sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/korunan alanların etkin... · web viewfoto...

73
Korunan Alanların Etkin Yönetimi Çalışma Grubu 2017 1

Upload: ngodien

Post on 16-Jun-2018

219 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Korunan Alanların Etkin Yönetimi

Çalışma Grubu

2017DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1

Page 2: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

2. ORMANCILIK VE SU ŞURASI

KORUNAN ALANLARIN ETKİN YÖNETİMİ ÇALIŞMA GRUBU

RAPORU 16 ŞUBAT 2017

2

Page 3: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

İçindekiler1. GİRİŞ..........................................................................................................................................- 5 -2. MEVCUT DURUM ANALİZİ...............................................................................................- 14 -3. KAYDEDİLEN GELİŞMELER...........................................................................................- 24 -43.1. Kurumsal ve Yasal Yapı..........................................................................................................284. KARŞILAŞILAN DARBOĞAZ VE ZORLUKLAR..........................................................- 31 -14.1. Teknik Boyutta...................................................................................................................- 31 -14.2. Yönetsel ve Mevzuat Boyutunda......................................................................................- 33 -34.3. Mali Boyutta.......................................................................................................................- 36 -64.4. Uzman Personel Boyutunda..............................................................................................- 37 -64.5. Sosyo-Ekonomik Boyutta..................................................................................................- 37 -75. GELECEĞE İLİŞKİN STRATEJİ VE POLİTİKALAR.........................................................376. TEKLİF ŞURA KARARLARI...............................................................................................- 44 -7. KAYNAKÇA............................................................................................................................- 45 -

3

Page 4: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

1 Başkan: Şeref DAĞDELEN (Daire Başkanı)2 Başkan Yardımcısı: Serhan ÇAĞIRANKAYA (Şube Müdürü)3 Raportör: Ercan YENİ (Şube Müdürü)4 Raportör: Şerif HIZLI (Uzman)5 Raportör: Abdulsamet HACAT (Mühendis)

ADI/SOYADI KURUMU GÖREVİ6 Meral ÇİÇEK DKMP Şube Müdürü7 Mehmet GÖLGE DKMP Şube Müdürü8 Zerrin KARAARSLAN DKMP Mühendis9 Çağdaş ARSLAN DKMP Uzman

10 Burcu SALANTUR DKMP Peyzaj Mimarı11 Öznur ZENGİN DKMP Şehir Plancısı12 Neşe ERSÖZ DKMP Peyzaj Mimarı13 Ömer Faruk ARSLAN DKMP Uzman14 Tülay ŞAHİN DKMP Şube Müdürü15 Fatih KÖYLÜOĞLU DKMP Uzman16 Munise ALTAN DKMP Peyzaj Mimarı17 Cihad ÖZTÜRK DKMP Şube Müdürü18 Abdurrahman GÜZELKELEŞ DKMP Şube Müdürü19 Dilek ÖNDER Hukuk Müşavirliği Hukuk Müşaviri20 Dilek GÜLER DSİ GM Uzman21 Çiğdem İYİGÜN SYGM Mühendis22 Ersan BERBEROĞLU DKMP 6. Bölge Müdürlüğü Şube Müdürü23 İbrahim ÇOLAK DKMP 4. Bölge Müdürlüğü Şube Müdürü24 Muzaffer ÇELİK DKMP 11. Bölge Müdürlüğü Şube Müdürü25 Cengiz TUNÇ Uzman Yrd.

26 Canan ÖNEM AÇIKBAŞ Kültür ve Turizm Bak. - Yat. ve İşl. GM

27 Filiz EKER GTHB28 Doç. Dr. Aydın ÖZDEMİR Ağrı Üniversitesi Öğretim Üyesi29 Yard. Doç. Dr. Özlem SÜRÜCÜ Sinop Üniversitesi Öğretim Üyesi30 Prof. Dr. Yalçın KUVAN İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi31 Prof. Dr. Öner DEMİREL Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi32 Doç. Dr. Serkan KEMEÇ Yüzüncüyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi33 Doç. Dr. Harun AYDIN Yüzüncüyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi34 Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi35 Prof. Dr. Nilgül KARADENİZ Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi36 Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi37 Prof. Dr. Sedat YERLİ Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi

38 Prof. Dr. Abdullah KELKİT Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Öğretim Üyesi

39 Prof. Dr. Erdoğan ATMIŞ Bartın Üniversitesi Öğretim Üyesi

4

Page 5: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

40 Osman ERDEM Doğa Araştırmaları Derneği Koordinatör

1. GİRİŞ Ekolojik, ekonomik, politik veya sosyal baskılar sonucu süregelen peyzaj değişimine karşı

tabiatın direncinin korunabilmesi ve sağlıklı kalabilmesi için korunan alanlar büyük önem taşımaktadır (Keenleyside vd. 2012). Korunan alanlar; doğa, biyolojik çeşitlilik, ekosistem ve doğa koruma gibi birçok terim için hayati öneme sahip ve bu terimlerin gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için çok önemli bir enstrüman olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çerçevede korunan alanların ortaya çıkışını sağlayan bu terimleri tanımlamak, korunan alanlarının yerküredeki önemini daha iyi açıklamak için faydalı olacaktır.

Doğa veya tabiat terimi kısaca; çevremizde bulunan canlı ve cansız ancak insan yapısı olmayan her şey olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla insanların yaşamlarına devam edebilmesi için gerekli tüm ihtiyaçları tabiatın birer parçasıdır. Biyolojik çeşitlilik ise; canlıların tür, genetik ve yaşadıkları ekolojik ortam çeşitliliğini; bunların ilişki, döngü, değişkenlik ve göreceli bolluğunu ifade eden korunan alanlar için önemli bir kavramdır. Biyolojik çeşitlilik; tür çeşitliliği, genetik çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliği ol arak üç alt grubu kapsamaktadır. Ekosistem süreçleri de bu çeşitliliğin parçasıdır.

Doğa koruma terimi ise, “insan sağlığı ve yaşamın garantisi için, doğada yaşayan bitki ve hayvan türlerinin varlığı, onların yetişme ve yaşam ortamları ile belirli kriterler ışığında korumaya değer bulunan tabiat parçalarını ve doğal elamanları korumak” şeklinde tanımlamaktadır (Yücel 2005).

Korunan alanlarla ilgili birden fazla tanım yapılabilmekle birlikte Dünya Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından yapılan korunan alan tanımı en sık kullanılan tanım olarak verilebilir. Kuvan (2012a)’ın belirttiğine göre; IUCN tarafından korunan alanlar en bilinen ve uzun yıllar boyunca benimsenen biçimiyle, “biyolojik çeşitliliğin, doğal ve kültürel kaynakların sürekliliğini ve korunmasını sağlamak amacıyla kurulan, yasalarla ve diğer etkili araçlarla yönetilen kara ve deniz parçaları” olarak tanımlanmıştır (IUCN, 1994). Korunan alan kavramı daha sonra yeniden ele alınmış ve 2008 yılında “doğayı ekosistem hizmetleri ve kültürel değerlerle birlikte uzun dönemde korumak amacıyla, yasalarla ve diğer etkili araçlarla kurulan, onaylanan ve yönetilen açıkça tanımlanmış coğrafi yerlere korunan alan denir” şeklinde tanımlanmıştır (Dudley, 2008).

Daha kapsamlı bir tanım olarak korunan alanlar; bilimsel araştırma, yaban hayatının korunması, türlerin ve genetik çeşitliliğin korunması, çevresel hizmetlerin devamlılığının sağlanması, doğal ve kültürel özelliklerin korunması, turizm ve rekreasyon faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi, eğitim, doğal ekosistem kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı, kültürel ve geleneksel değerlerin devamlılığının sağlanması gibi çeşitli amaçlarla ilan edilen alanlar olarak da tanımlanabilir. (Anonim 2007a).

Ülkemizde yapılan uygulamalar dikkate alınarak bir korunan alan tanımını yapmak gerekirse; Biyolojik çeşitliliğin, doğal ve bununla ilişkili kültürel kaynakların korunması ve devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili mevzuata göre yönetilen; milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, yaban hayatı geliştirme sahaları, doğal sit

5

Page 6: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan kara, su ya da deniz alanları olarak ifade edilebilir.

Akesen (1984), Ekizoğlu ve Kuvan’a (2010) göre; korunan alanlar uluslararası ve ulusal doğa koruma çabalarının en önemli unsurlarından biridir. Yasal-yönetsel araçlar ve insan kullanımlarına getirilen sınırlamalar sayesinde bu alanlar doğal ve kültürel kaynakların, biyolojik çeşitliliğin korunmasında yaşamsal işlev görmektedir (Türkmen ve Dönmez 2015). Bununla birlikte ekolojik, ekonomik, politik veya sosyal baskılar sonucu süregelen peyzaj değişimine karşı doğal sistemin direncinin korunabilmesi ve sağlıklı kalabilmesi için de korunan alanlar büyük önem taşımaktadır (Keenleyside vd. 2012). Son yıllarda korunan alanların sürdürülebilir yönetimi ve kaynak değerlerinin etkin korunması amacıyla korunan alanlara yönelik yeni bazı yaklaşımlar ve etkin koruma araçları geliştirilmiştir.

Çevre sorunlarının yaygınlaşması ve olumsuz etkilerinin giderek daha belirgin hale gelmesine bir tepki olarak ortaya çıkan evrensel düzeydeki çözüm arayışlarından biri de uygun nitelikteki doğal alanların korunan alan statüsüne kavuşturulmasıdır. Bunun sonucu olarak dünyanın değişik bölgelerinde doğal kaynakların kontrolsüz kullanımına bir tepki olarak ilk önce bugün de en iyi bilinen korunan alan statüsü olan milli parklar ortaya çıkmıştır. ABD’de Dünya’daki ilk milli park, Yellowstone Milli Parkı 1872 yılında kurulmuştur. Avrupa’daki ilk milli park ise 1909 yılında İsveç’te (Abisko Milli Parkı) kurulmuştur (Kuvan, 2015). Kurumsal ve yönetsel açıdan bakıldığında ise dünyanın ilk yönetsel park birimi 1911'de Kanada'da kurulan "Dominion Parklar Bürosu"dur.

Milli parklar dışında ülkelerin ulusal sınırları içerisinde tabiatı koruma alanları, peyzaj koruma alanları, tabiat parkları, tabii, arkeolojik ve kentsel sitler, biyogenetik rezervler, biyosfer rezerv alanları, sulak alanlar ve özel çevre koruma bölgeleri adı altında değişik statüde koruma alanları belirlenebilmektedir. Ülkemiz Avrupa, Asya ve Afrika arasında doğal bir köprü olması, jeolojik yapısının farklılığı, çeşitli iklim kuşaklarına ve ekolojik zenginliklere sahip olması nedeni ile biyolojik çeşitlilik açısından çok zengindir. Fakat uzun yıllar kaynakların aşırı ve yanlış kullanımı, mevcut sorunların giderilememesi türlerde azalmalara neden olmaktadır. Bu nedenle Türkiye için koruma alanlarının belirlenmesi, planlanması ve buralara ait sorunların çözülmesi önemli bir konu olmuştur (Yücel, 1995).

Çizelge 1: IUCN Korunan Alan Kategorileri ve Tanımlarının Türkiye Mevzuatında Yer Alan Korunan Alanlarda Denlikleri (TUİK, 2016)

IUCN Kategorisi Kodu Türkiye’deki Mevzuata Göre Korunan Alan Eşdeğeri1 Kategori Ia: Mutlak Koruma Alanı 01a.01

01a.02

01a.03

01a.0401a.98

Kesin Korunacak Hassas Alan

Tabiatı Koruma Alanı

Muhafaza Ormanı

Gen Koruma OrmanıDiğer Mutlak Koruma Alanı

2 Kategori Ib: Yabanıl Doğa Alanı 01b.01

01b.0201b.98

Yaban Hayatı Koruma Sahası

Nitelikli Doğal Koruma AlanıDiğer Yabanıl Doğa Alanı

3 Kategori II: Milli Park 02 Milli Park

4 Kategori III: Tabiat Anıtı/Varlığı 03.01 Tabiat Anıt

6

Page 7: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

03.02

03.02.01

03.02.02

03.02.0303.02.98

Tabiat Varlığı

-Mağara

-Anıt Ağaç

-Ağaç Topluluğu

-Diğer Tabiat Varlığı

5 Kategori IV: Habitat/Tür Yönetim Alanı 04.01

04.0204.98

Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

Koruma Bölgelerinin Alt AlanıDiğer Habitat/Tür Yönetim Alanı

6 Kategori V: Korunan Peyzaj/Deniz manzarası

05.01

05.0205.98

Tabiat Parkı

Şehir OrmanıDiğer Korunan Peyzaj/Deniz Manzarası

7 Kategori VI: Doğal Kaynakların Sürdürülebilir Kullanıldığı Korunan Alan

06.01

06.02

06.02.01

06.02.02

06.02.03

06.02.98

06.03

06.04

06.0506.98

Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı

Sulak Alan

-Ramsar Alanı

-Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan

-Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan

-Diğer Sulak Alanlar

Özel Çevre Koruma Bölgesi

Tohum Bahçesi

Tohum MesceresiDoğal Kaynakların Sürdürülebilir Kullanıldığı Diğer Korunan Alan

http://rip.ormansu.gov.tr/rip/Files/kalite/KORUNAN_ALAN_SINIFLAMASI%20ONAYLI%201.pdf

Korunan alanların sınıflandırılması dünya genelinde IUCN tarafından belirlenen kategoriler kullanılmaktadır. Ülkemizde de tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin alan esaslı koruması; Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin (IUCN) tanımladığı koruma kategorileri ile uluslararası sözleşmelerin tarif ettiği koruma kategorilerine denk ve benzer bir şekilde sağlanmaktadır.

Önder (2014) tezinde IUCN korunan alan kategorilerinin öncelikli maksatları ve ilgili diğer maksatları aşağıdaki şekilde sınıflandırmıştır.

Çizelge 2: IUCN Korunan Alan Kategorileri Amaçları

Amaçlar Ia Ib II III IV V VIBilimsel Araştırma 1 3 2 2 2 2 3Yaban Hayatının Korunması 2 1 2 3 3 4 2Tür ve Gen Çeşitliliğinin korunması 1 2 1 1 1 2 1

7

Page 8: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Çevresel Hizmetlerin sürdürülmesi 2 1 1 4 1 2 1Doğal ve Kültürel Özelliklerin Korunması 4 4 2 1 3 1 3Turizm ve rekreasyon 4 2 1 1 3 1 3Eğitim 4 4 2 2 2 2 3Doğal Ekosistemin Sürdürülebilir Kullanımı 4 3 3 4 2 2 1Kültürel/Geleneksel Niteliklerin Devam Ettirilmesi 4 4 4 4 4 1 2

1:Başlıca amaç 2: İkincil amaç 3:Kabul edilebilir amaç 4:Uygulanmaz

Türkiye korunan alanların sınıflandırılmasında küresel ölçekte uygulanan kriterlere uyumlu

olarak çalışmakla birlikte doğa korumaya yönelik uygulamalar bakımından ise cumhuriyet öncesine kadar dayanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethetmesinden sonra İstanbul ormanlarının korunması için “Ağaçlarımdan izinsiz bir dal kesenin başını keserim” dediği ve ormanların korunması ile ilgili hassasiyeti tarihçiler tarafından belirtilmektedir.

Türkiye’nin Cumhuriyet öncesi bilinen tabiatı koruma çalışmaları 1839 tarihli Tanzimat Fermanı ile başlamış ve bu aşamada ormancılık hizmetlerinin takibi için Ticaret Nezaretine bağlı bir Orman Müdürlüğü kurulmuştur. 1857 yılında Fransa’dan getirilen ormancılık uzmanlarının yardımı ile de ormancılık öğretimi başlatılmıştır. 1869 yılında kabul edilen ilk Orman Yasası’nda, ormanların korunması ve konulan esaslara aykırı hareket edenlerin cezalandırılması hükümleri yer almıştır (Sever, 1998).

Devam eden süreçte 1883 yılında yürürlüğe giren “Zabıta-ı Saydi Berri ve Bahri Nizamnamesi” (Kara ve Deniz Avcılık Zabıtası Nizamnamesi) ile av hayvanları ile ilgili korumaya yönelik ilk mevzuat oluşturulmuştur. Ormanların genel anlamda korunmasının dışında ormanların bir bölümünün muhafaza ormanı olarak ayrılması ilk kez 1919 tarihli ilk Orman Amenajman Nizamnamesi’nde (Md.10) yer almıştır (Günay, 2003).“Muhafaza Ormanları”nın kurulmasına yönelik 1924 tarihli ve 504 Sayılı Mülga Kanun bunu takip eden düzenlemedir.

Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Atatürk, tabiatın korunmasına olduğu kadar geliştirilmesine de özen göstermiştir. Özen gösterdiği bir diğer husus da toplumu ulus olarak var eden değerlere olan bütüncül yaklaşımıdır. Ülke tabiatının, ülkenin kültür, tarih ve sanat değerleri ölçüsünde önem taşıdığı ve bu değerlerin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş aşamasından itibaren benimsenen bir ilke olmuştur. Bu çerçevede 1937 yılında yürürlüğe giren 3116 sayılı Mülga Orman Kanunu ile avcılık izne bağlanmış ve aynı yıl çıkarılan 3167 sayılı Mülga Kara Avcılığı Kanunu ile kara avcılığına ilişkin yapılan düzenlemeler bir çatı altında toplanarak doğa korumaya ilişkin benzer hükümler yer almıştır. Kara Avcılığı Kanunu canlı doğal kaynak kullanımına bir disiplin getirmesi açısından Cumhuriyet döneminde bir ilk olarak kabul edilebilir. Ayrıca Kanun kapsamında alan koruma çalışmaları ilk defa 1966 yılında başlamış olup bu tarihten itibaren yaban hayatı koruma alanları kurulmuştur. İlk koruma alanları alageyik için Antalya Düzlerçamı'nda; yaban koyunu için de Konya Bozdağ'da ayrılmıştır (Aslankara 205-2010).

Bu gelişmeler doğa koruma açısından elbette büyük önem taşımaktadır. Ancak doğa koruma alanlarından en önemlisi sayılan milli parkların literatürümüzdeki yerini alması 1948 yılında gerçekleşmiştir. Türkiye’de milli park deyimi, ilk kez 1948 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Profesörlerinden Selahattin İnal tarafından kullanılmıştır. Doğayı koruma amacı ile ayrılacak alanların, mutlak doğayı koruma ve milli park niteliği taşımaları gereği üzerinde duran İnal, milli park olarak ayrılacak alanlarda, estetik güzellik ve

8

Page 9: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

turistik kullanımlara uygunluk derecesinin ağırlıkta tutulması gerektiğini önermiştir (Akesen, 1978).

