatınız

hazır”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "hazır”Mahkeme Başkanı " suçlandığınız konularla susma hakkına sahipsiniz, tüm delilleri

lehinize olan tüm delilleri toplatma hakkına sahipsiniz, savunmaya hazır mızın”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " hazırım başkanım”SANIK VATAN BÖLÜKBAŞOĞLU SORGU VE SAVUNMASINDA ;Saygıdeğer başkanım sayın üyeler ilk başta savunmama başlamadan önce kısaca

operasyonda nasıl gözaltına alındığımızı hakkında birkaç kısa bilgi vermek istiyorum ben

Page 2: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:2

Ankara’da inşaat işinde çalışan şantiye sorumlusuyum, inşaatlarda çalışıyorum, genelde şantiyelerde kalıyorum, ev durumu da ya bir ev kiralıyoruz yada şantiyelerde kalıyoruz, zaten savunma konusunda da sadece sözlü olarak bir mülakat yapacağım, son derece samimi olarak ne yalanlı bir şekilde, ne bir şey 24 yaşındayım, genç bir insanım yaşıtlarım denize girerken bu yaz ben burada savunma vermek zorundayım, kısaca her şeyi anlatacağım zaten, her hangi bir yalana başvurmadan, Ankara’da bir gece tekrar şantiyeden dönüp yiyecek erzak vesaire işçileri almak için götürme hazırlığındayken işçilerden bir tanesi daha yanımdaydı, ismini lazım olmayan birisi, benim ustabaşım, pastanede gel sana dedim. bir pasta ısmarlayayım oturduk, pastaneye pasta falan yiyoruz, bir anda içeri birkaç tane kişi girdi, tabi dediler bana ayağı kalk Vatan Bölükbaşoğlu sen misin falan, tabi korktum dedim kimdir, nedir bilmiyoruz dedim siz kimsiniz dedi yat yere falan filan dedim kimsiniz yani dedi. biz polisiz dedim kimlik göreyim bari dedim bizde dedim yani şeyde değiliz. bir kimlik gösteriniz falan, kimliğini gösterdiler. dediler polis tamam dedim ellerimi koydum masanın üzerine zaten pasta yiyordum elimde çatal var. çatalı diyor yavaşça yere bırak, tamam bırakacağım dedim. pasta yiyorum sonuçta, yani ben hayatım boyunca 1000 tane falan film izledim ama böyle sahne görmedim yani ben çatalı fırlatacak değilim polise, son derece sakin bir şekilde zaten polis kayıtlarında da bu mevcuttur. sakin bir şekilde arabaya bindim. hiçbir şekilde tepki vermedim. ne diyorlarsa yaptım. aldılar tabi, pastane kalabalık herkes bakıyor falan filan dedim bari yani yüzümü kapatın insanlar dedim bu nedir dedim ben burada yöneticilik yapıyorum, bir ton insan tanıyorum, tamam dediler falan arabaya bindirdiler o gece ki tutukladıklarında şu da vardı. hani ben bugüne kadar devletin karşısına çıkmış bir insan değilim. ben işimden evime evimden işine bilgisayar başında zaman geçiren bir insanım, bunun dışında devletle ben hiçbir zaman yüz yüze gelmedim bir kere nezarete girmedim benim babamda kendiside güvenlikçidir, yani hiçbir zaman biz korkarız polisten ben Çanakkale’liyim, Çanakkale küçük köy gibi bir yerdir polis gördüğümüzde biz yolumuzu değiştiririz, korkarız ki bu suçlu olduğumuzdan değil, yani babamız sürekli uyarır bir şeylere bulaşmayın, karışmayın, artık zaman kötü vesaire, bunların dışında ben bilseydim, eğer tutuklama müzekkereleri yazılı bir beyanları vesaire olmadığını, tabiî ki tepkimi koyardım tabi bunları tutuklandıktan sonra zaman içerisinde okuyarak yasa okuyarak vesaire öğrendim tutuklama müzekkeresi falan hiçbir şey olmadan tutukladılar iki saat boyunca pastanede tuttular o yanımdaki dayı dediğim insanı aldılar arabanın içine koydular sende bekleyeceksin çıkartın üzerinizdeki bütün teçhizatları falan filan teçhizat dediğimde bir tane cep telefonu vardı üzerimde birkaç tanede işte erzaklarla ilgili gıda, soramadım tutuklama müzekkeriniz var mı daha sonra ondan sonra anladım ki zaten bekleme süresi bu nedenle, tutuklama müzekkeresi çıkacakmış da, ayarlanacakmış da, onlar bizi o şekilde tutuklayacakmış bilmiyordum, sorunda değil devletimin polisi almış götürmüş. gittik Beypazarı ilçe merkezine orda bekledik yazılar çıktı falan filan daha sonra tabi ben soruyorum niye tutuklandım ne oldu falan filan söylemiyorlar diyorlar işte çok büyük bir olay işte çok gizli bir operasyon falan filan dedim nedir benim gizli operasyonla olacak bir şeyim yok varsa bir şey mi yanmışız bir şey mi almaşız birine bir şey mi demişiz ben zannediyorum şantiye ile ilgili hani birisimi şikayet etti acaba bir şey mi oldu bir işçi tuttu da birine bir tokat attı da bir problem mi var aldılar götürdüler Beypazarı ilçe emniyetine ordan Ankara’ya organize mi artık binayı hatırlamıyorum çünkü başım sürekli aşağıdaydı ellerim arkadan kelepçeli dedim ki önden vurun yani ben dedim kaçacak göçecek bir insan yok dedi arkadan vurmak lazım size ya bilmiyorum niye arkadan vuruldu onu da bilmiyorum arkadan vurdu başım önde odaları işte 2-3-4’üncü kata çıktık bir yere daha sonra bana dedi duvar dön bekle tekrar ellerim kelepçeli bekliyorum odada döndüm bir odaya girdik tabi başım biraz kalkık falan ismini ne kadar vermem doğru bilmiyorum yani bu sonuçta benim konumda geçen sözde suikast yapacağım insan Türkiye Cumhuriyetinin emniyet genel müdürlüğünün istihbarat daire başkanı ben 24 yaşında bir insanım bu insanı vuracağım iddianamede yer alıyor veya

2

Page 3: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:3

azmettireceğim çocukları. Ramazan Akyürek beyin odasına girdik karşısına geçtim dedi ne diyorsun Bölükbaşı dedim ne diyeyim sözün bittiği yerdeyiz dedim bilmiyorum neyi buradayım daha sonra odadan çıktım polisler işte soruyorlar kimsin, nesin necisin, adın gerçek mi, Vatan İsmi ender bulunanmış vesaire Bölükbaşı adı askeri köken mi falan dedim yok normal dedim sıradan dedim dedem koymuş bu ismi ne yapayım suç mu dedim isim koyması daha sonra orada tabi tuttular ben bekliyorum karnım aç hani dedim bir su verin bari su içelim emniyete geldik vesaire aldılar bir gece yarısı 3,5-4 gibi nezaretten çıkardıktan sonra bir araca bindirdiler normal sivil bir araç, polisin sanırım bir oradaki genç komiserin aracıydı aldılar İstanbul’a getirdiler beni gece yarısı ben hala bekliyorum yani nedir konu nedir falan İstanbul’a geldim İstanbul’da da zaten gelir gelmez bir tanesi dedi geç lan buraya falan saçlardan gene tuttu yani görüyorum yaşıyorum ama ne yaptılar, ne ettiler bilmiyorum ki hani neyden alındım bir söyleseler bende rahatlayacağım onlarda rahatlasın aldılar götürdüler bunlarda nezarette tutuyor falan filan bir tanesi geldi dedi sana su vereceğim komutanım diyeceksin ya dedim niye komutanım diyeyim yani komutan mısınız dedi komutanım diyeceksin tamam dedim yani ne su vereceksen deyim ne yapayım dedim siz dedim polis değil misiniz arkadaşlara da aynısı falan filan baktım su falanda getirmemeye başladılar bunlar ne yemen öğle yemeği dağıtılıyor onu da getirme hani bunları emniyeti kötülemek için demiyorum asla bu noktada bu değil ama bu şekilde davranışlarda yazıktır, günahtır 24 yaşında bir insan bu kadar gururu incitilmez terörist muamelesi yazık günah karşıda bir hizbulcu mu ne var adam soruyor bana siz ne kadar böyle neymişsiniz diyor falan ne bileyim dedim sen neysen dedim bilmiyorum dedim hiçbir şekilde bilmiyorum dedim emniyette bir şekilde aldılar gecenin bir yarısı zaten uyku yok hiçbir şey yok gündüzün gecenin olduğunu anlamıyoruz aldılar bir odaya götürdüler artık hani burada benden daha önce anlatan savunmalarda ki gibi güzel ferah neskafenin, çayın geldiği oda değil, şöyle kutu gibi bir oda otur dedi oturmaya kalktım ne oturuyon lan dedi karşında ne var senin falan filan kalk dedi ayağa kalktım yüzünü bize dön ben diyorum efendim ne yaptım ben diyor Veli Küçük kim dedim internetten dedim bir operasyon moperasyon vardı dedim orda dedim adını dedim en son görmüştüm dedim e diyor onun irtibatın ne dedim hiçbir irtibatım yok işte biraz bu yumruktur vesairedir birkaç şeyden sonra dedim alakam ilgim yok falan darp vesaire birkaç hani psikolojinin de ötesinde birkaç şey yani daha sonra işte bir tanesi diyor yok bu iyi çocuk yok bilmem ne bunlarla alakası yoktur falan filan bak diyor buda piyon bilmem ne diyebilecek bir şey yok tabi yalan değil çünkü ne diyeyim yani ben bunların yüzüne bile dedim yani varsa dedim burada bir makineniz bağlayın yalan makinesine dedim sorun tek tek dedim ya benim ben dedim tanımıyorum yani tanımadığım insan hakkında biz dedim internette arkadaşlarla laga luga yapmışız konuşmuşuz gırgır şamata yapmışız orda öğrendim ilk defa Ergenekon davasından dolayı tutuklu olduğumu arkadaşları da tabi sorguladılar onları götürüyorlar alıyorlar vesaire beni ilk defa orda zaten bu şekilde sorgu sırasına aldılar bir daha da bekledim diğer çocukları benden duyduklarını diğer çocuklarla bir şekilde temas ettirmeye çalışmışlar çocuklarında gerçi verdiği ifadeler belli İzzet Yılmaz, Samet Karşanbaş, Hakan Kurban, Haydar Özçelik biz 5 kişi alındık Hakan’ı Trabzon’dan getirmişler zaten çocuğu 18 yaşında bir çocuk bu uçakla devletin uçağıyla alıyorlar 18 yaşında çocuğu getiriyorlar ki biz şunu bekliyorduk zaten bizi emniyet alsın hani desin ki ya oğlum bakın bu tip konuşmalar yanlış yanmayın ki ben bilmiyor muyum Türkiye’de bir sürü kişi bu tip atıp tutuyor bir sürü şey konuşuyor yok onu tanıyoruz bunu tanıyoruz ona sıkalım buna sıkalım yani bunlar boş şeyler biz bunları laga luga olsun diye konuşuyoruz yoksa bizim öyle yok devlet büyüğü suikast bilmem ne hiçbir ilgimiz alakamız olacak şeyler değil bugün ben yani şöyle söyleyeyim Ramazan Akyürek çevresine bin tane koruma kaç tane koruma olduğu belli olan başbakan’a suikast deniyor çevresinde televizyonda izliyoruz işte binlerce koruması olan insan yaklaşman mümkün mü hele diyorlar ki iddianamede 7,65 silah arıyor 7,65 ile ben neymişim ki yani çok saçma gerçekten çok saçma daha ben Ankara’ya girişimde beni alır polis

3

Page 4: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:4

böyle bir absürt bir şey olmaz dediğim gibi işte çocukları da almışlar Hakan’ı uçakla getirmişler İzzet Yılmaz var Samet Karsanbaş bunları da uçakla getirmişler Adana’da çocuklar diyor paten kayarken bizi aldı polisler zaten diyor bizi pastanede almış çocuğu da inşaatta almış Haydar Özçelik var birde, direk silah konusuna gireyim Haydar Özçelik denilen benim yanımda şantiyede usta olarak çalışan biri, benim bugüne kadar silahla da hiçbir şeyle de ilgim alakada olmadı, sadece işte hobim diyorum internet, denize girmek onla bunla laga luga başka bir şey değil yani internet zaten dağ başında yapacağınız daha da bir şey olamaz dışarıda bir gidebileceğiniz kafe sınırlı vesaire evde hiç olmaz masraf çıkmaz diyoruz internet üzerinden onla bunla konuşuyoruz zaman geçsin maksadım buydu Haydar Özçelik Haydar Çanakkale’de bir benim işimle alakalı bir firmada çalışıyordu Haydar’a ben bir gün dedim Ankara’ya gideceğim dedim Beypazarı yolu üzerinde ve Didim 13 kilometre falan uzak dedim ne yapacağız abi dedim ayni orda bir sürü malımız var teçhizatımız var hani bunlar dedim ne olur gece karanlığında dedim benim şantiyede kalmam gereken durumlar olabilir o da dedi ya dedi alırsın dedi bir tane kurusıkı dedi gece karanlık zaten dedi gelen hırsız dedi anlamaz dedi senin ne yapacağını ne edeceğini havaya dedi 3-5 attığın zaman kaçar gider iyi dedim bul abi hani alacak olsam ben giderim ne bileyim diyorum babam güvenlikçi gideriz emniyete bir ruhsatlı çıkartırız ki ben ruhsatlı niye çıkartayım hani ben sırf başım belaya girmesin hani yanlışlık buya genciz, cahiliz havaya atım derken atarız yaralarız birini dedim ki kurusıkı tamam dedi benim var tanıdığım fiyat bilmem bilmem ne bilmem dedim tamam sen dedim bana dedi 700 lira falan filan dedim tamam ya ne yapalım sonuçta iş yapıyoruz meğersem oda zaten kurusıkı dükkanlarında bu silah teçhizat dükkanlarında 400-300 liraya alınabilen bir şeymiş de damgası varmış bilmem ne bilmiyorum çünkü haberim yok bu tip şeylerden bir tane tabancam var evde tabanca dediğimde şu havalı tüfek kuş vurmaya yarayan dağda bayırda köye gittiğim zaman ara sıra havalı tüfekle kuş falan avlıyorum onun dışında ne bir silahım, ne bir teçhizatım,ne yani hiçbir şeyim yok öyle bir teçhizatım yok anlatıldığı gibi zaten o kadar öyle başbakana suikast düzenleyecek Ramazan Akyürek’e düzenleyecek kabiliyette bir insan bile değilim dediğim gibi çocuklar hakkımda birkaç beyan vermişler Haydar ile silah konusuna gelince bu dedi tamam silahı ayarlarız Bursa’da dedim bir bu dedi ki bana Bursa’da bir arkadaş var ismi zaten iddianamede geçiyor artık problem değil bunların ismini söylemem Reis diye bir arkadaş var dedi bu Reisi de sanıyorum ki emniyetteki polisler ülkü ocakları reisi algıladı adamın adı Reis benim de adım Vatan bana ismin sahte mi deniyor bunun bir mahiyeti yok adamın adı Reis olabilecek bir şey yok o dedi Reise söylerim dedi ben Ankara’ya şantiyeye gidiyorum dedim bende dedim ki Bursa’ya geçerken ben madem uğrayayım Bursa ya Ankara’ya öyle geçerim hem ona dedim parasını veririm hem alırım hem de işimi görmüş olurum lakin bu olay olmadı ne silah olayı oldu ben Haydar’ı aradım Haydar beni aradı işte tamam falan filan görüyorum iddianameden Haydar’da beni kandırmış demiş ki işte ayarlayacağız ayarlayacağız verdiği ifade de parayı yiyecek vesaire o tipte bir şeyler olmadı yani böyle bir silahta olmadı silahta edinemedik gittik şantiyede dağ başlarında kaldık, karda kaldık vesaire olduk iki defa malzememiz çalındı bunun dışında söyleyebileceğim arkadaşların hakkımda verdiği ifadelerden önce söylemek istediğim polis sorgusunda zaten hakkımda bana ne sorulduysa ben söyledim açık yüreklilikle hani Ergenekoncu musun diyor hayır değilim ne bileyim Ergenekon ne Ergenekon boş boş şeyler ondan sonra bana birkaç isim saymaya başladılar tabi herkese saydıkları gibi işte isimler hatırlayabildiğim kadarıyla söyleyeyim ben örneğin sayın Sedat Peker’in ismini söyledi bugün 24 yaşında bir genç Türkiye’de Sedat Peker’i tanımayan mı var Allah aşkına yani tanımıyorum desem ne olacak tanımıyorum şahsen tanımıyorum ama adını duymayan mı var adını duydun mu diyor polis e duydum diyorum hatta söylüyorum yani tanımıyorum Sedat Peker’i diyorum ya diyor adını damı duymadın sen diyor yani hiç mi yaşamıyon bu ülkede e diyorum tamam adını duydum tamam diyor tanıdığını beyan etti tanıdın da nasıl tanıdın ondan sonra Veli Küçük ile de zaten

4

Page 5: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:5

tanımıyorum Veli Küçük paşayı ben nereden tanıyım hiçbir hani bir telefon görüşmem olur bir yüz yüze görüşmem olur yani yanına gidebilecek durumda da bir insan değilim ben 24 saate ayırıyoruz günü bunun en azından 16 saati şantiyede dağın başında o soğukta çalışıyorum onun dışında da internette takılıyorum uyku bile uyumuyorum bazı durumlarda birkaç isim sayıldı işte dediğim gibi bunlara internetten bildiğimi Veli Küçük hakkında bile dedim bir operasyon düzenlemişti adını orda duydum bu kadar. daha sonra savcı ifadesine geçildi artık ne yazıldı ne edildi savcı ifadesine gittik mesela savcı ifadesi de elime ha şu da var başkanım ben cezaevine girdim elimde ne bir iddianame ne bir hani herkes gibi tamamda şeylerimde yoktu arkadaşlarımın konuştukları bilmem ne bilmiyorum neyin ne olduğunu yasanın ne olduğunu bilmiyorum bunlar bile daha avukatım da burada şahittir zaten 1 ay önce geldi elime çocukların bile ne konuştuğunu daha yeni gördüm yoksa ben buraya çıktığımda yine ne diyeceğimi bilemeyecektim, yani savcı ifadesi bile yeni geldi mesela burada diyor savcı ifadesin ben Ergenekon ismini askerde komutanım olan üsteğmen beni bağışlasın Ömer Ergenekon tanıdığım askerlikte gördüğüm bir komutanımdı bitti ama o kadar da askerlikte ve bitti bana şöyle bir soru soruluyor askerde Ergenekon soyadını taşıyan bir komutanın var mı yok desem yalan söylemiş olacağım, var Ömer Ergenekon şimdi şunu düşünüyorum 24 yaşındayım ilk defa içeri alınmışım yok desem bir yalan söyleyeceğim ceza alır mıyım ya var diyeyim bari, çünkü var niye saklayayım söylüyorum Ömer Ergenekon var diyorum bana diyor ki özel kuvvetlerden mi doğrudur özel kuvvetlerden bizim bölüğümüze gelmiş bir insan yazılan şu ben Ergenekon ismini askerde komutanım olan üst teğmen Ömer Ergenekon olmasından dolayı biliyorum bize kendisi özel kuvvetlerden geldiğini söyledi derken şurada ben Ergenekon ismini diyor askerde komutanım olan üst teğmen Ömer Ergenekon’dan duydum diyor böyle bir şey yok yani ben Ergenekon suç örgütü falan anlatmadı bana üst teğmen Ömer Ergenekon böyle bir şey yok yani Ergenekon soyadından dolayı diyorum ben Ergenekon ismini biliyorum birde destandan dolayı biliyorum yani burada adımı da belki de rencide ediliyor bilmiyorum yani bağışlasın beni artı diyorum kendime TC Ergenekon isimli imali adresi aldım ben diyorum bunu kullanıyorum bunun dışında da adreslerim var İzzet Yılmazda diyorum diğeri Samet Karşanbaş la diyorum msn’den zaten belli beyanım hepsi msn’den diyorum ki bunlar geyik muhabbetleri ben savcıma da dedim, poliste de ya dedim bakın hani vurun bize birer tokat gönderin bir daha dedim ya ne işimiz olur dedim biz dedim 24 yaşında insanız dedim ya yanmayın yok diyor siz diyor tetikçisiniz sen Başbakana sıkacaktın sayemde başbakan bir ton daha koruma edindi ya, böyle bir şey yok ya bu kadar basit değil bu işler yani bir bakın görün ya, ne tetikçisi ne bilmem neyi, yani kısa donla gezecek yaştayken tutup bizi tetikçi yerine koyuyorlar bunlar boş şeyler tabi, soruldu akli hastalığın var mı yok dedim son derece zeki aklı başında bir insanım dedim peki diyor Ergenekon örgütü veli paşanın talimatı Ramazan Akyürek olayları nedir diyor, hayal dünyası dedim ya arkadaşlarla konuşuyorduk laga lüga ona da atarız buna da atarız önümüze gelene atarız Allah vere çok fazla dokunmamışız zaten arkadaşın bir tanesi bir beyanı var soruldu diyor tabanca olayını aynı ifadelerim beyan ediyorum gaz tabancası buna da gaz tabancası yazmış gaz tabancası neyse hani yanlış bir şeyse ben ne olduğunu bilmiyorum yani, eğer büyük çapta bir şeyse bunu ben söylemedim gaz tabancası dedim ki, ses tabancası yani buda yanlış anlaşılmasın bu arada diyor, şüpheliye soruldu, niye sürekli komutanım komutanım diye hitap ediyor dedi, hani sözde akıllarındaki belki de şu biz Ergenekonun ben tetikçi kanadındayım ya sürekli biz emir alıyoruz örgütten yok böyle bir şey yani ben kimseyi tanımıyorum burda benim tanıdığım kişi belli, burada 5 kişi 4 tanesi de salınmış demişler ki laga luga yaptık, delil yetersizliği bilmem ne, tamam bu adamlarla da ben konuştum ben demiyorum ki bunlara ben demedim ben dedim ya dedim attık abi dedim salladık hiç mi dedim siz sallamadınız emniyette diyor bu iş bitene kadar bana herkes komutanım diyeceksin dedi evet doğru avukatım şahit burda ben yanımda ellerim dizimin dibinde titriyordum ya konuştuğum zaman, titriyordum

5

Page 6: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:6

benden başka burada tekme tokat yiyen var mı, yoktur, gerek yoktu, açık açık söylüyorum gerek yoktu, onun dışında bana bakı yaptığı yöntem var, hani bu haddimi aşmak istemem lakin şerefsiz bir zaman gazetesi diye gazete hakkımda Ergenekoncu çocuk pornocusu vesaire diye bir şey çıktı, intihar edecektim, biz bu karakterde bir insan değiliz, Çanakkale küçük yerdir, biz kaldıramayız bu tip şeyleri bana diyor ki senden çıktı bunlar, dedim alakam yok ilgim yok bunlar dedim avukatım şahit yani, bunlar dedim benimle alakası yok bak dedim yanlış bir şey vardır dedim ki eğe ki dedim hani l limewire diye gene emniyete diyorum ki güveniyorum ya yalancı çıkarmak istemiyorum diyorum ki siz yüklediniz falan değil diyorum limewire diye kaza diye bazı programlar var bilgisayarımda bunlarla işte müzik indirmeye yarıyor program oyun indirmeye yarıyor ücretsiz oyun indirmeye bunların arasında bazı videolar düşmüş olabilir diyorum gene suçlamıyorum kimseyi diyorum olabilir direk yazıyor ki bizim sitemizin adı hecker org bende hecker org diye site yok varsa kayıtlı bir şey delil koysunlar bende hiçbir site yok kendi adıma kayıtlı olan, çocuk pornosu diyor vesaire vesaire diyor benden çıktı diyor ben suç olduğunu biliyorum diyor biliyorsam suç olduğunu niye yükleyeyim bunu, bu filmlerin normalde benim bilgisayarımda olmaması lazım diyor zaten benim bilgisayarında olmaması lazım dedim ben bunu izlediysem bile kaydetmemişim ben izledim falan demedim orda böyle bir şey demedim orda böyle bir şey demedim bu şekilde nasıl çıktığını ben anlamıyorum bunu dedim nasıl çıktığını anlamıyorum dedim ya olamaz dedim böyle bir şey bende dediğim gibi yani bu konuda da son derece sıkıntılı zaman yaşadım cezaevinde her şey düşündüm çünkü dediğim gibi kardeşim okuyor belli bir çevremiz var böyle bir lanet olası bir şeyi yapmamaları lazım, daha sonra bana soruyor Veli Küçük’ü anlat tanımam diyorum, sayın savcıya da tanımam diyorum tanımamı yazıyor yazdıktan sonra benim e mailler de görüştüğüm Veli paşa dediğim jitem ve Ergenekon’un kurucusu Veli Küçük tür diye benim adıma beyan yazıyor, ancak ben kendisine tanımamı da ekliyor Ergenekon’dan da hiç kimseyi tanımıyorum diyor ya ben tanımam demişim zaten tanımıyorsam ben nereden bileyim Ergenekoncumu, Jitemci mi ne olduğunu artı bana bir tane arkadaş onu da sonradan anladım ne olduğunu bana bir arkadaş bir tane yazı gönderiyor bende onu kopya pasta atıp çocuğa konuşma esmasından gönderiyorum geri kalan bu silah olayı doğru ben bunu beyan ettim zaten ses tabancası alacaktık alışveriş olmadı dedim yani, başkanım böyle biz suikast falan filan bir şey yok gırgır şamatadan 10 aydır yatıyorum huzurunuza çıkıp bir an evvel açıklamayı bekledim bunları hakkımda birkaç ifade verilmiş işte İzzet konuşmuş, Samet konuşmuş İzzet, İzzet polis korkusuyla olacak ki biraz fazlaca na döktürmüş her halde onu da benim gibi biraz okşadılar, arkadaş diyor ki ben diyor diğer arkadaşları diyor uyardım diyor İzzet Yılmaz Samet’i de uyardım Hakan’ında uyardım Vatan dikkat edin karanlık adam dedim diyor neyimi gördüyse bilmiyorum artı diyor ki İzzet Vatan diyor Veli paşayla görüştüğünü diyor bana söylerdi diyor böyle bir şeyde yok bunun hani bir yazılı belgesi de yok, ben diyorum onları çok uyardım hatta diyor bir keresinde dedim ki Vatan’ı korkutmak için bu işlerden vazgeçsin diye abi dedim diyor işte bazı adamlar var falan filan bak bunlara kalır bu iş biz o adamlara söyleyelim onlar halletsin boş boş konuşmuş yani korkudan ne diyeceğini bilememiş artı Vatan diyorlar senden tabanca istedi mi istemez olur mu tabiî ki istedi diyor İzzet Yılmaz ile konuşmalarımızı okuyayım yani burası mahkeme başkanımsınız üyelersiniz hani şu gözle sanıkla gözüyle değil de, harbinden sizinde çoluğunuz çocuğunuz vardır o gözle bakın bir konuşmaları dinleyin yazıktır, yazıktır, ben arkadaşa yazıyorum hı şunu evvela söyleyeyim de TC. Ergenekon benim mail adresim bu konuştuğum ya hangi terörist hangi salak terörist, TC. Ergenekon mail alırda koskoca örgütünün deşifre eder böyle bir şey var mı o zaman bu adamaların beni öldürmesi lazım, yani TC. Ergenekon ile yazıyorum bir de ben diyorum arkadaşa bana diyorum bilgi lazım diyorum bir hafta içerisinde, bu çocukta aynı 23 yaşında bu da diyor ki ne konuda ben diyorum emniyette diyorum görevli birini diyorum çok üst düzey diyorum Fethullahçı, Fethullahçı, Ahmetçi, Mehmetçi internetten okuduğumuz yazılardan

6

Page 7: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:7

derliyoruz kafamıza göre ne estirirse stres atıyoruz yani sayıyoruz, sövüyoruz yoksa onun dışında affola Ramazan Akyürek diyorum bilgileri lazım diyorum çalışırım diyor bana da sorarlar diyor bu da devam ettiriyor bende diyorum ki konu mühim diyorum Veli paşanın emri diyorum devlet sırrıdır diyorum burada da devlet sırrını ifşa ediyorum konuyu açıyorum çocuklara, Veli paşa diyorum şuan içerde diyom arkadaş gülücük yapıyor bana diyor ki Veli kim ya diyor diyom ki diğer arkadaşa Veli kimdi lan diyorum oda bana gönderiyor tabi abi diyor Ergenekon, Jitemci o çok büyük diyor bende kopyalıyorum çocuğa gönderiyorum diyorum içerde olmasının sebebi de diyorum bu diyorum bu Ramazan Akyürek diyorum Ramazan Akyürek beni ne tanır ben onu ne tanırım iyide diyor ne bilgisi istiyon diyor bende diyorum ki Trabzon’dan diyorum Hrant olayı yüzünden diyorum daha önce defedilmiş zaten diyorum, çocukta diyor ki e diyor abi emniyetin başına geçirmişler işte diyor, yani bilip bilmeden konuşuyoruz sallıyoruz besbelli ne istiyorsun diyor diyorum ev adresine kadar bul bana, ya 23 yaşında bir çocuk nerden bulsun Ramazan Akyürek’in ev adresini vesiresini çocukta yazıyor bana emniyet kayıtlarında diyor yok abi diyor adamın kaydı diyor boş bir adammış diyor, CIA ve Fethullah Gülen için çalışıyor falan gibi bir bilgiler konuşuluyor aramızda, ama diyor karışma dediler bana da diyor gülücük yolluyor çocuk bende diyorum ki ne ayakmış ya, problem mi diyorum onlar diyorum çocuk diyor abi öyle deme diyor Abdulkadir Aksu’nun diyor sağ kolu diyorlar diyor, kim için diyorum Recep Akyürek mi burada da hata yapıyoruz Ramazan ile Recep’i karıştırıyoruz Recep Akyürek mi yok abi diyor demin diyordun ya Ramazan Akyürek ha tamam diyorum onun için diyorum gene gülücük yapıyoruz ama diyor çocuk zannetmesinler Türkiye sahipsiz değil diyor, ya işi gücü bırakmışız denize girmeyi, kızı, manitayı gelmişiz devlet kurtaracağız, en azından diyor, bu hükümet varken diyor yanmayalım bir şey diyor, sanki yapacakmış gibi çocukta diyor ki bence diyor ki Tayyip’i indirin abi diyor Tayyip daha tehlikeli Tayyip bizzat başa geçmesini istemiş onun vesaire Tayyip baştayken diyor daha sağlıklı adam gelmez, Tayyip’i indirin diyor bende diyorum ki Tayyip işi kolay hani sanki Tayyip’in bunlar gibi yani bir ton ev adresini biliyormuş gibi ve sürekli bu konuşmalarda da gülücük var, kendi aramızda delil kayıt bende diyorum ki, Veli paşayı salsınlar diyorum, Tayyip’i affedeyim, Tayyip’ i diyorum salsınlar şey Tayyip’i bırakalım vurmayalım vazgeçelim bu işten abi diyor sen öyle diyon da Tayyip’te bir dil var diyor adam bir şakıyor diyor alayına bizim halk diyor komple gidiyor diyor yav diyorum boş ver diyorum çocuk bana başlıyor salmamaya abi işte geçen gün 23 yaşında diyor pardon 21 yaşında diyor bir çocuk varmış diyor falan filan yere gitmiş diyor işte ona demişler ki bak oğlum işte aslansın, kaplansın, yaparsın edersin işte ama bu aralar çok büyük diyor daha sonra arkadaş yazıyor, abi diyor yapacak bir şey yok adamlarda hani bu abi lafı da şey gibi anlaşılmasın bu Erhan Tuncel veya Ogün Samast gibi bir abi mabi yaşım büyük bu çocuklardan bu kadar yani abi kardeş ilişkisi ben sokak da gördüğüm insana kardeş ne haber derim veya abi nasılsın derler, adamlarda tüm yetkiler hakimlerde onlar savcılarda onlar bizim avukat bile onlar diyor çocuk bana bunu diyen İzzet benim hakkımda hani uyaran bu diğer arkadaşları işte Vatan karanlık adam, Vatan bilmem ne karanlığı ya benim her şeyim apaçık ortada ya, bunlar gibi sallıyor sallıyor en sonunda da gülüyor, dediğim gibi benim ülkü ocak geçmişim falan da yok, ocakları da rencide etmek adına hiçbir konuşma geçirmiyorum burada bu çocuğun konuşması da tamamen hayal ürünü, buna da eminim kendisi de zaten beyanlarında bahsediyor, hayal ürünü diyor, bu konuştuğu şeyi de savcılar hukuki değerlendirmede diyor ki Vatan Bölükbaşoğlu’nun diyor, ülkü ocaklarından diyor önümde hukuki değerlendirme yok avukatımda vardır kendi açıklar, siz de okuduğunuza ben eminim diyor ki Ülkü ocaklarından başkan var diyor, hani ben içerde kalayım maksat bu yani tedirgin olayım korkuyum mu artık ben anlamdım psikolojimiz iyice içerde bozuldu büyük kentlerden birinin diyor ülkü ocak başkanından diyor Vatan emir alıyor diyor ya bunu demiş işte İzzet Yılmaz demiş adam salınmış dışarıda bunu ben demedim ki bana yerleştirilmiş yani yazıktır çocukla birkaç konuşma geçiyor, çocuk bana diyor, el altı bir baretta buluver diyor ben

7

Page 8: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:8

ona diyorum babanın silahı var mı diyorum onla sıkalım babanı içeri alsınlar yani böyle abuk subuk işler oda diyor ki bana abi diyor kafasına atalımda diyor ayağı sıkmışken diyor 5 adam vurdun derler boşa değmesin diyor yok yani boş boş konuşmalar efendim Samet var bir tane de buda bizim arkadaşlardan biri Samet’in işte Samet konusunda Samet’ e bir soru geliyor diyorlar ki emniyet teşkilatında herhangi akrabasının olup olmadığı, var ise rütbesinin görevinin ne olduğu soruldu Samet arkadaş benim hakkımda esip gürlüyor, kendisi diyor ki, ben diyor çok karakterli bir ailedenim, dayım diyor Giresun il emniyet müdürü, benim teyzem diyor falan komiser filan baş komiser biz diyor eğlence gırgırı yapıyorduk diyor, Vatan karanlık adamdı falan filan biz diyor onu çözmeye çalıştık, ki Hakan denilen 17 yaşındaki çocuk hepsini tabiî ki burada yalanlıyor diyor ki Vatan ile İzzet diyor nezarethanede kendi aralarında sanal ortamda saçma sapan konuştuklarından bahsediyorlardı diyor, gerçektende doğru olan buydu, yani çıkıp ta saçmalamadan korkmadan deselerdi ki, ya biz yaptık abi yiyin bir tokat çıkın gidin kardeşim yaptık ettik işte yazdık yazmadıkta demiyoruz ki, ne olmuş yazdık yazanda dolu ha yazar mıyız bir daha 10 ay yemişim, yazar mıyım, Samet’in ifadesi Vatan diyor, bana kendini bisiklet pompacısı olarak biliyordum diyor Vatan’a, emniyette bunu ciddiye alıyor vay diyor demek ki bu diyor istihbaratçı diyor hani bisiklet pompacısı diyor, kendine mühendis diyor, işte tekniker diyor, inşaatta diyor, bakkal diyor, boyacı diyor falan, yok alakası falan bana sordu ne iş yaparsın bisiklet şişiririm dedim ne diyim yani internetten konuştuğum insan, benden diyor bazuka istedi diyor, bende dedim bazukanın senle ne işi olur dedim falan dedim diyor sonra söylüyor diyor ben diyorum ona tabi bunlar sözde konular beyan, bana diyor tornavida dan bildiğiniz tornavidadan silah yaparım dedi diyor Vatan e dedim tornavidadan manyak bir silah yaparım oğlum dedim oda bana dedi ki koltuktan da yaparsın konuştuk yani bunu ben buna dedik ki bilader dedim MOSSAD dedim bu aralar dedim sıkışık bana 1 milyon dolar geleceğini büyük işlere dedim el atacağım dedim sonrada adama dedim ki 10 kontur bana borç ver, işte ifadesi de burda çocuğun ondan sonra bir ifade veriyor ben yani çocuk her şeyi öyle anlatmış ki esprili konuştuğumuz her şeyi döktürmüş, yani artık ne olduysa ne ettiyse ben buna dediydim Tayyip Erdoğan gelecek falan cebine dedim kağıt koyacağım, falan öptüm seni yazacağım onu dahi söylemiş, Tayyip Erdoğan diyor Çanakkale’yi ziyareti esnasında diyor, otelde çalışan hademelik yapan kız arkadaşım varmış benim, Tayyip gelince ben o kıza söyleyecekmişim, yani o kadar detaylı ki, her şey Tayyip Erdoğan ceketini çıkartacak kuru temizlemeye verecekte biz kağıdı koyacağız ne yazacağız sen merak etme biz halledeceğiz öptüm yazacağız Tayyip Erdoğan’a daha sonra nezaretle ilgili birkaç şey söylüyor gözaltındayken diyor Vatan diyor arapsaçını dinliyordu diyor Erkin Koray’dan diyor söylüyordu diyor hayatını da diyor buna göre yönlendirir daha sonra ben ona demişim ki ben buradan demişim şimdi çıkarken bağıracağım Orhan Pamuk akıllı ol diye sizde arkamdan slogan atacaksınız falan yok böyle bir şey konuşulmadı zaten ayrı yerlerde kalıyordum, ben tek başıma kaldım, açık açık söylüyor, biz diyor eğlence amaçlı diyor sitede yöneticilik yapıyorduk diyor, yani çocukları da suçlamak istemiyorum korkmuştur, vermiştir bu ifadeyi, ne deyim, ki verdikleri bir şeyde yok, herkes diyor ki güldük ettik İzzet ile konuşma öyleydi. Samet’in artık bilmiyorum emniyetten akrabası var diye mi bir tane yazı script var Samet ile biz bir ton şey konuşuyorduk arkadaş bana diyor ki dayım bu işlerin erbabı, dayısı kim Giresun il emniyet müdürü ya olabilir ama dayısının bana çocuk bana bu art niyetle söylediğini düşünmedim, ne işte dayısı erbapmış başbakana sıkacağız ya, dayısı bize Giresun ile emniyet müdürü adres verecek bu ciddi bir olay değil ki, yani ben bile bilmiyordum dayısının neci olduğunu, Samet ile aramda geçen ufak bir konuşmayı size açıkça söyleyeyim. Ramazan’a diyorum suikast yapacağız bazı diyorum bilgileri lazım abi diyor ne suikastı diyor seni bildim bileli diyor bir sürü diyor suikast düzenliyon diyor ülkeyi mi karıştırıyor anlamadım diyor çocuk bana gülüyoruz bende gülüyorum ya diyorum Veli paşa diyorum içeri alındı diyorum bu adamı diyorum içeri aldılar ben diyorum o adamların sinkaf gidiyorum ya diyor abi sana ne

