sa’İd paŞa mÎzÂnÜ’l-edeb İnceleme-...

514
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI (ESKİ TÜRK EDEBİYATI) SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİN-DİZİN Yüksek Lisans Tezi Saliha AYDOĞAN Ankara-2007

Upload: vudung

Post on 11-Jun-2018

272 views

Category:

Documents


14 download

TRANSCRIPT

Page 1: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

(ESKİ TÜRK EDEBİYATI)

SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİN-DİZİN

Yüksek Lisans Tezi

Saliha AYDOĞAN

Ankara-2007

Page 2: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

II

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

(ESKİ TÜRK EDEBİYATI)

SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİN-DİZİN

Yüksek Lisans Tezi

Saliha AYDOĞAN

Tez Danışmanı

Doç.Dr.İsmail Hakkı AKSOYAK

Ankara-2007

Page 3: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

III

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

(ESKİ TÜRK EDEBİYATI)

SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME-METİN-DİZİN

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı : Doç.Dr. İsmail Hakkı AKSOYAK

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

.................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

Tez Sınavı Tarihi .................................

Page 4: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

IV

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER………………………………………………………………….…III

KISALTMALAR…………………………………………………………………...V

ÖNSÖZ…………………………………………………………………………….VII

GİRİŞ

Belâgat ve Diğer ilimlerle ilişkisi……………………………………………..1

Belâgatin Ortaya Çıkışı ve Tarihî Gelişimi…………………………………..11

I.BÖLÜM

I.1. Sa’id Paşa’nın Hayatı ve Sanatı Hakkında………………………………..26

I.2. Sa’id Paşa’nın Eserleri…………………………………………………….34

II.BÖLÜM

II.1. Mîzânü’l-Edeb’in Bölümleri……………………………………………..37

II.2. Mîzânü’l-Edeb’in Yöntemi………………………………………………52

II.3. Mîzânü’l-Edeb’in Edebiyat Tarihimizdeki Yeri ve Önemi………………67

III.BÖLÜM

III.1. Mîzânü’l-Edeb’in Fihristi……………………………………………….72

Page 5: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

V

III.2. Mîzânü’l-Edeb’in Çevriyazı Metni……………………………………….76

IV. BÖLÜM

IV.1. Terimler Dizini……………………………………………………………469

IV.2. Eser Adları ve Kişiler Dizini……………………………………………...484

SONUÇ………………………………………………………………………….491

BİBLİYOGRAFYA…………………………………………………………....494

TEZ ÖZETİ…………………………………………………………………….499

ABSTRACT…………………………………………………………………….5

Page 6: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

VI

KISALTMALAR

a.g.e. : adı geçen eser

a.g.m. : adı geçen makale

a.g.md. : adı geçen madde

b. : baskı

bkz. : bakınız

C. : cilt

Çev. : çeviren

DİA : Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Doç. : Doçent

Dr. : Doktor

h. : hicrî

Haz. : hazırlayan

IA : İslam Ansiklopedisi (İstanbul)

İ.Ö. : İsa’dan önce

İ.Ü. : İstanbul Üniversitesi

M.Ö. : milattan önce

Nu. : numara

Ör. : Örneğin

Page 7: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

VII

Prof. : Profesör

s. : sayfa

S. : sayı

S.P.D. : Sa’id Paşa Divanı

vb. : ve benzeri

vs. : vesaire

yy. : yayımcı yok

Page 8: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

GİRİŞ

Page 9: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

1

BELÂGAT VE DİĞER İLİMLERLE İLİŞKİSİ

Belâğ “vuslat (yani yetişmek) ve kifayet”, bulûğ “ulaşmak (vusul gibi) ve

yetişmek (idrak gibi)1” kelimeleriyle aynı kökten olan “belâgat” kelimesi, edebî

terminolojide mütekellime (konuşmacıya), kelâma (söze) ve bir ilme dair olmak

üzere üç ayrı şekilde tanımlanmaktadır.

Konuşmacının belâgati, kendisiyle belîğ söz söylemeye muktedir olduğu

melekedir. Bu melekeye sahip olan kişiye “belîğ” sıfatı verilir.

Sözün belâgati, “fasih sayılmak için belirlenen tüm şartları yerine getirmekle

beraber her sözün makamına göre farklılık gösteren “muktezâ-yı hâle” uygun

olmaktır. Makamların farklılığına göre haller de farklı farklı olur. Bu farklılık ortaya

a. Yüklem ve öznenin söylenip söylenmemesi, belirsiz yapılması

b. Sözün ıtlakı ve pekiştirilmesi

c. Sözcüklerin cümle içerisinde yer değiştirmesi

d. Cümlelerin bağlanıp bağlanmamaları

e. Cümlelerin uzatılması, kısaltılması veya denkliği

f. Zeki ile aptala karşı hitabın dereceleri

1 Afyonkarahisarlı Şemseddinoğlu Mustafa, Ahter-i Kebîr, Sahâfiyye-i Osmâniyye Matba’ası, Der-

Sa’âdet, 1310, s.144.

Page 10: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

2

gibi birbirinden farklı durumlar çıkarır.

Bu anlamda belâgat, kelime ile alakalı bir sıfat ise de bunda kelimeye veya

sese değil, terkip yönüyle anlamın ifadesine önem verilir. “Ve buna belâgat denildiği

gibi ba’zan dahi fesâhat ıtlak idilür2 .”

“Standart dil ve konuşmacıya farklılık kazandıran3” belâgatin, usul ve

kaidelerini inceleyen ilme de (ilm-i) belâgat denilmektedir. İlm-i belâgatin Arap dili

ve edebiyatıyla ilgili ilimler içinde bağımsızlığına en geç kavuşanı olduğunu;

bağımsız hale gelinceye kadar tarihî gelişimine ve ihtiva ettiği konuların ağırlığına

göre değişik isimlerle anıldığını ifade eden Hulûsî Kılıç, bu kronolojik seyri şöyle

göstermektedir:

“Mecâzü’l-Kur’ân” adlı eserlerde mecaz ve fesahat, Câhiz’de beyân,

İbnü’l-Mu’tez’de (ö.296 / 908) bedî’, Kudâme b. Ca’fer’de nakdü’ş-şi’r, Ebû

Hilâl el-Askerî’de (ö.400 / 1009’dan sonra) es-sınâateyn, İbn Sinân el-

Hafâcî’de (ö.466 / 1073) fesâhat, Albdülkahir el-Cürcânî’de (ö.471 / 1078)

belâgat ve delâ’ilül-i’câz, Zemahşerî’de (ö. 538 / 1144) meânî ve beyân,

Bedreddin b. Mâlik’te meânî, beyân ve bedî’, nihâyet Hatîb el-Kazvînî’de

(ö.739 / 1338) ulûmü’l-belâga adlarıyla anılmıştır. Çağdaş [arap]

2 Diyarbekirli Sa’id Paşa, Mîzânü’l-Edeb, Şirket-i Mürettibiyye Matbaası, İstanbul, 1305, s. 41. 3 Yekta Saraç, Klâsik Edebiyat Bilgisi Belâgat, Gökkubbe Yay., 3. b., İstanbul, 2004, s. 17.

Page 11: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

3

müellifler[in]den Tâhâ Hüseyin belâgat için beyân kelimesini, Emîn el-Hûlî

ise fennü’l-kavl terkibini kullanmıştır4.

Belâgat ilmi, ma’ânî, beyân, bedî’ olmak üzere üç kısımda incelenir.

Bunlardan ilm-i ma’ânî “muhtelif cümle şekillerinden ve bunların kullanılışından

bahseder5.” Burada amaç, sözün yerinde ve duruma uygun söylenmesini sağlayan

kuralların tespitidir.

İlm-i beyân, anlatım yollarını konu edinir. Amacı, bir sözün farklı yollardan,

en açık şekilde ifadesidir.

İlm-i bedî’ ise, durumun iktizasına uygun ve açık olan sözü, “lâfız/ses ve

mana yönlerinden güzelleştiren usul ve maharetlerden (muhassinât) bahseden

ilimdir6.”

Kapsamı bu kadar geniş olan bir ilmin diğer alanlarla birçok açıdan ilişkisi

olacaktır.

Belâgat ilmi, sunduğu bilgiler çerçevesinde, edebî metindeki bildirileri yalnız

kelimelerin sözlükteki anlamlarında aramayan; kelime grupları, edat ve bağlaçların

kullanım yerlerine göre beliren anlam farklılıkları, sözdizimsel özellikleri ve anlamın

4 Hulûsi Kılıç, “Belâgat” DİA, C.5, İstanbul, 1992, s.381.

5 A. Schaade, “Belâgat”, IA, C.2, İstanbul, 1949, s.464.

6 Yekta Saraç, Klâsik Edebiyat Bilgisi Belâgat, Gökkubbe Yay., 3. b., İstanbul, 2004, s.141.

Page 12: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

4

yapı ile olan ilişkisini, hatta kelimeyi oluşturan seslerin uyandırdığı psikolojik etkiyi

vs. göz önüne alan metin çözümlemelerine kaynak oluşturmaktadır.

Metin çözümlemesinin bir sonraki adımını, yorumlama ve bu doğrultuda

yapılan edebî eleştiriyle değerlendirmeler teşkil eder. Bu açıdan, belâgat ilmi edebî

eleştirinin bazı esaslarının tespitidir, diyebiliriz. Bu eleştiri ise, inceleme zemini her

yüzyılın temel yönelişine göre genişleyen; sesten kelimeye, kelimeden söze, sözün

oluşturduğu esere; eserden yazarın iç âlemine, geçmişine, sosyal statüsüne, içinde

yaşadığı çağın insanlarını kuşattığı fikir akımlarına kadar açılabilen; kısacası sürekli

gelişim halinde bulunan bir eleştiridir. İlk bakışta “değişim” gibi görünen bu

“gelişim”in herhangi bir safhasında takılmak ve edebî eleştiriyi bundan ibaret

sanmak doğru bir yaklaşım olmayacağı gibi, elde olan birikimi görmezden gelerek,

“yeni yöntemler” adına daha iç dinamiklerimizi kullanmadan metinler üzerinde

çözümleme, eleştiri ve değerlendirmeler yapmak; dahası, çağımızda dil ve edebiyat

bilimleri gövdesinden ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmekte olan yeni bilim

dallarını salt çevirilerle beslemek de doğru değildir.

Bir yorumlama yönteminin amacı ve doğrultusu diğer yorumlama

yönteminin amacına ve doğrultusuna benzemediği için bunları birbirine

karıştırmamak, tek bir yorumlama yöntemini doğru sayıp diğerlerini

Page 13: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

5

dışlamamak gerekir. Günümüzdeki pragmatistler arasında bu yanlış yolu

tutanların sayısı az olmasına karşın bunlar çevrelerini etkilemektedirler7.

Bu açıdan belâgat, “çoğulcu edebiyat eleştirisi” havuzunda birleştirilip

sonuçlara varılacak bir eleştiri bütününün, araştırılması dilbilimcilere düşen kısmı

iken, bu birikimi dilbilimcilere tanıtmak da edebiyat alanıyla uğraşanlara

düşmektedir. Bu ortak çalışma sonucunda elde edilecek veriler, edebî eser ve

yaratıcısının gerçeğe en yakın değerinin belirlenmesinde kullanılacaktır.

Ünsal Özünlü, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde verdiği Uygulamalı

Dilbilim ve Deyişbilim derslerini temel alarak yazdığı kitabında eskiden Arap, Fars

ve Divan edebiyatlarında sözbilimin bir bütün olarak hitabet içinde yer aldığını

söyler ve hitabeti oluşturan üç ayrı kol arasında [a. Açıklık, b.Sözbilim (Belagat-

Rhetoric), c. Kurallılık (Fasahat)] belâgati “sözbilim” kelimesiyle karşılayıp retorikle

eşleştirir8. Yazarın bu eşleştirmeyi yapmasının nedeni, belâgatin genel bir yanılgıyla

Eski Yunan kaynaklı retorik çalışmalarına dayandırılmasıdır.

…Eski Yunanlılar çağında genel eğitimin temel dallarından biri olan sözbilim

(rhetoric) daha sonraki devrelerde betikbilim alanında incelenmiş ve

7 Ünsal Özünlü, Edebiyatta Dil Kullanımları, Yay. Multilingual, İstanbul, 2001, s.18.

8 Ünsal Özünlü, a.g.e., s.39.

Page 14: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

6

çağımızda ise tüm olarak dilbilim alanına katılarak daha bilimsel ve daha

geniş boyutlarıyla dil kullanımı açısından incelenmeye başlanmıştır9.

Bu eşleştirme, retorik ilminin hitabetin bir kolu olması hasebiyle, kapsam ve

kaynaklarının incelenmesine gerek kalmaksızın daha ilk aşamada engele takılır.

Çünkü doğu kaynaklı edebiyat ilimlerinin tasnifinde hitabet; ma’anî, beyân ve bedî’

ilimlerinin oluşturduğu belâgatten apayrı bir ilim olarak “inşâ’-i nesr” alanında

incelenegelmiştir. Amaçları, kapsamları çoğu yerde birbirine yaklaşsa da

tasniflerindeki bu ayrım, bu iki bilim dalının, isim olarak bile birbirlerini

karşılayamayacak farkları içerdiğini göstermektedir.

…Her iki kurallar bütünün belli konularının örtüşmesi, mahiyeti farklı bu iki

ilmin ayrılığını veya birisinin diğeri ile izahını gerektirmez. Belâgatin retorik

ile izahı ancak retoriğin belâgat ile izahı kadar tutarlı olabilir10.

Belâgati “retorik” ile eşleştirmenin doğru olmadığı yolunda Yekta Saraç’ın ve

Nasrullah Hacımüftüoğlu’nun tespitlerini yerinde buluyoruz:

Belâgati konu eden çoğu eserin onu kendi bütünlüğü içinde

vermemesi, dilbilimi ve üslûp ile ilgilenen araştırmacıların asırların

imbiğinden geçen bu muhteşem birikim karşısında yanlış değerlendirmelerde

9 Ünsal Özünlü, a.g.e., s.21.

10 Yekta Saraç, a.g.e., s.28.

Page 15: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

7

bulunmalarına ve bazen Batılı kavramlarla belâgatin kavramlarını yanlış

olarak eşleştirmelerine yol açmıştır11.

Avrupa dillerinde temelini hitâbette bulan ‘Retorique’(Retorik) deyimi

ise; kana’atimize göre, kâmil manada ‘Belâğat’ deyiminin karşılığı değildir.

Çünkü batıda belâğat, sadece beşerî deyim ve ifâde tarzına ölçü olabilecek

bir ilim olarak düşünülmüştür. Başka bir deyişle retorik; hitâbet ve yazıda dil

kurallarına uygun, süslü bir üslûp yakalama sanatıdır. Yoksa Kutsal

Kitaplar’ın mu’cizevî gizliliklerini inceleme bilgisi değildir. Bu kapsamlı

anlam ‘Belâğat’ deyimine yükletilmiştir ki, bundan dolayı Müslüman

müellifler bu alandaki te’liflerine genelde bu ismi koymuşlardır12.

Sözcük ve tümcelerle anlatım arasındaki ilişkileri, sözün duruma ve olayın

geçtiği yere uyması yollarını öğreten ilm-i ma’anî, dil olanaklarıyla anlatım

olanaklarının incelenmesi bakımından doğrudan doğruya deyiş (style) ile ilgilidir13

ve bu yönüyle deyişbilimin (stilistik) alanına girmektedir.

11 Yekta Saraç, a.g.e., s.15.

12 Nasrullah Hacımüftoğlu, “Ahmet Cevdet Paşa’nın Belâgat-ı Osmaniye’si ve Yankıları”, Ahmet

Cevdet Paşa Vefatının 100. Yılına Armağan, Ankara, 1997, s.220.

13 Ünsal Özünlü, a.g.e., s.39.

Page 16: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

8

İlm-i ma’anî, anlambilimin de çalışma sahasına girer. Diğer taraftan belâgat,

bu bilimin çalışmalarını beyan şubesiyle desteklemektedir. “İlm-i beyan”

çerçevesinde ele alınan hakikat, mecaz, kinaye, istiare, teşbih bahisleri, edebî

metinlerin anlaşılmasında gerekli olduğu kadar; anlam genişlemesi, daralması gibi

kelime bazında gerçekleşen anlam olaylarının yollarının tespiti yönündeki dilbilimsel

çalışmalar için de bilinmesi elzem konulardır. 1965’de yayınladığı makalesinde

dilimizin anlambilim yönünden incelenmesinin önemine dikkat çeken Doğan Aksan,

Türk anlambiliminin ortaya çıkabilmesi için her şeyden önce çeşitli anlam olaylarına

tanıklık eden kelimelerin incelenip bunların monoghraphielerinin hazırlanması

gerektiğini vurgulamıştır14.

Sa’id Paşa, münşî için gerekli olan ilimleri nedenleriyle belirtirken belâgatin

diğer ilimler arasındaki işlevine işaret etmektedir:

Ulemâ-yı belâgatin ba’zıları dir ki “Münşî sarf, nahv, ma’ânî

ilmlerini bilmelidir ki kelâmı terkîbde hatâ itmeye; ilm-i beyânı bilmelidir ki

elfâz ile ma’ânânın te’diyesinde fesâhat ve belâgate halel getirmeye, ilm-i

mantık bilmelidir ki irtibâtı latîf ve esâsı metîn ve intikâd-ı akliyece i’tirâzdan

sâlim ibâreler tertîbine muktedir ola, arûz bilmelidir ki nesr arasında bir nazm

14 Bkz. Doğan Aksan, “Türk anlambilimine giriş-anlam değişmeleri I”, TDAY-Belleten, 1965, s.167.

Page 17: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

9

zikr olunur ise mevzûn olub olmadığını hakkıyla bile, ilm-i lugatte mahâreti

olmalıdır ki her kelimeyi mevzi’-i sahîh ve tabî’îsinde isti’mâl eyleye15.

Dilbilim ve onun alt kolu olarak gelişen diğer bilimlerle belâgat arasındaki

ilişkiyi, Rıza Filizok şöyle değerlendirir:

…Dil bilimi, gösterge bilimi, anlam bilimi, pragmatik sahalarında

Batı dünyasında halen geliştirilmekte olan birçok teori ve teknik ile Türk-

İslâm medeniyeti içinde gelişen mantık, fıkıh, belâgat gibi bilim dallarının

teori ve teknikleri arasında çok sıkı ilişkiler vardır. Bu ilişkiler yüzeysel

benzerlikler değildir, tarihî belâgat ve fıkıh bilimlerimiz, günümüz dil ve

bildirişim teorilerinin büyük bir kısmına temel hareket noktası oluşturmakta,

onların öncülüğünü yapmakta, onlara model olmaktadır 16.

Filizok, konuşan özne ile dil işaretleri arasındaki ilişkileri inceleyen

pragmatiğin yeni bir bilim dalı olduğuna karşı çıkar: “Türk-İslâm bilim geleneği

içindeki Belâgat, özellikle ‘ilm-i meâni’ gelişmiş bir pragmatik teorisidir ve yüz

yıllardan beri kullanılagelmiştir 17.”

15 Diyarbekirli Sa’id Paşa, a.g.e., s. 43.

16 Rıza Filizok, “Yüzyılımızı Aydınlatan Bir Bilim Dalımız: Belâgat”, 11.04.2007, <http://www.ege-

edebiyat.org/>.

17 Rıza Filizok, a.g.m.

Page 18: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

10

Belâgat geleneğimizin bugünkü bildirişim teorisiyle, sözceleme teorisiyle ve

pragmatiğin birçok teorisiyle örtüştüğünü örneklerle gösterdiği makalesini Filizok şu

sözlerle bitirmektedir:

Elbette günümüzde bildirişim teorisi durmadan gelişmekte ve yeni

unsurlarla zenginleşmektedir. Bu gelişmelerin tamamı belâgat geleneğimizde

yoktur. Ama aynı şekilde günümüz bildirişim teorilerinin belâgat geleneğimizin

bütün teorilerini kapsamadığını da görüyoruz. Bundan dolayı Türk

araştırmacıları, bu iki kaynaktan beslenmek zorundadır. İnancımızı

tekrarlıyoruz: Bunu başardığımız zaman, söz konusu bilim dallarının

gelişmesine evrensel katkılar yapabiliriz.

Belâgatin ilişkili olduğu bilimler elbette ki bunlarla sınırlı değil; biz burada

dil ve edebiyatın araç değil amaç olarak ele alındığı bilimlerle ilişkisine değindik.

Hukuk, bürokrasi, reklamcılık, sinema, psikoloji gibi dilin en doğru ve etkili biçimde

kullanmasını gerektiren alanlarla belâgatin ilişkisi, dil ve edebiyat alanlarıyla olduğu

kadar sıkıdır.

Page 19: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

11

BELÂGATİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TARİHÎ GELİŞİMİ

Asırlar boyu farklı ilimlerden beslenerek büyük bir yapı oluşturan belâgatin

tarihî gelişimini tek bir kaynaktan izlemeye başlamanın doğru olmayacağı

düşüncesindeyiz. Kimi araştırmacılar bu başlangıcı edebî eleştiriye

dayandırmaktadır, kimi hitabete, kimi dil çalışmalarına. Farklı devir ve

coğrafyalarda, her milletin kendi öz varlığı, malzemesi, kabiliyeti ellerinde

şekillendirdiği ve ilk aşamada birbirleriyle temas halinde olmaksızın gelişen bu

ilimler bütünüdür belâgat. Biz bu bütünü oluşturan parçaların nerede, nasıl bir

gereksinim üzere doğup geliştirildiklerine göz atalım:

İnsanın olduğu yerde iletişim, iletişimin olduğu yerde lisan vardır. Kontrollü

olarak kendini ifade amacıyla yapılan ufak bir göz kırpıştan, sanatlarla süslenmiş

parlak nutuklara kadar her iletişim yolu dilin sahası içerisine girer. Beden dili,

konuşma dili, yazı dili, şiir ve hukuk dilleri vb. diye adlandırılan sistemler, dilin

farklı durum ve amaçlarda kullanılan, farklı insan grupları tarafından geliştirilen alt

kodlarıdır. Beden dilinin geliştirilmesiyle dans, tiyatro gibi görsel sanatlar; konuşma

dilinin geliştirilmesiyle hitabet; yazı dilinin geliştirilmesiyle yazılı edebiyat oluşmuş;

sonra bu gövdelerden hukuk dili, şiir dili gibi dallar uzanmıştır.

Page 20: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

12

Bu alt kodların kullanılıp geliştirilmesinin yanında zamanla, bunlar üzerinde

inceleme ve araştırmalar yapma ihtiyacı doğar. Bu noktada en eski dil çalışmalarına

itici güç olan etkenin “din” olduğu söylenebilir:

Bugünkü bilgilerimize göre en eski dil çalışmaları Eski Hint’te ve

daha sonra Eski Yunan’da gerçekleşmişti. Dinin bir itici güç olarak dil

üzerindeki inceleme ve araştırmalarda etken rolü oynaması, birçok ülkede

olduğu gibi, Eski Hint’te de kendisini göstermiş, kutsal bilgi derlemeleri

Veda’ların doğru okunması, değerlendirilmesi ve zamanın aşındırmasından

uzak kalabilmesi doğrultusundaki çabalar giderek dil denen olgunun

sırlarının çözülmesine yönelmiştir. Eski Hint’te İ.Ö.X. yüzyıldan önceye

uzanan Veda’ların üzerinde çalışan birçok dilcinin yetiştiğini, hatta İ.Ö.V.

yüzyıldan önce Hindistan’ın kuzeyinde ve doğusunda iki dilbilgisi ekolünün

varlığını biliyoruz18.

Alman filozof ve tarihçi Karl Jaspers’in birbirleriyle ilişkileri olmayan,

birbirlerinden uzak ülkelerde yaşayan halkların entelektüel ve manevî değişimleri

açısından “mihver dönemi” olarak nitelendirdiği M.Ö.600 ile 300 arasındaki yıllar,

İran’da Zerdüşt’ün ve önemli havarilerinin, İsrail’de peygamberlerinin, eski

Yunan’da filozofların, Hindistan’da Buda’nın, Çin’de Konfüçyüs’ün ve Lao-Tse’in

birbirlerini tanımadan yaşadıkları yıllardır19. Bu sebeptendir ki Hindistan’da dil

18 Doğan Aksan, Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi, Engin Yayınevi, Ankara, 1998,s.16.

19 Bernard Lewis, Ortadoğu, [Çev. Selen Y. Kölay], 2.b., Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2005, s. 31.

Page 21: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

13

çalışmaları din adamlarının çabalarıyla ilerliyorken bu haritanın batısında, Yunan

topraklarında, dil çalışmaları için itici güç “felsefe” olmuştur.

Yunanistan’da dilin doğuştan, doğal mı (physei), yoksa insanlar

tarafından konma, yapma mı (thesei) olduğu konusu, yüzyıllarca üzerinde

durulan, tartışılan bir sorun olmuştur. Eski Yunan’da Heraklitos,

Demokritos, Protagoras, Aristoteles gibi düşünürler dil felsefesi, dilbilgisi

konu ve kavramlarına eğilmişlerdir20.

Bir fennin ilim olma yolunda esaslarının tespiti, o fende üst seviyelere

çıkmanın doğal sonucudur. Diğer bir deyişle ilimler, gereksinim, eğilim ve

kabiliyetleri sonucu o fende zirve yapmış toplumların beşiğinde büyür. İşte “retorik

de böyle ilk çağ yunan demokrasilerinde ortaya çıktı21.”

Bu dönem Yunan toplumuna bakıldığında, elverişli siyasî şartların da

yardımıyla kendi propagandalarını yapmak için sözle inandırma hudutlarını zorlayan

politikacılara, kelime oyunlarıyla yargı makamını iknaya çalışan adlî konuşmacılara,

20 Doğan Aksan, Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi, Engin Yayınevi, Ankara, 1998,s.16.

21 “Retorik” Meydan Larousse Ansiklopedisi, C.X, Meydan Yayınevi, İstanbul, 1972, s.553.

Page 22: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

14

sonraları başyapıt olarak okunan nutuk sahibi hatiplere22 rastlanır. Bu seviyeye gelen

bir fennin ilim olması artık kaçınılmazdır.

M.Ö.V. yüzyılda, Koraks ve Tisias adlarındaki iki Sicilyalının bulduğu

retorik (hitabet), bu sanatla ilgili eserlerin incelenmesi yoluyla meydana gelmiş;

sofistler, Protagoras ve Gorgias tarafından geliştirilmiş; Eflatun ve Aristoteles’le

felsefî bir temel kazanmış ve Logographos’ların (Antiphon, İsokrates, İsaios) bugün

kaybolmuş incelemelerinde kurallara bağlanmıştır23.

Bu sanatın kurallarını içeren, elimizde bulunan en eski eser Rhetorica’dır.

Aristoteles’in bu eserini kaleme aldığı zamana kadar “felsefe, retorikle herhangi bir

alışverişi kabul etmemişti. Platon, retoriği–bu inandırma ustasını–, onu uygulayanlar,

hakikat bilgisine ya da saygısına sahip olmaksızın inandırma yollarını aradıkları için

reddetmişti. Kendi üstünlüğünü kurmaya çalışan hatip, iktidar arzusunun kölesidir ve

tamamen sahte değerler düzeni içinde iş görür. Eğer şiir devletten kovulmuşsa,

retorik de bu sürgünden payını almalıdır; aslında onun durumu daha da kötüdür.

Bununla birlikte, ta başlangıçtan beri–retorikte bu daha az açıklıkla kavranabilir 22 Aristo’nun Retorik adlı eseri için yazdığı girişte Friedrich Solmsen, Yunan edebiyatında kendine

yer edinmiş bazı nutuk sahiplerini anar: “Lysias’ın, Demosthenes’in söylevleri, Homeros, Sophokles

ve Platon ile aynı düzeyde sayılmasa bile, Yunan yazınının herkesçe kabul edilen başyapıtları arasında

yer alır; Aristoteles’in zamanında bile bunlar “okunur”du.” Aristoteles, Retorik, [Çev. Mehmet H.

Doğan], 7.b., YKY, İstanbul, 2004, s.7.

23 “Retorik” Meydan Larousse Ansiklopedisi, s.553.

Page 23: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

15

gibiyse de–her ikisinin de iyi davranış göstermeleri halinde eski durumlarını

kazanabileceklerinin belirtileri vardır24.” Ve Platon (Eflatun), ideal biçimine

döndürülmüş, felsefeye katkı sağlayacak bir retorik tasarlar.

… [Bu ] türden retorik, ancak kendi okulunun bir üyesi tarafından

ortaya çıkarılabilirdi. Bu görevi yüklenen, Aristoteles oldu25…

Rhetorica, böyle bir gereksinim üzere doğmuştur. Aristo, bu kitabında,

konuşma yaparken göz önünde tutulması gereken üç noktayı ele alır: “…birincisi

inandırma yolları; ikincisi, kullanılacak biçem ya da dil; üçüncüsü, konuşmanın

çeşitli bölümlerinin uygun düzenlenişi26.” Böylece eserinin “Üçüncü Kitap” adlı

bölümünü şiirle olduğu kadar retorikle de ilişkili olan dil kullanımlarını, ifadeyi ve

bunun yolları olan (belâgat ilminin “beyan” şubesini oluşturan) benzetme, istiare

gibi sanatları anlatmaya ayırmıştır. Bu eser asırlar sonra, edebî sanatlar hakkındaki

ilk Arapça eserlerin yazıl[mış bulundukları] zamanlarda [“el-Hitâbe” ismiyle]

Arapçaya çevrilecektir27.

24 Aristoteles, Retorik, [Çev. Mehmet H. Doğan], 7.b., YKY, İstanbul, 2004, s.9.

25 Aristoteles, a.g.e., s.10.

26 Aristoteles, a.g.e., s.165.

27 Muhammed b. Omar Ar-Râdûyânî, Kitâb Tarcumân al-Balâga, [Haz. Ahmed Ateş], İbrahim Horoz

Basımevi, İstanbul, 1949, s.9.

Page 24: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

16

Eski Yunan’da dil çalışmaları, güzel konuşma yollarının aranması haricinde

şiir (bu tanım içerisine dili şiir olan epos, komedya, tragedya da girmektedir) ve onun

eleştirisi hakkında da eserler yazılır. Aristo’nun diğer eseri olan Poetika, edebî

eleştirinin bir tezahürü olarak “üstün yazınsal örnekler için standartlar oluşturmak28”

amacıyla kaleme alınmıştır ve Aristo, mecaz, teşbih ve istiare konularının yanı sıra

harf, hece, kelime, kelime çeşitleri, cümle kavramlarını açıklamış; fesahat

kavramlarından olan “garabet” konusuna da değinmiştir. Rhetorika gibi, içinde çok

sayıda belâgat konusunu barındıran bu eser de Arapçaya çevrilecek; “Fennü’ş-Şi’r”

adıyla anılacaktır.

Güneyde ise, şecaat ve cömertlikte yarıştıkları gibi belâgatleriyle de

birbirlerini geçmeye çalışan Arap kabileleri bulunuyordu. İnsanı hayrette bırakacak

hafızaları, dil konusundaki hassasiyetleri, olgunlaşmış edebî zevkleri ve

kabiliyetleriyle “nazmen ve nesren sihir gibi sözler söylerlerdi29.”

Şairlik için gereken şartların, Arapların ırkî özellikleri ve iç içe yaşadıkları

tabiatla sağlanması üstüne bir de Arap dilinin şiir söylemeyi kolaylaştırır yapısı

eklenince ortaya şiirle düşünen, şiirle övünen, savaş meydanında kılıcından önce

şiirini çeken bir kavim çıkmıştır:

28 Aristoteles, a.g.e., s. 7. 29 Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevârih-i Hulefâ, C.I, Bedir Yayınevi, İstanbul, 1972, s. 76.

Page 25: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

17

Arabların hassâs, serî’ü’l-infi’âl bir kavm olmalarıi dâ’ima sâf,

parlak bir semânın temâşâsına ma’rûz kalmaları, tabî’ati tedkîke zamân ve

mekânları müsâ’id bulunması gibi şâ’irliğe muktezâ esbâbın kâffesi mevcûd

olmakla berâber lisânlarında kâfiyeyi teshîl iden müterâdiflerin kesreti,

işârât ve kinâyâtın mebzûliyeti hasebiyle Arablar için, bir hiss-i tabî’î add

olunabilir30…

İslâm’dan önce, yılın belli zamanlarında kurulan panayırlarda, en ünlüsü

Mekke yakınlarındaki Ukaz panayırıdır, bir araya gelen Arap şairlerinin, hakemlerin

huzurunda şiirlerini okuyarak yarıştıkları, bu yarışmalarda birinci olan şairlere ait

şiirlerin Kâbe duvarına asılarak tüm sene orada sergilendikleri bilinmektedir. Bu

panayırlarda ünlü hatipler de bulunur, yüksek bir yere çıkarak hutbelerini okurlar ve

Araplar da beğendikleri bu hutbeleri daha sonra ezberden okuyabilecek kadar

dikkatle dinlerlerdi.

“Bu dönemden bahseden kaynaklar o devir şairlerinin lafız ve anlam ile

bunların birbirleriyle olan ilişkileri üzerinde titizlikle durulduğunu kaydederler. Daha

sonraki yüzyıllarda müstakil bir ilim dalı olacak belâgatin birçok konusu kavram

olarak o dönemden gelmektedir31.”

30 Mehmed Fehmî, Târîh-i Edebiyât-ı Arabiyye, Matba’a-i Âmire, İstanbul, 1332, s.261.

31 Yekta Saraç, Klâsik Edebiyat Bilgisi Belâgat, Gökkubbe Yay., 3. b., İstanbul, 2004, s.18.

Page 26: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

18

“Muhadram” yani “hem devr-i Cahiliyeyi idrak etmiş, hem de Asr-ı Saadete

yetişmiş” bir kadın şair olan el-Hansa’nın, Hassan bin Sabit’in

32دما يقطرن نجدة من اسيافنا و بالضحى يلمعن الغر الجفنات لنا

matla’lı kasidesi için yaptığı eleştiri, Araplarda şiir eleştirisinin ne derece titizlikle

yapıldığının, yalnız zevk-i selimine dayanıp temelsiz varsayımlardan hareket eden

hakemlerin insafına bırakılmış bir takım yorumlar olmadığının en açık göstergesidir:

Hansa şiiri baştan aşağı dinledi. Evvelâ şu matla’ beytini alarak dedi

ki: “Kuzum, kabîleni methetmek istemişsin fakat bir beytinde yedi yerde

düşmüşsün! Bizim beyaz tencerelerimiz var demek için الغر جفنات diyorsun.

Bilmiyor musun جفنات kelimesi kıllet gösterir. Demek sizin nihayet üç

tencereniz varmış. Sen bunu diyecektin. Çünki bu جفان .demeyecektin جفنات

şekil kesret gösterir. Sonra beyazlığı da vâzıh bir sûrette gösteremiyorsun:

Evet غر kelimesi غرة’den gelir ki nihayet beyaz bir leke demektir. Sen burada

ye. Leme’an’ يلمعن kelimesini kullanacaktın. Gelelim بيض lafzı yerine غر

nisbetiyle o kadar şiddetli olmayan ziyânın zaman zaman zuhûru demektir.

Demek sizin tencereleriniz zaman zaman parlıyor; hem sönük bir nur ile

parlıyor. Evet, burada işrak maddesini kullanarak يشرقن diyecektin. O zaman

tencereleriniz alabildiğine parlayacak, hem mütemadiyen parlayacaktı.

Gelelim باالضحى ’ya. Bir kere gündüzün tencerenin parlaklığı göze çarpmaz;

saniyen mihmanperverlik, semahat nokta-i nazarından gece parlayan tencere

32 (Matla “Bizim sabahleyin parıl parıl parlayan beyaz tencerelerimiz var, kılıçlarımız kemal-i necdetimizden kan damlalarına mîzâb oluyor.” meâlindedir.): Mehmed Âkif Ersoy’un Makaleleri (Sırat-ı Müstakim ve Sebilü’r-Reşad Mecmualarında Çıkan ), [Haz. Abdulkerim Abdulkadiroğlu-Nuran Abdulkadiroğlu], Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., 1987, s.123.

Page 27: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

19

gündüz kaynayan tencereden daha hoş olur. Onun için sen de tencereleri

gece kaynatacak yani بالضحى yerine بالدجى diyecek idin.

اسيافنا و da tıpkı جفنات[ ] gibi kıllet gösteriyor. Sizin koca kabilenizde

topu topu üç kılıç mı var! Tabiî değil. O halde اسياف yerine سيوف diyecektin.

.kelimesi de zaif: kılıçların ucundan kan damlaması bir şey değil يقطرن

Burada kan damlamayacak belki seyelan edecekti. O halde يقطرن yerine يسلن

diyecektin. دما kelimesinde de birçok kanlar göstermek lâzım geleceği için

…şeklinde olacaktı دماء 33 ”

Araplarda doğal olarak gelişen bu “edebî tenkit mülâhazaları, Kur’ân-ı Kerîm

ve hadis-i şeriflerin ortaya koyduğu örneklerle daha da gelişmiş34”; nihayet Emevîler

döneminin sonlarında ve I. Abbâsi asrının başlarında dil, nahiv ve aruz açısından

yapılır hale gelmiştir35.

Ahmet Cevdet Paşa, bir asırda itibar ve şöhrette olan ne ise, o asırda

gönderilen peygamberin mucizelerinin ona göre olacağını söyler:

Meselâ Hz. Musa aleyhisselâmın asrında sihirbazlık pek ziyade şöhret

bulmakla Cenab-ı Hak, O’na asâsı ejder olmak gibi sâhirlere galebe edecek

mû’cizeler verdi.

33 Aynı eser, s.123-24.

34 Yekta Saraç, a.g.e., s. 18.

35 Kenan Demirayak, Abbâsi Edebiyatı Tarihi, Şafak Yayınevi, Erzurum, 1988, s.31.

Page 28: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

20

Hz. İsa aleyhisselâmın asrında dahi hikmet, pek ziyade i’tibarda

olmakla Cenab-ı Hak, O’nu a’mâların gözlerini açmak ve ölüleri diriltmek

gibi etibbânın yapamayacağı mu’cizelerle meb’us buyurdu36.

Böyle şair bir toplum içinse gerçek mucize Kur’ân olmuştur. Kur’ân’ın

inmesi, İslâmiyet’i kabul eden Arapları onu en doğru şekilde anlamaya, i’câzını

göstermeye yönelik çalışmalar yapmaya itmiştir:

…Kur’an nâzil olup, müminlerin ona ve Peygamberin sözlerine

uyarak amel etmeleri lâzım gelince, bu mukaddes kitapla hadîslerin

mânalarının ne olduğu üzerinde düşünülmeğe başlandı. Bizzat Kur’an’da,

bazı âyetlerin “muhkam” (mânası vâzıh) , “muteşâbih” (mânası müphem)

olduğu tespit edilmişti: âyetlerin sonunda “fâsıla”lar (cem’i fawasıl, bir nevi

seci’ler) bulunduğu da hemen göze çarpıyordu. Diğer taraftan Müslümanlar

hareketlerini tanzim ederken, Kur’an’daki kelimeler ve delâlet ettikleri eşya,

vasıf veya hareketler üzerinde düşündüler ve hemen bazı kelimelerin hakikî

mânasından gayri mânalarda kullanılmış olduklarını gördüler; aynı zamanda

onun ifade tarzının hususiyetlerini ve başka söz ve yazılardan farklarını

araştırdılar. Böylece Müslümanlığın ilk asırlardan itibaren Bayân al-Qur’ân,

Ma’ânî’l-Qur’ân, Îcâz al-Qur’ân, Macâz al-Qur’ân gibi eserler yazıldı.

Edebî san’atlar tetkikinin hakikî başlangıcı olan bu eserlerde, isimlerinden de

36 Ahmet Cevdet Paşa, a.g.e., s. 75-76.

Page 29: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

21

anlaşılacağı gibi, daha ziyade kelime ile mâna arasındaki münâsebetlere

temas ediliyordu Diğer taraftan, halîfe ve emîrlerin cuma namazlarında

okudukları hutbeler, nutuklar câmilerde, ekseriya bir dinleyici kütlesi önünde,

muhtelif mevzularda yapılan münakaşalar hitabet san’atının daha başka

yollardan ilerlemesine ve bu yolda muvaffak olabilmek için bazı sade ve

amelî kaidelerin aranıp bulunmasına yol açtı. Bu suretle de yeni bir Arap

belâgat ilminin temelleri atılmış oluyordu37.

Dinî temele dayanan bu sebeplerin içinde “fetihlerle genişleyen toprakların

halklarına İslâm’ın etkileyici tarzda anlatılma ihtiyacı38” ve onların Kur’an’ı yanlış

okumalarını engelleme çabaları da bulunmaktadır:

İslâm dünyasının sınırları genişleyip Arap olmayan Müslüman

toplulukların Kur’ân-ı Kerîm’i yanlış anlama endişesi ortaya çıkınca Arap

dili ve gramerinin kurallar halinde tesbitine ihtiyaç duyuldu. İlk asırlarda bu

kurallar tespit edilirken dil ve edebiyat bir bütün olarak ele alındığından

belâgat kaideleri de bu ilimler içinde incelenmekteydi39.

Eklenen sosyal ve siyâsî sebeplerle belâgat çalışmaları hızlanmıştır:

37 Muhammed b. Omar Ar-Râdûyânî, a.g.e., s. 5-6. (Ahmet Ateş’in önsözü)

38 Yekta Saraç, a.g.e., s.18.

39 Hulûsi Kılıç, “Belâgat” DİA, C.5, İstanbul, 1992, s.381.

Page 30: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

22

…İslâma giren Arap olmayan unsurların aydın tabakası hakim

milletin dilini Kitab’ın dili olduğu için mükemmel bir şekilde öğrenmişlerdi.

Fakat zamanla ve özellikle Şuubiye adı verilen ve Arap olmayan unsurların

Arapların her sahadaki üstünlüklerine ve bir nevi başkaldırı olan cereyanın

tesiri ile Arapçaya belli yönlerden hücum edilmeye başlandı. Bu harekete

cevap verilmesi bu dilin ve edebiyatının üstün özelliklerinin araştırılıp ortaya

konmasını gerektiriyordu40.

…Araplarda beyan ilminin müessisi sayılan el-Câhiz (ölm. 869=255)’in,

Kitâb al-bayan wa’t-tabyîn’i yazarken, bilhassa “şu’ûbiye” hareketine karşı

koymayı düşündüğünü göz önünde bulundurmak bu cereyanın Arap

belâgatine ait kaidelerinin tespit edilmesinde ne kadar müessir olduğunu

anlatmağa kâfi gelebilir41.

Özellikle Abbasiler döneminde halifelerle emirlerin yanında kâtipler zümresi

yetişmiş, bunlar da Arap dilinin beyanı üzerine düşünmüşler ve bu konuda ilk

eserlerini oluşturmuşlardır:

…Halifelerle büyük emîrlerin yanlarında, muharebelerini idare eden ve ilk

gayeleri, her fikri güzel ve parlak bir şekilde ifade etmek olan bir “kâtipler”

zümresi yetişmişti. Ancak, ifade edilecek fikirler, görüşler, bedevî Arabın sâde

40 Yekta Saraç, a.g.e., s. 18-19. 41 Muhammed b. Omar Ar-Râdûyânî, a.g.e., s. 5-6. (Ahmet Ateş’in önsözü)

Page 31: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

23

ve basit fikir ve görüşleri değildi; cemiyet fertleri arasındaki münasebet de,

birbirini daimâ müsâvi gören ve yalnız cömertlik ve kabilesine yaptığı

iyilikler ile öğünen bedevîlerin münâsebeti değildi; cemiyette, mütekabil

dereceleri ve münasebetleri mâlûm sınıflar vardı ve yazı yazılırken, ifâde

tarzını onlara göre ayarlamak lâzımdı. Bunun için Arapçanın bünyesi

zorlandı ve Arapça yeni hayat şartlarına intibak ettirilmeğe çalışıldı. Bu

hareket de, kâtipleri Arap dilinin “beyan”ı üzerine düşünmeye sevketmişti42.

Beyan konusuyla daha önce gramerciler de ilgilenmişlerdir:

…Gramercilerin daha erken dönemden itibaren dil kurallarını ve eski

döneme ait şiirleri öğretirken üslûp ve beyan ile ilgili hususları ele aldıklarını

görüyoruz. Kelâm ilmiyle de ilgilenen dilci ve gramercilerin önemli bir kısmı

öğrencilerine kendi görüşlerini tekli ederken nasıl hasımlarını alt ederler,

kendi görüşlerini nasıl güzel bir şekilde açıklarlar, dinleyenlerin gönüllerine

ve zihinlerine söz ile nasıl tesir ederler; bütün bunları gerçekleştirmek için

kendi asırlarına kadar belâgatle ilgili Arapların ortaya koyduğu düşünceleri

incelemekle kalmamışlar, aynı zamanda Hind, Fars, ve Yunan düşüncelerini

ele almışlardır. Aslında gayeleri bunların arasından Arap beyanı için

temeller ve kurallar çıkarmaktı43.

42 Muhammed b. Omar Ar-Râdûyânî, a.g.e., s.7. (Ahmet Ateş’in önsözü)

43 Yekta Saraç, a.g.e., s.19.

Page 32: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

24

Böylece belâgat, “birisi edebî diğeri kelâmî44” olmak üzere iki temel karakter

arz etmiştir.

Arap âlimleri tarafından zaman içerisinde geliştirilerek son haline

kavuşturulan belâgat ilmi, Müslüman oldukları sebeple Arapçayı din lisanı addedip

öğrenen milletler için de geçerli olmuştur.

“İran şairleri özellikle yeni edebiyatın doğduğu sıralarda Arap edebiyatındaki

belâgat kaidelerini taklit etmekle yetindiler. İran edebiyatına geçen birçok Arapça

kelime de bu taklidi kolaylaştırdı45.”

Türk edebiyatı için de durum aynıdır. Müslüman Türkler, Kur’an’ın dili

olduğu için “din lisanı” saydıkları Arapçayı ilim dili olarak da kabul edip çok iyi

öğrendiler ve belâgati Arapça olarak yazıya geçirdiler. “Bu sebeple Büyük

Selçuklular ve Anadolu Selçukluları devrinde bu konuda Türkçe yazılmış bir

kitaptan söz etmek mümkün olmamaktadır46.”

Türkler, belâgat eserlerine, edebî açıdan kendilerine örnek aldıkları,

lisanlarını “edebiyat lisanı” olarak kabul ettikleri İranlılar yoluyla da ulaşmışlardır:

…Türkler Arapçadan direkt istifade ettikleri gibi, kendilerinden önce

Müslüman olan Farslardan da istifa ettikleri inkâr edilemez. Medreselerin,

44 Nasrullah Hacımüftüoğlu, “Belâgat Ekolleri ve Anadolu Belâgat Çalışmaları”, Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, S.8, Erzurum, 1988, s.116. 45 Tahsin Yazıcı, “Belâgat/Fars Edebiyatı” DİA, C.5, İstanbul, 1992, s. 383. 46 Kâzım Yetiş, “Belâgat/Türk Edebiyatı” DİA, C.5, İstanbul, 1992, 384.

Page 33: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

25

İslâm milletlerine ait ortak kültür kuruluşları olduğu göz önüne alınırsa,

Anadolu Belâgat Çalışmalarının da bu ortaklık içinde şekil aldığı görülür47.

Özellikle medreselerde okutulan bu Arapça kaynaklara yine Arapça olarak

şerhler, haşiyeler yazılmış; sonraları Türkçeye tercüme edilmişler “ancak bu

tercümelere rağmen Türkler asırlarca belâgat konusundaki kitapları Arapça

asıllarından okumuşlardır48.”

Derken sosyal ve siyâsî hayatta olduğu gibi ilmî ve edebî açıdan da bir

kırılma yaşanır. Sürekli eleştiriler, ani ve heyecanlı değişimleriyle yeniye duyulan

özlemin verdiği coşkunun eskiye ağır suçlamaları, tahripleri doğurduğu bir döneme

girilir. On dokuzuncu yüzyıl, tıpkı bir önceki ve bir sonraki yüzyıllar gibi “eleştiri

çağı”dır49.

Tanzimat’tan sonra Batılı anlamda yeni mekteplerin açılması ve bunların ders

progamlarına belâgatın da alınması bu konuda yeni arayışları doğurmuştur. Artık bu

okullardaki öğrenciler belâgatı aslından okuyacak kadar Arapça bilmiyorlardı. Bunun

için Türkçe belâgat kitabı telifinde bir artış görülmüştür50.

47 Nasrullah Hacımüftoğlu, a.g.m., s. 121. 48 Kâzım Yetiş, “Belâgat/Türk Edebiyatı” DİA, C.5, İstanbul, 1992,s. 384. 49 René Wellek, “Yirminci Yüzyıl Eleştirisinin Temel Yönelişleri”, [Çev. Şevket Toker], Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S.VI, 1991, s.47. 50 Kâzım Yetiş, a.g.m., s.385.

Page 34: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

I. BÖLÜM

Page 35: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

26

I.1. SA’İD PAŞA’NIN HAYATI VE SANATI HAKKINDA

Divan Efendisi-zâde Diyarbakırlı Süleyman Nazif Efendi’nin oğlu Mehmed

Sa’id Paşa, 1832’de (h. 1248) Diyarbakır’da doğmuş, henüz bir yaşındayken babasını

kaybetmiş ve yetim olarak büyümüştür1.

“Seyyid Nesîmî, İsmail Fâmî, Mehmed Emîrî, Hâmî, İbrahim Cehdî,

Süleyman Nazif Efendi gibi birkaç nesil şair ve sanatkâr yetiştirmiş bir aileye

mensup olan2” Sa’id Paşa, Servet-i Fünûn dönemi ünlü şair ve yazarlarından

Süleyman Nazif ve şair Faik Ali Ozansoy’un da babasıdır3.

“Diyarbakır’da medrese öğrenimini tamamladıktan sonra vilâyet tahrirat

kalemine gir[en Sa’id Paşa] 1857’de hâcegânlık rütbesini al[mıştır]. 1861’de vilâyet

tahrirat kalemi başkâtibi, 1962’de mektupçu muavini, 1868’de vilâyet mektupçusu

ol[muştur]4.” “1871’de mîrimirânlık rütbesiyle Elazığ, 1874’de Maraş

1 İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, C. 3, yy, 1507, s.1608.

2 Kenan Erdoğan, Diyarbakırlı Sa’id Paşa Dîvânı, Manisa, 2003, s.16.

3 Bkz. Kenan Akyüz, Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi, 2.b., Doğuş Matbaası, Ankara, 1958, s. 361,

385.

4 İsmet Parmaksızoğlu, “SA’İD PAŞA, Diyarbekirli Mehmed” Türk Ansiklopedisi, C. XXXVIII, Milli

Eğitim Basımevi, Ankara, 1980, s. 50.

Page 36: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

27

mutasarrıflığına5” getirilmiştir. Fakat bu görevi uzun sürmemiş, Mahmud Nedim

Paşa’nın dâhiliye nazırlığında işten uzaklaştırılmıştır.

“Mahmud Nedim Paşa Diyarbakır Valisi Müşir İsmail Paşa’ya karşı

düşmanlık beslediğinden onun yetiştirmesi olan [Sa’id Paşa]’ya da hayatı boyunca

düşmanlıktan geri kalmamıştır. [...] [Sa’id Paşa], Mahmud Nedim Paşa’nın kendi

hakkında beslediği duyguları bilmekte ve bu yüzden de onu hicvetmekten

sakınmamaktaydı6.” Süleyman Nazif’in, babası Sa’id Paşa hakkında İbnülemin

Mahmud Kemal İnal’a sunduğu muhtırada, bu durum açıkça ifade edilmektedir:

“Midhat Paşa’nın sadaret-i ulâsını tebrik eden mektubuna babam şu

kıt’a ile ibtidar eder:

“Barekâllah ey şehinşahın vezir-i âzamı

Sanekâllah ey cihanın mukteda-yı ekremi

Zat-i pakindir Süleyman-ı zemanın Asaf’ı

Şükrü lillâh Ehremen destinden aldın hatemi”

O zeman Mahmud Nedim Paşa’nın şiddetle aleyhinde bulunan efkâr-ı

umumiye, şu iki beyti hüsn-i telâkki ve Babıâlide bazı zevat istinsah ederek

suretini tamim eder.

Namık Paşa zade Cemil Paşa, bu iki beyti derhal Mahmud Nedim

Paşa’ya yetişdirir. Paşa’nın okudukdan sonra “Benden alacağı olsun”

5 “Said Mehmed Paşa (Diyarbakırlı)” Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, C.7, s. 430. 6 Parmaksızoğlu, a.g.md., s. 51.

Page 37: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

28

sözünden başka birşey dememiş olduğu yine Cemil Paşa’dan mervidir. Cemil

Paş’ayı kaymakamlığından beri babam tanır ve severdi. Hatta müteakiden

hizmet-i devletden çekildikden sonra Haleb Merkez Mutasarrıflığına inha

etmişken Mahmud Nedim Paşa’nın Dahiliye Nezaretine ve Said Paşa’nın

Sadaretine müsadif bir zemanda olduğu içün tervic edilmemişdi.

Babam, Meraş mutasarrıflığında bulunuyordu. Meraş’ın ab ü hevası

ve lâsiyyema şiddeti-i bürudeti ile imtizac edemediğinden bir tabib raporu

ahz ü takdim etmiş ve terfi-i rütbe ve sınıf ile Musul mutasarrıflığına tayini

Babıâlice takarrür eylemişdi. Arza gideceği sırada Mahmud Nedim Paşa

sadrıazam olur ve derhal Haleb valisine “Maraş mutasarrıfı Said Paşa’nın

arıza-i vücudiyesi hasebiyle vuku bulan istifası bilkabul yerine Münib Paşa

tayin edilmişdir” mealinde bir telgrafname çeker. Netice, pederimin “11180”

kuruşluk maaşdan mahrumiyetle bimaaş ve nevmid Diyarıbekir’e avdeti

oldu7”

Bu olaydan üç ay sonra “6500” kuruş maaşla Mardin mutasarrıflığına tayin

edilmiş, daha sonra Muş mutasarrıflığına getirilmiştir8.

1878’de istifa edip Diyarbakır’a dönen Said Paşa, önce Dersim ıstılahat

komisyonunun başkanı Ali Şefik Bey’in, onun ardından Cizre civarının ıslahıyla

görevlendirilen Müşir İzzet Paşa’nın yardımcılığında bulunmuştur. Dört ay içerisinde

7 İnal, a.g.e., s. 1609.

8 İnal, a.g.e., s. 1609.

Page 38: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

29

etrafındakilerin takdirini toplayarak tamamladığı bu görev sonrasında Said Paşa

1879’da Siirt ve ardından ikinci defa Mardin mutasarrıfı olmuştur9.

“Diyarbekir valisi Müşir İzzet Paşa, takdirlerini kazanan [Sa’id Paşa]’ya

Rumeli beylerbeyliği pâyesi verilmesini sağla[mıştır]. Bu defa Mahmud Nedim Paşa

onu[n] Diyarbakır’ın nüfuzlu bir âilesinden olmasını ileri sürerek Rumeli’ye sürgün

edilmesini [teklif etmiş], hamisi Müşir İsmail Paşa [bunu] güçlükle önle[miştir]10.”

Süleyman Nazif bu durumu şöyle anlatır:

“İzzet Paşa, pederimin Rumeli Beylerbeğliği payesiyle taltifini inha

etmiş. Bu inha-name, Midhat Paşa’nın esna-yı muhakemesinde Mahmud

Nedim Paşa’nın yedine vâsıl olmağla saraya müracaat ederek “Mardin

mutasarrıfı Said Paşa, Diyarbekirli ve nüfuzlu olub öteden beri Midhat

Paşa’ya mensub ve yetiştirmelerinden bulunmağla muhakemeye icra-yı tesir

edebilecek suretde o havalideki aşairi ifsad etmesi melhuz idüğünden

Rumeli’de ikamete memur edilerek oralardan uzaklaştırılmasını” arzetmiş.

Müşir İsmail Paşa şefaat ve kefalet ile irade-i seniyyeyi tehir etdirmişdir11.”

1891 yılında ikinci kez Muş mutasarrıflığıyla görevlendirilmiştir. İkinci rütbe

Mecidî nişanı alan Sa’id Paşa, Muş’da on dokuz ay kaldıktan sonra hastalanmış;

9 İnal, a.g.e., s. 1609.

10 Parmaksızoğlu, a.g.md., s. 51. 11 İnal, a.g.e., s. 1610.

Page 39: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

30

kendi isteği üzerine üçüncü kez Mardin mutasarrıflığına geçmiş; üç ay hizmet

verdikten sonra 1891 (h. 1309) yılında Mardin’de vefat etmiştir12.

Üst düzey görevlerde bulunan Sa’id Paşa’nın vefatından sonra ailesinin

durumu hakkındaki Süleyman Nazif’in şu sözleri dikkat çekicidir:

... Yalnız on dört lirası vardı. Rükûbuna mahsus ester ile bazı eşyasını

satarak cenazesini bunların esmaniyle kaldırdık ve aileye maaş-ı kanunî

tahsis edilinceye kadar borc harc geçindik 13.

“Her türlü ilimde ve kitabette söz sahibi olan14” Sa’id Paşa, memuriyet

vazifesinden geriye kalan zamanlarını en çok tarih ve edebiyatla ilgili yazılmış

eserleri okuyup inceleyerek; çeviri ve telif eserler yazarak geçirmiştir. Öğrenmenin

zamanı ve mekânı olmadığına kani’ olduğundan, kendisi “meslek-i kudemâda

perverde bir zât15” olmakla beraber “fünûn-ı cedîde”den de ilim tahsil etmeye

çalışmış; Faik Reşad’ın ifadesine göre “devrin İbn-i Sînâ’sı” değerlendirmesini

hakkeder bir dereceye gelmiştir.

12 İnal, a.g.e., s. 1611.

13 İnal, a.g.e., s. 1611.

14 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, [Haz.Nuri Akbayar-Seyyit Ali Karaman], Tarih Vakfı Yurt

Yayınları, C. 5, İstanbul, 1996, s. 1458.

15 Faik Reşad, Eslâf, Âlem Matbaası, C. II, İstanbul, 1312, s. 19.

Page 40: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

31

“İdareci olarak, dürüstlüğü ile şöhret yapmış; idarî görevlerdeki başarısı onun

40 yıl Diyarbekir eyâletinin vazgeçilmez bir yöneticisi olmasını sağlamıştır16.”

Ayrıca zamanlarında “az çok matbû’at ile uğraşanlarca17” Sa’id Paşa ismini

bilmeyen kimsenin yok denecek kadar az olması onun, yaşadığı dönemde

idareciliğinin yanı sıra kendisini ilmi ve sanatıyla da kabul ettirdiğini göstermektedir.

Nitekim Ali Emirî Efendi “Osmanlı Vilâyât-ı Şarkıyyesi”nde, Diyarbakır şehrine

gelen başkomiser Abidin Bey’in, ilk iş olarak bu şehrin İslâm ve Hıristiyan

“hamiyyetmendân” ve “mu’teberân”ından müteşekkil olmak üzere oluşturduğu

komisyonda, “Mir’âtü’l-İber ve sâir mu’teber târîh ve âsâr mü’ellifi Diyarbekirli

meşhûr Sa’id Paşa18”nın da bulunduğundan bahseder.

Bir son dönem Dîvân şairi olmakla beraber eski edebiyat anlayışına göre

yetiştirilip eserlerini bu yolda kaleme alan Sa’id Paşa, yaşadığı dönemin edebî

eğilimlerine de kayıtsız kalmamış; edebiyat estetiğine dair yazmış olduğu Mîzânü’l-

Edeb’de eski şiirin aksak gördüğü yönlerini yeri gelince eleştirmiş; hatta bu

eleştirilerine delil olarak usta şairlerin (Fuzûlî, Nâbî, Nef’î, Nedîm) beyitlerinden

örnekler göstermiştir. İfadesine göre Paşa, yeni edebiyatçıların şiirlerinden seçerek

16 Parmaksızoğlu, a.g.md., s. 51.

17 Faik Reşad, a.g.e., s. 19.

18 Ali Emîrî, Osmanlı Vilâyât-ı Şarkıyyesi , Evkaf-ı İslamiyye Matbaası, İstanbul, 1918, s. 22.

Page 41: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

32

oluşturduğu bir bölümü de eserinin sonuna eklemek istemiş; fakat eserlerin çoğu

henüz kitap halinde yayınlanmadığı için bu isteğinden vazgeçmiştir19.

“Bazı harflerde gazel yazmamış olduğu sebebiyle20” mürettep denilemeyen

bir divanı olan Sa’id Paşa için ortalama bir şair değerlendirmesini yapan Faik Reşad,

onun şiirle fazla iştigâl etmediğini; nesrinin nazmına nazaran daha kuvvetli

olduğunu; bu yüzden kendisine “şair”den çok “münşî” denilmesinin yerinde

olacağını söyler:

Sa’îd Paşa’nın şi’ri mutavassıt derecede, fakat hekimânedir. Kendisi

şi’r ile pek az iştigâl iderdi. Bu cihetle nesri nazmından akvâ ve

binâéen’aleyh kendisine “şâ’ir” dinilmekden ziyâde “münşî” dinilmek daha

be-câdır. Egerçi te’lîfâtında meselâ “didi” yerine “söyledi” gibi şîveye

muhâlif sözler görülürse de kendisi müddet-i ömrini Diyârıbekr ve

havâlisinde geçirdigi cihetle ma’zûr görülmelidir21.

Mîzânü’l-Edeb’in hâtimesinde Sa’id Paşa, kendisinin nesirle meşgul olmayı

şiire tercih etmesinin sebebini açıklamaktadır:

... Nesr ile nazmın şerâfetce yek-dîgere rüchânı bahsinde beyne’l-

bülegâ ihtilâf cereyân itmiş ve rüchan nesrde oldığı teslîm olunmuşdur. Zîrâ

19 Diyarbekirli Sa’id Paşa, Mîzânü’l-Edeb, Şirket-i Mürettibiyye Matbaası, İstanbul, 1305, s. 383-84.

20 Erdoğan, a.g.e., s. 11.

21 Faik Reşad, a.g.e., s. 23-24.

Page 42: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

33

ma’lûmdur ki her asrda pek çok şâ’ir gelmiş, lâkin her asrda az münşî zuhûr

itmişdir. Devlet-i Aliyye’nin bidâyet-i teşekkülinden bugüne kadar a’sâr-ı

sâbıkayı birer birer nazar-ı teftîşe aldığımız hâlde her asrda nice şâ’ir

görebilürüz. Şimdiye kadar kesb-i iştihâr iden münşîler ise ma’dûddur.

Menâfi’-i umûmiyye cihetine gelince eş’âr inşâya nisbet bile kabûl itmez 22.

22 Diyarbekirli Sa’id Paşa, a.g.e, s. 380.

Page 43: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

34

I.2. SA’İD PAŞA’NIN ESERLERİ

Dîvânçe-i Eş’ar: Sa’id Paşa hayattayken basılan bu eser, bazı harflerde gazel

bulunmaması sebebiyle mürettep sayılamayacak bir divandır. Diyarbakır’da

basılmıştır ve 111 sayfadır: Dîvânçe-i Eş’âr, Diyarbekir, 1288 [1871]23.

Dîvân: Sa’id Paşa hayattayken şiirlerinden seçilerek basılan Dîvânçe-i Eş’âr ve bu

eserden on yıl sonrası tarihli yazma divan müsveddeleri ( Fatih Millet Kütüphanesi

Ali Emîrî Manzum Eserler kısmında Nu. 210) karşılaştırılarak oluşturulmuş ve

yayınlanmıştır24. Divanda 193 manzume bulunmaktadır.

Diyârbekir Târîhi: Diyârbekir Sâl-nâmesi’nin ikinci kısmını teşkil eden 144

sayfalık bölümdür25. Paşa bu eserde başlangıçtan Osmanlı fethine kadar Diyarbakır

tarihçesini özetlemiştir.

Encümen-i Şu’arâ (Mecmû’a-i Müntehabât): Dîvân şairlerinden seçme beyit ve

şiirleri içeren bir mecmuadır.

23 İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Basmalar Alfabe Katalogu, Haz. Fehmi Edhem Karatay, C. II, İ.Ü., İstanbul, 1956, s. 707. 24 Kenan Erdoğan, Diyarbakırlı Sa’id Paşa Dîvânı, Manisa, 2003. 25 “Said Mehmed Paşa (Diyarbakırlı)” Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, DergâhYayınları, C.7, s. 430.

Page 44: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

35

Hülâsa-i Mantık: Mantık ilmine dair küçük bir kitaptır: Alem Matbaası, İstanbul,

1310 [1892] ve Asır Matbaası, İstanbul, 1315 [1899].

İlm-i Hesâb: İbret Matbaası, İstanbul, 1288[1871].

Kasîde-i Nûniyye Tercümesi: Gazneliler devri şair ve yazarlarından Feth el-Bustî’nin

ahlâkî öğütler içeren ‘Unvânu’l-hikem adlı Arapça bir kasidesinin ilk 45 beyitlik kısmının

manzum çevirisidir. Sa’id Paşa’nın vefatından sonra oğlu Süleyman Nazif tarafından,

kısa bir mukaddime ile, Mahfil dergisinde yayınlanmıştır26.

Mir’ât-i Sıhhat: 1809-1897’de yaşamış olan Dr. Antonin Bassout’dan Mehmed

Zeki ile tercüme; Vilayet Matbaası, Diyarbakır, 1287 [1870].

Mir’âtü’l-İber (Mufassal Tarih-i Umumî) : İnsanoğlunun yaradılışından itibaren

başlayan genel tarih kitabıdır. 10 ciltten oluşup 9 cildi basılmıştır. Karabet ve

Karasbar Matbaasında basılan bu ciltlerin basım tarihleri şöyledir:

1.c. : 1304 [1888]; 2.c. : 1304 [1888]; 3.c. : 1304 [1888]; 4.c. : 1304 [1888];

5.c. : 1304 [1888]; 6.c. : 1305 [1889]; 7.c. : 1305 [1889]; 8.c. : 1306 [1890]

9.c. : 1306 [1890]

26 Bkz. Mehmet Atalay, “Ebu’l-Feth el-Bustî’nin Kasîde-i Nûniyye’sinin, Diyarbakırlı Saîd Paşa Tarafından Yapılan Türkçe Manzum Tercümesi ”, 05.07.2007, <http:// www.doguedebiyati.comi />.

Page 45: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

36

Mîzânü’l-Edeb: 384 sayfalık bir belâgat kitabıdır: Şirket-i Mürettibiyye Matbaası,

İstanbul, 1305 [1887].

Nuhbetü’l-Emsâl: Arapça darb-ı meselleri tercüme ve şerhi; Ahmed b. Muhammed

Meydânî’den çeviridir. Diyarbakır Vilâyet Matbaası, 1289 [1872].

Tabsıratü’l-İnsân: Ahlâkadan bir eserdir. Ahmed Necib tarafından neşredilmiştir:

Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye Matbaası, İstanbul, 1289 [1872] ve Mahmudbey

Matbaası, İstanbul, İstanbul, 1307[1891].

Page 46: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

II. BÖLÜM

Page 47: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

37

II.1. MÎZÂNÜ’L-EDEB’İN BÖLÜMLERİ

Şirket-i Mürettibiyye Matbaası’nda 1305 yılında1 basılmış olan Mîzânü’l-

Edeb’in ön kapağının hemen arkasındaki sayfada, eserin tarafından neşredildiği “Asr

Kütüp-hânesi Sahibi” olan şahsın, böyle bir eseri yayınlanmış olmaktan dolayı

duyduğu onuru, devrin padişahı II. Abdülhamit Han’a övgülerini dile getirdiği

“Tahdîs-i Ni’met” başlıklı 1 sayfalık önsözü bulunmaktadır. Mîzânü’l-Edeb, bu

önsöz sonrasındaki 3. sayfada başlar.

A) GİRİŞ:

Mîzânü’l-Edeb’in bu bölümü “besmele” ile başlayan 3 sayfalık bir “Dibace”,

137 sayfalık bir “MUKADDİME” ve 1 sayfalık “Tetimme-i MUKADDİME” olmak

üzere toplam 141 sayfadan oluşmuştur.

1) Dîbâce: Sa’id Paşa bu bölüme İslamî geleneğe uygun olarak besmele ile

başlar. Allah’ın tekliğini, yüceliğini ifade için “Esmâ-yı Hüsnâ”dan “el-Mübdi‘”

ismini seçmesiyle (bedi’ kelimesiyle aynı kökten olması sebebiyle) eserin

muhtevasına vurgu yapılmaktadır. Bu “tevhid” kısmını Hz. Muhammed’in övgüsü,

onun ardından da dönemin padişahı İkinci Abdülhamit Han’ın methi takip eder.

1 Başvurduğumuz kaynaklarda eserin bu tarihte yapılmış baskısı dışında bir baskısına rastlamadık.

Page 48: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

38

Bundan sonra gelen paragraf “sebeb-i te’lif” özelliği taşıyıp eserin yazılma amacını

açıklamaktadır:

Revâcgâh-ı kemâlât olan böyle bir asr-ı celîlde ma’ârife hidmet îfâ-yı

vazîfe-i şükr ü mahmidet olacağından o vazîfeyi edâya medâr ve ebnâ’-i

vatana nâçîzâne bir yâdigâr olmak üzere ilm-i belâgâtı hâvî işbu eser-i

câmi’u’l-kusûrı yazub “Mîzânü’l-Edeb” tesmiye eyledim. (s.5)

Sa’id Paşa, eserinin hata ve noksanından dolayı af dileyerek eser üzerinde

mütalâa edecek olanların rastlayacakları hataları “kalem-i afv u müsamaha” ile

düzelteceklerini umduğunu ifade eder.

Bu bölümde üç beyit yer alır; üçü de Arapçadır. Bunların ilki Allah’ın birliği

ve yüceliğini ifade eder; ikincisi Hz. Muhammed’in övgüsü ve üçüncüsü padişahın

methi içindir.

2)MUKADDİME: “Fesâhat” (“Kelâmda Fesâhat”, “Fesâhate ve Elfâz u

Kelâma Müte’allik İhtârât”), “Belâgat”, “Heveskârân-ı İnşâya İhtârât”, ve “Kudemâ-

yı Şu’arâmızın Dîvânlarından Müntehab Âsâr-ı Manzûme” başlıklı kısımlardan

oluşan “MUKADDİME” bölümüne girişte Sa’id Paşa “ef’âl-i edebiyye”yi Arap

âlimlerinin tasnifine göre ayırdıktan sonra, ele alacağı “belâgat” ilminin bunlar

arasındaki yerini belirtir. “Edebiyat” terimi üzerine herhangi bir açıklama

bulunmamaktadır. Bu tasnifin basit bir şemayla gösterilişi şöyledir:

Page 49: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

39

EF’ÂL-İ EDEBİYYE

Âmme Ef’âl-i beşeriyyenin ihtilâfından ve şu ihtilâfın asl ü esâsından bahs ider. Bahs itdiği şeyler fazâ’ile-i mahabbetin ve rezâ’ile-i bugz u husûmetin esbâb ve derecâtından ibârettir. Masdarı tabî’îdir: Cenâb-ı Hakk’dan insâna mevhibe olan nûr-ı tabî’atdir. Bunun merci’i yalnız zevkin selâmetidir.

Hâssa Levâzım-ı mu’tebere-i beşeriyyeyi hâvî ve envâ’-ı selâseyi muhtevîdir: I. Şerî’at: Hakk Te’âlâ Hazretlerine nisbetle insânın levâzım-ı husûsîsi olan âdâb-ı dîniyye ve milliyyedir. II. Âdâb-ı Şahsiyye ve Nevâmîs-i Tabî’iyye: İnsânın zâtına nisbetle levâzım-ı mahsûsasıdır. III. Âdâb-ı Medeniyye: Başkalarıyla i’tilâf ve mu’âşerete nisbetle insânın levâzım-ı mahsûsasıdır. Masdarı vaz’îdir. Merci’i ikidir: 1. Kitâb-ı mukaddese 2. Ezminenin, emkinenin, eşhâsın ahvâl ü i’tibârâtı üzerine mevzû’-i kavânîn-i edebiyyeden bâhis olan mü’ellefât-ı beşeriyyedir. Bizim şu kitâbda bahs ideceğimiz ulûmun merci’i budur:

Ulûm-ı Edebiyye

Aksâmı beyne’l-ulemâ muhtelifun fîhâdır. Lâkin taksîmleri hasrî olmayub ca’lî oldığından edebiyyûnun ekserîsi on iki olmasını kabûl etmiştir: 1. Lugat: asl / müfredâttan bahs olunur / mebâhisi elfâzın cevâhir ü mevâddine müte’allik 2. Sarf: asl / müfredâttan bahs olunur / mebâhisi suver u hey’ât-ı elfâza müte’allik 3. İştikâk: asl / müfredâta müte’allik / asâlet ve fer’iyyetle elfâzın ba’zısının ba’zısına intisâbını bildirir 4. Nahv: asl/ mürekkebâta müte’allik/ hey’et-i terkîbiye ve te’diye-i ma’ânî-i asliyye üzerine mebni 5. Ma’ânî: asl / mürekkebâta müte’allik/ asl-ı ma’nâya mugâyir ifâde i’tibârına mebnî 6. Beyân: asl/ müekkebâta müte’allik / ifâde-i mezkûrenin merâtib-i vuzûhdaki i’tibârına mebnî 7. Arûz: asl / mebâhisi vezn cihetiyle mürekkebât-ı mevzûneye müte’allik 8. Kâfiye: asl / mürekkebâta müte’allik / ebyâtın evâhirine ta’alluk eder 9. İnşâ’-i Nesr: fer’ / mensûrdan bahs eden ilm 10. Karz-ı Şi’r: fer’ / manzûma mahsûs ilm 11. Hatt: fer’ / nukûş-ı kitâbeti bildirir ilm 12. Târîh: fer’ / fürû’a müte’allik diğer üç ilmin mebâhisi dışındakilere ta’alluk eyleyen ilm

Ulûm-ı Arabiyye ulemâsı ma’ânî ve beyân ve bedî’ ilmlerinin üçüne birden “ilm-i belâgat” ıtlâk eylediler. a. Bedî’ (Ulemânın ba’zıları ilm-i bedî’i re’sen ilm ittihâz ve ba’zıları ilm-i beyânın aksâmından add itdiler.

a. Teressül b. Hitâbet

a. Muhâzırât b. Terâcim-i Ahvâl

Page 50: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

40

“Fesâhat” başlığı altında önce sözcüğün, ardından sözün fesahati ele alınmış;

bunların arkasına “Fesahate ve Elfâz u Kelâma Müte’allik İhtârât” kısmı eklenmiştir.

