sir arthur conan doyle - fatimə kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. ben de daktilodan...

71

Upload: others

Post on 10-Jan-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum
Page 2: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

SirArthurConanDoyle

SHERLOCKHOLMESBİRKİMLİKVAKASI

Çeviren:OrhanDüz

Page 3: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

SherlockHolmesBirKimlikVakasıSirArthurConanDoyleGenelYayınYönetmeni:AhmetİzciEditör:NesliYalçınÇeviren:OrhanDüzİçTasarım:AdemŞenelKapak:YunusKaraaslanAvrupaYakasıYayınları,İlgiYayınlarınınmarkasıdır.AvrupaYakasıYayıncılıkÇatalçeşmeSokak.No:27/10Cağaloğlu/İSTANBULTel:02125263975Belgegeçer:[email protected]

Page 4: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum
Page 5: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

BİRKİMLİKVAKASISherlock Holmes'le birlikte Baker Sokağı'ndaki evde şöminenin karşısında oturuyorduk. "Aziz

dostum," diye söze girdi, "hayat, insan aklının alabileceğinden çok daha gariptir. Bizler aslındasıradandenen şeyleri çoğuzamanhayalbile edemeyiz.Şayet ikimiz şupenceredenel eleuçup,bubüyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp aşağıda olup biten garipliklere, sıra dışıtesadüflere,planlara,niyetlerevenesildenneslesürenharikaolaylarzincirinebakabilseydik,aslındaalışıldıkveöncedentahminedilebilirsonuçlarıylainsanürünüeserlerinhepsi,yararsızvesönükbirhalalırdı."

"Bundan emin değilim," diye cevap verdim. "Gazetelerde gördüğümüz bütün olaylar istisnasızoldukçaaçıkveyeterincekabagibigörünüyor.Polisraporlarıysaaşırıderecedegerçekçiamayinedekabuletmeliyizkisonuçnefantastiknedesanatsal."

"Gerçekçibiretkiyaratabilmekiçinbellişeyleriseçipayıklayabilmekgerekir,"dediHolmes."Birpolis memuru basmakalıp şeyler üzerinde dururken, bir gözlemci, meselenin özünü oluşturanayrıntılarabakar.Durumagörebazensıradanolandandahaolağanüstübirşeyyoktur."

Gülümseyerekkafamısalladım."Nedenböyledüşündüğünügayetiyianlayabiliyorum,"dedim."Üçayrıkıtadaçaresizkalmışherkeseyardımve tavsiyedebulunanseningibibirinindevamlıgaripveşaşırtıcı olaylarla karşılaşması doğaldır. Ama şuna bir baksana!" Yerden sabah gazetesini aldım."Şimdi küçük bir test yapalım. Karşıma çıkan ilk başlık şöyle: 'Bir kocanın karısına yaptığıacımasızlık'. Altında yarım sütun haber var ama okumama gerek kalmadan ne kadar bilindik birmeseleolduğunukestirebiliyorum.Herzamanolduğugibiişiniçindebaşkabirkadın,alkol,itişme,kavga, yaralama, sevecen kız kardeş veya ev sahibesi vardırmutlaka.En kötü yazar bile bu kadarkabayazamazdı."

Holmes gazeteyi alıp bir göz attıktan sonra "Aslında verdiğin örnek, tezini savunman açısındanuygun değil," dedi. "Dundas boşanma vakası bu. Bu vakayla bağlantılı bazı küçük meseleleriçözmelerine yardım etmiştim. Adam ağzına bir damla bile içki sürmezdi, hayatında da başka birkadınyoktuvekadının şikâyetçi olduğudavranış, kocasınınher yemekte takmadişlerini çıkararakkadına fırlatıyor olmasıydı. Takdir edersin ki, bu kadarını sıradan bir hikâyeci bile hayal edemez.BirazenfiyealDoktorveverdiğinörneğiçürüttüğümüitirafet."

Kapağınınortasındabüyükbirametisttaşıolanaltınrengienfiyekutusunuuzattı.Kutununcafcafımütevazıvebasithayatınaokadaraykırıduruyordukiyorumyapmadanedemedim.

"Tabii,"dedi,"senibirkaçhaftadırgörmediğimiunutmuşum,IreneAdlervakasındayardımettiğimiçinBohemyaKralı'ndanküçükbirhediyebu."

"Yayüzük?"diyesordum,parmağındaparıldayangözkamaştırıcıpırlantayabakarak.

"O, Hollanda kraliyet ailesinden. Fakat çok hassas bir mesele olduğu için bir iki vakamı kaydageçmeiyiliğindebulunmuşsanabileanlatamam."

"Peki,şuanelindebirvakavarmı?"diyesordummerakiçinde.

"On-on iki civarında, amahiçbirinin ilginç bir yanı yok.Önemli olmasına önemliler ama ilginçdeğiller.Amaşukanıyavardımkiönemsizmeselelerdeçoğuzamanbirgözlemalanıvearaştırmazevkiverensebep-sonuçanalizibulunur.Dahabüyüksuçlarbüyükihtimalledahabasitolurlar,çünkü

Page 6: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

suçnekadarbüyükse,ardındakiamaçdagenellikleokadarbelirginolur.Buvakalarda,Marsilya'danaldığımkarmaşıkvakahariç, ilgiçekicihiçbirşeyerastlayamazsın.Belkibirazdandaha ilgiçekicibirşeylekarşılaşabiliriz,çünküyanılmıyorsam,bugelen,müşterilerimdenbiri."

Sandalyesindenkalkmış,hafifçearalanmışperdeninarkasındansıkıcıverenksizLondrasokağınıseyrediyordu.Omzununüzerindenbaktığımda, iriyarıbirkadıngördüm.Kadınınboynundabüyükbirkürk,kafasındaiseDüşesDevonshiretarzınauygunolarakkulağınıörtecekşekildeyerleştirilmişgenişkenarlı,kırmızıtüylübirşapkavardı.Bugenişzırhınınaltındantedirginvetereddütlügözlerlepenceremize bakıyordu. İleri geri sallanıyor ve gergin bir halde eldivenlerinin düğmeleriyleoynuyordu.Derken aniden, denize dalar gibi yola atlayıp karşıya geçti; çok geçmeden zilin sertçeçaldığınıduyduk.

Holmes sigarasını şömine ateşine atarken "Bu belirtileri daha önce de görmüştüm," dedi."Kaldırımdaoşekildesallanıpdurmasıbiraşkmeselesiolduğunugösteriyor.Öğütalmakistiyoramameseleninhassasiyetindendolayıbirineaçılıpaçılmakkonusundakendindenemindeğil.Şurasıbirgerçekki,birkadınbirerkektarafındanaldatılmışsaartıksallanmaz,onunyerineziliacıacıçalar.Budurumdabiraşkmeselesiolduğunu,amakızınsinirliolduğukadar şaşkınvekederliolduğunudüşünebiliriz.Zatenkendisideşüphelerimizibizzatortadankaldırmakiçingeliyor."

Dostum bunları söylerken kapı çalındı ve hizmetçi çocuk, BayanMary Sutherland'i takdim etti.Kadın, küçük, esmer çocuğun arkasında bütün görkemiyle duruyordu, küçük bir takanın ardındaduran ihtişamlı bir denizci gibi. SherlockHolmes, kadını, kendine özgükibar ve rahat tavırlarıylakarşıladı.Kapıyıkapattıktansonrakoltuğugösterdiveyinekendineözgüdalgınbakışlarıylakadınısüzmeyebaşladı.

"Sizce de," dedi, "gözleriniz bozuk olduğu halde daktiloyla bu kadar çok yazı yazmakbiraz zordeğilmi?"

"Başlangıçtazordu,"diyecevapverdikadın, "amaşimdibakmadandaharflerinneredeolduğunubiliyorum."Sonra kadın söylediklerinin nemanaya geldiğini fark edince şiddetle irkildi.Geniş veanlayışlıyüzündebelirenkorkuveşaşkınlıkdolubirifadeylebaktı.

"Hakkımda bir şeyler duymuş olmalısınız Bay Holmes," diye bağırdı, "yoksa bunları nasılbilebilirsinizki?"

"Önemsizbirmevzu,"dediHolmesgülerek."Birşeyleribilmekbenimişim.

Belkidebaşkalarınıngözdenkaçırdıklarışeylerigörebilmeyiöğrendiğimiçindir.Aksihaldebananiyegelesinizki?"

"BayanEtheregetavsiyeettiğiiçinsizegeldim,beyefendi.Polisdâhilherkesöldüdiyekocasındanumut kesmişken onu nasıl kolaylıkla bulduğunuzu anlattı bana. Ah, Bay Holmes, umarım benimmeselemideaynıbaşarıylaçözersiniz.Zengindeğilim,amadaktiloylakazandıklarımdışındayıldayüz sterlinlik bir gelirim var; Bay Hosmer Angel'a ne olduğunu öğrenmek için hepsini fedaedebilirim."

Parmaklarını birleştirip gözlerini tavana diken Holmes, "Niçin buraya gelirken o kadar aceleettiniz?"diyesordu.

BayanMarySutherland'in ifadesizyüzündeyineşaşkınbirbakışbelirdi. "Evet,evdenbirhışımlaçıktım," dedi; "çünkü babam olacakBayWindibank'in rahatlığı beni deli ediyordu. Polise gitmeyi

Page 7: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

veya size gelmeyi reddediyordu; üstelik kimseye bir zarar gelmediğini söyleyerek bir şeyleryapmayayanaşmamasıbeniadetaçiledençıkarıyordu;bendekendibaşımınçaresinebakıpdoğrucasizegeldim."

"Babanız,"dediHolmes,"üveygaliba.Soyismifarklıolduğunagöre."

"Evet, üvey babam. Benden yalnızca beş yıl iki ay büyük olmasına rağmen ona baba dememingülünçolduğunubiliyorum."

"Peki,annenizsağmı?"

"Evet,annemsağ.BabamınölümündençokkısabirsüresonraevlenmesinepeksevinmedimBayHolmes,hemdekendindenneredeyseonbeşyaşgençolanbiriyle.BabamTottenhamCourtYolu'ndatesisatçılıkyapardıveöldüktensonraardındadüzgünbir işbıraktı.Annem,ustabaşıBayHardy'ylebirliktebirsüreişiyürüttüamaBayWindibank,dükkânısattırdıanneme;kendisiparaişlerindeçokiyiolduğuiçinbunundahakârlıolacağınaiknaettiannemi.Nitekimhisselervefaizlerinkarşılığındatoplam4700sterlinkadarparaaldılar.Zatenbabamhayattaolsaydıbukadarınıaslakazanamazdı."

SherlockHolmes'unböylesavrukveönemsizbirhikâyeye tahammülgöstermemesinibeklerdim,amaaksine,büyükbirdikkatveilgiyledinliyordu.

"Sizinküçükkazancınız,"diyesordu,"buiştenmigeliyor?"

"Yo,hayırbayım.Otamamenayrı.Auckland'dekiNedamcamdankaldıbana.HisselerYeniZelandaborsasındayüzde4,5veriyor.Anaparaikibinbeşyüzsterlin,amabensadecefaizinialabiliyorum."

"Çok ilginç," dedi Holmes. "Yılda yüz sterlin gibi bir gelirle gezip tozup gününüzü günediyorsunuzdur tabii. Ne de olsa bekâr bir kadın yılda 60 sterlinle bile gül gibi geçinip gidebilirbence."

"BundandahaazıyladageçinebilirimBayHolmes, ama takdiredersinizki evdekaldığımsüreceonlarayükolmak istemiyorum,buyüzdenparamıkullanmalarına izinveriyorum.BayWindibank,faiziçekerekannemeveriyor.Bendedaktilodankazandıklarımlagüzelgüzelgeçinebiliyorum.Sayfabaşınaikipenikazanıyorumvegündeonbeş-yirmisayfayazabiliyorum."

"Durumunuzuapaçıkanlattınız,"dediHolmes."Bu,dostumDr.Watson.Kendisininönünderahatçakonuşabilirsiniz.ŞimdiricaetsembizeBayHosmerAngel'lailişkinizianlatabilirmisiniz?"

BayanSutherland'inyüzükızardıvegerginbirhaldeceketininkenarınıkıvırmayabaşladı."Onunlahavagazı işçilerinin balosunda tanıştık." dedi. "Babam hayattayken dernek sürekli bilet gönderirdi.Ölümünden sonra da bizi unutmadılar ve anneme bilet göndermeye devam ettiler. BayWindibankbaloyagitmemizi istemiyordu.Aslınabakarsanız hiçbir yere gitmemizi istemiyordu.Bir keresindebirpazarokulunakaydolmakistediğimdeçılgınadönmüştü.Fakatbusefergitmeyekararlıydık;hemnehaklabizeengelolabilirdiki?Oradakilerinbizegöreinsanlarolmadığınısöylüyordu;oysahepsibabamın arkadaşlarıydı. Sonra da benim giyecek doğru düzgün bir elbisemin olmadığını bahaneetmeyebaşladı.Oysaçekmecesindenpekçıkarmadığımmorrenklikadifebirelbisemvardı;pekâlâonugiyebilirdim.SonundayıldırmaçabalarıişeyaramayıncaişiçinFransa'yagitti,bizde,annemileben eski ustabaşımız Bay Hardy ile birlikte baloya gittik. İşte Bay Hosmer Angel'la da oradatanıştım."

"BayWindibankbaloyagittiğiniziöğreninceçokkızmışolmalı,"dediHolmes.

Page 8: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Yohayır,hiçolumsuztepkivermedi.Hatırladığımkadarıylagülüpomuzlarınısilkti.Birkadınıbirşeydenmahrumetmeyeçalışmanınhiçbirişeyaramayacağınıçünkükadınınneyapıpedipyinekendibildiğiniokuyacağınısöyledi."

"Anlıyorum.DemekbuBayHosmerAngel'labalodatanıştınız."

"Evetbeyefendi.Onunlaogecetanıştım.Ertesigünarayıpsağsalimevegidipgitmediğimizisordu.Dahasonradaonunlabuluştuk;yanibenyürüyüşyapmakiçinikikezonunlabuluştumBayHolmes.SonrababamevedönünceBayHosmerAngelartıkbizimevegelemezoldu."

"Niye?"

"Şey,babamböyleşeylerdenhoşlanmaz.Elindengelsehiçziyaretçikabuletmeyecek.Birkadınınkendi aile çevresi içindemutlu olması gerektiğini söyler hep. Oysa anneme de hep dediğim gibi,bencebirkadınkendiçevresinioluşturmalı.Benindehenüzçevremolmayınca..."

"PekiyaBayHosmerAngel?Osizigörmeyeçalışmadımı?"

"BabambirhaftalığınadahaFransa'yagidecekti;bununüzerineHosmer,birmektupyazarakbabamgidenekadargörüşmememizindaha iyivegüvenliolacağını söyledi.Buaradayazışabiliyorduk;ohergünyazıyordu.Babamınöğrenmesinefırsatvermemekiçinmektuplarısabahalıyordum."

"Osıralarbubeyefendiylenişanlımıydınız?"

"Ahevet,BayHolmes. İlkbuluşmamızdan sonranişanlandık.Hosmer,LeadenhallSokağı'ndabirbürodaveznedarlıkyapıyordu...Ve..."

"Nebürosu?"

"EnkötüsüdebuyaBayHolmes,bilmiyorum."

"Peki,neredekaldığınıbiliyormusunuz?"

"Bürodayatıpkalkıyordu."

"Vesizadresinibilmiyorsunuz,öylemi?"

"Bilmiyorum.BirtekLeadenhallSokağı'ndaolduğunubiliyorum."

"Mektuplarınızıhangiadresegönderiyordunuz?"

"Elden verilmek üzere Leadenhall Sokağı Postanesi'ne. Şayet büroya gönderilirse bir kadındanmektupalıyordiyediğerkâtiplerindilinedüşebileceğinisöyledi.Bendeonunyaptığıgibidaktiloylayazmayı teklif ettim ama bunu da kabul etmedi; elle yazdığım zamanmektuplar gerçekten bendengeliyor gibi oluyormuş, daktiloyla yazarsam aramıza makinenin girdiğini hissedermiş. Bu küçükayrıntılarbendenneçokhoşlandığınıvebeninekadardüşündüğünügösteriyorBayHolmes."

"Ben de öteden beri küçük şeylerin her zaman en önemli şeyler olduğunu savunurum," dediHolmes."BayHosmerAngelhakkındahatırladığınızbaşkaküçükşeylervarmı?"

"Çok utangaç bir adamdı, Bay Holmes. Fazla göze batmaktan nefret ettiği için benimle gündüzyerineakşamgezmeyi tercihediyordu.Çokkibarvezarifbirbeyefendiydi.Sesibile inceydi.Gençyaşta bir boğaz hastalığı geçirmiş olduğu için sesinin böyle tereddüt dolu bir fısıltı gibi çıktığınısöylemiştibirdefasında.Herzamansade,zevkliveiyigiyinirdi.Benimgözlerimgibionunkilerde

Page 9: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

zayıftı.Buyüzdenışıktankorunabilmekiçinrenkligözlüklertakıyordu."

"Peki,üveybabanızBayWindibankFransa'yadöndüktensonraneoldu?"

"BayHosmerAngel,evimizegeldivebabamgeridönmedenevlenmeyiteklifetti.Çokciddiydiveneolursaolsunonasadıkkalacağımakitabınüstüneyeminettirdi.Annembanayeminettirmekteçokhaklı olduğunu, çünkübunun, aşkınınbir işareti olduğunu söyledi.Zaten annemonubaşındanberisevmişti, hattabendendahaçok.Hafta içindeevlenmekten sözettiklerindebabamanediyeceğimizisordum. Bunu kafama takmamamı, ona sonra haber verebileceğimizi, annemin bunuayarlayabileceğini söylediler. Bu hiç hoşuma gitmemişti Bay Holmes. Benden sadece birkaç yaşbüyükolanüveybabamdan izin istemekgülünçgeliyordu amayinedeböyle bir davranış hoşumagitmedi.BunedenleŞirketinFransabürosununbulunduğuBordeaux'yamektupyazdım,amamektuptamdaevleneceğimgününsabahıgerigeldi."

"Öyleysebabanızahaberveremedinizmi?"

"Evet,bayım,çünkübabam,mektubualmadanİngiltere'yedoğruyolaçıkmıştı."

"Hayaksi!Büyüktalihsizlik.Evlilikcumagününeayarlanmıştı.Kilisedemiolacaktı?"

"Evet, beyefendi, sessiz sakin bir tören olacaktı. King's Cross yakınında bulunan St. Saviourkilisesindedüğüntöreni,sonrasındadaSt.PancrasOteli'ndekahvaltı.Hosmerbirfaytonlageldiamabiz iki kişi olduğumuz için bizi o faytona bindirip kendisi de sokakta çevirdiği başka bir faytonabindi.Kiliseye ilkbizvardıkveonun faytonugeldiğinde inmesinibekledikamahiçkimse inmedi.Faytoncuaşağıiniparabanıniçinebaktığındakimseyigöremedi!Faytoncuolanlarıanlayamadığını,çünkü adamın bindiğini bizzat kendi gözleriyle gördüğünü söyledi. Bunlar geçen Cuma oldu BayHolmesveozamandanberibabamdanbirhaberalamadık.Başınanegeldiğiniöğrenmekistiyorum."

"Bencesizeçokyüzkızartıcıdavranmış,"dediHolmes.

"Ah hayır bayım! Beni böyle ortada bırakamayacak kadar iyi ve nazik bir insandı. Bütün sabahboyunca, ne olursa olsun ona sadık kalmam gerektiğini söyleyip durmuştu. Bizi ayıracakbeklenmedikbirşeyolsabileyeminettiğimizi,buyeminihiçunutmamamıvekendisinineryadageçbu yemini yerine getireceğini söylemişti. Düğün sabahı için garip konuşmalardı ama sonrasındaolanlarbukonuşmalarınanlamlıolduğunugösteriyor."

"Mutlaka öyledir. O halde siz Bay Angel'ın başına beklenmedik bir felâketin geldiğinidüşünüyorsunuz."

"Evet.Öncedenbirtehlikeyisezmişolmalı,yoksaniyeosözlerisöylesinki?Sanırımkorktuğuşeybaşınageldi."

"Fakatotehlikeninneolabileceğikonusundahiçbirfikrinizyok,öylemi?"

"Hiçbirfikrimyok."

"Birsorumdahavar.Annenizbuolayınasılkarşıladı?"

"Öfkelendivebukonuyubirdahaaçmamamısöyledi."

"Pekibabanız?Onadaanlattınızmı?"

"Evet; bir şeyler olduğu konusunda bana katıldığını ve Hosmer'den yeniden haber alacağıma

Page 10: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

inandığınısöyledi.Onundadediğigibi,birilerininbenikilisekapısınakadargetirip,sonrada terketmesininnasılbiraçıklamasıolabilirki?ŞayetbendenborçparaalmışolsaydıveyabenimleevlenipparamınüstünekonsaydıbunuanlayabilirdimamaHosmerparadanhiçsözetmemişti.Zatenparamagözdikecekbirinebenzemiyordu."

"Öyleyseneolmuşolabilir?Nedensizehiçhabergöndermiyor?"

"Ah, bunları düşünmekten neredeyse aklımı oynatacağım. Geceleri gözüme bir damlacık uykugirmiyor."Çantasındanküçükbirmendilçıkardıvemendilekapanıphıçkırıklaragömüldü.

Holmes ayağa kalkarken "Sizin için meseleyle ilgileneceğim," dedi."Kesin bir sonucaulaşacağımıza eminim.Müsadenizle meselenin bütün sorumluluğunu üzerime alıyorum, siz de bukonuyu daha fazla düşünmeyin artık. Öncelikle Bay Hosmer Angel nasıl sizin hayatınızdan çekipgittiyse,sizdeonuhafızanızdansilmeyeçalışın."

"Demekkionubirdahagöremeyeceğimidüşünüyorsunuz?"

"Neyazıkkiöyle."

"Peki,onaneolmuşolabilir?"

"Bu sorunun cevabını bulacağım, bana inanın. Şimdi rica etsem, Bay Angel'ın görünüşündenbahsedebilirmisiniz?Birde,mümkünse,sakladığınızmektuplarınbazılarınıgörmekistiyorum?"

"GeçencumartesiChroniclegazetesineonuniçinbirilanvermiştim,"dedi."İşte,gazeteninkupürü.Bunlardaondanaldığımmektuplardandördü."

"Teşekkürederim.Peki,sizinadresiniz?"

"LyonMeydanı,No:31,Camberwell."

"BayAngel'ınadresinihiçöğrenemediniz.Peki,babanızınişadresinedir?"

"FenchurchSokağı'ndakibüyükşarapithalatçısıWesthouse&Marbank'teçalışıyor."

"Teşekkürederim.Herşeyiçokaçıkanlattınız.Belgeleriburadabırakınvesizeverdiğimtavsiyeyiunutmayın.Bumeseleyikapatınartık,hayatınızıdahafazlaetkilemesineizinvermeyin."

"Çok kibarsınızBayHolmes ama bunu yapamam.Hosmer'e sadık kalmalıyım.Geri döndüğündeonahazırolmalıyım."

Abartılı şapkası ve boş yüz ifadesine rağmen, yalın inancında saygı uyandıran bir soyluluktaşıyordu ziyaretçimiz. Küçük kâğıt yığınını masanın üstüne bıraktı ve çağrıldığı takdirde hemengeleceğinesözvererekgitti.

Sherlock Holmes, ellerini kavuşturup, ayaklarını uzatarak bir süre sessizce tavana baktı. Sonra,kendisine danışmanlık hizmeti yapan yağlı kilden eski piposunu raftan indirip yaktı ve bezgincesandalyesineyaslandı;piposundankesifmavidumanlarçıkarmayabaşladı.

"Hayli ilginç bir çalışmaolacakbu," diye sözegirdi. "Kızın kendisi, önemsiz küçük sorunundandahailginç.Fihristimebakarsan,1977'deAndover'devegeçenyıldaLahey'debunabenzervakalarınyaşandığınıgörürsün.Esasındafikireskiolmasınarağmenbenimiçin tamamenyenibir ikiayrıntıvar.Kızınkendisiyeterikadarbilgiverdi."

Page 11: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Benimgöremediğimbirçokşeyigörmüşolmalısın,"dedim.

"Göremediğindeğil,farkedemediğin,Watson.Nereyebakacağınıbilmediğiniçinönemlinoktalarıkaçırdın.Elbisekollarınınönemini,başparmaktırnaklarınınsöyledikleriniveyabirayakkabıbağınınverdiği bilgilerin ne kadar değerli olduğunu bir türlü anlatamadım sana. Söyle bakalım, kadınıngörüntüsündensennelerçıkardın?Onubanatarifet."

"Hım, üstünde kiremit kırmızısı bir tüyü olan kurşun rengi, geniş kenarlı bir şapka giyiyordu.Ceketi küçük siyah süslemeli ve siyah boncukluydu. Boynuna ve kollarına mor kadife parçalardikilmiş koyu kahverengi bir elbisesi vardı. Sağ elindeki grimsi eldiveninin işaret parmağıyıpranmıştı.Çizmelerinebakmadım.Küçükyuvarlakaltınküpelerivardı.Kabaverahatgörünümüylehalivaktiyerindebiriolduğunubelliediyordu."

SherlockHolmes,ellerinihafifçeçırparakkikirdedi.

"Bana sorarsan Watson, harika gidiyorsun. Sahiden iyi gözlemlemişsin. Önemli noktalarıkaçırdığınbirgerçekamametoduyakalamışsınve renkleriçabucakyakalıyorsun.Yalnız,adamım,genel izlenimlerehiçbirzamangüvenme,hepayrıntılarabak.Benbirkadınınilkinelbisekollarınabakarım.Birerkeğinisepantolonunundizlerine.Senindegördüğüngibibukadınınkollarındakadifevardı.Kadifeizlerisergilemedeçokyararlıbirmalzemedir.Bilektenbirazyukarıdakiçiftçizgi,birdaktilocununmasayakolunudayadığıyerigösteriyor.Dikişmakinesidebunabenzerbir izbırakırama buradakinin aksine sol kolda ve başparmaktan uzakta oluşur. Sonra yüzüne baktığımda,burnununher ikiyanındakikelebekgözlüğün izinigörünce,gözbozukluğuvedaktilodayazmaklailgilisöylediklerimonuşaşırttıtabii."

"Benideşaşırttı."

"Fakat her şey apaçık ortadaydı. Sonra çizmelerine baktığımda ben de şaşırdım. Çizmenin biridiğerine benzemiyordu. Garip görünüyorlardı. Birinin üstündeki toka hafif süslüyken, diğerininkisadeydi. Birinin beş düğmesinden alttaki ikisi iliklenmişken, diğerinin birinci, üçüncü ve beşincidüğmeleri iliklenmişti. Öyleyse iyi giyimli genç bir kadınla karşılaştığında çizmelerinin tuhaf,düğmelerininse tam iliklenmemiş olduğunu görürsen evden aceleyle çıktığını rahatlıklasöyleyebilirsin."

"Peki,başka?"diyesordum,herzamankigibidostumunbukeskinzekâsından,gayetetkilenmişbirhalde.

"Üstünebaşınaşöylebirbakınca,evdenayrılmadanönceamatamamengiyindiktensonrabirşeyleryazmış olduğunu fark ettim. Zaten sağ eldiveninin işaret parmağının yıpranmış olduğunu sen degörmüştün,amahemeldivende,hemdeparmaktamorbirmürekkep lekesiolduğunu farketmedingaliba.Aceleyleyazarkenkalemimürekkebefazlabatırmış.Bu,sabaholmuşolmalı,aksitakdirdeiz,parmaküzerindebukadarbelirginkalmazdı.Başlangıçiçinbunlardanbahsetmekeğlenceliolabiliramaartıkişedönmeliyim,Watson.BayHosmerAngel'ınilandakitarifiniokuyabilirmisin?"

Küçükgazetekupürünüışığatuttum.

"BuayınondördüncügünününsabahıHosmerAngeladlıbirbeyefendikaybolmuştur.

Yaklaşık 1.70 boylarında, güçlü yapılı, soluk benizli, hafif kel, siyah saçlı, gür siyah favorili vebıyıklı; renkli gözlük takıyor ve biraz konuşma zorluğu çekiyor. Son görüldüğünde, üstünde altınrengi Albert zinciri, ipek kuşaklı siyah bir frak, gri Harris tüvit pantolon ve kahverengi tozluklu

Page 12: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

çizmelervardı.LeadenhallSokağı'ndabirbürodaçalıştığıbiliniyor.Görenlerin..."

"Bukadarı yeterli," dediHolmes. "Mektuplara gelince," diye devametti, onlara göz atarak, "çoksıradanlar.Balzac'tan yaptığı bir alıntı dışındaBayAngel'la ilgili hiçbir ipucu yok. Fakat şüphesizsenindedikkatiniçekeceğinidüşündüğümönemlibirnoktavar."

"Hepsidaktiloylayazılmış,"diyefikrimibelirttim.

"Bunla bitmiyor, isim-imza kısmı da daktiloyla yazılmış.Dipteki küçük 'HosmerAngel' yazısınabak. Gördüğün gibi tarih var ama Leadenhall Sokağı dışında hiçbir şeyin belirtilmemesi şüpheuyandırıyor.Fakatbuimzameselesibirşeyiapaçıkgösteriyor."

"Neyi?"

"Azizim,bunuhâlâgöremediğinisöylemebana."

"Herhangibirdurumdaaleyhinekullanılmamasıiçinelleimzaatmaktankaçınmışolmalı."

"Hayır, amaç bu değil.Meseleyi açıklığa kavuşturmak için ikimektup yazmamgerekiyor.Birinişehirdekibirşirkete;diğerinidegençkadınınüveybabasıBayWindibank'a;ondanyarınakşamsaataltıda bizi görmeye buraya gelmesini rica edeceğim. Sanırım erkek akrabalarla işimiz olacak.Mektuplara cevap gelene kadar yapabileceğimiz bir şey olmadığından küçük problemimizi birsüreliğinerafakaldırabiliriz,Watson."

Dostumunakılyürütmeyeteneğineveolağanüstüenerjisine inandığım için,bubenzersizvakaylailgilenirkengösterdiğikararlıverahattavrınınsağlamnedenleriolduğunudüşündüm.Sadecebirkezbaşarısızlığa uğradığını gördüm, o daBohemyaKralı ve IreneAdler'in fotoğrafıyla ilgili vakada.FakatDörtlerinYeminiveKızılSoruşturmavakalarınıgözönünealdığımda,Holmes'unçözemediğibir olay gerçekten de arapsaçı olmalı diye düşünürüm.Onu, siyah kil piposunu tüttürürken yalnızbıraktım.Amaertesiakşamgeldiğimde,BayanMarySutherland'inkayıpgüveyininkimliğiyleilgilibütünipuçlarınınelininaltındaolacağındanemindim.

Ogünlerdeüzerineyoğunlaşmak zorundakaldığım, işimle ilgili önemli birmesele vardı.Ertesigünübirhastamınbaşucundageçirmekzorundakaldım.Ancaksaataltıyadoğruserbestkalabildim.Bu küçük vakanın sır perdesinin aralanmasını kaçırmayayım diye bir faytona atladım ve doğrucaBakerSokağı'nınyolunututtum.Vardığımda,SherlockHolmes'utekbaşınaotururkenbuldum.Uzun,ince vücuduyla koltuğa gömülmüş, yarı uykulu bir halde karşıladı beni. Çevredeki şişe barikatı,deney tüpleri ve hidroklorik asidin yakıcı kokusu, bütün gününü o çok hoşlandığı kimyasalçalışmalarlageçirdiğinigösteriyordu.

