sayi 12 globelink Ünimar lojistik a.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren markası”...

36
Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına hazırlanmıştır. SAYI 12 EKİM-KASIM-ARALIK 2018 gIDAENDÜSTRISININGELECEGI

Upload: others

Post on 04-Jul-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

Globel ink Ünimar Loj ist ik A.Ş. adına hazır lanmıştır .SAYI 12

E K İ M - K A S I M - A R A L I K 2 0 1 8

g I D A E N D Ü S T R I S I N I N G E L E C E G I

Page 2: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A2

VİZYONUMUZ DEĞERLERİMİZ

MİSYONUMUZ

Uluslararası taşımacılık ve lojistik sektöründe, koşulsuz müşteri memnuniyeti ile sürekli kendini geliştiren, çevreye duyarlı, özgün, güvenilir çözüm ortağı olmak.

Bütünlük: Etik ilkelere uyum, güvenilirliğimizin en temel unsurunu oluşturur. Yaptığımız işe, müşterilerimize ve birbirimize karşı saygı ve güven bütünlüğümüzü sağlar.

Çözüm Odaklılık: Müşterimizin ihtiyaçlarına en uygun çözümü zamana karşı yarışarak sunarız.Esneklik ve Yaratıcılık: Problemleri çözerken inisiyatif alır, sonuca en kolay yoldan gitmeye çalışırız.

Gelişim Odaklılık: Global gelişmeler ve sektörün dinamiklerine karşı sürekli kendimizi daha da iyiye doğru geliştiririz.

Çalışana Değer: Kurumsal başarımızın özünde çalışanlarımızın gayreti ve başarısı yatar.

Globelink Ünimar olarak sunduğumuz entegre lojistik hizmetlerimizle, müşterilerimizin küresel ticaret faaliyetlerinde en kritik çözüm ortağıyız. Müşteri memnuniyeti için sürekli süreçlerini iyileştiren, toplam kaliteyi ön planda tutan, yaratıcı çözüm önerileriyle inisiyatif kullanabilen genç ve dinamik çalışanlarıyla sektörün önde gelen ve güvenilir markasıyız.

Page 3: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

3

Değerli Argemonia Okuyucuları,

Yılın son Argemonia’sı ile bir kez daha sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hazırladığımız dolu dolu, renkli içeriğin; Türkiye’nin yoğun gündemine, ekonomik sıkıntılarımıza, iş streslerimize bir nebze de olsa iyi geleceğine ve yüzünüzü güldüreceğine inanıyoruz.

Yaz sıcakları yerini serin rüzgarlara bırakırken ekibimizin sıcacık kahvelerini, demli çaylarını yudumlayarak seçtiği, araştırdığı, yazdığı konular on ikinci sayımızda bir kez daha sayfalarımızı renklendiriyor.

Yılın son Argemonia’sının ilk konusu, lojistik sektöründe yaşanan ve hayatlarımızı kolaylaştıran teknolojik gelişmelere ışık tutuyor. Yine, lojistiğe dair ilginç bilgileri derlediğimiz yazımız ve Fas Pazarı’nın yatırımcılara sunduğu cazip fırsatlar da sayfalarımız arasında sizleri bekleyen konular arasında yer alıyor. Bu sayımızın rotaları da oldukça eğlenceli. İlk önce geleneksel kültüründen ödün vermeden topraklarında modernizmi ve teknolojiyi harmanlamayı başaran uzak bir coğrafyaya; Japonya’ya götürüyoruz sizleri. Biraz daha yakınlarda ne var derseniz de; Gaziantep’in saklı hazinesi Rumkale’nin bakir güzelliği karşılıyor keşfetmeyi seven siz değerli okurlarımızı.

Röportaj konuğumuz, iş yaşamında kuşaklar arası iletişim ve kariyer planlaması ile ilgili ufkumuz açan “İş’te Y Kuşağı” ve iş yaşamında başarılı olmanın sırlarını fısıldayan “19 Nüans” isimli kitapların yazarı İnan Acılıoğlu. Argemonia’nın İş’te Yaşam köşesinin eğlenceli konusu ise, alışılagelmişin aksine “başarısızlık öyküleri”...

Gelelim en renkli konularımıza... 90’lı yılların unutulmaz çizgi film karakterleri ile geçmişe doğru eğlenceli bir zaman yolculuğuna çıkarken; gıda endüstrisinin geleceği başlıklı kapak konumuzla ise çok da uzak görünmeyen bir geleceğe doğru uzanıyoruz. Geri dönüşümden ürettiği sanat eserleri ile hem renkli bir stil ortaya koyan hem de farkındalık yaratan sanatçı Laurence Jenkell’in hikayesi ve kuşkusuz bu toprakların yetiştirdiği en renkli ve en yetenekli sanatçılardan biri olan Ara Güler’in yaşam öyküsü de yine Argemonia’nın 12. sayısında sizleri bekleyen konular arasında yer alıyor. Spor köşemizin konusu ise doğa sporlarından hoşlanan okurlarımızın ilgilerini çekeceğini umduğumuz “rafting”...

Globelink Ünimar Lojistik ailesi olarak, genç ve dinamik kadromuzla yeni seneye de izimizi bırakacağımıza inanıyor; 2019 yılının tüm okuyucularımıza, iş ortaklarımıza ve çalışanlarımıza başarı ve mutluluk getirmesini temenni ediyoruz.

Saygılarımla,

Nemra YıldırımArgemonia Yayın Yönetmeni

EDİTÖRDEN

Argemonia 3 aylık Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. yayınıdır.

Yıl 3 / Sayı 12 / Ekim-Kasım-Aralık 2018

İmtiyaz Sahibi Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına Cihan Yusufi

Sorumlu Müdür ve Yayın YönetmeniNemra Yıldırım

Yayın KuruluCihan Yusufi, Uğurhan KiçkiFatih Baş, Selçuk Uray, Nemra Yıldırım

TasarımMuhteviyat AjansNilgün İşcan0533 457 75 00

BasımOrkide Matbaacılıkwww.orkidematbaasi.com

AdresSaray Mah. Dr. Adnan Büyükdeniz Cad.Akkom Ofis Park 2, 2 Blok 34768(Cessas Plaza) No: 4 K: 18 Ümraniye - İstanbul / TürkiyeTel : +90 (216) 651 93 93 (pbx)Fax : +90 (216) 651 47 70E-posta : [email protected] : www.globelink-unimar.com

Globelink Ünimar, Argemonia’yı, müşterilerine hizmet vermek ve müşterileri ile iletişim kurmak amacıyla, ücretsiz olarak, senede 4 defa yayınlamaktadır. Tüm hakları saklıdır. Globelink Ünimar’ın kurumsal kimliğini taşıyan yazı ve fotoğraflar, yayıncının izni olmadan kullanılamaz.

Globel ink Ünimar Loj ist ik A.Ş. adına hazır lanmıştır .SAYI 12

E K İ M - K A S I M - A R A L I K 2 0 1 8

g I D A E N D Ü S T R I S I N I N G E L E C E G I

Page 4: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A4

İÇİNDEKİLER06

2608

2812

321820

1416

34

2410

30

MAKALE Lojistik Sektöründe Yaşanan Teknolojik Gelişmeler

SEKTÖRDEN Türkiye’de Lojistik Sektörüne Dair Önemli Bilgiler

90’LARIN ÇİZGİ FİLMLERİ

İZ BIRAKANLAR Ara Güler

JAPONYA Yüzlerce Deneyimi Bir Arada Sunan Tek Bir Ülke

İŞ’TE YAŞAM İlham Veren Başarısızlık Öyküleri

ETKİNLİKLERİMİZ

RAFTİNG Dalgaların Dansı

22 KAPAK KONUSU Gıda Endüstrisinin Geleceği

RUMKALE Güneydoğu’nun Saklı Hazinesi RÖPORTAJ

LAURENCE JENKELL

FAS PAZARI

HİZMETLERİMİZ

KÜLTÜR-SANAT KÖŞESİ

12

10

Page 5: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

5

28

20

30

32

22

24

Page 6: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A6

LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE YAŞANAN TEKNOLOJİK GELİŞMELERM

AKAL

E

Nüfusun hızlı artışı, toplumsal değişimle birlikte çoğalan ihtiyaçlar ve endüstrileşmenin hız kazanması ile birlikte 1950’lerden itibaren büyük atılımlar kaydeden lojistik sektörü; bu değişime ayak uydurmaya çalışırken gelişen teknolojinin sunduğu kaynakları olabildiğince çok kullanabilmek için büyük yatırım yapıyor. ‘Doğru ürünün, doğru yerde, doğru zamanda ve kabul edilebilir bir maliyetle’ teslim edilmesi amacına hizmet eden yepyeni teknolojiler, endüstriyel toplumun en önemli unsurlarından olan bu dev sektörü daha da ileriye taşıyor.

E-lojistik yazılımlarıSon 20 yılda dünya ekonomisi için son derece önemli bir enstrüman haline gelen e-ticaret sektörü, kendi içindeki dinamikler dolayısıyla lojistik sektörünü de dönüştürüyor. Hızlı, efektif ve verimli çözümlerin her zamankinden daha önemli hale geldiği e-ticaret sektöründe işlerin sorunsuz şekilde ilerlemesi ise akıllı lojistik yönetiminden geçiyor. İşte EDI yani (Electronic Data Interchange) Türkçe açılımı ile “Elektronik Veri Değişimi Yazılımları”, yeni nesil lojistik yönetiminin vazgeçilmez bir unsuru. EDI sistemleri sayesinde ticari işletmeler, birbirleriyle kurdukları ticari ilişkiye dair dokümanları belirli bir standart kapsamında tamamen elektronik ortamda paylaşabiliyorlar. Böylece firmalar kağıt bürokrasisinden, zamandan ve insan kaynağı kullanımından fark edilir oranda tasarruf ediyorlar. Ayrıca tüm bilgi akışının yedekli şekilde sistem üzerinde kaydedildiği EDI yazılımları sayesinde dosya kaybı, bilgi akışında aksama gibi sorunlar da ortadan kaldırılmış oluyor.

Page 7: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

7

Yine lojistik yönetiminde ezberleri bozan bir diğer e-lojistik yazılımı da ERP yani “Kurumsal Kaynak Planlama Sistemleri”dir. Mal ve hizmet üretimi için gerekli işgücü, makine, malzeme gibi kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayan bu yazılımlar OMS adı verilen tedarik zinciri ve otomasyon sistemleri ile entegre edildiğinde işletmelerin karlılığına büyük katkılar sağlıyorlar.

Araç takip sistemleriLojistiğin en önemli alt dallarından biri olan taşımacılık; teknolojik gelişmeler sayesinde artık geçmişe oranla çok daha hızlı, güvenli ve kârlı şekilde gerçekleştirilebiliyor. Bu değişimin en büyük sebebi ise tabii ki GPS teknolojileri ile çalışan araç takip sistemleri. Son derece ulaşılabilir başlangıç maliyetleri ile filolara entegre edilen mobil araç takip sistemleri sayesinde, filodaki herhangi bir aracın konum ve durum bilgilerini grafiksel ve metin

LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE YAŞANAN TEKNOLOJİK GELİŞMELER

olarak bilgisayar ortamında görüntülemek ve söz konusu araçlar hakkında konum ve veri analizlerini birbirleri ile ilişkilendirerek verimli hale getirmek sadece birkaç saniye alıyor. Ters lojistik iade işlemlerine de hız kazandıran araç takip sistemleri aynı zamanda işletmelerin yakıt maliyetlerinde de dramatik düşüşler sağlıyor.

