tasavvufa giriş - turuz€¦ · tasavvuf bir bilgi değil bir düşünce tarzıdır, bir usuldür,...

154

Upload: others

Post on 19-Oct-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • TASAVVUFAGİRİŞ

    MAHMUDEROLKILIÇ

    EDİTÖRSalihaŞişman

    Kitapyayınno:16TasavvufSohbetleriDizisi02

    1.BASKIOcak2012,İstanbul

    ISBN978-975-9161-70-5

    E-ISBN

    SUFİKİTAPTelefon:(0212)5112424Faks:(0212)5124000P.K.50Sirkeci/İ[email protected]/timasyayingrubutwitter.com/timasyayingrubu

    YAYINHAKLARI©EserinherhakkıanlaşmalıolarakTimaşBasımTicaretveSanayiAnonimŞirketi’neaittir.İzinsizyayınlanamaz.Kaynakgösterilerekalıntıyapılabilir.

    http://sufi.com.trhttp://facebook.com/timasyayingrubuhttp://www.twitter.com/timasyayingrubu

  • Prof.Dr.MAHMUDEROLKILIÇİstanbul’da doğdu. SırasıylaHırka-i Şerîf İlkokulu,VefaLisesi ve İstanbulÜniversitesi’nde öğrenim

    gördü.Ayrıcabazıâlimlerdenklasiktarzdaderslerokuduvebazısufiüstadlarınözelderslerinedevamederekkendinigeliştirdi.Yanihemmekteplivehemdealaylıoldu.SiyasalBilgilerFakültesi’ndenmezunolduktansonrabirmüddetyurtdışındaaraştırmalardabulundu.LisanssonrasıçalışmalarınıgenelolarakmanevîilimlerdeözelolarakdaİslamTasavvufualanındayoğunlaştırdı.1988’deasistanolarakgörevebaşladığı İslamFelsefesiAnabilimdalında “İslamKaynakları IşığındaHermes veHermetikDüşünce”isimliyükseklisanstezinihazırladı.TürkiyeÜniversitelerinde“TasavvufAnabilimDalı”nınkuruluşununardındanbuanabilimdalındayapılanilkdoktoratezisayılan“İbnArabi’deVarlıkveMertebeleri”isimlitezini savundu.Türkçeveyabancıdillerdebirçokansiklopedivedergilerdesahasıyla ilgilimakaleleriyayınlandı.Tasavvufdüşüncesimerkezliuluslararasıkonferanslardatebliğlersundu,radyovetelevizyonprogramlarına katıldı. Türkiye Yazarlar Birliği 2004 yılında Sufi ve Şiir isimli kitabını inceleme-araştırmadalındayılınkitabıseçti.MarmaraÜniversitesiTasavvufAnabilimDalıSistematikTasavvufBilimDalıBaşkanlığı ve İstanbul Türk ve İslamEserleriMüzesi başkanlığı yaptı.Merkezi Tahran’dabulunan İslamKonferansınaÜyeÜlkeler ParlamentolarBirliği (İKÖPAB)Genel Sekreterliğine seçildi(2008).BununyanısıramerkeziOxford’tabulunanMuhyiddinIbnArabiSociety’ninşerefüyesi,IslamicManuscriptAssociation(TIMA)’nındayönetimkurulubaşkanıdır.Evliveikiçocukbabasıdır.İngilizce,Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir. Yayınlanmış Eserleri:Evvele Yolculuk (Sufi Kitap), Şeyh-iEkber(SufiKitap),Anadolu’nunRuhu(SufiKitap),TasavvufaGiriş(SufiKitap),SufiveŞiir (İnsanYayınları),HermeslerHermesi(ArkeolojiveSanatYayınları).

  • İÇİNDEKİLERTasavvufunVarlıkGörüşü

    MetafizikGörüşlerinOmurgasıOntolojidirTasavvufunBilgiGörüşü

    İnsanHatırlamakÜzereYaratılmıştırTasavvufveDinîİlimler

    Tasavvuf“Dinîİlimler”AnaGövdesininBirDalıdırTasavvufveFelsefe-Sanat

    TasavvufEzoterikBirHikmetFelsefesidirTasavvufunÜçBüyükUstası

    MuhyiddinİbnArabîMevlânaCelâleddinRumîYunusEmre

    SufiŞiirŞerhleri

    ŞeyhülislamYahyaEfendi’ninBirBeytininDüşündürdükleriNiyâzî-iMısrîŞerhleri-Rumûz-ıEnbiyâyıVâkıf-ıEsrârOlandanSor

    1NâdânıTerkEtmedinYârânıArzularsın

    2BenSanırdımÂlemİçreBanaHiçYârKalmadı

    3ZâhidâSûretGözetmeİçeruGelCânaBak

    4OlanlarŞeyhiMelâmîİbrahimEfendi’ninTasavvufuTarifEdenŞiirininŞerhi

    BirToplumsalUzlaşımModeliOlarakTasavvuf

    “SenNeyiArıyorsanOsun”

  • ÖnsözModernitenin katı rasyonalist, pozitivist, materyalist ve anti-tradisyonel yapısı artık ciddi eleştiriler

    almaktadır ve tahtı sallanmaya başlanmıştır. Post-modern insan artıkmana arayışına girmiş, kaybettiğianlam haritalarını yeniden aramaya koyulmuştur. Düşüncede, inançta, eylemde, hayatta, kısacası bütünbeşerîsahalardahepbir“anlam”arayışınınvederineinmeçabasınınöneçıktığıgözlenmektedir.Moderninsan için “Nasıl?” sorusu önemli iken post-modern insan için “Neden?” sorusu öncelikli olmayabaşlamıştır.“Siyah siyahtır, beyaz da beyazdır.” gibi kategorik ifadelerle modern dünyanın zihin kalıplarını

    oluşturanAristotelesçimantık artık bazı yazarlarca çağdaş ayrımcı ve parçalayıcı düşünceleri doğuranbirincietkenolarakgörülmektedir.Aksine“KırçılMantık”ın(FuzzyLogic)dahaaçıklayıcıolduğuilerisürülmektedir.Yanisiyahvebeyazınyanındahemsiyahvehemdebeyazolangrigerçeklikalanlarıda vardır. Bu bize bir hukukçu olarak mahkemedeki herkesi dinleyen Nasreddin Hoca’nın omeşhur: “Sen haklısın. Sen de haklısın. Ama ben de haklıyım.” sözlerindeki çok katlı mantığınıhatırlatmaktadır.Çağımızın önemli İngiliz mantıkçı filozofu Bertrand Russell Mistisizm ve Mantık isimli kitabında

    şüphenin ötesinde yakin ifade eden bir içsezgisel biliş tarzının da mümkün olabileceğini kabul etmişgözüktü. Ona göre mistisizm şahsidir, bilim ise gayrı şahsidir. Şahsi olmayan şey soyuttur ve kişinintecrübesi ile bir alakası yoktur. Şahsi olan ise tamamıyla ferde özgüdür ve o kişinin kendi yaşantısıolmadanbiranlamtaşımaz.Bilimdemeksistematizasyonvekategorizasyondemektir.Mistikbilgiiçinbuameliyeler kayıtlama getirir ve onun yapısını bozar. Ziramantık ötesi bilgiler düzensizdir ve belki deorijinallikleriburadadır.Modern düşüncenin, özellikle dil ve edebiyat felsefesinin vardığı noktalarla tasavvufun söylemi

    arasında büyük paralellikler bulunmaktadır. Bu sebeptendir ki son yıllarda gerek yerli gerek yabancımütefekkirlerin,şair,yazarvesanatkârlarıneserleriüzerineyapılanyorumlardasıkçatasavvufikonularadagirilmektedir.Benzerşekildebiyoenerji,Reiki,transpersonalpsikoloji,orgonterapi,enegramterapisi,oto-telkinvb.tedaviyöntemleridegünümüzdehaylirevaçbulanvedoktrinolarakdatasavvufiilimlerleyer yer kesişmeler içerisine giren uygulamalardır. Yurt dışı ve yurt içi birçok bilimsel toplantıdapsikiyatristler ile tasavvuf uzmanları arasında çok güzel diyaloglar kurulmaya başlandığı müşahedeedilmektedir. Bu iki ilim dalı da kendi tecrübelerinden katkılar sunarak güzel sentezler oluşturmayaçalışmaktadırlar.Artık“SufiPsikolojisi”tabiriliteratürdeyerinialmıştır.Velhasıl görüleceği gibi bütün dünyada siyasette, ticarette, tıpta, felsefede herkes bir tür ezoterik

    yaklaşımsahibiiken,bizdedinîilimlerdebile“Bazışeylerkafagözününgördüğügibi,bazımetinlerilkokuyuşta anladığımız gibi değildir, mana bunların altındadır, derine inmek gerekir.” diyecek olsanız,itirazlarlakarşılaşırsınız.Ülkemizdemodern bir ilâhiyatçı tipi ortaya çıkmış durumda.Bu nevzuhur ve geleneği olmayan neo-

    pozitivist tip, çağın insanınınmanevi ve fikrî sorunlarına bir çözüm teklif etmekten uzaktır.Metinlerinhermenötiğiniyapamayanbuliteralistyaklaşımneevrenselmanadadünyainsanlığınanedeözelanlamdaülkemiz insanına yeterli olamamaktadır. Ehli olanlar müstesna İlahiyat fakültelerindeki bazıakademisyenlerle olan bilimsel diyaloğumuzdan çok daha samimisini bazen diğer fakülte branşlarıylakurabilmemizgerçeği düşündürücüdür.MeselaFen fakültesinden fizikçi arkadaşlarlaberabermaddeninaslının enerji olduğu ve enerjinin aslının da ışık olduğu görüşünü sufimuhakkiklerin“Allâhu nûru’s-semâvâtive’l-ard”(Allahyerinvesemavatınnurudur)ayetinegetirdikleriyorumlarmuvâcehesinde

  • düşünmekvenurunletafettenkesafetegeçerekmaddiâleminasıloluşturduğugörüşleriyleyanyanakoyarak anlamaya çalışmak bendenize, artık kabak tadı veren “Tasavvuf şirktir.” sözüne cevapvermeyeçalışmaktançokdahafazlaheyecanvermiştir.Veyahutpsikologarkadaşlarlainsanbilincininderinlikleriüzerindefikiralışverişindebulunurkenmeseleyemutasavvıflarınaçıkladığıgibiinsanınyedikatlı (septenaire) yapısı üzerinden açılımlar getirmek onlara da bana da çok keyifli anlaryaşatmıştır.

    vvvHayatınmanasını düşünmedenyaşamayakodlananmodern insanın anlamsızlığı, gayesizliği bazı çıkar

    çevrelerininistediğibirmüşteritipinimeydanagetirdi.Maneviyatımerkezealaninsan,modern-kapitalisttüketimanlayışıçarkınıniçineâdetabirçivisokar.Maneviyat,tüketimçarkınagirmeyenbirinsanmodeliçıkarırortaya.Hayatınanlamınınesnelerdedeğilkendisindearayaninsanlardırbunlar.Kendisineaslivedeğişmez olanın zevki tattırılmadığı sürece insan, bozulan ve her gün değişen şeylere bağımlılığınıarttıran bu çark içerisinde öğütülmeye devam etmektedir. Psikolojik olarak sıkıntıdadır çağdaş insan.“KalpleriancakO’nuanmaktatmineder”yasasıdurmadançiğnenmektedirçünkü.Moderninsana,sahipolduğuşeyleanlamveriliyor;“Sen,neyesahipsenosun”deniliyor.Oysagelenekselanlamdakişiyi insan yapan, sahip olduğu bilgilerle ne kadar tekâmül ettiğidir, neyin peşinde olduğudur.Mevlâna“Nearıyorsanosunsen.”der.Elinizdekikitap,yazarındahaçokİstanbulTarıkZaferTunayaKültürMerkezi’nde2002–2008yılları

    arasındadevametmişolan“BirDoktrinveKültürOlarakTasavvuf”derslerinekatılanbazıdostlarıntuttuklarınotlardanvebantçözümlerindenhazırlandı.Sohbethavasındageçenbuderslerdegerekdoktringereksepratikolarakkültürvemedeniyettarihimizüzerindederinizlerbırakanbir“dünyagörüşü” karşılaştırmalı olarak ele alınmaya çalışıldı. Bu vesileyle tuttukları notları ve bantkayıtlarınıbizlerlepaylaşanbütündostlaravedeğişikkalemlerdençıkanbunotlarüzerindegönüllüçalışarakelinizdekimetnihazırlayanpekmuhteremYrd.Doç.Dr.RahşanGürelHanımefendi’yeteşekkürü bir borç bilirim. Onların vesilesiyle bu dersler dinleyenlerle sınırlı, şifahi bir atölyeçalışması hâlinden umuma hitap eden yazılı eser hâline gelmiş oldu. Konuşma üslubundaki bumetni baştan sona okuyarak üslubunu elden geçirip bazı ilaveler ve belki de çıkarmalar yapmaksuretiyle âdeta yeniden yazmak arzusunda idim. Lakin bunu kısa sürede yapamayacağım aşikarolunca,dahafazlabekletmemek içinşimdilikolduğugibibasılmasınakararverdik.Kitabınadınıda Tasavvufa Giriş koyduk. Tabii ki bu başlık bir ilim disiplinine gerek tarihsel ve gereksekavramsal, sistematikbir “giriş”i çağrıştırır.Fakat bizimbukitabımız, öylesi sistematikbir girişdeğildir.Belkiöylesigirişkitaplarınabirgirişolabilir.Bunatasavvufdüşüncesinegirişdedenebilir.GüzelliklerO’na,kusurlarbizeaittir.“ŞüphesizdoğruyuyalnızObilir.”