Burada Sa’id Paşa öncelikle “lafz-ı vahşî”, “lafz-ı garîb” kavramlarını

açıkladıktan sonra, Arap belâgatçilerinin ne tip kelimelerin sıklıkla kullanıldığını

anlamak hususunda doğan mecburiyet sonucu koydukları ölçütlerden, kelimenin

fesahatine dair olan “tenâfür-i hurûfdan, garâbetten, kıyâs-ı lugavîye muhalefetten

salim olma” kuralını ele almıştır.

Arapça için konulan bu kurallar daha sonra Arapça kelimelerle karışık olan

Farsça ve hem Arapça hem Farsça kelimeleri içeren Osmanlıca için de

genelleşmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bu dille inmiş olmasıyla Arapçanın İslam

milletlerince zaten “lisân-ı dîn” sayılması da bu kuralların Osmanlıcada düz yazı ve

şiirde fesahat ve belâgatin temeli kabul edilmesine yol açmıştır.

Sa’id Paşa, “fesâhat”le kelime, kelâm ve konuşmacı; “belâgat”le sadece

kelâm ve konuşmacının tavsif olunduğunu ifade etmesinin ardından sırasıyla

“tenâfür”, “garâbet” ve “kıyâsa muhâlefet” konularını Arap belâgatçilerinden yaptığı

aktarmalarla açıklamaktadır.

Page 51: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

41

“Tenâfür-i hurûf” dilde sıkıntı ve konuşmada zorluk yaratan bir durumdur. Bu

durum ya nihayet derecesindedir yahut fesahate halel vermeyecek kadardır.

Mahreçleri çok yakın veya çok uzak olan harfler arasında geçiş yapılırken dilde

sıkıntı oluşur. Bu sebeple, mahreçleri uzak olan harflerden oluşmuş kelime güzeldir.

“Garâbet”, kelimenin anlamının belirsiz ve kullanımının alışılmadık olması

diye açıklanmıştır; fakat Teftazani bu açıklamaya karşı çıkarak “kelime-i garîb”,

“kelime-i vahşî”, “garîb-i hasen”, “garîb-i kabîh” kavramları arasındaki farka dikkat

çeker. Teftazani’nin bu açıklamasını esas kabul eden Sa’id Paşa, Behâ’ü’d-din-i

Sübkî’nin, kelimelerin insanlar tarafından kullanıp kullanmamasına göre garîb

sayılamayacağı konusundaki tespitini esas göstererek, bir vakit Osmanlıcada

kullanılmış olan Arapça-Farsça kelimelerin şimdi edebiyatçılar arasında

kullanılmamakla fesahat dairesinden çıkmayacağını belirtir.

“Kıyâsa muhâlefet”, kelimenin bir dilin gramer kurallarına ters olarak

kullanılmasıdır. Osmanlıcada bu tip yanlış kullanımlar o kadar “şâyi’” olmuştur ki,

bunların doğrularını kullanamadıklarını ifâde eder Sa’id Paşa. Örneklerle açıkladığı

bu kelimelerin fasih sayılıp sayılmayacağı hususunda “Galat-ı meşhûr lugat-i

fasîhten evlâdır” anlayışında değildir:

Binâ’en’alâ-zâlik gerek elfâz-ı mezkûrenin, gerek anlara benzer elfâz-ı

sâ’irenin öyle isti’mâlleri kıyâsa muhâlif ve fesâhati muhilldir. (s.25)

Page 52: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

42

Sa’id Paşa, kelimenin fesahatine dair olan bu üç ana hususu açıkladıktan

sonra bunlar haricinde fesahate halel veren şeyleri örnekler vererek sıralar:

İşitildiğinde insana iğrenç gelen kelimeler (ör: kusuntu) fasih addedilmez. Şiir

dilinde zaruret gereği yapılan sesbilimsel sapmalar belâgat âlimlerinden bazılarına

göre fesahati bozmaktadır. Edebiyat dilimizde ve halk arasında, sultanın dışında bir

insana yönelik kullanılan “kulları, bendeleri, veliyy-i nimetim vs.” gibi ucuz sözler

de fesahat dairesinin dışındadırlar.

Paşa, bu bölümün sonunda bu kuralların dışında kalmış istisnaî durumlar

hakkındaki görüşleri bildirir: Bir anlamı karşılayan sadece bir kelime olup o da fasih

değilse, o kelimenin kullanılması zaruridir. Bir anlam için iki yahut daha fazla

kelimenin olduğu durumlarda harfleri az olan tercih edilmelidir. Bunun aksi, daha

fasih olan dururken fasihi tercih etmektir. Eşanlamlı iki kelimeden anlamda

belirsizliğe yol açan veya söylenişi zor olanı daha az kullanılır.

“Kelâmda fesâhat” ise fasih kelime hakkında yukarıda sayılmış olan tüm

şartların varlığıyla birlikte bu kelimelerden oluşmuş kelâmın “tenâfür-i kelimât, za’f-

ı te’lîf, ta’kîd, tetâbu’-i izâfât, tekerrür-i elfâz”dan salim olmasıdır.

“Tenâfür-i kelimât”, sözü oluşturan kelimelerin, tek tek fasih olmakla

birlikte, bir araya gelmeleriyle dilde sıkıntı, konuşmada zorluk meydana gelmesi;

“za’f-ı te’lîf”, kelamı oluşturan öğelerin sözdizimi kurallarına uygun olmayacak

şekilde telifidir.

Page 53: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

43

“Ta’kîd” biri lafzî, diğeri manevî olmak üzere iki türdür. “Ta’kîd-i lafzî”

kastedilenin anlaşılmasında güçlük oluşacak derecede kelimelerin düzensiz

olmasıdır. “Ta’kîd-i ma’nevî”, anlamın anlaşılması güç şekilde ifadesidir.

“Tetâbu’-i izâfet” ya dilimizde kullanılan Arapça tamlamalarda yahut Türkçe

tamlamalarda olur. Arapça tamlamalar, tenafür meydana getirecek şekilde art arda

sıralanırsa fesahate halel verir; tenafür oluşturacak şekilde olmazlarsa eğer, bazen

letafeti bile arttırırlar. Türkçe tamlamalar ikiden fazla olursa mutlaka “sakîl” olur;

tamlama durumu ekinde bulunan nazal n harfinin tekrarından zorluk hâsıl olması

doğaldır.

“Tekerrür” fesahati bozmaz; fakat sıkıntı verecek surette bulunursa sözün

fesahati bozulur.

“Mütekellimde fesâhat” bu şartların gerektirdiği biçimde fasih kelam ortaya

konulmasına iktidar verecek bir yetidir.

“Fesâhate ve Elfâz u Kelâma Müte’allik İhtârât” başlığı altında Sa’id

Paşa, İbni Esîr’in eserinden alıntı yaparak kelimelerin güzel ve çirkin olanlarını

bilmenin özel bir durum olup bunun kendiliğinden göründüğünü ifade etmektedir.

Kelimelerin kullanım açısından ikiye ayrıldığını; tatlılığı içeren bir azametle ifade

olunan kelimelere “elfâz-ı cezele”, lezzeti içeren yumuşaklıkla ifade olunanlara

“elfâz-ı rakîka” denildiğini ve bunların kullanım yerlerinin neler olduğunu açıklar.

Kur’an’daki kelimelerin bu konuda da fesahatin zirvesinde olduğunu belirttikten

Page 54: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

44

sonra Sa’id Paşa ihtarlarına başlar: Garip kelimelerin, anlayışa halel veren şeylerin,

istifadeyi zorlaştırır sözlerin kullanılmasından, “sıklet” oluşturacak şekilde tekrardan,

kulağa ve tabiata tiksinti verecek kelimelerin kullanımından (zira bunlar nesir

kusurlarından sayılır) sakınmalı; lafzı manaya tabi kılmalıdır.

“Belâgat” bölümünde, bu kelimenin ma’anî âlimlerine göre ifade ettiği iki

anlama işaret edilir: Birincisi sözün belâgati (sözün, fesahat kurallarını içermekle

birlikte duruma uygun olarak söylenmesi), ikincisi konuşmacının belâgatidir. Ayrıca

belâgat kavramının iki yönü olup birincisi Kur’an-ı Kerim’e mahsus olan ve insan

gücünün yetişemeyeceği “a’lâ” ve buna yakın olan taraf, ikincisi “esfel” tarafıdır.

Esfel tarafı da belâgat dairesinin içindedir ve a’la tarafıyla arasında, her belîğin

estetik zevkine, bilgisine ve iktidarına göre birini kazanacağı farklı mertebeler

bulunur.

Sa’id Paşa bu bölümde fesahatle belâgat arasındaki farklara dikkat çeker. Her

beliğin fasih olması şarttır fakat her fasih beliğ olamaz; bu durum fesahatin genel,

belâgatin özel olması sebebiyledir. İbni Esir buna “Her insan hayvandır fakat her

hayvan insan değildir.” önermesini örnek vermiştir. Fesahatle belâgati ayıran bir

diğer özellik ise belâgatle kelimenin vasıflandırılamıyor olmasıdır.

Sa’id Paşa, Abdu-rabbihi’den belâgatin türleri ve delalet konusunda alıntılar

yapmaktadır. Abdu-rabbihi de bir hekimden, İtâbî’den ve Abbas bin Fereci’r-

Riyâşî’den rivayetle bu dünyadaki her şeyin delalet yoluyla Allah’ın varlığını

Page 55: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

45

anlattığını, dünya hayatının geçici olduğunu ifade etmektedir. Paşa, bu konu

içerisinde geçen iki Arapça manzumenin anlamlarını dipnotlarla vermiştir.

“Heveskârân-ı İnşâya İhtârât” bölümü, kendisini şairlikten çok münşiliğe

yakın gören Sa’id Paşa’nın fenn-i inşada ilerlemek isteyenlere verdiği uzun

tavsiyelerden oluşmaktadır.

“Eş’âra Dâ’ir Mülâhazât”: Başlıktan da anlaşılacağı gibi Sa’id Paşa bu

bölümde divan şiiri hakkındaki görüşlerini bildirmektedir. Paşa özellikle

kasidelerdeki övgülerin aşırı mübalağalı ve gerçeğe aykırı olmasını, gazellerdeki

müstehcen benzetmeleri eleştirmekte; bu sözlerinin doğruluğunu kanıtlamak üzere

Nef’î, Nedîm, Nâbî gibi usta şairlerin kasidelerinden örnekler vermektedir. Paşa’nın

divan şiiri ve şairleri hakkında görüşleri şöyledir:

Osmanlı lisanıyla şiir söyleyen “kudemâ”nın İran şairlerini taklit yolunu

tuttukları malumdur. Bu sebeple şiirde, lisanımıza mahsus bir yol açılmamıştır.

Şairlerimizin övgüde gerçeğe aykırı klişe tabirler, kabul edilmeyecek

mübalağalar; gazeldeyse pek çok müstehcen teşbihler kullanılmayı gerekli görmeleri

sebebiyle, şiir edebiyatımızın çoğu sevilmeyecek bir durumda kalmıştır.

Devlet büyükleri hakkında yazılan kasidelerdeki övgülerin çoğunun, övülenin

hakikî sıfatlarına, tabir ve teşbihlerin aklın cevaz ve tasdikine nispet kabul

edemeyecek sözler olduğunu görüyoruz. Bu sözler manzum olarak değil de bir

Page 56: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

46

meddah tarafından şifahen söylenecek olsa, övülenin o sözleri alay addederek

hiddetleneceği kuşkusuzdur.

Burası böyleyken hangi şair böyle bir kaside yazıp büyük bir zata sunmuşsa

kabul görmüş, caizelere, mükâfatlara nail olmuş; şu asılsız sözler nazmen kaleme

alınınca o yolda makbuliyet kazandığından dolayı, münasebetsiz ve akıllara hayret

verir derecede mübalağalı sözlerden oluşmuş kasidelerin sunulduğu ortamda birbirini

geçmeye devam etmeleri–her türlü insanî marifet ve olgunlukları, hikemiyyatı içeren

manzum eserleriyle belli olan–şairlerimizin hakikatte şöhretlerini eksiltecek bir

raddeye varmıştır.

Şairlerimizin İran şairleri gibi “hikemiyyat”, “letâ’if” ve teşbihlerde takdire

şayan olacak pek çok şiirleri olsa da diğer kısım çoğunlukta olduğundan, eski

eserlerin içinde kalbin tamamıyla kabul edeceği bir kaside mevcut olmayıp, gazeller

arasında itirazdan salim gazel de azdır.

Kasidede “kudemâ-yı şu’arâ”nın taklit yoluyla kullandığı tarzı ıslah edecek

bir kimse de çıkmamıştır. “Muslih-i kasâ’id” diye meşhur olan Nef’î, o tarzı ıslah

etmemiş, revaç kazandırıp genişletmiştir.

Üstelik şairlerimiz böyle akla aykırı, kabul edilmeyecek mübalağaları sadece

devlet büyükleri için sarf etmekle yetinmemiş; akıl sahibi olmayan hayvanların,

cansız cisimlerin bile övgüsünde o münasebetsiz sözleri bulmak için kafa

patlatmışlardır.

Page 57: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

47

Şairlerimizin kadın güzelliğine dair gazellerinde bulunan benzetmelerin çoğu

da, İran şairlerini taklitle pek münasebetsiz bir tarzda devam etti.

“Şiir” güzel, uygun vasıf ve benzetmelerle insanın doğasını bir şeye meyl

ettirecek ve vicdanı veya bir vasfedilenin özellikleriyle hallerini, kalbe etki edecek

derecede tasvirle vezinli söz söylemekken o sözlerin hiç birinde bu özellik

görülememektedir.

“Kudema”nın güzeller hakkında zikrettikleri özelliklerdeki bir şahıs tasavvur

olunsa, tasavvur eden kişi o şahsı gulyabani zannedip dehşete düşer.

Fakat “kudema”nın o yolda söyledikleri sözler divanlarından çıkarılıp da

hikemiyyatı, güzel, yaraşır nitelik ve benzetmeleri içeren sözleri bırakılsa makbul

hayaller, tasvirler ve latifelerdeki kemal ve iktidarları okuyanları hayrete düşürecek

derecede üstündür.

Hele mesnevi türünde gösterdikleri iktidar ortadadır. Hâkânî’nin Hilye’si,

Fuzulî’nin Mecnûn u Leylâ’sı, Nâbî’nin Hayriyye’si, Şeyh Gâlib’in Hüsn ü Aşk’ı,

Yahyâ Bey’in Gülşen-i Râz’ı, Sâbit’in Mesneviyyât’ı gibi övülen eserlerde maksadı

yitirmeyecek derecede seçki ve düzeltme yapılsa bu sayılan eserler gerçekten eski

edebiyatçılarımızın mesnevi türündeki iktidarına delil olabilir.

Sa’id Paşa bu saydıklarının hemen arkasına, eski şairlerimizin “hikemiyyat,

teşbihat ve tavsifat-ı makbulece” iktidarların ne derecelerde üstün olduğuna delil

Page 58: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

48

olması için “Kudemâ-yı Şu’arâmızın Dîvânlarından Müntehab Âsâr-ı

Manzûme” başlığı altında bir güldeste sunmuştur.

3)Tetimme-i MUKADDİME: Bu bölümde Sa’id Paşa, şairlerimiz

hakkındaki değerlendirmelerine devam eder.

Bir önceki bölümde verdiği örneklerin eski şairlerimizin edebî iktidarlarına

yeterli delil olduğunu; ne var ki onaylanmayan abartmalar ve benzetmeler kullanmış

olmalarının şiir edebiyatımızın bugün bile dünyada mevcut olan milletlerin hepsinin

gıpta edecekleri bir derecede bulunmasına engel olduğunu söyler. Sa’id Paşa’ya göre

eski şairlerimiz sahip oldukları bu iktidarın büyük kısmını insanî duyguları

heyecanlandıramayacak bir yolda şiir söylemek için sarf etmişlerdir ve nesir

edebiyatımızın durumu da bundan farklı değildir.

Fakat Paşa yeni edebiyatçıların nazım ve nesirde eski tarzı düzeltip

iyileştirme yoluna giderek edebî eserlerimizi herkes tarafından kabul görür bir surete

getirmeyi arzuladıklarını gördüğü için, edebiyatta kısa sürede uluslar arası yüksek bir

mevki edineceğimiz konusunda ümitlidir.

Paşa, yeni edebiyatçıların seçilmiş eserlerinden örnekler vermeyi tasarladığını

bu bölümde haber verse de bunu gerçekleştiremeyecektir.

Page 59: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

49

B) MAKSAT:

Sa’id Paşa, tamamına “ilm-i belâgat” adı verilen ma’ani, beyân ve bedi’

ilimlerinden bahsettiği maksat bölümünü üç bâb ve bir lâhika olarak

bölümlendirmiştir. Birinci bâb 128 sayfa, ikinci 71, üçüncü 30 ve lâhika 5 sayfa

olmak üzere maksat bölümü toplam 234 sayfadır. Bâbların birincisi 8, ikincisi 5 ve

üçüncüsü 2 fasla ayrılır ve her bâbın başında fasıllardan önce konuya giriş

mahiyetinde birer mukaddime bulunur. Lahika bölümünde de 8 ayrı konu ele

alınmaktadır.

a) Birinci Bab (İlm-i Ma’anî Beyanındadır)

Mukaddime, Birinci Fasıl: “Ahvâl-i İsnâd-ı Haberî Beyânındadır”, İkinci

Fasıl: “Müsnedün İleyhin Ahvâli Beyânındadır”, Üçüncü Fasıl: “Müsnedin Ahvâli

Beyânındadır”, Dördüncü Fasıl: “Müte’allikat-ı Fi’l Beyânındadır”, Beşinci Fasıl:

“Kasr Beyânındadır”, Altıncı Fasıl: “İnşâ Beyânındadır”, Yedinci Fasıl: “Vasl ve

Fasl Beyânındadır”, Sekizinci Fasıl: “Îcâz ve İtnâb ve Müsâvât Beyânındadır” konu

başlıklarını havidir. Sekizinci faslın hemen arkasında “Ma’lûmât-ı Nâfi’a” başlığı

altında örnek bir paragrafın düzeltmesini yapar.

b)İkinci Bab (İlm-i Beyâna Dâ’irdir)

Konular Mukaddime, Birinci Fasıl: “Teşbîh Beyânındadır”, İkinci Fasıl:

“Hakîkât Beyânındadır”, Üçüncü Fasıl: “İsti’âre Beyânındadır”, Dördüncü Fasıl:

Page 60: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

50

“Kinâye Beyânındadır”, Beşinci Fasıl: “Tehzîb ve Islâh-ı Eser Beyânındadır”

başlıkları altında incelenmektedir.

c)Üçüncü Bab (İlm-i Bedî’ Beyânındadır)

Bu bölümde Sa’id Paşa “ilm-i bedî’” ve “sanâyi’-i bedî’a” kavramlarının

açıkladıktan sonra Birinci Fasıl: “Sanâyi’-i Ma’neviyye Beyânındadır”, İkinci Fasıl:

“Sanâyi’-i Lafziyye Beyânındadır” fasıllarını açıklamaya geçer. Ayrıca bu bâbın

sonuna eklemeyi uygun gördüğü “Ba’z Mebâhis-i Mühimme” başlıklı Lâhika

bölümünde sırasıyla Sirkat-i Şi’r, İktibâs, Tazmîn, Telmîh, Hitâbet, Berâ’at-i İstihlâl,

Tahallüs ve Hüsn-i İntihâ konularını ele almaktadır.

C)HÂTİME:

Bu 4 sayfalık Hâtime, bir karşılaştırma ve daha kıymetli olanı saptama

bölümüdür. Sa’id Paşa lafız-mana, şiir-nesir, tekellüf-letafet-i tabi’iyye, kılıç-kalem,

ilim ve zevk-i selim kavramları arasında yaptığı karşılaştırmalar sonucu mananın

lafza, nesrin şiire, letafet-i tabi’iyyenin tekellüfe, kalemin kılıca, zevk-i selimin ilme

kıyasla üstünlüğünü sebepleriyle açıklamaktadır. Bu üstünlük diğerinin varlığını

önemsiz kılmayıp, birlikte düşünüldüklerinde önceliğin hangisinde olduğuna işaret

eder.

Page 61: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

51

D)İ’TİZÂR:

Yarım sayfalık bu bölümde Sa’id Paşa, mukaddimede eserin sonuna

ekleyeceğini haber verdiği “üdeba-yı cedide”ye ait manzumelerden oluşacak bir

seçkiyi, edebiyatçıların çoğunun eserlerini kitap halinde bastırmamış bulunmaları

sebebiyle yapmaya muvaffak olamadığını bildirmekte ve eserini dua ile sona

erdirmektedir.

Page 62: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

52

II.2. MÎZÂNÜ’L-EDEB’İN YÖNTEMİ

Mîzânü’l-Edeb’i incelemeye başlamadan önce eserin kendi içerisinde dört

ayrı karakter taşıdığını belirtmek gerekir: Asıl maksada hazırlık bölümü olan

MUKADDİME2, işlenen konuların ardına konulan ihtar ve mülahazatı içerir

bölümler, ilm-i belâgatin anlatıldığı maksat bölümü ve seçilmiş manzumeler…

MUKADDİME konuya giriş, yararlanılan belâgat âlimlerinden yapılmış uzun

alıntıları ve bu alıntıların beraberinde getirdiği Arapça örnekleri içerir bir tarzda

kaleme alınmışken eserin en orijinal kısmını içeren ihtar ve mülahazat bölümlerinde

daha az alıntı yapılmış; yazar kişisel yorum, eleştiri ve uyarılarına bu kısımlarda yer

vermiştir. Maksat bölümünün öğretici bir tarzda olduğunu, yazarın yararlandığı

belâgat âlimleri ve eserlerinin isimlerini zikretme kaygısı taşımaksızın konuyu

anlatışı, kısa alıntılar yapışı, konuların Arap gramerine mahsus olup Osmanlıcayı

ilgilendirmeyen ayrıntılarından sarf-ı nazar edişi, Türkçenin mantığına göre Türkçe

misaller verişi göstermektedir.

2 Yazar, kitabına giriş olarak tasarladığı bölüme mukaddime dediği gibi, ma’anî, beyan ve bedi

konularına da birer mukaddimeyle başlamaktadır. Biz bu ayrımı yapabilmek için ilk mukaddimeyi

büyük karakterle yazdık.

Page 63: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

53

Sa’id Paşa, eserinin maksadına hazırlık olarak yazdığı MUKADDİME

içerisinde ele aldığı fesahat konusunu açıklarken, bu konuda yetkinliği kabul edilmiş

Arap belâgatçilerinin (İbni Dureyd, Sa’dü’d-dîn-i Teftâzânî, Şeyh Behâ’ü’d-dîn-i

Sübkî, Hafâcî, İbnü’n-Nefîs, Hatîbî, İmâm Süyûtî, Durustaveyh) sözlerinden alıntılar

yapmıştır. Alıntı yapılan eserdeki bilgiler başka bir yazardan aktarmaysa, onun ismi

de anılmıştır: (İbni Dureyd, Halîl’den nakl ile dir ki3…) Paşa’nın kullandığı

kaynakların basım yerleri, tarihleri veya sayfa numaraları hakkında herhangi bir bilgi

bulunmamaktadır.

“İbni Dureyd Cemhere’de dir ki4…”, “Şeyh Behâ’ü’d-dîn Arûsü’l-Efrâh’da

dir ki5…" gibi paragraf girişleri ilk bakışta Sa’id Paşa’nın doğrudan bu yazarların adı

geçen eserlerinden alıntılar yaptığını düşündürse de bu ibareler Müzhir’den aynen

tercümedir:

“…6 الجمهرة فى دريد ابن قال ” , “…7 االفراح عروس فى بهاءالدين الشيخ قال و ”

3 Diyarbekirli Sa’id Paşa, a.g.e, s. 11. 4 Diyarbekirli Sa’id Paşa, a.g.e, s. 11. 5 Diyarbekirli Sa’id Paşa, a.g.e, s. 13. 6 Süyûtî, el-Müzhir, Yay. Er-Râcî Afvu-rabbihi el-Kerîm, Matba’atü’s-Sa’âde, Kahire, 1325, s. 115. 7 Süyûtî, a.g.e., s.116.

Page 64: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

54

Bu tespitimize göre Paşa İbni Dureyd, Halîl, Şeyh Behâ’ü’d-dîn, Hafâcî ve

Hatîbî’nin eserlerini doğrudan kullanmamış, bu âlimlerin sözlerini Müzhir’den

alıntılamıştır.

Sa’id Paşa ele aldığı konu için başvurduğu kaynaklardan bütün bir çeviri

yapmak yerine blok alıntılar yapmış, bu alıntıları da asıl metnin konu sırasını takip

ederek değil, kendi uygun gördüğü şekilde düzenlemiştir.

Fesahat konusunda Müzhir ve Mutavvel adlı eserlerin fesahat bahislerinden

faydalanan Paşa, belâgat konusunda İbni Esîr’in el-Meselü’s-Sâ’ir, İmâm Ahmed bin

Abdi-Rabbihi’nin Ikdu’l-Ferîd’inden yararlanmıştır. Belâgat konusunun alt

başlıkları, eserin ana kısmında etraflıca anlatılacağı için, MUKADDİME’de genel bir

açıklama yapılmış; fesahat ise alt başlıklarıyla açıklanıp tamamlanmıştır.

Bu iki bölümde Sa’id Paşa’nın konuları açıklarken izlediği sıra hemen hemen

değişmemektedir. Önce o konu hakkında, kullandığı kaynaklardan derleyip

toparladığı genel bir giriş yapar. Bu açıklamada dayandığı kaynağı “ulûm-ı Arabiyye

ulemâsı”, “ulemâ-yı müşârün ileyhim hazerâtı”, “ulemâ-yı belâgatin ba’zıları”,

“ulemâ-yı ma’ânî”dir. Bir sonraki adımda bu âlimlerin kimler olduğu ortaya çıkar.

Arapça için ve Arapça örneklerle açıklama yapan bu âlimlerden art arda yaptığı

alıntılar sonrasında, konunun Osmanlı Türkçesi’ndeki görünümünü, Türkçe

kelimelerden, cümle ve beyitlerden örnekler vererek açıklar.

Page 65: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

55

Sa’id Paşa, “Fesâhat” ve “Belâgat” bahislerinin hemen arkasına bu konular

hakkında bazı ihtârları içeren bölümler de eklemiş, kişisel yorumlarına bu başlıklar

altında yer vermiştir.

Sa’id Paşa, eserini oluştururken, diller ve lehçeler arasında karşılaştırmalara

da yer vermiştir. Mesela Osmanlı Türkçesindeki bazı Türkçe kelimelerin imlâsında

bulunan Arapçaya mahsus harflerin, bu kelimelerin asıllarında bulunmadığını

göstermek için, lisanımızın kökü ve kaynağı olarak kabul ettiği Çağatayca ile

karşılaştırma yapar. Bu karşılaştırma sonucu ıslatmak, sık; basmak, sık; tar gibi

Türkçe kelimelerin Çağatayca’daki imlâlarında sad, kaf ve tı harflerinin

bulunmadığını ortaya koyar. Diğer taraftan Arapça kelimelerin fazla girmediği

Çağatay dilini konuşanlarca bu harflerin ‘söylenişi zor’ kabul edildiğini; buna karşın

aynı harflerin, artık birçok Arapça kelimeyi bünyesinde bulunduran Osmanlı lisanını

konuşanlara güzel ve ‘söylenişi kolay’ geldiğini ifade eder. Yine bu karşılaştırma

sonucunda, anadilimizin menşei olan Çağatay dilini kullananların zevklerinden

uzaklaşarak Arapların dil zevkine yaklaştığımız yönünde bir tespitte bulunmaktadır.

Sa’id Paşa diğer bir karşılaştırmayı ise Arapça ve Osmanlı Türkçesi arasında

yapmaktadır. Dil zevkimiz her ne kadar Arapların zevkine yaklaşmış bulunsa da, o

zevke tamamıyla ulaşamadığımız da bir gerçektir. Arapça ibareler içerisinde Arapça

kelimeleri mahreçlerine uyarak okumak bize hoş gelir fakat bu okuyuşu Türkçe

ibarelerdeki Arapça kelimelere tatbik ettiğimizde ortaya çıkan sonuç hiç hoş

Page 66: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

56

olmadığı gibi, çoğu zaman tenafür ve söyleyiş zorluğuna yol açarak fesahati de

bozar. Arapça atıf harfi olan ‘vav’ için de durum böyledir. Bu bağlacın tekrarı,

Arapça ibarelerin fesahatini bozmaz; fakat Türkçe ibarelerde söyleyiş zorluğu

yaratır.

Aşağıdaki bölümlerde bu iki dili sözdizimsel açıdan karşılaştırmaktadır:

Müsnedün ileyhin (te’hîri) makâma tâbi’ oldığından makâm,

müsnedin takdîmini iktizâ ider ise müsnedün ileyh te’hîr olunur. Lisân-ı

Arabî’de şu makâm müte’addid ise de lisânımızda yalnız eş’ârda zarûret-i

vezn ve kâfiyeden başka müsnedün ileyhin te’hîrini mûcib olacak makâm

yokdur. (s.190)

Lisânımızca ‘Şu cem’iyyet içinde Zeyd’i tanıdım’ sözi ta’yînce hatâyı

redd ve ‘Sözi sana söylerim’ misillü tahsîs murâd olunan mahallerde bi’t-tab’

mef’ûl fi’l üzerine tekaddüm ider.

Lisân-ı Arabî’de fi’l, fâ’il ve mef’ûl üzerine, mübtedâ haber üzerine,

âmil zarf üzerine, yâhud hâl veyâ istisnâ üzerine takdîm olunub tahsîs murâd

olundığı hâlde ekserinde ber-akis olur. Lisânımızın şîvesi ise kavâ’id-i

Arabiyyeye muvâfık olmadığından Türkçede ta’yîn ve tahsîs maksûd olmayan

kâffe-i mevâki’de fi’l her vakt müte’allikâtından sonra zikr olunur. Eş’ârca

tekaddüm ve te’ahhür vezn ve kâfiyenin göstereceği iktizâya tâbi’dir. (s.212-

13)

Page 67: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

57

Edebiyat eleştirisi bu eserde kendisine geniş yer bulur. İran şairlerini taklit

yoluyla oluşturulan şiir sanatımız, kaside ve gazellerdeki aksaklıklar, Sa’id Paşa’nın

eleştirdiklerinin başındadır. Fakat Paşa, her şeye rağmen şairlerimizin sanatlarındaki

iktidarlarını kabul eder ve bunu okuyucuya göstermeye çalışır.

Bu sebeple, şairlerimizin manzum eserlerinden derleyerek oluşturduğu bir

güldesteyi, mukaddime bölümünün sonuna eklemiştir. Kendi ifadesine göre bu

bölüm, eski şairlerimizin “hikemiyyât, teşbîhât ve tavsîfât-ı makbûlece” kudretlerinin

ne derece üstün olduğuna bir numune olması düşüncesiyle oluşturulmuştur ve bu

numune “pek büyük bir bahçeden toplanmış pek küçük bir çiçek destesi8” gibidir.

Yazar, bu bölümü oluştururken önce şairin ismini vermiş, sonra şairin kasidesinin,

gazelinin bir bölümünü, beğendiği bir beytini veya kıt’asını vs. derc etmiştir. Bu

şiirler, dîvân tertibinde olduğu gibi, kafiye ve rediflerindeki son harfin Arap

alfabesindeki sırası gözetilerek dizildiği için, şairler düzensiz olarak, farklı yerlerde

karşımıza çıkmaktadır.

Paşa, bu seçkiyi yaparken titiz davranmış, hafızasına veya şahsî kayıtlarına

dayanmamıştır. Öyle ki, yeni edebiyatçıların manzum eserlerinden oluşan ayrı bir

güldesteyi de eserinin sonuna ekleyeceğini mukaddimede haber verdiği halde,

bazılarının henüz kitap olarak neşredilmemiş bulunması sebebiyle (çoğu hayatta

bulunan edebiyatçılardan bazısını unutarak bunların eleştiri oklarına maruz

8 Diyarbekirli Sa’id Paşa, a.g.e, s. 60.

Page 68: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

58

kalmaktan çekinmiş olması da muhtemeldir) buna muvaffak olamadığını bildirmiştir.

Bu konudaki hassasiyetini kendisinin şu ifadesi açıkça göstermektedir:

…Üdebâmızdan ba’z zevât âsâr-ı mevcûdesini bundan mukaddem

sûret-i mahsûsada tab’ itdürüb neşr itmiş ise de çoğı âsâr-ı mevcûdesini

şimdiye kadar neşr itmemiş ve intihâb ise âsâr-ı şi’riyyesini tamâmen elde

itdikden sonra mütâla’aya mütevakkıf bulunmuş oldığı hâlde buna muvaffak

olamadığımdan tezyîle muvaffak olamadım. (s. 383-84)

Ma’ânî, beyân ve bedî’ ilimlerinin anlatıldığı maksat bölümünde konular,

yine Arap belâgatçilerinin eserlerine dayanılarak izah edilmiş; fakat bu âlimlerin

isimleri ve eserleri ayrı ayrı verilmemiştir. Ma’anî bölümünde sadece birkaç yerde

Şeyh Abdu’l-kâhir’in (s. 187, ), İmâm Süyûtî’nin (s. 205), beyan konusunda Telhîs

(s. 276, 279), Hızânetü’l-Edeb, Umde-i İbn Raşik adlı eserlerin (s.276, 279), İmam

Süyutî’nin Müzhir’i kanalıyla İbn Cinnî’nin (s. 319) ve bedî’ bölümünde Sekkâkî’nin

(s. 369) isimleri anılır.

Paşa, Osmanlı lisanının unsurlarını açıklarken üçlü bir sistem oluşturmuştur.

Osmanlı lisanına Arapça ve Farsçadan giren unsurları kökenlerini belirterek vermiş:

Lisânımızda müsta’mel kasr edevâtı ancak, yalnız, başka, belki, özge ve

Arabîden me’hûz gayr, illâ, mâ-adâ lafzlarıdır. (s. 213)

Page 69: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

59

Lisânımızda müsta’mel edevât-ı teşbîh (gibi), (sanki), (nitekim) misillü elfâz-ı

müte’addideden ibârettir. Elfâz-ı Arabiyyeden (misl), (misâl), (ke-enne),

elfâz-ı Fârisîden (gûyâ), (mânend), (âsâ), (veş) gibi lafzlar dahi lisânımızda

kullanılır. (s. 277)

Türkçe asıllı kelimeleri Arapçadaki karşılıklarıyla kıyaslayarak anlatmıştır:

…şu iki misâlde vâki’ (sonra) ve (varınca) lafzlarından birincisi lisân-ı

Arabîde (sümme) ve diğeri (hattâ) makâmındadır… (s. 184)

Lisânımızda şartın edevâtı (vaktâ ki), (eger), (olsa idi) lafzları olub elfâz-ı

mezkûrenin birincisi lisân-ı Arabî’de müsta’mel (izâ), ikincisi (in), üçüncüsi

(lev) makâmındadır. (s. 201)

Mi edâtı lisânımızca lisân-ı Arabîde müsta’mel (hemze-i istifhâm) ve (hel)

mevki’lerinde kullanılır. (s. 224)

Bunun sonucunda ortaya Arapça ve Farsça unsurların, Türkçenin gövdesine

aşılanmasıyla oluşmuş “Osmanlı lisanına” ait bir belâgat kitabı çıkmıştır.

Belâgat bölümündeki örnekler Türkçe ve Türkçenin mantığına göredir.

Verilen örnek ya bir şiir, ya bir roman cümlesi, ya da Sa’id Paşa’nın, eserinde

Page 70: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

60

kullanmak üzere günlük yaşamındaki olay ve konuşmalardan çekip çıkardığı bir

ibaredir. Verdiği örneklerin anında zihinde oluşturulur örnekler olmaması, Sa’id

Paşa’nın bu eseri yazmayı uzunca bir süre tasarlayıp uygun materyalleri bulmak için

bir hayli çaba sarf ettiği düşünülürse Mîzânü’l-Edeb’in orijinalitesi daha iyi

anlaşılmış olur. Öyle ki her konu için, o konuyu en açık şekilde yansıtacak en az bir

örnek beyti vardır Sa’id Paşa’nın. Tüm bu örneklerin izini oldukça geniş bir şair ve

yazar kadrosunda sürmüştür.

Verdiği örneklerde bürokrat kişiliğinin yansımaları hemen farkedilir: “Meselâ

bir kazâ kâ’im-makâmı âmiri bulunan bir sancak mutasarrıfının virdiği bir emr-i

kânûnîyi ma’zeret-i makbûleye müstenid olmaksızın icrâ itmediği içün o mutasarrıf

merci’ine mürâca’at gösterirse…”(s. 155) ; “Şu kazânın kâ’im-makâmı kim olayor.”

(s. 222) ; “Ömer Beg falân sancağa mutasarrıf oldı.” (s. 251) …

Paşa’nın verdiği örnekler arasında kendi manzumeleri de bulunmaktadır.

Fakat bu manzumelerin kendisine ait olduğunu belirtecek herhangi bir bilgi

vermemiştir. Ör:

İ’tiyâd itmiş nazar ülfetle hilkatden beri

Anın içün hayrete itmez tesâdüf nâzırân

Olsa bînâ bagtaten a’mâ-yı mâder-zâd eger

Page 71: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

61

Çıldırur meşhûdı oldukda zemîn ü âsümân 9 (s. 53)

----

Cihân ki âlem-i ibretdür uşbu gafleti ko

İder mesâ’ibe 10 pâ-mâl bir bahâne seni (s. 175)

Aşağıdaki örnekteyse, Sa’id Paşa konuyu kendi beyti üzerinde

açıklamaktadır:

Sun’ıdur bir sâni’ün uşbu perend-i nîlgûn

Nakşıdur bir nakşbendün bu musanna’ perniyân11

… Mısrâ’-ı evvelde “uşbu perend-i nîlgûn” ta’bîrini hâvî müsnedün

ileyh ism-i işâretle ma’rûf ve mazhar olmak üzre mesbûk bi’l-beyân iken

mısrâ’-ı sânîde “bu musanna’ perniyân” ta’bîrini şâmil olan müsnedün

ileyhiŋ ism-i işâretle ma’rûf ve zâhir getirilmesine ihitiyâc olmayub mısrâ’-ı

sânîniŋ “Her gören bir nakşbendüŋ nakşıdur ol dir hemân” tertîbini muktezâ-

yı zâhir îcâb ider idi. Lâkin müsnedün ileyhiŋ kemâl-i temeyyüzini ve

9 Sa’id Paşa’nın kendisine ait bir tahmidin iki beytidir. Divanında ilk beytin birinci, ikinci beytin

ikinci mısraları farklıdır ( İ’tiyâd etmiş nazar hılkatle ülfetden beri ; Hîledir meşhûdu oldukda zemîn

ü âsümân: Kenan Erdoğan, Diyarbakırlı Sa’id Paşa Dîvânı, Manisa, 2003, s. 41.). Fakat beyitlerin

anlam bütünlükleri göz önüne alındığında Mîzânü’l-Edeb’de bulunan şekillerin doğru olduğu

görülmektedir.

10 mesâ’ibe: felâkete S.P.D., s.100. 11 S.P.D., s. 39.

Page 72: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

62

müsnediŋ kendüsine kemâl-i ihtisâsını irâ’e idecek böyle mevki’de o ãÿretle

muzmer getirilmesi muktezâ-yı zâhire muvâfık olsa bile muktezâ-yı hâlden ve

hüsn-i te’sîri îcâb itdirecek şîve-i ifâdeden tebâ’üd idecegi cihetle muktezâ-yı

hâl ism-i işâretle ma’rûf ve mazhar getirilmesini mûcib olmuş ve öyle îrâd

olunmuşdur. (s. 191)

Sa’id Paşa’nın örnekleme metodu sadece konuyu en iyi açıklayacak “doğru”

misalleri sıralamakla sınırlı olmayıp, ele alınan konuca “yanlış” misaller vererek

konuyu pekiştirmeyi de içerir. Paşa aşağıda, izah ettiği konu açısından kusurlu bir

beyti ele almış, bunun eleştirisini yapmıştır:

Nüzhet’in

Erbâb-ı gayzdan n’ola itse zarar zuhûr

(Elbette) tab’-ı nârdan eyler şerer zuhûr

Beytin ikinci mısrâ’ındaki (elbette) lafzı elfâz--ı te’kîdiyeden olub

me’âl-i mısrâ’ temsîl tarîkiyle bir haberden ibâret oldığı hâlde (elbette)

lafzında hiçbir illet ve nükte mevcûd değildir. Âteşin tabî’atinden şerer

zuhûrını tasdîkde tereddüd ve inkâra da mahal ve münâsebet yokdur.

Binâ’en’aleyh mısrâ’-ı mezkûrun hâvî oldığı kelâmın terkîbi muktezâ-yı hâle

mutâbık görilemez... (s.152-53)

Sa’id Paşa bu beyti eleştirme noktasında kalmayarak “duruma uygun olma”

bağlamında kusuru belirtilen ikinci mısra’ı, vezni bozmadan düzeltmiş ve “zaruret-i

Page 73: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

63

şi’r” düşüncesiyle hoş görülen yanlışı havi mısra’ın hem duruma, hem vezne

uyabileceğini göstermiştir:

…Te’kîdsiz olmak üzere:

Başlarsa nâr yanmağa eyler şerer zuhûr

tarzında nazm olunmuş olsa idi, muktezâ-yı hâle mutâbık olur idi. (s.153)

Mîzânü’l-Edeb’de, belâgat ilminin şiir ve nesre tatbiki yoluyla yapılan edebî

eleştirinin daha birçok örneğine rastlamaktayız.

Sa’id Paşa, belâgat ilmi vasıtasıyla yer yer şiir çözümlemeleri de

yapmaktadır:

“Eş’ârca hayâlât-ı şâ’irâne müsta’mel oldığından ‘Şâ’ir sözüni bir

muhâtaba karşı söylüyor’ gibi tasavvur olunur.

Keştî-i ümmîdümi sâhil-res-i kâm itmeyen

Rûzgâr eksükligidür (rûzgâr eksükligi)

beytinde oldığı gibi. Şâ’ir gûyâ “Benim kâm-yâb olmağa istihkâkım var iken

ne çâre ki zamân müsâ’ade itmiyor” dimiş ve muhâtab da “Hayır öyle

olmamalı. Belki husûl-i maksada mâni’ olacak kusûrundan ötüri mahrûm

kalmış olmalısın” diye tereddüd veyâ inkâr göstermiş de şâ’ir zikr olundığı

üzere sözini te’kîd iderek “Benim kusûrum yokdur. Ancak zamân ve ikbâl

müsâ’ade itmediğinden husûl-i maksada musâdif olamıyorum” dimegi kasd

itmişdir. (s.152)

Page 74: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

64

Sa’id Paşa, eseri için, Ku’ran etrafında gelişen Arap belâgatinin

kaynaklarından bir temel oluşturmuş, bunu da şu sözleriyle gerekçelendirmiştir:

Kur’ân-ı Kerîm lisân-ı Arabî ile münzel oldığından şu lisân-ı celîl

millet-i İslâmiyyece zâten lisân-ı dîn add olunmuş ve ulemâ-yı İslâm

traflarından ma’ânî ve beyân ve bedî’ ilmlerinin tedvînine himmet olunub şu

ilmlerin zavâbıt u kavâ’idi dahi lisânımızda nazm u nesrin hüsn-i tertîb ü

tanzîminde esâs-ı fesâhat ü belâgat ittihâz kılınmışdır. (s.10)

Ancak Paşa, uygulamada Arap ve Osmanlı lisanlarının farklı hususiyetler

taşıdığının bilincindedir. Bu noktada “lisân-ı Osmânînin şîvesi” konusuna dolaylı

olarak değinir.

Aşağıda vereceğimiz bölümlerde Sa’id Paşa, dilimizin şîvesinin Arapçanın

kâidelerine uymadığını konu içerisinde belirtmektedir:

Şeyh Abdu’l-Kâhir dir ki “Ba’z kerre haber-i fi’lînin müsnedün ileyhe

kasr u tahsisini ifâde içün müsnedün ileyh müsned üzerine tekaddüm ider.”

“Âmirimiz sen değilsin başka bir zâtdır” dinilcek yerde “Sen bizim

âmirimiz değilsin” dinildiği gibi.

Şeyh Abdu’l-Kâhir’in beyân eylediği vech lisân-ı Arabîde müsnedün

ileyhin–başka vâsıta tevassut itmeksizin toğrıdan toğrıya–harf-i nefyden

sonra vukû’ıyla meşrûtttur. (Ma ene kultu hâzâ) gibi. Lâkin bu sûretin

Page 75: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

65

cereyânı bizce şîve-i lisâna muvâfık düşmeyeceğinden ma’nâ-yı nefy, fi’lde

vâki’ ve müsnedün ileyh ile fi’lin arasında çok kerre bir mef’ûl, mutavassıt

bulunur. (s. 187)

Şu bahsce kütüb-i ma’ânîde ba’z tafsîlât münderic ise de lisânımızca

isti’mâle sâlih olmadığından îrâdından sarf-ı nazar idildi. (s.188)

Lisân-ı Arabîde fil, fâ’il ve mef’ûl üzerine; mübtedâ, haber üzerine;

âmil, zarf üzerine yâhud hâl veyâ istisnâ üzerine takdîm olunub tahsîs murâd

olundığı hâlde ekserinde ber-aks olur. Lisânımızın şîvesi ise kavâ’id-i

Arabiyyeye muvâfık olmadığından Türkçede ta’yîn ve tahsîs maksûd olmayan

kâffe-i mevâki’de fi’l her vakt müte’allikâtından sonra zikr olunur. (s. 212-13)

Paşa, cümlelerin bağlanması konusunda, gramatik açıdan doğru fakat

lisânımızın şivesine uymayan kullanımların, şivemize daha çok yakışacak

şekilde nasıl söylenebileceklerini göstermiştir:

“Ahmed Beg terfî’-i rütbe itdi, Süleymân Beg mecîdî nişânı aldı, Ömer

Beg falân sancağa mutasarrıf oldı” cümleleri şâyân-ı tevhîd ü cem’

olmadığından aralarına vâv-ı âtıfa terkîm, yâhud vâv-ı âtıfanın mukadder

oldığına karîne olmak içün virgül işâreti vaz’ olunur. Lâkin lisânımızın

şîvesine daha ziyâde yakışan sûret cümel-i mezkûrece “Ahmed Beg terfî’ itdi.

Page 76: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

66

Süleymân Beg de mecîdî nişânı aldı ve Ömer Beg falân sancağa mutasarrıf

oldı” tarzında atfa ri’âyet itmekdir. (s. 251)

İki cümlenin her birisi müsnedün ileyhin bir nev’-i fi’lini hâvî ise şu

fi’llerden her birisi dîgerinin gerek mülâyimi, gerek mübâyini olsun vâv-ı

âtıfa ile cümle-i sâniyye cümle-i ûlâya atf olunabilür.

Misâl

“Ahmed Efendi geldi ve kitâbı getirdi”, yâhud “Ahmed Efendi geldi ve

gitdi” gibi. Lâkin birinci misâlde vâv-ı âtıfa getirmekden ise “Ahmed Efendi

hem geldi hem de kitâbı getirdi”, ikincisinde “Ahmed Efendi geldi yine gitdi”

dinilmesi şîve-i lisânımıza daha ziyâde yakışur. (s. 256)

Bir belâgat kitabı kaleme alan Sa’id Paşa, belâgatte “Hüsn-i İntihâ” başlığı

altında incelenen, sözün tamamlandığını bildirir güzel bir söz kullanma geleneğine

riayet etmiştir. Paşa “Dîbâce” ve “İ’tizâr” bölümlerini Allah’a dua ederek

bitirmektedir:

Allâhu veliyyü’t-tevfîk ve’l-ihsân ve Hüve’l-münezzeh mine’l-hatâ’i

ve’l-noksân. Ve nahnu’l-insâni ve’l-insânu mürekkebun mine’n-nisyân.

(Dîbâce / s.5)

Allâhümme ihtim bi’l-hayri a’mâlinâ ve yessir bi-lutfike âmâlinâ

âmîn.(İ’tizâr / s.384)

Page 77: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

67

II.3. MÎZÂNÜ’L-EDEB’İN EDEBİYAT TARİHİMİZDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

Mîzânü’l-Edeb için kaynakların hemen hepsinde “eskiyi aynen devam ettiren

bir eser” tanımlaması yapılır. Genelde doğru, ayrıntıda eksik olan bu

değerlendirmenin tashihi için eserin ana hatlarındaki görünümünü aşıp içeriğine göz

atmak gerekmektedir.

Eser, muhteva ve iç düzen bakımından klâsik bir belâgat kitabı özelliği arz

etmekle beraber, mülâhazat ve ihtarlar için ayrılan bölümlerde- bazense paragraf

aralarında- sunulan fikirler eleştiri ve tavsiyelerle, XIX. yüzyılda yaşamış bir

bürokrat Osmanlı âlim ve sanatkârının dile, genel olarak edebiyata, nesre, şiire,

beyitlere, geçmiş ve çağdaşı şairlere bakışı ve onları değerlendirişi hakkında zengin

bilgiler sunan bir inceleme kitabıdır.

Ani ve köklü değişim rüzgârlarının sonucu olarak batılı anlamda kaleme

alınan retorik kitaplarını ayrı bir kategoride sayarsak eğer; Arap dil coğrafyasında

uzun ve köklü bir geçmişe sahip olan belâgat ilminin Osmanlı’da tercüme, şerh,

haşiye, telhis, talik safhalarını aşıp da millî kimlik kazanması yolundaki “doğal”

seyri için Mîzânü’l-Edeb gerçekten “orijinal”dir.

Öncelikle, Mîzânü’l-Edeb te’lif bir eserdir. Verilen örnekler Türkçe ve

Türkçenin mantığına göredir ve konuyu en iyi yansıtacak manzum-mensur

Page 78: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

68

eserlerden, günlük konuşmalardan titizlikle seçilmişlerdir. Konular üzerinde

yeterince durulmuş; detaylı, anlaşılır açıklamalar yapılmıştır. Ayrıca eserde belâgat

ilminin şiir ve nesre tatbiki yoluyla yapılan edebî eleştirinin, metin çözümlemelerinin

birçok örneği bulunmaktadır.

Mîzânü’l-Edeb’in gerçek değerinin belirlenmesinde, kendi alanında yazılmış

diğer eserlerle karşılaştırılması zorunludur; bu ise bulunduğumuz noktada

çalışmamızın sınırlarını aşacağı sebeple bir sınırlamaya gittik ve bu eserle yakın

tarihlerde yayınlanmış ve büyük yankılar uyandırmış bir belâgat kitabı olan

“Belâgat-i Osmâniyye12”yi mukayese için seçtik. Bu genel mukayese sonucu iki

eserin amaç ve iç düzen açısından “paralel” denebilecek bir doğrultuda

oluşturulduklarını gördük.

1. İlk kez 1881 (h. 1298) senesinde, Mîzânü’l-Edeb’den 6 sene önce basılan

Belâgat-i Osmaniyye, Dibace, Mukaddime ve Lâhika’dan oluşan bir giriş, Ma’anî,

Beyân ve Bedî’ konularının anlatıldığı maksat ve Hatime bölümlerinden

oluşmaktadır. Hemen hemen aynı şekilde bölümlendirilen Mîzânü’l-Edeb’de ise giriş

Dibace, Mukaddime, Tetimme-i Mukaddime’den, maksat Ma’anî, Beyân ve Bedî’

bâblarından, sonuç Hatime ve İ’tizar bölümlerinden oluşmaktadır. Ahmet Cevdet

12 Ahmet Cevdet Paşa, Belâgat-ı Osmâniyye, [Haz. Turgut Karabey-Mehmet Atalay], Akçağ

Yayınları, Ankara, 2000.

Page 79: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

69

Paşa’nın eseri 189 sayfa13, Mîzânü’l-Edeb (85 sayfalık seçki bölümü çıkarılırsa) 299

sayfadır.

2. Her iki eserde de Arapça belâgat kitaplarından faydalanılmış, ama konular

Osmanlıcanın mantığına göre ele alınarak çoğunluğu Türkçe olan örneklerle

açıklanmıştır.

3. Kur’an etrafında gelişen belâgat çalışmaları esas alınmıştır. İlimlerin

tasnifinde yine Arap âlimlerinin tasnifine bağlı kalınmıştır.

4. İki eserde de sık sık Kur’an’ın i’câzına değinilmiştir. Bu vesileyle yazarlar,

geleneğe bağlı olduklarını vurgulamışlardır.

5. Belâgat-i Osmâniyye ve Mîzânü’l-Edeb, şerh, haşiye, telhis, veya talik

özelliğinde olmayıp birer “belâgat te’lifi” sayılmaktadırlar.

6. Ahmet Cevdet Paşa, Belâgat-i Osmaniyye’de “hukuk mektebinde ders

kitabı olarak takrîr edilmiş olması hasebiyle; bedîhî ve nazarî önermelerle hukukun

savunulabilmesi için mantık ilminin önemli bazı ıstılahlarına14” yer vermiş; eserini

dil, mantık ve hukuk çerçevesinde genişletmiştir. Sa’id Paşa’nın eserinde ise bu

ıstılahlara değinilmemiş, dilin edebî yönüne ağırlık vermiştir.

13 Ahmet Cevdet Paşa, Belâgat-ı Osmâniyye, Şirket-i Mürettibiyye Matbaası, İstanbul, 1323.

14 Nasrullah Hacımüftoğlu, “Ahmet Cevdet Paşa’nın Belâgat-ı Osmaniye’si ve Yankıları”, Ahmet

Cevdet Paşa Vefatının 100. Yılına Armağan, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1997, s. 221.

Page 80: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

70

7. Yine bu sebeptendir ki Belâgat-i Osmâniyye’de bir acelecilik sezilir.

Belagat konularının etraflıca olmaksızın hızlı bir şekilde anlatıldığını görürüz.

Mîzânü’l-Edeb’in ise uzun süren mülâhaza ve kaynak toplama döneminden sonra

titizlikle oluşturulduğu hemen fark edilir. Zaten eserler arasındaki hacim farkı buna

işaret etmektedir.

8. Verdikleri örneklerde Ahmet Cevdet Paşa, hukukçu kimliğine ima etmiş

(ör: “Filân Efendi, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye okur iken çok çalışıyordu15”); Sa’id

Paşa bürokrat kimliğini yansıtmıştır: “Meselâ bir kazâ kâ’im-makâmı âmiri bulunan

bir sancak mutasarrıfının virdiği bir emr-i kânûnîyi ma’zeret-i makbûleye müstenid

olmaksızın icrâ itmediği içün o mutasarrıf merci’ine mürâca’at gösterirse…”(s. 155)

“Şu kazânın kâ’im-makâmı kim olayor” (s. 222).

9. Ahmet Cevdet Paşa, “eski şairlerce bilinmeyen ve belâgat te’liflerinde yer

almayan ‘Tarih Düşürme San’atı’nı bir yeni tespit olarak eserinin sonuna, ‘Bedî’i

San’atlar’ kısmına ilave etmiştir16.” Mîzânü’l-Edeb’de ise bu sanatın yerini ihtar ve

önerileri içeren kısımlar ve eski şairlerin manzumelerinden oluşan seçki kısımları

almaktadır.

15 Ahmet Cevdet Paşa, Belâgat-ı Osmâniyye, [Haz. Turgut Karabey-Mehmet Atalay], Akçağ

Yayınları, Ankara, 2000, s. 26.

16 Aynı makale, s.198.

Page 81: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

71

10. Sa’id Paşa’nın konuları adeta üçlü bir sistem çerçevesinde ele aldığını

görmekteyiz. Osmanlı lisanına Arapça ve Farsçadan giren unsurları kökenlerini

belirterek vermiş; Türkçe asıllı kelimeleri Arapçadaki karşılıklarıyla kıyaslayarak

anlatmıştır. Bunun sonucunda ortaya Arapça ve Farsça unsurların, Türkçenin

gövdesine aşılanmasıyla oluşmuş “Osmanlı lisanına” ait bir belâgat kitabı çıkmıştır.

Ayrıca çeşitli vesilelerle Lisân-ı Osmânî’nin şîvesi konusuna değinmektedir. Bunlar

ise Osmanlı lisânının kendine ait bir belâgati olduğu düşüncesinin yansımalarıdır.

Tıpkı Sa’id Paşa’nın eserinde olduğu gibi Belâgat-i Osmâniyye’de de, ismi de dahil

olmak üzere, en belirgin şekilde kendini Türkçe örneklerde gösteren işte bu düşünce

hakimdir.

Page 82: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

III. BÖLÜM

Page 83: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

72

III.1. MÎZÂNÜ’L-EDEB’İN FİHRİSTİ

Tahdîs-i Ni’met………………………………………………………....................77

MÎZÂNÜ’L-EDEB (Dîbâce)………………………………………………….…...78

MUKADDİME…………………………………………………………………......81

Fesâhat……………………………………………………………………...84

Kelâmda Fesâhat……………………………………………….….105

Fesâhate ve Elfâz u Kelâma Müte’allik İhtârât…………………....110

Belâgat………………………………………………………………….…112

Heveskârân-ı İnşâya İhtârât…………………………………………….…116

Eş’âra Dâ’ir Mülâhazât……………………………………………….…...125

Kudemâ-yı Şu’arâmızın Dîvânlarından Müntehab Âsâr-ı Manzûme….….130

TETİMME-İ MUKADDİME…………………………………………………...…223

BİRİNCİ BÂB (İlm-i Ma’ânî Beyanındadır)……………………………………....234

Mukaddime………………………………………………………………...234

Birinci Fasl: Ahvâl-i İsnâd-ı Haberî Beyânındadır………………………...238

İkinci Fasl: Müsnedün İleyhin Ahvâli Beyânındadır………………………249

İcmâl………………………………………………………………..249

Tafsîl…………………………………………………………….….249

I. Müsnedün İleyhin Kelâmda Terki……………………….249

Page 84: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

73

II. Müsnedün İleyhin Zikri…………………………………254

III. Müsnedün İleyhin Ta’rîf ve Tenkîri……………………257

IV. Müsnedün İleyhin Tavsîfi…………………………...…266

V. Müsnedün İleyhin Vücûh-i Müte’addide ile Ta’kîbi……268

VI. Müsnedün İleyhin Takdîm ve Te’hîri……………….…271

VII. Kelâmın Muktezâ-yı Zâhire Muhâlif İhrâcı…………...275

Üçüncü Fasl: Müsnedin Ahvâli Beyânındadır……………………………..280

İcmâl……………………………………………………………..…280

Tafsîl……………………………………………………………..…280

I. Müsnedin Kelâmda Terk Olunması…………………..….280

II. Müsnedin Kelâmda Zikr Olunması……………………...282

III. Müsnedin Fi’l, Yâhud İsm Olarak Îrâd Olunması……...283

IV. Müsnedin Tenkîr ve Ta’rîfi…………………………….290

Dördüncü Fasl: Müte’allikat-ı Fi’l Beyânındadır………………………….291

Beşinci Fasl: Kasr Beyânındadır…………………………………………...296

Altıncı Fasl: İnşâ Beyânındadır…………………………………………….302

Yedinci Fasl: Vasl ve Fasl Beyânındadır…………………………………..326

İcmâl……………………………………………………………..…326

Tafsîl……………………………………………………………..…328

Sekizinci Fasl: Îcâz ve İtnâb ve Müsâvât Beyânındadır……………...……343

Page 85: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

74

Ma’lûmât-ı Nâfi’a…………………………………………………….……357

İKİNCİ BÂB (İlm-i Beyâna Dâ’irdir)………………………………………….….359

Mukaddime…………………………………………………………….….359

Birinci Fasıl: Teşbîh Beyânındadır……………………………………..…361

İcmâl…………………………………………………………….…361

Tafsîl………………………………………………………………361

I. Teşbîhin Ta’rîf ve Erkânı………………………………..361

II. Edevât-ı Teşbîhe Müte’allik Ma’lûmât…………………363

III. Vech-i Şebeh (ve Aksâm-ı Muhtelifesi)……………….365

IV.Müşebbeh ve Müşebbehün Bih ve Aksâm-ı Muhtelifesi 380

V. Teşâbüh…………………………………………………386

VI. Teşbîhden Garaz…………………………………….…388

VII. Ba’z Mülâhazât…………………………………….….392

İkinci Fasıl: Hakîkât Beyânındadır…………………………………….…..397

Üçüncü Fasıl: İsti’âre Beyânındadır…………………………………….…406

Dördüncü Fasıl: Kinâye Beyânındadır…………………………………..…417

Beşinci Fasıl: Tehzîb ve Islâh-ı Eser Beyânındadır………………....….….423

ÜÇÜNCÜ BÂB (İlm-i Bedî’ Beyânındadır)……………………………………….429

Birinci Fasl: Sanâyi’-i Ma’neviyye Beyânındadır…………………………429

İkinci Fasl: Sanâyi’-i Lafziyye Beyânındadır…………………………...…449

Page 86: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

75

Lâhika (Ba’z Mebâhis-i Mühime)………………………………….……458

Sirkat-i Şi’r………………………………………………….……458

İktibâs…………………………………………………………….458

Tazmîn……………………………………………………….…...459

Telmîh……………………………………………………….……459

Hitâbet………………………………………………………….…460

Berâ’at-i İstihlâl…………………………………………………..463

Tahallüs…………………………………………………………...463

Hüsn-i İntihâ……………………………………………………....463

HÂTİME…………………………………………………………………………464

İ’TİZÂR………………………………………………………………………….468

Page 87: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

76

III.2. MÎZÂNÜ’L-EDEB’İN ÇEVRİYAZI METNİ

/1/ MìzÀnüél-Edeb

äÀóib-i Eåer

DiyÀrbekirli Saèìd Paşa

äÀóib ve nÀşiri

èAãr kütüb-òÀnesi ãÀóibi

MaèÀrif neôÀret-i celìlesiniŋ ruòãatıyla ùabè olunmuşdur

Ìstanbul

Şirket-i Mürettibiyye Maùbaèası − BÀb-ı èÁlì CÀddesi numero 25

Page 88: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

77

TAÓDÍæ-İ NİèMET

/2/ HeveskÀrÀn-ı maèÀrifiŋ naôar-ı istifÀdesine vaøè olunan bu eåer-i bihìn,

teélìfÀt-ı èadìdesiyle kütüb-òÀne-i millìmizi tezyìn iden DiyÀrbekirli saèÀdetlü Saèìd

Paşa òaøretleriniŋdir.

Bu eåer úavÀèid-i edebiyyeniŋ mìzÀnı ve bir destÿr-i ãıóóat-èunvÀnıdır.

EdebiyyÀt-ı èOåmÀniyyede kesb-i mahÀret itmek isteyen heveskÀrÀn-ı edebe reh-ber-

i ùarìú-i belÀàat olacaàını cüzéì mülÀóaôa meydÀna úoyar.

Sinìn-i vefìreden beri ùabè u neşr ile iştiàÀl eyleyen bu kemterleri bu defèa da

böyle bir eåer-i ãahìóiŋ vÀsıùa-i neşri olmaġla müfteòirim, naãıl iftiòÀr itmeyim,

neden müteşekkir olmayayım ki rÿz-ı fìrÿz-ı cülÿsı maùlaè-ı envÀr-ı maèÀrif olan

veliyyüén-nièmet-i bì-minnetimiz pÀdişÀhımız efendimiz óaøretleriniŋ sÀye-i

teraúúiyyÀt-vÀye-i mülūkÀnelerinde (Mir’Àtüél-èİber) gibi bir külliyyÀt-ı tÀrìò,

(MìzÀnü’l-Edeb) gibi bir destÿr-ı belÀàatiŋ ùabèına vÀsıùa olmaú nièmeti baŋa

müyesser olmuşdur. ZamÀn-ı èadÀlet-nişÀn-ı veliyyü’n-nièmet ÀfitÀb-ı ÀsÀyiş ve

èulÿm ile münevver bir devr-i celìl oldıàından her sÀèì maôhar-ı mükÀfÀt olmaúda,

her àayÿr àayretiniŋ maóãÿlüni görmekdedir.

ŞehinşÀh-ı maèÀrif-penÀh, òüdÀvendigÀr-ı úudsiyyet-iktinÀh, òÀúÀn-ı èÀlì-şÀn,

sebeb-i emn ü amÀn pÀdişÀhımız efendimiz óaøretleriniŋ èinÀyet-i èaliyye ve èavÀùıf-ı

seniyye-i òilÀfet-penÀhìleri bizim gibi èacezeye de sÀye ãaldıúca in-şÀ’allÀh saèy-ı

mÿrÀnemiziŋ nice nice mükÀfÀtını görmekle baòtiyÀr oluruz. AllÀh ol sulùÀn-ı aèôamı

millete baàışlasun Àmìn.

èAãr Kütüb-òÀnesi äÀóibi: /3/

Page 89: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

78

MÍZÁNÜ’L-EDEB

B’ismi’llÀhi’r-RaómÀni’r-Raóìm

Óamd u åenÀ ol mübdiè-i bedÀyiè-i kÀéinÀta sezÀdır ki insÀn naôarını her ne

cihete èaùf idecek olsa maãnÿèÀt-ı celìlesinden bir bedìèa-i óayret-fezÀya muãÀdif

olur ki lisÀn-ı vicdÀn:

Fe-fì külli şey’in lehu Àyetün

Tedullü èalÀ-ennehu vÀóidün ∗

tevóìd ü temcìdini teõekkür itmemesi mümkin olamaz. äalÀt u selÀm

Òuliúte müberre’en min-külli èaybin

Ke-enneke òuliúte kemÀ-teşÀéu ∗∗

medìóa-i ekmeliyyet-i ãarìóasına mÀ-ãadaú olan ol mefòar-ı mevcÿdÀta aórÀdır ki

õÀt-ı úudsiyyet-ÀyÀt-ı risÀlet-penÀhìleri {LevlÀke lemÀ òalaútu’l-eflÀk∗∗∗}teşrìf-i

münìfiyle èaleél-èumÿm bedÀyiè-i mükevvenÀtıŋ èillet-i àÀéiyye-i úadìmesi ve òilúat-

∗ Her şeyde birliğini gösteren bir nişan vardır.

∗∗ “Sanki istediğin gibi yaratılmışçasına bütün kusurlardan uzak yaratıldın.” Hz. Peygamber için

söylenen, kime ait olduğunu tespit edemediğimiz bu beyit, Muallim Naci’nin eserinde de

geçmektedir: Bkz. Muallim Naci, Îcâz-ı Kur’ân, Matba’a-i Nişan-ı Berberiyan, 2. b., Der-Sa’adet,

1308, s. 39.

∗∗∗ “Sen olmasaydın yeri göğü yaratmazdım. [hadîs-i kudsî]”: Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe

Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 2003; md. “levlak, levlake”, s.549.

Page 90: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

79

i èulyÀsı, /4/ deryÀ-yı fıùratıŋ eŋ muèazzez dürre-i yetìmesidir. äalla’llÀhu èaleyhi ve

sellem ve èalÀ-Àlihi ve aãóÀbihi elleõìne hum niôÀmu beytiél-ibdÀè veét-tekvìn ve

úıvÀmu erkÀniél-belÀài veéd-dìni ∗

Cülÿs-ı hümÀyÿn-ı óaøret-i pÀdişÀhìden beri maèÀrif-i medeniyyemizde eski

óÀle nisbetle meşhÿd-ı èuyÿn-ı şükrÀn olan teceddüd mevsim-i şitÀdan infiãÀl ve

mevsim-i bahÀra ittiãÀl iden bir bÀàçeniŋ óÀline muèÀdil oldıàını óaúÀyıú-şinÀsÀnıŋ

hìç biri inkÀr idemez. Bu óÀl-i saèÀdet-iştimÀl ise

Yeóÿmu óavle õurÀhu’l-èÀlimÿne kemÀ

TerÀ el-óacìce bi-beyti’llÀhi muèterikÀ ∗∗

neşìdesiniŋ medlÿl-i óikmet-şümÿli olan şehinşÀh-ı bì-müdÀnì-i veliyyüén-nièmet-i

bì-minnetimiz Es-SulùÀnuél-áÀzì {èAbdu’l-óamìd ÒÀn-ı æÀnì} (EdÀmaéllÀhu

şevketuhu ve òilÀfetuhu bi-óürmeti’s-sebèiél-meåÀnì )∗∗∗ efendimiz óaøretleriniŋ

èulÿm u maèÀrif-i insÀniyye ve kemÀlÀt-ı medeniyyemiziŋ teraúúìsi óaúúındaki

iúdÀmÀt-ı èaôìme-i mülÿkÀnelerine büyük bürhÀndır. /5/

LÀ-zÀlet eşcÀru óadìúati’l-meliki muòaêarraten bi-midrÀri èavÀùıfihi ve ezhÀru

ravøati’l-èadli munêarraten bi-emùÀri èavÀrifihi ∗∗∗∗.

∗ Allah onu, ailesini ve şahanelikler beytinin ve kâinatın düzeni, dinin ve Kur’an’ın rükünlerinin

taşıyıcıları olan dostlarını hayırla kuşatsın, huzurundan ayırmasın.

∗∗ Allah’ın evindeki hacıların sanki bir savaş yerindeymişçesine (Kabe’yi) tavafını gördüğün gibi onun

da zirvesinde bilginler döner.

∗∗∗ Allah onun şevketini ve hilafetini Sebü’l-Mesâni hürmetine daim etsin.

∗∗∗∗ Melikin bahçesinin ağaçları onun rahmet yağmurlarıyla hâlâ yeşil; adalet bahçesinin çiçekleri

ariflerinin yağmuruyla hâlâ tazedir.

Page 91: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

80

RevÀcgÀh-ı kemÀlÀt olan böyle bir èaãr-ı celìlde maèÀrife òidmet ìfÀ-yı vaôìfe-

i şükr ü maómidet olacaàından o vaôìfeyi edÀya medÀr ve ebnÀ-yı vaùana nÀ-çìzÀne

bir yÀdigÀr olmaú üzere èilm-i belÀàati óÀvì işbu eåer-i cÀmièuél-úuãÿrı yazub

“MìzÀnüél-Edeb” tesmiye eyledim.

Maúãadı òidmet-i òÀliãÀneye münóaãır ve maèamÀ-fìh noúãÀn–ı iútidÀrını

muúırr olan bir ãÀóib-eåerin òaùīéÀtından ùolayı hedef-i muéÀòaõe olmamasını şìme-i

mürüvvet iútiøÀ ider. BinÀéenèaleyh müùÀlaèa buyuracaú õevÀtıŋ teãÀdüf idecekleri

òaùÀlarımızı úalem-i èafv u müsÀmaóa ile taãóìó idecekleri ümìdindeyiz.

AllÀhu veliyyu’t-tevfìk ve’l-iósÀn ve hüve’l-münezzeh mine’l-òaùÀ’i ve’n-

noúãÀn. Ve naònüél-insÀni ve’l-insÀnu mürekkebün mine’n-nisyÀn ∗.

Saèìd /6/

∗ Allah başarı ve iyiliğin üstlenicisidir. O hatadan ve eksiklikten uzaktır. Bizler insanız; insan ise

nisyandan oluşmuştur.

Page 92: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

81

MUÚADDİME

EfèÀl-i edebiyye èÀmme ve òÀããa úısmlarına münúasım olub birincisi ıùlÀú

üzre efèÀl-i beşeriyyeniŋ iòtilÀfından ve şu iòtilÀfıŋ aãl u esÀsından baóå ider. Baóå

itdigi şeyler faøÀéile-i maóabbetiŋ ve reõÀéile-i buàø u òuãÿmetiŋ esbÀb ve

derecÀtından èibÀretdir.

İkinci úısm tafãìl üzre levÀzım-ı muètebere-i beşeriyyeyi óÀvì ve envÀè-ı

åelÀåeyi muótevìdir.

EnvÀè-i meõkÿreniŋ birincisi Óaúú TeèÀlÀ Óaøretleri’ne nisbetle insÀnıŋ

levÀzım-ı òuãÿãiyyesi olan ÀdÀb-ı dìniyye ve milliyyedir. Buŋa şerìèat ıùlÀú olunur.

İkincisi insÀnıŋ õÀtına nisbetle levÀzım-ı maòãÿãasıdır. Şu nevèe ÀdÀb-ı

şaòãiyye ve nevÀmìs-i ùabìèiyye dinilür.

Üçüncisi başúalarıyla iétilÀf ve muèÀşerete nisbetle insÀnıŋ levÀzım-ı

maòãÿãasıdır. Buŋa da ÀdÀb-ı medeniyye tesmiye idilür. Nevè-i beşeriŋ baèøıları

baèølarına ne ãÿretle maóabbet ve muèÀmele ile mükellef olduúları ve her kes hem-

cinsiniŋ nefret ü óüsn-i úabÿlüne ne maúÿle efèÀl ile maôhar olacaàı–mebÀóiå ü

mesÀéili−şu üçünci nevèiŋ úavÀèid-i esÀsiyyesidir. ÚavÀnìn-i medeniyyeye ve

heyéÀt-i ictimÀèiyyeniŋ iòtilÀf-ı aóvÀline taèalluú iden nevÀmìs-i èameliyyeniŋ

maèrifeti bu nevèiŋ müteferrièÀtındandır. /7/

EfèÀl-i edebiyyeniŋ èÀmme ve òÀããa úısmlarından her biriniŋ bir maãdarı

vardır. Birinci kısmıŋ maãdarı ùabìèì, ikincisiniŋ maãdarı vaøèìdir.

Maãdar-ı ùabìèì CenÀb-ı Óaúú’dan insÀna mevhibe olan nÿr-i ùabìèatdir.

Bunuŋ mercièi yalŋız õevúiŋ selÀmetidir.

Page 93: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

82

Maãdar-ı vaøèìniŋ mercièi ikidir. Biri kütüb-i muúaddese, dìgeri ezmineniŋ,

emkineniŋ, eşòÀãıŋ aóvÀl ü iètibÀrÀtı üzerine mevøÿè-i úavÀnìn-i edebiyyeden bÀóiå

olan müéellefÀt-ı beşeriyyedir. Bizim şu kitÀbda baóå idecegimiz èulÿmuŋ mercièi

budur.

èUlÿm-ı edebiyyeniŋ aúsÀmı beyneél-èulemÀ muòtelifun fìhÀdır. LÀkin

taúsìmleri óaãrì olmayub caèlì oldıàından edebiyyÿnuŋ ekåeri on iki olmasını úabÿl

itmişlerdir ki luàat, ãarf, iştiúÀú, naóv, maèÀnì, beyÀn, èarÿø, úÀfiye, inşÀé-i neår,

úarø-ı şièr, òaùù, tÀrìò èilmleridir. èUlemÀnıŋ baèøıları èilm-i bedìèi reésen èilm ittiòÀõ

ve baèøları èilm-i beyÀnın aúsÀmından èadd itdiler. Meõkÿr on iki èilmiŋ sekizi uãÿl

ve dördi fürÿèdur.