İnal’ın 1949 yılında yazdığı “Doğayı Koruma Karşısında Biz ve Ormancılığımız” adlı eserinde yer alan milli park kavramı, 1956’da yürürlüğe giren ve hala yürürlükte olan 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 25. maddesi ile ilk kez yasal boyut kazanmıştır. Kanunda, milli park olgusu şu şekilde ifade edilmiştir: “Orman Umum Müdürlüğü; mevki ve haiz olduğu hususiyeti dolayısıyla lüzum göreceği ormanları ve orman rejimine giren sahaları, memleketin ilim hayatının istifadesine tahsis etmek, tabiatı muhafaza etmek, yurdun güzelliğini sağlamak, halkın çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere olanak vermek maksadıyla ‘milli park’ olarak ayırabilir. Bu gibi sahaların ayrılma esasları, muhafaza ormanları hükümlerine göre tatbik olunur” (Anonim, 1998). Bu yasaya dayalı olarak 1958 yılında Orta Anadolu’nun asırlar öncesindeki doğal görüntüsü ile çağımızdaki steplerle çevrili durumu arasındaki uçurumları, sahip olduğu karaçam türleri ile kesin çizgilerle yansıtan 264,0 ha. lık bir alan Yozgat Çamlığı Milli Parkı olarak ayrılmıştır (Sever, 1998). Daha sonra ise sırasıyla Karatepe-Aslantaş, Soğuksu, Kuş Cenneti ve Uludağ Milli Parkları ilan edilmiştir. Orman Kanunu Türkiye‘de Milli Park hareketinin başlamasına imkan vermiştir. Muhafaza ormanları, tabiatı koruma alanları, tabiat parkları da yine bu kanun çerçevesinde yaşama geçirilmiştir.

Türkiye‘de doğa korumaya yönelik faaliyetlerle birlikte 1950'li yıllar bir eşik olmuştur. Bunun birkaç sebebi vardır;

Çok partili döneme geçişle birlikte zayıflayan kamu disiplini, İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen motorlu taşıtlar ve traktörlerin mera ve sulak

çayırları sürerek tarım alanına çevirmeleri, Orman tahribine yol açan politikalar, Sıtma hastalığı ile mücadele etmek ve köylüye toprak dağıtmak maksadıyla sulak

alanların kurutulması, Ekonomik kalkınmayla birlikte avcılığın yaygınlaşması.Takip eden yıllarda Devlet Planlama Teşkilatı için 1967 yılında kurulan Turizm

Komisyonu yetkileri dahilinde 12 Amerikalı milli park uzmanıyla birlikte Orman Genel Müdürlüğü Milli Parklar Dairesinde özel bir planlama heyeti oluşturulmuştur. Planlanacak milli park yöresine göre kamu idareleri temsilcileri ve üniversite öğretim üyeleri planlama heyetine katılmışlardır. Bu heyetin çalışmaları ile ülkemizde uluslararası standartlara uygun ve orman rejimi dışında bulunan sahalarında ilk defa milli park master planları (inkişaf planları), Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmıştır.

İlerleyen zamanda sadece ormanlarla ilgili değil, değişik ekosistemlerin de korunması için mevzuatla yürürlüğe girmeye başlamış olup 1971 yılında çıkarılan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu deniz ve içsularda balık ve diğer canlıların avlanmalarını düzenlemiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 1982 yılında yürürlüğe giren “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır. Bu varlıklar ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir” hükmünü içeren 63. Maddesine istinaden, 1983 yılında sırasıyla yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile doğal sit alanları, 2872 sayılı Çevre Kanunu ile özel çevre koruma bölgeleri ve 2873 sayılı Milli Parklar

9

Page 10: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Kanunu ile milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanı mevzuatta yer alarak doğa koruma çalışmaları ile ilgili önemli bir aşama kaydedilmiştir. Milli Parklar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce milli park alanlarının ayrılmasına olanak tanıyan 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 25. Maddesi (Değişik : 23/9/1983 - 2896/15 md.) “Orman Genel Müdürlüğü; mevkii ve özelliği dolayısıyla lüzum göreceği ormanları ve orman rejimine giren sahaları; bilim ve fennin istifadesine tahsis etmek, tabiatı muhafaza etmek, yurdun güzelliğini sağlamak, toplumun çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere imkan vermek maksadıyla, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma sahaları ve orman mesire yerleri olarak ayırır, düzenler, yönetir ve gerektiğinde işletir veya işlettirir.” olarak değiştirilerek diğer doğa koruma alanı kategorilerinin de yasada yer almasına imkan tanınmıştır.

İlk kez 1937 yılında yayımlanan Kara Avcılığı Kanunu 01/07/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile revize edilmiştir. Söz konusu revizyon ile Yaban Hayatı Koruma Sahalarına ek olarak Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları yürürlüğe girmiştir.

Yukarıda tarihçesi özetlenen ilişkin mevzuat ile korunan alan olarak ilan edilen sahalarda koruma yapılmaktadır. Korunan alanların dışında kalan tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin tüm bileşenleri; 4195 sayılı Kara Avcılığı Kanunu, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu gibi kanunlar ile uluslararası sözleşmeler aracılığıyla alan, tür ve gen düzeyinde korunmaktadır.

Ancak korunan alan dışında korumaya yönelik mevzuatımızın yetersizliği nedeniyle, uluslararası sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerimize yönelik ihtiyaçlar tam olarak karşılanamamaktadır.

Ülkemizde hangi statünün verileceği, büyüklüğünün ve sınırının ne olacağı gibi konular yeterince araştırılıp tartışılmadan korunan alan olarak ilan edilen birçok saha bulunmaktadır. Öte yandan aynı alana birden fazla koruma statüsünün verildiği uygulamalar da vardır. Örneğin, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından milli park olarak ilan edilen bir alan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından da doğal sit alanı statüsüne alınmıştır. Bu tür koruma statülerinin çakışması durumunda bakanlıklar arasında yaşanan yetki karmaşası korunan alan yönetiminin başlıca sorunlarından biri haline gelmektedir.

Tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma bakımından benzer maksatla koruma altına alınan alanda birden fazla koruma statüsünün bulunması ile alanda statü çakışması oluşmaktadır. Korunan alanlarda statü ve yetki çakışması; farklı kamu kurumlarının korunan alanlarda tescil, ilan, planlama, uygulama, yönetim konularında birbirlerinin alanına girmeleri ve farklı kararlar vermeleri şeklinde tanımlanabilir. Bu durum farklı kurumların sorumluluklarında bulunan mevzuat ile korunan alan tanımlarının örtüşmemesi ve koruma stratejilerinin farklılıklar göstermesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu tür farklı yetki ve sorumluluklara sahip farklı kurumların korunan alanlara yaklaşımındaki farklılıklar ortaya çıkan sorunların çözümünü güçleştirmekte ve korunan alanlardaki yönetim etkinliğinin sağlanmasını engellemektedir.

Korunan alanların tespiti ve tescilinde belirtilen problemlerin yaşanmaması ve korunan alanın doğru bir şekilde tespit, tescil ve yönetimini sağlayabilmek için bir korunan alanın aşağıdaki hususları kapsaması gerekmektedir;

Açık olarak tarif edilme, Devlet ve halk tarafından tanınma,

10

Page 11: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Kayıt altına alınma, Yönetilme, Mevzuat veya diğer etkin araçlarla korunma, Uzun süreli koruma, Ekosistem, populasyonlar ile belirgin özelliklere sahip çevrenin korunması, Ekosistem hizmetleri ve kültürel değerler.

Ayrıca korunan alanlar için ana prensipler uluslararası örgütler tarafından aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır (Yerli, 2015):

IUCN-WCPA (2008)’ göre;1. Ana amacı doğayı koruma olan alanlar için anlaşmazlık durumunda doğa

koruması öncelik taşıyacaktır.2. Belirlenen amaçlara zarar veren yönetim uygulamaları ile istismar içeren kötü

kullanımlar önlenmeli ve yok edilmelidir.3. Koruma, korunan ekosistemin doğallığının derecesini muhafaza etmeli veya

mümkünse artırmalıdır.IUCN kategorilerinin mevzuat ve politika geliştirmede kullanımı için temel prensipler

aşağıda sıralanmıştır. (IUCN-WCPA, 2008); 1. Kategori seçimi, her korunacak alan için ana koruma amaçlarına uygun

olmalıdır.2. Koruma alanı için bir kategorinin belirlenmiş olması yönetimin etkili

olduğunu ifade etmez.3. Kategori sistemi uluslararası mahiyettedir. 4. Koruma bölgeleri ile ilgili terimler bölge ve ülkeye göre farklı olduğu için

raporlama kategori sayısı ile olmalıdır.5. Koruma bölgelerini kategorik olarak sınıflandırma hiyerarşik değildir; her

kategori önemlidir.6. Koruma bölgelerine insanların müdahale seviyeleri kategoriye göre

değişir7. Her kategori her durum için uymaz.

Korunan alanların yönetiminde yukarıda prensiplere dikkat edilmesi gerekmekle birlikte korunan alanın mevcut halini koruyabilmesi ve sürdürülebilir yönetimi için yönetim planına sahip olması elzemdir. Sağlıklı bir sistem; belirli düzeylerdeki müdahalelere karşı hayatta kalmak için uygun direnci gösteren sistemdir. Bu kapsamda bir sistemin direnci; baskı durumunda sistemin yapısını ve davranış desenini sürdürme yeteneğine karşılık gelmektedir (Costanza ve Mageau 1999). Bu açıdan değerlendirildiğinde korunan alan yönetim planları; biyolojik çeşitlilik, doğal, kültürel, tarihi ve arkeolojik özellikler ile manevi değerlerin korunmasının yanı sıra peyzaj direncinin artırılmasına da hizmet eden en önemli araçlardan biri olarak görülmektedir.

Korunan alan planlamasında önceliklerin belirlenmesi farklı disiplinlerin üzerinde durduğu önemli bir konudur. Bu durum, belirsizliklerin fazla olduğu bir planlama alanı olan korunan alan planlamasında, problemin farklı bölümlerine farklı çözümler getirmesi ile avantaj sağlayabileceği gibi sürecin iyi yönetilememesi durumunda karmaşaya da yol açabilir.

Yerli’ye (2015) göre korunan alan yönetim planlarında aşağıdaki konular ele alınmalıdır: Sistem planlaması, tehdit ve boşluk analizi

11

Page 12: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Koruma amaçlarına göre yönetim Yönetim planları İhtiyatlı yaklaşım İstilacı yabancı türlerin (IAS) yönetilmesi İklim değişikliği Konunun uluslararası yeri

Margules ve Pressey (2000)’e göre, biyolojik çeşitliliği tespit ederken genelleyici ve bölgesel yaklaşımlar yerine tutarlılık ve hassasiyeti arttırıcı yaklaşımların tercih edilmesi en acil ihtiyaç olarak görülmektedir. Hassas ve tutarlı biyoçeşitlilik tespiti sayesinde risk alanlarının belirlenmesi ve kısıtlı kaynakların bu alanlara odaklanması ile korumanın etkinliğini arttırılabilecektir.

Bununla birlikte tabiatı koruma çalışmalarının başarıya ulaşabilmesi için akılcı koruma stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu stratejiler Sovinc (2016)’e göre; korunan alan statüsünün doğru alan için tanımlanması, korumayı daha etkin kılmak için toplam kalitenin arttırılması ve olası farklı tehditlere karşı kapasitenin artırılması şeklinde ifade edilmektedir.

Söz konusu stratejileri kapsayan sistemli bir planlama yaklaşımı, aşağıda belirtilen üç temel aşamadan oluşmaktadır. Ülkemiz korunan alanlarındaki planlama pratiğinin geliştirilebilmesi için yapılacak durum tespiti ve öneri geliştirme bu sistem kurgusu içinde ele alınmıştır.

Planlama aşamaları (Jungmeier 2016):Ön aşama; Veri toplama / Fizibilite (yeni yöntem ve teknikler), Değerlendirme, Katılım Planlama aşaması; Fikir Geliştirme, Vizyon, Teknik, Katılım İzleme / Yönetim aşaması; Katılım, Uygulama, İzleme (yeni yöntem ve teknikler).

Planlama açısından bakıldığında; son yıllarda yeni planlama yaklaşımlarının gündeme geldiği bu bağlamda yeni planlama araçlarının daha etkin kullanıldığı görülmektedir. Çizelge 3 ’de Phillips’e (2002) göre korunan alanlarda geleneksel korunan alan yaklaşımı ile günümüz yaklaşımı karşılaştırılmaktadır (Güneş 2011’den yararlanılmıştır).

Çizelge 3: Korunan alanlarda geleneksel yaklaşım Korunan alanlarda yeni yaklaşım

Yöre halkına (korunan alan içi ve yakın çevresinde yaşayan) karşı planlama ve yönetim (yöre halkını sürecin dışında tutma)

Katılımcı planlama ve yönetim

Merkezi yönetim Ortaklaşa, yerelden yönetim

Salt koruma anlayışına dayalı yönetimSosyal ve ekonomik hedefleri de düşünen yönetim

anlayışı

Kendi başına gelişmeyi hedefleyen planlama anlayışıUlusal, bölgesel ve uluslararası sistemlerin bir

parçası olarak planlama

“Ayrı bir ada gibi” yönetimBir ağ dahilinde yönetim (yeşil koridorlarla

birbirine bağlanan ve tampon bölgelerle çevrelenen mutlak korunan alanlar)

Daha çok görsel, estetik özelikler için korumaDaha çok bilimsel, ekonomik ve kültürel nedenlerle

korumaZiyaretçi ve turistler için yönetim Daha çok yerel halkı düşünerek yönetimKısa vadeli yaklaşımlar nedeniyle tepki yaratan

yönetimUzun vadeli yaklaşımlarla uyumlu yönetim

Salt koruma çalışmaları Korumanın yanı sıra restorasyon ve rehabilitasyon

12

Page 13: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

çalışmalarıKorunan alanın öncelikli olarak ulusal bir değer

olarak görülmesiKorunan alanın aynı zamanda toplumsal bir değer

olarak görülmesiYalnızca ulusal ölçekte ilgi gören alanlar

Aynı zamanda uluslararası ölçekte ilgi gören alanlar

Bu karşılaştırmada görüldüğü üzere geçmişte yalnızca insan faaliyetlerinin yasaklandığı ya da sınırlandığı koruma yaklaşımının yerini; korunan alanın dış çevresi ile birlikte ele alındığı, yönetim ve planlama sürecinde katılımcılığın desteklendiği, koruma çalışmalarının yanı sıra restorasyon ve rehabilitasyon çalışmalarını da içeren yeni bir koruma yaklaşımı almıştır. Bu yaklaşım korunan alan planlaması sürecinin etkinliğini artıran bir yaklaşım olarak önem taşımaktadır.

Bir diğer önemli farklılık ise planlama sürecinin ‘plan’ üretimi ile sonlanmaması gerektiğinin artık uygulamada da karşılığının görülmesi ve izleme/değerlendirme aşamasının en az planlama süreci kadar önem kazanmasıdır. Böylece planlama sürecinin ‘geri beslemeli’ oluşunun gerçek anlamının anlaşıldığı ve uygulama konulduğu bir döneme girildiği söylenebilir.

Dünyadaki korunan alanlar nüfus artışı, toplumsal gelir düzeylerinin artması, turizm faaliyetlerinin doğal ve kültürel kaynaklar üzerindeki olumsuz etkileri, yanlış ve aşırı kullanım ve endüstrileşme ile birlikte büyük bir tehditle karşı karşıyadır. Bu tehditlerin başında doğal yaşam ortamlarının bozulması biyolojik çeşitliliğin azalması ve sürdürülebilirliğin sağlanamaması gelmektedir (Hepcan, 1995; Yüksek ve ark., 2008; Akten ve ark., 2009; Alptekin ve ark., 2010; Güneş, 2011). Biyolojik çeşitliliğin ve kaynak değerlerinin azalmasında en önemli etken ise turizm kaynaklı olarak görülmektedir. Bu ve benzeri belli başlı tehditlerle mücadelede korunan alanların varlığı ve yönetimi de giderek daha kritik bir işleve sahip olmaktadır (Türkmen ve Dönmez 2015 ).

Akesen (1984), Ekizoğlu ve Kuvan’a (2010) göre; korunan alanlar uluslararası ve ulusal doğa koruma çabalarının en önemli unsurlarından biridir. Yasal-yönetsel araçlar ve insan kullanımlarına getirilen sınırlamalar sayesinde bu alanlar doğal ve kültürel kaynakların, biyolojik çeşitliliğin korunmasında yaşamsal işlev görmektedir (Türkmen ve Dönmez 2015). Ancak son yıllarda korunan alanların sürdürülebilir yönetimi ve kaynak değerlerinin etkin korunması amacıyla korunan alanlara yönelik yeni bazı yaklaşımlar ve etkin koruma araçları geliştirilmiştir.

Özellikle korunan alanlarda tehdit unsurlarından biri olan turizmden kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesine ve kaynakların korunmasına olanak sağlayacak sürdürülebilirlik yaklaşımı gündeme gelmiştir. Erdoğan’a (2003) göre; turizm açısından sürdürülebilirlik kavramı; turizm faaliyetlerinin doğal ve kültürel kaynaklar üzerindeki olumsuz etkileri ve bu etkilerin turizmin kendi geleceğini tehlikeye attığının anlaşılmaya başlanması sonucunda koruma-kullanma dengesine dayanan sürdürülebilir turizm, alternatif turizm, ekoturizm, sorumlu turizm, yeşil turizm, yumuşak turizm ve doğa turizmi gibi kavramları gündeme getirmiştir.

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO)’ne göre sürdürülebilir turizm, “ev sahibi ülkenin yaşam kalitesini geliştiren, misafirler için yüksek kaliteli hizmet tecrübesi sağlayan ve alanların çevre kalitesini yükselten bir turizm biçimidir” (Koçoğlu, 2008).

13

Page 14: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Uluslararası Doğa Koruma Birliği’ne (IUCN) göre ekoturizm; Doğanın değerini bilerek ve doğadan hoşlanarak doğal kaynaklara ve çevreye zarar vermeden, olumsuz ziyaretçi etkisi bırakmadan ve yöre halkının sosyo-ekonomik yaşantısına katkı sağlayan, çevreye duyarlı ve saygılı bir turizm politikasıdır.

Yılmaz vd.’lerine (2015) göre; sürdürülebilir turizm kavramının üç temel özelliği bulunmaktadır. Bunlar; sürdürülebilir turizmin çevresel olarak doğal kaynaklar ve özellikle de korunan alanlar üzerinde düşük bir etkiye sahip olması, sosyal ve kültürel olarak yerel topluluğun sosyal yapısına ve kültürüne zarar vermemesi ve ekonomik olarak yerel topluluklar ve diğer pek çok paydaş için sürdürülebilir ve adil gelirler oluşturarak yerel topluluğun ekonomik refahına katkıda bulunmasıdır.

