ustün dökmen - kelebekler ve İnsanlar

284
Prof. Dr. ÜSTÜN DÖKMEN, 1954 yı lında istanbul'da dünyaya geldi. İ lk ve or ta okul u Erzurum'da, li se yi An ka ra'da bi ti rd i. Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden lisans ve yüksek lisans derecesi aldı.  Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde Psikolojik Danışma  ve Rehberlik Bölümü'nde profesör olarak görev yapmakta olan Dök- men, 2005'te, Sül eyman Hecebil' le bi rlikte Üs n Dökmen Yaş am Boyu Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık Akademisi'ni kurdu. Şiir kitaplar ı , romanlar ı ve tiyatro eserleri de bulunan Dökmen'in  bilimsel kitaplarından bazıları şunlardır: İletişim Çatışmaları ve Em- pati; Varolmak Gelişmek Uzlaşmak; Küçük Şeyler 1 - Deniz Kabukları; Küçük Şeyler 2~Suflörlü Yaşamlar, Tulumbact Sendromu, Psikolojik Düğümler; Küçük Şey le r 3 - Yaşama Yerle şmek; Küçü k Ş e yler 4-Eş itler Ev i; İ nsanı n Korunaklar ı -1: Deriden Kü lt üre ve İ nsanı n Korunakları-2: Mimari'dir. Miyase'nin Kuzuları, yazarın Ladesçi'den sonraki ikinci romanıdır.

Upload: lanara123

Post on 12-Apr-2018

301 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 1/284

rof. Dr. ÜSTÜN DÖKMEN, 1954 yılında istanbul'da dünyaya geldk ve ortaokulu Erzurum'da, liseyi Ankara'da bitirdi. Hacettepniversitesi Psikoloji Bölümü'nden lisans ve yüksek lisans derecedı.

nkara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde Psikolojik Danışme Rehberlik Bölümü'nde profesör olarak görev yapmakta olan Döken, 2005'te, Süleyman Hecebil'le birlikte Üstün Dökmen Yaşam

oyu Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık Akademisi'ni kurdu.

ir kitapları, romanları ve tiyatro eserleri de bulunan Dökmen'i

limsel kitaplarından bazıları şunlardır: İletişim Çatışmaları ve Emati; Varolmak Gelişmek Uzlaşmak; Küçük Şeyler 1 - Deniz Kabuklarüçük Şeyler 2~Suflörlü Yaşamlar, Tulumbact Sendromu, Psikolojiüğümler; Küçük Şeyler 3 - Yaşama Yerleşmek; Küçük Şeyle-Eşitler Evi; İnsanın Korunakları-1: Deriden Kültüre ve İnsanıorunakları-2: Mimari'dir.

iyase'nin Kuzuları, yazarın Ladesçi'den sonraki ikinci romanıdır.

Page 2: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 2/284

STÜN DÖKMEÎ

2/28

Page 3: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 3/284

yİpUbekUr C^jnsanlar

Basım

emzi Kitabevi

3/28

Page 4: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 4/284

ELEBEKLER VE İNSANLAR / UStÜn D ökmen

© Remzi Kitabevi, 2011

er hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümülif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.

apak: Murat özgül

SBN 978-975-14-1472-4

İRİNCİ BASİM: Kasım 2011 İKİNCİ BASİM: Kasım 2011

itabın her basımı 5000 adet olarak yapılmıştır.

emzi Kitabevi A.Ş., Akmerkez E3-14,34337 Etiler-Istanbul Tel (21282 2080 Faks (212) 282 2090 www.remzi.com.tr [email protected]

askı ve cilt: Remzi Kitabevi A.Ş. basım tesisleri 100. Yıl Matbaacılatesi, 196, Bağcılar-İstanbul

4/28

Page 5: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 5/284

u romandaki bütün kahramanlar

e olaylar hayâl ürünüdür;

alnızca duygular gerçektir.

ümle âleme duyurulur.

5/28

Page 6: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 6/284

6/28

Page 7: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 7/284

7/28

Page 8: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 8/284

üm kelebeklere ve onları öldürmeden sevenlere; tüm özürlülere vnlar için-kendtierince-

avi kapak toplayanlara; dayananlara, dayanışmaya çalışanlara...

erkese Rağmen Kelebeğe Dair Bir Roman

8/28

Page 9: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 9/284

ir kelebeğin yaşam öyküsünü yazmaya karar verdiğimde herkes karktı. Kimse sevinmedi, sevmedi, desteklemedi.

nce dostlarım sinirlendi; "Ne gerek var, kelebeklerle uğraşma, oranik domates yetiştir, ekmek peynirle yeriz," dediler. Ben de onlar

imden, "Ben aklımı ekmek peynirle yemedim; yeni olanı denemek isrim," dedim.

onra eşimin gözleri öfkeyle parladı. Bir kelebeğin yaşamıyla ilgili roan yazmak istediğimi söylediğim akşam, hemen eli belinde pozisy

nu alıp, nefes almaksızın, noktasız virgülsüz,

Sana ne elâlemin kelebeğinden sen önce ailenle ilgilen çocuklarınla ilen oğlun dün yine okulun camını kırmış hem de arkadaşına sapanş atarken sürekli okula çağrılmaktan bıktım Allah canımı alsın d

urtulayım senden bir gün de okul-aile birliğine sen git de ailemizi teşilik sanmasınlar sonra sana bir yıldır şu giriş kapısını tamir eyorum Allah rızası için bir el at ne açılıyor ne kapanıyor üstümüz

kılacak bir gün iki şeyin ucundan tut da evimde erkeğim var diyeyimr gün alıp başımı gideceğim sonunda bana bunu da yaptıracaksınedi.

an, evimizin çift kanatlı giriş kapısının kelebek kanatları-na benediği, yani kısmen benzediği, giderek bozulduğu, zor açılır kapanduğu, kelebekler gibi kanat çırpamadığı aklım-dan hızla geçti. Eşim

nirlenirken böyle şeyler düşünmenin yan-

9/28

Page 10: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 10/284

ş olduğunun falandaydım ama kendime engd okudun.

ocukluğumdan beri böyle nice, zorunlu ama gerek iz düşünce

klımdan geçiverir sessizce. (Galiba psikologkırbuna obseafdu-

0 şünce" diyorlar. Ben psikolog değilim; bu obsesıf düşünce nedir,

obezlikle ilişkili midir, bilemiyorum.)

şim söylendikçe söylendi, gözlerinde şimşekler çakmaya başladağmur öncesinde gökyüzünün bulutlanması gibi gözlerinde yaşlarmrikmeye başladığını fark edince kalkıp sokağa çıK-maya çalıştım. V

ap. yine açılmadı. Salona döndüğümde yağ-mur başlamıştı, eşimğlıyordu.

günkü konuşmadan aklımda kalan şey, eşimin kelebeMer kousunda roman yazmamı istemediği gerçeğiydi. Okul-aüe Dirliğini v

apıyı uzun süre unuttum.leyen günlerden birisinde eşim, >

Sen geçen gün kelebek melebek bir şey dedin, kelebek koleksiyonu yapacaksın? Bak evin her yerini, antika diye pis şeylerle do

urdun, bir de kelebek koleksiyonu istemem duvarlar-

a," dedi. ,

Hayatım, kelebek koleksiyonu yapacağım demedmı, ben canriktirmeye karşıyım, sadece eşya biriktiriyorum. Kelebeklerle ilgir roman yazmaktan söz ettim. Tabiî romanın içinde sadece kele

ekler olmayacak, insanlar da olacak," dedim.

şim, ,k ,Ltl".,

10/28

Page 11: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 11/284

Madem insanları anlatacaksın, kelebekleri ne diye katıyor-

un?" diye karşı çıktı.

Tvgüim, kelebekler ile insanlar arasında bağlantı kuracağımşbihler yapacağım. Kelebekler ilham veriyor," diye açıklamay

alıştım.

şim, , a

lham alacaksan benden al Hüsnü. Bak, bütün gün evden işe

ten eve, kelebekler gibi uçuyorum şu incecik halimle. Beni y 

eter," dedi. .

iraz bozuldum ama sesimi çıkarmadım. Bozulmamın sebebi, kelebeonusu değüdi. Bana Hüseyin yerine Husnu demesi ne biraz alındımunu sık sık yapardı eşim. Aslında dil surçmes

onuca elbette; ama benim de ona, Melahat yerine, Nebahat dediğim

ok olmuş.

lmuş diyorum, çünkü ben bunu farkında olmadan söylerim;

im ben söyledikten sonra uyarır. u

elki de örtülü bir güç savaşı var eşimle aramızda, içten içe, altta

ta, onun hep güçlü, hep haklı olduğunu hissediyorum aslında. Amunu söylemiyorum ona. Zaten haklı, haklı olduğunu bir de açıkç

11/28

Page 12: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 12/284

öylesem, bütün kapılar ve sair işler üstüme kalır o zaman, işleritında kalırım; roman yazamam.

onuçta eşim kelebekli roman fikrini tutmadı.

ayınvalidem de kelebeğin yaşamıyla ilgili roman yazmama karşı çıktKelebeklerden sana ne, otur Kayseri'nin tarihini yaz," dedi. (Kayınvaem Kayserilidir.)

ayınbiraderim, sanırım mutasyona uğramış bir kişidir, Kayseri'deke ailemizdeki tek komünisttir. O da fikrime karşı çıktı, "Bırak bu buva tarzı fantezilerini enişte, sana ne ke-lebeklerden; toprakla

atıldığı için işsiz kalan marabalarla ilgili bir roman yaz," dedi. (Maraa, bir zamanların Rusya'smdaki mujiklerin, yani toprağa bağlı kölerin, Anadolu versiyonudur. Topraklar gidince marabalar da işsaldılar, ortada kaldılar, büyük şehirlerin parlak neon ışıklarına doğrelebekler, pervaneler misali uçmaya başladılar ve yandılar.)

ayınbiraderime karşı "İyi de Anadolu köylüsüyle ilgili çok romaazıldı, Anadolu kelebekleriyle ilgili roman yok," diye kendimi savunaya çalıştım. Dinlemedi, boş ver sen bunları anlamında eliyle havad

evrimci bir kavis çizdi, sonra da kalkıp gitti.

nnem bile karşı çıktı, "Benim aslan oğlum niçin koyunlarla, keleeklerle uğraşıyor, {Miyase'nin Kuzuları adlı romanımı kastediyordu

azacaksan aslanlarla ilgili bir roman yaz," dedi.

arşı çıkanlar içinde moralimi en fazla yayınevimin sahibi bozduendisine düşüncemi söylediğimde hiç düşünmeden, "Kelebeğin ömrr gündür, yazmaya kalksan bir cümlede bi-ter, bilemedin bir sayf

yle tek sayfalık roman olmaz," dedi. (Sanırım yayıncım, altında "Belebeğin Otobiyografisi başlıklı kitabınızı yayınlayamayacagız, çünkk sayfa" yazan karikatürü görmüş. Benimkiyle ne alaka?) Sonuçt

öyle bir roman yazı-

12/28

Page 13: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 13/284

tmayacağım, yazılsa bile basılamayacağını kesin bir dille belirtmdu.

u konuda tek destek oğlumdan geldi. Kendisi yaramazdır filî lama kafası çalışır. (Oturup düşündüğünde kafası çalışır. Tek sorunuuramamasıdır.) Ben kara kara düşünürken bir şey söy-ledi, yüzüm

özüm aydınlandı.

Baba, nicelik değil, nitelik önemlidir. Bir canlının ne kadar yaşadığeğil, ne yaptığı önemlidir. Size karşı çıkanlara aldırmayınız, nereyttiğini bilen insana dünya kenara çekilip yol verir," dedi. Evet oğlum

ynen böyle söyledi. Gözlerim yaşardı, "Yavrum bütün bunlar seniörüşlerin mi?" diye sordum. "Hayır baba, kompozisyon dersi içiazırladığım kopyadan aklımda kalanlar," dedi.

ompozisyon dersi için hazırlıyormuş bu kopyaları; konu ne olurs

sun bu tür cümleleri yazınca öğretmen beğeniyormuş. İnanır mısınenim işime de yaradı. Demek ki hayatta hiçbir kopya boşa gitmiyor.

eyse konuyu dağıtmayalım, sonuçta bir kelebeğin hayatıyla ilgili roanı yazmaya karar verdim. İster bir günlük bir hayat, ister tek saylık bir roman, önemli olan olup biteni anlatman.

lup biteni anlatalım da, olup bitenin doğrusunu nasıl bu-lacağız bünyada. Gördüğümüze mi inanacağız, bildiğimize mi? Nice şeyi yanş biliyoruz da haberimiz yok galiba. Ben, Güneş'in etrafımızdöndüğünü görüyorum. Ama âkil adamlar, akıllılık edip tam tersinöylediler bir zamanlar. Meğer Dünya dönüyormuş Güneş'in etrafındmdi hangisine inanalım; gözümüzün gördüğüne mi, aklımızın eğine mi? Birisi çıkıp da Güneş'in soğuk olduğunu söyleseydi ve bun

a ısrarla tekrar etseydi, Güneş'in soğuk olduğuna inanan birileri muka çıkardı. O birileri de aynı şeyi tekrarladı mı, Güneş'in aslınd

13/28

Page 14: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 14/284

oğuk olduğunu tekrarlayanların sayısı gün-ardına-gün artardKimileri tetkikle öğrenir, kimileri tekrarla.)

eki, kelebekleri nasıl bilirsiniz?

epimiz kelebekleri iyi biliriz; güzel olduklarını, mutluluk verdiklerinncak topu topu bir gün yaşadıklarını biliriz. Doğru mu, gerçekteöyle mi?

kıllı bir arkadaşım var, ODTÜ'nde okurken çok sayıda hobi topluğuna katılmıştı, üniversitenin ormanında (ODTÜ, orman içine kumamış olan, kurulduktan sonra kendi ormanını kurmuş b

niversitedir; yani bu üniversitenin temelleri, bazı üniversiteleriksine, kesilen binlerce ağacın kökleri üzerine yerleşmemiştir; büzden ODTÜ'nün kökleri nice üniversitenin köklerinden daha derinre gider) pek çok kuş ve kejebek gözlemişti öğrenciyken. Hâlâ b

inde dürbün, bir elinde kitap dağ bayır dolaşır.

söyledi, bazı kelebekler bir gün yaşarmış, nicesi daha fazla. Bevsim yaşayan kelebekler varmış, göç mevsiminde göç edenler çokuş. Kuşlar gibi sıcak ülkelere giderlermiş. Çoğunluğunun göçü te

önlüymüş; ama bir tür, göç ettikten sonra geri de dö-nermiş. Kykusuna yatan kelebekler bile varmış. Kısacası, kelebeklerin ömrü

adar da kısa değilmiş. Benim sizlere hikâyesini anlatacağım kelebekanırım bir haftalık ömürlü bir tür olacak.

elebeklerimizin ve insanlarımızın öyküsüne başlamadan önce içindaşadıkları vadiyi gezelim birlikte.

14/28

Page 15: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 15/284

ikâyemizin Geçtiği Coğrafyanın Tarihi

u romanda, güzel kanatlı kelebekler var; vücutları orantısız, zihinletın-oranlı gençler var, coğrafyası çim kokulu, bal dam-lalı toprakla

ar.

oprağın geçmişi, coğrafyanın tarihi vardır. Bugünkü canlar, canlılaeşiller, yeşillikler, yüz binlerce yıllık geçmişin üzerine fi-lizlenmiştioprak ve canlıları, bin yıllardan beri evrile, devrile günümüzelmiştir.

en lisede coğrafyayı sevmezdim; kitaplarda dağların, ovalarınğaçların, çiçeklerin siyah beyaz fotoğrafları vardı. Ne zaman knadolu'yu ve Dünya'yı gördüm, kitapların siyah beyaz yüzüyle binkli yeryüzü arasında ilişki kuruldu zihnimde, o zaman coğrafyamnklendi, o zaman coğrafyaları sevdim.

nadolu'nun bir yerinde veya her yerinde bir yer var; ot-lar, ağaçla

ollar, ocaklar, insanlar içinde, dağlarıyla, vadileriy-le, ovalarıyla, yaylanyla bir yer var; kitapta iki satırlık bir coğrafya, gökyüzünütında bin bir rengiyle kokusuyla bir yer var. (Neresi olduğunu buak size kalmıştır.) Belki Akdağlar, Akçadağlar; belki Arhoy, Yaylacık

elki Gülova, Günova, Ka-zova ama mutlaka bir büyük ırmak ve Uzuadi uzanır ortasında.

u coğrafyanın tarihinde, deniz alanında Üst Fermien kalkerleri tortunmıştır tâ derinde. Alp kıvrılma hareketleri yavaş ya-

aş hız kazandığında, deniz altındaki tabakalar, kıvrılarak su yüzünkmış, yeryüzünü yapmış.

15/28

Page 16: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 16/284

ün gelmiş göğüs geçirmiş toprak, göğsü kabarmış, dağlar te-peleuşmuş; gün gelmiş katman katman kil, kumtaşı, çakıl ve 15 jipuşmuş; gün gelmiş rüzgârla ve yağmurla topraklar bin bir ~~ def

şınmış. Sonra fay kırıklarına yakın yerlerde tektonik hare-ketlerlökmüş depresyon alanları çıkmış ortaya. (İnsanlardaki, hayvanrdaki depresyon gibi, coğrafyacılara göre yeryüzünde de depresyonlölgeler oluyor demek ki.)

ün doğmuş gün dönmüş, bitkileriyle, hayvanlarıyla bu toprakı*, çıkış ortaya.

slanlar, kaplanlar, geyikler, ayılar, kurtlar, türlü hayvanlar görmüu dağlar; Hititleri ve Romalıları ve Latinleri ve Galatları ve Rumlae Arapları ve Türkleri ve Moğolları da görmüştür ve onlar tarafındaörülmüştür.

ollarla, çizgilerle bezeli bu coğrafyanın haritası: Kırık par-ça aşınmşlarıyla yolcu bekleyen, Hitit Yolu, Kral Yolu, Roma Yolu, Bizan

olu, Selçuklu Yolu, Osmanlı yolları, damar damar yeni, asfaltlı Türke Cumhuriyeti yollan. Tarla, mera, bahçe, bağ, köy, kasaba sağlan sorı. Tatlıcak, Üzümören, Ovalı, Çerçi, Ulaş çayırları; Akbuğday, Çarıkz, Dereköy, Taşlık, Tatar, Ütük, Oğulcuk, Yazıbağı, Kuşoturağı merarı. Canları, cananları, kerpiç evlerde, dam evlerde, ahşap evlerdş evlerde, beton evlerde insanları. Kimi uzak, kimi yakın köylerıcıllı, Eskiyapar, Avutmuş, Ünalan. Bağlı, pekmezli Zile, canlı canan

ağıbasan Medreseli Niksar, dört defa yer değiştirmiş, dördü kastedeimli Erbaa. (Önce Horoztepe'ydi, sonra deprem yüzünden Sonusşındı, yine depremden Herek'e ve Erzincan depreminde yok oldukn sonra son kez taşınıp Erbaa oldu.)

u coğrafyanın çiçeğini bitkisini yeterince sevdik mi? Sevmek, koru

aktır şüphesiz ki. Galiba yeterince sevmedik.

16/28

Page 17: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 17/284

ice hayvanın ve bitkinin, kiminin soğanıyla sökülüp götü-rülmesinrengârenk bitki örtüsünün talan edilmesine izin verdik, göz yumduk

örmedik. Belediye parklarına, sokaklara, uzak ülkelerden gelen, nçek ne sebze, uzaklardan gelen bitkiler diktik.

ysa bu coğrafyadaki çiçeklerin isimleri, sadece dağlarımıza çayırrımıza değil, dillerimize, isimlerimize de yerleşmiştir. Nice insan va

öyde, kasabada, şehirde, adı, Gül, Gülhan, Aygül, Birgül, Ayşegüüllale. insanlarımız uzak ülkelere göçtü geçim derdinden, galib

çeklerimiz de öyle.ysa çiçeklerimiz vardır, teniyle, ismiyle, bu topraklara ait-tir. Belknadolu'da doğmuştur, belki uzaklardan gelmiştir; ama hepsi boğrafyaya aittir. Gül, lale, hanımeli, gelincik (çoban gülü), civan peremi, aslan ağzı, kaynana dili, koyun gözü, paşa düğmesi, yedi eltileakkum (âhu), ana kokusu, gelin serpmesi, mum çiçeği ve daha nicesi

ikâyemizin geçtiği coğrafyanın tarihini, dünden bugüne köprülerleştirdi. Hıdırlık Köprüsü, Talazan Köprüsü, Karasu Köprüleri, ye

öğü birleştiren, ağzında yılan tutan taştan leylek kabartmalı Leyleöprüsü.

ökyüzünde geometri var, yıldızların açıları meselâ; yeryü-zünde ı

aklar, dümdüz çizgiler gibi veya büklüm büklüm kavisli. Yer gök geoetri. Geometrinin adı geografıden -coğrafyadan-gelirmiş meğer vey

oğrafya geometriden. Hikâyemizin geçtiği yerlerde, tarih, coğrafyeometri birleşmiştir ve insan, hayvan, bitki...

?

17/28

Page 18: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 18/284

Vadi ve Sakinleri

aritadaki adının dışında "Kelebekler Vadisi" diye anılan çok yer va

nadolu'da, işte uzun Vadi bunlardan birisidir. Haritada, bu zengioğrafyanın adı "Uzun Vadi" diye geçer; ancak bu bölgede yaşayanlaağ gezmesi'*' amacıyla yürüyüp geçenler, buraya "Kelebekler Vadisierler.

zun Vadi Anadolu'da herhangi bir yerdir; dağları taşlanadolu'dur, ağaçları çiçekleri güneş ve toprak kokuludur. Uzun Vadüzel bir yerdir.

zun Vadi'nin, ya da daha doğrusu -halkın dili en doğru-sudur- Keleekler Vadisi'nin doğusunda ve batısında, bir göv-deden çıkan kollabi iki yana açılıp göğe uzanan, sanki vadi-yi sarıp sarmalamay

azırlanan, uzun ve yeşil iki dağ uzanıyordu. Batıdaki dağlarda ağaçla

eklere kadar iniyordu, doğudaki dağlarda yer yer ağaçsız yeşil yerleardı. Vadinin ortasında döne dolaşa akan Uzun Çay'ın iki yanındğaç öbekleriyle bölünmüş geniş çayırlar, tarlalar vardı.

zun Çay, Uzun Vadi'nin ortası, canı, damarı, mimarıydı. Durup durrken dönüp bakmazlar, fark etmiş gibi davranmaz-lardı ama vadinierlileri Uzun Çay'ı severlerdi. Herhalde bu yüzden ona "çay" deği

rmak" derlerdi.

adinin dört bir yanına evler, ev kümeleri dağılmıştı. Evlerin çoğunğu doğudaki dağların eteklerindeydi. Uzaklardan bakın-

) trakking

Vİ2

18/28

Page 19: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 19/284

a söğütler arasında bir ince minare gözükürdü. Kuzeyde dağlarıçaklığı bölgede kayalıklarla bölünmüş göğü gönlü mavi bir göl varduyun dümdüz olduğu günlerde bulutları görürdünüz 18 içinde; a

ığı gibi, pembe, mor gri bulutların rengi yansırdı su-larda. Sonrlda birkaç defa yağmurdan sonra gökkuşağı gözü-kürdü vadide. Gökrin beyaz ışığı, kalbini açıp yeryüzüne, yedi rengiyle gözükürd

adidekilere.

zun Vadi'nin yerlileri, tâ dedelerinden beri dağların eteklerine ye

şmişlerdi. Hem hısımdılar hem hasımdılar. Birbirleriyle sık sık kavgseler de topluca otururlar, yakın yaşarlardı. Sağa sola serpiştirilmvlerde yaşayanlar ise vadiye bir zamanlar gezmek için gelmiüyülenmiş, zaman içinde toprak edinmiş, ev yapmış şehirlilerdoğunluğu hekim ya da tüccardı. Çok azı bütün bir yılı ya da yazı vade geçirirdi; çoğu evlerine sadece hafta sonları gelirdi, bazılarının isllarca uğramadığı olurdu. Yerliler bunlara, daha çok pazar günle

eldikleri için "pazarcı" derlerdi.

azarcılar, evlerine hafta sonları çoluk çocuk koştura koştu-ra geliahçelerinde mangallarını yakar, pazar akşamlan da geri dönerlerdangallarının kömür kokulu dumanı saatlerce temiz havayı yoğu

ekilde kirletse de, pazarcılar burada, doğayı, doğallığı, temiz havayulduklarını söylerlerdi.

adi kime aitti, onu gerçekte kim severdi?

adiye arada bir gelen pazarcılar mı? Galiba hayır; onlar tapulu evlei ve gördükleri manzarayı severlerdi. Birkaçı hariç, ne vadinin sorunrıyla, ne de vadideki yerlilerle ilgilenirlerdi.

adinin asıl sevdalısı yerliler miydi? Galiba buna da hayır. Vadinioğu yerlisi uzak şehirlere, ülkelere göç etmişlerdi. Göç edenleri

19/28

Page 20: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 20/284

azıları yıllar sonra dönüp vadilerine güzel evler yaptırmışlardı; aradr gelirlerdi; onlar da yarı pazarcı sayılırlardı. Göç etmeyip kalanla

adiyi çok sevdikleri için mi buradaydılar? Hayır. Gidecek daha iyi ber bulamadıkları için ya da gitmeye cesaret edemedikleri için vadidalmışlardı. Yerliler her fırsatta vadilerini çok sevdiklerini söylerlerdma ilk müşteride, ilk fırsatta topraklarını satarlardı. Tek sıkıntı fiyta anlaşmaktı. (Satmak sıkıntı değildi.) Pazarcılar, en azından aradanzaraya

akıp iç geçirirlerdi. Yerliler manzaraya da bakmazlardı; doğduoğalı gördükleri bu dağlar, ağaçlar onları heyecanlandırmazdı.

erliler, dede ocaklarını, baba ocaklarını tüttürmeye merakeğillerdi; dedeleriyle tek ilişkileri onlar gibi göç etmekti. 19 Uzakrdan kalkıp kâh Anadolu'ya, kâh Kanada'ya... Bir deve, bir kamyonr uçak buldular mı, eşyalarını denk yapar, göçerlerdi. (Geçim

ğruna, parayı denkleştirmek uğruna, önce eşyalarını denkleştirerdi.) Uzun Vadi'den de göçüyorlardı. Belki de bu, yapageldiklerım ve hayvancılık yeterince destek görmediği, bilimsel temeller

ayandırılmadığı için; belki uzak rüzgârlara kapılıp gelen tohumlaört bir yanı sardığı için ya da belki de toprak yorulduğu, daraldığonuçta darıltıldığı içindi. Tarım ve hayvancılık gitmişti. (Bağlaahçeler, koyunlar, keçiler, sığırlar, atlar, arılar gittiğinde insanlar d

derdi.)

onuçta ne yerliler, ne de pazarcılar vadiyi gerçekten sahiplenirlerde yerliler, ne de pazarcJar vadiyi gerçekten severlerdi. Vadinin gerçeahipleri, vadiyi gerçekten sevenler hayvanlardı. Onlar sürekli vadidaşarlardı, vadiye arada bir uğramazlardı. Vadi onların yeri yurdu, ev

ünyasıydı.

20/28

Page 21: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 21/284

ayvanlar adını bilmedikleri çağlardan bu yana bu vadidaşamışların torunlarıydı. Onlar vadilerini terk etmezlerdi, saazlardı, vadinin gerçek sahipleriydiler. Kaplumbağalar, kirpiler, ku

ağalar, çakallar, tilkiler, kuşlar ve kelebekler bu vadide doğmuşlardu vadide öleceklerdi.

zun Vadi'nin sahipleri ve konukları, görünürde yeterince ilgilenmezrdi vadileriyle, iyi para veren biri olduğunda satmaya hevesliydi hepde. Ama yüreklerinin derinlerinde, tâ derinlerinde hepsi buray

tti, burası da onlara. Uzun Vadi, bu topraklar onların vatanıydı.

nsanlar, coğrafyada doğar, vatanda ölürler. Coğrafyadan vatana yürüütün ülkeler. Dil, gül, Gülten, ne varsa nüfus kâğıdına işlenendiliğinden.

Orda bir köy var uzakta, gitmesek de kalmasak da o köy bizimöyümüzdür," demişti bir zamanlar bir ozan Anadolu'da. Sonra yeişli yıllarda, ilerici devrimci gençler çok eleştirdiler bu sözü, "Gi

eden, kalmadan, dertlerini bilmeden, öyle uzak-

n uzağa o köy bizim köyümüz olmaz," dediler. Belki gençler daklıydı şair de.

zaktan sevmek yeterli değildi gerçekten; ama ülkelerin 20 ve insanrın aşkı yüreğinize bir kez düştü mü, uzaklık anlamsız olur aranızderçekten sevdiğiniz, hep yanınızdadır çünkü. Türkiye'den başkkelere gidip yerleşenlere veya ülkesinden kalkıp uzak ülkelere yerşen herhangi birisine Tecer'in bu şiirini okusanız, mutlaka katılze, "Orda bir köy var uzakta, gitmesek de kalmasak da o köy bizimöyümüzdür," diye.

zun Vadi ile insanlarının ilişkisi de böyleydi.

21/28

Page 22: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 22/284

zun Vadi'nin dağlarında, yamaçlarında nice ağaçlar vardıökyüzüne doğru gece gündüz ayakta duran sarı çamlar vardır; dederi Midas'ın mezarını koruyan sedir ağaçları vardır. (Odun niyetinesilmeyenler, eski çağları yaşatır. Kesilenler, ne yeri ısıtır yeterince göğü.)

edir ağaçları -Cedrus Libani- gökyüzünü tutar geceleri; meşe, ardıürgen, kayın, ahlat, alıç, yemişen, iğde, böğürtlen, kızılcık (zoğalahlep (yabanî kiraz) vardır. Her birinin ayrı bir hikâyesi vardırdıç ağacının tohumundan ardıç fidanı üretemezsiniz meselâ. Ardğaçlarının tohumunu ardıçkuşu yer. Ardıçkuşunun bağırsağında

eçip atılan tohumlar toprağa düşünce filizlenir, ardıç fidanı biteDodo kuşu gibi bir gün ardıç kuşu da giderse, ardıç ağaçları da gider.

adi dindir aşkımı güzelim, hadi dindir. Ardıç ağacının soyu, arduşunun yolunu gözler; Ben seni gözlerim. Gözlerim gözlerineğmeden Soyum sürmez sevdiğim

ani sürekli akan ırmaklar misali, insanın soyu, kuşlarla, ağaçlarlrılarla birlikte sürmeli.

onra açık arazide, ırmak boyunda sağlı sollu söğüt, kavak vardır. Uzaan bakınca söğütten kavaktan ırmak gözükmezdir.

ikâyemizin geçtiği topraklarda, dağlarda, yamaçlarda, yaylalard

ere kenarlarında, bataklıklarda, çayırlarda, tarlalarda, yol kenarında nice yaban çiçeği vardır Karadeniz'le Orta Anadolu

rasında. Kimi bahçelere davet edilmiş, çoğu yabanda, yaban çiçekleardır Uzun Vadi'de:

22/28

Page 23: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 23/284

an çiçekli karahipdiba; ufak zarif utangaç hanımtuzluğu, eki-notuavacıotu; gazel boynuzu; yogurtotu; sığırkuyruğu; emzi- 21 kotuelincikler, gelincikler, gelincikler; güller, güller, güller; sa-rışın tenırım güzeli; geyikdikenifhanımeli ve daha nicesi...

e yeryüzünü göğe kaldıran kuşlar vardır bu coğrafyada, ele avuca, foğraf karesine sığmayan. Kaya sıvacısı, kızıl şahin, bıyıklı kamışçın

az kamışçını, belki de şarkısından daha güzel görünüşlü, karnı beyaej renkli kamış bülbülü, ak kuyruk sallayan, leylek, alaca ağaçkakaneşil ağaçkakan, küçük kumru, saksağan, taş kuşu, serçe, kocabaarga, dere düdükçünü, guguk kuşu, saz delicesi, bahçe çintesi ve dah

cesi.zun Vadi nerededir? Anadolu'nun herhangi bir yerindedir veya he

erindedir. Bu vadiyi haritada arayanlar, Mevlâna'nın Fini Mâ Fih adserinde, "Mutlaka gidin görün" dediği şehre bakmalılar; belkulurlar.

zun Vadi'nin çok yakınında veya çok uzağında, Deveci Dağlan vardıükler oluşturarak büklüm büklüm akan Çekerek Çayı vardır; kazanenzer Kazankaya Kanyonu, eğere benzer Eğerkaya vardır. Deveağlarında geceleri, uzaklardan esen rüzgârlar gibi Osman Paşa'nıürküsü duyulur sürekli:

una Nehri akmam diyor; Etrafımı yıkmam diyor. Şanı büyük Osma

aşa, Plevne'den çıkmam diyor.

elki de bu yüzden içini çeke çeke akar Çekerek Çayı; gelip geçtiği yenadolu coğrafyası.

zun Vadi, yeşil mavi, gökkuşağının altında yedi renkli; ağaçlastünde dururdu.

23/28

Page 24: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 24/284

onra vadinin yakınında uzağında barajlar kurulmuştu; Ayvacıakınlarında meselâ, biri büyük diğeri küçük iki baraj dururduüyüğün adı Hasan Uğurlu Barajı, küçüğün adı Suat Uğurlu. (Baraarın inşaatında çalışan mühendislerden karıkoca

ğurlular, bölgeye gidip gelirken trafik kazasında öldükleri zaman, inanlar derinden üzüldüler ve iki baraja onların isimlerini verdiler. Yaz, büyük baraja Hasan Uğurlu, küçük olana Suat 22 Uğurlu dedileu coğrafyada eşitlik vardır, dağ gölden, göl ırmaktan üstün değild

ncak ağa marabadan, erkek kadından üstün tutulmuştur.)zun Vadi uzundu; seyretmesi güzeldi, düşünmesi nedense hüzü

erirdi.

Tokat'a giderken bir derin Vadi var her taraf yeşil Ben hep gece geçm oradan Bir su gibi dibinden ekinlerin."

te böyle söyledi Külebi, herkes Anadolu'yu sevsin istedi. Sevilmei?

24/28

Page 25: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 25/284

Alaimisema'nın Doğusu

zun Vadi'deki hayvanlar arasında, doğanların sayısı ölenleriayısına denktir; eğer avcılar dengeyi bozmazsa.

işi kelebek Aygün Hanım o bahar yumurtalarını doğudaki bir akasyğacının üzerine bırakmıştı. Çevredeki yapraklarda başka kelebekleriumurtaları vardı. Kimi inci gibi parlak yu-varlak, kimi uzun incmi ipe dizili boncuğa benzer yumurta-lar... Binlerce.

ygül Hanım'ın yumurtalarının çoğu ziyan oldu, kimini bö-cekler yedmini kuşlar. Birkaç yumurtası kalmıştı sağlam; günü geldiğinde b

er tırtıl çıktı her birinin içinden. Hızla büyüdü hepsi, yapraklaediler sürekli, geliştiler, birkaç defa renk değiştirdiler.

u tırtıllar düşmanlarından korunmak için pek çok yol denediler; yüzrini korkunç şekillere sokmaya çalıştılar, arka ayakları üzerindalkıp iri gözükmeye çabaladılar, hatta tatlarını kuşlar beğenmesin de kötü kokulu bitkiler yediler. Buna rağmen çoğu öldü, başka canlıla

nları yiyip kendi canlarına kattı. İçlerinden sadece bir tanesi hayattaldı, tek yumurtanın tek tırtılı.

ygün Hanım'ın bu tek yavrusu, önce gövdesindeki kancalarla başağı astı kendini bir ağaca, yer ile gök arasına. Gelişti, gelişti, ilk desi yırtılıp düştü, yerine sert bir deri oluştu. Pupa veya krizalit ad

erilen bu deri, havası alınmış bir ince poşet gibi sarıp sarmalıyord

nu. Bu pupa içinde tırtıldan kelebeğe dönüştü küçük yavru. Günelince de pupasından dışarıya itip kendini ıs-

25/28

Page 26: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 26/284

k kanatlarıyla, dünyaya doğdu. Uçmadan önce damarlarına kaürümesini ve kanatlarının kurumasını beklemek zorundaydı. Anneütün bu süreci heyecanla izlemişti, sevinçle birkaç tur 24 at

avrusunun doğduğu ağacın üzerinde. Arkadaşları onu kut-ladılasa bir süre yaşayacağını bildikleri halde yine de ağız alış-kanlığıyl

eni yavruya uzun ömürler dilediler.

ygün Hamm'ın dostları ağacın etrafındaydı; tanımadığı kişiler delmişti.

ir salyangoz, "İşte bir kelebek daha, sıradan biri," dedi. Diğer keleekler ayıplayarak baktılar ona. Diyelim ki kelebekler sıradandı; yalyangozlar?

teden bir kurbağa, kafasıyla kelebeği işaret edip salyangoza, "Pek çemsiz bir şey, fazla yaşamaz bu," dedi.

ir kumru, bütün kelebekleri kastederek, "Bunların ömrü zaten bündür," diye karıştı söze. (Aslında yeni doğan yavrunun bir haftalımrü vardı; üç mevsim yaşayan ve göç eden kelebekler de vardı amunu herkes bilmezdi.)

ir karınca, başıyla kelebeği gösterip, "Bunlar tembel hayvanlardı

ün boyu iş güç yok, sürekli uçarlar," dedi.

ğustos böceği, "Ne yapsınlar, ömürleri kısa. Günübirlik işe mi girsinr? Sonra iş mi var?" diye, iş olsun diye karıştı söze.

azarcılardan birinin köpeği, "Adını ne koydular acaba?" dedi.

26/28

Page 27: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 27/284

umru, "Ad koymaya ne gerek var, bir günlük ömrü olacak topu topue ad koyalım diye düşünene kadar akşam oluverir. Bunlara ad konaz," diye karşılık verdi.

u konuşmalar Aygün Hanım'ı üzdü. Olup biteni bir kele-be

rkadaşıyla birlikte izliyordu. Gözü yeni doğan yavrusunday-dı, kulaonuşanlarda. Yapılan mahalle dedikodusu canını sıkmıştı. Onuüzel kanatlı kızı uzun yaşayacaktı.

ygün Hanım güzel bir ad koymak istiyordu kızına; şöyle yeri göğü kuaklayan bir ad. Arkadaşı Palet Hanım, zarif bir kanat çır-pımıyla b

rpıda Aygün Hamm'ın yanına sokuldu, "Bakma sen onlara, nendilerinden haberdarlar ne bizi tanıyorlar; sen istediğin adı kozına," dedi. Aygün Hanım Palet Hanım'a minnetle baktı, "Seni

dına benzer bir isim koyacağım ona," dedi.

alet Hamm'a, bir ressamın paleti gibi rengârenk olduğu için

u adı vermişti ailesi. Aygün Hanım da yeni doğan kızına, gökyü

ünde seyrekten seyreğe görülen gökkuşağının adını vermek isti

ordu. 25

ökkuşağı kelebekler için önemlidir; kelebeklerin ataların-dan bana söylenegelen bir kelebek efsanesine göre, kelebeklerin rengökkuşağından inmiştir yere. Aygün Hanım kızına, gökkuşağının eskdlarından biri olan Alaimisema adını koyacaktı. Palet Hanımönüp, "Adını Alaimisema koyacağım," dedi. Palet Hanım, "A nüzel, atalarımızın geldiği yer. Yalnız bir de babasına danışsaydın," d

e karşılık verdi. Aygün Hanım, yarı umursamaz, yarı kırgın bakışla, "Babasını bulmak zor Palet," dedi.

27/28

Page 28: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 28/284

laimisema, ıslak kanatlarıyla uçmaya hazır değildi, pupasından dışakmaya çalışırken yorulmuştu, bir süre dinlenmesi gerekiyordu. (Amzun, ama kısa, bütün canlılar doğduktan sonra bir süre dinlenirler bünyada. Bir de öldükten sonra dinlenirler. Yeryüzüne gidip gelmeleeryüzünün gel-gitleri, yorucudur sonuçta.)

iğer hayvanlar dağıldılar; Aygün Hanım ile kızı dalda bekliyordu. Aedeki dalda ise Palet Hanım. Aygün Hanım, Palet'in, kızına iyi byze olacağını geçirdi içinden.

ökkuşakları ve Kelebekler Üzerine Bir EfsaneKelebeklerin kısalhlamaz yaşam öyküleri)

28/28

Page 29: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 29/284

eryüzünde serin bahar rüzgârlarına benzer birtakım efsaneleezinir. Bir rüzgârın nereden çıktığını bilemezsiniz, efsanelerin nereen çıktığını da.

llar yıllar öncesinden bugüne Uzun Vadi'de yasanların da bildikler

öyleyegeldikleri bir efsane vardır. Aslında bu efsaneyi uzaklardakadilerde, dağlarda, yaylalarda yaşayanlar da bilirler, ilk kez kimöyledi, kime söyledi, akıl sır ermez bu işlere.

essiz fısıltılarla geceleri ocak başlarında anlatılan bu efsaneye göre, tkilerden bu yana gökte Gök, yer de ise Yer varmış. Gök ile Yer akıll

anlı, capcanlı iki ayrı varlıkmış ve birbirlerini severlermiş; birbirlere sırtlarını çevirmez, yüz yüre dururlar-

ış sürekli.

kisinin arasında insanlar yaşarmış; aşağıda yağız renkli Yeryüzüukarıda, mavi gözlü Gökyüzü. Yer ile Gök sürekli yüz yüze yaşadık

rından ötürü, insanlar da yüz yüze imiş. O zamanlar birbirlerinrtlarını dönmezmiş insanlar, yatakta, ayakta, tarlada bahçede yüüze dururlarmış. Kişioğlu, kişikızı, Yer ile Gök ara-sında mutluymumse hakkını aramazmış, çünkü herkes hakkını alırmış, herkes yer

en göğe haklıymış.

nsanların sezinlediklerine göre Yer ile Gök birbirlerine aşıkmış. He

üz yüze, göz göze dururlarmış ama arada kavga et-

kleri de olurmuş. O zaman Gökyüzü'nün gözleri şimşek şimşek çakaüzü görü karışırmış, iki sevgili arasında fırtınalar dolaşır-mış. Ancazun süre küstükleri görülmemiş. Her yağmurun ardından yine yüüze dururlarmış ve o zaman Gökyüzü, barıştık 27 mı diye hafifç

29/28

Page 30: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 30/284

bessüm edermiş Yer yeryüzüne. Tebessüm ettiğinde isökyüzü'nün dudakları bir gökkuşağı şeklinde hafifçe bükülürmüş.

ök'ün yüzü Yer'in yüzüne tebessüm ettiğinde insanlar Gökyüzü'nüngârenk dudaklarına bakıp çocuklar gibi sevinir-lermiş. Bu yüzde

ocuklar gülen insan çizmek istediklerinde du-daklarına gökkuşağbi bir kavis verirlermiş. Çöp adamlar, çöp kadınlar çizdiklerind

üldürmek isterlerse aşağıya doğru bir kavis, üzgün göstermek için dukarı doğru bir kavis yaparlarmış.

imileri, her kavganın ardından Gökyüzü'nün gözlerinde minici

özyaşları gibi su kristalleri biriktiğini, bu kristallerden geçen ışığırılıp yedi renge dönüştüğünü, gökkuşağının aslında Gök'ün yerrık bir tebessümü olduğunu söylerlermiş. Gökkuşağı kırık bir te

essümmüş ama neyse ki kısa sürermiş.

zamanlar yeryüzündeki kelebekler tek renkli imiş, hepsi açık gri ime hepsi çok uzun yaşarmış. Kelebekler, çiçeklere, ağaçlara bakmışla

nksiz oldukları için üzülmüşler. Bir yağmur sonrası gökkuşağınıoğduğu bir gün hep birlikte yüzlerini Gökyüzü'ne çevirmişler, "Seniüneşinde doğduk, senin güneşinde öleceğiz, seni hep sevdik; seniok renkli bir gökkuşa-ğın var, bizim de renkli olmamıza yardım etemişler. Gök duygulanmış, hemen üzerindeki gökkuşağını küçüarçalara bölüp aşağıya, Yeryüzündeki kelebeklerin üzerlerine doğrerpmeye başlamış. Daha o anda kelebekler rengârenk olmuşla

eryüzü şenlenmiş, insanlar ve kuşlar hayretler içinde kalmışlar.

ma birkaç gün geçmeden kelebekler ölmeye başlamışlar. Bir zamanr uzun yaşayan kelebekler artık birer birer oluyorlarmış. Sağ kalanla

özlerini Gökyüzü'ne çevirmişler, bize ne oluyor böyle diye sormuşlaök, "Ah," demiş onlara, "Hiç düşünmedik başında, gökkuşağımı

ngi sizi renklendirdi ama ömrünüzü kısalttı. Gökkuşakları renklid

30/28

Page 31: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 31/284

ma kısa ömürlüdür. Sizi de onlara benzettik; bir günlük, bevsimlik."

öylece kelebekler kabullenmişler hallerini, uzun ve renksiz bir yaşamerine kısa ve renkli bir yaşama kanat çırpmışlar. (Belki de daha iymuştur böylesi; uzun ve renksiz bir yaşama karşılık kısa ve renkli b

aşam. Kısa yaşam, hüzünlüdür belki ama renksiz yaşam da hüzündür belli ki.)

eryüzünde prizmalar, gökyüzünde su zerrecikleri beyaz ışığı yednge ayırır. Bugün yedi renk gökyüzünde bir büyük kemer

önüştüğünde, "gökkuşağı" diyor insanlar ona. Farklı vadilerde, farkamanlarda, farklı isimleri vardır gökkuşağının. Eskiden "ebemkuşağenilirdi meselâ; daha eskiler de ise "alâmet-i sema" adı verilmişti.

lâmet-i sema, gökyüzünün alâmeti, işareti demekti. Alâmet-i sem

amanla vadi halkının dilinde alaimisema veya eleğimsema oldumileri eleğimisağma dedi.

sanlar yağmur sonrasında Gök'ün yüzünde beliren yedi renkemere bazen "gökkuşağı", bazen "ebemkuşağı", kâh ele-ğimisemaâh "alaimisema" dediler. Onlardan işitip bu isimleri kelebekler devdiler. Özellikle alaimisema kelebekler arasında sevilen bir isim

aline geldi, çocuklarına sıklıkla bu ismi koyar oldular.

laimisema. Yedi renkli alaimisema, gökyüzünün alâmeti, işareteryüzünü kucaklayan güzel kemer, kelebeklerin atalar rengaimisema.

te bu yüzden Aygün Hanım, kızına Alaimisema adını koydu. Alaimema, kelebeklerin atalarına rengini veren yedi renkli gökkuşağınıki ismiydi. İsmi, Alaimisema'ya uğurlar getirecekti, getirmeliydi.

31/28

Page 32: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 32/284

laimisema hızla büyüyecekti, büyümeliydi; bir haftalık ömrü başkürlü geçmezdi, geçemezdi.

elebeklerin yaşam öyküleri kısaltılamaz, ya bir gündür ya bir haftEn azından öyle bilinir insanlar arasında.) Yaşamları kısa olduğu içi

üyümeleri de hızlı olmalıdır sonuçta. (Bir zamanlar Afrikalılar otuaşında yaşlandıkları için bu dünyada, ergenlik dönemleri birkaç aydalnızca.)

laimisema Gökyüzüne Kanat Açıyor

elebeklerin kanatlan doğduklarında ıslaktır, güneşte kurutmalaerekir onları. Alaimisema'nın kanatları da ıslaktı, henüz kurumamışma daha şimdiden göz alıcıydı renkleri. Üzerlerinde halka halka gözr vardı. Dört kanadının dördü de güzeldi, gökkuşağı gibi rengârenkt

eşil, mor, mavi, bir de tan rengi.

ygün Hanım kozasından yeni çıkan kızına, "Yavrum sen çok güzelsin

unca haftadır yaşıyorum bu dünyada, böyle kanatlar görmedim dahilerim kaderin de kanatların gibi güzel olur. Yerimize, göğümüze ho

32/28

Page 33: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 33/284

eldin. Hadi kurut da kanatlarını uçu-ver bir an önce, vaktimiz kısaedi.

laimisema annesini anladı ve hemen kanatlarını kurutmaya başladKelebekler uçmayı ve konuşmayı çarçabuk öğrenirler, yerleri genişt

ma zamanları dardır bu dünyada.)

anatlarının kurumasını beklerken anne kız konuşmaya başladılalaimisema, dünyadaki bütün çocuklar gibi nasıl doğduğunu merati, "Anne ben nasıl doğdum?" diye sordu. Aygün Hanım da di

öndügünce anlatmaya çalıştı:

Anne kelebekler yaprakların üzerine yumurtalarını bırakır-lar; günelince yumurtanın içinden bir tırtıl çıkar. Sen de yeryüzüne bir tırtarak geldin ilk önce. Çok şirin bir tırtıldın, dört kez deri değiştirdiner sefer farklı bir renkte, yeşil, mor, pembe. Sürekli yaprak yerdinüşmanlarını korkutmak için yüzü-

ü korkunç şekillere sokardın; onlar korkardı ama ben çok gülerdimlaimisema keyifle dinliyordu annesini, Aygün Hanım devam etti:

Bir tırtıl dönüşüm geçirir, aşama geçirir, öyle gelir dünyaya. Küçür tırtılken, daha kelebeğe dönüşmeden önce bir kuytuda baş aşağ

stın kendini, önce üstündeki deri yırtılıp düştü, yeni bir deri çıktından, sert bir kılıf. Bu kılıfa 'pupa' diyor insanlar. İki hafta pupad

aşadın, pupa yelken yelken açmadan hayata. Yavaş yavaş tırtıldaelebeğe dönüştün tüm vücudunla. Sonra günü geldi pupandaşarıya ittin kendini; pupa yukarda kaldı sen aşağıda, hayata merhab

edin ıslak kanatlarınla. Artık bir kelebektin. Bekledindüllendirildin."

33/28

Page 34: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 34/284

laimisema, "Anne ben önce tırtıl sonra kelebek mi oldum?" AnnEvet canım, tırtıldın, kelebeğe dönüştün, aşama geçir-din."

laimisema, "Bütün canlılar aşama geçirir mi?" Anne, "Bazıları geçiriazıları geçirmez. Meselâ bazı insanlar, belki büyürler ama gelişmey

evmezler, dedeleri nasılsa aynen öyle olurlar, hemen hiç aşameçirmezler." Alaimisema: "Ben geçirdim, değil mi anne?" Anne, "Eveavrum, sen akıllı bir hayvansın." Bir süre daha konuştular. Aygüanım kızına yaşamın tehlikelerini anlattı; kelebekleri çok seven siv

agalı kuşlardan ve yine kelebekleri çok seven kelebek koleksiyoncurından söz etti, onlardan kaçma yollarını anlattı.

ygün Hanım bir ara Alaimisema'ya ağaçların çayırların üzerinde uçanın olağanüstü bir şey olduğunu söyledi; Alaimisema da dah

çmadan, "Anne ben uçmayı çok seviyorum," dedi. (Çocuklar böyledileri yaşama sevinciyle o kadar doludur ki, hiç yapmadıkları bazyleri sadece hayâl ettiklerinde bile heyecan duyarlar.)

u arada Alaimisema'nm kanatları kurumuştu. Doğduğu yaprağızerinde doğruldu, gerindi, her şeyin farkındaydı. Önce annesine bak ona, insanlara gülümseyen bir gökkuşağı gibi gülümsedi. Sonr

öğü gördü, vadiyi gördü, her şey güzeldi. Dört kanadının dördü durumuştu, üzerinde durduğu yapraktan

ağıya doğru baktı. Heyecanlıydı, uçmaya hazırdı, hiç yapmadığı amldiği bir şeyi yapacaktı.

nnesine dönüp "Hemen döneceğim anne," dedi. Ve uçtu. Aygüanım kızının arkasından kaygılı ama gururlu gözlerle 31 baktı; kı

ayatta ilk kez uçuyordu.

34/28

Page 35: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 35/284

üzgâr Alaimısema'yı karşıdaki ağaçlara doğru sürükledi. Ağaçlardarine konduğunda çevresindeki yapraklarda başka kelebekleri

anatlarını kurutmaya çalıştıklarını gördü, "Bunlar ne zaman kuruyaaklar, uçabilecekler mi?" diye geçirdi içinden.

onra uçtu, uçtu...

nceleri yalnızca rüzgârın içindeydi Alaimisema, rüzgâr ne yanürüklerse o yana gidiyordu, sonra kısa sürede kanatlarını daha etkiullanmayı öğrendi. Artık rüzgârın istediği yönde değil, kendi istediğönde uçuyordu. Rüzgâra rağmen, rüzgârla birlikte ama özgürce...

çtu, uçtu, uçtu... Evlerin arasında, çiçeklerin üzerinde uçtu; uzaklaroğru, tarlalara doğru uçtu. Yolda pek çok çocuk, kuş, kelebek gördüollarda arabalar vardı.

onra annesini hatırladı, doğduğu ağaca dönmek istedi, gördüklerinna anlatacaktı. Doğduğu ağaç çayın öte tarafında kalmıştı. O yan

anat çırptı. İlk ağacına döndü, yapraklardan birisine kondu, çevrese bakındı, annesini aradı. Annesi yoktu, gitmişti. Ağlamaklı olduma ağlamadı. (Hayat kayıplara ağlayacak kadar uzun değildir.)

laimisema annesini bir daha hiç görmedi. (Kelebekler çabuüyürler, anneleri yanlarında bulunmaz sürekli.)

Alaimisema Arkadaş Ediniyor

elebekler sürekli anneleriyle dolaşmazlar, arkadaş edinir-ler. Belk

rkadaş edindikleri için anneleriyle dolaşmazlar, belki de anneleriylolaşamadıkları için arkadaş edinirler. Her neyse; sonuçta kelebekle

35/28

Page 36: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 36/284

in arkadaş önemlidir. İnsanlar ve hayvanlar eğer arkadaşları yoksnca yıldıza, onca ağaca, kuşa, suya, toprağa rağmen kendilerini yalnssederler. Becerenler, kendilerine bir kedi, bir kuş ya da bir yıld

ulup yalnızlıktan kurtulurlar.

laimisema uçarken kuşlar gördü, böcekler gördü, insanlar gördüepsi güzeldi. Sonra ırmağın kenarında kız böcekleri, mayıs böceklerasında bir yusufçuk gördü.

usufçuk, dans etmekle uçmak arası bir zarafetle suya doğru süzülüyrdu. Zarif mi zarif, naif mi naif bir kuyruğu vardı; o kadar zarif ve in

eydi ki gölgesi yere düşmezdi. Alaimisema ona,Merhaba," dedi. Yusufçuk da yanıt verdi:

Merhaba."

laimisema "Senin adın ne?" diye sordu. Yusufçuk, kısa bir sür

urakladıktan sonra,

Benim adım Yusufçuk," diye cevap verdi.

laimsema birkaç insan ismi duymuştu, bunlardan birisi de Yusuf tuusufçuğa,

Sen insan mısın?" diye sordu. Yusufçuğun canı sıkıldı,

Estağfurullah, ben hayvanım, böcekler dünyasında şanlı bir

le adımız var; UçaroğuUan derler bize Anadolu'da. Soyuml

vünürüm; bazı akrabalarımız Latince adlar aldılar beynelmilel olsuye "Anisoptera" diyorlar kendilerine; bir de çorbaya "zuppa

36/28

Page 37: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 37/284

yorlar, sanki içiyorlarmış gibi. Sen çorbadan ne anlarsın, züppelite.

laimisema,

özür dilerim adın insanların adlarına benziyor da ondan in-san mısıye sordum," dedi. Yusufçuk ise,

Benim asıl adım Tülgeri'dir; Tülgeri UçaroğuUan yani. İnsanlar, bizdlarımızla seslenmezler, Yusufçuk derler nedense. Dedem derdi knsanlar önce topraklarını işgal ederler birbirlerinin, sonra dillerimleri, her şeylerini işgal ederler.' Çok uzaklarda Bejing diye bir keleek varmış meselâ; uzaklardan gelip birileri bu kelebeğin ülkesini işgmişler ve 'Pekin' adını vermişler bu kelebeğe. Yüzyıllar sonra b

elebek kendi adını hatırlayınca, özgürce kanat çırpar olmuş. Tam em değilim ama bu kelebek, kelebek etkisi diye bir şey yaratırmış.

zak ülkede kanat çırptığında, burada pazardaki fiyatlar değişirmişye Alaimisema'nın tam anlamadığı bir şeyler söyledi.

laimisema,

Müthiş bir şey, demek ki bu Pekin adlı kelebek çok ünlü bir kelebekanat çırparsa buradaki pazarda fiyatlar değişecek," dedi hayretle.

usufçuk Tülgeri:

Elbette. Kelebek etkisi diyorlarmış buna ekonomide."

nları dinleyen daldaki bir düdükçün kuşu söze karıştı:

nanmayın böyle şeylere, bu şehirde pazardaki fiyatları, ne Çinlileelirler, ne Çinli kelebekler. Bizim pazar fiyatlarını, doğudan geli

adimizi şereflendiren Reşo Baba ve adamları belirler. O ne derse,

37/28

Page 38: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 38/284

üşteriye halt etmek düşer. Reşo Baba, ne kelebek dinler ne ekonomeyfince belirler etiketleri."

ere düdükçünü heyecanla konuşurken, orman tarafından gelen buguk kuşu söze karıştı. (Aslında bütün bu kuşlar, ormanlarda, doğ

anlarda yaşarlardı; ne çatı görmüşlerdi, ne mafya. Yerleşme merkezri doğal alanlarını istila ettiğinden beri, kendi tercihleri dışı insanrla birlikte yaşıyorlardı.)

VM

uguk kuşu, önce dört defa "Guguk!" diye ötüp saati bildirdikteonra konuşmaya başladı:

Bu dünyada her şey kısmetle. Her şeyin bir saati zamanı var-34 dıamanı gelince zam olur, zamanı gelince ucuzluk. Zam ka-derdir; he

y kaderle olur."

ere düdükçünü,

Kader diye bir şey yoktur. Zamları Reşo Baba yapar, fiyatları adamrı belirler," diye itiraz etti.

iaimisema, tartışmadan rahatsız olurdu, (aslında ilk kez brtışmaya şahit oluyordu), arabuluculuk yapmak istedi,

Belki de Reşo Baha'nın kendisi bir kaderdir," dedi.

usufçuk, düdükçün, guguk kuşu, hep birden durup Alai-misema'yaktılar. Neden olmasındı, olabilirdi. Pazarın ve pazarcıların kade

uhtemelen Reşo Baha'ydı.