    Prof.Dr.MahmudErolKılıç

    TasavvufaGiriş

    Fizikî dünya bir ruhun, bir iradenin somutlaşmasıyla oluşur. O ruhun, bu fizikî âlem içerisinde, enmükemmeldüzeydekiyansımasıinsandır.Bütünvarloluşonunetrafındadöner.Fizikdünyadazuhuragelenherşeybiriçebirdedışasahiptir.İnsanâleminiçiveruhu,âlemiseonundışyüzüdür.Oluşumiçtendışa,yani bâtından zahire doğrudur. İç, birliğin ve bütünlüğün yeri iken dış, ayrışmaların ve farklılıklarınyeridir. Her şey gibi dinler de bu çift yönlü yapıya sahiptir ve dışarıda gösterdiklerinden çok dahafazlasını aslında içlerinde barındırırlar. Dinlerin özü, bütün beşerî yorum çabalarının, felsefelerin,

  • sanatların doğduğu kaynaktır. Fakat modern çağda bu yönleri unutulmuş ve özde barındırdıklarındanziyadedışdüzenlemeleriylealakadarolunmuştur.Tasavvuf bir bilgi değil bir düşünce tarzıdır, bir usuldür, metodtur ve ancak o metodoloji izlenmek

    suretiyle bir tür bilgiye ulaşılır. Arızi, geçici, değişken olandan ziyade özde yatan, kalıcı esaslarınaraştırılmasına yönelen tasavvuf birçok kimseye bir açıklama modeli sunmuş metafizik ekollerdenbirisidir.Üstelikbudüşünce tarzı salt teorikbir fanteziolarakkalmamış, tarihî süreç içerisindekültür,sanat,bilimvemedeniyettecrübesidoğurmuştur.BazıgelenekselMüslümantoplumlardayaşayanfertlerinilmî,dinî,siyasi,iktisadi,estetikvebürokratiktavıralışlarınınarkaplanındatasavvufdenilenbuİslamidünyagörüşününyatmaktaolduğuaraştırmalardagözlemlenenbirolgudur.Bugün“bir türmantıkegzersizi”manasınaindirgenen“metod”kavramınınaslimanalarındanbiriolan

    “yol”layakındanirtibatıolantasavvufun,asırlarboyuncaolduğugibiyenidenbirdikeytekâmülyöntemiolarakMüslümandünyanınhakimparadigmasıolmasımümkünmüdür?

    BirMetodunMetodolojisi:TasavvufMetodolojisiKadd-iyârekimisiar’ardedikimielif

    Cümleninmaksûdubirammarivayetmuhtelif

    Muhibbî(ks)

    Bir düşünce, hüküm koyucu merhaleye ulaşmışsa hiç şüphesiz izlediği metod, tercih ve takip ettiğiyöntem neticesinde bu noktaya varmıştır. Gerek geleneksel gerekse modern dünyayı oluşturandüşüncelerin felsefi arka planında kurucu düşüncelerin istintaç edilmesini sağlayan bir metodbulunmaktadır. Kelime manası ile “metod” Grekçe kökene sahip bir kelime olup Grekçeden Batıdillerine, oradan da dilimize geçmiştir. Lügat manası “takip etmek, izlemek” anlamını taşırkenıstılahmanası “bir gayeyi elde etme cehdi” olarak yorumlanmıştır. Binaenaleyh bu kavram hem“belirlenmişbirhedefedoğruyürümefaaliyeti”nihemdebizzatbu“yol”ubizebildirmektedir.ZatenkelimeninGrekçeaslı,“beraberolmak”anlamınagelen“meta” ile“yol” anlamına gelen “odos”kelimelerininbirarayagelmesindenoluştuğuiçinbuanlamkelimeniniçerisindemündemiçtir.Buyüzyılınbaşındasözkonusukelimedilimizegirerkenberaberindeçokönemlitartışmalargetirmiştir.Bukelimeyekarşılık olarak “esaslar” anlamındaki “usûl” kelimesini seçmenin çok yanlış olacağını ileri sürenBabanzâde, Ferid Kam, Rıza Tevfik gibi aydınlar sonunda “yol” anlamındaki “tarîk” kelimesinimanaya daha yakın bularak kullanmayı tercih etmişlerdir. Tam bu noktada “metod” karşılığında“tarîk” kelimesinin tercih edilmesiyle bu kelimenin tasavvuf disiplini içerisindeki yakın alakasını buyazımızboyuncahatırdatutmayıtavsiyeederim.Ziratasavvufbiryoldur,biryolculuktur,bir“metod”dur.

    DüşünceTarihiAslındaMetodolojiTarihidir“Metodoloji”,metod ilmianlamınagelir.Metodolojinazariyeleri tarihinebaktığımızdaherdüşünürün

    muayyenbirTanrıtasavvuru,muayyenbirâlemtasavvuruvemuayyenbirbilginazariyesineyinemuayyenbirmetoduizleyerekvarmışolduğunuanlarız.Buaçıdanbütünbirdüşüncetarihibirbakımametodolojitarihidir,diyebiliriz.Herdüşünürünkendisisteminiaçıklamaküzeregeliştirdiğihususibirmetodolojisivardır.“Metodoloji”kavramıPlaton’daaynızamanda“doktrin”anlamınıda ihtivaederekkullanılırkenAristoteles’tebuanlamdansoyutlanarakdahaziyade“araştırmausulü”ne indirgenecektirkibuanlamdaralması modern düşüncenin bu noktadan hareketle oluşmasına tesir eden âmillerden birisiolacaktır. Modern zihniyet kalıplarının yerleşmesinde kilit bir rol oynayan Descartes aklı doğru

  • biçimdekullanmakvebilimlerdekihakikatiaramak içinyenibiryöntemkeşfettiğini iddiaederekAklın İdaresi İçin Kurallar kitabını bu çizgiden aldığı ilhamla yazmıştı. Nitekim söz konusu kitaptazihnindoğrusal(linear)bilgiyeulaşmasınıaraştırıyordu.FakatonunbueserininPortekizlifilozofvetabibFranciscoSanches’in 1581’de yayınlanan eserindenmülhemolduğu, nedense, göz ardı edildi. Sanchesbilginin imkânlarını incelerkendoğrubilişinönce“bütünbilgileri şüpheye tabi tutmak”veardındanda“kendiözüneçekilmek”gibiikimerhaleliyollagerçekleşebileceğiniilerisürmüştü.Descartesonunbuikiaşamalı yönteminin sadece birincisi üzerinde yani “her şeyden şüphe etmek” merhalesi üzerindeyoğunlaşarakkenditezinigeliştirdi.FakatDescartes’ınbuyöntemipekçokdüşünürtarafındaneleştirildi.Pascal ona, Düşünceler isimli kitabında kartezyen yöntemin aklı tek merhaleye hapsetmesi noktasındaciddieleştirileryöneltti.ÇünküPascal’agöreinsanzihnitektipdeğildirvematematiğinizafibaşarısıdabize bilgeliğe açılma imkânı veremez. Ona göre insan kalbi, kalbî hislerle evrensel ve değişmez (apriori)hakikatlerinalgılandığıyerdirfakatbedenîarzularlaörtükvaziyetteolduğuzamanişlemez.Yaniortada en azından, matematiksel ve sezgisel olmak üzere iki akıl vardır. İnsan salt mantığın aslaanlayamayacağımuammalartaşıyanbirvarlıktır.

    ModernDünyaKartezyendirWilliamBarrettİrrasyonelİnsanisimlikitabındabaştaBergsonolmaküzereHeidegger’ekadaruzanan

    BatıdüşünceçizgisininaslındaDescartes’ındeğilPascal’ınyanındayeraldığını ileri sürsedeyinedemoderndünyadarevaçbulanDescartes’ıngörüşlerioldu.XIX.yüzyılagelindiğindebaştaDiltheyolmaküzerebazıdüşünürler, doğa ilimleri vebunların işleyişkurallarınınyanı sıramanevi ilimler (spiritualsciences)vebunlarınişleyişkurallarınınbulunduğunuilerisürdüler.DahaçokPlatonvePisagor’areferansyapanDilthey’in,maneviilimlerindoğailimlerindenayrıvebağımsızdeğerlendirilmesivemaneviilimlereonlardanfarklımetodlartanınmasıgerektiğinisavunmasıkartezyenmetodaönemlibirdarbedahavurdu.1914yılında,Windelbandisegöreceliliğiönealarakmetodolojide,bütünözelilimdallarıiçinaynışekildegeçerliolanevrenselbirmetoddüşünmeninmodasınıngeçtiğinizirabunun tamamıyla bir hayal olduğunu ileri sürdü. Ona göre artık çeşitli ilmî konularınbirbirlerinden farklı çalışma şekilleri olduğu, inkârı mümkün olmayan bir gerçekti. Maneviilimlerinmetodlarının doğrudan o kişinin sübjektif yapısıyla irtibatlı olduğunu ileri sürerken budüşünürlerin metod kavramına Aristoteles’ten ziyade Platoncu veya Yeni-Platoncu bir anlamyükledikleri gözden kaçmaz. Yani izlenen metod ile doktrin arasında doğrudan irtibat vardır.Mamafih Dilthey gibi düşünürlerin manevi ilimlerden kasdettiklerinin tam manasıyla tasavvufiilimlerolduğunusöylememizdemümkündeğildir.Doğrusuo,butabirledahaçokkültüreldeğerlerikasdetmekteydi.Fakatkültürelolgularınarkasındamanevideğerlerinyatmasındandolayıbizyinedekökendebirirtibatolduğunugörmekteyiz.

    PozitifBilimlerVaroluşuKavramayaYetmez“Metod” kelimesinin bugün ülkemiz akademik zihniyetinde almış olduğu şekil, daha çok kökeni

    Aristoteles’edayananvebirtürmantıkitatbikatıtarifedenanlamdır.Aslındametodumutlakmanadazihnîbir süreç olarak görüp metodolojinin anlamını da sırf mantığın analojik ve analitik çıkarsamalarıylasınırlandırmakdaizlenenmuayyenbirtürmetodunsonucudur.KavramadayatılanbuhakimanlamaslındakavramındoğumyeriolanBatı’da,gerekdinîliteratürdevegereksefelsefîliteratürdeçokçatartışılmıştır.Yukarıda da belirttiğimiz gibi sonuçta bütün ilimleri kuşatacak ortak bir metodolojinin olamayacağıanlaşılmıştır.Bilim felsefesi tarihinde, izafiyet teorisinindeyardımlarıyla fizik ilimlerindekulanılacak

  • bir yöntemin biyolojide aynı başarıyı gösteremeyeceği, matematiğin metodunun sosyolojide doğru birkararavarmayısağlayamayacağıkonuşulurolmuştur.Zirabirteoriveonunmetodu,yanlışlanıncayakadargeçerli sayılmaktadır (Popper). Zira ancak yanlışlama ile ometodun geçerliliği iptal edilebilmektedir.Yıllarca,maddedekimukarrerdavranışlarıgözlemleyerekbazıevrenselkurallarortayakoymak isteyenbilimadamlarıfizikteki,özellikleparçacıkfiziğindeki,yenigelişmelerlemaddeninentemelyapıtaşlarıolanatomlarınbölünmedavranışlarındazamanzamandüzenliolmayanveöncedenbelirlenemeyenkaotikdavranışlar tesbit edilmesi karşısında nasıl davranacakları hususunda ihtilafa düşmüşlerdi. Doğabilimcileriyaptıklarıgözlemvedeneylerdehersebebinheryerdeaynısonucudoğurmadığına,sebepleriaynıolansüreçlerinsonuçlarınınbirbirlerindenfarklıolabildiğineşahitolmuşlardır.2004yılınakadarStephenHawkingkaradeliğedüşenbirmaddeninbirdahagerikazanılamayacağını

    ve yok olacağını ileri sürerken aynı sene yine kendisi bu görüşünü çürüttüğünü bilim kamuoyuna ilanetmişti.Matematik yasanın “2+ 2” işleminin sonucu, doğada, psikolojide, toplumbilimlerinde dörttenfazlaçıkıncamatematikselkesinlikkonusutartışmayaaçıldı.Çünkümatematikçilerinhesabakatmadıklarışey, daha önce bilkuvve bulunan fakat iki unsurun diğer iki unsurla birleşmesinde açığa çıkan “artıdeğer“in yarattığı sinerjinin, toplamın değerini değiştirmesi vakıasıydı. Bütün bu gerçekler hakkındatoplum teorileriüzerineçalışanProf.Z.F.Fındıkoğlugibi sosyologlar şuhakikati itirafetmekzorundakaldılar:“Sosyalhayat ilhamların,sezişlerin,arzuların,gelişigüzellerin, rastgelehareketlerin, ferdî iyiniyetlerin, ferdî iyi davranışların, zekâ hamlelerinin, aksiyon adamlarının keskin görüşleriyle ileriyeatılmalarının dünyasıdır. İçtimai hadiseler dünyası ilmî ve tecrübi izahlara imkân vermeyen bir anti-determinizm âlemidir. Binaenaleyh bu âleme ait hadiselerin müsbet ilimlerin metodolojisi ile hiç birsurettealakasıyoktur.”Çağımızın önemli İngiliz mantıkçı filozofu Bertrand Russell Mistisizm ve Mantık isimli kitabında

    şüphenin ötesinde yakîn ifade eden bir içsezgisel biliş tarzının da mümkün olabileceğini kabul etmişgözükür. Ona göre mistisizm şahsidir, bilim ise gayrı şahsidir. Şahsi olmayan şey soyuttur ve kişinintecrübesi ile bir alakası yoktur. Şahsi olan ise tamamıyla bireye özgüdür ve o kişinin kendi yaşantısıolmadanbiranlamtaşımaz.Bilimdemeksistematizasyonvekategorizasyondemektir.Mistikbilgiiçinisebu ameliye kayıtlamagetirir ve onunyapısını bozar.Ziramantık ötesi bilgiler düzensizdir ve belki deorijinallikleriburadadır.

