sosyal bİlİtÜsÜ tÜrk halkbİlİmİ...

157
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİM DALI 1913-1933 YILLARI ARASINDA TÜRKİYE’DE TÜRK HALKBİLİMİ’NE EMEK VERENLERİN HAYATLARI VE YAYINLARI YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Nilgül AYTUZLAR Tez Danışmanı Prof. Dr. Umay GÜNAY Ankara – 2006

Upload: others

Post on 14-Jan-2020

32 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİM DALI

1913-1933 YILLARI ARASINDA TÜRKİYE’DE

TÜRK HALKBİLİMİ’NE EMEK VERENLERİN

HAYATLARI VE YAYINLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Nilgül AYTUZLAR

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Umay GÜNAY

Ankara – 2006

Page 2: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü'ne

Nilgül AYTUZLAR’a ait “1913-1933 YILLARI ARASINDA TÜRKİYE’DE

TÜRK HALKBİLİMİ’NE EMEK VERENLERİN HAYATLARI VE YAYINLARI”

adlı çalışma, jürimiz tarafından Türk Halkbilimi Anabilim Dalında YÜKSEK

LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Umay Günay ………………………………………………………….

(Danışman)

Prof. Dr. M. Öcal Oğuz ………………………………………………………..

(Başkan)

Doç. Dr. Nebi Özdemir …………………………………………………………

(Üye)

Page 3: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

ÖNSÖZ Folklor, bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve

manevi alandaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü

yöntemleriyle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan ve son

aşamada da bir bireşime vardırmayı amaçlayan bir bilimdir.1

Ülkemizde, 20. yüzyılın başlarında ulusal kimliğin kaybolduğu

düşüncesi ortaya çıktıktan sonra ulusal kimlik arayışları folklorla

şekillenmeye başlamıştır. İlk folklor çalışmaları bazen bireysel bazen

kurumsal anlamda ama millî heyecanlar içinde sürdürülmüştür. “Halka

doğru” anlayışı ilk dönemin bir çok aydını tarafından benimsenmiş, kaynak

olarak da Anadolu kabul edilmiştir.

“1913-1933 Yılları Arasında Türkiye’de Türk Halkbilimi’ne Emek

Verenlerin Hayatları ve Yayınları” isimli yüksek lisans tezim, Türk

Halkbilimi çalışmalarına katkı sağlamak düşüncesi ile pek çok yerde

dağınık halde duran parçaları biraraya getirerek geçmişi kurgulamak

amaçlanmıştır.

1913 yılı bizde folklor çalışmalarının başlangıç tarihi olması

sebebiyle bu çalışmanın da başlangıcı kabul edilmiş, ilk yirmi yıl ile

sınırlandırma yapılmıştır. 1913 ile folklorun bağımsız bir disiplin olarak

akademik ortama yerleştiği 1938 yılları arasındaki dönemde folklorun

tarihçesini Songül ÇEK yine bir yüksek lisans tezi olarak hazırlamıştır. Bu

tezde bireysel ve kurumsal çalışmalar hakkında geniş bilgiler yer

almaktadır.

Osmanlının son on yılı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk on yılını

kapsayan dönmede Osmanlı ve Cumhuriyet aydınlarının Türkçülük ve

1 Örnek, Sedat Veyis, 1995, Türk Halkbilimi, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayını.s.15.

Page 4: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

ii

milliyetçilik görüşleri ayrıca faaliyetleri Türk halkbiliminin doğuşu ve

gelişimi sürecinde etkili rol oynamıştır. Biz de bu dönemde alana emek

vermiş araştırmacıların hayatlarını ve yayınlarını bu tezde biraraya

getirerek folklora katkı sağlamaya çalıştık. Bir anlamda 1913 ve 1933

yılları arasındaki bireysel çalışmaların, araştırmacı bazında bir envanterini

çıkardık.

Biyografiler hazırlanırken kişisel eğilimler ve bu eğilimleri etkileyen

siyasî, kültürel ve sosyal ortamlar göz önünde bulundurulmuştur.

Literatür taraması yapılarak hazırlanan bu tezde çeşitli dergi,

gazete, kitap, Türkiye Makaleler Bibliyografyaları, Folklor ve Etnografya

Bibliyografyaları, Millî Kütüphane veri tabanı incelenerek araştırmalarımız

sonuçlanmıştır.

Tez üç bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde, araştırıcıların

biyografileri ve bibliyografyaları verilmiştir. İkinci bölümde, kaynak

yetersizliğinden dolayı yalnızca eserlerine ulaşabildiğimiz araştırıcılar ve

eserleri, üçüncü bölümde ise 1913 ve 1933 yılları arasında çeşitli dergi ve

gazetelerde Halkbilimine ait makaleler ve kitaplar alfabetik olarak

listelenmiştir.

Tezin “Ekler” kısmında Türkiye’de folklorun adının –halkiyat olarak-

tanımının ve içeriğinin ilk kez kaleme alındığı Ziya Gökalp, M. Fuad

Köprülü ve Rıza Tevfik Bölükbaşı’ya ait “ilk” üç yazıya yer verilmiştir.

Son söz olarak, Türkiye’de folklorun doğuşuna öncülük yapmış

araştırmacıların hayat hikayelerini ve yayınlarını biraraya getirerek folklor

tarihinin önemli bir dönemine ışık tutmaya çalıştık.

Page 5: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

iii

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ……………………………………………………………………….. i KISALTMALAR CETVELİ …………………………………………………. vi GİRİŞ - Türkiye’de Halkbilimi’nin Ortaya Çıkışı ………………………...1

BİRİNCİ BÖLÜM

1913-1933 Yılları Arasında Türkiye’de Türk Halkbilimi’ne Emek Verenlerin Hayatları ve Yayınları

1.1. Abdülkadir İnan ..........................................................................8

1.2. Ahmet Caferoğlu ......................................................................13

1.3. Ahmet Kutsî Tecer ...................................................................16

1.4. Ahmet Talât Onay ....................................................................21

1.5. Ali Rıza Yalgın .........................................................................24

1.6. Behçet Kemal Çağlar ...............................................................27

1.7. Eflâtun Cem Güney ..................................................................29

1.8. Enver Behnan Şapolyo .............................................................32

1.9. Hamit Zübeyr Koşay .................................................................34

1.10. İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu .........................................................38

1.11. Mahmut Ragıp Gazimihal .........................................................40

1.12. Mehmet Fuad Köprülü . ............................................................44

1.13. Mehmet Halit Bayrı ...................................................................52

1.14. Mehmet Nureddin Sevin ...........................................................56

1.15. Mehmet Şakir Ülkütaşır ............................................................58

1.16. Mehmet Ziya Gökalp . ..............................................................62

1.17. Murat Uraz ...............................................................................68

1.18. Necip Âsım Yazıksız .................................................................70

Page 6: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

iv

1.19. Pertev Nailî Boratav ..................................................................73

1.20. Raife Hakkı Kesirli .....................................................................79

1.21. Rıza Tevfik Bölükbaşı ..............................................................81

1.22. Sadedin Nüzhet Ergun .............................................................84

1.23. Sadi Yaver Ataman ..................................................................87

1.24. Tahâ Toros ...............................................................................89

1.25. Talât Mümtaz Yaman ...............................................................91

1.26. Yusuf Akçura ............................................................................93

1.27. Yusuf Ziya Demircioğlu ............................................................97

1.28. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ......................................................100

İKİNCİ BÖLÜM 1913-1933 Yılları Arasında Türkiye’de Türk Halkbilimi’ne Emek

Verenlerin Yayınları

2.1. Ahmet Baha Gökoğlu .............................................................104

2.2. Hikmet Turhan Dağlıoğlu .......................................................105

2.3. İhsan Hamamîoğlu ...............................................................106

2.4. Mehmet Zeki Oral ..............................................................107

2.5. Nahit Sırrı Örik ......................................................................108

2.6. Yusuf Ziya Yörükân .................................................................109

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 1913-1933 Yılları Arasında Halkbilimine Ait Kitaplar ve Makaleler

3.1. Kitaplar .....................................................................................110

3.2. Makaleler ...................................................................................113

SONUÇ ..................................................................................................121 KAYNAKÇA ........................................................................................123 EKLER .................................................................................................129

Page 7: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

v

ÖZET . ...................................................................................................148 ABSTRACT ...........................................................................................149

Page 8: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

vi

KISALTMALAR CETVELİ

1. a.g.e. : Adı geçen eser

2. a.g.m. : Adı geçen makale

3. c. : Cilt

4. Çev. : Çeviren

5. Der. : Derleyen

6. F.O.P.D. : Folklor Postası Dergisi

7. Haz. : Hazırlayan

8. H.B.H. : Halk Bilgisi Haberleri

9. H.B.M. : Halk Bilgisi Mecmuası

10. İ.U. : İstanbul Üniversitesi

11. M.E.B. : Milli Eğitim Bakanlığı

12. Nu. : Numara

13. s. : Sayı

14. S. : Sayfa

15. S.F.D. : Sivas Folkloru Dergisi

16. T.D.E.D. :Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi.

17. T.D.D. : Türk Dili Dergisi

18. T.D.K. : Türk Tarih Kurumu

19. T.F. : Türk Folkloru

20. T.F.A. : Türk Folkloru Araştırmaları

21. T.T.K. : Türk Tarih Kurumu

22. Yay. : Yayın

23. Y.a.y. : Yer Aldığı Yayın

Page 9: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

GİRİŞ

TÜRKİYE’DE HALKBİLİMİ’NİN ORTAYA ÇIKIŞI

Bilindiği üzere folklor çalışmaları 19. asırda başlamıştır. Bu asır,

Batıda teknolojinin hızlı gelişmeye başladığı ve 20. asırdaki sanayi

toplumlarına geçişe hazırlık çağıdır. Matbaanın icadından sonra başlayan

yazılı kültür, sözlü kültür farklılığının 19. asırdan itibaren hızla artması,

yaşama tarzının ve alışkanlıklarının değişmesi, terk edilen ancak belli

ölçülerde belli gruplarca muhafaza edilen verilere duyulan ilgi yeni bir bilim

dalının doğuşunu hazırlamıştır.1 Romantizm akımı, “halk” kavramına

dikkatleri çekmiş ve halk edebiyatının oluşmasına yardımcı olmuştur. Halka

yönelme, halk hayatının araştırılması ve bir milletin geçmişini öğrenme

arzusu folkloru bir bilim dalı haline getirmiştir.

Türkiye’de 20. asır başlarında, Osmanlı aydınları arasında ulusal

kimliğin kaybolduğu düşüncesinin yaygınlaşması ile folklora duyulan ihtiyaç

arasında paralellik görülmektedir. Özellikle, Osmanlıda Tanzimat

döneminden sonra Batıyla ilişkiler artmış, dil, vatan, millet gibi kavramlar ele

alınmaya başlamıştır. Tanzimat aydınları arasında yayılan milliyetçilik

duyguları, aydınları folklora yöneltmiştir. İlk olarak daha çok söze dayanan

folklor ürünlerinin, masal, halk türküleri ve halk sözleri gibi değerlerin

kaybolmaması için çalışılmıştır.

Tanzimat’tan sonra Osmanlı aydınları, Batı ile ilişkilerinin de etkisiyle,

dil ve edebiyat alanında halka yönelmişlerdir. Arapça ve Farsça’nın etkisi

altında kalan edebî dilin sadeleştirilmesi ve edebî eselerin halkın anlayacağı

bir dilde yazılması konularında çalışmalar yapan ve bu konuda öncü olan

1 Günay, Umay, 1986, “Folklor Nedir?”, Türk Folklor Araştırmaları Yıllığı, Kültür Bakanlığı, MİFAD Yayını.

Page 10: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

2

Şinasi, Durub-ı Emsal-i Osmaniye isimli eserinde iki bin kadar atasözü

derlemiştir. Atasözlerinin bir kısmının kaynağı veya kaynak kişisi hakkında

bilgi vermiştir. Yine bu dönemde Şinasi gibi Ziya Paşa da dil ve edebiyat

konusunda yenileşmeyi ve sadeleşmeyi savunmuştur. “Şiir ve İnşa”

makalesinde, divan edebiyatını Arap ve Fars edebiyatları etkisi altında kalan

ve kendi kimliğini bulamayan bir edebiyat olarak nitelemiştir. Bu makalede

halkın ürünlerinde halkın ruhunun olması gerektiği görüşlerini de ortaya

koymuştur. Türk tarih ve folkloruna yönelen diğer bir isim Ahmet Vefik

Paşa’dır. Diplomat kimliği ile Avrupa’daki siyasî hareketleri yakından

incelemiş ve oradaki halka yönelişi yorumlayabilmiştir. Onun, Macar araştırıcı

Ignacz Kunos ile yaptığı söyleşi halk edebiyatı alanında önemli bir dönemece

işaret etmektedir. I. Kunos ile A. Vefik Paşa arasındaki bu konuşma dilde

sadelik, vezinde hece üzerine daha önce yapılan vurguları tekrarlamasının

ötesinde, derlemeye yönelen dikkat ve “folklor” teriminin ilk kez Türkiye’de

kullanımı açısından önemlidir.2 Ayrıca A. Vefik Paşa, Türk geleneklerine

uyarladığı Moliére piyeslerinde folklorik bilgileri kullanmış, memurlarına anket

uygulayarak derlemeler yapmış, derlediği malzemeyi kendi hazırladığı Lehçe-

i Osmanî (1876) isimli sözlükte yayınlamıştır.

Avrupa’da gittikçe güçlenen milliyetçilik hareketleri, bizde aydınların

eserlerinde Türklük, milliyetçilik ve halk gibi kavramları dile getirmelerini

sağlamıştır. Osmanlı hükümetinin yasaklamalarına rağmen, aydınlar

çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Ali Süavi, Ebuzziya Tevfik, Ahmet Mithat

Efendi, Mehmet Tevfik gibi isimler Osmanlılık yerine Türklüğü savunan

yazarlar ve şairler arasındadırlar. Bu dönemde, gazete ve mecmualarda sade

Türkçe ile şiirler yazılmış, hece veznin kullanılması teşvik edilmiş; anonim şiir

örnekleri yayınlanmaya başlamıştır.

Türkiye’de folklorun doğuşu ile Türkçülük akımının aydınlar arasında

benimsenmesi arasında sıkı bağlar vardır. Osmanlıda II. Meşrutiyetin

2 Oğuz, M. Öcal, 2004, Araştırmaların Tarihi, Y.a.y.: Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, Ankara: Grafiker Yayıncılık, s.41.

Page 11: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

3

ilânından sonra iktidardakiler Türkçülük hareketlerine hız vermişlerdir.

Türkçülük hareketini yaymak ve Türk kültürünü ortaya çıkarmak amacıyla

Yusuf Akçura ve arkadaşlarının kurduğu Türk Derneği’nde, folklor

araştırmaları yapılmıştır. Dernek, Türk Derneği Mecmuası aracılığıyla

okuyucularından bulundukları çevrede halk dilinden söz derlenmesini,

Türklerin söylediği eski türkülerin, darb-ı mesellerin, hikâyelerin toplanmasını

ve yazılmasını, ahlâk-ı kavmiyye ve âdet, şecere, rivâyet tabâbetle ilgili

bilgilerin kaydedilmesini istemiştir. Bu veriler derneğin mecmuasında

yayınlanmıştır.3

Türk Derneği’ni takiben 1911 yılında Türk Yurdu ve Türk Ocağı

dernekleri kurulmuştur. Daha sonra bu iki dernek birleşip Türk Ocağı ismiyle

faaliyetlerine devam etmiştir. Yeni derneğin yayın organı Türk Yurdu

Mecmuası olmuştur. Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar

yaparak, halk edebiyatı mahsullerini toplayarak, gelenek görenekleri

derleyerek, el sanatları ürünlerini sergileyerek ve yaptıkları çalışmalar Türk

Yurdu’nda yayınlayarak Türk folkloruna hizmet etmiştir.4

Ömer Seyfettin, Ali Canip ve arkadaşları tarafından Selanik’te

yayınlanmaya başlanan Genç Kalemler Mecmuası’nda Türkçülük hareketinin

yayılması ve gelişmesi için çalışmalar yapmışlardır.

M. Kemal Atatürk’ün “fikrimin babası” diye övdüğü sosyolog Ziya

Gökalp, 1912’den sonra Türkçülük hareketinin teorisyeni haline gelmiştir.

Ziya Gökalp’ın halkbilimi açısından asıl önemi, 1912 yılında Türk Ocağı’na

bağlı bir süreli yayın olarak kurduğu Halka Doğru dergisi çevresindeki

fikirlerinden ve bu derginin 23 Temmuz 1913 tarihli 14. sayısında yazdığı

“Halk Medeniyeti- I Başlangıç” adlı yazısından gelmektedir.5 Gökalp,

Türkiye’de ilk defa olarak bu yazıda folklor terimine karşılık “halkiyat”

3 Yıdırım, Dursun, 1998, Türk Bitiği, Ankara: Akçağ Yayınları, s.52. 4 Yıldırım, a.g.e. s.52. 5 Oğuz, a.g.e. s.46.

Page 12: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

4

kelimesini kullanmıştır. Gökalp, makalesinde millî şuurun, millî ruhun

uyandırılmasında, millî kültürün ortaya çıkarılmasında halk hayatına gidilmesi

gerektiğini öne sürmüştür. Halk medeniyeti ile sözlü kültürü kastetmiş,

folklorun sözlü kültür ürünlerinden oluştuğunu belirtmiştir. Bu yazısında,

“folklor” terimini “halkiyat” olarak Türkçeleştirmiştir. Sosyolojinin bir alt disiplini

olarak tanımladığı folkloru, “Halk Teşkilatı”, “Halk Felsefesi”, “Halk

Ahlakiyatı”, “Halk hukukiyatı”, “Halk Bediiyatı”, “Halk Lisaniyatı”, “Halk

İktisadiyatı”, “Halk Kavmiyatı” şeklinde sekiz alt bölümde toplamıştır.

Türkiye’de “folklor” terimini açık ve seçik olarak kullanan ilk yazı ise

Edebiyat Tarihçisi M. Fuad Köprülü’ye aittir. Köprülü, İkdam Gazetesi’nin 6

Şubat 1914 tarihli nüshasında yayınladığı “Yeni Bir İlim: Halkiyat: Folk-Lore”

isimli makalesinde, folklorun Batı’daki geçmişi ve gelişimini anlatarak,

Türkiye’de bu bilimin tanınmayışını ve bu nedenle kayıplarımızı ortaya

koyarak aydınların dikkatini bu disipline çekmeye çalışmıştır.

Folklor disiplininden folklor terimi kullanılarak söz edilen üçüncü

bilimsel yazı felsefeci Rıza Tevfik Bölükbaşı tarafından kaleme alınmıştır.

1900 yılında Nev-Sâl-i Âfiyet-Sâlnâme-i Tıbbî isimli sağlık yıllığında “Raks”

başlıklı ilk halk oyunları yazısını yayınlamıştır. Daha sonra Peyâm

Gazetesi’nin 20 Şubat 1914 tarihli edebiyat ekinde “Folklor- Folk Lore”

başlıklı yazısında da folkloru tanıtmış, folklor karşılığında “hikmet-i avam”

terimini teklif etmiştir. Bölükbaşı, yazısında “hikmet-i avam”ın folkloru tam

olarak karşılamadığını, bunun atasözleri için uygun olacağını

değerlendirirken, felsefeci kimliği ile atasözlerinde gördüğü derin hikmetlere

dikkat çekmiştir. Ayrıca Bölükbaşı, hece ile şiir yazma ekolünün ilk ve başarılı

uygulayıcılarından biri olmuştur.6

Türkiye’de halkbilimi çalışmalarının başlangıç tarihi olarak 23 Temmuz

1913 tarihi kabul edilmesinin yanında, Ziya Gökalp, M. Fuad Köprülü ve Rıza

Tevfik Bölükbaşı’nın yazılarından önce de folklora ait çalışmaları

6 Oğuz, a.g.e. s.50.

Page 13: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

5

görmekteyiz. Macar bilim adamı Ignacz Kunos 1887 yılından itibaren Rumeli

ve Anadolu’dan Türk halk edebiyatı ile ilgili ilk folklor ürünlerini derleyip

yayınlamıştır.7 Derlediği metinlerin konuları, türkü, ninni, masal, karagöz,

meddah hikâyeleri ve ortaoyunu ile ilgilidir. Kunos’un bu çalışmaları bir kısım

Avrupalı bilim adamını Türk halk edebiyatı üzerinde çalışmaya yöneltmiştir.

Bu anlamda, Macar Gyula Nemeth, Alman George Jacob, Frederich Giese

ve Thedeor Menzel’i sayabiliriz. Buna göre, Türkiye’de ilk folklor araştırmaları

Türk olmayan bilim adamları tarafından ele alınmıştır diyebiliriz.

Türkiye’de folklor konusunda sistemli ve yaygın çalışmalara Türkiye

Büyük Millet Meclisi hükümetleri döneminde başlanmış, Cumhuriyet

döneminde gözle görülür gelişmeler kaydedilmiştir. Cumhuriyet’in ilânından

önce, 1920 yılında, Dr. Rıza Nur’un Maarif Vekilliği zamanında Hars Âsar-ı

Atika ve Kütüphaneler Müdürlüğü kurularak halkiyat ve harsiyat ürünlerinin

derlenmesi için okullara genelge gönderilmiş (1922), halk müziği

derlemelerine başlanmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 1924 yılında Türk

milletinin maddi ve manevi kültürünün teşhir edileceği bir etnografya müzesi

kurulmasına karar verilmiş, ilk müze müdürü Hamit Zübeyr Koşay olmuştur.8

Aynı yıl bir başka çalışma da, M. Fuad Köprülü tarafından gerçekleştirilmiştir.

Türk halk bilimi alanında bilimsel araştırmalar yapan ve bunları yayın

organında yayınlayan Türkiyat Enstitüsü’nü İstanbul Üniversitesi bünyesinde

kurmuştur. Köprülü, bu enstitü ortamında ilk halkbilimci kuşağı yetiştirmeye

başlamıştır. Yine aynı yıl Ankara’da açılan Musikî Muallim Mektebi,

Anadolu’dan Türk halk türkülerinin ve oyun havalarının tespiti ve notaya

alınması yolunda çalışmalarda bulunmuştur.

1 Kasım 1927 tarihinde Ankara’da kurulan “Anadolu Halk Bilgisi

Derneği”, folklor tarihinin bağımsız ilk folklor derneği olma özelliğindedir.

Derneğin ismi kısa bir süre sonra “Türk Halk Bilgisi Derneği” olarak

değiştirilmiştir. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, İshak Refet Işıtman ve İhsan

7 Kunos, Ignacz, Türk Halk Edebiyat, Yay.Haz. Tuncer Gülensoy, Ankara, 2001. 8 Tan, Nail, 1985, Folklor (Halkbilimi)-Genel Bilgiler, İstanbul: Halk Kültürü Yayınları,s. 30.

Page 14: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

6

Mahvî tarafından kurulan dernek, 1929’dan sonra İstanbul’dan yönetilmiştir.9

Derneğin üzerinde ısrarla durduğu konu folklor çalışmalarının bilimsel bir

zeminde yürütülmesinin gereğine dikkat etmesi ve Avrupa’daki çalışmaları

izlemeye çalışmasıdır.10 Dernek 1928 yılında folklor derleyicilerini yetiştirmek

ve yönlendirmek amacıyla “Halk Bilgisi Toplayıcılarına Rehber” ismiyle bir

derleme kılavuzu yayınlamıştır. 1932 yılında Türk Halk Bilgisi Derneği

Halkevlerine devredilmiştir.

10 Şubat 1931 tarihinde Türk Ocakları Genel Merkezi, Ankara’da

topladığı bir kurultayda 1912 yılında kurulan ocakların feshine karar vermiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Türk Ocakları’nın bu kararını onaylamış ve Türk

Ocaklarının feshinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra 19 Şubat 1932

tarihinde, Halkevleri kurulmuştur.11 Bunun üzerine halkbiliminin derleme ve

yayın açısından olumlu bir dönemine girilmiş ve yurt çapında onlarca Halkevi

açılmıştır. Bu halkevlerinin yayınladığı dergiler de önemli bir halkbilimi

potansiyeli oluşturmuştur.12 Bu evler bir kültür yuvası halinde kurulmuş olup,

dil, tarih ve edebiyat (folklor ve etnografya), güzel sanatlar, temsil kütüphane

ve yayın, sosyal yardım, köycülük, müze ve sergi kollarıyla önemli

çalışmalara imza atmışlar, Türk folkloru adına zengin bir malzeme

biriktirmişlerdir. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kurduğu Halkevleri, aynı

zamanda Fırka’nın kültür kolları gibi çalışmış, Kemalist rejimin halkçı eğilimini

ifade etmiştir.13

9 Tan, a.g.e. s.31. 10 Oğuz, a.g.e. s.51. 11 Ülkütaşır, M. Şakir, 1972, Cumhuriyetle Birlikte Türkiye’de Folklor ve Etnografya Çalışmaları, Ankara: Başbakanlık Basımevi, s.57. 12 Oğuz, a.g.e. s.54. 13 Georgeon, François, 2006, Osmanlı-Türk Modernleşmesi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s.39.

Page 15: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

7

Ziya Gökalp’ten Halkevlerinin kuruluşuna dek geçen sürede gerek

kişisel gerekse kuruluş bağlamında Türk folkloru adına önemli gelişmeler

kaydedilmiştir.

Page 16: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

8

BİRİNCİ BÖLÜM

1913-1933 Yılları Arasında Türkiye’de Türk Halkbilimi’ne Emek Verenlerin Hayatları ve Yayınları

1.1. ABDÜLKADİR İNAN (1889-1976)∗ Abdülkadir İnan (Fethülkadir Süleyman) Başkurdistan’da Ekaterinburg

kazasına bağlı Çıgay köyünde doğmuştur. Başkurt Türklerinin Ulu Katay

boyunun Kazbörü ailesindendir. Babasının adı Mustafa Süleyman Efendi,

annesinin adı Zekiye Hanım’dır. İlk öğrenimini Rus-Başkurt Okulu’nda, orta

öğrenimini Çıgay’da Usulü Cedide Okulu’nda yapmıştır. Daha sonra

Troytsk’deki Resuliye Okulu’nda altı yıl okuyarak 1914’de mezun

olmuştur.1915 yılında “müderris” unvanını almıştır. Bu öğrenimleri sırasında

Arapça ve Rusça öğrenmiştir.

İnan, ilk olarak Orenburg’da çıkan Vakit gazetesinde 1908 yılında

“Moğollar Boş Şeylerle Uğraşıyor” adlı makalesini yazmıştır. İnan, 1910

yılından itibaren folklorla uğraşmaya başlamış, Başkurt ve Kırgız-Kazak halk

edebiyatı ve etnografyası üzerine malzemeler toplamıştır. Ayrıca bunların

konularından faydalanmak suretiyle halk hikayeleri yazmıştır. 1910’da

yazdığı “Kırgız Bozkırlarından” adlı makalesi İstanbul’da çıkan Tearüfü

Müslimîn dergisinde (1910-1912) kısmen iktibas edilerek yayınlanmıştır.

İnan, Zeki Velidî Togan ve Hasan Ali Bey’in teşvikleri ile Altay, Kırgız-

Kazak, Özbek, Türkmen, Nogay gibi Türk boylarının etnografya ve halk

edebiyatlarını tetkike başlamıştır. Eski Türklerle bugünkü Yakut ve Altay ∗ 1958, “Folklorcularımız: Abdülkadir İnan”, TFA, C.5, S.103. Ülkütaşır, M. Şakir, 1977, “Abdülkadir İnan”, Türk Folkloru Araştırmaları Yıllığı, A.Ü Basımevi.

Page 17: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

9

Türklerinin dini olan Şamanizm ile doğu Türk halk edebiyatının eseri olan

Manas destanını üzerine çalışmıştır.

1918 yılında Çelebinsk şehrinde Başkurdistan Hükümeti’nin yayını

olan Başkurt Gazetesi’nin müdürlüğünü yapmıştır. Leningrad ve Moskova

kütüphanelerinde tetkiklerde bulunmuş ve bu tetkikleri sırasında Orta Asya

Türk tarihinin otoritesi V.V.Barthold ve Orta Asya Türk lehçeleri ve eski Türk

yazı dili uzmanı olan Prof. A. Samoyloviç gibi Rus âlimlerinden

faydalanmıştır.

İnan, 1919 yılında Ufa’da Başkurdistan Tarih ve Etnografyasını

Öğrenme Derneği’ni kurmuş ve başkanlığını yapmıştır. Bir süre sonra

Türkistan’a giderek Kırgızlar, Özbekler ve Türkmenler arasında etnografya ve

halk edebiyatı üzerine tetkiklerde bulunmuş ve bunlardan bazılarını

Taşkent’te Akyol Gazetesi’nde “A. Çılkıbay” takma adıyla neşretmiştir (1920-

1921).

İnan, 1925 yılında Türkiye’ye gelerek İstanbul’a yerleşmiş ve Fuad

Köprülü’nün Türkiyat Enstitüsü’nde asistanlık yapmıştır. Bu sırada İstanbul

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne devam etmiştir. 1928-1932 yıllarında Türk

Halk Bilgisi Derneği’nin ilim komisyonu üyeliğinde bulunmuştur.

1929 yılında İstanbul Konservatuarı tarafından düzenlenen derleme

gezisine, Türk Halk Bilgisi Derneği adına katılmıştır. Bu gezi sırasında

Erzurum, Erzincan ve Hasankale’ye giderek bu merkez ve çevrelerinde

folklor malzemesi toplamıştır. Bu malzeme sonradan bir kitap halinde, Türk

Halk Bilgisi Derneği tarafından “Birinci İlmî Seyahate ait Rapor” adı altında

neşredilmiştir.

1933 yılı başlarında Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu)’ne

uzman olarak atanan İnan, Doğu Türk Lehçeleri Başuzmanı olarak uzun yıllar

çalışmıştır. Bu süre boyunca “Kutadgu Bilig”, “Yakut Sözlüğü”, “Çuvaş

Page 18: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

10

Sözlüğü” ve “Divan-ı Lügat-it Türk” gibi eserlerin tıpkı basım ve çeviri işleri

onun bilgisinden faydalanılarak hazırlanmıştır.

Aynı zamanda 1935 yılında açılan Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi’nin Türkoloji Bölümü’ne 1936 yılında profesör olarak tayin edilmiştir.

Dokuz yıl bu fakültede dersler vermiştir, ilk yıllarda okuttuğu dersler Güneş-

Dil Teorisi üzerine olmuştur. Bu sırada “Türkoloji Ders Hülâsaları-1936”

adıyla bir el kitabı da neşretmiştir.

1948-1958 yılları arasında Türk Dil Kurumu yayınlarından Türk Dili,

Belleten-Yıllık, Türk Tarih Kurumu’nun yayını olan Belleten gibi dergilerinde

çeviri ve telif suretiyle Türkoloji’nin çeşitli alanlarına ait bilimsel çalışmalar

yapmıştır.

1961 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere Heyeti’nde bulunmuş,

eski bir Kur’an metni üzerinde filolojik incelemeler ve İslâm’a giren hurafeleri

eleştiren iki eser neşretmiştir.

1964’ten itibaren Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nde Türkoloji

Uzmanı olarak çalışmaya başlamıştır. Bu bilimsel kuruluşun yayın organı

olan Türk Kültürü dergisi ile yıllıklarında makale ve incelemeler neşretmiştir.

1 Ekim 1976 tarihinde Ankara’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1929, Birinci İlmî Seyahate Ait Rapor, İstanbul.

2. 1930, Rapor ‘Türk Halkbilgisine Ait Maddeler IV’, İstanbul:İktisat

Matbaası.

Page 19: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

11

B. Makaleleri

3. 1925, Kitab-ı Dedekorkud Hakkında, Türkiyat Mecmuası, C.1

4. 1925, Türk Kabile İsimlerine Dair, Türkiyat Mecmuası, C.1

5. 1926, Türk «Şamanizm»ine Dair, Türk Yurdu, C.4, S.19, s.25-34.

(2.seri)

6. 1926, Türk Mitolojisinde ve Halk Edebiyatında Kadın, Türk Yurdu,

C.4, S,22.

7. 1928, “Sivas Halkiyatı: Ana Olmak İştiyakı”, Duygu ve Düşünce,

C.1, S.10, s.10-11.

8. 1928, Türk Rivayetlerinde Bozkurt, Türkiyat Mecmuası, C.2.

9. 1928, Umay İlahesi Hakkında, Türkiyat Mecmuası, C.2.

10. 1928, Altay Şamanlığına Ait Mevad, Türkiyat Mecmuası, C.2.

11. 1929, Sivas’ta Hap, HBH, S.1.

12. 1929, Köroğlu’na Ait Kitabiyat, HBH, S.2.

13. 1930, Koton Türkleri, HBH, S.5.

14. 1930, Karaman İsminin İntişar Sahası, HBH, S.6.

15. 1930, Sivas’ta Doğum Âdetleri, HBH, S.10.

16. 1930, Köroğlu’na Ait Notlar, HBH, S.12.

17. 1930, Karacaoğlan’a Dair, HBH, S.13.

18. 1930, Çömçe Gelin, Yağmur Duası, HBH, S.14.

19. 1931, Anadolu’da Türk Aşiretleri, HBH, S.16.

20. 1931, Maddi Kültüre Ait İki Kelime: Tepsi ve Kağnı, HBH, Yıl:2,

S.18.

21. 1931, Etnografya İlmi ve Gençliğin Vazifesi, Bartın Gazetesi, 7

Eylül, S.310 / 28 Eylül, S.313 / 26 Ekim, S.317 / 2 Kasım, S.318.

22. 1931, Türkistan (Orta Asya) Cumhuriyetleri Nüfusu, Atsız Mecmua,

S.2.

23. 1933, Cenup Vilayetlerinde Derlenmiş Bazı Maddeler, HBH, S.29.

24. 1933, Didon Hilesi Masalına Dair, HBH, S.31.

25. 1933, Al Ruhu Hakkında: Türk Mitolojisinde Şerir Bir Ruh, Türk

Tarih, Arkeoloji ve Etnografya Dergisi, S.1.

Page 20: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

12

26. 1933, Düğün, Öz Dilimize Doğru, Yıl:2, S.13,s.90-10.

27. 1933, “«Oba, obo» Sözleri Hakkında”, Azerbaycan Yurt Bilgisi, Yıl:2,

S.20, s.377-379.

Page 21: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

13

1.2. AHMET CAFEROĞLU (1889-1975)∗ Azerbaycan’ın Gence şehrinde doğmuş, annesinin adı Güher,

babasının adı İsmail’dir. Orta öğrenimini 1908’de Semerkant (Özbekistan)’ta,

lise öğrenimini 1916’da Gence’de tamamlamıştır. Aynı yıl Kiew (Ukrayna)

Yüksek Ticaret okuluna kaydolmuştur. Bu okula üç sömestri (Eylül 1916-

Ocak 1918) devam eden Caferoğlu, Rus İhtilâli üzerine 1917 yılının sonlarına

doğru Gence’ye dönmüştür. 1919 yılında Baku Üniversitesi Türkoloji

bölümüne bir sömestri devam etmiş, 1920 yılında Azerbaycan’ın Sovyetler

tarafından işgali üzerine Türkiye’ye gelmiş ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi’ne kaydolmuştur. 1924 yılında buradan mezun olan Caferoğlu,

İlahiyat Fakültesi kütüphanesinde bir yıl memur olarak çalışmıştır. İstanbul

Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü asistanıyken, Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın

verdiği burs ile Almanya’ya gitmiştir. Önce W. Bang-Kaup, A. von Le Coq,

Wasmer ve Westermann’ın öğrencisi olarak bir sömestri Berlin

Üniversitesi’nde, sonra da F. Giese, Carl Brockelmann, Diels, Koschmieder

ve Schaeder’in öğrencisi olarak beş sömestri Breslau Üniversitesi’nde

Türkoloji öğrenimi görmüştür. 15 Mayıs 1929 tarihinde Breslau

Üniversitesi’nde F. Giese’nin yönetiminde yaptığı “75 Azärbajğanische

Lieder, «Bajaty» in der Mundart von Gängä nebst einer sprachlichen

Erklärung” ( Gence Ağzında 75 Azerbaycan "Bayati" Türküsü-Bir Dil

açıklaması ile-) isimli tezi ile “Dr. Phil” unvanını almıştır. 1929 yılında

Türkiye’ye dönen Caferoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili

Tarihi Bölümü’ne doçent olarak tayin edilmiş, 1938 yılında bu bölüme

profesör, 1946’da da M. Fuad Köprülü’nün üniversiteden ayrılması üzerine bu

bölümün başkanlığına getirilmiştir.

∗ Eckmann, Janos, 1959, “Ahmet Caferoğlu’nun Eserleri”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C.9. Sertkaya, Osman F., 1969, “Ahmet Caferoğlu’nun Hayatı ve Eserleri”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C.17.

Page 22: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

14

Caferoğlu, ilmî çalışmaları ile bir çok uluslararası teşekküle üye

seçilmiş, 25 Eylül 1937 Tarihinde Polonya Müsteşrikler Cemiyeti’nde,

1938’de Polonya İlimler Akademisi’nde, 1944’de Macaristan İlimler

Akademisi’ne bağlı Körösi-Scoma Cemiyeti’nde, 1949’da Uluslararası

Onomastik Cemiyeti’nde Türkiye temsilciliği yapmıştır. 1953 yılında Hür

Ukrayna Üniversitesi tarafından “Doktor honoris causa” (fahrî doktor) unvanı

verilerek Hür Ukrayna İlimler Akademisi’ne muhabir üye seçilmiştir. 1953’te

Centre İnternational de Dialectologie Générale (Louvain)’e ve yine aynı yıl

Ural-Altay Cemiyeti’ne üye seçilen Caferoğlu, Buenos Aires’teki Turan

cemiyetinin de fahri üyeliğini yapmıştır.