8

Page 9: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:9

falan öyle bir konuşma var sonra en son zaten çocuk özetlemiş nezarethanedeyken diyor Vatan çıkarken bu lafı dedim ya dedim Bush’u da vurayım dedim tam olusun bitsin anasını satayım madem bu kadar aldılar bizi bu lafı dedim gerçekten sinir oldum ki Bush’u vurmamın da imkanı yok bu da tamamen alakasız ilgisiz bir konu hakan zaten her şeyi açıklamış İzzet bana dedi ki diyor hani bu benim hakkımda diyen işte Vatan karanlık adam İzzet denen Vatan diyor seninle dalga geçmiştir oğlum falan filan konuşmalar belli ediyor zaten ben karanlık falan bir adam değilim karanlık olsam ne işim var buralarda cezamı alırdım daha önceden örgüt bir çete bilmem ne ben Çanakkale çocuğuyum Çanakkale çocuğuyum çeteyle bilmem neyle işi olur Çanakkale’de bile şu deniyormuş yani öyle bir rezillik ki Çanakkale’den çıkan ilk teröristte benim şu, eğer ki hüküm alırsam, Hakan’ a da dediğim işte Hakan diyorum tabi lakaplarını kulanı Hakan diyorum yanına geleceğim diyorum bir kişi kaldırılacak diyorum abi diyor kim diyor bende diyorum Veli paşanın emri devlet sırrı diyorum ya yani anladınız artık diyebilecek bir şey yok yani böyle bir devlet sırrı mı olur böyle bir Veli paşanın emri mi olur tamam abi diyor ne yapalım diyor diyorum kimi kaldıracaksın diyor başbakanı kaldıralım diyor bu çocukta diyorum boş ver onu diyorum onu sonra kaldırırız diyorum nasıl bir kaldırmaysa artık imkaniyeti olmayan işler Haydar dediğim ustabaşı da zaten beyanında vermiş ben demiş hiç bir şeyle ilgim alakam yok hecker değilim, ha hecker konusuna gireyim efendim, bir de bu başbakan Ramazan Akyürek suikastı dışında bir de Türk intikam tugayı diye bir olay geçiyor mahkemenin önündeyim heck olayında şöyle diyeyim yani bilgisayar sitelerinde internet sitelerinde kurma ve açıklarını bilme konusunda son derece tecrübeliyim, yani aşırı derecede bu konuda bilgiliyim, yani site kurmayı bilen adam oradaki açıkları da bilir hata kotlarını da bilir, bu şekilde sitelere heckliyordum ha Türkiye’den hecklediğim site var mı yok hepsi yabancı siteler işte yani milliyetçi gençlerin hecklediği siteler işte barzan bilmem ne o tip bu tip siteler yabancı siteler vesaire zaman geçirmek amaçlı evsel programlarla yani bu Türk intikam tugayı konusunu da ben polislere de bunu izah ettim abi dedim bakın bunlar fotoşop yani yazmışız bir bayrak, işte bir silah benden çıkan ve Emin Caner Yiğit’ten çıkan resimden bahsediyorum, burada hukuki değerlendirmeye konu olan hani deniyor Titçi falan filan yok böyle bir şey Türk intikam tugayının o resmini aldık üstüne da yazmışım Hekit bay Vatan yani hecklediğime dair bu siteyi hecklediğim siteyi bu ekran görüntüsünü koyuyorum arkaya da mehter marşı koyuyorum istiklal marşı koyuyorum ne var bunda heckliyorum heckliyorum yani eğer bunun cezası da yok ha Türkiye’den bir site hecklersem o takdirde versinler ceza zaten yapıyorum ben bunu bu arkadaşlarımla sitelerimizde zaten o arkadaş söylüyor zaten biz diyor gırgır şamata sitelerinde takılıyoruz heck sitelerinde takılıyoruz diyor, geçen ifadem esnasında pardon Sevgi Erenerol’un savunması sırasında da dendi, hani İstanbul’da Vatan Bölükbaşoğlu’nu tanıyor musunuz, tanımaz efendim, beni yani açık konuşmak gerekirse, o soru sorulduğu zaman sayın savcılar soruyor yani bu soruyu iyi güzelde burada bazı şeyleri de ölçüp tartmaları lazım, biz sorarsak acaba içerisi ne durumda olur, herkes birbirinden şüpheleniyor burada, o oluyor bu oluyor yani gerek yok ben tanıyorsam kanıt varsa sorsun ya, ben tanıyorsam söylerim tanıyorum gittim de Hıristiyan’ım da derim ne işim olur tanımıyorum etmiyorum bilmediğim insanlarla bağlama dediğim gibi ben İzzet Yılmaz, Samet Karşanbaş, Hakan Kurban, Haydar Özçelik buruda 4 kişi tanıyorum, 4’ü zaten salındı, bir ben kaldım, geri kalan buradaki sanıkların hepsinle bir kısmını Kandıra’da, bir kısmını da işte Silivri cezaevinde sohbet muhabbet esnasından tanıştım, tanımıyorum hiç birini, ne bir telefon açmışım ne sokakta dahi görmemişimdir ki, ben Çanakkale’den bir Ankara ya iş için gittim onun dışında da Çanakkale’den çıkan bir insan değilim veya İzmir’de dayımın yanına giderim, orda çalışırım, bu kadar yani diyebileceklerim bunun dışında da bir şey yok, tamamen bu Türk intikam tugayı falan öyle tetikçilik metikçilik değil, bastığımız sitelere indeks atıyoruz hatta polis bir resim daha görmüştü bu fotoşoplar la ilgili belki sizde görmüşsünüzdür bu Usame Bin Ladin’in bir takım fotoğrafları var ben kendi resmimi oraya yapıştırdım işaret falan yaptım hani Usame bizim

9

Page 10: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:10

çocuktur falan yazdım üstüne, bu ne dedi El Kaideci misin dedim bunu ben yaptım dedim nasıl güzel koymuş muyum ortaya kendimi falan, güldüler ettiler ondan sonra bir bakıyorum önüme dayamışlar El kaideci vesaire yani gerek yoktu bu tip şeylere, savunmam bu kadardır efendim her şeyi açıkça söyledim, kimseyi tanımam, bundan sonra sorulacak sorularda da kimsenin beni tanıdığını da zannetmiyorum, efendim son özür dileyerek bir şey eklemek istiyorum, müsadeniz varsa, ikinci ifadeye gitmiştim ben sayın savcı Zekeriya Öz’e hani diyecektim efendim, biz gırgır şamata yaptık, yeter 5 ay yattık yüzüne de söyledim, 5 ay yatıyorum dedim ya, belli dedim savcım buruda atmışım tutmuşum dedim sal beni gideyim dedim evime ya, millet bayram geliyor bak anasının babasının elini öpüyor vesaire ben bekliyorum yani babacan bir savcı bekliyorum elinde tespih bağdaş kurmuş, girdim konuşuyoruz dedi zaten bir şey yok e dedim, yoksa salın o zaman lakayit muhabbete döndü iş, Veli ne yapıyor, dedim ya dedim savcım ne yapacanız Veli’yi aynen böyle aramızdaki diyalog, hatta yanlış olmasın oda da bir savcı daha vardı, lakin zayıf incemi, artık tam olarak göremedim, çünkü yanımda bir koruma polisi avukatım vesaire var hani ben babacan o dizilerde dedim ya, bine yakın film izledim, bir sürü hani filmlerdeki gibi savcı veya hakim bekliyorum atar bir tokat gönderir helal olsun çocuğum işte konuş musun bir daha yanmayın falan filan, Veliler ne yapıyor dedi, dedim iyiler ne yapsınlar görmedim ki daha dedim e dedi sohbete çıkmıyonuz mu baktım artık işin boyutu değişiyor, arkadaşlarla yaptığımız kurgunun aynısını bende başladım orda yanmaya, çıkmaz olur muyuz e dedi ne konuşuyorlar dedim bilmem dinlerim dedim e dedi dinle bakalım dedi, hani havalandırma boşlukları vesaire hani bunu birilerin rencide etmek için değil, lakin olmuş bir şey artık mahkemeye çıkmışım ben, hani ne polise güvenim kalmış ne bilmem neye ben bir size güveniyorum burada, babama güvenmem bu saatten sonra yolda görsem, bu kadar diyor, ne yapıyorlar ne ediyorlar dinle bakalım ya dedim dinleyim de diyonuz ki ben tanımam etmem bu adamı beni arkadaşlarımı salmışsınız salın gidem beni de dedi dinle bakalım sen, dedim nasıl dinleyeyim yani, ne yapayım ne edeyim ya dedi havalandırma boşluğu olur bilmem ne olur konuş falan filan, dedim tamamda dedim hani tehlikeli işler bunlar dedim Ergenekon bir ton şey dedim adamlar olur mu dedim ya devlet ajanı ol oğlum işte dedi, ne olacak dedi iyi dedim dinlerim dedim bastım çıktım bir daha da gördüm zaten öyle tahmin ettiğim gibi bir filmlerdeki gibi babacan bir savcı falan değilmiş, bir daha da yazmadım, sormadım, dedim ki, hakimlerin önüne çıkarım ne varsa anlatırım söylerim yok ben tanımıyorum ne Veli Küçük’ü tanırım, ne kimseyi dinledim içerde, ne kimseyle konuştum hani şunu da anlattım, içeride ikinci ifadeye gittikten sonra, bir ton laf çıktı efendim burda harbi ben görmedim böyle bir şey hayatımda, bizim basit sade bir hayatımız vardır evden çıkarsın çarşıya eve Çanakkale’de ne beklersiniz ki, o onun arkasından konuşsun bu bunun vesaire bir ton şey, ikinci ifadeye gittiğimde acaba bilgimi taşıyor, yok ya işte savcı bunu dedi geldim arkadaşlara da söyledim zaten dedim, savcı bana bunu bunu dedi ben dedim bundan gittim ifadeye sal beni dedim ya, bu kadar basın yok yani alakam yok ilgim yok ne Türk intikam tugayı ne başbakana suikastı Ak parti üyesiyim ben, adam polise diyorum Ak parti üyesiyim iyi espri ama diyor, zaten çıkacam Ak Partiden de çıkacam, bu ne iştir ben anlamadım gitti başıma yani Ak parti üyesi başbakanı vuracak komedi, saygılarımla başkanım bu kadar soruları bekliyorum ayrıca dün bir dilekçe vermiştim bu konuda da bir açıklık getirmek istiyorum, yüzüme okunması esnasında bir takım anlattım zaten burda bir takim bir şeyler yüklenmiş bilgisayara hani yazıktır anam babam bilmem ne okunmasını istemiyorum o kısmı dedi,.

Mahkeme Başkanı " sanığa Klasör 106 Dizi 305’deki emniyet ifadesi okundu: yaşam öyküsünü anlatmışsın Sarı zeybek özel güvenlik kursundan silahlı güvenlik eğitim sertifikası aldım ancak özel güvenlik dalında herhangi bir işe girmedim demişsin

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " ona işte şey dediler özür dilerim o sarı zeybek sertifikasına şey dediler hani seni silah ruhsatın varmış tetikçi ya benim babam bankadan güvenlik görevlisi emekli hani dedim işe mişe sokarsa alım sertifika bulunsun yok böyle bir şey”

10

Page 11: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:11

Mahkeme Başkanı " cep telefonu sorulmuş size 0506 286 25 57 numaralı cep telefonu hattı kardeşimin arkadaşı adına kayıtlıdır, 4 aydır kullanmaktayım demişsiniz,

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " sayın başkanım şunu da vereyim bu 18.01’de TC. Ergenekon gimeil bu mail ilk aldığım adres, işte bu operasyonu gördük aldık bir mail yazdık çizdik bununda alınış tarihi zaten belli 18.01

Mahkeme Başkanı "Ben günlük ortalama 8-10 saat kadar sanal ortamda bulunmaktayım. Bu süre zarfında internet ve bilgisayar programları ile uğraşırım dedin yaklaşık olarak 3,5 ay kadar önce Çanakkale AK Parti İl Teşkilatına üye oldum. AK Partinin siyasi geleceğini iyi gördüğüm ve ileride siyasete atılabileceğim düşüncesi ile üye oldum. Başka bir kuruma üye değilim, tanıdığın kişiler Haydar ÖZÇELİK isimli şahıs benim Çanakkale. deki çalıştığım yerde inşaat kalfasıydı. 3 ay birlikte çalıştık Hakan KURBAN sanal alemde tanıştığım birisidir diyor şahıs ile birlikte yabancı siteleri hackledik.dedin, İzzet YILMAZ isimli şahıs ile sanal alemde tanıştım birisidir kendisiyle yüz yüze hiç görüşmedik Mehmet Samet KARŞANBAŞ yine sanal alemden tanıdığım şahıstır demişsin

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " evet “Mahkeme Başkanı " Veli KÜÇÜK işte birkaç kişi sorulmuş size, Veli Küçük isimli şahsı

internette çıkan haberlerden dolayı tanımaktayım. Şahıs ile herhangi bir tanışıklığımız ve görüşmemiz yoktur. Şahıs beni kesinlikle tanımaz. Bende şahsı çıkan haberlerden tanımaktayım. Sevgi ERENEROL isimli şahsı da internette çıkan haberlerden tanıdım. Ancak şahıs beni bende şahsı tanımam ve görüşmemiz yoktur. diğer şahısları tanımıyorum.

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " tanımıyorum hiç birini tanımıyorumMahkeme Başkanı "Sami HOŞTAN, bir kısım kişi sorulmuş Sami HOŞTAN ismini duydum

ancak herhangi bir bilgim yoktur. Ali YASAK isimli şahsı Kürt Mafyası olarak okuduğum haberlerden bilirim. Sedat PEKER isimli şahsı Öztürkler.com'dan bilmekteyim. Siteyi kendisinin kurduğunu öğrendim. Zaten bunu öğrenmem üzerine siteden ayrıldım.

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " onların zaten bu Ali Yasak mesela, ben buraya geldiğimde öğrendim polis diyor ki böyle midir diyor diyorum ne bileyim tanımıyorum diyorum o zaman böyle yazalım mı diyor dedim ne bileyim yani bunlar bu şekilde alınan ifade ben size psikolojimi anlattım polisteki, Mahkeme Başkanı " Ergenekon hakkında bilgi sordular size Ben Lise yıllarında Ülkü Ocaklarına arkadaşlarım 3 ay kadar takıldım. Ancak bana ve arkadaşıma dayak attıkları için oradan ayrıldım. Ergenekon'un herkesin bildiği gibi Türk Milletinin çıktığı yer olarak bilmekteyim. Zaten mail adresimde bu nedenle Ergenekon'dur. Ayrıca Ergenekon isimli oluşum hakkında internetten okuduğum haberden dolayı bilgim vardır. Okuduğum haberlerden Ergenekon'un aşırı ırkçı Türk Mafyası olduğu kanaatine vardım.

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " o sözde bana ait değil,Mahkeme Başkanı "Ancak benim kesinlikle böyle bir oluşumla ilgim yoktur.dedin, bazı lobi

sorulmuş size bilmiyorum dediniz Kuvayı Milliye Derneği ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği hakkında bilgi sormuşlar size, internetten haberler okudum ve burudan bilgi sahibiyim. Ancak herhangi bir üyeliğim, ilgim yoktur demişsiniz. Özel büro sorulmuş size, herhangi bir bilgim yoktur dediniz hiçbir gösteriye katılmadığınızı söylediniz ,

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " Galatasaray dedim uefa kupasını kazındığında gösteriye katıldım dedim onu da yazmadılar,

Mahkeme Başkanı " onu da yazdılar ben Galatasaray kutlaması hariç, hiçbir gösteriye katılmadım yazmışlar,

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " evet doğru,

11

Page 12: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:12

Mahkeme Başkanı " sanal ortamda yaptınız görüşmeler söylediler size hoca takma adını kullanan kişinin kim şahsen ismini bilmiyorum bu şahısla internette tanıştım bu şahsın Oktan Yumruk mail adresi dediniz gizlenen gerçekler. Fethullahçı Polislerin, askeri kurum Ergenekon’u karalaması hakkında yazdığı, neden yazdın diye sormuşlar size, ben bahsi geçen yazıyı açıkistihbarat.com isimli siteden aldım

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " yazı kısmında şimdi burada Açıkistinbarat.com derken Açıkistihbarat.com’a giriyorum, okuyorum, vesaire orada belli takım yazılar var o isim isim olarak bizim kendi hayal dünyamızda yarattığımız arkadaşlarla bir yer yazıları da oraya alıp atıyoruz okusun

Mahkeme Başkanı "Ramazan Akyürek. egm istihbarat daire başkanı var işin içinde saklanan gerçekler, hedefimize az kaldı, bu konuda aynı şekilde yukarıda cevabını verdiğim soru dahilindedir yine onu da açık istihbarat.com'dan kopyaladım herhangi bir amaç gütmedim dediniz kaka rumuzu kimin ,

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " ha caca o şeyin Samet’in,Mahkeme Başkanı " Samet’in mi,Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " yok İzzet’in İzzet Yılmaz’ın o caca,Mahkeme Başkanı “Veli Küçük’ü tanımam, bana hiç kimse bu konuda herhangi bir talimat

vermedi kendimde zaten böyle herhangi bir şey düşünmedim görüşme yaptığım şahıslar benimle dalga geçeceklerini bildiğim için bu şekilde görüşme yaptım. Zaten sonradan da bana dönüm onumu vurduk, bunu mu vurduk şeklinde benimle dalga geçiyorlardı demişsiniz Yine yaptığım görüşmeler gır gır amaçlıdır ciddiyetsiz bir görüşmelerdir demişsin,

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet başkanım” Mahkeme Başkanı " Lazurvctm kimdirSanık Vatan Bölükbaşoğlu " hakan “Mahkeme Başkanı "hakan mı Veli paşa'nın emridir. 1 kişi kaldırılacak. devlet sırrı bu

devlet operasyonunda görev alacak mısın diye Bu görüşmeden İzzet'inde bilgisi vardır. Ancak yukarıda da beyan ettiğim gibi tamamen hayal ürünü ve gırgır amaçlı yapılmış bir görüşmedir. Hakan İzzet'e benim beyanlarımı söylemiş. İzzet'te gülüp devam ettirmesini söylemiş. Bu şekilde ciddiyeti olmayan bir görüşmedir, demişsiniz,

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğru 3 kişi arasında geçiyor, bu konuşmalar”Mahkeme Başkanı " Mehmet Ali BİRAND sorulmuş size, medyadan tanırım ve haber

sunduğunu bilmekteyim. Yüz yüze görüşmüşlüğümüz ve herhangi bir ilişkimiz yoktur. Ben Mehmet Ali BİRAND'ın sunduğu haberleri izlemekten hoşnut değilim. Şahsı kesinlik sevmem. Bunu birçok kişiye söyledim. Ailem ve yakın arkadaşlarım bilir. Sanal ortamda yapmış olduğum görüşmelerde de bu şekilde beyanlarım olmuş olabilir. tıpkı Ramazan AKYÜREK' te olduğu gibi, Mehmet Ali BİRAND hakkında da makara amaçlı görüşmem olmuş olabilir. gırgır amaçlı görüşmemiz demişsin”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " sevmem etmem, sevmek zorunda da değilim”Mahkeme Başkanı " bu tabanca bahsi ile tamamen”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " evet doğru doğru bu olay Haydır Özçelik ile aramızda geçen

konuşma buna da anlattım zaten lakin ne alma oldu ne verme oldu olsa bile ne olacak ki ses tabancası”

Mahkeme Başkanı " İzmir'de bulunan dayım Tayfun AKA ile yaptığım bir görüşmedir Ben dayımdan Gürbüz USTAOĞLU'na hediye etmek için 7.65 silah mermisi istedim. Bu şahıs bizim beton aldığım, beton santralcisi bir şahıstır. Şahsın 7.65 mm çaplı ruhsatlı tabancası vardı. Bana bir defasında göstermişti. Ben de şahsa hediye etmek amacıyla dayımdan fişek istedim”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " aynen doğru”

12

Page 13: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:13

Mahkeme Başkanı " Ben sadece MSN'de görüşme yaparım. Telefonda sadece annem, babam ve patronumla görüşürüm. Onun haricinde sanal alemde kendi içimde bir dünyam vardır. Bu şekilde görüşmeme yapmamın herhangi bir kastı yoktur. Sürekli internet üzerinden görüştüğüm için bu şekilde görüşmelerim olmuştur”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğru başkanım “Mahkeme Başkanı "El konulan malzemelerden 512 Mb taşınabilir bellek şirkete aittir.

ancak benim kullanımımdadır ve ben kullanmaktayım. Kendi şahsi işlerim içinde bu belleği kullandım. İkametimden el konulan beyaz renkli kasa ise, aileme ait bir bilgisayardır, demisiniz”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğru”Mahkeme Başkanı " yaptığın resimlerle ilgili açıklamaların var”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " bahsettim zaten onları hepsi fotoşop onların”Mahkeme Başkanı "LimeWire isimli bahsettiğin o sistemden dolayı bilgisayarıma bazı

şeyler inmiş olabilir, dediniz”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " tabi tabi bahsettim orda dedim ki hani suçlamayım sonuçta

ama yazmışlar”Mahkeme Başkanı " bu ifaden doğru mu “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğru”Mahkeme Başkanı " Klasör 106 Dizi 336’daki savcılık ifadesi okundu. emniyette ifade

verdim aynen tekrar ederim dedi. Benim Çanakkale' de evim var. İstanbul' da inşaat şantiyesinde şef olarak çalışıyorum. Çalıştığım yerin sahibi Cihat Yıldız dır, ismi Yıldız Mühendisliktir. Ben askerden geldikten sonra, İzmir' de bulunan Sarı Zeybek Güvenlik Kursuna gittim. Bu kurs paralıdır, sertifika aldım. ben Ergenekon ismini askerde komutanım olan üstteğmen Ömer Ergenekon olmasından dolayı biliyorum, bize kendisi özel kuvvetlerden geldiğini söyledi. Bundan etkilendim, bir de internetteki yazılardan etkilendim. Kendime TCERGENEKON isimli email adresini aldım. Bu adresi bütün yazışmalarımda kullanmaktayım. Bunun dışında 150 tane daha değişik email adreslerim vardır ancak 3 tanesini ben kullanıyorum.CACA8YAZMAYIN adresi İzzet YILMAZ’ aittir SAMET KARSANBAŞ isimli şahsıda internetten tanırım, diğer şahısta lazunc email adresi olan HAKAN isimli arkadaşımdır benim her hangi bir akli hastalığım yoktur. Aklım basımdadır, emaillerde geçen Ergenekon örgütü Veli Paşanın talimatı, Ramazan Akyürek ve başbakanın öldürülmesi konuları tamamen benim hayal dünyam ile ürettiğim şeylerdir. ben emaillerde geçen tabanca alma-verme olayı ile alakalı olarak da şantiye şehir dışında olduğu için şantiyede kaldığım zaman kendimi korumak maksadıyla tabanca temin etmeye çalıştım. Çünkü tabanca olduğu zaman çakalları korkutacaktım “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " bu çakalları korkutacaktım falan demedim, ben başkanım bunu herhalde farklı amaçla eklenmiş olabilir”

Mahkeme Başkanı "ben gaz tabancası olmasın, şöyle iyi bir tabanca olsun, bir koli mermi var derken hayal mahsulü şeyler yazıyordum. Kurtlar vadisini kendime örnek almıyordum ancak güzel senaryo yazmayı becerdiğim için çevremdeki arkadaşları öyle kandırıyordum bu arada şüphelinin sürekli komutanım komutanım diye hitap ettiği görülmekle sorulmuş sana, savcı beyde komutanım demişsin herhalde”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " hakime dahi dedim, hakime hanıma “Mahkeme Başkanı "Emniyette bana iş bitene kadar herkese komutanım diyeceksin diye

söylediler. Bunun için size de sürekli komutanım diyorum dedi.Şu anda benim görüştüğüm her hangi bir komutan yoktur. Dosyadaki tüm telefon görüşmeleri ve emailler bana aittir. ben ERKUT ERSOY' u tanımıyorum. Her hangi bir irtibatım yoktur. Bizim sitemizin adı hackerorgs ' dur

13

Page 14: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:14

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " hackerorg bunu da açıkladım böyle bir sitem yok geri kalan olayı da kabul etmedim emniyette bana dediler ki koymuyacağız etmeyecez sonradan dava açmışlar zaten”

Mahkeme Başkanı " Veli Küçük’ü tanımam Ramazan Akyürek hakkında internet sitelerinde emniyetten atıldı şeklinde yazılar gördüğüm için onun ile alakalı bilgi toplayıp ona karşı eylem yapacakmış gibi kendime bir rol verdim, ancak her hangi bir kimseden talimat almadım. hoca denilen Profesör doktor olarak bildiğim tahribat.com' da tanıdığım bu şahsın ne iş yaptığını bilmem. Bu sitede küçük oyuncak füze, maytap türü şeylerle alakalı bilgiler vardır. Ben bu konu ile alakalı e mailleri kendisine de gönderdim. Benim e maillerde görüştüğüm VELİ PAŞA dediğim JİTEM ve Ergenekon’un kurucusu Veli Küçüktür. Ancak ben kendisini tanımam. Ergenekon dan hiç bir kimseyi tanımıyorum.

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " e zaten tanımam diyorum başkanım bunu ben açıkladım yani Veli paşa JİTEM Ergenekoncu bilmem ne demişim tanımam diyorum zaten nerden bileyim kimin ne olduğunu bana da yollamış biri kopyala paste olan bir olay bu ”

Mahkeme Başkanı "Ben Açıkistihbarata.com sitesine girerdim. Ben oradaki haberleri okurdum, sabotajcılar, masonlarla alakalı yazıları okuyordum dedi. Dosyada mevcut email bilgileri tekrar okundu, soruldu ben bunları espri olsun diye hayal mahsulü olarak yazdım”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " aynen doğru”Mahkeme Başkanı "Telefon tapeleri soruldu CİHAT YILDIZ benim patronumdur. Onunla

yapmış olduğum 7 numaralı görüşmede orada geçen araba lafı kurusıkı tabancadır. 800 lira lafı da kurusıkı tabanca için 800 lira istemişlerdi.

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " onu bile söyledim doğrudur”Mahkeme Başkanı "Dosyada mevcut görüşmelerden sen beni normal bir hattan ara

bakayım, temiz bir yerden ara tabiri de kontörümün bitmemesi için söylenmiş bir şeydir dedi”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " bu da doğrudur zaten tabanca demezdim”Mahkeme Başkanı " HAYDAR ile olan görüşme pastanede buluşmak için yaptığım bir

görüşmedir.sayılan tapeler silah temin etmek için yaptığım görüşmelerdir. Bunlardan TAMER ile yaptığım görüşmede aradığım tabanca ile alakalıdır. Tabancanın Bursa' da olduğunu söylüyordu. Patronum CİHAT ile yapmış olduğum 13 numaralı tapedeki görüşmede araba tabiri yine silah ile alakalıdır ben SERVET isminde tek birini tanıyorum. O da Çanakkale' de benzincidir. yine 1000 YTL' ye alacağım ses tabancasıydı. FERDİ COŞKUN ile olan görüşmede tamamen hayal mahsulüdür. Benim silah sattığım yoktur. 23 numaralı görüşmede DAYI denilen şahıs TAYFUN AKA' dır. Benim öz dayımdır. GÜRBÜZ USTAOĞLU denilen beton firmasının sahibinin 7,65 mm. çapında mermiye ihtiyacı vardı, hediye olsun diye dayımdan bulmasını istedim, Ergenekon örgütü üyesi değilim”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğrudur başkanım”Mahkeme Başkanı " sanığa Klasör 106 Dizi 415’deki C.Savcılığına verdiği ek ifadesi

okundu: Tekrar bir yazı ve bu yazdığımı okur musunuz usul dedikleri aykırı bir durumudur bilmiyorum lakin yaptığım yanlışsa beni bağışlayın sayın savcım beni tekrar sorgulamanız isteyeceğim şeklinde bir mektup yazdın”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet mektup yazdım dedim ki böyle böyle ben mi acaba”Mahkeme Başkanı " çağırmışlar seni”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğru”

14

Page 15: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:15

Mahkeme Başkanı "Ben daha önce 07.02.2008 tarihinde huzurunuzda ifade vermiştim, aynen tekrar ederim. Savcılığınıza yeniden ifade vermek için dilekçe gönderdim cezaevinde benim koğuşumda Abdullah Arapoğulları ve Hüseyin Gazi Oğuz var. Abdullah Arapoğulları sürekli bana kendisinin çok zengin olduğunu, kendisinin 5 milyon dolar parası olduğunu, çıkınca Kuvva-i Milliye Derneği gibi bir dernek kuracağını, benim çok iş adamları tanıdığım var şeklinde konuşur. Hatta bir İsrailli iş adamından 5 milyar para almak için gidecekmiş, Kahraman Şahin gelmeyince gitmemişler. Hüseyin Görüm karmaşık ve karanlık bir adammış, ne olduğu belli değilmiş. Bu günde Sami Hoştan' a cezaevinden mektup yazmış, Sedat Şahin' in de Bafra' dan kapı komşusuymuş, ona da mektup yazacakmış”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "Veli paşayla ilgili olan olay yok herhalde aramızda geçen konuşma”

Mahkeme Başkanı "Benim örgüt ile bir alakam yoktur. Benim ifade vermekteki kastım tahliyemi isteyecektim, yanlış anlama olmuş, ancak benim e mail bilgilerimde yazdıklarım doğrudur demişsiniz bu kadar ifadeniz var”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğrudur”Mahkeme Başkanı " burada anlatmak istediğiniz şey ne, görüşmeleri mi konuşmaları mı

Arapoğulları, Hüseyin Gazi Oğuz, Abdullah Arapoğulları “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " bana odanda kim var dedi dedim bu bu var Hüseyin Gazi

Oğuz, Abdullah Arapoğulları hani ben gırgır şamata yaptık bilmem falan dedim o bana başka şeyler sormaya başladı bu sefer odan da kim var dedim bu bu var ne anlatıyor baktım ki işin dozu kaçıyor dedim ki işte Abdullah dedim yani bunlarda sallama, dedim ki bu bunu konuşuyor bu bunu ondan sonra o baktım ki daha farklı tekliflerle geldi işte Veliler ne yapıyor o ne yapıyor bu ne yapıyor bende alıp size bunları”

Mahkeme Başkanı " yani bu beyanları da attın mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " tabiî ki bunlarda bunlar da tabiî ki bunlarda yalan sırf burada

size çıkıp söyleyeyim diyeydi güvenmiyorum başkanım kimseye güvenmiyorum”Mahkeme Başkanı " klasör 390 Dizi 133’deki Hakim ifadesi okundu soruldu”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "doğrudur, lakin şu sürekli Ömer Ergenekon’un ismi geçiyor

dediğim gibi Ömer Ergenekon tamam orda bir görev yapmış olabilir, bizim bölüğümüze gelmiş bunu ben Ergenekon ismini soy isminden dolayı biliyorum, yani soyadı Ergenekon adamın onun dışında böyle bir örgüt mörgütçü falan değil bu adam”

Mahkeme Başkanı " kimlik bilgileri okundu soruldu”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " doğrudur”Mahkeme Başkanı " savcı bey, sorulacak soru varsa alalım”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel " sayın başkanım, müsadenizle, Sanık Vatan

Bölükbaşoğlu’na birkaç soru sormak istiyoruz, Vatan Bölükbaşoğlu bilgisayarı çok iyi bildiğini açıklarını çok iyi yakaladığından bahsettin”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "internet siteleri doğrudur”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "senin hazırlamış olduğun herhangi bir internet sitesi var

mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "burada salınan arkadaşlarla kurmuş olduğumuz bir tane blok

spot site var yani normal olan şöyle diyim ücretsiz bir site var”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "bir tane mi site var”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "bir tane”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "bu sitede ne tür yazılar yayınlanıyor, neler var içeriği

nedir”

15

Page 16: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:16

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "internetten ne bulursak kulaktan ne duyarsak her şeyi atıyoruz içine”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "hangi konularda”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "derlemeden bilim bilmeden her şeyde her türlü absürt şöyle

diyim ilgimizi çeken konuda yani ne yazıyor nato gladyo at içine ne yazıyor falancayı falanca olmuş at içine “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "yani sizin sitenize girdiği zaman bir insan ne aramak için giriyor yani ne tür “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "bizim sitemize giren yok ki”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "kendi aranızda yaptığınız bir site”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "tabi tabi tabi atıyoruz gülüyoruz”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "pekala kaç tane e mail adresiniz var2Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "çok sayıda ben emniyette yalan konuşmak istemedim yani

150 kadar dedim de bunlar biraz daha fazla abartmışlar yani kimseyi yalancı çıkarmak gibi bir durumum yok vardır yani bugüne kadar 150 tane açmışımdır dedim ben onu 13-14 yaşımdan beri kullanıyorum “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "niye bu kadar çok e mail adresi aldınız”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " e kullanıyorum”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "hepsini kullanıyor musunuz”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "adı hoşuma gitmediğimde değiştiriyorum tabi kullanmıyorum

yani mesela örneğin aldım kolakjanisari@hotmail. Com hoşuma gitmediğimde kapatıyorum yeni bir tane isimle alıyorum maldini polimaldini@hotmail diye alıyorum”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "hackersorg isminde bir siteden bahsediliyor bu siteye üye olduğunuzdan bahsetmişsiniz ifadenizde “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "sayın savcım hackersorgs diye bir site varsa, şu anda buyurun girin böyle bir site ben kendim biliyorum böyle bir site yok “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "İzzet Yılmaz galiba kurmuş “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "şuna giriyoruz hqirg hqgrs evet ona üyeyim “C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "onu soruyorum “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "tabi tabi onu üyeyim ben kurmadım “C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "bu siteye üye olanlar ne tür faaliyetlerde bulunuyorlar

yani diğer arkadaş”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "bölücü yıkıcı gibi mi”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "diğer arkadaşlarınızın ifadelerinde de bahsettikleri gibi

birçok siteyi hecklediğinizden bahsediliyor açılmış olan siteleri siz ne yapıyorsunuz kullanılmaz hale getiriyorsunuz doğru mudur”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "sayın başkanım iki şey yapıyoruz burada pardon sayın savcım iki şey yapıyoruz bir gırgır şamada geçiyoruz zaten gırgır şamata sitesidir yazıyor iki hekliyoruz evet yalan değil hekliyoruz ben bunu”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "ne tür siteleri hekliyorsunuz kaç tane siteyi heklediniz bu şekilde “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "yabancı siteleri hekliyoruz”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel " yani ne tür konusu nedir her yabancı banka mı, başka

şey mi nedir yani”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " banka yok bizim banka kredi kartı vesaire sitelerle yani işimiz

hiçbir zaman olmadı bu güne kadar zaten varsa böyle bir şey bunun bir kanıtı olması lazım, bunu soruyorsunuz ben size samimiyetle cevap veriyorum bankayla falan filan bizim işimiz

16

Page 17: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:17

benim babam bankada güvenlikçi ben ne bankasına gireyim ne şifresine gireyim böyle bir şey yapar mıyım bu şey almaz ahlak almaz, yok bizimki zaman geçirme amaçlı bakkal sitesi adam kurmuş Papayenigine’de bir bakkal basıyoruz indeksi adamlar istiklal marşı dinlesin diye sonrada gülüm ediyoruz site te bundan hekliyoruz ya açık açık söylüyorum ama öyle paradır puldur ciddi bir şey yok yani bunda “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "kaç tane siteyi heklediniz hatırlıyor musunuz”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "5-6 tane”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "siz herhangi bir silahlı eğitim aldınız mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "nerde aldınız”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "İzmir Sarı zeybek güvenlik kursundan silahlı eğitim aldım

demin dediğim gibi babam İş bankasında güvenlik görevlisi zaten emekliliği yaklaşıyor ben de İş bankasına müracaat etmiştim kayıtlarım vardır girilebilir güvenlik görevlisi olarak oraya girecektim lakin inşaat işlerinde çalışmaya başladım”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "hiç silah kullandınız mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "eğitim sırasında”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "veya daha sonra”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "eğitim sırasında tabi ki kullanılıyor 5 atış yaptırıyorlar “C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "silah alıp sattınız mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "hayır şu es geçtiniz şuanda silah kullandım lakin bu Sarı

Zeybek Güvenlik kursu eğitimi sırasında 5 atış hakkı var burada kullandım onu dışında ben silah falan kullanmadım bu şekilde konuşayım”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "babanızın silahı var mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "bankada bırakırlardı onlar babamda emekli oldu olmaz

zorunda kaldı yani buraya girdiğim için kardeşim okuyor”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Hakan Kurban ifadesinde bizim başlar alındı ucu bana

dokunabilir dedi diyor sana niye dokunsun Ergenekon ile senin ne bağlantın var “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " bahsettim sayın savcım zaten bunların hepsini sallıyorum

Veli paşanın emri devlet sırrı diyorum “C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "sallıyorum diye geçiştirmeyin yani niye sana dokunsun

sen ne alakan var yani sıradan bir insan İstanbul’da yapılan bir operasyonu niye sana ucu dokunsun”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "polisin işi gücü yok benimi araştırıyor savcım alırdı beni sorardı bakardı a tamam bu adamdan bir şey olmaz çakardı bir tokat gönderirdi”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "senin telefonların 10’uncu aydan itibaren dinlenmeye alınmış Çanakkale demek ki bazı faaliyetlerinden şüphelenilmiş”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "şüphelenilmiş bir şey var mı yok ya abuk sabuk konuşuyorum ben bunu itiraf ediyorum ediyorum konuşuyorum abuk subuk konuşuyorum “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "işte bu abuk subuk konuşmaların basit şeyler değil emniyet genel müdürlüğü istihbarat daire başkanına suikast yapmak için hazırlık yapıyorsunuz silah temini konusunda konuşuyorsunuz başbakana yönelik, Mehmet Ali Birand’a yönelik, Orhan Pamuk’a yönelik konuşmalarınız var, yani bunları böyle sadece abuk subuk çocuk konuşması olarak atletmeniz doğru mu ve yaş itibariyle de sürekli 24 yaşında olduğunuzu bu yaştaki bir insanın bunları yapamayacağından bahsediyorsunuz ama Türkiye’de işlenen cinayetlere baktığımızda Rahip Sentora cinayetine, Hınant Dink cinayetine sanık yaşları da buna”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu müdafii Av. Mahmut Yaşar” efendim buna itiraz ediyorum bu bir yönlendirme

17

Page 18: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:18

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "yani bu konuşu açıklamasını istiyorum yani sürekli yaşanın küçük olduğundan bahsederek”

Av. Mahmut Yaşar” soruyu sorsun, açıklama yapmasın efendim “Mahkeme Başkanı " doğru savcı bey”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel " hayır niçin sorduğunuzu sürekli “Av. Mahmut Yaşar” efendim soruyu sorun iddianamede açık efendim o iddianamede açık

sadece sorun efendim”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "evet sorumu soruyoruz yani niçin yaşınızın küçük

olduğundan bu işleri yapamayacağınızı söylüyorsunuz “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "yaşımın küçük olmasına normal cümle akışında ben zaten

belirttim yani bunun yaşımın söylemenin kötü bir amacı da yok e bu davanın zaten en küçük sanığıyım bu yüzden yaşımı söylüyorum bir bakın e 24 yaşındayım herkes benden büyük onun dışında yani 24 yaşındayım adam vuramam bilmem ne demiyorum adam vurmak gibi niyetimde olmadı böyle bir teşebbüsümde ben pastanede gözaltına alındım pasta yerken dedim bunu açık açık kimseyi suçlamıyorum konuştum yattım”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "telefon konuşmalarınızda 1000 YTL’ye ses kurusıkı tabanca alacağınızdan bahsediyorsunuz “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "doğru bana öyle söyledi”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "piyasada silahlarında 250-300 YTL’ye satıldığını da

biliyorsunuz “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "bilmiyorum sayın başkanıma ben bunu söyledim dedim ki

sonradan ben anladım ki kandırmış beni 300 YTL’ye zaten satılıyormuş”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "başka yerlerde 250-300 YTL olarak ta geçiyor yani ses

tabancası “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "doğrudur doğrudur”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "birisinden 7,65 birisinden 6,35 bazısından bazuka silah

istiyorsuzun bunlar nedir ne yapacaksınız cephanelik mi kuracaksınız “Av. Mahmut Yaşar” efendim, sadece soru “C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel " bu silahları ne yapacaksınız”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "bu silahları istenme amacını gayet açık bir şekilde

mahkemeye söyledim “C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "bir tane kendinize güvenlik için alabilirsiniz ama bir tane

istemiyorsunuz değişik kişilerden 7,65, 6,35, bazuka birisinden istemişsiniz bu silahları ne yapacaktınız buda mı yönlendirme müdafii bey”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " yönlendirme değil ben buna cevap verebilirim ben sayın başkanıma ve yüce üyelere dedim ki, Haydar Özçelik ile aramda geçen silah olayı doğrudur doğru istedim, lakin diğer arkadaşlarımla zaten bunlar gırgır şaka amaçlı burda onlarında verdiği ifade var zaten “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "İzzet Yılmaz ile yaptığınız görüşmede Balıkesir’de ve büyük illerde operasyon düzenlendi, benim gizliliğim çok iyi diyorsun kimden niçin gizleniyorsun”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "e diyorum işte bu normal aramızdaki yaptığınız bir konuşmanın senaryonun kurgusu, ben ona öyle diyorum”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "ne senaryosu kuruyorsunuz nedir yani bu senaryo nedir. Veli Küçük gözaltına alındı, başbakanı öldürmem lazım, istihbarat daire başkanı öldürmem lazım ne senaryosudur yani bir açıklar mısın bunu”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "ya yeterince açık olduğunu düşünüyorum ben gerekli her türlü şeyi de anlattım zaten yani poliste de aynısı, savcılıkta da aynısı dedim ben bunu konuştuk ettik bunların hiçbir ciddi var mı takip mi etmişsiniz bir kere Ankara’ya mı girmişim bir kere İstanbul’a