"Ee,çözdünmübari?"diyesordumiçerigirdiktensonra.

"Evet.Baritbisülfatmış."

"Hayır,hayır,vakayıkastediyorum!"diyebağırdım.

"Ha,onumu?Bendeüzerindeçalıştığımtuzusordunsandım.Dünbazıayrıntılarınilginçolduğunusöylemiştim,amameseleningizemlibiryanıyoktu.Neyazıkkiteksorun,suçluyucezalandıracakbirkanunolmaması."

"KimmişpekivenediyeBayanSutherland'iterketmiş?"

Daha soru ağzımdan yeni çıkmış ve Holmes'un cevap vermesine ramak kalmıştı ki önce

Page 13: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

koridordakiayakseslerini,sonradakapınınçalındığınıduyduk.

"Bugelen,kızınüveybabasıBayJamesWindibankolmalı,"dediHolmes. "Saataltıdageleceğiniyazmıştı.Buyrun!"

Tıraşlı ve soluk yüzlü, belirgin şekilde kaçamak tavırlı bir adam girdi içeriye. Otuz yaşlarındagörünenbuadamsonderecekeskinvedelici gri gözlere sahipti, iri yapılı veortaboyluydu.Bizesorgulayıcıbirbakışattı,parlakşapkasınıbüfeninüzerinekoyduveusulcaselamvererekenyakınsandalyeyesindi.

"İyiakşamlarBayJamesWindibank,"dediHolmes."Sanırım,saataltıdabuluşmamızıkabuleden,daktiloylayazılmışbumektupsizin."

"Evetbeyefendi.Birazgeçkaldığımiçinözürdilerim,amabilirsinizişte,elimdeolmayannedenlervar.BayanSutherlandküçük sorunuylacanınızı sıktığı içinüzgünüm,nedeolsakirli çamaşırlarınortaya dökülmesinden hiç hoşlanmam. Buraya gelmesine hiç razı değildim, ama siz de farketmişsinizdir, kendisi çok heyecanlı ve fevri bir kızdır ve bir konuda kararını vermişse ölsenizyolundan döndüremezsiniz. Resmi polisle bir bağlantınızın olmadığını bildiğimden durumuumursamadımamayinedeböyleailevibirprobleminduyulmasıhiçhoşdeğil.Hemboşuboşunabirçababence,çünküşuHosmerAngel'ıbulabileceğinizipeksanmıyorum."

"Tam tersi," dedi Holmes sessizce, "Bay Hosmer Angel'ı bulacağıma inanmak için yeterincenedenimvar."

BayWindibankşiddetleirkildiveeldivenlerinielindendüşürdü."Neymişonedenler?Duymakiçinsabırsızlanıyorum,"dedi.

"Garipolanşuki,"diyesözebaşladıHolmes,"birdaktilonundabirinsanınelyazısıgibikendinehasözelliklerivardır.Kullanılmışikidaktilotıpatıpaynıolamaz.Bazıharflerdiğerlerindendahaçokyıpranır; bazı harflerin ise sadece bir tarafı yıpranır. Şimdi Bay Windibank, bana gönderdiğinizmektupta, e harflerinin üstünde hafif bir leke ve r harflerinin kuyruğunda küçük bir kusur var.Yazınızınkendineözgüondörtözelliğidahavaramabusaydıklarımenbelirginolanları."

"Bürodakibütünyazışmalarımızıbudaktiloylayaptığımıziçinbirazeskiditabii,"diyecevapverdiziyaretçimiz,küçük,parlakgözleriniHolmes'edikerek.

"ŞimdisizesahidençokilginçbirçalışmagöstereceğimBayWindibank,"diyedevamettiHolmes."Bu günlerde, daktilonun suçla ilişkisi hakkında küçük bir makale yazmayı düşünüyorum; nezamandırüzerindedurduğumbirkonudurda.Kayıpadamdangeldiği iddiaedilendörtmektupvarelimde.Hepsidaktiloylayazılmış.Herbirinde, sadeceeharflerininüstünde lekebulunmasınınve rharflerininkuyruksuzolmasınındışında,büyüteçlebakıldığındafarkedilebilenondörtortaközellikdahagörülüyor."

BayWindibank, sandalyesinden fırlayıp şapkasını kaptı. "Böyle hayal ürünü konuşmalarla vakitkaybedemem Bay Holmes," dedi. "Adamı yakalayabilirseniz ne âlâ, sonucunu bana da haberverirsiniz."

"Elbette,"dediHolmes,adamınarkasınageçipkapıyıkilitlediktensonra. "Öyleyse işte sizehaberveriyorum:onuyakaladım!"

"Kimmiş? Nerede?" diye bağırdı Bay Windibank. Beti benzi atmış, kapana kısılmış fare gibiçevresinebakmayabaşlamıştı.

Page 14: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Amabuişeyaramaz...Kesinlikleyaramaz,"dediHolmesyumuşakbirsestonuyla.

"Kurtuluş yolunuz yok BayWindibank. Böyle basit bir meseleyi çözmemin imkânsız olduğunusöylemenizçokkötübiriltifattı,ziraherşeyçokaçık,ortada!Oturundaolanbitenlerikonuşalım."

Ziyaretçimiz bir sandalyeye çöktü. Yüzü hayalet gibi bembeyazdı ve alnındaki ter damlalarıparlıyordu."Amakanunen…Birşeyyapılamaz,"diyekekeledi.

"Maalesefdediğinizdoğru.Amaaramızdakalsın,şimdiyekadarkarşılaştığımenzalimce,bencilceveinsafsızcahileydibu,BayWindibank.Şimdibenolaylarınseyrinianlatacağım,yanılırsamlütfenbenidüzeltin."

Adambüsbütünmahvolmuşbirigibi,başınıöneeğmiş,sandalyesinegömülmüşhaldeoturuyordu.Holmes ayaklarını şöminenin köşesine koydu ve elleri cebinde, arkasına yaslanarak konuşmayabaşladı.Bizedeğildekendinekonuşuyorgibiydi.

"Adamsırfparasıiçinkendindençokyaşlıbirkadınlaevlenir,"diyesözebaşladı,

"ve onlarla birlikte yaşadığı sürece, evin kızının parasını kullanmanın keyfini çıkarır. Onlarınkonumundakiinsanlariçinönemlibirmeblağsayılabilecekbuparanınyokluğu,ciddibirdeğişikliğeyolaçabilir.Buyüzdenparayıkorumakgerekir.Kızsevimli,iyiniyetli,duygusalvesıcakkanlıdır;budürüstkişiliğiveküçükgeliriylebirlikteuzunsürebekârkalmasınaizinverilmemelidir.Evlenecekolması,yıldayüzsterlinikaybetmesianlamınagelmektedir.Budurumda,üveybabasıbunuönlemekiçinneyapar?Önceonuevdetutupyaşıtlarıylaarkadaşlıkkurmasınıengellemeyeçalışır.Fakatbunune kadar sürdürebilir ki? Zaten kız da inat etmeye ve haklarını aramaya başlamıştır; nihayet birbaloyagitmekistediğinisöyler.Peki,ozamankurnazüveybabasıneyapar?Kalbinindeğildeaklınınsesini dinler. Karısının yardımı ve suç ortaklığıyla kılık değiştirir. Keskin gözlerini renkligözlüklerle, yüzünü bir bıyık ve gür favorilerle, berrak sesini ise sahte bir fısıltıyla gizler. KızınmiyopluğundandafaydalanarakBayHosmerAngel'adönüşürveâşıkrolünükendioynayarakdiğerâşıklarıkızdanuzaktutar."

"İlk başta sadece bir şakaydı," diye inledi ziyaretçimiz. "Kızın kendini böyle kaptıracağını hiçdüşünmemiştik."

"Pek tabii. Fakat genç kadın kendini tamamenkaptırmıştır ve üvey babasınınFransa'da olduğunainandığı için, bir ihanet ihtimali aklının ucundan bile geçmez. Zaten beyefendinin davranışlarınıbeğenmiştir; üstüne üstlük annesinin beyefendiye duyduğu hayranlığı da araya girince, kızınduyguları iyicesağlamlaşır.SonraBayAngelkızıaramayabaşlar,çünkügerçekkızınüzerindebirtesirbırakmakiçinmümkünolduğukadarilerigitmelerigerekiyordu.Ayarlananbuluşmalarvebirnişan,neticedekızınduygularınınbirbaşkasınayönelmesinikesinlikleengelleyecektir.Nevarkibualdatmaca sonsuza dek süremezdi.DüzmeceFransa gezileri zahmetli olmaya başlamıştır.Meseleyiöyle dramatik bir sona erdirmeleri gerekiyordur ki, genç kadın, üzerindeki kalıcı etkiyle bir sürebaşkalarına bakmasın. Kutsal kitap üzerine sadakat yemini ettirmeler ve olabilecek bazı şeylerhakkındadüğünsabahıkonuşmalarınsebebihepbu.JamesWindibank,BayanSutherland'inHosmerAngel'agözüenazonyılbaşkaerkekgörmeyecekkadarbağlanmasınıistiyordu.Onukilisekapısınakadargötürürve sonradaha ilerigidemeyeceğinibildiğinden,oeskinumarayabaşvurup faytonunbir kapısından binip diğerinden inerek gözden kaybolur. Ben olayların bu şekilde geliştiğinidüşünüyorumBayWindibank!"

Holmeskonuşurken,ziyaretçimizinkendinegüvenigerigelmişti.Solgunyüzündekialaycıifadeyle

Page 15: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

sandalyesindenkalkıpkonuşmayabaşladı.

"Dediğiniz gibi olabilir de, olmayabilir de Bay Holmes," dedi, "şayet göründüğünüz kadarzekiyseniz, şu anda kanunları çiğneyenin ben değil siz olduğunuda biliyorsunuzdur.Benbaşındanberi kanuna aykırı bir şey yapmadım, ama siz şu kapıyı kilitli tuttuğunuz sürece kişisel haklaratecavüzvekanunsuzalıkoymasuçlarınıişliyordurumdasınız."

"Haklısınız,kanunsizedokunamaz,"dediHolmes,anahtarıçeviripkapıyıaçarak,"amacezayısizinkadar hak eden biri daha çıkmamıştır. Şayet genç kadının bir erkek kardeşi veya arkadaşı olsaydışimdiyekadarçoktankırbacınısırtınızaindirmiştibile."diyesözedevametti.Adamınyüzündekiacıalayı fark ettiğinde öfkelendi: "Müşterilerime karşı görevimin bir parçası değildir ama en iyisişuradakikırbacıalıpbumeseleyikendim..."Kırbacadoğruikiadımattıamadahaelinealmayafırsatkalmadan Bay James Windibank merdivenlerden koşarak indi, ağır dış kapıyı çarpıp çıktı.Penceredenbakıncasokağınaşağısınadoğruolancahızıylakaçarakgözdenkaybolduğunugördük.

"Soğukkanlı bir alçak daha!" dediHolmes gülerek, kendini tekrar sandalyeye attıktan sonra. "Buadamçokfecibirşeyyapanakadarortalıktadolaşaraksuçtansuçaatlayacakvesonundadarağacınıboylayacak.Amavakamızbazıaçılardanilgiçekiciydi,değilmiWatson?"

"Bendüşünceseyrinizintümadımlarınıhenüztamolarakanlayabilmişdeğilim,"dedim.

"Ta en başından anlatayım. Bu Bay Hosmer Angel'ın garip davranışlarının ardında sağlam biramacının olduğu belliydi.Bu olaydan en kârlı çıkacak olanın da üvey baba olduğu da besbelliydi.Ayrıcaikiadamınhiçbirzamanbirarayagelmemişolması,biriyokkendiğerininortayaçıkmasıdakuşku uyandırıyordu. Bir kılık değiştirmeyi akla getiren renkli gözlükler, garip ses tonu ve gürfavorilerdeöyle.Şüphelerimikesinkesdoğrulayannoktaiseimzasınıbiledaktiloylaatmasıoldu;kibu, genç kadının adamın el yazısını en küçük bir örnekten seçebilecek kadar iyi tanıdığınıgösteriyordu.Gördüğün gibi, küçük ayrıntılarıyla birlikte bütün bu gerçekler hep aynı yöne işaretediyordu."

"Peki,bunlarınasılkanıtladın?"

"Adamıteşhisettiktensonrayardımalmakzordeğildi.Çalıştığışirketibiliyordum.

Elimdeadamıntarifideolduğundan,kılıkdeğiştirmekiçinkullanmışolabileceğiherşeyi-favori,sestonugibi–çıkararaktarifişirketegönderdimvebutarifinçalışanlarındanherhangibirineuyupuymadığınısordum.Daktilosununözelliklerinifarketmiştimzaten,böylecebuişadresindekiadamınkendisineyazarakburayagelmesiniricaettim.Beklediğimgibi,cevapdaktiloylayazılmıştıvebenzeryazım kusurlarını içeriyordu. Fenchurch Sokağı'ndaki Westhouse& Marbank'ten gelen cevap, butarifin,çalışanlarındanJamesWindibank'etastamamuyduğunusöylüyordu.Yaşasın!"

"Peki,BayanSutherland?"

"Onaanlatırsambanainanmayacaktır.EskibirFarsatasözüderki:'Birkadınınhayaliniyıkmak,birkaplanınyavrusunuelindenalmayabenzer'.HafızdaHoracekadarderinliklivebilgilidir."

Page 16: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

SUSSEXVAMPİRİHolmes,sonpostadançıkanmektubudikkatleokudu.Dahasonradakıskısgülerekmektububana

uzattı.

"ModernizmileOrtaçağbağnazlığının,pratikzekâylaolağanüstühayalgücününkarışımınınenuçörneğibuolsagerek,dedi.SennedersinWatson?"

Mektubuaynenokuyorum:

46OldJewry,19Kasım"Vampirleredair.SayınBayım,MüşterimizolanBayFerguson–ki,kendileriMincingLane'dekiçayithalatçısıFerguson&

Muirheadfirmasındandır-bugünbizebaşvurarakvampirlerhakkındabiraraştırmayapmamızırica ettiler. Firmamızın ihtisas alanı ekonomik sorunlar ve vergi işleri olduğundan bu konubizim ilgi alanımızın dışında kalmaktadır. Dolayısıyla Bay Ferguson'a sizi bulup bu işi sizehavale etmesini önerdik. Konuyu dikkatinize sunarız. Matilda Briggs Davası'ndaki üstünbaşarınızhâlâhatırımızdadır.Saygılarımızısunarız.Morrison,Morrison&DodoE.J.C.aracılığıyla."

Holmes düşünceli bir ifadeyle, "Hatırladığım kadarıyla Matilda Briggs genç bir kadının ismideğildi, öyle değilmiWatson?" dedi. "Sumatra'dan gelen içi dev farelerle dolu bir gemiyle ilgisivardı.Buolayıpekçokkişibilmez.Akılalmazbirhadise.Neyse,zatenvampirlerleilgilibugünnebiliyoruzki?Buişeelatalımmıdersin?BoşboşoturmaktaniyidirherhaldeamabugidişleGrimmKardeşler'in masal dünyasına gireceğiz. Kolunu uzat da bak bakalım Watson, V harfinde nelerbulacağız."

Geriyedoğruuzandımvebahsettiğikalınfihristiaşağıyaindirdim.Holmeskitabıdizlerininüzerineyerleştirdi; ömrü boyunca topladığı notları, eski davaların kayıtlarını, sevecen gözlerle yavaşçataramayabaşladı.

"GloriaScott'ınseyahati,"diyerekokumayabaşladı."Vurulansporcu!Bukötübirişti.HatırladığımkadarıylakayıtlarısentutmuştunWatson,amabensenisonuçtandolayıtebrikedememiştim.KalpazanVictorLynch.ZehirlikertenkeleveyaGila.Olağanüstübirdavaydı.SirkgüzeliVittoria.VanderbiltveHırsız.Vipers.Vigor,HammersmithHarikası.Durbakayım!Benimemektarcinayetfihristim!Hiçbirşeyideunutmamışım.ŞunuiyidinleWatson.Macaristan'dakiVampir.AynışekildeTransilvanya'dakiVampirler." Sayfaları şevkle çeviriyordu, ama kısa ve dikkatli bir incelemeden sonra kitabısöylenerek,düşkırıklığıiçindefırlatıpattı.

"Saçmalık Watson, saçmalığın daniskası! Yürüyen cesetler… mezarlarında kalplerine kazıkçakılırsa canlanıp yürümelerine engel olunurmuş; bizim bunlarla ne işimiz olabilir ki? Tam birdelilikbu!"

"Ama" dedim, "vampirin ölü bir insan olması şart değil ki. Yaşayan bir insanın da böyle biralışkanlığı olabilir. Örneğin ben, yaşlıların genç kalabilmek için gençlerin kanını emdiğiniokumuştumbirkitapta."

Page 17: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"HaklısınWatson,buefsanedenbugünbilebahsediliyor.Bütünbunlardanbizene?Bubüro,ayağınıyeresımsıkıbasarveöyledeyapmalı.İyikötüişlerimiziyürütüyoruz.Batacakdadeğiliz.Dünyadayapılacak bir sürü iş varken hortlaklara ihtiyacımız yok ki! Bence Bay Robert Ferguson'u fazlaciddiyealmayalım.Bumektubunondangelmişolmaihtimalivarvekendisinineyinendişelendirdiğikonusundabizeışıktutabilir.Okusakfenaolmaz."

Birincimektupla işibittiktensonra,masadadikkatiçekmeyen ikincimektubauzandı.Bumektubuöncealaycıbirgülümsemeyleokumayabaşladı, ancakdaha sonraları yüzündekigülümsemeyavaşyavaş kayboldu ve onun yerini yoğun birmerak ve ilgi ifadesi aldı. Okumasını bitirdikten sonra,mektup elinde, bir süre derin düşünceye daldı. Neden sonra daldığı hayal âleminden silkinereksıyrıldı.

"Cheesman's,Lamberley.LamberleyneredeWatson?

"Sussex'de,Horsham'ıngüneyinde."

"Pekdeuzaksayılmazha?YaCheesman's?"

"ObölgeyibilirimHolmes.Orası,asırlarönceonlarıinşaedenadamlarınisimlerinitaşıyanevlerledoludur.Odley'ler,Harvey'ler,Carriton'lar gibi insanlar, unutulupgitmişler ama isimleri evlerindeyaşıyor.

"Tamam,"dediHolmessoğukbirşekilde.Bu,Holmes'unmağrurveiçinekapanıktabiatınıntuhafyönlerindenbiriydi.Heryenibilgiyibeynihızlavedoğrubirşekildekaydeder,ancakbilgiyiverenepeknadirenteşekkürederdi.

"Sanırımbu iş bittiğinde,Cheeseman's,Lamberley hakkında çokdaha fazla şey biliyor olacağız.SanırımşumektupRobertFerguson'dan.Ayrıca,senitanıdığınıiddiaediyor."

"Benimi?

"Eniyisi,al,kendinokumektubu."

Mektububanauzattı.Kâğıdınbaştarafındafirmanınadresiyazılıydı.

"Sayın Bay Holmes," diye başlıyordu. "Sizi bana avukatlarım salık verdiler. Fakat konu o denliçetrefil ki, anlatması çok zor.Aslında bunları bir dostumadına yazıyorum.Bubey bundanbeş yılkadar önce Perulu bir tüccarın kızıyla evlendi. Bu tüccarı, nitrat ithalatı esnasında tanımıştı.Hanımefendiçokgüzeldiancakyabancıuyrukluvefarklıbirdindenoluşu,karıkocaarasındasorunyarattı;duyguve ilgialanlarıuyuşmadı.Böylecebirmüddetsonradostumunkarısınaolansevgisi,gittikçeazalmayabaşladı.Buevliliğihatalıbulmuşolmasıpekmuhtemel.Karısınınöyledavranışlarıvardıkikocasınedenlerinianlamaktaveaynıduygularıbeslemekteyetersizkalıyordu.Buçokdaacıvericiydi. Çünkü aslında kadın, bir erkeğin sahip olabileceği en sevecen eşti; her açıdan tamamenbağlıydıadama.

"Şimdi de görüştüğümüz zaman daha ayrıntılı bir şekilde anlatacağım noktaya geliyorum. Şuyazdıklarımsizeaşağıyukarıbirfikirverebilir,onagöredüşünüpbuişiüstlenipüstlenmeyeceğinizekarar verebilirsiniz. Birdenbire kadın her zamanki tatlı ve yumuşak tabiatına aykırı, tuhaf bazıdavranışlar sergilemeye başladı. Dostumun ikinci evliliğiydi bu ve ilk karısından bir oğlu vardı.Oğlan on beş yaşındaydı. Çok saygılı ve cana yakın bir gençti; ne var ki bir çocukluk kazasındatalihsiz bir şekilde vücutça sakat kalmıştı. Üvey annesi işte bu zavallı çocuğu iki kez hiç sebepsizdöverken yakalanmıştı. Bir keresinde sopayla öylesine vurmuş ki kolunda büyük bir yara açılmış

Page 18: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

oğlanın.Öteyandanbiryaşındakiözevladınakarşıdabunabenzerdavranışlarıoldu.Birkeresindebiraykadaröncebakıcısıçocuğuodadabirkaçdakikayalnızbırakmıştı.Birdenacıbirçığlıkişittivekoşarak odaya gelirken, evin hanımefendisinin bebeğin üzerine eğilerek, onun boynunu ısırdığınıgördü.Bebeğinboynundaufakbiryaraoluşmuştuveoradankanakıyordu.Bakıcıdehşetekapılarakkocaya haber vermek istemiş, ancak evin hanımı söylememesi için yalvarıp yakarmış ve sessizkalması için bakıcıya beş sterlin vermiş. Hiçbir açıklama yapmamış ve dolayısıyla olay kapanıpgitmişti.

"Ancak, olay bakıcının zihnine öylesine yerleşmişti ki o günden itibaren hanımını gizliceincelemeye başladı.Büyük bir şefkatle sevdiği bebeği de hiç yalnız bırakmamaya çalıştı.Bu aradahanımıtarafındandagözaltınaalındığınıhissediyordu;anne,çocuğununyanınayaklaşmakiçinsankibakıcınınodadançıkmasınıbekliyordu.

"Bakıcı gece gündüz bebeği kolladı, sessizce izleyen anne de, bir kurdun kuzuyu beklediği gibibekleyip durdu. Tüm bu anlattıklarımın size çok garip geleceğini biliyorum, ama sizden bunlarıciddiye almanızı rica ediyorum, çünkü hem babasının aklî dengesi hem de çocuğun yaşamı bunabağlı.

"Derken o feci gün gelip çattı; olan bitenler artık kocanın gözünden saklanamayacak boyutlaraulaştı.Bakıcınınsinirleridahafazladayanamadı,içindeyaşadığıgerilimonubunalttıvenihayetbütünbildiklerini kocaya anlattı.Adama, duydukları inanılmayacak birmasal gibi geldi.Eminim size deöyle gelmiştir. Karısının sevecen bir kadın olduğunu biliyordu ve üvey oğluna yaptığı saldırılardışındada sevgidolubir anneydi.Böylebirkimseözyavrusununasıl yaralayabilirdiki?Bakıcıyıçağırdı, aklından zoru olup olmadığını sordu; bu tür şüpheleri ancak hasta bir hayal gücününyaratabileceğini, bundan böyle hanımına yönelik iftiraları hoş görmeyeceğini söyledi. Onlarkonuşurlarkenacıylakarışıkbirçığlıkduyuldu.Bakıcıileevinbeyibirliktebebekodasınakoştular.Bay Holmes, karısının, bebeğin yatağı önünde diz çökmüşken nasıl ayağa kalktığını ve çocuğunboynundaveçarşaftakanolduğunugördüğünde, adamınnelerhissettiğinidüşünebiliyormusunuz?Karısıyüzünüışığaçevirdiğian,dudaklarınınkenarındakikanıadamgörmüşvedehşetiçindeçığlıkatmıştı.Hiçşüphesiz,buzavallıbebeğinkanınıemenkişikarısıydı.

"Olanlar bundan ibaret. Kadın şimdi odasına kapanmış. Hiçbir açıklamada bulunmuyor. Adamsayarı çıldırmış vaziyette. Vampirlik hakkında o da ben de fazla bir şey bilmiyoruz. Gerçi uzakdiyarlardakivampirlerinvarlığınıduyarvebunlarıkocakarımasalısayardıkamaşimdiİngiltere'ninortayerindeSussex'deböylebirşey...Neysesizinlebukonuyusabahleyinkonuşabiliriz.Benikabuleder misiniz? Olağanüstü yeteneklerinizi zihni dağınık bir adama yardım için kullanır mısınız?Cevabınız evet olacaksa lütfen Cheeseman's, Lamberley'deki Ferguson'a bir telgraf çekiverin. Benyarınsaat10.00'daodanızdaolurum.

Saygılarımla,

RobertFerguson

Not:SanırımdostunuzDr.Watson,Blackheath'terugbyoynarkenbendeRichmond'dasavunmaoyuncusuydum.Kendimleilgiliverebileceğimtekkişiselreferansbundanibaret."

"Tabiîkihatırladım,"dedim,mektubuyerinekoyarken."BüyükBobFerguson,Richmondtakımınıngelmiş geçmiş en yetenekli savunmaoyuncusuydu.Her zaman iyi huylu bir çocuktu.Bir dostununbaşınagelenlereüzülmekdeonunkarakterineuyarzaten."

Page 19: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Holmesbanadüşüncelidüşüncelibakarakbaşınısalladı.

"Dünyada senin kadar tanıdığım olsa Watson," dedi. "Beni hep şaşırtmışsındır, Watson. Seninkeşfedilmemiş yönlerin var. Şimdi iyi bir çocuk ol da şöyle bir telgraf çekiver: Davanızımemnuniyetlekabulediyorum."

"Davanızımı?Onundavasıdeğilkibu!"

"Firmamızın delilerle uğraştığı izlenimini edinsin istemem.Tabiî ki onun davası! Sen gönder şutelgrafı,yarınsabahakadarbekleyelimbakalım."

Ertesi sabah saat tam 10'da Ferguson odaya daldı. Onu, uzun boylu, ince, eklemsiz gibi hareketedebilen,hızlıbiriolarakhatırlıyordum.Buözellikleriona,birçokmüdafaaoyuncusununetrafındandolaşma imkânı sağlamıştı. Gençliğinde tanıdığınız iyi bir sporcunun, sonraki yıllarda enkazınarastlamakkadar acıverenbir şeydüşünemiyorum.Okoskocamanbedeni çökmüş,gür sarı saçlarıdökülmüş,omuzlarıküçülmüştü.Korkarımbende,ondabenzerduygularuyandırmıştım.

"MerhabaWatson,"dedi.Sesihâlâgürvecandandı."SenOldDeerstadındaoncaseyircininönündeçalımladığımadamapekdebenzemiyorsun.Sanırımbendebirazdeğiştim.Heleşusonbirkaçgünbeni çok yaşlandırdı. Telgrafınızdan anladığım kadarıyla Bay Holmes, kendimi bir başkası gibigöstermemegerekyok."

"Açıkaçıkkonuşmakeniyisi,"dediHolmes.

"Elbetteöyle.Amainsanınhemyardımetmesihemdekorumasıgerekenbirkadındanbahsederkendurumununnekadargüçolabileceğinitahminedersiniz.Neyapabilirimki?Böylebirhikâyeyigidippolisemi anlatayım?Öte yandan çocukların da bir şekilde korunması gerekli.Deli olacağım,BayHolmes?Acababirtürkanzehirlenmesimibu?Geçmişdavalarınızarasındabunabenzeyenvarmıhiç?Tanrıaşkınabanabirakılverin,yoksaaklımıkaçıracağım!"

"Sizi anlıyorum Bay Ferguson. Şimdi şuraya oturun bakalım, sakin olun ve sorularıma açıkcevaplarverin.Siziteminederimki,tümanlattıklarınızbenimilgialanımındışındaamabunundoğalbiraçıklamasınıyapabileceğimeinanıyorum.Öncenetürtedbirleraldığınızısöyleyinbana.Karınızhâlâçocuklarınyanındamı?"

"Korkunç bir kavga ettik. Çok hassas bir kadındır, Bay Holmes. Eğer dünyada bir erkeği tümbedeniyle ve ruhuyla seven bir kadın varsa, o benim karımdır. Bu korkunç ve inanılmaz sırrıöğrenmişolduğumiçinkalbikırıldı.Bukonudakonuşmadıbile.Nekadarsitemdebulunduysamdabana cevap vermedi, sadece kederli gözlerle bana uzun uzun bakıp durdu. Daha sonra odasınagirerek, kendisini odaya kilitledi. Ondan beri de benimle görüşmeyi reddediyor. Evlenmemizdenöncekizamandanberionunyanındaolanbirhizmetçisivar,adıDolores;hizmetçidençokbirdost.Yemeğiniogötürüyor."

"Ozamançocukşuandatehlikededeğil?"

"DadıBayanMason, çocuğugecegündüzgözününönündenayırmayacağınayeminetti.Ona tamanlamıylagüveniyorum.Beniençokendişelendiren,zavallıküçükJack;mektuptayazmıştımya,ikikezdövüldüdiye."

"Amaönemlibiryaraalmadıdeğilmi?"

"Hayıramakarımçoksertvurmuştu.Budaha fecibir şeyçünküozavallı,korumasızbir sakat."

Page 20: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Ferguson'ın asık suratı, oğlandan bahsederken birden yumuşayıverdi. "Bu zavallı oğlanın dışgörünüşü,herkesinkalbiniyumuşatıyor.Çocukkendüştü,belkemiğinisakatladıvekamburkaldı,BayHolmes.Amahuyudeğişmedi.Çoksevgidolubirkalbivar."

Holmes,dünkümektubuelinealıp,birkezdahaokumayabaşlamıştı.

"EvinizdebaşkakimleryaşıyorBayFerguson?"

"İki hizmetçi yanımızda yeni çalışmaya başladılar. Evde kalan SeyisMichael, karım, ben, oğlumJack,bebek,DoloresveBayanMason;hepsibukadar."

"Anladığımkadarıylaevlendiğinizdekarınızıpekdeiyitanımıyordunuz?"

"Tanışalıbirkaçhaftaolmuştu."

"BuhizmetçiDoloresnekadarzamandıronunlaçalışıyor?"

"Uzunyıllar."

"OhaldeDoloreskarınızınkarakterinisizdendahaiyibiliyordiyebilirmiyiz?"

"Evetdiyebiliriz."

Holmesnotaldı.

"Sanırım,"dedi,"Lamberley'deolmam,buradakalmamdandahayararlıolacak.Kişiselaraştırmalaryapılmasını gerektiren bir vaka. Eğer hanımefendi odasından çıkmıyorsa, bizim varlığımızın onutedirginetmesiyadarahatsızetmesisözkonusuolamaz.Tabiîbizcivardakiotellerinbirindekalırız."

Fergusonrahatbirnefesaldı,ellerinihavayakaldırdı.

"Ben de böyle düşünmüştüm, Bay Holmes. Eğer yetişebilirseniz, saat tam ikide Victoriaistasyonundankalkanbirtrenvar."