    NasreddinHocaHaklıydıModern dünyanın düşünüş şeklini oluşturan “Siyah siyahtır. Beyaz beyazdır” gibi kategorik ifadelere

    dayananAristotelesçimantıkbazıyazarlarcaartıkgünümüzayrımcıveparçalayıcıdüşüncelerinidoğuranbirincietkenolarakgörülmektevebununyerine“KırçılMantık”ın(FuzzyLogic)dahaaçıklayıcıolduğuilerisürülmektedir.Yanisiyahvebeyazınyanındanesiyahvenedebeyazolangrigerçeklikalanlarıdavardır. Bu bize bir hukukçu olarakmahkemedeki herkesi dinleyenNasreddinHoca’nın omeşhur “Senhaklısın.Sendehaklısın.Amabendehaklıyım.”sözündekiçokkatlımantığınıhatırlatmaktadır.Dil felsefesi üzerine yapılan çalışmalarda gramatik dilin sınırlı ve dar yapısı içerisinde hakikati ne

    kadar ifade edebileceğimiz tartışılmaya başlandı. “Dilimiz düşüncelerimizin sınırlarını belirler” sözüinsanı dilinmahkumuyaptı.Sınırsız olanhakikat sınırlı dil içerisinenasıl birebir taşınabilirdi?Bununüzerine dil-ötesi ifade biçimlerinin de önemi vurgulandı. Beden dili, simgesel dil, sözsüz aktarım,sessizliğinsesi,semiotik,semantik,yapıbozumvb.dilfelsefesiyöntemlerihepgramatikdilinsınırlarınıaşmaçabalarıydı.Bunoktadabilhassahermenötiğinyenidenönemkazanması teknikanlamda tasavvufuçokyakındanilgilendirenbirhusustur.Birmetninilkokumaileeldeedilenanlamıometnitüketmek,yanimetninanlamınasonnoktasınıkoymakdemekdeğildir.Birmetninanlamkatmanlarıvardır;okuyucubu

  • metnin labirentinde ilerlemek suretiyle onların içine nüfuz eder. Objektif olan ilk okumanın ötesindesübjektifalanlardavardırkimetningizliözelliklerininbulunduğualanburasıdır.Kimiuzmanlaragöreesasmetinbudur,yazıdagözükenisebununbiryansımasıdır.Moderndüşünceninözellikledilfelsefesiveedebiyatın vardığı bu noktalar ile tasavvufun söylemi arasında büyük paralellikler bulunmaktadır. Sonyıllarda gerek yerli gerek yabancı şair, romancı ve hikâyecilerin eserleri üzerine yapılan eleştiri veyorumlardasıkçatasavvufikonularatemasedildiğiningözlemlenmesitesadüfiolmasagerektir.DahaçokmatematikselkorelasyonlarveçıkarımlarıbulmaderecesininölçülmesiyleöneçıkanIQzekâ

    testleri artık ciddi olarak sorgulanır olmuştur. IQ’su çok yüksek çıkan bazı insanların aynı zamanda,uyumsuz, geçimsiz, egoist, sadist ve aşktan, edebiyattan, şiirden anlamaz kimseler olabildiklerigörülmüştür.BununüzerinekişininbuyönlerinidehesaplamayakatanEQyani“DuygusalZekâ“kavramıdaha da önem kazanmıştır. Artık bazı bilim adamları tarafından bir değil yedi zekâ türü olduğu ilerisürülmektedir.Enmükemmelinsanınisebuyedikatınherbirinikendindetahakkukettirenkişiolduğunusöylemektedirler. Bu literatüre baktığımızda “kalb” kavramının, kimilerinin zannettiği gibi sadeceromantik karşılığı olan şiirsel bir mazmun olarak değil, bundan çok daha önemlisi, bilen, bilmeyigerçekleştirenbirmelekeolarakgörüldüğünüanlamaktayızkibudabizeKur’an’ın“...akledecekkalbleriolurdu...”(Hac22/46)ayetinihatırlatmaktadır.İnsanbedenindekisağlıkvehastalığınnedenlerivetedavileriileilgilenentıpyavaşyavaşdeterminist

    tıp anlayışından ve “Her hastalık her kişide aynı şekilde tezahür eder. O zaman tedavisi de ilacı daaynıdır” görüşünden geleneksel tıp anlayışına doğru yönelmeye başlamıştır. Yani her ne kadar ortadakategorikolarak tanımlanacakmuayyenbirhastalık türüvarsada sözkonusuhastalıkherbedendeaynışekildegelişmeyebildiğiveaynısemptomlarıgöstermeyebildiğiiçinhastalarınaynıyöntemveilaçlarlatedavi edilmemeleri gerekir. Her bünyenin tepkisi farklıdır. Binaenaleyh tabib, tıbbın genel esaslarınıbilmenin yanısıra tikel insan bedenini ve onun kendi ruhsal bağlantısını da bilmek zorundadır. Birçokhastalığın aslında bir dışavurum olduğu, esas sebeplerin altta ve derinde yattığı bugün artık bütüncül(holistic) tıbbın en önemli itiraflarındandır. Bu açıdan günümüzün enmeşhur sağlık uzmanlarıgazetevedergilerdetefrikaedilenvebazılarıdasonradankitaplaştırılanyazılarında,ruhsaldetoksuygulamaları ve ruhsal egzersizleri de reçetelerine ilave etmektedirler. Bireyi manevi olgunluğaerdirmeçalışmalarınınanksiyete,fobi,panikatakvb.psikolojiktemellirahatsızlıklarınenönemliilacı olduğunu söyleyenbuuzmanlar böyle bir olgunluğa ermiş kişilik yapılarının aynı zamanda,yüksek tansiyon gibi biyokimyasal alanları da etkilediğini ispatlamışlardır. Ruhsal hastalıklarıtedavi için reçeteye sadece Zirax yazarak baştan savmak ciddi psikiyatristler tarafından şiddetletenkit edilmektedir. Artık biyoenerji, Reiki, trans-personal psikoloji, orgon terapi, enegram terapisi,oto-telkingibi tedaviyöntemlerigünümüzdehayli revaçtaolanvedoktrinolarakda tasavvufi ilimlerleyer yer kesişmeler içerisine giren uygulamalardır. Yurt dışı ve yurt içi birçok bilimsel toplantıdapsikiyatristler ile tasavvuf uzmanları arasında faydalı diyaloglar kurulmaya başlandığı müşahedeedilmektedir. Bu toplantılarda iki branş da kendi tecrübelerinden katkılar sunarak güzel sentezleroluşturmayaçalışmaktadırlar.Artık“SufiPsikolojisi”tabiriliteratürdeyadırganmadankullanılmaktadır.

    BazıİlahiyatçılarRivayetSenedindeKaldıİş dünyasında birçok şirket CEOsu kurum içi eğitimlerinde kişisel gelişim dersleri vermek suretiyle

    maksimum performansı hedeflemektedirler. Bu derslerimaneviyat gurusu veya spiritüel koç (spiritualcoach)denileninsanlarvermektedirler.Buderslerdedahaçokmeditasyon,konsantrasyon,vizüalizasyonvemantratekrarıgibibireyseltekniklerinyanısırapsiko-dramavebelirlibirdansuygulamasıgibitopluyapılan yöntemlerle kişisel gelişim sağlanmaya çalışılmaktadır. Yerli ve yabancı eğitmenlerin, bazı

  • şirketleriçinverdikleribuderslerde,okutulanliteratürevemanüellerebakıldığında,öğretilentekniklerindoktrinlerininİbnArabî,Mevlâna,Yunusgibisufileringörüşlerinden,bazenisimlerideverilerekalınmış,çıkarılmışolduklarıgörülmektedir.“Kendinitanıma”adıverilenbirçokpsikolojikvefelsefiiçerikliözelkurslarda,bazıilâhiyatçılarhâlâsenedinitesbitleuğraşıpbirtürlümanasınıtefekküretmeyeyanaşmasalarda,sufilerinçoksevdikleriomeşhur“MenarafenefsehûfekadarafeRabbehu”(KendinibilenRabbinibilir)kavlininşerhininyapıldığıgörülecektir.Yine iş dünyasında, Uzak Doğu şirketlerinin başarısını araştıran Amerikalı uzmanlar, bu sistemlerin

    âdetabir tarikatgibi,hiyerarşikolarakyapılandığını,şirket içerisindebilgininyukarıdanaşağıyadoğruehileldenehilele indiğini, liyakatesaslıbirdereceyükselmesininbulunduğunuvepersonelinşirketinesırf ekonomik bağ ile değil duygusal bir bağ ile de bağlı olduğunu tespit etmişlerdir. Bu doğrultudacemaat bazlı şirketmantığını bizdeki fütüvvet teşkilatındaki loncavârî yapılanmalara benzeten ekonomiyazarlarıgörülmektedir.

    Bize“Derin”ÂlimlerLâzımBatı düşüncesinde “dönüm noktası” olarak adlandırılan bu gelişmelerin seyri, “Unutulan Hakikat”in

    yeniden keşfedilmesi doğrultusunda ilerledi. Batı üniversitelerinde uzun yıllar akupunktur, Reiki vebiyoenerjiye karşı çıkılırken artık bunların kürsüleri resmen kurulmaya ve bu dallarda diplomalarverilmeye başlandı. Almanya, insanları tedavi etme hakkını tıp doktorlarının tekelinden çıkaran birmaddeye imza attı. Buna göre maharetini ispatlamış bir filozof, bir psikolog, bir teolog da belirliimtihanlardan geçmek suretiyle kendi alanlarıyla ilgili konularda insanları tedavi etme hakkına sahipbulunmaktadır. Astroloji artık kendisini ispatladı ve birçok üniversitede astroloji kürsüleri kurulmayabaşlandı.EnsonolarakpozitivizminkalesiolanFransa’da,SorbonÜniversitesi’nebağlıolarakProf.Dr.Antoine Faivre başkanlığında “Ezoterik Araştırmalar Merkezi” kuruldu. Burada gnostisizmdenMasonluğa, “Rosenkreutz”culuktanKabbalizme,Hermetisizmden simyaya kadar birçok kadim öğretilerbilimsel anlamda incelenmektedir. Bu tü merkezlerdeki araştırmacılar, bu akımların Batı kültürününderinini oluşturan en önemli akımlar olduğu kabulünden yola çıkarak bu gelenekler üzerinde değişikaraştırmalar yapmakta ve hattaBatı insanının gerek politik gerekse felsefi bazı sorunlarına buralardançözümönerilerigetirmektedirler.Bumerkezlerdeilimlertasnifininezoterikilimlertasnifindenhareketleyapılmasıçokilginçtir.Modernitenin katı rasyonalist, pozitivist, materyalist ve anti-tradisyonel yapısı artık ciddi eleştiriler

    almaktadır ve tahtı sallanmayabaşlanmıştır.Post-modern insan artık anlamarayışınagirmiş, kaybettiğigeleneği yeniden aramaya koyulmuştur. Düşüncede, inançta, eylemde, hayatta, kısacası bütün beşerîplanlardahepbiranlamarayışıvederineinmeçabasınınöneçıktığıgözlenmektedir.Moderninsaniçin“Nasıl?”sorusuönemliikenpost-moderninsaniçin“Neden?”soruedatıdahaönemkazanmıştır.Hergünmedyada‘derindevlet’,‘derinekonomi’,‘derinsiyaset’vb.sözleriçokçaduyarolduk.Yanihiçbirşeygöründüğü gibi değildir. Asıl sebebleri derinde, bâtında yatmaktadır. Bir otomobil firması gazetereklamlarında insanın gözünün nasıl yanıldığını test etmeye yarayacak ilanlar vermekte ve altına da“Hiçbirşeygöründüğügibideğildir”sözünüyazmaktadır.Siyasette, ticaretteneredeyseherkesezoteristoldu, amadinî ilimlere gelince “Bazı şeyler kafa gözününgördüğügibi, kulağınduyduğugibi değildir,bazımetinlerdeilkokuyuştaanladığımızgibideğildir.Manabunlarınaltındadır,derineinmekgerekir”diyecek olsanız hemen itirazlarla karşılaşırsınız. Hz. Peygamber’in “Rabbim bana eşyânınhakikatini göster.” (Rabbî!Erini’l-eşyâe kemâhiye)sözünün senedini tesbitten daha önemlisi vedahazorolanıbusözünyorumlanmasıdır.XX.yüzyılınbaşındanitibarenBatı’dangelentesirlerlebazıİslamiyatçılarpozitivist,rasyonalistvemaddecitemayülleresahipoldular.Arabistan’dangelen

  • Selefîliğin -ki saf hâlini kasdetmiyorum-Vahhabî versiyonunun, sonu geleneği tamamenortadankaldırmaya varan sözüm ona ıslahçı, reformcu teolojisi ile bu yaklaşımlar kesişince modernilâhiyatçı tipi ortaya çıktı. Bu nevzuhur ve geleneği olmayan neo-pozitivist ilâhiyatçı tipi çağıninsanının manevi ve fikrî sorunlarına bir çözüm teklif edemedi. Metinlerin hermenötiğiniyapamayanbuliteralistyaklaşımneevrenselmanadadünyainsanlığınanedeözelanlamdaülkemizinsanına yeterli olabildi. Öte taraftan pozitivizmi, rasyonalizmi ve modernizmi ilk elden tecrübeeden bazı Batılı düşünürler hiç de onlar gibi düşünmüyorlar.Mesela XX. yüzyılın başında RenéGuénonveFrithjofSchuongibidüşünürlerpozitivistmetodolojilerinrölativistolduklarını,mutlakolarakbütünilimleriaçıklamayacaklarınıveözellikledeezoterikilimlerianlamavetasnifetmedetamamen iflas ettiklerini ilan etmişlerdi.Onların dinî düşünce kaynaklı bu karşı çıkışları büyükyankıuyandırdı.Ziraonlaragöredikey(vertical)ilimlerinmetodolojileriyatay(horizontal)ilimlerinmetodolojilerinden farklıydı. Pozitivist indirgemeci metodolojilerin bir asırdır süren saltanatınısarsmayabaşlayandüşünürlerhiç şüphesizbu iki isimle sınırlıdeğildir.Buyaklaşımçokdeğişikzaviyelerdenveçokdeğişikdüşünürlerdentenkitleraldıfakatbizimburadabuikiismizikretmemizbuisimlerinmodernzihniyeteyaptıklarıtenkitlerinarkaplanındatasavvufidüşünceninapaçıkbirşekilde bulunmasından dolayıdır. Malum olduğu üzere bu iki düşünür de kendi şahsi metafiziktecrübeleri için son tercihlerinde tasavvuf yolunu seçmiş, ilki inisyatik isim olarak AbdülvâhidYahyaadınıikincisiiseİsaNureddinadınıalmışvebirersufiüstadıolarakvefatetmişlerdi.Bir dinî ilimler metodolojisi olarak tasavvufun dinî ilimler dışı bilim dallarıyla da çok manidar

    kesişimler ağı içerisindebulunduğunubelirtmek isterim.Ehli olanlarmüstesna İlahiyat fakültelerindekibazı akademisyenlerle olan bilimsel diyaloğumuzdan çok daha samimisini bazen diğer branşlarlakurabiliyoruz.MeselaFen fakültesinden fizikçiarkadaşlarlaberabermaddeninaslınınenerjiolduğuveenerjinin aslının da ışık olduğu görüşünü sufi muhakkiklerin “Allâhu nûru’s-semâvâti ve’l-ard” (Nur24/35)ayetinegetirdikleriyorumlarmuvâcehesindenurun letafettenkesafetegeçerekmaddiâleminasıloluşturduğugörüşleriyleyanyanakoyarakanlamayaçalışmakbendenize,artıkkabaktadıveren“Tasavvufşirktir.” sözüne cevap vermeye çalışmaktan çok daha fazla heyecan vermektedir. Veyahut psikologarkadaşlarla insan bilincinin derinlikleri hakkında fikir alışverişinde bulunurken mutasavvıflarınaçıkladığı insanın yedi katlı (septenaire) yapısı üzerinden açılımlar getirmek onlara da bana da çokkeyiflianlaryaşatmaktadır.