RFID teknolojileriÜrünlerin depoya hangi araçla ne zaman giriş yaptığını; operasyonun hangi personel tarafından yapıldığını ve o ürünlerin tam olarak nereye yerleştiğini ve benzeri birçok bilgiyi sağlayan otomatik tanıma sistemleri, lojistiğin özellikle depo yönetimi kısmında önemli bir yer tutuyor. İşte bir okuyucu ve bir mikroçipte dijital bilgiyi tutan bir antenden oluşan; cisimleri radyo dalgalarını kullanarak tanımlayan ve aldığı radyo sinyallerini dijital bilgiye dönüştürerek bilgisayar sisteminde anlaşılacak şekle dönüştüren RFID sistemleri, bahsettiğimiz tüm bu bilgileri sağlayan teknolojiler arasında yer alıyor. Günümüzde karekod (QR Code) uygulamaları ile birlikte de kullanılan bu teknoloji sayesinde işletmeler işçilik maliyetlerinden, kayıp malların getirdiği mali yüklerden ve zaman sarfiyatından kurtulmuş oluyor.

Lojistikte makinelerin çağı: M2M teknolojisiMobil teknolojilerin hayatımıza kattığı en önemli yeniliklerden biri olan M2M (Machine to Machine) teknolojileri, lojistik yönetiminin vazgeçilmezi olarak kabul ediliyor. M2M yani makineler arası iletişim, cihazlar için geliştirilen akıllı boardlar sayesinde cihazların uzaktan izlenmesini, yönetilmesini ve birbirleriyle iletişim kurabilmesini sağlıyor. Kullanım alanının genişliği ve iş modellerinde yarattığı değişiklikler nedeniyle M2M, bireylerin ve şirketlerin hayatını ciddi biçimde değiştiriyor, lojistik sektöründe insan kaynağı tasarrufu sağlanmasının önünü açıyor ve aynı zamanda servis verimliliğini de artırıyor. Lojistik alanında kullanılan örnek M2M uygulamaları arasında filolarda bulunan araçların arıza / bakım takiplerinin yapılmasını; depolardaki hava sıcaklığı - nem oranı gibi kritik değerlerin an be an ölçümlenmesini veya soğuk zincir operasyonlarında ortaya çıkabilecek aksiliklerde otomatik olarak aksiyon alan sistemleri örnek göstermek mümkün.

Page 8: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A8

RÖPORTAJ

20 yıla yakın profesyonel tecrübe, en iyi uygulama seçilen projeler, 2 kitap... Kısa bir zamana sığdırılan yoğun bir program. Motivasyonunuzun kaynağı nedir?Üretmek ve başkalarının hayatlarına dokunmak… Var olanı devam ettirmekten çok, yenilerini ortaya çıkarmak veya var olanı geliştirmek; içimdeki motivasyon çarkını çeviren önemli bir etken. İş hayatım boyunca, sorunların yüzde yüz olmasa da belirli bir oranda düzeltilebildiğini deneyimledim. Bu sebeple sorunları olağan kabul edip onlara çözüm üretmekten, bunun için çaba göstermekten keyif alıyorum. Tüm bunların sonucunda da insanlara doğrudan veya dolaylı fayda sağlamanın keyfini yaşayabiliyorum. Bunca iş yoğunluğumun arasında bana blog yazıları

veya kitap yazdıran da işte bu etken... Tanımadığınız insanlara dahi ulaşabilmek; onların hayatına katkı sağlayacak küçük dokunuşlar yapabilmek.

Sizi, iş yaşamında kuşaklar arasındaki farkı anlattığınız İş’te Y Kuşağı kitabını yazmaya iten faktörler nelerdi?2011 yılında, hiyerarşik iş yapma düzeninin etkin olduğu bir şirketten çalışma şartlarının ve çalışanlar arası iletişimin daha rahat olduğu bir şirkete geçiş yaptım. Oldukça genç bir ekibin yöneticiliğini yaptığım o dönemde, gençlerin motivasyon kaynaklarının bambaşka olduğunu deneyimleyerek öğrenme fırsatını yakaladım. Bunlardan bazıları başarısız tecrübelerdi ancak yaşadıklarımdan dersler çıkarttım. Yine aynı dönemde çalışan bağlılığını artırmayı

ve şirketi çalışanlar için daha cazip kılmayı hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere liderlik ettim. Bu süreçte hem akademik hem deneyimsel açıdan gençleri çok daha iyi tanıma ve anlama fırsatı buldum. Tüm bu birikimleri paylaşma isteği, kitap yazmamı tetikleyen unsur oldu.

İş’te Y Kuşağı kitabınız X ve Y kuşağı arasındaki farkları gözler önüne seriyor. Kısaca özetlemenizi istesek, bu kuşaklar arasındaki temel farklar neler?Her bir kuşak, kendinden öncekinin mimarı. Her kuşağı birbirinden farklı kılan ebeveynleri tarafından yetiştirilme tarzları ve büyüdükleri çağın şartları. X kuşağı, ebeveynleri tarafından Y kuşağına göre daha az ilgiyle ve mesafeli bir ilişki ile

Farklı alanlarda başarı kazanmış kişilerin hikayelerini, başarı öykülerini ve deneyimlerini paylaşmaya çalıştığımız Argemonia röportaj köşesinin bu saymızdaki konuğu iş hayatındaki tecrübelerini ve gözlemlerini yazdığı “İş’te Y Kuşağı” ve “19 Nüans” adlı 2 değerli kitapla bizlere aktarmaya çalışan İnan Acılıoğlu. Kendisiyle; iş yaşamı, kitapları, kuşaklar arası farklılıklar ve gelecek planları üzerine yaptığımız söyleşimizi keyifle okuyacağınızı umuyoruz.

X VE Y KUŞAĞININ İŞ YAŞAMINDAKİ ŞİFRESİNİ DENEYİMLEYEREK ÇÖZEN UZMAN BİR İSİM

Üretmek ve başkalarının hayatına dokunmak… Var olanı devam ettirmekten çok, yenilerini ortaya çıkarmak veya var olanı geliştirmek; içimdeki motivasyon çarkını çeviren en önemli etkendir.

İnan Acılıoğlu

İNAN ACILIOĞLU

Page 9: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

9

büyütüldü. Y kuşağı ise büyükleri ile eş düzey bir iletişim ve ilgi yumağı içerisinde büyüdü. Y kuşağı benzer eş düzey iletişimi, unvan fark etmeksizin, iş yaşamında da beklerken böyle büyümeyen X kuşağı bunu anlamakta zorluk çekebiliyor. Büyüklerinin elini öperek büyüyen X kuşağı için unvan ve yaş, daha fazla şey ifade edebiliyor. Y kuşağı ise unvan veya yaştan ziyade, bilgi ve donanıma saygı duyuyor. Karşısındaki insanın, yöneticisi de olsa oturduğu koltuk için donanımlı olduğunu düşünmüyorsa veya üstü kendini geliştirmiyorsa, ona saygı duymuyor. Az ilgi ve destek ile büyüyen X kuşağı, olumsuzluklar ve belirsizlikler karşısında daha dirençli bir tutum sergiliyor, dolayısıyla iç motivasyonunu sağlamada

da daha başarılı. Anne babasından takdiri ve desteği bolca görerek büyüyen Y kuşağı ise benzer tutumu yöneticisinden de görmeyi umuyor.

Peki, Y kuşağı’nın motivasyon unsurları neler?Kişisel gelişim, en önemli motivasyon unsurlarından biri. Çalıştığı kurumun ve yöneticinin, kendisine gelişim anlamında ne kattığını önemsiyor. Katılımcı bir liderlik bekliyor; karara, sürece ve başarıya dahil olmak istiyor. Karar alınırken kendi görüşünün de alınmasını, alınan kararların uygulanmasında bizzat işin içinde olmayı, elde edilen başarı sonucunda alınan alkışa da ortak olmayı istiyor.

Çalışanın yaptığı, müdürün sunduğu dönemler çoktan bitti diyebiliriz.

Eş düzeyli bir iletişim ile fikirlerini açıkça dile getirebildiği, kuralların olduğu gibi uygulandığı değil sorgulanabildiği bir ortamda çalışmak, motivasyonunu artırıyor.

Arkadan bir de Z kuşağı geliyor. Kızınız ile evde Z kuşağını deneyimlediğinizi düşünüyoruz :) Peki işteki Z kuşağı hakkında bir değerlendirmeniz var mı?Onlar dijital doğan ilk nesil; tabi ki farklı olacaklar :) İnternet ile çocukluk yıllarının sonunda veya ergenlik döneminde tanışan Y kuşağının dijital yeniliklere olan yatkınlığı ve esnekliği ortada iken; onlar doğdukları andan itibaren dijital dünyanın içindeler.

Araştırmalar Z kuşağının internete bağlı kalmayı, banyo yapmaktan daha çok önemsediğini gösteriyor. Kızım youtube’dan dondurma yapmayı öğreniyor; oturup yapıyor, sonra birlikte yiyoruz. Okul gibi klasik öğrenme kaynakları dışında beslenen, kendi kendine başarabilen, fiziksel ve dijital dünyada (buna fijital ortam deniyor) aynı anda yaşamayı doğal bulan bu nesil, insan ırkı için de bir ilk. Bu zamana kadar her nesil diğerine bilgi aktarımı yaparken, bu neslin kendinden öncekilere bilgi aktaran, öğreten, gösteren ilk nesil olması bekleniyor.

İkinci kitabınız, iş yaşamındaki başarıya odaklanan “19 Nüans”. Okuyucusuna ne vadediyor?Kitabı okuyucuyla buluştururken üç

noktaya özen gösterdim: Klasik bir iş kitabına göre daha akıcı olmasına, teorik bilgilerden çok pratik bilgiler içermesine, mantıksal söylemlerin yanında insani duygulara da yer vermesine. Bu mantıkla yazdığım kitabım, iş yaşamında başarılı işler yapmak isteyenlere yapbozun 19 parçasını sunuyor. Her bir parça, benim ve çevremdeki kişilerin iş yaşamından, deneyimlerinden filtrelenerek kitaptaki yer buldu. Kitap akıcı bir dille, iş hayatına yeni başlayanlardan yıllardır içinde olan yöneticilere kadar geniş bir yelpazede, iş yaşamında başarının ABC’sini okuyuculara sunmaya çalışıyor.

19 Nüans kitabınızın ilk 18’i iş yaşamına dair tüyolar verirken son nüans diğerlerinden farklı. “İş, İş Dışında Yapılanlarla Güzel” mottosuyla iş yaşamında başarının sosyal bir özel yaşamla mümkün olduğunu belirtiyorsunuz. İş dışında neler yapıyorsunuz?Kızımla zaman geçiyorum ama telefonları elimize alıp bedenen orda olup ruhen ayrı olduğumuz zamanlar değil bunlar. Ortak keyif aldığımız aktiviteler ve oyunlarla birlikte oluyoruz. Her daim öğrenci olarak nitelendiriyorum kendimi ve rutin olarak okuyorum. Haftada en az bir tenis maçı yapıyorum, onunla attığım ter ve oynarken sarf ettiğim enerji, yoğun iş temposunun panzehri gibi geliyor. Seyahat etmek de yine hayatımın bir parçası. Yeni yerler görmekten, oranın kültürü ile tanışmaktan besleniyorum. Özellikle yurt dışına yalnız seyahat ediyorum; kendimi dinleyebildiğim, kendimle sosyalleşebildiğim çok kıymetli anlar yaşıyorum bu seyahatlerde.

Son olarak kariyerinizle ilgili hayallerinizi ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?Bir Fransız atasözü “Yıldızlara dokunamazsınız ama karanlık gecelerde onlar size yol gösterir.” der. Benim de hayalim, haftanın 3 günü çalıştığım, 2 gününü yazdığım bir iş yaşamına sahip olmak. Hafta sonlarını da işten arındırılmış şekilde kendime ayırmak. İşe gitmek için trafiğe girmek zorunda kalmak istemiyorum. Bunu sağlayacak dijital plaform ile desteklenmiş bir danışmanlık iş modeli var aklımda; biraz daha olgunlaşmasını bekledikten sonra onu hayata geçirmeyi hedefliyorum.