"Tabiî ki yetişebiliriz. Şu anda işlerde bir durgunluk var. Dolayısıyla istediğiniz kadar zamanayırabilirizsize.Ancak,yolaçıkmadanevveltammanasıylaeminolmamgerekenbirikihususvar.Bu bedbaht hanımefendi, anladığım kadarıyla her iki çocuğa da eziyet etmiş! Yani hem kendiçocuğunahemdesizinküçükoğlunuza,değilmi?

"Evetöyle."

"Fakatdeğişikşekillerdeöyledeğilmi?Oğlunuzudövmüş."

"Evet,birkezsopayla,birkezdeeliyleamaoldukçasertvurmuştu."

"Oğlunuzaniçinvurduğunadairherhangibiraçıklamayaptımı?"

"Hayır,sadeceondannefretettiğinisöyledi.Bunudaoldumolasısöylerdurur."

"Eh,budurumüveyannelerarasındasıkçagörülür.Bunasonradanolmabirkıskançlıkdenilebilir.Hanımefendikıskançtabiatlımıdır?"

"Hemdenasıl!Oateşlitropikalsevgisiölçüsündekıskançtır."

"Fakat oğlanonbeşyaşında, vücutçageri kalmışolmasına rağmenzekâca epeygelişmişolmalı.

Page 21: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Nedendayakyediğinikendisisizeanlatmadımı?

"Hayır,anlatmadı."

"Öncelerianlaşabiliyorlarmıydı?"

"Hayır,aralarındahiçbirzamansevgiyoktu."

"Bunarağmenoğlanınhassasveinceduyguluolduğunusöylüyorsunuzdeğilmi?"

"Dünyada bu kadar cana yakın bir evlat olamaz. Benim hayatım onun hayatıdır. Tümmutluluğubenimnesöylediğimeveyaneyaptığımabağlıdır."

Holmesbirkezdahanotaldı.Birmüddetderindüşünceleredalmışbirşekildeoturdu.

"Buikincievliliğinizdenönceoğlunuzvesizçokyakınikidosttunuzherhalde?Yediğiniziçtiğinizayrıgitmezdi,değilmi?"

"Evet,aynenöyle."

"Veoğlunuz,bukadarsevecenbirtabiatıolduğunagöreannesininhatırasınaçokbağlıydı."

"Evet,annesinihâlâunutamıyor."

"Gerçektençokilginçbirçocukolsagerek.Busaldırılarlailgilibirsorumdahavar.Bebeğinizeveoğlunuzayapılanbugaripsaldırılaraynızamanamıdenkgeldi?"

"İlk vakada öyle. Sanki cinnet geçirmişti ve öfkesini her iki çocuktan aldı. İkincisinde acı çeken,sadeceJackoldu.BayanMasonbebekleilgiliherhangibirşikâyettebulunmadı."

"Budurumişleribirazkarıştırıyor."

"BayHolmes,nedemekistediğinizianlayamadım."

"Tahmin ediyorum... İnsan bazen geçici bir varsayım geliştirir ama bundan yararlanabilmek içinbiraz zaman gerekir ya da kesin kanıt. Kötü bir alışkanlık bu benim için Bay Ferguson, amainsanoğlunun tabiatı zayıftır. Ne yazık ki bu eski dostunuz benim bilimsel metotlarımı abartmış.Ancak,busafhadaşukadarınısöyleyebilirim;sizinsorununuzbanahiçdeçözümsüzgibigözükmedi.SizbizisaatikideVictoriaistasyonundabekleyin."

Kasvetli, sisli bir kasım akşamında bavullarımızı Chequers Oteli'ne verdikten sonra Sussex'invirajlı,çamurlu,uzundaryollarındangeçerekFerguson'ınyaşadığıeskiveıssızçiftlikevinevardık.Geniş,büyükbirbinaydı.Ortakısımçokeskidenkalmaydı,bunakarşılıkeklentileryeniydi.Herikitarafta kule şeklinde Tudor devrini hatırlatanmuazzam bacalar vardı; bitkilerle örtülü yüksek çatıHorsham kerestelerinden yapılmaydı. Giriş merdivenleri aşınmış ve kavisli bir hal almıştı.Sundurmanın etrafında eski zamandankalma çinilere, yapıyı inşa edenkişiyi simgeleyenbir adamfigürü işlenmişti. İçeride tavanları, ağır meşeden yapılma oluklu kirişler tutmaktaydı vedümdüzlükten çıkmış döşeme, dik kavisler oluşturarak çökmüştü. Sıvası dökülmüş duvarlardan,etrafarutubetveküfkokusuyayılmaktaydı.

Ortada çok geniş bir salon vardı. Ferguson bizi bu salona götürdü. Burada 1670 tarihli demirparavanlarınarkasındakieskitipbirşöminedeyananharikabirodunateşindenalevleryükseliyordu.Etrafıma bakındığımda salonun, çeşitli ülkelerden getirilmiş, çeşitli çağlara ait antika eşya ve

Page 22: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

eserlerle döşenmiş olduğunu gördüm.Üst kısımları süslü tahtalarla kaplı duvarlar, XVII. yüzyıldabinanınilksahibiolançiftçiyeaitolmalıydı.Duvarlarınaltkısımları,iyiseçilmişmodernsuluboyaresimlerle süslenmişti. Ahşap kaplamanın bitiminde sarı renkli duvarda, yukarıdaki Perulu hanımtarafından getirilmiş olduğu kuşku götürmez olan Güney Amerika'ya ait güzel bir silah ve aletkoleksiyonu asılıydı. Holmes ayağa kalkarak, o şevk dolu ruhundan fışkıran merak duygusuyla,duvardakileridikkatleincelemeyekoyuldu.

"BayFerguson,bakarmısınız?"diyeseslendi.

Ufak, uzun tüylü bir İspanyol avcı köpeği, odanın bir köşesindeki sepette yatmaktaydı. Hayvanbirdenuyandıvegüçlükleyürüyereksahibinedoğruseğirtti.Arkaayaklarıdüzensizadımlaratıyor,kuyruğuysayerlerdesürünüyordu.Ferguson'ıneliniyaladı.

"NeolduBayHolmes?"

"Köpeğinnesivar?"

"Veterinerdeanlayamadı,şaştıkaldı.Birçeşitfelçmiş.Omurgamenenjitidiyedüşündü,amayavaşyavaşdüzeliyor.Yakındaiyileşecek,değilmiCarlo?"

Köpeksöylenenlerionaylarcasınakuyruğunusalladı.Hüzünlübakışlarınıöncebirimizedahasonradiğerimizeyöneltti.Onundurumundansözettiğimizianlamıştı.

"Birdenmigeldifelç?"

"Birgecede."

"Nekadarzamanönce?"

"Aşağıyukarıdörtaykadaroluyor."

"Çokilginç,çokşeyifadeediyor."

"NedemekistiyorsunuzBayHolmes?"

"Azöncekitahminimindoğrulandığını…"

"Tanrı aşkınanedüşünüyorsunuzBayHolmes.Bu iş sizin içinbelki bir çocukoyuncağıolabiliramabenimiçinölümkalımmeselesi.Karım…Belkidekatil!Çocuğumsa…Ölümtehlikesi içinde!BenimleoyunoynamayınBayHolmes,meseleçokciddi."

Büyükrugbyoyuncusununheryanıtitriyordu.Holmes,teselliedercesineadamınkolunadokundu.

"Bay Ferguson olay nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, korkarım büyük bir acıya katlanmanızgerekecek,"dedi."Sizeelimdengeldiğinceacıçektirmemeyegayretederim.Şuandadahafazlasınısöyleyemem,amabuevdenayrılmadankesinbirsonucavarabileceğimiumuyorum."

"Tanrım, umarım öyle olur. Bana izin verirseniz beyler, karımın odasına çıkıp herhangi birdeğişiklikvarmıbakacağım."

Birkaçdakikadaortadankayboldu.BuesnadaHolmes,tekrarduvardakiilginçnesneleriincelemeyekoyuldu. Az sonra ev sahibimiz asık suratla geri döndü; hiçbir ilerleme kaydedememiş olduğuaşikârdı.Yanındaince,uzun,kumralyüzlübirkızgetirmişti.

Page 23: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"ÇayhazırlaDolores,"dediFerguson."Hanımınaistediğiherşeyigötür."

"O çok hasta!" diye bağırdı genç kız, patronuna öfkeli gözlerle bakarak. "Hanımım yemekistemiyor.Oçokhasta,doktoraihtiyacıvar.Doktorolmadanonunlayalnızkalmayakorkuyorum."

Fergusonsorgulayangözlerlebanabaktı.

"Eğeryardımedebilirsenizsevinirim."

"HanımınızDr.Watson'ıgörmekistermi?"

"Sormayagerekyok,gelsin.Onundoktoraihtiyacıvar."

"Ohaldehemensizinlegeliyorum."

Heyecandantitremekteolankızıtakipettim.Merdivenleriçıkıpeskibirkoridordailerledik,yolunsonunda demir kollu ağır bir kapıyla karşılaştık. Beni düşündüren nokta, Ferguson'ın, karısınınyanına varmakta zorlanacağıydı. Kız cebinden bir anahtar çıkardı. Ve ağır meşe kaplamalar, eskimenteşelerininaltındagıcırdamayabaşladı,içerigirdim.Kızçevikbirhareketlebeniizleyerekkapıyıarkasındankilitledi.

Yatağın üzerinde ateşler içinde yanan bir kadın yatıyordu. Yarı baygın haldeydi, ama ben içerigirerkengüzelgözlerini açıp şaşkın şaşkınbanabaktı.Yabancıbirinigörmekonuendişelendirmişolmalıydı. İçini çekerek yastığa gömüldü. Ben onun yanına yaklaşıp teskin edici sözler söyledim.Nabzına bakıp ateşini ölçtükten sonra sessizce yattı. Ateşi çok yüksekti, ama benim izlenimim,durumunfizikselnedenlerdençoksinirselvezihinselnedenlerebağlıolduğuyönündeydi.

"Sonikigündürbuvaziyetteyatıyor.Öleceğindenkorkuyorum,"dedigençkız.

Yataktakikadın,alevalevyanangüzelyüzünübanadöndü.

"Kocamnerede?"

"Aşağıda,sizigörmekistiyor."

"Ben onu görmek istemiyorum! İstemiyorum!" Birden kendini kaybetti ve sayıklamaya başladı."Düşmano!Düşman!Tanrım,buiblisleneyapacağım?

"Sizeherhangibirşekildeyardımedebilirmiyim?"

"Hayır,banakimseyardımedemez.Bittiherşey,mahvoldu.Neyaparsamyapayımfaydasız,herşeymahvoldu."

Kadındagaripbirvehimvardı.BobFergusongibisaygıdeğerbirkişiyidüşmanveyaibliskılığındadüşünemiyordum.

"Hanımefendi,"dedim,"kocanızsiziçokseviyorvebütünbuolanlaraçoküzülüyor."

Oşahanegüzelimgözlerinitekrarbanaçevirdi.

"Beni seviyor, evet. Sanki ben onu sevmiyor muyum? Ben onun değerli kalbini kırmaktansakendimi fedaetmiyormuyum?Budaonu sevdiğimi ispatlamazmı?Benonuböylesine seviyorumişte.Amaobenimkötüolduğumudüşündüvebanaonlarısöyleyebildi."

"Kocanızçokamaçoküzgünvemerakiçindeamaolupbitenleribirtürlüanlayamıyor."

Page 24: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Hayır,anlamasımümkündeğil,amabanagüvenmeliydi."

"Onuhiçmigörmekistemiyorsunuz?"diyebirkezdahasordum.

"Hayır, hayır! Ne yüzündeki ifadeyi ne de söylediği korkunç sözleri unutabiliyorum. Onugörmeyeceğim.Haydi,gidin şimdi.Benim içinelinizdenbir şeygelmez.Onabir tek şeysöyleyin:çocuğumu istiyorum, çocuğumun üzerinde benim hakkım var! Ona göndereceğim tek mesaj bu!"Yüzünüduvaradöndüvedahafazlakonuşmadı.

Aşağıdaki odaya indim.Holmes ile Fergusonhâlâ şöminenin karşısında oturuyorlardı. Fergusongörüşmeyleilgilianlattıklarımıüzüntüyledinledi.

"Çocuğu ona nasıl verebilirim ki?" dedi. "Yine aniden acayip bir dürtüyle hareket etmeyeceğininereden bilebilirim? Bebeğin yanından dudaklarında kanla kalktığını nasıl unutabilirim?" Anısıtazelenincetüyleriürperdibirden."Çocuk,BayanMason'unyanındagüvendeveöylekalmalı."

Bueskievdegördüğümüzenmodernşeyolanşıkbirhizmetçiçaygetirdi.Çayservisiyaparkenkapıaçıldıve içeribirdelikanlıgirdi.Dikkat çekicibirdelikanlıydıbu; solukbenizlive sarışındı;kolayca heyecana kapılacak gibi görünen masmavi gözleri vardı. Bakışları babasına iliştiği andaduygulandıvegözleribirdenbiresevinçışıltılarınaboğuldu.Koştuveâşıkbirkızınteslimiyetiiçindekollarınıbabasınınboynunadoladı.

"Ah,Babacığım!" diye bağırdı. "Geri döndüğünü bilmiyordum.Bilseydim seni karşılardım. Senigördüğümenasılsevindim,bilemezsin!"

"Oğlumbenim!" dedi adam, onun sarı saçlarını şefkatle okşayarak. "Biraz erken döndüm, çünküarkadaşlarımBayHolmesveDr.Watson'ı,birliktegelipakamyemeğinibizimleyemeleri için iknaedebildim."

"Bubey,DedektifBayHolmesmü?"

"Evet."

Oğlangözleriylebizisüzdü;bubakışlarıhiçdecanayakınbulmadım.

"DiğerçocuğunuzneredeBayFerguson?"diyesorduHolmes."Onunladatanışabilirmiyiz?"

Ferguson oğluna dönerek, "Bayan Mason'a bebeği buraya getirmesini söyle," dedi. Delikanlıkamburunu çıkara çıkara odadan çıktı. Bir cerrah gözüyle baktığımda, bunun omurilikzedelenmesinden kaynaklandığını anladım. Daha sonra geri geldi. Hemen arkasından uzun boylu,zayıf bir kadın, kucağında altın saçlı harikulade güzellikte bir çocuk taşıyarak geliyordu.Anglosakson ve Roma ırkının harika bir karışımı karşımızdaydı. Ferguson belli ki çocuğu çokseviyordu.Onukollarınaalarak,büyükbirşefkatleokşadı.

"Bukadar tatlıbirçocuğanasılkötülükyapılır,aklımalmıyor,"diyesöylendiveonur topugibiçocuğun boynundaki kızarmış ve kabarmış yara izine baktı. İşte tam o anda tesadüfen Holmes'abaktığımda,yüzündeçoktuhaf,sankikafasıbiryeretakılmışizlenimiverenbirifadegördüm.Suratı,fildişinden oyulmuş gibi ifadesizdi.Gözleri bir an bebek ile babasının üzerinde gezindikten sonraodanınbaşkabirköşesinedikildi.Onunbaktığıyerebendebaktım,sanırımyağmurluhavadahüzünverenbahçeyedikkatinivermişti.Hernekadarpanjurlardanbiriyarıkapalıolduğu içindışarıdakimanzarayı yarı yarıya engellese de Holmes'un tüm ilgisi pencereye dönüktü. Daha sonragülümseyerekbakışlarını tekrarbebeğeçevirdi.Çocuğunyuvarlakensesindeküçük,buruşukbir iz

Page 25: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

vardı.Holmeskonuşmadanbuiziinceledi.Ensonundadaönündesallananyumruğu,gamzeliküçükelisıktı.

"Hoşçakal, küçükadam!Dahabuyaştabaşındannelergeçti…BayanMason, sizinleözelolarakkonuşmakistiyorum."

Kadını kenara çekerek, birkaç dakika samimi bir şekilde sohbet etti. Sadece son sözleriniduyabildim:"Endişelerinizinenkısazamandaortadankalkacağınıumuyorum."

Sessizvesomurtkankadınçocuğualarakçekildi.

"BayanMasonnasılbirinsan,dersin?diyesorduHolmes.

"Dışarıdan bakılınca pek sempatik biri değil gördüğünüz gibi, ama altın gibi bir kalbi var veçocuğadaçokdüşkün."

Holmes birden delikanlıya dönerek "Dadıyı seviyor musun Jack?" diye sordu. Delikanlınınduygularınıeleverenyüzübirangölgelendivebaşınıhayırdergibiikiyanasalladı.

"Jackkiminesevgigösterir,kiminedenefret,"dediFerguson,kollarınıoğlanadolayarak."Neysekibensevdiklerindenim."

Oğlan,şakalaşarakbabasınıngöğsünebaşınıyasladı.Fergusonyumuşakbirtavırlaonukendindenuzaklaştırdı. "Hadi git bakalım, küçük Jacky," dedi. Oğlan uzaklaşırken onu sevgi dolu gözlerleizledi.

"Şimdi Bay Holmes…", diye devam etti, oğlan gözden kaybolduktan sonra. "Sanırım siziçözümlenmesi umutsuz bir maceraya sürükledim. Şimdi ne yapacaksınız? Bana acıyorsunuzbiliyorum.Amahepsibukadar.Tümolanlarsizehemzorgeldi,hemdesaçma,öyledeğilmi?"

"Gerçekten de çok nazik bir durum," dedi dostum, tatlı bir gülümsemeyle. Ama şu ana kadarherhangibir saçmalıklakarşılaşmadım.Bu, akılcı çıkarımlaryapmayıgerektirenbir vaka, amabutürdenbirçıkarımtektekvakalarlaonaylandıkçasomutlaşır;neticeyeulaşmışolduğumuzaeminim.Hatta diyebilirim ki, daha Baker Caddesi'ndeyken sonucu tahmin etmiştim. Gerisi sadece bazıgözlemlerdenvekanıtlamadanibaret."

Fergusonkocamanelinikırışıklarladolualnındagezdirdi.

"Allah aşkınaHolmes," dedi boğukbir sesle. "Eğerbuolaydagerçeği görebiliyorsan, beni dahafazla şüphede bırakma. Durum nedir? Nasıl davranayım? Ne yapayım? Neticeye nasıl vardığınumurumdabiledeğil.Mühimolanvarmışolman."

"Elbette size her şeyi açıklayacağım bir açıklamada bulunmalıyım.Ama izninizle bu olayı kendiyöntemimleçözeyim.Watson,hanımefendibizigörebilecekdurumdamı,nedersin?

"Hastaamabilinciyerinde."

"Çokiyi.Bumeseleyiancakonunönündeaçıklığakavuşturabiliriz."

"Amaobenigörmekistemiyor,"dediFerguson.

"Hımm…Görecek,görecek…"dediHolmes.Birkâğıdabirkaçsatırkaraladı."Watsonenazındansanaizinvar.Zahmetolmazsa,hanımefendiyebuhaberiverirmisin?"

Page 26: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Tekrar yukarıya çıkıp notu, kapıyı ihtiyatlı bir şekilde açanDolores'e uzattım. Bir dakika sonraodanıniçinden,sevinçveşaşkınlıklakarışıkbirçığlıkyükseldi.Doloresbaşınıdışarıyauzattı.

"Onlarıgörmekvedinlemekistiyor,"dedi.

Ferguson ileHolmes'u yukarı çağırdım.Biz odaya girince, Ferguson ileri atıldı, karısına doğrubirkaçadımattı,amayataktadoğrulmuşolankadınkollarını,onugörmekistemezcesineileriuzattı.Ferguson bir koltuğa çöktü, Holmes de kadına selam verdikten sonra onun yanına oturdu. KadınHolmes'uirigözleriyleşaşkınşaşkınizliyordu.

"Dolores'i dışarı çıkarsak iyi olur," dedi Holmes. "Ah! Pekâlâ hanımefendi, eğer kalmasınıistiyorsanız, bence bir sakıncası yok.Dinleyin Bay Ferguson, aslında işim çok,müşterilerim benibekler;oyüzdenkısakesiyorveasılmeseleyegeliyorum.Ameliyatnekadar tezolursaokadarazcan yakar. Sizi rahatlatacak olan şeyi öncelikle söyleyeyim. Karınız çok iyi, çok sevecen fakatziyadesiylekötümuameleyemaruzkalmışbirkadın."

Fergusonoturduğuyerdenbirsevinççığlığıylahopladı.

"BunubanaispatlarsanızBayHolmes,ömürboyusizeminnettarkalırım."

"Bunuyapacağım,amabunuyaparkendesizibaşkabiryöndenyaralamakzorundakalacağım."

"Karımı temize çıkardığınız sürece her şeye razıyım ben. Yeryüzündeki her şey bunun yanındaönemsizkalır."

"O zaman size Baker Caddesi'nde aklımdan geçenleri anlatayım. Bir vampir masalı bana saçmagelmişti…Ben bunu esasen ilk anda kafamdan silip atmıştım.Yaşadığımız dünyada bu tarz şeyleryok!Böyleolduğuhaldesizingözleminizvampirşüphesiniuyandırıyordu.Negörmüştünüz?Karınızçocuğunuzunyattığıyataktandoğruluyor…dudaklarıdakanabulanmış."

"Evet,öyleydi."

"Peki,kanayanbiryaranın,kan içmektenbaşkabirnedenledeemilebileceğihiçaklınızagelmedimi? İngiltere tarihinibir inceleyin;bir zamanlarbiryarayı içindeki zehriboşaltmak için emenbirİngilterekraliçesiyokmuydu?"

"Zehirmi?"

"Güney Amerika'da her mutfakta zehir bulundurulması adettir. Daha buraya gelip görmedeniçgüdümlesizinbirsilahkoleksiyonunuzolduğunutahminetmiştim.Başkabirzehirdeolabilirtabiî,amanedensebuhatırımageliverdi.Küçükkuşlarıvurmakiçinkullanılanbirokunyanındaboşbirokkılıfıgörünce,aradığımıbulmuşoldum.Eğerçocuğa,okzehrineveyabaşkabir ilacabulanmışbuoklardanbiribatırılmışsa,zehiremilerekdışarıçıkarılamadığıtakdirdeölümkesindemektir.

"İşin içinde bir de köpek var! Eğer insan böyle bir zehri kullanacaksa, zehrin gücünü yitiripyitirmediğini anlamak için önce bir köpekten yararlanmaz mı? Başlangıçta hatırıma köpek falangelmemişti ama benim olayı kurgulama şeklime uydu. Şimdi anladınız mı? Karınız böylesine birzehirlenmeden şüphelenmişti. Gözlerini dört açtı, bu işin nasıl yapıldığını gördü ve çocuğununhayatınıkurtardı,amagerçeğisizesöylemektenkaçındı.Çünküsizindelikanlıyınedenlisevdiğinizibiliyorduvegerçeğinsiziyıkacağındankorkuyordu."

"Jacky!"

Page 27: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Az önce siz bebeği okşarken onu izledim. Panjurun önündeki cama akseden yüzü açıkçagörülüyordu.Birrastlantısonucuyarısıkapalıpanjur,pencerecamınıaynagibiyapmıştı.Birinsanınyüzündenadirenböylesinebirkıskançlıkvekorkunçbirnefretifadesiolur."

"BenimJacky'im."

"Gerçeği görmek zorundasınız Bay Ferguson.Daha acı olan tarafı, size olan ölesiye sevgisi ilemerhum annesine olan derin bağlılığı oğlunuzu bu yola sevk etti. Tüm ruhu bu harika bebeğeduyduğu nefretle doluydu. Bu üvey kardeşinin sağlıklı ve güzel oluşu, kendi sakatlığıyla tam birçelişkiteşkilediyordu."

"AmanTanrım,inanılmaz!"

"Gerçeğisöylemedimmi,hanımefendi?"

Kadınyüzünüyastığagömmüşhıçkırıyordu.Derkenanidenyüzünükocasınadöndü.

"Sana bunu nasıl söyleyebilirdim ki Bob? Bunun, senin için nasıl büyük bir darbe olacağınıbiliyordum. Beklemeliydim. Gerçeğin başka birisinin ağzından söylenmesi gerekiyordu. Sihirligüçleriolanşubeyefendibanaherşeyibildiğiniyazınca,içimnasılrahatladı."

"Jacky'yibiryılsüreyledenizaşırıbiryeregötürseniziyiolurbence,"dediHolmessandalyesindenkalkarken."Açıklanmayabirnoktakaldı,hanımefendi.Jacky'yekarşıaldığınızönlemleraklayakın.Nihayetbirannenindesabrınınsonuvardır.Amasonikigünçocuktanayrılmayınasılgözealdınız?"

"BayanMason'aherşeyisöylemiştim.Onunhaberivardı."

"Tamam.Bendeöyletahminetmiştim."

Fergusonyatağınbaşınageldi.Boğulurgibiydi.Hiçsesçıkarmadanelleriniileriyedoğruuzatmıştitriyordu.

"SanırımbizimayrılmazamanımızgeldiWatson,"diyefısıldadıHolmes."SensadıkDolores'inbirkoluna gir, ben de ötekine gireyim. Tamam, böyle işte," diye ekledi ve arkasından kapıyı kapadı."Artıksevgilileriyalnızbırakalım,birbirlerineanlatacakdahaçokşeyleriolmalı."

Bu vakayla ilgili notlarımın arasında bir de yazı var. Daha doğrusu Holmes'un yazdığı sonmektubunkopyası;baştakimektubacevapteşkilediyor.Mektuptaşunlaryazılıydı:

BakerCaddesi21KasımMorrison,MorrisonveDodd"Vampirlerhakkında.AzizBeyefendiler,Sizin19Kasım tarihlimektubunuza istinadenmüşterinizFergusonveMuirhead firmasının

sahiplerinden Mincing Lane'li çay tüccarı Mr. Ferguson'ın davasını incelediğimi ve tatminedicibirsonucabağlamışolduğumubildiririm.Tavsiyenizeteşekkürederim.

Saygılarımla,SherlockHolmes"

Page 28: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

EMEKLİBOYAİMALATÇISININMACERASISherlockHolmes'un uyanık ve dinç tabiatının ara sıra olduğu gibi, o sabah yinemelankoliye ve

felsefeyeyenikdüştüğübirgündü.

"Onugördünmü?"diyesordu.

"Şudeminkapıdançıkanihtiyarımı?"

"Evet."

"Gördüm,kapıdakarşılaştık."

"Hastalıklı,acınası,zararsızbiryaratık."

"Evet, öyle Watson; acınası ve zararsız biri. Zaten hayat da böyle değil midir? Acımasız vebeyhude!Talihalnımızayazılmıştır.Bazenyıldızlarla,burçlarlauğraşırız.Sonundanegeçerelimizepeki?Birgölgeyadagölgedendekötüsü:sefalet."

"Seninmüşterinmibu?"

"Eh,öylesayılır.ScotlandYardbanagöndermiş.İyileşmeyecekhastayıdoktorlarbazenşarlatanlarahavale eder ya, o hesap.Artık kendi ellerinden daha fazla bir şey gelemeyeceği, hastanın durumubundandahakötüolamayacağıiçin!"

"Meselenedir?"

Holmesmasadançokkirlibirkartvizitaldı."JosiahAmberley,BrickfallveAmberleyFabrikası'nınbirşubesiniişletirmiş.Buismibilirsin,yağlıboyaimalediyorlar.Kısacasıadambuşirkettenaltmışbiryaşındaykenayrılıyor, sonrakendisineLewisham'dabirevsatınalıyorveyorucu işhayatındantamamençekilerekkeyfinebakmakistiyor.Geleceğinidegarantialtınaalmışdurumda."

"Öyleolmalıelbette."

Holmesbirzarfınarkasınakaraladığınotlaragözattı:

"1896'daemekliolmuş,Watson.1897baharındakendindenyirmiyaşküçükbirkadınlaevlenmiş.Fotoğraflarına bakılırsa kadın gayet güzel.Yeterince parası, bir hayat arkadaşı ve bolca vakti var.Adam hayatını düzene koymuş. Ama senin de az önce gördüğün gibi, iki yılda öylesine çökmüş,öylesineperişanbirhalegelmişki…"

"İyiamaneolmuş?"

"Hepaynıhikâye,Watson.Kalleşbirarkadaşvesadakatsizbireş.Amberley'inbirtekmerakıvar,odasatranç.Lewisham'danokadaruzakolmayanbiryerdegençbirdoktoroturuyor.Odasatrancameraklı. İsmini şurayayazmıştım:Dr.RayErnest.BuadamAmberley'lerinevinesıksıkuğramayabaşlıyor ve tabii sonunda kendisiyle Bayan Amberley arasında sıkı fıkı bir ilişki doğuyor. Kabuletmekgerekirki,talihsizmüşterimizinsanolaraknekadarmakbulolursaolungörünüşbakımındanpekdeöyleahımşahımbirtipdeğil.Uzatmayalım,âşıkçiftgeçenhaftaortadankayboluyor,nereyegittiklerini bir Allahın kulu bilmiyor. Senin anlayacağın sadakatsiz hanım, kocasının biriktirdiğiparanınbüyükbirkısmıyla,mücevheratkutusunualıpgötürüyor.Kadınınpeşinedüşebilirmiymişiz?Parayıkurtarabilirmiymişiz?HergünrastlananşeylerbunlaramabuişJosiahAmberleyiçinhayati

Page 29: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

birmeseleymiş."

"Neyapmayıdüşünüyorsun?"

"Önce aynı soruyuben sorayım, sevgili dostumWatson:Senne yapacaksın?Banayardımetmekister misin? Bildiğin gibi, şu sırada iki kilise papazının işleriyle meşgulüm; artık bitirmekzorundayım. Lewisham'a gidecek vaktim sahiden yok, yoksa olan biteni yerinde incelemek dahadoğruolurdu.İhtiyardelikanlıneolursaolsunbenimgelmemiistiyorduamaonadurumuanlattım.Şimdisenikabulehazır."

"Aslına bakarsan," diye cevap verdim, "ne işe yarayacağımı bilmiyorum ama elimden geleniyaparım."

Nitekimöyleoldu;biryazgünüöğledensonra,Lewisham'ayolaçıkarkenbulaştığımşuhikâyeninbirhaftabilegeçmedentümİngiltere'debüyüktartışmalarayolaçacağınıneredenbilebilirdim!

İncelemelerim hakkında bir rapor vermek için tekrar Baker Caddesi'ne döndüğümde akşamolmuştu.

Holmes derin bir koltuğa gömülmüş, bacaklarını uzatmış beni bekliyordu. Ağzındaki piposuinsanıngenzinekaçandumanlarçıkarıyordu.Gözkapaklarıyarıkapalıydı,uyuyorsanırdınız.

Olanlarıanlatırkendurakladığımveyasorusorduğumyerlerdegözkapaklarıaçılıveriyor,kurşunirenkteki gözlerimeydana çıkıyordu. İçime işleyen bakışlarında, vahşi bir hayvanın uyanıklılığı vekeskinliğiyansıyordu.

"Bay JosiahAmberley'inmalikânesine 'Konak' adını vermişler," diye anlatmaya başladım. "SanailginçgelecekHolmes.Adamhayattanelinieteğiniçekmişmünzevibirpapazgibiyaşıyor.Omuhitibilirsin; tuğladan yapılmış sıra sıra evlerle, kasvetli sokaklar. Tam orta yerde de eski kültürle,konfordan oluşan bir adacık düşün; işteAmberley'in evi burada.Üzeri yer yer yosunla kaplı amagüneşaltındakalmaktankurumuştaşlarınoluşturduğuyüksekbirçitleçevrilievinetrafı."

Holmesciddibirtavırla,"Edebiyatyapma,"dedi."Evinetrafındataşduvarolduğunuanladım."

