İstanbul’un fİzİkİ ve beŞerİ coĞrafyasi · akarsular 7 v µo marmara h ÀÌ fºÌ ]v Ç ou...

49
İSTANBUL

Upload: others

Post on 16-Mar-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 2: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

FİZİKİ COĞRAFYA

Page 3: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

İSTANBULU’UN COĞRAFYASI

İstanbul’un bir dünya metropolü olarak bu kadar gelişmesindeki en önemli sebep,

şehrin coğrafi konumudur.48.kuzey enlem ile 28.doğu boylamın kesiştiği yerde bulunan

İstanbul, dünyada iki kıta üzerine kurulmuş tek şehirdir. Şehir genel olarak üç bölümden

oluşmaktadır:Avrupa yakasında haliç’i,n güneyinde kalan tarihi yarımada,haliç’in kuzeyindeki

galata yakası ve yeni şehir,Asya yakası.

Şehrin Avrupa yakası ticaret ve iş merkezleri, Asya yakası da daha çok konut alanları ile

kaplıdır. İstanbul, Asya il e Avrupa yı ayırırken Karadeniz ile Marmara denizlerini birleştiren

İstanbul Boğazı’nın iki kıyısında kurulmuştur. Ayrıca haliç adı verilen 7 km uzunluğundaki dar

koyda şehrin Avrupa yakasını ikiye ayırmaktadır. Asya ile Avrupa arasındaki konumu

sebebiyle, şehir tarih boyunca büyük bir jeopolitik öneme sahip olmuş, bu kıtalatra hakim

olmak isteyen devletler öncelikle İstanbul kontrol altına almaya çalışmışlardır. Bugün, Balkan

ve Ortadoğu ülkeleri ile Türkî Cumhuriyet’ leri için İstanbul siyasi ve ticari merkez niteliğini

taşımaktadır. İlk kurulduğu dönemlerde kurucusunun adı sebebiyle Byzantion olarak tanınan,

Roma İmparatoru büyük Konstantin’in imar çalışmalarından sonra“Konstantin’in şehrin

anlamına gelen Konstantinopolis adını alan şehrin Osmanlılar tarafından fethinden sonra da

İstanbul olarak tanımlanan bu kent, Avrupa’nın en büyük ve en kalabalık şehirleri, den biri

haline gelmiştir. İstanbul genel olarak150 km uzunluğunda, 50 km genişliğinde yakla şık

7.500 kilometre karelik bir alana yayılmaktadır.Nüfusu 10 milyon civarında tahmin

edilmektedir.sürekli olarak kırsal kesimden göç eden yeni aileler sebebiyle şehir her yıl hızla

büyümekte ,nüfus her yıl 500.000 kişi civarında artmaktadır.şehirde her yıl 1.000 yeni sokak

oluşmakta ,doğu batı ekseninde yeni yerleşim yerleri ortaya çıkmaktadır.Türkiye de yaşayan

her 5 kişiden biri İstanbul’da oturmaktadır.

Her yıl İstanbul’a gelen 2 milyon civarındaki turist şehrin tarihi ve doğal güzelliklerine

hayran kalmaktadır. İstanbul’da bunan tarihi eserler ve müzeler, tüm Türkiye’deki tarihi

eserlerin yarısına eşittir. Doğu ile batının Asya ile Avrupa’nın, İslamiyet ile Hristıyanlığı

buluşup kaynaştığı İstanbul, farklı kültürlerin ve dinlerin en uyumlu bir şekilde sentez

yarattıkları dünya kentidir. Tarihi eser ve kültürel zenginlikler bakımından İstanbul, sadece

pek çok benzer özellik taşıdığı roma ile karşılaştırılabilir. Hem doğu roma, hem Bizans hemde

Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapan İstanbul ‘da, her yeni gelen devlet, en büyük

dini ve sivil yapılarını inşa etmiş, başkentini en ünlü mimarların en güzel eserleri ile imar

ettirmiştir. Boğaz, Haliç ve Adalar gibi doğal güzellikler açısından ise eşsizdir. Her mevsim

ılıman iklimi canlı hece hayatı, yardımsever ve canı yakın insanları ve mükemmel Türk

mutfağında İstanbul’u yabancılar açısından çekici kılan diğer bazı unsurlardır.

İstanbul’yakından tanımak isteyen bir yabancının bu güzel şehirde en az 10 gün geçirmesi

gerekir.

Page 4: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

GENEL KONUM

Çoğu bakımdan Türkiye’nin en önemli ili olan İstanbul, yer küre üzerindeki yeri

açısından da dünyanın en önemli noktalarından biridir. İstanbul, Marmara Bölgesi’nde 5.220

km’ lik bir alana sahip, kuzeyi Karadeniz’e bakan ve güneyi Marmara denizi ile uluslar arası

alanda “Altın Boynuz(Golden Horn ) diye anılan Haliç ile çevrilidir.

Asya Kıtası’yla Avrupa Kıtası’nı birbirinden ayıran, yeryüzünün önemli su yollarından

biri olan İstanbul Boğazı’nın iki yakasında topraklarının bulunması nedeniyle İstanbul, “iki

kıtada toprakları olan kent“ olarak ün kazanmıştır. İstanbul yaklaşık olarak 41. 8 kuzey

enlemi ile 29.doğu boylamının kesiştiği yerdedir. Bugünkü İstanbul’un büyük bir kesimi

Avrupa yakasında, diğer kesimi ise Asya kıtasındadır. İstanbul karalar ve denizler arasında

önemli bir geçit bölgesindedir. Bir tarafında Anadolu ve Balkan Yarımadası, diğer tarafında

ise Karadeniz ve Ege denizi bulunur. Kuzeyde Karadeniz, doğuda Kocaeli Sıradağları’nın

yüksek tepeleri, güneyde Marmara denizi ve batıda ise Ergene Havzası’nın su ayrım çizgisini

sınırlamaktadır. İl alanı, idari bakımdan doğu ve güneydoğudan Kocaeli’nin Karamürsel,Gebze

merkez ve Kandıra ilçeleriyle, güneyden Bursa’nın Gemlik ve Orhangazi ilçeleriyle, batı ve

kuzeybatıdan Tekirdağ’ın çorlu, Çerkezköy ve Saray ilçelerinin yanı sıra, Kırıkkale’ nin de

Vizne ilçesi topraklarıyla çevrilidir.

İstanbul genel görünüşü ile plato özelliği taşır.Yüksek düzlükler akarsular tarafından

parçalanmıştır.%74.4’ünü platoların kapladığı il topraklarının %91’i tarıma elverişlidir.Asya ve

Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran İstanbul boğazı kuzeyden güneybatıya yönelerek kıyılar

kısmen birbirine yaklaşsa da paralelliğini korur.Her iki kıyı arası uzaklık Sarayburnu-Kızkulesi

arasındaki hatta 29.9 km’ dir . Kıyıların uzunluğu ise; Asya yakasından Ahırkapı Feneri ile

Kavak Burnu arası uzunluğu 32.2km, Rumeli Feneri ile Ahırkapı Feneri arası(Haliç dahil)Rume-

li kıyısı 46 km’ dir. Marmara denizi içinde İstanbul’a bağlı on bir adet ada bulunmaktadır.

Page 5: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

İstanbul, Marmara Havzası’ nın doğu Marmara bölümünde yer alan iki ana peneplen

arasında sıkışmış, boğaz ve akarsu vadileri ile parçalanmış bir plato topluluğundan oluşmuş-

tur. Topraklarının temeli 1.zaman yaşlı kayaçlardan oluşmaktadır. Daha sonrada gelen

jeolojik zamanlarda ortaya çıkan yükselme ve alçal, aşınmalarla keskin sırtlar dik dağlar ve

çok engebeli topografya ortadan kalkmış, yerine düz alanlar, yuvarlak tepeler ve alçak sırtlar

gelmiştir.

Bugünkü İstanbul Boğazı’nın bulunduğu yer biri Karadeniz’e diğeri Marmara Bölgesi

denizine sularını boşaltan iki akarsuyun vadisi durumundaydı. 2. zaman ile 3.zamanda ortaya

çıkan sıkışma ve yükselmeler sırasında, vadilerin batısında bulunan Asya kesimi güneye, vadi

lerin doğusunda bulunan Asya kesimi ise kuzeye çarpılmıştır. Bu olayın sonucunda akarsu

vadilerinin kırılmasıyla bugünkü İstanbul Boğazı ortaya çıkmıştır. Yöredeki çok sayıda dere ve

çayın oluşturduğu vadilerle, yer yer bu vadilerin genişlemesiyle ortaya çıkan küçük tarım

alanları, dikliğini kaybetmiş tepecikler ve sırtlar, İstanbul’un yeryüzü şekillerinin özellini

oluşturmaktadır.

Page 6: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

PLATOLAR

İstanbul, Trakya ve Kocaeli yarı ovaları arasında dağılmış plato topluluğudur. Bu

platolar kuzey ve güneyden denizlerle çevrilidir. Denizlerle çevrili olan platolar genel olarak

batı-kuzeybatı, doğu-güneydoğu yönlerine uzanır. Topraklarının%74. 4’ünü kaplayan ve

boğaz yoluyla iki bölüme ayrılmış olan platolar doğu ve batısında simetrik değildir. Boğazın

batısında olan platolar düz ve hafif dalgalı bir yüzey oluştururken doğusundakiler ise daha az

gelişmiş olup daha dalgalıdır. İldeki en önemli platolar Beyoğlu, İstanbul ve Üsküdar

platolarıdır. İlde Boğaziçi ile haliç arasını dolduran platoya Beyoğlu platosu denilmektedir. Pla

tonun iki yönüde aşındırma sonucu büyük ölçüde taşınmıştır. Bu nedenle plato çukurluklar ve

bu çukurlukların birleşmesinden vadiler oluşmuştur. Galata- Beyoğlu-Şişli, Maslak-Darbent

Büyükdere yönünde giden büyük sırt Beyoğlu platosunun su bölümü çizgisini oluşturmaktadır

Eski İstanbul kurulduğu haliç ile Marmara denizi arasında kalan üçgen biçimli yarım

adaya İstanbul platosu denilmektedir. İstanbul’un en yüksek sur duvarlarını oluşturur

İstanbul platosu Saraburnu’n dan dan başlar ve her iki yöne doğru genişleyerek uzanır.

Beyazıt, Edirnekapı, Sarayburnu, Ayasofya İstanbul Platosunun yüksek kesimlerini

oluşturmaktadır. İstanbul platosu da Beyoğlu platosu gibi her iki yönden de aşınmaya

uğramıştır. Platonun Marmara’ya bakan kıyıları dar ve girintili çıkıntılı olmakla beraber Kum

kapı’dan Yenikapı’ ya doğru gittikçe genişleyip düzleşmiştir.

İstanbul’un Asya yakasını dolduran platolar, boğaziçinden Marmara kıyılarından başlayarak

basamaklar halinde yükselir. Bu basamaklar Büyük ve Küçük Çamlıca Tepelerinde son bulur.

Büyük ve Küçük Çamlıca Tepesi yörenin düz şekillerine göre, konik yapılarıyla dağ dorukları

gibi durur.

İstanbul’un bir diğer önemli platosu ise Üsküdar platosudur. Bu platoda tıpkı Beyoğlu

ve İstanbul Platoları gibi aşınma oluklarıyla birkaç bölüme ayrılmıştır. Üsküdar dan dan

Ömerli ve Şile yönüne gidildiğinde, plato kısa mesafede su bölümü çizgisine ulaşır ve

yükseltisini kaybederek Karadeniz’e uzanır.