18

Page 19: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:19

gidip yani bir yanına mı yaklaş mışım, ya ben sabah polise de dedim 7’de çıkıyorum evimden gidiyorum şantiyeye akşam 8’de iniyorum erzak alıyorum götürüyorum şantiyeyi geliyorum eve internetin başına bunun dışında benim eğer ki başbakanın çevresine rahat söyleyeyim yaklaştığımı, en ufak çevresinde göründüğümü veya Ramazan Akyürek nerde olduğunu evinin ve sairesinini hiçbir işyerinin bile bilmiyorum, oraya yakın bir yerde olduğumu söyleyin, ben diyorum tamam doğrudur, ama yok teşebbüs yok”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "yaptığınız görüşmelerde bu kişilerin adresini ve bilgi belge toplamaya çalıştığınızı yazıyorsunuz “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "e ben çocuğa yazıyorum işte getirin oğlum bunun adresini atalım”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "gönderdi mi size herhangi bilgi belge gönderdi mi bunla ilgili “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "ciddiyetsiz bir konuşma ki bu zaten, göndermeyeceğini ben de biliyorum “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "İzzet Yılmaz ifadesinde Tit örgütünü ilk defa Vatan Bölükbaşoğlu’ndan duydum diyor Tit örgütü nedir bu örgütten tanıdığınız kimler var”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "Tit örgütü konusunda gerekli açıklamayı yaptım Tit açılımı olarak İzzet Yılmaz’ın söylediği kendiside bilir ondada indeksler vardır Türk İntikam Tugayı yazılı fotoşoplu görüntülerde hecklediğim sitelere koyduğum bir resimdir ki buda bulunmuştur hukuki değerlendirmeye konulmuştur heck sitelerinde kullandığım bir şeydir yok böyle tit mit bir şey yok bunlar tamamen kurgulardan itibaren aynı İzzet Yılmaz’da zaten kendisi de diyor birkaç şeyden bahsediyor, işte gelmişler ağlamış ayağının dibinde bunlarda sallama senaryo”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Mehmet Samet Karsanbaş ifadesinde sizin bir resim göndererek bu şahsı eğitiyorum, bu şahsa Mehmet Ali Birand’ı vurdurtmak istiyorum dedi diyor bu olay nedir”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet aynı Samet Karsanbaş’da diyor ki, bunun diyor ben diyor gördüm dişinde diyor siyah olan bir internetten diyor indirilmiş komik resim olduğunu gördüm diyor, doğru komik bir resim gönderdim bak dedim bu dedim eleman, çok sağlam bir şeye benziyor “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Mehmet Ali Birand’ı niçin vurdurtmak istiyorsunuz, onu açıklar mısınız “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "internetten resim gönderiyorum komik bir resim diyorum ki bu adama diyorum Mehmet Ali Birand’ı vurdurtturacağım diyorum “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "ifadenizde dediniz ki ben Mehmet Ali Birand’dan hoşlanmıyorum biraz önce “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "e hoşlanmıyorum”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "e hoşlanmadığınız herkesi vurdurtmanız mı gerekiyor “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "anlatamıyorum galiba başkanım demek istediğim sadece şu

internetten bir resim indirdim, komik gerçekten komik bir resim, arkadaşa attım bak dedim bu ne kadar sağlam eleman yeni bir üye yapalım bunu da dedim falan bu kim dedi dedim bilmiyorum absürt siteden indirdim dedim ki değişik bir resimdi yani orijinal bir resim bile değildi onu gönderdim bunu indirttirelim dedim Mehmet Ali Birand’a bundan başkada bir konuşma geçmedi “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "yine Mehmet Samet Karşanbaş 4-5 ay önce diyor, Orhan Pamuk’u öldüreceğini bana yazmıştı, yine gözaltındayken çıkarken Orhan Pamuk Akıllı ol şeklinde bağıracağını da söyledi, diyor “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "ispatı var mı, nerde konuştum bunu“C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "gözaltında beraberken bunu söyledi diyor “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "gözaltına biz beraber değildik “

19

Page 20: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:20

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "mahkemeye getirildiğinizde şeyde adliyenin gözaltında “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "ben demişim, zaten Bush’u da vurayım olsum bitsin bu iş

demişim hiçbir gerçekliği yok bağırmış mıyım”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "MOSSAD’dan 1 milyon dolar gelecek demişsiniz bu

nedir”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "10 kontörde borç istedim arkasından hemen 10 kontör borç

istedim, samimiyetle cevap veriyorum efendim”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Açıkistihbarat.com ile ilgili ne tür çalışma yaptın her

hangi bir yazı yazdın mı oraya”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "Açıkistihbarat.com’un sahibini bile ismini burada duydum

dediğim gibi açıkistibarat.com’a sadece girdim okudum, bu kadar okudum yoksa öyle bir üyeliğim zaten üye sistemi var mı, yok mu bilmiyorum yani “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "telefon görüşmelerinizde patronunuz Cihat ile yaptığınız görüşmede arabadan bahsediyorsunuz ve ifadeniz de bu arabanın silah olduğundan bahsediyorsunuz “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet açıklamışım, emniyete”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "niye şifreli konuşma ihtiyacı duydunuz telefonda, normal

kurusıkı tabanca alacaksanız niye araba dediniz açıkça kurusıkı tabanca diyebilirdiniz”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "e ben karşımdaki adama araba diyor, ben emniyete çıkıyorum

diyorum ki açık açık evet diyorum evet polis abi bu diyorum silahtı, saklamıyorum ki ben söylüyorum zaten, silahtı diyorum daha ne deme mi bekliyorsunuz “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "millihareket.org diye siteniz var mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "benim yok, İzzet Yılmaz Samet Karşanbaş’ın daha önceden

takıldığı bir site vardı kapatıldı herhalde, 2 sene önce böyle bir şeyler vardı hatırlıyorum ama bununda milliharekatorg’da gene sofvar üzerine eğlence, şamata, gırgır amaçlı bir de hek olaylarıyla alakalı bir siteydi herhalde”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "teşekkür ediyorum”C.Savcısı Nihat Taşkın “bir iki sorum olacak sayın başkan poliste size işkencemi yapıldı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "bu soruya cevap vermek istemiyorum çünkü soru şekli falan

böyle işkence mi yapıldı falan ben buradan çıktığında hedef falan gösterecekseniz, söyleyin sayın savcım hedef mi edeceksiniz “

C.Savcısı Nihat Taşkın “ifadenizde bahsettiniz, bundan başka bir şey sormuyorum işkencemi yapıldı yoksa kötü muamelede mi bulunuldu çünkü burda bir kısım”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "ben gereken açıklamayı mahkemeye verdim daha fazla deşmek istemiyorum açıkça anlattım, anlattım ve bitti, çünkü samimiyetle söylüyorum hedef haline getirmeyin”

C.Savcısı Nihat Taşkın “şimdi burda ifadenizde bir kısım değişiklikler yaptınız “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet doğru”C.Savcısı Nihat Taşkın “ve önceki ifadenizdeki çelişen kısımları bunu bağladınız ben

bunu soruyorum, size işkence mi yapıldı, kötü muamelede mi bulunuldu, bu yüzden mi ifadenizde aslında belirtmek istemediğiniz şeyler yazıldı, bunu soruyorum size”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "belirtmek istemediğim ifademde hiç bu değişiklilerin ne şekilde yapıldığını ben bilemem, ben emniyet bilir, ben ifademi verdim, ne şekilde verdiğimi burda açıkça anlattım, eklemeler varsa bu benimle alakalı değildir, eklenmiş, yapabileceğim bir şey yok, ben cezaevine girmişim artık, hı diyoruz zaten, yapılanı da söyledim, ama bunun dışında işkence tabiri farklı yerlere gider, yani psikolojik işkence tabiî ki var, ama onun dışında ben zaten geri kalanı anlattım, daha da fazla deşmeye gerek yok “

C.Savcısı Nihat Taşkın “avukatanız yanınızda mıydı ifadeniz varken”

20

Page 21: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:21

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "hayır hayır ilk gittiğimde bahsettiğim konuda yanımda değildi “C.Savcısı Nihat Taşkın “ifade sırasında”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "ikinci ifade sırasında mı”C.Savcısı Nihat Taşkın “hayır polisteki ifadeniz sırasında “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "iki defa ifade alındı “C.Savcısı Nihat Taşkın “poliste “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "yani bir odaya götürdüler, bir de daha sonra avukatım geldi

onun yanında aldılar, birisi kağıt üzerindeydi, bir tanesi de sorgu vesaire güzel bir eğlence biçimindeydi “

C.Savcısı Nihat Taşkın “bunu polis ifadesinden hemen sonra çıkarıldığınız savcılıkta ve sonraki mahkeme ifadenizde neden beyan etmediniz, bu ana kadar sakladınız “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "ben demişim ki, bu iş bitene kadar sırf savcı anlasın diye komutanım çekmişim, adam dedi ki niye komutanım diyorsun dedim ki polisler, bu iş bitene kadar komutanım de diyor, benim psikolojik halimi bu şekle sokmuşlar, yani ben daha ne deyim elim ayağım titriyor, savcı bunu anlamıyorsa ben ne yapayım, polisin fazla emniyet müdürlüğü konusunda olaya girmek istemiyorum, bakın hedef duruma gelmek istemiyorum, emniyet açısından “

C.Savcısı Nihat Taşkın “burası sizin savunma yaptığınız bir yer, burda söylemeyecekseniz başka nerde söyleyeceksiniz “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "gerekli açıklamayı zaten verdim savcım, bunun üzerinde durma nedeniniz ben beyanımı emniyet sebebiyle vesaire den değiştirmedim ki, ben burada fazla olan yerlere açıkça söyledim veya benim anlattığımı farklı bir anlamla yazılmış olanları açıkça anlattım, mesela söyledim, Ömer Ergenekon ismini askerde Ömer Ergenekon’un soyadından dolayı biliyorum dedim, ilk aklıma ki bana soruyor Ömer Ergenekon soyadı Ergenekon olan diye komutanın oldu mu var diyorum yalan mı söylim “

C.Savcısı Nihat Taşkın “peki size tokat atıldığından yani fiziki olarak da müdahalede bulunulduğundan bahsettiniz”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "doğru “C.Savcısı Nihat Taşkın “bu konuda rapor alındı mı size “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "kimden alacaz raporu, adli tıptakine söyledim göğsümde

dedim yumruk izi var dedim, boş ver bir şey olmaz diyor, ya neyi deşmeye çalışıyorsunuz yani şunu da anlatayım “

C.Savcısı Nihat Taşkın “siz sorularıma cevap verirseniz, ben size soru soruyorum cevap verin”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "polisler nezarethanede bizi döndürdü tek ayak üstünde tuttu bu arkadaşlar şahittir, artık ne kadar şahit olurlar, onu da bilmiyorum, döndürdü “

C.Savcısı Nihat Taşkın “peki Cumhuriyet savcılığına ikinci kez ifade verdiğinizi belirtiniz ki bu zaten anlaşılıyor”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet ben yazdım, gırgır şamata hani dedim, artık yeter bunaldım içerde de bunaldım, çünkü yok gırgır şamata yapmışım dedim ki, tekrar çıkayım”

C.Savcısı Nihat Taşkın “siz niçin Cumhuriyet savcılığına çağrıldınız, kendiniz mi dilekçe verdiniz yoksa Cumhuriyet savcısı mı size resen çağırdı “

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "başkanım açıkladı bunu sizin yazdığınız dedi, dilekçede dedi “C.Savcısı Nihat Taşkın “evet siz kendiniz dilekçe yazıp ifade vermek istediğinizi söyledinizSanık Vatan Bölükbaşoğlu "başkanım dedi zaten bunu evet dilekçe yazdınız dedi “C.Savcısı Nihat Taşkın “peki, gittiğinizde Cumhuriyet savcısını odada bağdaş kurmuş

şekilde gördüğünüz söylediniz, nerde yerde halımı atmıştı yoksa masanın üstünde mi bağdaş kurmuştu “

21

Page 22: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:22

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "sorunuzun ciddiyetsiz olduğunu düşündüğüm için cevap vermek istemiyorum, ne demek halımı atmıştı, koltuğunda oturmuştu, elinde tespih sorguluyordu “

C.Savcısı Nihat Taşkın “bağdaş kurduğunuz söylediniz, nasıl bağdaş kurdu ““Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet bende kurabilirim, göstermemi ister misiniz, sandalye

üzerinde “Mahkeme Başkanı " yani bir ayağının üzerine oturmuştu”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "evet doğru “Mahkeme Başkanı " odur bağdaş kurma dediği o “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " yani ben ne gördüysem anlatıyorum “C.Savcısı Nihat Taşkın “peki teşekkür ederim, sayın başkan”Sanık Hüseyin Gazi Oğuz söz istedi, verildi ;

Sanık Hüseyin Gazi Oğuz söz istedi verildi ;Vatan Bölükbaşoğlu ikinci defa savcıya ifadeye gittiğinizde ifadeye gidip geri geldiğinizde aynı buradaki okunduğu tarzda bir söylemde bulunmuştunuz bize, benim hakkımda da savcıya bilgi verdiğini söylemiştiniz” Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "e beyan ettim” Sanık Hüseyin Gazi Oğuz “pardon o bilgi oraya geçmemiş, tekrarlayabilir misiniz savcıya verdiğiniz bilgiyi” Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "geçmemiş bunlarında tamamen hayal ürünü baktım ki iş cıvkından çıkıyor tamamen hayal ürünü bende ona konuştum o da bana konuştu bu şekilde geçmiştir yani bunun hiçbir ciddiye alınacak tarafı yoktur ki, ciddiyetsiz bir şekilde alınmıştır zaten savunmam, ben salmasını beklerken uzatmıştır konuyu” Sanık Hüseyin Gazi Oğuz “hayır benim hakkımda yani sadece bir esnaf olduğunu işinde gücünde olduğumu söylemiştiniz de o gün o kayda geçmemiş o açıdan sordum hepsi bu kadar”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu "sayın Oğuz sizin isminiz geçti koğuşunda kim var Hüseyin Gazi Oğuz bu kadar”

Sanık Hüseyin Gazi Oğuz “peki sağ ol” Sanık Halil Behiç Gürcihan söz istedi verildi” açık istihbaratta herhangi yasa dışı eylemi öven halkı isyana tahrik eden bu tarda bir yazı makale gördünüz mü”

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " zaten açık istihbarat’a ara sıra giriyordum “Sanık Halil Behiç Gürcihan”peki açık istihbarattan size hiçbir yazı yollandı mı”Sanık Vatan Bölükbaşoğlu " dediğim gibi yani sizi bile burada tanıdım açık istihbarat’ın

kurucusu vesaire yöneticisi olduğunuzu bile burda öğrendim. herhangi bir yazıda yollanması beklenemez. zaten üyelik sistemi yok bildiğim kadarı ile, bildiğim kadarı ile bu yüzden benim mail adresimde sizde yer alamaz, yok yani tanımıyorum “

Sanık Halil Behiç Gürcihan” peki teşekkür ederim “Sanık Vatan Bölükbaşoğlu müdafii Av. Mahmut Yaşar ” müvekkilim hakkında TCK 314/2

göre cezalandırılması amacıyla kamu davası açılmıştır. iddianamede müvekkilim için somut bir olay veya suç sayılan fiil mevcut değildir. müvekkilim Vatan Bölükbaşoğlu’nun Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu sansasyonel eylem ve suikast yaptırmak için örgüt adına hücre yapılanmasını oluşturmaya çalıştığı ve suikast yapılanması için çalışmalar yaptığı anlaşıldığından, eylemine uyan 314/2 gereğince cezalandırılması istenmekte, talep edilmektedir. müvekkilim hakkında iddianame ekleri içinde yer alan 106’ıncı klasör 88 ve 122’inci sayfalarında Çanakkale ili emniyet müdürlüğünün 01.02.2008 tarihli yazılarında, Türk İntikam Tugayı olarak bilinen örgütün Çanakkale ilinde teşkilatlandığı, bu yapılanmanın başında Vatan Bölükbaşoğlu isimli şahsın olduğu, bu şahsın silah temin etmeye çalıştığı, efendim burayı dikkat çekmek istiyorum Cumhuriyet savcılarının bun sormasını isterdim. bu iddianamenin kopyala yapıştır usulü hazırlandığının bir belgesidir. müvekkilim için suçlama bu şahsın silah temin etmeye çalıştığı

22

Page 23: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:23

ayrıca Gürbulak sınır kapısıyla Yüksekova ilçesinden Türkiye’ye patlayıcı madde girişinin yapıldığı konusunda bilgisinin olduğu ve bu patlayıcı ve yılları bulmaya çalıştığı diye bir ibare var, bunun yanı sıra emniyet genel müdürlüğünden istihbarat daire başkanı Ramazan Akyürek’e yönelik eylem hazırlığı içinde olduklarını, yakın çevresine Veli Küçük paşanın emrinde hareket ettiğini söylediğini şeklinde iletişimi tespit tutanakları sonucunda, işte Çanakkale suç ceza mahkemesinin 4 tane ayrı iletişim tespit tutanağı var. müvekkilimin telefonları ve msn kayıtları 17.10.2007’den itibaren dinlenmiş iletişim tutanakları da Çanakkale emniyet müdürlüğü hakkında soruşturma başlatılmış, müdürlüğünce hakkında soruşturma başlatılmış, Türk intikam Tugayı isimli örgütün adın faaliyet bulunduğu, Veli Küçük paşanın emrinde hareket ettiği gerekçeleriyle işlemin Veli Küçük paşanın tutuklandığı dönemlere 31.1.2008 tarihlerine denk gelmesi nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının dosyanız kapsamında soruşturma savcısı değerlendirmesi neticesinde müvekkilim ve 5 arkadaşı gözaltına alınmış, diğer 4 kişi hakkında takipsizlik kararı vermiş, müvekkilim tutuklanmıştır. müvekkilim Beypazarı ilçesinde çalışmakta olduğu inşaat şantiyesinden gözaltına alınmış gözaltına alınmış, gözaltına alınma esnasında kullanmakta olduğu laptop bilgisayarı, cep telefonu, flash diski Çanakkale ilinde ailesinin oturmakta olduğu evlerden yine bir adet bilgisayarı alınmış müvekkilimin alınan bilgisayarlarında, suç unsuruna rastlanılmamış müvekkilim için yapılan her iki adres aramada, suç unsuru teşkil edecek herhangi bir belge ve bilgide bulunamamıştır. müvekkilim için istinat edilen terör örgütü üyesi olma suçu herhangi bir delil ile belgelenmiş değildir ayrıca malum terör örgütü adına hiçbir eylemi mevcut değildir 3713 sayılı terörle mücadele kanununun 2’inci maddesi bu suçları işlemek için örgüt kurma veya üye olmadan bahsetmektedir. müvekkilim varsa malum örgütün kurucusu veya üyesi değildir üyelik iradi bir beyanla olur veya bu amaçla eylemlere katılmakla olur. müvekkilimin örgüt üyesi olduğuna ilişkin iddianamede ve sosyal hayatta bir beyanı yoktur. ayrıca bu malum örgütün amacına uygun hiçbir eylemde gerçekleştirmemiştir. müvekkilime istinat edilen suçların dayanakları müvekkilimin gerçek kimliklerini bile bilmediği üç sanal arkadaşıyla Hakan Kurban, İzzet Yılmaz ve Mehmet Samet Karsanbaş ile yaptığı msn görüşmeleridir. bu sanal arkadaşlarıyla internet üzerinden genellikle açık istihbarat internet sitesinden edindiği günlük olayları yaptığı msn görüşme olaylar üzerinde yaptığı msn görüşmeleridir bu görüşmeler gençler arasında geyik muhabbet tarzında görüşmelerdir. msn kayıtları incelendiğinde, msn kayıtlarında gülücük veya başka bir şekilde bu görüşmeler sonuçlanmış kendi aralarında zaman öldürmek için yapılan işlem olduğu açıkça bellidir. Müvekkilim sadece Haydar Özçelik' i tanımakta ve ondanda soruşturma aşamasında da belirttiği gibi çalışmakta olduğu işyeri şantiyesinin dağ başında olması nedeni ile kendisine kurusıkı tabanca istemesi olayı mevcuttur. Sanal ortamda görüşmekte olduğu kişileri hiç birisini şahsen tanımamıştır ve ismen dahi bilmediği bunlar ile ancak İstanbul emniyet müdürlüğü nezarethanesinde tanışmıştır. İddianamede müvekkilim hakkında doğrudan doğruya suçlayacak hiçbir delil mevcut değildir. Müvekkilimin yukarıda belirttiğimiz gibi sanal ortamda arkadaşları ile yapmış bulunduğu MSN görüşmesi ve ile Tuncay Güneyin Veli küçük için adamın rütbesi önemli değil, işini kime yaptıracaksa onunla ilgilenir demesi ve Cumhuriyet savcısının örnekleme yolu ile bir takım eski olaylardan Dost tarikatı lideri ihsan güvenin öldürülmesi, Hrant dinkin öldürülmesi, Rahip Santara cinayeti ve Malatya misyonerlerinin öldürülmesi gibi olaylara örnek göstererek, ilişkilendirerek, varsayımlar üzerine iddianame hazırlamış ve müvekkilime terör örgütü üyesi olduğunu sonucunu çıkarmıştır. Müvekkilimin bu sayılan eylemler ile nasıl ilişkilendirileceği merak konusudur. Bir suç isnadı direkt olarak yapılmalıdır. Ceza hukukunun mantığında örnekleme yapılarak suçlu ortaya çıkartılmaz, varsa suç direkt olarak sanığa bildirilir. Falan olayda böyle olmuştu bu da böyle olur mantığı ile müvekkilimi suçlamak abesle iştigaldir. Tuncay Güneyin Veli küçük paşa işini yapacak kişiyi kullanır beyanına gelince, müvekkilimin Veli Küçük tarafından nasıl kullanıldığını akıllara getirmektedir. Veli Küçük müvekkilim ile nasıl irtibatlanmış, nasıl iletişim kurmuş, kurye mi kullanmışlar, posta güvercini mi kullanmışlar, telefonla mı görüşmüşler, yoksa

23

Page 24: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:24

internet ortamında mı görüşmüşler, nerede ne şekilde buluşmuşlar, Veli Küçük'e ait bulunan belgeler arasında müvekkilimin adı veya kod adı mevcut mu, veya müvekkilimin bilgisayar kayıtlarında telefon kayıtlarında veya ev aramalarında Veli Küçük ile ilgili her hangi bir belge bilgi bulunmuş mu, iddianamede belirtilmemektedir. Sadece bir beyanla, müvekkilim suçlu sayılmış ve 11 aydır tutuklu bulunmaktadır. Müvekkilim 1984 doğumludur. Şu anda 24 yaşındadır. İddianamede, Tuncay Güneyin, müvekkilim daha reşit olmadan 10 yıl önce müvekkilim 14 yaşında iken verdiği bir beyana göre suçlanması da mantıkla izah edilebilir mi. Müvekkilimin Veli Küçük paşa ile ilişkisinin bulunduğu iddianamede belgelenmiş değil müvekkilimi Veli Küçük'ü tanımamakta sadece internet ortamında ve günlük gazetelerden adını duymaktadır. Veli Küçük hakkındaki iddianamedeki belgeler arasında müvekkilim ile Veli Küçük paşa arasında herhangi bir irtibatın varlığı sabit değildir. O zaman benim müvekkilimin Veli Küçük ile ilişkisi yok demektir. Zaten iddianamede Veli Küçük ile ilgili Müvekkilimin ilişki kurduğuna ilişkin hiçbir belge ve bilgi yok Sadece Tuncay Güneyin Genel bir beyanı var Bu beyanla da suçlu yaratılması, ceza hukuku mantığına aykırı düşmektedir. Müvekkilimin diğer cinayetler ile örnek göstererek, bu cinayetlerde yaşı küçük failin kullanılması müvekkilimin de yaşı küçük Hakan Kurbanı cinayet işlemesi için teklifte bulunması hususuna gelince; müvekkili kimseye cinayet işlemek için teklifte bulunmuş değildir. Ayrıca Hakan Kurban'da yaşı küçük değildir. 1989 doğumludur ve 18 yaşındadır. aslında Hakan kurbanı tanımamaktadır, müvekkilim, sadece sanal ortamda yazışmışlardır. Ayrıca müvekkilimin tüm bilgisayar kayıtları incelendiğinde, bilgisayar kayıtlarında veya özel eşyalarının arasında kime ait ölüm listesi veya eylem yapacak işler listesi bulundu bunlar mevcut değil, zaten böyle bir eylem hazırlığı da yok. Müvekkilim sanal ortamda sanal ortam arkadaşları ile günlük olayları gecenin geç saatlerinde zaman öldürmek için yapmış bulunduğu ciddiyetsiz yazışmalardır, Müvekkilim bu yazışmalarda kendini, Üsteğmen, bisiklet tamircisi, Mossadın gizli adamı olduğunu şeklindeki yazışmaların sonunda bilgisayar kayıtları incelendiğinde görülecek bu konuşmanın sonunda gülücük veya başka şekiller olduğu belirlidir. Müvekkilim bir yazışmasında, mossad ajanı olduğunu kendisine bir milyon dolar geleceğini yazmış, yazının devamın da da yazıştığı kişiden 10 kontör istemiştir. Bu yazışmanın ciddiyetsiz bir yazışma olduğu aşikardır. müvekkilim Mehmet Samet Karsanbaş ile yaptığı iddianame de geçmekte olan msn kayıtlarında aşağıda belirtilen yazışma aralarında geçmiş, Müvekkilim msn de yazıştığı arkadaşından bazuka istemiş, Mehmet Ali Birandı öldüreceğini söylemiş, internette bir kuru kafa indirmiş bu adamı eğittiğini, Mossad’dan bir milyon geleceğini söylemiş, arkasından arkadaşından 10 kontör istemiş, Tornavidadan silah yaparım demiş, Veli Paşa içeri alındı demiş, Emniyet genel müdürlüğü İstihbarat Daire başkanı Ramazan Akyürek'i öldüreceğim demiş ve bu arkadaşından Ramazan Akyürek'in adresini istemiş. Bisiklet tamircisi olduğunu, Şantiyede işçi olduğunu, İstihbarat teşkilatında olduğunu, mühendis olduğunu, tüm bunların sonunda da Bush u da vurayım tam olsun bitsin kayıtlarda mevcuttur. Bu gayri ciddi bir konuşmadır, yazışmadır. Müvekkilimin el konulan bilgisayarında veya eşyaları arasında sanal ortamda yazdıkları olayları doğrulayacak bu eylemleri yapacak silah, mühimmat, olay yeri krokisi, eylem planı, eylem yapılacak kişi veya kuruluş adı adresi bulunmamıştır. O sanal ortamda yazılan tüm yazılar sanal ortamda o gün kalmıştır. Çünkü bu yazışmalar ciddi olmayan günü geçiştirmek için sanal internet ortamında okuduğu sitelerden arkadaşları ile paylaştıkları ve yine ciddiyetsiz paylaşımdır, suç kastı yoktur. Müvekkilimin arkadaşından Ramazan Akyürek'in adresini istemiştir. Bu adres istediği kişi adres bulma konusunda uzman mıdır. Bu kişi savcılık soruşturmasında bulunan beyanında ben Ramazan Akyürek'i tanımam. benden Vatan adres istediğinde internete girdim Ramazan Akyürek ismini internetten tarattım tamam hallederim dedim diyor müvekkilimin adres istediği kişi Mehmet Samet Karsanbaş, aynı adres bulma veya adres araştırması yapma gibi bir mevkide çalışan bir kişi değildir. Kendisi öğrencidir. görüldüğü üzere bunların hepsi sanal ortamda gençleri arasında birbirlerini Tiye alma diye tabir edilen geyik muhabbetidir. Ayrıca yukarıda da belirttiğim gibi müvekkilimin el konulan bilgisayarlarında veya

24

Page 25: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:25

özel eşyalarında veya herhangi bir ev aramasında suç unsuru teşkil edecek hiçbir belge, delil, bilgi bulunmamıştır müvekkilimin Türk İntikam Tugayı adı ile adlı bir örgütün yapılanması içinde olduğu ve yanına yandaş toplamaya çalıştığı şeklindeki iddiada gerçek değildir. Zira böyle bir yapılanmaya ilişkin hiçbir belge yoktur. Tamamı ile Cumhuriyet savcısının geniş ufkundan kaynaklanan bir iddiadır ne yazık ki, hiçbir belge olmadığı halde iddianameye girmiştir. Hatta suç isnadı yapılmıştır. Müvekkilim hakkında iddianameye ek 106. klasörün 88 ve 122 sayfalarında geçen başta belirttiğim ayrıca Gürbulak sınır kapısı ile Yüksekova ilçesinden Türkiye'ye patlayıcı madde girişinin yapıldığı konusunda bilgisinin olduğu ve bu patlayıcıların bulmaya çalıştığı yönündeki suçlama tamamı ile afaki gerçek ile ilgisi bulunmayan bir suçlamadır. Zira soruşturmanın hiçbir aşamasında ve bugün dahi müvekkilime bu tür bir suçlama ilgili soru sorulmamış, bu yönde ifadesi alınmamıştır. Yani bu iddia ekindeki 106 nolu klasörde, sadece olaya vahamet katması için ve tutuklamayı yapacak hakimi yanıltmaya yönelik bir ifadedir. Yukarda belirttiğim gibi, müvekkilime böyle bir soru hiçbir zaman müvekkilime böyle bir soru hiçbir zaman sorulmamıştır. Bununla ilgili hiçbir araştırma yapılmamıştır. Müvekkilim hakkında internet ortamında, dosyada mevcut 3 arkadaşı ile yaptığı yazışmaları Ergenekon örgüt üyesi olarak tanıttığı şeklindeki suçlamayı kabul etmiyoruz. Yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi müvekkilimin malum örgütün üyesi olduğu şeklinde beyanı yoktur. Malum örgütün eylemlerine karıştığını gösteren hiçbir belge yoktur. Cumhuriyet savcısı, sadece internet ortamından geyik muhabbeti olarak tanımlanan ciddi olmayan yazışmayı bu kadar vahim hale getirmiş ki, dışarıda binlerce bu ülkede kendisini yasadışı PKK örgüt üyesi olarak tanıtan ve belirli günlerde eylem yapan kişileri görmez hale gelmiştir. Ülkemizde her olayı bahane edip sokaklara dökülen, otobüsler yakan, cana, mala, mülke zarar veren PKK örgütü üyeleri dururken, ciddiyetsiz sanal ortamda edilen yazışmanın peşine takılıp suçlu yaratılmaya çalışılması bizce ceza hukuku ilkeleri ile örtüşmemektedir. İlla suçlu aranıyorsa, sokaklar suçlu doludur. Müvekkilimin kendisinin tanımadığı sanal arkadaşı Hakan Kurban ile sanal ortamda yaptığı konuşmada, kendisini üsteğmen olarak tanıttığı, inandırıcı bir hava oluşturduğu ve bu şahsa Veli paşanın emridir. Ortada biri kaldırılacak, bu devlet operasyonunda var mısın, iki gün boyunca düşün, her şeyi göze al, bana cevap ver diyerek 2. hedefin Başbakan, şeklinde telkinde bulunduğu ve bunu yaparken sanal ortamda sinirli olduğu, malum örgüte ilişkin operasyonda bulunulduğu için, bizim başlar içeri alındı, ucu bana dokunabilir, şeklinde kendini ele verdiği şeklindeki beyanda sanal ortamda müvekkilin sinirli olduğu nasıl anlaşılmış, o sanal yazışmada 2. hedef başbakan cümlesinin nasıl oluştuğu cumhuriyet savcısı tarafından tam olarak izah edilmemiş, müvekkilim sanal ortamda karşı taraftaki kişiye önemli bir kişiye eylem yapacaklarını var mısın yok musun diye soruyor karşıdaki kişide ancak başbakan olursa diyor müvekkilimde 2. hedef başbakan diyor, bunun o anlık bir yazışma olduğu gayet açık olduğu halde müvekkilim başbakanı öldürmek için yaşı küçük Hakan Kurban'ı telkin mi etmiş oluyor. Haydar Özçelik'ten silah bulması için telefonda görüştüğü, bu konuyu izah ettik. müvekkilimin kendisi için Haydar Özçelik'ten kuru sıkı tabanca istediğini soruşturma aşamasında belirtmiştir. Müvekkilim ne kadar ne kuru sıkı nede herhangi bir müvekkilimde ne kurusıkı nede herhangi bir silah bulunmamıştır. Müvekkilim Veli paşanın emridir derken Cumhuriyet savcısı Veli Paşanın bu emri nasıl verdiğini araştırması gerekmez mi, sadece benim müvekkilimin bu beyanı ile Veli paşa emir vermiş mi olmaktadır. Benim müvekkilim bu emri nasıl almış, bu olaydan önce Veli Paşa ile irtibatı var mı, müvekkilim kim vasıtası ile iletişim kuruyor, Veli paşa emirleri nasıl veriyor, bunlar iddianame de olması gerekmez mi sadece sanal ortamda yapılan konuşma mı suç unsuru, bunlar gerçek değildir. Baştan beri belirttiğimiz gibi tamamı ile sanal anlık yazışmalardır. Bunlara ait müvekkilimde tutulmuş bir kayıt veya sürekliliği olan bir vaka bir belge değildir. Müvekkilimin İzzet Yılmaz ile yaptığı yazışmalarda Ramazan Akyürek i öldüreceğini, Balıkesir de ve büyük illerde operasyon düzenlendiğini, kendisinin gizliliğinin çok iyi olmasından ötürü bu işi yapabilecek konumda olduğunu, kendisinde mermilerin kasa kasa

25

Page 26: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:26

olduğunu söylediği MSN yazışmalarında Operasyon zamanı tarzında nickler kullandığını, Bu şahsa Veli Küçük ile görüştüğünü ve ondan emir aldığını söylediğini. Müvekkilim internette ve haber sitelerinde okuduğu günlük olaylar ile sanal ortamda arkadaşları ile yazıştığı bunlar ciddi olmayan yazışmalar olduğu açıktır. Müvekkilim çok iyi gizliliği olduğunu söylüyor ama msn de niye açık açık bunları ifade ediyor. Gizliliği çok iyi olan bir kişi, bunu yapar mı belli ki gayri ciddi bir yazışma, ayrıca bu yazışmada müvekkilim kendisinde kasa kasa mermi olduğunu belirtiyor, polisin yapmış bulunduğu, müvekkilimin çalıştığı işyeri ve ev aramalarında böyle bir mermi veya silah bulunmuş mu, tamamı ile müvekkilimin ciddi olmayan sanal ortamda yaptığı ciddiyetsiz yazışmadır. Müvekkilimin Mehmet Samet Karsanbaş ile internet ortamında yapmış olduğu yazışmada Mehmet Ali Birand'ı vurdurmak istediğini yazdığı şeklindeki iddia ise gülünçtür. Zira müvekkilim İnternetten bir kuru kafa indirmiş sanal ortamda bunu arkadaşına göndererek bu kişiyi eğittiğini ve Mehmet Ali Birand'ı vurdurmak istediğini söylemiş, aynı arkadaşına Bush u da vurmak istediğini, Mossad ajanı olduğunu mossad dan kendisine bir milyon dolar geleceğini söylemişti, bunlar sanal ortamda günlük arkadaşlarıyla arasında geyik muhabbeti olarak yazışılan ciddi olmayan yazışmadır. Müvekkilimin ele geçen evraklarının arasında bununla ilgili suç unsuru bulunmamıştır. Müvekkilimin Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğuna dair hiçbir beyanı yoktur. Müvekkilim, sadece TC Ergenekon diye bir MSN adresi olarak kullanmaktadır. Malum Örgütün üyesi olduğunu sosyal hayatta olduğunu sosyal hayattı kimseye söylememiştir. İddianameye de geçmiş böyle bir beyanı yoktur. Sadece MSN adresi olarak TC Ergenekon ismini kullanmaktadır. Sanal ortamda Veli Küçük ün emridir. Ramazan Akyürek ve Başbakanın öldürülmesi emrini aldığını beyan etmiş ve bu konu ile istihbarat yaptığı suçlaması ise hiçbir dayanaktan yoksun bir iddiadır. Müvekkilimin Veli Küçük ten nasıl emir aldığı nerede buluştukları birbirleri ile aralarında ilişki olduğu bile belirli değildir. Temiz bir silah edinmeye gelince müvekkilimde hiçbir silah bulunmamıştır. Böyle bir şey de olmamıştır. Müvekkilim patronu ile yaptığı telefon görüşmesinde telefonun iyi çekmemesinden kaynaklanan ve patronun temiz bir telefondan beni ara demesinden kaynaklanan bir olaydır. Müvekkilimin temiz silah temin etmesi söz konusu değildir. Müvekkilimin abi dediği bir şahıs yoktur. burada yine Cumhuriyet savcısının kişileri karıştırması söz konusudur. Müvekkilimin böyle bir konuşması mevcut değildir. Müvekkilimin süper nato Ermeniler hakkındaki yazışması, bu iddianame ile niye ilişkilendirilmiştir. Müvekkilim Ermenileri sevmek zorunda mı dır. Bunlar suç unsuru mudur. Müvekkilimin Veli Küçük ten emir aldığını sanal ortamda arkadaşlarına söylemesi suç unsuru kabul edilmiş, ama bu emiri nasıl aldığı araştırılmamış. Eğer savcılık müvekkilimin tüm telefon kayıtlarını belirli bir süre dinlediğine göre, Veli Küçük ile olan iletişimini de tespit etmiş olması gerekirdi, iddianamede böyle bir tespit mevcut değil, bu da göstermektedir ki müvekkilim Veli Küçük ile hiçbir zaman görüşmemiştir. Veli Küçük'ün tutuklanmasından sonra müvekkilimin bir şeyler yapmak lazım gerektiğinin vurgulaması ciddi olmayan hiçbir belge ve delile dayanmayan bir gayri ciddi yazışmadır. Müvekkilimin gözaltına alındığı operasyonda hiçbir belge veya suç unsuru bulunmamıştır. İddianame danışmanı bu iddianamede sık sık adı geçen iddianame danışmanı Ombushan Tuncay Güney'in Veli Küçük için, adamın rütbesi önemli değildir işini kime yaptıracaksa onunla ilgilenir demesi suç unsuru mudur Veli Küçük müvekkilime ne iş yaptırmıştır. Yine Cumhuriyet Savcısının örnekleme yaparak birtakım işlenmiş cinayetlerden yola çıkarak müvekkilimi yaşı küçük Hakan Kurban'a cinayet işlemesi için teklifte bulunduğu şeklindeki ifade korkunçtur. Müvekkilim sanal ortamda konuştuğu Hakan Kurban 1989 doğumludur olay tarihinde 18 yaşından büyüktür. Cumhuriyet savcısı yanlış hesap yapmıştır. Müvekkilim ile sorgulanan kişiler hepsi 18 yaşından büyük kişilerdir. Cumhuriyet savcısı Örnekleme yaparken hata yapmıştır. Ayrıca da müvekkilim kimseye cinayet işletmek için telkinde bulunmamıştır. İddianamedeki suçlamalar tamamı ile suçlu yaratılmaya yönelik bir işlemlerdir. Müvekkilim Ergenekon terör örgütünün hücre yapılanmasında bulunmamıştır. Veli Küçük ile tespit edilmiş hiçbir bağı ve ilişkisi yoktur. Müvekkilimin telefonları, Çanakkale sulh ceza mahkemesinin İletişimin

