televizyon tekneği̇ti̇m (1)

118
Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 1 T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ TEKNİK EĞİTİM FAKÜLTESİ ELEKTRONİK VE BİLGİSAYAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ GÖRÜNTÜ SİSTEMLERİ (Ders Notları) Dr. İbrahim TÜRKOĞLU ELAZIĞ - 2002

Upload: mustafa-bakar

Post on 13-Jan-2017

280 views

Category:

Engineering


15 download

TRANSCRIPT

Page 1: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 1

T.C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ

TEKNİK EĞİTİM FAKÜLTESİ

ELEKTRONİK VE BİLGİSAYAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

GÖRÜNTÜ SİSTEMLERİ

(Ders Notları)

Dr. İbrahim TÜRKOĞLU

ELAZIĞ - 2002

Page 2: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)
Page 3: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 1

İÇİNDEKİLER

1. Görüntü Sistemi

2. Kamera Sistemleri

3. Tarama ve Senkronizasyon

4. Televizyon Alıcıları

5. Siyah Beyaz Televizyon Sistemleri

6. Renkli Televizyon Sistemleri

7. PAL TV Alıcısı

8. Renkli TV Uzaktan Kumanda Ünitesi

9. TV Vericileri ve Linkler

10. Televizyon Tamiri Ve Sistemli Arıza Arama

11. Televizyon Antenleri ve Ortak Anten Sistemleri

Page 4: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 2

1. GÖRÜNTÜ SİSTEMİ 1.1. Işık Işık hakkında çeşitli teoriler vardır. Işığın hem madde (kütle), hem de enerji (dalga) olduğu ispatlanmıştır. Işık, ışık tarafından yayılan küçük dalgacıklardır. Bu dalgacıklar radyasyon enerjisi şeklindedir. Elektromagnetik dalga gibi saniyede 3 x 108 metre hızla hareket eder. Etrafa düz çizgiler halinde yayılır. Bir cisme çarptığı zaman büyük bir kısmı, o cismin siyah, az ise cisim beyaz görünür Işık ışınların yüzeylerden yansıyan dalga uzaklıkları onların karakterlerini (yani renklerini) belirtir. Her rengin bir dalga boyu (uzunluğu) vardır. Genel olarak gözlerimizle gördüğümüz beyaz ışığın dalga boyu 400 ile 76O milimikron; mikronun binde biri kadardır. Örneğin; 0,4 mikron = 400 nanometre (nm) = 400 mili mikron (mµ) = 4 *10-7 metre dir. Şekil-1.1.'de görüldüğü gibi güneşten gelen beyaz ışık, kendi renklerine ayrıştırılırsa, bir renk bandından (spekturumundan) meydana geldiği görülür. Cam prizmadan ekran üzerine düşen renk spektrumu görünen renkleri oluşturur. Bu renkler dalga boylarının küçük değerinden büyük değerine göre sıra ile yedi rengi meydana getirir.

Şekil - 1.1. Renk Spektrumu.

Renklerin dalga boyları gibi parlaklıkları da değişiktir. Renk spekterumunda yeşil renk en fazla parlaklığı olan renktir. Yeşil rengin parlaklığı 1 olarak kabul edilirse beyaz ışığın parlaklığı 2 dir. İnsan gözünün frekans eğrisi verilmiştir. Renkleri televizyonda, esas renkleri oluşturan mavi, yeşil ve kırmızı renklerin en parlak göründüğü dalga boylarının yerleri (mili mikron) olarak apsis üzerinde oklarla gösterilmiştir. Grafikte ordinat her rengin parlaklık derecesini gösterir.

Parlaklık, gözün, retine tabakasına gelen ışığın dalga boyuna bağlıdır. Cisimden yansıyarak gelen ışığın rengine göre gözden parlaklık derecesi ortaya çıkar.

Page 5: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 3

1.2. İnsan Gözü

İnsan gözü bir fotoğraf makinesine benzer. Herhangi bir cisimden yansıyarak gelen ışık, gözün saydam tabakasından geçerek göz merceğinde odaklanır. Gözün iç arka tarafında yer alan ağ tabakası üzerine gelen ışık şekillenir. Işığın parlaklık derecesine ve dalga boyuna göre, sinirler yardımıyla beyni uyarır. Bununun sonucu ışığın rengi ve parlaklığı sezilir. Şekil - 1.2.

Şekil - 1.2. Gözün yapısı ve ölçü alanı.

İnsan gözünün ağ tabakasında baston ve kama şeklinde görme odacıkları vardır. Bir gözde 100 milyona yakın bastoncuk, 10 milyona yakın kama odacıkları vardır. Bastoncuklar insan gözünde aydınlık ve karanlık olarak görme olanağı sağlar.

İnsan gözü bir resmi, L / H = 4/3 ölçü aralarında rahatlıkla görür. Televizyon

alıcısı tüplerinin yüzleri bu ölçüde üretilir. Bu ölçülerde bir resim gözden 4 H veya 8 H uzaklıkta rahatlıkla seyredilir. Bu bakımdan televizyon alıcı tüpünün ekranı üzerinde bulunan bir resmi iyi görebilmek için (Yani satırları gözükmeyen, bir resmi görebilmek, için) televizyon alıcısının ekranından, ekranın köşegen uzunluğunun 7 katı kadar uzaklıktan televizyon alıcısına bakmak gerekir. 1.3. Resim Gönderme

Televizyonda bir resmin bir yerden başka bir tarafa gönderilmesi ve resmin elemanlarına ayrılması genellikle bir birine paralel satırlar halinde olur. Televizyonun esası fotoelektrik olayına dayanır. Bir resim (veya manzara) bir yerden başka bir yere gönderilirken önce resim mekanik veya elektronik tarayıcılar yardımıyla resim elamanlarına ayrılır. Sonra ayrılan elemanlar açıklık ve koyuluk derececesine göre akım darbelerine çevrilir.

Mum ışığının arka tarafında bulunan fotosel levhasında meydana gelen resim çıkış

geriliminin değeri şekil 1.3.'de gösterilmiştir. 1. satırda yalnız, 3 numaradan resim akımı elde edilir. 2. satırda yalnız 8numaradan resim elde edilir: Mum ışığı en. fazla 3. satırı etkiler. 3. satırda 12.13 ve 14

Page 6: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 4

numaradan. üçüncü derecede 12 numaradan resim çıkış gerilimi elde edilir. Satırlarda elde edilen, çıkış geriliminin şekli ve derecesi Şekil -2.3.'de gösterilmiştir. Yukarda açıklandığı gibi, resim beyazlık ve siyahlık derecelerine göre akım

darbelerine çevrilir. Taşıyıcı dalgalarla uzaklara gönderilir. Televizyon alıcısında akım darbeleri çeşitli koyulukta ışık değişimlerine çevrilir. Sonra alıcının resim tüpünde bulunan florans yüzeyde mozayik şeklinde aynı resim oluşturulur. Resmin elemanlarına ayrılması. Genellikle birbirine paralel satırlar halinde olur. Bunu daha detaylı olarak tarama konusunda inceleyeceğiz.

Şekil - 1.3. Fotosel hücrelerde resim çıkış geriliminin elde edilişi.

Televizyon, vericilerinde resmin elemanlarına ayrılıp taranması ve yayın yapması mekanik veya elektronik sistemlerle yapılır.

Mekanik sistem, en basit ve en eski bir sistemdir. 1885 yılında P. Nipkow ismine bir

fizik bilgini tarafından keşfedilmiş ve televizyon yayınları yapılmıştır. Bilginin ismine izafeten kullanılan yuvarlak dıştan içe doğru spiral şeklinde delikleri bulunan, dönen bir disk yardımıyla, uzaklara gönderilecek resim, resim elemanlarına ayrılır. Ayrılan resim elemanları fotosel lambalar yardımıyla elektrik akımına çevrilir. Bunun yerine elektronik sistem kullanılır.

Elektronik sistemde, resimlerin taranması satır satır yapılır. Kamera lambalarına

gelen ışık, lambanın spotu tarafından taranarak elektrik akımına çevrilir. Sonra telsiz televizyonları veya kapalı devre televizyonları yardımlarıyla uzaklara gönderilir. Alıcıları yardımıyla tekrar resme çevrilir.

Page 7: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 5

1.4. Telsiz Televizyon

Televizyon sisteminin en çok kullanılan şekli telsiz olup, bunun verici ve alıcı katlarının blok diyagramları, Şekil -1.4. de gösterilmiştir.

Şekil - 1.4. Telsiz televizyon verici ve alıcı sistemlerin blok diyagramı.

Kamera önünde bulunan bir resim koyuluk ve açıklık derecesine göre akım darbelerine çevrilir. Alıcıda bu olay ters olarak meydana gelir. Vericide ayrıca sesleri uzaklara gönderen frekans modülasyonlu (FM) bir verici vardır. Resim verici genlik modülasyonlu (AM) dır. Gönderme ve alma sırasında tam bir uygunluk aranır. Bu uygunluğun özellikle resim verici ve alıcısında olması gereklidir. Resmin gönderilmesi ve alınması sırasında tam bir uygunluk sağlamak amacıyla satır sonlarına ve her resmin değişmesi sırasında uyuşma sinyali (Senkron İmpuls diye adlandırılan sinyaller) eklenir Vericide bu sinyali senkronize generatörü üretir. Alıcıda ise uygunluğu tarama devresi ile gösterilen blok sağlar.

1.5.Televizyonun Tarihçesi

Televizyon, hareketli resimlerin görüntülerini uzak mesafelere ileten bir araçtır. TELE uzak, VİZYON görüntü anlamındadır. Televizyon uzaktan görme ve ya görüntüsünün taşınması anlamına gelir. Televizyon tek bir kişinin buluşu değildir. Radyonun bulunuşu ile, sesin uzak yerlere taşınabilmesi, görüntünün de taşınabileceği fikrini vermiştir. Bu alandaki ilk çalışmalar 1870 yıllarına kadar uzanır. 1884 yılında Paul NİPKOW kendi adıyla anılan NİPKOW çarkını gerçekleştirdi. Bu üzerinde, düzgün delikler bulunan dönen bir çark idi. Resim üzerindeki noktaların elde edilmesini sağlayan mekanik bir tarama sistemi idi. 1930 yıllarına kadar üzerinde çalışılmışsa da yinede kaliteli bir resim elde edilememiştir.

Page 8: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 6

Renkli televizyon ilk kez 1953 yılında Amerika’da ortaya çıkmış ve bazı değişikliklerle ilk

sistemini günümüze kadar taşımıştır. Bu sistem, Milli Televizyon Sistemi Komitesi (National Television System Commitee) tarafından onaylanmış ve bu yüzden de komitenin baş harflerinden oluşan NTSC ismini almıştır.

Günümüzde Amerika, Japonya, Kanada ve Mexico bu sistemi kabul eden belli başlı

ülkelerdir. Elektron lambalarının bulunuşunu takip eden yıllarda foto elektrik düzenler ve katot ışınlı

lambalar yapılmıştır. Böylece elektronik tarama sistemlerine geçilerek, görüntünün elektrik işaretine çevrilmesi, şiddetlendirilmesi, tekrar görüntüye çevrilebilmesi sağlanabilmiştir. Bir resmin taşınması; resim üzerinde bulunan her noktanın, sıra ile tek tek, ışık şiddetine göre elektriğe çevrilmesiyle mümkün olur. Bu maksatla televizyonda iki tip taramaya gerek duyulur. Bunlardan biri satır (hat, yatay), diğeri resim (düşey) taramalardır. Görüntünün elektriğe çevrilmesi, kamera lambaları ile sağlanır. Bir resim elektriğe çevrilirken, satır satır taranır. Satır üzerinde sıra ile noktalar ışık şiddeti ile orantılı olarak elektrik işaretine çevrilir. Tarama sırasında en önemli problem verici ve alıcıda bu işlemin birlikte yapılmasıdır. Taramada birlik sağlayan sisteme, Senkronizasyon sistemi denir. Senkronizasyon devrelerinin gelişmesi uzun yıllarda olmuştur. Televizyon ancak bu sistemin düzenlenebilmesi için gerçekleştirilmiştir. Bu gün televizyon alıcı ve vericilerinin çok karışık devrelerden oluşmasının bir nedeni de, senkronizasyonla ilgili devrelerin çokluğundan kaynaklanmasıdır.

Televizyonda kaliteli bir esim, resmin en ufak detaylarına kadar tespit edilip iletilmesi ile mümkün olur. Bu çok geniş frekans bandına gerek duyulur. CCIR (Avrupa) televizyon sisteminde; her kanal için 7 MHz’lik bir frekans bandı ayrılmıştır. Bu kadar geniş bir band ancak VHF ve UHF bantlarında ayrılabildiğinden, yayın için bu bantlar seçilmiştir.

Televizyonda görüntü; katot ışınlı bir lamba olan resim tüplerinde elde edilir. Siyah-beyaz

tüplerde resim, siyah-beyaz ve grinin değişik tonları olarak elde edilir. Renkli televizyonda ise tabii renklere en yakın durum kırmızı yeşil ve mavi üç ana renk kullanılarak elde edilir. Siyah-beyaz televizyonda bir tane elektron hüzmesi yeterli olduğu halde, renkli televizyon tüplerinde üç renk için üç elektron hüzmesi gerekmektedir. Renkli tüplerde üç hüzme üç ayrı elektron tabancası ile elde edilir. 1.6.Televizyon Sistemleri

Televizyon sistemlerini başlıca iki grupta toplayabiliriz. Bunlar; 1. Kapalı devre televizyon sistemi 2. Televizyon yayın sistemleri

1.6.1. Kapalı devre televizyon sistemi

Kapalı devre televizyonda; alıcı ile kamera arasındaki bağlantı kablolarla yapılır. Bunlar sabit tesisler olup alıcı ile verici arasındaki uzaklık genellikle 400 m’yi geçmez. Bunlar özel televizyon sistemleridir. Kapalı devre televizyon yayıncılığı problemlerine yerel girişimciler tarafından getirilen bir başka çözümdür. Bazen röle tv olarak adlandırılmakla yayıcılık şirketlerine ait kuvvetlendirici ya da röle vericileri ile karıştırılmamalıdır. Topluma ait anten tv

Page 9: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 7

yayın sinyallerinin yeterince kuvvetli olduğu bir tepe ya da yüksek bina gibi yüksek bir noktaya kurulur. Daha sonra, programlar, para karşılığı abonelere kablolar aracılığıyla bir dağıtım merkezinden verilir. Başlangıçta, iki veya üç kanal vardı ve her kanal bir çift kablo ile abonelere dağıtılıyordu. Abone tercih ettiği kanalı televizyon setinin üstüne veya yakınına yerleştirilen bir anahtarla seçerdi. Kapalı tv’nin blok şeması şekil-1.5’de gösterilmiştir.

Bazı büyük mağazalarda, mağaza içinde birçok yerlere küçük kameralar yerleştirilir. Bir

izleme odasındaki monitörlerden müşteriler izlenir. Trafik teşkilatları oto yollarını gözlerken, yine kapalı devre televizyon devreleri kullanılır. Böylece kazaların izlenmesi, sürücülerin uyarılması, can kurtaran ve tamir araçlarının hızla olay yerine gönderilmesi sağlanır. Bazı uzun araç ve kamyonların arkalarına yerleştirilen kameralarla, arkadaki yolu, sürücünün açıkça görmesi sağlanır. Fabrika da işçilerin çalışması izlenebilir. Hastanelerde, ameliyatların yakından izlenebilmesinde, hatta bazen hastanedeki bir hastanın hastalığının, kilometrelerce uzaklıktaki uzmanlar tarafından teşhisi sağlanabilir. Bazı şirketler, diğer merkezlerdeki şubelerle bağlantılarını kapalı devre tv ile sağlarlar. Bir konferans için başka kentlerdeki iş yerleri ile bağlantı kurabilirler. Bazı telefonlarda konuşanların birbirlerini görmeleri bu sistemle sağlanır. Okullarda ve üniversitelerde eğitim maksadı ile yaygın olarak kullanılır. Her ne kadar pahalı olurlarsa da sağladıkları fayda ve zaman tasarrufu ile yine de tercih edilirler.

Şekil 1.5. Kapalı devre tv’nin blok diyagramı.

Kapalı devre televizyon sisteminde, vericideki kamera; duran resmi veya hareketli resmi

alır. Resim taranarak, resim elemanları elde edilir. Her eleman ışık şiddeti ile orantılı olarak bir elektrik sinyaline dönüştürülür. Senkronize palsları ilave edilerek, alıcı ile vericinin birlikte tarama yapması sağlanır. Sinyal güç amplifikatör katları ile yeterince yükseltilerek, koaksiyel kablolarla alıcıya taşınır.

Alıcıda; ses ve resim sinyalleri tekrar yükseltilir. Dedekte edilen resim sinyali monitöre

uygulanarak görüntü elde edilir. Güç amplifikatörü tarafından yükseltilen ses sinyali, hoparlöre uygulanarak sese çevrilir.

1.6.2. Televizyon yayın sistemi

Normal televizyon sisteminde resim ve ses sinyallerinin; vericiden alıcıya taşınması, elektromanyetik dalgalarla olur. Radyo yayınında bir tek taşıyıcı kullanıldığı halde, tv yayınında ses ve resim taşıyıcıları ayrı ayrıdır ve farklı frekanslarda çalışırlar. Tv yayınlarında; resim sinyallerinin taşınması geniş bir frekans bandı gerektirir. Bu nedenle tv yayınlarında VHF ve

Page 10: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 8

UHF bantları kullanılır. Vericinin gönderdiği bileşik video (resim) sinyalinde; resim, boşluk palsları ve senkron palsları bulunur. Alıcı antenleri ile alınan bu sinyaller, önce yeterince yükseltilerek ilgili devrelerden seçilerek geçerler.

1.6.2.1. Kablolu televizyonun geliştirilmesi

Bir çok ülkede ki büyük şehirlerde, televizyon yayıncılığı problemleri büyük boyutlarda idi. Öyle ki CATV sistemlerinin abone sayılarında hızlı bir yükselme oldu. Özellikle, bir çok gökdelen binasının varolduğu ABD’de durum böyle idi. Bir çok yayımcılık program kanalı vardı. Aynı zamanda, yöresel ilgiler, klasik müzik ve eğitim gibi belirli kesimler için özel olarak hazırlanmış programları yayınlayan ses ve televizyon kanallarına duyulan ihtiyaç artıyordu.

Ana televizyon merkezi, yerel yayım kanallarını bir ana anten üzerinden alabilir, bu

kanallar ve diğer özel olarak hazırlanmış radyo ve televizyon programlarını yayımlayabilir. Bütün bu programlar, büyük geniş bantlı koaksiyel kablolarla çeşitli dağıtım merkezlerine

bağlanırlar. Buradan daha küçük bant genişlikli küçük koaksiyel kablolarla abonelere bağlanır. Günümüzde teknolojik gelişmeler, sistemin etkileşimli olmasına yol açmıştır. Bu sistemde

aboneler herhangi bir anda dağıtım merkezine bir bilgi göndererek mevcut kanallar arasından sınırlı sayıda kanalı seçebilir. Ayrıca, sınırlı çekiciliğe sahip özel programlar için karıştırma özelliği eklenebilir. Böylece, yalnızca belirli paralı-kanallar, televizyon setiyle ilgili karıştırmayı önleyicinin çalışmasını alabilir.

Bir çift telden ya da koaksiyel kablodan daha geniş bant genişliğine ve düşük zayıflatmaya

sahip fiber optik kablolar, kablo televizyon sistemlerinin daha geniş alanlara yayılmalarını sağlayacaktır.

Page 11: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 9

Page 12: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 10

Şekil 1.6. Yıldız bağlantılı kablolu tv.

Kablolu televizyon, her ülkede farklı bir gelişme göstermiştir. Özellikle, 2000 yılında tv

izleyici nüfusunun yalnızca yarısının kablolu TV’ ye sahip olacağının tahmin edildiği İngiltere’de, bu gelişme yavaş olmuştur. 1.6.2.2. Uydu aracılığı ile doğrudan yayımcılık (BDS)

Uydu çanak antenleri, oldukça geniş ışınları dünya yüzeyindeki geniş alanlara iletir.

Böylece sinyal, herhangi bir noktada zayıf bir sinyal özelliği gösterecek şekilde genişçe yayılır. Bu da yer istasyonunda büyük bir alıcı çanak anteni ve düşük sıcaklıklarda çalışan, pahalı ve düşük gürültülü alıcı gerektirir. Örneğin tipik bir yer istasyonu çanağı en azında 11 metre çapa sahiptir. Günümüzde teknoloji, uydu vericisinin gücünün artması sağlanmıştır. Çanak antenler dar-ışın iletimlerini yaratabilir. Böylece dünya yüzeyindeki daha küçük coğrafi bölgeler üzerinde daha yüksek seviyede sinyaller oluşur. Bu da belirli bölgedeki bireysel evlere yaklaşık 30-90 cm çapındaki küçük antenlerle televizyon sinyallerinin yayılmasını sağlar.

Değişik ülkelere hizmet etmek için belirli noktalara uyduların yerleştirildiği dairevi

ekvatoral ve yere göre sabit yörüngelerin planlanması sağlanmıştır. Bazı uydular yalnızca belli bir ülkeye yayın yapmak için kullanılırken, bazı uydularda birbirlerinin programlarını değiştirmek için amacıyla birkaç ülke tarafından kullanılmaktadır.

Page 13: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 11

2. KAMERA SİSTEMLERİ

Kamera lambalarının çalışması şekil 2.1’de gösterilmiştir. Bu prensip siyah-beyaz ve renkli kameralarda kırmızı, mavi ve yeşil renkler için uygulanabilir. Görüntüden gelen ışık ışınları mercekle odaklanarak foto elektrik hayali bir plaka üzerinde elde edilir. Resmin incelenmesi için ayrıca, optik hayali de görülür. Hayalin elde edildiği plaka üzerindeki farklı ışık noktaları, fotoelektrik prensipleri ile, elektriksel titreşimlere çevrilir. Bir elektron hüzmesi, hayal plakasını arkadan, hat hat ve alan alan tarar. Gelen resim alanı tarafından taranan plakanın arka yüzünden kamera sinyali elde edilir. Elde edilen bu sinyale sonradan senkron ve boşluk palsları ilave edilerek, birleşik video sinyali elde edilir.

Verici tarafından alıcılara gönderilen Y.F. sinyali; birleşik video sinyali ile modüle edilir.

Kamera lambalarının bazıları, ikonoskop, hayal ortikonu, vidikon plambikon, yarı geçirgen hayal sensörü ve renkli kamera lambasıdır.

Şekil 2.1. Bir kamera lambasının çalışma prensibi.

Hayal kamerasının fotoelektrik madde olması, ışık şiddetindeki değişme ile orantılı, elektriksel sinyal elde edilmesini sağlar. Işık şiddeti ile orantılı olarak foto emisyondan çıkan elektronlar artar. Devre direncinin değişmesi ışığın miktarına bağlıdır. Işık artarsa devre direnci düşer. Vidikon ve plambikon’da ise kamera sinyali, foto iletkenlik ile elde edilir. Bir yarı iletkenin birleşme bölgesine düşen ışık, uçlarda bir potansiyel fark oluşturur. Hayalin oluştuğu plakadaki görüntünün, sinyal değişmesine çevrilebilmesi için, tarama sisteminin ilave edilmesi gerekir. Satır satır ve yukarıdan aşağıya doğru yapılan tarama ile resim; elemanlarına ayrılır. Girişteki hayal plakası fotoelektrik ise de, resim elemanları yapı bakımından yalıtılmıştır. 2.1. Foto Emisyon

Bazı metaller yüzeylerine düşen ışık ışınları ile elektron emisyonu yapabilirler. Bu yolla

çıkan elektronlara foto elektronlar denir. Elektron çıkaran yüzeye ise foto katot denir. Işığa hassas elementlerden bazıları şunlardır; sezyum, gümüş, sodyum, potasyum, lityum ve bir grup alkali metallerdir. Genellikle sezyum oksit kullanılır. Çünkü ışık ile yüksek foto emisyon duyarlığa sahiptir. Foto elektrik olayı şekil-2.2’de gösterilmiştir.

Foto elektrik etkinin açıklanmasında, ışık enerjisinin en küçük parçasına FOTON denir. Foto katot yüzeyine çarpan fotonların verdiği enerji ile foto elektronlar yeterince enerji kazanarak yüzeyi terk ederler. Çıkan elektronların miktarı ışığın şiddetine bağlıdır. Foto elektronların hızı ise, ışığın dalga boyuna bağlıdır. Dalga boyu ışığın rengini tayin eder. Bu

Page 14: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 12

faktör kamera lambalarının; ışık spektrumundaki renklere karşı farklı duyarlıkta olmasına neden olur.

Şekil-2.2. Bir kamera lambasında foto emisyonla elektron hayalinin elde edilmesi. 2.2. Foto iletkenlik

Foto elektrik etki; ışık şiddetindeki değişme ile bir direncin değerinin değişmesidir. Işık arttığında direnç düşer. Genellikle selenyum, tellür, kurşun gibi yarı iletken metalleri ile oksitleri; foto iletkenlik özelliği gösterirler. 2.3. Elektron Tarama Hüzmesi

Kamera lambalarında tarama, bir elektron tabancası tarafından üretilen, ince ve yoğun elektron hüzmesiyle olur. Elektron hüzmesi target veya hayal plakasanı tarar. Resim lambalarında ise elektron tabancası ile fosforlu ekran taranır. Elektron tabancaları havası boşaltılmış cam zarf içinde bulunurlar. Filaman ısındıkça katot elektron yayar, bu elektronlar kontrol gri tarafından kontrol edilirler. Hızlandırıcı gri ile hızlandırılıp, odaklama bobinleri ile hayal plakası üzerine odaklanırlar. Saptırma bobinleri ile saptırılarak, tarama yapılır.

Şekil 2.3. Bir kamera lambasındaki hayal plağının foto iletkenliği.

Kontrol grinin yapısı silindir bir boruya benzer. Çıkış ucunda dar bir delik vardır. Bu delikten geçen elektronların miktarı, kontrol geriye uygulanan negatif polarmaya ve uygulanan

Page 15: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 13

kontrol sinyaline bağlıdır. Hızlandırıcı grinin yapısı yine bir silindir boruya benzer. Uygulanan pozitif gerilim ile içinden geçen elektronların hızlanmaları sağlanır. Bu tip lambalarda iki odaklama anodu farklı gerilimdedir. Saptırma bobinleri ise yatay ve düşey olmak üzere ikişer çifttir. Düşey saptırıcılar yatay konumda, yatay saptırıcılar düşey konumda bulunur. Kamera lambalarında odaklama ve saptırma: manyetiktir. Resim lambalarında ise statik odaklama ve manyetik saptırma kullanılır. 2.4. Kamera Tüpleri

Televizyonun ilk çıktığı zamanlardan itibaren kamera tüpleri olarak "Orthicon" tüpleri kullanılmaktaydı. Ancak günümüzde daha modern tüpler olan "Vidicon" tüpleri kullanılmaktadır.

Bir orthicon tüpünün basitleştirilmiş şeması, şekil-2.4. de gösterilmiştir. Burada

görüntülenmek istenen sahnenin imajı, bir fotokatod üzerine uygun optik düzenler ile düşürülür. Bu imajın ışık durumuna göre foto Katod'tan elektronlar üretilir. Üretilen elektron miktarı, sahnenin çeşitli bölümlerinin parlaklığı ile orantılı olup çok aydınlık bir nokta, fazla, elektron üretilmesine sebep olur. Foto katot tarafından ışık ile orantılı olarak üretilen elektronlar, hemen arkasındaki bir "hedef" tarafından çekilirler. Dolayısıyla bu hedef üzerinde, sahnenin ışık durumu ile orantılı bir elektron dağılımı oluşur. Bu dağılım, normaldir ve sahne değiştikçe değişir.

Kamera tüpünün diğer ucunda bulunan bir elektron tabancası do elektron ışınları

üretmektedir ve bu ışınlar, tarama kısmında anlatıldığı gibi yatay ve düşey olarak saptırılmaktadır. Bu suretle üretilen elektron ışınının, hedefi yatay ve düşey olarak taraması sağlanır.

Hedef üzerine düşen elektron ışını, hedefin o noktasının elektron miktarına göre bazen geri

yansır, bazen de hedef tarafından yutulurlar. Bu işlemin genel neticesi olarak yansıyan elektron ışınları hedef üzerindeki elektron dağılımının, dolayısı ile de ekran üzerindeki görüntünün bilgilerini taşır. Örnek olarak ekran üzerindeki görüntünün parlak bir noktası, arkasındaki hedef üzerinde karşı geldiği noktada yoğun bir elektron kümesi oluşturur. Bu nokta elektron ışını tarafından tarandığı anda, yansıyan elektron ışınının yoğunluğunda da büyük değişiklik olur. Yansıyan ışınlar, tüpün arkasında bulunan bir görüntü yükselteci tarafından yükseltilerek taranan bilgilerin hassasiyetleri arttırılmış olur.

Şekil 2.4- Bir Orthicon kamera tüpünün başlıca elemanları.

Page 16: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 14

2.4.1. Vidicon tüpü

Bir Vidicon tüpünün başlıca elemanları, Şekil 2.5’ de gösterilmiştir. Bu kamera tüpü kapalı devre televizyon ve transistörlü portatif televizyon kameralarında kullanılır. Bunların uzunlukları 15 cm’dir. Foto gerilim ışık alan yüzeylerde gerilimin doğması olayları 2-3 cm kadardır. Bu tüp foto gerilim ve foto direnç olayına göre çalışır. Foto direnç ise üzerine ışık düşen maddelerin şekil 2.6’da görüldüğü gibi elektrik dirençlerinin değiştirilmesi olayıdır. Işık şiddeti arttıkça foto direnç değeri düşer, azaldıkça artar.

Şekil 2.5. Bir Vidikon kamera tüpünün başlıca elemanları.

Vidikon tüpünün çıkış gerilimi şekil 2.7’de gösterilmiştir. Resim görüntüsü tüpün önündeki yüzey plaka üzerinde odaklaştırılır. Cam yüzey, plakanın içine bakan yüzeyi, foto iletken olan ince ve şeffaf bir madde ile kaplanmıştır. Buna foto katot maddesi de denir. Foto katot maddesi elektron tabancasından gelen elektron hüzmesi ile taranır. Bu çeşit tüplerin üç ana parçası, elektron tabancası, tarama sistemi ve Orthicon tüpünde olduğu gibi görüntünün aktarıldığı hedeftir.

Şekil 2.6. Bir Vidikon kamera tüpünün iç yapısı.

Page 17: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 15

Şekil 2.7. Vidikon tüpünün çıkış gerilimi.

Elektron tabancasında katotta üretilen elektron ışını, satir ve alan saptırma bobinleri ile de tarama işlevini görmeye zorlanır.

Şekilde gösterilen ışın ayar bobini, tüpün mekanik yapısından ileri gelecek küçük hataları

gidermek amacı ile kullanılır. Hedef olarak kullanılan foto iletken maddenin düşük ışık seviyelerinde direnci çok yüksek

olup, üzerine ışık düşmesi halinde direnci azalmaktadır. Hedef alanı, elektron ışını ile soldan sağa ve yukardan aşağı taranması nedeniyle, çok

sayıda küçük direnç elemanlarından oluşmuş gibi varsayılabilir. Bu küçük direnç elemanlarına ilaveten, yine çok küçük şönt kondansatörler eşdeğer devreyi meydana getirirler (Şekil 2.8).

Direnç elemanları foto-iletkenleri, kondansatör elemanları ise foto-iletken elemanların

kendileri ile arkalarındaki şeffaf iletken tarafından oluşturulan kapasitansı temsil etmektedir. Bu direnç-kondansatör sisteminin birer uçlan hedef elektroduna bağlı olup diğer uçları ise

elektron ışını çarpıncaya kadar açık devredir. Elektron ışını isminden de anlaşılacağı gibi elektronlar taşımaktadır, yani bir elektrik

iletkenidir. Şekil 2.8’den de görüleceği gibi eşdeğer elektrik devresinde elektrik yolu, bir yük direnci üzerinden tamamlanmaktadır.

Elektron ışını saptırıcılar vasıtası ile tarandığında, bu ışın sıra ile RC devrelerinin uçlarına

bağlanmış gibi olmaktadır. Her kondansatör elemanına bir direnç bağlı olduğundan dolayı, elektron ışınının her

geçişinde dolan bu kondansatörler, ışının bir sonraki gelişine kadar bağlı bulunduğu direnç üzerinden boşalır. Işının bir sonraki gelişinde ise kaybettiği yükü tekrar alabilmek için yeniden şarj olur ve bu esnada devreden bir akım gelmesine yol açar.

Page 18: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 16

Şimdi bir an için kameranın karanlıkta çalıştığını varsayalım. Daha önce de bahsettiğimiz gibi karanlıkta eşdeğer devredeki dirençler, hemen hemen açık devredir. Bu durumda elektron ısınının aynı RC elemanından birbirini takip eden geçişleri arcısında kondansatör boşalamayacağı için toplam devreden de bir akım geçmeyecektir.

Bu işlemin tam tersi olarak, kameranın aydınlık bir sahne üzerinde çalıştığını varsayarsak,

üzerine ışık düşen RC elemanlarında R direncinin değeri düşük olacak, elektron ışınının bu elemanlardan her geçişinde de toplam devreden önemli miktarda akım akacaktır. Böylece bir görüntünün elektrik sinyallerine dönüşmesi, yük direnci üzerinden akan değişik genliklerdeki akımların oluşturduğu gerilim şeklinde olacaktır.

Şekil 2.8. Vidikon kamera tüpünün eşdeğer elektrik devresi. 2.4.2. İkonoskop kamera tüpü

Şekil-2-9’da ikonoskop kamera tüpünün yapısı ve sinyal devresi verilmiştir. Hayal plakasının tarama yüzüne, birbirinden yalıtılmış mozaik kürecikler dizilmiştir. Kürecikler ışığa hassas olup, üzerine ışık düştüğünde elektron çıkarırlar. Plakanın arka yüzeyi sinyal plakası olup çıkış sinyali buradan alınır. Lambanın iç yüzeyi iletkendir ve kollektör tabakası ile örtülmüştür. Kollektör; foto elektronlarla sekonder elektronları çeker. Kürecikler sezyum oksit taneleri olup, büyüklükleri 1 mikron (1/1000mm)’dir.

Mozaik yüzey elektron hüzmesi ile taranır. Tarama elektron statik ve manyetik olabilir.

Çekimi yapılan sahneden gelen ışık ışınları, mozaik yüzeye düşürülür. Sinyal plakasından, görüntüden gelen ışıklarla orantılı çıkış sinyali alınır.

Page 19: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 17

Şekil-2.9 a) İkonoskop tüpün yapısı b) Sinyal devresi

2.4.3. Süperikonoskop kamera tüpü

Bu tüpte elemanlarına ayrılacak resim, bir mercek yardımıyla P 1foto katot maddesi üzerine düşürülür. Buradan çıkarılan primer (birincil) elektronlar L saptırıcı bobin yardımıyla mozaik foto katot elemanı üzerine düşürülür. Çıkan sekonder (ikincil) elektron K kollektörü yardımıyla tüpün içinden alınır. Emisyon yapan mozaik foto katot maddesi elektron kaybettiği için pozitif olarak dolar. Elektron tabancası ile taranan resim dolu mozaik fotokatot maddelerini boşaltır. Bu dolma ve boşaltmalar kollektörle resim ekranın metal levhası arasında çıkış resim sinyali olarak alınır.