Page 10: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A1 0

90’ların

FilmleriÇizgi

GENEL KÜLTÜR

90’lı yıllarda çocuk olanlar için hafta sonu sabahlarının anlamı hep çok büyük olmuştur. Çünkü okulların tatil olduğu ve ev ahalisinin derin bir uykuda olduğu bu sabahlarda erkenden kalkmak, sabahın 7’sinde yayınlanmaya başlayan çizgi film kuşağının tadını çıkarmak demekti. İşte 90’larda çocuk olmuş herkesi ‘o sabahlar’a götürecek 7 unutulmaz 90’lar çizgi filmi…

Bir nesle ıspanak yediren adam: Temel Reis (Popeye The Sailor Man)90’lı yıllarda çocuk büyütmüş annelere sorsak, muhtemelen en sevdikleri çizgi film karakterinin Temel Reis olduğunu söylerler! Çünkü Temel Reis yani orijinal ismiyle Popeye The Sailor Man gücünü yediği ıspanak konservesinden alan kuvvetli bir denizciydi ve bu kahraman bir nesle ıspanağı sevdirmeye yetmişti! Ezeli düşmanı kötü adam Kabasakal ile mücadele ederken ıspanağını hiç eksik etmeyen; hafif saf ve sakar sevgilisi Safinaz’ı Kabasakal’dan korumaya çalışan Temel Reis aynı zamanda, 2019 yılında 100. yaş gününü de kutlayacak bir karakter.

Page 11: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

1 1

Hangisinin tarafını tutacağımıza hiçbir zaman karar veremediğimiz: Tom & JerryBugün hala birbirleriyle didişen kardeşler için kullanılan ‘Tom ve Jerry gibiler’ yakıştırmasının esin kaynağı olan; haylaz bir fare ile şanssız bir ev kedisinin maceralarını ele alan Tom ve Jerry ilk kez 1940 yılında yayınlandı. William Hanna ve Joseph Barbera tarafından yaratılan bu eğlenceli çizgi film, tarihi boyunca yaratıcılarına tam 7 tane Oscar Ödülü kazandırdı. Günümüzde yayın hakları dünyaca ünlü yapım şirketi Warner Bros’a ait olan ve halen Disney Channel’de izlenebilen bu efsane çizgi filmle her karşılaştığınızda, hala aynı mutluluğu ve heyecanı duyduğunuza eminiz.

Her maceraları adeta bir hayat dersi olan: Şirinler (The Smurfs)Hepsinin ayrı bir becerisi ve karakteri olan o şirin mi şirin mavi yaratıkları hangimiz unutabiliriz ki? İşte bir döneme damgasını vuran ve günümüzde de sinema uyarlamaları ile yeni nesle de kendini sevdirmeyi başaran The Smurfs yani Şirinler de 90’lı yıllarda tatil sabahlarının vazgeçilmezlerindendi. Fransız yapımı bu çizgi filmde komünvari bir köyde yaşayan fantastik yaratıkların imece usulü ve emek birliği ile sürdürdükleri hayata musallat olan kötü karakter Gargamel ile mücadeleleri konu alınırdı. Her problemi iyilik, doğruluk ve emekle çözmeye çalışan köyün lideri Şirin Baba’nın verdiği doğru mesajlarla hatırlanan bu güzel çizgi filmin en bilindik cümlesi ise açılış jeneriğinde geçen ‘Eğer uslu bir çocuk olursanız siz de Şirinler’i görebilirsiniz’ idi.

Zamanda yolculuk: Taş Devri (The Flintstones)Yine Amerikalı çizerler William Hanna ve Joseph Barbera tarafından ilk olarak çizgi roman olarak yaratılan ‘Flintstones’ yani bildiğimiz adıyla Taş Devri, 60’lı yılların ortalarına gelindiğinde çizgi dizi olarak 50 ülkede birden yayınlanmaya başladı. Aynı zamanda dünya televizyonlarında prime-time kuşağında yayınlanan ilk çizgi dizi olma unvanını da taşıyan Taş Devri, izleyicilerinin tarihe eğlenceli bir yolculuk yapmalarını sağladı. Aslında yayınlandığı ilk kanal olan Amerikan ABC televizyonu tarafından yetişkin izleyicileri hedefleyen Taş Devri, yaratıcılığı körükleyen senaryosu; sempatik karakterleri Fred ve Wilma Çakmaktaş, Barney ve Betty Moloztaş kadar Dino, Çakıl ve Bambam sayesinde de zaman içinde çocuklar tarafından sahiplenilmiş oldu. Türkçe’ye uyarlanırken bol bol yerelleştirilen ve Fred Çakmaktaş karakterinin Beşiktaş taraftarı olmasına kadar birçok hoş detay barındıran bu keyifli çizgi filmdeki Fred Çakmaktaş karakterine ise, ünlü seslendirme sanatçısı ve aktör Sezai Aydın yıllar boyunca sesiyle hayat verdi.

Bilim kurgu sevdası başlatan bir yapım: Jetgiller (The Jetsons)Yine Taş Devri’nin yaratıcıları William Hanna ve Joseph Barbera imzasını taşıyan ve Taş Devri ile başlayan ‘zamanda yolculuk’ konseptinin fütüristik versiyonu olan The Jetsons, ülkemizde

Jetgiller adıyla yayınlanıp tüm çocuklarının gönüllerini fethetmişti. Uçan arabalar, insansı robotlar, tek tuşla çalışan akıl almaz teknolojiler ve ışınlanma gibi fütüristik unsurlarla dolu olan bu çizgi dizi, bir neslin bilim kurgu filmlerine ilgi duymasına da yol açtı. Özellikle Jetson ailesinin çocukları Judy, Elroy ve tabii ki ailenin duygusal robotu Rosie ile hatırlanan bu çizgi dizi bir dönem beyazperdeye de uyarlandı.

Çizgi aleminin hüzünlü kızı: Şeker Kız Candy (Candy)Tokyo’da bulunan bir animasyon stüdyosu olan Toei Stüdyo imzasını taşıyan bir ‘anime’ olan Şeker Kız Candy, özellikle 90’lı yıllarda 12-13 yaşlarında olanların ilgisi çeken bir yapımdı. Baş karakteri Candy’nin umutsuz aşk hikayelerinden ve hüzünlü yaşamından kesitler içeren bu dramatik ve bol entrikalı anime, aslında günümüz drama dizilerini aratmayacak bir olay örgüsüne sahipti. Japon yapımı olmasına rağmen baştan sona Amerika ve İngiltere’de geçen Candy’nin hikayesi milyonlarca batılı hayran edinmesine de sebep olmuştu. En heyecanlı yerinde final yapan ve hayranlarını meraka sürükleyen bu dramatik animenin sürpriz sonu ise 2010 yılında Toei Stüdyosu tarafından piyasaya sürüldü.

Page 12: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A1 2

80’li yılların sonunda merhum sanatçı Barış Manço’nun adeta bir kültür elçisi gibi sık sık ziyaret ettiği ve konserler verdiği Japonya, belki de bu ziyaretlerin de etkisi ile, o yılları hatırlayan pek çok kişinin hafızasında ‘hayaller ülkesi’ olarak yer etmiştir. Peki yüksek teknolojisi, özenle muhafaza edilen kültürü, nazik insanları ve eşsiz doğası ile tanınan bu güzel ülke daha yakından bakıldığında nasıl görünüyor dersiniz?

“Akıl uçuran” bir başkent: TokyoTokyo hakkında söylenecek yüzlerce cümle ve yakıştırma olmasına rağmen bu şehri tanımlayacak en iyi kelime kesinlikle ‘çok’tur. Çünkü dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip kenti olan Tokyo’da sadece nüfus değil geri kalan her şey de en az insan sayısı kadar ‘çok’! Kentin her yerini saran kusursuz bir tren ve metro ağına sahip olan Tokyo, aynı zamanda halkın toplu taşımadan en fazla yararlandığı metropol olma unvanına da sahip.

Tıpkı İstanbul gibi onlarca farklı bölgeye ayrılmış bulunan Tokyo’nun kalbi elbette ‘Central’ adı verilen bölgede atıyor. Yamanote Line adı verilen metro hattının hizmet ettiği bu dairesel hatta Tokyo’nun en önemli cazibe merkezleri, alışveriş caddeleri; iş merkezleri, tarihi mekanları ve tabii ki eğlence mekanları bulunuyor. Tokyo Station adı verilen Tokyo’nun merkez istasyonundan aktarma yaparak ulaşabileceğiniz bu yerlerin başında ‘Electric Town’ da denen Akihabara geliyor. Akihabara tam bir elektronik, oyun ve manga & anime merkezi. Eğer elektroniğe ve bilgisayar oyunlarına biraz olsun ilgi duyuyorsanız burada saatlerin

YÜZLERCE DENEYİMİ BİR ARADA SUNAN TEK BİR ÜLKE;

JAPONYA

ROTA DÜNYA

Page 13: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

1 3

nasıl geçtiğini anlamayabilirsiniz. Yan yana dizilmiş ve sabaha kadar hizmet veren onlarca oyun salonunun ve manga & anime dükkanının bulunduğu bu semt, aynı zamanda elektronik alışverişi yapmak isteyenlerin de adresi.

Yine Tokyo’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken ve Tokyolu gençlerin nasıl yaşadıklarını deneyimleme fırsatı sunan bölgelerden biri de Shinjiku - Shibuya ve Harajuku üçgeni. Ardışık metro duraklarında bulunan bu üç semtte Japonya’ya has sokak yemeklerini deneyimlemek, 100 Yen Shop denen çok katlı dükkanlardan ilginç eşyalar satın almak ve geleneksel Japon pub’larında karaoke yapmak mümkün.

Hızlandırılmış Japon kültürü turu: KyotoTokyo’nun hafif kaotik havasından sonra Kyoto’ya gitmek ruha resmen ilaç gibi geliyor. Düzenli sokakları, geniş caddeleri; nispeten daha az yoğun nüfusu ve geleneklerine bağlı insanları ile her anlamda huzur veren bir kent olan Kyoto özellikle tarih ve Japon kültürü meraklılarının kesinlikle ziyaret etmesi gereken bir kent.

Sokakta ‘yukata’ yani geleneksel Japon giysileri giymiş kadın ve erkeklere en çok rastlanan kent olan Kyoto aynı zamanda dini önemiyle de kitleleri kendine çeken bir ruhani merkez. Bir Geyşanın Anıları filminden anımsayacağımız kırmızı direklerle inşa edilmiş Fushimi Inari Tapınağı, bu dini sembollerin en önemlilerinden biri. Binlerce kırmızı direk arasından ilerleyen koridor benzeri yolları ile bir bambu ormanının ortasında yer alan bu tapınak özellikle fotoğraf çekmek için ideal bir mekan. Geyşa kenti olarak da bilinen Kyoto aynı zamanda geyşalık geleneğinin hala canlı olarak yaşadığı bir

merkez. Eğer siz de Kyoto’da gerçek bir geyşa ya da geyşalık eğitimine devam eden bir maiko görmek isterseniz Giom semtinde bulunan özel restoranlara gidebilirsiniz.

Sakin kent Kyoto aynı zamanda bir dönem Japon İmparatorluğu’na başkentlik de yapmış. Bu yüzden kentte bulunan eski imparatorluk sarayı ve saray kompleksi içindeki muhteşem Zen bahçeleri kesinlikle görülmeye değer. Yine Kyoto’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında Kyoto Manga Müzesi geliyor. Japonya’dan dünyaya yayılan manga kültürünün tarihine ve gelişimine ışık tutan bu ilginç müzede manga sanatına dair her şeyi bulmak mümkün.