26

Page 27: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:27

tespiti kararları ile 4 aya yakın dinlenmiş, hiç birinde Veli Küçük ile ilgili bir kayıt ve konuşma yoktur. Müvekkilimin tüm MSN yazışmaları Çanakkale Sulh ceza mahkemesinin iletişimin tespiti kararları ile izlenmiş, Veli Küçük ile hiçbir sanal ilişkisi mevcut değildir. Hücre yapılanması için müvekkilim de hiçbir doküman, belge, delil ve kayıt bulunmamıştır. Müvekkilim Türk İntikam Tugayı adlı bir örgüt için yapılanma içine girmemiştir. Suikast hazırlığı yoktur. Suikast hazırlığı içinde olduğunu gösterir, Eylem planı, silah, olay yeri krokisi, harita veya suikast yapacağı kişi veya kişilerin etrafında, ikametgahının etrafında görülmemiş, izlenmemiştir yine Cumhuriyet Savcısının Örnekleme ile Veli Küçük ün şoförlüğünü Reis Sadet Peker’in verdiği maaşla yapan şüpheli Emin Caner Yiğit’in ele geçen üstünde silah olan bayrak resminin üzerinde Ölüm Allah’ın emri, biz emir kuluyuz, TİT yazdığı, Semih Tufan Günaltay’ın Akın Birdal'a yönelik suikast eylemleri Türk İntikam Tugayı olarak üstlenilmesi benzeştirmesinden bir anlam ve mana çıkartılamamıştır. Müvekkilim ile bağı nedir. Bağışlayın anlaşılamamıştır. Savcı yine örnekleme ile suç isnadı yapmaktadır. Müvekkilimin TİT ile bağını anlatan bir belge var idi ise, niye iddianamede bulunmamaktadır. Örnekleme ile suç isnadı ceza hukuku ilkelerine uymamaktadır Müvekkilim Ergenekon terör örgütü üyesi değildir. Sansasyonel eylem ve suikast yaptırmak için malum örgüt adına hücre yapılanması oluşturmaya çalıştığı ve suikast yapılması için çalışmalar yaptığı anlaşıldığından, iddiası komik bir iddiadır. Bu yapılanmayı gerektirecek müvekkilimde suç unsuru oluşturacak bir belge, delil bulunmamıştır. Savcının tüm iddianamedeki dayanağı müvekkilimin sanal ortamda yaptığı ciddi olmayan yazışmalardır. Bu yazışmaları yaptığı kişi, toplam 3 kişidir. Bunlar hakkında takipsizlik kararı verilmiştir. Bu kişiler sabıkasız kişilerdir. hayatlarında elerine silah almamış kişilerdir. Bunların hepsi öğrencidir. Bu iddialar afaki iddiadır. Müvekkilim 11 aydır tutukludur. Tüm suçlama Müvekkilimin 3 sanal arkadaşı ile Internet ortamında yapılan gayri ciddi yazışmalardır. Başkaca hiçbir suç unsuru ve belgesi yoktur. Müvekkilim suçsuzdur. Müvekkilimin tutukluluk nedeni ile psikolojisi bozulmuştur. Müvekkilimin her hangi bir terör örgütünün üyesi değildir müvekkilimin her hangi bir terör örgütünün üyesi değildir her hangi bir örgüt adına hücre yapılanması içinde değildir. Kimseye karşı suikast veya eylem planı içinde yer almamıştır. Ve böyle bir belirti, delil veya belge veya suç unsuru teşkil edecek delil emare ortada yoktur. Müvekkilim, 24 yaşındadır. Sabit ikametgah sahibidir. Müvekkilimin delilleri karartma, ortadan kaldırma gibi bir girişimi söz konusu değildir. Ayrıca ortadan kaldırılacak bir delil de yoktur. Tüm deliller sanal MSN yazışmalarıdır. Müvekkilimin ülke dışına çıkmak gibi bir imkanı ve düşüncesi yoktur. Dar gelirli bir ailenin çocuğudur. Babası emekli, annesi ev hanımıdır, iddianame ile İsnat edilen suç vasfında değişme ihtimali mevcuttur. Müvekkilimin bihakkın tahliyesine ve devamla Terör örgütü üyesi olma suçu sabit olmaması nedeni ile beraatına karar verilmesini saygı ile arz ederim teşekkür ederim efendim, dedi

Mahkeme Başkanı " Semih geldi mi avukatın”Sanık Semih Tufan Gülaltay ”geldi” Mahkeme Başkanı " bu arada tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol ile Sanık Semih Tufan

Gülaltay müdafii avukat Erkut Şahin ile Özgür Erbaş, Yusuf Utku Tekayak, Mehmet Tolga Akalın, Gönül Keriçnsiz, Vural Ergül , Ahmet Çizmecioğu ve Mehmet Taşdelen’in de geldikleri keza tutuksuz sanık Güler Kömürcü Öztürk’ün de geldiği görülmekte huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Semih Tufan Gülaltay huzura alındı CMK’nun 147 ve 191. maddelerindeki yasal hakları kendisine izah edildi müdafiiniz hazır “Sanık Semih Tufan Gülaltay " hazır efendim”Mahkeme Başkanı " ifadenizde susma hakkınız her zaman baki, delilleri lehinize olan tüm

delilleri toplama hakkına sahipsiniz, savunmaya hazır mısınız”Sanık Semih Tufan Gülaltay " hazırım efendim”SANIK SEMİH TUFAN GÜLALTAY SORGU VE SAVUNMASINDA;

27

Page 28: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:28

Sayın başkan saygıdeğer yargıçlar iddianameye hakkımdaki suçlamalara 8 ana başlıkla birlikte cevap vermek isterim. 1, iddianameye nasıl dahil ettiğimi kısaca açıklayacağım size, 2, iddianame ve Ergenekon örgütüyle kimlerin hangi emelleri doğrultusunda dahil edildiğimi anlatacağım 3, gerçekte Ergenekon adlı bir örgüt var mıdır, varsa kimler tarafından hangi tarihte kurulmuştur. söz konusu örgütün vasfı nedir, bunları izah edeceğim 4, bu davada yargılananlar tamamı Ergenekon üyesi midir bu davada bu davayı kimlerin hangi maksatlarla, hangi siyasi faktörlere hizmeten yönlendirmeye çalıştıklarını izah etmeye çalışacağım 5, bu davanın Türkiye için muhtemel sonuçları neler olacaktır yargı ve adalet bu davadan nasıl etkilenecektir. 6, bu davanın açılmasıyla birlikte, ifadeleriyle savcılık makamının yönlendirmeye çalışan istihbaratçılıktan atılma Mehmet Eymür’ün bu davadaki rolü nedir, onu muhterem heyetinize izah etmeye çalışacağım, 7, bu davanın Fethullah Gülen örgüt ile dünya Bahai mahvilleri arasındaki illiyet bağlarıyla alakasını ve ilgisini izah etmeye çalışacağım 8, iddianamede şahsımla ilgili bölümdeki hukuki yanlışlıklar, gerçek dışı ifade ve beyanlar, hukuku hiçe sayan atıflarla ilgili cevaplarımı sırlayacağım, sayın başkan, saygıdeğer yargıçlar, 2 Nisan sabahı, sabah 5’de Küçük yalı eski Bağdat caddesindeki ikametgahım İstanbul emniyet müdürlüğüne bağlı ekiplerce basılarak evimde arama yapılmıştır. emniyete götürüldüğümde şahsıma hiçbir açıklama yapılmadan bir dizi teşhis işlemleri yapılmıştır. En nihayetinde, emniyette 4’üncü günde ifadem alınmaya başlandığında, benim çıkar amaçlı suç örgütü lideri olarak suçlandığım ve bir takım insanları gasp ettiğime dair iddialar sorulmuştur, sayın başkan, 12 Eylül 2002 tarihinde bin bir entrikayla adımın karıştırıldığı Akın Birdal olayından aldığım cezadan dolayı şartlı tahliye yasasından faydalanarak tahliye oldum. ben tahliye olduktan sonra cezaevinde yazmış olduğum kitapların bir kısmının basımı ve bir kısmının da dizgisiyle bir müddet uğraştım. bu meyanda eski dava arkadaşlarım ülkü ocaklarından, milliyetçi camiadan tanıdığım arkadaşlarımdan sık sık görüşmelerim, kitaplarımdan dolayı bir takım imza günlerine katılmalarım bir takım toplantılara konuşmacı olarak davetlerimle birlikte etrafımda bir siyasi camia gelişti ve bu siyasi camianın eski arkadaşların yönlendirmesiyle birlikte, Ulusal Birlik partisinin genel başkanı oldum. ulusal birlik partisinin genel başkanlığını ve yönetimini bir gurup arkadaşla birlikte aldığımız zaman bu parti içerisinde çalışmalar yaparak bir müddet sonra genel başkanlığı devretmek üzere, kendilerine geçici olarak bu mücadeleyi yürüteceğimi söylemiştim, ancak hesapta olmayan bir takım siyasi faktörler öne çıkarak çok kısa bir süre sonra parti genel başkanlığından siyasi partiler kanunu da iğfal edilerek süre bile verilmeden, genel başkanlıktan alından dolayısıyla parti yönetimini devretmek ve bu parti içerisinden ulusalcı sol ve Ulasalcı sağı birleştirmek gibi çalışmaları ifa edemeden görev bırakmak, devretmek durumunda kaldım İşte bu dönemde böyle bir ara dönemde, ben ve arkadaşlarım siyasi çalışmalarımızı ulusal birlik platformu çatısı altında yürütme kararı aldık. ulusal birlik platformunun görüşme ve toplantılarını bazı emekli paşalar, eski bakanlar, milletvekilleri, emekli bazı bürokratlarla birlikte geniş bir camia ile birlikte yürüttük ve en nihayetinde Atatürkçü düşünce derneklerinin genel başkanı olan Şener Eruygur paşayla İstanbul Karaköy’deki genel merkezimizde, bir takım toplantılar yaptıktan sonra kendisinden Ankara’da bizlerin de İstanbul’da bu çalışmaları yürütmesi konusunda hem fikir olduk ulusal birlik platformunu önce 57 tane vakıf, dernek, sendika ve odanın katılımıyla kurduk. bu katılımcıların sayısı kısa bir müddet sonra 80 küsur kuruluşa ulaşmıştır ve ulusal birlik platformu yönetimi olarak bir dizi mitinglerle Türkiye’deki yanlış gidişatı, mevcut hükümetin Türkiye’nin ulusal davaları üzerine almazlığını halka anlatmak üzere kararlar aldık. zaten Ankara’da genel başkanlık yapan Şener Erugur paşanın ve Ankara’daki platformun da ayrıca Cumhuriyet mitingleriyle ilgili hazırlıkları o dönemde başlamıştı bizim ocak ayında Karabağ’da yapılan Azerbaycan Türklerine soykırımı telinle ilgili mitingimizde yine platformun yönetim kurulu üyelerinden Azerbaycan Türkleri dayanışma derneklerinin genel başkanı Timur Selçuk’un da resmi izinleriyle birlikte katılımıyla birlikte, taksim meydanında yaptığımız mitingde ilk miting çalışmamız başlamış oldu, işte sayın

28

Page 29: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:29

başkan böyle bir dönemde, böyle hummalı çalışmalar içerisindeyken, bir sabah evim basıldı, ben gelenlerin terörle mücadele şubesinden olabileceğini düşünüyordum çünkü o dönemde bir toplantımızda, hatta Maltepe ilçesinde yaptığımız bir toplantıda, düğün salonunun girişinde vakti zamanında polis İstihbarattan emeli olmuş milliyetçi vatan sever tanıdığım bir emniyet amiri koluma girerek bana dedi ki, Semih ben seni eskiden beri tanırım biraz konuşalım dedi konuştuğunuz zamanda da bize yönelik bir takım hazırlık ve tertipler olduğunu, bana yönelik bir komplo hazırlandığını ifade etti. ben bu sözleri fazla ciddiye almadım. çünkü son dönemlerde bu tipte bir çok duyumlar gelmeye başlamıştı. işte miting çalışmalarımız hazırlandıkça Ak partide görev alan eskiden ülkü ocaklarından yetişme, bazı arkadaşlarımız gelerek bize uyarılarda bulunuyordu. fazla dikkate almadım. ancak bana şunu söyledi sizin Dudulu da bir fabrikanız var mı hayır dedim benim yok, ama dedim kardeşimin ortak olduğu bir fabrika bak dedi o fabrikaya dedi Irak’a ihracat yapıyorlarmış, Irak’tan boş dönen tırlara dedi silah ve mühimmat koyarak o fabrikaya girdiği zaman dedi zabıt tutacaklar ve komplo böylece başlayacak. bu kadar detay verince ben biraz tedirgin oldum. ulusal birlik platformunun birkaç gün sonra yönetim kurulu toplantısında da yine kayıt yaptırtarak bu aldığım duyumu arkadaşlarımla paylaştım. yönetim kurulundaki bütün arkadaşlara iktidar tarafından bir komploya maruz kalacağımıza dair ciddi duyumlar aldığımızı ve çok dikkatli olmamız gerektiğini bize üye vakıf ve derneklerle ilgili en ufak bir ihmali en ufak bir gayri yasal bir şeyin hukuk dışı bir şeye müsaade edilmemesi gerektiği yönünde uyarılarım vardır ve bununda disketleri vardır mahkeme dosyalarında, sayın başkan emniyetteki sorgumda bana tek tek ithamlar sorulmaya başlayınca, şaşkınlık içerisinde kaldım. İstanbul organize suçlar şubesi operasyon yürütüyor ancak sorgumda tamamı ile siyasi olarak sorgulanıyorum çıkar amaçlı suç örgütü lideri olduğum iddia ediliyor, ancak 24 sayfalık sorgumun yarısından çoğu siz ihtilal mi yapmaya çalışıyordunuz, filan paşayla neden görüştünüz, falan paşayla neyi tezgahlıyordunuz, siz 27 mayısla ilgili filanca gazetede beyanat vermişsiniz Tayyip bey i örnek göstermişsiniz buradaki amacınız neydi, tamamı ile siyasi içerikli bir sorgulama, bu arada da şahsıma ait İstanbul Sultanbeyli deki plastik fabrikasının kayıtlı olduğu bir şirket, yine şahsıma ait bir inşaat şirketiyle ilgili bir takım alacaklar ve avukatlarımın şirket avukatlarımın takip ettiği alacaklarla ilgili sorular geldi. normalde iş hayatında herkes bilir ki inşaat sektöründe olsun, plastik sektöründe olsun, gıda sektöründe olsun her şirketin ortalama yüzde 20, yüzde 25 kayıp ve zayiatları olur, hele son dönemlerde iş hayatında ticari ahlakta birer erozyon olduğu için bir çok çekler, bir çok evraklar karşılıksız çıkabiliyor ve biz bu çıkan evrak ve çekleri normalde şirketlerin avukatlarını tahsil ettiririz, bunlar takip eder, tahsil edebildiklerini eder tahsil edemediklerini muhasebeye bildirir onlarda muhasebede gerekli işlemleri yapar. işte bu tipte şirketlerimizi dolandıran tescilli dolandırıcılar, hele bir tanesi 19 tane ayrı dolandırıcılık suçtan aranan bir insan, bunlar emniyete getirilerek teşhis işlemi yaptırılıyor, dolandırılan benim ve benim şirketlerim, bunlar mağdur İstanbul organize suçlar şubesinin emniyetine geliyorlar, ben ve ulusal birlik platformunun yöneticisi yönetim kurulu üyesi olan benlen birlikte şu anda yargılandığım İstanbul 12. Ağır ceza şuanda karşınızda Ergenekon davasından tutuksuz ama çıkar amaçlı suç örgütü davasından tutuklu sanık olarak bulunuyorum, bakın beni nasıl lekelemeye çalışıyorlar, çeteci olarak getiriyorlar, buraya çünkü siyasi suçlu olarak gelirsem yazdığım kitaplar siyasi geçmişim buradan da aklanır çıkarsam büyüyeceğim, ancak lekelerlerse buradan çıktığım zaman hiçbir şekilde siyasetin hiçbir varlığım olamayacak, bütün bunlar baştan hesap edilmiştir. sayın başkan öyle bir tahkikat ki, Sadık Oktay Dereli isminde bir şahıs, inşaatımın bekçisini öldürmüş, 17 tane ayrı oto hırsızlığından aranıyor, ifade zaptından mağdur olarak geçiyor, ben ise öldürdüğü olan inşaat bekçimi ki bu inşaat bekçisi bu çıkarı amaçlı suç örgütünün üyesiymiş, öleme sebebiyet veren kişi olarak sorgulanıyorum. sizler hukukçusunuz engin deneyiminiz var, zannetmiyorum meslek hayatınızda böylesine bir sorgu, böylesine bir tahkikat görmüş olasınız, yine sayın başkan hiçbir tahkikat ve hiçbir soruşturmada görülmeyecek şekilde şimdi size evrakları ibraz edeceğim, bir

29

Page 30: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:30

şirket imzamı taklit ederek senet piyasaya sürüyor, mahkeme kararıyla imzayı taklit ettikleri sahtecilik yaptıkları tescilleniyor ve bu şirketten avukatlarım haciz işlemleri yapıyor, bu gaspa sokuluyor efendim gasp yapmışız bu haciz işlemi gasp buyurun, şimdi size buyurun efendim mahkeme kararıyla kazandığımız yine şirketlerimden Gülaltay inşaat limitet şirketine ait 45 bin YTL’lik bir çek icrai işleme veriyor, avukatlarım icrai tahkikat yapılıyor bununla ilgili hakkımda gasp davası açılıyor gaspa giriyor, yine sayın başkan, burada bulunan avukatlarımdan avukat Erkut Şahin Kartal Cumhuriyet Başsavcılığına bizi dolandıran bir şahsı şikayet ediyor, bu şahısla ilgili çağırıyorlar sen diyorlar davacı olur musun tabi olurum diyor hangi dolandırıcı davacı olmaz adam aranıyor. zaten işte buyurun efendim gasptan yargılanıyorum hem darp etmişim hem gasp etmişim. ortada ne darp raporu var. ne gasp var yine sayın başkanım şirketimin toplam 79 bin YTL’lik alacağını İstanbul 9. İcra müdürlüğünden tahsil için avukatlarımın yaptığı takip bununla ilgili de bana dava açılmış yine sayın başkanım, şunu ayrıca verelim, bunlar ayrı ayrı konular, yine sayın başkanım şirketimin bir alacak davasıyla ilgili telefon konuşması dinleniyor hiçbir delil bulunamıyor Cumhuriyet savcısına çok tehlikeli bir çıkar amaçlı suç örgütü olduğu bilgisi veriliyor Cumhuriyet savcısının İstanbul organize suçlar şubesine bir yazısı var, ibretlik operasyona 1 ay kala beni ifal ettiniz diyor cinayet işlediler diyorsunuz, gasp yaptılar diyorsunuz 37 kişiye dinleme izni verdim defalarca yeniledim önüme bir tane evrak getiremediniz diyor bu nasıl bir tahkikattır acele bana bilgi notu gönderiniz diyor Cumhuriyet savcısı söylüyor, ama aylar geçmiş savcı iğfal edilmiş tahkikat istedikleri gibi yönlendirilmiş ve delil bulunamamış işte bu aşamada sayın başkanım bir telefon dinlemesinde Esra Feride Gökçimen ki bu davada çok önemli bir tanık olarak sunulmuştur, bunun tekrardan operasyon günü ek ifadesi alınmıştır evindeki eşyaları evindeki eşyaları yağma ettiğim iddia edilmiştir, bu da bir icra dosyasıdır”

Mahkeme Başkanı " Semih sözünü kesmek istemiyorum ancak bunları savunacağınız yer herhalde zannederim 12’inci Ağır Ceza mı dediniz”

Sanık Semih Tufan Gülaltay " hayır siz benimle ilgili bölümü okumadınız, sanırım”Mahkeme Başkanı " okudum okudum yani bunlar ağırlık olarak onun bir bölümünde oraya

atıfta bulundurmayın bunları oraya verdiniz mi hepsini bu savunmayı yaptınız mı orda “Sanık Semih Tufan Gülaltay " sayın başkanım lütfen savunmama müdahale etmeyin

çünkü benim savunmamda söylediğim her şey, orada iddianame ile ilgilidir, ben yıllardır yargılanan bir insanım, yargılama esaslarını, hukuku elden geldiği kadar öğrenmeye çalışıyorum”

Mahkeme Başkanı " devam edin “Sanık Semih Tufan Gülaltay" sayın başkanım, tamamıyla 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki

tahkikatla ilgili telefon konuşmaları, onun dışında hiçbir şey yoktur, hiçbir şey yok, buradaki sanıkların hiçbirini tanımam, hiçbirisiyle bir telefon görüşmem dosyada yoktur. beni ilişkilendirmek istedikleri iki kişi var. burada biri Mete Yalazangil, o da benim çocukluktan beri arkadaşımdır, diğeri de Muzaffer Tekin, bu iki şahıs bana 10 sene evvel ziyarete gelmiş budur onun dışında hiçbir delil elde edemedikleri için, bu sefer bu örgütün bu örgütün bir mafya kolu icat edilmiştir. bu örgütün mafya koluna bağlanmak suretiyle karşınıza sanık olarak getirildim bunları izah etmem lazım ki, yüce heyet şahsıma nasıl bir tertip nasıl bir komplo kurulduğunu tam anlamıyla anlasın, kararını ona göre vicdanıyla versin, benim burada aklanacağımdan hiç şüphem yoktur ancak tertip çok çirkin, her boyutuyla rezilane bir tertiptir. Bu tertip bugün bana yapılmıştır, inanan yarın sizlere yapılır inanın yarın sayın savcılara yapılır çünkü artık pandoranın kutusu Türkiye’de açıldı bu yargılamanın sonunda hiç kimse mutlu olmayacak, bu yargılamanın sonunda Türk hukuk sistemi iflas edecektir. bu yargılama buna göre kurgulanmış buna göre yönlendirilmiştir. Çünkü bu tahtiravallinin bir tarafına Deniz Baykal oturtulmuştur, bir tarafında da Recep Tayyip Erdoğan oturtulmuştur. burada insanlar beraat ederse, bir kısım diyecektir ki hayır yargıya baskı oldu, burada insanlar ceza aldığı zamanda bir kısım insanlar

30

Page 31: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:31

diyecektir ki hayır masumdurlar burada burada tarihi bir dava görülüyor bu davanın istihbari boyutu vardır, hukuksal boyutu vardır, cemiyetler boyutu vardır birçok boyutuyla görülmelidir bende bu davanın içerisinde bu komploya kurban gitmiş, onuru şahsiyeti lekelenmiş bir insanım ceza almam hiç önemli değil, gaspçı oldum, çeteci oldum mağdurken perişan oldum ulusal birlik platformunda birlikte çalıştığım arkadaşlarımdan kalp hastası olanlar cezaevinde kalp krizi geçirip üç damarı değişenler, karaciğeri gidenler, hanımından boşananlar, aile dramları yaşandı bizler beraat ettikten sonra kim geri verebilir. O yüzden sayın başkanım müdahale etmeyin, ben anlatayım izah edeyim yine vicdan sizindir, karar sizindir Allah katında bu işin mesulü de sizlersiniz çünkü tanrı adına karar veriyorsunuz, hakimlik sıfatı Tanrı adına tanırının adaletini dağıtmaktır. sayın başkanım bizler tutuklanıp cezaevine geldiğim zaman çok ilginç bir şey oldu Tekirdağ 2 nolu F tipi cezaevine tam kabul bölümüne girdim. 3 tane istihbarat görevlisi geldi cezaevine girdi. cezaevi müdürünü çağırdılar beni işaret ederek o sırada resimler çekiliyor, oda kartları dolduruluyor, yani tutukluların kimlik kartı bir takım şeyler söylediler yarım saat sonrada ben odaya götürüldüğümde bir baktım ki orda kartıma TİT yazmışlar Türk İntikam Tugayı, orada ben anladım ki, burada bir çıkar amaçlı suç örgütü bahanesiyle tutuklanıyorum, ancak siyasi bir komplo geliyor bunun arkasından, çünkü ben TİT ile ilgili yargılandım ve Ankara 1 nolu Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararı vardır. kesinlikle böyle bir örgüt olmadığı ve benimde bu örgüt ile bir bağım olmadığı gerekçeli kararla sabittir. buna rağmen oda kartı o gelen 3 tana istihbarat görevlisinin marifetiyle TİT adına düzenlenmiştir. Fakat tahkikatın ilerleyen bölümlerinde bu tahkikatı yönlendiren istihbarı odaklar, İstanbul, Ankara 1 nolu DGM’nin kararı ortaya çıkınca TİT’le ilgili karşınıza getiremeyince beni işte bu örgütün mafya kolu olarak karşınız getirme şeklinde bu olayı kotarmışlardır. sayın başkanım, bu davanın sayın başkanım İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin ilk duruşmasına 7 ay sonra, çıkar amaçlı suç örgütü suçlamasıyla çıktığım zaman emniyet tarafından alınıp şikayetçi yapılan şahıslar, oraya gelip ifade verdiler bu kişilerden bir tanesi, 19 senelik arkadaşımdır. Maltepe’de ülkü ocaklarını birlikte kurduğum daha sonrada Maltepe’de Milliyetçi Hareket Partisi İlçe başkanlığı yapan bir arkadaşım, aynen heyet huzurunda şu ifadeyi vermiştir. İki gün arka arkaya sabaha karşı evim basılarak evimden alındım, emniyette tehdit edildim. Semih Tufan Gülaltay’dan davacı olmam için baskı gördüm. kesinlikle davacı olmayacağımı, çocukluk arkadaşı olduğumu, böyle bir şekilde kendimi lekeleyemeyeceğimi söylediğim halde zorlandım ve hatta bana şunu söylediler bu davanın ya müştekisi olacaksın ya sanığı olacaksın, iyi düşün dediler. ben tekrar davacı olmayacağımı beyan ettim buraya da huzura geldim. bu rezaleti yapılan bu baskıları sizlere ifade etmek, anlatmak için geldim efendim dedi. Heyet şaşkınlık içerisinde dinledi. huzura gelen bir başka müteahhit telefonlarım dinlendiği için benim uzaktan bir akrabamla ticari ilişkisi var ve telefonda münakaşa ediyorlar, telefonda diyor ki yav diyor bana olan borcunu getir diyor bak diyor sana zor kullanırım para diyor, öde benim gaspa sokuyorlar, adam geliyor diyor ki efendim telefonun konuşmanın geri tarafında da ben ona hakaret ediyorum biz diyor 8 senedir ortak iş yapıyoruz birbirimize alacağımız vereceğimiz var, bazen de ulan lı konuşuruz beni zorlan müşteki yaptılar ben ortağımın yüzüne bakamaz haldeyim 7 tane gasp iddiasıyla dava açtılar orta gasp yok efendim, ortada dişe dokunur bir iddia yok, heyet şaşkınlıkla gelen giden ifade veren insanları dinledi, tabi bu açılan dosya daha sonradan bu tahkikatın savcılarından sayın savcı Zekeriya Öz tarafından da incelenmiş, ben 20 Mart günü sorgulanmak üzere İstanbul adliyesine çağrıldığımda sayın savcı Zekeriya Öz aynen bana şunu söyledi. 20 gün kadar dedi dosyanı istettik tetkik ettik, o dosyanda dedi ihkakı hak bile gözükmüyor peki dedim sayın savcım, şunu farkında mısınız, yönlendiriliyorsunuz, o dosyayı açtıran odaklar, buna hazırlık yaptılar, siz neyin içerisindesiniz, hukuku nasıl ne şekilde iğfal ediyorlar savcılık makamına ne şekilde yönlendiriyorlar farkında mısınız ben biliyorum dedi biliyorum, hiç bildiğini zannetmiyorum sayın savcım 2’inci maddeye geçiyorum, iddianame ve Ergenekon örgütü ile

31

Page 32: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:32

ilgili kimlerin hangi emelleri doğrultusunda bu olaya dahil edildiğimi izah etmeye çalışacağım sayın başkanım, 1996 yılında MİT kontrterör daire başkanlığı görevinde bulunan Mehmet Eymür isimli şahıs Cemal Alparslan Ertuğ isimli bir şahısla bana haber göndererek Ankara’da yeni mahallede görüşme yapmak istemiştir. Ben de davete icabet ederek verilen gün ve saate verilen resmi randevu saatinde riyaset makamında görüşme odasında, kendileriyle 4,5-5 saatlik bir toplantıya katıldım. konu yurtdışında Irak ve Suriye haricinde, bir ülkedeki PKK kamplarıyla ilgili benden istedikleri bir yardımla ilgiliydi. bu toplantının devamında da 3-4 sefer daha toplantı yapılmıştır, bu konuyla ilgili görüşmeler yapılmıştır. Mehmet Eymür, yine bu görüşmeden 2 ay sonra doğu Anadolu da bir sınır ilinde yine bir komşu ülkeyle ilgili Türkiye ye gelmiş bir takım zevatla ilgili bir konuyla ilgili resmi bir ekip görevlendirerek, bu ekiple birlikte Doğu Anadolu da çalışma yapmam için bana göndermiştir, bu da yine sorulduğu zaman Milli İstihbarat Teşkilatının kayıtlarında, arşivlerinde, isimleriyle birlikte mutlaka yer almaktadır Mehmet Eymür Kontrterör daire başkanlığı yaptığı dönemde özellikle doğu Anadolu da PKK ile ilgili bizim gibi geniş aileler, jandarmayla, devletin istihbaratıyla, devletçi aileler olarak yardımcı olana aileler olarak tanışırlar Mehmet Eymür’de bu bağlamda Cemal Alparslan Ertuğ vasıtasıyla bizimle temasa geçmiştir kendisiyle bütün tanışıklığım budur. kendisiyle bütün irtibatım budur. kendisinin benimle ilgili verdiği ifadelerin tamamı gerçek dışıdır. Kendisi gerçekleri anlatmamıştır. ben burada anlatacağım. kendisi neden bu davaya müdahil olmuştur. neden benimle ilgili benim gayri yasal işleri yaptığıma dair ifadesi yer almaktadır, neden bana karşı organize suçlar şubesinde geçmişte Mehmet Eymür ile birlikte mesai yapmış bir polis ekibinin tahkikat yürüttüğünü Mehmet Eymür’ün neden bu duruşmayı bu tahkikatı yönlendirmeye çalıştığını, isimlerle yer ve saatleriyle anlatacağım. sayın başkan 1996’da bu görüşmeler ve bu irtibatlardan sonra Mehmet Eymür’ün yardımcısı Duran Fırat Ankara Beyler konağı restoranda Mahmut Yıldırım’ı bana tanıştırmıştır. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, biz Mahmut Yıldırımla tanıştığımız gece, benim oturduğum masada, o dönem kabinede olan bir bakanda vardı ve Mahmut Yıldırım aranan bir şahıs değildi Ankara’da istihbarat çevreleriyle, emniyet çevreleriyle her akşam oturup yemek yiyen eski ülkücü olarak tanılan, sevilen, sayılan bir insandı. bu günkü gibi ifade edildiği gibi aranılan, kaçak, terörist böyle bir insan değildi. Mehmet Eymür’ün yardımcısı Duran Fırat, isim ve soyadıyla birlikte yeşili bana tanıştırmıştır. Bundan yine bir müddet sonra, Mehmet Eymür’ün yardımcısı Duran Fırat, İstanbul’da yanıma gelerek önemli bir görüşme yapmak üzere beni bir holdinge davet etmiştir. Altunizade de kimya ve eczacılık sektöründe faaliyet gösteren bir holdingin genel merkezine gittik bu genel müdürlük binasında Duran Fırat bu holdingin mafya tarafından tehdit edildiğini, bu holdingin devlete yardımcı olan bir holding olduğunu bu yüzden teşkilat olarak bu holdingi koruduklarını ve benden bu konuda yardım istediklerini söyledi. ben bu konuyla ilgili yine istihbarat çevrelerinden tanıdığım bazı arkadaşlara danıştığımda çok farklı şeyler öğrendim bu holding ve bu holding ile Mehmet Eymür’ün bağlantıları hakkında yüksekovalılar hakkında çok farklı bilgiler edindim ve çok kirli bir şey olduğunu, bunun devletle bir alası olmadığını Mehmet Eymür’ün tamamı ile MİT kontrterör daire başkanlığı görevini suiistimal ederek odaki makamının günü kullanarak bir takım parasal ilişkiler olduğunu anladım. Duran Fırat iki gün sonra bu yardım konusunda neler yapabileceğimi sormak üzere, büroma geldiğinde kendisine bu konuda kendilerine yardımcı olamayacağımı söyledim. işte bu noktadan sonra, sayın başkan Mehmet Eymür ve avanesinin bana karşı tavrı tamamıyla değişmiştir. O tarihe kadar Semih Tufan Gülaltay’ı vatansever kahraman görenler, birden bire Semih Tufan Gülaltay’ın aleyhtarı birden bire Semih Tufan Gülaltay’ın dibini oyan, binden bire Semih Tufan Gülaltay’a polis eliyle entrikalar hazırlayan bir ekip haline gelmiştir. İşte Mehmet Eymür ile bizim kan davamız bu tarihten itibaren başlamıştır. fakat bugün bir takım parçaları yerine oturduğu zaman anlıyorum ki bu çok daha eskilere giden bir hadisedir. sayın başkan, Küçükyalı ülkü ocakları döneminden hem komşuluk yaptığımız hem de abi kardeş ilişkim olan Osman Nuri Van isimli arkadaşım Milli

32

Page 33: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:33

İstihbarat Teşkilatı dış operasyonlar dairesine yıllarca Avrupa’da hizmet vermiştir, gerek benim öğrencilik yıllarımda Londra’ da gere daha sonradan İstanbul’da her zaman birlikte olduğunuz arkadaşımız Osman Nuri Van 1998 yılında, işte bu olayların arifesinde Belçika’da ensesinden vurularak şehit edilmiştir Osman Nuri Van’ı en son Belçika ya gittiği zaman yolcu edenlerden birisiyim. Osman Nuri Van Belçika ya Dursun Karataş’ın ev adresini tespit ederek, Dursun Karataş’ı yakalamak üzere bir ekiple buluşmaya gitmek üzere, İstanbul’dan uçağa binmişti Osman Nuri Van 3 gün sonra Belçika’da ensesinden vurularak şehit edildi. Osman Nuri Van’ın Dursun Karataş’ı ekibiyle birlikte yakalamasından endişe duyan bir ekip arkadaşımızı şehit ettirdi fakat Osman Nuri Van’ın naşına ne Milli İstihbarat Teşkilatı sahip çıktı, ne de devletin başka istihbarat kurumları sadece biz arkadaşları tarafından hazin bir cenaze merasimiyle İçerenköy mezarlığına defnedildi. gazetelerde pul kadar haber yapıldı. Osman Nuri Van faili meçhule gitti fakat istihbarat çevreleri, Osman Nuri Van’ı şehit edeni iyi bilirler, ton ton kod adlı kişinin ton ton adli kişinin cezaevinde Mehmet Eymür marifetiyle kaçırıldığını, Mehmet Eymür’ün Avrupa’daki faaliyetlerinin adamı ve tetikçisi olduğunu iyi bilirler. mahkemenin ilerleyen aşamalarında şayet Cumhuriyet Başsavcılığı da olaya el koyarsa, bizler açık kimliklerini bu insanların açıklarız ve merhumun ailesinin de bu konuyla ilgili beyanları yaşadıkları burada gündeme gelir. sayın başkan Milli İstihbarat teşkilatı içerisine sızmış bu teşkilattan 3 sefer kovulmuş bir köstebektir Mehmet Eymür. küresel bir küresel bir örgütün Türkiye’deki faaliyetlerini yürütün istihbarat kanalındaki en önemli 4-5 isimden bir tanesidir. Mehmet Eymür’ün bu davayla alakası çok önemli bir bağlantıdır. çünkü bu küresel örgüt, Türkiye’de bir takım isimleri ve eski bağlantıların tavsiye etmek istemektedir, bunu onlar kendi lügatlerinde bit silkeleme derler, bir, deşifre olan arkadaşlarını tasfiye ederler iki, örgütün üzerine gidilmiş gibi gözükür olay sulandırılır dosya kapatılır yargı ve kamu tatmin edilmiş olur. bu böyle bir operasyondur, ben savcılık makamını tenzih ediyorum. kendilerinin de benim kadar vatansever olduklarını iyi niyette olduklarına inanıyorum her ne kadar savcı Zekeriya Öz ile ilgili şüphelerim olsa bile, ile her ne kadar bu davayı siyasallaştırdıklarını ilgili kanaatlerim, bilgilerim, görgülerim olsa bile, iyi niyetle yola çıktıklarına eminim. ancak burada savcılık makamı çok profesyonel eller tarafından yönlendirilmektedir. burada mahkemenin yüce heyetin bu oyuna düşmemesini arzu ediyorum. bu tahkikat çok genişlemelidir, bu işin gerçek sanıkları bürokrasiye sızmış, emniyete, istihbarata sızmış, mülkiyeye sızmış, gerçek sanıklarının buraya gelmesini istiyorum. Ben 7 sene yattım benim gençliğim hapishanelerde zindanlarda çürüdü. beraatları neye yarar ömür gitti. Çocuğumu 1 senedir göremiyorum, yani aklanmak neye yarar, gazetelerde hakkımda o kadar şey yazılmış ki, googleye girdiğiniz zaman yani bunları temizlemek için yıllarca uğraşmam lazım, suç örgütü lideri oldum, gaspçı oldum, çeteci oldum, alman ajanı bile ilan etmeye kalktılar Alman gizli servisi Akın Birdal’ı sahipleniyor, bir grupta beni o şekilde kamuoyunun önünde yıpratmaya çalışıyor sayın başkanım, Mehmet Eymür isimli şahsın özellikle bu dosyaya gelip şahsımla ilgili ifade vermesi ve beni mafyacı gayri meşru işler yapan bir insan olarak nitelendirmesi tamamı ile kendisinin bu holdingle ilgili ilişkilerine girmek istememem, kendisinin mafya ile bağlantılı işlerinde kullandırtmamam kendimi kullandırtmamam üzerine, meydana gelen bir husumetle başlamıştır. Ancak bunlar Milli İstihbarat teşkilatı içerisinde de görevini layıkıyla yapan Ulusalcı olan kadroları ordu içerisinde Milli İstihbarata geçmiş olan vatansever kadroları tasfiyeye ant içmiş küresel bir örgütün elemanlarıdır. bakın sayın başkan 1993 yılında Ankara gümrüğüne P2 mason locasının finansörü bir ailenin otomobil fabrikasından özel yapım bir zırhlı araç geldi diplomatik permiyle geldi. Mehmet Eymür adına hediye edilmiş bir araçtı. P2 mason locasını finanse eden o malum aile, isim telaffuz edemem. o malum aile Mehmet Eymür’e özel yapım bu zırhlı aracı neden hediye etsin, sayın başkan, bir istihbaratçının 10 yıllık maaşı yeter mi, böyle bir özel aracı edinmeye yetmez. bu araç Ankara’da Tandoğan’da bir galeride Mehmet Eymür’ün bir diplomat arkadaşının üzerine permiyle çekilerek satılmıştır. Gerektiğinde, bunu mahkemeniz