Ahmet Caferoğlu, kurulduğu tarihten yaşamının sonuna kadar Türk Dil

Kurumu üyeliği ve Türkiyat Enstitüsü müdürlüğü yapmıştır. Azerbaycan Yurt

Bilgisi (Ocak 1932, Kasım-Aralık 1934 1-36.sayı, Şubat 1954 37.sayı), Türk

Amacı ( Temmuz 1942, Şubat 1943 1-8.sayı), 1946 yılından sonra İstanbul

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü tarafından

çıkarılan Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi gibi bazı dergilerin sahipliği,

başkanlığı ve mesul müdürlüğünü yapmıştır. Bu dergilerin dışında Türkiyat

Mecmuası, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı “Belleten”, Türk Kültürü

Araştırmaları, Bollettino (Roma), İslam Ansiklopedisi, Onoma (Louvain) gibi

yerli ve yabancı birçok Türkoloji dergisinde de makale neşretmiştir. Bu

neşriyatın başlıca konuları Türk dili tarihi; eski Türk şiveleri; Türk onomastiği;

Azerbaycan dili, edebiyat ve diyalektolojisi; Anadolu Türkçesi ve

diyalektolojisi; Türk kavimleri… vs.dir. Caferoğlu, özellikle Türkiye

diyalektolojisi sahasında öncülük yapmıştır.

Caferoğlu 1927-1928 yılları arasında Yeni Kafkasya ve Azerî Türk

dergilerinde A(hmet) Uran imzasını kullanmıştır. Ayrıca Türk Kültürü

dergisinde bazı imzasız yazılarla Dr. Cafer Ahmedoğlu, Dr. Ahmet Muhtar ve

Dr. Ahmet Salmaslı imzalı yazılar da Ahmet Caferoğlu’na aittir.

6 Ocak 1975 tarihinde vefat etmiştir.

Page 23: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

15

Eserleri

A.Kitapları

1. 1931, Abû-Hayyân, Kitâb al-İdrâk li-lisân al-Atrâk, İstanbul

2. 1932, XIX.Asır Azerî Şairi Siracî, İstanbul. 23 s.

3. 1933, Türklerde Latin Hurufatı Meselesi, İstanbul.

B.Makaleleri

4. 1923, Mihrî Hatun, Yeni Mecmua, No.84

5. 1925, Türkiyat Haberleri: Rusya’da, Türkiyat Mecmuası, C.1.

6. 1925, Türkiyat Haberleri: Azerbaycan’da, Türkiyat Mecmuası, C.1.

7. 1928, Mirza Şefiğ Hakkında Notlar, Türkiyat Mecmuası, C.2.

8. 1928, Hakaslar (Kuzmin), Türkiyat Mecmuası, C.2.

9. 1928, Osmanlı Türkçesi’nin Muhtasar Sarf ve Nahvi (Samayloviç),

Türkiyat Mecmuası, C.2.

10. 1928, Orientalia, Türkiyat Mecmuası, C.2.

11. 1929, Karacaoğlan, HBH, S.1.

12. 1930, Orhun Abidelerinde Atasözleri, HBH, S.3.

13. 1930, Türklerde Sıhrî Taş Telakkisi, HBH, S.3.

14. 1930, Türkçe’de Tongal Kelimesi, HBH, Yıl:1, S.7. s.101-104.

15. 1932, Çuvaşlar’da Ay Adları, HBH, S.20.

16. 1932, İlk Türk Dil Kurultayı, Azerbaycan Yurt Bilgisi, C.1, s.313-314.

17. 1932, Öz Türkçe Devri, Öz Dilimize Doğru, S.1, s.8-11.

18. 1932, Öz Türkçe Buhranı, Öz Dilimize Doğru, S.2, s.19-21.

19. 1932, Öz Türkçe Araştırılması Yolunda, Öz Dilimize Doğru, S.3,

s35-37.

20. 1932, Öz Hukuk Dili, Öz Dilimize Doğru, S.5, s.72-74.

21. 1932, Türk Lehçeleri Tasnifi Meselesi, Öz Dilimize Doğru, S.5, s.89-

92.

22. 1932, Uygur Türklerinde Millî Hukuk Istılahları, Öz Dilimize Doğru,

S.8, s.130-135.

Page 24: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

16

1.3. AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)∗ Kudüs’te doğmuş, babasının adı Abdurrahman Bey’dir. İlk öğrenimine

Kudüs’te Fransız Freres Okulu’nda başlamış, Kırklareli’nde tamamlamıştır.

Lise öğrenimini İstanbul Kadıköy Sultanisî’nde yapmıştır. 1922 yılında Halkalı

Ziraat Yüksek Okulu’nu bitirmiş, parasız yatılı olarak İstanbul Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne başlamıştır. 1925-1927 yılları arasında

Paris Sorbonne Üniversitesi’ne biyoloji öğrenimi için gitmiş ancak felsefe

derslerini takip etmiştir. Paris’te yarım kalan felsefe öğrenimini 1927-1929

yılları arasında İstanbul Üniversitesi’nde tamamlamıştır.

Paris Sorbonne Üniversitesi’nde öğrenciyken Paris Milli

Kütüphanesi’ndeki yazma eserleri incelemiş, Köroğlu ve Cezayir halk

şairleriyle ilgili bilgilere rastlamıştır. Yurda dönüşünde bu konularda Halk

Bilgisi Mecmuası’nda makaleler yazmıştır.

1928 yılında kurulan Türk Halk Bilgisi Derneği’nin kurucuları arasında

yer almıştır. 1930 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Edebiyat

öğretmenliğine başlamıştır. 1930-1934 yılları arasında Sivas Lisesi’nde

öğretmenlik yapmış, göreve başladığı yıl içinde Milli Eğitim Müdürlüğü’ne

getirilmiştir.

Sivas, pek çok saz şairinin yetiştiği yörelerden biri olmuştur. Tecer,

burada kaldığı süre içerisinde folklor konusuna ağırlık vermiş, bu dönemde

şairliği, yazarlığı ve eğitimciliği kadar halkbilimci yanı da bu şehirde gösterdiği

faaliyetlerle açıklık kazanmıştır. Halk Şairlerini Koruma Derneği’ni kurmuş, 5

Kasım 1931 tarihinde Sivas’ta “Halk Şairleri Bayramı”nı düzenlemiştir. 1932 ∗ Baykurt, Şerif, 1976, Türkiye Folkloru, Ankara. Çongur, H. Rıdvan, 2001, Ahmet Kutsi Tecer’in Hayatı, Sanatı, Y.a.y.:Doğumunun 100. Yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer, Ankara: Milli Kütüphane basımevi. Tan, Nail, 2001, Ahmet Kutsi Tecer ve Türk halk Bilimi, a.g.e.

Page 25: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

17

yılında çıkardığı, sözlü bir gelenek halinde yaşayan halk eserlerini biraraya

topladığı “Sivas Halk Şairleri Bayramı” kitapçığı da halkbilimine hizmetinin bir

belgesi olmuştur. Âşık Veysel Şatıroğlu ve Ali İzzet Özkan gibi iki büyük halk

şairi, Tecer’in faaliyetleri sonucu Türk milletince tanınmıştır. Yine o dönemde,

Sivas Halkevi’nin başına geçmiş, çevrede Halk Odaları’nın açılmasına ön

ayak olmuştur.

Tecer, Sivas’taki hizmetlerinde gösterdiği başarı sebebi ile Milli Eğitim

Bakanlığı’nın Yüksek Öğrenim Şube Müdürlüğü’ne atanmıştır. Beş yıl süren

bu görevi sırasında Gazi Eğitim Enstitüsü’nün kompozisyon, Gazi Lisesi’nin

felsefe derslerine de girmiştir. Yine o yıllarda Ankara Devlet

Konservatuarı’nın kuruluşunu hazırlayanlar arasında yer almıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Genel Müdürü olduktan sonra,

1938’de Muzaffer Sarısözen’i Ankara Devlet Konservatuarı Folklor Arşivi

Şefliğine tayinini sağlamış, halk müziği derlemeleri yapmasına yardımcı

olmuştur. Bir yıl önce 1937’de Ankara Devlet Konservatuarı derleme ekibi

Sivas’a giderken, Tecer, Halil Bediî Yönetken’e Sarısözen’i tavsiye etmiş,

derleme ekibine almasını sağlamıştır. Böylece Sarısözen vasıtasıyla Türk

halk müziğinin konservatuara girmesini sağlamıştır.

1941-1945 yılları arasında hem milletvekilliği, hem Ülkü dergisinin

yöneticiliğini, hem de Halkevlerinin büro şefliğini yapmıştır. Yazıları ve şiirleri

Ülkü’de, zaman zaman da Yücel dergisinde ve Ulus gazetesinde çıkmıştır.

1947-1951 yılları arasında Paris Kültür Ataşesi ve Öğrenci Müfettişi

olarak görevlendirilmiş, 1950’de UNESCO Yürütme Komitesi Türk

delegeliğine getirilmiştir. Tecer, Türk kültür ve sanatının geleneklerini

benimsediği kadar Batı ile de ilişki içinde olmuş, UNESCO topluluğu içinde

Türk kültürünün gelişmesine de hizmet etmiştir.

Türkiye’ye döndükten sonra 1953 yılında İstanbul Belediye

Konservatuarı’nda Türk tarihi ve geleneksel tiyatro, Galatasaray Lisesi’nde

Page 26: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

18

edebiyat, 1957-1966 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde

estetik, Gazetecilik Enstitüsü’nde halk edebiyatı dersleri vermiştir. 1960’lı

yıllarda ise İstanbul Radyosu’nda yayıncılara hocalık yapmıştır.

1955 yılında kurulan Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi

ile yine aynı yıl kurulan Türk Halk Sanatları ve Ananeleri Tetkik Cemiyeti

İstanbul şubesinin (günümüzdeki adı Folklor Araştırmaları Kurumu) kurucu

üyeliklerini yapmıştır. Türk Dil Kurumu’nun da üyesi olmuştur.

27 Temmuz 1961 tarihinde V. Halk Oyunları Bayramı sırasında

yapılan “I. Halk Oyunları Semineri”nde “Halk Oyunlarımızın Bölgeleri ve

Tipleri Hakkında” ve “Oyun Folkloru” başlıklı bildirilerini sunmuş, XV. yüzyıla

ait halk oyunları konusunda önemli bir yazma bulmuş ve tanıtmıştır.

1966 yılında yaş sınırından emekli olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı’nın

30 Nisan-1 Mayıs 1966 tarihleri arasında Ankara’da düzenlediği “Folklor

Enstitüsü Kuruluş Semineri”ne katılmış ve Türk Folklor Enstitüsü kuruluş

protokolüne imza atmıştır. 16 Mayıs 1966’da Enstitü kurulmuştur.

Tecer, başarılı folklor çalışmaları yapmış, önemle Türk köy seyirlik

oyunlarını araştırmıştır. Şiir ve tiyatro eserlerinde halka yönelmiş, halk

kültürünün değerli ve zengin hazinesinden yararlanmıştır. 1940’lı yıllarda köy

oyunlarına ilgi duyar. Uzun yıllar yaptığı araştırmalarının sonuçlarını Köy

Temsilleri adını verdiği çalışmada toplamıştır. Bu eseriyle folklorun zengin bir

ününü ortaya koymuştur. Daha sonra tiyatroya yönelen Tecer, Koçyiğit

Köroğlu oyunu yazmıştır. Bu oyunda, Köroğlu’nun zalim sultana isyan etmesi

halkçı bir anlayışla bağdaştırılmıştır.

İlk şiir denemelerini 1921’de Yahya Kemal’in yönettiği Dergâh

dergisinde yayınlamıştır. Ancak şiir alanında adını 1930’lu yıllarda

duyurmuştur. 1932 yılında yayınladığı “Şiirler” adlı kitabında sınırlı sayıda

şiirini biraraya getirmiştir. Yazarlığı ise daha önce, gençlik yıllarına

rastlamaktadır. İlk yazısı Bolu’da çıkan Dertli gazetesinde yer almıştır.

Page 27: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

19

Şiirlerinde ve yazılarında halk hayatı, millî duygular, memleket sevgisi ve

Anadolu vardır. Köycülük ruhu ağır basmıştır ve Millî Edebiyat akımının

öncülerinden biri olmuştur. Halkın hayatını bilmeden ve tanımadan halk adına

herhangi bir işin gerçekleşemeyeceğine inanarak yazılarını yazmıştır. Çoğu

yazısında ulusal kültür, sanat ve edebiyatın, halk geleneğinden yaratılacağını

sık sık belirtmiştir. Bir yazısında “…bizim halk edebiyatı dediğimiz yani asıl

Türk edebiyatı, folkloru olan bir edebiyattır. Diğer edebiyat ise folklorsuz bir

edebiyattır. Başka bir tabirle biri köklü bir edebiyattır, öbürü köksüz mahdut

daha doğrusu daldırma bir çubuk üzerine Acem veya Osmanlı aşısı yapılmış

melez bir edebiyattır. Bir zaman tuttu, şimdi de beğenmedi, küstü."14

23 Temmuz 1967 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A.Kitapları

1. 1932, Sivas Halk Şairleri Bayramı, Sivas: Kamil Matbaası, Halk

Şairlerini Koruma Derneği Yayını. 16 s.

B.Makaleleri

2. 1919, Selim, Dertli Gazetesi (Bolu)

3. 1928, Cezayir Türk Halk Şairlerinin Şiirleri, HBM, C.1, s.124-131.

4. 1928, Köroğlu’na Dair, HBM, C.1, s.111-116.

5. 1930, Dertlî-Figanî, HBH, S.3, s.3-7.

6. 1930, Meslekî’nin Şiirleri, Halk İçin, S.10.

7. 1930, Notlar: Varan 3, Görüş, S.1, s.55-56.

8. 1930, Eski ve Yeni Edebiyat, Görüş, S.1, s.96-107.

9. 1930, Şark ve Garp, Görüş, S.2.

10. 1933, Halk Şairleri Şenlikleri, Atsız Mecmua, 15 Şubat 1933.

14 Tecer, Ahmet Kutsi, 1942, “Halk Edebiyatı”, Türk Dili Araştırmaları, 1940-1941, DTCF Neşriyatı, İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, s.3-48.

Page 28: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

20

11. 1933, Halk Şairlerinde Aşk ve Dünya Güzeli, Resimli Şark, S.10.

12. 1933, “Yayla Dumanı” Münasebetiyle, Varlık, S.33.

Page 29: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

21

1.4. AHMET TALAT ONAY (1885-1956)∗

Çankırı’da doğmuş, annesinin adı Afife Hanım, babasının adı Hafız

Numan Efendi’dir. İlk öğrenimini babasından almış, orta öğrenimini 1905

yılında Çankırı İdadisi’nde tamamlamıştır. Lise öğrenimine 1905-1907 yılları

arasında Kastamonu İdadisi’nde devam etmiş, son sınıfın dört ayını Ankara

İdadisi’nde okuyarak 1907’de buradan mezun olmuştur. Aynı yıl Darülfünun

Edebiyat Bölümü’ne kaydolmuş, 1910 yılında mezun olmuştur. Ankara

Darülmuallim Rüştiyesi Edebiyat öğretmenliğine tayin olmuş, ancak Sultanî

Okulları Edebiyat Öğretmenliği sınavına girerek, başarılı olduğundan

Bakanlığın emriyle, görevine başlamadan Kastamonu Sultanîsi Edebiyat

öğretmenliğine atanmıştır. 1912 yılında aynı okulun Tarih öğretmenliği görevi

de Onay’a verilmiştir. 15 Ocak 1914 tarih 2519 sayılı kararname ile

“salâhiyeti haricinde bir takım işlere müdahale ettiği “ gerekçesiyle

görevinden azledilmiştir. Ancak beş ay sonra görevine tekrar getirtilmiştir.

1915 yılında askere alınan Onay, İzmir Sultanîsi Edebiyat öğretmenliği

tayini çıktığından para bedeli ödeyerek askerlikten ayrılmıştır. İzmir’de 1916-

1917 yılları arasında Darülmuallim’de, 1917-1918 yılları arasında Yüce Hilal

Kız Lisesi’nde Edebiyat öğretmenliği görevlerinde bulunmuştur. 1919-1920

yılları arasında Kastamonu Sultanîsi’nde Edebiyat öğretmenliği yapmış,

Tiraje, Köroğlu, Açıksöz dergi ve gazetelerinde Milli Mücadeleyi destekleyen

yazılar yazmıştır. 1920’de Zonguldak Milli Eğitim Müdürlüğüne getirilmiş,

1922’de de Ankara Milli Eğitim Müdürlüğüne getirilmiştir. 12 Ağustos 1923

tarihinde ise Çankırı Milletvekili olmuştur.

∗ Kurnaz, Cemal, 1996, Ahmet Talat Onay ve Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i, Ankara:Akçay Yayınları. Özen, Yaşar, 1957, “Ahmet Talat Onay”, TFA, C.4, S.90.

Page 30: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

22

1930-1938 yılları arasında Çankırı’da Duygu Gazetesi’ni çıkarmıştır.

Bu gazetede siyasi yazılar yanında dil, edebiyat, folklor ve halk edebiyatı ile

ilgili yazılara ağırlık verilmiştir. Ayrıca Kastamonu’da Köroğlu, Çankırı’da Halk

Yolu ve Necat, Bolu’da Abant, İstanbul’da Eşref ve Muallim, Anakara’da Sa’y,

Konya’da Hüküm, Bursa’da Yeni Fikir gibi birçok gazete ve dergide şiiri ve

yazısı yayınlanmıştır.

Onay, 14-15 yaşlarındayken amcası Hakkı Efendi’nin şiir mecmuası

eline geçmiş, buradaki koşmaları taklit ederek şiirler yazmaya başlamıştır.

Başlangıçta türkü ve koşmaları taklit ederek hece vezni ile şiirler yazarken,

lise yıllarına hocasının etkisiyle Divan şiiri tarzına yönelmiştir. Darülfünun

yıllarında başlayan Türkçülük akımının etkisiyle daha şuurlu şiirler yazmaya

başlamıştır. Velet Çelebi, Ahmet Hikmet, Necip Asım ve İzzet Ulvi gibi

yazarların hece veznine dair yazdıklarını okumuş, Mehmet Emin’in Türkçe

şiirlerinden etkilenmiştir. Ayrıca Türk Yurdu’nu takip etmiştir.

Onay, daha çok halk edebiyatı sahasındaki çalışmalarıyla tanınmıştır.

Bununla birlikte memleket, dil ve edebiyat meseleleri hakkında da yazılar

yazmıştır.Ayrıca halk hikayeleri ve masallarını tespit ve yayınını teşvik etme

gereğini ortaya koymuştur.

22 Eylül 1956 tarihinde Ankara’da vefat etmiştir.

Eserleri

A.Kitapları

1. 1924, Bolu Vilayeti Salnâmesi, Bolu, 676 s.

2. 1928, Âşık Dertli, Hayatı, Divanı, Bolu, 165+4 s.

3. 1928, Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i, İstanbul, 186 s.

4. 1931, Çankırı Şairleri, C.1, Çankırı, 380+18+47 s.

5. 1933, Çankırı Şairleri, C.2, Çankırı, 393 s.

6. 1933, Türk Şiirlerinin Vezni, İstanbul, 238 s.

7. 1933, Âşık Tokatlı Nuri, Çankırı, 321+7+7 s.

Page 31: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

23

8. 1933, Dâstân-ı Ahmet Haramî, Çankırı, 112+20 s.

B.Makaleleri

9. 1919, Halk Edebiyatı Hakkında-1, Halka Doğru, S.1, (1 Şubat 1335),

s.11.

10. 1919, Halk Edebiyatı Hakkında-2:Atalar Sözü, Halka Doğru, S.2, (15

Şubat 1335), s.11.

11. 1919, Halk Edebiyatı Hakkında-3:Atalar Sözünün Tasnifine Dair

Tecrübe, Halka Doğru, S.3, (1 Mart 1335), s.10.

12. 1919, Halk Edebiyatı Hakkında-4:Atalar Sözünün Tasnifine Dair Tecrübe, Halka Doğru, S.4, (15 Mart 1335), s.5.

13. 1932, Âşık Dertli’ye Dair Yeni İki Vesika-1, Duygu, S.96, s.2-3.

14. 1932, Âşık Dertli’ye Dair Yeni İki Vesika-2, Duygu, S.97, s.3-4.

15. 1933, Hürü Hikayesi, Duygu, S.128, s.3.

16. 1933, Hürü Hikayesi, Duygu, S.129, s.4.

17. 1933, Atalar Sözü, Duygu, S.144, s.2-3.

Page 32: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

24

1.5 ALİ RIZA YALGIN (1888-1960)∗ Selanik’in Usturumca kasabasında doğmuş, ilk ve orta öğrenimini

Selanik’te tamamladıktan sonra ilkokul öğretmeni olarak mezun olduğu

İstanbul Öğretmen Okulu’na girmiştir. Bursa Kirmasti (Mustafa Kemal

Paşa)’de öğretmenliğinden sonra 1922 yılında Mersin İdadi Müdürlüğü, 1924

yılında Tekirdağ Ortaokulu Müdürlüğü ve Konya’da, Dörtyol’da, Gaziantep’te

müfettişlik yapmıştır. Öğretmenliği boyunca birçok il ve ilçede dolaşmış,

oradaki yaşayışları tetkik etmiş ve folklor ve etnografya çalışmaları yapmıştır.

Konya’da Ermenek’in Toroslara uzanan eteklerinde ilk defa Karacaoğlan’a ait

şiirleri ve türküleri sazla okunup çalınınca yazılı olarak tespit etmiş, yine

Konya'da Babalık gazetesinde neşretmiştir. Gaziantep’te iken oraya

İstanbul’dan Abdülkadir İnan başkanlığında bir folklor ekibi gitmiş Yalgın da

onlarla işbirliği içine girmiştir. Bir çok folklor malzemesi toplanmış, bir rapor

halinde yayınlanması düşünülmüşse da gerçekleşmemiştir.

1933 yılında Adana Müzesi Müdürlüğüne getirilmiş, bu müzedeki

“Kara Çadır” Toros Yörük aşiretlerine ait ilk çalışmasıdır. 1940 yılına kadar

geçen sürede Torosları dolaşarak bölgenin folklorunu ve etnografyasını resim

ve yazılarla tespit etmiş, “Cenup’ta Türkmen Oymakları” adlı eserini bu

tarihlerdeki çalışmalarının sonucu olarak hazırlamıştır. Yine 1940 yılında

Bursa Müzesi Müdürlüğüne tayin edilmiş ve burada da bir etnografya ve

folklor müzesi meydana getirmiştir. Bu müzede “Uludağ’da Bir Türkmen Kızı”

adlı köşe Yalgın’ın eseridir.

1944 yılında Ankara Müzeler Genel Müdürlüğü’nde etnograf olarak

görev almış, 1949 yılında Bursa Müzesi Müdürlüğü’nde çalışmıştır. 1 Mayıs

1950 tarihinde emekliye ayrılmıştır. Bu tarihten sonra kısmen pasif geçen

hayatı 1956 yılında bir ayağının kırılması ve dört ay hastanede kalması ile

∗ Hınçer, İhsan, “Ali Rıza Yalgın da Öldü”, TFA, C.6, S.143.

Page 33: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

25

sönmüştür. Gözlerinin de zayıflaması nedeniyle eserlerine ilaveler

yapamamıştır.

Vaktiyle yayılanmış olan ve yayınlanmayan etnografya ve folklor

malzemesini, on beş konu halinde on beş manevi, on beş maddi konu içine

alacak şekilde ve otuz fasikül halinde bastırmayı istemiş ancak ömrü

yetmemiştir.

1953 yılında elinde mevcut bulunan kendi kitaplarının birer nüshalarını

İstanbul Beyazıt Kitaplığı’na hediye etmiştir. Soyadı kanunu ilk çıktığında Ali

Rıza Yalman ismini kullanmış daha sonra Yalgın soyadını almıştır.

Eserlerinin bir kısmında ilk aldığı soyadını kullanmıştır.

1 Eylül 1960 tarihinde Tuzla’da Türkiye’nin ilk Türk Kültür Derneği

şubesini açmak için çalışmalar yapmış ancak Ekim ayında hastalandığı için

bu gayreti yarım kalmıştır.

1 Kasım 1960 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1931, Cenup’ta Türkmen Oymakları I, İstanbul:Burhanettin

Matbaası, 95 s.

2. 1933, Cenup’ta Türkmen Oymakları II, Ankara:Hakimiyet-i Milliye

Matbaası,96 s.

3. 1933, Cenup’ta Türkmen Oymakları III, Ankara:Hakimiyet-i Milliye

Matbaası, 102 s.

B. Makaleleri

4. 1928, Karacaoğlan, Tarsus Gazetesi.

5. 1930, Delibozan, HBH, S.3

Page 34: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

26

6. 1930, Bozkurt, HBH, S.12.

7. 1930, Anadolu’da Bozkurt:2, HBH, S.14.

8. 1931, Anadolu’da Bozkurt:2, HBH, S.18.

9. 1931, Üzerlik, HBH, S.16.

10. 1932, Anadolu’da Bozkurt:2, HBH, S.20.

11. 1932, Anadolu’da Sihirli Taşlar, Atsız Mecmua, Yıl:1, S.12.

12. 1933, Akça Köy, Ülkü, C.2, S.7.

13. 1933, Nizip Davası, HBH, S.21-22.

14. 1933, Ebamüslim, HBH, S.26.

15. 1933, Anadolu’da Sihirli Taşlar, HBH, S.28.

16. 1933, Kozanlı Cin Yusuf Oğlu, HBH, S.30.

17. 1933, Yörüklerde Kadın, Öz Dilimize Doğru, Yıl:2, S.13, s.10-11.

Page 35: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

27

1.6. BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR (1908-1969)∗ Erzincan’da doğmuş, babası Şaban Hami Bey, annesi Zeliha Naciye

Hanım’dır. 1913 yılında Bolu’da İmaret İlkokulu’na başlamış, 1915 yılında

Konya Numune Okulu’na devam etmiştir. Buradan sonra Kayseri Terakki

Okulu’na gitmiş, Kayseri Sultanisî’nde dokuzuncu sınıfa kadar okumuş,

babasının Ankara’ya tayin edilmesi üzerine Çağlar da İzmir Lisesi’ne gitmiştir.

Bir yıl burada okuduktan sonra babasının tekrar Kayseri’ye dönmesi üzerine,

Kayseri Lisesi’nde öğrenimine devam etmiştir. 1925 yılında Zonguldak

Maden Mühendis Okulu’na girmiş, 1929 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl

Belçika’da staj görmüş, 1930 yılında Maden Arama Enstitüsü Merkez

Mühendisi olarak Ankara’da göreve başlamıştır. Bu görevi sırasında şiir ve

sanata olan ilgisi çoğalmış, Türk Ocağı ve Halkevi’nde bu çalışmalarını

sürdürmüştür. Halkevlerinin açılışında yazdığı ve şahsen rol aldığı piyesler

Atatürk’ün de dikkatini çekmiştir. Çankaya’da millî edebiyat ve millî şiir

konuları konuşulurken Atatürk, bu alanda yetiştirilmek üzere Behçet Kemal

Çağlar’ın Londra’ya gönderilmesini uygun görmüştür. 1934 yılı sonlarında

oraya gitmiş, halk edebiyatı ve gazetecilik konularında Cambridge

Üniversitesi’nde öğrenim görmüştür.

1935 yılında Türkiye’ye döndükten sonra Halkevleri Müfettişi olarak

görevlendirilmiş, bu görevi ile yurdun her tarafını dolaşmış, halk şairleri ve

halk sanatı ile yakından temas etme fırsatı bulmuştur. Geziler neticesinde

Halk Partisi Genel Sekreterliği’ne, Türk toplumunun fikrî gelişmesi ve sanat

özellikleri hakkında önemli görüşler içeren raporlar sunmuştur.

1943 yılında politikaya girerek Erzincan milletvekili olmuştur. 1949

yılında siyasetten ayrılarak İstanbul’a yerleşmiş, öğretmenlik ve yazarlık

yapmış ve Şadırvan dergisini çıkarmıştır.

∗ Çağlar, Fikret, 1970, “Behçet Kemal’in Hayatı ve Eserleri”, TFA, C.12, S.247.

Page 36: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

28

1953 yılında Robert Koleji’nde Edebiyat öğretmenliğine başlamış,

1960 yılında ayrılmıştır. Ayrıca aynı dönem TRT Kurumu Yönetim Kurulu

Başkanlığı da yapmıştır.

1969 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1930, Ankaralı Âşık Ömer’in Cumhuriyet Destanı, Ankara: C.H.P.

Yayını.

B. Makaleleri

2. 1933, Ergenekon, Ülkü, C.1, S.1.

Page 37: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

29

1.7. EFLÂTUN CEM GÜNEY (1896-1980)∗ Hekimhan’da doğmuş, aslen Sivaslı’dır. Babasının adı Ahmet Hurşit

Bey’dir. Altı yaşında babasını, yedi yaşında da annesini kaybedince Sivas’a

dönmüş, ilk ve orta öğrenimini amcasının yanında yapmıştır. 1918 yılında

Sivas Sultanîsi Edebiyat bölümünden mezun olmuş, aynı yıl Konya Öksüz

Yurdu’nda Türkçe öğretmenliğine başlamıştır.

1919 yılında Anadolu ve Rumeli Müdafaası Hukuk Cemiyeti’nin

Konya’da kurulmasında çalışmış, Temsil ve İrşat Heyeti’ne seçilmiştir. 1920

yılında Eskişehir Sultanisî Türkçe öğretmenliğine tayin edilmiştir. Hamdullah

Suphi Tanrıöver’in vekilliği zamanında yapılan ilk Maarif Kongresi’nde

Muallimler Cemiyeti’ni temsil etmek ve bu kongrenin raporlarını tutmak üzere

Ankara’da bulunduğu sırada, Eskişehir işgal edilince, 1921 yılında Kayseri

Sultanisî’ne tayin edilmiştir. Kurtuluştan sonra ise Sivas’a tayin edilmiş, bir

süre sonra dil ve edebiyat araştırmalarıyla Vekalet’in dikkatini çekerek

Mütehassıslar Komisyonu’na seçilmiştir. 1927 yılında Sivas Lisesinde

edebiyat öğretmenliğine başlamış, 1928 yılında bu görevine ek olarak müdür

yardımcılığı görevi de verilerek, yeni açılacak Samsun Lisesi’nin hazırlık

işleriyle görevlendirilmiştir. 1931 yılında Afyon Lisesi’nde, sonra 1942 ‘ye

kadar Kütahya Lisesi’nde çalışmıştır.

Oğlunun ölümü üzerine, “İnsan Çocuğa Ağıtlar” adlı eserini yazmış ve

bununla ardından masallar üzerinde çalışmaya başlamıştır. Bir yandan

masalları işlerken bir yandan da müdür yardımcılığı ile görevlendirildiği

Topkapı Sarayı Müzesi’nde saray arşivini gözden geçirmiştir.

Güney’in Masalları, uluslararası bir jüri tarafından Dünya Çocuk ve

Gençlik Edebiyatı’nın en mükemmeli seçilerek Andersen Ödülü’nü

∗ 1960, “Eflatun Cem Güney”, TFA, C.6, S.134.

Page 38: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

30

kazandırmıştır. 1956 yılında İstanbul Milli Eğitim Müdürü Yardımcılığına

getirilmiştir. Bundan sonra sözlü bir gelenek halinde sürüp gelen halk

masallarını, halk hikayelerini halk ağzı ve halk zevkiyle işleyip Milli

Kütüphane’nin demirbaş nüshalarını oluşturma görevi ile görevlendirilmiştir.

Ayrıca 1960 yılında İstanbul Radyosu’nda Bir Varmış Bir Yokmuş programı

ile halk ve çocuk eğitimine hizmet etmiştir.

Türk Halk Bilgisi Derneği 1946 yılında yeniden kurulduğu zaman

kurucuları arasında yer almış daha sonra bu derneğin dört yıl süreyle

başkanlığını yapmıştır. 1960 yılında yayımladığı Dede Korkut Masalları kitabı

ile tekrar Christian Andersen Uluslar Arası Jürisi tarafından Dünya Çocuk

Edebiyatı’nın “En Mükemmelini Yazan Masalcı” olarak seçilmiş, buradan

şeref diploması almıştır.

Öğretmen olarak pek çok ilde bulunmuş, bulunduğu yerlerin kültür ve

sosyal kurumlarında çalışmıştır. İrşat, Birlik, Duygu ve Düşünce, Duygu ve

Dilek, Taşpınar, Ege ve Çukurova dergilerinde ve yine Konya’da Öğüt,

Eskişehir’de İstiklal, Kayseri’de Misak-ı Milli, Sivas’ta Kızılırmak, İstanbul’da

Vakit gazetelerinde fıkralar, masallar ve çeşitli konularda yazılar

yayınlamıştır.

Güney, derlediği masalları folklorun kuralları çerçevesinde

değerlendirmemiştir. Masalları daha çok çocuklara yönelik bir dille kaleme

almış ve kitleye ulaştırmıştır. Halk masalını, halkbilimi hassasiyeti içinde

derleyip yazılı hale getiren usta iki halkbilimcinin bu konu hakkındaki

görüşlerini vermek yerinde olacaktır;

“Eflatun Cem Güney derlediği masalları değiştirerek, bazen birkaç

masalı birleştirerek bir masal halinde tekrar yazmıştır. Halkın anlattığı

masalla ilgisi olmayan bu masallardan ilmî olarak istifade etmek mümkün

değildir.” 15

15 Günay, Umay, 1975, Elazığ Masalları, Erzurum, s.

Page 39: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

31

“Masalları, efsaneleri, fıkraları kendi biçim ve söylenişlerini olduğu gibi

bırakarak, yalnız konuları üzerinde (temaları ve motifleri değiştirmeden)

oynayarak anlatan yazarların başında Eflatun Cem Güney gelir; O, masalları,

birkaçını birbirine ekleyerek ve dilediği bölümlerini uzatıp kısaltarak anlatıyor.

Sadece bir halk edebiyatı yapıtı olarak Türk masalını okuyuculara sunmak

kaygısındadır.”16

1980 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1928, Halk Şairlerinden Erzurumlu Emrah, Sivas.

16 Boratav, P. Nailî, 1997, Az Gittik Uz Gittik, İstanbul:Adam Yayınları, s.307.

Page 40: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

32

1.8. ENVER BEHNAN ŞAPOLYO (1900-1972)∗

İstanbul’da doğmuş, babasının adı Fevzi Bey’dir. Orta öğrenimini

İstanbul Erkek Lisesi’nde, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Tarih

Bölümünde yapmıştır. Ankara Sultanîsi, İstanbul Lisesi, Vefa Lisesi, Konya

Lisesi ve Gazi Lisesi’nde Tarih öğretmenliği yapmıştır. Ayrıca Kuleli, Maltepe

Askerî Liseleri ile Harp Okulunda, Yüksek Ticaret ve Turizm Okulu İle Yüksek

Tekniker okullarında da tarih okutmuştur.

1922 yılında öğretmenlikle beraber gazeteciliğe başlamış ve

muhabirlik yapmıştır. Daha sonra yazı hayatına başlamıştır. Tarihî makaleler

ve tarihî romanlar yazmıştır. Ziya Gökalp’ın etkisi üzerine sosyoloji ve

folklorla uğraşmıştır. Ziya Gökalp’ın çıkardığı Halka Doğru ve Küçük

Mecmua’daki folklor yazılarını okuduktan folklor araştırmaları yapmaya

başlamıştır.

Eski harflerle 1927 yılında “Devler Memleketinde” ve “Cüceler

Diyarında” adlı iki eser yayınlamıştır. “Gülbahar Sultan” adlı halk masalları

Yugoslavlar tarafından Rusça’ya çevrilmiştir. “Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi”

adlı eserinde Türkmen aşiretlerinin hayatlarını ve birer halk teşkilatı olan

tarikatları incelemiştir.

Türk Yurdu, Halk Bilgisi Dergisi ve Ülkemiz adlı dergilerde usule ve

incelemelere ait yazıları çıkmıştır.

1972 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

∗ Hınçer, Bora, 1967, “Enver Behnan Şapolyo”, TFA, C.10, S.215.

Page 41: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

33

Eserleri

A. Kitapları

1. 1927, Devler Memleketinde (eski harflerle)

2. 1927, Cüceler Diyarında (eski harflerle)

B. Makaleleri

3. 1933, Ege, Ülkü, C.1, S.4.

4. 1933, Göç, Ülkü, C.1, S.5.

5. 1933, Bumin, Ülkü, C.2, S.8.

6. 1933, Mete, Ülkü, C.2, S.11.