Page 7: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

AKARSULAR

İstanbul Marmara Havzası üzerinde yer almaktadır.Marmara Havzası çok sayıda

küçük su havzasının birleşmesiyle oluşmuş,2.357 hektar alanı ile Türkiye’nin orta

büyüklükteki havzalarından biri olmuştur.İstanbul toprakları havzanın yaklaşık%24’ünü

kaplamaktadır.kuzeyden Karadeniz iklimi nin etkisinde olduğundan havza su kaynakları

bakımından oldukça iyi durumdadır.ortalama yıllık su hacmi 5.800.000.000

m3’tür.ilde,akarsuların birçoğu kendi başına birbirlerini oluşturduklarından doğrudan göllere

yada denizlere açılan havzalara sahiptirler.akış uzunlukları kısa ve su rejimleri düzensizdir.bir

kısmı yaz aylarında kurumakta baharda şiddetli yağışlardan dolayı taşkın çıkarmakta dır.

Bölgede en önemli akarsular şunlardır; Istıranca Deresi, Sazlı Dere, Nakkaş

Deresi,Karasu,Sarısu, Çakıl Deresi,Alibeyköy Deresi,Kağıthane Deresi,Riva Deresi,Hiciz Deresi

,Göksu Deresi,Sellimandre Deresi ve Yalak Deresidir.

ISTIRANCA DERESİ:

İstanbul’un kuzeyinde yer alan en önemli akarsu, sularını Terkos Gölüne akıtan

Istıranca Deresidir.287 km2’lik bir su toplama alanı olan dere Istıranca Dağları’nın, batıya

bakan eteklerinden iki kol halinde başlar. İlk kolu Bin kılıç Bucağı’nın kuzeyden doğusundan

kaynağını alır; Şeytan Dere adı altında,doğuya doğru genişçe bir yay çizer,soldan sağa küçük

dereciklerle birleşerek Karaman Dere’ye ulaşır.Isıranca Deresi’nin ,Karaman Dere

İstasyonu’nda ölçülen ortalama debisi 2.466m3/sn ‘dir. Yıllık ort. su hacmi 105 milyon metre

küp oranındadır.

SAZLI DERE:

40km uzunluğunda olan sazlı dere İstanbul’un Küçük Çekmece Gölü’ne dökülen en

önemli akarsuyudur. Küçük Çekmece Gölü’nün yakınlarında tabanını genişleterek göle

dökülür.84 km’lik yağış alanına sahip alan Sazlı Dere’nin Bosna istasyonu ‘ndaki ortalama

debisi 0,928m3 /sn olup, yıllık ortalama su hacmi ise 35 milyon m3 oranındadır.

NAKKAŞ DERESİ:

Küçük Çekmece Gölüne döküle ikinci önemli akarsudur.Gölü’nün kuzeyinde kalan ve

küçük havzaların sularını toplayan Nakkaş Deresi yaklaşık 43 km2 yağış alanına sahiptir. Yıllık

ort. su hacmi 14 milyon m3’tür.

KARASU DERESİ:

Büyük çekmece gölüne dökülen en önemli akarsudur.Yaklaşık olarak 70 km

uzunluğundadır ve ilk kaynağını Çatalca ‘nın İhsaniye yöresinden almaktadır.Kalfaköy,

Akçaören , Kadıköy,ile Çatalca ilçe merkezi arasında kalan toprakların sularını toplayarak

güneydoğu yönünden akar.Ortalama debisi 1.452 km3/sn olup yıllık su hacmi ise 86 milyon

m3’tür.

Page 8: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

ÇAKIL DERESİ:

Ova Yenice’nin batısında kalan bölgelerin sularını alan Çakıl Deresi, önce batıdan kuzeye

sonra kuzeyde güneye doğru geniş yaylalar çizer ve Büyük Çekmece Gölü’ne dökülür.

Ortalama su debisi 0.485 m3/sn olup, yıllık ortala su hacmi 16 milyon m3 ‘tür.

ALİBEYKÖY DERESİ:

Alibeyköy Deresi önce doğuya sonra batıya yönelerek Haliç’e dökülür.50 km

uzunluğundaki dere üzerinde, Kâğıthane yöresinde, Alibeyköy Barajı kurulmuştur.

İstanbul’un içme suyunun bir bölümünü kaplayan baraj, il için son derece önemli bir haldedir.

Dere küçüktür ve yağışa bağlı olarak yıllık su hacminde büyük değişiklikler göstermektedir.

KÂĞITHANE DERESİ:

Belgrat ormanın bir bölümünün suyunu toplayan Kâğıthane deresi, Kemerburgaz’dan

geçerek Haliç’e dökülür. Havzanın büyük olmaması nedeniyle yaz aylarında suyu azalır.

RİVA DERESİ:

İstanbul’un en büyük akarsuyudur. İstanbul’un içme suyunu veren ve birçok kollara

ayrılmış olan akarsu Ömerli barajına dökülür. Ortalama debisi,5.491m3/sn, yıllık su hacmi ise

344 milyon m3’tür.

HİCİZ DERESİ:

İstanbul’un Anadolu yakasında, Şile ilçe alanının bir kesiminin sularını Karadeniz’e

boşaltır. Suyu bol ve akışı daha düzenlidir. Ortalama debisi 4.690 m3/sn, yıllık ortalama su

hacmi ise 169 milyon m3’tür.

GÖKSU DERESİ:

Ağva da bulunan ve sularını Karadeniz ‘e boşaltan Göksu Deresi, kaynağını Kocaeli’nde

Herreke’nin kuzeyindeki dağlık bölgelerden alır. Kuzeye doğru akıp Tepe panayır’ı geçerek

İstanbul il alanına girer.Göksu Bucağını geçtikten sonra Ağva’nın batısında denize dökülür.

Yaklaşık olarak 70 km uzunluğunda olan Göksu Deresi’nin 25 km’si il alanında kalmaktadır

SELLİMANDRE DERESİ:

Yalova ile gemlik arasında bulunan ve Samanlı Dağları’nın Marmara Denizi’ne bakan

yamaçlarından kaynağını alan Sellimandre deresi güney yönüne doğru akar. Derenin

ortalama debisi 943 m3/sn yıllık ortalama su hacmi ise 120 milyon m3’tür.

YALLAK DERESİ:

Gemliğin güneyindeki dağlık alanlardan kaynağını alan Yallak Deresi güneye doğru akarken

Sellimandre Deresine doğru paralel akar ve Yalova da Marmara denizi ‘ne dökülür. Derenin

Page 9: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

DENİZLER

İSTANBUL kuzeyden Karadeniz güneyden ise Marmara denizi ile çevrilidir.bu iki denizi

birbirine bağlayan İstanbul boğazı il topraklarını ortadan ikiye böler.karadeniz, Marmara

denizi İstanbul boğazı ve haliç alanı içinde çokj uzun bir kıyı şeridi oluşturmaktadır.kıyılar

özellikle boğazın iki yanı ile Marmara boyunca iklimin elverişliliği ve topografik uyguluğu gibi

nedenlşerden dolayı bu bölgelerde yerleşim youn olmuştur.

Avrupa yakasında ,Karadeniz kıyıları ince bir şerit halinde uzanır,ve dik halde

bulunur.istanbul boğazınıbn oluşumu sırasında bu yakanın ngüneye çarpılması nedeniyle su

bölüm çizgisi iyice Karadeniz e yaklaşınca yörede doğrudan denize dökülen önemli akarsular

oluşmamıştır.ayrıca bu kesimde hareketli kumullar oluşmuştur.

Karadenniz in oluşturduğu kıyılar yağışlı bir iklime sahip olduğu için kıyının hemen sonrasında

oramn örtüsü başlamaktadır.

İlin Marmara denizinde olan kıyıları ise hem Avrupa hemde asya yakasından fazla engebeli

değildir.bu kıyılar sekeci ile Yeşilköy arasında , geniş bir yerleşme alanının kıyısı durumuna

dönüşmüştür.istanbul çevresindeki deniz sularının ortalama sıcaklığı 14,9 derece,en düşük

sıcaklıkğı 0,1 derece,en yüksek sıcaklığı ise 31,8 derecedir.

Page 10: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

GÖLLER

İstanbul da su varlığının zengin olmasına karşın baraj gölleri dışında en önemli olan

gölleri Terkos, Büyük Çekmece,ve Küçük Çekmece Gölleridir.

TERKOS GÖLÜ:

İstanbul’un 50 km kadar kuzeybatısında, Karaburun kıyılarının hemen gerisindeki Terkos

Gölü, eosen kalker ve marnları ile bunları ter ter örten neojen kum ve çakıllarından oluşuk

100-150 m yüksekliğinde, tepelik bir alanın kıyısında ter almıştır. İstanbul’un su gereksinimini

büyük ölçüde sağlayan Terkos Gölü, su toplama havzasının çok geniş olmasıyla beraber göle

taşınan dere sayısında fazladır. Bunların en önemlisi Istıranca Deresi ’dir. Yüz ölçümü 25 m2

olan göl deniz sularını dere ağzındaki koylara doldurulması sonucu oluştuğundan oldukça

girintili çıkıntılıdır.

BÜYÜK ÇEKMECE GÖLÜ:

Küçük Çekmece Gölü’nün 12 km uzaklıktaki Büyük Çekmece Gölü bu gölle aynı oluşum

özellikleri gösteren bir lagün gölüdür.Bu iki gölü birbirinden ayıran en önemli özellik ;Büyük

Çekmece Gölü’nün kıyı kordonunun Küçük Çekmece Gölü’nün hemen ağzında olmasına

karşılık,Büyük Çekmece de ise koyun hemen hemen ortasında yer almasıdır.Büyük Çekmece

Gölü’nün denizle olan bağlantısı tam olarak kesilmediği için göl suları yarı tuzlu

durumdadır.Derinlik olarak 50 km’ yi geçmeyen Büyük Çekmece Gölü’ nün en derin yeri 3,5

km’dir.ancak koya geçildiğinde derinlik artmakta ve kordonun biraz ilerisinde 8-10km iken

koy ağzında 35 m’yi bulmaktadır.

KÜÇÜK ÇEKMECE GÖLÜ:

İstanbul’un 15 km batısında yer alan bu göl , deniz aşındırmasıyla önce koy,sonrada lagün

gölü haline gelmiş eski bir vadi ağzıdır.14 klm2’lik bir alan kaplayan Küçük Çekmece Gölü’nün

ağız kemsi kıyı kordonu ile kapalı olmasına kaşın gölün denizle olan ilişkisi kesilmemiştir.Gölü

besleyen dere sayısının az olması nedeniyle Küçük Çekmece Gölü’nün suları yarı tuzlu bir

niteliktedir. Çevresinde eosen gre ve kalkerli ile üst miosen kum marn ve kalkerleri bulunan

küçük çekmece gölü,doğusunda Nakkaş Deresi batısında Eşkinoz Deresi ile bular arsındaki

Sazlı dere vadilerinin ağız kesimlerinin doldurulmasıyla oluşmuştur.

BARAJ GÖLLERİ:

İstanbul’da bulunan göllerin çoğu lagün tipinde olup denizle ilişkisini kesmemiştir.Bunların

dışında Ömerli ve Alibeyköy Baraj Gölleri’de bulunmaktadır.

Ömerli Baraj Gölü:

Riva deresi üzerinde bulunan ve toprak dolgu biçiminde bulunan baraj gölüdür.Yüksekliği

54 m olan baraj gölünün alanı 23,1 km2’dir.Ömerli Baraj Gölü aynı zamanda İstanbul’un su

gereksiniminin bir bölümünü karşılamaktadır.