33

Page 34: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:34

gümrüğe yazı yazarak ve Ankara emniyetine sorarak Milli İstihbarata sorarak çünkü Milli İstihbarata Mehmet Eymür’ün her türlü gayri yasal faaliyetlerini Mehmet Eymür’ün her türlü casusluk faaliyetlerini net bilen bir örgüttür. onlar defalarca Mehmet Eymür’ü köstebek olarak deşifre edip kovdukları halde, Tansu Çiller gibi işini bilmeyen siyasetçiler getirerek Mehmet Eymür’ü özel örgütler kurdurarak, devlet içerisinde Mehmet Eymür’ün örgüt kurmasına, infazlar yapmasına provokasyonlar yapmasına suç ortağı olmuşlardır. sayın başkan madem burda dava görülüyor usulden görülmemelidir. Halkı kandırmamalıyız. burda gerçekler açığa çıkmalı gerçek suçlular buraya gelmeli, biraz evvel ifade veren çoluk çocuk gibi insanları toplayıp buraya getirerek bu ciddi dava sulandırılmamalı, ortada bir örgüt vardır. 170 yıllık bir örgüt vardır. Bu örgüt. devletin istihbaratına, polis teşkilatına, mülkiyesine her tarafına nüfus etmiş, infazlar yapan bu halkı yıllardır perişan eden bir örgüttür. bankaları soyan, devleti yağmalayan kendi halkını Kürtçülüğe teşvik eden, alevi sunni diye ülkeyi bölen bir örgüttür bu örgüt bu ulusal bir örgüt değildir, ancak bu küresel bir örgüttür, küresel bir örgütün Türkiye’deki koludur şimdi bu örgütü anlatacağım size 1838 yılında Osmanlı devleti batılı devletlere yenildikten sonra, balta limanı anlaşmasıyla teslimiyetini ilan etmiştir. 1839 yılında Tanzimat fermanı ilan edilmiştir. Yani adı üstünde tanzim etmek, Osmanlı ülkesinin bölünmesi tanzim edilmesi fermanı o monşer takımınca Tanzimat hattı hümayunu olarak ilan edilmiş davulla zurnayla Avrupalı olacağız diye kutlanmıştır. 1839’da Tanzimat fermanı ilan edildikten sonra, 1851 yılında Kürdistan eyaleti kurulmuştur Kürtçülük o tarihte başlıyor. 1855’de Lazistan eyaleti kurulmuştur. İşte bu dönemde 1863 yılında Bağdat’ta birisi kendini peygamber ilan ediyor İran’ın Şiran şehrinde doğan Mirza Muhammet Bap isminde bir mecnun kendisini son peygamber Bahaullah olarak ilan eder bu bahayı kadro İran’da dinlerini irşat ettikleri dönemde İran’ı Türkler yönetiyordu. Farslılar yönetmiyordu havaç Türkmenlerinden Nasrettin Şah İran’ın padişahıydı İran’ı Hakanıydı ve İngiliz istihbaratıyla Rusya’nı bu ülke üzerindeki nüfus mücadelesinde İngiliz istihbaratı bu bahayı topluma destek vermek suretiyle Rusya’nın nüfusunu kırma stratejisi gütmüştür, bunda da başarılı olmuştur Nasrettin Şah bahaileri tasfiye edince, büyük bir bahayı katliamı yaşanmıştır. Tahran’da işte bu dönemde İngiliz hükümeti devreye girerek Sultan Abdulaziz’e ricacı olarak bahailerin Osmanlı ülkesine mülteci olarak getirilmesi kabul ettirilmiştir. Çok dikkatinizi çekecek bir detay vereceğim, o bahai katliamının intikamcısı olarak bir tetikçi Türk hakanının sarayına sokulur. Tarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta parçalan bu bahayı fedai bahailiğin kutsal şehidi ilan edilir o fedainin adı Fethullah’ tır bu konuya tekrar döneceğim, bu bölümü Yozgat cezaevinde yazdığım Fethullah Müslüman mı kitabımda detaylarıyla belgeleriyle izah etmekteyim. bu anlattığım şeylerin hepsi burada neden sanık olarak bulunduğumun delaletidir, delillerindendir sayın başkan Tanzimat fermanından sonra Osmanlı ülkesine mülteci olarak kabul edilen Bahahullahın çocukları 40 gün Sivas’ta kalmıştır. 40 içinde Sivas’ta ayaklanma yaptıkları için derhal Sadrazam Ali paşa tarafından İstanbul’a getirtilmiştir. Beykoz sırtları bunlara mülk olarak verilmiştir. O dönem yeni kurulan mason localarının da himmetiyle bunlar Osmanlı ülkesinde dersaadette büyük bir siyasi odak haline gelmişlerdir ve bu siyasi gücün bir ihtilal’e teşebbüs ettiğini haber alan Sultan Abdulaziz, bir müddet sonra Bahahullanın oğulları Harun Yahya bakın, bu Harun Yahya Mahlası Adnan hocanın mahlasıdır. Harun Yahya Magosa kalesine kalebent olarak sürülür kardeşi Hüseyin efendi de Hayfa kalesine kalebent olarak sürülür, işte bu noktada intikam yemini ederler. Fethullah Gülen kitaplarında hep anlatır, o mecburi hicretin intikamı kardeşlerin bile birbirleriyle konuşması yasaklanmıştı der, Müslümanlar bunu hazreti Muhammet’in hicreti zannederler. Halbuki Hazreti Muhammet’in hicreti değildir. Hazreti Muhammet’in kardeşi yoktur, çünkü kardeşiyle konuşmasını yasaklayan Sultan Abdulaziz’dir fermanda yazılıdır. O gemi yolculuğunda konuşmaları bile yasaktır, bunların işte bu intikam gayesi güdenler Harp okulu komutanı Süleyman paşayı iğfal ederek harp okulu talebelerini gece

34

Page 35: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:35

sokağa dökerek Dolmabahçe sarayına baskın yapanlar. Sultan Abdulaziz’i derdest derler tutuklanan Sultan Abdulaziz çırağın sarayına kapatılır bilekleri kesilmek suretiyle, intihar süsü verilir yerine tarihte ilk mason padişah olarak geçen Beşinci Murat tahta çıkartılır. işte bu noktada, Türk ulusunun dinamik kadroları, bu olayı da cezaevinde yazdığım babali suikastı isimli kitabımda anlatıyorum. Babali isimli kitabımda aynen şöyle diyorum, Sultan Aziz tahtan indirildikten sonra, Türk ulusunun binlerce yıllık gizli teşkilatı Göktürkler teşkilatı olaya el koyarak Sultan Abdulhamit’e destek vermiştir hanedandan iktidara yönetmeye muktedir kişi olarak Abdulhamit seçilmiştir. Ve Abdulhamit başa getirilmiştir demekteyim. Sultan Abdulhamit’in tahta çıkmasıyla birlikte, örgüt kendi adamlarından Mithat paşanın bu küresel örgüt, milli örgüt değil milli örgüt karşı ihtilal yapanlar, küresel örgüt Mithat paşanın sadrazam olarak sadarete çıkmasını talep eder ve bunu da kabul ettirirler, Sultan Abdulhamit’e, Mithat paşanın Bosna’daki ayaklanmayı bahane ederek, Rusya’ya savaş ilan etmesiyle 93 harbi patlar ve 93 harbinde harbi kaybetmediği halde, hazinesi tam takır olan Osmanlı İngilizlere müracaat eder İngilizlerin ancak araya girmesiyle bir barış antlaşması imzalanabilir. yalnız İngilizlerin bir talebi vardır bahahullahın oğlu Harun Yahya’ın kalebent olarak sürgüne gönderildiği Kıbrıs’ı ister. 93 harbinin bize maliyeti Kıbrıs’tır, Kars, Batum ve Ardahan’dır. savaş tazminatı olarak Ruslara Kars, Batum ve Ardahan verilir, Kıbrıs’ta İngiliz’e verilir Harun Yahya’nın oğlu Ruhi efendi de İngiliz genel valisi yapılır. sayın başkan küresel örgütün bu karşı intikamından sonra, Sultan Abdulhamit’de Mithat paşayı Taife gönderir kalebent olarak bir müddet sonrada Sultan Abdulaziz’in intikamına orada boğdurtarak infaz ettirilir. Bu mücadele kısa bir süre sonra Abdulhamit’in çok sağlam bir istihbarat teşkilatıyla bastırılsa da, bu sefer küresel örgüt Makedonya’daki Rizotto locasının marifetiyle ittihat ve terakki teşkilatını kurdurtur. işte iştihatcılar, bu küresel örgütün diğer bir kandını bundan sonra oluşturur, İngiltereci kanadının karşısına o dönemin yükselen gücü bir de Almanyacı kanat çıkartılır, çünkü bu örgütün ülkeleri yönetmede tahtiravalli sistemi vardır yani dengeleri kurarlar, yıkılan dengeleri yeniden inşa ederler, sonra sadece parmaklarıyla idare ederler, o yüzden meseleyi çok iyi anlayıp çok iyi idrak etmeniz ve sizin heyet olarak nasıl bir yargılama, nasıl tarihi bir yargılama yaptığınızın farkında olmanızı istiyorum. bu yüzden de elimden geldiği kadar, gerek yazdığım kitaplar ve bendi ki arşivimdeki belgelerle, konuyu burada huzurunuzda sizlere bilgilendirmek istiyorum. sayın başkan, ittihat terakkinin iktidara gelmesiyle ülkede kaos ortamı başlamıştır. karşılığında halaskarane zabitan gurup oluşturulmuştur yani ordu içerisinde İngiltereci İngiltereci bir subay grubu oluşturulmuştur bunların içerisinde o günkü Osmanlı teşkilatının içerisinde alaylı tabir edilen harp okulu eğitimi görmemiş biraz daha dinler subaylar vardır işte bu subayları o dönem volkan gazetesi eliyle tahrik etme politikası başlar Volkan gazetesini çıkartan kişi Lefkoşalı derviş Vahdetidir, bahaidir Müslüman değildir. herkes derviş Vahdedinin Müslüman olduğunu zanneder, kendisi bir Bahaidir peygamberlere Bahaullahtır, kurana inanmazlar, onların kutsal kitapları el beyandır, Fethullah Gülen’de o yüzden bütün beyanlarında bütün konuşmalarında Kuran kelimesini telafuz etmez, beyan der kutlu beyan der, ya akdest der, akdest de yine bahailerin diğer bir sıfatıdır yada beyan der Volkan gazetesini çıkartan Derviş Vahdeti’nin o dönem yardımcısı kimdir, Said’i kürdidir Bediüzzamandır, niye bediüzzamandır, onu da arz edeyim, bahaullahın yardımcısı Kurretülaynın kaleme aldığı kitaplardan bir tanesinin ismi Bedii kitaptır. Bedii’nin anlamı şudur efendim Kuran’dan daha üstün, Bediünün etimolojik anlamı Kuran’dan daha üstündür, yani son gelen buyruk demektir. İşte bu bedii kitabı atfen hikmetül bediye isimli kitap kaleme almıştır Said’i kürdi, Bağdat’a gittiği dönemde, Bahailerle hemhal olmuştur, bahailiğe geçmiştir. Ve bu gizli dinini bu gizli öğretisini kamufle etmek için hikmedi bediiye isimli bir kitabı kaleme almıştır, ondan sonrada kendisine zamanın bediisi yani Bediüzzaman sıfatını vermiştir. işte bu Volkan gazetesinin tahrikleriyle alaylı asker alaylı zabit, Harbiyelilere hücum eder ve taş kışlada bizim 31 Mart ayaklanması olarak bildiğimiz ayaklanma başlar Osmanlı ordusu, bir birini katleder. bu

35

Page 36: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:36

örgütün hattı zatında iki kolu savaşmaktadır, bir tarafta ittihatçılar, bir tarafta halaskeran zabitan grubu, ama yıkılan devlet Türkün devleti halbuki iki grupta küresel odakların küresel örgütün uzantıları olarak görev yapmaktadır. bunun sonunda ittihat terakkinin iktidarı balkan harbi Mahmut Şevket paşaya yapılan suikastlar karşılıklı suikastlar tertipler ve birinci dünya savaşında Osmanlı devletinin parçalanmasına kadar bu örgüt, bu ülkeyi bu toplumu gıdım gıdım yemiş tüketmiştir.

Mahkeme Başkanı " oraya da nokta koy, öğleden sonra devam edersinizDuruşmaya saat 14.00’e kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,SANIK SEMİH TUFAN GÜLALTAY SAVUNMASIYLA DEVAMLA ; Sayın başkan, aslen Bingöllü, eski bir ülkücü olan Mahmut Yıldırım zaman zaman

Ankara’da yemek yediğimiz mekandaki o mekan Beyler konağı isimli restorandır. Mehmet Eymür’ün yoldan çıktığını, devletin verdiği yetki ve imkanları kötüye kullandığını, kötüye kullandığını ifade ederek serzenişlerde bulunurdu ve bir süre sonra bir görüşmemizde kendisine Eymür tarafından benimle görüşmemesi için kesin bir dille ikaz yapıldığını söyledi. daha sonra da Mahmut Yıldırım kaybolmuştur. Mehmet Eymür ile ters düşen, bütün insanlar gibi bugün cenazesinin nerde olduğu bile bilinmemektedir. Mahmut Yıldırım’ın kardeşi Bahattin Yıldırım 2000 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe vererek, Mehmet Eymür’den davacı olmuştur. Bahattin Yıldırım abisinin MİT kontr dairesinde Mehmet Eymür ile birlikte uzun yıllardır görev yaptığını ve 98 yılında ki, Osman Nuri Van’ın şehit edilmesinden iki aylık bir süre sonradır Mahmut Yıldırım kaybolması, ondan sonradır Mahmut Yıldırım’ın gazetelere çarşaf çarşaf resminin dağıtılması, çünkü bir istihbarat görevlisi kimliği deşifre olduktan sonra ölü demektir gizli çalışan bir insanın resminin gazetelere servis edilmesi kimliğinin ifşa edilmesi öldüğüne delalettir veya öldürttürüldüğüne delalettir. İşte bu sürede Mahmut Yıldırım’da kaybolmuştur Mahmut Yıldırım kaybolduktan sonra, Bahattin Yıldırım abisinin kayıp olduğunu ve abisi şayet ölmüşse, sorumlusunun Mehmet Eymür olabileceği yolunda Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmuştur. Bir müddet tahkikat devam etmiş, sonrada kapatılmıştır. sayın başkanım Osman Nuri Van gibi, Dursun Karataş’ı yakalamaya mücadele eden devlet görevlileri Mahmut Yıldırım gibi günahıyla sevabıyla artık bilemiyorum, devlete resmi ya da gayri resmi bazı kurumlarda hizmet etmiş insanlar, Necip Haplemitoğlu gibi çok değerli milliyetçi vatansever bilim adamları, Mehmet Eymür ile ters düştükten sonra, çok garip bir şekilde ya kaybolmuştur ya da öldürülmüştür. Necip Haplemitoğlu köstebek kitabımda direkt ismiyle Mehmet Eymür’ü hedef almıştır. Mehmet Eymür’ün kirli ilişkilerini gözler önüne sermiştir ve tehditler almıştır. neticede Haplemitoğlu’da diğer verdiğim örnekler gibi şaibeli bir şekilde öldürülmüştür. sayın başkan, size baltalimanı anlaşmasından itibaren bu malum küresel örgütün Türk devletini bürokrat kadrolarını ele geçirmek için verdiği mücadelenin kronolojik bir safhasını anlattım. 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan anadoluya ayak basan Mustafa Kemal’e bir Alman denizaltısıyla ülkeden kaçan Enver paşa teşkilatı mahsusa komutanı Hüsamettin Ertürk paşayı çağırarak biat etme talimatı vermiştir. Yani küresel örgüt geçici bir süre ülke kurtulana kadar ülke kurtulduktan sonra Mustafa Kemal yine öldürülecek, onu da Mustafa Kemal ile ilgili yalnız savaşçı isimli yazdığım kitapta belgeleriyle ortaya koyuyorum. geçen sene nisan ayında yayınlandı o kitabımda, küresel örgüt teşkilatını kısmen lav ederek kısmen de Mustafa Kemal paşaya biat ederek batırdıkları ülkeyi kurtarmaya çalışmıştır bu sefer, ülke kurtulduktan sonra gerek Yeşil ordu isyanında Çerkez Etem eliyle, gerek daha sonra İzmir suikastı ile Kemal Atatürk tasfiye edilmeye kalkışılmıştır. Atatürk’ü yeniden tasfiye eden kadrolar, İzmir suikastında ittihatçı kadrolar çıkmıştır. Bu kadrolar Türk ulusunu birinci dünya harbine sürükleyen 4,5 milyon vatan evladının cephelerde heba olmasına sebep olan küresel bir örgütün işte bugün sorguladığımız bu mahkemenin sorguladığı örgütün geçmişiydi. sayın başkan 10 Kasım 1938’e kadar Atatürk’e yaptığı devrimlerde yaptığı

36

Page 37: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:37

işlerde kök söktüren anadolunun çeşitli vilayetlerinde isyanlar çıkartarak devrimlerini baltalamaya çalışan bu örgüt, Mustafa Kemal’in en kudretli günlerinde bile teşkilatlandı. bir gün Mustafa Kemal’in huzuruna kadro dergisi olarak bir örgütün yönetim kurulu olarak huzura geldiler. kadro dergisi Kemalizm’in Mustafa Kemal’in ilkelerini güya Anadolu da köy ve beldelere kadar uzanıp anlatacak bilimsel bir heyet olarak, akademik bir dergi olarak yayınlanacak diye Şevket Süreyya Aydemir başta isimler telaffuz etmeyeceğim. çünkü onlarında birçoğunun torunları vardır, evlatları vardır. İnsanları ölmüş rahmete gitmiş insanları incitmek istemiyorum ancak tarihi gerçeklerdir bilinmesi gerekir. Mustafa Kemal’in karşısına çıkartılmışlardır. önce rahmetli İnönü’nün onayını almışlardır. İnönü’nün de şüphesini çekmeden, kadro örgütü Mustafa Kemal’in desteğiyle yayın hayatına atılıp devlet kadrolarında teşkilatlanmak suretiyle küresel örgütün kadrocular bölümünü oluşturmuştur. sayın başkanım kadroculardan burada bir tane adam yok, o kadrocular bugün mülkiyedeler, o kadrocular bugün hariciyedeler, o kadrocular bugün tıbbiyedeler, o kadrocular bugün meclisteler. devam ediyoruz malum örgütün diğer bir kolu bir devlet bankasının yönetim kurulu üyelikleri şeklinde teşkilatlanmıştır. O bankanın yönetim kurulu üyeliği ve o kavga 27 Mayıs ihtilalına kadar devam etmiş, 12 Eylül ihtilalında sıkıyönetim mahkeme kararlarına kadar geçmiştir. halen daha o bankanın yönetim kurulu ismini telaffuz etmeme gerek yok, üyeliği çok büyük bir teşkilatlanma çok büyük bir mücadele sahasıdır ki o bankanın hisse senetleri üzerinden bugün bir medya sahibi ki, örgütün medya kolunun patronlarındandır. 2,5 milyar dolarlık rant sağlamıştır. B ve C serisi hisse senetleri üzerinden o tarihteki bankanın genel müdürüyle müştereken, o genel müdür şuanda yalılarda oturuyor emekli genel müdür. yine devam ediyoruz, sayın başkan. bu malum örgüt Ankara’da başkent kurulduktan sonra, bir kamu yönetimi mektebi halinde teşkilatlanma stratejisi gütmüştür. bu kamu yönetimi mektebi, 1960 ihtilalinde 12 Mart döneminde ve 12 Eylül dönemlerinin arifesinde birçok provokasyonun, örgütsel teşkilatlanmanın Abdullah Öcalan dahil Türkiye’nin kaderine damgasını vurmuş, kullanılmış bütün adamların devşirildiği ocaklardan biri olmuştur. Bunları öyle bir şiarı vardır ki, önce benim okulum, sonra Türkiye onlardan kimse burada da hiç yok. o kadrolar vilayetlerde, o kadrolar istihbaratta, o kadrolar devletin nüfus alanlarındandır. işte bu küresel örgüt Vatan Bölükbaşı gibi, işte burada o örgütün esamesinden 3-5 kişi hariç onlarında bilinçli olup olmadığı Tanrıyla onların arasında yine mahkemenin kararıdır vicdani kararıdır o örgütten kimse yok o örgütü istiyorum. ben burada o örgüt açığa çıkmalı gerekirse binlerce insan eline kelepçe vurulup yargılanmalı, sorgulanmalı, burada hesap vermeli burada açık yargılama yapılıyor Türkiye’nin artık bu örgütten kurtulma zamanı geldi ya bu örgüt Türkiye’yi federasyonlara bölecek ki, demin başta size saydığım maddelerden bir tanesindir bu yargılamanın hukuki sonuçları ve Türkiye Cumhuriyeti üzerinde tesirleri feci tahribatları olacaktır bakın sayın başkan, bu heyette görev alan hakimlerin iyi niyetinden hiç şüphem yok, buradaki konuşmalarda herkes sizi iyi niyetli gayet adil yargıçlar olarak anlatıyor. ben de öyle görüyorum ancak yarın tarihe çocuklarınız babalarından utanır hale geçebilirsiniz. çünkü bu yargılamada yargılamayı etkilemek için çok derin provokasyonlar, istihbarı oyunlar yapılıyor. yönlendirmenin bin bir türlüsü kullanılıyor. basın eliyle, medya eliyle bu örgüt sadece deşifre olmuş adamlarını tasfiye edecek ki, onların malum şemayla 70 kişiyle kimi kandırıyorsunuz, siz 170 senedir bir imparatorluk yok ettiniz. Osmanlıyı toprağa gömdünüz. Türkiye Cumhuriyetini federasyonlara ayıracaksınız, kardeşi kardeşe vurdurmuşsunuz, on binlerce insanın ölmüş, devletin istihbaratı anayasa mahkemesi her taraf bölünmüş anayasa mahkemesi beli ikiye bölünmüş, Türkiye neredeyse iç savaşın arifesinde, e 70 kişi yargılanacak bu dosya kapanacak kapanmamalı. ben kapatmam ben vazgeçmem, kapının önüne çıkacağım tahliye olacağım Allah’ın izniyle suçsuz olduğumu masum olduğumu ortaya çıkartacağım, yeniden geçeceğim, Ulusal birlik platformunun başına belki yine tutuklanırım, yine gelirim, önemli değil bu mücadeleyi bırakamam çünkü benim kızımın adı Anatürk, yani iyi bir Türk anası olsun diye o çocuğa ben Anatürk ismini koydum. bu

37

Page 38: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:38

topraklarda yaşayacağına göre, ona bu topraklarda yaşaması için her türlü imkanı vermek zorundayım. her türlü mücadeleyi yapmak zorundayım. kelem de gidebilir. Çok arkadaşımın gitti biz birlikte aynı mahallede büyüdüğümüz arkadaşları şehit verdik, toprağa verdik. şimdi şimdi çeteci olarak yargılanıyoruz, halbuki çete örgüt dışarıda bu örgütle hesaplaşılması lazım sayın başkan. bu örgütün açığa çıkması lazım işte bu örgütün Mehmet Eymür gibi milli İstihbarat teşkilatında deminde anlattım P 2 mason locasından küresel örgütün silahşorluğuna kadar her türlü bağlantısı olan isimlerinden biri deşifre ettim. Mahmut Yıldırım kayıptır, sayın savcılarıma buradan suç duyurusunda bulunuyorum. mahkeme vasıtasıyla, Mahmut Yıldırım’ın öldürüldüğünü ayna programında Mehmet Eymür gevşek gevşek gevrek gevrek gülerek söyledi Mahmut Yıldırım bir vatan evladıydı. İstanbul’da ülkücülük yapmak kolay, Bingöl’ün dağlarında yapmak zor, Urfa’da yapmak zor, bedeli ağır Mahmut Yıldırım kahramandı. hangi il jandarma alay komutanı giderse, evine ziyaret gidiyordu. şimdi Mahmut Yıldırım hain olmuş kimi itirafçı diyor kimi bilmem, ne diyor, mücadele vermiş bu adam ve öldürülmüş öldürüldüğünü söylüyor arena programında kasetlerin deşifresi istenirse, öldürüldüğünü söylüyor. kardeşi davacı olmuş Bahattin Yıldırım diyor ki ağabeyim bu adama çalıştı. bu adamın bir takım gayri yasal işlerini bildiği için öldürülmüş olabilir. neden devletin savcıları harekete geçmiyor, ben ulusal birlik partisinin genel başkanlığını yaptım. ulusal birlik platformunun başkanlığını yaptım. 8500 kayıtlı üyemiz vardı benim elime kelepçe vurdular hem de arkadan vurdular. Mehmet Eymür’ün niye eline kelepçe vurmuyorlar. benim dedem askeri müteahhit babam askeri müteahhit varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğdum. mafyacı olarak yargılanıyorum Mehmet Eymür’ün ifadeleriyle, hayatımda kuruş kuruş gayri meşru işim olmamıştır. Mehmet Eymür’ün ifadeleriyle Mehmet Eymür’ün yargıları ve savcılık makamının emniyeti yönlendirmeleriyle, Mehmet Eymür kimdir kumarhaneler kralının şu anda ortağı ve genel müdürüdür. şeritonda kral dairesinde kalıyor Mehmet Eymür peki kim öldürdü Ömer Lütfi Topal’ı, Ömer Lütfi Topal’ın ölümü kime yarardı kimle rekabeti vardı, o tarihte 28 Şubat senaryolarını kim yazdı. Mehmet Eymür’ün sağ kolu Cemal Alparslan Ertuğ, 28 şubat’ın günah keçisi orda oldu, halbuki 28 Şubat’ı tezgahlayan Mehmet Eymür ve Cemal Alparslan Ertuğ, batı çalışma grubunun daimi üyesi Cemal Alparslan Ertuğ, kimdir, bu adam biliyor musunuz sayın başkan dev yol’un Marmara bölgesi sorumlusu 12 mart’ta sorgularken tanıştığı adam. peki kimdir bu Cemal Alparslan Ertuğ şu Danıştay cinayetini işleyen genç avukat Alparslan’ı Yeditepe hukuk bürosunu kiralayıp, tefriş edip dayayıp, döşeyip Alparslan’ı oraya alıp istihdam eden adamdır Cemal Alparslan Ertuğ kimdir Cemal Alparslan Ertuğ Kırgızistan’a PKK’yı yerleştiren adamdır, kimdir Cemal Alparslan Ertuğ 1996 yılında devletin istihbarat kuruluşlarının bir tanesinin bir operasyonunda ele geçirilen Ermeni hoyhun cemiyetinin yönetim kurulu üyesi, bir zatın torunu Nazar Hamlı Abdo’nun ortağıdır. Nazar Hamlı Abdo Mesut Barzani’nin de ortağıdır. Nazar Hamlı Abdo, Mersin Ak parti belediye başkanı adayı Mahmut Arslan’ın da ortağıdır. Lübnanlı ermenidir, ağrı dağı isyanındaki Kürt Nuri paşanın da üyesi olduğu ermeni Hovhun cemiyetinin kurucu başkanıdır dedesi, Lübnanlı bir ermenidir. Şu anda faaliyet sahası Erbil’dir, daha saymaya kalkarsam, Kırgızistan’ın Hoş kentinden Brüksel’e kadar Bürüksel çok önemli. çünkü DHKP-C DHKP-C’nin arşivleri yeni ortaya çıkıyor. DHKP-C’i kimin manipüle ettiği ortaya çıkmalı, DHKP-C’nin paşaları neden öldürdüğünü Milli İstihbarattaki paşaların milli istihbaratta askeri kadroların nasıl tasfiye edildiği ortaya çıkmalı, neden Milli İstihbaratta asken olmasından rahatsızlık duyuyor bunlar, neyi gizlemeye çalışıyorlar, ortada bir ihanet mi var, evet ihanet var, sayın başkan, şahsımla ilgili ifade verdiği için burada zikretmek zorunda kaldığım Mehmet Eymür gibi yüzlerce, binlerce profesyonelden oluşan bir örgüttür. Buraya Ergenekon örgütü olarak getirilen insanların başındaki adam, Necabettin Ergenekon nerde, ilk duruşmada, 20 Ekim günü kalktım bir konudan şikayet ettim size, sayın savcıların çok önemli bir tahkikatı siyasallaştırdığından şikayet ettim, evet siyasallaştırdılar, tarafsız bir gözle bu çünkü çok önemli bir dava, sonuna kadar gidilmeli, yapsalardı inanın kimse eleştirmeye

38

Page 39: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:39

cesaret bile edemeyecekti. savcılık makamı görevini yaptı denecekti. 20 mart günü ifade veriyorum, sayın Zekeriya Öz diyor ki, yüzde 47 oy almış bir partiye kapatma davası nasıl açılabilir. ertesi günde Doğu Perinçek le Kemal Alemdaroğlu’nu topluyor, bu işi bir husumet davasına çevirdiğiniz zaman yarın iktidar değiştiği zaman çok uzun cezaevi hayatınız olur ve ben sayın savcıların da aynı kadre uğrayacaklarından endişe ediyorum, uğrayacaklardır. Devri sabık olacaklar, çok uzun cezalar yatabilirler, suçsuz yere yatabilirler, ben her ne kadar Zekeriya Öz le ilgili bir takım bilgilerim, bir takım duyumlarım olsa da, mesela sayın Nihat Taşkın ifademi eksiksiz aldı. yani elden geldiği kadar objektif davrandı. bana karşı Mehmet Ali beyden de pek bir şey görmedim, ama sayın savcıları diyorum ki, bakınız dehşet bir örgüt var, eğer bu örgütle ilgili tahkikat yapılacaksa ben bu örgütle savaşıyorum, mücadele ediyorum. işte yazdığım kitaplar, ortada bu size söylediğim kitapların hepsini bu söylediğim şeylerin hepsi, benim 98 yılından 96 yılından yazdığım kitaplarda sabittir. 11 tane kitap yazmışım, bu konuyla ilgili şimdi örgütün diğer bir koluyla ilgili detaya gireceğim, o da tanrının Türkleri isimli 6 ciltlik kitabımın önsözünde var, Gehren örgütünü anlatacağım, özel harp dairesi diyorlar, her şekilde her aşamada, Türk silahlı kuvvetleri hedef gösteriliyor, Türk silahlı kuvvetleri Metehan’ın ordusudur Türkleri bir arada tutan tek güçtür, iktidarın emrine giren 3-5 tane Fethullahçı polis, o küresel teşkilatın ajanlığını yapan bir takım köstebekler bit silkeleme operasyonu yapacaklar, bu suretle de Türk silahlı kuvvetlerini yıpratıp perişan edecekler ve bu davanın hedefinde de şu var bir kere yargıyı çökertecekler, halkın yargıya güveni kalmayacak burada bu muhterem bu heyet beraat yada ceza yönünden ne kararı verirse versin, halkın yüzde 50’si heyetin kararını tanımayacaktır sayın başkan bu ne demektir biliyor musunuz ,halkın devlete güveni bitecek ,bir müddet sonra bu kaos demektir. Yargı kurumu böylece bertaraf ediliyor, peki diğer amacı ne bu yargılamanın işte burada tutuklu bulanan milliyetçiler, ilgili ilgisizi suçlusu da vardır, gördüğüm kadarıyla dört’te üçü en azından suçsuzdur. bana göre burada tutuklu bulunan milliyetçilere karşılık, PKK’ya af çıkarılacak. genel affa kimse itiraz edemeyecek, çünkü herkes bükülecek bizler F tipi cezaevlerinde, sayın başkan PKK’lılara reva görülmeyen muameleleri tabi tutulduk. evet aynı cezaevinde PKK ‘lılar kalıyor, yasanın bana verdiği bir hak sosyal faaliyetlere haftada 3 saat çıkmak hakkı verilmiş, o yeni, biz girdiğimizde 3 saat şuanda 10 saate kadar çıktı 21 ayda 7 saat çıkartılmışım avukatlarım defalarca adalet bakanlığına şikayet etmiş defalarca içerde dayak yiyen işkence görenler var akla hayale gelmedik zulümler F tipi cezaevlerinde PKK’lıların hava ulaştırmaları hava postalarını yakalıyoruz, çok rahat adamlar cezaevinin kütüphanesinde cezaevi başkanı seçimi yapıyorlar, bu bize bir mesajdı bana bizzat 2’inci müdür söyledi sizin dedi bizim için dedi PKK’lılardan bir farkınız yok, bunu benim yüzüme söyledi. bunların hepsi bu malum küresel örgütün planlarının bir parçasıdır. sayın başkan işte baklayı ağızlarından çıkardılar ben 8 ay evvel bunu söylemiştim. PKK’ya af istiyoruz diyorlar. hayır bunla da yetinmiyorlar bu kaos ortamından amaçları şudur, bu davada bu atılan sis bombalarıyla amaçları şudur anayasayı değiştirmek lazım diyorlar kimler diyor bir kısım eski Marksistler, bir kısım tarikatçılar bakıyorsunuz tarikatçılarda küreselci, Marksistlerde küreselci, ya dünün solcusuyla selametçisini bir araya getiren şey nedir, bunların askeri müştereki nedir, materyalizm para işte bu küresel örgüt para üzerene imparatorluk kurmuştur. bu şekilde idare eder, şimdi hedefleri yeni bir anayasa yaptırmak Türkiye’de Kürtleri ayrı bir halk olarak Kürt Türklerini ki biz onların ayrı bir ulus olduğunu kabul etmiyoruz. bizden ayrı olduklarını dışlayanlara da karşıyız biz Kürtlerin ta Orta Asya’dan gelişlerini meşelerini aşiret aşiret biliriz. doğuda da bu şekilde kürt kardeşlerimize anlatmışızdır. kendi memleketimizde kendi vilayetimizde kendi etrafımızda da bu şekilde hizmet etmişizdir. Şimdi hedef, yeni bir anayasa yapılacak bu anayasada cemaatlere özgürlük verilecek, yani cami Nakşibendilerin bu cami Fethullahçıların, şurada da cem evi olacak elli parçaya bölünecek ulus Atatürk’ün kurtuluş savaşı şehitlerinin kanıyla verdiği mücadele bir anda heba edilecek, bu mahkemenin üzerinden ben sizi itham etmek için söylemedim. zaten

39

Page 40: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:40

sizlerin kişiliğine, sizlerin adaletine saygım sonsuz, ancak burada büyük bir oyun var, sayın savcıları da, sizleri de bunun bütününü yapraklarla uğraşmayalım bütünü görelim, efendim ormanı görelim, burada eğer layıkıyla bir yargılama yapılacaksa, Tuncay Güney isimli Mehmet Eymür’ün ajanı tutuklanıp getirilmeli, siz mahkemesiniz her türlü yetkiniz var emir demiri keser kanada hükümeti de yasalarla idare edilen anayasal bir hükümettir. burada tutuklaması çıkartılan o cinsiyeti bozuğu, bir hafta içinde teslim eder getirirler. burada huzurda öter, o küresel örgütün adamı burada öter. hepsi açığa çıksın sayın başkan bunlar ordu içerisinde kime elde etmişler Milli İstihbaratta kimi elde etmişler. bunların emniyet müdürleri kimlerdir, bunlara hizmet eden vali ve kaymakamlar kimlerdir hepsine kelepçe vurulsun, hepsi yargılansın gerçekler açığa çıksın. 170 senedir bu örgütten çekiyor bu millet, artık bu örgüt açığa çıksın. bu mahkeme görevini yapsın tarihe görevini yapmış olarak geçsin ve bunların hepsi en ağır şekilde cezalandırılsın, cezaevlerine koyulsun, bir daha da küresel odakların hizmetkarı olmaya kimse cüret edemesin, savunmama devam ediyorum, sayın başkanım, işte Mehmet Eymür ve avenesiyle verdiğim bu mücadeleden dolayı, 1998 yılını Mayıs ayında adım Akın Birdal suikastına karıştırılmıştır, hakikatte kamuoyunun bilmediği bir şey vardır, Akın Birdal suikastını azmettiren Cengiz Ersever yanıma gidip gelen diğer jandarma subay ve astsubayları gibi beni doğudan tanıyan görevlilerden bir tanesidir. Akın Birdal’ da o dönem ki insan hakları derneğinin faaliyetleri Akın Birdal’ın hizmet ettiği odaklar bugün herkesçe malumdur. kendisi bugün PKK’nın temsilcisi bir partinin Diyarbakır milletvekilidir. Yani Akın Birdal’ın hakikatte kim olduğu insan hakları savunucusu mu, yoksa bir bölücümü olduğu artık ayan beyan ortaya çıkmıştır. bununla ilgili bir teşebbüsü olduğunu, büromda gece bekçiliği yapan Bahri Eken ile paylaşıyor ve olayı birlikte yapıyorlar. bunu adım karıştırılarak bu olaydan yargılandım. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının beraatımı talep etmesine rağmen, Röportör hakimin beraatımı takip etmesine rağmen, bu küresel heyet bu küresel örgüt heyete nüfus ederek bin bir entrika ve metotlar la bana ceza aldırtmıştır. Benim Akın Birdal olayı ile ilgili geçmişim olaya dahilim budur. Akın Birdal bana göre bir Vatan hainidir. orada vuran insanların tepkisini de ben doğal bir tepki olarak görüyorum. yani Akın Birdal gibi insanların bu ulusa zarar verdiğini düşünenlerdenim. belki de karşılaşsak onların yaptığını bende yapabilirdim.ama olaydan sonradan haberim olmuştur bu bir gerçektir bütün ifadelerimde de vardır tanıkların, şahitlerin beyanlarıyla da vardır bu işte Mehmet Eymür örgütünün bana yapıştırdığı yaftalardan bir tanesiydi sayın başkan, TİT ve Akın Birdal suikastı sayın başkanım, iddianamede sayın başkanım iddianamede, şahsımla ilgili birçok gerçek dışı beyan vardır. zaten iddianamede şahsımla ilgili bölüm, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki telefon konuşmaları ki, tanımadığım insanların telefon konuşmaları özellikle alınmıştır. Ve orada çıkar amaçlı suç örgütü olarak yargılanmamdan dolayı dosya ya dahi edilmiş şeylerdir, bir adam iki mahkemede yargılanmaz, sayın savcılara o dönem benim dosyamı incelediler teşhisleri ihkak-ı hak bile geçmez, zaten ceza alabileceğim bir dosya olsaydı dosyada bir suç olsaydı birleştirirlerdi, yani bu birleşmiş olarak çıkardı şuanda iki davadan birden yargılanıyorum, aynı konuda yani tekrardan burada önünüze getirilmiştir ancak burada bir Esra Feride Gökçimen olayı vardır ki, bu çok önemlidir bunu iddianame ile ilgili gerçekdışı bölümlerde belgeleriyle birlikte göz önüne koyacağım, göz önüne sereceğim, değerlendirme yine vicdanen muhterem heyetinizindin efendim iddianame sayfa 100, 5’inci paragrafta çıkar amaçlı suç örgütü lideri bilinen Semih Tufan Gülaltay ibaresi vardır sayın başkanım çıkar amaçlı suç örgütü lideri olarak bugüne kadar hiç yargılanmadım. hiçbir mahkumiyetim de yoktur hakkımda düzenlenen dosyada arz ettiğim gibi ki emniyet ifadem bellidir. tamamıyla Ulasal birlik platformu ulusal birlik partisi genel başkanlığım sorgulanarak, bir de arz ettiğim gibi bu davaya sokmak için hazırlanmış bir komplodur. belgeleriyle mahkeme dosyasıyla önünüzde bir delildir. Dolayısıyla çıkar amaçlı suç örgütü olarak beni burada nitelendirmeleri hukuki değildir efendim, yine iddianame sayfa 100’ün, 9’uncu paragrafında Muzaffer Tekin’in çıkar amaçlı suç örgütü lideri

40

Page 41: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:41

olarak bilinen Semih Tufan Gülaltay ile çok iyi ilişki içinde olduğu tespiti yer almaktadır. sayın başkanım, Muzaffer Tekin 10 yıl evvel cezaevine ziyaretime gelmiş, Kadıköy yakasında milliyetçiler birbirini tanır, benimde bu bağlamda tanıdığım insanlardan birisidir, Muzaffer Tekin. kaldı ki Akın Birdal olayında yargılandığım Namık Zihni Ozansoy’ un devre arkadaşıdır harp okulundan bu vesileyle ziyarete gelmişlerdir tanışmışızdır. Bende cezaevinden çıktıktan sonra kendisi geçmiş olsun ziyaretine geldi, birkaç seferde bayramlaşma yine bir bayramda eşi hanımefendiyle bize ziyarete geldiler. bir bayramda da ben kendilerine ziyarete gittim. birkaç seferde kandil ve bayram telefonlaşmasının dışında kendisiyle bir ilişkim yoktur. buradaki tabir çok iyi ilişki içerisinde olduğu, yani bizim Muzaffer Tekin ile bir mesai yapmamız gerekir örgütsel bir mesai ben biryanda kitap mı yazacağım, bir yanda 4 tane şirket mi idare edeceğim, biryanda Ulasal birlik platformunu mu idare edeceğim, bir yanda efendim, bir örgütün çalışmalarını mı yapacağım, hem de mafyacılık çalışmalarını mı yapacağım, akıllara zarar bir iddia, iddianame sayfa, 101’de, 5’inci paragrafta, Esra Feride Gökçimen’in ifadesinde, Danıştay saldırısından iki gün önce, Muzaffer Tekin’in Alparslan Arslan’ın olaydan evvel benim büroma geldiği iddiası yer almaktadır. bakınız sayın, başkan 2004 yılında ulusal birlik partisi genel başkanı oldum. Muzaffer Tekin ile o tarihten sonra görüşmemiz yoktur. sebebine gelince, ben aslında Muzaffer Tekin’in partimize üye olmasını arzu ederdim, benden bir teklif gitmeyince ki, o neden teklif yapmadığımı da bilir, arada bir soğukluk olmuştur, hani belki de oda beklendi, içerisinde oldu aramızda bir mesafe oldu o hukuku korumakla beraber bir mesafe oldu ve siyasetin hiçbir zaman birlikteliğimiz olmadı, ne Ulasal birlik platformunda ne Ulasal birlik partisinde hiçbir bir birlikteliğimiz olmadı dolayısıyla büroma gelip gitmesi de yoktur, kaldı ki, Alparslan Arslan’ı hiç tanımam ömrümde benim büroma gelmişler Danıştay saldırısı evveli toplantı yapmışız, bu ifadeyi veren kim Esra Feride Gökçimen isminde bir kadın, peki bu kadın kimdir daha evvelden Fethullahçı sitelerde yazı yazan, daha sonradan işte burada yargılananlardan bir tanesi özel büro isminde bir büroda yazı yazdığını söyleyen kocasıyla birlikte bizim büromuza gelip çocuğunu PKK’lıların kaçırdığını, yardımcı olmamızı isteyen daha sonrada beni de dolandıran bir kadın, şu anda işte kadın ve kocası müşteki olarak o operasyonda 12.Ağır Cezada yargılandığım davada müştekidirler, son celsede son mahkemede 21 Nisan tarihinde çıktığımız son mahkemede, bu kadın, mahkeme huzuruna gelerek kendisine bu ifadeleri kocasının zorla verdirttiğini söylemiştir ve mahkemede iftira suçundan kocasına tutuklama kararı çıkartmıştır şu anda kocası Muzaffer Gökçimen bana ve 16 kişiye iftira etmekten aranıyor, ayrıca 12. Ağır Cezanın savcısı döndü, huzurda buna dedi ki, sen bu kadar insana iftira attın öylemi dedi. ağlamaklı oldu falan herhalde hanımdır diye savcı beyde fazla üstüne gitmedi. işte o kadın Esra Feride Gökçimen, işte böyle bir kadının görüşlerine beyanlarına binaen, burada benim Muzaffer Tekin ile birlikte toplantı yaptığım iddia edilmektedir. Peki bu kadın kimlerin marifetiyle bu şekilde ifade vermiştir. yine bu kadının bir yakın akrabası avukatlarıma bilgi veriyor, avukatlarımı arıyorum mahkemeye getirmek için ya gelin ifade verin, heyet size çağrı gönderiyor, neden gelmiyorsunuz bu insanlar gelip ifade vermiyorsunuz diye tahliye olamıyor, kadının avukatlarıma verdiği ifade şu, biz polis istihbaratın korumasındayız, senin hakkında da dilekçe veririm, seni de tutuklatırım birileri bu kadını ve kocasını ajan olarak kullanıyor ve üzerime ifade verdirttiriyor Allahtan Danıştay saldırısı olduğu zaman Muzaffer Tekin Ankara emniyetinde sorgulanırken Muzaffer Tekin ile irtibatlı olduğu iddiasıyla sorgulanan Musa soyadını hatırlıyor muyuz, her neyse mahkeme dosyasında ismi var Musa isimli bir şahıs şunu söylüyor diyor ki, Muzaffer Tekin ile Semih Tufan Gülaltay arkadaştır ancak uzun zamandır görüşmüyorlar, aralarında bir soğukluk var o yüzden de benim Danıştay davasıyla ilgili ne ifademe başvuruldu ne de çağrıldım sayın başkan iddianame sayfa, 238, 8’inci paragraf Semih Tufan Gülaltay’ın Muzaffer Tekin ile Sevgi Erenerol’un toplantılarına katıldığım kamera görüntüleriyle sabittir. ben 2003 yılında bir sefer Sevgi hanımın daveti üzerine Ortodoks patrikhanesine bir yemeğe davetliydim gittim. ben