‘Ülkenin mutfağı’ OsakaJaponya elbette yalnızca doğa, tarih ve kültürden ibaret değil. Çünkü bu güzel ülkenin en az tarihi kadar köklü bir yeme - içme kültürü de var. Ve Japonlara göre, Japon mutfağının en çeşitli ve lezzetli hali ülkenin gurme başkenti Osaka’da deneyimleniyor. Bu enfes şehirde çeşit çeşit Japon eriştesi (Japonlar ramen diyor) yapan restorandan tutun da, meşhur Kobe bifteğinin envai çeşidini sunan teppanyaki mekanlarına kadar yüzlerce seçenek var. Japon mutfağında da kırmızı ve beyaz etin tıpkı bizdeki gibi ocak başında ‘kendin pişir kendin ye’ konsepti ile sunulduğu konsepte teppanyaki deniyor. Yine aynı et ürünlerinin ve çeşitli sebzelerin, baharat ve otlarla tatlandırılmış kaynar su dolu bir tencerede pişirilip servis edildiği Shabu Shabu restoranlar da oldukça popüler. Genelde 2 saat boyunca sınırsız yeme - içme karşılığında sabit bir ücret talep eden bu restoranlar tıka basa doymak isteyenler için ideal. Deniz kıyısında konumlanmış bir şehir olmasından ötürü Osaka’da balıkçılık çok gelişmiş. Özellikle

karides ve ahtapotu ile ünlü olan bu şehirde, bu iki deniz mahsülünün her türlüsünü tatmak mümkün. Osaka’da yemekten vakit bulursanız gezilecek diğer yerler, tarihi Osaka Kalesi ve tabii ki Universal Studios’un Osaka’daki şubesi.

Küllerinden doğan bir şehir: HiroşimaJaponya, mistik ruhu ve özenli muhafaza edilmiş geleneklerinin yanı sıra tarihinde tarifsiz acılar barındıran bir ülke. 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan Pearl Harbour yenilgisi sonrasında 6 Ağustos 1945 tarihinde Amerikan ordusu tarafından atılan atom bombalarının hedefi olan ve neredeyse haritadan silinen Hiroşima, sadece mecazen değil sözlük anlamıyla da ‘küllerinden doğma’yı başarmış. 6 Ağustos 1945 sabahı sadece o an 200 bin kişinin feci şekilde ölmesine sebebiyet veren bu acımasız saldırının etkileri neredeyse 50 sene boyunca devam etmiş.

‘Little Boy’ isimli bombanın düştüğü yerin çok yakınında bulunan Genbaku Kubbesi, bir utanç anıtı olarak o günkü haliyle muhafaza ediliyor. Anıtın bulunduğu geniş ve şimdilerde yemyeşil olan parkta dolaşırken karşınıza atom bombasının etkilerine rağmen hayata tutunmuş kadim ağaçlar, saldırıda ölen çocukların isimlerinin yazdığı anıtlar ve Peace Memorial müzesi çıkıyor. Hiroşima’nın dününü ve bugününü kapsamlı şekilde anlatırken kelimelerin boğazınıza dizilmesine neden olan bu anlamlı müzeden çıkarken, o gün ve sonrasında yaşanan acıların zerresini tasavvur etmek bile ciğerinizi yakıyor.

Page 14: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A1 4

DÜNYA PAZARLARI VE FIRSATLARI

FAS PAZARI VE FIRSATLAR

ÜLKE KÜNYESİ

Dünyanın farklı köşelerinde ekonomik fırsatlar sunan ülkelerin genel bilgilerini paylaştığımız köşemizin bu sayımızdaki konuğu Fas. Türkiye İhracatçlar Meclisi ve Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı verilerine dayanarak derlediğimiz yazımızda yer alan Fas pazarı hakkındaki genel ve ticari bilgilere gelin hep birlikte göz atalım.

Nüfus: 34 MilyonPara Birimi: Fas Dirhemi (MAD)GSYİH: 101 Milyar $ (2017)Kişi Başı GSYİH: 2,832 Milyon $ (2017)Reel Büyüme Oranı: %3,9 (2017)

Genel Bakış1956 yılına kadar Fransa hakimiyeti altında kalan Fas, aynı yıl bağımsızlığını ilan etmiş ve ülkede anayasal monarşi kurulmuştur. Ancak ülke geçmişi 9. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Fas Krallığı 1996 yılında kabul edilen 4. anayasasına göre, kendisini; devlet dini İslam, resmi dili Arapça olan bir demokratik monarşi olarak tanımlamaktadır. Fas’ta istikrarlı bir politik sistem ve güvenli bir yaşam ortamı vardır. Yabancılar kabul görmekte, iş adamları rahat hareket edebilmektedir.

Ülke, demografik olarak genç bir nüfusa sahiptir. 15 yaşın altındaki nüfus toplam nüfusun %31’ine karşılık gelmektedir. Ülkede yaşayan yabancılar genellikle Fransız, İtalyan ve İspanyollar’dan oluşmaktadır. 1,7 milyon Faslı yurtdışında yaşamaktadır.

Kuzey Fas’ın Atlas Okyanus’u kesiminde, özellikle Kasablanca-Kenitra ve Fas-Rabat eksenlerinde şehirleşme yoğundur. Şehirleşme hızla artmaktadır. Nüfus artışı hızlıdır. 20. yüzyılın başında Fas’ın nüfusu 5 milyondan az iken 1954 yılında 10 milyona ulaşan nüfus 1985-1990 yıllarında 22 milyona ulaşmıştır. BM’ye göre, Fas’ın nüfusu 2015 yılı itibarıyla 34,38 milyona ulaşmıştır. İşsizlik ise önemli bir sorun olarak görülmektedir.

Ekonomik YapıDünyanın en büyük fosfat yataklarına sahip olan Fas, ekonomisini tarım, imalat, balıkçılık ve turizm sektörü gelirleri ve dış ülkelerde çalışan Faslılar’ın ülkeye getirdikleri dövizlerle ayakta tutmaktadır.

Page 15: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

1 5

1980’li yıllardan itibaren IMF ve Dünya Bankası ile işbirliği içinde başarılı bir ekonomik reform sürecine girilmiş, bu çerçevede dış ticaret rejiminin liberalleştirilmesi, yeni yatırım kanunu, özelleştirme programı ve bankacılık sisteminin iyileştirilmesine gidilmiştir. Fas ekonomisinin son 10 yılda tarım ve fosfat sektörlerine olan bağımlılığı azalarak imalat ve hizmet sektörlerinin GSYİH’daki payları artmıştır. Fas; Ürdün, Mısır ve Tunus ile dörtlü bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalamıştır. Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesi (GAFTA) anlaşması 18 Arap ülkesi tarafından imzalanarak, 1 Ocak 1998 yılında yürürlüğe girmiştir. İlk etapta serbest ticarete geçişin her yıl %10 gümrük indirimi yapılarak 2008 yılında tamamlanması öngörülmüş olmakla birlikte, daha sonra, son iki tarife indirimi %20 uygulanarak 2005 yılı başından itibaren gümrükler tamamen sıfırlanmış ve ticaretin serbestleştirilmesi sağlanmıştır.

Ayrıca ülkemiz ile Fas Krallığı arasında 7 Nisan 2004 tarihinde akdedilen Serbest Ticaret Anlaşması (STA) 1 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 1 Ocak 2015’te anlaşmaya ekli protokol hükümlerine göre uygulanan gümrük vergi oranlarının karşılıklı olarak iki ülke arasında tedricen indirilmesi kararlaştırılmıştır.

Pazar BilgileriKasablanka, ülkedeki ticaret ve dağıtım merkezidir. İthalatın büyük bölümü Kasablanka’dan yapılmaktadır. İthalatçılar genellikle endüstri ve sektörler açısından uzmanlaşmışlardır.

Fas’ta bir temsilci ile çalışılmak isteniyorsa, bu kişilerle direkt olarak temasa geçmenin faydası vardır. Ayrıca irtibatta bulunulan bu kişiler sık sık ziyaret edilmelidir. Piyasanın ziyaret edilmesi kaçınılmaz bir kuraldır. Firmaların öncelikle ürünlerinin hangi kurallar ile ithal edildiklerini öğrenmeleri gerekmektedir.

GLOBELINK ÜNİMAR FAS’TAKİ EN GÜVENİLİR ÇÖZÜM ORTAĞINIZ Globelink Ünimar Lojistik olarak Fas pazarına denizyolu ve havayolu taşımacılığı hizmetleri sunmaktayız. Denizyolu’nda; Ambarlı Limanı’ndan Fas-Casablanca limanına her hafta düzenli direkt parsiyel servis; İstanbul, İzmit, Gemlik, İzmir ve Mersin limanlarından Casablanca ve Tanger limanlarına ise FCL servis hizmetleri vermekteyiz. Havayolu’nda ise; Fas’ta havayolu taşımacılığı için kullanılan Casablanca, Tanger, Rabat, Fez, Layoune, Agadir, Qujda, Marrakech ve Quarzzazate havalimanlarına; direkt ve aktarmalı uçuşlar ile hizmet vermekteyiz. Detaylı bilgi için her zaman bizi arayabilirsiniz.

Page 16: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A1 6

GLOBELINK ÜNİMAR HAVA KARGO KALİTESİ ŞİMDİ İZMİR’DE!

Globelink Ünimar, profesyonel hizmet anlayışı ve kalitesini şimdi de İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda vermeye başladığı hava kargo hizmeti ile sizlere ulaştırıyor.

Minimum kargodan charter uçak yüklemelerinize kadar tüm hava yolu taşımacılığı ihtiyaçlarınızı yer garantisi ve ekonomik navlunlarla karşılamak ve size özel butik

hizmetlerimizden yararlanmak için bizi arayabilirsiniz.

BİLGİ İÇİN: ZİYA GÖRSEVGlobelink Ünimar Lojistik İzmir Ofis

İsmet Şen İş Merkezi 1476/1 Sok. No: 3 K: 2 D: 3 35220 Alsancak / İZMİR T: 0232 464 5156 / F: 0232 464 7491

[email protected]

Page 17: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

1 7

PROFESYONEL EKİBİMİZ, ULUSLARARASI KARAYOLU TAŞIMACILIĞINDAHİZMETİNİZDE

Globelink Ünimar Lojistik’in Uluslararası Karayolu Taşımacılığı ekibi ile henüz tanışmadıysanız çok şey kaybediyorsunuz demektir. Karayolu taşımacılığında ihtiyaç duyabileceğiniz hız, güven, rekabetçi fiyatlar gibi her türlü ihtiyacınıza kusursuz şekilde cevap verebilecek profesyonel ekibimizden alabileceğiniz hizmetler;

Yükünüzün alınmasından teslimine kadar geçen süre içinde tüm süreçlerde yanınızda olan ekibimize dilediğiniz zaman [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz.

• Tüm Avrupa, BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ve Ortadoğu’ya hizmet • Kendi öz mal varlığı ile Mega Tenteli römorklarıyla Güney Avrupa'ya (Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz) hizmet • İthalat ve ihracat taşımacılığında FTL / LTL • Türkiye-Avrupa arasında 45'' HC konteyner ve Swapbody (tenteli konteyner) ile intermodal taşımacılık hizmeti • Ekspres servisi ile 48 saat içinde 1.2 tona kadar yükün minivan ile ulaşımı Proje taşımacılığı, gabari dışı taşımalar • Tecrübeli operasyon ekibi • GPS ile araç takip sistemi • Transit 3. ülke taşımaları • Yurt dışı depolama, gümrükleme ve teslimat

Page 18: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A1 8

GLOBELINK ÜNİMAR ETKİNLİKLERİ

Gelenekselleşen Globelink Ünimar kahvaltılarını biraz daha renkli hale getirdik ve her biri için birer konsept belirledik. İnsan Kaynakları departmanımızın organize ettiği ilk kahvaltımızın teması “Alaçatı” oldu. Globelink Ünimar Lojistik çalışanlarının katıldığı, muhabbetin lezzete karıştığı etkinliğimiz ile güne sağlıklı bir kahvaltıyla başlamak tüm çalışanlarımızı mutlu etti.