"Tamam. Sokakta ağzında sigarasıyla başıboş bir adama sormamış olsam, hangi evin 'Konak'olduğunubulamayacaktım.Adamdikkatimiçekti.İriyapılı,uzunboylu,posbıyıklıbiriydi;askerlerebenziyordu.Sorularıma cevapvermekten çok, başını eğmekle yetindi; şimdi hatırlıyorumda, banabiracayipbaktı.

"Bahçe kapısından girerken BayAmberley evinden çıkıyordu. Onu bu sabah burada görmüştümamaoandabanabirtuhafgöründü.Günışığındabaktığımdahareketibanayapmacıkgöründü."

"Bendeonuiyiceinceledim.Ricaetsemonunhakkındakiizlenimleriniayrıntılarıylaanlatırmısınbana?"dediHolmes.

"Karşımdaüzüntüdenkahrolmuşbirinsanvardı.Ağırbiryüktaşıyormuşçasınakamburuçıkmıştı.Fakat hiç de sandığım gibi çelimsiz ve güçsüz değildi. Buna rağmen dev bir adamın omuzlarıylagöğsü,birçiftincebacağayüklenmişti."

"Solayağındakipabucunderisikırışıkkensağdakininkidümdüzdü"diyesözekarıştıHolmes.

"Bunadikkatetmedim."

Page 30: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Etmediğinitahminettim.Adamproteztaşıyor,Watson.Bençokdikkatettim.Devamet!"

"Eskimişhasırşapkasınınaltındanuzanankıvırcıkuzunsaçlarıyla,derinçizgilerinoluşturduğuyüzhatları,ayrıcasabırsızveöfkeligörünüşüilgimiçekti."

"HarikaWatson.Peki,neleranlattı?"

"Bütünayrıntılarıylahazinhikâyesini.Birlikteevegirerkenetrafımadikkatlebaktım.Hayatımdabukadarbakımsızbirbahçegörmedim.Her tarafıyabaniotlar sarmıştı;herköşebakımsızlığıgözlerönüneseriyordu.Ağaçlargelişigüzeldikilmişvekendiliğindenbüyümüştü.Aklıbaşındabirkadınıneseriolamazdıbu.Evinbakımsızlığızavallıadamındagözündenkaçmamışolmalıkiorayıburayıdüzeltmeyeçalışıyordu.Kapıgirişinebirtenekeboyakoymuş,solelinedekocamanbirfırçaalmıştı.Doğramalarıboyuyordu."

"Her neyse, beni odasına götürdü; orası da dökülüyordu. Uzun bir konuşmaya daldık. Seningelmemeneşaşırdıtabii.'BaySherlockHolmesgibibiradamınparakaybınıgözealarakbenimgibifakir birinin işiyle ilgilenmesini zaten beklemiyordum,' dedi. Paranın bu işte kesinlikle roloynamadığına inandırdım kendisini. 'Anladık, şu anda kendini sanata adamış. Sanat sanat içindir,'dedi. 'Fakat cinayeti debir sanat saysa, buradanbelki eli boş çıkmazdı.Gelelim insan tabiatınaDr.Watson.Benceennanköryaratıkinsandır!Budünyadabenimeşimkadarşımartılmışbirkadındahayoktur. Bir dediğini iki etmedim! Ya o genç adam… İstese benim oğlum yerine geçerdi.Görüyorsunuzya,ikisidebeninasılaldattı!Ah,Dr.Watson,iğrençbirdünyadayaşıyoruz,hemdeneiğrenç!'

"Karısınadüzdüğümersiyeninmelodileri aşağıyukarıböyleydi;bir saattende fazla sürdü.Baştahiçbirşeydenşüphelenmemiş.Çünküevdeyalnızoturuyorlarmış;sadecesabahlarıbirhizmetçikadıngeliyorveakşamları saataltıdagidiyormuş.BahsettiğimoakşamAmberleykarısınasürprizolsundiyeHaymarkettiyatrosunaikibiletalmış.Sonandakarısıbaşınınağrıdığınıbahaneederektiyatroyagitmektenvazgeçmiş.Bukesin,çünküadambanakarısınınkullanılmamışbiletinigösterdi."

"Çokilginçgerçektende,"dediHolmes.Hikâyeyidahadikkatlidinlemeyebaşladı."Lütfendevamet,Watson.Nedeolsaanlattıklarınsondereceilginç.Senobileteiyicebaktınmı?Koltuknumarasıtesadüfendikkatiniçektimi?"

"Otuzbirdi;bubenimokulnumaram,onedenlehatırımdakalıverdi."

"ŞahaneWatson!OzamanAmberleyyaotuzyadaotuzikinumaralıkoltuğaoturdu."

"Öyleolmalı,"diyecevapverdim,birazşaşkınlıkla."Bilet,(B)sırasındanalınmış."

"Harika!Başkaneanlattı?"

"Beni, 'Çelik Kasa' dediği odasına götürdü. Burası gerçekten bankalardaki çelik kasalarıandırıyordu.Kapıylapencerelerdemirdendi;hırsızakarşıönlemaldığınısöyledi.Anlaşılankarısındabuodanınyedekanahtarıvardı,çünküoncadeğerlievrakınyanısırayedibinsterlinkaybolmuş."

"Değerlievrakmı?Neymişbunlar?"

"Polisebunların tambir listesinivererek,onlarıgarantiyealmış.Tiyatrodangeceyarısınadoğrudönmüş, eve vardığında odanın soyulduğunu görmüş. Kapıyla pencereler açıkmış, suçlular daarkalarındahiçbirizbırakmamış.Nebirmektupnedebirhaber.Ogündenberideonlardansessedaçıkmamış.Bununüzerinepolisebaşvurmuş."

Page 31: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Holmesbirkaçdakikadüşünceleredaldı.

"SengeldiğindeAmberley'inboyaişiyleuğraşmaktaolduğunusöyledin.Neboyuyordu?"

"Koridoruboyuyordu.Sanabahsettiğimodanınkapısıylapencereleribitmişti."

"Böylebirdurumdaboyayapmasıbiraztuhafdeğilmi,nedersin?"

"Üzüntüsünüunutmak içinbirşeyleryapmasıgerekiyordu.Oböyleaçıkladı.Gerçektenböylebiruğraş biraz tuhaf kaçıyor ama zaten adamın kendisi de acayip. Karısının bir resmini gözleriminönünde yırtıp attı; kızgınlıktan köpürüyordu. 'O Allahın belası suratını artık görmek bileistemiyorum!'diyebağırıyordu."

"HepsibukadarmıWatson?"

"Yo, bir şey daha var; aslında benim dikkatimi en fazla çeken şey. Blackheath tren istasyonunageldim,hareketetmeküzereolantreneatladım.Tamoesnadayanımdakikompartımanabiradamınsıçradığını gördüm. Bir kez gördüğüm bir suratı kolay kolay unutmam, beni tanırsın Holmes.Sokaktakonuştuğumo iriyarıesmeradamdıbu.Londraköprüsündeykenonubiraragörmüşamasonrakalabalıktagözdenkaybetmiştim.Fakatonunbenitakipettiğineeminim."

"Kesinlikle!Kesinlikle!"dediHolmes."Uzunboylu,esmer,posbıyıklıbiradamdemiştin.Ha,birdegriyeçalankoyuluktagözlüğüvardıdeğilmi?"

"Holmessihirbazmısınsen?Benöylesöylemedimamagerçektengüneşgözlüğütakıyordu."

"Ayrıcakravatındamasonlarıntaktığıbirkravatiğnesivardı,değilmi?"

"Holmes!"

"Çok basit, dostumWatson. Şimdi tiyatroya dönelim. İtiraf etmeliyim ki başlangıçta bumeseleyiçokbasitbulmuşvedikkatimivermemiştimamabuişgittikçeönemkazanıyor.Çokşeyigözündenkaçırmışolmanarağmenilginiçekenbazınoktalarbeniendişelendiriyor."

"Neyigözdenkaçırmışımki?"

"Hemen alınma, azizim. Bilirsin, sana serzenişte bulunmam ben. Kimse bu kadar zekidavranamazdı;çokkimseseninelinesubiledökemez.Fakatburadasensahidenönemlibirnoktayıatlamışsın.Mesela, Amberley'in karısı hakkında komşuları ne düşünüyor? Bu çok önemli. Onlaragöre Dr. Ernest nasıl bir adam? Göründüğü gibi gerçekten çapkın ve hovarda mı? Sen insanlarayaklaşmasını iyi bilirsin Watson. Hizmetçilerden bazı ayrıntıları kolaylıkla öğrenebilirdin.Postanedeki kıza, manavın karısına hiç mi bir şey sormadın? Mavi Çapa pansiyonu sahibesininkulağına fısıldayacağın bir iki tatlı söz sana çok önemli bilgiler sağlayabilirdi. Bütün bunlarıyapmadın."

"Hemenyapayımistersen?"

"Artık çok geç. Scotland Yard'ın ve şu telefonun yardımıyla şu odadan çıkmama pek lüzumkalmadanistediğimbilgilerieldeettimben.Amberleybilhassacimribiradammış;kabavekibirlibirkoca izlenimi uyandırmakta. Çelik odasında bir yığın para sakladığı da kesin. Dr. Ray Ernest'egelince, bekâr biri; Amberley'le satranç oynarken karısıyla iş pişiriyor. Bütün bunlar çok açık.Bunlarınardındabirsıryatıyorelbette."

Page 32: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Takıldığınnoktane?"

"Belki de benim hayal gücüm. Neyse, geçelim bunları Watson. Şu sıkıcı işgününden kaçalım,ruhumuzumüzikledinlendirelim.AlbertHall'dabuakşamCarinaşarkısöylüyormuş.Haydi,hemengiyinelim,dışarıdabiryemekyiyelim,sonradamüziğiiçimizeçekelim."

Ertesisabah,zamanındakalktım.Kahvaltımasasındakızarmışekmekileikiyumurtanınsoyulmuşkabuklarını görünce, dostumun benden önce davrandığını anladım. Masanın üzerine bir notbırakmıştı:

"DostumWatson,Bay JosiahAmberley olayındaaçıklanması gerekenbir iki nokta var.Bunları çözebilirsem

meseleyi halletmiş sayılırız, yoksa yerimizde sayarız. Senden bir ricam var, saat üçe doğruhazırol;sanaihtiyacımolabilir.

S.H."

Bütün gün Holmes'ten haber alamadım ama söylediği saatte çıkageldi; düşüncelere dalmış,suskundu.Böyleanlardayapılacakeniyişey,onurahatbırakmaktı.

"Amberleyburayauğradımı?"

"Hayır."

"Demeköyle.Onubekleyelimozaman."

Yanılmadı;çokgeçmedenihtiyardelikanlıçıkageldi,suratıasık,bakışlarıendişeliydi.

"BirtelgrafaldımBayHolmes.Neyapacağımıbilemiyorum."

UzattığıtelgrafıHolmesyükseksesleokudu:

"HEMENGELİN.KAYBINIZHAKKINDABİLGİVEREBİLİRİM!ELMAN.PATRİKHANE."

"ÖğlenikideLittlePurlington'dançekilmiş.Bildiğimkadarıyla,LittlePurlington,Essex'teFrintonyakınlarındabiryer.Eh,herhaldebirazsonrayolaçıkarsınız.Telgrafıçekenkişi,okasabanınpapazıolmalı;güvenilirbirkişi.Şuadresdefterinebirgözatayım…hah,işte:J.C.Elman,M.A.:ikametiLittlePurlington.Mosmorkasabası.Trentarifesinebakarmısın,Watson?"

"OrayaLiverpoolCaddesi'ndenkalkanbeşyirmibeştrenivar."

"Güzel. En iyisi sen de birlikte git Watson. Bay Amberley'in senin önerilerine veya yardımınaihtiyacıolabilir.İşlerkarışıyorçünkü."

Nevarkimüşterimizgitmekniyetindedeğildi.

"Butambirsaçmalık,BayHolmes,"dedi."Olanbitenlerhakkındabuadamnebilebilirki?Zamanveparakaybetmektenbaşkabirişeyaramazbubence."

"Bildiğibirşeyolmalıkisizetelgrafçekti.Sizdehementelgrafçekipgeleceğinizibildirin."

"Orayagideceğimisanmıyorum."

Holmesciddibirtavırtakındı.

Page 33: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"BukadaraçıkbirizinpeşinedüşmemeklehembenimhemdepolisingözündeçokkötübirizlenimbırakırsınızBayAmberley.Buaraştırmasiziilgilendirmiyorsanki!"

Holmes'unbuserzenişimüşterimizietkilemişgibiydi.

"Tamam, tamamgiderim.Eğer sizböyledüşünüyorsanız,"dedi. "Doğrusubirpapazınbu şeyleribilmesibanasaçmageliyoramamademkiısrarediyorsunuz…"

"Israrediyorum!"diyevurguladıHolmes.

Yola koyulmaküzereydik.Odadan çıkarkenHolmes beni yanına çağırdı. "Ne yap et, onun orayagitmesini sağla," dedi. "Yoldayken fikrini değiştirip dönmeye falan kalkarsa hemen en yakınpostaneye koş ve bana telgraf çek: 'Kaçtı' diye yaz, ben anlarım. Ben burada birini bırakacağım,telgrafgelirgelmezbulunduğumyerehaberulaştıracaklar."

LittlePurlington'ubulmakkolayolmadı,trenleaktarmayapmakgerekti.Şimdidüşünüyorumdabuyolculuk hiç de rahat geçmedi. Hava sıcak olduğu için trende piştik. Amberley asık suratıyla hiçkonuşmadı. Konuşsa bile yaptığımız işin saçma olduğunu tekrarlayıp durdu. Derken küçük biristasyonda trenden indik. İki millik bir fayton yolcuğundan sonra patrikhaneye vardık. Çalışmaodasındabiziağırbaşlı,görkemli,şişmanbirikarşıladı.

"Buyurunbeyler,siziniçinneyapabilirim?"dedi.

"Telgrafınızıalıncakalkıpgeldik,"dedim.

"Telgrafmı?Bentelgrafçekmedimki!"

"NeyanisizBayJosiahAmberley'e,parasıylakarısıhakkındatelgrafçekmedinizmi?"

"Dalga geçiyorsunuz herhalde, beyler!" dedi. Kızmış gibiydi. "Bahsettiğiniz kişinin ne adınıduydum,nedeböylebirkişiyetelgrafçektim."

Müşterimizlebakıştık,şaşıpkalmıştık.

"Galiba bir yanlışlık oldu," dedim. "Burada iki tane Patrikhane olmalı. Bakın şu telgrafa, Elmanimzasıylaverilmiş,Patrikhanediyedeyazıyor."

"BuradasadecebirtanePatrikhanevardırbeyefendi.Vedetekpapaz.Butelgrafagelince,anlaşılanbiriskandalçıkarmakistiyor.Sizeniyisipolisegidin.Artıkkonuşmamızalüzumyok."

Çok geçmeden Bay Amberley'le ben kendimizi sokakta buluverdik. Burası İngiltere'nin en ilkelköylerindendi.Postaneyegittik;orasıdakapalıydı;neysekiistasyonlokantasındabirtelefonvardıdaHolmes'lekonuşabildim.Odaşaşırmıştı.

"Çoktuhaf!"diyorduuzaktangelensesi."Çokilginç.Korkarımdostum,akşamtreniolmadığıiçingeri dönemeyeceksin. İstemeyerek sizin, köydeki otelde berbat bir gece geçirmenize nedenoluyorum.Amaoradadoğagüzeldir;eh,yanındadaJosiahAmberleyvar…Umarımiyieğlenirsin."

Telefonukapatırkenkıskısgüldüğünüduydum.Amberley'innepintibiriolduğuçabukortayaçıktı.Yolculukmasraflarındanyakındı,trenbiletiniüçüncüsınıfaldı,otelmasrafınınçokyüksekolduğunutekrarlayıpdurdu.NeysekiertesisabahLondra'yavardık;hangimizincanıdahasıkkındı,kolaykolayanlayamazdınız.

Page 34: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"İstersenizBakerCaddesi'neuğrayalım.BelkiBayHolmesbirşeylerbulmuştur."

"Bulduklarıdünkügibiysehiçbirişeyaramaz,"dediAmberley,kötükötübakarak.Yinedebenimlegeldi.DahaönceHolmes'e telgrafçekerekgeliş saatimizibildirmiştim;ancakobirnotbırakmıştı:Lewisham'daymışvebizioradabekliyormuş.

Bu sürpriz oldu ama daha büyük sürpriz, müşterimizin oturma odasında Holmes'un yalnızolmayışıydı;yanındabaşkabiradamvardı.Posbıyıklı,güneşgözlüklüvekravatındamasonlaraözgüiğnetaşıyanbiri.

"Size arkadaşımBayBarker'ı tanıştırayım," dediHolmes. "O da sizinmeselenizle ilgilendi, BayAmberley,amayarıyöntemlerleçalışıyoruz.İkimizindesizebirsorumuzvar."

JosiahAmberleykendinidüşercesinekoltuğunabırakıverdi.Tehlikeyisezmişti;bunu,orayaburayayönelenbakışlardan,suratındakisinirlikasılmalardananlamıştım.

"NesoracaksınızBayHolmes?"

"Cesetlerineyaptınız?"

Adam kısık bir ses çıkararak ayağa fırladı, yumruğunu havaya salladı; sanki nutku tutulmuştu;korkunç ve yırtıcı bir hayvanı andırıyordu.O anda gerçekAmberley'i görmüştüm.Ruhu bedenineyansımış bir şeytandı bu! Kendini koltuğa bıraktığında elleriyle dudaklarını kapadı; inleyişiniönlemekistercesine.TamosıradaHolmesbirkaplangibiadamıngırtlağınasarıldıvesuratınıönedoğrubastırdı.Amberley'inhırıldayanağzındanyerebeyazbirtabletdüştü.

"Kestirme ölümden vazgeçin, Bay Amberley. Önce halledilecek bazı işlerimiz var. Ne dersiniz,Barker?"

"Arabakapıdabekliyor."

"Karakolakadarbirkaçyüzmetrevar.Senburadakal,Watson.Benyarımsaatekadardönerim."

İhtiyarfabrikatörüniribedenindebiraslanıngücüsaklıolsadabu,deneyimliikierkeğinhakkındangelmeye yeterli olmadı. Debelene debelene dışarıda bekleyen arabaya götürüldü; bense bu acayipevde tekbaşımanöbetekaldım.NeysekiHolmessözündedurduveerkendöndü;yanındagençbirmüfettişvardı.

"Barker'ı karakoldabıraktım, formaliteleri bitirsin diye," dediHolmes. "SenBarker'ı tanımazsın,Watson.Kendisi çoğu zaman Surrey kıyılarında çalışır; bana rakip birmeslektaş sayılır. Sen banaesmeririyarıbiradamdanbahsettiğinzamanoolduğunuanlamıştım.Bazımeseleleri tereyağındankılçekergibiçözmüştürkendisi,öyledeğilmiMüfettişBey?"

Gençmüfettişcevapverdi:"Birkaçkezgerçektenbaşarılıoldu."

"Kullandığıyöntemlersıradışı,tıpkıbenimkilergibi.Ancakbunlarbazenfaydalıolabiliyor,banahak vereceksiniz. Mesela siz yasal uyarınızı yapsaydınız, yani 'Bundan sonra söyleyeceklerinizaleyhinize delil olarak kullanılabilir' falan demiş olsaydınız herifi hiçbir zaman suçunu itirafazorlayamazdınız."

"Olabilir,hemzatenhedefimizaynı,BayHolmes.İnanın,bizdekendimizegörebumeseleyiçözer,adamı da tutuklardık. Bizim kullanamadığımız yöntemlerinizle işimize burnunuzu sokarak adımızıkötüyeçıkarmanızdanötürüsizekızıyorsak,kusurabakmayın."

Page 35: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Böyle bir şey aklımdan geçmez, MacKinnon. Size söz veriyorum, ben arka planda kalacağım.Barker'egelince,bennesöylesemonuyapar."

Müfettişrahatlamışgibigörünüyordu.

"Çoknaziksiniz,BayHolmes.Başarıveyabaşarısızlıksizceönemliolmayabiliramabizegelinceöyledeğil;birkeregazetecilerpeşimizibırakmaz."

"Haklısınız.Amasizenasılsasorusoracaklar;cevaplarışimdidenhazırlamakdaha iyiolmazmı?Sözgelimi, şu süper zeki muhabirlerden biri, bu meselede sizi şüphelendiren noktaların nelerolduğunuvebunlaradayanarakgerçeksonucanasılvardığınızısorsa,nediyeceksiniz?"

Müfettişistifinibozdu.

"Doğrusuşuanakadarelimdekesinbirdelilyok,BayHolmes.Tutuklunun,üçşahitönündeintiharetmeye kalkışması nedeniyle karısını ve onun âşığını öldürdüğünü itiraf ettiğini siz söylediniz.Busonucanasılveneredenvardınız?"

"Sizevaramaemriçıkartmışmıydınız?"

"Üçpolismemuruyolda."

"Ozamanaradığınızipucunubulacaksınız.Cesetlerfazlauzaktaolmamalı.Şüpheliyerlerikazmakçok zaman almaz. Ev oldukça eski. Herhangi bir yerde, kesinlikle kör bir kuyu olacak. Şansınızıoradadeneyin."

"Pekiamacinayetinasılanladınız?"

"Önce neler olduğunu anlatayım, sonra size ve dostuma –ki bu vakada bana yaptığı yardımıödeyemem-cinayetinaçıklamasınıyapayım.Önceliklekatilinzihniyetinedikkatçekmekisterim.Öyletuhaf bir kişi ki, bazen düşünüyorum, kendisini darağacına göndermek yerine tımarhaneye tıkmakdahadoğruolmazmıdiye.HerifinkarakterimodernAnglosaksonunkindenziyadeortaçağdankalmabirİtalyanınkinebenziyor.Cimrininteki,karısınıöyleusandırmışkizavallıkadın,maceraperestbiriiçin tam bir av. Ve omaceraperest çok geçmeden ortaya çıkıveriyor; satrancameraklı bir doktorkişiliğinde.Amberley satrançta ustaydı; işteWatson, her şeyi önceden hazırlayan bir beyin.Ayrıcabütüncimrilergibikıskançda.Üstelikbukıskançlığıhastalıkderecesinde.Haklımıydı,haksızmıydıbilmiyorumamakarısınınbirgönülilişkisiolduğunainanmıştı.Bununüzerineöçalmayakararverdiveşeytanapabucunutersgiydirircesinecinayetplanıhazırladı.Benimlegelin!"

Holmes bizi peşine taktı; sanki oldum olası bu evde doğmuş büyümüş gibi kendinden eminadımlarlayürüdü,"ÇelikKasa"nınaçıkkapısıönünegelincedurdu.

"Ammapisbirboyakokusu!"diyeyakındımüfettiş.

"İlk ipucumuzbu işte!" dediHolmes. "BunuDr.Watson'ın gözlemlerine borçluyuz; her ne kadarkendisibundanbirsonuççıkaramamışsada.Kafamaşutakıldı:Adamevininedenböylebirzamandakokuyaboğsun?Tabiikibaşkabirkokuyuveyaşüpheyiçekecekbirkokuyubastırmakiçin.Hesaptabirdepencerelerivekapılarıdemirdenolanşuodavar.İçeridendışarıyakuşuçmazbiroda.Şuikiipucusizinereyegötürüyor?Bunuanlayabilmekiçineviniçinegirmemgerekiyordu.Buişiniçindebirbityeniğiolmalıydı;bunaemindim.ÇünküdahaönceHaymarkettiyatrosunagidipsatılanbiletlerikontrol etmiştim. O gece (B) sırasında otuz ve otuz iki numaralı yerler satılmamıştı. Demek ki oakşam Amberley tiyatroda değildi; böylece cinayetin işlendiği saatte başka bir yerde bulunma

Page 36: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

ihtimaliortadankalkıyordu.Sırfcimriliğiyüzündenbirhatayaptı,sadecekarısıiçinsatınaldığıtektiyatrobiletinigörmekisteyenDr.Watson'aobiletigösterdi.Keskinzekâlıdostumkoltuknumarasınıaklındatutmasınıbildi.Geriyetekbirşeykalıyordu:Kimsetarafındanrahatsızedilmedeneviniçininasıl araştırabilirdim? Bir adam tuttum vemüşterimi, günübirlik dönemeyeceği bir yere telgraflaçağırttım.NeolurneolmazdiyedeDr.Watson'ıyanınakattım.PapazrolünüoynamakiçindetabiibenimeskidostumCrockford'abaşvurdum.Nasıl,iyimi?"

Müfettiş,Holmes'eduyduğuhayranlığıgizleyemedi.

"Harika!"dedi.

"Planımıuygulayabilmek için evebirhırsızgibigirmeyekararverdim.Kapıdan,bacadanevleregirmek benim ustaca yaptığım bir iştir; isteseydim bumeslekte kesinlikle yükselebilir ve en iyisiolurdum.Neler bulduğuma bakın şimdi.Odanın süpürgelikleri boyunca seyreden şu gaz borusunugörüyor musunuz? Bir köşede yukarıya doğru çıkıyor; orada da bir musluk var. Bu boru aynızamanda Çelik Oda'ya geçiyor, odanın tavanının orta yerinde asılı duran abajurda son buluyor.Sonlanan boru kısmının da ağzı açık.Dışarıdakimusluğu çevirdinizmi odanın içi bir anda gazladoluveriyor.Kapıylapencerelerkapalıysa,muslukdaaçıksa,böylesineufacıkbirodaiçindebulunankimsenin iki dakika içinde bilincini yitireceğine kalıbımı basarım. Amberley, karısıyla âşığını buodayagetirtti;ondansonrasıartıkçocukoyuncağıydı."

Müfettişboruyudikkatleinceledi."Müfettişlerimdenbirigazkokusundanbahsetmişti,"dedi."Fakato anda kapı ve pencereler açıktı; etraf boyandığı için boya kokusu da karışıyordu. Amberley'insöylediğinegöreboyaişinecinayettenbirgünöncebaşlamış.DahabaşkanelervarBayHolmes?"

"Derken hiç beklemediğim bir şey daha oldu. Tam yemek odasının penceresinden içeriyegiriyordum ki birden yakama bir el yapıştı ve biri: 'Ne arıyorsun burada, serseri?' diye bağırdı.Başımı çevirdim; dostum ve rakibim Bay Barker'ı gözlüğünden tanıdım. Bu sahiden komik birrastlantıydı.Kendisi,Dr.Ernest'inailesitarafındantutulmuştu;odabuişiniçindebirbityeniğiolduğukanısıyla araştırmalarını buraya kadar sürdürmüştü. Evi birkaç gündür gözaltında tutuyordu. Dr.Watson'ıdaşüphelilerarasınakatmışamatutuklayamamış.Amamutfakpenceresindenbirininiçeriyegirdiğinigörünceartıkdayanamamış.Tabiikendisineolanbitenianlattım,sonraçıkıpgittik."

"Onaherşeyianlattınızdabizeniyebirşeysöylemediniz?"

"Amberley'eblöfyapmayakararvermiştim;nitekimblöfümtuttu.Sizbunaizinvermezdiniz."

Müfettişgüldü.

"Haklısınız.Sizi iyi anlıyorum,BayHolmes.Öyleyse siz şimdiperdearkasınaçekiliyorsunuzvetümverileribizebırakıyorsunuz?"

"Aslındabenhepöyleyaparım."

"O zamanpolis adına size teşekkür ediyorum.Meselede çözüldü sayılır; cesetlerin bulunması dazorolmaz."

"Bensizeküçükbiripucudahavereyim,"dediHolmes."EminimkiAmberley'inbilebundanhaberiyoktu. Müfettiş Bey, sonuca varmak için kendinizi suçlunun yerine koyar 'Ben olsaydım neyapardım?'diyedüşünürsünüz.Birazdahayalgücünüzükullandınızmıbuişbiter.Diyelimkisiz,oküçük odada hapis kaldınız; düşmanınızla hesaplaşabilmeniz için sadece iki dakikanız var. Ayrıcadüşmanınızınkapınınöbüryanındaolduğunubiliyorsunuz.Budurumdaneyapardınız?"

Page 37: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Ölmedenöncearkamdabirnotbırakırdım."

"Gayetmantıklı.Nasıl öldürüldüğünüzü yazardınız. Fakat bunu bir kâğıda yazmanın anlamı yok;çünkü katiliniz böyle bir yazıyı hemen bulabilir.Ama bu notu duvara yazsanız, elbet birisi görür,değilmi?Şimdişurayabakınbakalım!Kapınınyanındakisüpürgeliğinüzerinekırmızımürekkepleneyazılmış?'Bizi…'Hepsibukadar."

"Bundanneanlamçıkarıyorsunuz?"

"Yazının yazıldığı yer, döşemeden sadece otuz santim yükseklikte. Demek ki Dr. Ray Ernestölmedenönceyereuzanmıştı.Cümlesinitamamlayamadanbilincinikaybetmişti."

"'Biziöldüren…'diyemidevamedecekti?"

"Herhalde.Cesediniinceleyin,bakalımkırmızımürekkeplekesigörecekmisiniz?"

"Rahatolun,inceleyeceğim.Yalnız,değerlievrakneolacak?Bircinayetişlendiğinegörehırsızlıkortadankalkmışoluyor.Hâlbukiadamındeğerlievrakıvardı.bizaraştırdık."

"Banakalırsaonlarıeminbiryerekendisisakladı.Zamanıgeldiğindeevrakıtesadüfenbulmuşgibiyapacak ve karısıyla âşığının bunları postalamış olabileceklerini, ya da kaçarken düşürmüşolabilecekleriniilerisürecekti."

"Anlaşılan sizin altından kalkamayacağınız şey yok," dedi müfettiş. "Adamın polise başvurmasıdoğaldıamanasıloldudasiziarayıpbuldu?"

"Kibrinden!" diye cevap verdi Holmes. "Kendinden o kadar emindi ki kimsenin onu suçlubulabileceğini aklının ucundan bile geçirmedi.Kendisinden şüphelenebilecek komşularına karşı enazından 'Gördünüz mü, sadece polise gitmekle kalmadım, Sherlock Holmes'u bile dâhil ettim,"diyebilecekti.

Müfettişgüldü.

"Sırf bu yüzden bile olsa bizi bağışlayın, BayHolmes.Ama bu şimdiye kadar gördüğüm en iyiçalışmaydı."

Birkaçgünsonradostum,onbeşgündebirçıkanNorthSurryObserverdergisinebaktı.Kocamanpuntoluharflerle"EsrarengizEv"diyebaşlayanbiryazıyıgösterdi;sonu"Veişepolismüdahaleetti!"diyebitiyordu.Tümhadiseayrıntılarıylabirlikteanlatılmıştı.Özellikle soncümle ilginçti:MüfettişMacKinnon'un keskin zekâsı, yağlıboya kokusunun bir başka kokuyu, mesela gaz kokusunubastırabileceği sonucunu çıkardı. Soğukkanlılıkla yürüttüğü incelemeleriyle demir kapılı odanınölüm hücresi olarak kullanıldığını kanıtladı. Hele aranan cesetlerin, üzerine bir köpek kulübesikonarak gizlenmiş bir kuyuda bulunması, polis teşkilatımızın zekâsının en parlak örneği olarakhatırlanacaktır.

"Anlaşıldı, anlaşıldı; MacKinnon ne esaslı bir müfettişmiş meğer," diyerek gülümsedi Holmes."BizimdosyayakoyşunuWatson.Belkibirgüngerçeğisenyazarsın!"

