tutuklu gazete

12
Silivri 2 No’lu Kapal› L Tipi Ceza ve Tu- tukevi’nin giriflinde beni Bak›rköy Adli- yesi’ne götürecek jandarma ve arac› beklerken odaya ‹nönü Üniversitesi eski rektörü ve Er- genekon davas› san›¤› Fatih Hil- mio¤lu girdi. 5’te Tan›k m›y›m San›k m›y›m Bu yaz›y› kaleme ald›¤›m günün benim için bir bafl- ka anlam› oldu: Tarih: 16 Haziran 2011 Jandarmalar taraf›ndan Befliktafl’taki ‹stanbul Adliye- si’nde bir özel yetkili savc›n›n karfl›s›na ç›- kar›ld›m. 3’te “Gazeteciler hangi faaliyetlerinden dolay› tutuklu” Tutuklu gazetecilerin durumu ne zaman gündeme gelse, Cum- hurbaflkan› ve Baflbakan ayn› aç›klamay› yap›yor: "Onlar gaze- tecilik faaliyetlerinden dolay› tu- tuklu de¤il." Hapishane, siyasi ik- tidar› sorgulayan gazetecilerin ka- deri de olsa, bu durum hükümet- ler taraf›ndan genellikle baflka sebeplere ba¤lan›yor. 10’da ‘Kendimle röportaj yapt›m’ “Ergenekon Örgütü’ne üye ol- mak” ve “Devletin güvenli¤ine iliflkin belgeleri tahrip etme, amac› d›fl›nda kullanma, hile ile alma, çalma” suçlamalar›n› yap- t›lar ve koydular Silivri’ye. Hofl, ben as›l suçumu biliyorum. Sa- dece gerçe¤in peflinde koflan bir gazeteciyim ben. 2’de “Uçurtmay› vurmas›nlar” Minik Bar›fl ve ‹nci abla- s›n›n iç burkan arka- dafll›¤›n›n ve bir za- manlar-asl›nda her zamanlar-Türkiye’si- nin görünmeyen yüz- lerini anlatan roman›- n›n ve filmin ad› Uçurtmay› Vurmas›n- lar… En tabi insani taleplerin nas›l vah- fletle, zalimce bast›r›l- d›¤›n›n, iki yüzlü¤ün, iflgüzarc› memur man- t›¤›n›n ve çocuklu¤un o el de¤memifl, kirlen- memifl insan özünü, kafaya dank ettirerek anlat›yor Uçurtmay› Vurmas›nlar. 8’de Türk bas›n› asl›nda sendikas›zlaflt›rma hasretine maruz kald›¤›ndan beri tutuklu de¤erli dostlar. Bugün bizlerin hapislere tutulmas›, o sürecin somut, kanl›- canl› ac› sonucu, o kadar!.. Y›llar önceydi, AB’nin resmi gazetesi denilen gazetesinde yay›nlanan, ama k›sa süre içinde apar-topar iptal edilen bir karar› okumufltum. Karar, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi aç›dan üyeli¤e ehil olup, olmad›¤›na iliflkindi. 8’de NEDEN HAP‹STEY‹Z?! Türkiye’de yaflay›p da, birazc›k toplumsal sorun- larla ilgili olan herkes bi- lir ki; her dönem memle- ketin hapishaneleri flair- leri, yazarlar›, ayd›n ve gazetecileri a¤›rlam›fl- t›r!.. 5’te TÜM kamuoyunun da ar- t›k-kaç›n›lmaz olarak bildi- ¤i-gördü¤ü üzere, muhalif kesimleri sindirme-sustur- ma-etkisizlefltirme vb. ta- n›mlamalarla adland›rabile- ce¤imiz süreç, uzunca zamand›r gazetecilere dö- nük yo¤un tutuklamalar fleklinde ilerliyor. 9’da AKP sonras› Türkiye'de muhalif gazeteci olmak AKP iktidar›n›n herkesten gizledi¤i bir “Türkiye Pro- jesi” var. Bu proje uygula- malar›yla ortaya koydu ki; uygulay›c› lideri olan Bafl- bakan Recep Tayyip Erdo- ¤an'›n otoriter tutumu ile yerlefltirilecekti. 4’te SANSÜRE D‹REN‹fi Gazetecilik faaliyetiyle direniyorlar Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak 70 gazeteci bulunuyor. Gazeteciler hakkında açılmış dava ve soruşturmaların sayısı on binleri geçti Mesleki faaliyetlerle demokrasi mücadelesi Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak 70 gazeteci bulunu- yor. 2009 y›l›n›n bafl›ndan bu yana geçen 2,5 y›ll›k süre içe- risinde cezaevine girip ç›kan ve tutuksuz olarak yarg›lamas› devam eden 41 gazeteci daha var. Böylece son dönemde en az 111 gazeteci Türkiye cezaevlerindeki koflullar› görmüfl durumda. Gazeteciler hakk›nda aç›lm›fl dava ve soruflturma- lar›n say›s› on binleri geçti. Demokratikleflme mücadelesi u¤runa onlarca flehit vermifl olan gazeteciler, bugün mesleki faaliyetleriyle demokrasi mücadelesi verirken "terör örgütü üyesi" olmak ya da "terör örgütü propagandas›" yapmakla suçlan›yorlar. Gazetecilerin, yapt›klar› haberler ve röportaj- lar, yay›mlad›klar› veya hiç yay›mlamad›klar› kitaplar, haber kaynaklar›yla telefon görüflmeleri, haber kaynaklar›ndan el- de ettikleri bilgi notlar› veya belgelerden hareket edilerek, suç örgütlerinin üyesi olmakla suçland›¤› bir ülkede, demok- rasi mücadelesi verebilmek gerçekten "cesaret" gerektiriyor. Gazeteciler iflini iyi yapt›¤› için cezaland›r›l›yor Türkiye’nin ilerledi¤i iddia edildikçe, meslek ilkelerine uygun olarak görevini en iyi flekilde yerine getirmeye çal›flan daha fazla gazeteci hakim karfl›s›na ç›k›yor, cezaevine konuyor. Türkiye, gazetecilerin iflini iyi yapt›¤› için cezaland›r›ld›¤› bir ülkeye dönüfltürülüyor. Bu nedenledir ki Türkiye tarihinde ilk defa 94 gazetecilik meslek örgütü ayn› hedef do¤rultusunda birleflerek Gazetecilere Özgürlük Platformu’nu (GÖP) kurma ihtiyac› duydular. GÖP, cezaevlerindeki gazetecilerin serbest b›rak›lmas›n›, baflta Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere bas›n ve ifade özgürlü¤ünü k›s›tlayan tüm kanun hükümlerinin de¤ifltirilmesini, özel yetkili mahke- melerin kald›r›lmas›n› talep ediyor. GÖPcezaevlerindeki ga- zetecileri ziyaret ediyor ve gazetecilerin duruflmalar›n› izliyor. "Gazetecilere Özgürlük" kampanyas›, çeflitli etkinliklerle ulu- sal ve uluslararas› düzeyde giderek yayg›nlafl›yor, kamuoyu deste¤i daha da art›yor. Bas›n kime “özgür”? Gazeteciye ö¤retilen birinci ders; gerçeklerin peflinde koflma dersidir. Bu aç›dan bilenen te- mel ç›kar›m: Bir haberi belir- leyen, o haberin gerçek olup olmamas›d›r. Ancak meslekte yeni bir ayr›m ortaya ç›kt›: bu haber örgütlü mü? De¤il mi? Gazetecilik literatürüne yeni bir kavram sokmay› baflar- d›lar. “Örgütlü haber…” Deniz YILDIRIM 4’te TGS Genel Baflkan› Ercan ‹pekçi, “Ülke genelinde gazeteciler hakk›nda aç›lm›fl dava say›s›n›n 10 binleri geçti¤i tahmin ediliyor. Gerçek rakamlar› ise kimse bilmiyor” dedi. Tuncay ÖZKAN Ahmet fi›k: Bu yaz› can›n›z› s›kabilir OKUMAYA bafllad›¤›n›z bu yaz› can›n›z› s›kabilir. Elefltirilerin sivrili¤i belki sizi sinirlendire- bilir. O yüzden sonda söyleye- ce¤imi bafltan dile getireyim ki kimse al›nmas›n. K›zacak, al›nganl›k gösterecek olanlar da bu yaz›y› okumaya devam etmesin. 3’te Ahmet fiIK “Ergenekon Ergenekon diyordunuz, bak›n flimdi siz de Silivri’desiniz” Nedim fiENER B u ülkede gazeteciler öyle bir duruma geti- rilmiflken neredeyse mes- le¤ini yapamaz haldedirler. Her zaman ikti- dar›n so¤uk nefesini enselerinde hissediyor- lar. Az da olsa buna karfl› ç›kmak isteyen he- men cezaevine at›l›yor. Baflbakan’› elefltir- mek bile tutuklanma nedeni olabiliyor. A¤z›- n› aç›nca dava üstüne dava aç›yorlar. Bu bas- k›lar sadece tutuklama ve dava açmalarla kalsa yine de iyidir. Onun mesleki hayat› sona eriyor. 6’da Kürt gazeteci olmak Vedat KURfiUN Soner YALÇIN Bar›fl PEHL‹VAN Gazeteci de¤ilmifliz! Cumhurbaflkan› Abdullah Gül'ün geçti¤imiz günler- de verdi¤i bir beyanat, ifa- de ve bas›n özgürlü¤ü ko- nusunda devlet zihniyetini yans›tan ibretlik örnekler- den biriydi. 6’da Sedat fiENO⁄LU Füsun ERDO⁄AN Bar›fl TERKO⁄LU Ercan Sad›k ‹PEKÇ‹ TGS Genel Baflkan› Tutuklu Gazete’nin ilk say›s›, Sansüre Direnifl’in 103’ün- cü y›ldönümünde okuyucuyla bulufltu. Bu gazetenin isim hakk› sahibi olan Bedri Adan›r, 7 May›s 2011 ta- rihinde Diyarbak›r Cezaevi’nden yazd›¤› ve benim eli- me 17 May›s 2011 tarihinde geçen mektubunda flöyle aktarm›flt› akl›ndan geçenleri: "Bu gazete bir say› bile ç›ksa, tarihe, büyük puntolarla, en okunakl› notu düflecektir. Bu yüzden bir say› da olsa ç›kmal›, ç›kar›lmal› bu gazete… Böyle bir gazete, gazeteciler aras›nda birli¤i pekifltirecek, artt›racak, sahiplenmeyi benimsemeyi derinlefltirecek- tir. E¤er bu gazete ihtiyaç olarak görülür ve ç›kar›lma- s›nda ›srarc› olunursa, baflar›labilir… fiu da var: Böyle bir gazetenin ç›kmas› için maddi ve manevi katk› sun- mak isteyecek onlarca gazeteci, yazar, yay›nc›, sanatç›, akademisyen ve hatta matbaa, grafiker, mizanpajc› var! D›flar›da olsam, da¤›t›m›ndan teknik haz›rl›¤›na kadar, tek bafl›ma üstlenirdim… Sizden sadece sahiplenmeni- zi ve içeri¤ine katk› sunman›z› isterdim." Sonraki mektubunda, Bedri Adan›r, gazetenin içeri¤i ko- nusundaki beklentilerini de bizlerle paylaflt›: "Tutuk- lu Gazete, adeta dürtercesine, herkese ‘Duydunuz mu? Türkiye hapishanelerinde flu kadar gazeteci var ve bu gazetecilerin suçu gazetecilik yapmak’diyecek. Sabahattin Ali’yi, Apê Musa’y›, Hrant Dink’i, Metin Göktepe’yi hat›rlayacak ve hat›rlatacak. ‘Dün katledi- yorduk, bugün hapsediyoruz, flükredin’ diyen ars›z, piflkin muktedirleri teflhir edecek, halklar›n vicdan›na teslim edecek… Sabit yazarlar› olmayacak. Her say›da, Rag›p Duran, ‹s- mail Beflikçi, fianar Yurdatapan,, Banu Güven, Mete Çubukçu, U¤ur Dündar, Erol Öndero¤lu, Ruflen Çak›r, Necati Abay, Nevin Berkdafl, Y›ld›r›m Türkler, Dilek Kurban, Ertu¤rul Mavio¤lu, Hüseyin Aykol, Yaflar Ke- mal, Murathan Mungan, Zülfü Livaneli, Ahmet Telli, Hicri ‹zgören ve daha ço¤alt›labilecek isimlerden üçü- nün, beflinin yaz›lar›na yer verilebilir…" Devam› 3’te 24 TEMMUZ 2011 PAZAR ÖZGÜR BASIN VARSA ÖZGÜR TOPLUM VARDIR Bedri ADANIR Sendikas›zlaflt›r›lm›fl bas›n tutukludur Suzan ZENG‹N Müyesser YILDIZ TMY ve Özel Yetkili Mahkemelerin kald›r›lmas› talebini, daha yüksek sesle dillendirelim! 1 22/7/11 17:22 Page 1

Upload: ortakyasam-portali

Post on 14-Mar-2016

254 views

Category:

Documents


7 download

DESCRIPTION

"Özgür Basın Varsa Özgür Toplum Vardır"

TRANSCRIPT

Page 1: Tutuklu Gazete

Silivri 2 No’lu Kapal›

L Tipi Ceza ve Tu-

tukevi’nin giriflinde

beni Bak›rköy Adli-

yesi’ne götürecek

jandarma ve arac›

beklerken odaya

‹nönü Üniversitesi

eski rektörü ve Er-

genekon davas›

san›¤› Fatih Hil-

mio¤lu girdi. 5’te

Tan›k m›y›m San›k m›y›mBu yaz›y› kaleme ald›¤›m

günün benim için bir bafl-

ka anlam› oldu: Tarih: 16

Haziran 2011 Jandarmalar

taraf›ndan Befliktafl’taki ‹stanbul Adliye-

si’nde bir özel yetkili savc›n›n karfl›s›na ç›-

kar›ld›m. 3’te

“Gazeteciler hangifaaliyetlerinden dolay›

tutuklu”Tutuklu gazetecilerin durumu

ne zaman gündeme gelse, Cum-

hurbaflkan› ve Baflbakan ayn›

aç›klamay› yap›yor: "Onlar gaze-

tecilik faaliyetlerinden dolay› tu-

tuklu de¤il." Hapishane, siyasi ik-

tidar› sorgulayan gazetecilerin ka-

deri de olsa, bu durum hükümet-

ler taraf›ndan genellikle baflka sebeplere ba¤lan›yor. 10’da

‘Kendimleröportaj yapt›m’

“Ergenekon Örgütü’ne üye ol-mak” ve “Devletin güvenli¤ineiliflkin belgeleri tahrip etme,amac› d›fl›nda kullanma, hile ilealma, çalma” suçlamalar›n› yap-t›lar ve koydular Silivri’ye. Hofl,ben as›l suçumu biliyorum. Sa-dece gerçe¤in peflinde koflan birgazeteciyim ben. 2’de

“Uçurtmay› vurmas›nlar”Minik Bar›fl ve ‹nci abla-

s›n›n iç burkan arka-dafll›¤›n›n ve bir za-manlar-asl›nda herzamanlar-Türkiye’si-nin görünmeyen yüz-lerini anlatan roman›-n›n ve filmin ad›Uçurtmay› Vurmas›n-lar… En tabi insanitaleplerin nas›l vah-fletle, zalimce bast›r›l-d›¤›n›n, iki yüzlü¤ün, iflgüzarc› memur man-t›¤›n›n ve çocuklu¤un o el de¤memifl, kirlen-memifl insan özünü, kafaya dank ettirerekanlat›yor Uçurtmay› Vurmas›nlar. 8’de

Türk bas›n› asl›ndasendikas›zlaflt›rmahasretine maruzkald›¤›ndan beritutuklu de¤erli dostlar. Bugün bizlerinhapislere tutulmas›, o sürecin somut, kanl›-canl› ac› sonucu, o kadar!.. Y›llar önceydi,AB’nin resmi gazetesi denilen gazetesindeyay›nlanan, ama k›sa süre içinde apar-topariptal edilen bir karar› okumufltum. Karar,Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi aç›danüyeli¤e ehil olup, olmad›¤›na iliflkindi. 8’de

NEDENHAP‹STEY‹Z?!

Türkiye’de yaflay›p da,birazc›k toplumsal sorun-larla ilgili olan herkes bi-lir ki; her dönem memle-ketin hapishaneleri flair-leri, yazarlar›, ayd›n vegazetecileri a¤›rlam›fl-t›r!.. 5’te

TÜM kamuoyunun da ar-t›k-kaç›n›lmaz olarak bildi-¤i-gördü¤ü üzere, muhalifkesimleri sindirme-sustur-ma-etkisizlefltirme vb. ta-n›mlamalarla adland›rabile-ce¤imiz süreç, uzunca zamand›r gazetecilere dö-nük yo¤un tutuklamalar fleklinde ilerliyor. 9’da

AKP sonras›Türkiye'de muhalif

gazeteci olmakAKP iktidar›n›n herkesten

gizledi¤i bir “Türkiye Pro-jesi” var. Bu proje uygula-malar›yla ortaya koydu ki;uygulay›c› lideri olan Bafl-bakan Recep Tayyip Erdo-¤an'›n otoriter tutumu ileyerlefltirilecekti. 4’te

SANSÜRE D‹REN‹fi

Gazetecilik faaliyetiyle direniyorlar

Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak 70 gazeteci bulunuyor. Gazeteciler hakkında açılmış dava ve soruşturmaların sayısı on binleri geçti

Mesleki faaliyetlerle demokrasi mücadelesi

Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak 70 gazeteci bulunu-yor. 2009 y›l›n›n bafl›ndan bu yana geçen 2,5 y›ll›k süre içe-risinde cezaevine girip ç›kan ve tutuksuz olarak yarg›lamas›devam eden 41 gazeteci daha var. Böylece son dönemde enaz 111 gazeteci Türkiye cezaevlerindeki koflullar› görmüfldurumda. Gazeteciler hakk›nda aç›lm›fl dava ve soruflturma-lar›n say›s› on binleri geçti. Demokratikleflme mücadelesiu¤runa onlarca flehit vermifl olan gazeteciler, bugün meslekifaaliyetleriyle demokrasi mücadelesi verirken "terör örgütüüyesi" olmak ya da "terör örgütü propagandas›" yapmaklasuçlan›yorlar. Gazetecilerin, yapt›klar› haberler ve röportaj-lar, yay›mlad›klar› veya hiç yay›mlamad›klar› kitaplar, haberkaynaklar›yla telefon görüflmeleri, haber kaynaklar›ndan el-de ettikleri bilgi notlar› veya belgelerden hareket edilerek,suç örgütlerinin üyesi olmakla suçland›¤› bir ülkede, demok-rasi mücadelesi verebilmek gerçekten "cesaret" gerektiriyor.

Gazeteciler iflini iyi yapt›¤› için cezaland›r›l›yor

Türkiye’nin ilerledi¤i iddia edildikçe, meslek ilkelerine uygunolarak görevini en iyi flekilde yerine getirmeye çal›flan dahafazla gazeteci hakim karfl›s›na ç›k›yor, cezaevine konuyor.Türkiye, gazetecilerin iflini iyi yapt›¤› için cezaland›r›ld›¤› birülkeye dönüfltürülüyor. Bu nedenledir ki Türkiye tarihinde ilkdefa 94 gazetecilik meslek örgütü ayn› hedef do¤rultusundabirleflerek Gazetecilere Özgürlük Platformu’nu (GÖP) kurmaihtiyac› duydular. GÖP, cezaevlerindeki gazetecilerin serbestb›rak›lmas›n›, baflta Türk Ceza Kanunu ve Terörle MücadeleKanunu olmak üzere bas›n ve ifade özgürlü¤ünü k›s›tlayantüm kanun hükümlerinin de¤ifltirilmesini, özel yetkili mahke-melerin kald›r›lmas›n› talep ediyor. GÖP cezaevlerindeki ga-zetecileri ziyaret ediyor ve gazetecilerin duruflmalar›n› izliyor."Gazetecilere Özgürlük" kampanyas›, çeflitli etkinliklerle ulu-sal ve uluslararas› düzeyde giderek yayg›nlafl›yor, kamuoyudeste¤i daha da art›yor.

Bas›n kime “özgür”?Gazeteciye ö¤retilen birinci ders;

gerçeklerin peflinde koflma

dersidir. Bu aç›dan bilenen te-

mel ç›kar›m: Bir haberi belir-

leyen, o haberin gerçek olup

olmamas›d›r. Ancak meslekte

yeni bir ayr›m ortaya ç›kt›: bu

haber örgütlü mü? De¤il mi?

Gazetecilik literatürüne yeni

bir kavram sokmay› baflar-

d›lar. “Örgütlü haber…”

Deniz YILDIRIM 4’te

TGSGenel Baflkan›Ercan ‹pekçi, “Ülkegenelinde gazetecilerhakk›nda aç›lm›fl davasay›s›n›n 10 binleri geçti¤itahmin ediliyor. Gerçekrakamlar› ise kimsebilmiyor” dedi.

Tuncay ÖZKAN

Ahmet fi›k: Bu yaz›can›n›z› s›kabilir

OKUMAYA bafllad›¤›n›z bu yaz›can›n›z› s›kabilir. Elefltirilerinsivrili¤i belki sizi sinirlendire-bilir. O yüzden sonda söyleye-ce¤imi bafltan dile getireyimki kimse al›nmas›n. K›zacak,al›nganl›k gösterecek olanlarda bu yaz›y› okumaya devametmesin. 3’te Ahmet fiIK

“Ergenekon Ergenekondiyordunuz, bak›n flimdi

siz de Silivri’desiniz”

Nedim fiENER

Bu ülkede gazeteciler

öyle bir duruma geti-

rilmiflken neredeyse mes-

le¤ini yapamaz haldedirler. Her zaman ikti-

dar›n so¤uk nefesini enselerinde hissediyor-

lar. Az da olsa buna karfl› ç›kmak isteyen he-

men cezaevine at›l›yor. Baflbakan’› elefltir-

mek bile tutuklanma nedeni olabiliyor. A¤z›-

n› aç›nca dava üstüne dava aç›yorlar. Bu bas-

k›lar sadece tutuklama ve dava açmalarla

kalsa yine de iyidir. Onun mesleki hayat›

sona eriyor. 6’da

Kürt gazeteci olmak

Vedat KURfiUN

Soner YALÇIN

Bar›flPEHL‹VAN

Gazeteci de¤ilmifliz!Cumhurbaflkan› Abdullah

Gül'ün geçti¤imiz günler-de verdi¤i bir beyanat, ifa-de ve bas›n özgürlü¤ü ko-nusunda devlet zihniyetiniyans›tan ibretlik örnekler-den biriydi. 6’da

SedatfiENO⁄LU

Füsun ERDO⁄AN

Bar›fl TERKO⁄LU

Ercan Sad›k ‹PEKÇ‹

TGS Genel Baflkan›Tutuklu Gazete’nin ilk say›s›, Sansüre Direnifl’in 103’ün-

cü y›ldönümünde okuyucuyla bulufltu. Bu gazeteninisim hakk› sahibi olan Bedri Adan›r, 7 May›s 2011 ta-rihinde Diyarbak›r Cezaevi’nden yazd›¤› ve benim eli-me 17 May›s 2011 tarihinde geçen mektubunda flöyleaktarm›flt› akl›ndan geçenleri:

"Bu gazete bir say› bile ç›ksa, tarihe, büyük puntolarla, enokunakl› notu düflecektir. Bu yüzden bir say› da olsaç›kmal›, ç›kar›lmal› bu gazete…

Böyle bir gazete, gazeteciler aras›nda birli¤i pekifltirecek,artt›racak, sahiplenmeyi benimsemeyi derinlefltirecek-

tir. E¤er bu gazete ihtiyaç olarak görülür ve ç›kar›lma-s›nda ›srarc› olunursa, baflar›labilir… fiu da var: Böylebir gazetenin ç›kmas› için maddi ve manevi katk› sun-mak isteyecek onlarca gazeteci, yazar, yay›nc›, sanatç›,akademisyen ve hatta matbaa, grafiker, mizanpajc› var!D›flar›da olsam, da¤›t›m›ndan teknik haz›rl›¤›na kadar,tek bafl›ma üstlenirdim… Sizden sadece sahiplenmeni-zi ve içeri¤ine katk› sunman›z› isterdim."

Sonraki mektubunda, Bedri Adan›r, gazetenin içeri¤i ko-nusundaki beklentilerini de bizlerle paylaflt›: "Tutuk-lu Gazete, adeta dürtercesine, herkese ‘Duydunuzmu? Türkiye hapishanelerinde flu kadar gazeteci varve bu gazetecilerin suçu gazetecilik yapmak’diyecek.

Sabahattin Ali’yi, Apê Musa’y›, Hrant Dink’i, MetinGöktepe’yi hat›rlayacak ve hat›rlatacak. ‘Dün katledi-yorduk, bugün hapsediyoruz, flükredin’ diyen ars›z,piflkin muktedirleri teflhir edecek, halklar›n vicdan›nateslim edecek…

Sabit yazarlar› olmayacak. Her say›da, Rag›p Duran, ‹s-mail Beflikçi, fianar Yurdatapan,, Banu Güven, MeteÇubukçu, U¤ur Dündar, Erol Öndero¤lu, Ruflen Çak›r,Necati Abay, Nevin Berkdafl, Y›ld›r›m Türkler, DilekKurban, Ertu¤rul Mavio¤lu, Hüseyin Aykol, Yaflar Ke-mal, Murathan Mungan, Zülfü Livaneli, Ahmet Telli,Hicri ‹zgören ve daha ço¤alt›labilecek isimlerden üçü-nün, beflinin yaz›lar›na yer verilebilir…" Devam› 3’te

24 TEMMUZ 2011 PAZAR ÖZGÜR BASIN VARSA ÖZGÜR TOPLUM VARDIR

Bedri ADANIR

Sendikas›zlaflt›r›lm›flbas›n tutukludur

Suzan ZENG‹N

Müyesser YILDIZ

TMY ve Özel YetkiliMahkemelerin kald›r›lmas›talebini, daha yüksek sesledillendirelim!

1 22/7/11 17:22 Page 1

Page 2: Tutuklu Gazete

2 PAZAR 24 TEMMUZ 2011 TUTUKLU GAZETE

Olaylar›n gerçek sebeplerini anlamaya çal›flmak yeri-ne, hamasetin dümen suyunda düflmanl›k ve nefret

edebiyat› yap›l›yor. Zihinlerdeki olumsuz imajlar› olum-luya, kökleflmifl saplant›lar› anlay›fla, düflmanl›klar› dost-lu¤a çevirecek bir akla ihtiyaç var.

Akletmek insana verilmifl bir nimettir ve bu; yüre¤ininkavruklu¤unu h›rç›nl›¤a dönüfltürmüfl çorak yürekler içinyegane eczad›r.

Devleti devlet yapan fonksiyonlar›ndan biri de, siyasiotoritenin kendi görüflünün d›fl›na taflan görüfllerin de ses-lendirilmesine olanak sa¤lamakt›r. Sorunun özü, düflün-ce,bas›n ve anlat›m özgürlü¤üne dayan›r. Düflünceye kar-fl› düflmanl›k olmaz, ona yine düflünceyle karfl›l›k verilir.Düflünce, bas›n ve anlat›m özgürlü¤ünün olmazsa olma-z›, düflüncenin serbestçe oluflumu ve geliflimi için gerek-li ortam›n haz›rlanmas›d›r.

‹nsan›n yaflam›n› daraltan, varl›¤›n› afla¤›layan, özgür-lü¤ünü k›s›tlayan her uygulama, do¤rudan do¤ruya insanolufla yönelik bir sald›r› olarak düflünülmelidir.

Düflünce, etkileyici ve dönüfltürücü bir iflleve sahiptir.‹nsan›n davran›fllar›na ve eylemlerine yans›r. Bu durumbile toplumun geliflmesini, ça¤dafllaflmas›n› istemeyengüçler için düflünceyi k›s›tlamaya yeterli bir sebep olabi-liyor. Kendi ç›karlar›yla toplumun geliflmesi aras›ndakarfl›tl›k yaratan bu durumda de¤iflik düflüncelerin yay›l-mas›na engel olmak için yasak ve bask› uygular.

Egemenler bunu aç›kça, aç›k yüreklilikle söyleyeme-dikleri, ortaya koyamad›klar› için, kendilerini de¤il dedevleti korumaya çal›flt›klar›n› ileri sürerler, 'devlet eldengidiyor' diye felaket tellall›¤› yaparlar. Yasama, yürütmeve yarg› erki zaten ellerindedir. Bu sayede gelsin yasak-lar, k›s›ls›n sesler ve sürsün yalan, talan düzeni. Bugünmedya sistemin önemli ve güçlü bir kurumudur ve göre-vi sisteme hizmet etmektir. Düzenin ruhu ticari iliflkileredayand›¤› için, medyay› bundan ay›rmak mümkün de¤il-dir. Belli kal›p ve flablonlar› k›rarak halka gerçe¤i yans›t-maya çal›flan kimi yay›n organlar› da sürekli kapat›l›-yor.Gazeteciler yazarlar mahkum ediliyor.

Kendine sunulan› oldu¤u gibi kabul etme, elefltirisiz vetart›flmas›z bir ortam›n düflünmeyen, yarg›lamayan özne-leri haline dönüfltürüldü toplum.

Bu konuda tüm demokrasi güçlerinin, yasalar›n birbask› arac› olmamas› gerekti¤ini, bu yasalar›n içeri¤i iti-bariyle devleti ve kurumlar›n› yurttafllar›na karfl› tabulafl-t›rarak korumakta olan ça¤d›fl› bir düzenleme oldu¤unu,düflünce ve bas›n özgürlü¤ünün tam olarak kullan›lmas›-n›n önünde önemli birer engel teflkil etti¤ini ifade edipiflin vahametine dikkat çekmeleri gerekiyor. Tarih bizlere,temel insan haklar› için mücadele eden toplumsal uyan›-fl›n zor kullan›larak bast›r›lamayaca¤›n› defalarca göster-mifltir.

Toplumu ve toplum hayat›n› k›skaç alt›na alan zihniye-te ve yasaklara karfl›, uyan›k ve uyar›c› olmak zorunda-y›z. ‹çerde ya da d›flar›da; bu u¤urda mücadele veren-lere,bedel ödeyenlere ve direnenlere selam olsun.

YASAKÇI Z‹HN‹YET

A.Hicri ‹ZGÖREN

KONUK YAZAR

‘Kendimle röportaj yapt›m’

145 gazeteci cezaevinde

■■ Neden tutukland›n›z, suçu-

nuz ne?

– "Ergenekon Örgütü’ne üye

olmak" ve "Devletin güvenli¤ine

iliflkin belgeleri tahrip etme, ama-

c› d›fl›nda kullanma, hile ile alma,

çalma" suçlamalar›n› yapt›lar ve

koydular Silivri’ye. Hofl, ben as›l

suçumu biliyorum. Sadece gerçe-

¤in peflinde koflan bir gazeteciyim

ben.

■■ Öyle diyorsunuz da, suçla-

malara baksan›za, kim bilir ne

deliller vard›r!

– Do¤ru dediniz; kim bilir ne

"deliller" vard›r, ama ben bilmi-

yorum. Yüce yarg› yarat›r elbet

k›l›f›n›, pardon delili! Ama savc›-

l›k sorguma bakarsan›z görürsü-

nüz ki, "flu haberi neden yapt›n",

"bu haberin bafll›¤› neden böyle"

gibi sorular sordular. Tamam›yla

gazetecilik amaçl› yapt›¤›m telefon görüflmeleriyle be-

ni sorgulad›lar. Bir de bilgisayar›m›zda

"belgeler" bulmufllar.

■■ Bak›n, iflte itiraf ettiniz! Belge

bulunmufl, delili var!

– ‹yi de, bunu ben de¤il savc›l›k

söylüyor. Hem o "belge" dedikleri diji-

tal word sayfalar›n›n, virüs yoluyla

uzaktan bilgisayar›m›za yerlefltirildi¤i-

ni kan›tlad›k. Bize inanm›yorsan›z siz

bilirkifli görevlendirin ve teknik aç›dan

inceletin, diye defalarca baflvuru yap-

t›k. Ne oldu? Reddedildi. Bir de; bak-

t›lar ki komplo ortaya ç›k›yor, bilgisa-

yar›m›za da avukatlar›m›zdaki hard

disk dosyalar›na da el koydular. Ney-

mifl, "örgütsel doküman" varm›fl. fiim-

di korkuyorum, o hard disk kopyalar›-

n›n bafl›na "sehven" bir fley gelir diye.

Silivri’de televizyonda seyrettik; biz-

den ç›kt›¤› söylenen ama bizden sakla-

nan "belgeler" herkesin elinde dolafl›-

yor. Biri de kitab›na koymufl. Yani be-

ni Silivri’ye atan o paçavralar "örgütsel doküman" di-

ye benden saklan›yor, ama adam›n teki bunu kitap ya-

p›yor. Bu ne yaman çeliflki anne!

■■ Atefl olmayan yerden duman ç›kmazm›fl. Bak›-

n›z Say›n Baflbakan bile dedi; "onlar gazetecilik fa-

aliyetinden de¤il, darbeye destek vermekten tutuklu"

diye…

– Baflbakan’›n bizim soruflturma dosyam›zdan nas›l

haberdar oldu¤unu sorgulamayaca¤›m, safdillik olur.

Ama yine de dokundurman›za kendi gazetecilik tari-

himden örnekler vereyim.

CNN TÜRK’te 7 sezon boyunca devam eden "Ora-

dayd›m" adl› bir belgesel program vard›. Geçti¤imiz

y›l sona erdi. O program›n yap›mc›s› Soner Yalç›n, ha-

z›rlayan› bendim. Yüzlerce kifliyle röportaj yap›p, Tür-

kiye’nin yak›n tarihini her hafta belgesel halinde ya-

y›mlad›k. Bunlar içinde yaklafl›k 20 bölüm; 27 May›s,

12 Mart ve 12 Eylül dönemlerine aitti. Yass›ada’daki

dram›, 12 Mart’ta yaflanan vahfleti bire bir tan›klar›yla

haftalarca ekrana getirdim. Hepsi ama hepsi darbe kar-

fl›t› belgesellerdi. Ödüller ald›m. Ama bir yandan da,

12 Eylül döneminde Diyarbak›r cezaevinde yaflanan

vahfleti gösterdi¤im için yarg›land›m. Sonunda beraat

ettim. fiimdi, Diyarbak›r cezaevinde yap›lan iflkence-

ler soruflturuluyor. Ne güzel. Bak›n, bahsetti¤im bö-

lümlerin hepsinin kaseti flu an poliste. ‹zlesinler de

görsünler, kimmifl "darbelere destek veren…"

■■ Can›m, siz de abart›yorsunuz, yarg› süreci de-

vam ediyor. Suçsuzsan›z mahkemede belli olur, ç›-

kars›n›z hapisten!

– Bunu söyleyen siz, b›rak›n aylarcay› bir saat dahi

hiç hapiste yatt›n›z m›? Ben beraat edece¤imi zaten bi-

liyorum. Peki ama benim hapislik günlerimi, kim, na-

s›l geri verecek?

Bak›n, cezaevinde bitki yasak. Kantinden salata için

ald›¤›m›z maydanoza "çiçek" diye bak›yorum. Gri du-

varlardan ve so¤uk lacivertten ibaret bir ko¤uflta gün-

lerim geçiyor. Avlumuzda sadece bir avuç gökyüzü-

müz var. Ruhumun parças› eflimi haftada bir, cam›n ar-

d›ndan 45 dakika görüyorum. O 45 dakikada birbiri-

mize telefonda söyledi¤imiz sevgi sözcükleri dahi din-

leniyor, kay›t alt›na al›n›yor. Ayda bir aç›k görüflümüz

oluyor, sevdiklerinizin elinize verdi¤i s›cakl›k bir ay

geçmesin istiyorsunuz.

Anlatacak daha çok özlem var, ama ne gerek var.

Bu anlatt›klar›m› anlamak için illa ki cezaevinde kal-

mas› gerekmiyor insan›n. Vicdan› olsun yeter.

Bar›fl PEHL‹VAN

Silivri1 No’lu Cezaevi/

New York merkezli Gazetecileri Koruma

Komitesi’nin (CPS) 2010 y›l› sonunda

aç›klad›¤› rapora göre dünya genelinde 145

gazeteci cezaevinde. Avrupa Güvenlik ve

‹flbirli¤i Teflkilat›’n›n (AG‹T) aç›klad›¤› ra-

pora göreyse Türkiye’de 57 gazeteci ceza-

evinde bulunuyor. Türkiye cezaevlerinde

yatan gazetecilerden 12’si imtiyaz sahibi ve

yaz› iflleri müdürü görevi yapanlardan. ‹flte

bu yaz› iflleri müdürlerinden biri de benim.

2009 senesinin 29 Mart’›ndan beri ceza-

evindeyim.

2001 senesinin 1 May›s’›nda yay›n haya-

t›na bafllayan ‹flçi-Köylü Gazetesi’nin yaz›

iflleri müdürü oldum. Sosyalist bir gazete-

nin sorumlusu olman›n, mahkeme koridor-

lar›n› yol eylemek oldu¤unu böylece ö¤ren-

mifl oldum. Gazetenin yay›mlanan her say›-

s› "Örgüt propagandas›…", "Halk› kin ve

düflmanl›¤a teflvik…", "Bölücülük yap-

mak…"vs.vs hukukî sebeplerden dolay›

toplat›l›p, hakk›mda davalar aç›l›yordu. Ta-

bii ki davalar›m›n birisine girip savunma

verirken, do¤al olarak di¤er mahkemelere

yetiflmem imkans›zd›. Dava saatlerine yeti-

flemedi¤im mahkemeler hakk›mda "Polis

zoruyla mahkemeye getirilmesi" karar› ç›-

kar›yordu. Davalar›n say›s› kabard›kça ga-

zetedeki Yaz› ‹flleri Müdürü görevimi yapa-

maz duruma geldim. Çünkü her gün en az 3

ya da 5 bas›n davam oluyordu.Sonuçta hepimizin bildi¤i gibi ne kadar sa-

vunmalar›mda bu haberlerin, "Kamuoyunubilgilendirme" amac›yla yap›ld›¤›n› söylese-

niz de, önceden belirlenmifl hapis ve para ce-zalar›ndan kurtulam›yorsunuz. Biz de her ga-zeteci gibi bu cezalardan nasibimizi ald›k; 7y›l 72 ay hapis, 78 bin lira para cezas›…Mahkeme kararlar›na bak›l›rsa "Terör örgütüpropagandas›" yapt›¤›mdan dolay› hapisha-nede tutuluyorum. Oysa bu gerekçe son de-rece zay›f ve yasal mevzuatta karfl›l›¤› olsabile hukuken sorunlu bir gerekçedir. Türki-ye’de hemen herkes bu gerekçeyle gözalt›naal›nabilir, tutuklanabilir, uzun süre hapis ya-tabilir. Çünkü Türkiye’de, hukuk mekaniz-mas› flöyle çal›flmaktad›r: Önce devleti koru-may› amaçlayan, güvenlik eksenli yasalar ç›-kar›l›r. ‹flin ironik taraf› baz› meslektafllar›m›zbu yasalar› hararetle savunur. Sonra devreyebizim hukuk fakültelerinden yetiflen hâkim-ler ve savc›lar girer. Sonuçta ortaya birey öz-gürlü¤ünü hiçe sayan, adalet duygular›n› ze-deleyen, antidemokratik bir yap› ç›kar. Böy-lece medeni dünyada ay›p karfl›lanan gerek-çelerle insanlar›n uzun y›llar boyunca içerdetutulmas›, telafisi mümkün olmayan kay›pla-ra yol açmaktad›r.

Türkiye’de hukuk mekanizmas› düzeltil-medi¤i sürece, buradan adalet ç›kmaz. Va-rolan sorunlara yenileri eklenir. Bu yüzdenyap›lmas› gereken en önemli fley, ça¤dafldünya standartlar›nda yasalar›n ç›kar›lmas›-d›r. Ayr›ca üniversitelerimizin hukuk fakül-telerinde dünya standartlar›nda hukukçula-r›n yetiflmesi için, e¤itim müfredat›n›n de-¤ifltirilmesi baflta olmak üzere, köklü birzihniyet de¤iflimine ihtiyaç vard›r. Dahaadil, daha özgürlükçü, daha demokrat birTürkiye’nin kurulaca¤› inanc›yla hepinizisayg›yla selamlar, çal›flmalar›n›zda baflar›-lar dilerim.

"Kamu Emekçileri Cephe-si" dergisinin sahibi ve

Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdü-rü’yüm. 24 Aral›k 2010 tari-hinde Yürüyüfl dergisinin tek-nik haz›rl›klar›n›n yap›ld›¤›Ozan Yay›nc›l›k’a yap›lan po-lis bask›n›nda gözalt›na al›n-d›m ve tutukland›m. Halamahkemeye ç›kar›lmad›k. 6ayd›r savc›n›n iddianameyi ha-z›rlamas›n› bekliyoruz.

Sosyalist bas›na yöneliksald›r›lar›n bir sonucu olarakgözalt›na al›nd›m ve tutuklan-d›m. Düflüncelerimizi ifade et-memizi tutuklayarak engelle-meye çal›flt›lar. Ancak bu onla-ra yetmedi. Tutsakl›¤›m›z s›ra-s›nda da tecrit uygulamalar› ilebizi sindirmeye, düflünceleri-mizi engellemeye çal›fl›yorlar.