Page 11: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

DAĞLAR

İstanbul içinde var olan akarsular, platoları, İstanbul Boğazı, Marmara denizi ve

Karadeniz yörelerinde deri şekilde yardıklarından dolayı ilde dağlık alanlar fazlaca yer

kaplamaz. Var olan dağların büyük bir kısmıda kütleleşmiştir. Trakya’da Karadeniz

kesiminden sokulan Yıldız(Istıranca) Dağları’nın uzantılarıyla Anadolu yakasında, Kocaeli

Sıradağları’nın batı uzantıları, çeşitli vadilerin su bölümü çizgilerini oluşturan sırtlar biçiminde

devam eder. Bu sırtlar, Trakya yakasının kuzeyinde, Anadolu yakasının ise güneyinde tek tek

dağlar oluşturur.

İstanbul’un Avrupa yakasında, Istıranca(Yıldız)Dağları’nı belirten sönükleşmiş

uzantıları dışında belirgin dağ yoktur. Boğaziçi ile Haliç vadilerinin,2.ve 3. Zamanlarda

kırılmaya ve aşınmaya uğraması ile Boğazı’ n her iki yakasıyla, Haliç çevresinde yer yer

yükselmeler olmuştur. Karadeniz’ den Marmara’ ya dek uzanan bu yükseltilerin erozyonla

kazılmış ayakları arasında sırtlar ve küçük tepeler oluşmuştur.

İstanbul için “yedi tepeli kent“denilmesinin de sebebi bu tepeler üzerinde ve

eteklerinde, yörenin özelliklerini belirleyen tarihi ya da çağdaş yapıları bulunmasıdır.

Marmara ile Haliç girişi arasında uzana İstanbul Yarımadası’nın en uç noktasını Sarayburnu

Tepesidir. Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Yerebatan Sarayı ve Gülhane Parkı

bu sırtın üzerindedir. İkinci tepe ise Nuruosmaniye Tepesi’dir. Bu tepeden başlayarak

Eminönü ve Galata Köprüsü’ne doğru üzerinde Valide Sultan Camii’nin, Mısır Çarşısı’nın,

Büyük Pazar’ın, Sirkeci Garı’nın ve büyük ticaret hanlarının bulunduğu bir vadi uzanmaktadır.

Sarayburnu ile Nuruosmaniye tepeleri arasında bugün üzerinde İstanbul Üniversitesi’nin

Kurulu olduğu Beyazıt Tepesi yükselmektedir. Beyazıt Tepesi’nin batısındaki Unkapanı

Vadisi’nden sonra Fatih Tepesi yükselir. Aksaray Vadisi’nin batısında da piramit biçiminde

yükselen Davutpaşa Tepesi bulunmaktadır.

İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında ise dağlarla tepeler denize daha yakın ve daha

dik konumdadır. Adaların tam karşısında, kıyıların arkasında yükselen 537 metrelik Aydos

Dağı, aynı zamanda da İstanbul’un Yalova bölgesi dışındaki en yüksek yeridir.438 metre

yükseltili Kayış Dağı, Üsküdar da 261 metre yükseltili Büyük çamlıca, daha az yükseltili Küçük

Çamlıca Tepeleri, Anadolu Kavağı’ndaki 201 metre yükseltili Yuşa Tepesi, Sultan ve Vaniköy

Tepeleri İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan belli başlı yükseltileridir.

Page 12: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

VADĠLER VE OVALAR

İstanbul ilinde ovalık alanlar çok fazla yer tutmamasına karşın fakat vadi oluşumları son

derece önemlidir.Topraklarının %74’ü vadiler ile parçalanmış platolar halindedir. Kentsel alan

dışında kalan vadiler göllere ve denizlere yaklaştığında tabanlarını genişletir ve ortaya

elverişli tarım alanları oluşturur. Boğaz’ın her iki yakasında içlere doğru sokulan vadilerle

doğuda Gebze’ye, batıda Silivri’ye kadar uzanan Marmara kıyılarına ulaşan vadiler İstanbul

‘un üzerine de bulunduğu doğal yapıyı oluşturmaktadır.Bu vadileri en büyüğü ise İstanbul

Boğazı’dır.İstanbul Boğazı eski bir akarsu iken 2. ve 3. Zaman yükselmeleri sırasında,Avrupa

yakası güneye Asya yakası ise kuzeye çarpması sonucunda kırılmış ve 4.zaman da sular

altında kalmıştır.

İstanbul Boğaz’ının çevresıinde çok sayıda küçük vadiler bulunmaktadır. Bu vadilerin bir

bölümü kent alanı içinde kalmıştır ve bahçe durumuna gelmiştir.(meyve ve sebze)akarsu

vadisi olma özelliğiyle İstanbul boğazı ilginç bir yapı ortaya koymaktadır.Karadeniz’e açılana

dek Boğaz’a Avrupa yakasında Ortaköy Deresi, Kuruçeşme,Arnavutköy

Deresi,Bebek,Baltalimanı Deresi,İstinye,Büyükdere,Sarıyer ve Rumelikavağı vadileri;Asya

yakasında ise Kuzguncuk,Beylerbeyi,Çengelköy,Göksu Küçüksü,Beykoz ve Keçilik vadileri

açılır.Boğaz’ın başlangıç noktası Haliç sularıyla boğaz sularının bir kavşak noktasıdır.Haliç’te

tıpkı İstanbul Boğazı gibi eski bir akarsu vadisidir.Haliç’te İstanbul Boğazı’nda olduğu gibi

jeolojik zamanlarda aşınan ve kırılan bu vadi,daha sonra deniz sularının yükselmesiyle sular

altında kalmıştır.Haliç’e de İstanbul boğazındaki gibi her iki taraftan küçük vadiler

açılmaktadır.

İhsaniye‘nin güneybatısından başlayan Kağıthane Vadisi,Alibeyköy Vadisi’ne paralel

olarak güneydoğu yönünden uzanır.Göktürk’e yaklaşınca tabanını genişletmeye başlayan

vadi,katılan ikinci bir akarsu kolunu açtığı,kuzeyden gelen bir başka vadi ile birleşir.Göktürk

te vadi tabanın iyice daraldığı Kemerburgaz arasında kalan vadi düzlükleri meyve sebze tarımı

açısından önemlidir.

Büyükdere vadisi Çayırbaşı civarında genişçe bir alüvyal düzlük oluşturur.Trakya

yakasında,Bilezikli Çiftliği Özel Ormanı’nı ortadan kat ederek kısa bir mesafe arasından

Çayırbaşın da boğaza açılır.Vadinin oluşturduğu alüvyal düzlükler de İl Özel idaresi ‘ne bağlı

Büyükdere fidanlığı kurulmuştur.

Beykoz vadisi boğaz’a Anadolu tarafından ulaşır ve yukarı kesimlerinde sınırlı oranda

tarım toprağı içerir.Aynı şekilde Göksu-Küçüksü Vadileri de fazla genişleyemediklerinden

büyük tarım toprakları oluşturmaz.

Binkılıç Bucağı yöresinbden başlayan Istıranca Deresi Vadisi, İstanbul’un önemli vadi

oluklarındandır.Karamandere’ye kadar tabanını genişletmeyen vadi,bir süre sonra doğuya

doğru uzanarak genişlemeye başlar.Istıranca Deresi Vadisi, önemli ölçüde aşınmaya uğramış

olduğundan hem ana vadide hamde yan vadiler de fazla derin değildir.Istıranca Ana Vadisi ile

bu vadiye açılan yan vadilerin oluşturduğu havzanın güneyinde kalan platolarda görünüm

Page 13: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

daha farklıdır.genelde kuzey ve güney doğrultusunda uzanan vadiler ,dar ve yuvarlak sırtlarla

birbirinden ayrılmaktadır.

Çatalca Akören ‘den başlayan Karasu Vadisi,başlangıçtan kısa bir süre sonra tabanını

genişletmeye başlar.Batıdan güneye geçişinde kendine geniş bir yay çizerek Büyük Çekmece

Gölü’ne açılır.Karasu Vadisi dışın da Büyük Çekme’ceye açılan iki küçük vadi daha bulunmak

tadır. Bunlar Sarısu ve Çakıl Dereleri Vadileri’dir.

Sarısu Vadisi kestanelik yöresinden başlar ve tabanını fazla genişletmeden güneye doğru

uzanır.Çakıl Deresi vadisi ise Ovayenice’nin doğusundan başlar ve geniş olan tabanında

küçük tarım alanları bulunur.

Sazlı Dere Vadisi ve Nakkaş Deresi Vadisi ‘nin yamaçları genellikle dik olmakla birlikte

basamaklar şeklinde tabakalaşmış bir haldede bulunmaktadırlar.Bu iki vadininde genellikle

tabanlarında tarım alanları bulunmamaktadır .Fakat Sazlı Dere Vadisi’nin yukarı havzalarında

bazı yerler genişleyerek,her iki yanında küçükı tarım alanları oluşturmaktadır.

Bir çöküntü alanı olan Silivri de önemli vadi oluşumlarına rastlanmaza.Çünkü yörede kü

çük derelerin açtığı vadiler,yüzeyden fazla derin değildir ve genelde bir birikme toplama

sahası durumunda olduğundan ,vertisol ve kırmızı Akdeniz topraklarıyla kaplıdır.yarıova

durumunda olan bu bölgenin tümünde tarım yapılmaktadır.

İstanbul’un Anadolu yakası daha çok daha çok Karadeniz’e doğru geşir.Güney kesimi daha

dalgalı olup,Kocaeli yarıovası’na doğru uzanır.bölgede doğudan Marmara denizine açılan

küçük vadileri yarattığı tarım toprakları ile aşınmaya uğramış tepecikler arasındaki çok sayıda

küçük akarsu havzasında iyi nitelikli tarım alanları bulunmaktadır.Fakat bu toraklar

günümüzde kentleşmenin ve sanayileşmenin etkisiyle farklı amaçlarda kullanılmaya

başlanmıştır.Anadolu yakasının kuzey kesimlerinde gelişmiş vadilere sahiptir.Fakat nemli

orman kuşağı altındaki bu yörede vadi tabanlarındaki küçük alüvyal düzlükler dışında önemli

tarım alanları yoktur.bu vadiler daha çok İstanbul’un içme suyunu karşılama durumundadır.

Riva Deresi Vadisi İstanbul’un en önemli vadisidir.Bu vadinin en geniş düzlükler bugün

Ömerli Baraj Gölü altında kalmıştır.Verimli tarım toprakları su altında kalınca aşınarak i,yice

düzleşmiş bulunan sırtlar,potansiyel açıdan tarıma elverişli olmamasına karşın tarla tarımına

açılmıştır.bu kullanım değişikliliği yörede erozyonu arttırmış,baraj gölünün ömrünü kısaltmış

ve içme suyu sağlayan gölün su kalitesini düşürmüştür.Baraj gölünden sonra Riva Deresi

Vadisi yeniden daralmış iki yanında ince şeritler halinde alüvyal düzlükler yaratarak

kuzeybatı yönene doğru uzanmıştır.Sarıpınar ve Bozhane’den geçtikten sonra Riva’dan

Karadeniz’ e açılır.

Hiciz Deresi Vadisi Hasanlı yöresinden başlayarak kuzeybatı yönüne doğru uzanır.Vadi

Şile ‘ye yakın bölgelerde tabanını genişletse de önemli tarım alanları oluşturmaz.

Page 14: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Göksu Vadisi Ağva yöresinden Karadeniz’e doğru açılır ve Kocaeli’nin il sınırları içinden

başlayarak kuzeye doğru uzanır. Göksu Bucağına yaklaşınca tabanını genişletmeye

başlar,doğuya döner ve kuzey yönünde geniş bir yay çizerek Karadeniz’e açılır.Bu geniş yay

vadininen çok genişlediği yerdir.Ağva bölgesinin tarımsal açısından alüvyyal topraklarala kaplı

alanlar bulunmaktadır.