GELENEKSEL GLOBELINK ÜNİMAR KAHVALTISINDA “ALAÇATI” KONSEPTİ

Page 19: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

1 9

GLOBELINK ÜNİMAR ETKİNLİKLERİ

Sonbaharın gelişini kutlamadan olmaz dedik ve ikinci kahvaltı etkinliğimizin konseptini “Hoş Geldin Sonbahar” olarak belirledik. İnsan Kaynakları departmanımızın özenli hazırlıkları ile düzenlenen kahvaltımıza katılan çalışanlarımız ile birlikte birbirinden güzel lezzetleri tatmak ve işe kısa bir ara vererek keyifli vakit geçirmek hepimize çok iyi geldi.

Globelink Ünimar Lojistik olarak yoğun geçen ekonomik gündeme ve iş yoğunluğuna kısa bir ara verip hep birlikte #smileyourmatter dedik. Tüm ekibimizi bir araya getiren etkinliğimizde sağlıklı beslenme prensiplerimizi de birkaç saatliğine görmezden gelip hot dog, pop corn ve cips gibi atıştırmalıklar yemenin eğlencesine kendimizi bıraktık. Yüzümüzü gülümseten bu etkinliği organize eden ve bizlere #smileyourmatter dedirten İnsan Kaynakları departmanımıza teşekkür ederiz.

KAHVALTI SOFRAMIZA DA HOŞ GELDİN SONBAHAR

#SMILEYOURMATTER

Page 20: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A2 0

SPO

R

Her tür spor ruha ve bedene ilaç gibi gelse de bazı dalları icra edildiğinde ise insanın doğayla ve yaşamla bağını ekstra güçlendirir. İşte kar sularından doğan, dik vadilerden akan ve doğaya bereket getiren coşkun akarsular üzerinde yapılan rafting de insana yaşadığını hissettiren sporlardan biri. İnsana, doğa karşısında ayakta kalma hazzını yaşatan rafting sporunu merak eden ve bu spora başlamayı düşünen okurlarımız için araştırdık.

Page 21: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

2 1

Rafting nedir?Rafting, raft adı verilen şişme botlarla, debisi yüksek nehirlerde yapılan bir macera sporudur. Raftingde esas olan, içinde bulunduğunuz raftı devirmeden, kürekle yönlendirerek kayalar ve engeller arasından hızla geçebilmektir. 6 ile 8 kişilik takımlar halinde yapılan bu sporda başarılı olabilmek için her takımın tek vücut gibi senkronize olabilmesi gerekir. Bu sporda akarsular zorluk derecesine göre altı dereceye ayrılırlar. 6. derece en zor parkurları, 1. derece ise en kolay parkurları ifade eder.

Kimler rafting yapabilir?Zaman zaman yüksek efor isteyen bir macera sporu olsa da aslında ciddi bir fiziksel engeli olmayan herkes rafting yapabilir. Yani bu sporu icra etmek için ille de çok atletik bir yapıya, çelik gibi bir fiziksel kondisyona ya da kusursuz bir yüzme tekniğine sahip olmanız şart değildir. Kısacası yüzme bilmek ve yeni deneyimlere açık olmak rafting sporuna başlamak için yeterlidir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, rehberlerin ya da eğitmenlerin talimatlarına harfiyen uyulmasıdır.

Özellikle günübirlik amatör rafting turlarında parkura çıkış öncesinde verilen kısa eğitimde anlatılanlara kulak kabartılmalı ve olası bir tehlike anında nasıl davranılması gerektiği iyice öğrenilmelidir. Aynı özen ekipman konusunda da gösterilmelidir. Bilhassa can yeleği ve koruyucu kask olmaksızın asla rafting yapılmamalıdır. Yine rafting yaparken muhakkak kaygan kaya ve yosun tutmuş zeminler üzerinde tutunmayı kolaylaştıran özel amaçlı rafting ayakkabıları ve serin havalarda vücut ısısını dengeleyen neopren kumaştan üretilmiş koruyucu elbiseler kullanılmalıdır.

Başlıca rafting terimleri ve anlamları

Raft: Rafting yaparken kullanılan, uzunlukları genelde 3.6 ve 4.8 metre olan ve içine dolan suyu tahliye edebilen bir sisteme sahip dayanıklı şişme botlara verilen isimdir.

Rapid: Rafting terminolojisinde nehir genişliğinin daralması, aşırı yağış, ağaç devrilmesi vb. gibi etkenlerle akış hızının arttığı ve su yüzeyinde dalgalanmaların gözlemlendiği bölgelere verilen isimdir.

Tongue: Hızlı ve dik akan rapidlerde yani yüzey dalgalanmasının olduğu parkurlarda V biçimindeki girişlere verilen isimdir.

Hidrolik: Rafting terminolojisinde çok tehlikeli ve güçlü girdapları ifade eder. Bu girdaplar botu ya da sporcuyu yutabilecek kadar tehlikelidir ve bu oluşumlardan uzak durulması gerekir.

Eddy: Akıntının durduğu ya da ters aktığı durumlara denir. Eddy’ler genelde ağaç ya da kaya devrilmesi sonucu oluşurlar.

CFS: CFS yani açılımı ile ‘Cubic feet per second’ nehrin herhangi bir noktasından bir saniyede geçen su miktarını ifade eder. Yani CFS, ‘debi’ kelimesinin rafting jargonundaki karşılığıdır.

Curler: Kendi üzerinde geriye yuvarlanan dik dalgalara verilen addır.

Drop: Yüksekten dökülen suyun etkisiyle botla gerçekleştirilen ani düşüşlere denir.

Türkiye’deki başlıca rafting merkezleriEşsiz doğası ve dört mevsimin yaşandığı ayrıcalıklı iklimi ile Türkiye pek çok doğa sporunda olduğu gibi rafting için de çok zengin imkanlar sunan bir ülke. Hatta söz konusu rafting olunca sadece Türk macera tutkunları değil, dünyanın dört bir yanından gelen ekstrem sporcular ve doğa sporu meraklıları da bu rafting merkezlerinin yolunu tutuyorlar:

Çoruh NehriDünyanın en iyi 10 rafting parkuru arasında gösterilen Çoruh Nehri, 169 km’lik uzunluğu ve 4. derecedeki zorluk parkuru ile uzun yıllardır uluslar arası ve ulusal yarışmalara ev sahipliği yapıyor. Kaçkar Dağları’ndan inen bu muhteşem akarsuyun özellikle Bayburt - Yusufeli - Oltu arasında kalan kısmı profesyonel rafting tutkunlarının ilk tercihi oluyor.

Dalaman Çayı9 km uzunluğunda olmasına rağmen 8 farklı düşüş noktası barındıran ve bu özelliği ile oldukça eğlenceli bir parkur olan Dalaman Çayı, bulunduğu bölge itibariyle en çok yaz tatili için Muğla ve çevresini tercih eden turistler tarafından ziyaret ediliyor.

Melen ÇayıDüzce ili sınırlarında yer alan Melen Çayı, İstanbul’a yakınlığı ile çokça tercih edilen bir rafting merkezi. 60 km uzunluğundaki bu akarsuda toplam 13 km’lik bir rafting parkuru yer alıyor. 3 ve 4. zorluk derecesinde olan bu akarsu özellikle raftinge yeni başlayanlar için ideal.

Köprülü KanyonAntalya’nın Manavgat ilçesinde bulunan Köprülü Kanyon diğer rafting merkezlerinden farklı olarak 100 metre derinliğinde bir kanyon içinde yer alan bir parkura sahip. Adını üzerinde bulunan Roma döneminden kalma tarihi bir köprüden alan bu kanyon özellikle yaz aylarında ziyaret yapmak için çok uygun. Çünkü Antalya’da deniz sıcaklığı 30 derecelere ulaşmışken Köprülü Kanyon’un suyu daima buz gibi oluyor.

Çatak ÇayıGeçtiğimiz günlerde Türkiye Rafting Şampiyonası’na ev sahipliği yapan ve Van’ın yıldızı parlayan rafting merkezi olan Çatak Çayı ,Türkiye’nin en yüksek debili ve en uzun parkurlarından birine sahip.

Page 22: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A2 2

Gıda Endüstrisinin Geleceği

KAPAK KONUSU

Teknoloji öylesine baş döndürücü bir hızla gelişiyor ki artık bilimkurgu filmlerinden aşina olduğumuz, yemek yerine geçen haplara sadece birkaç adım mesafedeyiz. Tabii içinde yaşadığımız dijital çağda, gıda konusunda ezberlerin bozulmasını yalnızca teknolojik gelişmelere bağlamak çok da doğru bir yaklaşım olmaz. Çünkü küresel iklim değişikliğinin etkilerini tüm çıplaklığıyla hissetmeye başladığımız bu dönemde, gıda üretiminde sürdürülebilirlik sağlamak artık kaçınılmaz. İşte yaklaşan iklim krizi ve ortaya çıkabilecek gıda kıtlığına karşı insanlığı koruyacak yepyeni gelişmeler ve 3 başlıkta gıda endüstrisinin geleceği...

Süper gıdaların çağı başlıyorSon birkaç yıldır hayatımıza giren ‘süper gıda’ kavramının önümüzdeki dönemde çok daha fazla önem kazanması bekleniyor. Gıdalara bir nevi ilaç misyonu yükleyen ve insan bedeninin ihtiyaçlarını bir paket olarak daha çabuk ve etkin şekilde sağlamaya yarayan bu gıdalar, teknolojinin de etkisiyle bambaşka formlara bürünüyor. Özellikle İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te yürütülen çalışmalarla, ‘çirkin’ görüntüleri ile tüketilmesi zor olan bazı çok faydalı besinler 3D yazıcılarla çok daha kolay tüketilebilir hale getiriliyor. Alg bakterilerinin, yüksek ölçüde antioksidan içeren bitki köklerinin ve hatta işlenmiş deniz ürünleri üretiminden arta kalan besinlerin 3D yazıcılarla bambaşka şekillere sokulması, hem normalde yiyemeyeceğimiz şeyleri yemeye hem de besin israfının önüne geçmeye yardımcı oluyor. Birleşmiş Milletler ile ortaklaşa yürütülen bu çalışma ile işlenmiş gıda proseslerinden arta kalan temiz gıda ürünlerinin yeniden işlenmesi ve bu sayede dünyadaki gıda dağılımının dengelenmesi bekleniyor.

Page 23: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

2 3

Hayvancılık yapmadan et üretmek mümkün mü?İnsanlık tarihinin en vazgeçilmez protein kaynaklarından biri olan et ürünleri, bu besini elde etmek uğruna avlanmayı ve silah üretmeyi öğrenen insanlığın kendi eliyle bambaşka bir forma giriyor. Çünkü ne yazık ki endüstriyel et üretimi gezegenimizin doğal kaynaklarını en çok tehdit eden unsurlardan biri. Öyle ki çevre örgütlerinin raporlarına göre 1 kg et üretmek için tam tamına 15 bin 455 litre su kullanılıyor. Ve bu su miktarı yetişkin bir insanın 14 senelik su ihtiyacına denk geliyor. İşte bu noktada, endüstriyel et üretiminin yerini ‘in vitro’ et üretiminin alacağı ön görülüyor.

İlk olarak 2007 yılında NASA tarafından bir kalamar kök hücresinden meydana getirilen laboratuar üretimi et, bugün artık Amerikan Memphis Meat ve Hollanda menşeli Mosa Meat isimli iki şirket tarafından sahiplenilmiş durumda. Ürettikleri etleri ‘yapay et’ değil ‘in vitro’ yani ‘kültür eti’ olarak tanımlayan bu firmalar, hayvanların kas hücrelerinden aldıkları kültürü laboratuar ortamında çoğaltarak et üretimini gerçekleştiriyorlar. Üretimin yapıldığı ilk sene kilosunun 300 bin dolar civarında bir rakamdan satıldığı belirtilen bu laboratuar ürünü etlerin kilosu bugün 80 dolar bandına alıcı buluyor. Büyük gıda firmalarının ve endüstri devlerinin yoğun bir motivasyonla fonladığı bu şirketlerin amacı ise 2022 yılı itibariyle standart bir hamburger köftesini 1 dolara mal edebilmek.