Uãÿle müteèalliú olan èulÿmda yÀ müfredÀt yÀ mürekkebÀtdan baóå olunur.

MüfredÀtdan baóå iden èilmiŋ mebÀóiåi elfÀôıŋ cevÀhir ü mevÀddine

müteèalliú ise (èilm-i luàat ), ãuver ü heyéÀt-ı elfÀôa müteèalliú ise (èilm-i ãarf ),

aãÀlet ü ferèiyyetle baèøıãınıŋ baèøısına intisÀbını bildirir ise (èilm-i iştiúÀú ) tesmiye

úılınur. /8/

MebÀóiå ıùlÀú üz[r]e mürekkebÀta taèalluú ider ise bu taèalluú heyéet-i

terkìbiye ve teédiye-i maèÀnì-yi aãliyye üzerine mebnì oldıàı óÀlde (èilm-i naóv ),

aãl-ı maèÀnìye muàÀyir ifÀde iètibÀrına mübtenì bulundıàı taúdìrce (èilm-i maèÀnì ),

ifÀde-i meõkÿreniŋ merÀùib-i vuøÿódaki iètibÀrına mebnì ise (èilm-i beyÀn ) dinilür.

MebÀóiå vezn cihetiyle mürekkebÀt-ı mevzÿneye müteèalliú oldıàı ãÿretde

(èilm-i èarÿø ), ebyÀtıŋ evÀòirine taèalluú ider ise (èilm-i úÀfiye ) ıùlÀú idilür.

Fürÿèa müteèalliú èulÿmdan nuúÿş-ı kitÀbeti bildiren èilme (èilm-i òaùù ),

manôÿma maòãÿã èilme (èilm-i úarø-ı şièr ), menåÿrdan baóå iden èilme (èilm-i inşÀé-

Page 94: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

83

i neår ), baóå bunlarıŋ mÀ-èadÀsına taèalluú eyledigi ãÿretde (èilm-i tÀrìò ) tesmiye

olunur.

Teressül ve òiùÀbet èilm-i inşÀé-i neåriŋ, muóÀøarÀt ve terÀcim-i aóvÀl èilm-i

tÀrìòiŋ, bedìè õikr olundıàı üzre èilm-i beyÀnıŋ ferèidir.

èUlÿm-ı èArabiyye èulemÀsı maèÀnì ve beyÀn ve bedìè èilmleriniŋ üçüne

birden (èilm-i belÀàat ) ıùlÀú eylediler.

èUlemÀ-yı müşÀrün ileyhim óaøerÀtı ebniyye-i elfÀôa naôaran èilm-i ãarfı ve

elfÀôdan terekküb idecek kelÀmıŋ óÀvì olacaàı kelimelerden her biriniŋ ièrÀbına

naôaran èilm-i naóvi vaøè eyledikden ãoŋra elfÀôıŋ terkìbinde olan umÿrı naôar-ı

diúúate alub èilm-i belÀàati vaøè itmişlerdir.

BelÀàat üç fenni cÀmiè olub evvelen maènÀ-yı murÀdıŋ teédiyesinde engelle

òaùÀdan, åÀniyyen vÀsıùasıyla taèúìd-i maènevìden, åÀliåen taósìn-i /9/ kelÀma taèalluú

iden şeylerden baóå iden èilmdir. Vech-i tafãìl üzre evvelkisine èilm-i maèÀnì ,

ikincisine èilm-i beyÀn, üçüncisine èilm-i bedìè dinilür. KelÀm, evvel ve åÀnì

iètibariyle lafôca faãìó ve lafô u maènÀca belìà olur. Üçüncisi ise èaraø-ı òÀricìden

èibÀretdir.

Page 95: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

84

FEäÁÓAT

DünyÀda mineél-úadìm müstaèmel olan elsineden her biriniŋ óÀvì oldıàı elfÀô

èaleél-èumÿm istièmÀl içün vaøè olunmuş ve çoú vaútler úullanıldıúdan ãoŋra

temÀdì-i duhÿr ve taúÀdüm-i èuãÿr o lafôlarıŋ baèølarını dÀéire-i istièmÀlden

çıúarmışdır. BinÀéen èalÀ-õÀlik hìç bir lafô aãlında vaóşì ve àarìb èadd olunmayub

geçmişde keåìrüél-istièmÀl iken ãoŋra dÀéire-i istièmÀlden çıúarılan elfÀôıŋ

metrÿkiyyet cihetiyle istièmÀlleri muòıll-i feãÀóat èadd idildi.

Müteúaddimìn-i èArabıŋ ne maúÿle kelimeleri keåret üzre úullandıúları ise –

zamÀnıŋ imtidÀdıyla vesÀéiù-i vuúÿf u maèlÿmÀtıŋ inúıùÀèından nÀşì−ıùùılÀèca fıúdÀn-ı

imkÀna muãÀdif oldıàından ezmine-i úadìmede èArablarca keåìruél-istièmÀl olan

lafôları bilmege medÀr olacaú øÀbıùa vaøèına mecbÿriyyet óÀãıl olmuşdur. Şu

mecbÿriyyetden ötüri müteéaòòirìn-i èulemÀ-yı belÀàat “Müfredde feãÀóat: tenÀfür-i

óurÿfdan, àarÀbetden, úıyÀs-ı luàavìye muòÀlefetden sÀlim olmasıdır ” diyerek øÀbıùa

vaøè itdiler.

èUlemÀ-yı belÀàatiŋ gerek elfÀô içün vaøè eyledikleri şu øÀbıùa /10/ gerek

belÀàat óaúúında ittiòÀõ itmiş olduúları úÀèide müfredÀt ve mürekkebÀt-ı èArabiyye

içün mevøÿèidi. LisÀn-ı FÀrisìniŋ èArabì ve lisÀn-ı èOåmÀnìniŋ hem èArabì hem

FÀrisì luàatleriyle maòlÿù u memzÿc bulundıàı cihetle o øÀbıùa vü úÀèide ãoŋra şu iki

lisÀnca da teèammüm eyledi.

MaèamÀ-[f]ìh ÚuréÀn-ı Kerìm lisÀn-ı èArabì ile münzel oldıàından şu lisÀn-ı

celìl millet-i İslÀmiyyece õÀten lisÀn-ı dìn èadd olunmuş ve èulemÀ-yı İslÀm

ùaraflarından maèÀnì ve beyÀn ve bedìè èilmleriniŋ tedvìnine himmet olunub şu

Page 96: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

85

èilmleriŋ øavÀbıù u úavÀèidi daòi lisÀnımızda naôm u neåriŋ óüsn-i tertìb ve

tanôìminde esÀs-ı feãÀóat ve belÀàat ittiòÀõ úılınmışdır.

FeãÀóatle kelime ve kelÀm ve mütekellim tavãìf olunur: “kelime-i faãìóa,

kelÀm-ı faãìó, kÀtib-i faãìó” gibi.

BelÀàatle yalŋız kelÀm ile mütekellim tavãìf olunub kelime tavãìf olunamaz.

BinÀéenèaleyh “kelÀm-ı belìà, şÀèir-i belìà” dinilür lÀkin “kelime-i belìàa”

dinilemez.

Müfrediŋ feãÀóati yuúarıda õikr olundıàı üzre tenÀfür-i óurÿfdan, àarÀbetden,

úıyÀs-ı luàavìye muòÀlefetden sÀlim olmasıdır.

(TenÀfür) lafôca lisÀnda åıúlet ve nuùúda èusret óuãÿline sebeb olan bir óÀldir.

Bu óÀl åıúlet ü èusretce yÀ bir ãÿret-i mütenÀhiyyede bulunur: elfÀô-ı èArabiyyeden

“haèòaèa” ve elfÀô-ı Türkiyyeden “úorúdurtdurmaú” lafôları gibi. YÀòud åıúlet ü

èusret derece-i mütenÀhiyyeniŋ−ãÿret-i mütefÀvitede−mÀ-dÿnı bulunur: elfÀô-ı

èArabiyyeden “müsteşzer”, /11/ “müsteşrif”‚ “muluè” ve elfÀô-ı Türkiyyeden

“şırluàan”, “başlanàıc”, “çerez” lafôları gibi.

Page 97: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

86

İbni Dureyd Cemhere’ de dir ki “Óurÿf-ı mütekÀribe 1niŋ birinden dìgerine

intiúÀl iderken dilde åıúlet óÀãıl olur. Óurÿf-ı mütebÀèìde 2niŋ birinden dìgerine

intiúÀlde o åıúlet óÀãıl olmaz. ZìrÀ lisÀnıŋı óurÿf-ı fem 3den ve óurÿf-ı õellÀúa4dan

birine intiúÀl itdirmeksizin óurÿf-ı óalú 5da istièmÀl idecek olsaŋ bir gizli ÀvÀz ve

muòtelif óareketler ile lisÀna külfet virmiş olursuŋ. Görmez misiŋ ki (ح ه ا) óarflerini

teélìf itseŋ luàÀtiŋ baèøılarında maòrecleriniŋ yaúýnlıàı cihetiyle hemzeyi óÀya

taóavvül itmiş bulursun: “em vaéllÀh, hem vaéllÀh” gibi. Bu èilletden ötüri èArablar

“erÀú” diyecek yerde “herÀú” didiler. Ve baèø elsinede ke-õÀlik úurb-ı maòrecleri

sebebiyle hÀyı óÀya dönmüş bulursuŋ. BinÀéen èalÀ-õÀlik maòrecleri uzaú olan

óurÿfdan mürekkeb kelime güzel olur ”.

İbni Dureyd, Òalìl’den naúl ile dir ki “Óarf-i óÀda boàaz /12/ úıãılmaú olmaãa

óÀ èayn óarfine beŋzer. Bunuŋ içün óÀ ile èayn bu kelimede bulunamaz. HÀ daòi

böyledir. LÀkin her biriniŋ başúa başúa maènÀsı olur ise fiél-aãl iki kelime olduúları

óÀlde birleşebilürler: “óayyehellÀ ” gibi ki (óayye) başúa, (hellÀ) başúa kelimedir ”.

1 Óurÿf-ı müteúÀribe ( … t ) , ( … ‡ ) , ( Æ ) óarfleri gibi maòrecleri yaúýn olan óarflerdir.

2 Óurÿf-ý mütebÀèide ( l Ê ) , ( x â) óarfleri gibi maòrecleri uzaú olanlardýr.

3 Óurÿf-ý fem ( ë Ò â l ) óarfleridir.

4 Óurÿf-ý õellÀúa nutúa sürèat viren óarflerdir ki ( Þ Ò ‰ l ) óarflerindenèibÀretdir.Bunlarýŋ mÀ-

èadÀsýna óurÿf-ý muãammata dinilür. 5 Óurÿf-ý óalú ( a ê Î Ê „ ) óarfleridir.

Page 98: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

87

Saèdüéd-dìn-i TeftÀzÀnì Muùavvel ’de dir ki “Ebÿ TemmÀm’ıŋ–Kerìmun metÀ

emdeóahu emdeóahu veél-varÀ∗−úavlinde óÀ ile hÀ beyninde tenÀfur bulundıàı içün

muãannif “emdeóahu” lafôında åıúlet oldıàını beyÀn itmiş ise de muãannifiŋ bu

ifÀdeden murÀdı “emdeóahu” lafôında (feãÀóate òalel virmeyecek derecede) az bir

åıúlet oldıàı óÀlde ikinci “emdeóahu” lafôı da birinciye yanaşub åıúlet teøÀèuf itmekle

tenÀfür óÀãıl olur ãÿreti olması melóÿôdur. ÓÀlbuki “emdeóahu” lafôı mücerred

bulundıàı óÀlde àayr-ı faãìó oldıàına dÀéir iètirÀø vÀrid olmamışdır. ZìrÀ ÚuréÀn-ı

Kerìm’de daòi bu miåillü lafô vÀúièdir: (fe-sebbióhu∗∗) gibi. ÚuréÀn-ı Kerìm’iŋ

müştemil oldıàı elfÀô-ı şerìfeye kelÀm-ı àayr-ı faãìó dimek müéminiŋ cüréet

idemeyecegi óÀllerdendir ”.

ÚuréÀn-ı Kerìm’de mevcÿd bir lafôa yÀ terkìb-i óurÿf, yÀòud àarÀbet ve

muòÀlefet-i úıyÀs gibi aóvÀle õehÀben iètirÀøa cüréet idenleriŋ iètirÀøları õevú-i

fıùrìleriniŋ maèlÿliyyet ü fesÀdına ve kendi maèlÿmÀtlarınıŋ noúãÀnına óaml olunur.

ZìrÀ zamÀn-ı saèÀdet, Benì èAdnÀn ve ÚaóùÀn büleàÀsınıŋ eŋ ziyÀde àalebelikli

zamÀnı iken, ihtidÀ itmemiş olan büleàÀ-yı èArab biél-iètinÀ tadúìú u taóarrì itmiş

olduúları óÀlde ÚuréÀn-ı Kerìm’de feãÀóate muàÀyir elfÀô olmadıàını taãdìú ile ber-

À-ber /13/ ÀyÀt-ı ÚuréÀniyyeye siórdir dimege başladılar. äoŋra gelenler feãÀóati

tefrìúce õevú-i fıùrì aãóÀbından olan büleàÀ-yı úadìme ve èArab-ı èÀribeniŋ Kaèb’ına

bile varamayacaúları kendülerince de muãaddaúdır. Şeker ùatlı iken õÀéiúasında èillet

Şair dedi ki: Onu övdüğümde insanların bana آريم إذا أمدحه، أمدحه والورى معي و إذا ما لمته، لمته وحدي “ |∗

muvafakat edip benimle övdükleri; yerdiğimde onu kınamayı gerektiren bir şey olmadığı sebeple

yergide tek kişinin bana katılmadığı kişi erdemlidir.” Bkz. Sa’düddin Mes’ud bin Ömer Teftazani, El-

Mutavvel, El-İlmiyyetü’l-İslâmiyye, Tahran, 1354, s. 39.

∗∗ “O’nu tesbih et” anlamındadır. Ku’an’da iki ayette geçer: (El-Kâf) 50:40; (Et-Tûr) 52:49.

Page 99: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

88

olan kimse ùatlılıàı óiss idemeyecegi gibi õevú-i selìm-i fıùrì aãóÀbından olmayanlar

da elfÀôdaki åıúlet u òıffeti óaúúıyla óiss idemezler. Buŋa dÀéir aşaàıda baèø mebÀóiå

derc olunacaúdır.

Òalìl dir ki “Pek çirkìn buldıàım (haèòaèa) lafôını işitdigim vaút “Böyle

kelime terkìb olunamaz” diyerek inkÀra mecbÿr oldum. äoŋra èArabıŋ åıúÀt

èulemÀsına mürÀcaèatla suéÀl eyledim. Bu kelimeniŋ teélìfini inkÀr idüb ùoàrısı

(òaèòaèa)dır didiler ”.

Şeyò BehÀéüéd-dìn èArÿsüél-EfrÀó ’da dir ki “TenÀfür yÀ cidden tebÀèüd-i

óurÿf içün, yÀòud teúÀrübleri içün olur. ZìrÀ bu óÀl ayaúda baà oldıàı óÀlde ùafra

(ãıçramaú) gibidir”.

ÒafÀcì Sırruél-FeãÀóa ’da dir ki “Bizim içün bir ùaúım elfÀô vardýr ki óurÿfı

müteúÀrib oldıàı óÀlde hìç birinde tenÀfür yoúdur: (şecer, ceyş, fem) lafôları gibi ”.

Yek-dìgerine şiddet-i teúÀrübi olan óarfleriŋ ikisi yÀòud üçi ber-kelime

müctemiè olur ise o óarfleriŋ ceres (ÀvÀz)larında olan úuvvetleri iètibÀriyle taúaddüm

ü teéaòòürleri vuúÿè bulur. Ve úuvvetde muúaddem olan óarfi vely iden óarf-i øaèìf

müteóarrik olmayub /14/ sÀkin bulunur ise öyle kelimede tenÀfür óiss olunamayacaàı

cihetle feãÀóat mevcÿd olur : (e lem aèhed)∗ gibi.

Şeyò BehÀéüéd-dìn dir ki “TenÀfüri óuãÿle getirmekde teúÀrüb ü tebÀèüd-i

óurÿfuŋ istivÀsı, àÀyet vifÀúda olan iki miåliŋ ve àÀyet òilÀfda olan iki øıddıŋ

istivÀsına beŋzer. Miåleyn ise şiddet-i teúÀrübleri, øıddeyn ise şiddet-i tebÀèüdleri

∗ “E lem a’hed ileykum…” (Ben sizden ahit almadım mı…): Kur’ân-ı Kerîm, Sûre 36 (Yâsîn), 60.

âyetin başı. (Kur’an-ı Kerim ve Kelime Meali, Rayiha Yayıncılık, Ankara 2006, s. 443.)

Page 100: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

89

cihetiyle müctemiè olamaz. BinÀéenèaleyh óÀl bir maóalldeki óurÿf-ı mütebÀèide ve

óurÿf-ı müteúÀribe aralarında dÀéir ola: òıffet, òurÿf-ı mütebÀèidede görinür”.

İbni Dureyd Cemhere ’de dir ki “Ebniyyeniŋ eŋ güzeli maòrecleri biri

birinden uzaú bulunan óarfleriŋ imtizÀcıyla terkìb olunmuş kelimedir. Muãammatüél-

óurÿf bir rubÀèì bulamazsıŋ ki óurÿf-ı õellÀúadan biriyle mümtezic olmaya. Meger ki

“asced” gibi sìn óarfiyle gelmiş ola. Bu da pek azdır. Böyle binÀlarda vürÿdı ise sìn

óarfiniŋ lìneti ile ber-À-ber ceresi àunne cevherinden oldıàı içündür. LÀkin

“farazdaú”, “sefercel”, “şemerdel” gibi òumÀsì binÀlarda muùlaúÀ óÿruf-ı õellÀúadan

ve maòreci dudaúlardan veyÀ dil ucundan olmaú üzere bir yÀòud iki óarf bulunur.

Resm itdigimiz úÀèideye muòÀlif bir binÀya teãÀdüf itdigiŋ óÀlde o binÀnıŋ kelÀm-ı

èArabdan olmadıàına óükm itmelisiŋ”.

Üç óarfli ve iki óarfli olan lafôlar[d]a óurÿf-ı muãammatadan bir ikisi óurÿf-ı

õellÀúadan biriyle imtizÀc idebilür: “òadaèa” gibi. Bu kelimede òÀ ile èaynıŋ arasını

dÀl faãl itdigi içün /15/ kelimeniŋ terkìbi güzeldir. Óurÿf úalb olunur ise çirkìn olur.

Yine İbni Dureyd dir ki “èArablar maòrecleri pek yaúın olan óurÿfı bir

kelimede teélìf itmediler. Lüzÿm üzerine iki kelime ictimÀè, yÀòud bir óarf vürÿd

idüb de maòrecleri yaúın oldıàı óÀlde èArablar o iki óarfiŋ birini dìgerine taóvìl

iderler ki aúvÀ olan óarf ile ibtidÀ olunmuş ola. Bunı çoú kerre binÀé-ı aãlìde daòi

istièmÀl itdiler: (er-RaómÀn er-Raóìm) gibi. LÀm øaèìf, rÀ úavì oldıàından lÀm rÀnıŋ

yanında belli olmayub ikisi de bir şeddeli rÀ ãadÀsı virir”.

Bu tebeddülÀt-ı lafôiyye üzerine elfÀôıŋ hìç biri dÀéire-i feãÀóatden çıúmaz.

İbni Dureyd kelÀm-ı sÀbıúını taèúìb ile dir ki “Óurÿf-ı õÀéideye teãÀdüf iden

her kelimede óÀl böyledir. TÀ-i iftièÀl ùÀ, ôÀ, êÀd, zÀ ve bunlarıŋ aòavÀtı yanlarında–

Page 101: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

90

telaffuôca óarf-i úavì ile bedé olunmaú içün–kendisini vely iden óarfe tebdìl olunur.

Bu taúdìrce ikisi bir lafôda bir úuvveti iórÀz ider”.

“ÚÀf ve ùÀdan biriniŋ yanında sìn bir binÀda bulunur ise sìni ãÀda tebdìl

iderler. ZìrÀ sìn aàzıŋ ortasından diliŋ arúasına yanaşub úÀf ile ùÀyı dil telaffuô

iderken diliŋ ùÀda alt ùarafı, úÀfda üst ùarafı damaàa ùoàrı úalúar. Sìni telaffuôdan

ãoŋra úÀfı yÀòud ùÀyı telaffuôa başladıúda–o ãÿretle /16/ irtifÀèını åaúìl

gördüklerinden öyle yerlerde–sìni óasbeél-maòrec aúrab-ı óurÿf olan ãÀda ibdÀl ile

telaffuô eylediler. ZìrÀ ãÀdıŋ úÀf ile istièmÀli sìniŋ úÀf ile istièmÀlinden úolaydır.

BinÀéenèaleyh “saúr” diyecek yerde “ãaúr” ve “úasù” diyecek yerde “úaãù” diye

telaffuô itmişlerdir”.

Ke-õÀlik sìn ile úÀf arasına bir óarf-i óÀciz dÀòil olduúda–mübÀlÀt

göstermeyüb lafôda mücÀveret tevehhüm eylediklerinden–biél-ibdÀl “sebaúa”

diyecek yerde “ãabaúa” ve “süveyú” diyecek yerde “ãuveyú” didiler”.

“äÀd ile dÀl mücÀvir olub ãÀd muúaddem olur ise sÀkin úılındıàı taúdìrde

øaèfa teãÀdüf ider. Şu óÀl üzerine ãÀdı zÀya tebdìl ve óarekelendikde yine aãlına ircÀè

idüb sÀkin iken “fulÀn yezdaúu” ve óarekelendikde “ãadaúa” diye telaffuô eylediler.

BinÀéenèaleyh baèø úurrÀ (ÓattÀ yuãdira er-rièÀéü ∗) úavl-i kerìmini (ÓattÀ yuzdira

er-rièÀéü) oúumuşlardır”.

∗ “Ve lemmÀ verade mÀée Medyene vecede èaleyhi ümmeten mine’n-nÀsi yesúÿne ve vecede min

dÿnihimümrÀéeteyni tezÿdÀn úÀle mÀ òaùbukümÀ úÀletÀ lÀ nesúì óattÀ yuãdiraér-rièÀéü ve ebÿnÀ

şeyòün kebìrün” (Meyden suyuna varınca o suyun başında hayvanlarını sulayan bir insan topluluğu

buldu. Onların ötesinde hayvanlarını tutan iki kadın gördü. “Sizin haliniz nedir” dedi. Ancak o zaman

dediler: Çobanlar çekip gidince sularız; çünkü babamız çok yaşlı bir zattır.) : Kur’ân-ı Kerîm, sûre 28

(el-Kasas), âyet 23 (Kur’an-ı Kerim ve Kelime Meali, Rayiha Yayıncılık, Ankara 2006, s.387.)

Page 102: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

91

MebÀóiå-i meôkÿreniŋ şÀmil oldıàı vücÿhuŋ cümlesi telaffuôa maòãÿã

oldıàındaŋ yazılışda her óarf kendi heyéet-i aãliyyesi üzere yazılur.

óurÿfı lisÀn-ı èAraba maòãÿã óarfler olub bu óurÿfuŋ (ع ظ ط ض ص ذ ح ث)

baèøları lisÀnımızıŋ aãl ü maéòaõı olan Çaàatay lisÀnındaki elfÀô-ı èumÿmiyye

derÿnunda ancaú otuz úırú kelimede mevcÿd ve bunlar da elfÀô-ı èArabiyyeden

müvelled ve menúÿldür. /17/ LisÀnımızda óurÿf-ı meõkÿreniŋ bulundıàı elfÀô aãl-ı

Çaàatayìlerinde mevcÿd degildir.

MeåelÀ lisÀnımızdaki “ıãlatmaú” Çaàatayda müstaèmel “ıslatmak”dan ve

“baãmaú” “basmaú”dan‚ “ıãlaú” “ıslaà”dan, “ãıú” “sıú”dan, “ãoŋ” “soÆ” dan, “ãol”

“sonúol”dan, “ùar” “tar”dan mübeddel ve elfÀô-ı sÀéireniŋ ekåeri de èArabìden

menúÿldür.

Ehl-i Çaàatay lisÀnında èindeét-tekellüm elfÀô-ı èArabiyyeniŋ maòlÿùiyyeti

pek az oldıàından úıllet-i istièmÀllerinden nÀşì anlarıŋ lisÀnlarında õevúen åaúìl

görinen óurÿf, lisÀnımızıŋ elfÀô-ıèArabiyye ile keãret-i iòtilÀùı cihetiyle bizce òafìf ve

laùìf görinür. BinÀéen èalÀ-õÀlik bizim õevúimiz, lisÀn-ı aãlìmiziŋ menşeéi olan ehl-i

Çaàatayıŋ õevúlerine nisbet úabÿl idecek dereceden tebÀèüd ve èArablarıŋ õevúine

teúarrüb itmekle lisÀn-ı èArabìde telaffuôca “saúr” ve “süveyú” miåilli elfÀôda sìn

ãÀda tebdìl olundıàı gibi elfÀôca óasbeél-iòtilÀù õevú-i èArabıŋ bizce de bir dereceye

úadar vücÿdı cihetiyle lisÀn-ı aãlìmizde müstaèmel ve bÀlÀda muóarrer “sıú”,

“ıslatmak” miåillü mevúièlerde õevúimize mülÀyim görinen ãÀd óarfine ve óurÿf-ı

sÀéire daòi baèø óurÿf-ı muvÀfaúaya ibdÀl ile telaffuôa alışılmış ve bu ãÿretle istièmÀl

üzerine elfÀô-ı aãliyye metrÿkiyyetle kesb-i àarÀbet iderek õevúimizce istilzÀm-ı

tenÀfür ve lisÀnımıza maòãÿã olan feãÀóat dÀéìresinden tebÀèüd itmişdir. LÀkin

õevúlerine mülÀyim olan ehl-i Çaàatay istièmÀlÀtınca elfÀô-ı meõkÿreniŋ her biri

Page 103: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

92

òafìf ve bizim ibdÀl ãÿretiyle /18/ istièmÀl eyledigimiz elfÀô, anlarıŋ õevú-i

maòãÿãlarınca åaúìldir.

MaèamÀ-fìh bizim õevúimiziŋ õevú-i èAraba mülÀyemeti her ne úadar ki bir

emr-i ùabìèì derecesine taúarrüb itmiş ise de o õevúe tamÀmiyle ittiãÀl

idemedigimizden başúa, óasbeél-maòrec tefrìúi, tecvìde mevúÿf olan elfÀôı

telaffuôda noúãÀnımız daòi bedìhì bulundıàından “åemer” ve “semer”‚ “åemìn” ve

“semìn”, “eånÀ” ve “esnÀ” “maóõÿr” ve “maóôÿr”‚ “óiõÀé ” ve “óizÀé ”, “iõÀèa” ve “

i[ø]Àèa” gibi pek çoú lafôları telaffuô iderken ne derecelerde iltibÀsÀta teãÀdüf

itdigimiz maèlÿmdur.

BinÀéenèaleyh lisÀnımız bu miåillü maòrecleri tecvìdiyle tefrìú olunabilecek

elfÀôıŋ çoàunda aãlına tamÀmiyle muòÀlif telaffuôa alışmış oldıàı içün “óaøret”

diyecek yerde “óaôret”, “ıøùırÀb” diyecek yerde “ıôùırÀb”, “øarb” diyecek yerde

“ôarb”, “óamd” diyecek yerde “hamd”‚ “ èÀdet ” diyecek yerde “Àdet” diyoruz.

Mübtedìlerimiziŋ imlÀyı ögrenmekde muãÀdif olduúları müşkilÀtıŋ bir büyük

sebebi de iltibÀsÀt-ı meõkÿredir.

İşte èArablarca her biri aãlen ve õevúen tenÀfürden sÀlim olan elfÀô-ı faãìóa-i

meõkÿreyi èibÀrÀt-ı èArabiyye arasında tecvìde rièÀyetle óarfleri meòÀrice biét-tevfìú

oúumaú õevúen bize ne úadar laùìf gelür ise èibÀrÀt-ı Türkiyye arasında tecvìd ile

maòrec-i aãlìsine tevfìú ve úırÀéat idecek olsaú o úadar åıúlet ve tenÀfüri óÀvì /19/

görinüb õevú-i òuãÿãìmiz èÀdetimize muvÀfıú tekellüme teãÀdüf itmedikce elfÀôda

feãÀóat óiss idemez.

BinÀéen èalÀ-õÀlik elfÀôıŋ istièmÀlÀtınca bir maúÀmda tenÀfür, dìger

maúÀmda èadem-i tenÀfür maósÿs olur. Ve tenÀfür maósÿs olan mevúiède öyle

Page 104: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

93

lafôlarıŋ her biri feãÀóatden òÀlì ve maósÿs olmayan mevúiède feãÀóati óÀvì bulunur.

LÀkin “haèòaèa” lafô-ı èArabìsi ve “ korkdurtdurmaú ” lafô-ı Türkìsi gibi óadd-i

õÀtında åıúlet-i teélìfiyyesi olan elfÀô o úabìlden olmadıàından hìç bir mevúiède

tenÀfürden úurtılamaz.

(VÀv) óarf-i èÀùıfası edevÀt-ı èArabiyyeden olub èibÀrÀt-ı èArabiyye arasında

her ne úadar tekerrür itse leùÀfete ve feãÀóate òalel virmez. LÀkin lisÀnımızca edevÀt-ı

aãliyyeden maèdÿd olmadıàı cihetle èibÀrÀt-ı Türkiyye arasında tekerrür itdikce åıúlet

gösterir. Ve ibtidÀsında vÀv-ı èÀùıfa mevcÿd olan “ve vÀèdunÀ” lafôı gibi elfÀô-ı

èArabiyye èibÀrÀt-ı èArabiyye arasında meõkÿr oldıàı óÀlde vÀv-ı èÀùıfa ile aãl-ı

kelimedeki vÀvıŋ yan yana gelmesi àÀyet laùìf görinüb kelime-i meõkÿrede oldıàı

miåillü çoú kerre kelimeniŋ aãlına nisbetle bile leùÀfeti tezyìd ider. LÀkin “Zeyd èÀlim

ve kÀmil ve vÀkıf-ı umÿrdur” gibi èibÀrÀt-ı Türkiyye arasında åaúìl ve leùÀfeti muòıll

olur. Şu óÀl birisiniŋ endÀmına göre biçilüb dikilmiş olan bir libÀsı, endÀmına

yaúışmayan dìger birisiniŋ giymesi gibidir. Birincisinde ne úadar òoş görinür ise

dìgerinde o úadar çirkìn görinür. /20/

İbnüén-Nefìs Eù-Ùarìú ileél-FeãÀóa’ da dir ki “Baèøan bir kelime bir ãìàadan

dìger ãìàaya, yÀòud bir veznden dìger vezne naúl olundıàı óÀlde her ne úadar óadd-i

õÀtında çirkìn olsa naúlinde güzel olur: meåelÀ “daè ” lafôınıŋ mÀøìsi olan “vedaèa”

lafôı çirkìn oldıàından istièmÀli pek azdır. Fièl, emre taóavvül itdikde güzel olur.

“Leb”, “recÀé ” lafôlarınıŋ her biri müfred iken iøÀfetsiz istièmÀl olunur ise çirkìn ve

lebiŋ cemèi olan “elbÀb”, recÀnıŋ cemèi olan “ercÀé ” güzeldir. “äÿf ” lafôı çirkìndir.

Cemèi olan “eãvÀf” çirkìn degildir”.

Page 105: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

94

LisÀnımızca da böyle lafôlar bulunur. MeåelÀ “mermer” ve “berber” lafôları

óarfleriŋ tekerrür itmesiyle ber-À-ber pek de åıúlete teãÀdüf itmemişken cemèleri olan

“mermerler, berberler” lafôlarında tekerrür ziyÀdeleşdiginden åıúlet óÀãıl olmuşdur.

ÚudemÀ, elfÀôdaki tenÀfür-i óurÿfı bilmek içün yuúarıda tafãìl olundıàı üzere

meòÀric-i óurÿfı mìzÀn iètibÀr itmişler ise de bu mìzÀn emr-i muùlaú olmayub óurÿf-ı

fem, óurÿf-ı vasaù, óurÿf-ı óalú, óurÿf-ı õellÀúa, óurÿf-ı maãmÿta, mehmÿse, raòve,

mechÿre gibi envÀèıŋ efrÀden ve envÀèen yek-dìgerine êarbından inóiãÀrı müteèaõõir

olacaú derecede aèdÀd-ı keåìre óÀãıl olacaàı ve meòÀriciŋ úurben ve buèden

tefÀvütlerinden ve aãvÀt u ecrÀs-ı ùabìèiyyelerinden muvÀzene ùarìúiyle òıffet ü

åıúletiŋ temyìzine vusè-ı beşer müteóammil olamayacaàı cihetle óurÿf-ı

müteúÀribeden mürekkeb her kelimede tenÀfürüŋ vücÿdına ve /21/ yÀòud óurÿf-ı

mütebÀèideden müéellef her kelimeniŋ tenÀfürdeŋ sÀlim olmasına óükm olunamaz.

Kelimeniŋ tenÀfürdeŋ sÀlim olub olmadıàını bilmek içün yalŋız õevúe mürÀcaèat kÀfì

oldıàından mìzÀn-ı õevú-i ãaóìó ve selìmde åaúìl görinen ve nuùúen telaffuôunda

èusret-nümÀyÀn olan kelime–gerek óurÿf-ı müteúÀribeden mürekkeb bulunsun, gerek

óurÿf-ı mütebÀèideden–tenÀfüri óÀvìdir diye óükm olunabilür.

BinÀéenèaleyh elfÀôıŋ åıúlet ü òıffetini ve tenÀfüri biél-bedÀhe idrÀk õevú-i

selìme mÀlik olanlara maòãÿã bir meziyyet olub õevú-i selìm aãóÀbı, kelime

lisÀnlarına ve úalemlerine geldigi Ànda åıúlet ü òıffetini ve tenÀfüri, meòÀric-i óurÿfa

taùbìú ve mürÀcaèat itmeksizin farú ider. Õevúden derece derece òiããe-yÀb olanlar

óissiyyÀtıŋ tefÀvütine göre farú idüb õevúden külliyyen maórÿm olanlar külliyyen

farú u temyìz idemezler.

Õevú-i selìm erbÀbı ùabìèat-i şièriyye aãóÀbı gibidir. O ùabìèate mÀlik olan bir

şÀèir vezni òalelden sÀlim olmayan bir naômı işitmesiyle ber-À-ber taúùìè ve eczÀé-ı

Page 106: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

95

èarÿøa taùbìú itmege muòtÀc olmaúsızın o naômdaki seúÀmet-i vezni ùabìèat

úuvvetiyle biél-bedÀhe farú ider. Ke-õÀlik bir kelÀmı terkìb iden bir nÀùıú, yÀòud

kÀtib, õevú-i selìme mÀlik ise her bir kelimeyi lisÀna veyÀ úaleme aldıàı Ànda òafìf

midir åaúìl midir meòÀric-i óurÿfa aãlÀ mürÀcaèat itmeksizin úuvve-i õevú ile temyìz

idebilür.

(ĠarÀbet) “Kelimeniŋ maènÀsı ôÀhir ve istièmÀli meénÿs olmamaú üzere

vaóşì olmasıdır” diye tefsìr olunmuşdur. /22/

Bu tefsìre Saèdüéd-dìn-i TeftÀzÀnì Muùavvel ’de iètirÀø idüb dir ki “ĠarÀbet

bunı tefsìr idenleriŋ kitÀblarından aŋladıàıŋ gibi kelimeniŋ meşhÿretüél-istièmÀl

olmaması degildir. ĠarÀbet-i lafôì istièmÀli muètÀd olan kelimeniŋ muúÀbelesinde

müstaèmel bir lafô olub bu da bir kelimeyi bir úavmiŋ istièmÀli ve dìger úavmiŋ

èadem-i istièmÀli óasebiyledir. Bu taúdìrce o kelime, istièmÀl iden úavm èindinde

meénÿs ve itmeyen úavm èindinde àarìb èadd olunur. Ve kelime-i vaóşiyye, bir

terkìbi şÀmil olan lafôdır ki istièmalinden ùabèa nefret gelür. Bu ise ùatlılıú

muúÀbelesinde müstaèmeldir. Kelime-i àarìbiŋ ùatlı olması cÀéiz olmasına naôaran

àarìbiŋ vaóşì diye tefsìri güzel olmaz. Belki vaóşiyyet úaydı, müfrediŋ feãÀóati içün

bir úayd-ı zÀéiddir. Eger vaóşiyyetle bizim didigimiz şeyden başúa bir maènÀ murÀd

olunmuş ise àarÀbetiŋ o maènÀya olmasıyla feãÀóati iòlÀl idecegini teslìm idemeyiz.

ZìrÀ biz diriz ki bu da kitÀblarında meõkÿr bir ıãùılÀódır ki “Vaóşì úırlarda sÀkin olan

vaóşa mensÿb iken meénÿsüél-istièmÀl olmayan elfÀô içün istièÀre olundı” didiler”.

Yine Saèdüéd-dìn-i TeftÀzÀnì dir ki “Ġarìb biri óasen, dìgeri úabìó olmaú

üzere iki úısmdır. Ġarìb-i óasen, istièmÀlinde èayb olmayan lafôdır. Bu úısmı vaóşì

èadd itmezler: (şerrenbeå) ve emåÀli gibi. Ġarìb-i úabìó, istièmÀli muùlaúÀ èayb èadd

olunan lafôdır. Buŋa vaóşì-i àalìô tesmiye iderler. Vaóşì-i àalìô àarìbüél-istièmÀl /23/

Page 107: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

96

olmaúla ber-À-ber semèce åaúìl ve õevúce kerìh olan lafôdır ki mütevaèèir daòi

tesmiye olunur: (cemìş) ve emåÀli gibi”.

Saèdüéd-dìn’iŋ şu ifÀdesi gösteriyor ki müfredde feãÀóate òalel viren àarÀbet,

ãÿret-i muùlaúada olmayub õikr olunan úısm-ı åÀnìniŋ şÀmil oldıàı bir àarÀbet-i

úabìóadır ki şu àarÀbeti óÀvì olan lafô meénÿsüél-istièmÀl olmamaúla ber-À-ber

semèce åıúlet ve õevúce kerÀheti şÀmil olmalıdır. Bu taúdìrce bir úavmiŋ lisÀnında

müstaèmel ve dìger úavmiŋ lisÀnında àayr-ı müstaèmel olan lafô mÀ-dÀm ki semèce

åıúlet ve õevúce kerÀheti óÀvì olmaya, bir úavmiŋ istièmÀl itmemesiyle dÀéire-i

feãÀóatden çıúmaz.

Şeyò BehÀéüéd-dìn-i Sübkì èArÿsüél-EfrÀó’ da dir ki “ĠarÀbet óaúúında olan

úavl, èArab-ı èarbÀya nisbetle àarÀbete óaml olunur. ZìrÀ nÀsıŋ istièmÀline nisbetle

àarÀbete óaml olunsa kitÀblarıŋ cümlesinde münderic ve beyneél-èavÀm àayr-ı

müstaèmel olan elfÀôıŋ hepsi àarìb olmaú lÀzım gelür”.

Gerek èArabì ve FÀrisìden, gerek elsine-i sÀéireden aòõ ile bir vaút lisÀn-ı

èOåmÀnìde istièmÀl olunmuş ve àarÀbet-i úabìóadan sÀlim bulunmuş olan elfÀô şimdi

beyneél-udebÀ istièmÀl olunmamaúla dÀéire-i feãÀóatden òÀric èadd olunamaz.

Saèdüéd-dìn’iŋ didigi gibi faãìó olmayan elfÀô-ı àarìbe yalŋız sÀmièaca åıúlet

ve ùabèa kerÀhet gösteren elfÀô-ı metrÿke oldıàından semèan åaúìl ve ùabèan kerìh

olmayan elfÀô-ı metrÿkeniŋ hepsi feãÀóat /24/ dÀéiresinde dÀòil olmasına naôaran,

Àteş maènÀsına olan “od” ve perçem maènÀsına olan “cıàa” miåilli elfÀô-ı metrÿke

àarÀbet-i úabìóayı óÀvì olmadıàından fasìódirler, lÀkin kÀkül maènÀsına olan

“úıvraú”, ıøùırÀb maènÀsına olan “buòsamaú”, puãudaki èasker maènÀsına olan

Page 108: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

97

“buúturma”, ãıçramaú maènÀsını şÀmil “siksanmaú” lafôlarınıŋ her biri àarÀbet-i

úabìóayı óÀvì oldıàından bunlar miåilli elfÀô faãìó degildir.

(ÚıyÀsa muòÀlefet) lafôıŋ bir lisÀnda cereyÀn iden úÀèideye muòÀlif

istièmÀlidir. LisÀnımızda “ çiftlikÀt, fürÿòt itdi, keşìd itdi, güşÀd itdi, pişìnen, biél-

fürÿòt ” lafôları gibi.

“ÇiftlikÀt” lafôı elfÀô-ı Türkiyyeden ve (Àt) cemè-i èArabì edevÀtından

maèdÿd olub elfÀô-ı Türkiyye “ler” edÀtıyla cemèleneceginden úıyÀs o lafôıŋ

“çiftlikler” diye cemèlenmesini iútiøÀ ider.

“Keşìd itdi”, “GüşÀd itdi”, “Fürÿòt itdi” lafôlarındaki “itdi” efèÀl-i

Türkiyyeden ve “keşìd”, “güşÀd”, “fürÿòt” lafôları efèÀl-i FÀrisiyyeden olub şu

miåÀller ãırf Türkce yazılsa “Çekdi itdi”, “Açdı itdi”, “äatdı itdi” diye terceme

olunacaàı ve tekerrür-i fièleyn ile maènÀ dÀéire-i ãıóóat ve úıyÀsdan tebÀèüd idecegi

bedìhìdir. ÚıyÀs ise “Keşìd itdi” yerinde “Keşìde itdi”, “GüşÀd itdi” yerinde “GüşÀde

itdi”, “Fürÿòt itdi” yerinde “Fürÿòte itdi” dinilmesini ìcÀb ider. /25/

“Nÿş itdim, cÿş u òurÿş itdi, be-dìd oldı” gibi elfÀôıŋ hepsi bu úabìldendir.

LisÀnımızda bu miåilli úıyÀsa muòÀlif lafôlarıŋ istièmÀlleri o úadar şÀyiè

olmuşdur ki meåelÀ “Fürÿòt itdi” yerinde “Fürÿòte itdi”, “Be-dìd oldı” yerinde “Be-

dìde oldı”, “Nÿş itdim” yerinde “NÿşÀ oldum” diye úıyÀsa muvÀfıú lafôları istièmÀl

idemiyoruz.

“Pìşìn” lafôı, FÀrisì oldıàından Àòirine tenvìn idòÀl olunamaz.

“Fürÿòt” lafôı ke-õÀlik FÀrisì olub evveline elif-lÀm dÀòil olamayacaàından

başúa èArabca o maènÀya olan “ bÀàa ” lafôı bile fièl oldıàı içün elif-lÀmı úabÿl

itmez.

Page 109: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

98

BinÀéen èalÀ-õÀlik gerek elfÀô-ı meõkÿreniŋ, gerek anlara beŋzer elfÀô-ı

sÀéireniŋ öyle istièmÀlleri úıyÀsa muòÀlif ve feãÀóati muòılldır.

“Baóå oldı”, “Farú olmaz” gibi lafôlar daòi lisÀnımızıŋ úıyÀs ve úÀèidesine

muòÀlifdir. VÀúıèÀ “baóå” ve “farú” lafôları maãdar olub “òalú” maòlÿú maènÀsına

oldıàı gibi “baóå” lafôına “mebóÿå”, “farú” lafôına “mefrÿú” maènÀsı virilerek

meõkÿr miåÀlleriŋ her biri maènÀca rabù ve tevfìú olunabilür ise de lisÀnımızda efèÀl-i

müteèaddiyye-i èArabiyye maãÀdırınıŋ “oldı” fièliyle istièmÀllerinde úıyÀs-ı èumÿmì

cereyÀn itmemiş ve meåelÀ “Manãÿr oldı” yerinde “Naãr oldı”, “Maêrÿb oldı”

yerinde “ëarb oldı”, “Maóbÿb oldı” yerinde “Óubb oldı” miåilli istièmÀlÀta cevÀz

/26/ gösterilmemiş ve “baóå” ve “farú” fièlleri õÀten efèÀl-i müteèaddiyyeden maèdÿd

bulunmuş oldıàından maãdarları lisÀnımızda “itdi” lafôıyla úullanılub “Baóå itdi” ve

“Farú itdi” dinilür. “Oldı” lafôıyla úullanılur ise úıyÀsa muòÀlif olub feãÀóati iòlÀl

ider.

LÀzım olan elfÀô-ı èArabiyye lisÀn-ı Türkiyyede aãllarına muvÀfıú olacaú

ãÿretle istièmÀl olunur. Ez-cümle infièÀl bÀbınıŋ èalÀmet-i binÀéiyyesi lüzÿm ve

muùÀvaèat içündür, şu bÀba mensÿb olan maãÀdır-ı èArabiyyeden bir lafô èibÀre-i

Türkiyye arasında istièmÀl olundıàı taúdìrde fièl-ièArabìsi ne ãÿretle taèaddì ider ise

Türkìde daòi o ãÿretle müteèaddì olur: meåelÀ “inøamme” fièli “ilÀ” yÀòud “ èalÀ”6

lafôlarınıŋ biriyle taèaddì ideceginden bunuŋ maãdarı olan inøimÀm lafôı Türkìde

istièmÀl olunur ise úÀèide-i aãliyye ve úıyÀs “Bu şey o şeyée inøimÀm itdi”, yÀòud

“Bunuŋ üzerine inøimÀm itdi” dinilmesini iútiøÀ ider. Böyle istièmÀl olunmayub da

“Bu, anda inøimÀm itdi” dinilür ise úıyÀsa muòÀlif düşer .

6 Ýnøamme ileyh ve inøamme èalÀ- ke-õÀ (EsÀsüél-BelÀġa)

Page 110: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

99

“Úavm”‚ “ùabur”‚ “cemÀèat”‚ “heyéet” gibi medlÿllerinden efrÀd aŋlaşılan ve

binÀlarında cemè ãìàası görilemeyen müteèalliúÀt-ı efèÀliŋ fièlleri müfred olur. Õì-rÿó

olmayan müteèlliúÀt ister cemè ãìàasıyla meåelÀ “Ketebe geldiler” dinilsün, ister

müfred olaraú “Ketebe geldi” diye istièmÀl olunsun, iki ãÿretle de mesbÿúuél-

istièmÀl ve muvÀfıú-ı /27/ úıyÀsdır. Faúaù baèø mevúiède cemè ve ekåer mevúiède

müfred olaraú istièmÀlde feãÀóat ziyÀde görinür. LÀkin müteèalliúÀtıŋ hangi birinde

cemè-i Türkìniŋ edÀtı olan “-ler” mevcÿd olur ise fièliniŋ müfred olaraú istièmÀli

úıyÀsa muòÀlif ve feãÀóati muòıll olur: meåelÀ “kÀtib” lafôı Türkce cemèlendigi óÀlde

“KÀtibler geldi” dinilmesinde feãÀóat görilemez. FeãÀóat, “KÀtibler geldiler”

dinilmesindedir.

MübtedÀlarıŋ òaberlerinde daòi úıyÀs böyledir.

Õì-rÿó olmayan eşyÀca gerek fièliŋ, gerek òaberiŋ èaleél-èumÿm müfred

olaraú istièmÀl olunmasını úıyÀs iútiøÀ ider: “Yaàmurlar yaàdı”, “Çiçekler açdı”,

“Aàaclar yeşillendi” miåÀllerindeki fièlleriŋ her biri faãìó olub “Yaàmurlar yaàdılar”,

“Çiçekler açdılar”, “Aàaclar yeşillendiler” dinilmesi faãìó èadd olunamaz.

Baèøan müteèalliú müfred oldıàı óÀlde taèôìm içün fièl cemè ãìàasıyla ìrÀd

olunması da úıyÀs ve istièmÀle muvÀfıúdır: “Efendimiz teşrìf buyurdılar” gibi.

Şeyò BehÀéüéd-dìn-i Sübkì dir ki “MuòÀlefetüél-úıyÀs úavli üzerine úıyÀsa

muòÀlif olub da istièmÀli keåìr olan elfÀô óaúúında bir suéÀl vÀrid olur. ZìrÀ elfÀô-ı

meõkÿreniŋ keåret-i istièmÀli cihetiyle hepsi faãìó èadd olunur”.

Òaùìbì Şeró-i Telòìã ’de dir ki “Bir kelimeniŋ semÀèen vürÿdına delìl bulunur

ise muòÀlefet-i úıyÀs o kelimeyi dÀéire-i feãÀóatden çıúaramaz: “sürur” lafôı gibi.

Page 111: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

100

ZìrÀ úıyÀs “serìr” lafôınıŋ “efèale” ve “fuèlÀn” /28/ veznleri üzre cemèlenmelerini

iútiøÀ ider: “eràafe” ve “ruàfÀn” gibi”.

Bu èabd-i èÀciz dir ki: KelÀm-ı èArabda “raàìf” lafôınıŋ “ruġuf ” ãìàasıyla

cemèlendigi èAllÀme-i Zemaòşerì’niŋ EsÀsüél-BelÀàa ’sında “Úadime ileyhim

ruġfÀnen ve ruġufen ve terÀġìfe” èibÀresiyle münderic úavl-i èArabla müåbet

oldıàından “sürur” lafôı úıyÀsa da muvÀfıúdır. Òaùìbì’niŋ “sürur” lafôını delìl

getirmesi müsÀmaóaya óaml olunabilür.

Şeyò BehÀéüéd-dìn-i Sübkì dir ki “Òaùìbì delìlden semÀèıŋ vürÿdını úaãd

itmiş ise delìl yalŋız istièmÀl-i luàavìniŋ cevÀzına taèalluú idemez. Yoú eger

Òaùìbì’niŋ úaãdı istièmÀl-i luàavìnin cevÀzına taèalluú iden bir delìl, muòÀlif-i úıyÀs

olan bir lafôıŋ feãÀóatine taèalluú ider ãureti ise “sürur” lafôı ÚuréÀn’da vÀúiè oldıàı

içün õÀten faãìó olub muòÀlefet-i úıyÀs ÚuréÀn’da vÀúiè olmayan elfÀô-ı èArabiyyede

feãÀóate òalel virir”.

èUlemÀ-yı belÀàatiŋ baèøları işidildigi vaút ùabèa kerìh gelen elfÀô-ı

müstaèmeleyi de elfÀô-ı faãìóadan èadd itmediler. ElfÀô-ı Türkiyyeden “úuãmaú” ve

“úuãundı yimek” lafôları gibi.

İmÀm Süyÿùì Müzhir ’de dir ki “ èUlemÀnıŋ baèøları øarÿret-i şièr içün şÀèiriŋ

irtikÀb idecegi şeyleriŋ cümlesi feãÀóate òalel virir didiler”.

Nefèì’niŋ

Taèbìr idemem ùìnet-i pÀkindeki luùfı

Gör (òÀãiyet)-i luùfı ne miúdÀr (eåer) eyler

Page 112: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

101

/29/ beytindeki “òÀãiyet” ve “eåer” lafôları gibi. ZìrÀ bu lafôlarıŋ birincisinde ãıóóat,

óarf-i yÀ nıŋ müşedded olmasında iken şeddeli oúunsa vezne òalel geleceginden

øarÿret-i şièr içün şeddesiz oúunmaú lÀzım gelür. Böyle istièmÀli feãÀóati iòlÀl ider.

İkincisi olan “eåer” lafôı óadd-i õÀtında elfÀô-ı faãìóadan iken vezn ve úÀfiyeye

rièÀyet içün “teéåìr” maúÀmında ìrÀd olunmuş olmaàla şu mevúiède dÀéire-i

feãÀóatden çıúmışdır.

Átìdeki mıãrÀèlarda muèteriøelerle gösterilen elfÀôıŋ hepsi øarÿret-i şièr içün

irtikÀb idilmiş şeyler olmaàla feãÀóati iòlÀl itmişdir:

i nìk ü bed èayn-ı øarardur òorde-bìnÀne-(تميز)

Urur bir( بيرينه) emvÀc-ı deryÀ ( آيبى) kuhsÀrı

Bir olmaz fikrdür yoú ( ييره) cÀnÀ

Baş açıú (قاپو )ŋa geldüm güşÀd it òÀne-ber-dÿşem

Kendi derdin unudub (باآه) yetìmÀn aàlar

Bezme bir (داخي ) dönüb gelmek degüldi niyyetüŋ

şekvÀyı àurÀb eyler àarÀbet bundadur ( يينه)

Bir noúùa(درر) aàzıŋa nisbet Mÿş Ovası

Şeyò BehÀéüéd-dìn dir ki “Baèøları mübteõel olan kelimeniŋ istièmÀl

olunmamasını da şurÿù-ı feãÀóatden èadd itdiler”.

Page 113: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

102

Şu baóåde iki èillet gösterilmişdir. Biri mübteõel èadd olunan /30/ kelimeyi

èÀmmeniŋ aãl-ı vaøèına muàÀyir istièmÀl itmesi, dìgeri kelimeniŋ vaøè-ı aãlìsinde

saòìf olmasıdır.

Birincisine miåÀl: “mühr” lafôı gibi. Bu lafôıŋ vaøè-ı aãlìsinde “òatm” ve

“òÀtem” maènÀlarına delÀlet idecek bir şey yoú iken lisÀnımızda òÀtem mevúièinde

úullanılmaúda ve taãrìf ile “temhìr” ve “memhÿr” ãìàaları da istièmÀl olunmaúdadır.

LisÀn-ı edebiyyÀtımızda ve lisÀn-ı èÀmmede müstaèmel “úulları, úuluŋuz,

bendeleri, çÀkerleri, bende-i direm-òarìdeleri, èabd-i memlÿkleri, köleleri” gibi

lafôlarıŋ cümlesi bu úısmdan maèdÿd elfÀô-ı mübteõeledendir. ZìrÀ elfÀô-ı meõkÿre

fiél-aãl raúabesi esÀret-i şerèiyyeye merbÿù eşòÀãa vaøè olunmuş luàat iken mevøÿèun

lehÀsınıŋ àayrı olmaú üzre óürriyyet-i meşrÿèasına mÀlik olanlar lisÀnlarından ber-

ãÿret-i mübteõelede müstaèmeldir.

Eski Fürslerce küçükler büyükleriŋ esÀretleri altında bulunması èavÀéid-i

úadìmelerinden idi. O èavÀéid her ne úadar devr-i İslÀm’da zÀéil oldı ise de ÍrÀnlılar

èavÀéid-i úadìmeye taèalluú iden elfÀôıŋ istièmÀline devÀm eylediler. EdebiyyÀt-ı

şièriyyece maéòaõımız ÍrÀn şuèarÀsınıŋ eåerleri oldıàı gibi edebiyyÀt-ı neåriyyece de

maéòaõımız ÍrÀn udebÀsınıŋ eåerleri oldıàından èavÀéid-i úadìmeniŋ ıãlÀó u

izÀlesinden ãoŋra o èavÀéide delÀlet idecek pek çoú elfÀô-ı mübteõele ÍrÀn ÀåÀr-ı

edebiyyesinde kökleşüb úalmış ve maéòaõlarımızdan tamÀmiyle bizim edebiyyÀt-ı

neåriyyemize sirÀyet itmişdir. /31/

SelÀùìn-i èiôÀm óaúúlarındaki tecellìé-i ilÀhì başúa oldıàından her devrde

pÀdişÀhlarıŋ elfÀô-ı istiånÀéiyye ve taèôìmiyye ile yÀd olunmaları kendileriniŋ

mÀlikiyyet ü metbÿèiyyet-i meşrÿèaları ìcÀbÀtından olmaàla selÀùìn istiånÀ idilince

Page 114: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

103

esÀret-i meşrÿèa altında olmayan aórÀra úarşı “ èabd-i memlÿkleri”, “úulları”,

“bende-i direm-òarìdeleri” gibi taèbìrÀta muòÀùab olmaàa kimiŋ ãalÀóiyyeti olabilür?

Óürriyyet-i meşrÿèasına mÀlik olan bir şaòã kendi gibi bir şaòãıŋ neden úulı ve èabd-i

memlÿki oluyor? Kim kimiŋ aúçe ile ãatun alınmış bendesidir? Bu gibi elfÀz-ı

mübteõeleniŋ lisÀn-ı edebì ve resmìmizde óÀlÀ devÀm itmesine teéessüf olunur.

“ÒÀkipÀy”, “ÒÀk-i pÀy-ı èÀlìlerine yüzümi gözümi sürerim”, bir şaòãıŋ–hìç

bir luùf u iósÀnını görmemiş oldıàı–bir büyük õÀta yÀ li-maãlaóatin yÀòud bilÀ-

maãlaóatin “veliyy-i nièmetim” dimesi ve yazması gibi lafôlar da bu úısmdan

maèdÿd elfÀô-ı mübteõeledendir.

ElfÀô-ı mübteõeleniŋ ikincisine miåÀl “Mırmırlanıyor” lafôı olabilür. Bu

lafôıŋ mebõÿliyyetiyle ber-À-ber hem vaøèı saòìf, hem de istièmÀli lüzÿmsuzdur. ZìrÀ

anıŋ yerinde “Söyleniyor” lafôı da úullanılsa istièmÀlce kÀfì olabilür.

èArÿsüél-EfrÀó’ da dir ki “Baèøan bir maènÀ içün bir kelime bulunur ki bu

kelime yÀ faãìó yÀòud àayr-ı faãìó olur. Ġayr-ı faãìó oldıàı óÀlde mÀ-dÀm ki o maènÀ

içün başúa kelime-i faãìóa mevcÿd degildir, o àayr-ı faãìó kelimeniŋ istièmÀli

øarÿrìdir”.

/32/ Bu ãÿret bizim lisÀnımızda daòi cÀrìdir: meåelÀ “úırú” lafôı åıúlet ve

tenÀfüri óÀvì iken anıŋ yerinde úullanılacaú lafô-ı murÀdif olmadıàından øarÿrì

istièmÀl olunuyor.

Yine èArÿsüél-EfrÀó’ da dir ki “MaènÀ-yı vÀóid içün iki veyÀ daha ziyÀde

kelime olub da bu kelimeleriŋ birisi åülÀåì dìgeri (meåelÀ) rubÀèì oldıàı ve birini

dìgerine tercìó idecek müreccaó bulunmadıàı óÀlde åülÀåìden rubÀèìye èudÿl

Page 115: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

104

efãaóden fasìóe èudÿl itmekdir. ÚuréÀn-ı Kerìm’de bu gibi efãaóden faãìóe èudÿl

olundıàını gösterecek hìç bir kelime mevcÿd degildir”.

LisÀnımızda “çay” ve “ırmaú” lafôları yek-dìgeriniŋ murÀdifi olub óurÿfuŋ

terekkübi iètibÀriyle òıffet ü åıúletce beynlerinde müreccaó yoúdur. BinÀéenèaleyh üç

óarfli olan “çay” lafôı lisÀnımızda mevcÿd ve keåìrüél-istièmÀl iken anı bıraúub da

óurÿfı ziyÀde olan “ırmaú” lafôını úullanmaú efãaóden faãìóe èudÿldür.

“Od” lafôı aãlen lisÀnımızda mevcÿd ve “Àteş” lafôı lisÀn-ı FÀrisìden meéòÿõ

olub yek-dìgeriniŋ murÀdifi olmaú üzere ikisi de lisÀnımızda müstaèmel ve óurÿfuŋ

terekkübi cihetiyle åıúlet ü òıffetce dereceleri müsÀvì iken “od” lafôı mücerreden

istièmÀl idildigi vaút insÀn odı mıdır, yoúsa Àteş midir bilinemeyecegi ve Àteş lafôı

bi-ùarìúiél-heycÀ od lafôından daha memdÿd oldıàı óÀlde istièmÀlce od gibi ibhÀmdan

sÀlim bulundıàı cihetle maènÀsındaki taòãìã müreccaó èadd /33/ olunaraú

istièmÀlinde keåret ve od lafôınıŋ istièmÀlinde metrÿkiyyete úarìb bir úıllet óÀãıl

olmuşdur.

Durustaveyh dir ki “Her bir kelime ki fuãeóÀ istièmÀlini terk itdiler, terkleri

òaùÀdan neşéet itmeyüb bir lafô-ı efãaó mevcÿd oldıàı óÀlde anı istièmÀl ile óÀãıl olan

istiànÀ üzerine faãìói terk itmişlerdir”.

LisÀnımızda “göndermek”, “yollamaú” lafôları gibi. Bu lafôlar yek-dìgeriniŋ

murÀdifi ve tenÀfür ü åıúlet ve àarÀbet ü muòÀlefet-i úıyÀsdan sÀlim iken òıffet-i

óurÿfa nisbetle birinci lafô ikinciden daha güzel ve efãaó oldıàından anıŋ istièmÀli

keårete ve ikinci lafôıŋ istièmÀli metrÿkiyyete teúarrüb idecek derecede úıllete

teãÀdüf eyledi.

Page 116: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

105

KelÀmda FeãÀóat

KelÀmıŋ feãÀóati kelime óaúúında meõkÿr olan şurÿtuŋ vücÿdiyle ber-À-ber

kelÀmıŋ tenÀfür-i kelimÀtdan, øaèf-ı teélìfden, taèúìdden, tetÀbuè-ı iøÀfÀtdan, tekerrür-

i elfÀôdan daòi sÀlim olmasıdır.

(TenÀfür-i kelimÀt) kelÀmı teşkìl iden kelimeleriŋ her biri faãìó olmaúla ber-

À-ber èindeét-tertìb yek-dìgere ittiãÀllerinde lisÀna åıúlet ve nuùúa èusret èÀrıø

olmaúdır: “Úurb-ı úabr-i Óarb’de úabr yoúdur∗”, “ Farù-ı faúr, farú-ı úafr èumrÀna

mÀnièdir” kelÀmlarında oldıàı gibi.

(Øaèf-ı teélìf) kelÀmıŋ eczÀsı úÀnÿn-ı naóvìye muàÀyir teélìf olunmuş

olmasıdır. Yaènì taúdìmi lÀzım gelen bir kelimeyi taúdìm ve teéòìri /34/ lÀzım olan

bir lafôı teéòìr ile kelimeleriŋ terkìblerinde münÀsebetsizlik bulunmasıdır. Bunuŋ

taèúìd-i lafôìden farúı, øaèf-ı teélìfde istifÀde ãuèÿbete teãÀdüf itmemesinden ve

taèúìd-i lafôìde istifÀdece ãuèÿbet olmasından èibÀretdir.

Øaèf-ı teélìfe miåÀl: “Bu èazviyyÀtıŋ hìç bir vaút size yaúışur şey oldıàını

taãdìú idemem” dinilecek yerde “Bu èazviyyÀtıŋ size taãdìú idemem hìç bir vaút

yaúışur şey oldıàını” dinilmesidir ki şu kelÀm-ı Àòìr øaèf-ı teélìfi óÀvìdir.

∗ “ Harb’in kabri ıssız bir yerdedir ve (Bir cin olan)] قبر حرب بمكان قفر و ليسه قرب قبر حرب قبرو

Harb’in kabrinin yakınında tek bir kabir yoktur.] Bunun cin şiirlerinden olduğunu ve kimsenin üç kez

söyleyemeyeceğini anlatmışlardır.” Bkz. El-Câhız, Ebu Osman Amr bin Bahr; El-Beyân ve’t-Tebyîn,

Matba’atü’l-İlmiyye, 1311, s.29.

Page 117: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

106

(Taèúìd) biri lafôì, dìgeri maènevì olmaú üzere iki nevèdir. Taèúìd-i lafzì,

murÀdıŋ fehminde ãuèÿbet olacaú derecede elfÀôıŋ àayr-ı müretteb olmasıdır.

Taèúìd-i maènevì, maènÀca õihniŋ intiúÀlinde ãuèÿbet olmaúdır. Şu iki nevèe de

NÀbì ’niŋ

BÀd-ı àarbì dem-i èÍsì’ye muèÀdil olmaz

Sebze-i şÀò rehÀ-yÀfte tersÀlıúdan

beyti miåÀl olabilür. Mıãraè-ı evveldeki “olmaz” fièl-i nÀúıãınıŋ ismi “sebze-i

şÀò” ve òaberi “rehÀ-yÀfte” oldıàı óÀlde fièl-i meõkÿruŋ mıãraè-ı evvel nihÀyetinde

ìrÀdı bu ãÿretiŋ istifÀdesinde mÀniè olub şu terkìb “bÀd-ı àarbì” lafôını ism ve

“muèÀdil” lafôını òaber gösterir.

ÓÀlbuki beyt

BÀd-ı àarbì dem-i èÍsì’ye muèÀdil(dir)

(Anıŋ içün) sebze-i şÀò tersÀlıúdan rehÀ-yÀfte olmaz

/35/ ãÿretiyle yazıldıúda görilür ki beytiŋ teélìf-i aãlìsinde taèúìd-i lafôì vardır.

Ke-õÀlik şÀèiriŋ bundan murÀdı Óaleb’iŋ bÀd-ı àarbìsini medó ve “BÀd-ı àarbì

her vaút laùìf esmekle otlar Òıristiyanlarıŋ úıbleleri olan şarú ùarafına mÀéil

oldıàından tersÀlıúdan úurtılamaz” maènÀsı oldıàı óÀlde beytiŋ ùarz-ı ifÀdesinden

õihniŋ bu maènÀya intiúÀlindeki ãuèÿbet bedìhìdir.

(TetÀbuè-ı iøÀfÀt) yÀ lisÀnımızda müstaèmel iøÀfet-i èArabiyyede, yÀòud

iøÀfet-i Türkiyyede olur. İøÀfet-i èArabiyye, tenÀfür ve istikrÀh óÀãıl olacaú ãÿretle

tetÀbuè ider ise kelÀmda feãÀóate òalel virir. TenÀfür ve istikrÀh óÀãıl olmayacaú

ãÿretle tetÀbuè-ı iøÀfÀtda beés olmadıúdan başúa, baèøan kelÀmıŋ leùÀfeti bile artar.

Page 118: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

107

Pertev Paşa’nıŋ “Teéennì mÀye-i iúbÀl-i ehl-i istiúÀmetdür” mıãrÀèında üç ve ÙayyÀr

Paşa’nıŋ “Sÿziş-i òÀl-i siyÀh-ı ruò-ı pür-tÀbuŋ ile / Her sepend Àteş-i seyyÀlede

mÀnende-i dÀà” beytinde dört defèa iøÀfet tetÀbuè itmişken feãÀóat bozulmadıàı gibi

şu tetÀbuèdan leùÀfet daòi óÀãıl olmuş ve “naúd-i vaút”, “ èahd-i maèhÿd”, “farù-ı

taùayyub” miåÀllerinde iøÀfet tetÀbuè bile itmemiş iken åıúlet óÀãıl olub feãÀóat

bozulmuşdur.

BinÀéen èalÀ-õÀlik iøÀfetiŋ tetÀbuèı åıúlet ve istikrÀhı mÿcib olacaú ãÿretde

olmaz ise fesÀóate òalel virmez.

İøÀfet-i Türkiyye ikiden ziyÀde olur ise muùlaúÀ åaúìl olur. Bunuŋ sebebi de

iøÀfet-i Türkiyye edÀtında àunne ceresi olması ve iøÀfetiŋ /36/ tetÀbuèunda şu ceresiŋ

tekerrüridir ki işbu tekerrürden åıúlet óuãÿli ùabìèìdir: “Zeyd’iŋ kölesiniŋ oàlunuŋ

òÀnesi” gibi.

MuøÀf veyÀ muøÀfun ileyhden birisiniŋ óurÿfunda iøÀfetle åıúlet kesb idecek

şÀéibe bulunur ise iøÀfet iki bile olsa feãÀóati bozar: meåelÀ “köle” lafôında o şÀéibe

olmadıàından “Zeyd’iŋ kölesiniŋ oàlı” èibÀresinde åıúlet óiss olunamaz. LÀkin

terkìbinde ceresi àunne cevherinden bir óarf bulunan kelime köle lafôınıŋ yerine

úonulsa elbette åıúlet ôuhÿr ider. BinÀéenèaleyh “Zeyd’iŋ úarındaşınıŋ oàlı”

èibÀresindeki åıúlet feãÀóati bozmuşdur. Böyle yerlerde iøÀfet-i Türkiyye edÀtı óaõf

ile “Zeyd’iŋ úarındaşı oàlı” dinilür.

(Tekerrür) feãÀóati bozmaz. LÀkin åıúlet virecek ãÿretde vuúÿè bulur ise

kelÀmıŋ feãÀóati bozılur.

ÚÀmet-i cÀnÀna èarèardur diyen şÀèir èaceb

Görmemiş mi èarèaruŋ her cÀnibi òÀr oldıàın

Page 119: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

108

beytindeki èarèar lafôında õÀten şÀéibe-i åıúlet oldıàı óÀlde iki defèa tekerrüri

åıúlet-i tÀmme göstermiş ve şÀèir lafôında åıúlet yoàiken tekerrür iden èarèarlar

içinde bunuŋ Àòirindeki (èar ) daòi bir åıklet-i èÀrıøaya teãÀdüf itmiş oldıàından beyt

dÀéire-i feãÀóatden çıúmışdır.

EbyÀt-ı Àtiyyedeki elfÀô-ı mükerrere feãÀóati bozmadıúdan başúa leùÀfeti de

artırmışdır:

/ 37/ ÓÀmì-i Ámidì

Var ise şübheŋ eger ur mióek-i tecribeye

İşte levó işte úalem işte kütüb işte fuóÿl

äabrì

Kimünle leb-be-leb zÀnÿ-be-zÀnÿsuŋ ãafÀlarda

Sebÿveş hem-nişìnüŋ cÀmveş hem-ãoóbetüŋ kimdür

FÀøıl Beg

Görinür çeşmüme bu àamla varsam seyr-i gülzÀre

Gül aàlar bülbül aàlar jÀle aàlar gülsitÀn aàlar

RÀşid-i Ámidì

Göz siyeh müjgÀn siyeh kÀkül siyeh ebrÿ siyeh

Úorúaram Mecnÿn ider bir gün bu sevdÀlar beni

Page 120: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

109

Nedìm

ÒÀli kÀfir çeşmi kÀfir zülfi kÀfir el-amÀn

Ser-te-ser iúlìm-i óüsnüŋ kÀfiristÀn oldı hep

Reéfet

Dil Àteş dìde Àteş sìne Àteş rÿy-i yÀr Àteş

Gül Àteş bülbül Àteş gülşen Àteş cÿyibÀr Àteş

RehÀ bulmaú ne mümkin sÿziş-i miónetden èuşşÀúa

FirÀú Àteş viãÀl Àteş belÀ-yı intiôÀr Àteş /38/

N’ola yansam yanılsam ReéfetÀ bezm-i maóabbetde

Ki èışú Àteş mey Àteş óüsn-i yÀr-ı gül-èiõÀr Àteş

İşte elfÀô ve kelÀma taèalluú iden feãÀóat, vücÿh u şurÿù-ı meõkÿreye

muvÀfaúatla óÀãıl olub o şurÿùı óÀéiz olmayan lafô ve kelÀma faãìó dinilmez.

(Mütekellimde feãÀóat) vücÿh u şurÿù-ı meõkÿreniŋ iltizÀmıyla kelÀm-ı faãìó

teélìfine iútidÀr virecek bir melekedir.

Page 121: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

110

FeãÀóate ve ElfÀô u KelÀma Müteèalliú İòùÀrÀt

İbni Eåìr El-Meåelüés-SÀéir fì-Edebiél-KÀtib veéş-ŞÀèir nÀm kitÀbında dir ki

“Naôm u neår erbÀbı elfÀô iètibÀriyle luàati àirbÀle urub imtióÀn ve taúsìm ile güzel

olanlarını biél-iòtiyÀr istièmÀl eylediler. Ve güzel olmayanlarını dÀéire-i istièmÀlden

çıúardılar. Naôm u neår erbÀbı elfÀôıŋ güzel ve çirkìn olanlarını naãıl bildikleri

baóåine gelince: Bu ãÿret umÿr-ı maósÿseden olmaàla kendüliginden görinür. ZìrÀ

elfÀô aãvÀt gibidir. Baèølarından semèa leõõet ve baèølarından kerÀhet ü nefret gelür.

Görmez misiŋ ki semè, bülbül ãadÀsını aldıàı vaút istilõÀõ ve úaràa ãadÀsını aldıàı

zamÀn istikrÀh ider. Ke-õÀlik óimÀr nehìúi semèa úarşu mekrÿh olub at kişnemesinde

bu kerÀhet yoúdur. İşte elfÀô daòi böyledir, semèa òoş gelen güzel ve òoş gelmeyen

çirkìndir”.

İstièmÀlce elfÀô biri elfÀô-ı cezele dìgeri elfÀô-ı raúìúa /39/ olmaú üzere iki

úısmdır. ElfÀô-ı cezele èuõÿbeti (ùatlılıàı) óÀvì èaôamet, elfÀô-ı raúìúa leõÀyiõi óÀvì

mülÀyenetle ifÀde olunan kelÀmda úullanılır. Şu úısmlardan her biriniŋ başúa başúa

mevúièleri oldıàından biri dìgeriniŋ mevúièinde istièmÀl olunsa sÿé-i teéåìre bÀdì ve

leùÀfetiŋ òıffet ü istihcÀna taóavvülini müéeddì olur. Mevúiè-i istièmÀli bi-óaúúın

temyìz ise selìúanıŋ derece-i ãafvet ü òulÿãuna tÀbièdir.

ElfÀô-ı cezele óarb ve tehdìd ve muéÀòaõe mevúièlerinde, elfÀô-ı raúìúa

istièùÀf, celb-i úulÿb, isticlÀb-ı maóabbet ü meveddet, muøóikÀt, mebkiyyÀt, medó,

õemm gibi mebÀóiåde úullanılub mevúièe münÀsib elfÀô-ı müéeååireniŋ ictihÀdı

úarìóanıŋ ve ãÿret-i istièmÀli dirÀyet ü reviyyetiŋ cevdetine èÀéid meziyyetdir. ElfÀô-ı

cezeleniŋ vaóşiyyet ve kibr gösterecek lafôlardan sÀlim olmasıyla ber-À-ber

Page 122: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

111

èuõÿbetinde úuvvet, sÀmièaya cÀlib-i leõõet olacaú ãÿretde mürekkeb olması

lÀzımdır.