Ozaner’e (2004) göre; ekolojik açıdan hassas bölgelerde, turizm sektörünün geliştirilmesi hedeflendiğinde, sürdürülebilirlik kavramı öncelikli sağlanması gereken hedef olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekoturizm ise, korunan alan çevresindeki doğal ve kültürel değerlere olumlu katkılar sağlayan ve bu değerlerin sürdürülebilirliğini temel alan bir turizm çeşidi olarak görülmektedir. Ekoturizmin başarılı bir şekilde yönetilmesi ve sürdürülebilirliği ekoturizmi oluşturan bu unsurlar arasında işbirliği ile gerçekleştirilebilir. Ekoturizm sürdürülebilir turizm ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirildiğinde, hassas ekosistemlerin korunmasını ve bu bölgelerin çevresinde yaşayan insanların sosyoekonomik gelişmesini sağlayacak önemli bir turizm türüdür. Ekoturizm gelirlerinin büyük çoğunluğu, bu bölgelerde yaşayan yerel halka gitmekte, o çevredeki doğal değerlerin korunmasında ve geleneksel kültürlerin yaşatılmasında kullanılmaktadır. Bu nedenle ekoturizm gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Korunan alanlar için en önemli kaynak değerlerden biri ve ekoturizm potansiyeli en yüksek doğal kaynaklardan biri olan sulak alanlar, yağmur ormanlarından ve resiflerden sonra en fazla canlı türüne ev sahipliği yapan ekosistemler arasındadır. Nadir ve tehdit altındaki birçok bitki ve hayvan türü, sulak alanlarda yaşamakta ve hayatta kalabilmek için sulak alan kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Eski çağlardan beri, akarsu vadileri ve onlarla birlikte oluşan taşkın ovaları insanlar için yerleşim merkezleri oluşturmuşlardır (Mezopotamya, Mısır, Nijer, İndus, Mekong, Van Gölü, vb.) Temiz su temini, taşkın kontrolü, kıyı çizgisini koruma, iklimi yumuşatma, vb. gibi değerlerine ek olarak, madensel tuz üretimi, mera alanı, saz ve balık, kurbağa vb. su ürünleri üretimi gibi işlevleri ile insan hayatına çok önemli ve ekonomik olarak çok kıymetli katkılar sağlamaktadırlar.

Sanayileşme süresince sulak alanlara önemli zararlar veren toplumlar geç de olsa bu alanların kıymetini anlamaya başlamış ve özellikle son elli yılda sulak alanların korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar başlatmışlardır. Bu çerçevede; 02 Şubat 1971 tarihinde İran’ın, Ramsar şehrinde imzalanan Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi (Ramsar Sözleşmesi) uluslararası sözleşmeler arasında doğrudan bir habitatı korumaya yönelik ortaya çıkmış ender mutabakatlardan birisidir.

Söz konusu sözleşme kapsamında sulak alan aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır;“Doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu,

denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyeler ile bu alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru ekolojik açıdan sulak alan kalan yerleri,

14

Page 15: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Ramsar Sözleşmesine 2016 yılı sonu itibariyle 169 ülke taraf olmuş ve bu ülkeler; toplam alanı 215,051,274 ha. olan 2247 uluslararası önem sahip sulak alanı, Sözleşme listesine dahil ettirmişlerdir. Ülkemizde bulunan sulak alan tipleri: göller, haliçler, akarsu deltaları, kıyı lagünleri, tatlı ve tuzlu su bataklıkları, turbalıklar, tabii veya suni tuzlalar ve baraj gölleridir.

2. MEVCUT DURUM ANALİZİ

Türkiye’de milli park kavramı ilk kez 1956 yılında yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanununun 25. maddesi ile uygulamaya girmiştir. Daha sonra 1983 yılında yürürlüğe giren 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nda; milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı ve tabiat anıtı olmak üzere dört ayrı koruma statüsü tanımlanmıştır.

2873 sayılı Kanunun 2. maddesine göre korunan alanlar aşağıda belirtildiği gibi tanımlanmıştır;Milli Park; Bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletler arası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarını,Tabiatı Koruma Alanı; Bilim ve eğitim bakımından önem taşıyan nadir, tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri içeren ve mutlaka korunması gerekli olup, sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat parçalarını ifade eder.Tabiat Parkı; Bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçalarını,Tabiat Anıtı; Tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değerlere sahip ve milli park esasları dahilinde korunan tabiat parçalarını ifade eder. (2873 sayılı milli parklar kanunu, 1983)

1958 yılında ilk milli park ilanından sonra 2016 yılı sonuna kadar geçen sürede 42 adet Milli Park, 209 adet Tabiat Parkı, 30 adet Tabiatı Koruma Alanı ve 111 adet Tabiat Anıtı ilan edilmiştir.

Ayrıca bazı uluslararası sözleşmeler (Ramsar, Bern, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmeler vb.) ve ulusal mevzuatımız (6831 sayılı Orman Kanunu, 2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu vb.) kapsamında da farklı korunan alan statüleri bulunmaktadır.

4915 sayılı Kara Avcılığı kanunu kapsamında ilan edilen ve yönetilen Yaban Hayatı Koruma Sahası ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları da korunan alanlardır. Ayrıca bazı uluslararası sözleşmeler (Ramsar, Bern, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmeler vb.) ve ulusal mevzuatımız (6831 sayılı Orman Kanunu, 2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu vb.) kapsamında da farklı korunan alan statüleri bulunmaktadır.

Çizelge 4:Türkiye’nin Korunan Alan Sayısı, Büyüklüğü, Mevzuat ve Sorumlu Kuruluş Çizelgesi

Adı Adeti Alanı (Hektar)

Tabi Olduğu Mevzuat

Sorumlu Kuruluş

1 Tabiatı Koruma Alanı 30 47.244 2873 OSİB

15

Page 16: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

2 Milli Park 42 845.814 2873 OSİB3 Tabiat Anıtı 111 7.143,14 2873 OSİB4 Tabiat Parkı 209 99.397 2873 OSİB5 Yaban Hayatı Geliştirme Sahası 81 1.189,308 4915 OSİB6 Yaban Hayatı Koruma Sahası 1 8.000 4915 OSİB7 RAMSAR Alanı 14 184.487 Ramsar Sözl. OSİB8 Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan 38 361.606 Sulak Alanların

Korunması Yönetmeliği

OSİB

9 Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan 6 1.602 Sulak Alanların Korunması

Yönetmeliği

OSİB

10 Biyosfer Rezervi 1 25.258 UNESCO İnsan ve Biyosfer Programı

OSİB

11 Özel Çevre Koruma Bölgesi 16 2.459.749 383 KHK ÇŞB12 Doğal Sit 2.434 1.991.700 2863 ÇŞB13 Tabiat Varlığı (Anıt Ağaç) 8724 2863 ÇŞB14 Tabiat Varlığı (Mağara) 249 2863 ÇŞB

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere; Türkiye’de 13 farklı koruma statüsü, 6 farklı

mevzuat ve iki ayrı bakanlık tarafından yönetilmektedir. Bu durum aynı alanda birden fazla koruma statüsünün çakışmasıyla birlikte sorumlu kurumlar arasında da çakışmalara yol açmaktadır.

Çakışan korunan alanlar sayısal olarak incelendiğinde; milli parkların % 50’si, tabiat koruma alanlarının % 33’ü, tabiat parklarının % 24,5’i, yaban hayatı geliştirme sahalarının %20,7’si ve tabiat anıtlarının % 6’sının doğal sit alanları veya özel çevre koruma bölgeleriyle çakıştığı görülmektedir.

Çakışan alanların bu kadar büyük oranlara ulaştığı bir yönetim modelinde, çakışan alanların etkin yönetilmesi konusunda mevzuat ve yönetim alanında yapılacak yeniliklere gereksinim vardır.

Çakışmanın meydana getirdiği sorunlar şu şekilde özetlenebilir;• Tespit ve ilanda yaşanan karmaşa, • Yetki çakışmasından kaynaklı otorite boşluğu,• Plan ve proje onama sürecinin karmaşıklığı, • Emek, zaman ve iş gücü kaybı.Orman ve Su İşleri Bakanlığı yönetiminde yer alan koruma kategorileri ile diğer

bakanlıkların yönetimindeki koruma kategorilerinin ilan süreci farklılık arz etmektedir. Kurum kuruluşlarca tespit edilen bir sahanın koruma kategorisine alınmadan önce ilgili kurum/kuruluş görüşleri alınması aşamasında kurumlar arasında hükmüne de uygun olarak aynı hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir. Bu konuda mevzuat bazı hükümlere sahiptir, örneğin 2863 sayılı Kanunun 7.Maddesi gereğince, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti, ilgili ve faaliyeti etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılır hükmü yer almaktadır, ancak sadece görüş alınması tespit

16

Page 17: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

ve ilan sürecinin yürütülmesinde sakınca görülen hususların zorunlu olarak dikkate alınması açısından bağlayıcılık içermemektedir. Ayrıca, kurumlarca sivil toplum örgütlerinin görüşünü katılımını sağlamadan oluşturulan korunan alanlarda sonradan sık sık idari ve sosyal sorunlarla karşılaşılmaktadır.

Bu tür uygulamalar sonucunda ortaya çıkan alanlar yönetimde çift başlılığa ve yönetim maksatlarına da tezat teşkil eden çakışmalara neden olmaktadır. 644 sayılı KHK’de için tescil yetkisinin ÇŞB’na verilmesinin bu durumu engellemek açısından uygulanabilirliği ayrıca değerlendirilmelidir.

Korunan Alanlardaki statü çakışma durumu

Alansal Çakışma

* Orman ve Su İşleri Bakanlığı yönetimindeki korunan alanlar (Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı, Tabiat Anıtı, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Sulak Alanlar, Muhafaza Ormanı, Gen Koruma Ormanı) miktarı – 2.999.839 hektar

* Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yönetimindeki korunan alanlar (Özel Çevre Koruma Bölgesi, Doğal Sit Alanları ve Tabiat Varlığı) Miktarı – 3.791.869 hektar

* Her iki grupta yer alan çakışan alanların alansal miktarı – 818.529 hektar

Bu rakamlara göre; Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yönettiği korunan alanların % 27si, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yönettiği korunan alanların ise %21’i alansal olarak diğer bakanlığın yönettiği korunan alanla çakışmaktadır. Bu da ülkedeki korunan alanların yaklaşık 1/4’ünün alansal olarak çakıştığı ve çakışan alanlarda meydana gelen sorunlardan dolayı etkili yönetilemediğini göstermektedir.

Sayısal Çakışma

* Özel Çevre Koruma Bölgesi ile çakışan Orman ve Su İşleri Bakanlığı uhdesindeki korunan alanlar sayısı

- Milli Park – 1 adet- Tabiat Parkı – 7 adet- Tabiat Anıtı – 3 adet- Yaban Hayatı Geliştirme Sahası – 2 adet

* Doğal Sit Alanları ile çakışan Orman ve Su İşleri Bakanlığı uhdesindeki korunan alanlar sayısı

- Milli Park – 20 adet- Tabiat Parkı – 43 adet- Tabiat Anıtları – 4 adet- Tabiatı Koruma Alanı – 10 adet- Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları – 15 adet- Sulak Alanlar – 60 adet

17

Page 18: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Çakışan korunan alanların mevcut durumunu ortaya koymak için ilgili mevzuatın incelenmesi gerekmektedir. Mevzuat incelendiğinde çakışan alanlarla ilgili şu tespitler yapılabilir:

-Devlet ormanlarının korunması ve sürdürülebilir yönetimini kapsayan Orman Kanunu’nun; Devlet ormanı dışındaki alanlardaki habitatların veya türlerin korunmasına yönelik herhangi bir hüküm içermediği, -Orman ve orman dışındaki alanlarda korunması gereken ekosistemlerin, habitatların ve türlerin, sınırları ve kategorisi belli bir alan içerisinde korunmasını kapsayan Milli Parklar Kanunu’nun; korunan alan dışında kalan türlerin veya habitatların korunmasına yönelik herhangi bir hüküm içermediği,-Av ve yaban hayvanlarının yaşama ortamları ile birlikte korunması ve avcılığın düzenlenmesini kapsayan Kara Avcılığı Kanunu’nun; memeliler ve kuşlar dışındaki diğer canlılarla ilgili herhangi bir düzenlemeyi kapsamadığı,-Sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda çevrenin korunmasını düzenleyen Çevre Kanunu’nun; tabiatı ve biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik ayrıntılı bir düzenlemeyi içermediği,- Korunması gereken taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına ilişkin düzenlemeleri kapsayan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun; sadece sit alanları ve tabiat varlıklarına (anıt ağaçlar, mağaralar) yönelik düzenlemeleri içermekte olduğu, ancak biyolojik çeşitliliğin korunması ve yönetimine yönelik hükümler içermediği,- Özel Çevre Koruma Bölgelerinin koruma, kullanma esaslarını belirleyen Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname; yalnızca Özel Çevre Koruma Bölgeleri içerisinde sürdürülebilir kullanıma yönelik olarak daha çok çevre kirliliği ve yapılaşmaya ilişkin düzenlemeleri içerdiği,-Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın kuruluş yapısını ve görevlerini belirleyen Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki KHK; tespit ve ilanda yaşanan karmaşa, yetki çakışmasından kaynaklı otorite boşluğu, plan ve proje onama sürecinin karmaşıklığı, emek, zaman ve iş gücü kaybı gibi boşlukları içermektedir.

Farklı mevzuat kaynaklarında oluşan bu boşluklar, korunan alanlarda yaşanan çakışmaların ve bunun sonucu ortaya çıkan sorunların kaynağıdır. Mevzuattaki bu eksiklikler Çizelge 5’de verilmiştir.

Çizelge 5: Korunan Alan Mevzuat Kapsamı ve EksikliklerKanun-KHK

Kapsam EksikliklerYıl Sayı Adı

31.8.1956 6831 Orman KanunuDevlet ormanlarının korunması ve sürdürülebilir yönetimini kapsamaktadır.

Devlet ormanı dışındaki alanlardaki habitatların veya türlerin korunmasına yönelik herhangi bir hüküm içermemektedir.

9.8.1983 2873 Milli Parklar Kanunu

Orman ve orman dışındaki alanlarda korunması gereken ekosistemlerin, habitatların ve türlerin, sınırları ve kategorisi belli bir alan içerisinde korunmasını kapsar.

Korunan alan dışında kalan türlerin veya habitatların korunmasına yönelik herhangi bir hüküm içermemektedir.

18

Page 19: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

1.7.2003 4915 Kara Avcılığı Kanunu

Av ve yaban hayvanlarının yaşama ortamları ile birlikte korunması ve avcılığın düzenlenmesi.

Memeliler ve kuşlar dışındaki diğer canlılarla ilgili herhangi bir düzenlemeyi kapsamamaktadır.

9.8.1983 2872 Çevre Kanunu

Sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda çevrenin korunmasını düzenlemektedir.

Tabiatı ve biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik ayrıntılı bir düzenlemeyi içermemektedir.

21.7.1983 2863Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu

Korunması gereken taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına ilişkin düzenlemeleri kapsar.

Sadece sit alanları ve tabiat varlıklarına (anıt ağaçlar, mağaralar) yönelik düzenlemeleri içermekte ancak biyolojik çeşitliliğin korunması ve yönetimine yönelik hüküm içermemektedir.

19.10.1989 383

Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname

Özel Çevre Koruma Bölgelerinin koruma, kullanma esaslarını belirlemek.

Yalnızca Özel Çevre Koruma Bölgeleri içerisinde sürdürülebilir kullanıma yönelik olarak daha çok çevre kirliliği ve yapılaşmaya ilişkin düzenlemeleri içermektedir.

644 - 645

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri ile Sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki KHK

Çakışan hususlar;1-Tespit ve ilanda yaşanan karmaşa,2-Yetki çakışmasından kaynaklı otorite boşluğu,3-Plan ve proje onama sürecinin karmaşıklığı,4-Emek, zaman ve iş gücü kaybı

Korunan alanlarda sahip olduğu statüye uygun olarak tabii olduğu mevzuata göre yönetim planı ve fiziki planlar yapılmaktadır. Bu çerçevede 2873 sayılı Milli Parklar Kanununa göre ilan edilen ve yönetilen Milli Park, Tabiatı Koruma Alanı, Tabiat Parkı ve Tabiat Anıtlarına, ait Uzun Devreli Gelişme Planı/ Gelişme Planı ve Yönetim Planları ile ilgili tüm işlemlerin yürütülmesi Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu altındadır.

Korunan alanlara ilişkin 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 4. Maddesi ve Milli Parklar Yönetmeliği’nin 11. ve 13. Maddeleri kapsamında 2873 sayılı Kanuna tabi korunan alanlarda kaynak değerlerinin korunarak, bozulmadan gelecek nesillere bırakılabilmesi, mevcut kaynakların koruma-kullanma dengesi içerisinde devamlılığının sağlanması maksadı ile koruma ve kullanım kararlarının belirleneceği Uzun Devreli Gelişme Planı (UDGP)/ Gelişme Planı(GP) ve Yönetim Planlarını (YP) hazırlama, bu alanlardan mevcut planı bulunanların ihtiyaç duyulması durumunda revizyon çalışmalarını yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Kanunun 8. maddesi ile Milli Parklar Yönetmeliğinin 23 (a) maddesinde planlar kesinleşmeden sahada herhangi bir iznin verilemeyeceği ifade edilmiş olup, herhangi bir kullanım, yapı ve tesisin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle yukarıda bahsi geçen planların yapılması zorunludur.

Bu kapsamda sahaların etkin yönetilmesi amacıyla Milli Park alanlarında UDGP çalışmaları, Tabiat Parkı alanlarında Gelişme Planı çalışmaları, Tabiat Anıtı ve Tabiatı Koruma Alanlarında Yönetim Planı çalışmaları yürütülmektedir.Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce 2016 yılı sonu itibariyle; - 42 adet Milli Parkın 37si için UDGP hazırlanmış ve onaylanmış durumdadır. 2016 yılında

5 adet MP planı onaylanmıştır.

19

Page 20: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

- 209 adet Tabiat Parkının 94’i için GP onaylı durumdadır. 2016 yılında 20 adet TP planı onaylanmıştır. Genel Müdürlük Makamında imzalanmak üzere 3 adet TP gelişme planı mevcuttur.Ayrıca, tabiatı koruma alanlarının envanter çalışmalarının yapılması amacıyla teknik

şartname hazırlanmış ve bölge müdürlüklerine iletilmiştir. Tabiat anıtlarının alansal olan 16 adeti için yönetim planlarının hazırlanmasına yönelik olarak şartname çalışmaları yapılmış ve yine bölge müdürlüklerine iletilmiştir. Kalan 95 adet tabiat anıtının özel mülkiyette olan 10 tanesi haricindeki 85’i için ise rehber çalışması tamamlanmış olup onay aşamasındadır.

Öte yandan korunan alanlarda yaptırılan imar planlarının uygun görüş dayanağı olan 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu 4. Maddesi yer alan “Gelişme planı uyarınca iskan ve yapılaşmaya konu olacak yerler için, imar mevzuatına göre imar uygulama planları, milli park gelişme planı hüküm ve kararlarına uygun olarak hazırlanır veya hazırlattırılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayı ile yürürlüğe konulur.” hükmü çerçevesinde uygulama yapılmaktadır. Ayrıca Milli Parklar Yönetmeliğinin “İmar Uygulama Planları” başlıklı 12. Maddesinde yer alan “Milli Park uzun devreli gelişme planı uyarınca iskan ve yapılaşmaya konu olan yerler için, mahalli gelişme planı karakterindeki, imar mevzuatına uygun imar uygulama planları, milli park uzun devreli gelişme planı hüküm ve kararlarına uygun olarak, hazırlanır veya hazırlattırılır, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayı ile yürürlüğe girer.” hükmü kapsamında 2873 sayılı Milli Parklar Kanununa tabii korunan alanlarda imar planları yapılmaktadır.

Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, korunan alanlarda yaptırılan proje onayı 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu 4. Maddesinde yer alan; “Üçüncü madde hükümleri uyarınca tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanı olarak belirlenen yerler için gerekli projeler, Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşü alınarak Orman ve Su İşleri Bakanlığınca hazırlanır ve yürürlüğe konur.” hükmü ile Milli Parklar Yönetmeliği’nin 14. Maddesinde yer alan “Uzun devreli gelişme planı, mahalli gelişme planı ve yatırım projeleri uyarınca Dairesince hazırlanan veya hazırlattırılan uygulama projeleri, Genel Müdürlükçe onaylanarak yürürlüğe konur.” hükmüne dayanmaktadır.

Korunan alanlardan 2873 sayılı Milli Parklar Kanununa tabii olanlarda, rekreasyon alanlarının belirlenmesi ise Uzun Devreli Gelişme Planı/Gelişme Planı yapımı aşamasında tamamlanmaktadır. Verilen üst ölçek kararlar doğrultusunda, fiziki ve yasal sınırlayıcılar göz önünde bulundurularak, saha içinde uygun görülen alanlarda Vaziyet Planı, Peyzaj Projesi ve Mimari Projeler hazırlanarak idare ziyaretçi merkezleri, yönetim merkezleri, panoramik müzeler, günübirlik kullanım alanları, doğa eğitim merkezleri, giriş kontrol üniteleri, tanıtım birimleri, kamp alanları (çadır, karavan, bungalov), kuş gözlem üniteleri, bilgilendirme ve yönlendirme tabelaları, yağmur barınakları ile yine saha içinde ziyaretçilere açılan tur güzergahları üzerinde; manzara seyir terasları, mola noktaları ve sahanın özelliğine göre durak noktaları vb. kullanımlara yönelik plan ve projeler hazırlanmaktadır.

Gelişme planları tamamlanmış alanlarda, gerekli görüldüğü takdirde İmar Planı çalışmaları yapılmaktadır. (Orman Kanunu Ek 14. Madde kapsamı dışında kalan alanlar) İmar Planı çalışmaları ile alanın koruma kullanma dengesi içerisinde planlanması hedeflenmektedir. Korunan alanlarda 2016 yılı içerisinde 11 adet imar planı onaylanmıştır. Gelişme planı tamamlanan alanlarda planlama çalışmaları devam etmektedir. Gelişme planları tamamlanmış, imar planı/koruma amaçlı imar planı onaylanmış alanlarda ve Orman Kanunu

20

Page 21: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Ek 14. Madde kapsamında kalan alanlarda korunan alanların sürdürülebilir yönetimini ve kullanımını sağlamak amacıyla Mimari ve Peyzaj Projeleri hazırlanmaktadır. 2016 yılı içerisinde 55 adet mimari ve peyzaj projesi yapılmıştır. Gelişme planı tamamlanan alanlarda plan ve proje çalışmaları devam etmektedir.

Dört mevsimin aynı anda yaşanabildiği, flora ve fauna çeşitliliği bakımından Avrupa’nın sahip olduğu kaynak değerlerinin çoğunluğunu ülkemiz barındırmaktadır. Bunların yanı sıra asırlardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ülkemizin her bir köşesinde tabiat ile iç içe bir tarihi yaşatmaktadır. Bu yüzden yapılan ve yapılacak olan çalışmaların önemi bir o kadar artmaktadır. Türkiye, Dünyada tabiat turizmi açısından gelişmekte olan ülkeler arasında 19. sırada yer almaktadır.

Korunan alanlarda sürdürülebilir turizm / ekoturizm uygulamaları için en önemli konu; gerçekleştirilen veya gerçekleştirilmesi öngörülen faaliyetlerin planlı, programlı ve etkilerinin izlenmesine yönelik sistemlerin kurularak sorumlu tüm kurum kuruluş ve birimleri tarafından belirli bir mevzuat kapsamında uygulanmasıdır. Bunun için kurumsal görev ve sorumluluklar önem taşımaktadır. Bunun ortaya çıkarılması ise sürdürülebilir turizm-korunan alan statüleri ilişkilerinde “yönetişim” açısından gereklilik göstermektedir. Burada önemli bir saptama şudur; korunan alanlarla ilgili kurum ve kuruluş sayısı fazla olup, sorumluluk ve yetki alanlarının belirginliğinde sorunlar vardır. Bundan dolayı “korunan alanlar” ve bu alanlardaki uygulamalar ile ilgili “iyi yönetişim” yaklaşımının ve rol tanımlarının birbirinin ilgi alanına girmeyecek şekilse belirlenmesi önem taşımaktadır.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın sürdürülebilir turizm ile yetki ve sorumluluğu şunlardır; Doğal ve kültürel kaynakların korunmasını-kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamak, Bu alanlarda yaşayan yöre halkına sosyo-ekonomik faydalanma-alternatif ekonomik

olanakları sunmak, Yöre halkını ekoturizm ve kaynakların korunması konusunda sahiplenmesini

sağlamak için becerilerini geliştirmek ve yönetim konularında güçlendirerek motivasyonunu sağlamak,

Ziyaretçi eğitimini sağlamak Kaynakların gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak amaçlanmaktadır.

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün sorumluluk alanları alan korunan alanların etkin yönetiminde; katılımcı planlama çalışmaları ve bu alanların ilgi gruplarıyla birlikte yönetimi ile alternatif gelir getirici faaliyet olarak görülen uygulamaların desteklenerek yöre halkına sosyo-ekonomik fayda sağlanması amaçlandığından korunan alanlarda sürdürülebilir turizm anlamında yapılan çalışmalar ekoturizm uygulamaları olarak ön plana çıkmaktadır. Bundan hareketle doğa korumadan sorumlu bir birim olan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından 2873 sayılı Milli Parklar kanunu kapsamında ilan edilen ve Uzun Devreli Gelişme Planı/Gelişme Planı tamamlanmış Milli Park ve Tabiat Parklarında planlarına göre geliştirilen alt plan ve programlar doğrultusunda gerçekleştirilen ekoturizm uygulamaları ile de: Milli Park, Tabiat Parkı vb. korunan alanlarda korumada bir araç olarak görülen ekoturizm uygulamalarına yönelik temel ilkeleri ve stratejileri oluşturarak gerekli düzenlemelerin yapılması şartıyla

21

Page 22: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

uygulamaları gerçekleştirmek, doğa koruma ile kırsal kalkınmayı desteklemek hedeflenmektedir.

Ülkemizde korunan alanlarda gerçekleştirilen doğaya dayalı turizm faaliyetlerinden bazıları Köprülü Kanyon Milli Parkı’nda olduğu gibi rafting, doğa yürüyüşleri, dağ bisikletçiliği, dağ tırmanışı, Ölüdeniz Tabiat Parkı’nda yamaç paraşütü, Olympos Beydağları Milli Parkı’ndaki dalma ve kampçılık, Göreme Milli Parkı’ndaki gibi kültürel alanlar içerisinde yürüyüş, yine pek çok korunan alana gerçekleştirilen film-fotoğraf çekmeye yönelik foto-safari, korunan alanlar dışında av-yaban hayatı sahalarında ki kontrollü av turizmi, Yedigöller Milli Parkı’ndaki gibi olta balıkçılığı ve primitif kampçılık, Kaçkar Dağları Milli Parkı’nda olduğu gibi yayla turizmi faaliyetleri ve pek çok korunan alanlarımızda yapılmakta olan doğa turları ve doğa yürüyüşleri olarak özetlenebilir.

Korunan alanlarda gerçekleştirilen doğaya dayalı turizm faaliyetlerine bu alanlarda yaşayan yöre halkı yerel kılavuzluk hizmeti vererek, evlerini gelen ziyaretçiler için konaklama birimi olarak kullanarak (Kaz Dağları Milli Parkı gibi) yöresel mutfak ürünlerini sunarak (Camili GEF-II Proje alanı), el sanatları ve yöresel ürünleri satarak (Abant Gölü Tabiat Parkı’nda olduğu gibi), taşıma araçlarını kullanarak, geri hizmetlerde(mutfak vb.) çalışarak (Köprülü Kanyon Milli Parkı’nda rafting faaliyetinde olduğu gibi) katılmaktadırlar. Bu faaliyetlerden belli oranlarda da ekonomik gelir elde etmektedirler ancak gelirin tamamının tekrar korunan alana dönüşümü mümkün olmamaktadır.

Türkiye, bulunduğu coğrafyada komşu ülkelere kıyasla gerek sulak alan sayısı olarak gerekse sulak alan tiplerindeki çeşitlilik olarak zengin sayılabilecek bir sulak alan varlığına sahiptir. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından 2016 yılında tamamlanan Ulusal Sulak Alan Envanter Projesi’nin ilk sonuçlarına göre ülkemizde 8 hektardan büyük, toplam alanı yaklaşık 1,7 milyon hektar olan 921 adet sulak alan ekosistemi tespit edilmiştir. Bu rakamın ileride yapılacak değerlendirme ve sentez çalışmaları ile değişme durumu olmakla birlikte, yapay sulak alanlar da (~400 bin ha) dâhil edildiğinde Türkiye’nin sulak alan potansiyelinin 2 milyon hektarın üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan etüt çalışmaları kapsamında 135 adet sulak alanın Ramsar kriterlerini karşıladığı tespit edilmiştir. Bu sulak alanların 4’ü Tabiatı Koruma Alanı, 25’i Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, 42’si Doğal Sit, 8’i Milli Park, 3’ü Özel Çevre Koruma Alanı olarak koruma altına alınmıştır. Ayrıca söz konusu sulak alanlardan 2002-2014 yılları arasında 42 tanesinin sulak alan koruma bölgeleri belirlenerek uygulamaya aktarılmıştır. Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğinin 2014 yılında değiştirilmesini müteakip aynı kriterler Ulusal Öneme Haiz Sulak Alanların tescili için de kabul edilmiştir. Bu çerçevede 2014 yılından itibaren Türkiye’de Ramsar kriterlerinin en az birini sağlayan 38 adet sulak alan “Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan” olarak tescil edilmiştir. Bu sulak alanların tescil sınırlarını içeren toplam kapladığı alan 356.855 hektardır. 2016 yılında bu sulak alanlara ek olarak 4 yeni sulak alanın Tol Gölü (Ankara), Gölbaşı Gölü (Hatay), Tortum Gölü (Erzurum) ve Eber-Akşehir Göllerinin (Afyonkarahisar-Konya) ulusal öneme haiz sulak alan olarak tescil edilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.

ÇİZELGE 6: ULUSAL ÖNEME HAİZ SULAK ALANLAR

Sulak Alan Adı Alanı (ha) İli Sulak Alan Adı Alanı (ha) İli

1 Acıgöl 55095 Afyonkarahisar-Denizli

20 Yüksekova(Nehil) Sazlıkları

21533 Hakkâri

22

Page 23: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

2 Ahlat Sazlığı 243 Bitlis 21 Aras Karasu Taşkınları

9090,56 Iğdır

3 Akgöl 1203 Van 22 Arin (Sodalı) Gölü 4322,87 Bitlis

4 Aktaş Gölü 5847 Ardahan 23 Avlan Gölü 10062 Antalya

5 Aygır Gölü 1034 Kars 24 Bendimahi Deltası 21177 Van

6 Çıldır Gölü 27058 Ardahan 25 Bulanık Ovası Sulak Alanları

3496 Muş

7 Güney Keban Barajı 41424 Elazığ 26 Çalı Gölü 391,16 Kars

8 Hazar Gölü 28846 Elazığ 27 Çelebibağ Sazlıkları 1337 Van

9 Heybeli (Norşin) Gölü

53 Bitlis 28 Çorak Gölü 7892 Burdur

10 Hürmetçi Sazlığı 15713 Kayseri 29 Doğubeyazıt Sazlıkları 22179,10 Ağrı

11 İron Sazlığı 13746 Bitlis; Muş 30 Dönemeç Deltası 5945,28 Van

12 Karasu Deltası 339 Van 31 Erçek Gölü 22269,51 Van

13 Karkamış Taşkın Ovası

27396 Gaziantep; Şanlıurfa

32 Gölhisar Gölü 5877 Burdur

14 Ladik Gölü 1836 Samsun 33 Gönen Deltası 9770,85 Balıkesir

15 Nazik Gölü 11164 Bitlis 34 Işıklı Gökgöl 33693 Denizli

16 Putka Gölü 4181 Ardahan 35 Tödürge Gölü 4340,81 Sivas

17 Sarısu Ovası Sulak Alanları

10092 Ağrı 36 Ulaş Gölü 7994,25 Sivas

18 Turna (Keşiş) Gölü 3045 Van 37 Yarışlı Gölü 13219,3 Burdur

19 Yeniçağa Gölü 8224 Bolu 38 Yazır Gölü 2705,62 Burdur

Türkiye, Ramsar Sözleşmesine taraf olduğu 1994 yılından bu yana 14 adet sulak alanını Ramsar Listesine eklemiş ve sekretaryaya bildirmiştir. Bu sulak alanların toplam alanı 184.487 hektardır.

ÇİZELGE 7: RAMSAR ALANLARI

Sulak Alan Adı Alanı (ha) İli

1 Uluabat Gölü 19900 Bursa2 Manyas (Kuş) Gölü 20400 Balıkesir3 Göksu Deltası 15000 Mersin4 Akyatan Gölü 14700 Adana5 Gediz Deltası 14900 İzmir6 Burdur Gölü 24800 Burdur7 Sultansazlığı 17200 Kayseri8 Seyfe Gölü 10700 Kırşehir9 Kızılırmak Deltası 21700 Samsun10 Yumurtalık Lagünü 19853 Adana11 Nemrut Gölü 4589 Bitlis12 Kuyucuk Gölü 416 Kars13 Kızören Obruğu 127 Konya14 Meke Maarı 202 Konya

23

Page 24: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Toplam 184487

Türkiye, sulak alanların korunması konusunda önemli mesafeler kaydetmekle birlikte sulak alanlara olan baskılarda da geçmişe nazaran bir artış gözlenmektedir. Sıtma ile mücadele olarak 1950’li yıllarda başlayan ve takip eden yıllarda yeni tarım arazisi açılması amacıyla devam eden sulak alan kurutma çalışmaları, yapılan hukuksal düzenlemelerle gündemden çıkmıştır. Ancak sulak alanı besleyen akarsuların doğal rejimlerine müdahale (yeterli önlem alınmamış HES, baraj, regülatör, vb. su tutma yapıları), sulak alanlardan içme, kullanma ve sulama amaçlı aşırı miktarda su çekilmesi, yeraltı sularının aşırı kullanımı, vb. faaliyetler sulak alanlarda su seviyesinin düşmesine, sulak alanların daralmasına ve kayıpların günümüzde de devam etmesine neden olabilmektedir.

Sulak alanlarda karşılaşılan en önemli ikinci problem su kalitesinde yaşanan bozulmalardır. Sulak alan çevresinde bulunan yerleşim birimlerinde yaşanan nüfus artışı, doğrudan atık su miktarını arttırmakta ve yetersiz atık su altyapısı, sulak alanlara olan atık su deşarj oranlarında artışa ve su kalitesinde kötüleşmeye sebep olmaktadır. Bazı endüstri tesisleri de su kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle ağır metal kaynaklı kirleticiler sulak alanlardaki canlı yaşama önemli zararlar vermektedir. Kıyısal sulak alanlarda tatlı su besleniminin azalması ve aşırı yeraltı suyu çekimi de su kalitesini olumsuz etkilemektedir.

Tabii göllerde karşılaşılan en önemli problem ötrofikasyon olarak da adlandırılan fitoplanktonların ve alglerin (yosunların) aşırı artışıdır. Sulak alan havzasında yer alan tarım arazilerinde yapılan aşırı ve/veya yanlış gübrelemeden kaynaklı nitrat ve fosfor birikimi, Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık tesisleri ve tavukçuluk tesislerinden kaynaklı atıklar sulak alanlarda ötrofikasyon riskini önemli derecede arttırmaktadır.

Sulak alanlarda yaşanan ve son yıllarda karşılaştığımız diğer bir önemli problem ise kıyı kaybıdır. Özellikle büyük akarsu havzalarının (Kızılırmak, Ceyhan, Seyhan, vb.) mansabında yer alan sulak alan sistemlerinde (Kızılırmak Deltası, Yumurtalık Lagünleri, Ağyatan ve Tuzla Gölleri, vb.) bu problem ile karşılaşılmaktadır. Akarsular üzerine yapılan su tutma yapıları, deltalara gelecek sediment miktarında azalmaya neden olmakta ve deniz karaya doğru ilerlemektedir. Bu durum hem kıyı erozyonuna hem de sulak alan ekosisteminde ki suların tuzlanmasına neden olmaktadır.

Yasadışı ve aşırı avlanma, aşırı otlatma, erozyon, kaçak saz kesimi ve yakımı, yabancı türlerin ortama bırakılması, plansız turizm, çarpık yapılaşmadan kaynaklı arazi bozunumu, yönetişim yetersizliği ve kurumlar arasında yetki ve sorumluluk kargaşası sulak alanların yönetiminde karşılaşılan ve sulak alanlara olumsuz etkileri olan diğer sorunlardır.

Sulak alanlar bulunduğu alt havzadaki en düşük yükseltiye sahip alanlardır. Bu nedenle havzada meydana gelen olumlu ya da olumsuz etkilerden en fazla etkilenen hassas ekosistemlerdir. Sulak alanlar bulunduğu coğrafya içerisinde yer alan kişi ve kurumlar açısından önemli cazibe alanlarıdır. Bu durum sulak alanların üzerinde bir baskı oluşturmaktadır. Kişi ya da kurumların kendi ihtiyaç ya da beklentileri doğrultusunda sulak alan ve çevresini kullanma talebi, bu baskıyı arttırmaktadır.

Ormancılık ve Su Şurasının 2013 yılında yapılan I. Şura toplantısında sulak alanlarla ilgili alınan kararlar incelendiğinde başta Ramsar kriterlerini sağlayan sulak alanlar olmak üzere sulak alanların koruma bölgelerinin belirlenmesi ve planı olmayan sulak alanların yönetim

24

Page 25: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

planlarının hazırlanarak uygulamaya aktarılması ve 2011-2015 Ulusal Sulak Alan Stratejisinin ulusal planlara entegre edilmesinin sulak alanlarda strateji ve politika olarak teklif edilmiştir. Bu çerçevede 2013 yılında koruma altına alınan sulak alan sayısı 42 iken bu rakam 2016 yılı sonu itibariyle 81’e çıkmıştır. Böylece iki şura toplantısı arasında korunan sulak alan sayısı iki kat artmıştır. Sulak alan yönetim planı sayısı 2013 yılında 21 iken 2016 yılı sonunda bu rakam 23 e yükselmiştir. Burada artış az görülmekle birlikte Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yönetim planı olmayan tescilli sulak alanların tamamının yönetim planı projelere programa alınmış olup 2017 yılı sonunda plansız sulak alan kalmaması hedeflenmektedir.