Page 42: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

34

1.9. HAMİT ZÜBEYR KOŞAY (1897-1984)∗ Başkurdistan Cumhuriyeti’nin Ufa şehrinde doğmuş, babasının adı

Übeydullah Efendi, annesinin adı Nurizade Hanım’dır. Eniştesi Müftü

Rizaeddin Fahreddin 1910 yılında, öğrenimi için Koşay’ı Türkiye’ye

göndermiştir. Selanik’te Merkez Rüştiyesi’ni bitirmiş, liseyi İstanbul’da

okumuştur. 1916 yılında İstanbul Darülmuallim’den mezun olmuş, 1917’de

Kadıköy Lisesi’ne atanarak bir yıl öğretmenlik yapmış, bu arada İstanbul

Darülfünunu’nda Etnografya ve Macarca derslerine devam etmiştir. Sonra

Macaristan’a giderek, Prof. Gyula Németh’in öneri ve aracılığı ile, Budapeşte

Yüksek Öğretmen Okulu Tarih ve Edebiyat Bölümü’e girmiştir. Daha sonra

üniversitede Türkoloji ve Dilbilimi Bölümlerine devam ederek 1923 yılında

doktor unvanını almıştır. 1925 yılında Berlin Üniversitesi’nde Prof. Bang

Kaup’un derslerini izlemiş ve Devlet Kütüphanesi’nde tetkiklerde bulunduktan

sonra Türkiye’ye dönmüş ve Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı)’nde görev

almıştır. Vekaletin Hars Dairesi Kütüphaneler Umum Müfettişliği (1926),

Hars, Âsar-ı Atika ve Kütüphaneler Müdürlüğü (1927) yapmıştır. 1927-1931

yılları arasında Etnografya Müzesi Müdürlüğü, 1931-1945 yılları arasında

Müzeler Dairesi Müdürlüğü yapmıştır.

Koşay, müzeci olarak Ankara Arkeoloji Müzesi’nin, Ankara Etnografya

Müzesi’nin ve Alaca Höyük Mahallî Müzesi’nin kuruluşunda önemli katkılar

sağlamıştır.

Koşay, 1932 yılında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun

kurucu üyeliğinde bulunmuş, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün aslî, Viyana

∗ 1958, “Dr. Phil. Hamit Zübeyr Koşay”, TFA, C.5, S.102. 1978, İki Halkbilimci: Hamit Zübeyr Koşay - M. Şakir Ülkütaşır, Ankara: Folklor Araştırmaları Kurumu Yayınları.

Page 43: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

35

Prehistuar Cemiyetinin, Macar Körösi Csoma İlim Heyetinin ve Uluslararası

Halk Sanatlarını ve Ananelerini Tetkik Cemiyeti’nin faal üyeliğini yapmıştır.

Yaş haddi dolayısıyla 13 Temmuz 1962 tarihinde emekli olmuştur.

Bundan sonra iki yıl süreyle Etnografya Müzesi Müdür vekilliği yapmıştır.

Daha sonraki yıllarda da Müzeler Genel Müdürlüğü Müşavirliğinde

bulunmuştur. Yasa gereği bu son resmi görevinden 1 Aralık 1969’da

çekilmiştir.

Koşay, 1968’de başlayan Keban Projesi’nin Kazı Müşaviri ve Pulur

(Sakyol) Kazısı Müdürü ve Elazığ çevresi etnografya ve folklor araştırmaları

yöneticisi olarak hizmet görmüş, ancak Yeniköy kazısı sırasında geçirdiği

kaza sonucu sol ayağı kırılmış ve ODTÜ’deki görevinden ayrılmak zorunda

kalmıştır.

Koşay, Türkiye’de etnografya, folklor ve arkeoloji çalışmalarının ilmî

yöntem ve esaslarını kurmuş bir bilim adamıdır.

1 Ekim 1984 tarihinde Ankara’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1929, Dokuz Ökünç, İstanbul:Devlet matbaası.

2. 1931, Halk Terbiyesi, Ankara:Köy Hocası Matbaası.

3. 1932, Halkbilgisi Kılavuzu, İstanbul:Kitap Yazarları Kooperatifi

Yayını.

4. 1932, Ana dilden Derlemeler I, (İshak Refet Işıtman ile),

Ankara:Halkevleri Yayını.

5. 1932, Ana dilden Derlemeler II, (Orhan Acıpayamlı ile), TDK Yayını.

6. 1932, Tarihî Abidelerimizi Koruyalım, Ankara:C.H.P Yayını.

Page 44: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

36

B. Makaleleri

7. 1923, Kabl-el İslâm Türklerde İsim Vermek Âdetler, Millî Mecmua,

Yıl:1, S.3, s.44.

8. 1925, Türk Cumhuriyet Arması ve Darb Olunacak Sikkelerdeki

Millî Alametler, Millî Mecmua, Yıl:1 S.8, s.119-120.

9. 1925, Millî Şuur Millî Tedkikten Doğar, Muallimlar Birliği Mecmuası,

S.1,3 (Eski harflerle).

10. 1925, Halk Edebiyatı Ananelerini Toplamanın Usulleri, Muallimlar

Birliği Mecmuası, Yıl:1, S.1.

11. 1925, Kütüphanelere Dair, Maarif Vekaleti Mecmuası, S.4.

12. 1925, Folklor Nedir?, Muallimler Birliği Dergisi, Yıl:1, S.3.

13. 1926, Halk Ananelerini Tetkik İçin Rehber, Muallimler Birliği

Dergisi,S.18

14. 1927, Doğumla Alâkadar Bazı Âdetler ve Hurafeler, Türk Yurdu

C.6, S.33, s.227-235.

15. 1927, Türk Adlarına Dair Araştırma, Türk Yurdu, C.5, nr. (sayı)26,

s.118-126.

16. 1927, Mevlevilikte Mutfak Terbiyesi, Türk Yurdu, C.5, nr.27, s.280-

286.

17. 1927, Hars Tedkikleri: Avanos’ta Lülecilik, Türk Yurdu, C.5, nr.31

18. 1928, Harsa Dair Bir Mütalaa, Türk Yurdu, C.1, nr.195

19. 1928, En İhyiyar Avşar Türkü Nezdinde, Türk Yurdu, C.1, nr.196

20. 1928, Macar Musikîsi, Türk Yurdu, C.1, nr.197.

21. 1928, Avşar Türk Ağıtlarına Dair, Türk Yurdu, C.1-2, S.5-199.

22. 1928, Memleket Harbi ve Halk Edebiyatı(I-II), Türk Yurdu, C.22,

S.201,205. (3.seri).

23. 1928, Anadolu’da Horoz Ağıtı, Türk Yurdu, C.22, S.202, s.11.

(3.seri).

24. 1928, Macaristan’da Türk Tarihine Dair İntişar Eden Yeni Bir Eser,

Türk Yurdu, C.2, nr.202.

Page 45: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

37

25. 1928, Türklerin Bugüne Kadar Kullandığı Yazılar, Türk Yurdu, C.2,

nr.203.

26. 1928, Eski Sanatlarımız,Kütahya Çiniciliği Hakkında, Türk Yurdu,

C.22, S.203. s.19-21. (3.seri).

27. 1928, Ortaoyununa Dair, Ortaoyucularından Pişekâr Küçük İsmail

Efendi’nin Hatıratı, Türk Yurdu, C.22, nr.204.

28. 1928, Hacı Bektaş Tekkesi, Türkiyat Enstitüsü, C.2, s.365-387.

29. 1928, Etnografya ve Köy Hocası, Muallimler Birliği Dergisi.

30. 1929, Tespihçi Dükkanında Söz Araştırma, Türk Yurdu, C.3, nr.15-

16, s.26-27.

31. 1929, Söz Derleme, Celep Esnafının Kullandığı Sözler, Türk Yurdu,

C.3, nr.20, 13-16.

32. 1929, Finlerin Milli Kültürü, Türk Yurdu, C.3(23), nr.23(217), s.20-21.

33. 1930, Albert Von le Cog ve F. W. Müller, Türk Yurdu, C.5,

nr.32(276).

34. 1930, Türk-Macar Kardeşliği, Türk Yurdu, C.5, nr.35.

35. 1933, Halk Terbiyesi Vasıtaları, Ülkü, C.1, S.2.

Page 46: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

38

1.10. İSMAYIL HAKKI BALTACIOĞLU (1886-1978)∗ İstanbul’da doğmuş, babasının adı İbrahim Ethem Bey, annesinin adı

Hamide Hanım’dır. İlk öğrenimini Şemsülmekâtip, Meşrıkı Füyüzat ve

Kışlaarkası İptidaileri’nde ve Fevziye Rüştiyesi’nde yapmıştır. 1903’te Vefa

Lisesi’nden, 1908’de Darülfünun Ulumu Tıbbiye bölümünden mezun

olmuştur. 1910 yılında Maarif Nezareti tarafından pedagoji ve el işleri dersleri

üzerinde incelemelerde bulunmak üzere Avrupa’ya gönderilmiştir.

Hattatlık, resim, dekor sanatları ve mimarlık, tiyatro incelemeleri,

bahçıvanlık, marangozluk gibi el sanatları ile uğraşmıştır. Baltacıoğlu, 1908

Meşrutiyet Devrimi’nden sonraki yıllarda yeni eğitimin ve öğretimin temellerini

atmıştır. Türk okullarında 1910’dan beri resim, el işi, hitabet, tiyatro, açık

hava kültürü adına yapılanların kaynağı Baltacıoğlu’nun eserlerinde

bulunmaktadır.

1904’te Divan-ı Hümayun Katipliği, 1908’de Darülmuallim Hat

Öğretmenliği, 1920’de Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, Maarif Vekaleti

Müsteşarlığı, 1924’de İlahiyat Fakültesi İçtimai ve Dini Ruhiyat Profesörlüğü,

1925’te Edebiyat Fakültesi Terbiye, İçtimaiyat, Ahlâk Profesörlüğü, 1942’de

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Profesörlüğü, 1942’de Afyon ve 1946’da

Kırşehir Milletvekilliği yapmıştır. 1950’den sonra Yasama Meclisindeki

görevinden ayrıldığı gibi, devlet hizmetine de son vermiş ve emeklilik

süresince kültür çalışmalarına büyük bir hızla devam etmiştir.

Baltacıoğlu, yazı hayatına Meşrutiyetten önce başlamıştır. İslâm yazı

sanatı ile ilgili olan ilk estetik makaleleri, 1904 yılında İkdam gazetesinde

yayımlanmıştır.

∗ Önder, Ali Rıza, 1965, “İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu”, TFA, C.9, S.196.

Page 47: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

39

Baltacıoğlu, merkezi Paris’te bulunan Association Jean Jeacques

Rousseau adlı cemiyetin kurucu üyeleri arasında olmuştur. Ayrıca Türk Dil

Kurumu’nun da yönetim kurulu üyeliğini yapmıştır.

İstanbul Darülfünunu’nun Üniversite adı ile yeniden kuruluşu

sıralarında kürsüsünden ayrılmış ve 1934 yılında Yeni Adam adlı düşünce

dergisini çıkarmaya başlamıştır. Ondan sonraki yıllarda Hilmi Ziya Ülken ve

Nurullah Ataç ile birlikte İnsan adlı bir dergi kurmuşlardır. Yeni Adam’da

özellikle Orta Oyunları ve Karagöz konuları üzerinde durarak “Tiyatroda

Türk’e Doğru” ilkesini işlemiştir. Bütün araştırma ve incelemelerinde Türk

ulusunun geleneklerine büyük önem vermiş, ulusu gelenek birliği diye

anlamış ve anlatmıştır. Folklor malzemelerinden faydalanan Baltacıoğlu,

halkın ruhunu anlayarak temsil etmiştir.

1978 yılında vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1913, İçtimaiyat Nokta-i Nazarından Terbiye, Din ve Hayat. 2. 1918, Din ve Hayat, İstanbul: Kader Matbaası, 48 s.

B. Makaleleri

3. 1923, Bediî Anadolu, Türkiye Edebiyat Mecmuası, S.2.

4. 1933, Anadolu’da Yüksek Türk Eserleri, HBH, S.27.

Page 48: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

40

1.11. MAHMUT RAGIP GAZİMİHAL (1900-1961)∗ İstanbul’da doğmuş, babasının adı Yusuf Ragıp Bey’dir. Gazimihal ilk

öğrenimini babası ile yapmış, daha sonra Kumkapı Fransız Koleji’ne ve Vefa

Lisesi’ne devam etmiştir. 1909 yılında Şehzadebaşı’nda Musîki-i Osmanî

Mektebi’ne gitmiştir. Batı tarzında keman dersleri de almıştır. 1921 yılında

Berlin’e gitmiş, orada müzik hocalarından özel dersler almıştır. Berlin’deki

keman çalışmalarını İsai Barmas ve Walter Detlefz’le sürdürmüş,

müzikologlardan Prof. C. Sachs ve Prof. Von Horn Boster ile tanışmış,

1925’te yurda dönmüştür. Bir yıl sonra Paris’e gitmiş müzik çalışmalarına

Paris Kitaplığı’nda devam etmiştir. Le Monde Musical’de iki yazısı çıkmış,

1927’de Societe Française de Musicologie’ye muhabir üye olmuştur. Bu

kurulun dergisinde “Yazılı Şark Metinlerindeki Org Tarifleri” adlı incelemesi

yayınlanmıştır. 1928 yılında yurda tekrar dönmüş, 1932’de Ankara Musîki

Muallim Mektebi’nde göreve başlamıştır. Bu öğretmenlik hayatı 1961 yılına

dek kesintisiz sürmüştür.

1926 yılında İstanbul Konservatuarı müdürlüğüne Yusuf Ziya

Demircioğlu’nun gelmesiyle halk müziği derleme seyahatleri başlamış,

Gazimihal ilk üç gezinin sonuçlarını 1928’de “Anadolu Türküleri ve Musîki

İstikbalimiz” adı ile kitap olarak yayınlamıştır. 1927 yılından itibaren de çeşitli

dergi ve gazetelerde halk türkülerine ve halk oyunlarına dair yazıları çıkmaya

başlamıştır. O tarihlerde merkezi Ankara’da bulunan Halkbilgisi Derneği’nin

kurulması ile ilgili İstanbul ve Ankara’daki çalışmalara katılmıştır.

1928 yılında Halk Bilgisi Derneği’nin Müzik Folkloru İzahnamesi’ni

hazırlamış, derneğin yayın organı olan Halk Bilgisi Mecmuası’nda müzik

folkloru ile ilgili yazıları yayınlanmıştır.

∗ Çiçekoğlu, Fikri, 1962, “Gazimihal, Hayatı, Çalışmaları”, TFA, C.7, S.152. Tecer, Ahmet Kutsi, “Mahmut Ragıp İçin”, TFA, C.7, S.152.

Page 49: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

41

1929 yılında İstanbul Konservatuarı’nın dördüncü gezisine Gazimihal

de katılmış, bu gezi sonuçlarını aynı yıl “Şarkî Anadolu Türkü ve Oyunları”

adıyla kitap olarak yayınlamıştır.

Gazimihal ömrünün yarısından fazla bir zamanını folklor çalışmalarıyla

geçirmiş ve gelecek kuşaklara özellikle halk müziği alanında ürün bırakmış

bir folklorcu ve müzikologdur.

Folklor ve özellikle müzik folkloru alanındaki makaleleri Akşam, Vakit,

Bartın ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde; Milli Mecmua, Varlık, Çığır, Ülkü,

Folklor Postası, Yücel, Uludağ ve Damla (Edirne) dergilerinde yayınlanmıştır.

Gazimihal, halk türkülerine olduğu kadar halk oyunlarına önem

vermiştir. Her iki konudaki folklor çalışmalarını tarihî incelemelerle

desteklemiştir. Ölümünden hemen önce tamamladığı halk oyunları ile ilgili

kitabı “Iklığ” basılamamıştır. Gazimihal’in bu konulardaki yazıları çeşitli

dergilerde makaleler halinde kalmıştır. Dergilerde çıkan yazılarından başka,

ilk kitabı olan “Anadolu Türküleri ve Musikî İstikbalimiz”de Batı müziğinde milli

ekollere ait bilgilerini ve görüşlerini toplamış, Türk müziğinin geleceğini de

bunlara benzeterek halk müziği ritimlerinden ve melodilerinden renk ve ilham

alan genç kompozitörlerin eserlerini savunmuştur. Alaturka müzik, Gazimihal

için sırf tarihî bir değer ifade etmiş, milli müzik için kaynak olarak halk

türkülerini benimsemiştir. Bilhassa oyun havalarının senfonik Türk müziğinin

gelişmesinde kaynak teşkil edeceğini savunmuştur.

Türk müzik ve oyun folkloruna ait incelemelerinde halk türküleri ve

oyunlarına ait isim ve terimlerin menşelerini araştırmıştır. Asya Türk

medeniyetinin Anadolu’ya yansıyan örneklerine ışık tutmuştur.

13 Aralık 1961 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Page 50: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

42

Eserleri

A. Kitapları

1. 1928, Anadolu Türküleri ve Musikî İstikbalimiz, Ankara.

2. 1929, Şarkî Anadolu Türkü ve Oyunları, Ankara.

3. 1933, Türk Halk Musikîlerinin Menşei ve Hususiyetleri. 4. 1933, Türk Halk Oyunları. 5. 1933, Türk Nefesli Çalgıları(Türk Ötkü Çalgıları).

B. Makaleleri

6. 1921, Millî Rakıslarımız, Yeni Kitap Mecmuası, S.1.

7. 1926, Anadolu Musîkileri ve Armonize edilmeleri Meselesi, Milli

Mecmua, C.7, S.73-75, s.1181-1183/ 1191-1192/ 1216-1218.

8. 1926, Şark ve Armoni, Milli Mecmua, C.7, s.76, s.1231-1232.

9. 1926, Anadolu Ufuklarından Gelen Rüzgar, Milli Mecmua, C.7,

S.74, s.1198-1199.

10. 1928, Musîki Halkiyatı, Milli Mecmua, C.9, S.104, s.1677-1679.

11. 1928, Musîki Tetkiklerine Başlarken, Halk Bilgisi, S.1, s.25-29.

12. 1929, Türk Oyunları, Türk Yurdu, C.3, S.21-22, s.8-13.

13. 1930, Musikî Halk Bilgisi Kitabiyatı, HBH, S.6.

14. 1930, Millî Oyunlar ve Oyun Havaları, Vakit, Yıl:13, Sayı:4330, s.6.

15. 1931, Bey Böyrek Destanının Türküleri, Milli Mecmua, C.11, S.124-

125, s.163-164.

16. 1931, Musîki Halkiyatı: Safranbolu ve Bartın Türkülerini Toplamak

Lazımdır. Bartın Gazetesi, S.285-289.

17. 1931, Garptaki Son Halk Şarkıları Tetkikleri, Bartın Gazetesi, S.293,

11 Mayıs.

18. 1931, Anadolu Şehirlerinin Musîki İşlerini Tanzim Yolları, Bartın

Gazetesi, S.297,299,302-304,306-309.

19. 1931, Karadeniz Sahilleri Halk Musîkilerimizde Ceneviz Tesirleri,

Bartın Gazetesi, S.310, 7 Eylül.

Page 51: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

43

20. 1931, Karadeniz Kemençe Üslûbunun Menşei Meselesi, Bartın

Gazetesi, S.314-315.

21. 1931, Özbek Musikîsi, Atsız Mecmua, S.2.

22. 1931, «Köroğlu Destanı» Hakkında, Atsız Mecmua, S.3.

23. 1932, Ciddi Bir Etnografya Cemiyetinin Esasları Ne Olabilir, Bartın

Gazetesi, S.333, 23 Şubat.

24. 1932, Anadolu Oyunları Hakkında Birkaç Not, Bartın Gazetesi,

S.350,352-359.

25. 1932, Anadolu Çocuk Sazları, Bartın Gazetesi, S.360-362.

26. 1932, Tulum Düdüğü ve Boru, Bartın Gazetesi, S.365-368.

27. 1933, Polifonik Türkülerimiz Meselesi, Milli Mecmua, C.12, S.142-

143, Temmuz, s.315-316.

28. 1933, Anadolu Çocuk Sazlarının Tarihî Menşeleri Meselesi, Bartın

Gazetesi, S.412-416.

29. 1933, Bizde Yeni Bestekârlık, Varlık, S.5, Eylül, s.93-94.

30. 1933, Bestekârlarımıza Düşen İşler, Varlık, S.11, Aralık, s.174-175.

Page 52: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

44

1.12. MEHMED FUAT KÖPRÜLÜ (1890-1966)∗

İstanbul’da doğmuş, annesinin adı Hatice Hanım, babasının adı Faiz

Bey’dir. Ayasofya Merkez Rüştiyesi’nden sonra Mercan İdadî’sini bitirmiş,

1907-1910 yılları arasında Mekteb-i Hukuk (Hukuk Fakültesi)’a devam etmiş,

ancak istediği ilim sahasının okulu olmadığı için öğrenimini yarıda bırakmıştır.

1910-1913 yılları arasında Mercan, Kabataş, Galatasaray ve İstanbul

Liseleri’nde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yapan Köprülü, bu sıralarda Ziya

Gökalp’ın çevresine katılarak 1908’de Türk Derneği’nin, 1911’de Türk Yurdu

cemiyetinin, 1912’de ise Türk Ocağı’nın üyeleri arasında yer almıştır. Bu

yıllarda Mehasin, Tanin ve Servet-İ Fünun’da yazmıştır. 1913 yılı sonlarında

Halit Ziya Uşaklıgil’in istifası üzerine boşalan İstanbul Darülfünûn’u Türk

edebiyatı Tarihi müderrisliğine (profesör) tayin edilmiştir.

1913 yılında Gustave Lanson’un fikirlerinden yararlanmış, bunu kendi

görüş ve fikirleriyle de genişleterek yayınladığı “Türk Edebiyatı Tarihinde

Usûl” adlı makalesinde Türk edebiyatı tarihinin ilmî bir görüşle nasıl

yazılabileceğinin esaslarını ortaya koymuştur.

1918’de yazmış, 1919’da yayınlanmış olan “Türk Edebiyatında İlk

Mutasavvıflar” adlı eseri ile yalnız Türk edebiyatı için değil, Türk ilminin birçok

sahası için de yeni meseleler ortaya atmıştır. Köprülü, “Anadolu’da İslamiyet”

adlı büyük makalesini 1922’de, küçük fakat derli toplu bir eser olan “Türkiye

Tarihi”ni ise 1923’te yayınlamıştır. Çeşitli alanlardaki çalışmalarını aralıksız ∗ Caferoğlu, Ahmet, 1968, “Hakiki Köprülü” Türkiyat Mecmuası, C.15. Elçin, Şükrü, 1989, Fuad Köprülü ve Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar”, Türk Kültürü, Yıl:27, S.315. Köprülü, Orhan F., 1981, Fuad Köprülü’nün Hayatı ve Eserleri”, Y.a.y.:Türk Edebiyatı Tarihi. 1987, “M. Fuad Köprülü’nün Hayatı, Eserleri, Çalışma sistemi ve Başlıca Hususiyetleri”, Türk dili, S.421.

Page 53: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

45

sürdüren Köprülü, idarî hizmetler de yüklenerek 1923’te İstanbul Darülfünun

Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na getirilmiştir.

1924 yılında Maarif Vekili Vasıf Çınar’ın ısrarı üzerine, bu vekalete

yeni bir düzen verebilmek için sekiz ay süreyle adı geçen bakanlığın

müsteşarlığına tayin edilmiştir. Buradan ayrıldıktan hemen sonra Bakanlar

Kurulu kararıyla kurulan Türkiyat Enstitüsü’nün müdürlüğüne getirilmiştir.

Bundan sonra Atatürk’ün isteğiyle 1925’te İstanbul’da toplanması düşünülen

ilk milletlerarası Türkoloji kongresinin hazırlanmasında görevlendirilmiştir.

Yaptığı ilmî çalışmalarla Türkiye dışında da itibar kazanan Köprülü,

1925’te Rusya’nın tanınmış Şarkiyatçıları olan Bartholt, Kraçkovskiy ve

Oldenburg’un ortak teklifleri ile Sovyet İlimler Akademisi’nin muhabir

üyeliğine seçilmiş, daha sonra 1927’de Heidelberg Üniversitesi’nin tevcih

ettiği Fahrî felsefe doktorluğu payesi kazanmıştır. 1926’da 386 sayfalık bir cilt

halinde yayınlanan “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eseri Köprülü’yü hem içte hem

de dışta Türkoloji sahasının otoritesi haline getirmiştir. 1923’te Paris’teki

Dinler Kongresi, 1926’da Bakü’deki Türkiyat Kongresi ve 1928’de Oxford’daki

Müsteşrikler Kongresi’ne dikkate değer tezlerle katılarak Türkiye’yi temsil

etmiştir.

1933 yılında Darülfünûn reformu ile İstanbul Üniversitesi’nin yeniden

kurulması üzerine bir kez daha Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na getirilen

Köprülü, Atatürk’ün ısrarı üzerine Kars milletvekilliğine seçilmiştir. 1935’ten

sonra da İstanbul Edebiyat Fakültesi’ndeki kürsüsünü koruyarak Ankara’daki

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Orta Zaman Türk Tarih hocalığına, aynı

zamanda da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde de Müesseseler Tarihi hocalığına

tayin edilmiştir. Köprülü’nün Ülkü dergisinin müdürlüğüne seçilmesi ve bu

dergiyi ilmî bir hale getirmesi de yine bu yıllara rastlamıştır (1936-1941). 1934

yılında Sorbonne Üniversitesi’nin daveti üzerine orada verdiği konferanslar

bir yıl sonra Les Origines de L’Empire Ottoman (Paris 1935) adıyla

yayınlanmıştır.

Page 54: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

46

İlk baskısı 1908-1938 yılları arasında Leiden’de yapılan

“Encyclopaedia of İslam”a “Türk edebiyatı” maddesini hazırlamıştır. Köprülü,

bu maddede bir yandan Türk edebiyatı tarihini yeni bir görüşle ve hiç

kullanılmamış kaynakları ele alarak incelemiş, diğer yandan da bu edebiyatın

yeni meselelerini ortaya atmıştır.

Kurduğu dergiler arasında Milli Tetebbular Mecmuası (1915), Türkiyat

Mecmuası (1925), Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası (1931-1939), Türk

Hukuk Tarihi Dergisi (1944) ile 1935’te sadece bir fasikülü yayınlanan Türk

Halk Edebiyatı Ansiklopedisi sayılabilir.

1941 yılına kadar yayın faaliyeti yanında fakültelerdeki kürsülerini de

koruyan Köprülü, hocalıkla milletvekilliğinin bir arada yürütülemeyeceği

şeklinde alınan bir karar üzerine fiilî hocalık hayatından ayrılmıştır. Ancak

çeşitli kitap ve makaleleriyle ilmî çalışmalarını sürdürmüştür. 1940 yılında

Dr.Adnan Adıvar’ın müdürlüğü altında yayınlanmaya başlayan İslam

Ansiklopedisi’ne 1940-1950 yılları arasında 71 makale yazmıştır. 1956

yılında Demokrat Parti’nin iç politikadaki tutumunu tasvip etmediği için

Dışişleri Bakanlığından istifa etmiş, 1957 seçimlerinden sonra fiilî olarak

siyasetten çekilmiştir.

Harvard Üniversitesi’nin daveti üzerine 1958-1959 ders yılını

Cambridge’de geçiren Köprülü, orada yabancı neşriyatı yakından takip etme

fırsatını bulmuş ve uzun yıllar eksik kalan çalışmalarını tamamlamıştır. Ayrıca

Columbia ve Harvard’da bazı konferanslar vermiştir. 1959 yazı ortalarında

Türkiye’ye dönen Köprülü, 1960 ihtilalinden sonra siyasi faaliyette

bulunmasından çekinildiği için, 6-7 Eylül hadiseleri bahane edilerek

tutuklanmış ve Yassıada’ya gönderilmiştir. Üç ay süren bu tutukluluk

devresinden sonra tahliye edilmiştir.

Daha sonraki yıllarda çalışmalarını F. A. Tansel’in yardımıyla, eski

kitaplarının yeni baskılarıyla uğraşmakla geçirmiştir. 1500’ün üzerinde kitap

ve makalesi bulunmaktadır.

Page 55: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

47

Köprülü’nün edebiyat ve folklor çalışmalarına atılmasında, kendisinden

önce buna benzer ciddi bir mesai içine girmiş olan Ziya Gökalp’ın rolü inkar

edilemez. Onun himaye ve tavsiyesiyle çok genç yaşta İstanbul

Darülfünunu’na profesör olarak girmiştir. Ayrıca milî kültür, millet ve ilmî tahlil

gibi düşüncelerinde Gökalp’ın etkisi büyüktür. Bununla beraber Köprülü’nün,

millî duyguları ve kavramları bol bol dile getirmesi objektif kalmasını

engellememiştir. Türkiye’nin ilim dünyasında iyi bir itibar kazanmasına vesile

olmuş ve dünya üniversite, akademi ve enstitülerinin aslî, fahrî üyelikleri, fahrî

doktorlukları gibi pâyeler almıştır.

Türk medeniyet ve kültür tarihi, edebiyat tarihi, Türk dili, din, musîki,

hukuk ve iktisat tarihi, sanat tarihi, etnoloji, folklor, müesseseler tarihi gibi

birçok değişik alanlarda otorite kazanmış ve bu sahalarda metotlu çalışmayı

ilke edinmiştir. Değişik ve geniş coğrafyasındaki Türk milletinin edebiyat

tarihini Türk tarihi gibi bir bütün halinde incelemek gerektiğini ilk defa ileri

sürmüştür. Anadolu’da bulunan halk kültürünün oluşturduğu formların Orta

Asya kökenine işaret ederek, kendinden önce gelen ilim adamlarından farklı

olarak Batı dünyasında geçerli olan bu metodu yani Tarihî-Coğrafî Fin

metodunu Türk kültürüne adapte etmiştir. «Türk Edebiyatı Tarihi» adlı eserini

ve «Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl» makalesini bu yönteme uygun olarak

hazırlamıştır.

Türkiye’de köprülü üzerine bilimsel nitelikli çalışmalar epeyce

bulunmaktadır. İlk bibliyografisi 1935 yılında Şerif Hulusi tarafından

hazırlanmıştır. Daha sonra Sami N. Özerdim, Osman Turan, Fevziye

Abdullah Tansel gibi isimler de Köprülü hakkında yazılar yayınlamışlardır.

28 Haziran 1966 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Page 56: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

48

Eserleri

A. Kitapları

1. 1913-14, Türk Tarih-i Edebiyatı Derslerinden – Türk Lîsanı ve

Taksimâtı, İstanbul, 80 s.

2. 1914-15, Türk Tarih-i Edebiyatı Derslerinden – Garb Türklerinde edebiyat ve Şek-i Tekâmülü, İstanbul, 144 s.

3. 1919, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, İstanbul: Diyânet İşleri

Başkanlığı Yayını.

4. 1923, Türkiye Tarihi, İstanbul.

5. 1924, Türk Tarihi, İstanbul: Dârü’l-Fünûn Matbaası

6. 1926, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul.

7. 1928, Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i, İstanbul.

8. 1928, Milli Edebiyat Cereyanımızın İlk Mübeşşirleri, İstanbul.

9. 1928, Maniler (Anadolu Türklerinin Halk Edebiyatı), İstanbul: Devlet

Maatbası, 270 s.

10. 1929, XVIII.Asır Saz Şairlerinden Gevheri, İstanbul.

11. 1929, XIX.Asır Saz Şairlerinden Erzurumlu Emrah, İstanbul.

12. 1930, XVI.Asır Sonuna Kadar Türk Saz Şairleri, İstanbul.

13. 1930, XVII.Asır Saz Şairlerinden Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç

Osman Hikayesi, İstanbul.

B. Makaleleri

14. 1913, Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl, Bilgi Mecmuası, S.1.

15. 1913, Ma’ni Hakkında Bir Tetkik, Tanin, 20 Haziran.

16. 1913, Yunus Emre, Türk Yurdu, C.4, nr.7, s.612-621.

17. 1913, Yunus Emre, Âsarı, Türk Yurdu, C.5, nr.3, s.922-930.

18. 1914, Türk Bilgi Derneği, Bilgi Mecmuası, C.1, S.6.

19. 1914, Yeni Bir İlim:Halkıyyat, İkdam, 6 Şubat 1914

20. 1914, Milli Türküler, İkdam, 20 Şubat 1914.

Page 57: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

49

21. 1914, Destanlarımız, İkdam.

22. 1914, Saz Şairleri 1, İkdam.

23. 1914, Saz Şairleri 2.Âşık Tarzının Menşei ve Mahiyeti, İkdam.

24. 1914, Saz Şairleri 3.Âşık Tarzı Hangi Şekl-i Hayatın İfadesidir,

İkdam.

25. 1914, Saz Şairleri 4.Âşık Tarzı Hangi Şekl-i Hayatın İfadesidir,

İkdam.

26. 1914, Saz Şairleri 5.Âşık Tarzı Hangi Şekl-i Hayatın İfadesidir,

İkdam.

27. 1914, Saz Şairleri 6.Âşık Tarzı Hangi Şekl-i Hayatın İfadesidir,

İkdam.

28. 1914, Saz Şairleri 7.Malumat-ı Tarihiye, İkdam.

29. 1914, Saz Şairleri 8.Âşık Tarzında Şive ve Lisan, İkdam.

30. 1914, Saz Şairleri 9. Âşık Tarzında Aruz Vezni, İkdam.

31. 1914, Saz Şairleri 10. Âşık Tarzında Milli Vezin ve Şekilleri, İkdam.

32. 1914, Saz Şairleri 11. Varsağı-Koşma-Destan, İkdam.

33. 1914, Mâni ve “Ma’ni”ler, Tanin,12 Haziran 1914.

34. 1914, Türkler’de Esatir ve Efsane, Tanin, 26 Haziran 1914.

35. 1915, Türk Edebiyatında Âşık Tarzının Menşe ve Tekamülü Hakkında Bir Tecrübe, Milli Tetebbuular Mecmuası, 1, 5-46.

36. 1916, Onuncu Asır Hayatına Ait Bir Vesika, İkdam.

37. 1918, Türklerin Acem Edebiyatı’na Te’siri, Yeni Mecmua, C.2, S.31.

38. 1919, Epope Meselesi, Büyük Mecmua, S.68-69.

39. 1919, Eski Osmanlılarda Kadın Hayatı – Kadın edebiyatı, İnci

Mecmuası, S.9. 40. 1920, Mani Eğlenceleri Nasıl Olurdu, İnci Mecmuası,?

41. 1922, Meddahlar 1, İkdam, S.7.

42. 1922, Meddahlar 2, İkdam,S.15.

43. 1922, Meddahlar 3,Kıssahanlar-Meddahlar, İkdam, S.24.

44. 1922, Nevruz Merasimi, İkdam, 24 Mart 1922.

45. 1922, Milli Hars, İkdam, 18 Haziran 1922.

46. 1922, Anadolu’yu Nasıl Öğrenebiliriz, Tevhid-i Efkar, 27 Mart 1922.

Page 58: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

50

47. 1922, Anadolu’da İslamiyet, Darülfünun Edebiyat Fakültesi

Mecmuası.

48. 1923, Koşma Tarzı, Yeni Mecmua, IV, 250-252.

49. 1923, Tuyuğ Tarzı, Yeni Mecmua, IV, 262-263.

50. 1923, Âşık Gevheri’ye Ait İki Vesika, Yeni Mecmua, IV, 363-364.

51. 1924, Meddahlar. Türklerde Halk Hikayeciliği Tarihine Ait Bazı Maddeler, Türkiyat Mecmuası, C.1, s.1-45.

52. 1925, Oğuz Etnolojisine Dair Tarihî Notlar, Türkiyat Mecmuası, I,1,

s.185-211.

53. 1925, Bektaşiliğin Menşeleri, Türk Yurdu, C.2, nr.8, s.121-140.

54. 1925, Eski Türklerde Dinî-Sihrî Bir Anane: «Yat»veya Yağmur Taşı, İstanbul Darülfünûnu Edebiyat Fakültesi Dergisi, C.4, S.1, s.1-

11.

55. 1925, Selçukîler Devrinde Anadolu Şairleri- Seyyad Hazma, Türk

Yurdu, C.?

56. 1925, Âzerî Edebiyatı’na ait Notlar, Yeni Kafkasya, Yıl:2, S.24.

57. 1926, Türkiyat Sahasında Yeni Tetkikler, Hayat, I, 43-44.

58. 1926, Eski Serhadlerimizde Edebi Hayat:Temeşvarlı Gazi Âşık Hasan, Türk Yurdu, C.4,nr.19, s.18-23.

59. 1927, Âşık Ömer’e Ait Bazı Notlar, Hayat Mecmuası, C.1, s.462-463.

60. 1927, Saz Şairlerimize Ait Notlar:Kayıkçı Kul Mustafa, Hayat

Mecmuası, C.1, s.222-223.

61. 1927, Milli Harsımıza Ait Notlar:Anadolu Din Tarihine Ait, Hayat

Mecmuası, C.1, s.263-264.

62. 1927, Memleket Bilgisi, Hayat Mecmuası, C.1, S.15, s. 281-282.

63. 1927, «Nevruz»a Ait, Hayat Mecmuası, C.1, S.18, s.324-343.

64. 1927, Ankara ve Ahiler, Hayat Mecmuası, C.1, S.21, s.402-403.

65. 1928, Türklerin Meziyetleri ve Kusurları Nelerdir, Resimli Ay

Mecmuası, S.49.

66. 1927, Milli Harsımıza Ait Notlar:On Birinci Asra Ait Bir Varsağı,

Hayat Mecmuası, C.2, s.264.

67. 1927, Karacaoğlan. Halk Şairleri, Hayat Mecmuası, C.2, s.282-283.

Page 59: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

51

68. 1927, Türkiyat Aleminde,Hayat Mecmuası, C.3, s.2-3.

69. 1927, «Akademi» Meselesi, Hayat Mecmuası, S.45.

70. 1927, Profesör Wilhelm Thomsen, Türk Yurdu, V, 1-5.

71. 1928, Âşık Dertli, Hayatı ve Divanı, İkdam.

72. 1928, Bir Kızılbaş Şair:Pir Sultan Abdal, Hayat Mecmuası, C.3.

73. 1928, İlk Osmanlı Sikkeleri Hakkında, Türkiyat Mecmuası, C.2,

s.410-412.