2.4.4. Ortikon kamera tüpü

Bunlar; Bu kamera tüpü şekil 2.10’da gösterilmiştir. Bu kamera tüpüne hayal ortikonu’da denir. Hayal ortikonun kısımlarını üç parçaya ayırabiliriz. Bunlar;

1- Hayal kısmı 2- Tarama kısmı 3- Elektron çoğaltıcıdır.

Görüntüden gelen ışık, kamera mercekleri ile odaklanarak, hayal kısmındaki foto katot

üzerine düşürülür. Hayal kısmında; foto elektrik hayal, target plakası üzerinde uygun elektriksel şarz hayali oluşturur. Target plakasının bir yüzü foto elektronları alırken, diğer yüzü tarama kısmı yardımı ile elektron hüzmesiyle taramaktadır. Bu olay sonunda giren hayal ile orantılı bir sinyal akımı, dönen elektron hüzmesi ile, elektron çoğaltıcıya taşınır. Bu sinyal akımı elektron çoğaltıcılar ile yükseltilir. Kamera çıkış sinyali olarak alınır.

Şekil-2.10. Bir ortikon tüpünün yapısı.

Page 20: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 18

2.4.5. Plumbikon kamera tüpü

Plumbikon kamera tüpünün yapılışı ve çalışması vidikon tüpüne benzer. Vidikon tüpünden daha küçüktür. Uzunluğu 18-20 cm’dir bu tüp diğer kamera tüplerine göre çok küçüktür. Fakat kalitesi diğerlerinden çok iyidir. Özellikle insan gözünün spektrum duyarlığına uygunluğu en büyük avantajdır. Işık duyarlık maddesi olarak kurşun-monoksit (PbO) kullanılır. (Şekil-2.11.)

Şekil-2.11. Plumbikon kamera tüpü.

Page 21: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 19

3. TARAMA VE SENKRONİZASYON 3.1. Hareketli Resimlerin Prensipleri

Bir sinema projektörü ile hareketli resimlerin konusunda bilgi sahibi olabiliriz.

Birbirinden çok farklı hareketsiz resimler çok hızlı olarak bir ekranda sırasıyla insan gözüne sunulur. Eğer göze birbiri ardına sunulan hareketsiz resimlerin sayısı saniyede 16’dan fazla olursa hissedilir bir titreme olmadan hareketli manzara görüntüsü elde edilir. Bu yüzden bir televizyon sistemi, televizyon alıcısından insan gözüne saniyede 16 ya da daha fazla sayıda resim sunacak şekilde tasarlanmalıdır. 3.2. Katod Işın Tüpünün Prensipleri

Bir elektronik görüntü sinyalinin ışık enerjisine geri dönüştürülmesi katod ışın tüpü ile gerçekleştirilir.

Şekil-3.1. Televizyon alıcıları için katod ışın tüpü prensipleri

Tüp, arka tarafı silindir ve ön tarafa doğru dikdörtgen biçiminde genişletilerek ekranı oluşturan içi boşaltılmış cam bir çerçevedir. Silindirik tüpün sonuna bir katod yerleştirilmiştir. Bu katod elektron yaymak için ısıtılır. Elektron tabancası, yayılan elektronları ince bir ışın demetine odaklamakta kullanılır. Bu ışın demeti bir anot düzeneğine uygulanan pozitif gerilimin etkisi ile tüp boyunca ateşlenir. Elektron ışını, tüpün boynunun dışına kelepçelenmiş saptırma bobinlerinden geçen akım tarafından üretilen manyetik alanlar ile yatay ve dikey yönlerde hareket ettirilebilir.

Dikdörtgen ekranın iç yüzeyi, ışık yayan bir madde ile kaplanmıştır. Eğer tüp

boyunca ateşlenen elektron ışını, ekran kaplamasına yeterli bir hızla çarparsa elektron ışının, enerjisi yüzey kaplamasından bir ışık yayılmasına sebep olur ve tüp ekranına önden bakıldığında küçük bir ışık noktası görülür.

Video kuv.

Sync ayırıcı

Page 22: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 20

3.3. Tarama (Scanning)

İlk aşamada problem, iki boyutlu resim bilgisini tek boyuta indirgemektir. Bu, bir kitabın satır satır okunması ile benzerdir. Kitap okumak için göz, her satırda soldan sağa hareket eder, satır bitince bir alttaki satırın en solundan boşlayarak tekrar sağa doğru okumaya devam eder. Bu şekilde sayfa aynı zamanda yukardan aşağıya doğru da taranmış olur.

İşte televizyonda da buna benzer bir işlem uygulanır. Kamera tüpleri içindeki bir ışın, tüp

üzerine düşen görüntüyü en üst ve sol köşeden başlayarak tarar, birinci satır bittiğinde çok hızlı olarak bir alt satıra iner ve ikinci satırı soldan sağa doğru tarar. Bu işlem böylece ekranın en alt sağ köşesine kadar bu şekilde devam eder. Bu tarama işleminin satır taramasına "yatay tarama" adı verilir. Taramanın her hangi bir anında, o an için elektron ışının ekran üzerindeki yerinin ışık şiddetine göre, tüp çıkışında bir elektriksel gerilim oluşur.

Böylece taranan bir görüntü, televizyon sistemindeki satır sayısı kadar satırdan oluşur.

Tabi her satır boyunca tüp çıkışındaki elektrik sinyalleri de, o satırın ışık seviyesindeki değişim ile orantılı bir değişim gösterir. Ekranın yukardan aşağı doğru taranma işlemine de "alan taraması" adı verilir.

Örnek olarak 625 satırlık bir televizyon sisteminde, her bir görüntü 625 satırdan

oluşmaktadır. Yani bir görüntü elde edilebilmesi için elektron ışını, tüp yüzeyini 625 safir halinde taramaktadır. Bir televizyon ekranındaki görüntü yakında dikkatle incelenecek olursa, bu satırların görülmesi mümkündür. Satır aralarında görülecek boşluklar ise, satır sonuna gelen elektron ışının bir sonraki satırın başına dönmesi esnasında olu;on boşluklardır. Bu süre zarfında ayrıca, vericiden gönderilen senkronizasyon sinyalleri de alıcıda işleme tabi tutularak satır başlarının verici ile aynı anda başlaması sağlanır. Bu sinyal şekil 3.2’de gösterilmiştir

Elektron ışının her satır sonunda bir alt satırın başına dönmesine ve bir resim bitiminde

yeni bir resim için ekranın sağ alt köşesinden sol üst köşesine dönmesine "flyback" (geri uçuş) adı verilir. Tabii bu geri dönüş süreleri, tarama sürelerine oranla çok da kısadır.

Böylece bir görüntü, bir seri elektrik sinyalleri ile beraber aralarında geri dönüşler için

boşluklardan oluşmaktadır. Buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi bir renkli televizyon stüdyosu için en

gerekli araç renkli televizyon kamerası olup üç veya dört resim tüpünden oluşur. Dört tüplü kameralarda dördüncü tüp lüminans sinyalinin elde edilmesi için kullanılır. Üç tüplü kameralarda ise lüminans sinyali, her üç resim tüpünün çıkışları belli oranlarda karıştırılarak elde edilir.

Resim noktalarının taranması satırsal olarak soldan sağa, geçişler de yukarıdan aşağıya

doğrudur. Resim elemanlarında bir satır genişliği, resim noktalarının genişliği kadardır. Resim satırlarının genişliği de ekrandaki ışın demetinin çapı kadardır. Işık noktalarının hareketi sonucu, resim satırları meydana gelir. Resim noktalarının birbiri ardına sıralaması ile bir satır meydana gelir. Alt alta gelen satırlar arasında uzaklık çok küçüktür. Bazı mesafelerde bu noktalar ve satırlar görünmeyebilir. Bir resim bir noktadan başka bir noktaya gönderilirken söz konusu ersim elemanlarına ayrılarak parçalar halinde gönderilir. Resim, resim elemanlarına ayrıldıktan sonra, resim elemanları belli bir sıraya göre elektrik akımına çevrilirler. Daha sonra elde edilen bu elektrik akımları istenilen yere gönderilir. Gönderilen bu akımlar, alıcıda tekrar sıra ile resim sinyaline çevrilirler. Böylece resmin tamamı elde edilmiş olur.

Page 23: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 21

Şekil 3.2. Satır senkron darbesini takip eden bir renk patlaması. Tarama iki şekilde olur. 1- Her elemanın ayrı ayrı taranması (yatay ve çizgisel tarama) 2- Resim taraması: Hareketli cismin gözdeki hareket hissinin devamlılığının sağlanması

şeklinde olur.

Eşit zamanda eşit taramanın olması için; tarama sinyalinin testere dişi şeklinde olması gerekir. Sinüsoidal tarama uygulanırsa eşit zamanda eşit tarama olmaz. Çizgisel tarama, resim elemanları, resmin sol üst köşesinden başlamak suretiyle alt alta çizgiler halinde soldan sağa doğru taranır. (Şekil 3.4)

Önce en üstteki 1. Çizgi soldan sağa doğru taranır. Sonra sola atlanır 2..5. 7...312,5 çizgiler

taranır. Tarama dolu çizgilerle atlama kesik çizgilerle gösterilmiştir. 312,5 tek çizgiden sonra B noktasındaki taram için C noktasından sonra hüzme aynı resim tek çizgileri arasını sıra ile 2.6......625 kadar tarar. Sonra D noktasına gerisin geri dönerek başladığı A noktasına gelir. Böylece hareketli her resim çerçevesi aynı şekilde taranır.

Resimlerin taranması dört standart prensibe dayanır. Bizim kullandığımız Avrupa (CCIR)

standardıdır. Bir resim çerçevesi 625 çizgi ile taranır. İngiliz standardında 405 çizgi/ çerçeve; Amerikan standardında 525 çizgi/çerçeve; Fransızların ise 819 çizgi/çerçeve sistemi kullanılır. Çizgi sayısının hesaplanması: Şekil 3.4. te görüldüğü gibi resmin yüksekliği H, gözün resme uzaklığı r, resim çerçevesinin tarayan çizgi sayısını n, ve göze göre çizgi arasında kalan açı a ise gözün hassasiyeti α=1 dakika olur. Yani göz aralarında 1 dakikadan daha küçük bir açı olan iki doğruyu seçemez.

Sinα=1dakika=1

3438 radyandır. Çünkü 360 derece=2H radyandır. 1 dakikada,

1 dakika=3438

12416.32

60360=

×× radyandır. Sinα=

34381

r/nH

= olur.(n) çizgi sayısı ise

n =3438rH ’dir.

Page 24: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 22

Şekil 3.3- Sinüzoidal ve testere dişi işaretler.

Şekil 3.4- Bir resim çerçevesinin taranması.

Page 25: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 23

Türkiye normuna göre bir resim çerçevesi 625 çizgi ile taranır. Saniyede 25 resim çerçevesi geçer. Böylece yatay taramada saniyede 625Χ25=15625 çizgi meydana gelir. Buna yatay çizgi frekansı (yatay saptırma üreteci) denir. Her yarım çizgisel resim taraması için bir dikey tarama vardır. Yatay tarama 625 Hz/sn dir. ( Şekil-3.6).

Şekil-3.5. Gözün duyarlık açısı

Şekil-3.6. Yatay ve düşey taramalar. 3.4.Satır Saptırma Metodu

Bir televizyon resmi, resim tüpü yüzünde, CCIR normuna göre 625 satırın alt alta yazılması suretiyle ekranda meydana gelir. Yavaş yavaş geçmekte olan bir resim noktalarının parlaklığı resim sinyali olarak meydana gelir. Saniyede 25 resim çizilir. Resim ekranda görünürken pırpır atlamalar olabilir. Bunu önlemek için satır atlama denen bir metod kullanılır. Her resim iki yarım durumda gönderilir. Fakat, her yarım resim tam resim satır sayısının yarısı kadar satır sayısı ile taranır. İlk yarı resim, tek sayılı satırlar ikinci yarı resim ise çift sayılı

Page 26: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 24

satırlar tarafından taranır. Sonra iki yarım resim birleştirilerek tam resmin etkisi meydana gelir. (Şekil 3.7.) CCIR ve Türkiye Normu Satır sayısı: 625 Yatay satır frekansı: 15625 Hz. Resim frekansı: 50 Hz. Saniyedeki resim sayısı: 25 Resim kenarları orantısı: 4/3 Resim modülasyonu: Negatif – AM Video bant genişliği: 5 MHz. Kesilmiş alt kenar bant: 1,25 MHz. Siyahlık seviyesi: %75 Beyazlık seviyesi: %10 Senkronlama seviyesi :%100 Ses modülasyonu: FM Frekans kayması: ±50 Hz. Resim- Ses taşıyıcı arasındaki uzaklık: 5.5 MHz. Kanal bant genişliği uzaklığı: VHF= 7 MHz. UHF= 8 MHz.

Şekil-3.7. Bir resmin satır satır taranması.

3.5. Birleşik Resim sinyali

3.5.1. Kamera işareti

Kamera önündeki resim ışık şiddetine bağlı olarak, bir manzara veya hareketli bir tablo

elektrik enerjisine çevrilir. Bu enerjinin şekli, bir koordinatlar sisteminde gösterilebilir. yatay eksen zamanı, dikey eksen ise elde edilen elektrik enerjisinin genliğini gösterir. Bu işlem şekil 3.8’de gösterilmiştir.

Page 27: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 25

Şekil-3.8. Bir satır süresince oluşan kamera işareti.

3.5.2. Boşluk palsı

Bir satır 1/15625=64 mikrosaniyede taranır. Bu zamanın %18’inde yani 11,2 mikrosaniyelik sürede boşluk palsı yerleştirilir. Buna satır karartma palsıda denir. Bu zamanda kamera tüpünde resim tarayan spot satır sonundan satır başına döner. Şekil-3.9.’ de kamera işareti ve boşluk palsı görülmektedir.

Şekil- 3.9. Kamera işareti ve boşluk palsı.

Page 28: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 26

3.5.3. Senkronize palsı

Senkronize; Televizyon vericileri tarafından gönderilen resimlerin, televizyon alıcısının resim tüpünde tam olarak elde edilebilmesi için alıcı ile vericinin uygunlaşması işlemidir.

Bir resmi oluşturan satırların alıcı ve vericide aynı zamanda çalışmaya başlaması gerekir.

Satırlar için bu aynı anda başlatıcı işarette satır uygunlaştırma işareti (satır senkronize palsı) denir. Bu işaretler her satır bilgisi arasında bulunan boşluk palsının üzerine yerleştirilir. Senkron palsı üç kısımdan oluşur. Boşluk palsı gibi, bir satırın %18’i olan 11,82 mikrosaniye devam eder. Karartma seviyesi üzerinde bir satırın %2’si olan 1,28 mikro saniye ön siyah omuz olarak devam eder. Bu %75 genliktedir. Sonra bir satırın %8’i olan 5,12 mikro saniye asıl senkron palsı olarak devam eder. Bu sinyal %8 olan 5,12 mikro saniye olarak devam eder. Bu sürede yine genlik %75’dir. (Şekil 3.10)

Şekil-3.10. Boşluk palsı üzerinde senkronize palsı. 3.5.4. Ekranda şekillerin oluşumu

Batı Avrupa ve bizim kullandığımız sistemde resim modülasyon yönü negatiftir. Beyaz maksimum seviye aşağıda, siyah maksimum seviye yukarıdadır.

Bir yatay satır peryodu esnasında ekranda gelecek şekiller basit bir örnekle inceleyelim.

Tek bir yatay çizgi içinde ve tam ortada yukarıya doğru resim palsı olursa, televizyon alıcı resim lambasının ekranın ortasında siyah bir şerit meydana gelir. Bu siyahlık şeridin şekline ve büyüklüğüne göre değişir.

Page 29: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 27

Şekil-3.11. Bir satır taranması sonucu meydana gelen resim gerilimi.

Şekil-3.12. Beyaz şeritlerin görünüşü.

Tek bir yatay çizgi içinde, aşağıya doğru tam ortada bir resim palsı olursa, ekranın ortasında beyaz bir şerit meydana gelir (Şekil 3.12). 3.6. VHF ve UHF Tekniği

Televizyonlar da radyo yayını gibi elektromagnetik dalgalar vasıtasıyla yayın yapılır. Ses

ve resim işaretleri uzaya elektromagnetik dalgalar yardımıyla uzaya gönderilir. Radyoda sesler, uzun, orta ve kısa dalgalar kullanılarak uzaklara gönderilir. Televizyonlarda ise ses ve resim çok kısa (VHF ve UHF) dalgalarından yararlanarak yayın yapılır. Dünya standartlarına göre kabul görülen elektromagnetik dalgaların isimleri sembolleri, frekans bandı ve dalga uzaklıkları tablo 3.1’de verilmiştir.

Page 30: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 28

VHF (Veery High Freugency) harfleri ile gösterilen, çok yüksek frekanslı dalgalara metrik dalgalar denir. Bunun frekans bandı 30 MHz ile 300 MHz arasındadır. Dalga uzunluğu 1-10 metre arasındadır.

UHF (Ultra High Freguency) harfleri ile gösterilen, çok yüksek frekanslı dalgalara

desimetrik dalgalarda denir. Dalga uzunluğu 1-10 desimetre arasındadır.

Tablo 3.1

Sembolü Frekans Frekans Bandı Dalga uzunluğu VLF Çok alçak 30 KHz Miriametrik LF Alçak 30-300 KHz Kilometrik MF Orta 300-3000 KHz Hektometrik HF Yüksek 3-30 MHz Dekametrik VHF Çok yüksek 30-300MHz Metrik UHF Ultra yüksek 300-3000 MHz Desimetrik SHF Süper yüksek 3000-30000 Mhz Santimetrik EHF Ekstra yüksek 30000-300000 MHz Milimetrik

Televizyonlarda kullanılan VHF ve UHF bandları frekanslara bölünmüştür. Bunlara ait

frekanslar aşağıda verilmiştir.

VHF Band I : 47-68 MHz arasında Band II :87,5-108 MHz arasında Band III :174-230 MHz arasında

UHF Band IV :470-598 MHz arasında Band V :598-790 MHz arasıda

Bandlarda kanallara ayrılır. Her televizyon verici postası bir kanala yerleştirilir. Türkiye’nin ve Avrupanın (CCIR) sisteminde her bir kanala ayrılan VHF bandlarına ait kanallar da 7 MHz, UHF bandlarına ait kanallar da 8 MHz’dir.

VHF ve UHF dalgaları ışık ışınları gibi bir doğru boyunca ilerlerler, kırılırlar ve yansırlar.

VHF ve UHF yayını sınırlı olup, 80-100 kilometre uzaklıklara kadar etkili olurlar. Alıcı ve vericilerin birbirlerini görmeleri gerekir.

VHF ve UHF laıcı ve verici antenleri birbirini görmedikleri halde; bazen 300-400 Km.

uzaklıkta yayın alınabilir. Bu yayınlar daha çok deniz kenarında, sisli ve nemli havalarda görülür. Bunun nedeni atfosfer tabakasında VHF ve UHF dalgalarının birbiri ardına kırılma yaparak yayın alanının uzaklara kadar gitmesidir. (Şekil 3.13)

Page 31: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 29

Şekil 3.13- Atmosferde VHF ve UHF dalgalarını kırılma yaparak yayını genişletmesi.

3.7. Frekans Bandları

Televizyonların band genişliği her ülke için farklıdır. Resim taşıyıcı frekanslar genellikle

genlik modülasyonludur. Ses frekans taşıyıcıları da genlik ve frekans modülasyonlu olmak üzere iki çeşittir.

Türkiye’nin kullandığı CCIR standardında resim genlik modülasyonlu, ses ise frekans

modülasyonludur. Resim vericisinin kanal genişliği 5 MHz, resim taşıyıcı ile ses taşıyıcı arasındaki band genişliği 5,5 MHZ ve kanal genişliği 7 MHz, UHF bandlarında ise 8 MHz’dir.

Şekil 2.14’de VHF bandlarında çalışan bir vericinin kanal genişliği verilmiştir. Şekilden de

anlaşılacağı gibi üst kenar bandı 5 MHz’e kadar sağ tarafa sapabilir. Alt kenar band 0,75 MHz kadar sola sapabilir.

Şekil-3.14. VHF bandında çalışan verici kanalı.

Page 32: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 30

4. TELEVİZYON ALICILARI

Hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan televizyon alıcıları verici tarafından gönderilen bilgileri ilk durumlarına çevirerek insanlara yansıtır. Televizyon alıcısının görevi, taşıyıcı dalga üzerine bindirilmiş olan ses ve resim işaretlerini bu dalga üzerinden ayırarak ve bunları hoparlör ve resim tüpünü çalıştıracak seviyeye getirmektir. (Şekil 4.1)

Page 33: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 31

4.1. Kanal Seçici Tuner Devresi:

Bu kat vasıtasıyla televizyon alıcısı istenilen istasyona (kanal) ayarlanır. Bilindiği gibi bütün televizyonlar süperheterodin sistemine göre çalışırlar. Bu devre üç bölümden oluşmaktadır. Bunlar;

1- Yüksek frekans yükselteci 2- Sabit genlikte yüksek frekans sinyali üreten osilatör 3- Anten ve osilatör sinyallerini karıştırılıp, farkının elde edildiği mikser devreleridir.

Ülkemizde bulunan televizyon alıcılarının istasyon ayarı dört şekilde yapılmaktadır. Bunlar; 1- Komutatörlü kanal seçici ayarı. 2- Taretli kanal seçici ayarı. 3- Mekanik sistemle kanal seçici ayarı. 4- Elektronik sistemle kanal seçici ayarı. 4.1.1. Komutatörlü tuner devreleri

Komutatörlü tuner devreleri eski lambalı, VHF band ve kanallı televizyon alıcılarında kullanılırdı. Ayar devrelerinde her kanala ait bir bobin bulunur. İnce ayar ya kondansatör yada bobine bağlı nüve ile yapılır.

Bu devrelerde kullanılan bobin hareketsiz olup, şalter hareketlidir. Her kanalı

ayarlanmasında çok sayıda anahtar kullanılır. Kontaklar ve taretler zamanla aşınır. Çok arıza yaptıklarından fazla kullanışlı değildirler. Yüksek frekans kuvvetlendiricisinde çift triyot lamba kullanılır. Yüksek frekansta çalıştığından geri besleme osilasyonu meydana gelir. Ayrıca mikser ve osilatör olarak triyot, pentod bir lamba kullanılır.

Şekil 4.2- Kanal seçici tuner devresinin blok şeması.

4.1.2.Taretli tuner devreleri

Taretli tuner devrelerinde, döner bir tambur ve tambur üzerinde hareketsiz bobinler vardır. Taretler hareket ederek sabit paletlere temas ederek istenilen bobin devreye sokulur. Böylece o bobine ait kanal ayarlanmış olur. Bu tür tunerlerde sadece VHF bandı bulunur. UHF bandı bulunmaz. Bu devrelerde bozulan kanala ait bobinin değiştirilmesi kolaydır.

Page 34: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 32

4.1.3. Mekanik sistemli tuner devreleri

Bu tip devreler çok eski lambalı ve transistörlü televizyon alıcılarında kullanılırdı. Bunun çalışması bir mekanik şalterle sağlanır. Her kanala ait bobinler mekanik bir şalterle devreye sokulurlar. Sonra bobinlere paralel bağlı olan kondansatör vasıtasıyla kanal ayarı yapılır.

4.1.4.Elektronik tuner devreleri

Elektronik tuner devrelerinde, istasyon ayarı diyotlarla yapılır. Bu diyotlar varikap diyotları olup ters polarizasyonla iletime geçerler. Varikap diyotları, televizyon alıcılarında 0-30 volt arasında ters gerilim uygulanarak kullanılır. Varicap diyotların kapasitesi uygulanan gerilime göre değişiklik gösterir. Varikap diyotlarla elde edilen kapasite değerleri küçük olur. Örneğin, 3 voltta 30 pikofardlık bir değeri olan bir diyot, 30 voltta 10pf’lık bir kapasite değerine sahiptir.

Elekronik tuner devrelerinde I III ve U bandına geçişler hem mekanik hem de elektronik

olarak yapılabilir. Son zamanlarda piyasaya çıkan televizyonlarda elektronik tuner devresi kullanılmaktadır. Anahtar diyotları devrede doğru yönde polarize edilerek kullanılırlar. Bu durumda 1 om değerinde düşük değerli direnç gösterirler.

Televizyon alıcılarında tuner devresi içerisinde, yüksek frekans yükselteç katı ile anten

arasında empedans uydurucu yüksek geçirgenlik filtresi ve FM tutucu filtresi devreleri bulunmaktadır.

Elektronik tunerlerin giriş empedansı yaklaşık 60 om’dur. Son zamanlarda parmak teması

ile çalışan tuner devreleri imal edilmiştir.

4.2 Televizyon Alıcılarında Resim Katları

Tv alıcı ekranında yüksek kalitede bir resmin elde edilmesi, verici tarafından gönderilen 4,4 MHz. Band genişliğinde resim sinyaliyle sağlanır. Bu band genişliği Hİ-Fİ radyolarda kullanılan +10/-10KH’lik band genişliği ile karşılaştırıldığında, oldukça geniş olduğu anlaşılır. Alıcıda; tunere, resim ara frekans ve resim amplifikatör devreleri geniş bandlı yapılır. VHF kanallarında; her kanal için 7 MHz’lik band genişliği kullanılır. Ara frekans katları 33,15 MHz ile 40,15 MHz arasındaki 7 MHz’lik band geçirecek şekilde düzenlenir. Ara frekans bandı girişindeki band filter devrsi ile, bazı frekanslarda kazanç düşürülür. Örneğin 31,9 MHz ile 40,4 MHz arasındaki frekanslar sıfır seviyeye kadar düşürülebilir. Ses ara frekans sinyali (33,4 MHz) %5 seviyeye çökertilir. Resim taşıyıcısı (38,9MHz-34,5MHz) % seviyededir. 38,9-34,5=4,4MHz’lik band da devrenin kazancı maksimumdur.

Bir televizyonda en önemli ayar resim ara frekans katının ayarıdır. Bu ayarlar osiloskop

kullanılarak yapılmaktadır. Ayar için ara frekans band genişliğinde sinyal verebilen, bir tarama jeneratörü kullanmak gerekir. Ayrıca eğri üzerinde, ayarın yapılmasında gerekli olan, frekansların tespit edilmesini sağlayan, bir marker jeneratör kullanılır.

Son zamanlarda üretilen televizyonlarda, resim ara frekans katı girişinde,; giriş band

filtresi kullanılır. Bir de çıkışta çıkış band fitresi bulunur. Bu devreler için değişik rezonans devreleri kullanılır. Resim ara frekans amplifikatörü olarak üç transistörlü geniş bandlı amplifikatör katları kullanılır.

Page 35: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 33

4.3. Video Amplifikatör Katı Bir televizyon alıcısında bulunan video (resim) amplifikatör katı; video dedektör

çıkışından elde edilen, pozitif veya negatif video sinyalini yükselterek, resim tüpünün katoduna ya da grisine uygulayan devredir. Şekil 4.3’de resim işareti taşıyan modüleli sinyalin, video sinyali olarak elde edilişi gösterilmektedir. Bu sinyal bir video amplifikatör katı tarafından yükseltilerek, resim tüpüne uygulanmaktadır. Bu işaret eğer negatif işaretli ise resim tüpünün katoduna uygulanır.

Türkiye deki televizyonların video amplifikatör çıkışından genellikle, negatif resim işareti

elde edilir. Video amplifikatör katları genellikle 25 Hz ile 4,5 MHz arasında çalışırlar. Bundan dolayı

geniş bandlı amplifikatörlerde denilmektedir. Şekil 4.4 ‘de video dedektör devresinin açık şeması görülmektedir.

Şekil 4.3- Resim işaretinin video amplifikatör katına uygulanması.

Şekil 4.4- Video dedektör devresi.

Page 36: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 34

4.4. Saptırma Devreleri 4.4.1. Yatay saptırma devreleri

Yatay saptırma bobinlerine testere dişi bir akım uygulanır. Yatay saptırma çıkış katı ve hat çıkış trafosu uygulanan bu akıma bağlı olarak, alıcıdaki diğer devrelerde kullanmak üzere kare dalga bir sinyal üretirler. Hat trafosu yada yüksek gerilim trafosu vasıtasıyla tüpün ekranına uygulanan 18 KV’luk bir gerilim oluşturulur. Satır saptırma frekansının üretilmesi: Şekil 4.5’de görülen devre satır saptırma frekansı üretir. Çalışma noktası ayar gerilimi tarafından belirlenen T1 transistörüne paralel C2 kondansatörü bağlanmıştır. C2’nin şarj ve deşarj olması vasıtasıyla T2 transistörünün çalışma noktası belirlenebilir. Böylelikle osilatör frekansı değiştirilir.

Rezonans devresinin bir bölümünün kapasitesi olan C4 kondansatöründen 15625 Hz. Frekanslı osilatör gerilimi alınır. Bu gerilim bir pals şekilleyici vasıtasıyla kare dalga palslarına çevrilerek çıkış katını besler.

Şekil 4.5- Sinüs üreteci.

Şekil 4.6- Multivibratörlü satır üreteci.

Page 37: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 35

4.4.2. Yüksek gerilim

Satır geri dönüş sırasında saptırma akımı çok değişiklik gösterir. Bunun için satır transformatöründeki ek L2 sargısında (Şekil 4.7) büyük bir gerilim indüklenir. Bu gerilim doğrultularak ve resim lambası anodu için yüksek bir gerilim ortaya çıkar.

Satır geri dönüş sırasında L0 bobininde aşağı yukarı 750 volt gerilim ortaya çıkar. Satır

çıkış lambası anodu ile şase arasında yaklaşık 900 voltluk booster gerilimi okunur. L0 ve L1 bobinlerine seri olarak bağlanan L2 bobini vasıtasıyla satır geri dönüş sırasında yaklaşık 12000 voltluk bir gerilim oluşur. Devredeki C3 kondansatörünün dolmasıyla yaklaşık 17000 volt gerilim oluşur.

Şekil 4.7- Yüksek gerilim devresi.

4.4.3. Resim tüpü aydınlık ayarı.

Bir resimin siyah beyaz renkleri arasında ki ton farkı; vidyo sinyalinin genliği ile kontrol edilir. Sinyal kuvvetli ise kontrast fazladır. Sinyalin genliği; vidyo amplifikatörün kazancını ile kontrol edilir. Ekrana giden elektron miktarı resim aydınlık seviyesini belirler. Şekil 4.8’de griye uygulanan negatif ve katoda uygulanan pozitif gerilimlerin tüpe uygulanması ve aydınlık ayarının yapılması görülmektedir.

Şekil 4.8- Elle resim parlaklığın kontrolü sağlayan resim kontrolü.

Page 38: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 36

4.5.Televizyon alıcılarında ses katı

Televizyon ses katı; ses ara frekans amplifikatörü, oran dedektörü, ses frekans amplifikatör devrelerinden meydana gelir. Ses ara frekans amplifikatörü 5,5 MHz’de çalışır. Girişte ve çıkışta bu frekansa akortlu iki rezonans devresi kullanılır. Birinci rezonans devresi yerine bazı televizyonlarda 5,5 MHz’de çalışan kristal kullanılır. İkinci rezonans devresinde ise oran dedektörü çıkışı alınır. Oran dedektörü FM dedektörü olup, merkez frekansın altındaki ve üstündeki frekans kaymalarını, genlik farkı olarak elde eder. Limitör ve diskriminatör devrelerinin görevini tek bir devrede gerçekleştirir. Oran dedektöründen elde edilen ses sinyali, ton ve volum devreleri üzerinden ses frekans amplifikatörüne uygulanır. Bu devre genellikle 4W çıkış verecek şekilde düzenlenir.

Ses frekans katında, aralarında direk kuplaj yapılmış iki transistör kullanılmaktadır. Ses

çıkış katında yine iki transistör kullanılmış ve aralarında direkt kuplaj yapılmıştır. Çıkış transistörü yüksek gerilimde çalışmakta ve bir çıkış trafosu üzerinden hoparlöre verilir. 4.5.1 Oran dedektörü

Tv alıcılarında ses taşıyıcısı frekans modülelidir. 5,5 MHz olan ses ara frekans sinyalinden ses sinyalinin ayrılması FM dedektörleri ile yapılır. Diskriminatör ve oran dedektörleri bu iş için kullanılırlar.

Şekil 4.9’da oran dedektör devresinin açık şeması görülmektedir. Bu devrede bulunan

R1,R2 ve C5 diskriminatörlerin hiç birinde bulunmaz. FM sinyalindeki genlik değişmeleri sınırlayan, limitör görevi yapan bir devredir. Bu RC devresinin zaman sabitesi en az 0.1 saniye olmalıdır.

Oran dedektöründeki D1 ve D2 diyotları; devreden bir yönde akım geçirecek şekilde,

birbirine zıt yönde bağlanmışlardır. Devre tek yönlü akım geçirir. Primer rezonans devresinin üst ucundaki sinyal gerilimi, C1 kondansatörü üzerinden sekonder orta ucu ile L3 bobinine bağlanır.

Şekil 4.9- Oran dedektörü.

Page 39: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 37

5. SİYAH BEYAZ TELEVİZYON SİSTEMLERİ

5.1. Televizyon Alıcısının Blok Diyagramı

Şekil - 5.1’de siyah-beyaz televizyon alıcısının blok diyagramı verilmiştir. Bu şekilde ayrıca devrenin giriş ve çıkışındaki sinyal şekilleri verilmiştir. Blok diyagramda bulunan kartların görevlerini kısaca açıkladıktan sonra devreler ayrı ayrı incelenecektir. 1. Tuner Katı : Antenden gelen çok küçük FA sinyali kanal seçicinin ilk katı olan yüksek frekans yükseltici katında yükseltilir. Tuner katı, antenden gelen sinyalle birlikte lokal osilatörün ürettiği sinyalleri karıştırarak mikser çıkışından (Far-Fas) resim ve ses ara frekans sinyallerini elde eder. Bu katta bütün bant ve kanallar için yaklaşık 15 – 20 dB’lik bir gerilim kazancı sağlanır. Yüksek frekans kuvvetlendiricisinde şiddetlendirilen sinyaller osilatör sinyali ile birlikte mikser katına uygulanır. Osilatör sinyalinde, ses taşıyıcı sinyalinin çarkı; Fas = Fo – Fs = 33,4 MHz olarak ses ara frekansı elde edilir. Yine osilatör sinyalinden, resim taşıyıcı sinyalinin farkı; Far = Fo – Fr = 38,9 MHz olarak resim ara frekans sinyali elde edilir. Far ve Fas sinyalleri birlikte resim ara frekans katına uygulanır. 2. Resim Ara Frekans Katı : Müşterek ara frekans devresinde üç veya dört yükselteç katı vardır. Bu katların çıkışında resim ara frekans sinyali yaklaşık 5 volt oluncaya adar yükseltilir. Resim ara frekans amplifikatörü 33,15 MHz ile 40,15 MHz arası yaklaşık 7 MHz’lik bant genişliğini geçirecek bant genişliğindedir. Bu katlarda (Far) resim ara frekans sinyali % 50 seviyede taşınır. İstenilen ara frekans eğrisi rezonans devreleri yardımıyla bu katlarda oluşturulur. Resim ara frekans katlarında yeterince şiddetlendirilen birleşik resim sinyali video dedektör katına uygulanır. 3.Video Dedektörü : Genlik modüleli resim sinyalinin pozitif alternansları dedektör tarafından dedekte edilir. Dedektör çıkışında 0–4,5 Mhz arasındaki resim sinyalleri seçilerek video amplifikatör katına uygulanır. Bu devrede ayrıca resim ve ses ara frekanslarının vuruşu alınarak ses ara frekansı elde edilir. (38,9 – 33,4 = 5,5 Mhz). 4.Video Amplifikatörü Katı : 0 – 4,5 MHz’lik bant genişliği olan bir yükselteç katıdır. Bu katta, resim sinyalini tüpün katodunda sürebilecek seviyeye yükseltir. Bu devrede ayrıca kontrast ayar potansiyometresi bulunur. Senkron ayırıcı ve otomatik kazanç ayarı (OKA) devresine gerekli sinyaller uygulanır. 5.Kapan Devresi ve Ses Çıkış Yükseltici : 5,5 MHz’de çalışan ses ara frekans devresi ile bir oran dedektörü ve çıkış katından oluşan devredir. Daha önce açıklandığı gibi vuru yoluyla (38,9 – 33,4 = 5,5 MHz) elde edilen 5,5 MHz’lik ses sinyali ses ara frekans katlarında yükseltilir. Diskriminatör devresinde ses frekans işaretine çevrilir. Ses seviyesini ayarlayan volüm potansiyometresi üzerinden ses çıkış katına uygulanır.