ÚuréÀn-ı Kerìm’deki elfÀô-ı şerìfe feãÀóatiŋ derece-i intihÀsındadır. äırÀùa,

óisÀba, èaõÀba müteèalliú elfÀô-ı cezeleniŋ ve bu gibi tehdìdÀtıŋ ve inõÀra taèalluú

iden baóålerdeki kelimÀtıŋ içinde hiç bir lafô-ı vaóşì yoúdur. Ke-õÀlik raómet ve

maàfiret gibi mevÀúıè-ı şerìfedeki elfÀô-ı raúìúa daòi her dürlü øaèf-ı teélìfden

sÀlimdir.

ElfÀô-ı àarìbeniŋ, fehme òalel viren şeyleriŋ, istifÀdeyi taãèìb iden sözleriŋ

istièmÀlinden ve åıúlet gösterecek ãÿretle tekrÀrdan, /40/ semè ve ùabèa kerÀhet

virecek lafôlarıŋ ìrÀdından iótirÀô olunmalıdır. ZìrÀ böyle şeyler maèÀyib-i neården

èadd olunur.

Teélìf-i kelÀmda elfÀô, maèÀnÀya tÀbiè úılınmalıdır. MaèÀnÀ elfÀôa tÀbiè

úılınmamalıdır. ZìrÀ maèÀnÀ seciyye-i òuãÿãiyyesiyle terekküb eyledigi vaút biéù-

ùabèi nefsine lÀyıú olan elfÀôı ùaleb ider. MaèÀnÀnıŋ kendi seciyyesinden yüz

gösteren elfÀz mevridine uyàun olur ki bu ãÿretde maènÀ bir maóbÿb-ı cÀlibüél-úulÿb

ve elfÀô o maóbÿbuŋ üzerinde bir libÀs-ı meràÿb gibi görinür.

ElfÀô tekellüfli yazılmaú ve èulvì olmayan maèÀnÀ aŋa tÀbiè úılınmaú çirkìn

yüzli bir şaòãa nisvÀn-ı óasnÀya maòãÿã óilyÀt-ı nefìse ùaúmaú gibidir.

Page 123: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

112

BELÁáAT

èUlemÀ-yı maèÀnì èindinde belÀàat iki maènÀya ıùlÀú olunur:

Biri belÀàat-i kelÀmdır. Buŋa “yerÀèa” ve “beyÀn” dinilür. BelÀàatiŋ bu nevèi

kelÀm, feãÀóatce her dürlü óuôÿôunı istìfÀ ile ber-À-ber muúteøÀ-yı óÀle muùÀbıú

olmaúdır.

MuúteøÀ-yı óÀl dinilen şey her sözüŋ maúÀmına göre muòtelif olur. ZìrÀ

kelÀmda ıùlÀú, teékìd, óaõf, iåbÀt gibi mevÀúiè-i muòtelife oldıàından biriniŋ

mevúièine münÀsib olan söz o mevúiède úullanılmasa o söz muúteøÀ-yı óÀle muùÀbıú

olmayacaàı cihetle belìà ãayılamaz. BinÀéenèaleyh maúÀmlarıŋ iòtilÀfına göre óÀller

daòi iòtilÀfa teãÀdüf ider. Bu iòtilÀf üzerine müsned veyÀ müsnedün ileyhiŋ õikri,

/41/ óaõfı, tenkìri, kelÀmıŋ ıùlÀúı ve teékìdi, elfÀôıŋ taúdìmi ve teéòìri, cümleleriŋ vaãl

u faãlları, èibÀrÀtıŋ ìcÀz ve iùnÀb ve müsÀvÀtı, õekì ile àabìye úarşu òiùÀbıŋ derecÀtı,

her bir kelimeniŋ dìger kelime ile muãÀóabeti içün başúa başúa maúÀm-ı muèteber

oldıàından biriniŋ maúÀmında òilÀfı bulundırılur ise seúÀmet ve óÀlce mübÀyenet

yüz gösterir.

Óüsn ü úabÿlde her kelÀmıŋ şÀnı maúÀmca iètibÀr-ı münÀsib içün muùÀbaúat-

ı iltizÀmından kesb-i irtifÀè idecegi gibi èadem-i muùÀbaúat o kelÀmıŋ inóiùÀùa

muãÀdif olmasını mÿcib olur.

(BelÀàat) lafôa rÀciè bir ãıfat ise de bunda lafô ve ãavta iètibÀr olunmaz. Belki

terkib óasebiyle maènÀnıŋ ifÀdesine iètibÀr olunur. Ve buŋa belÀàat dinildigi gibi

baèøan daòi feãÀóat ıùlÀú idilür.

Page 124: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

113

KelÀmda belÀàatiŋ iki ùarafı vardır ki birincisi aèlÀ ile aèlÀya úarìb; ikincisi

esfel ùarafıdır.

Birincisi iècÀzıŋ óadd-i intihÀsında olmaàla ÚuréÀn-ı Kerìm’e maòãÿã olub

insÀnıŋ vusè u iútidÀrı o dereceye bÀlià olmaú mümkin degildir. İkincisi daòi dÀéire-i

belÀàat óudÿdınıŋ dÀòilindedir.

Şu iki ùarafıŋ arasında merÀùib-i mütefÀvite olmaàla her belìà, selìúasına ve

maèlÿmÀt u iútidÀrına göre belÀàatce bir mertebeyi iórÀz idebilür.

Mütekellimde belÀàat bir melekedir ki mütekellim o meleke ile kelÀm-ı belìà

/42/ teélìf itmege muútedir olur. Bundan aŋlaşılur ki her belìà faãìó olabilür. LÀkin

her faãìó belìà olamaz.

İbni Eåìr El-Meåelüés-SÀéir fì-Edebiél-KÀtib veéş-ŞÀèir ’de dir ki “Vaøè-ı

luàatde belÀàatiŋ aãlı vuãÿl u intihÀdandır. Bir mekÀna müntehì oldıàıŋ vaút

“belaġatü’l-mekÀne” dirsiŋ ki bir şeyéiŋ meblaàı müntehÀsıdır. KelÀmıŋ “belìà”

tesmiyesi bundandır. “KelÀm belìà oldı” dimek “KelÀm evãÀf-ı lafôiyye ve

maèneviyyeye bÀlià oldı” dimekdir.

BelÀàatiŋ elfÀôa ve maèanÀya şumÿli vardır ki feãÀóatde bu şumÿl

olmadıàından belÀàat feãÀóate nisbetle aòaããdır. İnsÀnıŋ óayvÀndan aòaãã oldıàı gibi.

ZìrÀ her bir insÀn óayvÀndır. LÀkin her bir óayvÀn insÀn degildir. Ke-õÀlik her bir

kelÀm-ı belìà faãìódir. LÀkin her kelÀm-ı faãìó belìà degildir.

BelÀàatle feãÀóatiŋ arası òÀãã u èÀmmdan başúa ãÿretle de tefrìú olunabilür.

Şöyle ki belÀàat terkìb şarùıyla yalŋız lafô u maènÀda bulunacaàından bir lafôa ism-i

belÀàat ıùlÀú olunamaz. İsm-i feãÀóat ise bir lafôa ıùlÀú olunur. ZìrÀ bir lafôda

feãÀóate muòtaãã olan vaãf-ı óasen mevcÿd olabilür. BelÀàat ise biél-òaããa kelÀmda

Page 125: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

114

bulunacaàından lafô-ı vÀóid intiôÀm-ı kelÀmı mÿcib olan maènÀdan òÀlì olması

cihetiyle belÀàati óÀéiz olamaz”.

èUlemÀ-yı belÀàatiŋ baèøları dir ki “Münşì ãarf, naóv, maèÀnì èilmlerini

bilmelidir ki kelÀmı terkìbde òaùÀ itmeye, èilm-i beyÀn bilmelidir ki elfÀô ile

maèÀnÀnıŋ teédiyesinde feãÀóat ve belÀàate òalel getirmeye, /43/ èilm-i manùıú

bilmelidir ki irtibÀùı laùìf ve esÀsı metin ve intiúÀd-ı èaúlìce iètirÀødan sÀlim èibÀreler

tertìbine muútedir ola, èarÿø bilmelidir ki neår arasında bir naôm õikr olunur ise

mevzÿn olub olmadıàını óaúúıyla bile, èilm-i luàatde mahÀreti olmalıdır ki her

kelimeyi mevøiè-i ãaóìó ve ùabìèìsinde istièmÀl eyleye”.

İmÀm Aómed bin èAbdi-Rabbihi èIúduél-Ferìd ’de dir ki “BelÀàat dört dürlü

olub (1) lafô, (2) òaùù, (3) işÀret, (4) delÀletdir. Bunların her biri içün belÀàat ve

beyÀndan bir mevøiè vardır ki (Li-külli maúÀmin maúÀl ∗) medlÿlünce birisiniŋ

mevøièinde dìgeriniŋ bulundurulması cÀéiz olamaz. Çoú işÀret vardır ki lafôdan

eblaàdır. Òaùù ve işÀret, òÀããa ve ekåer-i èÀmmece iki mefhÿmdur. Her bir şey ki saŋa

bir şeyée delÀlet ide o şeyéi saŋa òaber virmiş olur.

Bir óakìm CenÀb-ı Haúú’ı temcìdde “Yerler, gökler, hep ÀyÀt-ı dÀlle ve

şevÀhid-i úÀéime olub her biri vaódÀniyyetiŋ içün edÀ-yı óüccet ve rubÿbiyyetiŋe

şehÀdet ider” dimiş.

Bir óakìm daòi “Üzeriŋdeki aàacları kim dikdi? Nehrleriŋi kim açub yardı?

Mìveleriŋi kim düşürdi? diye zemìne suéÀl idecek olsaŋ: iòbÀr ùarìúiyle saŋa cevÀb

virmezse de delÀlet ve iètibÀr ãÿretiyle cevÀb virir ” dimişdir.

∗ Her duruma uygun söz vardır.

Page 126: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

115

Bir kimse èİtÀbì’ye “BelÀàat nedir” diye suéÀl eyledikde “Her kimse ki sözini

ièÀde ve nuùúunı óabs ve bilÀ-istièÀnetin óÀcetini saŋa teblìà ve maènÀsını tefhìm ide,

ol kimse belìàdir” didi. “İèÀde ve óabs /44/ maèlÿmdur, istièÀne ne oluyor” dinildikde

“Sözini kesdigi yerlerde “Beni diŋle”, ‘“Aŋlayor mısıŋ” gibi sözler söylemesi, elini

ãaúalınıŋ ucuna ùoàrı götürmesi, parmaúlarını bükmesi, bilÀ-mÿcib ãaàına ãoluna

iltifÀt göstermesi, öksürügi yoú iken tenaónuó itmesi, söylerken nefesi ùutılur gibi bir

óÀl irÀée eylemesi hep istièÀnedir” cevÀbını virdi. Bir şÀèir şu óÀlleri

Meliyy bi-behrin ve iltifÀtin ve saèaletin

Ve mesóatin èaånÿn ve fetliél-aãÀbièi∗

beytinde derc itmişdir. Bu óÀlleriŋ cümlesi èaczden neşéet ider” delÀletle

nuùúda Aómed bin èAbdi-Rabbihi óikÀye-i Àtiyyeyi èAbbÀs bin Ferecüér-RiyÀşì ’den

rivÀyetle èIúduél-Ferìd’iŋ belÀàat baóåinde derc itmiş olmaàla biz de istiùrÀd ãÿretiyle

kitÀbımıza derc idiyoruz.

Óìre mülÿkünden NuèmÀn bin Münõir, èAdì bin Zeyd el-èİbÀdì ile birlikde

gölgelenmek içün bir yapraúlı aàacıŋ altına indi. èAdì, NuèmÀn’a “Bilür misiŋ şu

aàac ne söylüyor” didikde NuèmÀn “Ne söyledigini söyle baúayım” didi. èAdì “Şu

aàac /45/

Rubba şirbin úad enÀòÿ óavlenÀ

Yemzecÿne el-òamra biél-mÀéiéz-zülÀli

æümme aêóav èaãfuéd-dehri bi-him ∗ (Buhr) nefes ùutulmaú, (saèale) öksürük, (èaånÿne) ãaúal ucı maènÀlarınadır.

Beytiŋ meéÀli ( Aŋa nefs-i belìġ dinilür ki óÀcetini ifÀde iderken sözleri nefes ùutulmaú, öksürmek,

elini ãaúalına sürmek, parmaúlarını bükmek (miåilli óÀller) ile ùoludur.

Page 127: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

116

Ve ke-õÀke ed-dehru óÀlÀ baède óÀlin∗∗

söylüyor” diyü cevÀb virmekle bu söz üzerine NuèmÀn’ıŋ úalbine orada

rÀóatsızlık yüz gösterdi.

HeveskÀrÀn-ı İnşÀya İòùÀrÀt

Fenn-i inşÀda meleke vü mahÀret, èilm-i belÀàate vuúÿf-ı tÀmm ile ber-À-ber

keåret-i müùÀlaèa, tekrìr-i mürÀcaèat, òalú ile muòÀlaùat, kütüb-i fünÿn ve resÀéil-i

keåìreye vuúÿf, òuùebÀnıŋ nuùú u òiùÀbetlerini ve meşÀhìr-i şuèarÀnıŋ dìvÀnlarını ve

her dürlü mektÿbÀt-ı edebiyyeyi úırÀéat gibi aóvÀle devÀm ile óÀãıl olur.

Her münşìniŋ meşìme-i úarìóasından ùoàacaú ve úaleminden úÀàad üzerine

dökülecek ÀåÀr-ı edebiyyeniŋ leùÀfeti ve ÀdÀb-ı milliyye ve èavÀéid-i meşrÿèa vü

maúbÿleye muvÀfaúati terbiye-i õÀtiyye ve infièÀlÀt-ı nefsÀniyyesiyle õevúiniŋ

úuvvet ve selÀmet ve ãafvetine tÀbiè oldıàından hangi münşìde yazdıàımız óÀlleriŋ

yÀ hepsi, yÀòud baèøısı me[f]úÿd u noúãÀn olur /46/ ise tekerrür-i mürÀcaèÀt ve

tevÀfür-i müùÀlaèat ile nümÀyÀn olacaú ÀåÀr-ı edebiyyesi o fıúdÀnıŋ, o noúãÀnıŋ

derecÀtına göre sÿé-i teéåìrden ve òorde-bìnÀn-ı edebiŋ ùabè-ı selìmlerine úarşu

meséÿliyyet-i maèneviyyeden úurtılamaz. Şurÿù-ı meõkÿreyi tamÀmiyle cÀmiè edìb

pek nÀdir bulunur.

∗∗ MeéÀl-i naôm: Çoú þirbler develerini eùrÀfýmýzda çökürüb òamrý ãÀfì ãu ile mezc iderek burada

içdikden ãoŋra úuþluú vaútine dÀòil oldýlar. Dehr anlarý yolcý idüb göçürdi. Ìþte dehriŋ bir óÀlden

ãoŋraki óÀli böyledir.

Page 128: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

117

HeveskÀrÀn-ı inşÀya, maèlÿmÀtını taãarrufa muútedir udebÀnıŋ ÀåÀr-ı

edebiyyelerini ez-ber itmekden çoú fÀéide óÀãıl olur ise de õevú-i selìm oldıàı óÀlde

fevÀéid istióãÀl ve fikren ve úalemen taãarruf idebilüb õevú-i selìm aãóÀbından

olmayanlar, fenn-i mÿsìúìden taèallüm itdigi aàÀnìden başúasını êarb idemeyen Àdem

gibi maèlÿmÀtlarını mevúièinde istièmÀl itmege muútedir olamazlar. İstièmÀl itmek

istedikleri taúdìrde yazacaúları şeyler biri birine beŋzemeyen münÀsebetsiz

yamalarla yamalanmış bir åevbe beŋzer ki ùabè-ı selìm aãóÀbı anı görmekden

òoşlanamaz.

Münşì olmaú isteyen õÀt her dürlü tecribeyi, her dürlü terbiyeyi maèlÿmÀt-ı

óÀãılasıyla tevóìd ve taãarruf itmedikce münşì-i kÀmil olamaz. Ve o terbiyeyi, o

tecribeyi taóãìl yolunda sÿé-i istièmÀle de teãÀdüf idecek olsa úuvve-i úalemiyyesini

sÿé-i ter[tì]bine ve sÿé-i ifÀdeye maàlÿb olmaúdan menè idemez.

TeãÀdüfÀta maàlÿbiyyetden tevaúúì baóåinde bir meslek ittiòÀõ iden nev-

heve[s]ler úuvve-i úalemiyyeleriniŋ sevú-i ùabìèìsine itbÀè itmedikce kendi

noúãÀnlarını aŋlamaúdan àÀfildirler. Nefslerini mükemmel görmege başlarlar. Şu óÀl

devÀm ider ise teraúúìye mÀniè olur. /47/

ÚuvÀ-yı èaúliyye ve temyìziye ve úalemiyye, yÀòud nÀùıúadan birincisiniŋ

mürebbìsi èilm-i maèÀnì, ikincisiniŋ hem èilm-i maèÀnì, hem de èilm-i beyÀn,

üçüncisiniŋ mürebbìsi èilm-i bedìèdir. èUlÿm ve úuvÀ-yı meõkÿreden nümÀyÀn

olacaú netìce belÀàatden èibÀretdir.

Fenn-i belÀàati teésìs iden èulÿmdan èilm-i maèÀnì kelÀmda taãavvurÀt-ı

müteselsileye tÀbiè maèÀnÀnıŋ úavÀlibi olan elfÀôdan şìve-i ifÀdeye göre cümleleriŋ

intiòÀb ve tertìbine ve şu cümleleriŋ muúteøÀ-yı óÀle göre ìrÀd olunmasına müteèalliú

Page 129: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

118

mebÀóiåi, èilm-i beyÀn tertìb olunacaú kelÀmıŋ teşbih ve istièÀre ve mecÀz ve kinÀye

ãÿretleriyle tertìbine taèalluú idecek úavÀèidi, èilm-i bedìè muóassenÀt-ı maèneviyye

ve lafôiyyeyi bildirir.

èUlÿm-ı meõkÿrece meleke óuãÿlünden ãoŋra mevÀdd-i maùlÿbe úuvve-i

èaúliyye ve úuvve-i temyìziye ve úuvve-i úalemiyye, yÀòud úuvve-i nÀùıúa

vÀsıùasıyla taãavvur ve intiòÀb olunur ki şu èilmleriŋ her biri úuvÀ-yı meõkÿreniŋ

taãavvur ve intiòÀbÀtına òÀdimdir.

Úuvve-i èaúliyye ile maèÀnÀnıŋ envÀèı irÀée idilür. LÀkin úuvve-i èaúliyyeniŋ

gösterecegi maèÀnÀ-i òuãÿãiyye vü èumÿmiyyeniŋ lÀzımı mÀlÀ-yelzem olanlarla

maòlÿù olacaàından èilm-i maèÀnì ve beyÀn vÀsıùasıyla úuvve-i temyìziye lÀzımı

àayr-ı lÀzımdan ayırub ùarz-ı intiôÀmda teşkìl ider. Úuvve-i úalemiyye o maèÀnÀnıŋ

úavÀlibi olan elfÀôı, úuvve-i temyìziyeniŋ irÀéesiyle yazar.

İnsÀnıŋ úuvve-i èaúliyyesi sinn ü tecÀrib ve maèlÿmÀtınıŋ derecÀtına /48/

tÀbièdir. Bunuŋ aşaàı derecesi yeŋi dili açılmış çocuúlarda görilebilür.

Úuvve-i èaúliyyeniŋ müsteşÀrı ve o úuvveden nümÀyÀn olacaú vÀridÀtıŋ

muãlıóı úuvve-i temyìziyedir. Úuvve-i temyìziye, yeŋi lisÀnları açılacaú vaútlerde

her ne úadar òilúaten çocuúlarda biél-úuvve mevcÿd ise de fièlen nÀ-mevcÿd

óükmündedir. MeşhÿdÀt, maèlÿmÀt, tecÀrib artdıúca èÀlem-i fièliyyÀtda derece

derece kendini gösterir.

Úuvve-i úalemiyye edìbiŋ bulundıàı derece-i sinn ve óÀle göre úuvve-i

temyìziyeniŋ miréÀti veyÀ tercemÀnıdır. ÁåÀr-ı edebiyye úaleme almaú isteyen õÀtıŋ

úaleme alacaàı şey sinniniŋ, müddet-i istiòdÀmınıŋ, maèlÿmÀtınıŋ, meşhÿdÀtınıŋ

derecÀtına göre maúbÿliyyete maôhar olur.

Page 130: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

119

İnsÀnıŋ her bir zamÀnda enôÀr-ı èumÿma èarø idecegi ÀåÀr, úuvve-i èaúliyye

ve temyìziye ve úalemiyyesiniŋ ol vaúte münÀsib maóãÿli olur ise elbette òoş

görinür. Bir nihÀl-i mìvedÀrıŋ mìvesi çiçek óÀlinden ayrılub görünmege başladıàı

vaút çÀşnìsinde leõõet olamaz ise de mevsime göre nümÀyişinde leõõet bulunur.

Bir çoú kerre óavÀssımızı óaúÀyıú-ı mevcÿdÀtıŋ istiknÀhında èÀciz görüyoruz.

İstiknÀhda úuvve-i èaúliyyemize mürÀcaèat idiyoruz. Úuvve-i èaúliyye ise úuvve-i

temyìziyeye muúÀrenet itmezden muúaddem virdigi cevÀbı úuvve-i temyìziyeye èarø

itdikden ãoŋra taòùıéa idiyor. Taóãìline ôafer-yÀb oldıàımız bir maèrifeti idrÀkde

úuvve-i èaúliyyemiziŋ teãÀdüf itdigi müşkilÀt ise èadd ü óisÀba gelür şeyler degildir.

/49/ MesÀéil-i riyÀøiyye ve ùabìèiyyeden õÀten keşf olunmuş bir baóåe teãÀdüf

itdigimizde o baóå óissiyÀt-ı vicdÀniyyemizi ol úadar işàÀl idiyor ki mesmÿèÀtımızı,

taãavvurÀtımızı òayÀlÀtdan èadd itmekden kendimizi úolaylıúla geri alamıyoruz.

Úuvve-i èaúliyyemiziŋ güc óÀl ile úabÿl idebildigi mesÀéil-i àÀmıøanıŋ

taéallümünde–redd ü úabÿl arasında–cehÀletiŋ ìcÀb eyledigi tereddüdlere,

tecribesizligiŋ gösterdigi óayrete, noúãÀn-ı terbiyeniŋ muúteøÀ oldıàı

münÀsebetsizliklere muúÀvemetimizi muóÀrebelerde düşman èaskerine úarşu olan

muúÀvemet gibi òayÀl idiyoruz.

Yuúaruda işÀret olundıàı üzere insÀnıŋ bidÀyet-i óÀlinde èaúl içün hìç bir

meziyyet yoúdur. TecÀribiŋ tezÀyüdi, èavÀrıøıŋ tevÀrüdi, maèlÿmÀtıŋ ve terbiyeniŋ

tekeååür ü taúarrüri èaúla mÀye-i intibÀh ve temyìz oluyor. BinÀéen èalÀ-õÀlik úuvve-i

temyìziye derece-i kemÀle varmadıúça õihnlere tevÀrüd idecek şeyleriŋ èumÿmuna

nisbetle ãaóìó ve fÀéideli olanları maèden cevheri derÿnındaki gümüş gibidir.

Müddet-i taóãìliyemizde ãarf itdigimiz müùÀlaèÀtıŋ mÀlÀ-yaènìsi, òÀm u puòtesi,

lÀzım u mÀlÀ-yelzemi, óaşv vü zÀéidi fevÀéid-i meéòÿõe ile ber-À-ber bir óarf bile

Page 131: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

120

øÀyiè idilmeksizin øabù ve terúìm olunsa da pìş-i naôar-ı diúúatimize úonulsa bunca

tevÀrüdÀt arasında buldıàımız úÀéideleriŋ bir úaç yüz oúúa maèden cevherinden

çıúardıàımız elli altmış dirhem gümüşden farúı görilemez.

İşte úuvve-i èaúliyyeniŋ vÀridÀtı o cevher ve úuvve-i temyìziyeniŋ

münteòabÀtı /50/ o gümüş gibidir. Úuvve-i úalemiyye o gümüşden evÀnì-i nefìse ve

maèmÿlÀt-ı sÀéire ièmÀl iden ãanèatger maúÀmındadır.

Fenn-i inşÀda kesb-i meleke itmek isteyen heveskÀrÀna lÀzımdır ki úuvve-i

èaúliyye ve temyìziye ve úalemiyyesini, bÀlÀda derc itdigimiz ifÀdÀt dÀéiresinde

terbiye ve istièmÀl ide. Şu binÀ-yı èÀlìniŋ esÀsı ise èilm-i belÀàati ögrenmekdir. O

dÀéire òÀricinde ve ol esÀsıŋ àayrında meleke-i edebiyye iktisÀb arzusunda olanlar

òüsrÀna teãÀdüf ideceklerind[en] şübhe itmemelidirler.

Her insÀn maúãÿdını yÀ úuvve-i nÀùıúa, yÀ úuvve-i úalemiyye vÀsıùasıyla

ifÀde ider. Úuvve-i nÀùıúa ile ifÀdeye èibÀre ve manùıú, úuvve-i úalemiyye ile ifÀdeye

kitÀbet ve taòrìr, siyÀú-ı kelÀma naãã ve nesaú dinilür. Aãl-ı ifÀde metn, ifÀdeden

ziyÀdesi şeró, asldan nÀúıã ve muòtaãar yazılan şeyler telòìã diye mevsÿmdur.

Úalemen şurÿù-ı meõkÿreyi óÀéiz olacaú ãÿretle gerek kendüsiniŋ gerek

àayrıŋ merÀmını ifÀdeye muútedir olan õÀt münşìdir. Yalŋız kendi istedigini güzel

yazabilen ve taãarrufÀt-ı úalemiyyece iútidÀrı óÀéiz olmayana münşì dinilemez.

Münşì içün elzem olan şurÿùuŋ eŋ maúbÿli muóarrirÀnca mürsil ile mürselün

ileyhiŋ óÀllerini ve edebiyyÀt-ı neåriyyeye müteèalliú úaleme alacaàı mebÀóiåiŋ

derece-i ehemmiyyetini mülÀóaôa itmek ve sözi maúÀm ve muòÀùab ve maãlaóata

göre úullanub maãlaóatıŋ óavãale-i liyÀúatden dÿn veyÀ zÀéid elfÀô u maèÀnÀ istièmÀl

Page 132: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

121

itmemekdir. KelÀmıŋ òülÀãa /51/ vechle muúteøÀ-yı óÀle taùbìúen taãvìr bundan

èibÀret olub bu taãvìri aşaàıda baèø mertebe tevøìó daòi idecegiz.

Münşìleriŋ baèøları lisÀnen óüsn-i ãÿretle bir mÀddeyi taèrìfe muútedir

olamazlar. Úalemleri nuùúlarından ziyÀde feãÀóat ve belÀàati óÀéiz olur ve bu óÀl

ekåeriyÀ efkÀrında tevÀrüdce keåret-i fevúaél-èÀde olan õevÀtda bulunur. O maúÿle

õevÀt õihnlerinde biél-mülÀóaôa tefrìú ve istióøÀr idecekleri òiùÀbetlerce biéù-ùabèi

selÀset ve belÀàat mevcÿd olur ise de úableél-istióøÀr lisÀnen taúrìr-i selìs iltizÀm

idemezler ve–aàzı ùar, içi ãu ile memlÿ bir ãurÀóìniŋ baş aşaàı ùutuldıàı vaút

derÿnundaki ãuyuŋ keåret-i tevÀrüdine hevÀnıŋ muúÀvemeti ãuyuŋ óüsn-i cereyÀnına

mÀniè olacaàı gibi–efkÀrca tevÀrüd-i fevúaél-èÀdeyi óÀéiz olanlar daòi nuùúen óüsn-i

ifÀdeye muútedir olamazlar.

Úuvve-i èaúliyyeden tevÀrüdce feverÀn iden maèÀnÀnıŋ aèlÀları úuvve-i

temyìziye vÀsıùasıyla ifrÀz olunduúdan ãoŋra mecrÀ-yı lisÀndan Àb-ı revÀn gibi

cereyÀn itmesi elbette laùìf ve müéeååir olur.

Úaleme alınacaú mÀdde henÿz libÀs-ı elfÀz ile iştimÀl ve èÀlem-i maèÀnÀda

óÀl-i tecerrüdden infiãÀl göstermezden muúaddem taãvìr idilür. Úuvve-i èaúliyye o

taãavvuruŋ mevrididir. Úuvve-i temyìziye o taãavvurdan nümÀyÀn olacaú maèÀnÀnıŋ

laùìf olanlarını ifrÀz ider. O mÀdde èÀlem-i maèÀnÀda bir şÀhid-i dil-nişìn gibi kendini

gösterir. LÀkin èÀlem-i maèÀnÀdaki leùÀfet ü melÀóatiyle ber-À-ber libÀsdan èÀrì ve

cÀlib-i óuôÿô olacaú muóassenÀtı /52/ zÀviyye-i taãavvurda mütevÀrì olacaàında[n]

anı bir libÀs-ı fÀòirle èÀlem-i şuhÿda èarø u taúdìm ile fikr ve arzunuŋ intiòÀb idecegi

úumÀş-ı elfÀôı òayyÀù-ı úalem o şÀhid-i rÿó-efzÀnıŋ tenÀsüb-i endÀmına göre tertìb ve

iksÀ ider.

Page 133: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

122

Fenn-i inşÀnıŋ esÀsı vücÿh ve mebÀóiå-i meşrÿóadan èibÀretdir ki menbaè-ı

lüzÿmdan nübaèÀn idecek mevÀdd-ı èumÿmiyye vü òuãÿãiyyeniŋ her biri õihnde

úararlaşdırılıncaya úadar müùÀlaèa-i èamìúa ve mükerrereden ãoŋra Àb-ı revÀnıŋ

mecrÀsındaki óüsn-i cereyÀnı gibi úalemden úÀàad üzerine dökülmesidir.

TeésìsÀt-ı siyÀsiyye, inúılÀbÀt-ı düvel, óaúÀyıú-ı mükevvenÀt, mebÀóiå-i

óikmet ve umÿr-ı èulviyyeye taèalluú iden aóvÀl ü keyfiyyÀt, ecrÀm-ı èÀliyye, şuéun-ı

èaôìme gibi ehemmiyyetli baóålerden her biriniŋ derecÀt ve ledüniyyÀtını gösterecek

taãavvurÀt-ı õihniyye ve taãvìrÀt-ı úalemiyyeniŋ parlaú elfÀô ile yazılması ittiúÀn ve

ãanèatla ãÿret-i mükemmelede binÀ idilmiş bir úaãr-ı dil-cÿdaki oùalarıŋ nuúÿş-ı laùìfe

ile tezyìn ve binÀsınıŋ vaøèiyyetine şÀyÀn olacaú mefrÿşÀt ile tefrìş idilmesine

beŋzer.

VuúÿèÀt-ı èÀdiyye ve meãÀlió-i àayr-i mühimmeyi muúteøÀ-yı óÀle göre

elfÀô-ı èÀdiyye ile yazmaú kÀfì olub anıŋ içün efkÀra mürÀcaèatla èulvì maènÀları

şÀmil maømÿnlar ve èÀlì ve parlaú lafôlar aramaú òıffet èadd olunur.

Úuvve-i mümeyyize aãóÀbından olmayanlara–òulÿãa dÀéir bile olsun–

yazılacaú muóarrerÀtda maèÀnÀ-yı èulviyye ve elfÀô-ı muşaèşaèa istièmÀli /53/

vaøèiyyetce tezyìne münÀsebeti ve úıymetce degeri olmayan eşyÀ-yı òasìseyi tarãìè

gibi umÿr-ı müstehceneden maèdÿddur.

èUmÿmca maèlÿm olmayan bir mÀdde derecesine göre iètinÀ ile úaleme

alınabilür. Her kesiŋ maèlÿmı olan maãlaóat, àarìb fikrler istièmÀli ùarzında maømÿna

taóvìl ve parlaú taèbìr ile úaleme alınmaú òıffet ve èayb ãayılır. LÀkin şu ifÀde her

vaút enôÀr-ı èumÿma úarşu meşhÿd ve cümlece maèlÿm olan eşyÀ-yı kÀéinÀtıŋ bir

Page 134: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

123

õerre-i mevhÿmüél-vücÿda varınca ehemmiyyet-i aãliyyesi üzerine binÀ idilecek

taèrìfÀt u tavãìfÀt-ı ledüniyyeye şÀmil olamaz.

Zemìn ü ÀsmÀnıŋ bizce meşhÿd olan muóteviyyÀtını göriyoruz. Güneş her

vaút ùulÿè u àurÿb idiyor. Úamer aóvÀl-i muòtelifesiyle dÀéimÀ nümÀyÀn oluyor.

Yıldızlar her gice gözümüzüŋ öŋündedir. Aàaclar her sene úış mevsiminde çıblaú ve

yaz aylarında yapraúlıdır. BÀàçeler çiçekler, tarlalar, otlar, mazrÿèÀt, óubÿbÀt,

toòmlar, ãular, yaàmurlar, rÿzgÀrlar vesÀéir eşyÀ-yı kÀéinÀtca mükevvin-i óaúìúìniŋ

muútaøÀ-yı meşiyyeti olan tebdilÀt èaleéd-devÀm görüb bildigimiz şeyler oldıàından

bunlar ülfet-i ùabìèiyye ve dÀéimeye muúÀbil bize ehemmiyyetsiz ve pek èÀdì şeyler

görinür. ÓÀlbuki

İètiyÀd itmiş naôar ülfetle òilúatden beri

Anıŋ içün óayrete itmez teãÀdüf nÀôırÀn

Olsa bìnÀ baàtaten aèmÀ-yı mÀder-zÀd eger

Çıldırur meşhÿdı olduúda zemìn ü ÀsumÀn /54/

medlÿlünce eşyÀ-yı kÀéinÀt içinde óaúìúatce bir õerre bile ehemmiyyet-i èaôìmeyi

óÀéizdir.

EnôÀr-ı èÀmmeye úarşu meşhÿd olan şu ecsÀm-ı münìreniŋ nisbet-i ceõbiyye-i

maòãÿãaya göre teéåìrÀtı, ãayfıŋ şitÀya, şitÀnıŋ ãayfa inúılÀbı, aàaclarıŋ yaz aylarında

yeşil óÀrelerle müzeyyen nev-cevÀnlar gibi nuôôÀra èarø-ı nümÀyiş idişi, úış

aylarında rÿódan maórÿm ve tÀb u ùarÀveti maèdÿm emvÀt-ı úadìde óÀline girişi,

õerre gibi bir küçük toòmdan minÀreler gibi büyük aàaclarıŋ óuãÿle gelişi, buòÀrıŋ

Àba, Àbıŋ buòÀra taóavvüli, ecrÀm ve belki õerrÀtdan her biriniŋ cevher-i terekkübi

miåilli ôevÀhir-i kevniyye ve devriyye ve cevviyye enôÀr-ıèumÿmiyyece meşhÿdÀt-ı

Page 135: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

124

èÀdiyyeden ve óaúÀyıúı óayret-baòş-ı èuúÿl olan mesÀéil-i àÀmıøa ve èÀliyyeden

maèdÿd olmaàla mevÀdd ü eşyÀ-yı kÀéinÀtıŋ bir õerre-i nÀ-çìzi bile ne úadar teşrìóÀt

ve maèÀnÀ-yı èulviyyeyi óÀvì maømÿnlar, ne úadar parlaú ve müzeyyen lafôlar ile

úaleme alınsa şÀyÀndır.

Bir fenne maòãÿã kitÀb, yÀòud edebiyyÀt ve mülÀóaôÀt ve òiùÀbet

mebÀóiåinden maèdÿd maúÀlÀt úaleme alacaú olanlarıŋ yazacaúları fenniŋ veyÀ

mebóaåiŋ ve meãÀlió-i resmiyye vü şaòãiyyece de her taórìrÀtıŋ münderic olması

lÀzım gelen mevÀddi evvelÀ müùÀlaèaya èarø ile õihnde tertìbe rabù itmeksizin

yazmaàa başlamaları bir süvÀrìniŋ rÀkib oldıàı atı dizginsiz ve yularsız ıùlÀú itmesi

ve bir mühendisiŋ vaøèiyyet-i coàrÀfiyye ve ùabìèiyye ve mesÀóasını ve mıúyÀsını

tedúìú ü taèyìn /55/ itmeksizin bir úıùèanıŋ èaleél-èimiyyÀ òarìùasını yapmaàa

başlaması gibidir.

Hem maèlÿmÀt, hem de vÀridÀt-ı õihniyyesince tenúìdÀta muútedir olan

münşìniŋ şurÿù-ı meõkÿreye rièÀyetle yazacaàı şey mücellÀ Àyine gibi parlaú görinür.

Page 136: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

125

EşèÀra DÀéir MülÀóaôÀt

LisÀnımızca şièr söyleyen úudemÀ-yı udebÀ, ĪrÀn şuèarÀsına taúlìd ile naôm

yolunı açmış oldıàı maèlÿmdur. ŞuèarÀmız èumÿmen o yolı ùutub gitmiş oldıàından

şièrde lisÀnımıza maòãÿã bir yol açılmamışdır.

BinÀéenèaleyh şuèarÀmız medìóalarca óaúìúate muàÀyir taèbìrÀt-ı mübteõele

ve mübÀlaàÀt-ı merdÿde ve àazeliyyÀtca pek çoú teşbìhÀt-ı müstehcene istièmÀlini

istilzÀm itmekle edebiyyÀt-ı şièriyyemiziŋ ekåeri sevilmeyecek bir ãÿretde úalmışdır.

EkÀbir óaúúlarında tanôìm olan úaãìdelerdeki evãÀfıŋ çoàunı görüyoruz ki

memdÿólarıŋ óaúìúat-i evãÀfı ve òilúat-i aãliyyelerine ve taèbìrÀt ve teşbìhÀtca

tecvìzÀt u taãdìúÀt-ı èaúliyyeye nisbet úabÿl idemeyecek sözlerdir. Bu sözler naômen

söylenmeyüb de bir mÀdió ùarafından lisÀnen bir memdÿóa ıùlÀú olunsa o memdÿó o

sözleri istihzÀ èadd ile óiddet ve nefret gösterecegi bì-iştibÀhdır!

Burası böyle iken hangi bir şÀèir o vaãfları şÀmil bir úaãìde yapub bir büyük

õÀta virmiş ise maúbÿl olaraú cÀéizelere /56/ mükÀfÀtlara nÀéil olmuş ve şu bì-aãl

sözler naômen o yolda maúbÿliyyet kesb itmekden nÀşì münÀsebetsiz ve èaúllara

óayret virecek derecede mübÀlaàalı sözlerden mürekkeb úaãÀéid inşÀdı meydÀnında

şuèarÀ yek-dìgerini sebúate devÀm iderek evãÀf-ı ekÀbire müteèalliú neşìdeler–her

dürlü maèÀrif ve kemÀlÀt-ı insÀniyyeleri óikemiyyÀtı óÀvì ÀåÀr-ı manôÿmeleriyle

bedìhì olan–şuèarÀmızıŋ óaúìúat-i óÀlde şÀnlarını tenúìã idecek bir rÀddeye

varmışdır.

ŞuèarÀmız şuèarÀ-yı ĪrÀniyye gibi óikemiyyÀt ve leùÀéif ve teşbìhÀtca da

şÀyÀn-ı taósìn olacaú pek çoú eşèÀr inşÀd itmişler ise de ne çÀre ki dìger úısm

Page 137: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

126

keåretce àalebe eylediginden ÀåÀr-ı úudemÀ içinde tamÀmiyle maúbÿl-i úulÿb olacaú

bir úaãìde nÀ-mevcÿd ve àazeliyyÀtca da iètirÀødan sÀlim àazel azdır.

ÚaãÀyidce úudemÀ-yı şuèarÀnıŋ taúlìd ãÿretiyle ittiòÀõ eyledigi meslek bir

muãlıó-ı münãif ve mudaúúiúiŋ himmet-i ıãlÀóiyyesine teãÀdüf itmedi. Muãlıó-ı

úaãÀyid diye müştehir olan Nefèì ol mesleki ıãlÀó itmeyüb tervìc ve tevsìè itmişdir.

İşte bu müsÀmaóa

Nefèì

Uçardı taòt-ı SüleymÀn gibi hevÀda eger

Çekeydi resmini bir pÀre üstine Bih-zÀd

Nedìm

Bir gÿşe-i nigÀh ile mièmÀr-ı himmeti

SÿrÀò-ı mÿra vusèat-i kevn ü mekÀn virür /57/

NÀbì

Nesìm-i òulú-ı çemen-òìzi olsa güne vezÀn

Olurdı reste tenÿr içre ġonce-i sìr-Àb

gibi vicdÀn-ı selìmin ãıóóatini úabÿl idemeyecegi mübÀlaġalı sözlerle

úaãÀyid-i úudemÀnın ùolmuş olmasına sebeb oldı.

Page 138: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

127

ŞuèarÀmızın böyle óaúìúate muġÀyir olan mübÀlaġÀt-ı ġayr-ı maúbÿleyi

yalŋız ekÀbir óaúúlarında naôm ile iktifÀ itmediler. Gözetdikleri nisbet üzerine

úarìóalarını õeviél-èuúÿlden olmayan bir óayvÀnıŋ ve õì-rÿó olmayan cemÀdÀtıŋ bile

tavãìfinde öyle münÀsebetsiz söz bulmaúda itèÀb iderek

Nefèì Bir Esb Medóinde

ÒırÀm-ı dil-keşi dünyÀyı meftÿn itdigi yitmez

Felekler de melekler de mülÀzımdur temÀşÀya

BurÀúÀsÀ zemìnden ger èazìmet itse eflÀke

İder sürèatde sebúat tìr-i Àh-ı èarş-peymÀ[y]a

Yedisinde güzer eylerdi nemnÀk olmadan pÀyı

Yolı düşse eger yil gibi gÀhì heft-deryÀya

Nedìm Bir Mevúiè Vaãfında

Hey ne feyø-i cÀvidÀndur ki olur serv-i sehì

Sürseler bir úaùr[e] Àbın nÀveküŋ peykÀnına /58/

Cedvel-i sìm içre Àdem binse bir zevraúçeye

İstese mümkin varulmaú cennetüŋ tÀ yanına

Page 139: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

128

èArşa dek çıúmaúda mÀnend-i duèÀ-yı müstecÀb

Uġrayan Àb-ı muãaffÀ rÀh-ı şÀdırvÀnına

gibi sözler söylediler.

Teşbìbe dÀéir úudemÀnıŋ söyledikleri ġazellerde münderic teşbìhÀtıŋ ekåeri

de şuèarÀ-yı ÍrÀniyyeye taúlìd ile pek münÀsebetsiz bir ùarzda cereyÀn eyledi.

EvãÀf-ı òÿbÀn óaúúında Enìsüél-èUşşÀú’ıŋ∗ cemè eyledigi teşbìhÀtıŋ, biŋ beş

yüzden ziyÀde olub bunuŋ onda biri úabÿle şÀyÀn görilemiyor. MeåelÀ

Zülf óaúúında: zencìr, rìsmÀn, çengÀl, ejidhÀ, yılan, èaúreb

Göz óaúúında: òÿn-rìz, òÿn-òºÀr, úÀtil, èalìl, marìø

Úaş óaúúında: ùÀú, kemÀn, köpri, úavs-i úuzeó

Kirpük óaúúında: òançer, oú, mızrÀú

Ġamze óaúúında: úaããÀb, òırsız, cellÀd, úÀùıè-ı ùarìú, óarÀmì, gürz-i girÀn

/59/ Boy óaúúında: serv, èarèar, ùÿl-i emel, yerden göge úadar uzun bir şey

Aġız óaúúında: noúùa, cevher, ferd, mevhÿm, èadem, yanında bir noúùa

Mÿş Ovası úadar büyük görinecek bir şey

Bel óaúúında: úıl, úırú yarılmış úıl, òayÀl

gibi sözler söylemekden çekinmediler.

“Şièr” evãÀf u teşbìhÀt-ı óasene ve münÀsebe ile ùabèı bir şeyée meyl itdirecek

ve óÀl-i vicdÀnı veyÀ bir mevãÿfuŋ evãÀf u aóvÀlini úalbe tenşìù ve teéåìr gösterecek

∗Bkz. Şerefeddin Rami, Enisü’l-Uşşak, [Haz. Turgut Karabey v.d.], Ecdad, Ankara, 1994.

Page 140: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

129

derecede taãvìr ile mevzÿn söz söylemek iken o sözleriŋ hiç birinde bu òÀãiyyet

müşÀhede olunamıyor.

ÚudemÀnıŋ òÿbÀn óaúúında õikr eyledikleri evãaf ile mevãÿf bir şaòã õihnen

taãavvur olunsa müteãavvir, o şaòãı ġÿl-i beyÀbÀnì ôannıyla mütevaóóiş olur.

LÀkin úudemÀnıŋ o yolda söyledikleri sözler dìvÀnlarından çıúarılub da

óikemiyyÀt ve evãÀf u teşbìhÀt-ı óasene vü münÀsebeyi cÀmiè olan sözleri ibúÀ

olunsa òayÀlÀt u taãvìrÀt u leùÀyif-i maúbÿlece olan kemÀl ü iútidÀrları oúuyanları

iècÀb idecek derecede èÀlÀ görinür. /60/

Hele meåneviyyÀtca gösterdikleri iútidÀr meydÀndadı[r] ki ÒÀúÀnì’niŋ

Óilye’si, Fuøÿlì’niŋ Mecnÿn u LeylÀ’sı, NÀbì’niŋ Òayriyye’si, Şeyò ĠÀlib’iŋ Óüsn ü

èAşú’ı, YaóyÀ Beg’iŋ Ġülşen-i RÀz’ı, æÀbit’iŋ meåneviyyÀtı gibi ÀåÀr-ı memdÿóaca

maúÀãıdı ifÀte itmeyecek derecede intiòÀb ve te’dìl icrÀ idilse ÀåÀr-ı meõkÿre

óaúìúaten úudemÀmızıŋ meåneviyyÀtca iútidÀrına delìl olabilür.

ÚudemÀ-yı şuèarÀmızıŋ óikemiyyÀt ve teşbìhÀt ve tavãìfÀt-ı maúbÿlece

iútidÀrlarınıŋ ne derecelerde èÀlÀ oldıġına bir nümÿne olmaú üzere ber-vech-i Àtì

baèø eşèÀr-ı münteòabelerini teberrüken işbu muúaddimeye õeyl idecegiz. Şu

nümÿne pek büyük bir bÀġçeden ùoplanmış pek küçük bir çiçek destesi gibidir.

Page 141: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

130

ÚudemÀ-yı ŞuèarÀmızıŋ DìvÀnlarından Münteòab ÁåÀr-ı Manôÿme

{Álì}

O gülşenden nice gül-çìn-i ümmìd ola himmet kim

Gele andan meşÀm-ı cÀna her dem bÿy-ı istiġnÀ

{Baãìrì-i BaġdÀdì}

Ne ãÀnıèsıŋ ki ãunèuŋ seng içinden Àb ider peydÀ

Dıraòt-ı òÀrdan gül-ġonce-i sìr-Àb ider peydÀ

Ne gÿne müsteóìl emr ise ìcÀduŋ murÀd itseŋ

KemÀl-i óikmetüŋ fiél-óÀl aŋa esbÀb ider peydÀ /61/

{RÀġıb Paşa}

ÚÀbil-i reng olmayan olmaz peõìrÀ-yı cilÀ

İġbirÀr-ı òÀùır iksìr-i meserretdür baŋa

Reh-nümÀ lÀzım degüldür olmasun reh-zen hemÀn

Òıør’a muótÀc olmamaú maóø-ı hidÀyetdür baŋa

{Rüşdì}

Her varaú gördüm ki olmış sırr-ı maènÀdan sebaú

Her bün-i naòl-i gül oldı şimdi bir mekteb baŋa

Page 142: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

131

{Rÿóì-i BaġdÀdì}

äaúın mizÀcuŋa òoş gelmeyenden olma melÿl

Ki muòtelifdür ezelden ùabìèat-i eşyÀ

HidÀyet olmayıcaú hiç olur mı ey Rÿóì

Vuúÿf-ı èillet-i ìcÀd-ı òilúat-i eşyÀ

{Oúçı-zÀde ŞÀhì}

Bu Àyetüŋ saŋa maømÿnı rızúa øÀmindür

ErÀde Rabbuke en-yebluġÀ eşuddehümÀ ∗

{Fuøÿlì}

Zihì õÀtuŋ nihÀn u ol nihÀndan mÀ-sivÀ peydÀ

BióÀr-ı ãunèuŋa emvÀc peydÀ úaèr nÀ-peydÀ /62/

KemÀl-i óikmetüŋ iôhÀr-ı úudret úılmaġa itmiş

ĠubÀr-ı tìreden Àyìne-i gìtì-nümÀ peydÀ

Gehì ùopraġa eyler óikmetüŋ biŋ me[h]-liúÀ pinhÀn

Gehì ãunèuŋ úılar ùopraúdan biŋ meh-liúÀ peydÀ

∗ “Rabbin diledi ki ikisi de rüşdlerine ersinler (ve kendilerine ait defineyi çıkarsınlar…) ” : Kur’ân-ı

Kerîm, Sûre 18 (el-Kehf), 82. âyetden bir kısım. (Kur’an-ı Kerim ve Kelime Meali, Rayiha

Yayıncılık, Ankara 2006, s. 301.)

Page 143: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

132

{Fehìm}

Ey vücÿduŋ pertevindendür èadìm olmaú baŋa

VÀcib oldı sÀye-i mihr-i úadìm olmaú baŋa

Cevher-i õÀtuŋla úÀéim bir èaraødur lÀ-mekÀn

Mümtenièdür óayyiz-i èilm-i èalìm olmaú baŋa

Her tecellìden heyÿlÀ itdi biŋ ãÿret úabÿl

Çoú mıdur Àyìne-i ùabè-ı selìm olmaú baŋa

{NÀbì } Temcìdinden

TeèÀlaéllÀh zihì dìvÀn-ùırÀz-ı ãÿret ü maènÀ

Ki cism-i luùf ile rÿó-ı meéÀli eylemiş peydÀ

Úurub bir bÀrgÀh-ı ãunè luùf u úahrdan memzÿc

Virüb eødÀda Àmìziş úomış nÀmın anuŋ dünyÀ

Virüb óaúú-ı ãarìóuŋ úabø u basùuŋ, maóv u iåbÀtuŋ

èAdÀlet-òÀne-i óükminde itmiş cümlesin irøÀ

Zihì õÀt-ı ulÿhiyyet, mühim-sÀz-ı rubÿbiyyet

Ki şehristÀn-ı ãunèında degül bir õerre nÀber-cÀ

Page 144: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

133

Zihì èÁdil ki eyler çÀr-sÿy-ı çÀr-faãlında /63/

TerÀzÿ-yı dü-keffe óidmetin sermÀ ile germÀ

Zihì ÚÀbıø ki èÀlem úabøa-ı óükminde muøùardur

Zihì BÀsıù ki çekmiş kÀéinÀta sofre-i naèmÀ

Şükÿh-i úudreti bÀlÀ-yı idrÀkÀt-i insÀnì

Vücÿh-i óikmeti bìrÿn-i óadd-i fehm-i istìfÀ

TerÀzÿ-yı teúÀbül vazè idüb bÀzÀr-ı imkÀna

Naúìøeyne tevÀfuúla teòÀlüf eylemiş ilúÀ

TeòÀlüf ãÿretÀ mÀniè degüldür vaódet-i aãla

Olur bir şÀòdan surò u sefìd u òÀr u gül peydÀ

Olur ôÀhir ùıbÀèa nisbet ancaú nefè ile øarrı

Egerçi nefè ü øarrı muótevì mecmÿèa-ı eczÀ

èAceb vaøè eylemiş bu kÀrgÀh-ı óikmet-Àmìzi

Ki kemter ãunèını derk eyleyince pìr olur bernÀ

BinÀ-yı intiôÀm-ı dìn ü dünyÀya idüb Àlet

ZebÀna nuùú virmiş gÿşa virmiş úuvvet-i ıãġÀ

Page 145: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

134

HevÀ-yı rÿó-baòşÀ olmayaydı cilve-i raómet

Olurdı òalú-ı èÀlem yek nefesde cümle nÀ-peydÀ

Eger kim ism-i SettÀr’uŋ mededkÀr olmasa luùfı

İderdi iútiøÀ evvel úademde olmaġı rüsvÀ

{NÀbì}

İrÀde itse bir emrüŋ taèalluú fetóine NÀbì

Aŋa eùrÀf-ı nÀ-meémÿlden esbÀb olur peydÀ /64/

{NecÀtì}

Úısmet-i rÿz-ı ezeldür ey NecÀtì bilmiş ol

ÁşinÀ bì-gÀne vü bì-gÀne olmaz ÀşinÀ

{Nedìm}Bir Úaãr Vaãfında

Zihì himmet ki úoymış nev-bahÀrı ãÿret-i úaãra

Zihì ãanèat şebÀb eyyÀmın itmiş Àbveş icrÀ

Ya bu óavø-ı muãaffÀ úarşusında úaãr-ı zìbÀnuŋ

Ùutar Àyìne bir maóbÿb-ı raènÀ pìşine gÿyÀ

Page 146: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

135

Ser-À-pÀ feyø-i óÀlet zìr u bÀlÀ bÀġ-ı [p]ür-[b]ehcet

Ki olmış zìri bÀlÀsına óayrÀn, zìrine bÀlÀ

{Şeyò NiyÀzì}

Tecellì eyler ol gÀhì cemÀl ü geh celÀletden ∗

Birinüŋ óÀãılı cennet birinden nÀr olur peydÀ

Aómedì

Bì-beúÀdur bu meclis ey aóbÀb

FeétteúuéllÀhe yÀ uliél-elbÀb ∗∗

Pertev Paşa

Te’ennì [mÀye]∗∗∗-i iúbÀl-i ehl-i istiúÀmetdür

Òuùÿùuŋ ièvicÀcı òÀmeyi itèÀbdandur hep /65/

∗ Bu kısım metinde “celaletinden” şeklinde yazılmış olmakla beraber vezin “celaletden” olarak

okunmasının doğruluğunu işaret ediyor.

∗∗ “O hâlde ey gerçek akıl sahipleri Allâh’dan sakının...” : Kur’ân-ı Kerîm, sûre 5 (el-Mâéide), 100.

âyetden bir bölüm. (Kur’an-ı Kerim ve Kelime Meali, Rayiha Yayıncılık, Ankara 2006, s.123.)

∗∗∗éîàÛbß şeklinde yazılan bu kelimenin bulunduğu beyit, çevirdiğimiz metnin 35. sayfasında tetabu’-ı

izâfât konusu içerisinde daha önce geçmiş olduğu için kelimenin aslının bu olduğundan şüphe

etmedik.

Page 147: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

136

{ÓÀmì-i Ámidì}

CinÀn resmüŋ DiyÀr-ı Bekr’de taãvìr ider meh-tÀb

KenÀr-ı Dicle’yi mÀnend-i cÿy-ı şìr ider meh-tÀb

KemÀlüŋ naúã, noúãÀnuŋ kemÀli oldıġın der-pey

LisÀn-ı óÀl ile kÀmillere taúrìr ider meh-tÀb

SevÀd-ı cürm ile kesmem ümìdüm nÿr-ı Raómet’den

ÓicÀb-ı ôulmeti bir laóôada tenvìr ider meh-tÀb

{SÀmì}

YÀd-ı ruòsÀruŋla bezm-i sìne gülşendür bu şeb

Rÿġan-ı gülden çerÀġ-ı dìde rÿşendür bu şeb

Fuøÿlì

Kilk-i úudret levó-i sìnemde seni eyler raúam

Eyleyüb maóbÿblar mecmÿèasından intiòÀb

MeõÀúì

ViãÀl ümmìdin eyler dil reh-i imkÀn-ı vuãlat yoú

NümÀyÀn úaãr-ı vÀlÀ-yı temennÀ, nerdübÀn ġÀéib

Page 148: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

137

èAceb hÀmÿn-ı óayretdür beyÀbÀn-ı maóabbet kim

FiġÀn-ı ãad-ceres peydÀ, vücÿd-ı kÀrbÀn ġÀéib /66/

Esèad Muòliã Paşa

Úıymet ü úadr-i óayÀt-ı pederi bilmeyene

Bildürür ãoŋra zamÀne ne imiş úıymet-i eb

NÀbì

MurÀd iderse müsebbib bir Àdemüŋ kÀrın

Yed-i teşebbüåini cüst-u-cÿ ider esbÀb

Şeyò NiyÀzì

Bu òarÀbı niceler çalışdı maèmÿr itmege

Bir yanın taèmìr iderken bir yanı oldı òarÀb

FÀøıl Beg

Devlet içün mücÀhede cennet içün duèÀ

Degmez bu renc ü miónete dünyÀ vü Àòiret

Lebìb-i Ámidì

Dest-i ġavvÀãÀn-ı inãÀfa girür bir gün çıúar

Bu meåeldür ki sen insÀniyyet it èummÀna at

Page 149: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

138

NÀbì

Mülk içinde melekÿtı göreyüm dirseŋ eger

Lafôda maènÀya baú, nÀfede bÿyı seyr it

İmtiyÀzuŋ sebebin aãldan isterseŋ eger /67/

ÒÀke baú dìde-i èibretle sebÿyı seyr it

Noúùadan dÀéirenüŋ gerdişin it istişhÀd

Toòmınuŋ øaèfını gör cirm-i kedÿyı seyr it

ÁdÀb-ı èubÿdiyyeti eşcÀrdan ögren

èAksüŋ bile ùÀèatver-i seccÀde-i Àb it

Áyìne-i idrÀküŋi pÀk eyle sivÀdan

SulùÀn mı gelür òÀne-i nÀ-pÀke óicÀb it

{Naôìf}Peder-i CÀmièuél-Óurÿf

Ne kimseye teşekkì vü ne Àh u nÀle it

ĠaddÀr-ı bì-mürüvveti Óaúú’a óavÀle it

VÀlì-i Ámidì

Ögren lisÀn-ı èaãrı, rusÿm-i zamÀneyi

Baú ùabè-ı nÀsa vaúte münÀsib tekellüm it

Page 150: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

139

èİzzet Molla

Beúa-yı cismüŋe bir çÀre bul ey dehrì-i ġÀfil

Saŋa bir luùfı var mı olmasa kevn ü mekÀn óÀdiå

NÀbì

Engüşt-i girih-beste-i yeés olması yegdür

İtmekden ise õeyl-i leéìme teşebbüå

Teròìã-i duòÿl itmeyicek ãÀóib-i dìvÀn

Bì-fÀéidedür vaède-i derbÀna teşebbüå /68/

èİffet

Ey iden PerverdigÀr’uŋ birr ü iósÀnuŋ ümìd

Bir şikeste-sìneden refè-i melÀl itdüŋ mi hiç

Baãìrì

Muúallidi bıraúur şekke iòtilÀf-ı õevÀt

İder sefìneyi iġrÀú keåret-i mellÀó

Nüzhet

GÀhì óuãÿl-i kÀre televvün muèìn olur

Naúşa olur medÀr sefìd ü siyÀh ü surò

Page 151: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

140

Belìġ

Degüldür cilvegÀh-ı mÀ-sivÀ baór-i dil-i èÀrif

Derÿnından ider her cìfeyi deryÀ-yı èummÀn red

Sürÿrì

èÁşıúa germ-i sitem olmış, raúìbe nerm uyar

Áteşi penbeyle ülfet itdirüb òÿ úoymış ad

Şeyò ĠÀlib Dede

Nÿrdan taãvìr úılmış bir belÀ FeyyÀø-ı küll

Ol belÀya cÀn virüb yÀr-ı sitem-òÿ úoymış ad /69/

NÀbì

Cismden rÿó u ãadefden dür, şecerden mìvedür

äanmaŋ ey ôÀhir-perestÀn lafôı maènÀdan murÀd

VÀlì-i Ámidì

Maèlÿm olur meşaúúat ile úadri devletüŋ

Olmaz óuãÿl-i kÀm-ı cihÀn bì-teèab leõìõ

Page 152: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

141

ÁgÀh

Nühüftedür leb-i pür-òande sende mìve-i vaãl

Şükÿfe naòl-i ümìde åemer èalÀmetidür

PÀk-gevher bed-güherden dÀéimÀ mümtÀz olur

Laèl ü yÀúÿtuŋ yanında keh-rübÀya kim baúar

Gören dir rÿy-ı Àteş-tÀbını mÀéì libÀs içre

NümÀyÀn maèden-i fìrÿzede laèl-i BedeòşÀn’dur

Esèad-ı BaġdÀdì

äaón-ı gülşende şeker-òand oldıġı bì-cÀ degül

Ġonce-i dem-besteye laèlüŋ tebessüm ögredür

BÀúì

èİbret göziyle berg-i dıraòtÀn-ı sebze baú

HuşyÀr olana her varaúı bir cerìdedür /70/

Cevrì

Zehre sükker, òÀre gül, cevre vefÀ ol dÀéimÀ

èÁlem-i fÀnìde resm-i zindegÀnì böyledür

Page 153: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

142

Cehdì-i Cedd-i CÀmièuél-Óurÿf

Taóãìl-i kemÀlÀta iden èÀrifi taórìã

EnôÀr-ı mürüvetle olan luùf u èaùÀdur

ÓÀõıú-ı Erøurÿmì

Teşekkì eyleme noúãÀnì-i erzÀúdan zìrÀ

Taèarruø mìzbÀna nÀn içün çoú bì-óayÀluúdur

RıøÀ göstermemek aókÀm-ı devlet-òÀne-i dehre

Mücerred-òÀne-i ġayre fuzÿlì ket-òüdÀluúdur

ÓÀmì-i Ámidì

Bilür celÀlet-i Óaúú’ı òıyÀm-ı çeròi gören

Ki şehriyÀruŋ olur úadri bÀrgÀhı úadar

Mümeyyiz úavlü õiél-vecheyne besdür meşreb-i úÀéil

Eger meddÀó olursa medódür õemmÀmdür õemmdür

Ehl-i dil ÀrÀm ider her úande kim raġbetlenür

GÀh olur ġurbet vaùan, gÀhì vaùan ġurbetlenür /71/

Rìşe-i ġamdan teóaşì eylemez erbÀb-ı dil

ÒÀme-i mÿ mÿydÀr olduúca cemèiyyetlenür

Page 154: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

143

PÀk-ùìnet gÿşe-i ġurbetde òor olsun mı hiç

Gevher Àġÿş-ı ãadefden dÿr olur úıymetlenür

Göŋül şifÀ vü maraø kimden oldıġın bilmiş

Ne hindibÀ ùaleb eyler, [n]e rÀziyÀne arar

èÁrif Óikmet Beg

Müsellem olsa daòi dest-i iòtiyÀre fièÀl

Yine muvÀfıú-ı óükm-i úaøa ãudÿr eyler

Cebr olmayub irÀde-i cüzéiyye olsa da

Kim fièlini muòÀlif-i óükm-i úaøa ider

ÒayÀlì

CihÀn-ÀrÀ cihÀn içindedür arayıbilmezler

O mÀhìler ki deryÀ içredür deryÀyı bilmezler

RÀşid

Óased-i úalb-i èadÿ luùf ile zÀéil olmaz

Sengde muømar olan Àteşe Àb itmez eåer /72/

Page 155: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

144

RÀġıb Paşa

Bu fürÿèat-ı teòÀlüf ki şuéÿnÀtuŋdur

Aãla èavdetde bu ġavġÀ bu keş-À-keş baãılur

Eylemez ìrÀå óasen-ÀrÀyişi bed-ùìnetüŋ

Zìnet olmaz mÀra endÀmındaki naúş u nigÀr

Sÿ-be-sÿ sevú eyleyen hep sÀéiú-ı taúdìrdür

Kimsenüŋ destinde yoú RÀġıb zimÀm-ı iòtiyÀr

LÀl olur elbet zebÀn-ı òÀme-i pìçìde-mÿ

Úılca ġamdan ùabè-ı erbÀb-ı süòan èilletlenür

KÀse-i faġfÿr leb-rìz olsa da virmez ãadÀ

æervet efzÀyiş bulınca aġniyÀ òıssetlenür

Óüsni bÀlÀter ider cÀme düşince çesbÀn

Nev-èarÿs-ı süòane revnaúı taèbìr virir

İmtiyÀz-ı åÀbit ü seyyÀrı müşkildür òayÀl

Ôann ider keştì-nişìnÀn sÀóil-i deryÀ yürür

Böyledür RÀġıb mükÀfÀt-ı èamel kim fiél-meåel

äorsalar maġdÿrını ġaddÀr kendin gösterir /73/

Page 156: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

145

MiyÀn-ı güft-ü-gÿda bed-meniş ìhÀm ider úubóın

ŞecÀèat èarø iderken merd-i Úıbtì sirúatin söyler

Raómì-i Úırımì

Ábisten-i ãafÀ vü kederdür leyÀl hep

Gün ùoġmadan meşìme-i şebden neler ùoġar

Ruói-i BaġdÀdì

ÒÀk ol ki ÒüdÀ mertebeŋi eyleye èÀlì

TÀc-ı ser-i èÀlemdür o kim òak-i úademdür

Cehd eyle hemÀn ġayr eline baúmayagör kim

Benden ne saŋa fÀéide senden ne baŋa var

Baldan geç çekmeyem dirseŋ megeslerden belÀ

Yaènì nÿş-ı dehre aldanma bu nÿşuŋ nìşi var

Epsem ol kim nìk ü bed bì-hÿde òalú olmış degül

Her biriyle çerò-i dÀniş-perverüŋ bir işi var

Esìr-i cÀm olan rinde óaúÀretle naôar úılma

Ki her rind-i belÀ-keş kendi vÀdìsinde bir Cem’dür /74/

Page 157: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

146

RiyÀøì

Bir úarÀr üzre degüldür gerdiş-i dolab-ı çerò

Bunı òÀk õillete indürse anı úaldırır

SÀmì

İttiãÀf eylese aòlÀú-ı óamìdeyle kişi

İder efèÀline bì-şübhe tevÀfuú taúdìr

Revzen-i òÀneyi sermÀda güşÀd itmekdür

Serdì-i bezm-i edeb òande-i bì-cÀdandur

Dervìş ŞinÀsì

Derÿnì-ÀşinÀ ol ùaşradan bì-gÀne ãansunlar

Bu bir zìbÀ revişdür èÀúil ol dìvÀne ãansunlar

èÁãım-ı Çelebì-zÀde

Behre-dÀr olur nièamdan zìneti terk eyleyen

Naòl olınca bì-şükÿfe bÀr kendin gösterir

ÚÀbiliyyetdür óuãÿl-i maùlabuŋ ser-mÀyesi

Elde istièdÀd olınca kÀr kendin gösterir

Page 158: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

147

èİzzet MollÀ

Reng-i vaódet õÀtına biéõ-õÀti maòãÿã olmasa

Rÿy-ı dünyÀda olurdı her kesüŋ sìmÀsı bir /75/

èAzmì-i Ámidì

Gerçi esbÀb ile her kes vÀãıl-ı maúãÿd olur

Nerde gördük bì-müsebbib bir sebeb mevcÿd olur

èAùÀyì

Söze başlarsa tebessüm ile ol ġonce-dehen

Dürc-i yÀúÿtuŋ içinden dür ü gevher dökilür

èAvnì-i Ámidì

Mürde-i hicrüŋ ziyÀret itse ol rÿó-i revÀn

Merúad içre òÀk olan èaôm-ı remìme cÀn gelür

èAynì

Tevéem olmış sÿrına úaóbe cihÀnuŋ mÀtemi

Duòterin tezvìc iden mÀder hem aġlar, hem güler

Page 159: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

148

Fuøÿlì

KemÀl-i óüsn-i meşreb èÀrı olmaúdur taèarruødan

RiyÀ ehline hem çoú iètirÀø itmek riyÀdandur

KÀmì-i Úaramanì

Güle gÿş itdiremez yoú yire bülbül iŋler

Varaú-ı mihr ü vefÀyı kim oúur kim diŋler /76/

Lebìb-i Ámidì

İden taót-ı taãarruf ekåer ednÀdur bu dünyÀyı

Teõekkür úıl ki ednÀ lafôınuŋ teénìåi (bîã…)dur

Esèad Muòliã Paşa

Her kese óÀlince vardur bir tecellìgÀh-ı èışú

Bì-sütÿn FerhÀd-ı kÿre Ùÿr şeklin gösterir

Beŋzer erbÀb-ı riyÀnuŋ óÀli ol kÀşÀneye

İç yüzi vìrÀn ùışı maèmÿr şeklin gösterir

NÀbì

Oldı beyÀø ãubó gibi mÿy-ı ser-i sefìd

Ey òüfte-çeşm uyan ki èibÀdet zamÀnıdur

Page 160: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

149

Lebi bì-òande úalır òaùùı gelen òÿbÀnuŋ

Bir serÀyuŋ gidicek devleti bÀbı úapanur

Ehl-i mÀtem giryede küttÀb-ı úısmet òandede

CÀnsitÀnuŋ virdigi maècÿn dü-òÀãiyyetlidür

Mevúÿfdur müsÀèade-i rÿzgÀra kÀr

äarf eyleseŋ de èaúlıŋı sen nÀòüdÀ úadar /77/

Ki bülendi pest ider, gÀhì ider pesti bülend

MuúteøÀ-yı gerdiş-i dolab-ı èÀlem böyledür

Kim ki mekr-i zen-i dünyÀya zebÿn olmaz ise

RezmgÀh-ı felege merd gelür, merd gider

Senden ednÀyı görüb şükr ile dem-sÀz olmaú

Senden aèlÀlara reşk eylemenüŋ merhemidür

Sen ne úadar eyler iseŋ óìle vü tezvìr

HengÀm èamel bildigin işlerine taúdìr

Page 161: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

150

Taòmìn-i nièÀl itdigüŋ Àhenleri òaãma

Áhenger-i taúdìr yapar pÀyuŋa zencìr

Ôann itmedigüŋ şaòãıŋ olur zìver-i òˇÀnı

Ol nÀnı k’idersiŋ dü-kef-i óırãile taòmìr

Sen Àteşe vaøè eyledigüŋ èanber-i òoş-bÿ

Bir ġayruŋ ider bìnì-i ümmìdini taèùìr

NÀ-gÀh görürsiŋ ki olur ġayre şeref-baòş

Göŋlü[ŋ]ce iderken görilen düşleri taèbìr

MièmÀr-ı tedÀbìr ne kÀdir k’ide NÀbì

BennÀ-yı úader itmedigi òÀneyi taèmìr /78/

SevÀd-ı mümkinÀt ÀåÀr-ı ãunèı bì-süòan söyler

KitÀb-ı kÀéinÀt esrÀr-ı Óaúú’ı bì-dehen söyler

Senüŋ gÿşuŋda istièdÀd yoú idrÀkine yoúsa

Leb-i cÿda kemÀl-i ãunèı her berg-i çemen söyler

Page 162: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

151

Olma ey ùabè-ı óarìã enbÀn-güşÀ-yı ıøùırÀb

KÀr u bÀrı ÀsiyÀb-ı èÀlemüŋ nevbetledür

Düşman-ı maġrÿruŋ olma saùvetinden tersnÀk

Peşşe vìrÀn-sÀz-ı maġz-ı naòvet-i Nemrÿd olur

NecÀtì

ÕerreÀsÀ ben meõellet ùopraġında pÀy-mÀl

Gün gibi dil-ber sipihr-i kibriyÀ üstindedür

Nedìm

İşitdüm dür ãadef pìrÀheniŋ çÀk eyleyüb çıúmış

Meger ol dil-ber-i sìmìn-beden deryÀya girmişdür

Nüzhet

Bir úaùre Àba düşse ider kesb-i dÀèire

Her noúùa müsteèidd-i úabÿl-i kemÀl olur /79/

ÒüddÀma úaãd-ı luùfı olınca ekÀbirüŋ

Taósìn-i òidmet eyledigi bir bahÀnedür

Page 163: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

152

ÒÀùır mükedder olsa èamelden úalur óavÀs

Bìm-Àr ehl-i òÀneye elbet melel virir

èArø itme bì-mülÀóaôa òalúa kelÀmuŋı

NÀ-puòte ictinÀ olınan bÀr saòt olur

Gitmez úulÿb-ı úÀsiyeden naúş-ı infièÀl

Seng üzre murtesem olan ÀåÀr saòt olur

Bì-hÿde ıøùırÀbı úo, levó-i cebìnüŋe

Eyler ne yazdı ise úaøÀ vü úader ôuhÿr

NiôÀmì

Dişlerüŋ kim leb-i laèlüŋ arasından görinür

Beŋzer ol jÀleye kim lÀle-i óamrÀya düşer

{Naô[ì]m}

ÙÀèat-i Óaú’dan dili ġafletdür ÀgÀh itmeyen

Reh-revi alıúoyan menzilden ekåer òºÀb olur

Page 164: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

153

{Nefèì} Edirne Vaãfında

Cÿylar mı devr iden ùarf-ı çemenzÀrın yaòud

MÀéì pervÀz ile úaùè olmış yeşil òÀrÀ mıdur /80/

Sebz ü òürrem bir feøÀ mı her kenÀr-ı cÿybÀr

YÀ miyÀn-ı cÿda èaks-i künbed-i òaêrÀ mıdur

Luùfile geh bir güler yüz gösterir kim mürdeden

Nÿş-ı dÀrÿ-yı şeker-òand-ı lebinden cÀn bulur

Òışmile geh bir nigÀh eyler ki teéåìrinde cÀn

Nìş-i zehr-Àlÿd-ı zaòm-ı òançer ü peykÀn bulur

VÀlì-i Ámidì

Yine èaks-i ruò-i dil-ber dil-i pür-tÀba düşmişdür

äanursıŋ pertev-i mehdür ki rÿy-ı Àba düşmişdür

Dökilmiş èÀrıøuŋ üstinde gìsÿlar mıdur yoúsa

Benefşe sÀyesidür pertev-i meh-tÀba düşmişdür

Nièamla òˇÀn-ı èÀlem ser-te-ser ÀrÀste ammÀ

TenÀvül eyleyüb õevú alacaú sende dehen yoúdur

Page 165: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

154

ÒˇÀce Vaóyì

BahÀne-cÿy-ı vuãlat oldıġum yÀre ùuyurmışlar

NifÀú itmişler ammÀ maènevì himmet buyurmışlar

Sünbül-zÀde Vehbì

Bì-hÿde niçün şekve idersiŋ ki felekden

Sen gibi o ser-geşte de maókÿm-ı úaøÀdur /81/

ÒallÀú-ı cihÀn úulluġa şÀyestedür ancaú

Kendüŋ gibi bir şaòãa tabaãbuã ne belÀdur

Veysì

Teb-òÀleler ki zìr-i lebüŋde demìdedür

Şol jÀledür ki ġonce-i terden çekìdedür

ÒˇÀn-ı viãÀli içre leb-i laèl-i dil-rüba

PÀlÿdedür ki sükker ile perverìdedür

Şeyòüél-İslÀm YaóyÀ Efendi

Reh-güõÀr-ı yÀrdan cemè eylesünler luùf idüb

Üstüme YaóyÀ o dem kim ùopraġum yÀrÀn atar

Page 166: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

155

İbn-i KemÀl

Altun ile mìzÀnda bir gelse daòi seng

æıúletde bir olmaú ile úıymetde bir olmaz

ÓÀmì-i Ámidì

İki meh-pÀrenüŋ bir dilde èışúı dil-nişìn olmaz

Müsellemdür ki bir gözde iki merdüm mekìn olmaz

Baŋa hiç nefs-i emmÀrem gibi sÿé-i úarìn olmaz

O düzd-i kìne-òÿnuŋ kimse mekrinden emìn olmaz

äadefÀsÀ úabÿl-i feyøe istièdÀd lÀzımdur

Ki her mevøiède nìsÀn úaùresi dürr-i åemìn olmaz

RÀşid

ÒÀkisÀrì-i hüner-pìşeyi õıllet ãanma

Pertev-i mihr yire düşse de pÀ-mÀl olmaz /82/

RÀġıb Paşa

Feyøi yoúdur ne úadar olsa da zìbÀ taúlìd

Gülbün-i bÀġ-ı muãavver gül-i bÿyÀ virmez

Page 167: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

156

RÀmì Paşa

Biz ol èÀşıúlaruz kim dÀġumuz merhem úabÿl itmez

O gülzÀruŋ ki Àteşdür güli şebnem úabÿl itmez

Raómì-i Úırımì

Reşk-i óÀsid òÀùır-ı dÀnÀyı ġamgìn eylemez

äÿret-i bed cebhe-i miréÀti pür-çìn eylemez

Turş-rÿyÀn-ı óased iósÀn ile olmaz beşÿş

Telòì-i zehri mizÀc úand-ı şìrìn eylemez

CefÀ-yı zaòm-ı çeròi çekmeyen şöhretle kÀm almaz

èAúìú-i ãÀf gevher-i şeróa-dÀr olmazsa nÀm almaz

Rüşdì

ÇÀre yoú çalsaŋ eger başuŋı ùaşdan ùaşa

Ser-nüvişt-i ezelì úÀbil-i taġyìr olmaz

Refìè

ÓicÀb itme ne var üftÀdegÀna rÿy-ı dil göster

CihÀnda õerre-perverlik şerefdür mihre èÀr olmaz

Page 168: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

157

ÙÀlib

Çeşm-i inãÀf úadar kÀmile mìzÀn olmaz /83/

Kişi noúãÀnını bilmek úadar èirfÀn olmaz

èÁlì

èİnÀyet her kime yüz ùutsa èiãyÀnı óicÀb olmaz

Güneş ùoġduúda zìrÀ perde-i ôulmet [niúÀb] olmaz

èİzzet MollÀ

Bilinmez úıymeti rÿşen-dilÀnuŋ vaút-i feyøinde

Güneş tÀ batmaduúca ôulmet-i leyl ÀşikÀr olmaz

ĠÀzì FÀøıl

Baãduú yine kÀfirleri luùf itdi ÒüdÀ’muz

ÒÀr oldı èadÿnuŋ gözine tìr-i ġazÀmuz

Teéyìde nüzÿl itdi bütün gökdeki ervÀó

İmdÀda úıyÀm eyledi yirden şühedÀmuz

Fuøÿlì

Cìfe-i dünyÀ degül kerges gibi maùlÿbumuz

Bir bölük èanúÀlaruz ÚÀf-ı kanÀèat beklerüz

Page 169: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

158

Her kimüŋ var ise õÀtında şerÀret küfri

IãùılÀóÀt-ı èulÿm ile müselmÀn olmaz

Ger úara ùaşı úızıl úan ile rengìn itseŋ

Rengi taġyìr olınur laèl-i BedeòşÀn olmaz

Eyleseŋ ùÿùìye taèlìm-i edÀ-yı kelimÀt

Sözi insÀn olur ammÀ özi insÀn olmaz /84/

{Fıùnat Òanım}

İdüb ãarf Àb-ı rÿyuŋ, umma luùf ehl-i denÀéatden

Ne deŋlü Àb virseŋ naòl-i òuşke mìve-dÀr olmaz

Ġam u endÿh-ı devrÀn ãÀf-ùabèÀna keder virmez

Yüzi çirkìn olan Àyìneye baúsa øarar virmez

{NÀbì}

İden hep reng ü bÿy-ı bÀùınìdür cilve ôÀhirde

Anıŋçün úışrı her sÀde dıraòtuŋ dÀruçìn olmaz

SezÀy-ı nÀm-ı insÀnì úulÿb-ı pÀk-gevherdür

BeyÀbÀnda olan her seng-i bì-úıymet nigìn olmaz

Page 170: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

159

CihÀn èaks-i merÀyÀ oldıġın fehm eyleyen èÀrif

ZevÀlinden ôılÀl-i èÀlemüŋ endÿhgìn olmaz

Luùf ile óÀsid-i bed-òˇÀha nedÀmet gelmez

Telò olan mìveye sükkerle óalÀvet gelmez

Degüldür hüsn-i mÀder-zÀd muótÀc-ı zer ü zìver

Tekellüf óüsne de reh-yÀb olursa dil-pesend olmaz

NecÀtì

Her İbrÀhìm èizzet Kaèbe’sinde

ÒalìluéllÀh yÀòud Edhem olmaz /85/

Nüzhet

èIyÀr-ı õÀtı merdüm-zÀdenüŋ aãlÀ nihÀn olmaz

Zer-i meskÿk muótÀc-ı mióekk-i imtióÀn olmaz

Nev-res

İderüz maèãiyyeti luùf umaruz MevlÀ’dan

Biz bu miónetgedede òÀr ekerüz gül biçerüz

Page 171: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

160

Neylì

Baèìd olmaú gibi erbÀb-ı şöhretden kemÀl olmaz

Ki nezdìk olmaduúca ÀfitÀba meh hilÀl olmaz

VÀlì-i Ámidì

Úurbiyyet-i gül bülbüle de òÀra da úalmaz

HengÀm-ı ùarab meste de huşyÀre de úalmaz

Elbette olur pÀ-zede-i ceyş-i zemistÀn

Bu revnaú u fer bÀġa da ezhÀra da úalmaz

Sünbül-zÀde Vehbì

İden her kÀrını mìzÀn-ı inãÀf ile sencìde

Bu bÀzÀr-ı fenÀda sÿd görmezse ziyÀn çekmez

KemÀl erbÀbı kesr-i úadr ile bì-iètibÀr olmaz

Zer-i òÀliã şikeste olsa da nÀúıã-èıyÀr olmaz

Olur ÀfÀúa rÿşen èayb-ı merd-i kÀmil elbette

Ki mÀh-ı nÀ-tamÀm üzre kelef pek ÀşikÀr olmaz /86/

Page 172: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

161

Baúub naúş-ı nigìne şöyle fehm itdüm ki èÀlemde

Derÿnın şeróa şeróa itmeyenler nÀm-dÀr olmaz

BÀúì

Devr elinden BÀúiyÀ ġam çekme èÀlem böyledür

Gül esìr-i òÀr u òas, bülbül giriftÀr-ı úafes

Fuøÿlì

Ùaène-i ehl-i melÀmetden ne mÀniè èÀşıúa

Berú-ı lÀmiè defèin eyler mi hücÿm-ı òÀr u òas

ÁgÀh

Bülbülleri de, gülleri de, òÀrı da òod-bìn

Seyr it bu cihÀn bÀġı temÀşÀya degermiş

ÒayÀlì

BelÀya merd olanlar ãabr ider, nÀ-merd ãabr itmez

TamÀm olsa èıyÀrı itmez altuna ziyÀn Àteş

RÀġıb Paşa

Degül tedbìr ile bir kimse úÀdir maóv-ı iåbÀta

Suùÿr-ı nüsòa-i taúdìre kimdür òÀme uydurmış

Page 173: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

162

RaòşÀnì

Úızarmış terleyüb ruòsÀruŋ ey meh tÀb göstermiş

ÒalìlÀsÀ cemÀlüŋ Àteş içre Àb göstermiş /87/

èİzzet MollÀ

Biŋ şìvesi vardur bu ZüleyòÀ-yı cihÀnuŋ

Ey Yÿsuf-ı óüsn eyleme zindÀnı ferÀmÿş

Fuøÿlì

Dehr içinde bir ãınuú dìvÀr görseŋ öyle bil

Bir SüleymÀn mülkidür kim çerò vìrÀn eylemiş

Fehìm

Rÿó virmiş iki yÀúÿta Óakìm-i muútedir

Óüsnüŋ içre vaøè idüb laèl-i süòan-gÿdur dimiş

Lebìb-i Ámidì

O şÿòuŋ sÀèid-i nerminde köhne-dÀġ-ı rengìni

Gül-i taãvìrdür kim şÀl-ı Keşmìr içre göstermiş

Page 174: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

163

NÀéilì

Se-rÿze devlet ü iúbÀl-i çeròe olma dil-beste

Bu bir vefú-i müåelleådür nice bÀzÿya baġlanmış

äarılmış pÀyına dil èÀrıøuŋ gül gül görüb meyden

GiyÀh-ı restedür gül-deste-i òoş-bÿya baġlanmış

NecÀtì

N’eylesün gülzÀrı èÀşıú olmayınca gül-èiõÀr

BÿsitÀn-ı cennete ãÿret viren dìdÀr imiş /88/

Nüzhet

MülÀyim-ùìnetÀnuŋ zÀéil olmaz bir zamÀn ġayôı

Úalur òÀkister içre olsa maòfì çoú zamÀn Àteş

Teèaddìde tehÀluk ber-ùarafdur tìz-ùabèÀna

Ne bulsa mÀéil-i iórÀú olur bì-iòtiyÀr Àteş

{Naôìf }Peder-i CÀmièuél-Óurÿf

Dir seyr iden ol rÿy-ı èaraúnÀküŋi yÀruŋ

Berg-i güli gÿyÀ ki nesìm Àba düşürmiş

Page 175: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

164

Nazìm

O kim dürc-i leb-i laèlüŋde dürr-i nÀb göstermiş

Ne sÀóirdür şererde úaùre úaùre Àb göstermiş

CemÀlüŋ çeşm-i terde MÀnì-i èışú eyleyüb taãvìr

Derÿn-ı Àbda òurşìd-i èÀlem-tÀb göstermiş

CemÀl-i bÀ-kemÀli eylemiş her õerrede cevlÀn

ÒüdÀ her õerrede bir mihr-i èÀlem-tÀb göstermiş

Dil ki derd-i èışúını cÀnında pinhÀn eylemiş

äunè-ı Óaúú ol gevheri kÀnında pinhÀn eylemiş

DehÀn-ı nÀzüki gülzÀr-ı èişve ġoncesidür

Ki bergi muèciz-i óüsniyle şuèleden bitmiş /89/

Nev-res

Eyleyüb tecribe eşyÀyı bu beyti ãoŋra

İtmiş Àvìòte levò-i felege bir dervìş

Çÿb ber-Àb fürÿ mì ne-bered óikmet çìst

Şerm dÀred zi-fürÿ-bürden-i perverde-i òˇìş ∗

∗ Odunun su üstünde dibe çökmeyişinden hikmet nedir? (Su) kendi büyüttüğünü batırmaktan hicap eder.