74. 1928, «Meddahlar» Makalesine Ait, Türkiyat Mecmuası, C.2, s.430-

434.

75. 1931, Dede Korkut Kitabına Ait Notlar I.Altın Küpeli Oğuz Beyleri,

Azerbaycan Yurt Bilgisi, C.1, S.1, s.17-21.

76. 1931, Dede Korkut Kitabına Ait Notlar II.Başa Dönmek, Aynalmak,

Azerbaycan Yurt Bilgisi, C.1, S.1, s.84-91.

77. 1932, Dede Korkut Kitabına Ait Notlar III.Ozan, Azerbaycan Yurt

Bilgisi, C.1, S.1-3, s.133-140.

78. 1931, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri,

Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası.

79. 1932, Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikayesi Hakkında Yeni Vesikalar, Atsız Mecmua, Yıl:1, S.10, s.239-246.

Page 60: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

52

1.13. MEHMET HALİT BAYRI (1896-1958)∗ İstanbul’da doğmuş aslen Diyarbakırlı’dır. Annesinin adı Maide

Hanım, babasının adı Ahmet Muammer Bey’dir. İlk ve orta öğrenimini

İstanbul’da yapmış, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirmiştir.

Edebiyat ve folklor alanındaki çalışmalarına 1918 yılında yedek subaylıktan

ayrılıp İstanbul’a döndükten sonra başlamıştır. İlk eseri Çanakkale Savaşı’na

ait mensur duyuşlarını nakleden “Maziden Bir Yaprak” isimli eseridir. Bundan

sonra 1922’de Prof. İsmail Hikmet Ertaylan’ın çıkardığı Düşünce dergisinin

yazı işleri müdürlüğünü yapmıştır.1924-1925 yıllarında ise Anadolu dergisinin

idaresini üstlenmiştir.

1925 yılında Belediye hizmetine girmiş 1953 yılında emekli olana dek

burada Neşriyat Müdürlüğü, İktisat Müdürlüğü, Hesap İşleri Müdürlüğü ve

Mezat Müdürlüğü gibi görevlerde bulunmuştur.

1927 yılında Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ile birlikte halk bilgisi derneği

kurmak için yönetmelik hazırlamışlardır. Bayrı İstanbul’da olduğu halde Prof.

Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ile birlikte tasarladıkları derneği 1927 yılında

Ankara’da kurmuşlardır. Kurucular arasında İshak Refet Işıtman ve İhsan

Mahvi de bulunmuştur. Bir yıl sonra derneğin İstanbul Şubesi açılmıştır. Yine

derneğin kurucularından olan Yusuf Ziya Demircioğlu, o zaman

Şehzadebaşı’nda olan Konservatuar binasında bir oda tahsis etmiş ve

böylece Halit Bayrı ve Abdülkadir İnan, Agâh Sırrı Levent, Prof. Fuad

Köprülü, Prof. Ahmet Caferoğlu, Ahmet Kutsi Tecer, Ekrem Besim, İhsan

Hamamioğlu, İzzet Âdil, Melâhat Sabri, Mahmut Ragıp Gazimihal,Yusuf Ziya

Demircioğlu, Raife Hakkı Kesirli, Prof. Dr. Süheyl Ünver, Haluk Nihat Pepepi

∗ Atsız, Nihal, 1959, “Türk Folklorunun Büyük Mütehassısı: Mehmet Halit Bayrı”, TFA, C.5, s114. Hınçer, İhsan, 1959, “Bayrı’nın Hayatı, Şahsiyeti, Eserleri”, TFA, C5, S114.

Page 61: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

53

İstanbul Türk Halk Bilgisi Derneği şubesini faaliyete geçirmişlerdir. 1929

Kasım ayında İstanbul şubesi tarafından çıkarılmaya başlanan Türk Halk

Bilgisi Haberleri dergisi 1931 yılında 19.sayısından sonra kapanmıştır.

Bayrı’nın teşebbüsü ile 1933 yılında Eminönü Halkevi Dil, Tarih, Edebiyat

Kolu Başkanı olan Prof. Fuad Köprülü’nün yardımı ile 1942 yılına ve

124.sayıya kadar çıkarılmıştır.

Bayrı, folklor gezilerine katılmış, İstanbul folkloru hakkında

araştırmalar yapmıştır. Türk Halk Bilgisi Haberleri dergisinden başka daha

sayısız dergide folklor, edebiyat ve Türkçülük konusunda sayısı binleri aşan

makale ve yazı neşretmiştir.

Emekliliğinden sonra Remzi Kitabevi’nde redaktör olarak çalıştıktan

sonra İstanbul Çocuk Esirgeme Kurumu İl Müdürlüğü’ne geçmiştir ve vefatına

kadar burada çalışmıştır.

Memuriyet hayatından alışkanlıkla yazı hayatı makalelerden

oluşmuştur. Bu hayat ritmi, onu kısa vadeli işlere zorlamış, uzun araştırmalar,

teorik çalışmalar yerine özlü ve küçük incelemelere götürmüştür. Onun

çalışmaları arasında en hacimli olanları bile, yan yana getirilmiş veya birbiri

üzerine konulmuş müstakil çalışmalardır.

Bayrı, önce edebiyat tarihçesi üzerine çalışmalar yapmış, fakat sonra

kendisini tamamen halk edebiyatı ve folklora vererek bu şubenin otoritesi

haline gelmiştir. Onun en olgun yazıları Türk Halk Bilgisi Haberleri ve Türk

Folkloru Araştırmaları dergilerinde çıkmış olan halk edebiyatına ve saz

şairlerine ait yazılarıdır. En eskilerden o döneme kadar bütün halk şairlerinin

şiirlerini toplamış, her birisinin hayatı hakkında bulabildiği bilgiyi derleyerek

bir külliyat meydana getirmiştir.

Bayrı, folklor tetkikleri ve folklor malzemesi toplama usullerini okulda

öğrenmiş bir folklorcu değildir. Fakat halkın manevi servetini ve maddi

kültürünü öğrenmenin, maddi ve manevi kültür tarihini tetkik için sağlam

Page 62: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

54

vesikalar teşkil ettiğini kavramıştır. Bayrı, Türk toplumunun ve fikir hayatının

ancak, halkın asırlardır kendi gelenek ve yaşayışında mevcut kültürü ile

çağdaş seviyeye ulaşacağına inanmıştır.

1958 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1919, Maziden Bir Yaprak, İstanbul:İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti

Yayını.

2. 1932, Türk Halk Edebiyatına Ait Maddeler, Mâniler, İstanbul: İktisat

Matbaası, 79 s.

3. 1933, Cumhuriyet Devrinde Halkbilgisi Haberleri, İstanbul.

B. Makaleleri

4. 1927, Saadettin Nüzhet Bey’e Cevap, Millî Mecmua, C.7, S.78.

5. 1927, Konya Halkiyat ve Harsıyatı, Millî Mecmua, C.7, S.79.

6. 1928, Halk Bilgisi, Millî Mecmua, C.9, S.108.

7. 1930, Derviş Hacı, HBH, S.6.

8. 1930, Erzurumlu Emrah,HBH, S.10.

9. 1930, İlk Merhalede, HBH, S.12.

10. 1930, Trabzon Mânileri,HBH, S.14.

11. 1931, Balıkesirli Bir Şair, HBH, S.15.

12. 1931, Rize Mânileri,HBH, S.18.

13. 1931, Anadolu Halk Şairlerine Ait Metinler, HBH, S.19-20.

14. 1933, İstanbul’da Derlenmiş Atasözleri, HBH, S.21-24, 28-30.

15. 1933, Ganizâde Nadirî, HBH, S.25.

16. 1933, Âşık Şem-i Hakkında, HBH, S.26.

17. 1933, Nuri Mehmet Paşa, HBH, S.26.

18. 1933, Celalî, HBH, S.27.

Page 63: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

55

19. 1933, Balıkesir’de Dabaklık, HBH, S.27.

20. 1933, Balıkesir’de Halk Âdetleri, HBH, S.28.

21. 1933, Atasözleri, HBH, S.25,26,28,29.

22. 1933, Cumhuriyet Devrinde Halk Bilgisi Hareketleri, HBH, S.29.

23. 1933, Balıkesir’de Keçecilik, HBH, S.29.

24. 1933, İstanbul Halk Tabirleri, HBH, Yıl:3 S.29-32.

25. 1933, Bektaşî Nefesleri, HBH, S.31.

Page 64: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

56

1.14. MEHMET NUREDDİN SEVİN (1900-1975)∗ İstanbul’da doğmuş, annesinin adı Fatma Semine Hanım, babasının

adı Ali Haydar Bey’dir. İlk öğrenimini 1904-1910 yılları arasında özel

öğretmenlerle evinde yapmış, orta öğrenimini 1910-1917 yılları arasında

Robert Koleji’ne devam ederek mezun olmuştur. 1939 yılında İngiltere’de

Bath School of Drama’da öğrenim görmüş, ayrıca 1951 ve 1952 yıllarında

Amerika’da Columbia, North Carolina, Yale Üniversiteleri’nde bulunmuş,

derslere girmiştir. 1956-1957 öğretim yılında Rockefeller fonundan

yaralanarak tekrar Amerika’ya gitmiş, resmî ve özel tiyatro okullarını gezmiş,

sahnelerde oynanan oyunları seyrederek bilgi ve tecrübesini arttırmıştır.

Öğrenimi dolayısıyla çok iyi bir İngilizce’ye sahip olmuş, Tiyatro konusunda

öğretmenlik yapacak derecede yetişmiştir.

Sevin’in tiyatro ile ilgisine Robert Koleji’nde seyrettiği operetlerle

başlamıştır. Öğretmeni Tevfik Fikret’in bu Kolej’de kurduğu Muhazarat

Cemiyeti’nde yaptığı edebî ve ilmî araştırmalarla da Türk Kültürü üzerindeki

çalışmalarına başlamıştır.

Geleneksel Türk Perde Oyunu Karagöz ve Türk giyimi üzerindeki

araştırmalarıyla Türk Folkloruna da önemli hizmetlerde bulunmuştur.

Amerika’da İngilizce olarak Karagöz oynatmış, bu konuda birçok kongreye

katılmış ve üniversitelerde konferanslar vermiştir.

1975 yılında vefat etmiştir.

∗ Tan, Nail, 1975 “Mehmet Nureddin Sevin” Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür Bakanlığı Yayınları.

Page 65: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

57

Eserleri

A. Makaleleri

1. 1931, Konya Aksarayı’nda Misafir Âdetleri, HBH, S.16.

Page 66: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

58

1.15. MEHMET ŞAKİR ÜLKÜTAŞIR (1894-1982)∗ İstanbul’da doğmuş, annesinin adı Lütfiye Hanım, babasının adı

Hüsnü Efendi’dir. Lise derecesinde meslekî öğrenim görmüştür. 1918 yılında

İstanbul Darülfünun’u Edebiyat Fakültesi’nde açılan serbest dersleri takip

etmiş, tarih, felsefe, psikoloji, edebiyat derslerini almıştır. İlk yazısını 1920

yılında Sinop Gazetesi’nde “Bir İktibas-ı Muhayyir” ismi ile yayınlamıştır. Bu

yazıda Ziya Gökalp’tan yapılmış bir intihali ortaya koymuştur.

Ülkütaşır, bir süre öğretmen ve memur olarak çalışmıştır. 1917’de

Maraş İdadisi’nde biyoloji, botanik ve jeoloji dersleri yanında fizik, kimya ve

müzik dersleri de vermiştir. Maraş’ta iken 1915-1918 yılları arasında halk

dilindeki öz Türkçe sözleri, mani, türkü ve masal gibi sözlü halk kültürü

ürünlerini derlemiştir. 1918’den sonra tarih araştırmaları, halkbilimi ve halk

edebiyatı sahalarında çalışmalarını yürütmüştür.

1928 yılında İstanbul’da kurulan Türk Halk Bilgisi Derneği’nin muhabir

üyeliğini yapan Ülkütaşır, bu derneğin çıkardığı Halk Bilgisi Haberleri adlı

dergide halkbilimi ve halk edebiyatı ile ilgili birçok yazı yazmıştır.

Çeşitli gazete ve dergilerde sürekli neşriyatı ile tanınan Ülkütaşır, 1933

yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu)’nin Derleme Kolu

üyeliğine getirilmiştir. O dönemin dilbilim otoritesi olan Prof. Dr. Ragıp Hulusi

Özdem ile çalışmış, uzman yardımcılığından uzmanlığa yükselmiştir. Bu

görevinde, emekliye ayrıldığı 1963 yılına kadar çalışmıştır.

∗ 1957, “Mehmet Şakir Ülkütaşır”, TFA, C.5, S.97. 1978, İki Halkbilimci: Hamit Zübeyr Koşay - M.Şakir Ülkütaşır, Folklor Araştırmaları Kurumu Yayınları. İnan, Abdülkadir, 1959, O fedakar Bir Ülkücüydü”, TFA, C.5, S.114.

Page 67: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

59

Ülkütaşır’ın yayın alanına verimi bu dönemde gelişme göstermiştir.

Türkiye’de çıkan çeşitli gazete, dergi ve yıllıkta ayrıca belli başlı

ansiklopedilerde yazıları ve maddeleri yayınlanmıştır. Özellikle 1939 yılında

yayına giren İslam-Türk Ansiklopedisi’ne Türk tarihi, yaşam öyküsü,

coğrafyası ve halkbilimi ile ilgili elli kadar madde yazmıştır.

Ayrıca Sinop Âsar-ı Atika Muhipleri Cemiyeti (Sinop Eski Eserleri

Sevenler Derneği)’nin kuruculuğunu ve genel yazmanlığını yapmıştır.

Ankara’daki Türk Etnografya ve Folklor Derneği (Folklor Araştırmaları

Kurumu)’nin kurucu üyeliğini de yapmıştır.

1920 yılından sonra Türk kültürü üzerinde geniş ölçüde yayın çabası

ile tanınmış olan Mehmet Şakir Ülkütaşır, kitap haline getirilmiş ve

getirilmemiş araştırmaları, dil, saz şiiri ve halkbilimi alanlarındaki çalışmaları

ve özellikle eski dönem Türk yaşamının incelenmesi üzerindeki çalışmalarıyla

dikkate değer bir kişidir.

Başlangıçta Türk Yurdu’nun yayınları, İkdam gazetesinin Türkçülüğe

ilişkin makaleleri, Türk Ocağı’nın konferansları ve Türk Derneği’nin yazıları

Ülkütaşır’da Türkçülük fikirlerinin, ulusal duyguların uyanmasında etkili

olmuştur. Ziya Gökalp’ın yayınları onun ruh ve düşünme gücünde yaratıcı bir

güç olmuş, Fuat Köprülü’nün yazıları ise onu bilimsel Türkçülük alanına

kaydırmış, fikir hayatına yeni ve daha bilinçli bir yön vermiştir.

1982 yılında vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1926, Sinop Vilayeti.Tarih,Coğrafya ve Halkiyat Tetkikleri, İstanbul.

Page 68: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

60

B. Makaleleri

2. 1928, Sinop ve Muhitinde Oğuzlarla Diğer Türk Zümrelerine Ait Köy Adları, HBM, C.1, S.1, s.30-35.

3. 1929, Halk Hekimliği, HBH, S.2.

4. 1930, Samsun Köy Adları, Engin Gazetesi (Samsun), Ekim.

5. 1930, İki Bektaşî Şairi: Yesarî (Batumlu), Bürhanî, Engin Gazetesi,

Ekim.

6. 1930, Sinop’ta Halk Hekimliği, HBH, S.4.

7. 1930, Halk Şiirleri, HBH, S.8-10.

8. 1931, Sinop’ta Ramazan ve Bayram Âdetleri, HBH, 15-16.

9. 1931, Boyabat Mânileri, HBH, S.17.

10. 1931, Basılmamış Bektaşî Şiirleri, Atsız Mecmua, S.4.

11. 1931, Sinop’ta Adlarla Alakadar Âdet ve Telakkilere Dair Not, Atsız

Mecmua, Yıl:1, S.7, s.164-167.

12. 1931-32, Sinop ve Muhitinde Hastalığa Dair Halk İtikatları ve Hekimliği, Bartın Gazetesi, S.312-313,318-322,324-327,330,42-

348,350.

13. 1931-32, Sinop ve Muhitinde Halk Sazları, Bartın Gazetesi,

S.319,321,332-333,337,342.

14. 1932, Sinop ve Samsun’da Derlenmiş Atasözleri, Öz Dilimize

Doğru Mecmuası (İstanbul), S.5. s.79-80.

15. 1932, Sinop Köy Düğünleri, HBH, Yıl:2, S.20.

16. 1932, Dertli ve Şem-î’nin Basılmamış Eserleri, Atsız Mecmua, S.8.

17. 1932, Dertli ve Seyranî’ye Dair, Atsız Mecmua, S.9.

18. 1932, Saz Şairlerine Ait Basılmamış Parçalar, Atsız Mecmua,

S.11,13,15,17.

19. 1932, Genç Osman ve Köroğlu’ya Ait Bulunmuş Parçalar, Atsız

Mecmua, S.17.

20. 1932, Âşık Kurbanî’nin Üç Manzumesi, Azerbaycan Yurt Bilgisi, S.4-

5.

Page 69: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

61

21. 1932, Sinop ve Mülhakatı Köy Düğünler, Bartın Gazetesi, S.344-

345,350,353-356,358-360.

22. 1932-33, Son On Senelik Halkiyat Faaliyet ve Neşriyatına Dair Bir Tetkik Tecrübesi, (15 seri makale) Bartın Gazetesi, S.361-378.

23. 1933, Gerze Düğünleri, Yolların Sesi Dergisi, Yıl:1, S.7.

24. 1933, Sinop ve Muhitinde Eve Dair Ananeler, Bartın Gazetesi,

No.382-383.

25. 1933, Sinop ve Çevresinde Cin ve Perilere Dair Halk İnanmaları,

Bartın Gazetesi, No.396-398.

26. 1933, Anadolu ve Trakya’da Adlar, Ad Verme İle İlişkili Âdet ve İnanmalar, Bartın Gazetesi, S.412-413.

27. 1933, Yozgatlı Karacaoğlan, Ahali Gazetesi (Samsun), 29 Ekim.

28. 1933, Pir Sultan Abdal’ın Basılmamış Üç Nefesi, Azerbaycan Yurt

Bilgisi, S.14.

29. 1933, Cinler Periler, HBH, S.28.

30. 1933, Loğusalık Çağı «Alkarısı ve Albastı», HBH, Yıl:3, S.29,33.

31. 1933, Sinop’ta Halk İnanmaları, HBH, S.31.

32. 1933, Beşik Töresi ile İlk Ninni, Öz Dilimize Doğru, Yıl:2, S.13, s.12-

14.

Page 70: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

62

1.16. MEHMET ZİYA GÖKALP (1876-1924)∗

Diyarbakır’da doğmuş, babasının adı Mehmet Tevfik Efendi’dir. İlk

öğrenimini Diyarbakır’da Mercimek Örtmesi İlkokulunda tamamlayıp,

Diyarbakır Askeri Rüştiyesi’ne girmiş, sonra da Mülkiye İdadisi’ne girmiştir.

Burada eğitim görürken hürriyet şairi Namık Kemal’in kitaplarını okuyup vatan

sevgisi ve duygusunu bu büyük kişiden almıştır. Okulda okutulan o zamanki

dersler daha çok ezberciliğe dayandığı için, Gökalp serbest olarak edebiyata

ve tarihe çalışmıştır. Ziya Gökalp, Arapça ve Farsça’yı amcası Hasip

Efendi’den öğrenmiştir. Bu iki dili çok iyi bilen Gökalp, Farabi’yi, İbni Sina’yı,

İmam-ı Gazali’yi okuyup çok iyi anlamıştır. Daha sonra Fransızca’yı da

öğrenen Gökalp, Batı düşünürlerinin eserleriyle eski Yunan filozoflarının

eserlerini de okumuştur. Kendisini tamamen çalışmaya ve öğrenmeye

adayan Gökalp her konuda bilgisi olması etrafındakilerin sürekli ilgisini çeker

olmuştur. Ziya Gökalp Diyarbakır’dan İstanbul’a giderek parasız yatılı olan

Baytar Mekteb-i Âli’ye girmiştir. Bu okulun son sınıfındayken gizli hürriyetçi

zümrelere katılmıştır. Diyarbakır Valisinin arkadan gönderdiği söylenen

jurnallerin de etkisiyle tutuklanmış, dokuz ay hapis yattıktan sonra

Diyarbakır’a sürgün edilmiştir.

1908 Meşrutiyeti ilan edilince İttihat ve Terakki’nin Diyarbakır Şubesini

kurmuş ve şehrin delegesi olarak İstanbul’a gitmiştir. Gökalp ile İttihat ve

Terakki’deki arkadaşları arasında o dönemde fikir ayrılıkları görülmüştür.

Diğer vatanperverler hürriyet ilan edilince her şeyin olup biteceğine

∗ Dizdaroğlu, Hikmet, 1973, “Folklorcu Ziya Gökalp”, I. Uluslar arası Türk Folklor Semineri Bildirileri, 8-14 Ekim. Göksel, Ali Nüzhet, 1968 Ziya Gökalp - Hayatı, Sanatı, Eserleri, İstanbul: Varlık Yayınları. Kabaklı, Ahmet, 1969, Ziya Gökalp, Y.a.y.:Türk Edebiyatı, 3.cilt.

Page 71: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

63

inanmışlar, ancak büyük sosyologları okuyan Gökalp, yeni cemiyetin öyle

kolay değişebileceğine inanmamıştır. Bu yeni topluma yeni fikirlerin

aşılanması gerektiğini, bu fikirlerin başında da milliyetçiliğin geleceğini öne

sürmüştür. O zamanki Türk cemiyetinde bunları düşünen aydın yok denecek

kadar azdır. Halbuki millî şuurla uyanmaya başlayan azınlıkların durumları

Gökalp’ı çoktan bu düşüncelere sevk etmiştir. İmparatorluğun kurtuluşu

olarak Türklerde millî şuurun uyanması gerektiğini savunmuştur. Ancak bu

fikirlerini kimseye dinletemeyeceğini anlayınca tekrar Diyarbakır’a dönmüştür.

Orada Dicle ve Peyman gazetelerini çıkarmış, fikirlerini bu gazetelerde

yaymaya çalışmıştır.

İttihatçılar 1908’de onu Selanik’e çağırmışlar, İttihat ve Terakki

kongresinde merkez üyeliğine seçmişlerdir. Böylelikle başlayan aktif

politikacılığı I. Dünya Savaşı sonuna (mütarekeye) kadar sürmüştür. Orada

İttihat ve Terakki Lisesini kurmuş, ilk defa olarak sosyoloji derslerini programa

koymuştur. Ayrıca Genç Kalemler dergisinde şiirleri ve makaleleri

yayınlanmaya başlamış, fikirlerini bütün halka yaymayı başarmıştır.

Ziya Gökalp bir süre sonra Selanik’ten İstanbul’a giderek İstanbul

Üniversitesi’nde Sosyoloji Profesörü olmuştur. İstanbul’un aydın milliyetçi

gençliği tarafından büyük fikir adamı olarak kabul edilmiştir. Gökalp, siyasi

hayatını da tam fikir adamı gibi yürütmüş, çoğu görüşlerini İttihatçı liderlere

kabul ettirmiş, partinin beyni ve hocası olmuştur. Bu sıfatla dernekler ve

dergiler kurup, seçkin yazarları başına toplamış, Türkçülük ülküsünü ünlü

yazarlar eliyle daha kolay yaymak çaresini bulmuştur. Yazı hayatına

Selanik’te Genç Kalemler dergisinde başlamış, İstanbul’da Türk Yurdu’nda

devam etmiştir. Onun ilk ilim kitabı olan “Türkleşmek, İslâmlaşmak ve

Muasırlaşmak” eserini bu dergide yayınlanmıştır. Türk milletinin tarih, terbiye,

ahlak, iktisat ve hukuk meselelerini, kendi çıkarttığı Yeni Türk dergisinde

incelemiş, siyasî yazılarını da Tanin gazetesinde neşretmiştir.

I.Dünya Savaşı sonuçlanıp mütareke imzalandığı sıralarda Gökalp,

üniversitede sosyoloji hocalığına devam etmektedir. Bir gün ders sırasında

Page 72: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

64

işgalciler tarafından tutuklanmış, Bekirağa Bölüğü’nde dört ay tutuklu

kalmıştır. Yargılamadan sonra 1919 yılı başlarında diğer yurtseverlerle

birlikte Malta’ya sürülmüşlerdir. Sürgünde iki buçuk yıl geçirmiş, “Malta

Mektupları” bu sürgünün eseridir. Buradan kurtulunca Diyarbakır’a dönmüş

ve orada Milli Mücadele’yi destekleyen ve fikirce besleyen “Küçük Mecmua”yı

çıkarmıştır.

Lozan’dan sonra, Atatürk “fikrimin babası” dediği Gökalp’ı Ankara’ya

çağırmış Maarif Vekaleti Talim-Terbiye Encümeni Başkanlığı’na atamıştır. Bu

görevdeyken “Dünya Klasikleri”nin çevirisi hazırlıklarını yapmıştır. İkinci

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Diyarbakır mebusu seçilmiştir. İlk Cumhuriyet

anayasasını düzenleyenler arasında Gökalp de bulunmuştur.

Gökalp, Türkiye’nin yükselmesi için millî harsla Avrupa medeniyetinin

bir sentezini uygulamak istemiş, kendisini bu aydın tipine uygun olarak

yetiştirmiştir. Ona göre bu fikirlerin getirdiği ilim ahlakı olmadıkça hürriyet işe

yaramazdı. Önce köklü fikirler sayesinde milî şuur ve millî vicdan

uyanmalıydı, bunun için Türkçülüğü sistemleştirmeye çalışmıştır. Gökalp,

bazen şiire bazen ilme başvurarak Türk tarihinden, sosyolojisinden,

folklorundan faydalanarak millî ruhu yaratmak yolunda çalışmıştır.

Ziya Gökalp, Türkiye’de folklorla ilgili ilk yazıyı yazmıştır. Folklorla ilgili

çalışmaları zamanına göre çok ileri atılımlar olmuştur. Gökalp’ın folklor ve

etnografya ile ilgilenmesi, Türk kültür ve uygarlık tarihi üzerindeki

çalışmalarının zorunlu bir sonucu sayabiliriz. Türk kültür ve uygarlık tarihinin

kaynaklarına giden Gökalp, Türklerin inanç sistemlerini, gelenek ve

göreneklerini, gerçek ya da efsanevî Türk kahramanlarını tanıtırken Türk

folkloruna da yönelmiştir. Gökalp, folkloru etnografyanın ve sosyolojinin bir

dalı saymıştır. Folklora, Türkçülüğün temellerini oluşturma işlevi yüklemiştir.

Gökalp, folkloru, bir anlamda halka doğru gitmek olarak algılamıştır.

Ona göre halka gidişin iki anlamı vardır: birincisi, halktaki kültür değerlerinden

Page 73: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

65

yararlanmak, ulusal varlığı bu yolla güçlendirmek; ikicisi de halka uygarlık

götürmek, onu aydınlatmak, çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmaktır.

Gökalp, folklor ve etnografya çalışmalarında dikkatleri sözlü halk

ürünleri üzerine çekmiş, bu alanlarda öncülük etmiştir. Gökalp’a göre millî ve

orijinal edebiyat halk edebiyatı olmuştur. Ama Gökalp’a yalnızca folklorcu

demek doğru olmaz, bir düşünür ve toplumbilimci olarak, Türk kültür ve

uygarlık tarihi araştırmalarını sürdürürken, folklorun yardımcı bir kaynak

olduğunu görmüş ve ondan faydalanmıştır.

24 Ekim1924 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1913, İlm-i İçtima-ı Dersleri, İstanbul.

2. 1913, İlm-i İçtima-ı Dini, İstanbul. 3. 1913, İlm-i İçtima-ı Hukukî, İstanbul.

4. 1913, Rusya’daki Türklere Ne Yapmalı?, İstanbul: Tanin Matbaası, s

16.

5. 1915, Kızıl Elma, İstanbul: Matbaa-i Hayriye, 146 s.

6. 1918, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, İstanbul: Evkaf-ı

İslâmiye Matbaası, s 63.

7. 1918, Yeni Hayat, İstanbul: Evkaf-ı İslâmiye Matbaası, s 71.

8. 1923, Altın Işık, İstanbul: Matbaa-i Âmire, s 90.

9. 1923, Türkçülüğün Esasları, Ankara: Matbuat ve İstihbarat Matbaası,

s.174.

10. 1923, Türk Töresi, İstanbul: Matbaa-i Âmire, s 80.

11. 1923, Doğru Yol, Ankara: Matbuat ve İstihbarat Matbaası, s 15.

12. 1925, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul: Matbaa-i Âmire, s 351.

13. 1931, Malta Mektupları, İstanbul: Matbaacılık Türk Anonim Şirketi, s

191.

Page 74: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

66

B. Makaleleri

14. 1913, Halk Medeniyeti: Başlangıç, Halka Doğru, C.1, S.14.

15. 1913, Halk Medeniyeti: Resmî Teşkilat, Halk Teşkilatı, Halka

Doğru, C.1, S.19.

16. 1915, Bir Kavmin Tetkikinde Takip Olunacak Usul, Milli Tetebbular

Mecmuası.

17. 1915, Eski Türklerde İçtimai Teşkilat ile Mantıki Tasnifler Arasında Tenazur, Milli Tetebbular Mecmuası, C.1, S.3, s.385-456.

18. 1917, Deli Dumrul , Yeni Mecmua, S.4.

19. 1917, Tepegöz, Yeni Mecmua, S.5.

20. 1917, Boğa İle Boğaç, Yeni Mecmua, S.7.

21. 1917, Türkçülük Nedir, Yeni Mecmua, S.25.

22. 1918, Eski Türklerde Din-1. Dinle Sihrin Farkı, Yeni Mecmua, S.47.

23. 1918, İlahlar, Yeni Mecmua, S.48.

24. 1918, Yersular, Yeni Mecmua, S.49

25. 1918, Tanrılarla Yersular, Yeni Mecmua, S.50.

26. 1922, Dehaya Doğru, Küçük Mecmua, S.3.

27. 1922, Keşiş Ne Gördün?, Küçük Mecmua, S.3, s.7-14

28. 1922, Yılan Beyle Potlan Bey, Küçük Mecmua, S.6/7 s.13-16/11-15.

29. 1922, Kuğular, Küçük Mecmua, S.9, s.10-14.

30. 1922, Keloğlan, Küçük Mecmua, S.11, s.6-12.

31. 1922, Nar Tanesi Yahut Düzme Keloğlan, Küçük Mecmua, S.12,

s.7-12.

32. 1922, Küçük Hemşire, Küçük Mecmua, S.12.

33. 1922, Tarih Usûlünde Ananeler, Küçük Mecmua, S.14.

34. 1922, Pekmezci Anne, Küçük Mecmua, S.15, s.6-10.

35. 1922, Tembel Ahmet, Küçük Mecmua, S.17, s.10-16.

36. 1922, Tarih ve Kavmiyat, Küçük Mecmua, S.17.

37. 1922, Usûllere Dair: Halkiyat. 1. Masallar, Küçük Mecmua, S.18.

38. 1922, Üç Kardeş, Küçük Mecmua, S.19, s.15-16.

39. 1922, Usullere Dair: Tandırnâme, Küçük Mecmua, S.23.

Page 75: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

67

40. 1923, Şehir Medeniyeti, Köy Medeniyeti, Küçük Mecmua, S.30.

41. 1923, Türklerde Aile Adları, Küçük Mecmua, S.33, s.14-15.

42. 1923, Ahlâka Doğru, Küçük Mecmua, S.33.

43. 1923, Türkiye Türklerinin Etnografik Tasnifi, Gazi Sancak Gazetesi,

2 Nisan.

Page 76: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

68

1.17. MURAT URAZ (1894)∗

Trabzon’da doğmuş, babasının adı Hurşit Efendi’dir. İlk ve orta

öğrenimini Trabzon’da yapmış, yüksek öğrenimini Darülfünun Edebiyat

Fakültesi’nde tamamlamıştır. Mezun olduktan sonra Trabzon Sultanîsi’ne

edebiyat ve felsefe öğretmeni olarak tayin edilmiştir. 1925’ten itibaren

Erzurum Lisesi müdürlüğü yapmış, 1931’de Vefa Lisesi’nde edebiyat

öğretmenliği görevinde bulunmuştur. 1945 yılında İstanbul Maarif

Müdürlüğü’ne atanmıştır. Altı yıl bu görevde çalıştıktan sonra Vefa Lisesi’ne

tekrar dönmüş ve 1955 yılında buradan emekliye ayrılmıştır.

Murat Uraz, Edebiyat Fakültesi’nde öğrenci olduğu sıralarda nesir ve

nazım biçiminde çeşitli yazılar yazmıştır. Trabzon’da çıkan Meşveret

gazetesinde ilk defa olarak “Kayıkçı” başlıklı bir hikayesi yayınlanmıştır. Yine

Trabzon’da Nur adında bir dergi çıkarmıştır. Uzun yıllar devam eden

öğretmenlik hayatında edebî ve toplumsal konulara ve folklora dair

araştırmalarda bulunmuştur.

Murat Uraz’ın 1933 yılında “Halk Edebiyatı, Şiir ve Dil Örnekleri” adlı

ilk eseri, çeşitli halk şairleri hakkında ve âşık tarzına dair bilgiler içermektedir.

Ayrıca, Türklerin kullandığı adlarla, bu adların menşeleri ve gramer

bakımından tetkiklerini ve açıklamalarını, soy adları ve akraba adlarını

gösteren “Türk Adları” adlı çalışması vardır.

Bundan sonra “Kunt Ozan” takma adıyla Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet

Haşim, Tevfik Fikret ve Abdülhak Hamit Tarhan hakkında monografiler

hazırlamıştır. 1938’den itibaren de kendi imzasıyla birçok yazar ve şairin

hayatlarını, şahsiyetlerini ve eserlerini içeren eserler yayınlamıştır.

∗ 1959 “Murat Uraz”, TFA, C.6, S.121.

Page 77: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

69

Doğu’da bulunduğu dönemlerde “Emrah”, “Sümmani”, “Seyranî”,

“Karacaoğlan”, “Kenan ile Lalezar” ve “Bahadır ile Mahinur” gibi halk

hikayelerini derlemiş ayrıca “Köroğlu Hikayesi ile Âşık Kurbani Hikayesi” adlı

şiirleri de yayına hazırlamıştır.

1970li yıllarda Türk Folklor Araştırmaları dergisinde halk edebiyatına

ve folklora dair yazılar yayınlamış öte yanda Erzurum Halkevi’nde mahallî ve

tarihî araştırmalar yapmıştır.

Murat Uraz bu çalışmalarıyla edebiyat ve folklor tarihine değerli

malzemeler bırakmıştır.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1933, Halk Edebiyatı, Şiir ve Dil Örnekleri, İstanbul: Suhulet

Kütüphanesi Yayını.

Page 78: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

70

1.18. NECİP ÂSIM YAZIKSIZ (1861-1935)∗

Kilis’te doğmuş, babasının adı Hacı Âsım Bey’dir. İlk ve orta

öğrenimini Kilis’te yaptıktan sonra 1875’te Şam Askerî İdadisi’ne kaydolmuş,

sonra Kuleli’ye naklini yaptırmıştır. Bu dönemde Ahmet Mithat ile tanışmış,

onun teşviki ile Tercüman-ı Hakikat gazetesinde imzasız yazılar yazmıştır.

1879’da Harbiye’ye girmiş 1881’de mezun olmuştur. Önce Umumî Harbiye’ye

sonra Kocamustafapaşa Askerî Rüştiyesi Fransızca öğretmenliğine tayin

olmuştur. Sonra 1884 yılında üsteğmenliğe yükselmiş ve Maarif Nezareti

tarafından Fatih ve Galata Rüştiyeleri Fransızca öğretmenliğine tayin

olmuştur. 1886’da yüzbaşı olmuştur. 1908’de yarbaylığa yükselmiştir.

Askerlik hayatı çeşitli askerî ve mülkî okullarda Fransızca, Türkçe ve tarih

hocalığı ile geçen Necip Asım, albay olduktan sonra 1913 yılında emekliye

ayrılmıştır.

Emekliliğinden sonra bütün çalışmaları ilim ve özellikle Türk dili

üzerine olmuştur. Meşrutiyetten sonra Darülfünun’da Türk Dili hocalığı

yapmış, memleketimizde ilk defa Dilbilim ve Türk Dili Tarihi derslerini

okutmuş ve bunların bir ilim şubesi olarak yerleşmesine çalışmıştır.

Aralarında Türk Yurdu, Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası (sonra Türk

Tarih Encümeni Mecmuası adını almıştır), Darülfünun Edebiyat Fakültesi

Mecmuası ve Türkiyat Mecmuası da dahil olmak üzere birçok dergi ve

gazetede ilmî yazılar yayınlamıştır. 1925 yılında ilk, orta ve yüksek öğretime

mensup hocalar arasında “Fazilet Ödülü” kazanmış, 1927’de Erzurum

mebusu seçilmiştir.

∗ 1995, Necip Âsım Yazıksız (Balhasanoğlu) ve Kilis Ağzı Üzerine İncelemeler, Yay. Haz.: Dr. Ali Ertuğrul Gürtekin-Hasan Şahmaranoğlu.