Page 40: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 38

Şekil - 5.1. Siyah-beyaz TV. Blok diyagramı

Page 41: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 39

6.Otomatik Kazanç Ayar Devresi (OKA) : Televizyon alıcısının kazancını otomatik olarak ayarlar. Antenden gelen ses sinyal kuvveti ses otomatik olarak devrenin kazancını düşürür. Bu devre, resim dedektörü çıkışına veya resim yükseltici katına bağlanır. Buradan aldığı resim sinyalini maksimum tepelerindeki, senkronizasyon sinyallerinin tepe değerleri süresince çalışır. Resim bilgisi anında otomatik kazanç ayar devresi çalışmaz. OKA devresi; bir ara frekans katı ile tunerdeki yüksek frekans yükselticinin kazancını kontrol eder.

Şekil - 5.2. Tuner katı

Page 42: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 40

7. Senkron Ayırıcı Devre : Bir tepe dedektörü gibi çalışır. Resim sinyalinin üst kısmında bulunan yatay ve düşey senkron palslerini seçerek türev ve integral devrelerine uygular. İntegral devre; düşey senkron palslerini seçerek, (Vertikal) düşey osilatör katına uygular. Türev devre; yatay senkron palslerini seçerek (OFA) katına uygular. 8. Otomatik Frekans Ayar (OFA) Devresi : Bu devreye faz değiştirici devrede denir. Satır çıkış katından aldığı örnek pals ile, vericiden gele senkron palsini karşılaştırır. Aralarındaki fark ile orantılı bir gerilim elde eder ve yatay osilatör (15625 Hz) frekansını kontrol eder. Bu devre çift diyodlu bir resim reaktans devresidir. 9. Yatay Osilatör : Yatay saptırıcı osilatör ayar devresine, satır osilatörü denir. 15625 Hz’de testere dişi sinyal üreten bir generatördür. Bu devreyi OFA devresi kumanda eder. Satır osilatör çıkışında elde edilen bu sinyal çıkış kuvvetlendiricisi tarafından kuvvetlendirilir ve yatay saptırma bobinlerine gerekli testere dişi sinyal gücünü sağlar. Hat çıkış transformatörü 15625 Hz’de çalıştığından ferit kömür nüveli trafodur. Yatay saptırma bobinlerine çıkış bu transformatör üzerinden alınır. Resim tüpüne gerekli 18 - 20 kV’luk yüksek gerilim yine hat trafosundan elde edilir. Kısaca EHT ile açıklanan (Extra High Tansion) hat çıkış trafosunun sekonderinden yüksek gerilim elde edilir. Daha sonra bu gerilim doğrultucu elemanlar yardımıyla doğrultulur. 10. Resim Osilatörü : 50 Hz’lik testere dişi sinyal üreten kattır ve fazı (frekansını) senkron sinyali ile kontrol edilir. Bilindiği gibi alıcı ve vericideki senkronizasyon senkron palsleri yardımıyla sağlanır. Osilatörde elde edilen testere dişi dalganın şekli, dalga şekillendirici devre ile sinyal istenilen şekle getirilir. Düşey çıkış katı 50 Hz’de çalışan bir yükselteçtir. 50 Hz’lik sinyali düşey saptırma bobinlerine bir transformatör (Resim çıkış transformatörü) tarafından uygulanır. 11. Doğrultaç (Besleme) Devresi : Televizyon alıcısı içinde bulunan elektron lambaları, yarı iletken gerilimlerini sağlamak amacıyla bir doğrultmaç kullanılır. Lambalı televizyonlarda; lambaların anotları için gerekli gerilim 220 Volt şebeke geriliminin bir diyod ile doğrultulması ve filtre edilmesiyle elde edilir. Transistörleri televizyonlarda; transistörlerin alçak gerilimle çalışmaları ile şebeke geriliminin bir transformatörle düşürülmesi gerekir. Bu devrelerin besleme geriliminin düşük ve akımın yüksek olması devrenin regüleli olmasını ve tam dalga redresör kullanılmasını gerektirir. 5.1.2. Televizyon Alıcı Sistemleri

Televizyon alıcısının karıştırıcı (Mikser) katında elde edilen Far (Resim ara

frekans) ve Fas (Ses ara frekans) sinyallerinin takip ettikleri yol bakımından alıcıları iki grupta toplayabiliriz. Bunlar;

1- Splid Sound Alıcı Sistemi 2- İnter Carrier Alıcı Sistemi olmak üzere iki çeşittir.

1.Splid Sound Sistemi : Paralel ses metodlu çok kaliteli alıcılardır. Bu tip alıcılar; Amerika ve Doğu Bloku ülkelerinde daha yaygın olarak kullanılırlar. Karıştırıcı çıkışında elde edilen Fas (Ses ara frekansı sinyali) Far (Resim ara frekansı) sinyalinden hemen ayrılır ve ses katlarına gider. Bu sistem diğer sistemlerden daha pahalı bir sistemdir. Ancak bu sistem özel bir sistem olmasına rağmen bazı dezavantajları da vardır. Bunlar; mikser çıkışında elde edilen ses ara frekans sinyalinin seviyesi çok küçüktür ve bu mahsurdan dolayı çok sayıda ses ara

Page 43: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 41

frekans katı kullanmak gerekir. Yüksek frekans devrelerinin akort edilmesi daha güçtür ve frekansın yüksek olması kazancın düşmesine ve devrenin osilasyon yapmasına neden olur. Televizyon alıcılarında kaliteli bir resim elde edilirken ara frekans katlarında standart bir ara frekans eğrisi elde edilir. 34,5 MHz ile 38,9 MHz noktaları % 50 seviyesindedir. Bu iki frekans arasında devre belli bir kazanç sağlar. 38,9 – 34,5 = 4,4 MHz resmin taşındığı bant genişliğini verir. Bu sistemde 33,4 MHz olan ve ses taşıyıcısı sıfır seviyeye düşürülmüştür. Bunun sonucunda ses taşıyıcısının, resim sinyaline sızması engellenmiş olur. Şekilde görüldüğü gibi komşu kanalların etkisini önlemek amacıyla 31,9 MHz ile 40,4 MHz yine sıfır seviyeye bastırılırlar. 31,9 MHz komşu üst kanalın resim taşıyıcısına denk gelir. 40,4 MHz komşu alt kanalın ses taşıyıcısına denk gelmektedir. 31,9 MHz, 33,4 MHz ve 40,4 MHz’lerin çökertilmesi, bu frekanslarda çalışan kapan devreleriyle sağlanır. Bu kapan devreleri birer rezonans devresidir. Splid Sound alıcılarda; 33,4 MHz olan ses taşıyıcısı, karıştırıcı çıkışında kullanılan bir rezonans devresi ile seçilerek, ses ara frekans katına uygulanır. Fas sinyalinin bant genişliği ±50 KHz’dir.

Page 44: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 42

6. RENKLİ TELEVİZYON SİSTEMLERİ 6.1. Renkler ve Sinyaller

Her renk, üç önemli özellik içermektedir. Bunlar luminance (parlaklık), hue (renk) ve saturosyon (renk miktarı)dır. Bir siyah-beyaz televizyon kamerasında üretilen görüntüye ait elektrik sinyalleri, sadece parlaklık bilgisi içermekte olup bu parlaklık bilgisi en saf beyazdan siyaha kadar değişmektedir. İşte bu sinyal, bir siyah beyaz alıcıda bir görüntü oluşturmak için yeterlidir ve renkli televizyon sinyalinin lüminans kısmı ile aynıdır.

Renkli televizyon için bu lüminans bilgisinin yanında hue (renk) ve saturasyon (renk

miktarı) bilgilerine de ihtiyaç bulunmaktadır. Bir siyah-beyaz televizyon kamerası, bu iş için yetersizdir. İşte bu yüzden de renkli televizyon kameralarında her ana renk için bir tane olmak üzere üç ayrı tüp bulunmaktadır.

Renkli resim, önce bu üç ana renge bölünür. Bu işlem, kamera tüplerinin önüne konulmuş

olan özel renk filtreleri vasıtası ile gerçekleştirilir. Bu şekilde her bir kamera tüpünde oluşan görüntü, aslında gerçek görüntüden çok farklıdır. Ancak renkli fotoğraf basımında olduğu gibi üçü birleştirildiğinde tekrar görüntünün orijinali elde edilebilir. Bu aşamada anlaşılacağı gibi her bir tüp, görüntünün sadece kendilerine ait olan renkli kısmını görebilir. Dolayısıyla her bir kamera tüpü çıkışındaki bilgi, ait olduğu ana renk bilgisidir. Bu üç sinyal ilerde anlatılacağı biçimde özel yöntemlerle birleştirilerek söz konusu kompozit sinyal elde edilir.

6.1.1. Renk karışımı

Bilindiği gibi iki farklı renk karıştırıldığında, ortaya tamamen farklı başka bir renk çıkmaktadır. Örneğin sarı ve mavi renkler karıştırıldığında, yeşil renk elde edilmektedir. Bu tip karıştırmaya “eksiltici karıştırma” adı verilir, çünkü ortaya çıkan yeni renk, orijinal renklerden daha koyu olmakta, yani bir miktar parlaklık kaybı olmaktadır.

Renkli televizyonlarda çeşitli renklerin elde edilmesinde daha farklı bir karıştırma yöntemi

kullanılır ki buna “arttırıcı karıştırma” adı verilir. Bu şekilde yapılan karıştırmada parlaklık azalmaz, tam tersine parlaklıkları az olan üç rengin karıştırılması ile gerçek bir beyaz renk elde edilebilir.

Şekil 6.1’de iki adet cep feneri ışığının renkli filtrelerden geçirildikten sonra

karıştırılmasının neticesi gösterilmiştir. Kırmızı ve yeşil filtrelerden geçirilen iki beyaz ışık karıştırıldıkları takdirde ortaya yeni bir renk, yani sarı renk çıkmaktadır.

Renklerin iki ana özelliği, yani renk (hue) ve parlaklığından rengi meydana getiren fiziksel

özellik, renk spektrumundaki dalga boyudur (dolayısıyla frekans). Aslında ışık spektrumu, elektromanyetik dalga spektrumunun küçük bir parçası olup bu spektrumda radyo dalgaları, X- ışınları, gama ışınları, kozmik ışınlar v.b. bulunmaktadır. Işık dalgaları ile saydığımız diğer dalgalar arasındaki tek fark, frekans veya dalga boylarıdır.

Şekil 6.1. Kırmızı ve yeşil ışıklar beyaz bir perde üzerinde birleştirildiklerinde sarı renk

meydana gelir.

Page 45: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 43

Şekil 6.1. Yeşil ve kırmızı renklerden sarı rengin elde edilmesi. Gözümüzün görebildiği ışık spektrumunun dalga boyları 78 nm.de kırmızıdan başlar ve

380 nm.de mor ile biter Radyo dalgaları ise 3000 metrede başlar ve kozmik ışınlar ile yaklaşık 3-10 m.ye kadar uzanır. Bir nanometre (1 nm), 10-9 metreye eşittir.

Şekil 6.2- Kırmızı, sarı ve yeşil renklerin enerji dağılımları.

Şekil 6.2 kırmızı, sarı ve yeşil ışıkların enerji dağılımları hakkında bir fikir vermektedir. Nokta nokta gösterilen kırmızı ve yeşil renklerin karışımı, düz çizgi ile gösterilen sarı ile aynı görüntüyü vermektedir. Diğer bir deyişle göz, kırmızı ve yeşil renkler bütünleştirerek sarı görmektedir.

6.2. Televizyon Ana Renkleri

İşte renkli televizyonlarda, yukarıda bahsedilen renk özelliklerinden faydalanılmıştır. Renkli televizyon sistemlerinde kullanılan üç ana renk kırmızı, yeşil ve mavidir. Eğer bu üç renk uygun oranlarda karıştırılacak olursa, beyaz ışık elde edilir. Bu durum, Şekil 6.3’ te üç adet cep feneri ile gösterilmiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi beyaz ışık, bu üç ana rengin karışımından oluşmaktadır.

Page 46: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 44

Bütün bunlar kanıtlamaktadır ki bu üç ana rengin değişik oranlarda karıştırılması ile teorik olarak tabiatta bulunan her renk elde edilebilir.

Şekil 6.3. Kırmızı, yeşil ve mavi ışıklar bir perde üzerine düşürüldüğünde beyaz ışık oluşur.

6.3. Tümlenen Renkler

Beyaz ışığın kırmızı, yeşil ve mavi ışıklardan oluştuğunu görmüştük. Böyle olduğuna göre tabiidir ki bu üç renkten mavi renk çıkartılırsa (kırmızı ve yeşil renkler bırakılırsa), oluşan renk sarı olacaktır. İşte bu sarı renk, mavinin tümleyen rengidir. Aynı şekilde koyu mavi ve mor da kırmızı ve yeşilin tümleyen renkleridir. Böylece üç ana renk ve üç tümleyen renk (tabii beyaz da) elde edilmiş olur. Bu aşamada sadece üç ana renk kullanmak sureti ile elde edilebilecek renk çeşidini tahayyül edebilmek zor olmakla birlikte eğer bir renkli televizyon programı belli bir süre seyredilecek olursa, görülecektir ki hemen hemen tabiattaki bütün renklerin oluşturulması mümkün olabilmektedir.

Buraya kadar anlatılanları özetleyecek olursak bir renkli televizyon kamerası, içinde

bulunan üç ana renk tüpü ile renk ve parlaklık sinyalleri üretmektedir. Eğer siyah-beyaz televizyonlar için gerekli olan parlaklık bilgisi istenmeseydi, özel filtreler vasıtası ile elde edilecek renk sinyallerinin karıştırılması çok daha basit olacak ve alıcı da bu üç ana rengi uygun bir biçimde görüntüleyerek renkli resmin oluşmasını sağlayacaktı. Ancak daha önce de bahsettiğimiz gibi televizyon sinyallerinin eş işlevsel özellikte olmaları gerektiği için, bu karıştırma işlemi de karmaşık olmaktadır.

Page 47: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 45

6.4. Renk Filtreleri

Herhangi bir kamera tüpü bir görüntüye odaklandığında, sadece görüntünün parlaklığı ile orantılı bir elektriksel sinyal üretir. Yani parlaklıkları aynı olmak koşulu ile kırmızı, yeşil ve mavinin yaratacağı elektriksel sinyal aynıdır. Ancak değişik renkler değişik parlaklıklarda bulunduklarından dolayı bir siyah-beyaz televizyonda görüntü de grinin tonları halinde görünür.

Siyah-beyaz görüntüde ayrıca yansıyan ışık miktarının fazlalığı da kamera çıkışındaki

sinyalin şiddetine etki eden bir unsurdur. (örneğin beyaz bir cisim çok fazla ışık yansıtacağı için kamera çıkışı da yüksek olacaktır. Tamamen siyah bir cisim hiç ışık yansıtmayacağı için kamera çıkışında da hiç bir sinyal görünmeyecektir.

Özetlenecek olursa bir lüminans sinyal çıkışı, siyah ile beyaz arasında grinin değişik

tonlarından oluşmakta, siyah'a en yakın ana renk mavi, beyaz'a en yakın renk ise sarı olmaktadır. Bir sahneyi renkli olarak görüntüleyebilmek içinse önce sahnenin renk içeriğini üç ana

renk arısından analiz etmek gereklidir. Bu işi tek başına kamera tüpleri ile gerçekleştirmek olanaksızdır. Çünkü biraz önce de bahsettiğimiz gibi kamera tüpleri renklere karşı değil, sadece ışık miktarına karşı hassastırlar. Kamera tüplerini renklere karşı hassas bir hale getirebilmek için, her bir tüpün önüne sadece bir ana rengi geçirip diğer iki ana rengi reddedecek filtreler konmakta, böylece her tüp sadece tek bir ana renge karşı duyarlı kılınmaktadır.

Dolayısıyla her bir kamera çıkışındaki elektriksel sinyalin şiddeti, sahnedeki ilgili rengin

ışık miktarı ile orantılı olmaktadır. Böylece üç ayrı kamera tüpü ve önlerindeki üç ana renk filtresi, bir renkli televizyon kamerasının esasını oluşturmaktadır. Bir renkli televizyon kamerasının çıkışından siyah-beyaz görüntü elde edilebilmesi için, her üç tüp çıkışının uygun bir biçimde birleştirilmesi gerekmektedir. İşte kompozit sinyalin elde edilişi de zaten bu şekilde gerçekleştirilmektedir. 6.5. Renkli Televizyon Sistemi

Renkli televizyon kamerasının basit bir prensip resmi, Şekil 6.4'te gösterilmiştir. Burada

görüntülenecek cisimden gelen ışınlar, dikroik filtreler ve gümüş aynalar vasıtası ile üç ayrı yola ayrılmakta, sonra bu ışınlar kırmızı, yeşil ve mavi filtrelerden geçirilerek üç ayrı kamera üzerine düşürülmektedir. Tabiidir ki her üç ışının renk içerisi filtrelerden geçmeden önce aynı olup, renk filtrelerinden geçtikten sonra ilgili renklere ayrılmaktadır. Örnek olarak kırmızı filtre, kırmızı rengin dışında hiç bir rengi geçmemekte, dolayısıyla bu kamera tüpü sadece görüntünün kırmızı ışık içerisine tepki göstermektedir. Böylece her kamera tüpü, ilgili ana renk ile orantılı bir çıkış verecektir. Daha sonra elektrik sinyalleri şeklindeki bu çıkışlar, çeşitli işlemlere tabi tutulacak kroma ve lüminans sinyalleri elde edilir.

Page 48: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 46

Şekil 6.4. Renkli televizyon kamerasının prensibi. 6.5.1. Lüminans sinyali

Renkli televizyon için gerekli olan parlaklık bilgisini verecek olan lüminans sinyali, her tüpün çıkışları belli oranlarda karıştırılarak elde edilir. Bu oranlar kırmızı sinyal için %30, yeşil sinyal için %59, mavi sinyal için ise %11 olup yüzdeler toplamı %100 olmaktadır. Bu işlem aritmetiksel olarak ifade edilirse ve lüminans sinyali Y ile gösterilirse:

Y= 0,3R+0,59G+0,11B

olacaktır. Burada R kırmızı (red) sinyali, G yeşil (green) sinyali, B ise mavi (blue) sinyali göstermektedir. Eğer başlangıçta bütün kamera tüpleri 1 voltluk tamamen beyaz bir görüntü için ayarlanırsa, kırmızı tüp çıkışının % 30’u, yeşil tüp çıkışının % 59’u ve mavi tüp çıkışının %11’i alınıp toplandığında 1 V’luk beyaz bir görüntü elde edilir. Burada tekrar etmek isteriz ki kırmızı tüp demek, kırmızı filtreden geçirilen ışının aksettirildiği tüp demektir. Renkli televizyon teorisinde genellikle kırmızı sinyallerden, mavi elektron ışınlarından ve yeşil tüplerden sık sık bahsedilir. Tabii bu renkler fiziksel renkler olmayıp sadece ışınların veya tüplerin hangi rengi analiz etmek için kullanıldığının pratik bir ifadesidir.

Bu aşamada neden her üç rengin de eşit oranlarda karıştırılmadığı sorusu akla gelebilir. Bunun cevabı, insan gözünün bu üç ana renge olan tepkisinin farklı olmasıdır. İnsan gözü yeşile karşı kırmızıya olduğundan, kırmızıya da maviye olduğundan daha hassastır. İşte bu yüzden de lüminans sinyalin elde edildiğinde farklı karışım oranları kullanılmaktadır.

Genel hatları ile renkli televizyon sistemindeki lüminans sinyali, siyah-beyaz sistemdeki

video sinyali ile aynı karakterdedir. Aslında bir siyah-beyaz kamera tüpü tam bir beyaz görüntüde 1 V çıkış verecek şekilde ayarlandığında, tamamen kırmızı bir sahnede 0,3V luk, tamamen yeşil bir sahnede 0,59V luk, tamamen mavi bir sahnede ise 0,11’luk video çıkış sinyali üretecektir.

Page 49: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 47

Şekil 6.5. Renkli televizyon sistemi prensibi.

Açıktır ki, girişine bir renkli kameradan üretilmiş Y sinyali uygulanan bir siyah-beyaz televizyon alıcısı, tek bir tüpten oluşan siyah-beyaz televizyon kamerasından elde edilecek sinyal ile aynı görüntüyü oluşturacaktır. Bu suretle renkli TV ile siyah-beyaz TV arasında bir eş işlevselik de sağlanmış olmaktadır. 6.5.2. Renk farkı sinyalleri

Daha önce de bahsedildiği gibi renkli sahnenin üç önemli karakteristiği mevcuttur.

Bunlardan birincisi parlaklık yani lüminans, ikincisi renk yani hue, üçüncüsü ise renk miktarıdır. Çok koyu bir kırmızı renk olabileceği gibi içinde biraz kırmızı içeren açık kırmızı bir renk

de olabilir. Kırmızı rengi tarayan bir renkli kamera tüpünün aynı zamanda siyah-beyaz TV alıcılarında da kullanılabilen lüminans sinyalini ürettiğini görmüştük. Ancak bu lüminans sinyali, renk (hue) ve renk miktarı hakkında hiç bir bilgi içermemektedir. Dolayısıyla renkli TV alıcılarında, lüminans sinyali ile birlikte kullanılacak başka bilgilere de ihtiyaç vardır. İşte bu ilave bilgileri içeren sinyale kroma sinyali adı verilmektedir.

Bu sinyal, vericide yardımcı bir taşıyıcı üzerine bindirilmekte, alıcıda ise tekrar ana

taşıyıcıdan ayrılmaktadır. Yardımcı taşıyıcı, renk farkı sinyalleri tarafından özel bir biçimde modülasyona tabi tutulmaktadır. Bu renk farkı sinyalleri üç çeşit olmakla birlikte, sadece iki tanesinin kullanılması yeterlidir.

Renk farkı sinyallerinin aritmetiksel ifadeleri: R-Y, B-Y, ve G-Y seklindedir.

Örnek olarak B-Y, mavi kamera sinyali ile lüminans sinyalinin farkı alınarak elde edilmektedir. Bu üç fark sinyalinin sadece ikisi verici tarafından gönderildiğinde, alıcıda üçüncü fark sinyalinin de elde edilebilmesi mümkün olmaktadır.

Page 50: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 48

Teknik olarak yapılan deneylerde yardımcı taşıyıcının R-Y ve B-Y sinyalleri ile modüle edilerek G-Y sinyalinin alıcıda elde edilmesinin uygun olduğu anlaşılmıştır. Bu iki fark sinyalinin alıcıda birbirine karışmadan yeniden elde edilebilmesi için yardımcı taşıyıcı, “Quadrature Modülosyan” adı verilen özel bir modülasyon yöntemi ile modüle edilmektedir.

6.5.3.Kroma sinyalleri

Bazı yayınlarda, bu renk farkı sinyalleri kroma sinyali olarak adlandırılmaktadır. Tabii bu tam olarak doğru değildir. Çünkü gerçek anlamda kroma sinyali, yan taşıyıcı ile R-Y ve B-Y sinyallerinin bileşiminden oluşmaktadır. Diğer önemli bir eleman da “renk patlaması” dır (color burst). Bu, vericiden bastırılmış olarak gönderilen yardımcı taşıyıcının alıcıda alıcı dekodlayıcı devre ile senkronizesini sağlamakta, böylece R-Y ve B-Y sinyallerinin birbirine karışmadan demodülasyonu gerçekleştirilebilmektedir. Daha öncede belirtildiği gibi kroma sinyallerinin elde edilmesi, R-Y ve B-Y renk farkı sinyallerinin özel bir yardımcı taşıyıcı ile genlik modülasyonuna tabi tutulması ile olmaktadır.

Modülatör çıkışında yardımcı taşıyıcının kendisi yok edilmekte, sadece R-Y ve B-Y

sinyallerinin yan bantları bırakılmaktadır. Bu nedenle alıcıdaki demodülasyon işleminin yapılabilmesi için, alıcıda yardımcı taşıyıcı yeniden üretilerek vericide bastırılan. (yok edilen) yardımcı taşıyıcı ile senkronize edilmesi gerekmektedir. İşte renk patlamalarının fonksiyonu burada ortaya çıkmaktadır. Yan yana darbeler halinde olan renk patlamaları, satır senkronizasyon darbelerinin hemen peşinden gelmektedirler. Bunların fazları ve frekansları, yardımcı taşıyıcınınki ile tamamen aynıdır. Her iki renk patlaması darbesi, yaklaşık olarak 10 sinus dalgasından oluşmuştur.

Dikkate değer bir nokta, renk farkı sinyallerinin genliğinin, görüntülenen sahnede renk olmadığı anlarda sıfıra düşmesidir. Yani siyah ve beyaz renklerin nakledildiği anlarda renk fark gerilimleri de sıfıra düşmelidir. Bu durum, renkli ve siyah-beyaz TV sistemlerinin ortak kullanımı için önemli bir araç olup iyi anlaşılmasında fayda vardır.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi bir renkli televizyon kamerasındaki tüplerin çıkışı,

tamamen beyaz bir sahne için 1V olarak ayarlanabiliyordu. Bu durumda : Y= 0,3(1)+0,59(1)+0,11(1)= 1 olmaktadır. Dolayısıyla R-Y= 1-1 =0 ve B-Y= 1-1 =0 dır. Aynı şartlar, sahne siyah veya gri olduğu zaman da geçerlidir. Çünkü böyle sahnelerde

kırmızı, yeşil ve mavi tüplerin çıkışları eşit genlikte olmaktadır. Söz konusu sahnelerin dışında, yani değişik renklerin bulunduğu sahnelerde her üç tüpün çıkış genlikleri değişik olduğu için kroma sinyalinin genliği de sıfırdan farklı olmaktadır. Renk farkı sinyalleri pozitif olabildiği gibi negatif değerler de olabilmektedir. 6.5.4. Sabit lüminans prensibi

Buraya kadar anlatılan renkli TV prensipleri hem PAL, hem de NTSC sistemleri için geçerlidir. Tekrar edilecek olursa bu sistemlerde lüminans sinyali ana taşıyıcının genlik modülasyonu ile, iki renk farkı sinyali de, yardımcı taşıyıcının özel bir şekilde genlik modülasyonu ile ve yardımcı taşıyıcının kendisinin yok edilmesi ile gönderilmektedir.

Page 51: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 49

Lüminans sinyali sadece parlaklık bilgisi, kroma sinyali de sadece renk bilgisi taşıdığı için, bu durumu belirtmek amacı ile “sabit lüminans” terimi kullanılmaktadır. Sabit lüminans, bir siyah-beyaz alıcının renkli yayınları siyah-beyaz olarak görüntüleyebilmesini de sağlamaktadır. Bu durum, siyah-beyaz alıcının renkli yayınları siyah-beyaz olarak görüntüleyebilmesini de sağlamaktadır. Bu durum, siyah-beyaz alıcının renk bilgisi taşıyan kroma sinyalini dikkate almaması sayesinde gerçekleşebilmektedir.

Aslında renkli bir sinyalin siyah-beyaz görüntüsü, siyah-beyaz kamera ile elde edilecek

görüntüden biraz farklıdır. Bu durum, resim tüpünün doğrusal olmayan giriş/çıkış karakteristiğini düzeltmek amacı ile vericide uygulanan “gama düzeltmesi” işleminin bir sonucudur. Ancak bu fark, önemsenmeyecek kadar az olduğu için pratikte her iki görüntü de aynı addedilebilir. 6.6. Renkli Televizyonda Resimler ve Sinyaller

Bu bölümde, bir stüdyoda bir renkli televizyon sinyali üretmek için gerekli başlıca cihazlar

anlatılacaktır. Görüntülenmek istenen sahneden yansıyan ışınlar, kırmızı, mavi ve yeşil filtrelerden

geçirildikten sonra her üç resim tüpünün aktif yüzeylerine düşürülürler. Bu tüplerin çıkışındaki elektrik sinyalleri, sahnedeki görüntünün kırmızı, mavi ve yeşil içeriği ile orantılıdır. Daha sonra bu elektrik sinyalleri, siyah-beyaz televizyonda olduğu gibi “scanning (tarama)” adı verilen bir işleme tabi tutulurlar.

6.6.1. Senkronizasyon

Senkron generatörü, kamera ve alıcı için ikişer set senkron darbeleri üretir. Bu iki setten biri alan, diğeri de satır darbeleridir. Vericideki generatörde üretilen senkron darbeleri, doğrudan doğruya kamera tüpüne aktarılır. Bu darbeleri alıcıya ulaştırabilmek için ise, vericiden resim sinyalleri gönderilmeden önce bu sinyaller ile birlikte modüle edilerek beraberce gönderilmeleri gereklidir. Senkron generatörlerin fonksiyonları, renkli ve siyah-beyaz televizyonlar için aynıdır. 6.6.2. Kodlayıcı

Her üç kamera tüpünden çıkan üç ana renk sinyali, kodlayıcı devre vasıtası ile işlenerek

göndermeye hazır hale getirilir. Bu işlem, gizli bir mektubun şifreli kodlama ile gönderilmesine benzetilebilir. Mektubu bu şekilde kodlayabilmek için göndericide bir kod kitabı bulunmalı, alıcının bu mektubu okuyabilmesi için aynı kod kitabının alıcıda da bulunması gerekmektedir.

Üç ana renk sinyali önce Y lüminans sinyali için gerekli oranlarda toplanırlar. Bu oranlar,

ikinci bölümde anlatılmıştı. Elde edilen bu Y sinyali, daha sonra kırmızı ve mavi ona renklerden çıkarılarak (R-Y) ve (B-Y) renk-farkı sinyalleri elde edilir. Bilahare bu iki renk-farkı sinyali bir yardımcı taşıyıcı frekans ile genlik modülasyonuna tabi tutularak, (R-Y) ve (B-Y) sinyallerinin yan bantları elde edilir. Sadece yan bantların kalabilmesi için de taşıyıcı merkez frekansı bastırılıp yok edilir. Yine ikinci bölümden hatırlanacağı gibi elde edilen bu sinyaller V ve U kroma sinyalleri olarak adlandırılır.

Renkli televizyon için lüminans sinyallerine ilaveten kroma sinyaline de ihtiyaç bulunduğu

belirtilmişti. Üstelik bu kompozit sinyalin, siyah-beyaz televizyon sinyali için gerekli olan bant

Page 52: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 50

genişliğine sığdırılması da gereklidir. Kroma ve lüminans sinyallerinin bu şekilde birleştirilmesi oldukça karmaşık bir iştir.

PAL ve NTSC sistemlerinde yardımcı taşıyıcı frekans (R-Y) ve (B-Y) sinyalleri ile genlik

modülasyonuna tabi tutulup yardımcı taşıyıcı frekans bastırıldıktan sonra elde edilen kroma sinyali, lüminans sinyali, senkron darbeleri ve gerekli boşluklarla uygun bir biçimde birleştirilerek renkli kompozit sinyal elde edilir ve asıl ana taşıyıcı bu kompozit sinyal ile tekrar genlik modülasyonuna tabi tutularak vericiden gönderilir.

Kroma sinyali ile lüminans sinyalinin kolayca ayrılabilecek biçimde birleştirilebilmesi için,

yardımcı taşıyıcının frekansının satır zaman bazı tekrarlama frekansı ile orantılı olması gerekmektedir.

Kroma bilgisinin, frekans spektrumunda lüminans yan bantları arasındaki düşük enerji"

boşluklarına sıkıştırılması mümkün olmaktadır. İşte bu teknik sayesinde siyah-beyaz televizyon sinyalinde bulunmayan kroma sinyalinin, 625 satırlık standart televizyon kanalında taşınması sağlanmıştır. Bu oldukça özel teknikler, tabiidir ki senkron darbe üreticinin görevini daha da önemli kılmaktadır. Çünkü yukarda anlatılan tekniklerin gerçekleştirilebilmesi için ana senkron darbe üreticinin frekansının, çok hassas olarak yardımcı taşıyıcı jeneratör frekansı ile orantılı olması gerekmektedir. Ancak pratikte ana jeneratör (osilatör) aynı zamanda taşıyıcı frekansının üretilmesinde de kullanıldığı için bu problem halledilmiş olmaktadır.

6.6.3. Kompozit Sinyal

Lüminans ve kroma sinyalleri vericiden beraberce gönderilerek eşişlev bir sistem meydana getirirler, yani lüminans sinyali bir siyah-beyaz televizyon sistemindeki video sinyaline eşdeğer olup kroma sinyali ise üç ana rengin uygun oranlarda karıştırılması ile oluşturulur.

6.6.4. Video lüminans sinyali

Kroma sinyalinin lüminans sinyali ile birleştirilmesini anlayabilmek için lüminans sinyalinin oluşturulmasını detaylı olarak incelemek gerekmektedir.

Hatırlanacağı gibi görüntü, bir elektron ışını tarafından hızla soldan sağa doğru ve daha

yavaş olarak ta yukardan aşağıya doğru taranarak bu taranan güzergah üzerindeki parlaklık dereceleri ile orantılı bir çıkış gerilimi elde edilmekteydi. Bu sinyal, siyah-beyaz sistemlerdeki video sinyalinin eşidir. Eğer taranan bir satırda yüksek parlaklıkta ve sabit bir görüntü olsaydı, video sinyali Şekil 6.7 (a)’ daki gibi, sabit şiddette fakat düşük parlaklıkta bir görüntü olsaydı (b)’ deki gibi olacaktı. Ancak taranan bir satırdaki görüntünün parlaklığı değişken olacağı için video sinyalinin gerçekteki görüntüsü, (c)’ deki gibi olacaktır.

İşte siyah-beyaz sistemlerde video sinyali olarak adlandırılan sinyal, renkli sistemlerin

lüminans sinyalini oluşturmaktadır. Ancak dikkat edileceği gibi siyah-beyaz sistemlerde tek bir kamera tüpünden elde edilen video sinyali, renkli sistemlerde üç ancı renk tüpünün çıkışlarının karıştırılması ile elde edilmektedir.