    TasavvufunVarlıkGörüşü

    Makamlarvemertebelerbütünmaneviilimlerdeentemelnoktadır.Açıklamalararasındakibazıfarklılıklar,okonuyafarklımertebelerdenbakılmasından

    dolayıdır.Mertebelerarasındakifarkıbilmeyenkişikendibulunduğumertebeninyegânemertebeolduğunuzanneder;herkesinmutlakaomertebedeolması

    gerektiğineinanır.

    MetafizikGörüşlerinOmurgasıOntolojidir

  • Sâlikmerâtibkat’eder/Tekrâr-ıHûyâHûileÂşıkhicâbınref’eder/Ezkâr-ıHûyâHûile

    Sezaî(ks)

    Metafizik görüşlerin ana omurgası ontolojidir. Tasavvufta, varlık anlayışı açısından mutlak tevhidvardır. Sufiler, başta, ortada ve sonda, sürekli varolana; var demektedir ancak. Yalnız Allah varsa ozamanmümkinvarlıklarınkonumunedir?VarlıkanlayışındaZatveZat’ınsıfatlarınındeveranettiğibirortamsözkonusudur.El-Evvel,el-Âhir,ez-Zâhirveel-Bâtınolduğunu(Hadid57/3)beyanedenAllah,beşincibirkeyfiyeteyerbıraktımı?İbnArabî“hayır”cevabınıverir;“VücûdyalnızO’dur.”Bütünsıkıntılar, “Benvarım”diyerekvarlık sahibiolduğumuzuzannetmeklebaşlar.Dolayısıyla“Ben

    yokum, sadeceOvar” demekbütün sıkıntıları omuzlarımızdan atmak anlamınagelir. İnsanyapbozlarındoğrutamamlanmasıgibikendineverilenemanetidoğruyereteslimettiğindesıkıntıortadankalkar.Bunatasavvufta “huzur hâli” denir. Bizim varlık üzerine konuştuğumuz her şey şehadet âlemindegerçekleştiğindenyanisınırsızbirşeyisınırlışartlardaanlatmayaçalıştığımızdantasavvufunvarlıkdilimecazlar, semboller, işaretler dilidir, yansıtma dilidir. Buna “kuş dili” de denmiştir.Mesela Niyâzî-iMısrîşöyleder:

    Mantıku’t-tayr’unlügat-ımuğlakındansöylerüzHerkesanlamazbizibizlermuammaolmuşuz

    Başlangıçta sadeceHak vardıO’nunla beraber başka bir şey yoktu. Zuhurun henüz başlamadığı “la-taayyün”yanitaayyünegelmemiş,dahataşmamışolanhâlebirisimdahiverilemez.“El-Malik”diyemeyizhenüzmülkyoktur;“er-Rab”diyemeyizzirahenüzmerbubyoktur.“Oradasiyahdayok,beyazda.Hastalıkdayok,şifada.”der,İbnArabî.Buhâleancakbirzamirileyani“O”(Hû)ileişaretedilmeyeçalışılır.Taayyün-iEvvel Nefs-iMardiyyeTaayyün-iSani Nefs-iRadiyyeMertebe-iErvah Nefs-iMutmainneMertabe-iMisalNefs-iMülhimeMertebe-iEcsam Nefs-iLevvameNefs-iEmmare

    Mertebe-iİnsanTaayyün-i evvel ile ilk füyuzat başlar ve diğer mertebelerden aşağıya doğru bir açılım olur.

    Epistemoloji açısından da bu dikey inişin ters istikametinde dikey çıkış olarak nefs-i emmaredenbaşlamaküzerebilgilenmesözkonusuolur.Meselamertebe-iecsama,nefs-iemmareninkarşılıkgelmesigibi.MuhyiddinİbnArabîHazretleridersine“BismillâhiFâtihi’l-vücûd”yani“vücûduaçanAllah’ınadıyla”

    diye başlıyor. Ve yine onun bir sözünü aktaralım: “Hak Teâlâ’dan, O’nun sıfatlarından başka bir şeyyoktur.HepO’nunladır,O’ndandır,O’nadır.”Tasavvuf,bizTanrı’yaulaşamayızO’nauzağız,anlayışınapekhoşbakmaz.“Tanrıeğerbizdenbiran

    dahi ayrılsaydı biz olmazdık.” der İbnArabî.Okadar bizimle ve zuhuruo kadar kuvvetli ki bizO’nugöremiyoruz. Tıpkı gece karanlığında el fenerini yüzümüze tutan birinin yüzünü göremeyişimiz gibi.Sufilerdediyorki;O’nunnuruaramızaperdeoluyor.TanrızatenhepvaramaperdelerikaldırıpO’nu

  • keşfetmemiz gerekiyor. Bunun için söz konusu epistemolojik tecrübelerin yaşanması gerekiyor. Ancakburadasözkonusuolanşey,“HerşeyTanrı’dır.”düşüncesideğildir.Tasavvuf,materyalistfelsefedenbunoktada ayrılır. Tanrı’nın yalnız kendisi en üst mertebededir ve diğer mertebeler O’nun yansımaları,O’nunsıfatlarıdır.Bu,“Vahdetü’l-Vücûd”dur.Tasavvufagörebilgiancakkeşf ileeldeedilir.Zirabilgiinsandamündemiçtir.Buanlamdainsanaçokönemlibirmevkiverilmiştir.Tecelliedilen“logos”tur.YaniTanrı bilgisi, zaten kişide kodlanmış fakat nefsin perdeleri ile perdelenmiştir. Ancak bu perdelerinkaldırılmasıyla “insan-ı kâmil” olma yolunda adım atılır. Bütün toplum insan-ı kâmillerden oluşsungörüşüçokütopiktir,Campanella’nınGüneşÜlkesigibi.Ancaktoplumdakiiyikötüdengesimatematiktekiüslü ifadeler gibi bir hesapla sürüpgider.Bir kötübir kişiyi etkilerkenbir insan-ı kâmil birçokkişiyietkiler.Yaniiyilikdahaseriçalışır.Hernefsmertebesivatandır.Hernefsmertebesindedeon tanemenzilvardır.Yolculuküç tanedir:1.

    Seyr-iilâllah:O’nadoğruseyir.2.Seyr-ifillah:Allah’taseyir.O’nunsıfatlarıilesıfatlanıpahlakıylaahlaklanarakbeşerî,kötüvasıflardankurtulmaktır.3.Seyr-ianillah:O’nunlaolmak.BuseyirartıkyeryüzündeTanrı’nıngörengözü,tutaneli,yürüyenayağıolmaktır.Bumertebedekilerericalullahyani Allah adamı gibi isimler verilmektedir. Bunlar ruhani terakkiyle bilinçlilik, şuur hâlineulaşmış kişilerdir. Telaş, acele etme, kaygılanma bizim gibi sebeplere takılanlarda olur. Allahadamları olayların arkasındaki hikmetleri gördüklerinden bu tür handikaplar onlarda yoktur. Suzaten akıyor neden ona karşı kürek çekesin ki!Allah adamlarının yaptığı rafting gibi bir şeydir.Suyaterskürekçekmez,onakarşıdirenmezler.Direnenlerinkanosudevrilir.Ozaten“Heranbirşe’ndedir.” (Rahman55/29) dolayısıylaO’na katılıp katılmamakla kendimutluluk alanını çizmişolursun.Ovarlığadoğrugidiyoruz.Buşuurhâlineerersekbelkibirgünbizdevaroluruz.

    MakamlarveMertebelerKeşfükerâmâtaerer/Cümlemakâmâtıgeçer

    Vahdetgülündâimderer/GülzarıHûyaHûileMakamlarvemertebelerbütünmaneviilimlerdeentemelnoktadır.Bazıaçıklamalararasındakifarklar,

    o konuya farklı mertebelerden bakılmasından dolayıdır. Mertebelerin farkını bilmeyen kişi kendibulunduğumertebenin tekmertebeolduğunuzanneder,herkesinmutlakaomertebedeolmasıgerektiğineinanır.Tefrika,farklılıkMuhammedîzaviyedensonrabaşlar.Muhammedîzaviye,piramitinüstnoktasıdır.Aşağıya inildikçe tefrika artar. Hakk’a kurbiyyet, insanın kendi asli konumudur; kendisiyle barışıkyaşadığıyerdir.Böylebirinsandepresyonagirmez,ikilihayatyaşamaz.Varlıkbölünmez,parçalanmaz.Bizvarlığıdildedahaiyianlaşılmasıiçinbölüyoruz.İnsanbilinmeliki

    Rabbi bilinsin; Rab doğrudan bilinemez. Allah, en büyük ayetullahı, yani insanı bilinmek içingöndermiştir. Âlemin kendinden sadrolduğu insan Resulullah’tır. Diğer insan-ı kâmiller vekâletenkâmildirler.Asaleteninsan-ıkâmil,Resulullah’tır.TasavvufagöreResulullah’ıntafsilatıâlemimeydanagetirir. Zerreler olarak Resulullah her yerde temaşa edilmektedir. İnsana duyulan muhabbete de aşk-ıMuhammedîdenir.Zübde-iâlem,akl-ıevvel,akl-ıküllîolanResulullah’tır.Akl-ıevvel ileolan ittisalsalâvatileolur.Salâvatsadecedililesöylenensözdeğilküllîbirittisaldir.Makamlar,mertebeler filhakikayoktur.Tekbir hakikat sözkonusudur. İnsan, ardarda sıralanmışyedi

    insandan müteşekkildir. İnsanda yedi katlı beden, yedi katlı boyut vardır. Bu yedi boyutlu insanınhangisinin öne alınacağı insanın cehdiyle alakalıdır. Bu yedi makam, hiçbir makamın olmadığı yereulaşabilmekiçinbirervasıtadır.İkiliğinkalkmasınıntekyolubumakamlardır.

  • HakikatÖnceYataySonraDikeyAranırKesrettebulduvahdeti/MihnettebuldurahatıFirkattebulduvuslatı/Her-bâr-ıHûyaHûile

    İnsanlarınmertebeleri farklı farklıdır.Huzuragelip İslam’ı soran, cenneti isteyenkişilerePeygamberEfendimiz’in farklı farklı cevaplar vermesi bunun delilidir. Bu şunu gösterir ki; din farklı boyutlardayaşanır. Fakat bunların hepsi kardeştir. Bunların bir yatay bir de dikey boyutu vardır. Dikey boyutuniçindebazıkatmanlarvardır.Tasavvufdabukatmanların içindedir.Hakikatiarayışyataydır.Bulduktansonrasıisedikeydir.Bu,madenaramayabenzer.Bulanakadaryataybirşekildeararsınızbulduktansonradikeybir şekildeonu çıkarmaya çalışırsınız.Beşerî istidatların farklı olması dinde farklımertebelerinolmasınıgerektirir.Âlemdedemertebelervardır.Mertebelerin olmadığı yer Hû’dur. Bumertebeler tasavvufun ontolojisini verir. Tasavvufta ontoloji-

    epistemolojiayrımıyoktur.Yani tasavvuftabirkişihangivarlıkmertebesinde iseovarlıkmertebesininbilgisinesahiptir.Budabizetasavvuftakiaktifyönübelirtir;bizi“Tatmayanbilmez”prensibinegötürür.Kişiancaksahipolduğumertebehakkındabilgiverebilir.Aksitakdirde“kâzip”olur.Başkabirmertebehakkındaancak rivayettebulunabilirsiniz.Budaçokdüşükbirmakamdır.Çünkübumakamdakikişininkendi kapasitesi yeterli olmamış ve o bilgiye ulaşmış insanların bilgisini nakletmiştir. Böyle bir nakiltasavvuftailimolarakkabuledilmez.Buyönüyletasavvufdiğerilimlerdenayrılır.Dinî boyutta çeşitlilik vardır. Dini sadece bir bedevinin veya başkasının hayatına hapsedilmesi

    zulümdür.Bu açıdan tasavvuf, dinin aktif, dinamik yönüdür.Allah veResulü’nün ahlakıyla süslenerek,ilâhî emir ve yasaklara tam bir teslimiyetle sarılarak Allah’tan başka herşeyden kalben uzaklaşmayıöğretir.Sahabeninelindebirkitapyoktu.Fakatkarşılarında“yürüyenbirKur’an”vardı.İnsandaki “ben”in yedi alt “ben”i (nefsler) vardır. Nefs-i emmare, kâfir olsun mümin olsun bütün

    insanlardavardır.Tasavvuf insanı en alt basamaktan alıpdahayukarıdaki basamaklara, dahageniş birufkaçıkarmayaçalışanbirilimdir.Tekâmületmişbirinsanlatekâmületmemişbirinsanınfiilleriarasındabüyükfarklarvardır.Sonuçta, biz önce kendimizi Muhammedî hayata bağlamak zorundayız. Tasavvuf mesleği, Hz.

    Peygamber’in(sav)ittihazettiğiyoldur.PeygamberEfendimiz,Selman-ıFarîsî(ra) için“Selmanbizden;ehl-ibeytimdendir.”demiştir.DemekkitasavvufsadeceHz.Peygamber’in(sav)soyunamahsusdeğildir.Tasavvufmana ilmidir.Hz.Selman(ra)muhabbetiyle,kendisiniehl-ibeyt içinde ifnâetmiştir.“Maneviseyyidlik”makamınaulaşmıştır.