3. KAYDEDİLEN GELİŞMELERTürkiye’de korunan alan planlaması, sürdürülebilir turizm/ekoturizm, birden fazla koruma

statüsü olan korunan alanların yönetimi, korunan alanlarda rekreasyon yapıları ve sulak alanlar ile ilgili kaydedilen gelişmeler aşağıda özetlenmiştir.

Son beş yılda 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında koruma altına alınan alanlardan 23 Milli Parkın Uzun Devreli Gelişme Planı, 77 Tabiat Parkının Gelişme Planı tamamlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu şekilde toplamda 36 Milli Park ve 100 Tabiat Parkının planı tamamlanmıştır.

ÇİZELGE 8: 2012-2016 yılları arasında “tamamlanan+onaylanan” planların toplamına ait

veriler (UDGP ve GP):

Yapılma Yılı UDGP(Milli Park)GP(Tabiat Parkı)

2012 ve öncesi 312013 82014 252015 322016 40

Toplam 136

Korunan alanlarda yapılan sürdürülebilir turizm/ekoturizm uygulamaları kapsamında halihazırda son 5 yıllık durum irdelendiğinde aşağıdaki saptamalar ortaya çıkmaktadır;

- Bakanlık İhtisas Grupları ve Heyetlerine yönelik 18/12/2012 tarihli ve 8 sayılı Genelge ile; Bakanlık personelini konularında ihtisas sahibi yapmak, bakanlık görevlerinde ihtisas alanlarına uygun olarak istihdam etmek ve böylece iş verimliliğini arttırmak amacıyla ihtisas alanları ile ihtisas heyeti alanları belirlenmiş ve bu doğrultuda ihtisas grupları ve ihtisas heyetlerinin teşkili uygun bulunmuştur. 20 Ağustos 2013 tarih ve 28741 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığı Çalışma Grupları Yönetmeliği ile de Orman ve Su İşleri Bakanlığının görev alanına giren konularda çalışma gruplarının oluşturulması, görevleri ile çalışma usul ve esasları düzenlenmiştir. Bu kapsamda; Genel Müdürlüğümüz bünyesinde “Ekoturizm İhtisas Grubu” kurulmuş olup, görev tanımı dahilinde ekoturizme yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Bunun ile Bakanlık bünyesinde ekoturizm-sürdürülebilir turizm alanında çalışacaklar belirlenmiş olup, bu konuda çalışmaları esasa bağlanmıştır.

25

Page 26: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

-Özellikle Milli Parklar ve Tabiat Parklarına ait Uzun Devreli Gelişme Planları ve Gelişme Planları karar ve hükümleri doğrultusunda ekoturizm uygulamalarına yönelik plan kararları irdelenmekte ve ekoturizm bir alt plan veya program olarak dahil edilmektedir. Ekoturizm alt planı korunan alanlardaki ekoturizm uygulamalarına yönelik temel ilkeleri ve stratejileri oluşturarak gerekli düzenlemelerin yapılmasını içerecek şekilde hazırlanmaktadır. Milli Parklar ve Tabiat Parklarına ait planların neredeyse tamamında alt plan ve programların yapılması gerektiği yer almaktadır. Ekoturizm Planları da bu alt planlar kapsamında hazırlanarak ilgili Bölge Müdürlüğü tarafından uygulanmaktadır.

-GEF-II (2000-2006) Projesi kapsamında Küre Dağları Milli Parkı, Kaçkar Dağları Milli Parkı, Sultan Sazlığı Milli Parkı, Camili Biyosfer Rezerv Alanı ve İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı için ekoturizm alt plan ve programları geliştirilmiştir. Bu diğer korunan alanlar için de örnek oluşturma açısından önemli bir gelişme olarak gösterilebilir.

-Orman Koruma Alanlarının Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi (2009-2012) kapsamında ise Küre Dağları Milli Parkı’na ait KMDP ve Çevresi Sürdürülebilir Turizm Gelişme Planı ve KDMP Ziyaretçi Yönetimi Planı hazırlanmıştır.

-2013 yılında başlanan Ilgaz Dağı Milli Parkı Sürdürülebilir Turizm ve Ziyaretçi Yönetimi Planı 2015 yılı Ekim ayında onaylanarak yürürlüğe girmiş ve ilgili Bölge Müdürlüğü tarafından uygulanmaya başlamıştır.

-Sürdürülebilir Turizm ve Ziyaretçi Yönetimi Planı ile; Ana kaynak değerlerinin korunması ve geliştirilmesine imkan sağlayacak, korunan alan içinde ve çevresinde yaşayan yöre halkının ekonomik gelişimine ve sosyo-kültürel değerlerinin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak Sürdürülebilir Turizm ve Ziyaretçi Yönetimi olanaklarının değerlendirilmesi, planlanması, geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik çalışmaların yapımı amaçlanmıştır.

-“Alan Kılavuzlarının seçimi, eğitimi, Çalışma usul ve esasları Hakkında Yönetmelik” e göre 2004 yılında başlanan alan kılavuzluğu çalışmaları kapsamında 2016 yılı sonu itibariyle; 11 Milli Park ve 2 Tabiat Parkı’nda alan kılavuzluğu eğitimi, 1 Milli Parkta da Alan Kılavuzluğu Hizmet içi Eğitimi yapılmıştır. Mülga Gelibolu Tarihi Milli Parkı’nda 785 Alan Kılavuzu yetiştirilmiştir, sahanın Kültür ve Turizm bakanlığına geçmesinden sonra bu kılavuzlar Bakanlığımız uhdesinden çıkmış olup 2016 yılı sonu itibariyle korunan alanlarımızda toplam sertifikalı 372 Alan Kılavuzu bulunmaktadır.

-Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü sorumluluğunda bulunan milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, yaban hayatı geliştirme sahası ile ulusal ve uluslararası öneme sahip sulak alanlar da bu alanların yönetim hedefleri ve planları doğrultusunda tabiata dayalı turizm ve ekoturizm aktivitelerinin planlanması ve uygulanması, bu alanlara gelecek ziyaretçilerin yönetimi ve farkındalığını arttırmak, korunan alanlar içinde ve çevresinde yaşayan yöre halkına da alternatif gelir olanaklarının sunulması maksadıyla 2013 yılında başlatılan çalışma ile 81 İl’de “Tabiat Turizmi Master Planları” hazırlanmıştır.

-Hazırlanan Tabiat Turizmi Master Planlarının uygulanması, hangi koruma alanlarında ne tür faaliyetlerin yapılacağına yönelik bütçelerini de öngören Uygulama Eylem Planları 2016 yılında tamamlanmıştır. Eylem Planlarına göre; korunan alanlar içinden 531 (Kop Dağı Milli Parkı ve Yumurtalık Lagünü Milli Parkı ile birlikte) potansiyel alan belirlenmiştir.

Bakanlığımızın uhdesindeki korunan alanlar içinde tabiat turizmi aktivitelerine uygun 2.498 adet aktivite alanı belirlenmiştir. Bu aktivitelerin başlıcaları şunlardır;

· Tabiat yürüyüşü (trekking, kanyoning, oryantiring )

26

Page 27: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

· Botanik turları (bitki gözlemciliği, mantar turları, bilimsel turlar)· Tabiat eğitimi (izci kampı)· Bisiklet ve atlı gezi, çadırlı-otokaravan kamping· Yaban hayatı gözlemi (kuş ve kelebek gözlemi)· Dağcılık (kaya ve şelale tırmanışı, baulder, yamaç paraşütü)· Su sporları (su altı dalış, tekne turları, rafting-kano)· Foto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi)· Mağaracılık· Kış turizmi (teleferik, kayak, helikayak)· Kültür (savaş, tarih, köy turları, yöresel ürün satışı, gastronomi, agroturizm-permakültür, yayla turizmi) turları· Açık alan aktiviteleri (spor, şenlikler, resim çizim, uçurtma, kamp-karavan, rekreasyon-piknik-dinlenme, macera parkuru-zipline)Korunan alanlarda bulunan rekreasyon yapıları ile ilgili 2872 sayılı Milli Parklar Kanunu

kapsamında ilan edilen sahalarda 2016 yılı içerisinde 33 adet mimari ve peyzaj projesi yapılmıştır. Gelişme planı tamamlanan alanlarda plan ve proje çalışmaları devam etmektedir.

Yine Bakanlığımızca yayınlanan  3194 sayılı İmar Kanununun 4 üncü ve 26ncı maddeleri kapsamında özel kanunlara tabi alanlardaki yapılaşma şartlarına ilişkin getirilen istisna maddesi uyarınca 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ve 6552 sayılı kanunun 90. maddesine tabi alanlardaki yapıların ruhsatlandırılmasına ilişkin 12.11.2015 tarih 2015/5 sayılı Genelge ile ruhsatlandırmaya ilişkin hususlar belirlenmiştir.

Korunan Alanlarda Proje Uygulamaları ile ilgili eğitim çalışmaları ile kurumsal kapasiteyi geliştirmeye yönelik olarak personelin mesleki ve kişisel gelişmelerinin sağlanması, verimliliklerinin arttırılması, korunan alanlarda imar planı, mimari proje, peyzaj projesi hazırlanması ve incelenmesi konularında eğitim faaliyetleri düzenlenmektedir.

2013 yılında yapılan 1. Orman ve Su Şurası’nda Doğa Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik Komisyonu’nun aldığı kararlar arasında 3. sırada yer alan “Korunan Alanların Etkin Yönetimi Sağlanmalıdır” kararının strateji ve politikaları arasında yer alan aşağıdaki hükümlerin hükümleri çakışan alanlarla ilgili direkt veya dolaylı hükümler olduğu görülmektedir;

a. Korunan alanlar için ulusal ve küresel yaklaşımlar ile ulusal öncelikler ve mevzuat da dikkate alınarak “Ulusal Korunan Alan Strateji ve Eylem Planı” hazırlanmalı,

b. Birden fazla koruma statüsü olan alanlarda, etkin yönetimin sağlanması için, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında ulusal koordinasyon mekanizması oluşturulmalı,

e. Korunan alanların ilanı, planlaması ve yönetimine tüm paydaşların etkin katılımını sağlayacak yasal zemin oluşturulmalı,

i. Kapsamlı, ekolojik temsiliyete sahip ve etkin yönetilen korunan alan sistemleri tesis edilmeli,

n. Korunan alanların tespit, tescil, ilanı ve yönetimi tek elden yapılmalı.” Bu hükümler değerlendirildiğinde adı geçen strateji ve eylem planının henüz hayata

geçirilmediği, arzu edilen kurumlar arası ulusal koordinasyonun henüz sağlanamadığı, paydaş katılımının tam anlamıyla sağlanamadığı, etkin yönetilen bir korunan alan sisteminin henüz kurulamadığı ve korunan alanların tek elden yönetimini sağlama konusunda ciddi eksiklikler olduğu söylenebilir. Bu saptamalar ışığında 2. Orman ve Su Şurası’nda bu eksiklikleri giderecek çalışmalara yoğunlaşmak gerekmektedir.

27

Page 28: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Çakışan alanların yönetimine ilişkin düzenlenen ilk mevzuat olan, 29.06.2011 tarihli 644 sayılı KHK’nın 13/A maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü'ne "Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar vermek, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak." görevi verilmiştir.

Bu hükmün çakışan alanlar bakımından yönetim konusuna açıklık getirebilecek nitelikte görünmekle birlikte, istenen sonuçlara ulaşmakta yetersiz olduğu düşünülmektedir. Örneğin Kültür ve Turizm Bakanlığının görev alanında bulunan bir arkeolojik sit alanı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının görev alanı içerisinde bulunan orman rejimine tabi bir alan içerisindeki tabiat parkı çakıştığında, söz konusu alanın hangi idarece yönetileceğine karar verme yetkisi, alanların belirlenmesi ve ilan edilmesi gibi aşamalarda yetkisi olmayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilmiştir.

Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü ve Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlıdır. Bunun yanında korunan alanların çakışmasına ve iki başlılığı ortaya çıkaracak şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

Yine; çakışan korunan alanlarda, özellikle doğal sitler ile 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamındaki korunan alanların çakıştığı alanlarda yönetim etkinliğinin arttırılmasına yönelik 2014 yılında Orman Kanunu’nda düzenleme yapılarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na belli ölçüde yetki tanınmıştır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, 2014 yılından itibaren “Doğal Sit Alanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Teknik Esaslar” uyarınca projeler yürütülmüş, bu projeler 2016 yılı sonu itibari ile tamamlanmıştır. Bu çalışmanın çakışan alanlarla ilgili sorunların çözümüne katkısının olup olmayacağı ayrıca değerlendirilmelidir.

Orman Kanunu’nu değiştiren “Ek Madde 14 – (Ek: 10/9/2014-6552/90 md.) hükmü uyarınca doğal sit alanları ile orman veya orman rejimine tabi alanların çakıştığı (kıyı ve sahil şeritleri ile kesin yapı yasağı getirilen alanlar hariç) korunan alanlarda taban alanı 250 metrekareye kadar ziyaretçilerin zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak yapıların etüt ve projeleri, imar planı yapılmaksızın ve (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın imar planı onama yetkisi devreden çıkarılarak) Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonlarının görüşü aranmaksızın alanın sit statüsü özelliği korunarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın sorumluluğunda yapılabilmektedir. Bu düzenleme ile çakışan korunan alanlarda yaşanan statü ve yetki çakışması doğal sit alanları ile orman veya orman rejimine tabi alanların çakıştığı korunan alanlarda bu şekilde çözüm sürecine girmiştir.

Tüm sayılan çalışmaların denetimi ve standartlara uygun şekilde gelişmesi için korunan alanlarda Yönetim Etkinliğinin İzlenmesi Aracı (METT) Formu ülkemiz şartları çerçevesinde güncellenerek yeniden değerlendirilmiş ve kullanılan form mevcut soruların özünden sapmadan ülkemize uygun ek sorularla geliştirilmiştir.

28

Page 29: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

2011 yılından bugüne kadar yapılan METT uygulamaları aşağıda listelenmiştir. Aynı saha, yönetimin gelişiminin izlenmesi için 3 veya 4 yılda bir METT’e tabi tutulmaktadır. Bu şekilde gelişim periyodik olarak izlenmektedir.

Çizelge 9: METT UygulamalarıYILLAR MİLLİ PARK TABİAT PARKI2011 11 22012 3 12013 25 62014 6 02015 6 102016 27 23

Toplam 120 saha

Yapılan uygulamaların sonuçlarına göre sahaların yönetim etkinliğinin arttığı tespit edilmiştir.

Sulak alanlarla ilgili kaydedilen gelişmeler ve son yıllarda sulak alanlar üzerine yapılan çalışmalar aşağıda özetlenmiştir:

3.1. Kurumsal ve Yasal YapıCumhuriyet yıllarının ilk döneminde sulak alanlara ilişkin doğrudan bir mevzuat

bulunmamakla birlikte, 24/4/1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve 03/4/1930 tarihli Belediye Kanunu sulak alanlarla dolaylı yoldan ilgilenen ilk mevzuat olarak değerlendirilebilir. Sulak alanların korunmasına ilişkin çalışmaların son yıllarda yoğunlaşması ile birlikte mevzuat içerisinde sulak alanların korunmasına yönelik hükümler de yer almaktadır. Sulak alanların doğrudan korunmasına yönelik 2872 sayılı Çevre Kanunu ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununda hükümler yer almaktadır. Bununla birlikte doğrudan sulak alanlarla ilgili hükümler olmamasına rağmen 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ile statülü sulak alanlar koruma altına alınmıştır. Ayrıca 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ve bu kanuna tabii olarak çıkarılan tebliğler de yine sulak alanların korunmasına destek veren mevzuat içerisinde yer almaktadır.

Ülkemizin sulak alanların korunması yönünde çalışmaları Sulak Alanların Korunmasına Dair (RAMSAR) Sözleşmeye taraf olması birlikte gerçek anlamda başlamıştır. Türkiye 30 Aralık 1993 tarihinde Sözleşmeye taraf olmuş, Sözleşme 94/5434 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 17.05.1994 tarihi ve 21937 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin yürürlüğe girmesini müteakip mülga Çevre Bakanlığı bünyesinde Sulak Alanlar Şube Müdürlüğü kurulmuş olup, 21 yıldır sulak alanların korunması ve geliştirilmesi yönünde çalışmalar yürütülmektedir.

Ayrıca, 2872 sayılı Çevre Kanunu da özellikle 9. Maddenin e bendi ile sulak alanların korunmasına doğrudan katkı yapmaktadır. Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ile önemli bir adım atılmıştır. Bu yönetmelikte; sulak alanlarla ilgili koruma ve kullanım ilkeleri, koruma bölgelerinin tespiti ve uygulama esasları, yönetim planlarının hazırlanması ve uygulamaya konması, Ramsar alanlarının ilan süreci belirlenmiştir. Ayrıca sulak alanlarının korunmasında

29

Page 30: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

ve yönetiminde tarafların etkin bir şekilde katılımını sağlayan Ulusal Sulak Alan ve Mahalli Sulak Alan komisyonlarının kurulması, görev ve çalışma usulleri belirlenmiştir.

Ulusal ve mahalli sulak alan komisyonları, Ülkemizde ilgili tüm tarafları bir araya getiren ve karar süreçlerine aktif olarak katılımlarını sağlayan doğa koruma başlığı altındaki sayılı komisyonlar arasındadır.

Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği, 2005, 2010 ve son olarak da 2014 yılında günün ihtiyaçlarına cevap vermesi maksadı ile değişikliğe uğramıştır. Sulak alanlarla ilgili tescil süreci 04.04.2014 tarih ve 28962 sayılı Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ile tanımlanmıştır.

Yenilenen Yönetmelik ile bir sulak alanda birden fazla statü varsa, o sulak alanın yönetiminin sahip olduğu statü kapsamında ilgili kurumunca yönetmeliğe uygun olarak yapılması hükmü getirilmiştir. Ayrıca, Mahalli Sulak Alan Komisyonlarının yerelde etkisi arttırılarak Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescil edilen sahalar ile devamlı akarsularda yapılacak faaliyetlerde izin ve denetim yetkisi verilmiştir. Bu sayede yerelden yönetim anlayışına uygun olarak daha hızlı karar verme ve uygulama yapma olanağı sağlanmıştır.

Korunan alanlarda aynı dili kullanmak maksadı ile sulak alan koruma bölgeleri isimleri ve uygulama esaslarında değişikliğe gidilerek ortak bir uygulama yapılması hedeflenmiştir. Buna göre, Mutlak Koruma Bölgesi, Hassas Koruma Bölgesi, Sürdürülebilir Kullanım Bölgesi, Kontrollü Kullanım Bölgesi ve Tampon Bölge olmak üzere 5 bölge tanımlanmıştır.