Satır taramalar arasındaki dönüş boşlukları, elektron ışının satır bitiminde bir sonraki satır başına dönebilmesi için gerekli zamanı sağlayabilmek içindir ve boşluklarına satır senkronizasyon darbeleri yerleştirilmiştir. Bu anlatılanları en iyi görebilmenin yolu, bir osiloskop ekranında gerçek bir video sinyalini gözetmektir.

Page 53: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 51

Şekil 6.6. Kompozit sinyalinin oluşması.

Şekil 6.7. Video sinyal satırları a) Yüksek parlaklıkta b) Düşük parlaklıkta c) Resmin içeriği

Page 54: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 52

6.6.5. Kroma sinyalinin kompozisyonu

Daha önce birkaç defa bahsedildiği gibi, kamera tüplerinden elde edilen R-Y ve B-Y renk farkı sinyalleri, bir yardımcı taşıyıcı üzerine 90°lik faz farkı ile genlik modülasyonuna tabi tutulurlar.

Bilindiği gibi genlik modülasyonunda düşük frekanslı bir sinyal, yüksek frekanslı bir

taşıyıcı frekansı modüle ederek taşıyıcının genliğinin düşük frekanslı sinyal ile uyumlu olarak değişimini sağlamaktadır. Bu durum Şekil 6.8’de gösterilmiştir. Bu şekilde tek bir sinüs dalgasının taşıyıcıyı modüle ettiği varsayılmıştır.

Her türlü modülasyon tekniğinde, modüleli sinyalde bazı yan bantlar oluşur. Genlik

modülasyonunda da alt ve üst yan bantlar oluşmaktadır. Örneğin taşıyıcı frekansı (fc) 10 KHz ve modüle edici sinyalin frekansı da (fm) 1 KHz ise (tek bir modülasyon frekansı), bu durumda üst yan bant 10+ 1 = 11 KHz ve alt yan bant ta 10-1 = 9 Khz olacaktır. Yani alt yan bant fc-fm, üst yan bant ta fc+fm dir. Bu basit aritmetik, her modüle edici sinyal frekansı için tekrarlanmaktadır. Yani yukarıdaki örnekte 1 KHz lik modüle edici sinyal yerine çok çeşitli frekanslar içeren kompozit bir sinyal söz konusu olduğunda, her frekans için ayrı ayrı alt ve üst yan bantlar oluşacaktır.

Şekil 6.8. Genlik modülasyonlu sinyalin oluşumu.

Modülasyonun bütün bilgisi yan bantlarda mevcut olduğundan dolayı, modülasyondan sonra taşıyıcı frekans bastırılarak yok edilebilir.

Görüldüğü gibi bir sinyalin genlik modülasyonu oldukça basit bir işlemdir. Pekiyi ya R-Y

ve B-Y gibi iki farklı sinyalin tek bir taşıyıcı frekansı modüle etmesi nasıl almaktadır. İşte bu noktada yardımcı taşıyıcının 90° faz farkı ile modülasyonu için içine girmektedir. İngiliz renkli televizyon sisteminde yardımcı toplayıcı frekansı 4.43361875 MHZ olarak çok hassas bir biçimde kontrol edilmektedir. Bu, kısaca 4.43 MHZ. olarak bilinmektedir.

Yardımcı taşıyıcı, senkron üretici master osilatör tarafından ve satır tarama frekansı ile

orantılı olarak üretilir. Osilatör, iki yardımcı osilatör çıkışı üreten iki adet kuvvetlendiriciyi sürer. Ancak bu iki çıkış, birbiri ile 90°lik faz farkı meydana getirecek şekilde ayarlanmıştır.

Page 55: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 53

Bir alternatif akım periyodu, 360°den oluşmaktadır. Şimdi bir jeneratörün her 360° dönüşünde bir sinüs dalgası ürettiğini düşünelim. Bunun aynısı bir başka jeneratörün de birinci jeneratörden 90° önce çalışmaya başladığını varsayarsak, bu her iki jeneratörün ürettiği sinüs dalgaları genlik ve frekans olarak aynı olacak, fakat aralarında 90°lik bir faz farkı bulunacaktır.

Renkli televizyona dönecek olursak, aynı osilatör iki ayrı yükselticiyi sürdüğü için, bu

yükselticilerin çıkışlarındaki sinyallerin frekansları aynı olacaktır. Ayrıca bu iki sinyal arasındaki senkronizosyon da otomatik olarak sağlanmış olacaktır. Buna karşılık iki çıkı; arasında 90°lik sabit bir faz farkı bulunacaktır. Bu durum, Şekil 6.9 da gösterilmiş olup koyu renkle çizilmiş olan iki sinyal tamamen aynı frekanslardadır ve aralarında 90° lik faz farkı vardır.

Yatay eksen, ilk sinüs dalgasının tam bir peryoduna karşılık gelecek şekilde 0-360° arasına

kalibre edilmiştir. Görüleceği gibi ikinci sinüs dalgası, birincinin 90° noktasına geldiği anda başlamıştır. Böylece, vericide ortak bir osilatörde üretilen ve aralarında 90° faz farkı bulunan iki yardımcı taşıyıcıya bir açıklık getirildiği kanaatindeyim.

Şekil 6.9. U ve V sinyalleri ile kroma sinyalleri.

Bu iki yardımcı taşıyıcıdan birincisi R-Y sinyali ile, diğeri ise B-Y sinyali ile modüle

edilir. Bu suretle PAL sistemindeki V ve U kroma sinyalleri, NTSC sistemindeki I ve Q sinyalleri elde edilmiş olur.

Burada PAL sistemine yönelik olduğu için, bunlara U ve V sinyalleri adı verilecektir.

Burada bir sonraki adım, U ve V sinyallerinin uygun bir biçimde birleştirilerek kroma sinyalinin elde edilmesidir. Bu sinyal de Şekil 6.9 da kesik çizgiler ile gösterilmiştir. Böylece birleştirilerek elde edilen sinyalin en büyük özelliği, alıcıdaki özel bir demodülasyon yöntemi ile tekrar U ve V elemanlarına ayrılabilmesidir. Bu ayırma, aralarındaki sabit 90° lik faz farkından dolayı mümkün olabilmektedir. Eğer bu faz farkı olmasaydı, fazları aynı olan sinyaller birleştirildiğinde bireysel özelliklerini kaybedeceklerinden dolayı ayırma işlemi mümkün olamayacaktı.

Renkli televizyon literatüründe, çeşitli renk sinyallerinin vektörler ile ifade edilmeleri, gösterim kolaylık bakımından uygun olmaktadır. Bu vektörler, her hangi bir sinyalin genlik ve faz bilgilerini, her hangi bir an için gösteren matematiksel araçlardır. Burada bir sinyalin tamamı, 4 kadrandan oluşmaktadır. Hareketin veya zaman yönü saat yönünün tersi olup hareket 0 açı

Page 56: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 54

derecesinden başlamakta ve ucunda ok bulunan yay ile gösterildiği gibi zamanla 360° de bir peryodunu tamamlamaktadır. 6.6.6. Yan bantlar

Şimdiye kadar olanları özetleyecek olursak görüyoruz ki bütün lüminans bilgisi bir sinyal

haline getirilmiş, renk bilgisi ise tek bir yardımcı taşıyıcıya yüklenmiştir. Yardımcı toplayıcı, satır tarama frekansının katı olduğu için lüminans sinyali ile bağıntılıdır. Bu yüzden de yardımcı taşıyıcı, lüminans sinyalinin yan bantlarının boşluklarında yer aldığından ilave bir frekans spektrumu kaplamaz.

Bu aşamada yan bantlar hakkında biraz daha derinliğine bilgi vermekte yarar olduğu

kanaatindeyim. Daha önce de gördüğümüz gibi bir taşıyıcı frekans genlik modülasyonuna tabi tutulduğunda, alt ve üst yan bantlar oluşmaktadır. Oluşan üst yan banttın frekansı, taşıyıcı frekans artı modülasyon frekansı, alt yan banttın frekansı ise taşıyıcı frekans eksi modülasyon frekansıdır. Ses sinyalinde ve SECAM sisteminde kroma sinyalinin modülosyonunda kullanılan Frekans Modülasyonunda (FM) da yan bantlar oluşmakta, ancak bunlar frekans spektrumunda alt ve üst taraflarda genlikleri azalan bir dizi teşkil etmektedirler. Bu şekilde oluşan yan bantların sayısı ve genlikleri, modülasyon derinliği ve frekansa bağlıdır. Genlik modülasyonunda oluşan alt ve üst yon bantların genlikleri de modülasyon derinliğine bağlı olup yüzde yüz modülasyon için taşıyıcı genliğinin tam yarısıdırlar.

Buradan da anlaşılabileceği gibi taşıyıcı frekans, elektrik telleri gibi bilginin iki nokta

arasında taşınmasını sağlamaktadır. Bilgi ise, bu taşıyıcının ya genlik, ya da faz modülasyonu ile diğer uçta anlaşılır hale getirilmektedir.

Frekans modülasyonunda taşıyıcının frekansı, bilgiyi içeren modülasyon sinyali ile uygun

olarak değiştirilir. Bu esnada taşıyıcının genliği değişmeyip sabit kalır. Genlik modülasyonunda ise taşıyıcının frekansı sabit olup genliği, modülasyon sinyalinin genliğine bağlı olarak değişir.

İşte yan bantları oluşturan etken, taşıyıcı frekanstaki bu değişimlerdir. Modüle edilmemiş

bir taşıyıcının tek bir frekanstan oluştuğunu düşünürsek, bu toplayıcının frekansını veya genliğini değiştirmek, değişik frekanslarda yan bantlar üretecektir. Diğer bir deyişle, her biri değişik frekanslarda ve genlikte yeni sinyaller ortaya çıkacaktır.

Burada bahsedilmesi gerekli önemli bir husus, yan bantların birbirlerinin aynadaki

görüntüleri gibi aynı olmalarıdır. Bu yüzden yan bantlardan herhangi birisi kısmen veya tamamen zayıflatılmaya uğrasa bile bilginin tamamı, diğer yan banttan elde edilebilir. Tek yan bant (SSB) adı verilen bu işlem, televizyonda da kanallar için yer kazanmak amacı ile uygulanmaktadır. Komple görüntü sinyalinin alt yan bandı bastırılarak 1,25 MHz civarında bir bant elde edilir. Halbuki bastırılmamış üst yana bant, 5.5. MHz kadar bant kapsamaktadır.

Şekil 6.10’da 625 satırlık bir PAL televizyon sinyalinin frekans spektrumu görülmektedir.

Dikkat edileceği gibi alt yan bant bastırılmış olup, kroma sinyali tarafından + 1 MHZ'lik bir frekans banttı işgal edilmektedir.

Page 57: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 55

Şekil 6.10. 625 satırlık PAL sistemi spektrumu.

6.6.7. Ses sinyali

Ses sinyali, kompozit sinyalden ayrı bir toplayıcı sinyali kullanır. Ayrıca bu sinyalin modülasyon şekli de kompozit sinyalden farklı olarak frekans modülasyonudur. Ses sinyalinin pozisyonu şekil 6.10 'da gösterilmiştir. Buradan görüleceği gibi 625 satırlık İngiliz PAL sisteminde ses taşıyıcı frekansı, görüntü taşıyıcı frekansından 6 MHz daha ötededir.

Böylece bu noktada birleşik renk sinyalinin genel bir manzarası görülmüş olmaktadır. Bu

prensipler ana hatları ile PAL ve NTSC sistemlerinde aynıdır. Ancak PAL sisteminde bazı ek düzenler ile NTSC sisteminde görülen ve “hue distorsiyonu” adı verilen renk değişmeleri önlenmiştir.

Kroma sinyalinin fazı, renk ile doğrudan orantılı olduğu için bu sinyalin fazında çeşitli

sebeplerden dolayı oluşacak kaymalar, alıcıda renk değişimlerine yol açabilmektedir. Daha önce de bahsedildiği gibi NTSC sisteminde, zaman zaman oluşan bu değişmeleri düzeltmek için alıcıların üzerinde bir ayar düğmesi bulunmaktadır. PAL sisteminde ise bu distorsiyon otomatik olarak yok edilmektedir. 6.6.8. Renk-farkı sinyalleri.

Bir sahnenin tamamının kırmızı olduğunu varsayalım. Bu durumda sadece kırmızı kamera

tüpünün çıkışında bir gerilim oluşacaktır. (Aslında böyle bir durum pratikte mümkün olmayıp yeşil ve mavi tüplerin çıkışlarında da bir miktar gerilim oluşacaktır. Ancak konunun basite indirgenebilmesi açısından sadece kırmızı tüp çıkışında gerilim oluştuğu varsayılmıştır.)

Böylece R-Y sinyalinin değeri +0,7 Volt olacaktır. Çünkü Y sinyalindeki kırmızı oranı %

30'dur. Dolayısı ile R-Y= 1-0,3= +0,7 Volt'tur. Koyu mavi bir sahne için R-Y= -0,7 Volt'tur, çünkü bu durumda kırmızı kamera tüpü çıkışı 0, Y sinyali ise 0,7 volttur ve % 59 yeşil sinyalden, % 11 mavi sinyalden oluşmuştur. Kırmızı sahne için B-Y sinyali -0.3 volttur. Çünkü bu durumda mavi kamera tüpü çıkışı sıfır ve Y sinyali ise 0.3 volt'tur. Benzer bir şekilde koyu mavi bir sahne için B-Y sinyali +0.3 volt olacaktır. Çünkü mavi kamera tüpü çıkışı 1 Volt Y sinyali ise 0.7 volttur ve %59 yeşil sinyal ile % 11 mavi sinyalden oluşmuştur.

Page 58: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 56

İstendiği takdirde 6 standart renk çubuğunun her biri için R-Y ve B-Y sinyallerini değeri hesaplanabilir. PAL sisteminde V ve U sinyalleri, R-Y ve B-Y sinyallerinden küçük olacak şekilde aşağıdaki gibi oluşturulmaktadır.

V = 0.877 (R-Y) ve U= 0.493 (B-Y)

Bu şekildeki seçimin nedeni, ana U.H.F. toplayıcı dalganın oran modülasyonun

önlenebilmesidir. Böylece örneğin koyu mavi bir sahne için U= +0.1479 ve V=-0.6139 olmakta, B-Y= +0.3 ve R-Y= -0.7 değerlerini almaktadırlar. Bu değerler, kamera tüplerinin % 100 saturasyona ulaştıkları varsayılarak bulunacak değerlerdir. Diğer parametreler, sinyal vektörlerinin genlik ve açıları olup 4. bölümde anlatıldığı gibi biraz trigonometri ve geometri bilgisi ile analiz edilebilir. 6.7. Renkli Televizyon İletişim Metotları

Renkli televizyon yayınları Siyah-Beyaz alıcıları ile ve Siyah-Beyaz televizyon yayınların renkli televizyon yayınları ile de alınabilmelidir. Bu yüzden siyah-beyaz televizyon yayınlarının alınabilmesi için bir ışık yoğunluğu işareti iletir. Renkli televizyon yayınlarının alınabilmesi için ışık yoğunluğu işareti ve iki renk işareti iletilir. Gerekli üçüncü işaret televizyon alıcısında ışık yoğunluğu işareti ve iki renk işaretinden oluşturulur.

6.7.1. NTSC metodu NTSC sözcüğü, National Television System Commites ( Amerika endüstrisinde çalışan mühendis ve teknikerler derneği) sözcüklerinin ilk harflerinden oluşmuştur. Bu metod 1953 yılında Amerika’da uygulandı. Bu metod sırasında modülasyon, bir renk taşıyıcısı karesel genlik modülasyonu (çift genlik modülasyonu) şeklindedir. İki I (I: inphaze (aynı faz)) renk işareti ile Q (Q: quadraturphase (karesel fazlı)) ile modüle edilir. I modülasyon ekseni ve Q bir dik açı oluşturur.

Şekil 6.11. NTSC metodunda bir tv kanalının frekans aralığı.

Renk için gözün ayırt etme kabiliyeti I modülasyon ekseninde (turuncu-beyaz –siyah) Q modülasyon ekseninden (yeşil-beyaz-mor) daha büyüktür. Bunun için I renk işareti, Q işaretine göre daha büyük bant genişliği ile iletilir. Şekil 6.11.’de görüldüğü gibi Q işareti iki kenar bant metodunda 1200 KHz’lik bir bant genişliği ile, I işareti de artık yanbant metodunda alt yan bantta 1.8 MHz’lik bir bant genişliği ile üst kenar bantta 600 KHz’lik bant genişliği ile iletilir. Bunun için NTSC metodunda devreleri oluşturmak oldukça pahalıdır.

Page 59: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 57

6.7.1.1. NTSC verici sisteminin esasları

Bu aşamaya kadar verilen bilgiler, genel olarak hem NTSC, hem de PAL sistemleri için geçerlidir. Ancak PAL sisteminin kendine özgü bazı özellikleri vardır ki bu özellikler daha sonra anlatılacaktır. Bu arada çok kullanılan sistemlerden birisi olan NTSC sisteminin oluşturulmasına ve verici organizasyonuna bir göz atmakta fayda olduğu kanaatindeyiz. Böyle bir sistemin blok şeması, şekil 6.12’ de görülmektedir.

Bu sistemde de kompozit (birleşik) sinyalin önemli elemanları lüminans ve kroma sinyalleri, senkron darbeleri ve aralarındaki boşluklar ile renk patlamaları (color bursts)dır. Bu sinyallerin birleştirilme işlemini anlayabilmenin en kolay şekli, her birinin ayrı ayrı sinyal jeneratörlerinde üretilip seri olarak bağlanması ve yük direnci RI üzerinde birleştirildiğini varsaymaktır.

Şekil 6.12- NTSC sistemi blok şeması.

Dikkat edileceği gibi PAL sistemindeki V ve U modülatörleri yerine Q ve I modülatörleri

kullanılmaktadır. PAL sisteminde 4.43 MHz civarında olan sözkonusu yardımcı taşıyıcı frekansı, 525 satırlık Amerikan NTSC sisteminde 3.59545 MHz dir. BBC tarafından 1962-63 yılları arasında denemeleri yapılan 625 satırlık NTSC sisteminde bu frekans 4.4296875 MHZ idi. 6.7.1.2. NTSC Hue (renk) kontrolü

NTSC sistemlerinde vektörün fazının ve dolayısı ile de renklerin ayarlanması, referans olarak vericiden gönderilen renklere göre yapılmaktadır. Bu amaçla daha ziyade tabii renkler kullanılmakta ve bu işlem her kanal değiştirmeden sonra yapılmaktadır.

NTSC sistemlerinde manuel olarak yapılması gereken bu işlem, PAL sistemlerinde

otomatik olarak gerçekleştirilmektedir. Bu amaçla herhangi bir satırda oluşan faz değişikliği, bir sonraki satırda eşit büyüklükte fakat ters polaritede bir faz değişikliği ile dengelenmekte, insan gözü bu iki satırın ortalamasını alarak rengin gerçek saturasyonunda algılanmasını sağlamaktadır.

Page 60: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 58

En gelişmiş PAL sistemi olan PAL-D sisteminde ise bu faz hataları, kroma sinyallerinin demadülasyonundan önce tespit edilerek giderilmektedir. Her iki durumda da bu işlem, art arda gelen satırlardaki V kroma sinyalinin fazının polaritesi değiştirilmek sureti ile gerçekleştirilmektedir. Yani bir tarama satırındaki V kroma yardımcı taşıyıcının fazı aynen muhafaza edilmekte, bunu takip eden satırdaki V kroma yardımcı taşıyıcının fazının polaritesi değiştirilmektedir. Bu satırlar “normal” ve “ters çevrilmiş” satırlar olarak adlandırılabilirler. Bu işlemler esnasında U kroma yardımcı taşıyıcı frekansının fazı aynen muhafaza edilip polarite değişikliğine tabi tutulmaz.

6.7.2. SECAM metodu

Fransa ve Doğu Avrupa ülkelerinde 1966’dan beri SECAM metodu uygulanmaktadır. SECAM; secuentielle a memorie (zamansal olarak arka arkaya) sözcüklerinden gelmektedir. Bu iletişim metodunun temeli NTSC metoduna dayanır.

Parazitlerin iletme kanalına etki ederek renk hatlarının ortaya çıkmasını önlemek için her

satırda yalnız bir renk işareti değiştirilerek, mavi veya kırmızı renk işareti iletilir. Bu işaretler alıcıda bir satır devamı kadar (64 mikrosaniye) geciktirilirler. Diğer renklerin doğrudan doğruya gelmekte olan işaretlerinden ve geciktirilmiş işaretlerden alıcıda toplam renk bilgisi yeniden elde edilir.

Renk işaretli renk taşıyıcı frekans modülasyonludur. Böylelikle hemen hemen

parazitlerden etkilenmeyen bir yayın elde edilir. Şekil 6.13’ de bir SECAM alıcısının basit blok şeması gösterilmiştir. NTSC ve PAL

sistemlerinde olduğu gibi vericideki yardımcı taşıyıcı sinyali bastırılmış olmadığı için, alıcıda bu sinyalin tekrar elde edilebilmesi için gerekli olan referans üreteç devrelerine ihtiyaç bulunmamaktadır. SECAM sistemindeki renk farkı sinyalleri DR ve De olarak tanımlanmış olup;

DR = -1/0.7 (R-Y) ve De= -1/0.89 (B-Y)

şeklindedirler. SECAM sistemi ise Fransa, Fas, Doğu Almanya, Macaristan, Tunus ve Rusya gibi ülkelerde kullanılmaktadırlar. SECAM sistemi hem NTSC, hem de PAL sistemin göre aşağıdaki farklılıkları içermektedir. I) Renk bilgileri birbiri ardından seri olarak gönderilmektedir. II) Kroma elemanları, yardımcı taşıyıcı frekans modülasyonuna tabi tutan R-Y ve B-Y

sinyallerinde elde edilmektedir.

Bunun bir avantajı, FM sinyallerinin parazit ve genlik değişimlerine karşı olan bağışıklarının, renk sinyallerine de uygulanmasıdır. Diğer önemli bir husus da renk bilgileri bir biri peşi sıra seri olarak (herhangi bir anda sadece bir renk-farkı sinyali) gönderildiği için, SECAM alıcılarda referans sinyal üretecinde (ve tabii senkron kroma dedektörlerinde) otomatik faz-kontrol devrelerine ihtiyaç duyulmaz. Böylece PAL veya NTSC devrelerine oranla daha basit bir yapı göze çarpar. Toplam SECAM bant-genişliği, aynı satır standardını kullanan bir siyah-beyaz sistem ile aynıdır.

SECAM sisteminin dezavantajlarından birisi, diğer sistemlere oranla düşey detayların daha

az olmasıdır. Ancak bunu önemli bir eksiklik olarak görmemek gerekir. Asıl önemli farklılık,

Page 61: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 59

yatay satırların kenarları boyunca görülen titremelerdir. Bu durum özellikle yüksek saturasyonlu renk bölgelerinin birleşme sınırlandırıcı daha barizdir.

Her üç sistem alıcılarda da r.f. ve i.f. katları hemen hemen prensip olarak aynıdır. Sadece

renk bilgilerinin de kodlama işlemlerinde farklılık görülmektedir.

Şekil 6.13.

Page 62: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 60

6.7.3. PAL metodu Kuzey avrupa ülkelerinde, Almanya’da, İtalya’da 1966’da PAL (Phase alternation line)

yani satır frekansının fazını değiştirme metodu uygulandı. Bu metodun temeli de NTSC metoduna dayanır. Burada her iki renk işareti aynı bant genişliği ile iletilir ve bu metod diğerlerine göre daha ucuzdur. Vericide bir renk işaretinin modülasyon yönü satırdan satıra negatif ve pozitif modülasyon şeklinde değiştirilir. Alıcıda bir satırın renk bilgisi bir geciktirme iletkeni yardımıyla kaydedilir. Renk bilgisi ile bunu izleyen satır karşılaştırılır. PAL anahtarı bu sırada negatif modülasyonu pozitif modülasyona değiştirir. Arka arkaya gelen satırların renk bilgisindeki farklar gözde ortalama değer oluşturarak dengelenir. Bunun için renk tonlarının değişiklikleri burst fazının değiştirilmesiyle gözün iletme yolları üzerinde ortaya çıkartılamaz.

Bir resim renksiz ise, renk-fark sinyalleri sıfıra düşmektedir. Bu durumda ekran, lüminans

sinyali tarafından gri'nin tonları ile oluşturulmaktadır. Diğer bir deyişle, bir sahne renksiz ise kroma sinyali yok olmaktadır. Çünkü kroma sinyalinin taşıyıcı frekansı gönderme esnasında vericide bastırılmakta, sadece iki renk farkı sinyali gönderilmektedir.

Bu durum B-Y ve U kroma sinyalleri için olduğu kadar R-Y ve V kroma sinyalleri için de

yeterlidir. Burada hatırlatmak isteriz ki kroma sinyalinin iki elemanı (NTSC sisteminde I ve Q sinyalleri, PAL sisteminde V ve .U sinyalleri), Komplex kroma sinyalini oluşturmak için 90°lik bir faz farkı ile birleştiriliyordu. NTSC sisteminin alıcısında orjinal R-Y ve B-Y sinyalleri komplex kroma sinyalinden doğrudan doğruya ayrılmakta, PAL sisteminde ise komplex kroma sinyali önce orjinal V ve U sinyallerine dönüştürülmekte, R-Y ve B-Y sinyalleri bilahare ayrılmaktadır. Alıcının bu şekildeki fonksiyonu ve PAL sinyalinin diğer parametreleri, alıcıda faz koymalarından dolayı oluşan “hue distorsiyonu”nu ortadan kaldırmaktadır. Şekil 6.14’de PAL alıcısının blok diyagramı verilmiştir.

Şekil 6.14-PAL renkli alıcı blok diyagramı

Page 63: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 61

6.7.4. PAL-NTSC farkları

Önceki bölümlerde de anlatıldığı gibi PAL sistemi ile NTSC sistemi arasında başlıca şu farklar bulunmaktadır:

1 ) R-Y sinyali ile modüle edilen yardımcı taşıyıcının fazı, birbirini takip eden satırlarda 180 derece değiştirilmektedir. Yani PAL sistemi bu açıdan bir satırda NTSC sistemi gibi olmakta, bir sonraki satırda farklı, bir sonraki satırda yine aynı v.s.... olmaktadır. 2) PAL sisteminde renk patlamalarının fazları da, birbirini takip eden satırlarda değiştirilmektedir. NTSC ile aynı olan tek sayılı satırlarda 135 derecelik bir açı ile gönderilmekte, çift sıralı satırlarda ise bu açı 225 derece olmaktadır. 180 derece bulunan U kroma eksenine göre düşünecek olursak renk patlamaları' nın fazları, birbirini takip eden satırlarda bu eksene göre +45 derecelik salınımlar yapmaktadırlar. 3) PAL sistemindeki kroma sinyali, V ve U bileşenlerinden oluşmuştur. Halbuki NTSC sisteminde I ve Q bileşenleri bulunmaktadır. 4) PAL sistemindeki yardımcı taşıyıcı frekansı, NTSC dekinden biraz daha farklıdır. 5) PAL sisteminde V ve U bileşenlerinin ayrılması, geciktirilmiş ve geciktirilmemiş; sinyallerin bir matrix'te toplanıp çıkarılması ile gerçekleştirilmekte, böylece faz kaymasından dolayı olabilecek renk distorsiyonları (hue) ortadan kaldırılmış, olmaktadır. NTSC sisteminde ise hue distorsiyonu mevcut olup bunu nötralize edebilmek için manuel bir “hue” kontrol düğmesi bulunmaktadır. 6.7.5. PAL ve SECAM farkları

PAL sisteminde, kroma sinyalinin R-Y elemanı peş peşe gelen satırlarda bir faz farkı ile

gönderilir. Bu sistemde kroma sinyalinin R-Y elemanına V kroma elemanı ve B-Y elemanına da U kroma elemanı adı verilir.

NTSC sisteminde ise kroma sinyalinin R-Y ve B-Y elemanları I ve Q sinyalleri olarak

adlandırılır. PAL sistemindeki U ve V sinyallerinden, kroma eksenine göre konumları itibari ile farklılık gösterirler. PAL sisteminde R-Y elemanı V ekseni boyunca, B-Y elemanı do U ekseni boyunca uzanırlar. NTSC sisteminde ise kroma sinyali elemanlarından biri kaydırılmış olup I ekseni boyunca uzanır, diğeri ise Q ekseni boyunca ve I ekseni ile 90 derece faz farkı yapacak şekilde uzanır.

Buna ek olarak NTSC sistemindeki I sinyalinin bant genişliği, Q sinyalinin bant

genişliğinden daha fazladır. Bunun sebebi, Q sinyalindeki mor-sarı-yeşil renklere karşı gözün daha az hassa olması, dolayısı ile de bu bilgilerin daha küçük bir bant genişliği ile saklanabilmesidir. PAL sisteminde ise U ve V sinyallerinin bant genişlikleri eşittir.

SECAM sisteminde renk-farkı sinyalleri, PAL ve NTSC den farklı olacak yardımcı taşıyıcı

ile FM (frekans modülasyonu) oluştururlar. Diğer bir farklılık olarak ta yardımcı taşıyıcı bir satırda R-Y ile, diğer satırda ise B-Y sinyali ile modüle edilir. Dolayısıyla de PAL ve NTSC'de olduğu gibi aynı anda kroma sinyalinde bulunmazlar.

Page 64: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 62

6.8. Renkli Resmin Görüntülenmesi

Vericiden gönderileri kodlanmış sinyal alındıktan ve üç ana renk sinyaline ayrıldıktan sonra ekran üzerinde bir görüntü oluşturacak şekilde işleme tabi tutulur. Ana renk sinyallerinin nasıl ayrıldıkları, ileri ki bölümlerde detaylı olarak anlatılacaktır. Ancak bu bölümde ekran üzerindeki görüntü oluşması izah edileceği için üç ana renk sinyali, sanki vericiden üç ayrı devre üzerinden alıcıya aktarılmış varsayılacaktır.

Günümüzde bu amaçla iki çeşit resim tüpü kutlanılmaktadır. Birincisi ve en fazla

kullanılanı, RCA tarafından geliştirilen ve üç tabancadan oluşan ”Gölge Maske” (Shadow Mask) resim tüpü, ikincisi ise SONY tarafından geliştirilmiş bulunan “Trinitron” resim tüpüdür. 6.8.1. Gölge Maske (Shadow Maske) resim tüpü

Üç tabancalı gölge maske resim tüpü, siyah-beyaz televizyonlarda kullanılan katot ışınlı tüplerin geliştirilmiş şeklidir. Bu katot ışınlı tüpün bir ucunda elektron göndermeye yarayan bir katot bulunmakta olup ısıtıldığında bol miktarda elektron yayabilmektedir. Katot'un etrafında çepeçevre yerleştirilmiş olan anot, katottan gönderilen elektron miktarını kontrol etmeye yaramaktadır. Böyle bir resim tüpünün prensip şeması, Şekil 6.15’de gösterilmiştir.

Tüp'ün tasarımına göre değişik şekillerde olmakla birlikte genellikle bir grid tüpün boyun

kısmına yerleştirilmekte ve katod'tan çıkan elektronların hızlandırılması ve bir ışın demeti haline getirilmesini sağlamaktadır.

Elektronların tabanca adı verilen uç kısmı terk etmesinin asıl nedeni, tüpün iç kısmındaki

grafit kaplama ile oluşturulan asıl anodun pozitif bir gerilime bağlanmış olmasıdır. Bu gerilim değeri yaklaşık olarak 25.000 volt civarında olduğu için katot'tan çıkan negatif yüklü elektronlar, büyük bir sürat ile ekran yüzeyine doğru çekilirler. Bu süratle ekran yüzeyine çarpan elektronlar, yüzeyin iç tarafına kaplanmış olan fosfor tabakasında ışık enerjisine dönüşürler. Böylece elektron ışınları, ekran üzerinde odaklanmış bir ışık noktası meydana getirirler.

Yine tüpün içine yerleştirilmiş bulunan saptırma bobinleri vasıtası ile bu ışık noktası, ekran

üzerinde hem yatay ve hem de düşey eksen boyuncâ hareket ettirilebilir. Bunlara ilaveten grid üzerindeki negatif gerilim azaltılıp çoğaltılmak sureti ile elektronların hızı, dolayısı ile de ekran üzerindeki ışıklı noktanın parlaklığı azaltılıp çoğaltılabilir. Bu kontrol da Şekil 6.15 deki diagram üzerinde Z ekseni ile gösterilmiştir.

Elektron ışının sağa sola ve yukarı aşağı düzgün bir şekilde saptırılması, yatay ve düşey

saptırma bobinlerine tatbik edilen testere dişi şeklinde gerilimler ile gerçekleştirilmektedir. Testere dişi şeklindeki gerilim dalgasının yükselen kenarında elektron ışını yatay olarak hareket etmekte, aniden düşen kenarında ise süratle ilk pozisyonunu almaktadır. İlk kısım “ileri tarama”, ilk pozisyona dönüş ise “geri uçuş” olarak adlandırılmaktadır. İste ışıklı noktanın bu şekilde süratli hareketi ile birlikte parlaklığının do değiştirilmesi, resmi oluşturulmaktadır.

Eğer kuvvetli bir büyüteç ile bir resim tüpünün yüzeyi incelenirse, Şekil 6.15 deki gibi pek

çok sayıda rastgele serpitilmiş taneciklerden oluştuğu görülür. Bunlar, ekran yüzeyine kaplanmış olan fosfor tabakasının tanecikleridir. Hemen belirtmek isteriz ki burada kullanılan fosfor tabiri, bu tip maddeler için kullanılan genel bir isim olup kimyada kullanılan fosfor elemanı değildir.

Page 65: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 63

Televizyon ekranlarında kullanılan tabakalarının bu amaca uygun iki önemli özelliği bulunmaktadır. Renk ve kalıcılık. 100 mikro saniye civarında olan kalıcılık özelliği, bir satırın taranmasının bitişi ile bu satırın ikinci defa taranışı arcısındaki geçen zamana uygun olup bu süre zarfında görüntünün silinmemesi açısından son derece önemlidir.

Siyah-beyaz televizyonlarda beyaz ve grinin tonlarını verecek şekilde seçilmekle birlikte

değişik renkler verebilen fosfor çeşitleri de mevcuttur.

Şekil 6.15. Katot ışınlı resim tüpünün prensip şeması.

6.8.2. Üç tabancalı resim tüpü

Renkli televizyon tüpü yüzeyindeki fosfor tabakasının, üç ana rengi (kırmızı, yeşil, mavi) de verebilecek şekilde seçilmesi zorunluluğu vardır. Bu tür bir tüp yüzeyi bir mikroskop veya güçlü bir büyüteç ile incelendiğinde, Şekil 6.16 deki fosfor tanecikleri yapısı görülecektir. Bu fosfor tanecikleri grupları aynı yapı düzeni içinde bütün ekrana dizilmiş olup, tabii ancak ışını düşürüldüğünde renk vereceklerdir.

Şekil 6.16- Ekran yüzeyinde ki kırmızı, yeşil ve mavi fosfor tanecikleri.