38/28

Page 39: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 39/284

iaimisema, herkesin durup ona bakmasından rahatsız oldu, biraonuyu değiştirmek için, biraz da sebebini bilmediği bir sevinçle,

Benim adımı annem koydu," dedi.

onra da konuyla ilgilisiz bir şey söylediği için mahcup oldu. Amklına başka bir şey gelmemişti. Ancak Yusufçuk Tülgeri an-layışlülümsedi ve,

Bununla öğünmelishv, adları anneleri tarafından konmuş olanlaökyüzünde uzun uçarlar," dedi.

iaimisema bir an annesini özledi. O yanında yoktu ama koyduğu isimstündeydi.

ir süre, Tülgeri, Aiaimisema, dere düdükçünü ve guguk kuşu sohbetiler sonra vedalaşıp ayrıldılar. Hepsi ayrı yönlere uçtu. Vedalaşırkekrar görüşelim demişlerdi. Sohbetleri kısa sürmüştü ama Aiaim

ema onları özleyeceğini hissetti.

arlalara doğru uçuyordu. İne çıka neşeyle. Tarlaların kenarları, taları ayıran yollar çiçekler içindeydi; kimi eski, kimi yeni. Gelincikletmişti, sapları duruyordu; hepsi gelecek ilkbaharda gelecektoğutotu, morlu kırmızılı Anadolu taşkesen otu, ince uzun dikenli açıor renkli peygamber çiçekleri, yamru yumru mor renkli yumrul

urnagagası, ana rahmine nazire loğusa çiçeği. Hepsi oradaydı. Aiaimema uçtu uçtu.

trafta kimse yoktu. Ağaçlara doğru genişçe bir kavis çizdiğindrden az ötede siyah ceketli iri bir insan gördü, boş bulundu korktu

ip çiçeklerin arasına saklandı, insana bakmaya başladı. Bu bir adam, başında evlerinin önünü süpüren kadınların süpürgelerin

39/28

Page 40: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 40/284

enzeyen sarı renkli süpürge uçları vardı. Kollarını iki yana açmıylece sessiz, hareketsiz duruyordu.

laimisema bir süre bu adama baktı. Adam ona bakmıyor-du, ileriyoğru bakıyordu. Alaimisema daha önce pek çok insan görmüştü am

u adam onlara benzemiyordu. Tam o sırada yolun kenarındlaimisema'nın hayatında (yani o gün içinde) hiç görmediği bayvan çıktı ortaya. Ne kuştu, ne böcek, sırtına yuvarlak bir şey almğır ağır yürüyordu. Dört ayağı, ayaklarına benzeyen ama onlardaaha uzun bir boynu vardı önünde. Alaimisema'yı görünce,

Günaydın küçük kelebek, pek şaşırmış gözüküyorsun," de-di.laimisema başıyla hareketsiz duran adamı işaret edip, kanatlarınalbine bastırdı. Bunun üzerine sırtında yük taşıyan hayvan,

Ha o mu? O bir korkuluktur, bir şey yapmaz insana," dedi.

Ben bir insan değilim, kelebeğim."

Biliyorum, kelebeklere de bir şey yapmaz. Kimseye dokunmaokunamaz."

laimisema rahatlamıştı,

Siz sırtınızda ne taşıyorsunuz?" diye sordu.

Ben bir kaplumbağayım. Sırtımdaki de yük değil, benim derim, kauğum, evim. Bir tehlike olunca içine çekilirim, güvende olurum."

Çok mu yaşlısınız, çok ağır yürüyorsunuz?"

Yaşlılıktan değil, gencimiz yaşlımız ağır yürürüz biz kap-lumbağalaepimiz uzun ömürlüyüzdür, o yüzden acele etmeyiz."

40/28

Page 41: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 41/284

laimisema biraz hüzünlendi,

iz kelebekler kısa yaşıyoruz sanırım, bu yüzden hızlı uçuyoruz."

aplumbağa,

Uzun yaşayanlar ağır hareket ediyor, kısa yaşayanlar hızlı. Belki dvren hakkını alıyor sessizce, kişiler de öyle."

laimisema kaplumbağanın son söylediklerini anlamamıştı,

Ne demiştiniz bu insan gibi şeye?"

Korkuluk."

Ha evet korkuluk; peki niçin hareketsiz?"

Bu zavallıyı tarlanın sahibi köylü yaptı; sopadan, eski bir cekettenamandan, süpürgeden. O yüzden. Gerçek bir insan gibi gelişmemielirli gelişim basamaklarından geçmemiş."

Anladım. Şimdi bu canlı bir insan değil. Peki köylü niçin yaptı bunu?Kuşları filan korkutsun diye."

laimisema merak etti:

Peki korkuyor mu kuşlar?"

41/28

Page 42: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 42/284

Hayır; birkaç günde alıştılar. Aslında köylü, kendi korkularını gideek için yaptı onu. Kendine benzeyen bir şey yapmak istedi galiba. İn

anlar böyledir genelde. Uzun yaşadığım için birçok eski savaördüm. Durduk yerde korkutmaya çalışırlar ötekileri. Ellerinde güarsa korkuturlar da. Başka bir şey yapmazlar, sevmezler, iletişim kurazlar. Ne yaptıracaklarsa, severek anlaşarak değil, korkutara

aptırırlar. Bu köylü de öyle."

iraz sonra kaplumbağadan ayrıldı Alaimisema; sevgi doluydu, sevçliydi kiminle konuşsa bağlanıyordu, sonra da ayrılmak zor geliy

rdu. Ama ayrılmalıydı; çünkü sürekli bir kuşun ya da kaplumbağanı

anında kalamazdı.çtu, uçtu, uçtu.

zgür olduğu için uçtu, uçtukça özgürleşti. Bir ara kaplumbağaya beneyen ama ondan çok ufak olan bir hayvan gördü, inip yanına konduzun uzun baktı. Hayvan onun ısrarlı bakışından rahatsız oldu,

Niçin bakıyorsun, birine mi benzettin?" diye sordu.

laimisema ona kaplumbağayı anlattı, ona benzediğini söyledi. Beni arkadaş biraz aksi bir sesle,

Hiç ilgisi yok, birbirimize benzemeyiz; daha doğrusu ben ona benze

em. O bana benziyorsa bu onun sorunudur. O bir

aplumbağa, ben salyangozum. Onun yurdu evi yere paraleldrtında, benimki dik durur," dedi.

alyangozun aksi konuşmasından Alaimisema rahatsız ol-muştuonuyu değiştirmek istedi.

42/28

Page 43: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 43/284

Arkanızda sürekli parlak bir su kalıyor siz yürürken, çiş mi yapıyorunuz?" diye sordu. Salyangoz iyice sinirlendi,

Ne çişi efendim, o benim yeryüzüyle aramdaki iletişim bil-gim. Bolu insan, burnumuzun aktığını sanıp 'sümüklü bö-cek,' der biz

mdi sen de 'çişli böcek' demeye getirdin," diye homurdandı.

laimisema rahatsız olmuştu.

Özür dilerim sizi kızdırmak istememiştim," diye açıklama-ya çalıştı.

alyangoz sert çıktığı için pişmanlıkla sesini alçaltarak,

Bakınız güzel kelebek, 'sümüklü böcek' lafını usul erkân bilmez insanr çıkardı.

ize 'ağlayan böcek,' de diyebilirlerdi; sanırım bir yanlışlık eseümüklü,' dediler."

Nasıl bir yanlışlık?"

Bildiğim kadarıyla eskiden dedelerimize 'salyangoz' denmezdi. Bün sinüzit olan bir kişi, kendi burnuyla ilgili sorununu bilmedealyangozlara yansıtmış ve burunlarının aktığını ima ederek onlarümüklü böcek' demiş. O günden bugüne bütün insanlar böyle de

ze."

Salyangoz haklıydı, gerçekten insanlar, kendilerinde bir soruduğunda, başkalarında da aynı sorunun bulunduğunu sanırla

orunlarını onlara yansıtırlar. Ve insanlar bir de şunu yaparlar:

irisinden korktuklarında, önce kızarlar ona, sonra aşağılar, e

onunda da kendilerini savundukları iddiasıyla saldırıya geçerleZaten aşağıladıkları kişi, bir süre sonra onlara saldıracaktır.) B

43/28

Page 44: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 44/284

amanlar, efendilerinin dillerini bilmeyen kölelere efendileri kendllerini öğretirken, onlara, "Hapşırık", "Sümük" gibi adlar verirlerdu köleler, yeni katıldıkları kültürü öğrenene kadar, isimleriniendilerine özgü olduğunu zannederler, yapılan aşağılamayı fark eezlerdi. Dili öğrendikten sonra da adla-

nm ilk anlamlarını algılamaz, onların kendi özel isimleri oldu

unu düşünürlerdi. Yani kıssadan hisse, insan evlâdı kendine zul

eder, salyangozlara neden etmesin.)

8 Bir süre konuştuktan sonra Alaimisema salyangozla da ahbap

du. Artık ondan ayrılmak da zordu.

Umay 

may yirmi dört yaşında bir genç kızdı. Umaylar yazı ve eylülü Uzuadi'deki evlerinde geçirirlerdi. Uzun Vadi'nin dağlarını, ağaçlarınuşlarını, kelebeklerini gün boyu verandada oturup uzaktan izlerdmay, gündüzleri daha çok kitap okur, akşamları internete girerdlaimisema'nın arkadaşları vardı, Umay'ın yoktu.

44/28

Page 45: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 45/284

Umay'm Ailesi

Hazır mısın Umay," diye seslendi Gülsen Hanım, "Tamam anne bakika, şimdi bitiyor," diye karşılık verdi Umay.

imelli gözlerini gözden geçirdi, el aynasında göz göze geldi kendiyle. Güzeldi. Boy aynasını sevmezdi, el aynası kullanırdı süreklüzü güzeldi, ötesini beğenmezdi, ötelerdi.

rada bir aklını kurcalayan düşünce yine belirdi. Güzel ol-duğunöylüyorlardı ama gerçekten güzel miydi? Ardından içini acıtan o soruBir sevgilim olacak mı, evlenir miyim acaba?"

Hadi Umay, seni bekliyorum," diye yineledi annesi. Telâşla kapıy

öneldi Umay; pazara gideceklerdi. Sorularının üzerini in-ce brtüyle kapattı yine. Sonu gelmeyen gündelik işler, bitip tü-kenmeyeoruların üzerini örten, işe yarar gözüken ama sakladıklarını iyeştirmeyen ince bir örtü gibiydi.

may önden çıktı, Gülsen Hanım kapıyı çekti, kilitlemedi. Uzuadi'de kapıları kilitlemek gerekmezdi.

apıyı kapatır kapatmaz "Ay Pazar torbalarını içerde unuttum, hatırlatmazsın," diye yarı şaka Umay'a söylendi annesi. O da, "Torbarı unutma anne," diye gecikmeli bir uyarıyla şaka-yı sürdürdü.

may, Gülsen Hanım'la Rasim Bey'in tek çocuklarıydı. Anneyabanın tüm ilgisi Umay üzerineydi. Özellikle annenin.

45/28

Page 46: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 46/284

ülsen Hanım bankacıydı, Umay'la ilgilenmek için erken emekmuştu. Titiz, sevecen olmak ile otoriter olmayı iyi bağ-

aştıran bir anneydi. Gençliğinde uyumlu bir eleman, şube müdürduğunda ise yine kollayıcı olmak ile otoriterliği bağdaştıran b

mirdi. Teni açık, saçları sarıya yakın, gözleri yeşildi. Yıllardır saçlarınoyardı.

ülsen Hanım'ın yüzünde uzun sürmüş, bitmeyen sıkıntıla-rın izleardı. Bir zamanlar sürekli diş sıktığı için belki de, gözlerinin dudakrının kenarlarında çizgiler oluşmuştu. Zihniniz birtakım yenilgilenutsa da, yüzünüz geçmişin resmedildiği bir yerdir; geçip giden anar geçip gitmeyen çizgiler bırakır orada.

şi Rasim Bey'in dört yıl önce çalıştığı mühendislik bürosunda badınla ilişkisi olmuştu. Aylarca durumu fark etmeyen Gülsen Hanım

datıldığını öğrendiğinde kıyameti koparmış, Umay'ı da yanına alıvi terk etmişti. Aldatılma olayı Gülsen Hanım için hayatındaki ikinarbeydi.

ile büyük bir çalkantıya girmişti. Umay günlerce uyumamış-tı. Sonrasim Bey vazgeçti, pişman oldu, kadından ve çalıştığı bürodayrıldı, kendi işini kurdu, karısından defalarca af diledi, yeminler ett

zür diledi, halt ettiğini söyledi.

ülsen Hanım, çok üzgündü, öfkeliydi, derinden sarsılmıştı; tekrarleşmek istemiyordu. Ayrı yaşamaya yetecek parasal gücü vardı am

yrı yaşamaya yetecek duygusal gücü yoktu. Kocasından ayrı kaldığylarda, yalnızlık duygusu, katianama-dığı bir acıyla, bulutsuz varanlık bir gök gibi çöktü üzerine. Aldatılmak ve aldatılmayı sineyekmek, öfke vericiydi, yalnızlık ise acı verici. Yalnızlık acısı ağ

46/28

Page 47: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 47/284

astığında kocasının özürlerini kabul etmiş göründü, kızını alıp evöndü.

ve dönünce yalnızlığı sona ermişti ama kırgınlığı, öfkesi, kabuk tuuş bir yara olup yaşam boyu varlığını sürdürecekti. Rasim Bey, b

üreliğine olsun, yalnızca kendisini düşünmüş-tü. Onun bu kişisel maerası, karısını ve kızını derinden yara-lamıştı.

asim Bey işyerindeki o teknisyen hanımın yanında kendini oyi hisetmişti, sıkıntılarından kurtulmuştu belki, belki de sevmişti onu. inanlar, birisini sevdiklerinde, sevdiklerini sandıklarında, aslında as

endilerini sevdiklerinde, bir üçüncü kişide açmayacakları yaroktur.

may olup biten her şeye üzülmüştü; babasının yaptığına, annesinizülmesine ve galiba en çok da annesi ile babası arasındaki ayrılı

rleşmede, seçim yapma şansının bulunmamasına. O sırada yirmaşındaydı, çocuk değildi. Annesiyle birlikte babasının yanındaorunlu olarak ayrılmış ve yine fikri sorulmadan zorunlu olarak evönmüştü. Annesi Umay'ın fikrini sormamıştı, bir çocuk gibi onvinden götürmüş ve geri getirmişti. Belki de bu, böyle olmasının çooğal olduğuna kesinlikle inandığı içindi. Çok doğal bulduğumuyleri ne sorgularız, ne de insanların tercihlerine bırakırız.

azar yeri evlerinin birkaç yüz metre ilerisindeydi; ırmağın karrafında, vadinin batısına doğru. Irmak boyunca çimler, çiçekle

ğaçlar vardı. Renkleri ayrı ayrı, kokuları karışmıştı. Yanda, ötederide, ılgın, ıtır, iğde, böğürtlen, hatmi, sapsarı taçlı kasımpatları, saavisli dalgalı çiçekleri baharda kalmış ka-tırtımakları, hanım tuzluğuazarotu vardı. Baharı yazı birlikte geçirmişlerdi, kimse koparmazdı.

47/28

Page 48: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 48/284

üneş tepedeyken, gölgesi ırmağa düşen bombeli bir tahta köprünüzerinden geçip gideceklerdi pazar yerine. Pazar dağılmadan yetişebiek için Gülsen Hanım telâşlı adımlarla Umay'ın tekerlekli sandalyesi sürmeye başladı. Aslında kumandalı bir sandalye alabilirlerdilmesi gerekmezdi; ancak anne kız, dillendirmedikleri bir dirençle bilen arabayı tercih ediyorlardı. Belki de her ikisi de bağımsızlıktaaçındıkları için, onları birbirlerine bağlayan, bağımlı kılan bu klasiandalyeyi sürüyorlardı, sürdürüyorlardı.

öprüye doğru yaklaşırlarken, ellerindeki pazar torbalarıy-la, çanlarıyla alışverişten dönenlerle karşılaşmaya başladılar. Günün hang

aati olursa olsun Gülsen Hanım, pazardan dönenleri görünce, gereksbir heyecana kapılıp adımlarını sıklaştırır-dı, geç kaldık diye.

azardan dönenlerin hemen hepsi onlara selâm veriyordu. Umay'ınıyanı çoktu ama tanıştığı azdı; çevrelerinde yakın arkadaşı yoktuatta Umay'a göre hiç arkadaşı yoktu; üniversiteden ve şehirde

rkadaşlarıyla yaz boyunca çetleşirdi yalnızca. (Aslında Umay'ı

rkadaşları vardı, annesi onun çok sayıda arka-

aşı, dostu olduğu görüşündeydi ama Umay yalnız olduğunüşünürdü. Umay'ın yakın arkadaştan anladığı, yakın bir erkerkadaştı. Böyle bir erkek arkadaşı yoktu; o yüzden kendini arka

aşsız algılardı.)

azara yaklaşmışlardı. Gülsen Hanım, kendisine sevgiyle, saygıylelâm verenlere, nezaketle karşılık veriyordu. Ama selâm verenlerinu yürüyemeyen genç kıza ve onun fedakâr annesine içten içe acıdıkrını düşünüyordu. Kendisi böyle birilerini gördüğünde oldum olasıy

cımıştı; o halde onlar da onlara acıyordu.

48/28

Page 49: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 49/284

ekerlekli sandalyedeki genç kızı gören kimileri, "Üstümüzden ırak yabbi," diyordu içinden. Bunu söyleyenlerden dudakları hafifçmıldayanlar da oluyordu bazen. Daha da kötüsü arada, kısık sesl

ma sandalyedeki genç kızın duyacağı şekilde, "Sen or-gan eksikliğerme ya Rabbi," diyenler de vardı.

unu duymak Umay'ı derinden yaralardı; belki de sırf bu yüzden tümsanlardan uzak kalmak isterdi. (Aslında böyle söyleyenler de Rasim

ey gibi yalnızca kendilerini düşünen, kendilerini korurkearşılarındaki kişide açtıkları yarayı umursamayan kişilerdi.) Böylencil davranan, kendilerini korumak dışında bir uğraşları olmaya

u insanlar pek fazla konuşmazlardı Umay'la. Bazıları ise konuşmalaerektiğinde, kendilerini zorlayıp, "olağan dışı bir şey yok" tonunüründürürlerdi seslerini. Olağan dışı bir şey yok havası hemen heefasında boğardı Umay'ı. (Belki de ona öyle geliyordu.)

oğunluk onu, yaklaşılamayan, yaklaşılması zor birisi olarak algılıyrdu. Galiba onlara göre, bu sandalye üzerindeki genç kız, benzem

meleri gereken bir durumdu. Sanki fazlaca yaklaşıp içli dışlı olurlarsynı durum kendilerine de bulaşırdı. Kendileriyle mücadele etmedenmay'ı da farklı algılamadan, onunla yalnızca insan insana ilişki kuraşilerin sayısı o kadar azdı ki.

öprüye doğru ırmağın kenarında yürürken bir kelebek gördü Umayu Alaimisema'ydı, neşeyle, bir alçalıp bir yükselerek uçuyordu; an

zı fark etmedi, süzülüp uzaklaştı. "Anne bak ne güzel bir kelebekedi Umay. Annesi, kafası meşgul bütün anneler gibi, ezbere bir onay, "Hıhı..." diyerek başını salladı. O an

e Umay, ne de Alaimisema onları birleştirecek ortak kaderlere gittikrini, gideceklerini biliyordu.

49/28

Page 50: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 50/284

mak o bölgede büklüm büküşlü bir bük yapıyor, bir sağa, 44 bir solvrılıyordu. Bükün bitiminde bir köprü vardı. Köprüye geldiklerindülsen Hanım, sandalyenin arkasına bastırıp ön te-kerleri hafifç

ukarı kaldırdı. Bu köprüden geçmek Umay'in her zaman hoşunderdi. Çocukluğunda seyrettiği ama binemedi-ği kaydıraklar gibiydhta köprünün sırtından aşağıya doğru inerken, içinin boşaldığınsseder, uçar gibi süzüldüğünü hayâl ederdi. Sonra, köprünün ve paaklıklarının görüntüsü, aşağıda sürekli sesini duyurmaya çalışa

ma cevap alamayan ırmağın şırıltısı hoşuna gidiyordu.

nsanlar sürekli olarak üzerinden veya yanından geçip gittikle

mağın şırıltısını duyuyorlardı, onu görüyorlardı ama onun kendileri anlamayacağını ve galiba kendilerinin de onu anlayamayacaklarınüşündükleri için ırmağa cevap vermiyorlardı.

mağa sempati duyuyorlardı ama onunla iletişim kurmuyorlardelki Umay da bu ırmak gibiydi, insanlar Umay'ı sempatik buluyorlaten içe ona acıyorlardı. Onun başka bir dünyada yaşadığını, b

üzden de kendilerini anlamayacağını zannettikleri için de onunletişim kurmuyorlardı. Belki de aslında kendileri onu anlayamamaaktan korkuyordu. Ya da en kötüsü, Umay'a benzemekten korkuyorr, bu korkunun kefareti olarak selâm veriyorlardı. Muhtemeldir k

Allah'ım, bu zavallı genç kıza selâm verdim, değer verdim; lütfen ayny benim başıma gelmesin," diye, kendilerinin bile duymadıkları uzar sesle dua ediyorlardı.

azara yaklaştıklarında pazarcıların sesleri yükselmeye, sebze meyvokulan duyulmaya başlandı. Pazar demek hareket demekti; renk, seoku demekti. Pazarda hayat vardı, pazar hayattı. Uzun Vadi'nin pazrı cumartesi günleri kurulurdu. Yakın bahçelerden ya da uzak köyleren gelirdi pazarcılar; çoğu kendi ürettikleri şeyleri satardı. Satıcıları

mi uzaklardan gelirdi, kimi yerli halktı.

50/28

Page 51: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 51/284

asalarda, mavi renkli yuvarlak tezgâhlarda; elmalar; domateslezun kısa biberler, patlıcanlar, kabaklar, yeşil fasulyeler,

yşekadınlar, barbunyalar, bamyalar, şeftaliler, kayısılar, erikleöğürtlenler, (namı diğer bük üzümleri), kızılcık (zogal), çileklearpuzlar, kavunlar, hırsız çalmazlar yeşil mor üzümler, yeşil mor inrler, dutlar, karadutlar, çağlalar, iğdeler, muşmula- 45 lar, bahçeleri

eşil havasıyla pazarı yeşerten, marullar, dereot-ları, maydanozlaaneler, kekikler, kekik suları, ada çayları, tereler, rokalar, sarımsakr, kuru soğanlar, taze soğanlar, patatesler, kartollar, başkevsimlerden gelmiş, muhtemelen soğuk hava depolarında saklanış, ayvalar, armutlar, narlar, kuru fasulyeler, nohutlar, kırmızı yeş

ercimekler, pirinçler, ağızları kıvrılmış küçük çuvallar içinde, saror, kırmızı envai çeşit baharatlar, camekânlarda, sepetlerde beyaeynirler, kaşar peynirleri, lorlar, doraklar, civil peynirler, küfleynirler, yazlık helvalar, petek petek ballar, ağzı kapalı küçüavanozlarda reçeller, turşular, siyah zeytinler, yeşil zeytinler, çizieytinler, taşta ezilmiş zeytinler, kalamatalar, çevredeki ırmaklardutulmuş tatlı su balıkları, yere bağdaş kurmuş şalvarlı köylü kadın

rın önlerindeki hamur tahtaları üzerinde pişirilmiş ya da pişiriekte olan, lavaş ekmekleri, bazlamalar, gözlemeler, katmerler, pişi

meye hazır mantılar, tarhanalar, kurutlar, saman dolu sepetlere yerştirilmiş yumurtalar, kiloyla satılan kuruyemişler, leblebiler, açekleri, güne bakanlar, aygün çiçekleri, sımışkalar, şemşamerleuru incirler, kayısılar, fındıklar, cevizler, fıstıklar, antep fıstıklar

ekmezle yapılmış cevizli sucuklar, köme, asma yaprakları, Zile pekezi, Bilirlerden bu yana salata yapmak için toplana gelen Anadol

51/28

Page 52: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 52/284

ları, her şeye iyi gelen (özellikle prostata iyi geldiği iddia edilen) enai tür şifalı otlar, kiloyla satılan açık bisküviler, sabunlar, macunenzer arapsabunları, pazarın bir köşesinde plastik oyuncaklar, plastibureler, biblolar, masa lambaları, duvar saatleri, şemsiyeler, elektri

abloları, prizler, düğmeler, yazmalar, gömlekler, pantolonlar, şapalar, tokalar, çengelli iğneler, lastikler, fare kapanları, kuş kafesleriardı.

ütün bunlar, mekânda ve zamanda uzaklardan, Orta As-ya dan, Uzasya'dan, çepeçevre komşulardan gelen, çokça da Anadolu'ya aeylerdi. Pazar, bir zamanlar İpek Yolu üzerinde kurulan pazarlar gib

di. O zamanlar İpek Yolu pazarların-

a, Çin'den gelen ipek, porselen satılırdı; şimdi abajurdan terliğeömlekten şapkaya, pazarı dolduran nice eşya Çin'dendi, Çin'dapılmıştı. 46 Nice meyvenin sebzenin genleri, isimleri uzak ülkele

endi; uzak çağlardan beriydi. Bir gün Gülsen Hanım bir tanıdığına sışkayı ve kartolu gösterip "Bunların isimleri niye böyle?" demişti. a, "Sanırım bunları satanlar Erzurumlu. Sırnışka ayçiçeği, kartol datates demek; Rusların Erzurum'u işgalinden yadigâr kalmış isimleani Ruslar öyle diyor diye, bizimkiler de... " (Belki de kurtuluşun anına, eski yaralar kabuk tutsun diye.)

onra bir gün Gülsen Hanım bir başkasından muşmulanın hikâyesine öğrenmişti. Eski istanbul'da üç adı varmış muşmulanın. Muşmulaeşbıyık, döngel. Eğer yaşlı bir kadın geçiyorsa, "Muşmula, muşmulaye bağırırmış pazarcı. Genç bir erkek geçiyorsa aynı pazarcı bu kez

Beş bıyık!" Genç bir kadınsa geçen: "Dön gel, dön gel!"

azar torbalarının bir kısmı Umay'ın elindeydi, birkaç tanesini iskerlekli sandalyenin arkasına asılmıştı. Gülsen Hanım, bir yanda

52/28

Page 53: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 53/284

mseye çarpmadan arabayı sürmeye çalışırken, bir yandan deyvelere, sebzelere bakıyor, fiyatlarım aklında tutmaya çalışıyordun iyisini, en ucuzunu almak için. Pazar renkliydi, bereketliydi amyatlar da önemliydi.

may, meyvelerle, sebzelerle ilgilenmezdi; annesinin onun sevdieyveleri alacağını bilirdi. Gülsen Hanım, torbalardan birinin üstünrmızı bir taç gibi çilekleri yerleştirirdi, prensesinin sevdiği meyve ez

mesin diye.

eyvelere ve sebzelere bakmak, Umay'ın içinde, derinden derine, bi

eyen fakat tam da işitilmeyen bir mırıltı gibi, hafif ama sürekli bkıntı yaratırdı. Eğri ve olmayan sebzeler, özellikle meyveler alıcı buazdı. Pazar, düzgünlerin, orantılı olanların yeriydi. Umay bu yüzdeeyvelere ve sebzelere bakmazdı.

may yalnızca insanların yüzlerine bakardı; o da uzaktalarsakındaki bir kişinin yüzüne bakmak istediğinde, oturduğu için başın

aldırması gerekirdi; bu ise ona, en azından oturmakta olduğunatırlatırdı. Bu yüzden, eğer o kişiyle konuşmakta değilse yakındaksanlara bakmaz, göz hizasına giren uzaktaki yüzle-

incelerdi. Bir tek çocukların yüzlerine oturduğu yerden başın

aldırmadan bakabiliyordu. Bu ise ona yaşamın yalnızca bir yarısıylolayca iletişim kurabildiğini hatırlatıyordu. Üstelik çocuklar, artık amadığı, muhtemelen gelecekte de sahip olamayacağı bir dünyanısanlarıydı. Üstelik bir çocukla göz göze geldiğinde, bu masum veraklı gözler, bir saniye sonra hızla aşağıya inip, "bu niye yürümüy

r," diye sorarak bacaklarının ve sandalyenin üzerinde gezinirdi, iyii çocukların da yüzlerine fazla bakmamalıydı.

53/28

Page 54: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 54/284

falı otların dizildiği bir tezgâhın önünden geçiyorlardı. Gülseanım göz ucuyla baktı, bir zamanlar Umay için bunlardan ne kada

ok alıp kaynatmıştı. Hiçbirinin gözle görünür bir faydası olmamıştam şifalı ot tezgâhının önünden geçiyorlardı ki elli yaşlarında bir beatıcıya otlardan birisini gösterip,

Bu neye yarıyor?" diye sordu.

ezgâhtaki genç,

Bu prostata iyi belir abi, bir de vücuttaki damarları açar," diyevapladı.

dam,

Bütün damarlarımı açar mı?" diye tuzak bir soru sordu.

enç, kendinden emin bir sesle, "Açar abi," dedi.

dam,

yi de ya beyin damarlarımı da açarsa, ya felç olursam," diyereatıcıya final sorusunu sordu. Satıcı gencin gözleri büyüdü, bir anlıaşkınlıktan sonra,

Abi o zaman sen de fazla atma abi, bir tutam at," dedi.

onuşma ayaküstü bir satranç oyunu gibiydi. Gülsen Hanım içindenmay ise sesli güldü. Satıcı çocuk bozulmuştu. Gülsen Hanım, adamıeştirisinin satıcıya yönelik olmadığını, hesaba kitaba sığmayançüye gelmeyen, göz kararı geleneksel çözümlere, hurafelere karşı çıkğını düşündü.

54/28

Page 55: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 55/284

inden müşteriye hak vermişti. Pozitif bilme dayanmayan ezberleniş çözümlerin yaşama bir artı getirmeyeceğini düşünürdü. Bu saan sonra Umay'a artık hiçbir otuft fayda etmeyeceğini derin bir çareslikle biliyordu; ancak hâlâ şu ya da bu otu kaynatıp kızma içirmesinvsiye eden tanıdıklar vardı. Gülsen Hanım,

rtık bu tür hurafelerden, cühela reçetelerinden nefret eder olmuştu.

elevizyonlar, bilip bilmeden ot önerenlerle, yıldız falını, burçları geek sananlarla, her yerde şifre bulanlarla, yakında kıyamet kopacağındia edenlerle dolup taşıyordu. Gülsen Hanım bunlara ve bunları cidye alanlara "Ekran cahili," derdi. Ekran cahillerinin bir kısm

kranın önünde, bir kısmı arkasmdaydı.

çlarından uzun tahta direklere bağlanmış branda bezinden tenteleritında yavaş yavaş ilerliyorlardı. Umay'ın gözüne maviye boyanm

hta tezgâhlar çarptı. Bir yerde okumuştu, sebze meyve tezgâhlaenelde maviye boyanırdı, çünkü hemen hiçbir meyve sebze mavi oazdı. Mavi farklıydı; farklı, fark edilirdi. Umay da tekerlekli san

alyesinde fark edildiğini düşünüyordu. Bir gün bu düşüncesini anesine söylediğinde, annesi ona, "Mavi pazar tezgahıyla senin ne benerliğin var; her şeyi döndürüp dolandırıp bacaklarına, sandalyene geriyorsun," demişti. Küçük yaşlarından beri, yani bacakları atrofiy

ğradığından, doğal yapısını kaybettiğinden beri hemen her şemay'a, sandalyesini hatırlatıyordu. Hemen her gün, ilgili ilgisiz pe

ok olayda, "Acaba bir gün yürüyecek miyim?" sorusu geliyordklına, ikinci soru ise "Bir gün evlenebilecek miyim?"di.

irkaç kişiyle selâmlattılar, karşılıklı hal hatır sordular sonra bireişer satın almaya başladı Gülsen Hanım; torbalar yavaş ya-va

oluyordu.

55/28

Page 56: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 56/284

may pazara çıkmaktan sıkılırdı, hemen her defasında, "Bu son, baha asla gelmeyeceğim," derdi ama annesi evde kapalı kalmasın diyrar edince, kararını o günlük ertelerdi. Ama yine sıkılırdı. Yarı youn gözlerle etrafına bakarken, bütün hayatını değiştirecek şeye, aniyeye, O'na doğru yavaş yavaş, bir tekerlek dönüşü hızıyla yakştığını bilmiyordu.

may, uysaldı, sevimliydi ama sıkılınca annesinin canını sıkacak bonu açardı durduk yerde. Yine sıkılmıştı, yine, daha önceleonuştukları, bir sonuca ulaşmayan o tartışmayı açtı yeniden,

Anne bi dolu yaşlı küfeci var pazarda, niye onlardan birinutmuyorsun?"

Evlâdım böyle daha rahat oluyor, üstelik gereksiz masraf."

Ama anne, kaplumbağa gibi evleri sırtlarında, ağır ağır do-laşıp evlei geçindirmeye çalışıyorlar. Dilenmiyorlar. Üç kuruş verirsek nereasraf?"

Umay'cığım, iki adımda bir duruyoruz her tezgâhın önünde. Durduu duracak, yürüdük mü yürüyecek, köle gibi birini istemiyorum

eşimizde. Sonra yıl boyunca alamayacağı şeyleri alacağız adamcağızı

anında. Yiyemediklerini, çocuklarına götüre-mediklerini taşıyacartında."

Anneciğim, küfeci tutarsak rahatsız olacağız, evet. Ama tuadığımızda o rahatsız oluyor, para kazanamıyor sonuçta."

er zamanki sözlerini tekrarlıyorlardı birbirlerine; görüşleri farklıyd

angisi haklı bilemezsiniz. İkisi de sustuğunda bir kü-feci geç

56/28

Page 57: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 57/284

anlarından. Gülsen Hanım, "Haftaya bunlardan birini mi tutsamcaba?" diye düşündü.

Sırtında meyve küfesi, Başında hasır şapka, Dolaşır durursun akşamadar Sokaklarda."

Böyle söyledi Cahit Külebi. Ve veya, "Dolaşır durursun akşama kadaazarlarda," da diyebilirdi.)

VU

0 Umay'ın Dostları

may'ın çocukluğu, gençliği zor geçmişti, ilkokulda, ortao-kuld

sede, üniversitede arkadaşları vardı. Ama onlar gerçekten arkadaıydı, yoksa ayıp olmasın diye mi arkadaşlık ederlerdi, şüpheliydelki de alınganlık ediyordu.

may vücut imgesini beğenmezdi; belki yüzünü güzel bulurdu biraocukluğunda ve gençliğinde kendisiyle ilgili hoşnut olduğu şey isiydi. Umay ismi ne kadar güzel bir isimdi!

may çok küçük doğdu, tik kez eline bir bebek alan Gülsen Hanımduğundan da küçük geldi. Bir kuş yavrusu gibiydi. Gülsen Hanım

na bir kuş adı vermek istedi; hem kuş gibi diye, hem bir kuş gibi hızlüyüsün, uçsun diye.

ülsen Hanım bir yerlerde 'Umay' diye bir kuş adı duymuştu, Rasim

ey de olur dedi, "Umay" koydular bebeğin adını birlikte.

57/28

Page 58: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 58/284

may, Türk mitolojisinde doğumlara yardımcı olan, çocukları vayvan yavrularını koruyan kuş şeklinde bir tanrıçaydı; gökyüzündembe bir bulutun üzerinde otururdu.

ülsen Hanım bu adı kızına sadece beğendiği için, anlamı üzerind

üşünmeden koymuştu. Ancak Umay büyüyüp de adının anlamınğrenince, adıyla kendini özdeşleştirdi. Mademki Umay adlı tanrıçuş, çocuklara, hayvanlara, belki de tüm sakatlara, desteğe ihtiyaanlara kol kanat geriyordu, o halde Umay da benzerini yapabilird

apmalıydı. Belki vücudu sakattı ama aklıyla; sakatlara, çocuklarayvanlara, herkese kol kanat gere-bilirdi.

dından aldığı ilhamla Umay, sokak çocuklarının ve sokak köpeklerin haklarıyla ve korunmalarıyla ilgili çalışmalar yap-maya başlad

ğrencilik yıllarından itibaren.

dının anlamını araştırdığı günlerde ulaştığı bir bilgi de şuy-du: Fuamay adlı bir hekim vardı. Kurtuluş Savaşı'na katılmıştumhuriyet'in ilk yıllarında Çocuk Esirgeme Kurumu'nu, çocuuvalarını kurmuştu. Belki bir tesadüftü, belki bu kişi de soyadının mlojik anlamından etkilenmişti. Fuat Umay'ın yaşamı da bir örnek

rtık onun için. Annesinin de desteğiyle, sokak çocuklarının toplumazandırılması ve yetiştirme yurtlarına yerleştirilmeleri için yürütüle

rojelerde aktif görevler aldı. Evlerine yakın bir kimsesiz çocuklaurdunu uzun süre düzenli olarak ziyaret etti. (Düzenli yapılmayan bür ziyaretler, hiç ziyaret olmamasından daha sakıncalıdır çocuklain.)

slında Umay'ın arkadaşı, dostu çoktu. Lise, üniversite arkadaşlarajda tanıştıkları; kendileriyle ilgilendiği, sevgilerini kazandığı çocukr; onlar için yürütülen projelerde tanıştığı, aynı amacı paylaştığ

58/28

Page 59: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 59/284

şiler; hepsi arkadaşı, dostu sayılırdı. Ancak Umay, yine de annesinHiç arkadaşım yok," diye sızlanırdı. Bunu söylerken, söylemek isdiği şey, bir erkek arkadaşı, bir sevgilisi olmadığıydı.

vet, Umay'ın bir erkek arkadaşı yoktu, olması da zordu.

O' ve O'

öşedeki bir tezgâhı döndüklerinde, ileride yeşillik dolu bir tezgâhınünde onu gördü. Yirmi beş yaşlarında, temiz yüzlü, temiz giyimli bençti. O da tekerlekli sandalyedeydi, sandalyesi akülüydü, kendürüyordu; yanında orta yaşlı bir hanım vardı.

ekerlekli sandalyeye eski Yunan heykeli gibi yerleşmiş bu erkeğiücudunda deformasyon vardı ama yüzü canlıydı, çok ya-kışıklıydmay kendi yaşında tekerlekli sandalyede oturan bir erkeği ilk ke

örüyordu. (Aslında görmüştü ama öncekiler sayılmazdı.) Geniş alınleskin yüz çizgileri olan, dik duruşlu bir gençti bu; her türlü eleştiriyeya acıyan bakışı itip uzaklaştıracak güçte bir yüz ifadesi vardı, ileriyoğru kendinden emin ve onurlu gözlerle bakıyordu. Olgunluk ötesabullenmişlik ötesi, sanki hayatı sorgulamayı bitirmiş, ama bulduğevabı söylemeyi gereksiz gören bir ifade vardı gözlerinde.

üşünce hızıyla aklından binlerce şey bir anda geçmişti Umay'ınrkadaş, dost olabilirlerdi, belki de sevgili. Bu çok heyecan vericiydncak birlikte olsalar, gezseler çevrenin çok ilgisini çekerdi. Bu gensan, Umay'ın aynadaki haliydi sanki; o da onunki. Tekerlekleri ayn

adere dönüyordu. Bir yerine iki.

iderek yaklaşıyorlardı. Delikanlı ileriye bakıyordu, Umayörmemişti. Umay'ın içi cız etti o an. Geçip gideceklerdi az sonra, nr isim ne bir telefon. "Bir daha hiç..." diye düşündü. Vakit çok azd

59/28

Page 60: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 60/284

r şeyler yapmak istedi, bilemedi, anneler, herhalde annesiydanındaki hanım, anneler konuşsa, konuşmalı

ye geçirdi içinden. İki kadın da birbirlerini fark etmemişlerdurdurmak veya bakışlarını kendine çevirmek için gözlerini genckti Umay. Delikanlıya umutsuzca bakıyordu, yılların hasretini birka

aniyeye sığdırmıştı o an. Tam o sırada delikanlı ken- 53 dine bakazı fark etti; göz göze geldiler, bakışları kenetlendi, iki ayrı çekimanı birbirini çekiyordu sanki. Umay utandı, ayıp oluyor diye gözler

i yana çevirdi. Delikanlı bakmayı bırakmadı, dümdüz, heyecanla verakla, çevrede bakılacak tek şeyi bulmuş gözlerle bu tekerlekli sanalyeli kıza bakmaya devam etti. Onun da içinden benzeri kaygı geçta geçip gider de konuşamazsak diye, durdu. Ve o anda annelerbirlerini fark ettiler, durdular, gözleriyle birbirlerini selâmladıla

afif birer tebessümle gençlere de merhaba dediler. Umay, hayatınıkını bulmuştu ya da hayatını. Delikanlı da öyle.

may da delikanlı da ya tanışmadan geçersek diye telâşlı bir kaygindeydi. Umay annesine başını çevirip, konuşalım diyen bir yüzlaktı. Gülsen Hanım, elindeki torbalardan daha ağır yeni bir yükazırlanan bir yüz ifadesiyle, tamam dedi Umay'a. Delikanlı danındaki kadına dönüp, "Tanışalım abla," dedi. Kadın annesi değblasıydı. Çapraz duran iki araba yolu kapatıyordu, açmak için a

edeki boşluğa yöneldiler. Geniş yere gelince durdular, iki kadın kıştı. Umay delikanlıya, "Uzun konuşa-bilmemiz için bir şeyler yapyen gözlerle bakıyordu.

elikanlının adı Gökhan, ablasının adı Aysel'di.

anımlar ayaküstü sohbete başladılar. Gökhan'la Umay birbirlerinkrar isimlerini söylediler, el sıkışmak için yekindiler. Gökhan'ı

60/28

Page 61: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 61/284

andalyesi sağda, Umay'ınki soldaydı. Umay sağ elini uzatmıştı ancaökhan'ın sağ elini uzatması mümkün değildi, sol elini uzattı. El el

utar gibi kısa bir tokalaşma oldu.

ysel Hanım rahattı. Gülsen Hanım ise gergindi, nazik olmay

arşısındaki dinlemeye çabalayan bir yüzle konuşuyordu, etrafına bakıyordu ancak birilerinin onlara baktığından emindi. Bu tekerlek

andalyedeki gençle ve ablasıyla niçin konuşuyorlardı? Yolda, pazardördüğü onca insanla konuşmamıştı, bu insanlarla konuşuyorduünkü onlarla ortak bir soruna sahiptiler. Bu sorun, üzen, derindeerine kemiren, sürekli yaralayan,

sanların onlara acımalarına yol açan bir sorundu. Bu ayaküstü

ohbet, gitmeyen, giderilemeyen bu sorunun altını çiziyordu ge

p geçene.

4 Umay ve Gökhan, sakin görünmeye çalışarak, bir şey yokmuş

bi davranarak, büyüklere hissettirmeden birbirlerinin soyadlarıneyllerini almak için içleri gidiyordu. Bu arada iki hanım, havadan su

an ama havayı bulandırmadan, gençlerin sakatlıklarına dokunmada

r sohbet yürütmeye çalışıyorlardı. Gülsen Hanım emekli banküdürü olduğunu söyledi. Aysel Hanım ise kardeşinden sekiz ya

üyüktü, bir lisede edebiyat öğretmenliği yapıyordu, iki aile de, yeerin ifadesiyle pazarcıydı. (Ancak Aysel öğretmen bir edebiyatarak, yaygın ifadenin aksine, pazarcı değil, yaylacı olduklarını, vad

e geldiklerinde, kışlaktan yaylaya göçtüklerini düşünürdü.)

anımların konuşmaları giderek gençlerin sıkıntılarına kay-dı; ikisi deslerini alçaltarak, hasta yakınlarının çoğunlukla yaptıkları gib

61/28

Page 62: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 62/284

rbirlerinden, işlerine yarayacak yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyordı. İnsanların yiyecek, eşya alışverişi yaptığı bu pazarda bu iki in

an, can alışverişinde, hayat değiş tokuşunda bulunmayaşlamışlardı.

u sandalyeüstü, ayaküstü sohbet az sonra bitecekti. Umay, ya baha görüşemezsek telâşı içindeydi, Gökhan'ın soyadını veya betişim bilgisini sormasını bekliyordu. O sormadan söylemek veynunkini sormak ayıptı, hevesli gözükmekti. Sorsun istiyordu, yormazsa diye kaygı içindeydi. Gökhan ise kendinden emin ve telâşsr şekilde en büyük hobisinden, gökyüzünden söz etmeye başlamışt

alaksilerden, nebulalardan, kara deliklerden.am bu anda pazarın ötesindeki ağaçların altında kelebek Alaimisema, kısa yaşamında bitip tükenmek bilmeyen bir uzunlukta yaşayacağayatının en büyük, belki, de tek macerasını, tek aşkını yaşamayüçük kanatlarla yaklaşıyordu.

u olağanüstü erkek, henüz Alaimisema'yı fark etmemişti. Alaimiseme çarpılmış bir halde ona bakıyordu, kanatlarını birkaç defeyecanla çırptı. Bunun üzerine erkek kelebek bu he-56 yecanlı dişiyrk etti, uçup yanındaki dala kondu.

laimisema çok heyecanlıydı, bir süre ne söyleyeceğini bilemedeylece baktı. Erkek kelebek onun bir şeyler söylemek istediğini ameyecandan söyleyemediğini anladı. O da bu güzel kanatlı dişiyeğenmişti; kanatlarını selâm anlamında hafifçe çırparak "Merhabaedi. Alaimisema heyecandan onu yanlış anladı, "Teşekkür ederim iyim," diye karşılık verdi.

rkek,

62/28

Page 63: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 63/284

Benim adım Kadeh-Kermen, kısaca 'Kermen Bey,' derler; ama seermen diyebilirsin," dedi. Alaimisema, böyle bir isim huymamıştı, belki bu yüzden pek beğendi, "Benim adım da Alaimema," dedi ve hayranlıkla Kermen'e bakmaya devam etteyecandan kanatlan pır pır ediyordu, yerinde duramıyordu. Alaimema, Kermen heyecanını anlamasın istedi, kanatlarını durdurmay

usturmaya çalıştı, beceremedi.

ermen, Alaimisema'yı sakinleştirmek için,

Nerelisin?" diye sordu.

laimisema,

Buralıyım, bu vadide doğdum. Sen nerelisin?" diye sordu.

Ben uzaklarda, tâ ötedeki vadide doğdum."

Gezmeye mi geldin buraya?"Hayır."

Rüzgâr mı getirdi seni istemeden? Demin rüzgârla geçiver-dimmağın karşısına aniden."

ermen, bir süre söylesem mi söylemesem mi diye düşündükteonra, sesini alçaltarak,

Ben seçilmiş bir kelebeğim, göklerin kraliçesini arıyorum. Gökleriraliçesi benim annemmiş, elinde de ölümsüzlük bulutu varmış, ömüm kısa, az zamanım kaldı, ölmeden önce annemi bulmalıyımugüne kadar çok yoruldum, beni sarıp sarmalayacak o; sonr

indeki ölümsüzlük bulutunu verecek bana. Ben de ölümsüzlüğ

63/28

Page 64: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 64/284

alkıma, milletime, ne kadar kelebek varsa hepsine serpiştireceğimümsüz olacağız hepimiz böylece."

laimisema etkilenmişti, "Adın çok güzel; ama merak ettim anlamı nye?" dedi. (Aslında, doğrusu, sen çok güzelsin, yakışıklısın, hakkınd

er şeyi Öğrenmek istiyorum demek istiyordu.) Kermen keyifle anlaaya başladı:

Bu ülkenin dilini çok eskiden beri konuşanların içki içilen kaba verği isimmiş kadeh. Kadeh'e, çanak, ayak, idişlig de denirmiş. Altı

adeh hayatın; temiz kadeh konukseverliğin; büyük kadeh ise zenginğin, varlığın sembolüymüş. Büyüklerim bana Kadeh adını vermişlealkıma zenginlik getireyim diye; bir de Kermen eklemişler arkasınermen, kervan demekmiş; kraliçemizi ararken uzaklara giderim diyek kişilik bir kervanım ben, dünyayı gezerim."

am o sırada, tek kişilik bir orkestra, bir karga öttü uzaklarda. Kırngıçlar, serçeler, güvercinler de katıldılar ona. Bir sığırcık hepsinayretle baktı.

adeh-Kermen devam etti: "

Yani Kadeh-Kermen, 'halkına zenginlik getirmek için uzaklara giden

emekmiş."

laimisema hayretle dinliyordu onu ama tam anlamıyordu, akadeh-Kermen'in gücündeydi, görünüşündeydi; bu muhteşem erkekr dişi kelebeğe ne güzel yavrular verir diye geçirdi aklından. Aklın

aşından almıştı Kadeh-Kermen.

adeh-Kermen, "Tüm kelebeklere, kadehler dolusu zenginliği, abayatı, ölümsüzlüğü, varlığı getirmekmiş görevim. O yüzden vermişle

64/28

Page 65: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 65/284

ana bu adı; ben de bilmiyordum yeni öğrendim. Bilge kelebekleMaşallah, ismiyle müsemma, adı üstünde,' diyorlar bana. İşte büzden, belki de yüzlerce sebepten, uzaklara gidip annemi, kraliçemiramam gerekli," dedi ve telâşla ekledi:

Unutmadan söyleyeyim, bilginlerimize göre, kelebeklerin kanarında şekillerin özel anlamı varmış; daire ortasında nokta, denge-güemekmiş; bir dairenin çevresinden güneş ışıkları gibi çizgiler çıkarskelebeğin mutlu olacağını gösterirmiş. Benim kanadımdaki işare

derlik sembolüymüş. Öyle yazıyormuş kitaplar. Ben tüm kelebeklernderlik etmek için seçilmiş bir kele-bekmişim. Kelebeklerin lideri."

laimisema, "Senden bankaları da arıyor mu kraliçemizi?"

Bildiğim kadarıyla hayır, Beni, onu bulayım diye seçtiler, gö-reendirdiler, ölmeden önce, önümüzdeki şu birkaç günde, annemi, an

emizi, kraliçemizi bulmalıyım." Alaimisema'mn heyecanı geçmiştAnnenin gökyüzünde bulunduğundan emin misin?"

Evet, benim annem, bizim annemiz, kraliçemiz gökyüzün-dedir. Bnu göremeyiz. Arada bir bütün kelebekler için ağ-lar o. Ağlamaağmurdur; yağmur bereket getirir dünyaya. Ağlaması bittiğinde, önceğiyle gözlerini siler, sonra eteklerini sarkıtır yeryüzüne. Biz anca

nun eteklerinin ucunu görebiliriz. Eteklerinin ucunda yedi renkökkuşağı vardır. Onu bulduğumda eteklerinin ucuna sarılıp 'Anneye bağıracağım. Mutlaka duyacak beni, kollarının arasına alacak. V

en ölmeden önce, bu kesin, ölümsüzlük bulutunu verecek banütün kelebekler için."

Yağmur yağmadan onu görebilir miyiz?"

Hayır ancak yağmur yağdıktan sonra."

65/28

Page 66: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 66/284

Ya yağmur yağmazsa?"

Yağacak, mutlaka yağacak. Yağmazsa ben yağdıracağım. Ben bunuin seçildim. Seçilmiş bir kelebeğim ben; üstelik erkeğim. Ölmedence, şu birkaç günde yağmuru yağdıraca-gım."

Nasıl yağdıracaksın?"

yilik yaparak. Kelebekler dünyasında bugüne kadar görülmemiş bilik yapacağım. O zaman kraliçemiz sevinçten göz yaşlan dökeceünyaya. Cahil insanlar, yağmur yağıyor sanacaklar. Ve ardındaneklerini sarkıtacak üstümüze. Yedi renkli alaimisema, yani gö

uşağı görünecek göğümüzde. Cahil insanlar, kristaller, kırılma diyeekler. Oysa alaimisema, ne kristaldir, ne kırılma; kutsal annemizielebeklere sarkıttığı etekleridir yalnızca. Benim gitmem lazım."

laimisema, Kadeh-Kermen'i gitmekten vazgeçirmek için bir şeyleapmak istedi ve,

Gitmen şart mı? Belki bir başkası bir iyilik yapar da ağlatır kraliçemi," dedi.

nanıyorum ki, şu birkaç gün İçinde, annemi, kraliçemizi görülmem

r şekilde ağlatacak iyiliği yalnızca ben yapabilirim. Hangi yaprağıtında, hangi daim ucunda zor durumda kalan bir canlı var diye, dörr yanı, uzak şehirleri, dolaş- 59 malıyım sürekli. Belki bir başkası d

apabilirdi benim yapacağım işi; ama her şeyi bilen kâhinler, beninapabileceğimi söylediler."

laimisema, "Kâhin nedir?" diye sordu.

adeh-Kermen,

66/28

Page 67: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 67/284

Onlar her şeyi bilirler; ahlâklı olmamızı, akıllı olmamızı, gökyüzündaşayan kraliçemize saygılı olmamızı söylerler, bir de geleceği bilirleenim seçilmiş bir kelebek olduğumu yıldızlara baktıktan sonr

öylediler."

Nasıl bildiler?"

Yıldızların açılarını ölçtüler. Jki yıldız arasındaki açı benim kanatrımın açısına uyuyormuş. Bu yüzden sen seçilmiş bir kelebeksi

ediler."

laimisema, Kadeh-Kermen gitmesin diye kâhinleri çürütmeye çalışlâşla;

yi de bütün kelebeklerin kanatları aynı değil mi? O yıldızın açısı hepmizin kanatlarına uymaz mı?" diye sordu.

adeh-Kermen kendinden emin bir sesle konuştu:

Ujınaz. Kelebeklerin kâhini söyledi, kanatianmdaki şekiller keleeklerin lideri olduğumu gösteren bir sembolmüş meğer. O halde benim görevim; gidip gereken iyiliği yapmalıyım, yağmuağdırmahyım ve annemi, kraliçemizi bulup ölümsüzlük bulutunu germeliyim. Belirli görevlere tayin olunanlar görevlerini yapmadıkrında, kıyamet kopar dünyada. Övünüyorum sanma, kâhinler ded

, dünyadaki bütün kelebekler benim yüzüm suyum hürmetine ölümüz olacaklarmış hayatta."

adeh-Kermen kendinden emindi; gençti, güçlüydü; mücadeleye, maeraya hazırdı. Alaimisema onun gideceğini anlamıştı. Utanmayrakıp kendini zorladı ve,

67/28

Page 68: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 68/284

Sen büyük bir şeyin peşindesin ama ben seni seviyorum. Gitmanımda kal. Sen gidersen ben kendimi çok yalnız hissedeceğimeyiverdi.

adeh-Kermen derin bir nefes alıp,

Ben de seni sevdim. Hayatım boyunca gördüğüm (geçen birkaç günastediyordu) en güzel kız sensin. Ama üzgünüm, annemi, annemiramam gerekli. Bu benim dünyaya gelme amacım. Hayatımın anlamu. Annemi, kraliçemizi ve ölümsüzlük bulutunu bulmak için geldimen bu dünyaya," dedi.

laimisema, "Benim adım ne biliyor musun?" diye sordu. Kadehermen,

özür diliyorum, bilmiyorum," diye cevapladı.

Adım, Alaimisema, gökkuşağı yani."

unu duyunca Kadeh-Kermen çok etkilendi, bir an şaşkınlık içindaldı. "Yaa... " diyebildi yalnızca. Ama sonra silkindi, anlık zaaflarıüyük hedefleri engellemesini istemedi, "Seni çok sevdim ama gieliyim," diyerek kanatlarını açtı. Alaimisema telâşla,

Ben de geleyim seninle, beni de götür," dedi.

Çok isterdim ama yalnız gitmeliyim. Sen kızsın kanatların ince; hızımesilir sen gelince. Seninle birlikte olmayı çok is-terdim; ancak beeçilmiş bir kelebeğim, bana verilmiş bir görev var. Görevim, kişiseutluluğumdan önce gelir. Görüşmek üzere. Fakat inan hayatım boy

nca, yani önümüzdeki şu üç dört günde seni hiç unutmayacağım."

68/28

Page 69: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 69/284

laimisema ağlamaya başladı. Kadeh-Kermen onun yanına geldaşlarını birbirlerine dokundurdular, ince ve zarif bir şekilde, bir keleek nezaketiyle öpüştüler. Sonra Kadeh-Kermen uçtu. Alaimisema aasından uzun uzun baktı; üzgündü, âşık olmuştu.

laimisema, kendini yalnız hissetti; sevdiği erkek gitmişti, bir dalıcunda yapayalnızdı. Üstelik topu topu bir hafta öm-rü kalmıştı bünyada. Kanatlarını sarsa sarsa ağlamaya başladı.

şağıdaki otların arasında dolaşan salyangoz Gala başını kaldırılaimisema'ya baktı, "Ağlama dostum, git ara. Aşk, ağlamak içi

eğildir, aramak içindir," dedi. (Bu söz gelecekte hayvanlar âlemindr vecize olacaktı.)

laimisema, "Nasıl gideyim, beni istemiyor," diye hıçkırdı.

ala,

Gerçekten âşık olan, istenmeyi beklemez, ister," diye seslendi.

laimisema az sonra uçup Gala'nın yanına kondu, "Şimdi ben n

apayım?" diye sordu.

ala,

Uç ve onu ara. Aramak kutsaldır; bütün canlılar bir şeyler aramayelirler dünyaya. O da arıyor; neydi adı?"

laimisema,

69/28

Page 70: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 70/284

Kadeh-Kermen," dedi.

ala,

Hah, Kadel-Kermen de arıyor, annesini arıyor, ölümsüzlük bulutun

rıyor. Sen de Kadeh-Kermen'i ara. Bazıları yanlış şeyleri, olmayayleri arar; bazıları ise yeryüzündeki doğruları. O, neydi adı?"

laimisema,

Kadeh-Kermen."

ala, "Hah, Kadeh-Kermen, olmayanı arıyor. Ölümsüzlük bulutu filaoktur; yıldız falı, burçlar filan da yoktur. Ama Kadeh-Kermen gerçekn var bu dünyada; sen gerçeği ara, onu ara," dedi.

laimisema, "Şu birkaç günlük ömrüm aramakla geçecek galiba," diyini çekti. Gala, boynuzlarını hafifçe oynatıp çevreyi yokladıkta

onra,Bak," dedi, "Sevgilini aramazsan başka bir şeyi arayacaksın nasıl olsari onu ara. Hem ben sana bir şey söyleyeyim mi, nice erkek gibadeh-Kermen de da aptal aslında."

laimisema, "Aptal değil, çok yakışıklı," diye atıldı. Gala, şimdi be

una nasıl anlatacağım diye düşünerek, "Hayatım, akıllı başkakışıklı başka. Seninki yakışıklı olabilir ama elin-dekini görmüyor nazık ki. O yüzden aptal dedim ona," de-di.

Neyi görmüyor?"

Seni görmüyor. Gökyüzündeki alaimisema'yı arıyor, yeryüzündek

laimisema'yı görmüyor. Bir gökkuşağının, yani birkaç dakika göreeği bir hayâlin peşinden gitmek yerine, bir hayat bo-

70/28

Page 71: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 71/284

u birlikte olabileceği kanlı canlı, üstelik kendisini seven bir varlığrt çeviriyor. Elindekini görmeyip, görünmeze bakan, aptaldır; isteelebek olsun, ister insan. Hem gökteki Alaimisema'nın onu sevdiği n

alum? Ama sen onu seviyorsun gerçekten. İşte bunu da görmüyor."