Gemlik körfezi ile Yalova arasında batı ve doğu yönünde uzanan Sellimandre ve Yalak

Vadileri bulunmaktadır.Başlangıçta dar ve dik olmalarına karşın Sellimandre Vadisi gökçe

Dere ,Yallak Deresi Vadisi ise Kurtköy yöresinde tabanlarını genişletir.Kadıköy yöresinde

birleşen vadiler Yalova da Marmara denizine açılır.Bu iki ana vadi dışındaYalova’nın

doğusunda ve batısında Mararaya açılan çok sayıda küçük vadide bulunmaktadır.

Page 15: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

JEOLOJİK YAPI

İstanbul’u oluşturan Marmara Havzası’nın doğu Marmara bölümü, çeşitli yaşta jeolojik

oluşumlar barındırır. Toprakları oluşturan çok sayıdaki küçük havzanın en eski oluşumu

1.Zaman silüriyen sistemine bağlıdır. İstanbul boğazının Anadolu yakasından başlayıp doğuya

doğru uzanan bu kayaçlar daha çok kumtaşı, kuvarsit, arkoz, kalker ve grovaklardan

oluşmuştur.

1.Zaman karbonifer ve permiyen sistemine bağlı seriler, küçük parçalar halinde Boğaz’ın

Avrupa yakasında,dağılmış olarak yer alır.

2.Zaman ‘a ait triyas serileri İzmit körfezi ile şile arasını kaplamakta olup, genellikle alaca

konglomeralar,kumtaşları, şistlerdolomitler ve tabakalanmış sileksli kalkerler şeklinde

bulunur.

3.Zaman eosen serilerin ait katların oluşturduğu arazilerdir.İstanbul’un kuzeybatısında yaygın

olarak bulunur.kuzey batıdan sokulan Istıranca Dağları eosen yaşlı kalkerlerden

oluşmaktadır.3.zaman miyosen arazi,büyük çekmece çevreleri ile çatalca-çorlu arasında ve

Yalova’nın güneyinde yaygın olarak bulunur.Yalova’nın güneyindeki yapı genellikle kum,kil ve

çakıldır.3.zaman pliyosen serisine ait tabakalar Trakya’nın Karadeniz kıyılarında, Çatalca

çevresinde ve Yalova’nın batısında bulunur.Trakya da pliyosen arazide marnlar,Yalova’nın

batısındaki arazide ise kum ve çakıllar egemendir.

İstanbul’u oluşturan havza da bu miyosen ve pliyosen arazilersen başka, ayrılmış neojen

oluşuklarıda bulunmaktadır.Bunlar; breş,kumtaşı,kongomera,kalker ve marnlardan

oluşmaktadır.

4.Zaman kuvaterner arazilere,İstanbul’un Karadeniz kıyıları ile İstanbul-Kocaeli arasında

yoğun olmak üzere,İstanbul Boğazı ve Marmara denizine dökülen akarsu vadilerinde

rastlanır.İstanbul’un Karadeniz kıyısındaki kuvaterner oluşuklar daha çok konglomera,kum ve

killerden oluşmuş,deniz tortullarıdır.Bunların dışında kalan kuvaterner arazi ise,kum,kil ve

çakılın birleşmesinden oluşan alüvyallerdir.

Page 16: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

YERALTI ZENGİNLİKLERİ

İstanbul, yer altı zenginlikleri bakımından çok zengin değildir fakat il topraklarında

özellikle kil yatakları bakımından oldukça zengindir. Eyüp, Sarıyer, Şile ve Beykoz çevresinde

bulunan kilin toplam rezervi yaklaşık 100 milyon tondur. İstanbul da çıkartılıp işlenen

madenlerden biride kuvarsittir. Beykoz ve Çatalca’dan çıkartılan bu maden çeşitli

kuruluşlarca işlenmektedir. ilde yer alan bir başka maden ise cam kumudur. Çatalca

yöresinde bulunur .Dökümcülükte kullanılan döküm kumunun il sınırları içerisindeki jeolojik

rezervi 10 milyon ton olup ,bu rezervler Beykoz da bulunmaktadır.Şile ‘deki kuvars kurumun

ise toplam rezervi 200.000ton , jeolojik rezervi 160.000 tondur.Tüm bu maddeler çeşitli

kuruluşlarca işletilmektedir.ilde üretimi yapılan bir başka maden ise kalkerdir.Kalker ilde yer

alan kalker öğütme tesislerinde değerlendirilir. Arnavutköy de yer alana 8.800.000 ton

toplam rezervli kaloenin 8 milyon tonluk bölümünü killi kaolen,800.000.tonluk bölümünü ise

beyaz kaolen oluşturmaktadır. Kaolen de ildeki çimento fabrikalarında üretilmektedir.

İstanbul da yer alan ve üretilen bir başka önemli madende manganez dir. Eyüp ve çatalca

yakınlarındaki 331.000 ton toplam rezervli bu madende çeşitli kuruluşlarca üretilmektedir.

Eyüp, Şile ve Yalova etrafındaki linyitin il sınırları içerisindeki toplam sayısı 10.750.000 ton

‘dur. onbeş ten çok işletme tarafından linyit üretimi yapılmaktadır. Bu madenlerin dışında

Şile’de yer alan bentonitin toplam sayısı 160.000 ton’dur.

Page 17: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

İSTANBUL’UN TOPRAKLARI

İstanbul alanında iki tür ana madde bulunmaktadır. İlki ana kayadan türemiş

sedimentlerin oluşturduğu ana maddedir. Akarsular, yüzey akışları ve yerçekimi ile taşınan

bu ana madde alüvyal ve kolüvyal toprakları oluşturmuştur. İkinci tür, ana kayanın ayrışması

sonucu yerinde kalmış ana maddedir. Bu ana madde den oluşmuş topraklar, ilde büyük

alanlar kaplamaktadır. Trakya ile doğu Marmara kesimlerinde buluna püskürük ve

metamorfik kayaçlardan ayrışan ana madde çoğunlukla kireçsiz kahverengi orman

topraklarının oluşturmaktadır. Küçük Çekmece-Terkos Gölü arasında ve Yalova da yer alan

yumuşak kireçtaşı ve marnlar üzerinde rendzinal topraklar geniş bir yayılış göstermektedir.

Aynı ana maddenin bulunduğu ve eğimin daha az olduğu Çatalca bölgesinde de ,zayıf

tabakalanma gelişmesi gösteren vertisol toprakları oluşmuştur.

Zonal topraklardan olan kalkersiz kahverengi orman toprakları yukarıdan aşağıya doğru

üç ana katmana sahiptir. Derinlikleri 40-70 cm arasında değişen kalkersiz kahverengi orman

topraklarının doğal bitki örtüsünü orman, funda ve çalılıklar oluşturur. Bu topraklar

üzerindeki orman ağaçları çoğunlukla meşe ve çok az olacakta kestanedir.Genellikle kuru

tarım yapılan bu daha çok tahıl yetirilmektedir.

İstanbul il alanın yaklaşık%14’ü veritsol topraklarla kaplıdır. Bu toraklar genellikle300

metre yüksel ti kuşağının altında ve Trakya kesiminde yaygın olarak bulunmaktadır. Kimyasal

besin dengeleri iyi olup verimli topraklardır fakat fiziksel karakterleri aynı olumluluğu

göstermektedir.

İnterzonal nitelikli bu topraklar genellikle kura mevsimde büzülüp, yağışlı mevsimlerde

genişleyen koyu renkli, killi ve ağır yapılı topraklardır. Büzülme ve şişe, kil yoğunluğuna ardı

ardına gelen belirgin kurak ve yağışlı dönemlere sıcak iklime bağlı olarak değişiklikler

göstermektedir.

İl alanının yaklaşık%9’u rendzinal topraklarla kaplıdır. Marmara denizinin kuzeyinde

Çekmece gölleri ile Terkos Gölü ve Yalova çevresinde bulunan interzonal nitelikli rendzina

topraklar, çoğu kez, kireçsiz kahverengi,kahverengi ve vertisol topraklarla yan

yanadır.Rendzina toprakların doğal bitki örtüsünü mera otları ile meşe ve fundalıklar

oluşturur.fakat ilde bu toprakların önemli bir kesimi tarla kullanımındadır.doğal bitki

örtüsünü yitirmemiş veya yeni tarıma alınmış yerlerde ,rendzina toprakları derinliği 30-35

cm arasında değişmektedir.

İl alanının %4’ünü kaplayan alüvyal topraklar, azanol topraklardandır. Bazı alanlarda

sürekli yaş kalan alüvyal topraklar, yer yer taban suyunun etkisi altına girer. Alüvyal

topraklar daha çok Yalova bölgesinde bulunmaktadır.

İlde alüvyal toprakların yanı sıra az da olsa hidromorfik alüvyal arazi bulunmaktadır. Bu

alanlar devamlı su bulunduran, su sızan ve uzun süre yaş kalan alüvyal arazi niteliğindedir.

Page 18: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Alüvyal arazilerin içinde bir miktar alüvyal sahil bataklığı da bulunmaktadır. Bu araziler, yüzey

suları ve dalga etkisi ile göllerin ve denizlerin kıyılarında oluşmuştur.

İstanbul’un yaklaşık %4’ünü örten kahverengi orman toprakları, interzonal niteliktedir.

Derinliği 50-90 cm arasında değişen bu toprakların doğal bitki örtüsünü kışın yaprağını döken

ağaçlar ve çalılar oluşturur. Tarla olarak kullanılan bu toprakların bir kesimi tahıl

üretimi,diğer kesimi bağ ve bahçecilik yapılmaktadır.

İlde interzonal özelliği taşıyan kalkersiz kahverengi topraklarda yer almaktadır. Bu

topraklara daha çok Silivri ve Çatalca da rastlanır. Toprakların büyük bir kısmı tarla olarak

kullanılırken bir kısmı da mera örtüsü altındadır. Tarla tarımına ayrılan kesimler de ise

çoğunlukla buğday ve ayçiçeği yetiştirilir.

İstanbul da az rastlanan topraklardan biri olan kırmızı-sarı podzolik topraklardır.(%1’den

azdır)Üst toprakta organik madde ile mineral madde iyice karışmış durumundadır. Alt

toprak,yuvarlak köşeli olup ,oksitlenme nedeniyle kırmızı-sarı bir renk almıştır.bu topraklara

Terkos Gölünün kuzeybatısındaki kıyı şeridi ile Kemerburgaz yöresinde rastlanır.

İstanbul da bu topraklar dışında regosol topraklarla tuzlu-alkali(çorak)topraklar da

bulunmaktadır.

Toprakların %91’i tarıma elverişlidir. Fakat bu değer dünya ortalaması altındadır.

Page 19: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

İKLİM

İstanbul’un iklimi Karadeniz ile Akdeniz arasında bir geçiş iklimidir. Marmara

Bölgesi’nin en çok yağış alan şehirlerinden birisi İstanbul’dur. En düşük sıcaklık 9 Şubat

1926’da -16.1dercedir,en yüksek hava sıcaklığı ise 12 Temmuz 2000 tarihinde 40,5 olarak

ölçülmüştür. Ortalama nem oranı%75’tir.Bütün aylar nemli geçtiği halde, aralık-ocak ayları

80-85 nem miktarı ile en fazla nemli aylar olarak saptanmıştır.

Tam anlamı ile deniz iklimine sahip olan İstanbul sürekli kuzeyde(yıldız),kuzeydoğudan

(poyraz) ve güneybatıdan(lodos)rüzgârları etkisi altında kalmaktadır.