    İksir-iA’zamMürşid-iKâmildirGeleySenaîdaima/Hûzikrinetsubhumesâ

    Takeşfolasanalikâ/Esrar-ıHûyaHûileTasavvuftaherşeytaleplebaşlar.Talipdurumundaolmak,tasavvufunilkkoşuludur.Allah’ıbulmakiçin

    ısrarla istemek gerekir. Âşık olmamakamına kadar hep tek taraf söz konusudur. Aşk, sevginin bir üstmertebesidir; fenâfillah makamıdır. İsim değişebilir fakat zat asla değişmez. İlk varolan “hakikat-iMuhammediye”dir.Bütünesmaveeşyanınaslıodur.EtrafabaktığımızdacanlılarınüzerindeAllah’ın“el-Hayy” isminin tecellisi görülür. Allah’ın isimlerinin bize bildirileni doksan dokuz, bildirilmeyeni isesınırsızdır. Mahlukatın üzerinde bunların tecellileri farklı farklıdır. Allah’ın tüm isimlerinin üzerindetecelli ettiği varlık eşref-imahlukat olan insandır.Peki, bütün insanların tüm tecellileremazharolması

  • mümkünmüdür?Değildir.Çünküinsanlardafarklıfarklımertebelerdedir.Hervarlıkkendisiiçinmümkünolanenüstseviyeyeçıkmakister.Bununiçinbiriksir-ia’zamaihtiyaçvardırkibuinsaniçin“hakikat-iMuhammediye”dir.Tasavvuftabiraltmertebedeki insanıalıpbirüstmertebeyeçıkarankişiyemürşid-ikâmildenir.Varlık âlemi çeşitli sınıflara ayrılmıştır: İnsanat, hayvanat, nebatat, cemadat. İnsan dışında bunların

    arasındabirgeçişsözkonusudeğildir.Yaniinsanisterseöylebirhayvanolurkihayvanbileonahayreteder.Veyineistersemeleklerinbilegıptaettiğibirvarlıkolabilir.İşteenaltseviyedeolaninsanı,insan-ıkâmilseviyesineçıkarmayaçalışanilimtasavvuftur.Makam, Allah ile kul arasında bir manadır; riyazet, mücahede ve ibadet ile elde edilir. Ancak bir

    makamın hakkı verildikten sonra diğerine geçilebilir. Makamlar, Hakk’a kurbiyyet için ihdas edilmişvasıtalardır.Herkesveherşeyaslıitibariyleaitolduğuyeredönmelivebununiçinçalışmalıdır.

    Âlem,Muhammedîhakikatincüzlerinioluşturur.Zübde-iâlem,Hz.Muhammed’dir(sav).Ortadatekbirhakikatvardır.Fakatanlayabilmemiziçinmertebelereayrılmıştır.Makamsızlıkmakamınaulaşmakferdinamacıdır.İkiliğinortadankalkmasıvesalikintevhidehliolmasınısağlayanvesilebumakamlardır.Salik,buyoldaikilikortadankalkıncayakadaryürür.Allah’lakularasındazulmanivenuranihicaplar

    kalkar.Saliköylebirmakamagelirki“benlik”ikalmaz.Bumakambirinsan-ıkâmilinhususiterbiyesiylemücahede ve riyazet neticesinde salikin nefsine münkeşif olan bir hâl ve zevk olduğundan bu sırrıbaşkalarınınanlamasımümkündeğildir.Tatmayanbilmez.Hermakamıninsanruhundameydanagetirdiğitesirvezevkfarklıdır.Bumakamlar:1. Nerede olursak olalım Allah’ın bizimle olduğunu, her şeyi ihata ettiğini hissetmektir. 2. Allah’ın

    vahdaniyetini müşahade etmektir. 3. Salikin, Allah’ı kendisine, kendinden daha yakın olduğunuhissetmesidir.4.Basariyetmakamıdır.SalikinyaptığıtümhareketleriCenâb-ıHakk’ıngördüğünüyakinenhissetmesidir.5.AllahTeâlâ’nınkalbtengeçenibildiğinihissetmesidir.BumakamdaAllah’aduaihtiyacıdahiduyulmayabilir.Bumakamilmiyyemakamıdır.6.Failiyetmakamıdır. (tevhid-i ef’al)7.Mülkiyetmakamıdır. Kişi, zatının ve bütün her şeyin sahibinin Allah olduğunu hisseder. 8. Hayatiyetmakamıdır.EbedihayatınAllah’aaitolduğunuhissetmektir.9.Mahbubiyetmakamıdır.Muhabbet,salih amellerle gerçekleşir. 10. Şuhûdî ve tevhidî murâkabe makamıdır. Burada kişi her taraftaAllah’ıntecellilerinigörür.İnsanlarsu,ateş,toprakvehavagibiçeşitliunsurlardanoluşur.İnsan,varlıkâlemindebunlardanbirinin

    mizacını taşıyabilir.Bazıkişilereline tesbihalırvemertebelerkateder.Bazılarıda ilâ-yıkelimetullahiçinyaptığıbiriçtimaihareketlebirkaçmakamıbirdenkatedebilir.

    SufiHayatınDuraklarıMakamlarvemertebeler iç içegeçenbardaklargibibirbiriylebağlantılıdır.Tasavvufihayattaçeşitli

    duraklarvardır.Çeşitlielbiselergiyilir.Bunlarınilkitevbedir:

    1.TevbeAllah’la insan arasındaki hicabların kalkmasına vesile olan ilk makam tevbedir. Tevbe, iradeyle

    ilgilidir;birşeyeniyetlenmekdiğerlerindenvazgeçmektir.İnsan,sadecetercihyapar.Yapılantercihegöredediğeralternatifler atılır. İştebununadı tevbedir.MeselaAnkara’yagitmek içinbilet alankişi,bunusözlüolarakifadeetmesedegeriyekalanyetmişdokuzilegitmeyeceğiniizharetmişolur.Birincimakamtevbedir.Tevbe,tasavvufihayatınkapısıdır.Ruhyolculuğuiçinruhunyücelmesinemani

    olanağırlıkları atmaktır.Balonunuçmasını içindekikum torbaları engeller.Bu torbalar atıldıkçabalon

  • yavaşyavaşyükselmeyebaşlar.İştebunungibiruhunyücelmesiiçindebazıağırlıklarınatılmasıgerekir.Riya, kibir vb. ağırlıklar kırk yaşından sonra daha kolay atılır. Kırk yaş, peygamberlik yaşı, kemalyaşıdır.Tasavvufçocukişideğildir.Aceleyegelmez.Çünküfizikîveyadüşünceyedairdoğumlarınhepsibellibirsüreister.

    2.Tevâcüd-vecd-vücûdTevâcüd,şehadetâlemindeolan,varlığızevkedememişkişininvarlığızevketmekiçingerekduyduğu

    namaz, oruç gibi bazı dinî pratiklerdir. Nefs-i emmare, gözü yaşarmayan, kaba bir nefstir. Bunun içinsema,musiki,zikir,sohbetgibikalbiincelticipratikleryapılır.Bunlartevâcüdegzersizleridir.Tevâcüdneticesindevecdeldeedilir.Vecdhâlineerennefs,kendiorijiniileilgilibirbahisolduğunda

    ürperir.Tevâcüdlerleyumuşayannefsrahatlar,hafifler.İnsan,homoreligiosustur.JohnHick’indediğigibidin insanın tabiatınayapışıkbir şeydir, tabiatındandır, fıtratındandır.Tevâcüdlerleeldeedilenmutlulukgeçici bir mutluluk değildir. Çağımızdamutluluğun çok çeşitli yolları var ama hiçbiri kalıcı mutlulukgetirmiyor.Tasavvuftabilgikişiyeaittir,felsefedeisenakildir.Felsefecilerinanlattıklarıkendilerineaittecrübeler

    değildir.İbnArabîHazretleridiyorki:“Hakk,bana:‘Nuru’l-vücûd’dasenibulanBen’ibulmuştur.”dedi.Bu âlemde Tanrı insanların dilinden konuşur. Ancak kesif, yoğun bedenler nura perdeli olurlar. Işıkbedenler,nuraperdeolmaz.EğerBen’ibulursanBen’igöremezsinder,O.Görmekşuhûdyaniikilikister.Oysa O’nu bulmak birlik demektir. Hiçbir kesrete yer bırakmayan bir tevhide ermektir. “Benikaybedersen beni görürsün/Benim yokluğum vücûdumdadır.” Benim varoluşum yokoluşumdadır.Varolmak, vücûd sahibi olmak istiyorsan kendini yokluk denizine atmak zorundasın. O dersigeçmelisin.Vecd,Allah’ınnihâyetsiztecellilerinimüşahadeedenbirkimseniniçininferahlamasıveohâlinverdiği

    zevklekendindengeçmesidir.Tevâcüdbaşlangıç,vücûdisesondur.Vecd,başlangıçilesonarasındabirbağdır.Tevâcüddenizkenarınagitmek,vecddenizegirmek,vücûdisedenizdeboğulmaktır.Varlık kategorileri aslında somut olarakvarolmayan,mefhum şeylerdir.Biz bukatmanları sufi bakışı

    açısını anlaşılır kılmak için oluşturuyoruz. Bumertebelerde yukarı doğru çıkıldıkça omertebelere aitnüfusazalır.Altmertebedekiler,nefs-imardiyyevenefs-iradiyyedenalırlarfeyizlerini.Yukarıdakilerdedetayyoktur.Detayaşağıkatmandakilereaittir.Veşeytanayrıntıdagizlidirsözüburadangelir.Tasavvuftaki birlik ve onun yansımaları, sembolizmlerle anlatılır. Bunlar arasında en meşhurları

    şunlardır:nokta-daire,eser-sanatkâr,deniz-dalga,çekirdek-öz,nokta-daire,kök-ağaç.İbn Arabî Hazretleri diyor ki: “Varlık âlemi bir okuldur, mekteptir. Bu mektepte öğrencilere ders

    verenler resullerdir, velilerdir.”Bu kimselere öğrenci olanlar, ben günahkârım, demeyi bilmelidir.Bizgünahkârkullara,öğretilecekçokşeyvar.Budersleridördeayırabiliriz:Birincisinde karışıklıkları önlemek için lafızlar vemanası konusunda ders verilir. İkinci derste bazı

    bulaşıklardantemizlenme,akıllarıncilalanmasıgerçekleşir.Örneğinbeldekikemiğikaymışolanhastaya,doktorbaşkabirkemikvermez;kaymışolankemiğiyerineoturtur.Velilerindeyaptığıböylebirşeydir.Bumektebingayesionlarakendilerinitanıtmak;akıllarınıcilalamakvetashihetmektir.Üçüncüderste,ruhvemanadankopukolarakelealınanşeylerinvaroluşsebepleriöğretilir.Dördüncüderstemarifetegidenyoldayapılmasıgerekenşeyleröğretilir.Bumekteptebeşincibirdersyoktur.Sizdezatenvarolmayanbirşey,tesiroluşturmaz.Sizdevarolanbirşeyihissettiğinizdeo,aynıylagerçekleşir.Budaakılvenazarladeğil keşf ve zevk ile olur. “Laf çoğaldıkça ifsad olur.” diyor Muhyiddin İbn Arabî Hazretleri. Teksöyleneceksöz,“Lamevcûdaillâllah”tır.Reikiyapanlarellerinin içindegüneşi tasavvurederler;birmüddetsonragüneştevarolanbazı ışınlar

  • ellerindezuhuredervebusayedevücutiçindekiorganlarıgörürler.ReikiyapanlardabiyoenerjiileböylebirşeyoluşuyorsaAllah’akonsantreolanlardanelerolmazki!

    3.MurâkabeveMuhasebeCüneyd-i Bağdadî(ks) murâkabeyi fare deliğinin önünde bekleyen bir kediden öğrendiğini söyler.

    Murâkabe,sabırvecehdgerektirir.Sıdk, hakikat yolcusunun giymesi gereken en önemli elbiselerdendir; hiç kimseyi ve kendini

    aldatmamasıdır.Yatayboyutta, ictimaihayatta insanları kandırabilirsiniz.Fakatdikeyboyuttakendinizikandıramazsınız. Bakmak, gözetmek demektir murâkabe. Bir şeye konsantre olunca hayal âlemiberraklaşır. Konsantre olunamazsa hayal âlemi parçalanır. Arifler de hem bedenini hem de hayalâlemlerinivahdetekonsantreederler.Modernçağınenbüyüktahribatlarındanbirikonsantrasyonuortadankaldırmasıdır. İnsan çevreden fazlaca tesir almaktadır; televizyondan, medyadan olduğu gibi. Kişininönem ve ehemmiyet verdiği konular vardır. Bu tesir sebebiyle mühimler ehemme, ehemler mühimmedönüşürvebirkargaşaoluşur.İnsan,önünekoyulanobjeyekonsantreoluncadiğerleriniunutur.Rabıtanınözü de budur. Rabıta herkeste vardır. Murâkabe, meditasyon değildir. Her dinin kendine ait birterminolojisi, bir frekansı vardır.Mesela Budist dergâhındamüridin önüne kum havuzu konur. Kumunüzerine bir pirinç tanesi konur. Mürid üç yıl bu pirinç tanesine konsantre olur. Ona baka baka diğernesneleriunutur.Herşeyiopirinçtanesindegörür.Sonramürşidionahakikatleriaçıklamayabaşlar.Tasavvufta alıcı olmak zordur. Bir kâmil daha önce duymadığın şeyleri sana aktaracak, belli bir

    dönemden sonra veled-i kalp doğacaktır. Bu doğuma değişik adlar verilmiştir, işrak, ilüminasyon(aydınlanma)gibi.Âlemdeherşeydoğumlaolur.BardızlıNihanîrüyasındabirzatgörür.Buzatona“AlNihanî,çalbusazı.”der.Nihanî“Bençalmayıbilmemki!”der.Bumukaleme,üçkeztekrarlanırveozatNihanî’yikavrar,sıkar.Nihanî,“Neçalayım?”der.Ozatda“Hakiçinçal.”der.Nihanîdahaönceelinesazalmamışbiridir.RüyasındaozatınelindenbâdeiçipuyandıktansonraNihanîsazçalmayabaşlar.Birşeyeısrarlagözünüzüdikersenizonueldeedersiniz.Maneviyattadaböyledir.Sabır,sebat,cehdgibi

    bazıyardımcıvasıflargereklidir.Konsantreyibozmamakgerekir.Avamın murâkabesi havf, havasın murâkabesi recâ şeklindedir. Muhammedî frekans tasavvufta

    önemlidir.Büyücülükilmininesprisişudur:Âlemdehernesnebenzeriniçeker.Zıddınıiter.Ateş,ateşivehavayıçeker, suve toprağı iter.Bunasempatizasyondenir. İtmeyasasınadaantipatizasyondenir.Kötübüyülerde kötü semboller kullanılır. Çok yüce bir büyü için Kur’an-ı Kerim kullanılır. Bir ayetokuduğundaoayetintitreşimibirşeyleriçeker,birşeylerideiter.Sizinformunuzsizeuygunşeyiçeker.“Muhammedî”denilinceşeytanlarkaçışır.Namazkılanbirioluncaşeytanlarkaçışır.Akbüyüabdesttir.Abdestbirzırhtır.Karabüyüiseölümiçinyapılır.Maneviyattazikrullahehli,Kur’anehliontolojikolarakbirdeğerdir.Ekimzamanıkimininelindentutar,

    kimininelinden tutmaz.Murâkabe sadece soyutbirkonsantredeğil, yoğunlaşılan şeyinkendisinikişiyeaçmasıdır.