Bu şekilde pek çok üç renkli fosfor tanecikleri grupları mevcut olup “triad” olarak adlandırılırlar. Tipik olarak bir ekran yüzeyinde bu gruplardan 440 000 adet bulunur ve elektron ışın demetinin bunları taraması sonucunda bütün bir renkli resim oluşur.

Page 66: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 64

Resim tüpünün boyun kısmında bulunan üç elektron tabancası o şekilde yerleştirilir ki birinci tabancadan çıkan ışın demeti sadece kırmızı fosfor tanelerini, ikinci tabancadan çıkanlar sadece yeşil fosfor tanelerini ve üçüncü tabancadan çıkanlar ise sadece mavi fosfor tanelerini aktive edebilirler. Bu sebepten dolayı tabancalar ve ışınlar kırmızı, yeşil ve mavi olarak adlandırılırlar. Bu fosfor tanecikleri belirli oranlarda aydınlatıldıklarında insan gözü bu noktaları, üç rengin karışımı olan renkte algılar. Bu oran beyaz renk oluşacak şekilde ise, o nokta beyaz veya grinin tonları olarak görülür.

Önceki bölümlerde anlatıldığı gibi bu üç ana rengin bileşimi ile bütün renklerin elde

edilmesi mümkündür. Şekil 6.16 daki diagramlarda, gölge maskesi prensibi ile çalı;an resim tüpünün yapısı

göstermiştir. Aslında her üç elektron tabancası aynı tüp içinde yerleştirilmiş olup aynı tüp yüzeyini aydınlatmaktadır. Buna rağmen her üç tabanca birimi, birbirinden tamamen bağımsız olarak çalışarak üç ayrı elektron ışını üretmektedirler. 6.8.3. Gölge Maskesi

Yukarda anlatılan elemanlara ilaveten bu tip tüplerin içinde; bu tüplere ismini veren gölge maskesi bulunmaktadır. Yapı itibariyle bu, üzerinde pek çok delik bulunan bir metal plakadan ibarettir. Aslında ekran yüzeyindeki her “triad” için bir delik bulunmaktadır. (440 000 kadar). Bunların görevi, her grup içinde bulunan renkli fosfor taneciklerine sadece ait oldukları renk tabancasından çıkan elektron ışınlarının çarpabilmelerini sağlamaktır.

Gölge maskesi ekran yüzeyinin 10 mm. kadar gerisine yerleştirilmiştir ve her üç

tabancadan çıkan ışınların tam bu deliklerde kesişmeleri sağlanmıştır. Bu noktadan itibaren ekran yüzeyine doğru ışınlar biraz açılmakta, böylece ilgili elektron ışınlarının ilgili renklere ait fosfor taneciklerine çarpmaları garanti edilmektedir. Buna göre örneğin mavi ışın tabancasından çıkan bir ışının kırmızı fosfor taneciğine çarpması önlenmiş olmaktadır.

Kırmızı, yeşil ve mavi fosfor tanecikleri birbirlerine öylesine yakın yerleştirilmişlerdir ki,

insan gözü bunların arasındaki mesafeyi ayırt edemez. Böylece oluşturulan her hangi bir renk, şekil 6.17 de gösterildiği gibi tek bir renk olarak algılanır.

Yukarıda anlatılmaya çalışan bu gölge maskesi, kimyasal bir işlem sonucunda ve

aşındırma yöntemi ile yapılır. Ancak en ufak bir kayıklık, o noktanın fonksiyonunu yerine getirmesine engel olacağı gibi toleranslar son derece küçüktür.

Page 67: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 65

Şekil 6.17.

6.8.4. Fosfor taneciklerinin yerleştirilmesi

Ekran yüzeyine fosfor tanecikleri gruplarının yerleştirilmesi, aslında oldukça kritik bir işlem gerektirmektedir. Bunun için önce bütün ekran yüzeyi, yeşil ışık verecek olan fosfor tabakası ile kaplanır. Ondan sonra gölge maskesi hassas olarak yerine yerleştirilir ve yeşil elektron tabancasının bulunduğu hizadan özel bir optik sistem yardımı ile ultraviyole ışını gönderilir. Böylece yeşil ışınlara karşılık gelen noktalardaki fosfor tabakası, bu utroviyole ışınları ile sertleştirilir. Bu işlem tamamlandıktan sonra gölge maskesi çıkartılarak ekran özel bir eriyik ile yıkandığında sadece ultraviyole ışık gören noktalar kalır, diğer fosfor tabakası kaybolur.

Aynı işlem mavi ve kırmızı ışık veren fosfor tabakaları içinde tekrar edildiğinde, renkli

nokta grupları elde edilmiş olur. Ekranın parlaklığı ve renklerin karakterleri, kullanılan fosfor tabakalarının kimyasal

yapısına büyük ölçüde bağlıdır. Geçmişten günümüze kadar geçen süre içinde kullanılan fosfor çeşitlerinde devamlı bir gelişme olmuş, bunun neticesinde de günümüzdeki renkli televizyon tüplerinin parlaklığı ve renklerin canlılığı, geçmişe oranla 2,5 katı kadar artmıştır.

Gölge maskesinin ne kadar hassas olarak ayarlanması gerektiğini anlatmaya çalışmıştık.

Ancak ne kadar hassas ayarlanırsa ayarlansın, elektron ışınlarının önemli bir kısmı üzerindeki deliklerden geçemeyerek metal yüzeyine çarparlar. Bu ise, gölge maskesinin ısınarak belli bir süre sonra eğrilip bükülerek ayarın bozulmasına yol açar. Böylece uzun süre televizyon seyredildiğinde renklerin kalitesinde ve parlaklığında bir azalma belirebilir. Buna engel olmak için modern resim tüplerinde gölge maskesi, bir bimetal destek sistemi ile donatılmıştır. Bu şekilde gölge maskesinin ısıdan dolayı meydana gelen radyal deformasyonu, destek sisteminin eksen boyunca olan hareketi ile kompanze edilmektedir.

Şekil 6.18 de 3 adet ışının gölge maskesindeki bir delikten geçerek ilgi renk fosforlarına

nasıl çarptıkları gösterilmiştir. Bunu sağlamak için resim tüpünün boyun kısmında bulunan üç adet tabanca, içe doğru hafifçe eğik olarak yerleştirilmiştir. Ancak bu yeterli olmayıp imalat hataları ve çalışma ortamından doğabilecek değişimleri yok edebilmek amacı ile elektronik ve mekanik bazı ayarlar da gereklidir.

Page 68: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 66

Şekil 6.18- Gölge maskesi resim tüpünün basit prensip şeması.

Birincisi, her üç ışının sadece ilgili fosfor taneciğine çarpmasını sağlamak içindir. İkincisi ise ışınların her üçünün birden gölge maskesi üzerindeki aynı delikten geçebilmesi içindir. Her iki ayar da tüp üzerinde bulunan sabit ve elektromıknatıslar tarafından gerçekleştirilir. Birinci durumda her üç ışın birden bu mıknatıslar döndürülmek sureti ile kaydırılır, ikincisinde ise her bir ışının ayrı ayrı ayarı sağlanır.

6.8.5. Degauss bobini

Yukarıda anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi bir renkli televizyonun tam istenildiği gibi çalışabilmesi için, mıknatısların oluşturduğu manyetik alanlar ile ayarla~ yapılması gerekmektedir. Bu nedenle bir renkli televizyon harici manyetik alanların etkisinde kaldığında, renklerde bozulmalar görülebilir. İşte bu istenmeyen harici manyetik alanların etkisini ortadan kaldırabilmek için resim tüpünün bir kısmı, manyetik bir ekran ile kaplanmıştır. Yine de televizyonun çeşitli parçalarında zamanla oluşan kalıcı mıknatıslanmayı yok etmek için tüpün etrafına çok sarımlı bir bobin monte edilir ki buna “Degauss bobini” adı verilir. Bu bobine 50 Hz' lik şebeke cereyanı tatbik edildiğinde kalıcı mıknatıslanmalar yok edilebilir.

Günümüzdeki modern televizyon alıcılarında bu Degauss Bobini, cihazın her açılışında

otomatik olarak devreye girer, kontrol devreleri görevini yapmaya başladığında ise devre dışı kalır.

6.8.6. Trinitron resim tüpü Sony firması tarafından bulunan ve geliştirilen bu resim tüpü, gölge maskesi prensibine

göre çalışan resim tüplerine göre pek çok avantajlar içermekte, resim parlaklığı ve renklerin kalitesi açısından üstünlük göstermektedir. Diğer tüplere göre birinci fark, üç yerine tek bir tabanca içermesidir. Üç ana renge ait ışınlar, bu tek tabanca içinde üretilmektedir. Tabancanın üç adet katodu, ortak bir yüzey üzerinde ve yatay olarak aynı hizada bulunmaktadır.

Page 69: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 67

İkinci önemli fark ise diğer tüplerde ekran üzerinde üçer üçer bulunan fosfor tanecikleri ve elek üzerindeki nokta nokta delikler yerine düşey çubuk şeklinde fosfor çizgileri ve elek üzerinde yine çubuk şeklinde yarıklar bulunmasıdır. Bu tasarımın prensip şeması, Şekil 6.19 da gösterilmiştir.

Şekil 6.19- Trinitron tüpünün prensip şeması.

Tahmin edileceği gibi bu düşey fosfor çizgileri ve yarıklar çok ince ve birbirine çok yakın olduğu için üç ana rengi oluşturan mavi, kırmızı ve yeşil fosfor çizgilerinin birleşimi, uzaktan bakıldığında tek bir çizgi gibi görülmektedir.

Trinitron tüpünde elektron ışınlarının geçebileceği bu; oluklar, (yonklar), gölge maskesi

tipi tüplerdeki deliklerden çok daha fazla bir alan kapladığı için, elektron ışınları çok daha az kayıpla geçerler ve fosfor tabakalarına ulaşırlar. Bu ise aynı; şiddetteki gerilim farkları ile daha parlak bir görüntü demektir. Bir elektron demetinin bir yarıktan geçirilmesinin, bir deliğe oranla çok daha kolay olduğu düşünülürse, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Yine aynı sebepten dolayı bu tip tüpler, harici manyetik alanlardan daha az etkilenirler.

Diğer bir avantaj da, tüpün geometrisinden dolayı ışınların istenilen noktaya

düşürülmesinin çok daha kolay sağlanabilmesidir. Tipik bir Trinitron tüpünde ekrana tatbik edilen yüksek gerilim 19 kV, focus elektroduna

tatbik edilen gerilim 400 V, ikinci gri gerilimi ise 240-450 V olup bu değerler gölge maskesi tüpüne oranla oldukça düşüktür.

Page 70: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 68

7. PAL TV ALICISI

Bir renkli televizyon alıcısı, genelde siyah-beyaz televizyon alıcısı ile prensip olarak benzerlik gösterir. Yalnız renkli televizyon alıcısında farklı olarak renkli resim tüpü, renk dekodlayıcı v.b. devreler bulunmaktadır. Şekil-7.1 deki renkli televizyon blok şemasında koyu çizgiler ile gösterilen devreler, siyah-beyaz televizyonlarda bulunmayan devrelerdir.

Görüldüğü gibi siyah-beyaz televizyondan farklı olanların başında resim tüpü gelmektedir. Ancak daha önce de anlatıldığı gibi bir renkli televizyon alıcısı, siyah-beyaz yayınları da görüntüleyebilmekledir.

Şekil-7.1. PAL renkli alıcı blok şeması.

Tuner : Tunerin görevi antenden gelen zayıf sinyalleri kuvvetlendirmek, istenilen istasyonları seçmek ve sinyalleri taşıdıkları bütün bilgilerle birlikte ara frekans (i.f) adı verilen daha alçak bir frekansa dönüştürmektir. Hatırlanacağı gibi seçilen bu sinyaller modüle edilmiş; olarak hem ses ve hem de görüntü taşıyıcı frekanslarını içermektedir. Tuner katları genel olarak üç kademeden oluşurlar. Bunları sırası ile r.f. yükseltici, mixer ve dahili osilatör olup Şekil-7.2. de blok olarak gösterilmiştir. Böylece r.f. yükselteç katı tarafından kuvvetlendirilen sinyaller, dahili (lokal) osilatör tarafından üretilen sinyal ve mixer katında karıştırılırlar. Mixer çıkışında oluşan tork frekansları, seçilen kanal frekansı ne olursa olsun, daima i.f. frekansını verir. Bu, kanal seçimi esnasında lokal osilatör frekansının da değiştirilmesi ile mümkün olur.

Bazı alıcılarda ise bu işlem, elektronik olarak ve kondansatör diyotları vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Bu diyotlar bildiğimiz p-n diyotlarına benzer olup iki uçları arasındaki kapasitans, tatbik edilen ters gerilim ile değişmektedir.

Page 71: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 69

Şekil-7.2. Tuner blok şeması

Günümüz modern televizyon alıcılarında, iyi bir seçicilik sağlayabilmek ve yakın kanalların karışmasını önleyebilmek için tuner katında dört akort devresi bulunmaktadır. Bunlardan biri lokal osilatör katında, ikisi r.f. yükselteç katında, birisi ise r.f. yükselteç ile mixer arasında 6ulonmnktodır. Ancak islaryon sayısı oz olan ve kanallar arasında karışma tehlikesi bulunmayan bazı ülkelerde Gretilen televizyon alıcılarında bu sayı, ikide kalabilmektedir. Tuner devrelerinde, yüksek kaliteli özel u.j.t. transistörleri kullanılmaktadır.

IF katları : Tuner çıkışından elde edilen i.f. sinyalleri, i.f. katlarında tekrar kuvvetlendirilirler. Bu sinyallerin frekansları, artık u.h.f. frekanslarına göre oldukça düşürülmüş olduklarından bu katlarda normal transistörler kullanılabilir. Ayrıca i.f. katlarında kullanılan filtre devreleri vasıtası ile sadece video ve ses sinyalleri geçirilir, istenmeyen diğer sinyaller süzülerek yok edilir. Böylece i.f. devrelerinde hem seçicilik, hem de amplifikasyon işlemleri gerçekleştirilmiş olur.

Görüntü o.k.k. : Otomatik kazanç kontrol’u genel olarak hem tuner r.f. yükselteç devrelerine, hem de i.f. katlarına tatbik edilir. Bu devrelerin görevi, sinyal şiddeti azaldığında yükselteçlerin kazancını artırmak, sinyal şiddeti ; yükseldiğinde ise kazancı düşürmektir. Böylece görüntü dedektör devrelerinin, değişen istasyon çeşitlerine ve antene gelen sinyal şiddetlerinin farklılıklar göstermesine rağmen hemen hemen sabit genlikte bir görüntü sinyali olmaları sağlanmış olur. Yükselteçlerin kazanç miktarlarını belirleyen gerilim değerleri ya video sinyalinin “siyah” seviyesine göre, ya da satır senkranizasyon darbelerinin genliklerine göre oluşturulurlar. Bu seviye ve genlikler bir diyot ve filtre devrelerinden geçirilerek d.c. gerilimi de arttırır. Yükselteçler ise, kontrol gerilimleri arttıkça kazançları azalacak şekilde tasarımlandıkları için çıkıştaki sinyal genliğinin aynı seviyede kalmalarını sağlayacaktır. Benzer durum, girişte sinyal seviyesinin azalması halinde de geçerlidir. Bu takdirde azalacak olan d.c. gerilim değeri, yükselteçlerin kazancını artıracağı için çıkış yine sabit bir değerde kalacaktır. Anlaşılacağı gibi kontrol geriliminin azalıp çoğalması, doğrudan doğruya antenden alınan sinyal şiddeti ile orantılıdır. Ancak eğer tuner r.f. yükseltecinin kazancı gereğinden önce azaltılırsa, bu takdirde sinyal/parazit oranı kısa bir süre için düşer ve karlı bir görüntü meydana gelebilir. Bunu önlemek için yükseltece tatbik edilen kontrol gerilimi, bir geciktirme devresinden geçirilerek uygun bir süre geciktirilir.

Page 72: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 70

Görüntü Dedektörü : Böylece algılanarak i.f. frekansına indirgenen sinyal, görüntü dedektörüne aktarılır. Görüntü Dedektörünün görevi, vericide taşıyıcı Frekans ile modüle edilmiş "bilgi"lerin tekrar asılları haline dönüştürülmeleri, yani demodüle edilmeleridir.(Şekil-7.3.) Dolayısıyla görüntü dedektör çıkışı, hem Iüminans, hem de kroma sinyallerini içeren kompozit sinyal olmaktadır.

Şekil 7.3. AM modülasyonu ana prensibi Siyah-beyaz bir alıcıda görüntü dedektör devresi çıkısı, video yükselteç devresinde kuvvetlendirildikten sonra doğrudan doğruya resim tüpünün katoduna tatbik edilir. Çünkü görüntü dedektör devresi çıkışında sadece lüminans (ışık parlaklık şiddeti) sinyali bulunmaktadır. Halbuki renkli bir alıcıda, resim tüpüne tatbik edilmeden önce kompozit sinyalden kroma bilgilerinin ayrılması gereklidir.

Ses kanalı : Görüntü dedektörü çıkışında sinyal, hem görüntü (video) ve hem de ses frekanslarını içermektedir. Daha önce de bahsedildiği gibi televizyon sistemlerinde ses, FM (frekans modülasyonu) ile gönderilmektedir. Görüntü dedektörü çıkışında elde edilen kompozit sinyalin ses bileşenini ayırmak için bir Filtre devresi kullanılır. Örneğin İngiliz

Page 73: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 71

PAL sisteminde kompozit sinyalin ses bileşeni, 6 MHz de bulunmaktadır. Dolayısı ile bu sinyal 6 MHz lik bir filtre devresinde geçirilerek ses bileşeni ayrılmış olur. Daha sonra ayrılmış olan bu ses bileşeni, bir FM demodülotör devresinden geçirilerek yükseltilir ve hoparlöre tatbik edilir. FM demodülatör devresinden önce basit diyot devreleri ile bu sinyalin fazla genlikleri kırpılır. Modülasyon tipi FM olduğu için, bu genlik kırpmalarının ses bilgileri açısından hiç bir olumsuz etkisi olmaz. Tam tersine FM dedektörünün görevini daha verimli bir şekilde yapması sağlanmış olur.

Lüminans kanalı : Görüntü dedektörünün diğer bir çıkışı da, lüminans (veya Y) kanalı yükselticisine tatbik edilir. Bu kısım, siyah-beyaz televizyon alıcılarındaki video yükselteç katı ile aynıdır. Lüminans kanalında ayrıca parlaklık ve kontrast ayarları da bulunmaktadır. Parlaklık ayarı, resim tüpüne tatbik edilen d.c. ön gerilimlerin değiştirilmesi ile, kontrast ayarı ise lüminans sinyalinin şiddetinin değiştirilmesi ile gerçekleştirilir. Lüminans kanalı çıkışı doğrudan doğruya resim tüpünün üç tabancasının katotlarına bağlanır. İlerde de anlatılacağı gibi lüminans kanalının bant genişliği, görüntünün tam olarak oluşabilmesi için 5,5 MHz gibi oldukça geniş olmak zorundadır. Halbuki kroma kanalında 1 MHz lik bir bant genişliği yeterli olmaktadır. Aynı sinyal, bant genişlikleri farklı iki ayrı kanala birlikte tatbik edildiğinde, bent genişliği dar olan kanalda bir gecikmeye uğramaktadır. Bu yüzden lüminans sinyali, 600 ns. lik bir gecikmeye uğratılmakta, böylece resim tüpüne kroma sinyalleri ise aynı anda ulaşmaları sağlanmaktadır.

Lüminans kanalı için gerekli bu bant genişliği, özel devre tasarım teknikleri ile sağlanmak ve yüksek frekans kompanzasyon devreleri sık sık kullanılmaktadır. Ayrıca satır ve alan taramalarının bitiminde elektron ışınlarını satır ve alan başlarına geri dönmeleri sırasında görüntü oluşmasını önlemek "off" duruma geçiren devreler de gereklidir.

Otomatik Kazanç Kontrol (O.K.K.) gerilimi de daha önce bahsedildiği gibi

lüminans sinyalinden elde edilmekte olup bu amaçla çok değişik (O.K.K.) devreleri mevcuttur.

Senkron ayırıcı : Lüminans sinyalinin bir çıkışı da, senkron devrelerini sürmektedir. Bunlardan senkron ayırıcı, oldukça basit bir devre olup lüminans sinyalinden görüntü sinyallerini ayırmakta, geriye sadece senkron darbelerini bırakmaktadır. Şekil-7.4. de gösterilmiştir. Satır ve olan senkron darbeleri de birbirinden ayrıldıktan sonra ilgili zaman bazı devrelerine gönderilirler. Hatırlanacağı gibi senkron darbeleri, satır ve alan taramalarının verici ile senkronize olarak aynı anda gerçekleştirilmesini sağlıyorlardı.

Burada, bazı alıcıların o.k.k. kontrol gerilimlerini senkron ayırıcıdan elde ettiklerini belirtmekte yarar görmekteyiz.

Page 74: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 72

Şekil - 7.4. Senkron ayırıcının basitleştirilmiş prensibi.

Zaman bazları : Daha önce de anlatıldığı gibi ekran üzerinde elektron ışınlarının yatay ve dikey taramaları, satır ve alan zaman bazları tarafından organize edilmektedir. Bu işlem, zaman bazları tarafından kontrol ettiği saptırma bobinleri yardımı ile gerçekleştirilmektedir. Aslında bir elektron ışınının enlemesine ve boylamasına ekranın bir ucundan diğer ucuna kadar saptırılabilmesi, oldukça büyük elektromanyetik kuvvetler gerektirmektedir. İşte bu amaçla resim tüpünün boyun kısmında bulunan saptırma bobinleri kullanılmaktadır.

Satır zaman bazı devresi çıkışı ayrıca, 25 kVoltluk nihai anod gerilimi üretilmesinde de

kullanılır. Bu yüksek gerilim ya satır zaman bazı darbeleri ile tetiklenen ayrı bir üreteçten, ya da satır zaman bazı devresinde bulunan bir transformatör çıkış gerilimi (8 kV) üç kat arttırılarak elde edilir. Günümüz alıcıları, daha çok ikinci yöntemi kullanmaktadırlar.

Bu tip alıcılarda ayrıca 25 kV'luk gerilim devresinde akım sınırlama mekanizmaları

mevcuttur. Böylece dikkatsizce ve yanlışlıkla parlaklık kontrolü gerektiğinden fazla açıldığında, tüp'ün hasar görmesi ve gölge maskesinin aşırı ısınması önlenmiş olmaktadır.

Renkli resim tüplerinde Focus (netlik) ayarı, siyah-beyazlarda olduğu gibi manyetik olarak

yapılamaz. Çünkü tatbik edilecek bu manyetik alanlar, renklerin saflığını ve elektron ışınlarının açılarını bozar. Bu amaçla renkli resim tüplerinde özel olarak focus (netlik) elektrotları bulunmaktadır ve gerilimlerini yüksek gerilim trafosundan almaktadırlar.

Güç kaynağı : Günümüzdeki renkli televizyon alıcılarının pek çoğu ya şebeke ceryanı ile, ya da akü gerilimleri ile çalışabilecek şekilde tasarlanmışlardır. Alıcılardaki güç kaynağı devreleri, bu gerilimleri çeşitli d.c. gerilimlere çevirerek transistörleri, entegre devreleri, lambaları beslemektedirler.

Transistörlü alıcılarda, şebeke gerilimindeki değişimleri sabit tutacak elektronik regülatörler de mevcuttur. Ayrıca çeşitli devreleri aşırı akım ve gerilimlere karşı koruyan devre

Page 75: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 73

elemanları da mevcuttur. Bunlar ya manuel olarak reset edilir, ya da kendi kendilerine eski konumlarına dönerler.

Renk dekodlayıcı : Renkli televizyon alıcılarının en önemli devreleri, renk dekodlayıcılardır. Bu konu ile ilgili oldukça geniş bilgi, geçen bölümde mevcut olup gerektiğinde bu bölümün tekrar gözden geçirilmesinde yarar vardır.

Kroma kanalı : Kroma kanalını oluşturan devreler, Şekil-7.5. deki blok diyagramda gösterilmiştir. Görüleceği gibi başlıca devreler iki adet kroma yükselteç katı, bunlara bağlı o.k.k. ve renk öldürücü devreler, gecikme devresi sürücüsü, PAL geciktirme devresi ve PAL metrixdir. Diğer devreler ise ilerde anlatılacaktır. Şimdi kroma kanalında neler olduğunu baştan itibaren görelim: Görüntü dedektöründen gelen sinyal, bir yüksek-geçiren filtre üzerinden birinci kroma yükseltecine aktarılır. Kroma bilgileri 4,43 MHzz etrafında bulunduğundan dolayı yüksek-geçiren filtre buradaki bütün bilgiyi geçirir, buna karşılık daha düşük frekanslı lüminans sinyalleri yok edilir. Böylece birinci kroma yükseltecine sadece kroma sinyallerinin ulaşması sağlanmış olur. Bu sinyal daha sonra ikinci kroma yükselteci ve gecikme devresi sürücüsü tarafından tekrar kuvvetlendirilir. Genel olarak bu yükselteç katlarının Frekans bandı, 3,43 MHz-5,43 MHz olarak ayarlanmıştır.

Şekil -7.5. Renk dekodlayıcı kroma kısmı blok şeması

Kroma sinyalinin şiddeti (seviyesi) hem manuel olarak renk kontrol düşmesi ile, hem de ilk kroma yükselteç katında o.k.k. devresi ile ayarlanmaktadır. İkinci kroma yükselteç devresi ise "renk öldürücü” tarafından kontrol edilmektedir. Bu organizasyon alıcıdan alıcıya değişirse de prensip, hepsinde aynıdır.

Burada da otomatik kazanç kontrole, yükseltecin kazancının bir d.c. gerilim ile azaltılıp çoğaltılması ile gerçekleştirilmektedir. Bu d.c. gerilim, kroma sinyalindeki renk patlamalarının genlikleri ile orantılı olup bunların doğrultularak filtre edilmeleri neticesinde elde edilir.

Page 76: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 74

Şekildeki ikinci kroma yükselteç katının görevi, sadece siyah-beyaz yayınlarda kesime gitmektir. Böylece siyah-beyaz yayınlarda kroma kanalının devre dışı kalarak alıcının siyah-beyaz olarak çalışması sağlanmış olur. Eğer bu işlem yapılmamış olsaydı, kromo kanalından gelecek parazitik renk sinyalleri, görüntünün distorsiyonuna sebep olabilirdi.

Renk öldürücü devre, renk patlamaları sayesinde her hangi bir renkli yayın tesbit ettiğinde,

2nci kroma yükseltecini iletime geçirerek renk sinyallerinin resim tüpüne ulaşmasına müsaade eder.

Bundan sonra gecikme devresi sürücüsü çıkışına gelen kuvvetlendirilmiş kroma sinyali,

hem PAL gecikme devresine hem de PAL matrix devresine tatbik edilir. Burada kroma sinyali "faz hassasiyetinden' arındırılarak V ve U bileşenleri kesin olarak ayrılır ve ilgili dedektörlerine gönderilir.

PAL fonksiyonu : PAL fonksiyonu, sinyaller acısından geçen bölümde daha önce incelenmişti. Ancak konunun oldukça önemli olmasından dolayı yeniden ve televizyon alıcısı açısından da incelenmesinde fayda vardır. PAL gecikme devresi ve PAL matrix devresinin prensip şeması, Sekil-7.6. da gösterilmiştir. Bazı alıcılarda aynen böyle bir devre kullanılmakta, bazılarında ise daha değişik devreler tercih edilmektir. Ancak devre nasıl olursa olsun, elde edilen sonuç aynı olmaktadır.

Gecikme devresi sürücü transistörünün bazına tatbik edilen kroma sinyali, kollektör

devresinde bulunan Tl transformatörünün primerinde yükseltilmekte, sekonderi üzerinde gecikme devresine kuple edilmektedir. Kroma sinyali ayrıca doğrudan doğruya Pl trimpotu üzerinden de çıkışa aktarılmaktadır. Böylece T2 çıkışı transformatörü kroma sinyalini iki ayrı yerden almaktadır. Birincisi gecikmiş olarak gecikme devresinden, ikincisi ise doğrudan doğruya Pl üzerinden. İşte T2 transformatörünün görevi, bu gecikmemiş kroma sinyallerini toplayarak ve çıkartarak (matrix işlevi) faz modülasyonunu "çözmek"tir.

Şekil - 7.6. PAL geciktirme hattı ve matrix

Devrenin çalışma prensibi ise; şu şekildedir: TP transformatörü orta uçlu olduğu için üzerinde bu iki sinyalin hem toplamı, hem de farkı oluşmaktadır. A sargısında, gecikme devresinden gelen sinyal ile Pl trimpotundan gelen sinyal orasında tam 180 derece faz farkı vardır. Halbuki B sargısında bu iki sinyal aynı fazdadırlar. Böylece sinyal şiddetleri aynı olduğu farz edildiğinde A sargısındaki sinyaller birbirini yok eder, B sargısındakiler ise birbirine eklenerek iki katı şiddetinde bir sinyal oluştururlar.

Page 77: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 75

Önce bu işlemin U sinyali üzerindeki etkisini görelim: U sinyalinin bindirildiği yardımcı taşıyıcı, bir birini takip eden şartlarda faz değişikliğine uğratılmadığı için her taranan satırdaki taban fazı aynıdır. 63,934 mikrosaniye olan gecikme süresi, tam tamına bir satır tarama süresine eşit olduğu için de toplama işleminin sonucunda U+U= 2U ve çıkarma işleminin sonucunda U-U= 0 elde edilir. Bu yüzden de T2 transformatörünün B sargısının alt ucu doğrudan doğruya U kroma dedektörüne bağlanır. Böylece U kroma dedektörü sadece U sinyallerini alabilir. V sinyallerini ise alamaz.

V sinyalleri de bu devrede aynı işleme tabi tutulur Ancak işlemin sonucu, U

sinyallerindekinden farklı olur. Çünkü geçen bölümden de hatırlanacağı gibi V sinyallerini bindirildiği yardımcı taşıyıcının fazı, birbirini takip eden satırlarda 180 derece değiştiriliyordu. Böylece devrenin çıkartma işlemini gerçekleştiren kısmı bir satırda gecikme devresinin yarattı§ı ikinci bir 180 derecelik faz farkından dolayı "pozitif" Fazlı V sinyalini, diğer satırda ise "negatif" Fazlı V sinyalini görür. Bu iletimin net sonucu ise bir satırda (+V) - (-V) = +2V, takip eden satırda ise (-V)-(+V)= -2V olur. Çıkartma işlemi T2 transformatörünün A sargısında gerçekleştirildiği için bu sargının üst ucu doğrudan doğruya V kroma dedektörüne bağlanmıştır. Tabii bu çıkış ucu, U sinyali için her satırda aynı çıkartma işlemini gerçekleştirdiği için hiç bir U sinyali içermez.

Özet olarak U kroma dedektörü sadece U sinyallerini, V kroma dedektörü de sadece V

sinyallerini olabilir. Böylece U ve V sinyallerinin "bilgi" taşıyan kısımları artık fazları değil, sadece genlikleridir. Dolayısıyla sistemin bu noktadan sonra sebep olabileceği faz hataları, renkler üzerinde olumsuz bir etkiye yol açamaz. Bu aşamada U ve V sinyallerine, 90 derece faz farkı ile referans sinyalin ilave edilmesi gerekmektedir. Bu, vericideki yardımcı taşıyıcının U ve V sinyalleri ile aynı şekildeki modülasyonunu simüle etmek için, gereklidir. Ayrıca V detektörü girişindeki + V kroma sinyallerinin de nötralize edilip (-) işaretinin yok edilmesi şarttır. Şekil-7.7. daki Pl trimpotu ile de bu devrenin işlevini tam olarak yapabilmesi için gerekli geciktirilmiş ve direk olarak alınan sinyallerinin genliklerinin eşitlenmesi ayarı yapılır.

Tekrar Şekil-7.6 ya dönecek olursak görüleceği gibi U kroma detektörüne uygulanan

referans sinyali, 90 derecelik bir faz farkına uğratılmaktadır. V kroma detektörüne uygulanan referans sinyal ise 180 derecelik bir PAL anahtarlama devresinden geçirilerek yukarıda bahsedilen -V kroma sinyalinin (-) işaretinin nötralize edilmesi işlemi gerçekleştirilir,

Patlama ve referans sinyal kanalları : PAL dekodlayıcının diğer bir kısmı da, Şekil-7.7. deki blok diyagramı da gösterilmiştir. Burada patlama (Burst) kapısı ve yükselteci, kroma kanalından gelen kompozit kroma sinyalini alarak işleme tabi tutar. "Patlama kapısı” bir transistörden ibaret olup satır tarama frekansı ile anahtarlanmaktadır. Böylece bu transistör, sadece renk patlamaları süresince iletime geçmekle, satırları oluşturan resim bilgileri süresince ise kesimde (off) kalmaktadır. Bu do demektir ki bu blok'un cıkışı sadece birbiri peşi sıra gelen renk patlamalarından ibaret olup hiç bir resim bilgisi taşımamaktadır.

Page 78: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 76

Şekil-7.7. Referans ve patlama kanallarının blok şeması

Dikkat edileceği gibi bu “patlamalar” aynı zamanda o.k.k. (otomatik kazanç kontrolu) devresine de gönderilmektedir. Diyotlor vasıtası ile d.c. gerilime dönüştürülen bu darbeler, yükseltecin kazanç oranını belirlemektedirler. Renk patlamalarının asıl görevi ise bir faz dedektörüne tatbik edilerek fazlarının, referans sinyal üreteci tarafından üretilen sinyale göre olan farklarının mukayese edilmesidir. Bu amaçla da referans sinyal, bir "örnek halka" üzerinden faz dedektörüne gönderilmektedir.

Referans sinyal üreteci, kristal kontrolü bir osilatördür. Ancak daha önce tuner konusunu anlatırken bahsettiğimiz gerilim kontrolü kapasitans diyotları yardımı ile ince faz ayarlamaları yapılabilir. Bu amaçla kapasitans diyotlarının kontrol gerilimlerini değiştirmek yeterlidir. Bilindiği gibi doğru bir kroma demodülasyonu için, alıcıda üretilen referans sinyalinin fazı ile vericiden gönderilen yardımcı taşıyıcının fazı, hemen hemen aynı olmak zorundadır.

Faz dedektörü : Referans sinyalin fazının daima sabit kalması için kapasitans diyotlara giden kontrol gerilimini sağlamak, faz dedektörünün görevidir. Bu işlem de oldukça basittir. Çünkü renk patlamalarının ortalama fazları, kesin olarak vericiden gönderilen yardımcı taşıyıcının fazına eşittir. Faz dedektörü, girişine uygulanmış olan patlamaların fazı ile referans sinyalin fazı arasında her hangi bir fark olması halinde çıkışında bu fark ile orantılı olarak bir d.c. gerilim oluşturur. Bu gerilim de kapasitans diyotlara kontrol gerilimi olarak uygulanarak faz farkını yok edici yönde referans sinyalinin fazını kaydırır. Böylece referans sinyalin fazının her zaman için renk patlamalarının, dolayısı ile de vericiden gönderilen yardımcı taşıyıcının fazı ile aynı olması sağlanmış olur. Fazı bu şekilde düzeltilmiş olan referans sinyal, daha sonra Şekil-7.6. de gösterilen devreler üzerinden V ve U kroma dedektörlerine gönderilir.

