sýla erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel...

92

Upload: others

Post on 23-Sep-2019

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma
Page 2: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Ýlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma vardýr. Ýnsanlar günlük ya-þamda karþýlaþtýklarý zorluklarý ve bu zorluklar karþýsýndaki tavýrlarýný resmet-

miþlerdir. Bu da sanatýn boþ bir zaman geçirme aracý, yalnýzca insan beyninin kendiürünü olduðu sonucunu deðil yaþamýn yansýmasý olduðunu göstermiþtir. “Sanat eneski çaðlardan itibaren insanlýðýn dili olmuþtur. Nasýl ki konuþma dilinde karþýlýðý ol-mayan bir kavram yoksa, kelimede yoktur. Sanatta da bir imge gerçek dünyada yan-sýsýný bulmazsa oluþamaz” (Boris Suçkov, Gerçekçiliðin Tarihi)

Ýlk insanýn konuþmayý öðrenmesini hatýrlarsak ilk olarak dýþ dünyada olan doðalsesleri taklit ederek baþladýðýný görürüz. Sanatta ilk yolculuðuna doðal yaþamýn tak-lidi ile baþladý. Onu anlamak için yapýlýyordu ve büyünün etkisi altýndaydý. Ne zamanki, insan dünyayý ve kendini tanýmaya baþladý o zaman bilinçli bir faaliyet durumunageldi.

Sanat ve felsefe iliþkisine baktýðýmýzda direkt bir baðlantý olduðunu görürüz. Fel-sefe dünyayý anlama, yorumlama ve deðiþtirme bilimidir. Sanatta bu felsefe üzerin-de temellenir. Sanatçý felsefi yaklaþýmýna göre eser verir. Fakat felsefi yan yapýtýn dý-þýnda, sonradan eklenme deðildir. Sanat kendi özü gereði felsefidir. Çünkü oldum o-lasý yaþamýn anlamýndan söz eder, varoluþun temelini kavramakta insana yardýmcýolar ve onun dünya görüþünü etkiler. Biz insanlýðýn geliþim sürecini anlayabilmek içinsanat eserlerini inceliyoruz.

Bu nedenden dolayý da sanat felsefi yaklaþýma göre farklý biçimler alýr. Felsefi o-larak idealizme denk düþen bir sanatçýnýn yapýtý insanlarý gerileten, dünyayý ve insan-lýðý bir kaderin boyunduruðu altýnda býrakýrlar, ve yaþamdan onlarý uzaklaþtýrýp idelerdünyasýna taþýrlar. Ýnsanlara varolanlarý anlatýrlar fakat bunu deðiþtirme yönünde i-pucu veremezler. Yaþadýklarý toplumu deðiþtirme insan üzerindeki olumsuz etkileriniyoketme yönünde bilinçlendirici olamaz. Varolan sistemin koruyuculuðunu yaparlar.

Fakat bu soruna bilimsel bir felsefe ile yaklaþan sanat eserlerinde insanlara sa-

1

YA

Z ‘0

5

SanatýnGerekliliði

Sýla Erciyes

Page 3: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

dece yaþadýklarý zorluklar deðil bunun nedenleri, çözümleri de yansýtýlýr.Peki, sanat neden gereklidir?Neden sinemaya, tiyatroya ya da konsere gideriz? Neden izlediðimiz bir filmdeki ka-

rakterlerle kendimiz arasýnda özdeþlik kurar, kahramanlarýna benzemek isteriz? Onlarlaaramýzda kurduðumuz bu benzerlik, kendimizi aþma, bir üst düzeyde yeniden varetmeisteði midir? Yoksa baþka bir nedeni mi vardýr bu özdeþleþtirmenin? Bu sorularý geniþ-letmek mümkün, ama gerekli de deðil. Ortaya çýkan bir gerçek var, o da, sanatýn insanüzerinde ki deðiþtirici-dönüþtürücü etkisi. Tam da bu nedenden dolayý deðil mi sanatýngörevi, sanatçýnýn sorumluluðu üzerine yapýlan tartýþmalar.

Sanatýn dünyayý anlama, kavrama ve deðiþtirme özelliði ona direk ideolojik bir yanvermiþtir. Sýnýf savaþýmý kendini bu alanda da uzlaþmaz bir nitelikte ortaya koymuþtur.Egemen olan sýnýf, tüm alanlarda gösterdikleri tutumu sanata da uygulayarak, onu, ya-ni sanatý kendi ideolojilerinin savunucusu yapmaya uðraþmýþlardýr. Bunda önemli baþa-rýlarda elde etmiþlerdir. Egemen ideolojiyi yayan birçok sanatçý ve sanat akýmý vardýr. Bu

sanatçýlar, kendi kiþilikleri-ni, Pazar iliþkilerinin içinesokarak yaratýcýlýklarýný, a-lanýp-satýlan bir metayadönüþtürerek, kurulu dü-zenin bozulmamasý gerek-tiðini, her þeyin alýnýp-sa-týldýðý, kendi eserinin pa-zarda bir metaya dönüþtü-rüldüðü bu sistemi koru-maya çalýþýr. Týpký Aris-to’nun dediði gibi “köleninköle olmaktan baþka çare-

si yoktur”.Oysa ki, sanatçý kimliði sistemle her zaman kavgalýdýr. Ýçinde yaþadýðý çaðý anlama

savaþýmý içinde, ileriyi görür ve sistemin çeliþkilerini yakalayarak yeni toplumun deðer-lerini, yeni insaný ve bilincini yaratma ilerici rolünü üstlenerek toplumsal geliþmede birbasamak görevi görür.

“Yazarlar modern çaðýn destanýný ortaya koydular ve ister istemez, ki bunun birçokörneði vardýr, sýrf gördükleri yaþamý saðlýklý ve nesnel olarak çizmekle de mülkiyet sa-hiplerinin yaratmýþ olduðu bu akýldýþý uygarlýðýn kötülüklerini kendiliðinden mahkum et-miþ oldular” Sorun yalnýzca “akýldýþý uygarlýðýn” kötülüklerini kendiliðinden mahkum et-mek deðil, bilinçli bir yaklaþýmla yaþadýðý çaðýn gerçekliðini ortaya koymak ve gelecektoplumun deðerlerini, yeni insaný yaratma ilerici rolünü gerçekleþtirmektir. Sanat ve sa-natçý ancak böyle insanlýðý ileriye taþýyacak bir güce dönüþebilir.

Sanatçýnýn düþünsel üretimde bulunmasý için gerekli olan özgür ortam, her þeyinmetaya dönüþtürüldüðü, alýnýp-satýldýðý kapitalizm koþullarýnda yoktur. Tam da bundandolayý sanatçý bu toplumsal sistemle kavgalý olmak zorundadýr. Kapitalizm Pazar iliþki-

2

Page 4: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

lerine girmeyen hiçbir sanatsal ya-ratýma izin vermez. Kapitalizm sa-natçýdan, bu sistemin sömürüyedayalý, insana yabancý deðerleriniyüceltmesi ve ancak bu koþulda o-na yaþam hakký tanýnacaðýný söy-ler. “Þu tipte roman yazacaksýn”,“kapitalizmin deðerlerini yücelte-ceksin ki bende seni sanatta yarat-týðým star sistemine, Pazar iliþkileri-ne dahil edeyim. Kim ki bu sesekulak verirse hem kendinden, hemde sanatsal yaratýmýndan çok þeykaybedecektir. Sanatý güdükleþe-cek, kendini tekrar etmekten za-manla tükenecektir. Yaþadýðýmýzbu yeni evrede sanat alanýnda ya-þanan çöküþün nedenini burada aramak lazým.

21. yüzyýlda sanatta gelinen bu aþama geniþ incelemeyi gerektiren bir alan olarakkarþýmýzda durmakta. Önsöz olarak bu konu üzerinde durmayý geniþ bir araþtýrmayla bukonuyu gündeme taþýmayý istiyoruz. Daha sonra ki kitap dizilerimizde Dosya konusukapsamýnda ele aldýðýmýzda sanatçý ve aydýn dostlarýmýzdan düþünsel katký bekliyoruz.Bu kýsa açýklamadan sonra konumuza kaldýðýmýz yerden devam edelim.

Uzun yýllar “sanat sanat için midir”, “sanat toplum için midir” biçiminde süren tar-týþma bugün artýk yapýlmýyor. Yapýlmamasýnýn nedeni bu tartýþmanýn bittiðinden deðilfarklý bir biçimde sürdüðündendir. Yapýlan bu tartýþmalar þöyle bir yanlýþ algýlamayý ge-tirmiþtir; toplumcu gerçekçi sanat anlayýþý biçimciliði savunan sanat akýmlarýnýn karþýsý-na konularak, toplumculuk yalnýzca içerikçilikmiþ gibi algýlanmýþ ve daraltýlmýþtýr. Bu-günde aþýlmasý gereken bir sorun olarak karþýmýzda durmaktadýr. Ýnsan iliþkilerinin bukadar karmaþýklaþtýðý, yabancýlaþmanýn en üst boyutta yaþandýðý günümüz koþullarýn-da, sanatýn yaþanan süreci anlama ve kavramada yeni biçimlere ihtiyacý var. Ayrýntýla-rýyla sergilenmiþ yazýnsal modellere baðlanmadan, yeninin arayýþý içinde olmalýyýz. Yön-temler eskiyor, yeni yeni sorunlar çýkýyor ortaya, bunlar yeni yöntemleri zorunlu kýlýyor.Gerçeklik deðiþiyor, bununla baðlantýlý olarak gerçekliði yansýtýþ biçimi de deðiyor.

Brecht’e göre toplumcu gerçekçilik, toplumun nedensel karmaþalarýný açýða çýkar-mak, egemen bakýþ açýlarý þeklinde ortaya koymak, yenilmesi gerekli güçlüklere karþýçözümler getirebilecek, insandan yana bir toplumu oluþturabilecek bir sýnýfýn açýsýndansorunlara bakmak, geliþmenin etmenlerini vurgulamak, somutu ve soyutlamayý olabilir-leþtirmek. Buradan da anlaþýlacaðý gibi, toplumcu gerçekçilik, insana olaylara ve olgu-lara hangi pencereden baktýðýmýzla ilgili bir sorundur. Yoksa sýnýrlarý belirlenmiþ bir ya-zýþ, sunuþ, sahneye koyuþ biçimi deðildir. Elbette ki öz ve biçim arasýnda olmasý gere-ken bir uyum zorunluluktur. Öz-biçim bütünlüðü olmadan bir eserin estetik olduðundansöz edemeyiz.

3

Page 5: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

4

Ve ayaða kalktý insan!Bin yýllarca süründükten sonra ve bin yýllarca emekledikten,bütün türdeþlerinden ayýrdý kendisinidoðanýn en zorlu evrimini gerçekleþtirdi.Ýpek böceðinin kozasýndan çýkmasý gibiYýlanýn kabuðunu deðiþtirmesi gibiyavru kartalýn sarp kayalardan atlayarakgökyüzüne ilk kanat açýþý gibi.Nasýl ve neden ama nihayet Ayaða kalktý insan!Bin yýllar sürdü bu dikiliþve yine bin yýllar sürecek yeni bir diriliþ yarattýAnlayamýyordu henüz nasýl doðar güneþve kim sallar yeri?Sular nasýl kabarýrda alýr götürür her þeyini?Yenemediði doða güçlerine tapýndý,ateþi buldu tapýndý.Bufaloyu vurdu, postunu giydi,avcýlýðýnýn dansýný yaptý, tapýndý.Bin yýllar geçti böylehayatta kalabilecek kadardý avladýðý / topladýðýtýpký doðanýn diðer canlýlarý gibi.Bin yýllarca doðadaki diðer canlýlardan farksýz sürdürdü yaþamýnýVe nihayetAyaða kalkýþýnýn son doðruluþunu yarattý:

AYAÐA KALKTI ÝNSANVE...

TTeemmaaddee ÇÇIINNAARR

Page 6: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

“ALET YAPTI”kesiciler, eziciler, deliciler,vurucular, yontucular...Böylece tarihe “insan” adýný yazdý.Bin yýl sürdü taþý yontmayý öðrenmesiucunu sivriltmesi bin yýlbin yýl daha sonra cilalandý taþbin yýl daha sonra mýzraðýn ucuna takýldýböyle zor böyle ölümle burun buruna adýmlarla geçti bin yýllarKýtlýk, soðuk, sýcak,vahþi hayvanlar, hastalýklar her þey ama her þeyyaþamasý yolunda tehditti.En zor çoðalan ve en zor yetiþençocuðuydu doðanýn insan.Yok olmadý, ayakta kaldý!Çünkü tarihe yazacak daha çok þeyi vardý.Erkek avlanýr,kadýn eker, yetiþtirir, evcilleþtirir, evine bakarve yönetirdi topluluðu.Anaerkildi toplum bu yüzden.Kimse üreten odur sahibi.Kimin ihtiyacý varsa alýr ondan.Ýnsanlýðýn kanunu bu kadar basitti. Ýlkel komünal toplumun insanlarý ayakta kalmak için paylaþtýlar,yaþadýlar, öldüler...Tarihin geri döndürülemez çarklarýnda Bin yýllar sonra insan,üretebildi geliþtirdiði aletleriyletüketeceðinden fazlasýný.Geliþtirdiði aletlerin kölesi oldu böylece.Erkek aldý eline aletleriVe bu da kadýnýn tarihte ilk yenilgisi olduDaha çok malý olanlar daha azý olanla,daha deðerli madeni olanlar diðerleriyle,daha bereketli topraklar, daha güçlü insanlar,bufalolar, ýrmaklarher þey ama her þey kabile savaþlarýnýn nedeni oldu.Yüzyýllarca süren savaþlarda milyonlar öldü

5

Page 7: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

yaþayanlar kazananlarýn kölesi oldu.Köleci toplumun sahiplerine yardým ediyordu tanrýlarý.Tanrýlar böyle emretmiþti.Kölenin köle olmaktan baþka seçeneði yoktu.Efendiler gibi buyruklar da tanrýlardan gelmiþti.Ve sömürücülerinin güç aygýtýDEVLET’i vardý bundan böyle...Dev tapýnaklar, setler, kaleler, saraylar yaptýlar”ve efendileri için savaþtýlar köleler.Ya çalýþarak yada savaþarak öldüler.Çok tanrýlarý vardý hayatýn sahiplerininçok da zamanlarýsanat ve bilim onlarýn elindeydi bu yüzden.Ýmparatorlar, Firavunlar ve daha niceleri efendilerintýpký tanrýlarý gibi-ki onlar yarý tanrýydýlar-doymak bilmezlerdi.Köleler onlarý doyurmak için altýna, topraða ve gücekadýnlarý, çocuklarý, yaþlýlarý ve gençleriyleölünceye yada öldürülünceye kadarhizmetindeydiler efendilerinin.Bin yýllar sürdü böyleuzaða gidemiyorlardý ama gemileri vardý,yazýlarý, tekerlekleri, örste dövülmüþ demirleri,öküzleri, atlarý da vardý artýk efendinin.Nihayet uyandý kölelerBunca zulüm ve birikimden sonra baþka türlü olmasý da beklenmezdi.Yaþama haklarý için kendi döktükleri zincirlerini kýrdýlar.Bu kez Spartaküs’ün önderliðindeVe bir kez daha ayaða kalktý insan!Spartaküs; sabaha ölümle birlikte uyanan bir gladyatör.Roma’nýn o muhteþem arenalarýndaRomalýlarý ve onlarýn aristokratlarýný eðlendirmekve doyurmak için kanaöldürmeye ve ölmeye koþulmuþ bir köle.Spartaküs’ün özgürlük savaþý baþladýðýndaönce gladyatörleryani; ölüme yaþayanlar çýktýlar onunla yola.

6

Page 8: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Yüz binlerle zýrhlý,tepeden týrnaða silahlý Roma ordusubinlerle çýplak el, çýplak ayakSpartaküs’ün özgürlük savaþçýlarý.Yaþama hakký için çýktýlar yola.Yüz binlerle öldüler, oluk oluk aktý kan.Çarmýha çivilendiler, yakýldýlarkuyulara atýldýlar,vahþi hayvanlara yem edildiler...Onlar öldüler ama yenilmediler.Kölelerin köle olmaktanbaþka bir seçeneði olduðununhabercisi oldular.Ayaða kalkanlar izlediler onlarýn yollarýnýYaþamayý kazandýlar...Spartaküs’ün baþlattýðý ayaklanmaefendilere ve tanrýlarýnýn buyruklarýnainsanlýðýn ilk baþkaldýrýsýydýYaþamayý kazandýlar...Özgürlük yolunda ilk büyük adýmezilenlerin ilk büyük zaferiinsanýn ilk bilinçli dikiliþi.Yaþamayý kazandýlar.Yüzyýllar sürdü ayaklanmalarköleler serf oldu, aristokrasi kraliyet.Kral, imparator, padiþah ya da racaserf, topraða baðlý köle ya da marabaadlarý farklý ama hep ayný sömürütopraðý býrakýp gidemez serf ya da marabaancak derebeyi ya da aða caný istedi diye yaþama hakkýný alamaz elindenyasalarý var serflerin kanlarýyla yazdýklarý ve de haklarýama uygulayan efendiler olduktan sonrane iþe yarar yasalarý?

((ddeevvaamm eeddeecceekk)

7

Page 9: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Burjuva dünyanýn dahi ye-teneklerini ve yaratýmla-

rýný yadsýyamadýðý in-sanlardan biri de E-

instein’dýr. Onundünyaca ünlü birfizikçi olduðu-nu hemen he-men herkes bi-lir. Ama Einste-in’ýn sosyalist

düþüncelere sa-lip bir insan oldu-

ðunu bir çoðumuzbilmiyoruz. Tabi ki o-nu bu bilimsel dü-

þüncelere götürenobjektifliðidir. Le-nin, kendi araþtýr-

ma alanýnda diyalekti-ðin yasalarýný kullanýp

yaþamda ise bu bilimselyöntemi terk edenlerihatta bunu bilinçli olarakyapýp kendilerini serma-

yenin bir aracý ola-rak kullandýrýp bi-limi insanlýðýn

geliþmesine engel olacak þekilde kulla-nanlarý ‘bilim böceði’ olarak nitelendiri-yordu. Diyalektik baktýðýmýzda doðayý,toplumu ve bireyin yaþamýný karþýlýklý etki-leþimleri içerisinde bütünlüklü deðerlen-dirdiðimizde bilim insaný olmanýn kriterle-ri de belirlenmiþ olur. Einstein gerçek an-lamda bir bilim insaný idi. Bizde yazýmýzda

Einstein’ý bu bütünlük içerisinde ele alaca-ðýz.

Önce yaþamýyla ilgili kýsa bir bilgi ver-dikten sonra görelilik kuramýný ve dahasonrasýnda ise toplumsal yaþamla ilgili dü-þüncelerini aktarmaya çalýþacaðýz. Einste-in 14 Mart 1879’da Almanya’nýn güneyin-de küçük bir kent olan Ulm’da doðdu.1880 yýlýnda babasýnýn elektronik teknolo-jileri iþi batýnca ailesi Münih’e taþýndý. Al-bert Einstein Musevi bir aileden olmasýnaraðmen eðitimine baþladýðý ilkokul RomaKatolik Okulu’ydu. 17 yaþýna geldiðinde i-se Ýsviçre’nin Zürih kentindeki Federal Po-liteknik enstitüsüne gitmeye karar verdi.Ama giriþ sýnavýnda baþarýlý olamadý ve A-arau Kanton Okulu’nda bir bütünleme yýlýgeçirdi. Ýkinci kez baþvurduðunda enstitü-ye kabul edildi. 1900 yýlýnda mezun oldu.Öðretmenliðe baþladý ve Ýsviçre vatandaþýoldu.

Kýsa bir süre sonra Bern’deki ÝsviçrePatent Ofisinde üçüncü sýnýf teknik uz-man olarak çalýþmaya baþladý. 1903 yýlýn-da Mileva Mariþ”le evlendi. 1905 yýlýnda i-se özel görelilik kuramýný ve kütleyle e-nerjinin birbirine eþdeðer olduðu teorisinigeliþtirerek fizik dünyasýnda ve zamanlatüm dünyada tanýnan bir bilim insan ol-masýnýn yolu açýldý.

1914 yýlýnda 1. Paylaþým Savaþý baþla-dýðýnda Berlin Ünv. Profesörüydü. Bu pay-laþým savaþýna karþý çalýþmalarýndan vesosyalist düþüncelere sahip olduðundandolayý Alman ordusunun hedeflerindenbirisi haline geldi. Bu dönemde kendisini

GGÖÖRREELLÝÝLLÝÝKK

KKUURRAAMMIIYYAAÞÞAAMMAA

BBAAKKIIÞÞIIUUffuukk BBUULLUUTTei

nste

in

8

Page 10: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

9

daha çok kuramsal fizik çalýþmalarýna vere-rek 1916 yýlýnda genel görelilik teorisini ta-mamladý. 1919 yýlýnda kuramýn doðrulan-masýyla birlikte tüm dünyanýn tanýdýðý birinsan olmuþtu. 1930’lu yýllarda Avrupa dafaþizmin yayýlmaya baþlamasýyla birlikteABD’ye gidip gelmeye baþladý. 1953 yýlýn-da Hitler faþizminin Almanya’da yükseliþiy-le birlikte ABD’ye göç ederek Avrupa’yýterk etti. Amerika’da da faþizme karþý veemperyalist savaþa karþý çalýþmalarýyla yo-ðun gözetim altýnda kaldý. 18 Nisan 1955yýlýnda 76 yaþýnda yaþama veda etti.

Einstein’ýn görelilik kuramý kanýtlanýn-caya kadar Newton’un evren modeli ge-çerliydi. Newton’a göre uzay bir boþluktuve madde uzay boþluðunun içerisinde birnoktadan baþka bir noktaya hareket edi-yordu ve bu hareket esnasýnda bir zamangeçiyordu. Yani madde ve hareket zamankavramýyla açýklanýyordu. Bu uzay denilenmekan içerisinde gerçekleþiyordu. Yani ev-ren uzay-zamandan oluþuyordu. Ama bun-lar birbirinden baðýmsýz ve etkileþim içeri-sinde deðillerdi. Mutlak boþ bir uzay içeri-sinde maddenin hareketi. Einstein ise u-zay ve zamanýn göreli olduðunu ve birbir-leriyle etkileþim halinde olduklarýný kanýtla-yarak Evrenin yapýsýný bir üst düzeyde ta-nýmlayarak fizikte bir devrim yaptý ve diya-lektiðin yasalarýnýn evrenin tamamýnda ge-çerli olduðunu fizik bilimiyle perçinledi.Felsefi olarak da idealizmi evrenin dýþýnaatarak bilimsel kanýtlarýyla son darbeyi vur-du. Dini otoritelerin tüm uðraþlarýna rað-men “Ne yazýk ki evrende tanrýya yer yok”demesiyle de cüretli bir duruþ sergiledi.Madde çok yüksek hýzlarda uzay ve za-manda deðiþime yol açtýðýndan dolayý ya-þadýðýmýz gezegende bu kuramý gözlem-leyebileceðimiz somut bir olay maalesefyok. Ama yine de evrendeki iþleyiþ yasala-rý açýsýndan görelilik kuramýnýn açýklamasý-ný yapmaya çalýþacaðýz. Þunu da hemenbelirtelim ki pratik yaþamýmýzda ki olgusalgözlemlerimize ters gelebilecek bir þekil-de iþliyor evrenin yasalarý. Marks ne de-miþti, bilime giden düz ve kolay bir yolyok. Engellerle ve sarp kayalarla dolu zorlu

bir yolu katetmeyi göze alamayanlar bilim-sel düþüncelere ulaþamazlar. Örneðin; engeri bilinçteki bir iþçi patron bana ekmeði-mi veriyor. Onun sayesinde ekmeðimi ka-zanýyorum diyebilir. Kendi yaþamýndaki bi-reysel deneyimleri onu bu sonuca götür-müþtür. Ama ekonomi-politik bilimi bununtam tersi olduðunu, bütün dünyayý ürete-nin iþçiler olduðunu, patronlarýn sermaye-yi iþçilerin ödenmemiþ emeðinin karþýlý-ðýnda biriktirdiklerini yani sermayeyi yara-tanýn iþçilerin çalýnmýþ emeði olduðunukanýtlamýþtýr. Bundan dolayý iþçi sýnýfýnýnbilimsel dünya görüþünü, hem toplumsalyaþamda hem de Evrenin tamamýný anla-yabilmek için öðrenmesinin önemini dahaiyi anlamalýyýz.

Þimdi kýsaca Görelilik Kuramýný taným-layalým:

Bir cismin hareket yönünde 1-Boyutuküçülür(boyu kýsalýr.) 2-Kütlesi artar. 3-Za-man daha yavaþ iþler. Düþük hýzlarda budeðiþimler çok küçük ölçekte yaþandýðýn-dan çýplak gözle doðayý incelediðimizdebu fizik yasalarýný gözlemleyemeyiz. Çokyüksek hýzlarda bu deðiþim belirginleþme-ye baþlar. Ayný zamanda hiçbir madde ýþýkhýzýna (saniyede 300.000km) eriþemez.Çünkü hýzý ýþýk hýzýna yaklaþtýkça boyutuçok küçülür, zaman hiç geçmeyecek kadaryavaþ iþler ve kütlesi sonsuza yaklaþýr. Ev-rendeki tüm kütle toplansa dahi bu kadarenerjiye ulaþacak miktar bulunmamakta-

“Çocukluðumda yaþadýðýmiki önemli olayý unutamam;biri 5 yaþýmdaykenamcamýn armaðaný pusula-da bulduðum gizem, diðeri12 yaþýmdayken tanýþtýðýmÖklit geometrisi. Gençliðndebu geometrinin büyüsünekapýlmayan kimsenin, ileridekuramsal bilimde parlak biratýlým yapabileceði hiç bek-lenmemelidir!”

Page 11: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

10

dýr. Tabi ki bu hýzlara yakýn hýzlarla hareket eden kütle, içersinde bulunduðu uzay iledüþük hýzlardaki ve küçük kütlelerdeki maddelerin uzay ile bulunduðu etkileþimdenfarklýdýr. Büyük kütleli cisimlerin uzayý eðdiði, burktuðu Einstein’ýn görelilik kuramýylatanýmlanmýþ ve daha sonra 1919’daki güneþ tutulmasý sýrasýnda ýþýðýn oval bir yol izle-diði özel teleskoplarla gözlemlenerek matematiksel olarak hesaplanýp kanýtlanmýþtýr.Yani, uzayýn farklý noktalarýnda yüksek kütleli-yüksek hýzlarda hareket eden cisimlerin

fizik hali ile, dünyamýzdaki yavaþ hýzlarda-küçük kütlelicisimlerin fizik hali ve bunlarýn uzayla etkileþimleri fark-lýdýr.

Bir de küçük bir mantýk deneyi ile daha somut an-lamaya çalýþalým: Birbirine paralel iki tren rayýnda, aynýyönde iki trenin hareket ettiðini düþünelim. Bir tren sa-atte 200 km ile hareket ederken paralel raydaki treninhýzý saatte 400 km olsun. 200 km hýzla hareket eden tre-nin içindeki biri kronometre ile yandaki trenin hýzýný ölç-sün. Kendisi 200 km ile hareket ettiðinden yanýndan ge-çenin hýzýný 200 km ölçeceðini düþünürüz deðil mi? A-ma öyle deðil!«

O da hýzý 400 km ölçüyor. Kendisi hareket halindey-ken yanýndaki trenin geçiþi yerdeki bir insana göre da-ha yavaþ hareket ediyor gibi algýlanýr. Ama saatte 200km ile giden trendeki adamýn kronometresi yerdekinegöre daha yavaþ iþlediðinden hýzý 400 km olarak saptý-

yor. Her ne kadar olgusal mantýða ters düþse de do-ða yasalarý böyle iþliyor.

Einstein ayrýca maddenin enerjiyle eþdeðerli ol-duðunu da kanýtlamýþtýr.

Enerji=Kütle x Iþýk hýzýnýn karesi (E=m.c2) formü-lü de Einstein’ýn pratik yaþamýmýza uyarlanan fizikteönemli bir yer tutan buluþudur. Çok küçük miktardabir maddenin enerjiye dönüþmesi sýrasýnda devasabir enerji açýða çýkýyor. Bir nükleer denizaltý, kibrit ku-tusu kadar bir kütlenin enerjiye çevrilmesiyle dünya-nýn çevresinde iki defa tur atacak enerji elde edebi-liyor. Tabi ki kapitalizm; bu güne kadar tüm bilimsel

geliþmeleri, sömürüsünü ve egemenliðini sürdürmek için insanlýða karþý yýkým araçla-rý olarak kullandýðýndan bu geliþmeyi de atom bombasý ve diðer nükleer silahlar üret-mekte kullandý.

Biraz da uzaydaki burkulmadan bahsedelim. Bir misketin düz bir yüzeyde, belirlibir hýzla 1 m hareket ettiðini varsayalým. Ayný misketin ayný hýzla ama bu kez de ovalbir yüzeyde hareket ettiðini düþünelim. Ayný misket ayný hýzla ama oval bir yüzeydehareket ettiðinde yol uzayacaðý için daha uzun sürede yolculuðunu tamamlayacaktýr.

Þimdi ise; misketin altýnda bir yüzey olmadýðýný ve uzayda hareket ettiðini düþü-nelim. Ýþte burkulmuþ bir uzayda cismin hareketi de uzayda daha uzun bir yol kat et-mesiyle sonuçlanýyor. Ayrýca; bu 5 gramlýk misketin hýzýnýn saniyede 20.000 km ye çýk-týðýný varsaydýðýmýzda aðýrlýðý 200 000 ton kg/kütle ye ulaþacaktýr. Dünyamýzý sýkýþtýrýpbir misket küçüklüðüne getirdiðimizi ve bu misketin dünyamýz kadar kütle barýndýrdý-ðýný bir düþünün. Bir nötron yýldýzýndan bir çay kaþýðý aldýðýmýzda milyonlarca ton aðýr-

ÖÖzzeell GGöörreelliilliikkAAnnllaammýý:: Uzay ve zaman gözleyenin hzýnabaðlýlýdýr.SSoonnuuccuu:: Hýzlý hareket eden nesneler,görelilik teorisinin hareketlilik denklem-leriyle hesaplanmak zorundadýr.UUyygguullaammaa AAllaannllaarrýý:: TV’lerdeki elektron-lar, uydulardaki atom saatleri parçacýk hýz-landýrýcýlarýndaki elektronlar ve protonlar.

GGeenneell GGöörreelliilliikk AAnnllaammýý:: Uzay ve zaman çekim kuvvetleritarafýndan bükülür.SSoonnuuccuu:: farklý çekim alanlarýndaki saatlerfarklý zamanlarý gösterir.UUyygguullaammaa AAllaannllaarrýý::Uygulardaki atomsaatleri. Bir yüksek binanýn en üst katýnda-ki saatle zemin katýndaki saat ayný hýzlaçalýþmaz

Page 12: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

11

lýðýnda bir kütle barýndýrdýðýný bilmekteyiz.Kara deliklerin ise, ne kadar kütle barýndýr-dýðý bilinmemekte. Ama yakýnlarýndan ge-çen ýþýklarý bile yuttuðunu düþünürsek; nekadar büyük bir kütle çekimine sahip ol-duklarýný tahmin edilebiliriz.Tabi ki bu ka-dar büyük kütleler barýndýran cisimlerinbulunduðu bölgelerde fizik yasalarýnýn na-sýl iþlediði ve uzayýn ne kadar burkulduðuve aralarýndaki etkileþimin diyalektiði tamolarak bilinmemektedir. Fakat Einstein’ýnfizikte yarattýðý devrimle, ev-rendeki (uzay-zaman) geliþi-min diyalektik yöntemle çö-zülebileceðini, çünkü doða-nýn iþleyiþ yasalarýnýn diya-lektik olduðunu formüller-le bilimsel olarak kanýtlamýþtýr. Sondönemde tarihsel olarak; diyalek-tik materyalizm tarafýndan biliminkapýsýndan kovulan, idealist felse-feyi tekrar bilimin bacasýndansokmaya çalýþan, yeni biline-mezci ve determinist’lerin çabalarýnýEinstein görelilik kuramýyla mah-kum etmiþtir. Onlar tarihin her dönemin-de sonsuz deðiþim ve dönüþümün doðalsonucu olan uzay ve zamanýn her seferin-de bir üst düzeyde, yeniden tanýmlanmasýgerekliliðini diyalektiðin bir açýðý olarakkullanmaya çalýþmýþlardýr. Materyalist diya-lektik bilimciler tarafýndan bunun diyalekti-ðin bir eksiði deðil üstünlüðü olduðu herseferinde tekrar ispatlanmýþtýr. Ve tarih i-dealist felsefenin enkazlarýyla doludur. Ev-renin nesnel gerçekliði ve evrimi ise; onla-rýn öznel istem ve çýkarlarýný yansýtan fel-sefelerini umursamadan milyarlarca yýldýryoluna devam ediyor…

Einstein’ýn ekonomik üretimle ilgilidüþüncelerini çok kýsa bir þekilde kendiyazdýklarýndan açýklayalým: “Benim nez-dimde, kötülüðün gerçek kaynaðý bugün-kü kapitalist toplumun ekonomik anarþisi-dir. Kolektif emeðin meyvelerinden birbiri-ni mahrum emek için hiç durmaksýzýn ça-balayan bir üreticiler toplumu söz konusu.Bu noktada üretim araçlarýnýn yasal biçim-

de ve genel olarak bireylerin özel mülkiye-ti olduðu önemli bir gerçek…Üretim araç-larýnýn sahibi, iþçinin emek gücünü satýnalma konumundadýr. Ýþçinin üretim araçla-rýný kullanarak ürettiði ürünler kapitalistinmülkü olur. Bu sürecin özü iþçinin ürettiðiile iþçiye ödenen bedel arasýndaki iliþkidir.Her ikisi de gerçek deðer üzerinden ölçül-mektedir. Ýþ akdi, emek sözleþmesi “ öz-gür olduðu müddetçe, iþçiye ödenen be-deli belirleyen onun ürettiði ürünün ger-çek deðeri deðil, minimum ihtiyaçlarýdýr vebu da, söz konusu iþ için rekabet eden iþ-

çi sayýsýyla kapitalistin e-mek gücünden tale-

bi arasýndaki i-liþki ile be-

lirlenen be-deldir. Ýþçi-

ye yapýlan ödemenin,i þ ç i -

n i nüretti-ði ü-

r ü n ü ndeðeri tarafýn-

dan belirlenmediði-ni, kaðýt üzerinde bileöyle olmadýðýný anla-

mak önemlidir…” Ayrýca;“ sosyalizmin amaç ve

sorunlarýnýn berraklaþ-masý, içinde bulunduðumuz

geçiþ çaðýnýn en büyük meselesidir.” diye-rek çaðýnýn gerçekliðini nasýl kavradýðýnýda özetlemiþ oluyor.