Geleceğin tarımı ‘dikey’ olacak!Küresel iklim değişikliğinin en yıkıcı sonuçlarından biri de ne yazık ki yer altı sularının tükenmesi, CO2 salınımının artması ve bu gibi nedenle tarım arazilerinin kullanılamaz duruma gelmesi. Gezegenimiz hali hazırda bu sorunlarla boğuşurken, takvimler 2030’u gösterdiğinde mevcut tarımsal üretimin maalesef dünya nüfusunu besleyemeyeceği öngörülüyor. İşte bu sorun için geliştirilen en sürdürülebilir çözümlerden biri de dikey tarlalar. ‘Şehir çiftlikleri’ ve ‘bitki fabrikaları’ olarak da bilinen bu tarımsal üretim merkezleri, geleneksel tarımda uygulanan yöntemlerin tersine minimum kaynakla maksimum verim elde etme fikri üzerine kurulu. Maydanoz, roka, tere, kişniş, marul vb yeşil yapraklı bitkilerin yanı sıra; domates, biber, patlıcan, havuç, brokoli, lahana, karpuz ve çilek gibi ürünlerde son derece başarılı sonuçlar veren dikey tarlaların en büyük avantajlarından biri de kimyasal gübre ve yüksek hacimli toprak kullanımına gerek duymaması.

Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi gelişmiş Uzak Doğu ülkelerinde fiilen uygulanmaya başlanan dikey tarımda bitkiler, çok katlı bölmelerde yetişiyor ve seradan farklı olarak özel iklimlendirme sistemleri ile büyütülüyor ve LED teknolojileri ile fotosentez yapıyor. IoT (Internet of Things) teknolojisi ile sulanan bu dikey tarlalarda kullanılan su, geleneksel tarıma oranla %90 ile %95 oranında azaltılabiliyor.

Page 24: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A2 4

Gaziantep deyince akla genelde zengin mutfak kültürü ve tarihi çarşıları gelse de Güneydoğu’nun en büyük kentlerinden olan bu güzel şehir aynı zamanda gerçek bir doğa ve kültür cennetidir. Bu sayımızda rotamızı çevirdiğimiz Rumkale de Gaziantep’in gururla sakladığı güzeller güzeli hazinesi... Gelin bu hazineyi birlikte keşfedelim.

GÜNEYDOĞU’NUN SAKLI HAZİNESİ

Rumkale

ROTA TÜRKİYE

Page 25: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

2 5

Rumkale doğanın eseri mi yoksa insan emeği mi?Rumkale söz konusu olduğunda, arkeologlar ve tarihçiler bu antik kentin doğa tarafından mı yoksa insan eliyle mi inşa edildiğine bir türlü karar veremiyorlar. Kompleks yapısı ve topoğrafya ile tamamen entegre oluşu ile insan elinden ziyade iklim olayları sonucunda oluşmuş gibi görünen Rumkale’yi 1838 yılında gören Alman komutan Helmuth Karl Bernhard von Moltke, bu ilginç yapı hakkında “Kayalığın nerede bittiğini ve insan eliyle yapılan kısmın nerede başladığını söylemek çok zor” yorumunu yapmış.

Kayalara oyulmuş bir kale-şehir olma özelliği taşıyan Rumkale, düşman akınlarından korunmak ve nehirdeki suyu yukarıya taşıyabilmek için özel olarak tasarlanan hendek sistemleri ile bugün bile modern mimariye ilham veriyor. Devasa kayaların oyulması ile tasarlanan bu eğimli oyukların fonksiyonu ise kale-şehir içindeki sarnıçlarla doğrudan bağlantılı olmasından anlaşılıyor.

Rumkale’nin gizemlerle dolu tarihiMimari yapısı geç Roma dönemi izleri taşıdığı için günümüzde Rumkale olarak anılan bu kale-şehrin, tarih boyunca Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromgla, Ranculat, Kale’at el Müslimin ve Kale-i Zerrin (Altın Kale) gibi birçok farklı isimle anıldığı biliniyor. İçinde

halen St. Nerses Kilisesi ve Barşavma Manastırı’nın yanı sıra çok sayıda antik kalıntı, su kuyusu ve hendek bulunduran Rumkale, doğal güzelliğinin yanında son derece önemli bir teoloji merkezi olmasıyla da öne çıkıyor. İnşa edildiği 11. yüzyılda Hromgla adıyla anılan Rumkale’nin dini merkez olmasının altında ise Hz. İsa’nın 7 havarisinden biri olan Aziz Yohannes’in Rumkale’de yaşaması yatıyor. Hatta Aziz Yohannes’in, İncil’in bir kopyasını Rumkale’deki gizli bir mağarada sakladıktan sonra Beyrut’a götürdüğüne inanılıyor.

M.S 1113 yılında Roma imparatoru III. Grimgolis tarafından baş psikoposluk makamına dönüştürülen Rumkale, 1292’deki Memlük kuşatmasına kadar Roma İmparatorluğu ve Ortodoks Hıristiyan dünyası için önemini korumaya devam etmiş. Memlük hakimiyeti sonrası Müslümanlaşan ve Kale’at el Müslimin adıyla anılmaya başlayan Rumkale, ne yazık ki 14. yüzyıldan sonra önemini yitirmiş ve bu yüzden de yeterince korunamamış.

Önce suya sonra tarihe gömülmüş hüzünlü bir köy: Savaşan KöyüBirecik Barajı’nın masmavi sularının üzerinde yükselen yeşil bir zümrütü andıran Rumkale, sadece kale-şehir kısmıyla değil etrafındaki güzelliklerle de görülmeyi hak ediyor. Rumkale

çevresinde bulunan bu unutulmuş güzelliklerden biri de Birecik Barajı’nın hizmete girmesinden sonra bir kısmı sular altında kalan, bir kısmı da terk edilen Savaşan Köyü. Rumkale’nin hemen karşı kıyısında bulunan ve Türk sinemasının unutulmaz filmi Eşkıya’dan da hatırlayacağımız bu hüzünlü köy sulara gömülmüş minaresi ve terk edilmiş taş evleri ile bugün tam bir hayalet köy görünümünde.

Şanlıurfa şehir merkezine çok daha uzak olsa da Şanlıurfa sınırları içinde yer alan Savaşan Köyü’nün evlerini, bahçelerini ve anılarını terk etmek zorunda kalan halkı, hüzünlü gözlerle de olsa köyü ziyaret eden turistlere köye dair hikayeler anlatıyorlar. Hatta biraz daha tepede başka bir köye yerleşmek durumunda kalan birçok köylü, Rumkale’den Savaşan’a sefer yapan küçük gezi tekneleri işleterek turizmden para bile kazanıyorlar.

Rumkale’ye nasıl gidilir?Gaziantep Havalimanı’na 62, Şanlıurfa GAP Havalimanı’na ise 84 km mesafede bulunan Rumkale, Fırat Nehri’nin üzerinde inşa edilen Birecik Barajı sonrasında anakara ile bağlantısı kesilmiş bir yarımadaya dönüşmüş durumda. Bu yüzden de Rumkale’ye ulaşmanın tek yolu Yavuzeli ilçesine bağlı Kasaba köyünden ya da Halfeti’den kalkan gezi teknelerini kullanmak. Toplam 20 dakikalık

keyifli bir tekne yolculuğu ile ulaşılabilen Rumkale özellikle fotoğraf meraklıları için muhteşem fırsatlar sunuyor.

Rumkale’de mutlaka görülmesi gereken yerlerRumkale’ye yolunuz düştüğünde, antik kentte bulunan Kralın Kızı Mağarası’nı mutlaka ziyaret etmenizi öneririz. Rumkale’nin kireç taşı zeminin oval şekilde oyulması ile oluşturulan mağarada bir yer altı şehri de bulunmaktadır. Rivayetlere göre de kralın kızı için oydurttuğu mağaranın girişinde N şeklinde bir iniş bulunmaktadır. Bu iniş, geçmişte buranın bir tapınak olduğunu düşündürtmektedir. Mağaranın içerisi ise Z şeklinde tüneller ile örülmüştür.

Mağara ziyaretinin yanı sıra Rumkale’de yapabileceğiniz bir diğer aktivite de tekne turlarıdır. Dağcılık sporu ile ilgilenenler ve kamp yapmayı sevenler için de farklı deneyimler sunan Rumkale, keşfetmeyi seven ve alternatif rotalara ilgi duyan ziyaretçilerini bekliyor.

Page 26: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A2 6

Türkiye dünya lojistik liginde 39. sırada yer alıyorSektörün tümünü kapsayan araştırmaların sayısının az olmasıyla beraber Dünya Bankası tarafından hazırlanan ve 155 ülkenin lojistik performanslarının değerlendirildiği ‘The Logistics Performance Index (LPI) raporuna göre Türkiye dünya lojistik liginde 39. sırada yer alıyor. Gümrüklerin ve diğer sınır işlemlerinin

etkinliği, ticaret ve taşımacılık altyapısının lojistik açıdan kalitesi, uluslararası sevkiyatların düzenlenmesinin kolaylığı ve maliyeti, lojistik hizmetlerin kalitesi ve lojistik yetkinlik ve sevkiyatların takibi – izlenebilmesi – zamanında teslimi gibi kriterlere göre yapılan bu değerlendirmenin sonuçlarına göre Almanya birinci, Singapur ikinci İsveç ise üçüncü sırada yer alıyor.

TÜRKİYE’DE LOJİSTİK SEKTÖRÜNE DAİR ÖNEMLİ BİLGİLER

SEKTÖRDEN

Kelime kökeni Yunanca’daki ‘logic’ yani mantık kelimesinden gelen lojistik kavramı, bugün endüstrileşen dünyanın vazgeçilmez unsurlarından biri. Asya ile Avrupa arasındaki benzersiz stratejik konumu ile dünyada hızla büyüyen lojistik pastasından daha çok pay almak isteyen Türk lojistik sektörü de dünyadaki büyüme trendine uyum sağlamak için var gücüyle çalışıyor. İşte önümüzdeki 10 yıllık periyodda yabancı yatırımcıların gözdesi haline gelmesi beklenen Türk lojistik sektörüne dair bilinmesi gereken 5 önemli bilgi...

Page 27: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

2 7

Milli sektör hacminin 55 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyorÜlkemizin en hızlı büyüyen sektörlerinden biri olan lojistiğin 2018 yılı itibariyle toplam hacminin 55 milyar dolar civarında olduğu düşünülüyor. Lojistik pazarına yeni giren şirketlerin sağladığı ciro artışları, e-ticaret dikeylerinin gelişimi ve liman faaliyetlerinin artması ile daha da hareketlenmesi öngörülen Türk lojistik sektörünün 2025 yılı itibariyle 120 milyar dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor.

Ülkemiz, lojistik kapasitesinin yalnızca %13’ünü kullanıyorÜç tarafının denizlerle çevrili olmasına ve Avrupa – Asya arasında önemli bir köprü misyonu üstlenmesine karşın Türkiye ne yazık ki lojistik kapasitesinin yalnızca %13’ünü kullanabiliyor. Özellikle karayolu taşımacılığı konusunda güçlü olan Türkiye, tüm stratejik avantajlarına rağmen ne yazık ki altyapı eksikliği, liman sayısının azlığı ve yetersiz konteyner kapasitesi gibi gerekçelerle lojistik açısından birçok Akdeniz ülkesinden geride kalıyor.

