esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · web view10. sinif....

45
10. SINIF DİL VE ANLATIM DERS NOTLARI I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL 1. SUNUM Bir konunun, bir bildirinin, bir araştırma sonucunun dinleyicilere aktarılmasına sunum denir. Sunumda bir çalışma sonucunu açıklama, anket çalışmalarını ifade etme, bilgileri yenileme ve pekiştirme söz konusudur. Birkaç kişiye veya bir salondaki kalabalığa yapılan sunumun amaçları arasında bilgi vermek, bilgileri yenilemek, bir araştırma veya anket çalışmasının sonuçlarını açıklamak, bilimsel bir araştırmaya katkıda bulunmak sayılabilir. 1.1. Sunumdan Önce Yapılacaklar Sunumdan önce, sunusu gerçekleştirilecek konu belirlenmelidir. Bu, bir şirkette müşteri profili, hedefler, kâr ve zararlarla ilgili bilgilendirme olabilir. Konu, toplumun ilgisini çekecek nitelikte olmalıdır. Sunumu yapacak kişi, konuya hâkim olmalı, farklı kaynaklardan hareketle sunumunu hazırlamalı, gereksiz ayrıntılardan ve tartışmalardan uzak durmalıdır. Slaytlara yazdığı cümlelerin kısa ve anlaşılır olmasına dikkat etmelidir. Bunun yanında kişi, sunumdan önce sunumu yapacağı yeri görmeli, orada prova yapmalı, sunum sırasında kullanacağı slayt makinesi, bilgisayar, ses sistemleri, CD gibi araç gereçleri kontrol etmelidir. 1.2. Sunumda Dikkat Edilmesi Gerekenler Sunumu yapacak kişi, bütün hazırlıklarını yaptıktan, dinleyiciler salona geldikten sonra programa başlar. Öncelikle kendisini kısaca tanıtır. Konu hakkında bilgi verir. Sunumunu gerçekleştirirken dili güzel kullanmaya özen gösterir. Ses tonuna, vurgulara, jest ve mimiklerine dikkat eder. Sadece sözlü olarak değil vücut diliyle de dinleyicilerle iletişim kurmaya çalışır. Bütün bunların yanında sunum yapan kişi, sunumunda ciddi, ağır başlı ve derli toplu bir görünüm sergilemeye özen göstermelidir. Sunum sırasında gösterdiği slaytlarla açıklamaları eş zamanlı götürmelidir. 1.3. Sunumdan Sonra Yapılacaklar Sunumun başarıyla gerçekleştiren kişi, sunum sonrasında dinleyicilerin konuyla ilgili olarak kendisine soru sormasına fırsat tanımalıdır. Dinleyicilerin sorularına açık, net ve doyurucu cevaplar vermeli, cevap verirken dinleyicilerle tartışmaya girmekten kaçınmalıdır. 1.4. Sunumda Kullanılacak Malzemeler Etkili bir sunum, gücünü, konu kadar sunumda kullanılan

Upload: truongquynh

Post on 07-May-2018

245 views

Category:

Documents


5 download

TRANSCRIPT

Page 1: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

10. SINIFDİL VE ANLATIMDERS NOTLARII. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL1. SUNUMBir konunun, bir bildirinin, bir araştırma sonucunun dinleyicilereaktarılmasına sunum denir. Sunumda bir çalışma sonucunuaçıklama, anket çalışmalarını ifade etme, bilgileri yenilemeve pekiştirme söz konusudur.Birkaç kişiye veya bir salondaki kalabalığa yapılan sunumunamaçları arasında bilgi vermek, bilgileri yenilemek, bir araştırmaveya anket çalışmasının sonuçlarını açıklamak, bilimselbir araştırmaya katkıda bulunmak sayılabilir.1.1. Sunumdan Önce YapılacaklarSunumdan önce, sunusu gerçekleştirilecek konu belirlenmelidir.Bu, bir şirkette müşteri profili, hedefler, kâr ve zararlarlailgili bilgilendirme olabilir. Konu, toplumun ilgisini çekeceknitelikte olmalıdır. Sunumu yapacak kişi, konuya hâkim olmalı,farklı kaynaklardan hareketle sunumunu hazırlamalı, gereksizayrıntılardan ve tartışmalardan uzak durmalıdır. Slaytlarayazdığı cümlelerin kısa ve anlaşılır olmasına dikkat etmelidir.Bunun yanında kişi, sunumdan önce sunumu yapacağıyeri görmeli, orada prova yapmalı, sunum sırasındakullanacağı slayt makinesi, bilgisayar, ses sistemleri, CD gibiaraç gereçleri kontrol etmelidir.1.2. Sunumda Dikkat Edilmesi GerekenlerSunumu yapacak kişi, bütün hazırlıklarını yaptıktan, dinleyicilersalona geldikten sonra programa başlar. Öncelikle kendisinikısaca tanıtır. Konu hakkında bilgi verir. Sunumunu gerçekleştirirkendili güzel kullanmaya özen gösterir. Ses tonuna,vurgulara, jest ve mimiklerine dikkat eder. Sadece sözlüolarak değil vücut diliyle de dinleyicilerle iletişim kurmayaçalışır. Bütün bunların yanında sunum yapan kişi, sunumundaciddi, ağır başlı ve derli toplu bir görünüm sergilemeyeözen göstermelidir. Sunum sırasında gösterdiği slaytlarlaaçıklamaları eş zamanlı götürmelidir.1.3. Sunumdan Sonra YapılacaklarSunumun başarıyla gerçekleştiren kişi, sunum sonrasındadinleyicilerin konuyla ilgili olarak kendisine soru sormasınafırsat tanımalıdır. Dinleyicilerin sorularına açık, net ve doyurucucevaplar vermeli, cevap verirken dinleyicilerle tartışmayagirmekten kaçınmalıdır.1.4. Sunumda Kullanılacak MalzemelerEtkili bir sunum, gücünü, konu kadar sunumda kullanılanteknik malzemelerden alır. Bu açıdan sunum yapılırken teknikaraç gereçten mutlaka yararlanılmalıdır. Çünkü yazı tahtası,çok yapraklı pano, CD, disket, bilgisayar, projeksiyoncihazı, slayt makineleri, mikrofon gibi teknik araçlar ve görsellik

Page 2: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

konunun anlatılmasında ve anlaşılmasında çok etkilidir.Bu araç ve gereçler; Konuşmaya olan ilgiyi artırır. Dinleyicilerin, verilen bilgileri daha iyi algılamalarınısağlar. Sunumu yapana, anlatımda zaman kazandırır. Sunumdaki monotonluğu kırarak programa renklilikkatar. Sunum için slayt hazırlanırken şunlara dikkat edilmelidir. Başlık slaytı hazırlanmalıdır. Slaytlarda kısa ve öz anlatım tercih edilmelidir. Aynı yazı karakteri kullanılmalıdır. Gerektiğinde şekil, resim, grafik vs. kullanılmalıdır.2. TARTIŞMAFarklı görüşlerde kişilerin bir araya gelerek bir konuyu çözümlemek,kendi görüşlerini açıklamak ve kanıtlamak, karşıtarafın zayıf yanlarını ortaya koymak için yaptıkları konuşmalaratartışma denir. Sözlü anlatım türlerinden olan tartışmanınkendine özgü bir yapısı vardır.Tartışma her konuda yapılabilir. Bir kitap, bir makale, bir film,bir tiyatro oyunu, bir siyasi düşünce veya toplumu yakındanilgilendiren bir sorun tartışma konusu olabilir. Bu açıdantartışmada konu önceden belirlenir. Bu konunun tartışmayave konuşmaya değer niteliklerinin olması gerekir. Çünkütartışmada amaç, gerçeğe ulaşmaya çalışmak ve gerçekleriortaya çıkarmaktır.2.1. Tartışmanın AşamalarıTartışmada önce konu belirlenir. Konunun tartışılacağı mekândüzenlenir, araç gereçler belirlenir. Tartışma sonundakonuyla ilgili genel bir değerlendirme yapılarak tartışma özetlenir.Tartışılan konu, hem olumlu hem olumsuz taraflarıylaele alınır. Ancak tartışmada duygusallığın yeri yoktur. Çünkükonu, duygulara göre değil, bilgi, belge ve kanıtlara dayanılarakyapılır. Tartışmada konuşmacılar sabırla dinlenmeli,görüşler hoşgörüyle karşılanmalıdır.2.2. Tartışmada Başkanın GörevleriTartışmada bir başkan ve konuşmacılar vardır. Başkan konuhakkında özet bilgiler verir, konuyu dinleyicilere tanıtır. Konununözelliklerini verirken tartışmanın ilkelerini ve sınırlarınıda hatırlatır. Sorularla tartışmacıları yönlendirir. Başkan,konuşmacılara konuşabilecekleri rahat bir ortam hazırlamakla,konuşmacıların konu dışına çıkmasını engellemekle, kısırve yaralayıcı tartışmaları önlemekle sorumludur. Ayrıca başkan,konuşmacılara karşı tarafsız davranmalı, program sonundabütün görüşleri toplayarak bir sonuca ulaşmalıdır.Tartışmada ön yargılardan kaçınılmalı, konuşanların sözükesilmemelidir. Bağırmaktan kaçınılmalı, tartışma kişiselleştirilmemelidir.Konu dışına çıkılmamalı, örnekler düşünceleridestekleyici nitelikte olmalıdır.Tartışmaların belli bir topluluk karşısında yapılanlarına toplumaaçık tartışma denir. Dinleyiciler karşısında yapılan butartışmalarda amaç kamuoyu oluşturmak, karşılıklı fikir alışverişindebulunmak, dinleyicilerin bilgi ve görgülerine görekonuşulanlardan sonuçlar çıkarmasını sağlamaktır.Belli bir topluluk karşısında yapılan tartışmalar kendine özgüniteliklerine göre isimlendirilir. Bunlar münazara, açık oturum,panel, sempozyum (bilgi şöleni) ve forumdur.3. PANELToplumsal bir konunun bir karara varılmaktan çok çeşitliyönlerden aydınlatılması için dinleyiciler önünde uzmanlartarafından bir sohbet havası içinde tartışılmasıdır. Bir konunundinleyiciler önünde sohbet havası içinde birkaç kişi tarafındantartışıldığı konuşmalara panel denir.Bir başkan ve konuşmacılardan oluşan panelde başkan vekonuşmacılar bir masa etrafında toplanır. Başkan, konuşmacılarınhangi sırayla ne kadar süre konuşacağını belirler.Panelde amaç; sonuca varmak değil, konuyla ilgili farklıdüşünceleri ve eğilimleri ortaya çıkarmaktır. Bunun için konuşmacılar,

Page 3: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

konunun farklı yönlerini, değişik boyutlarını ortayakoyar. Panel sonunda başkan, konuşmaları kendi düşüncelerinide katarak özetler.Panelde açık oturumda olduğu gibi, konu bir sonuca bağlanmaz.Konunun kanıtlanma amacı güdülmez. Açık oturumdanfarklı olarak konuşmaların bitiminde konuşmacılar birbirinesoru sorabilecekleri gibi, dinleyiciler de konuşmacılarasoru sorabilir.Panelin özellikleri şunlardır: Bir başkan gözetiminde yapılır. Konuşmacı sayısı üç ile altı arasında değişebilir. Panelin sonunda dinleyiciler konuşmacılara soru sorabilir. Tartışmaya dinleyiciler de katılırsa “panel”, “forum”adönüşür.4. DİĞER TARTIŞMA TÜRLERİ4.1. AÇIK OTURUMGeniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarıncabir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığıkonuşmalara açık oturum denir. Açık oturum, büyük bir salondadinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davetedilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan daradyoda ya da televizyonda yapılabilir.Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiğiaçık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacılarıtanıtır ve sırayla söz verir. Başkanın konu hakkındabilgi sahibi olması gerekir. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlüolarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa birdeğerlendirme yapar. Tartışma boyunca tarafsız olmak,konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak,tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanıngörevleri arasındadır. Açık oturumun süresi konuya göreayarlanmalıdır.4.2. BİLGİ ŞÖLENİ (SEMPOZYUM)Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konununuzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademikkonularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum)denir.Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmi ve ciddibir sohbet havası içinde geçer. Konuşmacılar, konuyu kendiilgi alanları açısından ele alırlar. Mesela, Yunus Emre konulubir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdekisiyasi gelişmeleri ele alırken; bir başkası YunusEmre'nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir.Bilgi şöleninde amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanlarıtarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilerekkonuya bir çözüm üretmektir. Konuşmaların sonunda oturumbaşkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir. Konuşmacı üyelerinsayısı üç ile altı arasında değişebilir. Üyelerin konuşma sürelerigenellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz.Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlarhalinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir. Bunitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur.4.3. FORUMBir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda,farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşmakuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir.Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelinsüresini bir saat; forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir.Bu durumda, panelden sonra forum yapılacağıkonuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır.Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamaklabirlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklıbakış açılarıyla düşünmelerini sağlar. Foruma davet edilenuzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecekyanlış anlayışların önüne geçilir.Esasen forumda amaç belli kararlara varmak değil, konuyudeğişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır.

Page 4: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özelsorunlarına değinmemelidir.Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde,kıncılıktan uzak, samimi bir hava içerisinde yapılmalı,tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır.4.4. MÜNAZARABirer cümle halinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki gruparasında bir hakem heyeti (jüri) huzurunda tartışıldığı konuşmalaramünazara denir. Tartışmalarda yarışma kaygısıolmadığı halde, münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır.Tartışmalar için geçerli olan kurallar, münazaralar için degeçerlidir.Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazaradagruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir.Her grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) öncedenbelirler. Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçükfarklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptakiarkadaşları tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarınıbelirtirler. Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yapar.Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayıbitirirler. Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını vekonuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirmeyapar ve galip tarafı belirler. Münazaralar genelliklesınıf ortamında yapılan tartışmalardır.II. ÜNİTE: ANLATIM VE ÖZLLİKLERİ1. ANLATIMA HAZIRLIKKişinin iletmek istediklerini belli bir dilin kuralları içinde sözlüya da yazılı olarak dışa vurmasına anlatım denir. Anlatımdazihinde tasarlananların dile dönüştürülmesi söz konusudur.Anlatım iki şekilde gerçekleşir: Sözlü anlatım ve yazılıanlatım.Sözlü anlatım, duygu ve düşüncelerin sözle yani konuşmayoluyla anlatılmasıdır. Sözlü anlatımda konuşan ve dinleyenveya dinleyenler vardır. Yazılı anlatım, duygu vedüşüncelerin, olay veya durumların belli bir planlaanlatılmasıdır. Sözlü anlatım anlıktır, geçicidir. Yazılı anlatımmetne dayalı olduğundan kalıcıdır. Bu anlatımda yazan veyazılanları okuyanlar vardır. Yazılı anlatımda başarılı olmakiçin her şeyden önce sözcüklerin doğru ve yerindekullanılması gerekir. Kapalı anlatımdan uzak durulmalı, sadebir anlatım kullanılmalıdır. Ayrıca yazılı anlatımda konu, birplan dâhilinde anlatılmalı, yazı hem doyurucu hem inandırıcıolmalıdır.Duygu veya düşünceler ister sözlü ister yazılı olarak ortayakonsun bir hazırlık gerektirir. Bu hazırlık süreci, birbirine bağlıfarklı aşamaları içerir. Bunlar konuyu seçmek, amaçbelirlemek, bilgi toplamak, sentez yapmak, anlatım yönteminibelirlemek, bütünlük oluşturmak, dipnot koymak ve kaynakçahazırlamaktır.1.1. Konuyu SeçmeKonu, yazının temelini oluşturur. Çünkü yazar, duygu vedüşüncelerini bir durum, olay, olgu veya sorundan yolaçıkarak işler. Bu açıdan yazara, düşüncelerini iletme olanağıveren temel öğe, konudur. Konu geniştir, her konuda yazıkaleme alınabilir. Konu işlenirken yazarın, konu hakkındabilgi sahibi olması önemlidir. Bunun yanında yazar,konusunu seçerken okurun ilgisini de dikkate almalıdır.Hakkında yeterli bilgi sahibi olunmayan konularda yazmak,yazının etkisini azaltabilir.1.2. Amaç BelirlemeAmaç, yazarın yazısını yazma nedenidir. Yazarın konudanhareketle okura iletmek istediği temel düşünce, yazınınamacıdır. İleti, yazının belkemiğidir. Yazı, onu açıklayan,tamamlayan ve ona hizmet eden düşüncelerle desteklenerekgeliştirilir. Yazarın neyi, nasıl ve niçin anlatacağınıbelirlemesi, ona düşüncelerini daha planlı olarak vermekolaylığı sağlayacaktır. Bu, yazıdaki dağınıklığın önünegeçecek, yazarın okura daha yararlı olmasını sağlayacaktır.1.3. Bilgi Toplama

Page 5: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Konuyu ve amacını belirleyen yazar, kendisi için gerekli olanbilgileri kendi düşünce birikiminden ve deneyimlerinden eldeedecektir. Ancak bunlar her zaman yeterli olmaz. Düşünselbir metin geliştirilirken yazar, kendi dışındaki bilgikaynaklarına da ulaşmalıdır. Şimdi yazarın, araştırma yoluylaulaşacağı bilgi kaynakları üzerinde duralım. Bu kaynaklargözlem, kaynak araştırması, okuma, özet çıkarma, not almave alıntı yapmadır.Bir yazı ya da eseri yazmaya başlamadan önce konusuylailgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapmayagözlem denir.Yazarın kaleme alacağı konu ile ilgili farklı kaynaklardanyararlanmasına kaynak araştırması denir. Kaynakaraştırması konuyu kapsamlı bir şekilde öğrenmek içingereklidir. Yazar, işleyeceği konuyla ilgili bilgileri gazete,dergi, ansiklopedi gibi kaynaklardan okuma yoluyla eldeeder. Okuma en önemli bilgi kazanma ve bilgileri genişletmeyoludur.Yazılı bir metni, özünü bozmadan, kısa cümlelerle, anaçizgileriyle yeniden yazmaya özet çıkarma denir. Özettemetnin iyi okunması, konu ve iletinin saptanması gerekir.Özetle ayrıntılara yer verilmez.Bir metinde, bir konuşmada iletilenleri maddeler hâlinde, anaçizgileriyle belirlemeye not alma denir. Not alma yazı veyakonuşmayı iyi anlamayı gerektirir.Bir metin oluşturulurken başka bir yazarın yazısından ya dakitabından alınmış parçaya alıntı denir. Alıntıda amaç,yazarın kendi düşüncelerini alanında uzman başka kişilerindüşüncelerinden hareketle daha belirgin hâle getirmek vekanıtlamaktır. Alıntılar tırnak içinde aktarılır.1.4. Sentez YapmaParçaları bir araya getirip bir bütün olarak birleştirmeyesentez denir. Sentez yazılı bir metinde elde edilen bilgilerinbir elemeden geçirilmesiyle gerçekleştirilir. Bu sayede mevutbilgilerden yeni sonuçlara ulaşılabilir.1.5. Anlatım Yöntemi BelirlemeBir duygu, düşünce veya konuyu söz veya yazıyla bildirmeyeanlatım denir. Duygu ve düşünceler farklı anlatımyöntemleriyle dile getirilebilir. Bunun için yazarın, anlatacağıkonuya göre bir yöntem belirlemesi gerekir. Çünkü bilimselbir konu ile bir olay aynı şekilde anlatılmaz. Yazar bazenaçıklama yöntemine, bazen kanıtlama yöntemine, bazenöyküleme yöntemine, bazen betimleme yöntemine başvurur.Yer yer konu ve amaca uygun olarak örneklendirmelere,karşılaştırmalara, tanımlamalara, sayısal verilere başvurur.Böylece düşüncelerini kanıtlarken, betimleme yaparken veyabir olaydan söz ederken farklı anlatım yöntemleri kullanmışolur. Bu, hem anlatımı düzenler hem anlatılanların etkileyiciolmasını sağlar.1.6. Bütünlük OluşturmaBir metinde anlatılan konu kadar anlatılanların iyi bir planlaortaya konması da önemlidir. Yazı veya konuşmadakibütünlük, konunun anlaşılırlığını ve akılda kalmasınıkolaylaştıracaktır.1.7. Dipnot KoymaYazarın metinde geçen kimi bilgilerle ilgili sayfa altına veyaçalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisinedipnot denir. Dipnot sayesinde alıntıların aktarıldığı kaynakbelirtilir. Dipnotlar, o konuda yazmak isteyenlere başvurukolaylığı sağlar.1.8. Kaynakça HazırlamaYazı ya da eserin hazırlanma sürecinde yararlanılankaynakların verildiği listeye kaynakça (bibliyografya) denir.Bu listede yararlanılan kaynakların yayınevi, yazarı, adı,yayımlandığı tarih gibi bilgilere yer verilir:SAFA, Peyami (2000), Fatih-Harbiye: Ötüken.2. ANLATIMDA TEMA VE KONU2.1. KonuBir metinde üzerinde söz söylenen, yazı yazılan duygu,