İstanbul’un yazları sıcak ve nemli, kışları soğuk yağışlı ve karlıdır. Nem yüzünden hava sıcak

olduğundan daha sıcak, soğuk olduğundan daha soğuk hissedilir. Kış aylarında hava sıcaklığı 2

derece ile 9 derece arsında ve genelde yağmurlu veya karla karışık yağmur olarak görülür.

Kar yağışları aralık ayından mart ayına kadar devam etmektedir. Ortalama karlı gün sayısı 8-9

gün, ortalama kar kalınlığı ise, 17-45-cm’dir.

İstanbul iklimi

Aylar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Yıl

Ortalama en

yüksek

sıcaklık, °C

8,7 9,1 11,2 16,5 21,4 26,0 28,4 28,5 25,0 19,1 15,3 11,1 18,4

Ortalama

sıcaklık, °C 5,8 5,9 7,6 12,1 16,7 21,0 23,4 23,6 20,2 16,0 11,9 8,2 14,3

Ortalama en

düşük

sıcaklık, °C

2,9 2,8 3,9 7,7 12,0 16,0 18,5 18,7 15,5 12,0 8,5 5,3 10,3

Ortalama

yağış, mm 98,4 80,2 69,9 45,8 36,1 34,0 38,8 47,8 61,4 96,9 110,7 123,9 843,9

Page 20: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Marmara Havzası’nın bir bölümünü oluşturan il alnında, genel olarak Akdeniz tipi bitki

topluluğu egemendir. Orman ve fundalıklar geniş alan kaplamakta,mera ve çayır

karakterlerinde arazilerde de buğdaygil ve baklagillerde,çeşitli yem bitkilerine

rastlanmaktadır.bu tip bitkiler ,Marmara denizinin tüm çevresini ,İstanbul’un her iki yakasını

ve adaları kaplamakta,ayrıca ilin Karadeniz’e komşu olan kesimlerine ince bir şerit halinde

sokulmaktadır.maki örtüsü,İstanbul Boğazı’nın doğusunda deniz kıyısına paralel bir şekilde

dağılım göstermektedir.

Bitki tür ve çeşitliliği bakımından zengin olan İstanbul da meşe,

şimşir,ladin,kayın,kestane,çam, gürgen,akçaağaç ,çınar ve servi gibi 2500 kadar bitki çeşiti

bulunmaktadır.Bu bitkilerin bir kısmı endemiktir.İstanbul da Anadolu yakasında orman altı

örtüsü ve maki elemanları daha çok orman gülü,muşmula,kocayemiş,gıcır,böğürtlen,funda ve

çalı türleri ,yemişen,kızılcık, üvez,katırtırnağı,defne ve fındık gibi türlerden oluşmaktadır.Bu

bölgede bunlardan başka oluşan otsu bitkilerde vardır.Bular;düğün

çiçeği,papatya,üçgül,ısırgan otu,ve yaban çiçeğidir. İstanbul da makiden sonra geniş yayılış

gösteren orman ağacı meşedir. Trakya kesimlerine yaklaştıkça meşeden sonra kayın

görülmeye başlar.Kayınlar Yalıköy-Çilingöz yöresinde yayılım göstermektedir.İstanbul’un

kuzeyinde kayın,meşe,kızılağaç ve dişbudak ağaçları ile karışık olarak kestane ormanları

bulunmaktadır.

Yaklaşık 2500 civarında doğal bitki türüne sahip olan İstanbul, bu özelliği ile İngiltere gibi

Avrupa ülkelerini tek başına geride bırakabilir durumdadır. Bu aynı zamanda Türkiye'de doğal

olarak yetişen on binden fazla bitkinin, yaklaşık 1/4’ünü İstanbul’da barınması demektir ve

bu bitkilerden bazıları endemiktir, yani tüm dünya üzerinde sadece İstanbul’da yaşamaktadır.

Page 21: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

HAYVAN TÜRLERİ

İstanbul yaban hayvanlar bakımından zengindir. Yalova yakınlarındaki dağlık ve ormanlık

alanlarda bozayı görülmektedir.Terkos Gölü’nün kuzeybatı ucundan başlayıp Istıranca Dağları ve

ormanları içinde alageyik yaşamaktadır.Bu hayvanların sayısı bilinçsiz av sebebiyle git gede

azalmaktadır.Bu hayvanlardan başka il sınırları yabani domuz , kurt,tilki ile üveyk,bıldırcın,yaban

ördeği,yaban kaz ve toy gibi kuş türleride bulunmaktadır.İstanbul su bakımından da oldukça

zengindir.Marmara denizi ve Karadeniz de ;

barbunya,çipura,palamut,çinekop,hamsi,uskumru,mercan,kırlangıç,tekir.mezgit,isparos,iskorpit,izmar

it,mersin,kalkan,lüfer,karagöz,zargana gibi balıklarda avlanabilmektedir.Ayrıca göllerde de tatlı su

balılkları bulunmaktadır.

Page 22: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

BEŞERİ

COĞRAFYA

Page 23: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

NÜFUS

İstanbul da yapılan en eski nüfus sayımı 1927 yılında yapılan genel nüfus sayımı

olup,1927 yılı nüfusu 806.863’tür

1945yılında 1.078.399,1960 yılında 1.882.092,1975 yılında 3.904.588, 1990 yılında

7.195.773,1997 sayımında ise 9.198.809 olmuştur.1997 yılı sayımına göre yıllık nüfus artış

hızı %3,5 olmuştur. Nüfusun %35’i Anadolu yakasında,%65’iavrupa yakasında yaşamaktadır.

5.220 km2 alana sahip olan ilimizde km2’ye 1.762 kişi düşerken, Türkiye de km2’ye 81 kişi

düşmektedir.Nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının 22 katı üzerindedir.Nüfusun %7.53’ü

köylerde yaşamaktadır.

1990 yılı nüfus sayımında yapılan tespite göre İstanbul nüfusunun sadece %37’si

İstanbul doğumludur.Üç kuşaktan İstanbullu olanlar ise %25’tir.bu durum İstanbul nüfusu

nun,doğumdan ziyade göç yoluyla arttığını göstermektedir.

Dünyanın önde gelen 16 kent sıralamasında İstanbul 9,1 milyonluk nüfusu ile 16.sırada

yer almaktadır. En fazla nüfuslu kent 27,2 milyonluk nüfusu ile Tokyo’dur.İl kez 1945 yılı

sayımında 1 milyon nüfusa ulaşan İstanbul’un bu gelişim hızıyla 2015 yılında ortaya çıkacak

olan 33 mega kent arasında yer alacağı öngörülmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) hazırlamış olduğu 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre İstanbul'un (İstanbul büyükşehir belediyesi ve bağlı belediyelerin sınırları içindeki nüfus) toplam nüfusu 13.483.052 kişidir.

İstanbul'un 14'ü Anadolu yakasında, 25'i Avrupa yakasında olmak üzere toplam 39 ilçesi vardır. İstanbul'un 39 ilçesi nüfus sayısı bakımından 2011 yılı verilerine göre incelendiğinde en yüksek nüfusa sahip ilçesi Bağcılar (746.650), en az nüfusa sahip ilçesi de Adalar(13.883 ) olmuştur.İstanbul'da yaşayanların % 64,61'i (8.712.689) Avrupa Yakası; % 35,38'i de (4.770.363) Anadolu Yakasında ikamet eder.

Page 24: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Nüfus Piramidi :

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne göre 2011 yılı itibariyle Ġstanbul Ġli nüfusunun yaĢ

gruplarına göre dağılımı;

(2011)

0 - 4 1.084.589 Erkek Kadın

5 - 9 1.033.568

10-14

1.085.691

15-19

1.056.759

20-24

1.117.306

25-29

1.331.316

30-34

1.411.980

35-39

1.190.655

40-44

956.148

45-49

906.704

50-54

690.238

55-59

585.538

60-64

407.682

65-69

275.906

70-74

194.453

75-79

146.506

80-84

93.147

85-89

43.309

90+ 12.745

Page 25: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Tarihsel nüfus

Ġstanbul'un nüfusu tarih boyunca tahmini olarak (1927-2010 sayımlarının, 1927 öncesi

tahmini rakamlarıdır) Ģöyledir:

Ġstanbul’un GeçmiĢteki Nüfus

Sayısı:

Yıl Nüfus Yıllık

artış

oranı(%)

330 40.000 -

400 400.000 3,34

530 550.000 0,25

545 350.000 -2,97

715 300.000 -0,09

950 400.000 0,12

1200 150.000 -0,39

1453 36.000 -0,56

Yıl Nüfus Yıllık

artış

oranı(%)

1914 909.978 -0,27

1927 680.857 -2,21

1935 741.148 1,07

1940 793.949 1,39

1945 860.558 1,62

1950 983.041 2,70

1955 1.268.771 5,24

1960 1.466.535 2,94

Yıl Nüfus Yıllık

artış

oranı(%)

1477 14.803[73]

-3,64

1566 600.000 4,25

1817 500.000 -0,07

1860 715.000 0,84

1885 873.570 0,80

1890 874.000 0,01

1897 1.059.000 2,78

1901 942.900 -2,86

Page 26: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Yıl Nüfus Yıllık

artış

oranı(%)

1965 1.742.978 3,51

1970 2.132.407 4,12

1975 2.547.364 3,62

1980 2.772.708 1,71

1985 5.475.982 14,58

1990 6.629.431 3,90

2000 8.803.468 2,88

2009 12.782.960 4,52

Yıl Nüfus Yıllık

artış

oranı(%)

2010 13.120.596 2,64

2011 13.483.052 2,76

Page 27: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

TÜRKĠYEDE OKUR-YAZARLIK:

Mustafa Kemal Atatürk, 20 Eylül 1928'de Kayseri'de Cumhuriyet Halk Fırkası önünde, halka yeni Türk harflerini öğretirken Osmanlı Devleti'nin yıkılıp yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasının ardından birçok alanda gerçekleştirilen inkılâptan birisi de Harf Devrimi'dir. Osmanlı İmparatorluğu dönemi boyunca Türk diline uyarlanmış Arap harfleri kullanılıyordu. Fakat öğrenilmesinin zorluğu ve Türkçe’nin yapısına uymayan bir biçime sahip olması nedeniyle okuma yazma bilenlerin sayısı oldukça düşük, %9 idi. 1 Kasım 1928 tarihinde Atatürk ve arkadaşlarının çalışmaları sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Latin kökenli Yeni Türk Alfabesi kabul edildi. Halk bir gece de okuma yazma bilmez hâle gelmişti fakat en geç altı ay içinde yeni alfabenin, eskisinin yerini tamamen alması hedefleniyordu. Yeni harflerin kabulü ile Türk ülkesinde %0'dan başlayan okuryazarlık oranı hızla artmış ve hâlâ artmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nde 2005 yılı itibarı ile okuryazarlık oranı %88.3'tür. [1] Ülke genellinde düzenlenen pek çok kampanya, belediye kurslarının açılması, kırsal kesimde kızların okula gönderme çalışmaları sayesinde bu oran her geçen yıl artmaktadır.

Page 28: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

EĞİTİM

Okur-yazar, okul ve öğrenci, öğretmen sayısı en çok bulunan ilimiz İstanbul’dur. 216

anaokulu, 967 ilkokul, 75 özel ilkokul, 360 ortaokul, 72 özel ortaokul, 25 meslekî ve teknik

ortaokul, 123 lise, 73 özel lise, 109 meslekî ve teknik lise, 6 özel meslekî ve teknik lise vardır

(1992). Okuryazar oranı % 90’dır. Okulsuz, yolsuz, elektriksiz ve susuz köyü

bulunmamaktadır. Türkiye’deki üniversitelerden 6’sı İstanbul’dadır. Bunlar; İstanbul

üniversitesi, İstanbul Teknik üniversitesi, Boğaziçi üniversitesi, Marmara üniversitesi, Yıldız

Teknik Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversiteleridir. Bunlara bağlı çok sayıda akademi,

enstitü ve yüksek okullar ile İstanbul okullar şehridir. Birçok askeri okulda İstanbul’da

bulunmaktadır. Bunlar; Kuleli Askerî Lisesi, Deniz Harp Okulu ve Lisesi, Hava Harp Okulu,

Tuzla Piyade Okulu, Levazım ve Maliye Okulu ve diğer bazı askerî okullardır. Ayrıca Gülhane

Askerî Tıp Akademisi de Haydarpaşa’da eğitim vermektedir.