Page 38: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

WİSTERİAKÖŞKÜ1892Mart'ının son günü kapalı ve rüzgârlı diye yazmışım not defterime.O gün öğle yemeğine

oturduğumuz sırada Holmes'e bir telgraf geldi; dostum tek kelime etmeden bir cevap çiziktirdi.Düşünceli bir ifadeyle şöminenin karşısına oturdu, piposunu yaktı; gözleri ara sıra telgrafakayıyordu.Derkenbanadöndü;muzipçebirifadeylegözlerinikırptı.

"Sana bir soru sormak istiyorum, Watson. Ne de olsa doktorsun, çok şey bilirsin! 'Grotesk'sözcüğününasıltanımlarsın?"

"Tuhaf…Acayip…Muhteşemdemekbence"diyecevapverdim.

Tanımımabaşınısalladı"Tamamamaeksikbir tanım,"diyedevametti."Bunabirazda 'trajik've'dehşet'i ilave eti.Sabırlı okuyucularına anlattığınoncahikâyeyihatırla, içlerindenekadargroteskolanları vardı, değil mi? Mesela Kızılsaçlılar Kulübü macerasını anımsa! Başlangıcı yeterincegroteskidiamasonuümitsizbirhırsızlıkdenemesiylebitiyordu.BeşPortakalÇekirdeğihikâyesideçokgroteskbirşekildebaşlıyorveintikamlasonuçlanıyordu.Busözcüğüiyicekafayataktım."

"Telgraftadaokelimemivar?"diyesordum.

Gelentelgrafıbanauzattı:

"İnanılmazvesonderecegroteskbirolayyaşadım.Sizedanışabilirmiyim?

"ScottEccles,

Page 39: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

CharingCrossPostanesi"

"Bunuyazankadınmı,erkekmiacaba?"diyesordum.

"Erkektabii.Birkadınhiçbirzamancevabıödenmiştelgrafgöndermez;onunyerinekendisikalkıpgelir."

"Kabuledecekmisin?"

"SevgiliWatson,AlbayCarruthers'i kodese tıktıktanberi can sıkıntısındanpatladığımıgörmüyormusun?Benimbeynimyarışmotorunabenziyor;yapmasıgerektiği işiyapamayıncakendikendinebozuluyor.Hayat sıradan, gazeteleryavanmıyavan.Cesaret ve romantizmsuçdünyasını tamamenterketmişgibi.Budurumdaeftenpüftendeolsayenibirproblemielealmakistermisindiyenasılsorarsınbana!İşte,müşterimizgeldigaliba."

Merdivendenağırayakseslerigeldi,azsonraiçeriyekırbıyıklı,iriyarıbiradamgirdi;ağırbaşlıvegururlu görünüyordu. Hayat hikâyesi derin yüz hatlarından ve azametli havasından okunuyordu.Ayakkabılarının tozluğundanaltınçerçeveligözlüğünekadar tümgörünüşüdindar,muhafazakârvesapınakadarnamuslubirvatandaşizlenimiveriyordu.Fakatbaşındangeçenilginçbirhadise,doğaldinginliğinibozmuştu;öylekisaçlarıdarmadağınolmuş,yanaklarıöfkedenkızarmış,heyecanlıvetelaşlıtavırlarabürünmüştü.Odayagirergirmezkonuşmayabaşladı.

"Pişmiş tavuğun başına gelmeyen şey benim başıma geldi,BayHolmes" dedi. "Olanlarımutlakabirine anlatmalıyım.Hayatımda böylesine berbat bir duruma hiç düşmemiştim.Öylesine çirkin birhadiseki!Biraçıklamasıolmalı."Sesigiderekyükseliyor,hiddettenköpürüyordu.

"Lütfen oturun, Bay Scott Eccles," dedi Holmes, sakin bir ses tonuyla. "Bana niye geldiğinizisorabilirmiyim?"

"Elbettebayım.Polisiilgilendirecekbirişebenzemiyor.Olaylarınneşekildegeliştiğinianlatırsambanahakverirsiniz;herşeyiolurunabırakamazdım.Aslınabakarsanız,özeldedektiflerihiçsevmemamahakkınızdaokadarolumluşeyduydumki…"

"Doğrudur.Peki,nedenhemenbanagelmediniz?"

Holmessaatinebaktı.

"Anlamadım?Nedemekistiyorsunuz?"

"Şuansaatikiyiçeyrekgeçiyor.Telgrafısaatbirdeçekmişsiniz.Giyiminize-kuşamınızabakılırsabusabahçokerkenkalktınızvebüyükbirtelaşiçindeydiniz."

Ziyaretçimiztaranmamışsaçlarınıdüzelttiveelinitıraşsızçenesinegötürdü.

"HaklısınızBayHolmes, kıyafetimehiç özen göstermedim.Evden ayrıldığımaöyle seviniyorumki…Fakatsizegelmedenöncehertarafıdolaştımvebilgitopladım.İlkinemlakçıyagittimvebanaBay Garcia'nın kirasını düzenli olarak ödediğini söylediler. Wisteria Köşkü'nde de her şeyyolundaymış."

"BirsaniyeBayScottEccles,sizdedostumWatsongibihikâyeyeyanlışyerindenbaşlamakgibibiralışkanlık edinmişsiniz. Lütfen şimdi zihninizi toplayın ve sizi saç baş dağınık halde, yarı ilikli

Page 40: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

çizmelerveyelekledışarıfırlatarak,tavsiyeveyardımaramayasevkedenolaylarısırasıylaanlatınbakalım."

Müşterimizkederliyüzüyleintizamsızgörünüşünebaktı.

"Sizinüzerinizdekötübirizlenimbıraktımherhalde,BayHolmes.Fakatböylebirşeyihayatımdailk kez yaşadım. Şimdi olanları size ayrıntılarıyla anlatayım. Beni dinledikten sonra durumumumazurgöreceğinizdeneminim."

Fakatdışarıdakoridordangelengürültüziyaretçimizinsesiniboğdu.DerkençokgeçmedenBayanHudson kapıyı açarak içeriye üniformalı, güçlü kuvvetli iki adamı buyur etti. Bu adamlardan biriScotland'ın ünlü müfettişi Gregson'du. Uyanık, enerjik ve mesleğinde kendi çapında yetenekli birpolisti.Holmes'unelinisıktıveyanındakiadamı,SurreyKarakolu'ndanMüfettişBaynes'itakdimetti.

"Araştırmalarıbirlikteyapıyoruz,BayHolmes.Peşinedüştüğümüzizlerbiziburayakadargetirdi."Buldokköpeğininkiniandırangözleriniziyaretçimizedikti."Siz,Popham'ınLeeköyündenBayJohnScottEccles'siniz,değilmi?"

"Evet."

"Sabahtanberisiziarıyoruz."

"Herhaldebubeyi,göndermişolduğutelgrafabakarakbuldunuz,"diyesözekarıştıHolmes.

"Aynenöyleoldu,BayHolmes.CharingCrosspostanesindeizibuldukveburayageldik."

Müşterimizburnundansoludu.

"Nedenbenitakipediyorsunuz?Neistiyorsunuzbenden?"

"Dün akşamEsher'dakiWisteriaKöşkü'nde oturanBayAloysiusGarcia'nın ölümüne neden olanolaylarhakkındasizinifadenizialmamızgerekiyor."

Müşterimiz şaşkın gözlerle yerinden fırladı, anlamsız bakışlarını müfettişe çevirdi. Beti benziatmıştı,kekelemeyebaşladı:

"Ö-lü-mümü?Yaniöldümü,demekistiyorsunuz?"

"Evetbeyefendi,öldü."

"Amaneden?Kazamı?"

"Apaçıkcinayet."

"AmanTanrım!Çokfeci!Yoksabendenmişüpheleniyorsunuz?"Bunumukastediyorsunuz?

"Ölününcebindesizeaitbirmektupbulundu.VemektuptananladığımızkadarıyladünakşamBayGarcia'yıziyaretedecektiniz."

"Doğrudur.Ettimde."

"Demekettiniz?Baksensuişe!"

Gregsoncebindennotdefteriniçıkardı.

Page 41: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Bir dakika!" diye sözünü kestiHolmes. "Gregson, bütün istediğiniz dürüst bir itiraf, öyle değilmi?"

"Evet, Bay Holmes. Ancak Bay Eccles'i uyarmak isterim, bundan sonra söyleyeceği her şey,aleyhindedelilolarakkullanılabilir."

"ZatensizodayagirmedenönceBayEcclesbizeherşeyiayrıntılarıylaanlatmaküzereydi.BenceWatson, sodalı bir konyak ona iyi gelir. Buyurun, için şunu Bay Eccles! Bana kalırsa siz, şu songelişmelerealdırmadan,kaldığınızyerdenanlatmayadevamedin."

Ziyaretçimiz konyağı yudumlayınca yeniden yüzüne renk geldi. Endişeli gözleri müfettişin notdefterinetakıldıysada,hiçbirşeyekulakasmadananlatmayabaşladı.

"Benbekârbiradamım.Vesosyalbirinsanolduğumiçinçevremoldukçageniştir.Melvilleaileside tanıdıklarım arasındadır.Melville bira imalatçısıdır ama emekliye ayrıldı.Albemarle'da oturur;Kensington'dabüyükbirmalikânesivardır.Birkaçhaftaönceonlarlakâğıtoynarkenmasada,Garciaadında genç bir adamla tanıştım. Anladığım kadarıyla İspanyol asıllıymış ve elçilikle de ilişkisivarmış. İngilizceyi mükemmel konuşuyordu, hali tavrı hoştu, hayatımda gördüğüm en yakışıklıerkeklerdenbiriydi.

"Budelikanlıylabirşekildedostolduk.Odabendenhoşlanmıştı.TanışalıdahaikigünolmuştukibeniziyaretetmekiçinLee'yegeldi.Böylecedostluğumuzgeliştivesonundabenievine,yaniWisteriKöşkü'neçağırdı.BuköşkEsher'laOxhottarasındabiryerdedir.Uzatmayayım,dünakşambudavetikabulederekEsher'agittim.

"Garcia daha önce bana evinden bahsetmişti. Çok sadık bir uşağıyla kalıyormuş. Adamhemşerisiymiş,iyiİngilizcebiliyor,evinbütünişlerinitekbaşınaçeviriyormuş.Üstelikçokgüzeldeyemekpişiriyormuş.Seyahatlerininbirindetanışıpyanınaaldığıbirmelezmiş.Surrey'inmerkezinderastlanamayacaktürdengaripbiriymiş.Meğersedüşündüğümdendahagaripbiriymiş.Herneyse,evibuldum. Esher'ın iki mil güneyine düşüyor. Köşk epey büyüktü ve ana caddeden hayli uzaktı.Yemyeşilfundalıklarınçevirdiğidolambaçlıbiryollaevevarılıyordu.Acilenonarımaihtiyacıolaneski yıkık dökük bir binaydı. Arabamı yağmurdan rengi solmuş ve lekelenmiş ahşap kapınınönündeki, kesilmemiş çimenlerin üzerine park ettiğimde, üstünkörü tanıdığım bir adamı ziyaretetmekle, akıllıca davranıp davranmadığımı sordumkendime.Kapıyı bizzat kendi açtı ve büyükbiriçtenlikle selamladı beni. Uşak elimden bavulu alarak yatak odasına kadar çıkardı. Esmer tenli,melankolikbirtipti.

"Heryeroldukçakasvetliydi,boğucubirhavavardıortalıkta.Akşamyemeğindeonunlabaşbaşakaldım.Garciabenieğlendirmekiçinelindengelenmisafirperverliğigösterdigerçi,amadüşüncelerisürekli değişiyordu ve anlattıkları öylesine dağınık ve tutarsız şeylerdi ki onu anlamakta zorlukçekiyordum. Sürekli parmaklarını masaya trampet gibi vuruyor, kâh tırnaklarını yiyor, kâhsabırsızlığınıbelliedensinirlihareketlersergiliyordu.Yemeğegelincenedoğrudüzgünpişirilmiştine de güzel servis edilmişti. Ağzını bıçak açmayan uşağın üzüntülü suratı da sofraya tuz biberekiyordu. İnanın bana, o akşam boyunca en kısa zamanda Lee'ye dönmek için nasıl bir bahanebulabilirimdiyedüşünüpdurdum.

"Mademki bu işin üzerine düşüyorsunuz beyler, başlangıçta önemsemediğimbazı şeyler geliyor,bunlarınsizefaydasıdokunabilir.Yemeğinsonunadoğruuşak,efendisiGarcia'yabirmektupgetirdi.Garciaonuokuduktansonraeskisindendahadalgınvegaripbirhalaldı.Artıkgevezeliğibırakmış,düşüncelere dalmış bir halde yerinde oturmaktaydı; boyuna sigara içiyor ve dumanını bana

Page 42: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

üflüyordu.Mektuptayazılanlardanbanahiçsözetmedi.Saatonbirdeyorgunluğumubahaneedereksofradan kalktığımda epey sevinmiştim. Yatmaya gittim. Aradan biraz zaman geçti; ışığısöndürmüştüm.DerkenGarciakapımageldiveuşağınziliniçalıpçalmadığımısordu.Çalmadığımısöyledim;rahatsızettiği içinözürdiledivesaatinneredeysebireyaklaştığınısöyledi.Ondansonrarüyabilegörmedenderinbiruykuyadaldım.

"Gelelim hikâyenin en ilginç tarafına. Uyandığımda etraf apaydınlıktı, saatime baktım, dokuzugösteriyordu. Oysa saat sekizde kaldırılmamı tembihlemiştim. Bu unutkanlığa epey bozuldum.Yataktandoğruldum,uşağınziliniçaldımamacevapverenolmadı.Ziliüçkezdahaçaldım,sessedayok. Hemen giyindim ve asık suratla, sıcak su istemek için aşağı indim. Ortalıkta kimseciklerigöremeyincenekadarşaşırdığımıartıksizdüşünün.Evinholündeyüksekseslebağırdıysamdacevapverenolmadı.Birodadandiğerinekoştum.Heryereölümsessizliğiçökmüştü.Evsahibimbanabirgeceönce,yattığıodayıgöstermişti.Kapısınavardım,kimsecevapvermedi.Bununüzerinekapısınıntokmağını çevirip içeri girdim.Oda bomboştu, yatakta yatılmamıştı. Garcia uşağıyla birlikte gecesıvışmışolmalıydı.İşteWisteriaKöşkü'neziyaretimböylesonbuldu."

SherlockHolmesbutuhafhikâyeyidinlediktensonraelleriniovuşturduvekıskısgüldü.

"Anladığımkadarıylasıradışışeyleryaşamışsınız,"dedi."Peki,sonraneyaptınız?"

"Öfkeye kapılmıştım. Aklıma ilk gelen şey bir eşek şakasının kurbanı olmamdı. Öteberimitopladım, sokak kapısını çarptığım gibi, elimle bavulumla Esher'ın yolunu tuttum.Oranın en ünlüemlak komisyoncusu Allan Kardeşler'le konuştum. O köşk bu firma tarafından kiraya verilmiş.WisteriaKöşkü'ndeoturanlarınbenimledalgageçmeniyetindeolmadıklarını,asılamaçlarınınkirayıertelemek olduğu sonucuna vardım. Mart sonuydu ve kirası yaklaşıyordu. Bunu komisyoncuyasöylediğimdegösterdiğimilgiyeteşekküretti;amavardığımsonuçtayanılmıştım,tümkirabedelienbaşından ödenmiş. Bunun üzerine şehre döndüm ve İspanya Elçiliği'ne uğradım. Orada kimseGarcia'yıtanımıyordu.BuseferMerville'egittim,Garcia'ylaonlarınevindetanışmıştım.Fakatoradada Garcia hakkında benim bildiklerimden fazlasını bilen çıkmadı. Sonunda telgrafıma verdiğinizcevapüzerine,kalkıpburayageldim.Nedeolsazormeseleleriçözmedekiyeteneğiniziduymuştum.Şimdi söylediklerinizden anladığım kadarıyla Sayın Müfettiş, odaya girdiğinizde faciaylakarşılaşmışsınız.Siziteminederimbeyler,anlattıklarımhepsigerçektirveondansonragençadamınbaşınagelenlerkonusundahiçbir bilgimyok.Tek isteğim, elimdengeldiği kadarkanunayardımcıolmak."

"Bundaneminim,BayScottEccles,"dediGregson.Çoknazikbirtonla."Şunubilmeniziisterimki,anlattıklarınızın hepsi benim şimdiye kadar yaptığım araştırmalara uyuyor. Ancak bir şey sormakistiyorum:AkşamyemeğindeGarcia'yaulaştırılanhaberpusulasındaneyazıldığınıgörebildinizmi?"

"Evet,gördüm.Garciaopusulayıburuşturupşömineyeattı."

"Bunanediyorsunuz,BayBaynes?"

Eyaletpolisikırmızı suratlı, iriyarı, şişmanbiradamdı;buhantallığını simsiyahkaşlarıyla,çıkıkelmacık kemikleri arasına saklanmış masmavi gözleri biraz hafifletiyordu. Hafifçe gülümseyerekcebindenrengisolmuşveburuşmuşbirkâğıtparçasıçıkardı.

"Bunuşömineninızgarasınınarkasındabuldum.BayGarciafırlatmışolmalı."

Holmes'unyüzündetakdirdolubirgülümsemebelirdi.

Page 43: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Böyleufacıkbirkâğıtparçasınıbulabildiğinizegöreeviçokdikkatliaraştırmışolmalısınız,"dediHolmes.

"Hem de nasıl, Bay Holmes. Bu benim alışkanlığımdır. İçinde ne yazdığını okuyayım mı BayGregson?"

Gregsononaylarcasınabaşınısalladı.

"Sıradan,sarımtırakbeyazbirkâğıt,filigransız.Birdosyakâğıdınındörttebiri;makaslakesilmiş.Her kim yazmışsa pusulayı üç kez katlamış ve ince oval bir cisimle mor balmumu mühürlemiş.ÜzerindekiadresBayGarcia,WisteriaKöşkü.İçindedeşunlaryazılı:

'Renklerimiz yeşil ve beyaz, yeşil açık, beyaz kapalı. Ana merdiven, ilk koridor, yedinci kapı,sağda,yeşilfigür.Kendinikoru!D.'

Bu bir kadın yazısı, tüy kalemle yazılmış. Fakat adres ya başka bir kalemle ya da başka biritarafındanyazılmış.Çünkübudahaişlekbiryazıvegördüğünüzgibiburadaharflerinüzerinefazlabastırılmış."

Holmesyazıyagözattı.

"Çokilginçbirpusula,BayBaynes.Herşeyeadamakıllıdikkatetmişsiniz;tebrikederim.Nispetenönemsizbir ikinoktayıdabenekleyeyim.Ovalmühür,düzbirkoldüğmesiylebasılmış.Kâğıt iseeğribirmakaslakesilmiş.Kesilenyerlerhernekadarkısaysadaufakyuvarlaklarbellioluyor."

"Hımm, bense bu işin posasını çıkardım sanıyordum," dedi kasaba polisi sırıtarak. "Amagörüyorum ki geride hâlâ biraz suyu kalmış. Bu şiire ben de kafiye uyduramadım. AklımaFransızlarınbirsözügeldi:Cherchezlafemme.[1]"

BütünbukonuşmalarsırasındaBayScottçıtçıkarmamıştı.

"İyikibupusulayıbuldunuz,"diyesözekarıştı."Budabenimanlattıklarımıkanıtlıyor.FakathâlâBayGarciaileuşağınaneolduğunuöğrenemedim."

"Garcia'yaneoldusorusunucevaplandırmakkolay,"dediGregson."BusabahkendisiniOxshott'avarmadan,oturduğuevebirmilmesafedebuldular.Kafasıbirkumtorbasıylayadabunabenzerağırbir cisimle vurularak ezilmiş. O civarlar oldukça tenhadır ve yakınlarda tek bir ev bile yoktur.Anlaşılan arkadan saldırılmış.Ve katil Garcia öldükten sonra birçok defa kafasına vurmuş. Bu işiancakkudurmuşbirçılgınyapabilir.Fakatneayakizinedebunabenzerbiripucubulduk."

"Yoksasoyuldumu?"

"Hayır,hırsızlığıkanıtlayacakhiçbirizyok."

Bay Scott Eccles ağlamaklı bir sesle "Yazık," dedi. "Çok ama çok feci bir şey. Çok etkilendimdoğrusu. Bir gece gezintisine çıkıp, böylesine hazin bir sonla karşılaşan Garcia'yla hiçbir ilgimolmamasınarağmen,benbuişenedenkarıştırıldım?"

"Cevabı çok basit," diye açıkladı Müfettiş Baynes. "Sizin davet edildiğiniz gece Garcia evindeöldürüldü; cebinde de sizin geceyi onun evinde geçireceğinizi yazdığınızmektup vardı da ondan.Zarfın üzerindeki yazıdan ölünün ismini ve adresini çıkardık.Bu sabah saat dokuzdan sonra evinegittik; evde ne sizi ne de bir başkasını gördük. Bunun üzerine ben bir yandan köşkün her tarafınıararken bir yandan da sizi Londra'da arayıp bulmalarını bildirdim.Ondan sonra şehre indim,Bay

Page 44: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Gregson'labuluştumveburayageldik."

Gregsonayağakalktı.

"Banakalırsaartıkbuişeresmiyetkazandırmaklazım,"dedi."BayScottEcclesbizimlemüdüriyetegelinveifadeniziyazılıolarakverin."

"Tabii, hemen geleyim. Fakat Bay Holmes sizin yardımınızı rica edeceğim. Gerçeğin ortayaçıkmasıiçinelinizdengeleniyapın;zahmetinizinkarşılığınıödeyeceğimdeneminolunuz."

Holmesmüfettişedöndü:

"Birlikteçalışmamızınsizinaçınızdanbirsakıncasıyoktur,umarım?"

"Aksine,şerefduyarımefendim."

"Gerçektençokseriveözenliçalışıyorsunuz.Adamınöldüğüsaatitespitedebildinizmi?"

"Saatbirdenberioradayatıyormuş.Osaatteyağmuryağıyordu.Herhaldedahaönceöldürülmüş."

"Fakat bu imkânsız, Bay Baynes!" diye bağırdı müşterimiz. "Onun sesini bir başkasıylakarıştırmadım.Yeminederimkitamosaatteodamındışındanbenlekonuşanses,onunsesiydi."

"Çokilginçamahiçdeimkânsızdeğil!"dediHolmesgülerek.

Gregsonmeraklasordu:

"Biripucunuzmuvar?"

"Bu mesele çok karmaşık değil ama bazı yeni ve ilginç yanları var. Son ve kesin fikrimisöylemedenönceelimdebazıkanıtlarolsunistiyorumBayBaynes.Eviararkenşupusuladanbaşkakaydadeğerbirşeybuldunuzmu?"

Polismüfettişi,dostumaanlamlıbakışlarfırlattı:

"Oo,elbette…Çokilginçbirikişeybuldum.Müdüriyetevereceğimraporubitireyim,ondansonraisterseniz birlikte gidelimve hepsini kendi gözünüzle görün, ne düşündüğünüzü de bana söyleyin,olmazmı?"

"Nasılisterseniz!"dediHolmesyükseksesle."BeylerikapıyakadargeçirinBayanHudson!Zahmetolmazsatelgrafıgetirençocuğuburayagönderirmisiniz?Cevapiçinbeşşilinödenmesigerekiyor."

Ziyaretçilerimizgittiktensonrabirsürekonuşmadanoturduk.Holmessüreklipipoiçiyordu.Açıkrenk gözlerinin üstündeki kaşları çatılmıştı. Düşüncelere daldığı anlarda yaptığı gibi, başını önedoğruuzatmıştı.

Anidenbanadönerek:

"Ee,Watson,"dedi."Sennediyorsunbuhadiseye?"

"Eccles'ınnedentongayadüşürüldüğünümüsoruyorsun?Bilmemki…"

"Pekiyacinayet?"

"Öleninyanındaçalışanhizmetçilerinkayboluşunusoruyorsan,banakalırsapisbirişebulaştılarve

Page 45: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

sonundakurtuluşu,kanundankaçmadabuldular."

"Elbette,budamümkün.AmahizmetçilerGarcia'yatezgâhkurmuşlarsa,buişiçinnedengeceleyinbirmisafirinolduğugünüseçtiler?Başkagünmüyoktu?"

"Ozamanniyesıvışsınlar?"

"Hakikaten, niye sıvışsınlar? İşte önemli noktalardan birincisi bu. İkincisi, müşterimiz ScottEccles'ınbaşındangeçenolaylar.DostumWatson,buikiolayıdaizahedecekbiraçıklamabulmak,normalinsanzekâsınıaşanbirşey.Sennedersin?Herikiolayıdaizahedecekbiraçıklamaiçinönceşu pusuladan yola çıkmalıyız. Bunun çok ilginç bir dili olan gizemli bir pusula olduğunu kabuletmeliyiz.Teorimizigüçlendirmekiçinonauyacakyeniverilerbulmalıyız."

"Teorimiznedir?"

Holmesgözleriniyarıkapatarakkoltuğunayaslandı.

"KabuletmelisinkiWatson,olanlarınbasitbirşakaylailgisiyok.Bütünbunlarınaltındaçokciddibirmeseleyatıyor.NeticeyebakılırsaScottEccles'ınsaflığındanyararlanarakonuWisteriaKöşkü'negetirtmekdebumeseleyleilgili."

"Nasılbirilgisivarki?"

"Adım adım ilerleyelim. Önce şu bizim Scott Eccles ile İspanyol arasında aniden gelişen gariparkadaşlığabakalım.TanışmalarındanbirgünsonraadamLondra'nınöbürucundanEccles'iarıyor,onunlatemaskuruyorveEsher'adavetinikabulettirinceyekadaryamanıyor.Ecclesilealıpvereceğineydi?Ondannebekliyordu?Adamdaçekicibiryangöremedim.Pekfazlazekidesayılmaz,hanişuucuzmaceraromanlarındakitiplergibidedeğil!NedenGarciakendiemellerinealetetmekiçinoncainsanarasındanbaşkabirinideğildeEccles'iseçti?Onunbirözelliğimivardı?Evetvardı.Zirao,gelenekselİngilizasaletiyleonurunutemsiledenbirkişivebuözelliğiylebirbaşkaİngilizüzerindeçokiyibirizlenimbırakabilir.Anlattıklarıoldukçasıradışışeylereikimüfettişdeinanıverdi."

"PekiamaEccleskiminüzerindebirizlenimbırakacaktı?"

"Olupbitenlerebakılırsaherşeyaslındafarklışekildegelişti.Enazındanbenböylegörüyorum."

"Yanisenceo,cinayetinişlendiğisaattebaşkayerdeolduğunamilletiinandırmakmıistiyordu?"

"TamüstünebastınWatson,evet.Bunukanıtlamakiçin,sözgelimiWisteriaKöşkü'ndekiişleriçekipçevirenler birlikte çalışıyor. Niyetleri, her ne pahasına olursa olsun saat birden önce köşküboşaltmaktı.BununiçinsaatibirsaatilerialarakScottEccles'ınerkendenyatmasınısağladılar.Garciaona zili çalıp çalmadığını sorduğu zaman Eccles, saatin gece yarısından sonra bir olduğunusanıyorduamaaslındadahaonikibileolmamıştı.Garciaplanınıyürütmekiçinbusaatiseçmişsevebir saat sonra tekrar köşke dönmüşse, ileride tüm şüpheleri üzerinden atabilmek için Eccles'ınşahitliğineihtiyaçduyduğuzamanelindegüçlübirkanıtolurdu.Bizimnamusluİngilizmahkemeyeçıktığında,yargılanankişininsöylenensaatteevdeolduğunahiçdüşünmedenyeminetmeyehazırdı.Yaniişlersarpasardığıtakdirdebu,Garciaiçinbirnevigarantiydi."

"Tamam,tamam.Bunuanlıyorum.Amaöbürlerininortadankaybolmalarıneanlamageliyor?"

"Henüz bütün delillere sahip değilim ama bu işi çözmek zor olmayacak sanırım. Fakat şu ankiipuçlarına dayanarak bir sonuç çıkarmak hata olur! Peşin hükümler vermek insanı gerçeklerden

Page 46: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

saptırabilir."

"Gelenmektubanediyorsun?"

"Bir dakika!Ne yazıyordu? 'Renklerimiz yeşil ve beyaz'. İnsana at yarışlarını anımsatıyor. 'Yeşilaçık,beyazkapalı'.Bu,besbellikibiruyarı.'Anamerdiven,ilkkoridor,yedincikapı,yeşilfigür.'Bu,birrandevu.Belkidebununardındakıskançbirkocavar.Kesinolanşuki,tehlikelibirmacera.Yoksasonunda'Kendinikoru'diyeyazmazdı.'D'harfidebizeyolgösterecek.'

"Adamİspanyol'du.'D'belkideDolores'inbaşharfi;İspanya'dayaygınbirkızismi."

"HarikasınWatson, aferin; amayanılıyorsun.Bir İspanyol kadını, aşığınayazmak istediği zamanİspanyolca yazar. Bu yazıyı olsa olsa bir İngiliz yazmıştır. Şimdi şu yetenekli müfettiş burayagelinceye kadar biraz sabredelim. Birkaç saat öncesine kadar can sıkıntısından patlıyorduk; bizibundankurtarantaliheşükredebilirizşimdi."

Müfettiş, Surrey'den dönmeden önce Holmes'e bir telgraf geldi. Dostum telgrafı okudu ve notdefterine bir şeyler karalarken göz ucuyla bana baktı. Sonra gülerek kâğıdı bana uzattı. "İşimizyüksek tabakayla,Watson!" dedi. "Telgrafta bir sürü adres ve isim var: LordHerringby,Vadi; SirGeorgeFfolliott,OxshottTowers;BayHynesHynes,J.P.PurdeyPlace;BayJamesBakerWilliams,Forton Old Hall; Bay Henderson, High Gable; Papaz Joshua Stone, Nether Walsling. Hareketalanımızı sınırlandıran mükemmel bir sistem. Baynes daha önce buna benzer planlar uygulamışolmalı."

"Pekanlamıyorum."

"Aziz dostum, artık şunu biliyoruz ki Garcia'nın akşam yemeği sırasında aldığı haber, birrandevuydu. Bunun da nerede olacağı yazılıydı; ana merdivenden çıkılacak, bir koridor üzerindesoldayedincikapıyavarılacak.AnlaşıldığınagörebuluşmanıngerçekleşeceğievçokbüyükolmalıveOxshott'tanen fazlabirmiluzaktabulunmalı;ElimdekiverilerebakarakşunusöyleyebilirimkiGarcia bu istikamette yola çıkmıştı ve niyeti, zamanında, yani saat bire kadar Wisteria Köşkü'nedönerekkendisinebirgörgü tanığı sağlamaktı.Oxshottcivarındapek fazlaevbulunmadığındanençok kullanılan yöntemlerden birine başvurarak, Scott Eccles'ın bahsettiği emlak komisyoncusunatelgrafçekerekcivardaoturanlarınbirlistesiniistedi.Hepsininadışutelgraftayazılı;işinsırrıdabulistedesaklı."