Page 6: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

düşünce, olay veya durumlara konu denir. Konu bir yazınıntemelini oluşturur. Bu açıdan her şey yazının konusu olabilir.Çünkü hangi duygu, düşünce, olay veya olguyu anlatırsaanlatsın her yazının bir konusu vardır. Yazar, konudanhareketle okura vermek istediği mesajı ele alır. Dolayısıylakonu, yazarın esas anlatmak istediği düşünceyi (anadüşünce) vermek için yararlandığı bir araçtır.2.1.1. Konu TürleriYukarıda konunun çok geniş olduğunu, her şeyin konununsınırlan içinde değerlendirilebileceğini söylemiştik. Tam birsınıflandırma olmasa da konuları somut ve soyut konular,bireysel ve toplumsal konular, ulusal ve evrensel konular,bilim, sanat ve kültürle ilgili konular diye sınıflayabiliriz.Dış dünyayı görme, işitme, koklama gibi duyularımız aracılığıile algılarız. İşte bu duyularımızla algılayabildiğimiz konularsomut, algılayamadığımız konularsa soyuttur. "Çevre kirliliği,okuma oranları, ülkemizde çiftçilik" gibi konular somut;"sevgi, özlem, gurbet" gibi konular soyuttur.Yazarın işlediği konu, bir kişiyi ilgilendirebildiği gibi toplumuveya toplumun çoğunluğunu ilgilendirebilir. "Matematiğinzayıf olması, yükseklik korkusu" bireysel bir durumdur. Ancak"plansız şehirleşme, eğitim sorunları" vb. konular toplumuilgilendirir. Bunun yanında bir ulusu veya bütün insanlığıilgilendiren konular da bir yazıda ele alınabilir. "Türk diliningelişimi" Türk ulusunu ilgilendiren bir konudur. Ancak "çevrekirliliği" insanlığın ortak sorunudur. Dolayısıyla birincisiulusal, ikincisi evrensel bir konudur.2.1.2. Konuyu SınırlandırmaBir metin oluşturmak için önce konuyu belirlemek gerekir.Konu belirlendikten sonra ana çizgileriyle sınırlandırılmalıdır.Konunun sınırlandırılması o konuyu dağınıklıktan,belirsizlikten kurtarır. Yazının başarısını artırır, söylenensözlerin, ortaya konan düşüncelerin daha derli topluverilmesine olanak sağlar. Böylece konu dışına çıkmalar,konuyu gereksiz yere uzatmalar da ortadan kalkmış olur.Yazar, konuyu içerdiği düşünceye göre sınırlandırabilir. Okurkitlesinin özelliklerine göre sınırlandırabilir. Yine yazınıntürüne, yazıda kullanacağı anlatım yoluna göre desınırlandırabilir. Örneğin bir yazının konusunun "roman"olduğunu düşünelim. Bu çok geniş bir konudur. Yazar bukonuyu "Türk romanı", "Türk romanında Batılılaşma", "Türkromanında etkilenilen akımlar," "Halit Ziya nın Türkromanındaki yeri" şeklinde sınırlandırabilir.Konu, işlenen düşünce bakımından olduğu kadar bakış açısı,işlenen duygular, zaman hatta kişiler bakımından dasınırlandırılabilir.2.1.3. Konu Seçilirken Dikkat Edilmesi GerekenlerYazarın üzerine söz söylediği varlık veya kavramlar konuyuoluşturur. Konuyu seçerken bazı özelliklere dikkat edilmesigerekir. Bunun için önce hakkında bilgi sahibi olunan birkonu seçilmelidir ve bu konuyla ilgili malzemelertoplanmalıdır.Konu, yazının kapsamına göre sınırlandırılmalıdır. Bununyanında konuya uygun bir anlatım belirlenmelidir. Son olarakda konudan hareketle verilmek istenen ana düşünce ortayakonmalıdır.2.1.4. Konunun Bakış Açısını BelirlemeBir konuyu anlatmak kadar o konunun bakış açısınıbelirlemek de önemlidir. Çünkü bakış açısı sınırlandırılanyazılar, okur üzerinde istenen etkiyi uyandırır. Yoksa bakışaçısındaki belirsizlik, yazıyı başarısız hâle getirebilir. Konu,farklı bakış açılarıyla ele alınabilir. Bunlar somut bakış açısı,soyut bakış açısı ve öznel bakış açısı olmak üzere temeldeüçe ayrılır. Somut bakış açısında konu, beş duyudanhareketle işlenir. Bu bakış açısında işlenenleri somutlaştırmasöz konusudur. Böylece yazar, anlatılanların daha kolayanlaşılmasını sağlayacaktır.Soyut bakış açısında konu, zihinsel yönden ele alınır. Bubakış açısında yazar, mantıksal yollara başvurur, akıl ve

Page 7: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

mantığa dayalı açıklamalar yapar. Öznel bakış açısındakişisel değerlendirmeler ağır basar. Yazarın olay ve olgularabakışında kişisel düşünceleri, kendi beğenileri hâkimdir.Bilimsel yazılar, ansiklopediler, ders kitapları somut; öykü,roman, deneme gibi yazı türleri soyut ve öznel bakış açısıylayazılabilir.2.2. TemaKonuyu oluşturan öğelerden yararlanılarak okura aktarılmayaçalışılan temel duygu veya anlamlara tema denir. Bir sanateserine, bir metne hâkim olan, o eserde işlenen görüşe detema denir.Tema ile konu birbiriyle karıştırılmaktadır. Tema, bir yazıdaişlenen görüş veya düşüncedir. Konu ise bir yazıda temanınsınırlandırılması, daha somut hâle getirilmesidir. Öyleyse birmetin veya yazıda tema genel, konu ise temaya göre dahaözeldir. Tema soyut bir düşünce, konu ise bu soyutdüşüncenin daraltılarak somut hâle getirilmesidir. Örneğin"sevgi, ölüm, ayrılık..." birer temadır. Bu somut kavram ya dadüşünceler metinde somutlaştırıldığında konuyu oluşturur,konu hâline gelir. Örneğin "Sevginin toplum yaşamındakiyeri, ölüm duygusunun Türk şiirindeki yansımaları" birerkonudur.2.2.1. BaşlıkBir yazının adına başlık denir. Bir yazıya başlık konabildiğigibi, bir paragrafa da konabilir. Bir yazının başlığı gelişigüzelkonmaz. Başlık, yazıyla ilgili olmalıdır. Başlık, parçadaanlatılanları kapsayıcı nitelik taşımalıdır. Başlık, konunundışına çıkmamalı, konuyu tam olarak içine almalıdır.Konunun özeti niteliğindeki başlık, iki ya da üç sözcüktenoluşmalıdır. Başlık konudan hareketle bulunduğundanöncelikle paragrafın konusunun yani paragrafta anlatılanlarınbelirlenmesi gerekir.2.2.2. Ana DüşünceMetinden hareketle okura verilmek istenen temel düşünceyeana düşünce denir. Ana düşünce, yazıda açıklanacak olantemel yargıdır. O metnin yazılış amacıdır. Konu genel, anadüşünce ise özeldir. Yazar bir konudan söz eder ama onunbu konudan söz etmesinin temelinde o konuyla ilgili bir anadüşünceye ulaşmak, okura bu düşünceyi ulaştırmak amacıvardır. Çünkü yazar, konudan hareketle ana düşünceyeulaşır. Ana düşünce, konudan hareketle vurgulanmakistenen düşünce olduğundan bu düşünceyi bulmak için Buparçada asıl anlatılmak istenen nedir?" sorusunu sormalıyız.Bu soru, parçadaki ana düşüncenin bulunmasınıkolaylaştıracaktır.3. ANLATIMDA SINIRLANDIRMAİyi bir iletişim, gönderici ile alıcı arasındaki ilişkiye bağlıdır.Bu iletişimde iletinin, kanalın, dönütün, bağlamın payı vardır.Bunun yanında iletişimde başarı, iletinin yani konununseçilmesi, sınırlandırılması ve somutlaştırmasına bağlıdır.Yazar, önce konuyu yani neyi anlatacağını belirlemelidir. Bu,kişisel, toplumsal, bilimsel, evrensel bir konu olabilir. Konuyuseçtikten sonra sınırlandırmalıdır. Yazarın konuyusınırlandırması, konunun iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.Çünkü kapsamı belirlenmemiş bir yazı okuru sıkar, onundikkatini dağıtır. Aynı zamanda iletiyi etkisiz hâle getirebilir.Bu açıdan yazar, konuyu işlerken amacım belirlemeli, buamaç doğrultusunda konuyu sınırlandırmalıdır. Başlık veanlatım türü de konuyu sınırlanma yöntemlerindendir. Çünkübaşlık, yazının konusunu sınırlandırır, ana düşüncesiniçağrıştırır. Konumuz “tiyatro” olsun. Bu, çok geniş birkavramdır. Bu kavramı genelden özele doğrusınırlandırabiliriz: "Türk tiyatrosu, Millî Edebiyat DönemindeTürk tiyatrosu, Faruk Nafiz Çamlıbel'in tiyatro eserleri vb."Temanın soyut olduğunu söylemiştik. Soyut temalar; kişi,yer, zaman, durum bildiren dil birlikleriyle sınırlandırıldığındasomut hâle gelir. Bunun dışında başlık, anlatıcının tavrı veamacı da temayı somutlaştıran unsurlardır. Demek kikonunun somutlaştırmasında yazı türlerinin önemli bir yeri

Page 8: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

vardır. Çünkü şiir, deneme, hikâye gibi yazı türleri aracılığı ilekonu somutlaştırılabilir. Bir yazar roman, hikâye veya tiyatroile, bir şair şiirle konuyu somutlaştırabilir.4. ANLATIMIN VE ANLATICININ AMACIBaşarılı bir anlatımda yazarın, yazının amacının belirlenmesiönemlidir. Yazının yazılış amacı ana düşünceyi oluşturur.İster makale, ister deneme, ister şiir olsun her yazı bir iletiaktarır okura. Yazar amacını belirledikten sonra bu amacagöre bir üslup yani anlatım seçmelidir. Sanatçının işleyiş veanlatış tarzına üslup denir. Üslup sanatçının dili kullanışı,sözcükleri seçimi, cümleler kullanma şekli kısacasıanlatımıdır. Sanatçı, "aşk" konusunu işleyecekse ona göre,"trafik" sorununu işleyecekse ona göre, felsefi bir düşünceyiişleyecekse ona göre bir anlatım tarzı belirler. Üslububelirledikten sonra söyleyeceklerini saptamalı, konuyla ilgiligerekli araştırmaları İnternet, ansiklopedi, kitap gibi değişikkaynaklardan yapmalı, yerine göre gözlemlerdenyararlanmalıdır.Yazıya başlamadan önce yazının giriş, gelişme ve sonuçbölümlerinin nasıl olacağını, yani yazının iskeletinioluşturmalıdır. Giriş bölümünde konuyu açıklamalı, gelişmebölümünde konuya açıklık getirmeli, yardımcı düşüncelerikonuyu ve ana düşünceyi verecek şekilde ortaya koymalıdır.Sonuç bölümünde ise yazıda ele alınan düşünceleri birsonuca bağlamalıdır. Bütün bu hazırlıklar yapıldıktan sonrayazıya giriş yapılabilir.5. ANLATIMIN VE ANLATICININ TAVRIAnlatımda başarı, işlenen konu, üslup kadar anlatıcının tavrıile de doğru orantılıdır. Bir olay, bir durum karşısında kişinintakındığı davranışa tavır denir. Anlatıcı, konuyu işlerkenöznel ya da nesnel, somut ya da soyut, doğrudan ya dadolaylı bir anlatım seçebilir. Dolayısıyla anlatımı, anlatıcınınseçtiği bu tavır belirler. Şimdi bunlar üzerinde duralım.5.1. Öznel AnlatımKişiden kişiye değişen yargıların kullanıldığı anlatıma öznelanlatım denir. Öznel anlatımda yargılar kanıtlanamaz. Çünküsöyleyenin beğenilerini, duygu ve yorumunu taşır. Öznelanlatım daha çok, edebî metinlerde kullanılır."Bu şirin sahil kasabası yaz aylarında kalabalıklaşır."cümlesinde öznellik vardır. Burada "şirin" sözü kişisel birifadedir. Bir başkası bu kasabayı "şirin" bulmayabilir.5.2. Nesnel AnlatımKişiden kişiye değişmeyen yargıların kullanıldığı anlatımanesnel anlatım denir. Nesnel anlatımda yargıların doğruluğuveya yanlışlığı kanıtlanabilir. Çünkü bu anlatımda söyleyeninbeğenileri, duygu ve yorumu yer almaz. Nesnel anlatımbilimsel metinlerde kullanılır."Bu sahil kasabası yaz aylarında kalabalıklaşır." cümlesindeise nesnellik vardır. Cümlede kişisel duygu ve düşünceye yerverilmemiştir.5.3. Doğrudan AnlatımAnlatıcının kendi gözlem ve deneyimlerine yer verdiği veyabir kişinin sözünde herhangi bir değişiklik yapmadan yaptığıaktarmaya doğrudan anlatım denir.Okul müdürü: "Okullar 16 Haziranda tatile girecek." dedi,cümlesi doğrudan anlatıma örnektir. Çünkü yukarıdakicümle, herhangi bir değişikliğe uğramadan aktarılmıştır.5.4. Dolaylı AnlatımAnlatıcının, bir kişinin sözlerini, değişiklik yaparakaktarmasına veya duyduklarını, öğrendiklerini ifade etmesinedolaylı anlatım denir. Bu anlatımda kişi, aktaracağı sözdekendine göre söyleyiş değişikliği yapar."Müdür, okulların haziranda tatile gireceğini söylemiş."cümlesinde ise dolaylı anlatım vardır. Cümlede bazıdeğişiklikler yapılmış (okulların, gireceğini) fakat cümleninanlamında bir değişme olmamıştır.5.5. Somut AnlatımYazarın, okurun beş duyusuna seslenen bir anlatımkullanmasına somut anlatım denir. Somut anlatımla yazar,

Page 9: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

okurun daha çok görme, işitme, koklama, duyma ve tatmaduyularına seslenir."Çocuklar bahçede top oynuyor." cümlesinde gözlemleraktarılmıştır. Somut anlatımdır.5.6. Soyut AnlatımYazarın, duygu veya düşünceyi beş duyu ile algılanamayankavramlardan hareketle anlatmasına ise soyut anlatım denir.“Oyun oynayan çocukların tatlı neşesi ve coşkusu hepimizisardı.” cümlesinde duygular aktarıldığından soyut bir anlatımvardır.Soyut bir sözcüğün anlam genişlemesi yoluyla somut biranlam kazanmasına somutlama; somut anlamlı birsözcüğün anlam genişlemesiyle soyut anlam kazanmasınasoyutlama denir.5.7. Kişiye Göre AnlatımKişiye göre anlatımın birinci ve üçüncü kişili anlatım olmaküzere iki çeşidi vardır.Birinci kişili anlatımda, çoğunlukla olayların kendi çevresindedöndüğü ya da kendisine bağlandığı asıl kişi vardır. Buanlatımda "ben ve biz" sözcükleri kullanılır. Kişi başındangeçenleri, gözlem ve izlenimlerini yazar olarak aktarır."Sabah erkenden kahvaltımı yaptım ve deniz kenarına balıktutmaya indim, cümlesinde birinci kişili anlatım vardır.Üçüncü kişili anlatımda, çoğunlukla "sen, siz, o ve onlar"sözcükleri kullanılır. Bu anlatımda yazar, başkalarından,onların yapıp ettiklerinden bahseder."Sabah erkenden kalkıp kahvaltısını yaptı, araç ve gereçlerinialarak deniz kenarına balık tutmaya indi." cümlesinde iseüçüncü kişili anlatım vardır.6. ANLATIMIN ÖZELLİKLERİİyi bir anlatım birçok unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. İyibir anlatımda seçilen konunun, konunun sınırlandırmasının,yazarın amacının, bakış açısının payı kadar anlatımın dil vebiçim özelliklerinin de rolü vardır. Anlatıcı, sözcükleri yerindekullanmalı, yanlış anlaşılmalara yer vermemelidir. Konuşmadilinde yerel sözcükler kullanıldığından yazılarında yazı(kültür) dilinin sözcüklerini tercih etmelidir. Dili güzelleştirmeve zenginleştirme adına deyim ve atasözlerindenyaralanmalı, argo ve kaba sözlerden kaçınmalıdır. Duygu vedüşüncelerini kısa ve öz bir şekilde vermeli, gereksizsözcüklerden kaçınmalıdır.Bunun yanında iyi bir anlatımda bulunması gereken açıklık,duruluk, tutarlılık, akıcılık gibi niteliklere önem vermelidir.Şimdi iyi bir anlatımın bu temel niteliklerini kısaca görelim:6.1. AçıklıkAnlatımın herhangi bir kuşku ya da belirsizliğe yolaçmayacak şekilde oluşturulmasıdır. Açıklığın temelinde sözveya yazıların kolay anlaşılması yatmaktadır. Bir yazının açıkolması için sözcükler, söz öbekleri, deyimler anlamına uygunolarak kullanılmalı, noktalama işaretleri yerindekullanılmalıdır.6.2. AkıcılıkAnlatımda herhangi bir duraksamaya yol açacak hiçbirunsura yer vermeme, yazıyı rahat okunacak şekildeyazmaktır. Akıcılık, ahenkli bir anlatımla, söylenmesi kolaysözcüklerin kullanılmasıyla gerçekleşir. Yer yer devrikcümlelere yer vermek de akıcılığı sağlamada önemlidir.6.3. Duruluk (Yalınlık)Duruluk, anlatımda gereksiz sözcüklere yer vermemedir.Duru anlatımda cümleler gereksiz olarak uzatılmaz, cümledeherhangi bir işlevi olmayan sözcüklere yer verilmez. Duygu,düşünce, olay veya durumlar gerektiği kadar sözcükle,eksiksiz bir şekilde anlatılır. Duru anlatımda yazınındoğallığını bozan aşırı süslü ifadelere yer verilmez.6.4. TutarlılıkTutarlılık, duygu ve düşüncelerin aralarında herhangi birçelişkiye yer vermeyecek şekilde, birbiriyle uyumlu bir şekildeverilmesidir. Bu açıdan iyi bir metinde cümleler birbirinidestekler, daha anlaşılır hâle getirir. Tutarlılık, yazarla okur