41

Page 42: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:42

Sevgi hanımı bir milliyetçi, bir vatansever olarak tanırım ben Sevgi hanımın babası rahmetli Selçuk beyi de tanırdım. babası da büyük bir vatansever, Türkçü, vatansever bir insandı dolayısıyla, Sevgi hanım beni ne zaman davet etse, Sevgi hanımın her davetinde seve seve giderim. zaten bizde Sevgi hanımı partimizin İstanbul teşkilatının il başkanlığının açılışına davet etmiştik. oda bizim davetimize icabet etmişti. Yani muhtemelen bu görüntülerde güvenlik şubenin kameralarına kayıtlıdır. dolayısıyla Sevgi hanımla görüşmemden hiçbir tereddüttüm, hiçbir örgütsel bağlantı ihtimali yoktur. iddianame sayfa 238’ın 8’inci paragrafında, müşteki Esra Gökçimen’in Muzaffer Tekin ve Alparslan Arslan’ın büroma geldiğine dair beyanının tekrarı vardır, e benimle ilgili örgütsel bir bağlantı bulamayınca savcılık iddianamede yazdıkları şeylerin tekrarından başkada bir şey görememekdedir, yani başka bir çıkışta görememektedir bu yüzden de bu gereksiz tekrara yer verilmiş yine iddianame sayfa 239’un 6’ıncı paragrafında İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde 2007/367 esas nolu dosyadaki bir telefon konuşmasında Gürkan Temelli ve Savaşhan Tosunoğlu arasındaki diyalog gerekçe gösterilerek, Emre Gülaltay’ın kendisini derin devlet olarak lanse ettiğini iddia ederek, bunun benim Ergenekon mafya bağlantısıyla irtibatıma delil olarak sunulmuştur. Ben dosyada ki tapelere tek tek baktım, sayın başkan, avukatlarımda baktı 367 esas nolu dosyada 32 kayıt sıra nolu tapede, Emre Gülaltay’ın böyle bir beyanı yok, yani orada aktarılırken ya bir harf hatası vardır ya da tapede bir farklılık vardır yada başka birinin tapesi karışmıştır, benim bulduğum 32 sıra nolu tapede, Emre Gülatay’ın ağzından böyle bir ifade yoktur, yine iddianame sayfa 262 2’ini paragrafta Semih Tufan Gülaltay Ergenekon örgütüyle irtibatları başlığı altında Semih Tufan Gülaltay, uzun yıllar etrafında topladığı sabıkalı şahıslarla özellikle çek, senet tahsilatı konularında faaliyet göstermiştir, ibaresi yer almaktadır. el insaf Türkiye’nin nüfusunun yüzde 20’si sabıkalı, Ulusal birlik platformunun bazı toplantılarında 500-600 kişi olurdu, kapıdan giren insanlara kime sabıka kaydı sorabiliriz efendim sonra kimden çek, senet tahsilatı yapmışız, şuraya bir tane müşteki getirsinler bir kişide gelsin buraya desin ki Semih Tufan Gülaltay benden zorlan şunu aldı e böyle bir delilin yoksa böyle bir müştekin yoksa koskoca savcılık makamı bunu atfı cürüm derler iddianame sayfa 262 5’inci paragrafta Semih Tufan Gülaltay’ın siyasi faaliyetlerini sürdürürken bile kan dökmekten, şiddetten vazgeçmemiştir, ibaresi yer almaktadır. Bu çerçevede kendisini desteklemeyen bir Sivil Toplum örgütü lideriyle yaptığı telefon konuşmasında, bu işin sonunda kan dökülmesini istemiyorum, bana muhalif olacak adamın ağzına mermi sıkarım diyerek tehdit ettiği iddiasında yer almaktadır. Şimdi sayın başkan, bu iddia savcılık makamı tarafından iddianameye yer verilse de, bir takım soru işaretleri var, hukuken mantıksızlıklar var, neden bu telefon konuşmasını yaptığım kişinin ifadesine başvurulmamıştır. Öyle ya, bir tehditten söz ediliyor, tehdit edilen kişi neden orada telefon numarası, adı, sanı her şeyi varken, neden çağrılmamıştır. Neden bu kişi benden davacı olmamıştır. Bir de burda bu şekilde söylemlerini birçok telefon konuşmasında yaptığı görüşmüş denilmektedir. peki o telefon konuşmaları nerdedir yok böyle bir konuşması, sayın başkanım 9 ay ulusal birlik platformunun 5 tane telefonu şahsıma ait iki tane cep telefonu, mail adreslerim, ev telefonum, bütün özel hayatım teknik takip, fiziki takip her türlü takip ediliyorum, 9 ayda hiddete gazaba gelip bir kişiye diyorum ki senin ağzına mermi sıkarım dedim niye dedim bu kişi bir provokatördür, ifadeye çağrılmamıştır çünkü adam başbakanlıkta çalışan üst düzey bir istihbaratçıdır. Çağıramazlar ifadeye evet bu kişiye hiddete geliyorum, senin ağzına mermi sıkarım diyorum neden diyorum bu adam ulusal birlik platformunu sabote etti, nasıl sabote etti, toplantı yapıyoruz Şener Eruygur paşa Ankara’dan geliyor, platformun içerisinde eski solcu, eski ülkü ocakları genel başkanı, her kesimden birçok insanı birleştirmişiz, herkes ulusal bir dava için sırt sırta mücadele veriyor ideolojik ayrılıklar bir tarafa bırakılmış bu kişi geliyor oraya oturuyor kalkıyor diyor ki, ben Kadiriyim sayın paşam bu platformun kuruluş beyannamesinde din zikredilmiyor, bizler dindar bir insanız, bu beyannamede neden din kelimesi geçmiyor, provoke ediyor ben kendisine kaş göz

42

Page 43: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:43

işareti yapıyorum, burada geniş çerçeveli toplantı yapılıyor, sonra tartışalım provoke etmeye devam ediyor ve bunun üzerinde de toplantımız yarıda kalıyor, herkesin moralleri bozuk bu kişide biran evvel savuşuyor, çıkıyor ,ben kendisini bir saat sonra arıyorum, yaklaşık bir saatlik bir konuşmada en sonunda hiddete geliyorum. bu kelimeyi sarf ediyorum 9 ayda bir sefer, sizin gibi hukuk mezunu sosyal statüsü çevresi belli aydın bir insan bile, 9 ayda bir sefer gazaba gelip, hiddete gelip birisine bağırabilir, hakaret edebilir belki de küfürde edebilir. Bende bunu yapmışım, bu neymiş bu benim örgüt adına kan dökebileceğime delaletmiş, ben zannediyorum bu sayın savcılarında mantığına uymamıştır. Hukuki bir gerekçe değil, mantıki hiç değil, mantıki hiç değil yine aynı sayfanın 6’ıncı paragrafında, 2000 yılı içerisinde Semih Tufan Gülaltay ve suç örgütü hakkında çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, örgüt adına birden fazla gasp amaçlı senet imzalatmak, senet imzalatmak yok, dosyada böyle bir şey yok, sayın başkan birden fazla gasp yapmak suçlarından işlem yapılmıştır. mahkumiyet var mı, bu neye delalettir. Benim suç örgütünün lideri olarak Ergenekon örgütüne hizmet verebilmem için benim bu işin erbabı olamam lazım, ben bu işi yapan bir adam olamam lazım, benim çıkar amaçlı suç örgütü liderliğinden mahkumiyetlerim lazım, Sedat Peker, Ali Yasak örgütün güya mafya kanadı sorumlusu Sami Hoştan’la irtibatlarım olması lazım. Sami Hoştan o kolun başkanı e ben başkanımı tanımıyorum hesap vermem gereken adam Sami Hoştan hiç ömrümde tanıdığım bir insan değil, oda beni tanımaz ben farklı bir kulvardayım. siyaseten mücadele yürütüyorum Sami bey farklı bir insan, yani bu zorlamayla Mehmet Eymür’ün beyanlarıyla bizi bir araya getirip bizi bu şekilde örgüte dahil etmek, hukuken, aklen mümkün müdür, mümkün değildir efendim, sayın başkanım, zaten sayın savcı Zekeriya Öz, 1 Mart’da dosyayı istiyor, 20 Mart’a kadar inceliyor, 20 Mart’ta da beni ifadeye çağırdı, şayet o dosyada şu kadar suç görseydi, bunların kendisinin yüzüne de söyledim ben beraat edeceğim ama dedim, sayın savcım bu bana atılmış leke ben bunu nasıl temizleyeceğim, ben biliyorum niye burada olduğumu, miting hazırlıkları bizim sinerjimiz Ulusal Birlik platformundaki çalışmalarımız, mücadele azmimiz bundan çekinildi. 2 Mart günü gözaltına alınıyorum 4 Mart günü zaman gazetesi manşet atıyor yakalanmasaydı Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını önlemeye yönelik Cumhuriyet mitingleri tertipleyecekti çıkarsanıza ağzınızdaki baklayı, niye benim haysiyetimle oynuyorsunuz, dolandırıcılıktan aranan insanları gasp etmişim öyle mi, Ulusal Birlik platformunun sinerjisinden korktunuz, beni tutukladınız iftiraya uğradım, bunu da Zaman gazetesi yazdığı, attığı manşetlerle ikrar ediyor yine bir manşeti daha İdris Koralp paşayla şunları görüşmüş, Şener Eruygur paşayla bunları görüşmüş, Hursit Tolon’la ihtilal hazırlığı yapmış, hani bu tahkikat gizliydi, bu telefon konuşmaları kim tarafından sızdırıldı, neden bu telefon konuşmalarını sızdıran emniyet mensupları cezalandırılmadı, emniyette ağır darp görüyoruz, 20 günlük raporumuz var o vaziyette çıkıyorum sayın savcının karşısına çıkıyorum, anlım kaşlarım ortasından saçlarımın bittiği yere kadar mosmor sayın savcı görmüyor, kafasını kaldırıp bakmıyor, normalde siz savcı olsanız sormaz mısınız, sizin gözetiminizdeki bir insan mesulü sizsiniz, sana ne oldu bakayım o alnına ne oldu, emniyette darp mı gördün yoksa demez misiniz, sormadı bile ,sayın savcı, davacı olduk organize şube görevlilerinden davacı olduk dosyayı kapatmak için bin bir dereden su getirdiler. 8 ay sonra adli tıp heyetine çıkartıldım. 8 ay sonra morluk çürük mü kalır. 8 ay sonra heyete çıkartıldım. takipsizlik kararı verildi, biz bir daha itiraz ettik şimdi ağır cezada yargılanacaklar, dava açıldı bırakmayacağım peşini haysiyetimle oynadılar ben bu devletin savcısı, polisi kolumu kesse sesimi çıkarmam. ben devletçiyim, milliyetçiyim ama Fethullah Gülen cemaatine hizmet eden içerde örgüt kuran örgütlü bir şekilde beni gibi vatanseverleri tehlike görüp tavsiye etmiş olanlarla ölene kadar mücadele vereceğim. bu benim görevim hiçbir heyet beni bu görevden alıkoyamaz devam ediyorum sayın başkanım, yine iddianame sayfa 263 2’inci paragrafta, Muzaffer Tekin ve Alparslan Arslan’ın büroma getirildiği, geldiği ve orda toplandığı üçüncü kere zikredilmiştir. Burada tekrarlar şu heyetin kafasına yerleştirilmeye

43

Page 44: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:44

çalışılıyor, aynı olayların tekrarları, başka bir dosyadaki olayların tekrarı yani suçlu göstermek için burada kalabalık etmek için tekrarlar vardır, zaten heyetinizin hukuki deneyime, tecrübesi bunları ayıklayacak boyuttadır, ama bende burda bunları tekrardan heyetinizin huzurunuzda dile getirmek mecburiyetindeyim, iddianame sayfa 263’de 5’inci paragrafta, 25.2.2007 günü Semih Tufan Gülaltay’ın Taksim meydanında Ulusal Birlik platformu olarak düzenlediği mitingde, Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz’in bizzat katılarak destek verdikleri görülmektedir. Hayır efendim, bu gerçek dışıdır, mitingi düzenleyen kuruluş Azerbaycan Türkleri dayanışma dernekleri federasyonudur. Yani valilik makamından izini platformumuzun üyesi bu kuruluş almıştır. Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Muzaffer Tekin, Veli Küçük bizim düzenlediğimiz miting yani Taksim gezi parkının olduğu yere değil, karşıdaki Atatürk anıtına aynı gün çelenk koymaya gelmiş, bir ayrı bir ulusalcı bir gruptur. yani muhtemelen dosyada fotoğrafları varsa, bu kişilerle benim bir kare bile fotoğrafım yoktur. çünkü ben davet etmem lazımdı ben davet etmedim, onlarında kendilerine göre ulusalcı kuruluşları olarak bu soykırımı Ermenilerin yaptığı soykırımı anmak için etkinlikleri vardı. aynı gün, kendileri de Taksim’deki Atatürk anıtına çelenk koydular aynı gün, bunu ben sonradan duydum. çünkü orası kalabalıktı biz yani caddenin öbür tarafında gezi parkında mitingi yaparken, Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz, Sevgi hanım bunların oluşturduğu ulusalcı gruplarda Taksim Atatürk anıtında çiçek koymuşlar. bunu yine ben sonradan öğrendim yani iddianamenin bu bölümündeki beyanda gerçek dışıdır. Yine iddianamenin sayfa 263 7’inci paragrafında, Emre Gülaltay ile Muzaffer Tekin’in arasındaki ilişkiyi diğer taraftan Semih Tufan Gülaltay liderliğindeki suç örgütünün kendilerini derin devlet olarak tanıtıp korku saldığı anlaşılmaktadır. tekrar ediyorum efendim İstanbul 12. Ağır Ceza mahkemesi, 2007/367 esaslı dosyada Emre Gülaltay’ın böyle bir telefon tapesi yoktur. benim zaten telefon konuşmam bile yok, kim kendini derin devlet olarak adlandırmış organize şubede bana bu şekilde atfı cürümde bulundular benimde onlara karşı ifadelerim ortadadır bize bu nitelendirmeyi yapanlar bir tanesine döndüm dedim ki sen Kars Sarıkamışlı değil misin, askeri okuldan dedim Fethullahçı olduğun için atılmadın mı, polis kolejine dedim seni dedim, kim dedim kefil oldu soktu deyince kaldılar, biz bunların hepsini biliyoruz, kadroları biliyoruz, kimler var organize suçlar şubesinde iyi biliyoruz, karşı tarafın tanıyoruz, onlar bizi tanımıyor, tanıyacaklar inşallah, iddianame sayfa 263’ün son paragrafında dördüncü kez Esra Feride Gökçimen’in ifadesine yer verilmiştir. sayın başkan, Esra Feride Gökçimen’in son celse yaptığı verdiği ifadesinde, 2007/367 esas nolu dosyada, muhtemelen avukatımda ibraz edecektir. ifadesi aynen şudur Semih Tufan Gülaltay dan ben iyilik gördüm, en ufak bir tehdit görmediğim gibi, kendisi hakkında verdiğim bu beyanların hiç biri doğru değildir. Alparslan Aslan isimli şahsın oraya geldiği doğru değildir. kendisine sordu başkan peki dedi sen dedi bu ifadeleri niye verdin o zaman, e bana kocam bunu dedi zorla verdirtirdi bunun üzerine kocasına tutuklama kararı verdi mahkeme, yani bu kadın ve kocasının ajan provokatör olarak bu devşirildiği kullanıldığı ortadadır. mahkeme huzurunda verdiği heyet huzurunda verdiği ifadelerle ortadadır. iddianame sayfa 265, 4’üncü paragrafta, ayrıca bir dönem Semih Tufan Gülaltay’ın kardeşi Emre Gülaltay’ın Korkmaz Yiğit’i sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli Küçük’ün Emre yi yanına çağırdığını, Emre’nin Veli Küçük karşısında iki büklüm oturarak bir emri olup olmadığını sorduğunu beyan etmiştir diyerek, Tuncay Güney’in ifadesine yer verilmiştir. sayın başkanım Emre Gülaltay, 4 tane yabancı dil bilen Çin’de, Moskova’da, üç ayrı ülkede iş yapan uluslar arası bir işadamıdır Emre Gülaltay bilekli, yürekli bir yiğittir. Veli Küçük değil, hiç kimsenin karşısında iki büklüm olacak birisi değildir. Bu alçak Tuncay Güney, tamamı ile hizmet ettiği odak olan Mehmet Eymür’ün bilgisi doğrultusunda beyanlarıyla savcılık makamını yönlendirmeye yönlendirmekte başarılı olmuştur. Başarılı olmuştur diyorum, çünkü ben şunu beklerdim, sayın savcılarımızın tecrübeleriyle böyle bir beyana itibar etmemeleri madem itibar edildi, Korkmaz Yiğit çağırılır sorulur, Emre Gülaltay seni tehdit etti mi Korkmaz Yiğit ölmemiş, İstanbul’da

44

Page 45: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:45

ömrümde hiç tanımıyorum Korkmaz Yiğit’i, ömrümde hiç tanımıyorum Korkmaz Yiğit’i, oda beni tanımaz. Emre Gülaltay’da Korkmaz Yiğit’i tanımaz. Emre Gülaltay’ın Korkmaz Yiğit’den haraç istemeye ihtiyacı yoktur. çünkü kendiside Korkmaz Yiğit gibi inşaat firması sahibidir üstelik 2-3 farklı ülkede inşaat işi yapabilecek kadar kuvvetli bir inşaat firmasının sahibidir Emre Gülaltay Korkmaz Yiğit’den neden haraç istesin, sonra bu ifadelere atıf yapılarak bu dosyada çıkan bir belge MİT belgesi sözde Milli İstihbarat Teşkilatı bunun sahte bir belge olduğunu açıklamıştır böyle bir MİT belgesi yok, ha diyelim ki velev ki var, Korkmaz Yiğit para vermişte Semih Tufan Gülaltay’a Mesut Yılmaz’a suikast ya bu ulusal güvenlik sorunudur, Korkmaz Yiğit alınır sorgulanır ne demek dönemin başbakanına suikast yaptırmak birde size çok ilgin gelebilecek bir şey söyleyeyim Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz 15 yıllık komşumdur. Küçükyalı’daki ofisimden benim plazamdan Turgut Yılmaz’ın plazası yan yanadır, yani komşumun abisine suikast yapıyorum, akıllara zarar, hem de ne para karşılığı, sayın başkanım devam ediyorum iddianame sayfa 267’nin 2’inci paragrafında, Semih Tufan Gülaltay alınan ifadesinde, her ne kadar kendisini Ergenekon örgütü kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden uzak göstermeye çalışsa da yav niye uzak göstermeye çalışıyım, eğer ortada bir örgüt varsa, bu örgüt benim düşmanım, ben bu örgütle mücadele ediyorum arkadaşlarımı şehit etmiş, benim bu örgütle kan davam var, bunu sayın savcılarda söyledim benim kimseye rol yapma gibi bir endişem yok yaptıysam yaptım bu ceza bu mahkemenin bana en fazla vereceği cezada örgüt üyeliğidir, zaten beraatlarımla birlikte fazlasını yatmışım birde devletten alacaklıyım, hiç korkum yok, onu da söylerdim ben bu örgütü savunuyorum bu örgütü de şu şu ideolojik sebeplerle savunuyorum diye savcılara da söylerdim, hayır dedim, eğer aynı örgütten söz ediyorsak, siz benim bildiğim örgüt hakkında tahkikat yürütüyorsanız, ben örgütle mücadele eden tarafım, buna rağmen bu teşhislerini sayın savcılar iddianameye yazmışlardır, olabilir oda onların kendi görüşleridir. kendi ifadeleridir. İddianame 267 7’inci paragrafta, 21.12.2006 günü saat 21.59’da Semih Tufan Gülaltay ve Selçuk arasındaki telefon konuşmasında, ben kutlu bir dava yolunda yürüyorum, ben bu işin sonuna kadar kan dökülmesini istemiyorum, ben orada bana muhalif olacak adamın ağzına mermiyi sıkarım dediği konuşması tekrar gündeme getirilmiştir sayın başkan dediğim gibi 9 ay telefonlarım dinleniyor bir sefer hiddete geliyorum günde 4 saat uyku uyuyorum, yoğun ve yorucu çalışma yapıyorum Gebze’den Büyükçekmece ye kadar düğün salonlarından, kahvehane toplantılarından dernek, vakıf toplantılarından koşturuyorum. öyle bir Sivil Toplum çalışması içerisindeyiz, aktif bir çalışma içerisindeyiz, e bende Allah kuluyum orada sabote edilmişiz, bir anlık hiddetle böyle bir laf telefonda telaffuz ettim doğrudur. bunu tekrar tekrar dosyaya koyarak şu vurgulanmak isteniyor, güya bu örgütler o kadar içli dışlı bu örgütün içendeyim ki, bu örgüte ihanet edecek adama ben vururum, hayır efendim ben bu örgütle mücadele eğer kastedilen örgüt benim kast ettiğim örgütse mücadele eden adamım, zaten bu kişiye de onu söylüyorum iddianame sayfa 267 pardon iddianame sayfa 440 son paragrafında Semih Tufan Gülaltay’ın düzenlemesinde ön ayak olduğu Azerbaycan ile ilgili açık hava gösterisinde Semih Tufan Gülaltay, Sevgi Erenerol, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük’un birlikte katıldıkları soruşturma evrakına ekli fotoğraflarla anlaşılmaktadır. Nerede bu fotoğraf, benim bir kare fotoğrafımı savcılık makamı Veli Küçük ilen, Kemal Kerinçsiz ilen birlikte bir kare fotoğrafımı Muzaffer Tekin ile birlikte yani o günkü açık hava toplantısında bir araya geldiğimiz ispatlayan bir kare fotoğrafımı lütfen ibraz etsinler, ben de huzurunuzda özür deliyim suçumu kabul edeyim, hatta ikrar edeyim gideyim, yerime oturayım, böyle bir şey yok efendim ayrıca savcılığın bu türde beyanlarla bu kadar ciddi bir soruşturmayı bu kadar tarihi bir soruşturmayı güvenilirliğini sorgulatmasına, güvenirliliğini zedelemesine ihtiyaçta yoktur. hiç gereği yok, bana pardon denebilirdi. bana dava açılmazdı. evet biz senin hakkında tahkikat yaptık araştırdık. senin gerçekten bu örgütle alakan yokmuş, kusura bakma denirdi bende yattığım çektiğim çileleri helal ederdim. ordan ayrılırdım yetmiyor, çıkar amaçlı suç örgütü lideri

45

Page 46: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:46

olarak gösteriliyorum birde dava açılıyor. neden bana sayın savcılar dediler ki, tanık olarak ifadeni alalım hayıt dedim ben dedim benim hakkımda ne şüphe varsa, ne istifam varsa kafanızda lütfen sayın savcım önüme koyun, ben her şeyi cevaplandırabilirim. çünkü benim bir alakam yok bende dedim şüpheli olarak ifademi alın vermek istiyorum. kendileri de buradadır kendileri de söyleyecekler ve doğrulayacaklardır ben bu kadar net açık mertçe yaklaşırken olaya en azından şunu beklerdim ya biz araştırdık ama sen gerçekten masummuşsun, bunu beklerdim çünkü ben masumum bu entrika bu komplonun layığı bir insan değilim, ha bu komplo çok emniyetteki kollarıyla uzun bir komplodur, ben zannetmiyorum sayın savcılarında vicdanen bu işin içinde olduklarını, ama o yönlendirmenin neticesinde bana çok ağır zarar verilmiştir çok büyük Hakkısızlık yapılmıştır. sayın başkanım iddianame sayfa 570’in son paragrafında, Esra Feride Gökçimen’in mahkeme huzurunda verdiği o ifadesinde, tekrar size anımsatarak şunu söylüyorum. 6’incı kez vurgu yapılıyor, aynı olay 6 kere iddianamede zikrediliyor. yani sanki ben Alparslan Arslan’ı tanıyorum, gelinmiş orda öyle bir toplantı yapılmış, sanki ben Danıştay saldırısının arkasındayım ve kanunu, adalete, emniyeti atlatmışım gibi bir hava estiriliyor, aynen bu yapılıyor 6’ıncı kez yer veriliyor. yine iddianame sayfa 271’in 2’inci paragrafında Esre Feride Gökçimen’in bu beyanı tekrardan zikrediliyor, nereden bakarsanız başkan sona Esra Feride Gökçimen’in beyanları başka bir şey yok, benle ilgili, ajan bir hanım getirilmiş, ifade vermiş daha sonradan kendi ifadelerini yalanlamış, çünkü yalanlamak zorunda kalmış, eşyalarımız yağma edildi demiş, biz belgesini çıkarmışız icra evrak yüzüne tükürecek adeta heyet 12. Ağır’ın savcısı dönmüş demiş ki, bu kadar insana nasıl iftira attın demiş, insanlar mağdur oldu perişan oldu, o kadının ifadeleri efendim 6’incı kez, iddianame sayfa 580’de son paragrafta Semih Tufan Gülaltay’ın kullandığı 532 443 16 34 nolu GSM hattı ile 60 kez görüştüğü, Semih Tufan Gülaltay’ın kullandığı 0532 328 04 62 nolu GSM hatti ile 5 kez görüştüğü iddiası yer almaktadır benle Muzaffer Tekin arasında, sayın başkanım şimdi size bir belge vereceğim. bu telefonlar bana ait değildir muhtemelen bir yanlışlık oldu, benim Muzaffer bey ile telefon görüşmelerim vardır, ama dediğim gibi 7-8 seferi geçmez. çünkü ben öyle çok telefonla konuşan bir insan değilim bir de bayram olur kandil olur muzaffer bey yaşça benden büyüktür, benim aklıma gelir ben kendisini ararım ben biraz gecikirsem kendisi arar beni, bu meyandı 7-8 kez en fazla telefon görüşmesi aramızda ceyran etmiştir ancak 60 kere görüşmedim kendisiyle, yani burada muhtemelen bir yanlışlık var, burada bakınız bana ait telefonlar 0505 345 90 36- 0536 384 49 88’dir iddianame sayfa 922’nin 5’inci paragrafında, şüpheli Muzaffer Tekin’in savcılığımda alınan beyanında, Semih Tufan Gülaltay’a Akın Birdal suikastından sonra cezaevine girdiği dönemde maddi ve manevi yardımda bulunduğunu beyan etmiştir denilmektedir. sayın başkanım, Muzaffer bey Gazi maaşı alan bir de Akaryakıt işiyle bildiğim kadarıyla uğraşan orta halli bir insandır yani bana cezaevinde maddi yardım yapabilecek bir maddi durumu yoktur, ayrıca benim böyle bir maddi ihtiyacım hiçbir zaman olmamıştır şahsıma ait gayri menkullerin kirasıyla en kötü şartlarda rahat rahat geçinebilen bir insanım, bu beyanı ortaya koyan savcılığın şunu ortaya koymasını beklerdim. evet Muzaffer Tekin Semih Tufan Gülaltay’a cezaevinde madden yardım etmiştir. işte para makbuzları, hani nasıl bana madden yardım etmiş, kaldı ki maaşı belli, maddi durumu belli, geçimi belli, e birde benim mahkemeye beyan ettiğim aylık 21 bin lire sadece kira geliri olan bir insanım ihtiyacım hiç olmamış, bu nasıl bir bağlantıdır böyle bir mahkemenin ciddiyetine bu yakışır bir iddianamemedir sizce iddianamenin 580’inci sayfasının pardon onu söyledim efendim iddianamenin 1178’inci sayfasının 1’inci paragrafında şüpheli Semih Tufan Gülaltay’ın çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan yargılandığı yaptığı eylemleri çıkar amaçlı suç örgütü adı altında aslında Ergenekon terör örgütünün çıkarları doğrultusunda yaptığı anlaşılmıştır denilerek hakkımda suçlama yapılmaktadır. sayın başkanım, yani şimdi hukuken iliyet kurulması gerekir. bu nasıl bir illiyet bağıdır yani Ergenekon isimli bir örgüt var ama örgütün lideri Necabettin Ergenekon Kadıköy’de herkes sorgulanıyor, Mehmet Eymür Şeriton’un kral

46

Page 47: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:47

dairesinde Tuncay Güney Kanada da keyif çatıyor, ben de bu örgütün taşeronu oluyorum yani ayak işlerine bakan bir adam yapıyorlar beni de o kadar emeğim çalışmam hangi akıl karı mıdır kim 11 tane kitap yazmış bir tane bana mafya lideri gösterebilir misiniz, hangisini bir arada yaptım ben sadece yazdığım kitaplardan bir tanesi Tanrının Türkleri 3000 sayfa, 6 cilt tarih felsefesi kitabı roman yazmadım ben, 17 bin tane kaynak vermişim, İstanbul üniversitesinden profesörler internet sitelerinde hakkımda sitayişle yazılar yazmış, takdir yazıları yazmış, nedir yani neden bu lekeleme çalışma gayretlerinin amacı nedir. Mehmet Eymür’ün yönlendirmeleridir ancak savcılık makamından şikayetim şudur. benim Cumhuriyetimin savcıları, bu tip yönlendirmeleri anlamaları gerekirdi. suçluyla suçsuzu daha tahkikat aşamasında ayırt edip gerçek suçlunun peşinde yönelmeleri lazımdı. benim o gün ilk duruşmada kalkıp bu iddianame geçersizdir dememin sebebi oydu, böyle tahkikat olmaz, yarın aynı tahkikat metotlarını sayın savcılarımıza uygularlar. artık bu karşılıklı kavgada, ilk kanın kimin tarafından döküldüğü önemli değildir. bu böyle olmadı mı geçmişte yani 27 Mayıs’ın sebeplerinden bir tanesi değil miydi tahkikat komisyonları, o gün yapılan hukuki uygulamalar değil miydi, ülkeyi kaosa götürdüler işte bu duruşma da, bu mahkemede, bu tahkikatta böyle bir havaya bürünürse, amacından uzaklaşacaktır. o küresel örgütün hedefine ulaşmasına sebep olacaktır. hayır biz burda bu örgütü çökertecek şekilde bu tahkikatın genişlemesini, bu örgütle bağlantılı ister medya patronu medya patronu a vardır, banka sahibi de vardır her titr de insan vardır bunların hepsi yargı karşısında hesap vermesini sağlamalıyız o yüzden ben sayın savcıların bu önemli bu tarihi tahkikatta bu iddianamene yaptıkları yanlışlıların ilerde Türk ulusuna çok ağır bedellere mal olacağını tekrar vurgulamak isterim iddianame sayfa 1624’de Korkmaz Yiğit, Semih Tufan Gülaltay ilişkisi Akın Birdal suikastı başlıklı sözde bir MİT raporu yer almaktadır. rapor İşçi partili Adnan Akfırat’da çıkıyor. Adnan Akfırat’a bu raporu getirip bırakan Tuncay Güney bu sahtekar papaz, Tuncay Güney getirip bırakıyor ve bu raporun sahte bir MİT raporu olduğunu Milli istihbarat teşkilatı daha iddianame yazmadan evvel açıklama yapıyor, peki Milli istihbarat teşkilatı bu açıklamayı yaptığı halde, neden bu rapor iddianameye girdi. yani bu gözden kaçtıysa vay bizim halimize, yani sayın savcılarımız bu kadar dikkatsizse, bu durum kötü, yok eğer kasti yapıldıysa tahkikat savcılardın bir tanesinin kasti tutumuyla yer aldıysa e yine çok kötü, şu haber günlerce gazetelerde günlerce manşet oldu ben ve ailem rencide edildik olmayan bir rapor yüzünden sayın başkanım iddianame 1164’de şahsımla ilgili telefon konuşmaları başlığı ile yer alan tapelerin tamamı İstanbul 12. Ağır Ceza mahkemesinin 2007/367 esas nolu dosyasındaki görüşmelerdir. Dolayısıyla Ergenekon davasıyla ilgili ne hakkımda bir tane telefon dinleme izni vardır, ne de Ergenekon davasıyla ilgili hakkımda delil olabilecek bir tane telefon tepesi vardır eğer varsa sayın savcılarımız onu da sunabilirler bende onu kabul ederim yine iddianame sayfa 1176’nın 2’inci paragrafında Mehmet Eymür’ün şahsımla ilgili ifadelerine yer verilmiştir ben şunu merak ediyorum neden Mehmet Eymür’ün tanık sıfatıyla ifadesine başvuruldu, yani Türkiye’de adam mı kalmadı Mehmet Eymür ismen çağrıldı. Semih Tufan Gülaltay ile ilgili ne biliyorsun diye soruldu. ben 41 yaşında bir adamım, beni geçmişim ile ilgili birçok insan çağrılabilirdi, bir çok insanın ifadesine başvurulabilirdi. neden Mehmet Eymür çağrıldı acaba bu tahkikat baştan organize şubenin Mehmet Eymür ile yakın dostu bulunan müdürleri tarafından mı yönlendirildi öyle mi başladı. öyle başladıktan sonra Mehmet Eymür tahkikat savcılarına bir takım bilgi ve belgeleri posta yoluyla gönderip bazıların kurye yoluyla anlatarak güya çok büyük bir tahkikat çok büyük bir sır ifşa ediyormuş gibi haddi zatında Türkiye’de ulusalcıları tasfiye etmek ve mensubu olduğu örgütün haddi zatında deşifre olmuş birkaç ismini deşifre etmeye çalışması mı söz konusudur. yani Türkiye’de 70 milyon içerisinde savcılığın Mehmet Eymür’ü tanık olarak çağırması, benimle ilgili ifade alması çok manidardır, ben bu bağlamda zaten Mehmet Eymür ile ilgili 96’dan beri neler yaşadığımızı kendisinin bana ve arkadaşlarıma husumetini tek tek anlattım efendim, sayın başkanım, bu tahkikatın diğer bir boyutu da 28 Şubat evveli Mehmet Eymür,

47

Page 48: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:48

Bülent Orakoğlu, Hanifi Avcı ve Tansu Çiller’in bir takım görevlendirmesiyle bazı insanların içinde bulunduğu bir grubun devleti ele geçirme mücadelesidir. o dönemde de iki koldan yürütülmüştür. Aynı kol hem batı çalışma gurubunda yer almıştır, bakınız hem batı çalışma gurubunda yer almıştır hem de aynı kol devletin polis istihbaratını ele geçirmek suretiyle genelkurmayı, deniz kuvvetlerini, askeri tesisleri dinlemek suretiyle Türkiye’de bir polis devleti kurmaya teşebbüs etmiştir. suç yine ordunun üstüne yıkılmıştır, ordu günah keçisi yapılmıştır operasyonun esas hedefi olan İstanbul’daki belediye başkanı her türlü yolsuzluklarına rağmen Başbakan yapılmıştır. operasyonun esas amacı odur, yeni bir lider, yeni bir yapılanma Fethullah hoca efendiyi daha yakın çünkü Necmettin Erbakan ulusalcı İslamcı diye tabir edebileceğimiz bir fikri akımın lideriydi, eğer küresel odakların emrettiği bir konu olursa ona direnebilecek kadarda omurgası sağlam birisiydi. hiç siyaseten haz etmediğim bir insandır hiçbir zaman ilgi duymadığım bir akımdır, ama buna rağmen ulusalcı bir akımda bir siyasetçi olduğunu hakkını teslim etmek gerekir, tasfiye edilmiştir. sayın başkanım işte tasfiye eden ekip, aynı ekiptir. bu küresel örgütün ekibidir bu küresel örgüt MİT kontr terör daire başkanlığı feshedildikten sonra 3’üncü kez Mehmet Eymür MİT’ten kovulduktan sonra, Mehmet Eymür’ün köstebek olduğu ortaya çıktıktan sonra, bu sefer Ramazan Akyürek döneminde polis istihbarat içerisinde teşkilatlanmıştır. sayın başkanım Fethullan Gülen Müslüman mı, isimli kitabımda Uğur Mumcu cinayetinden o dönem işlenen fail meçhul cinayetlerin bu malum örgütün faaliyetleri kapsamında Türkiye’deki gizli bahai bazı mahfillerin faaliyetleri kapsamında, provakatif amaçlı işlendiklerini anlatıyorum. Türkiye İran arasında bir harp tezgahlanmak istediğini bunların bir takım esas amaçları ve tali amaçlarını anlatıyorum. o günden bu güne yani 99’dan bugüne zaman tekrardan beni haklı çıkarmıştır. işte bu örgütün bu küresel örgütün marifetiyle karşınıza sanık olarak çıkartıldım. benim savunmalarım bundan ibarettir. dosya önünüzde vicdanen sizler karar vereceksiniz, hiçbir suç işlemediğim alakam irtibatım olmadığı ortadadır. beraatımı talep ediyorum efendim, saygılarımla, dedi,

Mahkeme Başkanı "sanığa Klasör 232 Dizi 265’deki savcılık ifadesi okundu soruldu,Sanık Semih Tufan Gülaltay " doğrudur efendim”Mahkeme Başkanı " anlatılanlar doğru mudur? “Sanık Semih Tufan Gülaltay " doğrudur”Mahkeme Başkanı " nüfus kaydı okundu soruldu”Sanık Semih Tufan Gülaltay " doğrudur efendimMahkeme Başkanı " bazı sabıkalarınız var”Sanık Semih Tufan Gülaltay " doğrudur efendim”Mahkeme Başkanı " savcı bey”C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Başkanım sorularımı biraz uzun taleplerde uzun sürüyor,

arzu ederseniz önümüzdeki celse biz sorularımızı soralım”Mahkeme Başkanı " öyle mi, peki avukat bey genel bir şey yapmadan önce yani tam bir

savunma yapmadan önce bir genel mahiyette bir şey söylerseniz, ana savunmayı daha sonra yaparsınız, çünkü sorulardan sonra yaparsanız daha uygun olur”

Sanık Semih Tufan Gülaltay müdafii Av. Erkut Şahin “ şu aşamada müvekkilimin beyanlarına katılıyorum. ilave edecek bir şey yok, ancak savcılık makamının sorularından sonra bizde görüşlerimizi beyan edeceğiz”

Mahkeme Başkanı "Semih oturabilirsin, şu anda bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Sait Türer, Necip Yenişan, Vahdettin Erdem, Filiz Esen, Kenan Aşık, Hanefi Altaş’ın geldikleri görülmekte huzurdaki yerine alındı