Siyasi iktidar, zulüm-sömü-rü düzenine karfl› mücadele etmeyen, hakk›n›aramayan, düzene teslim olmufl "halk" istiyor.Sosyalistler-devrimciler baflta olmak üzeremuhaliflerini katlederek, tutsak ederek etkisiz-lefltirmeye çal›fl›yor. Ama katlederek, tutsakederek sonuç alamayaca¤›n›n fark›nda. Bununiçin tutsak ederek "özgürlü¤ünü" elinden ald›-¤› muhaliflerini nedamet getirmeye, düflünce-lerinden vazgeçirmeye çal›fl›yor. Nedamet ge-tirtmek, düflüncelerinden, inançlar›ndan vaz-geçirtmek için tecrit politikalar›na sar›l›yor.Devrimcileri, muhaliflerini düflünemez, ürete-mez hale getirmenin arac› olarak tecrit uygula-n›yor. Tek ya da üç kiflilik hücrelerde bencilce,düflünceleri, umutlar›, özlemleri halk›ndan,yoldafllar›ndan ayr› düflmüfl, dünyas› kendisin-den bafllay›p kendisinde biten yoz bireyler ya-ratman›n ad›d›r tecrit. Önce fiziksel mekan da-ralt›l›r, hücrelere at›l›r. Sonra ziyaretçileri ilegörüflmesi, mektup almas›, dergi-kitap oku-mas› koflullara ba¤lan›r. "Uyumlu", "piflman"olursa, örgütlü-muhalif kimli¤inden uzaklafl›r-sa bunlar› kullanabilir. Sa¤l›k, beslenme, gi-yinme, haberleflme gibi tutsaklar›n en temelhaklar› idarenin keyfine kalm›flt›r. Her hakyapt›r›m arac›d›r. Halk›m›z "Yaln›zl›k Allah’amahsustur" der. Ac›m›z›, sevincimizi, üzüntü-müzü, mutlulu¤umuzu, coflkumuzu, derdimiziyoldafllar›m›zla, dostlar›m›zla paylaflmak, ko-nuflmak isteriz. Tecrit en temelinde bu insanipaylafl›m› engellemektedir. Tecritle derdini,kaderini, ac›n› kendi kendine yaflars›n. Yoldafl-lar›nla, dostlar›nla iki bardak çay›n eflli¤inde

sohbet edemez, a¤›z dolusugülemezsin. Hasta oldu¤undayard›m edemez, ac›l›-kederlianlar›nda destek olamazs›n.Bunlar›n yaratt›¤› birikim za-manla iflkenceye dönüflür. Fi-ziksel ve ruhsal rahats›zl›klarortaya ç›kar. Bu rahats›zl›klartedavi edilmez. Yavafl ve sis-temli bir flekilde çürümeyi,sessiz bir ölümü getirir.

Türkiye’de bas›nda sansü-rün ilk kald›r›l›fl›n›n üzerindenyüzy›l geçmifltir. Ama F TipiHapishanelerde, tecritle sansüruygulamalar› yüzy›llar öncesi-ni aratmaktad›r. Haklar›ndahiçbir toplatma, yasaklama ka-rar› olmayan gazete, kitap vedergiler tutsaklara verilmez.‹dare sudan bahanelerle kitap-lar›, dergileri, gazeteleri sak›n-cal› ilan eder, yasaklar. Gazete-

ci olarak düflüncelerinizi ifade etmenizden ra-hats›z olunmufl ve tutuklanm›fls›n›zd›r. Yine degörüfllerinizi, de¤erlendirmelerinizi ifade et-mek, yaz›lar›n›z› d›flar› göndermek istersiniz.Yine karfl›n›zda "Disiplin Kurulu" kararlar›ylauygulanan koyu bir sansür ç›kar. Mektuplar›n›z,yaz›lar›n›z gönderilmez. Size gelenler verilmez,imha edilir. Yapt›¤›n›z itirazlardan lehinize hiç-bir sonuç alamazs›n›z. ‹nfaz Hâkimlikleri, A¤›rCeza Mahkemeleri uygulanan "sansürü" onay-layan kararlar al›r. "Özgürlü¤ümüzü" elimizdenalanlar›n, ifade-bas›n özgürlü¤üne sald›ran sis-temin sansür politikalar›na karfl› hücrelerde demücadele etmek zorunda kal›yoruz.

‹fade-bas›n özgürlü¤üne, tecrit-sansüre kar-fl› mücadele ederken, bu bask›lar›n sadecedevrimci-sosyalistlere yönelik olmad›¤›n›,e¤er bu sald›r›lar geriletilip, çözüm bulunmaz-sa tüm muhaliflere, halka yönelece¤ini sürekliifade ettik. Bunu kabul ettirmekte zorland›k.Sesimiz, mücadelemiz yok say›ld›, görmez-den gelinildi. Ne yaz›k ki tecrite övgüler dizil-di. Hücreleri lüks villalara benzetenler de bu-gün tecrit zulmüyle yüzyüze geldiler. fiimdiadaletin, bas›n özgürlü¤ünün herkese gereklioldu¤unu hat›rl›yorlar. Bu tüm bas›n emekçi-lerine-ayd›nlar›m›za ders olmal›. Tekrarlan-mamas›, bas›n-ifade özgürlü¤ünde yol alabil-memiz için, sald›r› kime olursa olsun kulakla-r›m›z› t›kamamal›, ilkeli davranarak bask›lar›nkarfl›s›na dikilebilmeliyiz. Yoksa siyasi iktidar-lar›n zulmüne u¤rad›¤›m›zda yaln›zlaflt›r›l›p,sesimizin bo¤ulmas›n› engelleyemeyiz.

Musa KURT

Ankara SincanF Tipi Cezaevi

Hâlâ mahkemeye çıkarılmadımB

en Dicle HaberAjans› (D‹HA)

muhabiri olarakyürütmüfl oldu¤umfaaliyetler sonucu 4 y›l›aflk›n bir süredirc e z a e v i n d e y i m .Gazetecilik faaliyetlerimörgütsel faaliyet olarakgösterilerek yasad›fl›örgüte üye olma cezas›naçarpt›r›ld›m. Ben DicleHaber Ajans› (D‹HA)muhabiri olarak yürüt-müfl oldu¤um faaliyetlersonucu 4 y›l› aflk›n birsüredir cezaevindeyim.Gazetecilik faaliyetlerimörgütsel faaliyet olarakgösterilerek yasad›fl› ör-güte üye olma cezas›naçarpt›r›ld›m. Yap›lan ha-berler, çekilen foto¤raf ve video görüntülerisuç say›ld›. Bizden önce de onlarca arkada-fl›m›z benzer iddialarla benzer cezalara (hat-ta daha da fazlas›na) çarpt›r›ld›lar. Yap›lanbu zulüm, merkez medya taraf›ndan destek-lendi, gayri hukuki uygulamalar meflru gös-terildi. Onlara göre bizler ‘muhaliftik’. Helehele bizler gibi Kürt Bas›n gelene¤inden bi-riyse tutuklan›p, yarg›lanan muhakkak hakedilmifltir, denildi. Ne yaz›k ki bu süre zar-f›nda bas›n meslek örgütlerinden de çok faz-la ses ç›kmad›. Kürdün gazetecisi, yazar›, si-yasetçisi, sanatç›s›, avukat›, genci, çocu¤u,kad›n› fark etmezdi, Kürt Kürt’tü ve bu mu-ameleleri hak ediyordu. Sol-sosyalistler isezaten üvey evlatt›. Onlara da ayn› muameleyap›labilirdi. E¤er ki bu yaz› gazetede yeral›rsa muhakkak yine bölücülükle, etnikmilliyetçilikle suçlayanlar olacakt›r. Ancakaz biraz so¤ukkanl›l›kla düflünebilenler an-lamaya çal›flacaklard›r. Bizlere karfl› yafla-nan bu duyars›zl›k, ne zaman ki merkezmedyadan ‘makbul’ gazetecilere de uzand›,bu zulüm dalgas› o zaman ‘mesleki dayan›fl-maya’ b›rakt› yerini. Bas›n özgürlü¤ü hat›r-lan›r, cezaevlerindeki tutuklu gazeteciler dek›ymete kavuflur oldu. Yanl›fl anlafl›lmas›nmevcut durumdan bir rahats›zl›¤›m›z, s›k›n-t›m›z yok. Her halükarda hat›rlanmak güzel-dir. Güzeldir de küçük de olsa bir özelefltiri-yi beklemek de bizim hakk›m›zd›r diye dü-flünüyorum. Bu birincisi! ‹kincisiyse; tutuk-land›¤›m›zdan bugüne kadar yap›lan sald›r›-n›n sadece bas›na yönelik ve onunla s›n›rl›bir sald›r› oldu¤unu düflünmedik. Bu topye-kün bir sald›r›d›r. Uzun y›llard›r verilen mü-cadeleler sonucu sistemin kabul etmek zo-runda oldu¤u demokratik de¤erlere, haklarabir sald›r›d›r. Çünkü demokrasinin olmazsaolmaz ölçülerinden biri de halk›n özgürcedo¤ru haber alma kanallar›na ulaflabilmesi-dir. Yani özgür ve ba¤›ms›z bas›nd›r. Türki-ye’deki bas›n›n ne kadar özgür, ne kadar ba-¤›ms›z oldu¤u tart›flmas›na girmeden, AKPiktidar›n›n bu haliyle bile bas›n› kendisi için‘rahats›z edici’ buldu¤u ve dizayn etmek is-

tedi¤i herkesin malumu-dur. Bu çerçevede e¤erbir karfl› ç›k›fl yap›lacak-sa; AKPiktidar›nda artanbu sald›r›lar›n, bas›n üze-rindeki bask›lar›n geneldemokrasi mücadelesiçerçevesinde ele al›nma-s› ve karfl› ç›k›fl›n bunoktada yap›lmas› gere-kiyor. Yani bas›n çal›flan-lar›n›n ve kurumlar›n›nözgürce çal›flabilmesidemokrasi mücadelesi-nin güçlü verilmesiyleba¤lant›l›d›r. Bu noktadaretori¤e baflvurmak ge-rekirse, Marx’›n iflçileriçin söyledi¤ini bas›niçinde söyleyebiliriz: Ba-s›n özgür olmak istiyorsatüm toplumun özgür ol-

mas›n› istemeli ve bunun için mücadele ver-melidir. Madem demokrasilerde medya/ba-s›na 4. güç gözüyle bak›l›yor ve kabul edili-yorsa, bas›n bu gücü kullanmal›d›r! Özgür-lük ve demokrasi do¤rultusunda elbette.

Tabi bu mücadeleyi son dönemlerde subafllar›n› tutan haramiler misali tüm bas›nkurumlar›nda arz-› endam eyleyen iktidarkuyrukçular›ndan beklemiyorum elbette.Onlar ellerinden geldi¤ince sahibinin sesin-den konuflabilir, sular› buland›rabilir, ger-çekleri ters yüz edebilir ve gazetecilik oyna-yabilirler. Hatta Amiral gemilerinde uydur-ma haberlerle toplum mühendisli¤ine siya-set mühendisli¤ine de devam edebilirler. Za-lim zulmünü sürdürebilir, minnet edecek,diz çöküp yalvaracak de¤iliz. Ancak kendi-lerine ba¤›ms›z, özgür bas›n diyen meslekahlak ve ilkelerini dert edinenlerin de söyle-yecekleri bir fleyler olmal›. Konuflmaya bafl-lamal›lar. Öyle ezop diliyle de de¤il. Halk›bilgilendirme görevlerini do¤ru bir flekildeyapabilmeli, gerçeklere sar›labilmeliler. Bu-nu bizim için ya da baflkalar› için de de¤il,öncelikle kendileri için yapabilmeliler. Aksitakdirde AKP iktidar›n›n kendi hegemonya-s›n› –cuntas›n› güçlendirmesine zemin olun-mufl olur. Bas›n demokrasiyi her koflulda sa-vunmal›d›r. Bas›n ve ifade özgürlü¤ü ancakbu flekilde sa¤lan›r. Yeni Anayasa’n›n konu-fluldu¤u bu süreçte bas›n çal›flanlar›, meslekörgütleri ve kurumlar› demokratik bir ana-yasa haz›rlanabilmesi için ›srarc› olmal› vetaleplerini dillendirmelidir. Sadece Bas›nYasas›’n›n demokratik olmas› bir fley ifadeetmez. Ya topyekün bir demokratikleflme yada hiç! Bu nedenle meslektafllar›m›z tutuklugazetecilerin serbest b›rak›lmas›n› istiyorsa,ayr›ms›z siyasi genel bir aff› da destekleme-li ve düflüncelerinden, muhalif kimliklerin-den dolay› cezaevlerine at›lanlar›n da ser-best b›rak›lmas› için kamuoyu oluflturabil-melidir. En önemlisi bas›n ve ifade özgürlü-¤ü savunulurken Türkiye’de kal›c› birbar›fl›n sa¤lanmas› için de pozitif katk›lar›n›sunmal›d›r.

Basın özgürlüğünü savunmak

Bar›fl AÇIKELKandra 1 Nolu F Tipi Cezaevi

TUTUKLU GAZETE24 Temmuz 2011

Türkiye Gazeteciler Sendikas› Ad›na Sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü:

Ercan Sad›k ‹PEKÇ‹

‹sim sahibi: Bedri ADANIR Yay›n Kurulu: Muhittin DO⁄AN, Ali fi‹MfiEK

Adres: Türkiye Gazeteciler Sendikas› Bas›n Saray› Türkoca¤› Cad. No: 1 Kat: 2 Ca¤alo¤lu/‹STANBUL

Bask›: Sonsöz Gazetecilik Matbaac›l›k LTD fiT‹ Matbaac›lar Sitesi 35. Cad. 578 Sokak No: 23 Yenimahalle Ankara

BASIN Gazetesi’nin özel ekidir. Parayla sat›lamaz

Ali BULUfi

Ermenek Cezaevi/KARAMAN

ANKARA 2 22/7/11 18:15 Page 1

Page 3: Tutuklu Gazete

PAZAR 24 TEMMUZ 2011 3TUTUKLU GAZETE

Bu yaz›y› kaleme ald›-¤›m günün benim için

bir baflka anlam› oldu:Tarih: 16 Haziran 2011

Jandarmalar taraf›ndan Be-fliktafl’taki ‹stanbul Adliye-si’nde bir özel yetkili sav-c›n›n karfl›s›na ç›kar›ld›m.

4 ay önce yine buraday-d›m; Ergenekon terör örgü-tüne üye olma iddias›ylatutuklanm›flt›m.

fiimdi; tan›¤›m.Ankara’da, 26 fiubat

1994’te faili meçhul cina-yete kurban giden AvukatYusuf Ekinci’yle ilgili aç›lan soruflturmadatan›kl›¤›ma baflvuruldu.

1993-94 döneminde bir devlet politikas›gere¤i öldürülen Kürtlerle ilgili cinayetleri"Behçet Cantürk’ün An›lar›" adl› kitab›mdayazm›flt›m.

Savc› sorular›n› yönelttikçe geçmifl gün-lere döndüm.

Kitab› korka korka yazm›flt›m. HenüzSusurluk’ta malum kaza olmam›flt›. Susur-luk çetesi, arkas›na devlet deste¤i alarakKürt k›y›m› gerçeklefltiriyordu.

Medya herkes her fleyi biliyor ama yaz-m›yordu.

Ben yazd›m; birkaç iyi gazeteci dahayazd›.

fiimdi ise ben bir terör örgütüne üye ol-mak iddias›yla Silivri Cezaevi’ndeyim.

Savc›ya anlatmad›m, size yazay›m:Biz Türkiye’nin zorlu bir sürecinde gaze-

tecilik yapt›k ve bedel ödedik, ödüyoruz.

Bunun bir tek nedeni var;habercilikte ›srar etmektir,hakikate aflkla ba¤l› kal-makt›r.

Kiflisel gazetecilik tarihi-me bak›yorum da; hep zor-lu yükleri omuzlam›fl›m.

1993’te Binbafl› AhmetCem Ersever faili meçhulcinayete kurban gitti. Onunda katili/katilleri hala bilin-miyor.

Niye öldürüldü?Çünkü bana konufluyor-

du, bana anlat›yordu ve bende Güneydo¤u’daki faili

meçhul cinayetleri kimlerin, nas›l iflledi¤iniyaz›yordum.

Yeflil kimdir, J‹TEM nedir, ilk kez benyazd›m.

Ersever susturuldu.S›ra bendeydi. Benim de susmam için, Erse-

ver’in nüfus cüzdan›n› banagönderdiler, ölümle tehdit etti-ler. Kaçt›m. Sakland›¤›m dörtduvar aras›nda "Binbafl› Erse-ver’in ‹tiraflar›" kitab›n› yaz-d›m.

Y›llar içinde neler yazmad›mki; "Reis, Gladio’nun Türk Te-tikçisi", "Bay Pipo, Bir M‹TGörevlisinin S›rad›fl› Yaflam›:Hiram Abas" gibi…

fiimdi…Silivri Cezaevi’nde terör ör-

gütüne üye olma iddias›yla tu-

tukluyum.Bu sat›rlar› yazd›¤›m s›rada iddianame

hâlâ yok. ‹mtiyaz sahibi oldu¤umOdatv’nin bilgisayar›nda çok say›da "bel-ge" bulunmufl!

O sözde "belgelerin" virüs yoluyla uzak-tan gönderildi¤ini ve ayn› anda kendini im-ha etti¤ini kan›tlad›k, dikkate al›nmad›. Bil-gisayarla birlikte, kanunen bizde olmas› ge-reken harddisk kopyalar›na bile el koydular."Belgelerin" nas›l geldi¤ini bilirkifli araflt›-r›rken, ondaki kopyay› da mahkeme kara-r›yla ald›lar. Yani, u¤rad›¤›m›z komployukan›tlamam›z istenmedi.

Çok zorlu bir dönemden geçiyoruz.25 y›ld›r gazetecilik yap›yorum.Dünden bugüne de¤iflen bir fley yok ha-

yat›mda. Tarih: 24 Temmuz 2011 160 gündür tutukluyum. Kuflkusuz, hükmü tarih verecektir.

Tan›k m›y›m, san›k m›y›m?

Ahmet fi›k: Bu yaz› can›n›z› s›kabilir

OKUMAYA bafllad›¤›n›z bu yaz› can›n›z›s›kabilir. Elefltirilerin sivrili¤i belki sizi si-nirlendirebilir. O yüzden sonda söyleye-

ce¤imi bafltan dile getireyim ki kimse al›nmas›n.K›zacak, al›nganl›k gösterecek olanlar da bu ya-z›y› okumaya devam etmesin.

Demem o ki sansürün kald›r›lmas›na özel biranlam atfedip bunu balolarla "kutlamak", törendüzenlemek kadar abes bir gün baflka memleket-lerde var m›d›r merak içindeyim. Cehaletimi hofl-görün mutlaka bir yerlerde böyle "anlaml›" birgün kutlan›yor olabilir. Ama o kutlamalar›n ya-p›ld›¤› yerdeki gazetecilerden 70’ten fazlas› ce-zaevinde midir? D›flar›da kendilerini özgür zan-nedenler s›ras›n› beklemekte midir? Gazetecilerhakk›nda binlerce dava aç›lm›fl m›d›r? En önem-lisi sansürün ruhuna rahmet okutuyorken yine deböyle bir gün için kutlama yap›l›yor mudur?

Sorular çok ve çeflitli. Bunlar bir ç›rp›da akl›-ma gelenler. Fark›ndaysan›z "kitaplar henüz ba-s›lmam›flken yok edilmeye çal›fl›l›yor mudur?"gibi kiflisel kaçacak sorular› da sormaktan imtinaetmifl durumday›m. Ama var olan durumun neoldu¤u zaten bu yaz›n›n da yer ald›¤› gazeteninismi ele vermiyor mu? TUTUKLU. ‹çeri¤inisa¤layanlarsa malum, ottan boktan konularla u¤-raflmaktansa sorunlu alanlara el atmaya çal›flan-lar. "Bu memlekette gazetecilik, sizin okudu¤u-nuz, izledi¤iniz ve nedense ad›na ana ak›m deni-len medyada takip etmek zorunda kald›klar›n›z-dan ibaret de¤il" demifl ya da demek istemiflolanlar. Medyada çokça yer tutmufl olan gazete-ciler sürüsüne dahil olmak istemeyenler diye deadland›rabilirsiniz.

24 Temmuz Türkiye’de bas›nda sansürün kal-d›r›l›fl›n›n y›l dönümü. Ne kadar heybetli, insanane çok gurur veren bir gün de¤il mi? 70’ten faz-la gazeteci cezaevindeyken, geri kalanlar› s›ras›-n› beklerken, herkesler hangi konuda ne kadaryaz›p söyleyebilece¤inin s›n›r›n› biliyorken. Bi-raz eskilere, çocuklu¤umuzun masallar›na, efsa-nelerine bir bakal›m. O masallarda, efsanelerde

s›kça rastlad›¤›m›z, kahramanlar›n karfl›laflt›¤› ej-derhalar, canavarlar vard›. Çakmak çakmak göz-leri, çatal dilleri, alevler saçt›klar› a¤›zlar› ve bu-runlar› olurdu. Krall›¤›n›n s›n›rlar›na yaklaflanla-r› bir lokmada yutarlard›. ‹nlerinde bolca kemikve kurukafalar, kendisini yok etmeye çal›flanlar›niskeletleri vard›. Kendisine biat edenler, düzenliolarak içlerinden birini kurban olarak sunard› ocanavara. Kurulu düzen bozulmas›n, canavar sal-d›r›p hepsini birden yok etmesin diye.

fiimdilerde bu memlekette ejderhalar›n, cana-varlar›n özü de o masallardakinden farks›z asl›n-da. Tek fark› var. Görüntüsü. Bu canavar insank›l›¤›nda. Normal bir vücudu, ikifler eli ve aya¤›,herkesi görebilen gözleri, her fleyi duyabilen (te-le) kulaklar› var. A¤z›ndan ç›kan alevlerin yerini

ise bolca safsata ve yalan alm›fl okadar. Kimi zaman tak›m elbiselergiyer kimi zaman üniforma görürüzüzerinde. Yeri geldi¤inde cüppesiy-le ç›kar karfl›m›za. Bürokrat, politi-kac›, asker, polis, hakim, savc› gibis›fatlar› vard›r. Elbet gazeteci diyean›lanlar› da.

S›fatlar› ve k›yafetleri ne olursaolsun, art›k gizlenemez hale gelensahtelikleriyle, demokrat maskelerive iddialar›yla her birinin temsil et-ti¤i fley ayn›d›r: güç ve vesayet.Mutlak iktidara sahip olmak istedik-leri güç budalas›d›rlar. Bazen vatanmillet; bazen dil, din, bayrak; bazende demokrasi derler. Yasalar, hukuk,yarg›, ba¤›ms›zl›k, ça¤dafll›k, kal-k›nma, adalet, zenginlik, eflitlik s›kkulland›klar› sözcüklerdir. "Sivillefl-me" 盤l›klar›yla, en kutsal k›yafet-

ler içinde çeflitli flekiller ve s›-fatlar alt›nda gizlenen bir gü-cün, vesayetin temsilcisidir herbiri. Öyle bir güçtür ki buemirler ya¤d›r›r, yönetir. Alda-t›r. Kand›r›r. fiantaj yapar. Suç-lar. Hedefine koydu¤unu "te-rörist" diyerek hapse t›kar. Ya-ni o masallardaki efsanelerde-ki canavarlar›n yapt›¤› gibi birlokmada yutar. Pençelerininaras›nda parçalar. Yeri geldi-¤inde asker, polis; kimi zamanhakim savc› ama hiç flaflmazbir flekilde her zaman medya-d›r o pençelerin ad›.

Anlayaca¤›n›z gücün bili-nen öyküsüdür bu yaflad›klar›-m›z. Güç ebediyen var olur.Zay›flam›fl gibi göründü¤ü za-man bile güçlüdür. De¤ifliyorgibi göründü¤ü zaman bile de-¤iflmez. De¤iflen sadece sahip-leridir. Temsilcileridir. Sözcü-leri ve yorumcular›d›r. Ve elbetzulmünün, bask›s›n›n niteli¤ive niceli¤idir de¤iflen. Tarihinflaflmaz do¤rusudur bu: Böylegelmifltir, böyle gidiyor ve gi-decektir. ‹nsanl›k tarihi boyun-ca anlat›lan hep, devrildi¤i hal-

de hiç de¤iflmeden kalan iktidarlar›n öyküleridir.Çünkü eskisini, kendinden öncekini alafla¤› edenher güç, içinde, devirdi¤i gücün tohumlar›n› ba-r›nd›r›r. Bask›c›d›r, fliddettir, zulümdür, sansür-dür, hapisliktir bu tohumlar›n ad›. Zamanla devir-di¤inin devam› haline gelen bu güç; demokrasi,eflitlik, kardefllik, sivilleflme, hoflgörü gibi yalan-

lar›yla herkesi zehirler. Kabuslar ve zulümler de-nizi ç›kar ortaya. Ayr›cal›klar eski ayr›cal›klard›r.Kimlerin bundan faydalanabilece¤i de¤iflmifltir okadar.

Güç sahibi bu vesayet budalalar›n› korkutankendileri gibi olan di¤erleri de¤il, maskelerininard›na gizlediklerini görüp müesses nizamlar›naitaat etmeyenlerdir. ‹flte tam da bu yüzdendir buzulüm. Bilirler ki; saltanatlar› korkuttuklar› müd-detçe vard›r. O yüzden safsatalar›n› türlü çeflitliflarlatanl›klar›yla anlat›rlar. Anlatt›r›rlar. Maske-lerinin ard›ndaki görünmesin isterler. Bunun içinvesayetlerine soytar›lara benzeyen çakallar- s›rt-lanlar istihdam ederler. Önlerindeki çana¤a yemkonuldu¤u sürece bu kokuflmufl düzeni, zulmü,demokrasi diye allay›p pullarlar soytar›lar. Hattapadiflah tek olsa da ortal›kta kelle kesme merak-l›s› soytar›dan geçilmez. Amiyane, eski püsküküf kokulu olsa da her devirde geçerli bir slogan›düstur bilir bu soytar›lar "E¤er sonunda ç›kar›nvarsa her fley mübaht›r."

Biliriz açgözlüdürler her zaman. Ellerindeki-lerle yetinmez, asla doymazlar. Hep daha fazlas›-n› isterler. Her teslimiyetten faydalanmaya çal›-fl›rlar. Demagoji sultanlar›, ideoloji despotlar›,vesayet demokratlar›, sahte sivillerdirler. Öyle-dirler, böyledirler…

Çok uzatt›m fark›nday›m. Konuyu da da¤›tm›flgibi görünüyor olsam da asl›nda tam da bugünedair bir yaz› bu. Neydi? Bas›nda sansürün kald›-r›l›fl›n›n y›l dönümü de¤il mi?

O halde bir al›nt›yla noktalayal›m bu yaz›n›nmeram›n›. Arjantin’de diktatörlük dönemindeBuenos-Aires valisi olan General Iberico Manu-el Saint-Jean bak›n ne demifl: "Önce tüm bozgun-cular› öldürece¤iz. Sonra iflbirlikçilerini, ard›n-dan da sempatizanlar›n›, daha sonra da tarafs›z-lar›. En sonunda da korkaklar›."

Gazetecilik faaliyetiyle direniyorlarTutuklu Gaze-

te’nin ilk say›s›n-da, cezaevlerindeki70 gazeteciden39’unun yaz›lar›n›okuyacaks ›n ›z .Kadromuzun hepsitutuklu! Bu say›dabir tek konuk yaza-r›m›z var, o da Hic-ri ‹zgören.

Tutuklu Gaze-te’nin yazar kadro-sunun genifllemesi-ni de¤il, cezaevle-rindeki meslektafl-lar›m›z›n tahliyeedilmesiyle azal-mas›n› umuyoruz.

Tutuklu Gazete’nin düzenli olarak ç›kmas›n› de¤il,tek say›yla yay›n yaflam›na son vermesini diliyoruz!

Tutuklu Gazete’nin ilk say›s›n›n haz›rl›klar› Haziranay›nda bafllad›. Cezaevlerindeki 70 gazeteciye mektup-lar gönderilerek, yaz›lar› istendi. Gönderdi¤imiz mek-tuplardan 9’u çeflitli nedenlerle iade oldu, 61 mektup iseadreslerine ulaflt›. 39 meslektafl›m›z, Tutuklu Gazete’deyay›mlanmak üzere yaz›lar›n› yazd›lar. El yaz›s›yla ge-len bu mektuplar, Türkiye Gazeteciler Sendikas› kadro-lar› taraf›ndan bilgisayar ortam›nda kullan›lacak flekildeyeniden yaz›ld›, yaz›m hatalar› gözden geçirildi. Yaz›la-r›n içeri¤iyle ilgili hiçbir sansür uygulanmad›. Yaln›zcabaz› selam ve teflekkür muhabbetleri ç›kar›ld›. Grafik vemizanpaj deste¤ini, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ninyay›n organ› Bizim Gazete’nin personeli sa¤lad›. Bask›ve da¤›t›m› ise Tutuklu Gazete’yi ek olarak okuyucuyaulaflt›rmay› kabul eden elinizdeki günlük gazeteler üst-lendi.

Tutuklu Gazete’de yaz›lar›n› okuyaca¤›n›z 39 gazete-cinin ço¤u gencecik insanlar…

Onlar› "terörist" olmakla suçlayanlara; onlar›n "terörörgütü üyesi" oldu¤unu, "terör örgütü propagandas›"yapt›¤›n› iddia edenlere, Tutuklu Gazete’deki yaz›lar›y-la en güzel yan›t› veriyorlar!

Cezaevindeyken bile "gazetecilik faaliyeti" yapmayadevam ediyorlar!

‹ddia sahipleri, "vatan hainli¤ine devam ediyorlar hâ-lâ" da diyebilirler!

Ama biz kanun koyucunun, uygulay›c›n›n ve iktidarsahiplerinin yapt›¤›n› yapmayal›m.

Onlar›n gazeteciliklerini bir kez daha ayakta selamla-yal›m!

Her birinin gönderdi¤i mektubu dikkatlice okuman›-z› diliyoruz.

Bu yaz›larda bas›n ve demokratikleflme tarihimizinbir özetini de bulacaks›n›z.

Onlar›n hüzün, özlem ve ac› dolu duygular›n› payla-flacaks›n›z.

Onlar›n sitemleriyle yüzlefleceksiniz.Onlar›n elefltirileri, tahammül s›n›rlar›n›z› zorlayacak.Belki onlara yeniden k›zacaks›n›z. Belki yaz›lar›n› okumakta zorlanacaks›n›z.Onlar›n sert ifadeleri karfl›s›nda öfkeleneceksiniz. Her birinin gönderdi¤i mektubu sab›rla, hoflgörüyle

ve toleransla okuman›z› diliyoruz.Bar›fla, demokratikleflmeye, sendikas›zlaflt›rmaya,

özgürlüklere, anayasaya, yasalara, bas›n ve ifade özgür-lü¤üne, medya özelefltirisine dair görüfllerini cesaretletart›fl›n…

Çünkü "herkes için özgürlük" mücadelesi, "toplumdagenel kabul görmeyen, toplumu sars›c›, floke edici, sertifadeleri" bile –fliddet ça¤r›s› ve nefret söylemi içerme-mek kayd›yla– bas›n ve ifade özgürlü¤ünün bir parças›olarak savunmay› gerektiriyor.

Ama ülkemizde gazetecilerin cezaevlerine konulma-s›n›n sebebi; kanunlar›n ve uygulay›c›lar›n, Avrupa ‹n-san Haklar› Mahkemesi kararlar›ndan al›nt› yapt›¤›m›zbu "hoflgörü ve tolerans›", "demokratik bir toplum ol-man›n gere¤i" olarak kabul etmemesidir zaten…

Kendi özlük haklar› için de¤il, halk›n gerçekleri ö¤-renme hakk› için mücadele verdiklerinden dolay› hü-küm giyen, tutuklanan, yarg›lanan, haklar›nda sorufltur-malar aç›lan gazeteciler, çektikleri ac›larla, ortaya koy-duklar› mesleki çal›flmalar›yla, her türlü övgüyü, sayg›-y›, hoflgörüyü fazlas›yla hak ediyorlar.

Türkiye’de bas›n mensuplar› 1908’den beri, tam 103y›ld›r sansüre karfl› direniyorlar.

Yüzy›l içinde iktidarlar›n sansür ve otosansür uy-gulama yöntemleri de¤ifltikçe, gazetecilerin sansüredirenifl yöntemleri de ço¤ald›.

Türkiye’de sansüre direniflin 103’üncü y›ldönümün-de gazeteciler bir ilke daha imza att›lar. Zoru baflard›lar,büyük bir iflbirli¤i ve dayan›flman›n eseri olan TutukluGazete’yi sansüre karfl› bir kez daha direnerek yay›m-lad›lar.

Okuyucuda yarataca¤› etkinin ve ortaya ç›kacakbeyin f›rt›nas›n›n, tarihsel sonuçlar yaratmas› ve par-lamentoyu yasal düzenlemeler yapmak üzere hareketegeçirmesi en büyük beklentimiz elbette.

Bugün cezaevlerindeki meslektafllar›m›z, sansürekarfl› Tutuklu Gazete ile direniyorlar!

Her biri, susturulmak için konulduklar› cezaevlerin-den gönderdikleri yaz›larla "halkla gerçekleri pay-laflabilmenin" mutlulu¤unu yaflayarak direniyorlar!

Onlar, Sansüre Direnifl’in 103’üncü y›ldönümünde,bugün, hücrelerinin pencerelerinden gökyüzünebak›yorlar…

Bedri Adan›r’›n uçurdu¤u Tutuklu Gazete’yi ar›yorgözleri…

Özgürlük türkülerini söylüyorlar hep bir a¤›zdan…Duyun onlar›…Seslerine kulak verin…Onlar›n umutlar›na, ac›lar›na, cesaretlerine, dayanma

güçlerine ve onurlu direnifllerine ortak olun...

Soner YALÇIN

Silivri1 No’lu Cezaevi

Ercan Sad›k‹PEKÇ‹

Türkiye her anlamda kuflat›lm›flt›r. Art›k

Cumhuriyetin kurumlar› de¤il, Atlantik

ötesi güçlerin koydu¤u/verdi¤i görevler

yerine getirilmekte. Medya bu suçun en

büyük orta¤› oluyor (yandafl medya). Art›k

Türk medyas›, içindeki Ali Kemalleri

temizlemelidir. Vatansever, Cumhuriyetçi,

Türk ulusunun menfaatlerini gözeten,

Vatan, Emek, Namus diyen bir örgütlenme

yarat›lmal›d›r. Yoksa bunun vebali çok a¤›r

olacakt›r. Bunun alt›ndan kimse kalkamaz.

Toplum, özel yetkili mahkemelerle,

korkuyla emperyalizmin ç›karlar› u¤runa

flekillendirilmeyi çal›fl›l›yor. Düflüncenle

muhalifsen önce TCK 220. maddesi konup

silahl› suç örgütünden ve klifle CMK’n›n

100/1-3 maddeleri gere¤ince cezaevinde

tutuyorlar. Art›k 3 kifli bir arada gezemiyor

bile.

Bu gemi batarsa herkes bo¤ulur. Gemi

su al›yor. Sular› boflaltmak, gemiyi

farelerden kurtarmak laz›m. Haydi

mücadeleye.

Hukukun yolunu bulmas›n› sa¤layal›m.

Hasan Tahsin, Karay›lan, Sütçü ‹mam

olman›n vakti bu zamand›r.

Art›k sadece yuvarlak laflarla de¤il,

pratikle devam.

“Türkiye kuflat›lm›flt›r”

Miktat ALGÜLOsmaniye T Tipi Kapal› Cezaevi

AHMET fiIKSilivri 2 No’lu Cezaevi

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 59’uncu kuruluş yıl dönümünde ‘’Tutukluve Hükümlü Gazetecilerle Dayanışma Günü’’ düzenledi. Şişli-Maçka Sanat Par-kı’ndaki "İfade Özgürlüğü Anıtı" önünde düzenlenen etkinlikte, tutuklu ve hü-kümlü gazeteci yakınları ile tutuksuz yargılanan gazeteciler, "serbest kürsü"densorunlarını ve düşüncelerini tüm katılımcılarla ve kamuoyuyla paylaşma olana-ğı buldu. Etkinlik kapsamında sanatçı Yasemin Göksu, tutuklu gazetecilerin ya-kınlarına moral konseri verdi. Konser için kurulan sahnenin etrafına tutuklu ga-zetecilerin fotoğrafları yer aldı.

TGS GenelBaflkan›

3 22/7/11 17:27 Page 1

Page 4: Tutuklu Gazete

4 PAZAR 24 TEMMUZ 2011 TUTUKLU GAZETE

AKP iktidar›n›n herkesten gizledi¤i bir

"Türkiye Projesi" var. Bu proje

uygulamalar›yla ortaya koydu ki; uygulay›c›

lideri olan Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an'›n

otoriter tutumu ile yerlefltirilecekti.

Ben buna karfl› ç›kt›m. Recep Tayyip Erdo¤an beni

önce çal›flt›¤›m medya kurulufllar›ndan uzaklaflt›rd›.

Bu konuda yapt›¤› bask›lara karfl› kendi yay›n

flirketimi, Kanaltürk Televizyonu'nu kurdum.

Kanaltürk muhalif olmas› yüzünden Maliye

Bakanl›¤› taraf›ndan iki y›l boyunca bütün

evraklar›na el konularak incelemeye al›nm›fl, film

satan firmalar mali denetime sokulmufl, Kanaltürk'e

film sat›fl› engellenmifltir. Ayr›ca Devlet Bakan›

Egemen Ba¤›fl ve iktidar›n görevlendirdi¤i

dan›flmanlar ile AKP yetkilileri Kanaltürk'e reklam

ambargosu uygulam›flt›r. Ve reklam verenleri tehdit

etmifllerdir. Ayr›ca Kanaltürk'te yay›mlanan haberler

nedeniyle AKP Diyarbak›r Milletvekili taraf›ndan

kiral›k katillere öldürtülmek istendim. Kanaltürk'ten

ç›karken kurflunland›m. Suikastç›lar›n telefon

konuflmalar› yasal dinlemelere tak›lm›fl. Suikastç›

olaylar› itiraf etmifltir. Kanaltürk üzerindeki bask›lar

artarak devam etmifltir. Kanal yandafllar›nca ele

geçirilene kadar bu bask›lar devam etmifltir. Kanal

çal›flamaz hale getirilmifltir. El de¤ifltirince bütün

sorunlar hemen çözülmüfltür.

Türk siyasal hayat›n›n son 20 y›l›na damga vuran

Cumhuriyet Mitingleri 2006-2007 y›llar› aras›nda

organize etti¤im 6 mitingden oluflmaktad›r. Ben bu

mitingleri demokrasinin geliflimi için organize ettim.

Hepsi sivil toplum örgütlerinin kat›l›m›yla

gerçekleflmifltir. 14 Nisan 2007 Ankara Tando¤an

mitingine 1,5 milyon kifli kat›lm›flt›r. 28 Nisan

Burhaniye mitingine 30 bin kifli kat›lm›flt›r. 29 Nisan

‹stanbul Ça¤layan mitingine 3,5 milyon kifli

kat›lm›flt›r. Ard›ndan ‹zmir Gündo¤du meydan›nda

yap›lan mitinge 2 milyon kifli kat›lm›fl ve bu

mitinglerin hiçbirinde olay ç›kmam›flt›r. Mitinglerde

ortak slogan "Ne fleriat ne darbe tam ba¤›ms›z

demokratik Türkiye" olmufltur.

Ben mesle¤imi ödünsüz yapt›¤›m, özgür düflünme

ve karfl› ç›kma hakk›m› kulland›¤›m için tutukland›m.

23 Eylül 2008'den bu yana suçumu söyleyin dedikçe

"sen suçunu biliyorsun" diyen savc›lar ve tutuklulu¤u

cezaya dönüfltüren yarg›çlarca cezaevinde

tutuluyorum. Y›ld›r›lmak, engellenmek ve yok

edilmek isteniyorum. 110 gündür de hiçbir gerekçe

olmaks›z›n tek bafl›ma tecrit hücresinde tutuluyorum.

Baflbakan 2000 y›l›nda ‹stanbul Belediyesi'ndeki

yolsuzluk haberlerim ve kendisinin 1 milyar dolar›

oldu¤una dair müfettifllerce haz›rlanm›fl raporlar›

haber yapt›¤›m için Silivri'de tutuldu¤umu söyledi.

Ben gerçe¤i yok etmek isteyenlere karfl›y›m.

Cehalete karfl›y›m. ‹fade özgürlü¤ünü zindanlara

doldurup, susturanlara karfl›y›m. Davan›n ad›

Ergenekon veya KCK olmas› fark etmiyor;

ba¤nazl›¤a karfl›y›m. Adalet ar›yorum.

fiiddetin sokaklar›m›z› ve yatak odalar›m›z› esir

almas›na, fliddetin devlet eliyle otoriterlikten faflizme

dönüfltürülmesine karfl›y›m. Bu anlay›fl›n siyaseti esir

almas›na karfl›y›m. Tek politik ve dini güç olmak

isteyenlere karfl›y›m. ‹ktidar, muhalefet fark etmez

tek sesli düzene karfl›y›m. Ben siyaset kartellerine

karfl›y›m.

Türkiye'de mafya ve devlet destekli çetelere,

yolsuzluklara karfl› mücadele ettim. ‹lk faili meçhul

cinayetleri ve bunlar›n devlet destekli oluflunu

belgeledim. Susurluk çetesinin ceza almas›n›

sa¤layan belgeler, Yeflil kod adl› Mahmut Y›ld›r›m'›n

kimli¤ini ben a盤a ç›kard›m. 14 kitap yazd›m,

hemen tamam›nda bunlar› anlatt›m.

"Bana Susurluk raporu neden sende ç›kt›? Yeflil'in

kimlikleri neden sende?" diyorlar. "Arflivinde neden

Gizli raporlar var?" diyorlar. Gazetecide ne ç›kacak?

fiimdi bana savc›lar›n söyleyemedi¤i bir suçtan;

TCK 311 TBMM'yi ortadan kald›rmak, 312

Hükümeti ortadan kald›rmak, 314/2 Silahl› Terör

Örgütü üyesi olmaktan 2 kez a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet

hapis ve 300 y›la kadar da hapis cezas› istemiyle

yarg›lan›yorum.

Suçumun delilleri ve hukuki fiil gerekçeleri

söylenmiyor. Tutukland›ktan 14 ay sonra 21.12.2009

günü ç›kar›ld›¤›m duruflmada "suçumu söyleyin,

savunma yapaca¤›m" dedim ama savc›l›k mehil

istedi.

Mahkemeye soruyorum ama söylemiyor. Oysa

tutuklulu¤a devam karar›n› mahkeme baflkan›n›n

karfl› oyuna ra¤men iki yarg›ç sürekli ayn› nedenle ve

A‹HM kararlar›na ayk›r› olarak gerekçesiz olarak

reddediyor. ‹kiye bir oyla 33 ayd›r tutukluyum.

Mahkemeye flöyle sesleniyorum; ama onlar beni

duymak yerine Ankara'daki otokrat siyasi patronlar›n›

dinliyorlar:Birey olarak devlete karfl› hangi suçu, ne zaman

iflledim? Yoksa burada bulunmam bana karfl› devletin

suç iflleme durumumudur. Ben hak ve ödevlerimi

yerine getirip, kurallar›na göre yaflarken devlet

iradesini bana karfl› suç ifllemekte nas›l kullan›r? Ceza

suça ba¤l›d›r. Bana, devlete karfl› suçumu söyleyin.

Ben TBMM'yi ne zaman cebir fliddet, ben hükümeti ne

zaman cebir fliddet kullanarak y›kmaya çal›flm›fl›m?