Page 10: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

arasındaki iletişimde temel öğelerdendir. Çünkü metnin okurtarafından kabul edilmesi, düşüncelerin tutarlılığıyla doğruorantılıdır.7. ANLATIMIN OLUŞUMUAnlatım şiir ve düzyazı olmak üzere ikiye ayrılır. İster şiir isterdüzyazı olsun bir metnin oluşumunda o metni oluşturanparçaların dil bilgisi kurallarına, akla ve mantığa uygunolması gerekir. Buna metnin bağlaşıklık ve bağdaşıklıkilkelerine uyumlu olması da diyebiliriz.Bağlaşıklık, metindeki dil öğelerinin dil bilgisi kurallarınauygun olarak yan yana getirilmesidir. Buna dil bağlantısı dadiyebiliriz.Bağdaşıklık, dil öğelerinin ifade ettiği durumlar arasındakianlam bağıntısıdır. Buna tutarlılık da denir. Öyleyse cümle,paragraf ve metinler bağlaşıklık ve bağdaşıklık ilkelerineuyumlu olarak oluşturulmalıdır. Bir metinde bağlaşıklık vebağdaşıklık ilkelerine uyulması bağdaştırma, bağlam ve hâlingereği gibi kavramların daha iyi bilinmesine bağlıdır.Bağdaştırma, sözcüklerin yeni bir anlam ifade etmek içinyan yana getirilmesidir. Bağdaştırmalar dilde yaygın olarakkullanılan ifadelerle oluşturulursa buna alışılmışbağdaştırma; birbiriyle uyuşmayan kelimelerle yapılırsabuna da alışılmamış bağdaştırma denir. Yaygın olarakkullanılan "sıcak havalar, kara gözler, dilsiz insanlar" gibigünlük dilde kullanılan sözler alışılmış bağdaştırmadır.Günlük dilde kullanılmayan "yitik düşler, hayal demeti, dilsiztaşlar, korkunun sıcak nefesi" gibi sözler alışılmamışbağdaştırmadır.Bağlam, bir cümle veya metinde söz ve söz öbeklerininbulunduğu yere göre anlam kazanmasıdır."Çocuğun kara saçları dikkatimi çekti." cümlesinde "kara"sözcüğü "renk" anlamında, "Kara günümüzde yanımızda ovardı sadece." cümlesinde "kara" sözcüğü "kötü, sıkıntılı"anlamı kazanmıştır. İşte bu, bağlamdır.Hâlin gereği, bir cümle veya metinde sözün bağlama uygunbir şekilde kullanılmasıdır.Güzel bir ev alana "Güle güle oturun." demek hâlin gereğidir.İyi bir anlatımda bağlaşıklık ve bağdaşıklık ilkelerineuyulmalıdır. Yoksa metinde anlatım bozuklukları oluşur.Cümlede anlam ilişkilerine dikkat edilmemesi anlamsal,dilbilgisi kurallarına uyulmaması ise yapısal anlatımbozukluklarına neden olur.7.1. Anlamsal Anlatım BozukluklarıAnlamsal bozukluklar, bağdaşıklık ilkesine uymamaktankaynaklanan bozukluklardır."Kitapları raflara gelişigüzel, özensizce sıralamışlar."cümlesinde de gereksiz sözcük kullanılması, anlatımbozukluğuna yol açmıştır."Annemin dokuduğu patiği çok beğendim." cümlesindesözcüğün yanlış anlamda kullanılmasından kaynaklanan biranlatım bozukluğu vardır. Çünkü "dokuduğu" sözcüğü yanlışanlamda kullanılmıştır. Bu sözcük "halı, kilim" gibisözcüklerle birlikte kullanılır. Söz konusu "patik" olduğunagöre bu cümlede "örmek" sözcüğünün kullanılması gerekirdi."Bir haftalık turistik yerlere gezi düzenleyeceklermiş."cümlesinde sözcüğün yanlış yerde kullanılmasındankaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Bir haftalık" sözüyanlış yerde kullanıldığından cümlede "turistik yerlerin birhaftalık olduğu" anlamı vardır. Oysa kastedilen anlam, budeğil, "gezinin bir haftalık olduğu"dur. Bu yüzden "Birhaftalık" sözü, "gezi" sözcüğünden önce kullanılmalıdır."Bu akşam eve kesinlikle geç gelebiliriz." cümlesindeanlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılmasındankaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Bu cümlede"kesinlikle" sözcüğü ile "gelebiliriz" yüklemi anlamcaçelişmektedir. Çünkü bu sözcüklerden "kesinlikle" sözcüğükesinlik bildirirken "gelebiliriz" yüklemi ihtimal anlamıtaşımaktadır. Dolayısıyla bu iki sözcüğün aynı cümledekullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur.

Page 11: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

"Dikkat et yoksa ayağınız kırılabilir hatta burkulabilir."cümlesinde mantık hatasından kaynaklanan bir anlatımbozukluğu vardır. Cümlede "hatta" sözcüğü derecelendirmebildiren durumları aktarırken kullanılır. Bu cümleden"kırılmanın" daha ileri durumunun "burkulma" olduğuanlaşılmaktadır. Oysaki "kırılma", "burkulmadan daha önemli,daha tehlikeli bir durumdur. O hâlde bu iki sözün yerinideğiştirmek gerekir. Buna göre cümleyi, Dikkat et yoksaayağın burkulabilir hatta kırılabilir." şeklinde söylemeliyiz."Defterini kimse görmemiş." cümlesinde anlambelirsizliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır.Cümlede "Defterini" sözcüğünün aldığı ekler, ona hem II.tekil, hem III. tekil kişiye ait olma anlamı katmaktadır. Yanisözcükte hem "senin defterini" hem "onun defterini" anlamıvardır. Kişi yönünden bu belirsizliği ortadan kaldırmak içincümlenin başına "senin" veya "onun" zamirini getirmekgerekir.7.2. Yapısal Anlatım BozukluklarıYapısal bozukluklar, bağlaşıklık ilkesine uymamaktankaynaklanan bozukluklardır."Ressam, doğaya farklı bir gözle bakıp tablosuna aktarır."cümlesinde nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatımbozukluğu vardır. Bu cümlede "doğaya" dolaylı tümleci,"bakmak" ve 'aktarmak" fiilleri için ortak düşünülmüş. Buyüzden cümlede "doğaya ... bakıp, doğaya tablosuna aktarır"anlamı vardır, "doğaya tablosuna aktarır" bölümünde"doğaya" dolaylı tümleciyle "aktarır" yüklemiuyuşmamaktadır, "aktarır" fiili nesne istemektedir. O hâlde"tablosuna" sözcüğünden önce "doğayı" veya "onu"nesnesini getirmek gerekir."Bu insanları küçümseyeceğinize yardım edin." cümlesindedolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan bir anlatımbozukluğu vardır. Cümlede "küçümsemek" ve "yardımetmek" fiilleri vardır. "Bu insanları" nesnesi iki fiil için de ortakkullanılmıştır. Ancak "Bu insanları... yardım edin" denmez,"yardım etmek" fiili dolaylı tümleç istemektedir. Dolayısıyla"yardım edin" yükleminden önce "onlara" dolaylı tümlecigetirilmelidir."Sararan yapraklar, dallardan usulca düşüyorlar." "Koyunlar,gölden su içiyorlar." cümlelerinde de özne-yüklemuyuşmazlığı vardır. Çünkü insan dışındaki varlıklarınçoğulları özne olduğunda yüklem tekil olmalıdır."O gün sınıfta bir ben bir de arkadaşım Ali vardı." cümlesindeözne-yüklem uyumsuzluğundan doğan anlatım bozukluğuvardır. Cümlenin öznesi "ben ve arkadaşım Ali" kişileridir.Yüklem ise üçüncü tekil kişiye göre çekimlenmiştir. Budurumda "arkadaşım Ali vardı" doğru ama "ben vardı"yanlıştır. Yüklem "bir ben bir de arkadaşım Ali" kişilerinikapsayacak biçimde, yani birinci çoğul kişiye göre (vardık)çekimlenmelidir."Bu tabloları kimse beğenmedi, kıyasıya eleştirdi."cümlesinde özne-yüklem uyumsuzluğu vardır, "kimse"öznesi, olumsuz cümlelerde kullanılır ki cümlenin ilk yüklemiolumsuzdur. Yani "Kimse ... beğenmedi" ifadesi doğrudur.Ancak özne, ikinci cümlenin yüklemi ile uyumlu değildir,"kimse... eleştiriyor" ifadesinde bozukluk vardır. İkincicümlenin yüklemi olumlu olduğuna göre öznenin de bunauygun olması gerekir. Bu durumda ikinci cümleye "herkes"öznesini getirmek gerekir."Sağlık ve ekonomik alanda çalışmalar yapılıyor."cümlesinde tamlama yanlışlığı vardır. Çünkü cümlede"sağlık" sözcüğü isim. "ekonomik" sözcüğü sıfattır,"ekonomik alanda" denebilir ancak "sağlık alanda" denemez.Bunun yerine "sağlık alanında" denebilir."Bu ilaç, gribin kısa sürede iyileşeceğini sağlıyor."cümlesinde ek yanlışlığından kaynaklanan bir anlatımbozukluğu vardır. Cümlede "iyileşeceğini" sözcüğünde "-ecek" sıfat-fiil eki yerine, "-me" isim-fiil eki kullanılmalıdır.Yani sözcük "iyileşmesini" olmalıdır.

Page 12: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

"Yazılarını sanat dergilerini göndermeyi ne geçmişte negünümüzde düşünüyorum.' cümlesinde yüklem eksikliğindenkaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır, "günümüzdedüşünüyorum" ifadesinde bir bozukluk yoktur ancak"geçmişte düşünüyorum" denmez. Demek ki "geçmişte"sözcüğünden sonra "düşünmedim" yüklemini getirmekgerekir."Düşünceleri mantıklı ama uygulanabilir değildi." cümlesindeek fiil eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır.Cümlede "düşüncelerin mantıklı olduğu" anlatılmakistenmiştir. Buna göre cümledeki anlatım bozukluğunugidermek için "mantıklı" sözcüğüne ek eylem getirmekgerekir."Ne kadar dilekçe yazıldıysa da, her nereye başvurulduysada bir sonuca ulaşamadı." cümlesinde çat uyuşmazlığındankaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümlede"yazıldıysa, başvurulduysa" fiilleri edilgen çatılıdır,"ulaşamadı" fiili ise etken çatılıdır. İki edilgen, bir etken fiilolduğuna göre, azı çoğa dönüştürmek gerekir. Yani etken fiil,edilgen yapılmalıdır.8. ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASIMetinlerde yazının türüne ve amacına göre farklı anlatımtürleri kullanılır. Bunlar öyküleyici, betimleyici, emredici,destansı, öğretici, açıklayıcı, tartışmacı, kanıtlayıcı, mizahi...gibi anlatım türleridir. Bir metinde bunlardan bir ya da birkaçıkullanılabilir.III. ÜNİTE: ANLATIM TÜRLERİ1. ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM – İSİM (AD)1.1. Öyküleyici AnlatımBir konunun, bir olayın bir ya da daha çok kahraman etrafında,belirli bir zaman ve yer içinde anlatıldığı anlatım tekniğidir.Öyküleyici anlatım olay kaynaklı bir anlatım tekniğidir. Öyküleyicianlatımın olabilmesi için bir kişinin başından geçen birya da daha çok olayın olması gerekir. Bir kişinin başındangeçenler, bir trafik kazası, bir futbol karşılaşması, geçmişteyaşadığı bir takım olaylar öyküleyici anlatımın sınırlarınagirmektedir."Karanlık bir kış gecesi saat üç sularıydı. Bilmem neredeneve dönüyordum. Herkes derin bir uykudaydı. O durumagelmiştim ki kendisini dinleye dinleye kapılan insanlar gibi"Ah, bir polise rastlasam!" diyordum. Birden bire iki gölgegördüm. Biri hızlı hızlı sert adımlarla doğuya doğru gidenufak tefek bir adamdı. Diğeri sekiz on yaşlarında bir kız çocuğu."Öyküleyici anlatımda her şey hareket hâlindedir. Varlıklarhayatın akışı içinde devamlı bir hareketlilik ve değişme içindeele alınır. Yukarıdaki parçada bu görülmektedir.Öyküleyici Anlatımın Özellikleri: Olay, kişi, mekân ve zaman ortak öğeleridir. Olaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir. (Anlatıcı olaykahramanlarından biridir) Sanat metinleri öyküleyici anlatımla yazılır. Olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılabilir. Olaylar 3.şahsın ağzından anlatılabilir.(Olan biten birkamera sessizliğiyle izlenip anlatılır Kişi, mekân ve zaman olay ve olay örgüsünü oluşturmakiçin kullanılan ögelerdir. Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır. Öyküleyici anlatımda bir olayın olması şarttır. Yaşanmış olaylarda olay zincir, kurgulanmış olaylardaolay zinciri vardır. 3.Şahıs anlatımda anlatıcı her şeyi bilir. Öyküleyici anlatım sanat metinlerinde ve öğretici metinlerdekullanılır. Sanat metinlerinde anlatıcı kurmaca kişi öyküleyici metinlerdeise gerçek bir kişidir. Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.1.2. İsim (Ad)Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir. İsimlerle, karşıladıkları

Page 13: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

kavram ve nesneler arasında çok sıkı bir ilgi vardır.Bunlar daima birbirlerini çağrıştırır.Örneğin "kitap" sözü aklımızda hemen varlık olarak "kitap"nesnesini canlandırır. Ya da bir kitabı gördüğümüzde zihnimizehemen onu karşılayan isim gelir.Kavramlar için ise bu kadar belirgin bir ilişkinin varlığını söyleyemeyiz.Örneğin "dert" dendiğinde aklımızda bir nesnecanlanmaz; ancak bunun insanı sıkıntıya sokan bir durumolduğu zihnimizde belirir.1.2.1. Cins (Tür) İsmiAynı türden varlıkları karşılayan isimlerdir. Bu varlıklarınbenzerleri etrafta çoktur:“Ağaç, çiçek, kitap, ev, okul, insan, ders...”1.2.2. Özel İsimTek olan, tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılayanisimlerdir.Balıkesir, Çukurova, Alpler gibi yer adları,Yunus, Serpil, Recep gibi kişi adları,Türkiye, Portekiz, Hollanda gibi ülke adları,Günün Ötesi, Kiralık Konak, Türk Edebiyatı, Hürriyet gibikitap, dergi, gazete adları,Bilkent Üniversitesi, Yeşilay, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibikurum adları,Almanca, Türkçe, Rusça gibi dil adları,İslâmiyet, Ortodoks, Yahudilik gibi din adları,Boncuk, Tekir, Yumak gibi hayvanlara verilen adlar özelisimdir.1.2.3. Tekil İsimSayıca tek bir varlığı karşılayan isimlere tekil isim denir.Bunlar "kitap, çocuk, şiir, bilgisayar..." gibi bir varlığı karşılayanisimlerdir.1.2.4. Çoğul İsimSayıca birden çok varlığı karşılayan isimlerdir. Çoğul isimler,"-ler, -lar" eki getirilerek yapılır."Kitaplar, çocuklar, şiirler, bilgisayarlar..." isimleri çoğul isimlerdir.1.2.5. Topluluk İsmiYapıca tekil olduğu hâlde, yani çoğul eki almadığı haldebirden çok varlığı karşılayan isimlere topluluk ismi denir."Toplum, halk, millet, ordu, bölük, sürü..." sözcükleri birertopluluk adıdır.Topluluk isimleri de çoğul eki alabilir. Bu durumda gruplarınçoğulu bildirilmiş olur. Örneğin, "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz!"cümlesinde "ordu" topluluk ismi çoğul eki almıştır. Buradaordunun birden fazla olduğu anlatılmak istenmiştir.1.2.6. Somut (Madde) İsimDuyu organlarımız ile algılanan isimlere somut isim denir."Kitap, masa, insan, ışık..." beş duyumuzdan biri ile algılanansomut isimlerdir.1.2.7. Soyut (Mana) İsimDuyu organlarımız ile algılanamayan, ama varlığına inandığımızisimlerdir."Neşe, özlem, sevgi, korku..." duyu organlarımız ile algılanamayansoyut isimlerdir.2. BETİMLEYİCİ ANLATIM – SIFAT (ÖN AD)2.1. Betimleyici AnlatımYazarın dış dünya ile ilgili gözlemlerini okuyucunun gözündecanlanacak şekilde anlatması ile oluşan anlatım tekniğinebetimleyici anlatım denir. Görselliğin daha ağır bastığı buanlatıma tasvir de denmektedir.Betimlemede bir doğa parçası, bir bahçe, bir ev, bir dağ,hatta iç ve dış özellikleri ile bir insan ayırt edici yönleri ileanlatılabilir.Varlıkların değişik yönleri anlatıldığından betimlemelerdesıfatlar çokça kullanılır."Güneş dağların arkasından çekilirken, son aydınlığını denizebırakıyor. Hava rüzgârsız. Deniz ince ince dalgalanıyor.Mavi sular biraz uzakta pembe oluyor, kırmızılaşıyor. Renkleryumuşak hatlarla birbirinden ayrılıyor. Karanlık bastırmadanönce renklerin denizdeki valsi bu, büyüsü..."