Türkiye, Ramsar Sözleşmesi Taraflar Konferansından alınan kararlar kapsamında, Ulusal Sulak Alan Stratejisini Dünya’da ilk oluşturan ülkeler arasında yer almıştır. Ulusal Sulak Alan Stratejisi 2003-2008 yılları arası için hazırlanmış, 2009 yılında revize edilerek 2010-2015 yıllarını kapsayacak şekilde Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun onayı alınarak yürürlüğe girmiştir. 2017-2021 stratejisi için de çalışmalar devam etmektedir.

Türkiye’de Sulak Alanlarla İlgili FaaliyetlerÜlkemizde, bugün itibari ile 14 sulak alan Ramsar Alanı olarak ilan edilmiş olup Ramsar

Sözleşmesi’ne bildirilmiş ve koruma altına alınmıştır. Bu alanlara ek olarak son iki yılda 38 sulak alan Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır. 6 sulak alan da Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescil edilmiş ve Mahalli Sulak Alan Komisyonları tarafından bu alanlarda koruma kullanım esasları belirlenerek uygulamaya aktarılmıştır.

Sulak Alan Yönetim Planları, sulak alanlarda sürdürülebilir yönetim etkinliğinin arttırılmasında çok önemli bir rol üstlenmektedir. Bu kapsamda, 2016 yılı sonu itibariyle 25 sulak alanda yönetim planı hazırlanarak uygulamaya aktarılmıştır. Ayrıca 2016 yılı içerisinde Kocaçay Deltası (Bursa), Acıgöl (Afyonk.-Denizli), Bendimahi Deltası (Van) ve Çelebibağ Sazlıkları (Van) olmak üzere 5 sulak alanın daha yönetim planı hazırlık çalışmalarına başlanmış olup söz konusu alanlarda 2017 yılında yönetim planlarının uygulamaya başlanması planlanmaktadır. Ancak, Yönetim planlarının daha etkin uygulanması için mahalli düzeyde uygun mekanizmalarının oluşturulmasına ihtiyaç vardır.

Ayrıca Su Yönetimi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda, Burdur ve Isparta illeri arasında yer alan Burdur Gölü’nde (Ramsar Alanı) son yıllarda ortaya çıkan su seviyesindeki düşümün

30

Page 31: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

önüne geçilmesi ve göl su kalitesinin iyileştirilmesi maksadıyla “Burdur Gölü Alt Havzası Eylem Planı” hazırlanmıştır. 9 eylem adımını içeren 2015/4 Sayılı “Burdur Gölü Alt Havzası Eylem Planı Genelgesi” 13.11.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Aynı şekilde bir başka Ramsar Alanı olan Seyfe Gölü ile ilgili 2016-2019 yılları arasını kapsayan “Seyfe Gölü Havzası Eylem Planı” hazırlanmış ve Genelgenin onaylanmasını müteakip uygulamaya geçilecektir. Söz konusu eylem planında göle olan baskılar ve etkiler ile havzanın genel durumu değerlendirilerek, havzada tespit edilen tedbirler ve uygulaması gerekli görülen eylemler 8 ana başlık altında toplanmıştır.

Tabii göl ve sulak alanlarda meydana gelen su seviyesindeki düşüşlerin önlenmesi, ekolojik yapısının korunması, yeraltı sularını beslemedeki fonksiyonların devamlılığının sağlanması, mevcut kullanım maksatlarının sürekliliğinin temin edilmesi ve ekolojik çevrim ve kuş yollarının olumsuz yönde etkilenmesinin önlenmesi maksadıyla “Göller ve Sulak Alanlar Eylem Planı” hazırlanmış ve Genelgenin yayımlanması beklenmektedir.

Sulak alanların rehabilitasyonu ile ilgili Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü arasında yapılan ortak projeler, iki kurum arasındaki eşgüdümü ve birlikte çalışma alışkanlığını arttırmıştır. Özellikle son 5 yılda bozulmuş veya çeşitli sebeplerle zarar görmüş sulak alanlarda rehabilitasyon ve restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. Bu kapsamda; Çeltik-Akgöl (Konya), Ereğli Sazlıkları (Konya-Karaman), Karakuyu Sazlıkları (Afyonkarahisar), Avlan Gölü (Antalya), Sultansazlığı (Kayseri), Kozanlı Gölü (Konya) ve Acarlar Longozu (Sakarya) yapılan iyileştirme çalışmaları önemli deneyimler kazanılmasını sağlamıştır. Ancak bu çalışmaların devamında, mutlaka biyolojik çeşitlilik ve su miktarı ile kalitesi bakımından düzenli izleme çalışmaları yapılması gerekmektedir. İyileştirme sonrası izleme çalışmalarına, sulak alan bölgesinde yer alan üniversitelerden destek alınması ve bu konuda uzmanlaşacak öğrenciler yetiştirilmesi için akademik çalışmaların (yüksek lisans, doktora, vb.) yapılması talep ve teşvik edilmelidir.

Bakanlığımız koordinasyonunda 2017’de başlaması planlanan “Türkiye’deki Ramsar Alanları ve Önemli Sulak Alanların Su Miktarı ve Su Kalitesinin İyileştirilmesi” projesi ile Ramsar Alanları ve önemli sulak alanlar üzerindeki etkilerin tespit edilmesi ve öncelikle mevcut durumlarının korunarak, daha iyi ekolojik durum için gerekli telafi edici tedbirlerin alınmasına yönelik, fizikokimyasal izleme ile özümleme kapasitesinin belirlenmesi, batimetrik haritalarının çıkarılması, su seviyelerinin ve su bütçelerinin belirlenmesi, su kalitesinin tespiti ve iyileştirilmesi hedeflenmektedir.

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 2013/15 sayılı “HES İzleme ve Kontrolü Komisyonuna Dair Genelge” ülke genelinde HES projelerinin denetimi ile ilgili komisyonlar kurulmuş ve bu komisyonlar tarafından HES projelerinin fizibilite ve ÇED aşamasında verdiği taahhütlerin yerine getirip getirmediği kontrol altına alınmıştır. Genelge ile HES projelerinin sulak alanlara olan olumsuz etkileri kontrol altına alınmıştır.

Türkiye Ramsar Sözleşmesi Taraflar Konferansı alınan kararlar kapsamında Ulusal Sulak Alan Stratejisini dünyada ilk oluşturan ülkeler arasında yer almıştır. 2003-2008 yılları arası hazırlanan Ulusal Sulak Alan Stratejisi, 2009 yılında revize edilerek 2010-2015 yıllarını kapsayacak şekilde Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun onayı alınarak yürürlüğe girmiştir. 2017-2021 stratejisi için de çalışmalar devam etmektedir.

31

Page 32: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Sulak Alan Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Projeleri 2012 yılında başlatılan ve bugüne kadar sulak alanlar üzerine yapılan en kapsamlı proje niteliğindedir. Sulak Alan Alt Havzası Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Projeleri kapsamında 5 yıl içerisinde 30 ilde, 34 alt havzada 46 sulak alanın hidrolojik, hidrojeolojik, su kalitesi, flora ve fauna bileşenleri ve alan kullanımı ile sosyoekonomik yapıyı içeren çalışmalar gerçekleştirilmiştir.

4. KARŞILAŞILAN DARBOĞAZ VE ZORLUKLARTürkiye’de korunan alan planlaması, sürdürülebilir turizm/ekoturizm, birden fazla

koruma statüsü olan korunan alanların yönetimi, korunan alanlarda rekreasyon yapıları ve sulak alanlar ile ilgili yaşanan darboğazlar ve zorluklar beş alt grupta aşağıda özetlenmiştir.

4.1. Teknik Boyutta- Sürdürülebilir turizm, ekoturizm vd. konusunda kavram karmaşası,- Kurumsal ve Ulusal Ekoturizm Stratejisi ve Eylem Planının eksikliği,- Korunan alanlarda yoğun ziyaretçi talebine cevap verecek yapılaşmalar ve tesisler ile yoğun kullanımlardan dolayı doğal ekosistemlerin bütünlüğünün tehdit altında olması,- Korunan alanlarda sürdürülebilir turizmin bir ARAÇ değil de çoğunlukla ekonomik bir AMAÇ olarak algılanması nedeniyle korunan alanın sahip olduğu kaynak değerleri üzerine zararların artması,- Korunan alanlarda sürdürülebilir turizm uygulamalarına yönelik veri tabanı ve kaynaklara yönelik envanter eksikliği,- Korunan alanlarda turizm uygulamalarına yönelik izleme ve değerlendirmenin yetersizliği, izleme ve değerlendirmeye yönelik bir mekanizmanın ve gösterge setinin olmaması,- Yerel halkın kültürel değerlerine yeterince sahip çıkmaması,- Sürdürülebilir turizm uygulamalarında sunulacak ürün ve hizmetlere ilişkin standartların belirlenmemiş olması ile markalaşma ve patent süreçleri ile uluslararası sertifikasyon programlarına akreditasyon ve uyum konusuna yeterince önem verilmemesi, - Ulusal bazda sürdürülebilir turizm uygulamalarına yönelik kabul edilir uygulamaların olmayışı,- Sürdürülebilir turizm / ekoturizm bilincinin henüz oluşmamış olması,- Yerel yönetimlerin konu hakkında yeterli hassasiyette olmaması- Korunan alanların planlanması aşamasında veri tabanı çalışması ve uyum sorunu (korunan alanlar tematik alanı için TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen TUCBS projesi ile ilgili çalışmalar vb.) - Korunan alanların planlanması aşamasında flora ve fauna çalışmalarının yapılması için gereken sürenin ayrılamaması,- Korunan alanların planlanması aşamasında ilan kriterlerini taşımayan alanlarda planlama süreçlerinin aksaması,- Korunan alanların planlanması aşamasında korunan alanın özellikleri gözetilmeden kullanım taleplerinin oluşturulması nedeniyle uygulanması mümkün olmayan plan kararlarının geliştirilmesi,

32

Page 33: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

- Korunan alanların planlanması aşamasında planlama sürecini yürütecek farklı meslek disiplinlerini içeren bir planlama ekibinin oluşturulamaması /olmaması,- Korunan alanların planlanması aşamasında planlamaya ilişkin standartların oluşturulamaması (şekilsel olarak paftalarda kullanılan semboloji, gösterim formatı, ölçek, kavramlar, vb. ile içerik olarak dil birliğinin sağlanamaması), - Korunan alanların planlanması aşamasında planların hazırlanmasında kullanılan katılım ve yönetişim araçlarının literatüre yeni giren yöntemlerle geliştirilememesi- Korunan alanların planlanması aşamasında planlama sürecinde zarar gören kaynakların onarımına ilişkin düzenlemeler bulunmaması,- Korunan alanların planlanması aşamasında planlama çalışmaları ve revizyon süreçlerine izleme faaliyetlerinin ve çıktılarının yeterince entegre edilememesi.- Kırsal Rekreasyon planlama çalışmalarına temel oluşturacak haritaların doğru ve güncel olmaması.- Kırsal alanda yapılacak olan rekreasyon planlama çalışmalarında her türlü veriyi doğru ve güncel olarak saklayacak ve gerekli olduğu durumlarda yeni elde edilen verilerle geliştirerek kullanımını sağlamaya elverişli bir veri tabanı sisteminin kurulmaması,- Alana gelen ziyaretçilerin rekreasyon ve dinlenme ihtiyaçlarının karşılanamaması,- Tarihimizin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayacak tesislerimizin olmaması,- Uzun Devreli Gelişme Planı / Gelişme Planı hazırlanırken yer seçimi konusunda hatalı kararlar alınması,- İşletmecinin talebi ile korunan alan mantığının örtüşmemesi,- Korunan alanlarda tapu kayıt bilgilerinin olmaması veya tapu kayıt bilgilerinin olduğu alanlarda ise kullanılan alan ile tapu kayıt bilgilerinin uygunluk göstermemesi.- Kaynak değeri olmayan korunan (mesire yerinden tabiat parkına dönüştürülen) alanların kaynak değeri olmadığı için alan kullanımında sıkıntılar yaşanması. - Mülkiyet durumlarının yeterince araştırılmadan korunan alan ilan edilmesi. (örn: özel mülkiyet ve mera vasfı v.b.)- Proje ve Uygulamaya Yönelik sahaya ait kapasite hesabı, arazi analizi, proje çizim tekniği, malzeme seçimi ve uygulamaya yönelik Teknik İzahnamenin bulunmaması,- Yerel yöneticilerin taleplerinin korunan alan mantığı ile örtüşmemesi gibi sorunlar yaşanmaktadır.- Sulak alanlarda belirlenecek koruma bölgelerinde, özellikle tampon bölgenin alt havza sınırlarına veya su toplama sınırına uyumlu olarak belirlenmemesi durumunda, uygulamada sıkıntılar yaşanmaktadır.- Ülkemizde göller ve sulak alanlara ilişkin 2016 yılında envanter çalışmaları yapılmıştır. Ancak içme, kullanma ve tarımsal sulama için kullanılmayan sulak alanlarda su bütçesi ve batimetri ile ilgili bilgilerde önemli problemler yaşanmaktadır. Özellikle alpin kuşakta yer alan sulak alanlarla ilgili bilgi eksikliği bulunmakta hatta bazı göllerin isimleri dâhi bulunamamaktadır.- Üniversite ve ilgili kurumlarda sulak alanlarla ilişkili olan biyoloji, hidroloji, hidrojeoloji, toprak, su ürünleri, vb. bölümlerinin, sulak alanlarla ilgili çalışmalarda yeterince özelleşmemiş olmaları sulak alan konusunda yetkin teknik personel ihtiyacına cevap vermemektedir. Üniversitelerin kısıtlı araştırma bütçeleri sebebiyle, kendi imkânlarıyla sulak alanlarda uzun vadeli izleme ve araştırma vb. çalışmalar yapamaması ve

33

Page 34: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

kamu kurumları ile üniversitelerin arasında koordinasyon eksikliği, sulak alanların etkin yönetimi ve bilimsel olarak yönetim altyapısından darboğazlara sebep olmaktadır.- Sulak alanlarda gerek flora ve fauna bileşenleri gerekse su miktar ve kalitesinde yaşanan değişikliğe ilişkin düzenli bir izleme yapılmamaktadır. Bu durum sulak alanın iyi ya da kötü hangi yönde bir değişime uğradığını tespit edilememesine neden olmaktadır.- Ramsar Sekretaryası tarafından yeni hazırlanan Ramsar Alanlarında Yönetim Etkinliğinin İzlenmesi(R-METT) aracının ülkemizdeki sulak alanlarda hala uygulamaya geçilmemesi alanların yönetimsel açısından izlenmesi hususunda zafiyet oluşturmaktadır.- Sulak alanlarda Orman ve Su İşleri Bakanlığının farklı birimleri tarafından yapılan çeşitli proje, çalışma ve uygulamalarda eş güdüm sağlanamamaktadır.- Ramsar Sözleşmesinin karar alma birimi olan Taraflar Konferansında ve sözleşmenin uygulanmasına yönelik olarak yapılan uluslararası toplantılara yeteri kadar katılım sağlanamadığı için uluslararası çalışmalarda yeterli seviyede entegrasyon sağlanamamaktadır.

4.2. Yönetsel ve Mevzuat Boyutunda- Korunan alanlara ilişkin mevzuatın sayıca fazla olmasına rağmen yeterli ölçüde düzenleyici nitelikte olmaması, dağınık olması ve alansal çakışmalara sebep olması, - Korunan alanların yönetimine ilişkin görevlerin teşkilat kanunları ile farklı kurumlara verilmesi sebebiyle yönetim amaçlarının örtüşmemesine bağlı olarak yetki ve sorumluluklarda (statü belirleme ve ilan, koruma, izin, planlama, projelerin uygulanması vb.) kurumlar arası çatışmalar yaşanması,- 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve buna dayalı çıkarılan söz konusu yönetmeliğin; yetki karmaşası yaratacak şekilde, uzmanlık alanı ve uygulama deneyimini dikkate almadan hangi alan için olursa olsun (Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki alanları da kapsayacak şekilde) korunan alanların tescili, ilanı ve planlamasıyla ilgili yetkileri tek bakanlıkta (Çevre ve Şehircilik Bakanlığında) toplamış olması, - Örgütsel değişikliğe uyum sağlamak için 2011 yılında tabiat parkı statüsüne kavuşturulmuş alanların esasen orman rekreasyon alanlarından (mesire yerlerinden) dönüştürülmüş (Kuvan, 2012a). olması ve bu hızlı dönüşümün yarattığı sorunların çözümü konusundaki çalışmaların yetersiz olması,- Birden fazla koruma statüsüne sahip olan alan için farklı kurumlar tarafından farklı çalışmaların yapılmasından dolayı emek, zaman, finansman ve iş gücü kaybının ortaya çıkması, dolayısıyla kamu kaynaklarının verimsiz kullanılması,- Alanı yöneten bir kurum tarafından onaylanmış plan, proje veya verilmiş izinlerin, alanda yetkili diğer kurumlar tarafından dikkate alınmaması sonucu ortaya çıkan idari zafiyet (kamusal boşluk),- Koruma, kontrol ve denetimde yetki çakışmasından kaynaklanan otorite boşluğu,- Kamu ve özel sektör faaliyetlerinin farklı kurumlardaki değerlendirme, onay ve izin süreçlerinin yetki karmaşası sebebiyle uzaması,- Korunan alanın birden fazla mevzuatla yönetildiği durumlarda alanın bütün olarak yönetilmesinin güçleşmesi ve sosyal problemlerin ortaya çıkması,