NNoott:: ÝÝþþççii ssýýnnýýffýýnnýýnn bbiilliimmsseell ddüünnyyaa ggöö-rrüüþþüünnüü öözzüümmsseemmeessii,, ssýýnnýýff oollaarraakk;; iinnssaannllýý-ððýýnn kkuurrttuulluuþþ mmüüccaaddeelleessiinnee öönnccüükk eettmmeessii-nnii ggeettiirreecceeððii ggiibbii,, bbiirreeyy oollaarraakk ddaa yyaaþþaammýýbbüüttüünnllüükkllüü vvee ttüümm zzeennggiinnlliiððii iillee dduuyyuumm-

ssaayyaabbiillmmeessiinniinn öönn kkooþþuulluudduurr.. BBuunnddaann ddoo-llaayyýý;; ssoossyyaalliizzmmiinn öönnggüünnüünnddee ÖÖnnssöözz’’üü-

mmüüzzddee bbiilliimmllee iillggiillii yyaazzýýllaarrýýnn ddeevvaamm eettmmee-ssii iiççiinn,, ttüümm ookkuurrllaarrddaann ddeerrggiiyyii ssaahhiipplleenn-

mmee vvee yyaazzýý ggöönnddeerrmmee kkoonnuussuunnddaa dduuyyaarrllýýoollmmaallaarrýýnnýý bbeekklliiyyoorruuzz……

Page 13: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Üzerinde yaþadýðýmýz dünyamýz tam bir yýkýmla karþý karþýya. Ýnsanýn yýký-mý ile ayný oranda dünyamýz da yýkým yaþýyor. Çölleþme yoksullukla ayný za-manda ilerliyor; ormanlar adaletle ayný zamanda geriliyor; yoksul ülkelerin ge-cekondu semtleri ,Üçüncü Dünya topraklarýný ele geçiren ulus aþýrý þirketlerinkarlarý ile ayný zamanda büyüyor. Afrika’da yetersiz beslenen çocuklar sararýp,solar ve ölürken, zengin ülkelerin orta sýnýflarý fazla kilolarýný atmak için ne ya-zpacaklarýný bilmiyorlar.

Yaþlý kýtamýz felaketler yaþýyor. Yoðun tarým ile toprak çölleþtiriliyor; kim-yasal atýklarla sularýmýz, ýrmaklarýmýz, nehirlerimiz ve denizle-rimiz zehirleniyor; hava solunamaz hale geliyor; kurulan oto-yollar, metrolar, dev binalarla kentler yaþanmaz hale getirili-yor. Kurulan barajlarla yüz binlerce insan yaþam alanlarýndankovularak açlýða sürükleniyor. Denizlerin kirlenmesi bir yan-dan doðayý tehdit ederken diðer yandan da binlerce balýkçýnýnyaþamdan kovulmasýný dayatýyor. Yaþamdan kovulan milyon-ca insan, Gelecekleri belirsiz, fabrikalarda çalýþan 200 milyonçocuk, dünyada milyonlarca seks kölesi, 100 milyon sokak ço-cuðu, milyonlarca AIDS hastasý, milyonlarca iþsiz ve aç in-san… Yaþanan yýkýma karþý, geleceðine sahip çýkmak isteyen,

baþkaldýran kitlelere uygulanan terör… yok edilen milyonlar…Doðayý tahrip eden, þehirleri betonla kaplayýp, ormanlarý yok eden, denizle-

ri-havayý kirleten ve en önemlisi ozon tabakasýný delerek dünyanýn ýsýsýný,den-gesini alt-üst eden emperyalist-kapitalist sistem, bugüne kadar yaptýklarýnýn be-delini ödemeye baþladý. Bütün dünyanýn ekolojik felaketler ve iklim dengesiz-likleriyle sarsýldýðý son yýllarda, dev dalgalar þehirleri yutuyor; kasýrga ve fýrtýna-lar, pek çok ülkede can ve mal kaybýna neden oluyor. Depremler, seller, hor-tumlar, tayfunlar yoksul sýnýflarýn öfkesini kapitalizme yönlendirmesine nedenoluyor.

Ve tüm dünyada sýcaklýk artýyor. Kömür, doðalgaz, petrol gibi binlerce yýldaoluþmuþ kaynaklar sözde “insanlýðýn geliþmesi” adýna tükendikçe, atýklarýylahavayý, suyu ve topraðý tüketmeye baþladý. Fosil yakýtlar olarak adlandýrýlan kö-mür, petrol ve doðalgazýn yarattýðý olumsuzluklar sadece yakýn çevreyle sýnýrlýkalmadý, atmosfere de yayýldý. Sonunda bu kirlilik, iklim deðiþikliðine yol açma-

12

YA

Z ‘0

5DOÐA ÝNTÝKAMINI ALIYOR…

CCeemmrree CCaann

Page 14: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

ya ve dünya yaþamýný tehdit etmeye baþladý.Fosil yakýtlar yakýldýðýnda altý sera gazýnýn açýða çýkmasýna neden olu-

yor.Bunlardan en belirleyicileri karbondioksit (CO2) ve metan… Diðerleri ise;kükürt, partikül madde, azotoksit, kurum ve kül…Yanma sýrasýnda ortaya çý-kan karbonmonoksit (CO), oksijenden çok daha hýzlý bir þekilde kandaki he-moglobine tutunarak vücuttaki oksijeni bloke ediyor, yakýn dönemde baþ aðrýsývb. hastalýklara yol açýyor. Kömür ve petrolün yanmasýyla ortaya çýkan, kü-kürtdioksit (SO2) ise; kokusuyla fark ediliyor. Sülfürik aside dönüþerek insansaðlýðýna ve doðal çevreye onarýlmaz zararlar veriyor; kanser ve diðer hastalýk-lara yol açýyor. Doðalgazýn yanmasýyla ortaya çýkan kokusuz ve gözle görüle-meyen azotoksit ise; güneþ altýnda reaksiyona girerek nitrata dönüþüyor. Akci-ðerlerin koruma mekanizmasýndan geçen nitrat vücutta nitrik aside dönüþü-yor. Bu da baðýþýklýk sistemini çökerten maddelerin baþýnda geliyor. Fosil ya-kýtlarýn iklim deðiþikliðine yol açmasýnýn nedeni ise; yanma sýrasýnda ortaya çý-kan CO2 ve metan gibi sera gazlarýnýn bünyelerinde ýsý tutma özelliklerinin ol-masý. Güneþ, gündoðumundan batýmýna kadar atmosferin içine ýsý ve ýþýðýnýveriyor. Doðal döngünün devamý için, bu ýsýnýn tekrar uzaya transferi gereki-yor. Oysa fosil yakýtlarýn neden olduðu sera gazlarý, ýsýnýn bir kýsmýnýn atmos-ferde tutulmasýna yol açýyor. Böylece dünyanýn ýsýnmasýna ve iklim deðiþiklik-lerine yol açýyor.

Tüm insanlýk ve diðer tüm türlerin yaþamalarýnýn gözardý edildiði, tek kay-gýnýn kar olduðu kapitalist üretim tarzýnýn yarattýðý sonuçlar bugün bir “kýya-met günü” gerçekliðini dayattý. Kýyamet gününün geldiðini, kendi yarattýðý yý-kýmdan çok iyi bilen kapitalist dünya, ekolojik tahribatýn, yok olan kaynakla-rýn ve türlerin, artan yoksulluðun tek sorumlusudur.

Doðadaki bozulma ve dengesizlik bizlere bir kez daha gösteriyor:KAPÝTALÝZM ÖLDÜRÜR!...

1900’lerden 2000’lere kadar atmosferin ortalama sýcaklýðý 0.5 derece arttý.

YA

Z ‘0

5

13

Page 15: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

2100 yýlýna kadar sýcaklýðýn 1.4 ila 5.8 derece artmasý bekleniyor. Ýklim deðiþikli-ðinin zincirleme sonuçlarý yavaþ yavaþ yaþamýmýzý etkiliyor. Su kaynaklarý kuru-yor, çiçekler erken açýyor, erken yaðan karlar ürünleri telef ediyor, bitkiler za-mansýz meyve veriyor yada hiç vermiyor. Sýcaklýk arttýkça buzlar ana kütledenkoparak eriyor, çýð olaylarý artýyor, fazla miktarda su dolaþýma giriyor, sel felaket-leri, fýrtýnalar, kasýrgalar oluþuyor. Deniz kýyýsýnda yaþayan binlerce kiþi sel sularýaltýnda ölüyor. Ortalama sýcaklýk artýþý bu hýzla devam ederse, 2020 yýlýna kadardeniz seviyesi bir metreye kadar yükselecek. Bu, dünyanýn en büyük kentlerininsular altýnda kalmasý demek.

Doðaya ve insana deðer vermeyen ABD Baþkaný Bush, iklim ýsýnmasýna ne-den olan karbon gazlarýnýn emisyonunun sýnýrlanmasýný ön gören “KYOTOPROTOKOLÜ” nü imzalamayacaðýný açýkladý….

Kyoto Protokolü çerçevesinde;“* Ulusal ekonominin ilgili sektörlerindeki enerji etkinliðinin iyileþtirilmesi, * Protokolün amacýna aykýrý çalýþan ve sera gazý yayan ilgili sektörlere yapý-

lan mali teþvikler, vergi ve harç istisnalarý ile ekonomik yardýmlarý sona erdir-mek,

* Yeni ve yenilenebilir enerji çeþitleri, karbondioksit ayýrma teknolojileri vegeliþtirilmiþ, yenilikçi, çevresel bakýmdan saðlam teknolojiler üzerinde araþtýrmayapýlmasý,(Rüzgar,güneþ,su vb.)

* Aðaç dikimi ve aðaç desteðine iliþkin teþvikler dikkate alýnarak MontrealProtokolü ile düzenlenen sera gazlarýna iliþkin rezervlerin korunmasý ve iyileþti-rilmesi,

* Ýklim deðiþikliðine iliþkin yaklaþýmlar ýþýðýnda sürdürülebilir tarýmsal yön-temlerin yaygýnlaþtýrýlmasý” gibi önlem ve öneriler bulunuyor.

Oysa doða ana çoktan ikaz düðmelerini çalýþtýrdý…Bir zamanlar “imdaaatt”

14

YA

Z ‘0

5

Page 16: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

diye haykýran doða ana artýk “yeteeer” diye haykýrýyor tüm insanlýða…Ýnsan neslinin ve diðer tüm canlýlarýn yaþamýný tehdit eden sera gazýyla

mücadele için geliþmiþ ülkelerin 2010 yýlýna kadar gayrý safi yurt içi hasýlasý-nýn sadece % 0.2 ila % 2’sini ayýrmalarý yeterli olacak…

Bilimsel-teknolojik devrimde elde edilen muazzam geliþmeler insanlýðýn vetüm canlýlarýn karþý karþýya olduðu tüm sorunlarý aþabilecek olanaklar sunuyor.Fakat bu muazzam geliþme, kapitalizmin elinde yýkým araçlarýna dönüþüyor.Çünkü tüm bu geliþmeler, yalnýzca tekellerin kar hýrsýný besliyor. Bilim insanýkapitalizme karþý verilen mücadelede yer almalýdýr. Eðer bilim, kapitalizmin ya-rattýðý yýkýma karþý koyamazsa, kapitalizmin yýkýlma zorunluluðundan hareketetmezse çürüyen sistemle birlikte tamamen çürüyecektir.

Ýnsanlýk adýna kim ki bir þeyler yapmak istiyor, kapitalizmi yýkmaya yönel-melidir. Eðer bugün, Marx’ýn “yakýn geleceðin zorunlu biçimi” olarak ortayakoyduðu, komünizmin zorunluluðu kavranmaz, bu zorunluluk bilince çýkarýl-maz ve bu zorunluluk doðrultusunda hareket edilmezse insanlýðýn yýkýmý kaçý-nýlmazdýr. Ýnsanýn insanlýðýndan uzaklaþtýrýldýðý, doðaya yabancýlaþtýrýldýðý, özelmülkiyete dayalý sömürü düzeninin yýkýlma zorunluluðu kavranmadýðý sürece,hiç kimse kapitalizmin yarattýðý tüm sonuçlardan kendini kurtaramayacaktýr.Dünyanýn güzelliklerinden ve nimetlerinden bir gün olsun nasibini alamamýþezilen, sömürülen, köleleþtirilen yoksullar ve emekçiler yine sistemin zenginle-re sunduðu nimetlerden uzak kalýrken; acýlarýný, zararlarýný ve göz yaþlarýnýfazlasýyla paylaþmak zorunda kalacaklar…

Her yandan yükselen insanlýðýn büyük çýðlýðý bizi insanlýðýmýza çaðýrýyor.Bu sese kulak vermemek demek;

Ýnsanlýðýmýzdan bir çok þeyi yitirmek demektir…Ekonomik – toplumsal ilerlemenin önünde engel olan, tarihin burjuva dö-

nemi vadesini doldurmuþtur. Geliþmenin tek yolu kapitalizmin yok olmasýdýr.KAPÝTALÝZMÝ ÖLDÜRÜN!

15

YA

Z ‘0

5

Page 17: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Sesimi duyan var mý?Karanlýkta kör oldum…Çekip çýkarsanýza beni zifiri sulardan...Üþüyorum…Duysanýza sesimi…Tükeniyorum…Minicik parmaklarým kaskatý…Göremiyorum…Alsanýza aydýnlýk düþlerinize beni…Küçük bir kýz çocuðuyum ben… Küçük bir oðlançocuðuyum ben…Her gecedüþlerinizdenarttýrdýklarýnýzlabüyüyen…bebeklerim…topum…pilili eteklerim…kamyo-num…kurdelem…Nerde?ÝstemiyorumSilahlar vermeyin bana…Umut verin!...Derin bir uykuda gibi bedenim…Hafiften gülümsüyor gibi mi kapanmayan gözle-rim?..Tutsanýza ellerimden…Sarýlsanýza küçücük bedenime…Annem nerde?Kara çarþaflý annemi verin!...Tutuþmuþ, yangýn yeriydi en son gördüðümde be-deni.

“þimdi bir oyun oynayacaðýz…bu oyun koþarak oynanýyor…bunun için hep koþman lazým! ” demiþti…Ben koþtum…Koþtum…Koþtum…Ama annem hiç gelmedi…Neden soðudu, sessizleþti her yer…Neden karanlýk, güneþ varken gökyüzü…Üþüyorum…Çok soðuk…Uykum var!Ayaklarým ýslak…Göz yaþlarým kýrmýzý…Uzanmak istiyorum ellerinize…Ellerim yok…Koþmak istiyorum düþlerinize…Ayaklarýmyok…Annemin sesi geliyor uzaktan…incenazikgüven dolu…Annemin sesi ölüm oluyor uykumda!korkmuyorum hiç…Annem beni çaðýrýyor…

16

AnneminAnneminSesi...Sesi...

ÖlümÖlümOluyorOluyor

Uykumda...Uykumda...öyk

ü \

cceemm

rree cc

aann

YA

Z ‘0

5

Page 18: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

SUÇLUYUM!SUÇLUYUM!Çünkü; kadýnlýðýmýn haklý gururunu yaþýyorum.

Bütün tacizlere, tecavüzlere, þiddete ve baskýyaraðmen sistemin dayattýðý, köleleþtirdiði (“Benbilmem beyim bilir”) aptallaþtýrdýðý insanlardanbirisi olamadýðým için suçluyum…Toplumun içinde kimseye boyun eðmeden, kendibaþýma adým atabilme hakkýmý kullanabildiðim i-

çin suçluyum…Sevginin artýk sevgi üretmediði yerde kalamadýðým için suçluyum…Bireysel deðil toplumsal olduðum için suçluyum…Ayaklarý çýplak çocuklarý gördüðüm için suçluyum…Evlatlarýný faþizme kaptýrmýþ analarýn seslerini kendi çýðlýklarýma katabildiðim i-çin suçluyum…Duygusal, düþünsel ve bilinçsel bir açlýk çektiðim için suçluyum.Açlýðýmý faþizmin kanlý elleriyle beslemesine izin vermediðim için suçluyum…Ýnsanlaþmak için, insani yanlarýmý insanlýða sunduðum için suçluyum…Kocamýn sokakta annesi, yatakta fahiþesi olamadýðým için suçluyum…Kirlenmiþ, çürümüþ bir düzene kirlenmeden, çürümeden karþý koyabildiðim içinsuçluyum…Evimin kadýný deðil, ideolojimin insaný olduðum için suçluyum…Hayaller kurduðum ,düþlerimin gerçekleþmesine izin verdiðim için suçluyum…Umudumu kavgamýn kýzýlýna boyadýðým için suçluyum…Düþünebildiðim, üretebildiðim için suçluyum.Sevdiðim ve sevildiðim için suçluyum…Hala bu satýrlarý yazabildiðim için ve yazdýklarýmý haykýrdýðým için suçluyum…

Her þeye raðmen güçlü olabildiðim için suçluyum…

Suçluyum… Suçluyum… Suçluyum!itiraf ediyorum!...

SUUÇLLUYYUMM!.....

17

cceemm

rree cc

aann

öykü

YA

Z ‘0

5

Page 19: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

18

Güz sonlarý, kýþlar, çamura batmýþ insanlar, aldatý-cý mevsimler, belirsiz mezarlar, kara çarþaftan ke-fenler…

Ýnanmak istemiyorum öldürebileceðine insanýn…Kalbimi ve beynimi söküp atmakla eþdeðer, inana-mam!..Renksiz mevsimler…Soluk insanlar…Diþlerini gýcýrdatarak gelen Deccal…Bir çocuk oyununda olduðu gibi “yandýn” larla bitmiyormasal…Yandýn mý gerçek oluyor bedenin…Nefes alamayan, gerçek , ölü bir beden…Kararmýþ gözlerinde diþlerini gýcýrdatarak gelen Deccal…Ölsün istemiyorum daraðaçlarýnýn gölgesinde bir insan…Solsun istemiyorum atom bulutlarýnýn ýþýðýnda gözlerim…13 el kurþun sýkýlmasýn istiyorum bir çocuðun düþlerine…Uyanmalýyým bu uykudan!..

Görmeliyim ne var ne yok yaþamda!...YAÞAMAK…

Týbbýn öngördüðü þekliyle deðil yalnýzca…Tüm bu vahþetin, çirkinliðin, kirlenmiþliðin ortasýnda yalnýzca nefes alýp ver-mek deðil yaþamak!..Yaþamak…

“yaþamakbiir aðaç giibii tek ve hür

ve biir orman giibii kardeþçesiine”Yaþamak istiyorum…Ölmek istemiyorum gözlerim baðlý, tek baþýna bir kuyuda…Irzýma geçimlesin esir edildiðim topraðýmda…Almasýnlar düþlerimi benden…Ve hürriyetimi elimden…Nasýl? Nasýl öldürebilir bir insan…Nasýl ellerine bir baþkasýnýn kaný bulaþmýþken gidip sevdiðini okþar…Düþlerimi çaldýlar…

Düþlerimi çalýyorlar…Düþlerimi çalamayacaklar…

YA

Z ‘0

5

Page 20: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

19

Týrmanacaklar daha da tepelere üzerime basarak…Özgürlüðümü alacaklar ellerimden, sevdiklerimi, benli-ðimi, kadýnlýðýmý, erkekliðimi, çocukluðumu…Aç býrakacaklar beynimi daha çok dolsun diye cepleri…Kýþ…Beyaz kýþ kaplamýþ topraklarý…Göremiyorum yerde yatanlarý…Ölülerimiz þimdi daha da yakýn…Derin bir uykudaymýþ gibi Deccal…Nasýlda masum görünüyor uzaktan…Hayýr!..Ýnanmayacaðým…Sahtesin sen!...Biliyorum…Geliyorsun almaya ne varsa elimde kalan…Sevdiklerimi aldýn belki…Acýlar ektin topraðýma…Irzýma da geçtin…Sevdiðimin eli deðmeden elime…Þiirlerimi, þarkýlarýmý da aldýn…Atalarýmdan ne kaldýysa talan ettin, çalýp götürdün,belki!Ýçecek suyum, yiyecek aþým da kalmayabilir…Kalmayabilir topraðýmda tek insan…Ama ya düþlerim…Umutlarým…Sökebilir misin umutlarýmý düþüncelerimden…Silebilir misin beynime kazýdýðým cümlemi…Bir yüreðim…Birde sýkýlý yumruðum…

Ya Zafer…Ya Ölüm!... Y

AZ

‘05

Page 21: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Estetik kuramý üzerine bir çalýþma düþünüldüðünde ilk akla gelenler sanat-

çýlar oluyor. Oysa ki, estetik kuramý yalnýzca bu iþin yaratýcýlarýna deðil, sana-

tý araþtýranlara, sanat eserlerinin tüketicilerine ve toplumda sanat yaþamýný ör-

gütleyenler ve yönetenlere de gereklidir.

Peki nedir estetik?

Estetik terimi, 18. yüzyýlýn ortalarýndan bu yana kullanýlmakta olup, felse-

fenin araþtýrdýðý yeni bir alaný belirtmek üzere, Alman filozof Baumgarten tara-

fýndan ortaya atýlmýþtýr.

Estetik biliminin birincil araþtýrma nesnesi güzellik ya da güzel olandýr.

“Çok iyi”, “yetkin”, “etik bakýmdan yüksek” ya da “çok hoþ” olan bir þey mi

anlamamýz gerekiyor güzellik sözcüðünden? Eðer, güzel kavramýný, insanýn ah-

laki özelliklerini anlatmak için kullanýyorsak, o zaman buna ehtik bir anlam

katýyoruzdur, ve o zaman bu kavramýn içeriðiyle etik uðraþýr. Güzellik sözcüðü-

nün tam anlamýysa dile getirdiðimiz, burada estetik bir kategori söz konusu-

dur. Bunun içeriðiyle de estetik uðraþýr.

Gerçekliðin insanlar tarafýndan estetik özümlenmesinin bilimi olan estetik

insanýn çevresinde yatan, insanýn pratik etkinliði içinde yarattýðý ve gerçekliði

yansýtan, sanatta saptanabilen tüm estetik deðerlerin zenginliðini araþtýran bi-

limdir. Ayný zamanda dünyanýn insanlar tarafýndan estetik özümleniþinin, top-

lumda sanatsal kültürün geliþmesinin ve yapýsýnýn genel yasalarýnýn bilimidir.

Estetik, sanatsal deðerler ortaya koyan, sanatsal yaratýcý nitelik taþýyan, böyle-

likle de özde ötekilerden ayrýlan, kendine özgü insansal etkinliðin bir ürünü o-

larak sanatý, bu etkinliðin ne denli sanatsal olduðunu ve nasýl yürütüldüðünü

araþtýrýr.

Peki nedir estetiðin araþtýrma konularý? Bunlarý þu þekilde sýralamak müm-

kündür:

11- SSaannaattssaall yyaarraattýýmm yyaassaallaarrýýnnýýnn ççöözzüümmlleennmmeessiiYetenek

Ustalýk

Dünya görüþü

Sanatsal yöntem sorunlarý

Yaratým sürecinde bilinçli olanla, bilinçsiz olan

22- SSaannaatt yyaappýýttýýnnýýnn yyaappýýssýýnnýýnn ççöözzüümmlleennmmeessiiÝçerik-biçim

Sanatsal imge ile anlatým gücü

Düþünsel içerik ile hakikate baðlýlýk arasýndaki karþýlýklý iliþkini çözümlen-

mesi

20

YA

Z ‘0

5

Page 22: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

33- SSaannaattssaall aallggýýnnýýnn ççöözzüümmlleennmmeessiisanatsal beðeniyaþantýsanat diliyaratým sonrasý yorumlamaNasýl ki, toplumcu dünya görüþünün özünü dile getiren madde-

ci felsefe ile çeþitli idealizm türleri arasýnda kýyasýya bir kavga sözkonusuysa, estetik alanýnda da bu kavga söz konusudur. Estetik a-lanýnda da birbiriyle uzlaþmaz iki rakip karþý karþýya gelmiþtir: di-yalektik maddeci estetik ile 20. yüzyýlýn burjuva kültürüne egemenolan öznel idealizme, pozitivizme, bilinemezciliðe baðlý burjuva es-tetik…

Biz, maddeci estetiðin yasalarýn inceleyecek ve bu konuya geç-meden önce þöyle bir felsefe tarihine göz atacak ve estetik sorunu-na felsefe tarihi boyunca nasýl yaklaþýldýðýný inceleyeceðiz.

Cengiz Gündoðdu yönetiminde yaptýðýmýz Estetik çalýþmasýnýnnotlarýný siz okurlarýmýzla paylaþmak istiyoruz. Bazý kopukluklarolsa da, Estetik’e giriþ açýsýndan bu notlarýn yararý olacaðýný düþü-nüyoruz.

2004 Haziran ayýnda baþlayan çalýþmamýz yaz boyunca devametti. Küba etkinliðimiz dönemi yoðunluðundan dolayý bir süre araverdiðimiz çalýþmalarýmýz 15 Ocak 2005 tarihiyle birlikte yenidenbaþladý. Ýlk dönem yaptýðýmýz Estetik’e giriþ çalýþmalarýný, þimdi es-tetik üzerine yazýlmýþ kitaplarýn çözümlemesi þeklinde devam etti-riyoruz. Þu anda incelediðimiz kitap Ernest Fischer’in Sanatýn Ge-rekliliði adlý kitabýdýr. Yaptýðýmýz bu metin incelemelerini de siz o-kurlarýmýzla paylaþmak istiyoruz. Bölüm bölüm yayýnlamak hedefi-miz.

EEsstteettiikk AAttööllyyeessii DDeerrss NNoottllaarrýýFransýz filozof Decartes, aklý tanrýnýn evinden çýkartmýþ, meka-

nik maddeciliði kurarak, modern felsefeyi baþlatmýþtýr. “Sanatçý du-yumsadýðý þeyi tasarlar, biz bunu bilim haline getirebiliriz” der.

Descartes’e göre estetik deðerlere etik, ideolojik deðerler girer.Estetikte güzeli belirleyen çoðunluk deðil bilim felsefesidir.

Estetik Özne – Estetik nesneyle iliþkiye girer.Nesne – özne (yapan, eden)Seyirciyi dönüþtürüyor.Estetiksel BilinçEstetiksel özne, estetik nesneden haz alýr. Estetik bilinç eksik-

lik gördüðünde eleþtirir, düzeltir. Sanatsal bilinç etkindir. Gerçek-leþtirmek ister. Nesneldir. Sanatsal bilinç yaratý sancýsýndadýr. Sa-nat yapan bilinçle, sanatý algýlayan bilinç arasýnda bað vardýr. Sanat-sal bilinç dýþa açýlmak ister, estetik bilinçte böylesi bir yön yoktur.

EEttkkiinnlliikk DDüüzzeeyyiiYaþamýn her yerinde estetik düzey yaratma bilincidir. Estetik

21

Descartes, bir Fran-

sýz matematikçisi,

bilimadamý ve filozo-

fudur. Modern felse-

fenin babasý olarak

bilinir.

Descartes bilimin ve

özellikle matemati-

ðin tümevarým meto-

dunu felsefeye uygu-

lamaya çalýþmýþtýr.

Meþhur “Cogito, er-

go sum”, “ I think,

therefore I am” “dü-

þünüyorum öyleyse

varým” sözü ona ait-

tir. Descartes bilime

ve matematiðe ö-

nemli katkýlarda bu-

lunmuþtur.

René Descartes1596, 1650,

YA

Z ‘0

5

Page 23: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

düzeyi olan, ne derler diye deðil estetiði temsil ettiði için davra-nýr. Etkinlik açýsýndan sanatsal ve estetik etkinlik iç içe girmiþ-tir. Estetik bilinç pastayý yer, sanatsal bilinç ise pastayý yemezseyreder.

EEððiittiimm DDüüzzeeyyiiEstetik bilinç doðuþtan deðildir. Estetik deðer taþýyanla insa-

narasý ileti, eðitimi gerektirir. Sanatsal eðitim, insanýn yaþaya-mayacaðý þeyi yaratýr, inceltir, estetik hayatýný düzen koyar. Top-lumun estetik deðerlerini yükseltir. Ýnsanýn çevresini deðiþtirmebilinci uyandýrýr.

Ýlkçað filozoflarý, bir ilk ilke, evrendeki bütün nesnelerinkendisinden türediði bir ilk madde bulmaya uðraþýyorlardý. Bubaþlangýç maddesini, evrenin arkesini doðanýn somut olaylarýy-la, örneðin, su, hava, ateþ vs. ile özdeþleþtiriyorlardý. Ýlk filozof-lardan olan Thales’e göre evrenin arkesi (ana maddesi) sudur. A-naksimenes evrenin ana maddesini hava olarak açýklamýþtýr. A-naksimantros… Anaksimianos…..

Ýlkçað filozoflarý kendiliðinden diyalektikçilerdi. Yunan dü-þünürü Heraklit “Her var varlýk içinde yok varlýk vardýr” diyerekilkel materyalist diyalektiðin yaratýcýlarýndandýr. Hepimizin bil-diði “her þey akýp gider, her þey deðiþir” sözü ile “ayný nehre ikidefa girip yýkanmak olanaksýzdýr” sözü Heratlit’e aittir.

Pitagoras, Sicilya’da aristokratik bir okul kuruyor. Bu okuldakadýnlarda felsefe yapabiliyor. Evreni matematik kategorilere gö-re açýklýyor. Evrenin müziðini duyduklarýný, dünyanýn yuvarlakolduðunu ve döndüðünü söylüyorlar. Evrenin uyumu sayarla o-ranlýdýr.

Ksenoplon, ilk kez çok tanrýlý dine karþý çýkan filozoftur. Ýn-sanlarýn tanrýlarý kendine benzettiðini söyleyen Ksenophon, “ö-küzlerin tanrýsý olsaydý ona benzerdi” der. Güzeli bir kavram ola-rak görür ve gözül ancak iyi kavramýyla iliþkiye girerse güzel sa-yýlabilir. Bu yaklaþýmý ile estetik deðerlerle, etik deðerleri birbi-rine karýþtýrmýþtýr.

Platon, Sokrat’ýn öðrencisi olan Platon M.Ö. 427-347 yýllarý a-rasýnda yaþamýþtýr. Platonla birlikte sistematik felsefe baþlamýþ-týr. Ýdealist felsefenin temeli Platon’la atýlmýþtýr. Platon’un fel-sefi düþüncesini sokratik dönem, olgunluk dönemi ve yaþlýlýkdönemi diye üçe ayýrmak mümkündür. Güzel sorununu çok cid-diye alan Platon estetiðin babasýdýr. Ýlk güzel tartýþmasý Pla-ton’un hocasý Sokrat tarafýndan baþlatýlmýþtýr. Güzel tartýþmasý,dostluk, ölçülülük, dindarlýk, cesaret gibi kavramlar üzerindenyapýlmýþtýr. Güzellik çeþit çeþit basamaklýdýr: Beden güzelliði(geçici güzel), ruh güzelliði, güzelin kendisi (kavramsal güzel)…Mimesis kavramýný ilk kez Sokrat ortaya atýyor, Platon bu kavra-mý estetiðe uyarlýyor. Mimesis öykünmedir, ilk insanýn maðraduvarýna doðada gördüðü þeyleri yapmasýdýr.

PPllaattoonn ddüüþþüünncceessii.. Ýdede masa – maran-

gozun masasý (taklit) – Res-samýn masasý (taklitin tak-liti)

Platon’da ruh – nous(akýl) – irade (Duygu) – Ýs-tiha (yeme içime cinsellik)

Platon’a göre, bireyselözgürlük yoktur, özgürlüktoplumsaldýr. Felsefe ve sa-natta toplumsaldýr. Pla-ton’da sanat, sanatçýnýnnesnesi koplanýn mimesisi-dir. Sanat insanýn taþkýnyanýdýr. Akla dayanmaz.Sanat insaný eðitmeli, top-lum için olmalýdýr. Sanathayatý bilme etkinliðidir.Taþkýn sanat topluma za-rarlýdýr. Sokrates ve Platondemokrasiye karþýdýrlar.