Page 14: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Betimlemelerin insanı konu alan kısmına portre denir. Portredeinsanın dış özellikleri ya da iç özellikleri yani karakteriele alınabilir. Bazen ikisi de bir parçada iç içe olabilir."Kapıda yaşlı bir adam belirdi. Üzerinde biraz eski, açık mavibir takım elbise vardı. Ceketin üst cebinde üçgen şeklindekıvrılmış mendil, kravatıyla aynı renkteydi. Yer yer ağarmışsaçlarını sol tarafa yatırmış, hâlâ siyahlığını koruyan bıyıklarınıüst dudağının üzerini kapatacak şekilde bırakmış. Ayağındayıllar önce gençlerin oldukça rağbet ettiği ucu sivri ucuküt biçimli ayakkabılar vardı."Betimleyici Anlatımın Özellikleri: Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmaküzere ikiye ayrılır. Kişinin iç dünyasını anlatan betimlemelere tahlil(ruhsalportre) denir. Kişinin dış görünüşünü anlatan betimlemelere simgeselbetimleme denir. Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, Şiir gibi türlerdekullanılır. Kelimenin yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir.Betimlemeler ikiye ayrılır:2.1.1. Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme:1. İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.2. Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.3. Ayrıntılar sübjektif olarak verilir.4. Amaç sanat yapmaktır.2.1.2. Açıklayıcı Betimleme:1. Bilgi vermek amacıyla yazılır.2. Genel ayrıntılar üzerinde durulur.3. Ayrıntılar objektif (olduğu gibi)olarak verilir.4. Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgivermektir.5. Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.6. Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.2.2. Sıfat (Ön Ad)İsimleri niteleyen ya da belirten sözcüklere sıfat denir.Sıfatların varlığı isimlere bağlıdır. Bu nedenle sıfatlar tekbaşına kullanılamaz. Bu açıdan sıfatlar tamlama olarak karşımızaçıkar."Güzel kitapları hemen alırım." cümlesinde "güzel" sözcüğü"kitap" isminin özelliğini belirten bir sıfattır. Burada "kitap"isminden önce gelerek onun özelliğini belirtmiş ve sıfat olmuştur.Bu nedenle bir sözcük yalnız başına sıfat olamaz.Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi mutlaka bir isimle kullanılır.Sıfatlar kendi içinde niteleme ve belirtme sıfatları olmaküzere ikiye ayrılır.2.2.1. Niteleme SıfatlarıVarlıkların yapısal özelliklerini ortaya koyan sıfatlardır.Niteleme sıfatları isimlerin nasıl olduğunu bildirir ve ismesorulan "nasıl" sorusuna cevap verir."Kimsesiz çocuklara yardım edelim." cümlesindeki "kimsesiz"sözcüğü, "çocuklar"ın özelliğini belirtmektedir. Bu cümlede"çocuklar" ismine "nasıl" sorusunu sorduğumuzda "kimsesiz"cevabını almaktayız."Siyah gözlükler sana yakışmış." cümlesinde "siyah" sözcüğügözlüğün yapısal özelliğini anlatan bir sıfattır.Nasıl gözlük?Siyah gözlük.Görüldüğü gibi isme sorulan "nasıl" sorusuna cevap veriyor.Adlaşmış SıfatBazen kişinin tam olarak bilinmediği ya da niteliğinin vurgulanmakistendiği durumlarda isim söylenmeyip sıfat, isminyerine geçirilebilir. Bu tür sözcüklere adlaşmış sıfat denir.Adlaşmış sıfatlar niteleme sıfatlarıyla yapılır."Akıllı insanlar kendine güvenir." cümlesinde niteleme sıfatıolan "akıllı" sözcüğü, "Akıllılar kendine güvenir." cümlesinde"insanlar" isminin düşmesiyle adlaşmış sıfat olmuştur.2.2.2. Belirtme SıfatlarıVarlıkların diğer varlıklarla ilgileri sonucunda aldığı özellikleri

Page 15: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

belirten sıfatlardır. Belirtme sıfatları varlıkların geçici özelliklerinibelirtir. Belirtme sıfatları kendi arasında dört grubaayrılır.2.2.2.1. İşaret SıfatıVarlıkların bulunduğu yerleri gösteren sıfatlara işaret sıfatıdenir.Bu sıfatlar, söyleyen kişinin, sözünü ettiği nesneye uzaklığınagöre değişir."Bu kitabı ben aldım." cümlesinde yakındaki kitabı,"Şu kitabı verir misin?" cümlesinde biraz uzaktaki kitabı,"O kitabı getirir misin?" cümlesinde çok uzakta olan ya da,sözü edilen kitabı işaret etme anlamı vardır.Yukarıdaki cümlelerde bulunan "bu, şu, ve o" sözcükleriişaret sıfatıdır. İşaret sıfatları, isme "hangi" sorusunun sorulmasıylabulunur.Hangi kitap?Bu kitap.2.2.2.2. Sayı Sıfatlarıİsimlerin sayısal özelliklerini bildiren sıfatlara sayı sıfatı denir.Sayı sıfatları kendi içinde dörde ayrılır:2.2.2.2.1. Asıl sayı sıfatlarıİsimlerin sayılarını kesin olarak belirten sıfatlara asıl sayısıfatı denir."Üç arkadaş geziye çıktık.""İzmir'de on gün kalacaktık.""Bu çantayı ancak iki kişi taşıyabilir."2.2.2.2.2. Sıra sayı sıfatıVarlıkların sırasını bildiren sıfatlara sıra sayı sıfatı denir.Sıra sayı sıfatları isimlere gelen "-ıncı, -inci" ekleri ile yapılır."Biz beşinci katta oturuyoruz.""Buradaki birinci günüm iyi geçmişti."2.2.2.2.3. Üleştirme sayı sıfatıİsimlerin eşit paylara ayrılmış olduğunu belirten sıfatlaraüleştirme sayı sıfatı denir.Bu sıfatlar isimlere getirilen "-ar, -er" eki ile oluşturulur."Öğrencilere ikişer kitap verildi.""Her komşuda yarımşar saat kaldık."2.2.2.2.4. Kesir sayı sıfatıİsimleri kesirli olarak belirten sıfatlardır."Bu işte yüzde yirmi kâr var.""Yarım kilo kıyma yeter."2.2.2.3. Belgisiz Sıfatİsimlerin sayı bakımından belirsizliklerini ifade eden sıfatlarabelgisiz sıfat denir.Bazı işlerde acele edilmeli.Birkaç arkadaş dışarıda bekliyor.Hiçbir emek boşa gitmez.Bütün öğrencileri bahçeye çıkarmışlar.“Her konuda bilgi sahibi olamayız.”“Bir gün yine karşılaşırız.”cümlelerinde altı çizili sözcüklerbelgisiz sıfatlardır.Bu sözcükler, isimleri sayıca belirtmişler, ama onların nekadar olduğunu belirtmemişler.2.2.2.4. Soru Sıfatıİsimlerin niteliğini, herhangi bir özelliğini soru yolu ile bildirensıfatlardır.“Nasıl şiirleri beğenirsiniz?”“Kaçar gün kaldın şehirlerde?”“Hangi konuyu işleyeceğiz?”“Kaç soru çözmeli günde?”2.2.3. Sıfatlarda KüçültmeSıfat olan sözcüğün anlamında küçültme ya da daralma, "-cik,-ce, (-ı)msı, (-ı)mtırak" ekleri ile yapılır.Bu eklerin getirilmesi ile oluşan sıfatlara küçültme sıfatlarıdenir."Küçük bir evleri vardı." cümlesinde "küçük" sıfattır ve kendindensonra gelen ismin niteliğini belirtmektedir."Küçücük evleri vardı." cümlesinde "-cik" eki almış "küçücük"sözcüğü de niteleme sıfatıdır. Buradaki "küçücük" sözcüğün

Page 16: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

"küçük" sözcüğünden farkı, eklendiği ismin anlamında küçültmeyapmış olmasıdır.Küçük ev - küçücük ev"Ekmek ayvasının ekşimsi bir tadı vardı.""Üzerine mavimtırak bir ceket giymişti.""Masada kalınca bir kitap duruyordu."Yukarıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler küçültme sıfatıdır.2.2.4. Sıfatlarda PekiştirmeSıfatlarda pekiştirme, yani anlamın kuvvetlendirilmesi ikişeklide yapılır: Sıfat olan sözcüğün ünlüye kadarki ilk hecesialınır, daha sonra "m, p, r, s" harflerinden uygun olanı getirilir.En son da sıfat olan sözcük tekrar yazılır.Te - r - temiz = tertemiz"Çocuklar bembeyaz elbiseler giymişlerdi.""Dümdüz yolda ilerliyorduk.""Şöyle yemyeşil çimenlerin üzerine uzansam!" cümlelerindealtı çizili sözcükler pekiştirme sıfatıdır.Sıfat olan sözcüğün tekrar edilmesi ile yapılır.Örneğin "çeşit" sözcüğünü ele alalım. Bu sözcük tekrar ederekbir ismi nitelediğinde pekiştirme sıfatı olur:"Çeşit çeşit meyveler vardı masada."Bu cümlede altı çizili sözler pekiştirme sıfatıdır."Bahçede uzun uzun ağaçlar vardı.""Derin derin ırmaklar aşarak geldik." cümlelerindeki altı çizilisözler pekiştirme sıfatıdır.2.2.5. Sıfatlarda DerecelendirmeSıfatlarda derecelendirme "pek, çok, daha, en..." gibi sözcüklerleyapılır."Kardeşin onlardan daha akıllı biri." cümlesinde "daha" sözcüğüüstünlük,"En güzel kitap buydu." cümlesinde "en" sözcüğü en üstünlük,"Çok güzel çiçekleri vardı." cümlesinde "çok" sözcüğü aşırılıkanlamı katmıştır.3. COŞKU VE HEYECANA BAĞLI ANLATIM – ZAMİR3.1. Coşku ve Heyecana Bağlı (Lirik) Anlatımİnsan duygu, düşünce ve hayallerini söz, yazı, resim gibideğişik yollarla ifade eder. Bu ifadeyi bazen anlatma, bazengösterme, bazen de coşkuyla dile getirme şeklinde yapar. Buanlatımlarda coşkuyla dile getirme insan hayatında önemli biryer tutar. Çünkü insanın heyecanlarını ve coşkularını ifadeetmek için düzenlenen metinlerde daha çok, coşku veheyecana bağlı anlatım kullanılır.Coşku ve heyecana bağlı (lirik) anlatım, üzüntü, sevinç,heyecan, taşkınlık gibi temaların coşkulu bir şekilde ifadeedilmesidir. Coşku ve heyecana bağlı anlatım daha çok,şiirde kullanılmıştır.Farklı sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlukullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimine şiir denir.Şiirin, kendine özgü bir anlatımı vardır. Şiirde dil ve imgearacılığıyla gerçeklik yeniden oluşturulur. Şiirin yoruma açık,yoğun ve özlü bir anlatımı vardır. Şiirde dil, daha çok şiirselve heyecana bağlı işlevde kullanılır. Çünkü şiirler daha çok,sevinç, coşku, heyecan, üzüntü, özlem gibi duyguları dilegetirmek amacıyla düzenlenir. Şiirde benzetme, kişileştirme,abartma, hatırlatma gibi söz sanatlarından,karşılaştırmalardan, çağrışım gücü yüksek sözcüklerdenyararlanılarak imgeler oluşturulur. Sözcükler daha çok, yanve mecaz anlamlarıyla kullanılır. Duygu ve çağrışım değeriolan söz ve söz öbeklerine sıkça yer verilir.Coşku ve Heyecana Bağlı Anlatımın Özellikleri: Lirik anlatımda dil “heyecana bağlı işlev”de kullanılır. Coşku ve heyecana bağlı anlatım daha çok şiir, roman,hikâye, tiyatro türlerinde kullanılır. Öyküleyici anlatımda bir olay ve durumun anlatılması;betimleyici anlatımda kişi, durum ve varlıkların betimlenmesi;lirik anlatımda ise duyguların ifade edilmesiesastır. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda kelimeler dahaçok mecaz ve yan anlamda kullanılır.

Page 17: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Öyküleyici anlatımlarda olay ve durumlar anlatılırkenduygusal düşünceler katılmaz. Coşku ve heyecana bağlıanlatımda duygular ve içinde bulunulan ruh hali yansıtılır.3.2. Zamir (Adıl)İsim olmadıkları hâlde isim gibi kullanılan, isimlerin yerinitutan kelimelere zamir denir. Zamirler sözcük ve ek durumundaolmak üzere ikiye ayrılır.3.2.1. Sözcük Hâlindeki ZamirlerSözcük durumundaki adıllar da kendi aralarında şahıs, gösterme,belgisiz ve soru olmak üzere dörde ayrılır.3.2.1.1. Şahıs (Kişi) ZamirleriSadece insan isimlerinin yerini tutan zamirlerdir. Sözü söyleyenlediğerlerini ayırmada kullanılır. Üç tekil, üç de çoğulolmak üzere altı şahıs zamiri vardır. Bunlara kişi adılı dadenir. Bu zamirler; “ben, sen, o, biz, siz, onlar”dır.“Size ben yardım ederim.”“O, sana mektup göndermiş.”Şahıs zamirlerinin yerine kullanılabilen, ama esas olarakşahıs zamirleriyle birlikte kullanılarak cümledeki anlamı pekiştiren“kendi” zamiri vardır. Bu zamire “dönüşlülük” zamiride denir. Dönüşlülük zamirlerinin asıl görevi anlamı pekiştirmektir.“Bu kitabı ben yazdım.”“Bu kitabı ben kendim yazdım.”İki cümle arasındaki anlam derecesi açıkça görülmektedir.3.2.1.2. İşaret (Gösterme) Zamirleriİsimleri, yerini işaret yoluyla, göstererek tutan zamirlerdir.Gösterme adılları tekil ve çoğul olarak kullanılabilir. Asıl işaretzamirleri “bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar”dır.“Bu bana dedemden kaldı.”“O dün kapıya bırakılmış.”“Şunlar neden masanın üzerinde duruyor.”“Şu senin değil mi?”“Bunlar en sevdiğim kitaplarımdır.”İşaret zamirleri varlıkların mesafesini belirtmek için kullanılır.Yakında olan için: buBiraz uzakta olan için: şuEn uzakta olan için: oişaret zamirleri kullanılır.“O ve onlar” zamirleri hem işaret hem de şahıs zamiri olarakkullanılabilir. Bu zamirler insan isimlerinin yerine kullanılırsaşahıs, insan dışındaki nesnelerin yerine kullanılırsa işaretzamiridir. “O, tatilde dayısının yanına gidecek.”“Onlar, sınıfın en çalışkan öğrencileridir.” cümlelerindeki altıçizili zamirler insanların yerine kullanıldığından şahıs zamiri,“O, okula giderken cebinden düşmüş.”“Onlar, bayatladığı için çöpe atılacak.” cümlelerindeki altıçizili zamirler, insan dışındaki nesneleri karşıladığı için işaretzamiridir.3.2.1.3. Belgisiz Zamirlerİsimlerin yerini belli belirsiz, kesin olmayacak şekilde tutanzamirlerdir. Hangi varlığın yerini tuttukları açıkça belli değildir.Bunlara belirsizlik adılı da denir.Başlıca belgisiz zamirler şunlardır:“Bazısı, kimi, çoğu, hepsi, birkaçı, birçoğu, tümü, tamamı,herkes, hiçbiri, biri, falan, şey ...”“Bana her şey seni hatırlatıyor.”“Biri bizi gözetliyor.”“Herkes bu kitabı okusun.”“Öğrencilerin çoğu Türkçeyi sever.”“Kimler ödevini yapmamış.”3.2.1.4. Soru Zamirleriİsimlerin yerini soru yoluyla tutan zamirlerdir. Esas soru zamirleri“kim” ve “ne” dir. Bunun yanında soru bildiren diğersözcükler de soru zamiri olarak kullanılabilir.“Annem sana ne dedi?”“Bu çocuk da kim?“Bu saate kadar nerede kaldın.”“Şimdi nereye gidiyoruz?”

Page 18: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

“Soruların kaçını çözmüş?”“Bu işi kime danışalım?”“Hanginiz bu soruyu çözecek.”Soru zamiri olarak kullanılabilecek diğer sözcükler şunladır:“Nere, nereye, nerede, nereden, kime, kimde, kimden, kimi,kaçı, kaçımız, hanginiz ...”3.2.2. Ek Durumundaki Zamirler3.2.2.1. İyelik Zamirleriİsimlere getirilerek, onların ait olduğu kişiyi bildiren zamirlerdir.1. tekil - m2. tekil - n3. tekil - ı1. çoğul - miz2. çoğul - niz3. çoğul - ları“Okulumuz ana yolun kenarındadır.”“Annesi güzellik salonu açmış.”Kısacası, isim tamlamalarının tamlananlarında bulunan eklereiyelik zamiri denmektedir. İyelik ekleri aynı zamanda iyelikzamiridir.3.2.2.2. İlgi ZamiriCümlede daha önce geçmiş bir ismin ya da isim tamlamalarındatamlananın yerini tutan ek hâlindeki “-ki” zamiridir. Buzamir kendinden önceki kelimeye bitişik yazılır.“Bizim arabamız sizinkinden eski.”“Bahçedekiler içeri girsin.”“Üzerindeki sana çok yakışmış.” cümlesindeki altı çizili sözcüklerdeki“-ki” eki ilgi zamiridir.4. DESTANSI ANLATIM4.1. Destansı (Epik) Anlatım"Epik" kavramı Yunanca "epope" sözcüğünden türetilmiştir.Tarih öncesi dönemlerle ilgili "tanrı, tanrıça, yarı tanrı vekahramanlarla ilgili olağanüstü olayları ele alıp işleyen şiirlereepope (destan) denir. Bu tür metinlerde epik (destansı)anlatımdan yararlanılır.Destanların büyük bir bölümü yazı öncesi çağlardaoluşmuştur. Bundan dolayı destanlar sözlü verimler arasındayer alır. Hemen bütün toplumlarda destanların önemli bir yerivardır. Destanlar, millet hayatında derin izler bırakan savaş,göç gibi önemli tarihî ve toplumsal olayların, kahramanlıklarınhikâye edildiği şiirlerdir. Epik şiir türü içinde yer alandestanlarda, olağanüstü özellikleri olan kahramanların,tanrıların savaşları yanında, eski çağ insanlarının yaratılışkonusundaki düşünceleri, milletlerin çeşitli özlemleri,hayalleri anlatılır. Destanlar, anlatma ve dinleme ihtiyacındandoğmuş, sözlü gelenek içinde ağızdan ağıza aktarılarakgelişimini sürdürmüş ve sonradan yazıya geçirilmiştir.Destanlar, bir yönüyle halk gözüyle görülüp duyulanolayların, onun hayaliyle ortaya çıkan masallaştırılmıştarihsel metni özelliği gösterir. Destanların olağanüstü öğeleriçermesi, onların bütünüyle tarihsel gerçeklerden kopukolduğu anlamına gelmez. Olağanüstü öğeler bir kenarabırakılacak olursa destanların milletlerin tarihini aydınlatanönemli bir kaynak olduğu görülür.Türk edebiyatı, destanlar yönüyle oldukça zengindir. Budestanlarda milletimizin duygu, düşünce, hayal ve inançlarınıve yaşamını türlü yönleriyle görmek mümkündür."Bu çocuk, anasının göğsünden ilk sütü emdi ve bir dahaemmedi. Çiğ et, çorba ve şarap istedi. Dile gelmeye başladı.Kırk gün sonra büyüdü, yürüdü ve oynadı. Ayakları öküzayağı gibi [kuvvetli]; beli kurt beli gibi [ince]; omuzları samuromuzu gibi; göğsü ayı vücudu gibi [kuvvetli] idi. Vücudubaştan aşağı tüylü idi. At sürüleri güder, ata biner ve avavlardı. Günlerden, gecelerden sonra yiğit oldu. (OğuzKağan bu defa) bir ayı yakaladı. Onu, altın kemeri ile ağacabağladı ve gitti. Ertesi sabah, tan ağaran çağda yine geldi.Gördü ki canavar ayıyı da almış, götürmüş. (Bu defa) oağacın dibinde kendisi durdu. Canavar gelip başı ile Oğuz'unkalkanına vurdu. Oğuz kargı ile canavarın başına vurarak