Ben Ergenekon denen örgüte ne zaman kat›ld›m?

Benim yöneticim kim? Bana hangi talimat› veriyor?

Ne zaman, nerede? Hangi iradem suça dönük? Ne

zaman terörü övdüm? Dan›fltay sald›r›s› ve

Cumhuriyetin bombalanmas›na ben kar›flabilir miyim?

Soruyorum, vicdan›n›za soruyorum ben PKK'l› olabilir

miyim? Hangi mütemadilik ba¤›, hangi düflünce birli¤i,

hangi irtibat? Deliller nerede? Eylem ne? Zarar gören

kim? Nerede, hangi zarar› gördü? Ne zaman gördü?

Kim buna flahit oldu? Ceza, suça ba¤l› bizim

hukukumuzda, evrensel hukukta da öyle. Suçum ne?

Deliller nerede? Ödevini oligarflinin isteklerine

ba¤layan devlet, devlet olabilir mi? 27 ayd›r ne

yapt›¤›n›za bak›n›z. Yasalar›n özü, ruhu vard›r. Siz

Türk Ceza Yasas›n›n ve Ceza Muhakemesi Yasas›’n›n

özünü, ruhunu yok ediyorsunuz. Hukuku rakip,

muhalif yok etmekte kullanmaya kalkan cehalete karfl›

ç›kmak sizin ödeviniz. Meflru iliflkilerim, sosyal

hayat›m, siyasal tutumum yasalara uygun ve fleffaf bir

yaflam sürmem suç say›l›yor. Unutmay›n buna dur

demezseniz, bu canavar› burada bo¤mazsan›z adaleti

ve hukuku egemen k›lmazsan›z, bu canavar sizi de

yutar. Benim Ergenekon hikayem budur.

Tuncay ÖZKANSilivri 1 Nolu Cezaevi

AKP sonras› Türkiye’de muhalif gazeteci olmak

Yaflad›¤›m›z Vatan dergisi ile

Ekmek ve Adalet

dergilerinin Ankara temsilcili¤ini

yürüttüm. Ekmek ve Adalet

dergisinin temsilcili¤ini

yürütürken 2004 fiubat’›nda

gözalt›na al›n›p, tutukland›m. O

günden bu yana tutsa¤›m.

Sansürün kald›r›lmas›n›n

üzerinden 103 y›l geçti. Ama

sansür, bas›n üzerindeki siyasi,

ekonomik bask›larla, kapatma

tehditleriyle, iflten atmalarla

sürüyor; gözalt› ve

tutuklamalarla, daha bas›lmam›fl

kitaplar›n bile toplat›lmas› ve

bunu yazman›n tutuklanma

gerekçesi yap›lmas›yla aral›ks›z

sürüyor.

Türkiye, dünyada en çok

gazeteci tutuklay›p, hapseden

ülke durumunda. "S›n›r

Tan›mayan Gazeteciler Örgütü"

2010 y›l›nda, Türkiye’nin bas›n

özgürlü¤ü s›ralamas›nda dünya

ülkeleri aras›nda 138. oldu¤unu

aç›klam›flt›.

Sizin de belirtti¤iniz gibi,

bugün 70 gazeteci

hapishanelerde tutsakt›r, 150’ye

yak›n gazeteci de hapse at›lma

tehlikesiyle karfl› karfl›ya.

Gazeteciler hakk›nda 2 binden

fazla aç›lm›fl dava var.

Türkiye’deki tek Kürtçe gazete

olan Azadiya Welat dokuzuncu

kez 15 gün süre ile kapat›ld›.

Benim de mensubu oldu¤um

devrimci-sosyalist bas›n

üzerindeki sansür ve bask› her

dönem daha yo¤un olmufltur.

Halka ulaflmas›, gerçekleri

anlatmas› Nazi dönemlerini

aratmayan bask›larla

engellenmeye çal›fl›lm›flt›r.

Toplatmalar, yay›n durdurma

kararlar›, para cezalar›, aç›lan

yüzlerce dava, dergi bürolar›n›n

ülke iflgal eder gibi bas›l›p-talan

edilmesi, çal›flanlar›n›n

iflkencelerden geçirilip

tutuklanmas›, da¤›t›mc›lar›n›n

sokak ortas›nda vurulup

katledilmesi… Oldu¤u iddia

edilen "bas›n özgürlü¤ü"nün bir

parças› olmufltur.

Bugüne kadarki tüm iktidarlar

gibi AKP iktidar› da demagojiyle

bu gerçe¤i gizlemeye çal›fl›yor.

Türkiye’deki bas›n

özgürlü¤ünün "en ileri

demokratik ülkelerinkinden daha

ileri bir seviyede" oldu¤unu

iddia ediyor.

Gerçekte ise devrimciler baflta

olmak üzere, kendi politikalar›na

hizmet etmeyen tüm kesimleri

susturmak için azg›nca

sald›r›yor. Bask›yla, ihale

flantajlar›, vergi cezalar›

tehditleriyle sindirip, susturmaya

çal›fl›yor.

En küçük bir elefltiri yapan

gazeteci, televizyoncu, köfle

yazar› bile iflten at›l›yor. Bunun

son örneklerini siz daha

yak›ndan biliyorsunuz. Gazeteci

Nuray Mert küfürle, tehditle

hizaya getirilmeye çal›fl›l›rken,

NTV’de program yapan Çi¤dem

Anad, Mirgün Cabas, Banu

Güven ve ana haberi sunan Can

Dündar ekrandan uzaklaflt›r›ld›.

"‹leri demokrasi" böyle icra

ediliyor. Demokrasi standard›

yükseldikçe sansür de art›yor.

Düflünce ve ifade özgürlü¤ünün

önüne yeni engeller ç›kart›l›yor.

Ülkemizde istisnalar d›fl›nda

hep muhalif gazeteciler

tutuklanm›fl, y›llarca hapis

yat›r›lm›fllard›r. ‹ktidar gibi

düflünüp, yazmayan gazetecilere

"terörist" yaftalar›

yap›flt›r›lm›flt›r. Bugün ben dahil

tutuklu bulunan pek çok gazeteci

için söylenen "terörist örgütlerle

ba¤lant›s› var" söylemi de bu

mant›¤›n bir göstergesidir. ‹flte

bas›n özgürlü¤ünün gasbedildi¤i

nokta tam da buras›d›r. Ve Nazi

dönemindeki Papaz’›n ak›betine

u¤ramamak için "Tutuklu

Gazete"ler ç›kartmak zorunda

kalmamak için öncelikle bu

demagojinin karfl›s›na

dikilinmelidir. Tekellerin de¤il,

halk›n ç›karlar›n› savunan,

yalan›, demagojiyi de¤il, a¤›r

bedeller ödeme pahas›na

gerçekleri hayk›ran devrimci

gazetelere ve çal›flanlar›na sahip

ç›k›lmal›d›r. Bunun bas›n

özgürlü¤ünü savunman›n,

istemenin en temel flartlar›ndan

biri oldu¤unu düflünüyorum.

Nas›l ki, gazetecilerin

hapsedildi¤i, iflkencelerden

geçirilip, katledildi¤i, gazetelerin

kapat›ld›¤› yerde bas›n

özgürlü¤ünden söz edilemezse,

devrimci-sosyalist gazete ve

çal›flanlar›na sahip ç›k›lmadan da

bas›n özgürlü¤ünün

savunulamayaca¤›na

inan›yorum.

Bas›n üzerindeki tüm bask›lara

ve sansüre boyun e¤memek;

birli¤i, dayan›flmay›, örgütlülü¤ü

her koflul alt›nda daha da

güçlendirip hayata geçirmek

gerekti¤i ülkemizin de¤iflmeyen

bir gerçe¤idir.

Bitirirken, sizleri bu duygu ve

inançla tekrar coflkuyla

selaml›yor, tüm bas›n

emekçilerine sevgi ve

selamlar›m›z› iletiyorum.

“2004 fiubat’›nda tutukland›m” Bas›n kime “özgür?”G

azeteciye ö¤retilen birinci ders;gerçeklerin peflinde koflma der-

sidir. Bu aç›dan bilinen temel ç›ka-r›m: Bir haberi belirleyen, o haberingerçek olup olmamas›d›r. Ancakmeslekte yeni bir ayr›m ortaya ç›k-t›: Bu haber örgütlü mü? De¤il mi?Gazetecilik literatürüne yeni birkavram sokmay› baflard›lar: "Ör-gütlü haber…"

Bu saatten sonra iktidar›n iflinegelmeyen haber, ‘Örgüt’ün haberi-dir. Yazan içeriye t›k›l›r!

Haberin gerçekli¤i ise kimseninumurunda de¤il. Tart›flma konusubile de¤il.

‹ktidar›n hizmetindeyse gazeteci-lik faaliyetidir. De¤ilse ‘yasad›fl› ör-güt’ün talimat›yla yap›lm›flt›r.

Bu, bas›n özgürlü¤ü hokkabazl›-¤›d›r. Çünkü tutuklama yasalar› da k›l›f›na bu fle-kilde uyduruldu, "kimse gazetecilik yapt›¤› içiniçeride de¤il. ‹çeride olanlar örgüt üyesi" deni-yor. Tutuklama, gerçekleri gizlemenin yöntemihaline gelmifl durumda. Tutuklulu¤un kendisi isebizatihi bir delilmifl gibi Baflbakan’›n diline do-lanm›fl ve bu flekilde gazetecileri itibars›zlaflt›r-ma tam gaz devam etmektedir.

HEP B‹R “SUÇ” BULUNUYOR

Sistemin ideolojik hegemonyas› ancak devle-tin ‘zor’uyla anlam kazan›yor. Hakim s›n›flar›ngayrimeflru ifllerini ortaya ç›karan› sindirme yön-temi her yerde ayn›. Wikileaks sorumlusu JullienAsange’›n tutuklanmas› ile Ayd›nl›k, Ulusal Ka-nal ve Odatv yöneticilerinin, di¤er gazeteci-ya-zarlar›n tutuklanmas› ayn› olay.

Diktatörler asla bir muhalifi, muhalif oldu¤uiçin hapse atm›yorlar. Hep bir ‘suç’bulunuyor…

MIZRAK ÇUVALA SI⁄MADI!

Baflbakan’›n yolsuzluk ve ucube planlar›n›noldu¤u telefon konuflmalar›n› haber yapt›k.

Dünyan›n neresine giderseniz gidin bahse ko-nu olay haber olur ve baflbakandan hesab› istenir.

Türkiye’de ise haberi yapan tutuklan›r. Gerek-çesi bayatt›r: "Belgesini örgütten ald›."

K‹fi‹LERE DE⁄‹L GERÇE⁄E SAYGI

Oysa bir gazeteci haberin kayna¤›ndan çok ha-berin kendisiyle ilgilenir. Gazeteci "gerçe¤e"kendisi için do¤uraca¤› sonuç ne olursa olsun,halk›n gerçe¤i bilme hakk›n›n gere¤i olarak say-g› duyar. Ve ona ba¤l› kal›r. Her türlü bask›y›reddeder ve yay›n kurulu d›fl›nda hiç kimseden

talimat almaz. Bu ilkelerle birhabere bak›fl aç›m›z belgeninkimin arflivinde bulunup bulun-mad›¤› de¤ildir.

Söz konusu olan kamu yarar›ise kiflilere de¤il gerçekleresayg› duyulmal›d›r.

Hiçbir haberimiz yalanlana-mad›. Bir belge, dosya varsaelimizde, gerçeklere güveni-yorsan›z haber yapars›n›z. Er-genekon hakimleri 2-3 y›l tu-tuklar diye düflünmezsiniz.

Haberlerin içeri¤i ile ilgilihiçbir aç›klama yapamayanlar,örgüt ba¤lant›s› saçmal›¤›nadevam ediyorlar.

YAVUZ HIRSIZLAR

Halk›n cebine ellerini atm›fl-lar. Biri h›rs›z var dedi mi, Ergenekon diye içerit›k›l›yor. Bir gazeteci eve giren h›rs›z› belgesiylekamuoyunun önüne koyuyor. Yarg›n›n yapmas›gereken ifli, yani suçu ortaya ç›kar›yor. Ancak o"yarg›" niye ortaya ç›kard›n bunlar›, bu belgeyinereden buldun diye gazeteciyi içeri at›yor. Yani,"yavuz h›rs›z ev sahibini bast›r›yor."

fiimdi bas›n kurulufllar›na, "Benim kullu¤umuyapacaks›n›z" talimat› veriliyor. Reddetti¤imiziçin tutukluyuz. Bir habere 57 y›l hapis istemekzorbal›ktan ve faflizmin hukukundan baflka birfley de¤ildir. Medyas›yla, sivil toplum kuruluflla-r›yla, partileriyle iktidar› sorgulama hakk›ndanvazgeçilemez.

Halk› esir etmek sorgulan›r. Sorgulayanlarayap›lan bask›lar›, tarih sayfalar› faflist hüküme-tin gestapolar› diye yazar. Bugün Hitler, Batis-ta, Suharto ve Pinochet’nin "görevlileri" nas›lyaz›yorsa…

GERÇEK HEP YÜRÜYECEK

fiu an iktidarda olan "kontrgerillan›n" ve "psi-kolojik harekât merkezinin" temel stratejisi, yal-n›z AKP’nin ifline gelen uydurma belgeleri gaze-telere s›zd›rmak de¤il, AKP’nin ifline gelmeyen-leri de gazeteciyi tutuklatmak marifetiyle has›ralt› etmektir. Yarg›lan›fl›m›z›n baflka aç›klamas›yoktur.

AKP’nin yolsuzluklar› ve ucube planlar›, sav-c›lar ve baz› hâkimler kullan›larak bugün gizle-nebilir. Ancak bunun hesab› istenecektir. EmileZola flöyle seslenmifltir: "Gerçek yürüyor ve hiç-bir fley onu durduramaz!" Biz Silivri’de, boyune¤miyoruz. Kalemlerimizi k›rm›yoruz. Daha dasivriltiyoruz.

Mustafa GÖK1 No’lu F Tipi

Cezaevi S‹NCANDeniz YILDIRIM

Silivri1 Nolu Cezaevi

4 22/7/11 17:27 Page 1

Page 5: Tutuklu Gazete

PAZAR 24 TEMMUZ 2011 5TUTUKLU GAZETE

Silivri 2 No’lu Kapal› L Tipi

Ceza ve Tutukevi’nin giri-

flinde beni Bak›rköy Adliye-

si’ne götürecek jandarma ve

arac› beklerken, odaya, ‹nönü

Üniversitesi eski rektörü ve Er-

genekon davas› san›¤› Fatih

Hilmio¤lu girdi.

Bir iki dakika sonra da ayn›

davada yarg›lanan Prof. Dr.

Yalç›n Küçük getirildi. ‹nfaz

Koruma memurlar›n›n nezare-

tinde selamlafl›p tan›flt›ktan

sonra küçük bir sohbet yapacak

zaman›m›z oldu. ‹lk sözlerden

sonra Hilmio¤lu, san›r›m bir

süredir içinde tuttu¤u ve zama-

n› geldi¤inde yani karfl›laflma-

m›zda söylemek istedi¤i cüm-

leyi yüzüme söyledi; "Eee…

D›flar›dayken Ergenekon, Erge-

nekon diyordunuz, bak›n flimdi

siz de buradas›n›z" dedi.

Evet, ben de, Ahmet fi›k da, Fatih Hilmio¤lu, Yalç›n Küçük ve di-

¤er dört kifliyle birlikte Silivri 2 Nolu Kapal› Cezaevinde "Ergenekon

Terör Örgütü" üyeli¤i iddias›yla neredeyse dört ayd›r tutukluyduk.

Elbette nerede oldu¤umu biliyordum ama Hilmio¤lu baflka bir fley

söylemek istiyordu.

"Fatih bey, benim Ergenekon davas›yla ilgim, Hrant Dink cinaye-

tiyle ilgilidir. Ergenekon’da yarg›lanan baz› san›klarla Dink cinayeti

san›klar› aras›ndaki ba¤lant›ya dikkat çektim. Burada Dan›fltay sald›-

r›s› yarg›lan›yorsa Dink cinayeti dosyas› da Silivri’de yarg›lanmal›y-

d›. Ergenokon’u da yarg› kesin karar›n› verene kadar iddia boyutuy-

la ele ald›m" dedim.

Hilmio¤lu, bunca y›l›n profesörü, o, kendine göre bana dersini ver-

miflti. Aç›klamam› dinleyip dinlemedi¤ine emin olamadan, jandarma

ve nakil arac› geldi. Hilmio¤lu ile Küçük’ü Silivri kampüsündeki du-

ruflma salonuna götürdü. Beni Bak›rköy Adliyesi’ndeki duruflmama

götürecek Jandarmalar ile nakil arac› da biraz sonra kap›ya yanaflt›.

Silivri – Bak›rköy aras›nda 1-1,5 saat süren yol boyunca düflün-

düm durdum. Hilmio¤lu her ne kadar sitem ediyor gibi konufltuysa

da benim ve Ahmet’in durumunu da özlü bir flekilde özetlemiflti. Bir

yandan memleketin kanl› geçmiflinde imzas› bulunan "Derin" yap›-

larla u¤rafl ve kaleminle buna karfl› dur, de¤il asker, sivil otoritesi,

mahalledeki abi otoritesine hatta aile büyüklerinin otoritesine isyan

et ve her vesayete karfl› ç›k… Sonra da demokrasiyi zehirleyen bir

baflka vesayetçi zihniyetlerin bir arada oldu¤u Ergenekon ad› verilen

yap›n›n üyesi olmakla suçlan.

Bizim de zaman zaman konufltu¤umuz bu durumun Hilmio¤-

lu’nun a¤z›ndan ama bir baflka amaçla tasvir edilmesi bana ilginç

geldi. Evet, ben ve biz Ergenekoncu olmad›¤›m›z› biliyorduk, silahl›

terör örgütüne üye de¤ildik ama iflte Silivri’deydik. Hem de dört ay-

d›r. Zor bir durum bizimkisi…

Hilmio¤lu asl›nda birçok Ergenekon davas› san›¤›n›n da düflünce-

sini dile getirmiflti. O, bir akademisyen nezaketiyle bu kadar›n› söy-

ledi. Ya Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz dahil di¤erlerinin akl›ndan ne-

ler geçmiflti?

Oysa 2008 y›l› May›s ay›ndan beri gece gündüz üzerinde çal›flt›-

¤›m meslektafl›m Hrant Dink cinayeti ile Ergenekon davas›n›n birlefl-

mesi için iki kitap, 100’e yak›n haber ve yaz› yazm›fl, ç›kt›¤›m her te-

levizyon kanal›nda bunun delillerini ve flemalar›n› sallam›flt›m.

ÖLÜDEN KARDEfi OLUR MU?

Tam zamanl› olarak Hrant Dink cinayetini araflt›ran bir gazeteci ol-

dum. Bir de kardeflim oldu. ‹nsan bir ölüyle kardefl olur mu? Evet,

oluyormufl. Ben neredeyse 3,5 y›ld›r kardeflim olan Hrant Dink’in

katline göz yuman devlet görevlilerinin peflinde yaflad›m. Hrant Dink

ile konuflmam gerekti¤inde, onun öz kardeflleri Hosrof ve Yervant’›n

yan›nda ald›m solu¤u. Üç y›ld›r en çok telefonla konufltu¤um ve gö-

rüfltü¤üm Hosrof ve Yervant idi.

Her buldu¤um belgeyi, bir ipucunu onlarla tart›flt›m. Bunlar› ya-

z›nca çok fleyin de¤iflece¤ini düflündüm hep. Evet, çok fley de¤iflti.

Türkiye ve dünya kamuoyu Hrant Dink’in devletin polisi, jandarma-

s› ve M‹T’inin gözü önünde öldürüldü¤ünü gördü, ihmali ya da kas-

t› olan tüm devlet görevlilerini isim isim ö¤rendi. Ama yaln›zca ö¤-

rendi. O kadar. Hepsi terfi ettiler, baz›lar› müsteflar, baz›lar› vali, ba-

z›lar› müdür oldu. Jandarmalar 6 ay hapis cezas› ald›. Tek ama tek bir

polis yarg› önüne ç›kmad›, ç›kar›lmad›. Oysa cinayet polisin gözü

önünde ifllenmifl, Hrant Dink’in hayat›n› korumakla görevli polis, ci-

nayetin üzerini örtmek için mahkemelere yan›lt›c› belgeler göndere-

rek adalet arayanlar› kör etmiflti. Devletin tüm kurumlar›yla üzerini

örtmeye çal›flt›¤› cinayetin üzerindeki örtüyü ise gazetecilik, onurlu

gazetecilik kald›rd›.

Eee, devlet bofl durur mu? Sen misin Dink cinayetini araflt›ran.

Önce Befliktafl’taki özel yetkili savc›lara flikayet ettiler. Polislerin fli-

kayetini yerinde gören savc›lar 11. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 20 y›l

hapis istemiyle dava açt›. Yetmedi ayn› flikayet dilekçesine ba¤l› ola-

rak ‹stanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 y›l hapis istemiyle

ikinci bir dava, kitapta yay›mlad›¤›m flema nedeniyle Bak›rköy 2.

Asliye Ceza Mahkemesi’nde de 4,5 y›l hapis istemiyle üçüncü bir da-

va aç›ld›. Böylece Hrant Dink’i öldüren katil Ogün Samast 20 y›l ha-

pis istemiyle yarg›lan›rken ben 32,5 y›l hapisle yarg›lanan bir gaze-

teci oldum.

Polisimiz bununla yetinir mi? Nisan ay›nda bu davalar aç›l›r aç›l-

maz May›s 2009’da polise as›ls›z bir e-mail gönderilmifl (!)

Kimli¤i (M.Y›lmaz) gibi içeri¤i de sahte olan bu e-mail’de benim

"Ergenekoncu" oldu¤um yaz›yordu. Polis sahte ve içeri¤i yalan olan

bu e-mail ile beni bir söylentiye göre alt› ay, bir söylentiye göre iki

y›l dinledi. Sen misin "Dink cinayetinde istihbaratç› polislerin ihma-

li var" diye yazan, onlar da seni dinlerler tabii.

Bu dinleme ve takiplerden bir sonuç alamam›fl olacaklar ki tetik-

çileri arac›l›¤› ile haber üzerine haber gönderip sanal alemde Ergene-

kon operasyonunda tutuklanacak gazeteciler listesinin bafl›na ismimi

yazd›rmaya bafllad›lar. Posta Gazetesi’ndeki köflemde bafl›ma gelen-

leri / gelecekleri yazd›m. Ölüme haz›rd›m ama Ergenekon operasyo-

nunda tutuklanaca¤›m akl›ma pek gelmiyordu. Tersini söyleyenlere

veremeyece¤im hiçbir hesab›m olmad›¤›n›, her telefon konuflmas›-

n›n her yazd›¤›m›n hesab›n› verebilece¤imi söylüyordum. O yüzden

tedirgin ama kendime inanc›m tamd›. Ben yazd›¤›m fleylerden so-

rumlu tutulaca¤›m diye düflünürken, hiç beklemedi¤im bir biçimde

yazmad›¤›m fleyler ve yapmad›¤›m fleylerden sorumlu tutularak 3

Mart günü Ahmet ile birlikte gözalt›na al›nd›m ve daha sonra tutuk-

lanarak Silivri’ye kapat›ld›m.

Ne Hanefi Avc›’n›n kitab›n›n bir bölümünü yazd›m, ne de Ah-

met’in kitab›n›n yaz›m›nda onu çal›flt›rd›m. Zaten Avc› ve fi›k da ifa-

delerinde bunu teyit ettiler.

Yak›nda iddianame ç›kar (umar›m), o zaman suçumuz neymifl gö-

rür, savunmam›z› yapar›z. Ama dünyada gazeteciler ve kamuoyu t›p-

k› Türkiye’deki ço¤unluk gibi benim bafl›ma gelenin bir "intikam

operasyonu" oldu¤unu düflünüyor. Ahmet’in de Ergenekon diye tarif

edilen yap›lara karfl› oldu¤unu herhalde yazmaya gerek yok.

TUTUKLULUKLA DE⁄‹L TUTKUYLA

Benim "gerçek" ile iliflkim tutkuludur. Ö¤rendi¤im bir gerçe¤i her-

kesle paylaflmazsam yaflayamam. ‹nsan›n sevdi¤ine "seni seviyo-

rum" demesi gibidir, bir gerçe¤i gazetecinin okurlara halka aktarma-

s›. Duygular›n›z da haberin özü olan olgular da sahici olacak. O za-

man de¤il tutuklanmaya, ölmeye bile de¤er. Eee, ben de sevdi¤im

için ve mesle¤im için nefes al›r ve veririm. Sahici olarak, gerekirse

almamak üzerine veririm nefesimi.

E¤er ben Hrant Dink cinayetinde gerçe¤i söyleyemeyecek, yaza-

mayacaksam yaflaman›n ne anlam› var? Çünkü yaflamak için vücu-

dumuzun oksijene ihtiyac› var. Ruhumuzun da yaflamas› için, ruhu-

muzun oksijeni adalet duygusudur. Benim için, senin için, bizim için

hepimiz için Hrant Dink için adalete ihtiyac›m›z var.

Bu cinayetin tam olarak ayd›nlat›lmad›¤›n› biliyorsunuz ve ruhu-

nuzda bir s›k›nt› var hissediyor musunuz? ‹flte, o ruhunuzun oksijeni

olan adalet eksikli¤inden ve ben gazeteci olarak bu eksikli¤in gide-

rilmesi için 3,5 y›l çal›flt›m, her bedeli ödedim ve ödüyorum.

Yaz›y› bir baflka anekdotla bitireyim. 3 Mart 2011’de gözalt›na

al›nd›ktan sonra 5 Mart günü Say›n Savc› Zekeriya Öz’ün karfl›s›na

ç›kt›m. Üç avukat›m da yan›mdayd›. Sorulardan birisi 2009 y›l› Tem-

muz ay›nda yay›mlad›¤›m bir kitap ile ilgiliydi.

Çal›flt›¤›m Milliyet gazetesindeki flefim ile kitap üzerine yapt›¤›-

m›z bir telefon konuflmas› okundu. Konuflmada flefim bana, kitab›

henüz okuyup elefltirilerini vermeyen gazeteci büyü¤ümün "Neden

benim elefltirilerimi almadan bast›rd›. Acele etti" fleklindeki sitemini

aktar›yordu. Ben de 1,5 ay önce kitab› kendisine verdi¤imi görüfl ver-

meyince yay›nevinin iste¤i üzerine bast›rd›¤›m› söylüyordum. Ko-

nuflmada ben son olarak "Ne yapay›m istiyorlarsa beni iflten ats›nlar"

diye tepki göstermifltim.

Savc› Öz, "Bir kitap yazmak için neden iflten at›lmay› göze al›yor-

sun?" diye sordu.

Ben de cevap olarak "Say›n Savc›m, bir savafl ç›karsa devlet bana

ölümcül bir görev olan askerli¤i kanun ile verir. Ama ifl, ifade özgür-

lü¤ü, bas›n özgürlü¤ü olunca ölmek gerekiyorsa önce ben giderim"

dedim.

5 Mart 2011 günü tutukland›ktan sonra Türkiye’de ve dünyada or-

taya ç›kan ifade özgürlü¤ü ihlalleri konusundaki foto¤raf› çekmek

üzere Viyana’dan bir heyet geldi. Uluslararas› Bas›n Enstitüsü Direk-

torü Alison Bettel Mc Kenzie yapt›¤› bas›n toplant›s›nda kendisine

yöneltilen, "Türkiye’de bas›n ABD’den daha özgürdür" fleklindeki

ifadeye kat›l›p kat›lmad›¤› sorusuna "Dalga m› geçiyorsunuz? Ben

Amerika’da gazetecilik yapt›m. Orada gazeteciler hapse girme kor-

kusu olmadan mesle¤ini yaparlar." yan›t›n› vermiflti.

Türkiye’de ise gazeteciler hapse girme riskine ra¤men ve bu riski

bile bile mesleklerini yap›yorlar.

Umar›m bu korkular k›sa sürede geride kal›r.

“Ergenekon Ergenekon diyordunuz, bak›n flimdi siz de Silivri’desiniz”

Her ne kadar Baflbakan vehükümet yetkilileri tara-

f›ndan her f›rsatta gazeteci ol-mad›¤›m›za yönelik de¤erlen-dirmeler yap›lsa da, bugünyetmifle yak›n insan gazeteci-lik mesle¤ini icra ettikleri içincezaevinde tutulmaktad›rlar.Tutuklu bulunan bu insanlar hakk›ndakimi Ergenekon, kimi KCK ve kimilerifarkl› "illegal örgütlere" üye olduklar›ya da propagandalar›n› yapt›klar› ge-rekçe ve iddialar› öne sürülmüfl olmas›bu gerçekli¤i de¤ifltirmez. Kald› ki,hiçbir düzen, kendine muhalif olan in-sanlar›, muhalif olduklar› gerekçesinedayanarak tutuklamaz. Bunun için mut-laka kendine göre yasal k›l›flar bulacakve bunu toplum nezdinde meflrulaflt›r-maya çal›flacakt›r. Bugün de yap›lanbunun ötesinde bir fley de¤ildir. Bununen somut örne¤i mevcut tutuklu bulu-nan tüm meslektafllar›m›z›n üzerindeyasad›fl› olarak de¤erlendirilebilecekbir fleyin ele geçirilmemifl olmas›d›r.

Ama "ileri demokra-sisiyle" övünen ikti-dar, anlafl›lan foto¤-raf makinelerini mo-lotofkokteyli, kame-ralar› el bombas›,kalemleri ise suikastsilah› olarak görü-yor. El insaf demek-ten baflka ne denirbilemiyorum. Yafla-d›¤›m›z bu ça¤da öz-gürlükler önünde bukadar engellerin ol-mas› tek kelimeylebu güzelim ülkeyehaks›zl›kt›r. Soruyo-rum "ileri demokra-si" diyenlere; siz ül-

kemizin dünya s›ralamas›nda yüz bil-mem kaç›nc› basama¤›nda yer almas›n›içinize nas›l sindirebiliyorsunuz? Buutanç verici tabloyu de¤ifltirmek yerine,gazetecilere "terörist" yaftas› yap›flt›r-mak ve onlar› zindanlara atmay› kendi-nize nas›l yak›flt›r›yorsunuz? Bu insan-lar kimi öldürmüfl, kimin mal›na mül-küne el koymufl ki "terörist" oluyorlar?Biraz insaf ve vicdan diyorum. Amamaalesef gerek Baflbakan, gerekse hü-kümet yetkilileri ve onlara yak›n baz›medya kurulufllar›, her f›rsatta bizi birer"terörist" gibi topluma sunmaya devametmekteler. Özellikle yak›n bir zamanöncesine kadar ayn› uygulamalara ma-ruz kalan ve hakl› olarak hayk›ran bu

medya kurulufllar›n›n bugünkü tutumla-r›n›n bizleri derinden üzdü¤ünü belirt-mek isterim. Zira "terörist" olmad›¤›-m›z› ve sisteme muhalif kimli¤imizdenötürü bugün zindanlarda oldu¤umuzun,en çok da bu meslektafllar›m›z taraf›n-dan bilindi¤ini iyi biliyoruz. Buna ra¤-men bu tutumlar›n en az zindanda esa-ret alt›nda olmak kadar bizleri ac›tt›¤›n›belirtmek istiyorum. Bundan dolay› tu-tuklu bir meslektafllar› olarak bu medyakurulufllar›ndan b›rak›n bizleri savun-may›, birer "terörist" gibi bizi toplumasunmaktan vazgeçmelerini istiyorum.Bu arkadafllardan böylesi ahlaki bir tu-tumu bekledi¤imi sizler arac›l›¤›ylailetmek istiyorum. Gerek ç›karaca¤›n›zgazetede, gerekse di¤er eylem ve çal›fl-malar›n›zda bu hususun daha fazla ifl-lenmesi gerekti¤ini düflünüyorum. Çün-kü bizimle ilgili yap›lan de¤erlendirmeve yay›nlarda, koflullar›m›zdan ötürükendimizi yeterince savunma imkan›nasahip de¤iliz. Bu nedenle siz duyarl›insanlara daha fazla sorumluluk düfltü-¤ü kan›s›nday›m. Bizlerin neden tutuk-land›¤›m›z, bu yönlü çal›flmalar›n s›k-laflt›r›lmas› ve topluma do¤ru bir flekil-de anlat›lmas› temel beklentimizdir. Ya-p›lacak böylesi anlaml› çal›flmalar, zin-dandaki esaretimizin yaratt›¤› ac›y› ha-fifletecektir. Zira bizim sesimiz olacakbaflka kimsemiz yoktur.

Bunlar›n yan› s›ra son dönemlerdebelli bir ortaklaflma oluflmuflsa da hâlâmuhalif kesimlerin yeterince güçlü bir

dayan›flmay› ve birlikte mücadele etmestratejisini yakalad›¤›n› belirtmek zor-dur. Örne¤in sistematik bir flekilde bas-k›ya maruz kalan Kürt bas›n-yay›n ku-rumlar›na sahip ç›kma çok zay›f kal-maktad›r. Elbette düzen sahipleri içinKürt-Türk fark etmiyor. Muhalif olanhepsine yöneliyor ve inan›lmaz bask›-lar uyguluyor. Ama burada Kürt bas›nkurumlar›na özel yönelimler bulunu-yor. Bunu görmek ve bunun için dahafazla sahip ç›k›lmas› gerekti¤ini düflü-nüyorum. Bu söylediklerimin Kürtbas›n kurumlar› için de geçerli ol-du¤unu belirtmek istiyorum.

De¤erli arkadafllar, birçok arkadafl›nyorum beklenti ve görüfllerini sizlerle pay-laflaca¤›n› bildirdi¤im için fazla uzatmakistemedim. Ben de k›saca bu düflün-celerimi sizlerle paylaflmak istedim. Ken-dimle ilgili olarak da k›saca flunlar› pay-laflabilirim. Ben yaklafl›k 20 ayd›r "KCKAdana bas›n sorumlusu olmak" iddias›ylatutuklu bulunuyorum. Bu 20 ayl›k süreçiçerisinde her ne kadar iki duruflmayaç›kar›lm›flsam da halen ifadem dahial›nabilmifl de¤ildir. Bir dahaki duruflmada 15 Eylül 2011’de yap›lacak. Bu dademek oluyor ki bu tarihe kadar tutuklukalmaya devam edece¤im.

Tekrardan bu anlaml› çal›flman›zdandolay› sizleri kutluyor, selam, sayg› vesevgilerimi gönderiyorum. Özgürlük-lerin s›n›rland›r›lmad›¤› ve herkesinrengi ve fikriyle yaflad›¤› bir dünyadile¤iyle…

Nedim fiENER

Silivri 2 No’luKapal› L Tipi

Cezaevi

SEY‹THAN AKYÜZ‘İddialargerçeği

değiştirmez’

Türkiye’de yaflay›pda, birazc›k top-lumsal sorunlarla

ilgili olan herkes bilir ki;her dönem memleketinhapishaneleri flairleri, ya-zarlar›, ayd›n ve gazeteci-leri a¤›rlam›flt›r!..

Bilinir bu co¤rafyadadüflünmenin, yazman›n,üretmenin, gerçekleriyüksek sesle dile getirme-nin, itiraz etmenin bedeli-nin büyük oldu¤u!..

Say›s› hiç de az de¤ildirbu topraklarda gazeteci,ayd›n cinayetlerinin!..

Pay›n›za yaflamak dü-flerse e¤er; "Seç, be¤enal!" misalidir hapis ceza-lar›…Üstelik aylarca hiçsorgusuz sualsiz; ne için tutukland›¤›n›z›, neyle yarg›land›¤›n›z›bilmeden hapis yatmak da; 2006 y›l›nda yürürlü¤e konulan Te-rörle Mücadele Yasas›’n›n (TMY) bir ekstras›d›r!..

Bilirsiniz bu co¤rafyada "minareyi çalan k›l›f›n› da uydurur"kural›n›n geçerli oldu¤unu…Uymad›¤›nda da, hiç zorlanmadan"ben yapt›m, uysa da olur uymasa da" derler. Ma¤dur olana ise,bedel ödeye ödeye hakl›l›¤›n› kan›tlamak, olmayan adaleti ara-mak düfler.

Anti-demokratik yasa ve bask›c›-faflizan uygulamalar›n hü-küm sürdü¤ü ülkemizde, haks›z yere y›llarca hapiste kalman›n,hakk›n›zda onlarca hatta yüzlerce y›la varan hapis cezalar› isten-mesinin a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetle yarg›lanman›n da bir önemiyoktur!..

Kamuoyu bask›s› olufltu¤u bu tip durumlarda ise, devlet, hü-kümet ad›na aç›klama yapmak zorunda kald›klar›nda da; ikna-c› gelene¤e uygun olarak önceden haz›rlanm›fl, formüle edilmifl"yan›tlar" gözlerimizin içine baka baka tekrar ediliyor!..

Ahmet fiIK ve Nedim fiENER’in tutuklanmalar›n›n ard›ndanbildi¤im kadar›yla ilk kez, tutuklu gazetecilerle ilgili bu kadarkitlesel protesto gösterileri oldu. Çok say›da meslek örgütü vemeslektafl›m›z›n bu ortak hareketi hükümetin bafl›, BaflbakanErdo¤an’› bu konuda aç›klama yapmak zorunda b›rakt›…

"Gazetecilik faaliyetinden dolay› hapiste yatan yoktur" dedi. Ayr›ca Erdo¤an, bu aç›klamas›nda cezaevinde 27 gazeteci ol-

du¤unu, onlar›n da anayasal düzeni zorla de¤ifltirmeye kalk›fl-mak, terör örgütüne üye olmak, cinsel istismar, nitelikli ya¤ma,ateflli silah bulundurma, resmi belgede tahrifat suçlar›ndan tu-tuklu oldu¤unu iddia etti…

Erdo¤an’›n aç›klamas›nda siyasi nedenlerle adli suçlar› bir-likte anmas›n›n kötü bir demagoji, çirkin bir kurnazl›k oldu¤u-nu belirtip geçeyim…

Burada esas olarak biz tutuklu gazeteciler bak›m›ndan önem-li bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Tutuklu bulunan ve say›s› 60’› geçen gazeteciler sorunundaBaflbakan Erdo¤an’›n belirtti¤i anayasal düzeni zorla de¤ifltir-meye kalk›flmak, terör örgütüne üye olmak, propagandas›n›yapmak iddialar› flu an da tutuklu bulunan ve yarg›lanan gaze-teciler için haz›rlanan iddianamelerde mevcuttur.

Yurtsever, sosyalist bas›ndan gazete ve dergilerin sahip ve ya-z› iflleri müdürleri bile toplatma ve kapatma cezalar›na gerekçeolan yaz›lar nedeniyle yarg›lan›rken, illa ki yasad›fl› bir örgütleba¤lant›s› kurularak haz›rlanm›fl iddianamelerle yarg›lan›yorlar.

Dolay›s›yla Baflbakan Erdo¤an’a ve yine ayn› do¤rultudaaç›klama yapan Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’e bu aç›klamay›yapma olana¤›n› veren Terörle Mücadele Yasas› gerçe¤ini gör-meden, bu ucube, bask›c›, insan hak ve özgürlüklerini ayaklaralt›na alan yasan›n kald›r›lmas› için mücadele etmeden, Türki-ye’de gazetecilerin, yazarlar›n, ayd›nlar›n tutuklanmas›n›n önü-ne geçilemeyece¤i görülmek zorundad›r.

2006 y›l›nda yürürlü¤e koyduklar› TMY bugün bütün ilerici,demokrat, ayd›n, sosyalist her meslekten bireyin ve kurumlar›ntepesinde Demoklesin k›l›c› gibi salland›r›lmaktad›r. Ve ne ya-z›k ki, Ahmet fiIK ve Nedim fiENER’in tutuklanmalar›na kadarbu gerçek maalesef görülmedi. Tutsak gazeteciler olarak bizler,çok az say›da meslektafl›m›z ve kurumun dayan›flma çabalar›y-la tutsakl›¤›m›z› yaflayageldik.

Daha düne kadar (ki, bugün de önemli oranda bu durum ge-çerlidir) devletin, hükümetin bu tipten iddialar› yayg›n medya-da çal›flan gazeteciler ve meslek örgütlerimizce de itibar gör-müfl, görmektedir!..

Evet! Genifl bir kesime göre, Bas›n ve RTÜK Yasas›’na görekurulmufl ve yay›n faaliyeti yürüten kurumlar ve çal›flanlar›;radyo, televizyon ve gazete olarak de¤erlendirilmiyor. Buralar-da çal›flanlar da gazeteci görülmüyor. Y›llardan beri ortada ko-caman bir çifte standart ve keyfiyet var. Devlet ve hükümetlerde, bu yaklafl›mlar› arkas›na alarak, anti-demokratik, faflizan ya-salar›n› yürürlü¤e koyup, uygulad›, uyguluyor!..

En genel hatlar›yla çizmeye çal›flt›¤›m bu tabloya ilerici, yurt-sever ve sosyalist bas›n›n pay›na düflen eksik ve zaaflar› da ek-leyerek bitireyim yaz›m›..

Esas olarak muhalif bas›n›n kendi çal›flanlar›, bask› ve sindir-me fiilen kendine yöneldi¤inde sesini yükseltmesi…

Türkiye’de anti-demokratik, bask›c›, faflizan yasalar›n yürür-lükte olmas›n› "kan›ksamak" ve bu tip sald›r›lar söz konusu ol-du¤unda, ilk anda bir tepki gösterip, devam›n› getirmemek, mü-cadeleyi genellefltirme üzerine planlar yapmamak…

Sald›r› kime yönelirse yönelsin, bunu kendisine yönelmifl birsald›r›ym›fl gibi alg›lay›p, buna uygun bir refleksi, hareketi ör-gütleyip, karfl› duramamak!..

Ve bir de, tutuklu gazeteci herhangi bir nedenle çal›flt›¤› ku-rumla aras›na bir mesafe koymay› tercih etmiflse flayet; ilgili ku-rumun cehaletle-sakilli¤i birlefltirerek tarihi yeniden yazmayakalk›flmaktan tutun da, o gazeteciyle ilgili haberleri görmezdengelmeye, sansürlemeye, ellerinden gelse tutuklu gazeteciler lis-tesinde ad›n› çizmeye kadar düzeysiz davran›fllar› da ekledi¤im-de; biz tutuklu gazetecilerin durumuna dair tablo en genel hat-lar›yla ortaya ç›kar…

Sonuç olarak; TMY kald›r›lmad›kça, bas›n üzerindeki anti-demokratik bask›lara son verilmedikçe, bugün bizi tutsak edenyasalar›n bir gün size de, herkese dokunabilece¤ini…

Bas›n meslek örgütleri baflta gelmek üzere, tüm meslektaflla-r›m›z›n, bas›n›n duyarl› olmas› gerekti¤i beklentimi(zi) tekraretmek istiyorum.