22

YA

Z ‘0

5

Page 24: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

PPllaattoonn ddüüþþüünncceessii.. Ýdede masa – marangozun masasý (taklit) – Ressamýn masasý

(taklitin takliti)Platon’da ruh – nous (akýl) – irade (Duygu) – Ýstiha (yeme içi-

me cinsellik)Platon’a göre, bireysel özgürlük yoktur, özgürlük toplumsal-

dýr. Felsefe ve sanatta toplumsaldýr. Platon’da sanat, sanatçýnýnnesnesi koplanýn mimesisidir. Sanat insanýn taþkýn yanýdýr. Akladayanmaz. Sanat insaný eðitmeli, toplum için olmalýdýr. Sanat ha-yatý bilme etkinliðidir. Taþkýn sanat topluma zararlýdýr. Sokratesve Platon demokrasiye karþýdýrlar.

AArriissttoo ((MM..ÖÖ.. 338844-332222))“Hocamý severim, ama gerçekleri daha çok severim” diyen A-

risto, Platon’un gökyüzüne çýkardýðý dünyayý yeryüzüne indirmiþ-tir. Platon, Yunan soylularýnýn, köleci toplum oligarþisinin birtemsilcisiydi. Politik ve sosyal görüþleri en gerici cinstenti. Bilge-lerin, yüksek memurlarýn ve savaþçýlarýn yönettiði köleci aristok-ratik bir cumhuriyeti ideal devlet olarak düþünüyordu. Kölelerekarþý nefretini saklamýyordu.

Doðanýn ne olursa olsun hiçbir düþünceye baðlý olmadýðýnýgöz önüne alarak, maddi evrenin nesnel olarak varolduðunu belirt-miþtir. Aristo doðadaki bütün nesnelerin daima hareketli olduðu-na dikkat ederek, ilk deðiþik çeþitten hareketlerin bir sýnýflandýr-masýný yaptý ve baþlýca üç çeþit hareket olduðunu gösterdi: ortayaçýkma, yokolma ve deðiþme.

Oðluna adamýþ olduðu Etik kitabýnda insanýn iþi nedir diye so-ranlar mutlu olur. Erdemli yaþayan insan kendi aleyhinde olsa Er-dekli davranan insandýr. Ýnsanlar doðal olarak iyi-kötü olamaz. Er-demli davrana davrana erdemli olur. Aristo, iki gurubu insandansaymaz, birinciler paradan para kazanan tefeciler, ikinciler kadýnsatanlardýr. Balinanýn memeli olduðunu ilk söyleyen ve yýldýrýmýnzeus’un kamçýsý deðil bulutun içindeki havanýn patlamasý olduðu-nu söyleyen odur.

Poetika (poesis), doðayla mücadelede ortaya çýkan duyusal sa-nat… þiir sanatý genel olarak varlýðýný insan doðasýnda temellen i-ki nedene borludur, taklit(mimesis), hoþlanma… Hoþlanma geçici-dir. Sanat eserinde kaçýnýlmaz estetik haz alýnýr. Sanat eseri hoþ-lanma ile açýklanmaz, sürekli ve kalýcý olmalýdýr. Poetikanýn tamkarþýlýðý þiir sanatý ama genel güzel kanunlarýný koymuþ. Hoþlan-mayla karar vermemek için eserin teknik karakterinin incelemekgerekiyor.

ÞÞiiiirr:: Dithayrambos, DionsosDytrambos; tanrý için yazýlan ilahi þarkýlar, dionsos ise iki ke-

re doðan demektir. M.Ö. 7 yy. arion adlý bir þair ilk kez Dytram-bos korusu oluþturuyor. Pesratos adlý bir tiran koroyu kadýnlardanaýyor erkeklere veriyor. Varýlan her geliþme basamaðýnda yetkin-leþmesiyle tregadya oluþtu.

“Hocamý severim, ama

gerçekleri daha çok severim”

diyen Aristo, Platon’un gök-

yüzüne çýkardýðý dünyayý

yeryüzüne indirmiþtir. Pla-

ton, Yunan soylularýnýn, kö-

leci toplum oligarþisinin bir

temsilcisiydi. Politik ve sos-

yal görüþleri en gerici cins-

tenti. Bilgelerin, yüksek me-

murlarýn ve savaþçýlarýn yö-

nettiði köleci aristokratik bir

cumhuriyeti ideal devlet ola-

rak düþünüyordu. Kölelere

karþý nefretini saklamýyor-

du.

23

Aristo

YA

Z ‘0

5

Page 25: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Ananki (tanrýlar üstü) ve tanrýlar… Ananke deðiþmiyor, Tanrýlara karþý (ye-nilmesi mümkün sbelli olmayan düþlere karþý mücadele) Tragedya, ahlaki ola-rak aðýr baþlý, baþý sonu belli olan belli bir mücadele yapbelli bir umutsuzluk-taki bir eylemin taklitidir. Tragedyanýn ödevi, uyandýrðý açýma ve korku duygu-larýyla ruhu tutkulardan temizlemektir. Tragedya da kiþileri deðil eylemleritaklit eder. Öykü baþta gelir, baðlamasýdýr. Tragedya kiþileri deðil eylemleritaklit eder, öykü baþta gelir.

Örge. Ýyi kurulmuþ bir örgenin geliþi güzel baþý sonu olmaz. Güzel belli birparçalardan oluþmuþ bir nesne olsa bile geliþigüzel olamaz. Bütünlük olmasýyeterli deðil, ne zaman olmalý. Herhangi bir eserden bir bölüm deðil. Ne fazlabüyük fazla küçük olmalý. Herhangi bir eserden bir bölüm çýkarýldýðýnda o eseretkilenmiyorsa, eser güzel deðildir. Yazarýn görevi gerçekte olan þeyi deðil ola-bilir olana yazmaktýr. Tipik olan yoktur. Tarihsel görüþ döngüsel görüþtür. Ta-rih pek anlatýlmaz. Teorik tarih yapýtýndan üstündür. Tarih tekili, tragedya ço-ðulu anlatýr.

Peripetie, talih dönüþüAnagrorisis, tanýnma, saklý bir karakterin bir iþaretten tanýnmasýPothos, yýkýcý eylem, acýnýn en derinleþtiði yerTregadyanýn Ögeleri ÞunlardýrProlog, Episod, EksodostParados, bütün koronun toplu söylediði ilk þarkýKommos, sahnede bulunan herkesin söylediði parçaTrafik öykü yazmanýn nedenleri: Yalýn deðil karmaþýk olmalýdýr. Korku ve acýma duygularý uyandýran eylem-

leri taklit eder. Mutluluktan trafik felakete düþmüþ, olarak gösterilmeli. Kölü-lerin felaketleri mutluluða ermiþ gösterilmesi trajik deðildir. Acýma hak etme-diði halde açý çeken kiþi acý çeken kiþi acý uyandýrýr. Korku ise acý çekenle ken-di aramýzda kurduðumuz özdeþliktir. Trajik kiþi ahlaki açýdan olaðanüstü deðilbir suçla suçlanmýþtýr. Tarih dönüþü felaketten mutluluða deðil, mutluluktanfelakete olmalýdýr. Tarih dönüþü felaketten mutluluða deðil, mutluluktan fela-kete olmalýdýr. Ýyi olan kiþinin suçu aðýr olmalý. Trajik kiþi toplumda çöküþ ya-ratabilir.

Tanýmlar: Niþan yoluyla tanýma, tesadüfü sözlerle tanýma, olaylarýn zorun-lu sonucu yaþanmýþ þeylerin anýmsanmasý, akýl yürütme, birinin yanlýþ akýl yü-rütmesiyle tanýnma.

Tragedyanýn Türü1- Karmaþýk tiyatro: Peripeti (talih dönüþü) dayanýr. Tanýnmaya dayanýr. 2- Aias (iksiyon tiyatrosu) pratik bir eylemi kapsýyor3- Karakter belirlemesine dayanan tiyatro4- Yalýn tragedya

KKAANNTT ((11772244-11880011))Rönesans dönemi kiliseye, skolastik felsefeye eleþtiriyle baþlýyor. Yeniçað

ise Descartes, Bacon’la baþlýyor. “Ben acaba bir bilgi mi saðlam bir temele otur-tabilir miyim” diyor Descartes

“Ben her þeyden þüphe etmeliyim

24

YA

Z ‘0

5

Page 26: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

25

“Düþünüyorum öyleyse varým”Ben ruhumun varlýðýndan þüphe edemem. Ben eksik-

likli bir varlýksam, yetkin ve sonsuz bir tanrý var. Yetkinvarlýk beni aldatmaz, o halde karþýmda nesneler dünyasývar ve gerçek.

Bilginin kökeni nedir?Bilginin kapsamý nedir?Ruhta çakýlý olan bilgilere önem verir, bu da akýldýr.

Rasyonalisttir.Descartes maddeyi sefil halinden kurtarýr. Saðduyu

herkeste eþittir.Dualizm (Ýkicilik) ruhla bedeni ayýrýr. Kant’a kadar bilgilerin akýldan geldiðini kabul eder.Avrupa felsefesinde bilgi sorunu bilgilerimiz akýldan

gelir, duyularýmýz bizi yanýltýr.Ýngiltere’deBacon: Ölçmeyi, biçmeyi savunurLocke: Zihinde algýlardan önce hiçbirþey yoktur. Bilgiler doðuþtan gelmez.

Kapitalist ekonominin teorisyenidir. Özel mülkiyetten ve serbest rekabettenyanadýr. Tanrýnýn varlýðýný kabul eder.

Hume: Metafiziði kabul etmez. Sadece algýlarla bilgi ediniriz. Tanrýyý kabuletmez.

Rasyonalist filozoflar: bilgiler akýldan gelirEmpristler: duyularla edinilir.Berkeley: Bir þey sen algýladýðýn sürece vardýr.Kant’ýn iki dönemi vardýr; eleþtiri öncesi dönemi, eleþtiri sonrasý dönemi.

Bilgilerimizin akýlda varolduðunu savunmuþtur. Daha sonra Hume okumuþtur.Hume beni dogmatik uykumdan uyandýrdý, der.

Ýkinci döneminde, Salt Aklýn Eleþtirisi (duyumlarýn olmadýðý), Pratik Aklýneleþtirisi (Ahlak), Yargý Gücünün eleþtirisi (Estetik)

Bilginin kendisini ele alýr. Ýnsan bilgisinin yapýsý nedir?Ýnsan bilgisinin sýnýrý nedir?Kant önce yargýlarý ele alýr.Analitik Yargý: bilgisi içindedir. Bütün babalar erkektir.Sentetik Yargý: Bilgimizi geniþleten yargýlardýr. Cisim aðýrdýr. Bütün metal-

ler ýsý karþýsýnda genleþir.A apriori (önsel yargý): deney dýþý yargýlarA posterieri (Sonsal): deney içi yargýlarDeneye dayanmayan sentetik bilgi var mýdýr?Kant’ýn hesaplaþmak istedikleri, doðmatikler ve metafizikçilerdir.“Görürüz kavramlar boþ, kavramsýz görüler kördür”Kant’a göre içi duyumla dolmamýþ kavramlarýn içi boþtur.Nedensellik yasasý deneyle elde edilmez. Biz bu dünyadaki fenomenler

dünyasýný bilebiliriz. Salt zihin görüngülere yasalarýný dikte eder.Biz mekan ve zaman kavramlarý içinde görebiliriz

Kant

YA

Z ‘0

5

Page 27: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

“Yine her zamanki gibi bir sabah.Bir öncekinden hiçbir farký yok” diye düþündübalýkçý.Gece geç saate kadar að atmýþtý.Yorgundu.Güneþ çoktan yükselmiþ,ka-lýn perdenin arasýndan içeri zorluyordu. Kalkmak istemedi yataðýndan.Teknesi-

ne bakacak,aðlarý onaracak,balýklarý pazara götürecek ve gözünde büyüyen bir çokiþ daha.Yine her zamanki hayaline daldý. Bahçesinde þöyle kocaman bir elma aðacýolsaydý,gölgesinde yatsaydý. sulu elmalarý diþleseydi. Her sabah her akþam her günayný hayal;bir elma aðacý olsaydý.Kalktý, bir süre oturdu. Özensiz yerleþtirilmiþ, kaba-ca yapýlmýþ tahta masa tabure ve sedir. Birkaç raf. Saða sola rasgele atýlmýþ giysi-ler,aðlar,eþyalar,tezgahýn üzerine yýðýlmýþ bulaþýklar... Bezgin adýmlarla kapýya yönel-di.Tulumbadan su çekilecek,yýkanýlacak. Her þey gözünde öyle büyüyordu ki.

Kapýyý açmasýyla her zaman gözünü kamaþtýran güneþin bugün daha yumuþakvurduðunu fark etti.Anlam veremediði bir gölge…Oysa havada tek bir bulut bileyok.Bu neydi o zaman? Gözlerine inanamadý.Hayal miydi bu? Geri dönüp eve baktý,a-yaðýný yere vurdu,gözlerini ovuþturdu.Hayal deðildi.Ama adým atamýyordu.Sanki göv-desi tonlarca aðýrlýðýndaydý.Durdu baktý baktý.Ne kadar zaman geçti,belki birkaç sa-niye belki birkaç saat…

Ýþte o elma aðacý!Aðýr aðýr ilerledi.Dokundu,kokladý,sarýldý.Törensi bir zaman akýpgitti.Nasýl ama nasýl olur?Aklý almýyordu.Dün burada var mýydý kestiremiyordu.Sankiyýllardýr orada duruyormuþ gibi öylesine canlý, öylesine heybetli...Dallarý meyveleri ta-

26

TTeemm

aaddee

ÇÇIINN

AARR

Page 28: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

þýyamayýp kýrýlýverecekler sanki.Ýki dalýyla kulübeyi kucaklasa yerinden kopara-cak.Etrafýnda döndü dokundu,dokundu.Yakýndan baktý,uzaktan baktý.Aðaç sankibaþýnýn etrafýnda dönüyordu.Kendini bir sarhoþlukla yere býraktý.Sýrtýný yasladý.Ar-týk ona hiçbir þey olmazdý.Hiç bir þey ama hiçbir þey yýkamazdý artýk onu.”Bugün pa-zara gitmeyeceðim” diye düþündü önce.”bütün gün burada kalacaðým” hayýr hayýrbütün kasabayý dolaþýp elma aðacýmý anlatacaðým” diye karar verdi ardýndan.Ýçi i-çine sýðmýyordu.aðacýn yanýndan ayrýlmak istemiyordu ama onu herkese anlatmak-ta istiyordu.

“yarýn burada kalýrým,yarýn pazar da yok üstelik.Aðlarýmý burada onarýrým, balý-ða da gece çýkarým” karar verebilmenin rahatlýðý,coþkun bir enerjiye dönüþtü.Bir gö-zü hep elma aðacýnda tulumbadan su çekti,her zamankinden daha özenli yýkan-dý,kulübeye girip temiz bir þeyler aradý.”Yarýn buralarý temizlemeliyim.Ben eskidenböyle miydim?Amma da daðýtmýþým.Þuna bak temiz bir tabak kalmamýþ,ne giyece-ðim ben þimdi? Ýnsan aðacýný böyle pasaklý kýyafetlerle anlatmaz ki, hem kimse din-lemez.”

Kendi kendine konuþarak giyindi. Balýklarý zulasýndan çekip pazarýn yolunu tut-tu.Her ilerleyiþinde dönüp tekrar baktý aðacýna.Ýþte orda duruyordu.Tüm görkemiy-le...Sanki uzaklardan ona el sallýyordu. Birden içine bir korku düþtü.Geri dönmeyi dü-þündü ,ya döndüðünde onu yerinde bulamazsa!Güldü kendine; “Koskoca aðaç iþtenereye gitsin?” diye geçirdi içinden. Kasaba hayli uzaktaydý ve bu yol hep gözündebüyürdü.Bu kez sabýrsýzlýðýydý yolu uzatan.Ýlk evleri gördüðünde artýk neredeyse ko-þuyordu.

Pazar yeri her zamanki gibi kalabalýktý.Nerdeyse herkesin birbirini tanýdýðý, kom-þu köylerin doldurduðu pazar yerine vardýðýnda nefesi kesildi.Tezgahýný açtý.Köylüle-rin getirdiði ürünler kasabalýnýn ürünleriyle bu pazarda takas ediliyordu. Eline parageçmesi neredeyse imkansýzdý.

Herkesin ondaki canlýlýðý fark ettiði belliydi. Ya da ona herkes bambaþka,daha bircanlý görünüyordu.Komþu tezgahtaki sebze satan köylüyü gözüne kestirdi.Ne kadarzamandýr yan yana dururlardý da doðru dürüst bir laf ettikleri yoktu.Aslýnda genel-de pazardaki herkesle öyleydi.Belli belirsiz “Günaydýn” dedi,gerisi gelmedi.Beklemeyekoyuldu.”Peynircinin oðlu gelir þimdi,en iyisi ona anlatmak.Þimdi aðacým ne de güzelgörünüyordur.Güneþ tepesine yükselmiþtir” diye düþündü.Peynircinin on iki on üçyaþlarýndaki oðlu belirdi.Balýkçýlýða meraklý bu çocuk her zaman balýkçýyla sohbet et-meye can atardý.”Vav ne çok balýk tutmuþsun yine! neyle tuttun?nereden tuttun?”Ba-lýkçý çocuðun hiç de konuþmak istemediði bir konuda bu kadar çok soru sormasýnabozuldu.”Boþ ver sen bunlarý ne oldu biliyor musun?Ýnanamayacaksýn ama bu sabahkalktýðýmda kapýmýn önünde kocaman bir elma aðacý vardý.Tamam saçma geliyor a-ma gerçek.Ýnan bana.” Çocuk adamýn yüzüne þaþkýn þaþkýn baktý.Düþündü.”Bensonra geleyim” dedi ve koþarak gitti.Akþama kadar kimseyle konuþmadý.Gün bitmekbilmedi.Çocuk da bir daha uðramadý.Hiç böyle yapmazdý.Çocuk daha önce evine

27

YA

Z ‘0

5

Page 29: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

gelmiþti.Birlikte balýða da çýkmýþlardý. Hatta ondan baþka Pek kimse gelmezdi o-na.Çocuk ne düþündü acaba.Kafasý karýþtý,sonra yine aðacýnýn hayaline daldý.”Balýkçok olunca deðeri düþüyor.”diye iç çekti.Tezgahta kalanlarý,pazardan aldýklarýný top-ladý.Kalanlarý þarapçýya verdi.

Ýki þiþe þarapla geri döndüðünde gün batmak üzereydi.Aðacýn günün her zama-nýnda böyle güzel görünmesine þaþýrmýþ gibiydi.Ýlk defa bir elma kopardý.Aðaca yas-landý ilk lokmada aðzýnýn içine yayýlan tatla bütün dünyadan koptu.”Harika,harika”diyordu her ýsýrýkta.Ýlk defa elma yiyordu sanki. Aðacýn yapraklarýnýn hýþýrtýsýyla de-nizin çarparak,sürünerek oluþturduðu ahenk þimdi ona kendisi için bestelenmiþ birsenfoni gibi geliyordu.Açlýðýný unuttu.Þarabý açtý.Ýçmeye baþladý.

Hava soðumuþtu. Denizden gelen sert bir rüzgarla iliklerine iþleyen soðuðu hisset-ti. Aya baktý.gece yarýsýný çoktan geçmiþti. Kulübesine götürdü ayaklarý onu.Yataðý-nýn içine gömüldü,uyudu.

Aradan aylar geçti. Aðacýndan kimseye bahsetmemeye karar vereli çok olmuþ-tu.Ama nedense birkaç kiþiye söylenen bir kaç söz herkesin ona “Bahçesinde elma a-ðacý bulan adam” demesine yol açmýþtý.

Pazara gitmek,kimseyi görmek istemiyordu. Bir yaz sabahý bulduðu elma aðacýkýþla birlikte iyice çýplak kalmýþ,yemiþ vermez olmuþtu. Olsun o yine onun aðacýydý.Bahar gelecek çiçekler açacak sonra ona o güzelim elmalarýný sunacak.

Mevsimler birbirini kovaladý. Balýkçý çocuðun gözlerinde aðaca olan þaþkýnlýðý bo-þuna aradý. Sanki hep ordaymýþ gibi davranýyordu çocuk. Balýkçýnýn dallarýna týr-manmasýna neden bu kadar içerlediðini anlayamýyordu. Neden sonra balýkçý aðacýnmeyvelerinin eskisi gibi olmadýðýný fark etti. Çoðu kurtlanýyor,eskisi gibi pýrýl pýrýl gö-rünmüyorlardý. Üstelik eski heybetini gün geçtikçe kaybetmesine cýlýzlaþmasýna üzü-lüyordu. ”Söyle benim güzelim niye böyle yapýyorsun bana? Neden sararýp soldun?Bal gibi meyvelerini niye esirgiyorsun benden?”Balýkçý her gün soruyordu elma aða-cýna:”Neden?”Ama nafile…Aðaç için için eriyordu sanki. Üzerine akbabalar gibi karýn-calar,böcekler üþüþmüþtü. Gövdesi delik delik olmuþtu. Balýkçý artýk pazara bile git-mez oldu. Gece gündüz aðacýn dibinden ayrýlmýyordu. Sanki aðacý bir anda yýkýlýptuzla buz olacak gibi zayýf düþmüþtü. Hasta yataðýnýn baþýný ümitsizce bekler gibi hiçayrýlmadý aðacýn dibinden.

Bir sabah çocuk uzun süre haber alamamanýn endiþesiyle balýkçýnýn kulübesinekoþarak geldi. Balýkçý aðacýn altýnda aðaca sýký sýký sarýlmýþ kaskatý kesilmiþti. Peynir-ci oðlunun arkasýndan yetiþti. Balýkçý ölmüþtü. Onu aðaçtan ayýrmak neredeyse im-kansýzdý. Peynirci çocuðu kucakladý. Aðaca baktý. Eskiden çok güzel olduðu belliydiama artýk yapacak bir þey yoktu. ”Bu aðaç mý?”diye sordu çocuða. Çocuk aðlýyor-du. Adam:”Yazýk susuz kalmýþ zavallý. Ýlaçlamak lazýmdý. O zaman bu böceklerde sar-mazdý. Balýkçý da ölmezdi” dedi.

Çocuðun hýçkýrýklarý yapraklarýn hýþýrtýsýna,denizin dalgalarýna karýþtý. Kasabalýyahaber vermek üzere birbirlerine sarýlarak oradan uzaklaþýp gittiler.

28

YA

Z ‘0

5

Page 30: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

29

Çok yakýndan gelen bir sesSiren sesleriydi onu uyandýran. Büyük uðul-

tuyu duydu önce, sonra sokaklarda yarým kalaninsan çýðlýklarýný…Ve ürkütücü bir sessizlik…Çocuk

tekrar uykusuna döndü annesinin kucaðýnda … bü-yük bir patlama daha ve tekrar siren sesleri…Zeytin

gözlü çocuk korku ile bakýyordu etrafýna…Artýk annesiyoktu yanýnda. Evi, okulu, arkadaþlarý da yoktu artýk…Silahlarve silahlarý ellerinde tutanlar vardý sadece..

Top oynadýðý saha, ailesi ile birlikte piknik yaptýklarý gölve oyun oynadýðý park yasak alanlardý artýk…Her sabah bi-

sikletiyle gezdiði yollar tanklarýn egemenliðindeydi.Babasýy-la balýk tuttuðu limana gemiler yanaþýyordu; ama hayat

dolu balýkçý tekneleri deðildi bunlar. Denizler de savaþýn ol-muþtu.Balýkçýlarýn denize açýlmasý ve balýklarla oynaþmasý yasak-

tý.Tüm hayallerini yitiriyordu çocuk namlularýn karanlýðýn-

da.Çocuk artýk karanlýktan çýkmak istiyor…Bu sýðýnak, suskunlarevi olmamalý. Daha kaç çocuk ayrýlacak yaþamdan, hiç tanýma-dan…Filistin’e, Baðdat’a bu kaçýncý bombadýr, kaçýncý bulutturçöken insanlýðýn üstüne. Yetmedi mi zenginleþmesine ölüm tüc-carlarýnýn bunca bomba, bunca dökülen kan …?

Bilirim, yaðmur yaðdýðýnda bizim buralarýn topraðý ýslanmazve bir damla su içemezsin yapraktan. Bizim buralarda kýzýla çal-maz hiçbir zaman gökyüzü...Þafak sökümü tek bir kuþ cývýltýsýduyulmaz…Tek duyduðumuz þey tanklarýn yaklaþan uðultusu

ve insan çýðlýklarýdýr.

YA

Z ‘0

5

Page 31: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

UUmmuuttssuuzzlluuððaa cceevvaapp bbiirr kkiittaapp

MMaavvii AAttllaassaa KKýýzzýýll ÞÞeerriittlleerr ÇÇeekkttiikk“Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler Çekenlerin” belki ilk sözleridir bu kitap… Bel-

ki de yaþama býrakmaya çalýþtýklarý izleri… Zindanlarda büyütülen, ama zin-danlara sýðmayan bir sevda vardýr þiirlerde ve her satýr “sapýna kadar namuslu-dur” Kavgadan sapýlmaz, dosta sýcak bir bakýþla bakan gözler, düþmana göz

kýrpmaz hiçbir dizede”19 Aralýk katliamlarý henüz insan-

lýk belleðinde çok taze. Ýnsanlýk tarihi-nin, bilimin, sanatýn ve insaný insan ya-pan her varlýðýn belleði oldu kitaplar. 19Aralýk Neron’un çýlgýn kahkahalarýylaÝskenderiye kütüphanesini yakmasýylaayný tarihi özellikleri taþýyor. 19 Ara-lýk’la pek çok insan hayatýný kaybettiya da sakat kaldý. Binlerce devrimcitutsak, onlarca cezaevine ayný yapýlanoperasyonlarla hücrelere kapatýldý. An-cak sessizce silinip giden birikimdençoðumuzun haberi olmadý.

Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler Çektikþiir kitabý bu katliamdan sadece birkaçhafta önce dýþarý çýktý. Cezaevindekidevrimci tutsaklarýn kendi þiirlerindenderledikleri özel bir çalýþma… Kitabý e-linize aldýðýnýzda onun gibi binlercesi-nin yakýldýðýný, binlerce aný, araþtýrmave çalýþmanýn kül olduðunu düþünmeyiihmal etmeyin.

“Yaþama baðlýlýðýn, yaþamýn anla-mýný yeniden ve yeniden yaratma çaba-

sýnýn ortaya çýkardýðý birer üründür her þiir. Renklerin harman olduðu bir duygudenizinde bütün renkler umudu doðurur bu kitapta. Oysa zindan umudun biti-rilmek istendiði yerdir. Ve bu kitap zindanda doðmuþtur. Ýþte bu yüzden umu-dun yenilmez sesinin kavgaya çaðrýsý, Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler Çekenlerin u-mutsuzluða cevabýdýr bu kitap.”

30

YA

Z ‘0

5

Page 32: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Ýnsanlýðadoðayaözgürlüðe üretin sevdanýzýgýdalayýn yüreðinizi þiirlemüziklegirin denizin içlerine serüvenin dýþýnda kalmadan

yaratýn serüveniniziunutmayýn, herkesin bir hikayesi vardýrkatýn sizde öykünüzü insanlýk kitaplýðý-nayeni sevda doðumlarýnda

çiçek bebeklerimizbeslensin ürettiklerimizle

Rasim OKTAR

31

“Biz yaþamý, sevdayý, özgür-

lüðü çok sevmekteyiz. Prangalý

yaþamayý kabul etmedik, sor-

guladýk her þeyi, irdeledik ve

tüm haksýzlýklara karþý büyü-

dük. Acýlarý yaþadýkça, acýlarý

yaþayacaksak daha da ve o a-

cýlar size de ulaþacaksa, bu

teslim olmaz, uslanmaz bilin-

cimiz, inancýmýz ve sosyalizm

için kavgamýzdandýr.

Bu çað ve bu süreçte biz böyle

biçimlendik. Kiþiliðimiz, kiþili-

ðim bu coðrafyanýn tüm ger-

çekliðinde ille de inat sosya-

lizmde biçimlendi. Ve onca in-

sandan ayrý yanýmýz uzlaþma-

sýz, tavizsiz, ille de savaþarak

kurtuluþun varlýðýna inandýk.

Ve durum ve biz böyle olunca

da, en acý ve en zor bedelleri

yaþamak bize onur olmakta.

Sizi komünist bilincimin ve yü-

reðimin inatçý güzelliðiyle sev-

mekteyim. En onurlusu yaþa-

mak denen serüvende inandýk-

larýnca yaþamak ve sürece tabi

deðil, süreci deðiþtirmek için

savaþmak.”

Bir Kavgadýr YaþamakÝnsanlýk kitaplýðýna kendi öyküsünü katan bir kitap…

YA

Z ‘0

5

Page 33: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

32

PROLETARYAYA ADANMIÞ BÝR YAÞAM5 Mayýs 1818’de bugün kendi ismiyle anýlan Trier kentinde doð-

du. Gençlik dönemi proletaryanýn ilk toplumsal çýkýþ dönemine denkgelir. Zeki ve yürekli genç Marx, hukuk öðrenimiyle sýnýrlý kalmayýpbilime, ekonomi politiðe, felsefe ve tarihe ilgi duymaya baþladý. 1843yýlýnda Engels’le Paris’te tanýþtýktan sonra bu alanlardaki çalýþmala-rýný ilerletti. Yaþamlarýnýn sonuna kadar birbirlerinden hiç ayrýlma-yan silah ve kalem yoldaþlarý, iþe felsefeden baþladýlar. Çünkü; “fel-sefeciler þimdiye kadar dünyayý yorumlamýþlardý, oysa sorun onudeðiþtirmekti.” Cýlýz ve baþ aþaðý duran diyalektiði ve materyalizmiayaklarý üzerine dikip insanlýk tarihinde yepyeni bir evre açtýlar.

Dönemin en ciddi alanlarýndan biri de tarihti. Marx, tarihin özü-nü anladý. “Þimdiye kadarki tarih, sýnýf savaþýmlarý tarihi” idi. Bu bü-yük deha, ekonomi-politiði inceleyerek tarih ve sistemle ilgili sonnoktayý koydu. Sýnýf savaþýmlarý tarihi, sýnýflý toplumdan sýnýfsýz top-luma, komünizme doðru ilerliyordu. Kapitalizm son sýnýflý toplumdu.Egemen sýnýf artý-deðer sömürüsü yapýyordu. Kapitalizme son vere-cek ve toplumu komünizme taþýyacak devrimin öncüsü olacak yega-ne sýnýf proletaryaydý.

Bu düþünceler mücadelenin içinde þekilleniyordu. Onun içinMarx kýsa sürede uluslararasý proletarya hareketinin baþýnda buldukendisini. Avrupa’nýn birçok ülkesi onun yeriydi artýk. Sevdiði birsözle; “Nerede özgürlük yoksa orada o vardý” Bu yüzden çok acýlar

Karl MARX197 Yaþýnda

“Onnunn adý vve öðrettiklleri, innsannllar yeryüzünnde vvar olldukça yaþayaccak. Onnunndehhasý bbir günneþ gibbi bbütünn hhallkllar üzerinne ýþýk saçaccak vve yeryüzünndehhiçbbir þey bbunnu enngelllleyemmeyeccek“

Lessner

YA

Z ‘0

5

Page 34: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

çekti. Hayatýný adadýðý proletaryanýn dev-rim davasý sýrasýnda, ekonomik sýkýntýlar,dostlarýnýn, sevdiklerinin kaybý ardý ardýnageliyordu. Yaþamýnda çok önemli bir yerekoyduðu “Kapital” adlý eserinin çalýþmasýsýrasýnda küçük oðlunun ölümüne raðmenayakta durmayý baþardý, eserini tamamla-dý. Acýnýn ve geride býraktýklarýnýn boynunubükmesine izin vermeden geniþ ve içi ýþýkdolu alnýný yukarýda tutup ileri, daima ileri-ye bakýyordu… ve ilerliyordu.

Komünist Enternasyonalin kurucusu veönderi Marx, iþçi sýnýfýnýn hep önünde oldu.“iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacak”-tý. Eserleri proleter harekete yön veriyordu.Çeþitli akýmlar tarafýndan enerjisi heba edi-len proletarya, komünist manifesto ile ge-leceðe uzanan bir dünya oldu. Marx iþçile-rin, yoksullarýn devrim mücadelesi için herþeyi yaptý. Onlarýn gönlünde taht kurdu.Fakat, ayný oranda düþman sýnýfýn öfkesinide kazandý. Sürgünlerde geçen yaþamý, Ýn-giltere’de son buldu.

Proletaryanýn öncüsü, bilimsel sosyaliz-min kuramcýsý Karl Marx, doðduðu gibi birbahar ayýnda 14 Mart 1883’de Londra’daöldü. Ölümü iþçilerin üzerinde derin izler bý-raktý. Ama kuramlarýnýn ve pratiðinin asýlgücü sonralarý ortaya çýktý. Sosyalizm bir-çok ülkede baþarýya ulaþtý.