Yine sabahki oturuma rahatsızlıkları sebebiyle katılamayan tutuklu sanıklardan Abdullah Arapoğulları ve Hayati Özcan’ın da geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı

Mahkeme Başkanı "beyanınız var mı”

48

Page 49: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:49

Sanık Aydın Yüksek söz istedi verildi” sayın başkanım görüşmekte olan davayla ilgili olarak 02.03.2001 günü İstanbul Asayiş şube müdürlüğünce gözaltına alınan Tuncay Güney, Ümit Oğuztan, Adem Taşdemir, Derya Balta, Erol Koşer, Gökhan Kasap, Mustafa Şakir Bingöl isimli şahısların asayiş şubede alınan ifadelerinin hazırlanan hazırlık dosyasının istenmesine, 02.03.2001 günü asayiş şubece gözaltına alınarak 8.3.2001 günü suç no 58 ceraim ile İstanbul organize şubeye teslim edilen adlarını saydığım kişilerin organize şubede alınan ifade tutanaklarının ve dosya muhteviyatının eksiksiz olarak istenmesine adı geçen Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’ın beyan ve iddialarına ilişkin kamere kasetlerinin orijinallerini ve çözüm tutanaklarının asıllarının İstanbul emniyet müdürlüğü, kaçakçılık organize şube, istihbarat şube, foto film şube, asayiş şube ve evrak arşiv şube müdürlüklerinden ayrı ayrı istenmesine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı sayın Aykut Cengiz Engin’in görevlendirdiği Cumhuriyet savcımız Muzaffer Yalçın’ın görevlendirildiği hazırlık no 97/894 Devlet Güvenlik mahkemesi soruşturma dosyasının görülmekte olan dava dosyası kapsamına eklenmesi için Devlet Güvenlik mahkemesi arşivinden istenmesine, orijinalleri bulanamadığı söylenen Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’ın beyan ve ifadelerini içeren kamera kayıtlarının Devlet Güvenlik mahkemesi arşivinden 1997/894 hazırlık no ile istenmesini ki bu kasetlerin ve çözümlerinin İstanbul emniyet müdürlüğünün adli 2001/202 sayılı yazılarıyla Devlet Güvenlik mahkemesi arşivinin adli emanetinde olduğu ek klasörlerdeki evraktan anlaşılmakla beraber, resmi işleme tabi tutulmuş hiçbir belge bilgi doküman veya dosyanın ne poliste ne adliyede kaybolmasının söz konusu dahi olamayacağından, zaten yapılan soruşturmada emniyetçe ilgili daire başkanlıklarına, bu daire başkanlıkları ki istihbarat daire başkanlığı, kaçakçılık, organize suçlar mücadele daire başkanlığı, terörle mücadele daire başkanlığına gönderildiği, dosyaların ve bütün muhteviyatının gönderildiği bilinmekle, olaya ilişkin dosya ve kasetlerin ilgili daire başkanlıklarından da ayrı ayrı istemesine, davaya ilişkin bilgi, belge, dosya ve kasetler ile delillerin bulunamaması veya kaybolması söz konusu olmayacağından, yüce mahkemeye cevaben bulunamadı yada kayboldu vesaire gibi bir cevap verilmesi durumunda, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunularak soruşturma ve müfettiş görevlendirilmesi için yüce mahkemenizce yazı yazılmasını saygılarımla arz ederim, efendim bir talebim daha var sayın başkanım, tutukluluğumun 20’inci ayındayım sayın başkanım tutuklandığım gün hattı ben tutuklanmadan sayın Muzaffer Tekin gözaltına alındığında, sayın savcımız Zekeriya Öz Muzaffer Tekin’e aynen şöyle hitap ediyor ki, bu sorgu kayıtlarına da geçti Aydın Yüksek isminde bir polis dolandırılmış, bu konuyla ilgili bir şikayet var bu şikayetle ilgili işlem yapıyoruz diye mülakatta bulunuluyor, zaten Muzaffer Tekin’de bunu doğruladı, ancak defaen ifade etmeme rağmen söz konusu 16 nolu cd olarak sorulan cd içerisinde Cumhuriyet savcılığına hitaben yazmış olduğum mağduriyetimi ve şikayetimi anlatan dilekçemin Cumhuriyet savcılığı adı altında word belgesi olarak bulunduğu, ancak şifreli olduğundan açılamadığı beyan edilmişti. ek klasörlerde yapılan araştırmada ben bu belgeyi buldum efendim, bu belgede hazırladığım şikayet dilekçesinin örneği mevcut olmakla şikayetimin ana konusu şu teşekkül halinde suç işlemek üzere çete oluşturmak kendilerini devlet görevlisi olarak tanıtmam suretiyle sahtekarlık, dolandırıcılık ve tehdit, bu şikayet dilekçem sayın savcımızın eline geçtiğinde beni korumak adına yani ben ben olarak değil bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak beni korumak adına yapması gereken işlemi yapmamakla beraber ben kendisi olaydan haberdar olduğumda kendisinin ayağına gittiğimde, beni de sanık pozisyonuna sokarak huzurunuzda bulunmama sebep olmuştur. ayrıca bütün aile fertlerim taciz edilmekle beraber, köyün muhtarı diyebileceğim artık bir yakınımın üzerinde evinde ele geçen 7,65 mm çapında bir tabancayla ilgili yine savcım Zekeriya Öz'ün verdiği yetkisizlik kararı da Giresun’a gönderilmiştir. dolayısıyla bu dava içerisinde aleyhime öne sürülebilecek hiçbir delil yoktur. mağduriyetimde ortadadır bu konuyla ilgili asıl neden dahil edildiğimi bildiğim ancak ifade edemediğim bu günü kadar çeşitli açık açık söylemek lazım tehditler altına bulunduğumdan, bu

49

Page 50: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:50

salondakiler olarak anlaşılmasın, dışarısı olarak söylüyorum bunu, bir türlü meramımı da anlatamadığımdan evinde el konulan param dahi şahsıma teslim edilmediğinden bütün parasal hareketlerim kısıtlandığından ellerinde aleyhime sürülebileceği başka şeyleri basın veya başka yollarla aleyhime kullanarak beni bitirmekle, yakınlarımı bitirmekle tehdit edildiğimden, bugüne kadar öne süremedim, anlatamadım. ama defayen sayın mahkemeden bu davanın benimle ilgili olmadığını, bu davayla ilgili sadece beraber tutuklandığım Muzaffer Şenocak la aramda bir husumet olduğunu, bu davanın yani ikimiz arasındaki davanın bağımsız bir yargı önünde başka bir mahkemede görülmesini yani yalvarırcasına anlattım. asıl tutuklanma nedenim, yine ticari bir projem olan fakat sayın Özese hakimim Mete Yalazangil’in ifadesini alırken dediniz ki bana sormadınız o soruyu özellikle bekledim, 150 bin doları nasıl buldu bu emekli polis diye hiç sordunuz mu, diye Mete Yalazangil’e sordunuz, bende ifade verirken size sordum ki, öyle bir proje ile ilgili çalışıyordum ki sadece İstanbul ilinde devletimize 2 milyar dolar KDV girdisi sağlayacak bir projeydi diye söylemiştim. bu proje ile ilgili projenin noterden tasdiki ve ilgili belediyelerde kayıtları benim üzerime olduğundan ve bir yakınımın diyim artık, aile bağım olmamasına rağmen kişiliğime ve karakterime güvenen arkasında 150-200 milyon dolarlık iş bitirme belgesi olan çok önemli projelere imza atmış bir şirketi, genel müdürü sıfatıyla çok önemli projelere imza atmış bir şirketi genel müdür sıfatıyla temsil etme hakkım olan şirketle müracaat ettiğim belediyelerde, bu belediyeler İstanbul’un 3-4 tane belediyesi her birinde 5-6 tane var her biri encümenden geçmiş, yine ek klasörlerde Küçükçekmece belediye başkanlığı yazılı projemin bir anlatımı çıkmış, sadece bu projenin maddi değeri 30 milyon dolar, İstanbul da bunu çekmece ilçesinde 5, Eyüp ilçesinde 4, Gaziosmanpaşa ilçesinde 6, Kağıthane ilçesinde 3 noktada faaliyete geçirmek üzereyken, peşimde olan artık mafya tabir edelim, holdingler takip edelim çalıklar, çuluklar, yüseller, talıcılar, yahyiniciler buna rağmen polisin ve polisin içerisine yerleşmiş olan bu zihniyetin eline bir fırsat düştü ki, bizim Muzaffer Şenocak la aramızda olan husumet bu davada benim tutuklanmama neden oldu. asıl tutuklanma nedenim budur efendim, o yüzden tutuklanmama gerekçe gösterilen mağduriyetimi anlattığım. zaten örgüt üyeliği iddiası da hem İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince sizce reddedildi. çünkü yoktur zaten, o Türk ceza kanunun 327. maddesi sayılan devletin güvenli açısından gizli olduğu söylenen belgenin hem iddianamenin 1818 sayfasında yazılı olduğu kadarıyla, bu suçu içermediği, hem ayrıca 31 Ekim 2008 tarihli genelkurmay askeri savcılığının makamınıza yazdığı yazıdan anlaşılmakla beraber daha fazla mağduriyetime sebebiyet verilmemekle, bihakkın tahliyemi talep ediyorum saygılarımla arz ederim efendim,

Mahkeme Başkanı " burada söyleyemeyeceğiniz ne olabilir ki burası mahkeme açık burda söylenmeyen bir şey başka bir yerde söylenemez, anladınız mı”

Sanık Aydın Yüksek” anlatım sayın başkanım ben sizi “Mahkeme Başkanı " burada söyleyemeyeceğiniz hiç hiç burayı anlatmayın bize, buraya

bu şekilde anlatmayın, burada söyleyemeyeceğiniz hiçbir şekilde anlatmayın bize “Sanık Aydın Yüksek” söyleyemediğim şeyleri işte elimde belgede yoktu efendim, kendimi

ispat edebilmem için delilim yoktu, şu anda bunlarda ispat etmiş durumdayım o yüzden ifade ettim. yoksa mahkemeye güvenmemek gibi bir şey söz konusu değil böyle bir şey anlaşılmasın efendim”

Mahkeme Başkanı " mahkemenin güvenliğiyle alakalı değil, konuşacaksınız ki bir gerçek ortaya çıkacak, onu anlatmayım, bunu söylemiyim, bu ya böyle dedi tehdit edildim, böyle şeyler olmaz burada mahkeme gerçeği aramaya yönelik kavga veriyor, savaş veriyor, burada polis memurusunuz bir de “

Sanık Aydın Yüksek”eski polis memuruyum, sayın başkanım 8 sene önce bırakmışım ben“

50

Page 51: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:51

Mahkeme Başkanı " ne olursa olsun herhalde kenarda polislik titri kalmıştır, ya oturun oturun, lütfen “

Sanık Vedat Yenerer söz istedi verildi ; 4 gün önce ifademi verdim, savunmamı yaptım, 10 ay 4 gündür de tutukluyum. MİT’de gelen Tuncay Güney’in hazırladığı iddia edilen bu şema kapsamında hazırlanan ve iddianameye temel dayanak olan bu şemada benim adım geçmiyor efendim, adım geçmediği gibi 10 ay 4 gündür tutukluyum, adı geçenlerin hepsi dışarıda onun haricinde, iddia makamının hakkında hazırladığı Ergenekon belgesi yok, iddianamede lobi belgesi bende yok, bilgisayarımda, evimde, işyerimde bilimum Kemalist yapılanmaya ilişkin onların yarattığı bir takım suç olduğu iddia edilen belgeler bilgilerin hiçbiri bende çıkmadı. onun haricinde terör örgütü üyesi olduğumu gösteren hiçbir belge kanıt yok, hiçbir toplantıda bulunmadım. söz konusu toplantılara katılmadım. yasadışı veya yasal hiçbir toplantıya katılmadım bunun haricinde bu konuda benim terör örgütünün propagandasını yaptığımı gösteren hiçbir belge huzura gelmemiştir. ama ne vardır, hayali bir silah vardır. 7,65 mm. Çapında savcılık makamından hala bu silahın bu tabancanın benim dosyamdan çıkarılmasını bekliyorum, ama maalesef bu yönde hiçbir hareket yok, tek atımlık tüfek olan ve sizinde savcılarında gayet iyi bildiği gibi, tek atımlık tüfek hiçbir zaman vahim olamaz, ama buna rağmen emniyetin verdiği rapor var. 135 yıllık tek atımlık bir tüfek vahim olarak bana yüklendi, bunun haricinde Abdullah Öcalan ile fotoğraf çektirdiğimi iddia ettiler savcılık makamı,. ama bu fotoğrafı nedense ortaya koyamıyorlar çünkü böyle bir fotoğraf yok efendim, bunu da bana yamadılar. bunun haricinde 4 adet köye yazısı gazetede yazdığım ve bu 4 adet köşe yazısı da savcılar tarafından basın savcıları tarafından hiçbir şekilde yasal işlem yapılmamış 4 adet, bunun haricinde son olarak 3 tepem var. Veli Küçük le yaptığım 3 tape bu 3 tapeni tamamı da huzurda anlattığım gibi açık bir şekilde herkesin anlayacağı şekilde bir tape zaten bu tamamen gazetecilikle ilgiliydi. bu nedenle efendim 10 ay 4 gündür tutukluyum ve hukuka olan güvenim her gün biraz daha sarsılıyor, çaresiz durumdayım, oynanan açık hava tiyatrosu var ve bu açık hava tiyatrosu artık kangrene döndü ve sizden bu kangrene neşter vurmanızı bekliyorum. her gün sizden tek isteğim, bu neşteri artık atın ve beni aileme kavuşturun efendim. her gün dışarıdaki basının zaten linç halindeyiz. tamamen yalan haberlerle saptırma haberleriyle ve bu linç 10 ay 4 gündür devam ediyor, tahliyemi talep ediyorum efendim “

Sanık Muammer karabulut söz istedi verildi ; sayın mahkeme heyeti, dünkü talebime karşı düzeltmenin kararla birlikte değerlendirileceğini belirttiniz dolayısıyla konuya ilişkin mağduriyetimi kabul ettiniz bir anlamda, bu nedenle tutukluluk talebimin yeniden değerlendirilmesini arz etmek istiyorum”

Sanık Sevgi Erenerol söz istedi verildi; sayın başkanım, dün biliyorsunuz Hıristiyanların büyük bölümünün Noeliydi ve Noel le ilgili Türkiye’de de birçok kilisede ayinler düzenlendi basında da geniş bir şekilde yer aldı aynı ayinler Türk Ortodoks patrikhanesinde yapıldığında iddianamede gizli örgüt toplantısı olarak adlandırılmaktadır. bunu tekrar bilgilerinize arz etmek istiyorum, teşekkür ediyorum,

Sanık Abdullah Arapoğulları söz istedi verildi ; sayın başkanım ben el kaide ihbarı üzerine alındım, ikincisi de adını koyamadığım kişiler ailemin üstünden çekilsinler, aradıkları şey bende yok, üçüncüsü, neden bana sormadıkları şeyleri bir başkasına soruyorlar, neden beden beni sorgulamadınız niye bana sormadınız, başkası şeyiyle mi yola çıkıyorsunuz, arz ederim başkanım savunmamda da zaten açıklayacağım hepsini”

Mahkeme Başkanı " anlatacağın şeyleri konuşacağın şeyleri, bana konuşacaksın”Sanık Abdullah Arapoğulları” teşekkür ederim başkanım “Mahkeme Başkanı " anladın”Sanık Abdullah Arapoğulları” çünkü ailem rahatsız ediliyor, başkanım olmadık şeyler

yüzünden”

51

Page 52: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:52

Mahkeme Başkanı "bir zorunuz vardı ne şekilde rahatsız ediliyorsa yolla biz gereği yapsın mahkeme”

Sanık Abdullah Arapoğulları”ben sorgulamadılar “Mahkeme Başkanı " böyle afaki şeylerle değil, yazacaksın nedir nasıl oldu” Sanık Abdullah Arapoğulları” yazmıştım, başkanı geçen”Mahkeme Başkanı "ne şekilde yapılıyor aileniz nasıl kim yapıyor kim yapıyor ne şekilde

yapılıyor onun gereğini mahkeme muhakkak yapar meraklanma ,Sanık Abdullah Arapoğulları “tama başkanım pazartesi yazılı olarak veririm”Mahkeme Başkanı " verin tabi böyle kızarak değil, başınızdan geçen olayı anlatın o

gereği yapılır muhakkak”Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi ; Vatan Bölükbaşoğlu’nda değerli başkanım ilginç

bir cümle geçti, Ankara’da dedi göz altına alındıktan sonra emniyet genel müdürlüğünde görevli Ramazan Akyürek’in makamına götürüldüm dedi. Ramazan Akyürek Ankara emniyet daha doğrusu emniyet genel müdürlüğünde görevli, istihbarat şube müdürü bizim bildiğimiz kadarıyla bu soruşturmada emniyet genel müdürlüğünün kesinlikle herhangi bir alakası olamaz, görevli değil sizlerinde malum olduğu usul eğer taşrada yakalanmışsa dışarıda soruşturmanın yetki olarak kapsam dışında yakalanmışsa o söz konusu kolluk alır, sağlık kuruluna götürür, sağlık raporunu alır sağlığa engel bir durum yoksa, İstanbul’a sevk eder, şimdi burada doğrudan görevli Ankara emniyet müdürlüğü emniyet genel müdürlüğü nerden çıkıyor, Ramazan Akyürek nerden çıkıyor ben sadece bunu dikkatinize sunmak istedim. yani bu soruşturmanın içerisinde Ramazan Akyürek’in ne kadar payı olduğu konusu, değerli başkan, değerli başkanım dün bir karar verdiniz söz konusu şema konusunda, tabi malumunuz ceza muhakemeleri kanunu 125. maddesi, bu konuda son derece sarih mahkemeden hiçbir şekilde devlet sırrının gizlenemeyeceği konusu, şimdi burada sorun söz konusu şemanın devlet sırrı olup olmadığı meselesinde, bu şemanın nasıl hazırlandığı meselesine baktığımızda gelen yazıda anlayabildiğimiz kadarıyla bu şema Tuncay Güney’in hazırladığı şema değil, ancak onun dokümanlarından ve el yazısıyla hazırladığı şemalardan da istifade ederek üzerinde çalışılan ama doğrudan kurum tarafından hazırlanan bir şema, bizim anladığımız o, şimdi kurum diyor ki evet bu şemayı dolayısıyla ben hazırladım, benim hazırladığım bu şemada yapmış olduğum “

Mahkeme Başkanı " başka 6 cd, bir de ihbar mektubu “Sanık Kemal Kerinçsiz” tabi efendim”Mahkeme Başkanı " yani Tuncay Güney’in haricinde orda yazıyor ya, başka “Sanık Kemal Kerinçsiz “tabi doğru efendim, doğru yalnız diyor ki efendim orda bu kurum

içi gizli belgedir diyor kurum içi gizli belgedir diyor, altta ben onu çıkarıyorum, çünkü en altındaki cümle aynen şu, efendim çünkü gerçekten ben MİT’i tebrik ediyorum adeta bir sayfada kitaplar dolusu bilgiyi alabilecek teknik bilgiyi donanıma sahip, bunu hiç tahmin etmiyorum ki Türkiye’de değil, dünyada böyle bir kurum olabilsin. o yüzden de Milli istihbarat kurumuyla bu yönüyle de gerçekten övünmemiz gerekir. diyor ki efendim müsteşarlığımız açısından gizlilik niteliği müsteşarlığımız açısından gizlilikleri, yani kurum içi gizli belge olduğunu burada zannediyorum ikrar ediyor efendim. kurum içi gizli bir belgede, yine 47. madde uyarınca gizli devlet belgesi devlet sırı olarak kabul edilmesi de mümkün olamayacak. çünkü son derece açık yasada efendim, bir belgenin 47. maddeye göre, devlet sırrı niteliğinde olabilmesi için, devletin dış ilişkilerine ait olması gerekir. bu belge dış ilişkilere ait değil, iki milli savunmaya ilişkin olması gerekir bu da değil yine ve demiş, Milli güvenlik devletin genel güvenliğiyle alakalı ülkenin genel güvenliğiyle de alakalı değil, yine anayasal düzeni ve dış ilişkiler dış ilişkileri bir daha burada teyit etmiş madde, benim kanaatim buda değil çünkü ortadaki şema bir suç sözde suç örgütüne ilişkin, bir sözde suç örgütüne ilişkin şema nasıl olurda devletin güvenliğiyle alakalı olabilir. çünkü siz bu sözde suç şemasına suç örgütü şemasına göre, yargılama yapacaksınız ve değerli

52

Page 53: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:53

savcılık bana istinatta bulunuyor, siz bu şemanın bir yerindesiniz ve söz konusu şemada da senin suç arkadaşların var, ama bana suç arkadaşlarımı söyleyemiyorum ve gizliyor peki bu şartlar altına siz nasıl anayasanın 9’uncu maddesine göre, yargılama yetkisini kullanacaksınız veya nasıl bir adil yargılama yapılacak veya ben nasıl savunma hakkımı kullanabileceğim. bütün bu şartlar altına ki, benim ve sizlerinde bir yargılanma hakkı vardır benim yargılanma hakkım var 36. madde bu son derece açık ve net koymuş ve bu bir haktır ve ben bunu talep ediyorum ve doğru yargılanabilmem için bu şemadaki isimlerin ama hangi siyasi mülahazalar ve sakıncalar olursa olsun, açıklanmasında zaruret olduğu kanaatindeyim, değerli başkanım, yani ne 47. madde nede 125. madde söz konusu şemanın açıklanmasını ertelememesi gerekir diyorum değerli başkanım, yani dünkü ara kararınızdan rücu arz ediyorum, değerli başkanım bir talebimde daha olacak müsaadenizle iddianamenin”

Mahkeme Başkanı " dünkü ara kararımızda açıklanmayacak tebliğ ibare yok, böyle bir ibare yok yani, biraz daha sabır dedik”

Sanık Kemal Kerinçsiz “anlıyorum efendim bizde bir biraz sabırsız davranıyorum herhalde efendim, değerli başkanım iddianamenin birçok yerinde üstü kapalı olarak bazen açık, bazen işaretlerle Türk silahlı kuvvetleri suçlanıyor yani açıkçası sözde Ergenekon örgütünün TSK içerisinde bir yapı olduğu belirtiliyor, bazen inkar yoluna gidiliyor, ama bir bakıyorsunuz iki sayfa sonra tamamen tersine beyanlarla karşılaşıyoruz, bir iki örneği sizleri sıkmadan belirteyim sayfa 46 bu çalışma ile yani Ergenekon belgeleri çalışmalarıyla sivil unsurların örgüt içerisinde yer almasının sağlanması gerektiğini vurgulandığı ve böylelikle 1999 yılından sonra örgütün sivil açılımlar sağladığı görülmüştür. yine sayfa 48 paragraf 1 Ergenekon dokümanının 7’ini bölümünde genel değerlendirme başlığı adı altında Türk silahlı kuvvetleri bünyesinde faaliyet göstermekte olan Ergenekon’un yeni bir yapılanmaya yönelme zorunluluğu ve gereksinimi vardır iddiana sayfa 56 paragraf 9 Ergenekon amaç başlığı altında bu çalışmanın amacı, TSK bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’un reorganizasyonuna katkıda bulunabilmektedir. İddianame sayfa 72 paragraf 5, örgütün TSK’da örgütlenmesi hem dosyadaki resmi evraklardan hem telefon görüşmelerinden anlaşıldı. bu doğrudan iddia makamının görüşü, yine sayfa 117 paragraf 1 bu örgütlenmenin kurucularının ve önemli yöneticilerinin asker kökenli kişiler olduğu bu da iddia makamının doğrudan görüşü, iddianame sayfa 118 paragraf son, buradan da örgütün homojen bir yapıda olduğu sivil ve asker şahıslarca bizzat yönetildiği anlaşılmaktadır der. yine iddianame sayfa 119 örgütseli içerikli dokümanlardan da anlaşılacağı üzere Ergenekon terör örgütü yapılanması içende askeri yapılanmanın çok önemli bir yer tuttuğu, en son olarak efendim kontrol dairesinde görevlendirilecek ajanlar mutlaka TSK bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişiler seçilmelidir, denmiştir. bu listeyi olabildiğince uzatmak mümkün tabi burada aslına bakarsanız efendim doğrudan doğruya Türk silahlı kuvvetlerinin hedef alındığı bir gerçek, sizler geçmiş kararlarınızda bu örgütün sözde örgütün olup olmadığı konusunda gerek emniyet genel müdürlüğüne gerekse MİT müsteşarlığına yazılar yazdınız, son derece geniş kapsamlı son derece doğru ve sağlıklı ama işin birde öbür tarafı var efendim biz diyoruz ki, daha doğrusu iddia makamı iddianamesinde bu sözde örgüt TSK içerisine yapılanmıştır. fakat bugüne kadar genelkurmay başkanlığını bu konuda geniş kapsamlı bir yazı hazırlayıp göndermedik ve sormadık. kanaatimce bu önemli bir eksiklik olacaktır çünkü biz diyoruz ki, sizin yapınız içerisinde böyle koskoca devasa bir örgüt vardır peki bu devasa örgüt içerisinde ne yaptınız, MİT’in genelkurmay başkanına ve istihbarat daire başkanına başkanlıklara değil doğrudan şahıslara gönderdiği 2003 yılında ve 2006 yılından bir kitapçık ve bilgi notları var, bu bilgi notları üzerine genelkurmay başkanlığının kendi kurumu içerisinde nasıl bir çalışma içerisine girdiğini bilmiyoruz. acaba askeri savcılıklara bu konuda herhangi bir soruşturma yetkisi verildi mi veya genelkurmay başkanlığı istihbarata böyle bir yetki verilip geniş kapsamlı bir soruşturma yapıldı mı veya bu mesele askeri şuraya

53

Page 54: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:54

gündemine getirildi mi, bütün bunlar şuanda bir muamma şeklinde ve mahkememiz açısından da mutlaka aydınlanılmasını gerektiriyor diye düşünüyorum. bu bapla da şu suallerin genelkurmay başkanlığına yazılmasında fayda olduğu kanaatindeyim değerli başkanım, kısaca birkaç suali okuyayım soruşturma dosyasına gelen MİT yazısında bu konuda genelkurmay başkanlığına ve istihbarat daire başkanlığına iki yazı yazıldığı anlaşılmaktadır. ancak genelkurmay başkanlığının bu hususu teyit ettiğine dair ne MİT yazısında ne iddianamede nede eklerinde bir bilgi mevcut değildir yani bu yazılara acaba genelkurmay tarafından alınıp arşivlerine kaldırıldı mı? bu durumda söz konusu 10.7.2003 tarihli kitapçığın 26.5.2006 tarih bilgi notunun genelkurmay başkanlığına ulaşıp ulaşmadığını arşivlerine girip girmediğinin sorulmasında zaruret bulunmaktadır. çünkü burada ilginç olan husus 10.7.2003 tarihli kitapçığın genelkurmay başkanının şahsına bilgi notunda 26.5.2006 tarihinde genelkurmay başkanlığı istihbarat daire başkanına gönderilmiştir. iki eğer bu kitapçık ve bilgi notu genelkurmay başkanlığına ulaşmış ise, herhangi bir işlem yapılmış mıdır konu ciddiye alınıp TSK içerisinde bir soruşturma başlatılmış mıdır, söz konusu sözde suç örgütü olduğu ve TSK içerisinde yapılandığı iddia edildiğine göre, dönemin genelkurmay başkanı tarafından askeri savcılıklara soruşturma açılması için bir talimat verilmiş midir? üç genelkurmay istihbarat daire başkanlığı kendisine gelen bilgi notu üzerine gerçekten TSK içerisinde böyle bir örgüt olup olmadığı, eğer böyle bir örgüt var ise mensuplarının hangi asker kişiler olduğu konusunda bir istihbarat yaparak sonuç almış mıdır? TSK içerisinde böyle bir örgütü ulaşılmış mıdır bu konuda bir çalışması olup da en azından emekli askerler arasında böyle bir oluşum varlığını ortaya çıkarmış ise, bu çalışmasının başkaca kurumlarla paylaş mıdır? MİT dışındaki diğer kurumlar olan başbakanlıktan, Cumhurbaşkanlığında, emniyet genel müdürlüğünden terörle mücadele yüksek kurulundan, Milli güvenlik sekreterinden böyle bir örgüt yapılanmasının TSK’da mevcut olduğuna ilişkin bir müracaat genel kurmay başkanlığına yapılmış mıdır? sözde bu yapılanma genelkurmay başkanının 10.7.2003 tarihinden itibaren katıldığı terörle mücadele yüksek kurul toplantılarına milli güvenlik kurulu toplantılarına askeri şuralarda bizzat genelkurmay başkanı tarafından gündeme getirilmiş midir? MİT tarafından sözde örgüt hakkındaki kitapçık ve bilgi notu genelkurmay başkanına ve istihbarat daire başkanı ile başbakana gönderildiği dikkate alındığında, genelkurmay başkanlığı genelkurmay istihbarat başkanlığı ve başbakan arasında sözde örgüt konusunda madem ki TSK içinde yapılandığından bahsedilmektedir, herhangi bir yazışma, görüşme, brifing, toplantı yapılmış mıdır? iki kurum arasında bu konuda karşılıklı bir uyarı ve ortak çalışma var mıdır? bu hususunda sorulmasını arz etmekteyim her yıl askeri şura sonucunda yasadışına düşmüş TSK mensupları hakkında ihraç kararları verilmektedir sözde Ergenekon örgütüne üye olmak, yardım ve yataklık etmek suçlarından ötürü TSK mensupları hakkında yapılmış bir soruşturmadan askeri şuradan ihraç kararı verilmiş midir veya böyle bir dosya hazırlanmış mıdır? en son olarak değerli başkanım başbakan askeri şuranın başkanlığını yaptığına göre TSK içinde yapılandığı iddia edilen bu sözde oluşumun ortaya çıkarılması için askeri şuranın gündem alınması konusunda genelkurmay başkanlığına herhangi bir idari müracaatı var mıdır, teşekkür ediyorum değerli başkanım dedi,

Sanık Vedat Yenerer müdafi Av Vural Ergül söz istedi verildi; değerli başkanım Milli İstihbarat teşkilatından gelen yazının üzerinde gizli ibaresi sanırım mahkemenizin de dikkatinizi çekmiştir. özetle bizlere sunmuş olduğunuz açıkladığınız bu gizli antetli cevabı yazı ile üzerinde isimlerin yer aldığı şemanın da gizlilik derecesi yine gizli ibaresi ile sınıflandırılmış, elinizdeki şema ile bu şemanın gizliliğine ilişkin cevabı yazı arasında gizlilik sınıflandırılması açısından hiçbir farklılık yok, zaten esasen MİT’in koruyucu güvenlik önergesi gizlilik sınıflandırılmalarında da gizli ibareli bir yazışma yok, MİT gizli bir örgütlenme olduğu için gizli bir yapılanma olduğu için yapılanması gereği, bütün evrakın üzerine gizli ibaresi vurulur, bunun yanında dosya içerisinde çok gizli çok çok gizli onlarca evrak var zaten daha öncede ifade ettim efendim biz o isimlerin

54

Page 55: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:55

kimler olduğunu layıkıyla biliyoruz bu çerçevede söz konusu şemanın daha fazla geciktirilmeksizin biran önce açıklanıp kamuoyunda estirilen bu 1 numara terörünün biran önce sonuçlandırılmasını talep ediyoruz, efendim gelen MİT’in cevabı yazısında söz konusu kitapçığın içeriğinde kamuoyuna mal olmuş bazı asker sivil şahıslarında yer aldığı bahsi var, bu çerçevede hepimiz merak konusu olarak görüyoruz bunu, acaba asker şahıslardan kastedilen dönemin genelkurmay başkanı kamuoyuna mal olmuş sivil vatandaşlardan kast olunanda dönemin muhalefet partisi lideri midir, şimdinin muhalefet partisinin lideri Baykal mıdır bu bir muammaya daha fazla sebep olmasın ve biran önce açıklansın istiyoruz nihayetinde gizli ibaresi görüldüğü üzere herhangi bir belgenin tarafımıza verilmesini engel değil, ikincisi, efendim 23 Aralık 2008 tarihli celsede yapmış olduğum savunmada soruşturma savcıları için yapmış olduğum değerlendirmede kullandığım hükümet yanlısı olduklarına ilişkin bir değerlendirme savcıların şikayetlerine konulmuştu, ancak MİT den gelen cevabi yazıdan anlaşılmaktadır ki efendim, bu sözü edilen Ergenekon kitapçığı Tuncay Güney esaslı Ergenekon kitapçığı, bizzat daha sonra kendisini soruşturmaya davaya savcı olarak takdim eden ve bu işi şahsen takip edeceğini ısrarla dile getiren başbakan tarafından gönderilmiştir. Başbakanın, başbakanlığın herhangi bir terör örgütüne ilişkin kendisine MİT tarafından ulaştırılan bir bilgiyi devam etmekte olan soruşturma sürecinden Cumhuriyetin savcısına göndermek gibi bir görevi yoktur, eğer böyle bir faaliyet gerçekleştirirse, başbakan tarafından ben bunu pekala soruşturmaya müdahale olarak değerlendiririm. dolayısıyla başbakanlık tarafından eğer usule ve yasaya aykırı olarak MİT’in kendisine gönderdiği kitapçık, soruşturma sürecinde savcılara gönderildiyse, bu savcılara verilen bir talimat olarak değerlendirmeli, bu çerçevede MİT’in göndermiş olduğu bu cevabı yazıdaki yer alan ifadeler esasen benim savcılara ilişkin yapmış olduğum değerlendirmede hükümet yanlısı olduklarına ilişkin değerlendirmemi de kanıtlar mahiyette olarak pekala değerlendirilebilir. bu çerçevede soruşturma sürecinin de daha sağlıklı anlaşılabilmesi için, Milli istihbarat teşkilatına yazı yazılarak, sözü edilen kitapçığın hangi tarihte başbakanlık tarafından soruşturma savcılarına gönderildiğini sorulmasını talep ediyorum,

Mahkeme Başkanı " MİT ten mi soralım”Av. Vural Ergül “ evet efendim, çünkü bir MİT tarafından pekala Ulusal güvenliğe dönük

bir müdahale olarak değerlendirmekle istihbar da edilmiş olabilir,Mahkeme Başkanı " başbakanlıktan gönderildi diye bir yazı var orda ihbar o değil yani

başbakanın gönderdiği yazıyı MİT ten niye soralım açıklama yapın”Av. Vural Ergül “ efendim burada diyor ki burada diyor ki yazının içerisinde diyor ki aynı ile

söz konusu bilgi notu Ergenekon Ümraniye operasyonu sürecinde başbakanlık tarafından soruşturmadan sorumlu savcılığa intikal ettirildiği anlaşılmaktadır diyor, yani MİT göndermedi bu raporu Ergenekon raporunu savcılara MİT göndermedi efendim, bu MİT raporu öylesine önemli ki operasyon daire amir Mehmet Karabörk ile bende defaatle terörle mücadele vesaire de muhatap olduğumda Ergenekon a ilişkin sohbetlerde bu hususu değerlendim, bütün terörle mücadeleciler bütün organizeciler bu Ergenekon terör örgütünün varlığına ilişkin yegane dayanak noktasını MİT’in vermiş olduğu rapor olarak telakki olarak ediyorlar, dolayısıyla MİT raporu burada fevkalade önem kazanıyor ve MİT’in gönderdiği raporun içerisinde de bize başbakanlık “

Mahkeme Başkanı " bunu mu istiyorsun şimdi “Av. Vural Ergül “evet”Mahkeme Başkanı " başbakanlık savcılara ne zaman Ergenekon kitapçığını göndermiş

MİT kitapçığı başbakanlığa göndermiş, Başbakanlıkta kitapçığı savcılara göndermiş, soruşturma sürecinde ve bakın Danıştay saldırısı yapıldıktan 5 saat sonra dönemin başbakanı çıktı dedi ki bu çetinin arkasında ulusalcılar çıkacak dedi şimdi yolda bulunan bir düğmeye gömlek diktiriliyor gayretlerinin çok daha açık net anlaşılır bir halde huzurumuzda gün ve gün açığa çıkacağına

55

Page 56: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:56

inancım bir kere daha tazelenmiş oldu, dolayısıyla bu çok önemli husus bunu hem MİT’e, hem başbakanlığa soralım efendim, ayrıca efendim müvekkilimin tahliye beyanlarına da katılıyorum o konuda yeniden eğer ki tahliyemize ilişkin yine red kararı verecek olursanız daha öncede ifade etmiş olduğum gibi tahliyemize ilişkin red kararınızı gerekçelendirmenizi talep ediyorum, efendim teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel söz istedi verildi: sayın başkanım müdafiinin beyanı üzerine kısaca bir açıklama yapabilirim. MİT müsteşarlığından yazı geldikten sonra, orada genelkurmay başkanlığını ve başbakanlığa bunların bildirdiklerini size beyan ettikten sonra biz başbakanlığa yazı yazıp, tekrar size ne gönderildi ise, bize gönderin şeklinde istedik, gelen yazılar onlardır. MİT den geldikten sonra, başbakanlıktan bu yazılar istenmiştir. Yazıya dayanarak başbakanlığa gönderebiliriz, dedi.

Av. Vural Ergül; sayın başkanım, eğer ki MİT her halükarda arşivinde başbakanlığa gönderdiği kopyayı ekler, üstüne de bir üst yazı yazar der ki Başbakanlığa gönderdiğimiz yazılar bunlardır, alın işinizi görün der. Şimdi MİT’e güvenemediği için mi başbakana sorulmakta. Şimdi MİT in başbakanlığa göndermiş olduğu bir evrakı Başbakanlıktan sormak ta neyin nesi. Böyle bir şey hiç idari teamüle, devlet yazışma geleneğine de uygun bulmadığım için, zaten savcılık makamına da hiçbir suretle güvenmediğim için, özellikle bu beyan sonrasında daha da dikkat çekici buluyorum. Dolayısıyla her halükarda biz bu soruyu mutlaka MİT’e soralım, efendim,

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi: efendim, bu son gelen şemalarla ilgili bende beyanda bulunmakta ve talepte bulunmak istiyorum. Şimdi öncelikle şuna bir açıklık getirmek lazım. Bu şemayı kapatan MİT değil, bu şemanın üstünü postitleme suretiyle kapatan MİT değil, bu şema savcılık eli ile kapatılmış. Yani, bu şemaya çok gizli olduğu ibaresini savcılık koymuş. MİT, şimdi MİT in yazısı önümde, 9.5.2008 tarihinde savcılığına yazdığı yazısı önümde. Gizli diye bir ibare var, yazısının üstünde ve ekinde de bu şemaya ilişkin bilgiler. 135 sayfalık bilgi notu falan filan, bunların hepsini MİT açık olarak savcılığına göndermiş, savcılık bu dosyada hangi belgenin çok gizli olduğuna, hangi belgenin açıklanamaz olduğuna, kendi inisiyatifi ile karar veriyor, bunun örneklerini zaten ben savunmamda da söyledim. Biz bundan son derece muzdaribiz. Osman Yıldırım’ın beyanlarına hala tanık beyanlarına ulaşamadık. Şu anda da çünkü öyle takdir ettiler. Hala elimize geçmiş değil. Bunun örneklerini de arttırmak çok mümkün. Tuncay Güney ile ilgili olarak da olmayan kasetler üzerinden yargılandığımızı görüyoruz. Şu anda kasetlerin olmadığı ortada, İstihbarat şube temin edilerek hala dosyaya iki aydır getirilemedi. Soruşturmanın başından beri düşünürsek, çok daha uzun bir süredir temin edilip getirilemedi. Şimdi şunu özellikle belirtmek istiyorum. Bu mahkemede hangi belgenin çok gizli olduğuna, hangi belgenin devlet sırrı olduğuna, sayın heyetinizin karar vermesi gerekir. CMK zaten devlet sırrı niteliğinde olan belgeleri gayet güzel bir şekilde tanımlamış. Bundan bilginiz olduğunu ve bundan takdir edeceğinizden de ben son derece eminim, fakat savcılık makamının bu konuda böyle bir takdir yetkisinin olmadığını ve bunun bizim savunma haklarımızın elimizden alınması adına çok haddini aşan bir girişim olduğunu düşünüyorum. MİT’in üstünü kapama ihtiyacı bile hissetmeden açıkça dosyaya gönderdiği bir şemayı, savcılık makamı kendi takdiri ile saklayarak dosyaya sunmuştur. Üstünü kapamıştır. Bununla ilgili gerekçesinin, yani burada biz ha bire MİT den bahsediyoruz ama bunu yapan savcılık makamı. Üstünü kapatan savcılık makamı bunun. Bunu açıklanamaz hale getiren gizli ibaresine gizli hale getiren savcılık makamıdır. MİT ile alakası, ben mit in yazısını okudum ve burada anladığım şey MİT, ben bunu gizli tutulmasını istiyorum, bu devlet sırrıdır, çok gizlidir, böyle bir iddiası yok MİT’in. Bu benim müsteşarlığım açısından gizlidir, kurum içi bir gizliliktir bu diyor, bundan önce dosyaya sunduğu tüm bilgileri de gizli ibaresi basarak yolluyor. Yani bunun savcılık makamı tarafından dosyaya açık aleni olarak sunulan diğer belgelerden hiçbir farkı yok MİT açısından, ha şunu da yapıyor savcılık makamı savunmamızda dile getirdik, çok gizli olan devlet sırrı

56

Page 57: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:57

niteliğinde olan ve ilgili kurum tarafından bu konuda uyarıldığı halde, bu bilgileri de hiç ehemmiyet vermeksizin genelkurmayın yazılarına gayet rahat iddianamenin eklerine açık bir şekilde koyabiliyor. Ama bunu herhangi bir gizlilik olmamasına rağmen, üstünü kapatıp dosyaya sunuyor. Özellikle bunu belirtmek istiyorum ve bu şemaların sayın mahkemeniz tarafından hukuk eli ile bu dosyada sanıklardan gizlenen hali hazırda sanıkların savunma haklarına adil yargılanma haklarının elinden alınmasını teminen yapılan tüm girişimlerin hukuk eliyle sona erdirilmesini talep ediyorum, bir, iki, Bir talebim daha var. Sorgulamanın başından beri savcılık makamı çeşitli vesilelerle sanıklara devam eden ek soruşturma ile alakalı olarak bir takım kişilerden alınmış tanık beyanları bir takım beyanları, sorgu sırasında sanıklara soruyorlar. Bunun hukukla açıklanır bir tarafı yok. sanık son sorguda işte dikkatinizi, zaten itiraz ettim o konuya. Savcılık makamı sordu, ben itiraz ettim, çünkü dosyada buna ilişkin hiçbir belge yoktu. elinde bir belge sallamak suretiyle bana dedi ki eklenecek geliyor. Şimdi onun elindeki belgeden soru soruyor. Ben o sanığa o konu ile ilgili soru sormak istediğim takdirde, sorguya katılmak istiyorum, aslında hiç hukuki olmamakla beraber o soruyor, benim savcılık makamının elinde olan o belgeye ulaşma imkanım yok, benim o sanığa soru tevcih etme imkanım yok öncelikle bu dosya kapsamına girmemiş, mevcut dosyanı eklerinde, bize verilen eklerinde yer almayan hiçbir bir belgeye ilişkin savcılık makamı tarafından soru sorulmaması hususunda karar verilmesini talep ediyorum. Dedi.