O beni görmüyor ama gözlerimi kapadığımda ben onu gö-rüyorum."

ala, "Nice saf hayvan, fallara, burçlara inanır? Akıllı insanlar inanazlar tabiî."

laimisema, "Ben onun peşinden gitmek isterim. Aradığı yanlış bisa, onun gittiği yer doğrudur bana," dedi.

Âşıksın çünkü. Değsin ya da değmesin, eğer âşık olmuşsan bir kervdiğini aramalısın. Git ara."

laimisema, "Çok teşekkürler Gala. Gidiyorum ama seni hiç unutmaycağım; bana güç verdin, yol gösterdin. Onu arar-ken ara ara sen geleeksin aklıma. Benim bir dostum var diyeceğim, adı Gala. Kendimalnız hissetmeyeceğim," dedi ve kanat çırptı.

rtık Alaimisema, aşkını arayan bir âşıktı; aşkına kanat çır-pacaktı.

sanlar âşık olunca, "Kalbim pır, pır ediyor derler". Kele-beklerianatlan da öyle. insanlar, "Aşk kısa sürer," derler, kelebeklerin hayarı da öyle. İnsanlar, "Evlilik aşkı öldürür," derler; insanlar akıllarıne gelirse söylerler. Ancak sözün, önünü arkasını, sağını solunu nadüşünürler. Aşk vardır altı ay sürer, aşk vardır elli yıl. Farklı aşklaardır çünkü ve farklı âşıklar. Bir, raf ömrü hayat boyu, uzun ömürlütler misali eskimeyen, içtikçe çoğalan tükenmeze benzeyen aşkla

ardır ve bunları hayat boyu yaşayan çiftler. Bu aşklara 'tükenmeyeşk' demeli. Bir de kelebek kanatlan gibi pır pır eden, kelebek ömr

71/28

Page 72: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 72/284

bi kısa süren, her rüzgârdan etkilenen, ilk fırtına da kaybolan aşklaardır. Bunlara da 'kelebek aşkı' denmeli.

elebeklerin, aşkları renkli ve hareketlidir ama hayatları kısa sürelir de ilâhi aşk vardır, Yunus'un ki gibi, Galip Dede'ninki gibi. ilâh

şk, pervane aşkı gibidir; tam ışığa kavuştuğunda yanmasını bilir. Vaha nice aşk çeşitleri sıralanabilir. Bahadır, odur

, her bahar başka âşık edinmez, her bahar aynı âşık ama bin aşardır yüreğinde.

laimisema'mn kanatları ve yüreği pır pır ediyordu; ancak aş

uzun süreliydi; bir seçimlik değildi, vazgeçımlik değildi. Hayatı 63

oyunca sürecekti. Uçtu. -

3 Umay ve Gökhan

ülsen Hanım ve Aysel Hanım'ın sohbetleri uzadıkça uzamıştı. Brada Umay ile Gökhan birbirlerinin meyi adreslerini aldılar. (Daha il

akikalardan beri ikisi de birbirine meyletmişti.) Gözlerinde görüneyen ama hissettikleri, birbirlerine hissettir-dikleri bir uzlaşmardı. Dostluk için, belki de aşk için, uzlaşmaya, mutabakatarmışlardı.

ülsen Hanım ve Aysel Hanım da birbirlerinin adreslerini aldılaysel Hanım, "Kusura bakmayın, sizi tuttuk," dedi. Gülsen Hanım d

A, siz kusura bakmayın, asıl biz sizi tuttuk," dedi; ayrıldılar. (Aslındmse kimseyi tutmaz bu dünyada, herkes kendini tutar.)

72/28

Page 73: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 73/284

yrılırken Umay ve Gökhan el sıkışamadılar; tekrar el sıkışmak ayıeldi ikisine de. Gözleriyle vedalaştılar.

i kadın tekerlekli sandalyeleri farklı yönlere sürmeye başladılaelip geçenler, vücutları büyük ölçüde deformasyona uğramış bu ik

ence, biraz hayretle, biraz korkuyla, daha çok da anlamaya çalışaözlerle bakıyorlardı.

kisinin de vücudu alışılmışın dışmdaydı.

may'm başı vücuduna oranla oldukça büyüktü, kolları ise kısa vğri. Sol kolunu hiç hareket ettiremiyordu, sağ kolu ise hareket edeliyordu ama güçsüzdü. Bacakları da kısa ve eğriydi; ikisi de harekezdi, ancak sağ eliyle bacaklarının pozisyonunu değiştirebiliyordu.

ökhan'ın vücudu da Umay'ınkine benziyordu. Başı vücudu-

a oranla büyüktü. Kolları ve bacakları ise kısa ve eğriydi. Ancak hei kolunu da hareket ettirebiliyordu. Bu yüzden kendini yatağ

ekmesi veya sakat tuvaletine kendi başına oturması müm-kündü.

may'm vücudu çocuk felcinden ötürü deformasyona uğramıştökhan'ınsa sakatlığı iğnenin yol açtığı bir felçti. Olgun bir yüzü

tında, eğreti çocuk vücutları... Umay'ın yüzü güzeldi; Gökhan dakışıklıydı.

ökhan'a göre, uzaydaki görecelilik, yeryüzünde insanlar için deçerliydi. Hangi vücudun doğru, hangi vücudun deforme olduğunm karar veriyordu? Çoğunluk sağ elini kullandığı için dünyada, so

klık normal dışı sayılıyordu. Ancak çoğunluk solunu kullansayd

ağım kullanmak anormal olacaktı. Vücutlar da öyle. Çoğunluk onlabi olsaydı, onlar normal sayılacaktı. Tarih boyunca beyazla

73/28

Page 74: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 74/284

encileri, zenciler ise beyazları normal dışı saymıştı. Aslında kimiormal, kimin anormal olduğuna karar vermek kimsenin haddeğildi.

örecelilik, yerde ve gökte sürekliydi. Her şeyin hızı, doğ-ruluğu, b

aşkasına göreydi. Görecelilik vardı ama insanların görmediği beydi. Herkes, "doğru" diye kendini öne sürerdi. Örneğin Gökhanöre, insanların atipik saydığı Umay, nice yürüyen kadından dahüzeldi. Umay için de Gökhan öyle.

emen o gün Umay ile Gökhan meyle yazışmaya başladıla

ızlandırılmış bir süreç içinde, bir gün içinde olup biten bir seyinde, önce arkadaş, sonra dost, akşama doğru da sevgili oldulaelki sabırları, belki de süreleri azdı bu dünyada; aşkları bu yüzdezlıydı.

nce meyle yazıştılar, sonra skayptan konuşmaya başladılar, ikisi dadinin iki yamacında, ırmağın iki yakasında, uzaktan uzağa zorlukl

eçilen iki evde odalarına çekilmişlerdi. Uzun süre skayptan düşüesle konuştular. Gece yarısından sonra, evdekiler duymasın diyetleşmeye başladılar, ikisinin de kalpleri, heyecanla, coşkuyla amraz da, kaygıyla çarpıyordu.

isinin de ilk aşkıydı, ikisi de ilk kez, çocuk felcinden ötürü tekerlekandalyeye bağımlı kalan bir arkadaş ediniyordu. Umay daha önce ka

dengi böyle bir arkadaşla karşılaşmamıştı.

Vİ5

ökhan'ın arkadaşlık edebileceği çocuk felçli, yürüyemeyen aadaşları vardı; ancak Gökhan başlangıçta onlarla yakın arkada

74/28

Page 75: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 75/284

mayı, bir yenilmişlik, bir kabullenme gibi görüyor, sakat olma-66anlarla arkadaşlığı tercih ediyordu. Zamanla bu tutumu değişti.

isi için de böylesine bir arkadaşlık ilkti. İkisi de bilgisayarıkranında birbirlerini, ekranın ötesinde kendilerini bulmuşlard

may için Gökhan, sevgiydi, sevgilisiydi ama tâ derinlerde kendiydendisiydi. Gökhan için de Umay bilgisayarın ekranındaki iki boyutlr sevgiliydi ama üçüncü boyutta, derinde, derinlerde kendiydi, kendiydi, ona bu dünyada yalnız olmadığını hatırlatan birisiydi.

ir bilgisayar ekranını, gözlerinizle, eğer görmeyenseniz ellerinizle ok

rsunuz; ama aslında size okuyan, sizi okutan aklınız ve kalbinizdssizce. Umay ile Gökhan parmaklarıyla, klavyenin tuşlarına, ama asnda birbirlerine, aynada gördükleri görüntülere, kendilerine doknuyorlardı. Aşk önce düşünmektir, sonra dokunmak.

aat 03.00 olmuştu; çetleşmeyi sürdürüyorlardı. Başlayan bugününayatlarında ilk kez âşık oldukları bugünün bitmesini istemiyorlard

ir rüyada gibiydiler sanki. Bırakıp uyurlarsa, ertesi gün her şey biteek, rüya bitecek, her şey başa dönecek gibi geliyordu. Bu yüzden ikie iyi geceler demiyordu, öteki der diye çekiniyordu.

irbirlerine çocukluklarını anlattılar, başlarından geçenleri. Umağer çocuklardan farklı olduğunu anlamaya başladığında, önce doğa

abul etmişti bu durumu. (Küçük yaşta öğrenilen gerçekler, ile

aşlarda aniden ortaya çıkanlara oranla daha kabul edilebilirdir.) Anak Umay, büyüdüğünde, diğer çocuklarla daha fazla karşılaşmayaşladığında, sakatlığını, giderek artan şekilde sorgulamayaşlamıştı. Annesine sık sık, "Niçin ben böyleyim?" diye soruyorduüyümeye başladığında, bu sorunun annesini üzdüğünü fark etti vderek sormaz oldu.

75/28

Page 76: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 76/284

ökhan ise çocukluğunda içinde bulunduğu duruma içten içzülmüştü. Ancak büyüdüğünde içinde bulunduğu farklı-lığı, beğer, bir enderlik olarak algılamaya başladı. O, diğer-lerinden farklıy, özeldi. Lisede fiziğe, astronomiye merak sar-

; üniversitede astronomi bölümüne girdi, başarıyla mezun o.l-dustronomiyi tercih etmesinin nedeni Stephen Hawking'e olan hayranğıydı. Açıkça telaffuz etmese de, kendisini alttan alta Havvking'e benetirdi; sorunları farklı da olsa görünürde, göz- 67 de Hawkin

biydi.ökhan'ın gözünde Havvking, belki sakattı ama hayran olunacak brtıya sahipti. Zihni ve gözleri dışında vücudunun hiçbir bölümünullanamayan bu ünlü bilgin, nice sağlam insanın sahip olmayacağn zenginlerin satın alamayacakları zenginlikteki bir dünyada yaşıyrdu; yürüyen nice insanın asla ulaşamayacağı bir ufuk göstermişti in

anlara. Hawking'in zihni, belki de bir kara-delik gibiydi; küçüktü amüthişti, Evren'in bilgilerini soğurup, bir başka dünya üretirdökhan Hawking'e hayrandı, onunla özdeşim kurmuştu.

awking, Gökhan'ın gözünde, belki de tüm sakatların gö-zünde, sakae sakat olmayan arasındaki sınırı ortadan kaldıran, "sakat" kelimesi telaffuz dışına çıkaran, sakatların gönüllerine güç-kuwet veren b

bideydi. Onun gibi olabilirdiniz ya da en azından ona benzeyebilirdiz. (Aslında Havvking, sakat olsun olmasın tüm insanlara, her in

anın içinde büyük bir potansiyel olduğunu gösteren bir varlıktaliba. Zekânın hangi formda ortaya çıkacağı belli olmuyor bünyada; Güneş bazen kıraç tepeler ardından gelir göğümüze.)

ökhan, hem Havvking'e benzediğini düşünüyordu, bununla guruuyuyordu; hem de Havvking'e tam benzemediğini, ondan faklı olara

76/28

Page 77: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 77/284

ollarını kullanabildiğini düşünüyordu. Hem idolü-ne benziyorduem de ondan bir açıdan daha özgürdü. Üstelik bir gün kendi kitabına yazacaktı.

ökhan kaçıncı kezdir Umay'a, "Çok güzelsin," dedi; Umay da on

eğendiğini söyledi Gökhan'a.

ir ara Umay,

önce yüzümü mü fark ettin yoksa sandalyede olduğumu mu?" diyordu.

u zor bir soruydu. Gökhan hatırlamaya çalıştı, "önce seni fark ettimedi ama bunun doğruluğundan emin değildi, önce Umay'ın yüzünü yoksa sandalyesini mi fark ettiğini bileme-

. Gökhan, önce hangisini fark etmiştim diye uzun süre düşü-necektiökhan da Umay'a, "önce beni mi, yoksa felçli olduğumu mu 68 fartin?" diye sordu. Umay da yine, "önce seni," diye cevap-ladı. Ama

a emin değildi; önce Gökhan'ı mı, yoksa tekerlekli sandalyesini mörmüştü. Ancak Umay bunu uzun süre düşün-meyecekti, neyi öncördüğü önemli değildi. Umay'ın önemlisi sevgisiydi; Gökhan'ın ne

duğu değil, sevgilisi olması önemliydi. (Sevdiklerimizi, gözlerimizleğil, aklımızla görürüz genelde.)

ökhan'ın astronomi okuduğu yıllarda Umay da Açık Öğ-retim'docuk gelişimi okumak istemişti. Neden çocuk gelişi-mi, tam bilmiyrdu. Derinlerdeki bir istek onu bu alana itmişti. Kendisine değil delki başka çocuklara bir yardımı olurdu. Belki de tâ derinlerde, kend

eçmişini, felç olmadığı günlerini arıyordu.

77/28

Page 78: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 78/284

may çocuk gelişimi okumak istemişti ama gittiği dershanede puanrı iyi olunca öğretmenleri hukuka gitmesini önermişlerdi; o dukuk Fakültesi'ni yazmış ve kazanmıştı. (Umay da Gökhan da der

haneye gitmişlerdi. Yalnızca insanlar özürlü olmazlar, kurumlar dzürlü olurlar bazen. Türkiye'de birkaç nesil, hem okula hem derhaneye gitmişti bu yüzden.)

ukuk okumuştu Umay; ancak çocuk gelişimine, gelişim psikolojisine meraklıydı. Çocukların doğal gelişimlerinin, içten dışa, baştan ayğa doğru olduğunu, kendilerindeki gelişim aksaklığının nasıl ortayktığını anlatı Gökhan'a. Sonra hukuktan, Roma Hukuku'ndan sö

ti. Roma İmparatorluğu'nda bir dönem babalar evin tek hâkimiydocuklarını pazara götürüp satarlarsa ve öldürürlerse suç değildi.

ökhan da yıldızlardan, nebulalardan, karadeliklerden, Hubble'danawking'ten söz etti; bir ara kendi bulduğu kuyruklu yıldızdan söti. Sonra birden aklına geldi; adını taşıyan kuyruklu yıldızı Umay

ediye etti.

may ilk defa bu tür bir hediye alıyordu.

abah beşe doğru ikisinin de uykusu geldi, yine de direni-yorlardykuya. İlk günün büyüsü, basit bir uykuyla gidecekti.

onunda Umay, "Yarın yine görüşürüz," dedi. Aslında, "Beni yine araemek istiyordu. İnternetten çıktılar.

ökhan kendisi yattı ama Umay tek başına yatamıyordu, an-nesinslendi. Umay'ın sesini duyan Gülsen Hanım telâşla yanı- 69 na geld

e hayretle, "Aman Allah'ım uyumuş kalmışım, sen bü-tün gece yaadın demek," diye bağırdı. Umay mutluluğunu giz-lemeye çalışarak

Önemli değil anne, film izledim," dedi. Annesi önce tamam dedi am

78/28

Page 79: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 79/284

onra ikirciklenip, "O çocukla mı konuştun?" diye sordu. Umay, "Öylr ara konuştuk; hadi anneciğim yatırıver beni," diye konuyu örtmey

alıştı.

ülsen Hanım her gece Urnay'dan önce uyurdu. Umay, internet

rer, film izler, bir civarında annesine beni yatır diye seslenirdugün farklı olmuştu. Gülsen Hanım hayatlarında yeni bir dönemrdiklerini hissetti. Umay'ı yatırdıktan sonra o da yattı. Bir süre uy

yamadı; bakalım ne olacak diye düşündü, sezgileri yanılmazdı, muka bir şeyler olacaktı.

ışarıda kuşlar, binlerce yıldır yapıldığı üzere binlerce cıvıl-tıyla günüüneşi karşılıyorlardı. Vadideki sis, uykulu insanların yüzündeki sabaahmurluğu gibi ağır ağır kuzeydeki dağların gerisine doğru çekieye başlamıştı. Tike Ailesi, Gülsen ve Umay Tike biraz sonra yeni b

üne uyanacaklardı. Rasim Tike, hafta sonunu geçirmek üzere o gecelecekti.

sabah birkaç saat süren uykusunda bir ara, birkaç sani-ye göapakları kımıldadı Umay'ın, bir rüya geçti zihninden: Rüyasında öncehirdeki evlerini gördü, hepsi kasvetliydi; sonra Uzun Vadi'niağlarını, pazar yerini gördü; mavi renkli pazar tezgâhlarındeyveden küçük tepeler vardı. Sonra o gün pazara giderke

arşılaştığı kelebeği gördü. Kelebek narin kanatlıydı, telâşla uçuyordumay da uçmak istedi ve ayağa kalktı; uçamadı ama yürüdü, işt

onunda yürüyorum diye düşündü; aman Allah'ım sonunda oldu. Uyndığında, benzerlerini çok gördüğü bu rüyayı hayâl meyatırlayacaktı.

4 Gökhan

79/28

Page 80: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 80/284

nternetten çıktığında uykusu vardı Gökhan'ın, yatınca kaçtı. Gözlerinapatıp o gün olanları düşündü bir süre. Bir kız arkadaşı olmuştaliba. Ya sürmezse diye endişe etti bir an. Kaygıyla karışık bir mutluk vardı içinde. Astronomiden söz ettiğimde ilgi duydu, yarın on

raştırmalar yapacağımı, kitap yazacağımı söyleyeyim diye düşündüonra, bugüne kadar hep ertelediği, ötelediği, aklına geldiğindüşünmekten vazgeçtiği bir düşünce, âdeta hücum etti zihnine, derden derine bir ses yayıldı içinde, belki de evleniriz diye. Bu, küçür ihtimaldi ama çiçek açmayan ihtimal yoktu yeryüzünde. Evet, belk

vlenecek-, lerdi. Bu sefer de, evlilik astronomi çalışmalarımı aksatı diye düşündü. Gökhan büyük hedeflere hazırlıyordu kendin

derek Havvking'e benzeyen seçilmiş birisi olduğuna inanıyorduvlenmek isterdi ancak astronomide ünlü bir isim olmak, ünlü bökbilimci olarak anılmak, en az evlenmek kadar, belki de daha önemydi onun için.

5

ökhan'ın Ailesi

ökhanlar istanbul'da otururlardı; Uzun Vadi'de, iki katlı, verandaleniş teraslı güzel bir ev yaptırmışlardı. Yazı ailece bu evde geçirerdi, diğer mevsimlerde ise hafta sonralarında gelirlerdi. Yerlileri

adesiyle, kısmen pazarcı sayılırlardı.

ökhan'ın annesi Fatma Hanım, ev kadınıydı. Çocuklarına düşkün bnne; evini, kocasını omuzlayan, fedakâr bir eşti. Çocukluğu bir Anadu kasabasında geçmişti, eşraf kızıydı. Aynı kasabadan Ragıp Bey'l

vlenince istanbul'a taşınmışlardı. Fatma Hanım, muhtemelen eşrazı olduğu için kendini asil sayardı. Asil olduğunu asla açıkça ifade eez, ancak zaman zaman çevresindeki insanların, özellikle sevmediğ

80/28

Page 81: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 81/284

omşularının asil olmadıklarını bastıra bastıra söylerdi. Kendisinin asolduğunu belirtmede kullandığı bu dolaylı yol, kocasını rahatsız etezdi, ancak kızı Aysel, başkalarını ikinci sınıf gören bu üslûbu, tu

ucu bulurdu. Bir türlü alışamamıştı.

ysel, otuz üç yaşındaydı, evli değildi, ailesiyle birlikte oturuyordurta boyluydu, saçlarını arkadan toplardı. Gözleri hafifçe çekik, burnelli belirsiz kemerliydi. Olgun, kendinden emin bir görünüşü vardakışlarına, artık kanıksadığı bir hüzün sinmişti. Sevecen bir öğreen, çok sevecen bir ablaydı.

tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuydu Aysel; isteyerermişti, bölümüyle gurur duyardı. Eskiye, eski yazıya, eski şiireraklıydı, küçük çapta bir hat koleksiyonu vardı. Yanı sıra, yen

debiyatı da izlerdi; pozitif bilme, çağdaş düşünceye açık-

biyoloji ve tıp kitapları okurdu. Biyolojiye, genetiğe, evrime ilgiökhan'dan ötürüydü. Tıbbi bir hatanın, muhtemelen gecikmiş bir teavinin kardeşinde bıraktığı tahribat onu derinden etkilemişti.

ysel ortaokula giderken, kendinden sekiz yaş küçük olan Gökhan'li geçinirdi; ancak onun vücudunun niçin öyle olduğuna, kollarındakacaklarındaki çarpıklıklara anlam veremezdi. Böyle olsa da, "Sen ab

sın" iletisinin etkisiyle kardeşiyle ilgi-lenir, oynar, annesine nefedırırdı.

ysel ergenlik dönemine girdiğinde, içinde anlam veremediği, bir duyu oluşmaya başlamıştı; artık Gökhan'dan utanıyordu. Onunlrlikteyken arkadaşlarına gözükmek istemiyordu. Birkaç k

rkadaşıyla gezmeye gittiğinde, annesi, ondaki utanma duygusundamamen habersiz bir şekilde, "Kardeşini de götür," dediğinde, rahaz oluyor, içten içe öfkeleniyordu. Lise son sınıfa girdiğind

81/28

Page 82: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 82/284

ardeşinin sakatlığıyla uzlaşmaya başladı, üniversiteye girdiğinde istanma duygusu tamamen yok oldu, kardeşiyle aralarında hayat boyürecek bir dostluk oluştu. Artık ona yavrum demeye başlamıştderek artan bir şefkatle ve ka-bullenişle seviyordu onu.

ysel lisede okurken, Gökhan için tıbba ya da biyolojiye gitmeyüşünmüştü ancak o yıllarda kardeşinin hastalığı hakkında daha derilgi edinmeye, sürekli onunla ilgili şeyler düşünmeye hazır değildi. B

üzden çocukluğundan beri ilgi duyduğu, belki de onu yaşamındaki bn temel sıkıntıdan uzaklaştıracak bir konuya, edebiyata yöneldnun için edebiyat, sağlıklı insanların güçlü bir mantıkla konuştuk

rı, olsa olsa en fazlası aşk acısı çektikleri bir güzellikler ve güçlüleünyasıydı.

ysel, Peyami Safa'nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı eserine birkaefa başlamıştı ancak bitirememişti. Hastanelerden, hastalıklardanürüme güçlüğü çeken insanlardan söz eden bir edebiyat eseri, henüysel'in hazır olmadığı bir şeydi. Edebiyatı ve biyolojiyi ayrı ayrı ok

yabiliyordu fakat zihninde ikisini birleştirmeye, ikisini birleştiren bomanı okumaya hazır değildi. Belki kardeşinin hastalığını kendesleğinden uzak tutmaya, acısını mesleğine bulaştırmamaya çalışıy

rdu; belki de karde-

nin durumunu kabullenmeye henüz hazır değildi. Dokuzuncu Harice Koğuşu'nu okuyamaması bu yüzdendi.

ysel, bu roman dışında Peyami Safa'nın bütün eserlerini okumuştuvmişti; ama Dokuzuncu Hariciye Koğuşu başkaydı, kişiseldi.

ysel öğretmen, edebiyat eğitimine, farklı bir bakış açısı getir-meyabalıyordu. Gençler divan edebiyatını sevmezlerdi genelde. Ayse

82/28

Page 83: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 83/284

van şiirini evcilleştirmeye, gençlerin eline avucuna sığar hale germeye çalışmıştı kendince.

ef i meselâ, çok öfkeliydi, yerin dibine batırırdı kızdıklarını; bazeezir vüzerayı, bazen babasını. "Nef i öfkesini böyle ifade edermiş; s

asıl ediyorsunuz? Nef i kırıp geçirilmiş öfkelenince, siz de kırıyousunuz öyle?" diye sorardı. "Nef i'nin pişman olduğuna dair bir ve

ok elimizde; siz arkadaşlarınıza veya anaba-banıza kızdığınızda pian oluyor musunuz?"

eya şu olayı anlatırdı:

Bir gün Nef i Bayram Paşa'yı fena hicvetmiş; IV. Murat'ın iz-niyle daşa Nef i'yi zindana attırmış. Kızlarağası (yüksek rütbeli bir saraörevlisi) şairi severmiş, kâğıt mürekkep ahp Nef i'nin yanına zindantmiş, çömelip dizinin üzerinde padişaha hitaben, af mektub

azmaya başlamış. Nef i söylüyor, bir hadım ve zenci olan kızlarağaazıyormuş. Şimdi kızlarağasının niyeti iyi, adamcağız sadece Nef i'y

urtarmaya çalışıyor. Ancak aksiliğe bakın, çömeldiği için olacak, bra kızlarağası terler ve alnından mektubun üzerine bir damla teamlar. Yazı bozulur, ağanın yanında başka kâğıt yoktur. 'Tüh,' deendi kendine kızar kızlarağası. O an Nef i'nin aklına güzel bir nüktelir, dilini tutamaz: 'Ne gam efendi hazretleri, mübarek teriniz damdı' der. Bu nükteye çok içerleyen kızlarağası, kâğıdı buruşturuder. Ertesi gün Nef i'yi idam ederler."

u olaya hem öğrenciler, hem Aysel öğretmen üzülürlerdi. Aysel öğreen şunu sorardı:

Üstünüzden ırak olsun, teşbihte hata aranmasın; aranızda, tamamei niyetle bir espri yapan ve başı bu yüzden derde giren var mı? Ya dze yapılan iyi niyetli bir espriye gereksiz yere kız-dığınız oluyor mu?

83/28

Page 84: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 84/284

ok örnek gelirdi öğrencilerden; anne babalarına, öğretmen-lerine ya birbirlerine yaptıkları yerli yersiz espiriler yüzünden başlarına aert açılmamıştı. Kendilerine yapılan masum espri-74 lere yersiz tep

gösterenler de vardı.

azen konu Fuzulî'nin Şeyh Galip'in aşk şiirleri olurdu. Aysel,

Şair aşkını böyle ifade etmiş; ya siz nasıl ediyorsunuz?" diye sorardı.

nce biraz kıkırdaşırdı öğrenciler, sonra konudan, konuş-maktaeyif alırlardı.

azen ders kitaplarında yazmayan bir baba-oğul çatışmasını anlatırdysel.

Mehmet bin Süleyman, Kerbelâ'da doğmuş. Bayat boyun-danmıair olmak istemiş. Biraz tevazudan, biraz da ilerde başka şairleriirleri onun şiirlerine karışmasın diye, gençliğinde 'Fuzulî' mahlasın

mış. Gün geçmiş ünlenmiş, ulu ozanlardan biri sayılmış. Günelmiş bir oğlu olmuş Fuzulî'nin; büyümüş, o da şair olmuş. Ancak dekanlı kendisine mahlas diye 'Fazlî'yi seçmiş; baba gereksiz, oğuerekli yani. Fazlî babası kadar meşhur olmamış şiirde. Ancak bir gür başka şair, babasıyla aşık atan Fazlı'ye bozulmuş olacak ki şöy

emiş:

Hille'de şimdi iki şair var; babası Fuzulî, oğlu Fazlî. Bu dünyanıütün işleri tersinedir. Aslında baba fazlî, oğul fuzulî.'

vet gençler, siz babalarınızla, annelerinizle zıtlaşıyor musunuzvetse, nasıl?" derdi.

ada,

84/28

Page 85: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 85/284

Bir gencin babasını, annesini geçmek istemesi kötü mü? Hem onlaeçmeye çalışmak, hem kırmamak mümükün mü?" diye sorardı.

ysel'e göre, böylece, uzaklarda kalmış şiirler gençlerin avuçlarınrerdi. Aysel bazen,

Dili, dizi eskimiş Shakespear'ı anlıyor da ingiliz, biz niye anlamayalımuzulî'yi," derdi.

ysel'e göre, temele Ali Şir Neva-i'yi, Karacaoğlan'ı, Şeyh Galibuzulî'yi; onların üzerine de Melih Cevdet'i, Dağlarca'yı, Necip Fazıl'rhan Veli'yi, Nâzım'ı koymalıydık dikkatlice.

ğrencileri Aysel öğretmeni severlerdi. O, edebiyatı, şiiri sevdirmişnlara. Kardeşine de.

ysel sadece edebiyat öğretmiyordu, edebiyat ile pozitif bilimağdaştırmayı da öğretiyordu. Sürekli roman, hikâye, dene- 75 me okyan, kaliteli tiyatro, film, opera izleyen bir edebiyat öğret-meniydğrencilerine, "Okuduklarınızı önce kalbinizle yorum-lamaksını

onra aklınızla," derdi. Ona göre bir edebiyatçı, oku-duklarını yorumyabilmek için, tarihte, psikolojide, coğrafyada ve benzeri alanlardlgi sahibi olmalıydı, ayda en az bir bilim ve teknik dergi

lemeliydi.

ysel'in gözünde, pozitif bilimlerden kopuk bir sanat, ya arabesurdu ya da kiç (kich). Bilimden ve sanattan uzak bir toplum ise bç olurdu.

ilenin soyadı Gökdemir'di. Fatma Gökdemir, Ragıp Gök-demir, Ays

ökdemir ve Gökhan Gökdemir.

85/28

Page 86: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 86/284

vin reisi Ragıp Gökdemir (Ragıp Bey'in evin reisi olduğuna yalnızcendisi ve eşi inanırdı; çocuklarının ve kanunların nez-ninde, gözündis sayılmazdı), çeşitli işleri denedikten sonra mefruşatçılıkta karalmıştı. İşleri iyiydi; İstanbul'da Esenköy'de büyük bir mağaza

ardı. Sabahlan, bizzat açtığı kepengin arkasındaki geniş vitrinde vağazanın derinliklerinde, saten perdeler, ipek perdeler, dantelli pe

eler, perdelikler, yerliler ithaller vardı. Kısa sürede Ragıp Bey işinsa zamanda büyüttü; iki farklı semtte iki farklı dükkânı oldu. İşleiydi.

agıp Bey, geleneklerine bağlı, haline, ahvaline sürekli şükreden, par

azanmayı seven ama aynı zamanda para kazanmakla kanaatkar oayı bağdaştıran, dürüst ve çalışkan bir esnaftı. Ragıp Bey, kendisinnaf olarak tanımlardı ama hanımı (Ragıp Bey karısına 'eşim' değianımım' derdi) Fatma Hanım, kocasının esnaf olarak adlandırıasından hoşlanmaz, yeri geldiğinde onun tüccar olduğun

urgulardı.

u namuslu (en azından işinde namuslu olan) ve çevresi tarafındaevilen insan, bir süre önce eşini aldatmış, bir yabancı ülkedeürkiye'ye gelmiş olan bir kadınla bir yıl kadar birlikte yaşamıştı.

irkaç ay birlikte olduktan sonra bu kadına bir daire alan ve

mam nikâhı kıyan Ragıp Bey, ailesi istanbul'dayken çeşitli mazeretlereterek, arkadaşlarla toplandıklarını söyleyerek, ailesi Uzun Vadi'yttiğinde ise daha rahat bir şekilde onun dairesinde kalıyordu.

agıp Bey'in kadının dairesine girip çıktığını gören tanıdıkları durumatma Hanım'a yetiştirdiklerinde, Fatma Hanım, ağlamış, kıyametle

86/28

Page 87: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 87/284

oparmış ancak işi evi terk edecek düzeye getirmemişti. Bir süre sonra bu görünmez kumaya ilişkin bir tür kabulleniş geliştirmişti zihnde; bir orospu, soyu sopu, ne idi-ğü belirsiz bir şıllık, kendisi gib

sil bir kadına, bir eşraf kızına rakip olamazdı. Olsa olsa bir erkeğiinin kiri olurdu, yıkayınca geçerdi.

agıp Bey, kendisini açıkça reddetmeyen ama evde sürekli üzgüolaşan, çocuklarına bağıran, sık sık ağlayan eşinin durumuna fazlayanamamış, olayın açığa çıkmasını izleyen ay içinde, "boş ol," derek sevgilisini terk etmiş, ellerini yıkamıştı. Bir yıllık macerasındaeriye, kadına aldığı daire kalmıştı. (Daha doğrusu daire kadınd

almıştı.)u aldatma olayı, Fatma Hanım olayı sineye çektiği için, siniriyle badebildiği için, ailenin düzenini görünür şekilde boz-mamıştı. Ancaökdemir Ailesi'nin göğünde, artık yağmura dönüşmeyen ama benarda sürekli duran bir karanlık bulut olup kalmıştı. Ara ara kendinatırlatan bir yumru gibiydi Fatma Hanım'ın göğsünde.

ökhan olaydan nispeten daha az etkilenmiş gözükse de Aysel, derden etkilenmişti. Artık onun için yaşamındaki gü-venli bir alan

üvenli eş fikri, her an kayıp gitme ihtimali olan, kaygan bir zeminönüşmüştü. Nikâhların nazik ve yakışıklı erkekleri, bahar bittiğindçup gitmeye hazır bir kuş olmuştu gözünde.

azen bir balkonda ya da bir verandada otururken bir an-lık bir gübrokusu duyarsınız aniden; varla yok arası bir şeydir, ikinci kez soludığınızda duymazsınız ama az sonra tekrar geçecektir üstünüzdena yakınlarda bir ahır vardır ya da birisi çimlerine gübre atmıştımayların evinde ve Gökhanların evinde, erkeklerin eşlerini aldaaları olayı, her an duyulmayan ama

87/28

Page 88: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 88/284

klıkla kendini hatırlatan, bir gübre kokusu gibi arada bir hissediler kötü esinti olmuştu.

ile, insanların açlığı ve tokluğu birlikte sindirdikleri, güzel esintilee kötü kokulan birlikte hissettikleri ve eğer dayanabi- 7 hrlers

üçlüklere birlikte göğüs gerebildikleri bir yerdir.

irekler ve çatılan tahtalar, çakılan çiviler çok da önemli değildir; bleyi ayakta tutan şey, gülümseyen yüzlerin ve çatılan kaşlarıengesidir.

Gökhan'ın Dostları

ökhan, ulusal ve uluslararası düzeyde astronomi derneklerinyeydi. Böylece, çoğuyla yüz yüze görüşmemiş de olsa çok sayıdrkadaşı vardı. Bunların bazıları bu alanda üniversite eğitimi almı

azıları konunun amatörü olan ama hepsi yürekleriyle, akıllarıylöğü, gökbilimini seven gençlerdi. Hepsi bilgili ve sevgi doluydu; göklim onları birleştirirdi; bir sıkıntıları olduğunda ya da bir sevinçlerrbirlerini arar, paylaşırlardı. Paylaştıkça, sıkıntıları azalır, sevinçle

rtardı. Arada çatışsalar bile, çatışmaları aile içi kardeş kavgası gibiydalnızca.

u gençlerin kendi aralarında, argoları, yalnızca kendilerinin anlaybileceği, onlar tarafından üretilmiş esprileri vardı. Bir geniş aibiydiler.

n sevdikleri oyunlardan birisi, birbirlerine, gök cisimlerini hediye eekti. Bazen bir galaksiyi, bir yıldızı ya da kendi bul-dukları bir kuyr

klu yıldızı hediye ederlerdi. Sanal sayılabilecek bu hediyeleri, geneldddîye alırlardı.

88/28

Page 89: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 89/284

azen kendisine bir yıldız hediye edilen bir kulüp üyesi, bu yıldızıaha önce aynı kişi tarafından bir başkasına da hediye edildiğinğrendiğinde, "Bu kullanılmış hediye," diyerek, aldığı soyut hediyeyde ederdi.

ğraşılarını, işlerini seven insanların öğrenme, çalışma or-tamlarındaptıkları birtakım teşbihler, insanları anaforlar gibi cezbeden metarlara dönüşüp dönüp durur ortalarda.

ökbilim öğrencilerinin, genç gökbilimcilerin birbirleri-

e yıldız, gök cismi hediye etmeleri, başlangıçta şakaydı, giderek cidye alınan, bazen sevindiren bazen kızdıran bir alışkanlık halinmıştı.

stronomiyle ilgili genç hanımlar ve erkekler, arkadaşlarına, 79 sev

lilerine, eşlerine, onların huylarını hatırlatan gök cisimlerini hediyder olmuşlardı. Bazen de birbirlerine bu cisimlerin adlarını verirlerd

rneğin, aralan iyi olan çiftler birbirlerine sarmal gökada hediyderler ya da "sarmalım," diye seslenirlerdi. Bunun anlamı, "Sen benollarında ve kalbinle sarıyorsun ya da ben seni sarıyorum" demekti.

işkilerinde inişler çıkışlar yaşayan, bir günü bir gününü tutmayaşilere 'düzensiz' gökadaların adları verilirdi.

iri ötekine kızdığında, 'uydu gökadaların' adını verirdi ona ya da saece "Uydu," derlerdi. "Filancanın etrafında uydu gibi dolaşıyorsuözü" ise yalakalık ediyorsun anlamına gelirdi.

şkide, karşıdakinin içini oyan, onu âdeta emen, tüketen kişilereKaradelik," derlerdi.

89/28

Page 90: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 90/284

arlak görünen, ancak insanlara mesafeli davranıp uzak duran, yanınzlaca yaklaşılamayan insanlar vardır. Bu kişilere, "Kuazar", diğer badeyle 'yıldızımsı' denilirdi. (Kuazarlar, çok uzak ama parlak, esrangiz gök nesneleridir.)

ökhan'ın gökbilime meraklı farklı ülkelerden arkadaşları vardnastasia, Harm, Nazanin, Michal, Andrej, Attila, Arabella, Stavrooira, Sebastien, Edvvard, Costa, Juhee, Tiamo, Tokiko, Nayuko, Ab

ullah, Ali, Salomon... Rusya'dan, Almanya'dan, iran'danolonya'dan, Macaristan'dan, Venezuela'dan, Güney Kıbrıs'tanransa'dan, ingiltere'den, İtalya'dan, Kore'den, Çin'den, Japonya'dan

übnan'dan, Kuzey Kıbrıs'tan, israil'dendi. Bu gençlerden bazılaendi ülkelerinden, bazıları ise öğrenci olarak bulundukları Avrupkelerinden katılıyorlardı kulüp çalışmalarına. Hemen hepsiyle yazca internet aracılığıyla tanışıyordu Gökhan.

ökhan'ın astronomi eğitimi almış veya almamış Türkiye'de yaşayaok sayıda Türk arkadaşı da vardı. Bunların bir kısmıyla yüz yüz

örüşürler, bir kısmıyla ise internette tanışırlardı.

ökhan'ın arkadaşlarının bir kısmı engeli olmayan, bir kısmı ise çeşitedenlerden ötürü yürüme engelli olan gençlerdi; içlerinde yürüyebn ancak spastik olanlar vardı. Hepsi gökyüzün-80 de birleşirlerdi.

rkadaşlarından, farklı ülkelerde engellilere sağlanan im-kânlaakkında bilgi ediniyordu Gökhan. Bazı ülkelerde en-gelliler için özeobüsler vardı. Engellileri de dikkate alan iç mimarlar, dizaynlı evle

ürolar yapıyorlardı. Bu yaklaşım ar-tık Türkiye'de de görülmeyaşlanmıştı. Bazı asansörlerde -hepsinde değil- görmeyenlerin paaklarıyla okuyabilecekleri numaralar yazıyorlardı artık. Kendisi içi

erekli olmasa da Beril alfabeli bu sayılar Gökhan'ın içini ısıtırdı. Bu

90/28

Page 91: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 91/284

öteki" in-sana, görmeyene empati ve saygı anlamına geliyordözünde. (Özünde, empati ve saygı olan her şey insanlığın yüzünğar-tır.)

ökhan birkaç yıl önce bir gün özürlü arkadaşlarından Andrzej'l

etleşiyordu.

ndrzej, sık sık âşık olurdu. Âşık olduğunda ise yerini göğünü o kız kaardı, gökleri yıldızları unuturdu. Ancak ilişkileri hep kısa sürerd

evgilileri Andrzej'i kısa sürede terk ediyordu. Andrzej bu durumuedenini özürlü oluşuna bağlar, "Sağlam olsam beni bırakmazlardı

ye düşünürdü. Oysa muhtemelen sağlam olsaydı da ayrılırlardndan. Çünkü sakat olduğu için değil, üzerlerine fazla düştüğü içirk ediyorlardı onu.

ndrzej, bunun farkında değildi; sevgililerini sevgiyle boğar, nefedırmazdı onlara. Onlar da nefes alabilmek için ayrılırlardı. Yeni b

rkadaş edindiğinde, sonunda bu da beni bırakacak, bırakmasın diy

üşünür, kızın üzerine düşerdi. Kız kendisini terk ettiğinde ise, "Beöyle olacağını bilmiştim," derdi. Yani sonuçta kendi kendini doğuraehânetlerde bulunurdu. Kaygılı olmayı bırakabilse her şey daha iyacaktı.

gün Andrzej son aşkıyla ilgili yakmıyordu Gökhan'a. Bir ara şöylemişti:

Avrupa'da, özürlü erkeklere cinsel hizmet veren özel eğitimli kadınlaar ama ben kiralık bir profesyonel sevgili değil, amatör bir ruh istem yanımda."

zürlü erkeklere hizmet veren profesyonel kadınlar Gökhan'ın ilgisinekmişti.

91/28

Page 92: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 92/284

Nasıl oluyor?" diye sorduğunda, Andrzej nasılını açıklamıştı. Gökhan

Benim ülkemde insanlar iyi kalplidirler ama artıları ve eksileri vaonuçta. Toplum, mavi kapak toplamayı, merdivenlere rampa yapmayatta özürlülere iş vermeyi düşünüyor ama onların da duygularının

nselliklerinin bulunabileceğini düşünmüyor. Onların kendilerini kuallığa adamış rahipler, rahibeler olduklarını zannediyorlar. Bir dstüne üstlük yüzlerine karşı "Vah, vah," diyorlar," demişti.

ökhan'ın dostları arasında bir de Umut adlı, otuz yaşların-da astroomide asistanlık yapan, Gökhan'ın 'abi' dediği doktoralı bir gen

ardı. Umut, özürlü değildi, özürlü olan olmayan tüm öğrencilerakındı. Ancak Gökhan'la aralarında daha yakın bir bağ vardı; Gökhazürlü olduğu için değil, astronomide sıra dışı hayâlleri olduğu içinawking'e özendiği için diğer öğrenciler arasında Gökhan'ı önceliklrk etmişti Umut.

mut öğrencilik yıllarında Gökhan için ağabeydi, sırdaştı; hâlâ öy

ydi. Aile fertlerinin duygusallıklarından ötürü aile içindonuşamayacağınız bazı hassas sorunlarınızı danışabileceğiniz aişında dostlarınız olmalıdır. Onlar ikinci bir aile gibidir, gerçek ble gibi, akıllı, gerçekçi, işte Umut da bunlardan birisiydi. Gökha

nunla daha çok sakatlığından kaynaklanan duygusal sıkıntılarını payşırdı. Başka şeyler de.

irkaç ay önce bir gün Gökhan internette Umut'a,

Umut abi, dünyanın birçok ülkesinde arkadaşlarımız var; yıldızlarleskopla bakıp yakınlaşır gibi onlarla da öyle, uzak-tan uzağa yakınrbirimize. Ama birçoğu daha az önce ülkemize saldırdı, İngilizunanlı'sı, Rus'u. Bazen acı bir duygu geçiyor aklımdan, acaba şehedelerimize haksızlık mı ediyoruz diye," dedi.

mut'un cevabı şöyleydi:

92/28

Page 93: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 93/284

Savaşlar, milletlerin değil, devletlerin, hükümetlerin işi. Onlaarışmasa öldürmezdik birbirimizi, izmir'in işgalini pro-testo içiüzenlenen bir Sultanahmet mitingi vardı hani. Halide

Vİ6

dip orada, 'Devletler, hükümetler düşmanımız, milletler dostu-muzur,' demişti, izmir'in işgalini, Venizelos kotardı, yüz binden fazlürk'ün ve Yunan'm yok olmasına neden oldu. Ama ay-82 nı Venelos, siyaseti bıraktığında Atatürk'ün elini sıktı, sonra da onu Nobearış ödülü'ne aday gösterdi. İşte Halide Edip'in demek istediğuydu. Siyasetçi Venizelos, düşmanımızdır; ama vatandaş Venizeloostumuzdur, dedemizdir. Yani devletler düş-manımızdır, insanlaostumuz. Bu cümleyle olmasa da Livaneli de aynısını söylüyoendince, Seranad'ım okudun mu?"

ökhan,

Aldım abi, okuyacağım. Belki hep aynı hikâye. Bruno'yu da, 'Güneldızlardan biridir yalnızca,' dedi diye yaktırmıştı kilise.

Bruno dedin de aklıma geldi-. Biliyor musun bir süredir nüşünüyorum? Bugün, tüm insanların onurlarının eşit olduğun

üşünüyoruz; en azından kuramsal olarak. Bir devlet başka-p*nın onru, vatandaşın onuruna; müdürün onuru, memurun onurunocuğun onuru, anababasının onuruna ya da bir katilin onuru bizimnurumuza eşit aslında. Ama bunu bugün düşünüyoruz, bir beş yüz ynce, kimse böyle düşünmüyordu. 'Kralın onuru, çobanın onurunşittir,' diyemezdi kimse. Daha röne-sansta bile, bir ressam hocğrencisini şöyle eleştirmiş: 'Sen kralın ayak parmağı ile çobanın ayaarmağını eşit çizmişsin. Olmaz öyle şey. O, kralın ayak parmağıemiş."

93/28

Page 94: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 94/284

O günden bugüne düşüncelerimizi değiştiren ne oldu?"

Pek çok şey; ama en çok pozitif bilimlerdeki gelişmeler bence. Belke en çok astronomideki gelişmeler. Beş yüz yıl önce in-sanlar, krarın padişahların sıradan insanlardan çok daha üstün oldukların

üşünürlerdi. Bu yüzden onların onuru, halkın onurundan yükseannedilirdi. Aynı yıllarda güneşin çok büyük, yıldızların ise çok ufaknemsiz olduğu düşünülürdü. Sonra astronomi gelişti, insanlar andılar ki, güneş, diğerleri gibi sıradan bir yüdızmış. Yalnızca biz

akın olduğu için büyük gibi gözükür-müş. İşte o zaman kralın onunun çobanın onuruna eşit olduğunu düşünmeye başladık. Eskide

ralın onuru güneş gibiydi; en büyük sanılırdı, meğer kralın onuru vüneşin büyüklüğü, bizim durduğumuz yerden öyle görünüyordu."

Tamam da abi, kral ile çoban tam tamına eşit mi?" "Statüleri farkllevleri farklı ama onurlan eşittir." Gökhan'ın dostları yıldızlar gibdi, onurları eşitti. Ancak Gökhan o gün hangisine daha yakınsaangisiyle daha yoğun ile- 83 tişim içindeyse, o gün, bir güneş gibğerlerinden bir adım öne çıkardı o.

ökhan göğü severdi. Gök, apaçıktır, az ötededir ama ona ve bilgisin

olay ulaşamazsınız. Gökbilimi ile belki biraz ulaşabilirsinökyüzünün bilgisine. (İnsanlar da, kuşlar da, kelebekler de öylediarşınızda dururlar ama onlara ve onlara ait bilgilere kolay ulaşamaznız.) Gökhan, kendi zihninin, hocalarının, dostlarının desteğiyaşabiliyordu göğün bilgisine.

üm hocaları, meselâ Ethem hoca, yalnızca matematiği, yıldızlaeğil, fiziksel anlamda yaşamakta olan bir evreni, uzaktan seyretmeye sevmeyi de öğretmişlerdi ona. Gökhan evde, bilgisayar bağlantı

94/28

Page 95: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 95/284

odern bir teleskopun yanı sıra el yapımı iki teleskop daha kullanıyrdu. Bir galileskopu vardı bir de yine el yapımı daha modern bleskopu. (Galile Galileo'nun yaptığı ilk teleskopa "galileskop" denili

ugün onun yaptığının benzerini yaptığınızda, gökyüzüne Galile'niözleriyle bakmış olursunuz.) Gökhan'ın el yapımı teleskopları, ellleskop yapan Türk kadın gökbilimcilerden -belki de ilki- olan göklimci Nurcan Gök tarafından yapılmıştı. Eşinin soyadından ötürök olan Nurcan Gök, kendinden ötürü de bir amatör gökbilimciydarıkoca, önce Nurcan sonra Koralp iyiden iyiye bu işe iyice gönüermişlerdi.

1

rtesi Gün

ir günü izleyen güne 'ertesi gün' denilir genelde. Yeryüzündökyüzünde, her gün kendine özgüdür; kendinde şeydir, kendisi gibid

, güzeldir. Ancak bazı ertesi günler, tekrarı olmayacak şekildüzeldir.

rtesi gün, ötelenmiş, ötedeki gündür; bazen bir ertesi günde ötedekaşamlara geçilir.

mayia Gökhan'ın tanıştıkları günü izleyen gün, ikisinin de haya

rında hiç yaşamadıkları bir ertesi gündü.

95/28

Page 96: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 96/284

rtesi gün güzel bir gündü; sabah dağlardaki sis vadiye indi. Kuşlance birdi, sonra iki; sonra binlercesi geldi. Kuşlar, böcekler, kedileöpekler, kelebekler, yürüyüşe çıkan insanlar, kapılarını pencerelerinçanlar, hepsi, yeri göğü vadiyi, güneşi gördü.

üzel bir gündü.

e Umay uyandı.

gün güzeldi; ama hiç kimse için o gün, Umay'a gözüktüğü kadaüzel bir gün değildi. O gün, Gökhan'la tanıştıklarını izleyen ilk sabahk gündü; o gün bir daha tekrarı olmayacak bir ertesi gündü.

gün Umay, ne dağları, ne güneşi gördü. Aklı sevgisindeydi, sevgiindeydi. O gün Umay için yeni, yenidende öte, hiç yaşanmamıoğmamış, görülmemiş bir gündü. Umay bugünü gördü.

sabah Umay uyandığında aklına hemen Gökhan geldi, önceki gü

eldi, kalbi heyecanla çarptı. Onu gördüğünden bu ya-

a kaç saat geçtiğini düşündü. Hiç saat geçmemişti. Dün oldu

u gibi, önünde, zihninde duruyordu. Dün, bugündü, uçup git

eye hazırlanan bir kelebek gibi, belki uçup gidecekti ama şim

önündeydi. 85

may âşıktı, bir sevgilisi vardı. Aklını, sevinç, coşku ama yanı sıra, yterse diye, derin ve ince bir korku kapladı.

96/28

Page 97: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 97/284

onra Gökhan uyandı. Gökhan ve Umay, uyandıklarında birbirlerinörmediler ama birbirlerinin farkındaydılar. (Aşk, görmeden birbirinrk etmektir.)

ökhan uyandığında, önce Umay geldi aklına. Umay öyleydi, güzeld

radaydı, oydu, onundu. Gökhan'ın her şeyi, düşleri, düşüncelerlesi, dostları vardı; ama ilk kez bir sevgilisi oluyordu.

ökhan, o güne kadar hissetmediği bir mutluluk ama derinlerde baygı, ferahlatan ama aynıda ürperten bir rüzgâr hissetti içinde, yürmezse diye.

ncak mutluluk esip, uzaklara sürdü kaygıyı. Artık bir sevgilisi vardrtık yalnızca kendini değil, iki kişiyi düşünmesi, iki kişilik düşünmeerekliydi. Belki evleneceklerdi. Günlerini, gele-cekl-mni, gelirlerinurları, olmazları düşünmesi gerekliydi. (O erkekti, bütün bunları

üşünmeliydi.)

rtık, bakacağı her gök atlasında, gecede gündüzde gökyüzündldızların, nebullaların, ayın, güneşin, yanında kanatlarını açıp uçar kuş gibi Umay'ı.da görecekti. Umay, eski dilde kutsal kuş demekt

uşların tannçasıydı. Kuşların tannçası artık Gökhan'ın sevgilisiydrtık Gökhan'm yerinde, göğünde, göğsünde Umay da vardı.

ökhan, Umay'ı kollarına aldığını, göğsüne bastırdığını düş-led

onra onu öptüğünü hayâl etti. Bir hayâl perdesinin ardında, sisleulutlar, tüller gerisinde Umay'ı belli belirsiz hayâl etmek bile güzeldi

s dağılır, gökyüzü bulutlarını uzaklara çeker, dağlar gözü-kür; canr, canlılar ortaya çıkar. Gökhan, sislerin, bulutların gerisinde, canla, teniyle, teller duvaklar içinde Umay'ı gördü. Uzattığında elin

eğdiremeyeceği bir camın gerisindeydi sanki; ama canlı capcanlıydller duvaklar içinde Gökhan'a gülümsü-yordu. Evleneceklerd

vlenmeleri gerekliydi.

97/28

Page 98: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 98/284

rtık Gökhan'ın göğünde, göğsünde, uyuduğunda düşünd

yandığında gözünde Umay olacaktı.

ökhan, sıcak bir yaz akşamında veranda da Umay'la el ele oturup onldızları anlattığını hayâl etti. Ona teleskopuyla uzak-lan gösterecektrtık yıldızlar Umay'la daha güzeldi.

sabah Gökhan, yirmi beş yıllık dünyasının hiç ayak basılmamış bölgesine ayak bastığını hissetti. Bu topraklar yeniydi. Bu yeni toprakrda, düşler ötesi, gerçekleşmesi hayâl bile edilmemiş olan yepyenr yaşam vardı.

sabah Umay'a ve Gökhan'a güneş değil aşk doğmuştu. Aşk, iki kişilir işti. Aşk, çok kalabalık bir dünyada, iki kişilik bir dünya, iki kişili

r yuva oluşturma işiydi.

ökhan kalktı, kendini sandalyesine çekti. Umay henüz bilgisayarınçmamıştı, açınca mutlaka Gökhan'ı arayacaktı. O arayana kadar geçeek zamanda Gökhan, internete bakabilirdi, gelen iletilere cevap verelirdi. Ama internet boştu, internette boşluk vardı; Umay yoksa inteet de yoktu. Zaten göreceli olan zaman, artık Gökhan'ın kalbind

may'a ayarlanmıştı. O yoksa zaman da yoktu.

ökhan verandaya çıkıp bekledi. Az sonra Umay internete geldüneş doğmuştu.

k düşünen insandan bu yana sevgililer için sabah birbirle-rinönderdikleri iletilerle başlamıştır. Güneş eğer ileti taşıyors

ydınlatır.

98/28

Page 99: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 99/284

skiden Anadolu köylerinde internet, telefon yokken, delikanlılar uzaan ayna tutarlardı sevgililerine, yavuklularına. Yuvarlak cep aynalaurdu ceplerinde âşık erkeklerin; arkasında da mutlaka bir horoz re

mi. Tarlada, yolda, belde, bir genç kız, tâ uzaklardan, ağaçların ya dalıların ardından, güneşin bulunduğu yerin ters tarafından, gözlerinüneş geldiği zaman, sevgilisinin kendisine işaret verdiğini anlardı.

şk güneştir, güneş gibidir; en iyi güneşle iletilir Anadolu'da.

may ile Gökhan, internetten "günaydın," dedikleri zaman birbirlee, yüzleri aydınlandı hemen, uzaktan bir ayna tutul-muş gib

özlerine.şk güneştir, güneşli haberler getirir sevgililere.

gün öğleden sonra hava kapandı, yağmur yağmaya başladı.

ki baharda uzun uzun iplikler halinde yağmur yağardı Uzun Vadi'derlalara, ormanlara, bahçelere. Her yağmurdan önce bir kasve

ağmurdan sonra toprak kokulu bir rehavet çökerdi, ağaçların, bahçerin, evlerin üzerine. Serçeler, bir gündüz uykusundan uyanmış gib

uytulardan çıkar, şöyle bir silkinir, yağmur bitti şarkıları söylerlerdr ağızdan. Uzun Vadi'de yer, gök, zaman güzeldi; ister yağmurlu iste

üneşli gökyüzü güzeldi her zaman.

gün Umay ve Gökhan birlikte kararlaştırıp evlerinin verandalarınktılar, birbirinden uzak iki verandada yağmura baktılar. Üstü örtülr mekânda, bir balkonda veya bir verandada, yağmur yağdığınd

urup yağmura bakmak güzeldi.

99/28

Page 100: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 100/284

akşam Gökhanların sofrası yine her zamanki gibi zengindi. Fatmanım yemek yapmayı severdi. Sofrada geleneksel yemekler vardı, be Uzun Vadi'ye özgü ot sepeti. Bu otlan, birkaç komşusuyla birliktrlarda toplardı Fatma Hanım. Ot toplamak binlerce yıllık geçmişte

elen törensel bir uğraştı sanki. Binlerce yıl önce, tarım önceağlarda, erkekler ava giderdi, kadınlar ot ve tohum toplamaya. Bugüazarda, manavda sebze meyve alınsa da, doğadan ot toplama alışkanğı hâlâ sürmektedir Anadolu'da. Madımak, karahindiba, ebegümee daha nicesi... Bu otlar, saksıda, serada yetişmez, doğadan toplanalnızca.

ölgede yetişen otlar, sofralık bitkiler, tohumlar, mevsimine göre yöralkının ve Fatma Hanımların sofralarında, evlerinde, rengârenk yüzriyle, miskübin kokularıyla nane, reyhan, dereotu, kişniş, sanba

ardağı, boz süpürgecik, gülizar, efelik, cüce bağırsağı, terek bunurdu. Sofralarına, mutfaklarına Kazankaya Kanyonu'ndan, Çalkaröyü'nden tatlı soğan gelirdi.

amya çorbası, yayla çorbası (toyga çorbası), yaprak sarması, patlıcavası gibi bildik yemeklerin yanı sıra, her yerde bilinmedik yöresel yeekler de yapardı Fatma Hanım. Bacaklı çorba, karabaklalı sarmma yaprağına sarılı soğuk yenen bat, keşkek, madımak, coştu, bastrfene, Tokat kebabı, nivik, gelin parmağı, ısırgan yağlı aşı, sips

apa, siron, tülü köfte, kulak, cadı, kav-

k börek, mısır böreği, pırasa böreği, hamba, Almus böreği, çarşaöreği.

atma Hanun'ın sofrası, geçmişten bugüne böylesine zengin-88 dte.