Tanıtma darbeleri : Daha önceki bölümlerde anlatıldığı gibi renk patlamalarının fazları, bir satır taraması esnasında -U kroma eksenine göre +45 derece, bir sonraki satır taraması esnasında ise -45 derece açı yapmakta, bu durum böylece sürüp gitmektedir. Bu faz salınımları, kroma sinyalinin Faz salınımları ile karşılaştırılarak +V ve -V satırları (tek sayılı satırlar ve çift sayılı satırlar) belirlenir. Bu suretle PAL anahtarının hatasız olarak senkronizasyonu sağlanır.

Page 79: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 77

Faz dedektörü acısından fazların bu salınımı, bir faz modülasyonu olarak dikkate alınır ve çıkışta satır frekansının yarısı frekansında darbeler üretilir. İşte bu darbelere tanıtma darbeleri adı verilir ve bir "bistable" devresine gönderilir. Bu devrenin gereği, + kroma senkronizasyonu bozulduğunda “zaman bazı” tetikleme darbelerine engel olarak senkronizasyonun yeniden kurulmasını sağlamaktır.

Video kısmı : Renk bölümünün son kısmı, renk farkı sinyallerinin oluşturularak yükseltildiği ve resim tüpünün grid'lerine gönderildiği video kısmıdır. Bu işlemlere ait blok diyagram, Şekil-7.8. de gösterilmiştir.

V ve U dedektörlerinin çıkışı, R-Y ve B-Y renk farkı ön yükselteçlerinden geçirilirler. Ayrıca R-Y ve B-Y sinyalleri, bir matrisi ile birleştirilerek G-Y sinyali elde edilir.

Şekil-7.8. Video bölümü blok şeması

G-Y Matrixi : G-Y sinyalinin elde edildiği matrix’in çalışma prensibi, Şekil - 7.9. daki basit devre yardımı ile kolayca anlaşılabilir R1 ve R2 dirençlerinin değerleri uygun bir şekilde seçildiğinde, R-Y ve B-Y sinyalleri tam oranında karışarak çıkışta G-Y sinyalini oluştururlar. İki tamamen farklı sinyalden nasıl olupta G-Y sinyoli oluştuğunu daha iyi anlayabilmek için, aşağıdaki matematiksel işlemleri takip edelim:

Bilindiği gibi % 100 bir Y sinyali 0,30R + 0,59G + 0,11 B ye eşit olup bu da aynı zamanda 0,30Y + O,59Y + 0.11Y ye eşittir. Eğer ikinci ifadeyi birinci ifadeden çıkartırsak,

0 = 0,30 (R-Y)+0,59(G-Y)+0,11(B-Y) veya - 0,59 (G-Y)=0,30 (R-Y)+0.11 (B-Y) veya - (G-Y)=0,30/0,59 (R-Y) + 0,11/0,59 (B-Y)

Page 80: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 78

ifadeleri elde edilir. İşte şekil-5.28. deki Rl ve R2 dirençlerinin değerleri, R-Y ve B-Y sinyallerini sırası ile 30 / 59 ve 11 / 59 oranlarında karıştıracak şekilde seçilir. Konunun daha da iyi anlaşılabilmesi için şekil'in yanında sinyallerin dalga şekilleri de çizilmiştir.

Şekil-7.9. G-Y matrixi ve dalga şekilleri

Grid adaptasyonu : Ön yükselticilerin sürdürdüğü yükselticilerin çıkışında yeterince kuvvetlenmiş olan renk farkı sinyalleri, resim tüpünün grid'lerinde belirirler. Be esnada “grid adaptasyonu” adı verilen önemli bir işlemin gerçekleştirilmesi gereklidir. Şeki1 -7.10. daki şekilden de görüleceği gibi renk farkı sinyalleri, nokta nokta ile çizilmiş bir simetri eksenine göre pozitif ve negatif salınımlar göstermektedirler. İşte bu eksenler, belli bir d.c. gerilim değerine yükseltildikten sonra grid'lere tatbik edilirler. Bu işlem, resim tüpü tabancalarının ön gerilimlerinin koymaması ve sistemin siyah-beyaz televizyon sinyalleri ile de çalışabilmesi için gereklidir. Dolayısı ile her renk-farkı yükselteci, satır darbeleri tarafından ikaz edilen d.c. gerilim yükselteci devre içermektedir. Bu işlem sonucunda her grid, bir satır tarama peryod'a boyunca belli bir d.c. gerilim "görmektedir." Tabii siyah-beyaz sinyallerde renk-farkı sinyalleri olmadığı için gridlerde sadece d.c. ön gerilimler bulunmakta, lüp katotlarındaki video sinyalleri de bu d.c. gerilimleri referans alarak çalışmaktadırlar. Halbuki renkli sinyallerde gridlerdeki bu d.c. ön gerilimlerin altında ve üstünde renk-farkı sinyalleri salınmakta, renkleri oluşturan işlev de bu olmaktadır. Siyah-beyaz sinyallerde lüminans kanalı resim bilgisini her üç katoda birden aynı onda göndermekte, yukarıda do anlatıldığı gibi gridlerde sabit birer d.c. gerilim bulunmaktadır. Renkli sinyallerde ise gridlerde renk farkı sinyalleri, katodlarda ise -Y sinyali bulunmaktadır. Bu -Y sinyali gridlerdeki renk-farkı sinyallerine eklenmek sureti ile ana renkler elde edilir. Örneğin (R-Y) +Y bize R (kırmızı) ana rengini, (G-V) +Y G (yeşil) ana rengini, (B-V) +Y ise B(mavi) ana rengini vermektedir. (Katodtaki -Y, grid'de +Y demektir.) Katot ve grid'lerdeki sinyaller, Şekil-7.10. da gösterilmiştir. Katot ve grid sinyallerini toplanması ile elde edilen ana renk sinyalleri ise (standart stüdyo renk çubukları görüntüsü için) Şekil-7.11. de görülmektedir.

Page 81: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 79

Şekil-7.10.

Şekil-7.11.

Ana renk sürücüsü : Günümüzdeki bazı modern renkli televizyon alıcılarında, ana renklerin elde edilmesi için -Y sinyali ile renk-farkı sinyallerinin matrixleme işlemi, ayrı bir devre ile gerçekleştirilmektedir. Bu tip alıcılarda gridler ise renk-farkı sinyalleri yerine kontrol edilebilen d.c. gerilimler ile beslenmektedir. Böylece katotlara da -Y sinyali yerine doğrudan doğruya üç ana renk sinyali

Page 82: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 80

R.G. ve B tatbik edilmektedir. Şekil-7.12. de be tip bir ana renk sürücü devrenin blok şeması görülmektedir. Bu işlemi gerçekleştirmek için özel amaçlı entegre devreler kullanılmaktadır.

Şekil-7.12. Renk sürücü sistem prensip şeması

Page 83: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 81

8. RENKLİ TV UZAKTAN KUMANDA ÜNİTESİ

8.1.Kontrol Devresi

Giriş : SAA1293 Entegresi (Microcomputer) mikro bilgisayar görevi yapmaktadır. Renkli televizyonlarda kanal arama ve bant seçme görevlerini işlemsel (Processorize) olarak uzaktan kumanda devresi yardımıyla yapılmaktadır. Sistemin üretim sırasında programlanmış belleği olduğu gibi ayrıca istenildiği şekilde ayrıca programlanabilir. Toplam 5 adet Entegre devre ile tüm fonksiyonlar gerek cihaz üzerinden, gerekse uzaktan, kızıl ötesi ışınlar (İnfrated-I.R.) ile kontrol edilebilir.

Şekil-8.1. Komple bir uzaktan kumanda ünitesinin blok diyagramı

- SAA 1250.1 Kızıl ötesi verici Entegre devresi - TBA 2800 Kızıl ötesi ışınların ön yükselteç entegre devresi - SAA.1293 Uzaktan kumanda alıcısının (Mikro bilgisayarı) hafıza entegre devresi - CD 4066 Otomatik arama entegre devresi (Ring counter)

8.2 Devrenin Teknik Özellikleri

Besleme gerilimi olarak devreye Tunerden 110 Volt DC gerilim 12 DC ve EHT’den 12 Volt DC olmak üzere 3 değişik besleme uygulanır. Bilgi kızıl ötesi dalgalarla pree Amplifikatör katına iletilir. Komutlar 15 pals (darbe) ile elde edilen 12 bitlik palcatleri ile gönderilir. İletişim (haberleşme) PMC (Pulse Coded Mod.) sistemi ile yapılır.

Uzaktan kumanda vericisinin tuş takımı, ses parlaklık, kontrast, Muting, Stand-by , ince ayar (Fine Tuning), program arttırma (Dekad) “D+”, 0-9 program seçici düğmeleri ve AV’den oluşur. Analog fonksiyonlar open drain çıkışlıdır. Çıkışların değişim toplam 64 adımda (stop) yapılır. Toplam değişim oranı 6 adım/saniye hızı ile yapılır.

1- Açma kapama anahtarı : Tv’yi açıp kapamaya yarar, bu tuşa basıldığında (Led

göstergede) “1” sayısı çıkar, dolayısıyla 1 nolu program seçilmiş olur. Birkaç saniye sonra ses ve görüntü ekrana gelecektir. Açıp- kapama işi anahtar üzerindeki (Over-

Page 84: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 82

ride) kontağı ile sağlanmaktadır. TV’de enerji kesilip tekrar geldiğinde stand-by’da kalır. Açma – kapama düğmesine basıldığında sistem açılır. Uzak komutadaki (Tele pilot) program tuşlarına basılarak veya TV üzerindeki ON tuşuna basılarak stand-by’dan çıkılabilir. Bu durum piyasada üretilen uzaktan kumanda sistemlerinde daha farklı olabilir.

Stand-by konumunda her iki basamağın (Display’de) dokuz segmentleri yanar. Stand-by durumunda sistemde O.S.C, reset devresi ve uzak komutada (Tele pilot) kod çözümü katı gerektiğinde stand-by’dan çıkmak amacıyla sürekli beslenir. Bu kartların besleme gerilimi Açma – kapama anahtarı dışında hiç bir yerden kesilmez.

2- U.K (Uzaktan Kumanda) Alıcısı : Uzaktan kumanda vericisi (Tele pilot) tarafından

gönderilen komutları algılar ve çözümler. Algılayıcının komutlar algılayabilmesi için uzaktan kumanda vericisinin (Tek pilot) Lens bulunana ucu ile TV’deki algılayıcının (Remote sensor) birbirini görmesi gerekmektedir. İkisi arasında bir cisim bulunduğunda TV komutları algılayamaz.

3- LED Göstergesi (Display) : Kontrol tuşlarından ya da Tele pilottan verdiğiniz

komutları gösterir. Yanında iki işaret birden (∆∇) bulunan tuşlar çift işlevlidir. Söz konusu ayarı düşürmek için tuşun soluna (∇), yükseltmek için (∆) tuşuna basınız.

4- Renk, Ses, Kontrast ve Parlaklık Ayarları : Bu tuşlar ayarları dilediğiniz gibi değiştirmeye yarar. Söz konusu niteliği arttırmak için tuşun (∆) sağ tarafına, azaltmak için ise (∇) tarafına basınız.

Kontrast ayarını, resmin aydınlık ve karanlık alanlarını dengelemek için yapılır. Parlaklık ayarı ile resmin genel parlaklığını ayarlarken en karanlık alanlarının da fark edilir olmasını sağlanır. Renk ayarını, renklerin doğal yoğunluğu doğrultusunda yapılması gereklidir. Doğal ten rengi iyi bir yol göstericidir.

Ses, kontrast, parlaklık, renk ayarları yapıldıktan sonra (Memory) hafıza tuşuna basılarak bilgi kilitlenir. Bundan sonra TV’yi her açtığımızda bilgiler bu düzeyde olacaktır. Ayarları zaman zaman değiştirsek bile uzaktan kumanda cihazının üzerinde bulunan “Normal” tuşuna basılarak tekrar aynı duruma getirilir.

5- Program seçme tuşu : Sistem 55 ayrı programı hafızaya alabilmektedir. Ön panelde bulunan program seçimi için program seçme tuşunun sağına (∆) basarsak program numaraları 0’dan 55’e kadar teker teker yükselirler. Aynı şekilde (∇) tuşuna basmakla teker teker düşer.

6– Kanal ayarı ve hafıza : TV’nin kanal ayarı manuel olarak yapılabildiği gibi, otomatik kanal arama (Automatic Search) tuşu yardımıyla yapılır. Ayrıca bu işlem tele-pilot ile de yapılabilir.

Program seçme tuşunu kullanarak, istenilen kanal seçilir. Kanal ayar tuşuna (Tunig) basılarak istasyon aranır. İstenilen istasyon bulunduğunda Led göstergesinde seçtiğimiz program numarası yanıp sönmeye başlar. Hafıza tuşuna (M) basarak kanalı hafızaya kaydederiz.

7- Otomatik kanal arama : Orijinal U.K cihazı olan TV’lerde otomatik kanal ayarlama fonksiyonları vardır. Program seçme tuşu ile istenilen program numarası seçilir ve otomatik kanal arama tuşuna basılır. Led göstergesinde otomatik arama sinyali belirir ve TV’nin ilk kanalı bulunduğunda otomatik arama duracak ve göstergede program numarası

Page 85: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 83

yanıp söner. Eğer bulunan yayın istenilen istasyon değilse veya görüntü kalitesi düşükse otomatik arama (A.S) tuşuna bir kez daha basılarak işlem devam ettirilir. Aranılan kanal bulunduğunda istasyon (M) hafızaya alınır. Bulunan istasyonun program numarasını değiştirmek istersek, yine program seçme tuşu ile yeni bir numara yazıp hafıza tuşuna tekrar basılarak değişir.

8- Açma Tuşu : Bu tuş TV’yi uzaktan kumanda cihazından (stand-by) fonksiyonu kullanılarak kısa süreli kapatıldığında, tekrar açılmak kullanılır.

8.3 Uzaktan Kumanda Alıcısının Çalışması :

SAA 1293 Entegresi ve MDA 2061, 128 bayt’lık hafıza entegre devreleriyle oluşturulan devre : Renkli TV’nin tüm kontrolleri buradan yapılmaktadır. Devrede toplam 5 adet entegre kullanılmıştır.

IC 01 SAA 1293 – Kontrol entegre devresi (UC) IC 02 MDA 2061 – (EEPROM) Hafıza entegre devresi (128 bayt) IC 03 CD 4066 – Otomatik arama entegresi (Ring counter) IC 04 LM 7805 – Regüle entegresi (Stand-by) IC 05 LM 7805 - Regüle entegresi (Besleme)

Devrenin analog fonksiyon çıkışları 10, 11, 33, 34 nolu uçlardır. (SAA 1293 Digit Count) bu uçlar open-drain uçları olup her biri tek bir transistörlü tampon devreleri ile televizyonun ana şasesine uygulanmıştır. Bant akışları olan 29, 30 nolu çıkışlarda open-drain çıkışlarıdır.

Bu 29,30 nolu çıkışlar; 3 transistörlü (T6-T7-T8. BC308) tampon devresi ve diyotlu bir kod çözücü devresi ile tuner katına bağlanmıştır.

Tuner gerilimi PL 07 soketinin bir nolu ayağından giren 110 Volt geriliminin regüle edilmesiyle elde edilir. Bu regülasyon T5 (BF 240) yüksek frekans transistörü, D13 (ZTK 33B) zener diyodu ile sağlanır. Bu tek transistörlü sürücü devresi, Entegrenin (SAA 1293) 13 nolu ayağından çıkar. Elde edilen tuner gerilim R28, R27, R26 – C17, C15 elemanları ile oluşturulan bir pasif filtreden geçirilerek tunere uygulanır. Stand-by devresi bir transistörlü çevirici-kuvvetlendirici devre ile ana şasedeki beslemeye bağlanmıştır. IC 1 (SAA 1203) 12 nolu girişi kızıl ötesi ışınlar ile elde edilen elektriksel kare dalga palsine dönüştürülen işaretlerin kod çözücü girişidir. İşaret sinyali bu girişe R2 (10 K) R3 (1 MΩ), C3 (10 nF), C4 (47 pF) elemanları ile oluşturulmuş basit bir filtre devresinden sonra uygulanır. Sistemin zamanlama sinyali 4,43 MHz’lik bir kristal ile elde edilir. MDA 2061 entegresine uygulanır. Devrenin sağlıklı çalışmasını etkileyen hassas kısımlardan biride Darlington bağlı iki adet NPN transistör ile (T9, T10) oluşturulmuş reset devresidir. Hem normal besleme gerilimi hem de stand-by gerilimi ile beslenen bu devre ilk gerilim uygulanması anında sistemin rastgele bir adres gözünden başlamayıp en başa dönmesini sağlar. Bu devrede R31 (2,2 KΩ) ve C19 (47 nF) elemanları (RC) gecikme ile reset işlemini sağlar.

Page 86: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 84

U.K Alıcısının Ön Paneli ve Tuş Takımı : Lastik pet altında kontak olarak kullanılan iletken yüzeyler vardır. Kontak durumlarında bu iletken yüzeyler, tuş takımı matrisinde gerekli noktaların kısa devre edilmesini sağlar. ICI (SAA 1293) entegresinin III ve II soketlerinden çıkan satır ve sütunların kısa devre edilmesiyle kontrol edilir. Aynı plaket üzerinde iki digitli ortak anodlu bir display vardır. Bu iki digit göstergenin aynı adlı segmentleri (a-b-c-d-e-f-g) kendi aralarında kısa devre edilip, PL 02 soketinden gelen satır hatları ile sürülür. Tuş takımının sütun hatları birinci ve ikinci digit segmentleri bir hattı ortak olarak kullanırlar. Bundan dolayı iki digitlik gösterge ardışık olarak (sıra ile) gözün farkına varamayacağı bir hızla yanıp sönerek görüntü ortaya çıkar. Bu ardışık sönme göstergelerin (Display) ortak anodlarının değişik zamanlarda sürülmesi ile sağlanır. SAA 1293 entegresinin 23- 24 nolu ayaklarından çıkan kontrol gerilimi ile yapılır. PL 02’den soketinden gelen bu sinyaller (A1-A2) T1, T2 transistörleri ile sürülür ve displayin ortak anodlarını besler.

Page 87: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 85

9. TV VERİCİLERİ ve LİNKLER

9.1.Giriş Bir televizyon vericisinin blok diyagramı; resim genlik modülasyonlu, ses frekans

modülasyonlu vericiden oluşur. Genellikle ses vericisi daha küçük, resim vericisi dha büyük güçte yapılır. Genellikle ses vericisinin gücü, resim vericisin gücünün on biri (1/10) kadardır. Türkiye’de ses vericisi frekans modülasyonludur.

Kristal osilatörün meydana getirdiği sinyaller, radyo frekans yükselteçlerinde

yükseltildikten sonra faz modülatörüne verilir. Mikrofomdaki ses de elektriksel sinyallere çevrildikten sonra ses frekans düzeltici devrelerde düzeltilip faz modülatörüne verilir. Bu iki sinyal faz modülatörünün çıkışında (FM) frekans modülasyonlu sinyale çevrilir. Bu FM çıkışı frekans çoğaltıcılardan sonra güç katına verilir. Yeteri kadar güçlendirilen bu sinyal Diplixer’e verilir. Resim vericisinde, radyo frekans sinyali kristal osilatörle elde edilir. Sonra frekans çoğaltıcı devrelerde çoğaltılarak istenilen frekans değeri elde edilir. Daha sonra radyofrekans güç yükselteçlerinde yeteri kadar yükseltilerek ızgara modülasyonlu kata verilir.

Resim sinyalleri ise kameralardan elde edildikten sonra, senkronizasyon devreleri yardımı ile birleşik resim sinyalleri haline gelir. Bu sinyaller resim yükselteç devrelerinde yeteri kadar yükseltildikten sonra modülatör devresine verilir. Bu sinyaller taşıyıcı dalga üzerine bindirilerek genlik modülasyonlu resim sinyallerine çevrilirler.

Televizyon vericileri, genellikle verici anteninin yakınında bir yere monte edilirler.

Televizyon linkleri ile stüdyodan alınan ve genişliği tepeden tepeye 1 volt olan resim ve ses sinyalleri yüksek frekanslı taşıyıcılarla modüle edilip, güçlendirildikten sonra verici postası yardımıyla uzaya gönderilir. Televizyon çıkış gücü, antenlerde yaklaşık olarak 10 katı yükseltilerek verilir. Bir televizyon postasında aşağıdaki katlar bulunur :

1- Pre korrektör katı 2- Ekzaytır katı 3- Modülatör katı 4- Resim ve ses yükselteçleri 5- Diplexer 6- Anten

Bu katlara kısaca bir değinmekte yarar var. 9.1.1 Prekorrektör katı Stüdyodan gelen 1 Vtt, 0-5 MHz bant genişliğindeki resim sinyali link vasıtası ile alındıktan sonra kontrol masasına gelir. Kontrol masasına gelen resim ve ses sinyali monitörlerde izlendikten sonra bu kata gönderilir. Bu kat modülatör katına gidecek olan sinyali aynı genlik ve aynı güçte tutar. Bu katın asıl vazifesi bu kata gelen sinyali, çıkışta 1 Vtt (tepeden tepeye) seviyesinde tutmaktır. Eğer sinyallin genliği 1 Vtt’den yüksekse prekorrektör katı bu sinyali kırpar. Bu katta sinyal seviyesini ayarlamak için ayar düğmeleri bulunmaktadır. Bu kat aynı zamanda resim sinyalinin senkron üzerinde kaymaması için kenetleme devrelerini barındırır.

Page 88: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 86

9.1.2 Ekzaytır katı

Ekzaytır katı resim ve ses modülasyonunda kullanılan ara frekans işaretlerini üretir. Ses sinyali linkte alındığında ilk önce bu kata gelir. Ses sinyali bu katta FM (33,4 MHz) taşıyıcı frekansla modüle edilir.

Bu katta üç tane osilatör mevcuttur. Bunlardan biri kanal frekansını üretir. Diğer bir kristal

38,9 MHz sinyal üretir. Bu iki sinyal karıştırılarak ayrı ayrı ses ve resim konvertörlerine göderilir.

9.1.3 Modülatör katı

Resim siyali (VF) nin modüle edildiği kattır. Şekil 9.1. de modülatör katının blok şeması verilmiştir.

Şekil 9.1- Ekzaytır katının blok şeması.

Şekil 9.2- Modülatör katının blok şeması

Page 89: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 87

Ekzaytır katından gelen 38,8 MHz taşıyıcı frekansı ile genlik modülasyonuna tabi tutulan bu çift yan bantlı çift yanbantlı genlik modülasyonludur. Bu filtre yardımıyla alt yanbant ve taşıyıcının sağında 1,25 MHz bant genişliği alınarak gerisi atılır. Bunun çıkışı yükseltilerek resim konvertör katına verilir. 9.1.4. Resim konvertör katı

Bu kata modülatör katından gelen 33,9-38,9 MHz bant genişliğindeki sinyal ile, ekzaytır katından gelen Fk+38,9 MHz işaretleri önce yükseltilerek Fh frekansı üzerine resim sinyali bindirilir. Böylece çift yanbant modülasyon işlemi yapılmış olur.

Konvertör, çıkışında ki işaret, filtre yardımıyla bastırılır. Böylece alt yanbantı seçilmiş

olur. Bu işaret daha sonra resim yükselteç katlarında yükseltilir. Taşıyıcı frekansının sol tarafında 1,25 MHz, sağ tarafında 5 MHz bir bant genişliği oluşur. Resim konvertör katının blok şeması Şekil 9.3. de verilmiştir.

9.1.5. Ses konvertörü

Ekzaytır katından gelen 33,4 MHz taşıyıcı frekansı ile Fh frekansı modüle edilir. Taşıyıcı

bir filtre yardımı ile bastırılır ve alt yanbant alınır. Böylece ses sinyali oluşmuş olur. 9.2. Transpozerler

Bir yayının kapsama alanı verici antenin yüksekliği ve gücü ölşüsünde olur. Bir ana

vericinin yayın alanını çok uzaklara taşıması tarnspozerler ile mümlündür. Transpozerlerin güçleri çeşitli güçte olur. Transpozerler bir alıcı ve vericiden oluşmaktadırlar. Yayın alanının zayıfladığı yerlerde transpozer vasıtasıyla resim ve ses sinyali yükseltilerek kombine network devresine verilir. Transpozer devresinde, IF çıkışı mikserin girişine uygulanmaktadır. 9.3. Stüdyo

Bir televizyon stüdyosu ve kontrol odasında mikrofonların, pikapların, teyplerin ve kameraların mikser masasına bağlantıları büyük önem taşımaktadır. Stüdyo ve kontrol odasında elde edilen sinyaller ya link sistemi yada koaksiyel kablolarla vericiye gönderilir. 9.4. Link Sistemleri

Televizyon stüdyoları genellikle şehir merkezlerine yakın yerlerde bulunur. Televizyon

vericisi televizyon kulesinin yakınında bir yerde monte edilmelidir. Böylece stüdyodan vericiye ses ve resim sinyalleri link hatlarıyla gönderilir.

Şekil-9.3. de link sisteminin blok şeması verilmiştir. Stüdyoda elde edilen ses ve resim

sinyalleri link verici yardımıyla link verici yardımıyla kontrol devresi, ses ve resim vericisi vasıtasıyla resim ses kaynağına gelir. Buradan anten yardımıyla uzaya gönderilir.

Page 90: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 88

Şekil-9.3. Link sistemi

Page 91: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 89

10. TELEVİZYON TAMİRİ VE SİSTEMLİ ARIZA ARAMA

TV göze ve kulağa hitap eden bir cihazdır. TV'de bulunan 4 çıkış devresinden, hoparlör çıkışı hariç, diğer 3'ü; yatay saptırma çıkışı, düşey saptırma çıkışı ve video (resim) çıkışı görüntüyle ilgilidir. Bu nedenle TV de meydana gelen bir çok, arıza, ekranda görülen değişik şekillere göre belirlenir. TV tamiri radyo tamirinden çok daha kolay yapılır. Raster var denildiği zaman; ekranın aydınlandığı, yatay ve düşey taramanın normal yapıldığı, resim tüpünün ekranına 18-2OKV'luk gerilimin gittiği anlaşılır. TV arızalarının raster'e resim ve sese göre, hangi devreden geldiği kolaylıkla tayin edilebilir. Böylece tamirci vakit geçirmeden, doğrudan doğruya arızalı olan devrede ölçmeler yaparak, arızayı tesbit edebilir.

10.1 Sistemli Arıza Arama

Bir TV'de arızayı kolayca tespit edebilmek için; Raster, ses ve resmin durumuna göre arızalı devre kolaylıkla tahmin edilebilir. Bu üç faktöre göre olasılıklar yazılabilir.

a- Ses ve resim yok, raster var. b- Resim yok, ses ve raster yok. c- Resim hatalı, ses ve raster var. d- Ses yok, resim ve raster var. e- Raster (bunun sonucu resim de yok) ses var. f- Ses, resim ve raster yok. a- Alıcıda ses: ve resim yok, raster var

Alıcıda raster olduğundan resim tüpü sağlam, elektrot gerilimleri normal, yatay ve düşey saptırma devreleri normal demektir. Ses kanalı da normaldir. Çünkü arıza doğrudan doğruya bu devreden gelseydi. resmin olması gerekirdi. Arıza ses ve resmin ayrıldığı noktadan sonra da değildir. Yani video amplifikatörü de sağlamdır. Şu halde arızanın ses ve resmin birlikte geldiği; tuner ve resim ara frekans katlarında aranması gerekir. Ekrandaki karlamaya göre arızanın tunerden veya ara frekans katından geldiği düşünülür. Eğer ekranda karlama çoksa; arızanın tunerde olma olasılığı fazladır. Karlama hemen hiç yoksa, arıza; resim ara frekans katında olabilir.

Sinyalin zayıf olduğu bölgelerde anten uçlarının kopması, anten yönünün değişmesi,

görüntü alınmamasına neden olabilir. Tunerde; yüksek frekans kuvvetlendirici arızalandığında, istasyona yakın yerlerde karlı resim alınır. Uzak yerlerde ise hiç alınamaz. Mikser ve osilatör arızalarında; ara frekans sinyali elde edilemeyeceğinden görüntü sağlanamaz. Kanal seçicide, 33V.luk Zenerde ve vorikap diyodlarda bir arıza olduğunda yine istasyon çıkmaz, fakat kuvvetli bir karlama bulunur. Anten ve tuner arızalarında, bazen ses gelebilir; sadece görüntü ya çok karlı ya da hiç olmaz.

b- Alıcıda resim yok, ses ve raster varsa Rasterin bulunuşu; yatay ve düşey saptırma devrelerinin normal olarak çalıştığını gösterir. 18-20KV.'luk gerilim de elde edilmektedir. Sesin olmasıyla; ses ve resmin birlikte geldiği tuner. resim ara frekans ve ses katlarının sağlam olduğu anlaşılır. Arızanın ses ve resmin ayrıldığı nokta ile, resim tüp'ü arasında bulunan video amplifikatör katından geldiği anlaşılır. Bu arıza; tüpün

Page 92: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 90

katodundan itibaren, geriye doğru sinyal uygulanarak bulunabilir. Video amplifikatör arızasında ekran tamamen beyazdır ve sadece tarama çizgileri bulunur. c - Ses normal, raster veya resim hatalı

Satır osilatör frekansı 15625Hz. den çok farklı ise; ekranda siyah beyaz, panjurlara benzer çizgiler görülür. Bu durumda satır esil8tör frekansı ayarlanarak resim elde edilebilir. Ancak OFA veya senkron ayırıcıda bir arıza varsa. resim tekrar yan dönerek panjurlar yeniden oluşur. Bu tip arızalar; Ses, raster var, resim hatalı olarak söylenebilir.

Düşey katta ki bir çok arızada, resim hatalı olarak elde edilir. Resmin üstten alttan

katlanması, düşey yönde kaydırmalar ve dar resim: düşey kattan gelen arızalardır. Bunlar ayarsızlık nedeniyle olabilir. Ancak ayarla giderilemiyorsa arızalı bir eleman var demektir. Çoğu zaman bir kondansatör hatası olduğundan bulunması zor olur. Kaydırma arızasının nedeni, senkron ayırıcı ve düşey osilatörde aranmalıdır. Katlanma arızaları; dalga şekillendirici ve lineerite devrelerinden gelir. Resim dar olduğunda: genellikle arıza düşey çıkış katından gelir. Amplifikatörün kazancı ile ilgilidir.

Besleme geriliminin düşük olması veya filtre elemanlarından birinin çalışmaması yine

hatalı resime neden olur. Resmin kenarları daralarak, dalgalanır. Resimde de yukarıdan aşağıya doğru bir dalgalanma olur. OKA ve senkron ayırıcı arızaları da hatalı resme neden olur., Devre kazancının aşırı artması, bazı transistörleri saturasyona sürerken bazılarını kesime götürür. Resim çok koyu ve satır satır kayarak bozulur. Senkron palslarının resim sinyaline karışması yine resmi bozar, bazen üst satırların kıvrılarak bozulmasına neden olur.

Televizyon içinde herhangi bir devre osilasyon yaptığında, resim etkilenir. Zik zaklar

yaparak resmi bozar. Bunun nedeni daha çok, yüksek frekansta çalışan resim ara frekans ve tunerden gelir. Bazen bir motorun çalışması, hatalı çalışan bir televizyondan dolayı dış etkilerde de resim bozulabilir. Bazı anten amplifikatörleri osilasyona neden olur. d - Alıcıda ses yok, resim ve raster varsa

Eğer resim tüpü ekranında normal olarak resim elde ediliyorsa, fesim ve sesin birlikte taşındığı; tuner ve resim ara frekans katları sağlamdır. Resmin elde edilmesini sağlayan resim dedektörü video amplifikatör, yatay ve düşey katlar, OKA ve senkron katları da sağlamdır. Ses olmadığından arıza sadece ses katında aranmalıdır. Ses çıkış, F.M dedektörü veya ses ara frekans katında olabilir. Bu arıza çok nadir olarak tunerden veya resim ara frekans .katından gelebilir. 33,4MHz. olan (faz) ses ora frekans sinyali sıfır seviyeye çökertilirse, ses sinyali ara frekans bantları tarafından iletilemez. Tuner'in hatalı ayarı; (fs) ses taşıyıcı sinyalinin alınamamasına neden olabilir.

Ses arızalarında ; Çıkıştaki hoparlörden itibaren geriye doğru sinyal uygulanarak arıza

izlenir. Her katın sırayla uygun sinyal verilerek çalışması kontrol edilir. Sinyalin kesilmesi ile arızalı kat bulunur. Kulağınızı hoparlöre dayayarak herhangi bir sesin olup olmadığını kontrol ediniz. Çok zayıf bir fon sesi duyulmuyorsa; hoparlör uçarı veya devreye bağlayan kablolar kopuk olabilir. Volüm potansiyometresinin üst ucundan tornavida ile dokununuz. Volüm potansiyometresi açık olduğunda, kuvvetli bir bas sesi duyulmalıdır. Böylece ses çıkış katının normal çalıştığı anlaşılır. 5,5MHz. de çalışan ses ara frekans katına normal bir R.F. jeneratörü ile

Page 93: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 91

sinyal uygulanabilir. 1 KHz ile modüleli 5,5MHz sinyali; sıra ile oran dedektörü girişinden ve ses ara frekans katları girişlerine uygulanır. Böylece sinyal almayan kat bulunur.

Ara frekans katında entegre devre kullanılmışsa; önce entegrenin çıkış ucundan sinyal

uygulayarak düdük sesini duyunuz ve sinyali duyacağınız kadar kısınız. Sonra giriş ucundan uygulayarak duyulan sesin arttığını kontrol ediniz. T8A1205 entegresinin 8. Ayağı çıkış, 14. ayağı giriş ucudur. Entegre çalışmıyorsa 11. Ayağına gerilim gelip gelmediğini kontrol ediniz. Bu gerilim 12V. ile 15V. arasındadır. Gerilim geldiği halde entegre çalışmıyorsa, entegrenin diğer ayaklarındaki gerilimler de çok farklı olur. Bu durum entegrenin bozuk olduğunu gösterir. e - Alıcıda raster ve resim yok, ses varsa :

Resim olmadığına göre önce resim tüpünün çalışıp çalışmadığı kontrol edilmelidir. Resim tüpünün çalışması için :

a) Ekrana 18-20KV'luk yüksek gerilim gelmelidir. b) Resim tüpünün fl6manı; 6,3V. ile ısınmalıdır. c) Hızlandırıcı anoda; +300V. gelmelidir. d) Katod geriliminin; kontrast ayarı ile, yaklaşık olarak +20V. ile +150V. arasında değiştiği görülmelidir. Bu gerilimler TV'ların cinsine göre değişebilir. e) Kumanda gri gerilimi yaklaşık -40V. ile +40V. arasında parlaklık potansiyometresi ile değiştirilmelidir. Bu ayar yine değişik televizyonlarda biraz farklı alabilirler. f) Odaklama anoduna +400V. veya 550V. gibi bir gerilim uygulanmaktadır. Bu gerilim, video modülü üzerinde bulunan net'lik pot'u ile uygulanır.

Eğer bu gerilimler normal olduğu halde resim tüpü ekranı aydınlanmıyorsa tüp bozuk olabilir. Katot bir kablo ile kısa bir ani şase yapılır. Bu onda ekranın aydınlanması gerekir. Çünkü; resim tüpü, katodu şase yapıldığında; en fazla elektron yayabilmektedir.