Esher'ın yanındaki hoş bir köye vardığımızda hava kararmak üzereydi, saat altıya geliyordu.Müfettiş Baynes de bize katılmıştı. Holmes ile ben geceyi geçirmek için gerekli hazırlıklarıyapmıştık. Bir pansiyona yerleştik. Wisteri Köşkü'ne giderken yolda müfettişle durumu tartıştık.Soğuk ve karanlık bir mart akşamıydı. Sert bir rüzgâr esiyor ve çiseleyen yağmur yüzümüzükamçılıyordu!Bizimeçhulbirhedefegötürenyolunbulunduğubutenhayereuyanbirhavaydıbu.

Buzgibihavadabirkaçmilsürençetinbiryürüyüşyaptıkvekestaneağaçlarınınçevirdiğibirbahçeyolundan geçerek kocaman ahşap bir kapının önünde durduk.Dolambaçlı yolun sonunda karanlık,kasvetli, alçak damlı bir ev çıkıvermişti karşımıza; koyu gri gökyüzünün altında simsiyahgörünüyordu.Girişkapısınınsolundakibirpenceredenhafifbirışıksızmaktaydı.

"Birpolisbırakmıştıkburada,"dediBaynes."Pencereyebirvurayım."

Çimlerin üstüne basarak geçti ve elinin tersiyle pencere pervazına vurdu. Puslu camdan, içeridebirinin koltuğundan fırladığını gördüm; aynı anda tiz bir çığlık yükseldi. Derken kapı açıldı ve

Page 47: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

içeridenbirpolisçıktı,kapınıneşiğinegelipdurdu;betibenziatmıştı,mumututanellerititriyordu.

"N'olduWalters?"diyeçıkıştıBarnes.

Polismemurualnındabirikenterlerisilipderinbirnefesaldı,rahatlamışgibiydi.

"İyikigeldiniz,efendim.Akşamöyleuzadıkigalibasinirlerimdebirazbozuldu."

"SinirlerinmiWalters?Sendesinirolduğunuhiçbilmiyordum."

"Şey,efendim;şuevdekiölümsessizliği,birdemutfaktakigaripşey…Derkenpenceretıkırdamazmı?Yineoherifgeldisandım."

"Hangiherif?"

"Şuiriyarıolan!Herhaldeoydu;pencereyegelmişti."

"Negördünpencerede?Nezamanoldubu?"

"İki saat kadarönce.Hava tamkararmamıştı, aydınlıkda sayılmazdı.Burada iskemlemeoturmuşkitap okuyordum. Nedense bir ara başımı şöyle bir kaldırdım. Pencerenin dışındaki bir yüz adetacamayapışmış,süreklibanabakıyordu.AmanTanrım!Nasılbiryüz!Kâbusgibi!"

"HadiamaWalters!Bırakbupalavraları!Birpolisinanlatacağışeydeğilbusaçmalıklar."

"Biliyorumefendim.Haklısınız.Amabakışlarıbeniallakbullaketti.Niyeyalansöyleyeyim.Herifinyüzünesiyahtı,nedebeyaz;hiçtanımadığımbirrenktibu.Ürkünçbirhayaletgibiydi;suratısankibalçıkla sıvanmıştı; ortasında beyaz bir leke vardı; vahşi bir hayvan gibi gıcırdayan dişleri. Bucanavar en azından sizin ikinizin büyüklüğündeydi. Hele o patlak gözleri! İnanın bana, öylesineafalladım ki, parmağımı dahi kıpırdatacak halim yoktu; soluğum kesilmişti. Derken canavarkaçıverdi.Bendepeşindenfırladım,koruluğadaldım.FakatTanrıyaşükür,tozolmuştu."

"Senin yetenekli bir polis olduğunuzu bilmesem Walters, anlattıklarından dolayı gözümdendüşerdin.Neolursaolsunbirnöbetçipolisi,karşısınaçıkanşeytanbileolsa,onunkaybolması içinduaetmez.Sizyakâbusgördünüzyadasinirlerinizçokbozuk."

"Bunu anlamak kolay," diyen Holmes küçük cep lambasını yaktı. Çimenleri inceledikten sonra"Tamam,"dedi."Ayakkabınumarası48diyetahminediyorum.Boyudaayaklarınauyuyorsabirdevolmalı."

"Pekiamanereyesıvıştı?"

"Fundalıklarınarasınakaçıpgittiherhalde."

Müfettişinyüzündedüşünceliciddibirifadevardı.

"Kim olursa olsun, ne istediyse istesin, şu anda burada yok. Biz daha önemli şeylere bakalım.İzninizle,şimdibensizeevigöstereyimBayHolmes."

Evdeki bütün oturma ve yatak odalarını dolaştık, ama kayda değer bir şey bulamadık.Anlaşılankiracılaryapekazeşyagetirmişlerdiyadahiç.Evimobilyalarıylaolduğugibikiralamışolmalılardı.GardıroptakigiysilerdeMark&Co.HighHolbornmarkasıokunuyordu.Firmaya telgrafçekilereksorulduğundabunlarıalankişininelbisebedellerinieksiksizödediğiöğrenildi.

Page 48: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Ortalık darmadağınıktı; orada burada birkaç pipoyla, İspanyolca iki roman, eski tip tabanca veherhaldekendilerineaitbirgitar.

Bayneselindekişamdanıodadanodayadolaştırırken"Önemlibirşeyyok."dedi."FakatşimdiBayHolmes,mutfağadikkatetmeniziistiyorum."

Mutfakevinsol tarafındaydı;yüksektavanlıvekaranlıktı.Birköşedebirsamanyatakduruyordu,anlaşılanaşçıburadayatıyordu.Masanınüstündeakşamdankalmabiryığınkirlitabakvardı.

"Şurayabakın!"diyedostumuuyardıBaynes."Bunanediyorsunuz?"

Elindeki mumu mutfak dolabının arkasındaki tuhaf bir şeye tuttu. Kıvrılmış, büzülmüş, yumakhalinegelmiş,neolduğuanlaşılmayanbircisimdibu.Siyahımsı,deri izlenimiveren,hattauzaktanbakılıncabircüceyiandıranbircisim.Öncegözleriminönündemumlanmışzencibirbebekduruyorsandım;sonrabunukötürümeskibirmaymunabenzettim.İnsanmı,hayvanmıolduğuhususundakişüphem, o yığının ortasında asılı duran istiridyeden oluşmuş iki sıralı zinciri gördüğümdekaybolmadı.

"Sahidençokilginç!"diyenHolmes,önündekimumyayadikkatlebaktı."Başkabirşeyvarmı?"

Baynes sessizce musluk taşına doğru yürüdü ve taşın içini elindeki mumla aydınlattı. Kocaman,beyazbirkuşutüyleriylebirlikteparamparçakesiporayaatmışlardı.Holmeskafasıkoparılmışkuşunibiğinigöstererek"Beyazbirhoroz!"diyebağırdı."Harika!Sahidençokacayipbirdurum."

Fakat Bay Baynes asıl göstermek istediği şeyi en sona saklamıştı. Musluğun alt tarafından birkovayıçekipçıkardı;içikandoluydu.Sonradamasanınüzerinden,içiyanarakkömürhalinegelmiş,kemikdolubirtabakalıverdi.

"Bir şeyi öldürüp yakmışlar. Küllerinden anladık. Sabah buraya bir doktor gelmişti; kesinliklebununinsankülüolmadığınıkanıtladı."

Holmesgülümseyerekelleriniovuşturdu.

"Bugerçektenolağanüstüveilginçolayıelealışınızdakibecerinizdenötürüsizikutlarım,müfettişbey.Hiçabartmıyorum,yeteneklerinizimkânlarınızınçoküstünde."

MüfettişBaynes'ınaçıkrenkgözlerimutluluktanparıldadı.

"HaklısınızBayHolmes.Bukasabadaharcanıyoruz.Buvakabenimiçinbirşans.Umarımaltındankalkarım.Şuufakkemiğenediyorsunuz?"

"Yakuzuyadakeçiyavrusukemiği."

"Beyazhorozneanlamageliyorozaman?"

"İlginç,BayBaynes,çokilginç,hattaolağanüstü."

"Evet efendim, burada yaşayan insanların çok garip adetleri olmalı. İçlerinden biri yaşamıyor…Arkadaşları mı onu takip edip öldürdü? Eğer öyleyse onları yakalamak zor olmayacak, çünküadamlarımız bütün rıhtımları gözaltına almış durumda. Fakat ben olayı farklı şekilde görüyorum.Evetefendim,benimfikirlerimbaşka."

"Ohaldebirteorinizvar?"

Page 49: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Evetamabununüzerinetekbaşımaçalışmakistiyorum,BayHolmes.Kendikendimesözverdim.Sizinbirisminiz,birşöhretinizvar.Bendekendimebirisimyapmalıyım.Birkez"Şuişikimseninyardımıolmadankendibaşımaçözdüm!"diyebilsem,öylemutluolurumki…"

"Tamammüfettiş!"diyendostum,babacanbirtavırlamüfettişimomzunavurdu:"Kendiyolunuzdanayrılmayın! İsterseniz, benim bulduğum ipuçlarından her zaman faydalanabilirsiniz. Ben bu evdegöreceğimigördüm,zamanımıbaşkayerdedeğerlendirmek istiyorum.Hoşçakalınvedebolşans,azizim!"

Holmes'un yüzüne bakar bakmaz, başkalarının rahatlıkla gözden kaçırabileceği bazı işaretlerdensağlambiripucuyakalamışolduğunuanladım.Olaylarlailgilenmiyormuşgibigörünsede,benonunaçık renk gözlerinden ve canlı hareketlerinden içten içe nasıl kaynadığını okuyabiliyordum; avınaçok yaklaşmış olmasına rağmen içindeki coşkuyu ve gerilimi saklıyordu. Her zaman olduğu gibikonuşmadı, ben de her zaman olduğu gibi soru sormadım.Avın yakalanışında naçizane yardımımolsa bile, bu işin spor yönü bana yetiyordu;Holmes'un normalin üstünde çalışan beynini de boşuboşunakarıştırmakistemiyordum.Nasılolsaherşeyizamanıgelinceöğrenecektim.

Onuniçinbekledimamabubeyhudebekleyişbenihayalkırıklığınauğrattı.Günlerbirbiriardıncageçiyoramadostumbiradımdahiilerleyemiyordu.Birsabahşehreindi;nasılsakonuşacağıtuttuğuiçin, o günü British Museum'da geçirdiğini öğrendim. Bunun dışındaki zamanlarda ya uzunyürüyüşlereçıkıyoryadaköykahvelerindekidedikodularakulakveriyordu.

Holmesbirgünbezginbakışlarınıönümdekieşyalaradikip:

"Böyle bir haftalık köy hayatı senin için de paha biçilmez bir şey olsa gerek, Watson!" dedi."Gülleringoncalarını, fındıkağaçlarına tırmanankediyavrularını seyretmeköylehoşki!Elinebirkürek,birtenekekutu,birdebotanikkitabıaldınmı,doğadançokfaydalışeyleröğrenebilirsin."

Kendisi daha sonraki günlerde bu söylediklerini yaparak dolaşıp durdu. Akşamları evedöndüğünde,toplamışolduğuçiçekleroldukçaazdı.

Gezintilerimiz sırasında bazen Müfettiş Baynes'e rastlıyorduk. Dostumuz selam verirken,kıpkırmızı,tombulsuratındakigülümsemeağzındankulaklarınakadaryayılıyor,ufacıkgözleripırılpırılparlıyordu.Tektükkonuşmalarından,onundaeldeedilensonuçlardanpekmemnunkalmadığınıanlıyorduk. Buna rağmen itiraf etmeliyim ki, cinayetin beşinci gününde sabah gazetelerininmanşetlerinigörünceoldukçaşaşırdım:

OXSHOTTCİNAYETİAYDINLANDI.

Page 50: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

KATİLZANLISIYAKALANDI.

Bunu Holmes'e gösterdiğimde, örümcek sokmuş gibi yerinden fırladı. Şaşkınlık içinde "Vaycanına!"dedi."YoksaBaynes,herifiyakaladımı?"

"Anlaşılanöyle!"dedimvegazetehaberiniokudum:

"DünOxshott'dakicinayetnedeniylebirinintutuklandığıöğrenilinceEshervecivarındabüyükbirheyecanpatlakverdi.HatırlardaolduğugibiWisteriaKöşkü'ndeoturmaktaolanBayGarciakanlıbircinayete kurban gitmiş ve aynı gece olayla ilgili olduğu sanılan uşağı ile aşçısı da ortalıktankaybolmuştu.Evdeneksilendeğerlieşyanın,hırsızlıkiçinyeterlibirnedenolabileceğiiddiaedildiysede ispatlanamadı.Olayla ilgilenenMüfettişBayneskaçanlarınyerinibulmak için tümyeteneklerinikullanıyor. Kanaatine göre katiller çok uzaklaşmış olamazlar; ayrıca saklandıkları yer büyükihtimalle cinayetten önce belirlenmiş olmalı. Tanınmalarının da zor olmayacağı işin başından beribelliydi, çünküonları az çok tanıyan iki satıcının ifadelerinegöre aşçınındışgörünüşüçokdikkatçekici:zenciylebeyazkarışımı,çirkinveçokiriyarıbirisi.Cinayettensonrabuadam,nöbetçipolisWalters tarafından görüldü; Wisteria Köşkü'ne bir kez daha dönme cüretini gösterdiğine göre,Müfettiş Baynes'a kalırsa belirli bir amacı olmalıydı. Bu nedenle müfettiş daha önceden etrafanöbetçilerkoydu.Nitekimadamtuzağadüştüvedünakşamyakalandı.Tutuklamapekkolayolmadı;nöbetçi polislerden Downing, adam tarafından tehlikeli bir şekilde ısırıldı. Öğrendiğimize göretutuklu,mahkemeyesevkedilmedenönceifadeverdi.Bututuklama,cinayetinçözümündeatılmışenönemliadımlardanbirisayılıyor."

Holmes"HemenBaynes'igörmeliyiz,"diyerekşapkasınıgiydi."Umarımgitmedenyakalarız."

Kasababayırındanhızlıadımlarlainipmüfettişibulduk;neredeyseevdenayrılmaküzereymiş.

Biziselamladıktansonrabirgazeteyiburnumuzunucunakadaruzatarak:"Şunugördünüzmü,BayHolmes?"dedi.

"EvetBaynes,okudum.Sizedostanebiruyarıdabulunursambanagücenmezsinizherhalde?"

"Uyarımı,BayHolmes?"

"Ben bu meseleyle epey uğraştım ve kanaatimce doğru yol üzerinde değilsiniz; daha ileriyegitmeyesinizdiyesiziuyarayımdedim;tabiibuaradafikrinizideğiştirmemişseniz?"

"Çokkibarsınız,BayHolmes."

"Eminolun,sadecesiziniyiliğinizidüşünüyorum."

BanaöylegeldikiBayBaynescevapvermedenöncegözlerinikırpıştırdı.

"Herkeskendiyönteminikullanacakdiyeanlaşmamışmıydık,BayHolmes?"

"Aa,kusurabakmayın.Bensizesadecedostaneuyarıdabulunmakistemiştim."

"Biliyorumefendim,bununiçindeteşekkürederim.Amaherkesinkendinegörebirtaktiğivardır,yanidemekistiyorumki…"

"Neyse,artıkbundanbahsetmeyelim."

Page 51: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Yenibirşeyleröğrenirsemsizehaberveririm.Buherifvahşininteki,öküzgibikuvvetli,üstelikdekötü huylu. Daha selam sabah demeden Downing'in başparmağını ısırdı. İngilizce tek kelime bilebilmiyor,sadecehomurdanıpduruyor."

"Efendisiniöldürdüğünedairdelillerinizinolduğunumusöylemekistiyorsunuz?"

"Bunu demek istemiyorum, Bay Holmes; sanmıyorum da. Herkes kendi oltasını atsın bakalım.Anlaşmamızöyledeğilmiydi?"

Holmesomuzsilkti,geridöndük.Yoldagiderken"Şuherifeaklımermiyor,"dedi."Umarımbaltayıtaşavurmaz!Öyleolsunbakalım,herkesistediğiniyapsın.Amaşumüfettişitamanlamadımgitti."

Pansiyonadönüpodamızaçıktık.

"Şöyle koltuğuna bir yaslan bakalım, Watson," dedi Holmes. "Sana son gelişmeleri anlatayım,çünkübuakşamyardımına ihtiyacımolacak.En iyisişuolayısanabaşındananlatayım.Başlangıçtabasit görünüyordu ama derken çetrefilleşince biz de duraklayıverdik. Yanıtlanması gereken bazısorularvarortada.SözgelimiGarcia'ya,öldürüldüğüakşamulaşanhaberielealalım.Baynes'egöreGarcia'nın uşağının bu işte parmağı olduğu fikrini şimdi bir yana bırakalım.Zira bu fikrin yanlışolduğuşuradanbelliki,banakalırsaevsahibikendinebirgörgütanığısağlamakiçinScottEccles'idavetetmişti.Yanikendisibirşeyleryapmakniyetindeydi,budahiçşüphesizcezayıgerektirecekbirşeyolmalıydı;nitekimogecehazırladığıplanıgerçekleştiremedi,bunakarşılıkkendisiöldü.Cezayıgerektirendedim, çünkükafasındanbir cinayet geçirmeyenkimse, görgü tanığı sağlamak istemez.Onuönplandakimöldürmüşolabilirdi?HerhaldeGarcia'nınöldürmekistediğibirkişi.Banakalırsabudüşüncelerimyanlışdeğil;bubakımdandoğruyoldayız.

"Böylece Garcia'nın hizmetçilerinin ortadan kayboluş nedeni de ortaya çıkıyor. Her ikisinin decinayetteparmağıvardı.Garciarakibiniöldürebilseydigeridönecekti.VebizimdürüstBritanyalınıntanıklığı,tümşüphelerinüzerindenkalkmasınısağlayacaktı.Başlangıçtaherşeyyolundagitti.Fakatyapılaniştehlikeliydi.Garciazamanındaevedönmediğinegörebiraksilikçıkmışvebelkidehatasınıkendihayatıylaödemişti.Amabuihtimaldahaöncedüşünülmüştü,işlertersgiderseikihizmetçidahaönce kararlaştırılan bir yerde buluşacak ve Garcia'nın yapamadığını onlar becerecekti. Olanbitenlerinaçıklamasıbu;sennedersin?"

Arapsaçıgibidüğüm,gözleriminönündeçözülürgibioldu.Herzamanolduğugibibununiçinakıledemediğimeşaşırdım.

"Fakatnedenhizmetçilerdenbiriyineköşkedöndü?"

"Diyelimkikaçarlarkenarkalarındaçokkıymetli,pahabiçilmezbirşeybıraktılar…Buonlarınnekadarinatçıvekararlıolduğunukanıtlamazmı?"

"Doğru.Peki,sencesonraneoldu?"

"İkinciadımGarcia'nınyemektealdığımektup.Bubir işbirlikçininolduğunugösteriyor.Amabukişi neredeydi? Sana daha önce söylemiştim; randevunun verildiği yer büyük bir ev olmalıydı. Ocivarda büyük evlerin sayısı ise sınırlı. Köyde geçirdiğim ilk günler boyunca dolaşmaya çıktım,botanikaraştırmalarımsırasındaocivardaki tümbüyükevlerdeoturanlarla tanıştımveonlarınailehikâyelerinidinleyipdurdum.Birevdikkatimiçekti.KralJacobzamanındankalmaünlüHighGablemalikânesi,cinayetinişlendiğiyereyarımmilmesafedeydi;Oxshott'undabirmilötesindeydi.Diğerevlerde oturan insanlar kendi kabuğuna çekilmiş namuslu ve saygıdeğer insanlar.HighGable'daki

Page 52: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

BayHendersonilgimiçekti;işiniçindeparmağıolabilirdi.Böylecedikkatimionunveevahalisininüzerineyönelttim.

"Öyletuhafinsanlarbirarayagelmişki,Watson!Adamherkestenacayip.Hernekadarinandırıcıbirbahaneyle,onunlatanışmayıbaşardıysamdaçatıkkaşlarınınçevrelediği;çukur,karagözlerindenniyetiminneolduğunuanladığını okudum.Sağlamyapılı, elli yaşlarında, enerjikbir adam; saçlarıağarmış, kaşları simsiyah, gür ve sivri; bir imparator azametiyle yürüyor. Tek kelimeyle vahşi,hükmetmeyisevenbirtip;çokzekiolduğukesin.Yagüneyülkelerindenbirindedoğmuşyadatropikülkelerdeyaşamış;sarıvekupkurubircildivar.ArkadaşıveaynızamandasekreteriolanBayLucaskesinlikle Güneyli: Çikolata renginde, kurnaz, kedi gibi sırnaşıyor ama zehirli bir dili var.Gördüğüm gibiWatson, iki ayrı çeteyle karşı karşıyayız; biriWisteriaKöşkü'nde, diğeri deHighGable'da.Zinciriyavaşyavaştamamlıyoruz.

"Başlangıçta iki adam, aralarından su sızmayan yakın dosttu.Evdeki hizmetçiler de onlara bağlı.Fakatoradabirkişidahayaşıyorki,belkidebizim içinçokdahaönemliolacak.Henderson'ın ikiçocuğu var; on bir ve on üç yaşlarında iki kızı. Bu çocukların yetiştirilmesini kırk yaşlarında birİngiliz kadın üstlenmiş. Adı Bayan Burnet. Bir de şu emektar uşak. Bu ufak grup aralarında aileoluşturmuş.Hendersonseyahatebayıldığıiçinbuailesürekliseyahatetmekte.Henderson'ınbiryerdeoturduğuyok.BirkaçhaftaönceyineHighGable'adönüyor.Biryıldırdışarılardaydı.Ayrıcaadamçokzengin,herşeyinenpahalısınıalabilecekkadar!Evindeuşaklardan,hizmetçilerdengeçilmiyor.Personelin çoğu tembel tembel oturmakta; anlaşılan İngiltere'de büyük toprak sahipleri bunlarıyapamıyor.

"Öğrendikleriminçoğunuyaköydekidedikodulardanöğrendimyadakendigözlerimlegördüm.Ensağlambilgiyi,işinesonverenefendisinegareziolanbirhizmetçidenalırsın.Böylebiridebanarastladı, şanslı adammışım. Gözümü açmamış olsaydım belki de böylesine rastlayamayacaktım.Baynes'indediğigibi,herkesinkendinegörebirsistemivardır.BendekendisistemimiuygulayarakHigh Gable'da, eskiden bahçıvan olarak çalışmış John Warner adında birini arayıp buldum.Emretmeyi seven efendisi kızgınbir anında işine sonvermiş.Adamın, yaniWarner'in,malikânedeçalışanlarla arkadaşlığı devam etmekte; onlar da efendilerinden korkuyor ve nefret ediyorlarmış.BöyleceyavaşyavaşHighGable'ınsırlarınıöğrenmişoldum.

"Çokgarip insanlar,Watson!Tektekhepsinigözdengeçirdimdiyemeyeceğimamaçoğusahidengaripkişiler.Evinikikanadıvar.Birkanadındaevsahipleri,diğerindepersoneloturupkalkmakta.İkikanatarasındabirbağlantıyok.SadeceHenderson'ınodahizmetçisi,kiodayemekservisiyaparken,her iki tarafa gidip geliyor. İki kanadı birleştiren tek şey bir kapı. Her şey bu kapıya getirilipbırakılıyor. Çocukların ve dadının dışında hiç kimse bahçeye çıkmıyor. Henderson hiçbir zamanherhangi bir yere tek başına gitmiyor. Esmer yüzlü sekreteri, bir gölge gibi peşinden ayrılmıyor.Hizmetçilerindedikodularınakulakverilirseefendileri,birşeydenfenahaldekorkuyormuş.Warner,'Para için ruhunu şeytana sattı,' diyor. 'Alacaklısı cehennemden çıkıp varını yoğunu elinden alacakdiyekorkuyor.'Her ikiadamkimdir,neredengeldiler?Bilenyok.Hendersonzorbanınbiriolmalı.İkikezadamlarınıkamçılamış.Mahkemeyeçıkmaktan,yüklübirtazminatvererekkılpayıkurtulmuş.

"Şimdi,Watson,olaylarabuyenibilgilerışığındabakalım!Garcia'yagönderilenmektubunbutuhafevdengönderildiğinidüşünebiliriz.Garciaçoköncedenhazırlanmışplanıuygulamak içinhareketegeçti.Amabumektubukimyazdı?Evsahipleriylebirliktekalanbiriyazmışolmalı,birkadın.BayanBurnet'ten,yanimürebbiyedenbaşkakimolabilirdiki?Aklımdangeçenherşeybuyönde.Bunubirvarsayımolarakkabuledip sonuçlarınabakalım.BenceBayanBurnetgerekyaşıgereksekarakteriitibariylebenimdüşüncelerimidoğruluyor.İşiniçindebiraşkhikâyesivar.

Page 53: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Mektubu o yazdıysa, Garcia'nın sevgilisi ve suç ortağı olması gerekir. Garcia'nın ölümünüöğrendikten sonra ne yaptı acaba? Garcia kötü bir işe karıştığı sırada ölmüşse, kadın ağzınıaçmayacaktır.Bunarağmenonunölümünesebepolankişiyekarşıkırgınlıkvenefretduymayadevamedecektir. Ve elinden geldiği kadar katillerden intikam almaya çalışacaktır. Şimdi acaba şu kadınıgörüp kendisiyle konuşabilir miyiz diye düşünüyorum. Aklıma ilk gelen şey bu. Bu arada kaderağlarını örüyor.Cinayet akşamından sonraBayanBurnet'i görenyok; kadın ortadankayboluverdi.Acabayaşıyormu?Yoksaodabuluşmakistediğisevgilisininakıbetinemiuğradı?Yoksakendisiniesirolarakmıtutuyorlar?

"Çok zor durumda olduğumuzu görüyorsundur sanırım, Watson. Ev arama iznim de yok.Anlatacaklarımız polise masal gibi gelebilir. Bir kadının ortadan kaybolması da yeterli bir sebepdeğil,çünkübuevdebazıkişileringünlerce,hattahaftalarcagözükmediğioluyor.Belkideşuandahayatıtehlikede.Bugüniçinyapabileceğimtekşeyevigözetlemek.Bugerilimböyledevamedemezelbette.Kanunun elinden bir şey gelmiyorsa, her türlü tehlikeyi göze alarak bu işe biz burnumuzusokalım."

"Neyapmayıplanlıyorsun?"

"Odasınınneredeolduğunubiliyorum.Yandakievinçatısındanorayaulaşılabilir.Benimplanımşu:Senlebenbugecebusırrıçözeceğiz."

İtiraf etmeliyim ki bu, benim aklıma hiç yatmadı. Cinayet havasına bürünmüş bir ev, tuhaf vetehlikeli insanlar… Üstelik yapmak istediğimiz şey kanuna aykırı. Bütün bunlar içimdeki maceraheyecanınısöndürmüştü.Amadostumundüşüncelerinitektekaçıklayışındakisoğukkanlılık,bendenistediği yardımı geri çevirmeme olanak tanımıyordu. İster istemez ben de bu macerayasürüklenecektim.Çözümeulaşabilmemiziçindebaşkaçareyokgibiydi.Sesçıkarmadanelinisıktım,okyaydançıkmıştıartık.

Araştırmalarımızın ne sonuç vereceği, en azından ne kadar tehlikeli olup olmayacağımeçhuldü.Saatbeşegelmişti,martakşamınınilkkaranlığıetraftagölgeleroluşturuyorduki,biradamheyecaniçindeodamızadaldı.

"Gittiler Bay Holmes, son terene bindiler. Kadın ellerinden kurtuldu, kendisini buraya getirdim.Aşağıda,faytondabekliyor."

"HarikaWarner!"diyebağırdıHolmesvealelaceleayağafırladı."Watson,zincirineksikhalkalarıyavaşyavaştamamlanıyor."

Faytondaki kadın sinirliliğin verdiği bitkinlikle neredeyse baygın düşmüştü. Sert yüz hatlarınınderin izler bıraktığı zayıflamış yüzünden, taze bir trajedinin izleri okunuyordu. Başını sankigöğsündenkopacakmışçasınayana sarkıtmıştı.Kafasını zar zorkaldırarakbakışlarını bize çevirdi;grirenktekigözleribulanıktı,gözbebeklerikocamandı.Anlaşılanafyonlauyutulmuştu.

İşinden atılan bahçıvan söze girdi: "Emrettiğiniz gibi kapıda nöbet tutuyordum, efendim. Öncearabaylahareketetiler,bende istasyonakadarhemenpeşlerinedüştüm…Kadınuyurgezergibiydi.Diğerleri onu vagona tıkmak isterken aniden uyanıverdi. Elleri ve ayaklarıyla çırpındı. Kendinitrendenperonaattı.Bendeonufaytonumaattığımgibidoğrucaburayagetirdim.Şimdideburadayız.Giderken, treninpenceresindegördüğümoadamınyüzünüdeunutamayacağım.Esmer-sarıbenizlikorkunçbirherifti;benielinegeçirmişolsagarantiboynumukırar."

Bayan Burnet'i merdivenden yukarıya taşıdık, divana yatırdık. Birkaç fincan acı kahve, zihnini

Page 54: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

uyuşturucununetkisindenkurtarıpaçacaktı.Holmes,Baynes'içağırttıveolanbitenleriçabucakanlattı.Müfettiş,dostumunellerinisamimiyetlesıktı."TamihtiyacımolantanığısizbanagetiriyorsunuzBayHolmes!"dedi."Başındanberibendebuizüzerindeydim."

"Hadicanım?SizdemiHenderson'ınpeşindeydiniz?"

"Gayet tabii, Bay Holmes. High Gable'daki fundalıkların arasında bir ağacın altına çömelipoturmuştumki,sizigördüm.Bakalımhangimizdahaçabukiztoplayacaktık!"

"Meleziniyetutukladınız?"

Bayneskıskısgüldü:

"Şu Henderson denen tilki, kendisinden şüphelenildiğinin farkına vardı tabii. Onun için, tehlikegeçene kadar evden çıkmayacağına emindim. Bu yüzden yanlış adamı tutukladım ki, ondanşüphelenmediğimizidüşünsün.Budurumdakısazamandakaçıp,BayanBurnet'eulaşmakiçinbizebirfırsatsağlayacağınıumuyordum."

Holmes elini müfettişin omzuna atıp hayranlıkla, "Mesleğinizde ün kazanacaksınız," dedi."İçgüdülerinizkadarsezgiyeteneğinizdeetkileyici."

Bayneszevktendörtköşeolmuştu.

"Memurlardan birini sivil kıyafette istasyona nöbetçi diktim.HighGable'dan kim gelirse gelsin,peşinibırakmayacaktı.FakatBayanBurnetkendiniperonaatınca,şaşıpkaldı.Allahtansizinadamınızonufaytonaaldıdaherşeyyolunagirmişoldu.Onunifadesiolmadanhiçkimseyitutuklayamayız;bukesin.Kendisinibiranöncedinlesekiyiolur."

Holmes dikkatle gözlerini genç kadına çevirdi. "Yavaş yavaş kendine geliyor," dedi. "SöylermisinizBaynes,şuHendersondenenadamkimsahi?"

"DonMurillo,vaktiyleSanPedroKaplanıdiyetanınırdı."