Page 176: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

165

Nüzhet

Muòtelif olsa n’ola leõõet-i vaãl-ı òÿbÀn

Oldı her meyveye bir gÿne óalÀvet maòãÿã

Fuøÿlì

Úıl ãabÀ göŋlüm perìşÀn oldıġın cÀnÀna èarø

äÿret-i óÀlin bu vìrÀn mülküŋ it sulùÀna èarø

Tende cÀnum bir perìnüŋdür emÀnet ãaúlaram

Ol zamÀndan kim emÀnet itdiler sulùÀna èarø

NÀbì

èAúluŋ var ise aãl-ı kemÀn-gìrini fehm it

Ne nÀvekine eyle ne peykÀna taèarruø

Cevher-i aãlì-i õÀtìdür óaúìúatden murÀd

äaŋma insÀndan faúaù şekl ü şemÀèildür ġareø

İtmeden vaøè-ı kitÀb-ı óikmet-Àmìz-i vücÿd

İktisÀb-ı èilm ü taóãìl-i mesÀèildür ġareø /90/

Nüzhet

ÜftÀdelerüŋ òÀùırı meémÿn-ı kederdür

Düzd eyleyemez òÀne-i vìrana taèarruø

Page 177: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

166

Naôìm

Áferìnişden senüŋ õÀt-ı şerìfüŋdür murÀd

Gelmeden şehr-i vücÿda cüst-ü-cÿyuŋdur ġareø

èÁşıú perestiş eyler iken óüsn ü Ànına

Ol ùıfl-ı nÀzenìne degüldi namÀz farø

Belìġ

Òilèat-i cÀhı bulur úÀmet-i istièdÀduŋ

CÀmeyi hep biçer endÀma münÀsib òayyÀù

RÀşid

İòtilÀf-ı kÀéinÀtı óikmete óaml eyle hep

Yoúsa taúdìr eylemez bir emrde óÀşÀ ġalaù

NÀbì

Saèy eyle naúş-ı óikmetüŋ idrÀke ãÀnıèuŋ

Bì-ãunè-ı Óaú müşÀhede-i mÀ-sivÀ ġalaù

RÀşid

TekÀpÿsuz gelen nièmetde vardur leõõet-i dìger

Ne deŋlü münèam olsa Àdem eyler armaġandan óaô /91/

Page 178: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

167

Fuøÿlì

Dürcdür laèl-i revÀn-baòşuŋ, dür-i şehvÀr lafô

Dürcden dürler dökersiŋ eyleseŋ iôhÀr-ı lafô

VÀãıf

Siyeh-kÀrÀn èaceb mi itmese rÿşen-güherden óaô

İder mi düzd-i şeb-rÿ rÿşenÀyì-i úamerden óaô

Sünbül-zÀde Vehbì

KelÀm-ı óaúúı her kimden işitseŋ istimÀè it kim

Bozılmaz maènÀ-yı ÚuréÀn olursa bed-ãadÀ óÀfıô

Fuøÿlì

Çekdügüm dünyÀ vü èuúbÀdan senüŋçün oldı fÀş

Ùoġrı dirler küllü sırrin cÀvezeél-iåneyni şÀè ∗

CÀn u dil bir èömrdür tìġüŋçün eylerler nizÀè

Girmeden tìġüŋ senüŋ ortaya faãl olmaz nizÀè

∗ İki kişiyi geçen her sır yayılır.

Page 179: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

168

RÀġıb Paşa

TÀbiş-i fikr-i ruòıyla ol mehüŋ [şeb-tÀ-seóer]∗∗

Kulbe-i şevúümde rÿşen revġan-ı gülden çerÀġ

SÀmì

Rÿşen-dilÀn biri birine feyø-baòş olur

Áyìne buldı ülfet-i sìm-Àbdan fürÿġ /92/

Nüzhet

DÀġlardur dildeki èışúı nümÀyÀn eyleyen

ÒÀneden maèlÿm olur mı olmasa revzen çerÀġ

RÀġıb Paşa

èÁleminde her kes eyler òod-be-òod daèvÀ-yı zÿr

Merd-i meydÀn-ı hüner maèlÿm olur rÿz-ı maãÀf

ÁgÀh

Áġÿşa çeker kÀh-rübÀ kÀhı görince

Maèşÿúını bulmış o da sìmÀsına lÀyıú

∗∗ Metinde “şeb-tâbe-seher” şeklinde yazılmış olan kısmın, beytin veznine uymaması sebebiyle “şeb-

tâ-seher” olması gerektiğini düşündük.

Page 180: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

169

Álì

NÀr-ı ġam, nÿr-ı ãafÀ hep bir çerÀġuŋ pertevi

Çeşm-i èirfÀn ile baúsaŋ arada bì-gÀne yoú

Belìġ

El uzatduŋ güle küstÀòÀne

Bülbülüŋ òÀùırı yoú mı èÀşıú

CevÀnì

Ġonceye dürc-i leb-i laèlüŋ naãıl beŋzer senüŋ

Ġoncenüŋ zìrÀ ki dendÀnuŋ gibi lüélāsi yoú

ÒayÀlì

İster iseŋ almaġa óikmet kitÀbından sebaú

ÒÀme-i úudret ne yazmış ãafóa-ı ÀåÀra baú /93/

Cism terkìb-i ġubÀrìdür sen andan fÀriġ ol

Rÿó-ı pÀk ol, èÀlem-i tecrìde gel, esrÀra baú

ÙayyÀr Paşa

Ey úılan her dem şikÀyet gerdiş-i eyyÀmdan

Kimsenüŋ döndürmege gönlince bir tedbìri yoú

Page 181: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

170

Fuøÿlì

TemÀşÀ-yı cemÀlinden naôar ehlini menè itme

Ne sÿd ol òÿb yüzden kim naôar úılmaz aŋa èÀşıú

Devr ser-mest-i òarÀb-ı ġaflet itmiş èÀlemi

Bunca ser-mestüŋ temÀşÀsına bir huşyÀr yoú

KemÀl Paşa-yı Úadìm

Dime èışú içre baŋa kim ide irşÀd-ı ùarìú

Sen hemÀn düş yola AllÀhu veliyyuét-tevfìú∗

Lebìb-i Ámidì

äarf eyleme naúd-i dili her sÀde úumÀşa

Úıymet virilür her kese kÀlÀsına lÀyıú

NÀbì

Hüner bir òÀùır-ı vìrÀnı taèmìr itmedür yoúsa

Degüldür Àdemiyyet naúş-perdÀz-ı rivÀú olmaú /94/

ÕÀtuŋda fürÿ-mÀyeligüŋ òalú bilürken

Bì-fÀéidedür rifèat ile muóteşem olmaú

∗ Başarının üstlenicisi Allâh’tır.

Page 182: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

171

Naèìm (Teõkireci)

Taèmìr-i Kaèbe hadm-ı ãanem-òÀne iş degül

Aç dìde-i baãìreti úalb-i óazìne baú

VÀlì-i Ámidì

Çoú cevre taóammül idemez òÀùır-ı rencÿr

Sille urılur her kese sìmÀsına lÀyıú

Óuãÿl-i kÀm ise maúãÿduŋ eyleme taècìl

İşüŋ netìcesine, vaútüŋ iútiøÀsına baú

İsóaú

Taòmìr idince ùìnetüŋ ÜstÀd-ı Lem-yezel

İtmiş fürÿġ-ı nÿr ile perverde gerdenüŋ

Esèad-ı BaġdÀdì

Gülerken ùatlı ùatlı gül gibi bilmem niçün böyle

Şeker-òand-ı dehÀnuŋ çÀşnì-senc-i èitÀb itdüŋ

BÀúì

Cümle tedbìr pes-i perdede üstÀduŋdur

İòtiyÀrì mi ãanursıŋ óarekÀtın ãuverüŋ /95/

Page 183: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

172

Pertev

YÀ meşrebi, yÀ maùlabı, yÀ åıúleti vardur

Her bezme gelen kimseyi aóbÀb mı ãandıŋ

ÓÀmì-i Ámidì

NÀ-dÀna bÀr-ı bì-hudedür cism-i bì-şuèÿr

DünyÀya ãanki söylediler var cenÀze çek

RiyÀøì

MiyÀn-ı hÀlede seyr eyledük bir mÀh-ı tÀbÀnı

Baúarken dil-rübÀyı revzen-i kÀşÀneden gördük

SÀmì

Bì-vücÿdÀn ile ülfet sebeb-i rifèatdür

Bir iki noúùa ider rütbesin efzÿn raúamuŋ

äoóbet-i bì-edebÀn gÿşe-òırÀş-ı dildür

Perdesüz sÀzda hiç luùfı olur mı naġamuŋ

Nedür sÿdı bu bÀzÀr-ı fenÀda celb-i emvÀlüŋ

ĠınÀ virmez metÀè-ı müsteèÀrı dÿş-ı dellÀluŋ

Taóammül miónete ser-mÀye-i emr-i maèìşetdür

Olur nefèi füzÿn bÀrı girÀn olduúca óammÀluŋ

Page 184: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

173

èÁãım (Çelebi-zÀde)

Meh-i nev bedr olur ammÀ kelef gitmez èiõÀrından

Olur bir vech ile èaybı nümÀyÀn ehl-i noúãÀnuŋ /96/

Fuøÿlì

Tìz çekmezseŋ cefÀ tìġüŋ beni öldürmege

Öldürür Àòir beni bir gün bu ihmÀlün senüŋ

Çoú èacebdür laèle ġÿyÀluú ne muècizdür bu kim

Eyler iôhÀr-ı süòan laèl-i dür-efşÀnuŋ senüŋ

Bilmedüm bih-bÿdumı cevrüŋden itdüm ictinÀb

Telò şerbetlerden ikrÀh eyleyen bìm-Àr teg

ÒÀùıruŋ şÀd eyledüŋ ehl-i vefÀ göŋlin yıúub

Bir èimÀret yapmaġa biŋ ev yıúan mièmÀr teg

Var ümìdüm kim görüb cevlÀnuŋı olsam helÀk

Gird-bÀd-ı naèl-i pÀyuŋ örte cismüm üzre òÀk

Öldigüm menzilde defnüm úılmaġa ãanmaŋ ki laód

Yir görüb ġurbetde aóvÀlüm girìbÀn itti çÀk

Page 185: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

174

Cevrinüŋ muètÀdıyam bilmem nedür mihr ü vefÀ

Bilmese mihr ü vefÀ resmin cefÀkÀrum ne bÀk

Áh bilmem n’eyleyem cÀnumda rÀóat úalmadı

Gözlerüm nemnÀk ü sìnem çÀk, göŋlüm derdnÀk

ĠÀyr-ı naúşuŋ maóv úılmışdur Fuøÿlì sìneden

MÀ-lehu fiéd-dehri maùlÿbun ve maúsÿdun sivÀk ∗ /97/

Fuøÿlì

Úararubdur tütün teg rÿzgÀrum ol zamÀndan kim

Tenüm òÀşÀkine odlar urubdur berú-ı hicrÀnuŋ

İşümdür sÀye teg yirden yire yüz urmaú ol günden

Ki başumdan gidübdür sÀye-i úadd-i òırÀmÀnuŋ

Dün ki furãat düşdi òÀk-i dergehinden kÀm alam

N’oldı ey gözyaşı göz açmaġa furãat virmedüŋ

Göz yumub èÀlemden isterdüm açam ruòsÀruŋa

CÀnum alduŋ göz yumub açınca ruòãat virmedüŋ

∗ Bu zamanda senden başka istediği bir şey yoktur.

Page 186: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

175

Fıùnat Òanım

Bilmedüm õevú-ı viãÀlüŋ çekmeyince fürúatüŋ

Olmayınca òaste úadrin bilmez Àdem ãıóóatüŋ

ÒÀkisÀrì mÀye-i rifèat olur rÿşen-dile

Artırur gerd-i yetìmì úıymetin incülerüŋ

äaúın telò eyleme vaøè-ı nemekle kimsenüŋ èìşin

NevÀl-i sofre-i bezm-i cihÀnda leõõet isterseŋ

Lebìb-i Ámidì

Fitìl-efrÿz-ı bezm-i maúdemüŋdür dÀġlar dilde

Buyur ey şehriyÀr-ı mülk-i dil seyr it çerÀġÀnuŋ /98/

{NÀéilì}

Mihr-i èiãmetden bile èÀr eyler olsa jÀle-pÀş

Ol óayÀ gül-berginüŋ pÀkì-i dÀmÀnın görüŋ

{NÀbì}

Gulÿ-gìr-i selÀmetdür tereddüd óükm-i taúdìre

Hekìmüŋ şerbet-i nÀ-òoş-güvÀrın bì-muóÀbÀ çek

Page 187: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

176

İôhÀr-ı cünbüş itmez idi perde-i òayÀl

MaènÀsı olmasaydı verÀsında ãÿretüŋ

äaded maènÀda yoúsa sÀde naôma kim ider raġbet

Nedür bì-rÿó nefèi mürġ-i taãvìre per ü bÀlüŋ

CihÀnuŋ zaómeti erbÀb-ı óırãa èayn-ı rÀóatdur

Degül Àsÿde bÀre girmeyince puştı óammÀluŋ

Bildiler ôÀhir ile bÀùınuŋ Àmìzişini

Rengini reng-i enesinde görenler mÀnuŋ

Eyler şikeste bÀl ü perin ġayret-i ÒüdÀ

NÀbì cennÀó-ı ġayr ile pervÀz idenlerüŋ

Zuèm-ı pindÀr-ı cibillìsini teékìd iderüz

SufehÀ úısmına iôhÀr-ı müdÀrÀt itsek /99/

{Nedìm}

Nerm-ten dil-berlerüŋ ÀzÀrı da şìrìn olur

Leõõetin telò eylemez çìn-i cebìn pÀlÿdenüŋ

NÀzı resm itmiş de bir fevvÀre itmişdür òayÀl

İşte o ãudur atılmış úametüŋ olmış senüŋ

Page 188: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

177

{Nüzhet}

Meyl itme tünd-òÿluú ile semt-i rifèate

Olmaz åebÀtı cevv-i hevÀda şerÀrenüŋ

{Nev-res-i Úadìm}

Mevc-i òatardan olmadı ÀsÀyişe medÀr

TÀ yanına oùurmış idim nÀòüdÀlaruŋ

{Seyyid Vehbì}

Dïstı zÀr u óazìn, düşmanı şÀdÀn eyler

äabr úıl eyleme bir kimseye iôhÀr elemüŋ

Baòşiş-i nÀbe-maóal cÿddan olmaz maèdÿd

äıfr-ı maèkÿs ile artar mı óisÀbı raúamuŋ

{Veysì}

Bezm-i iúbÀlini tÀr eylemesün dirse felek

Kişi yaúdıġı çerÀġ üstine pervÀne gerek

{İbn-i KemÀl}

NÀ-ehl olur muèÀrıø-ı ehl /100/

Her Aómed’e bulınur Ebÿ Cehl

Page 189: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

178

{İsmÀèìl Óaúúì Efendi}

N’eylerseŋ eyle elde iken furãatı úoma

Ed-dehru lÀ-yusÀèidu yevmen èaleél-vuãÿl ∗

{Fuøÿlì}

Olsa istièdÀd-ı èÀrif úÀbil-i idrÀk-i vaóy

Emr-i Óaú irsÀline her õerredür bir Cebreéìl

Her kesüŋ taúdìrden maúãÿdı öz úadrincedür

Ehl-i èışú ister ZülÀl-i vaãlı, zÀhid Selsebìl

{Fehìm}

Görinür Àbda nìlÿfer-i òurşìd gibi

Úosaŋ ol sìne-i Àyìne-miåÀl üstine gül

{NÀbì}

Toòm olmayınca òÀk-nişìn bulmaz irtifÀè

Olmaz cihÀnda kimse èazìz olmadan õelìl

{Naômì}

Leblerüŋ vaút-i tebessümde temÀşÀ eyle

Nice zìbÀ yaraşur èıúd-ı leéÀl üstine gül

∗ Zaman, vuslat için bir gün bile yardım etmez.

Page 190: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

179

{Nefèì}

èAúla maġrÿr olma EflÀùÿn-ı vaút olsaŋ eger

Bir edìb-i kÀmili gördükde ùıfl-ı mekteb ol /101/

{Belìġ}

MüşÀbehetle degül her iş ehline yaúışur

Úadeó olur mı mecÀlisde şìşe-i óaccÀm

{RÀġıb Paşa}

Ehl-i taúlìde müfìd olmaz eger olsa da feyø

Gül-i taãvìre ùarÀvet nice virsün şeb-nem

{ÙayyÀr Paşa}

Oldı olacaú olmayacaú olmadı aãlÀ

èÁlemde niçün yoú yire saèy u óaõer itdüm

{Ôuhÿr[ì]}

Bir gizli muèammÀ oúumışdı baŋa ġonce

TÀ ki dehenüŋ gördüm anı yÀd ide güldüm

Page 191: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

180

{èÁãım-ı Çelebì-zÀde}

ÚÀbil-i feyøe KeremkÀr eyler iósÀnın tamÀm

Mihr ider mÀh-ı nevìn elbette noúãÀnın tamÀm

{Fuøÿlì}

Vehm idüb tÀ ãalmasun ol mÀha mihrin hiç kim

Kime yitsem cevr ü ôulminden aŋa dÀd eylerem

Bilmişem bulmam viãÀlüŋ lìk bu ümmìd ile

GÀh gÀh öz òÀùır-ı nÀ-şÀdumı şÀd eylerem

ÇÀre umdum laèl-i şìrìnüŋden eşk-i telòüme /102/

Telò güftÀruŋla alduŋ cÀn-ı şìrìnüm benüm

CÀna meylüŋ var ise óükm eyle teslìm eyleyem

ŞÀh sensiŋ, ben senüŋ bir bende-i fermÀnuŋam

{Úavsì-i Tebrìzì}

Kimseden ben göŋlümüŋ taèmìrin ümmìd eylemem

Ben bu vìrÀn olmışı ez-bes ki vìrÀn görmişem

Page 192: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

181

{Esèad Muòliã Paşa}

Zer gibi erbÀb-ı cÀh olsaydı muótÀc-ı mióek

Bilinürdi lÀyıú-ı ser-kÀr kim èayyÀr kim

{NÀbì Bir Úaãìdesinden}

Kimdür ol kim mey-i manãıbla ola şìrìn-kÀm

Aŋa òamyÀze-i èazl olmaya Àòir encÀm

Bezm-i iúbÀlde ser-mest olanuŋ [ó]Àli budur

GÀh peymÀne çeker gÀh òumÀr-ı ÀlÀm

Geleli dehre ne mesmÿè u ne menôÿr oldı

Cilve-i şÀhid-i kÀm oldıġı ber-vefk-i merÀm

Gerçi kim kişver-i vìrÀne-i úalbümde benüm

èAzl u nasb eylemez icrÀ-yı rusÿm-ı aókÀm

Lìk kim furãatì-i bed-menişÀndan feryÀd

Ki virür vaøèları serdì-i deyden peyġÀm

Úanı kendi úuluŋam diyü perestişler iden

Eylemez yolda musÀdif olıcaú redd-i selÀm /103/

Page 193: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

182

Úanı ol terk-i edeb diyü úuèÿd eylemeyen

Eylemez şimdi mecÀlisde bulınduúca úıyÀm

Úanı gördikce kemÀnveş òam iden úÀmetini

Zaòm açar tìr-ãıfat şimdi ãudÿr itse kelÀm

Gevher-i gÿş úabÿl eyleyen ednÀ süòanüŋ

Şimdi eyler süòan-i serd ile úaãd-ı ilzÀm

Mìmveş pÀy uzadub pÀ gibi puşt üzre yatur

Eyleyen èizzet içün dÀl-ãıfat úaddini lÀm

Nièmet-i cÀha iden destini ser-pÿş-ı duèÀ

äoŋra eyler dehenin kÀse-i zehr-i duş-nÀm

NerdübÀnlarda baġal-gìrlige sürèat iden

NerdübÀn üzre ider sebúÀte şimdi iúdÀm

İnfiãÀl itmege ÀmÀde gürÿh-ı etbÀè

èItú sevdÀsına dil-beste cevÀrì vü ġulÀm

Gitdi maãraf gibi (Àmed-şüd)-i óÀcetmendÀn

ÒÀneden pÀyını ìrÀd gibi çekdi enÀm

Page 194: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

183

MÀ-óaãal ùurfe perìşÀnlıú imiş óÀlet-i èazl

Ùutmasun kimselerüŋ dergeh-i naãbında maúÀm

{NÀbì Dìger Bir Úaãìdesinden}

İtdi emr ehline teslìm-i emÀnÀtı ÒüdÀ

Ne olur emr-i ilÀhì daòı bundan aókem

Kişver ü salùanat AllÀh’uŋ emÀnetleridür

KÀfil-i emr gerek ola diyÀnetde èalem /104/

èİlm ile èaúl iledür maãlaóat-i devlet ü dìn

Gör ne buyurdı óadìåinde Resÿl-i Ekrem

“Úanġı sulùÀna murÀd itse ÒüdÀ òayr virür

Aŋa bir èaúl ile mevsÿf vezìr-i aèlam”

Baú SüleymÀn gibi peyġam-ber-i èÀlì-şÀnuŋ

Devleti olmış idi Áãaf ile müstaókem

Óaøret-i Mÿsì-i èİmrÀn gibi èÀlì-cÀhuŋ

Emrine olmış idi Óaøret-i HÀrÿn munøam

Page 195: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

184

{NÀbì ĠazeliyyÀtından}

Nüsòa-i naúã u kemÀl oldıġını bu èÀlem

Gösterür cirm-i úamerde görinen bìş ile kem

Yine hem-cins çeker bir birinüŋ ġayretini

Zaòm-ı mıúrÀøa urur sözin anuŋçün merhem

Peste muótÀcdur elbette bülendÀn-ı cihÀn

Teşnedür Àb-ı çeh-i Zemzeme úandìl-i Óaram

MücÀzÀtında òÿb u ziştüŋ itmez õerrece taúãìr

èAceb ãÿret-nümÀy-ı èadldür Àyìne-i èÀlem

Kimi vÀ-reste-i derd aŋladumsa bezm-i èÀlemde

Anı benden beter dil-rìşter, endÿhgìn buldum /105/

{Naóìfì}

Göz gördi göŋül sevdi seni ey yüzi mÀhum

ÚurbÀnuŋ olam var mı benüm bunda günÀhum

{Nefèì}Bir Úaãìdesinden

Süòan oldur ki bilÀ-vÀsıùa-i ùabè-ı selìm

Ola maúbÿl-i dil-i nÀdire-sencÀn-ı fehìm

Page 196: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

185

èIúd-ı gevher gibi manøÿm ola ùabèa vÀrid

Çekmeye nÀôım olan zaómet-i úayd-ı tanøìm

Silk-i tesbìó-i dür-i èÀrif-i biéllÀh gibi

Ola pür-gevher-i esrÀr-ı ÒüdÀvend-i èAlìm

Kim oúursa ide feyø-i nefesi dünyÀya

Neşr-i ÀåÀr-ı dem-i nuùú-ı MesìóÀ vü Kelìm

Böyle bir muècize-perdÀz-ı maóal-ġÿya sezÀ

Olsa ger meclis-i èirfÀn-ı ilÀhìde nedìm

Söz midür ol ki çeb ü r[À]st düşüb maømÿnı

Nice maènÀ-yı dürüstin bozayor lafø-ı saúìm

Çeke maømÿnını fehm itmede bir nükte-şinÀs

Ne úadar diúúat iderse o úadar renc-i elìm

Kendi fehm itse de biŋ fikr ile bir nüktesini

Nuùúı èÀciz úala yÀrÀna idince tefhìm

Page 197: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

186

{Nev-res}

Virmeyen ãÿret-i idbÀra sücÿd

İdemez òalúa teveccühde úıyÀm /106/

Ùutmasa arúasını miórÀba

Òalúuŋ iúbÀlini görmezdi imÀm

{VÀãıf}

Berg-i gül-i terle dehenüŋden teri sildüm

Bir gülgülì dülbend ile verd-i teri sildüm

ÜftÀde-i hicrüŋ olalı ey büt-i bì-dÀd

Virdüm ne úarÀr Àha ne çeşm-i teri sildüm

Sen de sitem ü cevri unut baèd-ez-ìn ey şÿò

Ben levó-i øamìrümde olan muømarı sildüm

Çünki dökmezsiŋ nem-i eşküŋ benümçün sevdigüm

BÀrì úo vir óÀlüme kendime kendüm aġlayam

{ÁgÀh}

Felekde bì-tekellüf kevkeb-i iúbÀl anuŋdur kim

Çıúa her ãubó-dem bir mihr-i tÀbÀn cÀme-òˇÀbından

Page 198: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

187

Şu deŋlü olmışam Àyìneveş leb-rìz-i óayret kim

Sen Àġÿşumda mest-i cilvesiŋ ben bì-òaber senden

Her kesüŋ bÀġ-ı cihÀn içinde bir dil-òˇÀhı var

Gülden efzÿn óaôô ider maòmÿr berg-i tÀkden

Pençe-i èiãmet idi ancaú girìbÀn-gìr olan

Yoúsa Yÿsuf ãanma bilmezdi ZüleyòÀ úıymetin /107/

{Álì}

ŞÀh-bÀzum evc-i istiġnÀ idi cevlÀngehüŋ

Şimdi bir zÀġ-ı siyehkÀra şikÀr olmaú neden

Hep suéÀl itdüm ġareø bir cilve-i cÀnÀn imiş

ZÀéir-i Beytüél-Óaram’dan, sÀkin-i büt-òÀneden

{BÀúì}

MÀ-verÀ-yı perde-i esrÀra bulmaz kimse rÀh

Óaøret-i Óaú’dur bilen ancaú óaúìúat n’idigün

Seni ãayd eylemezler mi görürsiŋ vaúti gelsün de

Uçarsıŋ ey hümÀy-ı evc-i naòvet gerçi yüksekden

Page 199: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

188

{Pertev}

Şekve itmez òÀr-ı cevrüŋden biri ey ġonce-fem

Biŋ dehÀn-ı gül-ùırÀz açsaŋ tenümde yÀreden

Leõõetin görsün mi zerrìn-kÀòda ÀsÀyişüŋ

Òüfte zìr-i òÀkde emåÀl ü aúrÀnın gören

{Baãìrì}

Ùururken dïst, düşmandan òaùÀdur çÀre-cÿ olmaú

Muóibbe dïst derdi òoş gelür düşman devÀsından

Cilve-i naúş-ı òayÀl-i yÀre åıúletdür diyü /108/

ÒˇÀb gelmez dìde-i bìdÀruma endìşeden

{BehÀyì}

Hem yaúarsıŋ berú-ı şimşìr-i sitemle èÀlemi

Hem yine dirsiŋ ser-i kÿyumda feryÀd olmasun

{Cevrì}

Derd ile úalmaú óayÀt-ı cÀvidÀnìdür baŋa

Tek ùabìb-i bed-meniş minnetle dermÀn itmesün

Page 200: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

189

{ÓÀletì}

èIşú eyledi giryÀn u firÀú itdi yaşum òÿn

äoŋra gelen üstÀdu[ŋ] olur ãanèatı efzÿn

{ÓÀmì-i Ámidì}

Virmek isterseŋ cihÀnda nÀm mÀnend-i nigìn

Merkezüŋde göster istiókÀm mÀnend-i nigìn

Kec-nümÀdur ôÀhiren ammÀ çıúar ÀåÀrı rÀst

Levó-i dilde (naúş olan) erúÀm mÀnend-i nigìn

Gevherüŋ pÀk ise ÀåÀruŋ ile nÀmuŋ yürür

Sen hemÀn òÀneŋde úıl ÀrÀm mÀnend-i nigìn

Hem çıúar naúşuŋ beyÀøa hem olur rÿyuŋ siyÀh

İtme rÀzuŋ her kese ièlÀn mÀnend-i nigìn

El kiri, yüz úarasıdur ÓÀmiyÀ taóãìlümüz

Olmışuz farøÀ ki ãÀóib-nÀm mÀnend-i nigìn

Kendin miåÀl-i meh göremez bir nefes tamÀm /109/

İlden gelen èaùiyye vü iósÀnı bekleyen

Page 201: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

190

{Árif Óikmet Beg}

Kef-i taúlìd olur mı mÀye-baòş-ı feyø-i rÿóÀnì

HemÀn taósìn-i ãanèatdür ġareø taãvìr-i MÀnì’den

ÚanÀèat mesnedinde óulle-pÿş-ı istirÀóatdür

Çeken dest-i ümìdi dÀmen-i fikr-i emÀnìden

EyÀ pertev-fürÿz-ı cÀh-ı devlet iètirÀø itme

Vücÿd-ı nÀr olur sürèatle zÀéil iltihÀbından

{ÕekÀyì}

Yapılsun türbe-i úabrüm güõergÀhında ol şÀhuŋ

Gelüb geçdükce ãorsu[n] óÀlimi òÀk-i mezÀrumdan

{RÀşid-i Ámidì}

FermÀn-ber itmiş emrine bir şÀh-ı óüsn anı

Dil kişverinde óüsni ser-À-pÀ revÀn iken

{RÀşid-i Úadìm}

Hücÿm-ı õıllet-i idbÀr rifèate göredür

Olur nüzÿli kerÀnuŋ şedìd bÀlÀdan

Page 202: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

191

İder ãavt-ı ceres rÀh-ı ùalebde daèvet-i reh-zen

Hele dünyÀda yoúdur Àdeme şöhret úadar düşmen /110/

Eyler mi dil-i ãÀfı óavÀdiå mütekeddir

Gelmez keder Àyìneye eşkÀl ü ãuverden

{RÀġıb Paşa}

Bì-tÀbì-i tehÀluk ile yolda úaldı hep

Ser-menzil-i merÀma (vaúitsiz) şitÀb iden

HevÀy-ı nefsden ser-mÀye-i èizzetdür istiġnÀ

èAzìz olmazdı Yÿsuf çekmese dÀmen ZüleyòÀ’dan

İntisÀb-ı ehl-i devlet òÀki de eyler èazìz

ZÀéil olmaz ãayt-ı èizzet kÀse-i faġfÿrdan

Muúayyid iètibÀr almaz, teşÀbüh reng ü bÿ virmez

Olur mı zìver-i destÀr-ı raġbet sünbül-i òırmen

{Raómì-i Úırımì}

Hüner aèdÀyı ùatlı dil ile tesmìmdür yoúsa

Nedür farúı zebÀn-ı cÀn-gezÀnuŋ nìş-i kej-dümden

Page 203: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

192

Eli úalsa n’ola her kadr-dÀnuŋ ùaşlar altında

NümÀyÀndur bu mebóaå keffe-i seng-i terÀzÿdan

Baŋa evøÀè-ı nÀ-şÀyeste-i gerdÿn keder virmez

Teéeååür óÀãıl olmaz baórde çirk-Àb-ı bed-bÿdan /111/

{Raóìúì}

èIşú geldi ùurmasun gitsün göŋülden ãabr u huş

Ġayre yir úalmaz serÀy-ı dilde sulùÀn var iken

èÁşıú-ı dil-teşne el çekmez lebüŋden bilmiş ol

İstemez bir kimse ölmek Àb-ı óayvÀn var iken

{SÀmì}

Virür mi feyø-i kÀmil sÿd ùabè-ı naúã-bìnÀna

Tehìdür desti Àòir ùaşsa gevherler terÀzÿdan

Anda var ümmìd-i bih-bÿdì bu merhem-nÀ-peõìr

Zaòm-ı kilk-i bed-süòan efzÿnterdür tìrden

Tìre-ùabèı zişt-òÿ tercìó ider (bì-kìneden)

Seng-i òÀrÀ òÿb olur zengìye ãÀf Àyìneden

Page 204: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

193

{SulùÀn SüleymÀn}

Bì-vefÀ yÀrüŋ Muóibbì cevrini maèõÿr ùut

YÀrsuz úalur cihÀnda èaybsuz yÀr isteyen

{Şehrì}

Olmasun vÀ-reste pìç-ü-tÀb-ı ġamdan kìne-òÿ

MÀr-ı sermÀ-dìdeye MevlÀ güneş göstermesün

{Øamìrì}

Dil-i pür-sÿzı itsün tÀze tÀze dÀġlar tezyìn /112/

NihÀl-i şuèledür gülzÀr-ı óasretde çiçek virsün

{èÁrif }

Bir gümüş ãuyıdur ol sìne vü gerden gÿyÀ

èAks-i meh gibi ider çehresi anda lemeèÀn

{èÁrif SüleymÀn Beg}

IøùırÀb-ı óÀl bÀdì-i sükÿnet oldıġı

Ùıfl iken maèlÿm olurdı cünbüş-i gehvÀreden

Page 205: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

194

{èÌzzet èAlì Paşa}

Mekr-i düşmandan óaõer yoúdur dile nÀ-kÀm iken

Şeróadan faãã-ı nigìn ÀzÀdedür bì-nÀm iken

{èÌzzet MollÀ}

Levn-i gÿn-À-gÿn-ı eşyÀ çeşmine yek-rengdür

Rÿ-nümÀdur meõheb-i erbÀb-ı vaódet kÿrden

Çerò ġÀfildür verÀ-yı perde-i esrÀrdan

èAús ümìd itmek òaùÀ Àyìne-i taãvìrden

{èAzmì-i Ámidì}

İètirÀøı úo bozıldı gülşen-i èÀlem diyü

İşbu bÀġ-ı bì-beúÀnuŋ bÀġbÀnı sen misiŋ

ÚubÀb-ı dehre şÀn u menzeletle ãıġmayan ġÀfil

GiriftÀr-ı nişìmengÀh-ı mÀr-u-mÿr olur bir gün /113/

{èAynì}

Muøùaribdür dÀéim erbÀb-ı hünerden cÀhilÀn

Cephesi bed-ãÿretüŋ pür-çìn olur Àyìneden

Page 206: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

195

{Þeyò ĠÀlib}

ÙabÀyiè muòtelifdür neşée-i feyø-i ilÀhìde

Pür olmaz sÀġar-ı mey çeşmesÀr-ı Àb-ı gevherden

{Fuøÿlì Bir Úaãìdesinden}

Ey sümÿm-ı saùvetüŋ teéåìri nìrÀn-ı ceóìm

V’ey seóÀb-ı raómetüŋ sìr-Àbı Firdevs-i berìn

Úudretüŋ gülzÀrına bir sebze (Sidrüél-MüntehÀ)

Óikmetüŋ şemèine bir pervÀne Cibrìl-i Emìn

äunèuŋ eyvÀnında bir úandìl devr-i ÀsumÀn

äanèatüŋ dìbÀcesinden bir varaú rÿy-ı zemìn

ÒÀkden her õerre teéyìdüŋle bir cism-i laùìf

Ábden her úaùre tevfìúüŋle bir dürr-i åemìn

Ol èamìmüél-feyø-münèimsiŋ ki feyø-i şÀmilüŋ

Rızú taúsìminde úılmaz imtiyÀz-ı küfr ü dìn

İútiøÀ-yı óikmetüŋ iôhÀr-ı úudret úılmaġa

İòtilÀf-ı ùabè ile eødÀdı itmiş hem-nişìn

Page 207: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

196

èIşú odı yaúdı beni yanumda ùurma ey göŋül

Bir ùutışmış Àteşüm úurb u civÀrumdan ãaúın /114/

Dïst, bì-pervÀ, felek bì-raóm, devrÀn bì-sükÿn

Derd çoú, hem-derd yoú, düşman úavì, ùÀliè zebÿn

Yolda berg-i lÀle teg temkìn-i dÀniş bì-åebÀt

äuda èaks-i serv teg teéåìr-i devlet vÀjgÿn

Göz döker isrÀf ile òÿn-Àbe laèlin gÿyiyÀ

Kim ciger dÀġında ol laèlin bulubdur maèdenin

{Fıùnat Òanım}

Olan pür-çìde-dÀmen bÀġ-ı dehrüŋ berg ü bÀrından

Olur ÀzÀde çün serv-i sehì bÀd-ı òazÀnından

{Fehìm}

SÀde úalb ol kim úaøÀ nìreng-i naúş-ı feyø ider

Her şikeste-pÀre-i miréÀt-i úalb-i sÀdeden

Eylemiş şemè-i cemÀlüŋ Àteş-efrÿz-ı óayÀ

èÁrıø-ı pür-tÀbuŋ Àb-ı şuèle-Àmìz eyleyen

Page 208: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

197

{Lebìb-i Ámidì}

KemÀl erbÀbı ÀrÀyişle aãlÀ iftiòÀr itmez

Degüldür óürmeti muãóaflaruŋ cild-i muùallÀdan

MülÀyim-ùìnete ôÀlimlerüŋ ôulmi muúarrerdür

Ki penbe Àteş ile sÿdmend olmaz müdÀrÀdan /115/

Mücerred şekl ile taúlìde gelmez pÀk cevherler

Ôuhÿr eyler mi kÀr-ı seyf-i ãÀrım mevc-i deryÀdan

{Mesèÿd Luùfì Efendi-i Ámidì}

İtmek cedel muġÀlaùadur sırr-ı vaódete

Luùfì bu kÀéinÀt aŋa bürhÀndur bütün

{Esèad Muòliã Paşa}

Bir òaste nÀ-ümìd ise baúmaz ùabìb olan

NÀ-úÀbilÀnı terbiye itmez lebìb olan

{Manùıúì}

SÀyesin dervìş-i bì-berg ü nevÀdan dÿr iden

äaúlasun ÀrÀyiş-i tÀbÿta naòl-i úÀmetin

Page 209: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

198

{Münìf}

Úızarır bir nigeh-i germden erbÀb-ı nifÀú

Naúd-i maġşÿşuŋ olur úalbı be-dìd Àteşden

{Bir Úaãìdesinden}

ÒÀme-i emr-i Kün∗ olduúda raúam-senc-i yekÿn

Cümlesi oldı be-hem beste-i aókÀm-ı şuéÿn

Perde-pìrÀy-ı maôÀhir olub ÜstÀd-ı Ezel

Cilve-rìz oldı pey-À-pey ãuver-i gÿn-À-gÿn

Munfaãıl gerçi ki peyvend teãÀvir-i ôuhÿr

Muttaãıl yek-digere lìk temÀåìl-i buùÿn /116/

Çeşm-i bÀrìk-nigÀha görinür hep yek-reng

Bu nuúÿş-ı èaceb-Àmìòte-i bÿúalemÿn

Ser be-hem dÀde-i dest-i eóadiyyetdür hep

Yek biŋ silsile-i nisbet-i inşÀ-yı úurÿn

∗ “Ol” emri: Allah’ın kendisiyle kâinatı yarattığı emir. Kur’an’da birçok ayette (6: 99, 36: 82 )

geçmektedir.

Page 210: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

199

Subóa-gerdÀn-ı riyÀøetgede-i úudretdür

Rìşe-i sÀú-ı dıraòt, enmile-i dest-i ġuãÿn

Oldı bu şeş-der-i èibretde úaøÀ vü úaderüŋ

Úabøa-ı basù u güşÀdında cihÀn zÀr u zebÿn

Cümle bir cÀy-ı óikemdür bu bisÀù-ı tertìb

Óadd-i õÀtında degüldür birisi perde bìrÿn

{NÀbì}

İderse pÀyuŋı Àzürde dest-i òÀrı nedür

ŞikÀyet eylemenüŋ vechi bÀġbÀnından

èUlüvv isterseŋ ol fevvÀre-i Àb Àteşìn olma

Fişek nÀ-bÿd olur bÀlÀya şiddetle ãuèÿdından

Ol şuèbedenüŋ ôÀhir-i ÀåÀrına nÀôır

Sen perdelerüŋ sırr-ı verÀsın ne bilürsiŋ

Her bir ser-i mÿyuŋda aúÀr Àb-ı letÀfet

DeryÀy-ı melÀóatde şitÀdan mı gelürsiŋ /117/

äaón-ı ferdÀda degüldür teşneter úalmaú baèìd

CÿybÀr-ı mümkinÀtuŋ bilmeyenler maúsimin

Page 211: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

200

Olsa òalúuŋ rızúı óÀãıl verziş-i tedbìrden

KÿdekÀn-ı bì-zebÀn maórÿm olurdı şìrden

Òayrdur bìdÀrluúdan òˇÀb o bì-idrÀke kim

èAczi vardur vÀúıèÀt-ı èÀlemi taèbìrden

ëarb-ı sikke ile olur zer-i nÀmdÀr iştihÀr

Müsteèidd-i èizz ider üstÀd teõlìl itdigin

Bir nüveden bir dıraòt-ı bÀrver eyler ôuhÿr

ÒÀk ider tekåìr devr-i çerò taúlìl itdigin

Oldıġın aŋlar bu èÀlem bir muèammÀ-yı ġarìb

Fehm iden üstÀdınuŋ terkìb ü taólìl itdigin

Olmaz güsiste renc-i nişìb u firÀzdan

MÀnend-i sÀye ãÀóibine inúıyÀd iden

Ásÿdelik ümìdin ider ôıll-i èaãrdan

èAãruŋ devÀm-ı devletine iètimÀd iden

{Naóìfì}

Aġardı mÿy-ı rìş ü ser göŋül dünyÀya úanmazsıŋ

äabÀó oldı daòı sen òˇÀb-ı ġafletden uyanmazsıŋ /118/

Page 212: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

201

{Nedìm}

Bilür bÀzÀrını germ itmenüŋ resmin ne kÀfirdür

Gelür hem bezme tenhÀ hem peşìmÀn gösterür kendin

èÁúıbet göŋlüm esìr itdüŋ o gìsÿlarla sen

Hey ne cÀdÿsıŋ ki Àteş baġladuŋ mÿlarla sen

{Nüzhet}

Saèy it müsevvedÀt-ı günÀhı beyÀøa çek

Dest-i úaøÀ cerìde-i èömrüŋ düşürmeden

İtme her ãayt u sadÀ-yı devlete mÀéil dilüŋ

Òoşdur ÀvÀz-ı ùabl dirler meåeldür dÿrdan

ÒˇÀhiş-i luùf eylemek kim mÀyegÀn-ı èaãrdan

Nÿr ümmìd itmedür èayniyle çeşm-i kÿrdan

{Nefèì Bir ÒÀne Vaãfında}

Mevlevìdür ãan o şÀdırvÀn-ı ser-gerdÀn kim

Hem döner hem eşkini eyler ãafÀsından revÀn

Zer-külÀhıyla yÀòud bir dil-ber-i raúúÀãdur

Bir ayaġ üzre semÀè itmekde dÀmen-der-miyÀn

Page 213: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

202

{Nevèì}

Dil ãafóasına baúdum eùrÀfı òayli meşrÿó

Bildüm bu nüsòa çıúmış bir zā-fünÿŋ elinden /119/

ZÀhide miórÀb-ı mescid èÀrife ebrÿ-yı yÀr

Cilvegerdür pertev-i nÿr-ı ÒüdÀ her gÿşeden

{VÀóidì}

Zerd olsa n’ola úaşlaruŋ ey ruòleri gülgÿn

Ser-sÿreleri muãóafuŋ ekåer olur altun

{VÀlì-i Ámidì}

Dirler baŋa cÀnÀnesin al VÀlì raúìbüŋ

CÀnın bile alırdum eger gelse elümden

{SulùÀn Veled}

Ben bilmez idüm gizli èıyÀn hep sen imişsiŋ

CÀnlarda vü tenlerde nihÀn hep sen imişsiŋ

èÁlemde nişÀn ister idüm ben saŋa senden

Bildüm ki dü-Àlemde nişÀn hep sen imişsiŋ

Page 214: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

203

{Sünbül-zÀde Vehbì}

èÁúıla lÀyıú mı ferdÀyı ferÀmÿş eylemek

Fikr-i şenbe ùıfluŋ eylerken tebÀh Àõìnesin

{Veysì}

Gider òºÀb-ı teġÀfül dìdelerden dÿr olur bir gün

Bu meclis böyle úalmaz mestler maòmÿr olur bir gün /120/

{èÁrif Óikmet Beg}

MiúdÀr-ı úabiliyyet olur mevrid-i füyÿø

Her cÀmı vüsèatince leb-À-leb ider sebÿ

{Fuøÿlì Medó-i Nebevìden}

äaçma ey göz eşkden göŋlümdeki odlara ãu

Kim bu deŋli ùutışan odlara úılmaz çÀre ãu

Vehm ile söyler dil-i mecrÿó peykÀnın sözin

İóùiyÀt ile içer her kimde olsa yara su

äuya virsün bÀġbÀn gülzÀrı zaómet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzüŋ teg virse biŋ gülzÀra ãu