100/28

Page 101: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 101/284

ülsen Hanım da yemek yapmayı severdi; ama sofrasında daha çokemurluk yaptığı dönemlerden kalan alışkanlıkla, makarna, köft

atlıcanlı pilav, cacık, salata benzeri pratik, kolay yemekler bulunurduemeklerinin temel özelliği, kızının sevdikleri olmasıydı.

akşam, Gökhan da Umay da, her zaman sevdikleri anne yemeklerinrk etmediler. İkisinin de gözleri dalgında sofralarında; uzak ufukra, bu sofraları ve evleri aşan yeni ufuklara bakıyorlardı âdeta.

Kelebek Avcıları

laimisema ne yana uçması gerektiğini bilmiyordu. Irmağın karrafında yüksekçe bir ağaç dalına kondu, dört bir yana baktı. Kadeherman ortalarda yoktu.

utlaka uzaklara gitti, buralarda zaman kaybetmemeliyim diyüşündü, evlerin gerisine, kırlara doğru süzüldü. Sağa sola bakaraerliyordu. Aşağıda, artık mevsimi geçmekte olan ebegü-meciler, saeyaz çiçekli adaçayı yapraklı ladenler ve bir tane de uzun tohumlkesakalı vardı.

ir ağacın tepesine kondu, sonra ağaçtan ayrılıp villaların arkasınoğru uçmaya başladı. Alçaktan uçuyordu. Birden iki kelebek telâşlanından geçtiler; biri var gücüyle,

Çabuk kaç kelebek avcıları geliyor," diye bağırdı.

laimisema şaşkınlıkla arkasına baktığında elindeki sopaların ucun

rer pazar filesi asmış iki gencin onlara doğru koştuğunu gördü

101/28

Page 102: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 102/284

unlar doğasever kelebek avcılarıydı. Telâşla iki kelebeğin gittiği yönçtu, uzaklaştı.

yarmasalar kaçmazdı. Kelebek avcılarını ilk kez görüyordu.

ç kelebek hızla ırmağın karşı tarafına geçtiler. Avcılar karşıda kaldurtulmuşlardı.

an yana bir ağaç dalına kondular.

laimisema nefes nefese,

Neydi bunlar anlamadım?" dedi.

elebeklerden yaşlı olan (on gündür yaşıyordu),

unlar kelebek avcısıdır. Kelebek yakalarlar," dedi.

laimisema, ellerindeki sopalara pazarda gördüğüm filelerden takışlardı. Onunla mı yakalıyorlar?" diye sordu.

Hayır," dedi öteki kelebek,

Pazar filesi değil, kelebek ağı o. Kelebeğin üzerine tutup içine sokarr, içine girdin mi, artık ölüm kaçınılmazdır. Götürüp ko-leksiyonoyarlar."

Nasıl?"

Kanatlarına birer iğne batırıp bir duvara çakarlar seni. Kanatların ik

ana açık, uçmaya hazırım sanırsın; kımıldayamaz-sın, ölürsün; bir inanın koleksiyonunda ölü bir kelebek olursun."

102/28

Page 103: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 103/284

laimisema kendini çok kötü hissetti; hayretle, öfkeyle,

Bunu niçin yaparlar?" diye sordu.

aşlı kelebek,

Doğayı, bizi sevdikleri için yapıyorlar bunu; sanırım insan, sevdiği şealnızca onun olsun ister," diye cevap verdi.

kinci kelebek,

nsanlar, bazen sevdiklerini yanlarında tutarak öldürürler, bazen dzdıklarını. Hani Romanyalılar çarmıha gererlermiş insanları, tıpk

elebekler gibi," diyerek lafa girdi.

aşlı kelebek,

Romanyalı değil, Romalı," diye düzeltti.

laimisema,

Çarmıh ne?" diye sordu.

aşlı kelebek,

Çarmıh, bir öldürme aracıydı; birbirine dik iki tahta, insan-ların üzere çizilmiş bir çarpı işareti. Eskiden bazı insanlar, sevmedikleri insanrın kollarını iki yana açıp ellerinden birer çiviyle tahtaya çakarlardoleksiyondaki kelebekler misali, öylesine du-rurdu insanoğlu, sonra ölürdü, susuz ve acılı."

laimisema korkmuştu,

103/28

Page 104: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 104/284

Demek ki bu insanlardan uzak durmalı, severlerse de öldürüyorlazarlarsa da," dedi.

Yani."

Yani."

aşlı kelebek:

Bu insanların yaptığı bununla da bitmiyor hani. Nice tırtıl bir kozrer çevresine, günü gelince kelebeğe dönüşüp çıkabilmek için sessce. Ama bu hain insanlar, ipek yapabilmek için, kozayı kaynar suyarlar, tırtılı öldürürler, kelebek olup dünyaya ulaşmadan. Kozadaekli elbiseler yaparlar." (Bu doğruydu. Koyunu öldürüp doğmam

uzuyu annesinin karnından çıkarıp astragan kürk yapan insanoğluelebeklerin yaşanmamış hayatlarından da kendine, tenine hafifç

okunsun diye ipekli kumaşlar dokumuştur.)

kinci kelebek,

Soyumuz, bu soysuzların tehdidi altında. Bu hain insanlar, her şeyaparlar. Sonra dönüp ahlâktan, adaletten söz ederler," diyerek antenrini salladı.

laimisema,

Bu insanların hepsi kötü mü? İki gündür bir kız görüyorum, sanalyede oturup dolaşıyor. Bize bir zarar vermez gibime geldi," dedi.

aşlı kelebek,

104/28

Page 105: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 105/284

Vermez belki, insanların bir kısmı kötüdür, bir kısmı iyi. Ama hangiarar verir, hangisi vermez, anlamak için ömrümüz yetmez."

iğer kelebek,

Biz hepsinden uzak duralım en iyisi.""

Yani."

Yani."

laimisema da onlardan öğrendiği gibi "Yani," dedi.

endini çarmıha germeyi keşfeden insanoğlu, bu keşfinden ötürü pişanlık ve öfke duydu. Öfkesini göğe yansıttı, Kutsal Ruhu gökten yerdirdi, insan yaptı; bu insana eziyet etti, çarmıha çiviledi, sonra d

erisin geriye göğe gönderdi. Modern günün insanı, yendiği düanının etinden bir lokma yiyen pagan günlerin insanı gibi, zafer sar

oşluğu içinde isa'nın eti kanı niyetine bir lokma ekmek yedi, bir yuum şarap içti.

oma'dan bugüne çarmıhın çivileri, insanın vicdanına çakılmış gibKelebek kanatları veya insan bedeni, özetledi olup biteni: Çivi.)

avi kanatlı kelebek Alaimisema'ya,

Şu ağaçların arkasına gidiyoruz, arkadaşlarımız var, bizimle 92 gelelirsin," dedi.

laimisema kendini yalnız hissediyordu, onlarla gitmek iyi gelecekt

kisini de sevmişti. Bir an onlara katılmak geçti aklından sonr

105/28

Page 106: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 106/284

azgeçti. Amacı henüz önündeydi, Kerman'ı aramaya devam etmeliydelebeklere,

Size çok teşekkür ederim, hayatımı kurtardınız, sizi sevdim, sizinlelmek isterdim ama ben sevgilimi arıyorum. Onu bulmam lâzım

edi.

Kayıp mı oldu?"

Yok, kaybolmadı, gitti. Onu arıyorum şimdi."

ki kelebek de kuşku duyan, biraz da ayıplayan bir bakışla bak- ' tılalaimisema'ya.

ünkü her ne kadar demokratik hayvanlar olarak bilinseler de, keleeklerin dünyasında bile, bir kadın kelebeğin kendisini bırakıp gider erkeği araması ayıp sayılırdı, kadın pasif olan, bekleyen olmalıydlaimisema açıklama ihtiyacı duydu; olayı biraz çarpıtarak,

Biz aslında birbirimizi seviyoruz ama onun büyük bir görevi vaörev icabı gitti," dedi.

u açıklamayı yapmak Alaimisema'yı rahatlatmıştı. Kele-bekler,

Nasıl bir görev?" diye sordular.

laimisema, gururla Kadeh-Kerman'ın ne aradığını anlattı. Kelebekleadeh-Kerman'ın adını duyunca heyecanla,

Aa, onun adını biz de duyduk, kraliçemizi arıyormuş, tüm kelebeklerkurtarıcısı olacakmış," dediler.

106/28

Page 107: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 107/284

laimisema, nasıl tanıştıklarını anlattı onlara. Sonra anten-lerinrbirlerine sürerek vedalaştılar, vadi boyunca uçmaya devam etlaimisema.

irkaç gün ömrü kalmıştı; kelebek avcılarına yakalanırsa belki daha d

saydı zamanı. Bir an önce sevgilisini bulmalıydı. Sağa sola bakınakına uçtu, uçtu, uçtu. Kâh Güneş'e doğru, kâh güneşten ırağa, uçtuçtu, uçtu.

ir süre sonra birkaç kelebek daha gördü Alaimisema, neşe içinde inialkıyorlar, havada görünmeyen daireler, elle tutulamaz helezonlaziyorlardı; Alaimisema'yı görünce yavaşladılar, 93 selâm veriereye gittiğini sordular.

laimisema onlara, biraz öncekine oranla daha da gurur duyaraevgilisi Kadeh-Kerman'ı aradığını söyledi, görüp görmediklerin

ordu. Kelebeklerin üçü de Kerman'ı tanımıyorlardı; ne adınuymuşlardı, ne de ne aradığını.

laimisema buna çok şaşırdı, bütün kelebeklerin Kadeh-Kermannıdıklarını sanıyordu; tanımayanlarla karşılaşmak onu hayrıklığına uğratmıştı.

çmayı sürdürdü. Birileri onu tanısın ya da tanımasın, ara-mayevam edecekti, önemli işler yaptığı ya da tanınmış olduğu için değincelikle sevdiği için arıyordu Kadeh-Kerman'ı.

onra bir de şu vardı: Alaimisema, yüreğinin derinliklerinde önemler yapacak bir liderin yakını, yardımcısı olmaktan gu-rur duyuğunu hissediyordu.

107/28

Page 108: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 108/284

vet ölmeden önce onu bulmalıydı; sevgilisini, liderini bul-malıydirkaç saat bile birlikte olsalar razıydı. Kısa bir ömürde birkaç saazun bir zaman sayılırdı.

çmayı sürdürdü. Bir ara tanımadığı birkaç kelebek arkasından

Dikkatli ol, ilerde kelebek avcıları var," diye bağırdı.

anımadığı kelebeklerin bu işbirlikçi tavrından içten içe bir hauymaya başlamıştı Alaimisema. Zaman zaman kendisini yalnız hisetse de, bu tür dostça uyanlar, güneşi gören sis gibi, yalnızlık duyusunu alıp götürüyordu üstünden. (Avcılar ve saldırganlar daima ola

elmiştir dünyada; önemli olan avların daya-nışmasıdır.)ir ara tek başına uçuyordu Alaimisema, çevrede başka kelebek yoktuirden ağaçların altında, elinde kelebek ağı bulunan, beyaz gömleklyah şapkalı bir genç gördü; oniki, onüç yaşla-nndaydı. (insanlar içi

ok genç, bir kelebek için çok yaşlı sayılırdı.)

laimisema siyah şapkalı oğlanı fark ettiğinde oğlan da onu gördüzla uzaklaşıyordu ki o da peşinden koşmaya başlamıştı.

laimisema telâştan yalpalarken, oğlan kelebek ağmı havaya

aldırmış koşuyordu; yakalanması an meselesiydi. Aradaki mesa

hızla kapanmaya başlamıştı.

4 O telâş içinde bir an, "Ya sevgilime kavuşmadan ölürsem," di

e geçirdi Alaimisema aklından. Son bir gayretle yükseldiğinde, küçü

vcı üç metre gerisindeydi.

108/28

Page 109: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 109/284

9 Lüks Lambası Altında Aşk 

ir gün öncesine kadar rahattı Gökhan, yıldızları düşünürdü gecele

oyu. Şimdi göğünü, göğsünü yepyeni bir duygu sarıver-mişti. Yenaşlayan bir aşk heyecanı ama yanı sıra yüreğinde bir derin kaygı, yürmezse diye. Acaba? (Bütün filozofların ve bilginlerin sorduğcaba'dan daha önemli bir acaba, âşıkların zihninde yaşar galiba.)

ökyüzü, astronomi, uzaklaşan galaksiler gibi Gökhan'ın zihnindedivermişti. Şimdi, arkası karanlık, önü aydınlık bir lüks lambası bermişti önünde.

950'lerde, 60'larda, özellikle kırsal kesimde, lüks lambaları vardürkiye'de; halkımız "lüküs lambası," derdi. Bağlarda, harmanlardeceleri lüks lambası yakardı Anadolu insanı.

üks lambası, çevresindeki üç metre çaplı bir daireyi aydınlatırdı yazca. Gecenin bir yansı lüksü yaktığınızda günlük güneşlik olurdakın çevreniz; ancak dairenin ötesini göremezdiniz; uzaktakiler siörürlerdi, siz onları göremezdiniz.

ir kitapta okumuştu bunları Gökhan, şimdi aşkları da apaydınlık bks lambası içindeydi; birbirlerini görüyorlardı ama az ötesi karanlık

belirsizdi.

ir de şu, ışığa âşık pervaneler koşardı lüksün ışığına. Pervaneleanardı.

elki de bütün aşklar bir lüks ışığı gibidir, lükstür. Üzerine doğroşanları, sevgilisine pervane olanları yakar; koşmayan karanlıkt

alır.

109/28

Page 110: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 110/284

'""

ökhan âşıktı.

enelde bastırdığı, zaman zaman onu üzen düşünce, artık ör-tülemeçimde zihnini kaplamaya başladı Gökhan'ın. Ben niçin 96 hastdum diye.

ir hata ya da bir aksilik, küçükken felç olmasına yol açmışökhan'ın. Göğü delen bir lazer gibi, ışık demeti benzeri bir iğne, desini delip yaşamına girdiğinde bütün yaşamını değiştirmişti.

ocukken bir iğne, sinirine gelmişti, çok az sapmıştı ama çok şeyeğiştirmişti yaşamında; felç etmişti. Sadece birkaç milim öteye gels

mdi yürürdü Gökhan.Olup bitenin sorumlusu kim? Toplum mu, eğitim eksikliği mi, aksili

i, tabiat mı, kader mi; bilemezsiniz.)

stüne üstlük ikinci bir hastalığı daha vardı Gökhan'ın. Hekimleröre, önünde on yılı vardı. (Bu tahmin kesin mi bi-lemezsiniz.)

ğer doğruysa yalnızca on yıl. İlmini, şöhretini önündeki on yılğdırmalıydı.

indeki, sabah çiğlerine benzer sabah sevinci bir anda uçu-verdmay'a on yıl ömrünün kaldığını söylese miydi? Bilemedi. Yoksa hi söylemeseydi? içinden dedi ki:

110/28

Page 111: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 111/284

"O beni böyle kabul etti; kolumun bacağımın kısa olmasını kabuti. Acaba ömrümün kısa olduğunu da kabul eder mi? Ömrüm gerçekn kısa mı?" (Birinci sorunun cevabını hemen öğrenebilirdi; ikin

orunun cevabını bilemezdi.)

ökhan yataktan kalktı, yüzünü yıkadı. Evlerindeki lavabo-lardan bizürlüler içindi; önü kavisli, hilal gibi, musluk kolu uzun. Sonralkona çıktı, Umay'ı niçin sevdiğini düşündü, bi-lemedi. Kendisinenzediği için mi, güzel olduğu için mi, bile-medi.

elki de niye sevdiğini bilmesi gerekmezdi. Niyeyse niye, sevdim işt

ye düşündü.aşkalarına hesap vermesi gerekmezdi; kendine bile hesap vermeereksizdi. (Sürekli hesap verdiğimiz için birilerine, he-saplarımız açıerir habire. insanın neyi niçin yaptığını, kendine veya birilerine açıkması, kendi boynuna geçirdiği ilk esaret halkasıdır. "Vebalimoynuna," der kimileri; vebalden veba gibi kor-

arız. Ama kendi kendimize yaptığımız haksızlıkları ciddîye al-mayıslında en büyük vebal, kendi özgürlüğümüzü, gelişmemizi, kendime, kendi elimizle kısıtlamamamızdır.)

alkonun kenarına gitti, sandalyesini dağlara doğru çevirdi. Dağlaökhan için yıldızların başlangıcıydı; dağlarda, kuşlar, Umaylaağların ötesinde uzay vardı. Düşünmeye başladı; elinde değildi, zihndeki düşünce eline sığmıyordu. Acaba?

caba, sakat olmayan bir kızı beğenmeye cesaretim yok da o yüzdei Umay'ı beğendim diye bir düşünce, inatçı sarmaşıklar gibi sarıld

klına. Bu soru kötüydü, hem Umay'a haksızlıktı, hem kendisine. "Yo

111/28

Page 112: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 112/284

esinlikle öyle değil," dedi içinden; O'nu, öyle olduğu için değil, duğu için beğenmişti.

ökhan Umay'ı sevmişti; sakat olduğu için değil, Umay olduğu içialnızca.

irinci düşünceyi kovmaya çalışırken, daha kötü bir düşünce çörekleerdi aklına, içinde, tâ derinlerde, yüzü, gözü olmayan bir ses, "Eğe

en sakat olmasaydın, beğenir miydin bu kızı?" demeye başladı. Bileezdi. Yaşanmamış bir yaşantıyı bilmesi beklenemezdi.

ütün bu düşünceleri reddetti. Neyse ne, nedense neden; onevmişti. Kendisine veya bir başkasına hesap vermesi gerekmezdi. n, basmakalıp bulduğu, sevmediği atasözlerinden birisi geçiverdklından: "Ye üzümü sorma bağını," diye. Ülkenin, kaynaklarının, zennliklerinin, kuşlarının, kelebeklerinin, hunhar bir iştahla yenme

öz konusu olduğunda, bir ahlâksızlık belirtisi olan bu düşünce, bazelevsel olabilirdi kişisel tarihinizde.

e üzümü, sorma bağını; sev derinden, kurcalama nedenini. Umayeğenmişti, sevmişti. O kadar, bitti.

eğenmesi doğaldı da, birkaç saat içinde âşık olması, biraz tuhaf geliyrdu, kulağına, aklına. Ancak galiba, kelebeklerin ömrü misali kısürecek ömürlerde, aşklar da hızlı olmak zorundaydı.

ternete baktı, Umay henüz uyanmamıştı.

eyecanlı, ama hüzünlü, kararlı ama kaygılı bir yüzle, merdiven asnsöründen verandaya indi, annesi kahvaltıyı hazırlamıştı. Pazardaınmış peynirler, reçeller, zeytinler, domates, biber, yeşillikler ve kız

rmış ekmek... Gökhan kahvaltı etmeyi severdi;

VI7

112/28

Page 113: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 113/284

ma bu sabah sofrayı görmedi; uzaklara ayarlanmış bir dürbün

yakındaki bir nesneye bakınca nasıl ki bulanık gözükürdü, sof 

a da öyle.

8 Fatma Hanım oğlundaki değişikliği fark etmedi; ama Aysel

blası hemen anladı; dünden bu yana Gökhan değişmişti. Aysel, öncrkasından eğilip kardeşini, sonra da annesini öptü, onlar da Ayselssizce kahvaltıya başladılar.

ökhan dalgındı, görünmeyen uzaklara bakıyordu gözleri. Fatmanım bir ara mutfağa gittiğinde,

yi misin Gökhan?" diye sordu Aysel.

yiyim," diye karşılık verdi Gökhan.

u cevap Aysel için yeterli değildi. Üsteledi; şaka mı ciddî mi olduğelli olmayan bir ifadeyle, sesini alçaltarak,

Hayatım, o dünkü kız kafanı mı karıştırdı?" diye sordu.

ökhan, önce "Hayır," dedi; az sonra gözlerini tabağına di-kip, "Evetedi.

atma Hanım mutfaktan döndü, sustular.

ökhan'ın evet'i, Aysel'in zihnini, sıcak bir çöl rüzgârı gibi yalayı

eçti. Böyle bir şeyi yıllardır bekliyordu. Gökhan'ın evliliği, cinselliğ

113/28

Page 114: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 114/284

le içinde hiç konuşulmazdı, gündeme gelmemişti. Ama artık günüyü, gündemiydi; konuşulmalıydı.

iderek artan sayıda tanıdık Aysel öğretmene, "Niçin ev-lenmiyorun?" diye soruyordu. Bu anlamsız ve patavatsız so-ruya Aysel'in can

kılırdı. Ayıptı, gereksizdi ama hiç olmazsa Aysel'e böyle bir soru sorabiliyordu. Fakat hiç kimse bu soruyu Gökhan'a sormazdı.

ice anne gibi Fatma Hanım da kızına sık sık, "Sen de hayırlısıyla bvlenseydin," derdi. Ancak buna benzer bir şeyi Gökhan'a höylememişti.

ökhan'ın evlenmesi konusu, uzağındaki, yakınındaki insanlarküten bir konuydu; konuşulmazdı, tabuydu. Ele, gündeme gelmer şeydi. Bu yüzden insanlar bu konuyu ellemezlerdi. Özellikl

ençleri baş-göz etmek konusunda pek hevesli olan yaşlı kitlökhan'ın evliliği söz konusu olduğunda sessizdi.

vlilik konusu, sadece çevresi için değil, bir ihtimal çevrenin etkisiylökhan için de zor bir konuydu. Gökhan'ın canını de-

nden derine, deriye batmış bir kıymık gibi sürekli acıtan bu konumdi birden bire gündeme gelmiş, düşlere düşüncelere giren bir sı

uvermişti.

ysel, Gökhan'ın eline hafifçe dokunup, "Canım benim," dedi. Gökhau dokunuşta ve ses tonunda, destekle karışık bir acıma hissetti. Belkerçekten acıma vardı veya Gökhan'a öyle gelmişti; fakat desteduğu kesindi.

gün içinde bu "canım benim" sözü bir alt yazı gibi Gökhan'ın zihnden ara ara geçiverdi. Ailesi için Gökhan bir candı; ama şimd

114/28

Page 115: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 115/284

an'ın canı yanıyordu. Evlenebilirler miydi, Umay ister miydi, aileter miydi, ömrünün sınırlı olduğunu öğrenceler ne derlerdi? Bir du vardı. Dahası Gökhan'ın anne babası ne diyecekti?

tuz beş yaşında öleceğini bilmek, önünde on sene kaldığı-nı düşün

ek, en azı hekim tahminiyle sınırlı bir ömrü olduğunu bilmek, bazealdırılması imkânsız bir yüktü üstünde, bazen önemsiz gözükürdözüne. Nicedir kendi kendine,

Nasıl olsa herkes ölümlü, üstelik kimse ne zaman öleceğini bilmiyou âlemde; belki hemen, belki sonra. Ben hiç olmazsa ne zaman öle

eğimi biliyorum; kıymetini bilmem gereken, her saniyesi bir dünyadar değerli bir on sene var önümde," derdi.

elki de gerçekten öyleydi; iyi kullanılmış bir on sene, kullanılmamr yirmi seneden daha fazla ederdi.

ahvaltıdan sonra internete yine baktı; Umay hâlâ uyanma-mışt

kranı kapalıydı. Bir an, acaba uyandı da açmıyor mu diye geçklından. Saat on buçuktu. Acaba?

a hiç açmazsa? Bir gün süren bir rüya mı görmüştü yoksa?

may uyuyordu; uyandığında hatırlayamayacagı birkaç rüyörmüştü sabaha karşı. On birde uyandı.

nce her şev normaldi; bir saniye sonra, dün olanları hatırladı. Hiçbey normal değildi; dün olağanüstü bir gündü, tüm canlılığıyla zihnde duruyordu. Gözleri sevinçle sağda, solda gezindi; baktığı hiçbyi görmüyordu. Her şey Gökhan'dı, her yerde Gökhan vardı.

ir süre yatakta kalıp, dün olanları düşünmek istedi. Ama heme

azgeçti. Kalkıp interneti açmalıydı. Umay kendi başına ya-

115/28

Page 116: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 116/284

p kalkamıyordu, annesi yatırıp kaldırırdı. (Bugüne kadar, muh

melen yeterince çalışmadığı, annesine güvendiği için yatıp kal

amıyordu, çalışsa, büyük ihtimalle yapabilirdi.)

00 Bütün varlığıyla, vücudundan umulmadık bir güçle,

Anneee... " diye seslendi Umay.

ülsen Hanım balkondaydı; balkondan "Canım" cevabı geldi. Umayandı.

ülsen Hanım, balkondan içeri girdi; alışıldık adımlarla Umay'mdasına yöneldi. Alışılmış bir gündü, her zamanki gibiydi; dün pazardördüğü, tanıştığı kişiler, Gülsen Hanım'ın gününde, gündemind

eğildi o sabah. Dün, kişisel tarihlerde sıralanan, sıradan bir dündüradan adımlarla kızının odasına yürüdü. Yüzünde, acılı geçen yırda geliştirdiği, önemli değil bakışlı o alışıldık tebessüm vardı.

may annesinin ayak seslerini tanırdı, bu sabahtaki de alıştığı. Kapçıldı.

ülsen Hanım Umay'ın yüzüne baktı, Umay her zamankinden farklıy; sabahlan ciddî ve uykulu olan yüzü, o sabah aydınlıktı, apaydınlık gülüyordu; gözleri parlak gökler gibiydi. Gülsen Hanım dünıştıkları tekerlekli sandalyedeki genci hatırladı birden. Olanlaracakları kavrayıverdi birden. Umay âşıktı. En azından o genç

rkadaşlık etmek istiyordu. Gülsen Hanım'ın yüzündeki tebessümçuverdi.

116/28

Page 117: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 117/284

arifi imkânsız bir sıkıntı kapladı Gülsen Hanım'ın yüreğinöğsündeki göğü daraldı. Yıllardır korkuyla beklediği, sürekli öteleeye çalıştığı an gelmişti. Yıllardır, hatta üniversiteye devam ederkele erkeklerle ilgilenmez gözüken (belki de kendisinin öyle zanneği), masum bebeklere, kutsal kuşlara benzeyen sevgili küçük kızokakta karşılaştığı bir erkekle beş dakika konuşunca mutluluktaçmaya başlamıştı.

ülsen Hanım o an, yaşantılarında bir şeylerin geri dönülmez şekildeğişiverdiğini bütün çizgileriyle birlikte anlayıverdi.

may, saklamadığı, saklayamadıgı bir sevinçle cıvıl cıvıl konuşmayaşladı. Durmadan anlatıyordu; dün gece internete takılmıştı, saçmapan filmler izlemişti. (Aslında izlememişti.) İnternetten müzikler inrmişti. (Indirmemişti, müzik Umay'ın

indeydi.) Dışarıda hava güzel miydi? Bugün de yürüyecekler miydi?

onra her sabah yaptığı gibi kollarını annesine doğru uzatma

a çalıştı. ıoı

ülsen Hanım eğilip kızını öptü, kaldırdı, geceliğini çıkardı, giydird

anyoya götürdü. Bütün bunlar olurken Umay, her zamankinderklı, hem de çok farklı şekilde cıvıl cıvıl konuşup durdu. Durdu

urdu konuştu, kendini durduramıyordu, konuştukça konuştu.

rnay'ın neşesi, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde dün tanıştığlanla ilgiliydi. Urnay'ın bir erkekle ilgili bu neşesi, bir bıçak gibülsen Hanım'ın kalbine işledi.

117/28

Page 118: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 118/284

nnesi mutfağa doru çevirdi sandalyesini. Umay, "Sağ ol anne, aeğilim, kahvaltı etmeyeyim, biraz internete gireyim," dedi.

ysa kahvaltıyı severdi. Gülsen Hanım iyiden iyiye sıkıldı, kızdı, bin sonu kötü diye düşündü ama bir şey söyleyemedi, Bir oğlan, üste

k sakat bir oğlan, tüm yaşamlarını şimdiden değiştirmişti. (Gülseanım, kızını, 'sakat' olarak tanımlamazdı; ama aynı durumdak

aşkaları sakat sayılırdı.)

evinsindi; sevinmekten zarar gelmezdi; ama ya evlenmeye karışırsmay, ne yaparlardı? Gülsen Hanım ne yapardı? Nasıl evlenird

onra, evliliğini nasıl sürdürürdü? Sürdüremezdi.ülsen Hanım Urnay'ın evlenmemesi gerektiği görüşündeydi. Geroktorlara sormamıştı ama sorsa kesin, onlar da evlenmemesi gerekğini söylerlerdi.

imse Umay'a Gülsen Hanım gibi bakamazdı. Düşerdi, düşürürlerd

r yerini kırardı, her yerini kırardı. Narindi, nazenindi. Zaten kısan ömrü daha da kısalırdı; gün görmeden biti-verirdi maazallahHekimler Urnay'ın sınırlı bir yaşamı olduğunu, sağlık sorunlarınıok uzun olmayan bir ömrü işaret ettiğini söylemişlerdi.)

ülsen Hanım düşünmemeye çalıştı ancak bütün bu tehlikelerin yanra bir de cinsellik vardı. Aynı dertten muzdarip iki insan nas

evişirdi? Aynı yatakta alt alta, üst üstte nasıl yatarlardı? Tehlikesi bana bu nasıl olurdu? Olur muydu, olsa bile tu-

af olurdu. Herkes bu duruma ne derdi; bütün bunlar tüylerperticiydi.

118/28

Page 119: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 119/284

ülsen Hanım, bütün bunları düşünmesinin ayıp olduğunu, iki gensana karşı saygısızlık ettiğini biliyordu; bunun için ayrıca üzüldü

tanç duydu. Ancak düşüncelerini durduramıyor-du. Bu iki özürlencin evlenmesi pek çok yönden sıkıntı vericiydi.

ülsen Hanım için sevişmek, kendisi için bile olsa tuhaf bir şeydi. Bnda olup bitmesi gereken, öncesinde ya da sonrasında üzerindonuşulmaması gereken rahatsızlık verici bir şeydi. Eşiyle seviştiklerde pek çok defa, özellikle birleşme anında, ya eski mutlu bir anıy

üşünürdü ya da planladıkları bir tatili. Sevişme anı, bir anda olup biesi gereken bir şeydi. Kocası Rasim Bey de, birleşmenin az önces

de, "Acaba başarılı olabilecek miyim?" diye, boşalma sonrasında isOh oldu işte," diye düşünürdü. (Ortak bir etkinlik, ayıp diye tanımndığı için, önce ortaklara eziyete dönüşür, giderek daha da ayıp diyüşünülür.)

ir kadınla bir erkeğin sevişmesi zaten çirkindi. İki özürlünüevişmesi ise daha da çirkindi. İnsanlar nikâh günü ya da daha sonra

u iki insana baktıklarında neler neler düşünürlerdi?

onra daha kötüsü vardı. Ya çocukları olursa nasıl olurdu? Çocuklamazdı belki; ama ya olursa ne yaparlardı? Umay, çocuk fila

oğuramazdı; doğurmaya kalkışsa ölürdü. Sevişirken bile ölebilirdi.

ütün bunları düşünmek korkunç bir şeydi. Ama birinin düşünme

erekliydi.

alevlenirse kocası ne yapacaktı? O da ayrı bir sorundu.

may odasına çekildi interneti açtı. Gökhan az sonra bunu gördüelki bin yıllık, en azından yirmi yıllık bir hasretle çetleş-meyaşladılar; sonra skaybı açtılar, konuştular, konuştular.

ir ara Gökhan, "Seni seviyorum," dedi.

119/28

Page 120: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 120/284

may, "İyi de daha yeni tanıştık; bu kısa sürede nasıl sevilir böyle?edi.

aha ilk günden samimi olmuşlardı, senli benli, senden benden sobete başladılar.

ir ara pencereye baktı Umay, bir kelebek geçti önünden. Bu, düördüğü kelebek Alaimisema idi. Ama Umay onu tanımadı, başka belebek sandı. Alaimisema uçup gitti, vakti azdı.

ğlene doğru Gülsen Hanım Umay'ı yemeğe çağırdı. Buna da 10tmemek olmazdı, Umay, "Geliyorum anne," dedi, interneti ka-pattı.

ülsen Hanım Umay'ı verandaya götürdü; gergindi.

may genelde annesinin duygularına duyarlıydı, en ufak şekilde yüz

ıldığında hemen anlar, "Ne oldu anne?" derdi. Ama o gün anlamadıaliba Umay hızlıdan hızlıya değişiyordu. Gülsen Hanım bunun farti.

0 Gerçeği Söyleme Lüksü

üks lambası pırıl pırıldır, korlaşmış bir gömleği vardır; bir-kaetrelik bir daireyi pırıl pırıl aydınlatır size ama az ötesi kapkaranlıkr. Siz karanlıktakileri göremezsiniz ama onlar sizi görür. Lüks lam

asına lüks denmesinin sebebi, ilk çıktığında çok modern, çok lükayılmasıydı belki.

120/28

Page 121: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 121/284

may'la Gökhan'ın aşkı da bir lüks ışığı gibiydi; onları ay-dınlatama çevrelerini, ötelerini göstermeyen bir lüks lamba-sı ışığı.

mdi bir lüks daha ekleniyordu yaşantılarına; ömürlerinin kısıtduğu konusunu birbirlerine söyleyip söylememe lüksü. Ömürlerini

sa olabileceğini birbirlerine söylemeleri, dürüst-lüktü, yalanların kaadığı dünyada ender rastlanan bir lükstü.

ürüst olduğunuzda, bir lüks ışıgındaymışçasına kendinizi görüünüz, önünüzü görürsünüz; uzaktakilerin sizi nasıl gör-dükleriygilenmezsiniz.

şıklar, lüks lambası ışığında gibidirler; dürüst olanlar da öyle. Dürüşıklar, yan yana duran iki lüks lambası taşırlar ellerinde, iki kere aynlık içindedirler.

ökhan, hastalığı, ömrünün uzunluğuyla ilgili kaygısını Umay'a antıp anlatmama konusunu birilerine danışmak istedi; ablasıy

onuşamazdı; bu konu aile içindeki en önemli tabuydu, iması bile yaaktı. Sonra aklına fakültedeki Umut ağabeyi geldi. Bir akşam Umutternette yakaladı.

yi akşamlar Umut abi," dedi.

mut, sıcak parmaklardan çıktığı hissini veren sıcak bir sesle,

Vay Havvking günaydın," dedi.

stronomide okurken arkadaşları ve hocaları Gökhan'ın kendintephen Hawking'le özleştirdiğini bilirlerdi. Başlangıçta Gökhan'ı

arı şaka, yarı ciddî olarak kendi kendine yaptığı bu benzetme, gidereüm bölümün katıldığı bir espriye, Gökhan'ı betimleyen bir lakab

121/28

Page 122: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 122/284

önüşmüştü. Kimse dalga geçmek kastıyla 'Hawking' demiyordu onsprinin kaynağı Gökhan'dı; biraz, gerçekten kendini Hawking'e benztiği, onun gibi olmak istediği için, biraz da, giderek rahatladığ

edensel özrünü şaka konusu yapabildiği Havvking diyordu kendinostları, onun bu ince savunma mekanizmasına eşlik etmişlerd

alnızca.

Sizi sarsan bir sorunla, bir travmayla ilgili olarak, aradan bir süreçtiğinde espriler, nükteler yapmaya başladığınızda, sorununuzla bameyi başardığınız, onu hazmettiğiniz anlaşılır. Marmarepremi'nîn ertesi günü dilsizdi çocuklar; sonra depremin resmin

aptılar, en sonunda da depremle ilgili şakalar, işte o zaman depremaş etmeyi başardılar. Özrüyle ilgili şakalar yapan, görünürde kendiyle, özrüyle dalga geçen ama aslında yaşama bağlılık sergileyen b

anatçı var, adı Metin Şentürk; yaşantısı soy adıyla müsemma. Kahpizans adlı filimde kale gözcüsüy-dü mesala.

afkas Tebeşir Dairesi adlı oyununda Brecht, "Tarihteki olaylar ilk ke

erçekleştiğinde trajedidir, daha sonra hatırlandığında ise komedur," demiştir. Gökhan'ın trajedisi, giderek hayatının komedimuştu. Aslında trajedi mi daha gerçektir, komedi mi, bilemezsiniz.)

ökhan,

Sana danışmanı gereken bir durum var abi," dedi.

mut,

Hayırdır, yeni dünyalar mı buldun gökyüzünde?"

Yok abi, gökte değil yeryüzünde bir dünya buldum, bir yıl-dız."

Vay koçum, turnayı gözünden vurdum desene şuna. Kim bu kğlum?"

122/28

Page 123: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 123/284

ökhan Umay'la ilgili, kısa sürede olup bitenleri anlattı Umut'a; vini kavuran o soruyu sordu:

Abi ben bu kızı seviyorum, hızlı oldu ama seviyorum, evlenmetiyorum. On yıl ömrüm kaldığını söylesem mi?"

mut,

Sen karar vereceksin ama her konuda, her şeyi biliyor musun?"

Nasıl?"

Diyelim ki senin ömrün kısa; Uma/in ömrü ne kadar, benimki nadar? Sokaktan geçenlere bak, onlarınki ne kadar? Bir tek se-ninkinliyoruz, o da belki. On yıl. Belki yanılıyor doktorlar."

Yani, söyleme mi diyorsun?"Söyleme demiyorum, öncelikle sen dert etme. Sen dert etmezsen, söyyip söylememek önemsiz olur gözünde."

Öyleyse?"

On yılın kaldığı bir tahmin, bir hipotez yalnızca; bu hipotez yoğrulanmazsa. Bir tahminle durup dururken ortalığı karış-tırmelki de on yıllık ömrümün kaldığı bir hipotezdir dersen anlar; kvukatmış. Onların da hipotezleri vardır mesleklerinde mutlaka. Ya isatlanır, ya ispatlanmaz. Çürütülebilir hipotezler değerlidir biliyorsunürütülmeyenlerden korkmalı."

ökhan çürütülemeyen hipotezi hatırlayamadı,

123/28

Page 124: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 124/284

Hipotezin çürütülebilir olması şart mı abi?" diye sordu.

mut:

yi bir hipotez, çürütülebilir olmalı ama çürütülmemeli. Eğer, 'Cebim

e on lira var veya yok,' dersen ya da 'Yazı gelirse ben kazanıyorumura gelirse sen kaybediyorsun,' dersen, bunlar çürütülemeyen hipozlerdir. Test edilemeyen hipotezler de öyle. Doğmalar birer çürütüleeyen hipotezlerdir. Ne zaman öleceğimiz, şimdiden test edilemeayatını test edilmemiş hipotezler üzerine kurma."

Sağ ol abi."

Sonra ömrümüzün süresi değil, kalitesi önemlidir. Ne kadar yaşaycağın kadar, nasıl yaşayacağın da önemlidir."

Abi, bir şey daha var, ailelerimiz desteklemezse diye endişdiyorum."

Oğlum, ömrüm bu kadar, babamın rızası şu kadar,' bunları boş veutlu ol, mutlu et; gerisini dıleyt et. Bizi nikâha çağır yeter."

Çağırmaz mıyım abi, şahidim olursun."

Beni şahit yapma oğlum, takım elbisem yok."

mut'un sözleri Gökhan'a iyi geldi.

Mutlu ol, mutlu et; gerisini dıleyt et."

ökhan bu sözü hayatı boyunca (kaç yıl sürerse sürsünnutmayacaktı.

124/28

Page 125: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 125/284

Dıleyt et!"

1

umandalı Sandalye

ma/la Gökhan gün boyu çetleştiler. Bir ara Gökhan, Bulu-şalım, bizel," dedi. Umay annesinin Gökhanlara gitmek iste-meyeceğinüşünüp başka bir yerde buluşmayı önerdi. Bu öneriyi, onu Gökhanra götürmek istemeyen annesinin, bir pastaneye hiç mi h

ötürmeyeceğini düşünmeksizin ortaya atmıştı.

u yüzden Gökhan'a önce bir pastanede buluşalım dedi, sonra da anesinin istemeyeceğini düşünüp vazgeçti. Tam bu an, keşke benimullanabileceğin bir tekerlekli sandalyem olsaydı diye düşündü, yoye üzüldü.

unca zamandır böyle bir sandalyeyi ne diye istememişti. Hemen anesine döndü, birden aklına gelmişçesine, o değilden gibisine,

Anne beni ite ite çok yoruluyorsun, kumandalı bir sandalye alalımı?" diye sordu.

slında içinden geçen, Gökhan'ınkine benzeyen ve beni daha özgülacak bir sandalyem olsundu.

ülsen Hanım, Umay'ın ne dediğini duydu, demediğini de anladı heen. Umay'ı tanırdı, hatta kendisinden, kocasından daha iyi tanırdendi davranışlarının nedenini, gerçek nedenini her zaman bilmezdma Umay'ın neyi niçin yaptığını, neyi ne-den söylediğini, genellikl

lirdi. Küçük kızı artık büyümek, öz-gür olmak istiyordu.

125/28

Page 126: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 126/284

may'ın annesine karşı gizlisi saklısı yoktu. Gülsen Hanım'ın gözündzı, kolu bacağı yeterince gelişmemiş, baktığında için-

e ne saklıyorsa görebildiği, ufak, camdan bir bebekti. Şeffaf bir bebebiydi ve kırılabilirdi. Şirin, akıllı, eğitimli ama korunması gerekli.

ülden Hanım'm gördüğü, Umay, özgür olmak, daha da önemlisi ğlanla arkadaşlık etmek istiyordu. (Gülsen Hanım için Gökhan nkıllıydı, ne gökbilimci, sadece 'o oğlandı'dı.) Tamam arkadaşlık etsinrdi ama böylece başlayacak bir yolun sonunun nerelere uzanacağ

onusunda Gülsen Hanım'ın kaygılan vardı.

may annesinden cevap bekliyordu; bir akülü otomatik sandalyülsen Hanım bunu fark etti,

Tamam canım, istiyorsan alırız. İstanbul'a dönünce baka-lım," dedi.

tanbul'a eylül sonunda döneceklerdi; Umay ise kumandalı sandalyeymdi istiyordu.

Hemen alabilir miyiz anne?" diye üsteledi.

ülsen Hanım'ın kalbi daralmaya başlamıştı. Umay elbette böyle b

ey isteyebilirdi, hatta geç bile kalmışlardı. Ancak sandalyeyi istemebebi, karabasan gibi Gülsen Hanım'm üzerine çökmüştü. Hisseeden ağzı kurudu, terledi, gergin bir ses tonuyla, "Tamam hayatım

edi.

may annesinin gerildiğini de niçin gerildiğini de anlamıştı, ama oramadı; daha doğrusu pek oralı olmadı. Eskiden olsa annesini

teklerini daha bir önemserdi, onunla çatışmazdı, hemen alalım diyretmezdi. Şimdi başkaydı; şimdi başkaydı, fark etmediği bir değişim

126/28

Page 127: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 127/284

üreci içindeydi, annesinin kendisini sürekli engelleyen tavrına karkmak istiyordu.

eni bir kaba boşaltılan bir zeytinyağının içindeki baloncukların ağğır yükselip havayla buluşması gibi, Umay, içindeki istekleri, ka

sındaki düşünce baloncuklarını görünür kılmayı, hayata geçirmeyessiz bir inatla becermek istiyordu. Bunu yapabilirdi. Gökhan'rkadaşlık etmek istiyordu. Engeller önemli değildi.

güne kadar Umay gizlisi saklısı olmayan, her zaman annesiniözünü dinleyen, itiraz etmeyen, anababaların gönüllerindeki dilek v

menniler üstesinin başına konmaya lâyık, uslu, uyum-

, uysal bir genç kızdı. Ama hayretle, daha çok kaygıyla, biraz drtülü bir öfkeyle Gülsen Hanım artık şunu görüyordu:

may, kozasından hızla çıkıp büyüyen bir kelebek gibi, öngörülemer hızla değişmeye başlamıştı, değişecekti. Az öncenin uslu kızı, aonra, dediğim dedik, istediğim istedik, başına buyruk birisi olacaktozasındaki uyku belki de Umay'a yaramıştı, uyanması hızlı olacaktı.

gün Gülsen Hanım sürekli sigara jelatinlerini ve su şişesi ka-pakrını düşündü. Yıllardır şu kadar sayıda sigara jelatini götürene, b

adar sayıda plastik su şişesi kapağı götürene akülü sakat sandalyeerildiğini duymuştu.

im veriyordu, bilmiyordu; bu yolla alanı da görmemişti. Belki gerekti, belki efsane. Ama bu efsane Gülsen Hamm'ın zihnini sızlatılderçi sakat yakınlarına sokakta gereksiz sorular sorarlardı, gözlerinkip arkalarından bakarlardı; ancak toplumun vicdanı, saka

zürlüsü için bir şeyler yapmak isterdi. Toplum, zihniyle, eliylmeğiyle, âdeta özürlüsünden özür dilemek niyetiyle, belki d

127/28

Page 128: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 128/284

arcadığı onca şeyi telâfi etmek niyetiyle, jelatinleri, kapakları birer br biriktirirdi. (Belki de bu, biriktirme hastalığını fayday

önüştürme gayretiydi.)

may'ın, kapaklarla alınmış bir sandalyeye ihtiyacı yoktu; istedikler

de alabilirlerdi; bugüne kadar, belli ki, anne kızın birbirlerinağımlılık isteğinden ötürü elle itileni kullanmışlardı. Artık bağımığın azalma vakti gelmişti. Alabilirlerdi. Hem de birkaç tane.

ülsen Hanım eşiyle konuştu, üç tane akülü sandalye ısmarladılairi Umay'a, ikisini de ihtiyacı olan birilerine.

may'ın otomatik tekerlekli sandalyesi birkaç güne gelecekti.

tomatik sandalye.

külü sandalye.

umandalı sandalye.dı her neyse, kumandalı sandalye kullanırsanız yaşamınızın kumanası sizde olurdu.

2 Sonlu Olmanın Sonsuz Kederi

nsan, ölümlü olduğunu bilen, bu yüzden, bazen açık, çoğunlukla deden acı çeken ve bu acıyla başa çıkmak için türlü yollar deneyen b

arlıktır. Bu yolların bazısı uzun ve karmaşıktır, bazısı çıkmaz soka

oludur, bazısı kısa ve net, bazısı bataklık yoludur. Kimi, ölümlü oadığını ispatlamak için tehlikelere atılır; kimi ölümsüz olm

128/28

Page 129: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 129/284

ayretiyle çocuk yapar, soyadını sürdürmeye çalışır; kimi çeşmaptırıp üzerine adını yazdırır; kimi bilimde sanatta bir şeyler bırakak ister geride, buluşlar yapar, eserler üretir. Herkes kendince b

eyler yapar. (Ölüm kaygısıyla başa çıkabilmek için dünyada oturuünyadan uzaklaşanlara, çıkmaz dehlizlere girenlere varoluşçu filozoar, "kendini kandırma," dediler.)

dı öldükten sonra da uzun yıllar sürsün diye Gökhan da bir şeyleapmak ama sağlıklı bir şeyler yapmak ve Hawking gibi gökyüzündını yazdırmak istiyordu. Daha şimdiden keşfettiği bir kuyruklldızı vardı. Kayıtlara adı 'Gökhan' diye geçmişti; ama ba

rkadaşları bu kuyruklu yıldıza 'Hawking-2' diyordu.atıdaki dağların gölgesi, ikindi üzeri, gözükmeyen bir koyu bulut gibadiye inerdi. Yazın sıcak olan bu gölge, sonbahar geldiğinde, bir andşütüverirdi insanları. Güneşte sıcak olurdu sonbahar, bir adım ötedölgede serin. Kışın gelmekte olduğunu, birden bire üşütüvereölgeler haber verirdi. Bir de ağaçların yapraklarını yere sermesi.

onbaharın sonunda ağaçlar, çıplak birer vücutla, soğuk ve yalnrerdi kışa.

ncak bilirdiniz ki, ölü bedenlere benzeyen bu çıplak dallar, 112 ba

arda canlanacaktır. Dalların yeniden yaşama dönme isteği, derinleen gelen özsularla, tomurcuklarla, çiçeklerle, ölüler ül-kesinden çıkıeliverecektir yeryüzüne. Yani kısaca, ölüp ölüp dirilme vardır doğadlmekten korkan insan evlâdı, tâ eskilerden beri, doğa ile özdeşleştiriendini, yeniden doğma fikrini, yani reinkarnasyonu üretti.

Bugün gitsem bile yarın yine burada olacağım. Hiç bitmeyeceençliğim, tekrar tekrar doğacağım."

129/28

Page 130: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 130/284

u düşünce insan evlâdının ölümlü olma kaygısına, pek de parlak oayan ama bu kaygıyı örten bir örtüdür yalnızca.

ökhan'ın astronomide yücelme çabası, ölümlü olma kay-gısıyaşarılı bir baş etme yoluydu aslında; ama yetmiyordu. Ölümlü olduğ

kri, daha da kötüsü, büyük ihtimalle bu dün-yadan, beklenenderken ayrılacağı düşüncesi onu üzüyordu. Reinkarnasyon fikri büzden ona iyi gelmişti.

ökhan, hilimdışı saydığı için açıkça söylemezdi ama gizliden gizliyeniden doğuş fikrine, reinkarnasyona inanıyordu. Er ya da geç öle

ekti; muhtemelen hastalığından ötürü genç yaşta öle-cekti; ama bnemli değildi; çünkü dünyaya yeniden gelecekti. Toplumdaki geleeksel düşüncelere fazlaca itibar etmese de, yeniden doğuş fikökhan'ı da rahatlatırdı. Anlamsız olduğunu bile bile, içten içe, "Gennlamda reinkarnasyon diye bir şey yoktur; ama bana özel bir yenideoğuş olacaktır," diye inanırdı. "Ben Havvking'im çünkü." Test edmeyeceği bir hipotezdi bu; sadece inanırdı.

Tut ki kısa ömrüm, tut ki fakirim; ben sürekli doğduğum içienginim."

ice insana bu düşünce iyi gelegelmiştir.

mut'la son konuşmalarından sonra da Gökhan, "Ömrüm ne kadaaldı, ölünce yeniden gelecek miyim dünyaya," diye ara ara geçird

130/28

Page 131: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 131/284

klından. Ama sonra, test edemeyeceği bu hipotezleri dı-leyt etmeyarar verdi.

may da Gökhan'a benzer kaygılar içindeydi, ölümlü oldu-ğu fikrdum olası onu da rahatsız ederdi. Üstelik galiba ortalamadan a

aşayacaktı o da. Umay, bu kaygı veren düşünceyle, bu rahatsız edeuyguyla başa çıkabilmek için, bilinçli olmayan bir gayretle, sokaocuklarıyla, kimsesiz hayvanlarla ilgileniyordu belki de. Kurtardığanlar, onun ömrünü uzatacaktı; can kurtaran uzun yaşardı. Fakaökhan gibi Umay için de bu durum yeterli değildi.

may da Gökhan'a benzer bir düşünce içindeydi; pozitif bilime aykıye fallara, burçlara inanmazdı, hurafeleri sevmezdi. Çağımızıelişkisidir şüphesiz ki, ama o da Gökhan'ınkine benzer bir kaygıylahve falına inanırdı. "Kahve falı diye bir şey yoktur, falcılar uyduruürekli," diye düşünürdü. Ancak birisi falına baktığı zaman, o andaklın özel bir durum olduğunu, tesadüfen de olsa gerçeğin söylendiğin

üşünürdü.

niversiteye girdiğinden beri nice kahve içmişti, acaba evlenecek miym diye.

Vİ8

3 Dostlar ve Avcılar

may sevinçten uçuyordu; Alaimisema da uçuyordu.

laimisema'nın Kerman'ı aradığını duymayan kalmamıştı vadidadinin canlan, "Kerman'ı görünce haber verin," diye seslenmey

131/28

Page 132: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 132/284

aşladılar birbirlerine. Bu iki sevgilinin birleştiğini, buluştuğunu hayâmek, gözlerine, düşlerine iyi geliyordu.

laimisema, öteye, daha öteye, ağaçların, evlerin gerisine, her yeraktı bir süre. Kerman yoktu.

laimisema kendini yalnız hissetmeye başladı. Tek başınaydı; kalbüzünle doldu, iki kişilik bir aşkı tek başına taşımak ağır geliyorduüneşin altında, öğle sıcağında Alaimisema'nın kanatları ağırlaşmayaşladı.

ir ara, "ya onu bularnazsam" düşüncesi ince bir sızı gibi giriverdklına. Uçarken kaygılanmak zordu, bir dala ilişti.

Birkaç gün ömrüm kaldı bu dünyada, ya onu bulamadan ölürsemütün bir hayatım boşa gidecek," diye düşünmeye başladı. Bütüücudu titriyordu; zor tutundu dala. Zaman kısa, sevgilisi uzaktaydı.

radığını bulamayan, ömrü aramakla geçen birisi için, belki yalnızcramak da başlı başına bir keyiftir bu âlemde. Ama böyle bir keyfi duyak için vakti yoktu Alaimisema'nın; üstelik birisi çıkıp bu tür duygurla avunabileceğini ögretmemişti ona.

üzelliği, kanatlarının yedi rengi yetmiyordu; yalnızdı, ne yapacağıne yana gitmesi gerektiğini bilemiyordu. Kaygıyla ve ka-rarsızlıkl

eçen her an, bir yandan bu dünyadaki zamanını ki-

allıyor, bir yandan da sevgilisiyle arasındaki mesafeyi artırıyorduçine kaygı bulaşmış tüm olumsuz düşünceler, hem hedeflerimizdezaklaştırır bizi, hem dünyanın bize verdiği yolu kısaltır önümüzde.)

132/28

Page 133: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 133/284

ir ara, "Acaba o da beni arıyor mudur?" diye düşündü. Mutlaka Kean da Alaimisema'yı arıyordu. Kesin. Çünkü o da âşıktı. Ancaerman-'m, tüm kelebekleri kurtarmak gibi çok önemli bir görevardı bu dünyada. Bu yüzden mümkün değil, kendi aşkını, tüm keleeklerin aşkından, hayatından üstün tutmazdı.

üyük işlere girişenlerin sevgilileri, tüm varlıklarıyla onlaesteklemeliydi. Kerman'ı bulsa bile ona ayak bağı olmama-lıydı. BelkJaimisema'nın da bu dünyadaki görevi buydu. Bu düşünce ona iyeldi, yalnızlığı uçtu gitti sanki; kanatları güç-lendi.

zerinde durduğu daldan ileriye doğru baktığında, tüle ben-zer tuhar şekil gördü iki dal arasında. Havada asılı duran bu şeklin yanındok bacaklı bir böcek vardı. Alaimisema ona,

Merhaba, Kerman Bey'i gördünüz mü?" diye sordu. Böcek, bir örümekti. "Evet adını duydum ama kendisini görmedim. Herkes ondan södiyor vadide. Büyük bir iş mi yapacakmış ne," dedi.

Evet o kelebeklerin lideridir, kanatlarında işaret varmış; bütün keleeklerin kurtarıcısı olacak."

Sen onu nereden tanıyorsun?" diye sordu örümcek.

laimisema, kanatları, daha çok da yüreği hafifçe titreyerek ceva

erdi:

O benim sevgilimdir de, o yüzden arıyorum onu," diye.

rümceğin aklından hemen şu geçti: Kerman mademki onun sevgiiydi, o halde niçin bırakıp gitmişti? Ancak artık bu konuda açıklamapmakta ustaiaşmış olan Alaimisema hemen,

133/28

Page 134: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 134/284

Duyduğuma göre, o da beni arıyormuş; ama buluşamıyoruz nedenseye açıkladı.

emen ardından, yalan mı söyledim diye düşünüp rahatsız olduslında Kerman'ın kendisini aradığını kimseden duyma-mıştı anca

radığına emindi; o yüzden söylediği yalan sayılmazdı. Yine de huzuuz oldu. (Aslında âşık olduğunuzda, hele ki bu

şk, kabulde zorlansanız bile tek yanlıysa, doğru söylediğinizde de raatsız olursunuz, yalan söylediğinizde de.)

onuyu değiştirmek için "Siz de uçuyor musunuz?" diye sordu Alaimema örümceğe, örümcek de, "Hayır uçmayız, ağ kurup av beklerizedi.

rümceğin ağı muhteşemdi, düzgün, hafif, ince; görülmedik, kolaörülmeyen bir geometri vardı içinde; hafifçe sallanıyordu rüzgâtikçe.

laimisema, "Biz kelebekler, ne oturup çiçekleri bekleyebiliriz, nrbirimizi. Bizim sürekli uçmamız gerekli," dedi ve uçma- o ya hazı

ndı. Örümcek, "Dikkatli ol, etrafta kelebek avcıları var. insan bizdeaha usta avcıdır; biz ağ kurup bekleriz, onlar ağları ellerinde dolaşır.

Onlardan birkaçını gördüm dün, az kalsın yakalıyordu be-ni," dedlaimisema.

Öyledir bu avcılar, hepsi çok tehlikeli. Bir uzun sopanın ucunda a

şırlar ellerinde. Üzerine atarlar; yerin göğün ağ olur bir süreryüzünden ayrılırsın. Dünya ötededir, sen ağın içinde vey

134/28

Page 135: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 135/284

erindedir sen öteki olursun. Kanatlarına iki iğne batırıp duvara asar seni; dünya seni görür, sen dünyayı gö-remezsin."

rümcek, "Biz örümcekler, yalnızca karnımızı doyurmak için kunırız ağlarımızı. Ne mal biriktiririz, ne sermaye. Tek sermayem

ğlarımızdır, tâ ninelerimizden beri. Ağ dokumayı onlar öğretti biznsan denen o kokuşkan varlıklar ise, ağlarını ve akıllarını, keyiflein, gözlerinin zevki için, bazen de kelebekleri satıp para kazanmain kullanırlar. Kimi gün gelir keyif olsun diye ağlarımızı bozarlar."

rümcek haklıydı; gerçekten öyledir, kelebek koleksiyonları güzeldi

yredene keyif verir; Gökkuşağı'mn yedi rengi yeryüzüne inmiş gibid. Kelebek koleksiyonlarında ölü kelebekler, bir daha asla içinde bunamayacakları bir dünyayı kucaklamak ister gibi, kanatları açık son

uza kadar beklerler.

u dünyanın ölüsü dirisi, ister bilinçsiz, ister bilinçli, bu dün-yaya auragelmiştir. ölü veya diri, herkes, her şey aslında yaşamak iste

elki mezarlıklardaki ölüler bile, yeryüzünde ne olup

ttiğini anlamak için, sanki ölmemiş gibi, başlarını mezar taşlarıylaldırırlar yerin altından sürekii.

ezar taşları, ölülerin yattıkları yerden yeryüzüne kaldırdıklaaşlardır sanki; kiminin üstü sarıklı, kiminin üstü kavuklu, kimininksimli, kiminin boynu haçlı, başını kaldırmış insanlar gibidir mezaşlan.

laimisema, insan mezarlığı görmemişti, kelebek mezarlığı da. Eğer gün yakalanırsa, -ki hiç olmasmdı- içine konulacağı koleksiyonu d

örmeyecekti. Ama yine de bir şeyler hissetti, derinden derine ürperd

135/28

Page 136: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 136/284

üm herkes içindi, ölümlü olma fikri acı verici; ama amacınevdiğine ulaşmadan ölmek ise daha da acı vericiydi. Alaimisema hemevdiğine, liderine kavuşmalıydı hem de ona yardım edip tüm keleekleri kurtarmalıydı. Aşk ve hizmet onun için bir aradaydı.

laimisema örümceğe veda edip ayrıldı; içinde derin bir acı ve kayyla sarılmış büyük bir telâş vardı.

i gün önce Alaimisema'yı kovalayan siyah şapkalı kelebek avcığlan uzaktan onu gördü. Bugün şapka takmamıştı. işte Alaimisemradaydı. Nefesini tuta tuta, yok adımlarla ağır ağır yürümeye başladı

u güzel kelebek onundu, onun olmalıydı. Kelebekler, kendileri içieğil, kelebek avcıları için, koleksiyonlar için yaşamalıydı. Bir kelebekr koleksiyonun içinde, yüzlerce kelebekle birlikte, iki kanadında ikne veya karnında bir yapıştırıcı sonsuza kadar yaşamalıydı.