34

Page 35: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

- OSİB’de milli park, tabiat parkı ve tabiat anıtı, ÇŞB’de ise tabiat varlığı adı altında değerlendirilen anıt ağaç ve mağaralar konusunda mükerrer uygulamaların varlığı,- Çakışan korunan alanlarda alanı yöneten kurumların alan girişlerinde ücretlerin belirlenmesi ve toplanmasında yaşadığı anlaşmazlıklar, bunun kullanıcılar üzerinde bıraktığı olumsuz izlenim (Örneğin; Phaselis Antik Kenti Ören Yeri-Beydağları Sahil Milli Parkı, Göreme Tarihi Milli Parkı vb.),- 2872, 2873 sayılı kanunlar ve 383, 644,645 ve 648 sayılı KHK’lar ile korunan alanları belirleme yetkisi olan kurumların bazı alanların yönetimini ilgili diğer kamu kurumlarına bırakmamak veya bu alan hakkında söz sahibi olabilmek için, statü ve standart olarak yetersiz kalmasına rağmen bu alanların korunan alan olarak ilan ediliyor olması ve bu durumun korunan alanların itibarsızlaşmasına yol açması.- Kurumların önceliklerinin değişken olması nedeniyle sürdürülebilir turizm çalışmalarının özellikle de uygulamaların etkin olarak yürütülememesi,- Kurumlar arası yetki ve sorumluluk çatışması,- Kurum politikalarının sürdürülebilir ve net olmayışı,- Korunan alanlarda sürdürülebilir turizmin temel ilkelerinden biri olan yöre halkının ve diğer ilgi gruplarının sürece katılımının sürece yeterince sağlanamaması veya uygulamaya geçilmesi sürecinde ilgi gruplarıyla etkin bir işbirliği sağlanamaması,- Koruma amaçlarına uygun nitelikte alternatif gelir getirici olanakların sağlanamaması veya yetersiz olması,- Kurumların birbirinden habersiz çalışmalarda bulunması.- 2873 sayılı kanun kapsamındaki korunan alanlarda plan yapımını düzenleyen bir yönetmelik ve/veya bir yasal düzenlemenin bulunmaması,- Korunan alan statülerinin çakıştığı alanlarda (2873 sayılı kanun kapsamındaki korunan alanlar ile doğal sit alanı, arkeolojik sit alanı, vb.) kurumlar arasında yönetsel sıkıntılar yaşanması ve düzenleyici mevzuat bulunmaması.- İmar Planların Onay sürecinin uzun olması,- Korunan alanların bir çoğunun tescil edildikten sonra tel çit ihata ile koruma altına alınarak doğal ortam ile korunan alan arasındaki bağlantı koparılarak, doğal ortamdan uzaklaştırılması ve steril bir hale getirilmesi.- İhale edilen korunan alanlarda idarenin etkisinin sadece sözleşmelerde kalması ve müstecirlerin daha fazla para kazanma uğruna, korunan alanlara taşıma kapasitesinin üzerinde ziyaretçi alması. (Bunun önlenmesi için idare tarafından yapılacak ihalelerde mutlaka kapı giriş ve kontrollerinin idare tarafından kontrol edilmesi, korunan alanlardaki yapı ve tesislerin ihalelerinin tek tek yapılması Örn: Kır Gazinosu, Kır Evleri v.b)- 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun Ek-14. Maddesinin (6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 90. Maddesi ile 6831 Sayılı Orman Kanunu’na Ek Madde 14/ 10.09.2014) uygulanmasına dair Yönetmelik çalışmalarının bulunmaması,- Sulak alanlarda farklı kurumlara ait farklı koruma statülerinin bulunması, alanın yönetiminde sorunlara yol açmaktadır. Özellikle doğal sit statüsüne sahip sulak alanlarda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak alanı iyileştirme veya alandan sistemli olarak faydalanmayı sağlayacak kuş gözlem kulesi gibi zararsız faaliyetler için ilgili Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyon izin alınması

35

Page 36: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

gerekmektedir. Yani alanın korunması ve geliştirilmesi için yapılacak her türlü faaliyet alana zarar vermesi muhtemel faaliyetlerle aynı süreçte değerlendirilmektedir. Bu durum alanın yönetiminde karar alma, bütçe hazırlama ve proje uygulama gibi hususlarda sorunlara yol açmaktadır.- Sulak alan yönetim planlarının gerek Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün taşra personeli gerekse ilgili kurumlarda çalışan personel ile yerel halk tarafından iyi şekilde özümsenmemesi ve bu konuda bilincin tam olarak oluşmaması sebebiyle yönetim planlarının hazırlık aşamasında istenilen seviyede katılım sağlanamamaktadır. Benzer şekilde yönetim planının uygulaması aşamasında plan içerisinde sorumlulukları olan kurumların bu faaliyetleri gerçekleştirmede isteksiz davranması sulak alanın ektin yönetimini engellemektedir. Yönetim planlarının izleme mekanizmalarının yetersiz olması ve izleme sürecinde düzenli olarak geri bildirim talep edilmemesi yönetim planlarının gerçekleşme oranını düşürmektedir.- Sulak alan çevresinde kaçak yapılaşma, kaçak avlanma, saz yakımı, saz kesimi vb. aykırı davranışlar için yasal yaptırımlar ağır olmakla birlikte uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. Sulak alanlarda yapılan kabahatlere ilişkin 2872 sayılı Çevre Kanununda yer alan idari yaptırımlarda fiilin verdiği zarara göre bir kategori bulunmaması sorunlara yol açmaktadır. Kaçak saz kesimi gibi düşük etkili bir kabahat ile sulak alana arıtılmamış atık su verilmesi gibi yüksek etkili bir kabahatin aynı oranda cezalandırılması, idari yaptırımlarda adaletsizliğe yol açmakta ve yerel halkın da sulak alanlara yönelik zarar verme eğilimini olumsuz yönde etkilemektedir. Tabiatın ve sulak alanların korunması, ülkemizin üst politikasına entegre edilmemiş olması ve sulak alanların korunması ile ilgili kamuoyunda yeterli bilinç oluşmaması sebebiyle, sulak alanlara zarar verecek faaliyet ve projelerin yapımına izin verilmesi için politik ve kamuoyu baskısı oluşmaktadır. Bu baskı karar vericilerin ve teknik personelin, geleceğe yönelik doğru karar vermesinde sorunlara yol açmaktadır.- Sulak alan yönetim planlarının hazırlanması konusunda önemli adımlar atılsa da henüz güçlü bir kapasite oluşturulamamıştır. Özellikle ilgili kamu kurumlarının taşra teşkilatlarında konuya vakıf teknik personel eksikliği yaşanmaktadır. Özel sektör kuruluşlarında ve ilgili akademik kuruluşlarda, ulusal ve yerel düzeyde sivil toplum kuruluşlarında bilgi ve tecrübe eksikliği bulunmaktadır.- Sulak Alan Yönetim Planlarının Belli İstekliler Arasında İhale Usulu Yolu ile yapılmadığından çoğu zaman sürdürülebilir yönetim planlarının yapılmasına engel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir sulak alan yönetim planlarının, her sulak alan özelinde yapılması gerekirken, açık ihale yolu ile yapılan projeler ile proje bütçeleri asgari düzeye inmekte ve yapılması gereken birçok çalışma yönetim planlarında es geçilmektedir. Dolayısı ile sulak alan yönetim planları, mevzuat düzenlemesi ile konusunda yetkin ekiplere yaptırılmalıdır.- Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği, Sivil Toplum Kuruluşları (STK)'lar dahil tüm tarafların karar süreçlerine etkin katılımını öngörmesine rağmen, Ulusal Sulak Alan Komisyonuna veri ve bilgi sağlayacak teknik alt komisyonlar etkin olarak çalıştırılamadığı için Ulusal Sulak Alan Komisyonunun işlevi olumsuz etkilenmektedir.- Diğer yandan, 04.04.2014 tarih ve 28962 sayılı Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ile koruma statüsü bulunan sulak alanlarda, planların hazırlanması ve

36

Page 37: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

uygulanması yetkisinin koruma statüsünden sorumlu kuruma verilmesi, alanlarda yapılacak planların alanların ekolojik ihtiyaçlarına yönelik değil ilgili kurumun koruma politikasına göre hazırlanmasına sebep olmuştur. Ulusal veya mahalli öneme haiz sulak alan olarak tescili yapılmayan ve başka bir koruma statüsü bulunmayan sulak alanlardaki koruma çalışmalarında bir boşluk oluşmuştur. Bu alanlarda koruma çalışmalarının nasıl ve hangi mevzuat kapsamında yapılacağına dair bir düzenleme gerekmektedir. - Mahalli Öneme Haiz olarak ilan edilen sulak alanlar mevzuatta tanımlanan maksimum su kotu sınırında belirlendiği için alanlarda yeteri kadar koruma yapılmamaktadır. Bilindiği üzere sulak alanlar için beslenme havzaları daha önemlidir. Aynı zamanda mahalli sulak alanlarda koruma bölgelerinin belirlenmeyecek olması ve yönetim planı yapılmaması da bu alanlarla ilgili korumada zayıflık meydana getirmektedir.- Su kullanan sektörlerin talebi ile karşı karşıya olan sulak alanlarda koruma kullanma dengesi, yetki çatışması ve yetersiz planlama sebebi ile sürdürülebilirlik sorunu ortaya çıkmaktadır.

4.3. Mali Boyutta- Sürdürülebilir turizm / ekoturizmden elde edilen gelirlerin yöre halkına ve korunan alanın yönetimi için alana geri dönüşümünü sağlayacak “sürdürülebilir finans mekanizmasının” geliştirilememiş olması, - Finansal desteklerin alan uygulamalarında etkili yönetilememesi,- Mali sürdürülebilirliğe ilişkin yasal ve yönetsel boşlukların olması,- Yerelde mali sürece katılımın sağlanamaması.

4.4. Uzman Personel Boyutunda- Sürdürülebilir turizm konusunda yeterli ve deneyimli personel eksikliği,- Bölge Müdürlüklerinde ekoturizm konusunda deneyimli personelin, uzmanın olmayışı,- Korunan alanlarda sürdürülebilir turizm ve ziyaretçi yönetimi olanaklarının değerlendirilmesi, planlanması, geliştirilmesi ve uygulanması süreçlerinde deneyimli personel eksikliğine bağlı olarak planların uygulanamaması,- Korunan alanlarda sürdürülebilir turizm konusunda eğitim ve kapasite artırımına yönelik eğitim programlarının yeterli olmaması,- Yerel aktörlerin eğitim ve kapasite artırma süreçlerine etkin katılımının sağlanmasında yaşanan güçlükler.- Korunan alanların planlanması konusunda yetişmiş/uzman personel eksikliği,- Plan ve proje hazırlama ve inceleme konusunda Bölge Müdürlüğü personelinin yeterli tecrübeye sahip olmaması, - Korunan alanlarda bulunan ve geçmiş yıllarda sorumlu kurumlar tarafından yaptırılan tesis ve binaların plan ve projeleri ile yetkili şantiye şefinin bulunamaması.- Yerel düzeyde sulak alanlar konusunda yeterli bilgi birikimi ve tecrübeye sahip teknik personel yetersizliği, sulak alanlarda ekolojik ilişkilerin değerlendirilememesine etkili denetim ve izleme çalışmasının yapılamamasına neden olmaktadır. 4.5. Sosyo-Ekonomik Boyutta- Yöre halkı ve ziyaretçilerin korunan alanlar konusundaki bilgi (farkındalık) eksikliği,

37

Page 38: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

- Yöre halkının koruma kararlarından kaynaklı uğradıkları zararı tazmin etmeye yönelik alternatif gelir kaynaklarının geliştirilememesi.

5. GELECEĞE İLİŞKİN STRATEJİ VE POLİTİKALAR

Giriş bölümünde belirtildiği gibi doğa koruma çalışmalarının başarıya ulaşabilmesi için akılcı koruma stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu stratejiler;

korunan alan statüsünün doğru alan için tanımlanması, korumayı daha etkin kılmak için kalitenin arttırılması ve mevcut ve zaman içinde değişen/gelişen tehditlere karşı kapasitenin artırılması

şeklinde ifade edilmektedir (Sovinc 2016). Bu kapsamda korunan alanlarda gerçekleştirilecek planlama çalışmalarının da bu

stratejilere hizmet etmesi beklenmektedir. Bu konuda; Korunan alanlara yönelik son dönemde gündeme getirilen ve korunan alan ilan sürecinde etkili olan korumadan çok kullanıma yönelik amaçların ön plana çıktığı bir bakış açısı mevcuttur. Özellikle mesire yerinden geçen tabiat parkları ile tabiat parkı sayısı artarken ilan edilen tabiat parklarının nitelikleri ile alansal ortalamasında düşüş gözlenmiştir. Bu durumda korumaya hizmet edecek bir ekosistem bütünlüğüne ulaşmak çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bu kapsamda korunan alanların ilan sürecinde kullanıma yönelik talepler yerine bilimsel esaslara dayanan, temel hedefi alanın kaynak değerlerinin ve peyzaj bütünlüğünün korunması olan bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Korunan alan planlama sürecinin ülke mekânsal planlama sürecine entegrasyonunu sağlayacak çalışmalar yapılmalı ve koruma kapasitesinin arttırılması için tüm planlama aşamalarında yeni yöntem ve tekniklerin kullanılması için çalışmalar yapılmalıdır. Yerel şartlar ve uygun niteliklere sahip potansiyel alanlar gözden geçirilerek ulusal korunan alan sisteminin genişletilmesine yönelik çalışmalar yapılması, korunan alanlar mevzuatı ve uygulamada; AB kapsamındaki Natura 2000 alanlarını, deniz koruma alanlarını, peyzaj koruma alanlarını ve biyosfer rezervlerini de içerecek yeni düzenlemeler yapılması, bunları yaparken IUCN korunan alan sistemindeki yönetim amaçlarına uyum dikkate alınmalıdır. Korunan alanların tespit ve yönetiminde evrensel ölçütlere dayalı teknik araçlar geliştirilerek mevzuata kazandırılmalıdır. Korumanın etkinliğinin arttırılması için planlama çalışmalarının tüm aşamalarında koruma niteliğini artırıcı stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla kısa, orta ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda kısa vadede korunan alanlar için kaynak değerleri, biyolojik çeşitlilik ve planlara ilişkin sistemli envanterinin oluşturulması ile başlanarak uzun vadede halkın koruma ile ilgili alışkanlıklarının artırılması (katılım, farkındalık/bilinçlendirme vb.) hedeflenmelidir. Planlamada kullanılacak ulusal veri/yöntem standartlarının geliştirilmesine yönelik bilimsel ve idari çalışmalar takip edilmelidir. Kapsamlı koruma faaliyetlerine rağmen, biyolojik çeşitlilikteki artan gerileme ve kayıplar korunan alanlarda da kaydedilmektedir. Arazi bozulumu, iklim değişikliği, yabancı istilacı türler ve peyzajlardaki değişim iyi yönetilen korunan alanları bile etkilemektedir. Bunlara ek olarak yasal olmayan müdahaleler, kaçak avlanma vb. sorunlar

38

Page 39: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

korunan alanların ciddi şekilde bozulmasına yol açmaktadır (Keenleyside vd. 2012). Bu tehditler karşısında gün geçtikçe daha kırılgan hale gelen korunan alanların direncinin artırılması için idari, hukuki ve teknik kapasitenin arttırılması gerekmektedir. Korunan alanlarla ilgili yasal mevzuat gereği yetkili ve sorumlu kurum ve kuruluşlar ile diğer tüm paydaşların korunan alanlara ilişkin ortak politika geliştirebilmek, koruma-kullanım dengesini daha etkin kılabilmek, koruma kalitesinin geliştirilmesini sağlayabilmek ve böylece kaliteyi yükseltebilmek amacıyla bir araya getirilmesi son derece önemlidir. Bu kapsamda korunan alanlarda planlama sürecinde katılımcı bir yaklaşım benimsenmeli ve tüm paydaşların daha etkin katılımını sağlayacak yasal zemin oluşturulmalıdır. Yetki karmaşasının giderilmesiyle birlikte katılımcı bir anlayış benimsenerek; üniversiteler, sivil toplum örgütleri, ilgili kamu ve özel sektör kuruluşları, yöre halkı ve yerel yönetimler arasında daha etkin bir işbirliği sağlanmalıdır. Korunan alanların tespit, tescil, ilan ve yönetiminde çok başlılığa son verilerek tek bir kurumun yetkili olması sağlanmalıdır. Korunan alanlarla ilgili tek bir kurumun çalışması mümkün görülmüyor ise; korunan alanlarla ilgili yasal mevzuatın sorumlu kıldığı yetkili ve sorumlu kurum ve kuruluşları; korunan alanlara ilişkin ortak politika geliştirebilmek, koruma-kullanım dengesini daha etkin kılabilmek, koruma kalitesinin geliştirilmesini sağlayabilmek ve böylece toplam kaliteyi yükseltebilmek maksadıyla ‘Korunan Alanlar Ortak Platformu’nda bir araya getirmek gerekmektedir. Çakışan korunan alanların girişlerindeki ücretlerin belirlenmesi ve paylaşımı konusundaki sorunların kurumlar arası protokoller ile çözüme kavuşturulması ve böylece kullanıcılar üzerinde oluşan olumsuz izlenimin sona erdirilmesi gerekmektedir. Korunan alanlarda önceliğin “doğa koruma” olduğunun karar alma-mevzuat hazırlama ve uygulama süreçlerinde benimsenmesi, yetki karmaşasının giderilerek ormancılık örgütünün bu konuda daha aktif rol almasının sağlanması gerekmektedir. Korunan alanların yönetiminin tüm ilgi gruplarını kapsayacak şekilde bir yönetişim modeli oluşturularak yapılması alanın daha etkin yönetimini sağlayacaktır. Yönetişim Modeline aşağıdaki gibi bir örnek verilebilir.

Yönetişim Modeli: Korunan Alan Konseyi/Kurulu: Mevcut mevzuatta İl İdaresi Kanunu çerçevesinde bu tarz bir kurul oluşturulabilir. Bu modelde aktörler; sahada yetki ve etki sahipleri olabilir, müzakere ortamı Konsey/kurul modeli ile sağlanabilir. Kilit konumda olan aktörlerin belirlenmesini ve aralarında hakim konumda olanlarının etkin ilişkiler geliştirmeleri mümkün olacaktır. Yetkili kurumların temsilcileri konsey/kurul’da tabii üye, etki yapanlar ve bilim kurumları ise danışma amaçlı görev alabilirler. Üyeler kendi kurumlarının mevzuatlarını, plan, proje ve iş programlarını kurul ile paylaşır, müzakere ortamı sonunda mevzuatlar yönünden yapılması gerekenler ortaya konur. Eşgüdüm içerisinde kaynakların da koordineli kullanımı ile işbirliği ortamı oluşturulur. Çözüm getirilemeyen hususların çözümü için ilgili Bakanlıklardan görüş istenir. Korunan alanlarla ilgili mevzuat hazırlık çalışmalarında, kamuoyunu ve sivil toplum örgütlerini de içeren çalışmalar yapılmalı ve mevzuat içeriğinde tüm ilgi gruplarını tatmin edecek ve birbirine zıt görüşlerin asgari seviyede uzlaşmasını sağlayacak ortamlar hazırlanarak kanun ve yönetmeliklerin yürürlüğe konması gerekmektedir.