    4.İhlasRiyanın zıttı ihlastır. Yatay boyutta “Namaz kılıyor, desinler” diye namaz kılınabilir. Ama bu, dikey

    boyuttasözkonusuolamaz.İhlasadevamilemelâmetneşesizuhureder;yanigözlerinitamamenHakk’açevirmişkişilerhalkaönemvermezler.MelâmetehlisadeceHakk’aitibareder.Ondaövgülerkarşısındahoşlanmasözkonusuolmaz.Melâmetinbirüstderecesinübüvvettir.

    5.SabırSabır, ihlasla irtibatlıdır.Elemvebelalardan şikayeti kesmektir. “Lutfundahoşkahrında.Sultandan

  • gelenher şeybaşımüstüne”diyebilmektir. İbadetlerdede sabırvardır,haksızlıklarkarşısındada sabırvardır.Herşeykarşısındasabırvardırçünküherşeybirsüreçleoluşur.Busüreçlerdesabırgerekir.Kütükişlenmediğiiçinakıntıyakapılıpgider.Orayaburayaçarpar.Fakatkayıkişlenmiştir;dilediğiyere

    gidebilir.Akıntıonusürükleyemez.Dininyarısısabırdır.Çoktesirliilaçlardamarabirdenzerkedilmez.İnsandabirdenbireaydınlanamaz.Mağaradanışığabirdençıkanmahvolur.Bebek,vücutyapısınagöregıdaalır.Azimvesebatlahakikatkapısındabeklenmelidir.Kedi,avıçıkmasadaavınınkapısındabeklerçünküsabrınsonuselamettir.Zilletesebebiyetvereceksabır,sabırolmaz.Sabırdaizzetvardır.

    6.ZevkZevk, manevi haz manasına gelir. Zevk, tasavvufta aşk şarabının tadından mest olup kendinden

    geçmektir.Maşukunakavuşmaarzusuylayanankimseninaldığızevkdil ile ifadeedilemez.Mevlânabuvuslatı“şeb-iarûs”olaraknitelendirmiştir.

    7.AşkAşk,sarmaşıkmanasınagelen“ışk”kelimesindenalınmıştır.Sarmaşıkgirdiğiyerinasılkaplarsaaşkda

    girdiği kalbi hatta insanın vücudunu öylece sarar. Aşk, muhabbetin seveni kavraması, bütün vücudunayayılması âdeta onu sarmaşık dalları gibi kucaklamasıdır. Aşk, her durum ve hâliyle insanı Hakk’agötüren yoldur. Hakikate mecaz köprüsünden ulaşıldığına için mecazi aşk da kulu er geç Mevlâsınakavuşturur.Görüntüleriolantümvarlıklaryokolacak.SadeceO’nunzatıkalacaktır.Varlığınasliyerindeolmaması

    onuncehennemidir.Cehennemlikleraslivatanlarınaulaşamadıkları içinazapçekeceklerdir.Bizlerarızihakikatleriz.Karanlıktasallananışığınoluşturduğudairegibiyiz,gerçekdeğiliz.

    8.SıdkSıdk,kişininkendiiçbarışıklığınısağlar.Sıdk,kişinindışdünyası ile imajinasyondünyasınınbarışık

    olmasıdır.Bubarışıklığısağlayankişimuhbir-isadıktır.Bukişininverdiğihaberlerinhepsidoğrudur.

    9.FakrTasavvuf, ilm-i bâtındır; zahirde kullanılan ıstılahları da kullanarak bunlara bâtıni, manevi anlamlar

    yükler.Fakrbizim,Vacibü’l-vücûdveĞanîolanAllahkarşısındaki fakirliğimizdir.Bu,maddianlamdabir fakirlikdeğildir.PeygamberEfendimiz(sav) “Fakirlikbenim iftiharımdır”demiştir.Bu fakirlik, herşeyinAllah’aaitolduğunuanlayabilmek,kavrayabilmektir.Fakr, suret ve mana fakirliği diye ikiye ayrılır. Suret fakirliği mal mülk, servet sahibi olmamaktır.

    Tasavvuftaaslolanmanafakirliğidir.Manevifakirlik,dünyadan,topyekünmâsivadanhiçbirşeyegönüldeyer vermeyerek, malik olunan şeyleri Hakk’ın rızasına sunmaktır. Manen fakir olan beşerî sıfatlardansıyrılıpkendinibirşeyemalikgörmeyenkimsedir.Bunlarsayısızmalmülkesahipolsalarbilehiçbirinegönül bağlamazlar, yani sahip olduklarımala kul olmaz onu kendilerine kul yaparlar.Hiçbir aidiyyetemalikolmayanmutasavvıflardagörülür.Üzerlerindeparabulunmaz;derviştorbasıveyakeşkültaşırlar.Bunlardahaçoktaşradagezerler;halkınotorbayanekoyupkoymadığınabakmazlar.Bununsakıncalarıdavardır. Zaten pek yaygınlaşmamıştır. Esas tavsiye edilen fakirlik sahip olunan şeye kalpte yervermemektir.Büyükzatlarbirşeyleresahipolmuşlarfakatgönülhanelerindeonlarayervermemişlerdir.Bazıları sahipolduklarının farkındabileolmamışlardır.Bazılarınagöre fakir, “hatırınaHakk’tanbaşkabirşeygelmeyen”dir.Sühreverdî’ye göre üç türlü fakirlik vardır: Birincisi avamın fakrıdır ki malı olmamaktır. İkincisi

    havassın fakrıdırbudakendisıfatlarından fânîolmaktır.Üçüncüsühavassü’l-havassın fakrıdırkikendi

  • vücûdundan fânî olmaktır. Peygamber Efendimiz’in(sav) iftihar ettiği fakirlik bu olmalıdır.TaşköprülüzâdeAllah dışında her varlığın fakir olduğunu, bir kimsenin varlığının devamı için, ihtiyaçduyulanınsadeceOolacağınısöylemiştir.Ayrıcainsankalbindeikisevgininyeralamayacağını,Hakk’abağlanmışbirkulungayreteiltifatetmeyeceğinideilaveetmiştir.NitekimAllahTeâlâKur’an’da,hiçbirinsanın içinde iki kalp yaratmadığını (Ahzâb 33/4) ifade buyurarak kalbin aynı anda iki farklı sevgiyitaşıyamayacağını, farklı iki cihete yönelemeyeceğini bildirmiştir. Tasavvufta aslolanmanevi fakirliktir.Fakat mal-mülk de pek tavsiye edilmemiştir. Fakat aslolan mal-mülke gönülde yer vermemektir. Kişielindekişeyleiftiharediyorsahüsrandadır.

    10.KabzveBastKabz;kapanma,sıkışma,toplanma;bast,açılmaveyayılmademektir.Budalgaboylarıbüyüyebilirde

    küçülebilirde.Kozmostaböyleolanişleyişsosyalolaylardadaböyledir.Tasavvuf,talipolmailebaşlar.Yolunortahâlleriveilerihâllerivardır;sonuyoktur.Ortahâllerdenbiri

    de kabz ve basttır. Bunlar birbirinin peşi sıra gelir. Âlemde Hakk’ın tecellisi bazen kabz bazen bastşeklindeolur.Bunamevcler yani dalgalanmalar denir.Her fiilin iç katmanlarındabir kabzbir debastyaşanır. Bu cemal ve celâlin birbirini tamamlaması gibidir. Bunlar sayesinde âlem ayakta durur.Hak,âlemeteneffüsünügönderipçekmektedir.Buokadarsüratliolurkibiznekabzgörürüznedebast.Âlemdeduruyorgibigörünenşeyleraslındahareketetmektedir.Bunubirbirininpeşisıragelenherşeydegörmekmümkündür.Bunugörmekancakseyrüsüluktaortayolagelincemümkündür.İleridekihâllerdenekabznebastgörülür.Bunun tecellihâlleriohâldeolanlarıngünününgünlerineuymaması,birgün ibadetlerindesıkılırkenbirgünkuşgibiolmasıdır.Bunungiderilmesiiçinmüridözelgayretsarfetmemelinihaiamaca,hedefegözünüdikmelidir.Buâlemdeolantitreşimiinsanpsikolojisindedegörmekmümkündür.Başlangıçtahissedilmez,ortalarda

    hissedilir, sonda kabz ve bastta değişim olmaz. Yolcunun gâh içinin ferah olması, gâh kendini kötühissetmesi,kendisiylekavgaetmesineyolaçar.Bugidişgelişlerinsanısarhoşeder.Ancakbunlargeçicihâllerdir.Bukural sosyolojidedevardır.Yükselişteçöküşün tohumlarıvardır.Yükselişdeçöküntüdendoğar.İbnHaldunbuteoriyiilkortayakoyansosyologdur.Mevsimlere,zamanlara,insanpsikolojisinebukural uygulanır. Hakk’ın yeryüzündeki tecellisi Hz. Muhammed’dir(sav). Bitkiler ve hayvanlarınpeygamberi kendi cinslerindendir. Allah, Resulullah ve velilerin ağzıyla konuşur. Önce nebiyitanıyacaksın, ona biat edeceksin. SonraMuhammedî veli gerektiğinde teşbihe gerektiğinde de tenzihegötürereksizimuhkemhâlegetirir.Hiçbirzaman“Tasavvufibiryola,tarikagirdinizmi?”diyebirsorusorulmaz. “Hz.Muhammed’in(sav) yoluna, şeriatına girdinizmi?” diye sorulur. TasavvufMuhammedî,şeriatınarkeolojisidir.

    11.GaybetveHuzurGaybet, lügatta “kaybolmak”, huzur ise “hazır olmak” manalarına gelir. Tasavvufta gaybet, Hak ile

    meşgul olarak halktan uzaklaşmadır. Halkın huzurunda olan Hakk’ın gaybıdır. Hakk’ın huzurunda olanhalkın gaybıdır. Halk ile haşır neşir olan Hakk ile haşır neşir olamaz. Tasavvufta ileri derecedekikişilerdegaybetneredeyseortadankalkarhephuzurolur.Buçokazkişiyenasipolur.Bugaybetvehuzurbilgisidedikeybirbilgidir.Tatmayanbilmez.Kendiiçgüneşinidoğurankişidekaranlıkolmaz.Hersufibumakamakolaykolayerişemez.Ali b. Hüseyn secdede iken evi yanar; namazını bozmaz. Sebebini soranlara “Büyük ateş (cehennem)küçükateşi(yangın)unutturdu.”der.

    12.CemveFark

  • Cemlügatte, toplamaveyığmaveyaçoğulanlamınagelir.Fark tasavvuftaceminzıddıdır.Cembekâ,yani varlıkmakamlarındandır. Salik önce bütün işlerinAllah’ın fiilleri olduğunu idrak eder. Fiilin biroluşolduğunu,zuhuryerinevemazharların istilalarınagöredeğişikşekillerdegörüldüğünüanlar.Buna,tevhid-ief’aldenir.Dahasonrabufiillerin,sıfatlarınzuhuruolduğunuhissedervetekbirsıfatındazuhurmahallerinin kabiliyet ve derecesine göre çeşitli şekillerdemeydana geldiğini anlar. Buna da tevhid-isıfat denir. Sonunda sıfatın, zatın zuhuru olması bakımından zattan başka bir şey olmadığınımüşahedeeder.“Lamevcudeillâhû”,der.Bu,tevhid-izatdemektir.İştebunlarbekâmertebesidir.Nurî“HakilecemAllahTeâlâ’nıngayrından tefrika,O’ndangayrıdan tefrika iseO’nunla cemdir.”demiştir.Cemdensonraveonunüstündeolanmakamacemu’l-cemismiverilir.Cemu’l-cem,kişininzatını,sıfatvefiileriniHakk’ınzat,sıfatvefiillerindefânîkılıpO’nunlabirlikteolduğunuhissetmesidir.Zıtlıklarçatışıyorgibigörünmelerinerağmenaslındabirbirlerinidesteklerniteliktedir.Bu,prensipler

    bilgisidir. Âlimler, âlemdeki her şeyle prensipler düzeyinde ilgilenirler. Fark, cemi tefrik etmek,çözümlemektir. Fiiller fark, sıfat cem makamıyla alakalıdır. Bu makamlar birbirleriyle etkileşimiçindedir.İlküçmertebeyeulûhiyetmertebesidenir.Bunlarcemmakamıdır.Ehadiyet makamı ikiliği kaldırmaz. Şehadet âleminde farklılık gösteren şeylerin arasındaki mesafe,

    yukarı âlemlere çıkıldıkça azalmakta, ve bir müddet sonra yok olmaktadır. “Benim bildiklerimibilseydinizazgülerçokağlardınız”hadis-işerifiveHz.Ali’nin“Bildiklerimisizesöylesembenikâfirsanırsınız”sözleribunaişarettir.Şehadetâleminebuyüceliksığmaz.