Page 215: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

204

Ben lebüŋ müştÀúıyam, zühhÀd Kevåer ùÀlibi

Nitekim meste mey içmek òoş gelür huşyÀra ãu

Ùìnet-i pÀkiŋi rÿşen úılmış ehl-i èÀleme

İútidÀ itmiş ùarìú-i Aómed-i MuòtÀr’a ãu

Seyyid-i nevè-i beşer, deryÀ-yı dürr-i ıãùıfÀ

Kim sepüpdür muècizÀtı Àteş-i eşrÀra ãu

Úılmaú içün tÀze gülzÀr-ı nübüvvet revnaúın

Muècizinden eylemiş iôhÀr seng-i òÀra ãu

Óayret ile parmaġın dişler kim itse istimÀè

Parmaġından virdigin şiddet güni enãÀra ãu

YÀ ÓabìbaéllÀh yÀ Òayreél-Beşer müştÀkuŋam

Öyle kim leb-teşneler yanub diler hemvÀre ãu /121/

Bìm-i dÿzeò nÀr-ı ġam ãalmış dil-i sÿzÀnuma

Var ümìdüm ebr-i iósÀnuŋ sepe ol nÀra ãu

Umdıġum oldur ki rÿz-ı óaşr maórÿm olmayam

Çeşme-i vaãluŋ vire ben teşne-i dìdÀra ãu

Page 216: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

205

{NÀdirì}

Almış zamÀne úavs-i úuzaódan eline dÀs

HemvÀre kiştzÀr-ı vücÿdı ider direv

{ÁgÀh}

Her çeh-i tÀrìke düşme bì-baãìretler gibi

YÀ derÿnında meh-i KenèÀn ola yÀ olmaya

Minnet-i òuşk ey ùabìb-i bì-mürüvvet tÀbe-key

Merhemüŋ zaòm-ı dile dermÀn ola yÀ olmaya

SÀyeveş bilmem ne düşmiş o şÿòuŋ pÀyına

KÀşkì bir kerre òÀk-i reh-güõÀrumdur dise

{İbn-i KemÀl}

Çeşm-i pür-eşk üzre tÀb atsa ruòuŋ èaksi néola

Resmdür úandìlde Àteş yanar Àb üstine

äafóa-i òaddüŋde dil eyler òayÀl-i òaùù u [ò]Àl

Gör nice dìvÀnedür kim naúş urur Àb üstine

Óoúúa-i yÀúÿtdur çeşmüm ùolu dürr ü güher

Leblerüŋ èaks ideliden eşk-i òÿn-Àb üstine /122/

Page 217: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

206

Göŋlüme èışúuŋ düşüb tÀrÀca gitdi èaúl u ãabr

LÀ-cerem yaġma olur od düşse esbÀb üstine

èÁrıøı Àyìnesinde èaks-i ruòsÀrum benüm

äanki bir berg-i òazÀndur kim düşer Àb üstine

{Aómed Paşa}

SÀyem øiyÀ virirdi çün mihr gökde aya

Bir dem muãÀóib olsam sen şÿò-ı meh-liúÀya

Evvel umar idüm kim sÀyeŋde òoş geçeydim

Áòir bu rÿşen oldı olmaz güneşde sÀye

Zülfüŋ şebinde virdüm dil óüsnüŋe gören dir

Maġrib’de bir Úalender Àyìne ãunmış aya

Dil rÿşen olmaz Aómed èışú odı olmayınca

Bì-revzen olsa òÀne muótÀc olur øiyÀya

{Emìrek}

Çehre-i zerdüm benüm òÀk-i der-i dil-dÀrda

Ùopraġa düşmiş òazÀn yapraġıdur gülzÀrda

Page 218: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

207

{Emìn}

ErbÀb-ı kemÀlüŋ yiri vìrÀne-i ġamdur

ÒÀk üzre düşer mìve eger puòte olınca

{BÀúì}

DÀne dÀne ol èaraúlar ùurra-i pür-tÀbda

Úaùre úaùre jÀlelerdür sünbül-i sìr-Àbda /123/

Aġzuŋ içre ey leùÀfet gülsitÀnı ol zebÀn

Úırmızı gül yapraġıdur ġonce-i sìr-Àbda

Gör viãÀlüŋ gicesi şevú-ı derÿnın èÀşıúuŋ

Seyr-i deryÀ òÿb olur cÀnÀ şeb-i meh-tÀbda

JÀlelerdür lÀle-i sìr-Àba düşmiş dir gören

Dürr-i dendÀnuŋ òayÀli çeşm-i pür-òÿn-Àbda

Çün teb-i èışúıyla yÀrüŋ BÀúiyÀ sÿzÀn degül

Bu óarÀretler nedür òurşìd-i èÀlem-tÀbda

BÀùıl hemìşe bÀùıl u bì-hÿdedür velì

Müşkil budur ki ãÿret-i óaúdan ôuhÿr ide

Page 219: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

208

Ġam degül gelse dile BÀúì pey-À-pey derd ü ġam

Eksük olmaz tekyedür mihmÀn mihmÀn üstine

èİõÀruŋ yÀdı bir rengìn laùìfe

DehÀnuŋ baóåi bir şìrìn óikÀye

{Belìġ}

İlişmez kirpigümde yÀre úarşu dÀne-i eşküm

Güneş ùoġduúda şeb-nem kaùresi ùurmaz åebÀt üzre

Felek bÀlÀ ùutar bì-maġzı erbÀb-ı maèÀrifden

ÓabÀb üstindedür deryÀnuŋ ammÀ gevher altında /124/

{TÀcì}

Göz yaşlı göŋül zülf-i perìşÀnlar içinde

Úaldum úaraŋu gicede bÀrÀnlar içinde

{æÀbit}

O çÀr-ebrÿ ile baú maùlaè-ı dil-cÿy-ı cÀnÀna

Murabbaè-vefú-ı devletdür ki úonmış rÿy-ı cÀnÀna

MiréÀt içinde èaksüŋ hep rÿóa beŋzedürler

Mülóid óulÿle õÀhib, zındíú ittióÀda

Page 220: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

209

Eger sevdÀ-yı òÀl-i èÀrıøuŋla eşk-bÀr olsam

Zemìnden óabbetüés-sevdÀ biter her dÀne düşdükce

{Caèfer Çelebì}

Lebleri üstine düşse sÀye-i zülfi n’ola

Zìnet içün úor benefşe destesin cÀm üstine

{ÓÀmì-i Ámidì}

GÀhìce luùf it ki cevrüŋden öle Àzürde-dil

Yoúsa ey Àfet olur èÀdet sitem-keşlik bize

Çerò ayırdı cennet-i kÿy-ı dil-ÀrÀdan bizi

Baèd-ez-ìn ùÀvÿsveş düşmez münaúúaşlık bize /125/

{Óaşmet}

TamÀm iúbÀl ider insÀnı ilúÀ cÀy-ı idbÀra

Olur üftÀde-i òÀk-i siyeh mìve kemÀlinden

{ÒÀkì}

ÒilÀf-ı mevúièine vaøè olınsa bir gevher

NaúíãÀ gevhere mi yoúsa vaø idenlerine

Page 221: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

210

{ÒayÀlì}

Her ne naúşın kim vücÿd eyvÀnına çekmiş úaøa

ÒÀme-i taúdìre baú ùaèn eyleme naúúÀşına

{Òayrì}

ÓÀéil olmaz eşk-i çeşm ol meh-liúÀnuŋ èaksine

Perde olmaz Àb, mihr-i pür-øiyÀnuŋ èaksine

Dìde-i rÿşen-güherde pestdür cÀh-i bülend

Úıl naôar Àyìnede ùÀú-ı semÀnuŋ èaksine

Meh gibi ser-menzil-i maúãÿdını elbet bulur

Uyduran reftÀrını devr-i zamÀnuŋ èaksine

{ÕekÀyì}

Münevverdür göŋül nÿr-ı hüviyyetden ki óikmetle

İfÀøa eyledi şems-i óaúìúat èayn-ı aèyÀna

{RÀşid}

Devlet-i dünyÀ ile èÀúıl olur mı şÀd-kÀm

Ádeme virmez feraó gencìne bulsa òºÀbda /126/

Page 222: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

211

{RÀġıb Paşa}

Úaldı naúş-ı òÀtem-i laèlüŋ dil-i ġam-pìşede

Ġonce-i terdür úo açılsun derÿn-ı şìşede

Eylesün tÀrÀc-ı dil geh çìn-i ebrÿ geh nigÀh

İki şìr olmaz meåeldür sevdigüm bir mìşede

Olmadum reh-yÀb-ı sırr-ı kÀkül-i òam-der-òamuŋ

Çoú kilìd-i müşkili itdüm güşÀd endìşede

İtdi şìrìnkÀrì-i FerhÀd’ı naúş-ı Bì-sütÿn

Ser-nüviştin kim kaøÀ resm eylemişdi tìşede

Cemè olan gird-i lebüŋde úahr u şekker-òandeyi

Nìş ile cedvÀra teşbìh eyledüm bir rìşede

Òırúa-pÿş-ı òÀnúÀh-ı bì-niyÀzìdür göŋül

Eylemem RÀġıb müdÀrÀ şeyòe de dervìşe de

DırÀz itme niyÀzuŋ úÀmetin olma girÀn-sÀye

Gelür feyø-i ÒüdÀ geldükde bì-mìzÀn u endÀze

Page 223: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

212

Mey-i gülgÿna revnaú-baòş olur şeffÀfì-i mìnÀ

Virür rengìn-edÀyı ùabè-ı nÀzük tÀze maømÿna

Kimüŋ kim çeşm-i idrÀki maúÀmından olur beste

Felekde èÀlemi devr itse beŋzer esb-i ùÀóÿna /127/

Virürdi cÀna bìdÀrì-i ãabÀó óaşre dek ey meh

Olaydı heyéet-i vaãluŋ muãavver cÀme-òºÀb üzre

Tenezzül itmedükce cevher olmaz úaùre-i nìsÀn

Bulur rÿşen-øamìrÀn rifèati olduúca efkende

{RıøÀyì}

èIşú revnaú virdi rÿy-ı bì-miåÀlüŋ naúşına

BÀèiå olurmış hevÀ Àb-ı zülÀlüŋ naúşına

{Şeref Òanım}

Yoú medòali hiç baòt-ı siyÀhuŋ bilürem ben

Sensiŋ beni bu óÀle úoyan Àh göŋül Àh

{èÁrifì Aómed Paşa}

İtmez ùarìú-i óaúda olan òalúa ser-fürÿ

Egmez minÀre úametini bÀd eserse de

Page 224: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

213

{èÁãım-ı Çelebì-zÀde}

Nìk ü bed her vaãf olur bir õÀta nisbetle kemÀl

Ùoġrılıú nÀvekde òoşdur egrilik şemşìrde

{èİzzet MollÀ}

Biŋ bülbüli nÀlende-i òÀr-ı sitem eyler

Bir ġonceyi güldürme murÀd itse zamÀne /128/

{ĠazÀlì}

Øarar-ı dehrden óaõernÀk ol

İètimÀd itme nefè-i tiryÀúa

{Fuøÿlì}

Başda her tüy èışú odından bir tütündür kim çıúar

Çizginen başum belÀ bezminde beŋzer micmere

{Fıùnat Òanım}

HevÀ-yı bì-beúÀ-yı dehr yoúdur úalb-i enverde

ÓabÀb itmez ôuhÿr Àb-ı ãafÀ-baòşÀ-yı gevherde

Ne mümkin ãaúlamaú dilde òayÀl-i òÀl-i müşgìnüŋ

Şemìm-i èanber-i sÀrÀ nihÀn olsun mı aòkerde

Page 225: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

214

äaúın nev-devletÀn-ı èaãrdan himmet óayÀl itme

èAbeådür gevher ümmìd eylemek baór-i muãavverde

Leb-i òoy-kerdesinden seyr idüb dendÀnını yÀrüŋ

ÚıyÀs itdüm dür-i şehvÀrdur dürc-i mücevherde

{LeéÀlì}

Gevherüŋ var mı úıymeti kÀnda

Dür behÀsın bulur mı èummÀnda

{Lebìb-i Ámidì}

Úızardur rÿyını cÀm-ı şarÀb Àheste Àheste

Virür tuffÀóa rengi ÀfitÀb Àheste Àheste /129/

MaèÀrif èarø idenler bì-şuèÿr insÀn-ı nÀ-dÀna

Gül-Àb-efşÀna beŋzer cìfe-i bed-bÿy-ı óayvÀna

Cehÿl-i èilm ü èirfÀna kemÀlÀt arøı èayniyle

Baúılsa muãóaf ihdÀ eylemekdür kÀfiristÀna

Bir kimse degül sırr-ı úaderden ÀgÀh

MÀniè de vü MuèùÀ da CenÀb-ı AllÀh

Page 226: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

215

LÀzımsa da esbÀba tevessül itmem

LÀ-óavle ve lÀ-úuvvete illÀ biéllÀh

{Mesèÿd Luùfì Efendi-i Ámidì}

ĠınÀ-yı nefse mÀlik olmadıúca er ġanì olmaz

Óaúìúatde gedÀdur mÀlik olsa maèden-i sìme

Döküb zülfüŋ yüze pinhÀn úılma ruòlerüŋ luùf it

Çıú ey mihr-i ümìdüm çıú verÀ-yı perde-i şebden

{MaúÀlì}

Bu cism-i nÀ-tevÀnumda görinen mÿylar ãanma

Çemenlerdür ki bitmiş cÀ-be-cÀ köhne mezÀr üzre

Ne cÀnib kim úadem baãduŋ yüzüm ol yirde ferş olsun

Ne yir kim sÀye ãalduŋ òÀk olam ol reh-güõÀr üzre

MaúÀlì ùaèn-ı aèdÀdan ne ġam erbÀb-ı èirfÀna

Atarlar ùaşı elbette dıraòt-i mìvedÀr üzre /130/

{Münìb}

Maóv olmayınca çirk-i sivÀ úalb olur mı ãÀf

äafvet gelür mi bir ãuya tÀ kim ùurılmasa

Page 227: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

216

{NÀbi}

Kec-nihÀdÀn rÀst-ùabèÀn ile itmez imtizÀc

İttióÀdı olmaz anuŋçün kemÀnuŋ tìr ile

Bilürler ehl-i dünyÀnuŋ ne gÿne oldıġın merdÿd

Görenler óÀlini óelvÀ-fürÿşÀnuŋ megeslerle

Taúdìre iètirÀødan ÀyÀ ne farúı var

MihmÀnlaruŋ muèÀraøası mìzbÀn ile

İnsÀn odur ki bir söz ola aŋa bend-i pÀ

ÓayvÀn odur ki baġlayalar rìsmÀn ile

Elden gelen ÀzÀrıŋı hiç eyleme taúãìr

HengÀm-ı ġurÿruŋ saŋa pÀyende úalursa

MÀniè-i ãafvet degüldür gelse de ġam sìneye

Óüsn ü úubóından ne èÀrıø ãÿretüŋ Àyìneye

CÀmı kef-i sÀúìde şikest olması yegdür

Ol bÀde ki keyfiyyet-i minnet var içinde /131/

Bir Àyìnedür kim görinür èayb-ı şikÀfı

Ol maãlaóat-ı şeró ki rişvet var içinde

Page 228: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

217

Bilür óaúìúati bir noúùa oldıġın èilmüŋ

Nuúÿş-ı kevni gören noúùa-i süveydÀda

Ol maùlabuŋ óuãÿline laènet ki ùÀlibi

LÀzım gele mürÀcaèat itmek èadÿsına

Ol mey ki neşéesinde ola bÿy-ı imtinÀn

Seng-i úaøÀ ùoúınması yegdür sebÿsına

Gelür şevúe kesel neyl-i viãÀl-i yÀrdan ãoŋra

Olur èÀrıø girÀnlıú ãÀéime ifùÀrdan ãoŋra

Degüldür õÀta mÀéil òalú mÀl ü cÀhadur raġbet

Dıraòt eùrÀfını kimse ùolaşmaz bÀrdan ãoŋra

KünÀt itseŋ yine èayb-ı şikÀf-ı kÀse bÀúìdür

Olur úaãd-ı nevÀziş bì-nemek ÀzÀrdan ãoŋra

Ôuhÿr-ı nièmet-i bì-intiôÀruŋ úadri øÀyièdür

Bilür úadrin bulanlar gÿşiş-i bisyÀrdan ãoŋra

FerÀmÿş eyle pìç-ü-tÀb-ı yeési èafvı yÀd eyle

Nedür NÀbì günÀhuŋ vakèı istiġfÀrdan ãoŋra

Page 229: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

218

Gitdi dendÀn, geldi nièmet, oldı øÀyiè leõõeti

Devlet iúbÀl itse ammÀ nÀbe-hengÀm olmasa /132/

{Nedìm-i Úadìm}

Zülf-i müşgìnüŋ olur óÀke meger nükhet-feşÀn

SÀyeveş üftÀdeler yoluŋda pest olmış yine

äubó-dem gül-geşt-i bÀġ itmişdür ol òurşìd-i tÀb

Reng-i rÿyı gülleri[ŋ] gördüm şikest olmış yine

{Nedìm}

Görindükce o sìm-Àbì úabÀdan sìne-i ãÀfuŋ

Döner Àyìne üzre mühre-i sìm-Àba cÀn tende

Dil-i pür-nÀle-i èışúda òayÀl-i rÿyuŋ

Naúş-ı gülşen gibidür kÀse-i faġfÿr üzre

{Nüzhet}

Saòt-diller úahr ile her òidmete muètÀd olur

Áheni eşkÀl-i gÿn-À-gÿna úorlar nÀr ile

Page 230: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

219

Şecer-i bÀrverüŋ úurdı derÿnında olur

Kimse vÀúıf olamaz devletinüŋ Àfetine

İstiúÀmet ıøùırÀb-ı ùabè ile olmaz èıyÀn

Áb-ı bì-ÀrÀmda seyr it èaãÀnuŋ èaksini /133/

{Naôìf-i Peder-i CÀmièuél-Óurÿf}

Ġıbùa-baòş olmış iken gülşende ruòsÀruŋ güle

Revġan-ı gül sürme küfrÀn-ı nièamdur kÀküle

Aġladuúca ben néola gülse o gül-rÿ ey Naôìf

Böyledür èÀdet ki bülbül aġlaya güller güle

{Nevèì}

Ten zevraúın düşürme gird-Àb-ı ıøùırÀba

äabr it göŋül ki úalmaz bu rÿzigÀr böyle

{YaóyÀ-yı Seyòüél-İslÀm}

Gice pervÀnelerle bezmi germ-À-germ idi şemèüŋ

Seóer gördüm ne şemè-i meclis-ÀrÀ var, ne pervÀne

Page 231: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

220

{İbn-i KemÀl}

Çıúmasun Àhum odı aġzumı açdurma benüm

Yaúmasun sÿz-ı derÿnum seni söyletme beni

{Ebués-Suèÿd}

Gitdi eyyÀm-ı şebÀb elden dem-i vuãlat gibi

Geldi hengÀm-ı meşìb irdi şeb-i fürúat gibi

Gerdiş-i eflÀk ùayy itdi sicill-i èömrümi

Şol suùÿrı maóv olub ebter úalan óüccet gibi

Çökdi bünyÀd-ı beden bozıldı timåÀl-i cesed

Deyr dìvÀrında yir yir maóv olan ãÿret gibi /134/

Bir zamÀn idi ki bÀġ u rÀġa itdükce güõer

Görinürdi her kenÀrı gülşen-i cennet gibi

Şimdi ol óÀlÀtuŋ oldı her biri òºÀb u òayÀl

èÁlem-i ruéyÀda idrÀk olınan óÀlet gibi

{èEmetuéllÀh Òanım}

Dest-i tedbìr ile çÀk olsun mı dÀmÀn-ı firÀú

ÁfitÀb-ı óüsnüŋe óayrÀn iden sensiŋ beni

Page 232: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

221

{BÀúi}

Yayıldı baóå-i laèlüŋ, vaãf-ı òÀlüŋ bÀġ-ı RıêvÀn’a

äuyın Kevåer, nebÀtın ney-şeker, òÀkin èabìr itdi

CihÀnda başuma sulùan iken ÀzÀde vü fÀriġ

Beni hep úayd-ı zülfüŋ boynı baġlı bir esìr itdi

BÀúì yine mey içmege and içdi dimişler

DìvÀne midür bÀde ùururken içe andı

{DeftardÀr Behcet}

Kimi gördük ġareø icrÀsına düşmişlerden

İşinüŋ evveli saèd Àòiri nev-rÿz oldı

{CelÀl Çelebì}

ÒallÀú-ı cihÀn èÀleme úıldıúda tecellì

Her kimseyi bir óÀl ile úılmış mütesellì /135/

{CenÀbì}

Vechi var úaãd eylesem hicrüŋle ülfet itmegi

Görmemek yegdür görüb dìvÀne olmaúdan seni

Page 233: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

222

{İbrÀhìm Óaúúì}Maèrifet-nÀme äÀóibi

Ùamaèsuz Àdemüŋ òalú-ı cihÀn hep aúrabÀsıdur

Ùamaèsuz olmasaydum hep baŋa òÀl ü èam olmazdı

{èÁrif Óikmet Beg}

TecÀrib bulmadan miréÀt-i óüsn-i ãÿret-i óÀli

Degül şÀyÀn nigÀh-ı raġbete bir şaòãuŋ aóvÀli

Leb-À-leb èişve olsun laèl-i nÀbüŋ èişve hengÀmı

Virir mi neşée yÀúÿt olsa da peymÀne-i òÀlì

{ÒÀúÀnì}

Òoten Àhÿsı ise ùutmaz efÀøıl maúbÿl

Bir ġazÀlüŋ ki erÀõilden ola ãayyÀdı

{RÀsim}

Henÿz ÀåÀrı ile yÀd iderler ãÿretÀ baúsaŋ

Ne İskender ne de Àyìne-i gìtì-nümÀ úaldı

{RÀġıb Paşa}

Revnaú olmaz süòane óüsn-i edÀdan ġayrı

Var mı seng ü güherüŋ farúı ãafÀdan ġayrı /136/

Page 234: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

223

Cidd ü saèy itmekde yoú bizden úuãÿr ammÀ çe-ãÿd

Düşmeyor ber-vefú-i òºÀhiş müddeèÀlardan biri

TÀ ÒüdÀ’dan şurùa-i tevfìú hem-rÀh olmasa

SÀóil-i ümmìdi görmez nÀòüdÀlardan biri

Şöyle serşÀr-ı raóìú-i vaódet oldum RÀġıbÀ

YÀre eylerdüm işÀret ãorsalar benden beni

{SÀmì}

Vaódeti seyr idemez aóvel-nigÀh-ı iştibÀh

Hestì-i eşyÀ-yı gÿn-À-gÿn bir gÿyÀ iki

{SulùÀn SüleymÀn}

Òalú içinde muèteber bir nesne yoú devlet gibi

Olmaya devlet cihÀnda bir nefes ãıóóat gibi

{SulùÀn Selìm-i æÀnì}

èÁşıú-ı ãÀdıúda dil birdür olur mı yÀr iki

Hìç bir taòt üzre mümkin mi ola òünkÀr iki

Page 235: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

224

{Şeref Òanım}

Efendüm çekmesün mièmÀr-ı luùfuŋ nÀfile zaómet

Benüm vìrÀne göŋlüm ġayrı ÀbÀd olmadan úaldı

{Şuèÿrì}

İtdigi daèvÀya úÀdir olmadur şarù-ı hüner /137/

Ádemi rüsvÀy ider iåbÀta èacz-i úudreti

{Øamìrì}

Bu nev-bahÀrda ancaú açıldı dÀġ-ı derÿn

GüşÀd-ı ġonce-i dil úaldı bir bahÀra daòı

{ÙÀlib}

Dÿr olan gözden göŋülden dÿr olur bì-iştibÀh

Bu meåel ôÀhirdür itseŋ der-miyÀn Àyìneyi

{èÁùıf}

Evvel yutul da ãoŋra çalış sen de yutmaġa

BÀzìçegÀh-ı èÀlemüŋ ögren úumÀrını

Page 236: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

225

{èİzzet Beg}

Kÿh-i temkìn-i kibÀra dime óÀcetüŋi hiç

O da feryÀdıŋa feryÀd ider ùaġ gibi

{FÀrÿú}

Meyl eyleme ol yÀre ki aġyÀr eli degmiş

Pejmürde olan gülde leùÀfet bulınur mı

Merhÿn-ı ġam-ı óasret olan òÀùır açılmaz

Medyÿn olan Àdemde şaùÀret bulınur mı

{Faãìó Dede}

Giceler èazm itdigüm ol mÀhe sÀyem òavfıdur

Bir ùarìú ile úabÿl itmez maóabbet şirketi /138/

{Fuøÿlì}

Ruòuŋ üzre òam-ı ebruŋı görmek isterem ammÀ

Velì düşvÀr olur gün var iken görmek yeni ayı

Degüldüm ben saŋa mÀéil sen itdüŋ èaúlumı zÀéil

Baŋa ùaèn eyleyen ġÀfil seni görse utanmaz mı

Page 237: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

226

TÀ ki bir dem baãa nÀ-geh başum üzre úadem

Ey muãavvir reh-güõÀrı üzre çek timåÀlümi

Hìç kim yoúdur ki nÀlemden şikÀyet eylemez

Şükr kim çoúdur saŋa èarø eyleyen aóvÀlümi

Her gören èayb itdi Àb-ı dìde-i giryÀnumı

Eyledüm taóúìú görmiş kimse yoú cÀnÀnumı

Sìm-tenlerden gelen ùaşları yıġmış çevreme

èIşú maèmÿr eylemek ister yıúılmış göŋlümü

Ádemìden çoú olur ôÀhir perìveşler velì

Az olur vÀúıè perìveşlerde sen teg Àdemì

Zehr-i úahruŋ içmeden var ise úaãduŋ úatlüm it

Áb-ı óayvÀn içsem öldürmek olur müşkil beni /139/

Uymış cünÿna göŋlüm dir úaşuŋa meh-i nev

Ne iètibÀr aŋa kim seçmez úaradan aġı

Page 238: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

227

{Kelìm}

Nesìm-i rÿó-baòş esdi, dıraòt-ı mürde cÀn buldı

Olanlar óaşrı münkir seyre gelsün ãaón-ı gülzÀrı

{Lebìb-i Ámidì}

Yanaşsa ġabġab-ı óÿrì-i cennet ġabġab-ı yÀre

Gören dir ãunè-ı MevlÀ ortadan bölmiş bir elmayı

{Mesèÿd Luùfì Efendi-i Ámidì}

èArş-ı RaómÀn’dur tecellìgÀh seccÀndur göŋül

Anda sulùÀn eylemek lÀyıú mı merdüm-zÀdeyi

{Esèad Muòliã Paşa}

Òalú-ı èÀlem bi’ù-ùabiè óubb-ı vaùan mecbÿrıdur

Biŋ gülistÀna degişmez bÿm bir vìrÀneyi

{Óaøret-i MevlÀnÀ-yı Rÿmì}

Saŋa ol dïst içün düşmez cefÀ itmek taóammül úıl

Gülüŋ dìdÀrına èÀşıú gerek òoş göre her òÀrı

èAceb óaddince MevlÀnÀ sözi Türkìce naôm eyler

KelÀmından olur maèlÿm kişinüŋ kendi miúdÀrı

Page 239: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

228

{NÀbì}

Geçürdi çÀşnì-gìr-i felek ol deŋlü vaútin kim /140/

NevÀl-i Àrızÿ meydÀna geldi, iştihÀ gitdi

Bu pend èÀúıla besdür ki òalú söylerler

ZamÀn ile bu serÀy-ı köhen fülÀnuŋ idi

{NÀdirì}

Ten-i pür-Àb u tÀbuŋ zìr-i pìrÀhende sulùÀnum

Güneşdür kim beyÀø ebrüŋ içinde berú urur nÿrı

Gören ol sÀèid-i sìmìni naèl-ı surò il yir yir

äanur zerrìn úadeólerle müzeyyen şemè-i kÀfÿrì

─ Yüzüm sürsem èaceb mi ol òaù-ı nev-òìze sulùÀnum

MünÀsibdür zer-endÿd eylemek òaùù-ı hümÀyÿnı

{NiåÀrì}

PerìşÀn eyle zülfüŋ gerden-i billÿrgÿn üzre

Şeb-i tÀrìk ider efzÿn fürÿġ-ı şemè-i kÀfÿrı

Page 240: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

229

{Nedìm}Bir ÚaãrVaãfında

Ey èÀlem-i miåÀlüŋ seyyÀó-ı huşyÀrı

Hiç úaãr ãÿretinde gördüŋ mi nev-bahÀrı

Ebrÿların zer-endÿd itmiş èarÿs-i feyøüŋ

MeşşÀùa-i kemÀlin kilk-i òüceste-kÀrı

Baú ol zemìn-i òÿb u dil-cÿy müşg-bÿya

Seyr it o saúf-ı pÀk-i pür-naúş u pür-nigÀrı

GÿyÀ idüb ùabìèat gÿy-i zemìni tasùìó /141/

Tibet aşaġa inmiş Çìn ü Òoten yuúarı

Ol deŋlü sÀóasında feyø ü neşÀù var kim

Olsaydı ger zamÀnuŋ ÀsÀyiş-i vaúÀrı

Dirdüm ki gelmiş anda ùaró-ı iúÀmet itmiş

Cemşìd-i kÀmkÀruŋ eyyÀm-ı òoş-güvÀrı

─ Şuèle servÀsÀ çıúar òakümden ol yirlerde kim

PÀy-mÀl-i tevsen-i Àteş-òırÀm itdüŋ beni

Page 241: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

230

{Nüzhet}

Kendi èaybın görmege Àyìne ġayruŋ èaybıdur

Òalúa ùaèn itme hele bir kerre var gör sen seni

Olmaz òamÿş-ı şekve göŋül bì-óuãÿl-i kÀm

Yol Àòir olmayınca kesilmez derÀ sesi

Hep bì-meéÀldür süòanı ser-serìlerüŋ

ŞÀyÀn-ı istimÀè degül ÀsiyÀ sesi

{Naôìm}

Òìre-çeşm itdi beni berú-ı ruòı ùutmış meger

Mihre úarşı ol meh-i nÀ-mihribÀn Àyìneyi

Çeşm-i èibret-bìn ile baú ol ãanem taãvìrine

Naúşını seyr it taãavvur eyleyüb naúúÀşını /142/

{Nefèì}Bir Úaãr Vaãfında

TeèÀlaéllÀh zihì úaãr-ı bülend-eyvÀn-ı óal-kÀrì

Yed-i beyøÀ-yı úudretdür meger kim dest-i mièmÀrı

äanurlar bir gül-i zer-dÿzdur bir naùè-ı òÀrÀda

RuòÀmında görenler èaks-i òurşìd-i pür-envÀrı

Page 242: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

231

FeøÀsı òalvet-i dil gibi pür-envÀr-ı rÿóÀnì

HevÀsı èÀlem-i cÀn gibi gerd-i tìreden èÀrì

{BahÀr Vaãfında}

Nesìm ol deŋlü nÀzük ùaró ider Àb üzre emvÀcı

Ki levó-i sìme üstÀd idemez öyle úalemkÀrì

äanur tamġa-yı zerrìndür gören bir mÀéì òÀrÀda

MiyÀn-ı Àba düşmiş èaks-i òurşìd-i pür-envÀrı

ÇerÀġ-ı óüsnini inkÀr idenler rÿz-ı rÿşende

SemenzÀr içre görsünler fürÿġ-ı şemè-i gül-nÀrı

Döner gül-mìò-i sìme cÀ-be-cÀ zerrìn-sebz üzre

Dökildükce gül-i zerd üstine bÀdÀmuŋ ezhÀrı

Úonub çeng idicek bülbül nihÀl-i gülbün-i sebzi

Gümüş telden düzer ebr-i bahÀrì aŋa o tÀrı

Óüsn-i pÀkinde leùÀfet o úadar kim gÿyÀ

Sìnesi Àyìnedür, ÀyìnedÀn pìreheni

Virmez ol pìrehen ü sìne ãafÀsını yine

Dökse ger ãafóa-ı gül üzre ãabÀ yÀsem[e]ni /143/

Page 243: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

232

{VaããÀf èAbduéllÀh Efendi}

Bilünmez èÀrifüŋ fevtinden evvel úadr-i ÀåÀrı

Mióekk-i òÀk ile sencìdedür óüsn-i òıred şimdi

{Seyyid Vehbì}

Müstaġnì-i irşÀd olur erbÀb-ı óaúìúat

SükkÀn-ı Óaram n’eyler imiş úıble-nümÀyı

{Şeyòüél-İslÀm YaóyÀ Efendi}

İrişür Kaèbe-i maúãÿda úalmaz rÀh-ı miónetde

Aŋa kim pertev-i nÿr-ı cemÀlüŋ reh-nümÿn oldı

Page 244: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

233

TETİMME-İ MUÚADDİME

İşte úudemÀ-yı şuèarÀmızıŋ iútidÀr-ı edebìleri ne úadar èÀlì oldıġına bÀlÀdaki

nümÿneler delìl-i kÀfìdir. MübÀlaġÀt ve teşbìhÀt-ı merdÿde iltizÀm itmemiş olsalar idi

bu günki gün de edebiyyÀt-ı şièriyyemiz dünyÀda mevcÿd olan aúvÀmıŋ cümlesine

ġıbùa-baòş olacaú bir derecede bulunur idi.

ÓayfÀ ki bu kemÀliŋ, bu iútidÀrıŋ eŋ büyük úısmı óissiyyÀt-ı insÀniyyeyi bi-

óaúúın tehyìc idemeyecek bir yolda şièr söylemege ãarf olunmuş ve edebiyyÀt-ı

neåriyyemiz daòi böyle münÀsebetsizliklerle ùolmuşdur.

MaèamÀ-fìh meşÀhìr-i udebÀ-yı cedìdemiz bir vaútden beri naôm ve neårce

ùarz-ı úadìmi taèdìl ü ıãlÀó ile ÀåÀr-ı edebiyyemiziŋ maúbÿl-i èumÿm /144/ olacaú bir

ãÿrete taóvìlini arzu eylediklerinden az vaútde edebiyyÀtca beyneél-aúvÀm yüksek bir

mevúiè iórÀz idecegimiz meémÿldür.

UdebÀ-yı cedìdemiziŋ ÀåÀr-ı münteòabelerinden bir nümÿne daòı işbu

kitÀbımızıŋ òÀtimesine õeyl ãÿretiyle derc itmek taãavvurundayız.

KitÀbımızıŋ muúaddimesi burada òitÀm bulmaġla bundan ãoŋra–mecmÿèuna

èilm-i belÀġat dinilen–maèÀnì ve beyÀn ve bedìè èilmlerinden baóå idecegiz; in-

şaéallÀhu TeèÀlÀ.

Page 245: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

234

/145/ BİRİNCİ BÁB

‘İlm-i Ma‘Ànì BeyÀnındadır

Muúaddime

(èİlm-i maèÀnì) lafôıŋ muúteøÀ-yı óÀl muùÀbaúatını bildiren aóvÀlden baóå

ider.

Baèøları dir ki “KelÀmıŋ terkìbinde bir ùaúım òÀããalar bulunur ki büleġÀ o

òÀããalara yÀ selìúa, yÀòud ülfete devÀm ile kesb-i vuúÿf ider. Bu òÀããalarıŋ baèøları

õevúì ve baèøları istiósÀnì olub ba‘øları da levÀzım-ı aãliyyenin maèÀnÀsından

maèdÿddur. èİlm-i maèÀnì o òÀããalarıŋ yek-dìgerine taùbìúinde òaùÀdan iótirÀz içün

maúÀmlarıŋ vücÿh ve tefÀvütüni bildirir”.

èİlm-i maèÀnìniŋ mebÀdìsi mesÀéil-i naóviyye ve luġaviyye ve mevøÿèı

terÀkìb-i òaberiyye ve ùalebiyye, mesÀéili kelÀmıŋ muúteøÀ-yı óÀle taùbìúini gösteren

úavÀèid, delÀéili kelÀm-ı büleġÀnıŋ istiúrÀsı ve ġÀyeti kelÀmı muúteøÀ-yı óÀle taùbìú

iden uãÿl iútidÀdır.

MuúteøÀ-yı óÀlden murÀd her ifÀdeniŋ cevherine yaúışan óÀlidir: MeåelÀ bir

kÀtib bir tebrìk-nÀme yazacaú olsa o tebrìk-nÀmede tesèìd ü tehniyete ve taèziye-

nÀme yazsa tesliyete müte‘alliú elfÀôıŋ intiòÀbı lÀzım /146/ gelür. Her lafôıŋ

muúteøÀ-yı óÀle taùbìúi o lafôıŋ maúãÿda ve mÀddeye göre getirilmesidir. Tebrìk-

nÀmede taèziyeye, taèziye-nÀmede tebrìke müte‘alliú lafôları yazmaú dügün ve

bayram günlerine maòãÿã olan nümÀyişi ye’s ü mÀtem günlerinde; yeés ü mÀteme

maòãÿã nümÀyişi dügün ve bayram günlerinde göstermege beŋzer. Bu ise muúteøÀ-yı

óÀle muùÀbaúat ve münÀsebet úabÿl itmez.

Page 246: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

235

Òulÿãa müteèalliú mevÀdd-i sÀ’ire daòi muòÀùab ve maãlaóatıŋ óÀl ü şÀnı ve

mürselün ileyhiŋ óÀ’iz olacaġı meziyyet-i taúdìriyyeniŋ derecÀtı naôar-ı diúúat ü

iètinÀya alınaraú aŋa göre yazılmasını mukteøÀ-yı óÀle rièÀyet iútiøÀ ider.

Òulÿãuŋ ġayrı olan meãÀlióce de mürselün ileyhiŋ aóvÀliyle maãlaóatıŋ

derece-i ehemmiyyeti gözedilerek elfÀô ve kelÀmıŋ maúÀma tevfìúi lÀzım gelür. Bu

baóålerce muúaddime-i kitÀbda bir dereceye úadar ifÀdÀt-ı muúteøiyye derc

olunmuşdur.

(KelÀm) bir söze dinilir ki óÀvì olacaġı kelimeleriŋ nisbeti tÀmm ve o sözi

işiden muòÀùab istifÀde içün başúa kelimeye intiôÀrdan müstaġnì ola. Bu ãÿretle

kelimelerden birisiniŋ åubÿten veyÀ selben dìgerine nisbet olunmasına (isnÀd)

dinilür. Şu kelimelerden nisbeti óÀvì olan kelimeye (müsned) ve kendisi içün nisbetiŋ

mefhÿmı åÀbit veyÀ menfì olan kelimeye (müsnedün ileyh) ıùlÀú olunur.

MeåelÀ: “Çiçek açmışdır” kelÀmındaki “açmışdır” lafôı “açmaú” nisbetini

óÀvì olmaġla “müsned” ve kendisi içün /147/ bu nisbetiŋ mefhÿmu åÀbit olan “çiçek”

lafôı “müsnedün ileyh”dir. “Çiçek açmamışdır” kelÀmı menfìye miåÀl olabilür.

(Òaber) ãıdú u keõbe iótimÀli olan sözdür.

Nisbet-i åubÿtiyye veyÀ nisbet-i selbiyye üç zamÀnıŋ birine muúterin oldıġı

óÀlde òÀrice ta‘alluú ider ise medlÿli ister òÀrice muùÀbıú, ister ġayr-ı muùÀbıú olsun7

buŋa (cümle-i òaberiyye) dinilir.

ÒÀrice nisbet-i åubÿtiyyesi olan kelÀma miåÀl: “Posta gelmişdir” ve òÀrice

nisbet-i selbiyyesi olan söze miåÀl “Posta gelmemişdir” cümle-i òaberiyyeleridir. Bu

cümleleriŋ medlÿlleri ister gerçek olsun, ister yalan, mÀ-dÀm ki ifÀdece òÀrice

nisbetleri vardır ikisi de cümle-i òaberiyyedir.

7 (ÒÀrice muùÀbıú) gerçek ve (ġayr-ı muùÀbıú) yalan dimekdür.

Page 247: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

236

KelÀmdaki nisbet òÀrice müteèalliú olmayub da kendi nefsiyle úÀéim olur ise

buŋa (inşa) dinilür: “Müstaúìm ol”, “Mürtekib olma” kelÀmları gibi ki bu sözler bir

muòÀùaba emr ü nehyden èibÀret olmaġla her birindeki nisbet kendi nefsiyle úÀéim ve

òÀrice ġayr-ı müte‘alliúdir.

Kelimeler yÀ müfred, yÀ cümle olur.

(Cümle) õikr olundıġı üzere birisiniŋ dìgerine isnÀdı olan kelimelerden

mürekkeb bir èibÀredir. Şu èibÀre ister “Zeyd úÀéimdir” /148/ gibi ifÀde-i tÀmmeyi

óÀvì olsun, ister “Eger baŋa ikrÀm ider ise” gibi ifÀde-i tÀmmeyi óÀvì olmasun, iki

taúdìrce de cümle èadd olunur. LÀkin ifÀde-i tÀmmeyi óÀvì olmayan èibÀreye kelÀm

dinilemez. BinÀéenèaleyh kelÀm ile cümle arasında èumÿm ve òuãÿã-i muùlaú

bulunur.

Müfred yÀ èumde, yÀòud faøla olur.

(èUmde) kelÀmıŋ rüknlerinden maèdÿd kelimedir. Müsnedün ileyh ve

müsnediŋ her biri kelÀmıŋ rükni olmaġla umdedir. Müsned fièl ve maènÀ-yı fièli óÀvì

bir kelime oldıġı taúdìrde müteèalliúÀtından olan lafôlarıŋ her biri erkÀn-ı kelÀmdan

òÀric olacaġından faøla ‘add olunur.

İfÀde-i maúãÿdece baèøan úaãr ve taòãìã vuúÿè bulur. Bunuŋ da muúteøÀ-yı

óÀle taùbìúi úavÀ’id-i maóãÿãaya tÀbièdir.

KelÀmıŋ òÀrice nisbeti olan úısmı òaber oldıġı gibi òÀrice nisbeti olmayan

úısmı da inşÀ oldıġı yuúarıda beyÀn olunmuş idi. èİlm-i maèÀnì mebÀóiåiniŋ bir

ùaúımı òÀããaten inşÀya müteèalliúdir.

Cümleler ta‘addüd eyledigi óÀlde baèøan yek-dìgeri üzerine èaùf olunur.

Baèøan èaùf olunmaz. LisÀn-ı maèÀnìde èaùfa (vaãl), èaùf olunmamaġa (faãl) ıùlÀú

Page 248: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

237

idilür. Şu baóå pek ehemmiyyetli oldıġından èulemÀ-yı belÀġatiŋ baèøıları “BelÀġat

bu mebóaåden èibÀretdir” didiler. Bu mebóaå de úavÀèìd-i maòãÿãaya tÀbièdir.

Maúãÿdını ifÀde iden kimse yÀ her kes beyninde müteèÀref olan /149/ èibÀre

ile edÀ-yı merÀm ider, yÀ o èibÀreden az ve yÀòud ziyÀde sözlerle ifÀdede bulunur.

Bu mebóaåce de èilm-i maèÀnìde úavÀ’id-i lÀzıme mündericdir.

Şu baóåleriŋ cümlesi ber-vech-i Àtì sekiz faãlda beyÀn olunacaúdır in-

şÀ’allÀhu TeèÀlÀ

Page 249: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

238

BİRİNCİ FAäL

AóvÀl-i İsnÀd-ı Òaberì BeyÀnındadır

(İsnÀd-ı òaberì) bir kelimeniŋ, yÀòud bir kelime mecrÀsında cereyÀn iden

kelimeleriŋ8 başúa bir kelimeye, yÀòud kelimelere9 bir vech ile øamm olunmasıdır ki

o kelimeleri óÀvì olan cümle–kelimelerden biriniŋ mefhÿmı dìgeri içün åÀbit, yÀòud

dìgerinden menfì olacaú derecede–bir óükmi müfìd ola10.

Her bir muòbire lÀzımdır ki ifÀdesini–maúãÿdını edÀya kifÀyet idecek

miúdÀrdan–ziyÀde elfÀô ile terkìb itmeye.

Bir muòbir bir muòÀùaba bir òaber virse muòbiriŋ iètiúÀdına göre muòÀùab

vücÿh-i Àtiyyeden òÀlì olamaz. /150/

1. MuòÀùabıŋ õihni şübhe ve inkÀrdan òÀlì bulunur. Bu ãÿretce òabere

(èibtidÀéì) dirler.

2. MuòÀùabıŋ õihni òaberiŋ ùoġrı olmasında şübheli bulunur. Bu taúdìrce

òabere (ùalebì) ıùlÀú iderler.

3. MuòÀùab òaberiŋ medlÿlüni inkÀr ider. Bu óÀlde òabere (inkÀrì) dirler.

4. MuòÀùab òaberi inkÀrda ıãrÀr gösterir. Bu ãÿretce òabere (ıãrÀrì) tesmiye

olunur.

Òaber ibtidÀéì ise óÀvì olacaġı èibÀreniŋ ıùlÀú üzre ìrÀd olunması lÀzım gelür.

8 “O mÀhìler ki deryÀ içredir” kelimeleri gibi.

9 “DeryÀyı bilmezler” gibi.

10 Yaènì óaber virilen şey “Gerçekdir”, “YÀòud degildir” óükmlerinden birisini ifÀde ide.

Page 250: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

239

MeåelÀ: Bir kimseniŋ diyÀr-ı ġurbetde bir úarındaşı bulunub da o kimse

úarındaşına müştÀú ve muntaôır oldıġı óÀlde úarındaşınıŋ ġurbetten geldigini gören

bir kimse o kimseniŋ yanına giderek òaber virmek istese “Úarındaşıŋ ġurbetde[n]

geldi”, yÀòud “Gelmişdir” dimesi kÀfìdir. Böyle mevkiède elfÀô-ı teékìdiyyeye lüzÿm

görilemez.

Òaber ùalebì oldıġı taúdìrde ıùlÀú üzre getirilmesi cÀéiz ise de elfÀô-ı

teékìdiyyeden birisiyle getirilmesi daha güzel olur.

MeåelÀ: BeyÀn itdigimiz òaberi viren kimse muòÀùabıŋ õihninde inanmaġa

şübhe hiss ider11 o kimse12 “Gelmişdir” /151/ diyerek teékìdden èÀrì olmaú üzere

sözini tekrÀr idebilür. LÀkin “äaòìóen gelmişdir” gibi elfÀô-ı teékìdiyyeden birisiyle

òaberini teékìd itmesi müstaósendir.

Òaber inkÀrì oldıġı óÀlde teékìd ile getirilmesi vÀcibdir.

MeåelÀ: Mebóÿåün ‘anh olan òaberiŋ muòbiri muòÀùabıŋ o òabere

inanmadıġını görür ise13 o kimse “óaúìúaten” ve yÀòud “ãaòìóen” gibi elfÀô-ı

teékìdiyyeden birisiyle o muòÀùaba úarındaşınıŋ geldigini òaber virmesi vÀcib olur.

Òaber ıãrÀrì oldıġı ãÿretde úasem ile de getirilebilür.

MeåelÀ: Òaber-i meõkÿrı viren kimse, muòÀùabın o òaberi inkÀrda ıãrÀrını

görür ise14 “VallÀh úarındaşıŋ gelmişdir” diyerek úasem ile òaber virir.

11 Yaènì muòbir òaber virdikde muòÀùab “èAcabÀ” gibi sözlerle òaberiŋ ãıóóatinde şüphesini

gösterirse.

12 Yaènì muòbir.

13 Yaènì muòÀùab “Úarındaşımıŋ geldigine inanmam” gibi sözlerle inkÀrını gösterir ise.

14 Yaènì muòÀùab “Òayır, úarındaşımıŋ geldigine inanmam, gelmemişdir” gibi sözlerle inkÀrda ıãrÀrını

gösterir ise.

Page 251: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

240

KelÀmı vücÿh-i meõkÿre üzere iòrÀc itmek anı muòÀùabıŋ ôÀhir-i óÀline göre

ifÀde eylemekdir. MuòÀùabıŋ ôÀhir-i óÀline rièÀyetle virilen òaber o òaberi muúteøÀ-

yı óÀle taùbìú dimek olub òaber–bir èillet ve nükteden òÀlì oldıġı óÀlde–ôÀhir-i óÀle

muvÀfıú olmaz ise muúteøÀ-yı óÀle de muùÀbıú olamaz.

Her kim bir kimseye bir òaber virmek istese ibtidÀé-i emrde /152/ “MuòÀùabıŋ

õihni òÀlìdir” iètiúÀdında olacaġı ùabìèìdir. MuòÀùabıŋ tereddüdini veyÀ inkÀrını óiss

itmedikce ve yÀòud bir èillet ve nükteye mebnì olmadıúca ôÀhire muòÀlif söz söyler

ise o sözi muúteøÀ-yı óÀle tevfìú itmemiş olur.

EşèÀrca òayÀlÀt-ı şÀèirÀne müstaèmel oldıġından “ŞÀèir s[ö]zini bir muòÀùaba

úarşu söylüyor” gibi taãavvur olunur.

Keştì-i ümmìdümi sÀóil-res-i kÀm itmeyen

RÿzgÀr eksükligidür (rÿzgÀr eksükligi)

beytinde oldıġı gibi. ŞÀèir gÿyÀ “Benim kÀm-yÀb olmaġa istióúÀúım var iken ne çÀre

ki zamÀn müsÀèade itmiyor” dimiş ve muòÀùab da “Òayır öyle olmamalı. Belki

óuãÿl-i maúãada mÀniè olacaú úuãÿruŋdan ötüri maórÿm úalmış olmalısıŋ” diye

tereddüd veyÀ inkÀr göstermiş de şÀèir õikr olundıġı üzere sözini teékìd iderek

“Benim úuãÿrum yoúdur. Ancaú zamÀn ve iúbÀl müsÀèade itmediginden óuãÿl-i

maúãada müãÀdif olamıyorum” dimegi úaãd itmişdir.

Keyfiyyet-i müstaúbeleyi iòbÀrca da úÀèide böyledir.

Bir gün (elbet) yÀd idersiŋ èÀşıú-ı dìrìneni

Çoú arar bulmazsıŋ ey Àşÿb-ı devrÀn (bilmiş ol)

beytinde oldıġı gibi.

Nüzhet’iŋ

ErbÀb-ı ġayôdan néola itse øarar ôuhÿr

Page 252: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

241

(Elbette) tabè-ı nÀrdan eyler şerer ôuhÿr

/153/ beytiniŋ ikinci mıãrÀèındaki (elbette) lafôı elfÀô-ı teékìdiyyeden olub meéÀl-i

mıãrÀè temåìl ùarìúiyle bir òaberden èibÀret oldıġı óÀlde (elbette) lafôında hìç bir èillet

ve nükte mevcÿd degildir. Áteşiŋ ùabìèatinden şerer ôuhÿrını taãdìúde tereddüd ve

inkÀra da maóall ve münÀsebet yoúdur. BinÀéenèaleyh mıãrÀè-ı meõkÿruŋ óÀvì oldıġı

kelÀmıŋ terkìbi muúteøÀ-yı óÀle muùÀbıú görilemez. Teékìdsiz olmaú üzere:

Başlarsa nÀr yanmaġa eyler şerer zuhÿr

ùarzında naôm olunmuş olsa idi; muúteøÀ-yı óÀle muùÀbıú olur idi.

Belìġ’iŋ

Án mıdur şuèle viren èÀrıø-ı pÀküŋde didüm

Didi ol muġ-beçe-i bÀde-fürÿş(Àndur yÀ)

ve başúa şÀèiriŋ

Maózen-i ge[v]her-i èışú oldı derÿnum cÀnÀ

Ne ãanursıŋ dil-i şÿrìdeyi (deryÀ deryÀ)

beytlerindeki te’kìdler birer münkir-i òayÀlì[ye] úarşu söylenmiş sözler olub hem

muúteøÀ-yı óÀle muvÀfıú hem de güzeldir.

Yandı ùutışdı Àteş-i èışúuŋla göŋlümüz

ÔÀlim inanmıyorsaŋ (inan) söylerem saŋa

beyti daòi güzeldir. /154/

èİzzet Molla’nın

VallÀh çürük, Àòeri bi’llÀh çürükdür

Al diŋler iseŋ işte sözüŋ ãaġını benden

beyti hem teékìd, hem de úasem ile virilen òaberlerdendir.

Page 253: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

242

NebÀtì-i ÍrÀnì’niŋ

Meni öldirdi ol melek-peyker

(Meni öldirdi) ol perì-zÀde

Meni öldürme ey ecel bir dem

Úo biraz yalvaram o cellÀde

naômındaki te’kìd Àheng iètibÀriyle pek güzeldir. GÿyÀ ecel amÀn virmeksizin cÀnını

almaú istemiş, kendisi de “Sen gelmezden muúaddem beni maèşuúum öldürmüşdür”

dimekle eceli inÀndıramamışdır “BÀrì meydÀ[n] vir. Soŋ nefesde aŋa yalvarub şifÀ-yı

ãadr óÀãıl ideyim de andan ãoŋra ikinci defèa olmaú üzere sen de beni öldür” dir gibi

muòÀùab-ı òayÀlì ittiòÀõ eyledigi ecele úarşu muòbir ãıfatında bulunması taòayyülÀt-ı

mevhÿmeden ise de muúteøÀ-yı óÀle tevÀfuú ider.

Òulÿãa müteèalliú mektÿblarda istièmÀl olunan “(Óaúìúaten) õÀt-ı èÀlìlerine

òulÿãum bir derecededir ki (aãlen ve úaùèen) zevÀl ve taġayyür úabÿl itmez” gibi

èibÀreler şÀèirleriŋ úullandıúları elfÀô-ı lÀ-ubÀliyÀne nevèinden ve mükÀtebece

muúteøÀ-yı óÀle taùbìú olunamayacaú sözlerdendir. ZìrÀ böyle èibÀreleri óÀvì

mektÿbı yazan bir şaòãıŋ mürselün /155/ ileyh ile beylerinde–tarafınca muãaddaú-

münÀsebet-i òÀliãÀne var ise te’kìdi şÀmil öyle sözler ciddiyyÀtdan èadd olunamaz.

MünÀsebet yoúsa öyle èibÀreler ekÀõìb-i münşiyÀneden maèdÿd olur. LÀkin

aóbÀbıŋ biri dìgerinden münÀsebet-i òÀliãÀheye muġÀyir bir óÀl óiss idüb de taórìren,

yÀòud başúa dürlü muèÀmele ile esÀsen tereddüd veyÀ muéÀòaõe gösterse o miåillü

èibÀrelere münÀsebeti kÀbil ve muúteøÀ-yı óÀle muvÀfıú éadd olunur.

MesÀlióce muòÀbere böyledir. MeåelÀ bir úaøÀ úÀéim-maúÀmı Àmiri bulunan

bir sancaú mutaãarrıfınıŋ virdigi bir emr-i úÀnÿnìyi maèõeret-i maúbÿleye müstenid

Page 254: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

243

olmaúsızın icrÀ itmedigi içün o mutaãarrıf mercièine mürÀcaèat gösterirse “Şu

mÀddeye dÀéir fülÀn úaøÀsı úÀ’im-maúÀmı fülÀn, ùarafımızdan virilen emri maèõeret-i

maúbÿle göstermeksizin mevúiè-i icrÀya úomadıgından muóÀkeme altına alınmasını

istìõÀn iderim” diyecek yerde “Ùarafımızdan (úÀnÿn dÀéiresinde) emr virilmişken

(hìç bir dürlü) maèõeret-i maúbÿle ve (meşrÿèa)ya müstenid (ve mebnì) olmaúsızın

(ãaóìóen ve óaúìúaten muòÀlefet-i tÀmme ibrÀz ile emr-i úÀnÿnìyi mevúiè-i icrÀya

vaøè itmediginden muóÀkeme altına alınmasını (lüzÿm-i úaùèì ve úavì üzerine) istìõÀn

iderim” gibi elfÀô-ı şedìde ve mü’ekkide yazılması hem muúteøÀ-yı óÀle muġÀyir,

hem de şübheyi dÀèì olur.

Bir Àmir muóÀkemesi kendi riyÀseti altındaki maókemeye Àèid bir meémÿruŋ

aóvÀlini ıùlÀú üzre mÀ-fevúine òÀliãÀne iòbÀr ile /156/ muóÀkemesini istìõÀn itmeyüb

de öyle münÀsebetsiz elfÀô-ı teékìdiye ve óaşviyyÀt ile iòbÀr itmesi muúteøÀ-yı óÀle

taùbìú olunmayacaġından başúa aãóÀb-ı vicdÀn u inãÀf naôarında riyÀsete taèalluú

iden ãalÀóiyyet-i úÀnÿniyyesini bile iòlÀl itmiş görinür.

Bir muòbir bir kimseye bir òaber virmegi úaãd itse maúãadı yÀ muòÀùabca

mechÿl olan bir óükmi aŋa bildirmekden, yÀòud muòÀùabca maèlÿm olan bir óükme

kendisi vÀúıf oldıġını aŋa aŋlatmaúdan èibÀret bulunur.

Evvel óükme (fÀéide-i òaber) ve muòbiriŋ muòÀùabca maèlÿm olan öyle bir

óükme–kendüsiniŋ vuúÿfını bildirmesine (lÀzım-ı fÀéide-i òaber) dinilür.

Emåile-i meõkÿreniŋ hepsinde fÀéide-i òaber mevcÿddur. LÀzım-ı fÀéide-i

òaber mevcÿd degildir.

MuòÀùabıŋ maèlÿmı olan bir óükm–baèø éillet ve nükteye mebnì ôÀhir-i óÀle

muòÀlif olaraú–kendüsine söylenebilür. MeåelÀ: Bir kimse bir maóalle gidüb de bir

şaòãdan anı mektÿm ùutsa o şaòã o kimseye (Sen fülÀn maóalle gitdiŋ) didikde böyle

Page 255: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

244

ifÀdeden maúãadı (Gittigiŋe vuúÿfum var) dimek olur. Bu miåÀlde hem fÀéide-i

òaber, hem de lÀzım-ı fÀéide-i òaber mevcÿddur. FÀéide-i òaber o òaberiŋ muòÀùabca

õÀten maèlÿmı olan óükmi, lÀzım-ı fÀéide-i òaber o óükmüŋ medlÿline muòbiriŋ

vuúÿfıdır.

èAleél-èıùlÀú òaberleriŋ hepsinde–muòÀùabca óükm gerek mechÿl /157/ olsun,

gerek maèlÿm–fÀéide-i òaber bulunur. LÀkin òaberiŋ óükmi muòaùabca õÀten maèlÿm

olmadıúca lÀzım-ı fÀéide-i òaber bulunamaz. BinÀéenèaleyh fÀéide-i òaberle lÀzım-ı

fÀéide-i òaber beyninde èumÿm ve òuãÿã-i muùlaú vardır.

Baèøan bir óükme vÀúıf olan bir kimse cÀhil menzelesine tenzìl ile o óükm

kendüsine òaber virilür. MeåelÀ bir kimse úumÀrıŋ óaram oldıġını bilüb de úumÀr

oynayan bir kimseye “ÚumÀr óarÀmdır” diye òaber virse “ÚumÀrıŋ óarÀm oldıġını

bildigiŋ óÀlde èilmiŋle èamel itmeyüb oynayorsuŋ” dimegi murÀd itmiş olur

Böyle yerlerde nükte bir naãìóat ve åevÀba òidmet ve emr bi’l-maèrÿf ve nehy

èani’l-münkeri iltizÀmdan èibÀretdir.

Baèøan sÀéil olmayan bir kimse sÀéil maúÀmıda ùutılub kendüsine bir şey

òaber virilür. MeåelÀ: Bir gürülti işiden bir kimse o gürülti maóalliden gelen bir

şaòãa baúdıúda–“Şu gürülti nedir” diye ãormaúsızın–o şaòã o kimseye “İki Àdem

biribiriyle münÀzaèa idiyor” dimesi gibi. Bunda muòbiriŋ óÀlÀ muòÀùabdan suéÀle

meyl görmesi öyle òaber virmegi mÿcib olur.

SÀéil olmayanı sÀéil maúÀmına úoyub aŋa bir şey òaber virmek baèøan tehdìd

içün daòi iltizÀm olunur. MeåelÀ: ZuúÀúda yaramazlıú iden bir mekteb çocuġuna–

suéÀl vuúÿè bulmaúsızın ve òabere meyl görülmeksizin– “ÒºÀceŋ geliyor” dinilmesi

gibi.

Page 256: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

245

Tebşìr ve tenbìh miåillü maóallerde daòi bu ãÿret ekåeriyyen iltizÀm /158/

olunur. Böyle yerlerde öyle òaberler her ne úadar muúteøÀ-yı ôÀhire muvÀfıú degilse

de muúteøÀ-yı óÀle muùÀbıúdır.

Bir muòÀùab bir şeyée vÀúıf iken inkÀra müteèalliú emÀre gösterse münkir

èadd idilerek elfÀô-ı teékìdiyeden birisiniŋ iltizÀmıyla o şey kendüsine òaber

virilebilür. MeåelÀ: Bir kimse altun olduġını bildigi bir sebìkeye baúub sebìkeniŋ

miåúÀli altmış ġurÿş úıymetinde iken li-ġaraøin bilmezlenerek “Dirhemi üç ġurÿş

deger” dise o kimse “Altundur altun” dinilerek òaber teèkìd ile getiriliyor ki “Altun

oldıġını bilürken bilmezlenüb öyle söylüyorsuŋ” dimek olur.

ÚavÀéid-i meõkÿre müåbet olan mÀddelerce naãıl cereyÀn ider ise menfì olan

mÀddelerce de öyle cereyÀn ider.

BedìhiyyÀtdan olan aókÀmca muòÀùab münkir bile olsa teékìd ile òaber

virilmege lüzÿm görilemez. MeåelÀ: Bir kimse bir muòÀùaba “Bir ikinin yarısıdır”

dise teèkìdle–belki ãÿret-i muùlaúada bile–cevÀba lüzÿm yoúdur. ZìrÀ bunda hìç bir

nükte ve èillet taãavvur olunmayub gösterilen inkÀr muġÀlaùadan èibÀret görinür.

(İsnÀd) iki úısımdır. Biri óaúìúat-i èaúliyye, dìgeri mecÀz-ı èaúlì.

(Óaúìúat-i èaúliyye) bir fièli fÀèil-i óaúìúìsine isnÀd itmekdir. “Şu bÀġçeleri,

şu tarlaları CenÀb-ı Óaúú yeşilletdi”, “Şu úonaġı mièmÀr ve èamele yapdı” gibi. /159/

Bir şaòã-ı ùabìèìniŋ (Şu bÀġçeleri ùabìèat yeşilletdi) sözindeki (ùabìèate isnÀd)–

kendi iètiúÀdına göre–óaúìúat-i èaúliyye nevèinden maèdÿddur.

Ke-õÀlik muòbirce maèlÿm ve muòÀùabca mechÿl olan her bir mÀdde

óaúúında muòÀùaba virilen òaberlerdeki isnÀd óaúìúat-i èaúliyyedir. (Aómed Efendi

òÀnesindedir), (Óasan Beg dün baŋa geldi) gibi.

Page 257: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

246

Fièl fÀèil içün binÀ úılınmış oldıġı óÀlde fÀèile, mefèÿl içün binÀ úılınmış ise

mefèÿle isnÀdı hep óaúìúat-i èaúliyye úısmından olmaġla böyle yerde mecÀz cereyÀn

itmez.

Şu faãlda bu maóalle úadar sebúat iden miåÀlleriŋ cümlesi bu úabìlden

ãayılur.

(MecÀz-ı èaúlì) fièli óaúìúatine isnÀddan döndürecek bir úarìneniŋ vücÿdı

üzerine mülÀbis15 oldıġı bir şey’e isnÀd itmekdir. Õikr olunan úarìne baèø maúÀmda

úarÀéin-i èÀúliyyeden ve baèø maóallde úarÀéin-i èÀdìyyeden, baèøan daòi úarÀéin-i

lafôiyyeden maèdÿd olur. Ve fièliŋ mülÀbisi fÀèil, mefèÿlün bih, maãdar, zamÀn,

mekÀn, sebeb gibi mülÀbisÀt-ı muòtelifeden biri olabilür.

Fièl, fÀèil içün binÀ úılınmış iken mefèÿlün bihe, mefèÿl içün mebnì ise fÀèile

isnÀd olundıġı óÀlde bu isnÀd, mecÀzì olur.

(Maùbaèa-i èÀmire), (êarb-òÀne-i èÀmire) gibi èibÀrelerdeki isnÀd /160/ mefèÿl

içün binÀ úılınmış fièliŋ fÀèile ve (Óavøa ãu ùolmuşdur), (Gözlerime yaş ùolmuşdur)

miåilli sözlerdeki isnÀd fÀèil içün binÀ úılınmış olan fièliŋ mefèÿlün bihe isnÀdı

úabìlindendir. Birinci miåÀl (maùbaèa-i maèmÿre), ikinci miåÀl (êarb-òÀne-i

maèmÿre) maúÀmında olub üçünci miåÀldeki (óavø) memlÿ ve (ãu) mümtelì;

dördünci miåÀlde (göz) memlÿ ve (yaş) mümtelì olmaġla öyle ìrÀd olunmaları

mecÀzìdir.

(Devlet emr itdi) dinilecek yerde (Devletiŋ emridir) sözi mecÀzen fièliŋ

maãdara, (FülÀn õÀtıŋ gündüzi ãÀéim, gicesi úÀéimdir) kelÀmı zamÀna, (Çay aúdı)

èibÀresi mekÀna isnÀd olundıġına miåÀl olub şu miåÀllerdeki úarìneleriŋ her biri

úarÀéin-i èaúliyyedendir.

15 MünÀsib dimekdir.

Page 258: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

247

(Müşìr Paşa Óaøretleri bir güzel úonaú yapdı) miåÀlindeki isnÀd mecÀzì, fièliŋ

sebebe isnÀdı úabìlinden ve faúaù (Müşìr Paşa Óaøretleri) èunvÀniyle maèrÿf

ekÀbirden bir õÀtıŋ mièmÀrlıú idüb de kendi eliyle úonaú yapması èÀdete tevÀfuú

idemeyeceginden bundaki úarìne úarÀéin-i èÀdiyyedendir.

(Úumandan Paşa Óaøretleri düşmanıŋ yüz biŋ mevcÿdlu bir ordusunı bozdı)

sözündeki isnÀd mecÀzì, fièliŋ sebebe isnÀdı nevèinden maèdÿd olub faúaù bir õÀtıŋ

yalŋız başına yüz biŋ èaskere muúÀvemetle ġalebe itmesi taãdìúÀt-ı èaúliyye

dÀéiresinden òÀric ve úumandan paşalarıŋ düşman ordularına úarşu biéõ-õÀt silÀh

istièmÀliyle /161/ óarb itmeyecegi ve kendüleri úumanda ile iktifÀ iderek èasker óarb

idecegi daòi èÀdeten maèlÿm olmasına naôaran bundaki úarìne hem úarÀéin-i

èaúliyye, hem de úarÀéin-i èÀdiyyedendir.

Bir müéminiŋ “Ùabìèat ne güzel şu bÀġçeleri yeşilletdi” sözündeki ùabìèatden

murÀd “ùabìèat-i bahÀr” olub bahÀr mevsiminiŋ ùabìèati aġaclarıŋ yeşillenmesine

sebeb olmaġla şu miåÀldeki isnÀd mecÀzen fièliŋ sebebe isnÀdı úabìlinden ve úarìne

úarÀéin-i èaúliyyedendir.

GÿyÀ ùabìèat itmiş gÿy-i zemìni tasùìó

Tibet aşaġa inmiş Çìn ü Òoten yuúarı

beytindeki ùabìèatden murÀd (ùabìèat-i mevúiè) olub bundaki isnÀd daòi mecÀzìdir.

FÀèil-i óaúìúì CenÀb-ı Óaúú oldıġını muèteúid olan bir õÀtıŋ “AllÀhu TeèÀlÀ

Óaøretleri’niŋ úudreti büyükdür, mevsim-i şitÀ aġacları úurıdır, faãl-ı bahÀr aġaclara

ãu getirir” sözindeki isnÀd ke-õÀlik fièliŋ sebebe isnÀdı úabìlinden ve aġaclara

yubÿset ü ruùÿbet viren CenÀb-ı Óaúú oldıġını úÀ’iliŋ bildigine ve muèteúid oldıġına

“AllÀhu TeèÀlÀ Óaøretleri’niŋ úudreti büyükdür” sözi úarÀéin-i lafôiyyedendir.

Page 259: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

248

Bu faãldaki isnÀd-ı mecÀzìde elfÀôıŋ mevøÿèun lehÀsından òÀric maèÀnaya

taèalluú ider cihet olmayub mecÀz yalŋız fièliŋ ãÿret-i isnadındadır. ElfÀôıŋ

mevøÿèun lehÀsı òÀricinde mecÀzen istièmÀline /162/ taèalluú idecek baóå èilm-i

beyÀna èÀéid mebÀhiåden maèdÿd oldıġından bunuŋ içün ikinci bÀbda tafåìlÀt-ı úÀfiye

derc idecegiz. İn-şÀ’allÀhu TeèÀlÀ

Page 260: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

249

İKİNCİ FAäL

Müsnedün İleyhiŋ AóvÀli BeyÀnındadır

İCMÁL

KelÀmıŋ iòrÀcında müsnedün ileyhe èÀrıø olacaú aóvÀl Àtìde gösterilen

umÿrdan èibÀretdir:

1. KelÀmda õikr olunmayub terk olunması

2. Õikr olunması

3. Taèrìfi ve tenkìri

4. äÿret-i tavãìfi

5. Vücÿh-i müteèaddide ile taèúìbi

6. KelÀmda ãÿret-i taúdìm ve teéhìri

7. MuúteøÀ-yı ôÀhire muòÀlif ìrÀdı

İşbu taèdÀd olunan aóvÀlden her birisi içün maúÀmÀt-ı muòtelife olmaġla

maúÀmÀt-ı meõkÿreyi vech-i Àtì üzre tafãìl idecegiz.

TAFäÍL

I

Müsnedün İleyhiŋ KelÀmda Terki

Baèø mevÀúiède müsnedün i[ley]h ôÀhir óÀliŋ gösterecegi iútiøÀ üzerine

kelÀmda õikr olunmayub terk olunur. /163/

MevÀúiè-i mezbÿreniŋ (1)incisi müsnedün ileyhe delÀlet idecek úarìneniŋ

bulundıġı maúÀmdır. Böyle maóallde õikri èabeå olacaġından terk idilür.

Page 261: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

250

MiåÀl

Bir kimse bir òasteye “Naãılsın” didikde “Òaste” diyü cevÀb alması gibi.

SÀéilce suéÀliŋ sebúati úarìne oldıġını muòÀùab bildigi içün müsnedün ileyh olan

(ben) lafôını cevÀb-ı meõkÿrda õikr itmege lüzÿm görmez.

(2) SÀmièiŋ õihni uyanıú olub olmadıġını aŋlamaú murÀd olunan mevúièdir.

MiåÀl

Bir kimse bir kimesneye “Bir güzel at ãatılıú düşürür iseŋ benim içün al”

dimiş olub da biraz vaút ãoŋra ol kimesne ol kimseye teãÀdüf eyledikde “Hele

baúayım sözümden murÀd ıãmarladıġı at oldıġına õihni intiúÀl ider mi”

mülÀòaôasıyla müsnedün ileyh olan “at” lafôını terk iderek “Alındı” dimesi gibi.

(3) SÀmièiŋ õihnindeki uyanıúlıú ne derecede oldıġını aŋlamaú murÀd olunan

mevúièdir. Böyle mevúiède suéÀl ve müõÀkere gibi úarìne-i lafôiyye sebúat itmiş

olmamalı, ve faúaù sÀéil ùarafından úarìne-i èaúliyye gösterilmelidir.

MiåÀl

Bir kimse refìúiyle birlikde bir güzel bÀġçede iken “Şu bÀġçe pek /164/

güzeldir” diyecek yerde müsnedün ileyh olan (şu bÀġçe) lafôını lisÀna almayub

refìúiniŋ görecegi bir ãÿretle aġaclara, çiçeklere baúdıúdan ãoŋra “Pek güzeldir”

dimesi gibi.

Page 262: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

251

(4) Taèôìm mevúièidir.

MiåÀl

Bir müstedèì recÀsını ãadr-ı aèøama èarø itmesini bir õÀtdan iltimÀs idüb de

ãoŋra o õÀt ile görüşdükde müstedèì “Naãıl oldı” dimesine cevÀben o õÀt “äadr-ı

aèôam recÀŋı úabÿl buyurdu” diyecek yerde müsnedün ileyh olan (ãadr-ı aèôam)

lafôını taèøìmen õikr itmeyüb “Úabul buyurdı” dimesi gibi.

(5) Taóúìr mevúièìdir.

MiåÀl

ÓaøÀr içinde rièÀyete şÀyÀn õevÀta úarşu bir kimseniŋ bì-edebÀne oùurdıġını

gören bir õÀt dìger birisine òiùÀben “Hele baú naãıl oùurayor” diyerek ol kimseniŋ

müsnedün ileyh olan ismini taóúìren lisÀna almaması gibi.

(6) İstimÀèından muòÀùabıŋ úalbinde teéeååür artmaması mülÀóaôa olunacaú

maúÀmdır.

MiåÀl

Bir kimse bir merciè-i maòãÿãdan óÀcetiniŋ óuåÿle müsÀèade intiôÀr ve

ümìdinde iken–o mercièden gelen ve teshìle vÀsıùa /165/ olan–bir şaòã anıŋla mülÀúì

olduúda “Maúãÿduŋ óÀãıl olmadı” diyecek yerde “Olmadı” dimesi gibi.

(7) Lede’l-óÀce müsnedün ileyh “Söz seniŋ óaúúında degil idi” diyü inkÀr

itmek mülÀóaôa olundıġı mevúièdir.

Page 263: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

252

MiåÀl

ÓaøÀr içinde şÀyÀn-ı taúbìó bir kimse bulunub da beynlerinde õihnen veyÀ

müõÀkereten úarìne-i intiúÀl mevcÿd olan iki şaòãdan birisi dìgerine ol kimse

óaúúında “FülÀn kimse pek alçaúdır” diyecek yerde úarìne-i meõkÿre üzerine

müsnedün ileyhi terk [i]le “Pek alçaú” dimesi gibi.

(8) Müsnediŋ müsnedün ileyhe maòãÿãiyyet ve başúasına èadem-i

ãalÀóiyyetini gösterecek maúÀmdır.

MiåÀl

“CenÀb-ı Óaúú (FaèèÀlun limÀ yurìdu ve òÀliúun limÀ yeşÀé )∗dır” diyecek

yerde “FaèèÀlun limÀ yurìdu ve òÀliúun limÀ yeşÀé”dır dimesi gibi.

(9) Müsnediŋ müsnedün ileyhe maòãÿã oldıġını iddièÀ mevúièidir.

MiåÀl

“èÁşıúÀne ve müéeååirÀne şièr söylemek şuèarÀya òaãìãa-i èumÿmiyyedir”

dinildikde bir kimseniŋ “Óayır, şuèarÀya òaãìãa-i èumÿmiyye degildir, yalŋız

Fuôÿlìéye maòãÿãdur” dimesi gibi. /166/

(10) Müsnedün ileyhiŋ õikriyle furãat fevt olacaġı mülÀóaôa olunan

mevúièdir.

∗ “Dilediğini yapan, dilediğini yaratan”. Kaza ve kadere iman konusunda Allah’ın mutlak irade sahibi

olduğunu vurgulayan ayetlerden ( İnnallâhe faèèâlun limâ yurîdu, Kur’an-ı Kerim, el-Hûd 11: 107)

alınan bölümlerdir.

Page 264: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

253

MiåÀl

Bir òırsızı taèúìb iden bir kimse o òırsızıŋ ùutulmasında rÀst gelenlerden

istièÀne içün “Şu úaçan òırsızdır. Ùutuŋuz” diyecek yerde müsnedün ileyh olan (Şu

úaçan) lafôını terk ile müsnediŋ õikriyle bi’l-iktifÀ “Òırsız” dimesi gibi.

(11) Müsnedün ileyhiŋ ismini óÀøır bulunanlardan ãaúlamaú istenilen

maúÀmdır.

MiåÀl

ÓaøÀr içinde bulunan bir õÀtıŋ gizlice görmesini istedigi bir kimseniŋ

geldigini bir muòbir “Geldi” dimekle o õÀta òaber virmesi gibi.

(12) Medó mevúièidir.

“Ne güzel Àdemdir” gibi.

(13) Õemm mevúièidir.

“Ne fenÀ Àdemdir” gibi.

(14) Teraóóum mevúièidir.

“Pek bì-çÀre Àdemdir” gibi.

(15) İstièmÀl-i şÀyièa itbÀè olunan mevúièdir.

“İş teãÀdüfì böyle oldı” diyecek yerde “TeãÀdüfì böyle oldı” dinildigi gibi.

/167/

Page 265: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

254

II

Müsnedün İleyhiŋ Õikri

Müsnedün ileyhiŋ kelÀmda õikr olunması Àtìde beyÀn olunacaú maúÀmlarda

cereyÀn ider.

(1) Aãl oldıġı içün õikri èabes olmayan her bir maóallde õikr olunabilür.

(2) Úarìne mevcÿd olub da terki lÀzım gelen maóall, maúÀm [terk] oldıġı

taúdìrde õikr olunması güzel olur.

MiåÀl

Bir sÀéil “Óaøret-i Peyġam-ber äalla’llÀhu TeèÀlÀ èAleyhi Ve-Sellem

Efendimiz úaç yaşında iken Àòireti teşrìf buyurdılar” dise suéÀl óükmünce úarìne-i

lafôiyye mevcÿd oldıġı içün “Altmış üç yaşında iken” dimek daòi kÀfì olabilür ise de

teberrüken müsnedün ileyh olan (Óaøret-i Peyġam-ber) lafô-ı şerìfiniŋ elfÀô-ı

müteberrike-i sÀéire ile ber-À-ber õikriyle “Óaøret-i Peyġam-ber äalla’llÀhu

TeèÀlÀèAleyhi Ve-Sellem Efendimiz altmış üç yaşında iken Àòireti teşrìf buyurdılar”

dinilmesi gibi.

(3) SÀmièiŋ ġabÀvetine tenbìh murÀd olunan mevúiède õikr olunur.

MiåÀl

Bir kimse (Aómed Efendi) nÀmında bir Àdemiŋ gelmesine muntaôır olub da

geldigini òaber virecek olan bir muòbir úarìne-i mevcÿde üzerine “Geldi” dimekle

iktifÀ idebilür ise de ol kimseniŋ ġabÀveti cihetiyle “Geldi” lafôıyla kimiŋ geldigine

Page 266: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

255

õihni intiúÀl /168/ idemeyecegini muòbir bildigi óÀlde “Aómed Efendi geldi” diyerek

müsnedün ileyhi õikr ider.

(4) Taèôìm mevúièidir.

MiåÀl

Bir sÀéil “Devlet-i èAliyye-i èOåmÀniyye ne tÀrìòinde teşekkül itdi” dise

muòÀùab “Altı yüz ùoúsan ùoúuz tÀrìòinde” dimekle iktifÀ idebilür ise de taèôìm içün

“Devlet-i èAliyye-i èOåmÀniyye altı yüz ùoúsan ùoúuz tÀrìòinde teşekkül eyledi”

diyerek müsnedün ileyh olan (Devlet-i èAliyye-i èOåmÀniyye)yi õikr ider.

(5) Taóúìr mevúièinde õikr olunur.

MiåÀl

Bir sÀéil “HülÀgü kimdir” dise “HülÀgü bir ôÀlimdir” diye cevÀb virilmesi

gibi.

(6) ÚÀéil müsnedün ileyhi õikr itmekle teleõõüõ eyledigi mevúiède õikr

idebilür. Fuøÿlìéniŋ

Gerçi cÀnÀndan dil-i şeydÀ içün kÀm isterem

äorsa (cÀnÀn) bilmezem kÀm-ı dil-i şeydÀ nedür

beytinde oldıġı gibi. Şu beytiŋ ikinci mıãrÀèı “äorsa benden bilmezem kÀm-ı dil-i

şeydÀ nedür” ãÿretiyle olmaú lÀzım gelür iken teleõõüõ içün (cÀnÀn) lafôını tekrÀrÀ

õikr itmişdir.

(7) Basù-ı kelÀma vesìle èadd olunacaú maúÀmda õikr olunabilür. /169/

Page 267: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

256

MiåÀl

Bir Àmir–øamm-ı maèÀş içün èarø-ı istidèÀya vesìle arayan–bir meémÿra

“Vaútiyle maèÀş alabiliyor mısun” didikde ol meémÿr “Alabiliyorum” dise cevÀb,

kÀfì olabilürse de cevÀbı basù-ı kelÀma vesìle èadd ile “MaèÀşım vaútiyle alınayor.

LÀkin maèÀşım idÀreme kÀfì degildir. Żammını istiróÀm idecegim” dimesi gibi.

(8) İftiòÀr mevúièinde õikr olunur.

MiåÀl

Bir kimse bir èOåmÀnlı’ya “Metbÿèuŋ hangi devletdir” dise “Devlet-i

èAliyye-i èOåmÀniyye’dir” dimesi cevÀb-ı kÀfì olabilür ise de iftiòÀren “Metbÿèum

Devlet-i èAliyye-i èOåmÀniyye’dir” diye cevÀb virmesi gibi.

(9) Taèaccüb mevúièinde õikr olunur.

MiåÀl

“FülÀn Efendi óilm ile maèrÿf iken fülÀn kimseyi bi-ġayri óaúú dögmüşdür”

dinildikde “FülÀn Efendi mi dögmüşdür. Ne úadar èacìb şey? O õÀt bir fiske bile

urmaz ôann ider idim” dinilmesi gibi.

Page 268: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

257

III

Müsnedün İleyhiŋ Taèrìf ve Tenkìri

(Taèrìf) bir óaúìúat dÀòilinde bulunan eşòÀã u eşyÀdan birisini başúalarından

temyìze ãÀlió olacaú bir vech-i maóãÿã ile /170/ õikr itmekdir ki sÀmiè anı işitdikde–

õihni başúalarına intiúÀl itmeksizin der-óÀl–ùanımış olur. Bu ãÿretle ìrÀd olunan

müsnedün i[ley]h (maèrife) èadd olunur.

(Tenkìr) bir óaúìúat dÀòilinde bulunan eşòÀã u eşyÀdan birisini vücÿò-i

temyìzden èÀrì olmaú üzre õikr itmekdir ki sÀmiè anı işitdikde–ãÿret-i maòãÿãada

temyìzine muútedir olamayub–õihni başúalarına intiúÀl ider. Bu vechle ìrÀd olunan

müsnedün ileyh (nekre) ãayılur.

(Müsnedün ileyh) altı ãÿretle taèrìf olunur.

(1) IømÀr ile taèrìfdir. Bu ãÿret øamìr èadd olunan lafôlarıŋ birisiyle óÀãıl olur.

(2) ‘Alemiyyet ile taèrìfdir. Müsnedün ileyhiŋ õÀtına maòãÿã olan ism ile õikr

olunmasıdır. Laúab ile taèrìf daòi bu nevèdendir.

(3) äıla ile taèrìfdir. Bir şaòãı, yÀòud bir şeyéi–kendüsini ùanıtdıracaú–aóvÀl-i

maòãÿãasınıŋ birisiyle õikr itmekdir.

(4) İşÀret ile taèrìfdir. EsmÀé-i işÀret olan lafôlarıŋ birisiyle müsnedün ileyhiŋ

õikr idilmesidir.

(5) Maèhÿdiyyet ãÿretiyle taèrìfdir ki yÀ sÀmièiŋ ve muòÀùabıŋ õihnlerinde

veyÀ bi-óasebi’l-èörf òÀricde maèhÿd olunur.

(6) İøÀfetle taèrìfidir. Bu ãÿret müsnedün ileyhi–kendüsini /171/ ùanıtdıracaú–

bir şaòã-ı maèrÿfa veyÀ bir şeyé-i maèlÿma iøÀfe ile õikr itmekdir.

Page 269: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

258

BinÀéen èalÀ-ôÀlik õikr olunan altı ãÿretden birisini óÀvì olan müsnedün ileyh

(maèrife) ve bunlardan èÀrì olan müsnedün ileyh (nekre) èadd olunur.

MeåelÀ (kimse) ve (bir kimse) lafôları vücÿh-i meõkÿreden èÀrì oldıġından

nekredir. (Ol kimse), (şu kimse) lafôlarınıŋ birincisi ıømÀr ve ikinscisi ism-i işÀretle

muèarref oldıġından (maèrife)dir.

Taèrìfden her bir ãÿretle maòãÿã-ı mevÀúiè-i muòtelife olmaġla mevÀúiè-i

meõkÿreyi Àùìde ìøÀóÀt-ı lÀzıma ile ber-À-ber tafãìl ve temåìl idecegiz.

(IømÀr İle Taèrìf)

Müsnedün ileyhiŋ óükmen õikri sebúat itdigi içün üç maúÀmda ıømÀr ile

taèrìfi cereyÀn ider.

(1) Tekellüm maúÀmıdır.

LisÀnımızca maúÀm-ı tekellüfde (mütekellim vaóde) olan kimse (ben) ve

(mütekellim maèaél-ġayr) olan kimse (biz) øamirlerini istièmÀl ider.

Birincisine MiåÀl

Úaãduŋ eger tecessüs-i óÀl-i faúìr ise

İl söylemez ãaóìóini ben söylerem saŋa /172/

İkincisine MiãÀl

NÀ-dÀn èazìz ü mükrem ü dÀnÀ õelìl ü òºÀr

Biz óayret-i óükÿmet-i rÿz-i ezeldeyiz

beytlerindeki (ben) ve (biz) lafôlarıdır ki bunlarıŋ her birisi øamìr-i tekellüm ile taèrìf

olunmuş (müsnedün ileyh)dir.

Page 270: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

259

(2) ÒiùÀb maúÀmıdır.

LisÀnımızca maúÀm-ı òiùÀb müfred ise (sen), teåniye veyÀ cemè ise (siz)

øamìrleri úullanılur.

Müfrede MiåÀl

Sen beni terk eyleyüb gitdükde vÀúıf olmaduŋ

Derd-i hicrÀnun getirdi başuma cÀnÀ neler

Cemèe MiåÀl

Ben her zamÀn mülÀzım iken istiúÀmete

Seng-i óaúÀrete beni siz itdiŋiz hedef

beytinde oldıġı gibi.

(3) áaybet maúÀmıdır.

LisÀnımızca øamìr-i ġÀéib óÀl-i müfredde (ol), óÀl-i teåniyye ve cemède

(anlar) lafôlarıdır. /173/

Müfrede MiåÀl

Ol benüm her óÀlüme vÀúıf, ben andan bì-òaber

Ol baŋa benden úarìb, ammÀ ben andan pek baèìd

Cemèe MiåÀl

İltifÀt ü óürmet eylerken ben anlardan ümìd

Anlar aãlÀ görmedi şÀyeste-i óürmet beni

beytlerindeki (ol) ve (anlar) lafôları gibi ki bunlarıŋ her birisi (müsnedün ileyh)dir.

Page 271: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

260

èAlemiyyet İle Taèrìf

èAlemiyyet ile taèrìf yuúaruda gösterildigi üzre müsnedün ileyhiŋ õÀtına

maòãÿã ism ile õikr olunmasıdır.

“èAbdu’llÀh”, “Óasan”, “SüleymÀn” gibi.

Laúab ile taèrìf daòi bu úabìldendir.

“Ebu’l-Faøl”, “Ebu’l-Óarb” gibi.

èAlem ve laúan baèøan óÀvì olduúları maènÀlar iètibÀriyle müsnedün ileyhiŋ

óaúúında taèôìm, medó, õemm, kinÀye gibi mevúièlerde õikr olunur. /174/

“èÁlì Efendi óaúìúaten èÀlìdir”, “ÒayruéllÀh Efendi müsemmÀsı

ismine muùÀbıú bir õÀtdır”, “äÀlió Aġa müsemmÀ bién-naúìødir”, “ Ebuél-Faøl

heveskÀrÀn-ı maèÀrif babasıdır”, “Ebuél-Buòl’dan kim òayr görebilür” gibi.

äıla İle Taèrìf

äıla maènÀsını óÀvì elfÀô lisÀnımızda (o õÀt ki), (ol bir kimse ki), (o şey ki),

(ol ki), (ol bir şey ki), (şol bir şey ki), (şol kimse ki), (öyle bir kimse ki) miåillü

taèbìrlerdir.

EkåeriyyÀ bu lafôlarıŋ medlÿllerine delÀlet idecek başúa taèbìrler daòi

istièmÀl olunur. (Baŋa söyleyen), (sana ġadr iden), (baŋa naãìóat iden), (giden),

(gelen), (bizi begenmeyenler), (kendilerini medó idenler) gibi.

Müsnedün ileyhiŋ ãıla ile taèrìfi maúÀmÀt-ı Àtiyyede cereyÀn ider.

(1) MuòÀùabıŋ bir kimseyi bilmesi aóvÀl-i maòãÿãasından birisiyle taèrìfe

muótÀc olan mevúièdir.

Page 272: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

261

“Ol õÀt ki dünki gün bizimle ber-À-ber idi büyük bir èÀlimdir” gibi.

(2) İsminiŋ taãrìóinde istihcÀn görinen mevúièdir.

“Sebìlinden çıúan şey Àb-desti bozar” gibi.

(3) ZiyÀde-i tavãìf murÀd olunan maúÀmdır. /175/

Şol èaraú kim ol gül-endÀmuŋ yanaġından çıúar

Selsebìl’üŋ èaynıdur Firdevs bÀġından çıúar

beytinde oldıġı gibi.

(4) Vech-i òaberiŋ binÀsını ìmÀ murÀd olunan mevúièdir.

Kim ki mekr-i zen-i dünyÀya zebÿn olmaz ise

RezmgÀh-ı felege merd gelür merd gider

beytinde oldıġı gibi.

(5) MuòÀùaba òaùÀsını tenbìh maúÀmıdır.

CihÀn ki èÀlem-i èibretdür işbu ġafleti úo

İder maãÀéibe pÀ-mÀl bir bahÀnesini

beytinde oldıġı gibi.

(6) Müsnedün ileyhiŋ şÀnına taèôìm maúÀmıdır.

Ol ki emr-i Kün ile èÀlemi ìcÀd itdi

Şu büyük úubbe-i meşhÿdeyi úıldı inşÀ

beytinde oldıġı gibi.

(7) áayrıŋ şÀnına taèôìm maúÀmıdır.

TÀbiè-i fermÀn ider óükmine cümle èÀlemi

MurteøÀ óükmine her kim tÀbiè-i fermÀn olur

beytinde oldıġı gibi.

Page 273: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

262

İşÀret İle Taèrìf

Müsnedün ileyhiŋ işÀretle taèrìfi yuúaruda beyÀn olundıġı üzre esmÀé-i

işÀrete maòãÿã olan lafôlardan birisiyle õikr olunmasıdır. /176/

LisÀnımızca esmÀé-i işÀret èadd olunan elfÀô müfred óÀlinde úarìbe (bu), (şu)

ve mütevassıùla baèìde (o) lafôlarından ve teåniye ve cemè óÀlinde úarìbe (bunlar),

(şunlar) ve mütevassıùla baèìde (onlar) lafôlarından èibÀretdir.

Ne óaddi var ki lÀle baóå ide ruòsÀr-ı dil-berle

Bu verd-i gülşen-i óüsn ü melÀóatdür o bÀġìdür16

beytiniŋ mıãrÀè-ı åÀnìsindeki (bu) müfredce işÀret-i úarìbe ve (o) işÀret-i baèìde

miåÀldir.

Ve “Bunlar cühelÀ, onlar budelÀdır” sözündeki (bunlar) cemède úarìbe ve

(onlar) baèìde işÀrete miåÀldir.

Müsnedün ileyhiŋ işÀret ile taèrìfi Àtìde beyÀn olunacaú maúÀmlarda cereyÀn

ider.

(1) ZiyÀde-i temyìze murÀd olunan maúÀmdır. NÀbì’niŋ

Bu òÀkün pertevinden oldı deycÿr-i èadem zÀéil

èAmÀdan açdı mevcÿdÀt çeşmin tÿtiyÀdur bu

beytinin ikinci mıãrÀèındaki (bu) gibi.

(2) SÀmièiŋ ġabÀvetine taèrìø mevúièidir. Yine NÀbì’niŋ

äaúın terk-i edebden kÿy-i maóbÿb-ı ÒüdÀ’dur bu

NaôargÀh-ı İlÀhìdür maúÀm-ı MuãùafÀ’dur bu

16 LÀleniŋ meşhÿdiyeti iètibÀriyledir.

Page 274: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

263

beytindeki (bu)larıŋ ikisi de taèrìøe miåÀldir ki muòÀùaba taèrìøen “Bu maúÀm ne

maúÀm oldıġını aŋlamadıġıŋ içün ÀêÀba tevÀfuú itmeyecek bir óÀlde bulunayorsun”

dimegi murÀd itmişdir. /177/

(3) BeyÀn-ı óÀl mevúièidir.

Hani vaúti ile bir nÀr bıraúduŋ dilüme

İşte bu Àteş odur sönmedi óÀlÀ ùutışur

beytinde oldıġı gibi.

(4) Taóúìr mevúièidir.

İnanma her ne söylerse saŋa hep bì-óaúìúatdür

Nice sÀde-dili iġfÀl iden efsÀne-òºÀndur bu

beytinde oldıġı gibi.

(5) Müsnediŋ müşÀrun ileyh èaúìbindeki evãÀfa liyÀúatini beyÀn mevúièidir.

Bu ol óikmet-şinÀs èallÀme-i faøl-ÀşinÀdur kim

Yanında ùıfl-ı ebced-òºÀna beŋzer Bÿ èAlì SìnÀ

beytinde oldıġı gibi.