Page 29: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

İSTANBUL’UN EKONOMİK FALİYETLERİ

İSTANBULDA TARIM, HAYVANCILIK, BALIKÇILIK:

Diğer sektörlerdeki canlılık ve büyüme doğal olarak İstanbul da tarım sektörünü geri

planda bırakmıştır. Ancak her ne kadar ekilen arazi nüfusa oranla az da olsa, verimlilik

oldukça yüksektir. İl dahilinde tarım yapılan alanlarda her açıdan modern bir tarım

yapılmaktadır. Yinede tarım sektörü İstanbul’un toplam meyve ve sebze ihtiyacını

karşılamaktan çok uzaktır.

Tarım sektöründe ön plana çıkan alt gruplardan en önemlisi çiçek yetiştirmedir.

Nüfus yoğunluğuna uğuna paralel olarak Türkiye de en çok çiçek tüketen il İstanbul’dur.

Bu ihtiyaç sonucu, Yalova ile Kanlı Kavak-Emirgan arasında modern ve büyük çiçek seraları

vardır. Aynı şekilde, Türkiye de en çok et, süt ve süt ürünleri tüketen il İstanbul’dur. Ancak

İstanbul’un hayvan varlığı, İstanbul halkının ihtiyacını karşılayamamaktadır.

Balıkçılık bakımından ise, İstanbul Türkiye’nin ve Marmara bölgesinin merkezidir.

Marmara da 200’den fazla balık cinsi vardır. Fakat deniz kirliği bazı yerlerde balık cinsini

çok azaltmıştır. İstanbul Boğazı çok önemli bir balık avlama sahasıdır. Karadeniz’den Ege

Denizi’ne ve Ege Denizi’nden Karadeniz’e göç eden göçmen balıklara ile her mevsimde

bulunan yerli balıklar bu sektörü canlı tutmaktadır.

ORMANCILIK:

İstanbul orman varlığı bakımından zengindir. Ormanlık, fundalık ve ağaçlık bölgelerin

miktarI arazinin %60’ını kapsar. Orman içi ve kenarlarında 160 bin metreküp tomruk,

maden ve telgraf direği ile bir milyon ster sayısına yakın yakacak odun elde edilir. İstanbul

yakacak ihtiyacını kendisi karşılamaktadır.

MADENCİLİK:

Yer altı madenleri açısından ise İstanbul zengin sayılmaz. Cam, seramik, tuğla ve

çimento sanayide ham madde olarak kullanılan kil, kaolin, kuvarsit ve kalker üretilir. Ayrıca

mermer, linyit, perlit ve manganez de çıkarılır. Bunlardan linyit daha çok Şile ve Yalova

bölgesinden, kuvars kumu Çatalca ve Şile’den, manganez Çatalca ve Silivri’den, kil ve kaolin

de Şile, Ağaçlı ve Arnavut köy’den elde edilir.

SANAYİ:

İstanbul sanayi bakımından önemli bir şehirdir. Bu durum ülkemizde daha cumhuriyetin

ilk yılarında kendini belli etmiĢim. Ġlk kuruluĢlar doğrudan doğruya kentin içinde (Haliç

kenarı gibi) ya da hemen yanı baĢında (Zeytinburnu-Bakırköy) kurulmuĢtur. Daha

sonra sanayi kuruluĢları kent dıĢına yerleĢmeye baĢladılar. Bugün'de bu kuruluĢlar bir

taraftan kentin batısında Marmara kıyılarından itibaren içeriye doğru geniĢ bir yer alan

Page 30: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

kurulmaktadır.(Sefa köy-Halkalı gibi ) diğer taraftan, kentin doğusundan itibaren, özelikle İz

mit körfezi kuzey kıyıları boyunca gelişmeye başlayan sanayi, önceleri Kartal-Pendik-Tuzla

hattında, daha sonra da giderek, kıyı boyunca tüm körfezin kuzeyine yayılmıştır. İzmit ve

çevresinde oluşan sanayi ise, batıya doğru gelişerek İstanbul sanayi bölgesi ile birleşmiş,

doğuda ise, yalnızca sapanca gölünün kuzey kıyıları dışında kesintiye uğramıştır. Böylece

ülkenin belki dev en yoğun sanayi bölgesi, İzmit körfezi kuzey kıyısı boyunca, bir yandan

İstanbul ile birleşirken, doğudan Köseköy-Uzun tarla yöresinde doğuya doğru giderek

genişlemektedir.

SANAYĠNĠN GELĠġMESĠNĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER

1-Çeşitli ve bol hammadde varlığı

2-Gerekli enerji için ülkemizde zengin taş kömürü ve yakınında demir yatakları bulunması.

Güçlü ve bol su kaynakları

3-Son yıllarda termik santrallerin doğal gaza dönüştürülme çalışmalarına önem verilmektedir.

4-Hidro-elektrik santrallerine gelince; akarsuların Suyun düşüş gücünden elektrik enerjisi

sağlamak için son yıllarda büyük barajlar yapılmış ve bir kısmada yapılmaktadır.

İstanbul’da Türkiye de kurulmuş olan en büyük 100 sanayi kuruluşunun 42’si ve en büyük 500 kuruluşun 205’si de İstanbul da bulunmaktadır. Türkiye’nin en büyük sanayi odası İstanbul’dadır.(İSO)Aynı zamanda Türkiye’nin en eski kuruluşlarından olan 1882 yılında kurulan İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın üye sayısı 100.000’e yakındır.

Page 31: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

ULAŞIM İstanbul’un günümüzdeki kadar yoğun nüfusa sahip olmadığı, İstanbul deyince sur içi bölgesinin anlaşıldığı zamanlarda kent içi ulaşım denizi aşmak gerekmediği müddetçe yaya olarak sağlanmıştı. Bizans ve sonrasında Osmanlı zamanında XVIII. yüzyıla kadar insanlar bir yerden bir yere gitmeleri gerektiğinde sur içi bölgesinde yayan olarak gitmiş, XVI. yüzyılın sonuna kadar ata bile binmemiş, Haliç’in iki yakası, Adalar ve Boğaz’ın iki yakası arasındaki ulaşımda ise kayıklar kullanılmıştı. Daha sonraları ise kayıklarla beraber vapurlar da yolcu taşımaya başlamıştır. Bugün de İstanbul deniz ulaşımının büyük bir kısmı vapurlarla sağlanmaktadır. Vapurlardan daha süratli olan deniz otobüsleri ise 1987’de faaliyete başlamıştır. Arabalar ise şehir ulaşımında çok sonraları kullanılmaya başlanmıştı. XVIII. yüzyıldan itibaren kentin genişleyip yeni yolların açılmasıyla beraber ulaşım ihtiyacı da artmıştı. At ve çeşit çeşit araba kullanımı yaygınlaşmıştı. XIX. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde ise İstanbul ulaşımında hem özel hem de kiralık arabaların sayısı artmıştı. Kara ulaşımında toplu taşımacılığın ilk örneği sayılabilecek atlı tramvay 1860’larda kente girmiş, XX. yüzyılın başlarında ise elektrikli tramvaya geçilmişti. Karaköy ile Beyoğlu’nu birbirine bağlayan ve dünyadaki ilk metrolardan biri olan Tünel 1871’de yapılmıştı. Banliyö trenleri ise XIX. yüzyılın ikinci yarısında kent içi ulaşımında kullanılmaya başlanmıştı. Motorlu kara taşıtları İstanbul’a II. Abdülhamit zamanında (1876-1909) girmiş ve daha sonraki yıllarda ulaşımda büyük oranda çeşitli ebatlardaki otomobiller kullanılmıştır. KARAYOLU: Avrupa’yı Anadolu ve Ortadoğu’ya bağlayan milletlerarası E-5 karayolu

Boğaziçi ve Fatih Köprüsünden geçer. Ġstanbul il sınırları içinde devlet yollarının uzunluğu

650 km, il yollarının uzunluğu 326 km’dir. 73 köy bu yollar üzerindedir. Geri kalan köyler ise

tali yollarla ana yollara bağlıdırlar. Türkiye’de kayıtlı motorlu araçların dörtte biri

Ġstanbul’dadır. Her gün Topkapı ve Harem otogarlarından yaklaĢık 3000 otobüs ile 150.000’e

yakın kiĢi gidip gelmektedir. Dünyanın en büyük otogarı olan Ġstanbul Otogarı 29 Ekim 1993

tarihinde faaliyete geçecektir. BayrampaĢa’nın Esenler Ferhat paĢa mevkiinde 281.000 m2

açık, 198.000 m2 kapalı alanda kurulan Ġstanbul Otogarında her gün ortalama 4000

Ģehirlerarası otobüs ve buna bağlı olarak Ģehirlerarası ulaĢım için 150.000 kiĢi giriĢ çıkıĢ

yapacaktır. Metro bağlantısı da olan otogarda aynı zamanda alıĢveriĢ merkezleri de vardır.

ġehir için trafiğini rahatlatmak için Ġstanbul’un çeĢitli semtleri arasında hızlı tramvay sefere

konmuĢtur. Sirkeci-Cevizli bağ ve Aksaray-Esenler arasında hızlı tramvay her gün binlerce

kiĢiyi taĢımaktadır. Atatürk Havalimanı ile Aksaray arasındaki bağlantıyı sağlayacak kısmının

yapımı devam etmektedir. Ayrıca Taksim-4 Levent arasında çalıĢacak olan metronun tünel

çalıĢmaları devam etmektedir. Bundan baĢka KabataĢ-GümüĢ suyu arasında çalıĢan bir

teleferik bulunmaktadır. KavĢak, meydan ve caddelerdeki üst geçitler, Ġstanbul’un tarihi

güzelliğini gölgelemektedir. Alt geçitler masraflı fakat her bakımdan faydalıdır. Estetiğe de

daha uygundur. Ġstanbul trafiğini rahatlatmak için kat otoparklarının sayısı arttırılmaktadır.

Avrupa’nın en büyük kapalı otoparkı TepebaĢına yapılmıĢtır.

DEMĠRYOLU: Ġstanbul, demiryolu ağının mühim bir kavĢak noktasıdır. Anadolu yakasında

HaydarpaĢa ve Trakya yakasında Sirkeci istasyon ve garları bulunmaktadır. HaydarpaĢa-

Sirkeci arasında feribot bağlantısı varsa da günlük kapasite 50-60 vagon olmaktadır.

Denizaltından geçirilecek tüp geçit ile Avrupa veAsya kıtası birleĢtirilerek demiryolunun

kesintisiz devamı programlanmaktadır. HaydarpaĢa’dan Anadolu’ya Sirkeci’den Trakya’ya

her gün tarifeli seferler yapılmaktadır. Ayrıca Avrupa’nın çeĢitli Ģehirlerine tren seferleri

muhtelif günlerde Sirkeci garından yapılmaktadır. 577 km, uzunluğundaki HaydarpaĢa-

Page 32: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Ankara hattı Türkiye’nin en yoğun demiryolu hattıdır.