Sansürün "kald›r›l›fl›"n›n 103. y›ldönümünde hofl geldin TU-TUKLU GAZETE!..,

Emek veren tüm meslektafllar›m›n, kifli ve kurumlar›n eline,eme¤ine sa¤l›k!.. Tutuklu Gazetecilerle Dayan›flma Platformuiçerisinde yer alan tüm kurum ve flah›slara teflekkür ve sev-gilerimi gönderiyorum.

Füsun ERDO⁄AN

Kand›ra 2 Nolu TTipi Hapishanesi

NEDEN HAP‹STEY‹Z?!

AdanaKürkçüler Cezaevi

5 22/7/11 17:28 Page 1

Page 6: Tutuklu Gazete

6 PAZAR 24 TEMMUZ 2011 TUTUKLU GAZETE

Bu ülke-

de ga-

z e t e c i l e r

öyle bir du-

ruma geti-

rilmifl ki ne-

r e d e y s e

mesle¤ini

y a p a m a z

haldedirler.

Her zaman

iktidar›n so-

¤uk nefesi-

ni ensele-

rinde hisse-

diyorlar. Az

da olsa bu-

na karfl›

ç›kmak is-

teyen he-

men cezaevine at›l›yor. Baflbakan’› elefltirmek

bile tutuklanma nedeni olabiliyor. A¤z›n› aç›n-

ca dava üstüne dava aç›yorlar. Bu bask›lar sa-

dece tutuklama ve dava açmalarla kalsa yine

de iyidir. Onun mesleki hayat› sona eriyor.

Bu yaflananlar›n yan›nda bir de siz Kürt ga-

zeteciyseniz size beterin beterini yaflatmak için

ellerinden ne geliyorsa yap›yorlar. Siz bir yan-

dan iktidar›n zulmüyle karfl› karfl›yas›n›z, di¤er

yandan da hiç kimse size sahip ç›kmaz. ‹flte

bunun için Kürt gazeteciye yap›lan zulmü giz-

leme gere¤i bile duymazlar. Neredeyse bat›da

yap›lanlar size yap›lanlar›n yan›nda ödül gibi

kal›yor.

Bize yönelik gelifltirilen bask›lar›n daha iyi

anlafl›lmas› için k›sa da olsa sizinle paylaflmak

istiyorum. Kürtçe olarak ç›kard›¤›m›z Azadiya

Welat (Ülkenin Özgürlü¤ü) gazetesi 1996 y›-

l›nda haftal›k olarak yay›n hayat›na bafllad›.

Uzun bir aradan sonra 15 A¤ustos 2006’da

Türkiye’de ilk kez günlük olarak ç›kmaya bafl-

lad›. Gazeteyi ç›kard›¤›m›z ilk günden baflla-

yarak bugüne kadar her türlü bask›ya maruz

kald›k. Ben ve benden sonra gazetenin yaz›ifl-

leri müdürü olan arkadafllar›ma as›rlar› aflan

cezalar verildi. Gazetemiz bu süre zarf›nda

tam 9 kez hukuksuz bir flekilde birer ay sürey-

le kapat›ld›. En son 12 Haziran 2011 tarihinde

yani Genel Seçimlerin yap›ld›¤› gün Azadiya

Welat gazetesine 15 gün kapatma cezas› veril-

di. Bu kapatmalar›n d›fl›nda yüzlerce çal›flan›-

m›z fiziki sald›r›ya u¤rad›. Ayr›ca yüzlerce ça-

l›flan›m›z sudan ucuz bahanelerle tutukland›lar.

Adana çal›flan›m›z Metin ALATAfi ölü olarak

bulundu. ‹flte bize bunlar reva görülürken hiç

kimseden ses ç›kmad›. B›rakal›m bize sahip

ç›kmalar›n›, bir kez bile bunun haberini yap-

mad›lar. Sadece ve sadece öldürüldü¤ümüzde

ve rekor cezalarla cezaland›r›ld›¤›m›zda haber

yap›ld›. Bunun d›fl›nda hiçbir haber yap›lmad›.

Bize yönelik yap›lan bask›lar›n baflka bir bo-

yutu da yarg› eliyle yap›land›r. Y›llarca Kürtçe

dili inkar edildi ve yok say›ld›. Ama söz konu-

su yarg›lama oldu mu hiç zaman kaybetmeden

dava üstüne dava aç›yorlar. Biz Kürtçe savun-

ma yapmak için dilekçe verece¤imiz bir mah-

keme bulamazken, s›ra bize karfl› dava açma-

ya gelince onlarca mahkeme davay› almak için

s›raya giriyorlar. Bu flekilde davran›larak ada-

let sa¤lanmaz. E¤er mahkemeler adaleti da¤›-

tan kurum olarak görülmek isteniyorsa her

fleyden önce resmi ideolojiden ald›¤› duygula-

r›n› bir kenara b›rakarak vicdan›n sesini dinle-

mesi gerekir. Bunu yapmad›klar› sürece adale-

ti bir tarafa b›rak›n birer robot haline gelirler.

Bu da bu ülke için sa¤l›kl› bir gidiflat olmaz di-

ye düflünüyorum.

Bir ülke düflünün ve o ülkenin Baflbakan’›

daha bas›lmam›fl kitab› baflka bir fleye benze-

tecek ve üstüne üstlük cezaevinde bulunan ga-

zetecilere yönelik de flunlar› söyleyecek: "On-

lar düflüncelerinden dolay› cezaevinde de¤il-

dirler. Baflka suçtan dolay› cezaevindedirler."

Bu flekilde konuflan bir Baflbakan oldu¤u süre-

ce mahkemelere gerek kalmam›flt›r. Zaten o

cezay› vermifltir. Adaletten uzak olan mahke-

meler ise bunun d›fl›na ç›kamaz. Ve onlar da

gere¤ini yap›yorlar. Biz Kürt gazetecilerine

as›rlar› aflan cezalar vererek bunu yap›yorlar.

Ben de tutuklu bir gazeteci olarak flunlar›

söylüyorum. Benim dosyamda gazeteler d›-

fl›nda hiçbir delil bulunmuyor. Bana verilen

166 y›l 6 ayl›k ceza sadece gazetede yer alan

yaz›lardan dolay›d›r. Bir de dosyada kendisi-

ni bilirkifli diye tan›tan ve Kürtçe bilmeyen bir

kiflinin çeviri raporu mevcuttur. Raporu yazan

kifli aynen flunu söylüyor: "Anlad›¤›m kada-

r›yla çevirdim." ‹flte böyle biri bilirkifli olabi-

liyor. Ben çarp›t›lan yaz›lardan söz etmiyo-

rum bile. O konuya girsem onlarca sayfay›

bulabilir.

Ben son olarak flunlar› belirtmek istiyorum.

Bunca cezaya ra¤men ve 2,5 senedir cezaevin-

de bulunmama ra¤men vicdanen rahat›m.

Çünkü ben bir kifliye bile haks›zl›k etmedim

ve onun hakk›n› gasp etmedim. ‹nan›yorum ki

bize bunlar› reva görenler vicdan azab› çeke-

cekler.

Biz ise akflamlar› rahat ve huzurlu bir flekil-

de bafl›m›z› yast›¤a koyabiliyoruz.

Bundan sonras›n› art›k onlar düflünsün.

Kürt gazeteci olmak

Bas›n-yay›n kurumlar›n›n varolufl gerekçesi; her-

hangi bir kamu ya da özel kitle iletiflim arac›n›

kullanmak suretiyle toplum yarar›na faaliyet göster-

mektir. ‹lgili kurumun yay›n kapasitesi oran›nda ye-

rel, bölgesel, ulusal veya uluslararas› düzeyde geli-

flen olaylar› aktarmak, toplumu ayd›nlatmak, müm-

kün oldukça h›zl›, do¤ru, tarafs›z ve özgürce olufl-

turmak, haberlefltirmektir.

Genelde kabul gören anlay›fl, özgür bir bas›n›n

olabilmesi için öncelikle bas›n ahlak›n›n olmas› ge-

rekti¤i yönündedir. Bu anlamda sert bir girifl yapa-

l›m: Türkiye’de bas›n özgürlü¤ü de ahlak› da yok-

tur. Bas›na güven ve sayg› da yoktur. Mevcut bas›n-

yay›na olmamal›d›r da. Hatta evrensel tan›m› ve

misyonuyla irdelendi¤inde, iki elin parmaklar›n›

geçmeyecek kadar olan özgün-özgür Kurumlar /ya-

y›nlar d›fl›nda Türkiye’de gazetecilik bile yoktur, di-

yebiliriz.

Dünyada XIX. Yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren ga-

zetecilik; yüce amaçlar› olan toplum yarar›na ve fi-

kir iflçili¤i esas›na dayanan en sayg›n meslek olarak

tan›mlanagelmifltir. Halk›n sesini, toplumun iç ve d›fl

sorunlar›n› oldu¤u gibi yans›tmak, sayg›n mesle¤in

gereklerini yerine getirmenin zorunluluklar›ndand›r.

Gazetecilerin yapt›¤› bu görev, onlara da meslekleri-

nin sayg›nl›¤›ndan pay›n› verir. E¤er gerçekten "ga-

zeteci" ise! Dünyada XIX. Yüzy›lda bu denli sayg›n,

de¤erli olan günümüzde de tan›m olarak böyledir-

gazetecilik XXI. Yüzy›lda Türkiye’de ne durumday-

m›fl, ne derece sayg›nm›fl ona bakal›m.

Bas›n-yay›n kurumlar›n›n sayg›n ve güvenilir ol-

mad›¤›n› birçok araflt›rma sonucunda (anket vb.) an-

layabiliyoruz. Yak›n tarihte yap›lan bir ankette bu

gerçek çarp›c› bir biçimde sözlerimizi do¤rular nite-

likteydi. Ankete kat›lan insanlara, "bas›n-yay›na gü-

veniyor musunuz, inan›yor musunuz?" fleklinde so-

rular sorulmufltu. Soruya verilen "evet" cevab›n›n

oran›, Türkiye’de bas›n-yay›n›n bitti¤inin ilan›yd›

resmen: binde dört! Baflka bir ifadeyle, bu ülkedeki

her bin insandan sadece dördü bas›n-yay›n kurumla-

r›na inan›yordu. Sonuçlar ›fl›¤›nda farkl› bir araflt›rma

yap›lsayd›, bu iflle birinci ve ikinci dereceden ilgile-

nen insanlar›n da bas›n-yay›na yani kendilerine inan-

mad›klar› gibi bir baflka sonuca ulaflmak mümkün

olabilirdi ki, M. Ali Birand (kendisi medya tekelleri-

nin k›demli gazetecilerinden biridir), "olur olmaz ha-

berler yap›yoruz. ‹flin ilginci insanlar inan›yor, bir sü-

re sonra biz de o haberlerimize inan›yoruz. Art›k

böyle olmuyor!" mealinden sözleriyle itirafta bulun-

mufltur. Peki anketlerin sonucu sürpriz mi? Bizce ha-

y›r! Hatta bu oran F›rat’›n do¤usunda s›f›ra bile ine-

bilir. Nedeni de basit. Bu ülkede en çok Kürtler ile il-

gili yalan haber yap›l›r.

Özcesi, toplum, bas›n-yay›na inanm›yor. Bas›n›n

kendine sayg›s› olmad›¤› için "sürü" sayd›¤› toplum-

dan sayg› da görmüyor. Öyle ya, bir yay›n›n sayg›n-

l›¤›, her fleyden önce do¤ru, ilkeli, tarafs›z ve özgür

haberlerinde, duruflunda gizlidir. Yay›nlar için bu

mesleki sorumluluktan çok okuruna sayg›s›n›n da bir

gere¤idir.

Yine gazetecili¤in temel ilkeleri vard›r. Dünyada

bu ilkelerin kökeni BM ‹nsan Haklar› Evrensel Be-

yannamesi’ne kadar götürülebilir. (10 Aral›k 1948)

Türkiye’de ise Bas›n Ahlak Yasas› 1960’ta, Bas›n

Meslek ‹lkeleri ise (ka¤›t üstünde kalsa da) 1988’de

kabul edilmifltir. Ancak ne dünya ölçülerine ne de

kendi ölçülerine dikkat etmemifllerdir, Türkiye’deki

gazeteciler. Bu yönüyle bak›ld›¤›nda yap›lan gazete-

cilik de¤ildir. Kâr amac›yla kurulmufl flirketlerin-ku-

rumlar›n "haber" diye pazarlad›¤›n›, rant koparmak

için silah gibi kulland›¤› ticari bir faaliyettir. ‹ktidar

tokmakç›l›¤› veya ya¤danl›¤›d›r. Özellikle Kürtler,

Ermeniler vb. halklar (tarihsel ve güncel düflmanlar)

söz konusu oldu¤unda, milliyetçilik sosuyla iktidara

(ordu olarak da

anlayabilirsiniz)

yaranmak için, si-

yasi nitelikte da-

ha çok küfürna-

meler yaz›l›r.

Özel savafl daire-

sinin kalemflörlü-

¤ünü yapan "köfle

kad›nlar›"ndan

tutun da, üzerine

silah ve panzerle

giden, ülkesini

büyük bir gaz

odas›na çeviren

polise tafl atan,

zafer iflareti ya-

pan bölgenin "kü-

çük generalleri"ni

teflhir etmek için

hayat›n› ortaya

koyan "milli kahraman" sokak muh(a)birine kadar,

bütüne yak›n provokatör "gazeteci", televizyoncu vs

direkt özel –psikolojik – kirli savafl koordinatörlü-

¤ünce hareketlendirilerek bir orkestra uyumuyla sis-

temin "emir kulu" olmaya Kürt ve di¤er halkla-

ra/az›nl›k gruplar›na, herkese küfür etmek, hedef

göstermek için çabalarlar. Özellikle Kürtler ile ilgili

haberleri inceleyen dikkatli bir gözlemci, bu anlay›-

fl›n ve "haber dili"nin bir merkezden yöneltildi¤ini

çok rahat anlar.

Mesela BDP yöneticilerinin, eylem etkinlikleriyle

ilgili haberlerin gündeme gelmesi için ya bir çat›flma-

n›n olmas› gerekir ya da bir çat›flmaya-lince zemin

haz›rlamak için çarp›t›lm›fl beyanatlar› verilir. Yine

BDP’li siyasetçilerin sözleri daima, "iddia etti", "ile-

ri sürdü" vb. eklerle bitirilir. Bunun da bas›n alan›nda

anlam› "söylüyor(lar) ama inanmay›n"d›r. Çok so-

mut olaylardan herhangi bir görüfl bildirimine kadar

bu "dil" egemendir söz konusu yay›nlara. Özellikle

Kürtler ile ilgili haberlere bir "milliyetçi kulp" takar

bu kurumlar ki, bunun F›rat’›n bat›s›na negatif mesaj

verme amac› vard›r. Deyim yerindeyse Türkiye’de

bas›n-yay›n savafl alanlar›n›n öncü birli¤i gibidir.

Normalde fikir iflçisi iken burada "fikir komando-

su"dur gazeteci. Zap merkezli/hedefli "günefl operas-

yonu" sürecinde yap›lan haberler hat›rlan›rsa ne de-

mek istedi¤imiz anlafl›l›r.

Hadi Kürtler olarak anlad›k, bize düflman bir bas›n

gerçe¤i var… Peki ya dillerinde besmele olan "vatan-

millet"i için neden bile bile düflmanca haber-yay›n

yap›yor "vatansever bas›n?" Sorumuzun cevab›, ba-

s›n›n karakteri ve iktidar ile olan iliflkisinde gizlidir.

"Ana ak›m medya", "merkez medya", "kartel med-

ya", "tekelci medya/bas›n", "burjuva bas›n", "boyal›

bas›n", "Mehmetçik bas›n" vs. ço¤altmak mümkün.

Çeflitli bas›n tan›mlamas› yak›flt›rmas› vard›r ve hep-

si de kendi çap›nda do¤rudur.

Bas›n-yay›n için bu kadar çeflitli tan›mlaman›n ya-

p›lm›fl olmas›, kapsam› ve önemi ile ilgili olsa gerek.

Nitekim bas›n-yay›n›n toplumu yönlendirme, etkile-

me, ayd›nlatma gibi önemli siyasal, sosyal, kültürel

ifllevleri de vard›r. Bundan dolay›d›r ki "dördüncü

kuvvet" tan›m› da yap›l›r medya için. Yasama, Yürüt-

me, Yarg›dan sonra geldi¤i söylense de asl›nda yürüt-

me ile el ele gider ve Yasamay› da yarg›y› da denet-

ler, etkiler, yürütür. (ço¤unlukla iç iktidar yollar›n›n

flantaj ve bak› arac› olarak kullan›l›r.)

Öyle ki 1992’de dönemin Baflbakan› Demirel, yar-

g›y› da geride b›rakarak, Kürt sorununu kast ederek,

"bas›n istedi¤imiz gibi çal›fls›n bu sorunu çözeriz"

demifltir. Tabii Demirel’in çözüm mant›¤›n› biliyo-

ruz. O ayr› konu… Muazzam etki gücüne sahip olan

bas›n-yay›n›n nas›l kullan›ld›¤› ortada. Daha da anla-

fl›l›r k›lmak için güncel gerçekli¤e iliflkin de birkaç

sözclükle bas›n-yay›n faaliyetlerine de¤inelim.

Sisteme göbek ba¤› ile ba¤l› bas›nda yay›mlanan

diziler, spor, kültür, film, magazin vb. programlar›n

hepsini inceleyelim. Görece¤iz ki yap›lmak istenen

apolitik bir gençlik, yoz-güdülerine ba¤lanm›fl bir

toplum yaratma hedefi-amac› öne ç›kar. Daha bilinen

bir ifadeyle toplum, bas›n-yay›n öncülü¤ünde "35"

ile flekillendirilir. Cinsellik, spor, sanat-kültür, edebi-

yat, hukuk, bilim, felsefe vb. belli bafll› alanlar obje-

lefltirilerek toplum faflizmin "gösteri toplumu"na dö-

nüfltürülür. Bu konuda sistemin sac ayaklar› ya da

mimarlar› ulus-devletler, küresel flirketler ve medya

tekelleridir.

Toplumu özünden boflaltma, ahlaki aç›dan bitirme,

politik yönden çökertme; varsa toplumu etkileyecek

bir güç/örgüt/ideoloji, topyekün karalama kampan-

yalar›yla çarp›tma, mevcut iktidar d›fl›nda alternatif-

sizmifl gibi gösterme (örne¤in; "ya AKP ya da

CHP’ye oy verin, olmazsa MHP de olur" türünden

seçim dönemi yay›nlar›n› hat›rlayal›m)… Bütün

bunlar ve daha fazla toplumda biraz robot, biraz hay-

van, az bir fley de uysal bir insan olarak" "ye-iç-yat

felsefesi"yle yürüyen siyaset-memlekete düflünme-

yen bir "model insan" yaratmakt›r.

Bu çerçevede üç temel güdü hareketlendirilir. ‹lk

ikisi biraz daha gizliden yap›l›rken, üçüncüsü çok

aç›k ve en yo¤un kullan›lan›d›r. Bunun içindir ki, bis-

küviden arabaya, sak›zdan emlak reklamlar›na kadar

kullan›lan "obje" kad›nd›r. Bas›n yay›n›n içine düfltü-

¤ü bu durumu görünce rahatl›kla birçok dev bas›n-

yay›n kurumunun gazetecilik yapmad›¤›n› savunabi-

liyoruz.

Önyarg›l› de¤erlendirmelerde bulunmad›¤›m›z›

gazetecili¤in temel ilkelerden sadece bir tanesini

paylaflarak gösterelim.

"Gazeteci, baflta bar›fl, demokrasi ve insan haklar›

olmak üzere, insanl›¤›n temel evrensel de¤erlerini,

çok sesli¤i, farkl›l›klara sayg›y› savunur. Irk, etnisite,

cinsiyet, milliyet, din, dil, s›n›f ve felsefi inanç ayr›-

m› yapmadan tüm uluslar›n, tüm halklar›n ve tüm bi-

reylerin haklar›n› ve sayg›nl›¤›n› tan›r. Bir ulusun, bir

toplulu¤un ve bireylerin kültürel de¤erlerini ve

inançlar›n› veya inançs›zl›¤›n› do¤rudan sald›r› ko-

nusu yapamaz. Gazeteci, her türden fliddeti hakl› gös-

terici, özendirici ve k›flk›rt›c› yay›n yapmamaya özen

gösterir." Tek bir gazetecilik ilkesi böyle !

Tabii ki gazetecilerin de ideolojik- politik görüflleri

vard›r ve bunlar› aç›klama haklar›na sahiptirler. An-

cak bunu haberlerinde yapamazlar. Yorum yazabilir-

ler bunun için ve haber ile yorumu net bir flekilde ay›-

r›rlar. Hakaret, iftira bir haberin içinde hiç ama hiç yer

almamal›d›r. Ama gelin görün ki Türkiye’de yafl›yo-

ruz. Belki ciddi anlamda, Cumhuriyet tarihi hatta Os-

manl› y›llar›nda bile gazetecilik kurallar›na uyulma-

m›flt›r. Lakin son otuz ile otuz befl y›ld›r bu topraklar-

da gazetecili¤in esamesi bile okunmamaktad›r.

Sonuç olarak bas›n-yay›n ciddi bir güçtür ve flu an

Türkiye’nin en etkili, en büyük kurumlar› varolufl ge-

rekçeleriyle çeliflmektedir. ‹lkelerinin ve ülkelerinin

can›na okumaktad›rlar… Bu ülkenin bütün sorunla-

r›n› bas›n çözer demiyoruz; ama Demirel’in sözü ter-

sinden ve olumlu anlamda do¤rudur: "Bas›n isterse,

görevini do¤ru yaparsa bu sorun üç ayda çözülür."

M›s›r, Tunus, Libya, Suriye vb. Ortado¤u ülkelerinde

yaflayan asl› HALKLARIN ÖZGÜRLÜK BAHARI

olan devrimsel geliflmeyi Kürt co¤rafyas›n› etkile-

mesin diye mi "Arap bahar›" olarak adland›r›yoruz.

On y›llar›n özgürlük ve demokrasi mücadelesini gör-

mezden geldi bas›n›m›z. Gazete bürolar› bombalan-

d›¤›nda, muhabirler öldürüldü¤ünde, da¤›t›mc›lar sa-

t›rlarla do¤rand›klar›nda "dilsiz fleytan"lar› oynayan-

lar acaba bir çocuk heyecan› ve safl›¤›yla "Kral Ç›p-

lak" diyebilecekler mi?

May›s ay›ndan beri cezaevindeyim. Cezaevin-de olma gerekçem ise trajikomik. 2008 1

Eylül Dünya Bar›fl Günü’nde kulland›¤›m›z bar›flcümleleri maalesef hüküm giyme gerekçesi oldu.Bar›fla dair cümle kurmak yasak art›k. Bar›fl söz-cü¤üne bu kadar tepki niye?

Türkiye’de her geçen gün artan cezaevleri veyap›m›na bafllanan cezaevlerini de katarsak yazar,çizer, gazeteci, ülkenin düflünen, sorgulayan in-sanlar›n›n daha çok cezaevine gelece¤i görülüyor.

Seçimlerde özellikle Erdo¤an’›n gazetecilereyönelik aç›klamalar› ise dehflet verici niteliktedir.Milliyet gazetesinden Nuray Mert’in yaz›s›ndankaynakl› olandan tehditleri vahameti bir kat dahagösteriyor. Vedat Kurflun’un ald›¤› ceza keza teh-likeyi gözler önüne seriyor.

Bizim ülkemizde korku imparatorlu¤u yarat›l-m›fl durumda. Bu imparatorluk gazeteleri kapata-rak, gazetecileri tutuklayarak, hükümlerini vere-rek cezaevlerine gönderiyor. Korku imparatorlu-¤u büyüdükçe medya terörüne dönüyor.

Korku imparatorlu¤u-medya terörü bugünbakt›¤›m›zda dil, din, etnik kimlik dinlemiyor.Kalemini özgür b›rakanlar›n kalemini k›rabiliyor. Kalemik›r›lan gazetecileri ise katledebiliyor.

Hrant Dink’de gördük bunu. Hrant Dink hayk›r›yordu‘katledilebilirim’diye fakat medya olaylar› k›flk›rtarak özgürgazetecilik ad› alt›nda hedef haline getirebildi. Sonras› ahvah ettik.

Bugün Hrant Dink’in bafl›na gelen yar›n Bask›n Oran’›nda bafl›na gelebilir. Bask›n Oran’a gelen tehdit mektubunuokuduk. Bask›n Oran’›n kalemi k›r›ld›¤›nda nas›l hesap ve-rilecek, suçlu arayaca¤›z. Peki, korku imparatorlu¤u üstünedüflen pay› ‘Bana dokunmayan y›lan bin yaflas›n’m› olacak?

Peki, Yeni fiafak gazetesi yazar› kalemini kime do¤rulttuda gazeteden flu sat›rlar döküldü: "Bizim AB özgürlü¤üneihtiyac›m›z yok, Ortado¤ulu güçler yan›m›zdad›r." Bu söz-leri yazan kalem hangi güce dayan›yor? (K›r›lmayan kalem-lere)

‹ktidar›n TRT 6’y› açmas›yla Kürt dilini özgürlefltirdi¤ini

iddia etti¤i, öte yandan Diyar-bak›r’da GÜN-TV’nin her günRTÜK cezalar›yla karfl› karfl›-ya kald›¤› ve koordinatörü Ah-met Birsin’in cezaevinde kal-mas› özgürleflme tan›m›n› orta-ya koyuyor.

Özgür Radyo Genel Yay›nYönetmeni cezaevinde... Alter-natif yay›n yapan radyo veTV’ler cezaevinde... AzadiyaWelat, Vedat Kurflun 160 y›llacezaevinde... Emine Demir100 küsur y›lla, Gurbet Çakarayn› flekilde...

Hapishane, bedeni bir me-kana kapatmak, ikisinin uzan›-m› ve zaman› üzerindeki ta-hakküm ve tasarruf hakk›n›baflkas›na devrettirmektir ki endehfletli fliddet bu olmaktad›r.

Hapishane iktidara verilmiflolup, amaç kötülü¤ü toplum-

dan uzaklaflt›rmak, art›k ceza sürecinin en gizli parças› olanceza çektirme bafllam›fl olur. Düflünce cezai sistem olarakbedene verilir. Beden mahkum edilir.

Bu tasarrufu daha fazla eline almak isteyen korku impa-ratorlu¤u, daha fazla kalemi cezaevine atmak ya da katlet-mek istiyor.

Bu gidiflata dur demek için bütün kalemleri özgür, taraf-s›z yay›nc›l›¤a davet ediyoruz. Yar›n›n garantisi yok, bugünhedef Nuray Mert, Bask›n Oran ve alternatif yay›nc›lard›r.Ve di¤er gazeteciler olacakt›r.

Yar›n›n hesab› yok...Dilimizden dökülen m›sralarla Merhaba demek istedim.Eme¤i geçen bütün arkadafllara teflekkür ediyorum. ‹lgi-

nizin büyük heyecan yaratt›¤›n›, coflku uyand›rd›¤›n› belir-tebilirim.

Özgür kalem tutan ellerin, kalemlerin özgür kalmas› dile-¤iyle.

Vedat KURfiUN

Diyarbak›r D Tipi Cezaevi

Faysal TUNÇ

MardinE-Tipi Kapal›

Cezaevi

Rohat EMEKÇ‹

Mardin E TipiKapal› Cezaevi

Fikir ‹flçisi mi, Fikir Komandosu mu ?

‘Cezaevinde olma gerekçem trajikomik’ ‘Sevgilerimi gönderiyorum’

Cumhurbafl-

kan› Abdullah

Gül'ün geçti¤i-

miz günlerde

verdi¤i bir be-

yanat, ifade ve

bas›n özgürlü¤ü

konusunda dev-

let zihniyetini

yans›tan ibretlik

örneklerden bi-

riydi.

Biriydi diyo-

rum, çünkü da-

ha öncesinde

Baflbakan Re-

cep T. Erdo¤an

da dahil olmak

üzere devlet/hü-

kümet ad›na ko-

nuflan baflkaca

yetkili flahsiyetlerin Cumhurbaflkan›'yla ayn› mahi-

yetteki beyanlar› pefl pefle yans›m›flt› bas›na. Konuy-

la ilgili yo¤un tart›flmalar›n önü de aç›lm›flt› böylece.

Özellikle Ahmet fi›k ve Nedim fiener gibi muha-

lif kimlikleri bilinen tan›nm›fl meslektafllar›m›z›n da

"terör örgütü" operasyonlar› kapsam›nda "yakala-

n›p" tutuklanarak cezaevine konmalar› sonras›nda

yo¤unlaflan ve ciddileflen kamuoyu sorgulamalar› ve

tepkileri siyasal iktidar› ifade ve bas›n özgürlü¤ü so-

nunda köfleye s›k›flt›rmaya bafllam›flt›.

Çünkü alenen ortada olan fley fluydu: Bir yanda sa-

y›s› yetmifli bulan tutuklu gazeteci/yazar, aç›lm›fl yüz-

lerce dava, bunu katlayan say›da yürütülen soruflturma

dosyas› ve toplamda binlerce y›l› bulan ceza istemi...

Di¤er yanda ise devlet/hükümet yetkililerinin "Bas›na

ABD'den bile daha ileri özgürlükler tan›yan yasalar›-

m›z var" diye böbürlenerek yineleyip durdurduklar›

söylem... Yani, somut gerçekleri bofl palavralarla giz-

lemeye çal›flman›n yaman çeliflkisi...

‹flte bu yaman çeliflki A. Gül'e Polonya'ya yapt›¤›

resmi ziyaret s›ras›nda ‹spanyol bir gazeteci taraf›n-

dan soru olarak yans›t›ld›¤›nda yafland› ibretlik man-

zaran›n son örne¤i. A. Gül "sadece" cumhurbaflkan›

oldu¤unu unutup (ya da cumhurbaflkan› olunca oto-

matikman "savc›" ve "yarg›ç" da olabilme hakk›n›

kendine bahflederek!..) tutuklu bulunan gazeteciler

hakk›nda tabir-i caizse açt› a¤z›n› yumdu gözünü.

Özetle flunlar› söyledi aralar›nda benim de bulun-

du¤um tutuklu gazetecilerle ilgili olarak; "gazeteci"

de¤ilmifliz biz... Tutuklanmam›z/yarg›lanmam›z

"gazetecilik faaliyetleri"mizden dolay› de¤ilmifl...

"‹llegal"mifliz bizler... "Terörist"mifliz... Hem de öy-

le böyle cinsten de¤il, "silahl› örgütlerin içinde yer

alan" cinstenmifliz. "Silahl› çat›flmalara" bile giriyor-

mufluz... Bizim gibilere "gazeteci" dememek laz›m-

m›fl... "Türkiye'yi yanl›fl tan›tmak" olurmufl bu...

Cumhurbaflkan›'n›n a¤z›ndan yinelenen bu ibret-

lik beyanlar›n ve tutumun, hükümetten polis teflkila-

t›na, yarg› mekanizmas›ndan akademik dünyaya ve

medya alan›na kadar uzan›p karfl›l›¤›n› bulan devlet

zihniyetini temsil etti¤i aç›k olsa gerek. Örne¤in;

sosyalist, yurtsever, ilerici muhalif bas›n emekçileri

ve kurumlar› üzerindeki her türlü bask›, yasak ve

sansürün meflrulaflt›r›lmas› çabalar›...

Yarg› iflleyiflinin sürekli politik bask› ve yönlen-

dirme giriflimleri alt›nda tutulmas›...

Hukukun evrensel ilkelerinden olan "masumiyet

karinesi"nin yok say›lmak istenmesi...

Y›llara varan uzun tutukluluk sürelerinin fiilen in-

faz uygulamas› yerine geçirilmifl olmas› vb. gerçek-

likler, bu faflist devlet zihniyetinin kolektif marifet-

lerinden sadece birkaç›d›r.

Haliyle, bu gerici/faflist devlet akl› için "Türki-

ye'yi yanl›fl tan›tmamak" olunca maksat, her yol

mübah kabul ediliyor, gerisi teferruat!... "Bu böyle

biline!

GAZETEC‹ DE⁄‹LM‹fi‹Z!Sedat fiENO⁄LU

Edirne 1 No’lu F Tipi

Cezaevi

24 Aral›k 2010’da Yürüyüfl der-gisinin teknik ifllerinin yap›ld›¤›Ozan Yay›nc›l›k’a yap›lan polisbask›n›nda gözalt›na al›nan, tutuk-lanan devrimci gazetecilerden biri-yim.

Hapishanelerde tutuklu bulunangazetecilerin say›s›n›n 70’e ulafl-mas›yla ifade ve bas›n özgürlü¤ü,iktidar›n bask›lar›na karfl› ç›kma-n›n gereklili¤i tart›fl›lmaya bafllan-d›. Tutuklu gazetecilerle dayan›fl-ma amaçl› eylemler, kampanyalarörgütlendi. Bu tart›flmalar, bas›nemekçileri içinde duyarl›l›¤›n art-mas›, mesleki dayan›flman›n sergi-lenmesi olmas› gereken olumlu ge-liflmeler. Evet, bugün bas›nda san-sürün kald›r›l›fl›n üzerinden 103 y›lgeçti. Ama dönüp bas›n tarihinebakt›¤›m›zda ülkemizde bas›n›nhiçbir dönem özgür olmad›¤›n› gö-rüyoruz. Siyasi iktidarlar, sansür kurumlar›, yasalar›,mahkemeleri ile bas›n› denetim alt›nda tutmaya çal›fl›yor,yetmedi¤i yerde ekonomik bask›-oyunlarla kendine ba¤-lat›yorlar. Özellikle devrimci-sosyalist bas›na yönelikbask›lar yo¤undur. Mahkeme kararlar› ile toplatma, ka-patma, para-hapis cezalar› bir yana, bu ülkede gazete der-gi bürolar› bombalanm›fl, yak›lm›flt›r. Muhabirler, yazar-lar, gazete da¤›t›c›lar› katledilmifltir.

Bu sald›r›lar devrimci-sosyalist bas›na oldu¤u sürecemaalesef burjuva medyada çal›flan bas›n emekçileri ge-rekli-yeterli dayan›flmay› göstermediler. Hatta yazd›kla-r›yla iktidar›n devrimci-sosyalistlere sald›r›lar›na zeminhaz›rlad›lar. ‹fade ve bas›n özgürlü¤üne yönelik bu sald›-r›larda s›ran›n kendilerine gelebilece¤ini düflünmediler.Yok sayd›lar, görmezden, duymazdan geldiler. BugünNedim fiener ve Ahmet fi›k’›n da tutuklanmas›yla birlik-

te Alman Papaz Martin Niomeller’ianarak "bas›n özgürlü¤ü"ne sahip ç›-kanlar›n birço¤u halen devrimci-sosya-list bas›n üzerindeki terörü, bask›y› gör-mezden gelmeye devam ediyorlar. Bukesimlerin as›l istedikleri kendilerinedokunulma ihtimalinin ortadan kalkma-s›d›r. Gerçek anlamda bas›n özgürlü¤ütalepleri yoktur. ‹ktidarla, emperyalist-iflbirlikçi tekellerle bir sorunu olmayanburjuva gazetelerin-gazetecilerin "bas›nözgürlü¤ü" mücadelesinde yer alma-d›klar›n› görüyoruz. Bas›n› özgürlefltir-me mücadelesi verenler yüzü halka dö-nük ayd›nlar›m›z, devrimci-sosyalistyazarlar-çizerlerdir. Bu mücadelededevrimci-sosyalist bas›n, bas›n›n yüza-k›, onurudur. Bugün bas›n özgürlü¤üad›na kullana geldi¤imiz ne varsa, Sa-bahattin Aliler’den, R›fat Ilgazlar’dan,Bülent Ülküler’e, Engin Çeberler’e ca-n›m›zla, kan›m›zla, on y›llarca süren

tutsakl›klarla ödedi¤imiz bedellerin sonucudur. Bu ödenen bedellerin sa¤lad›¤› s›n›rl› özgürlü¤ün ko-

runman›n, geniflletilmesinin yolu sansüre-bask›lara kar-fl› ilkeli, kararl› bir mücadele vermekten geçiyor. Sald›r›kime yönelirse yönelsin karfl› ç›k›lmad›kça, bask›y› gö-renler sahiplenilmedikçe s›ran›n eninde sonunda bizegelece¤inin bilinciyle davranmal›y›z. Bask›-terör bafltas›n›rl› bir kesime, çevreye yönelse de karfl› ç›k›lmad›¤›,engellenmedi¤i sürece tüm muhaliflere yönelecektir. S›-ra bize geldi¤inde de¤il, "ilk sald›r›da" tavr›m›z› koyma-l›y›z. Dayan›flmay›, mesleki örgütlülüklerimizi büyüte-rek, haklar›m›z›n bilinçli takipçileri olarak "ifade ve ba-s›n özgürlü¤ü" mücadelesinde iktidarlara karfl› dahagüçlü olabiliriz.

Çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyor, Sincan hücrelerin-den selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

Kaan ÜNSAL

Sincan 1 No’luF Tipi Cezaevi

6 22/7/11 17:28 Page 1

Page 7: Tutuklu Gazete

PAZAR 24 TEMMUZ 2011 7TUTUKLU GAZETE

fiu an itibar›yla 12 ay›aflk›n bir süredir ce-

zaevindeyim ve 18 ay›,son 10 y›lda olmak üze-re gazetecilik faaliyetle-rimden dolay› son 20y›lda toplam 22 ay ceza-evlerinde yatt›m.

Hakk›mda son 10 y›l-da aç›lan dava say›s› ise40’a yaklaflt›, alm›fl ol-du¤um veya hakk›mdaistenen cezalar›n topla-m› yüzlerce y›l› bulu-yor.

Yaklafl›k olarak ara-l›ks›z 22 y›ld›r bas›n ca-mias›nday›m. Muhabir-likten, temsilcili¤e, köfleyazarl›¤›ndan, habermüdürlü¤ü ve sorumluyaz› iflleri müdürlü¤ünekadar bu mesle¤in hersafhas›nda toz yuttumdiyebilirim. Cezaevine girmeden önce, enson çal›flt›¤›m medya kurulufl ise Türki-ye’nin birkaç yabanc› dilde yay›n yapanhaber sitesi Timetürk’tü ve orada tercümanve yazar olarak bulunmaktayd›m. Bugünekadar, ayl›k dergiler, haftal›k dergiler, aka-demik dergiler ve internet haber siteleri ol-mak üzere tam 14 ayr› bas›n ve medya ku-ruluflunda çal›flt›m. Bu süre içerisinde de,kimisi tutuklu, kimisi hükümlü olmak üze-re 6 defa cezaevine girdim, onlarca defa isegözalt›na al›nd›m.

Gözalt›na al›nmam veya hapis cezas› al-mam›n tek sebebi "bas›n-yay›n yoluyla ör-güt propagandas›" yapmak iddias›d›r. Buiddiaya ra¤men, emniyet kuvvetleri taraf›n-dan evimde, ofisimde ve el konulan bilgi-sayarlar›mda yap›lan inceleme ve araflt›r-malarda, yasad›fl› malzeme olarak Allah’›nbir tek çöpü bile bulunmam›flt›r. Bütün suç-lamalar, düflünce suçlusu olarak bu ifltençok çekmifl, Türk edebiyat›n›n usta roman-c›lar›ndan merhum Kemal Tahir’in "ka-nun, kanun de¤il ki mübarek. Don lasti¤igibi, uzat, uzatabildi¤in kadar" tespitiylehep "zan" üzerine bina edilmifltir. T›pk›,bugün cezaevlerinde bulunan veya hakla-r›nda dava ve soruflturma aç›lm›fl, her fikir-den yüzlerce gazeteci-yazar meslektafl›mayap›ld›¤› gibi.

Gazetecilik mesle¤imi icra ederken, sa-dece yurt içi de¤il, yurt d›fl›ndan gelen bas-k›larla da karfl›laflt›m.

Mesela, bunlardan en ilginç 3’ünü k›sa-ca anlatmak istiyorum:

Bildi¤iniz gibi ben tam 10 y›ld›r ÇakalCarlos’un Türkiye’deki tek temsilci gazete-cisiyim, kendisiyle gerçeklefltirdi¤im veBaran dergisinde yay›nlanan haftal›k rö-portajlar, Tahkim Yay›nlar› taraf›ndan "SözÇakal Carlos’ta" ad›yla yay›nland›.

2009 y›l› 16 May›s’›nda, Filistin’le ilgiliuluslararas› bir panele konuflmac› olarakkat›lan meflhur kad›n direniflçi Leyla Halidhan›mla, onun 40 y›ll›k arkadafl› olan ve otarih itibariyle 18 y›ld›r görüflmemifl olangönüldafl Çakal Carlos’u, telefonla görüfl-türdüm. Bu görüflme baflta HaberTürk TV,ATV ve STV ve Yeni fiafak gazetesi olmaküzere medyada epey ilgi çekti. Ancak 10gün sonra, Fransa Devlet Baflkan› (dahado¤rusu Cumhurbaflkan›) Nicolas Sarkozy,bizzat kendisi Poissy Cezaevi direktörünüaram›fl ve gönüldafl Carlos’un yasal hakk›olan benimle telefonla görüflme hakk›n›"bir daha Faz›l Duygun’la görüflmeyecek!"diye ad›m› vererek engellemifltir.

Carlos, iki y›ld›r benimle görüflememek-te, sadece avukatlar›yla görüflebilmektedir.

Di¤er bir bask› ise El-Cezire haber kana-l›n›n 2005 y›l›nda bizimle gerçeklefltirdi¤iuzun bir röportaj, Türkiye’nin devreye gir-mesiyle engellenmifltir.

2006 y›l›nda, El-Cezire Genel MüdürYard›mc›s› ile gerçeklefltirdi¤im bir röpor-taj›m yay›nlanmas› üzerine, kanal›n Türki-ye’deki temsilcilerine z›lg›t çekildi¤i, biz-zat taraf›ma anlat›lm›flt›r.