Maèhÿdiyyet İle Taèrìf

Yuúaruda gösterildigi vechle maèhÿdiyyetle muèarref olan müsnedün ileyh yÀ

sÀmièiŋ ve muòÀùabıŋ õihnlerinde maèhÿd olur yÀòud sÀmiè ve muòÀùabıŋ

õihnlerinde maèrÿf olmayub bi-óasebi’l-èörf òÀricde meşhÿd olur. LisÀn-ı èArabì’de

birinci mevúiède lÀm èahd-i õihnì, ikinci mevúiède lÀm èahd-i òÀricì müstaèmeldir.

Türkì’de baèøan o mevúièlerde (maèhÿd) ve baèøan (kendüsi) ve (kendüleri),

(seniŋki), (benimki) miåilli lafôlar istièmÀl idilür. Baèøan daòi maèrÿfiyyet-i

Page 275: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

264

òuãÿãiyyesi cihetiyle èaleél-ıùlÀú /178/ õikr olunur. Bir dÀéireniŋ reéìsi veyÀ bir

òÀneniŋ büyügi o dÀéire ve òÀnece maèrÿf oldıġı içün óadd-i õÀtında nekre olan

(efendi) lafôı o dÀéire ve òÀne òalúınca–õikr olundıġı anda–kendi reéìsleri ve

büyükleri olan efendi oldıġı der-óÀl maèlÿm olur. BinÀéenèaleyh lafô-ı meõkÿr ıùlÀú

üzre õikr olunsa bile öyle mevúièlerde nekre èadd olunmayub maèrife ãayılur.

Müsnedün ileyhiŋ (maèhÿdiyyet) ãÿretiyle taèrìfi Àtìde beyÀn olunacaú

maúÀmlarda cereyÀn ider.

(1) ÒÀricde maèóÿd olan bir şeyée işÀret olunacaú maúÀmdır.

“Seniŋki benimki gibi degil” miåilli

(2) Nefs-i óaúìúate işÀret mevúièidir.

“Erkek úarıdan òayrılıdır” gibi.

Şu miåÀlde “Erkek cinsi úarı cinsinden òayırlıdır” dimek olur.

(3) Õihnde maèhÿdiyyet cihetiyle vÀóid içün taèrìf maúÀmıdır. Óaúìúatle

muèarref olan müsnedün ileyh õihnde maèhÿdiyyeti cihetiyle baèøan óaúìúatden bir

ferd içün getirilür.

“Çarşu açıldı” gibi ki çarşu müteèaddid oldıġı óÀlde öyle dimekden murÀd

òÀricde ġayr-ı maèhÿd ve õihnde maèhÿd olan çarşu olur.

(4) èAhd ãÿretiniŋ istiġrÀúını ifÀde mevúièi olub bu da iki dürlüdür. Birisi

haúìúì, dìger èörfì. /179/

Óaúìúìye MiåÀl

“CenÀb-ı Óaúú’ca gizli, ÀşikÀre her şey maèlÿmdur” èibÀresidir. Bunda

istiġrÀú èale’l-ıùlÀú olmaġla “èİlm-i ilÀhìden òÀric hìç bir şey yoúdur” dimek olur.

Page 276: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

265

èÖrfìye MiåÀl

VÀlì Paşa’nıŋ emriyle úuyumcılarıŋ hepsi ùoplandı” sözidür. Bu istiġrÀú

dünyÀda ne úadar úuyumcı var ise cümlesine şÀmil olmayub yalŋız vÀlìniŋ zìr-i

idÀresinde bulunan vilÀyetdeki úuyumcılarıŋ cümlesine şÀmil olacaġı èörfen bilinür.

İøÀfet İle Taèrìf

Müsnedün ileyhiŋ õihn-i sÀmiède ióøÀrına eŋ úıãa yol iøÀfetle taèrìfidir.

“Benim babam gitti”, “Seniŋ oġluŋ geldi”, “SüleymÀn Beg’iŋ úarındaşi yazdı” gibi.

Müsnedün ileyhiŋ (nekre) olaraú getirilmesi Àtìde beyÀn olunacaú

maúÀmlarda iltizÀm olunur.

(1) Taèôìm mevúièidir.

Bir luùfı var ki her kim olursa ider esìr

Bir cÿdı var ki mürde-i faúìre virür óayÀt

beytinde olan (bir luùfı) be (bir cÿdı) lafôları gibi ki bunlarıŋ her birisi müsnedün

ileyh óaúúında taèôìm ve sitÀyişi óÀvìdir. /180/

(2) Tefòìm mevúièidir.

Bir derde itdi kim beni bir derd mübtelÀ

Yanumdan el-èıyÀõ ile eyler güõer belÀ

beytindeki “bir derd” gibi ki pek büyük derd dimekdir.

(3) Tekåìr mevúièidir.

“FülÀnıŋ devesi ve úoyunı var” gibi ki “Çoú devesi, çoú úoyunı var”

dimekdir.

Page 277: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

266

(4) Hem taèôìm, hem de tekåìr mevúièidir.

“Seni tekõìb itdiler ise senden muúaddemkiler de tekõìb olundılar” gibi.

“Senden muúaddemkilerini daha ziyÀde tekõìb eylemiş olduúları óÀlde kÀõibleriŋ

tekõìblerinden anlarıŋ şÀnlarına òalel gelmedigi gibi seniŋ şÀnıŋa da aãlÀ bir òalel

gelmez” dimekdir.

(5) Taòkìr mevúièidir.

Bir atum var ki mecmÿèa-i esúÀm u èilel

Mÿy-i endÀmı úadar èayb teninde der-kÀr

beytinde oldıġı gibi.

(6) Õemm mevúièidir.

Bir óÀli var ki oġlına dek nefret itdürür

Bir ùabèı var ki düşmen ider òayr-òºÀhını

beytinde oldıġı gibi. /181/

IV Müsnedün İleyhiŋ Tavãìfi

Müsnedün ileyhiŋ tavãìfi õikr olunacaú vaãfıŋ kendüsini açıú gösterici ve

maènÀsını keşf idici olması içündür.

“Úırmızı gül”, “yeşil çadır” gibi.

Vaãf baèøan müsnedün ileyhiŋ medóini şÀmil olur.

“ÕÀt-ı şerìf”, “vezìr-i ãÀdık” gibi.

Baèøan daòi õemmi müşèir olur.

“Şaòã-ı denì”, “èÀlim-i ġayr-i èÀmil” gibi.

Page 278: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

267

Baèøan da cÀlib-i teraóóum olacaú bir ãÿreti müştemil bulunur.

“Zevallì Àdem”, “bì-çÀre Àdem” gibi.

Mevãÿf bir vaãfıŋ õÀten maènÀsını muteøammın oldıġı óÀlde bile baèø

mevúiède vaãf teékìd ãÿretiyle ìrÀd olunur.

“Uçıcı úuş”, “úanadlı úuş”, “kişne[y]ici at”, “ãabìé-i ġayr-i bÀliġ” gibi.

Çoú yerde müsnedün ileyhiŋ tavãìfi ãıla ùarìkiyle cereyÀn ider.

Atmış şekìb ü ãabrı sevüb sen sitemgeri

äabr it belÀ-yı èışúa diyü baŋa pend iden

ve

Bì-tÀbì-i tehÀluk ile yolda úaldı hep

Ser-menzil-i merÀma vaúitsüz şitÀb iden

beytlerinde oldıġı gibi. /182/

Müsnedün ileyhe cümle ùarzında ìrÀd olunacaú vaãfca edÀt-ı rabù olan (ki)

veyÀ (kim) lafôlarından birisi úullanılur ki bu da ãıla ùarìúiyle tavãìf dimekdir.

O demler ki göŋül òürrem idi bezm-i viãÀlünde

Efendüm demler ol demler zamÀnlar ol zamÀnlardı

beytinde ve

Oldı deryÀ-òìz o Àteş-òÀne kim gönlümdür ol

mıãrÀèında oldıġı gibi.

Page 279: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

268

V

Müsnedün İleyhiŋ Vücÿh-i Müteèaddide İle Taèúìbì

Müsnedün ileyhiŋ (teékìd) ile taèúìbi Àtìde beyÀn olunacaú mevúiède cereyÀn

ider.

(1) Taúrìr mevúièidir.

MiåÀl

Bir sÀmiè müsnedün ileyhi istimÀèda ġaflet ve yÀòud mesmÿèını başúasına

óaml eyledikde teékìd ùarìúiyle tekrÀr olunaraú “FülÀn söyledi fülÀn” dinildigi gibi.

(2) MecÀz tevehhümüni defè murÀd olunan maóalldir.

MiåÀl

Bir emìr bir kimseyi eliyle dögmüş oldıġını óikÀye iden bir /183/ kimesne

“Emìr falÀnı dögdi” dise sÀmiè–maêrÿbı dögen emìriŋ Àdemleri oldıġını ôann ve–

sözi mecÀza óaml itmemek mülÀóaôasıyla “Emìr dögdi emìr” yÀòud “Emìr biéõ-õÀt

dögdi” dimesi gibi.

(5) Sehviŋ tevehhümi izÀle murÀd olunan maúÀmdır.

MiåÀl

Zeydéiŋ geldigini òaber viren bir kimse “Zeyd geldi” didikde sÀmiè belki

gelen èAmr iken muòbir sehven öyle söyledi tevehhümüne õÀhib olur mülÀóaôasıyla

“Zeyd geldi Zeyd” diyü müsnedün ileyhi teékìd ider.

Page 280: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

269

(6) èAdem-i şümÿl tevehhümüni izÀle mevúièidir.

MiåÀl

Zeyd’iŋ oġullarınıŋ hepsi geldigini beyÀn içün “Zeyd’iŋ oġulları geldi”

dinilse sÀmié belki oġullarından baèøıları geldigini ve baèøıları gelmedigini ôann ider

mülÀóaôasıyla “Zeyd’iŋ oġullarınıŋ hepsi geldi” diyü teékìd ile ìrÀd olunur.

Müsnedün ileyh ìøÀó murÀd olundıġı óÀlde kendüsine maòãÿã olan ismi bi’t-

taãrìó (èaùf-ı beyÀn) ile taèúìb olunur.

“Seniŋ dostuŋ Muóammed Beg baŋa geldi” gibi.

İfÀdeniŋ zìyÀde-i taúrìri murÀd olunur ise (bedel) ile taèúìb idilür. /184/

“Baŋa úarındaşıŋ geldi. Úarındaşıŋ didigim èÖmer Efendi’dir, äÀlió

Efendi degil” ve “Zeyd ãoyuldı. äoyuldı didigim eåvÀbıdır, derisi degil”, “Úalem

efendileri geldiler. Geldiler didigim çoġıdır, hepsi degil” gibi.

Müsnedüŋ ileyhiŋ (èaùf) ãÿretiyle taèúìbi Àtìde beyÀn olunacaú mevúiède

cereyÀn ider.

(1) İòtiãÀr ile ber-À-ber tafãìli murÀd olunan mevúièdir.

MiåÀl

“Baŋa hem SüleymÀn Efendi, hem de èAlì Efendi geldi” dinilecek

yerde “Baŋa SüleymÀn ve ‘Alì Efendiler geldiler” denilmesi gibi.

(2) Müsnedüŋ ileyhiŋ iòtiãÀr-ı tÀmm ãÿretiniŋ iltizÀmıyla tafãìli murÀd

olundıġı mevúièdir.

Page 281: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

270

MiåÀl

“Baŋa SüleymÀn Efendi geldi. Andan ãoŋra ‘Alì Efendi geldi” dinilecek

yerde “Baŋa SüleymÀn Efendi’den ãoŋra èAlì Efendi geldi” dinilmesi gibi. Ve bir

cemÀèatiŋ efrÀd-ı maèlÿmesini birer birer taèdÀd ile meåelÀ “Baŋa fülÀn geldi…fülÀn

geldi…geldi…ÒÀlid geldi” dinilecek yerde “CemÀèat ÒÀlid’e varınca baŋa geldi”

dinilmesi gibi ki şu iki miåÀlde vaúiè (ãoŋra) ve (varınca) lafôlarından birincisi lisÀn-ı

èArabì’de (åümme) ve digeri (óattÀ) maúÀmındadır ki her birisi óarf-i èÀùıfa èadd

olunur. /185/

(4) SÀmièi òaùÀdan åevÀba redd mevúièidir.

“Baŋa gelen Óasan Efendi’dir, Aómed Efendi degildir” gibi.

Bu ãÿret úaãr mebóaåine müteèalliú oldıġından mebóaå-i meõkÿrda tafãìl

olunacaúdır in-şÀ’allÀhu TeèÀlÀ

(5) Óükmüŋ başúasına ãarfı murÀd olunan maúÀmdır.

“Baŋa Aómed Efendi gelmedi, belki Óasan Efendi geldi” gibi.

(6) Şekk mevúièidir.

“Baŋa Aómed Efendi yÀòud Óasan Efendi geldi idi” gibi.

Page 282: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

271

VI

Müsnedün İleyhiŋ Taúdìm ve Te’òìri

Müsnedün ileyhiŋ kelÀmda õikri ehemm oldıġı içün taúdìmi daòi ehemmdir.

Bu ehemmiyyetiŋ esbÀbı pek çoú ise de başlucaları Àtìde tafåìl olunur.

(1) Müsnedüŋ ileyhiŋ aãl olmasıdır.

BinÀéenèaleyh müsnediŋ taúdìmini maúÀm iútiøÀ itmedikce kelÀmda bu

aãldan èudÿli iútiøÀ idecek bir şey bulunamaz.

(2) Òaberiŋ õihn-i sÀmiède yer ùutması maúãadıdır.

Her bir mübtedÀda òaber içün bir teşvìú-i cedìd mevcÿd olacaġından şevúden

ãoŋra işidileceú òaber sÀmièiŋ õihninde biéù-ùabèi yerleşür. BinÀéen èala-õÀlik

mübtedÀ olan müsnedün ileyhiŋ taúdìminde bu ehemmiyyet daòi bedìhdir. MeåelÀ:

/186/

DÀne dÀne ol èaraúlar ùurra-i pür-tÀbda

Úaùre úatre jÀlelerdür sünbül-i sìr-Àbda

beytindeki (dÀne dÀne ol èaraúlar) bir kelime maúÀmında cereyÀn iden müsnedün

ileyh ve mübtedÀ olub bir kÀéil ibtidÀ bunı õikr itdikde ol èaraúlarıŋ ne oldıġını

bilmege sÀmièiŋ õihninde der-óÀl bir şevú óÀãıl olur. Ve bu şevú üzerine sÀmiè

sÀmièa-i diúúatini èaùf ider. ÚÀéil o mübtedÀnıŋ òaberi olan (úatre úatre jÀlelerdür)

sözini söylemesiyle ber-À-ber şevú-i meõkÿreden nÀşì işbu òaber ol Ànda sÀmièiŋ

õihninde yerleşüb úalur.

Page 283: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

272

(3) Taècìl-i meserret maúãadıdır.

Bu maúãad ismden óüsn-i tefÀéül mevúièinde ve òayr-òºÀhıŋ lehinde bir

maúÀma muúÀrenet ider. “SaèÀdet seniŋ öŋündedir” gibi.

(4) Taècìl-i mesÀéet maúãadıdır.

Bu maúãad taùayyur u teşÀéum mevúièinde ve bed-òºÀh èaleyhinde bir

mevúièe muúÀrin olur. “Nuóÿset seniŋ öŋündedir” gibi.

Baèøan daòi teéessüf mevúièinde bulunur. “ÚabÀóat benim ùÀlièimdedir”gibi.

Baèøan da iètirÀf-ı úuãÿr ve iètiõÀr mevúièinde cereyÀn ider. “Úuãÿr bendedir”

miåilli.

(5) ÍhÀm maúãadıdır. Yaènì òÀùırdan zÀéil olmadıġını beyÀn mevúièidir. “Bir

zÀt-ı fÀøıl úonaúdadır” gibi ki müsnedün ileyhiŋ taúdìm-i õikri teúaddüm-i şerefìyi

müşèir oldıġından taèôìmi ìhÀm itmiş olur. /187/

(6) İstilõÀõ maúãadıdır. “Úonaúda sevdigim fülÀndır” dinilecek yerde

“Sevdigim fülÀn úonaúdadır” dinilmesi gibi.

Bunlardan başúa müsnedün ileyhiŋ taúdìminde taèrìø ve taóúìr gibi esbÀb-ı

sÀéire daòi bulunur.

Şeyò èAbdüél-ÚÀhir dir ki “Baèø kerre òaber fièliniŋ müsnedün ileyhe úaãr u

taòãìãini ifÀde içün müsnedün ileyh müsned üzerine teúaddüm ider”.

MiåÀl

“èÁmirimiz sen degilsin başúa bir õÀtdır” dinilecek yerde “Sen bizim

Àmirimiz degilsin” dinildigi gibi.

Şeyò èAbdüél-ÚÀhir’iŋ beyÀn eyledigi vech lisÀn-ı èArabìéde müsnedün

ileyhiŋ–başúa vÀsıùa tevassuù itmeksizin ùoġrıdan ùoġrıya–óarf-i nefyden ãoŋra

Page 284: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

273

vuúÿèıyla meşrÿùdur. (MÀ ene úultu hÀõÀ) gibi. LÀkin bu ãÿretiŋ cereyÀnı bizce şìve-i

lisÀna muvÀfıú düşmeyeceginden maènÀ-yı nefy; fièlde vÀúiè ve müsnedün ileyh ile

fièliŋ arasında çoú kerre bir mefèÿl, mutevassıù bulunur.

MiåÀl

Òaberiŋ fièle taòãìãini irÀée içün “Benim söyledigim bu degil idi, şu idi”

dinilecek yerde “Ben bunı söylemedim” dinildigi gibi. /188/

Şu baóåce kütüb-i maèÀnìde baèø tafãìlÀt münderic ise de lisÀnımızca

istièmÀle ãÀlió olmadıġından ìrÀdından ãarf-ı naôar idildi.

ÚÀèide-i meõkÿre ekåeriyyÀ òaber-i fièlìde başúasınıŋ müşÀreketini zuèm iden

kimseyi redd maúãadıyla bi-ùarìúi’t-taòãìã istièmÀl olunur.

MiåÀl

“Seniŋ maãlaóatıŋa benden başúası çalışmadı” denilecek yerde “Ben seniŋ

maãlaóatıŋa çalışdım” dinildigi gibi.

MuòÀùab òaber-i fièlìce başúasınıŋ infirÀdını iètiúÀd ider ise müsnedün ileyhiŋ

taúdìmiyle ber-À-ber teékìdi de iltizÀm olunur.

MiåÀl

“Ben bu işi gördüm. Benden başúa hìç bir kimse müşÀreket itmedi” yÀòud

“Ancaú ben bu işi gördüm” gibi.

Baèø kerre sÀmièiŋ õihninde óükme taúviyet virilmek içün nefye merbÿù

olmaúsızın bu yolda ifÀde iltizÀm olunur.

Page 285: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

274

MiåÀl

“Şu õÀt iósÀn ider” gibi. Bu taúdìrce “Başúası iósÀn itmez” miåilli bir maènÀ

maúãÿd olmadıġından müsnedün ileyhiŋ taúdìmi òaberiŋ müsnedün ileyhe taòãìãi

içün olamaz.

“Sen benim işime çalışmadın” miåillü menfì olan fièllerce de müsnedün

ileyhiŋ taúdìmi óaúúındaki iètibÀr ġayr-ı menfì olan fièller gibidir. /189/

İfÀdÀt-ı meõkÿre maèrife olan müsnedün ileyhe müteèalliúdir.

Müsnedün ileyh nekre oldıġı taúdìrde taúdìmi cins-i nekreniŋ efrÀdından bir

ferdiŋ fièle taòãìãini ifÀde ider.

MiåÀl

“Baŋa gelen bir erkek idi, úarı degil idi” yÀòud “Bir erkek idi, iki erkek degil

idi” dinilecek yerde “Bir erkek baŋa geldi” dinildigi gibi.

(Her), (hìç bir) lafôlarınıŋ her birisi lisÀn-ı Türkì’de edÀt-ı süver olub birincisi

ekåeriyyen mÿcibe ve sÀlibe-i külliyyede ve ikincisi her vaút sÀlibe-i külliyyede

istièmÀl olunur. İkisi de her ne ãÿretle istièmÀl olunur ise olunsun: müsnedün ileyhe

maúrÿn olur ise o maúÿle edÀt-ı süver ile müsevver olan müsnedün ileyh her óÀlde

müsned üzerine taúdìm idilür.

“Her kes böyle söyledi”, “Her kes böyle söylemiyor”, “Hìç bir kimse böyle

söylemedi” miåÀllerinde oldıġı gibi.

Mÿcibe-i cüzéiyye içün müstaèmel olan (baèø) lafôı müsnedün ileyhe muøÀf

oldıġı óÀlde istièmÀl olunur ise istièmÀle taèalluú iden úÀèide mÿcibe-i külliyyede

oldıġı gibidir.

Page 286: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

275

“Baèø kÀtib cÀhildir”, “Baèø èulemÀ ġayr-ı èÀlimdir” kÀtibleriŋ baèøıları

(yÀòud) baèøısı “cÀhildir”, “EãnÀfıŋ baèøısı munaããaf degildir” miåÀllerinde oldıġı

gibi. /190/

LisÀn-ı Türkì’de müstaèmel (bir ùaúım), (biraz), (bir úaç) lafzları da mÿcibe-i

cüzèiyyedir.

Müsnedün ileyhiŋ (teéòìri) maúÀma tÀbiè oldıġından maúÀm, müsnediŋ

taúdìmini iútiøÀ ider ise müsnedün ileyh teéòìr olunur. LisÀn-ı èArabì’de şu maúÀm

müteèaddid ise de lisÀnımızda yalŋız eşèÀrda øarÿret-i vezn ve úÀfiyeden başúa

müsnedün ileyhiŋ teéòìrini mÿcib olacaú maúÀm yoúdur.

BidÀyet-i faãldan bu maóalle úadar müsnedün ileyhiŋ beyÀn olunan aóvÀli

muúteøÀ-yı ôÀhirdir.

V

KelÀmıŋ MuúteøÀ-yı ÔÀhire MuòÀlif İòrÀcı

Baèø mevÀúiède müsnedün ileyh tafãìlÀt-ı meõkÿre dÀéiresinden òÀric ve

muúteøÀ-yı ôÀhire muòÀlif olaraú ìrÀd olunur. MevÀúiè-i meõkÿreniŋ başlucalarını

Àtìde beyÀn idecegiz.

(1) Maôhar getirilecek yerde øamìr ile getirilmesidir.

Müsnedün ileyh şu mevúiède maôhar olaraú getirilse sÀmièiŋ úalbinde mÀ-

baèdını istimÀèa şevú óÀãıl olmayacaġı ve muømer getirildikde sÀmiè maènÀsını fehm

idemeyeceginden anı taèúìb idecek lafôı işitmek içün bir şevú-ı cedìde muãÀdif

Page 287: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

276

olacaġı cihetle kelÀmda óüsn-i teéåìr ve telaúúìye meyl-i ùabìèì óÀãıl olur.

BinÀéenèaleyh kelÀm, sÀmièiŋ õihninde yerleşür. /191/

MiåÀl

“Óaúú baŋa benden úarìb, ammÀ ben andan pek baèìd” dinilecek yerde “Ol

baŋa benden úarìb, ammÀ ben andan pek baèìd” dinilmesi gibi.

(2) Øamìr ile getirilecek yerde maôhar getirilmesidir.

Şu maúÀmda müsnedün ileyhiŋ kemÀl-i temeyyüzi ve óükm-i bedìèe taèalluú

idecek iútidÀr-ı maóãÿãì irÀ’e idilür.

äunèıdur bir ãÀnièüŋ uşbu perend-i nìlgÿŋ

Naúşıdur bir naúş-bendüŋ bu muãannaè perniyÀn

beytinde oldıġı gibi. MıãrÀè-ı evvelde “uşbu perend-i nìlgÿn” taèbìrini óÀvì

müsnedün ileyh ism-i işÀretle maèrÿf ve maôhar olmaú üzre mesbÿk bi’l-beyÀn iken

mıãrÀè-ı åÀnìde “bu muãannaè perniyÀn” taèbìrini şÀmil olan müsnedün ileyhiŋ ism-i

işÀretle maèrÿf ve ôÀhir getirilmesine iòtiyÀc olmayub mıãrÀè-ı åÀnìniŋ “Her gören

bir naúş-bendüŋ naúşıdur ol dir hemÀn” tertìbini muúteøÀ-yı õÀhir ìcÀb ider idi. LÀkin

müsnedün ileyhiŋ kemÀl-i temeyyüzini ve müsnediŋ kendüsine kemÀl-i iòtiãÀãını

irÀée idecek böyle mevúiède o ãÿretle muômer getirilmesi muúteøÀ-yı ôÀhire muvÀfıú

olsa bile muúteøÀ-yı óÀlden ve óüsn-i teéåìri ìcÀb itdirecek şìve-i ifÀdeden tebÀèüd

idecegi cihetle muúteøÀ-yı óÀl ism-i işÀretle maèrÿf ve maôhar getirilmesini mÿcib

olmuş ve öyle ìrÀd olunmuşdur.

(3) Tehekküm yaènì istihzÀ mevúièidir. /192/

Nÿr-i baãardan maórÿm olan bir kimseye söz söylerken işÀretle “Ha şu

görinen böyledir” dinilmesi gibi.

Page 288: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

277

(4) BelÀdeti olanlarıŋ õihnlerince ãuèÿbet-i intiúÀliŋ gösterecegi yaŋlışlıġa

maóall bıraġılmaması arzu olunan mevúièdir.

MiåÀl

Bir veyÀ bir úaç muòÀùaba òiùÀben “Bu mevcÿdÀt bir ãÀniè-i muùlaúıŋ eåer-i

ãunèıdır ki murÀd itse kÀffesini Àn-ı vÀóidde imóÀ ve her õerresiniŋ yerine bir èÀlem-i

dìger òalú ve iúÀme ider” dinilecek yerde bir muòÀùabıŋ veyÀ bir úaç muòÀùab içinde

õihni baùì olanlar ve intiúÀl-i õihnlerine iètimÀd olunmadıġı óÀlde “Bu mevcÿdÀt bir

ãÀniè-i muùlaúıŋ eåer-i ãunèıdır ki (o ãÀniè-i muùlaú) murÀd itse bu mevcÿdÀtıŋ

kÀffesini Àn-ı vÀóidde imóÀ ve rher õerresiniŋ yerine bir èÀlem-i dìger òalú ve iúÀme

ider” dinilmesi gibi.

(5) Müsnedüŋ ileyhiŋ kemÀl-i ôuhÿrını iddièÀ mevúièidir.

“Sen baŋa ġadr itdiŋ. O da memnÿn olacaġıŋ bir derecede beni örseledi”

denilecek yerde “Sen ġadr itdiŋ. Şu ġaddar da memnÿn olacaġıŋ bir derecede beni

örseledi” dinilmesi gibi.

(6) SÀmièiŋ úalbine úorúu ve mehÀbet düşürmek murÀd olunan

mevúièdir./193/

MiåÀl

Bir Àmir, bir meémÿra bir emr virdikde “Ben saŋa böyle emr viriyorum”

diyecek yerde “Ámiriŋ saŋa böyle emr viriyor” dimesi gibi.

(7) Ùaleb-i èafv ü meróamet mevúièidir.

YÀ Rab belÀ-yı úayda Fuøÿlì esìrdür

Ol bì-dili bu dÀm-ı kedÿretden it rehÀ

Page 289: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

278

beytinde oldıġı gibi ki “YÀ Rabb ben belÀ-yı úayda esìrim. Beni bu dÀm-ı kedÿretden

úurtar” diyecek yerde istièùÀf ve enÀniyyetden iótirÀz ile müteõellilen nefsini ġÀéib

maúÀmına tenzìl ile öyle söylemişdir.

(8) İltifÀt mevúièidir. (İltifÀt) tekellüm ve òiùÀb ve ġaybetden birisiniŋ yerinde

dìgerini úullanmaúdır.

ÒiùÀb Mevúièinde Tekellüme MiåÀl

“Siz[e] ne óÀl oldı ki söziŋizi bilmiyorsuŋuz. Maúãadıŋız ise ifÀde-i

merÀmdır” dinilecek yerde “Baŋa ne óÀl oldı ki sözümi bilmiyorum. Maúãadıŋız ise

ifÀde-i merÀmdır” dinilmesi gibi.

ÒiùÀb Mevúièinde Ġaybete MiåÀl

“Ben size söz söylüyorum. Sözümi her kes diŋlemelidir” gibi ki “Hepiŋiz

diŋleyiŋiz” dimekdir.

Tekellüm Mevúièinde ÒiùÀba ve ÒiùÀb Mevúièinde Tekellüme MiåÀl

/194/ Fuøÿlì olmaz imiş miónet ü firÀúa müfìd

Bu õevú õikri ki bir vaút yÀre hem-dem idüm

gibi. MıãrÀè-ı evvel tekellüm maúÀmında bi-ùarìúi’t-tecrìd òiùÀba ve mıãrÀè-ı åÀnì

mıãrÀè-ı evvele nisbetle òiùÀb olmaú lÀzım gelürken o maúÀmda tekellüme miåÀl

olabilür. (Vaúıs èalÀ hÀõÀ )∗

MuóarrerÀt ve muòÀberÀtda muòÀùaba ve mürselün ileyhe úarşu úullanılan

“õÀt-ı èÀlìleri”, “ùaraf-ı sÀmìlerine” gibi taèbìrler òiùÀb yerinde ġaybete miåÀldir.

∗ Buna göre, buna kıyasen

Page 290: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

279

(9) “Bunı sen söylemişsin” diyecek yerde “Siz söylemişsiŋiz”, “Ben yazdım”

yerinde “Biz yazdıú” miåilli taèbìrleriŋ birinci ãÿreti taèôìm ve ikincisi enÀniyyetden

iótirÀz mevúièlerinde úullanılur.

(10) Bir sÀéil maúãadı olan suéÀli dìger bir suéÀl maúÀmına tenzìl ile muntaôır

oldıġı cevÀb óaúúında müsÀmaóa iòtiyÀr ve başúa ãÿretle cevÀb ièùÀsı da muúteøÀ-yı

ôÀhire muòÀlif bir maúÀmdır.

MiåÀl

“Bir sÀéil kevÀkibiŋ eczÀ’-i mÀddiyye vü cevheriyyesini ve buèd u mesÀfe

gibi fenn-i hey’ete müteèalliú mesÀéilini aŋlamaú maúãadıyla “İşbu yıldızlar nedir”

/195/ diyü suéÀl itse aãl cevÀbından ãarf-ı naôarla “Yıldızlarıŋ her birisi CenÀb-ı

Óaúú’ıŋ bir ãunè-ı bedìèidir” dimekle iktifÀ olunması gibi. Bu cevÀbdan maúãad

ãÿret-i muòtaãarada cevÀbıŋ ièùÀsı ve defèaten sÀéile tefhìmi mümkin olmadıġı içün

yalŋız úudret-i İlÀhiyye’niŋ muòtaãaran beyÀnıyla iktifÀdır.

(11) Bir mÀddeniŋ óuãÿli taóaúúuú-ı vuúÿèa maúrÿn oldıġını beyÀn maúãadı

üzerine müstaúbel ãìġası yerinde mÀøì ãìġasıyla ifÀde-i óÀl mevúièidir.

MiåÀl

Óuãÿline intiôÀr olunan bir maãlaóatıŋ “Óuãÿl-peõìr olacaġına şübhe

úalmamışdır” dinilecek yerde “O iş oldı bitdi” dinildigi gibi.

(12) Úalb mevúièidir ki eczÀ-yı kelÀmdan birisiniŋ dìgerine úalb olunmasıdır.

MiåÀl

“äuyı ata èarø itdim” dinilecek yerde “Atı ãuya èarø itdim” dinilmesi gibi.

/196/

Page 291: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

280

ÜÇÜNCİ FAäL

Müsnediŋ AóvÀli BeyÀnındadır

KelÀmıŋ iòrÀcında müsnede èÀrıô olacaú aóvÀl Àtìde õikr olunacaú umÿrdan

èibÀretdir.

İCMÁL

(1) Müsnediŋ kelÀmda terk olunması

(2) Õikr olunması

(3) Müsnediŋ fièl, yÀòud ism olaraú ìrÀd idilmesi.

(4) Müsnediŋ tenkìr ve taèrìfi

TAFäÍL

I

Müsnediŋ KelÀmda Terk Olunması

Müsned daòi–müsnedün ileyh gibi maóõÿf oldıġına delÀlet idecek úarìne

bulunur ise–èabeåden iótirÀzen ve iòtiãÀren kelÀmda õikr olunmayub terk olunur.

MiåÀl

“Şu yazıyı kim yazdı” diyü vuúÿè bulan suéÀle cevÀben “Ben yazdım”

dinilecek yerde “Ben” lafôıyla iktifÀ bi’l-iktifÀ müsned olan (yazdım) lafôınıŋ terk

olunması gibi. /197/

İki cümleyi óÀvì olan bir èibÀreniŋ baèøan cümle-i ÿlÀsından ve baèøan

cümle-i åÀniyyesinden iòtiãÀr içün müsned óaõf olunur.

Page 292: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

281

Cümle-i ŪlÀdan Óaõfına MiåÀl

Gül sünbüle, sünbül gül-i raènÀya münÀsib

mıãrÀèındaki cümle-i åÀniyyede vÀúiè (münÀsib) lafôı ile biél-iktifÀ birinci cümleden

óaõf olundıġı gibi.

Cümle-i æÀniyyeden Óaõfına MiåÀl

Nemlü eşkümden zemìn memlÿ o nemden ÀsmÀn

mıãrÀèında ÀsmÀndan ãoŋraki (memlÿ) lafôı gibi.

Baèøan bir èibÀrede tekerrürden iótirÀzen cümel-i müteèaddideniŋ ãoŋ

[i]kisinde vÀúiè (müsned) ile biél-iktifÀ dìger cümlelerdeki müsnedleriŋ hepsi óaõf

olunur.

Zen merde, cevÀn pìre, kemÀn tìrine muótÀc

mıãrÀéında oldıġı gibi.

Bir kelÀmda müfessir mevcÿd olur ise müsnediŋ õikri èabeå olacaġından terki

münÀsib olur.

MiåÀl

“Bu iş ne ile óuãÿle geliyor” diyü vuúuè bulan suéÀle /198/ cevÀben “Bu iş

himmetiŋizle óuãÿle gelür” dinilecek yerde hem müsnedün ileyhiŋ hem de müsnediŋ

óaõfıyla “Himmetiŋizle” dinilmesi gibi.

Page 293: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

282

II

Müsnediŋ KelÀmda Õikr Olunması

Müsned daòi–müsnedün ileyh gibi–kelÀmda aãl oldıġı içün õikri èabeå

olmayan her bir maóallde õikr olunur. Bunuŋla ber-À-ber terk olunacaú mevúièlerde

óaõfına delÀlet idecek úarìnede øaèf görinür ise iótiyÀùa rièÀyet murÀd olunan

mevÀúiède ve tebrìk, taèôìm, tehdìd, iftiòÀr úaãd idilen yerlerde õikri lÀzımdır.

Øaèf-ı Úarìneye MiåÀl

Bir õÀt “Şu yazuyı yazan kim oldıġını ögren de baŋa òaber vir” diyü bir

kimseye söyleyüb de ol kimse taóúìú ile biraz vaút geçdikden ãoŋra tavãiyeniŋ

sebúati úarìnesiyle yazuyı yazan Nÿrì Efendi oldıġı aŋlaşılabilür ise de tavãiye ile

ifÀde arasında vaútiŋ mürÿrı úarìneyi øaèìf düşüreceġinden “Taóúìúini tavãiye

eyledigiŋiz yazuyı Nÿrì Efendi yazmışdır” diyerek müsned olan (yazmışdır) lafôını

õikr itmesi gibi.

Teberrüke MiåÀl

“Yerleri, gökleri kim yaratdı” su’Àline “Allah” diyü cevÀb /199/ virilmesi kÀfì

iken teberrüken “èÁlemi yoúdan var iden Allaòu TeèÀlÀ Taúaddüs Óaøretleri yaratdı”

dinilmesi gibi.

Taèôìme MiåÀl

“Şu cÀmièi kim yapdırdı” suéÀline “FÀtió SulùÀn Meómed ÒÀn” dinilmesi

cevÀb-ı kÀfì iken “İstanbul’uŋ fÀtiói SulùÀn Meómed ÒÀn Óaøretleri yapdırdı”

dinilmesi gibi.

Page 294: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

283

Tehdìde MiåÀl

Bir maêrÿbı dögen kimseyi muéÀòaõe niyyetiyle taóarrì iden iden bir kimesne

ol kimseye teãÀdüfle “Şu Àdemi kim dögdi” didikde êÀrib “Ben” dimesi kÀfì iken

“Ne yapabilürsin? İşte ben dögdüm” dimesi gibi.

İftiòÀra MiåÀl

Bir şaúìyi der-dest iden bir kimseye “Bunı kim ùutdı” dinildikde o kimse

“Ben” dimesi kÀfì iken iftiòÀren “Ben ùutdum” dimesi gibi.

III

Müsnediŋ Fièl YÀòud İsm Olaraú ÍrÀdı

Müsned fièl olur ise teceddüdi ve ism olur ise åubÿtı ifÀde ideceginden

teceddüd veyÀ åubÿtuŋ taèayyüni murÀd olunan maóallerde /200/ óaõfına úarìne

mevcÿd oldıġı óÀlde óaõf olunmayub õikr olunur.

Müsnediŋ teceddüdi ifÀde ile ber-À-ber ezmine-i åülÀåeden birisiyle de taúyìdi

murÀd idildigi taúdìrde fièl olmaú üzre ìrÀd idilür.

EczÀ’-i zamÀn olan mÀøì ve müstaúbel ve óÀliŋ ictimÀèı mümkin

olamayacaġından zamÀn, mefhÿm-ı fièliŋ eczÀsından ve zamÀn içün teceddüd ise

umÿr-ı ùabìèiyyedendir. BinÀéen èalÀ-õÀlik fièl hem üç zamÀnıŋ birisiyle taúyìdi, hem

de teceddüdi ifÀde ider.

Page 295: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

284

MiåÀl

“Ben seni gördükce memnÿn olurum” kelÀmı gibi ki şu kelÀmda (memnÿn

olurum) fièli hem zamÀn-ı istiúbÀl ile muúayyed, hem de teceddüdi müfìddir.

Üç zamÀnıŋ birisiyle müsned taúyìd ve teceddüdi murÀd olunmadıàı taúdìrde

ism olaraú getirilmesi lÀzım gelür ki úayd-ı teceddüdden òÀlì olması devÀm ve åubÿtı

ifÀde ider.

MiåÀl

“Kìn dinilen şey bizim úalbimizle hìç bir vaút meélÿf degildir” gibi ki murÀd

úalbiŋ kìnden mÀ-èadÀ mübÀèadatinde devÀm ve åübÿtıdur.

Her bir kelÀmda olan óükmüŋ úuyÿd ile izdiyÀdı fÀéideniŋ tezÀyüdini mÿcib

olacaġından fÀéideniŋ tezyìdi ve terbiyesi içün /201/ fièl, müfÀèìl-i òamseden ve

zamÀn ve mekÀn ve óÀl ve temyìz ve istiånÀdan birisiyle taúyìd idilür.

MiåÀl

“FülÀn kimse ÚuréÀn’ı bir sene ôarfında fülÀn beldede óıfô eyledi” kelÀmında

oldıġı gibi ki bu miåÀlde (óıfô eyledi) fièli zamÀn ve mekÀn ve mefèÿlün fìh ile

muúayyeddir.

Fièl baèø iètibÀrÀta mebnì şarù ile taúyìd olunur.

LisÀnımızda şarùıŋ edevÀtı (vaútÀ ki), (eger), (olsa idi) lafôları olub elfÀô-ı

meõkÿreniŋ birincisi lisÀn-ı èArabì’de müstaèmel (iõÀ), ikincisi (in), üçüncisi (lev)

maúÀmındadır.

Page 296: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

285

(Eger) lafôını óÀvì olan kelÀm maúÀm-ı tekellümde ìrÀd olunur. (İse) lafô-ı

meõkÿri (isem), (olsam), (olmasam) lafôlarından veyÀ (gelsem), (gitsem) gibi o

lafôlarıŋ aòavÀtından birisi ve maúÀm-ı ġaybetde (olsa), (ise), (olmasa) elfÀôından,

yÀòud bunlarıŋ aòavÀtından birisi taèúìb eder. MaúÀm, maúÀm-ı cemè ise (olsalar),

(olsaú), (olsaŋız) miåillü cemèi óÀvì bir lafô ìrÀd olunur.

Çoú kerre de şu elfÀôıŋ birisi mevcÿd olsa (eger) lafôı óaõf idilür. MeåelÀ:

“Eger sen baŋa ikrÀm ider iseŋ /202/ ben de saŋa ikrÀm iderim” dinilecek yerde eger

lafôını terk ile “Sen baŋa ikrÀm ider iseŋ ben de saŋa ikrÀm iderim” dinilür.

KelÀmda (eger) lafôıyla edevÀt-ı rÀbıùadan maèdÿd elfÀô-ı meõkÿreniŋ her

birisi cezÀnıŋ óükmi içün úayd èadd olunur. BinÀéenèaleyh “Eger sen baŋa gelür

iseŋ saŋa ikrÀm iderim” kelÀmı “Baŋa gelecegiŋ vaút saŋa ikrÀm iderim”

menzelesinde oldıġına naôaran şu úayd ile kelÀm, gerek òaberiyyet ve gerek

inşÀéiyyetce bulundıġı ùarz-ı ifÀde dÀéiresinden òÀrice çıúamaz. Belki–“Eger sen

baŋa gelür iseŋ saŋa ikrÀm iderim” kelÀmında oldıġı gibi–cezÀ òaber ise cümle,

cümle-i òaberiyye-i şarùiyye ve–“Eger Zeyd saŋa gelse benim de aŋa ikrÀm etmek

borcum olsun” kelÀmında oldıġı miåillü–inşÀ ise cümle, cümle-i inşÀéiyye-i şarùiyye

olur.

(VaútÀ ki) ve (eger) lafôları istiúbÀlde şarù içün mevøÿè olub (eger) lafôı şarùıŋ

èadem-i vuúÿèunı cezmde aãl oldıġından her vaút istiúbÀlde müstaèmeldir.

Billÿr gibi gerdeniŋe ãabr idemezdüm

äarúındıluú eylerdüm eger perçemüŋ olsam

gibi.

(VaútÀ ki) lafôı şarùıŋ vuúÿèunı cezmde aãl oldıġı cihetle (eger) mevúièinde

istièmÀli nÀdirdir.

Page 297: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

286

VaútÀ ki seni görsem efkÀrım olur muòtel

gibi. /203/

LÀkin lafô-ı meõkÿruŋ mÀøìde istièmÀli pek ġÀlìdir.

VaútÀ ki seni gördüm üftÀde-i èışú oldum

gibi.

(Eger) lafôı baèø kerre tecÀhül ùarìúiyle şarùıŋ vuúÿèunı cezm maúÀmında

istièmÀl olunur.

MiåÀl

Efendisiniŋ òÀne derÿnunda oldıġını bilen bir òidmetkÀra “Efendi úonaúda

mıdır?” diyü suéÀl olunduúda òidmetkÀrıŋ “Baúayım eger úonaúda ise saŋa óaber

viririm” dimesi gibi.

Şarùıŋ vuúÿèı muòÀùabca meczÿm degil ise muòÀùabıŋ iètiúÀdına naôaran

(eger) lafôı mÀøìde istièmÀl idilür.

MiåÀl

Seniŋ ãÀdıú oldıġıŋ sence maèlÿm olan bir mÀddeden ùolayı muòÀùab seni

tekõìb eyledigi óÀlde “Eger beni tekõìb itmeyüb de taãdìú itdiŋ ise ne yapacaúsın”

söyleyişiŋ gibi.

Şarùıŋ vuúÿèunı bilen bir kimse muúteøÀ-yı èilmi ile èamel itmedigi taúdìrde

cÀhil menzelesine tenzìl idilerek (eger) lafôı mÀôìde istièmÀl olunabilür.

Page 298: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

287

MiåÀl

Babasına eõiyyet iden bir kimseye òiùÀben “ Eger şu Àdem seniŋ /204/ babaŋ

oldı ise eliŋden eõiyyete teãÀdüf itmek içün olmadı yÀ. GünÀhdır kendüsine eõiyyet

itme” dinilmesi gibi.

MuòÀùabı tevbìò maúÀmında daòi (eger) lafôı mÀøìde istièmÀl olunur.

MiåÀl

“Eger menÀhì irtikÀb itdiŋ ise felÀó bulamazsın” dinilmesi gibi.

Baèøan şarù ile muttaãıf olmayanlar muttaãıf olanlar üzerine taġlìb idilür.

MiåÀl

Bir cemèiyyet içinde bulunanlarıŋ çoġı muùìè ve baèøıları ġayr-ı muùìè oldıġı

óÀlde hepsine òiùÀben “Eger siz böyle iùÀèat dÀéiresinden òÀric bulunur iseŋiz teédìb

ve tenkìl olunursuŋuz” dinilmesi gibi.

İstiùrÀd

Taġlìb lisÀn-ı èArabì’de yÀ cemè yÀòud teåniye ãÿretiyle cereyÀn ider. Cemè

ãÿretiyle cereyÀn iderken müõekker ve müéenneå olanlarıŋ mecmÿèan tavãìfinde ve

baèøıları õükÿr olan bir cemèiyyetiŋ suéÀllerinden óikÀye olunurken õükÿr ciheti biét-

Page 299: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

288

taġlìb “Seéelÿ keõÀ ve keõÀ” dinilür. FurúÀn-ı Kerìm’de vÀúiè (ve kÀne[t] mine’l-

úÀnitìne)∗ ve (bel entüm úavmun techalÿne)∗∗ naôm-ı kerìmleri bu úabìldendir. /205/

Ke-õÀlik babalarınıŋ veyÀ muútedÀlarınıŋ ismlerini taġlìb ile evlÀd u etbÀè

óaúúlarında istièmÀl olunan (MehÀlibe), (MenÀõira), (EşÀèira) taèbìrleri daòi envÀèı

taġlìbden maèdÿddur.

Çoú kerre de teånìye ùarìúiyle iki ismiŋ birisi dìgerine taġlìb ile õikr olunur.

(èÖmereyn) gibi.

BaèøÀ bir ismde olmayan iki ãÀóibiŋ de birisi dìgerine taġlìb ile istièmÀl

idilür. (Óasaneyn) gibi ki birisi Óaøret-i Óasan ve dìgeri Óaøret-i Óüseyn

Efendimiz’dir. Ve (AóvaãÀn) gibi ki birisi Aóvaã bin Caèfer, dìgeri èÖmer bine’l-

Aóvaã’dır.

Müzdevic olan iki õÀtda müõekker müéenneå üzerine taġlìb idilür. (VÀlideyn),

(ebeveyn), (zevceyn) gibi.

Çoú şey daòi vardır ki münÀsebet üzerine birisi dìgeribe bi’t-taġlìb teåniye

ãÿretiyle şöhret virmişlerdir. MiåÀlleri:

(Úamereyn) şems ve úamer

(Maşrıúeyn) maşrıú ve maġrib

(BaãratÀn) Baãra ve Kÿfe

(èIrÀúeyn) èIrÀú-ı èArab ve èIrÀú-ı èAcem

(FurÀteyn) FurÀt ve Dicle

∗ “… Hem o itaatkârlardandı.”: Kur’ân-ı Kerîm, sûre 66 (et-Tahrîm), 12. âyetin son kısmı. (Kur’an-ı

Kerim ve Kelime Meali, Rayiha Yayıncılık, Ankara 2006, s.28.)

∗∗ “… Siz gerçekten pek cahil bir topluluksunuz.” ( en-Neml 27: 55)

Page 300: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

289

Taġlìb mebóaåiniŋ tafãìli İmÀm Süyÿùì’niŋ Müzhir’inde ve sÀéir mufaããalÀtda

mündericdir.

Gelelim ãadede:

/206/ EdevÀt-ı şarùiyyeden (olsa idi), (olsa idim), (olsa idik) lafôlarıyla

bunlarıŋ aòavÀtı olan (gitse idi), (gelse idi), (olsa idi) miåilli elfÀô mÀøìde şarù içün

istièmÀl olunurlar.

ÁgÀh

Memnÿnı idüm raġbetüm olsaydı benüm de

ÁġyÀr úadar èizzetüm olsaydı benüm de

YaóyÀ

CÀnı cÀnÀna tamÀn eylerdi vÀãıl cÀme-òºÀb

Olmasaydı cÀna ten cÀnÀna pìrÀhen óicÀb

Fuøÿlì

Ġam göŋlümi itmeseydi bì-tÀb

Göz perdesi olmasaydı òÿn-Àb

Ġaflet òalelinden ayrılurdum

Elbette kim oldıġıŋ bilürdüm

Rÿmì

Eger ãu sepmeseydi dem-be-dem endìşe-i vuãlat

Ne dil úordı ne cÀn yandurmaduú tÀb-ı ġam-ı fürúat

beytlerinde oldıġı gibi. /207/

Page 301: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

290

IV

Müsnediŋ Tenkìr ve Taèrìfi

Taèrìf óaãra delÀlet ideceginden bu delÀletiŋ mevcÿd olmadıġını irÀée yaènì

èadem-i óaãrı irÀde mevúièinde müsned, nekre olaraú ìrÀd olunur. “Zeyd kÀtib ve

‘Amr şÀèirdir” gibi.

Tefòìme miåÀl: “BaòtiyÀrlıú hünerver içündür” ve taóúìre miåÀl “FülÀn bir

şey degildir” kelÀmları gibi.

SÀmièa óükmen maèlÿm olan bir emri ifÀde maúÀmında müsned maèrife

olaraú getirilür. “Zeyd seniŋ úarındaşıŋdır”, “èAmr şu giden kimsedir”, “Şu bÀġça o

bÀġçedir ki saŋa vaãf itmişdim” gibi ki birinci miåÀl iøÀfet, ikinci ãıfat, üçünci ãıla ile

müsnedi taérìfdir.

Geçenlerde seni ÀmÀc-ı tìr-i ġamze itmişdi

Göŋül òÀùır-nişÀnuŋ olsun ol úaşı kemÀndur bu

beytinde müsned hem ãıfat hem de øamìr-i ġÀéible taèrìf olunmuştur.

Page 302: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

291

DÖRDÜNCİ FAäL

MüteèalliúÀt-ı Fièl BeyÀnındadır

Fièl-i müteèaddìniŋ fÀèil ile iòtilÀùı naãl ise mefèÿl ile de öyledir. ZìrÀ bir fièl-i

müteèaddì fÀèilden ãudÿr itdikde mefèÿle tecÀvüz itmiş olur.

Mütekellim baèøan “Bir óarb vÀúiè oldı” , “Bir úonaú yapıldı” gibi fÀèile ve

mefèÿle taèalluúı olmayan bir fièlden òaber virir. Böyle òaberlerde fÀèil ve mefèÿl

mülÀóaôa olunmaz. Baèøan daòi fÀèili murÀd ve bir fièl-i ãınÀèì ìrÀd ider.

Eger fièl, müteèaddì olur ise mütekellim óudÿã iden şeyéiŋ òaberini fÀèilden

úaãd itmeyüb mefèÿlde úaãd ile fièli mefèÿl içün binÀ ider. Baèø kerre de mefèÿli õikr

itmeksizin iòbÀr ile fÀèili úaãd eyler.

Şu baóå iki nevèdir:

(Birincisi) maènÀnıŋ iåbÀtı, yÀòud nefyi–èumÿm u òuãÿã iètibÀr olunmaúsızın

ve fièle maóall-i vuúÿè gösterilmeksizin–èaleél-ıùlÀú fÀèil içün úaãd olunur. Bu

ãÿretle ìrÀd olunan fièl, müteèaddì bile olsa–sÀmiè aòbÀrdan ġaraøıŋ kime taèalluú

itdigini tevehhüm itmemek içün–lÀzım gibi èadd idilerek taèaddì maènÀsına iètibÀr

olunmaz. Ve–çünki muúadder olan bir şey õikr olunmuş gibi olacaġından–böyle

maóallde mefèÿl, muúadder daòi olamaz. /209/

Şu birinci nevè iki úısmdır. Birinci úısm müteèaddì olan fièl, lÀzım

menzelesine biét-tenzìl–bir mefèÿl-i maòãÿãa taèalluú itdirilmeksizin–ãÿret-i

muùlaúada ìrÀd ve úarìne delÀletiyle mefèÿl-i maòãÿãa taèalluú idecek fièlden kinÀye

úılınur.

Page 303: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

292

MiåÀl

“ÓÀsidleriŋe dÀġ-ı derÿn açan şey òalúıŋ sende faøìlet görmesidir” dinilecek

yerde “Saŋa óased idenleri yandıran her göreniŋ rü’yetidir” dinilmesi gibi. Bu

miåÀldeki (rüéyet) fièli, müteèaddì iken–èibÀrede hìç bir mefèÿle taèalluú

itdirilmeksizin–fièl-i lÀzım maúÀmında úullanılmış ve mefèÿl-i maòãÿã olan

(faøìlet)den kinÀye ãÿretiyle ìrÀd idilmişdir.

İkinci úısm fièliŋ bir ãÿret-i mücerredede fÀèile iåbÀt veyÀ andan nefy

olundıġı maúÀmdır. Şu maúÀmda mefèÿl mülÀóaôa olunmayub maúãad yalŋız fièliŋ

fÀèile isnÀdı oldıġından fièl-i müteèaddì, fièl-i lÀzım menzelesine tenzìl olunur.

MiåÀl

“FülÀn Efendi bir münşìdir ki yazdıġı şey hem aġladır, hem güldürür”

kelÀmında oldıġı gibi. Bu miåÀlde vÀúiè (aġladır) ve (güldürür) fièlleriniŋ ikisi de

müteèaddì olub murÀd, yalŋız fièliŋ fÀèiline isnÀdı oldıġından “Kimi aġladacaġı, kimi

güldürecegi” miåillü mefèÿle taèalluúı mülÀóaôa olunmaz.

(İkinci nevè) mefèÿlden ãarf-ı naôar olunmayub maúãÿd, ancaú mefèÿl oldıġı

óÀlde óasbe’l-úarìne muúadder iètibÀr ve õikrinden ãarf-ı enôÀr idilür. Bu óaõfden

ġaraø da umÿr-ı müteèaddide olmaġla başlucalarını vech-i Àtì üzre beyÀn

idecegiz./210/

(1) MurÀd olunan şeyéiŋ ġayrına sÀmièiŋ tevehhümüni defè maúÀmındadır.

MiåÀl

“Bıçaú eti kemüge úadar kesdi” dinilecek yerde “Bıçak kemüge úadar kesdi”

dinilmesi gibi. Bu miåÀlde mefèÿl muúadder olan (eti) lafôı õikr olunsa bıçaú yalŋız

Page 304: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

293

eti kesüb kemüge işlemedigi tevehhüm olunur. Mefèÿl maóõÿf oldıġı óÀlde bu

tevehhüme maóall úalmaz.

(2) Fièliŋ vuúÿèunı beyÀnda iètinÀ göstermek içün mefèÿlüŋ evvelen óaõfı ve

åÀniyyen õikri lÀzım gelen maúÀmdadır.

MiåÀl

“Her ne úadar naôìriŋ aradıú ise de naôìriŋ bulamadıú” dinilecek yerde “Her

ne úadar aradıú ise de naôìriŋ bulamadıú” dinilmesi gibi.

Bizim şìve-i lisÀnımızca bu ãÿret keåret üzre cÀrì olmayub keåret-i stièmÀl

evvelen õikr ve ãoŋra óaõf olunmaúdadır. “Her ne úadar naôìriŋ aradıú ise de

bulamadıú” gibi.

(3) MuòÀùaba úarşu mefèÿlüŋ õikrinden teéeddüb olunacaú mevúièdedir.

MiåÀl

“Naôìriŋ aramadıú, zìrÀ arayacaú olsaú bile naôìriŋ bulamayacaġımızı

bilürüz” dinilecek yerde “Aramadıú, zìrÀ arayacaú olsaú bile naôìriŋ

bulamayacaġımızı bilürüz” dinilmesi gibi. Bu miåÀlde muòÀùaba kemÀl-i rièÀyet

cihetiyle vehleten “Naôìriŋ aramadık” dinilmesi òoş görilemez. /211/ LÀkin

“aramadıú” diye kelÀma bedé ile miåÀlde gösterildigi üzre kelÀmıŋ tertìbinde olan

istièmÀliŋ edìbÀne olacaġı bedìhìdir.

(4) Maúãadıŋ taèalluúı mefèÿle oldıàına delÀlet idecek úarìne bulundıàı óÀlde

iòtiãÀr murÀd olunan maúÀmdadır.

Page 305: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

294

MiåÀl

“Bende pek güzel yazu ile yazılmış bir Muãhaf-ı Şerìf vardır” söyleyen bir

kimseye òiùÀben “O Muãóaf-ı Şerìf’i teberrüken ziyÀret ideyim” dinilecek yerde

“Teberrüken ziyÀret ideyim” dinilmesi gibi.

(5) Mefèÿlüŋ õikrinde istihcÀn görinen maúÀmdadır.

MiåÀl

èİffetden baóå eånÀsında “Hìç bir vaút èavret maóalline baúmamışım”

dinilecek yerde “Hìç bir vaút baúmamışım” dinilmesi gibi.

(6) FÀãılaya rièÀyet mevúièindedir.

MiåÀl

“Ol õÀt ne kimseyi döger, ne de söger” dinilmesi gibi.

(7) Taèmìm-i ifÀde mevúièindedir.

“äalÀó-ı óÀl her kesi fenÀlıúdan menè ider” dinilecek yerde “äalÀó-ı óÀl

fenÀlıúdan menè ider” dinilmesi gibi.

(8) Mefèÿlüŋ ismini óaøÀrdan iòfÀ murÀd olunan maúÀmdadır.

MiåÀl

Bir õÀt bir kimseyi görüb bir söz söylemesini bir kimesneye tavãiye /212/

itmiş olsa ol kimesne “FülÀnı görüb didigiŋ sözi kendüsine söyledim” diyecek yerde

óaôÀrdan ismini ketm ile “Görüb söyledim” dimesi gibi.

Page 306: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

295

(9) Ledi’l-óÀce söz aŋa müteèalliú oldıġını inkÀr murÀd olunan mevúièdir.

“FülÀnıŋ insÀniyyetsiz oldıġını bilürüm” dinilecek yerde “İnsÀniyyetsiz oldıġını

bilürüm” dinilmesi gibi.

Fièl ve müteèalliúÀt-ı fièl beynlerindeki teúaddüm ve teéaóòür, yÀ elfÀôıŋ

delÀleti cihetiyledir ki taúdìmi lÀzım gelen lafô teéòìr ve teéòìri lÀzım olan kelime

taúdìm olundıġı óÀlde maènÀca taġayyur óÀãıl olur. YÀòud óasebeéõ-õikr derece-i

teúaddümde kesb-i iòtiãÀã ider ki óaúú-ı teúaddümi olan bir lafô teéaòòür ider ise

maènÀ-yı maúãÿda òalel gelür. MeåelÀ mübtedÀda óaúú-ı teúaddüm oldıġından

“Zeyd èÀlimdir” dinildigi vaút “Zeyd cÀhil degildir” dimek olub mübtedÀ teéòìr

olunub da “Zeyd’dir èÀlim” dinilür ise “èÁlim olan Zeyd’dir başúası degildir” dimek

olur.

Teúaddüm ve teéaòòür muúteøÀ-yı istièmÀlleri olan lafôlarıŋ her birisi bir

gÿne sebeb ve nükteye mebnì olmadıġı óÀlde kendi maúÀm-ı maòãÿãunda õikr

olunmaúla kelÀm belÀġat kesb ider.

LisÀnımızca “Şu cemèiyyet içinde Zeyd’i ùanıdım” sözi taèyìnce òaùÀyı redd

ve “Sözi saŋa söylerim” miåillü taòãìã murÀd olunan maóallerde biéù-ùabèi mefèÿl fièl

üzerine teúaddüm ider.

LisÀn-ı èArabìde fièl, fÀèil ve mefèÿl üzerine, müb[te]dÀ òaber üzerine, èÀmil

ôarf üzerine, yÀòud óÀl veyÀ istiånÀ üzerine taúdìm olunub /213/ taòãìã murÀd

olundıġı óÀlde ekåerinde ber-èaks olur. LisÀnımızıŋ şìvesi ise úavÀèid-i èArabiyye’ye

muvÀfıú olmadıġından Türkcede taèyìn ve taòãìã maúãÿd olmayan kÀffe-i mevÀúiède

fièl her vaút müteèalliúÀtından ãoŋra õikr olunur. EşèÀrca teúaddüm ve teéaòòür vezn

ve úÀfiyeniŋ gösterecegi iútiøÀya tÀbièdir.

Page 307: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

296

BEŞİNCİ FAäL

Úaãr BeyÀnındadır

(Úasr) bir şeyéi dìger bir şeyée taòãìã itmekdir. Bu iki şeyéiŋ birincisine

(maúãÿr), ikincisine (maúãÿrun èaleyh) dinilür.

LisÀnımızda müstaèmel úaãr edevÀtı ancaú, yalŋız, başúa, belki, özge ve

èArabì’den meéòÿõ ġayr, illÀ, mÀ-èadÀ lafôlarıdır. EdevÀt-ı Türkiyye’niŋ ãÿret-i

istièmÀlleri maèlÿmdur. (áayr) Àòirine bir yÀ èilÀve idilerek (ġayrı) diye istièmÀl

olunur. Beyt-i Àtìde oldıġı gibi:

Acıyan yoú baŋa kendi yüregümden ġayrı

Aġlayan yoú baŋa öz merdümegimden ġayrı

(İllÀ) lafôı èArabì’de istiånÀya maòãÿã oldıġı miåilli lisÀnımızca da istiånÀ

mevúièinde úullanılır. Şu beytde oldıġı gibi:

èIşúa düşdüm eyledüm úatè-ı taèalluú ġayrdan

Gözlerüm dünyÀda görmez kimseyi illÀ seni

LisÀnımızda

Dehrde aóvÀl-i òulúı gösterür Àyìne yoú

äÿret ü endÀmı rüéyet itdürür miréÀt var /214/

ve

İnfièÀlüm sitem-i yÀredür ÀġyÀra degül

èUúde-i òÀùırum ol ġonçeyedür [òÀra]17 degül

17 Bu kısım metinde “hâtıra” olarak geçiyor fakat beyitteki yâr, gonçe; ağyâr, hâr paralelliği açıkça

görülmektedir.

Page 308: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

297

beytlerinde oldıġı nefy ü iåbÀt ãÿretiyle ve

N’eyledüm bilmem ki óaúúında ne taúãìr eyledüm

İtmedi cÀnÀn baŋa şefúat raúìbe eyledi

beytinde oldıġı miåillü bir fièl-i menfìyi bir fièl-i müåbet taèúìbiyle de úaãr irÀée

olunur.

Baèøan daòi maúãÿrun èaleyhiŋ kelÀmda taúdìmiyle úaãr gösterilür. “Benim

saŋa òayr-òºÀh” miåÀlinde oldıġı gibi ki “Seniŋ òayr-òºÀhıŋ yalŋız benim” dimekdir.

Maúãÿrun èaleyhiŋ taúdìmiyle olan úaãr ôevúì ve dìgerleri vaøèìdir.

Úaãr yÀ óaúìúì, yÀ ġayr-ı óaúìúì olur.

(Úaãr-ı óaúìúì) maúãÿr, maúãÿrun èaleyhiŋ mÀ-èadÀsına tecÀvüz itmemek

üzre óaúìúaten bir şeyéiŋ bir şeyée taòãìãidir. “Ancaú saèÀdet maúbÿl olanlar

içündür” kelÀmında oldıġı gibi.

(Úaãr-ı ġayr-ı óaúìúì) başúa bir şeyée iøÀfetle olan taóãìãdir. Buŋa (úaãr-ı

iôÀfì) dinilür. “Meh-i Naòşeb degül Vehbì meh-i KenèÀn’dur Yÿsuf” gibi.

Úaãr gerek óaúìúì olsun, gerek ġayr-ı óaúìúì, ikisinde de yÀ mevãÿf ãıfatı

üzerine úaãr idilür, yÀòud ãıfat mevãÿfı üzerine taòãìã olunur.

Mevãÿfuŋ ãıfat üzerine úaãrı o mevãÿfuŋ o ãıfaùdan başúa bir ãıfata tecÀvüz

itmemek üzre taòãìãi oldıġından o ãıfatda başúa mevãÿfuŋ da bulunmasu cÀéiz

olabilür. äıfatıŋ mevãÿfa úaãrı o ãıfatıŋ başúa bir mevãÿfa tecÀvüz itmemek üzre

taòãìãi olmaúla o mevãÿf içün başúa ãıfatların da bulunması cÀéiz olur. /215/

Úaãr-ı óaúìúì iki úısmdır:

(1) Õikr olundıġı üzere mevãÿfuŋ óaúìúaten ãıfatı üzerine úaãrıdır. Mevãÿf

óaúìúaten ãıfat üzerine úaãr idilür ise ãıfÀt-ı sÀéireniŋ o mevãÿfdan külliyyen nefyi

lÀzım geleceginden úaãrıŋ şu úısmı muóÀlÀtdan maèdÿddur.

Page 309: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

298

MiåÀl

Bir õÀtıŋ yalŋız kitÀbetden başúa bir ãıfatla muttaãıf olmadıġı murÀd idilüb de

“FülÀn ancaú kÀtibdir” dinildigi vaút mevãÿf olan o õÀt ãıfatı olan kitÀbet üzerine

úaãr ve úıyÀm ve úuèÿda varınca kÀffe-i ãıfÀt andan nefy idilmiş olur. Bu ise mümkin

olamaz. ZìrÀ dünyÀda bir şey yoúdur ki bir ãıfata úaãr olunub da ãıfÀt-ı sÀéireniŋ

andan nefyi mümkin ola.

(2) Ke-õÀlik õikr olundıġı üzre ãıfatıŋ óaúìúaten mevãÿf üzerine úaãrıdır. Şu

úısmda istièmÀl pek çoúdur. “Úonaúda yalŋız fülÀn õÀt vardır” gibi.

Úaãr-ı óaúìúìniŋ bu ikinci úısmı ile baèøan mübÀlaġa úaãd olunub maúãÿdun

èaleyhden başúaları da mevcÿd olsa faøl u şeref gibi esbÀb-ı rücóÀndan nÀşì

maúãÿrun èaleyhe biél-iètibÀr digerlerine ehemmiyyet virilmez. “Şehrde yalŋız

Maómÿd Efendi vardır” gibi. Buŋa (úaãr-ı iddièÀéì ) dinilür.

(Úaãr-ı iøÀfì) üç úısmdır:

(1) Úaãr-ı efrÀddır. (Úaãr-ı efrÀd) muòÀtabıŋ õihnindeki şirket iètiúÀdını úaùè

ãÿretiyle ìrÀd olunan úaãrdır.

Úaãr-ı efrÀd iki dürlüdür:

(Birincisi) muòÀùab bir şeyéiŋ iki ãıfatla mevãÿf oldıġı /216/ iètiúÀdında iken

mütekellim o şeyéi bir ãıfata úasr itmesidir. MeåelÀ: MuòÀùab bir õÀtıŋ hem kÀtib,

hem de şÀèir oldıġını iètiúÀd iderken mütekellimiŋ “O õÀt ancaú kÀtib” diyerek

mevãÿf olan õÀtı yalŋız kitÀbet ãıfatına taòãìã eylemesi gibi.

(İkincisi) muòÀùab bir ãıfatıŋ iki şeyde iştirÀk üzre mevcÿd oldıġını muèteúid

iken mütekellim o ãıfatı yalŋız birisine úaãr itmesidir. MeåelÀ: MuòÀùab hem Aómed

Efendi’niŋ, hem de Maómÿd Efendi’niŋ kÀtib oldıġını iètiúÀd iderken mütekellim

Page 310: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

299

“KÀtib ancaú Aómed Efendi’dir” diyerek ãıfat-ı kitÀbeti yalŋız Aómed Efendi’ye

taòãìã eylemesi gibi.

(2) Úaãr-ı úalbdir. (Úaãr-ı úalb) muòÀùabıŋ iètiúÀdındaki óükme muġÀyir

taòãìãde bulunmaúdır.

Úaãr-ı úalb daòi iki dürlüdür:

(Birincisi) muòÀùab iki şeyden birisiniŋ bir ãıfatla mevãÿf bulundıġı

iètiúÀdında olub da mütekellim ol iki şeyden muòÀùabıŋ muèteúid oldıġı óükme

muġÀyir birisini mevãÿf ittiòÀõ ve o ãıfata taòãìã itmesidir. MeåelÀ: MuòÀùab

Maómÿd Efendi ile Aómed Efendi’den Maómÿd Efendi’niŋ èÀlim oldıġını iètiúÀd

iderken mütekellim “èÁlim ancaú Aómed Efendi’dir” diyerek mütekellimiŋ

iètiúÀdına muvÀfıú olmayan õÀtı èilm ãıfatına taòãìã eylemesi gibi.

(İkincisi) muòÀùab iki ãıfatdan birisiniŋ bir mevãÿfda bulundıġı iètiúÀdında

iken mütekellim ol iki ãıfatdan muòÀùabıŋ iètiúÀdındaki óükme muġÀyir bir ãıfatı

mevãÿfa taòãìã itmesidir. MeåelÀ: MuòÀtab bir õÀtıŋ èilm ve cehl ãıfatlarından cehl

ãıfatıyla mevãÿf oldıġını muèteúid bulundıġı /217/ óÀlde mütekellim “O õÀt ancaú

èÀlimdir” diyerek muòÀùabıŋ iètiúÀdına muvÀfıú olmayan èilm ãıfatını taòãìã eylemesi

gibi.

(3) Úaãr-ı taèyìn’dir. (Úaãr-ı taèyìn) muòÀtabıŋ tereddüdini izÀle içün ìrÀd

olunacaú úaãrdır.

Úaãr-ı taèyìn de iki dürlüdür:

(Birincisi) iki şeyéiŋ birisi bir ãıfatla mevãÿf oldıġını muòÀùab iètiúÀd idüb

faúaù mevãÿf olan hangi birisi oldıġında tereddüd eyledigi ãÿretde mütekellim şu iki

şeyden birisi taèyìn ùarìúiyle ãıfata úaãr itmesidir. MeåelÀ: Aómed Efendi ile

Maómÿd Efendi’den birisiniŋ èÀlim oldıġını muòÀùab iètiúÀd ve hangi birisi idügini

Page 311: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

300

taèyìnde tereddüd eyledikde mütekellim “Ancaú èÀlim Aómed Efendi’dir” diyerek

úaãren taèyìn eylemesi gibi.

(İkincisi) iki ãıfatdan birisiyle bir şey’iŋ mevãÿf oldıġını muòÀùab iètiúÀd ve

ãıfatı taèyìnde tereddüd eyledigi taúdìrde mütekellim o iki ãıfatdan birisini taèyìn

ùarìúiyle mevãÿfa taòãìã itmesidir. MeåelÀ: MuòÀùab bir õÀtda şièr ve kitÀbet

ãıfatlarından birisiniŋ bulundıġı muèteúid ve faúaù hangi birisini taèyìn itmekde

mütereddid iken mütekellim “O õÀt ancaú kÀtibdir” diyerek kitÀbet ãıfatını aŋa taòãìã

itmesi gibi.

(Úaãr-ı efrÀd)ca mevãÿfuŋ ãıfat üzerine úaãrında olan şarù iki ãıfatıŋ bir

mevãÿfda ictimÀèında muòÀtabıŋ iètiúÀdı ãaóìó ve sÀmièiŋ taòayyüli mümkin olacaú

derecede ãıfatlarıŋ münÀfÀtdan sÀlim olmasıdır. MeåelÀ: Şièr ve kitÀbet ãıfatlarınıŋ

ikisi de bir mevãÿfda müctemiè o[la]bileceginden muòÀùab bir õÀtıŋ hem kÀtib, hem

de şÀèir oldıġı iètiúÀdında bulunabilür. /218/ BinÀéenèaleyh mütekellim o õÀtı bu iki

ãıfatdan birisine taòãìã ile “FülÀn ancaú kÀtibdir” yÀòud “Ancaú şÀèirdir” diyü úaãr

itmesi ãaóìó olur.

(Úaãr-ı úalb)ce mevãÿfuŋ ãıfat üzerine úaãrında olan şarù, úaãr-ı efrÀdıŋ

èaksidir ki ictimÀèlarında sÀmièce imkÀn taòayyül olunamayacaú ãÿretde ãıfatlarıŋ

arasında münÀfÀt bulunmasıdır. MeåelÀ: ÚıyÀm ile úuèÿd, èilm ile cehl, beyÀø ile

siyÀh, ùatlı ile acı gibi ãıfatlar aralarında münÀfÀt olub bunlardan her ikisiniŋ bir

mevãÿfda ictimÀèı taòayyül olunamayacaġından hìç bir muòÀùab bunlarıŋ şirket üzre

ictimÀèına muèteúid olamaz. BinÀéenèaleyh ikisinden birisiniŋ vücÿdını iètiúÀd

eyledikde sÀmiè úalb ùarìúiyle dìgerini taòãìã idebilür.

(Úaãr-ı taèyìn)ce mevãÿfuŋ ãıfat üzerine úaãrı gerek úaãr-ı efrÀdıŋ, gerek úaãr-

ı úalbiŋ her birisine ãÀlió olan miåÀllerde cereyÀn ider. MeåelÀ: “FülÀn kÀtib midir,

Page 312: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

301

şÀèir midir”, “èÁlim midir, cÀhil midir”, “ÚÀéim midir, úÀéid midir” gibi sözleriŋ

hangi birisi olsa muòÀùab iètiúÀdda tereddüd gösterebilür. SÀmiè daòi mevãÿfda

imkÀnsızlıú taòayyül idemez. Faúaù úaãr-ı taèyìnce şarù maòãÿã ãıfatlarıŋ ictimÀèında

münÀsebet olması, yÀòud birisi dìgeriniŋ naúìøi bulunmasıdır. Böyle münÀsebet ve

münÀfÀt olmadıġı óÀlde “FülÀn èÀlim midir, beyÀø mıdır”, “ÚÀéid midir, cÀhil midir”

gibi taòayyülünde müÀsebet olmayan maóallerde úaãr-ı taèyìn cereyÀn itmez.

Page 313: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

302

ALTINCI FAäL

İnşÀ BeyÀnındadır

(İnşÀ) şu bÀbıŋ muúaddimesinde taèrìf olunmuşdur. İnşa eger vaút-i /219/

ùalebde ġayr-ı óÀãıl bir şeyéiŋ óuãÿlüni istidèÀya taèalluú ider ise (ùalebì) ve itmez ise

(ġayr-ı ùalebì) tesmiye olunur.