Page 19: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

onu öldürdü. Kılıçla başını keserek alıp gitti. Tekrar aynı yeregeldiği zaman gördü ki bir sungur (aladoğan) canavarıniçerisini (iç organlarını) yemektedir. Yay ile, ok ile sunguruöldürdü, başını kesti. Ondan sonra dedi ki: "Canavar geyiğiyedi, ayıyı yedi, kargım onu öldürdü. Çünkü kargımdemirdendi. Canavarı sungur yedi, yay ve okum onu öldürdü.Çünkü okum bakırdandı."Bu metin Oğuz Kağan Destanı’ndan alınmıştır. Daha öncede belirttiğimiz gibi destanda olağanüstülükler sözkonusudur. Oğuz Kağan’ın, annesini bir kez emdikten sonraçiğ et ve şarap istemesi, kırk gün sonra büyüyüp yürümesigerçek yaşamda rastlanmayan olaylardır.Yine destanda o dönemde Türklerin ağırlıklı onlarla etyediklerini, demiri ve bakırı işleyip kullandıklarıgörülmektedir. Bütün bunlar, o dönemde Türklerin sosyalyaşamı, bilim ve uygarlıkta geldikleri düzeyi göstermesibakımından oldukça önemlidir.Destanda “ayakları öküz ayağı gibi, beli kurt beli gibi” sözgruplarında gördüğünüz gibi benzetmelerden yararlanılmıştır.Bütün bunlar, Türklerin o dönemde yalın ve işlenmiş bir dilkullandığını gösteren ipuçlarıdır.ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNENe hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi.Varsa gelmiş, açılıp mahbesi. yâhud kafesi!Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!Ey. bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...Bedr in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.(Mehmet Akit Ersoy)Mehmet Akif Ersoy bu şiirde Türk ordusunun ÇanakkaleSavaşlarında göstermiş olduğu olağanüstü kahramanlığını,yiğitliğini dile getirmiştir. Bu tür anlatımlara destansı (epik)anlatım adı verilir. Destansı anlatımda dil alıcıyı hareketegeçirme işleviyle kullanılır.Şair, bu şiirde tarihimizde çok önemli yeri olan bir konuyu elealmıştır. O dönemde ülkemizi işgal amacıyla ÇanakkaleBoğazı’na dayanan Batılı devletlere kahraman ordumuzunverdiği destanımsı mücadeleyi gözler önüne sermiştir. Busavaş denk güçler arasında olmamıştır. Türk ordusukendisinden kat kat güçlü düşman günlerine karşı iman dolugöğsü ile bir ölüm kalım mücadelesi vermiştir. Bununsonucunda Mehmetçik kanı pahasına yurdunu savunmuş vedüşmanlara geçit vermemiş, bunun sonucunda işgal güçlerigeldikleri gibi gitmişlerdir. Şiirde, destansı bir anlatım sözkonusu olmakla birlikte şair, şiirin olanaklarından yararlanmışve anlatımını sanatlı bir dille yapmıştır. Şiir aruz ölçüsüyleyazılmış, beyitler kendi arasında uyaklanmıştır.Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,dizelerinde işgal güçleri yırtıcı, his yoksulu sırtlanabenzetilmiştir.Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!dizelerinde "hilâl" kelimesi "bayrak", "güneş" kelimesi şehitolan "askerler' in yerine kullanılarak ad aktarması (mecaz-ımürsel) yapılmıştır.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...Bedr in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.dizelerinde "Bedr in aslanları" sözüyle Bedir Savaşı’nakatılan Müslüman askerler hatırlatılarak telmih sanatındanyararlanılmıştır.Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

Page 20: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

dizelerinde ise şair, şehitlerimizi gösterdiği kahramanlıktandolayı öylesine yüceltmiştir ki onları ne kabre ne de tarihesığdırabilmiştir. Bundan dolayı bu dizelerde abartmayabaşvurulmuştur.Şiirin bütününde Türk askerinin göstermiş olduğukahramanlığın vurgulanması nedeniyle şiirin dizeleri "Türkaskerinin kahramanlığı" teması etrafında örgülenmiştir.Epik Anlatımla Yazılan Metinlerin Özellikleri Etkileyici bir niteliği vardır. Destanın türünün yiğitçe havası sezilir. Olağanüstü özelliklere sahip kişilerin etrafında gelişenolaylar anlatılır. Eylemler ön plandadır. Daha çok, tarihî konu ve kahramanlıklar ele alınır. Sürekli bir hareket söz konusudur. Sözcük yan ve mecaz anlamlarıyla kullanılabilir. Anlatımda abartıya başvurulduğu görülür. Destan, hikâye, roman, şiir ve tiyatro türündeki eserlerdedestansı anlatımdan yararlanılır. Koçaklamalar, destanlar, millî marşlar ile kahramanlıkşiirlerinde epik anlatıma başvurulur.Dünya edebiyatında epik anlatımdan yararlanılarak pek çokdestan ortaya çıkmıştır. "Türeyiş, Göç, Bozkurt, Oğuz Kağan,Alper Tunga, Şu, Ergenekon, Manas. Satuk Buğra Han.Cengiz Han, Ediğe" Türklerin doğal destanlarındanbazılarıdır."Nibelungen Alman, "Odysseia' Yunan, "Cid' İspanyol,Chanson de Roland" Fransız, Gılgamış" Sümer, "Kalevala"Fin, 'Ramayana. Mahabarata" Hint," "İgor" Rus, "Şinto"Japon, Şehname İran destanları arasında yer alır.Dünya edebiyatında doğal destanlar yanında yapmadestanların da kaleme alındığı görülür: "Kaybolmuş Cennet"Milton, "Kurtanlmış Kudüs Tasso, Aennesis" Vırgiliustarafından yazılmıştır.Türk Edebiyatında ise Mehmet Akif Ersoy'un ÇanakkaleDestanı Kayıkçı Kul Mustafa'nın "Genç Osman Destanı"Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın "Üç Şehitler Destanı' yapmadestanlar arasında yer alır.5. EMREDİCİ ANLATIM – FİİL (EYLEM)5.1. Emredici AnlatımKesinlik, vazgeçilmezlik, emir ve yasaklamalar içerencümlelerde emredici anlatım söz konusudur. "Zincirtakmadan yola çıkmayınız!", "İnşaata beresiz girilmez!”cümleleri emir ve yasaklar içermesi nedeniyle emredicianlatıma örnektir.Emredici anlatımın söz konusu olduğu cümleler, bir işin nasılyapılması gerektiğine ilişkin talimatlar içerir. "Emniyet kemeritakmadan yola çıkmayınız!" cümlesinde yolcuları emredici biranlatımla yönlendirme söz konusudur. "Sen zor durumdaolanlara yardım et ki başkaları da sana zor gününde yardımetsin, sözü bir deneyimi emredici bir dille ifade etmektedir.Karşılıklı konuşmalarda da emredici anlatımdan yararlanılır.Bir babanın çocuğuna, “Bugün mutlaka dükkâna uğra!”sözünde emredici anlatıma başvurulmuştur.Örneklerde de görüldüğü gibi emredici anlatımda dil, alıcıyıharekete geçirme işleviyle kullanılır."Veysel der kafanı nafile yormaDünya fani değil çöküp oturmaAdım at ileri avara durmaYoldaş ol refaha kavuşanlara"Bu dörtlükte şair, okurlarla dinleyicilere öğüt vermektedir.Bunu yaparken de "kafanı yorma, çöküp oturma, adım at,avara durma, yoldaş ol" gibi emredici ifadelerdenyararlanmıştır.Bu dörtlüğün ilk iki dizesinde şair, boş oturmanın doğruolmadığını belirtmiş, dünyanın geçici olduğunu ileri sürüp birkenara çekilmenin yanlış bir tutum olacağını vurgulamıştır.Üçüncü ve dördüncü dizelerde ise şair, insanların hep ileridoğru adım atması gerektiğini, kalkınmanın yolunun

Page 21: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

çalışmaktan geçtiğini söylemiştir. Bunun yanında şair okurlarırefaha, mutluluğa ve zenginliğe ulaşan insanların izindengitmeleri gerektiğini öğütlemiştir.Dörtlükteki dizelerde de görüldüğü gibi emredici anlatımlarınöğretici, öğütleyici ve açıklayıcı yönlerinin olması nedeniylebu tür cümlelerde fiil cümlelerine yer verildiği, emir kipiyleçekimlenen fiillerden sık sık yararlanılır.Emredici Metinlerin Özellikleri Öğretici, açıklayıcı ve öğüt verici yönleri ağır basar. Trafik kuralları ile kimi eşyaların ve ilaçların kullanmakılavuzları, yemek tarifleri emredici anlatıma örnekolarak verilebilir. Sosyal yaşamın düzenlenmesinde yararlanılır. Dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılır.5.2. Fiil (Eylem)İsimler varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir. Fiillerise hareketleri, oluşları, durumları karşılar. Fiiller genel olarakmastar hâlinde ifade edilir. Mastar hâlinde bir hareketin adıolurlar: "yürümek, olmak, düşünmek vs."5.2.1. Fiil ÇekimiFiillerin kip ve şahıs bildirecek biçimde düzenlenmesine fiilçekimi denir. Fiil çekiminde kip mutlaka bulunur, ancak şahısbazen bulunmayabilir. Fiil çekiminin daha iyi anlaşılabilmesiiçin kip ve kişi kavramları üzerinde durmak gerekir.5.2.2. Fiillerde KipEylemlerin bir hareketi, oluşu, durumu ortaya koyuşu farklışekillerde olur. Bazen bunlar bir başkasına haber vermeşeklinde aktarılır, bazen bir koşula bağlanır, bazen istenenbir durum anlatılır. Buna fiilin kipi denir.Türkçede kipler iki grupta incelenir. Bunlar haber kipleri vedilek kipleridir.5.2.2.1. Haber (Bildirme) KipleriÇekiminde kesin bir zaman ifadesi olan fiiller haber kipindedir.Haber kiplerinin beş çekimi vardır. Bunları çekimleriylebirlikte gösterelim.5.2.2.1.1. Bilinen Geçmiş ZamanEylemin yapılışının kesin olarak bilindiğini gösteren kiptir.Bu kip "-dı, -di, -du, - dü; -tı, -ti,-tu, -tü.." eki ile yapılır. Türkçedeüçü tekil, üçü çoğul olmak üzere altı kişi vardır. Bukişilere göre örnek bir çekim yapalım.Kal-dı-mKal-dı-nKal-dıKal-dı-kKal-dı-nızKal-dı-larGörüldüğü gibi fiiller altı kişiye göre çekimlenir.5.2.2.1.2. Öğrenilen Geçmiş ZamanBildirilen işin yapıldığını, başkasından duyma şeklinde anlatankiptir.Bu çekimin eki "-mış, - miş, -muş, -müş"tür.Dal - mış - ımDal - mış - sınDal - mışDal - mış - ızDal - mış - sınızDal - mış - lar5.2.2.1.3. Şimdiki ZamanEylemin söylendiği anla yapıldığı anın bir olduğunu gösterir.Bu çekimin eki "-yor"dur.Alış - (ı)yor - umAlış - (ı)yor - sunAlış - (ı)yorAlış - (ı)yor - uzAlış - (ı)yor - sunuzAlış - (ı)yor - larParantez içinde gösterilen yardımcı ses, ünlüyle biten fiillerdegörülmez: "uyu - yor"Fiile şimdiki zaman anlamı veren bir diğer ek de "-makta, -

Page 22: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

mekte" dir. Mastar ekiyle "-de" hal ekinin kaynaşmasındanoluşan bu ek günümüzde tamamen şimdiki zaman anlamıveriyor.Ver - mekte - y - imVer - mekte - sinVer - mekteVer - mekte - y - izVer - mekte - sinizVer - mekte - ler5.2.2.1.4. Gelecek ZamanEylemin, söylendiği andan sonra yapılacağını ifade edenkiptir.Bu çekimin eki "-acak, -ecek"tir.Bul - acak - ım (bulacağım)Bul - acak - sınBul - acakBul - acak - ız (bulacağız)Bul - acak - sınızBul - acak - larNot : "k" sesinin "ğ"ye dönüştüğüne dikkat etmelisiniz.5.2.2.1.5. Geniş ZamanFiilin herhangi bir zamanda yapılabildiğini gösteren kiptir.Bu çekimin eki "-r, -ar, -er"dir.Koş - ar - ımKoş - ar - sınKoş - arKoş - ar - ızKoş - ar - sınızKoş - ar - lar5.2.2.2. Dilek (İsteme) KipleriBu kiplerde zaman anlamı yoktur. Bu kipler bir isteği, arzuyuvs. bildirir. Örneğin; "gitmeliyim" sözünde bu işin ne zamanyapılacağı değil, gitmenin arzu edildiği anlatılmak isteniyor.Dilek kiplerinin dört çekimi vardır.5.2.2.2.1. Gereklilik KipiEylemin yapılması gerektiğini anlatan kiptir.Al - malı - y - ımAl - malı - sınAl - malıAl - malı - y - ızAl - malı - sınızAl - malı - larGereklilik kipi bazen cümleye ihtimal anlamı katar."Soruları bir saatte çözmeliyiz." cümlesine gereklilik anlamıkatan kip,"Soruları şimdiye kadar çözmüş olmalı." cümlesine ihtimalanlamı katmıştır.5.2.2.2.2. Şart Kipi (Dilek-Koşul)Bazı cümlelerde dilek, bazılarında koşul anlamı katan fiilçekimidir.Sor - sa - mSor - sa - nSor - saSor - sa - kSor- sa - nızSor - sa - larŞart kipi cümleye bazı anlamlar da katar."Şu işler bir bitse de rahatlasak." cümlesinde istek,"Balkona çıksa beni görecekti." cümlesinde koşul anlamıverir.5.2.2.2.3. İstek KipiFiillere "-a, -e" eki getirilerek yapılır.Sev - e - y - im (-eyim)Sev - e - sinSev - eSev - e - limSev - e - sinizSev - e - lerBunlardan en çok birinci tekil ve birinci çoğul şahıslar kullanılır.

Page 23: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

"Sizinle sonra görüşelim.""Ben de sizinle geleyim." cümlelerinde bu kipi görüyoruz.5.2.2.2.4. Emir KipiEylemin yapılması gerektiğini buyruk şeklinde bildiren çekimdir.Birinci tekil ve birinci çoğul şahsın emir çekimi yoktur.Emir kipinin çekimi kişi ekleri ile yapılır.1. tekil kişi ......2. tekil kişi Koş3. tekil kişi Koş - sun1. çoğul kişi ........2. çoğul kişi Koş - un (koş - unuz)3. çoğul kişi Koş - sunlarGörüldüğü gibi emir kipinin birinci tekil ve birinci çoğul şahıslarındaçekimi yoktur."Bu soruları hemen çöz.""Gelin de yaptığınıza bir bakın." cümlelerinde altı çizili fiilleremir kipiyle çekimlenmiştir.5.2.3. Fiil Çekimlerinde OlumsuzlukFiillerin olumlusu olduğu gibi olumsuzu da vardır. Fiillerinolumsuz biçimleri, kip eklerinden önce "-ma, -me" olumsuzlukekinin getirilmesiyle yapılır.Ara - dı – m } ara - ma - dı - mBil - miş – sin } bil - me - miş - sinBak – acak } bak - ma - y - acakKoş - malı - y – ım } koş - ma - malı - y - ımNot: Fiillerin olumsuz çekiminde geniş zaman farklı özellikgösterir. Geniş zaman çekiminde olumsuzluk eki, kaynaşmışolarak karşımıza çıkar.Gül - er – im gül - me - mGül - er – sin gül - mez - sinGül – er gül - mezGül - er – iz gül - me - y - izGül - er - sin – iz gül - mez - sinizGül - er – ler gül - mez - ler5.2.4. Fiil Çekimlerinde SoruFiil çekiminin soru şekli "mı, mi" soru eki ile yapılır.Fiil çekiminde "mi", bazen kip ekiyle kişi eki arasında, bazenkişi ekinden sonra gelir.Bildin bildin mi?Bilmişiz bilmiş miyiz?Biliyorsun biliyor musun?Bilmeliyim bilmeli miyim?Bilsek bilsek mi?Bileyim bileyim mi?5.2.5. Fiillerde Anlam (Zaman) KaymasıFiil çekimlerinde kullanılan kip ve zaman ekleri her zamankendi anlamlarında kullanılmaz. Bu ekler birbirlerinin yerlerinede geçebilir. Bu durum sadece kip ekleriyle değil, cümleninanlamıyla da ilgilidir.Cümlede yüklemin çekimlendiği kip veya zamanla işin yapıldığıkip veya zamanın farklı olmasına anlam kayması denir."Babamlar geliyor." cümlesinde şimdiki zaman eki "-yor"kendi anlamında kullanılmıştır. Eylemlerin söylenme ve yapılmazamanı aynıdır."Babamlar yarın geliyor."cümlesinde ise "-yor" eki kullanılmış,fakat ek kendi anlamında değildir. Çünkü eylem "şu an"yapılmıyor, "sonra" yapılacak. O hâlde bu cümlede şimdikizaman, gelecek zamanın yerine kullanılmıştır."Pazar günleri balık tutmaya gidiyor." cümlesinde fiil şimdikizamanla çekimlenmiş; ama yüklemin bildirdiği eylem herpazar yapılıyor yani tekrar ediyor. Öyleyse şimdiki zamangeniş zamanın yerine kullanılmıştır."O, henüz çok küçük yaşta annesini kaybediyor." cümlesindefiil şimdiki zamanla çekimlenmiş, iş geçmiş zamanda olmuş."Bu soruları daha sonra çözeriz." cümlesinde fiil geniş zamandaçekimlenmiş, iş gelecek zamanda yapılacak."Keloğlan'ın yolu bir gün bir kasabaya düşer." cümlesindegeniş zaman, geçmiş zaman yerine kullanılmış.Bazı cümlelerde ise haber kipleri dilek kiplerinin yerine kullanılır.

Page 24: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

"Bu cami de Selçuklulardan kalma bir eser olacak."cümlesinde gelecek zaman, gereklilik kipi (olmalı) anlamındakullanılmıştır.5.2.6. Ek Fiil (Ek Eylem)Mastar olarak bir anlamı olmayan, isim ve isim soylu sözcükleregelerek onları cümlede yüklem olarak kullandıran veçekimlenmiş fiillere gelerek bileşik çekimli fiiller oluşturan"imek" fiiline ek fiil denir. Ek fiilin iki görevi vardır:İsim soylu sözcükleri yüklem yapmak.Ek fiil, isim soylu sözcükleri yüklem yaparken dört kip ekindenyararlanır. Bu kip ekleri şunlardır:5.2.6.1. Bilinen geçmiş zaman (idi)İsimlere (-idi) eki getirilerek yüklem yapılır. Özneyi oluş üzerindegördüğünü anlatır.Çalışkandım (çalışkan - i di - m)ÇalışkandınÇalışkandıÇalışkandıkÇalışkandınızÇalışkandılar"Metin çalışkandı." cümlesinde "çalışkan" sözcüğü ek fiilingörülen geçmiş zamanı ile yüklem olmuştur.5.2.6.2. Öğrenilen geçmiş zaman (imiş)Öznenin başkasından duyulan bir oluş içinde bulunduğunugösterir.Çalışkanmışım (çalışkan - i miş - ler)ÇalışkanmışsınÇalışkanmışÇalışkanmışızÇalışkanmışsınızÇalışkanmışlarBu da zamire, edata vs. eklenebilir."Metin çalışkanmış." cümlesinde "çalışkan" sözcüğü ek fiilinöğrenilen geçmiş zamanı ile yüklem olmuştur.5.2.6.3. Şart kipi (ise)İsimlere getirilen (-ise) eki cümleye koşul anlamı katar.Çalışkansam (çalışkan - ise- m)ÇalışkansanÇalışkansaÇalışkansakÇalışkansanızÇalışkansalar"Metin ya çok çalışkansa." cümlesinde "çalışkan" sözcüğü ekfiilin şart kipi ile yüklem olmuştur.5.2.6.4. Geniş zamanBu zaman çekiminde ek fiil diğer çekimlerinde olduğu kadarbelirgin değildir. Diğerleri, eklendiği sözcükten "idi", "imiş","ise" diye ayrılabildiği hâlde, geniş zamanda ayrılmaz.Çalışkan - ımÇalışkan - sınÇalışkan - dırÇalışkan - ızÇalışkan - sınızÇalışkan - dırlar"Metin daha çalışkandır." cümlesinde "çalışkan" sözcüğü ekfiilin geniş zamanı ile yüklem olmuştur.5.2.7. Ek Fiilin OlumsuzuEk fiille çekimlenmiş sözcüklerin olumsuzu "değil" sözcüğüile yapılır.Çalışkandım çalışkan değildim.Çalışkanmış çalışkan değilmiş.Çalışkansa çalışkan değilse.Çalışkanım çalışkan değilim.Yukarıdaki örneklerde ek fiilin olumsuz çekimi görülmektedir.Diğer fiillerin "-ma, -me" ile ek fiilin "değil" ile olumsuz yapılması,ek fiilin bulunmasını oldukça kolaylaştırır."Kısa sürede eve vardı.""Sınıfta on kişi vardı." cümlelerinde altı çizili sözcüklerdenhangisinin ek fiil aldığını bulmak için cümleleri olumsuz yaparız.