Page 79: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

71

Türkçülüğün şuurlu bir anlayış haline gelmesinde, dil, edebiyat ve tarih

alanlarını içine alan ilmî ve büyük bir görüş olarak ortaya çıkmasında Necip

Âsım’ın önemli rolü olmuştur. Tanzimat edebiyatı devrinde Ahmet Vefik Paşa,

Süleyman Paşa ve Şemseddin Sami ile dil ve tarih konularında başlayan bu

cereyanı, Necip Âsım ve arkadaşları güçlendirmiş ve yaygın bir hale

getirmişlerdir.

Necip Âsım’da millî duygular Şam’da iken Araplara bir tepki olarak

doğmuştur. Bir önceki nesilden Ahmet Vefik Paşa ve Şemseddin Sami’nin

eserlerinden aldığı feyiz ve Avrupalı Türkologların kitaplarıyla temas, onda

Türkçülük ruhunun şuurlu bir fikir ve ilmî bir görüş olarak gelişmesini

sağlamıştır.

Necip Âsım, Türk Tarihi adlı eseri ile memleketimizde ilk defa bir tarih

kitabı isminde “Türk” sözcüğünü kullanmıştır. Türk dili ve tarihini bir bütün

olarak ele almıştır. Zamanının geleneğine uyarak Osmanlıları başlangıç

olarak almayı kabul etmemiş, Türklerin eski devirlere ve geniş bir coğrafyaya

yayıldığını çalışmalarında göstermiştir. Dış Türklerin dili ve kültürü ile de

ilgilenmiştir.

Necip Âsım tarihî eserlerinde sadece olaylara ve padişahların

hayatlarına değinmemiş, yanı sıra millî hayatın anlatılmasına, medeniyet ve

kültür tarihi konularına da yer vermiştir. Ayrıca Türk dili tarihi ile ilgili yayınlar

neşretmiştir. Eski Savlar adlı eserinde Divan-ü Lügat-it Türk’te geçen iki yüz

doksan atasözü ve deyimi bir araya getirmiş, bunları günümüz Türkçesindeki

karşılıklarını vermiştir. Ayrıca halk ağzı araştırmaları alanında da ilk eser

verenlerden biri olmuştur. Budapeşte’de çıkan bir mecmuada Kilis, Besni ve

Erzurum ağızları üzerinde Fransızca makaleleri yayınlanmıştır.

Necip Asım, sade Türkçe’yi savunmuş, müzik konusunda da Türkçü

bir görüş ileri sürmüş, halk müziğinin batı tekniği ile birleştirilmesi gereğini

savunmuştur. Resimde de halk motiflerinin esas alınmasını istemiştir.

Page 80: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

72

Osmanlılık atmosferi içinde Türklük ruhunun kaybolma tehlikesi

geçirdiği günlerde Necip Âsım, millî ruhun canlanması için gösterdiği

gayretler, Türk dil ve tarihine karşı ilgi ve sevgi uyandırmak amacıyla yaptığı

çalışmalar anılması gereken hizmetlerdendir.

12 Aralık 1935 tarihinde vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1913, Millî Aruz, İstanbul: Kanaat Matbaası, 31 s.

2. 1918, Hibet-ül Hakayık, İstanbul: Matbaa-i Amire, 167 s.

3. 1919, Osmanlı Tarihi, İstanbul: Matbaa-i Orhaniye, 638 s.

4. 1922, Eski Savlar, Darülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuasına Ek.

5. 1924, Orhun Abideleri, İstanbul: Matbaa-i Amire, 165 s.

6. 1927, Bektaşî İlmihali, İstanbul: Kanaat Matbaası, 29 s.

7. 1934, Celâleddin-i Harzemşah, İstanbul: Devlet Matbaası, 158 s.

B. Makaleleri

8. 1925, Hibet-ül Hakayık’ın Diğer Bir Nüshası, Türkiyat Mecmuası,

C.1, s.227.

9. 1925, «Kırgız» Kelimesinin İştikakına Dair, Türkiyat Mecmuası, C.1,

s.387.

10. 1925, «Kırk» Sayısının Aslı, Türkiyat Mecmuası, C.1, s.390.

11. 1928, Türk Sayıları Üzerine Bir Deneyiş, Türk Yurdu, C.22, S.201,

s.11-13. (3.seri).

12. 1928, Türkçe’de «k»nin «t»ye ve «t»nin «d»ye Înkılabı ve Kırk

Sayısının Aslı, Türkiyat Mecmuası, C.2, s.390-391. 13. 1930, Gün Adları, Türk Yurdu, C.4, S.27-28

14. 1930, İki Sayısı Hakkında, Türk Yurdu, C.4(24), S.30(224), s.25-27.

Page 81: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

73

1.19. PERTEV NAİLÎ BORATAV (2 Eylül 1907-16 Mart 1998)∗ Bugünkü Bulgaristan’ın Paşamaklı (Smolyan) iline bağlı Darıdere

(Zlato-Grad) ilçesinde doğmuştur, annesinin adı Sıdıka Hanım, babasının adı

Abdurrahaman Naili Bey’dir. A. Naili Bey Mülkiye mezunudur ve Kurtuluş

Savaşı’ndan sonra Mudurnu (Bolu)’da kaymakamlık yapmıştır. Boratav, ilk

okulu İstanbul, Arapsun, Develi ve Mudurnu’da okumuş, ortaokula Kumkapı

Fransız Okulu’nda başlamış ve Gelenbevî Ortaokulu’nda tamamlamıştır. Lise

öğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi’nde yapmış ve buradan 1927 yılında

mezun olmuştur. İstanbul Erkek Lisesi’nde Edebiyat öğretmeni Hasan Ali

Yücel ve Psikoloji-Sosyoloji öğretmeni ise Hilmi Ziya Ülken’dir. Özellikle Hilmi

Ziya Ülken, Boratav’ı folklor araştırmalarına yöneltmiştir. Boratav’ın folklor

konulu ilk çalışması, kendisine lise son sınıfta Ülken tarafından verilmiştir.

Mudurnu (Bolu) yöresinde elli iki türkü ile on beş mani derlemiştir.

1927 yılında Dârülfünun’un Edebiyat Bölümü’ne M. Fuad Köprülü

tarafından yapılan bir mülakat neticesinde girmiş ve ayrıca Yüksek Muallim

Okulu Öğrencisi olarak da burs almıştır. Darülfünun’dan 15 Ekim 1930

tarihinde “Köroğlu Destanı” isimli mezuniyet tezini hazırlayarak mezun olmuş

ve 4 ay sonra da aynı bölümde M. Fuad Köprülü’nün asistanı olarak göreve

başlamıştır.

M. Fuad Köprülü, Türkiyat Enstitüsü’nde 1929’da “Türk Saz Şairlerine

Ait Metinler ve Tedkikler” ismiyle hazırladığı külliyatın altıncı cildi olarak

Boratav’ın mezuniyet tezini “Köroğlu Destanı” ismiyle 1931 yılında

yayınlamıştır. Bu çalışmasında, salt metinleri incelemekle yetinmemiş,

∗ Görkem, İsmail, 1998 “Prof.Pertev N.Boratav’ın 1927-1944 Dönemi”, Milli Folklor, S.42. Oğuz, M. Öcal, 2001, “Boratav’ın Fransızca Yazıları Üzerine Bir Deneme”, Milli Folklor, Yıl:13, S.49.

Page 82: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

74

çevrenin, destanın anlatıldığı zamanın, özellikle destan anlatıcının metinler

üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu yaklaşım, Türk folklor araştırmalarında bir

ilktir. Boratav’ın öğrencilik ve asistanlık yılları halk edebiyatı ve folklora

ilgisinin yoğunlaştığı yıllar olmuştur. O dönemde M. Fuad Köprülü tarafında

Türkiye’ye davet edilen George Dumezil ile yakın bir ortamada çalışmış,

Arnold van Gennep’in çalışmalarını okumuş ve onlardan etkilenmiştir. 1939

yılında, A. van Gennep’in 1924’te yazdığı Türk folklor çalışmalarında önemli

bir dönüm noktası olan “Le Folklore”u Türkçe’ye çevirmiştir. Bu küçük ama

önemli kitap, Halkevleri’nin yayın organı olan Ülkü dergisinde, çeşitli

sayılarında yayınlanmıştır.

Daha sonra bir burs alarak kısa bir süre için Fransa’ye gitmiştir,

döndükten sonra 1931-1932 yıllarında Türkiyat Enstitüsü’nde yine M.Fuad

Köprülü’nün asistanı olarak çalışmıştır. Bu görevi, düşüncede bir ayrılıktan

dolayı bırakmış, dört yıl (1932-1936) Konya Erkek Lisesi’nde öğretmenlik

yapmıştır. 1936’da Önasya Dilleri öğrenimi görmek için Milli Eğitim

Bakanlığı’nın eğitim bursunu kazanarak Almanya’ya gitmiştir. Bakanlık

tarafından 1937 yılında tekrar Türkiye’ye çağırılmıştır. Türkiye’ye döndükten

sonra, önce Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne İdare Muavini, bir ay sonra da

Kütüphane Memuru olarak ataması yapılmıştır. 1938 yılının Mart ayında

DTCF’de Türk Dili ve Edebiyatı doçentliğine, “Halk Hikâyeleri ve Halk

Hikâyeciliği” isimli tezini takdim ederek atanmıştır. Bu geniş kapsamlı tez

1945 yılında kitap olarak basılmıştır. Ayrıca bu çalışma yurt dışında da büyük

ilgi toplamış ve Profesör Wolfram Eberhard tarafından Almanca’ya çevrilerek

yayınlanmıştır.

Boratav, 1939 yılında aynı fakültede halk edebiyatı kürsüsünü

kurmuştur. Bu bölümde, dört yıllık eğitim içinde iki yıllık bir süreyi kapsayan

halk edebiyatı derslerini bir program halinde düzenlemiştir. Öğrencileriyle

birlikte Anadolu’da alan araştırmaları ve derlemeler yaparak halk edebiyatına

dair materyal toplamıştır. Bunların büyük bir bölümünü arşivlemiş ya da

Page 83: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

75

yayınlamıştır. Bu programı 1947-1948 ders yılı başında bağımsız bir kürsüye

dönüştürmüştür.

1941 yılında DTCF bünyesinde folklor arşivi kurmaya çabalamıştır,

1947 yılından itibaren başlayan olaylar dizisinin sonucunda bu konudaki

çalışmaları yarım kalmıştır. Bütün folklor konularını içine alan bu arşiv,

mezunların, öğrencilerinin ve genç asistanlarının yardımı ile 15 000 sayfalık

malzemeyi içinde barındıran bir arşiv haline getirilmiştir. Boratav arşiv

hakkında; “Biz folklor malzemesi üzerinde ilmî tetkiklerin ve yayınların, ancak

bu çeşit malzeme bol miktarda toplandıktan sonra yapılabileceğine

inandığımız için böyle arşivlerin meydana gelmesini istiyoruz. (…) Herhangi

bir folklor konusu üzerinde çalışama yapan kimse, bu arşivlerde aradığı

malzemeyi, sıralanmış ve gereken bilgilerle notlanmış olarak bulabilecektir”

der.17 Burasını sadece bir arşiv olarak görmemiş halkbilimi araştırmalarının

beyni olarak görmüştür.

Ancak Boratav, komünist ideolojiyi benimsediği gerekçesiyle 1947

yılında C.H.P. yönetiminin Türkiye Büyük Millet meclisinde aldığı karar ile

A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki Türk Halk Edebiyatı Bölümünü

lağvetmesiyle üniversiteden ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Kendi deyimiyle

“Çocuk doğmadan ölür”.18 Gelişen olaylar sonucu Boratav’ın küsüsüne

ayrılan fon Meclis kararı ile kesilmiş, kadrolar dondurulmuş ve davadan

beraat etmiş olmasına rağmen yeniden bir devlet hizmetinde

görevlendirilmesi yapılmamıştır. Bir süre Amerika Birleşik Devletleri’nde

Stanford Üniversitesi’nde Hoover Kütüphanesi’nin Türkiye Bölümünün

kuruluşunu Türkiye’den yönetmiş, daha sonra 1950 yılında Fransa’ya davet

edilmiştir. Bu dönemde Türk kültürünün sözlü birikimini derleme, inceleme,

yorumlama ve tanıtma çalışmaları tüm hızıyla sürmüştür.

17 Boratav, P.Naili, 1982, Folklor ve Edebiyat 1, Adam Yayıncılık, İstanbul, s.237 18 a.g.e.

Page 84: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

76

Fransa’da halkbilimi çalışmalarını tüm hızıyla sürdürdüğünü ve orada

bir çok yayında yazıları olduğunu bilmekteyiz.19 Bu yazılarının büyük

çoğunluğunda Türkçe el yazması kaynakları, Fin Okulu’nun yaklaşımı

çerçevesinde incelemiş ve motif-indeks çalışmalarına katkı sağlamayı

amaçlamıştır. Ayrıca bu yazılarında dikkat çeken bir özellik de Türk folklorunu

Türk Dünyası folkloru şeklinde algılamış ve çalışmalarını bu görüş açısıyla

değerlendirmiş olmasıdır. Folklor ürünlerinin tarihsel doğuş, yayılış ve

değişimler geçirme süreçlerini izlemeye çalışmıştır. Yine Fransa’da, 70’lerde

İréne Melikoff’un kurucu başkanlığını yaptığı Turcica-Revue d’Etudes

Turques ( Türk Araştırmaları Dergisi)’nde yazılar yazmıştır ve yayın kurulu

üyeliği yapmıştır. Ayrıca, Centre National de la Recherche Scientifique

(Bilimsel Araştırmalar Millî Merkezi)’de araştırma uzmanı olarak görev

almıştır. Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales’de verdiği

seminerlerle oradaki çalışmalarını sürdürmüştür. Bu anlamda, Boratav’ın

Türkiye folkloruna kişisel katkıları sürmeye devam etmiş, kitapları, makaleleri

düzenli olarak yayımlanmıştır. 1908’den 1951’e kadar Türk folklor

çalışmalarını değerlendiren “Les travauxde folklore turcs (1908-1951)” adlı

makalesi disiplinin tarihine ışık tutacak niteliktedir.

Boratav, hayatı boyunca halkbiliminin hemen her dalı ile ilgili araştırma

yapmış ve bunları gerek ulusal gerekse uluslar arası platformda paylaşarak

disipline önemli ivmeler kazandırmıştır. Yayınlarının büyük bir bölümünün

yabancı dillere çevrilmiş olması ve bazılarını da tamamen yabancı dilde

yazmış olması itibariyle, Türk folklorunu dünyaya tanıtmıştır. Profesör

Wolfram Eberhard ile çalıştığı “Typen Turkıscher Volkmarchen” (Türk Halk

Masallarının Tipleri) adlı eseri dünyaca ünlü yayınlarından biridir. Üç bin

masal incelenerek, onlar üç yüz yetmiş sekiz masal tipine indirgenmiş; her tip

kısaca özetlenmiş ve hemen altına o tipin çeşitlenmeleri de verilmiştir. Ayrıca

kitabın sonuna uluslar arası standartlara göre hazırlanmış bir motifler indeksi

19 Oğuz, M. Öcal, 2001 , “Boratav’ın Fransızca Yazıları Üzerine Bir Deneme”, Millî Folklor, Yıl:13, Sayı:49

Page 85: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

77

eklenmiştir. Boratav ve Eberhard’ın Türk masal motifleri içerikli çalışması

dünya motif katalogları arasında yerini almıştır.

Folklor konusundaki yaklaşımlarında Köprülü’nün rolü belirgindir.

Düşüncelerinin şekillenmesinde Türkoloji okumuş olmasının ve Fuad

Köprülü’nün bölümünde Türk Edebiyatı Tarihi alanında asistanlık yapmasının

etkileri yadsınamaz. Ancak Köprülü ile ayrılan noktaları da vardı, folkloru

milliyetçi hislere bir kılıf olarak görmüyor, apayrı bir bilim dalı olarak

algılıyordu. Boratav’ın ortaya koyduğu fikirler, Türkiye’de Ziya Gökalp’tan beri

sürüp gelen romantik ulusçu araştırma geleneğini aşmıştır. Derlediği

malzemeyi işlerken Batının bilim dünyasının objektif yaklaşımı içinde

incelemeye gayret göstermiştir.

Türkiye’de halkbilimini bağımsız bir bilim dalı olarak kabul edilmesini

sağlayan Boratav, bilimsel çalışmalarını, Türkiye’de bir anlamda geleneksel

bir bilgilenme sürecinden geçerek gerçekleştirmiştir. Lisedeyken, yaptığı

derlemeler, üniversitede Köroğlu destanı çalışması, Türkiyat Enstitüsü’nde

hazırladığı saz şairleriyle ilgili çalışmaları geleneksel bilgilenme sürecinde

önemli basamaklar olmuştur. Pertev Nailî Boratav’ın gerçekleştirmeye

çalıştığı, belli bir düşüncenin açımlanmasının, geliştirilmesinin denenmesinin

yanı sıra Türkiye’nin kültürel envanterinin bir biçimde çıkarılması olarak

tezahür etmiştir. Bu yaklaşımı çalışmalarında da somutlaşmıştır. Örneğin,

D.T.C.F’de bir folklor arşivi kurması.

Türkiye’de Boratav üzerine bilimsel nitelikli çalışmalar epeyce

bulunmaktadır. Özellikle ölümünden sonra daha da hız kazanmıştır. Bu

anlamda Hande Birkalan, Arzu Öztürkmen, M. Sabri Koz, İsmail Görkem gibi

araştırmacıların çalışmalarını, Millî Folklor dergisinin “Boratav Dosyası”

sayısı, “Boratav Arşivinin Yayınlanması” projesi ve Metin Turan tarafından

hazırlanan “Boratav Armağanı” gibi yayınları örnek olarak verebiliriz.

Pertev Nailî Boratav, 16 Eylül 1998 tarihinde Paris’te vefat etmiştir.

Page 86: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

78

Eserleri

A. Kitapları

1. 1931, Köroğlu Destanı,İstanbul.

B. Makaleleri

2. 1929, Halk Masalları, HBH, Yıl:1, S.2.

3. 1931, Anadolu’da ve Türkmenler Arasında Köroğlu Destanının

İzlerine Dair Yeni Notlar, Türkiyat Mecmuası, C.5.

4. 1931, Âşık Kerem’e Dair, Bartın Gazetesi, S.312.

5. 1931, Fikir Hayatı, Atsız Mecmua, S.4.

6. 1931, Seyahat Notları, Atsız Mecmua, S.7.

7. 1932, “Kerem ile Aslı” Hikâyesi ve Âşık Kerem, Atsız Mecmua,

Yıl:2, S.17.

Page 87: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

79

1.20. RAİFE HAKKI KESİRLİ (1902-1989)∗ İzmir’de doğmuş, annesinin adı Fatma Hanım, babasını adı İsmail

Hakkı Bey’dir. İlk öğrenimine İstanbul Numune İlkokulu’nda başlamış, üçüncü

sınıfı Konya’da, dördüncü ve beşinci sınıfları İzmir’de okumuştur. Orta ve lise

öğrenimini de aynı yerde tamamlamış 1923 yılında mezun olmuştur. Yüksek

öğrenimini 1923-1926 yılları arasında İstanbul Edebiyat Fakültesi’nde ve

Yüksek Öğretmen Okulu’nda tamamlamıştır. Memleketimizin çeşitli

yerlerinde edebiyat öğretmeni olarak görev yapmış ve uzun meslek

hayatından sonra bu görevinden emekliye ayrılmıştır.

Türkiye’de folklorun teorik yanı üzerinde üniversite kesiminde yapılan

ilk çalışmalardan birisi Kesirli’nin hazırladığı “Folklorun Mahiyeti (1927)” adlı

lisans tezidir. Tezi yöneten Prof. M. Fuad Köprülü’dür. Kesirli’nin yaptığı

çalışmanın Türk folkloru bakımından önemi, Türkiye’de folklor üzerine tez

yapan ilk Darülfünunlu olmasıdır. Bu çalışma dışında fazla yayın

yapmamıştır. Ayrıca “Nef’î’nin Bütün Gazel-Kaside-Kıt’aları” adlı basılmamış

bir eserinin Paris Üniversitesi için doktora tezi olarak hazırladığı bilinmektedir.

Kesirli’nin hazırladığı tez beş bölümden meydana gelmiştir.

Halkbilgisinin Mahiyeti, Halkbilgisinin Tarihçesi, Halkbilgisinin Bugünkü

Ehemmiyeti, Türk Halkbilgisi Hakkında Birkaç Söz ve son bölümde de üç

yüzden fazla kaynaktan oluşan bibliyografya yer almaktadır.

Raife Hakkı Kesirli, folkloru Türklüğün bir kaynağı olarak ele almış,

çalışmasını bu temelde yürütmüştür.

∗ Toygar, Kamil, 1975 “Raife Hakkı Kesirli ve Folklorun Mahiyeti”, Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür Bakanlığı Yayınları.

Page 88: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

80

Eserleri

A. Kitapları

1. 1927, Folklorun Mahiyeti, İstanbul (Tez)

B. Makaleleri

2. 1931, İzmir ve Muhitinde Nişan ve El Öpme Merasimi, HBH, Yıl:2,

S.17.

3. 1932, İzmir ve Civarında Çocuk Hakkında İnanmalar, HBH, Yıl:2-3,

S.20,29.

Page 89: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

81

1.21. RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI (1868-1949)∗ Edirne ilinin bugün Bulgaristan’da kalan Cesir Mustafapaşa ilçesinde

doğmuştur. Babasının adı Mehmet Tevfik’tir, O’nu yedi yaşlarındayken

İstanbul’a götürüp Alyans İzraeliyat (Musevi) Okuluna vermiştir. Rıza Tevfik,

iki üç yılda Yahudice (İspanyolca) ile Fransızca öğrenmiştir. 1882’de Mekteb-i

Sultanî’ye başlamış, Rüştiyeye babasının kaymakam olduğu Gelibolu’da

başlamış, sonra 1886’da Mekteb-i Mülkiye’ye yazılan Rıza Tevfik, okuldaki

hürriyetçi siyasi uğraşları hakkında saraya verilen bir jurnal üzerine, bazı

hocaları ve arkadaşlarıyla beraber okuldan uzaklaştırılmıştır. 1891’de

Tıbbiye-i Mülkiye’ye başlamış, fakat çevresine uyum sağlayamamıştır.

Subaylardan birine karşı geldiği için okuldan kovulmuş, ancak daha sonra

affedilerek okula dönmüştür. Bu olayda sonra bu kez Sirkeci’de halka ve

öğrencilere karşı hürriyetçi bir nutuk verdiği için hapse atılmıştır. Birkaç defa

Tıbbiye ile hapishane arasında mekik dokumuştur. Ancak 1899’da okulu

bitirip doktor olabilmiştir. Daha sonra mesleğini icra ederken aynı zamanda

aralarında Prens Said Halim Paşa, Köse Râif Paşazade Miralay Fuad, Halide

Edip ve Nureddin Ferruh’un da bulunduğu önemli şahsiyetlere özel olarak

Türk dili, edebiyat, felsefe ve estetikle ilgili dersler vermiştir.

1907’de gizli İttihat-Terakki Cemiyeti’ne giren Rıza Tevfik, 1908

Meşrutiyetinin en güçlü hatiplerinden olarak şöhret kazanmıştır. Aynı yıl

İttihatçıların Edirne Mebusu olmuştur. Böylece birçok başarısızlık ve gaflarla

dolu siyaset hayatına başlamıştır. İsyancı mizacı ve biraz gösterişi seven

huyuyla çok geçmeden İttihatçılardan ayrılarak onların karşısına dikilmiştir.

Onlarla çekişmek için Hürriyet ve İtilaf Partisi’ne katılmıştır. Bu sırada vaktiyle

çok hakaret ettiği Sultan Hamid’den özür dileyen şiirler yazmıştır. ∗ Uçman, Abdullah, 1999, Rıza Tevfik, İstanbul: Timaş Yayınları. Kabaklı, Ahmet, 1969, Rıza Tevfik, Y.a.y., Türk edebiyatı, 3.cilt.

Page 90: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

82

İlk açılan Mebusan Meclisine Edirne vekili seçilmiştir. Mütareke olunca

Hürriyet ve İtilaf Partisi, Damat Ferit Paşa hükümetiyle iktidara gelmiş, Maarif

Nazırı olmuştur. O zaman en büyük siyasi hatasını işleyerek “Sevr”e imza

koyan delegeler grubuna katılmıştır. İstanbul’da hocası bulunduğu

Darülfünun öğrencilerinin sert tepkilerine, kınamalarına maruz kalmıştır. Bu

olumsuz davranışı O’nu “Yüz Ellilikler” listesine geçirdiği için 1922’de yurttan

uzaklaşmak zorunda kalmıştır. 1943’e kadar yirmi bir yıllık ömrü vatan

hasretinin içinde Mekke, Amman, New York ve Cunya gibi yerlerde geçmiştir.

Af Kanunu’ndan üç yıl sonra (1943) kendi deyişi ile “Hesaplaşmak için değil

vedalaşmak için” yurda dönmüştür. 75 yaşına rağmen, Tevfik Fikret hakkında

bir eser ve hayatının bazı safhalarını anlatan yazılar yazmıştır. “Serâb-ı

Ömrüm” adlı şiir kitabını yeniden bastırmıştır.

Bütün siyasi mücadeleleri sırasında edebiyat ve felsefeyle

ilgilenmekten geri durmamış, o dönemlerde Yeni Gazete, İkdam, alemdar,

Tanzimat, Türk Yurdu, Ulûm-ı İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası ve Rübab

gibi dergi ve gazetelerde politik yazılar yanında şiirler, dil, edebiyat ve

felsefeyle ilgili makaleler de yayınlamıştır.

Türk şiirinde Arap, Acem ve Fransız etkisinden rahatsızlık duyan

Bölükbaşı, şair ve edebiyatçı olarak arayış içine girmiş, bir yandan şiir, bir

yandan da felsefe dolayısıyla, özellikle Türk tasavvuf edebiyatı ve folklor

malzemesi arasında oldukça dikkate değer örnekler keşfetmiştir. Hece vezni

ve sade Türkçeyle şiirler kaleme almıştır.

Rıza Tevfik, Milli Şiir’i kurmak için kuru bir dile ve Türk zevkine

uymayan çoğu İtalyan tarzı vezin kalıplarına gitmeyip, Yunus Emre’den

Dertli’ye kadar Halk ve Tekke şairlerinin kullandığı canlı dili ve hece ölçüsünü

örnek almıştır. Şiirlerinde Yunus Emre, Karacaoğlan, Dertli, Seyranî gibi

şairlerin üslûp ve söyleyiş özellikleri göze çarpmaktadır. Ama onları taklit

etmiş sayılmaz çünkü şiirlerine yeni, Avrupaî felsefenin, çağdaş ve aydın

insanın duygularını da koymuştur.

Page 91: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

83

Rıza Tevfik Bölükbaşı, Türkiye’de folklorla ilgili ilk yazıları yazanlar

arasındadır. Peyâm Gazetesinin edebî ekinde yayınladığı “Folklor-Folk Lore”

isimli ünlü yazısında “Folklor” terimini sınırlı anlamda kullanmış, âdet ve

inançları, maddi kültürü folklor dışında bırakmıştır. Bununla beraber yazısının

tarihsel değeri, atasözleri ve türkülerin özelliklerini belirlemesi ve halk

edebiyatını millî edebiyat saymasıdır.

31 Aralık 1949’da İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1914, Felsefe Dersleri, İstanbul.

2. 1916, Mufassal Kamus-ı Felsefe, İstanbul, 2 cilt.

3. 1918, Abdülhak Hâmid ve Mülâhazât-ı Felsefiyesi, İstanbul.

4. 1922, Rubâiyât-ı Ömer Hayam, İstanbul.

B. Makaleleri

5. 1900, Raks Hakkında, Nevsâl-i Âfiyet, İstanbul.

6. 1909, Saz Şairlerimiz ve Türkçe Şiirler, Bağçe, S.39-40.

7. 1914, Âşık Tarzı Hakkında Bir Muhasebe, Rübâb, C.3, S.103.

8. 1914, Folklor-Folk Lore, Peyam, S.20.

9. 1914, Anadolu ile Gönül Alâkaları, Peyam, S.21.

10. 1914, Gizli Fakat, Ruhlu, Canlı Bir Edebiyat, Peyam, S.23.

11. 1914, Türkçe’de Şiirler:Âşıkâne ve Kalenderâne, Peyam, S.26.

12. 1923, Filolojide Usûl-i Tahkik, Peyam, S.32.

13. 1914, Kaygusuz Sultan ve Azmi Baba Hakkında, Peyam, S.37.

14. 1918, Tasavvuf Hakkında, Muhibbtân, C.3, S.1-3.

15. 1923, Yunus Emre Hakkında Biraz Daha Tafsilat, Büyük Duygu,

S.10.

Page 92: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

84

1.22. SADEDDİN NÜZHET ERGUN (1901-1946)∗

Bursa’da doğmuş, annesinin adı Sadiye Hanım, babasını adı Ali

Bey’dir. İlk ve orta öğrenimini Üsküdar İttihad Terakki Okulu’nda, lise

öğrenimini Üsküdar Sultanîsi’nde tamamlamıştır. Yüksek öğrenimini ise

Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde yapmış, hocası Mehmet Fuat Köprülü

olmuştur. Daha sonra Konya Öğretmen Okullarında, Konya Lisesi’nde,

Erenköy kız ve Kadıköy erkek Liseleri ile Askerî Liselerde ve İnkılap

Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Sağlığının izin vermemesi üzerine

öğretmenlikten ayrılmış, Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi’nde ve daha sonra

Bayezid Umumî Kütüphanesi’nde müdürlük yapmıştır.

Ergun, edebî tetkik ve teliflerine öğretmenlikle beraber başlamıştır.

1926 ve 1936 yılları arasında halk şairleri, divan edebiyat ve halk edebiyatı

ile Türk folkloru alanlarında çalışmalar yapmıştır. İlk eseri, Mehmet Ferit

Uğur’la birlikte meydana getirdikleri “Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsiyatı”dır.

1936’dan sonra ise Türk Şairleri ansiklopedisini neşretmeye başlamıştır.

Bütün Türk şairlerini içeren, alfabetik olarak hazırlanan bu eser, Ergun

hayattayken 35. cildine kadar gelebilmiştir. Halk edebiyatı sahasındaki önemli

çalışmalarından biri Bektaşîlik ve Bektaşî nefesleri olmuştur. Bu araştırmaları

“Bektaşî Şairleri” adıyla, ilk defa olarak, 1930 yılında Milli Eğitim Bakanlığınca

basılmıştır. 14.asır ve 20.asır arasında yaşamış şairlerin hayatlarını ve

nefeslerini bir araya getirdiği geniş çaplı çalışmasının tamamlanmış biçimi ise

1944 yılında basılmıştır. Sözünü ettiğimiz bu eserleri ve diğerleri, Sadedin

∗ Hınçer, İhsan, 1946, “Sadedin Nüzhet Ergun”, Folklor Postası, C.2, S.16. Özdil, Burhaneddin, 1945, “Sadedin Nüzhet Ergun Hayatı ve Eserleri”, Folklor Postası, C.1, S.10. Şehsuvaroğlu, Bedi N., 1959, “Sadedin Nüzhet Ergun”, Bilgi Dergisi, C.13, S.145.

Page 93: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

85

Nüzhet Ergun’un Türk edebiyatına ve Türk folkloruna vermiş olduğu

hizmetlerin birer şahidi olmuştur.

25 Nisan 1946 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1926, Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsıyatı, Konya: Konya Vilayet

Matbaası, 347 s.

2. 1926, Halk Şairleri, Şirket-i Mürettibiye Matbaası, 94 s.

3. 1928, Gevherî, Agâh Sabri Neşriyatı, 90 s.

4. 1929, Pir Sultan Abdal (XVII nci Asır Saz Şairlerinden), İstanbul:

Türkiyat Enstitüsü Neşriyatı, 96 s.

5. 1930, Bektaşî Şairleri, Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyatı, 559 s.

6. 1931, İstanbul’da Metfun Meşahire Ait Mezar Kitabeleri, İstanbul:

Remzi Kitabevi.

7. 1932, Mevlana, İstanbul: Kanaat Kitabevi, 64 s.

8. 1932, Şeyh Galib, İstanbul: Kanaat Kitabevi, 64 s.

9. 1932, Neşatî Hayatı ve Eserleri (XVII nci Asır Divan Şairlerinden),

İstanbul: Kanaat Kitabevi, 128 s.

10. 1932, Sabuhî Hayatı ve Eserleri (XVII nci Asır Divan Şairlerinden),

İstanbul: Kanaat Kitabevi, 128 s.

11. 1932, Şeyhül’islam Bahayî Hayatı ve Eserleri (XVII nci Asır Divan

Şairlerinden), İstanbul: Kanaat Kitabevi, 128 s.

12. 1933, Fehîm (XVII nci Asır Divan Şairlerinden), İstanbul: Kanaat

Kitabevi, 224 s.

13. 1933, Rami Paşa Hayatı ve Eserleri (XVII nci Asır Divan

Şairlerinden), İstanbul: Kanaat Kitabevi, 160 s.

Page 94: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

86

B. Makaleleri

14. 1930, Tanburî Mustafa, HBH, S.4.

15. 1933, Âşık Kerem’in Şiirleri, HBH, S.28-29.

Page 95: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

87

1.23. SADİ YAVER ATAMAN (1906-1994)∗ Safranbolu’da doğmuş, babası Dr. Ali Yaver Ataman, annesi Habibe

Yekta Hanımdır. Safranbolu İdadisi’ni ve İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten

sonra İstanbul Konservatuarı’na girmiştir. 1927 yılında öğretmen olarak

devlet hizmetine girmiş. 1933 yılında yedek subay olarak askerlik görevini

yapmış, 1934’te yeniden öğretmenliğe dönmüştür. 1938 yılında Ankara

Radyosu Halk Müziği yayınlarının yöneticiliğine getirilmiş, aynı zamanda

Polis Koleji’nde müzik öğretmenliğine atanmıştır. Radyolarda ilk olarak halk

müziğinin açıklamalı ve toplu çalış geleneğine uygun bir düzenle

yayınlanmasını sağlamıştır. 1950’de yeni açılan İstanbul Radyosu’nun halk

müziği yayınlarının düzenlenmesi ile görevlendirilerek, burada “Memleket

Havaları Ses ve Saz Birliği”ni kurarak, halk müziğinin ayrı ve bağımsız bir

yönetim ve düzen içinde yayınlanmasını sağlamıştır.

1951 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı İlim Kurulu’na üye

seçilmiş, daha sonra burada “Folklor Uygulama Topluluğu”nu kurarak,

Konservatuar’da ilk kez halk müziğini sahneye uygulayacak bir topluluk

ortaya çıkarmıştır. İstanbul Belediye Konservatuarı folklor uzmanlığı ve Türk

Folklor Derneği’nin başkanlığını yapmıştır.

Yurt içi ve yurt dışında birçok folklor ve antropoloji kongrelerine üye

seçilmiştir. Müzikoloji ve folklor konularında çeşitli gazete ve dergilerde

sürekli yazılar yayımlamıştır.

1994 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

∗ Şenel, Süleyman, 1996, “Sâdi Yâver Ataman", Türk Kültürü Araştırmaları, Ankara.

Page 96: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

88

Eserleri

A. Makaleleri

1. 1932, Anadolu’da Halk Edebiyatından Doğan Hakikatler, Bartın

Gazetesi, S.334, 1 Mart / S.335, 2 Ağustos.

2. 1932, Safranbolu ve Civarı Köy Düğünleri, Bartın Gazetesi, S.360,

6 Eylül. 1933, S.360-366,368-372,374-378,386-394.

3. 1933, Halk Sazlarında Kemane Yahut Yay, Bartın Gazetesi, S.323. 7

Aralık.

Page 97: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

89

1.24. TAHA TOROS (1910)∗ Mersin’de doğmuş, ilk ve orta öğrenimini Tarsus’ta, lise öğrenimini

Adana’da yaptıktan yapmıştır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden

mezun olmuştur. 1933 yılından sonra çeşitli memuriyetlerde bulunmuştur.

Kendi memleketinin tarihi, edebiyatı, iktisadı, ananeleri ve folkloru ile ilgili

çeşitli alanlarda araştırmalar yapmıştır. Türkiye’de 48 şehri, çeşitli

görevlerdeyken gezmiş, folklor konusunda incelemeler yapmıştır. Bu

derlemeler, bir şahsın değil ancak bir heyetin yapabileceği kapasitede

olmuştur. Fermanlar Koleksiyonu ve Cönk Koleksiyonu hazırlamıştır.

Memleketi olan Torosları en küçük aşiretine kadar dolaşmış ve malzeme

toplamıştır. Toros, bu tetkiklerine ilmi bir özellik katmış, topladığı malzemeyi,

fermanları, eski mahkeme şeriyye kayıtlarıyla karşılaştırıp, konuları mümkün

olduğu kadar belgelerin ışığı ile değerlendirmiştir.

Taha Toros, Anadolu’da birçok yazma eserleri tetkik ettiği gibi Türk

aşiretleri ile ilgili olarak Bab-ı Ali Mühimme defterlerini, evrak hazinesindeki

ferman ve emirleri de incelemiştir. Anadolu’da Türk Aşiretleri üzerindeki bu

metotlu çalışmaları ile külliyat niteliğinde dokümanlar ortaya koymuştur.

1938 yılında basılan “Toroslar’da Tahtacı Oymakları” adlı kitabından

bazı parçalar İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanca’ya çevrilmiştir. 1941

yılında basılan “Dadaloğlu” adlı kitabında, bu ünlü halk şairinin aşiretine ve

kendisinin vefatına dair Şeriyye Mahkemeleri Sicilleri’nde bulduğu kayıtlara

yer vermiştir.

∗ 1958, “Taha Toros”, TFA, C.5, S.113.