Eğer 2OKV. gelmiyorsa; arıza yatay katta aranır. Kontrast potansiyometresi ile katot

gerilimi istenen şekilde ayarlanamıyorsa; arıza video amplifikatör katında aranır. Eğer parlaklık potansiyometresi kumanda gri gerilimini (-) ve (+1 gerilimler arasında ayarlayamıyorsa; arıza bu devre,de aranır. Hızlandırıcı anotlara 300V. gerilim uygulanmıyorsa; kumanda gri'den gelen elektronların ekrana yöneltilmesi sağlanamaz. Dolayısıyla ekran karanlık olur. Bu gerilimin elde edildiği devre kontrol edilerek arıza bulunur.

Flamanın ısınmaması halinde, katot emisyon yapamayacağı için; ekran yine karanlık olur.

6,3V'un elde edildiği devre kontrol edilerek arıza bulunabilir. Odaklama anod gerilimi (fokus netlik potansiyometresi ile net bir resim elde etmek için; 0-400V. arasında bir gerilime ayarlanır. Elektron hüzmesinin ince ve yoğun olması ve ekranda parlak bir nokta elde edilmesi bu ayarla sağlanır. Bu gerilimin kesilmesi ile ekrana giden elektron hüzmesi yayılır. Elde edilen resim bulanık olur.

g - Ses, resim ve raster yok, alıcı çalışmıyorsa

Bu arıza ölü alıcı arızası olarak belirtilir. TV'nin hiç çalışmaması, devreye gerilim gelmediği veya redresörden besleme geriliminin çıkışının olmadığını gösterir. Arıza prizden itibaren adım adım ölçülerek izlenir. TV' nin fişi bozuk olabilir. Kablosu kopuk olabilir. Açıp kapama anahtarı bozuk olabilir. Sigortası atmış olabilir. Redresör arızalı olabilir. Bu takdirde

Page 94: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 92

arızanın redresör devresinde aranması gerekir. Redresörün arıza yapması, aşırı akımdan dolayı olmuşsa; önce bu arıza nedeni giderilmelidir.

Yeni tip televizyonlarda yatay çıkış katında transistör veya tristör kullanılır.

Televizyondaki bütün katların besleme gerilimleri; çoğu zaman hat çıkış trafosundan elde edilir. Yatay katın çalışmaması televizyonu ölü alıcı durumuna sokabilir. Bu tip televizyonlarda arıza; yatay çıkış katında aranmalıdır.

Lambalı televizyonlarda; lamba flamanları seri olarak ısıtılır. Lambalardan birinin

flamanın kopması halinde hiçbir lamba ısınamayacağı için, televizyon ölü alıcı durumunda olur. Lamba anotlarına ise +B gerilim; uygulanmaktadır. Devre gerilimi kesildiği halde besleme hattı üzerindeki kondansatörler şarjlı kalır. Arıza izlenirken bu gerilime çarpılmamak için, 10 Ω gibi küçük bir direnç yardımıyla kondansatörler boşaltılmalıdır.

Bu bölümde; Türkiye'de çok sayıda bulunan önemli marka televizyonlarda tespit edilen ve

fabrikalar tarafından verilen çok fazla rastlanan arızalar sunulacaktır. Gerek öğrencilere ve gerekse tamirle uğraşanlara çok faydalı olacağını sanıyorum. Bir çok arıza elle konmuş gibi bulunacağı gibi, değişik markalar için de takip edilecek yol ve benzer markaların kontrolünde yardımcı olacaktır. 10.2. Televizyon Markalarında Rastlanan Arızalar 10.2.1. VESTEL (11 ak dıamond siyah inci şase)

VESTEL'in 11 AK O1 şase televizyonu piyasamızda oldukça yaygındır. Cihazın temiz bir dizaynı olmakla birlikte karşılaşılan çok enteresan hataları da vardır. Biz bu bölümde cihazımızı yine katlar halinde incelemeye çalışarak karşılaştığımız hataları sizlere vermeye çalışacağız.

10.2.1.1. Besleme katı arızaları

11 AK Ol şaseler şebeke gerilimi 180 Volt ile 270 Volt arasında hiç bir anormallik yapmadan çalışabilmektedir. Arızanın Şekli : Cihaz çalışmıyor, F851 sigortası yanık, yenilenince tekrar yanıyor. Arızanın Giderilmesi : TH851 PTC'yi kontrol ediniz, BD801 köprü diyotunu yenileyiniz. Arızanın Şekli: Cihaz çalışmıyor, F851 sigortası yanık yenilenince tekrar yanıyor. Arızanın Giderilmesi: Q801 BUSO8A transistörü kısa devre yenileyiniz. Arızanın Şekli: Cihazda besleme giriş voltajları geliyor, cihaz çalışmıyor, besleme çıkış voltajı yok, stand by yok. Arızanın Giderilmesi: IC801 TDA4601 entegresini yenileyiniz.

Page 95: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 93

Açıklama: IC801 TDA4601 entegresinin bozukluğu tespit edildiği zaman mutlaka C812 120Mf 400 Volt kondansatörü deşarj ediniz. Aksi halde yenilediğiniz entegre daha siz lehimlerken bozulmuş olabilir. Arızanın Şekli: Cihaz önce normal çalışmıyor, ısınınca kesiliyor. Arızanın Giderilmesi : IC801 TDA4GO1 entegresini yenileyiniz. Arızanın şekli: Cihaz ilk açılınca çalışmıyor, stand by yok, bir müddet sonra stand by geliyor, uzaktan kumanda ile açılınca cihaz normal çalışıyor. Arızanın Giderilmesi: C802 100Mf 16 Volt kondansatörü değiştiriniz. Arızanın Şekli: Ana elemanlar sağlam olduğu halde, besleme çıkış voltajı ve stand by yok, cihaz çalışmıyor. Arızanın Giderilmesi: R801 O.G8R direnç açık devre veya L801 bobini kopuk, kontrol ediniz ve hatalı olan parçayı değiştiriniz. Arızanın şekli: Cihaz çalışmıyor, R816,7R direnç yanık, yenilenince tekrar yanıyor. Arızanın Giderilmesi: C812 120Mf 400 Volt kondansatör ölçümde sağlam olsa dahi yenileyiniz. Arızanın şekli: Cihaz çalışıyor, besleme hafif düşük, kenarlarından çok az bir darlık var, şaseden cırıltı sesi geliyor. Arızanın Giderilmesi: C812 120Mf 400 Volt kondansatörü değiştiriniz. Arızanın Şekli: Cihaz çalışmıyor, F821 sigortası yanık, Q801 8U508 A transistörü kısa devre, Q801 13U508A yenilenince, cihaz açılır açılmaz tekrar yanıyor, herhangi bir voltaj ölçülemiyor. Arızanın Giderilmesi: R808 270K direnç açık devre yenileyiniz. Arızanın Şekli: Cihaz çalışmıyor, Q801 BU508A transistörünün yanıklığı tespit edildi, yenilenince aynı transistörü zaman zaman tekrar yakıyor. Arızanın Giderilmesi: R808 270K direnç ölçümde sağlam olsa dahi yenileyiniz. Açıklama: Yukarıdaki iki arıza, bu cihazda en çok karşılaşılan ve tamiratında güçlük çekilen arızalardandır. Bu arıza ile karşılaşan meslektaşlarımızın çoğunluğu bu hatanın sebebini T801 SMPS trafosu olarak tahmin etmektedirler. Arızanın asıl sebebi yukarıda açıklandığı gibidir. Arızanın Şekli: Cihaz çalışmıyor, Q801 13U508A transistörünün yanıklığı tespit edildi, aynı transistör yenilenince tekrar yanıyor. Arızanın Giderilmesi: T801 SMPS trafosunu değiştiriniz. 10.2.1.2. Horizantal çıkış katı arızaları

Page 96: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 94

11 AK O1 şaselerin horizantal çıkış katında bilindiği gibi üç ana eleman vardır. Bunlar DST yüksek gerilim trafosu, Q402 BUSO8D transistörü ve horizantal saptırma bobinidir (horizantal saptırma bobini diğer markalarda olduğu gibi bu şasede de bozuk olma ihtimali çok zayıftır.

Bu şasemizde DST yüksek gerilim trafosunun bozulması halinde şu arızalar ortaya

çıkabilir.

a) Q402 BUSO8D transistörü sürekli yanıyor. b) Cihaz ilk açılınca ekran yüklenir ve cihaz stand by'a geçer. c) Q402 BUSO8D transistörünü hemen yaktığı gibi ısınarak bozulmasına da sebep olur. d) Ekran kenarlardan dar, Q102 BUSO8D transistörü aşırı ısınıyor. e) R255, R424, R425 dirençlerin:nde sürekli yanmasına sebep olur. Cihazda ses normal,

resimde matlık var ve geri dönüş çizgileri görülüyor (screen gri voltajı hatalı). f) Cihazda ses normal, resim puslu (fokus kısını bozuk).

Aynı şasede DST yüksek gerilim trafosu sağlam olduğu halde meydana gelen arızalarda şunlardır : Arızanın Şekli: Arıza tespitinde Q402 8U508D trasistörünün yanık olduğu tespit edildi, yenilendiği zaman tekrar yanıyor. Arızanın Giderilmesi: Cihazdaki bu hatayı bir tek elemanla sınırlandırmak yanlış olur, çünkü aynı hata birkaç yerden ileri gelebilir. Bizim karşılaştığımız hatalar aşağıda sıralanmıştır. a) C411 lO Nf 1600 Volt boster kondansatörü açık devre yenileyiniz. b) T401 sürücü trafo bozuk yenileyiniz. c) IC401 TDA2579 entegresi bozuk yenileyiniz. d) Besleme yüksek geldiği için bozuluyor, besleme katındaki C81 8 1 Mf kondansatörü

yenileyiniz. e) IC701 LM7812 voltaj regülatörü hatalı yenileyiniz. Saptırma bobininin ucu soğuk lehim

veya kopuk. 10.2.1.3. Vertical katı arızaları

Bu katın en önemli ve en çok arıza yapan elemanı bilindiği gibi IC301 TDA365313 entegresidir.IC301 TDA3653n entegresinin bozuk olduğu tespit edilirse, yeni entegreyi takmadan önce mutlaka C310 100Mf 35 Volt kondansatörü yenileyiniz. Aksi halde entegreyi hemen yakabilir veya o an için çalışır, aynı entegreyi bir müddet sonra yakabilir.

Page 97: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 95

IC301 TDA3653 entegresi bozulduğu zaman meydana gelen hatalar şunlardır :

a) Cihazda ses var, yatay çizgi ekranı açmıyor. b) Cihazda ses normal, ekran siyah. c) Cihazda ses normal, bazen ekran kararıyor (ekran siyahken yatay çizgi oluyor). d) Cihaz ilk açıldığında normal çalışıyor, ısınınca resim dönmeye başlıyor. e) Cihazda ses normal, vertical alttan üstten dar, vertical amplifikatör görev yapıyor fakat tam

açılmıyor.

f) Cihazda ses normal, resimde vertical katlanma var. g) Cihazda ses normal, resimde geri dönüş çizgileri var. h) Cihazda ses normal, renk tam oturmuyor, vertical amplifikatörden resmi alttan üstten

daraltınca renk normalleşiyor. Arızanın Sekli: Cihazda arıza tespitinde IC301 TDA365313 entegresinin bozuk olduğu tespit edildi, aynı entegre yenilendiği halde hemen geri yanıyor. Arızanın Giderilmesi: C310 1OOMf 25 Volt kondansatörü mutlaka yenileyiniz, yenilendiği halde arıza devam ediyor ise aynı elemanın bağlantı ucunda çatlak vardır (bu eleman çok önem taşıdığı için özellikle yukarıda da bu konuda uyarı yapılmıştır). C310 100Mf 25 Volt kondansatör, çok önem taşıdığı için bazen yenilendiği halde arıza devam ediyor olabilir. Aynı kondansatörü başka markalı birisi ile tekrar yenileyiniz. Arızanın şekli: Cihazda ses normal, resim yok, yatay çizgi var. Arızanın Giderilmesi: R320 saptırma direncini yenileyiniz. 10.2.1.4. PAL SECAM ve RGB katı arızaları Bildiği gibi bütün cihazlarda meydana gelen hatalar birbirinin aynıdır, yani cihazda ya resim olmaz ya ses olmaz ya renk gelmez veya cihaz hiç çalışmaz. Durum böyle olunca katlardan ileri gelen arızalara bir kaç defa değişik markalarda rastlanılabilir. Fakat aynı arıza tarifini tek sayfaya yazıp sizlere devamlı sayfa çevirtmektense aynı tarifleri yada çok benzerini her markada ayrı ayrı yazmayı uygun gördük. Vestel SİYAH İNCİ ve DIAMOND modellerde (11 AK Ol şaselerde) PAL/SECAM, RGB kartı, renk ve resim ile ilgili bütün hatalara sebebiyet verebilir. 11 AK O1 şasenin bu katında en önemli iki elemanı vardır. Bunlar IC501 TDA3S62A ve IC 1O1 TDA3590 entegreleridir.

Bu katta IC501 TDA3S62A ve ICOI TDA3590 entegrelerinden ileri gelen hatalar şunlardır : a) Cihazda ses normal, resim yok, ekran karanlık.

Page 98: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 96

b) Cihazda ses normal, resim yok, ekran karanlık, cihazı kapatma anında resim bir an geliyor. c) Cihazda ses normal, resim yok, ekran düz beyaz (raster). d) Cihazda ses normal, ekran tek renk, geri dönüş var, resim yok (bu hata genellikle IC501

TDA3S62A entegresinden ileri gelir). e) Cihazda ses normal, resim ve renk normal, ısınınca tek renk hakim oluyor. f) Cihazda ses, resim ve renk normal, ısınınca mavi renk kesiliyor. g) Cihazda ses normal, ekranda yeşil renk hakim(resim var). h) Cihazda ses, resim normal, netlik yok. ı) Cihazda ses, resim ve renk normal, ısınınca renk kesiliyor. i) Cihazda ses normal, renkler yer değişik, bayrak rengi pembe (bu hatada genellikle ICO1

TDA3590 entegresinden ileri gelir). Açıklama: 11 AK O1 şaselerde IC501 TDA3S62A entegresinin bozukluğu tespit edilirse, üzerinden hangi marka çıkmış ise aynısı ile değiştirilmelidir. Bu şaseler genelde IC501 TDA3S62A entegresini TELEFUNKEN marka kullanır. Ancak herhangi bir sebeple aynı entegre PHILIPS marka takılırsa cihazda resim gelmez veya çok geç gelir. IC501 TDA3S62A entegresi TELEFUNKEN marka yerine PHILIPS takıldığı zaman aşağıdaki değişiklik yapılmalıdır. 1) R515 (120K) direnç yerine 150K direnç takınız. 2) R513 (180K) direnç yerine 68K direnç

takınız. Bu yapılacak değişiklikle PHILIPS marka entegresi de güvenilir olarak kullanabilirsiniz, hiç bir sorun çıkmayacaktır.

Aynı katta IC501 TDA3S62A entegresi ve ICO1 TDA3590 entegresi sağlam olduğu halde

düzelmeyen hatalarda aşağıda anlatılmıştır. Arızanın şekli: Cihazda bazı zayıf sinyallerde veya video izlerken kasetin kalitesi olmasından dolayı ekran kısa bir süre mavi ile, siyah ve tekrar düzeliyor. Arızanın giderilmesi: ICO1 TDA3590 entegresinin devresinde R14 330K direnci sökünüz. Yeri boş kalacak. Arızanın şekli: Cihazda ses resim ve renk normal, ışık zayıf sistem kontrol katı ve kroma katları sağlam, arızalı bir parça yok. Arızanın Giderilmesi: R13 l.8K direnci 3.3K dirençle değiştiriniz. Arızanın Sekli: Video izlerken secam kasetlerde bazen renk kesiliyor. Arızanın Giderilmesi: R08 1K direnci 15K dirençle değiştiriniz, aynı dirence paralel olarak 1N4148 diyotu takılır. Diyotun katodu ICO1 TDA3590 entegresinin 19 nolu ayağına gelecek şekilde takılır.

Page 99: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 97

Arızanın Şekli: Cihazda ses normal, ışığı açınca görüntü gidip geliyor. Arızanın Giderilmesi: IC701 LM7812 Voltaj bölücü entegreyi yenileyiniz. Arızanın Şekli: Cihazda geri dönüşler var karlanma yok. Arızanın Giderilmesi: D901 Q907 A1015 diyot ve transistörünün değiştiriniz. 10.2.1.5. Ses katı arızaları

Bilindiği gibi 11 AK O1 şaselerin ses katının en önemli elemanı IC601 TDA2006 çıkış entegresidir. Sesle ilgili arızalara genellikle bu entegre sebep olur. Cihazda ses ile ilgili bir hata olduğu zaman tabii ki önce bu entegrenin besleme voltajı kontrol edilmelidir. Besleme voltajı normal ise hoparlörü kontrol ediniz. Hoparlör sağlam ise IC601 TDA2006 entegresinin bozuk olma ihtimali çok yüksektir.

Aynı şasedeki IC 1 O l LA7520 entegresi ise resim ara frekans olduğu gibi aynı zamanda

ses ara frekans görevini de üstlenmektedir. Cihazdaki volum kontrolü de bu entegre üzerinden yapılmaktadır. Cihazdaki sesle ilgili her türlü hata bu iki entegreden ileri gelir. Arızanın Şekli: Cihazda resim ve renk normal, ses yok. Arızanın Giderilmesi: IC601 TDA2006 entegresinin besleme voltajını kontrol ediniz. Bu voltaj normal ise hoparlörleri değiştiriniz. Arızanın Şekli: Cihazda resim ve renk normal, ses yok Arızanın Giderilmesi: C603 47Mf kondansatör kısa devredir yenileyiniz. Arızanın Şekli: Cihaz zaman zaman IC601 TDA2006 entegresini bozuyor, seste de hafif parazit var. Arızanın Giderilmesi: R606 2.2R direnci değiştiriniz. Arızanın Şekli: Cihazda resim ve renk normal, ses kısık iken normal, sesi açınca parazitleşme oluyor. Arızanın Giderilmesi: C606 1000Mf 25 Volt kondansatörünü değiştiriniz. Açıklama: Cihazda düzeltilemeyen sesle ilgili bir hata var ise IC401 TDA2579 entegresini ve devresini kontrol ediniz. Ayrıca ses katı bilindiği gibi sistem kontrol ille de ortak çalıştığı için sistem kontrol da sesle ilgili hatalar yaptırabilir. 10.2.2. GRUNDİG tip T5001 ve 410A arızaları

Bu arızaların bir kısmına; benzeyen devrelerde, T410'da da rastlanabilir.

Arızanın Şekli: Ekran siyah, tüp katodu şase yapıldığında, ekranda yatay beyaz çizgi gözükür. Arızanın Giderilmesi: Resim yükseklik trimpotu açık devre. R412 (500K)

Page 100: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 98

Arızanın Şekli: Ses yok, resim normal. Arızanın Giderilmesi: Hoparlör arızalı ya da uçları kopuk, 2 - PL9S çalışmıyor, Katod direnci R246 açık devre. PL95 in normal çalıştığını anlamak için; 1 nolu ayağına tornavida ile dokununuz. Bas sesi duyarsanız normal çalışmaktadır. PL95 çalışmıyorsa şu kontrolleri yapınız: a- Anoduna (5. ayak) 240V. gelmelidir. b- Ekran griye (6. ayak) 237V. gelmelidir. c- Kumanda gride (1. ayak) 10V. bulunmalıdır. d- Katod'da (2. ayak) 17.5V bulunmalıdır. e- Flamanları ısınmalıdır. f- Çıkış trafosu ve hoparlör sağlam olmalıdır. Katot geriliminin düşük, anot geriliminin yüksek

olması; akım geçmediğini gösterir. Bunun nedeni grinin fazla negatif olması veya katot direncinin açık devre olmasıdır.

3 - Tr6 (8C108) arızalı, genellikle emetör açık devre. Volüm potansiyometresi açıkken, potansiyometrenin üst ucundan çıplak el ve tornavida ile dokununuz. Duyulan bas sesi: Ses frekans amplifikatörünün normal çalıştığını gösterir. 4 - TBA 1205'in bulunduğu ses ara frekans katı arızalı. TBA 1205 entegresinin 8 nolu ucundan bas sesi duyduktan sonra, 14 nolu ayağından 5,5 MHz. ve lKHz. modüleli sinyal uygulayarak entegrenin çalışmasını kontrol ediniz. Sinyal almıyorsa: 11 nolu ayağına 12V d.c. gerilim geldiğini ölçünüz. Bu gerilimin yüksek veya düşük olması entegrenin akım çekmediğini veya çok akım çektiğini gösterir. Diğer ayaklarındaki gerilimler de farklı ise entegre bozuktur. T8A1205'nin 5 nolu ayağındaki direnç çok sık bozulur. Arızanın Şekli: Ses distorsiyonlu, resim normal. Arızanın Giderilmesi: PL95 emisyondan düşük ,şebeke ve besleme gerilimleri düşük, görüntü vs ses yok (ölü alıcı). Arızanın Şekli: Resimde üst kısımlar uzun. Arızanın Giderilmesi:Arıza : C410 veya C411 açık devre. Arızanın Şekli: PL504'ün Anod'ları kızarıyor. Arızanın Giderilmesi: PY8B buster diyot lambası arızalı, (THT) hat çıkış trafosu arızalı, satır osilatörü çalışmıyor. 1. ayakta -64V. yok, 4 C523 kısa devre. Arızanın Şekli: Resim silik, ışığı açınca resim büyüyerek kayboluyor. Arızanın Giderilmesi: DY802 emisyondan düşmüş. PL504 de olabilir THT nin sekonderi veya yüksek gerilim kablosu kopuk. Arızanın Şekli: Resim yanlardan dar. Arızanın Giderilmesi: Yüksek gerilim kısmının kapağı takılmamış, 1 - THT nin kömürü gevşemiş, 2 - PCLBO5 fazla akım çekiyor, buster gerilimi düşüyor,

Page 101: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 99

3 - PL504 zayıf, 4 - C556 kondansatörüne paralel kondansatör ilave edilecek. Arızanın Şekli: Anten yokken karlı resim var. Takınca ekran kararıyor. Arızanın Giderilmesi: THT nin 11 nolu ayağı kopuk. Otomatik kazanç ayar devresi (PFL2OO ün bir bölümü) normal çalışmıyor. 10.2.3. GRUNDIG tip 410 ve tip 851 SE arızaları Arızanın Şekli: Görüntü ve ses yok. 5601 sigortası devamlı atıyor. Arızanın Giderilmesi: C601 kondansatörü (0,1 µF) kısa devre, 2 - R601 direnci yanık, D602 diyodu kısa devre. Arızanın Şekli: Görüntü dar ve silik. buster gerilimi düşük. Arızanın Giderilmesi: C556 (60pF 5KV) kondansatörü arızalı, PCLBO5 akım çekiyor, resim tüpü bayatlanmış, devreyi yüklüyor. Arızanın Şekli: Ses normal, raster ve resim yok. Arızanın Giderilmesi: R551 açık devre C551 kısa devre, Q1 561 diyodu (TVlB), PL504 ve PY8B lâmbaları, A-61 120W Resim tüpü, EHT trafosu, yüksek gerilim kablosu. Arızanın Şekli: Karlama var. 10. kanal 5. kanalda çıkıyor ve frekansı kayıyor. Arızanın Giderilmesi: IC605 33V. zener diyodu açık devre. Arızanın Şekli: İstasyon kayıyor. 33V. zener diyodu sağlam. Arızanın Giderilmesi: Tr3 tuner osilatör transistörü arızalı, varikap dıyotlarından biri arızalı, varikap diyotlara bağlı bir kondansatör arızalı. Arızanın Şekli: Karlama var, istasyon almıyor. Arızanın Giderilmesi: Band seçici anahtarı; BIII ucuna 12V. uygulanmıyor, kanal seçici potansiyometreleri üzerinden varikap dıyodlara ayar gerilimi gitmiyor. R13 açık devre, Tr3 tuner osilatör transistörü çalışmıyor, varikap diyotlarından biri arızalı. 10.2.4. SABA PROFİLO 3.9 şase

Profilonun üretmiş olduğu 3.9 şaseler piyasamızda oldukça yaygındır. Aynı şaseyi PROFİLO, SABA, TELEFUNKEN, NORDMENDE ve bazı markalar kullanmıştır. Bu şasenin özellikle besleme ve horizantal katında tamirci arkadaşlarımızı güç durumda bırakacak çok çeşitli hatalarla karşılaşılabilir. Bizde aynı şasede bir çok hatalarla karşılaştık ve en ince teferruatına kadar sizlere aktarmaya çalıştık. 3.9 şaselerin büyük çoğunluğu uzaktan kumandalı olarak ve birden fazla sistemli olarak imal edilmiş olup bir kısmı da tuş takımı ile çalışmaktadır. Şase arızalarında bu durum bizim için çok önemli bir faktör değildir. Çünkü cihaz uzaktan kumandalı olsun yada olmasın şase arızalarında fark eden bir şey olmayacaktır.

Page 102: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 100

10.2.4.1. Besleme katı arızaları

3.9 şaselerde görülen besleme katı arızaları F10-F11 şaseler ile birbirine benzemektedir. Dizayn bakımından birbirine büyük benzerlik gösteren bu iki şase arıza giderimi açısından da birbiri ile kıyaslanarak tamiratta kolaylık sağlanılabilir. Arızanın Şekli: Cihaz çalışmıyor, arıza tespitinde FPO1 sigortasının yanık olduğu görüldü aynı sigorta yenilendiği halde tekrar yanıyor. Arızanın Giderilmesi: RP22 PTC'yi sökerek sigortayı yenileyiniz. Cihaz çalışırsa PTC'yi yenileyiniz. Sigorta yanmaya devam ederse DPO2 B 125 C 1500 köprü diyotunu yenileyiniz (bu cihazda en çok rastlanılan hatalardan birisi budur). Yine sigorta yanmaya devam ediyor ise UPO 1 besleme trafosu yanıktır (bu cihazların besleme trafosunu yakma hatası fazla görülen bir hata değildir). Açıklama: FPO 1 sigortasının yanıklığı tespit edilirse yerine takılacak yeni sigorta kesinlikle orijinali gibi 1.6A'lık olacaktır. Aksi halde yüksek ihtimalle UPO1 besleme trafosunu bozar. Karşılaşmış olduğumuz trafo bozukluğu hatasının büyük bir sebebi daha önce yanmış olan FPO1 sigortasının yüksek değerli (4A veya tel bağlama) takılmasındandır. Bu sebeplerden dolayı cihaz başka hatadan da bozulmuş olsa kesinlikle FPO1 sigortasının 1.6A olmasına dikkat ediniz. Arızanın Şekli: Cihazı açınca hoparlörden tık sesi geliyor cihaz çalışmıyor. Arıza tespitinde FPO2 sigortasının yanık olduğu tespit edildi. Aynı sigorta yenilenince tekrar yanıyor. Arızanın Giderilmesi: FPO2 sigortasını orijinali ile yenileyiniz ve TPO 1 BU806 transistörünü yerinden sökünüz ve cihazı çalıştırınız. Cihaz çalışır ise TPO1 BU806 trarısistörünü yenileyiniz. Aynı sigortayı yakmaya devam ederse TLO2 BUSO8A transistörü kısa devredir yenileyiniz (EHT trafosuda kısa devre olabilir). 3.9 şaselerde bilindiği gibi besleme ve horizantal katı ortak çalıştığı için besleme ve horizantal katı arızalarını birlikte yazmaya çalışacağız. Arızanın Şekli: Cihaz çalışıyor, ekran dört taraftan dar, besleme düşük, TPO1 8U806 transistörü görev yapmıyor, horizantal katı sağlam. Arızanın Giderilmesi: RPO3 0.33R direnç yanık, arıza düzelmiyor ise ILOI TEA2026 entegresini yenileyiniz. DL76 1N4148 diyot kısa devre olursa yine aynı durum olur besleme açmaz. Açıklama: ILOI TEA2026 entegresinin besleme kısmı görev yapmıyor ise entegrenin bu şekilde bozulmasının esas sebebi cihaz ilk arıza yaptığında DST trafosunun yüksek gerilim atlatmış olmasından dolayıdır. Fakat cihaz arızalı iken besleme voltajı düşük olduğu için siz bu hata fark edilmeyebilir. Dolayısı ile arızalı entegreyi yenileyince besleme normalleşecek ve DST trafosu yine yüksek gerilim kaçırarak yenilemiş olduğunuz ILO 1 TEA2026 entegresini tekrar bozabilecektir. Buna özellikle dikkat ediniz. Bilindiği gibi 3.9 şaselerde ILO1 TEA2026 entegresi çeşitli olarak kullanılmaktadır Kullanılan entegreler arasındaki fark aşağıda verilmiştir. a) TEA 2026 entegresinin TEA2O26C ve TEA2O26T'den farkı CL48 470Pf dır. CL4B

kondansatörü TEA2O26C ve TEA2O26T entegrelerinde ise 2.2Nfdır. b) TEA2O26T entegresinde RPOS 470R'dir. RPO6 180R'dir. c) TEA2O26C entegresinde RPOS 470R'dir. RP 16 180R'dir.

Page 103: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 101

Bazı şaselerde TEA2O26C kullanıldığı zaman RP 16 iptal edilmiş ve RPOS 820R'dir.

Buda yukarıdaki gibi düzeltilebilir. Yani farkı toparlayacak olursak TEA2O26C ile TEA2O26T aynıdır. 10.2.4.2. HORİZANTAL ve VERTİCAL katının çalışma prensibi ve arızaları

IKC-2 şasenin horizantal ve vertical katının ana elemanı IV O 1 TA8659 entegresidir. Bilindiği gibi pek çok fonksiyonu olan entegrelerin hemen hemen başında bu entegre gelir. Dolayısı ile IKC-2 şaselerde TA8659 entegresi horizantal ve vertical katını içerdiği gibi kroma ve video sürücü gibi görevleri de üstlenmektedir. Biz bu bölümde elimizden geldiği kadar horizantal ve vertical kısmını ilgilendiren bölümleri anlatmaya çalışacağız.

IVO1 TA8659 entegresinin 40 nolu ayağı horizantal osilatörünün besleme girişidir. Bu

ayak +9 Volt ile beslenir. Bu voltaj gelmez ise +110 Volt besleme voltajı normal olsa dahi cihaz çalışmaz. Çünkü horizantal osilatörü +9 Volt ile beslendiği için cihaz çalışmayacaktır. 40 nolu ayağa gelen voltajda olabilecek bir anormallik cihazda kendini horizantal arızası olarak gösterecektir.

IVO1 TA8659 entegresinin 6, 61, 63 nolu ayaklarında +13 Volt vertical devresi besleme

ayaklarıdır. Bu ayaklardaki voltajlarda herhangi bir hata olduğu zaman vertical hatası olarak kendini gösterecektir. Böyle olunca da koruma transistörleri aracılığı ile besleme katını dahi etkileyebilecektir. Bu sebepten dolayı cihazdaki vertical katı hatası bile görünüm olarak besleme katı arızasını andıracaktır. Böyle bir hatada daha öncede bahsettiğimiz gibi TVO1 ve TVO2 transistörlerini sökerek hatanın şeklini görmek en pratik yoldur. Bu hususu tekrar hatırlatmayı uygun gördük.

IVO1 TA8659 entegresinin 33 nolu ayağı da video sinyali giriş ucudur. Aynı ayaktan giren

video işareti aynı zamanda horizantal ve vertical senkronizasyonunu sağlamaktadır. IVOI TA8659 entegresinin 31 nolu ayağından vertical osilatör frekansı çıkmaktadır. Aynı

sinyal V yolu ile vertical çıkış katındaki TF2S transistörünün beyzine ve IFO1 TL082 entegresinin 3 nolu ayağına ulaşır. IFO1 TL082 entegresinin 7 nolu ayağından çıkan vertical osilatör TF 16 ESM74O tristörünü sürer. LLOS EHT trafosunun 5 ve 6 nolu ayağından üretilen AC voltaj CF2S l Mf kondansatörü deşarj eder, bu kondansatör dolduğu zaman aynı kondansatör üzerinde +40 Volttan fazla gerilim olabilir.

Bu gerilim vertical saptırma bobininden geçer RF23 direnci üzerinden CF24 kondansatörü

üzerinden şase olur. Tam bu anda da tristörün anotu tetiklenmiş olur ve vertical çıkışı elde edilmiş olur. PFO4 ve PFl1 trimpotları da vertical genlik ve lineer ayarlarını yapmak için kullanılır.

Horizantal katının çalışması da şöyledir :

IVO1 TA8659 entegresinin 40 nolu ayağına gelen +9 Volt horizantal osilatörü besleme voltajı olduğunu daha önce yazmıştık. Horizantal osilatör aynı entegrenin 39 nolu ayağından çıkarak DL17 diyotu üzerinden TLl7 B5R50 sürücü transistörünün beyzine ulaşır. Buradan da LLl9 sürücü trafosundan geçerek TLl9 52055 transistörünü tetikler. Bu şekilde LLOS EHT trafosunda yüksek gerilim elde edilerek BLO1 horizantal saptırma çıkışı elde edilmiş olur.

Page 104: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 102

Horizantal katının en çok arıza yapan iki elemanı vardır. Bunlar TL 19 S2055 transistörü ve LLOS EHT trafosudur. Bu elemanlar arıza yaptığı zaman da bilindiği gibi koruma devreleri vasıtası ile besleme katını susturmaktadır. 110 derece şaselerde de bunlara ilaveten E/W devresinde IGOI TDA4950 entegresi ve LGO8 E/W bobini vardır. Bu elemanların bozukluğuna da zaman zaman rastlanmaktadır. Bu kısa izahattan sonra aşağıda karşılaştığımız arıza şekillerini veriyoruz. Arızanın Şekli: Cihazı açınca 1l0 volt besleme çıkıyor ve hemen susuyor, cihaz korumaya geçiyor. Arızanın Giderilmesi: TLl7 B5R50 horizantal katı sürücü transistörünü yenileyiniz. Arızanın Şekli: Cihazda ses normal, resim üzerinde dikey katlanma var, LLOS EHT trafosu sağlam. Arızanın Giderilmesi: LLl9 horizantal sürücü trafosunu yenileyiniz. Arızanın Şekli: Cihaz çalışmıyor, arıza tespitinde TLl9 S205 transistörünün bozuk olduğu tespit edildi, aynı transistör yenilendiği halde cihazı açınca hemen geri yanıyor, LLOS EHT trafosu sağlam. Arızanın Giderilmesi: CL21 9.lNf boter kondansatörü açık devre yenileyiniz. CL21 kondansatörünün değeri 110 derece cihazlarda 12.4 nf dir.

Page 105: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 103

11. TELEVİZYON ANTENLERİ VE ORTAK ANTEN SİSTEMLERİ Antenler yüksek frekanslı ortak enerjiyi elektromanyetik dalgalar şeklinde yayan

veya gelen elektromanyetik dalgaları alan ve elektrik alanına çevirici sistemlere denir. Alıcı ve verici antenleri ayrı ayrı da incelenebilinir. Alıcı antenleri : Vericinin gönderdiği elektromanyetik dalgaları alarak elektrik akımına cebiren sistemlerdir.