Benim bunca y›ll›k mahkeme sürecindeedindi¤im intiba fludur: “Sadece gazeteci-ler de¤il, birçok yarg›lama, hukukun temeldayana¤› olan deliller ve iddia makam›n›nsuçu ispat etme yükümlülü¤üyle de¤il de,zan üzerine ve yarg›lanan kiflinin, kendisi-nin suçsuz oldu¤unu ispatlamas› esas al›na-rak gerçeklefltirilmektedir." ‹flte bu sebeple,insanlar›m›z adalet da¤›t›ld›¤›na inanma-makta ve en basit davalarda verilen hü-kümler bile, yüksek yarg›ya havale edil-mektedir. Hangi hükümet ve anlay›fl gelir-se gelsin, mevcut mekanizmay› benimsedi-¤i için, 80-90 y›ld›r adalet bir türlü sa¤lana-mamaktad›r. Yani de¤iflen fley adaletin sa¤-lanmas› de¤il, zulüm mekanizmas›n›n ku-manda merkezidir.

Bak›n›z, ben düflünce ve hayat tarz›n›benimsedi¤im bir insana karfl› gerçekleflti-rilen hukuksuzluklar› sadece sorgulad›¤›miçin bu kadar zorluklara gö¤üs germek zo-

runda kald›m.Bu insan, Türkiye’nin

en üretken ayd›nlar›ndanbiri olan Say›n Salih Mir-zabeyo¤lu’dur.

2000 y›l› 25 Ocak tari-hinde tutuklu olarak bu-lundu¤u Metris Kapal›Cezaevine (hem de hiçbirisyan giriflimi olmamas›-na ra¤men ve 2000 y›l›Aral›k ay›ndaki vahfli"Hayata Dönüfl" operas-yonlar›n›n öncüsü olarakgösterilen) düzenlenenbir operasyonla, ölümüneiflkence edilen ve öldü di-ye b›rak›lan bir insan›n,ertesi gün üstü bafl› yaral›ve çamura batm›fl elbise-leriyle (halk›n gözündeküçük düflürmek için öze-likle yap›lm›fl) karga tu-lumba hakim önüne ç›ka-

r›lmas›n› (eski ‹stanbul 6 Nolu DGM. Ha-kim Sedat Karagül, sonradan bu davadabana çok bask› yap›ld› diye itirafta buluna-cak ve bu itiraflar›ndan dolay›, tenzil-i rüt-beyle cezaland›r›lacakt›r. ) tam bir y›l son-ra, sorumlu yaz› iflleri olarak yazd›¤›m Ha-berci dergisinde sorgulad›m. Bu nas›l birmahkemedir ki san›k sandalyesine oturttu-¤u bir insan yara bere içindedir ve elbisesiçamura batmakt›r. Bu insan cezaevindengetirildi, nas›l bu hale geldi!

“Bir mahkeme reisinin, duruflma baflla-madan önce yapaca¤› ilk ifl bu durumuntespit edilip, kay›tlara geçirilmesi ve sa-n›¤›n derhal bir sa¤l›k kurumuna gönderil-mesine karar vermesi gerekmez mi?” de-dim ve aç›lan bir dava ile ayn› mahkeme ta-raf›ndan (6 nolu DGM) o günkü ceza ka-nunlar› gere¤i 13 bin TL hapis cezas›yla ce-zaland›r›ld›m. 13 bin TL’yi ödemezsem,yaklafl›k 5 y›l hapis yatacakt›m.

fiu an yatt›¤›m cezalardan bir tanesi deyine ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n tespiti ve bu tes-pite dayanarak, Adana eski DGM’si tara-f›ndan hakk›nda aç›lan dava da, takipsizlikkarar› verilerek, davan›n düflmesi sa¤lanan,Say›n Salih Mirzabeyo¤lu’nun, o s›ralar 8yafl›nda olan, k›z›n› okuldan al›p, evine gö-türmek üzere okul önünde beklerken, her-hangi bir savc›l›k karar› olmadan, karga tu-lumba polis arabas›na (hem de sivil) bindi-rilmesi, evinin bask›n yap›l›rcas›na aran-mas› ve mahkemece tutuklan›p, bir y›l son-ra yarg›lanmaya bafllanmas›, iddianamedekendisi hakk›nda bizzat savc›l›k taraf›ndanitiraf edilen her ne kadar hakk›nda (aley-hinde) bir ifade olmamas›na, her ne kadarherhangi bir eyleme kat›ld›¤›na dair bir de-lil olmamas›na ve her ne kadar herhangi bireylem emri verdi¤ine dair bir delil olma-mas›na ra¤men, lidersiz bir örgüt düflünüle-meyece¤i ve yazm›fl oldu¤u 40 kadar kitap-ta, rejimi de¤ifltirip yerine bir ‹slam Devle-ti" kurma iddias›nda bulundu¤u ifadesinera¤men, sadece ve sadece "zan"na dayana-rak "idam" cezas›yla cezaland›r›lmas›n›,avukatlar›yla röportajlar yaparak de¤erlen-dirdi¤im için cezaland›r›ld›m.

Komiklik sadece burada da de¤il. fiu an-da 2002 y›l›nda eski TCK’ya göre 159.maddeden ald›¤›m ve 2005 y›l›nda yeniT.C.K’n›n 301. maddesine uyarlanan "EskiBaflbakan Yard›mc›s› Mesut Y›lmaz’a h›r-s›z dedi¤im için 18 ay ceza ald›m. Amamahkeme, 2008 y›l›nda de¤iflikli¤e u¤ra-yan bu maddeden dolay›, bu davam› yeni-den görüp, yarg›lama için Adalet Bakanl›-¤›’ndan izin almas› gerekirken; davan›z bi-raz kar›fl›k deyip, kendi hatas›n›n ceremesi-ni bana yükledi. fiu an itibar›yla, tam 5 ay-d›r fazladan yat›yorum.

Sistemin, gazeteci-yazarlara yaklafl›m›n›flu flekilde ifade edebilirim. Yukar›da Say›nMirzabeyo¤lu örne¤ini vermifltim. Tabir-icaizse, say›n Mirzabeyo¤lu’nun durumu,Komünizm ideolojisinin sahibi KarlMarx’›n Lenin’in gerçeklefltirdi¤i durum-dan suçlu bulunup, idama mahkum edilme-sine benziyor.

Sistem bize, "eyleme kar›flmay›n, düflün-celerinizi ifade edin" diyor ama yarg›lar-ken, sanki devrim yapm›fl gibi yarg›l›yor.

Ayn› bas›n kurulufllar›nda beraber çal›fl-t›¤›m ve hepsi de, sorumlu yaz› ifller müdü-rü olan Yavuz Arslan, ‹brahim Keskin, Ay-d›n Alkan, Bünyamin Eser ve Selim Zen-gin de benimle ayn› kaderi Paylaflmak üze-reler. Hemen hepsinin hakk›nda birçok da-va aç›lm›fl olup, a¤›r hapis ve para cezala-r›yla karfl› karfl›yalar.

Sizler daha iyi takip edebiliyorsunuz.Bugüne kadar yarg›lanm›fl veya yarg›lan-makta olan yüzlerce gazeteciden yüzde ka-ç› hakk›nda, bir tanecik bile olca, yarg›lan-d›klar› suçlama olan "terör kapsam›na gire-cek nesnel bir delil" gösterilebilmifltir aca-ba? Yüzde biri bulur mu dersiniz?

Çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyorum,sayg›lar›mla.

5 AYDIR FAZLADAN YATIYORUMY›llar önce, bir gece yar›s› Taksim,

Çukurcuma'da kald›¤›m›z mütevazievimizi, çelik yelekli, özel k›yafetli po-lisler basm›fl, sokak iki uçtan tutulmufl,binam›z kuflat›lm›flt›. Mizanseni gö-renler, her an büyük bir çat›flma ç›kabi-lece¤i san›s›na kap›labilirdi. Oysa "ba-s›lan", herkesçe bilinen ve 24 saat po-lis gözetiminde olan, sosyalist gazete-cilerin kald›¤› bir evdi. Karfl›m›zdaki,zerrece ustal›k içermeyen bir "bask›n-arama" oyunu idi. Ve biz iki gazeteciarkadafl›mla birlikte, bu kara mizahsahnesinin sonunda gözalt›na al›nm›fl-t›k.

Aylardan Kas›m, y›l 1995'ti.Sansüre, bask›nlara, gözalt› ve tutuk-

lamalara karfl› kararl›l›kla mücadeleeden ve sosyalist bas›n alan›nda sayg›nbir yeri olan gazetemiz At›l›m'›n çal›-flanlar›, "bunlar gazeteci de¤il, militan"denilerek, dönemin baflbakan› ve ba-kanlar›nca hedef gösterilen yay›nlardanbiriydi. Bu nedenle "gazeteci"den sa-y›lm›yorduk. T›pk› bugün oldu¤u gibi.(Daha birkaç ay önce "onlar örgüt ya-y›nlar›" deyip At›l›m ve A. Welat'› he-def gösteren Bülent Ar›nç yeni bir fleysöylemiyor yani. Çiller ve A¤ar gibidüflünüyor o da.)

"Militan" denilerek hedef gösterileninsanlara yarg›s›z infazlar›n, katliamla-r›n, her türlü bask› ve iflkencenin revagörüldü¤ü zamanlardayd›k. AyhanÇark›n’lar›n bugün itiraf ettikleri gibi,bas›lan evlerde, sokaklarda insanlarkatlediliyor, "çat›flma süsü" veriliyor-du.

Serin bir sonbahar gecesinde, ‹stan-bul'un kadim bir mahallesindeki evi-mizi uzun namlulu silahlarla basan po-lisler, ifli "çat›flma süsü" vermeye var-d›rmad›lar belki ama ortama terörizeederek, bize, komflular›m›za ve genelolarak ilerici güçlere gözda¤› vermekistediler.

Hani e¤er gündüz vakti evde olsakdaha genifl-kalabal›k bir izleyici kitlesibulabilecek olan bu oyun, geç saatler-de geldi¤imiz için ancak gece yar›s› ic-

ra edilebilmiflti. Haliylebu kötü sahneleri kap›aral›klar›ndan kayg›l›gözlerle bakan s›n›rl›say›da insan izleyebil-miflti.

Gözalt›, ev ve bürobask›nlar› s›kça maruzkald›¤›m›z uygulama-lardand› ve adeta, bizimiçin bile, s›radanlaflm›flbir durumdu. Çünküdevrimci-sosyalist bas›-na dönük bask›lar›n ç›-tas› ölümler düzeyineyükseltilmifl, Musa An-terler, Cengiz Altun'lar,Ferhat Tepe'ler gibi on-larca gazeteci katledil-miflti. Ölümden afla¤›s›-na adeta flükredilmesibekleniyordu.

"Birkaç güne serbest kal›r›z" düflün-cesiyle "gitti¤imiz" ‹stanbul EmniyetMüdürlü¤ü'nden tam 13 gün sonra ç›-kar›ld›k Adli T›p'tan, "15 gün ifl göre-mez" raporu olmam›za sebep olacak fi-listin ask›s›, elektrik, so¤uk su, hayaburma, kaba dayak, ayakta bekletmegibi fiziki ve her türlü psikolojik iflken-ceden geçirildikten sonra tabii.

Kollar›m›z tutmaz, vücudumuz mos-mor bir flekilde ç›kar›ld›¤›m›z savc›l›k-ta, bu duruma ve anlatt›klar›m›za de-¤il, "poliste ifade vermeyip, örgütseltav›r tak›nd›¤›"m›za bak›ld› ve hiç he-sapta yokken tutukland›k. Neyse ki ozamanlar davalar flimdiki kadar geçaç›lm›yor ve duruflma aral›klar› bu ka-dar uzun tutulmuyordu. 8 ay sonra,ikinci duruflmada, polisin ve onlar›esas alan savc›l›¤›n bofl ve temelsiz id-dialar›na cevap niyetine bir dizi siyasalgerçekli¤i vurgulam›fl, ard›ndan mah-keme kat›l›mc›lar› ve heyetçe gülüm-semelerle karfl›lanan bir benzetme yap-m›flt›m.

Evi, ifli, kimli¤i bilinen, düflünceleri-ni her platformda aç›kça söyleyen bi-zim gibi sosyalist gazetecilerin bir ne-

vi "tezgahtaki bal›k"gibi görüldü¤ünü be-lirtmifltim. Bilinir, bü-yük iddialarla bal›¤aç›kan kimi "avc›lar",bir fley tutamay›nca,eve eli bofl dönmemekiçin tezgahtan bal›ksat›n alarak "yakala-d›m" diye yutturmayaçal›fl›rlar.

"Bizim" polisler deflaflaal› bir "örgüt ope-rasyonu" ad› alt›ndabenzer bir fley yapm›fl-t›. Biri yaz›iflleri mü-dürümüz Asl›han Yü-cesan olmak üzere,toplam 7 gazete çal›-flan›m›z› "yakalad›m"diyerek operasyonadahil etmiflti.

Avrupa Konseyi toplant›s›nda, du-yarl› parlamenterlerin "‹flte VahfletinBelgesi" manfletiyle ç›kan At›l›m'› kür-süden sallad›klar› günlerdeydik. Kafa-s›n› kestikleri gerillalar›n bedenlerinebasarak poz veren askerlerin foto¤raf-lar›n› yay›mlam›fl "Sözün Bitti¤i Yer"eiflaret etmifltik o dönemlerde. "Gazete-cilik faaliyeti"mizden rahats›z oldukla-r› s›r de¤ildi... Zaten ortada olan, bili-nen gazetecilerin "yakalanmas›" böylebir döneme "tesadüf" etmiflti!

And›¤›m bu davada 8 ay tutuklu kal-m›fl, ard›ndan BERAAT etmifltim. ‹fli-mizi yapmaya, yalan›n perdesini y›rt-maya devam ediyorduk. Ama onlar dabofl durmuyordu. Hükümetler, bakanve müdürler de¤iflse bile sosyalist bas›-na reva görülenler de¤iflmiyordu. Büro-lar›m›z bas›l›yor, gözalt›na al›n›yorduk.Nitekim gazeteci arkadafllar›m Mukad-des Çelik ve Sedat fieno¤lu'yla birlikte1997 fiubat'›nda benzer bir komploylayine tutukland›k. Bir y›l kadar hapistekald›ktan sonra tahliye edildik, o davada BERAAT'le sonuçland›. Ama gör-dü¤ümüz iflkencelerin, hapislik günle-rinin izleri bedenlerimizde ve yüre¤i-

mizde durmaya devam etti.Say›s›n› unuttu¤um gözalt›lardan en

ac› vereni 1999 5 Mart'›nda yaflad›m.Ziyarete gitti¤im Dayan›flma gazete-sinde gözalt›na al›nm›fl, Limter-‹fl Sen-dikas› E¤itim Uzman› Süleyman Yeterve di¤er gazetecilerle birlikte götürül-dü¤ümüz ‹stanbul Emniyet Müdürlü-¤ü'nde toplam 41 kifli olmufltuk. Sendi-ka, kültür merkezi, gazete ve dernekle-ri basan polis buldu¤u herkesi alm›flt›.‹flkence yo¤un, zulüm doruktayd›.

Ve iflte o gözalt› s›ras›nda yine ve ye-ni bir insanl›k suçu daha ifllediler.

Süleyman Yeter'i iflkenceyle katletti-ler. Haklar›nda daha önce iflkence yap-t›klar› için dava açt›¤›m›z iflkenceciler,Süleyman'›, o güzel insan› döverek,a¤›r iflkencelerden geçirerek katlediparam›zdan ald›lar.

Zaman durdu... Direnç yüklü flark›-lar bo¤az›m›za dü¤ümlendi. Apar-to-par savc›ya ç›kar›p serbest b›rakt›larbizi. Bu sefer tutuklanmam›flt›k ama neyazar!?

O karanl›k zamanlara, linç iklimineinat, s›k›l› yumruklarla, ateflten sözler-le binler olup u¤urlad›k Süleyman'›.Katilleri hâlâ elini kolunu sallayarakdolafl›yor olsa da, adalet talebimizdenhiç vazgeçmedik. Sosyalist bas›n gele-ne¤ine makalelerle, araflt›rma yaz›la-r›yla katk› sunarken, umut flark›lar›n›söylemeye de devam ettik.

fiimdi 2011 y›l›nday›z. Yeni bir tut-sakl›¤›n 5. y›l›n› geride b›rakt›k. F tipitecrit koflullar›nda, y›lda 2-3 kez ç›kt›-¤›m›z duruflmalarda, sosyalist görüflle-rimizden dolay› maruz kald›¤›m›z po-lis komplolar›n› anlatmaya, gerçeklerigözler önüne sermeye çal›fl›yoruz.

5 y›ld›r gözler kör, kulaklar sa¤›r.Ama biz anlatmaktan da, umut etmek-ten de vazgeçmiyoruz. 13 Ekim'de, tut-sakl›¤›m›z›n 6. y›l›nda yine durufl-malarda olaca¤›z.

Yeni heyete de "tezgahtaki bal›k"öyküsünü anlatsak bir ifle yarar m›acaba?

Yaflay›p görece¤iz.

Bayram NAMAZ

F Tipi HapishaneED‹RNE

Faz›l DUYGUN

K›z›lcahamamCezaevi

Tezgahtaki bal›k

“Düflünmeyi ö¤rendim, Sonra kal›plar içinde dü-flünmeyi ö¤rendim, sonrasa¤l›kl› düflünmenin kal›p-lar› y›karak düflünmek ol-du¤unu ö¤rendim." (MEV-LANA)

Bir seçim dönemindenç›kt›k ve daha oy pusulala-r›n›n mürekkebi kuruma-dan, tekrar seçim ça¤r›fl›m›yapan üsluplar, hatta gü-rültüler aras›nda kald›k. Bukimilerine göre, "AKP’ninbir ara seçimle muhalefetin"oylar›n› kapmas›" ve ana-yasay› tek bafl›na de¤ifltire-bilme imkan› sa¤layan367’ye ulaflmas› için bafl-vurulan bir atraksiyonmufl.AKP’nin yap›sal karakteri-nin bundan öte oyunlara uygun oldu-¤una ve gündemin içinde gündemyaratarak, toplumun gerçe¤i de¤ilgösterileni tart›flmas›n› sa¤lama ko-nusunda yeterince baflar›l› oldu¤unakuflku yok.

Bilinmek durumundad›r ki, ortal›-¤› kaplayan sis, anl›k de¤ildir. Dün-ya ölçe¤inde uzun süredir uygula-nan, Türkiye’de de art›k tüm yöntemve araçlar›yla yerleflen, ifllerlik kaza-nan bir alg› yönetimidir söz konusuolan.

AKP, seçim çal›flmalar› sürecinde,toplumun önemli bir kesiminin "de-mokratik anayasa" beklentisini dik-kate alarak, böyle bir de¤iflim amaç-lad›¤›n›n propagandas›n› yapt›. Bafl-bakan, balkon konuflmas›nda, uzlafl-mac› bir üslupla bu vaadi bir kez da-ha telaffuz etti. Bunun üzerine; söy-lediklerini çok kolay ve s›kl›kla red-deden, tersini yapan bir iktidar oldu-¤unu unutup, bir kez daha hep bera-ber, AKP’nin ciddi ciddi oturup(onun deyimiyle) "herkesin iflte bubenim anayasam" diyece¤i türdenbir anayasa amaçlad›¤›na ve kollar›bunun için s›vad›¤›na inand›k. Kimi-miz ise bu manevran›n fark›nda ol-du¤unu söz konusu söylemin, T. Er-do¤an’›n baflkanl›k, hesab›n› gizle-mek üzere yap›ld›¤›n›, as›l amac›nbaflkanl›k oldu¤unu düflündü. Ve ta-bii, aldanmam›fl olman›n, dolay›s›y-la gerçek gündemi görebilmenin hu-zurunu (!) yaflad›.

Kapsaml› ve yöntemli düflünüldü-¤ünde görülecektir ki AKP’nin ger-çek gündemi ne anayasa, ne de bafl-kanl›kt›r. 12 Eylül 2010 tarihindeki

referandumdaAKP, emperya-lizmin / serma-yenin ihtiyaçduydu¤u anaya-sa de¤iflikli¤iniyapm›fl ve bü-yük oranda infla-s› tamamlananyeni sistemin efl-li¤inde ülkedeveya bölgedeona biçilen dahakapsaml› rolleriçin kollar› s›va-m›flt›r.

‹ktidara taam-müden tafl›nanAKP, 2002’denbugüne sistemi,yarg›dan yasa-

maya, emniyetten orduya bir bütünhalinde de¤ifltirmifl; üst bürokrasidahil, devletin hemen tüm kademe-lerini ele geçirmifltir. Bu de¤iflimin,kimlerin eliyle ve ne için yap›ld›¤›sürece, "de¤iflim" kavram›n›n da ya-n›lt›c› ça¤r›fl›m› eflli¤inde, demokra-tikleflti¤imizi sanmak, "yetmez amaevet" deyip bu yolda nitelikli ad›m-lar temenni etmek, kimilerinin gün-deminde (ve hatta gönlünde) olacak-t›r.

Tekrar söylemek gerekirse,AKP’nin (b›rakal›m demokratik ola-n›n›) yeni anayasa diye bir gündemiyoktur. Bu çerçevede, flu veya bu ne-denle kimi ad›mlar at›lsa dahi, nite-likli itibar›yla bir fley de¤iflmeyece¤iiçin, bu yazd›klar›m›n arkas›nda du-ruyor olaca¤›m. Benzer bir durum,Baflkanl›k tart›flmalar› için de geçer-lidir. Tayyip Erdo¤an, bugün hemenhiçbir "baflkan"a nasip olmayan yet-kilere sahiptir. Bu yetkilerin, belirlioranlarda da olsa s›n›rlanmas› anla-m›na gelecek bir baflkanl›k için, enaz›ndan acelesi yoktur. Yani bu dagerçek gündemi örtmeye yarayan birkamuflaj malzemesidir.

Dikkat edilirse hala gerçek günde-me, di¤er bir ifadeyle emperyaliz-min AKP eliyle ne yapmaya çal›flt›-¤›na gelmedik. Buna, toplumun he-men her kesiminin ilgisini çekmeyemüsait futbol/flike gündemini de ek-ledi¤imizde, iflimizin ne kadar zoroldu¤u görülür. Bu zorluk, ayn› za-manda izlenmekte olan yönteminyanl›fll›¤›na da iflarettir. Demek kisöylenene, gösterilene veya temennietti¤imize göre de¤il, olgunun büyük

resim içindeki yerine, ifllevine bak›-larak geliflmelerin izleyece¤i seyriokumak gerekiyor. Bu bakanlar›nkimli¤i veya baflbakan›n niteli¤i ilede¤iflmeyen, çok daha köklü/ kap-saml› nedenlere dayanan bir olayd›r.

Büyük resmin en etkili yerinde,sistemin küresel boyuttaki krizi du-ruyor. 3 y›l içinde pek çok ülkeninekonomisini sallayan bu krizingünümüze de 10 y›l sonras›na da iz-düflümleri dikkate al›nmadan de¤er-lendirme yap›ld›¤›nda, yukar›daözetlemeye çal›flt›¤›m gibi alg›da ya-n›lg›lar, yön al›flta sürüklenmelergündeme gelir.

Yerel boyuttaki olgular dahil, he-men her geliflmede etkisini görebile-ce¤imiz ve bir süre belirsizlikler /de-nemeler eflli¤inde yürüyecek olanküresel sürecin kalbi Ortado¤u’dur.‹flte bu co¤rafya, haber vererek gelenriskli/ çat›flmal› sürecin yükünü pay-laflmamak için ve büyük olas›l›klauzlaflarak, a¤›rl›kl› olarak ABD’niniradesine b›rak›ld›. Yeni NATO kon-septi de, bölgede Türkiye’nin (san›l-d›¤›n›n aksine) azalan de¤il artan ro-lü de bu süreçte gündeme geldi. Yak-lafl›k 10 y›ld›r de¤iflen (de¤ifltirilen)Türkiye’nin hangi yönde, nas›l ve neiçin de¤iflti¤i de AKP’nin "usta-l›k"tan ne anlad›¤› da art›k kamufleedilemeyecek biçimde ortaya ç›k›-yor.

Kimilerinin "Arap bahar›" olarakokumay› tercih etti¤i, gerçekte isehalklar›n ezilme gerçekli¤ine ve de-mokrasi talebine ra¤men, "sonba-har" yönünde ilerledi¤i pek çok ve-riyle gözlenebilen süreç; Birinci Ye-niden Paylafl›m Savafl› sonras›nda çi-zilmifl olan s›n›rlar›n de¤iflimini de,mevcut co¤rafyada ekonomilerin s›-n›fsal çeliflmeyi absorbe eden biçim-de entegrasyonunu da amaçlayarakgelifliyor. Bunun için, ülkeleri dehalklar› da birbirine k›rd›rmak dahilher yolu mubah gören, ama flimdilik"havuç"la "sopa"y› bir arada kulla-nan ABD, büyük katliamlar dahil,her fleyi göze alm›fl durumdad›r. Çin,Rusya gibi ülkelerin dahi sonuçlar›n›paylaflmamak için uzak durdu¤u busüreçte Türkiye, egemenin elindekim›zra¤›n ucu ve atefle uzanan maflaolmaya soyunmufltur.

ABD flimdilik, çok daha riskli gör-dü¤ü etnik farklar› de¤il, mezhepselfarklar› eksenine alan bir ayr›flmaüzeriden yol almaktad›r. Ancak, bili-nir ki ne Ortado¤u satranç tahtas›d›r,

ne de ülkeler / halklar taflt›r. Kolaylokma olarak görülen Libya’da bileaylard›r sonuç al›nam›yor. Suriye,çok daha zorlu ve direnme imkanla-r› kendi s›n›rlar›ndan ibaret olmayanbir ülkedir.

Tüm bu geliflmeler, sürecin masabafl›nda tasarlan›rken veya yaz› ya-zarken kullan›lan ifadelerin yapt›¤›ça¤r›fl›mlardan öte zorluklar içerdi-¤inin, uzun ve çalkant›l› oldu¤unungöstergesidir. O s›n›rl› nüfusuylaBosna’da bile s›n›rlar›n de¤iflimiyüzbinlerce insan›n ölümü sonras›n-da mümkün olmufltu. Birinci DünyaSavafl›’n›n ölüm bilançosu ise 30milyondur. Bu türden süreçlerde,ABD’nin en çok ustalaflt›¤› konular-dan biri de, faturay› bir baflkas›naödetmektir. Türkiye’nin bölgedekigiderek çap› ve niteli¤i büyüyen ro-lü, bu çerçevede de¤erlendirilmelive geliflmelere ba¤l› olarak; savaflafiilen girmesi de, ülke içine mezhepçat›flmalar›n›n tafl›nmas› da uzak birolas›l›k olarak görülmemelidir.

Bu olas›l›klar, Türkiye’de AKPeliyle faflizmin, yeni dönem ihtiyaç-lar› ba¤lam›nda nas›l güncellendi¤i-ne kafa yorularak de¤erlendirildi¤in-de, mücadele araç ve yöntemlerininseçiminde de isabet oran› artacak;öznellik, yerini gerçekli¤e b›raka-cakt›r.

‹flte tüm önemine ra¤men, BDPdestekli ba¤›ms›z milletvekili say›s›-n›n 36’y› bulmas›n›n veya bu çerçeve-de yap›lan seçim ittifak›n›n, sürecikarfl›lamak üzere gerekli olan dona-n›m ve güç birli¤i için neden yeterliolmad›¤›; demokratik güçlerin birli-¤inden de k›sa uzun vadeli taleplerdende ne anlafl›lmas› gerekti¤i, bu topludurum ›fl›¤›nda de¤erlendirilmelidir.

Yapt›¤›m bu de¤erlendirmenin birçeflit küçükbafll›klar toplam› oldu¤u-nun fark›nday›m. fiimdilik, en az›n-dan kavray›fltaki olas› sorunlara / ek-siklere iflaret etmifl olmay› önemse-dim. Gazetenin bu ilk say›s›nda, ne-yin ne denli aç›labilece¤i (yazar sa-y›s›, sayfa say›s›, yer darl›¤›, vb. ne-denlerle) konusunda da emin olma-d›¤›m için, paragraflar›n ucunu, f›r-sat olursa ilerde tart›flmak üzere aç›kb›rakt›m.

Buradan, bizi okuyan veya yüre¤iayn› kulvarda atan herkese sevgileri-mi iletiyor, "Türkiye GazetecilerSendikas›" baflta olmak üzere, eme¤igeçen herkesi, tutsak s›cakl›¤›yla ku-cakl›yorum.

Mehmet YEfi‹LTEPE

Tekirda¤1 No’lu F Tipi

Cezaevi

AKP’den neden demokratikleflme beklenmemelidir?

7 22/7/11 17:28 Page 1

Page 8: Tutuklu Gazete

8 PAZAR 24 TEMMUZ 2011 TUTUKLU GAZETE

TÜRK bas›n›, as-l›nda sendikas›z-

laflt›rma hareketinemaruz kald›¤›ndanberi tutuklu de¤erlidostlar. Bugün bizle-rin hapislere tutulma-s›, o sürecin somut,kanl›-canl› ac› sonu-cu, o kadar!..

Y›llar önceydi,AB’nin resmi gazete-si denilen gazetesindeyay›mlanan, ama k›sasüre içinde apar-topariptal edilen bir karar›okumufltum. Karar,Türkiye’nin ekono-mik, sosyal ve siyasiaç›dan üyeli¤e ehilolup olmad›¤›na ilifl-kindi. Do¤u Avrupaülkeleri ile üyelik müzakereleri çoktanbafllam›flt› ve söz konusu kararda, Tür-kiye’nin birçok aç›dan bu ülkelere gö-re, üyeli¤e daha ehil oldu¤u vurgulan›-yordu.

Benim as›l dikkatimi çeken iseAB’ye çok flafl›rt›c› ve ilginç gelen birTürkiye gerçe¤i veya normalinin alt›-n›n çizilmesiydi. Mealen aktar›yorum;yaflayan tüm ekonomik s›k›nt›lara ra¤-men Türklerin bunlar› nas›l afl›p, ayak-ta kalabildi¤i sorgulan›yor, ard›ndan flutespit yap›l›yordu: "Türklerde aile ba¤-lar› o kadar güçlü ki, s›k›nt› oldu¤undabulguru, tarhanas›, mercime¤i köyün-den gönderiliyor, ana-baba evini-afl›n›evli çocuklar›yla paylafl›yor. ‹flte Türk-leri bu dayan›flma ayakta tutuyor"…

Bat›l›lara "mucize" gibi gelen bu da-yan›flman›n ad› bence bas›nda da "sen-dika" idi, sendika olmal›yd›. Ne zamanki gönüllü veya zorunlu bundan vaz-geçtik, vazgeçirildik, iflte o zaman "tu-tukluluk" dönemimiz bafllad›. Bizimoralarda bir söz vard›r, "D›fl› kalayl›, içivayvayl›" diye… Medyam›z da görü-nüflte ça¤ atlad›, en son teknoloji ve ha-berleflme imkanlar›na kavufltu, ama as-li unsurunu, "insan›-çal›flan›" unutuldu.Unutulan› unutturmayacak ya da mil-letvekillerinin, milletin de¤il, liderinvekili olmas› misali, gazetecileri patronveya siyasinin iki duda¤› aras›na mah-kum etmeyecek, gazetecilerin patronveya iktidar›n de¤il, milletin hak ve ç›-karlar›n›n sözcüsü olmas›n› sa¤layacaktek bir güç vard›r biz gibi ülkelerde; oda sendikad›r.

Yine y›llar önceydi... gazetecilerinsendikas›, toplu sözleflmesi, mesaisi vs.vard›. Merhum Turgut Özal bir habe-rimden dolay› çal›flt›¤›m gazetedenat›lmam için patrona bask› yap›yordu.Bense o günlerde senelik izindeydim.fiimdilerde "Ergenekon" tutuklusu ga-zetecilerden Nedim fiener ve Ahmetfi›k d›fl›nda kimseyi tan›mad›¤›n› söy-leyen Nazl› Il›cak, beni telefonla bul-durdu, ak›betimi bildirdi!.. Ama ara-mas›n›n as›l sebebi bu de¤ildi, iznimiuzatmak için gerekirse rapor al›p, gön-dermemi istiyordu. Neden mi? Toplu-sözleflme görüflmeleri sürüyordu, izni-mi uzatarak, imzalanacak sözleflmedenyararlanmam›, böylece ma¤duriyeti-min bir nebze de olsa telafisini arzulu-yordu tüm samimiyetiyle… Nazl› Ha-n›m’›n bu gayreti, muhtemeldir ki, eflirahmetli Kemal Il›cak’›n bilgisi dahi-lindeydi. Demem o ki, bir zamanlar si-yasilerin bak›lar› karfl›s›nda patronlar›ndahi, ma¤dur gazeteciler için en büyükgüvence gördü¤ü/sayd›¤› sendikay-d›…

Has›l› kanaatimce, Türk medyas›n›ntüm kesimlere örnek olacak gerçek vebüyük bir dayan›flma sergileyip, "tu-tuklu" halden kurtulmas›n›n ilk ad›m›yeniden, güçlü bir sendikalaflma hare-ketinin bafllat›lmas›d›r.

Bizlerin "esaretten" kurtulmas›nagelince; eminim ki tüm hukukçular,Hukuk Fakültelerinde ö¤rendiklerininA’dan Z’ye nas›l ters yüz edildi¤ini gö-rüyor, bunun floku içinde de bizlereyard›m elini uzatam›yor!.. Hepimizingözleri önünde Türkiye için ayr› bir hu-kuk yaz›l›yor, yetmiyor yandafllar-kar-fl›tlar fleklinde ikili bir hukuk sisteminegeçiliyor… Bir ülkede;

- Bakan›n›, s›rf kanunlar›n üzerindenatlay›p, pratik çözümler buldu¤u içinöven,

- Ç›kar›lan kanun veya yap›lan ata-malar›, hukuka ayk›r› bulan yarg› or-ganlar›na savafl açan,

- "Yarg› bana kar›flmas›n" diyebilen,- Evrensel hukukun özü olan

"berâet-i zimmet esast›r" ilkesini ayak-lar alt›na al›p, daha iddianamesi haz›r-lanmam›fl bizleri "terörist" ilan edip,yarg›s›z infaza tâbi tutan,

- Ve tam 17 y›l öncesinden, "Bu hu-kuku haz›rlayanlar, bu düzenin kald›-r›lmas›n›n maflas› olacaklar" gibi hedef

koyan yöneticilerin ol-mas› normal midir?

Bunlar›n yan›naTürkiye söz konusuoldu¤unda, Kopenhagkriterlerinin birincisi,hukukun üstünlü¤ün-den sadece ve sadece"askerlerin yarg›lana-bilmesini" anlayan,yasak savma kabilin-den de sadece iki ga-zeteci için sesini az›-c›k yükseltirken, di-¤erlerini "Ergenekon-cu" sayan bir Bat› an-lay›fl›n› koyun… ‹fltehuzurlar›m›zda, "Enileri demokrasi… Enileri hukuk!..”

Bu flartlar alt›ndacezaevindeki bizlerin

tek tek mücadelesi, hatta medyan›ntopyekun mücadelesinin dikkate al›n-mas›, sonuç vermesi ne kadar zor, de¤ilmi?..

Baflta tüm hukuk adamlar›, barolar,üniversiteler ve de maddi veya maneviba¤lant›lar›n› bir tarafa b›rakabileceksivil toplum örgütlerinin bu mücadele-mize omuz vermesinin sa¤lanmas›,inan›yorum ki, sadece bizlerin de¤il,medyan›n ve beraberinde herkes içingerekli hukuk ve özgürlü¤ü getirecek-tir.

MÜYESSER VE M‹LAD‹Ç

Biliyorsunuz, Bosna savafl›nda 8 binsivilin öldürüldü¤ü Srebrenitza katli-am›n›n sorumlular›ndan S›rp KomutanRatko Mladiç 16 y›ld›r sonra geçti¤i-miz 27 May›s’ta yakaland›. Ve o Mla-diç sadece bir hafta sonra 3 Haziran gü-nü hakim karfl›s›na ç›kart›ld›. Hakk›n-da 11 suçlama vard›, iddianamesi isetoplam 38 sayfayd›.

Bir de biz tutuklu gazetecilerin hali-ne bak›n; 3-4 y›ld›r cezaevinde olduk-lar› halde hala neyle suçland›¤›n› bil-meyen, ama iddianameleri binlercesayfay› bulan arkadafllar›m›z var. Sondalgada tutuklanan bana gelince, 4 ay-d›r cezaevindeyim ve halen ben de su-çumu bilmiyorum. Dahas› hakk›mdakiiddianamenin ne zaman haz›rlanaca¤›da bilinmiyor!..

Demek ki bizler S›rp Kasap Mla-diç’ten daha a¤›r ve korkunç suçlar ifl-ledik!..

Ve Mladiç’in cezaevi flartlar›; Hol-landa’n›n en lüks mahallelerinden bi-rinde bulunan bir cezaevinde kal›yor…Hücresi çok konforlu, uydu ba¤lant›l›TV’si bile varm›fl. Hücresinin kap›s›gece ve yemek saatleri d›fl›nda aç›k tu-tuldu¤u için di¤er mahkumlarla rahat-ça iletiflime geçme, ailesiyle rahat gö-rüflme imkan› varm›fl. Bunlar› b›rak›n,1994te intihar eden k›z›n›n mezar›n› zi-yaret etmesine bile izin verilmifl.

Silivri’nin flartlar›n› anlatmama ge-rek yok, az-çok biliyorsunuz… Sadeceflu kadar›n› belirteyim; su verilmeprogram›na göre yafl›yoruz!..

Demek ki bizler Mladiç’ten dahatehlikeliyiz!...

Bir örnek de ülkemizden… Y›llarönce adamlar›yla birlikte polis karako-lunu bas›p, gözalt›ndaki o¤lunu kaç›-ran eski milletvekili hat›rlars›n›z… Buzat 5 y›l önce 18 kifliyle birlikte gözal-t›na al›nd›. Örgüt kurma, örgüt üyesiolma ve ihalelere fesat kar›flt›rma suç-lar›ndan… A¤›r Ceza Mahkemesi’nde-ki ilk duruflmada kendisi ve 16 arkada-fl› tutuksuz yarg›lanmak üzere serbestb›rak›ld›, sadece o¤lu tutuklu kald›.Ama 1 ay sürdü tutuklulu¤u ve avukat-lar›n itiraz› üzerine o da serbest b›rak›l-d›. ‹flte bu davan›n geçen 11 Hazi-ran’da karar duruflmas› vard›… 4 kifli28’er y›l hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Bucezay› alanlar aras›nda o eski milletve-kili de vard› ve hakk›nda "yakalama"karar› ç›kart›ld›.

Ne karakol bast›k, ne örgüt kurduk,ne de ihalelere fesat kar›flt›rd›k…Ama bizler tutukluyuz… Kimimizy›llard›r bu halde yarg›lan›yor, ben isene zaman haz›rlanaca¤›n› bilmedi¤imiddianameyi bekliyorum Silivri hapis-hanesinde!

Demek ki bizler sadece Mladiç’tende¤il, 28 y›l hapis cezas›na çarpt›r›lma-lar›n› gerektiren suçlar› ifllemelerinera¤men 5 y›l tutuksuz yarg›lanabilen-lerden de daha daha tehlikeliyiz!..

Ama hay›r, bizler ne Mladiç’iz, neörgüt, ne de çeteyiz… Sadece ve sade-ce gazeteciyiz!... Maruz kald›¤›m›zhaks›z, hukuksuz sald›r›, iftira ve zu-lümlerin bu so¤uk duvarlar› aflmas›ndagözümüz, kula¤›m›z, dilimiz, elimiz,kalemimiz oldunuz. ‹yi ki vars›n›z!..

"TUTUKSUZ GAZETE"lerde bu-luflmak dile¤iyle, Silivri’den kucak do-lusu sevgi, sayg› ve selamlar.

Sendikas›zlaflt›r›lm›fl bas›n tutukludurMazlum Erenci’nin an›s›na...

Minik Bar›fl ve ‹nci ablas›n›n iç bur-kan arkadafll›¤›n›n ve bir zamanlar

-asl›nda her zamanlar-Türkiye’siningörünmeyen yüzlerini anlatan roman›-n›n ve filmin ad› Uçurtmay› Vurmas›n-lar…

En tabi insani taleplerin nas›l vahflet-le, zalimce bast›r›ld›¤›n›n, iki yüzlü¤ün,iflgüzarc› memur mant›¤›n›n ve çocuk-lu¤un o el de¤memifl, kirlenmemifl in-san özünü, kafaya dank ettirerek anlat›-yor Uçurtmay› Vurmas›nlar.

Defalarca izledim filmini, hiç s›k›l-mad›m… Her defas›nda Bar›fl’›n hüz-nüyle hüzünleniyor, a¤lamas›yla a¤l›-yor, gülüflüyle gülüyor, heyecan›yla he-yecanlan›yor ve "Uçurtmay› Vurmas›n-lar" deyifliyle sitem ediyor insan; küfre-diyor, insanl›¤›ndan utan›yor… O mi-nik yüre¤in burkuluflunu izlemek, uza-n›p bir fleyler yapamamak çileden ç›ka-r›yor insan›.

Film bafltan sona tan›d›k bize; ezilen,haklar› gasp edilen, sömürülen, dili,kimli¤i, kültürü inkar edilen, asimile

edilmeye çal›fl›lan insan-lardan, halklardan, s›n›f-lardan izler tafl›yor. Da-ha dün belki, belki saat-ler önce, belki de flu an-da o filmin sahneleri ya-flan›yor, ayn› anda, bir-çok yerde, parçalanm›fl,her parças›na zulüm da-¤›t›lm›fl ülkemizde.

Hani büyük tehlikele-rin anlat›ld›¤› zamanlar-da söylenen bir söz var-d›r: "Hayat›m bir filmfleridi gibi geçti gözleri-min önünden." ‹flte buda bizim hayatlar›m›z›nfilm fleridi: Uçurtmay›Vurmas›nlar.

-Ad›n ne?-Bar›fl!-Suçun ne?-Düflünmek, kitap okumak…Bar›fl’›n hayat› keflfi, anlamland›rama-

d›¤› tutsakl›kla bafllam›fl. Ve çok çabukdüflmüfl da¤arc›¤›na kocaman sözcükler.

Sorular›na ya masumyalanlar cevap olmuflhep ya da sab›rla bekle-mesi, umut etmesi ö¤re-tilmifl, ö¤ütlenmifl...

-Niye uçmuyor ‹nci?-Uçar bir gün…10 yafl›ndaki ‹rlanda-

l› bir çocu¤un okudu¤ubir fliiri dinlemifltim,"Neden?" diye soru-yordu; "Anlat›n bana,neden?" Bar›fl da göz-leriyle soruyordu: "Ne-den?"

"Anlat›n bana, ne-den?”

Her fley neden böyleolmal›?

Baflka bir flekilde deolabilirdi!