Türkiye’de 21 serbest ticaret bölgesi bulunuyorTürkiye’de bankacılıktan sigortacılığa; üretimden genel ticarete, depolama ve paketlemeye kadar her türlü ticari faaliyetin çok daha avantajlı şekilde yürütülmesine imkan tanıyan 21 serbest ticaret bölgesi bulunuyor. Gerek üretim gerekse lojistik faaliyetler

bakımından önemli mali ve operasyonel kazanımlar sağlayan bu 21 merkezin tam listesi 2018 yılı itibariyle şu şekilde: Adana-Yumurtalık Serbest Bölgesi, Ege Serbest Bölgesi, Antalya Serbest Bölgesi, Avrupa Serbest Bölge, Bursa Serbest Bölgesi, Denizli Serbest Bölgesi, Doğu Anadolu Serbest Bölgesi, Gaziantep Serbest Bölgesi, İstanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi, İstanbul Deri ve Endüstri Serbest Bölgesi, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Serbest Bölgesi, İstanbul Trakya Serbest Bölgesi, İzmir Menemen Deri Serbest Bölgesi, Kayseri Serbest Bölgesi, Kocaeli Serbest Bölgesi, Mardin Serbest Bölgesi, Mersin Serbest Bölgesi, Serbest Bölge Rize, Samsun Serbest Bölgesi, Trabzon Serbest Bölgesi ve Tübitak Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi.

Ülkemizde lojistik yönetimi eğitimi hızla yaygınlaşıyorLojistik sektörünün kurumsallaşması ve bu alanda yapılan yatırımların artması ile birlikte lojistik yönetimi alanındaki meslekler de hızla prestij kazanıyor. Buna bağlı olarak da ülkemizde faaliyet gösteren üniversitelerde lojistik ile ilgili ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora programları büyük bir rağbet görüyor. 2018 yılının son çeyreği itibariyle Türkiye’de lojistik yönetimi ile ilgili akademik düzeyde eğitim veren toplam 228 adet program bulunuyor. Son açılan vakıf üniversiteleri ile birlikte bu rakamın 2020 yılı itibariyle 300’ü bulması bekleniyor.

Page 28: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A2 8

SANAT

ATIĞI SANATA ÇEVİREN YARATICI RUH;

LAURENCE JENKELLHer şeyin tüm hızıyla ‘aynılaşmaya’ başladığı bir çağda, özellikle sanat icra ederken fark yaratmak her zamankinden daha da kıymetli. İşte yola bir iş kadını olarak başlayıp daha sonra içindeki sanat aşkını bastıramayan Laurence Jenkell, imzasını attığı özgün işlerle artık dünyanın her yerinde bir bakışta ayırt edilebilen bir sanatçı.

Page 29: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

2 9

Laurence Jenkell kimdir?Güney Fransa’da Cannes yakınlarında bulunan Vallauris kentinde yaşayan Fransız sanatçı Laurence Jenkell, çocukluk yıllarından bu yana objelere farklı formlar kazandırmaya tutkun bir ruha sahiptir. Ancak bugün 52 yaşında olan sanatçının profesyonel kariyeri çok da sanat odaklı başlamaz. Uzun yıllar boyunca Fransa ve Avrupa’da bulunan birçok lüks otel zincirinin üst düzey yönetim kadrosunda çalışan Jenkell, ancak uzun bir müddet sonra kendini sanata adamaya karar verir. Heykel, resim ve seramik gibi farklı disiplinlerde eğitimler alan Jenkell’in kendini gerçek anlamda ifade edebildiğini hissettiği dal ise kişiye tamamen özgür bir yaratım ortamı sağlayan “kavramsal sanat” olur. Bu sayede kısa sürede kendi tekniğini oluşturan ve işleri ile bir bakışta tanınan Jenkell, bugün eserleri 25 ülkedeki en saygın sanat galerilerinde ve binalarında sergilenen bir çağdaş sanatçıya dönüşür.

Dünyaca ünlü bonbon şekeri heykeli projesi: CandiesAynı zamanda sıkı bir çevreci ve geri dönüşüm aktivisti olan sanatçı, bu anlayışından hareketle doğada kaybolması imkansıza yakın bir madde olan pleksiglas atıkları sanata dönüştürmek için kolları sıvar ve ortaya Laurence Jenkell’in dünya çapında tanınmasının yolunu açan bonbon şekeri heykelleri projesi ‘Candies’ çıkar. Bu proje ile modern dünyanın tüketim çılgınlığına da gönderme yapan Jenkell “Bugün düşünecek olursanız bir şekeri yemek için kağıdından çıkarıyoruz, yiyoruz ve kağıdını doğaya bırakıyoruz. Fakat bu şekerlerle tam tersine atılmış kağıtları toplayıp yeniden

şekeri oluşturarak, bonbon kağıdını büzüp tekrar kullanıma hazır bir hale getiriyoruz.” sözleriyle projesinin alt mesajını vurguluyor.Candies projesi ile bildiğimiz eski tip bonbon şekeri ambalajı formunu merkeze koyan Laurence Jenkell’in elinden çıkan her bir bonbon şekeri farklı bir temayı ve fikri temsil ediyor. Sanatçının ülke bayraklarını kullanarak tasarladığı bir Candies sergisinin yanı sıra, Çin yeni yılı temalı eserleri ve bronz, mermer gibi farklı materyaller kullanarak tasarladığı bonbon şekeri heykelleri de bulunuyor. Değeri 50 bin ila 400 bin dolar arasında değişen bu dikkat çekici eserler, sadece sanat galerilerinde değil birçok önemli kamusal ve kurumsal alanda da sergilenmeye devam ediyor.

‘Yeni Gerçekçilik’ ile başka bir dünya mümkünSadece Candies projesi değil, Laurence Jenkell imzasını taşıyan hemen her iş, doğa katliamlarına ve sürdürülebilirliğe dair güçlü mesajlar veriyor. Yine atık alüminyum kutuları kullanarak ortaya koyduğu ‘Wrapping Trash Can’ ile atık dönüştürme konusundaki bilinçsizliğe gönderme yapan Jenkell, 2017 yılında hayata geçirdiği ‘Jelly Wrap’ projesi kapsamında ortaya koyduğu muhteşem fil heykelleri ile vahşi yaşamın insan eliyle tahrip edilmesine tepki gösteriyor. İnsan ırkının kâr amacıyla yaptığı fildişi avcılığına, hayvanat bahçelerindesergilenmek adına habitatlarından koparılan hayvanlara ve küresel iklim değişikliğine dikkat çeken bu eser özellikle uluslararası çevre örgütlerinin büyük desteğini almaya devam ediyor. Bu arada sizlerle Laurence Jenkell hakkında güzel bir bilgi de paylaşalım. Bu yıl 13.’sü düzenlenen Contemporary İstanbul’a katılan sanatseverler, Laurence Jenkell’in de eserlerini yakından görme fırsatını yakaladılar. Sanatçının bronzdan pleksiye, polyesterden alüminyuma kadar farklı malzemelerle yaptığı şekerleme eserler; renkleri ve formları sayesinde katılımcılardan oldukça yoğun bir ilgi gördü.

Page 30: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A3 0

“Sanat olmasına gerek yoktur fotoğrafın. Fotoğraf bir tarih olayıdır. Tarihi zaptediyorsun. Bir makina ile tarihi durduruyorsun.”

İsmi genelde ‘İstanbul’ ve ‘sanat’ sözcükleri ile anılsa da o kendini dünya vatandaşı olarak tanımlayan bir foto muhabiriydi. Fotoğrafçılığı, modern sanatsal anlayışın aşırı şekilci kalıplarına yakıştıramayan ve geçtiğimiz günlerde 90 yaşını sürerken hayata veda eden Türk fotoğrafçılığının duayeni Ara Güler, eşsiz bakış açısıyla adeta hem Türkiye’nin hem de dünyanın yakın tarihine ışık tutan yaşayan bir tarih belgeseli gibiydi…

Ara Güler kimdir?16 Ağustos 1928 tarihinde İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde Aram Güleryan adıyla dünyaya gelen Ara Güler’in çocukluk hayali Türk sinemasının önemli isimleri arasında yer almaktı. Kuruçeşme’de bulunan Getronagan Ermeni Lisesi’nden mezun olduktan sonra eczacı olan babası Dacat Güleryan’ın teşviki ile film setlerinde ve yapım şirketlerinde çalışmaya başlayan usta fotoğrafçı, günün birinde iyi bir yönetmen ya da oyun yazarı olma hayaliyle Muhsin Ertuğrul’un açtığı kurslara da devam eder. Yine aynı yıllarda baba Dacat Güleryan, oğlunun bir başka alandaki yeteneğine de güvenerek ona 35 mm’lik bir fotoğraf makinası armağan eder ve genç Aram Güleryan’ın efsanevi fotoğrafçı Ara Güler’e dönüşme yolculuğu böylece başlamış olur.

İZ B

IRAK

ANLA

R

Page 31: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

3 1

Ancak yıllar içinde değişen bakış açısı Ara Güler’in kurgudan ziyade hakikate yakınlaşmasına sebep olur. Böylece 1950’li yılların başında Yeni İstanbul Gazetesi’nde muhabirlik yapmaya başlayan Ara Güler bir yandan da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne devam eder. Ancak Ara Güler’in tarihi belgelemek konusundaki tutkusu, onun kısa süre içinde yerel bir gazetenin muhabirliğinden, Paris Match ve Der Stern gibi gazetelerin doğu temsilciliklerine terfi etmesine yol açar.

Henri Cartier Bresson ile tanışma ve Magnum Photos yıllarıTakvimler 1954’ü gösterdiğinde Ara Güler, bir yandan farklı yabancı yayınların doğu

temsilciliğini yaparken diğer yandan da Türkiye’de tam zamanlı olarak Hayat mecmuasının fotoğraf şefliği görevini yürütür. Fotoğraf konusunda kendini her geçen gün biraz daha geliştiren Güler’in uluslararası bir yetenek olarak kabul edilmesi ise; belge fotoğrafçılığının gurusu sayılan Fransız fotoğrafçı Henri Cartier Brenson ile tanışması sonrasında gerçekleşir. Ve bu büyük tanışmanın ardından Ara Güler artık dünyanın en prestijli belge fotoğraf ajansı Magnum Photos’a dahil olur. Aynı yıl İngiltere’de yayınlanan Photography Annual Antolojisi’nde de dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısı arasında gösterilen Güler için bu başarılar sadece bir başlangıç olur.

1962 yılında Almanya’da çok az fotoğrafçıya verilen ‘Master of Leica’ unvanını alan Ara Güler, layık görüldüğü onlarca ödül ve unvana rağmen mütevazı kişiliğinden hiçbir zaman ödün vermez. Fotoğrafçılığın saf bir sanattan ziyade tarihe tanıklık etmek olduğunu savunan ve fotoğrafın sanat galerilerine hapsolmaması gerektiğini düşünen Ara Güler, yıllar içinde birçok sergi düzenlese de onun en önemli portfolyosu her zaman yazılı basında ve kitaplarda yer alan fotoğrafları olur.

Ara Güler’in insanları…Çektiği İstanbul fotoğrafları ve tarihe tanıklık eden ‘o an’ karelerinin yanı sıra Ara Güler imzası taşıyan bir diğer önemli

kategori ise ikonik figürlerin en doğal hallerini yakaladığı kareler olmuştur. Sophia Loren, şarkıcı Maria Callas, yönetmen Alfred Hitchock, İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Dustin Hoffman, Salvador Dali, Pablo Picasso gibi onlarca unutulmaz kişiliği kadrajlarında ölümsüzleştiren Güler, bu işlerin altına imza atarken birçok anı da biriktirir. Güler, Dünyaca ünlü İspanyol ressam Salvador Dali’nin fotoğraflarını çekerken yaşadıklarını şu sözlerle anlatır:

“Paris’te, Dali’nin oteline gittim, 101 numarada kalıyormuş. Kapısını açtım, bana bakıyor; “Niye benim fotoğrafımı çekmek istiyorsun?” dedi. “Çok meşhursun da onun için.” dedim. “Benim dakikam

25 bin dolardır.” dedi. “Güzel ama ben bir dakikada fotoğraf çekemem ki!” dedim. Beni tuttuğu gibi dışarı attı. O akşam bir arkadaşımla yemeğe gittim. “Dali beni dışarı attı.” dedim, “O benim vaftiz babam.” dedi. Ertesi sabah saat 11’de gittik. Dali bana bakıyor ben ona. “Senin fotoğrafını çekmeliyim. Adamakıllı bir fotoğrafın yok.” dedim. “Kimse yokken gel.” dedi. Ertesi gün saat onda gittim, üç gazeteci daha geldi. “Hani benden başka kimse olmayacaktı.” dedim. “Dur ben onları hemen salarım.” dedi. Elinde de gümüş saplı bir baston var. “Bilin bakalım, ziftin formülü nedir?” dedi. Kimse bilemedi. Formülü kafadan attı. “Benim adım Salvador Dali, bu bastonu ziftin içine sokar çıkarırım. Beş kuruşluk baston

olur 50 bin dolar. Sen bunu yaparsan deli derler. Şimdi dediğimden ne anladınızsa gidin onu yazın.” dedi. Üçünü birden toplayıp dışarı attı. Onun fotoğraflarını işte o gün çektim.”