Elektrikli banliyö trenleri, Ģehir içi ulaĢımında çok önemli bir yer iĢgal etmekte ve Anadolu

yakasında Adapazarı’na kadar uzanmaktadır. 140 km’lik HaydarpaĢa-Adapazarı ve 30 km’lik

Sirkeci-Halkalı banliyö hatlarında senede 100 milyona yakın yolcu taĢınmaktadır.

Türkiye’nin en büyük tren istasyonu, Söğütlü çeĢme’de “Anadolu Yakası Demiryolu-

Karayolu Yolcu Transfer Kompleksi” dir.

DENĠZYOLU: Her tarafı denizlerle çevrili olan, Ege ve Marmara denizi ile Karadeniz’i

birbirine bağlayan Ġstanbul Boğazının etrafında yer alan Ġstanbul, binlerce senedir dünyanın

sayılı liman Ģehri olmuĢtur. Türkiye’nin ithalatının büyük kısmı, ihracatının ise Ġzmir’den

sonra ikinci limanı Ġstanbul’dur. Deniz yoluyla gelen ve giden yolcuların çoğu ise Ġstanbul

limanından girer ve çıkar. Ġstanbul Boğazı çok iĢlek bir geçit ve suyoludur. ġehir içi

ulaĢımında denizyollarının çok büyük hizmeti vardır. 4.5 milyon ton/sene kapasiteli

HaydarpaĢa limanının ancak üçte bir kapasitesi kullanılmaktadır. Salıpazarı limanı ise 600 bin

ton/sene kapasitelidir. Denizcilik Bankasının 66 yolcu gemisi ve 25 araba vapuru ile senede

150 milyon kiĢi taĢınmaktadır. Ġstinye’de yat limanı bulunmaktadır. Kumkapı-Bakırköy

arasında her gün 30-60 gemi demirlemektedir. Karaköy-Yalova ve Ataköy-Bostancı arasında

belediyeye ait deniz otobüsleri karĢılıklı sefer yapmaktadır.

HAVAYOLU: Türkiye’nin en büyük ve en yoğun havaalanı Atatürk (YeĢilköy) Havaalanıdır.

Atatürk Havaalanı yurtiçi hava ulaĢımında baĢlangıç ve bitim noktası olduğu gibi,

milletlerarası hava ulaĢımında da mühim bir transit merkezidir. YeĢilköy Havalimanı 7,5

milyon yolcu kapasitelidir. Yolcu kapasitesini arttırma çalıĢmaları yapılmaktadır. Türk

Havacılığının tohumu 1911’de YeĢilköy’de atılmıĢtır. Avrupa ile Uzak doğuyu birbirine

bağlayan hava yolu üzerinde çok önemli bir yere sahip olan Ġstanbul Havalimanı, ulaĢım

bakımından Boğaziçi Köprüsünden sonra ikinci sırayı almaktadır.

ĠSTANBUL BOĞAZI: Tarihi ve turistik bakımdan dünyanın en güzel köĢesi olan Boğaziçi,

deniz yolu ulaĢımı bakımından da dünyanın sayılı ve en iĢlek bir boğazıdır. Jeoloji

uzmanlarına göre eskiden bir akarsu vadisi olan Boğaziçi, jeolojik bir hâdise ile sular altında

kalarak, Marmara ile Karadeniz’i birleĢtiren bir suyolu olmuĢtur. Üsküdar önlerinde bulunan

Kızkulesi’nden Anadolu Fenerine kadar orta çizgi (talvek hattı) boyunca uzunluğu 34 km’dir.

Sarayburnu’ndan Rumeli Fenerine kadar uzunluğu 56 km’dir. En dar yer Rumeli Hisarı-

Anadolu Hisarı arası olup 698 m’dir. En geniĢ yeri ağız kısımları olup 3600 m’dir.

Boğazın tabanında, bâzı yerlerde geniĢleyip bazı yerlerde daralan bir çukur vardır. Her yerde

kıyıya paralel olmayan bu oluk, 50 m ve bazı yerlerde 100 m derinliktedir. Dar olan yerler en

derindir. Arnavut köy-Vaniköy arasında derinlik 106 m’dir. Bebek ve Kandilli arası 120

m’dir.

Page 33: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

ĠSTANBULDA TRUZĠM

KÜLTÜR TRUZĠMĠ ÇARġILAR

Sahaflar Çarşısı

Beyazıt Meydanı’nda bulunan Sahaflar ÇarĢısı’nda değiĢik konularda her çeĢit kitap satılmaktadır. Osmanlı Ġmparatorluğu’nun erken dönemlerinde bu çarĢıda, el yazması kitaplar satılmaktaydı. Ġbrahim Müteferrika’nın matbaada basılan kitapları piyasaya sürmesiyle bu anlayıĢ terkedilmiĢtir. Günümüzde bu çarĢının ortasında Ġbrahim Müteferrika’nın bir büstü bulunmaktadır.

Bakırcılar Çarşısı

ġimdiki Ġstanbul Üniversitesi merkez binası bahçesinin doğu ve kuzey duvarları altında bir sıra dükkân halindedir. Burada el yapımı bakır iĢleri, hediyelik eĢya mağazaları bulunmaktadır.

Mısır Çarşısı

Eminönü’nde, Yeni Cami’nin arkasında bulunmaktadır. 1660 yılında Osmanlı Sultanı IV. Mehmet’in annesi Turhan Sultan tarafından yaptırılmıĢtır. Kesme taĢ ve tuğladan inĢa edilen çarĢıda bulunan yüze yakın dükkânda, çeĢitli baharatlar, çiçekler ve evcil hayvanlar satılmaktadır. Yüzölçümü olarak Kapalı ÇarĢıdan daha küçük olmakla birlikte, özellikle yabancı turistlerin uğramadan geçemediği, ilgi odağı mekânlardan birisidir. Tıpkı Kapalı ÇarĢı’da olduğu gibi, Mısır ÇarĢısı’nın da iki ana kapısı Eminönü ile Sultanahmet arasında bağlantı kurmaktadır. Yan kapıları ise Yeni cami, Tahtakale, Mercan, YemiĢ Ġskelesi ve Süpürgeciler’e çıkıĢ vermektedir.

Kapalı Çarşı

ÇarĢı, Mahmut PaĢa YokuĢu ile Beyazıt Camii arasındaki alanda uzanmaktadır. Yapının ilk bölümleri, Fatih Sultan Mehmet döneminde 15. yüzyılda Vezir Mehmet PaĢa tarafından yapılmaya baĢlanmıĢtır. Daha sonraki dönemlerde çıkan yangınlar ve yer sarsıntıları ile tahrip olan çarĢı, yapılan onarım ve eklentilerle yeniden kullanıma çevrilmiĢtir.

ÇarĢının üstü ve etrafı kapalı olduğundan “Kapalı ÇarĢı” olarak anılmaktadır. GeniĢ bir arazi üzerinde kurulu bulunan çarĢıda,

Page 34: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

3.000’e yakın dükkân ve 60 sokak bulunmaktadır.

Osmanlı döneminde her sokak, orada yoğunlaĢan zanaat gurubuna göre (kuyumcular, terlikçiler, aynacılar vb.) isimlendirilmiĢtir.

Günümüzde, çarĢı içinde her meslek gurubuna ait dükkânlar bulunmaktadır.

Feshane Feshane, II. Mahmut tarafından 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın ortadan

kaldırılıp, yerine ikame edilen orduya giysi dikmek amacıyla kurulmuĢtur.

Bugün restorasyon çalıĢmaları sonucu çok amaçlı bir tesis olarak hizmet

vermektedir.

KENT SURLARI: Günümüzde “suriçi” olarak adlandırılan ve tarihi Ġstanbul Yarımadası’nı

oluĢturan kısmın etrafı tamamen surlarla çevriliydi. Ancak, tarih boyunca Ġstanbul’un etrafına yaptırılan çeĢitli surların büyük kısmı günümüze

ulaĢamamıĢtır. Ġlk surlar, kentin kuruluĢ tarihlerinde (M.Ö. 657) yaptırılmıĢtır. Sirkeci yakınlarından baĢlayarak Sarayburnu ve Marmara

kıyılarını takip eden bu surlar, bugün Ayasofya’nın bulunduğu tepelere kadar ilerliyordu. Büyük Constantinus döneminde (306-337), Marmara

kıyısından baĢlayarak Haliç’e kadar uzanan Ģehir, üçüncü kez surlarla çevrilmiĢtir. Constantinus surlarından günümüze ulaĢan tek kalıntı

CerrahpaĢa’da Ese (Ġsa) kapısıdır. II. Theodosius döneminde, 413 yılında yapımı tamamlanan surlar, Constantinus surlarının bitiminden baĢlayarak,

Kara Surları, Haliç Surları ve Marmara Surları Ģeklinde üç ayrı bölümden oluĢmaktadır. Haliç Surları, Ayvansaray’dan baĢlayıp, bütün Haliç boyunca

Sarayburnu’na kadar uzanmaktaydı. YaklaĢık 5,5 km. uzunluğunda tek

duvardan oluĢan surlardan günümüze çok az iz kalmıĢtır.

Marmara Surları ise, Sarayburnu ve Yedikule arasındaki sahil Ģeridi boyunca uzanmaktadıR. Kenti, denizden gelecek saldırılara karĢı korumak

için yapılmıĢ olan surların uzunluğu 8,5 km. olup, çokgen ve dörtgen burçlarla güçlendirilmiĢtir.

Bizans ve Osmanlı dönemleri boyunca depremler, yangınlar ve kuĢatmalar

nedeniyle tahrip olan surlar günümüze değin pek çok onarım görmüĢtür.

Page 35: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

CAMĠLER:

Arap Camii Küçük Ayasofya Camii (Sergios-Bakhos Kilisesi)

Bodrum Camii (Myraleion Kilisesi) Kalenderhane Camii

Fenari Ġsa Camii (Konstantin Lips Manastırı) Vefa Kilise Camii (Hagios Theodoros Kilisesi)

Koca Mustafa PaĢa Camii (Haghios Andreas Kilisesi) Gül Camii

Murat PaĢa Camii Molla AĢki Camii

Hırkai ġerif Camii Zühtü PaĢa Camii

Altunizade Camii

Ortaköy Camii Nusratiye Camii

Beylerbeyi Camii Ayazma Camii

Zeynep Sultan Camii Bali PaĢa Camii

Ġskender PaĢa Camii Rüstem PaĢa Camii

Rum Mehmet PaĢa Camii Ağa Camii

Yıldız (Hamidiye) Camii Kilise (Zeyrek) Camii

Emirgân Camii

Osman Ağa Camii

Bebek Camii TeĢvikiye Camii

Valide Sultan Camii Dolmabahçe Camii (Bezmi Alem Valide Sultan Camii)

Takkeci Ġbrahim Ağa Camii Aziz Mahmut Hüdai Camii

ġebsafa Hatun Camii Ġskele Camii

Molla Çelebi Camii Ġvaz Efendi Camii

Page 36: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Piyale PaĢa Camii Sinan PaĢa Camii Zincirlikuyu Camii Azapkapı (Sokullu) Camii Firuz Ağa Camii Ahmet PaĢa Mescidi (Hagios Ioannes Prodromos Kilisesi) Sultanahmet Camii

MEDRESELER:

Rüstem Paşa Medresesi

Cağaloğlu’ndadır. Medrese mimarisinde özgün bir denemedir. Sinan, bu yapıyı 1550’de Rüstem PaĢa için yapmıĢtır. DıĢ duvarlar sekiz köĢelidir.

Avlu çevresinde 22 oda ve bir dershane-mescit yerleĢtirilmiĢtir.

Koca Sinan Paşa Medresesi

Divanyolu’ndadır. 1594’te yaptırılmıĢtır. Bağımsız medrese yapılarının anıtsal ve güzel örneklerindendir. Günümüzde Ġktisat Fakültesi’dir.