Anlat›n bana neden?Anlam›yorum, insanlar neden birbir-

lerini incitiyor, neden?"Neden"e gelmeden önce…Duydunuz mu, 2011 Türkiye’sinin

de bir Bar›fl’› var, ad› Agir (Atefl). An-nesiyle Urfa hapishanesinde. Babas› dahapiste. Ve biliyor musunuz? Agir’›nsaçlar› a¤arm›fl, daha 3 yafl›nda;1,2,"3"…

Neden?Zulüm, korku onursuzlaflt›rabiliyor

insanlar› ve onursuzlaflan insanlar cel-latlar›na dönüflebiliyorlar ne yaz›k ki!Belki de "neden", bu onursuzlaflan in-sanlard›r.

Ama "insanl›k onurunun hakk›n› ve-renler de var." Var ki insanl›k demokra-si gibi bir de¤er yaratt› kendine. Var kiumutluyuz, var ki hala uçurtmalar›m›zgeziniyor semalarda.

Ama zulüm de var! "Uçurtmay› Vur-mas›nlar!" diyen çocuklar›m›z var hâ-lâ… O halde haydi, hep beraber hayk›-ral›m: "Uçurtmay› Vurmas›nlar!" Hay-k›ral›m: "Agir’›n saçlar› a¤armas›n!"Hayk›ral›m: "Düflünenler, kitap oku-yanlar" hapsedilmesin!" Hayk›ral›m:"‹nce Memed’in ma¤aras›na vahflilerbasm›fl" diyelim.

Hayk›ral›m!

Sosyalist, Kürt ve di¤er muhalif gazete-ciler ve ayd›nlar, halk›n özgürlü¤e aç›-

lan penceresi olmufllard›r. Yaz› ‹flleri Mü-dürlü¤ü’nü yapt›¤›m At›l›m Gazetesi’ninde devletin her türlü sistematik terörünemaruz kalmas›n›n nedeni budur. Elbettebu durum gazeteyi yay›mlamam›z›n önü-nde büyük engeller do¤urdu. Ama yay›nhayat›m›z boyunca asla bu teröre boyune¤ip hakikatlerden uzaklaflmad›k. Dahas›siyasal iktidarlar›n yan›na yöresine düfl-medik. Objektiflerimizi gerçe¤ezumlad›k. Bu yüzden tiranlar›n hedef tah-tas›nda olduk her zaman. Benimle birliktebirçok çal›flan›n tutuklu olmas›, a¤›r hapiscezalar›yla y›ld›r›lmaya çal›fl›lmas› akl›-m›z›n ve yüre¤imizin rotas›n› hiçbir za-man de¤ifltirmedi. Gazetemizin her say›s›toplat›ld›, yarg›land› ve ceza ald›. Sadecebiz de¤il, bugün yüzü aflk›n bas›n flehidiy-le, birçok tutsak arkadafl›m›zla bir bas›nonuru abidesi gibi duran Kürt bas›n›ndansöz etmemek bas›n özgürlü¤üne en büyükdarbeyi vurmak demektir. Bir de otosan-süre, devlet sansürüne karfl› güçlü bir du-rufl sergileyen arkadafllar›m›z var Ahmetfi›k, Nedim fiener gibi onurlu durufllar›ylamuhalif kimlikleriyle özgür bas›n gelene-¤ine güç katan bu arkadafllar›m›z aylard›rhapishanede ve ne yaz›k ki, sansürün kal-d›r›l›fl›n›n 103. y›l›na günler kala böyle birkaranl›k tabloyla karfl› karfl›yay›z.

Sansürün kald›r›l›fl›n›n 103. y›l›nda da70 arkadafl›m›zla birlikte havaland›rma-dan gökyüzüne özgürlük flark›lar› ulaflt›-raca¤›z. En baflta hapishanede oluflumuzsansürün hâlâ yerli yerinde durdu¤unugösteriyor. Dahas› bu durum “bas›n öz-gürlü¤ü”nün, Baflbakan, Cumhurbaflkan›ve bilumum devlet erkân›n›n sözlerinisüsleyen bir teraneden baflka bir fley olma-d›¤›n› kan›tl›yor ziyadesiyle. Gazetecilerik›rk metrekareye t›kayan bu sansür siste-mi hala t›k›r t›k›r ifllemektedir. Faflizm herzaman hakikatleri ters yüz eder ve medya-s›yla, bas›n›yla halk› yalanlarla al›klaflt›r›r.Gazetecilerin hapishanelere t›k›lmas› isebu manipülasyonu kolaylaflt›r›r. Gerçeklerduvarlar›n ard›nda kald›kça yalanlar›n sal-tanat› sürüp gider. Bask›, terör burada bit-mez. F Tipi tecrit zindanlar›nda bütün var-l›¤›ndan, de¤erlerinden vazgeçmen iste-nir. Hücren bas›l›r ve kitab›n› arar bir do-lu iktidar ufla¤›… Roland Barthes, “fa-flizm konuflma yasa¤› de¤il, söyleme mec-buriyetidir” sözünü yaflam›n içinden çe-kip ç›karm›flt›r ne de olsa. Hapishane de,d›flar› da fark etmez, bütün toplum AKPiktidar›na biat etsin istenir. Fakat her za-manki gibi flimdi de buna güçlü bir itiraz›-m›z var. Hapishanedeyiz, çok bir yaflamlakarfl› karfl›yay›z. Ama yine de “bize gücü-nüz yetmez” diyoruz bir kez daha. ‹ktida-r›n olanaklar› bize aç›lmad›¤› gibi çok k›-s›tl› olanaklar›m›za da el konuluyor. An-cak buna ra¤men akl›m›zla ve yüre¤imiz-le hakikatlere do¤ru yolculu¤umuzu sür-dürece¤iz. K›rk metrekareye s›¤mayanobjektiflerimizi, yani gözlerimizi s›n›rs›zmavilikten ay›rmayaca¤›z hiçbir zaman.Çünkü “Neden buraday›m” sorusununyan›t›n› fazlas›yla buluyoruz bu sonsuzmavilikte.

Hapishanede en çok gözlere odaklan›-yorum nedense.

O gözlerde insan öyküleri öyle ac›t›c›öyle isyan ettirici ki... Bunu fark etti¤im

an bir gazetecinin nerede olursa olsun,dünyay› ayd›nlataca¤›na olan inanc›mgüçleniyor. Bir keresinde ayn› hücreyipaylaflt›¤›m arkadafllarla röportaj yapm›fl-t›m. 19 Aral›k 2000’de hapishanelere yö-nelik katliamda tesadüfen “hayata dö-nen”lerle…

“Kanl› iftar” manfletiyle bas›n eti¤iniyerle bir edenlerin borazanl›¤› eflli¤indeher türlü vahflete maruz kalanlarla. Objek-tiflerini ekonomik ç›karlar› gere¤i kararta-rak dünyay› fildifli kulelerinden izleyenle-re çok uzak gelir bu tablo. En zor koflul-larda gerçe¤e bu kadar dokunabildi¤im buröportaj gazetede yay›nlan›nca ne çok se-vinmifltim. Sahi hâlâhapishanedeyiz, de¤ilmi? Neden? ‹flte hâlâbu koflullarda biledo¤rular› görüp yaz-d›¤›m›z için…

Ahmet fi›k, Cu-martesi Anneleri’ninyan› bafl›ndayd›. Kürthalk› bir de onun gibigazetecilerin haberle-riyle tan›d› bas›n onu-runu. Evet, biz buyüzden hapishanede-yiz hâlâ.

Kimse bize art›k flu garabete dönen de-mokrasinin nimetlerini övmesin! Zira 9

y›ld›r hapishanedeyim ve ‹stanbul 12 A¤›rCeza Mahkemesi’nin verdi¤i fetvayla 21y›l daha burada kalmama karar verildi.Dosyam Yarg›tay’da ama art›k bunun dabir önemi kalmad›. Çünkü bu ülkede ba-s›n özgürlü¤ü, Adana’da portakal bahçe-sine as›lan Metin Alatafl’la birlikte katle-dildi. O gün karart›lan gazete sayfalar›n›nruhu bütün ülkeyi örtmüfltü sanki. Serbestb›rakt›¤›m gözyafllar›m faflizmin boynu-muza geçirdi¤i bu ilme¤e isyan›n niflane-leriydi.

Kürtlere beyaz asimilasyonu, kad›nlarasoyk›r›m suçunu iflleyen bir iktidarla kar-fl› karfl›yay›z maalesef. Eflcinsellere uygu-

lanan vahfletin, erkek-leflmifl kad›n politika-c›lar diliyle nas›l dahakl› görüldü¤üne de-¤inmiyorum bile. Ke-za sosyalist ve Kürt si-yasetçileri susturmak,tasnifiye etmek içinhapishanelerin topla-ma kamp›na çevrildi-¤inden de söz etmeye-ce¤im. Duvarlar›n so-¤uklu¤una, engelleyicihükmüne ra¤men tümgerçekleri yazabilen

Ahmet fi›k’lar›, Sedat fieno¤ullar›n›, Ve-dat Kurflunlar›, Nedim fienerleri, Gurbet

Çakarlar› ve di¤er arkadafllar›m› yazaca-¤›m. Elbette onlar› yazmak gökyüzündeözgürlü¤e kanatlanm›fl o eflsiz an›n› yafla-t›r insana.

Ne faflizmin kendisi d›fl›nda kalanlaraher türlü devlet terörüne reva görmesi nede TMY garabeti, sansür yasalar› özgürlü-¤e kanat ç›rp›fl›m›z› engelleyebilir.AKP’nin kurmaylar› bofluna nefes tüket-mesin. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül, ha-pishanedeki gazetecileri hedef alarak ‘ga-zetecilik faaliyetlerinden dolay› hapisha-nede de¤iller’i buyurmufl! Bülent Ar›nçy›llar önce Tansu Çiller’den ödünç ald›¤›sözlerle, At›l›m’›, Azadiya Welat’› hedefgöstermifl! Art›k bunlara kimsenin inan-mad›¤›n› onlara daha fazla hat›rlatmam›zgerekir. Komplolarla, TMY k›skac›yla ha-pishanede oldu¤umuz yetmiyormufl gibibir de kendi yaratt›klar› durumdan ikincikez karl› ç›kmaya çal›fl›yorlar. Ama dedi-¤im gibi bu yalanlara çok az insan inan›-yor flimdi. Sansürün kald›r›l›fl›n›n 103.y›ldönümünde Abdülhamit’in burnu hâlâbir gölge gibi haberlerimizin, fikirlerimi-zin üzerinde duruyor.

Sansür kalkmad› ve hâlâ kalemimiz, el-lerimiz kelepçeli…

Baflta tutsak gazeteci arkadafllar›m› ol-mak üzere tüm bas›n emekçilerini bu ke-lepçenin k›r›lmas› ve sansürün kalkmas›dile¤iyle selaml›yorum.

“Uçurtmay› vurmas›nlar”

‘Neden hapishanedeyiz?’

Müyesser YILDIZ

Silivri 8 No’lu L Tipi

Kapal› Cezaevi

Bedri ADANIR

Diyarbak›rD Tipi Cezaevi

Hatice DUMANGebze M Tipi Cezaevi

8 22/7/11 17:23 Page 1

Page 9: Tutuklu Gazete

PAZAR 24 TEMMUZ 2011 9TUTUKLU GAZETE

‘Neyle suçland›¤›m›z› bilmiyoruz’ Merhaba…Size Sincan 1

No’lu F Tipi Hapishane-si’nin tecrit hücrelerin-den yaz›yorum. Selam-lar›m› gönderiyorum.

Ülkemizin ayd›nlar›-n›, gazetecilerini, yazar-lar›n› tecrit hücrelerinekapatan, kendine muha-lif herkesi bask›, terörlesindirmeye çal›flan AKPiktidar›, "iflkenceye s›f›rtolerans", "ileri demok-rasi", "özgür bas›n" söy-lemlerinden de vazgeç-miyor. "S›f›r tolerans" gösterilen sömürge tipi "ileridemokrasi"mizde ifl yerimize olan bask›n›, gözalt›naal›n›fl›m›z›, tutuklan›fl›m›z› anlatmak istiyorum.

1,5 y›ld›r Yürüyüfl dergisinin de teknik ifllerinin ya-p›ld›¤› Ozan Yay›nc›l›k’ta çal›flmaktayd›m. 24 Aral›k2010 gününde Yürüyüfl’ün matbaa öncesi haz›rl›klar›-n› yaparken sabaha karfl› 03.00’de elektri¤imiz kesil-di. Sonras›nda fark ettik ki, tüm mahallenin elektrik-leri kesilmifl. Caddeler trafi¤e kapat›lm›fl, binan›nönüne yüzlerce polis y›¤›lm›fl. Polis olduklar›n› belir-ten, kap›y› çalma bile gere¤i bile duymayan polislerkoçbafllar›yla büromuzun kap›lar›n› k›rarak içeri gir-diler. Kamuflaj giymifl, kar maskeli, uzun namlulu si-lahlar tafl›yan polisler, küfürler, tehditler eflli¤indeyumruklayarak, tekmeleyerek hepimizi yüzüstü yereyat›rd›lar. Bu s›rada binan›n üstünde uçuflan helikop-terin sesini duyuyorduk. Ellerimiz arkadan kelepçe-lendi. 5. kattaki büromuzdan, afla¤›da bekleyen polisotolar›na kadar sürüklenerek, dövülerek indirildik.

Ozan Yay›nc›l›k’ta 8 kifli gözalt›na al›n›p, VatanCaddesi’ndeki ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’ne götü-rüldük. Orada da yerlerde sürüklenerek hücrelere at›l-d›k. Üst aramas› bahane edilerek iflkence gördük, ilkgün neden gözalt›na al›nd›¤›m›z› ö¤renmek mümkünolmad›, avukatlar›m›zla da görüfltürülmedik. Bir gün‹stanbul’da kald›ktan sonra Ankara’ya Terörle Müca-dele fiubesi’ne getirildik. Kötü muamele ve iflkenceburada da devam etti. Hücrelere al›n›rken, parmak iz-lerimiz al›n›rken zor kullan›ld›. Toplam 4 günlük gö-zalt›ndan sonra 7 kifli "terör örgütüne üye olmak" id-dias›yla tutukland›k. O gün "Ozan Yay›nc›l›k’ta bu-lunmak" d›fl›nda hiçbir delil, tan›k vb. gösterilmeden6 ayd›r tutuklulu¤umuz devam ediyor. Hakk›m›zdakisuçlamalar, iddialar neler, ö¤renemedik henüz. Çünkügizlilik karar› al›nan dosya hakk›nda bize ve avukatla-r›m›za hiçbir bilgi verilmiyor. Bu keyfiyet, hukuksuz-luk ne kadar sürecek belli de¤il.

"Terörist" olarak suçlanan bizler olduk. Ama as›l"devlet terörünün" ma¤duru olan bizleriz. Yasalar›ntüm flartlar› olan gereklili¤i tafl›yan bir yay›nc›l›kta ça-l›flmak, dergi ç›karmak, devrimci-sosyalist düflüncele-rimizi ifade etmek, iktidar›n sald›r›s›na u¤ramak içinyeterli oldu. Büroda bulunan tüm kitap taslaklar›na,dergilerin arflivine, binlerce kitab›m›za, bilgisayar›m›-za el konuldu. Büroda bulunan tüm eflyalar kullan›la-maz hale getirilip talan edildi. Bu bask›n ve tutuklan-mam›z dergimizin faaliyetlerini durdurmak, bizimdevrimci-sosyalist kifliliklerimize yönelik bir komplo-dan ibarettir. ‹ktidara muhalefet etmenin, hak-adaletözlemiyle aray›fl içinde olan milyonlarca emekçinin,halk›n sesi olman›n bedeli olarak bu komployla karfl›karfl›ya kald›k. Tutuklanmam›z, 6 ayd›r mahkemeyeç›kar›lmadan tutuklu kalmam›z, dosyadaki gizlilik ka-rar›r›n ›srarla devam ettirilmesi, bu komplonun bir so-nucudur. Siyasi iktidar, "ileri demokrasi"yi de, "iflken-ceye s›f›r tolerans"› da, "bas›n özgürlü¤ü"nü de sade-ce kendi yandafllar› için telaffuz ediyor. Kendine mu-halefete tahammülsüz. Tüm muhalifleri sindirmekiçin komplolarla, bask›yla yol almaya çal›fl›yor. Amabizleri sindirmeleri, susturmalar› mümkün de¤il. Ger-çeklerin, halk›n sesi olmaya devam edece¤iz.

Adaletin herkese gerekli oldu¤unun bilinciyle busald›r›lar›, komplolar› hep birlikte bofla ç›karaca¤›m›-z›-ç›karabilece¤imizi düflünüyorum.

Size Sincan 1 No’lu F Tipi Hapisha-nesi’nden selamlar getiriyorum. 28

Aral›k 2010 tarihinden beri bu hapisha-nenin hücrelerinden birinde, iki arka-dafl›mla beraber kal›yorum.

Neden mi? Daha bana da bir aç›kla-ma yapma lütfunda bulunmad›lar. Dos-yam›zda "gizlilik karar›" varm›fl. 6 ay›doldurduk burada, ama neyle suçland›-¤›m›z› bilmiyoruz. Bu da "ileri demok-rasi"nin nimetlerinden biri iflte!

F Tiplerinde bu "ileri demokrasi"ma¤durlar›ndan çokça bulabilirsiniz.Biz buraya getirildikten k›sa bir süresonra, Samsun’dan gözalt›na al›n›p bu-raya getirilen arkadafllar›m›z 8-11 y›l aras› cezalar al-d›lar. Onlar›n "suç"lar›ysa, "Grup Yorum konseri dü-zenlemek". Evet, yanl›fll›k yok. Bu arkadafllar›m›zkonser düzenledikleri, daha do¤rusu düzenlemek is-tedikleri için gözalt›na al›n›p tutukland›lar.

fiafl›rt›c› de¤il mi? Ama bu ülkede haklar ve öz-gürlükler mücadelesi verenler için bunlar flafl›rt›c›de¤il. Hatta biraz daha ileri giderek, "kaç›n›lmaz" ol-du¤unu söyleyebiliriz.

Keza art›k b›rakal›m haklar ve özgürlükler müca-delesi verenleri, iktidara biraz muhalefet eden herkeskendini bu tehlikenin içinde görüyor.

Nazi Almanyas›’nda bir papaz›n kendi durumunuanlatmak için söyledi¤i ve günümüze kadar gelmiflsözleri vard›r: "Önce komünistleri götürdüler. Sesi-mizi ç›karmad›k…" diye bafllar. Son zamanlarda ga-

zetecilere yönelik tutuklamalar›n art-mas›yla beraber bu söz fazlaca söyle-nir oldu. Y›llard›r devrimcilerin hay-k›rd›¤› "Susma sustukça s›ra sana ge-lecek" slogan› da gazeteciler taraf›n-dan meydanlarda hayk›r›ld›.

Bunlar olmas› gereken, güzel tepki-lerdir. U¤rad›klar› haks›zl›klara karfl›insanlar›n meslektafllar›n› sahiplen-mesi, haks›zl›¤› teflhir etmesi çokönemli.

Ama ister istemez flunu soruyor in-san: fiimdiye kadar neden sustunuz?Neden Alman papaz›n› oynad›n›z?S›ran›n size mi gelmesi gerekiyordu?

Bu ülkede bask›lar, keyfi tutuklamalar ilk defa ya-flanm›yor. Bas›nda da, farkl› alanlarda da haklar veözgürlükler mücadelesi verenler, sürekli bask› alt›n-da oldular. Ve maalesef bu bask›lar karfl›s›nda ço¤uzaman burjuva bas›n da yapt›klar› ›smarlama sald›-r› haberleriyle, psikolojik savafl›n bir parças› oldu,oluyor. Ya da bu bask›lar› gündemine alm›yor, yoksay›yor.

Ben devrimci bas›n›n yaflad›¤› sorunlar› sahibi veyaz› iflleri müdürü oldu¤um Yürüyüfl Dergisi üzerin-den anlataca¤›m. Dergimin tam ad› Ba¤›ms›zl›k,Demokrasi, Sosyalizm ‹çin Yürüyüfl. Anlafl›laca¤›gibi, muhalif bir dergi. Tarafs›z bas›n de¤iliz. Taraf-s›zl›¤› reddediyoruz. Bizim taraf›m›z bellidir. Bizyoksul, ezilen, sömürülen halk›n taraf›nday›z, halk›nç›karlar›n› savunuyoruz. Bunun bedellerini ödemeyi

göze ald›k ve ödüyoruz. Tutuklu gazetecilerle ilgili iktidar›n sözcüleri,

"Öyle gazete-dergi isimleri var ki; ad› san› duyulma-m›fl" diyerek, ak›llar›nca tutsakl›¤›m›z› meflru gös-termeye çal›fl›yorlar.

Evet, televizyon kanallar›nda reklamlarla dergi-mizi tan›tm›yoruz, holding sahibi olmufl patronlar›-m›z yok. Halk›z, halk›n içindeyiz ve gücümüzühalktan al›yoruz.

Bu yüzden dergimiz ç›kt›¤› ilk günden beri bask›-lar›n, sald›r›lar›n hedefi oldu. Dergimizi gönüllü ola-rak da¤›t›p tan›tan yüzlerce kifli polisin sald›r›s›nau¤rad›, gözalt›na al›nd›. Bunlar haber de¤eri tafl›ma-d›, yasal bir derginin sat›fl›na yap›lan sald›r›, o zamanbas›n özgürlü¤üne vurulan darbe olarak görülmedi.Susuldu. Sesleri ç›kmad›. Alman papaz›n dedi¤i gi-bi "Çünkü sosyalist de¤illerdi." Sosyalizmi savunan-lar›n gözalt›na al›nmas›, iflkence görmesi do¤ald›çünkü.

Yetmedi; Yürüyüfl da¤›t›l›rken 16 yafl›ndaki Fer-hat Gerçek polis taraf›ndan s›rt›ndan vurularak felçb›rak›ld›. Ferhat flimdi 19 yafl›nda tekerlekli sandal-yesinde haklar ve özgürlükler mücadelesi vermeyedevam ediyor. O, tekerlekli sandalyesinde yine bubedelleri ödüyor. ‹stanbul Okmeydan›’nda bulunanOkmeydan› Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’ne yap›-lan bask›nda felç olmas›na ra¤men yere yat›r›l›p ke-lepçelenerek gözalt›na al›nd›¤›n› yine Yürüyüfl Der-gisi’nden ö¤rendim.

Engin Çeber’i art›k neredeyse tüm Türkiye tan›d›.O gerçekleri halka anlatman›n bedelini hayat›yla

ödedi. Yürüyüfl Dergisi da¤›t›rken gözalt›na al›n›ptutukland›. Gördü¤ü iflkenceler sonucu hayat›n› kay-betti. Fakat yoldafllar›n›n ›srarla üzerine gitmesi veyarat›lan kamuoyu sayesinde iflkencecilerin ceza al-mas› sa¤land›.

Son olarak Yürüyüfl’ün bas›m ve da¤›t›m›n› yapanOzan Yay›nc›l›k bas›ld› ve bizler tutukland›k. Tutuk-lu gazeteciler istatisti¤ine 4 kifli daha eklenmifl oldu.

Tabii bir de toplatma, yay›n durdurma ve hapis ce-zalar› var. Yaz›lar nedeniyle soruflturma aç›lan, top-lat›lan ve 1 ay yay›n durdurma cezas› alan say›lar› ta-kip edemiyorum. Yüzlerce say› hakk›nda sorufltur-ma ve davalar devam ediyor. Para ve hapis cezas›verilmifl olup da Yarg›tayda bekleyenler de cabas›.Bu davalar›n sonucunda ise 3-5 ya da 10-15 de¤il,yüzlerce y›la varan hapis cezas›n› dergimde ç›kanyaz›lardan kaynakl› alm›fl olaca¤›m. Bunun örnekle-ri yafland›.

Evet, sisteme muhalif, devrimci bas›n, bu sald›r›-lar› on y›llard›r yafl›yor. Özellikle gazeteci meslek-tafllar›m›z da bunlar› bilmiyor olamaz. fiu anki tav›r-lar›n›, tutuklu gazetecilerle dayan›flmalar›n› olumlubuluyorum.

Belirtmek istedi¤im, y›llard›r biz bu sald›r›laramaruz kal›rken bunlar›n sadece bizimle s›n›rl› kal-mayaca¤›n› söylüyorduk. Bu yüzden, bu dayan›fl-ma gerekli, ama biraz da gecikmifl bir dayan›flma-d›r. Gelece¤e yönelik ad›mlar atmak istiyorsak,geçmiflin muhasebesini yap›p hatalar›m›z› görmeli,ders ç›karmal›y›z. Yoksa ayn› hatalar› tekrarlardururuz.

TÜM kamuoyunun da art›k-kaç›n›lmaz olarak bildi¤i-

gördü¤ü üzere, muhalif kesim-leri sindirme-susturma-etkisiz-lefltirme vb. tan›mlamalarla ad-land›rabilece¤imiz süreç, uzun-ca zamand›r gazetecilere dönükyo¤un tutuklamalar fleklindeilerliyor. Bugün 70 kadar gaze-tecinin ülkenin çeflitli hapisha-nelerinde yat›yor olmas›, duru-mun vahametini yeterince aç›k-l›yor.

Ancak bu kadar çok say›dagazetecinin içeride olmas›na karfl›n, resmia¤›zlar "gazetecilik yapt›¤› için tutuklu olangazeteci yoktur. Bunlar TMY kapsam›ndasuçlardan yatanlar" vb. aç›klamalar›n› sür-dürüyorlar.

Evet, bu ülkede gazeteciler uzunca za-mand›r TMY kapsam›nda yarg›lan›yorlar,hapis yat›yorlar, çeflitli cezalara çarpt›r›l›-yorlar. Gerçekte yapt›klar› sadece gazeteci-lik olsa da, eldeki bulgular bunun ötesinegeçmese de, bu durum gazetecilerin, özel-likle de muhalif gazetecilerin ‘terör örgütüüyesi’ vb. suçlamalarla hapsedilmelerini,uzunca y›llara varan hapis cezalar› almalar›-n› engellemiyor. Aksine, muhalif gazeteciolmak, bu uygulamalar›n hedefinde olmay›da beraberinde getiriyor. Bunun en ac› tec-rübelerini yaflayanlar ise Kürt bas›n›nda vesosyalist bas›nda çal›flan gazeteciler-bas›nemekçileri olmufltur ve bunlar "tecrübe"edinmeyi sürdürmekteler. Çünkü tutukluolan 70 kadar gazetecinin ezici ço¤unlu¤u-nu bu kesimin gazetecileri oluflturmaktad›r.

Bundan k›sa süre öncesine kadar, ben desosyalist bas›n çal›flan› bir gazeteci- çevir-men olarak Bak›rköy Kad›n Hapishane-si’nde tutuklu bulunmaktayd›m. Hapishane-de iki y›l›m› doldurmaya çok az bir zamankala, 14 Haziran 2011’de tahliye edildim.fiu an tutuksuz yarg›lan›yorum.

Tutuklanma sürecim, bugün tutuklu bulu-nan çok say›da gazetecinin süreçlerinde de

ortaya ç›kt›¤› gibi, aç›k birkomploydu. Durumumu k›sacaözetlersem, bu noktada daha netbir fikir oluflaca¤›n› düflünüyo-rum. Ayn› zamanda gazetecilerintutuklanma süreçlerinin nas›l dabirbiriyle büyük bir benzerlikgösterdi¤i de bir kez daha görül-sün istiyorum.

Tutukland›¤›m dönemde, yir-mi y›l› aflk›n süredir yay›n yapanUmut Yay›mc›l›k bünyesinde ç›-kan, ‹flçi-Köylü, Partizan vd. ya-y›nlar›n Kartal bürosunda gaze-

tecilik ve çevirmenlik yap›yordum. Yaniyasal bir yay›n evinde, uzunca y›llard›r gözönünde yürütülen, do¤al olarak da yasalolan bir çal›flmam söz konusuydu. Her güngazete bürosundayd›m ve 14 y›la yak›n birsüredir de ayn› evde ikamet ediyordum. Bi-lenler bilir, muhalif-sosyalist bas›n ve çal›-flanlar› hemen her daim devletin, baflta polisolmak üzere, çeflitli organlar›n›n denetimi-gözetimi alt›nda faaliyetlerini sürdürürler.Bunun içindir ki benim gazetecilik-çevir-menlik d›fl›nda, baflka herhangi bir çal›flma-m›n olmad›¤›n›n bilinmemesi de mümkünde¤ildi.

Nitekim, 28 A¤ustos 2009 tarihinde saba-ha karfl› evime yap›lan bask›nla gözalt›naal›nd›¤›m s›rada evde yap›lan aramada da,gazetecilik çal›flmam›n d›fl›nda herhangi birbulguya rastlanmad›. Benimle ilgili baflkala-r› taraf›ndan verilen herhangi bir ifade, tefl-his vb. durum da yoktu ortada.

Ancak benim gazetecilik çal›flmas› d›fl›n-da bir çal›flmam›n olmad›¤›, eldeki bulgular-dan da aç›kça görülmesine ra¤men, eylemvb. iddialarla yarg›lanan baflka san›klar›n daoldu¤u, TMY kapsam›ndaki bir dosyaya da-hil edilmifltim. Buna dahil edilme de dene-mezdi. Ben bu dosyaya resmen "monte"edilmifltim! Çünkü gerek di¤er san›klarlagerekse onlara atfedilen suçlamalarla aram-da hiçbir ba¤ kurulmam›flt›. Ne dosyada nede iddianamede bana dönük bu ba¤lamda

bir iddia vard›. Bana dönük tek iddia, enküçük bir somut delile dayanmayan, soyutbir ‘yasa d›fl› örgüt üyesi olmak’ iddias›yd›.

Gerek tutuklanmamdan tam bir y›l sonraç›kar›ld›¤›m ilk duruflmada olsun, gereksebundan alt› ay sonra görülen ikinci durufl-mada olsun, ( bu her iki duruflmada kendidurumumu aç›klay›p, gazeteci ve çevirmenolmam›n d›fl›nda herhangi bir çal›flmam›nsöz konusu olmad›¤›na dair, somut delillersunmufl ve tan›klar dinletmifltim) bana dos-yan›n o k›sm›na iliflkin herhangi bir soru dasorulmad›. Ben, deyim yerindeyse, adetadavan›n izleyicisi pozisyonundayd›m. Sa-n›k sandalyesinde oturuyor olmasam, kendi-mi rahatl›kla arkadaki izleyicilerin yerinekoyabilirdim! 14 Haziran’da ç›kar›ld›¤›müçüncü duruflmada, iddia makam›na nedenböyle bir dosyada yarg›land›¤›m› sordum.Eylem vb. iddialarla ve de bu iddialarla yar-g›lanan kiflilerle benim aramda, dosyada veiddianamede yer almayan, dolay›s›yla dabilmedi¤im nas›l bir ba¤ kuruldu¤una, e¤erörgüt üyesiysem bu örgüt ad›na ne yapt›¤›-ma, neresinde yer ald›¤›ma, bu iddian›nhangi somut delillere dayand›¤›na vb. du-rumlara aç›klama getirilmesini talep ettim.Bu talebim üzerine bana sadece gazete ba¤-lant›l› üç soru yöneltildi ki bunlar›n gazeteçal›flmas› kapsam›nda oldu¤u da zaten aç›k-ça görülüyordu. Ve ben böylelikle 14 Hazi-ran 2011’de yap›lan bu duruflmada tahliyeedildim. Tabii bu tahliye, aradan iki y›la ya-k›n bir zaman geçtikten sonra gerçeklefliyor-du. fiu an tutuksuz olarak yarg›lan›yorum.

Yaklafl›k iki y›l süren tutuklulu¤umun, 52yafl›nda ve çok say›da kronik sa¤l›k sorunuolan biri olarak sa¤l›¤›m üzerinde büyük veyeni hasarlar yaratt›¤›n› da buradan eklemiflolay›m. Zaten sa¤l›k sorunu bugün hapisha-nelerdeki bafll›ca sorunlardan biri halinegelmifl bulunuyor. Hapishanelerde say›lar›yüzlerle ifade edilen çok say›da a¤›r hasta-n›n bulundu¤u, bunlar›n içinde onlarcas›n›nölümcül hastal›klara yakaland›¤› ve yasalar-da yer almas›na ra¤men d›flar›da tedavi hak-

lar›n›n görmezden gelinerek, çeflitli gerek-çelerle engellendi¤i de biliniyor.

Tekrar say›lar› 70 civar›nda olan tutuklugazetecinin durumlar›na dönecek olursam.Bunlar›n hemen tamam›na yak›n›, benimsürecimle büyük benzerlik tafl›yan bir süreçyaflamaktalar. Ama yine neredeyse tümü,benim gibi TMY kapsam›nda dosyalardayarg›lanmaktalar. Bu da Özel Yetkili Mah-kemelerde yarg›lanmak anlam›na gelmekte-dir. TMY ve eski DGM’lerin yerine getirilenÖzel Yetkili Mahkemelerin esas olarak sis-tem muhaliflerine dönük bir düzenleme ol-du¤u bilinmektedir. Muhalif gazetecilerinbu mahkemelerin yarg›lama alan›na girendosyalarda yarg›lan›yor olmas› bile tek bafl›-na, onlar›n sadece muhalif gazetecilik yap-t›klar› için bu uygulamalarla yüz yüze kal-d›klar›na bir göstergedir. TMY kapsam›ndayarg›lanmalar› ise, gerçekte muhalif gazete-ci olduklar için yarg›lan›yor olmalar›n› per-delemek gibi bir amaca hizmet etmektedir.Bu amaç hükümet yetkilileri taraf›ndan ya-p›lan "Gazetecilik yapt›¤› için tutuklu bulu-nan gazeteci yoktur" vb. aç›klamalardan daçok net anlafl›lmaktad›r. Bu durum ayn› za-manda d›fl kamuoyuna karfl›

(bask›lar›-elefltirileri engellemek, demok-rasi görünümü vermek vb. amaçl›), tutuklugazeteci say›s›n› az ya da hiç yok göstermekiçin düflünülmüfl bir taktikten baflka bir fleyde¤ildir.

Sonuç olarak; insan temel hak ve özgür-lükleri ve demokrasi için verilen mücadele-nin önünü açabilmenin ve özgür eflit ve kar-deflçe bir arada yaflanabilen bir toplum yara-tabilmenin önkoflullar›ndan, hem de enönemlilerinden biri de bugün, sadece gaze-tecilerin de¤il, tüm toplumun üzerinde "De-mokles’in k›l›c›" gibi sallanan TMY’nin veÖzel Yetkili Mahkemelerin kald›r›lmas›d›r.Bunun içindir ki, tutuklu gazetecilerin duru-mu kamuoyunun gündemine tafl›n›rken,TMY ve Özel Yetkili Mahkemelerin kald›-r›lmas› talebi de yüksek sesle dillendirilme-ye devam edilmelidir.

Murat ‹LHAN

Rojekê li welatekî ku her tiflt xwediyê wateyeketaybet e mêvahek peyda bû fiêniyên wî welatî

wateyek taybet dan mêvanê xwe ji. Bi tevlî cihekî…Dem derbas bü, her ku çû mêvan bü xwedî hêz.

Hêza zêde bü desthilatdarî û hikum. fiênî jî li ber xwedan. Hin jî wan digotin:

"Kê hêsîriyê ji halê rakir? Nekes. Lewre ew hêjberdewam dike."

Berxwedan geh germ dibûn geh diçilmisîn, lê yateqez ew bû ku her pêkutî hinek din yî girêjî ûnexwefliyên desthilatdariyê dixist nava "mêvan"

Hin ji flêniyan jî derketin ü wiha gotin:"Rûmetê bidin her gudretê, ji ber ku her gudret ji

Xweda tê Va ye! Ev e ku ol kiriye flirîkê hernexwefliyê. Bi vî awayî li welatê "bindestan" ol büyehevkarê ‘’xwediyan."

"Rehma Reb zêde ye, sebra wî naqede. "Hinan jî liser navê Red axivîn û ji serî de kujerê xwe bexflandin.

Lê berxwedana flêniyan nirx û xeyalên nû afirandin.Ev wiha bün ku dikarîbûn gelek tifltan di binê xwve debifetisînin. Lewre kes nikare azadiyê ji bo flerafaazadiyê ji holê rake. Helbet dê tifltên nûbafl derkevin.

Di fierê wan de rista heri zêde xeybker, fesad ûflewrex leyistin. fiêniyan li hev, fiêniyan li mêvan ûmêvan ji li flêniyan sor kirin. Hasil nakakî heta ku tubibêje kûr bün.

Çirê re nirxên nû û bafliyên kevn bi ser ketin. Mêvanli ser çongê danîn erdê Bi derba dawî xwîna sor rijiyatewlisê

Zanayekî fiêniyan bi dengekî hezinî gêriya:"Çima diyalektîka di nava me de ne li ser ’çê û çêtir’

bü? Ma em mecbûrî ‘bafl ü xirab’ bün?Özgür günlerde gazetecilik yapmak dile¤iyle.

Halit GÜDENO⁄LU

Sincan 1 Nolu FTipi Cezaevi

Cihan GÜN

Sincan 1 No’luF Tipi Cezaevi

Hücrelerden bir yaz›

Mazlum Erenci’nin an›s›na...

Türkiye’de son 30 y›ld›r on binleri bulan bukay›plar, hemen her eve ac› ve öfkeyi birlik-

te soktu. Bunca ac›ya neden olan bozuk hukukdüzeni ise geride kalan onlarca soruyu yan›ts›zb›rak›yor. Gözyafl›, feryat ve isyan› yakt›klar›a¤›tlarla dile getiren annelerin ac› dolu evlatkayb›n›n hayk›r›fl› "insan›m" diyen her bireyiderinden yaralarken, bu isyanlar›n sonuncusuise Dersim’in Çemiflgezek ilçesi k›rsal›nda ya-flam›n› yitiren 19 yafl›ndaki Mazlum ERENC‹oldu.

Amed’de (Diyarbak›r) 14 Temmuz tarihindePKK lideri Abdullah Öcalan’›n saçlar›n›n zorlakaz›t›lmas›n› protesto eden kitlenin aras›nda bu-lundu¤u iddias› ile Kofluyolu Park›’nda Diyar-bak›r ‹l Emniyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l› TEM fiu-be polisleri taraf›ndan gözalt›na al›nan 16 yafl›n-daki Mazlum ERENC‹, 3 gün gözalt›nda kal-d›ktan sonra ç›kar›ld›¤› nöbetçi mahkeme tara-

f›ndan tutukland›. Yarg›lanmas›na 6.A¤›r Ceza Mahkemesi’nde devamedilen Erenci, daha sonra "örgüt üye-si olmak"tan 4 y›l 2 ay, "örgüt propa-gandas› yapmak" suçundan 6 ay 20gün ve 2911 say›l› "Toplant› ve Gös-teri Yürüyüflleri Kanunu’na muhale-fet etmek" suçundan ise 2 y›l 9 ay,toplam 7 y›l 5 ay 20 gün hapis ceza-s›na çarpt›r›ld›.

Tutuklanarak Diyarbak›r E TipiKapal› Cezaevi’ne konulan Erenci 9buçuk ay tutuklu kald›. Yarg›tay’agönderilen Erenci’nin dosyas›TMK’de yap›lan de¤ifliklikle Diyar-bak›r Çocuk Mahkemesi’ne gönderildi. Eren-ci’nin çocuk mahkemesindeki yarg›lanmas› isehalen devam ediyor.

22 Nisan 2010 tarihinde TMK’de yap›lan de-¤ifliklikler ile tahliye edilen Erenci, gözalt›na

al›n›rken ve gözalt›nda iken u¤ra-d›¤› iflkenceye iliflkin ‹HD Amedfiubesi’ne yapt›¤› baflvuruda ba-fl›ndan geçenleri ayr›nt›l› bir fle-kilde aç›klam›flt›.

Erenci, yaflad›¤› vahfletle ilgili‹HD’ye yapt›¤› baflvuruda, o gün-lerin korku dolu anlar›n› bir kezdaha tüm canl›l›¤›n› adeta yeni-den yaflarken, kendisi ile birlikteTMK ma¤duru olan ve haklar›n-da 18 ile 38 y›l aras› hapis istenendi¤er 12 arkadafl› ad›na yaz›lan vegünlerce Türkiye gündemine otu-ran mektupta flunlar› belirtiyordu:

"Biz kendimizi çocuk olarak görmedik. Bizlerç›ksak da sorun çözülecek mi, ana dilimizdee¤itim alabilecek miyiz? Biz suç ifllemedik, birgün tekrar beraber olmay› umuyoruz."

Cezaevinden ç›kt›ktan bir süre sonra ROJ

TV’de yay›nlanan "Dengvedana Peyvê" (SözünYank›s›) adl› programa kat›lan Mazlum Erenci,Türkiye’de medyan›n her bir Kürt’ü ve her birKürt çocu¤unu "terörist" olarak gördü¤üne dik-kat çekmifl ve flunlar› belirtmiflti: "Örne¤in ulu-sal bir ajansta, çocuklar›n polislere tafl att›¤› ileilgili bir haber yap›lm›fl. Ancak do¤ru olmayanbir haberdi. Kürt çocuklar›n› "terörist" göster-meleri, savafl isteyenleri sevindiriyor. Devlet,Türkçe konuflan gençlere herhangi bir engel ç›-karmaz, ama söz konusu Kürtçe olunca elindengeldi¤ince engel ç›kar›yor. Bu da Kürtçenin ge-liflmesini engelliyor. E¤er bu sorun çözülüpKürtçe okullarda ö¤retilmeye bafllan›rsa sorunortadan kalkacak. O zaman Kürt çocuklar› art›kKürtçe düflünebilecek, tart›flabilecek ve kendile-rini daha rahat ifade edecek. Dilimizin yak›n birzamanda e¤itim dili olaca¤›na ve o temelin otu-raca¤›na inan›yorum. Bütün Kürtler de art›k dil-lerinin özgürce kullan›lmas›n› istiyor" dedi

Ozan KILINÇ

Diyarbak›rD Tipi Cezaevi

Suzan ZENG‹N

Mazlum daha 16’sında işkenceyle tanıştı...

NEGARÎ

TMY ve Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasıtalebini, daha yüksek sesle dillendirelim!