Yine Hindistan’ın ilk kadın başbakanı, sonradan diktatör olarak anılacak Indira Gandhi’nin 1977 yılında cezaevine girmeden önceki son fotoğrafına da imza atan Ara Güler bunun gibi birçok eseri ile tarihi bizim için biriktiren bir arşiv misyonu üstlenir.

17 Ekim’de aramızdan ayrılan büyük ustayı saygıyla anıyor; hem bizlere bıraktığı tarihi miras hem de öğrettiği hayatı yaşama ve algılama biçimi için kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.

Page 32: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A3 2

Başarı hikayeleri güzeldir ama başarısızlık hikayeleri her zaman daha heyecan vericidir. Çünkü başarısızlıklar, doğduğu andan beri hiçbir yanlış adım atmamış gibi duran birçok insanın aslında hatalarıyla, yanlış seçimleriyle ve yetersizlikleriyle canlı kanlı birer insan olduğunu anımsatır. Argemonia olarak bu sayımızda, okuyan herkese motivasyon sağlayacak; birbirinden başarılı 4 insanın geçmişlerinde sakladıkları öğretici ve bir o kadar ‘kıymetli’ başarısızlık hikayelerini sizler için derledik.

İLHAM VEREN BAŞARISIZLIK ÖYKÜLERİ

İŞ’TE YAŞAM

Page 33: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

3 3

J.K Rowling / Harry Potter serisinin yaratıcısıYıllardır ‘Dünyanın en güçlü ve zengin kadınları’ listelerinin değişmez isimlerinden biri olan, Harry Potter serisinin yaratıcısı J.K Rowling’in bir zamanlar çocuklarına bakmak için sosyal yardıma başvurmak zorunda kalan çaresiz bir anne olduğunu söylesek ne düşünürdünüz? 21. yüzyılın en varlıklı kadınlarından biri olan Rowling, bundan yalnızca 25 sene önce Fransızca eğitimi almış bir sekreterdi. Evlenip çocuk sahibi olduktan

sonra işten ayrılan ve yalnızca kızı ile meşgul olan Rowling için işler evliliğinin bitişinden sonra tamamen değişir. Boşanmanın ardından uzun süre iş bulamayan ve epeyce yokluk çeken Rowling sırf para kazanmak için Portekiz’e gidip İngilizce öğretmenliği yapmaya başlar. Ancak işler gene yolunda gitmeyince İngiltere’ye dönüp devletten sosyal yardım talep edecek kadar yoksul ve depresyon dolu bir hayata yelken açar. Yaşadığı hayatın tüm zorluğuna ve içinde bulunduğu derin depresyona rağmen hayalperest ruhunu bastıramayan J.K Rowling içinden gelen güçle trende aklına düşen bir hayali ‘Harry Potter’a dönüştüren satırları kaleme almaya başlar. İlk romanı bitirdiğinde yayıncılar tarafından defalarca reddedilen ve çocuk kitaplarının para etmediği gerekçesiyle kapılardan kovulan Rowling bugün her yaştan dünya çapında milyonlarca hayrana sahip kült bir seri olan Harry Potter’ın yaratıcısı olarak tanınıyor.

Brian Acton / WhatsApp kurucusuHer gün kullandığımız ve ‘Acaba o olmadan önce nasıl haberleşiyormuşuz?’ diye düşündüğümüz mobil uygulama WhatsApp’ın geliştiricisi olmasına rağmen Brian Acton ismini fazla duymamış olabilirsiniz. Silikon Vadisi’nde irili ufaklı şirketlerde çalıştıktan sonra işsiz kalan başarılı bir yazılım geliştiricisi

olan Brian Acton, 2009 yılında önce Twitter’ın sonra da Facebook’un açtığı yazılım geliştiriciliği pozisyonları için başvuruda bulundu. Girdiği mülakatlardan sürekli ret cevabı alan ve sonrasında tam zamanlı iş aramaktan vazgeçen Acton için artık karar verme zamanıydı. ‘Madem iş bulamıyorum o zaman kendi ürünümü geliştireyim’ diyerek bilgisayarın başına oturan Acton 2011 yılına gelindiğinde, geçtiğimiz yıllarda kendisini işe almayan Facebook’a tam 19 milyar dolara satılan ve bugün aktif kullanıcı sayısı 2 milyara yaklaşan WhatsApp uygulamasını geliştirdi.

Elon Musk / SpaceX ve Tesla CEO’suElon Musk için son on yılın en fazla konuşulan, en yenilikçi ve en çok hayranlık duyulan adamı desek pek de abartmış sayılmayız. 10 yaşından beri yazılıma ilgi duyan, hatta yazılım işinden ilk parasını sadece 12 yaşındayken kazanan Elon Musk şu an modern dünyanın başarı sembollerinden biri olsa da, ünlü girişimcinin de geçmişinde, parlak olmayan

sayfalar mevcut. İlk olarak Zip2 uygulamasıyla internet ekosistemine adım atan Musk, bundan 3 yıl sonra geliştirdiği PayPal ile ciddi bir servete sahip oldu. Tabii böylesine sıra dışı bir adamın PayPal’ın satışından elde ettiği parayı lüks bir yaşama yatırıp fütursuzca harcaması düşünülemezdi ve Elon Musk da kendinden beklenebilecek bir çılgınlık yaparak

SpaceX’i kurdu. Şirket, yüzlerce başarısız roket fırlatma deneyiminden sonra -basının ve uzay otoritelerinin diline düşmesine karşın- 2015 yılında ilk başarılı fırlatma ve iniş gerçekleştirdi ve FalconX’e uzanan serüveninin yolu da böylece açılmış oldu.

Jack Ma / AliBaba CEO’suÖzellikle Türkiye gibi başarıyı sınav skorlarına endeksleyen bir ülke için e-ticaret devi AliBaba’nın kurucusu Jack Ma’nın öyküsü oldukça ilham vericidir. Çocukluğundan beri İngilizce öğrenip Amerika’da yaşama hayalleri kuran ve bu uğurda 9 yaşından itibaren gönüllü turist rehberliği yaparak dilini geliştiren Jack Ma her ne kadar azimli olsa

da başarısızlıktan nasibini aldı. Üniversite çağı geldiğinde Harvard Üniversitesi’ne tam 10 defa başvurup 10 başvurusundan da ret cevabı alan Jack Ma bunun üzerine Çin’in en vasat üniversitelerinden sayılan bir okula yine 3. denemesinde girebildi! Üniversiteden mezun olduktan sonra onlarca işe başvuran ve yine hüsrana uğrayan Jack Ma’yı diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise denemekten asla vazgeçmemesiydi. İyi seviyede İngilizce bildiği için ABD’ye giden ve burada internetle tanışan Jack Ma, başarısız start up deneyimlerinden sonra Çin’e dönerek birkaç arkadaşıyla birlikte AliBaba.com’u kurdu. Zamanında ‘Bu iş batar’ denen AliBaba bugün e-Bay de dahil birçok dünya devinin en büyük rakibi konumunda.

Page 34: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

A R G E M O N I A3 4

28. AKBANY CAZ FESTİVALİ “ŞEHRİN CAZ HALİ”

ÜVERCİNKA KOLEKSİYON SERGİSİBORUSAN CONTEMPORARY / PERİLİ KÖŞK

17 - 28 Ekim 2018Bu yıl yirmi sekizincisi gerçekleştirilen Akbank Caz Festivali’nde; caz müziğinin önemli temsilcilerinden Jamie Cullum, Till Brönner Septet, The Bad Plus, Avishai Cohen Quartet, Tarkovsky Quartet gibi sürpriz isimler sahne alacak. Festivalde, 12 gün boyunca; Ustalara Saygı, Festivale Özel, Cazda İngiliz Çıkartması, Güçlü Nefesler, Caz ve Ötesi, Sihirli Eller, Fransız Rüzgarı’ndan oluşan yedi ana temanın yanında; Caz Saat, Liselerde Caz, Kampüste Caz ve Atölyeler ile toplam 11 kategoride caz severleri coşturacak. Festivalde; Cemal Reşit Rey, Akbank Sanat, Babylon, Volkswagen Arena, The Badau, Caddebostan Kültür Merkezi, Moda Sahnesi, Uniq Hall, Summart Sanat Merkezi, Nardis ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin de bulunduğu 37 ayrı mekanda 37 konser, 3 söyleşi, 16 atölye gerçekleştirilecek. Festival 100’den fazla müzisyeni ağırlayacak ve Kampüste Caz ile 9 farklı şehre taşınacak.

BİENAL

FESTİVAL

İSTANBUL 22. TİYATRO FESTİVALİ17 Kasım - 4 Aralık 2018İlki 1989 yılında düzenlenen; yerli ve yabancı tiyatro ve dans topluluklarının izleyiciyle buluştuğu uluslararası bir etkinlik olan İstanbul Tiyatro Festivali, bu yıl da 17 Kasım - 4 Aralık tarihleri arasında izleyicileri ile buluşmaya hazırlanıyor. Biletleri 15 Eylül’den itibaren satışa sunulan Tiyatro Festivali hakkında detaylı bilgiye http://tiyatro.iksv.org/tr adresinden ulaşabilirsiniz.

4. İSTANBUL TASARIM BİENALİ“OKULLAR OKULU” 22 Eylül – 4 Kasım 2018

İstanbul Tasarım Bienali, tarihsel açıdan zengin bir bağlam içinde kurulmuş bir “tasarım üzerine eleştirel düşünme alanı” olarak, hem tasarımın hem de tasarım eğitiminin üretimini ve çoğaltılışını sorgulama imkânı sunuyor. 2018’deki 4. İstanbul Tasarım Bienali, önceki tasarım bienallerinin mirasının üzerine ekledikleriyle kendini yeniden icat ederek araştırma, deney yapma, kentten ve ötesinden yeni bir şeyler öğrenme imkânı sunan, üretken, süreç odaklı bir eğitim ve tasarım platformuna dönüşmeyi hedefliyor. Arter, Pera Müzesi, Salt Galata, Studio-X İstanbul, Yapı Kredi Kültür Sanat gibi mekanlarda ziyaret edebileceğiniz 4. İstanbul Tasarım Bienali, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenleniyor.

15 Eylül 2018 - 17 Şubat 2019

Cemal Süreya’ya selamla: ÜvercinkaKüratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in üstlendiği, edebiyat ve çağdaş sanat arasında diyalog kuran koleksiyon sergilerinden bir yenisi Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan eserleri ortak bir başlık etrafında bir araya getirirken, aynı zamanda Cemal Süreya’ya da selam gönderiyor. Şiirsel ve görsel algıyı ön plana çıkarmayı hedefleyen Üvercinka sergisinin içeriği yeniden düşünmek, yeni sorular üretmek üzerine. Sergi yalnızca hafta sonları, 10:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

SERGİ

Page 35: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere

3 5

Page 36: SAYI 12 Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına ... · hedefleyen “İşveren Markası” projesinde gönüllü olarak yer aldım. Bu projede, genç çalışanlara ve üniversitelilere