Ve bu gün, Marksizm, insanlýk tarihindehiç olmadýðý kadar güncel hale gelmiþ du-rumda. Adýnda cisimleþen proleter ideolojive bilimsel kavrayýþ, insanlýðý yeni evredebaþarýya ulaþtýracak.

Bu yüzdendir ki, onun adý hepimizin ge-leceðidir.

33

Düþünürler,gerçek ve özgürlük için

savaþanlar, insanlýða düþünceleramaçlar, idealler ve baþarýlar-dan oluþan zengin bir mirasbýrakmýþlar. Bende çaðýmýzdabu insanlardan biri olmak istiy-orum. Yaþama hakký, sadece vesadece insanlar için yaptýk-larýmýzla ödenir. Yükseliþ,birinin herkes için yaptýklarýylasürüyor. Ýnsan bir hayvandeðil ki, domuzun ateþte ýsýndýðýgibi bir Alman esnafý olupaltýnýn parýltýsýyla ýsýnsýn. Y

AZ

‘05

Page 35: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

34

YA

Z ‘0

5

Page 36: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

35

SSoossyyaall iizzmm,,YYaannii þþuu ddeemmeekk kk ii ddaayyýý kk ýýzz ýý ,,

SSoossyyaall iizzmm,,SSeenniinn aannllaayyaaccaaððýýnn yyaannii ,,

EE ll kkaappýýss ýýnnýýnn yyookk lluuððuu ddeeððii llddee

ÝÝmmkkaannssýýzz ll ýýðð ýý ..SSoossyyaall iizzmmDDeevvii rrmmeekk ddaaððllaarr ýý ee ll

bb ii rr ll iiðð iiyy lleeAAmmaa ee ll iimmiizz iinn öözz bb iiçç iimmiinnii ,,ÖÖzz ss ýýccaakk ll ýýðð ýýnnýý yy ii tt ii rrmmeeddeenn..

SSeevvggii ll iimmiizz iinn bb iizzddeenn nnee þþaannnnee ppaarraa,,

VVeeffaaddaann bbaaþþkkaa bb iirr þþeeyy bbeekk lleemmeeyyiiþþ ii……SSoossyyaall iizzmm,,

YYaannii yyuurrttttaaþþ ööddeevv ii ssaayyýý llmmaassýý bbaahhtt iiyyaarr ll ýýðð ýýnn,,YYaahhuutt mmeessee llaa,,

--bbuu sseennii ii llgg ii lleennddiirrmmeezz--eesseeffss iizz ,,

ggüüvveennllee ,,eemmnniiyyeett llee ,,

ggööllggee ll ii bb ii rr bbaahhççeeyyee gg iirreerr gg iibbiiggiirreebbii llmmeekk uussuullccaaccýýkk iihhtt iiyyaarr ll ýýððaa,,vvee hheeppssiinnddeenn öönneemmll iiss iiççooccuukk llaarr ýýnn,, aammaa bbüüttüünn ççooccuukk llaarr ýýnn,,

kk ýý rrmmýýzz ýý ee llmmaallaarr gg iibbii ggüüllüüþþüü……

NNaazzýýmm HHiikkmmeett RRAANN

Page 37: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Sevinç iþçileri buluþuyor!TTiiyyaattrroonnuunn ,,mmüüzziiððiinn,,yyaazzýýnnýýnn,,rreessiimmiinn SSaannaattýýnn,,kküüllttüürrüünn vvee bbiilliimmiinn ÝÝnnssaa-

nnýý,,ttoopplluummllaarrýý ddeeððiiþþttiirriiccii ggüüccüünnee iinnaannaannllaarr…… DDeenneeyyiimmlleerriimmiizzii ppaayyllaaþþmmaakk,,üürreettmmeekk vvee yyaarrýýnnllaarrýýmmýýzzaa ýýþþýýkk ttuuttmmaakk iiççiinnbbuulluuþþuuyyoorruuzz..

TTiiyyaattrroo ÝÝþþççiilleerrii22..EEKKÝÝMM..22000055 PPaazzaarr SSaaaatt::1100..0000-1188..0000KKaappssaamm::Atölye ve oyunculuk çalýþmalarý deneyimleriDrama söyleþileriYazýn ve Dramaturji deneyimleri

MMüüzziikk ÝÝþþççiilleerrii9.EKÝM.2005 Pazar Saat:10.00-18.00Kapsam: Müzik üzerine söyleþiCanlý müzik paylaþýmlarý

FFoottooððrraaff iiþþççiilleerrii23.EKÝM.2005 Pazar Saat:10.00-18.00Kapsam:Özgün fotoðraflarýn sunulmasý ve

tartýþma YER:Ayýþýðý Sanat Merkezi Ýstiklal Cad. Ru-

meli Han 88/10 Kat:6 Beyoðlu-TAKSÝM

TEL:(0212) 292 13 48

ÖÖyykküü vvee ÞÞiiiirr iiþþççiilleerrii16.EKÝM.2005 Pazar Saat:10.00-18.00Kapsam: Özgün þiir ve öykülerin sunulma-

sý ve tartýþma.

36

YA

Z ‘0

5

Page 38: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

37

Savaþým Müziði

GGrrup EEmmeðe EE

zzgiY

AZ

‘05

Page 39: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Kral Midas dokunduðu her þeyi altýna çevirmiþ-ti. Kapitalizmde dokunduðu her þeyi metaya çevir-di. Ýyiden, güzelden, emekten yana olan ne varsa, i-çini boþaltýp bir toz bulutu haline getirmeye çalýþ-tý. Ýnsanýn toplumsal gerçeklere ve kendisine git-tikçe artan bir yabancýlaþma duymasýný ve yozlaþ-

mayý zorunlu kýlýyordu. Ya da kýlmaya çalý-þýyor. Bu yozlaþma ve yabancýlaþma i-çinde sanat bir meta, sanatçýda bir me-ta üreticisi oldu. Sanatý bir yarýþma, birrekabet yasasýna uymak zorunda býrak-tý emperyalist kapitalist sistem…

Günümüzde sözüm ona adýna sa-nat ya da sanatçý ya da sanatçý denilen“þeyler” toplamý “özgür” sanat, “özgür”sanatçý kavramlarý üzerinde yenidendüþünmemize neden oldu. Kapitaliz-min sanatta yarattýðý saçmalýklar veyalnýzlýklar dizisi bir sorgulamaya git-meye nedenimizdir.

“Yarý kurgu, yarý ticaret oldu sa-nat”

Sýnýfýn, çaðýn ortak yaþantýlarýný-sorunlarýný, önemli olay ve düþüncele-rini yansýtmak gerekiyordu. Yaþadýðý-

mýz kentin, sýnýfýn, ulusun insanlarýnabir kiþilik ya da yaþama bilinci aþýlamak

istiyordu. Birçok yerinde insanlar yaþadýk-larý acýlarý, ezilmiþlikleri, baskýyý, sömürüyü,kötü çalýþma koþullarýný, ayrýmcýlýðý savaþým-

larýnýn önemli bir parçasý saymýþlar; özlemle-rini, acýlarýný aktarmakta müziði önemli bir a-raç olarak görmüþlerdir.

Savaþým müzikleri dünyanýn her yerindenyükselmektedir…

Savaþým müziði güçlü ve etkileyicidir ve enönemli eylemlerden birisidir. Müzik, toplum-sal ve siyasal savaþýmlarda önemli bir yere sa-hip, gülcü-köklü kültürel bir kaynaktýr. Deðil-se müzik bu denli sansüre uðramaz, ezilenle-

38

YA

Z ‘0

5

Page 40: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

rin yanýnda olan devrimci sanatçýlar budenli gözaltý, baský ve iþkencelere maruzkalmaz, senelerce hapis yatmazlardý.Devrimci müzik, savaþým müziði aykýrý-dýr. Toplumun örülerinden, acýlarýndan,gözyaþlarýndan, sevinçlerinden oluþur…Savaþým müziði yozlaþmaya, çirkinliðe,kirliliðe karþý çýkar…

Devrimci müzik halkýndýr!Halkýn yanýndadýr… Halklarýn ezil-

miþliði kadar gerçek savaþýmlarý kadarkararlý ve güçlüdür.

Müziðin mesaj iletmekten farklý iþ-levleri de vardýr. Notasý, týnýsý, ritmi,seslendireni bir bütündür. Savaþým mü-ziðini oluþturan ayný zamanda sanatçýnýnya da grubun politik ideolojisini de yan-sýtmalýdýr. Müziði seslendiren kiþi ya dakiþiler, dinleyenleri ayný zamanda eyle-me geçirebilir ve onlarý hareketlendire-bilir. Devrimci müziðin ödevi sýnýf çatýþ-masýna dayanan kapitalist düzenin insan-larýný belirsiz ve yabancýlaþmanýn verdiðikaygýlardan, güvensiz bir yaþama düzeni-nin korkularýndan kurtarmaktýr. Birey-seli-toplumsala, kiþiseli-evrensele dö-nüþtürmektir. Yani, insanýnýn yapabilirli-ðini arttýrmada öznelliðini desteklemedebir motivasyon aracýdýr savaþým müziði.

Genç Ekin Sanat Merkezi yönetici-lerinden 2001 yýlýnda Haziran sýcaðýndaölümsüzleþen ölüm orucu savaþçýsý Ay-sun Bozdoðan’la adýmýný attý müziðe…Amacýmýz Aysýn Bozdoðan’nýn yüküm-lülük üstlenmek ve dünya halklarýnýn di-lini, acýlarýný, ezilmiþliklerini ve dýþlan-mýþlýklarýný diðer dünya halklarýyla pay-laþmak…

Sonunda birlikte çoðalmak, birlikteüretmek için…

39

YA

Z ‘0

5

Page 41: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Çalýþmalarýmýza Ekim 2005 tarihinde baþladýk. Çok kýsa bir sürede hazýrlanarak 17Ekim 2004’te Ayýþýðý Sanat Merkezinin düzenlediði Küba Dostluk gününde merhaba de-dik sözlere… Ve çok uzun bir yolun ilk Aileriyle Dayanýþma gününde Ýzmir halkýyla bu-luþtuk. Ve yine Küba Devriminin 46. yýlý dolayýsýyla Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezinin dü-zenlediði gecede (9Ocak2005) bir kez daha katlandý sevincimiz… Bir kez daha çoðal-dýk…. 9 Þubat 2005 günü bütün baskýlara ve saldýrýlara raðmen grevlerini, çevik bir ira-deyle sürdürmeye devam eden Lider Kargo iþçilerinin ziyaretindeydik. 5 Mart 2005 gü-nü Genç Yoldaþ dergisi okurlarýnýn düzenlediði 13 Mart 1982’de idam edilen üç öncükomünist iþçinin de anmasýnýn yapýldýðý gece buluþtuk.

Ardýnda 11 Mart 2005 günü Gazi Halk Platformunun düzenlediði Gazi Ayaklanma-sýnýn yýldönümünde, yiðit Gazi halkýyla Gazi ayaklanmasýnda ölümsüzleþen devrim sa-

vaþçýlarýný unutmayan ve unutturmayacak olan Gazi Halklarýyla buluþmak için sokakkonserindeydik. Amacýmýz doðru hareketlendirmeyi saðlayabilmektir. Yani, devrime hiz-met etmektir.

Emektir asýl sorunumuz… Ezgilerimizi anlamlandýrmak için “Emeðe Ezgi” dedik.Yaptýðýmýz ve yapmak istediðimiz müzik salt bize ait, szalt grup elemenlarýna ait bir

üretim deðil kolektifin bir ürünüdür.Daha yolun çok baþýndayýz…Devrime sevdalý yüreklerimiz ve aydýnlýk düþlerimizle çýktýk yola…Bu yolda, bizlere can katan dostlara merhaba…Yürekleri ellerinde yürüyenleri, notalarýmýzla buluþmaya ve insanlýðýn çýðlýðýný yük-

seltmeye çaðýrýyoruz…Birlikte üretmek için bekliyoruz sizleri…Gelin; Emeðimizi ezgiyle-ezgilerimizi emekle yoðurdum.

40

YA

Z ‘0

5

Page 42: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

DOSYA

Üçüncü Paylaþým Savaþý

Bir Alman subayý Picasso’ya sorar; “Bu resmii siiz mii yaptýnýz?”Picasso yanýt verir; “Hayýr ben deðiil siiz yaptýnýz!..”

Page 43: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

42

Önce Afganistan, sonra Irak, þimdi de sýranýn kime olduðu bilinmiyor. Suriye mi, ýrak mý, Sosya-list Kore mi ya da baþka bir ülke mi… ABD emperyalizminin saldýrganlýðýnýn neden olduðu soru vedüþünceler bu yönde. Bir yandan ABD emperyalizmi, öte yandan þimdilik güçsüz de olsa, ona karþýbir “eksen” oluþturmaya çalýþan Fransa-Almanya ekseni etrafýnda bir araya gelen devletlere karþýFransa-Almanya ekseni etrafýnda baþka devletlerin bir araya gelip kutuplaþmalarý akýllara 1. ve 2. em-peryalist paylaþým savaþlarý öncesindeki saflaþmayý getiriyor. Irak savaþý, emperyalistler arasý çeliþki-lerin olgunlaþtýðýný, saflaþmalarýn hýzlandýðýný büyük bir netlikle ortaya koydu.

Öyleyse, 3. Paylaþým Savaþý baþladý, diyebilir miyiz? Þayet bir dünya savaþýnýn baþlangýcýndan daranlamda söz edecek, yani karþýt taraflarýn birbirlerine bütün askeri güçleriyle saldýrmaya baþladý an-lamýnda söz edeceksek bu soruya “evet” yanýtý veremeyiz. Fakat, savaþa geniþ anlamýyla, yani uzunbir sürecin ilk adýmlarýnýn atýlýp atýlmadýðý yönüyle ve özellikle de ABD emperyalizmi açýsýndan ba-kacak olursak, o zaman yanýtýmýz tereddütsüz “evet” olacaktýr. ABD emperyalizmi 3. Paylaþým Sava-þýný kendi yönünden baþlatmýþtýr ve bu yolda hýzla ilerlemektedir.

Bu durumda haklý olarak þu sorular sorulabilir: Birincisi, ABD emperyalizmi bu savaþý ne zamanbaþlatmýþtýr? Ýkincisi, bu emperyalist güç bu savaþý kiminle, kime karþý yapýyor?

Her iki soruya yanýt vermeden önce þu noktanýn altýný çizmek gerek: ABD emperyalizmi uzun sü-redir bu savaþýn hazýrlýðýný yapýyor. Hazýrlýklar, askeri, teknolojik, diplomatik, ekonomik, politik vedaha pek çok yönden yapýlmýþtýr. Zeka düzeyiyle dünyanýn alay konusu olan W. Bush’un hile, entri-ka, þantaj ve tehditlerle “Baþkan” yapýlmasý da bu hazýrlýklar kapsamýndaydý. Bu adam ve ekibininþimdi ABD’yi yönetiyor olmalarý bu hazýrlýðýn sonucudur. Savaþýn nedeni ise çok daha derinlerdedir.ABD emperyalizmini böyle bir savaþa sürükleyen þey, emperyalizmin bütün bir tarihsel geliþmesidir.

Genel olarak emperyalizm, özel olarak ABD emperyalizmi kapitalizmin bütün bir tarihsel geliþ-mesi, çeliþkileri, hareket yasalarý sonucu, sýçramalý çöküþ sürecine girmiþlerdir. ABD emperyalizmi,bu çöküþ sürecini durdurmak, elinden kaçan dünyayý tekrar avuçlarýnýn içine almak, rakip emperya-list güçleri tekrar denetimine sokmak için böyle bir savaþýn hazýrlýklarýna giriþmiþtir. ABD emperya-lizmi, dünyayý kaybetme sürecine girdikten sonra, dünyayý yeniden egemenliðine almak için “YeniDünya Düzeni” adýný verdiði kendi egemenliðini herkese dayattý. Ancak, “Yeni Dünya Düzeni” dedi-ði þey, içine girdiði çöküþü durdurmaya yetmeyince bu defa askeri gücünü tamamen kullanmaya ka-rar verdi ve hazýrlýklara giriþti.

Uzun sürece yayýlmýþ hazýrlýklarýn baþlangýcý için bir tarih vermek hem mümkün deðil, hem degerekli deðil. Fakat, ABD’nin kendi yönünden bu savaþý ne zaman baþlattýðýna dair bir tarih ve olaybelirtmek gerekirse, 11 Eylül 2001 tarihini ve bu günü tarihe geçiren olayý söyleyebiliriz. Dünya ege-menliðini yeniden ele geçirmek için askeri gücünü kullanmaya karar veren ABD emperyalizmi, 11 Ey-lül provokasyonun bizzat kendi eliyle tezgahlamýþtýr. 11 Eylül’ün ABD emperyalizmi eliyle tezgahlan-dýðýndan kuþku yoktur. O, bu provokasyonla, bir dünya savaþýný baþlatmak için gerekli zemini yaka-layacaðýný hesaplamýþtýr. Bu nedenle, bu olay, bu sürecin baþlangýcýný oluþturdu. Nitekim Bush, “ikiz

3. Paylaþým Savaþý bbaaþþllaaddýý,, ddiiyyeebbiilliirr mmiiyyiizz??

EEvveett AABBDD eemmppeerryyaalliizzmmii 33.. PPaayyllaaþþýýmm SSaavvaaþþýýnnýý kkeennddii yyöönnüünnddeenn bbaaþþllaattmmýýþþttýýrr vveebbuu yyoollddaa hhýýzzllaa iilleerrlleemmeekktteeddiirr..

Page 44: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

43

kuleler”in dumaný henüz tütüyorken, “bu savaþ uzunsüreli olacaktýr” diyerek hem savaþýn baþlangýcý-ný, hem de içeriðini ilan etmiþ oldu. Evet, bubir savaþtý ve uzun süreli olacaktý. Ortada sava-þan hiçbir güç yokken, zeka yoksunu Bush’unbir savaþtan, hem de uzun sürecek bir savaþ-tan söz etmesi yeterince anlamlý ve açýkla-yýcý deðil miydi?

Ayný adam, 11 Eylül sonrasý konuþma-larýnda, “bizden yana olmayan bizim karþý-mýzdadýr” sözleriyle ABD’nin dünyayaboyun eðdirme politikasýný açýkça or-taya koymuþtur. “Bizden yana olma-yan bizim karþýmýzdadýr” anlayýþýylahedef alýnan dar çevreler, gruplar yada örgütler deðildi yalnýzca. Onlarlabirlikte devletler de böyle bir saflaþ-maya zorlanýyordu. Baþka bir ifa-deyle, ABD, dünya devletlerini yakendinden yana ya da kendisininkarþýsýnda olma ikilemiyle baþ baþabýrakýyordu. “ikiz kuleler”in tozu du-maný içinde o sýralar bu sözler üzerin-de yeterince durulmadý. Fakat, sonrakigeliþmeler, ABD’nin o sözlerde ifadesini bulan nasýl bir süreci baþlatmýþ olduðunu gösterdi.ABD, bu anlayýþla, rakip emperyalist devletlere karþý bir meydan okuma içine girmiþ oldu.

ABD emperyalizmi, kendi yönünden baþlatmýþ olduðu 3. Paylaþým Savaþý’ný kime karþý,kiminle yapacaktýr? Irak savaþý süreci bu konuda gerekli verileri vermiþtir. Emperyalistler a-rasý çeliþkilerin hangi derinlikte olduðunu ortaya çýkaran bu savaþ süreci bu konuda gerekliverileri vermiþtir. Emperyalistler arasý çeliþkilerin hangi derinlikte olduðunu ortaya çýkaranbu savaþ süreci ayný zamanda saflaþmanýn taraflarýný da ortaya koymuþtur.

ABD’yle çatýþma halindeki güçlerin baþýnda AB emperyalistleri gelmektedir. Daha doðru-su, AB’nin baþýný çeken Fransa-Almanya ikilisi ABD’ye karþý bir güç odaðý, bir savaþ odaðý o-luþturtma çabasýndalar. AB’nin Ýngiltere, Ýspanya, Ýtalya gibi üyeleri ABD’nin yanýnda yer ala-rak, Almanya-Fransa ikilisi ise, Belçika, Avusturya gibi devletleri yanlarýna alarak bir denge o-luþturmaya çalýþýyorlar. ABD yönetiminin etkili adamlarýndan Richard Perle’nin “Fransa,dünyada ve Avrupa’da ABD’nin nüfuzunu azaltmaya yönelik politikalar izliyor” þeklindekisözleri hem çeliþkilerin derinliðini, hem de Fransa’nýn amaçlarýný yeterince açýklýyor. Bunakarþýlýk, Belçika Genel Kurmay eski Baþkaný “NATO ABD’nin askeri malzeme ve silah satýþ gi-þesi” sözleriyle ABD’nin politikalarýnýn farkýnda olduklarýný ve buna karþý koyacaklarýný orta-ya koydu.

Almanya-Fransa ekseni etrafýnda bir araya gelen AB emperyalistleri ekonomik ve tekno-lojik olarak ABD’yle rekabet etmelerine karþýn, askeri bakýmdan ABD ile bir savaþý göze ala-cak durumda deðiller. ABD, askeri bakýmdan onlardan kat kat üstün ve ileri durumdadýr. Bu-

Page 45: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

44

na karþýlýk, Almanya-Fransa ikilisi, Rusya’yý yanlarýna alarak ve böylece onun askeri gü-cü ile ABD’ye dengelemeye çalýþarak bugüne kadar izledikleri politikayý devam ettirme-ye çalýþýyorlar. Irak savaþý süreci bu tabloyu bütün çizgileriyle ortaya koymuþtur. Söz ko-nusu sürecin diplomasi trafiðini izleyenler, Almanya-Fransa ikilisinin Rusya’yý yanlarý-na çekme çabalarýný; ABD’nin bundan duyduðu rahatsýzlýðý tüm açýklýðýyla görebildiler.Ayný süreç, ABD’nin AB’ye boyun eðme isteðini ve buna uygun politikasýný da açýða çý-kardý.

ABD’yle askeri savaþ bakýmýndan karþýlaþabilecek iki güçten biri Rusya, diðeriÇin’dir. Rusya, ABD ile giriþeceði bir savaþýn nükleer bir savaþ olacaðýný biliyor ve böylebir savaþtan uzak durmaya çalýþýyor. Ýki güç arasýnda iliþkilerin gerildiði her defasýnda,son anda Rusya’nýn geri adým atmasýnýn nedeni ve anlamý budur. Biz, Yugoslavya’nýnparçalanmasý, Afganistan’ýn iþgali ve son olarak Irak savaþý sürecinde bu çekiþmeye vesonuçlarýna tanýk olarak Irak savaþý sürecinde bu çekiþmeye ve sonuçlarýna tanýk olduk.Rusya, zaman zaman güç gösterileriyle ABD’nin saldýrganlýðýný dizginlemeye çalýþýyor.Fakat iþlerin gerçek bir çatýþmaya evrilir olduðu durumlarda Rusya, her defasýnda savaþ-tan geri durmaya çalýþtýðýný belli etmiþtir.

Rusya’yla birlikte ABD’ye karþý koyabilecek bir diðer güç Çin’dir. Ne var ki, Çin’intýpký Rusya gibi, ABD ile bir dünya savaþýna taraftar olmadýðýný görüyoruz. Belli ki Çin,böyle bir savaþta kendisi için herhangi bir yarar görmüyor.

ABD emperyalizmi, kendi yönünden bir dünya savaþýný baþlatmýþ olmakla birlikte,diðer emperyalist rakipleriyle, Rusya’yla, Çin’le giriþeceði sýcak bir savaþýn hazýrlýklarýnýda sürdürüyor. Nükleer ve kimyasal, biyolojik silahlarý sýnýrlayan anlaþmalardan tek ta-raflý çekilmesinin nedeni budur. Ancak, þimdilik karþýsýnda sýcak bir savaþa girecek güçbulamadýðý için, sýcak bir savaþtan elde edeceði sonuçlarý askeri tehdit yoluyla elde et-meye çalýþmaktadýr. Askeri tehditler, Fransa’yý da kapsayacak þekilde artmýþtýr.

Yine de askeri tehditlerle, bir savaþtan elde edeceði sonuçlarý elde edemeyebilir.Böyle bir durumun ortaya çýkmasý halinde ABD emperyalizmi kelimenin tam anlamýylabir dünya savaþý çýkarmanýn koþullarýný oluþturacaktýr. Gerçekte, böyle bir olasýlýða kar-þý hazýrlýklarýný da yapýyor. Sosyalist Kore Cumhuriyetine karþý sürdürdüðü saldýrgan po-litika ve tavýrlar bu hazýrlýðýn bir parçasýdýr. Sosyalist Kore’ye yapýlacak bir saldýrý Çin’e

sýçrayabilir ve böyle bir geliþme dünya savaþýný ateþleyen birkývýlcým rolü oynayabilir. ABD’nin Rusya’ya yönelik kýþkýrt-malarý da benzer, hatta ayný rolü oynayabilir. Gürcistan’la, A-zerbaycan’la, Batlýk ülkeleriyle ve en önemlisi Çeçen çetele-riyle kurduðu iliþkiler bu kapsamda deðerlendirilmelidir.Çünkü, bu iliþkilerin Rusya’yý kuþatmak amaçlý olduðunudünya alem biliyor. ABD bu kuþatma politikasýyla Rusya’yýsavaþa çekebilir.

Bütün bunlar, gerçekleþmesi mümkün ihtimallerdir. Fa-kat, bunlarý bir yana býrakarak da þunu söyleyebiliriz: Þu an-da gerçek olan þey, ABD’nin uzun süreli bir savaþý kendi yö-nünden baþlatmýþ olduðudur. Önce Afganistan, sonra Irak,þimdi belki de Suriye ya da Ýran bu büyük planýn küçük bi-rer parçasýdýr.

Page 46: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

45

Kapitalizmin dünya ekonomik krizi, sermayenin büyük bir bölümüne sahip o-lan ABD ekonomisini temellerinden sarstý. Tarihin en büyük ekonomik durgunlu-ðunu yaþayan ABD ekonomisi, bir dönem baðýmlý kapitalist ülkelerin ilhakýný so-nuna kadar vardýrma politikalarýyla, birikimleri kendi ekonomisine aktararak rahat-lamaya çalýþsa da, ekonomik çöküþ süreci durdurulamadý. Ekonomik gücünü kaybe-den ABD emperyalizmi çöküþ içindedir. Hiçbir emperyalist ülkede ABD’nin yeri-ni dolduracak ekonomik ve askeri güce sahip deðildir. Yine de hegemonya arayýþýn-dan asla vazgeçmeyen ABD emperyalizmi yeni bir silahlanma yarýþý ile denetimin-den çýkan dünyayý, yeniden denetimi altýna almayý hedefliyor. 11 Eylül, iþte tam daböylesi “hassas” bir dönemde gündeme geliyor.

11 Eylül, ABD’ye sarsýlan ekonomisini ve buna baðlý olarak kaybetmeye baþla-dýðý hegemonyasýný güçlendirmek için uygun zeminleri hazýrlamýþtýr. 11 Eylül’ün ya-rattýðý etkiyle, tüm dünyayý silahlanma yarýþýna çekerek, çatýþma, gerginlik ve sa-vaþý dünyanýn her yanýna yayarak, dünyanýn ekonomik kaynaklarýný denetimi ve sö-mürüsü altýna almak için ataða geçmiþ durumdadýr. Emperyalist-kapitalist siste-min dünya iþçi ve emekçilerine yönelik “terörle mücadele” adý altýnda ilan ettiði sa-vaþtan çok önce, baþlayan ezilen halklarýn ayaklanmalarý ilk hedeftir.

Kapitalist dünya, her yerde yükselen toplumsal devrimleri ezmek ve sosyaliz-me geçiþ sürecini durdurmak için tüm güçlerini bir araya getirerek emekçi sýnýflarave halklara karþý ortak bir savaþa girilmesinde hem fikir oldu ve toplumsal devrim-lere karþý tarihindeki en kapsamlý saldýrýya giriþti. Bu amaç doðrultusunda 11 Eylülsaldýrýsýnýn hemen ardýndan ABD ile tam dayanýþma içinde olduðu açýklandý vestratejik önem atfedilen “anti-terör” ittifak kuruldu.

Emperyalist-kapitalist dünya yalnýzca bu noktada birleþmiþtir. Kendi aralarýn-da ki ekonomik çýkar karþýtlýklarý artýk çatýþma noktasýna gelmiþtir AB ve Japonemperyalistleri bir yandan ABD ile böylesine güçlü bir ittifak kurarken öte yandanABD’nin bu süreçten faydalanarak kendi üzerlerinde zayýflayan konumunu yeni-den güçlendirmesine izin vermemeye, aksine bu süreçten kendi konumlarýný diðeremperyalist güçler aleyhine alabildiðine güçlendirerek çýkarmaya ve bu sayede eko-nomik-siyasal-toplumsal çöküþlerini durdurmaya yönelik bir çaba içine girdiler.

Kapitalist dünyanýn, devrimleri ve sosyalizme geçiþi engellemek için ortak birsavaþa girmeleri, kendi aralarýndaki rekabet ve çeliþkinin yok olduðu anlamýna gel-miyor. Rekabet ve çeliþki kapitalizmin doðasýnda vardýr. Bu çeliþkinin derinliði vealacaðý biçimler, içinden geçilen tarihsel koþullara göre þekillenir. Bilindiði gibi,bundan önce rekabet ve çeliþkiler emperyalist dünya savaþý biçimide kendini göster-diði gibi, 50 yýl boyunca sosyalist sistemin varlýðý nedeniyle bir dünya savaþýna dö-nüþmeden dolaylý bir mücadele biçiminde ve bu koþullara uygun bir derinlikte ken-dini gösterdi. Ama her halükarda varlýðýný korudu.

Günümüzde emperyalist ülkelerin yaþadýðý ekonomik, siyasal ve toplumsal çö-

Page 47: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

46

küþ, daha fazla sömürü ve pazara ihtiyaç duymalarýný gündeme getiriyor. Her em-peryalist güç, baðýmlý ülkelerdeki egemenlik alanýný geniþletmek istediði gibi, bizzatbirbirlerinin iç pazarlarýnda dahi daha etkin olmak istiyorlar. Bu durum, aralarýnda-ki Pazar kavgasýnýn kýzýþmasýna neden oluyor.

ABD tüm emperyalist dünyayý kendi ekonomik çýkarlarý doðrultusunda hizayagetirmek istiyor. Daha önce belirlenmiþ olan ekonomik ve siyasal anlaþmalardantek yanlý olarak çekiliyor. Bu tek yanlý tutum emperyalist dünyadan büyük tepkile-rin gelmesine neden oluyor. ABD hegemonyasýna izin vermeyeceklerini yüksek ses-

le ifade etmekten çekinmiyorlar. Söylediðimiz gibi tek“kutsal ittifak” nedenleri dünya iþçi ve emekçileri-nin yükselen hareketini engellemek, yok etmektir.

11 Eylül’le baþlayan sürecin devamý olan IrakSavaþý kendi aralarýndaki çeliþkilerin gözler önü-ne serilmesi için iyi bir ayna görevi görmektedir.ABD’nin Irak saldýrýsýyla hedefi Ortadoðu’nun,Orta Asya’nýn petrolünü, doðalgaz kaynaklarýnýve baþka ülkelerin enerji kaynaklarýný ele geçirmekve denetlemektir. Bu hedeflerin ABD için üç te-mel sonucu olacaktýr. Birincisi, tamamen ele geçi-rip ve denetleyeceði petrol sayesinde zenginliðinidevasa boyutlara çýkaracaktýr. Ýkincisi, petrole ba-ðýmlý olan Avrupa ve Japonya, petrolün denetimisayesinde ABD’nin egemenliðinde olacak ve böy-

lece dünyadaki hegemonyasýný devam ettirecektir.Üçüncüsü, Ýkinci Emperyalist Paylaþým Savaþýn-dan bu yana devam ettirdiði burjuva dünyasýnýn li-

derliðini korumuþ olacaktýr.Yalnýzca petrol kaynaklarý deðil, dünyada, sanayi-

de kullanýlan tüm önemli madenler iyice tükenmekte. Bi-limsel araþtýrmalar, bu kaynaklarýn nasýl hýzla tükenmekte ol-

duðunu kesin olarak açýklamýþtýr. Sanayi hammadde kaynaklarý tükendikçe, azalanbu kaynaklar üzerinde emperyalist kapýþma da þiddetleniyor. Her emperyalist güç,azalan dünya kaynaklarýnýn geriye kalanýný bir an evvel kendi denetimine almak is-tiyor. Emperyalist güçler, yalnýzca bu nedenle bile, yani bu kaynaklarý göstererek,ülkeleri iþgal edebilirler. Tabi ki, emperyalistler için doðal kaynaklarýn insanlýðýnyararýna kullanýlmasý önemli deðil. Zaten tüm doðal kaynaklarý hýzla tüketen, em-peryalist-kapitalist sistemdir. Emperyalistler için önemli olan, doðal kaynaklarýn,zenginlik unsurlarý olmasýdýr. Dolayýsýyla, emperyalistlerin tamamen denetlemekistedikleri þey zenginlik öðeleridir.