    13.FenâveBekâLügatte fenâ; yok olmak, yokluk, geçip gitmek; bekâ ise devam, sebat, evvelki hâl üzere kalmak

    demektir.Tasavvufta fenâ;kişininkötü sıfatlardanarınması,bekâgüzel sıfatların insandabulunmasıdır.Kişide kötü sıfatlar fânî olursa onda güzel hasletler belirmeye başlar. Bunun tersi de mümkündür.Tasavvufta varlık bekâ ile başlar. Arızi varlık, varlık değildir. Cemmakamı dışındaki makamlar hepzıtlıklarla ifade edilir.Burası şehadet âlemidir.Asli özelliği fenâ oluşudur.Bekâ aranmaz.Bu âlemdetasavvufparadoksalbirdilkullanmakzorundadır.“Bizinsanaşahdamarındandahayakınız.”(Kaf50/16)Şahdamarınınmecazîolarakifadeettiğianlam,birşeyintamkendisidemektir.Her mertebenin bir rengi ve kokusu vardır. İlk mertebenin rengi farklı bir siyahtır. Mertebelerde

    yükseldikçe o mertebenin rengi salike açılır. Mertebelerin remizleri vardır. Şehadet âleminde irfanlauğraşankişininkullanacağıdilparadoksaldır.Tekbirdillehakikatifadeedilemez.Fenâ bir şeyin aslına rücûunu ifade eder. Tasavvufta seyrü süluk devamlıdır. Felsefe ve kelâmın

    mümkinü’l-vücûd (arızi varoluş) dediğine tasavvuf karşı çıkar. Varolmak, vücûd sıfatı, zatî birhususiyettir.Hertürlüarızamümkineaittir.Bekâyagelinceinsanvarolabilir.Bekâyavaranlar,yaniancakariflervarolanlardır.Ariflerfenâyaçıkıptekrarşehadetâleminedönerlerkionlarabaki,ricalullahdenir.

    14.TecelliLügatte, zuhur manasına gelir. Tasavvufta Hakk’ın zat ve sıfatının zuhurudur. İnsanların ekserisi

    hicablara bürünmüştür. Allah ile kulu arasında yetmiş bin hicab vardır.Mutasavvıflar bunun emmare,levvame, mülhime, mutmainne, radiye, mardiyye, kâmile olmak üzere yedi nefse tekabül ettiğini, HakTeâlâ’nın yedi isminden birinin on bin hicabı kaldırdığını, setr perdesi kalktıkça, ilâhî sırların açılıpHakk’ıntecellilerinimüşahadeningerçekleştiğiniifadeederler.Hakkişiningönlündevardır.Kişiondanzulmanivenuraniperdelerleayrılmıştır.Bunlarınkaldırılmasıgerekir.Tecelliöncetevâcüdşeklindekendinigösterir.Metafizikkavramlarıduyuncakişininhâlinindeğişmesi

    bunaörnektir.TecelliRabbanive ruhaniolarak ikiyeayrılır.Tecelli,Hakk’ınzahirolmasıdır.Hakk’ın

  • arifin gönlünde zuhura gelmeye başlamasıdır. Kişi, Hakk’tan, nefis perdeleriyle ayrılmıştır. Bizatihinamazadeğil,Allah’atapılır.Namazınhakikatineeremeyenleronunuraniperdehâlinegetirirler.Yolcu,Allah’ayöneldiğiiçinbazıaçılımlaryaşar,dahaevvelkullanmadığımelekeleriortayaçıkar.

    TasavvufunBilgiGörüşü

    İnsanıngünlükhayatındakipatolojik,aykırıdurumlarıntemelindeyatanhakikat;insanınkendiniyaratan,yücevarlığıunutmasımerkezlidir.Bunaisterpsikolojikistersosyolojikistersepolitikbeşerîbütünkatmanlarıdahiledelim;insanınproblemlerininbirinciderecedekaynağı,aslınıinkâr,aslınıunutmaktır.Aslını

    hatırlamayıihmaledenkişiboşkalmaz,hatırlanmasıonahiçbirfaydavermeyecekşeylerihatırlamayabaşlar.Çünkühatırlamakeylemievrenseldir,

    insanidir;insanhatırlamak,zikretmek,anmakister.

    İnsanHatırlamakÜzereYaratılmıştır

    Doğruyavarmayınca/MürşideermeyinceHaknasipetmeyince/Sendervişolamazsın

    YunusEmre(ks)

    İnsanın yeryüzüne gönderilmesi, bir ayrı düşme, bir ayrı kalmadır. Bu ayrılığın birliğe nasıldönüşebileceği, ayrılık vehminin nasıl bir idrakle ortadan kaldırılacağını anmak, hatırlamak, zikretmektasavvufunalanınagirer.Tabiikizikirkonusu;felsefi,ontolojik,psikolojik,dinîboyutlarıylaönemlibirkonudur. İnsan, hatırlamak üzere yaratılmıştır ki hatırlayacağı şey, aslında kendisidir. Yani insanınhatırlama,zikretmeeylemi;onunkendindenbaşkabirşeyi telaffuzetmesideğildir. İnsankendisiniayrı,kopmuş,bağımsızbirkimlikolarakalgılamaktadır.Budabir sufileregöre illüzyondur.“İnsan,başıboşbırakılacağını mı zannetti?” (Kıyamet 75/36) ayetinde de ifade buyurulduğu üzere insan başıboşbırakılmışdeğildir;meselesadeceoirtibatıanlayabilmektir.Zikir, sadece psikolojik bir eylem değildir; bir şeyi dille defalarca tekrarlamak da değildir. İsimler,

    bizim bedenlerimiz gibi yaratılmış varlıklardır. Bedenlerimiz nasıl ruhumuza, iç yapımıza nisbetle zarmahiyetindeyse isimler de müsemmaya, isimlerin manasına nisbetle kılıftır. Böylece gerçekleri eldeederiz.Çünküyeryüzününyaratılışında,partiküllerinde,atomlarındayaratıcınınisimlerihakimdir.O’nunisimleriâlemiçepeçevrekuşatmıştır.Onuniçinsufi;yeryüzündeyürürkendahi,heryerdeO’nunisimlerinitemaşa ettiğinden, canlı ya da cansız baktığı her şeyde müessiri, eser sahibini görür. Kaldı ki sufiontolojiyegöreherşeyzihayattır,hayatsahibidir.Bütünkâinatoküllîcanın,küllîruhunyansımalarından,devranındanibarettir.Âlemdedevridaimetmekteolanküllîruhu,mükemmelsistemiidrakedenferdînefs;oküllîruhaermeksuretiylegerçekanlamınıbulur.Çünküdamlanınontolojikyeridenizdir;damladeryayakatıldığı anda gerçek yerini bulacaktır. Damla, deryadan ayrı düştüğü noktada çevresel şartlara bağlıolarakbuharlaşabilir,donabilir.Aslınarücuetmelidiramadamlanınaslınınneolduğunubilmekgerekir;o

  • dasufilerindamla,katrevedenizmetaforlarındauzunuzunanlatılmıştır.MeselaNiyâzî-iMısrîşöyleder:“EyNiyâzîkatremizideryayasaldıkbizbugün/Katreniceanlasınummanolananlarbizi.”“Zikir”, etimolojik olarak yaratıcıyı anmak anlamına gelir. Arapçadaki “hatırlama” fiilinden gelir.

    Bizden,ancaköncesiolanbirşeyinhatırlanması istenebilir.Nitekim“Hiçhatırlamıyormusunuz?”diyegelenayetler,bizedahaöncesiolduğunugösterir.İnsanıngünlükhayatındakipatolojik,aykırıdurumlarıntemelindeyatanhakikat;insanınkendiniyaratan

    yüce varlığı unutmasımerkezlidir.Buna ister psikolojik ister sosyolojik ister politik beşerî katmanlarıdâhil edin; insanın problemlerinin birinci derecede kaynağı, aslını inkâr, aslını unutmaktır. Aslınıhatırlamayı ihmal eden kişi boş kalmaz, hatırlanması ona hiçbir fayda vermeyecek şeyleri hatırlamayabaşlar.Çünkühatırlamakeylemievrenseldir,insanidir.İnsanhatırlamak,zikretmek,anmakister.Amaasli,manevi,gerçekeğitiminialmamışinsanlar,ohatırlamanınneolduğunubilmedikleriiçinohazneyibaşkaşeylerle doldururlar. O şeyler aslında bir fayda sağlamayacak şeylerdir. Âlem hiçbir zaman boşlukkaldırmaz;sizinhatıranızdaHakkyeralmazsamuhakkakorayıbaşkagüçlerdoldurur.Eğlencesi,tevhidi,zikriAllaholanınyanınadabirbaşkavarlıkyaklaşamazçünküOherşeyikuşatmıştır.ZatenO,herşeyikuşattığınıbildirmiştir. İnsanzikriyle,hatırlamasıylabuevrenselkanunauymuşolur.Dolayısıylaaykırıbirdurumadüşmemişolur.

    İsimlerinZuhurMahalliİnsandırAllahTeâlâ’nınbirçokismivardır.Allah,buâlemiisimleriylekuşatmıştır.Âlemdekibütünoluşlarve

    eylemler,O’nun isimlerinindevranıylagerçekleşir.Sufileregöre insan,kendisindeAllah’ın isimlerininaçığa çıktığı birmahluktur. İsim, zuhura ereceğimekânı arar. İşte omekân, insandır. Bu açıdan insan,Hakk’aaynaolmuştur.Rabinsanıçoksever.Çünkübütünsırları,insandaaçığaçıkar.Herkes,kendisinieniyianlayanarkadaşınısevmezmi?MahlukatarasındaRabbieniyianlayacakolan,insandır;tabiibaşkaanlayışlarladoluolmadığısürece.İnsanın dünyaya geliş gayesi ailesi veya geleneksel eğitim merkezleri tarafından verilir. Bu gayeyi

    öğrenen, bu şuurubir kere alan insan; budünyayaRabbini sevmeye,O’na aynaolmayageldiğini bilir.Bunuböylebilenbirgenç;tevekkülüyle,ilmiyle,sabrıylaolgunlukemarelerigösterecektir.Amabueğitimverilmediği takdirde o gencin ilgisi başka yerlere kayar ve oralardan alacağı eğitimle kendisinigerçekleştiremez. Mesleki eğitim, dünya hayatının sürdürülmesi içindir ve alınmalıdır. Ama onun çokdaha ötesinde insanın kendini tanıması eğitimi gelir. Bu ise beşikten mezara kadardır. Üç beş yıllıkeğitimle, alınacak bir diplomayla tamamlanacak bir eğitim değildir. Bu eğitim, uzun solukludur vemerhalemerhalegerçekleşir.Birincimerhalesi,talipolmaktır.Tasavvufun,sonundanziyadebaşıönemlidir.Tasavvufyolu,sonunda“Biryerevardım,kemaleerdim”

    denecekbiryoldeğildir.Gerçekkemaleerenler“Benermedim”diyenlerdir.Fakatbu,biziumutsuzluğasevk etmemelidir.Bu ifade ermemeningöstergesi değildir, bilakis vuslata ermişolmanıngöstergesidir.Peki,zikretmevebununlakaynağımızıbuluponakavuşmanınbizenegetirisiolur?Moderninsanınaklınagelebilecek bir sorudur bu. Modern düşüncelerin en büyük eksikliği insanı tanımlayamamalarıdır.Modernliğin şiirinde, edebiyatında en çok sorulan soru “İnsan nedir?” sorusudur. Bugün moderndüşüncelerde insanın tanımı yapılamadığı, insana bir yer biçilemediği için varılan son nokta, bir soruişaretivemeçhuldür.Bununinsanpsikolojisindekiuzantısıdaintihardır.Çünkümoderninsanahayattakibelirli ıstırap ve acıların onun eğitimi için olduğu bilinci verilmemiştir. Mesela gençliğin ardındankaybedilecekbazımelekeleraslında“TekkudretsahibiyalnızO,sendeğilsin” talimi içindir.YalnızOvardır ve yalnız O varsa sen her şeyinle O’nda fânî olmak zorundasın. Sen, sendeki gücü kendindenzannediyordun; eğer öyleyse haydi devam et, koy bütün gücünü ortaya! Hayır. Sahip oldukların, sana

  • verilmiş birer emanettir. O melekeler senin onları nasıl kullandığına göre sana geri dönecektir.Gençliğinde sahip olduğunmelekeleri hayatını anlamlı kılabilmek için harcamışsan bunlar, sanamanaolarakgeridönecektir.Manabirlezzettir.Onuniçinsufilerindünyagörüşünegirdiğimizdegülenyüzlergörürüz.İstereskiister

    yenimetinlerebakalım;sufimetinleriniokuduğumuzzamankaramsarlık,kasvet,nihilizmlekarşılaşmayız,bilakis bizi aydınlık bir veche karşılar. Çünkü bu metinlerde bize ne olduğumuz anlatılmaktadır.Yeryüzündepeşindeolduğumuzamaadınıkoyamadığımızşeydebudur.Nekadaretiketimiz,kartvizitimizolursaolsun,bunlarınhepsifânî.Mezarayalnızolarakkonulacağız.Ozamaninsanoğlu,bugerçeküzerineniyedüşünmez?Hiçkimseninkaçamayacağıbir gerçekliktir bu.Bütün insanlığı ilgilendirenbugerçeğidüşünmüyoruz,düşünmektenkaçıyoruzveyadüşünmemizengelleniyor.Banamanamıverin.Benkimim?Banamanamverilmediğisürecebenbircesetolarakkalacağımvecesetdetopraklaberaberyokolacak.Oysaben,ölümsüzlükşarabındaniçmekistiyorum.Eğerbununyolubanaöğretilmiyorsademekkibütüntalimler sahtedir, yoldan çevirmek için perdedir. “Biz sana geçici, günlük hayatını tanzim için bilgilerveriyoruz” denirse bunda bir mahzur yok ama almış olduğumuz o eğitimler bize yegâne gaye olarakverilirse bu, benim hayatımdaki anlam arayışımın bitmemesine sebep olacaktır.O zaman insanoğlu buhakkınıaramalıdır;buçokasilbirhaktır.Allah’ın isimlerini yüklediği insan,nihilist felsefe içerisindeAllah’tankoparıldığı zamankutsallığını

    yitirdi,aşağılarınaşağısınaindi.İnsanıngerçekanlamıkutsallığındadır;insankutsallığınıkeşfettiğizamanyüceler yücesiyle irtibat kuran bir hâle gelir. O irtibatı kurmanın en önemli yollarının biri de İslamtasavvufundakizikiresasıdır.