Page 25: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Birinci cümlenin yüklemi,"Kısa sürede eve varmadı." şeklinde olumsuz yapılabilir.İkinci cümlenin yüklemi, "Sınıfta on kişi varmadı." şeklindesöylenemeyeceğine göre, ikinci cümle ek fiil almıştır.5.2.8. Ek fiilin Soru ŞekliBu fiilin soru şekli de diğer fiillerde olduğu gibi "mi" ile yapılır."mi" sözü isimle ek fiil arasına girerek kullanılır.Çalışkanım çalışkan mıyım?Çalışkanmış çalışkan mıymış?Çalışkandım çalışkan mıydım?Ek fiilin ikinci görevi birleşik zamanlı fiillerin oluşmasınısağlamaktır.5.2.9. Birleşik Zamanlı FiillerBasit zamanlı fiil, fiilin tek bir zaman veya kip bildirecek şekildeçekimlenmesiydi. Bileşik zamanlı fiil ise, fiilin birden çokkip ve zaman bildirecek biçimde çekimlenmesiyle oluşur.Basit çekimli fiillere ek fiilin getirilmesiyle yapılır. Birleşikzamanlı fiiller üç grupta incelenir.5.2.9.1. Hikâye Birleşik ZamanFiilin basit çekiminden sonra ek fiilin "idi" şekli getirilerekyapılır.gel - miş - idi - m } gelmiştim örneğinde, fiilin çekimini adlandırırken"gelmek fiilinin öğrenilen geçmiş zamanının hikâyesi"deriz.Biliyorduk (bilmek fiilinin şimdiki zamanının hikâyesi)BildiydikBilmiştikBilirdikBildiydikBilmeliydik (bilmek fiilinin gereklilik kipinin hikâyesi)BilseydikBileydik5.2.9.2. Rivayet Birleşik ZamanFiilin basit çekiminden sonra ek fiilin "imiş" şekli getirilerekyapılır.gel - ecek - imiş - m gelecekmişimBiliyormuşum (bilmek fiilinin şimdiki zamanının rivayeti)BilecekmişimBilmişmişimBilirmişimBilmeliymişim (bilmek fiilinin gereklilik kipinin rivayeti)BilseymişimBileymişim5.2.9.3. Şart Bileşik ÇekimFiilin çekiminden sonra ek fiilin "ise" şekli getirilerek yapılır.Bil - ecek - ise } bilecekseBiliyorsanız (bilmek fiilinin şimdiki zamanının şartı)BildiyseBilmişseBildiyseBilirseBilmeliyse (bilmek fiilinin gereklilik kipinin rivayeti)5.3. FiilimsilerFiillerden türemiş olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyenolumlu, olumsuz şekilleri yapılabilen ve cümlede isim, sıfat,zarf gibi görevlerde kullanılan sözcüklerdir. Fiilimsiler üçgrupta incelenir.5.3.1. İsim – FiilFiillere "-mak, -mek" , "-ma, -me", "-ış, -iş, -uş, -üş" ekleriningetirilmesiyle yapılır."Kitap okumayı severim.""Soru çözmek zevkli bir uğraş.""Onun şiir okuyuşunu görmeliydiniz." cümlelerindeki altı çizilisözcükler isim - fiildir.Bazı sözcükler aslında isim-fiil ekleriyle türediği hâlde, zamanlaisimleşmiş, yani fiilimsi özelliğini kaybetmiş olabilir."Biraz daha yemek alabilir miyim?""Bu kazmayı içeri götür.""Derste yağış türlerini inceledik."

Page 26: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

cümlelerinde altı çizili sözcükler isim-fiil değildir. Artık birkalıcı isim oluşturmuştur.5.3.2. Sıfat – FiilFiillere "-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş" eklerinin getirilmesiyleyapılır. Sıfat fiiller çoğunlukla sıfat görevinde kullanılır."Görünen köy kılavuz istemez.""Öpülesi elleri vardı analarımızın.""Bu şehirde anlaşılmaz olaylar oluyor.""Görür gözüm görmez oldu.""Size biraz bilinmedik fıkralar anlatayım.""Çözülecek soruları da yanında getir.""Kızarmış ekmekler ne güzel kokuyor." cümlelerinde altı çizilisözcükler sıfat-fiildir.Kimi zaman sıfat-fiiller çekimli fiillerle karışabilir."Gideceğim bu şehirden artık.""Gideceğim herkes tarafından biliniyor."cümlelerinde altı çizili sözcüklerin yazılışları aynıdır. Ancakbirincisinde,"Ben gideceğim" ifadesi olduğundan çekimli fiildir. İkincisi ise"Benim gideceğim" anlamında olduğundan, yani fiilin sonundaiyelik eki kullanıldığından fiil, sıfat-fiildir.5.3.3. Bağ - Fiil (Zarf - Fiil)Fiillere, bağ-fiil eki dediğimiz eklerin getirilmesiyle yapılır.Bağ - fiiller cümlede genellikle zarf olarak kullanılır."Çalışınca elbette başarılı olursun.""Gittikçe artıyor yalnızlığımız.""Okumadan nasıl karar verebilirim?""Eve gidip gelecekti.""Kitap okurken sanki kendinden geçerdi.""İçeri girer girmez konuşmaya başladı.""Gözlerimin içine bakarak konuşuyordu.""Bu şehre geleli tam altı yıl olmuştu.""Kardeşim yanımıza koşa koşa gelmişti."cümlelerinde altı çizili sözcükler bağ - fiildir. Görüldüğü gibiyüklemin durumunu ya da zamanını bildirerek onun zarfıolmuşlardır.5.4. Fiilde ÇatıÇekimli bir fiilden oluşan yüklemin nesne ve özneye göregösterdiği durumlara çatı denir. Bundan hareketle, yükleminisim soylu sözcüklerden oluştuğu cümlelerde çatının aranmayacağınısöyleyebiliriz.Çatı; yüklemin nesne ve özneyle ilgisi olduğundan, sorulardakarşımıza çoğu kez, nesne-yüklem ve özne-yüklem ilişkisiolarak çıkar.5.4.1. Nesne - Yüklem İlişkisiFiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır.Bunları dört grupta inceleyebiliriz.5.4.1.1. Geçişli FiilNesne alabilen fiillerdir. Bir fiilin nesne alıp almadığının nasılanlaşılacağını cümle ögelerinde "nesne" konusunda işlemiştik.Buna göre, fiil nesne alıyorsa geçişli olacaktır. Örneğin;"Öğretmen konuyu çok güzel anlattı."cümlesinde "anlattı" yüklemdir; "öğretmen" öznedir. Nesneyibulmak için "Öğretmen neyi anlattı?" diye soruyoruz. "Konuyu"cevabı geliyor. Öyleyse yüklem nesne almıştır; "anlatmak"fiili geçişli bir fiildir.Fiilin geçişli olması için cümlede mutlaka nesnesinin bulunmasıgerekmez. Bazen fiil geçişli olduğu hâlde cümledenesne kullanılmamış da olabilir. Örneğin;"Durakta tam iki saat beklemiş."cümlesinde "bekledim" yüklemine "Neyi beklemiş?" diyesorduğumuzda cümlede herhangi bir ögenin cevap vermediğinigörüyoruz. Ancak biz cümleye "onu" gibi bir nesne ilâveedebiliriz. Öyleyse bu cümlenin yüklemi geçişlidir, ancakcümlede nesne yoktur.Böyle cümlelerde bir tür "gizli nesne" nin varlığı söz konusudur.Bu durumun görüldüğü cümleleri daima "onu" sözüylekontrol edin, çünkü bu söz yalnızca nesne olabilir.5.4.1.2. Geçişsiz Fiil

Page 27: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Nesne almayan fiillerdir. Bu fiillerin yüklem olduğu cümleleredışarıdan da herhangi bir nesne getirilemez.Örneğin;"Küçük çocuk bütün gün uyudu."cümlesinin yüklemine "Neyi uyudu, kimi uyudu?" diye sorduğumuzdamantıklı bir soru olmadığını görüyoruz. Çünkü bufiil nesne almaz; yani geçişsizdir.5.4.1.3. Oldurgan FiilFiiller değişik eklerle çatı özelliğini değiştirebilir. Bu durumda"oldurganlık, ettirgenlik" durumu ortaya çıkar.Filin bazı ekleri alarak geçişsiz durumdan geçişli durumagelmesine "oldurganlık" diyoruz."Yemek pişti."cümlesinde "yemek" özne, "pişti" ise yüklemdir. Nesne almadığıiçin "pişti" eylemi geçişsizdir."Yemeği pişirdi."cümlesinde "o" gizli özne, "yemeği" nesne, "pişirdi" ise yüklemdir.Bu cümlede "pişmek" eylemi, "-ir" ekini alarak "pişirmek"şekline gelmiş ve geçişli olmuş. İşte bu örnekte olduğugibi fiillerin "-r,-t,-dır, -tır" eklerini alarak geçişsiz durumdaykengeçişli olmalarına oldurganlık denir.5.4.1.4. Ettirgen FiilBu tür fiillerde işi özne bir başkasına yaptırır. Ayrıca geçişlibir fiilin tekrar geçişli hâle gelmesi söz konusudur."Köpeği üzerimize saldırttı."cümlesinde "saldırma" işini yapan "köpektir", özne ona işiyapmasını söylemiştir. Ayrıca geçişli olan "sal" fiili "-dır ve -t"eklerini alarak tekrar tekrar geçişli yapılmış, geçişlilik derecesiartırılmıştır."Odayı güzelce temizletti.""Babam kendisine koltuk yaptırdı.""Bütün ışıkları kapattırdı."cümlelerinde altı çizili filer "-t,tır,-dır" eklerinden birini alarakgeçişlilik derecesini artırmış ve ettirgen fiil olmuştur.Ettirgenlik daha çok öznenin durumuyla ilgilidir.5.4.2. Özne - Yüklem İlişkisiÖznenin yüklemle ilişkisi dört grupta incelenir.5.4.2.1. Etken FiilYüklem durumundaki fiilin bildirdiği işi, öznenin kendisi yapıyorsafiil etkendir. Örneğin;"Elbiselerini dolaba güzelce yerleştirdi."cümlesine "Yerleştiren kim?" diye sorduğumuzda "o" cevabıgeliyor. Yani özne, yüklemin bildirdiği işi kendisi yapmıştır.Öyleyse fiil etkendir."Sokaklar bir bir sessizleşti.""Camı çocuklar kırmış.""Türkiye geleceğe emin adımlarla yürüyor.""Gençlik çok iyi yetişmeli.""Ülkemizi çok seviyoruz.""Annem bize börek yaptı.""Ayva çiçek açtı."cümlelerinin yüklemleri de etken fiildir. Çünkü bu cümlelerinhepsinde işi yapan, gizli veya açık bir özne vardır.5.4.2.2. Edilgen FiilFiilin bildirdiği işi özne değil de başkası yapıyorsa, özne buişten etkileniyorsa, fiil edilgendir. Bu fiiller, etken fiillere "-l-"ve "-n-" eklerinin geti-rilmesiyle yapılır. Etken fiilin nesnesiolan öge, fiil edilgen yapıldığında özne durumuna geçer vebu öznelere "sözde özne" adı verilir.Örneğin etken fiilde örnek verdiğimiz cümleyi edilgen yapalım;"Elbiseler dolaba güzelce yerleştirildi."cümlesini incelersek; "yerleştirildi" yüklemdir. "Yerleştirilenne?" diye sorduğumuzda "elbiseler" öznesi cevap veriyor. "İşiyapan kim?" diye sorduğumuzda, "başkası" cevabı gelir.Yani işi yapan özne değil, başkasıdır. Çünkü dolaba kendikendisine yerleşmez. Öyleyse fiil edilgendir, öznesi de sözdeöznedir."Sokaklar temizlendi.""Öğrenciler tiyatroya götürüldü."

Page 28: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

"Seçim sonuçları açıklandı.""Futbol maçı ertelendi.""Alt yapı çalışmaları kısa sürede bitirildi."cümlelerinde filler "-l veya -n" eklerinden birini alarak türemişve edilgen olarak kullanılmıştır.5.4.2.3. Dönüşlü FiilFiilin bildirdiği işi özne kendi üzerinde yapıyorsa, yani öznehem işi yapan, hem de yaptığı işten etkilenense, bu anlamıveren fiil dönüşlüdür. Dönüşlü fiiller de etken fiillere "-l-" ve "-n-" ekleri getirilerek yapılır."Her sabah ılık suyla yıkanır."cümlesinde "yıkama" işini öznenin kendi üzerinde yaptığıbellidir. Dolayısıyla fiil dönüşlüdür."Aynanın karşısında saatlerce taranmış.""Yazılıdan zayıf alınca üzüldü.""Toplantıdaki sözümden alındın mı?""Okulu bitirince hayata atıldım."cümlelerindeki altı çizili filler "-l veya -n "ekerini alarak dönüşlüfiil olarak kullanılmıştır.5.4.2.4. İşteş FiilEn az iki özne tarafından yapılabilen fiillerdir. Bu fiiller, fiillere"-ş-" eki getirilerek türetilir. Bazı fiiller ise kök olarak "-ş-" ilebitmiştir ve işteş özellik gösterir. İşteş fiiller işin yapılışınagöre iki grupta incelenir.Karşılıklı yapılma bildirir: Yüklem durumundaki fiilin anlamındaöznelerin işi birbirlerine karşı yaptıkları görülür."İki yıldır yazışıyoruz."cümlesine baktığımızda "yazışmak" eyleminin kişilerin karşılıklıyaptıkları bir iş olduğunu görürüz. İki kişi birbirine yazmaktadır."Ülkeler sonunda anlaştı.""Gereksiz yere şoförle tartışmış.""Rehber öğretmenimle görüşeceğim."cümlelerindeki altı çizili yüklemler karşılıklı yapılan işteşfiillerdir.Birlikte yapılma bildirir: Bunlarda özneler işi birbirlerinekarşı değil hep birlikte yaparlar. Yani karşıdan bir hareketinolduğu görülmez."Kuşlar yem kabının başına üşüştü."cümlesinde "üşüşme" işini kuşlar hep birlikte yapmışlardır."Kelebekler özgürce uçuşuyor.""Analar şehitlere ağlaşıyor.""Çocuklar kırlarda koşuşuyor.cümlelerindeki yüklemler birlikte yapılma bildiren işteş fiillerdir."Çocuklar servise son anda yetiştiler."cümlesinde de yüklem birlikte yapılma bildirir, ancak biz bunaişteş diyemeyiz. Çünkü işteş fiiller, tek özne tarafından gerçekleştirilemez."Bir çocuk servise son anda yetişti." cümlesindeolduğu gibi bir özne tek başına yüklemdeki işi yapabiliyorsaorada işteşlik yoktur.6. ÖĞRETİCİ ANLATIM – ZARF (BELİRTEÇ)6.1. Öğretici AnlatımÖğretici anlatımla oluşturulan metinler, açıklama, aydınlatma,bilgi verme amaçlarıyla yazılır. Bu metinlerde sözsanatlarına, dilin bünyesine mal olmamış yan anlam ifadeeden kelime ve kelime gruplarına yer verilmez. Öğreticimetnin anlaşılması ve yorumlanması için okuyucunun verilenbilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması gerekir.Öğretici anlatımın kullanıldığı metinlerde anlatım nesnelözellik taşır, açıklık ve kesinlik önemlidir. Alanında gereklibilgi birikimine sahip kimseler tarafından hemen anlaşılacakşekilde metinler oluşturulur. Yazar, konuyu duygularını işekarıştırmadan açıklamaya çalışır. Grafik, plan, çizelge, tablovb. dil dışı öğeler ve konu ile ilgili terimlerin kullanılması dasöz konusudur.Türk Edebiyatında "Taziyetname"Türk edebiyatında ölüm temasının işlendiği belli başlı edebîtürler; "sagu", "ağıt" ve "mersiye"dir. Bununla beraber ölümleilgili olduğu hâlde üzerinde pek fazla durulmayan bir tür dahavardır ki o da "taziyetnâme'dir. Taziyetnâme bir mektup

Page 29: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

türüdür; vefat eden birinin yakınına, akrabasına başsağlığıdilemek amacıyla yazılır. Muhtevalarına bakıldığında bir çeşitmensur mersiye niteliğindedir.(Dr. Ömer Çakır)Bir makaleden alınan bu metinde yazar, edebiyatımızda"taziyename" diye bir tür olduğunu söylüyor ve bu türünözellikleri ile ilgili bilgiler veriyor. Bu bilgiler ansiklopedikbilgiler olarak değerlendirilir. Metine yazarın kendi bakış açısıhâkim değildir. Metinde yazar, "Taziyenameler'le ilgiliyalnızca kanıtlanabilir yani nesnel bilgiler vermektedir.Metinde dil, göndergesel işlevde kullanılmıştır.Amacı bilgi vermek olan edebiyat türleri öğretici, didaktiksözcükleriyle açıklanır. Türk edebiyatında öğretici eserlerinilk örneklerini Uygur metinlerinde görürüz. Daha sonra YusufHas Hacip'in "Kutadgu Bilig", Edip Ahmet Yükneki'nin"Atabetü'l-Hakayık" adlı eserleri öğretici nitelikler taşır. OrtaAsya döneminde Ahmet Yesevi'nin "Hikmetleri de öğreticieserler arasına girer. XIII. yüzyıl Anadolu'sunda yazılmışeserlerin hemen hepsi öğretici niteliktedir. İçlerinde en ünlüörnek Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "Mesnevi" adlı eseridir.Osmanlı dönemi Türk edebiyatında Ahmediyye,Muhammediyye gibi eserler, Kâbusname benzeri ahlakkitapları öğretici bir amaca dayanır.Tanzimat'tan sonra ise edebiyatın toplumu, insanları eğitmekiçin bir araç olduğu kabul edilir. İlk çeviri roman olan"Telemak" bile öğretici niteliğinden dolayı Türk okurunasunulur.Öğretici Anlatımın Özellikleri Dil, "göndergesel" işlevde kullanılır. Söz sanatlarına, dilin bünyesine mal olmamış yan anlamifade eden kelime ve kelime gruplarına yer verilmez. Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir. Daha çok nesnel cümleler kullanılır. Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır. Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması içinokuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahipolması gerekir. Gereksiz söz tekrarı yapılmaz. Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeleryoktur. Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür. Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dilegetirilir. Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve derskitaplarında kullanılır. Tarihî metinler, felsefi metinler, bilimsel metinler ve diğeröğretici metinlerde kullanılır.7. AÇIKLAYICI ANLATIMAçıklayıcı yazılarda bir sorun ortaya konur. Bu yazılar,sorunu ortaya koyan cümle veya cümlelerle başlar. Sorunuçözümleyen açıklamalar, örnekler, karşılaştırmalar ile devameder. Özetleyip veya yargı bildiren ifadelerle sonuçlanır.Açıklayıcı anlatımla oluşturulan metinlerde, dilin göndergeselişlevinde ve kelimelerin gerçek anlamlarında kullanılmasınaözen gösterilir. Açıklayıcı anlatımda kesin ve açık ifadeninönemi büyüktür. Tanımlama, açıklayıcı betimleme,sınıflandırma; örneklendirme, benzerlik ve karşıtlıklardanyararlanılarak metinler düzenlenir. Bu metinlerde ifadeninaçık olması gerekir.Açıklayıcı anlatımda konunun iyi kavranması ve yazının anadüşüncesinin iyi tespit edilmesi çok önemlidir. Edinilenbilgilerin doğru ve düzenli olarak verilmesi gerekir.Gerektiğinde istatistik, levha, grafik, resim gibi gereçlerden;konu ayrıntılarıyla açıklanırken örneklerden vekarşılaştırmalardan yararlanılır. Açık, anlaşılır, sade vesüssüz bir anlatım seçilir.Günlük hayatımızda sık sık başvurduğumuz açıklamaöğretmek amacıyla kaleme alınan fıkra, makale, deneme,sohbet, eleştiri vb edebî yazılarda kullanılan bir anlatım