Medresenin yanında sebil ve türbe vardır.

Kuyucu Murat Paşa Medresesi

Vezneciler’dedir. 1606-1610 arasında yapılmıĢtır. Dar bir alana medrese, dershane-mescit, sebil, türbe, sübyan mektebi ve dükkânlar yerleĢtirilmiĢtir. Düzgün kesme taĢtan bir yapıdır. Büyük ölçüde

onarılmıĢ, kubbesi çatıya dönüĢtürülmüĢtür. Abdülhalim (Ankaravi) Medresesi

Belediye Sarayı yanındadır. 1707’de yapılmıĢ, 1958-1960’ta onarılmıĢtır. Dar bir avlu çevresinde, iki katta 13 oda ve bir dershaneden oluĢan küçük bir yapıdır. Avluyu çevreleyen revaklar, manastır ve aynalı tonoz

örtülüdür.

Hasan Paşa Medresesi

Beyazıt’tadır. 1745’te Mimar Çelebi Mustafa yapmıĢtır. Barok üslupta yapıların ilk örneklerindendir. En önemli özelliği iki katlı oluĢudur. Altta

sebil ve dükkânlar vardır.

Page 37: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

MÜZELER

KÜLTÜR VE TRUZĠM BAKANLIĞINA BAĞLI MÜZELER: AYASOFYA MÜZESĠ TOPKAPI SARAYI MÜZESĠ AYA ĠRĠNĠ KĠLĠSESĠ MÜZESĠ KARĠYE MÜZESĠ BÜYÜK SARAY MOZAĠKLERĠ MÜZESĠ FETHĠYE MÜZESĠ ĠSTANBUL ARKEOLOJĠ MÜZELERĠ ANADOLUHĠSARI MÜZESĠ RUMELĠHĠSARI MÜZESĠ GALATA MEVLEVĠHANESĠ MÜZESĠ ADAM MĠCKĠEWĠC MÜZESĠ TÜRK VE ĠSLAM ESERLERĠ MÜZESĠ CĠHANNÜMA KÖġKÜ YILDIZ SARAYI MÜZESĠ ÖZEL MÜZELER: ĠSTANBUL MODERN SANAT MÜZESĠ ĠSTANBUL OYUNCAK MÜZESĠ RAHMĠ M. KOÇ SANAYĠ MÜZESĠ PERA MÜZESĠ SAKIP SABANCI MÜZESĠ GALATASARAY MÜZESĠ , HĠLMĠ NAKĠPOĞLU FOTOĞRAF MAKĠNELERĠ MÜZESĠ KAZIM KARABEKĠR PAġA MÜZESĠ URAL ATAMAN KLASĠK OTOMOBĠL MÜZESĠ BEġĠKTAġ JĠMNASTĠK KULÜBÜ MÜZESĠ JURASSIC LAND MAGIC ICE BUZ MÜZESĠ YKB VEDAT NEDĠM TÖR MÜZESĠ

Page 38: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

İSTANBUL 2012 İSTATİSTİKLERİ:(TURİST SAYISI)

İSTANBUL’A GELEN YABANCI SAYILARI

2008-2012 OCAK-ŞUBAT AYLARI İSTANBUL’A GELEN YABANCI SAYILARI

20122011201020092008

945.

786

809.

861

667.

065

747.

980

789.

222

TÜRKİYE İSTANBUL 2011’e Göre

Değişim Oranı

(Aylık)

Önceki Yıla

Göre Değişim

(Kümülâtif) 2011 2012 2011 2012

OCAK 975.723 981.611 378.380 451.662 19,4 19,4

ŞUBAT 1.079.505 ? 431.481 494.124 14,5 16,8

809.861 945.786

2012 Atatürk

Havalimanı

Sabiha Gökçen

Havalimanı

H.paşa

Limanı

Karaköy

Limanı

Karaköy

Transit

Pendik

Limanı Toplam

Ocak 394.510 55.811 226 885 0 230 451.662

Şubat 424.547 67.936 177 1.054 0 410 494.124

819.057 123.747 403 1.939 0 640 945.786

Page 39: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

MİLLİYETLERİNE GÖRE İSTANBUL’A GELEN YABANCILAR

2012 yılı ilk iki ayında İstanbul’a gelen yabancıların toplamdaki yüzdeleri şöyle:

Almanlar:%9.4, Ruslar:%7.4, İranlılar:%5.0, İngilizler:%4.4, Fransızlar:%4.1, Amerikalılar:%3.7,

İtalyanlar:%3.5, Libyalılar:%3.2, Hollandalılar:%3.0, Ukraynalılar:%2.7, Japonlar:%2.5,

Azerbeycanlılar:%2.4, Güney Koreliler:%2.3, Iraklılar:%2.1, Kazaklar: %2.1, Diğer ülkeler: 42,1

ALMANYA; 88.538

RUSYA FEDERASYONU;

70.191

ĠRAN; 46.881

ĠNGĠLTERE; 41.713 FRANSA; 38.855 ABD; 35.140

ĠTALYA; 33.405

LĠBYA; 30.578

HOLLANDA; 28.469

UKRAYNA; 25.163

JAPONYA; 24.070

AZERBEYCAN; 23.160

GÜNEY KORE; 21.632

IRAK; 20.132KAZAKĠSTAN; 19.393

DĠĞER ÜLKELER; 398.466

Page 40: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

Haliç

Haliç, Ġstanbul'un bir koyudur. Haliç'in kelime anlamı, nehir ağızındaki koy demektir.

Yunan efsanesine göre; Megaralılar, kralları Beyaz'ın annesi Keroessa için Altın Boynuz

ismini vermiĢlerdir. Bizans döneminde kolonileĢme de burada baĢlamıĢtır. Aynı zamanda

Haliç Bizans Ġmparatorluğu'nun denizcilik merkeziydi.Sahil boyunca uzanan duvarlar,Ģehri

bir deniz filosu atağından korumak için inĢa edilmiĢtir. Haliç'in giriĢinde istenmeyen

gemilerin giriĢini engellemek için, Ģehirden karĢıya eski Galata Kulesi'nin kuzeydoğu ucuna

uzanan geniĢ bir zincir vardı. Bu kule Latin haçlılarınca 4.Haçlı seferinde 1204 yılında geniĢ

bir Ģekilde tahrip edildi. Fakat Ceneviz'liler yanına yeni bir kule inĢa ettiler. Bu kule meĢhur

Galata Kulesi 1348 Christea Turris (Tower of Christ:Ġsa'nın Kulesi) diye adlandırıldı.

Haliç Ve Tarihi Yarımada

Page 41: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

TOPKAPI SARAYI

Fatih sultan Mehmet tarafından 1478 yılında yapılan Topkapı sarayı günümüze kadar gelmiş olan sarayların en eskisi ve en genişidir.380 yıl

boyunca Osmanlı Devletinin yönetim merkezi olarak kullanılmıştır. Kuruluş yıllarında 700.000 m2’lik bir alana sahipken günümüzde 80.000m2

uzunluğundadır. Bazı ufak onarımların yapılamasından sonra Topkapı sarayı 9 ekim 1924 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır.

Topkapı Sarayı’nın Boğaz’dan görünüşü

AYASOFYA:

Dünyanın 8 harikasından biri sayılan Ayasofya 1453 yılında İstanbul’un fethedilmesiyle Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye

dönüştürülmüştür.Ayasofya ilk kez Ortodoks kilisesi daha sonra cami,günümüzde ise müze olarak kullanılaktadır.1930-1935 yılları arasında

M.Kemal Atatürk’ün emriyle çalışmalar yapıldıktan sonra 24 kasım 1934 tarihinde müze olarak kullanılmaya başlanmıştı Aynı zamanda

Ayosof’ya dünyanın en hızlı(5yıl) süreyle inşa edilmiş ve dünyanın en uzun süreyle ibadet yeri olmuş yapılarından biridir.

Page 42: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

RUMELĠ HĠSARI

Fatih Sultan Mehmet tarafından Ġstanbul'un fethinden önce boğazın

kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek için Anadolu

yakasındaki Anadolu Hisarı'nın tam karĢısına inĢa ettirilmiĢtir. Burası

boğazın en dar noktasıdır. Sarıyer, Ġstanbul'da bulunan Rumeli Hisarı,

30 dönümlük bir alan kaplamaktadır.

Page 43: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l
Page 44: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

ANADOLU HİSARI

İstanbul'un Anadoluhisarı semtinde, Göksu Deresi'nin İstanbul Boğazı'na döküldüğü yerdedir. Yıldırım Beyazıt

tarafından inĢa edilmiĢtir. Fatih Sultan Mehmet, Rumeli

Hisarı'nı yaptırırken bu kaleye dıĢ surlar eklenmiĢtir Anadolu

Hisarı, iç ve dıĢ kale ile bu kalelerin surlarından oluĢmuĢtur.

Page 45: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l
Page 46: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

KIZ KULESİ

İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer

alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır. Üsküdar’ın temsili haline

gelmiştir. Çok eski geçmişi olan bu kule bir zamanlar boğazdan geçilirken vergi

alma maksadıyla da kullanılmıştır.Bu kız kulesi hakkında pek çok rivayetler

söylenmektedir. Kuleye ulaşım salacak ve orta köyden yapılan sandallarla

sağlanmaktadır.

SULTAN AHMET CAMİSİ

1609-1616 yılları arasında sultan I. Ahmet tarafından İstanbul'daki tarihî

yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırılan cami Aysofya’nın

müzeye dönüştürülmesiyle İstanbul’un ana camisi olmuştur.

Page 47: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

SÜLEYMENİYE CAMİSİ

Süleymaniye Camisi, kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında

İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.Cami klasik Osmanlı

mimarisinin de en önemli örneklerinde biri olmuştur. Süleymaniye Camisi,

medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan

Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.

YILDIZ SARAYI

Yıldız Sarayı, ilk kez Sultan III. Selim'in (1789-1807) annesi Mihrişah Sultan için

yaptırılmış özellikle Osmanlı padişahı II. Abdülhamit döneminde Osmanlı

Devletinin ana sarayı olarak kullanılmıştır. İstanbul’un Beşiktaş semtinde

bulunan sayrın uzunluğu 500.000 m2’dir.Aynı zamanda Yıldız Sarayı ile Çırağan

Caddesi arasında yıldız parkı bulunmaktadır.

YILDIZ SARAYI YILDIZ PARKI

Page 48: İSTANBUL’UN FİZİKİ VE BEŞERİ COĞRAFYASI · AKARSULAR 7 v µo Marmara H ÀÌ fºÌ ]v Ç ou l f XD u , ÀÌ f }l Çf lº ºl µZÀÌ fvfv ] o u ]Ço }oµ uµ UîXïñóZ l

ÇIRAĞAN SARAYI

BeĢiktaĢ ile Çırağan caddeleri üzerinde bulunan tarihi bir saraydır.Odaları

nadide halılarla, mobilyalar altın yaldızlar ve sedef kalem iĢleri ile süslüdür.

Boğaziçi’nin diğer sarayları gibi Çırağan da birçok önemli toplantıya mekân

olmuĢtur. Renkli mermerle süslenmiĢ cepheleri, abidevi kapıları vardı ve arka

sırtlardaki Yıldız Sarayına bir köprü ile bağlanmıĢtır.Yıllar boyunca harabe

içinde olan saray tamir edilerek bir sahil oteline dönüĢtürülmüĢtür.

SULTAN AHMET MEYDANI

Sultan Ahmet Meydanı İstanbul'un en önemli meydanlarından biridir. Bizans

devrinde Hipodrom olarak bilinirdi. “Hipodrom” At binenlerin, atların meydanı

anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde buraya At Meydanı denilirdi.