    ZikirUnutuluncaMüslümanlıkKimlikOlarakKaldıKur’an-ı Kerim’e, hadislere baktığımız zaman “Az zikrediyorsunuz, az anıyorsunuz” sözleriyle

    karşılaşırız.Allah’ızikretmez,O’nugünlükhayatımızdançıkarırsakbaşkaşeylerledolarız.“Yeryüzündezikretmeyenhiçbirşeyyoktur.”Bizdehakikati,asliolanızikretmediğimizzamansahtelerizikrederiz.Zikrinüçmertebesivardır.Birincisi,avamınzikridir.Avamınzikri,geneldedilleyapılır.Belirlişeyleri

    dilletelaffuzetmektir.Birbakımazikrinbaşlangıcıdır.Sevdiğinizinisminiöncedilinizleanarsınız.Bazende gayriihtiyari olarak o isim dilinize gelir. “Kişinin fikri neyse zikri de odur” derler. Ameliyatlardanarkoz verildiği zaman uyanmaya doğru hastaların ağzından çok enteresan şeyler çıkarmış. Sonradankendilerine, neler söyledikleri hatırlatıldığında “Ben öyle şey demem” derlermiş. Öyleleri de var kinarkozdan uyanırken bile “Allah Allah Allah...” diye uyanırlar. İşte maalesef böyle insanların sayısıgittikçeazalıyor.Birarif“Yeryüzüdensemaya‘Allah’ismiazçıkıyor.”demiş.Müslümanlık,zikirkısmıunutulduğuiçinsosyolojikbirkimlikolarakkalıyor.OysaMüslümanlıkbirmaneviyatderecesidir.İslam,Allah’ın kurmuş olduğu manevi eğitim mertebeleri içerisinde yüksek derecelerin adıdır. Muhammedîolmak,maneviyatdereceleriiçerisindeenyükseklerdedir.Bunu,Muhammedîolduğumuziçintaraftutmakve partizanca bakmak gibi algılamamak lazım. GerçekMuhammedî olanlar, dünya irfan ve maneviyattarihindegeriyebıraktıkları eserlerle test edilebilirler.DiğermaneviyatdereceleriMuhammedîderecekadar kapsayıcı değildir. Hakikatin belirli yönlerini tecessüm ettirebilmişler fakat tam fotoğrafı eldeedememişlerdir.Literatürlerinebaktığımızzamandagörürüzbunu.Mevlâna’nınMesnevi’siyadaDivân-ıKebîr’i,Muhyiddin İbnArabî’nin Fütûhât-ıMekkiyye veya onun özü olanFüsûsu’l-Hikem’i gibi birhakikatifadeleriyoktur.Şüphesizbazıkıymetlieserlervücudagetirmişlerdir,onlardandaistifadeedilir.Bazı manevi akımlarda sadece el-Bâtın ismi tecelli etmiştir, ez-Zahir ismi yoktur. O zaman fotoğrafnoksankalır.BazılarındaAllah’ınel-ÂlimismitecelliedebiliramaAllah’ınbirdeel-Hakîmismivardır;hikmet,ilmindahaötesindedir.Allah’ınel-Vedudismivardır.Allahsevgisibaşkageleneklerdedezuhur

  • etmiştir; sadece Müslümanların tekelinde değildir. Muhammedî olsun olmasın bütün insanlık Allah’ınkuludur. Tanrısını sevmek, Tanrısını özlemek bütün insanlığın ihtiyacıdır fakat el-Vedud ismi TanrısevgisindenötededirvebuisimMuhammedîlereverilmiştir.Avamınzikri, lisanınzikridir.Havassınzikri isekalbinzikridir.Öncedillezikredilirçünküdilzikri,

    fikrinbaşkatarafakaymasınaengelolur.Dilbirşeylemeşguledilirsedüşünceonauymayabaşlar.Arifler,ibadetisadececamideyadatekkedeyapmaz.Gerçekmelâmeterleriiçinbütünyeryüzümescit

    ve tekkedir. Mesela Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde konuşuyoruz. Burası, GalataMevlevihanesi’nindervişlerininkabirleriüzerindedir.Onlarbüyükadamlardır, “yeterkidostlarbassınüstümüze, namert geçmesin” dedikleri için burada konuşabiliyoruz. Civarda gördüğümüzmezar taşları,bugünTarıkZafer’in bulunduğu yerden oralara götürülmüştür.Mezarlar buradadır, taşları oradadır.BubileHayyolanınyalnızveyalnızOolduğunugöstermekiçindir.Dünyanınenbüyüksufisideolsanbirgünöleceksin.OnlarındevrindeGalataMevlevihanesivardı,oçatıaltındabazışeyleryaparlardı;şimdidebaşkabir isimaltındayapılıyorçalışmalar.Özvemanadeğişmesin,kabukdeğişebilir;esasolanözvemanadır.Onlarmana erleriydi,manayı bulan insanlardı. “İnsan zübde-i âlemdir” diyen kişilerdi onlar.Bizeşöylegeliyor:“ModernzamandamümkündeğilköşeyeçekilipMevlevîolmak,şimdiuzayagidiyorinsanlar.”Uzayagitmeyelim,demiyorumamaherşeyinbaşı,kendiuzayınıkeşfedebilmektir.GalataMevlevihanesi beş dakikalık mesafede. Sadece birkaç kuşak önceydi Şeyh Galib. Üzerinden

    yüzyıllargeçmişdeğil.O,oradayatıyor;bizburadayızamabirbirimizeyabancılaştık.GalibDede“Hoşçabak zatına kim zübde-i âlemsin sen” derken banamanamı, aradığım şeyi veriyordu.Modern dünya neveriyor?Cep telefonu,kimlikkartı,bankakartı…Onlarbanaanlamımıvermiyor.Yadaveriyor, sonradiyor ki “Bumodel eskidi, yenisini al.” Sürekli peşinden koşmamı istiyor, sürekli tükettiriyor.Nereyekadar? Elhamdülillah ki kontrollüyüz. Peki, ya eğitimi olmayan insanlar? Bunlara para yetiştirmeyeçalışıyor, yetiştiremeyen cinnet getiriyor. Çünkü, insanların önüne yanlış hedefler koyduk. İnsanın aslihedefikendinibulmasıdır,diğerhedefleronatabiolmakzorundadır.Kendinibulmayanbirinsanprofesörolsa,valiolsaneolur!Kişikendinibulmuşsaondansonraeldeedeceğibusıfatlarındeğeridahadaartar.Modern zamanlarda bu asli eğitim unutuldu. Tasavvuf eğitiminde önce itikadın yani düşüncelerindüzeltilmesigerekir.Düşüncenindüzelmesideanlamımızıbulmaklaolur.

    İlkMadde(PrimaMateria)Hakikat-iMuhammediyedirUşşâkıkatareylediaşkiçreMuhammedOlşâh-ımümeccedolmatlabumaksad

    MevlânaCelâleddin(ks)

    İslam tasavvufunu izlemek suretiyle bir yerlerden bir yerlere varmak hedefleniyorsa, kendini tanımayolunda ilerlenecekse burada bazı basamakların geçilmesi ve asla atlanmaması gerekir. “Hakikat-iMuhammediye”olmadanseyrüsülukolmaz.Hakikat-iMuhammediyemakamı,seyrüsüluktaveyaâleminkozmikyapısında ilâhî enerjinin, bir prizmamisali o süzgeçtengeçerek, salikinkalbine inmesinde çokönemlibirdönüştürücü,birmürebbidir.AcabaHayybinYakzanyadaRobinsonCrusoegibitekbaşına,biryardımalmadan,sadecebazı fizikimelekelerigeliştirmeksuretiylebir insanaradığınıbulamazmı?İslamtasavvufuderki:“Allahgizlibirhazineidi…”Yanibütünsırlarkendindeidi,henüztaşmamıştı.Ohâliidraketmekmümkündeğil.O,zuhurperdesindenkendinitemaşaetmekistediğindekendinemuhatapkıldığı,eşref-imahlukatolaninsanlakonuştu.Allah,insandantecellieder.YeryüzündeAllah’ınhalifesiinsandır.Halife,yeryüzündeAllah’ınişlerinigörentemsilcidemektir.VarlıkkatmanlarıiçindeAllah’ıtek

  • idrak edebilen, insandır. Ondan dolayı sufiler “Hazret-i İnsan” derler. “Biz emaneti, göklere, yere vedağlarateklifettikdeonlarbunuyüklenmektençekindiler,(sorumluluğundan)korktular.”(Ahzab33/72)Dağlar, taşlar burada maddi âlemin misalidir. Neden dağ sembolizmi kullanılıyor? Çünkü yeryüzüâleminde büyük, güçlü ve en çok ihtişamlı olan dağlardır.Hatta insanlar için “dağ gibi adam” deyimikullanılır.

    İnsanemanetiyüklendi.Kimdibuinsan?Bizimcinsimizadınakimyüklendi?Hz.Muhammed(sav)birhadisindeşöylebuyurur:“Allah’ınilkyarattığışeybenimruhumdur.”Yaratılanilkşey,onunnuru.Buna“kozmik Muhammed” diyebilirsiniz. Hz. Muhammed’in(sav) sırrını anlayabilmek için onu sadeceOrtadoğu coğrafyasına hapsetmeyin. Bazı çevreler onu çölde, deve sırtında entariyle gezen bir Arappeygamber olarak tasvir etmek suretiyle onun hakikatini indirgemeye çalışırlar. Oysa Hz. İsa(as) daOrtadoğuluydu,entarigiyerdi.Hz.Musa(as)daentarigiyerdi.NedensadeceHz.Muhammed’i(sav)birşekle ve coğrafyaya hapsetmeye çalışıyorlar? Onun evrensellik yönünü neden görmüyorlar? “Biz seniâlemlere rahmet olarak gönderdik. “(Enbiya 21/107) ayetini neden anlamamaya çalışıyorlar? Bunundeğişiksebeplerivar.Bunlardanbiri,anlayışseviyelerindekidüşüklük,biride inat.Birincinin tedavisimümkünamaikincisininkiçokzor.Sufilerinizlediğiyol,yanitasavvuf,İslamdinininharicindebulunanbiryoldeğildir.Heryolbirformül

    altında gizlenerek yeryüzüne gönderilir. Ve her din kendi sırlarını ihtiva eder. Hz. Muhammed’e(sav)

    gönderilenmesajdadadurumböyledir.Hz.Muhammed(sav)nesöylediyseonunbirzahiri,birdebâtınıvardır.Çünkübuâleminbiriçe,birdedışabakanikiyüzüvardır;âlemçifttaraflıyaratılmıştır.Buradahiçbirşey;mutlakâlemdeolduğugibi tezahüretmez,birzarfın içinde tezahüreder.Örneğin, ruhlarımızdeğişik suretlerde bulunan beden kılıflarımız içindedir. Konuşmaya çalışan, anlamaya çalışan, cesetdeğildir; o cesetlerin içindeki ilâhîmekanizmalardırkionlara ruhdenir.Anlayanvebilen ruhtur.Amahepimizbufizikâleminicabıgereğiruhlarolarakdeğilcesetlerolarakoturuyoruz.Ozamanbuâlemdetezahüredendindefiziğiyleberabergelirkionaşeriat,normlar,kurallardenir.Amaesasgaye,kurallardeğildir.Kurallar,oruhutaşımakiçindir.Okurallarınaltınagizlenmişolanıbulmaktırmesele.“Birbenvardurbendebendeniçerü”derkenYunus,oiçtekinikasteder.İştebuseyrüsülukturkitasavvuf,ontolojikolarakyaratılışıizlerveonuenfüsiolaraktekraryükselmediyetarifeder.Sufileregöreontolojikolarakyaratılışnasıldı?Allah,gizlibirhazineidi,bilinmekiçin“hakikat-iMuhammediye”yiyarattı.Allah’ınilkmuhatap aldığı, “hakikat-i Muhammediye”dir. Yani Abdullah oğlu Muhammed adıyla ete kemiğebürünmüş o nebinin hakikati. Hakikat ve beden… Zaten miraç da bedenden hakikate doğrudur. Hz.Muhammed’inmiracı, kendibedenindenhakikatinedoğrudur. “Eybeni izleyenler!Banabakınız, sizdebenimgibisuretinizdensiretinizemiraçediniz”anlamınıdataşır.OnuniçinMüslümanların,sadeceMiraçKandilinikutlamaklayetinmemelerigerekiyor.MiraçKandili,Hz.Peygamber’inmiracınınvukubulduğugecedir;bizdendekendiyükselmemizigerçekleştirmemizbeklenir.Yükselmediğinsürecehâlâaşağıdasındemektir.Merâtib-i tevhidde kavs-ı nüzul derslerine, inişmertebelerine baktığımız zaman âlemde ilk yaratılan

    nesne (prima materia), Hakikat-i Muhammediye olduğu için kozmik anlamda âlemdeki bütünatomlarda “hakikat-iMuhammediye”ninzerreleribulunmaktadır.Bundandolayıo, âleminanasıolarakgörülür.Buanlayış,sufilerinbiryorumudur.Böyleitikatedervebundanfeyzalırlar.Başkayorumlardaolmuşturamasufilerinseyrüsülukanlayışında“hakikat-iMuhammediye”ninyeriçokönemlidir.

    HakikateGötürenBilgiDikeyOlandır

  • Çağlarakarâb-ırevânyüzyerekoreylerfigânOldemdezerrât-ıcihanferyâdedervakt-iseher

    İbn Arabi der ki “Musa, İsa, Üzeyir, İbrahim, bütün enbiya; yeryüzündeki faaliyetlerinde “hakikat-iMuhammediye”denaldıklarımesajı tebliğederleramazahirîvedünyevihayatlarındabuhakikatonlaraörtülü kalacaktır, vefatlarından sonra, kıyamette bu hakikat onlara açılacaktır.” Peygamber Efendimizdiyorki“Ben,kıyamettebütünnebilereimamolacağım;berabernamazkılacağız.”Bugözlebakıldığındaâlemdeki her şeyde ondan zerreler olduğu anlaşılmaktadır. Sufilere göre beden olarak Hz.Muhammed’in(sav) diğer nebilerden sonra gönderilmesi, o hakikatin tamamlanması anlamına gelir. Buaçıdanseyrüsülukedenbirdervişin,Hz.Muhammed’in(sav)hakikatiylemuhakkakittisalkurmasıistenir.Niyâzî-i Mısrî, Mevlâna, Yunus Emre gibi ariflerin eserlerine baktığımız zaman hepsinin Hz.Muhammed’in(sav)hakikatindenfeyzaldığınıgörmekteyiz.İbnArabî,bütünyazdıklarınıoradanaldığınısöyler.Füsûsu’l-Hikemadlıeserini“hakikat-iMuhammediye”ylekarşılaştığındaaldığınısöyler.Busöylenenlerbazılarına tersgelebilir.Eğer tersgeliyorsaşöyledüşünelim:İbnArabîsekizyüzeseryazmıştır: Fütûhât-ı Mekkiyye 37 cil