11.1 Verici Antenleri

Verici tarafından üretilen yüksek frekanslı elektrik enerjisinde; Elektromanyetik dalgaya çevirerek yayan sistemlere denir. Alıcı ve verici antenleri çalışma bakımından birbirinin tamamen zıttı olmasına rağmen temel yapı prensibi olarak birbirlerine benzerler. Temel anten olarak iki tip anten vardır. Bunlar Hertz. ve Markoni antenleridir. Hertz anteni; yarım dalga boyunda (X/2) olup, diğer bir adı dipol antenidir. Markoni antenler ise, çeyrek anten dalga (x / 4) boyunda bir antendir. Yere dik konumda konulan bir Antendir. Dalganın bir yarısı Anten üzerinde diğer yarısı toprakta meydana gelir. Bu tip antenler alçak frekansta çalışan ve dalga boyu çok uzun olan istasyonlarda kullanılır. Dipol anteni şu şekilde oluşturulur. Hattın sonu açık transmisyon hattı, hat ucundan itibaren X / 4 mesafeden ters yönde 900 açı altında ikiye kıvrılır. Her iki antenin çalışma prensibi aynıdır. Yüksek frekanslı elektrik enerjisi : Antenin ortasından beslenir. Açık olan uçlarında gerilimler maksimum fakat birbirine zıt yöndedirler. Her alternansta kutuplar değişir. Yön değiştiren zıt elektrik kutuları arasında değişik bir elektrik alanı oluşur. Enerjinin beslendiği giriş uçlarında akım en büyük durumundadır. Açık olan hat ucuna bağlı antenden geçen akım yavaş yavaş azalır. Hattın sonunda ise akım sıfır olur. Her alternansta değişen akım yönleri merkezde (Hattın ortasında) büyük uçlara doğru azalarak yayılan manyetik olan çizgiler oluşurlar. Antenden geçen farklı akım ve gerilimlerin oluşturduğu elektrostatik alan ile mıknatıs alan çizgileri vardır. Bu farklı iki alan arasında 900’lik bir açı bulunmaktadır. Bu iki alan birlikte anten üzerinde boşluğa yayılarak elektromanyetik dalgayı oluştururlar. Bilindiği gibi TV yayınları çok yüksek frekanslarda olduğundan genel olarak (Hertz) dipol anteni kullanılır.

11.2. Dipol Antenin Eşdeğer Devresi Ve Yayılma Direnci

Bir dipolün merkezinde bilindiği gibi akım maksimum ve gerilim minimumdur. Antenin giriş uçlarında gösterdiği bu özellik; antenin seri rezonans devresine eşdeğer olduğunu gösterir. Seri rezonans devresinde bilindiği gibi rezonans anında XL = XC olur. Endüktif ve kapasitif reaktansların birbirine eşit olmasıyla devrede sadece küçük bir direnç etkisi gösterir.

Page 106: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 104

Bir anten çalıştığı frekansa uygun dalga boyunda ise, rezonanstadır. Anten rezonansta çalışırken en az kayıp ile randımanlı olarak enerji yayar. Eğer çalıştığı frekansa göre anten boyu kısa ise; kapasitif etki gösterir. Antenin boyu kısa olması ile gösterdiği kapasitif etki, antenden yayılması gereken enerjini bir kısmının geriye yansımasına neden olur. Dolayısıyla antenin verimi düşer. Vericinin güç katı daha fazla yüklenir. Antenin boyunun uzatılması antene seri ilave edilen bir bobin ile sağlanır. Kapasitif olan etki,ona eşit endüktif eleman vasıtasıyla giderilir. Kısa boya sahip bir markoni antenine seri endüktans (bobin) ilave etmek sureti ile anten boyu λ / 2 ye uzar. Çalıştığı frekansa göre uzun olan bir anten endüktif etki gösterir. Antenin endüktif etki göstermesi ile enerjinin bir kısmı yine geriye yansır ve enerji kaybına sebep olur. Bu etkiyi ortadan kaldırabilmek için antene sarı bir kondansatör ilavesi ile giderilebilir. Bu şekilde edüktif ve kapasitif reaktanslar eşitlenir. Rezonanstaki bir antenin gösterdiği direnç uygulanan gücün, girişteki akımın karesine oranlanmasıyla bulunur. R= P / 12 dir. Antene uygulanan güç arttıkça, girişteki akımında artacağı düşünülebilir böylece sabit bir anten direnci elde edilir. Yaklaşık 75.2 olan bu direnç (Yayılma) direnci adını alır. Vericilerin çalışma frekansları değişiktir. Dolayısıyla frekansları ile orantılı olarak anten boyları değişir. Sonuç olarak her antenin yayılma direnci 75.2'dir. Vericiden antene enerji taşıyan hatlara transmisyon hatları denir. Uygun enerji şekli sağlanırken, Transmisyon hattının da yayılma direncine eşit bir empedans sahip olması gerekir. Bu şekilde, verici tank devresi transmisyon hattı ve anten arasında daima empedans uygunluğu sağlanır. Vericiden uygulanan enerjinin tamamı elektromanyetik sinyallere dönüşerek antenden yayılır. Belli bir frekansta televizyon kanalını alacak şekilde, uygun boyda hazırlanmış bir dipol antenin empedansı 75 Ω’a eşiy olur. Pratik uygulamalarda bu empedans 60Ω olarak kabul edilir ve bu tip antenlere enerji nakli için 60Ω’luk koaksiyel kablolar kullanılır. TV alıcı antenleri hazırlanırken içi boş alüminyum borular kullanılır. Diol anten hazırlanırken λ / 4 boyundaki iki çubuk yan yana getirilerek ara ucuna kaoksiyel kablo bağlanır. Bilindiği yüksek frekanslı akımlar, deri oayı etkisi ile borunun dış kısmından geçerler. Borunun iç kısmından akım geçmemesinden dolayı boru içi boş bırakılmıştır. Borunun dış kısmı okside olmaması için çevresi eloksal kaplanmıştır. TV antenleri genellikle alüminyumdan yapılırlar. Boru uçları ya ezilerek yada plastik tıpalarla kapanır. Böylece rüzgardan ötmeleri önlenir ve dirençleri artar. Antenin birleşme uçlarına takılan özel vidalarla kablo bağlantıları kolaylıkla yapılır. Bu kısım kaybı az olan iyi iletken bir kutu içerisine alınır. 11.3. Dipol Antenin Alış Diyagramı

Bir dipol anten elektromanyetik dalgalrı yayarken ve alırken bazı yönlerde daha iyi, bazı yönlerde ise daha kötü yayma ve alma karakteristiğine sahiptir.Yayma ve alma antene dik yönde en büyüktür. Anten doğrultusunda ise en az alış ve yayım sağlar. Bu özelliğinden dolayı anten belki bir yöne yönlendirilmelidir. Bir antenin alış diyagramı dalga metre (Alan şiddeti) denen bir ölçü aleti yardımıyla çıkartılabilir.

Page 107: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 105

Dipol antenin yatay eksendeki akış diyagramı görülmektedir. Görüldüğü gibi iki anten paralel iken alış en büyük dik olduğunda ise en küçüktür. Sonsuz ince telden yapılmış yarım dalga dipol antenin empedansı 73,12Ω hesaplanır. Anten iletkeninin artması ile bu direnç biraz düşer. Besleme noktasındaki açıklık ise direnci artar. 11.4. Dipol Antenin Fiziki Boyu

Belli bir frekansta çalışan antenin boyu, dalga boyu (λ) ile orantılıdır. V / λ formülü yardımıyla hesaplanır. Frekans (F) dalga hızı (V) ve dalga (λ) arasında bağıntı kurulur. λ / 2 antende; her eleman λ / 4 dalga boyundadır. Ancak anten uçlarının toprakla olan kaçak kapasitesinden dolayı anten uçlarının toprakla olan kaçak kapasitesinden dolayı anten boyunun biraz daha küçük alınması gerekir. Anten çapında alüminyum çubuktan yapılmışsa dalga boyunun % 5 küçük olması gerekir.

Tablo11.1’de TV kanalları ve her kanalın dalga boyları verilmiştir.

Kanal Frekans (MHz) Dalga boyları (cm) 2 51 588 294 3 58 516 258 4 65 460 230 5 178 168 84 6 185 162 81 7 192 156 78 8 199 150 75 9 206 146 73 10 213 141 70,5 11 220 136 68 12 227 132 62

Dipol anten boyuna uygunu frekansta çalışırken, rezonanstadır. Rezonans

frekansında duyarlığı en büyük olur ve bu frekansları en yüksek seviyede olur.

11.5. Tek Elemanlı Antenler (Yagi Anteni) Tek elemanlı üç tip antenin rezonans frekanslı sinyalleri, her iki yönde ve dik açı altında kuvvetli olarak aldığını biliyoruz. Rezonans dışında dışındaki sinyalleri ise daha zayıf almakla birlikte değişik açılarda farklı olarak alıyorlardı. Bunun sonucu olarak tek elemanlı antenlerin duyarlılıkları az hem de yakın kanalları birbirinden ayırma özellikleri zayıf olur. İyi bir televizyon anteninin belli bir doğrultudan gelen bir TV verici antenine doğru yöneltilme özelliğinin olması istenir. Gelen sinyal çok zayıf olsa dahi antenin yeterince kazanç sağlayarak diğer açılardan gelen sinyallerden ayırması istenir. Bu tip bir anten ilk defa Japon bilgini Yagi tarafından bulunmuştur. Çok elemanlı bu antenlere yagi anteni demir. Bu tip antenlerden önden gelen sinyallerde büyük kazanç sağladıkları gibi yandan veya geriden gelen sinyallerde çok zayıf alış elde ederler. Yagi dizisinde dipol antenin ön kısmında her biri ayrı bir anten gibi çalışarak kazanç sağlayan direktör elemanları bulunur. Dipol'ün arka

Page 108: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 106

kısmında ise dipol elemanın biraz daha uzun olan parazit anten elemanları bulunur. Bunlar, arkadan gelen sinyali zayıflatan reflektör (YANSITICI) elemanlardır. Her biri bir anten gibi çalışan anten elemanları birbirine durumundadır. Önden alış kazancını artırmak amacıyla; ön kısma çok sayıda ilave edilir. Direktörlerin boyları ve aralarındaki mesafelerin ne olacağı, bir çok kitaplarda tablo halinde verilmiştir. Burada kazancın artması her elemanın aldığı sinyali dipole fazda gönderilmesiyle sağlanır. Reflektörlerin arkadan gelen kazancı düşürmeleri, dipole ters fazda sinyale ile sağlanır. Dipolden biraz daha büyük seçilen direktörlerin mesafeleri deney yoluyla bulunabilir. Çok elemanlı antenlerde önden alış artarken arkadan ve yanlardan alış iyice zayıflatılır. Antenin belli bir istasyona yöneltilmesi sağlanır. İstenen istasyon sinyali kuvvetlendirilirken diğer yönden gelen sinyaller zayıflatılır. İlave edilen her eleman paralel bağlı olacağından anten empedansını düşürür. Çok elemanlı antenlerde bu empedans 40-5OΩ (ohm)’a kadar düşer. Yagi antenlerde Dipol boyu : 0,47 λ . Direktörler : 0.38 λ, Reflektörler : 0,52 λ'dir. Reflektörlerin dipole mesafesi 0,15 λ ve direktörlerin dipole olan mesafesi 0.1 λ’dır. Dokuz elemanlı Yagi antenin güç kazancı 15 dB’dir. Tablo 11.2. 9 elemanlı bir antenin çalışacağı kanal uygun olarak alınacağı standart ölçüler:

Kanal E5 E6 E7 E8 E9 E10 E11 E12

IR 890 854 830 815 777 740 700 680 IF 770 740 710 700 663 640 610 592

ID1-ID7 710 682 635 625 612 592 563 548 AR 274 264 246 240 236 229 217 211

AD1 174 167 155 152 150 145 138 134 AD2 246 237 220 216 212 205 195 190 AD3 162 156 146 143 140 136 128 124 AD4 178 170 158 155 153 148 140 136 AD5 190 182 169 166 163 158 150 146 AD6 210 202 188 184 180 175 167 163 AD7 210 202 188 184 180 175 167 163

Yagi Anten Dizileri

Çok daha büyük kazanç elde etmek için çok elemanlı yagi anten grupları paralel bağlanarak yagi anten dizileri düzenlenir. Dizideki her grup aynı yöne yöneltilir. Böylece etkili bir yönlendirme sağlanır. Sonuç olarak sistemin kazancı artar, resim kontrast olarak elde edilirken, gürültü ve parazitler bastırılır. Sistem dış parazitik etkilerden etkilenmez. Sistemin toplam güç kazancı yagi antenlerinin güç kazançları toplamına eşittir. Diziler paralel olarak bağlanacaklarından toplam empedans ise düşer. Diziler arasında λ / 2 uzaklık olacak şekilde boru üzerine takılırlar. Dipol uçları birbirine bağlandıktan sonra iniş hattı; iki hattın tam ara ucundan yani λ / 4 noktasından alınır.

Page 109: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 107

Anten Sisteminde Empedans Uygunlaştırma

TV alıcısı ile anten arasındaki sistemde, her noktadan empedans uygunluğunun sağlanması gerekir. Aksi halde hem gelen sinyal zayıflar hem de hat üzerinde ileri geri yansıyan dalgalar oluşur. Bu da alınan resimde istenmeyen yansıma gölgelerine sebep olur. Alıcı ile anten arasındaki iletkenler ve empedans uygunlaştırıcılar görülmektedir. Bazı alıcıların anten giriş terminalleri iki fiş (fiş basan) girişlidir. Bu alıcılara; 240 Ω (Ohm)’luk simetrik kablolar, doğrudan doğruya bağlanabilir. Eğer iniş kablosu koaksiyel ise empedansı 60 Ω’dur. TV girişinde empedans uygunluğu sağlayan bir palsin (Sim-5) kullanmak gerekir. Balun yüksek frekansta çalışan empedans uygunlaştırıcı bir transformatördür. Balun : 60 Ω’dan 240 Ω’a geçişte empedans uygunluğu sağlarken aynı zamanda dengesiz hattan dengeliye geçiş sağlar. Sim-5 aslında iki ayrı trafonun birleşmesiyle oluşur. İki trafo arasındaki manyetik kuplaj yoktur. Çekirdek ortadan kırılmış olsa, çalışma bakımından bir fark olmaz. Ancak kullanışlılık sağladığından tek parça olarak yapılırlar. Transistörlü tuner girişleri yuvarlak 60Ω’luk jak girişlidir. TV girişi böyle 60 Ω olduğunda, 240 Ω’luk kabloyu bağlarken, yine balun (Sim-5) kullanılır. Bu defa 240 Ω kısmı girişe 60 Ω kısmı çıkışa getirilir. Böylece balunlar iki yönde de kullanılabilirler. Bu elemanlar, katlanmış dipol antene koaksiyel kablo bağlanırken de kullanılabilirler. Katlanmış dipol antene (240 Ω), koaksiyel kabloyu bağlarken, kablo parçaları ile hazırlana balunlar kullanılabilir. Burada kullanılan kablo boyları alıcının çalıştığı kanal frekansına uygun olarak hazırlanır. Çok elemanlı antenlerde, kullanılan eleman sayısının artması ile katlanmış dipol antenin empedansının düştüğü, daha önce açıklanmıştır. Kullanılan simetrik kabloda, bu nedenle yansımalar olabilir. Yansımaları önlemek amacıyla TV girişi uçlarına : λ / 4 dalga boyunda simetrik kablo parçası ilave ederek, uçlarını kısa devre ediniz. λ / 4 boyunda kısa devre edilmiş hat parçası; paralel rezonans etkisi sağlar. Böylece rezonans frekanslı sinyallere yüksek empedans, bunun dışındakilere alçak empedans gösterir. Alınması istenen istasyonda, alıcının secicilik ve duyarlığının artmasını sağlar. Örneğin alıcı 10. kanalda çalışıyorsa λ / 4 kablo parçası 35 cm boyunda olur. Bu kabloyu anten girişine bağladığınızda önce uçlar açıkken resmin karlı olduğunu görürüz. Uçları kısa devre ettiğinizde resmin oldukça netleştiğini fark edeceksiniz. Aynı amaçla λ / 2 boyunda açık uçlu hat parçası kullanılabilir. Sigara paketlerinden çıkan kalaylı kağıtlar, simetrik kablo üzerine sarılarak ileri geri hareket ettirilir. Bu yolla resmin netliği sağlanabilir. Yapılan işlem, hattın reaktansını gidererek maksimum güç alınmasını sağlar. 11.6. Anten Düzenleri

Bir televizyon alıcısında iyi bir resim elde edilmesi iyi bir anten düzeninin kurulması ile mümkün olur. Televizyon anteninin yerinin seçiminde aşağıdaki hususlara dikkat etmek gerekir.

- Anten kurulacak yer görüşe uygun olmalıdır. Net bir görüntü alıcı ve verici antenlerinin birbirini görmesi ve alıcı anteninin verici yönünde olması gerekir.

Page 110: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 108

- Yerden oldukça yüksekte kurulmalıdır. Elektromanyetik dalgalar dünyanın yuvarlaklığı nedeni ile gittikçe yükselirler. Vericiden uzak bölgelerde, net bir görüntü ancak, antenin yüksek bir yerde olması ile sağlanabilir. Apartman üstlerine kurulan antenlerin yolu görmemeleri sağlanmalıdır. Aksi halde vasıtaların parazitlerinden etkilenirler.

- Seçilen yer direğin gergiye alınmasına uygun bir yer olmalıdır. Anten direği

sağlam bir zemin üzerine oturtulur. Alt kısımdan bir bacaya veya duvar ve benzeri bir yere kelepçe ile bağlanır. Rüzgar ile devrilmemesi için; üst kısma takılan halka ve tellerle gergiye alınır. En az üç, normal dört gergi teli kullanılır. Yüksek direklerde orta ve üst kısımdan, iki veya üç ayrı noktadan germek gerekebilir.

- Anten, diğer alıcı antenlerinden ve yüksek gerilim kablolarından uzakta

kurulmalıdır. Yüksek gerilim kabloları etrafında oluşan kuvvetli alanlar; parazitlere ve gelen TV sinyallerinin zayıflamasına neden olur. Arızalı bir televizyon antenden parazit sinyaller yayabilir. Civardaki diğer alıcılar bu parazitlerden etkilenir.

- Anten direği topraklanmalıdır. Madeni sivri uçlu bir direk, paratoner gibi

yıldırım çekmeye elverişlidir. İyi bir topraklama alıcının yıldırımdan etkilenmesinin önler. Topraklama; kalın bir kablo ile ve en kısa yoldan yapılmalıdır.

Direk sert bir zemin üzerine veya boru ayakları ile tespit edilir. Boru ayaklarının çatı üzerine takılabilen ve hareketli olan mafsallı tipleri de bulunur. En alt kısımda bulunan bu ayaklar direği tek başlarına tutamazlar. Boru ayrıca; uçları ikili kama şeklinde olan ve betona saplana kelepçelerle bir baca veya duvara bağlanır. Düz bir çatının tüm ortasına dikilmek istenen direklerde; direk boş bir teneke içerisine dik duracak şekilde betonlanmalıdır. Direğin üst kısmına bağlana geniş yüzeyli anten, rüzgarlı havalarda direğin uzun olması nedeniyle esneyebilir veya devamlı sallanır. Bu sallantının önlenmesi ve anten direğinin direncinin arttırılması gayesiyle gerilmesi gerekir. Gergi için direğin üst kısmının yarım metre altına döner halka takılır. Döner halka üzerindeki deliklere gergi tellerinin uçları tutturulur. Gergi telleri okside olmayan galvanizli tel kullanılır. Gergi için üç tel kullanılabilir. Ancak birinin kopabileceği düşünülerek dört gergi teli kullanmak daha uygun olur. Teller 600 açı ile gerilirler. Tellerin diğer ucu, betona gömülen halkalara tutturulur. Tellerin iyi gerilmesini sağlamak için, halkalara yarım metre uzaklıkta gergi elemanları takılır. Gergi elemanları; ucu cengelli ters iki vidadan yapılmışlardır. Tornavidanın ucu araya takılıp çevrildiğinde, her iki vida içeri doğru girerek telleri gerer. Gergi önce; sonuna kadar açılır. Teller mümkün olduğu kadar gerildikten sonra, gergi elemanları sıra ile çevrilerek, her telin sertliğinin eşit olması sağlanır. Gergi teli gerilirken zedelenmemelidir. Aksi halde bir süre sonra zedeli yerden kırılabilir. Anten borusu olarak; 6 metre boyunda standart galvanizli borular kullanılır. Daha yüksek direk gerektiğinde, iç içe geçebilen borular kullanılır. Önce en dıştaki 6 metrelik boru gerilir. Boru üzerine vidalı merdiven elemanları takılarak yukarıya çıkılır. İçindeki

Page 111: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 109

boru yukarı çekilerek sıkıştırılır. Bu ikinci boruda gergiye alındıktan sonra, merdiven elemanlarıyla çıkılarak antenin montajı yapılır. Anten kablosu, dipol elemanı uçlarına, kutu içindeki vidalarla bağlanır. Kutudan çıkarırken bir kroşe ile sıkıştırılır. Böylece kablo ağırlığının vidalara binmesi önlenir. Kablonun belli bir mesafede, direğe paralel olarak inmesi; direk izolatörleri kullanılarak bunlar uygun aralıklarla boruya vidalanırlar. Kablo ise plastik elemanları ile sıkıştırılır. Kutu ve ilk izolatör arasında kabloya hafif boşluk verilir. Kablo kiremit üzerinden geçirilecekse, kiremit izolatörü kullanılır. Saçaktan geçerken saçak izolatörü kullanılır. Duvara paralel inmesi ise duvar izolatörleri ile sağlanır. Pencereden geçirilirken, kabloya yine biraz boşluk vermek gerekir. Bu boşluk yağmur damlarının aşağıya düşerek binaya girmesini önler. Bina içindeki tesisatta, küçük kroşe çiviler kullanılarak kablonun muntazam olarak alıcıya kadar gitmesi sağlanır. Televizyonu sağa sola çekilebilmesi için yine bir miktar boşluk verilmelidir. Artan kablonun yumak haline getirilmesi sakıncalıdır. Bir bobin etkisi yaparak sinyali azaltır. Karlı resime neden olur. Kablonun fazla uzaması, elektrik hatlarına yakın olması ve madeni borulara paralel gitmesi sakıncalıdır. 11.7. Ortak Anten Tesisleri

Çok daireli apartmanlarda, her daire için ayrı bir anten tesisatının kurulması hem görünüş bakımından, hem de antenlerin birbirini etkilemesi yönünden sakıncalıdır. Bir çok direk ve gergi tellerinin bulunduğu çatı; bir anten keşmekeşi görünümünde olur ve çevrenin güzelliğini bozar. Antenlerin ve direklerin yakın olması; alıcıların birbirini etkilemesine ve görüşlerin kapanmasına neden olur. Ses ve resim görüntüleri bozulduğu gibi yansımalarda oluşur. Bunların tek tek bakımlarının zor olduğu gibi, çatıya çıkmayı gerektirir. Ayrıca tek tek kurulan antenler çok masraflı olacağından, tek bir anten ile ortak anten tesisatının kurulması daha uygun olur. Kurulacak anten tesisatı tek bir TV yayını için olabildiği gibi, çok sayıda televizyon yayınları ile uydu yayınları ve radyo yayınları için bir arada da olabilir. Böylece apartmanda bulunan her dairenin çok sayıda yayını izlemeside sağlanmış olur. Bu tesisat için her daire başına düşen masrafta çok daha az olur. Ortak anten tesisatında, alınan sinyallerin yükseltilmesi amacıyla her anten için ayrı kanal yükselteci kullanılabildiği gibi, geniş bantlı tek bir yükselteç ile de yapılabilir. Tesisatta kullanılan her elemanın yapısı sıra ile ayrı ayrı incelenecektir. 11.8. Ortak Anten Tesislerinde Kullanılan Eleman Ve Malzemeler

a) Anten Birleştiricisi : Değişik bant, kanal ve frekanslarda çalışan antenlerden gelen

sinyalleri, uygun giriş ve çıkış empedansı sağlayarak tek bir çıkışta birleştirir. Anten birleştiricisi uygun bobin ve kondansatör elemanları kullanılarak düzenlenen alçak geçirici filtre, bant geçirici filtre, yüksek geçirici filtre devrelerinden oluşur.

Page 112: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 110

Anten birleştiricisi R = 60Ω olacak şekilde LC değerleri verilen formüllere göre hesaplanır. Belli bir bandın alınması seri durumda olan seri rezonans devreleri ile sağlanır.

b) Kanal Amplifikatörleri : Modüller çıkışından alınan her kanal veya TV

antenlerinden gelen o kanala ait her sinyal kendi başına kuvvetlendirilecektir. Bu iş kullanılacak yükselteçlerde AGC (Otomatik kazanç ayarı) olması gerekir.

Böylece giriş sinyalindeki dalgalanmalar otomatik olarak ayarlanarak, yükseltecin kazancının sabit kalması sağlanacaktır. Kanal amplifikatörlerin giriş sinyal seviyeleri ± 25 – 3 0 dB ayarlanabilmelidir. Bu iş için yükseltecin giriş katında bir attenüatör (zayıflatıcı) bulunur. Yükseltecin sinyal seviye ayarı yapılırken çıkış ve giriş empedanslarının değişmemesi gerekir.

Aşağıdaki tabloda ideal bir kanal amplifikatörünün özellikleri verilmiştir : Giriş ve çıkış empedansı = 75Ω Çalışma frekans aralığı = E5 – 12 (VHF) E 21 – 69 (UHF) Besleme gerilimi = 12 Volt Maksimum çıkış seviyesi = 130 dB Band genişliği = 10,7 MHz Çektiği alan = 100 MA Kazanç ayarı = ± 25 dB ± 30 dB Alt kanal bastırma = 60 dB Üst kanal bastırma = 55 dB Kayma faktörü = % 1 Çalışma sıcaklığı = - 200C +750C

c) Filtre Blokları (Channel Pass Filter): Modülatör (Receiver), konvartör ve kanal yükselteçleri sadece seçilen kendi kanal frekansları geçirecek filtre blokları üzerinden yapılmalıdır. Bu filtre blokları daha ziyade uydu sistemlerinde çokça kullanılır. LNB (Head End)’den gelen sinyal bazen modülatörün çıkışını etkileyebilir ve harici modülasyona neden olur. Modülatör (Receiver) ve kanal yükselticisinin çıkışında bant geçiren filtreler kullanılarak, modülatör ve kanal yükselticisinin doğrusaln bölgede çalışması sağlanır ve yukarda bahsedilen sakıncanın önüne geçilmiş olur.

d) Dağıtım Elemanları : Bir kapalı devre TV dağıtım sisteminde santralden alınan

birleşik video işaretlerinin içinde bulunan her kanala ait sinyalin orijinalliği bozulmadan ve belli seviyede (minimum 70 dB MV ) abonelere ulaştırılması gerekmektedir.

Dağıtım tek bir bina olabileceği gibi, uydu kentler, siteler gibi büyük çaptaki alanlar için gerekebilir.Dağıtım sistemlerinde kullanılan tüm aktif ve pasif elemanları sıra ile inceleyeceğiz : 1) Hat yükselteçleri : Kapalı devre TV sistemlerde kullanılacak hat yükselteçleri büyük

önem taşırlar. Bunların kazancı, maksimum çıkış güç seviyesi, gürültü seviyelerine çok dikkat etmek gerekir. Hat yükselteçlerinin frekans bandının çok düzgün olması çift yönlü sinyal transferi iyi olması ve frekansa göre kazancının ayarlanabilmesi gereklidir.

Page 113: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 111

Bu yükselteçlerde gürültü seviyesi ve kazancın düşük olmasının yanında, çıkış seviyesinin yüksek olması aynı hat üzerinde art arda bağlanabilecek yükselteç sayısının artmasını sağlar. 2) (SPLITTER) Bölücü – Dağıtıcı : Bir kapalı devre TV dağıtım sisteminde antenden

abonedeki prize kadar sinyalin taşınması esnasında sinyal bir çok kollara ayrılması gerekebilir.

Sinyalin bölünme işlemi yapılırken söz konusu olan yüksek frekanslı sinyaller olduğu için hat boyunca hattın karakteristik empedansının değişmemesi ve yansımaların önlenmesi gerekmektedir. Bu sebepten dolayı sinyalin kollara ayrılacağı yerlerde özel bölücüler kullanılır. Bu bölücülerde hat bağlantıları direkt kablo ile yapılabileceği gib 60Ω’luk fak ile veya (F) konnektörlerle de yapılabilir. Bu tip dağıtıcılar genel olarak bina dışında kullanıldığından hava şartlarına karşı dayanıklı olmalıdır. Anten dağıtıcılarının dış kutuları genel olarak paslanmaz sacdan yapılmıştır ve su geçirmez olarak imal edilirler. En çok kullanılan bölücü (Dağıtıcı) türleri; 1 / 2, 1 / 3, 1 / 4, 1 / 8’dir. Bu bölücülere ait semboller aşağıda verilmiştir.

Dağıtıcılarda Aranan Teknik Özellikler Şunlardır : 1– Empedans uygunluğu 2- Yan hatlarda zayıflatma sağlanması 3- Geçişte zayıflama 4- Bölücünün türü (Aktif veya Pasif)

3) Yan Hat Dağıtım Buatları : Kapalı devre TV dağıtım sistemlerinde ana hattan yan hatlara sinyallerin ayrılması gereken yerlerde kullanılır. Bu olayı gerçekleştirirken hattın empedansının değişmemesi gerekir. Ya hat dağıtım buatlarının giriş ve çıkış empedansı ana hattın empedansına eşit olmalıdır. Dağıtım buatları genel olarak; 2/1, 2/2, 2/3, 2/4, 2/6, 2/8 imal edilirler.

4) Televizyon Prizleri : Merkezi sistem anten tesisatında aboneye ulaşan son nokta TV

prizleridir. Bu tip prizlerde TV ve radyo (FM) çıkışı olmak üzere iki çıkış vardır. TV prizleri bildiğimiz prizlerden farklı bir özellik taşır. Burada kullanılan metal ve plastiğin büyük önemi vardır.

Prizlerin içinde radyo ve TV sinyallerini ayıran filtre elemanları bulunur. Radyo sinyali direnç, TV sinyali yüksek geçirici filtre devresi ile seçilir. Prizlerin karakteristik empedansı hat empedansına eşit olması gereklidir. TV prizlerinde geri dönüş kaybı minimum 25 dB’den büyük olmamalıdır. Prizlerin yan hat dağıtım kaybı 1 dB, 8 dB, 12 dB gibi değişir. Prizlerin kullanıldıkları aboneye ulaşması gereken sinyal seviyesine göre priz cinsi tayin edilir. Aşağıdaki tabloda piyasada üretilen ve standarda uygun bir prizin teknik özellikleri verilmiştir.

Page 114: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 112

Priz Tipi Yan Hat Dağıtım Kaybı

Geçiş Kaybı Geri Dönüş Kaybı (Db)

NP 01

1 - -

NP 08

8 1,5 20

NP 18

18 0,9 30

NP 12

12 1,2 25

Ortak Anten Tesisatı Yapılırken Dikkat Edilecek Özellikler : 1. Ana kolon, kolon, dağıtıcı ve hat ucundan bakıldığında daima 60Ω direnç görülmelidir. Tesisat koaksiyel kullanılarak düzenlenir. 2. Tesisat topraklanmalıdır. Koaksiyel kablo kullanmak şaselemede kolaylık getirir ve sistemi ekranlar. 3. Arızalı ve osilasyon yapan bir televizyonun, sistemdeki diğer televizyonları etkilemesi önlenir. Bu nedenle kolonlardan prizle sinyal; 600Ω gibi bir dirençle, zayıflatılarak uygulanır. Bu durum alıcının hatta olan etkisini de zayıflatır. 4. Hat ucu 60Ω’luk bir dirençle kapatılmalıdır. Böylece hatta yansıma ve duran dalgaların oluşması önlenir. 5. Sistem tamamen dengeli düzenlenmeli ve her prize eşit olarak sinyal dağıtılmalıdır. 6. Hat üzerindeki kayıplar ve alıcı sayısı göz önüne alınarak, gerekli güç çıkışı sağlayacak bir yükselteç kullanılmalıdır.

Page 115: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 113

32 Dairelik UYDU/YEREL ORTAK ANTEN TV SİSTEMİ

32 DAİRE İÇİN KULLANILACAK MALZEME 3 Adet 150 cm GES Parabol Çanak anten

4 Adet 9/8 Diseq aktif uydu anahtarı delta

1 Adet Quadra LNB

2 Adet Dual LNB mti

8 Adet ¼ way spilitter delta

1 Adet tüm sistemi içine alabilecek bir veya birkaç pano

300m. Klas RG-6/u-4 kablo (Çanaklar ile 9/8 Diseq’ ler arasında)

Kroşe + muhtelif erkek, dişi jack, Montaj ve ayarlar, tüm işçilik

1 Adet yeniçağ santral

2 Adet yeniçağ çatı anteni

4 Adet çanak ayağı özel yapıldı

32 Adet Sat/TV prizi

1000 m. Klas RG-6/u-4

Toplam Maliyet ....................................................................................................

Page 116: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 114

KAYNAKLAR

1- İletişim Kuramı

H. Aşkar, ODTÜ

2- Renkli Televizyon

S. Akbay

3- Pratik Renkli Televizyon Tamir Kılavuzu

B. Rodekurth, M. Öniz, Yüce Yayınları

4- Görüntü Sistemleri Deney Föyleri

Elektronik – Bilgisayar Eğitimi

Page 117: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Fırat Üniversitesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü 115

LABORATUVAR DENEYLERİ

1. Kamera Sistemleri ve Yapısının Anlaşılması

2. Renkli Televizyon Eğitim Setinin Tanınması

3. Renkli TV Test Noktalarından Sinyal Ölçümü Yapılarak Sistemi Tanıma-1

4. Renkli TV Test Noktalarından Sinyal Ölçümü Yapılarak Sistemi Tanıma-2

5. Tuner üzerinde AGC İşlemi

6. Tunerin Geçikmiş AGC Ayarı

7. Audio Sinyal İşlemi

8. IF Bant Geçirimi

9. SYNC İşlem Bölümü Üzerinde Ayarlamalar

10. Beyaz Seviye Ayarı

11. CUT-OFF Noktanın Ayarı

12. Mikro kontrolörün Fonksiyonları

13. On-Screen Göstergesi

14. Hata Simülasyonunun Kullanımı

15. Uzaktan Kumanda Arızaları

16. Entegre Arızaları

17. Güç Kaynağı Arızaları

18. Yatay SYNC Sinyal Arızası

19. Dikey Ramp Jeneratörü Arızası

20. Ses Arızaları

21. Tuner Arızaları

22. Renk Arızaları

23. Ekran Arızaları

Page 118: Televizyon tekneği̇ti̇m (1)

Dr. İbrahim Türkoğlu 116

DEĞERLENDİRME

31xLab

32x

2TelafiAraVize +

+=

Lab = Her Bir deneyden alınan sözlü notu ve deney raporu değerlendirmesi / Deney Sayısı

41xojePr

43xSinavBütünlenme|Final +=

Proje : Birer kişi halinde bir Ortak Çanak Anten Tesisatı Projesi tasarlamak