Page 30: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

türüdür. Herhangi bir konuyu geliştirmek ve anlaşılır hâlegetirmek istiyorsak mutlaka açıklama yapmak gerekir.Açıklama sonucunda "niçin" ve "nasıl" sorularına cevapbulunarak üzerinde durulan konu aydınlığa kavuşturulur.Açıklama anlaşılır ve inandırıcı bir ifadeyle anlatılmalıdır. Bireserde okuyucuya yararlı olan bir şeyler yoksa okur ondanuzaklaşır. Bu noktadan hareket edersek yararlılık bir esereestetik yani sanatsal bir değer katar. Güzellik, sanateserlerinin içeriği ile ilgilidir. Okur, bir eserden okudukları ilehayata bakar, bu bakışını genişletir. Bu sayede ondan yararsağlar.Bu parçada yazar, sanat eserlerinde yararlılık konusuhakkındaki düşüncelerini açıklıyor. Sözlerini "yapıtlarasanatsal nitelik kazandıran şeyin faydacılık olduğu"düşüncesinde birleştiriyor. Bu düşünceyi en net şekilde"yararlılık bir esere estetik yani sanatsal bir değer katar."sözleriyle ortaya koyuyor. Sanatta yararlılığın ise içerikle ilgiliolduğunu söylüyor.Bu parçada yazar dili, göndergesel işlevde kullanmıştır.Metne yazarın bakış açısı yansımıştır. Yazar, metinde birkonuda bilgi vermenin yanında, bir ana düşünce etrafındacümlelerini sıralamıştır. Cümleleri kurallıdır. Anlaşılır bir dilkullanmıştır.Açıklayıcı Anlatımın Özellikleri Dil, "göndergesel işlev"de kullanılır. Söz sanatlarına, sözcüklerin mecaz ve yan anlamlarınayer verilmez. Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür. Yazarın bakış açısı metne yansır. Daha çok, fıkra, makale, deneme, sohbet, eleştiri vb.edebî yazılarda kullanılır.8. TARTIŞMACI ANLATIMTartışmacı anlatımda düşünce ve kanıları değiştirmek sözkonusudur. Anlatıcı öne sürülen düşünce, duygu ve kanılarakatılmıyorsa onları inceler, değiştirmek ister. Karşı çıkış,değiştirmek isteyiş, değiştirmek istediklerinin yerine ilerisüreceği görüşler yeni bir anlatım biçimini gerektirir.Tartışmacı anlatım biçiminde düşünceyi geliştirirken ilişkikurma, karşılaştırma, kanıtlama ve tanık gösterme gibiyöntemlerden birine ya da birkaçına başvurulur. Metinlerdebirbirine karşıt iki düşünce ele alınabileceği gibi birdüşüncenin iki yönü de ele alınıp işlenebilir. Bir düşüncenindoğrulanması, savunulması ya da bir düşünceye karşıçıkılması amaçlanan metinlerde iki görüş vardır. Bunlar tezve antitez olarak tanımlanır. Tez, karşı çıkılan görüştür.Antitez ise yazarın bu düşünceye karşı ortaya koyduğugörüştür. Yazar iki görüşü birbirine bağlamak için. "ama,fakat, lakin, ancak, yalnız, oysa" gibi karşıtlık bağlaçlarındanfaydalanır. Metin savunma amaçlıysa önce savunulan görüşortaya konur. O hâlde, çünkü, öyleyse gibi destekleme,açıklama bağlaçları kullanılır.Tiyatro mu, yoksa orta oyunu mu üstün? Bence tiyatro ortaoyunundan üstün bir sanattır. Orta oyununda sadece güldürüvardır. Amaç seyirciyi sadece güldürmektir. Bu da sözoyunları ile yer yer kaba sözlerle gerçekleştirilir. Seyircikulağa hoş gelen sözlerle sadece güler, eğlenir. Tiyatro öyledeğildir. Çünkü tiyatro çok boyutlu bir sanattır. O kimi zamangüldürür, kimi zaman ağlatır. Güldürürken de ağlatırken deseyirciyi eğitir, ona bir şeyler verir. Çünkü amacı insana birşeyler katmaktır. Bu da onun orta oyunundan üstün olduğunugöstermektedir.Bu parçada yazar, tiyatronun ortaoyunundan daha üstünolduğunu anlatırken tartışmacı anlatımdan yararlanmıştır.Yazar, önce kendi görüşünü vermiş, daha sonra da bugörüşü kanıtlayıp düşüncelerini sıralamıştır.Tartışmacı Anlatımın Özellikleri Dil, "göndergesel" işlevde kullanılır. Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dilegetirilir.

Page 31: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Tartışmacı anlatımda okurla sohbet ediyormuş gibi bir dilkullanılır. Yazar düşüncelerini soru cevaplarla ortayakoymaya çalışır. Açıklayıcı anlatımda bir düşünce verilir. Tartışmacıanlatımda ise düşünceye okurun inandırılmasınaçalışılır. Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür. Gereksiz ifadelere yer verilmez. Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz. Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeleryoktur. Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir. İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türdeişlenmeye daha elverişlidir. Fıkra, deneme, makale, röportaj gibi öğretici metinlerdekullanılır. Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir. Eleştirici bir bakış açısı kullanılır.9. KANITLAYICI ANLATIM9.1. Kanıtlayıcı AnlatımOrtaya atılan herhangi bir konu, düşünce, görüş veyayargının okuyucu veya dinleyiciye kanıtlama (ispatlama) yoluile anlatılması için uygulanan bir anlatım türüdür. Genelliklemakale, eleştiri, röportaj gibi yazılı; konferans, açık oturum,münazara gibi sözlü anlatımlarda kullanılır. Bu tür anlatımda,önce ortaya atılmış ve kanıtlanması gereken bir konubulunmalıdır. Bu konu bütün yönleriyle tanıtılır ve sonrakonunun kanıtlanmasına geçilir. Bu safhada elde bulunanher türlü belge, başkalarının konu ile ilgili görüşleri, eğeryapıldıysa deney ve gözlem sonuçları birer kanıt olarakortaya sürülür. Kısaca kanıtlayıcı anlatım inandırma,aydınlatma, bir başkasına kendi görüşünü kabul ettirmeninbir toplamıdır.Konuşan ve yazan kişi, konuyu, sınırlandırarak ve bakışaçısını belirleyerek ortaya koyar. Kanıtlayıcı metinlerdekavramların tanımlanması ve açıklanması önemlidir.Okuyucuyu veya dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek veyazıda üzerinde durulmak istenen konudan uzaklaşmamakiçin bazı kelime, kelime öbeği veya cümleler aralıklarla tekraredilir. Konuşmacı ve yazar, üzerinde durduğu konuyuaydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için örneklerebaşvurur; konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı kişilerindüşüncelerine müracaat eder.Öteden beri tartışılagelmiştir şiirin başka bir dile çevrilipçevrilmeyeceği. Kendine özgü bir yapısı olduğundan zordurşiir çevirmek. Anlamlamanın okur merkezli olması, bir dildekises ve biçemin diğer dilde yakalanmasının çok zor olması,dillerin sözcüklerinin her zaman birbirini karşılayamıyorolması şiir çevirisini zorlaştıran etkenlerdir. Jean Cocteau,"Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile çevrilemez hattayazılmış göründüğü dile bile." sözüyle bu gerçeği ortayakoyuyor.Bu parçada yazar, "şiirin, yapısı gereği, çevirisinin zorolduğu" düşüncesini ileri sürmüştür. Bunu inandırıcı kılmakiçin de kendisiyle aynı doğrultuda düşünen Jean Cocteauadlı sanatçının sözünden yararlanmış, yani onu tanık olarakgöstermiştir.Yazar, kimi zaman da örneklere de başvurarak düşüncesiniinandırıcı kılar. Sanatçı, güzelliği yaratan değil, keşfedenadamdır. Çünkü sanat zaten var olan bir niteliği, güzelliğiaraştırmaktır. Sözgelişi güzel bir ağacın resmini yaparakyahut kelimelerle tasvir ederek güzele ulaşılamaz. Ağaçsadece bir işarettir. Güzelliğe bu işaretten hareketle ulaşmakgerekmektedir. Duyularımızla kavradığımız güzel ağaç, bizfarkında değilizdir ama, sürekli değişme hâlindedir. Gerçekgüzellik, ağacın değişen niteliklerinde değil, değişmeyenözündedir.(Beşir Ayvazoğlu)Bu parçanın ilk cümlesinde yazar, sanat konusunda bir

Page 32: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

düşünce ileri sürmüştür. Yazar bu cümlede sanatçının yenibir güzellik ortaya koymadığını, yani güzelliği yaratmadığını,aksine bir güzelliği keşfettiğini, dolayısıyla sanatın bir çeşit"güzelliği keşfetmek" olduğunu söylüyor. Bunu da ağaçörneğini vererek kanıtlamaya çalışıyor.Kanıtlayıcı Anlatımın Özellikleri İnandırma, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirmeamaçlanır. Kavramları tanımlama ve açıklama önemlidir. Okuyucu ve dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek veüzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazıkelime, kelime gruptan ve cümleler tekrar edilir. Konuşmacı ve yazar konuyu aydınlatmak maksadıylafarklı kişilerin düşüncelerine başvurur. Sözcükler ve sözcük grupları gerçek anlamındakullanılır. Dil, "göndergesel" işlevde kullanılır. "Tanımlama, örneklendirme, karşılaştırma, tanıkgösterme, sayısal verilerden yararlanma" gibi düşünceyigeliştirme yollarından faydalanılır. Kanıtlayıcı anlatımda hitap edilen toplumun kültür düzeyive beklentileri önemlidir.9.2. Zarf (Belirteç)İsimlerin varlıkları ya da kavramları karşılar. Fiillerin ise hareketleri,oluşları karşılar.Varlıkların nasıl belli nitelikleri varsa, fiillerin de belli niteliklerivardır. İsmin niteliğini bildiren sözcüklere sıfat demiştik. Fiillerinniteliğini bildiren sözcüklere de zarf denir."Güzel bir kitap okuyorum."cümlesinde "güzel" sözcüğü "kitap" isminin niteliğini bildiriyor,onun nasıl olduğunu açıklıyor. Öyle ise bu sözcük sıfat görevindedir.Aynı sözcük;"Bu kitap daha güzel görünüyordu."cümlesinde "görünmek" fiilinin nasıl olduğunu bildiriyor. İştebu durumda "güzel" sözü zarftır.Zarflar kendi içinde beşe ayrılarak incelenir:9.2.1. Durum ZarflarıFiilin durumunu yani nasıl yapıldığını bildiren sözcüklerdir.Fiile sorulan "nasıl" sorusuna cevap verir.“Kardeşim, hızlı koşardı.”Bu cümlede "hızlı" sözcüğü "koşmak" eyleminin durumunuanlatmaktadır. Bunu eyleme sorduğumuz "nasıl" sorusu ilebulabiliriz."Mobilyalar çok yeni görünüyordu."– Nasıl görünüyor?– Yeni görünüyor."Derdini iyi anlatırsan çözüm bulursun.""Neden çok sessiz konuşuyorsun?"cümlelerinde altı çizili sözler durum bildiren zarflardır.9.2.2. Zaman ZarfıFiilin yapılma zamanını bildiren sözcüklere zaman zarfı denir.Zaman zarfları fiile sorulan "ne zaman" sorusuna cevap verir."İzmir'den dün geldim."cümlesinde "dün" sözcüğü,"Bu konuyu akşam konuşalım."cümlesinde "akşam" sözcüğü,"O erken kalkar, geç yatardı."cümlesindeki "erken ve geç" sözcükleri fiile sorulan "ne zaman"sorusuna cevap veren zaman zarflarıdır.9.2.3. Yön ZarfıFiilin yöneldiği yeri bildiren sözcüklere yön zarfı denir. Yönzarfları ek almadan kullanılır ve fiile sorulan "nereye" sorusunacevap verir. Bunlar "aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri,öte, beri" sözcükleri eylemin yönünü belirttiğinde yön zarfıolur."İsterseniz aşağı inelim."cümlesinde, fiile "Nereye inelim?" diye sorarsak, "aşağı"cevabı gelir.Bu sözcük ek almadan da kullanıldığına göre yön zarfıdır.

Page 33: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Eğer cümle,"İsterseniz aşağıya inelim."şeklinde olsaydı, sözcük isim görevinde kullanılmış olacaktı.Çünkü ikinci cümlede sözcük, çekim eki alarak kullanılmıştır.aşağı - aşağıyaAşağı inecek misiniz?Öte git de rahatlayalım.Geri gelmeyi düşünüyorlar mı?Beri gel de ne ezdiğine bak.İleri git, sonra tekrar gelirsin.Dışarı çıkarsan üşürsün.İçeri gir de, biraz konuşalım.cümlelerinde altı çizili sözcükler yön zarflarıdır.9.2.4. Miktar ZarflarıFiilleri miktar bakımından sınırlandıran sözcüklerdir. Miktarzarfları diğer zarflardan farklı olarak fiilin, sıfatın, zarfın miktarlarınıda bildirir. Miktar zarfları fiile sorulan "ne kadar"sorusuna cevap verir."İstanbul'da çok gezdiniz mi?"cümlesinde "gezmek" fiiline "ne kadar" sorusunu sorarsak"çok" cevabı gelir. İşte fiilin miktarını bildiren bu sözcük zarftır.Bu tür zarflar sıfata sorulan "ne kadar" sorusuna da cevapverebilir. Örneğin;"Çok güzel bir evi vardı."cümlesinde "ev" isimdir. "Nasıl ev?" diye sorarsak "güzel"sıfatı cevap verir. "Ne kadar güzel?" diye sorarsak "çok"cevabı gelir. İşte sıfatın derecesini bildiren "çok" sözcüğüzarftır. Çünkü burada çok olan güzelliktir.Bu tür zarflar, başka bir zarfın derecesini de bildirebilir. Budurumda zarfa sorulan "ne kadar" sorusuna cevap verir."Çok hızlı koşuyor."cümlesinde "koşuyor" fiildir."Nasıl koşuyor?" diye sorarsak "hızlı" zarfını buluruz."Ne kadar hızlı?" diye sorduğumuzda ise "çok" cevabı gelir.Zarfın derecesini bildiren bu sözcüğe de zarf diyoruz.“O, bu derse pek çalışmadı.”“Pek sağlam bir ayakkabıya benzemiyor.”“Pek akıllısın sen de!”"Ne kadar" sorusu elbette sadece zarfı buldurmaz."Fazla mal göz çıkarmaz."cümlesinde altı çizili sözcük "mal" isminin miktarını bildirdiğiiçin sıfattır. Çünkü isimlerin zarfı olmaz.9.2.5. Soru ZarfıCümlelerde zarfları bulmak için kullandığımız sorular vardır."Sizi nasıl tanımam?""Gittiği yerden ne zaman dönecek?""Ne kadar hızlı yürüyor?""Neden söz vermesine rağmen gelmiyor?""Ne konuşup duruyorsun ki?"cümlelerinde altı çizili sözcükler soru zarfıdır.10. DÜŞSEL (FANTASTİK) ANLATIMDüş ya da rüyâ, uyurken zihinde beliren olayların,düşüncelerin bütününe verilen isimdir. Düş kelimesi gerçekolmayan şeyler için, imge için de kullanır. Gerçekleşmesiistenen şeyler, umutlar için de düş kelimesi kullanılabilir.Düşsel kelimesi ise düşle ilgili olan, hayali şeyler içinkullanılır. Bu yüzden düşsel ya da fantastik anlatım gerçekolmayan, hayalî anlatım demektir.İmgeye dayalı, hayali, olağanüstü olayların anlatımındadüşsel (fantastik) anlatımdan yararlanılır. Düşsel ya dafantastik anlatımda olay, konu ve kişiler olağanüstü nitelikleresahiptir. Bu anlatım türünde hayal ürünü olaylar belli bir plançerçevesinde anlatılır.Düşsel (fantastik) anlatımda zaman öğesi bazen "zamanötesi" bir özellik gösterir; belirli veya belirsiz olabilir. Örneğinmasallarda zaman öğesi "bir varmış bir yokmuş, evvelzaman içinde", "zamanın birinde" gibi sözlerle ifade edilir. Busözlerden de anlaşılacağı üzere düşsel anlatımda sözkonusu olan zaman hayali bir zamandır.