Afganistan iþgalinin olduðu gibi, Irak ve baþka ülkelerin emperyalistlerce iþga-linin ve savaþlarýn olmasýnýn bir nedeni de emperyalist silah tekellerinin, silah sata-rak zenginleþmesidir. Daha doðrusu, zaten bir maddi zenginlik olarak üretilmiþ o-lan silahlarýn savaþ yoluyla tüketilmesidir. Bu neden, emperyalistlerin çýkardýðý sa-vaþlar için ileri sürülen en temel nedenlerden biridir. Silah sanayisinin devam etme-si, silah sanayi alanýndaki sermayenin büyümesi için silahlarýn tüketilmesi zorunlu-

Page 48: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

dur. Bunun için savaþlar çýkartýlýr, ülkeler iþgal edilir. Savaþ, meta üretiminin, ser-mayenin büyümesinin kopmaz bir parçasýdýr. Silah sanayi yalnýzca dýþ ülkelere si-lah satmakla kalmaz. Silah tekellerinin en iyi sipariþçisi emperyalist devletlerdir.Silah tekelleri, “kendi” devletlerine silah satarak çok büyük karlar elde ederler. Bunedenle silah tekelleri, devletlerini sürekli silahlanmaya teþvik eder. Bu amaçla si-lahlanmasý için politikalar geliþtirirler. Tabi, emperyalist silah tekelleri mali serma-yeden ayrý deðildir. Mali sermaye, tüm üretim dallarýný ele geçirdiði gibi, silah sa-nayini de ele geçirmiþtir. Savaþlar, silahlanma, iþgaller, mali sermayenin bir yöneli-midir, eðilimidir, politikasýdýr.

Ne var ki, tarihsel geliþmenin yasalarý, onlarýn istek ve taleplerinin tersi yöndeilerliyor. Tarihin burjuva biçimi çöküþ aþamasýndadýr ve bu nedenle kendi karþýtý o-lan yeninin her alanda önünü zor yöntemle-riyle kesmek istemektedir. Ama tarih-sel geliþmenin yasalarý eskinin çö-küþünü hýzlandýrmakta, yeninin ö-nünü açmaktadýr. Seattle’dan Ce-nova’ya yükselen baþka bir dünyaarayýþý, sermayenin her anlamda e-gemen konumunu sarsmýþtýr.Marks’ýn Komünist Manifesto’daortaya koyduðu gibi; “toplumudevrimcileþtiren düþüncelerden sözedildiðinde, eski toplumun içerisin-de yeni toplum öðelerinin yaratýl-mýþ olduðundan ve eski düþünce-lerdeki çözümlenen, eski yaþam ko-þullarýndaki çözülmeyle atbaþý git-tiðinden baþka bir þey ifade edilmiþ ol-maz”. Bu anlamda insanlýðýn yaþam ko-þullarýný kapitalizmin bakýþ açýsýndan farklýbir biçimde ele alýþý, her anlamda devrimci dü-þüncenin öne çýkýþ, kapitalist sistemin çöküþ di-namiðinin bir sonucudur.

Ekonomik küreselleþmenin dizginlenebileceðini söylemek,sermayenin tarihsel eðilimi olan yoðunlaþma ve merkezileþme yö-nünde ki hareketinin zorunlu yasalarýný yoksaymak demektir. Sorun üretimin çokküçük bir azýnlýk tarafýndan özel mülk edinilmesi arasýndaki çeliþkiyi ortadan kal-dýrmaktýr. Her zamankinden daha uygundur koþullar.

Kapitalizm altýnda insanlýk geliþmesinin sonuna gelmiþtir. Artýk yýkým üreten,kendi tarihsel zorunluluðunu tamamlamýþ bir toplumsal düzenin son saatinde oldu-ðumuz anlaþýlmak zorunda. Zaten bu gerçekliðin yarattýðý bilincin sonucu deðil mi,baþka bir dünya arayýþý ve bunun mümkün olduðu…Öyleyse sorun kapitalizmindizginlenmesi, insanileþtirilmesi deðil, sokaktaki insanýn ortaya koyduðu gibi kapi-talizme son verilmesidir.

47

Page 49: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

48

Eylem içinde insanlarýn tüm davranýþ-larý, tavýrlarý, attýklarý sloganlar onla-rýn hangi özlem ve hedeflere yöneldik-

lerini ortaya koyarak bilinç durumunu yansýtýr.Hiçbir eylem biçimi kendiliðinden geliþmez,nesnel koþullarýn bir sonucu olarak ortaya çýkar.Kitlenin bulunduðu bilinç düzeyinin gerisindeveya çok ilerisinde olamaz. Bir dönem kitleleriyasal miting alanlarýna getiremezken, baþka birdönem taþlý, sopalý, molotoflu kavgalarda bula-biliyor, bir dönem polis ablukasýný yaramayankitle, baþka bir dönem hiçbir engel tanýmadanablukanýn üzerine yürüyebiliyor, polissaldýrýsýna karþý durmayý göze ala-mayýp kaçan kitleler bir dönemsonra saldýrýya kendisi geçebi-liyor, bir dönem politik iktidarhedefli genel grevlerde, ayak-lanmalarda kendini ortaya ko-yuyor.

Sokaða eyleme çýkmýþ o-lan kitlenin davranýþlarý, attýðýsloganlar, eylemin niteliði onusokaða, eyleme çýkaran neden-lerin kitle açýsýndan ne kadaryaþamsal olduðu ile ilgilidir.“Toplumsal kriz uç noktaya ulaþtý-ðýnda, sadece bu anlarda oluþan at-mosfer, kiþilerin olaylara tepki göstermetarzlarýný belirleyen faktör haline gelir. Çünkü;fiziksel bir varlýðý olmamakla birlikte, bu atmos-fer asla soyut ya da belirsiz deðildir. Ýnsanlar o-nu hissederler ve bu hissettikleri þey eylemleri-nin zeminini oluþturur.”(Ýspanya’nýn Kanýsyf.17)

Burardan da anlaþýldýðý gibi hiçbir eylem bi-çimi ve slogan kendiliðinden ortaya çýkmaz, onuoluþturan toplumsal ekonomik koþullarýn bir so-nucudur. Bir dönem barýþçýl sloganlarla alanlarýdolduran insanlar, baþka bir dönem kendini so-kak çatýþmalarýnda ve ayaklanmalarda ortayakoyabiliyor. Bu dönemler arasýndaki farklýlýk ne-dir? 1- taleplerin yaþamsal nitelik kazanmasý; 2-kitledeki bilinç sýçramasý; 3- yaþamýný ve dünya-yý deðiþtirme özlemi ve isteði. Eylemlere katýl-mýþ milyonlarý anlayabilmek, onlarý dünyayý de-ðiþtirme eyleminde doðru yönlendirmek için; ey-

lemin dilini iyi anlamamýz ge-rekir. “… Marksizm hare-

ketin geliþtiði, kitlelerinbilincinin ilerlediði, e-konomik ve politik bu-nalýmlarýn þiddetlendi-ði ölçüde daha çeþitliyeni yöntemlerini doðu-ran kitle mücadelesinindikkatle ele alýnmasýnýister” (PPaarrttiizzaann SSaavvaaþþýý)

Ýnsanýn kendini an-latabilme, karþýsýndaki

diðer insanla diyalogkurma isteðinden ortaya

çýkmýþ olan dil, eylemde slo-ganlarla kitlenin kendini ifade aracý

olmuþtur. Bir kiþinin deðil kitlenin dilidir slo-ganlar. Bir dilbilimci titizliðiyle ve özeniyle ey-lemin dili aracýlýðýyla kitlelerin nasýl düþündü-ðünü, hangi istek ve özlemleri barýndýrdýðýný vegelecek ile ilgili yönelimini ortaya çýkarabilir vedaha ileriye taþýyabiliriz.

Page 50: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Tüm dünyada geliþen eylemler, milyonlarýn sokaða çýkmasý, ayný hedef ve sloganlar-la, ayný kararlýlýkta, dünyanýn her yanýnda eyleme baþlamasý ve ayný zamanda dünyanýnbir çok ülkesinde insanlarýn emperyalist merkezlerde enternasyonal dayanýþma içinde biraraya gelmesinin nedeni nedir? Dünya halklarý eylemlerde ortaya koyduðu hedef ve slo-ganlarla bizlere neyi anlatýyor? Eylemin dili bize hangi gerçekliði gösteriyor?

Sermayenin merkezi niteliði, sermayeye karþý geliþen tüm hareketleri etkiliyor, mer-kezileþtiriyor. Dünyanýn neresinde olursa olsun proletarya ve emekçi sýnýflar ayný talepve özlemlerle sokaða çýkýyor. Anti-kapitalist, anti emperyalist, savaþ karþýtý nitelik ya-þam tarafýndan kitlelere kabul ettiriliyor. Geliþmelerin sýçramalý biçimde ilerlemesi, dün-ya proletaryasý ve emekçi halklarda da bilinç sýçramasýna neden oluyor. Yaþam araçlarýn-dan kovulan, yoksun býrakýlan, yarattýðý tüm deðerler tekeller tarafýndan talan edilen in-sanlar, gelecek adýna, bunu yaratan tüm güçlere karþý zorlu bir kavga vermenin gereklili-ðini fark ediyor. Ýnsanlýk yaþam araçlarýna sahip olmak tekeller karlarýný artýrmak istiyor,bu uzlaþmaz çeliþkinin çözümü de kendini kitlesel eylemlerde ortaya koyuyor.

Binler sokaklara dökülüyor çeþitli nedenlerle, ama nedenlerin ortak bir noktasý var;geleceðine ve yaþamýna sahip çýkmak. Yaþam araçlarýndan uzaklaþtýrýlan, çevresine vetoplumuna yabancýlaþtýrýlan binler kendini ortaya koyuyor. Eyleme katýlan insanlarýn de-ðiþik ülkelerden ve farklý kültürlerden olmasý, o insanlarý birbirinden uzaklaþtýrmýyor,çünkü bu insanlar farklý uluslardan da olsa üreten, yaratan ve yaþamý var eden insanlar.Ortak olan bu yanlarý tüm dünya proleterlerini ve emekçilerini bir araya getiriyor, karþý-sýndaki uluslararasý tekellerin egemenliðini kýrmak için ortak hareket etme eðilimi belir-gin bir þekilde öne çýkýyor.

Tekellerin kendi aralarýnda yaptýðý uluslararasý anlaþmalar ve politikalar sonucundaiþçi ve emekçilere yönelik saldýrýlarý, kitlelerde ancak karþýlýklý dayanýþma içinde birlikteolurlarsa bu saldýrýlara karþý koyabilecekleri bilincini geliþtiriyor. Bu bilinç kendini emper-yalist merkezlerde, dünyanýn her yerinde ayný talep ve özlemlerle bir araya gelmiþ mil-yonlarýn anti-emperyalist, anti-kapitalist, savaþ karþýtý eyleminde ortaya koyuyor. Ulus-lararasý tekellerin dünya üretim üzerinde karar vermek için yapmak istediði toplantýlardünya proletaryasýnýn ve emekçi halklarýnýn kitlesel gösterileri ile “bu dünyanýn sömür-geleþtirilmesinden baþka bir þey deðildir. ABD’nin baþýný çektiði güçler dünyayý serma-ye için dikensiz bir gül bahçesi haline getirmeye çalýþýyorlar. Ama biz insanlýðýn buna i-zin vermeyeceðini umuyoruz” diyorlar ve kendi tarihlerini yazmaya kararlý olduklarýný or-taya koyuyorlar.

Savaþ baþlamadan yapýlan savaþ karþýtý gösteriler, içinde bulunduðumuz geçiþ dö-neminin yeni evrenin bir özelliðidir. Ayný anda dünyanýn dört bir yanýnda eyleme geçenkitleler günümüzün olgusudur. Daha önceleri kitleler savaþýn gerçek yüzünü gördüðündesokaða çýkmýþken, bugün kitleler savaþý durdurmak, engellemek için daha iþin baþýnday-ken sokaða çýkýyor. Kitlelerin savaþý durdurabileceðine inanmasý, bunun için hareket geç-mesi de ayný þekilde yeni bir olgudur ve önemlidir. Eylemin dili bu kararlýlýðý gösterse de,savaþý engellemenin dili bu olamaz ve olmadý da…

Savaþ baþladý ve iki yýldýr devam etmekte, hatta daha da yaygýnlaþarak Ortado-

49

Page 51: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

50

ðu’yu savaþ alanýna dönüþtürmek üzere… Savaþý engellemenin yolu, ona karþý disiplin-li, kararlý bir mücadele hattý oluþturmaktýr. Ulaþýlan savaþ karþýtý bu bilinç kendini butarzda bir pratikte ortaya koymak zorundadýr. Eylemin dili kendini soyut bir savaþ kar-þýtlýðýndan deðil “emperyalist savaþa hayýr” sloganýnda ifade etmelidir. Savaþýn emper-yalist niteliði kitleler tarafýndan kavranýlmýþ durumda, o zaman bu bilincin yapmasý ge-reken, emperyalist kapitalist sisteme karþý bir savaþýmý baþlatmasýdýr. Genelleþen bir e-ðilim haline gelen savaþ karþýtlýðýný kapitalizm karþýtlýðý temelinde bir araya getirmekgünümüzün acil görevidir.

“Yeryüzünün Lanetlileri” sermaye saldýrýlarýna boyun eðmeyeceðini, dünyayý deðiþ-tirecek bir güç olduðunu grev, gösteri, sokak çatýþmalarýnda ve ayaklanmalarda ortayakoyuyor. 21. yüzyýlý zafer yýlý ilan eden kapitalist sisteme karþý iþçi sýnýfý yüzyýlýn eylem-lerini gerçekleþtirdi. Küresel talan programlarýna karþý dünyanýn her yanýnda gerçekleþ-tirdikleri grev, gösteri ve eylemlerde sýnýf tavrýný ortaya koydu. Eylemin dili bize, dünyaproletaryasýnýn ve emekçilerinin kapitalist sis-temin, dünyayý birkaç tekel adýna köleleþtir-mesine izin vermeyeceðini, geleceðine sahipçýktýðýný anlatýyor. Dünya iþgücünün 1 mil-yarýnýn üretimden kovulduðu –bu toplamiþgücünün üçte biridir, IMF’nin dayattýðýtarým politikalarý ile milyonlar, bu geliþmelerinhepsi eylemin dilinin kitleselliðini, dünyayý de-ðiþtirme isteðini, anti-kapitalist, anti-emperya-list yönünü enternasyonal dayanýþma ruhunu,proletaryanýn sürece müdahalede öncü rolünü or-taya koyuyor.

“Bütün gözeneklerinden kan ve çirkef sýz-dýrarak” dünyaya gelen sermaye, bugündevarlýðýný sürdürebilmek için ayný þekilde bü-tün gözeneklerinden kan ve çirkef sýzdýrma-ya devam ediyor. Sermayenin birikimini ar-týrmak için yapýlan savaþýmda 174 milyoninsan ölmüþ. Açlýk, salgýn hastalýk, iç sa-vaþlar, nükleer denemeler sonucu milyonla-rýn hayatý tehlikede. Açlýk nedeniyle sani-yede aramýzdan onlarca insan ayrýlmakta.Hiçbir propagandanýn gizleyemeyeceði ka-pitalizmin yýkým gereði kendini “Kapita-lizm Öldürür Kapitalizme Ölüm” sloga-nýnda somutluyor. Eylemin dili kapitaliz-min yýkýlmasýnýn zorunluluðunu ifade edi-yor.

Page 52: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

51

BA

HA

R ‘0

5

Bilimle savaþ arasýnda doðrudan bir baðlantýkurmanýn mümkün olduðunu, artýk salt televiz-yon kültürüyle sýnýrlý olanlar bile biliyor. Bu bað-lantýnýn nedeni, savaþý yürütmenin aracý olan si-lahlarýn bilim tarafýndan geliþtiriliyor olmasý. Ýlksýnýflý toplumdan bu yana, savaþ aletleri üreten,bileþimleri bulanlar egemenlerin gözünde özelbir önereme sahip olmuþlar. Bugün fiziksiz, kim-yasýz hatta biyolojisiz bir Salih sanayi düþüne-meyeceðimiz açýk… Yine de bin yýllardýr savaþla-rýn yarattýðý felaketlerden, yýkýmlardan, ölümler-den bilim ya da bilim emekçilerini sorumlu tut-mak çok kolay olurdu… Oysa bizler tüm üreti-min olduðu gibi bilimin de her dönemde ege-men güçlerin denetiminde olduðunu ve bu elle-rindeki olanaklarý kendi çýkarlarýnca, istediklerikiþi ya da kiþilere verdiklerini biliyoruz. ABD’deson 4 yýlda verilen proje kredilerinin %45’i biyo-lojik alana yönlendirilmiþ durumda… Son yüz-yýlý biyolojinin zaferi ilan edenler, biyolojik si-lahlar vaat ediyorlar insanlýða…

Bu durumda bilim insanýnýn savunmasý: Be-nim iþim yeni bilgi üretmektir. Canlý ya da can-sýz bütün doðanýn iþleyiþ mekanizmalarýný, þey-ler arasýndaki iliþkileri ortaya çýkartmaktýr. Bura-dan çýkan sonuçlarý, bir takým kimselerin kötüyekullanmasýnda benim bir sorumluluðum ola-maz” þeklinde olabilir.

Fakat; bu masumane düþünceyi biraz ince-lememiz gerekiyor. Bilimin bütün alanlarý ken-dinden öncekilerin üzerinde yükselip geliþir. Ör-neðin, bir top doktoru kendisinden elli yol önce-ki týbbýn bulunduðu yerden baþlamýyor, yani birsüreklilik var. Genetik biliminin bugün klonla-mayý gerçekleþtirip bir koyunun (hatta insanýn)kopyasýný yapabildiðine tanýk olduk. Varsayalýmki, bu koyun genetik aktarýmýn sonucunda önce-leri saðlýklý yaþamýn sürdürüyordu. Genetikçile-rin tek sorunu da kromozom baþlýklarý kýsa ol-duðundan Doly’nin annesinin biyolojik yaþýndadoðmasý gibi görünüyordu. Sonra Doly klonlan-ma sürecinden kaynaklandýðý düþünülen bir vi-rüs üretip salgýn hastalýða sebep olarak, labora-

tuarda çalýþan bilim adamlarýnýn ölümüne ya dafelç olmalarýna neden oldu. Böyle bir durum ya-þansa bilimin her adýmýnda olduðu gibi bundansonra da bu iþlemleri yapacak olanlarýn bunudikkate almamalarýný düþünemeyiz. Çok dahatemkinli ve titiz hareket edeceklerdir. Ayný türörnekleri sýkça bilimin açlýk, dizginsizlik, amatörbir heyecan ve coþkuyla sýçrama yarattýðý kapita-list toplumun ilk dönemlerine baktýðýmýzda gö-rebiliriz. O dönemde bilim insanlarýnýn çoðunlu-ðu ürettiði bilgilerin sonuçlarýnýn nereye hizmetettiðinin nasýl sonuçlar doðurduðunun tam bi-lincine varamamýþ olabilirler. Ýþçi sýnýfýnýn, halkkitlelerinin burjuvazinin “eþitlik, özgürlük kar-deþlik” þiarýnýn peþine takýlarak feodal yönetim-leri yýkmak için tüm gücüyle savaþmasý gibi…Ta ki krallýklar yýkýldýktan sonra kurulan burju-va iktidarlarýn da kendilerini dizginsizce sömür-düðünü, ve insanlýðýn geliþiminin önünde engelolduðunu gördükleri ana kadar…

Günümüzde hiçbir dürüst bilim insaný “be-nim iþim bu, ben bilimi üretirim kim nasýl kul-lanýr beni ilgilendirmez” deme lüksüne sahipdeðildir. Zaten bu tür bir savunma bu çaðda hiçde inandýrýcý deðildir.

Bugün her zamankinden daha fazla þunubiliyoruz ki, bilim üreticileri, ekonomi politiði i-yi kavramak zorundadýr. Çaðýmýzýn en ileri bili-mi olan marksizmi, tarihsel materyalist diyalek-tiði, dolayýsýyla üretim iliþkilerini bilmeyen kimolursa olsun neye hizmet ettiðini de bilemez.Hele insanlýðýn bilimin deðiþik alanlarýndakitüm birikimleriyle donatýlmýþ bir bilim emekçi-sinin ne yaptýðýný bilmemesi kadar korkunç birþey olamaz. Bilim emekçilerinin meslek etiðinibilmelerinin ve hatta sýký sýkýya baðlý olmalarý-nýn bugün onu yanýlmaktan kurtaramadýðýný sa-yýsýz örnekle görüyoruz. Gen haritasýný bulan bi-lim ekibinden birisi son derece içtenlikle buluþ-larýnýn yararlarýný anlatýyor. Yaþamýn kalitesininve süresinin artacaðýný, çaresiz hastalýklarýn te-davi edilebileceðini kök hücrelerin daha etkinkullanýlacaðýný ve daha bir çok þey… Belki de bu

BÝLÝM VE SAVAÞ

Page 53: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

bilim insaný ne büyük bir katliamýn silahýný üret-tiðinin farkýnda deðil ya da insanlýðýn faydalana-caðý yönler açýsýndan görmezden gelinebileceðinidüþünüyor. Oysa projelerine milyarlarca dolaryatýranlarýn aslýnda onun aðzýyla biyolojik silahniyetlerini gözlediklerini onu da kitleleri uyut-mak için paravan olarak kullandýklarýný göremi-yor. Fizik, kimya, biyoloji, matematik, geometrigibi alanlarýn ise savaþ sanayisiyle bire bir bað-lantýsý dolayýsýyla özel olarak incelenmesi gereki-yor. Emperyalizmin militarist örgütlenmeleridoðrudan bilimin üzerinde yükseliyor. Özelliklebu alanda üretimde bulunan bilim çalýþanlarý, ü-rettiklerinin sonuçlarýný birebir görüyorlar. Dün-yadaki silah üretimine ve rekabetine kabaca gözatacak olursak; ABD, Almanya, Japonya arasýnda-ki savaþ teknolojisine dayanan rekabet kendisi-ni daha çok þu alanlarda ifade ediyor: Mikroe-lektronik, telekomünikasyon, yeni aðýr sanayi veyeni malzemeler, sivil havacýlýk, robotik ve elekt-ronik kontrol alet ve cihazlarý, bilgisayar ve bilgi-sayar yazýlýmcýlýðý.

ABD askeri araþtýrma ve geliþtirmeye en çokpara harcayan ülke durumunda. “21. yüzyýlda si-lahlý kuvvetler için stratejik teknolojiler” baþlýklýraporda bir mikrodalga feneratörü darbesel e-lektromanyetik dalga üretiyor ve yayýyor. Düþükfrekanslý fakat yüksek voltajlý radyasyonuyladüþmanýn elektronik aygýtlarýný ve bilgisayar sis-temlerini felç ediyor, eritiyor. Köreltici bombalar,yüksek patlama gücü ve gaz yayýlýmýyla devasabir ýþýk yayýyor. O sýrada oraya bakan herkesi körediyor. Elle kullanýlan lazer tsfekleri insaný ve e-lektronik aygýtlarý kör etme gücüne sahip. Araç-

larýn ateþleme sistemlerini felç eden bir kimya-salla, motorlarýn yanma için gerekli oksijeni kesi-lebiliyor. Að silahlar araç ve insanlar üzerine tü-fekle atýlýyor. Elektrik çarpmasý etkisi yaratabilirya da yapýþýp her þeyi hareketsiz býrakabilir. A-kustik bombada sýkýþtýrýlmýþ hava boynuz tipiborular içinden geçirilerek insanýn denge siste-mini felç ediyor ve bilinç kaybý yaratýyor. Bunlarbize duyurulanlar.

Fakat, emperyalist kapitalist sistem tarihselolarak elinden kaçýrdýðý üretici güçleri silah zo-ruyla ne kadar denetiminde tutabilir? Bütün butarihsel birikimin savaþa yatýrýlmasý kapitalizminçok güçlü olduðunu deðil, aksine yýkýmýn eþiðin-de olduðunu gösteriyor. Tabi ki þöyle bir hatayada düþmemek gerekiyor; kapitalist üretim iliþki-lerinin yarattýðý olumsuzluklarý bilime ve biliminsanlarýna yüklemenin bizi hiçbir yere götürme-yeceðini bilmeliyiz. Fakat; bu durum, bilim e-mekçilerini, emeðinin sonucu olan üretimlerininkime hizmet ettiðini, ne þekilde kullanýldýðýný vebunun sonuçlarýný araþtýrma sorumluluklarýnýda yadsýmaz. Zaten bilim emekçisi araþtýrmala-rýnda kullandýðý yöntemi, yaþamýn bütünlüðüylebaðýný kurarak sonuçlandýrdýðýnda þunu görecek-tir. “Benim emeðimin ürünleri kapitalist sýnýf ta-rafýndan, insanlýðýn sömürülmesi, köleleþtirilme-si ve çoðu zaman da yýkýmý için kullanýlýyor. Ozaman bana iki seçenek kalýyor: Ya buna boyuneðeceðim (sömürüden pay alma niyeti olmasada) ya da bilgimi insanlýðýn ve bilimin önündeengel olan insanlýðý yýkýma uðratan kapitalist sý-nýfa karþý insanlýðýn kurtuluþu için mücadele e-denlere güç katmak için kullanacaðým.”

52

BA

HA

R ‘0

5

Page 54: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

53

BA

HA

R ‘0

5

Madde, hareket, zaman…Tarih, sýnýflar, geliþimin sonsuzluðu…Evren, dünya, yurt…Hareket… Hareket… Hareket…Nerede emekle sermayenin uzlaþmazlýðý ve de uçurumlaþan, derinleþen çatýþ-kýsý, iþte baþlýyor orada, en acýmasýz, en dayanýlmaz, en kaçýnýlmaz, en muh-teþem hareketin dansý…Baþlýyor ayrý ayrý dillerin, ayrý ayrý tenlerin aðýr prangalarý kýrma hareketi…Baþlýyor ezilenlerin prangalarýnýn sokak taþlarýna çarparak yükselen müziði…Ve indi sokaklara, acýmasýz, amansýz, muhteþem dansý hareketin…Hareket… bu topraklarda, on yýllarýn birikimini toplaya toplaya, acýlarý arýtaarýta, derinliði çeliþkileri yüklene yüklene, emek ile sermayeye ezilenle ezenebuyurmuþtur ki: “Ýþte geldik tarihi bir dönem noktasýna!”Bundan sonra verilecek savaþ, ya senin ölümünü getirecek, ya da ezilenin… Butopraklarda ya yaþam ezilenlerin iktidarýyla hüküm verecek, ya da ölüm yaþa-ma dair her þeyi sermayenin “tanrýsallýðýyla” yok edecek…Baþladý hareketin dansý sokaklarda…Yoksulluðun ve ölümün aðýr prangalarýna vurulmuþ büyük insanlýk, vurur zin-cirlerini sokaklara… vurur kendini çeliþkilerin bitmez tükenmez geliþimine…bir yol arar hareketin acýmasýz, kaçýnýlmaz, muhteþem dansý içinde…Ve zulüm artýk, kuþatýlmýþlýðýnýn içinde kuþatýlmýþtýr açlýkla, devrim dansýy-la… Bundandýr, binlerce defa kutsadýðý silahlarýný özenle seçmesi… bundan-dýr, varlýðýnýn çürümüþ, acýmasýz, iðrenç nefesiyle yaþama dair ne varsa, herþeye akýtmasý zehrini… bundandýr… yani büyüyen çoðalan açlýðýn korkunç in-tikamýný görmesindendir, kendisinden gayri her þeye karþý topyekün, barbarlý-ðýnda ötesini aþarak gelmesi…Ve gün aðarmadan, sinsice, korkakça çöktü sokaklara, zindanlara dehþetin,barbarlýðýn karanlýk sisi…Ve zindan baþlar türküsünü söylemeye… bir duyulmadýk, bir dokunulmadýktürküdür bu… Yaþamýn türkülenmesi, ateþlerin kanda yakýlmasý … zindanýntürküsü…Savaþýmýz burada baþlamadý ve elbet bitmiyor burada… geleceðe akýþýn, yal-nýz dört günlük destanýydý yaþadýklarýmýz…Zindan türkü söylüyor…

Page 55: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

6.OCAK.2001.CumartesiZorla sökülüp alýndýðýmýz cezaevlerinden hücrelere getirileli on beþ gün oluyor. (burasý idare ta-

rafýndan karalanmýþtýr.BÝTK) Bu gün ilk kez bir avuç olan gökyüzünde ay’ý gördük….hemen ses-lendi.” yoldaþ gökyüzünde ay var!” diye. Hepimiz fýrladýk bu güzelliði görebilmek için…Dostlar-dan, yoldaþlardan uzakken ,birçoðunu “kaybetmiþken” ve yüzler ölüme yatýrmýþken bedenini doða-nýn güzelliklerinden duyulan mutluluk, yaþama sýký sýkýya baðlý olma isteði herhalde bizi güçlü ký-lan bu olsa gerek.

Hiçbir zorbalýk, vahþet bizi yaþamýn güzelliklerinden uzaklaþtýramýyor. Hücrelerde bir yaþamýbizlere öyle kolay kabul ettiremeyecekler. Yaþama, insana tutkun bizleri dört duvar arasýnda boða-mayacaklar. Tüm kalbim ve bilincimle buna inanýyorum. Zor olacak, bedelleri aðýr olacak ama mut-laka olacak.

14.OCAK.2001 Pazar(Semra’nýn haberini duyunca)Seni tanýmýyorum, yüzünü hiç görmedim, sesini hiç duymadým. Ama o kadar bildiksin ki be-

nim için…Benim ve bizlerin bir parçasýsýn. Ýlk günden itibaren neler yaþadýðýný, ölüm orucuna na-sýl karar verdiðini, bu kararý verirken ve onaylandýðýnda nasýl sevinç duyduðunu anlýyorum.

Gazeteden okuyorum haberlerini ablan ölüm orucunu hatýrlamadýðýný söylüyor. Ve seni canyoldaþlarýndan ayýrýp yalnýz baþýna Tekirdað cezaevine götürmüþler. (BÝTK) bilinç kaybýna uðramasonucu zorla yemek yediriliyormuþ sana…Seni “kurtarmakmýþ” amaçlarý…Oysa ki, sen hücrelerdeyaþamak yerine ölümü tercih etmiþtin, ama þimdi seni sakat kalmýþ olarak oralarda yaþamaya zor-luyorlar. Hatýrla Semra , seksen gün boyunca yaþadýklarýný hatýrla…Son bir isyan daha göster vehaykýr yüzlerine ”Beni teslim alamayacaksýnýz” diye. Seni çok seviyoruz ve yanýndayýz unutma sa-kýn…

Bu gün açlýk grevinin 25.günü…Daha önceleri böyle bir süreçte yer alýrsam mutlaka ilk gün-den itibaren günlüðümü tutarým derdim, hatta bu süreçleri anlatmayanlara çok kýzardým. Ben de25 gün olmasýna raðmen hiçbir þey yazmadým. Ama bu günden sonra yazacaðým.

22.OCAK.2001 Bugünden sonra yazacaðým demiþtim ama yine yazamadým. Tüm yoldaþlarýmýzdan, sevdikle-

rimizden mektuplar aldýk.O gün hücredeki en mutlu gündü…Ve yüreklerimizin sesini gönderdikdostlarýmýza, satýrlarda bakýþtýk onlarla.

Bu gün açlýk grevinin 29.günü yarýn otuza giriyoruz. Çarþamba günü de sanýrým bundan son-ra ne yapacaðýmýz belli olur. Saðlýk durumumuz genel olarak iyi….Cuma günü ameliyat olacak,yarasý iyileþmiyor.

Hücrelerin belki de en zor gününü, en çaresiz gününü cumartesi günü yaþadýk. Kapýlarýmýz sü-rekli kapalý, kendimizi koruyacak her türlü olanaktan uzak durumdayýz. En büyük gücümüz olanortaklýðýmýz, fiziki birlikteliðimiz yok edilmiþ durumda. Amaç da bu deðimliydi zaten? Gardiyan-lar geldiler alýp götürdüler. Canlarýmýzý yoldaþlarýmýzý korumaya çalýþtý; ama güç yeterli deðildi.Bizler ise; kapalý kapýlar ardýndan yalnýzca slogan atabildik. Ýnsanlar bilinçlerini kaybettikleri an-

54

BA

HA

R ‘0

5

Page 56: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

da zorla besleme tehdidi ile karþý karþýya durumdalar. Devlet bu yolla ölümleri önlemeye çalýþýyor.(BÝTK) Çözüm mü? Tabi ki deðil. Nasýl ki “hayata dönüþ” (BÝTK) çözüm olmamýþsa, bu da çözümolmayacak. Devrimci iradenin öyle kolay teslim alýnamayacaðýný bir kez daha görecek ve yeniden ta-nýyacak devrimcileri, bizleri…

Birkaç saat önce ölüm oruçlarýndan gelenler oldu; demek ki iyiler, hala direniyor bedenleri…Bu-gün 94.günü…Birazdan öðreniriz hastanede neler yaþadýklarýný.