Müfettişincevabınaşaşırmıştım.Tümsivilülkelerindiktatörlerindenenbelalısı,enhunharıveenacımasızı hakkında anlatılanlar bir an için aklımdan geçti. Kudreti, cesareti ve enerjisi sayesindeboyunduruğu altına aldığı ülkesinin halkına, iğrenç isteklerini zorla kabul ettirmesini bilmişti. Budurum on veya on iki yıl sürmüş, bu zaman dilimi içinde ismi bütün Orta Amerika'yı titretmişti;derkenhalkgününbirindebaşkaldırmıştı.FakatDonMurillozalimliğininyanısıra,şeytanakülahınıtersgiydirencinstenbir adamdı. İlkbaşkaldırıdakimseyebelli etmedenbütünservetinibirgemiyeyükletti;mürettebatonaçoksadıkkişilerdenoluşuyordu.Birgünsonraisyancılarsarayıbastılaramadiktatörübulamadılar.Diktatörünkendisi,ikiçocuğu,sekreterivetümhazinesiortadankaybolmuştu.OgündensonraDonMurillogözdenkayboldu.Nekadararandıysadabulunamadı.Hattahayattaolupolmadığı,Avrupabasınınınenfazlaüzerinedüştüğükonulardanbirioldu.

"Evet Bay Holmes, San Pedro Kaplanı," diye tekrarladı Baynes. "İsterseniz kitaplara bakın, SanPedro'nun bayrağı yeşil-beyazdır; mektupta da bu renkler belirtilmiş. 'Kaplan', Henderson takmaadıyla hayatını sürdürdü. Ancak ben Roma ve Paris üzerinden Madrid'e, hatta 1996'da gemisinidemirlediğiBarcelona'ya kadar gittim, izini takip ettim.Düşmanları onu her yerde aradı, sonundaneredesaklandığınıbuldular."

Oturduğuyerdedoğrulmuş,konuşmalarımızıheyecanlatakipedenBayanBurnetsözekarıştı:

Page 55: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Biryılönceilkkezonunneredeolduğunubuldular.Birkeresindesuikastauğradıamaşanseserikurtuldu.Bukez,buuğurda,gerçektenasilbiradamolanGarciahayatınıyitirdi;öbürnamussuzsağkaldı.Amabununarkasıgelecek;bugünbiri,yarınbirbaşkasıgelecek,takiadaletyerinibuluncayakadar.Bu,güngibiaşikâr."

Zayıfelleribirbirinekenetlenirkensıskayüzü,hissettiğinefretnedeniylesapsarıkesilmişti.

"Fakatsizbucehennemenasılkatıldınız,BayanBurnet?"diyesorduHolmes."Nasılolurdasizingibibirİngilizhanımefendisibutürcinayetlerekarışır?"

"Buişekatılmamlazımdı,yoksadünyadaadaletyerinegelmezdi.YıllarönceSanPedro'daakıtılankanların hesabını İngiliz kanunları mı soracaktı sanki? O iğrenç adamın, çalarak gemisinedoldurduğuhazinelerneolacaktı?Sizegörebütünbunlar,başkabirâlemdekicinayetler.Amabiz,bucinayetlerinasılacısınıveüzüntüsünübedenimizdehissettik.Bizbiliyoruz.CehennemdekiŞeytan,şuinsan olacak JuanMurillo'nun yanında hiç kalır; kurbanları 'intikam' diye haykırdığı sürece de budünyadahuzuryüzügörülmeyecek."

Holmeslafakarıştı:

"Olanbitenlerinnedenlifeciolduğunubiliyorum.Amasizinbaşınızanelergeldi?"

"Sizeher şeyi anlatayım.Bucanavarıngüttüğüpolitika, gününbirindekarşısına çıkanher rakibiortadankaldırmaktı.Kocam–evet,benevliydim;asıladımSignoraVictorDurando'dur-Londra'daSanPedro'nunelçisiolarakbulunuyordu.Gününbirindebenimletanıştıveevlendik.Dünyayaonunkadarasilbirinsangelmemiştir.NeyazıkkibaşarılarıbirgünMurillo'nunkulağınagitti.Yokyerekocamı geri çağırttı ve kurşuna dizdirdi. Kocam başına gelecekleri tahmin ettiği için beni yanınaalmamıştı.Elindentümservetialındıvebenküskünbirkalplebeşparasızkalakaldım.

"Derken diktatörlük devrildi. Sizin de anlattığınız gibi, Murillo kaçabildi. Ama hayatlarınımahvettiği kişiler, işkence ve ölüme maruz kalanların akrabaları onun peşini bırakmadılar. Öncearalarında bir birlik oluşturdular; amaçlarına ulaşıncaya kadar bu birlik bozulmayacaktı. DevrikdespotunHendersontakmaadıylayaşadığınıöğrendiktensonrabenimrolüm,biryolunubuluponunevindeçalışmakveolanbitenleribirliğimizeaktarmaktı.Böylecemürebbiyeolarakbaşvurdumveişealındım.Heryemektekarşısındaoturankadının,öldürdüğüadamınkarısıolduğundanhaberiyoktutabii.Bensehergün,nefret ettiğimbuadamagülümsüyor, çocuklarınakarşıüzerimedüşengöreviyerinegetiriyorveuygunzamanıngelmesinibekliyordum.Paris'tekendisinebir suikasthazırlandıama başarılı olamadı. Peşine takılanlardan kurtulmak için bütünAvrupa'yı dolaşıp durdu. Sonundaİngiltere'yegelirgelmeztuttuğubueveyerleşti.Bizdearkasındanburayageldik.

"Nevarkiadaletintecellietmesiniisteyenlerburadadafırsatkolluyorlardı.SanPedro'nunvaktiyleen yüksek rütbeli soylulardan birinin oğlu olan Garcia ve kendisine sadık iki adamı, intikamduygusuyla yanıp tutuşmaktaydı. Gündüzün bir şey yapamazlardı, çünküMurillo her türlü tedbirialmıştı;yardımcısıLucas(iktidargünlerindekiadıylaLopez)olmaksızıntekbaşınadışarıçıkmazdı.Geceleri yalnız uyuyor ve nöbetçi bulundurmuyordu. Böyle olunca intikamcılar onun evini gecebasabilirlerdi.Birgünkararlaştırdık;oakşambuluşacağımızyerimektupladostumabildirecektim.Ne de olsaHenderson çok pimpirikliydi, hemen her gece yatak odasını değiştiriyordu. Ben bütünkapılarıkilitsizbırakacaktımveevinönbahçesinebakanpencerelerdenbirindenyeşilveyabeyazışıkyakacaktım;bunagöreyatehlikesizceiçerigirebileceklerdiyadagerçekleştirmekistediğimizsuikastertelenecekti.

Page 56: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Fakat plan umduğumuz gibi yürümedi. Nasıl olduysa sekreter benden şüphelenmişti. Gizlicepeşimdengelmiş,haberimyoktu; tammektubumuyazıpbitirdiğimandaüzerimeatladı.Efendisiylebirlikte beni bir odaya tıktılar, ihanet suçuyla yargıladılar. Önce bıçaklayacaklardı ama sonraçekindiler.Enineboyunadüşündüler, tartıştılar,sonundabeniöldürmeninsakıncalıolacağıkanısınavardılar. Bunun üzerine Garcia'nın icabına karar verdiler. Beni sımsıkı bağlamışlardı. Murillokolumuöylesinedöndürdüki,yazmışolduğummektubuonavermekzorundakaldım.Yemenederim,Garcia'nın başına gelecekleri bilseydim, ölürdüm de yine o mektubu elden çıkarmazdım. Lopezmektubun, daha doğrusu zarfın üzerine adresi yazdı, sonra kol düğmesiyle balmumladığı zarfımühürledi ve uşak Jose'ye verdi; Garcia'ya götürmesini tembihledi. Garcia'yı nasıl öldürdülerbilmiyorum, yalnız bu işin içinde Murillo'nun olduğu kesin, çünkü cinayet gerçekleşene kadarLopez'i benim başımda nöbetçi olarak bırakmıştı. Herhalde katil, patikanın kıvrıldığı yerdekiçalılığınarkasındadüşmanınapusukurmuşolmalıydı.ÖnceGarcia'nınevegirmesinibekleyecekler,sonra da onu bir hırsız gibi kapana kıstırıp öldürüvereceklerdi. Fakat ileridemahkemede tanıklıketmekzorundakaldıkları takdirdegerçekkimliklerini tanıyanbiri ortayaçıkabilirdi.DiğeryandanGarcia'ınölümümuhtemelsuikastçılarıürküteceğiiçinbirsüretakipedilmektendekurtulacaktı.

"Benyaptıklarınıbilmiyorolsaydım,onlariçinbirsorunkalmayacaktı.Hayatımınbirpamukipliğebağlandığı saatler geçirdim.Beni her türlü hareketten alıkoydular, odama hapsettiler, tehdit ettiler;daha beteri, yaptıkları işkencelerle az kalsın yaşama umudumu yitirecektim. Omzumdaki şu bıçakizinebakın,kollarımdakiyanıkizlerinede…Birkeresindepenceredenbağırarakyardımistedimamaağzımı tıkadılar. Bu korkunç hapis tam beş ay sürdü. O kadar az yiyecek veriyorlardı ki, ayaktasallanıyor, neredeyse aklımı yitiriyordum. Bugün öğleden sonra güzel bir yemek getirdiler.Yeryemez içine uyuşturucu kattıklarını anladım. Yarı uyur durumda arabaya yürütüldüğümü ya dataşındığımı hatırlıyorum. Aynı şekilde beni trene kadar getirdiler. Tren hareket ettiği anda aklımbaşımageldi.Hayatımkendi elimdeydi, ya şimdi ya da hiçbir zamandiyerek gücümü topladımvekendimidışarıattım.Benitekrarvagonuniçineçekmeyeçalıştılar,aynıandaadamınızbenifaytonabindiriverdi;yoksahiçbirzamankurtulamazdım.Allahaşükür,şimdiserbestim."

Buhayliilginçhikâyeyiheyecanladinlemiştik.SessizliğiilkbozanHolmesoldu.

"İşimiz hâlâ zor," diye başını salladı. "Polislik görevimiz burada bitiyor ama adalet uğrunavereceğimizsavaşasılşimdibaşlıyor."

"Doğru,"dedim."Ustabiravukat,adamlarıntutumunumeşrumüdafaaşeklindegösterebilir.Bununarkasındabirsürücinayetolsabilesadeceşusonişlenencinayettenonlarıtutuklayabiliriz."

Baynes emin bir tavırla "Yok, yok," dedi. "Benim adalete inancım var. Meşru müdafaa başka,birinden ne kadar korkarsanız korkun, onu tuzağa düşürüp soğukkanlılıkla öldürmek başka.Bakıngörün,HighGable'ınkiracısınımahkemeyeçıkardığımızdaadaletyerinibulacak."

Ancakhadiselerböylegelişmedi,taki,Kaplanhakettiğiakıbetlekarşılaşıncayakadar.Okadarzekivepervasızdılarki,Murilloveyardımcısı,peşlerinedüşenleri,EdmontonCaddesi'ndekibirpavyonagiriparkakapıdanCurzonMeydanı'naçıkarakkolaycaatlattılar.Ogündensonraonlarıİngiltere'degörenolmadı.Aradanaltıaygeçti.MarkiMontalvavesekreteriSignorRulli,Madrid'dekiEscorialOteli'ndekaldıklarıodadaölüolarakbulundular.Gazetelercinayetinnihilistlertarafındanişlendiğiniyazdıamakatilveyakatilleraslaelegeçirilemedi.MüfettişBaynesbiziBakerCaddesi'ndeziyaretegeldiğinde ölenlerin gazetede basılmış resimlerini gösterdi. Sekreterin esmer suratı ve gür kaşlı,karagözlüefendisininiğrençyüzhatlarıtanınmazhaldeydi.Adaletingeçdeolsayerinegeldiğindenartıkşüphemizyoktu.

Page 57: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Arapsaçı gibi bir mesele, dostum Watson," diye açıklamaya başladı Holmes. Bir yandan dapiposunu tüttürüyordu. "Olayları özetlemeyi seversin ama bu kez istediğin gibi yazman mümkünolmayacak.Olayikiayrıkıtayıbirarayagetiriyor,aynızamandadaikiayrıgrubuoluşturankişilerinesrarengizkarakterlerini.HikâyeasildostumuzScottEccles'inişekarışmasıylabaşlıyor.Budurum,Garcia'nın ne kadar yöntemli çalıştığını ve yaşama içgüdüsünün ne denli güçlü olduğunu banagösterdi.İlginçgörünendiğerbirnoktadayeteneklimüfettişimizBaynes'inbukeşmekeşiçerisindebizimdeüzerindeolduğumuzizlerigözdenkaçırmayışı.Senceaçıklanmayanbirhususkaldımı?"

"Melezaşçıniçingeridönmüştü?

"Herhaldebununnedenimutfaktaki o acayipyaratıktı.Bu,SanPedroormanlarındayaşayan ilkelvahşilerinbirfetişiydi.Sanırımöncedenkararlaştırdıklarıbuluşmayeriniterketmedenönceaşçıya,ouğursuzyaratığıyanındagötürmemesinisöylediler.Fakatmelezinaklıfikritaptığıfetişteydi.Nitekimertesigünüonu,mutfağakadarsürükledi.Mutfakpenceresindenbakarbakmaziçeridekipolisigördüvehemengeriçekildi.Nevarkidindarlığı,dahadoğrusubatılinancıbaskınçıktıveşansınıbirkezdahadenedi.MüfettişBaynes'inkeskinzekâsıbendenöncebuolayınöneminikavradı.Onagöredebirtuzakhazırladı…Başkasoracağınbirşeyvarmı,Watson?"

"Kandolukova,parçalanmışkuş,yanmışkemiklerveşuAllahınbelasımutfaktakiyaratık?"

Holmesgülereknotdefterinebirşeylerkaraladı.

"Bir sabah British Museum'u ziyaret ettim," diye devam etti sözlerine. "Şu sorduğun sorularhakkında ayrıntılı bilgiler toplamak amacıyla… Eckermann'ın Vuduculuk ve Diğer Zenci Dinleriadındakikitabındanşuparçayıokuyayımsana:

'Gerçek birVudu tapıcısı, tanrısına dua etmeden önce kendine bir kurban arar.Ender de olsa bukurbanbazenbirinsanolabilir.Diniayindeinsanetiyemeklesonaerer.Çoğunluklahayvankurbanedilir. Mesela beyaz bir horoz canlı canlı kesilir, ufacık parçalara ayrılır veya siyah bir keçiyi,boğazındankestiktensonrayakarlar.'

"GörüyorsunyaWatson,bizimmelez,inançlarınapekbağlıymış.Groteskdiyeiştebunadenir."

Holmes not defterini kapatıp cebine attı ve sözünü şöyle bağladı: "Ama Groteskin bir faciayadönüşmesiiçinbazentekbiradımyeterlioluyor."

Page 58: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

YUNANLITERCÜMANSherlock Holmes'un, uzun süreli dostluğumuz boyunca ne kendi akrabalarından ne de geçmiş

hayatından söz ettiğini duymuştum. Bu konulardaki sessizliği, onun bende uyandırdığı gayriinsanîizlenimigüçlendirmişti.Sonundaonu,kalbiolmayanbirbeyin, akılgerektirenkonulardanekadarbaşarılıysa, duygusal alanda da o kadar tökezleyen nevi şahsına münhasır biri olarakdeğerlendirmeyebaşladım.Kadınlarıaşırıderecede iticibulmasıveyenidostluklarkurmayahevesetmemesi, duygusuz kişiliğinin birer göstergesiydi. Dahası, kendi ailesinden bahsetmeye hiçyanaşmıyordu. Bunun üzerine hiçbir akrabası hayatta olmayan bir yetim olduğunu düşünmeyebaşlamıştım.Fakatbirgünağabeyindenbahsetmeyebaşlayıncaşaşkınlıktanafalladım.

Güzelbiryaz akşamındaçaylarımızıyenibitirmiştik.Konudankonuyazıplayan sohbetimiz,golfsopaları ve dünyanın yörünge açısının eğikliğine değindikten sonra, atacılık ve kalıtsal kişiliközelliklerine geldi. Özel bir yeteneğin insana soyaçekimden mi kaldığı yoksa daha çok aldığıeğitimdenmikaynaklandığıkonusunutartışıyorduk.

"Meselasenindurumunda,"dedim,"banaanlattıklarınabakacakolursak,gözlemyapmayeteneğininyanı sıra akıl yürütmekteki olağanüstü becerilerinin, kendi sistematik çalışmalarının bir sonucuolduğubesbelli."

"Birölçüyekadaröyle."diyecevapverdi,düşüncelibirhalde."Atalarım,kendisınıflarınaözgübiryaşantı süren köy ahalisiydi. Fakat şu bir gerçek ki yeteneğim kanımda var. Anneanneme çekmişolmalıyım; çünkü o, Vemet'in, hani şu Fransız sanatçısının kardeşiydi. Sanatçılık damarının hangituhafşekilleregirebileceğiniaslabilemezsin."

"İyidekalıtsalolduğununeredençıkarıyorsun?"

"ÇünküağabeyimMycroft,bukonulardabendenbileyeteneklidir."

Bu benim için sahiden yeni bir haberdi. İngiltere'de bu kadar yetenekli bir başka adam dahayaşıyorsa,nasıloluyordanepolisnedediğerinsanlaronunhakkındabirşeybilmiyorlardı?Bunusorarken, kardeşinin kendisinden daha başarılı olduğunu söylemesinin, elbette dostumunmütevazılığındankaynaklandığınıimaetmedendeduramadım.Bufikrimeiçtenliklegüldü.

"AzizimWatson," dedi, "tevazuyu erdem sananlara katılmıyorum.Birmantıkçı için, her şey tamolarakneiseöylegörünmelidir.Kendiniküçükgörmekde,yetenekleriniabartmakdagerçeklerdenkaçmaktır. Onun için Mycroft'un benden daha iyi bir gözlemci olduğunu söylediğimde, kesinhakikattenbahsettiğimibilmelisin."

"Sendenkaçyaşbüyük?"

"Yediyaş."

"Ohaldetanınmamışolmasınınsebebine?"

"O,kendiçevresindeçoktanınmışbiridir."

"Çevresiderken?"

"Şey,meselaDiyojenKulübü'nde."

Page 59: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Bahsettiği kurumu daha önce hiç duymamıştım ve SherlockHolmes de bunu yüzümden okumuşolmalıydıkisaatiniçıkardı.

"DiyojenKulübü,Londra'nınengaripkulüplerindenbiridir;eeeMycroft'undaçokgaripbirinsanolduğuaşikâr.Hiçaksatmadan,hergünsaatdörtkırkbeşileyedikırkarasındaoradaolur.Şuandasaat altı, bu harika yaz akşamında bir yürüyüşe çıkmak istersen, seni bu iki tuhaf varlıklatanıştırmaktanmutlulukduyarım."

BeşdakikasonraRegentMeydanı'nadoğruyolaçıktık.

"Mycroft'un yeteneklerini neden dedektiflik işinde kullanmadığınımerak ediyor olmalısın," dedidostum."Çünküöylebiryeteneğiyok."

"Amabanademin..."

"Gözlemyapmaveçıkarımdabulunmadabendendahaüstünolduğunusöyledim.Dedektifliksanatıbirkoltuktaoturupakılyürütmekleyapılabilecekbirişolsaydı,ağabeyimkesinlikledünyanıngelmişgeçmiş en büyük dedektifi olurdu. Ama maalesef ne gerekli enerjiye ne de hırsa sahip. Kendiçözümünüdoğrulamakiçinbilegünlükalışkanlıklarındanvazgeçmezvekendihaklılığınıispatlamakiçinuğraşmaktansayanlışanlaşılmayıterciheder.Onadefalarcayeniproblemlerlegitmişimdirveoda her defasında bana daha sonra doğru oldukları ortaya çıkan cevaplar vermiştir. Buna rağmenkendisi,birvakayımahkemeyeyada jüriyeaktarmadanönceüzerindeçalışmasıgerekenbir takımnoktalarıçözmektenacizdir."

"Ohaldebumesleğiyapmıyor,değilmi?"

"Kesinlikle hayır. Dedektiflik benim için bir yaşam tarzıyken, onun gözünde eğlence arayaninsanlara göre bir hobi sadece. Sayılar konusunda fevkalade yetenekli ve bazı devlet kurumlarınınhesap defterlerini kontrol ediyor. Mycroft, Pall Mall'da yaşıyor ve her sabahWitehall'a yürüyüp,akşamları geri dönüyor. Koca bir yıl boyunca başka da bir egzersiz yapmıyor. Başka bir yere degittiğiyok;tabiievininhemenkarşısındabulunanDiyojenKulübü'nüsaymazsak."

"Orayıdahaönceduyduğumuhatırlamıyorum."

"Buçokdoğal.Bilirsin,Londra'dahertürlüinsanvar.Bazılarıutangaçlıktan,bazılarıysainsanlarakarşı güvensizlik ve nefretlerinden dolayı diğer insanların arasına karışmak istemez. Yine de buinsanlargünlükgazeteleri,periyodikçıkandiğeryayınlarıokuyabilecekleri,rahatsandalyeleriolanbir yere hayır demezler. Diyojen Kulübü'nün kuruluş amacı da bu insanlara rahat bir yer teminetmekti. Şimdi şehirdeki en asosyal adamların çoğu bu kulübe gidiyor. Üyelerin birbirleriyleilgilenmesi kesinlikle yasak. Yabancılar Odası haricinde hiçbir yerde kati suretle konuşulmaz;kurallara uymazsan kulüpten atılırsın.Ağabeyimkurucularından biriydi ve ben de şahsen ortamınıçokrahatlatıcıbulurum."

KonuşakonuşaPallMall'aulaşmıştıkvebirsüreyolboyuncailerlediktensonra,SherlockHolmes,Carlton'unhemenyakınındakibirkapınınönündedurdu.Konuşmamamiçinbeniuyardıveardındanhole girdik.Camlı panelden bakınca, içeride bir sürü adamın oturup bir şeyler okuduğu büyük velükssalonubellibelirsizgörebiliyordum.HolmesbeniPallMall'ebakanküçükbirodayasoktuvekısabir süreortalıktanyokolduktan sonra,herhalindenağabeyiolduğuanlaşılanbir adamlageridöndü.

MycroftHolmes,Sherlock'tançokdahagüçlüvecüsselibiradamdı.Bedenenkesinlikleçokdaha

Page 60: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

iriydi amayüzü,genişolmasına rağmenkardeşinehasokeskin ifadeye sahipti.Grinindeğişikbirtonuna sahip gözleri, bütün gücünü sergilemek zorunda kaldığında Sherlock'un gözlerindegördüğümouzak,kendindeneminbakışlarlasürekliparlıyorgibiydi.

"Sizinletanıştığımamemnunoldumefendim,"dedi,birfokunyüzgeciniandırangeniş,şişmaneliniuzatarak. "Sherlock'un çözdüğü vakaları kaydetmeye başlamanızdan beri ondan sürekli haberalabiliyorum.Ha,sırasıgelmişkenSherlock,senigeçenhaftaburadagöreceğimisanıyordum.ManorMalikânesi vakasıyla ilgili olarak bana danışmaya gelmeni bekledim. Vakanın seni biraz aştığınıdüşünmüştüm."

"Gerekkalmadı,olayıçözdüm,"dedidostumgülümseyerek.

"Adams'dıtabii."

"Evet,Adams'dı."

"Tabaşındanberibundanemindim."

Birliktekulübünpenceresininkenarınaoturdular.

"İnsanoğlunu incelemek isteyen biri için, burası bulunmaz bir yer," dediMycroft. "Şumuazzamçeşitliliğebirbaksana!Meselaşubizedoğrugelenikiadam…"

"Bilardocuvediğerimi?"

"Evetonlar.Diğeradamanediyorsun?"

Adamlar penceremizin tam karşısında durdular. Bilardocuyla ilgili görebildiğim tek işaret,ceketinincebininüzerindeki tebeşir izleriydi.Diğeradamşapkasınıgeri itmişvekoltuğununaltınabirsürüpaketsıkıştırmışoldukçakısaboylu,esmerbiriydi.

"Anladığımkadarıylaeskibirasker,"dediSherlock.

"Veçokkısabirsüreöncegörevindenolmuş,"diyeeklediağabeyi.

"Hindistan'dagörevyapmışolduğubelli."

"Hemdeçavuşyadaonbaşıolarak."

"BanakalırsaİngilizTopçuBirliği'nde,"dediSherlock.

"Vedul."

"Amaçocuğuvar."

"Çocukları,değerlikardeşim,çocukları."

"Aa,hadiama,"diyearayagirdimgülerek,"bubirazfazlaolmadımı?"

"DostumWatson,"diyebaşladıHolmes."Oşekildeyürüyenveyüzündebudenliotoriterbirifadetakınan bir adamın asker olduğunu söylemek zor değil; güneşte kavrulmuş tenine baktığında, birerden daha yüksek bir rütbeye sahip olduğunu ve Hindistan'dan yeni döndüğünü kolayca tahminedebilirsin."

"Hâlâaskerpostallarınıgiymesidegörevindenyeniayrıldığınıgösteriyor,"diyeeklediMycroft.

Page 61: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Süvarideğilmişamabirkaşınınetrafınındahaaçıkrenkolmasışapkasınıyantaktığınıgösteriyor.Kilosu,lâğımcıolmasınayetmeyeceğiiçindetopçubirliğindeçalışmış."

"Sonra tabii, karalara bürünmüş olması da çok yakın birini kaybetmiş olduğunu gösteriyor.Alışverişikendisininyapması,ölenkişinin,karısıolabileceğineişaret.Gördüğüngibiçocuklariçinbirşeyleralmış.Aldığıçıngıraktan,çocuklardanbirininçokküçükolduğusonucunavarırız.Karısıbüyük bir ihtimalle doğum yaparken ölmüş.Koltuğunun altında resimli bir kitap taşıması da dahabüyükikincibirçocuğununolduğunugösteriyor."

Ağabeyininkendisindenbiledahakeskinbirgözlemciolduğunusöylediğindedostumunnedemekistediğini şimdi anlamaya başlamıştım. Holmes bana bakarak gülümsedi. Mycroft, kaplumbağakabuğundanyapılmabirkutudanenfiyeçıkardıveceketininönünedüşenparçacıklarıkırmızırenktebüyükbir ipekmendille sildi. "Bu aradaSherlock," dedi, "aslında tam sanauygunbir dava iletildibanageçenlerde;sondereceilginçbirdava.Doğrusuüzerinefazlagidemeyecekkadaryorgunumbuaralar, ama hiç değilse konuyla ilgili tatmin edici temel bir fikir edindim. Ayrıntıları dinlemekistersen..."

"SevgiliMycroft,çokmemnunolurum."

Mycroftcepdefterindenbirsayfakoparıpüzerinebirşeyleryazdı,ardındanziliçaldıvenotugelengarsonauzattı.

"Bay Melas'ın bana uğramasını istedim," dedi. "Benimle aynı apartmanda, hemen üst katımdaoturuyor,biraztanışıklığımızvar.Zatenbunabinaenbanagelipderdinianlattı.Anladığımkadarıyla,Bay Melas Yunanlı kökenlere sahip müthiş bir dilbilimci. Geçimini, mahkemelerde tercümanlıkyaparak ve arada bir de Northumberland Avenue otellerinden birine gelen zengin Doğululararehberlikyaparak sağlıyor.Başındangeçen sonderece ilginçolayıkendiağzındandinlesenizdahadoğruolur."

Birkaçdakikasonrakısaboylu,sağlamyapılıbiradamaramızakatıldı.Yuvarlakyüzüvekömürrengi saçlarından güneyli olduğu anlaşılıyordu, ama eğitimli bir İngiliz beyefendisine özgükonuşuyordu.SherlockHolmes'lasamimiceelsıkıştı.Karşısındakidedektifin,hikâyesinidinlemeyecanattığınıanladığındadakorurenkgözlerisevinçleışıldadı.

"Polisin bana inandığını sanmıyorum; hayır, kesinlikle inanmıyor," dedi üzgün bir sesle. "Dahaönceböylebirolayduymadıklarıiçinbununmümkünolamayacağınıdüşünüyorlar.Amabenşundaneminim ki, yüzünde yara bantları olan zavallı adamcağıza ne olduğunu öğrenmeden rahatedemeyeceğim."

"Sizidinliyorum,"dediSherlockHolmes.

"Bugünçarşamba,"dediBayMelas."Demekkipazartesigecesi,yanisadeceikigünönceolduherşey. Ben tercümanım, büyük ihtimalle komşum size bunu söylemiştir zaten. Bütün dillerdetercümanlıkyaparım,dahadoğrusuneredeysetümünde.GerçiYunanlıolduğumiçinözellikleodildeçok başarılıyımdır. Yıllardan beri Londra'nın önde gelen Yunanca tercümanı olarak çalıştığımdanismimotellerdesıkçageçer.

"Başı derde giren bir yabancının ya da geç saatte gelip yardıma ihtiyaç duyan bir turistin beniolmadıksaatlerdeçağırmasıenderrastladığımbirhadisedeğildir.BuyüzdensondereceşıkgiyimligençbiradamolanBayLatimer,pazartesigecesiodamagelip,kapıdabekleyenfaytonundaonaeşliketmemiistediğinisöylediğinde,bunugaripkarşılamadım.Yunanlıbirarkadaşıbirişiçinonagelmiş,

Page 62: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

enazındanbanaöylesöyledi.YabancıdilbilmediğiiçindeYunanlıbirtercümanaihtiyaçduymuşlar.Biraz uzakta, Kensington'da oturduğunu söyledi; sokağa çıkar çıkmaz beni hemen faytonunasokmasındançokacelesiolduğunuanladım.

"Faytondedimamaçokgeçmedenbunun ikiatlıbirbinekarabasıolabileceğindenşüphelenmeyebaşladım.Londra'dagenelliklekullanılandört tekerlekliaraçlardançokdahageniştivedöşemeleribirazyıpranmışolmasınarağmenoldukçakaliteliydi.BayLatimerkarşımdakikoltuğaoturdu.Neyse,yola koyulduk, Charing Cross'un içinden geçerek Shaftesbury Meydanı'ndan yukarı çıktık. TamOxfordCaddesi'neulaştık.OesnadabenKensington'akestirmebiryoldanmıgittiğimizisoruyordumki,yolarkadaşımbirhayligaripdavranmayabaşlayarakcümlemiyarıdakesti.

"Aniden cebinden çok ürkütücü kurşun bir sopa çıkarttı ve sanki sopanın ağırlığını ve gücünüsınıyormuşgibidefalarcailerigerisalladı.Ardındantekkelimeetmedensopayıyanındakikoltuğunüstünebıraktı.Arabanınherikiyanındakicamlarıkaldırdığında,camlarındışarıyıgöremeyeyimdiyecamlarıngazetekâğıtlarıylakaplanmışolduğunubüyükşaşkınlıklafarkettim.

" 'Görüşünüzü engellediğim için özür dilerim Bay Melas,' dedi. 'Doğrusu, gittiğimiz yerigörmeniziistemiyorum.Sonradanorayıtekrarbulmanızbaşımadertaçabilir.'

"Tahmin edeceğiniz gibi, adamın söyledikleri beni hayrete düşürdü.Gayet güçlü görünen, genişomuzlu,gençbiradamdıvesilahıolmasabileonunlayapacağımkavgadahiçbirşansımolamazdı."'Bu hiç alışılmadık bir muamele Bay Latimer,' diye kekeledim. 'Yaptığınızın kanunlara aykırıolduğunubiliyorolmalısınız.'