9 22/7/11 17:23 Page 1

Page 10: Tutuklu Gazete

10 PAZAR 24 TEMMUZ 2011 TUTUKLU GAZETE

Tutuklu gazetecilerin durumune zaman gündeme gelse,

Cumhurbaflkan› ve Baflbakanayn› aç›klamay› yap›yor: "Onlargazetecilik faaliyetlerinden do-lay› tutuklu de¤il." Hapishane,siyasi iktidar› sorgulayan gaze-tecilerin kaderi de olsa, bu du-rum hükümetler taraf›ndan ge-nellikle baflka sebeplere ba¤lan›-yor. Hiçbir devlet, gazetecilerigerçekten yapt›klar› haberler ne-deniyle cezaland›rd›¤›n› kabuletmiyor. Bugün birçok ülkedegazeteciler gerçekte neden tu-tuklan›yor? Hükümetler bu du-rumu neden gazetecilik faaliyetiile aç›klamaktan kaç›n›yor? Busorular›n yan›tlar›n› bulmaya ça-l›flal›m.

Frans›z Devrimi’nin ünlü res-sam› J. L. David, "Katledilmifl Marat" tablo-sunda devrimin önemli gazetecisi Jean PaulMarat’›n öldürülmesini anlat›r. Tabloda, ya-flad›¤› cilt hastal›¤› nedeniyle s›k s›k banyoyapmak zorunda olan Marat bir küvettedir.Buna ra¤men makalesini kaleme almaktad›r.Jirondenlerin iktidardan düflüflünün intika-m›n› almaya karar veren Charlotte Cordayisimli genç kad›n, onu bu savunmas›z an›n-da yakalar. Tabloda yaflam›n› yitirmifl haliy-le resmedilen Marat’›n sol elinde makalesivard›r. Kalem tutan sa¤ eli ise biraz önce ya-flam›na son veren b›ça¤›n yan›na düflmüfltür.Kumaflla sar›l› bafl› hayat belirtisinden uzakflekilde izleyiciye bakmaktad›r.

Jean Noel Jeanney, Marat’y› "dünyadakitüm haks›zl›klar› ortadan kald›rmaya kalk›-flan gazetecilerin ilk temsilcisi" diye anlat›r.Ancak Marat, haks›zl›klarla mücadele eder-ken bafl› derde giren gazeteci de¤ildir. 18.yüzy›lda ‹ngiltere’de krall›k, elefltirel gazete-cileri bir meydanda dire¤e ba¤l›yor ve halk›onlar› afla¤›lamaya ça¤›r›yordu. Fransa’da18. yüzy›lda Simon Linguet gibi kimi gaze-teciler idam sehpas›nda, Armand Carrel gibibaz›lar› da düelloda hayat›n› kaybetti. Sade-

ce Türkiye’de son 40 y›ldaAbdi ‹pekçi’den U¤urMumcu’ya, Musa An-ter’den Hrant Dink’e on-larca gazeteci suikastlar›nkurban› oldu. Tarih boyun-ca sansürlenen, para ceza-lar›yla servetini kaybeden-ler, tutuklananlar ise say-makla bitmez. K›sacas› ba-s›n›n ayk›r› kalemleri içinhayat hiç kolay olmad›.

BASIN YASALARIBalzac, Paris Bas›n› Mo-

nografisi’nde, "Bas›n varolmasayd›, onu hiç icat et-memek gerekirdi" der. An-cak bir kere cin flifledenç›kt›ktan sonra, onu tekrarflifleye sokmak imkans›zd›.

Modern toplum ile say›s› ve etkisi büyüyenbas›n için hürriyet, yasal sözleflmelerle ta-n›mland›. ‹ngiltere’de 1869’da, Almanya’da1874’te, Fransa’da 1881’de ç›kan liberal ya-salarla bas›n özgürlü¤ü teminat alt›na al›nd›.Bu y›llardan sonra Avrupa’da faflizm ve sa-vafl dönemleri hariç, bas›n›n s›n›rlar›n› dahaçok piyasa iliflkileri belirledi.

Türkiye’de 1870 y›l›nda ‹bret gazetesiniç›karan Nam›k Kemal, bas›n yasas› ç›kar›l-mas›n›, "Gazeteciler yasak olan fleyleri bil-meli, ona göre yaz› yazmal›d›r" sözleriylesavunuyordu. Kuflkusuz Nam›k Kemal’inamac›, hapse düflmeden yazman›n yolunubulmakt›. Ancak olmad›. ‹bret kapat›ld›, Na-m›k Kemal hapis ve sürgüne mahkum edil-di. Bas›n›m›z›n cefakar isimlerinden Zekeri-ya Sertel ise 1924 y›l›nda Resimli Ay’›nikinci say›s›nda, hapse düflmeden yazman›nyolunu bas›n yasas›n›n ç›kmamas›na ba¤l›-yordu: "Ceza yasas› dururken, bir bas›n ya-sas› yaparak cürümler icat etmek, cezalartertip ve tasnif etmek adalette ikilik yapmakdemektir." Bu sat›rlardan k›sa süre sonraSertel, askeri isyana teflvik etmekten yarg›-land›. Üç y›l sürgün cezas› ald›. 1931’de Son

Posta’da Alpullu fiirketi’nin 7,5 kurufla malolan flekeri 60 kurufla satt›¤›n› "Fakire Hür-met Zaman› Geldi" yaz›s›nda anlatt›¤› için 3y›l hapse mahkum oldu. Tan Bask›n› ile ga-zetesi darmada¤›n edilen Sertel, Büyük Mil-let Meclisi’ni tahkir ve tezyiften 1946 y›l›n-da bir y›l hapse mahkum oldu.

Nihayetinde ortaya ç›kan bir gerçeklikvard› ki, ister bas›n yasas›yla, isterse de ce-za yasalar›yla olsun, elefltirel gazeteciler ce-zaland›r›lmal›yd›. Yolsuzluklar› araflt›ran,hükümet politikalar›n› elefltiren, devletin fa-aliyetlerini sorgulayan gazeteciler sorufltur-mak için hep bir yol bulundu. DemokratParti döneminde Tahkikat Komisyonu’nun,de¤iflik tarihlerdeki S›k›yönetim Kanunla-r›’n›n, ANAP dönemindeki Terörle Mücade-le Yasas›’n›n, Ola¤anüstü Hal Uygulamala-r›’n›n hedefinde ço¤unlukla bas›n vard›. Ga-zetecilere, bas›n faaliyetleri d›fl›nda suçlaricat ediliyor, kimi zaman terörle, kimi za-man bölücülükle yarg›lan›yorlard›.

GAZETEC‹L‹K FAAL‹YETLER‹ DE⁄‹LGazetecilerin tutuklanmas›n›n bir otoriter-

lik alameti oldu¤u bugün genel kabul görü-yor. Bu sebeple otoriter e¤ilimlerini demok-ratik görüntüyle devam ettiren siyasi iktidar-lar›n, gazetecileri gazetecilik faaliyeti d›fl›n-daki sebeplerle tutuklamas› al›flkanl›k halinegelmifl durumda. Zira bu ülkelerde bas›n ya-salar› da uzun tutuklulu¤a izin vermiyor.Yaln›z Türkiye’de de¤il, dünyada da durumpek farkl› de¤il.

Azerbaycan’da Realuy Azerbaijan veAzerbaycan gazetelerinin editörü olan Ey-nulla Fatullayev’in hayat›, öldürülen gazete-ci Elmar Huseynov üzerine yapt›¤› araflt›r-malarla de¤iflti. Fatullayev, Monitör adl›haftal›k yay›n›n editörü olan Huseynov ci-nayetinde polisi kan›tlar› gözard› etmekle vesoruflturmay› karartmakla suçlad›. 2007Mart’›nda yazd›¤› yaz›da, cinayetin bir dev-let organizasyonu oldu¤unu savundu. Sade-ce bir ay sonra, 20 Nisan 2007’de, Azerbay-can toplumun itibar›n› zedelemek suçlama-s›yla 8 ay hapse mahkum oldu. 200

Ekim’inde, hapisteyken terörizm, etnik nef-reti k›flk›rtmak ve vergi kaçakç›l›¤› ile suçla-narak 8 y›l 6 ay hapis cezas› ald›.

Yine Azerbaycan’da muhalif gazeteci Ge-nimet Zakhidov, sokakta kendisine hakaretetti¤ini iddia etti¤i bir kad›nla tart›flmayabafllad›. Kad›n›n arkadafl› Zakhidov’a sald›r-d›. Sokaktakiler müdahale ederek Zakhi-dov’u kurtard›. Sald›rgan çift gazeteci hak-k›nda suç duyurusunda bulundu. Birçok ta-n›¤a ra¤men Zakhidov, holiganizm ve fizikidarp suçlamas›yla 4 y›l hapse mahkum oldu.Mahkeme, takdir hakk›n› üst s›n›rdan kul-lanm›flt›.

Kamboçyal› gazeteci Hong Chakra, ülke-sinde Baflbakan vekilinin yolsuzluklar›nyazmas›yla tan›n›yordu. Yazd›klar› yanl›fldahi olsa, cezas› 5 milyon riyaldi (yaklafl›k1250 dolar). Ancak Chakra, "yanl›fl haberyazmak" suçlamas›na para cezas› öngörenyeni yasayla de¤il, Geçici Birleflmifl MilletOtoritesi (UNTAC) döneminde ayn› suçuhapisle karfl›layan yasayla yarg›land›. 1 y›lhapse mahkum oldu.

Fas’ta hükümet karfl›t› yaz›lar›yla tan›nanAli Massal Gazetesi Genel Yay›n Yönetme-ni Raflit Nini’nin kaderi de pek farkl› de¤il-di. Nini, 2011 Nisan’›nda "ulusal güvenli¤etehdit oluflturmak" suçlamas›yla tutukland›.

Afganistan’da Radyon Kapifla Haber Edi-törü Hocatullah Mujadadi, Kapisa’daki Af-gan direniflini ayr›nt›s›yla haberlefltiren birgazeteciydi. 18 Eylül 2010’da Taliban’laba¤lant›l› olmak suçlamas›yla tutukland›.

Suudi Arabistan’da gazeteci Rabbah Al-Qu-wai dini gerekçelerle müzik enstrümanlar›n›nyak›lmas›n› haber yapt›. Ancak "‹slam inanc›-na flüpheyle yaklaflmak" ve "y›k›c› düflüncelerbeslemek" suçlamalar›yla tutukland›.

Çin’de Sonmexia Baraj›’n›n yap›m› s›ra-s›nda yerinden edilenler hakk›nda BüyükGöç isimli kitab› yazan Xie Chaoping, 19A¤ustos 2010’da "yasad›fl› ticari faaliyet"suçlamas›yla tutukland›.

‹talya’da 11 Centro gazetesinden WalterNerone, Claudio Lottonzio ve L’Espressogazetesinden Luigi Vicianza, Ekonomi ve

Finans Bakanl›¤›’na ba¤l› ‹talyan Polis Ku-ruluflu olan Finansal Suçlar Araflt›rma Biri-minin Sulmona Valisi üzerine yürüttüklerisoruflturmay› konu alan makaleler yazd›lar.Üç gazeteci de hakaret suçlamas›yla hapis-le cezaland›r›ld›. Ulusal ‹talyan Bas›n Fede-rasyonu, gazetecilere verilen hakaret ceza-lar›n›n kamu yarar›na bilginin yayg›nlaflma-s›n› engellemek için kullan›ld›¤›na dikkatiçekiyor.

‹srail’de içlerinde Agence France Presse(AFP) foto¤rafç›s› Hussam Abu Alan’›n daoldu¤u befl Filistinli gazeteci, 2002’de terö-ristlere destek verdikleri suçlamas›yla tutuk-land›. Yine ‹srail’de orduya ait belgeleri Ha-aretz’e s›zd›ran gazeteci Anat Kam, "devletingüvenli¤ine zarar amac›yla gizli bilgileribaflkalar›na vermek" ve "devlet güvenli¤inezarar amac›yla gizli bilgileri derlemek vesaklamak" suçlamalar›yla müebbet hapisleyarg›lan›yor. Kam’›n belgeleri s›zd›rd›¤› Ha-aretz Muhabiri Uri Blov ise kaçak yafl›yor.

En bilinen hikaye ise, Wikileaks’›n kuru-cusu Julian Assange’a ait. Gizli AmerikanBelgeleri yay›nlayan Assange, ekonomik vehukuki yapt›r›mlar›n ard›ndan tecavüz suçla-mas›yla tutukland› ve halen yarg›lan›yor. ‹kiayr› kad›nla kendi r›zalar›yla iliflkiye girengazeteci, iliflki s›ras›nda korunmad›¤› için ‹s-veç yasalar›na göre tecavüzle suçland›.

Bir baflka s›zd›rma hikayesi ise Pakis-tan’dan. 2008 y›l›nda gerçekleflen Mumbaisald›r›s›n›n sorumlular›ndan Ajmal Kasabile ilgili bilgileri s›zd›ran Rab Nawaz ve Ja-ved Kowal Chandar’›n tutuklanma nedeni"h›rs›zl›k ve doland›r›c›l›k".

Sonuçta hemen herkes gazetecilik faali-yetleri nedeniyle oldu¤u bilinmesine ra¤-men, tüm dünyada gazetecilerin aç›klanantutuklanma nedenleri bambaflka. Hükümet-ler gazetecilerin gerçek tutuklanma gerekçe-lerini saklayarak hem kendi iktidarlar›n› ko-rumaya, hem de gazetecileri bambaflka suçisnatlar›yla itibars›zlaflt›rmaya çal›fl›yor. Bu-nu yaparken kitaplar› bombaya, haberlerikurfluna benzetmek zorunda kalmalar› isekaderin bir cilvesi olsa gerek.

“Gazeteciler hangi faaliyetlerinden dolay› tutuklu”

Türkiye: Aç›k Hava CezaeviH

enüz varl›¤› bilekan›tlanmam›fl bir

"silahl› terör örgü-tü"nün medya yap›-lanmas›na mensup ol-du¤um flüphesiyledört ay› aflk›n bir sü-redir Silivri 2 No’lu LTipi Cezaevinde tu-tukluyum. Hani flu,devletin en tepesinde-ki zevat›n arada sözaç›l›nca "Bunlar gaze-teci de¤il, terörist!"dedi¤i insanlardan bi-riyim. Yan›lm›yor-sam, en gençleriyim;çok k›sa bir süre önce23. yafl günümü ceza-evinde kutlad›m.

Savc›l›k sorgusununard›ndan tutuklama talebiyle sevkedildi¤imiz mahkemenin yarg›c›mahkeme s›ras›nda, "Türkiye’de ce-zaevine girmeden ayd›n olunmaz"demiflti; zaten benim gazetecili¤egirme, yaz› yazmaya bafllama nede-nim ayd›n olmakt› ve bu hakikatyüklü söz yarg›c›n a¤z›ndan dökülürdökülmez, devletimizin benim yetifl-memde kendisine düflen sorumlulu-¤u yerine getirece¤ini anlam›flt›m.Öyle de oldu; tutuklanarak cezaevinegönderildim.

Ayd›n olma refleksidir; tecrübe et-ti¤im her olaya tarihsel bir perspek-tiften bakmak gibi bir al›flkanl›k edi-niyorum. Çok uzatmadan görebildik-lerimi aktaraca¤›m.

Tarih bugünleri, insanlar›n kendiayaklar›yla ve bir gece önceden ha-z›rlad›klar› valizleriyle ifade verme-ye gittikleri adliyelerde "kaçma flüp-hesi" nedeniyle tutukland›klar› birdönem olarak yazacakt›r.

Tarih bugünleri, paras›z e¤itimpankart› açt›klar› için "terör örgütüneüyelik" suçlamas›yla yarg›lanan ö¤-renciler hakk›nda tahliye yönündegörüfl bildiren savc›n›n görev yerininbir gecede de¤ifltirildi¤i bir dönemolarak yazacakt›r.

Tarih bugünleri, san›klara ve avu-katlar›na bile verilmeyen delillerin,muhabirlerden ziyade muhbirlerdenmüteflekkil; gazetelerden ziyade, jur-nallere benzeyen yay›n organlar›n›nçarflaf çarflaf yay›mland›¤› bir dönem

olarak yazacakt›r.Siyasal ‹slam, hu-

kukla s›n›rland›r›lma-m›fl, dahas› son düzen-lemelerle birlikte, yar-g› erkini aparat› halinegetirmifl mutlak bir ik-tidar gücünü elindebulundurmaktad› r.Binlerce yarg›ç-savc›-n›n görev yerinin Ada-let Bakanl›¤›’n›n gü-dümünde oldu¤unainan›lan Hakimler veSavc›lar Yüksek Ku-rulu taraf›ndan bir ka-lemde de¤ifltirildi¤i,yüksek yarg›ya yenial›nan üyelerin blokoy kullanarak her seçi-mi domine etti¤i bir

ülkede, adil yarg›lanma talebinin,halk›m›z›n deyifliyle, olmayacak du-aya amin demek oldu¤unu söyleye-bilirim. Devlet gücünün alabildi¤inemerkezileflerek bir Leviathan’a dö-nüfltü¤ü bu tabloya ürküntüyle bakt›-¤›m› gizlemiyorum.

Bugün varl›¤›ndan dahi haberdarolmad›¤›n›z bir word belgesiyle veyanereden devflirildi¤i meçhul bir gizlitan›¤›n hakk›n›zda verece¤i bir ifa-deyle, sabah vakti evinize polislergelebilir ve "silahl› terör örgütüneüye olmak flüphesiyle" hapsedilebi-lirsiniz. Kat›ld›¤›n›z bir cenazede çe-kilen bir foto¤raf›n›z ve bayiden sa-t›n ald›¤›n›z bir dergi, örgüt üyeli¤i-nizin delili olarak dava klasörlerinedahi edilebilir. Yazd›¤›n›z veya oku-du¤unuz bir kitap üzerine ald›¤›n›znotlara da dikkat etmenizi sal›k veri-riz; zira onlar da örgütsel dokümansay›labilmektedir.

Bugün polis, en ufak bir toplumsalolaya insan ölümüne yol açacak flid-detle müdahale ediyorsa; en s›radangösteriye kat›l›m "örgütsel faaliyet"kategorisine dahil ediliyorsa; tele-fonda arkadafl›n›zla kurdu¤unuz po-litik fantaziler "eylem plan›na" ilifl-kin delil olarak aleyhinize kullan›l›-yorsa; Türkiye zaten kocaman biraç›k hava cezaevine dönmüfl demek-tir. O halde, d›flar›s›yla içerisi aras›n-da bir ayr›m kalmam›flt›r.

‹steyen buna, "mahpus tesellisi" dediyebilir.

Bar›fl TERKO⁄LU

SilivriL Tipi 1 No’lu Cezaevi

Sait ÇAKIR

Silivri2 No’lu L Tipi Cezaevi

Bu yaz›y› yazd›¤›m anda 9 mil-letvekili cezaevinde bulunu-

yordu. Kriz afl›lmazsa siz okurkenhala öyle olacaklar. 13 belediyebaflkan› ve yard›mc›s›, 20’den faz-la belediye ve il genel meclis üye-leri de uzunca bir süredir tutuklu.Yani mevcut düzenin hem merkezihem yerel, resmi siyasi organlar›n-da seçilmifl olarak bulunan az›m-sanmayacak say›da insan hapiste.

Hal böyleyken tutuklu gazeteci-lerin say›s›n›n 70’i bulmufl olmas›flafl›rt›c› gelmiyor. Ben de bu 70 ki-flinin içindeyim. Bilim ve Gelecekdergisi editörlerindenim ve Dev-rimci Karargah davas›ndan 10 ay-d›r tutukluyum.

Hepimizin bir ortak özelli¤i var,cezaevi kimli¤imizde "suçu:terör"yaz›yor. 1991 y›l›nda TCK’n›n 141-142 ve 163.Maddeleri kald›r›l›p yerine Terörle Mücadele Ka-nunu getirildi¤inden beri, hukuken ‘komünist’,‘fleriatç›’, ‘siyasi suçlu’, ‘düflünce suçlusu’ yokzaten. Bunlar›n hepsi, tan›m› ve s›n›rlar› belirsiz,dolay›s›yla alabildi¤ince genifl bir ‘terör’ kapsa-m›nda ele al›n›yor. Bir kere karfl›t›n› terörist ola-rak tan›mlay›nca, terörün en fliddetlisini bizzatuygulaman›n k›l›f›n› bulmufl oluyor devlet. Üste-lik resmen siyasi suçlardan, düflünce suçlar›ndanyarg›lanan, hüküm giyen kimse de kalmam›fl, ül-ke bu ay›ptan kurtulmufl oluyor. Ne âlâ.

Terör suçlar›na özel yetkili mahkemeler bak›-yor. Cezalar›n katlanmas› san›k ve flüpheli hak-k›nda k›s›tlamalar, uzun tutukluluk süreleri peflis›ra geliyor. Sonuç, zincirinden boflanm›fl bir hu-kuk terörü ve zincirlenmifl bir toplum, hapishane-lere o ya da bu nedenle t›k›lm›fl muhalefet.

Montesquieu siyaset biliminin kurucusu olarakbilinir. "Yasalar›n gölgesi ve adaletin renkleri al-t›nda uygulanan tiranl›ktan daha ac›mas›z› yok-tur", diyor. Tarif etti¤ini Ortaça¤›n despotik re-jimlerinde aramayal›m, iflte buradad›r.

Siyasi davalar›n dayand›¤› iddianamelerin ço¤ubirer keyfilik, ölçüsüzlük belgesi... Düzgün bir ga-zetede yay›mlanacak haberin uymas› gereken öl-çüler, etik ilkeler vard›r. Bir bilimsel makale belir-li kriterleri karfl›lamal›d›r. Örne¤in Bilim ve Gele-cek dergisinde, tezini dayanaklar›yla, kan›tlar›ylaortaya koymayan, kendi içinde mant›ksal tutarl›-l›klardan yoksun bir yaz›y› yay›mlamay› tercih et-meyiz. Bizim davan›n, bir polis müdürünü sosya-list siyasetçiler, sendikac›lar ve yazarlarla ayn› da-vada birbirine ba¤lamak için mant›¤›n s›n›rlar›n›zorlayan, tutars›z, kan›ts›z iddianamesi haz›rlan›fltarz›yla, kurgusal yap›s›yla bizim dergide yer ala-maz, bir fantastik edebiyat dergisinde belki…

Elbette ki bir iddianame, gazete haberi, makalede¤ildir ve o ölçülerle de¤erlendirilemez. Huku-

kun çizdi¤i çerçeveyle belirlenendaha net, kat›, öznelli¤e yer b›rak-mayan ölçüleri olmal›d›r. Vard›rda. Haluk ‹nan›c›’n›n "Parçalan-m›fl Adalet" adl› kitab›ndan ç›kar-d›¤›m kadar›yla flöyle:

Bir iddianame; incelenebilir,de¤erlendirilebilir boyutlarda ol-mal›d›r. KCK davas›n›n iddiana-mesi 7500 sayfayd›, sadece özeti300 sayfa tutuyordu. Ben bunugüzelce inceledim diyen hukuk-çu, büyük ihtimalle yalan söylü-yordur.

Bir iddianame; kanaatlere de¤il,delillere dayanmal›d›r. Delillereksiksiz ya da yeterli derecedetoplanm›fl olmal› ve kesinlik tafl›-mal›d›r. Böylece delillerin toplan-mas› için pefl pefle duruflmalar›n

geçmesi gerekmeyecektir. Bizde olan ise baflka-d›r, hele bir tutuklayal›m, tutukluyken delilleri dekarartamaz, rahat rahat toplar›z anlay›fl› hâkimdir.Delillerin kesinli¤i konusu da bir o kadar vahim-dir. Islak imza tart›flmalar›n›, flaibeli kopyaCD’leri hat›rlars›n›z...

Bir iddianame; ayr›ca savc› taraf›ndan toplan-m›fl flüpheli lehine delilleri de içermelidir. Araflt›r-m›fl de¤ilim, ama bunun milyonda bir rastlananbir durum oldu¤unu san›yorum. En az›ndan bi-zim davan›n iddianamesinde onca flüpheliden birtanesinde için bile lehte bir delile rastlamad›m.Arad›lar da bulamad›lar m›? Sanm›yorum. En iyibildi¤imden, kendimden örnek vereyim. ‹ddiana-mede bir itirafç›n›n ifadesine dayan›larak, 2005-2007 y›llar› aras›nda PKK kamp›nda oldu¤umileri sürülüyor. Bunun aksini ispat edecek delille-ri, bu süre içerisinde çal›flt›¤›m iflyerlerinden,yapt›¤›m kay›tl› resmi ifllerden ve onlarca tan›k-tan, zahmetsizce toparlamak iflten bile de¤il. Amaiddianamede bunlar›n esamesi bile okunmuyor.

Savc›lar, hatta asl›na bakarsan›z Terörle Müca-dele fiubesi taraf›ndan "ben söyledim oldu" fleklin-de haz›rlanm›fl, delillerden ziyade kanaatlere daya-nan, hukuki ölçülerin uza¤›nda iddianamelerleaç›lm›fl davalar sonucunda tutuklu bulunan binler-ce siyasi tutsak var. Bunun, d›flar›daki muhalif enufak sesi y›ld›rmaya, sindirmeye dönük yönü degörmezden gelinemez ve bir ülkede hak ve özgür-lüklerin düzeyi muhalefetin sahip oldu¤u kadard›r.

Bir de içeriden bakal›m,Yine Montesquieu’ye baflvuracak olursak, bir

ülkede özgürlüklerin s›n›r›n› anlamakta dolam-baçs›z baflka bir ölçüt öneriyor. Cezalar›n fliddetiile özgürlüklerin düzeyi aras›nda bir denklem ku-ruyor. Öyleyse, bizde özgürlükler F tipi düzeyin-dedir.

F tipi cezaevleri 19 Aral›k 2000 y›l›nda kanl›operasyonlar›n ard›ndan uygulamaya konmufltu,

biliyorsunuz. Bir cezaland›rma/›slah etme yönte-mi olarak mahkûmu tecrit etmeye, yaln›zlaflt›r-maya, sosyal bak›mdan kötürümlefltirmeye, yafla-m›n›n en basit sorunlar› karfl›s›nda çaresizlefltir-meye dayan›yor. Ben de bu "hayata dönüfl evle-rinden" birinde kal›yorum, Tekirda¤ F Tipi Ceza-evinde…

F tipi cezaevlerinde uygulaman›n en sert halia¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlere karfl› kendini gösteri-yor. "A¤›rlaflt›r›lm›fl" kelimesinin alt›n›n nas›ldolduruldu¤u, devlet ve hukuk düzeninin gerçekyüzünü gösteriyor. Tek kiflilik hücre, günde birsaatlik havaland›rma, aç›k ve kapal› görüfllerdes›n›rlama, ortak etkinliklerden men etme gibi. Ya-ni her alanda kat› bir k›s›tlamayla, "a¤›rlaflt›r›l-m›fl" ceza, cezan›n katmerlenmesine dönüfltürü-lüyor. Üstelik bu, pek çok cezaevinde ço¤u za-man keyfi olarak daha a¤›rlaflt›r›larak uygulan›-yor. Baz› cezaevlerinde havaland›rmaya 4 saat ç›-k›labilirken, bu uygulama baz›lar›nda 1 saatle s›-n›rland›r›l›yor. Hücrelerdeki yere sabitlenmifl do-lab›n, pencerenin tümüyle aç›lmas›na elverecekflekilde biraz kenara al›nmas› gibi basit bir düzen-leme bile, tutsaklar›n aylarca süren mücadelesi-nin ard›ndan gerçeklefltiriliyor.

Siyasi tutsaklar bir süredir havaland›rma saatle-rinin uzat›lmas›, ayn› havaland›rmay› 2 ya da 3kiflinin birlikte ç›kabilmesi ve çamafl›r y›kama gi-bi ihtiyaçlar için havaland›rman›n haftada bir keztam gün aç›lmas› gibi somut, basit ve insani ta-lepler için mücadele ediyor.

Bütün bu a¤›r uygulamalara ra¤men, F tipleriy-le tasarlanan, siyasi tutsaklar› yaln›zlaflt›rma, sos-yal ve kiflisel olarak çökertme hedefi tutmuyor.Dünyas› kendi kiflisel dünyas›ndan ibaret olma-yan, idealleri kendisini afl›p bütün insanlar› ku-caklayan ço¤u tutsak insanl›k d›fl› bu türden bas-k›lar› bofla ç›kartmak için F tipinin dört duvar›aras›nda u¤rafl veriyor, diri tutuyor kendisini.

Özellikle F tipi cezaevleriyle, Terörle Mücade-le Kanunuyla, Özel Yetkili Mahkemeleriyle, bü-tün toplum ilmekleri korkuyla örülmüfl bir deligömle¤ine hapsedilirken, içeride ve d›flar›da ya-p›lan haks›zl›klara boyun e¤meyip diri kalanlar›nvarl›¤›, bu hesaplar›n tutmayaca¤›n›, yaflananhaks›zl›klar›n gün be gün toplumdan gizleneme-yecek flekilde ortaya serilece¤inin delilidir.

11-12 A¤ustos 2011 tarihinde, yani tutuklan-mam›zdan tam 1 y›l sonra fiilen ilk duruflmam›zgerçekleflecek. Haks›zl›kla yaflam›m›zdanal›konulan günler yaz›k ki telafi edilemeyecek,giden günler bizlerin ömründen olacak. Vesadece insan›n yaflam›na haks›zl›kla el konulmas›de¤ildir mesele; hapishanede kapat›lmayla, tec-ritle geçen her gün insani tüm de¤erlere, buradakibedenler üzerinden her anlamda aç›lmayaçal›fl›lan bir oyuktur ayn› zamanda.

Tüm bu seslenifl, hayata insanca yaflam fikriyleyaklaflan insanlar›n tan›kl›¤› içindir.

Cezanın karanlık yüzü: Delile dayanmayan kanaatkar iddianamelerO. Baha OKAR

Tekirda¤1 No’lu F Tipi Cezaevi

10 22/7/11 17:23 Page 1

Page 11: Tutuklu Gazete

Tarih iyinin, do¤runun, güzelin, kötüyle,yanl›flla, çirkinle mücadelesiyle doludur.

Biz gazeteciler de, kimi zaman destans›, ki-mi zaman ac› verici sürecin en yak›n tan›k-lar›y›z. Tan›kl›¤›m›z ço¤u zaman zorlu, s›-k›nt›l› sanc›l› geçse de bir o kadar da kutsalbir sorumluluktur. Bu sorumlulu¤un bilin-cinde olan, tarihe tan›kl›k ederken, iyiden,do¤rudan güzelden yana tav›r alan her "ga-zete" de tarihin her döneminde ateflten göm-lek giymifltir-giyecektir. Hele bir de tarihinateflten oldu¤u bir zamanda ve co¤rafyadaise çekilen ac› ve ödenen bedel de katmanla-flacakt›r.

Günümüzde zulmün kalesine dönüflenzindanlarda, gelecek güzel günlerin bedeliniödeyen 70’e yak›n gazeteci katmerleflen be-delin resmidir. Sorun asl›nda öyle bir boyu-ta ulaflm›fl ki, son 3-5 y›lda bir korku impa-ratorlu¤u oluflturulmaya çal›fl›ld› adeta. Bafl-l› bafl›na bir hukuk garabeti olan TMK’n›ntevil edilebilir oluflu, daha da kötüsü her fle-kilde yorumlanabilmesi ve mahkemelere ta-n›nan inisiyatifler sonucunda herkes potan-siyel "örgüt üyesi" durumuna gelmifl.

Baflta TMK olmak üzere "bas›n özgürlü-¤ü" önünde engel ve tehdit teflkil eden bir-çok yasa ve yasa maddesi var. ÖzellikleTMK’de yarg›lananlar aras›nda en dikkatçekici gruplar ise çocuklar ve gazeteciler.Bazen TMK’dan yarg›lanan çocuklar›n yafl›10’un alt›na düflebilecek flekilde akla ziyankararlar veren mahkemeler, ayn› ilginçlikte,70 civar›nda gazeteciyi de ayn› gerekçelerleTMK’dan yarg›layarak tutuklad›. ‹lginç ol-mas›n›n sebebi ise TMK’dan yarg›lananlararas›nda gazetecilik d›fl›nda hiçbir meslekgrubunun bu kadar ön plana ç›kmam›fl ol-mas› ve Türkiye bu konuda de¤me diktatör-lere tafl ç›kartacak bir alana sahip olmas›. Zi-ra IPI’nin, AG‹T verilerine dayanarak ya-y›mlanan raporuna göre; Türkiye, 34’er tu-tuklu ile bafl› çeken ‹ran ve Çin’e k›sa süre-de fark atarak tutuklu gazeteci say›s›n›, dik-

ta rejimlerini geride b›rakarak ikiye katlad›.Yine IPI’nin raporuna göre bu say› her an700-1000’e ç›kabilir. Çünkü 40 civar›nda ki-fli tutuklu yarg›lan›rken 10 kat fazlas› da tu-tuksuz yarg›lan›yor.

Bu kadar çok gazetecinin, üstelik ço¤ununherhangi bir örgütün üyesi olarak yarg›lan-mas› "ayd›nlatnma hakk›" ba¤lam›nda de-¤erlendirildi¤inde korkunç bir gerçekle yüzyüze kal›yoruz. "Ayd›nlanma hakk›" k›sacahalk›n bilgi edinme hakk›, hükümetlerin ic-raat› hakk›nda bilgi sahibi olma hakk› olaraktan›mlanabilir. Bu hak, yayg›n olarak bas›n-yay›n organlar› arac›l›¤›yla yani gazetecilikhaliyle has›l olur. Bu hakka yönelik buncabask›, y›ld›rma, sindirme giriflimleri hayraalamet de¤il.

Demokrasi yokuflunda iki ileri bir geri tek-leye tekleye ilerlemeye çal›flan ülkenin ba¤-r›nda diktan›n ayak sesleri yank›lan›yor. Budefa da akla ister istemez flu soru geliyor:"Acaba birileri yapt›klar› fleylerin kamuoyu-na yans›mas›n› istemiyor mu?"

Yeryüzünde diktatörleflmeye e¤ilimli tümsistemlerde susturulmaya çal›fl›lan ilk kifli-ler, toplumun ayd›nlar› ve yazar-çizerleridir.

Elefltirel bir temelden yükselen gazetecilikise her dönemde hedef tahtas›nda olmufltur.Sonuç; yandafl, yalaka olmak ya da bask›,zulüm, sürgün, mahpusluk. "Tarih tekerrür-den ibarettir" derler. Galiba bir tekrara dahatan›kl›k ediyoruz.

‹ktidar›n bas›n-yay›n faaliyetlerini sindir-mekte kulland›klar› ilk önemli metot ve yar-g›lama-tutuklama sürecinin –sonuçlar› itiba-riyle– bir anlamda bafllat›c›s› say›labilecekolgu "sansür"dür. Bas›n literatüründe; özgünbir mesaj›n tamam› ya da bir bölümünü blo-ke etmeyi, düzenlemeyi ve manipülasyonu-nu içeren uygulama olarak tan›mlanan san-sür, kimi zaman aç›k bir flekilde uygulan›r-ken, kimi zaman da günümüzde oldu¤u gibiörtülü sansür fleklinde uygulanmakta, bask›arac› olarak kullan›lmaktad›r. Aç›k ve de-mokratik rejimlerin ruhuna ayk›r› olan san-sür, diktac› iktidar›n varl›klar›n›n meflrutiye-tini korumak için s›k s›k baflvurduklar› birkontrol metodudur.

Sansürün savunulmas› ve teorize edilmesita Sokrat’a, Platon’a Konfüçyüs’e kadar gi-der. Osmanl›’da sansür, ilk matbaan›n kulla-n›lmas›yla bafllad›. Diyebilece¤imiz gibi, as-l›nda Sultan Abdülhamit döneminde en kat›flekline ulafl›p sistemli bir flekilde uyguland›.Tarihte meflhur "istibdat dönemi" olarak ge-çen dönemde belki dünya bas›n tarihinin enilginç olaylar› yaflan›yordu.

Bu bask› süreci 24 Temmuz 1908 y›l›ndaII. Meflrutiyetin ilan›yla son buldu. Ard›n-dan Cumhuriyet ve iniflli ç›k›fll› demokrasiserüveninin ard›ndan 2011 y›l› Türkiye’si yada sözüm ona ‘ileri demokrasi (!)’ ülkesiTürkiye… Durum o kadar vahim ki, örtülüsansür ve bask›-yapt›r›mlar ciddi ortamdadaha keskin ve daha can yak›c› olmufl, zirane Sultan Abdülhamit’in istibdat ne de di-¤erleri, ne onlarca gazeteciyi zindanlara at-t›rm›fl ne de bas›lmam›fl kitaplar› toplatm›fl-t›. Herhalde yaflad›¤›m›z dönem, "ileri de-mokrasinin" ç›lg›n uygulamalar›ndan "ilerisansür" olsa gerek.

103. y›l› kutlanacak olan "Bas›n Bayram›"

ilk defa bu kadar buruk ve anlams›z kutlan›-yor herhalde. Neden mi? Çünkü hiçbir "ga-zeteci" onlarca arkadafl› haks›z yere zindan-lardayken bayram edemez de ondan.

fiu an yaflad›¤›m›z fiili durum kanaatimceböyle. Velev ki her ne kadar sözde de olsasonucu itibariyle bir "hukuk" devletindeyiz.Tüm bu hengamenin bir de hukuka uygunlu-¤u sorunu var. Daha do¤rusu çal›nan mina-reye k›l›f uydurma sorunu var ki, onu da he-pimizi birer örgüte üye yapmakla aflmayaçal›fl›yorlar.

Demokrasilerde bas›n özgürlü¤ü, sansür,ifade hakk› vb. alanlarda abart› ya da ihlaldurumlar›n›n uzun uzad›ya hukuki izahlar›-n› yapmaya gerek duymuyorum. Sadece tu-tuklu gazetecilerin durumlar›na iliflkin bir-kaç noktaya dikkat çekmek yeterli olacakt›r.

Söyleyenini hat›rlayamad›¤›m güzel birsöze rastlad›m son zamanlarda, "Hukuk ikti-darlar›n fahiflesidir" diye. Bilhassa tekçi,diktatoryal devletlerde hukuk ve kanunlariktidara göre renk de¤ifltirirler, mahkemelerise iktidarlar›n icraatlar›na k›l›f bulmaklameflgul ve görevlidirler.

Yaflad›¤›m›z ülke gerçekli¤ine dönecekolursak, tutuklu bulunan gazetecilerin çokbüyük bölümünün hiçbir suçu yok. Tutuklubulunanlar›n neredeyse tümü "örgüt üyesi"iddias›yla tutuklu ve dikkat çekici bir di¤ernokta da tutuklamalar›n tamam›n›n sonTMK de¤iflikli¤inin (2005) ard›ndan yap›l-m›fl olmas›. Sudan ve isnatlarla, alakas›z se-beplerle tutuklanan gazetecilerin aylarca tu-tuklu kalmas› ve halen suçlar›n›n ne oldu¤u-nun bilinmemesi apayr› bir hukuk skandal›.

Vaziyet böyleyken ülkenin Baflbakan›n›nve yak›n kurmaylar›n›n "Onlar gazeteci de-¤il örgüt üyesi" söylemleri ise evlere flenlik.Evrensel bir hak olan adil yarg›lanma hakk›-n›n olmazsa olmaz flartlar›ndan biri "yarg›-n›n ba¤›ms›zl›¤›" ilkesidir. Yarg›n›n; kamu-oyuna, yasamaya, yürütmeye ve yarg›yakarfl› ba¤›ms›zl›¤› kanunlarla garanti alt›naal›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu sebeple yarg›lamasüreci devam eden kifli hakk›nda yarg›lama-ya etki edebilecek düzeyde sürece müdahilolmak, aç›k bir flekilde adil yarg›lama hakk›ve yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤› ilkesine ayk›r›d›r.

Bu ayk›r›l›¤› bugüne kadar en aç›k bir bi-çimde Cumhurbaflkan› ve Baflbakan ortayakoydu. Bizler için "Onlar gazeteci de¤il, te-rör örgütü üyesi" diye aç›klama yaparak yar-g›y› etkiliyorlar. Bu durum aç›k bir flekildeTCK M. 228’e ayk›r›d›r ve suçtur.

Suçumuz bir yana ne ile suçland›¤›m›z›daha bizler bile bilmeden Baflbakan’›n veCumhurbaflkan›’n›n biliyor gibi görünmesi,irdelenmesi gereken bir konudur.

Baflta belirtti¤im gibi, bizler insanl›¤›nvicdan›n› temsilen, tarihe tan›kl›k eden, iyi-den, do¤rudan, güzelden yana tavr›m›zda ta-viz vermeyen "özgür bas›n›n" özgün ruhluneferleriyiz.

Buradan demir parmakl›klar›n, tel örgüle-rin ard›ndan bir kez daha tüm diktatörlere,zalimlere, faflistlere, insanl›k düflmanlar›nasesleniyoruz: "Sizden korkan sizin gibi ol-sun…"

Atalar›m›z "dost ac›

söyler" diyorlard›.

Televizyonu açt›¤›n›zda

bir haberi izlerken veya

sabahlar› gazeteyi elinize

al›rken do¤ru dürüst bir

haberi izlemek veya

okumak istemez misiniz?

Ben isterim mesela…

Öyle düflünüyorum ki

sizler de istiyorsunuz.

Baz› haberler içinizi

karart›yor olabilir. Veya

baz› yorumlar istedi¤iniz

flekilde olmayabilir. Ancak

istedi¤iniz flekilde de¤ildir

diye do¤ru de¤ildir

anlam›na gelmiyor.

Biz gazetecilerin halka

do¤ru bir haber vermek için ne

zorluklarla karfl›laflt›¤›m›z› biliyor

musunuz? Size k›sacac› yapt›¤›m bir

haberi örnek verece¤im:

2009’da kimlere ait oldu¤unu

bilmedi¤im 6 adet toplu mezar haberini

yapt›m. Bu haberden dolay› 1 ödül, 1

plaket, 1 takdirname ve çok say›da sivil

toplum örgütlerinden teflekkür

mektuplar› ald›m. Bir taraftan da ölümle

tehdit edildim.

Toplu mezarlar 2 bin 300 metre

yüksekli¤i olan bir da¤›n zirvesindeydi.

O da¤a t›rmanmak için

sabah›n karanl›k saatinde

kalk›p yola koyuldum.

Akflama kadar o keskin

tafllar› aflarken, ya¤mura

yakaland›m. Kamera ve

foto¤raf makinam›n

›slanmamas› için

üzerimdeki gömle¤i

ç›kart›p, onlar› sard›m.

Ya¤mur malzemelerimi

de¤il, beni ›slatm›flt›.

Ertesi gün sabaha kadar o

haberle u¤raflt›¤›m için

yatamad›m. Sabah uyumak

için eve gitmifltim. Elimi,

yüzümü y›kad›ktan sonra

kahvalt› yap›p yatacakt›m.