Page 98: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

90

Eserleri

A. Kitapları

1. 1929, Toros Demetleri, Adana.

2. 1931, İki Ses Geliyor (İlhami F. İle) İstanbul:A.Halit Kitabevi.

3. 1933, 5 Kânun Sani (Çukurova’nın Kurtuluşu) İstanbul.

Page 99: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

91

1.25. TALÂT MÜMTAZ YAMAN (1904-1975)∗ Kastamonu’da doğmuş, babası Ali Bey, annesi Emine Hanım’dır. İlk ve

orta öğrenimini Kastamonu’da yapan Yaman, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi’ni bitirmiştir. Bir süre ilkokul öğretmenliğinde bulunan Yaman, lise

öğretmenliği ve müdürlüğü de yaptıktan sonra memuriyetten ayrılarak

ticarete atılmıştır.

Yaman, Halk Bilgisi Derneği ve Halkevleri dönemlerinde çok iyi bir

folklor araştırmacısı olmuştur. “Sepetçioğlu Zeybeği”ni en iyi oynayanlardan

biridir. Ticarî hayata atıldıktan sonra işlerinin yoğunluğu sebebiyle

Kastamonu kültür hayatıyla eskisi kadar ilgilenememiştir.

1975 yılında vefat etmiştir.

Eserleri

A. Makaleleri

1. 1923, Sepetçioğlu Raksı Nasıl Oynanır?, Hilalî Ahmer Gazetesi, 1

Haziran 1923.

2. 1928, Anadolu Raksları, Millî Mecmua, C.10, S.111, s.1791-1792.

3. 1930, Kastamonu’da Çocuklara ve Çocukluğa Müteallik Âdet ve

İtikatlar, HBH, Yıl:1, S.4.

4. 1930, Âşık Meydanî, HBH, Yıl:1, S.9.

5. 1930, Kastamonu’da Keklik, Katır, Yemişen Ağacına Dair Halk İtikatları, HBH, Yıl:1, S.10.

6. 1930, Kastamonu Âdetleri, HBH, Yıl:2, S.13.

7. 1931, Kastamonu Çocuk Oyunlarında Sayılar, HBH, Yıl:2, S.19.

∗ Tan, Nail, 1975, “Talat Mümtaz Yaman”, Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür Bakanlığı Yayınları.

Page 100: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

92

8. 1933, Kastamonu Köylerinde Kullanılan Eve, Tarlaya, Eşyaya Ait

Sözler, HBH, Yıl:2, S.21-22.

Page 101: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

93

1.26. YUSUF AKÇURA (1876-1935)∗

İdil Ural bölgesi Volga boyunda Simbir(sk), (Tataristan Muhtar

Cumhuriyeti’nin güneyinde) yeni adı ile Ulyanovsk şehrinde doğmuş,

babasının adı Süleyman Babay, annesinin adı Bibi Kamer Banu’dur. Üç

yaşındayken babasını kaybetmiştir. Sonra annesi, Simbir’den Labofka’ye göç

etmiş, Akçura burada Abdülmend adlı bir molladan okuma yazma dersleri

almıştır. Maddi sıkıntılardan dolayı 1883’te buradan da Kırım üzerinden

İstanbul’a gitmişlerdir. İstanbul’da mahalle mektebine başlamış, bitirdikten

sonra 1886 yılında Kocamustafapaşa Askerî Rüştiyesi kaydolmuştur.

1888’de okuldan izin alarak Oddesa yoluyla Kazan’a giderken eniştesi İsmail

Gaspıralı ile görüşmüş, berber buradan Simbir’e amcasının yanına gitmiştir.

Simbir’de bulunduğu sürece amcasının zengin kütüphanesinden

faydalanmış, ilk defa olarak Türkçülükle ilgili bahislerin içinde bulunmuştur.

Başkurt köylerinde de kalmış, burada Rus etkisine rağmen halk edebiyatının

canlı bir şekilde yaşadığına şahit olmuştur. Bir yıl sonra İstanbul’a geri

dönmüştür. Rüştiye’ yi tamamladıktan sonra 1894’te Harbiye Okulu’na girmiş

çeşitli askerî rütbeler kazanmıştır. Bu sıralarda siyasî faaliyetlerinin yanında

Türk kültürü meseleleriyle de ilgilenmeye başlamıştır. Bu konuda, kuzey

Türklüğünü güney Türklüğüne tanıtmak amacıyla Kazanlı âlim Şihabeddin

Mercânî’nin öğrencilerinden o sırada İstanbul’da bulunan Abbas efendi ile

birlikte “Şihabeddin Mecânî’nin Tercüme-i Hâli” adlı bir makale hazırlamış ve

mu yazı Musavver Malûmat adlı dergide neşredilmiştir. Ayrıca bu makale,

Akçura’nın ilk makalesi olma özelliğini de taşır.

∗ Togay, Muharrem Feyzi, 1944, Yusuf Akçura, Hayatı ve Eserleri, İstanbul: Zaman Kitabevi. Devlet, Nadir, 1987, Yusuf Akçura’nın Hayatı, İstanbul: Türklük Araştırmaları Dergisi, «Ayrı Basım».

Page 102: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

94

1897’de, siyasî faaliyetlerinden dolayı Yıldız Sarayında sorguya

çekilmiş Harbiye’den arkadaşları ile birlikte Fizan’a sürgün edilmişlerdir.

Mahkûmiyetinde “Tâ Kendim Yahut Defter-i Amalim” adlı otobiyografi

taslağını hazırlamıştır. Avrupa’daki Genç Türkler ile Sultan arasında yapılan

bir mütareke ile sürgünden kurtulmuşlardır. 1899 yılında İngiliz bandıralı bir

Maltız kayığı ile Fransa’ya kaçmış, Siyasi İlimler Okulu’nda tahsiline devam

etmiştir. Albert Sorel, Brentano, Levy-Bruhl ve Le Roy-Beaulien gibi Fransız

milliyetçileri olan âlimlerden dersler almıştır. Akçura öğrenimine devam

ederken diğer taraftan da Genç Türklerin toplantılarına katılmıştır. 1903’te

Paris Siyasî İlimler Okulunu “Essai sur Phistoire des İnstitution de’l Empire

Ottoman” (Osmanlı İmparatorluğu Teşkilatları Tarihi Üzerine Bir Deneme)

adlı tezle tamamlamıştır.

Öğrenimini bitirdikten sonra Türkiye’ye gidememiş, doğduğu

memleketine dönmüştür. Burada siyasî Türk milliyetçiliği fikrini ortaya

koyduğu “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı makalesini kaleme almıştır. Bu yazıda,

Osmanlılık düşüncesinin iflasını açıklamış, Osmanlı Devleti için kurtuluş

yolunun Türk Birliği, yani Pan-Türkizm olduğunu belirtmiştir.

Akçura, Osmanlı Devleti’nde Meşrutiyetin ilânı haberini alınca 1908

yılında İstanbul’a dönmüştür. Türkçü arkadaşları ile beraber kültürel

Türkçülük yapa amacıyla Türk Derneği’ni kurma faaliyetlerine katılmış,

1908’de derneği kurmuşlardır. Derneğin amacı nizamnamesinde şöyle

belirtilmiştir; “Cemiyetin maksadı Türk diye anılan bütün Türk kavimlerinin

mazi ve haldeki asar, ef’ali, ahval ve muhitini öğrenmeye ve öğretmeye

çalışmak, yani Türklerin asarı atikasını, tarihini, lisanını ve şivelerini, avam ve

kavas edebiyatını, etnografya ve etnolojisini, ahvali içtimaiyesini, medeniyeti

hazıralarını, Türk memleketlerinin eski ve yeni coğrafyasını araştırıp ortaya

çıkararak bütün dünyaya yayıp dağıtmak ve dilimizin açık, sade, güzel ilim

lisanı olabilecek suretle geniş ve medeniyete elverişli bir dereceye

yükselmesine çalışmak ve imlâsını ona göre tetkik etmektir.”20

20 Togay, N. F., 1944, Yusuf Akçura, Hayatı ve Eserleri, İstanbul: Zaman Kitabevi, s.59.

Page 103: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

95

Sonra Yusuf Akçura ve arkadaşları 1911 yılında Türk Yurdu derneğini

kurmuşlar, yayın organı olarak da Türk Yurdu dergisini neşretmişlerdir.

Akçura bu dergi dışında Türk Ocağı’nı kurma faaliyetlerine de aktif olarak

katılmıştır. Aynı zamanda Darülfünun’da tarih profesörlüğüne devam etmiştir.

Ancak 1916 yılında bu görevinden uzaklaştırılmış, Avrupa gezisine çıkmıştır.

1919 yılında memleketine tekrar dönmüşse de, Kurtuluş Savaşı’na katılmak

üzere Ankara’ya geçmiş, Hariciye Vekaleti’nde dış işleri genel müdürü olarak

göreve başlamıştır. 1923’te Atatürk’ün isteği ile İstanbul milletvekilliğine

seçilmiştir.

1925’te Ankara’da açılan Hukuk Fakültesi’ne Siyasî Tarih hocası

olarak atanmıştır. 1931’de açılan Türk tarih Kurumu’na üye seçilmiştir, bir yıl

sonra da müdürlüğüne getirilmiştir. 1933 yılında İstanbul üniversitesi’nin

yeniden kurulmasıyla Siyasî Tarih profesörlüğüne tekrar geri dönmüştür.

Türkçülüğü siyasî bir platforma getirmiş ve bütün ömrü boyunca

Türklüğe ve Türkiye’ye hizmetler vermiştir. Ölümünden sonra, Muharrem

Feyzi Togay (1944) ve sonra François Georgeon (1980) Yusuf Akçura

hakkında otobiyografik çalışmalar ortaya koymuşlardır.

11 Mart 1935 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1911, Üç Tarz-ı Siyaset, İstanbul.

2. 1928, Türk Yılı, Ankara.

B. Makaleleri

3. 1913, Halka, Halka Doğru.

Page 104: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

96

4. 1928, Türklük Fikri, Türkçülük Cereyanı, Türk Ocakları, Türk Yılı,

s.289-355.

5. 1929, Folklor Nedir?, Yeni Muhit, Yıl:2, S.13, s.975-1153.

6. 1933, Birinci Türk Tarih Kongresi, Ülkü, C.1,S.1.

Page 105: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

97

1.27. YUSUF ZİYA DEMİRCİOĞLU (1887-1976)∗ Yusuf Ziya Demircioğlu 1897 yılında Muğla’da doğmuştur. Babasının

adı İsmail Bey, annesinin adı Ayşe’dir. İlk öğrenimini Muğla’da bitirdikten

sonra Ula’da medrese tahsiline başlamıştır. Orada bulunduğu sırada

arkadaşları ile saz çalıyor ve oynuyor diye medreseden kaydını silmişlerdir.

Sonra Muğla’ya gidip hem medreseye ve hem de öğretmenlik için açılan

kurslara devam etmiştir. Açılan öğretmenlik sınavını kazanarak

Karaböğürtlen Köyü’ne tayin edilmiştir. İki yıl öğretmenlik yaptıktan sonra

tahsilini ilerletmek için İzmir’e gitmiş, Darülmuallim’e girmiştir. Mezun

olduktan sonra Bozdoğan Numune Okulu’nda, Edremit İdadisi’nde Türkçe

öğretmenliği yapmıştır. Daha sonra İstanbul Bebek Darül Eytamı’na tayin

edilmiş, iki yıl orada kaldıktan sonra Kağıthane’de yeni açılan İmrahor Darül

Eytamı’na tayin edilmiştir.

1928 yılında İstanbul Konservatuarı müdürlüğüne getirilmiştir. Ancak

orada ki Batı Müziği ve Alaturka müziği içinde rahatsızlık duymuş, çünkü

kendisinin de söylediği üzere Köroğlu, Sarızeybek, Sinanoğlu, Gerali gibi halk

türküleri içinde büyümüştür. Konservatuar’da, öncelikle başka ülkelerde

folklor adına ne gibi çalışmalar yapıldığını, hangi usûl ve metotların

kullanıldığını araştırmıştır. Berlin’de bulunan ünlü şarkiyatçı Dr. Robert

Lohman ve Paris’te yaşayan Cemal Reşit Rey’le temaslarda bulunmuştur.

Konservatuar’da Drülelhan Fasıl Heyeti’nde halk türküleri söylenmesi ve

notaya alınması konusunda çalışmalarını ilerletmiş, halk türküsü toplama

∗ 1967 “Yusuf Ziya Demircioğlu”, TFA, C.11, S.221. Attilâ, Osman, 1976 “Yusuf Ziya Demircioğlu”, Karınca, S.473. Bora, Baki, 2001, Bir Folklorcu olarak Yusuf Ziya Demircioğlu, Muğla:Muğla Üniversitesi (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi). Nefesli, Nizamî, 1976, “Yusuf Ziya Demircioğlu’na Ait Anılar”, TFA, S.326.

Page 106: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

98

projesi için on dört soru içeren iki bin adet anket hazırlamıştır. Bu anketler

Maarif Vekaleti tarafından Anadolu’nun her tarafına gönderilmiştir.

Demircioğlu, bir heyet kurarak anket sonuçlarını tetkik ve tasnifi üzerinde

çalışmıştır. Ancak bu derlemeleri yeterli bulmadığından dolayı, Paris’ten

Cemal R. Rey’den ses alma cihazı ve iki yüz elli plak istemiştir. 1926 yılında

Anadolu’ya derleme gezisi düzenlemiş ve bizzat katılmıştır. İlk derlediği türkü

Adana’da “Kozanoğlu” türküsü olmuştur. Daha sonra 1927’den 1929 yılına

kadar bu gezilerini sürdürmüştür. Bu geziler sonucunda hayli kabarık

materyal toplanmış bini aşkın halk türküsü derlenmiş ve bir neşriyat olarak

hazırlanmıştır.

1927 yılında İstanbul’da Söz Derleme Heyeti Başkanlığı, Dil ve Tarik

Kurumu Üyeliği, UNESCO’da Sosyal ve Manevi İlim Bölümü Üyeliği, Türk

Halkbilgisi Derneği Üyeliği ve Kültür Bakanlığı Folklor Müşavirliği yapmıştır.

13 Temmuz 1952’de yaş haddinden emekli olmuştur.

Yusuf Ziya Demircioğlu, ilmî bakımdan ilk defa olarak halk kültürü

konusunda, özellikle halk türküleri üzerine, alan araştırması yapan ve bunları

yayınlayan bir isim olmuştur.

28 Mart 1976 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1926, Anadolu Halk Şarkıları, İstanbul.

2. 1929, Halk Türküleri, İstanbul.

3. 1929, Şarkî Anadolu Türkü ve Oyunları ve Halk Türküleri, İstanbul.

4. 1932, Boş Beşik ve Akkuş, İstanbul:Milliyet Matbaası, 192 s.

5. 1933, Şu Dağların Ardında, İstanbul: Millî Mecmua Matbaası.

Page 107: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

99

B. Makaleleri

6. 1929, Halk Bilgisi Sahasında Muallim Hanımlardan Beklenilen Hizmetler, Millî Mecmua, C.11, S116.

7. 1933, Yürükler ve Cumhuriyet, Öz Dilimize Doğru, Yıl:2, S.14, s.9-

10.

Page 108: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

100

1.28. ZİYAEDDİN FAHRİ FINDIKOĞLU (1902-1974)∗ Tortum’da doğmuş, babasının adı Halil Fahri Bey’dir. İlk öğrenimini

Hakkari ve Erzincan’da yapmış, Malatya’da başladığı orta öğrenimini ise

Kayseri’de devam ettirmiş, İstanbul’da Gelenbevi Sultanisî’nde bitirmiştir.

1920 yılında Telgraf Yüksek Okulu’na girmiş, buradan 1922’de mezun

olmuştur. 1925 yılında da İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü

bitirmiştir. 1925-1929 yıllarında Erzurum, Sivas ve Ankara Liseleri’nde

Felsefe ve İçtimaiyat öğretmenliklerinde bulunmuş, 1930’da Fransa’ya

giderek 1934’e kadar Strazburg Üniversitesi’nde Felsefe üzerine öğrenimine

devam etmiştir . Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne İçtimaiyat

ve Ahlâk doçenti olarak atanmıştır. Bu göreve başlamasından bir süre sonra

Strazburg’a dönerek hazırlamakta olduğu doktora tezini 1935’te vermiştir.

Yeniden İstanbul’daki doçentlik görevine dönen Fındıkoğlu, daha sonra

İktisat Fakültesi’nde Prof. Gerhard Kessler’in yanında çeviri işleri ile uğraşmış

ve sosyoloji doçentliği yapmıştır. 1937-1940 yılları arasındaki bu görevinden

sonra 1941’de İktisat Fakültesi Sosyoloji profesörlüğüne getirilmiş ve

ordinaryüs profesör olarak bu görevde çalışmıştır.

Z.Fahri “Fındıkoğlu” soyadını 1934’ten sonra kullanmaya başlamıştır.

Soyadlarının öz adlardan sonra yazılmasına karşı olduğu için bir çok

yazılarında FINDIKOĞLU’nu öz adından önce kullanmıştır. Kendi öz adı ile

baba adının birleşmesinden ortaya çıkan “Ahmet Halil”, yazılarında görülen

takma adlarının başlıcaları arasındadır. Bundan başka (A.H.), (D), (L), (Z.F.),

(N.İ.) gibi inisiyal kullandığı görülür. Kimi yazılarında ise baba mesleğini

hatırlatacak biçimde Kadıoğlu, A. Kadıoğlu, Kadızade gibi takma adları ∗ Önder, Ali Rıza, 1967 “Ord. Prof. Dr. Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri”, TFA, C.10, S.212. Yund, Kerim, 1976 Ord. Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun Folklor Yönü, İstanbul: Sosyoloji Konferansları, «Ayrı Basım».

Page 109: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

101

benimsemiştir. (A.K.), (K.Z.), (K.A.) gibi işaretler de bu adların kısaltılmışı

olarak göze çarpmaktadır.

1921’de Sarıkamış’ta çıkmaya başlayan Varlık gazetesinde “İstanbul

Mektupları” başlıklı yazıları ile basın ve yayın hayatına girmiştir. 1924 yılında

İstanbul Üniversitesi hoca ve öğrencilerinin kurduğu aylık Anadolu

dergisinde, tanınmış folklorcularla birlikte halkbilimi çalışmalarına başlamıştır.

Bu yoldaki çalışmaları, hayatının bütün evrelerinde aralıksız olarak

sürmüştür.

Fındıkoğlu Türkiye’de folklor konusunda ilk çalışanların başında yer

alır. 1927 yılında Ankara’da kurulan Türk Halk Bilgisi Derneği, Fındıkoğlu’nun

teşebbüsü ile faaliyete geçmiştir. Derneğin çıkardığı “Halk Bilgisi Mecmuası”

bugün bile kaynak eser değerindedir. Yıllık şeklinde yayımlanmıştır.

Halkevlerinin açılması ile çalışmalarına ara veren Türk Halkbilgisi Derneği

1946 yılında yine Fındıkoğlu’nun önderliği ile yeniden kurulmuş ve

çalışmalarına başlamıştır. Ancak daha sonraları bir göz ameliyatı geçirmesi

neticesinde dernekteki görevini daha genç elemanlara bırakmış, ilim heyeti

üyesi olarak kalmıştır.

Genel yaşamı, yazı hayatı, düşünceleri ve işleri bakımından

Fındıkoğlu, Ziya Gökalp’ın halka yöneliş çalışmalarını kendine ilke edinmiştir.

Yaşadığı dönemde, folklorun bilimsel bir özellik kazanması için çaba sarf

etmiş, folklor malzemesini bir bilim olarak düşünmüş, derlemiş ve işlemiştir.

1974 yılında vefat etmiştir.

Eserleri

A. Kitapları

1. 1927, Erzurum Şairleri, İstanbul. 2. 1927, Bediiyat, İstanbul:Maarif Vekaleti Yayını. 3. 1928, Bayburtlu Zihnî, İstanbul.

Page 110: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

102

4. 1928, Halk Bilgisi Toplayıcılarına Rehber, Ankara:Halk Bilgisi

Derneği Yayını.

B. Makaleleri

5. 1925, Anadolu Kadınlığı, Anadolu Dergisi, S.9-11.

6. 1925, Aşkale Mektubu, Anadolu Dergisi, S.9-11.

7. 1925, Bayburt Mektubu, Anadolu Dergisi, S.12.

8. 1925, Raks ve Cemiyet, Halk Gazetesi, 22 Aralık.

9. 1925, Halkî Edebiyat Tetkikleri: Bayburtlu M. Turhan’ın Araştırmaları, Halk Gazetesi, 29 Aralık.

10. 1926, Halkî Edebiyat Tetkikleri: Bayburtlu Zihnî ve Şiirleri, Halk

Gazetesi, 12 Ocak.

11. 1926, İlim Nazarında Kürt Meselesi, Halk Gazetesi, 16-30 Ocak.

12. 1926, Halkî Edebiyat Tetkikleri: Maniler, Halk Gazetesi, 19 Ocak.

13. 1926, Halkî Edebiyat Tetkikleri: İrşadî, Halk Gazetesi, 26 Ocak.

14. 1927, Halk Edebiyatına Ait Bir Eser, Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 29

Temmuz.

15. 1927, Halk Bilgisi Derneği’nin Kuruluşu, Hakimiyeti Milliye

Gazetesi, 7 Ağustos.

16. 1927, Halkbilgisi Tetkikleri, Hakimiyeti Milliye Gazetesi.13 Ağustos.

17. 1927, Halk Bilgisi Faaliyetleri, Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 24

Ağustos.

18. 1927, Anadolu Türküleri, Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 17-24 Eylül.

19. 1927, Bir Şeyh ve Bir Şair, Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 15 Ekim.

20. 1927, Anadolu Mecmua ve Gazeteleri, Halk Bilgisi Mecmuası, C.1,

S.14.

21. 1927, Harputlu Bir Şair: Hacı Hayri, Halk Bilgisi Mecmuası, S.57.

22. 1928, Halk Bilgisi, Ehemmiyeti ve Tarihçesi, Hakimiyeti Milliye

Gazetesi, 8 Ocak.

23. 1928, İki Bektaşî Şairi, Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 14 Ocak.

Page 111: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

103

24. 1928, İki Şair ve Koşmaları, Raşit ve Rüzî, Hakimiyeti Milliye

Gazetesi, 10 Şubat.

25. 1928, Hacı Bayram ve Şiirleri, Cumhuriyet Gazetesi, 17 Şubat.

26. 1928, Anadolu Şairlerinden Dertli, Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 17

Şubat.

27. 1928, Halk Edebiyatına Ait Bir Menkıbe, Türk Yurdu, C.1, S.1, s.53-

56.

28. 1928, Hars Tetkikine Membalar, Türk Yurdu, C.1, S.3, s.51-53.

29. 1928, İki Anadolu Türküsü ve Bediî Terbiyeye Dair Düşünceler,

Halk Bilgisi Mecmuası, C.1.

30. 1928, Raife Hanım’ın Basılmamış Bir Tezi Hakkında, Halk Bilgisi

Mecmuası, C.1.

31. 1928, Dadaloğlu Hakkında, Halk Bilgisi Mecmuası, C.1.

32. 1928, Yaşayan Halk Şairleri, Halk Bilgisi Mecmuası , C.1.

33. 1928, Halk Bilgisi ve Milli Birlik, Halk Bilgisi Mecmuası , C.1.

34. 1928, Folklor ve Mahiyeti, Halk Bilgisi Mecmuası , C.1.

35. 1928, Halk Bilgisi, HBH, S.58, s.7.

36. 1928, Ankaralı Bir Şair: Ayaşlı Fahri, HBH, S.82. s.5.

37. 1928, Halk Bilgisi, HBH, S.87, s.8.

38. 1928, Bayburtlu Zihnî’ye Dair, Türk Yurdu, C.1, S.4, s.28-30.

39. 1928, Bayburtlu Zihnî, HBH, S.86.

40. 1928, Halk Edebiyatına Dair Bir Menkıbe, HBH, S.195.

41. 1929, Halk Bilgisi ve İçtimaiyat, Cumhuriyet Gazetesi, 25 Mayıs.

42. 1929, Temiz Türkçe, Kızılırmak Gazetesi, 22-26 Ağustos.

43. 1931, Ankara ve Âhilik, HBH, Yıl:2, S.16, s.55.

44. 1931, Yunus ve Âhilik, HBH, Yıl:2, S.16, s.76.

Page 112: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

104

İKİNCİ BÖLÜM

1913-1933 Yılları Arasında Türkiye’de Türk Halkbilimi’ne Emek

Verenlerin Yayınları

2.1. AHMET BAHA GÖKOĞLU (?)

Eserleri

A. Makaleleri

1. 1931, Köroğlu, Safranbolu Bağdaşması, Bartın Gazetesi, S.285-

291.

2. 1931, Oğuz Destanlarından Bey Böyrek’e Dair, Bartın Gazetesi,

S.303-304,312-316.

3. 1931, İstanbul’da Köroğlu Oyunu, Bartın Gazetesi, S.305-306.

4. 1931, Bey Böyrek Destanına Dair, Bartın Gazetesi, S.309-310.

5. 1931, Bey Böyrek’in Trabzon Varyantı, Bartın Gazetesi, S.317.

6. 1931, Safranbolu Manileri, Millî Mecmua, C.11, S.122-123/126.

7. 1931, Safranbolu Manileri, Atsız Mecmua, Yıl:1, S.3-4,6. 1932, Yıl:2,

S.15.

8. 1931, Safranbolu Yürük Folkloru, HBH, Yıl:2, S.13-14,16-19.

9. 1932, Bey Böyrek Hikayesinin Safranbolu Kuzukaya Rivayeti,

Atsız Mecmua, Yıl:1, S.10.

10. 1932, Çocuk ve Zibzibi Hakkında Birkaç Not Hülasası, Bartın

Gazetesi, S.365-366,368.

11. 1933, Karakoyunlu Yollarında, Öz Dilimize Doğru, Yıl:1, S.10-12/15.

12. 1933, Çıkrıncak, HBH, Yıl:2, S.21-22.

13. 1933, Eğir ve Güdü Oyunları, HBH, Yıl:3, S.25.

Page 113: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

105

2.2. HİKMET TURHAN DAĞLIOĞLU (1900-1977) Eserleri

A. Makaleleri

1. 1930, Muğla Halkiyatından Maniler, Fikirler, C.3, S.49.

2. 1930, Muğla Türkülerinden, Fikirler, C.2, S,49.

3. 1930, Isparta’da Lodosun Kızını Poyraza Gelin Etmek, HBH, Yıl:1,

S.5.

4. 1930, Isparta’da Halk Âdetleri, HBH, S.5-13.

5. 1930, Isparta’da Düğün Âdetleri, HBH, S.13

6. 1931, Isparta’da Halk Hekimliği, HBH, S.18.

7. 1932, Maniler, Resimli Şark, Yıl:2, S.14.

8. 1933, Büyüler, HBH, S.23-24.

9. 1933, Isparta’da Halıcılık, HBH, S.28.

10. 1933, Yılan, HBH, S.29.

11. 1933, Yılan (Mabait), HBH, S.30.

Page 114: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

106

2.3. İHSAN HAMAMİOĞLU (1884-1948)

Eserleri

A. Kitapları

1. 1930, Bilmeceler, İstanbul: İktisat Matbaası, 78+14 s.

B. Makaleleri

2. 1931, Trabzon Âdetleri: Fal, Kurşun Dökme, Mum Dökme”, HBH,

Yıl:2, S.17-18

3. 1933, Ali Bey (Masal), HBH, S.29.

4. 1933, Esel Esel Hanım, HBH, Yıl:2, S.20.

Page 115: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

107

2.4. MEHMET ZEKİ ORAL (1901-1962) Eserleri

A. Makaleleri

1. 1930, Konya’da Yakıştırma ve Ulanmalar, HBH, S.3.

2. 1930, Âşık Ali, HBH, S.5.

3. 1930, Tongal Kelimesi Hakkında, HBH, S.9.

4. 1931, Konya Âdetleri, HBH, S.16-19.

5. 1932, Konya’da Tekerlemeler Eğlenceler, HBH, S.20.

6. 1933, İstanbul’da Doğum ve Çocuk Hakkında İnanmalar, HBH,

S.23-24.

7. 1933, İlk Gençlik Âdetleri, HBH, S.26.

8. 1933, Âşık Devamî, HBH, S.28.

9. 1933, Âşık Şem-î, HBH, S.29.

Page 116: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

108

2.5. NAHİT SIRRI ÖRİK (1895-1960) Eserleri

A. Makaleleri

1. 1930, Halk Masallarından: Peri Kızıyla İhtiyar Kadının Masalı, Türk

Yurdu, C.4(24).

2. 1930, Bir Dağ ve Deniz Hikayesi, Türk Yurdu, C.4(24).

3. 1930, Bir Para Hikayesi, Türk Yurdu, C.5(25).

Page 117: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

109

2.6. YUSUF ZİYA YÖRÜKÂN (1887-1954) Eserleri

A. Makaleleri

1. 1927, Anadolu’da Alevi Köyleri ve Bunların İtikat ve Âdetleri,

Hayat, C.3, S.56.

2. 1928, Anadolu’da Alevî İtikatları, Hayat, C.3, S.58-60.

3. 1928, Anadolu Alevîleri ve Tahtacılar, İstanbul Darülfunun İlahiyat

Fakültesi Mecmuası, Yıl:2, S.8.

4. 1928, Tahtacı Oymaklarına Dair Bilgiler, Hayat, C.3, S.68.

5. 1931, Tahtacılar, Dinî ve Sihrî Hayat, Âyine Hazırlık, İstanbul

Darülfünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası, Yıl:5, S.19.

6. 1931, İslam Menabiinde Şamanlık, Darülfünun İlahiyat Fakültesi

Mecmuası, Yıl:5, S.21.

7. 1932, “Onuncu Asır İptidalarında Yazılmış Olan Ebudülef

Seyahatnamesine Nazaran Orta Asya’da Türk Boyları ve Bunların Dinî ve Coğrafi Vaziyetleri”, İstanbul Darülfünun İlahiyat Fakültesi

Mecmuası, Yıl:3/4/5, S.12,13/ 14,15,17/ 20.

Page 118: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

110

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

1913-1933 YILLARI ARASINDA HALKBİLİMİNE AİT KİTAPLAR VE

MAKALELER

3.1. KİTAPLAR 1. 1932, Çankırı Tarih ve Halkiyatı, Toplayan: Çankırılı Hacı Şeyhoğlu

Hasan, Çankırı: Çankırı Vilayet Matbaası.

2. 1933, Ankara, Ankara: Hakimiyet-i Milliye Basımevi.

3. Abdülahad Nuri, 1923, Atalarsözü, Kastamonu: Kastamonu Matbaası,

65 s.

4. Ahmet Rıza, 1933, Atalarsözü, Çankırı: Çankırı Matbaası, 102 s.

5. AKSOY, Ömer Asım, 1933, Gaziantep Dilinin Tetkikleri, Gaziantep:

Halk Fırkası Matbaası, 224 s.

6. Alp Demir, 1933, Türk Darbımeselleri yahut Atasözleri,

İstanbul:Tefeyyüz Matbası, 200 s.

7. ALTINAY, Ahmet Refik, 1932, XVI. Asırda Rafizîlik ve Bektaşîlik,

İstanbul: Ahmet Halit Kütüphanesi.

8. ARSAL, Suat, Salih, 1931, Öz Türk Masalları, Mersin: Ege Basımevi,

79 s.

9. Bahtaver, H., 1930, Türk Masalları, İstanbul: Ahmedî Matbaası, 77 s.

10. BALAMAN, Ali Rıza, 1933, Halkbiliminde Özgün Konu: At Kültürü.

11. BEKOF, Hacı Aziz, 1919, Aslı ve Kerem, İstanbul: Kader Matbaası,

32 s.

12. BEYSANOĞLU, Şevket, 1920, Diyarbakır ve Çevresi Halk Hekimliğinde Yatırlar, Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.

Page 119: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

111

13. DERT, M. Agâh, 1928, Ataların Dilinden, İstanbul: İktisat Matbaası,

40 s.

14. DİLÇİN, Ali Dehri, 1932, Çankırı Masalları, Çankırı: Çankırı Matbaası,

163 s.

15. KILIÇZADE, Hakkı, 1916, İtikadatı Batılıya İlân-ı Harp, İstanbul:

Ocakçıyan Matbaası, 143 s.

16. KORGUNAL, M. Zeki, 1931, Arzu ile Kamber, İstanbul: Kurtuluş

Basımevi, 64 s.

17. KORGUNAL, M. Zeki, 1931, Âşık Garip, İstanbul: Kurtuluş Basımevi,

80 s.

18. KORGUNAL, M. Zeki, 1931, Elif ile Mahmut, İstanbul: Kurtuluş

Basımevi, 80 s.

19. KORGUNAL, M. Zeki, 1931, Kerem ile Aslı, İstanbul: Kurtuluş

Basımevi, 191 s.

20. KORGUNAL, M. Zeki, 1931, Melik Şah ile Güllü Hanım, İstanbul:

Yusuf Ziya ve Emniyet Kitapevleri, 64 s.

21. KORGUNAL, M. Zeki, 1931, Şah İsmail, İstanbul: Kurtuluş Basımevi,

64 s.

22. KORGUNAL, M. Zeki, 1931, Yusuf ile Züleyha, İstanbul: Kurtuluş

Basımevi, 104 s.

23. KORGUNAL, M. Zeki, 1933, Meşhur Köroğlu Hikayesi, İstanbul:

Güneş Basımevi, 55 s.

24. KORGUNAL, M. Zeki, 1933, Şahmaran Hikayesi, İstanbul: Güneş

Basımevi, 78 s.

25. KORGUNAL, Muharrem Zeki, 1933, Nasreddin Hoca Fıkraları,

İstanbul: Yusuf Ziya Kitapevi, 77 s.

26. LÜTFÜ, Hasan, Muzaffer LÜTFÜ, 1928, Türk Atasözleri, İstanbul:

Matbba-i Ebüzziya Basımevi, 68 s. (2. basım).

27. ÖMER, Tahsin, 1921, Darb-ı Mesellerimiz Hakkında Tahlilî Tetkikat,

İstanbul: Evkaf Matbbası, 16 s.

28. ÖZDEMİR, Ragıp Hulusi, 1928, Bektaşîlik Tetkikleri, İstanbul: Devlet

Matbaası, Türkiyat Enstitüsü Yayını.

Page 120: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

112

29. ÖZZORLUOĞLU, Süleyman Tevfik, 1930, Yusuf ile Züleyha,

İstanbul: İkbal Kütüphanesi, 98 s.

30. ÖZZORLUOĞLU, Süleyman Tevfik, 1933, 1933 Senesine Mahsus Türk Müneccim Takvimi, İstanbul: Güneş Basımevi, 63 s.

31. SIRRI, Numan, 1929, Erzurum Oyunları ve Oyun Havaları, İstanbul:

Halk Bilgisi Derneği Yayını, 18 s.

32. ŞEYHBU, M. Süreyya, 1914, Bektaşîlik ve Bektaşîler, İstanbul:

Şems Matbaası, 37 s.

33. VELİ, Haşim, 1928, Atalarsözü, İstanbul: Mahmutbey Matbaası, 55 s.

(2. basım).

Page 121: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

113

3.2. MAKALELER 1. 1930, “Gazi Ayintap’ta Halk İtikatları”, HBH, S.11-31.

2. 1933, “Cumhuriyetin Onuncu Yıldönümü İçin Destan”, HBH, S.29.

3. 1933, “Karacaoğlan”, Ülkü, C.1,S.3.

4. ABDİ, Cavide, 1933, “Balıkesir ve Balıkesir’e Bağlı Köylerden Derlenen Sözler”, Kaynak, Yıl:1, S.1.

5. Abdurrahman Kemal, 1931, “Kilis’te Halk Âdetleri”, HBH, Yıl:3, S.15.

6. Ahmet, 11932, “Rize Manileri”, Atsız Mecmua, Yıl:2, S.15.

7. AKAY, İsmail Hakkı, 1933, “Balıkçı”, Kaynak, Yıl:1, S.6-7.

8. AKAY, İsmail Hakkı, 1933, “Kurucu Nahiyesi’nde Bayram Âdetleri”,

Kaynak, Yıl:1, S.2.

9. AKTUĞ, Yılmaz, 1933, “Köy Türküleri”, Resimli Şark, S.27.

10. Ali Haydar, 1928, “Batıl İtikatlar”, Halk Bilgisi, C.1, S.2.

11. Ali Rıza, 1932, “Bartın Manileri”, Öz Dilimize Doğru, S.8-9.

12. Ali Rıza, 1933, “Bartın Düğünleri”, Öz Dilimize Doğru, S.10-12.

13. Ali Vahit, 1931, “Bolu’da Çocuk Bakımı”, HBH, Yıl:2, S.16.

14. Ali Vahit, 1931, “Taş Bebek Efsanesi”, HBH, Yıl:2, S.16.

15. Alp Aslan (Tirebolulu), 1913, “Türk Adı Araştırmalarında Edebalî”

Türk Yurdu, C.4, S.17.

16. Alp Aslan (Tirebolulu), 1915, “Türk Bayramlarından: Ot Göçü”, Türk

Yurdu, C.8, S.85.

17. ALP, Tekin, 1933, “Türk Kültür Birliği”, Yeni Türk, C1, S.16-17.

18. ALTINAY, Ahmet Refik, 1927, “Türklerde Avcılık”, Hayat, C.1, S.17.

19. ARSEVEN, Celal Esad, 1927, “Türk Sanatında Tezyinat”, Hayat, C.1,

S.20.

20. ARSEVEN, Celal Esad, 1928, Türk Sanatı, İstanbul: Akşam

Matbaası, 229 s.