ğlan hedefine yeteri kadar yaklaştığına inandığında ağını kaldırı

oşmaya başladı. Alaimisema onu son anda fark etti. Fırlayıp uzakştı. Tüm varlığı ağzına gelmişti, yüreği kanatlarına değmişti.

ğlan durdu, "Allah kahretsin," diye bağırdı. Yine olmamıştı; ama ende sonunda bu kelebeği yakalayacaktı. Bu kelebek onundu. Ona ar şeyin dağlarda, ormanlarda tek başına dolaşmasına izin veremezd

ğlanın adı Yağız'dı. Koleksiyonundaki bütün kelebeklere güzel adlaerirdi; güzelliğe güzel adlar gerekliydi. Bu kelebeği yakaladığında onGün Işığı" demeye karar verdi.

ağız, neşeli, yaşamı seven on dört yaşında bir çocuktu. Çalışkand

oğaya âşıktı. Büyüdüğünde, belki kelebeklerle, belki kuşlarla, am

136/28

Page 137: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 137/284

utlaka doğayla ilgili bir mesleği olacaktı. Daha u8 şimdiden keleekleri tanıyordu.

ağız, kelebekleri tanıyordu ama Alaimisemayı tanımıyordu. Onun bşkı ve amacı okluğunu bilmiyordu. Bilse nasıl davranırdı? Bir kele

eğin aşkını, kendisinin doğaya ilişkin aşkından üstün tutar mıydüyüdüğünde, milli parklarda tüfelde kuş mu avlardı, yoksa kuş göemcisi mi olurdu? On bin yıllık ormanda yüz binlerce ağaç kesip orsına üniversite mi kurardı, yoksa çöle üniversite kurup çevresine oran mı kurardı? Bunu kendisi dahil kimse bilmiyordu.

ildiği bir tek şey vardı, bu kelebeği eninde sonunda yakalayacaktBu türün ömrü kısa olur, ölmeden ele geçirebilsem," diye düşündüOysa canlıların ömürlerinin süresi değil, canlarının kalitesi önemlidiağız bu gerçeği, bir ihtimal büyüdüğünde öğrenecekti.)

laimisema, ormana yöneldi kaygıyla uçmaya devam etti. Ağaçlarırasında, çiçeklerin üzerinde uçtu. Aşağıda, kimi yalnızca bahard

çan, kimi aylarca, yüzlerce çiçek vardı. Kişniş, ıtır, ortası kırmızımç yaprakları yeşü-sarı sığırkuyruğu, kırmızı sarı çizgili sinamekan-yeşil yapraklı sütlü ot, hüzünlü çanlar misali Kırım emzikoturmızı-beyaz tüylü süslü emzikotu, mor renkli kırmızı kankaron, mo

umrulu Kafkas sümbülü. Birkaç tanesinin üzerine kondu.

tede kıl keçileri otluyordu.

4 Ziyaret

137/28

Page 138: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 138/284

ir sonraki gün kuşluk vakti balkonda (kuşluk, eskiden beri sabah ilğle arasında, kuşların su içtiği, insanların yemek yediği bir sofrolasıdır Anadolu'da), Umay annesine,

Anne beni Gökhanlara götürür müsün?" diye sordu.

ülsen Hanım, harman zamanı ufukta toplanmaya başlayan kara butların az sonra yoğun bir yağmura yol açacağını bilen Anadolu in

anının tevekkülüyle, dudaklarını hafifçe büzerek,

Tabiî, neden olmasın," dedi.

nnesi evet demişti ama Umay yine de açıklama ihtiyacı duydu:

Anneciğim hiç kafa dengi arkadaşım yok burada."

afa dengi bir arkadaş. Evet, Gülsen Hanım'a göre pazarda gördüğu delikanlının vücudunun diğer bölümleri değil, yalnızca kafasını

üyüklüğü, kızının kafasına denkti. Denklikleri bundan ibaretti, iştu kadar!

ökhan da annesine söyledi, buluşmayı iki genç birlikte ayarladılance evlerinin arasında kalan bir kafede buluşacaklardı; ancaökhan'ın annesi Fatma Hanım, son anda kararını değiştirip, "Bizuyursunlar," dedi.

mdilik, belli belirsiz şekillenmeye başlayan bir erkek, bir de kız taraardı. Normalde, erkek tarafı, kız tarafını daha ilk günden kendi evinağırmazdı. Ama bu farklı bir durumdu; şöyle:

atma Hanım'm gözünde, oğlunun bu sakat kızla evlenme ihtimafırdı. Oğlu üniversite mezunuydu, akıllıydı, eşraftandı,

138/28

Page 139: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 139/284

ormal bir kızla evlenmeliydi, evlenecekti. Sonra diyelim ki evndiler, bunun kınası, düğünü vardı, en azından en başında bir düzeüzülecekti. (Düzen düzmek, evlilik öncesinde kız ve erkek tarafını

elin için giysi alışverişine çıkması demektir. Erkek tarafının üendiği bu alışveriş, öncelikle geline hayat boyu giyemeyeceğuhtemelen yakında modası geçecek olan, onlarca, kazağın, hırkanınyyörün, döpiyesin, tuniğin, gömleğin, paltonun, ayakkabının

antanın, hatta iç çamaşırının, çorabın alındığı, bu arada gelinin ailesdeki kadınların, annesinin, kız kardeşlerinin, ablalarının, hatt

yzelerinin, halalarının, yengelerinin, hatta ötesi, bazı canciğer komşanımların da ihmal edilmeyip, birer küçük giysiyle gönülleriniındığı, erkek tarafına pahalıya mal olan, kız tarafını kısmen gururndıran, kısmen de, "Hepsi bu mu yani?" dedirten, sonuçta kimsenim memnun olmadığı bir geleneksel seremoniydi. Çeyiz, düzende

yrıdır; çeyiz, göz nuruna, düzen düzmek ise paranın nuruna dayanır.

ütün bunlar, tekerlekli sandalyeli bir gelinle nasıl gerçekleşirdi, niçierçekleşsindi?

atma Hanım'a göre, yakın bir kız arkadaşı olmayan oğlu, bir mevsimk olmak üzere bu kızla arkadaşlık edebilirdi. Öyle ka-felerde buluşueme reklam olmanın âlemi yoktu. Bu yüzden Umayları evine çağıakta büyük bir sakınca görmedi. Olsa olsa evlerine girip çıkarke

rkaç komşu görürdü, onlara da durumu sonra açıklardı Fatmanım.

ökhan, annesinin olayı bu şekilde gördüğünden habersizdi; Umaylaafe yerine evlerine çağırmasını, bir iltifat, bir yakınlık belirtisi zanetti, sevindi.

139/28

Page 140: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 140/284

isafirlik güzel geçti. Umay'la annesini bahçe kapısının dı-şında Aysbla karşıladı. Aysel'in üzerinde şık ama sade bir kıyafet, gözlerindençleri yakından tanıyan öğretmenlerin derinliği vardı.

ysel, önce Gülsen Hanım'ı, sonra Umay'ı öptü. Evin kapısında Fatm

anım bekliyordu, o da misafirleri öperek karşıladı.

slında Fatma Hanım, insanları öpmekten, onlara fazlaca dokunmakn hoşlanmazdı. Kızı misafirleri, sessiz bir coşkuyla öpünce, o da öpek zorunda kalmıştı.

ökhanlann bahçeleri, evleri güzeldi. Sardunyalar, hanımelle-ri bahçuvarından sokağa taşıyordu. Bahçede bir ıhlamur ağacı, bir küçüdin, begonyalar, kasımpatlan, iğde, hatmi, gül vardı. Bahçe girişindki saray bahçelerindeki, pirinç musluklu, kur- uı nah, oymalı mererden bir çeşme vardı; fıskiyeli küçük havuzun yanındaki dem

ahçe masasının üzerine, doğaya, doğallığa ilave dantelli bir örtrilmişti.

nce bir süre salonda oturdular. Sonra Aysel, "hadi canım siz kardeşlan odada oynayın" diyen bir anne tavrıyla, "Verandaya çıkmak isteisiniz çocuklar?" dedi. Bu davet, onların baş başa konuşmaların

emin hazırlamak içindi.

ıktılar. Asıl ziyaret şimdi başlamıştı.

erandaya çıkarken Gökhan kendi sandalyesini sürdü; sandalyeektronikti. Umay'ın klasik sandalyesini ise Aysel Abla itiyordu.

may'ın sandalyesini, uzun yıllardır ilk kez annesiyle baba-sı dışınd

risi sürüyordu. Umay arkasında, alışık olmadığı, ta-nımlanması zo

140/28

Page 141: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 141/284

r sıcaklık hissetti. Bu sıcaklığın ilerleyen günlerde ona neler getireeğini o an bilemezdi.

may'ın sandalyesini iterken Aysel de onun sıcaklığını hissetti. Umafacıktı, sandalyesinde büzülmüştü, kuş kadardı, kalbi bir serçe te

şıyla atıyordu. Aysel, mitolojide Umay'ın ne anlama geldiğini bilirdmay, insanların ve hayvanların koruyucusu olan efsanevî bir kuştunrıçaydı eski kültürde, bulutlar üstünde yaşardı. Aysel, bir zamanrın bu güçlü mitolojik kuşunun bugün küçüldüğünü, ufacıduğunu, dertop olup önünde oturduğunu düşündü bir an, göklerde

elen Umay kollarındaydı şimdi; onu sevgiyle itti.

ir ara Aysel mutfağa gidip misafirlere çay demledi. Çaydanlığın içinafifçe süngüt tutmuştu. Aysel süngütü Uzun Vadi'de öğrenmişti; yöralkı kirece süngüt diyordu; birazı çaya lezzet verirdi, fazlası iskimiş kötü anılar gibi hayatı/çayı acıtırdı. Sonra kurabiye, böre

oydu.

ve döndüklerinde Umay mutluydu; artık yakın bir arkada-şrkadaştan öte bir can dostu ve galiba bir sevgilisi vardı. Umaçuyordu.

22

maylar gidince Gökhan odasına kapandı, önünde yeni bir yaşamaşlıyordu. Artık, galaksiler, nebulalar, ceviz kabuğunda-ki evrenle

141/28

Page 142: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 142/284

ökhan'ı ilgilendirmiyordu. Teleskopu ani bir deği-şim geçirmişanki, artık uzaklardaki yıldızları göstermiyordu, az ötedeki Umaösteriyordu, onu inceliyor, inceliyor, büyü-tüyordu.

5 Barbekü

arbekü, eski mi yeni mi olduğuna, bir tür mangal sayılıp sayılmaycağına, mutfak aracı mı yoksa bir bahçe aksesuarı mı olduğuna ya dydalı mı zararlı mı olduğuna kolay karar veremeyeceğiniz b

üzenektir.

edeleriniz yüzlerce, binlerce yıl eti ateş üstünde pişirip kebaaptılar. Bu geleneksel yemek, batıdan gelen, adı ve görüşünü yenlevi eski bir alet içinde, bahçelerde, kırlarda pişiriliyor şimdi. Bşirme tarzı, hepimize göre eti çok lezzetli hale getiriyor da ols

azılarımız ateş değen etin sağlık için zararlı olduğunu söylüyor.

onuçta barbekünün, eski mi, yeni mi, zararlı mı faydalı mı olduğun

arar vermek güçtür; tam bilemezsiniz.

142/28

Page 143: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 143/284

ncak bu güçlük, çevrenizdeki tüm eşyalar, insanlar, kafanızdaküşünceler için de geçerli galiba. Neyin doğru olduğunu ezberlediğinde bilebilirsiniz ama az buçuk düşünmeye, ikircikle o nip irdelemeyaşladığınızda, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemezsinirneğin:

rnaylann ev ziyaretinin ertesi günü, Gökhan'ın babası Ragıp Bey, şerden üç günlüğüne geldi. Fatma Hanım, her zamanki gibi e

elmeden onun sevdiği yemekleri hazırlamıştı, Ragıp Bey'i, belirgin bevinç göstermeden ama saygılı ve ilgili bir tavırla kar-şıladı. O günükşamı komşuları Tahir Bey ile karısı Hürriyet Hanım'ı bir barbek

artisine davet ettiler. (Her şeye benzeyen ama her şeyden farklı barbekü partisine.)

ahir Bey de ticaretle uğraşıyordu, işleri iyiydi. Çalışkan, haline şükreen, dürüst sayılabilecek (tüm ticaret erbabı ne kadar dü-rüstse, Tah

ey de o kadarca dürüsttü), çok okuyan, daha doğru-124 su okuuğunu zanneden, her konuda fikri olan, bunu da doğal kabul edeneleneksel düşünceleri, her vesileyle, daha önce kullanılmış, ikinci örüşlerle ispatlamaya çalışan, bir insandı. Fikir tartışmalarında, rüybirlerine benzeyen klişe görüşler kullanırdı.

rneğin birisi, kedileri, köpekleri sevdiğini söylese, "Efendim önc

ocukları sevmeliyiz diye itiraz eder ya da bir başkası, "insan tarih boynca uçmak istemiştir," dese, "Boşuna gayret, Allah uçmamızı isteeydi bizi kanatlı yaratırdı," derdi. Uçaklar yapılmadan önce ifade edn, hiçbir dinsel veya bilimsel temeli bulunma-' yan bu ifade şeklanadı ve uçma içgüdüsü olmayan insan, aklını kullanarak uçaklaaptığında, uzaya çıktığında unutulmuştu, kullanılmaz olmuştu.

143/28

Page 144: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 144/284

ısacası Tahir Bey, ortaokul yaşlarında münazaralarda kul-lanılan bikım görüşlerin, ortama ve zamana göre esnetilme-si, geliştirilme

erektiğini düşünmezdi. Eşi Hürriyet Hanım ise okurum, bilirimavasında olmayan, hiçbir zaman fikir tartışma-sına girmeyen, hattrada insanların fikir tartışması yaptıklarından bile fazlaca haberi oayan, nişanlarda, düğünlerde gençlerin kıyafetlerini eleştirmşında hemen hiçbir kişisel görüşünü beyan etmeyen, eşine, çocukrına bağlı, uysal, kıyafetiyle, dünya görüşüyle geleneksel bir kadındı

ahir Bey, Hürriyet Hanım, Ragıp Bey, Fatma Hanım ve Aysarbekü için toplanmışlardı.

ökhan bu tür komşu ziyaretlerinden hoşlanmazdı, odasına çekilmikayptan Umay'la konuşuyordu; ablası bir tabak ızgara getirdi, skaybördü,

Umay'la mı konuşuyorsun?" diye sordu.

ökhan bu soruya,

Çok değerli bir kız, ikincilikle mezun olmuş," diye cevap verdi.

ysel, kardeşinin soruyla ilgisiz bu cevabını şirin buldu, göz-lerindeni gibi çapkın edası, yüzünde dudak arkası bir tebes-sümle,

Tabi, tabi, değerli bir kız. Meslekleriniz de pek ilgili değil ama yine dr şeyler öğrenebilirsin ondan. E kız ikinci olmuş canım," dedi.

ökhan, 'aşk olsun abla' anlamında, kelimenin sonunu uza- 12rak,

Ablaa," dedi.

144/28

Page 145: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 145/284

ysel kardeşiyle dalga geçmiyordu aslında, sevinçliydi, sevincinardeşiyle paylaşmak için şaka yapıyordu. Sevincinin sebebi, uzakrda beliren, serinlik verecek yağmuru müjdeleyen bir bulutu hisseesiydi. Kardeşinin, sevgili kardeşinin ilk kez bir kız oluyordu ya dacaktı.

u ikisi, bir şeyler çevirecekler, hadi hayırlısı diye geçirdi aklından.

ysel odadan çıktı, Gökhan Umay'la konuşmaya devam etti; etleoğuyordu; soğuşun, yemek önemli değildi. Orada Umay vardı. Şu aökhan için hayat, yemek değil, Umay'dı.

ysel aşağıya indiğinde, annesi ile Hürriyet Hanım verandanın böşesinde, babası ile Tahir Bey de diğer köşesinde sohbet ediyorlarder iki tarafa da yakın olabilmek için aralarına oturdu. Telaffuz etese de, aklından açıkça geçirmese de, annesiyle Hürriyet Hanım'ı

onuşması Aysel'e yavan gelirdi.

ysel annesini severdi, babasının evlilik dışı ilişkisinden ötürü annein üzülmesi, zedelenmesi, onu yürekten yaralamış, kardeşine benzer şefkati annesine de duyar olmuştu.

ncak belli yaşa gelmiş kadınların, özellikle ev hanımlarının, dönolaşa aynı şeyleri konuşmaları, daha doğrusu hiçbir şeonuşmamaları, bir süredir Aysel'i sıkıyordu.

ysel'e göre babası ile Tahir Bey'in sohbetleri de genelde yavandı; iyara kazanan, fakat işlerini daha da büyütme ihtimali olmayan, bunüşünmeyen iki ticaret erbabının konuşması sıkıcı gelirdi. Ancak heeye rağmen Aysel her zaman Ragıp Bey'le babasının sözlerinde heaman eleştirilecek bir şeyler bulur, keyifle eleştirirdi. Annesiyle Hüryet Hanım'ın konuşmalarında ise eleştirecek bir şey bulamazdonuşmalar, eleştiri bile kabul etmez bir yavanlıktaydı. Bu yüzde

145/28

Page 146: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 146/284

ysel arada oturmasına rağmen iki babanın konuşmasına kulaabartmaya başladı.

agıp Bey,

Dün gazetede okudum, bütün bu bölgede, tâ doğruya doğru dağlardöcek, kelebek kaçakçıları türemiş."

ahir Bey,

Bismillah, bu da nereden çıktı? Esrar mı bu böcekler, insanları uyuak için satsınlar."

Yok müşterilerini uyutmak için değil, bizi uyutup topluyor-la

öceklerimizi."Yaa?"

öyle valla. Kelebeklerimizi, böceklerimizi toplayıp, ölü veya diri, uzakelerdeki alıcılara satıyorlarmış."

ahir Bey,

Bunu niye yapıyorlar, ölü bir böcek ne işe yarar? Bu da yeni çıktklım sana emanet Ya Rabbim," diye başını salladı.

Yeni çıkmadı Tahir Amca," diye söze girdi Aysel,

Hep vardı; belki arttı. Gelişmiş olan ülkeler, her şeyin kıy-metini brler, her şeye ihtiyaçları vardır. Bir zamanlar şahinlerimiz

146/28

Page 147: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 147/284

macalarımızı, şimdi kelebeklerimizi, böceklerimizi alıyorlar," diyevam etti.

Peki ne işe yarıyor bunlar?"

Vallahi Tahir Amca, bilmiyorum ama bir işe yarıyor ki bu kadar pardüyorlar. Sanırım dünyaya sahip olmak isteyenler, dünyanın bilgisintiyorlar. Bir zamanlar dünyaya açılan tüm ingiliz savaş gemilerindr tane de biyoloji bilen ressam buiu-nurmuş. Gittikleri adalarda, bimedik ne kadar bitki ve hayvan varsa, resmini çizerlermiş."

agıp Bey, Tarih Bey'e dönüp,

Görüyor musun komşum, insanlar nelerle uğraşıyorlar," dedi.

ysel devamla,

Birinci Dünya Savaşı'nda da Almanlar, Osmanlı'ya yar-dıma göndere

ekleri tüm subaylara resim dersi verirlermiş. Anadolu'drtadoğu'da gördükleri tarihi eserlerin dört cepheden resmini çizilman Bilimler Akademisi'ne göndersinler diye. Kayzen de işe yaraynları padişahtan hediye etmesini istermiş," dedi.

agıp Bey kızına, verdiği bilgilerden gurur duyarak baktı, tevazu serlemeye çalışan bir ses tonuyla,

Çok ilginç," dedi.

ysel,

147/28

Page 148: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 148/284

şte şimdi de resmini çizmek yerine, bitkilerimizi, hayvanlarımıoğrudan götürüyorlar ülkelerine. Asıl kötüsü, yasal yoldan değiaçakçılıkla. Devletlerin haberi olmadan muhtemelen," diye ekledi.

ahir Bey, çok şey bilen ama hepsini hemen söylemeyen bir bilg

vrıyla başını sallamaya başladı ve uzaklardan gelen bir iletiyi akrıyormuşçasına, kendinden emin bir ses tonuyla,

Eğer o kaçakçılar, ahlâksızlık ediyorlarsa, mutlaka dolanır ayaklarınau dünyada adalet vardır, âdil bir dünya vardır karşımızda. Hiçbötülük cezasız kalmaz, hiçbir iyilik de mükâfatsız," dedi.

uşku taşımayan bu tür kesin hükümler, olumlu olumsuz cümle önargılar Aysel'in canını sıkardı; hafiften gözü seğirmeye başladı,

Tahir amca," diye söîe girdi ve devam etti:

Bu dünyada adalet ne arar? 600 milyonun geliri, on zenginin-kin

it. Tarih boyunca yeryüzünün dört yanında Auschwitz'de, Sibirya'damboçya'da, Kafkas'ta, Balkan'da, Afrika'da onca katliamı yapanlare oldu? Nasıl bir adalet geldi ölülerin kemiklerine. Otuz milyon inanın katili Stalin ile sayısı meçhul canın katili Cengiz Han, iyi insanr gibi rahat yataklarında öldüler. Adalet onların adresini mi bulaadı tebligat için?"

ysel, durdu, zorlukla yutkundu, öfkeyle sürdürdü:

nsan evlâdı, ezbere bir görüşle bu dünyada adalet var diye avutuendini; adaletsizliği gördüğünde ise gözlerinin bozuk olduğunüşünür sessizce. Adalet yok yeryüzünde!"

ahir Bey sarsıldı. Ragıp Bey kızının bu çıkışından rahatsız oldu, de

in yüzünü kaplayan gururun yerini şaşkınlık ifadesi aldı, Ayselönüp,

148/28

Page 149: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 149/284

Kızım, Tahir Amca'nın demek istediği, eninde sonunda adalet vardu dünyada," dedi.

ysel:

Babacığım, Tahir Amcamın inandığı, bu dünyanın adıl bir dünyduğu görüşü, en büyük adaletsizliğe yol açıyor toplum-da."

atma ve Hürriyet hanımlar konuşmayı kesmiş kaygılı gözlerle Aysenliyorlardı.

atma Hanım,

Anlamadım Aysel, niçin?" diye sordu. Aysel devam etti:

Güzel annem, bir kadına tecavüz etseler, toplum kadını suçlar önce,

r şey yapmıştır, kuyruk sallamıştır diye. İnsanda kuyruk olur mulmaz. Maymun mu bu? Eğer bir kadına tecavüz etmemişlerse, o iyadındır; eğer etmişlerse kötü olduğu için etmişlerdir. Erkeklenksiyonsuz değişken sayan ne basit bir açıklama. Sonra bir insanı

aşına bir felâket gelse, karşıdan bakan birileri, şöyle düşünür binlercldan beri: 'Bu dünyada adalet vardır; iyilerin başına iyi şeyler geliötülerin başına kötü şeyler. Bu insan bir felâkete uğramışsa eğe

utlaka bir günah işlemiştir.' İşte âdil dünya iddiasının sonu. Sakaoğan bebekler, hasta çocuklar bir günah mı işlediler? Kardeşimin güahı neydi? Nice aptal insan, körlere bakıp bakıp, 'Ne büyük günahar ki bunların, baş-larına bu gelmiştir' diyor. Sonra..."

agıp Bey,

Yok evlâdım, kimse demez öyle bir şey," diye kesti sözünü.

149/28

Page 150: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 150/284

ysel ısrar etti:

Öyle bir diyorlar ki baba, bizim okuldaki bazı arkadaşlar, öğretmenlele. Ne demiş dedeler, 'Kör, Allah'a nasıl bakarsa, Allah da köre öy

akarmış.' Vay canına, hangi kitapta yazıyor, bu sözü Allah'ımızın? İn

nın bana, bu tür görüşler, hem Allah'a iftiradır, hem insana."

agıp Bey,

Yavrum, bunlar halkın sezgisi, bilinci, biraz da lafın gelişi,"

edi.

ysel,

Halkın bilinci, her zaman inci değildir baba," dedi, sonra Tahir Beyönüp,

Doğada adalet yoktur. Bir kız var Umay, o da Gökhan gibi; A'dan Z'ylir adaleti, hukukçudur; ama doğa ona âdil davran-

amıştır. Adalet ancak zihinlerde olabilir, aslında orada da yoktuakat çalıştırmak zorunludur kurumlarda; ama sakat göremezsinoğunda," diye sürdürdü.

ahir Bey babacan bir tavırla,

150/28

Page 151: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 151/284

Aysel kızım, böyle düşünmek, biraz isyankârlık mı oluyor acaba?edi.

ysel,

Yok Tahir Amcam, isyanla ilgili yok. İsyankâr değil, insankâr oluruöyle düşününce," diye kestirip attı sert bir dille.

ahir Bey:

Her şeye rağmen, bir adalet, bir düzen var bu âlemde, hem dünyadem toplumda. Âlimler, akıllı tasarım olduğunu bulmuşlar kâinattar dergide okudum geçende."

ysel sinirli hareketlerle eteğini çekiştirerek,

Şimdi de bu çıktı, akıllı tasarımmış; hangi büiminsanı bul-muş, hangzikçi ispatlamış, hangi kimyacı, biyolog nerede yazmış, kaynağı ne

isiyle, kötüsüyle, doğrusuyla, yanlışıyla yaşayan bir evrende yaşıyoz, her şeye rağmen, her şeye şükrediyoruz. Bu yeterli. Gerisi, ispatspotezler, tahmini tasvirlerdir. Akıllı tasarım ne gezer bu evrendeadem, akıllı apartmanlar misali akıllı tasarım var bu âlemde, mongo

ocuklar niye mongol doğuyor, albino niye albino, benim kardeşim ne böyle? Kromozomlarda hesap hatası oluyor demek bazen ya drkaç milim sapıyor doktorun iğnesi."

ysel sinirliydi, ağlamaklıydı, ağlamamak için dudaklarını ısırmayaşladı. Sıcak yaz gecesinde veranda buz kesmişti. Hanımelleriniokusu yok oldu.

ürriyet Hanım,

Lafı uzattın, Aysel Hanım'ı üzdün Tahir," dedi.

151/28

Page 152: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 152/284

ahir Bey:

Özür dilerim kızım, seni üzmek istemezdim."

ysel:

Asıl ben özür dilerim Tahir Amca. Kusuruma bakmayın; bazen böyluyorum."

ysel için bütün yollar Gökhan'a çıkıyordu. Hangi konuda olurssun, Gökhan'ın durumunu görmezden gelen klişe açık-

VN

malar, Gökhan'a yaramayan bilimsel açıklamalar Ayselnirlendiriyordu.

atma Hanım ne diyeceğini bilemedi. Ağlamaklı oldu, kendini tuttuğlu için üzgündü, kızı için üzgündü, her şey için üzgündü, kızınıfkeli tavrı yüzünden misafirlerine de mahcup olmuştu. Havayeğiştirmek istedi,

Aysel'çiğim bize bir kahve yapar mısın?" dedi.

ysel kalktı, içeri girdi. Kahve, küçük çaplı bir sürgün cezasıy-dı belka da en iyimseri, olay yaratan memurların tatile gönde-rilmesi gibr şeydi.

ğlayarak kahveyi yaptı. Dört fincanı tepsiye yerleştirirken Fatmanım mutfağa geldi, kızının gözyaşlarını eliyle sildi, sarılıp öptü

afif bir sesle,

152/28

Page 153: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 153/284

özür dilerim kızım; kardeşinin hiçbir şeyi yok, aslan gibi," dedi. Ayse

Estağfurullah anne, özür yok, sadece özürlü var. Suçlu yok, yalnızcsarım hatası var bu âlemde," diye cevap verdi.

ysel verandaya çıkmadı, kahveleri Fatma Hanım götürdü. Kahvelessizce içildi. Bir ara Tahir Bey,

Kusura bakmayın, lafın nereye varacağını hesaplamadan öyle paldüldür konuştuk, Aysel Hanım'ı üzdük," dedi.

agıp Bey,

Estağfurullah komşum; Aysel, Gökhan konusunda çok hassas. Bıştık sayılır; ama o her konuyu kardeşine bağlıyor; sinirli hali b

üzden," diye, hem kendini hem Tahir Be/i rahatlatmak için açıklamaptı.

gece Aysel uyumadan önce uzun uzun düşündü; öfkeli ve kararlıydğer Gökhan, Umay'la flört etmek isterse veya evlenmekestekleyecekti.

dalet, var deyince var olmazdı, oluşturulmalıydı.

dalet, ona inananlara değil, onu oluşturacak kadar güçlü olanlar

elirdi.

u dünyada, fakirler adalet ister, gelişmekte olan ülkeler (dobracaeri kalmış ülkeler) adalet ister, Avrupa Birliği'ne girmek isteyen amınmayan Türkiye adalet ister. Aristo demiş ki:

Yalnızca zayıflar adalet ister."

153/28

Page 154: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 154/284

risto'nun sözünün devamını getirelim:

Yalnızca zayıflar adalet ister; güçlülerin adaletleri yanlarında-

r, istediklerine verirler, istemediklerine vermezler." 131

6 Yıldırım Aşkı

may ve Gökhan pazarda tanıştılar, bir defa Gökhanlarda görüştülekayptan konuştular, çetleştiler, meyleştiler, birbirlerine meyi ettilenıştıktan sonra Gökhanların evinde bir defa buluştular, anlattıla

nlaştılar, âşık oldular ve karar verilebilecek en kısa sürede, önce ayyrı, sonra karşılıklı evlenmeye karar verdiler.

rtak karara ilk girişen Gökhan oldu, "Benimle evlenir mi-sin?" dedr akşam; ardından, beklemeden, bekletmeden, adet olduğu üzer

rtakım nazlar yapmadan, bir düşüneyim demeden Umay, "Oluredi. Aşkları tam anlamıyla bir yıldırım aşkıydı. Evlilik kararlan da.

azı aşklara yıldırım aşkı denir. Kısa sürede, bir anda bir kıvıl-cımnma olduğu için belki. Ya da bu tür bir aşk, âşıkları yıldırım çarpışa çevirdiği, yürekleri yakıp kavurduğu için bu isim verilir.

klı başında yetişkinler, anababalar, aşkı ciddîye almazlar, yıldırımşkını hiç ciddîye almazlar. (Âşık olan gençler ise, aşk dışındakyleri, özellikle anababalarını ciddîye almazlar.)

ldırım aşkı, havadan geldi, bir anda ortaya çıktı sanılır. Ama aslındçbir aşk bir anda ortaya çıkmaz; öncesi vardır, yaşamdaki öncelikre dayanır.

154/28

Page 155: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 155/284

may ile Gökhan'ın aşkı belki bir günde başladı; ama öncesi vardı, heisi de âşık olmaya hazırdı. Yıllardır birer arkadaş, dost, düşüncelerinaylaşabilecekleri, cinselliklerini paylaşabilecekleri birer sevgirıyorlardı.

nsanlar kalıplar içinde düşünürler. Özgürlükleri, modernlikleöstermeliktir genelde. En özgür gözükenlerin bile birer çizgili defteardır zihinlerinde. Düzgün düşünüp yazsınlar diye.

te bu yüzden, her şeyi bildiklerini düşünen yetişkinlerin akıl- 13rından bile, özürlü gençlerin dünyasında da birtakım cinsel is-teklerbulunabileceği fikri geçmez. Cinselliğin sadece gezip to-zanlara özg

duğunu varsayar bazıları.

may ile Gökhan, aşka, evliliğe hazırdılar. Ama aileleri on-ların eviğine hazır mıydı? Etrafa duyurup tellendirmedikleri süre, âşık o

aları, birbirlerini uzaktan sevmeleri kabul edilebi-lirdi belki. Ancara evliliğe gelince anababalar ne düşüneceklerdi?

enelde anababalara göre, yıldırım aşkı çarpar, kara sevda ise gençler dünyasını karartır. Bu konuda Fatma Hanım ile Ragıp Bey'inülsen Hanım ile Rasim Bey'in tutumları yakında belli olacaktı. Belkumlu, belki olumsuz. Muhtemelen, daha doğrusu istenen, büyükler

kararları olumlu olacaktı.

vlenmeye karar verdiklerini ilk önce Umay söyledi annesine.

öylemez olaydı.

ülsen Hanım, bir konuda kötü bir haber alacağını sezinle-miş, anca

u haberin gelmeyeceği konusunda kendini inandırmış insanlarınoşa çıkan kehanetleri karşısındaki hayâl kırıklı-ğıyla, gözlerin

155/28

Page 156: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 156/284

zaktaki, baktığı ama görmediği bir noktaya dikip bir süre durdu. Bandan tevekkül içindeydi yüzü, bir yandan da, az sonra patlamayazır zihninden geçen cümleleri sansürle-meye çalışan bir çabayludaklarını hafifçe büzmüştü.

sanlar, kızgınlık anlarında, akıllarından geçenleri âdeta yutmakllerini tutmak için dudaklarını büzerler ve içlerindeki fırtına açığkmadan önce, kızdıkları kişiyi daha az görebilmek için gözlerinsarlar. Gülsen Hanım'm dudaklarındaki ve gözlerindeki bu ifadmay'ın şahit olduğu kavgalarında, annesinin babasına karşı parlamncesi takındığı tanıdık bir ifadeydi.

ülsen Hanım, az sonra kaşlarını hafifçe kaldırarak, gözlerini uzaktakoktadan ayırıp Umay'a çevirdi. Yüzünde, ne söyleyeceği tahmin edileez bir ifade vardı. Umay zaten ufaktı, ufacıktı,

andalyesinde iyice büzüldü, minnacık kaldı. Gözlerini kocaman açınnesine bakmaya başladı.

ülsen Hanım nihayet, "Sen bilirsin hayatım, bir düşünelim," dedi.

may bu sözün de ne anlama geldiğini bilirdi. Bir iş Gülsen Hanım'ıklına yatmazsa, "Bir düşünelim," derdi, daha sonra da bu cümleni

rdından olumsuz bir cevap gelirdi. Eğer bir konuya aklı yatmışszla düşünmeden olumlu cevap verirdi.

Bir düşünelim tavrı, Gülsen Hanım'ın müdürlük yıllarından kalan bışkanlığıydı. O yıllarda aldığı hizmet-içi eğitimlerde, iyi bir yönetnin hayır demeden önce, "Bir düşünelim," diyerek demokratik bava yaratması gerektiği anlatılmıştı. Söz konusu bu demokratik havüzeysel de olsa, sonuçta müdürden gelecek "hayır"ı değiştirmese dne de memurlara iyi gelirdi. Aslında otorite, hizmet-içi eğitimleri

156/28

Page 157: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 157/284

ulunmadığı çağlarda da düşündüğünü vurgulardı. Örneğin hâkimleüzyıllar boyunca evrensel hukukun rutin diliyle, kararlarını açıklaadan önce, "Gereği düşünüldü," demişlerdir.)

Bir düşünelim."

may şimdilik bu cümleyle yetinmek zorundaydı. Olayı dü-şünürkennesinin sıralayabileceği olası olumsuz düşüncelere karşı, Umay drtakım savunucu görüşler geliştirecekti. Umay, öncelikle elinde bikım sağlam veriler bulunması gerektiğini hissediyordu. Bu verileökhan'la birlikte devşireceklerdi.

ülsen Hanım'ın olaya olumsuz baktığı ortadaydı. Umay, düşünmürecinde, annesinin babasını da kendi yanına çekeceğinden emindonuçta ikiye bir olacaklardı. Göründüğü kadarıyla Umay azınlıktaydncak Umay'in görünmeyen iki müttefiki vardı. Bunlardan biriindeki aşktı, diğeri ise Gökhan.

vlilikle ilgili bu, aysberge benzeyen, üstü küçük altı büyük ilonuşmayı izleyen saatlerde, Umay'in içini derin bir hüzün kaplamayaşladı. Dünyanın herhangi bir yerinde, bir genç kız annesine, bevlenmek istiyorum dediğinde, annesi sevinirdi; en azından "Haydayırlısı," derdi. Babalar ilk duyuşta bir şey demezlerdi genelde amn azından anneler sevinirdi. Umay bundan emindi. Anneler sevinird

nneler sevinirdi. Oysa Gülsen Hanım sevinmemişti. "Durup durken başıma iş açacaksın," düşüncesinin gölgelediği bir yüzlkıntılı bir sesle, "Bir düşünelim," demişti.

azı şeyleri düşünmek, zihinlere ağır gelir. Aslında kaygılı bir yüzleBir düşünelim," derken annesi, sessiz bir sesle "Siz sakatsınız evleneezsiniz," demek istemişti. (En azından Umay böyle algılamıştı.)

157/28

Page 158: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 158/284

may kendini yalnız hissetti. Annesi sevinmemişti.

ğitimli olmaları, mesleklerinin olması, görgülü, kültürlü ol-malarrbirlerini seçmiş olmaları, hemen her konuda sağlıklı düşünüyor oaları önemli değildi. Onlar sakattı, sandalyeliydi, evlenemezlerdi.

için?

ğreneceklerdi.

may, annesinin bu konuda niçin isteksiz olduğunu tam olaralemiyordu. Tahmini, sağlığı için endişe ettiğiydi.

rkek Tarafı

may, evlilik konusunda annesiyle aralarında geçen ilk ko-nuşmayökhan'a söylemedi. Annesinin tepkisini anlatmak acı vericiydökhan konuşup konuşmadığını sorduğunda, daha söylemedim dedi.

ökhan da bu konuyu ailesine açmıştı; ancak o da henüz konuşmadıedi.

irbirlerine yalan söylemişlerdi, ilişkilerinin başlangıcında, daha ilünlerde, birbirlerine yalan söylemek, her ikisine de kötü geldi.

alan söylemelerinin sebebi, görmezlikten geldikleri, telaffuz etmetemedikleri, yaşamlarının belkemiği olan (kısmen belke-miklerindeaynaklanan) bir gerçeği konuşmak yerine, biraz daha ötelem

teğiydi.

158/28

Page 159: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 159/284

ize ait bazı gerçekler bize ağır geldiğinde, bize ait olmayan yalanlarğınırız genelde. Sağanak ağırlaştığında, bir yalana sığınmak, doğrmasa bile, doğrudan ıslanmaktan korur bizi. Bazı gerçekleri kabuseniz, kanıksasanız bile, bunları olur olmaz yerde kullanmak, olum

uz duygular verir size. Gökhan ve Umay, biz sakat olduğumuz haldvlenmeye kalkıştık, yanlışmış, bunun olmazlığını anamız, babamatırlattı bize mi diyeceklerdi birbirlerine.

may'ın annesiyle konuşmasını izleyen saatlerde, onlardan habersiökhan da Umay'la evlenmek istediklerini söyledi ablasına. İkisi vendada yalnızdı, Gökhan birdenbire, beklenmedik 

r cesarede, "Biz Umay'la evlenmek istiyoruz abla," dedi. Ablası bunuyar duymaz, sevindi, "Sizi gidi keratalar sizi, ne işler çevirmişsinyle," dedi.

ysel, daha ilk cümlesinde, "siz," demişti; Gökhan ile Umay'ı 137 bütün görüyordu, onların 'biz' oluşunu, birlikteliklerini şim-didenaylıyordu. Gökhan bunu fark etti, sevindi.

k cümlesinin hemen ardından Aysel, "Haydi hayırlısı; ne yaparıasıl yaparız bir düşünelim," diye ekledi.

ysel'in düşünelim'i, Gülsen Hanım'ın düşünelim'inden farklıydysel, evlilik işinin nasıl gerçekleşeceğini, neler yapacağımıraştıralım demek istemişti. Kardeşinin Umay'la evliliği konu-sundysel'in tavrı, daha ilk andan olumluydu. Şüphesiz ki annesiyle babaa onlara katılacaklardı.

ncak Aysel bir saat kadar sonra bu güzel haberi anne babasınöylediğinde, buz gibi bir hava esti evde. Fatma Hanım'a ve Ragı

159/28

Page 160: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 160/284

ey'e göre, Gökhan'ın evlenmesi, hele hele kendine benzeyen bir kızlvlenmesi imkânsızdı, olanaksızdı, olamazdı.

atma Hanım, Gökhan'ın evlenmesine karşı değildi; elbette evlenebrdi; ancak bu evlilik özürlü olmayan bir kızla olmalıydı. Seyrek d

sa özürlü gençlerle özürlü olmayanların evlendiklerini görüyorduynı durum Gökhan için niçin olmasındı?

slında Fatma Hanım, oğlunun özürlü bir kızla evlenmesini özrünüurgulanması olarak görüyordu; onuruna yediremiyor-du. Bir dçıkça dile getirmese de Fatma Hanım, zihninin derinlerinde b

erlerde, iki özürlü gencin evlenmesini zarif bulmamıştı; cümle âleme derdi?

ocası Ragıp Bey ise bu konuda başlangıçta belirgin bir fikre sahieğildi, oğlunun da bir gün evlenmek isteyebileceği düşüncesini, elemişti, bastırmıştı. Şimdi eşi, kararlı bir şekilde bu evliliğe karkınca, ona da uygun değilmiş gibi geldi. Ve Fatma Hanım'dan bağım

z, Ragıp Bey'in de içinde bir yerlerde, iki özürlü gencin evlenmesininışılmamış, tatsız bir durum olduğu duygusu vardı. (Kendisi bamanlar eşini aldatmıştı; bu olabilirdi, çok da aman aman tatsız burum değildi; ama iki sakat gencin evliliği, nedense tatsız burumdu.)

ysel, anne babasının sergilediği, bu beklenmedik olumsuz

vır karşısında şaşırdı, böyle bir tepkiye hazırlıklı değildi, fazlacrtışmadı, yanlarından yüzünün rengi değişmiş, gözleri, ateşi varmbi çakmak çakmak çıktı. Nasıl gözüktüğünün farkmday-138 d

ardeşinin yanına gitmeden sakinleşmek için lavaboya girdi ama sinden lavaboya niçin geldiğini unutup hızla aşağıya indi.

160/28

Page 161: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 161/284

erandada oturmuş ablasından haber bekleyen Gökhan ablasınıüzünü görünce bir anlam veremedi, "Ne dediler?" abla diye sorduysel, "iyi iyi, bakalım dediler," diye geçiştirdi. Gökhan ablasınnırdı, olumsuz bir hava olduğunu anladı, hayâl kırıklığına uğrad

blasını üzmemek için üstelemedi.

u ne demekti?

unu şimdilik kimse bilemezdi.

eyi istemiyorlardı, niçin istemiyorlardı? Müstakbel gelinlerini meğenmemişlerdi?

nne babasının olumsuz tavrı Aysel'i iki kere kırdı. Birincisi, kardeşinbu çok önemli isteğini, düşünmeden, işin mümkününe, imkânsızın

akmadan peşin bir hükümle reddedivermişler-di. İkincisi, bu olaysel'in kendine ait, bastırmaya çalıştığı derinlerdeki bir öfkesinarekete geçirmişti.

agıp Bey, eşini bir defa ayan beyan bir şekilde, âdeta fütursuzca aldmıştı. Olay kapanmıştı, tekrarlamamıştı; ancak Aysel, bu olay öncesde de babasının birtakım benzeri davranışları, kırık kırtık çapkınlıkrı olduğunu sezinlerdi. Bu durum ona çok acı verirdi. Annesini

anında, annesi gibi kendisini de hakarete uğramış hissederdi.

aha da önemlisi Aysel, bugüne kadar evlenmemesinin sebebi olaraabasının bu eski çapkınlıklarını görüyordu. Dünyada böyle bir şeyapmaması gereken kişilerin başında babası geliyordu; ama o yapıştı; o halde herkes yapabilirdi. Babasından yola çıkıp tüm erkekle

üvenilmez algılıyordu. Güzel bir genç hanımdı, zarifti, kültürlüydüek çok erkeğin kadınlarda arayacağı özellikleri kendisinde toplamıştma olmuyordu, olmamıştı. Söze değer bir erkek arkadaşı bimamıştı.

161/28

Page 162: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 162/284

ysel, erkeklere karşı çekingendi, onları kendinden uzaklaştıran bvrı vardı. Farkında olduğu ama değiştiremediği bu tavrının babasın

uyduğu güvensizlikten kaynaklandığına inanmış-

korkularını tüm erkeklere genelliyordu. Kendisine ait bu psi-kanaik yorum, babasına ait öfkesini artırıyordu.

ncak iki yıl önce bir psikologa gittiğinde, psikolog, nazik bir üslûplu türden analitik yorumlara, romanlarda, filmlerde rastlandığınerçek yaşamdaki davranışlarımızın daha karma-şık nedenlere dayndığını, anababalarımızın davranışlarıyla kendi davranışlarımrasında böylesine tek basamaklı ilişkiler kuramayacağımıöylemişti.

sikologun bu açıklamasını Aysel, ciddîye almış, edebî eserleri, alışaeldiğinden daha farklı gözle yorumlamaya başlamıştı; ancak öz

aşamında, ne babasına olan öfkesi azalmıştı, ne de bir sevgilisi, eşr bebeği olmadığı için üzülmeyi bırakmıştı. (Psikologun dediği gibedenler ve sonuçlar karmaşıktı.)

ysel biraz sakinleştikten sonra Gökhan'a; "Dolaşalım mı?" dedi. Ablardeş ırmak boyunca yürüyüşe çıktılar; Gökhan arabasını kendiullanıyordu. Tatlı bir sıcak vardı; hava, ıtır, iğde, begonya, sulanm

prak ve yeni biçilmiş çim kokuyordu. Duymadılar. Irmak boyuncöğüt ve kavak ağaçlan vardı; görmediler.

isi de üzgündü. Anne babalarının olumsuz tavrını Gökhan'a açıkçöylememişti Aysel; ama olup biteni anladığının farkındaydı, ikardeş birbirlerini anlıyorlardı. Gökhan, kırılmıştı, mahcup olmuştuendini, arsızlık edip, istememesi gereken bir şeyi istediği için azarlanış bir çocuk gibi hissediyordu. Üstelik bu konuda ablasını aracı edi

zdüğü için üstüne üstlük üzülmüştü.

162/28

Page 163: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 163/284

ysel sessizce, otuz küsur yıllık hayatının muhasebesini yapıyorduaşam ekstresini inceleyip memnun kalmamış bir müşteri hoşnutsuuğu vardı yüzünde.

i kardeş yürüyüş sırasında Umay'dan, anne babalarının tepkisinde

öz etmediler, birbirlerini kollayan, birbirlerini ve kendilerini incieyecek, havadan sudan konulardan söz ettiler. Aysel bir ara yeni ısarladığını teleskopun ne zaman geleceğini sordu Gökhan'a. Gökhan

fak ufak para kazanmaya başlamıştı; teleskop yapan bir firmayanışmanlık yapıyordu.

ve döndüler. O gezide Aysel, uzun süredir düşündüğü ama cesaredemediği bir konuda karar verdi: Ayrı eve çıkmak isti-

ordu. Eğer gelirse kardeşiyle birlikte, gelmezse tek basma ayrı evkacaktı. Baba ocağı sıcaktı, gerçekten sıcaktı ama artık havası boğucelmeye başlamıştı. Daha önce ayrı eve çıkmayı düşünmüş amardeşini geride bırakmayı göze alamamıştı. Fakat artık baba ocağderek kaynama noktasına ulaşıyordu.

nne babasının olumsuz tavrını Gökhan da Umay'a hemen söylemed

eciktirdi. Yutkunması, yutması, hazmetmesi gerekiyordu.

163/28

Page 164: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 164/284

o Hazırlık 

ökhan'la Umay bir süre anne babalarının olumsuz tavırlarını yokmurz edip konuşmayı sürdürdüler. Evliliklerinin olup olamayacağınternet başında, bazen ayrı ayrı, bazen birlikte, ciddî olara

raştırdılar, tartıştılar. Benzeri sorunlara sahip evli özürlüler buldulanların deneyimlerini, önerilerini öğrenmeye çalıştılar. Bu konudalışan hekimler buldular, danıştılar. Hemen hepsi, saygıyla, sevecenkle sorularına cevap verdiler, onları yüreklendirdiler.

aman azdı, zamanları hızla akıyordu. Her geçen saat, bir-birlerinan aşklarını artırdı, evlenmelerinin olabilirliğine olan inançların

üçlendirdi. Neden elmasındı, olabilirdi, olmalıydı.

ünyadaki bütün saatler, aynı yöne, aynı hızla döner. Saatleekaniktir, sahipleri nasıl ayarlasa öyledir.

nsanlar birbirlerini de saat yerine koyar, ayarlamaya çalışırlar. Helanababalar çocuklarını istedikleri gibi ayarlayabiie-ceklerine em

dirler. Oysa gençlerin saatleri, anababalann saatlerinden farklıdıazen yönleri, bazen hızları farklıdır, koşturup gider kimisi, Çoğunuünyadaki dilimi farklıdır, ya ileri ya geri.

elki de bu yüzden, 'kuşak farkı' yerine 'saat farkı' demeli.

er iki anababa da, çocuklarının evlenmek istediklerini ilk duyduk

rında, bu gibi oldular, olaya soğuk gözlerle baktılar. Çocukları bil

164/28

Page 165: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 165/284

sa iki sakat gencin evliliği, tehlikeliydi, zordu, tuhaftı, nasıl olurdumamalıydı, olamazdı. Olsa bile herkes ne derdi.

u dört kişinin gerekçeleri farklı farklıydı ama ulaştıkları sonuç aynıy. Bu çocuklar, kendilerini ve ailelerini zorluyorlardı, zorlayacaklard

42 Yalnızca Aysel abla farklı düşünüyordu; bu evlilik, zor da ol-sabilirdi, olmalıydı.

slında Aysel de, bu evliliğin olabilirliği, sürdürebilirliği ko-nusunderinlerde bir kaygı, örtmeye çalıştığı bir acı hissedi-yordu. Ancaardeşine olan katıksız ve karşılıksız sevgisinden, bir de kendisinin denüz evlenmemiş olmasından kaynaklanan kaygılarından ötürü, bvlilik konusundaki olumsuz düşüncelerini, duygularını bastırdaskıladı.

ysel, otuz dört yaşında, ciddî, olgun, yerine göre canlı, neşeli b

anımefendi, yere ve yaşama sağlam basan bir insandı. Dışarıdaakanlar, bu güçlü kadının evlenmek istediğini, hem de çok istediğinvlenmedim diye dertlenebileceğini, bu yüzden hayatının büyüölümünü kaplayan bir hüzün yaşadığını bilemezlerdi. Ama öyleydi.

on yıllarda, evlenmeden geçen her yılın otuz bir aralık ak-şamındamselere söyleyemediği bir düşünce geçerdi aklından; "Bu yıl da o

adı; inşallah bu yıl."

öyle olduğu için olsa gerek Aysel, bu iki gencin duygularını herkestei anlıyordu, onlarla empati kurabiliyordu.

nababalar için durum farklıydı. Onlar, gençliklerinde-ki hayâllerinayâl kırıklıklarını, ya evlenemezsem kaygılarını unutmuşlardiştikleri anababalık makamı, karamsardı, ciddiyet istiyordu, sorumluk gerektiriyordu; bir zamanlar kendi yüreklerini hoplatan duygula

165/28

Page 166: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 166/284

a, şimdi çocuklarının ayaklarını yerden kesen duygular da önemsizdaşamın gerçekleri karşısında duygular, özellikle gençlerin gözlerinarartan türden kara sevdalar görmezden gelinmeliydi.

çıkça telâffuz etmeseler de, sandalyeye bağımlı olan, ayakları yer

eğmeyen bu iki gencin evlenme isteği, gerçekçi olmayan, tehlikeonuçlar doğurabilecek, ailelere maddi ve duygusal sorunlar yaratacar istekti. Engellenmesi gerekliydi, engelleyeceklerdi.

vlilikleri için bilgi toplamaya çalışırken Umay da Gökhan da

r süre sonra rahatladılar. Bedensel özürleri, özürlerinin düzeylevlenebileceklerini gösteriyordu. Nitekim geçmişte benzeri durumdup bunu başarmışlar çoktu. Yine olabilirdi.

er şeyin yolunda gideceği konusunda yüzde yüz garanti yok- 143 tulmayabilirdi, uzun süre birlikte yaşadıklarında zorlanabilirlerdutlu olmayabilirlerdi; evlendiklerinde fiziksel bir kaza geçirme ih

malleri yüksekti.

vlendiklerinde, en iyi ihtimalle, yüzde elli mutlu olacaklar-dı. Yüzd

li ihtimalle pişman olacaklardı. Garanti yoktu. Ancak her şeye rağen denemek istiyorlardı. Gökhan bir ara internette Vu.: y'a, "Yüzd

üz garanti olmadığı anlaşılıyor bizimkine benzeyen türde evliliklerdema diğer evlilikler yüzde yüz garantili mi?" dedi.

ökhan'a göre bu dünyada hiçbir şeyin yüzde yüz garantisi yoktuvrenin, özellikle dünyadaki yaşamın ortaya çıkışı, çok küçük, hatt

mal edilebilir düzeydeki olasılıkların gerçekleşmesiyle mümkümamış mıydı?

166/28

Page 167: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 167/284

onra bir akşam, yaklaşık aynı anda karar verip ikisi de anne babarının evliliklerine karşı çıktığını söylediler birbirlerine. Bunu izleyeaatlerde, her ikisi de kendi anne babalarının davranışlarına kızdılancak birbirlerinin anne babalan hakkında olumsuz bir şeöylemediler. Bu davranışları, bir miktar nezaketlerinden, bir miktaa, her şeye rağmen eğer bir gün evlenirlerse, müstakbel kayınvaliderine ve kayınpederlerine şimdiden duygusal bir savaş açmak istemmelerinden kaynaklanıyordu.

9 Kız Tarafıökhan, evlilikleri konusunda anne babasının olumsuz tavrını, ablaanalıyla, dolaylı bir şekilde anlamıştı. Umay ise, annesinin ilk olumuz tavrı dışında bir bilgi edinmemişti, özellikle babasının nüşündüğünü bilmiyordu.

ızının evlilik kararını ilk duyduğunda, üzülen, bozulan, öf-kelenema olumsuz bir şey söylemeyen Gülsen Hanım, "Bir dü-şünelim," deekle yetinmişti. "Bir düşünelim"leri genelde olumsuz cevaplar ge

ren Gülsen Hanım, izleyen zaman içinde başka bir şey söylemedi.

may olayı ikinci kez açtığında, vadinin sıcak bir öğleden sonrasındnne kız salonda oturuyorlardı, Rasim Bey üst kat-ta uyuyordu

Öğleden sonra uykuları vadideki pazarcıların alışageldikleri bir yaksüydü. Vadinin yerlileri ise uyumaz-lardı.)

vlilik konusunun bu ikinci kez gündeme gelişinde, ilk sefe-re oranlaha sakin, daha anlayışlı, paniğini üzerinden atmış bir yüz ifadesiylülsen Hanım, "Hayatım," diye söze başladı. Umay yine ilonuşmadaki gibi, sandalyesinde büzülmüş, ufal-mış, gözlerini açmısiplin kurulunun hakkında vereceği kararı merakla bekleyen b

167/28

Page 168: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 168/284

aramaz öğrenci gibi, annesinin, başöğretmeninin sözlerini dinlemeyazırlanıyordu.

ülsen Hanım, i

Evlenmeni elbette ki biz de isteriz. Baban da ben de seni çok seviyorz. Senin mutluluğun bizim için dünyadaki en önemli şey.

aban için önemli, benim için daha da önemli; galiba hayatımdaki tenemli şey," dedi.

on cümleyi söylerken Gülsen Hanım'ın sesi titredi, gözleri yaşardmay annesinden böyle bir tepki beklemiyordu; ilk konuşmadakvrına bakıp, ikincide azarlayacağını, sinirleneceğini tahmin etmiştülsen Hanım'ın bu tavrı, Umay'ı şaşırttı, afallattı, kendini savunmain hazırladığı cümleler bir anda uçup gitti aklından.

ülsen Hanım devam etti:

Hayatım, evlenmeni, mutlu olmanı elbette isteriz; ama sanırımunun olması çok zor, imkânsıza yakın zor. Arkadaşlık edin, arkadaşımasını isteriz. Gidin, gelin, gidip gelelim; ama ailesiyle bu konula

onuşmayalım, kız isteme olmasın. Çocuklarının evlenme isteğin

ayır demek, hele hele kültürlü, üniversite mezunu çocuklarının, aynurumdaki bir gençle evlenmesine hayır demek, bir anababanıünyada isteyebileceği en son şey olsa gerek."

may ikna olmamıştı ama annesinden özür diledi. Annesi,

Asıl ben dilerim," dedi.

168/28

Page 169: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 169/284

ülsen Hanım kızının sakat kalmasından kendisini suçladığı için özüliyordu. Hekimler defalarca aksini söylemişlerdi, Umay'ın duruunda ailenin, hatası, geç kalmış olması söz konusu değildi. Amülsen Hanım yıllarca bu açıklamaları, hekimlerin nezaketinağlamış, üzülmesinler diye söylediklerine inanmıştı. O hep kendinuçluyordu.

VIlO

0

ütün Kelebekler Âşıktır

Yeni Bir Sevgili mi?)

laimisema, uçtu, uçtu, uçtu... O da evlenmek istiyordu. Kendisin

ramayan bir erkeğin peşinden koşmak, uçuk-kaçık bir şeydi belkma aşk, mantık dinlemeyen, kendisinden baş-ka hiçbir şeye ihtiyamayan, galiba en önemlisi, bir 'kendinde şey'dir yeryüzünd

Filozof, "Kendinde şey," diyerek aslında, istemeden aşkı tarif etmişelki de. "Kendinde şey"le kastedilen, yaşantılarımızın ötesindduğu için hakkında bilgi sahibi olamayacağımız şey demekti. Gerçei, Kant, kanıt getirmedi. Aşk da galiba kendinde şeylerden birisiydi.

şk, bir kendinde şeydir. Kendine aittir, kendi kendinedir. Kendindeaşkasına hesap vermesi gerekmemektedir. Ne olduğu da pek fazllinmemektedir.

arlaların gerisindeki ağaçlara doğru uçun bir erkek kelebelaimisema'yı gördü bir an. Beğendi. Bu dişi kelebek çok güzeld

anatlarına gökyüzü inmişti. İlk kez gördüğü bu dişiye doğru hızlçmaya başladı.