O esnada haber

merkezinden arad›lar. Savc›l›k

ça¤›r›yormufl. Haber merkezine gittik,

oradan da Baro. Baro’da herkes

toplanm›fl beni bekliyordu. ‹HD,

MAZLUM-DER, gazeteciler oradayd›.

Savc›l›k da olay yerine gitmek için

benim onlara rehberlik etmemi istediler.

STK’lar›n da onay› olduktan sonra kabul

ettim. Kabul etmeseydim, beni ‘zorla

götüreceklerini’ söylüyorlard› savc›lar.

O gece geç saatlerde ilçeye gittik ve

gece saat 00.03’te yola koyulduk. 2

savc›, 1 doktor ve bir de katip var.

Di¤erleri asker ve korucuydu. Saat 8’de

da¤a yetifltik. O gece ya¤mur ya¤d›¤›

için otlar ›slakt›. Dizimize kadar

s›r›ls›klam olmufltuk. Da¤a

yetiflti¤imizde tehdit edildim. "Bir

kurflun s›k›l›rsa ikinci kurflunu kendi

elimle sana s›kar›m" dediler bana.

Gerçekler için her fleyi göze alm›flt›m.

O geceyi da¤da geçirmek zorunda

kald›k. Çünkü bütün deliller

toplanmam›flt›. Hava çok so¤uktu. Bana,

doktora ve katibe bir uyku tulumu

vermifllerdi. Her üçümüzde aya¤›m›z›

tuluma koymufltuk. Titriyorduk so¤uktan.

Gece saat 11’de 100 metre afla¤›m›zda

sanki atefle tuz atm›fls›n gibi silah sesleri

yükseliyordu. Çok korkuyordum. Çünkü

tehdit edilmifltim. 2. kurflun bana gelecek

diye saniyeleri say›yordum. Doktora ve

katibe “bana sar›lmay›n benim yerime

sizi öldürürler” demiflim korkudan.

Sabah ö¤rendik ki korucular keyfi atefl

etmifller. Ölmemifltim. Delilleri

toplad›ktan sonra ilçeye gelmek üzere

yola koyulduk. Saatlerce yaya

yürüdükten sonra arabalara yetifltik.

‹lçeye yetiflti¤imizde bir de sorguya

al›nd›m. ‹fadem al›nd›. Ondan sonra

haber merkezine gitmek için yola

koyuldum. Uykusuzluktan ayakta

duram›yorum. O gecede saat 1’e kadar

uyuyamad›m. Gece saat 00.20’de bir tv

canl› program›na kat›ld›¤›mda art›k ne

konufltu¤umu bilemiyordum. O

konuflmadan sonra s›z›p kendimden

geçtim. 5 gece olmufltu uykusuzdum

çünkü.

Do¤ru haber vermek için ölümü de,

her fleyi de göze al›yoruz. Fakat

karfl›l›¤›nda devletin yarg›s› bizleri 167

y›l ceza ile cezaland›r›yor. Çünkü

gerçekler bir kesimin yarar›na de¤ildir.

Halktan takdirler ve ödüller al›yoruz

fakat devletten yüzlerce y›l ceza.

70 gazeteci TMK’dan tutuklu. Oysa

hepsi de düflünceden ve yapt›¤›

haberlerden dolay› tutuklu. Hiçbirinin

üzerinde bir çivi bile yakalanmam›flt›r.

Bir y›l boyunca telefonumu dinleyerek

kat›ld›¤›m televizyon programlar› ve

yapt›¤›m haberler bana suç gösterilmifltir.

E¤er bunlar suçsa, devlet bir y›l boyunca

bu suçu iflledi¤i bilerek beni

uyarmam›flsa veya müdahale etmemiflse

demek oluyor ki devlet suç ifllememe

göz yummufltur.

Halk›n haber alma özgürlü¤ünü

elinden alarak, haberleri yapan

gazetecileri kelepçeleyerek demirlerin

arkas›na att›lar.

3 aya yak›nd›r tutuklu bulunuyorum ve

hala da iddianamem haz›r de¤il.

Düflüncesini paylaflan, terör örgütü

üyeli¤iyle suçlan›p tutuklan›yor.

“Düflünce Özgürlü¤ü Yasas› TMK ile de¤iflti”B

ildi¤imiz gi-bi yaz›l› ve

görsel bas›n yada bütünsel‘Medya’ ülke-nin, toplumungözü ve kula¤›i fl l ev inded i r."Üstü örtülmekistenenin a盤aç›kar›lmas›, ku-lak ard› edilmekistenenin duyu-rulmas›" k›saca-s› olan›n, olmas›gerekenin toplu-ma tafl›n›lmas›görevini yürüt-mektir. Heralanda oldu¤ugibi bu alandada görev yürü-tenler iktidar›ngazab›ndan, fleroklar›ndan pay›na düfleni almaktad›r. En ufak birhak talebini, örgütlenme aray›fl›n› gayri meflru ilaneden iktidar cephesi s›rf köflesinde bir makale kale-me ald› diye. Fikir beyan etti diye, gazete da¤›t›m›,yay›n yönetmenli¤i, yaz› iflleri sorumlulu¤u üstlen-di diye yüzlerce bas›n emekçisini "örgüt üyeli¤ipropagandas›, suç ve suçluyu övme" gibi yasa mad-delerini gerekçe göstererek soruflturmaya tabi tutu-yor, yarg›l›yor ve a¤›r cezalara çarpt›r›yor. C‹K,CMUK, TMK gibi gayri hukuki maddeler ve eskidönem DGM’leri aratmayan Özel Yetkili Mahke-meler vas›tas›yla toplum üzerinde devlet terörü es-tiriliyor. AKP güdümündeki emniyet mensuplar›,savc›lar, hakimler, Anayasa Mahkemesi üyeleridevletin tüm imkanlar›n› seferber ederek kendiamaçlar› do¤rultusunda sistemleflmeye, kurumsal-laflmaya devam etmektedir. Bunu yaparken de ‘De-mokles’in k›l›c›’n› an be an toplum üzerinden eksiketmemektedir. Kimi zaman gazete kapatt›rarak-Özgür Gündem, Azadiya Welat gibi-kimi zamantraji komik cezalar vererek- Vedat Kurflun arkada-fl›m›za verilen 166 y›l gibi-kimi zaman da henüzbas›lmam›fl, daha yaz›m aflamas›nda iken kitap top-latma karar› vererek-‹mam›n Ordusu gibi- adalet,hak-hukuk mekanizmas›n› nas›l ayaklar alt›na ala-bilece¤ini, kendi orman kanunlar›n› topluma nas›ldayataca¤›n› alenen gözler önüne serebilmektedir.

Baflta Baflbakan, Cumhurbaflkan› olmak üzeredevletin üst mercilerinin dillerinden düflürmedi¤i"ileri demokrasi, insan hak ve hürriyetleri, fikir öz-gürlü¤ü" gibi kavramlar ne yaz›kt›r ki, söylem dü-zeyinde kalmaktan öteye gitmiyor.

Bir ülke düflünelim ki her farkl› görüfl, her ayk›r›düflünce an›nda bast›r›lmaya-sindirilmeye çal›fl›l-s›n.

Bir ülke düflünelim ki "Ça¤dafl demokrasi, mu-as›r medeniyetler seviyesi, modernleflme vizyo-nu"nu kendine misyon biçsin, ard›ndan en ça¤d›fl›-ilkel, zorba yol ve yöntemleri devreye koymaktansak›nmas›n.

Yine bir ülke düflünelim ki "Bas›n özgürlü¤ü-dü-flünce hürriyeti" deyip, onlarca dergi ve gazeteyisansürlesin, kapats›n, çal›flanlar›n› tutuklay›p ceza-evlerine t›ks›n… Tamamen d›fl kamuoyuna yaran-ma ve iç kamuoyunu aldatmaya-oyalamaya dönükdemagojik beyanatlar!

AKP iktidar›, günümüzde devletin tüm kurumla-r›na s›zm›fl, yarg›-yasama ve yürütme organlar› üze-rinde denetim kurmufl bulunmaktad›r. ‹stedi¤i andave flekilde hedef belledi¤i kifli ve kurumlara dönükgizli-aç›k operasyon yapabiliyor. Tamamen as›ls›ziddia ve düzmece belgelerle yarg›lanmaya tabi tu-tup-mahkum ettirebiliyor. Bunu yaparken de karfl›-s›ndaki toplumsal muhalefeti, hukuki statüyü tan›-m›yor, ifllevsiz k›lmak için elinden geleni yap›yor.

Hegemonya alan›n› genifllettikçe pervas›zlafl›yor,pervas›zlaflt›kça kin ve öfkesini ak›tmaktan geridurmuyor. Son 8-9 y›ll›k süreç itibar›yla de¤erlen-dirdi¤imizde Abdülhamid dönemindeki istibdatl›y›llar›, sansürlü rejimi bile geride b›rakt›¤›n› rahat-l›kla söyleyebiliriz. Osmanl› Mehter Marfl›’nda bi-le "iki ad›m ileri, bir ad›m geri" at›l›yorken, AKPiktidar›nda ileriye do¤ru bir ad›m at›lmazken, geri-ye do¤ru at›lan ad›mlar›n haddi hesab› bilinemiyor.

Kendi durumuma gelince:Örgüt üyeli¤i iddias›yla tutuklanmam›n üzerin-

den neredeyse 3 aya yak›n süre geçmesine ra¤menhalen iddianamem haz›rlanmam›flt›r. ‹kamet adre-sim Diyarbak›r olmas›na ra¤men Batman iline ba¤-l› jandarmalar taraf›ndan evim bas›ld›. Batman Em-niyeti’ne getirilip, Sulh Hakimli¤i’nce tutukland›m.Henüz sorgulama aflamas›nda iken Batman Valili-¤i’nin web sitesinde hakk›m›zda haber ç›km›fl ve"terörist" olarak yaftalanm›fl›z. Halbuki yürütül-mekte olan bir dava hakk›nda hiçbir kifli ya da ku-rumun görüfl bildirme hakk› olmad›¤›n› hepimiz bi-liyoruz. Tutuklanma gerekçem ise yasal olmayantelefon dinlemeleridir. Sabah gündemini Mezopo-tamya Radyosu ile paylaflt›¤›m›z için suç ifllemifliz.Oysa paylaflt›¤›m›z haberler bizim ajans›m›z olanDicle Haber Ajans›’nda (D‹HA) ve di¤er ajanslar-da yay›mlanan haberlerdir. Yine bu haberlerin hiçbiri tekzip edilmemifltir. Yapt›¤›m tüm görüflmeler,haberler gündem içeriklidir, gizli sakl› da de¤ildir.Kendi ad›ma kay›tl› telefon üzerinden görüflmüflümzaten. Hal böyleyken kalk›p durumu illegallefltir-mek, beni ve di¤er arkadafllar› "terörist" ilan etmektamamen hukuksuz ve gayr› meflrudur. Özgür bas›-n›, sosyalist-demokrat bas›n› karalamaya, gerçekle-ri manipüle etmeye dönük bilinçli politikalard›r…

Sonuç olarak, bugün Türkiye’de hukuk, demok-rasi, özgürlük gibi konularda tam bir keflmekefllikyaflan›yor. F›rat’›n do¤usunda at›lan her ad›m, al›-nan her nefes KCK ba¤lant›l› denilerek bast›r›l›yor.F›rat’›n bat›s›nda da özgür, sosyalist kesimlere yö-nelik ‘kapan’ gittikçe geniflletiliyor. E¤er buna durdenilmezse yak›n gelecekte demokrasi ve insanhaklar›n› mumla arar hale gelece¤iz.

Medya ülkenin, toplumungözü ve kula¤› ifllevindedir

"Sizden korkan sizin gibi olsun"Sinan AYGÜL

Mufl E Tipi Kapal› Cezaevi

Kadri KAYA

BatmanM Tipi Kapal›

Cezaevi

Mehmet KARABAfi

Batman M TipiCezaevi

Erol ZAVAR

SincanCezaevi

Merhaba dostlar,

08.06.2011 tarihli mektubu-

nuz 17 Haziran’da ulaflt›. 20

Haziran’da mesane ameliyat›

için hastaneye yatt›m. 24 Hazi-

ran’da taburcu edildim. Henüz

yazacak kadar iyileflemedim. O

yüzden yaz› gönderemiyorum.

Hem bir "merhaba" demek,

hem de durumu aç›klamak için

bu faks› gönderiyorum.

"Tutuklu Gazete" ve di¤er yay›nlar›n›z ç›kt›¤› zaman

bana da ulaflt›r›rsan›z sevinirim.

Çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyorum ve sevgilerimi

gönderiyorum.

Erol Zavar

PAZAR 24 TEMMUZ 2011 11TUTUKLU GAZETE

11 22/7/11 17:29 Page 1

Page 12: Tutuklu Gazete

Di serîde miyane kê destniflankirinde

sûd dibinim. Di demekê raye giflti ye Tur-

kiye’yê de azadiya derbirin û çapermeni-

yê tê niqaflkirin de sendiya rojnamevanên

Turkiye’yê bû sedema salvegera 103’min

24’ê Tirmehê rakirina sansura li ser ça-

permeniyê de niha li girti gehên Turkî-

yê’de nêziki 70 rojnamevanên girti here.

Jiba vê rewflê weke bertek bi nave "roj-

nameye girti" weflandin û her wekidin ça-

lakiyên ditis dikerîm bêjim hêz û ariflan

didin me. Hemû piflesazêmeyi divê hewl-

danê de ked dane zor spas dikim. Bivê

wateyû salvegara rakirina sansura liser

çapermeniyê bi dileki temgin beji piroz

dikim.

(Baflta belirtmemde yarar var: Kamu-

oyunda Türkiye’deki bas›n ve ifade öz-

gürlü¤ü tart›fl›l›rken, Türkiye Gazeteciler

Sendikas›’n›n bas›nda sansürün kald›r›l›fl›n›n 103.

y›ldönümü olan 24 Temmuz nedeniyle Türkiye’de

70’e yak›n gazetecinin tutuklu olmas›na tepki

amaçl›, "Tutuklu Gazete" ad›yla ç›kard›¤› gazetenin

ve yap›lan tüm etkinliklerin bizlere güç ve moral

verdi¤ini belirterek, eme¤i geçen bütün meslektafl-

lar›m›za teflekkür ediyoruz. Bu vesileyle bas›nda

sansürün kald›r›l›fl›n›n y›ldönümünü hüzünle kutlu-

yorum.)

Gönül bu yaz›y› Kürtçe devam ettirmek isterdi.

Ama ne yaz›k ki yaz›ya Türkçe devam etmek zo-

runday›m. Bir daha sansür ma¤duru olmamak

için…

Bu sene bas›nda sansürün kald›r›l›fl›n›n 103. y›l-

dönümünü kutluyoruz. 103 y›lda geçen zaman dili-

mi içinde Türkiye’de bas›n alan›ndaki geliflmelere,

özgürlüklere bakt›¤›m›zda, hiç de olumlu bir tablo

çizilmedi¤ini görece¤iz. Sözde sansür kald›r›lm›fl,

hem de 103 y›l önce… Ancak flu da bir gerçek ki,

flu an bu sat›rlar› yazarken bile düflüncelerimi san-

sürlemek zorunda kal›yorum. Yaflad›¤›m›z ülke öy-

le bir hal alm›fl durumda ki, art›k sansür do¤all›¤›n-

da bunu yaflam›m›z›n bir parças› olarak görebiliyo-

ruz.

fiimdi bu sat›rlar› yazarken, cezaevinde gözü-

müz-kula¤›m›z olan günlük gazetede bir haber dik-

katimi çekti. Haberde, Mustafa Kemal Atatürk’ün

80 y›l önce Türk Tarih Kurumu’na yazd›¤›, birkaç

sat›r› hariç tüm metni bugüne kadar yay›mlanma-

m›fl 21 sayfal›k mektubunun ortaya ç›kt›¤› ve Atil-

la Oral’›n "Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu" adl›

bir kitab›n› ç›kard›¤› yaz›l›yordu. Bu durum beni

iyice kayg›land›rd›. Bir ülkenin önderinin mektup-

lar› sansürlenebiliyorsa, bu, durumun ne kadar va-

him oldu¤unu gösteriyor.

Bilmiyorum, flimdi neresinden bafllamal›y›m

sansürlenmeyecek bir yaz›ya? Her fleyi düflünerek

kelime kelime seçerek yazmal›, yasak olmayacak,

sansürlenmeyecek bir flekilde mürekkebi ak›tmak

gerek… Malum buras› cezaevi… Okuma komisyo-

nundan geçer mi geçmez mi, sonra gazete yay›n

kurulu yay›mlar m› yay›mlamaz m›, yay›mlan›rsa

gazete kapat›l›p ceza al›r m›/gelir mi? Diye düflün-

mekten kendimi alam›yorum. Ne de olsa yazd›kla-

r›m ve yapt›¤›m›z haberlerden dolay› esaret alt›nda-

y›z. Topluma zarar vermemek için uzaklaflt›r›ld›k.

Bomba olarak görülüyoruz ya, ya aniden patlarsa

diye buraday›z…

Dünya kamuoyunda Türkiye’deki bas›n ve ifade

özgürlü¤ü tart›fl›l›yor. Asl›nda Türkiye’de tutuklu

gazetecilerin ve sansürlenen gazetelerin sorunu ye-

ni bir sorun de¤il. Kapat›lan gazeteler, dergiler, tu-

tuklu gazeteciler hep vard›. Belki görülmeyen, gör-

mezden gelinen bask› gören, tehdit edilen, öldürü-

len veya yüzlerce y›ll›k hapis cezas›na çarpt›r›lanlar

vard›. Ama Kürt veya muhalif ba-

s›n oldu¤u için, hep birçok faili

meçhul gibi üzerine örtüler çekilip

kapat›ld›.

Dünya bas›n özgürlü¤ü ihlali s›-

ralamas›nda birincili¤e sahip olan

ülkemizde 40’tan fazla Kürt gaze-

teci ve 23’e yak›n sosyalist gaze-

teci halen tutuklu bulunuyor. Bun-

lar hiç görülmedi, bilinmedi. En

son Ergenekon kapsam›nda arala-

r›nda Ahmet fi›k ve Nedim fie-

ner’in bulundu¤u çok say›da ga-

zetecinin tutuklanmas›yla birlikte,

Türkiye’de bütün bas›n örgütleri-

nin, farkl› fikirleri savunmalar›na

ra¤men tarihte bir ilki yaparak

"Gazetecilere Özgürlük Platfor-

mu" kapsam›nda zindandaki bü-

tün gazetecilerin sorunlar›na dikkati çekmesiyle,

bunca y›ll›k hak ihlali su yüzüne ç›kar›ld›.

Ben de Baflbakan Erdo¤an’›n gazeteci olarak

görmedi¤i ve Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün

resmi Polonya gezisi s›ras›nda "terör örgütü silahl›

eylemlerine" kat›ld›¤› için cezaevinde oldu¤umuzu

söyleyip geçifltirdi¤i Kürt bir gazeteciyim. Bas›n

özgürlü¤ü ve uzun süren tutukluluktan nasibimizi

alarak 1 y›l 1 aydan fazla bir süredir cezaevinde ol-

mama ra¤men, henüz do¤ru düzgün iddianamemi

bile göremedim. Gazeteciler üzerinde daha önce

propaganda yapmak, devlet memurunu teflhir et-

mek gibi suçlama yap›l›rken, son dönemde örgüt

üyeli¤i ve örgüte yard›m yatakl›k iddialar›yla 70’e

yak›n gazeteci, yazd›klar›ndan dolay› cezaevlerinde

ve çok say›da gazeteci ise yazd›klar›ndan dolay›

yarg›lan›yor.

ESARET‹N ‹Z‹(LEN‹MLER‹)…

Zindan›n dili yoktur yaflanan ac›lar› anlatmaya…

Bu mekân› tan›mlayabilmek için bu mekânda yafla-

mak gerek. Bu anlamda biz de Türkiye’deki bas›n

ve ifade özgürlü¤ünden nasibimizi alarak zindan

derinliklerini görme, bilme flans›n› yakalad›k. Yani

ülkemizde bas›na s›n›rs›zca tüm kap›lar aç›l›yor; bu

demir parmakl›klar ve tafl duvarlar olsa bile…

Kameram›z, foto¤raf makinelerimiz elimizden

al›n›p; elimize kalem yerine kelepçe tak›lm›fl olabi-

lir, ama biz yine gazeteciyiz. Bir halk›n omuzlar›-

m›za yükledi¤i sorumlulu¤u yerine getirerek, oldu-

¤umuz yer ve mekân neresi olursa olsun, mesle¤i-

mizin gereklili¤ini yerine getiriyoruz.

Bas›nda sansürünün kald›r›l›fl›n›n 103. y›l› nede-

niyle Türkiye Gazeteciler Sendikas›’n›n bizleri yal-

n›z b›rakmay›p bugüne özel tepki amaçl› ç›kard›¤›

"Tutuklu Gazete" adl› çal›flma için, zindanda bulu-

nan tutsak gazeteciler kollar› s›vad›k. Bu nedenle

zindan›n içinde zindan›n dili olabilmek için k›sa bi-

le olsa zindan derinliklerinde yaflananlar› siz duyar-

l› okuyucular›m›zla paylaflmaya çal›flaca¤›z. Her

ad›mda, her gün yeniden karanl›klara gömülen ce-

zaevlerinde yaflananlar› su yüzüne ç›karmaya çal›-

fl›yoruz. Cezaevlerinde bulunan tutuklu gazeteciler,

bulunduklar› yerlerde sizler için büro açt› adeta…

fiaka bir yana ama asl›nda öyle bir imkan olsayd›

fena olmazd›. Eee, bunca gazeteci içerideyken büro

da olmas› imkans›z de¤il herhalde.

Bu mekânda yaz›lacak, çizilecek o kadar çok öy-

kü, haber, görüntü var ki, anlatmaya cümleler yet-

mez. Hofl, biz yazsak da okuma komisyonundan

geçmez ya, o da ayr› bir mesele.

Genel olarak cezaevlerinden bilgi verecek olur-

sak; flu anda cezaevlerinde var olan görüntüler, yer

yer bizleri 12 Eylül darbe dönemine götürmüyor

de¤il. Zindanlar o kadar t›ka basa doldurulmufl.

Mevcut haliyle büyük bir iflkence halinde... Her

gün artan tutuklu say›s›n›n d›fl›nda, hasta tutuklula-

r›n içler ac›s› durumu, ölüm döfle¤inde olmalar›na

ra¤men hasta tutsaklar›n tahliye edilmemesi, çocuk

tutuklular›n durumu, uzun süren tutukluluk haliyle

birlikte Kürtçe ifade krizi a¤›rl›¤›n› koruyan sorun-

lar, anayasayla çözülmeyi bekliyor.

Biz Bitlis Cezaevi’nde her renkten, her meslek-

ten, Belediye Baflkan›, kad›n aktivistler, kuaför, be-

lediye meclis üyeleri, anneler, ö¤renci, gerilla, ga-

zeteci vb. 42 kad›n, ayn› mekân› paylafl›yoruz. Her

renkten bir kad›n ülkemiz var.

Bizi bu mekânda en çok yaralay›p can›m›z›

ac›tan sorunlardan biri de kuflkusuz ülkemizin en

büyük sorunlar›ndan olan cezaevlerindeki ço-

cuklard›r. Her ne kadar uzun bir süredir

TMK’dan ç›km›fl olmas›na ra¤men, halen ceza-

evlerinde say›s›z çocuk var. fiu anda gündemde

olmayan TMK ma¤durlar›n›n yan› s›ra cezaevle-

rinde annelerinin kaderini yaflamak zorunda ka-

lan Kürt çocuklar› yüreklerimizi s›zlat›yor. Bu

çocuklardan sadece 2’si olan küçük fiimal (3) ve

KCK kapsam›nda annesiyle gözalt›na al›n›p tu-

tuklanan Türk bir baba ve Kürt bir annenin çocu-

¤u Argefl’i (4) sizlerle paylaflmak istiyorum. Ar-

gefl, 2 y›l› aflk›n bir süredir burada, bu mekân›n

etkisinden dolay› çok nadir olan erken yafllanma

hastal›¤›na yakalanm›fl. Günbegün saçlar›, kir-

pikleri beyazlafl›yor. Annesiyle birlikte günlerce

gözalt›nda kald›ktan sonra annesinin tutuklan-

mas›yla birlikte ayn› kaderi paylafl›yor. Küçük

fiimal de zindan›n yeni misafiri, 5-6 ayd›r ara-

m›zda, burada 3 yafl›na girdi. O kadar saf ve te-

mizler ki, henüz yaflamlar›nda unutulmayacak

bir sahne olan zindan gerçe¤inin fark›nda bile

de¤iller. Ço¤u zaman elimizden tutup, "Evra çi-

ye" (Bu nedir) diyerek tafl duvarlar›n ne anlama

geldi¤ini ö¤renmeye çal›fl›yorlar. Bir araya gelip

oyun da oynuyorlar, ama her zaman beton y›¤›n-

lar›n›n içinde yar›m kal›yor bütün oyunlar›;

uçurtmalar› bile uçmuyor, as›l› kal›yor duvar ke-

nar›na…

Zindanlar yak›flm›yor

kimseye, hele körpecik ço-

cuklara hiç yak›flm›yor…

Minik fiimal ve Argefl, bu

çocuklardan sadece ikisi.

Onlar gibi onlarca çocuk,

gözlerini cezaevlerinde aç-

mak zorunda kal›yor. Zin-

danlarda flekillenen bir kifli-

likten gelecek beklemek???

Gelece¤imizin teminat› ço-

cuklar›m›z zindanlarda bü-

yüyor.

Ne yaz›k ki sokak ortas›n-

da iflkenceye maruz b›rak›-

lan, öldürülen tutuklular›n

yan› s›ra çocuklara cezaevle-

ri reva görülüyor. Bir yandan

cennet bahçelerinde pamuk-

lar için büyütülen siyasetçi-

lerin çocuklar› varken, ço-

cuklar›n› gözlerinden sak›-

n›rken, Kürt çocuklar›na hep

zindanlar ve kara toprak dü-

flüyor. Bu çocuklar›n günah›

nedir? Kim fiimal’e, Argefl’e

çocuklu¤unu geri verecek?

Kim ölen küçük Ceylan’›n,

U¤ur’un hesab›n› verecek?

12 Eylül darbe döneminde

bile bas›n alan›nda bu kadar

fazla hak ihlali yaflanmamas›-

na ra¤men, 21. yüzy›lda ya-

flad›¤›m›z bu dönemde Türki-

ye’nin dünyada bir ilke imza atarak henüz bas›lma-

m›fl bir kitab› bile toplatmas›, bu kadar çok gazeteci-

nin tutuklanmas›, bas›n özgürlü¤ünde 103 y›la ra¤-

men ne kadar ilerlemifl oldu¤umuzu gösteriyor.

‹nsan hak ve özgürlükleri d›fl›nda bas›n ve ifade

özgürlü¤ü ihlalleri konular›nda en doruk noktas›na

ulafl›lan bu dönemde kurulan 24. dönem

TBMM’den geçecek Anayasa de¤iflikli¤inde, dün-

yada büyük tepkilere sebebiyet veren ceza yasala-

r›nda, art›k biraz daha bafl a¤r›s› olmamas› için -

köklü olmasa bile- de¤iflim olaca¤› kuflkusuzdur.

Ancak bu de¤iflikliklerin kimleri kapsayaca¤›, nas›l

yaflamsallaflt›r›laca¤› konusu henüz bir muamma...

Bu konuda Kürtçe, Türkçe, Ermenice vb. dil fark

etmeksizin bas›n özgürlüklerinin k›s›tlanmayaca¤›

özgür bir bas›n gelene¤i yarat›lmal›d›r. Bas›n ve ifa-

de özgürlü¤ünün k›s›tland›¤› bir yerde bireyin öz-

gürlü¤ünden söz etmek mümkün de¤ildir.

Mevcut yasa de¤iflikli¤inden Baflbakan Erdo-

¤an’›n gazeteci olarak gördükleri yararlan›rsa, bunca

Kürt ve muhalif gazeteci görmezden gelinirse, ceza

yasalar›ndaki de¤iflim bir anlam ifade etmeyecektir.

Bunun için baflta halk›n oylar›yla Meclise gönderilen

12 gazeteci kökenli milletvekili arkadafl›m›z, cezaev-

lerindeki gazetecilerin, bas›n ve ifade özgürlükleri

noktas›nda temsili güç olabilmelidir. Fikirlerimiz,

düflüncelerimiz, yorumlar›m›z ayr› olmasa da toplu-

ma do¤rular› yans›tmak suç olmamal›d›r.

Bu vesileyle gazeteci arkadafllar›m›z›, ayd›nlar›,

yazarlar›, hukukçular›, siyasetçileri, sanatç›lar›, bü-

tün duyarl› kamuoyunu, kendi özgürlüklerinin teh-

likeye girmemesi için deste¤e davet ediyoruz.

Buras› Türkiye, dengeler aniden de¤iflebiliyor.

Bugün biz buraday›z, yar›n i¤nenin ucu size de do-

kunabilir. Ne demifl Naz›m Hikmet; "Ben yanma-

sam, Sen yanmasan, Biz yanmasak nas›l ç›kar ka-

ranl›klar ayd›nl›¤a…"

Gelin hep beraber bu karanl›klar› ayd›nlatal›m.

Bu atefl bizi yakt›¤› gibi sizleri de yakmadan.

B‹Z CEZAEV‹NDEYKEN BASIN SANSÜRÜ ÖZGÜRLÜ⁄Ü 103. YILINDAHamdiye Ç‹FTÇ‹

Bitlis Cezaevi

12 PAZAR 24 TEMMUZ 2011 TUTUKLU GAZETE

Düflüncenin ruhu vard›r t›pk› canl›lar gibi.Zamans›z de¤ildir ortaya ç›k›fl›. Yaflam

bulmak, inanç olmak, tüm s›n›rlar› aflmak ar-zusudur. Ateflten gömlek gibidir sevdal›lar›-na.

Gazeteci olmak, hakikatlere ba¤lanmak,onunla yürüme becerisini de göstermektedirki öyle olsa gerek. Düflüncenin zaman›n› ya-kalay›p ruhu almakt›r. Dilini ve ruhunu bul-mak gerçeklerin eylemini yaflamakt›r. Herdüflünce ateflle s›nan›yorsa dili demokrasidir,demokrasinin dili ise eylemdir, bedeni haki-katlerdir.

Co¤rafyam›z kültürlere do¤ufl merkezidir,kültür anad›r, inançt›r, kimlik ve do¤ayla bü-tünlüklü dilin sihirli sözcükleridir. Bir bas›nmensubu sözcükleri kullanan kadar ona an-lam biçen olmal›d›r. Her cümle düflünceleri-nin do¤as› olmal›d›r. Yal›n sade ve duyguyüklü... Düflüncelerimizin oldu¤u her taraftabir misafir, dost arkadafl ve kardefliz. Meka-n›m›z›n önemi ortadan kalkar. Biliriz ki tem-sil etti¤imiz düflüncelerin hepsini yafl›yoruz.Senin zindandaki fizi¤inin özgürlü¤ü, düflün-celerin ulaflt›¤› s›n›rlarla ölçülür.

De¤erli Arkadafllar…‹fadenin özgürlü¤ü, dillerin özgür kullan›-

m›na ba¤l›d›r. Bas›n kurulufllar›n›n dili halk-t›r, halklard›r. Yerküremizde kaybolmufl, yada bu riski tafl›yan, kullan›l›rken büyük bas-k›lar, hukuksuzluklara u¤rayan her dil ifadeözgürlü¤ünün inkar›d›r. Canl›lar›n do¤uflun-

daki anlam, kendisini yaratan ana dilidir. He-pimizin ortak duygular›n›n, farkl› düflüncele-rinin anlafl›lmas›n› simgeleyen ruhtur dil.Düflünce özgürlü¤ü, ifade özgürlü¤ünün sa¤-lanmas› amac›yla yürüttü¤ünüz çerçeveyeben de böyle bir ek yapmak istedim. Dillerinözgürlü¤ü!..

Bas›n çal›flan› olmak ülkemizde tek bafl›nayetmiyor, farkl› fleyleri de kiflilik edinmek,karakter haline getirmek, gerektiriyor. Unut-turulmak istenilenlerin kendisi olmak fark›n-dal›¤› yaratmakla eflde¤erdir, Kürtçe dilinüzerindeki bask›lar›, görmek kadar ona karfl›durmak da ifade özgürlü¤ü içinde bas›n öz-gürlü¤ünün ön kofluludur. Azadiya Welat ga-zetesinin üzerindeki bask›n›n nedeni özgür-lük gelene¤inin dayand›¤› çizgi ve tüm dire-nenlere ses olmak, dost ve yoldafl olmakt› sa-dece bu.

Bu amaçla; Türkiye Gazeteciler Sendika-s›’n›n (TGS) ifade ve bas›n özgürlü¤ününyayg›nlaflmas› duruflunu önemsiyorum. Be-nim gibi onlarca gazeteci arkadafl›m ceza-evinde yüzy›l› aflan cezalar›n verildi¤i ak›ld›fl›l›klarla karfl› karfl›yay›z. Böylesi zorluk-larla mücadeleyi ilkesel temellere oturtmak,hukuksuzluklara karfl› düflüncelerinle dur-mak için, insan olmak yeterli. Bizleri buradaayakta tutan, dirençli, inançl› yaflamda ›sraretmemizi sa¤layan insanlar›n "kendini bil-me" gere¤idir. Amaç çok yazmak, söylemekde¤ildir. Hakikatin bir ucunu yakalay›ponunla yaflam› yaratmakt›r. Tüm do¤rularancak hakikat varsa geçerlidir. Gazete, bas›ndo¤rular› savunacaksa, yazacaksa öncelikleyaflam›n› yürüttü¤ü co¤rafyan›n ac›larla yük-

lü direniflle örülü gerçe¤ini içsellefltir-meli, unutmamal›d›r. Hat›rlayabilen-dir yaflayanlar yoktur unutulan ne var-sa. Bilineni aramak de¤ildir öykümüzinsanl›¤a ait, do¤an›n ruhunu hissedentarih aray›fl›d›r. ‹fade etmeye çal›flt›¤›-m›z özlemlerimiz hemen yan› bafl›-m›zdad›r. Çünkü hepimiz kendimiziar›yoruz, kaybetmek istedi¤imiz ger-çe¤imizi.

De¤erli Arkadafllar;Bal›k hikayesi gibi unutmak, zin-

danda, ovada ve koca kentte, hepimizhislerimizle, duygu ve düflünceleri-mizle var oluruz. Tarihi ve günümüzüyaflar›z. Unutmak iz’sizliktir. ‹z’sizlikhiçlik. Yaflam›n en s›cak an›nda bal›kgibi bir akvaryuma konuldu¤unuzudüflünün. Bir anda hayat›n içinden al›-n›rs›n›z ve kapat›l›rs›n›z. Hayat art›kd›flar›da kalm›flt›r. Kopar›ld›¤›n›z tümher fley d›flar›da ve art›k göremeyece-¤iniz bir uzaktad›r. Gürül gürül akanbir nehirde bo¤az›n›zda bir kancaylaçekilip al›nm›fl ve küçücük bir akvar-yuma konulmuflsunuzdur. Akvaryu-mun cam duvarlar›na çarpa çarpa art›koran›n sizin nehriniz oldu¤unu alg›lamayabafllam›fls›n›z. S›n›rlar›n› ö¤renene kadarçarpar durursunuz duvarlara. Sahi bir bal›¤›nbunca zaman akvaryumda ne kadar, nas›l ya-flad›¤›n› hiç düflündünüz mü? 3 saniyelik ha-f›zas› ile bal›k akvaryumun her taraf›n› dönerdurur. Her üç saniyede bir bal›k yeni fleylergördü¤ünü zanneder ve ömrünün sonuna ka-dar öyle devam eder. ‹nsan topluluklar› dü-

flüncelerinin toplam›d›r. Tarihten süzülür, bugüne hat›rlanmak isteyen aç›lardan kaçarakgelmifltir. Bu nedenle unutmamak ifade et-mektir. Sözsüz kalmak bal›klaflmakt›r. Üç sa-niyelik gelip-geçici tarihsellik. Tarih bellek-se, belle¤imizi ifade etmek özgürlük aflk›d›r.Özgür bas›n aray›flç›l›¤› hakikate aflkla ba¤l›-l›kt›r. Tüm dostlar›m›zla özgür günlerde gö-rüflmek umuduyla.

Düşüncenin ruhu vardırKenan KARAV‹L

Adana F Tipi Kapal› Cezaevi

Türkiye de-mokrasi ve

özgürlükler ko-nusunda önemlibir efli¤e gelipdayand›. Mevcutdurumda ya dibevurup AKP hege-monyas›na tes-lim olunacak yada farkl›l›klar›-m›z› demokratikbirli¤e dönüfltü-rerek ciddi bir ç›-k›fl yapaca¤›z.Ç›k›fl 12 Eylülanayasas›n› heryönüyle aflmak,toplumsal mefl-ruiyet kazanm›flyeni demokratik bir anayasa ile ifade ve özgür-lük alanlar›n› geniflletmektir.

Mevcut sistemle devam edildi¤i takdirde med-ya alanlar›nda çal›flan bizlerin temel beklentisiolan haber yapma ve ifade özgürlü¤ü beklentisibir yana, halk taraf›ndan seçilen milletvekillikle-ri bile ellerinden al›nabilece¤ine yak›n süreçtetan›k olduk. Hukuku, yasalar› kendine göre yo-rumlayan, usul ve kaideleri kendine göre uygu-layan, kendine Müslüman, kendine demokrat biranlay›flla meclis ço¤unlu¤una dayanarak neleryapmaz ki? AKP’nin söylem ve yaklafl›mlar›flimdiden ciddi kuflkular› da beraberinde getir-mifltir.

Her ne kadar AKP hegemonya kurmayaca¤›n›iddia etse de ancak gerek seçim öncesi söylem-leri ve gerekse de seçim sonras› anti-demokratikyasalar› de¤ifltirmekte ayak sürümesi ve meclisimuhalefetsiz tek bafl›m›za çal›flt›r›r›z, söylemlerihiç de hayra alamet de¤ildir. Bal gibi güç göste-risidir.

Bu güç gösterisi; maalesef medya alanlar›ndaçok daha aç›k bir biçimde kendisini görünür k›l-d›. Daha flimdiden AKP politikalar›n› elefltirenprogramc›lar›n ya ifline son verildi ya da prog-ramlar› çeflitli bahanelerle yay›ndan kald›r›ld›.Türkiye’nin tek günlük Kürtçe gazetesi olanAzadiya Welat Gazetesi 15 günlü¤üne kapat›ld›.Öyle anlafl›l›yor ki, AKP politikalar›n› elefltiren,muhalif edenlerin bafl›na ne geldiyse geçmiflte,önümüzdeki AKP hükümeti döneminde ayn› uy-gulamalarla karfl›laflmas› yüksek olas›l›kt›r.

AKP’nin önceki hükümet döneminde bas›n veifade özgürlü¤üne dönük yap›lanlar› bir kez da-ha hat›rlarsak; gerek uluslararas› alanda ve ge-rekse iç kamuoyunda yap›lan tüm elefltiri vemeslek örgütlerinin objektif raporlar› manipüleedildi. Hükümet gazeteci tutuklamalar› ve binle-ri aflan davalar› yok saymakla kalmad›, çarp›ta-rak "gazetecilik mesleklerini yürütürken de¤il,örgüt üyeli¤i vb." nedenlerden dolay› cezaevleri-ne at›ld›klar›n› büyük bir piflkinlikle dillendiril-di. Oysa hakikat bunun tam tersiydi.

Peki, söz konusu uygulamalar durdu mu? Ak-sine, salt gazetecilik mesleklerini ifa etti¤indendolay› tutuklamalar da h›z kesmifl de¤il.AKP’nin penceresi d›fl›ndan bakan herkes polisve yarg›n›n büyük merce¤i alt›ndad›r. O da yet-mezse "yandafl" medyan›n itibars›zlaflt›rma ope-rasyonuna tâbi tutulmaktad›r. Özellikle de sos-yalist bas›n ve Kürt bas›n›na dönük tutuklama vedavalar fütursuzca yürütülerek bir bütün olarakdemokratik muhalefet susturulmak istenmekte-dir. Toplumda a盤a ç›kan demokratik anayasaistemi, bas›n-yay›n ve ifade özgürlüklerininönündeki anti-demokratik yasalar›n kald›r›lma-s›na dönük ulusal ve uluslararas› bask›y› k›rmakamaçl› olarak demokratik muhalefete dönük uy-gulamalar geçmifle nazaran daha da artaca¤›n›göstermektedir.

Elbette Cumhurbaflkanl›¤›’ndan, Meclis Bafl-kanl›¤›na ve en nihayetinde Baflbakanl›¤a kadarönemli bir güç birikimi AKP’de yo¤unlaflm›flt›r.Temsili demokrasilerde böylesi bir gücü frenle-yecek veya orant›layacak yarg› sistemi de AKPhanesine geçince geriye, demokratik muhalefetkal›r. Bugün demokratik muhalefet da¤›n›k gibigörülse de önümüzdeki süreçte çok güçlü bir bi-çimde demokratik anayasa blo¤unun çat›s›ndabirleflerek her alanda demokrasi mücadelesininyükselece¤inin potansiyeli oldukça güçlüdür.

Unutmayal›m ki, AKP’ye verilen oylar›nönemli bir yekûnu demokratik anayasa beklenti-sine verilmifl olmas›d›r. Bu hakl› beklentinin ye-rine gelmemesi durumunda neler olabilece¤inikimse kestiremez. Bir di¤er önemli ve hassaskonu da Kürtlerin art›k antidemokratik uygula-ma ve yasalarla yürümeme yönündeki kararlafl-malar›d›r. Dolay›s›yla Meclis ço¤unlu¤una gü-venerek kendine göre bir anayasa yapar›m de-mekle de olmaz. Aksine bu kaosu derinlefltirir.AKP’nin öncelikli yapmas› gereken fley Mecli-sin demokratik ço¤unlu¤a kavuflmas› yönündekianti-demokratik yasalar› kald›rmakt›r. Böylecetatile girmeden y›llard›r kaos ve çat›flman›n mü-sebbibi olan anti-demokratik anayasa ve yasalar-dan tüm Türkiye’yi kurtarmakt›r. Aksi takdirdeAKP’nin "ben yeni bir sivil vesayet olmayaca-¤›m", "hegomonya kurmayaca¤›m’’ dese de he-gomonik olmayaca¤›n›n turnusolu demokratikanayasad›r.

Hegemonik olmayaca¤›n›nturnusolu demokratik

anayasad›r

Ahmet B‹RS‹N

Diyarbak›r D TipiCezaevi

12 22/7/11 17:26 Page 1