21. ATALAY, Besim, 1932, “Anadolu Konuşmaları «Lehçeleri»” Öz

Dilimize Doğru, Yıl:1, S.5.

Page 122: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

114

22. ATAY, İsmail Hakkı, 1933, “13. ve 14. Asırlarda Anadolu’da Ticaret”,

Ülkü, C.1, S.4.

23. ATAY, İsmail Hakkı, 1933, “Halkbilgisi ve Halk Şairleri”, Kaynak,

Yıl:1, S.1.

24. ATSIZ, H. Nihâl, Ahmet Naci, 1928, “Anadolu’da Türklere Ait Yer

isimleri”, Türkiyat Mecmuası, C.2. 25. AVNİ, Hüseyin, 1928, “Niğde Muhitinde Toplanmış Kelimeler”, Halk

Bilgisi, C.1, S1.

26. Cavit Mustafa, 1928, “Muğla’da Kız Düğünleri”, Halk Bilgisi, C.1, S.1.

27. Cavit Mustafa, 1929, “Muğla’da Dabağ Esnaf Teşkilatı”, HBH, Yıl:1,

S.2.

28. ÇORUMLU, Ömer, 1931, “Çorum’da Ramazan ve Bayram Âdetleri”,

HBH, Yıl:3, S.18.

29. DAVUT, Celal, 1933, “Arıcılık”, Ülkü, C.1, S.4.

30. DEMİRDAL, Sait Suat, 1930, “Uluborlu’da Yağmur Duası”, HBH,

Yıl:1, S.11.

31. EMET, A. Nedim, 1929, “Anadolu Düğünü”, Gençleryolu, S.8.

32. Emin, 1933, “Kastamonu’da Köy Düğünleri”, Orhun, S.2.

33. ERDOĞAN, Hulusi, 1933, “Halk Türküleri-Halk Bilgileri”, And

Gazetesi, S.88-93.

34. ETE, Muhlis Ethem, 1933, “İstanbul Köylerinde Köycülük”, Yeni

Türk, S.16.

35. FAİK, Etem Muhtar, 1931, “Konya Âdetleri”, HBH, Yıl:2, S.19.

36. FAİK, Etem Muhtar, 1933, “Cide’de Düğün Âdetleri”, HBH, Yıl:3,

S.28.

37. FİKRİ, Süleyman, 1927, “Teke Vilayetinde Tahtacılar”, Türk Yurdu,

C.19, S.29. (2.seri).

38. Gazalî, 1931, “Balıkesir Halk Şiirinden Bir Fantezi”, Gençleryolu,

C.3, S.44-46/48-49/51-58/64. 39. Gazalî, 1931, “Balıkesir Vilayetinde Kullanılan Bazı Mühim

Kelimeler ve Istılahlar”, Gençleryolu, C.1, S.46,48-60,65,68,72,74

(seri).

Page 123: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

115

40. Gazalî, 1932, “Balıkesir Ağız Edebiyatı”, Gençleryolu, C.4,

S.67,70,73,74. 41. Gazalî, 1932, “Balıkesir Vilayetinde Kullanılan Bazı Mühim

Kelimeler ve Istılahlar”, Gençleryolu, C.4, S.76. 42. Gazalî, 1933, “Balıkesir Vilayetinde Kullanılan Bazı Mühim

Kelimeler ve Istılahlar”, Kaynak, yıl:1, S.1. 43. GÖKALP, H., 1930, “Bir Köy Düğünü”, Memleket, S.11-24.

44. HALİL, Ahmet, 1928, “Etnografya Müzemiz”, Hayat, C.5, S.108.

45. HALİL, Ahmet, 1928, “Halk Bilgisi”, Hayat, C.4, S.82,85,87-88.

46. HALİL, Ahmet, 1928, “Türküler ve Musikîmiz”, Halk Bilgisi, S.1.

47. Halis, 1933, “Malatya’da Düğün Âdetleri”, HBH, Yıl:3, S.26.

48. HALİT, Niyazi, 1932, “Eski Türk Düğünleri ve Afyon Düğünleri”,

Taşpınar, C.1-2, S.1. 1933, C.1, S.3

49. İBRAHİM, Nurettin, 1928, “Eski Türk Evleri”, Fikirler, C.1, S.20.

50. İBRAHİM, Nurettin, 1928, “Türklerde Çini ve Çinicilik”, Millî Mecmua,

C.10, S.114.

51. İLERİ, Hemşimli Tevfik, 1932, “Hemşin Manileri”, Atsız Mecmua,

Yıl:1, S.9.

52. İLHAN, Veli, 1933, “Harput’ta Yüzük Oyunu”, Bartın Gazetesi, S.397-

399.

53. İNAN, Müşfika, 1933, “Cenup Vilayetlerinde Derlenen Bazı

Maddeler”, HBH, Yıl:3, S.29.

54. İzzet ULVİ, 1926, “Eski Manzum Bir Hikaye”, Türk Yurdu, C.3, S.15.

(2.seri).

55. İzzet ULVİ, 1929, “Hars Tetkikleri: Halkın Duyguları”, Türk Yurdu,

C.3, S.19.

56. KADIOĞLU, İ. Hakkı, 1933, “Hatayname”, Yoların Sesi, S.7-9.

57. KADIOĞLU, İ. Hakkı, 1933, “Korucu Nahiyesinde Bayram Âdetleri”,

Kaynak, Yıl:1, S.2.

58. KADIZADE, İ. Hakkı, 1933, “Balıkesir Köylerinde Düğün Âdetleri”,

Kaynak, Yıl:1, S.4, 6-7.

Page 124: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

116

59. KADIZADE, İ. Hakkı, 1933, “Memleket Masalları”, Kaynak, Yıl:1, S.6-

7.

60. KADRİ, Zakir, 1925, “Çuvaşların Etnografyası. Etnografya, Filoloji Kısmen Antropoloji Nokta-i Nazarından Çuvaşlar Hakkında Bir Tahlil”, Türk Yurdu, C.1, S6. (2.seri)

61. KADRİ, Zakir, 1928, “Etnografyanın İnkişaf Tarihi”, Türk Yurdu,

C.21, S.198. (3.seri)

62. KANAT, Halil Fikret, 1928, “Halk Bilgisi ve İçtimaî Terbiye”, HBM,

C.1, S.3.

63. KEMAL, Ali, 1933, “Kültür ve Şahsiyet”, Kültür, Yıl:1, S.3.

64. KİTAPÇIOĞLU, Salim, 1933, “Kars’ta Yüncülük”, Doğuş, S.2.

65. KOÇAK, Enver Sadık, 1930, “Gaziantep Âdetleri”, HBH, Yıl:1, S.5.

66. KOÇAK, Enver Sadık, 1930, “Gaziantep’te Gece Eğlenceleri”, HBH

Yıl:1, S.7.

67. KOÇAK, Enver Sadık, 1931, “Cenubî Anadolu Türkmenleri arasında Kan Gütmek ve Kan Sağlamak”, HBH, Yıl:2, S.16.

68. KOÇAK, Enver Sadık, 1931, “Evlenme Âdetleri: Gaziantep’te Yazı

Köylerinde Seyyar Türkmenlerde”, HBH, Yıl:2, S.16.

69. KOÇAK, Enver Sadık, 1931, “Seyyar Türkmenlerde Düğün Âdetleri”, HBH, Yıl:2, S.15.

70. KOÇAK, Enver Sadık, 1933, “Gaziantep’te Aşık ve Gülle Oyunları”,

HBH, Yıl:2, S.21-22.

71. KURDOĞLU, Kamil, 1933, “Balıkesir ve Civarında Danışmentlû Aşiretlerinin Birleşmelerine Dair Bir Hükmü Hümayun”, Kaynak,

Yıl:1, S.1. 72. MELAHAT, Sabri, 1933, “İstanbul Düğünler”, HBH, Yıl:2, S.23-24.

73. MESİN, Mehmet, 1928, “Eski ve Yeni Ramazanlar”, Millî Mecmua,

C.7, S.82.

74. Muallim Hasan Basri, 1916, Anadolu Köy Düğünleri,

75. Mübarek Galip, 1926, “Ankara’nın Evleri”, Muallimleri Birliği

Mecmuası, S.8.

Page 125: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

117

76. Mübarek Galip, 1926, “Ankara’nın Evleri”, Muallimleri Birliği

Mecmuası, S.8.

77. MÜFTÜOĞLU, Ahmet Hikmet, 1915, “Kaya Han mı, Kayı Han mı?”

Türk Yurdu, C.9, S.93. 78. NAZİF, Osman, 1933, “Balıkesir Manileri”, HBH, Yıl:2-3, S.21-22, 23-

24, 25.

79. NAZİF, Osman, 1933, “Elmas Salkım”, HBH, Yıl:3, S.29.

80. NAZİF, Osman, 1933, “Türkülerimiz”, Türk Dili, S.2032.

81. Negami Hicrî, 1932, “Türkülerimiz”, Türk Dili, S.208-209.

82. NİHAL, Mehpare, 1931, “Türklerde Ailenin Tekamülü ve Bunda Kadın”, Atsız Mecmua, Yıl:1, S.6-8 / Yıl:2.

83. NUMAN, Nuri, 1932, “Harmandalı Türküsü” , Öz Dilimize Doğru, S.8.

84. NUR, Dr. Rıza, 1926, “Türk Takvimi”, Türk Yurdu, C.4, S.19. (2.seri).

85. NUR, Dr. Rıza, 1926, “Türklerde Hitan ve Merasimi”, Türk

Antropolojisi Mecmuası, S.2.

86. Nurettin Mehmet, 1931, “Konya Aksarayı’nda Misafir Odası ve Kabulü”, HBH, Yıl:2, S16.

87. NURİ, Mehmet, 1930, “Bolu ve Muhitinde Kandil”, HBH, Yıl:1, S.4.

88. NURİ, Osman, 1931, “Alayund Köyü”, Ülkü, C.2, S.8. 89. NURİ, Osman, 1933, “Düğün Kelimesi İçin”, Öz Dilimize Doğru, Yıl:2,

S.15.

90. NURİ, Osman, 1933, “Trakya’da Derlenmiş Sözler”, Orkun, S.2. 91. Nurşit Sait, 1933, “Gaziantep’te Halk İnanmaları”, HBH, Yıl:3, S.29.

92. ONAT, Mimar Hikmet, 1928, “Bektaşîlik ve Son Bektaşîler”, Türk

Yurdu, C.21, S.200. (3.seri).

93. ONAT, Mimar Hikmet, 1928, “Bektaşîlik ve Son Bektaşîler”, Türk

Yurdu, C.6, S.200.

94. ONAT, Mimar Hikmet, 1928, “Türk Mimarisinde Çinicilik”, Türk

Yurdu, C.22, S.204. (3.seri).

95. ONAT, Mimar Hikmet, 1929, “Ankara Evleri”, Türk Yurdu, C.23,

S.211-212. (3.seri).

Page 126: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

118

96. OZANSOY, Halit Fahri, 1917, “Muğla Türküleri ve İçtimaî Yararlar”,

Türk Yurdu, C.12/13, S.139-140/142.

97. ÖMER, Neşet, 1927, “Kıyafet ve Telebbüs”, Türk Yurdu, C.19/20,

S.29/31.

98. PARS, Vedide Baha, 1928, “Halkbilgisi” Halk Bilgisi, C.1, S.1.

99. RASİM, Ahmet, 1923, “Köçekler, Çengiler”, Akşam Gazetesi, 7

Ağustos.

100. RASİM, Ahmet, 1925, “Mani”, Millî Mecmua, C.5, S.49.

101. RASİM, Ahmet, 1931, “Geceler mi Tatsız Yoksa Biz mi? Eski

Ramazan Geceleri, Maniciler”, Resimli Şark, Yıl:1, S.2.

102. RASİM, Ahmet, 1932, “Direkler Arasında”, Resimli Şark, Yıl:2,

S.13.

103. Refet Osman, 1926, “Edirne Türk Evleri”, Millî Mecmua, C.6/7,

S.71/73-74,76.

104. SABİT, Halim, 1917, “Altaylara Doğru”, Türk Yurdu, C.13,

S.144.

105. SADİ, Hamid, 1926, “Tahtacılar”, Türk Yurdu, C.4, S.21.

(2.seri).

106. SADİ, Ruhi, 1930, “Balıkesir’de Hıdrellez Merasimi”, HBH,

Yıl:1, S.11.

107. Sait Baha, 1927, “Bektaşîler”, Türk Yurdu, C.5, S.28.

108. SAİT, Selâhattin, 1931, “Kerkük Manileri”, Atsız Mecmua,

Yıl:1, S.5-6. 1932, Yıl:2, S.15.

109. SALCI, Vahit Lütfü, 1933, “Halkiyat Araştırmaları:Safranbolu Köylerinde «Golanga»” Bartın Gazetesi, 7 Ekim, S.420 / 14 Kasım,

S.421.

110. SALCI, Vahit Lütfü, 1933, “Polifonik Musikîlerimiz. Halk Armoni ve Kontrapuanları” Millî Mecmua, C.12, S.140-143.

111. SEHER, Macit, 1924, “Anadolu Köylerinde Nasıl Evlenilir”,

Resimli Ay Mecmuası, Yıl:1, S.9.

112. SEYFİOĞLU, Ali Rıza, 1933, “Bin Yıl Önce Türk Atasözleri ve Bin Yıl Önce Türk Kültür Sevgisi”, Resimli Şark Mecmuası, S.3.

Page 127: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

119

113. SEYFİOĞLU, Ali Rıza, 1933, “Tarihte Türkler ve Spor”, Ülkü,

C.1, SD.6.

114. SIRRI, Numan, 1930, “Erzurum Köylerinde Yaz Gezintisi”,

HBH, Yıl:1, S.6.

115. SIRRI, Numan, 1930, “Erzurum’da Tıpkı Taşı”, HBH, Yıl:1,

S.4.

116. Solak Aşık, 1933, “Türk Sazı”, Halkevi, Yıl:1, S.6..

117. SÜREYYA, Musa, 1915, “Halk Türkülerinin Toplanması, Notaya Alınması ve Neşredilmesi”, Yeni Mecmua (Çanakkale Özel

Sayısı).

118. ŞAPŞALOĞLU, Süreyya, 1928, “Kırım (Kıraî) Türkleri, Türk

Yılı, S.604-615.

119. Şehabeddin, 1927, “Selçuklu ve Osmanlı Çinileri İşçiliği”,

Millî Mecmua, C.8/9, S.87,31,34/ 38,100.

120. Şerefeddin, 1915, “Türk Takvimiyle Takvimî Bazı İbadet ve Âdetler”, Millî Tetebbular Mecmuası, C.2, S.5.

121. ŞERİF, Necati, 1930, “Kürek Kemiği ile Fal Bakma”, HBH,

Yıl:1, S.3.

122. ŞERİF, Necati, 1930, “Yerice’de Düğün Âdetleri”, HBH, Yıl:1,

S.8.

123. ŞİNASİ, Abdülhak, 1930, “Türk Temaşası”, Türk Yurdu, C.5,

S.36. (3.seri).

124. ŞÜKRÜ, Faruk, Muhittin Taş, 1933, “Kayı Köyü”, Halkevi, C.1,

S.11-12.

125. ŞÜKRÜ, Faruk, Muhittin Taş, 1933, “Seyitgazi’nin Arapören

Köyü”, Halkevi, C.1, S.9-10

126. TANRIÖVER, Hamdullah Suphi, 1913, “Eski Türk Evleri”, Türk

Yurdu, C.5, S. 1914, C.6, S.2.

127. TARCAN, Selim Sırrı, 1924, “Halkiyat”, Türkiye Edebiyatı

Mecmuası, S.6.

128. TOGAN, Zeki Velidî, 1925, “Türk Efsanelerinde Millî Alametler” Türk Yurdu, C.3, S.14. (2.seri).

Page 128: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

120

129. TOGAN, Zeki Velidî, 1926, “Türklerde Hars Buhranı”, Türk

Yurdu, C.4, S.24. (2.seri).

130. TOMRİS, Aliye Muazzez, 1930, “İstanbul’da Hıdrellez Merasimi”, HBH, Yıl:1, S.11.

131. TUNÇ, Mustafa Şekip, 1928, “Anadolu Türküleri ve Musikî

İstkbalimiz”, Hayat, C.4, S.99.

132. TURAN, Tevfik, 1930, “Senirkent’te Gün Dönümü Şenliği”,

HBH, Yıl:1, S.10.

133. TURHAN, Mehmet, 1928, “Maniler”, Halk Bilgisi, S.1.

134. TURHAN, Mehmet, 1928, “Maniler”, HBM, C.1.

135. ULUDAĞ, Osman Şevki, 1925, Beş Buçuk Asırlık Türk Tebabet Tarihi, İstanbul: Matbaa-i Âmire, 236 s.

136. ULUDAĞ, Osman Şevki, 1933, “Bilecik Düğünleri”, HBH, Yıl:3,

S.25.

137. Urfalı Toktamış, 1915, “Türkçe’de Ay ve Gün Adları” Türk

Yurdu, C.8, S.91.

138. US, Mehmet Asım, 1933, “Darbımesellerimiz, Delâlet ve

Kıyamet-i Tarihiye ve Ahlâkiyeleri”, Terbiye Mecmuası, Yıl:1, S.1.

139. ÜNVER, Ahmet Süheyl, 1925, “Şark Odası”, Millî Mecmua, C.2,

S.38.

140. ÜNVER, Ahmet Süheyl, 1925, “Türk Evi”, Millî Mecmua, C.2,

S.41.

141. YÖNETKEN, H. Bediî, 1927, “Anadolu Türküleri Paris’te”,

Hayat, C.1, S.14.

142. YÖNETKEN, H. Bediî, 1927, “Halk Musikîsi (Folklor)”, Hayat,

C.1, S.18.

143. YÜZBAŞIOĞLU, Kemal, 1931, “Bayram Âdetleri”, Gençleryolu,

C.3, S.60.

144. YÜZBAŞIOĞLU, Kemal, 1931, “Sünnet Düğünleri, Ölüm,

Doğum Âdetleri”, Gençleryolu, C.3, S.58.

145. ZİYA, Abdullah, 1933, “Köy Mimarisi”, Ülkü, C.1,2, S.5,7.

Page 129: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

121

SONUÇ

Türkiye’de 19. yüzyılın ikinci yarısında aydınlar arasında, halkın

anlayabileceği bir dil oluşturma ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaca cevap

verebilmesi niteliği ile folklora başvurulmuştur. Tanzimat reformları ve Batı ile

ilişkiler Osmanlı aydınlarının fikirlerinde köklü değişikliklere neden olmuştur.

Yazı dilinin değiştirilmesi gereği bu yıllarda kendini göstermiştir. Halk dilini

kullanarak, anlaşılır ve sade bir Türkçe ile edebiyat yapmak, fikirlerini daha

çok kitlelere anlatma isteği Tanzimat yazarlarını halk edebiyatı ile ilgilenmeye

sevk etmiştir.

Türk folklor çalışmalarının zeminini oluşturan ilk süreç dilde sadeleşme

ile gerçekleşmiştir. İkinci süreç ise, milliyetçilik akımıyla oluşan, “millî uyanış”

olarak adlandırılan romantik ve milliyetçi tavırları içermektedir. “Halk”a

yönelme bu dönmede kendini daha kuvvetli hissettirmiştir. Bu akımın etkisiyle

aydınlar, yok olmak üzere olduklarını düşündükleri halk yaratmalarına

eğilmişler ve bu ürünleri toplama işine girişmişleridir.

Folklordan ilk söz edildiği 1913 yılından Cumhuriyetin kuruluşuna

kadar geçen sürede Türkçülük hareketleri ile paralel gelişen folklor

çalışmaları, Cumhuriyetle birlikte yeni devletin ilkelerini halka benimsetmek

ve çağdaşlık ve ulusçuluk anlayışını yerleştirmek amacıyla daha bilinçli ve

siyasî bir kimliğe bürünmüştür.

Folklor tarihinin ünlü, ilk üç yazısında, folklor ulusal kimliği oluşturan,

geliştiren ve koruyan bir özellik ve toplumda öze dönüş niteliği kazanmıştır.

Daha sonraki araştırmacıların çalışmalarında da görüldüğü gibi, Türk kültürü;

diliyle, müziğiyle, giyimiyle, mânisiyle, destanları ve masallarıyla kabul

görmüş ve bu kültür millî kültürün temelidir görüşü yaygınlaşmıştır.

Folklor çalışmalarının başlangıç döneminde araştırmacılar için, halk

kültürünü derleme, yayma ve yaşatma fikirleri öncelikli olmuştur. Yazılarda

Page 130: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

122

folkloru tanıtmak, tanımlamak ve folklor teriminin karşılığı Türkçe kelimeler

üretmek ve folklorun türlerini belirlemek ön planda tutulmuştur.

Çalışmalar büyük ölçüde malzemesi söze dayalı halk edebiyatı

ürünlerinden oluşmuştur. Malzeme incelenirken metin tespitinden öteye

gidilmemiştir. Bunun sebebi o dönemde daha tam anlamıyla oturmuş bir

halkbilimi eğitiminin söz konusu olmamasıdır. Kimi dernek ve dergi etrafında

toplanan genellikle edebiyatçı ve edebiyat tarihçilerinin büyük gayret ve

istekle folklor malzemesi derlediklerini görüyoruz.

Halk kültürü unsurlarının tespitine dair yapılan çalışmalar yöntem ve

kuram içermese de folklor tarihi için önemlidir. Tezin malzeme kısmında

verilen hayat hikâyeleri ve yayınlarda görüldüğü üzere, halkbilimci olmayan

ama kültürle ilgilenen, meslekleri farklı olan folklorun öncüleri yörelerine ait

materyalleri toplamış, bağlı bulunduğu derneğin yayın organında bu verileri

yayınlamışlardır. Folklorun bir bilim dalı olmasına zemin teşkil eden, 1913 yılı

ile sonraki ilk yirmi yılda yapılan çalışmalar sistemsiz olmalarıyla beraber

hazırlık aşamasını gerçekleştiren çalışmalardır.

Page 131: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

123

KAYNAKÇA

1957 “Mehmet Şakir Ülkütaşır” TFA, C.5, S.97. 1958 “Folklorcularımız: Abdülkadir İnan” TFA, C.5, S.103, s.1639-1640. 1958 “Dr. Phil. Hamit Zübeyr Koşay” TFA, C.5, S.102, s.1625-26. 1958 “Taha Toros” TFA, C.5, S.113. 1959 “Murat Uraz” TFA, C.6, S.121. 1960 “Eflatun Cem Güney” TFA, C.6, S.134, s.2223-25. 1967 “Yusuf Ziya Demircioğlu” TFA, C.11, S.221. 1978, İki Halkbilimci: Hamit Zübeyr Koşay - M.Şakir Ülkütaşır Folklor Araştırmaları Kurumu Yayınları:5, Ankara:Güven Matbaası 1995, Necip Âsım Yazıksız (Balhasanoğlu) ve Kilis Ağzı Üzerine İncelemeler, Yay. Haz.: Dr. Ali Ertuğrul Gürtekin-Hasan Şahmaranoğlu. ATSIZ, Nihal 1959 “Türk Folklorunun Büyük Mütehassısı; Mehmet Halit Bayrı” TFA, C.5, S.114. ATTİLÂ, Osman 1976 “Yusuf Ziya Demircioğlu” Karınca, S.473. BAYKURT, Şerif 1976 Ahmet Kutsi Tecer, Y.a.y., Türkiye Folkloru, Ankara.

Page 132: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

124

BAYKURT, Şerif 1976 Türkiye’de Folklor, Ankara. BİRKALAN, Hande 2000 “Türkiye’de Halkbilimi ve Bazı Türk Halkbilimcileri” Folklor/Edebiyat, Sayı:24. BORA, Baki 2001 Bir Folklorcu olarak Yusuf Ziya Demircioğlu, Muğla: Muğla Üniversitesi (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) BORATAV, Pertev Nailî 1997 Az Gittik Uz Gittik İstanbul:Adam Yayınları. 1982 Folklor ve Edebiyat 1 İstanbul:Adam Yayıncılık. 1969 Az Gittik Uz Gittik, İstanbul. 1982 Folklor Edebiyat-1 İstanbul:Adam Yayıncılık. CAFEROĞLU, Ahmet 1968 “Hakiki Köprülü” Türkiyat Mecmuası, C.15. ÇAĞLAR, Fikret 1970 “Behçet Kemal’in Hayatı ve Eserleri” TFA, C.12, S.247. ÇİÇEKOĞLU, Fikri 1962 “Gazimihal, Hayatı, Çalışmaları” TFA, C.7, S.152. ÇONGUR, H. Rıdvan 2001 Ahmet Kutsi Tecer’in Hayatı, Sanatı Y.a.y.: Doğumunun 100. Yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer. Ankara: Milli Kütüphane Basımevi. DEVLET, Nadir 1987 Yusuf Akçura’nın Hayatı İstanbul: Türklük Araştırmaları Dergisi, «Ayrı Basım».

Page 133: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

125

DİZDAROĞLU, Hikmet 1973 “Folklorcu Ziya Gökalp” I. Uluslar arası Türk Folklor Semineri Bildirileri, 8-14 Ekim. ECKMAAN, Janos 1959 “Ahmet Caferoğlu’nun Eserleri” Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C.9. ELÇİN, Şükrü 1989 “Fuad Köprülü ve Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar” Türk Kültürü, Yıl:27, S.315. GEORGEON, François 2006 Osmanlı-Türk Modernleşmesi İstanbul: Yapı KrediYayınları. GÖKSEL, Ali Nüzhet 1968 Ziya Gökalp - Hayatı, Sanatı, Eserleri İstanbul: Varlık Yayınları. GÖRKEM, İsmail 1998 “Prof.Pertev N.Boratav’ın 1927-1944 Dönemi” Milli Folklor, S.42. GÜNAY, Umay 1975 Elazığ Masalları, Erzurum. 1986 “Folklor Nedir?” Türk Folklor Araştırmaları, H.Ü. Yayını. HINÇER, Bora 1967 “Enver Behnan Şapolyo” TFA, C.10, S.215. HINÇER, İhsan 1946 “Sadedin Nüzhet Ergun” Folklor Postası, C.2, S.16. HINÇER, İhsan 1959 “Bayrı’nın Hayatı, Şahsiyeti, Eserleri” TFA, C.5, S.114. 1961 “Ali Rıza Yalgın da Öldü” TFA, C.6, S.143.

Page 134: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

126

İNAN, Abdülkadir 1959 “O Fedakar Bir Ülkücüydü” TFA, C.5, S.114. KABAKLI, Ahmet 1969a Rıza Tevfik Y.a.y., Türk edebiyatı, 3.cilt. 1969b Ziya Gökalp Y.a.y., Türk edebiyatı,3.cilt. KÖPRÜLÜ, Orhan F. 1981 Fuad Köprülü’nün Hayatı ve Eserleri, Y.a.y.,Türk Edebiyatı Tarihi. 1987 “M. Fuad Köprülü’nün Hayatı, Eserleri, Çalışma Sistemi ve Başlıca Hususiyetleri” Türk Dili, S.421. KURNAZ, Cemal 1996 Ahmet Talât Onay ve Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i Y.a.y.: Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i, Ankara: Akçağ Yayınları, S.VII-XX. NEFESLİ, Nizamî 1976 “Yusuf Ziya Demircioğlu’na Ait Anılar” TFA, S.326. OĞUZ, M. Öcal 2004 Araştırmaların Tarihi Y.a.y.: Türk Halk edebiyatı El Kitabı, Ankara: Grafiker Yayıncılık. 2001 “Boratav’ın Fransızca Yazıları Üzerine Bir Deneme” Millî Folklor, Yıl:13, S.49. ÖNDER, Ali Rıza 1965 “İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu” TFA, C.9, S.196. 1967 “Ord. Prof. Dr. Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri” TFA, C.10, S.212. ÖZDİL, Burhaneddin 1945 “Sadedin Nüzhet Ergun Hayatı ve Eserleri” Folklor Postası, C.1, S.10.

Page 135: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

127

ÖZEN, Yaşar 1957 “Ahmet Talât Onay” TFA, C.4, S.90. SERTKAYA, Osman F. 1969 “Ahmet Caferoğlu’nun Hayatı ve Eserleri” Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C.17. ŞEHSUVAROĞLU, Bedi N. 1959, “Sadedin Nüzhet Ergun” Bilgi Dergisi, C.13, S.145 ŞENEL, Süleyman 1996, “Sâdi Yâver Ataman" Türk Kültürü Araştırmaları, Ankara. TAN, Nail 1975a “Mehmet Nureddin Sevin” Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür Bakanlığı Yayınları. 1975b “Talat Mümtaz Yaman” Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür Bakanlığı Yayınları. 1985 Folklor (Halkbilimi)-Genel Bilgiler İstanbul: Halk Kültürü Yayınları. 2001 Ahmet Kutsi Tecer ve Türk Halk Bilimi Y.a.y.: Doğumunun 100. Yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer. Ankara: Milli Kütüphane Basımevi. TECER, Ahmet Kutsi 1942 “Halk Edebiyatı” Türk Dili Araştırmaları, 1940-1941, DTCF Neşriyatı, İstanbul: Cumhuriyet Matbaası. 1959 “Örnek Olacak Bir Hayat” TFA, C.5, S.114. 1962 “Mahmut Ragıp İçin” TFA, C.7, S.152. TOGAY Muharrem Feyzi 1944 Yusuf Akçura, Hayatı ve Eserleri İstanbul: Zaman Kitabevi.

Page 136: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

128

TOYGAR, Kamil 1975 “Raife Hakkı Kesirli ve Folklorun Mahiyeti” Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür Bakanlığı Yayınları. UÇMAN, Abdullah 1999 Rıza Tevfik İstanbul: Timaş Yayınları. ÜLKÜTAŞIR, M. Şakir 1977 Abdülkadir İnan Türk Folkloru Araştırmaları Yıllığı, Ankara:A.Ü Basımevi. YIDIRIM, Dursun 1998 Türk Bitiği Ankara: Akçağ Yayınları. YUND, Kerim 1976 Ord. Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun Folklor Yönü İstanbul: Sosyoloji Konferansları, «Ayrı Basım»..

Page 137: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

129

Ek-1:

HALK MEDENİYETİ∗

I Başlangıç

Ziya Gökalp

Her kavmin iki medeniyeti vardır: resmî medeniyeti, halk medeniyeti. O

halde kavimlerin medeniyetlerinden bahseden bir ilim olan “içtimaiyat”ın halk

medeniyetini tektik eden bir şubesi de olmak gerek.

İşte kaideleri yazılı olmayan ancak ağızdan ağza geçmek suretiyle bir

soyda uzayıp giden bu manevî medeniyeti mütalaâ eden ilme “halkiyat” adı

verilir.

Başka kavimlerde resmî medeniyetle halk medeniyeti o kadar açık bir

suretle ayırt edilemez. Türklerde ise bu ayrılık ilk bakışta göze çarpar.

Türklerde resmî lisandan, resmî edebiyattan, resmî ahlâktan, resmî

hukuktan, resmî iktisadiyattan, resmî teşkilâttan, büsbütün başka bir halk

lisanı, halk teşkilâtı vardır. Bu hâdisenin sebebi, Türklerin kendi

müesseselerini yükseltmek suretiyle bir medeniyet ibdâ etmek yolunda

gitmeyip yabancı milletlerin müesseselerini itinam ve onlardan yapma bir

medeniyet terkip etmeleridir.

Türk ruhu böyle bir uçuruma düşmemek için Türklere ilk defalar

birtakım sağlam duygular ilham etmişti: Türk yalnız kendisini necip görür,

kendinden gayriye (tat) derdi.

∗ Halka Doğru, 11 Temmuz 1329, sayı:14, sayfa:107. ( Yazı M. Öcal Oğuz vd.’nin Türk Halk Edebiyatı El Kitabı isimli eserinden alınmıştır).

Page 138: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

130

Türklerden herhangi bir kısım (tat) milletleri taklit ederek Türklükten

uzaklaşırsa onları da (sart) tâbiriyle kendisinde ayırırdı. Türk’ün kendisine

mahsus bir medeniyeti var idi ki bunu “uygurluk” namıyla başka

medeniyetlerden ayırt ederdi. Uygurluğun an’anelerine “tura” (töre),

nizamlarına “tüzük”, fıkıhlarına “yasa” adları verilmişti. Türk, kendi milletini

“kâinat” kadar müstakil gördüğü için milletine ancak –bütün kelimesinde

müştak olmak üzere- “budun” tâbirini layık görebilmişti. Türk taptığı yaradanı

“Türk Tanrısı” tesmiye eder ve onu yalnız Türklerin alâ ve ihyasıyla meşgul

görürdü. (Kül Tiğin Kitabesi)

Türk vicdanın bu doğru ve mefkûreli ruhiyatına rağmen, Türk kavminin

resmî uluları (divan) teşkilâtı yüzünden millî an’anelerini unuttu. Tatları

medeniyetçe kendisinden daha üstün görerek taklit etti. Binaenaleyh

Türklerin resmî seçmeleri şifahî “Sartlık” uçurumuna düştüler. Bereket versin

ki halk seçmeleri şifahî an’aneleri muhafaza ederek Tütklüğü büsbütün

izmihlâlden kurtardılar.

Selçukî tahtının münhal kaldığı bir sırada Gıyassüddin namında bir

şehzadeyi iclâs ederek hükümet dizginini eline alan Karamanlı Mehmet

Bey’in ilk işi Divan yaparak, devletin resmî lisanı olan Farısî’yi memleketin

içtimaî lisan olduğunu ilân eylemek oldu. (Necip Asım Bey’in Türk Tarihi)

Bu tarihî vak’a hâlâ Karaman Rumlarının Türkçe’den başka bir dil

bilmemelerini pek güzel izah eder.

Osmanlı Türklerinin az zamanda şevketli bir saltanat kurmaları

hükümetin halk seçmeleri elinde olmasından idi. O zaman Enderun-u

Hümayun, Acemi Oğlanlar Kışlası, Paşa Daireleri namında üç amelî mektep

vardı. Bu mekteplerde Arap yahut Acemin tahrirî ilimleri değil, -Uygur

Türklerinin siyasî ve içtimaî tecrübelerden mütahassıl şifahî irfanları tatbik

“tedris değil!”- edilirdi.

Page 139: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

131

İşte Lala Şahin Paşalar, Ferhad Paşalar, Özdemiroğlu Osman Paşalar

sütûrda değil, sudurda bulunan bu halk irfanıyla, Türk yasasıyla terbiye

görmüşlerdi.

Resmî bir mahiyeti haiz medreselerden yetişen âlimler ve şairler

fevkalbeşer ve kendi zaimlerinde bilgisiz kahramanları kasidelerle metih ve

tebcil etmekten başka Osmanlılığa hiçbir hizmet etmemişlerdi. Hükümet bu

halk seçmelerinin (Tarık-ı Sofi ricalinin) elinden medrese yetiştirmelerine

(Tarık-ı ilmî ricaline) geçtikten sonradır ki Osmanlılık merkezi sıkletini

kaybederek yuvarlanmaya başladı.

Bu izahlardan anlaşılıyor ki bizi yükselten amelleri halk medeniyetinde,

inhitata düşüren müessirleri de resmî müesseselerimizde aramak lâzım.

Fakat şunu da unutmayalım ki bir milletin şifahî an’aneleriyle tahrirî maarifi

arasında bu kadar derin bir ayrılık açılırsa resmî medeniyet halkın bütün

zekâlarını ezerek halk medeniyetini büyük bir kansızlığa düşürür. Başka

milletlerde halk ile resmî seçmeler arasında daimî bir fikir ve duygu alışverişi

vardır. Türklerde bu iki sınıf arasındaki münasebetler inkıtaa uğramış olduğu

için ne resmî ariflerde millî bir hassasiyet, ne de halk irfanında usulî bir

intizam ve irtika mevcut olabilmiştir. Bu sebepten dolayı Türk halkı da yavaş

yavaş gerilemeye, sartlaşmaya mecbur olmuştur. O halde Türk halkiyatını

tetkik ederken bu inhitat hâdiseleri de tetkik olunmak iktiza eder.

Halkiyat sekiz mephase tefrik olunabilir. Halk Teşkilâtı, Halk Felsefesi,

Halk Ahlâkiyatı, Halk Hukukiyatı, Halk Bediiyatı, Halk Lisaniyatı, Halk

İktisadiyatı, Halk Kavmiyatı.

Bu mephasleri birer birer taktik edeceğiz.

Page 140: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

132

Ek-2:

YENİ BİR İLİM: HALKİYAT∗

“FOLK-LORE”

Köprülüzade Mehmed Fuad

Tecrübe ve müşahede usulleri sahai ulümde tatbik olunmağa

başlanılmadan beri her şubei marifet seri, muhayyer ül ukul bir surette terakki

ve tevsi etti. Hele ulümü tarihiye ve içtimaiyenin şu bir asırdan beri mahzar

olduğu terekkiyet, kesp ettiği ehemmiyet cidden şayanı hayrettir. Mazisinin en

büyük müverihhleri, âlimleri tarafından yazılmış âsar kadimei fikir beşerin

bugünkü teâlisi karşısında ne basit, ne sönük kalıyor. Bugün yeniden yeniye

teşekkül etmekte olan bir çok ilimler, bir çok marifet şubeleri var ki ecdadımız

hatta onların isimlerini bile bilmezlerdi. İşte bu makalemizde lüzum ve

ehemmiyetinden bahsedeceğimiz “Halkiyat” ilmi de on dokuzuncu asrın

mahsûlatı âhiresinden biridir. Ulümü içtimaiyenin yeni fakat mühim bir şubesi

olan “Folklor” hakkında Avrupa’da senelerden beri kitaplar, risaleler,

mecmualar neşrolduğu her yerde muhtelif cemiyetler teşekkül ettiği halde, biz

maatteessüf hâlâ böyle bir şeyin mevcudiyetinden bile gafiliz.