39

Page 40: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Korunan alanlarla ilgili diğer kamu kurumları ve üniversiteler ile işbirliği ve koordinasyonu arttırıcı önlemler alınmalıdır. Korunan alan sınırlarında habitat ve insan faaliyetleri açısından revizyon gereken sahalarda ilgi gruplarının itirazına yol açmayacak şeffaflık ve ilgi gruplarına gerekli açıklamalar yapılarak sınır değişikliklerinin yapılması gerekmektedir. Korunan alanların çevresinde yaşayan yerel halkın alan değerleri hakkında bilgilendirilmesi, karar süreçlerine daha aktif olarak katılımlarının sağlanması, yöre halkının ekonomik kaybına olabilecek uygulamalarda telafi edici tedbirlerin muhakkak alınması; bu amaçla alternatif kaynaklara yönlenmesi için teşvikler verilmesi ve/veya farklı imkanlar sağlanması gerekmektedir. Korunan alanların kıymetinin ve korunması gerekliliğinin kamuoyuna daha iyi anlatabilmek için tanıtıcı kampanyalar yapılmalıdır. Her seviyeden öğrencilere yönelik bilinç artışı sağlayacak ödüllü resim, müzik vb. yarışmalar tertiplenmelidir. Özellikle ilköğretim düzeyinde ki öğrencilere, Milli Eğitim Bakanlığı ile koordinasyonlu Çevre ve Doğa Koruma eğitimi verilmelidir. Sulak alanların daha etkin korunması için Milli Eğitim Bakanlığı ile koordinasyonlu ilköğretim öğretmenlerinin sulak alanlarla ilgili bilgilendirilmesi, mümkünse ilköğretim öğretmenlerinin hizmet için eğitimlerinde korunan alanlar ve sulak alanlar üzerine de eğitimler konmalıdır. Sulak alanların daha etkin korunması için Mülki İdare Amirlerinin ve kolluk kuvvetlerinin sulak alanlarla ilgili bilgilendirilmesi, mümkünse aday kaymakam eğitimlerinde korunan alanlar ve sulak alanlar üzerine de eğitimler konmalıdır. Sulak alanlara evsel atık su deşarjı yapan yerleşim yerlerinin atık su altyapıları en kısa zamanda tamamlanmalıdır. Doğal ve/veya insan kaynaklı ekolojik ve hidrolojik olumsuz etkilere maruz kalan kritik göl ve sulak alanların belirlenerek, bu alanlar üzerindeki etkilerin tespit edilmesi ve öncelikle mevcut durumlarının korunarak, daha iyi ekolojik durum için gerekli telafi edici (bertaraf tesisleri, atık su arıtma tesisleri vb. yapıların inşası ve denetimi) tedbirlerin alınması gerekmektedir. Başta kuraklığın yoğun yaşandığı İç Anadolu Bölgesi olmak üzere ülke genelinde tarım deseni, ürün üretim kotaları veya miktarları ile ilgili bir ülke politikası belirlenmeli ve bu politika kapsamında sulama ve doğal hayat arasında bir denge oluşturacak, su kullanım oranları ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Hayvancılık tesislerinin atıklarının bertarafı ile ilgili kamu kurumlarınca ortak çalışmalar yapılarak, atık sorunu yaşanan sulak alanlarda atık bertaraf tesisleri kurulmalıdır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülen Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma (ÇATAK) gibi programlar yaygınlaştırılmalı, desteklenmeli ve bu programlar hakkında farkındalık arttırılmalıdır. Bu sayede öncelikle sulak alanlara olmak üzere ülkemizdeki tüm su kütlelerindeki insan kaynaklı olumsuz etki azaltılmaya çalışılmalıdır. Yönetim planlarının hazırlanması ve uygulanması konusunda özellikle ilgili kamu kurumlarının teknik personeli olmak üzere, tüm ilgili kamu, özel ve akademik kuruluşlarda

40

Page 41: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

ulusal ve yerel düzeyde sivil toplum kuruluşlarında kapasite artırılmalı ve/veya mevcut kapasite etkili bir şekilde değerlendirilmelidir. Sulak alanın koruma statüsüne bakılmaksızın, tüm sulak alanlarda Ramsar Sözleşmesi Sulak Alan Yönetim Planı Rehberi’ne ve yönetmelikte öngörülen hükümlere uygun ilgili birimlerce sulak alan yönetim planlarının veya yönetim planlarına altlık çalışmaların hazırlanması sağlanmalıdır. Kritik durumda olan sulak alanlar tespit edilerek iyileştirme planları yapılmadır. Bazı maddelerinin yürürlüğünün mahkeme kararıyla durdurulması ve darboğazlar ve sorunlar başlığı altında yer alan maddeler de dikkate alınarak, 04.04.2014 tarih ve 28962 sayılı Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ilgili sivil toplum kuruluşları ve akademik çevrelerin görüş ve katkılarını da alarak yeniden düzenlenmelidir. Mevzuat yönünden 2872 sayılı Çevre Kanununda sulak alanlarla ilgili yaptırımların daha detaylı olarak yer alması ve işlenen kabahatin sulak alana etkisine göre cezalarda bir kademe sisteminin kanuna işlenmesi gerekmektedir. Ulusal ve Mahalli sulak alan komisyonlarının etkinliğinin ve yaptırım gücünün arttırılması için mevzuatta yapılabilecek düzenlemelerin araştırılması ve mümkün olanların uygulanmaya konması gerekmektedir. Öncelikle tescilli sulak alanlar olmak üzere, sulak alanlarda flora- fauna bileşenleri ve su miktarı ve kalitesi yönünden izleme programları oluşturulmalı ve düzenli izlemeler yapılmalıdır. Yönetim etkinliğinin izlenmesi maksadıyla R-METT aracının tescil edilen sulak alanlarda periyodik olarak kullanılması gerekmektedir. Başta sulak alanların sürdürülebilir yönetimi için Bakanlık bünyesinde “Ulusal Sulak Alan Enstitüsü” kurulmalıdır. Enstitü yapacağı AR-GE çalışmaları ile sulak alanların korunması ve sürdürülebilir yönetimi ile ilgili bilgi sağlayacak ve kamu kurumları, akademi, STK ve özel sektörün bilimsel ve teknik ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Ayrıca, enstitü bünyesinde yapılacak yüksek lisans ve doktora çalışmaları ile hem kamu kurumlarının hem de özel sektörün sulak alan konusunda ihtiyaç duyacağı alanında uzman yetkin personel yetiştirecektir. Akarsular üzerine yapılacak su tutma yapılarının (baraj, gölet, regülatör, vb.) fizibilite ve projelendirme aşamasında, bu yapılarda depolanacak su ve sediment miktarının mansapta ki sulak alan ekosistemlerine olumlu veya olumsuz etkilerinin göz önünde bulundurulması için ilgili kurumlar ile koordinasyon sağlanmalı ayrıca sulak alanların Su Ürünleri açısından sürdürülebilir yönetiminin sağlanması ve korunması için; “Su Ürünleri Kanun Tasarısı’nın” yasalaşması için çalışma başlatılmalıdır. Korunan alanlara gelen ziyaretçi sayısında her yıl önemli bir artış görülmektedir. Korunan alanlara olan ilginin artışına bağlı olarak gerek bu alanların etkin korunması ve yönetimi gerekse ziyaretçilere yönelik bazı hizmetlerin sunulabilmesi için temel hizmet ve tesisler yapılmalıdır. Proje ve Uygulamaya Yönelik sahaya ait kapasite hesabı, arazi analizi, proje çizim tekniği, malzeme seçimi ve uygulamaya yönelik Teknik İzahname hazırlanmalıdır. Kırsal alanda yapılacak olan rekreasyon planlama çalışmalarında her türlü veriyi doğru ve güncel olarak saklayacak ve gerekli olduğu durumlarda yeni elde edilen verilerle geliştirerek kullanımını sağlamaya elverişli bir veri tabanı sistemi kurulmalıdır.

41

Page 42: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Rekreasyon Planlamasına dönük uygulama adımlarının tanımlandığı bir Kırsal Rekreasyon Planlama Yönetmeliği’nin bir an önce çıkarılmalıdır. Korunan alanlarda ziyaretçi sayılarının düzenli kayıt altında alınmalı ve buna göre alanların gelişme planı yapılırken taşıma kapasiteleri hesaplanmalıdır. Korunan alanlara ilişkin kullanım ve turizm kaldırma potansiyelleri saptanarak sürdürülebilir kullanıma yönelik altlık oluşturulmalıdır. Uzun Devreli Gelişme Planı/Gelişme Planı tamamlanan korunan alanlarda plan karar ve hükümleri doğrultusunda mimari ve peyzaj projeleri hazırlanarak ziyaretçi merkezi, giriş-kontrol ünitesi, kuş gözlem üniteleri, bilgilendirme ve yönlendirme tabelaları ile doğa eğitim merkezleri, yağmur barınakları, manzara seyir terasları vb. destek ünitelerinin yapılması hedeflenmelidir. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri ile sürdürülebilir turizm / ekoturizm planlama yaklaşımı ve uygulama ilkelerinin yer aldığı “Ulusal Ekoturizm Stratejisi ve Eylem Planı”nın oluşturulması hedeflenmelidir. Ekoturizm uygulamalarında «Türkiye Ekoturizm Sertifikasyonu» sisteminin gerçekleştirilmesi maksadıyla uluslararası sertifikasyon kurumlarının akredite ettiği kuruluşlarla sertifikasyon konusunda işbirliği sağlanmalıdır. Sürdürülebilir turizm anlamında yapılan uluslararası çalışmaların dikkate alınarak kurumların politika ve ilgili dokümanlarına mevzuatları kapsamında entegre edilmesi gerekmektedir. Korunan alanlar için sürdürülebilir turizm / ekoturizm uygulamalarının finansal durumu, finansal mekanizması ve finansal sürdürülebilirliğinin ortaya konması ile sürdürülebilir turizm / ekoturizm uygulamalarından elde edilen gelirlerin korunan alanın etkin yönetimi için alana dönüşümünü sağlayacak mekanizmaların öncelikle ele alınıp tanımlanması gerekmektedir. Korunan alanların yönetiminden sorumlu taşra birim temsilcileri için sürdürülebilir turizm / ekoturizm konusunda eğitimlerin organize edilerek bu konuda ki yetişmiş personel eksikliğinin giderilmesi gerekmektedir. Korunan alanlar için sürdürülebilir turizm / ekoturizm değerlerinin ortaya çıkarılmasına yönelik olarak mevcut durumunun tespiti için gerekli envanter çalışmasının bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Özellikle korunan alanlarda sürdürülebilir turizm / ekoturizm ile bağlantılı koruma amaçlarına ve ayrıca ziyaretçilerin etkin olarak yönetimine hizmet edecek stratejileri içeren ziyaretçi yönetim programlarının hazırlanması gerekmektedir. Alternatif turizm türlerinin belirlenerek korunan alanlarda ekoturizm potansiyelinin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması için korunan alanlarımızın kültür/turizm haritalarının CBS ortamında ve sürekli güncellenebilir dinamik bir yapıda oluşturulması, Sürdürülebilir turizm / ekoturizm ile ilgili gönüllü kuruluşlar, üniversiteler, araştırma kuruluşları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği olanaklarının geliştirilmesi araştırılmalıdır. Özellikle korunan alanların tantımına yönelik olarak ilgili web siteleri, yazılı,basılı ve görsel medya araçları kullanılmalı, ulusal ve uluslararası organizasyonlara katılım sağlanmalıdır.

42

Page 43: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Korunan alanların sahip oldukları kaynak değerlerinin korunarak kullanılması, ziyaretçilerin bilgilendirilmesi ve ziyaretçi yönetiminin sağlanması amacıyla korunan alan sınırları dâhilinde ve bitişiğinde yaşayan yöre insanlarından yetiştirilmesi amaçlanan “Alan Kılavuzluğu Uygulamaları” na devam edilmesi faydalı olacaktır. Korunan alanlarda tüm paydaşları içerecek gönüllülük programının teşvik edilmesi gerekmektedir. Yerel, ulusal ve kurumsal bazda ekoturizm bilinçlendirme ve kapasite geliştirme programlarının hazırlanarak uygulanması sağlanmalıdır. Korunan alanlarda doğrudan ve dolaylı paydaşlara, ziyaretçilere, yararlanıcılara yönelik sürdürülebilir turizm, ekoturizm konularında eğilim saptama, davranış ve tutum belirleme, hizmet öngörüsü vb. konuları kapsayacak bilimsel çalışmaların yapılması gerekmektedir. Korunan alanlarda yaşayan yöre insanının koruma ve yönetim faaliyetlerine aktif biçimde katılmasının sağlanması ve sosyo-ekonomik açıdan desteklenmesi sağlanmalıdır. Sürdürülebilir turizm / ekoturizm konusunda gerçekleştirilmesi öngörülen faaliyetlerin etkilerinin izlenmesine yönelik “İzleme ve Değerlendirme Sistemleri”nin kurularak uygulanması gerekmektedir. Yöre halkıyla yapılacak uygulamalarda alternatif gelir kaynaklarının geliştirilmesine yardımcı olacak alternatif finans kaynaklarının (AB fonları, Kalkınma Ajansları vb.) ve korunan alanlarda gelir getirici faaliyetleri desteklemeye yönelik programların geliştirilmesi faydalı olacaktır. Yöre halkının refah düzeyini yükseltecek entegre kırsal kalkınma programlarının uygulanmasının politika setlerine konulması gerekmektedir. Korunan alanların tanıtımını sağlayarak yerel halkın bilinçlendirilmesi, etkinliklerin bütün yıla yayılması, doğal ve kültürel kaynak değerlerinin yerel ekonomik hareketliliği güçlendirmek maksadıyla varlığının ve öneminin ortaya konulması sağlanmalıdır. Bilimsel araştırmalar, çalışmalar yoluyla korunan alanlarda bugüne kadar yapılan tekil-parçalı ve münferit seviyelerde sürdürülen turizm etkinliklerinin daha çok nerelerde yoğunlaştığının ve hangi etkinliklerin yerli ve yabancı turistler tarafından yapıldığının ortaya konulması ve böylece yörenin, bölgenin turizm potansiyelini ortaya koyacak görüşlerin belirlenmesinin sağlanmalıdır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetki ve sorumluluğundaki korunan alanlar için mevcut ve potansiyel ekoturizm değer ve ürünleri ile aktivitelerinin planlı olarak uygulanması temel esas olmalıdır. Bu planlar, ilgili paydaşlar ile birlikte katılımcı bir yaklaşımla hazırlanarak kararlaştırılmalıdır. Kaynakların korunması ve sürdürülebilir yönetimi aktif katılım odaklı hazırlanacak, özellikle uygulama alanlarındaki yöre halkına alternatif ve/veya ek gelir imkânı sunarken doğal ve kültürel değerlerin de yaşatılmasına katkı sunulacaktır.Korunan alanlarla ilgili yapılacak tüm çalışmalarda; Korunan alanlarla ilgili personelin motivasyonunu arttıracak çalışmalar gerçekleştirilmeli, idari kadrolara atamalarda kurum içinden ve/veya dışından korunan alanlarla ilgili geçmişte çalışmış, kurumsal hafızası olan, korunan alanların planlanması ve yönetimi ile yeterli bilgi, birikimi ve tecrübeye sahip personelin atanmasına ilişkin bir düzenleme yapılması, verimliliği ve kurum kapasitesini arttıracaktır.

43

Page 44: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün özellikle taşra teşkilatlarındaki personel eksikliği giderilmesi, mevcut personelin kapasitesinin artırılması ve İl Şube Müdürlüklerinin temsiliyet ve yetki açısından güçlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun Ek-14. Maddesinin (6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 90. Maddesi ile 6831 Sayılı Orman Kanunu’na Ek Madde 14/ 10.09.2014) uygulanmasına dair Yönetmelik çalışmaları hazırlanmalıdır.

6. TEKLİF ŞURA KARARLARI

1-Mevcut korunan alan statülerinin yeniden değerlendirilerek korumada öncelikli ekosistem tiplerinin belirlenmesi ve yeni ilan edilecek korunan alanlarda temsil edilmeyen ekosistemlere öncelik verilmesinin sağlanması,

2-İlköğretimde tabiatın ve korunan alanların korunması ile ilgili eğitim verilmesi hususunda Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yapılmalıdır.

3-Ulusal düzeyde kaynaklara olabilecek tehditleri en aza indirecek kararlar ve politikalar içeren “Ekoturizm Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanmalıdır.

4-Korunan alanlarda yapılacak sürdürülebilir turizm çalışmalarında öncelikle o yörede yaşayan yöre halkının süreçlere aktif katılımı sağlanmalı ve gelir getirici faaliyetler ile sosyo-ekonomik açıdan desteklenmesi sağlanmalıdır.

44

Page 45: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

7. KAYNAKÇA Atmış, E. ve Artar, M., 2013. Türkiye’de Korumadan Kullanmaya Yönelen Doğa

Koruma Politikalarının Değerlendirilmesi. 2023’e Doğru 2. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu Bildiriler Kitabı. 31 Ekim-3 Kasım 2013/Antalya. Orman Mühendisleri Odası Yayını. S: 403-422

Aydın,İ.Z.-Öztürk,A.,- Demirci,U., 2016. Korunan Alanlarda Sürdürülebilir Ekoturizm Yönetimi Ölçüt ve Göstergelerinin Ülkemiz Açısından İrdelenmesi. II.Ulusal Sürdürülebilir Turizm Kongresi Bildiriler Kitabı, ANTALYA, 28 -30 Nisan 2016,

Bozkurt Ö., Ergun T., Sezen S., 1998, Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE Yay., Ankara.

Dudley, N., (Editor) 2008. Guideliness for Applying Protected Area Management Categories. Gland-Switzerland:IUCN, x+86 pp.

Erdoğan, N., 2005. Sürdürülebilirlik Açısından Türkiye’de Ekoturizm Gerçeği. Turizm Ekoloji Magazin Dergisi 6.Sayı

IUCN, 1994. Guidelines for Protected Area Management Categories, CNPPA With the Assistance of WCMC, IUCN, Gland, Switzerland and Cambridge, UK. x + 261 s.

Kırlın, John J., 2001, “Big Questions For A Significant Public Administration”, Public Administration Review, 61, 2:140-144.

Koçoğlu,P., 2008. Ekoturizmin Sürdürülebilir Turizm Politikasındaki Yeri: Dünyadaki Ekoturizm Destinasyonlarının İncelenmesi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürlüğü, Uzmanlık Tezi, S.12,13, Ankara

Kuvan, Y., 2012a. Doğa Koruma ve Korunan Alanlar. İstanbul Üniversitesi Yayın No:5066, Orman Fakültesi Yayın No:499, İstanbul.

Kuvan, Y., 2012b. Korunan alan planlama süreci ve “korunan alanlarda yapılacak planlara dair yönetmelik” ile ilgili eleştirel bir değerlendirme, Orman ve Av, Mart-Nisan, s:19-25.

Kuvan, Y., 2015. Ülkemizde Korunan Orman Alanları, Halkbank’ta Beraber, Eylül-Ekim, Sayı 53, s: 60-61.Tabiat Turizmi Master Planları ve Uygulama Eylem Planları-DKMPGM

Önder D., 2014, Türkiye’nin Korunan Altyapısındaki Hukuki Sistemin Değerlendirilmesi, Uzmanlık Tezi, 10-15

Stoker, Garry, 1998, “Governance As Theory: Five Positions”, International Sociel Science Journal, 50, 1:17-29.

Tekeli, İ., 1996, “Yönetim Kavramı Yanısıra Yönetişim Kavramının Gelişmesinin Nedenleri Üzerine”, Sosyal Demokrat Değişim, 3:45-54.

Türkmen, F.- Dönmez, Y., 2015. Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 5 (2),189-204

Yerli S.V. 2015, Ekoloji - Korunan Alanlar (çağrılı bildiri) 12. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi (14-17 Eylül 2015) Muğla

Yenilmez Arpa., N., 2008. Korunan Alanlar İçin Ekoturizm Eylem Planı. ANKARA

45

Page 46: sura.ormansu.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Korunan Alanların Etkin... · Web viewFoto safari, av turizmi (olta balıkçılığı gibi) Mağaracılık Kış turizmi (teleferik,

Yüksel, M., “Yönetişim Kavramı Üzerine”, Ankara Barosu Dergisi, 58, 3:145-159. http://www.ekoturizmgrubu.org/haberduyuru/TODEGkitap.pdf Orman

Ekosistemlerinde Ekoturizm Çalıştayı ve 10.Yılında TODEG www.ormansu.gov.tr

46