169/28

Page 170: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 170/284

rkek kelebek gençti, güçlüydü, yakışıklıydı; kanatlarında-ki mandalerkezinden kenarlarına çizgilerin uzandığı bir göz şekliyle, yaşamd

engenin önemini anlatıyordu sessizce; zıtlıkları bağdaştırmanıuzur getireceğini anlatıyordu çevreye. Göze benzediği için kuşları dorkuturdu ayrıca.

rkek kelebek iğde ağaçlarının arasından uçup Alaimisema'y3

aklaştı, "Günaydın güzel kadın, benim adım Bağhan," diye seslendi.

laimisema, dönüp sesin geldiği tarafa baktı. Az ötede, güçlü

anatlarıyla güzel, etkileyici bir erkek kelebek duruyordu. 147

yi günler, benim adım da Alaimisema," diye karşılık verdi.

ağhan, "Alaimisema ne demek?" diye sordu.laimisema, "Alaimisema, gökkuşağı demekmiş. Gökkuşa-ğındakütün renkler kanatlarıma indiği için annem de bana bu adı vermişedi.

ağhan, kanatlarını çapkın bir ihtirasla çırparak, "Sen çok güzel b

elebeksin Alaimisema, benim sevgilim yok, sevgilim olur musun?" de doğrudan doğruya, dosdoğru sordu.

elebekler, sürekli pır pır eden kanatlarıyla, yürekleriyle, sürekli âşıurlardı birbirlerine. Ancak bu yakışıklı erkek kelebek, öyle her dişiy

eğenmediğinden olsa gerek, bugüne dek sevgili edinmemişti. Galibmdi tam vaktiydi.

170/28

Page 171: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 171/284

laimisema, bir an, bu erkek kelebeğin sözlerinin, sevinilme-si gerekn bir iltifat mı, yoksa kızılması gereken bir saygısızlık mı olduğunrttı aklından. Diyelim ki iltifattı, gönül alıcıydı ama olmazd

mkânsızdı.

özür dilerim, benim sevgilim var, belki duymuşsunuzdur, Kermaey; görev icabı uzaklara gitti. Onu arıyorum," dedi.

ağhan, Kerman'ın adını duymuştu. Kelebeklerin kahramanı olan bnlü kelebeğin sevgilisine, bilmeden de olsa kur yaptığı için rahatsızlıuydu.

Asıl ben sizden ben sizden özür dilerim. Kerman Bey'in sevgiliduğunuzu bilmiyordum. Ben öyle zaten lafın gelişi söyledim," dedi.

laimisema, bu gösterişli ve kibar erkekle birlikte olsa, yal-nızlığı sonerdi, yepyeni bir renk ve anlam gelirdi hayatına. Amlaimisema'nın Kerman'a verdiği bir söz vardı, belki de daha önemli

endine verdiği bir söz vardı ortada.

erilmiş bütün sözler kutsaldı.

erman hatırlasın veya hatırlamasın, Alaimisema'nın ona verdiği söutsaldı. Kerman bilsin veya bilmesin, Kerman ona aitti,

da Kerman'a. O'nu arayacaktı hayatı boyunca. Aramakla geçen bmür belki de verilen sözlerden bile daha kutsaldı.

stelik verilmiş sözler, hatta aşk bir yana, Kerman'ın arkasındakadındı Alaimisema, tüm kelebekleri kurtarma mücadelesinde, lideri

rkasındaki kadın olacaktı. Hem insanlar dünyasında, hem kelebekle

171/28

Page 172: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 172/284

ünyasında, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın bulunurduerman'ın arkasındaki kadın Alaimisema olacaktı.

iddî bir hata yaptığını düşünen Bağhan, oradan, konunun etrafındazaklaşanııyordu, "Dilerseniz gideceğiniz yere kadar size eşlik edeb

rim," dedi.

Çok teşekkür ederim, zahmet etmeyin," diye karşılık verdi Alaimema ve ekledi: "Eğer Kerman'ı görürseniz, ona onu sevdiğimi v

radığımı söyleyin. Bir de lütfen kendine dikkat etsin."

unu söylediğinde Alaimisema, şimdiden, liderin, erkeğin arkasındakadın olarak, ona ve topluma karşı görevini yapmaya başladığını histti. Erkeklerinin arkasındaki kadınlar, onların yanında olsunlar veymasınlar, sürekli onları düşünürler.

Hayatta her başarılı erkeğin arkasında bir kadın bulunduğunu Alaimema öğrenmişti, öğretmişlerdi. Ancak bu düşünceyi sorgulamamış

e başarılı kadınların arkalarında da birer erkek bulunabileceğinmse ona söylememişti. Belki de erkekler arkada durmak istemiyorrdı. Olası ki bu yüzden, başarılı erkeklerin arkasında kadınlar durrdu; kimi başarılı kadınlar ise önde, güçlü ama yalnızdı. Erkekderdi; arkada durmazdı.)

laimisema bir an Bağhan'ın kalbini kırıp kırmadığını düşündü

onra, acelesi olan insanların ayrıntıları umursamaz tavrıyla, kanarını kaldırdı, başıyla hafif bir selâm verip uçmaya başladı. Liderininkeğinin arkasından gidiyordu.

ağhan kanatlarım hafifçe çırparak, "Uğurlar olsun," diye seslendi aasından. Kerman ve bu dişi kelebek bütün kelebekleri kurtaracakrdı. "Keşke bu konuda bana da bir görev düşseydi," diye düşündüelki de, kimse bilmese de, küçük çapta katkısı olmuştu bütü

172/28

Page 173: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 173/284

elebeklere, liderin sevgilisine saygılı davranmıştı, bencillik edip onngellememişti.

laimisema, vadinin ağaçlarla kaplı batı bölgesine doğru uçu

ordu ki birden uzakta otlar arasında Kerman'ı gördü. Kanatlan

üzgâra karışa karışa, büyük bir telâşla uçtu o tarafa. Kerman san

ğı şey birkaç renkli çiçekti. 149

çmaya devam etti, hayâl kırıklığına uğramıştı. Yine ağla-maklı olduçöl rüzgârlarına benzeyen kavurgan düşünce, yine aklını kası

avurdu bir süre, "Ya onu bulamazsam," diye. Ama bulacaktı.

mağın batıdaki kollarından birisine doğru uçarken bu sefer uzaktakr kelebeği Kerman'a benzetti. Acaba o mu diye bakarken, içindene o düşünce geçti, "Hayır bu defa yanılmıyorum, bu gerçekten Kean." Çok heyecanlandı, yer gök birbirine karıştı. Yaklaştı, o değildi.

açıncı defadır böyle oluyordu. Alaimisema son zamanlarda başk

elebekleri, çiçekleri Kerman sanmaya başlamıştı. Her şey Kermanenziyordu. Bu sanısı giderek artacaktı.

usadı, su içti; acıktı, bir çiçeğe konup karnını doyurdu.

ünü, zamanı, ömrü azalıyordu. Uçmaya devam etti.

ir ara bir ağacın altında bir kedi gördü aniden; korktu, kediler tehkeliydi. Ummadık biçimde zıplayıveriyorlardı aniden.

173/28

Page 174: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 174/284

ükselip tekrar baktı, tuhaf bir kediydi bu. Arka ayaklan üzerine otuuş, ön ayaklarının arasına sıkıştırdığı bir şeyi hızlı hızlı yiyordu. B

arip hayvanın, gösterişli, vücuduna eşit büyüklükte, yukarı doğrvrılmış bir kuyruğu vardı. Yemeğini bitirince başını kaldırılaimisema'ya baktı, "İyi günler, ben bir sincap'ım," dedi.

laimisema da onu örnek alıp, "Ben de bir kelebeğim," diye karşılıerdi.

nlaşılan bu sincap, ne olduğunu bilen, kendini bilen bir hayvanddından önce sincap olduğunu söylemişti. Nice insan bunu yapmazd

eni tanıştığı birine, "Ben insanım," diye tanıtmaz-dı kendini, insaduğunun herkes tarafından bilindiğini zannederdi, kendisini bkilde tanıtmasının gereksiz bir şey olduğunu düşünürdü.

nsan, unvanlarının, isimlerinin, isim taktığı görüşlerinin ar-kasındaybolmuş bir varlıktır. "Ben doktor, avukat filanca, ben

ont falanca," der bazıları; ya da kralcı, sosyalist veya liberal olduğunöyler kimileri. Aslında hepsi insandır, herkes insandır ama insaduğunu söylemeyi unutur çoğu; bu yüzden de insana yakışmayacakilde davranabilir, davranır.

ice insanın unvanı ve savunduğu, bazen de kölesi olduğu görüşler inanlığının önüne geçer. Unvanları, görüşleri, görünüşleri altında ezieye başlayan insan, açı çeker, acı çektirir. Sincabın unvanı yoktu

avunduğu bir görüşü de. O yüzden, "Ben sincabım," demişti yalnızcncap, sincaptı, kendinde şeydi, kendine yeterdi; birçok şey gib

örseniz de anlayamazdınız onu.

laimisema sincaba, "Çok telâşlısınız, hızlı hızlı yediniz eli-nizdekyi; bir yere mi yetişeceksiniz?" diye sordu.

174/28

Page 175: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 175/284

ncap,

Yoo, acelem yok, birisi elimden kapmasın diye hızlı yiyo-rum," dedi.

mdi sincabın bu yüzden hızlı yediği kimin aklına gelirdi?

luslararası Kelebek Kaçakçıları

zun Vadi'yi ve çevresinde yüzlerce kilometre boyunca uzanaoğrafyayı, çekirgeler, haşereler misali, onlarca, yüzlerce böcek-keleek avcısı sarmıştı o yaz. Büyük bir çetenin ortalıkta görülmeyen paonları, küçük paralar karşılığında anlaştıkları kişilere, ülkelerin bitk

e hayvan zenginliğini toplatıyor, yasal olmayan yollarla kendi ülkelee taşıyorlardı. Asya'nın kelebekleri, böcekleri, kuşları, Afrika'nıaymunları, kaçakçılığın bir parçasıydı. Dar mekânlarda, üst üstşınan maymunların çoğu, bir zamanlar gemiyle balık istifi taşına

enci köleler gibi, yolculuk sırasında ölür, hayatta kalanları ise, ait oadıkları bir coğrafyada zorlu bir yaşam beklerdi.

er şeye rağmen bu iş kârlıydı. Kârlı ama ahlâk dışı.

lkelerindeki bitkileri, hayvanları küçük paralar karşılığın-da toayıp, uzaklara kaçırılmasına vesile olanlar, ne yaptıklarına bakazlar, yalnızca aldıkları paraya bakarlar. Kulaktan kulağa birbirlere, "iyi para veriyorlar," derler. Ancak iyi para, temiz para deme

eğildir.

175/28

Page 176: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 176/284

ecati, Uzun Vadi'nin yerlilerindendi. Yakında askere gidecekti. Paraoktu, işi yoktu. Askerlik öncesi para biriktirmek istiyorduluslararası kelebek kaçakçılarının ülke içindeki bir taşeronecati'ye iş teklif etti. Beş kelebek için yüz lira verecekti. Hiç yoktaiydi.

aşeron, önce kelebekleri nasıl avlayacağını, avladıklarını gövdelerden silikonla koleksiyona nasıl yerleştireceğini öğret-

Eskiden kelebekler kanatlarından birer iğneyle çarmıha gerilir giberinirdi; ama artık modern zamanlarda silikon kullanılıyordu.

irisi çıkıp da kelebekleri niçin avladığını sorarsa, kelebekleri çoevdiğini, kelebek koleksiyonu yaptığını söyleyecekti. Bu, kendilerinckıllıca bir tedbirdi. Kendilerine ait olmayan şeyleri almak isteyeıcılar, vericileri üzmemeye, uyandırmaya çalışırlar, tedbirli davranı

r. Bazıları baz antenlerinden rahatsız oluyorlar diye, onları üzmetemeyen kimi satıcılar, -teşbihte hata aranmaz- minareyi çalalıfını hazırlar misali, baz antenlerini palmiye görünüşlü plasti

ğaçların içine yerleştirirler ya da antenleri sokaklardaki direklerapalı kutular içinde koyarlar. Yani tedbirli davranırlar; tedbir enemli tedariktir. Necati de, soranlara, "Koleksiyon yapıyorum," derek tedbirli davranacaktı kendince.

e Necati, elinde ağı ortalıklara düştü. Sabahtan akşama, kâasabada, kâh ırmak boyunca, bazen dağlarda, bazen korularda, keleek aramaya başladı.

i işti, tanesi yirmi lira.

skere kadar düzenli bir iş bulması zordu, askerden sonra da. Şimdilieneyecekti. Terhisin ötesi Avrupa.

176/28

Page 177: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 177/284

nceleri zorlandı Necati, giderek alıştı, ustalaştı.

skiden hiç kelebek görmezdi; ya da öyle sanıyordu. Avlanmayaşladığı günlerde, çevresinde tek tük kelebek vardı, sonra gidererttı.

rtık neye baksa kelebek vardı, gökte, yerde, sağda solda, dört banda kelebekler görüyordu. Ya kelebekler artmıştı ya da ar-tık örüyordu.

ökyüzü kanatlar içinde kalmıştı. Kelebekler arttıkça, dağlar, ağaçlaapraklar, evler, insanlar geri planda kaldı, soluklaşmaya başladı; artıer şey kelebeklerin ardında bir fondu. Kelebekler arttıkça, dürüstlüağlılık, cana-canlıya sevgi, dağlar, ağaçlar gibi, uzakta kaldı, solduoluklaştı, birer fon oldu.

ecati artık ustaydı. Usta bir koleksiyoncu.

elebekleri yakaladıktan sonra eve götürüp patronunun verdiavanoza koyuyordu. Kavanozdaki gazda, vücutları bozul-

adan hemen boğuluyordu kelebekler; sonra onları itinayla alıp, yinatronunun verdiği panoya silikonlayarak düzgün sıralar halind

erleştiriyordu.

ecati henüz Alaimisema'ya da Kerman'a da rastlamamıştı. Vadzun, gök genişti.

elebek avcıları sadece birkaç kişi değildi. Yağız gibi, Necati gibi, kimmatör kimi aracı daha birçok çocuk, genç, yetişkin vardı.

ehlike çoktu.

177/28

Page 178: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 178/284

vcıların yanı sıra bir de kuşlar, kediler...

ter insan olsun, ister kelebek, bu dünyada hayatta kalmak hüneter.

er yer kapkaranlık, yer yer gözleri körelten ışıklar içinde uzayıden, tehlikelerle dolu bir labirentten, yolunuzu ve kendinizi kaybeeden çıkabilmeniz, yaşamak demektir. Bu ise büyük bir emek gerekrir. (Bu emeğinizin ödülü her zaman büyük olmuştur; öteki dünyayavet edilerek onurlandırılırsınız.)

2 Umaylarda

maylarda, Umay'ın yüreğini koşturan, annesinin ise telâşsürdürdüğü gergin bir bekleyiş vardı. "Bir düşünelim," demişti Gülseanım; konuşmuşlardı. Bu konuşma Gülsen Hanım için yeterliyd

ma Umay için yeterli değildi, daha konuşmaları gerekliydi. Anneonuyu tekrar açmadığı için de içten içe öfkeleniyordu Umay.

erandada oturdukları bir ara Umay gözlerini dikip annesi-ne bakaya başladı, öylesine, evet hadi söyle diyen, biraz korkulu, biraz so

ulayan, zorlayan gözlerle. Gülsen Hanım anladı, rahatsız oldu; byler söylemesi gerekiyordu.

ızını incitmekten korkuyordu; ancak onun evlenip zarar göreceğinüşündüğünde çok daha fazla korkuyordu. Kendini zorlardı, kısa vçık düşüncelerini söylemeye başladı:

Hayatım sen benim her şeyimsin. Geçmişte çok üzüldüğüm günledu. (Eşinin kendisini aldatmasını kastediyordu; Umay onu anladı

anırım sen olduğun için ayakta kaldım. Sonra evveli, aylarcastanede yattık."

178/28

Page 179: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 179/284

Sağ ol anne.

Üniversiteye gittin; kendime haksızlık etmeyeyim, üniversiteye gittiken hep rahattın, ben diken üstünde yaşadım. Ağır bir hastalığakalanmaman gerekiyor, grip olmaman, düşmemen gerekiyor. Vücu

unun artık en ufak bir incinmeye tahammülü yok."

Evet anne."

Şimdi evlenince sana kim bakacak? Maazallah düştün, ne olacak?"

may annesini sayardı, örtülü bir halde ondan korkardı; ancaderek korkusu öfkeye dönüşmeye başladı, son cümleyle bir- 15kte, derinlerden gelen bu öfke yüzeye çıktı, Umay'ın yüzünde yansıdert bir sesle,

Yapma anne, sen sakatsın, evlenirsen ölürsün diyorsun bana!" dedi.Hayır demiyorum."

Evet diyorsun. Kendime bakamam, oturamam, kalkamam, yatamamana benzeyen bir eşle aynı evde düşüp kalırız herhalde."

Abartıyorsun."

Abartmıyorum anne! Sakat olabilirim ama kaza herkes için geçerlazalar, hastalıklar yakıştırdın bana sürekli. Hep bir kazaya uğraycağım varsayımıyla geçti hayatım. Zehir oldu günlerim, zehir oldünlerin. Daha renkli geçebilirdi öğrencilik yıllarım. Evet bir sorunumar, sakatım; ama ikinci sorunum senin kaygıların oldu."

Sen beni anlamıyorsun."

179/28

Page 180: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 180/284

Sen beni anlıyor musun? Okumaksa, okudum; şu günden sonra dahe yapabilirim? Ben de görüyorum engellerim var ama sağlıklıyımvlenebilirim anne. Hep kısıtladın beni. Bu yüzden doğru dürürkadaşım olmadı. Ya evleri uzaktı, ya yolları tehlikeli. Bari buna izier şimdi."

ülsen Hanım'ın aklından, "Ben niçin kısıtladım seni yav-rum, senioğan kısıtlı, doğa kısıtlamış seni," demek geçti. Ancak bu cümle onaklı çıkarsa da söylenemez bir şeydi. Bunun yerine,

Bak kızım, evlilik demek öyle yalnızca, aşk, sohbet demek değildi

nlıyorsun değil mi?" dedi. Umay, bir savunma avukatı kararlılığıylergin bir sesle,

Hayır, hiçbir şey anlamıyorum. Lütfen açık söyler misin?" diyarşılık verdi.

yan rüzgârları esmeye başlamıştı, Gülsen Hanım, hafifçe ürperdiğin

ssetti,

Birtakım şeyleri insanlar açıkça söylemeden de anlayabilirler. Aslınd

nlıyorsun, lütfen anlamıyorum deme bana."

Cinselliği mi kastediyorsun? Rahatlıkla konuşabiliriz. Anne, 156 bevukatım, gerektiğinde müvekkilimin cinselliğinden konuşa-bilirimendiminkini niçin konuşamayayım?" dedi Umay.

ülsen Hanım, önemli bir mahremi dile getirmenin rahatsızlığıyla,

180/28

Page 181: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 181/284

Evli çiftlerin bazı şeyler yapması gerekir. Yavrum benim, sen sokağle çıkamıyorsun tek başına, bunu nasıl yapacaksın peki; nasıl yapa

aksınız? Bazı şeyler hem zordur, hem tehlikeli," dedi.

ülsen Hanım aslında, ince bir örtüyle örtülü bir şekilde, kibarca, "S

akatsınız, sevişemezsiniz," demek istiyordu. Gözlerinde, 'zorlamrtık, söyletme beni' ifadesi vardı.

akatlar sevişemezlerdi.

may bozulmadı; daha önce defalarca kafasında prova ettiği cümleyakin ve kararlı bir sesle ezberlemiş gibi söyleyiverdi:

Araştırdık anne, raporlarımızı, resimlerimizi gönderdik ilgili doktora, Gökhan da ben de. Hiçbir engel yok dediler, evle-nebilirmişiterseniz bu arada konuşmanızı sağlayabilirim onlarla."

ülsen Hanım irkildi, böyle bir cevap beklemiyordu. Ufacık kı

erekli bilileri toplamış, dimdik ve dipdiri karşısında direniyorduamam; o da direnecekti. Gözlerini kısarak,

Olabilir, uzmanlara göre evlenebilirsiniz belki; ama sana yirmi yılduzmanlar bakmıyor, ben bakıyorum; hiçbirisi seni benim kadanıyamaz. Yavrum benim, evlenirseniz, en kısa zamanda bir kaza-belkar ortaya. Belki hemen, belki az sonra, biti verir her şey."

ir süre sustular, sonra Umay:

Evlenirsek, üşürüz, üşütürüz, düşeriz, düşürürüz; ya da mikrop kaarız, ölürüz muhtemelen; ama biz denemek istiyoruz. Evlenirsekaten kısa olan ömrümüz daha da kısalabilir; ama denemek istiyoruz.

ülsen Hanım ağlamak istiyordu; öfkeden, üzüntüden ötürü, birdenre ortaya çıkan bu tatsız tartışmadan ötürü ağlamak istiyordu.

181/28

Page 182: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 182/284

ne sustular, yine Umay bozdu sessizliği.

Şu sandalyeye bağımlıyım, tam yaşayamıyorum anne; bir de evlene

ezsem tümden öldüm demektir. Eğer evlenirsek, bir kaza olmaümkündür, belki birkaç yıl yaşarız, belki birkaç ay. Ama renk

aşarız. Kısa ve renkli bir ömrü, uzun ve renksiz bir ömre tercih edem anne."

ülsen Hanım'ın içi sızladı; Umay'ın her cümlesiyle, içine, midesinneler saplanıyordu sessizce.

ışarıdan bakıldığında Umay'ın evliliği üzerinde konuşuyor gözüküyrlardı. Aslında konuştukları konu Umay'm evliliği de-ğil, bütün bayatıydı. (Sen sakatsın evlenebilir misin?)

may:

Kelebekler çıktı bu yıl yine anne, hepsi renkli, hepsi neşeli. Belkmürleri kısa, ama onlar için önemli değil bu belli ki. Gökhan'lnıştığımız o gün pazara giderken hani, bir kelebek geçmiş

nümüzden, inanılmaz güzeldi, inanılmaz renkli. Evet çok kısunların ömrü. Belki biz gördükten birkaç gün sonra öldü. Ama tamaşadı, renkli, neşeli, mutlu. Benim adımı Umay koydunuz, kutsal ku

dı. Oysa yürüyemiyorum, uçamıyorum. Eğer Gökhan'la evlenirsek, bandalyeden ayrılmadan uçacağım kesin. Sen benim uçmamı istemiyrsun anne."

ülsen Hanım ağlamaya başladı. O ne zaman aglasa, Umay da ağlardocukluğundan beri. Yine ağladı.

ir süre ağladıktan sonra, Umay, güçlükle elini uzatıp annesinin elinuttu,

182/28

Page 183: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 183/284

Lütfen ağlama anne," dedi.

ülsen Hanım eğildi, elinin üstünde duran Umay'ın ufacık elini öptüTamam," dedi sustu. Umay annesinin elini öpmek için uğraşmadrada çok mesafe vardı.

iraz sonra Umay,

Anne inan evlenmemizde hiçbir engel yok; doktorlar olabilir dedileüz yüze muayene de olacağız dönünce. Tek engel düşüp sakatlanamız belki; ancak bu tehlike herkes için geçerli," dedi. (Sakatı

akatlanması, bir tezat gibiydi; ama üstüne üstlük olabilirdi.)

ülsen Hanım:

Bakamazsınız kendinize, bakamazsınız. Bir düzen kurdum ben, yatıalkman, yıkanman, hepsi ona göre."

may:

Evet şimdiki düzenim çok güzel ama o zaman yeni bir düzen kurulu

oleje, üniversiteye gittiğimde, stajda, yeni bir düzen kurdun her serinde. Yine kurarsın, kurarız. Bu tür evliliklerde, ne yapılırmış, nasaşanırmış, bilen uzmanlar varmış. Eğitimini almış yardımcılautarız. Yeni teknikler geliştiririz oturup yatmada. Arada siz yardımdersiniz. Ben çalışırım, Gökhan da çalışır. Yük olmayız size."

ülsen Hanım, "Ne yükü? Sen bir kelebek kanadı kadar bile yük o

adın sen bize," diye geçirdi aklından. Umay devam ediyordu:

183/28

Page 184: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 184/284

Evin içini bile, hem özürlüye, hem özürlü olmayana göre ta-sarlıyormış bazı ülkelerde. 'Evrensel tasarım' diyorlar. Tam böyle bir ev bumayız ama özürlüye göre tadilât yapılırmış."

ülsen Hanım,

Teoride her şey uygun gözüküyor; ama pratikte işlemez bunlaavrum. Hangi hocanız demişti, 'Kanunlar kâğıt üstünde uygun adımr ama toplum içinde hiçbirisi uygun adım yürümez' diye?"

may Hukuk Fakültesi'ni ikincilikle bitirmişti, staj yapıp avukamuştu. Derslerde öğrendiklerini arada annesine de anlatırdı. B

ayede Gülsen Hanım'da hukuk konusunda kulak dolgunluğu vardülsen Hanım şimdi bir hukuk öğrencisinden öğrendiklerini b

vukata karşı kullanmaya çabalıyordu.

u gayretle, teoride iyi gözüken hukuk kurallarının, pratikte her zaan kolay uygulanabilir olmadığını iddia eden görüşten yola çıkarak

zının evlilikle ilgili planlarının uygulanamayacağını ispatlamayalışıyordu. Bir varsayımdan yola çıkan bu ispatlama şekli Gülseanım'a pek mantıklı gelmişti ama Umay'ın aklı bu ispat şeklin

atmadı.

Anneciğim, kanunlar yeterince uygulanamıyorsa eğer, bu-nun sebebe de kanunların eksikliği değildir; belki uygula-macı hata yapmıştı

elki toplum uygulamacıya baskı yapmış-tır. Meselâ töre cinayetlede toplum, kendini aklamak, yüreğini

afifletmek için hafifletici sebepler ileri sürer. Bu tavır uygulamacıykileyebilir. Aslında hafifletici sebep yoktur, hafiflemek isteyeplum vardır."

184/28

Page 185: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 185/284

may gözlerini iri iri açarak, yüzünde şirin bir ifadeyle de- 159 vamti:

Evlilik planlarımızı uygularken mutlaka aksaklıklar olacaktır. Onlaa düşünür, elbirliğiyle gideririz. İnsanların düzeltmedikleri planla

oktur, uygulamaktan çekindikleri planları vardır."

u mantık savaşından sıkılan ve iyiden iyiye sinirlenmeye başlayaülsen Hanım, teamülün (alışılmışın) dışına çıkarak, nazik olmayanhdit edici bir üslûpla tartışmayı lehine çevirmeye çalıştı.

Her şey yolunda gidebilir; ancak böyle bir evliliğin gerçekleşmesi, ezından başlangıçta hukukî bir sorun yaratabilir mi acaba?"

ülsen Hanım, değişmeyen bir inatla, "Siz sakatsınız, evlenmenizasalar engel olur," demek istiyordu.

may, artık iyiden iyiye bir avukat olduğunu hatırlamış, ür-kekliğin

mış bir yüz ifadesiyle, kendinden emin bir ses tonuyla,

Yapma anne, gönülsüz anababalara yasalar destek mi oluyor böyleak, evlenmemize hiçbir hukukî engel yok bence. Eğer çı-karsa, ilavamı açarım, giyerim cübbemi, mahkemeye çıkarım. Yedi sekelsede kazanırım, iki üç yıl atar belki evliliğimiz ama sonuçtakkımızı alırım," dedi.

ülsen Hanım, yenilgiyi kabullenmeyen, mızıkçılık eden, bu yüzdee oyunun sonucuna itiraza hazırlanan bir çocuk öfkesiyle,

Hangi hocaydı o, hani bir şey Erdem?"

Faruk Erem anne."

185/28

Page 186: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 186/284

Hah işte o, ne demiş, Türkiye'de mahkemelerden her türlü karakabilir dermiş."

may, rakibini küçümseyen bir ses tonuyla,

Bütün eski hocalar dermiş bunu. Şimdi bize gelelim: Bana karvukat mı tutacaksın anneciğim? Sağlam bir avukat meselâ, tekerlek, sandalyesiz, bilgili, sakat sakatla evlenemez diyen.

ecrübeli olur şüphesiz ama muhtemelen onu ezip geçerim ben. Zateyle bir avukat, onu dinleyen bir hâkim bulamazsın," de-di.

may, örtmeye çalıştığı bir öfkeyle, kendi kendine söylenir gibi, amlında annesine,

Türkiye'de mahkemelerden her türlü sonuç çıkabilirmiş. iyi b

vukat ne kanunlara güvenir ne şansına, kendine güvenir yalnızca," de mırıldandı.

ülsen Hanım'ın atacak kurşunu, kullanacak fikri bitmişti. Elindekk kozu, tek yedeği kocasının fikriydi;

Baban da bu evliliğe karşı," dedi. Der demez de pişman oldu; ama b

efa söylemişti.

may, beklediğini duymuş bir yüz ifadesiyle, sakin bir ses tonuylordu:

Niçin?"

nnesi,

186/28

Page 187: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 187/284

Uygun bulmuyor; zor olur, yürütemezler diyor," dedi.

may bu açıklamayı yeterli bulmadı. Babasının itirazının arkasındannesinin gerekçesinden daha farklı, belki de daha acı verici birtakımerekçeler bulunduğunu sezinledi.

nce bunun ne olduğunu annesine sormak istedi, sonra vazgeçtabamla doğrudan konuşayım diye düşündü. Sonra bundan dazgeçti.

abası bu evliliği uygun bulmuyordu. Niçin?

angi gerekçeyle uygun bulmadığını bir an merak etmişti ama sonru merakı kayboldu, öfkeye dönüştü. Babasının olayla ilgili düşünceine ilgisiz kalmaya karar verdi. İlgisiz kalmak öfke ifadesiydi.

abasının düşüncelerini öğrenmeye ihtiyacı yoktu. Kararını vermiştvlenmek istiyordu, evlenecekti. Annesinin görüşleri mantıklı ge

emişti. Babasının düşüncesi de her ne ise, muhtemelen mantıklı geeyecekti yine. Mantıklı gelse bile fikrini değiştirmeyecekti.

may bugüne kadar böylesine sert çıkmamıştı annesine. Belki de yır süren bağımlı ilişkinin biriktirdiği öfkeyle kısa sürede

aynama noktasına ulaşmıştı. Kelebek kozasından kısa sürede çıkamay da kelebekler gibi kısa sürede değişiyordu.

agıp Bey geleneksel dünya görüşüne sahipti. Rasim Bey ise öyl

eğildi; sahip olduğu belirgin bir dünya görüşü yoktu, 161 renkli gazelerde daha çok resimlerin altını okurdu, gazete fikir değiştirirse

187/28

Page 188: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 188/284

a değiştirirdi. Bir entelektüel tavrıyla televiz-yonlardaki açık oturumrı izler, en son kimi dinlemişse onun fikrini benimserdi. Gelenekse

eya modern değildi ancak dünya görüşü ne olursa olsun kızma karemen pek çok babanın sergilediği tavrı sergilerdi. Kızını severdi amonuçta o da bir babaydı.

may iyi ki babasıyla konuşmadı. Rasim Bey kızının evliliği konusunz babalarının genel tavrına benzer bir tavırla, hatta onlara oranl

aha da karamsar bir zeminle yaklaşıyordu.

ice kız babası, belki hepsi, en azından üçü beşi, kızının evlenmesin

dı açıkça konmasa da, utanılacak bir olay olarak algılar. Bu yüzdesa gerek, kızlarını istemeye gelecekleri zaman sinirli tavırlargilerler.

ız babalarının bir kısmı, toplumun gözünde ikinci sınıf in-san sayılazlarının bir erkekle cinsel ilişkisini, bir yenilme, bir altta kalma be

rtisi olarak algılar. Oğlan babaları ise, toplumca ve kendilerinc

stün insan sayılan oğullarının, her konuda galip, her konuda üsttduklarına inandıkları için, karşı cinsle cinsel ilişkiye girmelerini dtanılacak bir yenilgi değil, tam tersine gurur duyulacak bir galibiyearak algılarlar.

nadolu'muzun bazı yörelerinde düğün gecesi damatlar eşleriyle cinl ilişkide başarılı olup, Japon bayrağını hatırlatan çarşaflarını, bütü

r geceyi yatak odasının kapısında geçirmiş olan, Anjin San'ın ninelıklı yenge hanıma verdikten sonra, pencereyi açıp tabancaylavaya iki el ateş ederler. Silah sesi, dosta düşmana, ister istemeütün mahalleye, damadın erkek olduğunu, bu durumun doğal bir soucu olarak da o geceki ilişkide başarılı olduğunu duyurur.

188/28

Page 189: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 189/284

iğer bir bakış tarzıyla damat, golü atan aktif kahramandır, gelin isolü yiyen pasif kale. (Bir kısmımız olayı böyle algılıyoruz.) Böylunca da golcünün babasının oğluyla gurur duyma-

Vlu

, kalenin (yani gelinin) babasının ise utanması, en azından rahatsması kaçınılmaz olacaktır.

asim Bey ile karısı arasında Umay'ın evliliği konusunda aşa-162 ğukarı şu konuşma geçmişti:

asim Bey evlilik işini karısından ilk duyduğunda,

Nereden çıktı şimdi bu?" dedi. (Sanki ortaya hiç çıkmaması gereker şey çıkıvermişti.)

leyen dakikalarda Rasim Bey, karısı kızının sağlığıyla ilgili kaylarını anlattığında, bu kaygılara kısmen katıldı; ancak Rasim Bey

ahatsız eden daha farklı bir şey vardı.

asim Bey, kızının evlilik isteği söz konusu olduğunda, bir şeyi iğrenulan insanların yüz ifadesiyle, yüzünü buruşturup,

Uygun değil, herkes ne der," dedi.

unu söylerken yüzünde, bir nesneyi ya da düşünceyi tik-sindirici bun insanların takındıkları evrensel yüz ifadesi var-dı.

iksinen insan, tiksindiği şeyi görmemek için gözlerini kısar, özellikl

uhtemel kötü kokuları almamak için burnunu büzer, dudaklarınüz bir çizgi haline getirir. Bu yüz ifadesi, homo sa-piensin, yan

189/28

Page 190: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 190/284

üşünen insanın, düşünmeden, iç güdüleriyle, kendini korumamacıyla bin yıllar boyunca geliştirip yüzüne yapıştırdığı, şeffaf vapışkan bir maske gibidir. Tiksinmeyi özetler.

asim Bey, "iğrenç" veya "tiksinme" kelimelerini kullanmadı ama "Uy

un değil," derken yüzünü, alışıldık bir tiksinme ifadesi yalayıeçiverdi.

ülsen Hanım, kocasının zararsız gözüken cümlesiyle, yüz ifadesinrleştirdiğinde, ne hissettiğini anladı.

asim Bey'in öteki kız babalarına artı bir duygusu daha vardı. İkakatın evlenmesini, özellikle sakat kızının bir sakat gençle ev-lenmesi, iğrenç, tiksindirici buluyordu.

ynı Rasim Bey, bir süre önce, (henüz olayın izi belleklerden kurummıştı), bir kadınla, üstelik iş yerindeki bir mesai arkadaşıyla, aylarchlâk dışı, yasa dışı bir cinsel ilişki sürdürmüş, eşini aldatmıştı. İlişk

e girdiği kadın evliydi; Rasim Bey böylece hiç tanımadığı bir erkeği ddatmıştı. Rasim Bey'in gözünde bu aldatma işi iğrenç ya da tiksindii değildi, oluvermişti, olabilirdi,

eytan'a uymuştu, kuyruklu şeytan aklına girmiş, kadın da kuyruk sa

mıştı. (Toplumun nazarında kendi iradeleriyle zina yapan kadınrın, şeytanla gizli bir akrabalıkları vardır. Erkeklerin ise şeytanlerhangi bir yakınlıkları yoktur.)

ncak şimdi iki sakat gencin evliliği, yasal ve ahlâkî sayılsa birençti, olamazdı.

asim Bey'in eşini aldatması pek iğrenç değildi, en fazlası biraz ayıptAslında, erkeklerin eşlerini aldatmaları Kabahatler Kanunu'n

190/28

Page 191: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 191/284

adınların kocalarını aldatmaları ise Ceza Kanunu'na girmelidir.) Anak ayıp veya yasa dışı olmasa da, toplumun gözünde iki sakat gencivliliği iğrençti, tiksindiriciydi. Bu bakış tarzı normal insanın kendinnıdığı -inanılmaz- bir ayrıcalıktır.

ormal insan kimdir? Sağlıklı, özürlü olmayan, beyaz, (mümkünsarışın), zengin, dünyadaki bazı kültürlere mensup ve erkek olan insan normal insandır. Bu grubu, beyaz/sarışın, varlıklı... kadınlar izleormallerin daha daha normali ise asillerdir. (Asiller ile asil olmaya

rasında biyolojik açıdan bir farklılık olmasa da, asalet doğuştandıasıl oluyorsa?)

ormal insanın kendine tanıdığı önemli bir ayrıcalıklar var-dır, ikakatın veya iki yaşlının (yaşlılar da pek normal sayılmazlar gençleriözünde) evliliği, sadece birbirlerine sarılıp öpüş-seler bile, çirkindedense, özürlü olmayan gençler normaldir, ayrıcalıklıdır. Genağlam (bu arada beyaz tenli) olmanın sağladığı ayrıcalık onları, 'vücu

ili' konumuna yükseltir.

enç, özürsüz, beyaz, zengin ve güçlü bir erkeğin, kanun-lar yazmasa her şeyi yapmaya hakkı vardır bu dünyada. Ama kadın, sakat, zene/veya fakir iseniz dikkatli olmanız gerekir. Çünkü haklarınız vücuilleri tarafından kısıtlanmıştır.

asim Bey, kızının bir sakatla evliliğini, açıkça telaffuz etmese de çir

n buluyordu. Daha da ötesi, başkalarının da bu evliliği ya-dırgaycağına inanıyordu. "Herkes ne der," demişti.

nun eşini aldattığı, çevrede büyük ölçüde duyulmuştu. Bu konuderkes ne demişti, bu önemli değildi.

asim Bey çevresindeki insanlara iki sakat gencin evliliği konusunde düşündüklerini sormamıştı. Aslında bunu sorması

191/28

Page 192: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 192/284

erekmezdi; bazı konularda başkalarının ne düşündüğünü o bilirdVücut asilleri, ayrıcalıklı asiller, her şeyi bilirlerdi.)

ma aynı Rasim Bey bazı konularda başkalarının ne düşündüğünü biezdi; örneğin eşini aldatan bir erkek hakkında başkalarının n

üşüneceğini kestiremezdi; bu konuyu hiç düşünmemişti.

aksızlık etmeyelim, nicemiz gibiydi Rasim Bey. Dünya görüşü, yazca kendi küçük dünyası etrafında dönmeye dönüşmüştü. Bayler, kendisi için olabilirlik taşırken, başkaları için, hat-ta öz kızı içiumsuzdu, olmazlık taşırdı.

ülsen Hanım ve Rasim Bey, Umay'ın evliliği konusuna, akılcı açıdaakıyorlardı, kendi duyguları açısından bakıyorlardı; ancak Umay'ıuygularını hiç dikkate almıyorlardı, akmıyor-lardı.

3 Gökhanlarda

maylarda hava kapalı ve boğucuydu; vadinin sıcak ve serin yaavası yerini öfkeli bir havaya terk etmişti. Gökhanlarda da öyle.

atma Hanım, beklemeden, uzun uzun düşünmeden oğlunu karşısınıp, fikrini, doğruluğuna yüzde yüz inandığı fikrini dobra dobröyleyiverdi.

Gökhan'cığım, bu kız iyi bir kız olabilir, avukat olabilir ama sana uyun değil."

Niçin anne?"

192/28

Page 193: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 193/284

özürlü evlâdım."

Anne ben de özürlüyüm."

Seninki başka bir tanem. Seninki özür bile sayılmaz. Üstelik se

keksin, o kız. Sağlam kızlarla evlenebilirsin. Sağlamlar dururken bzürlüyle niçin evlenesin?"

Umay'ı beğeniyorum anne. Uzak yıldızları inceler gibi uzaktan uzağaberleştik, tanıştık. Hiçbir yıldız bana cevap vermiyor ama benimldızımla konuşmam mümkün. Tanımadığım sağlam bir kızla evlenek yerine, tanıdığım, beğendiğim, bana ses veren özürlü bir kızı terh ederim. Sanırım eminin, Umay benim tercihim."

Sağlamla da tanışırsın evlâdım. O kızla üç günde tanıştın, sağlamıyla beş gün sürer en fazla."

atma Hanım, "Umay," demek yerine 'o kız' demeyi tercih ediyordu.

z Gökhan için Umay'dı.

ökhan,

Anne, kültürlü, meslekli, iyi huylu nice özürsüz kız var bu ülkede amen onlardan birini değil, Urnay'ı beğeniyorum nedense. Nedenilmiyorum. Değerli buluyorum, beğeniyorum," dedi.

ökhan aslında, "Urnay'ı güzel buluyorum, seviyorum," de-mek istiyrdu ancak annesine bunu söylemeye yüzü tutmuyordu

eğeniyorum'u seviyorum'a eş anlamlıydı. Annesi bunu fark etti amelli etmedi.

193/28

Page 194: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 194/284

Başkasını da beğenirsin evlâdım. On gün önce bu kızcağız yoktu, yenktı. Az sonra bakarsın bir başkası çıkar. Sana lâyık misk gibi kızla

ar. Müsaade et hemen bulurum birini."

ökhan bu konuşmadan sıkılmıştı; sıkıldığını belli etmek için sağ

ola bakmaya başladı. Fatma Hanım anladı, ters bir laf işitmemek içialktı, mutfağa girdi. (Gökhan annesine saygılıydı, her aklına gelenöylemezdi ama bazen kızınca iğneleyici konuşurdu, sertleşirdi.)

nnesinin, sana sağlam bir kız bulayım ısrarı, Gökhan'ın zihnindetlı bir esinti gibi geçmeye başladı. Yürüyen, güzel bacaklı, güze

ücutlu bir kadını hayâl etmek cinsel yönden uyarıcıydı.ökhan için böylesine bir hayâl güzeldi ancak evlenmek için yetereğildi. Podyumlardaki ya da vitrinlerdeki, kimi canlı kimi plastiankenleri, sinemanın starlarını beğenebilirsiniz ama bu onlar

vlenmek istediğiniz anlamına gelmez.

üzel vücutlu kadınlar Gökhan için çekiciydi. Ama o kadar. Onlarlvlenmek istemezdi.

rnay'ı beğeniyordu, sevgi, şefkat duyuyordu, boylu poslu değildi amüzel buluyordu onu. Niçin?

unu kendisi de bilmiyordu ama Umay'a baktığında, kendi geleceğin

rtak geleceklerine ilişkin tanımlanması zor bir heyecan duyuyoenüz rengi-şekli tam belirmemiş ama güzel olacağı kesin birtakımayâller görüyordu.

ökhan bu yüzden Umay'la evlenmek istiyordu. Benzeri duygulaayâller Umay'da da vardı.

may'ın arkadaşları, öğretmenleri olmuştu, ailesi vardı ama her şeyağmen yalnızdı, ufacık bir kareden oluşan kişilik bir sey-

194/28

Page 195: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 195/284

ar sandalyede, bir konuk ağırlayamayacağı tek kişilik odasında teaşınaydı. Bu odaya girebilecek bir tek kişi vardı: Gökhan.

may ile Gökhan tek kişilik bir sandalyede, bir artı bir, bir olacaklardrleşeceklerdi, bütün olacaklardı; yaşıyorlardı, büsbütü

aşayacaklardı.

may ve Gökhan birbirlerine denktiler, daha da denkleşecek-lerdi. Evik denklemleri muhtemelen muhteşem olacaktı.

u dünyada evlilikler denklemlere benzer. Kimisi az değişkenlidiadedir, en başından kestirirsiniz sonucunu; yormaz ama heyecan dermez. Kimi evlilik çok değişkenli denklemlere benzer; zordur, siorlar; ama her bir basamağını aştıkça, yeni ülkeler keşfetmiş gibeyecan duyarsınız ve sonuca ulaştığınızda, on-ca emeği, onceğişkeni ve bütün bu keyifli süreci sevinçle kucaklarsınız; pek ço

özüm yolundan en uygununu seçen ve en doğru çözüme ulaşan ikatematikçi olarak eşinizle kucaklaşır-sınız. Kimi evlilik, değişkeni aözümü imkânsız denklemler gibidir. Kimi evlilik, hayat boyu çözüleeyen denklemlere benzer; karı-kocanın ömrü biter, denklemle

enüz çözülmemiştir. Kimisini tekrar tekrar çözersiniz, her seferindyrı bir sonuç çıkar; kızıp, bütün bütüne bırakıp gidemezsiniz ama ter doğruya da ulaşamazsınız.

oğa, ebedî teneffüs zilini çaldığında, denkleminiz çözülme-mişsğer, bir ödül de yoktur elinizde; öğretmenler üzülür, notunuz Allahalmıştır.

azı evlilik denklemlerinde değişken yetersizdir, bazılarında değişkenr yeterlidir ancak çiftlerin bilgisi yetmez denklemi çözmeye. Bazı eviklerde erkekler, denklemi çözemeyince, ilgisiz bir sonucu, sonuç bu

ur diye yazıverirler kâğıdın üstüne. Eğer kadın bu uydurma çözüm

195/28

Page 196: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 196/284

iraz ederse, erkek o kadını vurur. Çünkü erkek egemen/feodüzende, en etkili çözüm kadını vurmaktır. Kadını vurdunuz mu, tümle sorunları çözülmüş olur.

may ile Gökhan'ın evlilik denklemi, çok bilinmeyenli, kar-maşık b

enklemdi. Fakat her ikisi de akıllı ve kültürlüydü, sevecendi; üsteliökhan iyi matematik bilirdi, Umay'ın zihninde ise hukuk mantığeni çözüm yolları bulmak, keyifli bir sonuca ulaşmak onlar içieyecan verici olacaktı.

ileleri karışmasa, Gökhan ile Umay kendi evlilik denklemlerini çözelecek denklikte, yeterlilikteydiler. Ancak aileler karıştığında, çok bimeyenli, çok değişkenli, üstelik değişkenleri ak-168 şamdan sabah

yrıca değer değiştiren, devasa, denizler misali bir denklem çıkıyordrtaya.

atma Hanım'ın, "sağlam bir kızla evlen" ısrarının altında, oğlunuurumunu kabullenmeme duygusu yatıyordu. Gökhan eğer özürlü oayan bir kızla evlenirse, bu durum, Fatma Hanım'a, özellik

evreye, önemli bir sorun yok iletisini vermiş olacaktı. "Görüyorumörüyorsunuz, herhangi bir kızla evlenebiliyor oğlum; demek ki özrnemsiz."

ğer Gökhan özürlü bir kızla evlenirse, bu evlilik, oğlunun özrünü kaul ettikleri ve çevreye ilân ettikleri anlamına gelecekti.

ysa uzmanlar ne derse desin, görüntü ne olursa olsun, oğlunun bün tamamen iyileşeceği konusunda Fatma Hanım'ın zihninin böşesinde, hiç kaybolmayan, küçük ama inatçı bir düşünce vardı.

ökhan bir gün düzelecekti.

196/28

Page 197: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 197/284

atma Hanım yıllardır ara ara Gökhan'ın tamamen düzeldiğinörürdü rüyasında. Organlarındaki orantısızlık kaybolmuştur vürüyebilmektedir. Her seferinde "Nihayet oldu," derdi Fatma Hanımüyanın sonunda. Nihayet olmuştu.

ncak uyandığında hiçbir şey olmadığını anlardı Fatma Hanım. Rüyarı biterdi, umudu bitmezdi.

atma Hanım bu rüyayı hayra mı şerre mi yorması gerektiğine bürlü karar veremezdi. Hiç görmemesi mi daha iyiydi, yoksa ara arörmesi mi? (Rüyalarımız, kendi halinde, kendinde şeylerdir; ne iş

aradıkları, size neye mal olacakları onları ilgilendirmez. Onlaördükten sonrası size kalmıştır.)

ökhan'ın özürlü bir kızla evlenmesi, Fatma Hanım'ın rüya-sının sonemekti. Kim olursa olsun, isterse dünyanın en kaliteli kadını olsunökhan'ın yanındaki özürlü bir eş, onun bir özürlü olduğu gerçeğini

onsuza kadar tescil edilmesi demekti.

ökhan, annesinin onun özrünü kabul etmeyen tavrından, "Benimslan oğlum yakında yürüyecek" söyleminden, oldum bitti rahatsurdu. Tamamen düzelmesinin mümkün olmadı-

mn farkındaydı. Durumunu kabullenmek istiyordu, kabulleneliydi.

elki de içindeki bu istekten ötürü, bilinçli olmadan, özrünü bir psikojik kâra dönüştürme gayretiyle Hawking'le özdeşim kurmuştu

akatların da bilgini olabilirdi. 'Sağlam kafa sağlam vücutta bulunuzdeyişi belki de her zaman geçerli değildi.

197/28

Page 198: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 198/284

ökhan için özrünü kabul etmek, özgürlük demekti; geçmi-şindeurtulup, "keşke," demeden geleceğe yürümekti.

may'ı sadece sakat olduğu için seçmemişti, beğenmişti, sevmişti. Anak sağlam sakat ayırımı yapmadan evlenmek, Gökhan'a fazladan b

zgürlük verecekti.

ir odada hapsolmak veya bir sandalyeye bağımlı olmak, özürlümüzü kısıtlamaz; özgürlük zihindedir. Seçimlerimizi baptığımızda, kiminle evleneceğimize biz karar erdiğimizde ve-ya yeneyler, yeni diller öğrendiğimizde özgürlüğümüz artar bu dünyad

ekerlekli sandalyesinde nereye gittiğini bilen bir insan, yürüyen anak nereye gideceğine karar veremeyen bir insandan daha özgürdüeselâ.

ökhan özgürdü bu durumda.

iraz sonra Fatma Hanım tekrar geldi Gökhan'ın yanına; bir şeyle

apıp durumu kendi istediği yöne çevirmek istiyordu. ("Yenileehlivan güreşe doymaymış," derler Anadolu'da.)

atma Hanım,

Gökhan'cığım sen nasıl istersen öyle olsun," diye başladı söze.

atma Hanım'ın bu tavrı, derin bir siyâsî manevraydı. (Bazen aile içiyaset, dünya siyaseti kadar incelik ister.)

atma Hanım devam etti:

Tabiî ki istediğinle evleneceksin; ama hatırım için bir iki kız göstereym sana, evlenmek zorunda değilsin."

ökhan,

198/28

Page 199: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 199/284

Annem benim, eğer sağlam bir kızla evlenirsem, belki mutlu olacağımelki bir süre sonra bozulacak evliliğimiz. Aynısı, Umay'la evlenirsemeçerli. Belki mutlu olacağız belki mutsuz, öyle mi? Hiçbir evliliğiarantisi yok yani. O zaman müsaade et bu riskli işi sevdiğim kızleneyeyim bari."

ökhan'ın ifadesi Fatma Hanım'a saygı dışı geldi; ama bunu sorgulaycak durumu yoktu, yalnızca,

Haklısın yavrum," dedi. 170 Aslında Fatma Hanım, Gökhan'ıasılık hesabından, yaptığı mantıksal çıkarımdan bir şey anlamamıştğlunu istediği noktaya getirebilmek için "haklısın," demişti. Akkri, güzel vücutlu, yürüyen bir gelindeydi.

Tamam Gökhan'cığım, sonuçta istediğin olacak; ama lütfen izin veeni bir kızla tanıştırayım. Beş dakika, sadece bir gör lütfen, sokakt

örmüş gibi. Hatırım için," dedi.

ökhan, annesinin, ısrarın ötesinde, yalvarmaya başladığını düşündüayırını sürdürmesi kabalık olacaktı, içinden, "Tanıştıracağı kiş

ünya güzeli de olsa, dünya zekisi de olsa, sonuçta beğenmediğimldızımın barışmadığını söylerim," diye düşünerek,

Tamam anne bir göreyim ama lütfen sonra ısrar etmeyeceksin," dedi

atma Hanım, rakibi üzülmesin diye kazandığı zaferi belli etmeyenleryüz ifadesiyle,

Sağ ol," diye karşılık verdi.

slında, yurt müdüründen, o gece yurda geç girebilme konusunda iziabilmiş bir kız öğrenci gibi sevinçliydi. Ötesini üstelemedi.

199/28

Page 200: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 200/284

ökhan,

Kimin nesi, neci, nasıl tanıştıracaksın?" diye sordu.

ökhan, henüz tanışmadığı bu gelin adayını reddetmeye ni-yetliyd

ncak yine de sorduğu soru, yüzeyde basit bir meraktan, ama derinrde ise, suçluluk duygusuyla paketlenmiş, örtülü bir heyecanda

aynaklanıyordu. Sonuçta kızı merak etmişti; merak pek çok şeyineni keşiflerin başlangıcı olabilirdi.

atma Hanım Gökhan'ın sorusunu,

ffet Hanım diye bir arkadaşım var, vadinin başındaki kasabadazlıktalar. Bir çaya davet edebilirim. Kızları Ebru, iktisadı bitirdüfettiş girdi bir bankaya. Çok güzel, çok kültürlü, çok hanım bzdır. 'Hanım hanımcık' sözü onun için söylenmiş vallahi," diy

evapladı.

ökhan:

yi de anne, kız müfettiş. Senede altı ay turneye çıkar bunlar. O şubenin, bu şube benim sürekli dolaşırlar ülkeyi. Üçkâğıtçılık yapaurnaları avlamak için, turneden turneye gönderir üstatları bunlar

en de müfettiş olsaydım neyse. Senede altı ay evde ol-mayan badınla ben nasıl evli olurum öyle? Karım turnaya çıktı diye valizimıp size mi geleyim yani?"

atma Hanım, bu turne olayını düşünmemişti, ilk kez duyu-yorduanı sıkıldı, belli etmedi. "Neyse, bir görüşelim de," dedi.

200/28

Page 201: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 201/284

nnesinin teklifine, evet dediği için az sonra Gökhan'ın canı sıkılmayaşladı. Annesine kabalık olmasın diye "evet," demişti. Peki bnışmadan Umay'a söz edecek miydi?

demezdi. "Annem bana sağlam bir kız arıyor ama ben istemiyorum

ese bile, hem Umay'ı derinden yaralardı, hem de daha ilk gündeelin kaynana arasında laf taşımış olurdu.

u tanışmadan elbette ki Umay'a söz etmeyecekti. Ancak Umay'a söyyemeyeceği bir şeyi yapmak, sadece tanışma bile olsa, bir tür aldma sayılırdı.

unu düşündüğünde Gökhan, bir anda ter içinde kaldı. "Dakka bir gor; babama benzemeye başladım," diye geçirdi aklından. Eşini aldaak konusunda babasına benzemek, dünyada en son isteyeceği şeydi

nnesine evet dediğine pişman oldu; ama artık vazgeçemezdi. Çaresizk içinde birkaç dakika düşündükten sonra ablası geldi aklına.

sırada Aysel evde değildi. Telefon edip durumu özetledi,

Abla beni kurtar," dedi.

elefonun öteki ucundan Aysel,

Sakin ol hayatım, hallederiz," diye seslendi.

, hallederdi.

blası Gökhan için, derin denizlerde bir ada, fırtınada bir li-mandallederdi.

201/28

Page 202: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 202/284

4 Ragıp Bey Cephesi

ökhan'ın Umay'la evlenmesi konusunda ablası olumlu, annesi olumuzdu. Son konuşmalarında Fatma Hanım her ne kadar yumuşammareleri gösterdiyse de, Gökhan, annesinin sergilediği bu emarelerimanet olduğunu, aslında hiçbir zaman pes etmeyeceğini biliyordu.

ökhan babasının bu konuda ne düşündüğünü bilmiyordu; doğrudaonuşamazdı, yüzü tutmazdı. Bunu bildikleri için Aysel önce annesin

ağzını aradı.

atma Hanım kızına, kocasının da bu evliliğe olumsuz baktığınöyledi. Ama Aysel, bunun annesine ait bir yorum mu, yoksa baasının doğrudan düşüncesi mi olduğunu anlayamadı; babasıyl

onuşmaya karar verdi.

aba kızın ilişkisi genelde iyi idi. Ragıp Bey kızına, genelde kendilekumamış babaların okumuş çocuklarına, açıkça telaffuz etmedeösterdikleri, davranışlarıyla hissettirdikleri bir saygı gösterirdi.

ysel babasının yanma gitti, doğrudan Gökhan'ın evliliği konusun

çtı,

Baba, senin oğlun avukatlık yapan bir kızla evlenmek isti-yor," dedi.

slında Fatma Hanım kocasına Umay'dan, sözlerinin arasına küçür olumsuz not iliştirerek söz etmişti. Ragıp Bey olayı, özelliklmay'ın özürlü olduğunu biliyordu. Aysel de babasının bu konuy

ldiğini biliyordu.

202/28

Page 203: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 203/284

u yüzden, gelin adayının avukat olduğunu vurgulayarak, konuya rededilemeyecek bir açıdan girmişti.

vet, müstakbel gelin adayı (hatta aday adayı) avukattı. Peki yonrası?

ysel:

Ne diyorsun baba?"

agıp Bey,

Vallahi kızım ikiniz de büyüdünüz, önünüze geçmeye hakkımız yokma anne pek istemiyor. Hatta hiç istemiyor. Bana sorarsan bence dek olmaz."

Niçin baba; bu çocuk hiç evlenmeyecek mi?"Tabiî evlenecek de, şey bir kızla evlense daha iyi olur."

agıp Bey, "şey bir kız," diyerek, "sağlam bir kız," demek istemiştözleri odaya bir -el bombası- dil bombası gibi düşüverdi.

ysel öfkelenmeye başladı. Bir süredir sabahlan sıkıntıyla uyanıyoğleden sonraları rahatlıyordu. Yanı sıra küçük olaylarla ilgili öfke pamaları yaşar olmuştu. Bunlara ek olarak, geçmişteki tatsız olaylar

erli yersiz hatırlayıp zihinsel geviş getirmeye de başlayınca bsikiyatriste gitmişti. Psikiyatrist, duruma uygun bir ilaç verip üç aonra kontrole gelmesini söylemişti.

203/28

Page 204: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 204/284

aç büyük ölçüde işe yaramıştı ancak bir sözel-bilişsel terapiyesteklenmediği için, sanki sorunun üstü süpürülmüş, altı-aslı el-değmeden kalmıştı.

abası, Gökhan'ın şey bir kızla (normal bir kızla) evlenme-si gerek

ğinden söz edince, bir süt gibi hızla gözü öfkesi kabarmaya başladı.

ysel, patlama öncesi güç toplamaya çalışan bir dağ gibi sakin bsle,

Yani normal bir kızla evlenmeli Gökhan öyle mi baba?" dedi.