Sanık Orhan tunç ve sanık Emin Gürses müdafii Av. Mehmet Taşdelen söz istedi verildi: ben de meslektaşlarımın beyanına açıklama getirerek katkıda bulunmak istiyorum. Şimdi burada Tuncay Güney in çizdiği şema dosyanın içinde mevcut. O cd lerde kimlerin eklendiği mesela, MİT in yazısında diyor ki rahmetli Necip Hablemitoğlu yine ve rahmetli paşamız hani uçak kazası Eşref Bitlis in bu şemada olduğunu yazıyor. Yani bu şema yüzde 70-80 i ile belli. İki bu dosyanın içinde bir de emniyetçe çizilen bir şema var. bu iki şema arasında yani Tuncay Güney ve ihbar cd lerine dayanılarak yapılan şema ile emniyetin çizdiği şema arasında çok büyük farklılıklar var, isimler aynı değil. burada işçi partilileri çıkarın, onlar zaten böyle soruşturmaların operasyonların demirbaşı olmuşlar. Veli Küçük paşayı çıkarın. Gerisi hiçbiri yok, şimdi bunu kapatılmasının psikolojik bir etkisi var, bir gizem yükleniyor, Bir sır yükleniyor, bir ehemmiyet önem yükleniyor. ve sayın heyetiniz manipüle edilmeye çalışılıyor. Birçok delil değiştirilerek iğfal edilmeye çalışıyorsunuz. Şimdi bu şemayı açmamakta MİT’e sormanızın aynı süreci devam ettirmekten başka bir anlamı yok, lütfen bu şemayı açın, herkes görsün. Bakacaksınız buradakilerden kaçı o şemada var, işçi partililer, Doğu Perinçek, Veli Küçük başkada yok. saygılarımı sunuyorum. Dedi.

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Tolga Akalın söz istedi verildi: birkaç celse önce ben milli istihbarat teşkilatının yazı yazma üslubu ile ilgili çok kısa yazı yazıyorlar, yazıları dişi cümleler kullandıkları için birçok anlamlar ifade edebiliyor dediğimde siz haklısınız öyle yazarlar demiştiniz o sebeple biz bu belgeyi sabah 5 e kadar tetkik etmek zorunda kaldık ve belli anlamları yükleme noktasında. Ben milli istihbarat teşkilatından gelen yazı cevabı ile birlikte esasen milli istihbarat teşkilatına mahkememizden ne sorulduğunu tam anlamıyla görmek için mahkememizden yazılmış olan müzekkereyi kalemden talep ettim. Kalemdeki arkadaşlar müzekkereyi verdi, mevcut müzekkerede öncelikle zaten çok temel bir tespit var, o da şu. Mahkememizce mühürlü zarf içerisinde gönderilen belgeler ile ilgili olarak bu belgeye dayanak yapılan bilgi ve dokümanların başbakanlık MİT müsteşarlığında ne şekilde bir değerlendirmeye alındığı, bunlar üzerinden bir çalışma yapılarak bahse konu yazı ve şemaların düzenlendiği noktasında bir soru soruyor, mahkememiz MİT’e, MİT bu şemalarla ilgili bir açıklayıcı cevap vermiyor bu müzekkerede, fakat bunun da ötesinde mahkememiz zaten müzekkeresinde bir temel tespit yapıyor. diyor ki mahkememiz, devlet sırrı niteliğinde olmadığı açık olan bu belgenin her ne kadar düzenlendiği tarihte üzerinde çok gizli kaşesi vurulmuş ise de, bu belgenin halen

57

Page 58: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:58

gönderildiği makamlar ve de aradan geçen bunca süre dikkate alındığında, halen gizlilik niteliği taşıyıp taşımadığı. Yani belgenin devlet sırrı niteliğinde olmadığına ilişkin tespit, müzekkereye baktığımızda, mahkememiz tarafından yapılmış bir tespit. Yine gördüğüm kadarı ile bu müzekkereden anladığım kadarı ile mahkememize gelen belgelerin üzerinde çok gizli kaşesi var. ancak MİT tarafından son yollanan yazıda, gizlilik zaviyesi biraz düşürülmüş ve sadece gizli denmiş, daha önce çok gizli bir kaşe varmış. Dolayısıyla bu noktada zaten buradaki ana tartıştığımız nokta, CMK 47 kapsamında bir değerlendirme, yine 125. madde kapsamında bir değerlendirme yapılıp yapılamayacağı noktasındadır. Malumunuz orda zaten CMK 47 de devlet sırrı konuşulur. Oysa biz burada şu an devlet sırrı değil, bu belgeler zaviyesinde gizliliği konuşuyoruz. Ben gizlilik ile ilgili akşam bir Danıştay çalışması yaptım. Yine bir MİT mensubu ile kurum arasında bir dava olmuş. Bu dava, yine MİT’in şurada atfettiği yönergeye istinaden yapılmış ve orada gizlilik nedir diye Danıştay’ın ilgili dairesi karar almış ve tarif etmişler, o tarif 47. maddedekine göre de, çok düşük bir tarif, yine dış ilişki konseptli bir tarif, gizlilik ile ilgili bir tarif. Şimdi bu iki husus dikkate alındığında, burada mahkememizce kanaatimizce tartışılması gereken asıl mesele şu ve şu tespiti elbette ki mahkememiz yapar, ama savunma olarak yapmak bize düşüyor. Milli istihbarat teşkilatı ile biz uzun yıllar yazışsak da, milli istihbarat teşkilatı, bu listenin açıklanmasının ifşa edilmesinin yükümlülüğünü üzerine almaktan kaçacaktır. Bağlı bulunduğu yasa ve yasal yükümlülükleri ile irtibatlandırıldığı kuruluşlarla olan ilişkileri gereği. Dolayısıyla milli istihbarat teşkilatı, çok uzun yıllar bu tür dişi cümleler kurmak suretiyle bu konu ile ilgili farklı yorumların oluşmasına da sebebiyet verebilecektir. Ben kurumsal kimlikleri itibariyle onlara hak veriyorum. Ama mahkememiz, milli egemenlik prensibi uyarınca genel anlamda millete karşı sorumludur. Bunun açıklanması bunun dışında hiçbir makama karşı sorumluluğu yoktur. Konuşmamız gereken denge, oluşturmamız gereken denge, gizli soruşturmada ki gizlilik kararı ile adil yargılanma prensipleri açısından huzurdaki kovuşturma sanıklarının hakları arasında bir denge kurmaktır. Yani soruşturmanı gizliliğine mi öncelik vereceğiz, kovuşturmanın adil olmasına mı öncelik vereceğiz, yüksek takdirinizle ilgil bu konuda anayasanın 36 açık hükmü, adil yargılanmanın her türlü idari tedbirin de üzerinde olacağını ortaya koyar. Bu kapsamda çok tartışılacak bir süreçte değildir Kanaatimce hukuki kanaatimce. Adil yargılanma her türlü ön soruşturma tedbirinin ötesindedir. Daha önce de mahkememiz de kısaca ifade etmiştim. Ceza usul de delil değerlendirmesinde yöntem tüme varımdır. En alt hücreden başlayarak yatay ve dikey ilişkileri sorgulamak suretiyle yukarıya doğru bir tanımlama, örgüt tanımlaması yapılabilecektir. Örgüt varlığı yokluğu sorgulanabilecektir. Bu kapsamda bu şemanın mevcut gizlilik zaviyesinin de düşmüş olması hali de dikkate alarak ara kararımız üzerinden yeniden bir değerlendirme yaparak açıklanması gerekiyor efendim, bu yazıda ilgili ilginç ikinci bir noktada şu, mahkememiz 15.12.2008 tarihli müzekkeresinde, milli istihbarat teşkilatına, mevcut evraklarla ilgili genel idari işleyişin ne olduğuna ilişkin bir soru sormamakla birlikte, milli istihbarat teşkilatı verdiği cevabi yazıda bu güne kadar bu belgeleri MİT tarafından kendilerine yollandığına ilişkin soruşturma kolluğu tarafından yapılan genel propagandanın aksine, bu belgelerin cumhuriyet başsavcılığına veya ilgili cumhuriyet savcılığına başbakanlık tarafından yollandığını ifade etti. Sayın savcımız, az önce onunla ilgili bir açıklama yaptı ve bu bizim talebimize istinaden yapıldı, dedi. Oysa mahkememiz MİT’e böyle bir soru sormamasına rağmen, MİT burada böyle bir açıklama ihtiyacı hissettiğine göre ve yine sizinde tespitinizle çok dikkatli olan bir kuruluş, bugüne kadarki bütün müzekkerelerinde Ümraniye Ergenekon soruşturması adını yazarken salt bu müzekkereye münhasır olarak Ergenekon Ümraniye soruşturması yazması düz bir yanlışlıktan kaynaklanmayacağı kanaatindeyiz. Yani bu güne kadar önceliği Ümraniye Ergenekon olarak tespit eden MİT bu ifade de Ergenekon Ümraniye ifadesini kullanmıştır. Soruşturmanın başından beri bu konuda siyasetin soruşturma aşamasına müdahale ettiğine ilişkin mevcut sanık iddiaları ortadadır. Bu kapsamda hem Cumhuriyet

58

Page 59: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:59

başsavcılığımıza hem başbakanlığa müzekkere yazılarak bu belgelerin hangi tarihte ilgili yerden geldiği veya yollandığı noktasında bir bilgi alınmasını, çünkü cumhuriyet başsavcılığımızın evrak içeriği incelendiğinde, sayın savcılığımız Ergenekon ve lobi kavramlarından ilk defa mevcut belgelerin Oktay Yıldırım ve diğer birkaç sanıkta çıkan belgelerle haberdar olduğunu 10.07.2007’de yazıyor. Organize suçlar şube müdürlüğüne, organize suçlar şube müdürlüğü de 23.07.2007 de bu belgeleri yolluyor ve ilk defa Tuncay Güney ve diğerlerine bunlarla ilgili vakıf olduğunu söylüyor. Ama MİT yazısının talep olunmaksızın MİT tarafından böyle bir beyanda bulunulmasının da bu yönü ile dikkate almak gerekiyor, son bir nokta daha var oda şu, milli istihbarat teşkilatının delil olarak değerlendirilemez yaklaşımını, milli istihbarat teşkilatının daha önce savcılığımıza yazdığı müzekkeredeki açıklamaları ile birlikte değerlendirirsek, bizce milli istihbarat teşkilatı bu konuda şöyle haklı. Savcılığa yazdığı daha önceki yazışmaların da ham bilgileri, çeşitli kaynaklardan gelen ham bilgilerin bir değerlendirmeye tabii tutulmasından sonra bir istihbarat notu oluşacağını, çok acil bir bilginin bir yere yollanmasının değerlendirme yapılmaksızın yollanmasının ise bir başka isimle sıfatlandırıyor MİT, istihbarat notları rafine bilgiler olduğu için değerlendirmeye tabii tutulan bilgiler olduğu için yine milli istihbarat teşkilatı kanununun 29. maddesi gereğince de, kaynakları ile ilgili tanıklıklar MİT müsteşarının onayına tabii olduğu için ve yoruma dayalı çıkarımlar olduğu için, CMK 206 ve 217 kapsamında bu mahkemede delil olarak normal şartlarda tek başına kesinlikle değerlendirilemez, ama bunları delil olarak değerlendirme gayretinde olan soruşturma sayın savcılarımız ise, kaynak belgeleri bu mahkemede bu yargılamada delil olarak değerlendirme noktasındadırlar. MİT’in bu kapsamdaki tespiti yani delil olarak değerlendirilemeyeceğine ilişkin genel tespiti ayrı bir şeydir. Bu tespite rağmen, soruşturma savcılarımız tarafından ana belgenin bu şema yapılması ve bu şemayı işleyişinin bu örgütün varlık nedeni olarak addedilmesinden dolayı da bu şemanın bu sebeple bir defa daha açıklanması gerekmektedir. Yani MİT’in delil olarak değerlendirme tespiti esasen istihbari yorum yapmasından kaynaklanıyor, ama bununla ilgili soruşturma savcılarımız bunu bir ana kaynak belge kabul ettiklerinden dolayı da, bu belgeyi baz alarak devam ediyorlar yine son olarak bu konuşla ilgili gizlilik niteliğiyle ilgili de Danıştay kararını biraz sonra mahkememizin huzuruna yollayacağım, bütün bu hususlar dikkate alındığında iki talebimiz var efendim gizliliğin kaldırılması birinci talebimiz, ikinci talebimizde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına veya başbakanlığa müzekkere yazılması suretiyle bu bili notu başlıklı 19.1.2006 tarihli bilgi notu başlıklı yazının hangi tarihte Cumhuriyet savcılığımıza iletildiğine ilişkin müzekkere yazılarak cevap alınmasını talep ediyoruz efendim dedi,

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Kadir Kartal söz istedi verildi ;sözlerime başlamadan önce parantez içerisinde arkadaşları tamamlamak adına Milli İstihbarat teşkilatının her evrakı örneğin temizlik malzemesi alınması olayının başında da gizlidir ibaresi vardır, sayın başkanım değerli üyeler açıklayacağım hususlar tamamen yasalarımızın bana vermiş olduğu savunma sınırları içerisinde değerlendirilmesini önemle arz ederim, şimdi tam soruşturmanın başlangıcından bu yana 561 gün geçti, kovuşturmaya başlayalı da 2 ay 6 gün huzurunuzdayız şimdi adalet, devletimizin hak ve hürriyetlerimizin hayat tarzımızın temeli adalettir. Yargı gücünün kaynağı millettir. Yargı gücü yetkisi görevi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. Yargı gücü bağımsızdır, tarafsızdır. Erdemliği ve halkımızın özlemle beklentilerini karşılayabilecek bilgi ve deneyim birikiminin varlığının esası sayar, bu temel özellik çünkü 10 yıllık Türk tarihine baktığımızda, Mili mücadelede bağımsızlık ve egemenlik hakkının emperyalistlere karşı nasıl kazanıldığının destanıdır, örneğidir, türünde eşine ve benzerine rastlanamamıştır. Şimdi diğer taraftan baktığımızda, muhterem başkanım, değerli üyeler, şimdi temel olarak biz hemen şunu ifade edeyim, Cumhuriyet ve demokrasinin batının bize armağanı gibi, bir anlayış son 70 yıldır zihinlere zerk edildi, günde ülkeme giren bilgim 800 bin, devlet olarak analiz gücüne sahip değiliz, biz bağımsızlık ve egemenlik hakkını doğru kullanabilseydik

59

Page 60: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:60

ve bu 70 yıllık süreci doğru değerlendirebilseydik, aslında 4 tane Almanya, 6,5 İtalya olacaktık ve çeyrek asrı geçen terör örgütünün sonucunda federasyona doğru diğer taraftan efendim özür dilemeler, ermeni soykırım tasarılarının geldiği boyut ,bir diğer taraftan da maalesef ötekileştirme sayın başkanım değerli üyeler, belki sırası değil ama 10 dakikanızı almak istiyorum, istirham ediyorum şimdi içerisinde bulunduğumuz süreçte, Türkiye tarihinin en yoğun çözülme dönemini yaşıyor özgüven kayboldu, ötekileştirildik, bir birlerimize tebessümü zor gördük, bugün ülkemde ben bir Türküm diyen korku kültürü içerisindeyiz, korkuyoruz ve dolayısıyla varlık nedenlerimizi konumumuzu bir kenara atarak acaba emperyalizmin treninde olup olmama noktasını mutlaka irdelemek zorundayız. gördüğüm ve sezgi gücü bütün bu olumsuzluklara rağmen tek kutuplu hale gelen Amerika dağılma süreci içerisinde kurulan bir davadır. Ve bir süre daha devam edecektir. Ve Ermenistan’ın iddiası, 90 milyar dolar 1915’te sigorta şirketlerine tarafından ödenen paranın iadesi, toprak talebi, ayrıca tazminatlar ve birinci körfez savaşı 1990 çekiç güç, PKK terör örgütü, şimdi 2001’de meydana gelen evraklar, 2003’te takipsizlik parçalı bir dava bir ucu Ankara’da zorunlu olarak orda bozuldu, diğer bir kısım insanlar burada ve diğer bir kısım bu lokomotifler devam ediyor arkadan gelecek, burada biz aslında sayın başkanım değerli üyeler görevlerimizi çünkü şunu görüyorum ben, geldiğimiz süreçte dünya 21’inci yüzyıla girerken evren ve insan ne hale geldi, ekolojik dengeyi bir taraftan bozulmakla birlikte, bu emperyalistler diğer taraftan insanın meta ve şey konumuna geldiği bir dönem yaşıyoruz, temel kültür kaynakları Krek, yunan, Roma kilise ve Siyonist düşünceye bağlı olarak tarihi süreç içerisindeki izimler kapitalizm, kapitalizmin kırbaçlanması sonucu, Marksizm, liberalizm, globalizm ve küreselleşme sürecinde bu davayı bu davanın sürecini doğru tahlil etmek zorundayız, yani eğer buradan çıkarsak olur bunlar yani ama 2018 yılında bu dava hakkında Türk bağımsız yargısı Türk milletinin vicdanından alan süzüle süzüle bağımsızlık ve egemenlik hakkını kullanarak geleceğe taşıyan, çünkü tarihten gelen hakların korunması, savunulması, geliştirilerek sonsuza kadar devam etmesi gerekir. biz Robınson’un cuması konumuna düşeriz aksi halde, o halde tutuklama bir tedbir ve devletim güçlü, şimdi her arkadaşımızı burada tutmak muhterem heyetin gücü dahilindedir. Cumhuriyet savcılarının şimdi şunu hemen ifade edeyim, tabi sırası gelince biz buna Türk düşünce ve hayat tarzının neresindeyiz. 1923 yılında dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce kendi benliğimize ve milliyetimize bu saygıyı hissen, fikren, fiilen bütün his ve hareketlerimizde gösterelim. bilelim ki milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdırlar. Diğer bir cümle de, Cumhuriyetin hayat tarzı vatandaşları arasında görüş tarzları tutum ve davranışları arasında bir bütünlük, Cumhuriyetin varlığı ve gelişmesi için hem en önemli bir kaynak, hem de milli gücün gelişmesinde ve milli benliğin korunmasında vazgeçilmez bir unsurdur. cumhuriyet bu görüş tarzlarının tutum ve davranışlarını oluşturduğu bir hayat tarzının bir sonucudur ve bu hayat tarzını temsil eder. Toplumun siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik hayatındaki görüş ayrılıklarının, farklı düşüncelerinin, farklı tutum ve davranışlarının hududu Cumhuriyet hayat tarzıyla çerçevelenmiştir. Bunun dışına çıkılması halinde, toplumda bütünlük zedelenir, yıpranır ve çözülme başlar ki, o artık cumhuriyetimiz değildir. Bu gibi yani Türk düşünce ve hayat tarzı, Türk inkılabıyla elde ettiğimiz zorla yedi düvelle cebelleşmiş yeni vatan, yeni millet, yeni devlet anlayışı, 21’inci yüzyıla girdiğimiz şu günlerde, bir çözülme arifesinde o zaman ben sayın başkanımın çok iyi bildiği ve değerli üyelerimin aslında burada hızlı hareket etmek zorundayız. geciken adaletin inkar edilmiş adalet olduğuna inanıyorum, o halde burada ben inanıyorum ki, sayın heyet eğer her türlü baskının ötesinde korku maalesef tümümüzde korku kültürü hakim olduğu nereden geliyor bu lobiler, nereden geliyor bu Sivil Toplum örgütleri ve tabi yine Esat Bozkurt’un ifadesini de size arz etmek isterim ondan sonra sayın savcılarımdan dikkatine sunmak istiyorum, o çok önemli bir düşünce, onu 1926 yılında söylemişti ben tabi çok çok uzun uzun konuşmamız lazım, ama savunma sınırında olmadığımız için ve sizinde zamanınızı almamak adına, çünkü sabah eskortla gelirken

60

Page 61: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:61

İstanbul’dan 70 kilometre öteye ve bu cezaevinin içerisindeki bir kampüse sıkışmış halimizi Allah’ım, gelecekte bizi nasıl irdeleyecekler 10 yaş ve altındaki o saf bilinçler, çünkü oğuz büyük bir millettir. Bunu tarihte göstermiştir. Yarınlarda da gösterecektir eski adalet bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt sayın savcılarımın bilgilerine, çünkü Cumhuriyetin savcıları, bağımsızlık ve egemenliğin timsali, sembolü bugün, bu Menhatın denilen Levent ve çevresindeki elit ve seçkinler, yani yerli işbirlikçileri, neler çeviriyor veya bugün bir Cors Soroz’ün dosyası açılmış mıdır. Türkiye’de her bir kalemin silah böyle bir atom bombası gibi ülkemin kalbine saplandığı şeyler niye değerlendirilemiyor da, bugün birisi anya, birisi Konya olan insanları bir araya getirerek yarın hepimiz sorumlu olacağız. çünkü insanın bir tarihi olduğu gibi milletlerinde bir tarihi vardır, diyor ki sayın bozkurt, sizler Türk devriminin demireliyle kurulan uygarlığın kıskanç bekçileri olmak zorundasınız. görev ve sorumluluklarınız geçmişin dirilmesine yeniliğin acı çekmesine zaman ve olanak vermeyecektir. Bu düşüncelerle, sayın başkanım 24 yıllık bir avukat, bu Türkiye topraklarında Allah’a şükür 70 milyon ve Türk dünyası da 300 milyon şimdi vahşi Amerika 2018 lerde sona erecek, ama yerine Çin ve Rusya almadan yen bir makasa girmeden bu milletin evlatları bir birimize zulüm etme özelliği ötesinde gerek kamu yönetimi gerekse siyasi yönetimin dağılma sürecine girdiği dönemde görevlerimizi doğru değerlendirmek durumundayız ve 24 yıllık bir avukatın aslında 70 milyondan bir tane kalmasa o yine benim vatanım der e kaçacak göçecek yeri yok, efendim, sorgusu yapılmadı, ceza muhakemesinin usulüne katılırsak, o usule tahammüllere ki bu salonda oda yok, ben şimdi müdahillerin tarafındaydım, buraya gelmek zorundaydım, oldum çünkü bir kendimi ifade etmek noktasında sıkıntı çekiyorum, sayın başkanım,

Mahkeme Başkanı " oradan da bakarız size, oradan da bakarız “Av. Kadir Kartal “ sayın başkanım bu bir zorlama sizde istediğiniz başlangıçta yarın

yenileri gelecek, belki bu salonda yetmeyecek hazırlıkları belki ara vereceksiniz, neyse ben kısır şeylerin mücadelesi değil, hayatım yüksek değerlerin bu milletin geleceğini hizmet etme anlamındadır. 24 yıllık bir avukat tutuklu başkanım, kovsanız idam kararı verseniz, yine vatanım diyecek, tutuklama bir tedbir ve hepimizin sorumluluğu var, eğer gerçekten yani eğer gerçekten düşünecek olursak, bu davayı bütün ayaklarıyla, süreciyle şuanda Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum itibariyle, bakın PKK, PKK’nın arkasında kim var, İngiltere ve Amerika, ne harcadım, 1 trilyon dolar ve kan gölü sonuç sonuç efendim Barzani ve Talabani ye kaldık Talabani diyor ki, şimdi ateşkes yapacak ne yapacak ondan sonra toprak talebi niye çünkü ilgi ve manevra alanlarım dünya kaynaklarının yüzde 75’i, emperyalizmi çözemediği sayın başkanım değerli üyeler iki konu vardır, birisi Türklük meselesi,

Mahkeme Başkanı " konuya girelim”Av. Kadir Kartal “ bitiriyorum başkanım bitiriyorum Türk ve Türklük meselesi, ikincisi de bu

Misak-ı Milli kanla aldık, alın teriyle aldık, kırık masalarda onu kurduk başkanım, suçluyla suçsuzu ve mevcut durumu ve mevcut konjüktürü ve emperyalizmin emperyalizm adına değil kendi adımıza ve kendi vicdanımıza ve o yetki ve görev anlayışınız doğrultusunda tutukluluğun gözden geçirilmesini muhterem heyetinizden arz ediyorum çok özet oldu belki konuşmam anlaşılmadı ama son savunmada bana 10 saat vereceksiniz başkanım onu da şimdiden talep ediyorum, saygılar sunuyorum”

Mahkeme Başkanı " avukat bey bu özetse artık yani, bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Avukat Ahmet Ülger ve Murat Bülent Hattatoğlu’nun da geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı,

Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık söz istedi verildi; şimdi sanık Aydın Yüksek tahliye talebinde bulunurken huzurda görülen bu davanın kendi davası olmadığını husumet içerisinde bulunduğu benim müvekkilim Muzaffer Şenocak la bağımsız görülmesi gereken bir davasının olduğunu söyledi. biz onun bu düşüncesine katılıyoruz bize göre de öyle,

61

Page 62: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:62

ama sanık Aydın Yüksek müvekkilim Muzaffer Şenocak’da bu davadan yargılanmakta ve bugüne kadar da tutuklu bulunmaktadır. Daha önceki savunmalarımda ifade ettim, yine tekrar etmek istiyorum. müvekkilim tutuklanma nedeni devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri elde etmek, bulundurmak suçlaması, bunun sebebi de bir tane cd bu cd’nin nasıl oluşturulduğu her duruşma burda tekrarlanıyor, sanık Aydın Yüksek’te bunu bugünde ifade etti, müvekkilime yönelik bir şikayetinin bir mağduriyetinden kaynaklanan şikayeti olduğunu, buna ilişkin dilekçenin bu cd’de olduğunu ve yine müvekkil ile ilgili kişisel bilgileri oluşturduğunu ve bunu Muzaffer Tekin’e ilettiğini söylüyor, yani cd’nin hikayesi bu, şimdi bu cd’de neler var bu cd’de neler var “

Mahkeme Başkanı " söylemiyor öyle bir şey söylemedi bize, bize söylemedi”Av. Kenan Aşık “ efendim”Mahkeme Başkanı " burada söylemedi burada söylemedi bile, bildiğimiz kadarıyla “Av. Kenan Aşık “ efendim cd’nin ne şekilde elde edildiği o şekilde iddianamede anlatılıyor”Mahkeme Başkanı " iddianamede “Av. Kenan Aşık “ pardon efendim iddianamede o şekilde cd’nin elde edildiği ifade ediliyor

şimdi cd ile ilgili genelkurmaydan gelen yazılar var, bu tabi diğer başka cd’ler de var. bu cd’ler bir takım belgeler var, bilgiler var karma karış hepsi, genelkurmaydan gelen yazılarda, bu cd’lerde devletin güvenliğine ilişkin iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken belgeler olmadığı ifade ediliyor. zaten bu cd, müvekkil kendisi oluşturmadığı gibi, kabul de etmiyor müvekkilden elde edilen bir cd’de yok bir takım disketler var işiyle ilgili kişisel bilgileriyle ilgili bunlar derlenmiş toparlanmış, bir cd oluşmuş ne olduğu bunun belirsiz bu cd’ye dışarıdan bir takım bilgilerin, belgelerin yüklenmesi de söz konusu biz bunların içeriğini kabul etmiyoruz biran için bu bilgilerin, belgelerin gizli olduğunu düşünsek, genelkurmay başkanlığı askeri savcılığı Ankara, 31.12.2008 tarihli Fikret Emek ile ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar vermiş, bu kararın sureti dosyanın içerisinde mevcut, bu karar çok açık ve çok açıklayıcı bilgileri değerlendirmeleri içeriyor, bu kararı dikkatli bir şekilde incelediğimizde, değerlendirdiğimizde, müvekkile istinat edilen kabul etmediğimiz suçun vasıf ve mahiyetinin değişeceği kuvvetle muhtemel, şimdi buna ilişkin savunmalarımızı teferruatlı bir şekilde esasa ilişkin savunmalarımız kısmında açıklayacağız, ifade edeceğiz, o zaman bunun müvekkil açısından bir suç olmadığını yada sadece gizli kalması gereken bilgiler olduğu gerçeği ortaya çıktığında, verilecek ceza verilecek ve tayin edilecek cezanın miktarı çok çok değişecektir. Bunu öncelikle gözetilmesini istiyorum, bunun yanında müvekkil diğer suçlardan örgüt üyesi olmak, tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurmak suçlarından da yargılanmakta, bu örgüt kapsamına getirmek için düzenlenmiş buna ilişkin iddianamede delil yok, bilgi yok biz ona ilişkin yazılı savunmalarımızı da yaptık. şimdi 21.6.2007 tarihinden yaklaşık 20 aya yakın süredir müvekkil tutuklu, müvekkilin sorgusu yapıldı müvekkil ile ilgili kişiler dinlenildi. müvekkilim ile ilgili artık bu aşamadan sonra toplanacak delil, elde edilecek bir delil, bilgi, belge yok, müvekkilin yargılamayı etkilemesi sıhhatini engellemesi falan söz konusu değil, CMK 100’deki durumların hepsi ortadan kalkmış bu yargılama sonunda kuvvetle muhtemel beraat edecektir. ama bir tedbir olan ve infazı işkenceye dönüşen tutuklamadan vazgeçilmesini, müvekkilin tahliyesine karar verilmesini saygıyla talep ediyorum” Sanık Kemal Kerinçsiz müdafi Av. Necip Yenişan söz istedi verildi :sayın başkanım hemen arkanızda Adalet mülkün temelidir diye yazıyor, bu sözü adalet devletin temelidir diye değiştirmek istenmişti. o zaman ben karşı çıkmıştım çünkü gerçekten sadece devleti değil, tüm yaratılmış olan şeyde geçerlidir. Bir yargılamada ceza yargılamasında adaletin sağlanabilmesi içinde bazı kriterlere uymak gerekiyor, bunun örneği aleniyet ilkesidir, bir yargılamada eğer aleni bir şekilde yapılamıyorsa o yargılamanın adil olabilme imkanı yoktur, sayın heyetin bu yargılama sonucunda, burada ki yapmış olduğu yargılama sonucunda vereceği karar her zaman tartışma götürecek ve adil olup olmadığı hususu bir şey olarak kalacak, kapalı bir şey olarak

62

Page 63: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:63

netleşmeyecek, yani yargılamanın aleni olarak yapılması ve bu aleniyetim bu yargılamada bugünkü tartışmalar doğrultusunda gördüğümüz zaman bir yargılamanın iç aleniyeti bir dış aleniyeti olarak sınıflandırabileceğimizi gördük, yargılamanın iç aleniyeti hususunda bazı evrakların gizli olarak yani dosyadaki sanıklara istinat edilen suçla ilgili evrakların gizli olarak dosyada bulunması hususu bir yargılamanın aleni olabilmesi için sanık neyle suçlandığını bilebilmesi gerekiyor. dolayısıyla işte gizli evraklar, gizil tanıklar gibi hususlar yargılamanın iç aleniliğini etkilediğini düşünüyorum ve bunun ortadan kaldırılması bu tür gizlilik kurallarının bertaraf edilmesini sayın heyetten talep ediyorum. dış aleniyet ise, dışarıdan yani bir yargılama alenidir her kes tarafından görülebilir. Bazen televizyonlarda, filmlerde görürüz, açık havada, köy meydanlarında bazı insanlar yargılanır, gerçekten de bu yargıma aleni bir yargılamadır, herkesin gözü önünde ceyran eder. Sanığın yargılanmasının dışarıdan görüle bilmesi oradaki mahkemenin verebileceği kararda da büyük ölçüde gönül rahatlığıyla bu kararı verebilmesi de sağlayacaktır. yani sizin bu yargılamanın aleni bir şekilde yürütülmüş olması sizin dava sonundaki vereceğiniz kararı gönül rahatlığıyla verebilmenizi veya ara kararlarda gönül rahatlığıyla verebilmenizi sağlayacaklar, ancak bugün burada işte cezaevinde yapılıyor olması basın mensuplarının sınırlandırılıyor olması, yargılamanın aleniliğini etkiliyor, neden çünkü soruşturma aşamasında gördük ki basın medyada tamamıyla ve iddianamede tamıyla gerçeğe uygun olmayan ifadeler yer alıyor ve sanıkların onurları, namusları, şerefleri lekeleniyor ve suç istinatlarında bulunuluyor, kovuşturma aşamasında da şu aşamada da halen bu devam ediyor ya davada olmuş olaylar aksettirilmediği gibi, olmuş olaylar farklı bir şekilde aksettiriliyor, burada ifadelerde görüyoruz gündeme bomba gibi düşmesi gereken haberler, hiçbir şekilde medyada yer almıyor, yıl sonu olması nedeniyle uzun zaman bu hafta içerisinde duruşmalar ben gelemedim çünkü başka duruşmalarımız vardı, onları takip ettim, bana eşim işte sen neden duruşmalara gitmiyorsun, medyada da bu davada hiç haber çıkmıyor, dava ne aşamada, ne şekilde gidiyor diye soruyor, yani insanlarda bu dava tamamıyla gözlerden uzak ve kaçırılmış bir şekilde yürütülüyor. gerçekler aksettirilmiyor, dolayısıyla dış alenilik sağlanamıyor, bir sanığın bir duruşmada kayıt altına alınması ve münhasıran belli bir kişiye yönelik olarak kayıt altına alınması yasaktır. ama bunun eğer sanık kendisi yargılamanın aleniliğine sağlanması amacıyla kendi savunmasını yaparken televizyonlardan, internetten veya başka bir yerden yayınlanmasını talep ediyorsa, bu bence mahkeme tarafından da kabul edilebilir olması gerekiyor. çünkü gerçekten eğer şu duruşmalar, dışarıya yansısa sizin bugün bence veremediğiniz veya tutuklamaları kaldıramadığınız kararları, çok rahat bir şekilde verebileceğinizi düşünüyorum ve bu gerçekleşmediği takdirde, bu aleniyetin sağlanmadığı takdirde bu mahkemeden sanıklar lehine herhangi bir kararda çıkamayacağını da düşünüyorum. dolayısıyla sayın mahkemeden yargılamanın aleni bir şekilde sağlanabilmesi ve insan haklarına ve onuruna yakışır bir yargılama yapılabilmesi için, bu davaların ben eğer diğer sanıklar bunu belki kabul etmeyebilir ama, ben müvekkilim adına benim müvekkilim savunmasını yaparken, biz savunmamızı yaparken yayınlanması talep ediyoruz”

Mahkeme Başkanı " dışarıya”Av. Necip Yenişan “ evet televizyonlardan, internetten, kim isterse”İddia makamından soruldu,C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Sanık Sedat Peker ve

müdafiinin talepleri uyarınca, savunmanın tutuklu sanıkların savunmasından sonra alınmasına,Tutuklu sanık Erol Ölmez’in cezai ehliyetinin tespiti için adli tıp kurumana sevki konusunda, öncelikle sanığın 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunun 74’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca adli tıp kurumuna sevki ile gözlem altına alınmasına gerek olup olmadığı konusunda ön rapor aldırıldıktan sonra karar verilmesine, Tutuklu sanıkların, üzerlerine atılı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi bulunan delillerin bulunması, Yüklenen bu suçun CMK 100/3-a-9.

63

Page 64: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/33... · Web viewTarhan’da Nasrettin şah, sarayın bahçesinde gezerken iki küreğinin arasından silahla vurur ve oracıkta

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.12.2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:33 Sayfa:64

maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması, Tutuklama nedenlerinde değişiklik bulunmaması Hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep olunur.

Duruşmaya kısa bir ara verildi, Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,Dosya incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:1-Sanık EROL ÖLMEZ’in dilekçesi dikkate alınarak sağlık dosyasının Cezaevinden

istenilmesine, incelenip savunması da tespit edildiğinde, talebi konusunda karar verilmesine,2-Başka suçtan hükümlü sanık SEDAT PEKER’in savunmasının diğer tutuksuz sanıklarla

birlikte ve tutuklu sanıkların savunmalarının tespitinden sonra alınmasına,3-Sanık Kemal Kerinçsiz’in talepleri ile ilgili olarak;a)MİT Belgesinin açıklanması yönündeki vaki talep konusunda bu kuruma bu konuda

yazılan yazı cevabı geldikten sonra, karar verilmesine,b)Genelkurmay Başkanlığına müzekkere yazılarak, MİT tarafından 10.07.2003 ve

26.05.2006 tarihlerinde kendilerine gönderilen bilgi notlarının ve yine İstanbul C. Başsavcılığının (CMK 250 Maddesi İle Yetkili Birimi) değişik tarihlerde gönderdiği muhtelif Ergenekon örgütlenmesi ile ilgili bilgi ve belgelerin (Karargah Evleri vs.) gereği olarak ne yapıldığının ayrıntılı olarak bildirilmesinin istenmesine,

Diğer taleplerin bu aşamada davaya bir yenilik katmadığından, REDDİNE,4-Sanık Aydın Yüksek’in talepleri ile ilgili olarak;a)1-2-3-4-5-6-7 nolu taleplerinin, İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesinden istenen dosya

geldikten sonra Değerlendirilmesine,b) 8. sıra ve sonuç kısmındaki talepleri ile ilgili olarak sanık Aydın Yüksek’in ilgili mercilere

başvurmakta muhtariyetine,5-Dosya kapsamı, delil durumu, atılı suçların işlendikleri hususunda kuvvetli şüphe

sebeplerinin varlığının devam etmekte olması ve bu suçların CMK’nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alınarak tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine,

Mevcut hallerinin sürdürülmesine dair verilen ara karara İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz hakları bulunduğu konusunda sanıklar ve müdafilerine ihtarat yapılmasına, ( Hazır sanıklar ve müdafilere ihtarat yapıldı )

Bu nedenle duruşmanın 29.12.2008 günü saat 09.30’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi.26.12.2008

BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KATİP 123036

64