Page 34: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Düşsel (fantastik) anlatımda mekân gerçekte olmayan,gündelik yaşamda ulaşma olanağı bulunmayan, olağanüstübir yerdir. Kimi zaman Kaf Dağı'nın ardıdır, kimi zamanperiler ülkesidir, kimi zaman da devlerin, cinlerin yaşadığıhayali bir yerdir. Söz konusu mekân, anlatıcının hayaldünyasında yarattığı bir mekândır.Olay, yer, kişi ve zaman da çoğunlukla hayalidir. Zamanzaman gerçek yaşamdan kişiler olsa bile bu kişiler,yaptıklarıyla ve nitelikleriyle gerçek olmayan kişilikler hâlinebürünür. Düşsel (fantastik) anlatımda insan dışındaki varlıkya da kavramlar kişileştirilebilir. Örneğin masallardabütünüyle hayal ürünü olan bir kişi çok zor bir işi başarır.Bunu yaparken de çoğu zaman olağanüstü özellikleri olan,büyüleyici bir kişiliğe bürünür.Düşsel öğelerin egemen olduğu fantastik romanlardakahramanların şeytanla, meleklerle, vampirlerle veya dahabaşka türden hayali varlıklarla konuşması, onlarla etkileşimiçinde bulunması söz konusudur.Düşsel (fantastik) anlatımlarda olaylar -bütünüyle hayalürünü olsa da- yaşadığımız dünyanın koşullarınauydurulmuş, gerçek bir zemine oturtulmuş olaylardır. Aynışekilde kişiler de yaşadığımız dünyanın gerçeklerine göreoluşturulmuş kişilerdir.Düşsel (fantastik) anlatım, masallarda, korku romanlarında,bilim kurgu romanlarda ve filmlerde sıkça kullanılan biranlatım yöntemidir. Bilim kurgu romanlarında ise bilimselmerak ile hayalin yani düşün iç içe geçtiği bir anlatım vardır."Ne istiyorsunuz?" diye sorudu Mrs. Ttt. "Siz bir Marslısınız!"Adam gülümsedi. "Bu kelime kesinlikle size bildik değil. Bubir dünya deyimi." Başıyla adamlarını işaret etti. "BizDünya'danız. Ben kaptan Williams. Mars'a ineli henüz birsaat olmadı. İşte buradayız. İkinci Mars Seferi! Bir ilk MarsSeferi yapılmıştı ama başına ne geldi bilmiyoruz. Her neyseişte buradayız. Ve siz de karşılaştığımız ilk Marslısınız!""Marslı mı?" Kadın, kaşlarını kaldırdı."Demek istediğim şu, güneşten bu tarafa dördüncügezegende yaşıyorsunuz, değil mi?""Çok basit!" diye tersledi kadın onu süzerek"Ve biz - Kaptan Tombul, pembe elini göğsüne bastırdı - bizde Dünya'danız. Değil mi beyler?""Evet, efendim!" dedi bir koro."Burası Tyrr gezeni" dedi kadın, "Eğer asıl adını kullanmakisterseniz..."(Ray Bradbury)Rad Brabury'nin "Mars Yıllıkları" adlı yapıtından alınan buparçada Marsla geçen bir olay anlatılmış. Burada düşsel(fantastik) anlatım söz konusudur. Düşsel (fantastik)anlatımda yazar, düş gücünün sınırsız olanaklarındanyararlanarak okurun zihninde yeni ufuklar açmaya çalışır kibu metinde de yapılmış. Yazarın amacı, okuru bir tür düşselyolculuklara çıkarmak, gerçek yaşamda göremediği vebilincine varamadığı şeyleri ona göstermektir. Bu parçadabüyüleyici, düşsel mekânlarda geçen olaylar işleniyor. Yazar,ortaya koyduğu kurgu ile okurlarını günlük yaşamdan,yaşamın gerçeklerinden uzaklaştırıyor. Onların hayalî birdünyada dolaşmasını, dünyanın sıkıntılarından bir süreliğineolsa uzak kalmasını sağlıyor. Böylece yazar, gerçekdünyanın ötesinde alternatif, düşsel bir dünya oluşturuyor.11. GELECEKTEN SÖZ EDEN ANLATIM - EDAT, BAĞLAÇ11.1. Gelecekten Söz Eden AnlatımYaşadığımız andan daha ilerideki zaman dilimini gelecekolarak ifade ederiz. Zaten "gelecek" kelimesi, zamanbakımından ileride olan, daha gelmemiş, yaşanacakzamanlar için kullanılır. Gelecekten söz eden anlatıma dageleceğe yönelik duygu, düşünce ve beklentilerin dilegetirildiği anlatım diyebiliriz.Gelecekten söz eden anlatımda yazar, daha sonra olacakolaylar hakkında öngörülerde, tahminlerde bulunur.Gelecekten haber verir. Gelecekten söz eden kimi metinlerde

Page 35: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

bilimsel verilerden yararlanılabilir. Bazılarında ise anlatılanlarbütünüyle bilim kurgudan ve kehanetten ibarettir.Gelecekten söz eden anlatım, fallarda, burçlara yöneliktahminlerde, bilim kurgu romanlarında, meteorolojiktahminlerde kullanılır. Gelecekten söz eden anlatımlardahenüz olmamış ancak olacak, olabilecek, olması muhtemelya da olması istenen şeyler anlatılır.Gelecekten söz eden anlatımların özünde varsayım vetahminde bulunma vardır. Bu tür anlatımların yapıldığımetinlerde olasılık ve tahmin bildiren "olasıdır, olacaktır,olabilecektir, belki, ihtimal ki, büyük olasılıkla" gibi sözlerdenyararlanılır.Gelecekten söz eden anlatımın sınırlarını yazarın düş gücüçizer. Bu açıdan bu anlatım türünde yazarın düş gücü öneçıkar. Gelecekten söz eden anlatım, yazara alabildiğineözgürlük tanıyan bir anlatım şeklidir. Bu anlatımda yazar,gelecekte gerçekleşmesini beklediği bir olayı sınırlarınıkendisi çizerek anlatır.Gelecekten söz eden anlatım, bilimsel öngörülerde sözkonusu olabileceği gibi öykü ve romanlarda da yazar,geleceğe yönelik düşüncelerini, planlarını veya beklentilerinianlatabilir.Gelecekten söz eden anlatımda tercih edilen fiiller yagelecek zaman kipiyle çekimlenir ya da fiil başka bir kipteolsa bile gelecek zaman kipi anlamını taşır. Gelecekten sözeden anlatım, daha çok, "roman, hikâye, tiyatro, deneme,şiir" gibi edebiyat ürünlerinde kullanılır.Tüm bunlardan yola çıkarak gelecekten söz eden anlatımınözelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Beklentiler, tahminler ve varsayımlar üzerine kurulur. Olandan çok, olması istenen veya beklenen olaylaranlatılır. Verilerden yola çıkılarak geleceğe yönelik tahminlerdebulunulur. Yaşanan andan daha sonraki bir zamandagerçekleşecek olay ve durumlardan söz edilir. Anlatımda kullanılan fiiller ya gelecek zaman kiplidir yada fiilin kipi, gelecek zaman anlamı taşır.Bundan elli yıl sonra, dünyanın yüzde 80'inde ulaşım sorunuolmayacak. Her ülke, metro sistemini mükemmel bir hâlegetirecek. Şimdiki yollar ise insanların çok daha iyi bir hayatsürmesi için kullanılacak. Hava trafiği biraz yoğunlaşacakancak, şimdiki trafiğe göre çok rahat olacak. 10 kişiden7'sinin uçan arabası olacak. Ancak özel bir sistem sayesinde,hava trafiği diye bir sorun söz konusu bile olmayacak.Şehirlerarası yolculukların hepsi, özel uçaklarla yapılacak.Yazar, bu parçada geleceğe yönelik tahminlerini,beklentilerini dile getirmiştir. Gelecekten söz eden anlatımınbir özelliği olarak bu parçada anlatılanlar içindebulunduğumuz zamandan daha sonraki bir zaman diliminikapsamaktadır. Yazar geleceğe yönelik hayal vedüşüncelerini şimdiden açıklamıştır.Gelecekten söz eden anlatım ile düşsel anlatım kimi zamankarıştırılabilmektedir. Bu iki anlatım arasındaki benzerlik vefarklılıklar şunlardır: Her iki anlatımda da yazar, kendi zihninden geçenleridile getirir. Her iki anlatımda da yazarın, kendi düş dünyasındakileryer alır. Gelecekten söz eden anlatımda her ne kadar, olmasıistenen olaylar anlatılmak istense de gerçeklerden yolaçıkılarak tahminler dile getirilir. Bu açıdan, gelecektensöz eden anlatımın gerçeğe daha yakın olduğusöylenebilir. Düşsel anlatımda yazar, gerçeklikle ilgisi olmayan,kurmaca olayları, durumları, kişileri, zamanları vemekânları dile getirir. Buradan hareketle düşselanlatımın kullanıldığı metinlerin gerçekle bağınınolmadığı ya da bu bağın son derece zayıf olduğu

Page 36: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

söylenebilir.11.2. Edat (İlgeç)Kendi başına bir anlamı olmayan, diğer söz ve söz öbekleriylekullanıldığında anlam kazanan sözcüklerdir.Kimi edatlar cümlede tek başına kullanılıyor olsa bile, anlamlıolması ancak cümle içinde kullanılmasına bağlıdır."İçin, kadar, göre, doğru, sonra, dolayı, beri, gibi, yalnız,ile…" belli başlı edatlardır.Edatlar, sözcük türü olarak bağlaçlara yakın olduğundanbazen onlarla karıştırılabilir. Önce karışan edatlardan başlayarakönemli olanları inceleyelim.Edat olarak cümlede değişik anlamlar verecek biçimde kullanılır.Daha çok kendinden önceki sözcüğe eklenerek "-le, -la"biçiminde görülür."Almanya'ya uçak ile gidecekmiş."cümlesinde araç bildirir."Yarın arkadaşlar ile balığa gideceğiz."cümlesinde birliktelik bildirir."Davranışının doğru olmadığını güzellikle anlat."cümlesinde durum bildirir.Burada "ile"nin edat ve bağlaç oluşu arasındaki ayrımı dabelirtelim.Cümlede "ile" sözünün olduğu yere "ve" sözünü koyduğumuzdaanlam bozukluğu oluyorsa "ile" edat; olmuyorsa bağlaçtır."Ben öykü ile şiiri çok severim."cümlesinde "ile" bağlaçtır. Çünkü bu cümlede "öykü - şiir"sözcüklerini birbirine bağlamıştır. Ayrıca bu cümlede "ile"yerine "ve" sözcüğü getirilebilir:"Ben öykü ve şiiri çok severim."Ama;"Ben yıllardır öykü ile uğraştım."cümlesinde "ile" sözcüğü yerine "ve" getiremeyiz:"Ben yıllardır öykü ve uğraşırım."Görüldüğü gibi "ile" yerine "ve" getirilemiyor. Demek ki bucümlede "ile" edattır.Bunların dışındaki edatları cümlelerle gösterelim."Buz gibi limonatayı içiverdi.""Bu hediye etmek için mi aldın?""Aslında onun kadar çalışmadım.""Sabaha doğru eve varabildi.""Şimdiye dek hiçbir konuda başarılı olamadın.""O günden sonra Ayhan ile hiç görüşmedim."cümlelerindeki altı çizili sözcükler edattır.11.3. BağlaçKendi başına bir anlamı olmayan, cümlede eş görevli söz yada söz öbeklerini hatta cümleleri birbirine bağlayan sözcüklerdir.Bağlaçlar edatlardan farklı olarak cümle içinde bağladıklarısözlerin görevlerinde herhangi bir değişme yapmazlar, cümledençıkarıldıklarında anlamda değişme olsa bile bozulmaolmaz.Kimi bağlaçlar bağlayacakları sözcüklerin arasında kullanılır."Çiçekçiden karanfil ve gül aldım."Kimi bağlaçlar cümleleri birbirine bağlar:"Eve gidiyorum, ama yine geleceğim."cümlesinde "ama" bağlacı iki cümleyi birbirine bağlamıştır."Kitabı verdi, fakat geri almadı.""Ankara'ya gitmedim, çünkü işim düşmedi.""Pek dikkat çekmedi, oysa güzel bir filmdi.""İki yıldır hiç görmedim, yalnız arada bir telefonlaşırız.""Hem koşuyor hem bize lâf yetiştiriyordu.""Ya işinizi güzelce yapın ya da bu işten vazgeçin.""Üniversiteyi bitirdi, hatta öğretmenliğe bile başladı."Bu bağlaçların dışında özelliği olan, yazımı yönünden eklerlekarışan bağlaçlar da vardır. Bunların en önemlileri "de" ve"ki" bağlaçlarıdır.Edatlarla ya da diğer sözcük türleriyle karışan bağlaçlar davardır. Bunlar "yalnız, ancak, bir, tek" gibi edatlardır. Busözcükler kullanıldıkları cümlelerde "sadece" anlamını veriyorlarsaedat; "fakat" anlamını veriyorlarsa bağlaç görevindedirler.

Page 37: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Bunları cümleler üzerinde gösterelim."O kadından şikâyet eden yalnız sen değilsin.""Benim sözümü bir sen dinlemezsin zaten.""Bu odaya ancak beş kişi sığar.""Tek bu olay değil, daha birçok sebep var beni kızdıran."cümlelerinde altı çizili sözcükler "sadece" anlamına geldikleriiçin edat göreviyle kullanılmışlardır. Aynı sözcükleri değişikgörevlerde de kullanabiliriz."Ben gelirim, yalnız yol parasını siz ödersiniz.""Söylediklerine inanmıyorum, ancak benim yapabileceğim birşey yok."cümlelerinde altı çizili sözcükler "fakat" anlamına geldiklerindenbağlaç olarak kullanılmışlardır.12. SÖYLEŞMEYE BAĞLI ANLATIMİki veya daha fazla kimsenin, bir konu üzerinde, karşılıklıkonuşturulmasına söyleşmeye bağlı (diyalog) anlatım" denir.Söyleşmeye bağlı anlatımda iki kişinin karşılıklı konuşmasına"diyalog", kişinin kendi kendine yaptığı konuşmaya ise"monolog" denir.Söyleşmeye bağlı anlatım bulunulan mevki, bağlam vekonuşulan kişiye göre değişebilir. Çünkü kişi, yakınlarıyladaha rahat ve içten konuşabilirken resmî bir kurumda ciddibir üslupla konuşmak zorunda kalır. Televizyonlardakisöyleşmeye dayalı programlar tartışma sanat ve sporprogramlarıdır. Bu programların her birinde farklı söyleşmeşekli olabilir. Birisinde bir yönetici eşliğinde ve masaetrafında 3-5 kişinin bir konu hakkında doğaçlama yoluylasöyleşmesi olabilirken diğerinde iki kişi sırayla bir konuhakkında önceden yaptıkları hazırlıklar doğrultusundakonuşabilirler.Söyleşmeye Bağlı Anlatımın Kullanıldığı Metin Türleri"Sohbet, diyalog, mülâkat, röportaj, roman, hikâye, tiyatro,manzum hikâye" gibi türler söyleşmeye bağlı anlatımçevresinde oluşur. Bu metinler daha çok. "diyaloglardanoluşur. Ancak bu metinlerdeki kahramanların iç konuşmaları"monologlara dayanır.Bir mülâkatta, röportajda ya da sohbette yalnızca konuşmavarken tiyatroda hem konuşma hem de konuşmanın bağlamıvardır. Söyleşmenin yeri, zamanı, biçimi, sahneye giriş - çıkışgibi unsurlar belirtilir. Tiyatronun en belirgin yönlerinden biride göstermeye dayalı olmasıdır. Tiyatro, olayı anlatmaz;gösterir.Söyleşmeye Bağlı Anlatımın Özellikleri Jestler, mimikler ve bedensel davranışlar anlatımıdestekler. Karşılıklı konuşmaların seviyesi, bağlama ve konuşankişilere göre değişir. Görme ve işitme duyularıyla ilgili ayrıntılardanyararlanılır. Vurgu ve tonlama anlatımın etkisini artırır. Söyleşmenin yeri, zamanı, biçimi, sahneye giriş,sahneden çıkış gibi unsurlar söz konusudur. Tekrarlar ifadeyi kuvvetlendirir. Dil, göndergesel veya sanatsal işlevde kullanılır.Tekrar sordu:- Söyle yavrum, o roman ne diyor?Genç kız büyük gözlerini kaldırdı. Kitabı dizlerine indirdi.Nazik bir şive ile, "Büyükanneciğim, Fransızca bir romaniste..." dedi. Lakin büyük nine merak ediyordu, mutlakaanlamak istiyordu:- Adı ne?- Desenchant...- Ne demek?- Sevinçten, saadetten mahrum kadınlar demek.- Onlar kimmiş?- Biz... Türk kadınları...(Ömer Seyfettin, Bahar ve Kelebekler)13. MİZAHİ ANLATIM – ÜNLEM13.1. Mizahi Anlatım

Page 38: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

İnsanın gülmesine sebep olabilecek olayların, durumların,karşılaştırmaların, kelime ve kelime gruplarının mizahabaşvurularak anlatılmasıdır. Mizahi anlatımda amaç,okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir. Bu anlatımındiğer bir amacı da eleştiridir. Kişilerin, kurumların,toplumların eksik, kusurlu, hatalı söz ve davranışları mizahianlatımla eleştirilir. Bu eleştiriyle eksikliklerin, hataların,kusurların ortadan kaldırılması amaçlanır.Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, durumlar,hareketler, kelime ve kelime gruplarından da yararlanılabilir.Bu anlatımda dil, bir olayı anlatmak için kullanılır.Mizahi anlatımda kusurlara, eksikliklere, hatalara dikkatiyoğunlaştırabilmek için abartmalardan yararlanılır. Abartmayönüyle kişilerin, kurumların, toplumların eksilikleri gözlerönüne serilir. Bu bakımdan mizahi anlatımda gerçeklerdensapma söz konusu olabilir.Mizahi anlatımda dilin kullanımı çoğunlukla değiştirilerekgülünç durumlar ortaya çıkarılır. Bazen de argo yoğunşekilde kullanılabilir. Mizahi anlatımlarda günlük konuşmayaait unsurlardan sıkça yararlanılır.13.2. Mizahi Anlatımın Kullanıldığı Metin Türleri"Karagöz, orta oyunu, meddah, köy seyirlik oyunu" gibigeleneksel tiyatro türlerinde mizahi anlatımdan bolcayararlanılır. Bu türlerin ortak yönü gülmecenin şive taklitlerineve dil oyunlarına dayanmasıdır. Bu türler doğaçlamaylagelişir. Önceden belirlenen yazılı bir metne bağlı kalınmaz."Komedi" türü tiyatrolar, "taşlama" ve "hiciv" türündeki şiirler,"fıkralar" mizahi anlatıma ait unsurları içerir. "Roman, hikâye,tiyatro, sohbet, deneme" gibi türlerde yer yer mizahi anlatımabaşvurulur. Bu türlerde kalem oynatan sanatçılar anlatımıetkili kılmak için mizah unsurundan yararlanabilir."Karikatürler" de mizahi anlatımın içinde yer alır.Mizahi Anlatımın Özellikleri Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönleri yansıtılır. Okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzenlenir. Ses, hareket, konuşma ve görünüş taklitleri mizahunsuru olarak kullanılır. Mizahi unsurlarda abartı ve gerçekten sapma vardır. Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar,hareketler, kelime ve kelime gruplarından yararlanılabilir. Dil daha çok, sanatsal (şiirsel) işlevde kullanılır.13.3. Mizahi Anlatımla İlgili Kavramlarİroni: Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olaylaalay etme.Humor: Ciddi bir tavırla söylendiği hâlde alay olduğu belliolan ince, hoş nükte.Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri.Komik: Gülme duygusu uyandıran, güldürücü, gülünç.Kara mizah: Yalnız güldürmeyi değil, düşündürmeyi veyergiyi de amaçlayan mizah türü.Parodi: Ciddi sayılan bir eserin bir bölümü veya bütününüalaya alarak biçimini bozmadan ona bambaşka bir özellikvererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etkiyaratan bir oyun türü.Taşlama: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarınıalaycı bir dille yeren halk şiiri türü.Hiciv: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarını alaycıbir dille yeren divan şiiri türü.Karikatür: İnsan ve toplumla ilgili her tür olayı konu alarakabartılı biçimde belirten, düşündürücü ve güldürücü resim.Hacivat: - Vay Karagöz'üm, benim iki gözüm merhaba!Karagöz: - Hoş geldin suda pişmiş balkabağı!Hacivat: - Aman Karagöz'üm, beni gelir gelmez darpetmenizin sebebi?Karagöz: - Bizim bekçinin ne poturu var ne de cübbesi.Hacivat: - Yazıklar olsun sana Karagöz! Adam olmamışsın,hâşâ huzurdan şu dünyaya eşek gelmişsin, gidiyorsun.Karagöz: - Ona yarabbi şükür.13.2. Ünlem

Page 39: esenyapim.weebly.comesenyapim.weebly.com/.../10_dl_anlatim_konu_anlatimi.docx · Web view10. SINIF. DİL VE ANLATIM. DERS NOTLARI. I. ÜNİTE: SUNUM-TARTIŞMA-PANEL. 1. SUNUM. Bir

Yalnız başına anlamı olmayan, cümle içinde, sevinme, korku,özlem, kızma gibi duyguları anlatan ya da seslenme bildirensözcüklere ünlem denir.Ünlemlerin cümledeki söyleyişe göre anlam kazanır."A, kim gelmiş?""Yazık, çocuk hasta olmuş!""Eyvah, çantam otobüste kaldı!""Tüh, yine yanlış yaptım!"cümlelerindeki altı çizili kısımlar ünlemdir.

ESENYAPİM.WEEBLY.COM