Erbab ilim tefekkürümüzden mühim bir kısmı astımızın “Milliyet” asrı

olduğunu pek haklı olarak ilân ediyorlar. Zarureti hadisatın en lâkayt ver

hayalperver dimağlara bile soktuğu bu doğru telâkki şüphe yok ki menfi bir

histen ibaret kalamaz.

∗ İkdam gazetesi, 6 Şubat 1330, Sayı:6091. ( Yazı M. Öcal Oğuz vd.’nin Türk Halk Edebiyatı El Kitabı isimli eserinden alınmıştır).

Page 141: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

133

İnsan milliyetperver olabilmek için evvelâ kendini milletinin anasır

meşgalesini yani tarihini, coğrafyasını, içtimaiyatını, lisanını, edebiyatını

bilmelidir. Tarihi olmadan, lisan ve edebiyatı bilinmeden nasıl bir millet

teşekkül edeceği cidden câyi sualdir. Balkan milletleri Rumeli’yi kendi

aralarında taksim için münakaşa ederlerken yalnız silâhla değil, bir takım

delâil tarihiye, lisaniye ve insaniye ile de mücehhez idiler: “Folklor” tetkikatı

onlara bir çok noktalarda delil ve rehber oluyordu. Bugün Avusturya-

Macaristan’daki muhtelif milletler de aynı suretle çalışıyorlar: “Folklor”

tetebbüatı için teşekkül eden cemiyetler halkın şarkılarını, masalların,

mesellerini, âdetlerini, itikatlarını, yer yer kayıt zaptederek o milletin

ruhiyatına, tarihine, dinine, içtimaiyatına yakından vakıf oluyorlar. Bu suretle

lisan ve an’anat zinde kalıyor. Yani o milletin varlığı bütün beşeriyete ispat

ediliyor.

“Halkiyat” ilmi isminden de anlaşılacağı veçhile halka ait şeylerden

bahseder. Bir milletin merkez kudreti, şahsiyeti, dehası hep halkta toplandığı

için, halk kitlesini ihmal etmek milliyetperverler için kabil olamaz. Biz şimdiye

kadar avamı havastan farklı addetmediğimiz için ona ait hiçbir şeye

ehemmiyet vermedik. Avrupa’da da uzun müddet böyle olmuş fakat nihayet

İnkılab-ı Kebirden sonra halk kitlesinin ehemmiyeti anlaşılarak ona ait her şey

kemalî ehemmiyetle kayıt ve zabıt olunmağa başlamıştır. Eskiden Kaydı

Tarihiyeyi yalnız padişahlarla ümerasının ef’alinden ibaret zanneden

müverrihler asıl âmil hakiki olan milleti ihmal etmiyorlar mıydı? Anlaşılıyor ki

garp ilmi medeniyetinin maziye ait bir hatası bizde hâlâ sürüyor.

Halkın düşüncelerini, ruhunu, endişelerini, hulâsa bir kelime ile bütün

maneviyatını gösteren en mühim şey şarkıları, darbı meselleri, hikâyeleri,

destanlarıdır. Tarihi edebiyatın daire-i tetkikine dahil eserler gibi ferdin

mahsulü değil, bilâkis bir heyeti mecmuanın zübdei tahassüsatı olan

mahsulatı müşterekeye erbabı tetkik “Halk Edebiyatı” unvanını veriyorlar ki

“Halkiyat”ın en mühim kısmıdır. Bu edebiyat halkın doğrudan doğruya

ruhundan çıktığı için onun en sadık en belig ifadesi demektir. Bu itibarla tarih

Page 142: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

134

edebiyatı bir ilim gibi tetkik etmek isteyen bazı erbabı tetebbü halk

edebiyatına mühim bir saha tahsis ediyor. Onlardan başka ilmi ruh

mütehassısları, içtimaiyat âlimleri ,hatta yüksek bir sınıf için eserler yazan

büyük sanatkârlar bile bu nevî tetkikattan verasete kalmıyorlar.

Edebiyat kelimesinin manasını anlayamadıkları için, “Halk Edebiyatı”

mefhumunu bir türlü zihinlerine sığdıramayan bazı gençlerimiz Rus ve

bilhassa Alman edebiyatını en sathî bir nazar tetkikten geçirseler, halk

edebiyatının büyük sanatkârlara ne zengin ve ne samimi mevzular verdiğini

pek güzel anlarlardı. Meseleyi daha fazla tavzihe hacet yok: İptida Alman

sanatkârlarından çıkarak sonra Bosfor kıyılarına kadar bütün dünyayı

dolaşan seyriyle ve ebediyen eserler veren “Romantizm” cereyanı, menşeleri

tetkik edilince görülür ki halka doğru gitmek, halk lisanından, halk

edebiyatından istifade etmek fikirlerinin mahsulüdür.

Milliyetperverlerin en büyük istinatgâhlarından, en fazla ehemmiyet

verdikleri şuabatı marifetten biri olan bu “Halkiyat” ilminden yabancılar,

ecnebiler de birçok amelî kaideler çıkarıyorlar. Müstemlekeci kavi bir

hükümet yeni bir müstemleke elde etti mi, orada nasıl bir tarzı idare tesisi

icabettiğini kararlaştırmak için âlimlerin, mütebbilerin vesakine müracaat

ediyor. Onlar senelerce çalışıp uğraşıyor, o memleketin her tarafını yorulmaz

bir metanetle geziyorlar, halk arasında uzun müddet yaşıyorlar ve nihayet

onların tarihini, âdâtını, an’anatını, dinini, lisanını, şarkılarını, masallarını

zabıt ve teflik ediyorlar. Coğrafya ,tarih, ensab ilimleri kadar “Folklor” da bu

hususata idare adamlarına hizmet ediyor. Rus hükümetinin muhtelif yerlerde

“Türkiyat-Turkologie” müesseseleri, mektepleri açarak Türk milletini, Türk

tarihini, Türk mitolojisini tetkike çalışması başka neye atfolunabilir? Rus

cemiyeti ilmiyesinin meselâ “Radlof”, “Gerlevski” gibi ulema vasıtasıyla Türk

şarkılarını, masallarını, hikâyelerini toplattırmasından Rus ricali hükümeti

istifade etmiyorlar mı? İngiliz Ulemasının Hindistan’da Fransızların Cezayir

ve Tunus’ta o kadar “Folklor” tetkikatı icra etmeleri sırf bundan münbais değil

midir? Esasen başka türlü de olamaz; bir memleketi bilmeden orda icrai

Page 143: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

135

hükümet etmek, orası için kanunlar yapmak müessesatı idariye ve içtimaiye

vücuda getirmek kabil değildir. Yalnız biz buna bir istisna teşkil ediyoruz.

Bugün en yakın Anadolu vilayetlerinde “Folklor” tetkikatı icra ettik mi? Macar

ulemasından “Doktor Kunoş”un tespit ettiği Anadolu ve Rumeli şarkıları ile

“Doktor Giz”in Konya şarkılarından başka bu hususta mühim bir eser

hatırlamıyoruz.

Milletimiz hakkında tetkikatı ilmiyede bulunmak lüzumu gençler

tarafından hâlâ anlaşılmazsa ve bugünkü feci lâkaytlık devam edip durursa

istikbâlimiz hakkında nikbin olmağa hakkımız kalmaz.

Eskiden güzel ve dilruba Türk şehirleriyle dolu olan Tuna yalılarının

hatıratına, oraların şarkılarını, destanlarını saklasaydık bugün eski

hâkimiyetimizi yalnız cansız kitap sayfalarında görmezdik. Rumelinin son

felâketinde düşman eline geçen yerler ahalisi tabii yavaş yavaş yok

edileceklerdir ve biz ileride oraların eski Türk memleketi olduğunu ispat için

“Halkiyat”ın canlı vesikalarına muhtaç olacağız. Eğer bugün o vesikaları zapt

ve kayıt edebilirsek, hiç olmazsa felâketlerimizin hatırasını saklayabileceğiz.

Bir millet için bu büyük bir taziyanei intibahtır.

“Halkiyat” ilminin idare adamlarına olan lüzumunu, onun tarih

tekâmülü hakkında serdi mütalaat eden müellifler kemali şiddetle iddia ve

ispat ediyorlar. Meselâ “Halkiyat” mütehassıslarından “Van Gennep” mühim

bir eserinde, milliyetperverliğin “Folklor” terakkiyatındaki hizmetini anlattıktan

sonra diğer bir sebebi terakki olarak da müstemlekât tarzının kesp ettiği

ehemmiyeti gösteriyor: Rusya’nın Asya’daki terakkiyatı Moğolistan’da Aksayı

şarkta, İslâv destanlarında mevzuların kullanıldığını meydana çıkardığı gibi

Cezayir’in fethiyle Araplar ve Berberler hakkında icra edilen tetkikat da Afrikai

Şimali’de Merkezi Avrupa’da mütedavil bir takım mevzuların mevcudiyetini

ispat etti.

Fransa’da “Rene Basse”, “Sebiyyo”, “Van Gennep”, Almanya’da

“Bolet”, “Dahn Hard” gibi âlimlerin mesaisi ve Avrupa’nın hemen her

Page 144: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

136

köşesinde müesses “folklor” cemiyetlerinin gayreti sayesinde “Halkiyat” ilmi

büyük terakkiyata mahzar olmakta ve şayanı dikkat bir istidatı inkişaf

göstermektedir.

Maatteessüf her hususta olduğu gibi bu hususta da Türklük hakkında

mesai pek nâkıs, pek iptidai bir halde bulunuyor. Meselâ Avustralya’da yahut

merkezi Afrika’da yaşayan vahşiler hakkında tetkikat Türkler hakkındaki

malumattan kat kat daha vâsidir. Bu boşluğu tamamlayarak Garp ilim irfanına

Türk Folklorunu tanıtmak vazifesi tabiatıyla Türk mütefekkirlerinin uhdei

mes’uliyetine terettüp ediyor. Bu tarzı mesai Türk milletine edilecek

hizmetlerin belki en mühimidir.

Page 145: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

137

Ek-3:

FOLKLOR-FOLK-LORE∗

Rıza Tevfik (Bölükbaşı)

Avrupa’da pek meşhur olan bu tâbir-i mühimmin bizde muayyen bir

karşılığı yoktur. Kelime aslı itibariyle Saxon’dur. “Folk”, halk ve avam

demektir; “Lehre, lore”, hikmet, kanun ve töre yani âdet mânâsına gelir.

Binaenaleyh lefzen lafzen tercüme edilirse: “Hikmet-i avam” tamamıyla folklor

mukabili olmuş olur. Fakat bizde zaten mevcut olan bu terkipten bizler bir

mânâ anlarız ki folklorun bugünkü mânâsı aynen o değildir. Bizde durûb-i

emsâl kabilinden olan sözlere, cemaati itibarıyla, hikmet-i avam denir ve

filhakika bir millette ekseriyeti halkın mu’tekidât-ı muhakemesini -mûciz bir

düstûr şeklinde- durûb-ı emsâlinde görebiliriz. Avrupa’da folklor deyince

başka bir şey anlaşılır: Durub-ı emsâl dahi dahil olmak üzere avam şarkıları,

destanlar, bilmeceler, hatta hikâyeler hep birden hatıra gelir. O tâbir bütün

avam edebiyatının bilcümle âsâr-ı tecelliyâtını şâmildir.

Yalnız bir mühim nokta var:

O tarzda söylenmiş olan sözlerin ve şiirlerin kailleri tamamen meçhul

olmalıdır ki tamamen o milletin, o kavmin kendi eser-i sünuhâtı, kendi

tercüman-ı efkâr u vicdanı gibi telâkki edilebilsin!.. Binaenaleyh, meselâ

benim, yahut bir diğer muharririn imzasıyla –ve yine o tarzda, o eda ile, o

lisan üzere- bir şiir, ya bir şarkı, yahut bir destan veyahut bir düstûr-ı hikmet

görülürse bu sözler folklordan ma’dud olmaz.

∗ Peyâm Edebî İlavesi, 20 Şubat 1329, Sayı:20. (Yazı M. Öcal Oğuz vd.’nin Türk Halk Edebiyatı El Kitabı isimli eserinden alınmıştır).

Page 146: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

138

Kailinin ismi unutulmuş gitmiş olan şiirler ve sözler de bazı efrat

tarafından söylenmiş değil midir? Bütün bir millet, hakikaten bir tek adam gibi

yekpâre bir vücut, hüviyet-i şahsiyyesiyle muayyen bir vicdan değildir ki bir

kafası, bir ağzı olsun da o sözleri söyleyebilmiş bulunsun! Elbet millî sayılan

fikirler ve sözler dahi o millet efradından bazılarının -ihtimal ki ileri

gelenlerinin- sözleri ve fikirleridir.

Evet, öylerdir!.. Fakat o sözler, o milletin efkârına, âmâline, itikâdâtına

sahihen tercüman olmak haysiyetiyle büyük bir ehemmiyeti hâizdirler ve çok

yaşarlar; milletin ekseriyet-i efradı da onların hükmüne ittibâen yaşar. Onun

için milletin, tekmil milletin kendi sözü, kendi fikri, kendi arzuları olmak üzere

telâkki olunurlar.

Hakikatte de böyledir!.. Zira bir darb-ı mesel düstûrunu bulup söyleyen

bir adam -her kim ise!- mensup olduğu milletin akzid-i ahlâkiyesinden birini

keşfetmiş, âdeta yakalamış ve ona bir kisve-i ifade vererek kapıp

koyuvermiştir. O milletin efradı maîşet-i rûzmerresinde o düstûrun isabet-i

hükmünü bizzat ve bilfiil tahkik eder durursa, o düstûru yaşatır; nasihat

suretinde evlâdına telkin eder ve yavaş yavaş kailinin ismi unutulur; çünkü

isim lâzım değildir; sözün kendisi mühimdir ve kat-î mâlûmattan bî-behre olan

cühelâyı nâsa, avama, hayatında yol gösterecek bir düstûr-ı amal olduğu için

mühimdir. Böyle bir söz, bir adamdan diğerine intikâl ederken hem teeyyüt ve

tahakküm eder; hem de daire-i şöhret ve nüfuzunu arttıra arttıra gider.

Herkesin -ve hiç olmazsa ekseriyetin- tasvîbine mahzar olan bir fikir,

hakikaten herkesin fikridir. Kaili kim olursa olsun!..

İşte bu sanction démocratique yani tasvîb, milli bir sözü bir darb-ı

mesel yapar ve hâfıza-i enâma kaydederek yaşatır. Bir söz bu derece

tahakküm edince kailinin ismini unutmamak yahut onu tâyin ve tahsîste

şaşırmamak avam için mümkün değildir. Zaten -arz ettiğim gibi- ismin değil,

bizzat sözün ehemmiyeti cây-ı nazar olduğu için isim unutulur gider; fakat söz

zihinlerde mıhlanmış kalır. Yoksa elbet onu söyleyen bir kişidir. Elbet o sözü

Page 147: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

139

bir diğerine vayahut evlâdına nasihat makamında ibtidâ nakleden görgülü,

tecrübeli ihtiyar, henüz unutmadığı kailini minnetle yâd ederek: “Hak rahmet

eylesin!.. Nûr içinde yatsın hacı filân ağa şöyle derdi!” demiş olacaktır.

İşti hikmet-i avamdan addettiğimiz durûb-ı emsâl böyle tevellüd ve

teeyyüd eylemiştir.

Bu durûb-ı emsâlin tahkikini kendine iş güç edinen meraklılar

Avrupa’da nadir değildir; bu merak erbabı filologların bir kısmını, bir sınıf-ı

mahsûsunu teşkil ederler. Yani bu bir meslektir. Ham de bir milletin mizacına,

ahlâkına, nusûs-ı âmâline hakkıyla muttalî olabilmek için -filolojinin bu kısmı-

em emîn bir vasıtadır. Tarih gibi ekseriya meddah, bazen garazkâr, çık defa

gafil veyahut yalancı, nâdiren pervâsız hak-gû ve merd bir şâhid-i nâkil

değildir. Bir sözün işâret-i edâ ve delâlet-i mânâsıyla bir adamın samîmi

vicdanına infâz-ı nazar edebilen ve en gizli niyetleri keşfeyleyen, mizâcı

uryan gören fatîn müstantiklere ve psikologlara benzer. Aynı şemâil-i

seciyeye müteallik iki darb-ı meseli karşılaştırarak, aynı milletin ahlâkında ve

binaenaleyh mizâcında hâsıl olan tagayyürâtı görür ve görmek de meslek

erbabı için güç değildir. Meselâ:

“Köprüden geçinceye kadar ayıya dayı deyivermeli”

darb-ı mesel-i meşhûrunda ifha ettiği seciye-i ahlâkiye ile;

“Geçme nâmerd köprüsünden ko aparsın su seni !

Yatma tilki gölgesinde ko yesin aslan seni !”

sözünün tercüman olduğu merdâne be chevaleresque hissiyat elbette bir

değildir. Bittabi aynı mizaç ve aynı itikâdın lisanı da olamaz.

Kezalik:

“Sakla samanı gelir zamanı”

“Ak akçe kara gün içindir”

Page 148: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

140

diyen dûrbîn, dûr-endîş ve muktesid Türkler,

“Yiğitlik vurmakla; beylik vermekle!”

olacağına inanan Türkler değildir.

İffet bahsinde kabahâtin cinse göre telâkki edildiğini ispat eden şu

darb-ı mesele bakınız:

“Erkeğin eli kınası; kadının yüzü karası!”

Bundan lâyıkıyla anlarsınız ki -vukuu erkekle kadının müşâreket-i

fiiliyesiyle ancak mümkün olabilen- bir rezalette, efkâr-ı umumiye zavallı

kadına yüz karası sürdüğü halde erkeklere bu fezâhattan bir hisse-i mübâhât

ve gurur ve bir nişâne-i mükâfat-ı sürûr veriyor. “Erkeğin elinin kınasıdır, o

türlü kabahatler!...” diyor. Demek ki bu darb-ı mesel fezâil ve rezâili takdir ve

âmâl-i beşeriyeyi tâbir ve tefsir hususunda henüz hak ve adalet noktasını

bulamamıştır. Akîde-i ahlâkiye itibarıyla iptidai bir derekeyi aşamayan akvâm-

ı bedeviyenin tercüman-ı efkârıdır.

“Eğri kapının eğrisi, mahallenin doğrusu!”

düstûr-ı hikmetiyle amel etmek icap ederse, insan kendi evinde, kendi

mahallesinde, hatta tevsî-i mânâ ile kendi memleketinde doğru davrandıktan

sonra hâriçte, yabancı mahallelerde ve memleketlerde ne kadar eğri giderse

gitsin, bu aykırı gidişi ahlâksızlıktan, rezîletten ma’dud olmamak lâzım

gelecek!..

Bu tasavvur ispat ediyor ki ef’âlde, mi’yâr-ı takdîr -bu sözün kabilince-

henüz iffet-i hakîkiye değil, onun nidâ-ı ilhâmı olan emr-i vicdânî (obligation

morale) değil, mahalle halkının, hemşehrilerin levmidir, kınamasıdır. Bir fiilin

haddizatında hayır olmak üzere memdûh, şer olmak itibarıyla makdûh

olmasına nazar yoktur. Mahalle halkı onu ayıplarsa, o fiille o mahallede

tagaddi etmemeli; fakat başka mahallede yapılmasında beis yoktur demek

Page 149: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

141

çıkar. O takdirde dahi henüz metin bir akîde-i ahlâkiye ta’yin ve teessüs

etmemiştir, âmâl ve harekâtın mi’yarı henüz mahalle halkının fikir ve zannıdır

demek olur.

İşte şu misaller filolojinin ahlâk ve efkâr-ı kavmiyye hakkındaki tarz-ı

istidlâlâtını, min-cihetin gösterebilir.

Fakat bu gibi mû-ciz cümleler ve durûb-ı emsâl aynı cinsten ve aynı

kıymette sözler değildir; fazla olarak bunlar kavânîn-i kat’iyyeden evvel

milletin meşîme-i mâneviyatında peyda olmuş bulunan düstûrü’l amel

(maxime) lerden ibarettir; sırf izâfî bir kıymeti hâizdirler. Zira yekdiğerini

hükmen nakzeden bu düstûrların pek çoğu, aynı zamanda, aynı millette czri

olabilir. Nasıl ki yukarıda verdiğim bir iki misal bunu ispat edebilir.

Sonra mutlaka hepsinin düstûrü’l amel gibi telâkki edilmesi doğru

değildir. Bazıları dahi cemaat-ı insaniyede bâriz veya mâruf bir şahsiyet-i

ahlâkiyenin bir type-enmûzec’in tasvir-i timsâlîsi olmak üzere söylenmiştir.

Deminki misalimizde olduğu gibi, mahallesinde namuslu davranan ve başka

yerlerde hiçbir türlü fezâhattan çekinmeyen bir riyâkâr ahlâksızın çehre-i

mâneviyatını iki çizgiyle göstermek için: “Eğri kapının eğrisi, mahallenin

doğrusu!” cümlesini bulabilmek, hakikat bir muvaffakiyettir; hem psikolojik,

hem de edebî bir nokta-i nazardan büyük bir fetânet eseridir ve ancak bu

mânâda alınmalıdır.

Kezalik: “İt ite, it de kuyruğuna!..” darb-ı meseli, muâmelât-ı nâsın

böyle bir silsile-i merâtibe tab’an vukuu bulması lâzım geldiğini tasvip ve

tasdik için değil; bu veçhile vukû bulmakta olan bir muameleyi zem ve kadh

içindir. Nitekim hî’n isti’mâlde mevrid-i tatbiki dahi böyle olduğunu gösterir.

Folklorun sermayesi durûb-ı emsâlden ibaret değildir, demiştim.

Filhakika bu tâbirin daire-i şümûlünde dahil bütün bir edebiyat-ı millîye var.

Bir edebiyat ki en ince, en nâzik hissiyât-ı insânîye için birçok güzel ve

şairâne misaller arz edebilir. Sonra ecnâs-ı edebiyenin her biri için numuneler

Page 150: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

142

vardır. Lyrique yani aşıkâne, epique yani dâsitânî, dramatique yani fâcia

nev’inden, romaneaque hatta felsefî eserler vardır ki sahipleri mâlûm değildir.

Bu edebiyat o kadar zengindir diyebilirim. Husûsen pek zindedir, onun

lisanındaki tavır ve füsun-ı eda- şüphesiz edebiyat-ı resmîyemizin çok

eserlerinde yoktur.

Lisan-ı millî -âdet-i keliât itibarıyla- lisan-ı edebîyeden elbette daha

zengin değildir; fakat onda ne garib, ne mûciz bir füsûn-ı eda (de I’expression

chareme) var ki, kelimât-ı mahdûde iler birçok şeyler söylenebiliyor! Hatta

ifade yanlışlarına, kelime eksiklerine rağmen sözün beyân ettiği mânâ

ekseriya, ibârenin havsalasına sığmayacak mazmunları şâmildir;

çocukluğumdan beri âheng-i sevdavîsine meftûn olduğum şu beyte bakınız:

“Ateşim yanmadan dumanım tüter;

Viran bahçelerde bülbüller öter.”

Bu sekiz kelime ne müphem hasretler, ne gizli hisler beyan ediyor!..

Ve ne kadar sevdavî (mélancolique), ne kadar da samimî bir tavr-ı beyân ile

söylüyor!..

Hapishane-i Umûmî’de bir gece bir türkü dinlemiştim. Berrak ve

yüksek bir sesle söyleniyordu; Urfa ağzı diye mâruf olan bir gamgîn edâ-yı

musikî, o sözlere -tarifi müşkül- bir füsûn-ı te’sir veriyordu. Uzaktan işittiğim

bu türkünün mısraları arasında sıkı bir rabıta hissetmedim; fakat o rabıtasız

cümlelerin arasında muzmer lan mânâyı tamamıyla telâkki edebildim. Ve

derhal nazargâh-ı tahayyülümde bir tablo teressüm etti, hem, her ne zaman o

kıt’ayı -bugünkü gibi- hatırlasam, boşluklara dalgın dalgın bakan gözlerimin

önünde bir âlem teressüm eder. Öyle kurûn-ı vustâdan kalma bir Zincirli Han,

türlü türlü adamların o han kapısında izdihamı, binek hayvanları, posta

tatarları bunları hep yegân yegân, en ince tafsilatına varıncaya kadar gördüm

ve öyle bir yer vardır da bizzat bulmuşumdur sanırım. Bana işte öyle garip ve

vâzıh bir evocation veren şu türküdür:

Page 151: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

143

“Kır atı bağladım Zincirli Han’a ;

Kırk yılda bir yiğit gelmez meydana !

Doğuran anaya rahmet okuna !

Vurma Yakub, vurma !.. Yârem derindir ;

Yârem sağ olursa Allah kerîmdir !..”

Zahiren pek rabıtalı görünmeyen şu mısraların arasında nice cümleler

daha muzmer ve mazmun değil midir?.. Şu beş küçük satır, âdeta bir destan-

ı vukuat söylüyor!.. Birinci mısraı dinler dinlemez ,anlıyoruz ki bir kabadayı,

bir yiğit geliyor ve mûcib-i teessüf bir kazaya marûz olmuş; galiba vurulmuş

ve tehlikeli bir yerinden yaralanmış!.. “Kırk yılda bir yiğit gelmez meydâne!..”

deniliyor, tahsîn ediliyor. Lâkin heder olması ihtimalinden de endişe ediliyor,

demek!.. Onu doğuran mutlu anaya rahmet okunuyor; fakat yarası her ne

kadar derin ise de henüz vefat etmemiş, hem kendisine kıyanı da biliyor:

Yakub vurmuş!.. Belki de rakibidir! Lâkin “besâ” veriyor: “Yaram iyi olursa

Allah kerimdir; ben bunu onun yanına komam!” diyor.

Şu cümleler delâletiyle bütün bu mânâyı istidlâl eden zihin, bizzarure

“vaka”yı ihya ediyor ve “musavver endişe” gerek vak’a kahramanın ,gerekse

Yakub’un hâl ve şanına muvâfık birer çehre resmediyor; Zincirli Han’da bağlı

duran kır atın bile, hırçın bir sabırsızlıkla yerinde eşindiğini ve mecrûh olan

ağasını görmek istediğini insan tasavvur ediyor. Sonra bütün bu levhaya bir

çerçeve yapıp onu tezyin etmek için, artık Zincirli Han’ı, ortasındaki şadırvanı,

etrafındaki meydanı, sâlhûrde çınar ağacını, engin yalaklı ve musluksuz

çeşmesini ve bu muhite yakışır kıyafette bir sürü adamları, nalbant dükkânını,

hâsılı her şeyi düşünüyor. Hâkikatte aslı olmasa da tahayyül ediyor, icâd

ediyor, resmediyor, mükemmel bir tablo yapıyor! İşte evocation denilen

efsûn-ı te’sir budur. Budur ki, fıtratın ressam olan muhayyile-i beşere böyle

bir faaliyet verir.

Bilmem, belki benim hayalimde bozukluk var! Fakat bana bu beş

mısrâın böyle kuvvetli ve garip bir te’siri oluyor ve bu te’siri ben edebî şiirlerin

ancak bir iki parçasında hissedebilmişimdir.

Page 152: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

144

Fazla olarak şu arz ettiğim misal, Türk şiirinin tarih-i tekâmülü nokta-i

nazarından dahi pek mühim bir numune teşkil eder; bunu biraz daha izah

edeyim; ona niçin bu kadar kıymet verdiğim anlaşılsın!..

Mâlûmdur ki şiirin envâi, bir tekâmül eseridir ve her milletin şiiri aynı

safahât-ı tekâmülü geçirerek tenevvü eylemiştir. Âşıkâne olmuş, dâsitânî

olmuş, tâlimî-didactique olmuş, türkü-chanson olmuş ilh.. Bütün bu

tenevvüât, terakkiyât eseridir. Hatta vaktiyle güfte besteden, şiir musikîden,

musikî rakstan ayrı değilmiş! Hâlâ bugün akvâm-ı ibtidaiye efrâdı hem şarkı

söyler, hem raks eder. Bizim gibi, bir salonda adamakıllı oturup da şiir inşad

eden bir adamı bir sükût-ı hürmetkârâne ile dinlemezler. Eski Yunanîlerde

bile şairlerin pek çoğu Rhapsodes idi. Tıpkı bizim, diyar diyar gezen ve şiiri

sazla terennüm eden çöğür şairleri, yani âşıklar gibi…

Kurûn-ı vustâ Avrupa’sında Troubadours şairleri da bu cinstendir;

yalnız şu kadar fark var ki, bunlar bilhassa ehl-i salîbi cihâd-ı mukaddese

teşvik ve teşcî için de bilhassa heyecanlı şiirler inşad ve terennüm etmekle

mümtâz ve meşhur idiler. Kendileri için bu âdeta bir vazife, sonra bir meslek

olmuştu.

Şimdi, bu ecnâs-ı şiir arasında bir nevî vardır ki haysiyeten türkü ile

destan arasında bir şeydir. Şekl-i zâhirîsi itibarıyla vâkıa bir türküden başka

bir şey değildir denilebilir; fakat aşk türküsü de değildir. Bir yiğidin

kahramanâne bir tavrını tegannî eder bir türküdür. Bunun Frenkçe’de ismi

chanson de Geste’dir ve Avrupa’da pek güzel misalleri vardır ki kurûn-ı

vustâdan kalmıştır; Chanson de Rolandgibi. Bu türlü şiirler, henüz türkünün

destandan pek temâyüz edemediğini gösterir bir safha-yı tekâmüle numûne

arz ettiği için pek mühimdir. Bizde belli başlı numûnelerine rast gelmedim.

Fakat demin zikrettiğim türkü tamamen o cinstendir. Türküdür, fakat bir

kahramanın başına gelen bir vak’a-i fecîayı terennüm eder, âlâm-ı aşkı değil.

Meselâ:

Page 153: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

145

“Drama köprüsünü, Hasan, gece mi geçtin?

Ecel şarabını, Hasan, birden mi içtin? ...ilh.

…………………………

Çek martini Debreli Hasan dağlar inlesin!..”

İşte bu da bir türküdür, fakat âşıkâne değil: Derbreli Hasan namında

bir kabadayının türküsüdür. Yani bir destan da sayılabilir.

Elem-i hasretle ilham olunmuş olan şu aşağıdaki türküye bakınız ne

kadar farklıdır. Bu güzel şiir Eğin şehrinin meşhur bir türküsüdür:

“Ağam atın terkisini bağlıyor;

Bu ayrılık yüreğimi dağlıyor.

Baktım ağam usul usul, ağlıyor,

Gel ağam gül ağam!.. gel da yine git!..

Akan gözüm yaşın sil de yine git!..

Eğin viran olmuş; bülbül ötmüyor!..

Ağam ırak yolda; elim yetmiyor!

Sayı tutam dedim; sayı gitmiyor.

Gel ağam… ilh… ilh…….”

Hasretli gönüllerin feryadı, ayrılık acısının enî’ni olan bu sözlerdeki

samimiyet-i edâ hiç şüphe götürmez. Lâkin bu sözler kimindir? Evet, kimindir

ki, en doğru ve en ciddi, en tabii bir aşk ile sevdiği zevcinin firkatine bu

hıçkırıklarla ağlıyor ve gönülden ağlıyor?.. Kim bilir? Yalnız biz şu kadar

bilebiliyoruz ki, geçinmek derdi ile, askerlikle ve daha türlü türlü esbâb-ı

mücbirenin ibrâmıyla karısını, evini barkını terk etmeye mecbur olmuş ve

ihtimâl ki bir daha avdet edememiş, adı sanı batmış binlerce ve binlerce

zavallı vatandaşımızın hasretli zevceleridir. Belki henüz pek yeni gelindirler

ki, asıl bu “gurbet” felâketinin sitemdîde kurbanı oluyorlar ve ruhlarını

tutuşturan hasret ateşini bu âh-ı serd ile, bu kalbî enînlerle biraz teskîn etmek

istiyorlar. Herhalde bu şiir, filan veya falan kadının sözü değil, alelıtlak Eğinli

Page 154: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

146

bir kadının, bir Türk zevce-i metrûkesinin figân-ı hasretidir. Bu türlü şiirlerin

sıfat-ı kâşifesi gayr-ı şahsî (impersonnel) olmasıdır. İşte asıl folklor buna

derler.

Vâkıa hepsi böyle yeisli ve gamgîn değildir. Edebiyat-ı millîyemizde bir

kısım şiirler de var ki, meselâ yine türkü nev’inden oldukları halde pek şûh ve

şen, hatta bazen pek lâubali hissiyâta tercüman olurlar. Bu gibi güftelerin

üslûbu da kıvraktır. Sonra hece tertibi on bir değil yedidir. Faraza:

“Çile bülbülüm, çile!..

Çiğ düşmüş gonca güle.

Sevgili yârim geliyor,

Yüzüme güle güle…”

Kıt’â-yı zarîfesi gibi.

Bu türkülerin pek çoğu kibar meclisinde, saz ehlinin zevkine tahakküm

edebilmiştir. Meselâ:

“Yattım yârin dizine,

Baktım elâ gözüne,

Cilvesine dayanamadım;

Güneş doğmuş uyanamadım.

Ufacık fidan boylum;

Çakırım!.. senden ayrılamadı!..”

nakaratıyla ve şûh ve şâtır bestesiyle mâruf olan türkü gibi ki bunların güftesi

de bestesi de milletindir ve ağızdan ağza dolaştıkça tâdilâta uğramaktan

kurtulamaz.

Bu tarz üzere hakîmâne denecek kadar düşünceli sözler de

söylenmiştir ki yine sahipleri meçhuldür. Zannederim, bir evde levha şeklinde

görmüş olduğum şu kıt’a o kabildendir ve pek güzeldir:

Page 155: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

147

“Mal sahibi!.. Mülk sahibi!

Kimdir bunu ilk sahibi?

O da yalan! Bu da yalan!

Biraz da gel sen oyalan!”

Ne kadar mûciz, ne kadar güzel Türkçe değil mi? Hususâ ne kadar

doğru değil mi?.. Bu “fani dünya”ya kim ebediyen kazık çakmış?.. Kimin evi,

nihayet bir gün başkasının kabza-ı tasarrufuna geçmemiş?.. işte şarklı böyle

düşünür. İşte o düşünüşün de bundan iyi düstûr-ı felsefîsini görmedim,

herhalde meşhur Nedim’in bir köşk vasfında:

“Kasr-ı rûh-efzâ değil, hüsn ü behâ me’vâsıdır!”

mısraı zarîfi ile başlayan mârûf kasidesini okuyup da o devr-i sefâhat ve

saadete ziynet veren o kâşânelerin bugünkü harâbezârını görünce, insan

yukarıdaki kıt’anın doğru bir felsefe tâlim ettiğini teslime mecbur oluyor.

Yazıktır ki biz, bu edebiyatı bilmiyoruz ve tahkîke tenezzül etmiyoruz.

Halbuki ecnebiler çok ehemmiyet veriyorlar. Benim azîz dostlarımdan Macar

Profesör İgnacz Kunoş Türk masallarını, bilmecelerini, türkülerini toplamış ve

büyük bir kitap vücuda getirmiştir.

Bu mülâhazâtım bir mukaddimedir. Edebiyatın her şubesini ayrı ayrı

tetebbû ederek pek nadîde ve nâ-şinîde numûneler arz edeceğim.

Page 156: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

148

ÖZET

Türkiye’de 19. yüzyılda filizlenmeye başlayan Türk folklor çalışmaları

20. yüzyıla gelindiğinde milliyetçilik ve Türkçülük hareketlerine paralel olarak

gelişme göstermiştir. 1913 yılında ilk kez “folklor” teriminden bahsedilmeye

başlanmıştır. Folklorun doğuşunu sağlayan ilk üç yazı, Folkloru sözcük olarak

tanımlama ve içeriğini belirtme özellikleri göstermiştir.

Cumhuriyetle birlikte “ulus devlet” kurma çabaları ve Cumhuriyet

ilkelerinin halk üzerinde etkili olması gereği ile folklora başvurulmuştur.

Bununla beraber, folklor kendine daha geniş alanlara yayılma ortamı

bulmuştur.

1913 ve 1933 yılları arasında Türk folklor çalışmaları bugünkü bilimsel

folklor anlayışımızdan uzak ve sistemsiz görünse de bir bilim dalının doğuş

evresinde gerçekleştirilen gayretler olarak bakıldığında zengin bir folklor

malzemesi birikimi ile karşılaşırız. Bu tezde anlatılmak istenen de budur.

Page 157: SOSYAL BİLİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİYE’DEdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Türk Ocakları, Türk kültürü hakkında araştırmalar yaparak,

149

ABSTRACT

The Turkish folklore studies, which started to develop in Turkey in 19

Century, made progress in parallel to nationalism and movements advocating

Turkish culture when reached to 20 Century. In 1913, first time the term of

“folklore” is started to be mentioned. The first three articles that ensured the

rise of the folklore have shown the characteristics of definition the folklore as

word and specifying the content of it.

Together with the Republic, the folklore has been referred by the

efforts of establishing a “nation state” and the need for the principles of

Republic to be effective on the people. All the same, the folklore has found

an environment itself for developing to even wider areas.

Although the Turkish folklore studies seems well away from today’s

scientific folklore understanding of us and unsystematic between years 1913

and 1933, when it is view as endeavors realized a rise of phase of a science

branch, we come across to a build up of rich folklore material. This is what

that was tried to be explained in this thesis.