Henüz kitabýmýz yok. Gazete okuyoruz; ama o kadar uzak, o kadar boþ ki gazeteler. Sanki ül-kede yaþamýyorlar, kendi gerçeklerine yabancýlar MGK’nýn talimatlarý doðrultusunda haber yapý-yorlar. Yapay gündemler, dedikodular, bin bir isimle adlandýrýlarak çok önemli gösterilmeye çalýþý-lan çürümenin , tükeniþin göstergesi olan yolsuzluk operasyonlarý…Medya faþizmin en sadýk uþaðýolduðunu gösteriyor. Görevini yerine getiriyor.

Televizyonumuz var; ama bir kez daha ne kadar gereksiz bir kutu olduðunu gördüm. Belki u-zun zamandýr izleyemediðimiz filmleri , belgeselleri izleriz demiþtik ama ne gezer…Tam bir aptal ku-tusu. Birkaç kanalýn kültürel programlarý dýþýnda izlenebilecek bir þey yok. En severek izlediðim herzamanki gibi çizgi filmler. Çocukluk dönemimi hatýrlýyor, o anlarýmý düþünüyorum. Ne güzeldi ço-cukluk…Ve ne kadar dolu dolu geçti. Bana saðladýklarý o mutlu, huzurlu, özgür çocukluk günlerimiçin caným anneme ve babama çok þey borçluyum. Bana o güzel çocukluk günlerini yaþattýðýnýz içinteþekkürler. Beni sevdiðiniz için de…Sevgi ile büyümenin ne demek olduðunu iyi biliyorum ve sev-gisiz büyümüþ olsaydým neler kaybedeceðimi de…Sonsuz teþekkürler anneciðim, sonsuz teþekkürlerbabacýðým…Sizi çok sevdiðimi bilmenizi istiyorum. Hiç unutmayýn olmaz mý?

…..Saat gecenin ikisi oldu. Güzel bir müzik eþliðinde Uyuyan Güzel balesini izliyoruz. Çaðdaþ bir

uyarlama anladýðým kadarýyla; ama çok kaba alýnmýþ kadýnla erkek arasýndaki iliþki. Acaba ma-sallarýn geçmiþte kaldýðýný mý söylemek istiyor. Yoksa uyuyan güzellerin bugününü mü anlatmak is-tiyor. Bir erkek isyan etti. Kendi kaba yanýný yok etti. Bunu kabul edenlere isyan etti. Masal aþký-ný buldu.

Her aþk; ancak yeni bir aþkýn baþlangýcýna kadar sürer. Doðan bir aþk kendini yeniden yeni-den var eder. Bir kadýn ve erkek evleniyor ve aþklarýnýn meyvesi çocuklarý olduðunda; artýk onlarýnhikayesi bitiyor ve çocuklarýnýn hikayesi baþlýyor. Ve her yeni doðan kendine has, kendine ait yaþa-mak istiyor aþký. Kendi masal aþkýný arýyor.

23.OCAK.2001 SalýSabah kalkýp sloganýmýzý attýk…Caným öyle sýkkýn ki…Neden bilemiyorum. Uykudan uyanýr

uyanmaz dahi, kafamý meþgul eden sorular beni yoruyor. Yeniden yataða girdim, uyumak istedim;ama ne mümkün…Önce doktor geldi, sonra gazete, daha sonra da yemek…ve tüm bunlar pat-kütdiye açýlan kapanan hücre kapýsý sesiyle…Uyunur mu hiç! Uyunmuyor. Kafam daha bir þiþmiþ o-larak kalktým.

….“Yerli kýz þarkýsýný söylesin” demiþtin hatýrlýyorsan bir þiirinde. ”Uzak kýyýlarýnda olmak dün-

yanýn” ve “ve savaþmak o insanlar için” ve ben þarkýmý söylemeye baþlayacaðým. Bunu bilmeni is-

55

BA

HA

R ‘0

5

Page 57: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

tiyorum. Çok gür çýkmasý isteðimdir sesimin, sizin sesinizle birlikte; ama bu olmasa da ben söyleye-ceðim þarkýmý uzak kýyýlardaki insanlar ve onlarýn inançlarý adýna…

26.OCAK.2001 CumaBugün sabah …’i yine hastaneye gönderdik. Tahliller için günlerdir gidiyor hastaneye. Eðer bir

aksilik olmazsa Çarþamba günü ameliyat olacak. Sabah uyandýðýmda gelincik günaydýný ile dolu biravuç gökyüzü pýrýl pýrýldý. Yataðým tam pencerenin önünde. Pencere dediðime bakmayýn. Öyle bil-diðiniz, pencereler gibi deðil, ufacýk sadece hava giriþini saðlayan bir açýklýk. Yine de güneþin muh-teþem ýþýklarýný hissediyorum. Bir süre kalkmadan izledim gökyüzünü sonra gelinciklere günaydýndedim….’nun hediyesi çiçeðe bir öpücük kondurdum ve baktým.

Bu güne dek kitabýmýz yoktu, bol bol gazete okuyorduk. Neyse ki; sonunda geldi kitaplarýmýz:Çok sevindik; ama o kadar da hýzlý giriþ yapamadýk. Ben “Ateþi Çakmak”a baþladým; ama yoðun-laþamýyorum. Öðleden sonra Ýstanbul Tabip odasýndan hekimler geldi. Kontrollerimiz yapýldý. Soh-betler ettik, bilgiler almaya çalýþtýk. Güzeldi.

TV’lerde deðiþen bir þey yok. Þu anda tüm haberler Diyarbakýr’da öldürülen polislerle ilgili.Kim yaptý, neden korumasý yoktu, neden zýrhlý aracý yoktu, neden bu insan gibi sorular,sorular,so-rular…Verilen cevaplar, komplo teorisi, her kanal bunlarla dolu Diyarbakýr’da halkla bütünleþmiþbir polis modeli propaganda edilen. Ne amaçlanýyor.?

Aðar cenaze töreni için ”ETA eylemlerini protesto gibi olmalý” çaðrýsý yapýyor. Yani; sermayesýnýf mücadelesini ezme, yok etme savcýsýný ”teröre” karþý toplumsal uzlaþma anlayýþý ile devam ettir-mek istiyor. 19 Aralýkta tam bir suskunluða giren kitle örgütleri, tek tek açýklama yapýyor polisinvurulmasý ile ilgili. Tabi burada yapýlan eylemin niteliði, içeriði ne amaç güdüldüðü gibi konularýtartýþmýyorum. Bu tür eylemlerde yapýlan kýnamalarda asýl neye karþý durduðuna, asýl etkisizleþti-rilmeye çalýþýlanýn ne olduðunu iyi kavramak açýsýndan söylüyorum.

F tipi cezaevlerinin kapatýlmasý için verilen mücadele, binlerin eylemi henüz beklemeyle karþýla-nýyor. Toplum büyük bir korku, þok, þaþkýnlýk yaþadý operasyonla. Ýnanmadýðý, inanmak istemedi-ði saldýrýya tanýk oldu.Ve henüz kendine gelemedi; ama böyle devam etmeyeceði de bir baþka gerçek.Neden bu gerçekliðe inanýyorum biraz da ona deðineyim. Boþ bir umut, devrimci bir romantizm mibu beklentimiz. Hayýr deðil. Ekonomik toplumsal geliþmenin zorunlu sonucu. Kapitalizmin; artýkinsanlýða verebileceði hiçbir þeyi kalmadý. Kullandýðý hiçbir yol ve yöntem yaþadýðý dünya bunalý-mýný aþabilecek güce sahip deðil. Bu bilimsel gerçeklik kendini her geliþmede ortaya koyuyor. Kapi-talizm; artýk son dönemini yaþýyor.Nasýl ki: feodalizm büyük bir ihtiþam, lüks, sefahat, eðlence ileboðulmuþsa bu gün kapitalizm de ayný sefahat denizi içinde boðulacak.Ýnsanlýðýn yaþadýðý bu acý-lar böyle devam edemez.Zorbalýkla,terörle susturulan insanlýk sonuna kadar böyle tutulamaz. Bu ses-sizlik yarýlacak hem de hiç beklenilmeyen bir anda, zamanda… O gün dünyanýn en güzel dansý oy-nanacak halklar tarafýndan. Enternasyonal bir ruhla donanmýþ bir dans…Hiç bitmeyecek, sonsuz-ca sürecek bir dans…

Biraz önce buz pateninde Fransýz çift tarafýndan rüya gibi bir gösteri sunuldu. Muhteþem-di…Kendimi gerçekten bir rüya da hissetti; ama her güzel rüyadan insan nasýl mutsuz uyanýrsa burüya da bir kabusla bitti, o güzelim dans küçücük bir hata ile noktalandý. Günde 7-8 saat yapýlan

56

BA

HA

R ‘0

5

Page 58: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

zorlu çalýþma, verilen emek bir anlýk bir hata ile altüst oldu. Ama yine de rüya gibi dans etkisindenbir þey kaybetmedi; çünkü rüya Fransýz çift tarafýndan herkese yaþatýldý.

Devrim dansý baþladýðýnda biz de ayný rüyayý yaþatacaðýz tüm insanlýða, tüm insanlýkla aynýrüyayý yaþayacaðýz.

27.OCAK.2001 CumartesiSabah 06.30 da nöbeti…’dan devraldým. Buraya geldiðimizden beri ilk kez sabah bu kadar er-

ken kalkýyorum. Kendime gelmem biraz zaman aldý, sonra “Ateþi Çalmak”ý okumaya baþladým.Þimdilik iyi gidiyor; ama kafam biraz yoðun olduðundan birazda açlýðýn etkisiyle, zorlanacaðýmgibi görünüyor..

Bu gün cumartesi olduðundan ortalýk çok sessiz. Hücre kapýlarýnýn o pis sesi de yok ortalýkta,yalnýzca kahvaltý ve sayým için mazgal açýldý. Gazete okuduk, televizyon izledik.

Biraz uykuya daldým ve rüyamda ilk kez yiyecek gördüm; ama yemedim….ile bir fýrýna gidi-yoruz ve simit alýyoruz, ikisi susamlý, biri susamsýz….simit deðil çikolata alalým diyor bir tane de çi-kolata alýyoruz. Günler ilerledikçe herhalde vücut ihtiyaç duyuyor. Hiç yiyecek rüyasý göreceðimi dü-þünmemiþtim.

Bugün TV.de tenis ve buz pateni izledik. Büyük zevk alýyoruz bu sporlarý izlemekten. Hep bir-likte sporun o güzel dünyasýný paylaþtýk. Hücre günlüðü de ancak böyle olur herhalde. Hep ayný…tekrarlanan, deðiþmeyen olaylar. Nasýl sürer burada yaþam? Ýçinde bulunduðumuz eylemden dola-yý biraz rahatýz; ama ya sonrasý..Kavgada kararlýlýk, uzun yürüyüþümüz bize hücre yaþamýný þim-dilik düþündürmüyor. Bu kararlýlýk olduðu sürece hücrede uzun süreli bir yaþamý düþünmemize ge-rek yok da zaten. Ama ola ki yaþayacaðýz bu hücrelerde, yine inadýna deyip, sonuna dek ayakta ka-lýp, bilincimiz eski güzellikleri ile dolu çýkacaðýz bu zindanlardan…

30.OCAK.2001 SalýOturmuþ türkü dinliyorduk tüm canlarýmýzla; Neþet Ertaþ’ýn Zahide’m türküsünü söyledi bir

genç ve her zaman olduðu gibi yine…’yý andým sevgiyle….’nýn en sevdiði türkülerden biri, bizim dedinlemeyi……ile geçen günlerimizin anýlarý canlandý…..sohbetlerimizin vazgeçilmez yoldaþý….’ninüzerinde anlatýlmaz bir etkiye sahip. Her zaman özlemle, sevgiyle, saygýyla andý onu.

Bu gün, bu akþam tüm canlarýmý, sevdiklerimi düþünmek istiyorum. Aylardýr tek kiþilik hücre-de kalan can yoldaþlarýmý…Nasýlsýnýz? Güçlü olmak, direnmek, sonuna kadar gitmek zorundayýz.

31.OCAK.2001 ÇarþambaBu gün hayatýmýn en kötü satýrlarýný yazdým. Ýdareye açlýk grevine ara verdiðimizi bildiren di-

lekçeleri verdik. Ýstemeden, buna razý olmamýþken. Tek kiþilik hücrede olmayý tercih ederdim. Çünkü;aldýðým kararý hayata geçirecek, yürüyüþe devam edebilecektim. Ama bu koþullarda olmuyor.Uzunsürmeyecek bu ara, en kýsa zamanda ben de dahil olacaðým kýzýl atlýlara…Birlikte dört nala sürece-ðiz kýzýl ufka doðru, daha çoðalmýþ, daha güçlenmiþ olarak…

Kýsa da olsa nasýl dayanacaðým bu ayrýlýða, nasýl geçecek lokmalar boðazýmdan…Bu acý anla-týlmaz bir þey… Hücre hücre erimeye tanýk olmak, gün gün izlemek…

57

BA

HA

R ‘0

5

Page 59: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

58

Latin Müziðinin Tarihi ve Latin Perküsyonlarýnýn tanýtýmýný içeren 4 haftalýk semi-nerimiz; bana göre çok ilgi gördü. Çok fazla kiþi yoktu. Fakat, katýlan kiþiler 4 hafta bo-yunca düzenli gelip notlar aldýlar, sorular sordular. Türkçe bilmediðim için seminerde çe-virileri eþim Yýldýz yaptý. Katýlýmcýlarda Ýngilizce bilmemelerine raðmen çevirileri dikkatledinleyip aktif katýlýmcý oldular. Dört haftalýk seminerin sonunda katýlýmcýlarla birlikteyaptýðýmýz Samba show ise görülmeye ve dinlenmeye deðerdi. Latin müziðine olan ilgile-rinden dolayý katýlýmcýlara çok teþekkür ederiz.

Enrique Maestre.

LATÝN MÜZÝK TARÝHÇESÝ15/ocak/20051.ders notlarý

1963 yýlýnda HollandaAntilleri’nden biri olanBonare’de doðdu.Perküsyon çalmayaKolombiyalý annesinin onaoynamasý için verdiðisabun kutularý ile 8 yaþýn-da baþladý. Kike(takma adý)10’lu yaþlarýnda müzikeðitimi almaya baþladý.1978’de Hollanda’da“Fania All Stars”ýnperküsyonisti NickyMarrero ile karþýlaþtý veondan perküsyon derslerialdý. Daha sonra kendiorkestrasý olan “Salsa YaBig Band” ile 4 yýl boyuncaAvrupa’yý dolaþtý. 2001’dedünyanýn en iyi Marakasçalan kiþilerine aday gös-terildi. Þu anda Türkiye’deLatin Müziðiyle ilgilenenherkese Latin MüziðiTarihi ile Latin PerküsyonRitimleri hakkýnda özeldersler vermektedir.

1492 yýlýnda Colomb Ýspanya’dan Latin Amerika’ya geldi. Ýlk geldi-ði ada Sansalvador adasýydý. Oradan Domanic Cumhuriyeti’ne ve ar-dýndan Cuba’ya geçti. Cuba’ya geldiklerinde orada “Oravaklar” ve “Ka-rayip Kýzýlderilileri” vardý. Ve pek insancýl deðillerdi. Colomb, adayahakim olabilmek için bütün yerli halký öldürdü. Cuba’ya ilk öncüler1500’lü yýllarda ilk sömürgecilerden olan Ýspanyol askerleri adaya gel-di. Ýtalyan olan Clomb, teoride Galile’nin ispat ettiði dünyanýn yuvar-laklýðýný pratikte yaptýðý yolculukla ispat etmiþ oldu. 1492’de dünyanýnyuvarlak olduðunu söyledi

( pratikte). Teoride Galile söyledi.Colomb Hindistan’a çabuk gidebilmek için bu yolu denemiþti.

Sansalvador’a geldiðinde burayý Hindistan sandý. Daha sonra yanýldýðý-ný anladý. Bu seyahati yapabilmek için Papa’dan yardým istediyse deçýlgýn olduðu gerekçesiyle isteði reddedildi. Daha sonra kendisine kra-liçe yardým etti. Burada yaþamak için yerleþen ilk kiþiler Colomb’un ai-lesiydi. Bunun doðal sonucu Ýtalyan müziðinin oraya gitmiþ olmasýdýr.

TROVA, sömürgeciler tarafýndan Latin Amerika’ya býrakýlan ilkmüziktir. Söyleyene “Trovador” denir. Türkçe karþýlýðý “Ozan” dýr.

2 yýl sonra 1502’lerde, Ýspanyol Trova’sýda gelmeye baþladý. Ýspan-yol müziði ve gitarýný da adaya taþýdý. Ýtalyanlarýn çalgýlarý, Vandola veLüt’de eklendi.

Cuba’daki ilk müzik trova’dýr. Þu anda Ýspanyol etkisi hala devametmektedir. Ýçinde Percusyon yoktur. Ýçinde çok az Kuzey Afrika etkisivardýr. Ýspanyol Flamenko’da Müslüman etkisi vardýr. Teknik, DÝANAtekniðidir. Bu tekniði cami hocalarý kullanýrlar. Diana Müslüman tek-niðidir.

TRESS, Gitar gibi bir ses sahiptir. Þekil olarak Gitarýn küçüðüdür.Üzerinde 12 tel vardýr ve 4 bölüme ayrýlmýþtýr.Teller 3er 3er ayrýldýkla-rý için trees adýný alýr. Tress 3 anlamýna gelir.

Trova’da, Ýtalyan-Ýspanyol etkisi vardýr ve yalnýzca gitarla çalýný-yor. Hasta Siempre aslýnda trova’dýr ama içine percusyon gibi müzik a-letleri girince deðiþmiþtir.

BA

HA

R ‘0

5

Page 60: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Ýlk müzik, Çingeneler ve Romanlar tarafýndan yapýldý. Pakistan’dan geldiler.Sintiler, onlar Hindistan’dan geldiler.Bu ismi Pakistan ve Hindistan’dan aldýlar. Ý.Ö.1100 yýlýnda, bu insanlarýn hepsi Ýspanya’ya gitti.

Çingeneler tüm dünyaya yayýldý. Bu yüzden tüm dünya müzikleri birbiriyle aynýdýr - iç içedir. Çinge-neler, dünyanýn ilk müzisyenleridir. Kendilerine ait dilleri vardýr, Sinti ve romani dilleri. Birbirlerin-den farklýdýrlar…Bu yüzden Sinti ve Romlar birbirlerinin dillerini anlamazlar.

1510’da yaþayan son kýzýlderili’de öldü. Ýspanyol sömürgeciler diðer yaþayan insanlarý da esir ala-rak kullandýlar. Önce ispanya’daki Afrikalý köleleri aldýlar, Cuba’ya býraktýlar.Bu yeterli gelmedi. Bukez Benin, Angola ve Namibia ülkelerinden aldýlar esirlerini. Bölgede yaþayan insanlarýn isimleri: Yo-ruba, diðer bölgede yaþayanlarýn isimleri de Bantu’dur.

1. Benin——————Dahomay- Baþkenti:Calabar2.Yoruba—————Nigeria3.Bantu——————Congo1.bölgeden esir almak çok kolaydý. Tarikat problemi vardý ve Kral bu tarikattan hiç hoþlanmýyor-

du. Tarikatýn ismi Vudun’dur. Ýspanyollar gelince kral vudunlarý sattý. Amazonlar Dahoma’daydýlar.Bütün Vudun’lar Cuba’ya gitti. Amazonlarda.

Fakat; Ýspanyollarda tarikattan hoþlanmadý. Ve herkesin Katolik olmasýný istediler. Onlar “ta-mam” dedi. Dýþtan katoliktiler; ama içten vudun olmaya devam ettiler. Bu grup din Cuba’da hala var.Bu dinin adý Santeria ‘dýr.( Ýbrahim Ferrer vudun’dur )

Cuba’da ýrk ayrýmý politikasý vardý. Örneðin; siyahlar beyazlarla konuþamazlardý. (Apartayt Politi-kasý), müzik yapmalarý yasaktý. Ama; müzik yapmak istiyorlardý.Hükümet yýlda 1 kez müzik yapabi-lirsiniz dedi. Bayramlarýnýn adý karnaval. Santeria tarikatý gizlice kutsal müzik yaptý. Kendi müzikleri-ni bu beyaz barbarlara dinletmek istemiyorlardý. Rast gele bir müzik buldular. Adý: “Bomba”. Portori-co’da yaptýlar.Müziðe söz kattýlar.Bu yeni bir þeydi “ritüel” müzik olarak nitelendiriliyor bu müzik.Ritüel müzik yeni Cuba müziði için çok önemlidir. Orjinal Adý: Musica Ritualistica

Yürüme-marþ-komparþ——————Comparsada müziðin ismi.Bomba 1600’lerde , Comparsa’da 1700’lerde trova ve bomba vardý. Comparsanýn gelmesi 100 yýlý

buluyor. Müzik burada çok yavaþ ilerliyor. Bu zamanda Ýspanyollar Meksika’ya gidiyorlar. Burada ö-nemli bir þey oluyor. Burada, Astekler ve Ýnka’lar yaþýyor. Giderken gitarý gördüler. Arp gerçek Meksi-ka enstrumanýdýr. Yatýrýnca pianoyu oluþturur. Gitarý çok sevdiler. Meksika’da ýrk ayrýmý yoktu. As-tek’ler ve Ýspanyol’lar çalýþarak yeni bir müzik yaptýlar. Sadece arp kullandýlar. Zenci müziðinde ritim1-2-3’tür. Astek’ler 3’e diðerleri 4’e kadar sayarlar. Latin Amerika’ya gelen bütün müziklerin kökeni,bebeði son JAROCHO’dur.Yeni ismiyle Mariachi. Bu müzik Meksika’dan Cuba’ya gitti. Piano’da yenibir enstrumandý. Onu da götürdüler. Mariachi, bomba ve trova müziklerinin hepsini karýþtýrdýlar. Buhissi sadece Latin Amerika müziðinde hissedersiniz. Müziðin ismi: SALSA.1949’da geldi.Ýsmi Guarac-ha oldu. Pianodaki ilk müzik 1780’de oldu. Guaracha 1781 diðeri, 1791.

Country danse diye bir müzik vardý Ýngiltere’de. Buradan Fransa’ya gitti. Sýrasýyla Ýspanya, Domi-nic Cumhuriyeti ve Cuba’ya gitti. Cuba’da “contra danza” veya “habanera” diye bilindi bu müzik.Dünyaca ünlüydü. Örnek:Carmen’in Bizeti. Trova söyleyenler bu müziði aldýlar. Ýlk Küba müziði dün-yaca ünlü oldu.

Ernesto Lecuona—-Küba’da bir müzik yazýcýsýydý. Opera yazdý. Bir operasý Küba’daki karnavalhakkýndaydý. Karnaval’da komparþa müzik çalýyorlardý. Operanýn tanýtým müziði habanera yani kom-parþa’ydý. Operada ismini buradan aldý.”Lakomparþa”.

Basý piano müziðine koyan ilk öncülerdendi. Ýlk kez basýn önemli bir yeri oldu. O bunu ilk kezkullandý.

59

BA

HA

R ‘0

5

Page 61: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

1820’de esirler Kolombia’ya gittiler. Afrikalýlar büyük bir davul getirdiler. Davul aracýlýðýyla“NKUMBÝ” adýný verdikleri tanrýyla konuþurlardý. Ve “CUMBÝA” adýný verdikleri bir dans ederlerdi da-vulun etrafýnda dönerek.

Küba’da 150, Karayipler’de 275 tane saf ritim vardýr;toplamý 2500’dür. Dünyadaki ritimlerin %80’i buradandýr. Küba dünyadaki ritim fabrikasýdýr.

Latin müzik tarihçileri: Dr.Fernando Ortiz ve Odilio Urfe…..

22/ocak/20052.ders notlarýTiple, çift taraflý bir müzik aletidir. Bir tarafý yüksek sesleri diðer tarafý alçak sesleri veriyor. Bas,

tenor gibi…TTRROOVVAA :: KKüübbaaRRÝÝTTUUAALLÝÝSSTTÝÝCCOO :: KKüübbaaBBOOMMBBAA :: PPoorrttoorriikkooCCOOMMPPAARRSSAA:: KKüübbaaSSOONN JJAARROOCCHHOO :: MMeekkssiikkaaCCOONNTTRRAADDAANNZZAA :: KKüübbaaCCUUMMBBÝÝAA :: KKoolloommbbiiaa1500’lerin baþýnda Afrika, Ýspanyol ve Küba müziðini ilk kullanan MA THEODORA ve MÝGAELA

GÍNES’tir. Bu iki kýz kardeþ Dominik Cumhuriyeti’ne geldiler. Küba’daki Kýzýlderililerin müziklerinikarýþtýrdýlar. Küba müziðinin annesi olduðu için “MA” Thedora diye isimlendiriliyorlardý. Önce iþle-miþ olduðumuz tüm müziklere bakarsanýz içinde balanslarý vardýr…

1836’da Latin müziðin içinde bazý þeyler deðiþti, bunun birinci nedeni piyano, ikinci nedeni isetatlarý deðiþti , Küba’daki kültürde deðiþti. 1500’den 1836’ya kadar pek çok göçmen ve sömürgeci gi-dip geldiler. Küba müziði bu þekilde daha çeþitlenmeye baþladý. 1836’daki müzik “danza cubana” ol-du. Özellikle; bale ve tiyatro için yapýlmýþ bir müzikti. Zengin bir ülkeniz varsa zengin insanlarýn dik-katini çekersiniz. Ýþte; bu müziðin çýkýþ noktasý budur. Bu müzik 2-3 yýl yaþadý ve bitti. Fakat; Portori-ko’ya gitti. Portoriko fakir bir ada. Tiyatro ya da baleye giden kiþiler yok. Danza’yý deðiþtirdiler. Piya-noyu kullandýlar; ama daha hýzlý. Onlarýn ulusal müziði oldu. Porto Riko’lularýn 4 ulusal müziklerivar. Bomba, Plena, Donza ve Jibaro. “Donza Portorikenya” 1860’da oldu. Küba’da donza vardý ama ba-þarýlý deðildi. 1 adam vardý. Daha büyük kitlelere bu müziði açmak istiyordu. Donza’yý ve donza cuba-na’yý aldý, içine Afrikan müzik koydu. Yoruba, Bantu, Dahomey…bu 3 çeþit Afrika’lý esirler Küba’dayaþýyordu. Yoruba’yý kattý içine. Donza’nýn ismi “danzon” olarak deðiþti. Bu müziði yapan adam:Mi-guel FAÝLDE. Bu kiþi çok önemli çünkü ilk kez, tarih-kiþi-müzik ayný anda saptanabiliyor. Hükümetegitti. Özel bir þey yaptýðýný söyledi. 1-ocak-1879’da “Danzon” insanlara tanýtýldý. Þarkýsýnýn ismi: “LasAlturas De Simpson” du.

Hala çok önemli bir müzik ve hala ayný danzon’u yaratýyor. Bu müzikte 3 temel aþama vardýr. DDiinnlleemmee kkýýssmmýý————————————-((ccllaassssiicc))HHaazzýýrrllaannmmaa kkýýssmmýý————————((AAffrriiccaann))DDaannss kkýýssmmýý ————————————————((LLaattiinn))Danzon’un yapýlanmasý þimdiye kadar yapýlan Küba müziklerinin kuralý oldu, olacak da…Migu-

el Failde, Latin müziðe kanun ve kural koydu…DDaannzzoonn MMüüzziikk AAlleettlleerrii::FFlluuttee ((FFllüütt)),,

VViioolliinn ((KKeemmaann))-eenn ffaazzllaa 33 ttaannee,, PPaaiillaa ggrriioolllloo-11 ttaannee

60

BA

HA

R ‘0

5

Page 62: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

PPiiaannoo ((PPiiyyaannoo))- 11 ttaannee

GGuuiirroo-11 ttaannee

MMaarriimmbbuullaa // KKoonnttrraabbaass

Sinyalin Ýsmi: Abanico (Yelpaze) Bu 2. ve 3. kýsma geçildiðini iþaret eder. Bu müziði yapan or-

kestranýn adý:Charanga (çaranga)

Danzon bir Charanga müziðidir. Akustik enstrümanlar kullanýyorlar.

Tito Puente en ünlü Charanga grubudur.

Portoriko’ya geri dönüyoruz. 1880’de Portoriko’ya 3 kiþi geldi. John Clarke, Catharine George ve

Carolina. Barbados adasýndan geldiler. Ýngilizce konuþuyorlardý. Trovadores’lerdi. Cathrine tambo-

rin, diðerleri gitar çalýyorlardý. Yaptýklarý müziðin ismi Plena’dýr…Play now’dan gelir…(Þimdi çal,

haydi çal…) Bu müziði Portoriko’lular çok beðeniyorlar…Portoriko’da hala çok önemli bir müzik.

2 gitar, 1 tamborin’le çalýnýyor.

1 adam vardý.1930 Joselino Oppenheimer adý.Bomba ve Plena’yý karýþtýrdý.Takma adý:“Bumbun”

Oppenheimer…Portorico perküsyon kullanmaya cuba’dan önce baþladý.

1 adam vardý. Plena’yý duyduðu zaman (Küba’lý); Danzon’uda biliyordu. Danzon’dan da yararla-

narak bazý þeyleri karýþtýrdý.

1881 Jose ‘Pepe’ Sanchez. Takma adý, Pepe’dir. Bu kiþi 2 adamla birlikte çalýyordu.

Emilano Blez ve Pepe Figarola…Jose uzun zaman Ýspanya’da yaþadý. Ravel’le birlikte (Orijinal

boleroyu çalýyor…) Bolero’yu Ýspanya’dan alýp Danzon ve Plena ile karýþtýrdý. Böylece; “Bolero Cuba-

na” yý yarattý.

Gerçek Bolero, Trompetle çalýnýyor…(Ravel’in bolerosu)…

Küba’lýlar trompeti atýp Bongo’yu koydular. Yeni bir ritim yarattýlar. Eski müzikte insanlar Ma-

rakasý farklý bir ritimle çalýyorlardý. Aksan yoktu.O marakasa aksan kattý. Pepe Sanchez çok deðiþik-

lik yaptý. Yarattýðý ritmin ismi: Martino’dur. Salsa, çaça…içinde ise; martino ritmi vardýr. Þimdinin

en önemli bolero þarkýcýsý Ýbrahim Ferrer’dir. Ýbrahim Ferrer’den önce bir kiþi vardý. Bolero’yu ünlü

yaptý.Küba’nýn tanýtýmýný ve þovunu yapan kiþi Benny More’dir. Trompeti müziðe bu adam koydu.

Trambon, saksofon her þey var. Pepe büyük bir yýldýzdý, uyuþturucu ve alkolden dolayý; 39 yaþýnda

öldü. Küba’nýn Elvis’idir….

Bütün ritimler Brezilya’ya gidiyor. Irk ayrýmý yoktu. Bantue zencileri vardý burada. Afrika’nýn

farklý bölgelerinden geldiler Brezilya’ya…tüm müzikleri karýþtýrýp Samba’yý elde ettiler. Gerçek sam-

ba var. ”Samba de Rhoda” sokak samba’sý.

Bantue’lar daire olup mutfak eþyalarýný enstrüman olarak kullanýyorlar. Bir kiþi dairenin içine

girip dans ediyor. 1 kadýn 1 erkek dairenin içinde arka arkaya dans ediyorlar. 1880 samba’yý çok sev-

diler ve karnavalda kullanmak istediler. Küba, Afrika müziklerini kullandýlar. Riodejenaryo’nun yaký-

nýnda bir ilçe vardý. Adý FAVALES’di. Çok özel bir samba yaptýlar. Pek çok samba ismi var.

Batucada

Partido Alto

Samba Calypso

Samba Reggae

Frevo

Baiao

Ýki temel ritm var sambada. 1.Son klavesi gibi…3-2 yada 2-3 olarak gidiyor.

Ýki Agor ritmi. (Batucada- samba reggae)

61

BA

HA

R ‘0

5

Page 63: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

AAkkddeenniizz’’ddee ddiinnlleeddiimm bbuu ööyykküüyyüü……

Bir Akdeniz gecesinde. Gökyüzü yýldýzlarýný giyinmiþ uyuduðumda kayalýklarda uyan-

dýrdý usulca… Akdeniz yakamozdaydý… Gökyüzü tutup elimden yürüdük birlikte ya-

kamoz yoldan ufka doðru… Akdeniz karþýladý bizi… Oturduk birlikte üçümüz…

Ben, Gökyüzü ve Akdeniz… Bir Akdeniz, bir gökyüzü baþladý anlatmaya… Ben din-

ledim… Sen de dinle!