ızının öfkelenmeye başladığını henüz fark etmeyen Ragıp Bey, oyunelmiş bir oyuncu safiyetiyle,

Tabiî iyi olur," dedi.

ysel:

Gökhan normal değil, sakat, normal bir kadınla evlenirse olay dengenir mi diyorsun?"

Ben öyle bir şey söylemedim."

Yapma baba, bir şekilde söylemiş oldun. Bir sakatla evlenirsakatlığının altı çizilmiş olur demek istiyorsun."

Ben öyle bir şey de demedim."

Peki ne dedin baba?"

204/28

Page 205: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 205/284

Aysel sen beni sorguya mı çekiyorsun? Bir şey sordun, cevap verdimadem beğenmeyecektin niye sordun?"

Baba affedersin ama niçin annem de sen de ille de normal bir kız diyrar ediyorsunuz? Kardeşimin istediğiyle evlenmeye hakkı yok mu

ardeşim sakat. Bir sakatla veya sakat olmayanla evlenebilir, deği?"

Tabiî."

Eğer sakat olmasaydı, karşısındaki kabul ettiğinde, bir sakatla veyakat olmayanla yine evlenebilirdi değil mi?"

Evet."

Şimdi sorun ne baba? Birbirleriyle evlenmek istiyorlar. Siz niçitemiyorsunuz?"

Evlâdım bunlar özürlü, tki özürlünün evliliği pek zor yü-rür."ysel, gözlerini açarak ve başını hafifçe yana eğerek.

Normallerin evlilikleri kolay mı yürüyor baba?" dedi.

ysel, annesiyle babasının yıllar süren çatışmalarını, babasının anne

i aldatmasını kastediyordu; normallerin evlilikleri de zor yürüyorduagıp Bey Aysel'in sözlerindeki kinayeyi anladı, rahatsız oldu; konuşanın eksenini değiştirerek,

Evlâdım, iki özürlünün evlenmesi, toplumun ilgisini çeker, basına fin bildirirler"

edi ve daha sonra uzun süre söylediğine pişman olacağı cümleyöyleyiverdi:

205/28

Page 206: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 206/284

Aynı yatakta iki özürlü, tuhaf gözükür gözüne, gönlüne in-sanların."

agıp Bey aslında, aynı yataktaki iki özürlünün 'çirkin' gözükeceğinöylemek istemişti ama çirkini yumuşatıp 'tuhaf yapmıştı.

ysel, tuhafın arkasındaki çirkini anladı; babası iki sakatın aynatakta yatmasının çirkin olduğunu düşünüyordu.

e Aysel, ileride yıllarca söylese miydim, söylemese miydim diye gevetireceği, çoklukla söylediğine pişman olacağı, yıllar içinde birikman öfkeyi babasının yüzüne kusan cümleleri söyledi:

ki özürlünün aynı yatakta yatması çirkin gözüküyor sana galibaelki topluma da öyle. Peki, aynı yatakta iki özürlü çirkin de, evamayan bir erkekle bir kadının, üstelik her ikisi de başkalarıyla evan bir erkekle bir kadının aynı yatakta yatması çok mu jrüzel baba

oplum ne diyor buna?"

ysel, son kelimeyi söylediğinde, ağzından çıkanlara bir an inanamaddeğil de, birisi bir şeyler söylemiş gibisine geldi. Odaya, bir büyü

şman bomba düşmüştü sanki.<->

ysel, bir an babasının yüzünü gördü.

agıp Bey Aysel'e bakıyordu, kızgın veya küskün değildi. Ragıp Bey'iüzünde, hayat boyu edindiği serveti, bir anlık yanlış bir kararla, pr ortamda, bir kumar masasında kaybeden kişilerin yüzlerinde be

ren, şaşkınlıkla karışık yenilmişlik ifadesi vardı.

agıp Bey, yaşamda yenilmişti. Yenildiği için eşini aldatmıştı; alda

ası ikinci bir yenilgiydi; şimdi kızının karşısında bir yenilgi dahıyordu.

206/28

Page 207: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 207/284

agıp Bey'in yüzünde, beklemediği bir anda, büyük bir darbe alaşilerin yüzlerinde beliren, şaşkınlıkla karışık bir yenilmişlik ifade

ardı.

u ifade birkaç saniye, bütün varlığına işlemiş gibisine yüzüne yapışı

aldı.

ir dakika kadar sessizce oturdular.

agıp Bey'in verecek cevabı yoktu, acı içindeydi; Aysel de öyle; darbesi vurduktan sonra, ben ne yaptım diyen gözlerle ba-kıyordu.

) Hiroşimaya atılan atom bombasına pilotlar, o günün argosuyla, saece "Şişman," diyorlardı. Evlerde veya dünyada hangi bombanın nadar şişman olduğu görecelidir.

agıp Bey'in eşini aldatması karı-koca arasında büyük kavgalara yoçmıştı ama Aysel bu kavgalara hiç karışmamıştı, babasını bu konudk defa yüzlüyordu.

ysel, onca zamandır içine attığı öfkesini, çok hassas bir konu açılıncabası kardeşinin sakatlığını vurgulayınca, bir anda, bir volkan gibüskürtüvermişti; neyi nasıl toparlayacağını bilemiyordu; çok üzgü

r yüz ifadesiyle, kısık bir sesle,

Affedersin baba, öyle demek istemedim," dedi.

agıp Bey ayağa kalktı ve,

Asıl sen affedersin kızım. Ben, kendi geçmişini unutup, oğlunun gele

eğiyle ilgili tatsız yorumlar yapan aptal bir baba-yım," dedi.

207/28

Page 208: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 208/284

ysel, ağlamaklı bir yüz ifadesiyle,

Estağfurullah baba," demeye çalıştı.

agıp Bey,

Siz bizden akıllısınız, nasıl istiyorsanız öyle yapın. Haklısın, bünyada öyle yanlış şeyler var ki, iki özürlünün evliliği yanlarında halır. Kardeşin mutlu olur İnşallah. Ama bu arada demin söyledikle

mi lütfen kardeşine söyleme," dedi.

ysel, ağlamasını içinde tutmaya çalışarak,

Tamam baba," dedi.

agıp Bey odadan çıktı. Aysel koşup ona sarılmak, öpmek istedi amerinden kalkamadı, kımıldayamadı.

u sahne Aysel'in yıllarca unutamayacağı, zihninde çakılı kalacak bahneydi. Onu o an öpmediğine yıllarca esef edecekti, pişmanlık duyaaktı, "Niçin öpmedim?" diyecekti.

ysel, edebiyat fakültesi mezunuydu, âlime, hocaya, anaya, babayaya saygının temel öğreti olduğu bir ortamda yetişmişti. Bu fakülten asistanları, doçentleri, hocaları emekli olduktan, hatta öldükte

onra, yıllarca, bir zamanlar onların içinde çalıştıkları odaların üzerdeki isimlerini silmezier, 'Fuat Köprülü', 'Reşit Rahmeti AratMehmet Kaplan', 'Saadet Çağatay' yazan odalara girip çıkarak mesleaşamlarını sürdürürlerdi.

aha da eskilerde ise, birçok yazar, 'bu kitap onun sayesinde ortayktı' düşüncesiyle, kitabının üzerine hocasının adını yazardı.

208/28

Page 209: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 209/284

u gelenekten gelen Aysel'e göre, hatalı bile olsa babasının, atasınıüzüne hatasını vurmamahydı; ama vurmuştu.

onuçta Ragıp Bey, oğlunun evliliğine, "evet," demişti. Ancak bu eveysel için çok pahalı bir evetti. Aysel bu evetin bedelini 177 haya

oyu ödeyemeyecekti.

Vİ12

5 Kelebek Avcıları Yorulmaz

Yasalara saygılı olanlar da...)

laimisema o gün yamaçlara doğru uçuyordu, aşağıda, çiçek-i:, çiçeks

yaban bitkileri vardı, sarı çiçekli karahindiba, uçuk kavuniçi açıor renkli engerek otu, evelik, parlak mor mahsun terslale, mevsinde koyu kırmızı atlas perdeler benzeri köpek dili vardı. Alaimema hiçbirin görmedi; çok az beslenerek güneşin altında günlercçmaktan, aramaktan, kaygılanmaktan yorulmuştu.

elebekler yorulur ama avcılar yorulmaz. Necati dipdiriydi, daha ay

rca dolaşabilirdi. Başlangıçta kendisine geliri azmış gibi gözüken bvcılık işi giderek iyi bir gelir kapısına dönüştü. Bir ayda asgari ücretiok üzerinde bir para geçecekti eline.

ecati önceleri beşer beşer saydığı kelebekleri, giderek onar onarmişer yirmişer saymaya başlamıştı. Hatta bir ara, havadaki işe yaraaz küçük şeyleri yakalayarak havadan para kazanmasını sağlaya

atronunun biraz aptal olduğunu bile düşündü.

209/28

Page 210: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 210/284

avadan para kazanmak havalı bir işti. Önceleri ne yaptığını soranra, patronunun öğrettiği şekilde kelebekleri sevdiği için topladığın

öylüyordu. Doğru olmayan bu açıklama, zamanla gerçeğe dönüştüendisine para kazandıran, bu işe yaramaz kelebekleri gerçektevmeye başladı.

enüz para almıyordu, işi bittiğinde, daha doğrusu yeterin-ce kelebepladığına karar verdiğinde, elindeki kelebeklerin tümünü verecek

atırı sayılır toplu bir para alacaktı.

zun Vadi, uzundu; ağacı, çimi çiçeği, kuşu böceği, kelebeği çoktuzun Vadi uzundu, yüreği, bağrı genişti, kollarını açıp yeri göğü ku

aklardı, yaşamı sevenlerle kucaklaşırdı. (Bu arada, istemeden, dahoğrusu bilmeden kelebek avcılarıyla da kucaklaşırdı.)

mak boyunca, ya da dağlara doğru yürüseniz, yere göğe yayılmı

ğaca yaprağa sinmiş yoğun kuş sesleri duyardınız ama or-talıkta pezla kuş göremezdiniz. Oysa vadinin ağaçlarında, çalılarında, kuyturında saklanan, bulutlu günlerde göğün göğsü inip kalktığında

ökle birlikte soluk alıp veren, şimşekler çaktığında derinden derinöğüs geçiren, binlerce, on binlerce kuş olduğunu bilirdiniz.

oğanın gerçek sahipleri doğrudan gözükmez gözünüze ama siz onlalirsiniz.

ter enine, ister boyuna, Uzun Vadi'de gezdiğinizde, yalnızca birkane kelebek ilişir gözünüze. Oysa onlara odaklı, dikkatli baktığınızdderek artar sayıları. Kuşlar gibi kelebekler de bin-lerced

evrenizde.

210/28

Page 211: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 211/284

e gözükmeyeni görmek asıl avcılara özgüdür. Avcıların gözü afet gdir. Siz göremezsiniz, o görür.

ecati'nin patronu için yakaladığı kelebekler, giderek artıyordulaimisema'nın arkadaşlık ettiği nice kelebek de şimdiden koleksiy

nuna girmişti. Anlamadıkları bir dünyada, niçin olduğunu anlaadan avlanan bu kelebekler, öldükten sonra farkında olmayacaklar yolculuk yapacaklardı uzak ülkelere.

aplumbağa, sincap, kurbağa ve diğer dostları dikkatli ol-masınöylüyorlardı Alaimisema'ya sürekli. O da aklını, gözü-nü dört açara

çuyor, dört kanadını dört ayrı kaygıyla çırpı-yordu.laimisema, sınırlı ömründe, uçup kaçan şeyleri, kırık küçük bilgilerleştirdiğinde, insanların büyük ve güçlü dünyasının, kelebekleri

üçük ve narin dünyasına oynadığı oyunları kavra-

aya başlamıştı. Uzun vadide kelebek avcıları, daha da ötesi ke-lebeaçakçıları vardı. Bir kelebek arkadaşı, "Bu kaçakçılar bizleri toplayıpsanların istemedikleri bir şekilde uzak ülkelere satı-180 yorlar giz

ce," demişti; "Bunu önlemek, soyumuzu korumak gerek," demiştHer derdin bir devası, her kanunsuzun bir yasaya saygılısı vardır bünyada.)

elebeklerin soyunu, dünyasını korumak, kurtarmak için ne yapmalıy, nasıl yapmalıydı?

oğrudan bir şey yapamazdı; insanların dünyasına doğrudan erişeezdi. Kerman olsa mutlaka bir şeyler yapardı kaçakçılardan kurtarak için kardeşlerini. Ama ortalarda yoktu, belki olup bitenden habe

e yoktu.

211/28

Page 212: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 212/284

en bir şeyler yapabilir miyim diye geçirdi aklından Alaimisemaplumbağalar, salyangozlar da belki yardım ederler biz kelebeostlarına. Madem kaçakçılar var ortalıkta, bugün bize, yarın onlari de, bir kaplumbağa nasıl ulaşabilirdi insanlara?

onra da doğrudan insanlardan yardım istemek geldi aklına.

Gerçi yaşlı kelebekler insanların hiçbirine güvenmiyorlar ama bu inanların iyileri de vardır mutlaka," diye düşündü. "Onlardan birine gim, kaçakçılara karşı korurlar bizi. Ama hangisine, nasıl?"

üşündü, düşündü, düşündü. Uçtukça düşündü, düşündük-çe uçtu.

onra o akşamüstü, daha önce birkaç kere gördüğü o tekerlekli sanalyedeki kızı gördü; bahçedeydi, yalnızdı. Farklı bir sandal-yede otuyordu, sandalyesi değişmişti fakat kız değişmemişti.

an Alaimisema'nın içinde ona doğru uçmak, olup biteni anlatma

teği uyandı. Ancak kelebekler insanlarla konuşmazlardı.

çtu, kızın önündeki masanın üzerine, tam karşısına kondu. Ya bu deni yakalarsa diye ufak bir korku belirdi içinde. Ancak Umay gülümyen gözlerle bakıyordu ona.

laimisema ve Umay, iki kelebek karşı karşıya.

onra Alaimisema Umay'a yaklaşmak istedi, masanın bir ucundağerine uçtu, Umay'ın tam önüne kondu.

ir kelebek Umay'a ilk defa yaklaşıyordu; hoşuna gitti, gülmey

aşladı. Zorlanarak, ağır ağır elini uzattı. Alaimisema kaçmad

212/28

Page 213: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 213/284

anatlarını açıp kapadı; tam Umay parmağını değ-direcekti ki, geriyoğru uçtu, birkaç adım ötedeki sandalye- 181 ye kondu.

may artık yeni sandalyesini kullanıyordu; kumandasını çalıştırdandalyesini Alaimisema'ya doğru sürdü. Tam yaklaşmıştı ki Alaim

ema biraz daha uzaklaştı.

laimisema birkaç defa tekrarladı bunu. Duruyordu, Umay yaklaşıncraz öteye uçuyordu.

u güzel kelebek Umay'la oyun oynuyordu âdeta; dışarıdan bakarisi, oyun oynadıklarını sanırdı. Oysa tanışmıyorlardı, oyun oy

amıyorlardı, Umay bu kelebeğin bir adı olduğunu bile bilmiyordu.

irden Umay'ın zihninde bir şimşek çaktı, "Bu beni bir yere götürmetiyor," dedi. Çünkü korkmuş gözükmüyordu bu ke-lebek. Korkmusa, en başında Umay yaklaştığında uçup giderdi. Kaçmıyordumay'ı bir yere götürmeye çalışıyordu.

may bu kelebeği izlemeye karar verdi. Otomatik sandalyesincemice ama özenle sürerek sokağa çıktı. Alaimisema önde Umarkada gidiyorlardı.

vden epeyce uzaklaşmışlardı ki annesi geldi Umay'ın aklına, meramesin diye cepten aradı, bir kelebeği izlediğini söylemek anlatma

or geldiği için, "Biraz gezmeye çıktım," dedi.

ülsen Hanım kaygılandı, Umay ilk defa sokağa yalnız çıkı-yordu;

Dikkatli ol, istersen geleyim," dedi, Umay istemedi. Alaimisempeyce ilerledikten sonra bir yan sokağa saptı, evlerden birinin çitinizerine kondu. Gri renkli bir evdi bu ev, bahçesi bakımsızdı, dört b

anını yabanî otlar bürümüştü. Alaimisema çitin üzerinde bir sür

213/28

Page 214: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 214/284

may'ın yaklaşmasını bekle-di, sonra hızla uçup gitti, gözden kayoldu. Yolculukları bitmişti.

may aklından, "Beni buraya niçin getirdi, burada hiçbir şey , yokye geçirdi. Belki de bu kelebek tesadüfen uçmuştu önünden, kend

ini izletmek gibi bir amacı yoktu.

may, burada ilginç ne var diye etrafına bakınırken Alai-misempeyce uzaklaşmıştı; huzur içindeydi, "Kardeşlerim için, soyumuz içinüçük de olsa bir hizmette bulundum," diye düşünüyordu. Umayötürdüğü ev bir kelebek kaçakçısının depo-suydu.

laimisema kendisiyle gurur duydu, günlerdir ilk kez kaygısı azalmekilde uçuyordu. Vadinin kelebekleri için önemli sayılabilecek bir şeapmıştı. Gerçi yaptığı şey, Kerman'ın yapacaklarının yanında çofak kalırdı, Kerman dünyadaki tüm kelebeklerin kurtarıcısı olacakt

ncak yine de kelebek kaçakçısı kötü insanların evini, iyi bir insanöstermeyi başarmıştı; bu iyi insanın bu işin peşini bırakmayacağınmindi. Kerman'ı bulduğunda bu yaptığını, şüphesiz ki ona anlatacake Kerman, şüphesiz ki sevgilisiyle gurur duyacak, tüm kelebeklerinünde onu övecekti.

ava güzeldi, Alaimisema'nın incecik kanatlan daha da hafifledi; uçtu

çtu, süzüldü, uzaklara doğru gitti.

may gri renkli bakımsız bahçeli evin önünde bir süre durdu; oürüdüğü için bahçe ve ev tam görünmüyordu. Tam "Burada bir şeok, artık geri döneyim," diye düşünüyordu ki, evin kapısı açıldı, ikşi ellerinde büyükçe bir pano taşıyarak dışarı çıktılar. Panolar özen

mbalajlanmıştı, içlerinde ne olduğu gözükmüyordu.

214/28

Page 215: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 215/284

damlar panoları birer birer çıkarıp evin duvarına dayamayaşladılar. Umay bir şey olduğunu, olacağını sezinledi, görülmemein sandalyesini biraz geriye çekti.

damlardan birisi kısa boylu şişman, diğeri orta boylu zayıfça id

may birbirlerine, Ahmet ve Feyzullah diye seslendiklerini işittimleri Ahmet ve Feyzullah'dı. Necati gibi onlar da kelebek kaçakçılain çalışıyorlardı.

ecati orada değildi, evi daha uzak bir mahalledeydi.

ir ara Ahmet arkadaşına, "Bunları bize bu kadar toplattılar, başkkelere göndereceklermiş. Ne diye toplatırlar, ne işe yarar bunlar, akr ermiyor bu adamların işlerine," dedi.

may bunu duyduğu anda irkildi, bunlar kelebek kaçakçılarıydı. Toadıkları kelebekleri yasadışı şekilde uzak ülkelere satıyorlardı.

eyecandan Umay'ın kalbi sandalyesini sarsarcasına çarpmayaşlamıştı. Kitaplarda, filmlerde rastladığı bir şeye şimdi bizzat tanıuyordu. Kaçakçıların yuvasının önünde duruyordu. Demek bir sür

nce kelebek kaçakçılarıyla ilgili duyduğu söylen- 183 ti doğruydu. Deek, tarihi eser kaçakçılığı, yırtıcı kuş kaçakçılığı gibi bir de kelebe

açakçılığı vardı.

may durumu bildirmek için telâşla Gökhan'ı aradı. Polis imdadı araası daha akıllıcaydı ancak birkaç gündür Umay'ın santrali, merkeökhan'dı.

vin önünden biraz daha uzaklaşıp kısık bir sesle durumu Gökhan

nlattı. Gökhan hemen "Geliyorum," dedi. Bunu duyduğu andmay'ın içi, rengârenk ve kalabalık bir bayram yerine döndü. Gökha

215/28

Page 216: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 216/284

eliyordu; ikisi, değerleri için, birileri için bir şeyler yapacaklardBirileri için bir şeyler yapanlar, kendileri için de yaparlar. Şimdanunlar için, kelebekler için bir şeyler yapacaklardı; yarın kendilein.)

may bekliyordu; Birkaç dakika sonra Gökhan aradı,

Umay, ortalarda gözükme, seni görmesinler; bunlar mafyadır, sanarar verirler," dedi.

may, uyarıyı dinledi, sandalyesiyle biraz daha uzaklaştı.

ir dakika geçmemişti ki polis sirenleri duydu. Polisler gelip anındvi sardılar, bahçeye girdiler.

ökhan, Umay'ın telefonu üzerine durumu ablasına söylemişti, ikardeş telâşla yola çıkar çıkmaz polisi aramışlar, polis onlardan öncetişmişti.

olisler evi aramaya, tespit yapmaya başladılar. Az sonra da sokağıaşında Gökhan ve Aysel gözüktü. Gökhan telâşlıydı, kendisini, sevgiini kurtarmaya gelen bir beyaz atlı prens gibi hissediyordu.

may onları görünce tarifsiz bir sevinç duydu içinde; bugün belki dayatının en mutlu günüydü. Önemli bir işi sevgilisiyle birlikt

aşarmışlardı; sevgilisiyle ablası ona doğru geliyorlardı. Aysel artık saece Göklan'ın değil, Umay'ın da ablasıydı.

vdeki arama işlemi sürerken Umay ve Gökhan sandalyelerini bğacm gölgesine çekip konuşmaya başladılar. Artık o andan itibarenaçakçılar, kelebekler, sirenler, kanunlar, çevredeki tüm

216/28

Page 217: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 217/284

sanlar âdeta kanat çırparak sessizce uzaklaştı, kayboldu; ağacın göesinde yalnızca ikisi vardı, bir lüks lambasının altındaydılar sankysel, en başında, daha selâmlaştıklarında, Umay'a, "Merhaba canımeyip, rahatsız etmemek için uzaklaşmıştı.

may ve Gökhan birkaç dakika boyunca, telâşla, heyecanla, birbirlein sözünü kese kese, bin yıldan beri görüşmemişler gibisin

onuştular, konuştular.

olisler işlerini bitirmişlerdi, koleksiyonlara el koydular, ka-çakçılatukladılar. Aysel, olup biteni ilgiyle ve üzüntüyle izlemişt

açakçılar tutuklanmayı, ceza görmeyi hak ediyor olabilirlerdi, ancar insanın bunu hak edecek durumda olması, yine de üzüntü verydi, işin sebebi de sonucu da Aysel'i üzmüştü.

ysel, Gökhan'la Umay'a yaklaşıp,

Çocuklar isterseniz bir pastaneye gidip oturalım," dedi.

am o sırada bir polis memuru yanlarına yaklaşıp,

Siz ihbar etmiştiniz, değil mi; çok teşekkür ederiz, bize bü-yük bardımda bulundunuz, epeydir peşlerindeydik bunların," dedi ve,

Şimdi bir zahmet bizimle karakola geleceksiniz," diye ta-mamlad

özünü.

u karakol davetine Aysel'in canı sıkıldı,

Niçin memur bey?" diye sordu.

olis,

217/28

Page 218: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 218/284

Efendim, kaçakçılığı ihbar ettiğiniz için usulen ifadelerinizi alacağızleri şahit olarak göstereceğiz," diye cevapladı.

ysel:

Şimdi bizi mahkemeye filan da çağırırlar herhalde."

olis: .

Sanırım çağırırlar efendim."

ysel:

Memur bey, belki görevinizi yapıyorsunuz ama böyle titiz davranmcabar etmekten, şahit olmaktan vatandaşın gözünü korkutuyorsunuz.

olis:

Y°k efendim estağfurullah."

ysel:

nsanlar, yolda bir yaralı bulduklarında, cankurtaran yoksa, alı

astaneye götürmekten çekiniyorlar. Kaza görüp de kazara götürenle, "Sen çarptın," diye polis yakasına yapışıyormuş. Sonra yıllarcahkeme. Bu doğru değil."

olis,

Haklısınız ancak mevzuat böyle."

may aniden söze karışıp,

218/28

Page 219: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 219/284

Memur bey, mevzuat öyle olabilir ancak mevzubahis olan şey, işlerinoğru ve vatandaşı zorlamayacak şekilde yürütülmesidir," dedi.

olis memuru, eski ve tumturaklı laflar eden tekerlekli sandalyedeku ufak tefek kıza hayretle bakarken Umay devam etti:

Memur bey, isminiz?"

Selahattin Durmuş."

Ben de avukat Umay Tike. Bakın Selahattin Bey, ilgili yasa, bu tiurumlarda ihbarda bulunan şahsın ifadesinin alınmasını zaruörmez, ihbar, şahitliği zorunlu kılmayan bir durumdur. Şimdi barakolda, olaydan haberdar olmadığımızı ileri sürsek, başlattığınlem yarım mı kalacak? Hayır. Biz şahitlik eksek de etmesek de, si

aptığımız ihbarı değerlendirip, durumu savcılığa intikal ettireceksin. Nitekim, sadece telefonla ihbarda bulunan, kendisi oraya çıkmayabarcılar da bulunabilir, ihbarın bir mesnedi varsa, şahitsiz de işlem

apılır. Elbette ki kuru ihbar, gözükmeyen ihbarcı, kişisel zanlar, zanetmeler delil değildir. Somut delil gereklidir. Bu olayda var mıaliba var. Bu durumda ihbarcı gereksizdir."

may bütün bunları, alçakgönüllü, açıklamayı seven, sevecen bvırla söylemişti. Polis memuru Selahattin, gözleri hayretle açılmı

uyduklarına inanmaya çalışan bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Umay'ı

özleri bittiğinde birkaç saniye ne söyleyeceğini bilemedi.

u arada Gökhan ve Aysel, konuşmaya başladığından beri Umay'ayretle ve hayranlıkla bıkıyorlardı; Umay'ın hukukçu rolüne ilk kenık olmuşlardı.

onuşması bittiğinde, Gökhan, Aysel ve polis memuru, Umayduğundan daha iri algıladılar; sanki vücudu büyümüş,

219/28

Page 220: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 220/284

rganları arasındaki orantısızlık kaybolmuştu. (Boy, göreceli bir şeyr; ve duyduklarımız, gördüklerimizi kesinlikle biçimlendirir.)

olis memuru Selahattin,

Tamam avukat hanım, o zaman sizi karakola kadar yormayalım. Duarlılığınız için size teşekkür ediyoruz," dedi.

m ay da,

Olay mahalline kısa sürede intikal ettiğiniz için, titiz çalışmanız içiz de size teşekkür ediyoruz," dedi.

olis Selahattin, başıyla Aysel'i selâmladı, Aysel yekinince de elini sık Umay'ın elini sıkıp sıkmama konusunda bir an kararsızlık yaşadmay hafifçe elini uzatınca da hemen hızla uzanıp elini sıktı, sonr

ökhan'ın elini sıktı, ayrıldı.çü bas başa kaldıklarında, Umay'ın yüzündeki ve ses tonundakvukat' ifadesi anında kayboldu, sanki az önce yaramazlık yapmış gine, çocuksu ve muzip bir yüzle, gözlerini açarak, dudaklarını 1zerek Aysel'e baktı. Yüzü, "nasıl, iyi miydim?" diyordu âdeta.

ökh?n,büyıilenmişgibibakmayısürdürdüUmay'a.Umay'ın,vukatlığını, şirinliğini, hanımlığını, bilgisini, yüzünü, aklını, korına alıp defalarca öptü içinden.

ir pastaneye gittiler; önce üçü birlikte oturdu, sonra Aysel alışverapacağım diyerek ayrıldı.

220/28

Page 221: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 221/284

ysel elinde torbalarla döndüğünde Umay ile Gökhan, dünyayı unuuş konuşuyorlardı. Uzunca bir süre Aysel'i fark etmediler, far

dince ikisi birden, "Merhaba abla," dedi.

esabı ödeyip kalktılar. Gidesileri yoktu; belki uzunca bir süre, belk

e hiçbir zaman böyle bir araya gelemeyeceklerdi. Vedalaştılar.

kşam oluyordu.

6 Ve Kerman Orada

Kelebekler de Kavuşur; ama...)

laimisema kaygılıydı, sürekli ağlamaklı bir ifade yerleşmişti gözle

e. Ardında yaşamadığı bir ömür, önünde ne kadar süreceğini keiremediği, sevgilisine kavuşup kavuşamayacağını bilemediği günleaatler vardı.

zalıyordu; sevgilisine kavuşabilmek, tüm kelebeklerin kurtarıcısınardım edebilmek için günü-güneşi azalıyordu Alaimisema'nın.

urmadan uçuyordu, ya ileriye ileriye uzaklara, ya dört bir yanevreye...

e sonra o gün, o an, bütün umudunu kaybettiği bir anda birdenbirnu gördü karşıda. O'nu. Kerman oradaydı, kar-şıda.

mu, benzettim mi diye bütün dikkatiyle baktı. Şu anda bir benzetm

r yanılma, hayatına mal olacak bir hayâl kırıklığı olurdu.

221/28

Page 222: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 222/284

ayır oydu, evet oydu. Alaimisema'nın her şeyi, umudu, hayaterman'ı oradaydı.

ma sonra, bir an sonra, anî bir kasılmayla, bir büyük hastalığa tutuuş gibi Alaimisema'nın tüm kanatlan titremeye başladı. Kerman ya

z değildi, yanında bir dişi kelebek duruyordu.

laimisema bir an, "Belki yalnızca arkadaşlar," diye geçirdi aklındanuna inanmaya ihtiyacı vardı. Fakat tam o an Kerman'la

kelebek, başlarını, antenlerini birbirlerine sürdüler; birbirlerinptüler, öpüştüler.

erman, yeni bir sevgili bulmuştu, daha da ötesi bir eş bel-188 ki.

laimisema ne yapacağını bilemedi; donmuştu, donakalmış-t

oşlukta kımıldamadan duruyordu sanki. "Kerman," diye ses-lenebrdi, seslenemedi.

aliba uçup gitmeliydi.

eslense bir şey değişir miydi?

a beni unuttu ya da vazgeçti diye düşündü. "Ben onu ararken o benramadı belli ki," dedi. "Ne yapmalıyım?" dedi. Bilemedi.

laimisema'nm gördükleri ve gördüklerinin başkaları tarafındaörülmesi, onur kırıcıydı. Narin bedeni, kanatlan, dağılacak gibi sarlıyordu, iğneler batıyordu dört bir yanına sanki.

itmeliydi. Daha fazla görmeden ve görülmeden gitmeliy-di.

222/28

Page 223: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 223/284

avaşça arkasını döndü, Kerman'a görülmeden dalın arkasınüzüldü, kendini boşluğa bıraktı, uzaklaşmaya başladı.

ğlayarak uçuyordu. Artık Kerman'ı göremeyecekti.

rtık Kerman'ı göremeyecekti, artık Kerman yoktu.

unca zaman hayalî bir sevgilinin ardından boşuna koşmuştu.

rtık bitmişti. Zaten bitmişti.

laimisema, ömrüne sığmayacak bir yas içindeydi.

ldatıyla ya da başka bir yolla eşlerini kaybeden âşıklar, yüreklerinturan ama evlerine, ömürlerine sığmayan yaslar içinde kalırlaüşünceler, değirmen taşı gibi öğütür anılarını ama hazmedebile

ekleri bir ekmek kalmaz ellerinde.

laimisema gücünün farkında değildi, gücü fark edildiğinde ise kendi bu dünyada olmayacaktı. (Kendilerini olduklarından daha güçlananlar veya güçlerinin farkında olmadan yaşayanlar hayatlarını ziyn ederler.)

laimisema, bütün hayatını, kendine ait zannettiği bir aşka bağlanakla geçirmişti. Hayatlarını tek bir şeye bağlayanlar, ya hep ya h

ye yaşayanlar, tek bir tekmede yıkılırlar.

Tekmenin gücü değil, tekliği önemlidir bazen.)

223/28

Page 224: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 224/284

laimisema tek bir darbede yıkılıvermişti; gökyüzünün altındökkubbe üstüne çökmüştü. Yer, üstüne, toprak gibi atılmıştı sankayatı boyunca yalnızdı, şimdi yalnızlığı daha da art-mıştı.

ir şeylere ya da her şeylere yazık olmuştu.

89

7 Veda

Alaimisema'nın sonu)

adinin çok ilerisinde bir bataklık, bataklığın ötesinde dağların geinde deniz vardı, insanlar görmese de, sazlar;, yağmuru, çamuru

uyu, dalgayı, fırtınayı, suda ve toprakta süren binlerce kavgayı vaha nice şeyi, cümle havyalar, kuşlar, böcekler, balıklar, kurbağalaelebekler bilirdi.

gün orada, denize doğru, çok-güzel bir hava, gök-güzel renkle

ardı.

adinin ötesinde berisinde, dağında nehrinde gün doğmuş-tu, yaşamaşlamıştı. Ve yaşamın olduğu her yerde ölüm var-dı. Ölüm olmasaşam yaşamazdı, (önemli olan yaşamla ölüm arasında, bir şeyler yapak ve mutlu olmaktı.)

ün doğduğunda, kuşlar ve kelebekler uyandığında, avcılar da çıkrtaya.

224/28

Page 225: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 225/284

Page 226: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 226/284

ağız, olaya, insan yanlısı baktığı için, her bir işaretin insanlara ne ileerdiğini anlatırdı, çakraların, ışınların, beneklerin anlamanı söylerdi

alk arasındaki bir batıl inanca göre, kelebeklerin rengi de önemliydncak onlar için değil, insanlar için. Eskiden genç kızlar baharda göre

ekleri ilk kelebeğin renginin, geleceği haber verdiğine inanırlardelebek beyazsa genç kız o yıl mutlu olacaktı, pembe ise sağlıklı. Saelebek kıtlığı, kırmızı kelebek savaşı, siyah kelebek ise kötülüğü habeerirdi. Yani insanlar kelebeklerin renginin kendilerine gönderilmrer işaret olduğunu düşünürlerdi. Bütün Evren'in yalnızca insanzmet için var olduğunu zanneden insanlar, kelebeklerin renklerini

le, kelebeklere değil, insanlara hizmet ettiğine inanırlardı.e o gün, ne daha öncesi, Alaimisema'nın rengi kaderini göstermedi.

zaklarda, çiçeklerle kaplı bir yerde uçuyordu Alaimisema; yer göüzeldi, Alaimisema ise üzgün. Hayatı boyunca Kerman'ı aramıştulduğunda ise mutlu olmamıştı. Ömrüm bitmek üzere diye düşündü

rtık amaçsız uçuyordu.

e Necati Alaimisema'yı gördü, bir yaprağın üstündeydi.

laimisema Necati'yi göremedi.

sta hareketlerle yavaşça yaklaşıp ağını kaldırdı Necati. Son anda on

rk edip uçmak istedi Alaimisema, uçamadı. Artık ağın içindeydi.

ğın içindeydi Alaimisema. Dünya ile arasında bir ince ağ.

ırpındı, çıkmaya çalıştı, her yanını denedi ağın, olmadı, çı

amadı.

226/28

Page 227: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 227/284

92 "Sonunda yakalandım, üç beş günlük ömrüm bitti, yakalan-

asam belki birkaç gün daha yaşayabilirdim," diye geçirdi ak-lından.

ısacık ömrü ziyan olmuştu; "Boşuna yaşadım," diye düşündü Alaim

ema; ne sevgilisine kavuşmuştu, ne kelebek kardeşlerine, milletinr faydası dokunmuştu, ömrü aramakla geçmişti. "Yakalanmasaydım

elki..." Necati sallaya sallaya götürüyordu onu. Uçmadan sallanaratmek çok kötü bir şeydi.

laimisema, bu dünyada hiçbir şey yapamadan, kimseye bir faydaokunmadan ölüp gideceğini düşünüyordu. Oysa yapmıştı, kelebeaçakçılarının yakalanmasına yardımcı olmuştu; ama bundan habeoktu.

laimisema bir bilinmeyen kahramandı; bilinmeyen kahra-manlalinenlerden daha önemlidir bazen. Alaimisema bunu bilmiyorduecati de öyle.

imi niçin öldürdüğünü bilmiyordu Necati; bir kiralık katil-di nihayede. Patronlar bilir; ama kiralık katiller, kimi niçin öldürdüklerini biezler bu âlemde.

laimisema, bir süre çırpındıktan sonra ağın içinde, umudunu kestayâlleri ve yaşamı bitmişti. Kendini bıraktı, yaşamla arasındak

ngele, ağa yaslandı; bir ölü gibi sessiz ve hareketsizdi.

indiye doğru Alaimisema'yı diğer başka kelebeklerle birlikte evinötürdü Necati.

vde pek fazla eşya yoktu. Askerlik dönüşü eğer Avrupa'ya gitmezsvdiği kızla evlenip bu evde yaşayacaktı.

227/28

Page 228: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 228/284

apıdan geçtiler, sofa loştu. Alaimisema ilk defa bir evin içine giriyrdu. Sonra bir odaya girdiler. Alaimisema şiddetle çırpınmayaşladı. Annesi oradaydı, duvarda duruyordu.

Anne!" diye bağırdı Alaimisema, annesi duymadı.

e diğer duvarda, muhteşem görünüşüyle Kerman'ı gördü. Utanmayyıbı bırakıp,

Kerman, Kerman!" diye seslendi. Kerman da ses vermedi.

kisi de ölmüştü.

nnesi ve Kerman, kanatlan jU v silikonla yapıştırılmış halde, diğer v, '?' §ö§üslerinden leksiyonu süslüyorlard, şimdi, (fij^" kde

elde birlikte ko-bir güçlünün tablosunda bir ufecıl-, .U"yfda' bir za

nn varlığı,erman oradaydı, duvarda- t Tkta °,Ur bazen-)

radaydı, ama yoktu. ' Kanatla"nJ açmış duruyordu.

laimisema kısa ömründe Kerm '1 Bir, iki, üç. Son karşılaşmad

erm^" , ÜÇ keZ kar?llaŞmıştı:

ecati Alaimisema'y, kavanozun Y T °T^ gmda zehirlenip ölecektenüz k-.JuT T^' kapaS' kaPa"ı-

ir anda bütün yaşamı gözlerin'

ema'nın; annesini gördü, Kerman'! eonrf1°nvnden geçti m™-nördü, arkadaşların, gördü, agaçları *ic ?"' Kerman'18ördügü gü-

228/28

Page 229: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 229/284

edeki kız. gördü, Necati'yi gör... ' Ç ' gÖrdü' teke*kli

andal-

z sonra Necati, Alaimisema'nm k,m,M

an özenle tuttu, panoda Kerman>In K'mı'damaXan kanatlarm-

. İşlem bitmişti; sonuç, bindi ve sıf,r b°?,Uga YerlW"-

u dünyada kiminin bini, kiminin "f,r" \ ,

laimisema öldü, vadiye ve y^lT^T

aşam, Ve-de'dir; ölüm ise 'veda*.

aşam, sürekli bir ve'dir; siz yasad,U

klenir. Sadıkça, sıze sürekli bir şeyler

onra sıra veda'ya gelir; artık ve'ler bitmiştir

VI13

8 Olup Bitenin Nedeni

229/28

Page 230: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 230/284

lup bitenin nedenini, daha doğrusu kelebeklerin aç gözlü insanlarc

üketilmesinin nedeni nedir? Bilemezsiniz.

laimisema'nın ve Kerman'ın öldüğünü az sayıda kelebek duyduünkü kelebek avcıları Uzun Vadi'deki kelebeklerin çoğunakalamışlardı.

u sonu kim hazırladı? Toplum mu, tabiat mı, kader mi? Olanlardam sorumlu?

oplum, hayat veya kader, hangisini seçerseniz, içinize o siner.

oplum, hayat veya kader eliyle, adaleti olmayan bu dünyada, Alaimema tek celsede ölmüştü. (Yaşamın celseleri, bir cemse gibi geçe

azen üstünüzden.)oplum mu, yaşam mı, kader mi? Bir bilimsel deney yapa-madığınin laboratuvarda, hangisi daha üstündür ötekinden, bilemezsinilaimisema ile Kerman niçin öldü, bilemezsiniz.

may ile Gökhan'ın aşkları ne olacak, evlilikleri, yuvaları olacak m

lemezsiniz. Annelerin ve babaların karşı çıktığı bu evliliğin, yalnızckülü sandalyelerle yürüyüp yürüyemeyeceğini bilemezsiniz.

vliliği yürüten elektrik mi, yoksa bir başka şey mi, bilemezsiniz.

lup bitenin ne olduğunu, olup bitenin gerçekten bitip bit-

230/28

Page 231: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 231/284

ediğini, bilemezsiniz. Yaşama anlam verebilmek için sadece bazı tahinler yürütürsünüz.

emiş ki birisi, "Evren, Dünya, atomlardan değil hikâyelerdeuşmuştur."

z, Evren'in, Dünya'nın ve olup bitenin ne olduğunu bile-mezsinizncak neyin ne olduğu konusunda kendi hikâyenizi anlatırsınız. (Belke siz bu yüzden yalnızsınız.)

9 Veda

Meğer Alaimisema...)

rtesi gün Yağız geldi Necati'nin evine, elinde birkaç kitapla, koleksiynundaki yeni parçalan görmeğe.

ağız'a göre Necati'nin son tuttuğu kelebekler muhteşemdi. Kermae Alaimisema'ya özellikle baktı. Bu iki kelebeğin kelebekleünyasındaki adını bilmiyordu, sadece önündeki görüntüyle ilgiliydi,

Nereden buldun bunları Necati Abi?" diye sordu. Necati'nin cevabıneklemeden devam etti:

Çok ender bulunan desenlerden bunlar, galiba en değerandalalardan."

ağız bir süre elindeki kitapları karıştırdı, sonra dönüp Necati'ye,

231/28

Page 232: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 232/284

Şimdi bulamadım ama şu kelebeğin kanadındaki mandala, liderliareti galiba. Bu kelebek bütün kelebeklere lider olsun diye göndemiş," dedi.

ağız, "şu kelebek," derken Alaimisema'yı kastediyordu. Eğe

öyledikleri doğruysa ki, galiba doğruydu, kelebeklerin li-deri, onlaurtaracak kişi, Kerman değil, Alaimisema'ydı. Alai-misema, bilmedeelebeklere önemli bir iyilik yapmıştı, en azından birkaç kelebeaçakçısını yakalatmıştı. Eğer tüm kelebeklerin lideri olduğunu bieydi, daha büyük işler başarabilirdi. Dişi olduğu için bu aklına hielmemişti; aslında lider ol-

ayan bir erkek kelebeğin, Kerman'ın peşine takılıp hayatını ziyamişti.

erçek lider meğerse Alaimisema'ydı. Lider olduğunu bilmeden yin

e kardeşleri için bir şeyler yapmıştı. Lider olduğunu bilseydi dahüyük işler yapabilirdi. (Yanlış bilgi, yanlış hayatlar getirir önünüzoğru bilgi, bazen sizi kurtarır, bazen herkesi.)

laimisema, arkasında büyük bir boşluk bıraktı. Kendini ve yaşamanlış tanımlamıştı. Elbette ki sevgilisini arayabilirdi ama bütün bayatını buna hasretmesi yanlıştı.

şk önemlidir. Kadınlar ve erkekler aşkı arayabilirler. Ancak kadınlae erkekler, aşkı aramak dışında da birtakım şeyler yapabilirlerkekler, hem aşkı hem işi birlikte yürütürler genelde. Kadınlar döyle olmalıdırlar.

ter insan, ister kelebek, kadınlar, aşk dışında da pek çok şey yapabrler. Alaimisema bunu bilmiyordu. Birkaç günlük ömrünü ziyamişti.

232/28

Page 233: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 233/284

laimisema ömrünü birkaç günlük olduğunu sanıyordu. Aslında bu danlıştı.

ağız elindeki kitapları karıştırdı, Alaimisema'yı göstererek Necati'ye,

Abi genç bir kelebekmiş, yazık olmuş; bunlar dokuz ay yaşayan bürmüş," dedi.

akaladığı kelebeklerin ömürlerinin ne kadar olduğu Necati'yi hiç ilgndirmiyordu. Onların sadece birer fiyatları vardı. Ancak şu da b

erçekti ki, Alaimisema yakalanmasa, daha aylarca yaşayabilecekti.

laimisema, bunu da bilememişti.

0

orucu

e Fatma Hanım, güzel kızları olan İffet Hanımları davet etti.

avetin görünürdeki adı yalnızca bir çaydı, görünmeyen adı görücü.

eldiler.

ysel'le Ragıp Bey'in tartışmalarından iki gün sonra, iffet Hanımocası Mensur Bey, kızları Ebru, bir ikindi vakti, dağların gerisindenağ yollarından Uzun Vadi'ye geldiler. Fatma Hanım ile Ragıp Beisafirlerini sokağın başına kadar yürüyüp karşıladılar.

233/28

Page 234: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 234/284

ökhan misafirleri bahçede bekliyordu; annesinin hatırı için Ebru'ylnışacaktı. Aysel, annesinin gereksiz bulduğu bu gayretini iteleme

macıyla evde durmamış, bir arkadaşına gitmişti.

atma Hanımların gelişi, görünürde sadece bir ziyaretti; ama aslınd

ttan altta Ebru görücüye çıkıyordu; yanı sıra, görünmezde Gökhaa çıkıyordu görücüye.

bru'nun babası ne olup bittiğinden tamamen habersizdi; gezmeyeldiklerini sanıyordu. Oysa Ebru ile annesi, bu ziyaretin bir tüarşılıklı görücü ziyareti olduğunun, açıkça dillendir-meseler d

rkındaydılar. Fatma Hanım'ın kendilerini niçin davet ettiğinliyorlardı.

atma Hanım ile İffet, kadın derneklerinden, ahbap toplantılarındanışıyorlardı; derin bir ahbaplıkları yoktu.

fet Hanım, Gökhan'ın bir yürüme sorunu olduğunu biliyordu ancae düzeyde özürlü olduğundan habersizdi. Geçmişte Fatma Hanım bonuyu geçiştirmişti. Bu yüzden Gökhan'ı görünce anne kızın neveğişti, yüzlerinde belli etmemeye çalıştıkları küçük gerginlikler, kasıalar peyda oldu. Gökhan'ı beğenmemişlerdi.

ahçede oturdular, hal hatır, hava su sordular. Hava hafiften gergindi

atma Hanım Ebru'nun ve annesinin hoşnutsuzluğunu anladı; niçiu kadar şaşırdıklarına hayret etti, gerildi, örtülü bir öfke uyandinde.

abalarda sorun yoktu. Biri misafir diğeri ev sahibiydi, giderek koyu

şan bir sohbet doğdu aralarında. Siyasetten, futboldan, (o yıllardyaset futbola da çalım atmıştı), malzeme fiyatlarının, dövizin v

234/28

Page 235: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 235/284

üşvetlerin yükselişinden söz ettiler. Mensur Bey müteahhitti; her zaan önemli olmuş, giderek vazgeçilmez olmuş iskân ruhsatlarıyla ilgi

üşvetlerin, özellikle yangın merdivenlerine ilişkin rüşvetlerirtışından yakındı. Söylediğine göre rüşveti, dolar üzerinden isteyenr bile vardı. (Bu durum, "Selâm verdim rüşvet değildir deyu aadılar," diyen Fuzulî'nin gününden, Kanunî'nin döneminden beri, b

onuda da aşama geçirdiğimizin göstergesi sayılabilirdi.)

yerlerindeki ruhsatlar önemliydi ama gönül işlerinde kadınların vkeklerin birbirlerine verdikleri ruhsatlar daha da önemliydi.

bru Gökhan'ı beğenmemişti, Gökhan ise Ebru'yu beğendi. Gökhan'ıözüyle Ebru güzeldi.

bru güzeldi ancak Gökhanca değildi.

eğendiniz her kişi size dost ya da cinsel arkadaş olmaz. Aşk beğeneyle başlar ama beğenerek sürmez. Mona Lisa'yı beğenmeyen yok

ur; fakat çok az kişi onun gibi bir kadınla evlenmeyi aklından geçirir.

bru güzeldi; ancak Gökhan onu sevmedi, arkadaş olarak dtemezdi.

bru'nun Gökhan'a bakışı, dostça değildi, kabul edici değil-di. Dahasali tavrı, kıyafeti, tarzı, Gökhan'ın alışageldiği, çev-

sinde, göregeldiği, özellikle ablasından öğrendiği kıyafete, tarzenzemiyordu.

ysel ile Gökhan, geleneksel çizginin dışında düşünen, giyi-nen, dav

anın iki gençti. Geleneksel çizginin ötesindeydiler an-cak toplumltlaşmazlardı, canımız ne isterse onu yaparız havasında değillerd

235/28

Page 236: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 236/284

eselâ ikisi de sigara içmezdi; ancak içecek olsalar ikisi de kesinlildüyüklerin yanında içmezlerdi. Aysel mo-dern giyinirdi, arada bazı omlarda mini etek giyerdi; ancak mini eteğinin, açıkça tanımlanamış da olsa belirli bir sınırı vardı. Fatma Hanım'la kocası, toplum

n belirlediği sınırlar içinde yaşarlardı, kıyafette, düşüncede gelenekel insanlardı. Aysel ile Gökhan ise geleneksel değillerdi, kendi berledikleri sınırlar içindeydiler; özgürlükleri, kendilerinden menkuldüendilerince makuldü, kendi dünyalarında makbuldü

bru'nun sınırları ise, görünürde Fatma Hanım'ın sınırları-nın çoesinde, hatta Gökhan'la Aysel'in sınırlarının da ötesinde, âdeta ufu

esi bir mevkideydi.bru oturduktan az sonra bir sigara yaktı. Annesinin, babasının, eahibi amcanın, teyzenin yanında sergilediği bu davranış, Fatmanım'ın gözünde olayın görücü niteliğini bitirdi, ortam basit bir ailyaretine dönüştü. Ebru bir gelin aday adayı da olsa, ilk günden müskbel kayınvalidesinin, kayınpederinin yanında sigara içince, Fatm

anım'ın, oğlunun gönlünü Umay'dan döndürme hevesini, bir sigarumanı gibi göğe yükseltti, darma duman etti. Böyle gelin olmazdı.

ahası da vardı, Ebru, oldukça kısa bir mini etek giymişti, üstelik yıraçlı. Bir de sigara yakıp ayak ayak üstüne atmaz mı? Onun, dışarıy

oğru bükülmüş sağ elinde sigarasını tuta-rak ayak ayak üstüne attığrtmaçlı mini eteğinin arkaya doğru sıyrılıp âdeta görünmez olduğ

e ara ara sigarasının dumanını, göğe doğru üflemeye çalışkenuhtemelen farkında olmadan müstakbel kayınpederine doğru kır

eş derecelik açıyla üflemesi Fatma Hanım'ın gözünden günlerce gieyecek bir sahneydi. Fatma Hanım bu resmi, birkaç defa rüyasınd

a gördü.

bru az sonra, ayağını indirdi, pantolon giymiş gibi rahatlıkla dizlerinrleştirmeden bacaklarını açarak oturdu. Fatma Hanım

236/28

Page 237: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 237/284

r an bu durumu gördü, kanı beynine çıktı, bir daha o yönakmamaya çalıştı.

ençler bir ara meslekleriyle ilgili konuşmaya başladılar.

bru, açık ve satır arası iletilerle kendi mesleğine hayran olduğunle getirdi. Ona göre müfettişlik, dünyadaki en saygın, en önemli iştanka çalışanlarını denetlemek, yargılamak, hırsızları, dikkatsizleahkûm etmek, rezil etmek kutsal bir işti, gücü elinde bulundurma

emekti.

onra Gökhan'ın mesleğine geçtiler.

bru:

Astronotmuşsunuz."

ökhan:

Astronomiyi bitirdim, astronom sayılırım."

Çok ilginç, şimdi siz bütün yıldızları, burçları filan bilirsi-niz."

ökhan'ın canı sıkıldı; oldu olasıya astronot ile astronomu, astronome astrolojiyi karıştıranlara sinirlenirdi. Nazik olma-ya çalışarak,

Astronomi, astrolojiyle ilgilenmez; aralarında yalnızca isim benzerliğar," dedi.

Ama ben burçlara inanırım, okuyunca çıkıyor."

ökhan, gergin bir sesle:

237/28

Page 238: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 238/284

Çıkmaz, hiçbir şey çıkmaz. Astroloji tarihin en büyük yalanlarındarisidir."

bru, yıllarca inandığı bilgiye karşı çıkılmasından rahatsız oldu; a dergin bir sesle,

A olur mu, bilimsel olarak ispatlanmış bir şey bu," dedi.

ökhan iyice sinirlendi. Sinirlenince yüzü kasılır, hafifçe kekelerdnirlenince kekelemek canını daha da sıkar, belli belirsiz elleri titreeye başlardı. Kekelememeye gayret ederek,

Astrolojiyle ilgili bir tane bile ciddî bilimsel araştırma yoktur. Milyarca yıldız, milyarlarca galaksi, dünyalı Ayşe'nin aşk haya-tıyla ilgilenez. Yıldızlar bizi iplemezler bile. Bazı astronomlar ne diyorlar biliyousunuz? Astronomi bilimlerin anasıdır, astroloji ise para uğrun

ötü yola düşen kızıdır diyorlar. Tabiî bir teşbih bu," dedi.

ökhan'ın kararlı tavrı karşısında Ebru ısrar etmedi, konu-yeğiştirip,

Mesleğiniz çok ilginç, gece boyu dürbünle yıldızlara bakmak filanedi.

bru'nun dili, Gökhan'ın mesleğini önemsediği şeklindeydi; ancaenel tavrı, ses tonu, çok da önemsemediği yolundaydı. (Aslında Ebruazı müfettiş arkadaşları gibi, müfettişlikten başka hiçbir mesleği, iddîye almazdı, baş müfettişten başkasını dikkatle dinleyemezdi.)

nemsemeden söylediği son cümle, Gökhan'ın canını tekrar sıktı,

238/28

Page 239: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 239/284

Ebru Hanım, biz yıldızlara dürbünle değil, teleskopla bakarız. Göklim ne biliyorsa teleskopla bilir," dedi.

bru yıldızlara teleskopla bakıldığını biliyordu ama öylesinöyleyivermişti,

Tabiî, tabiî, biliyorum, bir an dilim sürçtü," diye açıklama-ya çalıştı.

bru'nun muhtemelen dili sürçmemişti, kendi işi dışındaki alanlareterince ilgi duymadığı ve biraz da Gökhan'ı ciddîye almadığı içiyle söylemişti. İnsanları ve yıldızları teftiş edemeyen birilerldızlara dürbünle baksa ne olurdu, teleskopla baksa ne olurdu?

ökhan konuşurken bazen "astronomi," diyordu bazen "gökbilimbru bunu fark etti,

Astronomi ile gökbilim arasında bir nüans var mı?" diye sordu.

ökhan, tavlaya yeni başlayan birine, bir yandan öğretmeye çalışırker yandan da oynayan bir tavla ustası gibi hissetti kendini.

Yok ikisi aynı şey; biri yabancı misafir dilimize, diğeri öz Türkçeedi.

bru,

Tabiî siz daha iyi bilirsiniz de, Türkçesini kullanmak galiba daha iyiyerek, bir hatalı hamle daha yaptı.

ökhan, ablasından öğrendiği bir şeyi söyledi:

Türkçeleşmiş Türkçe'dir; dile zenginlik getirir. Tabelaya

239/28

Page 240: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 240/284

lub yazmak dili öldürür; ama 'Kulüp', artık dilimizin tabiye-tineçmiştir, Türkçedir. Astronomi de öyle, teşekkür veya muvaffakiyee öyle."

Tabiî olabilir de, aynı metinde eski ve yeni kelimeleri birlikte 20

ullanmak belki çelişkili."

bru bunu söylerken aslında, aynı metinde hem imkân, hem de olanaelimelerinin birlikte kullanılmasını istemeyen başmüfettişiantığıyla konuşuyordu.

ökhan, (aslında o da ablasının mantığıyla konuşuyordu),

Eski ve yeni kelimelerin, astronomi ve gökbilim gibi Türkçe kökenan ve olmayan kelimelerin birlikte kullanılması bir çelişki değil; b

a dili zenginleştirir. Kökenleri ne olursa olsun, aynı pasaportu taşıyasanlar, hatta farklı pasaportları olanlar, nasıl ki kardeş olmalılarbirleriyle, kelimeler de kardeş olmalı dilimizde," dedi.

lgun gözüküyordu ama biraz muzip, biraz muzır bir çocuk vardökhan'ın içinde; son söylediklerinden sonra kendisiyle gurur duydu.

bru, hem artık bu konuyu kapamak istiyordu, hem de bütün bütünaşka bir konuya geçemiyordu. Gökhan'ın mesleği konusunda üst üstaptığı hataları gidermek, biraz da sempatik gözükmek gayretiyle,

Samanyolu'nu çok severim, lisedeyken bakar bakar hayâl kurardımvrenimize uzaktan bakmak, binlerce güneşi bir bulut gibi seyretmeginç gelirdi," dedi.

bru'nun zihnindeki Evren tasarımıyla ilgiyle Gökhan kötü kokular aaya başlamıştı; "Bu kız, galaksiyle Evren'i karıştırı-yor, dünyayı d

amanyolu'nun dışında zannediyor," diye geçirdi aklından.

240/28

Page 241: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 241/284

rtık öfkesi geçmişti Gökhan'ın. İnsanların, astronomi bilgileri eksikvren tasarımları yanlış olabilirdi; herkes onun bildiklerini bilmeorunda değildi. Nazik bir şekilde açıklamaya çalıştı:

Geceleri gördüğümüz Samanyolu, galaksimizin, bir başka söyleyişl

ökadamızın kollarından birisidir. Biz Samanyolu'mu-za uzaktan bakayız, onun içindeyiz. Geceleri gördüğümüz yıl-

zlar da Evren'in tümü değildir, yalnızca bizim galaksimizdir. Bizimkbi milyarlarcası var."

nlerindeki sehpada duran pasta tabağını gösterdi.

04 "Diyelim ki şu tabak bizim galaksimiz. Biz bu tabağın içinde

r yerlerde olduğumuz için, çıplak gözle ancak kendi tabağımızı göreliriz. Bizim tabağımız gibi en az iki milyar gökadadan oluşuyo

vrenimiz. Biri burada, kimi Pazarcdc'ta, kimi Tokat'ta, kimrzincan'da, kimi Yozgat'ta. Hepsi birden döne döne yol alıyorlazayda."

bru, bütün bu açıklamalara bozuldu; sıkıldığını belli eder şekildaatine baktı, sonra da çantasından bir sprey çıkarıp bacaklarına sıktu davranış karşısında Gökhan dona kaldı, sprey kafasına vurulmubi hissetti. İki genç arasındaki sözlü tartışma giderek davranışleydan okumaya dönüşmüştü.