" 'Özgürlüğünüzü biraz kısıtlamış oluyoruz tabii,' dedi, 'ama daha sonra kendimizi sizeaffettireceğiz.LakinsiziuyarmalıyımBayMelas;bugeceherhangibirşekildeyardımçağırmayayada benim hoşuma gitmeyecek başka bir şey yapmaya kalkışırsanız, başınıza ciddi bir iş almışolursunuz.Hiçkimseninneredeolduğunuzubilmediğinivegerekbuarabadagerekseevimdebenimhükmümaltındaolduğunuzuunutmayınlütfen.'

"Sakin bir halde konuşuyordu, ama konuşma tarzı epey tehditkârdı.Niçin böylesine sıra dışı birşekilde kaçırıldığımı düşünerek sessizce oturdum. Sebep ne olursa olsun bundan kesinliklekaçamayacağımbesbelliydiveolacaklarıgörmekiçinbeklemektenbaşkaçaremyoktu.

"Nereyegittiğimizedairenufakbirfikrimyoktu;yaklaşıkikisaatboyuncayoladevamettik.Aradasırada çakıl taşlarının üzerinden geçtiğimiz izlenimini uyandıran sesler duyuyorduk, ama çoğuzamansessizsedasızdosdoğruilerlememizisağlayanasfaltyollardangeçiyorduk;neyazıkkibusesdeğişiklikleri hariç, nereye gittiğimize dair bir tahmin yürütmemi sağlayacak herhangi bir işaretyoktuetrafta.Pencereleriörtenkâğıtlarışıkgeçirmiyorduveöncamamavibirperdeasılmıştı.PallMall'dan ayrıldığımızda saat yediyi çeyrek geçiyordu ve yolculuğumuzun sonuna geldiğimizdesaatim dokuza on kalayı gösteriyordu. Yol arkadaşım camı açtığında, üzerinde bir lambanınışıldadığıkemerlialçakbirkapıyıbellibelirsizgörebildim.Arabadanalelaceleindirildiğimdekapıaçıldı ve kendimi birden evin içinde buldum. Girerken iki yanımdaki ağaçları ve çimenliği hayalmeyalgördüm,amaburanınözelbirmülkiyetveyabiryazlıkolupolmadığınısöyleyemem.

"Eviniçindeetrafıçokazaydınlatanrenklibirgazlambasınınışığıylaancakduvarlarıresimlerledoluepeybüyükbirholdeolduğumuzugörebildim.Kısıkışıktabizekapıyıaçmışolankişiyizarzorseçebildim; kaba görünüşlü, kısa boylu, yuvarlak omuzlu, orta yaşlarda bir adamdı. Parlayan ışıksayesinde,bizedoğrudönerkenadamıngözlüklüolduğunugördüm

Page 63: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"'BuBayMelasmı,Harold?'diyesordu.

"'Evet.'

" 'Güzel,güzel!UmarımbizekızmamışsınızdırBayMelas,amasizinyardımınızolmadanişimizedevam edemezdik. Sorun çıkartmazsanız pişman olmazsınız, ama herhangi bir numara yapmayakalkarsanız, Tanrı yardımcınız olsun!' Endişeli bir havayla kesik kesik konuşuyordu ve sözlerininarasındakikirkikirgülüyordu.Fakatbenieğlendirmektenziyadekorkuttuğunusöylemeliyim.

"'Neistiyorsunuzbenden?'diyesordum.

" 'Bizi ziyaret eden Yunanlı bir beyefendiye birkaç soru sormanızı ve bize cevaplarını tercümeetmenizi, hepsi bu.Ama sakın size söylediklerimizden fazlabir şey söylemeyekalkışmayın, yoksasizidoğduğunuzapişmanederiz.'deyip,yineoendişelitavrıylakikirdedi.

"Biryandankonuşurken,biryandandaçokgüzelmobilyalarladöşenmişbirodanınkapısınıaçtı.Buradaki ışık da yarı yarıya kısılmış bir gaz lambasından geliyordu. Oda kesinlikle büyüktü veayağımınaltındakihalınınyumuşaklığından,nekadarlükseşyalarladöşenmişolduğuanlaşılıyordu.Odanın içinde saten kaplı sandalyeler, büyük, beyaz mermerden bir şömine ve yanında da Japontarzına benzeyen bir zırh duruyordu. Lambanın hemen altında bir sandalye vardı ve yaşlıca olanadam,orayaoturmamiçinişaretyaptı.Gençolanıhemenyanımızdanayrılmıştı,amasonrabaşkabirkapıdan geri geldi. Yanında, sabahlık giymiş bir beyefendi vardı ve ikisi yavaşça bize doğrugeliyordu. Lambanın yaydığı cılız ışık çemberinin içine girdiklerinde, adamın görüntüsünün benidehşete düşürdüğünü itiraf etmeliyim. Beti benzi atmıştı ve fena halde yıpranmış görünüyordu vepörtlek gözleri, gücünden daha büyük bir ruhu olan bir adamın ışıltısıyla parıldıyordu. Fizikselzayıflığından daha da şaşırtıcı olan şey, ağzının bağlanmış ve yüzünün her tarafının da yarabantlarıylakaplanmışolmasıydı.

" Bu garip varlık bir sandalyeye oturmaktan ziyade düşerken, 'Slate'i getirdin mi Harold?' diyebağırdıyaşlıolanı.'Elleriserbestmi?İyi,şimdionakalemiver.BayMelas,sorularısizsoracaksınız,odacevaplarıyazacak.Önceliklekâğıtlarıimzalamayahazırolupolmadığınısorun.'

"SöylediğiniyaptığımdaYunanlıadamıngözleriöfkeyleparıldadı.

"'Asla!'diyeyazdıanadilimde.

"'Hiçbirkoşulaltındamı?'diyesordum,yinebizitutsakedenadamınisteklerineuyarak.

"'AncakbenimhuzurumdatanıdığımbirYunanlırahiptarafındanevlendiğinigörürsem.'

"Sorularısoranadamınorahatsızedicikıkırdamasıduyuldutekrar.

"'Senineyinbeklediğinibiliyorsunohalde?'

"'Bananeolacağıumurumdadeğil.'

"Bunlar,yarıkonuşarak,yarıyazarakyürüttüğümüzgarip soru-cevap faslımızdanbirkaçörnekti.Kâğıtları imzalayıp imzalamayacağını tekrar tekrar sormak zorunda kaldım. Her seferinde aynıolumsuz cevabı aldım. Derken aklıma bir cin fikir geldi. Her sorunun arkasına ufak ufak kendicümlelerimi de eklemeye başladım; başlangıçta yanımızdaki adamların bir şey anlayıpanlamadıklarını öğrenmek için masumca sorular sordum, ama sonra, hiçbir şey çakmadıklarınıanlayınca,tehlikelibiroyunoynadım.Konuşmamızaşağıyukarışöyleydi:

Page 64: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"'Böylekarşıkoymaklaelinebirşeygeçmez...Kimsinsen?'

"'Umurumdadeğil...Londra'dabiryabancıyımben.'

"'Kaderinkendiellerinde...Nezamandanberiburadasın?'

"'Umurumdadeğil...Üçhaftadır.'

"'Otopraklarhiçbirzamanseninolmayacak.Nedirsenisıkanşey?'

"'Serserilerindeolmayacak!Beniaçbırakıyorlar.'

"'İmzalarsanserbestkalacaksın...Burasıneresi?'

"'Aslaimzalamayacağım!Bilmiyorum.'

"'Böyleyapmaklaonayardımcıolmuyorsun...Adınne?'

"'Bunukendisöylemedeninanmam...Kratides.'

"'İmzalarsanonugörebilirsin...Neredengeliyorsun?'

"'Demekkionubirdahagöremeyeceğim...Atina.'

"BeşdakikamdahaolsaydıBayHolmes,adamlar tamburnumuzundibindeykenbileherifinbütünhikâyesini öğrenecektim. Sıradaki sorumbilemeseleyi aydınlatabilirdi, ama tam soracağım sıradabir kapı açıldı ve içeri bir kadın girdi.Yüzününet seçemiyordum, ama siyah saçlı, uzunboylu vezarifbiriolduğunuveuzuneteklibeyazbirelbisegiymişolduğunugörebildim.

"'Harold,'dedikadın,bozukbiraksanlaİngilizcekonuşarak.'Dahafazlakalmayacağım.Yukarıdakendimiçokyalnızhissediyorum,sadece...AmanTanrım,buPaul!'

"Bu son kelimeleri Yunanca söylemişti ve tam o anda adam olanca gücüyle ağzının üzerindekibandı yırttı ve 'Sophy! Sophy!' diye bağırarak kadının kollarına atıldı. Ne var ki birbirlerinesarılmaları çok kısa sürdü; yaşlı adam bitkin kurbanını kolayca etkisiz hale getirip odadan dışarısürüklerken, genç adam da kadını yakalayıp diğer kapıdan dışarı itti. Bir an için odada yalnızkalmıştım. Derken içinde bulunduğum bu evin nerede olduğuna dair bir ipucu edinebileceğimidüşünerek hemen ayağa fırladım. Allahtan daha adım atmadan önce kafamı kaldırıp etrafımabakınmışım,çünkükapıdaduranyaşlıadamgözlerinibanadikmişti.

" 'Hepsi bu kadar Bay Melas,' dedi bana. 'Sizi çok özel bir iş için buraya getirdiğimizi farketmişsinizdir. Sizi rahatsız etmek istemezdik, ama ne yazık ki Yunanca bilen ve bu pazarlıklarıbaşlatan arkadaşımızYunanistan'a dönmek zorundaydı.Neyapıp edip onunyerini alabilecekbirinibulmalıydık,sizinyetenekleriniziduyduğumuziçinşanslıyız.'

"Önündeeğildim."

" 'Burada beş altın var,' dedi bana doğru gelerek, 'umarım sizin için yeterli olur. Ama sakınunutmayın,'diyeeklediomzumahafifçevurupkikirdeyerek,'aramızdaolanlardantekbirkişiyedahibahsederseniz,sizidoğduğunuzapişmanederim!'

"Bu umursamaz görünüşlü adamın bende uyandırdığı tiksinti ve dehşeti size tarif edemem.Lambanınışığınınaltındadururkenyüzünüdahanetgörebiliyordum.Uzunvesivriyüzhatlarınaveşekilsiz, bakımsız, küçük bir keçi sakalına sahipti. Konuşurken kafasını bana doğru uzatıyordu ve

Page 65: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

dudaklarıylagözkapaklarısankibirtikivarmışgibisürekliseğiriyordu.Ayrıca,garip,rahatsızedicigülüşünündebirsinirhastalığındankaynaklandığınıdüşünmedenedemedim.Yüzününkorkunçluğugözlerinde yatıyordu; tehditkâr ve soğuk bakışlarıyla habis bir acımasızlık yayan, çelik renkligözlerinden.

"'Ötersenizbunuöğreniriz,'dedi.'Heryerdekulağımızvar.Şimdidışarıdasizibekleyenbirarabavar,arkadaşımsizigötürecek.'

"Hızlaholdençıkarılarakarabayabindirildimveetrafımdaağaçlarladolubirbahçebulunduğunuhayalmeyal tekrargörebildim.BayLatimerhemenarkamdangeliyorduve tekbirkelimeetmedenkarşımdaki koltuğa oturdu. Arabanın camları kapalıydı. Hiç konuşmadan uzun yolculuğumuzabaşladıkvegeceyarısındanhemenöncedurduk.

" 'Burada ineceksinizBayMelas,' dedi yol arkadaşım. 'Sizi evinizdenbukadar uzaktabıraktığımiçin üzgünüm ama başka çarem yok. Herhangi bir şekilde arabayı takip etmeye kalkışırsanızkendinizezararverirsiniz.'

"Adamkonuşurken,biryandandakapıyıaçmıştıvearabacıatıkamçılayıptekraryolakoyulduğuiçin az kalsın inemeyecektim. Büyük bir şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Katırtırnağı çalılıklarıylakaplıaçıkbirarazininortasındaduruyordum.Çokuzakta,dağınıkhaldeışıklarınınyandığıbirsürüevseçilebiliyordu.Öteyandaisebirtrenyolununkırmızısinyallambalarıvardı.

"Beni buraya getiren araba çoktan gözden kaybolmuştu. Etrafıma bakınarak nerede olduğumuçıkarmayaçalışıyordumkikaranlıktabirininbanadoğrugeldiğinigördüm.İyiceyaklaştığında,trenyolununbekçisiolduğunufarkettim.

"Burasınınneresiolduğunubanasöyleyebilirmisiniz?"diyesordum.

"WandsworthCommon,"diyecevapverdi.

"Buradanşehregidenbirtrenvarmı?"

"BuradanClapthamgeçidinebirmilkadaryürümenizgerek,"dedi."ŞimdibaşlarsanızVictoria'yagidensontreneyetişebilirsiniz."

"MaceramınsonuişteböyleydiBayHolmes.Neredeolduğuma,kiminlekonuştuğumadairenufakbirfikrimyoktu.Bildiğimherşeyianlattımsize.Amaçirkinbiroyunoynandığınıanladım;elimdengelirseomutsuzadamayardımetmek istiyorum.Hemenertesi sabahBayMycroftHolmes'ebütünhikâyeyianlattıktansonrapolisledegörüştüm,amaonlarhiçilgilenmedi."

Bu ilginç hikâyeyi dinledikten sonra hepimiz bir süre sessizce oturduk. Sonunda Sherlockağabeyinebakaraksessizliğibozdu.

"Herhangibiripucumuzvarmı?"diyesordu.

Mycroft,yanmasadaduranDailyNewsgazetesinialdı.

" 'Atina'dan gelen ve İngilizce konuşamayan Paul Kratides adlı Yunanlı bir beyefendinin neredeolduğunadairbilgiverebilecekkişilerödüllendirilecektir.Aynıödül,ilkismiSophyolanYunanlıbirbayanla ilgili bilgi verebilecek kişiler için de geçerlidir.' Gazetelerdeki bilgiler bunlardan ibaret.Cevapyok."

"YunanElçiliğinesordunuzmu?"

Page 66: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Evet,sordum.Hiçbirşeybilmiyorlar."

"Atinapolisinebirtelgrafçekelimozaman?"

"AilenintümenerjisiSherlock'ageçmiş,"dediMycroft,banadönerek."Herneyse,senbuvakayıalvesonuçlarındanbenihaberdaret."

"Tamam,"diyecevapverdidostumsandalyesindenkalkarak."SanaveBayMelas'ahaberveririm.BuaradaBayMelas,sizinyerinizdeolsamkesinlikleçokdikkatliolupgözlerimidörtaçardım,çünkübugazeteilanlarısayesindeonlaraihanetettiğiniziöğrenmişlerdir."

Birlikteeveyürürken,Holmesbirtelgrafbürosundadurupbirkaçtelgrafçekti.

"Gördüğün gibiWatson," diye söze girdi, "akşamımızı hiç de boşa geçirmemiş olduk.En ilginçvakalarımdanbazılarıMycroftaracılığıylabuşekildegelmiştirbana.Demindinlediğimizvakanındatekbiraçıklamasıolduğuhaldebazıdeğişiknoktalarıvar."

"Çözümübulmakkonusundaumutlumusun?"

"Bu kadar şeyi öğrendikten sonra, geri kalanı çözemememiz garip olur doğrusu. Sen dedinlediğimizhadiseyiaçıklayacakbirteorigeliştirmişolmalısın."

"Bellibelirsizbazıfikirleredindim,evet."

"Peki,nesonucavardın?"

"ŞuYunanlıkızın,HaroldLatimeradlıgençİngiliztarafındankaçırılmışolduğuapaçıkortada."

"Peki,neredenkaçırılmış?"

"Bilmiyorum,belkideAtina'dan."

SherlockHolmeskafasınısalladı."Ogençadamtekbirkelimeİngilizcebilmiyordu.Hanımefendiisedilimizigayetiyikonuşuyordu.Bundanyolaçıkarakkadınınbirsüredirİngiltere'debulunduğunu,amaadamınYunanistan'ahiçgitmediğinisöyleyebiliriz."

"Öyleysekadınİngiltere'yeziyaretamaçlıgeldi;Harolddaonabirliktekaçmayıteklifetti."

"Olabilirtabii."

"Sonra da ağabeyi Yunanistan'dan gelip durumamüdahale etmek istedi. Aralarındaki ilişki bunugösteriyor.Tedbirsizcedavranıp,gençadamveonunyaşlıarkadaşınıntutsağıoldu.Kızınmirasını,belkideadamınvekiliolduğubirmirasıdevredecekbirtakımkâğıtlarimzalamayaonuzorladılar.Obuna yanaşmayınca onunla pazarlık yapmak için bir tercümana ihtiyaç duydular ve Bay Melas'ıbuldular.Ağabeyiningelişindenkızınhaberiyoktuvebunutamamentesadüfeseriöğrendi."

"Harika Watson!"diye bağırdı Holmes. "Gerçeğe çok yaklaştığını düşünüyorum. Bütün kozlarelimiz.Tekkorkum,anibirşiddetgösterisindebulunmaları.Bizezamanverirlerseonlarıyakalarız."

"İyiamaevinyerininasılanlayacağız."

"Teorimiz doğruysa ve kızın ismi sahiden Sophy Kratides ise, onun yerini tespit etmek çocukoyuncağı.Tekumudumuzbu,çünkükardeşiburalarıntambiryabancısı.Harold'labukızınilişkisibuhalegelmedenöncehiçdeğilsebirkaçhaftagibibir zamangeçmişolmalı, çünküYunanistan'daki

Page 67: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

ağabeyi haberi alıp buraya kadar gelecek zamanı bulmuş. Bu süre boyunca beraber yaşamışlarsa,Mycroft'unilanınacevapalmaihtimalimizyüksek."

Sohbetimize devam ederken, Baker Sokağı'ndaki evimize ulaşmıştık. Merdivenleri ilk çıkanHolmes oldu ve odamızın kapısını açtığında şaşkınlıktan bir çığlık attı. Omzunun üzerindenbaktığımdabendeaynıölçüdeşaşırdım.AğabeyiMycroft,koltuğagömülmüşpipoiçiyordu.

"İçeri gir Sherlock! Siz de bayım," dedi sakince, şaşkın yüzlerimize gülümseyerek. "Benim bukadaratikolabileceğimidüşünmezdin,değilmiSherlock?Fakathernedense,buvakahayli ilgimiçekti."

"Burayanasılgeldin?"

"Birarabaylayanınızdangeçtim."

"Yoksayenibirgelişmemivar?"

"İlanımabircevapaldım."

"Aha!"

"Evet,sizayrıldıktanbirkaçdakikasonrageldi."

"Peki,nediyor?"

Mycroft Holmes cebinden bir kâğıt çıkardı. "İşte burada," dedi, "zayıf yapılı orta yaşlarında birbeyefendi tarafından yazılmış; en iyi kalitede kâğıdın üzerine dolma kalemle. 'Beyefendi,' diyor,'bugünkü gazetede yer alan ilanınıza cevaben, söz konusu genç kadını çok yakından tanıdığımıbildirmek isterim. Benimle görüşmek isterseniz, hanımefendinin acıklı geçmişiyle ilgili birkaçhusustasiziaydınlatabilirim.ŞuandaBeckenham'daMyrtels'dayaşıyor.

Saygılarımla,

J.Davenport.'

"Aşağı Brixton'dan yazıyor," dediMycroft. "Hemen oraya gidip bahsettiği hususları öğrenebilirmiyiz,nedersinHolmes?"

"SevgiliMycroft, ağabeyinin hayatı, kızın hikâyesinden çok daha önemli. Bence ScotlandYard'auğrayıp Müfettiş Gregson'a haber versek daha iyi olur, oradan da doğrudan Beckham'a gideriz.Adamaişkenceettiklerinibiliyoruz,geçenhersaathayatiönemesahip."

"BenceBayMelas'ıdayanımızaalmalıyız,"diyeteklifettim."Birtercümanaihtiyacımızolabilir."

"Haklısın,"dediSherlockHolmes."Birarababulmasıiçinçocuğugönderdehemenyolaçıkalım."Biryandankonuşurken,biryandandamasasınınçekmecesiniaçtı;cebinetabancasınıkoyduğunufarkettim."Evet,"dedi,bakışlarımakarşılıkolarak;"duyduklarımızdanyolaçıkarak,oldukçatehlikelibirçeteylekarşıkarşıyaolduğumuzusöyleyebilirim."

Sonunda Bay Melas'ın Pall Mall'daki evine ulaştığımızda, hava tam kararmak üzereydi. Bizdenhemenöncebirbeyefendininçağırmasıüzerinegittiğiniöğrendik.

"Nereyegittiğinisöyleyebilirmisiniz?"diyesorduMycroft.

Page 68: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

"Bilemiyorumbayım,"diyecevapverdi,kapıyıaçankadın."Bildiğimtekşey,gelenbeyefendiyleberaberbirarabayabinipgittiği."

"Beyefendiisminisöyledimi?"

"Hayırefendim."

"Uzunboylu,yakışıklı,esmer,gençbiradammıydı?"

"Yo,hayır,efendim.Kısaboylu,gözlüklüveçelimsizyüzlübiradamdı.Ama tavırlarıçokhoştu,konuşurkensürekligülüyordu."

"Hadi hemen gidelim!" diye bağırdı Holmes heyecan içinde. Birlikte Scotland Yard'a doğru yolalırken,"Hadisegiderekciddileşiyor,"diyekonuştu."AdamlarMelas'ıtekrarelegeçirmişler.Cesurbir adam olmadığını geçen geceden sonra fark etmişlerdir kesin. Bu serseriler, adamın karşısınaçıktıklarıandaonudehşetedüşürebildiklerinibiliyorlar tabii.Ondanustaca faydalanmak istedikleribelli,amaişleribittiğinde,ihanetettiğigerekçesiyleonucezalandırabilirler."

Trenle giderek, Yunanlı dostumuzun kullandığı atlı arabayla aynı zamanda, hatta ondan önceBeckenham'a varmayı umuyorduk. SonundaScotlandYard'a vardık, amaMüfettişGregson'u bulupeve girmemizi sağlayacak arama iznini çıkarmak bir saatten fazla bir zamanımızı aldı. LondraKöprüsü'ne vardığımızda, saat ona çeyrek vardı;Beckham istasyonuna ulaştığımızda ise on buçukolmuştubile.FaytonlayarımkilometrelikbiryoldansonraMyrtles'avardık;yolunkarşısındabüyük,karanlık bir ev vardı. Sonunda oraya ulaşınca arabamızı gönderdik ve hep beraber, eve gidenpatikadanyukarıyürümeyekoyulduk.

"Bütünpencerelerkaranlık,"dediMüfettiş.

"Evterkedilmişgörünüyor."

"Kuşlarımızuçmuşveyuvaboşduruyor,"dediHolmes.

"Neredençıkardınbunu?"

"Sonbirsaatiçindeyüklüağırbirarababuradançıkmış."

Müfettişgüldü."Sokaklambasınınışığındabendetekerlekizlerinigördüm,amayüküdeneredençıkardınız?"

"Aynıarabanınaksiistikametegidenizlerinigörmüşolabilirsiniz.Amaevdençıkanizlerokadarderinki,ağıryüklüolduğunukesinkessöyleyebilirsiniz."

"Bakbenigafilavladınişte,"dediMüfettişomzunusilkerek."Kapıkolaycakırılacakgibideğil,amaiçeridensesgelmezsebunudenemekzorundayız."

Kapıya şiddetle vurup zilin ipini çekti, ama içeriden hiç ses gelmedi.Holmes bir süre ortalıktankaybolduktansonraiyihaberlerledöndü.

"Birpencereyiaçmayıbaşardım,"dedi.

"Kanunların karşısında değil de yanında olmanız bizim için büyük bir şans Bay Holmes," dediMüfettiş. Dostumun, pencerenin kancasını ustaca açmış olduğunu fark etmişti. "Her neyse, budurumdaherhangibirdavetbeklemedeniçerigirebilirizsanırım."

Page 69: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

Sırayla, büyük bir odanın içine girdik. Görünüşe bakılırsa BayMelas'in anlattığı yer burasıydı.Müfettişinyaktığıyağlambasındanyayılanışığınyardımıyla,Yunanlıdostumuzunanlattığıkapıları,perdeleri, lambayıveJaponzırh takımınıolduğugibigördük.Masanınüzerinde ikikadeh,boşbirbrendişişesivebiryemektenartakalanlarduruyordu.

"Nedir o?" diye sorduHolmes aniden.Olduğumuz yerde öylece sessiz kalıp dinledik.Başımızınüzerindekibiryerdenbirinlemesesigeliyordu.Holmeskapıyakoşupholeçıktı.Boğuksesüstkattangeliyordu.Holmeshızlamerdivenlerdenyukarıkoştu,peşindenMüfettişveben.AğabeyiMycroftdacüssesinin elverdiği hızla arkamızdan geliyordu. Üst katta üç kapıyla karşılaştık. Bezen cansız birmırıldanma bazen de kulak tırmalayıcı bir inlemeye dönüşen sesler orta kapıdan geliyordu. Kapıkilitliydi, amaneyse ki anahtarı dışındabırakmışlardı.Holmeskapıyı ardına kadar açıp hızla içeridaldı,amaiçerigirmesiyle,boğazınıtutarakdışarıçıkmasıbiroldu.

"Duman!"diyebağırdı."Birazbekleyin.Birazdandağılır."

Odanıniçineadımımızıattığımızda,içeridekitekışıkkaynağınınodanınortasındaduranbakırbirmangaldayananküçük,mavibiralevolduğunugördük.Bualevzemindesolgun,gribirışıkçemberioluşturuyordu.Dahaötedekalangölgelerdededuvarındibineçökmüş ikikişinin silüetlerinihayalmeyal seçebiliyorduk.Hepimizinefessizbırakıpöksürten,zehirli,korkunçbirdumanaçıkkapıdandışarıyasüzülüyordu.Holmes,merdivenlerinbaşınakoşup temizbirnefesçektiveardındanodayadalarakpencereyiaçtığıgibimangalıbahçeyefırlattı.

Tekrar dışarı fırlayarak, "Bir dakika sonra girebiliriz," dedi. "Mum nerede? İçerideki dumanlıhavadakibrityakabileceğimizisanmıyorum.IşığıkapıdatutdaşunlarıçıkartalımMycroft,şimdi!"

Çevik adımlarla zehirlenmiş adamlara ulaşıp, onları ışığın bol olduğu hole çektik. Kendilerindedeğillerdi. Yüzleri şişmiş, gözleri pörtlemiş ve dudakları morarmıştı. Yüz hatları öylebelirsizleşmişti ki, siyah sakalı ve tombul cüssesi olmasa, daha birkaç saat önce bizimle beraberDiyojenKulübü'ndeoturanYunanlıtercümanıtanıyamazdık.Elleriveayaklarısıkıcabağlanmıştıveağırbirdarbeyemişolduğugözündekiizdenanlaşılıyordu.

Açlıkçektiğibelliolanuzunboyludiğeradamdaaynışekildebağlanmışveyüzünebirsürüyarabandıyapıştırılmıştı.Onuyerekoyduğumuzdainlemesikesildi.Şöylebirgözatınca,onuniçinartıkçokgeçolduğunugördüm.BayMelasiçinsedurumfarklıydı,hâlâyaşıyordu.Birazamonyaklısuvebrendiyardımıylabirsaattenazbirsüreiçindegözleriniaçtı.Onubütünyollarınbuluştuğukaranlıkvadidençekipçıkardığımıgörmeninmutluluğunaerdim.

Bizim teorilerimizi doğrulayan basit bir hikâye anlattı. Evine gelen ziyaretçi, belinden bir silahçıkarıncaMelas kaçınılmaz ani bir ölüm korkusuyla ikinci kez kaçırılmaya hiç ses çıkaramamış.Kikirdeyip duran kanun kaçağının, bizim talihsiz tercümanın üzerindeki etkisi neredeyse hipnotizeediciydi, çünkü elleri titremeye başlayıp beti benzi atmadan kanun kaçağının adından bilebahsedemiyordu. Adamcağız alelacele Beckenham'a götürülmüş ve ikinci bir görüşmede yinetercümanlıkyapmış.Bugörüşmedeistedikleriniyerinegetirmemesidurumundahemenöldürülmeyletehditedilmiş.

Tehditlerinin hiçbir işe yaramadığını görünce onu tekrar hapsetmişler.Melas'ı da gazetede çıkanilanadayanarakihanetlesuçlayıpkalınbirsopaylabayıltmışlar.Uyanıpda,biziüzerineeğilmişhaldegördüğüanakadar,hatırladığısonşeybuydu.

Yunanlı tercümanın ilginç vakası işte böyleydi, bazı noktaları hâlâ tam olarak aydınlatılabilmiş

Page 70: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

değil.Gazetedekiilanacevapverenbeyefendiylegörüşerek,talihsizgençbayanınçokzenginYunanlıbirailedengeldiğiniveİngiltere'yibirkaçarkadaşınıziyaretetmekiçingeldiğiniöğrenebildik.

İngiltere'deykenHaroldLatimeradındagençbiradamla tanışmış.Adamgençkadınıetkilemişvesonunda onunla kaçması için ikna etmiş. Olayların seyrinden rahatsızlık duyan dostları,hanımefendininAtina'dakiağabeyiyleirtibatageçipolanlarıonaanlatmaklayetinmişlerveardındandabütünmeseledenelinieteğiniçekmişler.Ağabey,İngiltere'yeayakbasarbasmazbirhata işleyip,LatimervedahasonraadınınWilsonKempolduğuortayaçıkanyaşlıortağınınellerineteslimolmuş.Serserilerdilbilmediğiiçinçaresizkalanadamıhapsedipişkenceyemaruzbırakarak,kendisininvekızkardeşinintopraklarınıonlaradevrettiğinikanıtlayanbelgelerizorlaimzalamasınıistemişler.

Kızın haberi olmadan onu evde tutmuşlar ve herhangi bir şekilde karşılaşmaları durumunda kızkardeşinin onu tanımaması için yüzüne yara bantları yapıştırılmışlar. Fakat kadınsı sezgileri,tercümanın ilk ziyaretinde ağabeyiyle tesadüfen ilk kez karşılaştığında, maskenin ardını hemengörmesinisağlamış.Neçarekikızcağızınkendisidehapisdurumundaymışzaten.

Evde, arabacıyla karısından başka hiç kimse yokmuş ama sonuçta onlar da iki suç ortağıylaişbirliği yaptıklarından, ona hiçbir şekilde yardım etmemişler. Sırlarının ortaya çıktığını vekardeşleri ikna edemeyeceklerini anlayan suç ortakları, kızla beraber evden kaçmışlar. Fakatgitmeden önce hem onlara meydan okuyan adamdan, hem de onları ele verenden intikamlarınıaldıklarınıdüşünmüşler.

Bu hadiseden aylar sonra, Budapeşte'den gelen ilginç bir gazete kupürüne rastladık. Bir kadınlaseyahat etmiş olan iki İngiliz'in trajik sonlarını anlatan bir haberdi. Görünüşe göre her ikisi debıçaklanmışveMacarpolisibirbirlerinibıçaklamışolduklarınakanaatgetirmişti.AmabanakalırsaHolmes'un bu konuda biraz farklı düşünüyordu. Ona göre o Yunanlı kız bulunursa, kendisine veağabeyinekarşıişlenenhatalarınintikamınınnasılalındığınıngerçekhikâyesi,ondandinlenebilirdi.

Page 71: Sir Arthur Conan Doyle - Fatimə Kərimli · faizi çekerek anneme veriyor. Ben de daktilodan kazandıklarımla güzel güzel geçinebiliyorum. Sayfa başına iki peni kazanıyorum

[1]Heriştebirkadınparmağıarayın!(ç.n.)