Tüm yeryüzü karanlýk sular ve buzlarla kaplýydý…Yeryüzü griliðin ölümcül örtüsünün altýndaydý…

Yýldýzlardan, yýldýzlarýn arasýndaki karanlýk derinliklerden ve güneþten gelen öldürücü ýþýnlar griliðin be-

sin kaynaðýydý… Iþýnlar griliði güçlendiriyordu ama hiçbir canlýnýn yaþamasýna olanak tanýmýyordu…

her þey ölüyor, kavruluyor, yok oluyordu… Tüm okyanuslar, denizler gibi Akdeniz de griliðin altýnday-

dý… Ama Akdeniz yaþama ve harekete gebeydi… Yaþam ve hareket doðumun eþiðindeydi… Akdeniz

zamansýzlýðýn uzunluðu ve aðýrlýðýnca derin düþünceler içindeydi… Öldürücü ýþýnlar engellenmeliydi…

Grilik yenilmeliydi… Yaþam ve hareket büyümeliydi… Akdeniz büyük bir sancý içindeydi, kederli ve öf-

keliydi…

Ama inatçý ve ümitliydi… Aklýðýný, maviliðini saðdý bedeninden Akdeniz yukarýlara doðru… Yüz-

yýllarca, çaðlarca sürdü bu… Akdeniz kendini yukarýlara, durmadan inatla taþýyordu… Yukarýlarda ak

mavi bir yüz oluþuyordu… Akdeniz yoruluyordu… Akdeniz umutluydu… Ak-mavilik yavaþ yavaþ bir

að gibi yeryüzünü sarýyordu… Ak mavilik yeryüzünü kuþatan griliði kuþatýyordu. Akmavilik öldürücü ý-

þýnlarý aðýna alýyor; Akdeniz’in ihtiyacý olanýný geçiriyor; griliðin besin kaynaðýný geri gönderiyor, geçir-

miyordu… Grilik yeryüzünden siliniyor, kuytuluklara kaçýyordu… Akdeniz akmaviliðe gökyüzü adýný

koydu… Gökyüzü iþte böyle doðdu… Gökyüzü Akdeniz’e, Akdeniz Gökyüzüne maviliðini, aklýðýný ve-

riyordu… Gökyüzü ve Akdeniz mavilikle oynaþýyordu… Zamansýzlýk hýzlandý… çaðlarý dolandý…

Akdeniz doðuma hazýrdý… Gökyüzü bunu sevinçle karþýlamaya hazýrlandý… Akdeniz bu sevince

maviliðinden saðarak katýldý… Gökyüzü rüzgarlar çýkardý… Rüzgar ve güneþ maviliði aklýða taþýdý…

Görkemli bir doðumla yaþam ve hareket Akdeniz’den fýþkýrdý… Rüzgarlara, sulara, karalara yürüyen

62

BA

HA

R ‘0

5

Page 64: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

yaþam ve hareket her yana yayýldý… Akdeniz yorgundu… Çaðlarca süren sancýsýný görkemli bir doðu-

ma dönüþtürmenin tatlý bir yorgunluðuydu. Gökyüzü, tüm serin sýcak rüzgarlarý ve nakýþ nakýþ iþlediði

bulutlarý Akdeniz’e taþýdý… Gökyüzü, rüzgar kollarýyla meltemler ve karayellerce Akdeniz’i sarýp sar-

maladý… Gökyüzü Akdeniz’in yorgunluðunu paylaþtý… Gökyüzü ve Akdeniz yaþamýn ve hareketin a-

dýydý… Gökyüzü ve Akdeniz özgürleþmenin ve sýnýrsýz birleþmenin adýydý… O gün bugün Gökyüzü ve

Akdeniz rüzgara, sulara ve karalara taþýdýklarý yaþam ve harekete çaðrý oldular; özgürleþmenin, kardeþ-

leþmenin ve sýnýrsýz birleþmenin çaðrýsý… Grilik sinmiþ saklanmýþtý… Yaþam ve hareket rüzgarlarca,

sularca, karalarca yayýldýðýndan beri devamlý pusudaydý, sürekli saldýrmaktaydý… Gökyüzü ve Akdeniz

dikildiler karþýsýna her zaman griliðin… Spartaküs’ün özgür ordularýný besledi Akdeniz, Gökyüzü gizle-

di rüzgarlarla, bulutlarla… Haareket ve yaþam þaha kalkýnca Paris’te griliðe karþý, tüm öfkesiyle kýzýla

kesildi Gökyüzü; Akdeniz’se uzandý Sienne’le çocuklarýna… teslim olunmadý… Griliðin saldýrýlarý dur-

madý… Gökyüzü ve Akdeniz renk renk, ses ses çocuklarýyla Madrid sokaklarýndaydý griliðe karþý…

Gökyüzü ve Akdeniz yaþam ve hareketle enternasyonal savaþýn yataðýndan aktý… teslim olunmadý…

Sonra Cezayir, Libya, Tunus’ta… Sonra Hayfa’nýn kýyýlarýnda, tozlu sokaklarýnda ve tüm bozkýrlar-

da… Sonra Ege’nin batý yakasý daðlarýnda… Griliðe teslim olunmadý… Nerede bir kuþatmasý olduysa

griliðin, Gökyüzü ve Akdeniz yaþam ve hareketle en ön saftaydý…

Þimdi grilik tüm yeryüzünde son saldýrýsýnda… Sularca, rüzgarlarca, karalarca tüm yaþamý ve hare-

keti boðmaya çalýþmakta… Gökyüzü ve Akdeniz’in çaðrýsý rüzgarlarca, sularca, karalarca tüm yeryüzü-

ne yayýlmakta…

Gökyüzü ve Akdeniz yaþamýn ve hareketin özgürleþmesi, kardeþçe sýnýrsýzlýðý eve birleþmesi için

savaþa çaðýrmakta… Gökyüzü ve Akdeniz yeni ve görkemli en büyük doðumun hazýrlýðýnda… Doðum

yaklaþmakta…

63

BA

HA

R ‘0

5

Page 65: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Yola çýktýk…Arkamýzda kaygýlarýmýzý, çekingenliklerimizibýrakarak...Ýnsaný, geleceði, kendimizi tanýmak ve deðiþtirmek için…El yordamýyla yürüyoruz. Ama ýþýksýz deðiliz. Yaþamýn tüm cid-diyetiyle oyunlar oynuyoruz, çocuklar gibi þeniyoruz.

Zorlu ve uzun bir uðraþ bu. Hayatýn içinde, daha içinde, daha etkinrol almak istiyoruz. Sahnede olmak, ýþýklarý yakmak ve oyunu baþlat-mak istiyoruz. Daha çok rol arkadaþý gerekli bize: Oyunu yazacaklar,sahneye çýkacaklar, kostümleri dikecekler, dekorlarý çakacaklar,makyaj yapacaklar, biletleri daðýtacaklar, sorular sorup cevaplarý vere-cekler...

Yola çýktýk geliyoruz…Kendimizi, geleceði, insaný araþtýrmak vedeðiþtirmek için...

64

BA

HA

R ‘0

5

çaðr

ý

Page 66: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Tüm dünya bugünü dünya tiyatrolar günü olarak kutluyor. Pek çok sah-

ne kapýlarýný ücretsiz açýyor bugün seyircilerine…Birçok yerde salon tören-

leri düzenleniyor. Tabi pek çok kiþinin bu durumdan ne haberi var ne de bu-

nunla ilgilenebilecek durumdalar.

Bir 27 Mart’ta daha biz de gözlerimizi ýþýltýlý kutlama salonlarýndan,

tiyatrodan habersiz daha büyük kesimlere çevirelim dedik.

Tiyatrocular týpký diðer aydýnlar gibi toplumun en ileri kesi-

mini temsil ediyorlarsa, bütün dikkatlerin bize çevrildiði bu gün-

de sahne almanýn, perdeleri açmanýn zamaný olduðunu düþünü-

yoruz. Tiyatrocular da salonlardan çýkýp yaþama katýlmalýdýr.

Hem de herkesten daha fazla…

Yaþamla ölüm kavgasýndaki milyonlarca insaný tiyat-

ro’ya getirebilir misiniz? Hayatta kalabilmek için bütün za-

manlarýný çalýþarak öldürenlere tiyatronuzu anlatabilir mi-

siniz? Savaþlarýn ve açlýðýn kol gezdiði bir yerde oyununu-

zu oynayabilir misiniz? Badat’ta, Filistin’de, Somali’de,

Ruanda’da, daðlarda ve fabrikalarda savaþanlarýn ya-

nýnda sahne alabilir misiniz?

27 Mart’ta Beyoðlu’nda kostümlerimizi giyip tepkile-

rimizi, düþüncelerimizi dile getireceðiz. Ta ki tüm yeryü-

zünde bizi izleyemeyecek, oyunlarýmýza katýlamayacak tek

bir insan bile kalmayýncaya kadar…

65

BA

HA

R ‘0

5

dünya tiyatrolar gününde sokaklardaydýk

Page 67: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Bilinen ilk tiyatro, insanýn topluluk halinde ya-

þamaya baþladýðý ilkel kominal toplumda dilin kul-

lanýlmasýndan önce beden diliyle anlatýlardan doð-

du. Doða karþýsýnda güçsüz kalan insanýn kendisini

ve doðayý taklit (mimesis) yoluyla anlatýlarý tiyat-

ronun kökenini oluþturur.

Bu döneme ait maðara resimlerinde ellerine ve

yüzlerine hayvan postlarý geçirmiþ insanlarýn rit-

mik hareketler yaptýklarýný görmekteyiz. Maske ve

kostümün (hayvan postlarý ) öne çýktýðý bu dönem

insanýn kendi kimliðini aþmak, baþka kimlikleri ve

daha genel varlýk biçimlerini temsil etmesinin en

etkin yollarýný bulmasýný saðlamýþtýr. Toplayýcýlýk

ve avcýlýðýn olduðu bu dönemde tiyatronun temasý

bu iki öðeyi içeriyordu. Daha sonra karþýsýnda güç-

süz kaldýðý doða olaylarýný (Ýlk tanrýlar) iþlemeye

baþladý. Ýnsanýn tören ve ayinlerle doða üzerinde

denetim kurmaya çalýþtýðý bu dönem eski Yunan

da, Dionysos þenliklerine kadar uzanýr. Yaðmur

yaðdýrmak ya da avda baþarýlý olmak için yapýlan

törensel danslar, kurallý oyunun ilk örnekleriydi.

Ölme ve yeniden dirilmeye yönelik bilinmezlikler de

oyun temalarýna bu dönemde girdi. Baþlangýçta do-

ða güçlerine insanlarýn kurban edildiði bu törenler

zamanla canlandýrmalara (Ritüel) dönüþtü. Þama-

nizm de olduðu gibi, Þaman çeþitli oyunlarda tan-

rýlarla insan arasýndaki aracýyý temsil ediyordu.

Ýnsan,avcýlýk ve toplayýcýlýktan alet yapmasýyla

üretime geçti .Bu dönem kabile savaþlarý sonucu

hayatta kalanlarýn köle olduðu ve egemenlerin dev-

letlerini kurup kurumsallaþtýklarý ilk sýnýflý sisteme

evrildi. Köleci dönemde; uzak doðu da Çin, Orta

doðuda; Mýsýr, Sümer, Med,Hitit (Eti), Asur ve Av-

rupa da; Yunan ve Roma imparatorluðu felsefe-

nin,sanatýn ve bilimin merkezleriydiler. Ýlk sýnýflý

toplum olan köleci devlette kölelerin yaþamda hiç-

bir haklarý yoktu. Soylu sýnýf köle sömürüsü saye-

sinde bilime ve sanata bolca vakit buluyordu. Aris-

totales bile; insanlarý kadýnlar, erkekler ve köleler

olarak sýnýflýyordu. Toplum içindeki kadýnlarýn ve

kölelerin durumuna ilk tepkiyi Europides vermiþtir.

Bir görüþe göre modern tiyatro; Yunan tiyat-

66

BA

HA

R ‘0

5

Tiyatro okuluTiyatro okulu adýný verdiðimiz bu say-fada tiyatronun kuramsal alanlarýna de-ðineceðiz.Amatör tiyatroculuk denildiðinde ilkakla gelenler birkaç oyunculuk çalýþma-sýndan sonra bir teksi ele alýp el yorda-mýyla onu sahnelemektir.Oysa amatör-lük bundan daha fazla birikim ve derin-lik gerektiriyor.Kurumsal bir eðitimdengenellikle mahrum olan amatör tiyatroemekçilerinin tiyatronun tarihi, ku-ramlarý, yaratýcýlarý, terimleri ve dahabirçok yönüyle ilgilenmeleri gerekmek-tedir.Tiyatronun genel tarihiyle baþladýk. El-bette burada geçen pek çok konu ken-di baþýna ayrý bir araþtýrma-yazý konu-sudur. Daha sonraki sayýlarýmýzda dahaözele inmek için araþtýrmalarýmýza de-vam edeceðiz. Katkýlarýnýzý bekliyoruz.

TÝY

AT

RO

’NU

NG

EN

EL

TA

RÝH

Ý

Page 68: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

rosuyla baþlar. Çünkü; tiyatronun tüm özellikleri; sahne, izleyiciler, oyun,

kurgu bu dönemde doðmuþtur. Tiyatro terimi de, Yunanca ”Theatron”

(Seyredilen yer) sözcüðünden gelmektedir. Günümüzdeki anlamýyla tiyat-

ronun baþlangýcý eski Yunan’da Baðbozumu tanrýsý Dionysos adýna yapý-

lan dinsel törenlere dayandýrýlmaktadýr. Bu törenlere korodaki insanlar

keçi derilerine sarýnarak þarký söyledikleri için “keçi þarkýsý” anlamýna ge-

len ve kaynaðýný efsanelerden alan “Tragedya” adý verilmiþtir.

Bu dönemde tiyatro dinsel törenlerden ayrýþarak bir sanat ve felsefe-

nin konusu haline gelmiþtir. Dionysos þenliklerinde farklý kiþiliklerin, ko-

nuþmacýlarýn yer almaya baþladýðý “KORO”yu görüyoruz. Koro bu dönem-

de geliþen duruma iþaret eden bir kimlik taþýyordu. Dyonysos þenliklerinde

tragedya özel bir yer aldý. Tespis adýnda bir þair M.Ö.6.yy. daki ilk tra-

gedya yarýþmasýnda koronun karþýsýna bir oyuncu (aktör) çýkararak diya-

loðu baþlattý.Böylece tiyatronun ilk oyuncusu doðmuþ oldu. Daha sonra A-

iskhlos (Ayklos) 2. oyuncuyu, Sophokles (Sofokles) 3.oyuncuyu sahneye

çýkardý. Böylece koro giderek önemini yitirdi ve günümüz tiyatrosunun ilk

oluþumlarý baþlamýþ oldu. Bu dönemde ilk kadýn maskelerini sahneye geti-

ren dönemin en ünlü yazarý Koerillos un bugün elimizde hiçbir oyunu yok-

tur. 67.Olimpiyatta Frinikos ilk kez kadýn karakteri erkeðe deðil bir kadýna

oynattý.

Dionysos adýna düzenlenen Dramatik yarýþmalarda üç türle karþýlaþý-

yoruz: tragedya, komedya ve satir oyunlarý. Satir oyunlarýnýn konusu yine

tragedyanýn konularýydý; ama bu oyunlarda konular mizahi bir dille ele a-

lýnýrdý. Oyunlarda seyirciye verilmek istenen ana temalar: gururlanma gü-

nahý, ölçülülük, cezanýn kaçýnýlmazlýðý, katarsis (acýma ve korku ile ruhu

tutkulardan arýndýrmak) olarak sýralayabiliriz.

Eski komedya’nýn en büyük temsilcisi Aristofanes’in oyunlarý siyasal

ve toplumsal yergileriyle ahlaki bir görev üstlenmiþtir. Sofoklesle tiyatro

teknik yetkinliðe ulaþmýþ oyunlarda ilk kez dekor kullanýlmýþtýr. Euripides

ise (M.Ö.480-405)günümüz tiyatrosuna daha yakýn eserler ortaya koy-

muþ,günlük yaþamý ele almýþ ve kuþkuculuk, bilgecilik temalarýndan yola

çýkmýþtýr. Antik Yunan tragedyasýnýn tanýmýný ilk kez M.Ö.320 yýllarýnda

Poetika adlý eseriyle Aristotales yaptý. Ona göre tragedya; ahlaki yönden

aðýrbaþlý, baþý ve sonu olan, belli bir uzunluðu bulunan bir hareketin takli-

diydi (mimesis).Aristotales’ in koyduðu kurallar uzun süre-bugün bile-

tiyatro da otorite olmuþtur.

Roma tiyatrosunda ise antik Yunan tiyatrosu etkisinden baþka fars,

mimus ve pantomimus türlerine rastlýyoruz. Roma tiyatrosu antik yunan

tiyatrosundan farklý olarak eðlence ve ticaret amacý taþýr. Oyunculuk ba-

yaðý görüldüðü için köleler tarafýndan sürdürülmektedir. Komedya da Pla-

utus, Terentius, tragedyada ise; Ennius, Pacavius ve Accius ve en önem-

lisi Seneca Tiyatroyu önemli bir yere getirmek için uðraþmýþlardýr.

67

BA

HA

R ‘0

5

Page 69: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

68

BA

HA

R ‘0

5

AAggoorraa:: Pazar yeri. Antik tiyat-ro yapýsý orta ya çýkmadan veDionyisos Þenlikleri Atina’dakiAkropolis’in güneydoðu yama-cýnaalýnmadan önce oyunlarpazar yerinin basamaklý tara-fýnda oynanýrdý. Seyirciler ba-samaklara otururdu.AAlleeggoorrii: Belli bir kavram, dü-þünce yada ahlak kategorisininkiþileþtirme yoluyla canlandýr-mak, alegoriyi simgeden ayýr-mak gerekir, çünkü simge kiþi-sel de özeti verirken alagortgenelde özeti verir; alegoridetüm ayrýntýlar imgesel bütün-lük içindedir.AAggoonn:: 11.. Yarýþma Antik tiyatroda,tragedya ozanlarý, oyuncularve dithyrambas korolarý ara-sýnda yapýlan yarýþmalar... Yu-nan tragedyasýnda, savsöz ve

karþý savsözün öneri ve karþýönerinin, yanýt ve karþý yanýtýn,atýþma biçimi içinde yer oldu-ðu söz kapýþmasý sahnesi...Ça-týþma. 22Antik Yunan komedyasýndadüþünceleri birbirine karþýt o-lan iki oyun kiþisinin tartýþmayagirdiði bölüm. 33.. Antik tiyatroda sanatçýlar,ezgiciler, yazarlar ve oyuncu-lar arasýnda deðerlendirme ilesonuçlanan yarýþma.AAnnttrraakktt:: Tiyatro oyunununoynanýþý esnasýnda; sahnenindüzenlenmesi, oyuncunun di-ðer perde için hazýrlanmasý veseyircinin dinlenebilmesi ama-cýyla verilen kýsa ara.AAnnaaggnnoorriissiiss:: Tanýma. Aristote-les’in Poetika adlý yapýtýn-dan.Bir oyun kiþisinin gerçekkimliðini öðrenme.

Antik Komedya; Ý.Ö 486 yýlýn-da baþlayan ve aþaðý yukarýÝ.Ö 200 yýlýna kadar süren birdönem içindeki yunan ve La-tin komedyalarý için kullanýlanterim. Yunan komedyasýnýn üçevresi vardýr; eski komedya(Aristofanes), orta komedya(Antifanes, Aleksis) ve yenikomedya (Menandros) Latinkomedyasýnýn iki ustasý Plautusile Terentius’tur.Antik Tragedya; Ý.Ö VI. yüz-yýlda yunanlý Thespis ile baþ-layan ve Ý.S. I. yüzyýlda LatinSeneca ile son bulan yediyüzyýllýk bir süreç içinde yazýlmýþtragedyalardan her biri. Enbüyükleri Aiskhülos, Sophok-les ve Europides’tir.

TÝYATRO SÖZLÜÐÜ

ESKÝ ROMA VE YUNAN TÝYATROLARIARASINDAKÝ FARKLAR

YUNAN TÝYATROSU ROMA TÝYATROSU* Oyuncular üst tabakadan Oyuncular alt tabakadan* Ölümcül savaþ sahneleri seyirci önünde olmaz Ölümler seyirci Önünde gerçekleþir. * Tiyatro dað yamaçlarýndadýr Geniþ düzlük alanlara kurulmuþtur* Orkestra büyük yer kaplar Orkestranýn önemi yoktur* Seyirci yeri yükselen dairelerden oluþur Seyirci yeri yarým yuvarlaktýr* Giriþler açýk ve serbesttir Ücretsiz geçiþi önlemek için tünellerden oluþmuþtur.* Sahne seyirciye uzaktýr Sahne seyirciye yakýndýr* Dýþ görünüþü yalýndýr Dýþ görünüþü süslüdür.* Dinsel törenlerde sýklýkla kullanýlýr lence aðýrlýklýdýr .dinseltörenlerde kullanýlmaz * Ön sahne Roma tiyatrosundan iki kat daha yüksek ve daha dardýr.* Her oyunda dekor deðiþir Dekor deðiþmez,sabittir.

Page 70: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Aynýokulda, aynýmahallede ve-ya ayný evdebulunan arkadaþ-larýnýzla birlikte birtiyatro grubu ( toplulu-ðu ) kurup kendi aranýzdaoyunlar hazýrlayýp çevreniz-deki insanlara sunmak istediniz.Ama bir türlü size yardým edecek tec-rübeli birilerine ulaþamadýnýz.

Þimdi önünüzde iki seçenek var. Yaher þeyi býrakýp bu sevdadan vazgeçeceksinizya da kendi el yordamýyla edindiðiniz birikimi-nizle bazý oyunlar hazýrlayacaksýnýz.

Biz de size bu sayfada üçüncü bir seçenek sunuyo-ruz. Birikimlerimizi, deneyimlerimizi sizlerle paylaþmak vebizimde yürüdüðümüz sonsuz öðrenim sürecini karþýlýklý üre-tim sürecine dönüþtürmek istedik.

Þimdiden baþarýlar…1- Bütün vücut serbest bir þekilde yürümeye baþlayýn. Ayak kas-

larýnýzdan baþka hiçbir kasýnýz çalýþmasýn. Kollar serbest ve baþ sarkýkbir biçimde yavaþ yavaþ temponuzu arttýrýn. En yüksek koþma temposunaulaþýncaya kadar devam edin. (15dk. )

2- Koþu biter bitmez kollarýnýz vücuda paralel bir þekilde sýrt üstü yere uza-nýn. Kendinizi tamamýyla yer çekimine teslim edin. Gözlerinizi kapatýn ve kesinlik-

69

BA

HA

R ‘0

5

öömmeerr þþaahhiinn

PRATÝK ÇALIÞMA ÖNERÝLERÝ

Page 71: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

le açmayýn. Bütün ýþýklarý söndürün ve bir müddet enstrümantal klasik müzikdinleyip kendinizi müziðin akýþýna býrakýn. ( 10dk. )

3- Sabah yataktan kalkar gibi gerinerek ve esneyerek uyanýn. Ayaða kalkýn o-muzlarýnýzý sýrayla dairesel bir þekilde çevirin. Bütün vücudunuzu arkaya doðruatarak esneyin ve ayný þekilde öne, saða, sola atarak esneyin. ( 15dk. )

4- Dilinizi aðzýnýzýn içinde daire çizecek þekilde çevirin ve dilinizi çiðnemeyebaþlayýn. Sonra dudaklarýnýzý ( alt ve üst ) çalýþtýrýp dudaklarýnýzla sesler çýkarma-ya baþlayýn. ( 15dk. )

5- Diyafram nefesini kullanarak düzenli baðýrmaya çalýþýn. Beraberce sesini-zi yükseltip alçaltýn.Diyafram nefesini almak için aðzýnýzda sýcak bir þey varmýþ-çasýna aniden nefes almak ya da dilinizi dýþarý çýkartýp hýzlý nefes alýp-verme ça-lýþmasý yapmak yararlý olacaktýr. Diyafram nefesini almanýn en doðru yolu öncekarýn nefesi almaktýr.Bunun içinde yatarak karnýnýzýn üstüne kitap koyun ve ne-fesinizi alýp verdikçe yükselip alçalmasýný izleyin. (15dk. )

6- Alfabeyi baþtan sona hep beraber baðýrarak ( diyaframdan ) söyleyin. Yan-lýþ telaffuz ettiðiniz harfleri tespit edip doðrusunu çýkarmaya çalýþýn.

7- Birkaç satýrdan oluþan her hangi bir düz yazý veya þiir örneði bulun. Mese-la;

Sonra birkaç damla göz yaþý düþtü topraða, topraðýn o bir damla göz yaþýnýVantuzlarýyla nasýl emdiðini gördü.

Bu yazýyý ilk önce heceleyerek ve bütün harflerin hakkýný vererek okuyun.Sonra bütün yazýyý düzgün ve anlaþýlýr bir biçimde; sesinize üzüntü, mutluluk vesinir duygularýný katarak okuyun.

OYUN:Grubu ikiye bölün, iki grupta gözlerini kapatsýn. Gruplarý birbirinden uzak

duracak þekilde ayýrýn. Her birinin kulaðýna bir rakam söyleyin. Gruptan; kesin-likle konuþmadan ve en önemlisi hiçbir ses çýkarmadan birbirlerini rakam sýrasý-na göre dizmelerini isteyin. Bu sýralamayý ilk bitiren grup kazanmýþ olur.

OYUNUN AMACI:Gruptaki iletiþim düzeyini saptamak ve geliþtirmek.

OYUNUN SONUCU:Oyunda bazý arkadaþlarýn hiç hareket etmeden bekledikleri, bazýlarýnýn sü-

rekli karmaþýk hareketler yaptýðý ve bazýlarýnýn ise; düzenli bir biçimde yönlen-dirici rolü üstlendiði görülecektir. Bu bize grup üyelerinin liderlik, yönlendirici-lik vasýflarýnýn düzeyini gösterecektir. Böylece her hangi bir tiyatro metnini oy-namaya karar vereceðimiz zaman yönlendirici görevlerin kimlerin üstleneceðibelli olmuþ olur

70

BA

HA

R ‘0

5

Page 72: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

eeyy ggöözzlleerrii þþiiiirr yyaazzaann ççooccuukkllaarr

ddüünnyyaa nnaassýýll ddaa yyeenniikk vvee yyaarraallýý

bbiirr tteekk ssiizziinnggüüllüüþþüünnüüzz vvaarr

oonnuu ggüüllddüürreecceekk

AA..YYüücceell

Page 73: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Geceydi-karanlýktýVe paslý bir yangýn gibi ölüm…Gün, henüz uyanýþýný tamamlamamýþtý.Sisli ve puslu bir akþamdan kalmaydý gece.Geceydi-karanlýktý-sýcaktýÜç daðÜç nehirÜç yangýn yürekli ormanUtandýrýyorlardý çýplaklýklarýyla maskelenmiþ yüzleri…Kahrediyordu dimdik duruþlarý,ölüme gülümseyiþleri.Kusursuz bir ortaklýktý direniþleri…Toprak…

Hava…Ateþ…Ve su gibiydiler kirli düþlerin çoðalan vahþetine,zulmüne…ve iðrençliðine karþý.Halktýlar halklar gibi!Yiðitçe çýktýlar yola, söylemek için türküleriniSevdanýn en amansýzýnýÖlümün en zamansýzýný tattýlar.Uðrunda ölüme gittikleri yol kadar aydýnlýktýlar!..Birgün akacaðým denizlere selam olsun!Adým: DenizSevda iþçisiyimUmut iþçisiyimBirgün akacaðým denizlere selam olsun!

72

BA

HA

R ‘0

5ÜÇ NEHRÝN

BÝR DENÝZLE BULUÞMASININ

DESTANI

Page 74: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Adým: HüseyinSevda iþçisiyimUmut iþçisiyimBirgün akacaðým denizlere selam olsun!Adým: YusufSevda iþçisiyimUmut iþçisiyimBirgün akacaðým denizlere selam olsun!Bir türkü tutturacaðýmÇiçekler ekeceðimhalklarýn umutsuz topraklarýnaDaðýlmýþ,tek yürek kalmayacak yer altýnda…

Hadi! Kavursun bu ateþ beniHadi! Savursun denizlerin hýrçýn dalgalarýarýndýrsýn beni çirkinliðimden.Hadi! Öfkeyi haykýrmanýn zamanýdýrHadi! HaykýrHaykýrHaykýr öfkeni.Geceydi-KaranlýktýYeni doðmuþ bebelere veriliyordu adlarý.Kavganýn 72’ye kanla yazýlmasýnýn zamanýydý.Çýnladý tarih sabahýn alaca þafaðýnda

Yankýlandý üç ölümsüz çýðlýk gecenin kararan yüzündeMaviye çalardý gözleri, daraðaçlarý gölgesindeÝdamlarda cellat katýna oturanlar,Denizlerin karþýsýnda dehþet içindeler þimdi;konuþuyorlar, çýðlýklar atýp, duvarlarý týrmalýyorlar…Söylenen hiçbir þeyi anlamýyor…anlatamýyorlar…Sabah serin ve sessizSisli bir aydýnlýkVe paslý bir yangýn gibi ölüm!Sökülen kaldýrým taþlarý,emekçilerin uyanýþý,Bir çýðlýk yeni güneÜç ortak ölümde de elele…Ne yazýk!Ne yazýk ki bir daha asla,Sevdiði kýzýn ellerini;topraða serpilen özgür bir tohum gibi saramayacak.Af dilemeden çýkýlan onurlu sehpalardagölgeler düþecek aydýnlýða,

73

BA

HA

R ‘0

5

Page 75: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

kararacak tüm renkler

Aydýnlansýn diye gidenlerin yüzleri,

analar gülümseyerek doðuracak evlatlarýný.

Aðlama yaðlý urgan! Aðlama!

Arkanda ölüm gülüþlü cellata bel baðlama!

Birgün dökülür tüm nehirler denizlere,

siyahlar aydýnlanýr,

bir çocuk elleriyle taþýr hürriyeti,

bir gider bin gelir analarýn yiðitleri

Durgun, karanlýk, derin, sýcak ve serin

Ve sarý parmaklarý birazdan

kýzýllaþacak gökyüzünü yýldýza boðacak gibi çetin…

Geceydi-karanlýktý

Bulutlar kadar doluydu gözleri izleyenlerin

En seven, en cömert, en cesur, en yiðit, en aþýk

Üç sevdalý toprak...

Üç sevdalý hava...

Üç sevdalý ateþ...

Üç sevdalý su…

Neredeyse boðacaktý analarýn çýðlýklarý

kanlý gelincik tarlalarýný

Bu gözler: Deniz’in gözleri

Baktý!

Korkmadan, kýzmadan, inançla!..

Bu sözler: Hüseyin’in sözleri

Söyledi!

Korkmadan, kýzmadan, inançla!..

Bu eller: Yusuf’un elleri

Geçirdi týrnaklarýný kanlý gelincik tarlalarýna

Korkmadan, kýzmadan, inançla!

Teker teker, bir an olsun tereddüt etmeden

geçirdiler kardeþ urganlarý gencecik boyunlarýna.

Gül benizli analar doðurdular evlatlarýný.

Bir çýðlýk bir ölüme kavuþtu…

Üç nehir bir denizle buluþtu…

Dün-bugün ve gelecekte

Denizlere akan nehirlere selam olsun!

Durgun, karanlýk, derin, sýcak ve serin

Ve sarý parmaklarý birazdan

Kýzýllaþacak gökyüzünü yýldýza boðacak gibi çetin

6 Mayýs 72’in çocuklarý…

74

BA

HA

R ‘0

5

Page 76: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Onurun ve direngenliðin

meþalesi, Filistin halkýyla

dayanýþma etkin-liðiyle karþýladýk

2004 yýlýný.

etkinlikleri2004

22000044 yyýýllýý ,, ssaannaatt mmeerrkkeezziimmiizziinn yyaayyýýllmmaa ddöönneemmii oolldduu……

AAnntteepp vvee

ÝÝzzmmiirr AAyyýýþþýýððýý’’nnaa kkaavvuuþþttuu……

Page 77: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

*4 nisan 2004 Gazi Ayýþýðý açýldý…

*22 þubat 2004Ýzmir ayýþýðý’nda “yerel seçimler

ve sol “ konulu panel…

*17 nisan 2004

“Bahara Merhaba” etkinliði..

MKM Tiyatro Grubu

Nurettin Güleç

BÝlgesu Erenus

Ayýþýðý Þiir Grubu

Page 78: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

*9 mayýs 2004 “doðumunun 186. yýlýnda

Marx ve Marksizm”Katýlýmcýlar:Sýrrý ÖztürkOrhan ÝyilerYýlmaz Ekþi

*22 Mayýs 2004

Ýzmir Ayýþýðý’nda “ Basýn ve Üzerindeki Baskýlar” konulu söyleþi

Katýlýmcýlar: Gazeteci Sinan Kara

Mustafa RollasÇGD’den Macit Setoðlu

Mücadele Birliði Dergisinden Yeþim TunçsanÝþçi Köylü Gazetesinden Erdinç Özbay

Alýnteri Gazetesinden Selam Topçuoðlu

6 Haziran 2004 Geleneksel Büyükada pikniði

*10 Temmuz 2004 Aysunumuz… ayýþýðýmýzýn anmasý…

Av. Cemal Yücel’le marksizm ve hukuk

Page 79: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

SSaarrýý GGaazzii AAyyýýþþýýððýý jjaannddaarrmmaa ttaarraaffýýnnddaann bbaassýýllddýý.. AAyynnýý ssaallddýýrrýý ssoonnrraakkiiggüünnddee tteekkrraarrllaannddýý……JJaannddaarrmmaa bbaasskkýýnnýý SSaarrýýggaazzii AAyyýýþþýýððýý öönnüünnddee yyaappýýllaann bbaassýýnn aaççýýkkllaammaa-ssýýyyllaa pprrootteessttoo eeddiillddii..