ökhan, karşısındakinin misafir olduğunu unuttu, sinirden hafifç

ekeleyerek, önemsiz bir şeyler söyleyecekmiş gibi söze başladı:

241/28

Page 242: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 242/284

Kusura bakmayın biraz öğretmen gibi davranıp canınızı sıktıminstein'ın yanında, Fermi'nin yanında, Hawking'in, Hubble'manında şüphesiz biz yeni yetmeler, ancak taze öğretmenler gibiyieyin dediği gibi, Bernard Shav/m, yanlış hatırlamıyorsam o demiştapabilenler yaparlar, yapamayanlar öğretirler, öğretmeyi de becereeyenler yönetirler, yönetmeyi de beceremeyenler eleştirirler, teft

derler. Heykeli dikilmiş çok sanatçı, biliminsanı vardır; heykekilmiş bir tane eleştirmen, müfettiş yoktur."

unu söyler söylemez Gökhan'ın zihninde, şehir parkına di-kilmiaşarılı bir müfettiş heykeli canlandı, kendini tutamadı güldü.

bru, gülmedi, tekrar saatine baktı, yüksek sesle,

Artık kalksak mı anne?" dedi.

üello bitmişti.

erkes astronomi bilmek zorunda değildi ama değer verdiği şeyleriöylesine dışında olan birini sevmek veya onunla ahbaplık etmek dökhan'a uygun değildi.

slında Gökhan da Ebru'ya uygun bir arkadaş değildi. Ebru,

endi dünyasını Evren'in tümü zanneden, ceviz kabuğuna ka-panmrisi gibi, kendi mesleğini dünyanın tek mesleği sanan, bilimlere, sanlara, hobilere dudak büken birisiydi. Tuhaf bir mesleğe sahip, b

uhaf görünüşlü genç, onunu görüş alanının dışmdaydı.

hin yapısıyla, kıyafetiyle, davranışlanyla bir bütün olarak baktığınd

ökhan'ın Ebru'yu beğenmesi söz konusu değildi. Kendi kendine telaz etmese de Ebru'riuri fiziğini şöylesine bir beğenmişti; ama o kada

242/28

Page 243: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 243/284

nunla evlenmek istemezdi, arkadaşlık bile etmek istemezdi. Fiziğine zaten ayrıldıktan az sonra unutacaktı.

ökhan, Umay'ı her yönden beğendiğinden, onunla evlenmek idiğinden emindi. Ebru'yu beğenseydi bile, yine de bir kusur, b

azeret bulma konusunda kararlıydı. (Çünkü Umay'la kontratı vardmay'ın da onunla.) Ancak şimdi bir mazeret bulması bile gerekmiyrdu. Görünen köy mazeret istemiyordu.

onunda misafirler gitti. Uğurlama törenseidi. Hanımlar yanaklarınrbirlerine yaklaştırıp havayı öptüler. Yine bekleriz'ler, siz d

uyrun'lar, bunu saymayız'lar, havada, birbirlerine ve insanlareğmeden uçuştular.

isafirler gittikten sonra Gökhan, pasif davrandığı için kendine, btsız ve gereksiz görüşmeye onu zorladığı için de annesine kızmay

aşladı. Önce ablasını arayıp, sızlandı, annesini şikâyet etti. Telefonapattıktan sonra da kızdı, kızdı, köpürdü.

e sonunda annesini cezalandırmak amacıyla, görünürde masum amslında saldırgan bir plan yaptı kafasında. Bu planı mutlaka uygulayaaktı; uygulamasa öfkeden ölebilirdi.

Plan

isafirler gider gitmez Fatma Hanım'ın oğluna koşup, "Ebru'yu nasuldun?" diye sorması beklenirdi. Oysa Fatma Hanım bunu sormadünkü Ebru'yu öncelikle kendisi beğen-memişti. Böyle olunca da orda merak ettiği bir soru kalma-mıştı.

u gelin adayıyla ilgili olarak ne oğluyla ne de eşiyle konuştu.

243/28

Page 244: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 244/284

z sonra da Fatma Hanım kendine kızmaya başladı. Ebru'yu görüörmez nevri dönmüştü. Böyle bir gelin istemiyordu. "Neredekardım bu işi," diye hayıflandı durdu.

u ne rahat kızdı böyle. Az buçuk görücüye çıktığını biliyor olmalıyd

nsan böyle mi giyinirdi. Bir ihtimal müstakbel ka-yınpederiyle, kaymalidesiyle tanışmaya gidiyordu; sanki inadına (belki gerçekten indına) kısacık giyinmiş, fütursuzca oturmuş, sanki yatak odasındaymbi vücuduna sprey sıkmış, üstüne üstlük sigara içmişti.

fet Hanım'ı aklı başında biri bilirdi; insan hiç mi uyarmazdı kızını

u kız şimdiden böyle davranırsa, evlendikten sonra kim bilir neleapardı.

atma Hanım'ın nazarında bu kızdan gelin olmazdı. Gelin bir yanaöyle birini evine hizmetçi olarak bile almazdı.

aatler geçti. Fatma Hanım sessizdi, misafirlerle ilgili hiçbir yorum

apmadı. Adet üzerine, en azından usulen, "Maşallah pek güzelmiek akıllıymış," diyebilirdi, demedi.

u sessizlikten Gökhan, annesinin de gelin adayını beğenmediği soucunu çıkardı. Beklediği buydu, planını uygulayabilirdi. Annesini

anma gitti.

Sağ ol anne, bugün çok yoruldun," dedi. 207

atma Hanım,

Ne demek" diye karşılık verdi.

ökhan:

244/28

Page 245: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 245/284

Ebru'yu nasıl buldun?"

atma Hanım böyle bir soru beklemiyordu; soruya soruyla karşılıermek zorunda kaldı,

£in nasıl buldun?" diye sordu.

ökhan'ın beklediği an, bu andı. Ciddî ve kararlı bir yüz ifadesiylabırsız bir âşık tavrıyla cevap verdi,

Çok beğendim anne, iyi ki tanıştırdın, evlenilecek kız," dedi.

atma Hanım'm başından kaynar sular döküldü, iş fenaya gidiyorduemen toparlanıp,

Ben istedim diye beğenmek zorunda değilsin. Eğer beğenme-diyseaşka kızlar bulurum sana," dedi.

atma Hanım aslında, "Bunu unut, sana başka kız bulayım," demetiyordu.

ökhan,

Yok anne, boşuna yorulma, başka kız aramaya gerek yok. Bu kız çoygun, evlenebilirim," dedi.

atma Hanım'ın aklından, "Allah yazdıysa bozsun" cümlesi geçti. Şn büyük bir açmaz içindeydi; kendi kazdığı kuyuya düşmüştü.

ğlunun zihninde iki gelin adayı vardı; biri Umay, diğeri Ebru. Fatmanım ikisini de istemiyordu. Biraz önce "Umay," diye tutturan oğlumdi "Ebru," diye ısrar ediyordu. Bu işin sonu nereye varacaktı?

245/28

Page 246: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 246/284

atma Han'ım kendini çaresiz hissetti, "Hayırlısı," deyip odadan çıktHayırlısı' kelimesini bazen "İnşallah olur" anlamında kullanırdugün "İnşallah olmaz" yerine kullanmıştı.)

e yapması gerektiğini bilemiyordu. Oğlunun, inat olsun diye, kend

ine karşı bir tür öç alma duygusuyla Ebru'yu beğendiğini söyleyebileeği aklına hiç mi hiç gelmedi.

yşe! akşam eve geldiğinde Gökhan olup biteni, annesine oynadığı oynu anlattı. Aysel önce güldü, sonra,

Fazla uzatma, üzme anneni," dedi. "Oldum olasıya, oğullarının ilgndiği bir kız varken ikinci bir kızla tanıştırmaya çalışan anneler

ozulmuşumdur. Zerrin Koç'un 'Islak Kentin insanları' diye bir romanar; evli oğluna kız bakan, oğlunun karısını dövmesini teşvik edenneleri anlatıyor. Maalesef böyle; ama sen yine de üzme annemiz

en sana yardım edeceğim," diye devam etti.

ökhan da oyunu uzatmak istemiyordu fakat yine de kalkıp, "Annana inat olsun diye o kızı beğendiğimi söyledim," diyemezdi.

blası, "Sen bana bırak," dedi.

akşam Aysel, Fatma Hanım'a,

Anne Gökhan, o kızdan vazgeçti, öyle bir anlık bir hevesmiş; yinmay'la evlenmek istiyor," dedi.

atma Hanım rahat bir nefes aldı. Gerçekten derin bir soluk ahp, "Çoükür," dedi.

âbus bitmişti.

246/28

Page 247: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 247/284

atma Hanım'a bir süre Umay seçeneği daha olabilir gözüktü. Umaybru'dan ehvendi, iyiydi, açığı, aşırısı yoktu, ayak ayak üstüne atıgara içmezdi. (Zaten fiziksel olarak ayak ayak üstüne atmaümkün değildi.)

atma Hanım bir süre Umay'a daha ılımlı baktı. Ancak kı-sa süronra, sıkıntıdan kurtulunca, olanları, kafasındaki Ebru kâbusunu unttu, yine eskiye döndü, yeni gelin adayları araştırmaya devanı etti.

Gökhan'ın planı kısa bir süre işe yaramıştı. Yakınlarımıza olan sevmiz, onlarla mücadele etmemize bir süreliğine izin verir.)

2 Bağlanma, Ayrılmamay, Gökhan'ın bir başka kızla görüştüğünü bilmiyordu. Yazışıyorrdı, konuşuyorlardı; gün be gün Gökhan'a olan bağ-lılığı artmıştı.

ir gün birdenbire, hesapsız, plansız, daha sonra "Nasıl yaptım," diyayret edeceği bir şey yaptı; interneti açıp Gökhan'a,

Ailelerimiz evlenmemize izin vermeyecek, en azından be-nimkiletemiyor, beni kaçırır mısın?" dedi.

ökhan,

Bunu şaka mı söylüyorsun, ciddî mi?" diye sordu.

247/28

Page 248: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 248/284

may, ciddî olduğunu söyledi. Skaypta bir süre sessizlik oldu; Gökhae söyleyeceğini bilemiyordu. Elbette Umay'la evlenmek isterdi amu kaçırma denen şey nasıl gerçekleştirilebilirdi. Aklında hızla bir sürüşünce geçti, sonra,

yi de Umaycığım bir avukat nasıl kaçırılabilir? Bu kaçırma olayanırım daha çok tahsili olmayan köylü kızlarıyla ilgili bir işlem," dedi

peyce konuştular; bir ara Gökhan yarı şaka, yarı ciddî,

Baban nasıl bir insan, seni kaçırırsam beni vurur mu?" di-ye sordu.

may:

Babam bugüne kadar kimseyi vurmadı, seni vurunca, inan bu ilk olaak," dedi.

ökhan:

Sağ ol bu beni rahatlattı. Ancak, diyelim ki baban ilk kez bir

VIH

ukuat işleyip vurdu beni. Eğer öldürürse sorun yok. Ya öldüre-mezsakat kalır da yürüyemezsem."

isi de güldüler. Gökhan bir süredir sakatlığıyla ilgili esp-riler yapaya başlamıştı. Umay da bu konuda onu örnek alı-yordu.

açma-kaçırma işi kısa sürede, zihinlerinde, dillerinde olgunlaş

isinin de. Planlan basitti:

248/28

Page 249: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 249/284

külü sandalye kullanıyorlardı; nüfus cüzdanlarını alıp evlerindeyrılacaklar, Gökhan'ın bir arkadaşında birkaç gün kalıp nikâlemlerini tamamlayacaklardı.

lur mu, olurdu, yardım edecek çok kişi vardı; özellikle Gökhan'ı

rkadaşları bu fikre bayılmışlardı. Hepsi modern, akıllı, pozitif bilmatkın kafalı çocuklardı. Ancak içlerindeki bastırılmış maço/erkek yanz kaçırma gibi bir erkek rolüne 'Hayır' diyemeyecek kadar güçlüydüayatlarında ilk kez (ve muhtemelen son kez) bir kız kaçırma olayınd

örev alacaklardı. Anababalardan (otoriteden) gizli bir resmî nikâhtaayr-ı resmî bir düğünde, damadın resmî sağdıcı olmak, hayâl ötesi b

eyecandı bu gençler için.onra bir pazar günü, çok kötü bir şey oldu. Umay, bir kadının kızınnıştırmak için Gökhanlara getirdiğini öğrendi. Gökhan, bir kızla, b

ağlam kızla tanışmıştı.

may, tanımlanamaz bir şekilde üzüldü; kısa sürede içinde oluşan

şktan yapılmış o güven verici, o büyük ve yepyeni dünya, tanınmaale geldi, yıkıldı, toz duman oldu. Hem sevdiği erkeği kaybediyordem kendine olan güvenini.

emek artık Gökhan'ın bir başka sevgilisi vardı. Üstelik kandırılmıştşte yine aynı şey oluyordu; bütün erkekler babasına benziyordu.)

may, durumu ilgisiz bir kişiden öğrendiğinde, telefonu açıp "Doğru Gökhan?" diye sormuştu. Gökhan, yalan söylemeden, "Ev

ma..." diye söze başladığında, Umay önce telefonu, ardından da interetini kapatmıştı.

may'm gözünde bir anda her şey bitmişti. Tarihte (Umay'in tarnde), birdenbire ortaya çıkan o ilk ve büyük bahar, yine bir-

249/28

Page 250: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 250/284

enbire, kış ile cehennem karışımı, dondurucu ve yakıcı bir hayârıklığına dönüşmüştü.

erinden sarsılmıştı Umay, neredeyse aralıksız iki gün sarsı-la sarsılğladı.

emeden içmeden kesilip, sürekli ağlamaya başladığında, Gülseanım şaşırdı, ne olup bittiğini anlamak istedi. Umay hıçkı-rıklaralsında,

stediğin oldu anne, Gökhan'la ayrıldık," dedi.

ülsen Hanım ne diyeceğini bilemedi. Kızının Gökhan'la evlenmesintemiyordu ama ortaya çıkan bu durum karşısında çok üzüldü. Umaye olup bittiğini anlatmamıştı, Gülsen Hanım, "Ben mi sebep oldum?ye kendini suçladı. Defalarca sarıldı, öptü Umay'ı, fayda etmedi.

may açısından her şey bitmişti. Gökhan için ise hiçbir şey bit

emişti. Gökhan, günlerce acı içinde, sabırla Umay'a meyil atıp, mesaekip durdu.

evap gelmiyordu.

3 Alâmet

ünler geçti. Eylül sonu gelmişti. Yapraklar sararmaya başladı, havrinledi Uzun Vadi'de; göçmen kuşlar gitti.

öçmen kuşlarla birlikte yazlıkçılar da (yöre halkının deyişiyle pazarlar da) birer ikişer ayrılmaya başladılar vadiden.

250/28

Page 251: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 251/284

rkadaşları Alaimisema'dan hiçbir haber alamamışlardakalandığını ya da uzaklara gittiğini düşündüler. Alaimisema gerçekn çok uzaklara gitmişti. (Alaimisema'yı koleksiyonuna katan Necat

akalanmamış, onu, Kerman'ı ve daha pek çok kelebeği uzak ülkeleratmıştı.)

may Gökhan'la iletişimini kesmişti, epeydir görüşmüyorlardı, ikisi derin bir yas içindeydi; yaslanacakları, ellerinin değeceği hiçbir şeylealmamıştı, kendilerini yalnız hissediyorlardı. Aileleri, meslekleri, ileri, akılları onlara yetmiyordu.

ir anda oluşturabildikleri cennet, bir anda kayboluvermişti; bir çöle kalmamıştı ellerinde.

may birkaç defa, "Belki de önemli bir şey olmadı, bir konuş-samı?" diye düşündü ama onuruna yediremedi.

ökhan da meyillerine, mesajlarına cevap gelmeyince, gidip yüz yüz

onuşsam diye düşünmeye başladı. Ancak hem Umay'ın sinirlenirslemesinden, hem de anne babasının tepkisinden çekindi.

zun Vadi'de yıllardır süregelmiş bir âdet vardı; yazı vadide geçirion baharda şehre dönüş hazırlıklarına başlayan aileler, yokmadan bir gün önce, yanlarında götürecekleri eşyalarını

rabalarına yerleştirir, evlerini toparlar, süpürüp temizler ve nasaşladığını kimsenin bilmediği bir gelenek uyarınca, ortaya çıkaöpleri, süprüntüleri bahçede küçük bir küme halinde toplayıp ateşerirlerdi.

251/28

Page 252: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 252/284

u çöp yığını yakıldığında, küçük ateşin dumanı tâ uzaklar-daörünürdü. Bu ateşlere ve gökyüzüne doğru yükselen du-manlarına inanlar, çok eskilerden beri "alâmet," derlerdi.

lâmet.

lâmet, işaret demekti. Bu alâmetler, insanların, uzak yakın komşurına yazı bitirdiklerini, şehre dönmek üzere olduklarını işaret ederdi

lâmetler, bir veda ateşiydi, komşulara ve vadiye veda işaretiydi. Eylüonlarında bir akşamüstü ötelerde beyaz bir duman görenler, "A, Neşanımlar veya Mustafa beyler alâmet yakmışlar, demek dönüyorlarerlerdi.

lâmetler, birer dönme alâmetiydi, yazın, tatilin bittiğini gösterirdlâmetler yanmaya başladığında insanlann içine hafif bir ayrılmüznü çökerdi, sesli ya da sessiz, "İnşallah kışı rahat geçirir, seneykrar geliriz," derlerdi. Çünkü bilirlerdi ki geçmiş yıllarda, bazı alâ

etleri birileri son kez görmüşlerdi. Bu yüzden, alâmet yakanlar vomşuları, "Allah tekrarını nasip etsin," derlerdi. Bu dileklerin arasında, 'bakalım seneye çıkar mıyız' kaygısı vardı.

az bittiğinde, bir alâmet yaktığınızda, biraz kül biraz duman kalırdinizde. Hayat bittiğinde de öyle. Belki de alâmetler hayatın da b

ün böyle biteceğini hatırlattığı için hüzün veriyordu.

may'la Gökhan'ın evleri uzak sayılmazdı ancak verandaya veyalkona çıktıklarında birbirlerinin evlerini doğrudan gö-remiyorlardki ev arasında başka evler, ağaçlar vardı. Yalnızca birbirlerinin evle

in bulunduğu yerleri göz kararı tahmin edebiliyorlardı.

onbahar gelip de tek tük alâmetler yanmaya başladığında, ikisinin drer derin kaygı saplandı yüreklerine, ya giderlerse diye.

252/28

Page 253: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 253/284

nce Gökhan akşamlan balkona çıkıp Umayların evlerinin bulunduğere bakmaya başladı uzaktan. Ev gözükmüyordu. Ev 

özükmüyordu ama bahçelerinden bir duman yükselse görebilirderinden derine içi titremeye başlamıştı, ya bir duman çıkarsa bahçeinden, ya taşınırlarsa, ya görüşemezsek bir daha diye.

onra bir akşam aynı şey Umay'ın da aklına geldi. O da Gökhanlarıvlerine doğru bakmaya başladı; ya duman çıkarsa, ya giderlerse diya giderler de bir daha görüşemezsek kaygısı arttıkça, Gökhan'a olazgınlığı, küskünlüğü azalmaya başladı.

may ile Gökhan, günlerce birbirlerinin evlerini, duman çıkmamaleğiyle, uzaktan uzağa gözlediler, kaygılar içinde.

may artık ağlamıyordu. Aklına ve yüzüne vurup geçen, nefesin

esen o dalganın, o darbenin etkisiyle ve ağladığı için özellikle, gözlein altında iki çizgi oluşmuştu.

aşka bahçelerde, alâmetler yanıyor, dumanlar çıkıyordu. Umaylarme Gökhanların bahçesinden çıkmıyordu. Ama bir gün, belki iki güonra çıkacaktı. Bütün yazlar biterdi, bitme-yen yaz yoktu.

4 Alâmetlerde Keramet Var mı?

Belki)

253/28

Page 254: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 254/284

lem (minarenin tepesi), alâmet, alaimisema, hepsi de bir işaret belkma ne zaman, hangisi? Her işaret dediğin, gerçekten işaret mi?

imileri, alâmetleri, işaretleri yerde arar, kimileri, gökte. Alaimisemelimesi, gökyüzünün işareti demekti. İnsanlar gökkuşağına, 'Alaim

ema:' adını verdiler, gökkuşağının kendilerine gönderilen bir işareduğunu düşündüler. Bir görüşe göre, Nuh Tufanı oldu, tufan son

asında gökyüzünde ilk kez bir gökkuşağı doğdu.

imilerine göre, yedi renkli bu çember, yeryüzündeki insanlarlökyüzü arasındaki uzlaşmanın/antlaşmanın simgesiydi; insanlar eğe

slu olmazlarsa tufanlar kopacaktı yine; ama uslu olurlarsa eğer, bağmur sonrası güzel şey, sürekli süsleyecekti göklerini. îşte böyle baretti gökkuşağı. Belki, sanki.

a da kimilerine göre, 'normal dağılım eğrisi' denen (ya da Gauğrisi) muhteşem dağılımlar vardır, yerde, gökte, her yerde. X ve Y ekenleri arasında, çok uzunlar azdır, çok kısalar azdır, çoğunluk ort

oyludur meselâ. Kimine göre evrene atılmış devasa bir imzadır heri, hepsi gökkuşağı gibi. Birisi paraflamış evreni sanki.

u görüş gerçek mi? Belki, sanki. Emin olamazsınız.

5 Nikâh Hazırlığı

254/28

Page 255: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 255/284

üzü süzülmüştü, gözlerinin altı mor halkalı olmuştu. Gök-han'dakeğişikliği, nedense biraz geç, önce ablası fark etti. Bir sabah,

Sen iyi gözükmüyorsun Gökhan; ne oldu, birbirinize mi küstünüoksa?" diye sordu.

ysel bunu, iki sevgilinin birbirlerine küsmeyecekleri varsayımıylylesine, laf olsun diye, takılma niyetiyle sormuştu.

ökhan, saklamayı gereksiz gören bir kırgın âşık tavrıyla, basitçe,

Birbirimize küs değiliz; ben küs değilim ama Umay küstü abla," diyevapladı.

onra o İffet Hanım ile kızının ziyaretlerini Umay'ın bir şekilde duyuğunu, iletişimi kestiğini, telefonunu, internetini açmadığını anlattmay artık gökyüzündeki parlak yıldızlar gibiydi Gökhan için; görüyrdu, biliyordu ama uzanamıyordu.

ysel biraz düşündü,

Madem senin telefonlarını açmıyor, ben arayayım istersen," dedi.

255/28

Page 256: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 256/284

u çözüm nedense Gökhan'ın aklına gelmemişti; beklediğinuymuşların huzuruyla,

Olur abla," dedi.

ysel yan odaya geçip cep telefonuyla Umay'ı aradı. Umay'ıkranında bilmediği bir numara çıkmıştı; açtı. Öteki uçtan kaygılı bs,

Umay'cığım nasılsın?" diye sordu.

may Aysel'le telefonda ilk kez konuşuyordu, sesini tanımadı,

Buyurun efendim kimsiniz?" dedi.

ysel,

Umay'cığım benim, Aysel," diye cevapladı.

may, telâşla,

Afedersiniz Aysel abla, sesinizi tanımadım. Teşekkür ederim," dedi.

ysel, giderek kaygısı azalan bir ses tonuyla,Bir tanem, Gökhan'la küsmüşsünüz. Aslında sen haklısın ama banüven, o misafirde Gökhan'ın hiçbir hatası yok. Karışıklığa denk geldnnemizin işgüzarlığı oldu. Gökhan'ın sana olan sev-gisindağlılığında hiçbir azalma yok. O da çok üzgün. Bak şimdi hayatımlefonunu, internetini aç, ne olup bittiğini bir anlatsın Gökhan," dedi

256/28

Page 257: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 257/284

may, kaybettiği cenneti tekrar bulmuşların sevinciyle, heklemeden, nazlanmadan,

Tamam abla," dedi, sonra ekledi:

Abla sizi üzdüm, özür dilerim."

ysel, kollarını açmadan âdeta açmış halde, yeri göğü kaplayan bir hoörüyle,

Biz özür dileriz, asıl biz üzdük seni," dedi, telefonu kapattı.

z sonra Umay ile Gökhan konuşmaya başladılar. Sorun yoktu.

Ama ben seni çok özledim, niye aramadın?"

Aradım, açmadın."

Olsun, kalkıp gelseydin."

Seninkiler beni istemiyor, terslik olur diye korktum."

Ben daha çok korktum. Bahçede alâmet yakacaksınız diye ödüm padı günlerce."

Benim de. Geceleri uyuyamadım ya gidersiniz diye."Sağ ol. Seni seviyorum."

Ben de."

Bir daha hiç ayrılmayalım."

257/28

Page 258: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 258/284

Korkma, ayrılmayız; artık birbirimizin yörüngesine girdik, spirarmal olacağız evlenince."

may şakadan bir kırgınlıkla,

Ben spiral sarmandan anlamam, gezegen değilim ben."

Tabiî değilsin, sen benim güneşimsin."

Yok spiral sarmalmışız, filan. Daha bana hiç sarılmadın."

Ben gözlerimi kapattığımda sana hep sarılıyorum."

ökhan abartmıyordu; şu kısa sürede binlerce defa, gözlerini kapatızaktan uzağa Umay'a sarılmıştı.

ayâl ederek sarılmak mümkün mü? Neden olmasın? Aslında her şehnimizde yaşar. Gökyüzü ışık fosilidir. Geceleri göğe baktığınızda şndaki durumlarını değil, çok eski hallerini görürsünüz. Kiminin ışığn yılda gelir, kiminin bir milyon senede. Siz, zamanı ve görüntüyhninizde birleştirirsiniz, şu an nasıl olabileceklerini, yani binlerce y

onraki durumlarını ancak tahmin edebilirsiniz. Zihin, farklı zamanrı birleştirir; zihin, âşıkları da birleştirir. Gökhan, Umay'a gerçekte

hninde sarılmış olabilir. Bazılarının sandığı gibi, gökyüzünde akıl aaz bir şeyler yoktur. Her şey insanın aklının içindedir. (Olup bitenre bakıp de kimi, "Anlamak akla ziyan," der; "Benim aklıma ziyanemektir aslısı.)

onra konu yeniden kaçıp evlenmeye geldi. Niyetleri cid-dîydi.

kime doğru iki aile de vadiyi terk edip şehre döndüler, ikişer gürayla alâmet yaktılar.

258/28

Page 259: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 259/284

nce Umaylar gitti. Umay gideceklerini bir gün önceden Gökhanöylemişti. Gökhan Umayların alâmetini, göğe yükselen dumanınaygısı süpürülmüş bir huzurla seyretti. Umay gidiyordu amrleşeceklerdi.

ki gün sonra Gökhanlar âlâm et yaktılar. Gökhan, alâmetlerinieşini, dumanını skaptan gösterdi Umay'a. Gördüğü alâmet, birka

afta önce korktuğunun aksine üşütmedi Umay'ı, ellerini ve kalbinıttı aksine.

vlenmeye niyetliydiler, kararları kesindi. Ancak Umay'ın içinden on

t olmayan karanlık bir ses, "Bu iş olmayacak, son anda bir aksilikacak," diyordu. Hatta bununla ilgili bir rüya bile gördü.

üya şöyleydi: Umay gelinlik giymişti, Gökhan da damatlık.

ikâh salonundaydılar, nikâh memurunu bekliyorlardı. Bir ço-curdi ve yükse davetlilere, bu nikâhın kıyılamayacağını söyledi. Sonralon karardı, ışıklar kesilmişti. Işıklar az sonra geldi, salon aydınlandma davetliler gitmişti.

may bu rüyayı kötüye yordu; son anda bir aksilik çıkacağına inancrttı.

ileler şehir merkezine taşındıktan birkaç gün sonra Gökhan, ilk kemay'ı kaçırma fikrini ablasına söyledi. Aysel uzun uzun güldü,

Ay delisiniz siz, gazetelere mi düşmek istiyorsunuz?" dedi.

ökhan durakladı; bu gazete olayını düşünmemişlerdi.

ysel,

259/28

Page 260: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 260/284

Bak, sen avukatına danış, nüfus cüzdanını göndersin, gereklemleri, başvuruları yapalım, nikâh için gün alırız," dedi.

ökhan, kaygılı bir sesle,

Ya annemle babam?" diye sordu.

ysel:

Babamız, istemeye istemeye de olsa, tamam. Annemiz hâlâ sağlam belin arıyor piyasada. Umay'in da ailesi istekli değil de-miştin. Ne yapım. Biz de nikâhımızı biz bize kıyarız. İkiniz de on sekizinizi geçtinişitsiniz. Yalnız Gökhan'cığım, belki akıl sağlıkları yerindedir diye b

apor filan isteyebilirler, bozulmayın."

ökhan hafifçe irkilerek,

O niye abla?" diye sordu.

ysel:

Hani belki diyorum; niyesini bilemeyiz. Ülkemizde, sanırım altmışıneçince evini satmak istesen, akıl sağlığı yerindedir diye rapor istiyorr tam teşekküllü hastaneden. Ama sen sek-sen yaşında devlet adamabiliyorsun. Ülkenin hayatını ilgilendiren konularda antlaşmalar

mza atmadan önce kimse rapor istemiyor senden. "Sizin vücudunuakat, kafadan da sakat olmadığınız konusunda rapor getirinerlerse, şaşırmayın diyorum. Burası Türkiye."

Ablacığım, Türkiye böyle de, dünya da böyle. Nepalliler, "Bü-rokrasiyngilizler icat etti, biz mükemmel hale getirdik," derlermiş."

260/28

Page 261: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 261/284

leyen günlerde Gökhan ile Umay ikirciklendiler, karamsarlığapıldılar, birkaç defa, "Biz bu işin üstesinden gelemeyeceğiz, büyükrimize rağmen bu işi becermek zor," dediler. Gençler yıl-222 mayaşlamışlardı.

günlerden birisinde Aysel, ikisine de ayrı ayrı, bildiği bir vecizeyendince değiştirerek şöyle dedi:

Vazgeçmeyin. Bir şeyden ilk kez vazgeçtiğinizde rahatlarsınız; ikinez vazgeçtiğinizde alışkanlık olur."

u söz gençlere iyi geldi; zaten evlenmeye niyetliydiler, kararlarınekiştirdiler.

onunda Gökhan ile Umay tam olarak anlaştılar, Aysel'in desteğiylnne babalardan gizli nikâh kıyacaklardı. Ancak Gökhan durumkek arkadaşlarına anlattığında, modern görünüşleri-ne rağmen znlerinin bir kenarında delikanlılık bulunan bu delikanlılar bozuldu

r. Kız kaçıracağız diye heveslenmişlerdi, hayâl kırıklığına uğradılar.

irkaç gün sonra Gökhan'ın bir arkadaşı,

Madem kızı kaçırmaktan vazgeçtik, bari nikâh işini biz yü-rütelimedi.

ozitif bilimin bu aydınlık yüzlü gençleri, kollarını sıvayıp, tadınkara çıkara nikâh işlemlerini yürütmeye başladılar.

lemler başladığında, Umay, Gökhan ve Aysel önce çok mutluydulaonra birdenbire birbirlerinden ayrı ayrı aynı hüznün gölgesi düştalplerine. Anababalardan gizli bir nikâh ürkütmeye başlamıştı üçüne. Galiba daha da önemlisi, böylesine önemli, hayatta sadece bir ke

acak mutlu bir olaya anne babaların katılmaması, hayat boy

261/28

Page 262: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 262/284

Page 263: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 263/284

Page 264: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 264/284

Amin," diye tamamladı.

ysel, sakindi, Mısır Piramit'i büyüklüğünde bir ağırlık kalkmış

stünden.

rtesi gün Aysel randevu alıp Gülsen Hanımlara gitti. Gerçi 225 Uzuadi'de pazar arkadaşı, dert ortağı sayılırlardı ama uzun süredörüşmemişlerdi.

ve girdiğinde koridorda Rüstem Bey de vardı; misafire,

Hoş geldiniz," deyip yanlarından ayrılmak istedi, Aysel,

Efendim bizimle biraz oturmanızı rica edebilir miyim?" di-yerek enelledi onu.

ısa bir hoşbeşin arkasından Aysel konuya girdi. Neler söylediğineride hiçbir zaman hatırlamayacaktı ama annesine babasınöylediklerine benzer bir şeyler söyledi onlara. Gelseler de gelmeselee bu nikâh kıyılacaktı; ancak gelmezlerse, gençlerin yüreklerine hayaoyu kaldıramayacakları bir sıkıntı oturacaktı.

ysel sustuğunda Rüstem Bey donup kaldı, ilerde, sadece kendisini

ördüğü bir noktaya gözlerini dikip bakmaya başladı. Gülsen Hanımarsıla sarsıla ağlıyordu, artık savunmasızdı.

üstem Bey uzanıp karısının elini tuttu. Aysel yerinden kalkıp Gülseanım'ın yanındaki koltuğa geçti, diğer elini de o tuttu.

akinleştiler, ne yapılacağını, nasıl yapılacağını konuşmaya başladılar

yrılmadan önce Aysel,

264/28

Page 265: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 265/284

Efendim annemin size selâmlan var, bir de ricaları var. Kabul buyursanız kızınızı istemek için size gelmek istiyorlar. Bu iş geleneksel modern mi oluyor, karar vermek zor ama yine de usulüne uygun sür

ün istiyorlar," dedi.

ülsen Hanım,

Buyursunlar," diye cevapladı.

üstem Bey ise,

yi olur; ne yapacağız, nasıl yapacağız, dünürler olarak bir görüşelimizim için dünyada en önemli şey kızımızdır. Eşim, teyzeniz, yıllarcr güvercin gibi Umay'ı okullara taşıdı. Şüphesiz sizler de öylesin

nne babalarınız için. Madem bu iş dönülmez yolda, çocuklarımızestek olacağız biz de eninde sonunda," dedi.

Vİ15

gün Aysel eve uçarak döndü. Artık ailelerin desteği tamdı, gizkâh yaptık diye içlerinde bir hicran kalmayacaktı.

ir gün sonra Fatma Hanımlar Gülsen Hanımlara kız istemeye gittile

er şey yolundaydı. Ancak her şeye rağmen Umay'ın o eski kaygısı, ötü kehaneti kaybolmamıştı. Ara ara içinden, "Son anda bir aksiliacak, her şey bozulacak," diye geçiyordu.

ileler işe karışınca bir miktar karışıklık oldu, en azından evliliazırlığını çocuklarının elinden aldılar. Kız ve erkek tarafı düzeüzdüler. Masrafı erkek tarafına ait olmak üzere Umay'a hayat boy

yip eskitemeyeceği, hatta bazılarını hiç giyemeyeceği kadar kazaklarkalar, tayyörler, döpiyesler, ayakkabılar, mantolar, çantala

265/28

Page 266: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 266/284

abanlar, tunikler, atkılar ve daha nice şeyler alındı. Gülsen Hanım bışverişten hoşlanmamıştı. Bu masraflı se-ramoni, Umay'ı vökhan'ı da ilgilendirmiyordu. Ancak Fatma Hanım, bir taneciğluna lâyık anlı şanlı bir hazırlık istiyordu.

onunda aileler, kuru bir nikâh yerine düğün yapmaya karar verilemay da Gökhan da bunu istemiyorlardı; anne babalarını mutlu eek için kabul ettiler. Rüzgâr tersine dönmüştü; az önce bu evliliğmamen karşı olan Fatma Hanım şimdi her şeyi kontrolüne almı

ört dörtlük bir düğün için uğraşıyordu.

u süreç işlerken Umay'ın aklından günde onlarca defa, "Bir aksiliacak, bu iş son anda bozulacak," düşüncesi geçiyordu. Bugünlerderisinde bir rüya daha gördü:

üyasında, ilk kez Gökhan'la tanıştıkları gün gördüğü, daha sonrendisini kelebek kaçakçılarına götüren o güzel kelebeği gördü; ancaüydü; kanatlan iki yana açık bir koleksiyona iğnelenmiş şekild

uruyordu.

may ağlayarak uyandı. Bu rüyayı da kötüye yordu. Düğün yaklaştıkçepresif duyguları artıyordu.

a her şey bozulursa kaygısından ötürü, Umay, hayatındaki eeyecan verici şeyden, Gökhan'la evlenmeye giden keyifli yoldan zev

maz olmuştu.

a olmazsa!

u kaygı Gökhan'da da vardı; ama daha azdı. Gökhan daha çok, gereğe girmeye hazırlanan heyecanlı bir damattı. Umay'ın

266/28

Page 267: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 267/284

afasındaki "Ya olmazsa," düşüncesi, Gökhan'da, "Her şey bir an öncsun" şeklindeydi.

üğün öncesindeki günler de Umay da Gökhan da arkadaşlarınaber vermiş, davetiye göndermişlerdi. Umay'ın arkadaşlarının tüm

ürk'tü. Gökhan'ın davet ettiklerinin bir kısmı Türk'tü, Türkiye'dendr kısmı ise başka ülkelerdendi.

ökhan, astronomideki sınıf arkadaşlarının tümüne, hocala-rınistan ağabeylerine, ablalarına davetiye göndermişti. Bir duslararası astronomi kulüpleri vasıtasıyla internette dost olduğ

rkadaşlarına.u arkadaşlarının bazıları tekerlekli sandalye kullanan, sakatlığı olaençlerdi, bazıları ise yürüyebilenlerdi; içlerinde spastik olan vardepsi büyük bir sevinçle Gökhan'ı aradılar, birbirlerinden habersi

ezegenler, yıldızlar, gökadalar hediye ettiler yeni çiftte. Bazı hediyelekrarlıydı. Gökhan'ın, Umay'ın dört tane Andromeda'ları old

eselâ. Gökhan, hiçbirini iade etmedi, kendini, sünnet hediyesi olaraoluna bir sürü saat takılan çocuklar gibi hissetti.

ökhan'ın tüm yabancı arkadaşları uzaktan uzağa sevinçliydiler ancaç tanesi kalkıp düğüne geldi. Bunlar, Fransa'dan Sebastienolonya'dan Andrzej ve Kıbrıs Rum kesiminden Stavros'du. Üçü dkerlekli sandalyeleriyle karalan, denizleri aşıp Türkiye'ye geld

kayp hariç ilk defa yüz yüze görüşüyorlardı. Gökhan'ın Kıbrıs Türesiminden de konukları vardı. Fatma Hanım oğlunun bu kadar sevni olduğunu bilmiyordu; uzaktan gelen bu konukların hepsini bir ha

evinde ağırlayacaktı.

uzey Kıbrıs'tan gelen Ümit ve Erdal ile Güney Kıbrıs'tan gelen Stavos aynı odada kalacaklardı. (Yeryüzünde kavga edenler, gökyüzündardeştiler.) Gökhanların evindeki her odada, 'Devletler-hükümetle

267/28

Page 268: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 268/284

üşmanımız, milletler dostumuzdur' yazıyordu âdeta. Bu cümle sankavaya sinmişti.

eryüzünde kavga edenler, gökyüzünde kardeştirler. Uzak ülkelerdeelen bu konuklar, düğünün rengini, havasını değiştireceklerdi. E

zından davetliler, gelinle damadın sakatlığına odaklanmak yerinulaktan kulağa, "Damadın başka ülkelerden gelen arkadaşlaarmış," diyeceklerdi.

ütün bunlara rağmen Umay'm kaygısı gün ardına gün artı-yordu, yon anda her şey bozulursa diye. Eğer bu düğün olmazsa, bir şeylers giderse, Umay, hayatının biteceğini, zaten kısa 228 olan ömrünümdiden sona ereceğini düşünüyordu. Bir de üstüne üstlük onca davliye mahcup olacaklardı.

Tanrım, lütfen bozulmasın."

7 Son

e sona gelindi. Umay gelinliğini, Gökhan damatlığını giydi. Umay çoüzel görünüyordu. Anne babalar buruk bir sevinçleri vardı, akıntıy

apılıp gidenlerin coşkusuyla sağa sola koşturuyorlardı. Ayseutluydu, ağır hareketlerle sağa sola, insanlara bakıyordu. Bakışlar

ütün bir hayatıyla, acılarla, kaygılarla doluydu; ancak kardeşiyle ilgiutluluğu, kendi geleceğiyle ilgili kaygılarını örtüyordu.

ysel kardeşiyle ve geliniyle gurur duyuyordu; artık iki kardeşi vardysel heyecanlıydı.

268/28

Page 269: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 269/284

may, ne olup bittiğinin tam farkında değildi; rüyaları bile daha neurdu zihninde. Böyle bir günde çok mutlu olacağını zannetmişti am

u an içinde tanımlayabileceği, belirgin bir duygu yoktu. Heyecanüçlü bir dalga gibi diğer duygularını alıp gö-türmüştü.

avetliler hazırdı, orkestra hazırdı.

rkestra bir viyoladan ve bir pikalo flütten ibaretti. Gençler, amfilerinonuna kadar açan alışılmış bir düğün orkestrası istememişlerdDüğünlerde, gelinden ve damattan, hatta kayınvalidelerden binemli olan tüzel kişilik, klasik düğün orkestralarıdır. Düğün boyunca

ok yüksek bir volümle, davetlilerin aralarında konuşmalarını engeyecek dozda gürültülü bir şekilde çalan bu orkestraların, belki dörünmez işlevleri, davetlilerin aralarında düğünle ilgili dedikodu yapalarını önlemektir. Her neyse, Umay'la Gökhan'ın düğününde böylr orkestra yoktu, ko-

uşmaları bastırmayan bir müzik çalınacaktı; insanlar birbirleri

e seslerini duyurmak için bağırmayacaklar, tam tersine müziği

rtmesin diye seslerini alçaltacaklardı.)

30 Az sonra gelinle damat görünecekti. Davetliler ne düşünüyor

rdı, ne düşüneceklerdi? Muhtemelen, tüm davetlilerin, tüm düğünrde düşündüklerini.

avetliler düğünlerde benzeri şeyleri düşünürler genelde. BekârlaBen ne zaman evleneceğim, ya evlenemezsem," diye geçirirler akı

rından; yaşlılar, "Bir zamanlar biz de böyley-dik, dal gibiydik, şimdöyle olduk, artık sevişmeyi bile unuttuk," derler içlerinden. Ve nices

269/28

Page 270: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 270/284

Şimdi ben evleniyor olsaydım bu gece nasıl sevişirdim," diye geçirklından ve hemen büyük bir günah işlediğini düşünüp zihnini bu koudan uzaklaştırmaya çalışır. (Zihinlerini o geceki sevişmeye takanlavlenen çiftlerin bugünün yorgunluğuyla gece hiçbir şey yapmadaaygın düşeceklerini düşünmezler.)

üğünlerde genelde bu tür şeyler düşünülse de, az sonra gelinle damaöründüğünde, hemen herkes, alışılmıştan farklı bir şe-kilde bakacakelinle damada. Gelinle damat göründüğünde, orkestra üyeleri dahialondaki herkesin, hafifçe ama gerçek anlamda burnu sızlayacaktoğunun gözleri yaşaracaktı. Bu duygula-nım, evlenecek çifte acıdık

rı için değil, onların şahsında, insan evlâdının, çok büyük yaşam enellerini ne büyük gayretlerle aşma-yı başardığını, bir kere dahördükleri, hissettikleri için olacaktı.

nsan, kişisel dramını, evrensel bir direnişe ve muhteşem bir gösteriyönüştürebilen bir varlıktır; ezilip büküldükçe, yepyeni şekillearatır.

nsan, eğer yaşamı seviyorsa, ezilip bükülse bile yepyeni şekiller yarır. Gökhan'ın ve Umay'ın vücutları eğriydi ama yeryü-zündeki dur

şları, düşünceleri dimdikti. Belki ömürleri de kısaydı, fakat düğünleökkuşağı gibi renkliydi. Uzak ülkelerden konuklan vardı; Umay'ıukuk Fakültesinden arkadaşları, hocaları vardı; Gökhan'ı

rkadaşları, hocaları, Umut vardı; çok sayıda mektepli veya alaylı gök

limci vardı; Nurcan ve Koralp Gök vardı. Bir de çocuklar, bir gruocuk vardı.

u çocuklar, Umay'ın ilgilendiği, çocuk yuvasına yerleştirdiği

ocuklardı; düğüne öğretmenleriyle birlikte topluca gelmişlerdi. Umablaları evlenecekti.

270/28

Page 271: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 271/284

onra, ellerinde birer tasmalı köpekle gelmiş bir kadın ve bir erkeardı. Bu köpekler Umay'm itlaf edilmekten kurtardığı, sahip bulduğöpeklerdi.

ysel, düğüne öğretmen arkadaşlarını da davet etmişti. İçlerinde

risi okullarına yeni tayin edilen Nihat öğretmendi.

ihat öğretmen, yeni tanıştığı bu insanlarla hızla kaynaşmıştı, düğüncesindeki hazırlıklara, özellikle salonunun düzenlenmesine yardımmişti, şimdi de sürekli Aysel'in çevresin-deydi, büyük küçük her ko

uda destek olmaya çabalıyordu ona. Çiçekçilerin getirdikleri çiçekle

ıyor, bir isteği var mı diye sürekli Aysel'e bakıyordu.ihat, nedenini tam bilemediği bir heyecan içindeydi ve oncalabalıkta en fazla Aysel'i fark ediyordu. Aysel de az sonra tümnıdıkları içinde Nihat'ı daha fazla fark etmeye, başkalarından ayımeye başladı.

ihat, otuzlu yaşlarda yakışıklı bir fen bilgisi öğretmeni, aynı zamandki bir basketbolcü ve basketbol hakemiydi. Duyarlı, duygulu bir inandı; bir gecekondu semtindeki lisede gönüllü basketbol ve satranğretiyordu.

üğün hazırlıkları sırasında Gökhan, Nihat'ın ablasına ilgi-sini fark eişti. Bu ilgiyi fark eder fark etmez, başlangıçta ona "Nihat Bey," de

en hemen "Nihat Ağabey," demeye başlamıştı. Gökhan'ın ardındamay da "Nihat Ağabey," demişti. Onların bu tavrı Nihat'a, daha şimden aileye kabul edildiği duygusunu vermişti.

ysel, öncelikle Nihat'ın ilgisinden, yanı sıra kardeşinin ve Umay'ıihat'a gösterdikleri ilgiden çok mutluydu.

irkaç akşam önce, hazırlığın koşuşturması bittiğinde akşam Ayseyaklarını uzatmış odasında oturuyordu. Gökhan yanma gidip,

271/28

Page 272: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 272/284

Abla, Nihat ağabeyim sana iyi yardım ediyor, birbirinize çok yakışıyrsunuz," demişti.

ysel, şakadan kızarak, "Sen büyüklerin işine karışma bakayım," dedi

ökhan,

Ben artık çocuk değilim, evli barklı adam oluyorum, büyüklerin safıneçtim," deyince de Aysel, şirin bir komşu teyze kıva-232 mındökhan'ın yanağından bir makas alıp,

Ay canım benim, evli barklı adamı ben yerim," demişti.

e birden salonun ışıkları karardı, iki kişilik orkestra Men-delson'uüğün Marşı'nı çalmaya başladı.

avgalar kişiseldir, müzik ve mutluluk ise evrensel. Orkestrendelson'un Düğün Marşı'nı, gelmiş geçmiş bütün düğünlerinütün gelinlerin ve damatların şerefine ve Umay'la Gökhan'ın şerefinalıyordu. Mutlu olan herkes kardeştir bu evrende. (Mutlu olanlaardeştir, acı çekenler de. Kavga edenler ise kıskanç kardeşlere benerler, kardeş olduklarını unutmuşlardır.)

e az sonra salonun açık duran büyük kapısında, insan bo-yuncükselen maytapların arkasında, tekerlekli sandalyeleriyle Umay iökhan göründü, ikisi de yalnızdı, sandalyelerini kendileullanıyorlardı.

alondaki herkes çılgınca alkışlamaya ve ağlamaya başladı. Tüm bu inanlar, insanlığın çektiği acılar için, bizzat yaşadıkları ve yaşayacakla

cılar için ağlıyorlardı.

272/28

Page 273: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 273/284

isi de gülümseyerek, güçlü ve vakur bir şekilde salonun ortasınadar sürdüler sandalyelerini. Sonra, onlar için özel olarak hazırlanış rampayı, yine kimsenin desteğini almadan çıkarak nikâh masasın

eldiler. Nikâh memuru onları masada ayakta karşıladı.

skiden nikâh masalarında bir tane gelinin, bir tane de damadıahidi olurdu Türkiye'de. Artık birden fazla şahit oluyor masalardökhan, Avrupa'dan, Kıbrıs'tan gelen tüm arkadaşlarını, kızlı erkekölüm arkadaşlarını ve fakültesinden Umut abisini şahit göstermiştok sayıda sandalye konuldu masanın çevresine.

may'ın şahidi ise bir taneydi. Aysel. Umay, Aysel ablasını şahöstermişti.

ülsen Hanım ile Rasim Bey aile büyüklerinden birisinin şahit oasını istemişlerdi; ancak Umay, bu zor sürecin hiçbir aşa-

asjnda yer almayan, sürece şahit olmayan birilerinin son an-dahitlik mertebesine yükselmesini istememişti. Şahidi Aysel'd

aşından beri her şeye şahitti.

ikâh memuru Müçteba Bey sevecen bir sesle gerekenleri söyledmay o anda hiçbir şey işitmiyordu. Gökhan da öyle.

ikâh memuru geline,

Sayın Umay Tike, hiçbir baskı altında kalmadan, kendi rızanızayın Gökhan Gökdemir'le ile evlenmek istiyor musunuz?" diye sordu

273/28

Page 274: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 274/284

Page 275: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 275/284

Evet," diye bağrıştılar. Ön sıralardı oturanlar, Türkçe evet'lerirasında,

Oui, yes, ja, ne" seslerini de duydular. Bu evliliğe cümle âlem şahitti.

üçteba Bey evlilik cüzdanını Umay'a verdi. Nikâh bitmişti, şimdi daadın gelini öpmesi gerekiyordu. Nasıl öpüşeceklerini önceden planmışlardı; sandalyeleri yan yana durduğunda bir-234 birlerine uz

namıyorlardı. Gökhan sandalyesini yüz seksen derece çevirdi, çapraonuma geldiler, Gökhan eğilip Umay'ın yanağını öptü, hemen arndan Umay da onun yanağını öptü.

üğünlerde alışılmış olan damatların gelinleri öpmesiydi; ama şimdelin de damadı öpmüştü. Çünkü ikisi tam olarak eşitti; evleri, eşitlevi olacaktı.

üğünden sonra evlerine gittiler. Aileleri onlara güzel bir eöşemişti; sakatlar için de düzenlenmiş evrensel bir ev.

vleri lüks değildi; ama bir lüks ışığı gibi kendi içine de kapalı değildir apartmanın teras katındaydı. Terasa yerleştirilen teleskoplardaldızlara bakacaklardı.

alışma odalarında iki ayrı kütüphane vardı; birine astronomi, diğere hukuk kitapları yerleştirilmişti. Salonun duvarlarına Umay'ın ilgndiği sokak çocuklarının, yuva çocuklarının fotoğrafları asılmıştı. Btoğraflarda Umay'ın iki yanında toplanan çocuklar, küçük parmakrıyla onun küçük parmaklarını tutuyorlardı. Fotoğraflar siyaeyazdı.

u fotoğrafları, Ara Güler'e, Nuri Bilge Ceylan'a özenen bazı yuvocukları siyah-beyaz çekmişti. Görüntü, bakanlara hüzün veriyordu

275/28

Page 276: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 276/284

yah beyaz oluşları daha da artırıyordu hüznü. Aslında siyah beyaz dr renkti; ama insanlar siyah beyaza renksiz derdi.

üğün gecesinde evlerinde ilk kez yalnız kaldılar. Saat gece yarısıneçiyordu, biraz öpüştüler, sonra soyunup yattılar; çok yorgundula

abaha kadar uyudular. Uyandıklarında milattı, yeni bir hayat başlıyrdu önlerinde.

üğün gecesi birbirlerine vermeyi planladıkları hediyeleri unuttulaç gün sonra, hasretleri az biraz durulduğunda hediyeler geld

kıllarına.

ökhan Umay'a düğün hediyesi olarak, uzaklardaki bir galaksinin bisayarlı teleskoptan aldığı fotoğrafını çerçeveletip hazırlamıştı. Foğrafın altında,

Sen, benim için bu galaksi gibisin; ulaşılması imkânsız gözü-

en ama elimi sürebildiğim bir dünya. Seninle evlenince dünyalar benm oldu" yazılıydı.

may'in hediyesi ise bambaşka bir şeydi.

may'ın hediyesi, elini sürmediği, öldürmediği ve adını bil-mediği belebekti. Umay, Gökhan'a Alaimisema'nın hayâlini hediye etti.

ökhan ona galaksinin fotoğrafını hediye ettiğinde, fotoğrafa uzuzun bakıp şöyle dedi Umay:

Gökhan, uzun ya da kısa, bu hediyeni hayatım boyunca saklayacağım

öyle bir şey vereceğini hafiften tahmin etmiştim. Ben de sana nediye edeyim diye çok düşündüm. Sana bir kelebek vereceğim şimdi

276/28

Page 277: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 277/284

ökhan,

Burada mı?" diye sordu.

may:

Burada değil, nerede olduğunu bilmiyorum. Görüntüsü ak-lımda yazca. Aklımdaki görüntüyü paylaşacağım seninle."

may, düşüne düşüne derin ve tatlı bir sesle, hatırladığı kadarıyla elebekten (Alaimisema'dan) söz etti Gökhan'a.

ökhan'la tanıştıkları gün, pazara giderken, köprüde gör-müştü onuok güzel bir kelebekti; kırmızı, turkuvaz, kavuniçi. Sonra aynı keleek birkaç defa verandaya konmuştu. En sonunda da önündeki manın üzerine.

may bu kelebeğin onu nasıl kelebek kaçakçılarına götürdüğünü an

ttı. Annesiyle evlilikleri konusunda tartışırken bu kelebekten söz eğini, onun yaşamını referans gösterdiğini söyledi.

may kelebekler konusunda yazılar okumuştu daha sonra, öğrendiğsanelerden söz etti. Kelebeklerin eskiden uzun ömürlü ve renksduklarını, gökkuşağının renkleri üzerlerine döküldüğünde is

engârenk ama kısa ömürlü hale geldiklerini anlattı. İnsanlar d

öylesine, uzun ve renksiz bir yaşama veya kısa ama renkli bir yaşamahip olabilirlerdi bu dünyada.

te bütün bunları düşünmesine yol açan o kelebeği şimdi Gökhanediye ediyordu. Anlattı, anlattı; sonra gözlerini dikip uzun uzuökhan'a baktı. Umay'ın zihnindeki kelebek* Gökhan'a geçmişti.

277/28

Page 278: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 278/284

çıkça konuşmadılar ama her ikisi de kelebeklerin hikâye-sindeki, ama gerçekçi iletiyi anhyorlardı. Sessiz bir uzlaşmayla karıkoca, belksa ama renkli bir ömrü seçmişlerdi. 236 Umay ile Gökhan artı

vliydiler, mutluydular. Aysel ile Nihat da yakında evleneceklerdi.

mayların evliliği ne kadar sürecek veya Aysellerin evliliği ne kadarunu bilemezsiniz.

amanında birileri daha bilinçli davransaydı, bugün Umay'ın vökhan'ın vücutları daha farklı olabilir miydi, bunu da bilemezsiniz.

itaplar ne yazarsa yazsın, bütün kelebek koleksiyoncularını kontrodemeyeceğiniz için bir kelebeğin ömrünün ne kadar süreceğini dlemezsiniz.

e olduğunu, ne olacağını bilemezsiniz. Ama eğer şu an mut-luysanınlar mutlularsa, ancak bunu bilebilirsiniz.

zun ve renksiz bir yol mu, yoksa uzunluğu belirsiz ama renkli veşeli bir yol mu? Karar sizin, siz bilirsiniz.

278/28

Page 279: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 279/284

8 Anlatıcı Der ki..

Yazma," dediler ama ben iyi ki yazdım bu romanı. Niye yazdımünkü içimden geldi.

alan dünya' demiş dedeler nineler bu dünyaya. Belki. Dünya gerçekn yalan olabilir, dünya gerçek olmayabilir; ama yaşayanları

aşadıkları gerçektir, insanların ve hayvanların mutlulukları ve acıla

erçektir.

279/28

Page 280: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 280/284

imi der ki mal önemlidir, kimi der uzun ömür. Naçizane ben diyorum:

lüm önemli değildir, nasıl olsa gelir. Ölümsüzlük önemli değildiasıl olsa gelmez.

nemli olan mutlu-verimli olmaktır bu evrende. Eğer be-cerirsenutluluk ve verim, size gelir, becerirseniz üretirsiniz onu, beceremez

eniz hiçbir şeyiniz yok demektir. Tek mesele, olmak veya olmamaeğildir, nasıl 'olduğunuz' da Önemlidir..

ot: Roman bittiğinde karım beğendi. Çünkü o da nice kadın gibkıllı bir insandır ve duyguludur; üniversitede hocadır, özürlülerle ili araştırmalar yapar ve arkadaşları Handan ve Gülperi Hanımlarlrlikte mavi kapak toplar. Gök ve deniz mavidir; hayat mavmalıdır.

280/28

Page 281: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 281/284

281/28

Page 282: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 282/284

eşekkür

u romana taşıdıkları bilgilerle omuz veren kimi kaynaklara teşekkümek istiyorum:

Kazova'nın Coğrafyası' adlı, Ali Özçağlar tarafından hazırlanmış olaoktora tezine teşekkür ederim (A. özçağlar, Ankara ÜniversiteTCF, 1988); benimle coğrafyasını/coğrafyamızı bizzat dolaşan Pror. Ali Özçağlar Hoca'ya teşekkür ederim.

ürkiye'nin kuşları ve kelebekleri hakkında verdiği bilgiler için

ürkiye'nin Kuşları Katalogu için bilmeme katkısı olduğu için Cavilen'e teşekkür ederim.

ürkiye'nin Yaban Çiçekleri (Wild Flowers of Turkey) adlı Nazaztürk'ün kitabına teşekkür ederim.

ürkiye'nin 122 Önemli Bitki Alanı adlı Neriman Özhatay'ın, Ande

yfield'in ve Sema Atay'ın kitabına teşekkür ederim.

282/28

Page 283: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 283/284

okat'ta bir Gaziosmanpaşa Üniversitesi var şimdi. Gazi Osman Paşedemiz, Plevne'yi savunmuştu. Torunları Gaziosmanpaşniversitesi'nde, Anadolu coğrafyasını ve pozitif bilimi savunuyorlamdi. Bu üniversiteye, üniversitenin Eğitim Fakültesi'ne teşekküderim.

emzi'ye, Remzilere teşekkür ederim

şime teşekkür ederim

283/28

Page 284: Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

7/21/2019 Ustün Dökmen - Kelebekler ve İnsanlar

http://slidepdf.com/reader/full/ustuen-doekmen-kelebekler-ve-insanlar 284/284