AAgguussttooss 22000044Ahmed Arif anmasý Antep Ayýþýðý88 AAgguussttooss 22000044400. gününde Remzi Aydýn’la dayanýþma etkinliði Grup Akay2299 aagguussttooss 22000044Küba ile dayanýþma etkinliði Antep1199 eeyyllüüll 22000044Ýzmir Küba Ýle dayanýþma etkinliði2266 eeyyllüüll 22000044 Antep Ayýþýðý’nda Yýlmaz Güney anmasý1155 EEkkiimm 22000044Ýzmir Ayýþýðý’nda Dursun Özden’le“Küba Uzak Deðil”adlý söyleþi…

1177 EEkkiimm 22000044 kküübbaa ddoossttlluukk ggüünnüü

Page 80: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

15 Kasým 2004Ýkitelli Ayýþýðý’nda müzik dinletisi- Grup Mart Ateþi

16 Kasým 2004Ýkitelli Ayýþýðý’nda þiir dinletisi- Tiyatro gösterimiÝþçi Atölyesi kuruldu…

5 Aralýk 2004 Antep Ayýþýðý’nda “Yeni ceza infaz yasasý ve zindanlar”ÝHD Baþkaný Av.Mehmet Þahin

12Aralýk 2004 ÝkitelliAyýþýðý’nda Panel“19 Aralýk ve Zindanlar”Nuran GüvenilirYýlmaz EkþiSakine SürücüGazi- Ayýþýðýnda panel 19 AralýkVefa Serdar

26 Aralýk 2004 Þubelerde “yeni yýla merhaba” etkinlikleri

Page 81: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

Direngen Dallar…

Kültür-sanat alanýnda verilen

mücadeleler pek dikkati çekmez ülkem-

izde. Çoðunlukla kültürün de bir siyaseti

olduðu bilinmez ya da görmezden gelinir.

Kültür-sanat alanýnda mücadele vermek

zordur. Bu anlamda baþarýlý olabilmek

için disiplinli, özverili, kesintisiz bir çaba

gereklidir. Baþarý kolay gelmez. Bu

nedenle kültür-sanat alanýnda mücadele,

kararlý, inatçý bir yolculuðu göðüslemek-

tir.

Ayýþýðý Sanat Merkezi,bu kararlý, inatçý mücade-leyi verdi. Bu mücadeleyiGenç Ekin günlerindenberi izliyorum. Her ikikültür merkezininaçýlýþlarýnda, kimi toplan-týlarýnda ben de vardým.Coþkulu, heyecanlýgençlerden oluþmuþ GençEkinciler gelecek güzelgünlere inanýyorlardý.Sevinçliydiler. Ayýþýðýnda

tüm engellere karþýn bu coþkulu mücade-leyi devam ettiriyor. Kültür yaþamýmýzakatkýlarýný sürdürüyor.

Ayýþýðý’nýn aydýnlýk yüzü Songül’ü deGenç Ekin döneminden tanýyorum. Yýllargeçti, fýrtýnalar, rüzgarlar kýramadý diren-gen dallarýný. Bu mücadeleyi þimdi birkültür-sanat yayýnýyla Önsöz’le geliþtire-cekler. Bu zorlu yolculukta baþarýlar diliy-orum. Ayýþýðý’nýn bütün direngen dal-larýný bir þiirimle selamlýyorum.

80

merhaba

Baykuþ

Yorulmadan

Dinginlik arayanlara…

Adým seslerinin

Ýnsan seslerinin

Kuþ seslerinin

Arasýnda

Kendini göremeyen

Baþkuþ

Sessizliði çaðýrýyordu

Bur yudum soluk

Sevecen

Sabah serinliði

Þarkýya benzer

Gün ötüþleri için

FSessizliði çaðýrýyordu

Iþýklý karanlýklar içinde

Bekliyorken aydýnlýk

BBBBeeeerrrrrrrr iiiinnnn TTTTaaaaþþþþ

BA

HA

R ‘0

5

Page 82: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

BA

HA

R ‘0

5

81

Tam a-nýmsamasamda, Genç EkinSanat Merke-zi’nde on yýl-dýr seminerveriyorum. Bus e m i n e r l e rfelsefeyle es-tetik üstüneoldu.

Emektenyana bir sava-

þým veren Genç Ekin emekçileri, insanlý-ðýn kültür birikiminin kazanýmlarýnda,kültür serüvenine çýktýlar.

Anýmsadýkça bugün bile içimi sevinç-ten titreten bir etkinlikten söz edeceðim.

Seminer çalýþmalarý sürerken, ParisKomünü’nü emekçilere götürme düþünce-si doðdu. Bu düþünce sevindirdi hepimi-zi… Günler süren bir çalýþ-madan sonra Komün’le ilgilibütün belgeleri topladýk…Bundan sonra görevimiz þuy-du: Bu belgelerden bir Oku-ma Tiyatrosu metni oluþtur-mak.

Sevinçle, coþkuyla ortakbir çalýþmayla yine günlersüren bir uðraþtan sonrametni oluþturduk. Metni o-luþturduktan sonra, metnin üstünde ça-lýþma süreci baþladý.

Aylar süren bir çalýþmadan sonra, buoyunu, Ýstanbul’un çeþitli bölgelerinde e-mekçilere sunduk.

Paris Komünü oyunu her bölgede coþ-kuyla karþýlandý…

Þimdi yýllar sonra, kültür hayatýmýz-da, emekten yana savaþým veren AyýþýðýSanat Merkezi var.

Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde þimdi dahaileri bir düzeyde estetik seminerlerinebaþladýk… Bu ileri düzeyin yöntemi, me-

tin çalýþmasý… Bu yöntemde katýlýmcýla-ra kimse bir þey öðretmiyor. Metnin üs-tünde çalýþarak öðreniyoruz.

Peki neden estetik?Marks þunu belirtir; estetik nesne,

hem sanat beðenisi olan, hem güzelliðinzevkini duyan bir çevre yaratýr.

Burjuva dünyasýna geldikte… Burju-va dünyasý estetik nesne yaratmaz. Bu ne-denle sanat beðenisi olmayan, çirkindenzevk alan bir çevre oluþturur.

Bu, insanda çirkini deðiþtirme bilin-cini dumura uðratýr. Bu çevreye karþý sava-þým verebilmek için estetik birikim gere-kir.

Estetik birikim yalnýzca birikim içindeðildir. Marks’ýn deyiþiyle, sanattan tatalabilmek için sanatsal açýdan eðitilmekgerekir.

Estetik bu eðitimi verir.Devrimci hareket, yalnýz siyasette de-

ðil, hayatýn bütün alanlarýnda etkisini du-yumsatabilmelidir.

Sermaye sýnýfý, sanat ý metalaþtýrmýþ-týr. Güzellik yasalarýna göre yaratma et-kinliði, çok para kazanma etkinliðine dö-nüþmüþtür.

Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn dediði gi-bi, masa, sokakla birleþirse orada sanatcanlanýr.

Estetik eðitimi bütün bunlarý kapsar.Ayýþýðý Sanat Merkezi katýlýmcýlarýy-

la þimdi biz bu yolda yürüyoruz.

Cen

giz

Gün

doðd

u

Page 83: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

BA

HA

R ‘0

5

Küba üzerinde 3 Haziran 1960’dan beri sü-ren ABD Ambargosunun içyüzü, insanlýk onuru-nu zedeleyen ve yayýlmacý küresel kültürün so-mut bir göstergesi olarak yansýyor. 110 bin ki-lometrekare alanda, 12 milyon insanýn yaþadýðýve koruyucu hekimlikte dünyada ilk sýrada olup,AIDS baþta olmak üzere pek çok hastalýðýn aþý-sýný bulan Küba, 1600 adadan oluþuyor. Güzel,yoksul ve mutlu insanlarýn onuruyla yaþadýðýküçük bir cennet....

Son Küba gezimde de gördüðüm kadarýyla,Karayiplerin bu küçük ada devleti Küba,ABD’nin yumþak karnýnda tüm abluka ve baský-lara karþýn, onurluca ve inatla ayakta durmayaçalýþýyor. Yoksul ve mutlu Küba halký, tek biryürekle yaþýyor ve haykýrýyor: “PATRIA & MU-ERTE” – (VATAN YA DA ÖLÜM!.)

(…)Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu, 3 Kasým

1993 tarihli oturumunda; ABD’yi, Küba üzerin-de sürdürdüðü ticari ablukayý kaldýrmasý konu-sunda uyarýcý bir karar alýr. 88 ülke kararý des-teklerken, sadece 4 tanesi (ABD, Ýsrail, Paragu-ay, Arnavutluk) karþý çýkar. 57 ülke çekimserkalýr.

Onlarca yýl süren bu ambargodan, ABD hal-ký da zarar görmektedir. Önceleri, abluka için“Soðuk Savaþ”ýn koþullarýný bahane gösterenABD yönetimi, þimdilerde ise kendi içindeki pekçok vatandaþýnýn ve tüm dünyadaki saðduyuluinsanlarýn karþý çýkmasýna aldýrmadan hala ablu-kayý sürdürmesi, anlaþýlýr gibi deðil...

Aslýnda anlaþýlmayacak pek bir þey yok...Bu kin ve acýmasýzlýðýn kökleri, 1492’lere

kadar dayanýyor. Ya da, yüzyýlýn baþýnda bu a-

cýmasýz uygulama daha da sertleþiyor. Ýþte kirli

örneði:

“Þu anda o rezil küçük Küba Cumhuriye-

ti’ne o kadar kýzgýným ki, bütün Küba halkýný

dünya yüzünden silip süpürmek isterdim. Onlar-

dan bütün istediðimiz kendi kendilerine idare e-

dip mutlu olmalarýydý; böylece müdahale etmek

zorunda kalmayacaktýk. Oysa þimdi, iþe bakýn,

mazur görülemiyecek anlamsýz bir devrim baþ-

lattýlar. Ve iþler o derece sarpa sarabilir ki, mü-

dahale etmekten baþka çaremiz kalmayabilir.

Bu da Güney Amerika’daki pimpirikli aptallarý

müdahale etmeye zaten hevesli olduðumuz ko-

nusunda ikna etmeye yetecektir...” (Baþkan

Theodore Roosevelt’ten Herry White’a mektup,

13 Eylül 1906)

Tüm bunlara karþýn; özveri, erdem, saðduyu

ve onurun temiz belgesi:

“Amerika Birleþik Devletleri, (ablukayý kal-

dýrmamak ve iliþkileri normale döndürmemek i-

çin) farklý bahaneler uydurdu. Bir ara, biz Afri-

ka’yken, eðer Kübalýlar Afrika’dan çekilirlerse i-

liþkilerin düzeleceðini söylerlerdi... Sovyetler

Birliði ile Ýliþkiler kesilirse Birleþik Devletler’le i-

liþkilerimizin baþlayacaðýný söylediler. Þimdi

Sovyetler Birliði’nin desteðinden yoksun oldu-

ðumuz halde deðiþen bir þey yok. Kale direkleri-

ni kaldýrmaya devam ediyorlar... Önceleri Latin

Amerika’daki karýþýklýklar vardý, Orta Ameri-

ka’nýn durumu vardý... Küba’da “reformlar”dan

sözetmelerine gelince, bu ülkemizin baðýmsýzlýðý

ve iktidarýna kasdettiði için, asla kabul edeme-

yeceðimiz bir önkoþuldur.

Keþke sorun ben olsaydým. Ama sorun dev-

rimdir; sorun fikirlerimizdir. BirleþikDevletlerin

ya da Birleþik Devletler’deki bir takým insanla-

rýn istediði sadece Fidel Castro’nun emekli olma-

sý deðil. Onlar, devrimin tamamen yokedilmesi-

ni istiyorlar. Bu, Küba’daki büyük çoðunluðun

kabul etmeyeceði bir þeydir...” (Fidel Castro,

Marvin Shankin ile 1994’de yazýnda gerçekleþ-

tirilen bir söyleþiden)

“Hasta la vista” – Görüþmek üzere...

Kuþatýlmýþ ada:KÜBA

Dursun Özden

82

Page 84: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

BA

HA

R ‘0

5

Neden Dergi?DDuurrssuunn ÖÖzzddeenn

Dergi gereksinimi, farkýn farkýnda olma bilincinin ü-rünü mü?

Kültür ve sanatýmýza yeni bir dergi daha girdi... U-zun erimli bu yolda, bir ýþýk daha þavkýdý...

Maddi ya da baþka nedenlerden ötürü, pek çok der-gi ve gazete kapanýyor... Bu koþullarda, dergi çýkarma-nýn bir bedeli olduðu unutulmamalý... Bunu göze ala-rak çýkarýlacak bir derginin ömrü, süresi ve niteliðini çokiyi ölçüp, tartmak gerekli... Ülkemizde basýlan süreli ya-yýnlarýn sayýsý 3 bin civarýndadýr. Giderek bunlarýn sayý-sý azalmakta... Birbirine benzeyen yüzlerce dergi ve ga-zete çýkýyor. Dil kirliliði ve niteliksiz ürün yayýmýný datüm bunlara eklersek, için ciddiyeti ve vahameti daha i-yi anlaþýlýr kanýsýndayým...

Sanat ve Sanal dergiler de böyle... Tekel ve holdingdestekli kimi dergi ve gazetelerin köþe baþýný tutmuþ e-ditör ve yazarlarý, Anadolu sevdalýsý çaðdaþ gelenek sa-hibi aydýnlara, kültür ve sanat adamlarýna ve de güçlügenç kalemlere olanak tanýmýyor... Amatör bir ruh veprofesyonel anlayýþla, özveriyle çýkan, teknik alt yapýsýsaðlam ve saðlýklý bir daðýtým aðý olan nitelikli dergiler,hala yayýnlarýný sürdürüyor... Dar, basit, bireysel, gü-dümlü, gurupçu, bölücü, örgütsel, kurumsal ve sektörelpek çok yayýn var... Tüm bu koþullarda, dergi enflasyo-nu bolluðunda, niteliksiz ve kýsa ömürlü bir yayýn çýkar-manýn risklerini, getiri ve götürülerini, iyi ve doðru he-sap etmeden çýkan dergilerin sonucunu anýmsatmak is-tedim, yalnýzca...

(…)ABD’nin baþýný çektiði, Global-Küresel kültür ablu-

kasý ve eritme politikasý karþýsýnda, ulusal kültürel birduruþ sergileyerek; “Anadolu Aydýnlanmacýlýðý” yolun-da, tüm zorluklara karþýn, çýkarmada karar kýldýðýnýz, bukültür ve sanat dergisi, dilerim uzun ömürlü olur ve ö-nemli bir boþluðu ve kültürel-toplumsal gereksinimi kar-þýlar...

Önce, sevgide odaklandýk... Ýçimizdeki ýþýðý yaktýk...Ýçimiz aydýnlandý... Kendimizle barýþtýk... Ýçsel bir yolcu-luk baþladý... Sonra, dýþarýya saçtýðýmýz pozitif enerji vesevgi ýþýðý ile tüm Anadolu’yu, dünyayý ve evreni aydýn-lattýk...

Savaþýn ocaðýna çiþ eden tüm dünya çocuklarý vemazlum halklarýyla birlikte, dansa durmuþum; gönülgönüle, el ele, döne döne, yan yana ve yana yana!....

Farkýn farkýndalýðý bilinci ile içsel bu yolculukta,Merhaba!....

83

BÝR AYIÞIÐI’NIN DOÐUMUNA

ÖNSÖZ

Bu Önsöz Ayýþýðý’ndan, ayýþýðý’da ekin ve sa-

nattan doðdu. Soylu bir kalýtým… bunu biliyo-

rum.

Telefonda bir ayýþýðýnýn daha doðacaðýný söy-

leyen ses, Önsöze yazmamý istediðinde kendime

“yine tanýk yazmýþlar” dedim.Esasen kaçýnýlan,

sakýnýlan bir durumdur tanýklýk. “durmayalým bu-

rada þahit yazarlar” cümlesini ne kadar sýk duy-

muþsunuzdur. Yazsalarda “görmedim, duyma-

dým, bilmiyorum” da diyebilirsiniz.

Ama; gördüm, duydum, biliyorum. Çaresi

yok anlatacaðým. Ve özelliklede fýrsat bilip içimi

dökeceðim. Bölük pörçük, daðýnýk düþüncelerim

ve sözlerimi mazur görün, zira maruzatým var! Ru-

meli Han’ýn merdivenleri…

Ýstiklal koridorunun yabancý tekilliðinden

sýyrýlýp, sizi Ayýþýðý’nýn aþina çoðulluðuna götüre-

cek Rumeli Han’ýn cümle kapýsýna ulaþtýðýnýzda, i-

çinizi saran sevince teslim olmamak gerekir. Bilen

bilir… Zorlu ve uzun bir týrmanýþýn eþiðindesiniz-

dir çünkü. Aslýnda son kattaki Ayýþýðý’na mý yok-

sa ayýn ýþýðýna mý týrmandýðýnýz tereddüdünü ya-

ratacak kadar yorucu ve zorludur bu merdiven.

Katýlacaðýnýz etkinliðin icra edileceði Ayýþýðý’na u-

laþtýðýnýzda artýk; hiçbir etkinliðiniz kalmamýþtýr.

Son soluðunuzu vereceðiniz vehmine kapýlmak ü-

zere iken; açýlan kapý yeniden yaþama açýlan bir

kapý gibidir.

N’olur Ayýþýðý’na bir yürüyen merdiven!..

Önsöz’e, yürüyen merdivenli Ayýþýðý düþüm-

le hoþ geldin diyorum.

Ayýþýðý Önsöz’le sanat ve hayatýn üzerine dü-

þen koyu gölgeyi aydýnlatsýn.

Bir haksýzlýða da deðinmeden geçmemek ge-

rek. Bu bir kinaye mi? Önzöz’e ilk sözü bize söy-

lettiniz. Ne de olsa son sözü direnenler söyleye-

cek deðil mi?

AAvv.. HHaakkaann KKaarraaddaaðð

Page 85: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

84

BA

HA

R ‘0

5ÝNSANLIK VAROLDUKÇA

SANAT VAROLACAKBir Çinli’ye “sen baþardýn” dersen yüzü kýzarýr ve kabul et-

mek istemez. Çünkü; o “hep baþardýnýz” denilmesini ister. Bir A-merikalý ise; “evet, ben iyiyim ve baþardým” demeyi sever. Bu ikifarklý bakýþ, iki farklý toplum düzeninden kaynaklanýr. Birinde“kardeþlik ve dayanýþma”, diðerinde her hücreye nüfus eden “çý-

karcýlýk ve bencillik” e-gemendir. Bu farklýbakýþlar sanata dayansýr.

Her iktisadi yapýkendine uygun sanatanlayýþýný da ortayaçýkartýr. Sanat da ikti-sadi temelin üstündeyükselir. Sýnýf ayrýmcý-lýðýna ve özel mülkiye-te dayalý sistemlerin,

buna uygun sanat üretmesi son derece doðaldýr. Ancak, sistem kar-þýtlarý da kendi dünya görüþlerine uygun bir sanat anlayýþý geliþtir-melidir. “Karþý sanat faaliyeti” diyebileceðimiz bu çabanýn mevcutsistem içinde hakim olmasý beklenmemekle birlikte, bugünden gele-ceðin sanatýný yaratma ve sistemi köklü bir eleþtiriye tutarak yýprat-ma iþlevini yerine getireceði kuþkusuzdur.

Devrimci bir hukukçu, gelecekte mesleðinin olmayacaðýný bilir. Zi-ra hukukun da devletin de bulunmayacaðý bir toplumsal yapýnýn yeryüzüne hakim olacaðýný düþünür. Bu yüzden bir hukukçu olarak son-lu bir mesleðin içinde olmaktan hayýflanýyor ve sanatçýlarý kýskanýyo-rum. Ýnsanlýðýn ürettiði en zarif faaliyet olarak sanat, insanlýk varol-dukça varlýðýný sürdürecektir. Nasýl sürdürmesin ki? “Düþmanýn attý-ðý taþ bana deðmez, dostun bir tek gülü bile yaralar beni” yada “lam-bada titreyen alev üþüyor” dizeleri zamanlar geçse de deðerinden birþey kaybedecek midir?

Yayýn hhayatýnýzda baþarýlar…

AAvv..

CCeemm

aall

YYÜÜ

CCEE

LL

Page 86: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

85

Ömürler verdik acýsýna, öfkesine,hýncýnaÖmürler verdik sevdasýna yaþamýnKök verdikçe çoðalan tohumlar gi-biDalda çiçek…Ateþte yalým…Yürekte inat gibi…Vurdukça çakýl taþlarýnaAkar kýldýðýmýz nehirleriÇoðalttýk…

Büyüttük…Yeþerttik…Bizde yaþamak kaynaðýna asi birsu sevgiliHep yaþamýn akýþýna özdeþHep ufkun ötesine tutkunAma bir ateþ gibi soylu ve kýzgýnBir su gibi bereketli ve doðurgandýrYaþamak!..

GGöökkhhaann AAKKYYÜÜZZ

BBÝÝZZDDEE YYAAÞÞAAMMAAKK

Sen seviyorsun ya Gelinciðin nazlý güzelliðini

Bende seviyorumSen seviyorsun ya

Gökyüzühüznünü boþaltýrken üstümüze

çýplak ayak ve de

paltosuz dolaþmayýBende seviyorumSen seviyorsun ya

Bende seviyorum…

DDOOKKTTOORRLLAA iiÞÞÇÇÝÝ

Bir ülkenin, bir doktoru vardý.Ýyiydi, hoþtubilgiliydi deTeþhislerinde de pek fazla yanýlmazdý.Ama bir kusuru vardý.Neþter kullanmaktan korkardý.Bir gün asalaklar,ülkeyi kangren ettiyarý beline kadarÝþte zamanBir iþçi doktoraNeþter atmayý,bir reçmeci yarayý dikmeyi öðretti.

ZZuuhhaall SSÜÜRRÜÜCCÜÜ

Page 87: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

…VE SAVAÞ RENGÝYDÝ TOPRAK…Demir bir köprüden geçerdik Karþýyaka’ya,

Gri, soðuk,

Hep birlikteydik, Þen, Þakrak,

Minik bir bayýr týrmanýrdýk,

Birkaç basamak,

Ve savaþ rengiydi toprak,

Zeytin aðaçlarý. Limon aðaçlarý,

Ve çardaklýydý evimiz,

Týkýþ týkýþtý her yer,

Kýpýr kýpýrdýk,

Kýkýr kýkýrdýk,

Tik-tak tik-tak,

Soluk soluðaydý zaman,

Dört bir yandan kuþatýlmýþtý aydýnlýk,

Süngü süngüye sürüyor döðüþ,

Ve savaþ rengiydi toprak,

Kan revan içinde kaldýk asýrlar boyu,

Yýlmadýk, yýkýlmadýk,

Yan yana oldu yürek,

Vazgeçmedik sevdamýzdan.

Can cana, sürüyor umut,

Kabus dolu geceler geçirdik,

Bir mevsim boyu,

Fýrladýk yataklarýmýzdan apansýzýn,

Ok nasýl fýrladýysa yayýndan,

Uðursuz gölgeler bastý en sýcak düþlerimizi,

Kan-ter içinde kaldýk,

Soðuk kýþ gecelerinde,

Ve savaþ rengiydi toprak,

Zeytin aðaçlarý, limon aðaçlarý,

Ve çardaklýydý evimiz,

Þen þakraktýk,

týkýþ týkýþtý her yer,

kýpýr kýpýrdýk,

tik-tak, tik-tak,

soluk soluðaydý zaman,

yan yana oldu yürek,

vazgeçmedik sevdamýzdan,

can cana sürüyor umut,

Demir bir köprüden geçerdik Karþýyaka’ya

Gri, soðuk,

Ve savaþ rengiydi toprak.

86

Page 88: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

87

F TÝPÝ ZÝNDAN DUVARLARINI AÞAN BÝR DÜÞ

(....)Size çay ikram edemiyorum ama þiir okurum ben de, bir türkü tuttururum usuldan; “Hoþ

geldiniz yoldaþlar,hoþ geldiniz” diyeceðim. Sonra bir kitabýn sayfalarýný çevirir gibi sohbete baþ-layacaðýz. Birimizin býraktýðý yerden bir diðerimiz alacak. Bir kez daha yaþamýn sýrrýna ermek i-çin tanýþacaðýz. Hep devrimi konuþacaðýz; hep hünerli ellerimizle kuracaðýmýz sosyalizmi... Sos-yalist bir ülkede yaratacaðýmýz güzellikleri; çocuklarýn süt bulamadýklarý için ölmedikleri, dahaküçük yaþlarda harükülade yeteneklerle donatýldýklarý, özgürce geleceklerini belirledikleri birdünyayý konuþacaðýz.

Ýnsanlarýn “birer birer ve hep beraber/ ipek bir kumaþ dokur gibi/ hep bir aðýzdan/ sevinçlibir destan okur gibi” yaþayacaklarý emeðin dünyasýný konuþacaðýz. O hani yaþanmýþ haliyle amadaha parýltýlarýyla dolu gözleriyle gülümseyen Marx’ý konuþacaðýz; çocuklarý sýrtýna bindirip o-yunlar oynayan yaramaz Mohr’u birlikte anacaðýz. Ve Jeny’i, Engels’i, Lenin’i,Rosa’yý, Che’yi...ve Murat yoldaþý. Onun iþçi yüreðini, devrim iþçiliðini, sessiz sedasýz devrim için çalýþan halinive evrenin türküsünü söylemeye baþlamadan önceki son halini... Ondan bize kalanlarý... Büyükkahramanlýklarla yazýlmýþ devrim tarihini, “bizim tarihimizi”...

Kitaplarý konuþacaðýz, klasikleri, romanlarý, þiirleri. Birimiz Brumaire’den anlatacak, bir di-ðerimiz Paris Düþerken’ den. Birimiz Kutsal Aile’den, Felsefenin Sefaleti’nden, Anti Düh-ring’ten, diðerimiz Yaþamaya Dair’den, Hapiste Yatacak Olanlara Öðütlerden, HasretindenPrangalar Eskittim’den. Birimiz Devlet ve Ýhtilal’den, Emperyalizm’den, Ne Yapmalý’ dan, diðe-rimiz Fýrtýna’dan, Fabrika’dan, Ana’dan, birimiz Elsa’nýn Gözleri’nden, birimiz Tanýklýk-lar’dan... Konuþalým hiç bitmesin, Sefiller’ den konuþalým, Germinal’den, Kavganýn Þafaðý’ndanve Nasýl Yapmalý’ dan.

(....)Bir gün yoldaþ, biz de özgürleþince, herkesin görebileceði bir yere bir kütüphane kuralýn ve

üzerinde de þöyle yazsýn:“Evrenin Türküsü’nü dinlemek isteyen herkes bu kitaplarý okuyabilir, onlarýn arasýndan bal

toplayabilir” Giriþ kapýlarýnýn (kapýsý olsun mu?) üzerinde þöyle görülebilecek bir yere Marx’ýn osakallarý kýrlaþmýþ ama muzipçe gülen resmini asalým. Her giren girmeden önce mükemmel birdünyaya adým attýðýný fark etsin. (Peki haklýsýn her kapýnýn üzerine Marx’ ýn resmini asmayalým.Birine de Rosa’nýn resmini diðerine de Clara’nýn resmini, bir diðerine Leyla Halid’in dediðinresmini asalým)

“Evrenin Türküsü’”ndeki Çevsa gibi merak duysunlar o kapýlarý aralarken, yeni bir keþiftebulunduklarýný, Büyük Ýnsanlýðýn, “Birleþik Ýnsanlýðýn” dünyasýna adým attýktan sonra artýk eski-ye dönüþün imkansýz olduðunu anlasýnlar. Ve sadece kendileri için deðil, insanlýk için bu adýmýnkaçýnýlmaz olduðunu duyumsasýnlar.

... Ýnsan “Evrenin Türküsü”nü söylemeye baþlayýnca bitimsiz bir yolculuða çýkýyor. Dörtduvar betonun arasýndan süzülüp yýldýzlara uzanýyor. Kapýsýz gökyüzüne... Ve sonra yýldýzlara!...O bize çok yakýn, çok uzak yýldýzlara. Belki yerkürede olup biten her þeye tanýklýk eden, o ro-mantizmin bekçilerine...

-PO

STA

-

Page 89: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma

BBeehheeyy ddiimmddiikk dduurraann bbeettoonn dduuvvaarrÝÝþþee yyaarraaddýýððýýnnýý ssaannýýyyoorrssuunnBBaakk ccooþþuuyyoorruumm yyiinnee 1177 yyaaþþýýmm ggiibbiiBBaakk 1177 yyaaþþýýmmýýnn ccooþþkkuussaallGGüüllüüþþlleerriiyyllee vvuurruuyyoorruumm ssaannaaKKeennddiinnii aaþþýýllmmaazz ssaannýýyyoorrssuunnÇÇüürrüüyyoorrssuunn,, yyoossuunn bbaaððllaaddýý ddiibbiinnHHaabbeerriinn oollaa!!BBaakk bbeenn 1177 yyaaþþýýmm ggiibbii ddiirriiyyiimmDDeemmllii ççaayyýýmmýý iiççiipp ssiiggaarraammýý ççeekkiiyyoorruummVVee oo ggüüzzeell ggüünnüü ddüüþþüünnüüyyoorruummYYaannii bbeennddee bbiirr iiþþee yyaarraammaaddýýnn hhaabbeerriinn oollssuunn!!BBaakkmmaa sseenn bbaazzeenn ddeellii-ddoolluu oolluuþþuummaaBBaakkmmaa bbaazzeenn ssuusskkuunnlluuððuu kkuuþþaannýýþþýýmmaaBBuu ddaa ssaannaa kkaarrþþýýddýýrr,, tteeddbbiirrllii ooll!!SSeenn aannllaammaazzssýýnn,, ssaannaa aallýýþþaannddaaAAmmaa bbiizz bbiilliirriizzBBiilliirriizzHHeerr cceevvaabbýýnn iiççiinnddee bbiirr ssoorruuHHeerr ssoorruunnuunn iiççiinnddee bbiirr yyaannýýttVVee hheerr ssuusskkuunnlluuððuunn iiççiinnddee bbiirr hhaayykkýýrrýýþþ vvaarr-ddýýrrYYaaþþaannaassýý kkaavvggaayyaa ddaaiirr..BBaazzeenn ssýýrrttýýmmýý ddaayyaayyýýpp ssaannaa,, oottuurrdduuððuumm oolluurrSSaakkýýnn hhaayyaall kkuurrmmaa,, nnee ssaannaa aallýýþþttýýððýýmmddaannNNeeddee ggüüvveennddiiððiimmddeennSSeennii yyoossuunnlluu zzaammaann aarrttýýððýýYYaassllaannaaccaakk bbiirr ddaaðð oollmmaayyýýþþýýnnddaannddýýrrNNee aallýýþþttýýkk ssaannaa,, nneeddee kkaabbuulllleennddiikk sseenniiÖÖnnccee bbiizzee yyeenniillddiinn ssoonnrraaSSaabbýýrrllýý yyoossuunnllaarraaSSoonnrraa ddaa sseerrççee kkuuþþllaarrýýnnaaBBiirr ddee ggüüvveerrcciinnlleerr kkuuþþaattttýý sseenniiDDöörrtt bbiirr yyaannddaannBBiirr ggüünn uuççuupp ggiiddeerriimm uuzzaakkllaarraaKKýýssaaddaa oollssaa kkýýssaa bbiirr yyaaþþaammaaVVee ççaarreessiizz kkaallaaccaakkssýýnnDDiimmddiikk aayyaakkttaayykkeenn,, hhaabbeerriinn oollaa!!

88

BA

HA

R ‘0

5

GGüüllüüyyoorruumm mmeesseellaa;;KKaappkkaallýýnn dduuvvaarrllaarr öörrüüþþüünnüüzzee

bbeeddeennlleerriimmiizzee..GGüüllüüyyoorruumm mmeesseellaa;;

EElleekkttrriikk tteelllleerriinniizzee,, sseehhppaallaarrýýnnýýzzaa,, zzuullüümmlleerriinniizzee

ZZaavvaallllýýððýýnn bbuu kkaaddaarrýýnnaa ggüüllüüyyoorruumm..BBiirr ffiilliizzii kkaabbuuððuunnaa ggöömmmmeeyyee ççaallýýþþmmaannýýzzaa

KKaahhkkaahhaallaarrllaa ggüüllüüyyoorruumm

YYüürreeððiimm,,BBeenn ssaannaa

ssookkaakkllaarr bbooyyuu yyaaððaannyyaaððmmuurrllaarrýý vveerrmmeekk iisstteerrddiimm……

AAððaaççllaarrýýnn kkooccaa ggöövvddeelleerriinniiccýýllýýzz bbiirr oottmmuuþþççaassýýnnaa

ssaallllaayyaann rrüüzzggaarrýý……VVee hheeppssiinnddeenn ööttee

bbüüttüünn bbuunnllaarrýý ddooyyaassýýyyaahhiisssseeddeebbiillmmeenniinn

HHüürrrriiyyeettiinnii……

F TÝPÝ GÜNCESÝ

Page 90: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma
Page 91: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma
Page 92: Sýla Erciyes - mucadelebirligi.com fileÝlk sanat eserleri olarak deðerlendirilen ilkel insanlarýn maðara duvarlarýna çiz-diaði resimlerde, dýþ dünyayý sanat yoluyla yansýtma