İnşÀé-i Ùalebì

İnşÀé-i ùalebì beş nevèdir:

(1) Temennìdir. (Temennì) bir şeyéiŋ óuãÿli, gerek mümkin olsun gerek

mümteniè, o şey óaúúında taóassür göstermekdir. “KÀşkì gencligim girüye döne idi”

ve “KÀşkì o õÀt bizimle ber-À-ber buluna idi” gibi.

Eger arzu óuãÿlüne intiôÀr olunan bir şeyée taèalluú ider ise buŋa (teraccì)

dinilür ki inşÀ, ùalebì dÀéiresinden çıúub ġayr-ı ùalebì dÀéiresine dÀòil olur.

LisÀnımızda temennì içün úullanılan edevÀt: KÀşkì, néola idi, bÀrì, tek

lafôlarıdır. Taóassürün şiddetinde (n’ola idi) edÀtı (Àh n’ola idi) ãÿretiyle istièmÀl

olunur. (KÀşkì) lafôı FÀrisì lisÀnından meéòÿõdur.

EdevÀt-ı meõkÿreniŋ her birisi fièl-i temennìden muúaddem getirilür. Faúaù

eşèÀrda hìç bir gÿne øarÿret-i şièriyye olmasa bile teéòìr olunabilir.

Ben saŋa dil virmeyeydüm kÀşkì

yÀòud

KÀşkì dil virmeyeydüm ben saŋa

Page 314: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

303

mıãrÀèlarında oldıġı gibi.

Temennì mevúièinde istièmÀl olunacaú efèÀl, lisÀnımızca (óikÀye-i fièl-i

iltizÀmì) ve (óikÀye-i şarùì) ve (rivÀyet-i iltizÀmì) içün müstaèmel olan fièllerdir.

ÓikÀye-i fièl-i iltizÀmìye maòãÿã elfÀô temennì mevúièinde istièmÀl olunur ise edÀt-ı

temennì ile istièmÀlleri vÀcibdir. “KÀşkì gencligim bir de[m] girüye döne idi” gibi.

/220/ ÓikÀye-i şarùìye maòãÿã olan elfÀô temennìde úullanılır ise edÀt-ı

temennì muúadder olsa da beés yoúdur. “KÀşkì ben de o günleri görse idim” yerinde

“Ben de o günleri görse idim” dinilmesi gibi.

LÀkin rivÀyet-i iltizÀmìye maòãÿã olan efèÀlde maènÀ-yı temennì mevcÿd

oldıġından “KÀşkì ben de oraya gelmeli imişim” dinilüb de edÀt-ı temennì

istièmÀline lüzÿm olmamaġla “Ben de oraya gelmeli imişim” dinilmesi kÀfìdir.

(Néola idi) edÀtı ekåeriyyÀ (idi) lafôınıŋ hemzesi óaõf ve (n’ola) lafôındaki

lÀmıŋ (idi)deki birinci yÀya vaãlıyla telaffuô olunur. Bu taúdìrce (néola) lafôınıŋ

Àòirindeki (a) óarfi bi’ù-ùabèi telaffuôda sÀúiù olur ise de taórìrde terk ve iåbÀtınıŋ ikisi

de cÀéizdir. ÓikÀye-i fièl-i iltizÀmì ve óikÀye-i fièl-i şarùìye maòãÿã elfÀôıŋ

Àòirlerindeki (idi) ve aòavÀtınca da bu ãÿret cÀrìdir. “N’olaydı seni görmeye idim”,

“N’olaydı seni görmeyeydim”, “O günleri görse idim” “O günleri görseydim” gibi.

(KÀşkì), (bÀrì) lafôları fièliŋ gerek vuúÿèunı ve gerek èadem-i vuúÿèunı

temennìde mütesÀviél-istièmÀldirler.

Tenümde rÿó olaydı kÀşkì keyfiyyet-i mestì

Òaber-dÀr olmayaydum tÀ óayÀt-ı müsteèÀrumdan

ve

Áteş-i èışúuŋ óaúìúat pek taóammülsüz imiş

Olmayaydum kÀşkì sen bì-vefÀya ÀşinÀ

Page 315: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

304

ve

Óaúúumdaki teġÀfüline ãabr ider idüm

AġyÀra bÀrì itmemiş olsaydı iltifÀt /221/

ve

Eylemez ġam-òÀnemi teşrìfe raġbet ol perì

BÀrì bir sÀde selÀmıyla olaydum şÀd-kÀm

beytlerinde oldıġı gibi.

(N’olaydı) edÀtı fièliŋ èadem-i vuúÿèunı temennìde keåìrü’l-istièmÀldir.

VedÀè eyler iken baúdı didi óasretle ol meh-rÿ

N’olaydı olmayaydı beynümüzde ülfet evvelden

beytinde oldıġı gibi.

Baèøan fièliŋ vuúÿèunı temennìde daòi úullanılır.

Acırdı çekdü[gü]m derd-i elìme

N’olaydı óÀlümi cÀnÀn ãoraydı

beytinde oldıġı gibi.

(Tek) edÀtı (tÀ ki)den muòaffefdir. Fièliŋ vuúÿèunı temennìde keåìrü’l-

istièmÀldir. “Tek zülfüni göreydim baòtım siyÀh olaydı” gibi.

Baèøan daòi fièliŋ èadem-i vuúÿèunı temennìde istièmÀl idilür.

Nièmet bilür idüm baŋa her bir cefÀsını

Tek itmeyeydi luùfına aġyÀrı ÀşinÀ

beytinde oldıġı gibi.

Baèøan óÀl-i mÀøìniŋ teõekküri ãÿretiyle edÀt-ı temennì istièmÀl olunmaúsızın

kelÀmda taóassür ve temennì gösterilür.

Page 316: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

305

MiåÀl

Ben aġladuúca ol ider idi viãali [v]aèd

Demler ol demler idi zamÀn ol zamÀn idi /222/

ÓikÀye-i fièl-i iltizÀmì ãÿretiyle taóassür ve temennì gösterilürken baèøan

edÀt-ı temennì muúadder iètibÀr ile kelÀmda óaõf olunur. “O günler uzun ola idi”

gibi.

EdÀt-ı istifhÀmı óÀvì olan kelÀm temennì mevúièinde istièmÀl olunub da

mütemennÀnıŋ mefúÿd oldıġına cezm óÀãıl olur ise öyle kelÀmıŋ istifhÀma óamli

cÀéiz olmayub mecÀzen temennì nevèinden èadd olunması lÀzım gelür. “YÀ Rabb

bize bir er bulunub himmet ider mi” gibi.

(2) İstifhÀmdır. (İstifhÀm) vaút-i suéÀlde sÀéilce mechÿl ve bilinmesi maùlÿb

olan bir şey’iŋ ögrenilmesi içün suéÀlden èibÀretdir.

LisÀnımızda istifhÀm içün müstaèmel olan edevÀt: kim, ne, naãıl, nice, úanġı,

hangi, úanı, hani, nir, úande, úaç, mı lafôlarıdır.

Kim — Õevi’l-èuúÿlden suéÀl için mevøÿèdur. “Şu kimdir”, “Bu mÀddeyi

kimden ögrenelim”, “Şu úaøÀnıŋ úÀéim-maúÀmı kim olayor” gibi.

Ne — Õevi’l-èuúÿlüŋ ġayrı olan her şeyden suéÀl içün müstaèmeldir. “Ne

yapıyorsun”, “Ne ögrenebildiŋ”, “Neden böyle oldı”, “İsmiŋ nedir”, “Ne taóúìú

itdiŋ”, “Şu lafôıŋ maènÀsı nedir” gibi. “Nedir”, “ne úadar” miåilli yerlerde ekåeriyyÀ

) , (نقدر) ,(ندر) óarfi yazuda terk ile ( ه) lafôınıŋ Àòirindeki (نه) الزم نمه ) imlÀsında

yazılur.

Naãıl — lafôı (ne aãl)dan muòaffef olub mÀ-hiyyet, keyfiyyet ve fièlden suéÀl

içün müstaèmeldir. “Bu mÀddeniŋ óaúìúati naãıldır”, “Òasteniŋ bugün mizÀcı

naãıldır”, “FülÀn maãlaóat naãıl oldı” gibi.

Page 317: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

306

Nice — Şu lafôıŋ istièmÀli de naãıl gibidir.

Úanġı — EşòÀã ve aèyÀn ve zamÀn ve mekÀn ve envÀèca tereddüd vuúÿèunda

/223/ õihnden şu tereddüdi izÀle içün suéÀle mevøÿèdur. Lafô-ı meõúÿruŋ muóarrirÀt

ve müéellifÀtca istièmÀli úadìm olub beyne’l-èavÀm bunuŋ yerinde (hangi) ve baèø

bilÀdda (hanúı) lafôı úullanılır. LisÀn-ı resmìmizde óÀlÀ (úanġı) lafôı müstaèmeldir.

EdebiyyÀt-ı cedìdemizde (hangi) lafôı istièmÀl olunayor.

Úanı — lafôı taóarrì-i eşòÀã ve eşyÀda istièmÀl olunur “Úanı o Àdem nereye

gitdi” gibi. Baèøan daòi nedret veyÀ fıúdÀna teãÀdüf iden eşòÀã ve aóvÀl ve sÀéireniŋ

teõkìrinde úullanılır. “Úanı o günler”, “Úanı o himmetli Àdemler”, “Úanı o himmet”

gibi. Baèøan daòi revnaú ve iètibÀrı zÀéil olan bir óÀl veyÀ vaútiŋ teõkìrinde istièmÀl

idilür.

Úanı kendi úuluŋum diyü perestişler iden

Eylemez yolda duçÀr olsa bile redd-i selÀm

Úanı ol terk-i edeb diyü úuèÿd eylemeyen

Eylemez şimdi mecÀlisde bulunduúca úıyÀm

Úanı ol demler ki istiġnÀ iderdüŋ bülbüle

Şimdi ey gül zÀġlar itmekde istihzÀ seni

beytlerinde oldıġı gibi.

Lafô-ı meõkÿr mine’l-úadìm èavÀm lisÀnında (hani) ãÿretiyle müstaèmel

oldıġı óÀlde üdebÀ-yı cedìdemiz bir vaútden berü edebiyyÀtda daòi (hani) lafôını

istièmÀl ideyorlar.

Ne zamÀn, ne vaút — lafôlarınıŋ her birisi vaút ü zamÀndan suéÀle

maòãÿãdur.

Page 318: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

307

Nir — lafôı (ne maúÿle yir) lafôından muòaffef olub mekÀndan suéÀl içün

müstaèmeldir. “Nirde úaldı”, “Nirdesin”, “Nirden geliyorsun”,/224/ “Nire

gideyorsun” gibi. Bu lafôıŋ Àòirine ekåeriyyÀ istièmÀlde bir (ه) óarfi èilÀve olunur.

“Nirede bıraúdıŋ”, “Nireden geliyor”, “Nirede úaldı o her-cÀyì o meh-pÀre èaceb”

gibi.

Úanda — (Nirede) mevúièinde müstaèmeldir. “Úandedir úande o ôÀlim o

sitemkÀr èaceb” ve

Úande laèlüŋ arayaraú gitdi

Şimdi bilmem ki úandedür göŋlüm

gibi.

Úaç — Kemiyyet ve miúdardan suéÀl içün mevøÿèdur. “Úaç gün olayor”,

“Ayıŋ úaçıdır”, “Úaç ġurÿşdur” gibi.

Mi — edÀtı lisÀnımızca lisÀn-ı èArabì’de müstaèmel (hemze-i istifhÀm) ve

(hel) mevúièlerinde úullanılır. Hangi kelimeniŋ Àòirine lÀóıú olur ise o kelimeniŋ

óÀvì oldıġı maènÀnıŋ vuúÿè veyÀ èadem-i vuúÿèuna taèalluú ider.

Emsile SuéÀl

Óasan Efendi mi geliyor? müsnedün ileyhden

Posta gelmiş mi? müsnedden

Vapur úalúdı mı? fièlden

Aómed Efendi mi bunı yazdı? fÀèilden

CÀmièe mi gidiyor? mekÀndan

Page 319: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

308

Çoúdan mı İstÀnbÿl’dasın? zamÀndan

Şu èasker midir? õeviél-èuúÿldan

Şu úoyun mıdur? õevi’l-èuúÿlüŋ ġayrından /225/

Şu ùaş mıdır? cemÀdÀtdan

MizÀcıŋ mı münóarif oldı? keyfiyyetden

SÀéir edevÀt-ı istifhÀmıŋ her biri bir ãÿretle muúayyeddir. LÀkin (mi) edÀtı

èArabì’niŋ hemze-i istifhÀmı gibi óürr oldıġından her şeyde istièmÀl olunabilür.

İstifhÀm–ki õihninde bir ãÿretiŋ óuãÿlini istemekdir–bu ãÿret yÀ iki şeyéiŋ

beyninde bir nisbet-i tÀmmeye müstenid olur, yÀòud o nisbetden òÀlì bulunur.

Birincisiniŋ óuãÿlüne (taãdìú), ikincisine (taãavvur) ıùlÀú olunur.

İstifhÀm yÀ faúaù taãavvurı, yÀòud yalŋız taãdìúi ùaleb içün olur.

Yalŋız taãdìúi ùaleb içün olan istifhÀmdan sÀéiliŋ murÀdı õihnde meséÿlün

èanha taèalluú idecek åubÿt ve nefy beyninde tereddüde teãÀdüf iden bir vuúÿfuŋ

åubÿt ve nefyden birine isnÀd ve taèyìnini istemekdir. “Yaġmur mı yaġıyor” gibi.

Bu mevúiède “Yaġmur mı yaġıyor úar mı” dinilemez. ZìrÀ birinci miåÀldeki

suéÀlden maúãad “Yaġmur yÀòud úardan hangisi yaġıyor” diyü ögrenmek olmayub

murÀd yalŋız yaġmuruŋ yaġub yaġmadıġını yaènì åubÿt ve nefyden bir şeyde hangisi

bulundıġını aŋlamaúdır. İkinci miåÀl ise bir şeyde åubÿt ve nefyi istifhÀma müteèalliú

olmayub åubÿt ve nefyden her biriniŋ iki şeyden hangi birisine nisbet olunacaġını

ögrenmek ùalebini óÀvì olmaġla bu ãÿret taãavvurı ùaleb içün olur.

Şu ifÀdeden aŋlaşılacaġı vechle taãavvÿrı ùalebe müteèalliú istifhÀm meséÿlün

èanhıŋ bir şeyde ne åubÿt ne de nefyine taèalluú ider. /226/

Page 320: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

309

“Şu Àdem kimdir”, “FülÀn nerededir”, “Bu gün ayıŋ úaçıdır” gibi sözlerde

åubÿt ve nefyden birisiniŋ ögrenilmesine dÀéir maúãad olmadıġından bunlar daòi

taãavvÿrı ùalebden èibÀretdir.

Çoú kerre edevÀt-ı istifhÀmı óÀvì sözlerden maúÀm ve úarìne óükmünce

istifhÀma münÀsebet ve taèalluúı olmayan maénÀlar tevellüd ider.

Emåile

(Temcìd-i ÒüdÀ)

Ne dÀéiredür bu devr-i eflÀk Ne øÀbıùadur bu merkez-i òÀk

Cisme èaraøı kim itdi úÀéim NÀra neden oldı nÿr lÀzım

Her òilkate gerçi bir sebeb var ÁyÀ sebebi kim itdi iôhÀr

Fikr eyle de gör nedür bu üslÿb Ne ãÀnıèadur bu ãunè-ı mensÿb

Fuøÿlì

(Temcìd ve İdrÀk-i Óikmet-i İlÀhiyye’de İôhÀr-ı èAcz)

EşyÀ nice andan olsun ÀgÀh El-úudretu ve’l-beúÀ’u li’llÀh ∗

Fuøÿlì

(Raómet-i İlÀhiyye’ye Yaúìn ve IôhÀr-ı Ümmìd)

Nÿr-ı raómet neye güldürmeye rÿy-i siyehüm

Taŋrınuŋ maġfiretinden d[e] büyük mi günehüm

Bì-nihÀye keremi èÀlemi şÀmil mi degül

Yoúsa èÀlemde úulı èÀleme dÀòil mi degül

∗ Kudret ve bakilik Allah’ındır.

Page 321: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

310

Úulunuŋ øaèfına nisbet çoġise noúãÀnı

YÀ anıŋ úahrına ġÀlib mi degül iósÀnı

ŞinÀsì /227/

(Taãóìó-i Fikri Ùaleb Maúãadıyla MuéÀòaõe)

Şeró eyle baŋa ki çerò n’etdi Andan ne cefÀ ôuhÿra yetdi

Neŋ var idi kim elüŋden aldı Ne mertebeden aşaġı ãaldı

Fuøÿlì

(Tefòìm)

NÀéil olabildigimiz şu azacıú èömr; ne ôulmet içinde, ne úadar mehÀlük

meyÀnında güõer idiyor.

Aómed Midóat Efendi

(Taãvìr-i MaóÀll)

Bir sÀyedür iótişÀm-ı dünyÀ Tevúìf olunur mı sÀye ÀyÀ

èAbdu’l-Óakk ÓÀmid Beg

(Taèaccüb)

Göŋül bilmem ne şemèüŋ pertev-efrÿz oldı nÿrından

Ki fÀnÿs-i òayÀl-i sìneye ãıġmaz sürÿrından

ÁgÀh

Page 322: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

311

(Teõkìr-i Vaèd)

Uġrar iseŋ SitÀnbÿl’a luùf eyle ey ãabÀ

Ol yÀre ãor unutdı mı vaèd-i viãÀlini

Cevdet Paşa

(İstibùÀ)

Şeb-i hicrÀn yanar cÀnum döker úan çeşm-i giryÀnum

Uyardı òalúı efġÀnum úara baòtum uyanmaz mı

Fuøÿlì

(Tevbìò)

N’içün öziŋe ziyÀn idersiŋ Yaòşi adıŋı yaman idersiŋ /228/

N’içün saŋa ùaène ide bed-gÿ NÀmÿsa taèalluú iş midür bu

Ne neng ile idelüm daòi lÀf Biz dimeyelüm sen eyle inãÀf

Fuøÿlì

(Levm ve İètirÀø)

GÿyÀ ki cìb ü dÀmeni pür-gül eyledüŋ

Ey bÀġbÀn nedür bu úadar imtinÀn baŋa

Feyøì-i Úadìm

(Tehdìd)

Ùu[t] kim saŋa úıymadum men-i zÀr Benden ulu bir müdebbirüŋ var

N’eylersin eger ataŋ işistse Úahr ile saŋa siyÀset itse

Fuøÿlì

Page 323: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

312

(İzhÀr-ı èAcz)

Naãıl beyÀn ideyim; temÀşÀsı óüsn-i dehr-Àşÿb gibi ùatlı ùatlı, bir óüzn

ìrÀå ider idi ki taèrìf úabÿl itmez.

KemÀl Beg

(Teéessüf)

Ne fÀ’idesi var ki edebiyyÀt-ı ãaóìóa ne oldıġını bilmeyerek ve o yoldaki

iótiyÀcı taúdìr ve kendilerine bir meslek daòi taèyìn itmeyerek bir ùarafdan peydÀ ve

bir ùarafdan nÀ-bÿd olan mevúÿt risÀleler–hemÀn èumÿmunda ciddiyyetden bir eåer

olmadıġı içün–bi’ù-ùabèi maôhar-ı raġbet olamıyorlar.

Ekrem Beg

(Taóúìr)

İşte şu maôlÿmuŋ teni Baú lekelenmiş dÀmeni

İnsÀn mı ãandıŋ düşmeni

KemÀl Beg /229/

(İltimÀs)

Ey nev-nihÀl-i èişve BahÀriyye semtine

Bir sünbülì hevÀda òırÀmÀn olur mısuŋ

ŞinÀsì

(Ġafletle Tenbìh)

Mükrim mi yÀ mihmÀn mı olursuŋ èıyÀn olur

Bir gün gelür ki encümen-i imtióÀn olur

Page 324: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

313

(NÀãıóÀne Tekdìr)

KelÀm-ı telò ile hem-cinsüŋ eyleme tesmìm

Yılan diyü mi ùoàurdı efendi anaŋ seni

(ëalÀlet Üzerine Tenbìh)

RÀh-ı emel-i vaãla gidersiŋ tek ü tenhÀ

èÁşıú bu yola böyle delìlsüz gidilür mi

(MÀ-fÀte Óüzn Göstermek)

Telò-kÀm eyledi firÀúuŋ beni Çıúar mı òÀùırdan o ùatlı diller

äırma ãaçlar yayıldı mı zemìne Ùaġıldı mı úoúladıġum sünbüller

(İôhÀr-ı Teéeååür)

Baòtum ne siyÀh imiş ki bilmem ÓÀlümle degişdi óÀl-i èÀlem

(MuòÀùabı İètirÀfa Óaml)

EõhÀn-ı nev-resìdegÀn içün bayaġı bi-resm muhlik derecesinde muøarr olan

mündericÀt-ı merdÿde ve müstekrehesiyle bir risÀle-i edebiyye–her zamÀn /230/

oúudıġı şeyde bir fÀéide-i ciddiyye arayan–ekåeriyyet-i erbÀb-ı müùÀlaèa raġbet

itmezse maèõÿr degil midir.

Ekrem Beg

Page 325: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

314

(MuòÀùabı İnkÀra Óaml)

Áteşìn bir ãıtma erġuvÀnì aúmişe ile donadılmış olan müzeyyen bir yataú

üzerinde úıvranan òasteyi èacebÀ aóÀd-ı nÀsıŋ èÀdì döşekleri üzerinde yatanından

daha tìz mi bıraúur.

Aómed Midóad Efendi

(Teõkìr-i MÀøì ve MuòÀùabı İètirÀfa Óaml)

Memleketiŋ ötesinde berisinde ser-nigÿn olan o büyük mermer sütÿnlar cÀ-

be-cÀ ser-fürÿ-bürde-i sükÿn olan şu òÀk-i pÀkde óükm-fermÀ olmuş bir medeniyyet

ve maèmÿriyyet-i èaôìmeniŋ vücÿdını bildirir şÀhid-i nÀùıú degil mi.

Sırrì Paşa

(3) Emrdir. (Emr) bir iş işlemegi ùalebdir.

“Bekle” gibi. YÀòud emr-i óÀøır olur. “Baúsun”, “Gelsün”, “Gitsün” gibi.

Õikr olundıġı üzre maènÀ-yı ùalebi óÀvì olan kelime yÀ istièlÀ ùarìúiyle

büyükden küçüge söylenilür “Bir ãu getir” gibi. YÀòud küçükden büyüge taøarruè

ùarìúiyle söylenilür “YÀ Rabb günahlarımı maġfiret buyur”, “CenÀb-ı Óaúú

cümlemizi tevfìúÀt-ı ilÀhiyyesine maôhar buyursun” gibi. VeyÀ aúrÀn beyninde

birinden dìgerine söylenilür “Yarın bÀġçeye gidecegiz, siz de buyruŋuz. İòvÀndan

fülÀn õÀt da buyursun” gibi.

Page 326: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

315

Emr, gerek óÀøıra olsun gerek ġÀéibe, èinde’l-istièmÀl mevúiè ü maúÀma göre

birer maènÀ tevlìd ider. Şu maúÀm ise pek çoú /231/ oldıġından baèøları Àtìde

gösterilür.

Emåile

(Mevúiè-i DuèÀ ve Taøarruè)

YÀ Rab kerem it ki òºÀr u zÀram DergÀha besì ümìdvÀram

Fuøÿlì

(PÀdişÀha DuèÀ)

Eylesün MevlÀ seni her bir kedÿretden maãÿn

Dehrüŋ Àb-ı rÿyısıŋ èAbduél-Óamìd ÒÀn çoú yaşa

(èArø-ı İnúıyÀd)

ZamÀne muntaôır-ı iútiøÀ-yı emrüŋdür

Sözüŋ ne ise yürüt buyruġuŋ ne ise buyur

Fuøÿlì

(Teşvìú)

Seyr úıl gör kim gülistÀnuŋ ne Àb u tÀbı var

Her ùaraf biŋ serv-i ser-sebz ü gül-i sìr-Àb-ı var

Fuøÿlì

(İbÀóe)

Aç besmeleyle iç ãuyı ÒÀn Aómed’e eyle duèÀ

Vehbì

Page 327: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

316

(Tenbìh)

YeksÀn naôar it mertebe-i evc ü óaøìøe

Ne èizzet ile şÀd ne õilletle óazìn ol

Naôìm /232/

(Taóõìr)

èAzm itmedeyüm Àh gibi èarş-ı murÀda

Pür-Àteşüm ey èışú çekil reh-güõerümden

KemÀl Beg

(İstiġnÀ)

èÁúıbet her neşéesinden bir òumÀr eyler ôuhÿr

Söyleyüŋ sÀkìye çalsun başına peymÀneyi

(Teşcìè)

Ehl-i buùlÀnuŋ sözin tervìc iden Àdem midür

Ádem ol isterse òaãm olsun bütün Àlem saŋa

Muèallim NÀcì Efendi

(İòtiyÀr)

ÓÀl-i mÀøìden úıyÀs it pertev-i müstaúbelüŋ

Böyle dünyÀ-yı denì ġam-òºÀrınuŋ vÀy óÀline

Pertev

Page 328: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

317

(İôhÀr-ı Kìn)

İntiúÀm almaz isem tìġ-i zebÀnumla eger

ŞÀèiriyyet baŋa her vech ile bühtÀn olsun

Nefèì

(Edeb)

èAúla maġrÿr olma EflÀùÿn-ı vaút olsaŋ eger

Bir edìb-i kÀmili gördükde ùıfl-ı mekteb ol

Nefèì /233/

(MuéÀòaõe-i Daúìúa)

èArø eyledikce èÀşıú laèl-i müõÀb-ı çeşmin

Aç óoúúa-i dehÀnuŋ sen dürr-i nÀb göster

NeşÀùì

(Levm)

Sen olduŋ cevriŋe ey dil-şiken maózÿn ben maózÿn

Felek gülsün sevünsün şimdi sen maózÿn ben maózÿn

KemÀl Beg

(Taóúìr ve Tekdìr)

ZÀhid kenÀr-ı revzene-i cÀmdan çekül

Bilmez misiŋ ki duòter-i rez maóremüŋ degül

Page 329: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

318

(İôhÀr-ı Fütÿr)

Biraz sen diŋle de ben söyleyem bir kerre inãÀf it

Olur bezm-i edebde güft-ü-gÿ ey òÀme nevbetle

ÓÀmì-i Ámidì

(Yeés)

Ben geşte-i èışú oldum ãıóóatle hemÀn Rüşdì

Ol şÿò-i sitem-pìşe şimden girü ãaġ olsun

Rüşdì

(Teéåìr-i ÓamiyyetmendÀne)

Bir gün evvel úurtaruŋ neng-i esÀretden beni

Eŋ büyük òaãmum óayÀtumdur refìúÀn öldürüŋ

Muèallim NÀcì Efendi /234/

(İótiúÀr)

èÁşıúdan öyle hìç idilir mi firÀr-ı Ùÿr

ÜftÀde bir piyÀdeyem ey şeh-süvÀr-ı Ùÿr

(Taòyìr)

Gerek dögsün, gerek sögsün, gerek dergÀhdan sürsün

ViãÀl-i yÀri bir kerre ùalebkÀr olmamuz vardur

SÀmì

Page 330: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

319

(Tesviye)

İster öldür cevr ile ister uzaúdan diş bile

Ben seniŋle baèd-ez-ìn ülfet degil bilmem bile

VÀãıf

(Tehdìd)

Saŋa kim dirler suéÀl èayb olmasun nÀmuŋ nedür

Ey raúìb-i seg-nihÀd artıú óayÀ itmez misiŋ

(İètiõÀr)

Sen hele bir de ser-i kÿyìne yÀrüŋ var da gör

Meclis-i vaãluŋda giryÀn oldıġım maèõÿr ùut

Bir ùabìèatdür ki úalmış ġam zamÀnından baŋa

Ekrem Beg

(İmtinÀn)

Bir úonaú ãÀóibiniŋ müsÀfirìn veyÀ medèuvìne “Şu ùaèÀm pek güzel pişmiş

buyruŋuz”, “ÙaèÀm itmiyorsuŋuz, pek leõõetli olmuş, bir loúma daha buyruŋuz”

dimesi gibi. /235/

(Temennì)

Uzandı leyle-i óasret yetiş ey Şems-i Tebrìzì

Pertev Paşa

Page 331: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

320

(4) Nehydir. (Nehy) bir işiŋ işlenmemesini ùalebdir. Bu da yÀ “Baúma”,

“Söyleme” gibi nehy-i óÀøır, yÀòud “Baúmasun”, “Söylemesün” gibi nehy-i ġÀéib

olur. Her ikisi de baèøan duèÀ mevúièinde úullanılır.

MiåÀl

èUúbÀ’da virürsiŋ bilürem óulle vü sündüs

DünyÀda da maóãÿr-ı óaãìr eyleme yÀ Rab

èİzzet Molla

Baèøan daòi bed-duèÀ mevúièinde úullanılır.

MiåÀl

Olmasun vÀ-reste pìç ü tÀb-ı ġamdan kìne-cÿ

MÀr-ı sermÀ-dìdeye MevlÀ güneş göstermesün

Şehrì

Çoú yerlerde emr-i óÀøır ve emr-i ġÀéibde oldıġı gibi nehy-i óÀøır ve nehy-i

ġÀéibden daòi maúÀma göre maènÀ tevellüd ider.

Emåile

(İrşÀd İçün)

Néeylersen eyle elde iken furãatı úoma

Ed-dehru lÀ yusÀèidu yevmen èaleél-vuãÿl ∗

İsmÀèìl Óaúúı

∗ Zaman, vuslat için bir gün bile yardım etmez.

Page 332: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

321

/236/ (BeyÀn-ı Teéåìr)

Taúrìr idemem sÿz-i dil ü derd-i derÿnum

Söyletme beni òÀùır-ı zÀrumda keder var

Cevdet Paşa

(BeyÀn-ı èÁúıbet)

Hem çıúar naúşuŋ beyÀøa, hem olur rÿyuŋ siyÀh

İtme rÀzuŋ kimseye ièlÀm mÀnend-i nigìn

ÓÀmì

(NiyÀz-ı MuèteriøÀne)

Baãub geçme nigÀh-ı luùf úıl erbÀb-ı óÀcÀta

Büyÿt-i reh-güõÀruŋ melcaé-ı ehl-i recÀdur heb

Pertev

(İstifhÀm)

Zìr u bÀlÀsı nÿra ġarú olmış

VÀdì-i Eymen olmasun görinen

Muèallim NÀcì Efendi

(Teşcìè)

ErbÀb-ı ùaènuŋ itme naôar güft-ü-gÿsına

Şìr iltifÀt ider mi kilÀbuŋ ġülÿsına

NÀbì

Page 333: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

322

(İótirÀz)

Bir söz yaparlar itdügimüz õevú-i vuãlatı

Allah ãaúlasun bunı óussÀd işitmesün

SüleymÀn Fehìm

(5) NidÀdır. (NidÀ) muòÀùabıŋ iúbÀlini yaènì münÀdÀnıŋ yüz döndürmesini

/237/ ùaleb itmekdir. Şu ùaleb içün istièmÀl olunan edevÀtıŋ her biri “Seni

çaġırıyorum” dimek maúÀmına úÀéimdir.

LisÀnımızda edevÀt-ı nidÀ: Ey, yÀ, ÀyÀ, a, be, hey, behey edevÀtından

èibÀretdir ki mevúiè-i nidÀda her birisiniŋ ãÿret-i istièmÀli maèlÿmdur. Bunlardan

başúa nidÀda cÀrì bir úÀèide daòi vardır ki münÀdÀya delÀlet iden lafôıŋ Àòirine bir

(elif) ilóÀúıdır. “ ÒüdÀvendÀ”, “KerìmÀ”, “NÀbiyÀ” gibi.

Baèøan óarf-i nidÀ muúadder iètibÀr ve münÀdÀya dÀll olan lafô edÀt-ı

nidÀdan tecrìd idilür: “Dïstlar ben şaşmışam óÀl-i dil-i dìvÀneden” mıãrÀèında oldıġı

gibi.

EdevÀt-ı nidÀ baèøan medlÿl ve mevøÿèun lehÀsına münÀsebet úabÿl

itmeyecek bir maènÀda istièmÀl olunur.

Emåile

(İġrÀ)

“Ey maôlÿm” dinilmesi gibi. Bundan murÀd nidÀ olmayub maôlÿmı şikÀyete

terġìb ü taórìødir.

Page 334: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

323

(İòtiãÀã)

“Ben bu işi işledim ey Óasan Efendi” gibi. Bundan münÀdìniŋ murÀdı nidÀ

olmayub fièli nefsine taòãìãdir.

(Taóassür)

Õì-rÿó olmayan şeylere müteóassirÀne nidÀdır.

MiåÀl

Ey levóa-i yÀr-i nevóa-baòşÀ Biŋ kerre de eylesem temÀşÀ /238/

Ùoymaz saŋa çeşm-i girye-muètÀd Baúduúca olur vedÀdı müzdÀd

Muèallim NÀcì Efendi

(Temcìd)

Ey yüce ùaġlar! Size böyle ùaró-ı esÀs-ı üstüvÀr iden, sırrıŋızı buluùlara úadar

aèlÀ iden kimdir. Ekrem Beg

Ey rÿó-i medhÿş! Ùalmış oldıġıŋ òºÀb-ı girÀn-ı ġafletden artıú bìdÀr ol. Seni

ióÀùÀ iden şu temÀşÀgÀh-ı şükÿha èaùf-ı naôar-ı diúúat eyle.

Ekrem Beg

(Taóazzün)

Ey òarÀbe maùÀf-ı Àhumsuŋ Merkez-i óayret-i nigÀhumsuŋ

Menzil-i Àòirìn mÀóumsuŋ Cism-i cÀnÀna medfen olmışsuŋ

Muèallim NÀcì Efendi

Page 335: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

324

(İnşÀ’-i áayr-ı Ùalebì)

Üç nevèdir:

(1) Teraccìdir. (Teraccì) ummaú ve meémÿl itmek maènÀsınadır.

Şu meémÿli óÀvì ìrÀd olunacaú cümlelerde: İótimÀl ki, muótemel ki, meémÿl

ki, umulur ki, umarım ki lafôları úullanılır. (İn-şÀéallÀh), (AllÀh Kerìm) terkìbleri de

maúÀm-ı teraccìde istièmÀli maèlÿm ve beyÀndan müstaġnìdir.

(2) Taèaccübdür. (Taèaccüb) ġarÀbeti óÀvì umÿrdan insÀna óÀãıl olan bir

óÀldir. ÓÀl-i taèaccüb: Zihì, ne, ne güzel, ne fenÀ, èacÀyib gibi lafôlarla gösterilür.

/239/

MiåÀl

Zihì õÀtuŋ nihÀn u ol nihÀndan mÀ-sivÀ peydÀ

BióÀr-ı ãunèuŋa emvÀc peydÀ úaèr nÀ-peydÀ

Fuøÿlì

Ne ãÀnièsüŋ ki ãunèuŋ seng içünden Àb ider peydÀ

Dıraòt-ı òÀrdan gül-àonçe-i sìr-Àb ider peydÀ

(SubóÀn AllÀh), (MÀ-şÀ’allÀh) terkìbler[i] de taèaccüb maúamında úullanılır.

MeåelÀ ŞubÀù’da DiyÀrbekir’de bÀdÀm aġacları çiçek virdigini gören kimse óikmet-i

ilÀhiyyeyi maèa’t-taúdìr taèaccüb iôhÀrıyla “SubóÀn AllÀh” dir. Ve maèa’t-taósìn

taèaccübi cÀlib olacaú şeyler görüldükde “MÀ-şÀ’allÀh” dinilür.

(3) İnşÀ mevúièinde istièmÀl olunan òaberlerdir. Alış virişde bÀyiè ve müşterì

beyninde cereyÀn iden “äatdım”, “Aldım” kelimeleri gibi. Şu lafôlar elfÀô-ı

Page 336: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

325

iòbÀriyyeden ise de úÀéilleri beyninde istièmÀlleri èaúd-i beyèden èibÀret olmaġla

beyè bu lafôlarla münèaúid olur.

Edeb maúÀmında úullanılan elfÀô daòi bu úısmdan maèdÿddur. MeåelÀ bir

köle efendisine “Baŋa baú” diyecek yerde edeben öyle söylemeyüb “Efendimiz eger

yüziŋizi bendeŋize çevirüb baúar iseŋiz naãıl çalışmaúda oldıġımı görürsüŋüz”

dimesi gibi.

Taóaúúuú-ı vuúÿèa maúrÿn umÿrca elfÀô-ı òaberiyye mevúiè-i inşÀda

úullanılır. MeåelÀ henÿz óuãÿle gelmemiş olan bir işiŋ óuãÿli muóaúúaú oldıġı murÀd

olunaraú “O iş oldı bitdi” dinilmesi gibi.

Baèøan tefÀéül ve taãdìú-i ùalebde terġìb mevúièlerinde de inşÀca lafô-ı /240/

òaber úullanılır. “Saèy it ki büyük Àdem olasıŋ” dinilecek yerde “Saèy itdiŋ ise büyük

Àdem olursuŋ”, “Baŋa şunı iósÀn it” dinilecek yerde “Şunı baŋa iósÀn idersiŋ”

dinilmesi gibi.

Page 337: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

326

YEDİNCİ FAäL

Vaãl ve Faãl BeyÀnındadır

(Vaãl) cümlelerden baèøısınıŋ baèøısı üzerine óurÿf-ı èÀùıfadan bir óarf ile èaùf

olunması ve (faãl) èaùf olunmamasıdır.

LisÀnımızda müstaèmel edevÀt-ı èaùf vücÿh-i Àtiyye üzeredir.

İCMÁL

VÀv — óarfi èArabì’den meéòÿõ ve lisÀnımızda müstaèmeldir. Hìç bir gÿne

tertìb mülÀóaôa olmaúsızın maèùÿf ile maèùÿfun èaleyhi cemè ider. “Zeyd geldi. èAmr

geldi. Bekr geldi” dinilecek yirde “Zeyd ve èAmr ve Bekr geldiler” dinilür.

äoŋra — èArabì’de müstaèmel (åümme) maúÀmındadır. TerÀòì ve mühlet

içün istièmÀl olunub mÀ-baèdını óükmde mÀ-úabline teşrìk ider. “Zeyd geldi. äoŋra

èAmr geldi” gibi. Lafô-ı meõkÿr iki óükmi cemè daòi idebilür. “Zeyd, ãoŋra èAmr

geldi” miåilli.

TÀ ki — èArabì’de müstaèmel (óattÀ) maúÀmındadır. Tedrìc içün istièmÀl

olunur. “Müstanùiú söyletdi tÀ ki iúrÀr itdirdi” gibi.

ÓattÀ — èArabì’den meéòÿõen lisÀnımızda müstaèmel óarf-i èaùfdır. TÀ ki

lafôı gibi tedrìc içün istièmÀl olunur. “O úadar söylendi ki óattÀ söylenmeden sesi

bile ùutuldı” miåilli. /241/

TÀ — óarfi lisÀnımızda müstaèmel óurÿf-ı èÀùıfadan olub bu da (tÀ ki) lafôı

gibi tedrìc içün úullanılur. Müstanùiú istinùÀúa başladı tÀ iúrÀr itdirinceye úadar

devÀm itdi” gibi.

Page 338: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

327

YÀ — óarfi èArabì’de müstaèmel (emmÀ) makÀmındadır. Şekk ve terdìd

mevúièinde úullanılır. Medòÿlüni taèkìb iden kelime veyÀ cümle-i åÀniyyede tekrÀr

idilür. äafvet'iŋ

Áb-ı rÿyuŋ dökme her naòl-ı pelìdüŋ pÀyına

Mìve-i maùlab yÀ olmaz yÀ olur èÀlem bu yÀ

beytinde oldıġı gibi.

Baèøan daòi medòÿlüni taèúìb iden cümle veyÀ kelimede (yÀòud) lafôı

bulundırılur. SulùÀn SüleymÀn Óaøretleri’niŋ

YÀ maóv it levó-i èiãyÀndan bu èabd-i pür-úuãÿr ismin

Çıúar yÀ Rab yÀòud esmÀé-i óüsnÀdan Ġafÿr ismin

münÀcÀtında oldıġı gibi.

AmmÀ — óarfi èArabì’den meéòÿõen lisÀnımızda müstaèmeldir.

Vesìle-cÿy-i vuãlat oldıġum yÀre ùuyurmışlar

NifÀú itmişler ammÀ maènevì himmet buyurmışlar

beytinde oldıġı gibi.

Belki — èArabì’de müstaèmel (bel) óarfinden meéòÿõ ve (ki) edÀtına merbÿù

olaraú iêrÀb mevúièinde úullanılır. Óükmi maèùÿfun èaleyhden maèùÿfa naúl ider.

“Ben gelinceye úadar èavdet itmemiş idi. Belki şimdiye úadar èavdet itdi” gibi. /242/

De — lisÀnımıza maòãÿã edevÀt-ı èaùfdan olub (daòi) maúÀmında

müstaèmeldir. Baèøan istièmÀlce taòaããus ider.

Daòi — ãÿret-i istièmÀli maèlÿmdur.

YÀòud — óurÿf-ı èÀùıfa-i èArabiyye’den (ev) maúÀmında olmaú üzre

lisÀnımızda müstaèmeldir. Terdìd içün istièmÀl olunur. “YÀ sen gel, yÀòud ben

geleyim” gibi.

Page 339: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

328

Yoúsa — óurÿf-ı èÀùıfaa-i èArabiyye’den (emün münúaùıèa) maúÀmında

olmaú üzre lisÀnımıza maòãÿã edevÀtdandır. (Mi) edevÀt-ı istifhÀmından ayrılmaz

“Gelür mi yoúsa gelmez mi” gibi.

LÀkin, lìkin, lìk, velì — edevÀtınıŋ birincisi èArabì’den meéòÿõ, dìgerleri

andan müvelled ve muóarref olmaú üzre lisÀnımızda müstaèmeldir.

Hepsi istidrÀk içün úullanılub her biri ìhÀmlı görilen cümleden ìhÀmı izÀle

maúãadıyla ìrÀd olunan cümle üzerine dÀòil olur.

Yine, bir de, hem, hem de — lafôları da lisÀnımıza maòãÿã edevÀt-ı

èaùfdandırlar.

TAFäÍL

İkinci cümleniŋ birinci cümleye óükmde teşrìki úaãd olunur ise–müfred

müfred üzerine èaùf olundıġı gibi–cümle de cümle üzerine èaùf olunur. Bir cümleyi

dìger cümle üzerine èaùf itmek beynlerinde cihet-i cÀmièanıŋ vücÿdiyle meşrÿùdur.

(Cihet-i cÀmièa) iki şey beyninde èalÀúadır ki yÀ èaúlì, yÀ vehmì yÀòud òayÀlì

olur. /243/

(Cihet-i cÀmièa-i èaúliyye) èaúlıŋ úuvve-i mütefekkirede cemè idecegi eşyÀ

beynindeki èalÀúa-i óaúìúiyyedir ve envÀèı üçdür ki birincisi temÀåül, ikincisi teøÀd,

üçüncisi teøÀyüfdür.

(TemÀåül) nevède ittióÀddır ki nevèen mütteóid olan eşyÀnıŋ müşaòòaãÀt-ı

òÀriciyyelerinden ãarf-ı naôar olunsa aralarındaki taèaddüdi èaúl úuvve-i

mütefekkireden refè ider.

Page 340: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

329

MeåelÀ: Zeyd, èAmr, Bekr insÀniyyetce mütteóid olduúlarından bunlarıŋ şekl,

sìmÀ, evãÀfdan èibÀret olan müşaòòaãÀt-ı òÀriciyyelerinden ãarf-ı naôar idilse èaúl

úuvve-i mütefekkirede yalŋız nevèiyyetlerine inóiãÀr iden insÀniyyetlerini ibúÀ ider.

MiåÀl

“Zeyd yazdı yazıyor idi ve èAmr ġazel tanôìm idiyor idi, Bekr de türkì

çaġırıyor idi” gibi. Şu miåÀlde (Zeyd yazı yazıyor idi) cümlesi maèùÿfun èaleyhÀ ve

èAmr ve Bekr’iŋ dÀòil olduúları cümleleriŋ her biri maèùÿf olub Zeyd, èAmr, Bekr

aralarında temÀåül bulundıġı gibi yazmaú, tanôìm itmek, türkì çaġırmaú efèÀliniŋ

nevèiyyet-i aãliyyesi fièl-i óikÀye olmasıyla efèÀl-i meõkÿre óaúìúatde mütteóid

oldıġından bunlar aralarında da temÀåül-i maènevì mevcÿddur.

Çiçek lafôı ke-õÀlik insÀn lafôı gibi efrÀd-ı keåìreyi óÀvì bir óaúìkúate vaøè

idilmiş bir ism-i cins oldıġından şu óaúìúatiŋ óÀvì oldıġı envÀèa mensÿb çiçekler

aralarında temÀåül bulunur. /244/

MiåÀl

“Benefşe-i micmere gerdÀnıŋ bÿy-i èıùr-Àmìzinden dimÀġ-ı bahÀr muèaùùar ve

gül-i óandÀnıŋ gün gibi ùulÿèundan çeşm-i nergis mor” (Pek eski bir maúÀleden).

MiãÀl-i meõkÿrda münderic benefşe ve gül aralarında temÀåül mevcÿd

olmaġla cümle-i åÀniyyeniŋ cümle-i ÿlÀya èaùfı muvÀfıú-ı úÀèidedir.

Dìger MiåÀl

“Bir bende ki sulùÀn-ı şevú u neşÀùıŋ zülf-i èanber-bÿyuna dil-beste ve her bir

dil-efgende ki şÀhid-i õevú u ãafÀnıŋ kÀkül-i dil-Àvìz taèalluúuna peyveste ola be-her

óÀl anıŋ òºÀn-ı telò-Àlÿd-ı infiãÀlden vÀyesi nevÀle-i derd-i hicrÀn ve dest-i sÀúì-i

bezm-i muèallÀ-yı raġad ü èìşden óiããesi curèa-i cÀm-ı óırmÀndır” (Eski bir

mektÿbdan).

Page 341: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

330

Şu miåÀlde “Bir bende ki—peyveste ola” cümleteyni içindeki (bir bende ile

dil-efgende), (sulùÀn ile şÀhid), (şevú ile õevú), (neşÀù ile ãafÀ), (zülf ile kÀkül), (dil-

beste ile peyveste) ve (anıŋ-óırmÀndır) cümleteyni derÿnundaki (òºÀn-ı telò-Àlÿd ile

dest-i sÀúì), (vÀyesi ile óiããesi), (derd-i hicrÀn ile curèa-i óırmÀn) aralarında

temÀåülÀt-ı maèneviyye ve òayÀliyye mevcÿd olmaġla èaùflar pek güzeldir.

(TeøÀd) iki şey beyninde øıddiyyetdir. “BeyÀø ile siyÀh”, “ùatlı ile acı”, “èilm

ile cehl” gibi.

MiåÀl

“èÁlim her vaút èÀlì ve cÀhil her vaút sÀfildir” miåÀlindeki iki /245/ cümleden

birincisiniŋ óÀvì oldıġı elfÀôdan èÀlim ile dìger cümledeki cÀhil beyninde ve ke-õÀlik

cümle-i ÿlÀdaki èÀlì ile cümle-i åÀniyyedeki sÀfil arasında teøÀd mevcÿddur.

(TeøÀyüf) iki şey beyninde bir èalÀúadır ki o şeylerden hìç biri dìgerine nisbet

olunmadıúca taèaúúul olunamaz.

MeåelÀ: “Baba ile oàul” beyninde teøÀyüf olub birincisinin óÀéiz oldıġı

ubuvvet dìgerinin vücÿdına èillet ve ikincisi bu èilletden neşéet itmiş bir ma[è]lÿl

olmaġla ùarafeyn arasında muúarrer olan nisbet üzerine hangi biri taèaúúul olunsa

dìgeriniŋ taèaúúuli anı taèúìb ider.

MiåÀl

“BenefşezÀr-ı óurÿfı úarìn-i medd-i naôar ve şevÀhid-i maèanÀsı miréÀt-i

òÀùırda cilveger olduúda èandelìb-i nÀùıúa–Ez-kücÀ mì resì iy hüdhüd-i feròunde-

úadem–naġmesiyle müteġannì ve mürġ-i cÀn–Áferìn ber-úalemì bÀd ki ìn naúş

nigÀşt—terÀnesiyle müterennim olub maùlaè-ı aèlÀsı nÀz-perverd-i dil-ÀrÀyì ve

Page 342: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

331

maúùaè-ı zìbÀsı hem-Àġÿş-i ÀşinÀyì olmaġın”, (ÚudemÀdan MevúÿfÀtì Meómed

Efendi’niŋ CevÀb-nÀme’sinde münderic bir mektÿb vaãfındadır).

MiåÀl-i meõkÿre-i elfÀôdan kinÀye olan óurÿf ile maèÀnÀ ve maùlaè ile maúùaè

aralarında, teøÀyüf olmaġla èaùflar pek güzeldir. ‘Andelìb ile mürġ-i cÀn beyninde

şibh-i temÀåül vardır. Şibh-i temÀåül aşaġıda taèrìf olunacaúdır.

(Cihet-i cÀmièa-i vehmiyye) vehmiŋ úuvve-i mütefekkirede cemè idecegi

eşyÀ /246/ beynindeki èalÀúa-i mevhÿme olub bu da üç nevèdir ki birincisi şibh-i

temÀåül, ikincisi şibh-i teøÀd, üçüncisi şibh-i teøÀyüfdür.

(Şibh-i temÀåül) iki şey beyninde èaúlıŋ úuvve-i mütefekkirede teøÀd

diyüvirdigi óükme vehmiŋ temÀãil õehÀbında bulunmasından neşéet ider bir cihet-i

cÀmièadır.

MeåelÀ: èAúl siyÀh ile beyÀø beyninde teøÀd oldıġına úuvve-i mütefekkirede

óükm virdigi gibi ãarı rengi daòi siyÀh gibi kendi başına bir reng oldıġından èaúl ãarı

ile beyÀø beyninde de teøÀd oldıġında óükm virir. Vehm ise sarıyı beyÀøa beŋzer bir

ãÿretde bulmasıyla ber-À-ber ikisini bir nevèden èadd iderek beynlerinde temÀåül

bulundıġında õÀhib olur. Vehmiŋ õehÀbı óaúìúate tevÀfuú itmeyeceginden bu ãÿrete

(şibh-i temÀåül) tesmiye idilmişdir.

MiåÀl

“İki şey òÀãiyyet-i iórÀúı şÀmildir ki bu iki şeyéiŋ biri Àteş-i sÿzÀn ve dìgeri

óaúÀret-i iòvÀndır” èibÀresinde oldıġı gibi. Şu miåÀldeki Àteş ile óaúÀret beyninde

şibh-i temÀåül vardır.

Page 343: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

332

Dìgerì MiåÀl

“Şeker-òºÀb-ı vaódetde ġunÿde ve bÀlìn-i saèÀdet ü neôÀfetde òºÀbìde olan

mizÀc-ı nezÀket-imtizÀcları feyø-yÀb-ı nesìm-i istiúãÀ ve sÀye-nişìn-i mirvaóa-i

istinbÀ úılınur”.

(KÀnì-i Úadìm)

Şu miåÀl óaúìúat ãÿretiyle naôar-ı fikre taúrìb olunsa şeker-òºÀb ile bÀlìn-i

saèÀdet beyninde bir gÿne şibh-i temÀåül görinür. LÀkin bu kelÀmıŋ mürettibi úuvve-i

vehmiyye olmayub úuvve-i èaúliyye oldıġından istièÀre ve kinÀye /247/

noúùalarından naôar olundıġı taúdìrde temÀåül görinür. İstièÀrÀt ve kinÀyÀt-ı şÀèirÀne

ve münşiyÀne ile tertìb olunacaú ebyÀt u fıúarÀtıŋ cümlesinde cihÀt-ı cÀmièa iètibÀra

merbÿùdur. MeåelÀ “ÓamÀmda bir arslan var idi ve insÀnı úorúudıyor idi”

èibÀresindeki birinci cümleniŋ óÀvì oldıġı arslan cümle-i åÀniyyedeki insÀn ile bir

óaúìúate tÀbiè ve beynlerinde temÀåül vÀúièdir. İstièÀreye iètibÀr olunmaú lÀzım

gelürken istièÀreden ãarf-ı naôarla óaúìúat-i iètibÀrì noúùasından baúılsa arslan nevèen

başúa ve insÀn başúa óaúìúate tÀbiè olmaġla aralarında èaúlen teøÀd bulunur. Vehme

èarø olunur ise arslanı óamÀmda bulmasıyla insÀn óaúìúatine idòÀl iderek

beynlerinde temÀåüle õÀhib olur ki bu temÀåül lafô iètibÀriyle óaúìúì olamadıġından

şibh-i temÀåül diyü mevsÿm olur.

(Şibh-i teøÀd) èaúl mütemÀåil diyü óükm itdigi iki şeyce vehmiŋ teøÀda õÀhib

olmasından tevellüd ider bir cihet-i cÀmièadır.

MeåelÀ: Arø ile Zühre’niŋ biri bizim naôarımızca inóiùÀùda dìgeri irtifÀèda

olub beynlerinde temÀåül olan iki portaúalıŋ biri yerde, dìgeri rafda bulunmaúla

aralarındaki temÀåül teøÀda munúalib olmayacaġı gibi beynlerinde inóiùÀù ve irtifÀè

Page 344: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

333

görinen iki kürre arasında da èaúlen temÀåül görinür. LÀkin vehm birisiniŋ aúsÀm-ı

felekden úıyÀs ile gök, dìgeriniŋ yer olmasına naôaran aralarında teøÀd bulundıġına

õÀhib olur. Vehmiŋ bu õehÀbı üzerine öyle şeyler beynindeki cihet-i cÀmièaya

óaúìúaten teøÀd dinilemeyeceginden (şibh-i teøÀd) ıùlÀk idilmişdir. /248/

MiåÀl

“Gök buluùlardan òÀlì ve be-ġÀyet ãÀf ve yerdeki çemenistÀn øiyÀ-yı ÀfitÀb ile

şeffÀf idi. GÿyÀ ki ÀsumÀn zemìne ve zemìn ÀsumÀna èaks idiyor idi” èibÀresindeki

cümle-i maèùÿfa ve maèùÿfun èaleyhÀ aralarında şibh-i teøÀd mevcÿddur.

(Şibh-i teøÀyüf) iki şey’iŋ beyninde èaúlıŋ gösterdiği teøÀddı vehm-i teøÀyüf

menzelesine tenzìl itmesinden nümÀyÀn olacaú bir cihet-i cÀmièadır ki birisiniŋ

òÀùıra gelmesini müteèÀúib óasbe’l-münÀsebe dìgeriniŋ de gelmesini vehm nisbet-i

ùabìèiyye aramaúsızın—beynlerinde teøÀyüfüŋ vücÿdına óaml ider.

MeåelÀ: Ùatlı ile acı beyninde èaúlen teøÀd mevcÿd ve birisiniŋ vücÿdı

dìgeriniŋ vücÿdına ġayr-i mevúÿf iken vehm èalÀúa-i nisbiyyeyi naôar-ı iètibÀra

almayub “ùatlı” dinildigi gibi “acı” òÀùıra gelmesini beynlerinde teøÀyüfüŋ vücÿdına

virir. TeøÀdda taèalluú idecek miåÀl vehme naôaran şibh-i teøÀyüfe miåÀl olabilür.

(Cihet-i cÀmièa-i òayÀliyye) iki şeyéiŋ, yÀòud eşyÀnıŋ taãavvurundan òayÀlde

müteúÀrin olan ãÿretdir. Bu ãÿret èÀdet, zamÀn, mekÀn, muèÀşeret, ülfet gibi aóvÀl-i

mütenevvièa ile muòtelifdir. ZìrÀ baèø şey bir şaòãıŋ òÀùırına geldikde dìger bir şey

daòi gelür ki başúa birisiniŋ õihninde bu tevÀrüde münÀsebet bulunamaz. Çoú kerre

iki emr beynindeki cÀmiè-i òayÀlì bir úavme maòãÿã olur da dìger úavmde taòayyül

olunmaz.

Page 345: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

334

MiåÀl

Bir bÀġçede èişret ve çalġı gibi şeylerle eglenmegi èÀdet itmiş olan /249/ bir

aóbÀb cemèiyyetinden hangi biriniŋ yanında o bÀgçe õikr olunsa der-èaúab òÀùırına

rÀúì, sÀúì, çalġı, aóbÀb gibi şeyler gelür. Ke-õÀlik bÀġçelerden mìve devşirüb ãatmaú

ve para úazanmaúla meélÿf olanlardan hangi biriniŋ yanında bÀġçe õikr idilse der-óÀl

mìveniŋ envÀèı, ãatımı, bahÀsından para úazanması òÀùırına òuùÿr ider. Òayme-nişìn

bedevì èUrbÀn içinde “çayır” õikr olunsa develer, úaùırcılarıŋ yanlarında õikr idilse

esterler, eşekcileriŋ yanlarında söylense óımÀrlar òÀùırlarına gelür. Her ãınıfa bir

ùaúım eşyÀnıŋ maòãÿãiyyeti cihetiyle her ãanèat ehliniŋ fikrinde kendi kÀrına maòãÿã

ÀlÀt u edevÀtdan hangi biri òÀùırına gelse dìgeriniŋ òÀ[ù]ırası da anı taèúìb ider.

İşte cihet-i cÀmièa-i òayÀl[iyy]e böyle òÀùıralarca óasbü’l-iètiyÀd òÀùıra vürÿd

itmekde iştirÀk gösteren şeyler beynindeki èalÀúa-i èÀdiyyedir.

BÀlÀda taèdÀd olunan cihet-i cÀmièa-i èaúliyye ve vehmiyye ve òayÀliyyeden

hangi bir cihet hangi cümle beyninde mevcÿd olur ise o cümleleriŋ ikincisi birincisi

üzerine èaùf olunur. Cihet-i cÀmièÀ bulunmaz ise èaùf olunamaz.

CihÀt-ı meõkÿreniŋ vücÿdiyle ber-À-ber cümleler beyninde ismiyyet ve envÀè-

ı fièliyyetce tenÀsübüŋ vücÿdı ve maèamÀ-fìh maèùÿf ve maèùÿfun èaleyh arasında

münÀsebet-i sÀéire-i maèneviyye daòi lazımdır. Vaãl ve faãl baóålerinde umÿr-ı

meõkÿreye rièÀyet belÀġat ve leùÀfeti müéeddì olur.

MiåÀl

“Düşmanlarımız bize ġadr itmek istiyorlar ve bizim óaúúımızda her dürlü

/250/ tecÀvüz ve taèaddìye devÀm idiyorlar” èibÀresinde iki cümle mevcÿd ve ikincisi

vÀv-ı èÀùıfa ile birincisiniŋ üzerine maèùÿfdur. Birinci cümle düşmanlarıŋ tecÀvüz ve

Page 346: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

335

taèaddìlerinden bÀóiå oldıġından aralarında temÀåül mevcÿd ve maèamÀ-fìh cümel-i

fièliyye-i òaberiyyeden maèdÿddur.

“Düşmanlarımız bize ġadr itmek istiyorlar. Biz kendilerini Müntaúim-i

Óaúìúì’ye óavÀle itmişiz” èibÀresiniŋ óÀvì oldıġı cümle-i ÿlÀdaki (ġadr itmek) sözi

düşmanlarıŋ maùlabı èadd olunub cümle-i åÀniyyedeki (Biz kendilerini–itmişiz) úavli

o maùlabdan maèdÿd ve binÀéenèaleyh iki cümle beyninde cihet-i cÀmièa mevcÿd

olmadıġı gibi (istiyorlar) fièli ile (itmişiz) fièli arasında tenÀsüb de olmadıġından

cümle-i åÀniyyeniŋ cümle-i ÿlÀya èaùfı cÀéiz olmaz.

VÀv-ı èÀùıfa ile bir cümleniŋ dìger cümle üzerine èaùfı iki cümleyi bir óükmde

cemè itmekdir. Óükmlerde ittióÀd úaãd olunmadıġı óÀlde vÀv ile èaùf olunamaz.

MiåÀl

“Enverì Efendi Óaleb’den İstÀnbÿl’a geldi. Edhem Efendi artıú Óaleb’e

gitmekden ãarf-ı naôar itdi” èibÀresindeki cümle-i ÿlÀnıŋ óÀvì oldıġı óükm Enverì

Efendiéniŋ İstÀnbÿl’a gelmesi, cümle-i åÀniyyedeki óükm ise Edhem Efendi’niŋ

Óaleb’e gitmesine óÀcet úalmaması olub iki cümleniŋ óükmleri beyninde ittióÀdı

mÿcib cihet olmadıġından burada óurÿf-ı èÀùıfadan (da), yÀòud (daòi) lafôlarınıŋ her

biri cümle-i åÀniyyede ìrÀd olunabilür ise de (de) edÀtıyla èaùf olunmaú (daòi) ile

èaùfdan güzeldir.

“Aómed Beg terfìè-i rütbe itdi, SüleymÀn Beg tefìè-i rütbe itdi, /251/ èÖmer

Beg terfìè-i rütbe itdi” cümleleriniŋ óükmleri şÀyÀn-ı tevóìd oldıġından vÀv-ı èÀùıfa

ile “Aómed ve SüleymÀn ve èÖmer Begler terfìè-i rütbe itdiler” dinilerek ol vech ile

ile óükmler tevóìd ve üçünüŋ (beg) èünvÀnıyla (itdi) fièli cemè idilür.

Page 347: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

336

“Aómed Beg terfìè-i rütbe itdi, SüleymÀn Beg mecìdì nişÀnı aldı, èÖmer Beg

falÀn sancaġa mutaãarrıf oldı” cümleleri şÀyÀn-ı tevóìd ü cemè olmadıġından

aralarına vÀv-ı èÀùıfa terúìm, yÀòud vÀv-ı èÀùıfanıŋ muúadder oldıġına úarìne olmaú

içün virgül işÀreti vaøè olunur. LÀkin lisÀnımızıŋ şìvesine daha ziyÀde yaúışan ãÿret

cümel-i meõkÿrece “Aómed Beg terfìè-i rütbe itdi. SüleymÀn Beg de mecìdì nişÀnı

aldı ve èÖmer Beg falÀn sancaġa mutaãarrıf oldı” ùarzında èaùfa rièÀyet itmekdir.

Óükmlerden biri åubÿt, dìgeri nefy maènÀsını şÀmil olur ise óükmlerde iòtilÀf

óÀãıl olacaġından èaùfları cÀéiz olamaz.

MiåÀl

“èÖmer Efendi baŋa geldi. èÁrif Efendi gelmedi” èibÀresi yolunda olmaġla şu

èibÀredeki cümle-i åÀniyye cümle-i ÿlÀya èaùf olunub “ve èÁrif Efendi gelmedi”

dinilemez.

Cümleleriŋ biri maènÀ-yı mÀøìyi, dìgeri maènÀ-yı müstaúbeli óÀvì ise ke-õÀlik

vÀv ile èaùfları cÀéiz olamaz.

MiåÀl

“èÖmer Efendi baŋa geldi. èÁrif Efendi gelecekdir” èibÀresinde /252/ oldıġı

gibi. Şu èibÀrelerdeki cümleleriŋ óükmleri şÀyÀn-ı tevóìd olmayub yalŋız maènen

rabùlarında bir münÀsebet mevcÿd oldıġından (de) edÀtıyla biriniŋ meéÀli dìgerine

rabù olunur.

Çoú yerlerde (de) ile (daòi) edÀtlarınıŋ mevúiè-i istièmÀlleri birleşür:

Page 348: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

337

MiåÀl

“Sen söyledigiŋ gibi ben de söyledim” yÀòud “Sen söyledigiŋ gibi ben daòi

söyledim”.

Baèø mevÀúiède her biri istièmÀlce taòaããuã ider.

MiåÀl

“èIşúuŋa düşdüm unutdum derdi de dermÀnı da” mıãrÀèındaki (derdi de

dermÀnı da) yerinde (derdi daòi dermÀnı daòi) dinilemeyecegi gibi “Daòi kimden

ümìd-i ãıdú idersiŋ NÀbiyÀ bilmem” mıãrÀèındaki (daòi) úaldırılıb da yerine (de)

úonılamaz.

Bir èibÀreniŋ óÀvì oldıġı iki cümleniŋ biri cümle-i òaberiyye, dìgeri cümle-i

inşÀéiyye olur ise beynlerinde èaùf cereyÀn itmez.

MisÀl

“Ben size gelemeyecegim. Sen bize gel” sözünde oldıġı gibi cümle-i ÿlÀ

cümle-i òaberiyye, dìgeri cümle-i inşÀéiyye oldıġından bilÀ-èaùf ìrÀd olunmuşdur.

èAùf idilüb de “Ben size gelemeyecegim ve sen bize gel” yÀòud “Sen de bize gel”

dinilemez. LÀkin cümle-i åÀniyyedeki emr-i óÀøır /253/ yerinde nehy-i óÀøır olsa

maènÀsı cümle-i ÿlÀdaki maènÀ-yı nefy ile münÀsebet úabÿl ideceginden (de) lafôıyla

èaùf olunabilür. “Ben size gelmeyecegim. Sen de bize gelme” gibi.

Cümleleriŋ biri òaberiyye, dìgeri inşÀéiyye olub da cümle-i inşÀéiyye teévìl

ùarìúiyle cümle-i òaberiyyeye tevfìú olunabilür ise cümle-i åÀniyyeniŋ èaùfı cÀéiz

olur.

Page 349: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

338

MiåÀl

“FülÀnı dögdigümi gördüŋ yÀ sen de yaramazlıú itme” èibÀresinde oldıġı gibi.

Şu miåÀldeki cümle-i ÿlÀ òaberiyye, dìgeri inşÀéiyye ise de èibÀre “FülÀnı dögdigümi

gördüŋ yÀ yaramazlıú ider isen seni de dögerim” taúdìrinde oldıġından (de) edÀtıyla

èaùf olunması lÀzım gelür.

Baèøan cümle-i ÿlÀ mevcÿd olmadıġı óÀlde bir cümle edÀt-ı èaùf ile ìrÀd

olunur ve böyle yerlerde cümle-i ÿlÀ muúadder èadd olunur.

MiåÀl

“Sen daòi geçme naãìb-i intiúÀmuŋdan raúìb” mıãrÀèında oldıġı gibi. Şu söz

“Elinden geleni benim óaúúımda icrÀ itdiŋ. Sen daòi naãìb-i intiúÀmıŋdan geçme”

dimekdir ki cümle-i ÿlÀ muúadderdir.

Müfrediŋ müfred üzerine èaùfında vÀv-ı èÀùıfa çoú kerre muúadder iètibÀr

olunamayacaġından tekerrür óÀlinde muúadder oldıġında úarìne olan virgül işÀreti

vaøè ve (vÀv) óaõf olunabilür. LÀkin cümleler gerek ikiden èibÀret olsun, gerek daha

ziyÀde taèaddüd itsün cümlesinde /254/ vÀv-ı èÀùıfa muúadder iètibÀr idilerek lafôen

ve taórìren óaõf olunabilür. Bu taúdìrce her cümle arasına yÀ virgül işÀreti úullanılur,

yÀòud iki üç noúùa úadar fÀãıla virilür. Ve úırÀéat olunurken daòi her cümle beyninde

bir iki åÀniye miúdÀrı sükÿt fÀãılası ièùÀ olunur. VÀv-ı èÀùıfanıŋ muúadder iètibÀr ile

lafôen ve taórìren çoú yerlerde óaõf olunması mine’l-úadìm gerek èArabì, gerek

FÀrisì ve Türkì lisÀnlarında cÀrìdir. FermÀnlarda “Müdebbir umūri’l-cumhūr bi’l-

Page 350: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

339

fikri’s-sÀúıb; mütemmim mehÀmi’l-enÀm bi’r-rÀ’iyy es-ãÀ’ib; mumehid bünyÀdi’d-

devlet ve’l-iúbÀl; muşeyyid erkÀni’s-saèÀdet ve’l-iclÀl ”∗ yazıldıġı gibi.

Türkce’ye MiåÀl

İlÀhì! Ben seni ne dil ile ögeyim ki dilim óaúìúatiŋ baórinde bir úaùre. İlÀhì!

Ben seni ne vücÿdile vaãf ideyim ki vücÿdum mihriŋ şuèÀèında bir õerre. Her èaúl-ı

derrÀk celÀliŋ idrÀkiŋde òìre. Her reéy-i tÀb-nÀk cemÀliŋ vaãfında tìre. AãóÀb-ı mütÿn

u şürÿó èizzetiŋ óavÀlisinde mütelÀşì. ErbÀb-ı úulÿb u küşÿf ceberÿtuŋ óareminde bir

bölük bì-gÀne vü nÀşì (TaøarruèÀt-ı SinÀn Paşa’dan)

ÚudemÀ ekåeriyyÀ cümeliŋ taèaddüdünde vÀv-ı èÀùıfayı muúadder iètibÀr

itdikleri gibi miåÀl-i meõkÿrda gösterildigi üzere edÀt-ı òaberi de muúadder iètibÀr

iderler idi.

Dìger MiåÀl

FÀtióa-i èunvÀnì Àyet-i kerìme-i (hüve’l-óaúúu’l-mübìn)∗∗ òÀtime-i tÀrìòì

(ve’l-èÀúıbetü /255/ li’l-muttaúìne)∗∗∗ ġÀyet-i maømÿnì (õÀlike faêluéllÀhi yu’tìhi

men yeşÀé ∗∗∗∗vallÀhu õü’l-faêli’l-èaôìm) (Fuøÿlì–Bir mektubundan)

∗ Derin düşünceyle halkın işlerini düzenler; doğru görüşle tüm yaratılmışların görevlerini tamamlar;

devletin ve geleceğin temelini atar; mutluluk ve yüceliğin direklerini kurar.

∗∗ “… Ve yaèlemûne ennallâhe hüve’l-hakku’l-mübîn” (Allah’ın aşikâr hak olduğunu bilirler1er.) :

Kur’ân-ı Kerîm, sûre 24 (en-Nûr), âyet 25 (Kur’an-ı Kerim ve Kelime Meali, Rayiha Yayıncılık,

Ankara 2006, s.351.)

∗∗∗ “… Akıbet (en güzel sonuç) muttakî olanlarındır.”: el-A’râf 7: 128.

∗∗∗∗ “… Bu Allah’ın dilediğine yönelttiği bir lütûftur.”: el-Mâ’ide 5: 54. İbarenin devamı “Şüphesiz ki

Allah büyük lütûf sahibidir” anlamındadır.

Page 351: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

340

Bir èibÀreniŋ óÀvì oldıġı iki cümleniŋ her biri maúÿl-i úavl vÀúiè olur ise

cümle-i åÀniyyeniŋ cümle-i ÿlÀya èaùfı cÀéiz olamaz.

MiåÀl

“Didim bir etmek maømÿnı niçün ãÿret bulmaz. Didiler zevÀéiddir óuãÿli

mümkin olmaz”. (Fuøÿlì)

(Hem) lafôı ile èaùf olunan cümlelerce lafô-ı meõkÿr maèùÿfun èaleyhÀ olan

cümlede bulunmaú lÀzım gelüb cümle-i maèùÿfa üzerinde yÀ tekrÀr olunur yÀòud

(hem de) lafôı bulundırılur.

MiåÀl

“Hem èÁrif Efendi hem èÖmer Efendi geldi” yÀòud “Hem èÁrif Efendi hem

de èÖmer Efendi geldi” gibi.

İki cümleniŋ ikisi de gerek òaberiyye olsun, gerek inşÀéiyye ikinciniŋ

maènÀsında teèÀúub oldıġı óÀlde vÀv-ı èÀùıfa ile èaùfında leùÀfet olmaz.

MiåÀl

İsmÀèìl Efendi geldi, İbrÀhìm Beg gitdi”, “Óasan Beg gelsün, Òayrì Efendi

gitsün” gibi. Şu miåÀllerden her birisiniŋ óÀvì oldıġı iki cümle arasında vÀva

münÀsebet yoúdur. Böyle yerlerde edÀt-ı èaùf olmaması da cÀéiz ise de edevÀt-ı

èaùfdan /256/ (ãoŋra) lafôı da istièmÀl olunaraú “İsmÀèìl Efendi geldi ãoŋra İbrÀhìm

Beg gitdi”, “Óasan Beg gelsün ãoŋra Òayrì Efendi gitsün” gibi.

Page 352: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

341

İki cümleniŋ her birisi müsnedün ileyhiŋ bir nevè-i fièlini óÀvì ise şu

fièllerden her birisi dìgeriniŋ gerek mülÀyimi, gerek mübÀyini olsun vÀv-ı èÀùıfa ile

cümle-i åÀniyye cümle-i ÿlÀya èaùf olunabilür.

MiåÀl

“Aómed Efendi geldi ve kitÀbı getirdi” yÀòud “Aómed geldi ve gitdi” gibi.

LÀkin birinci miåÀlde vÀv-ı èÀùıfa getirmekden ise “Aómed Efendi hem geldi hem de

kitÀbı getirdi”, ikincisinde “Aómed Efendi geldi yine gitdi” dinilmesi şìve-i

lisÀnımıza daha ziyÀde yaúışur.

İki cümleyi óÀvì olan bir èibÀreniŋ ikinci cümlesi birincisini teékìd ider.

YÀòud andan bedel ãÿretinde görinür ise èaùf cÀéiz olmayub araları faãl olunur.

MiåÀl

“Şu ġazel pek selìsdir. SelÀseti bir derecedir ki oúundıġı vaút Àb-ı zülÀl

cereyÀn ideyor gibi bir óÀl óiss olunayor” èibÀresindeki “Şu ġazel pek selìsdir” sözi

cümle-i ÿlÀ ve mÀ-baèdı cümle-i åÀniyyedir. Cümle-i åÀniyye selÀseti tavøìó ãÿretiyle

müéekkid oldıġından èaùfen ìrÀdı cÀéiz olamaz.

“Be-hey Àdem git burada ùurma” sözi hem teékìde hem de cümle-i

inşÀéiyyeye miåÀldir ki (burada ùurma) cümle-i åÀniyyesi cümle-i ÿlÀdaki (git) emrini

müéekkiddir. Bunda daòi èaùf cÀéiz degil. /257/

“Ketebeniŋ hepsi baŋa gelmedi anlardan baèøları geldi” èibÀresindeki cümle-

i åÀniyye cümle-i ÿlÀdan bedel oldıġından ke-õÀlik èaùf ile ìrÀd olunamaz.

İki cümleyi óÀvì bir èibÀreniŋ birinci cümlesindeki müsnedün ileyh (ki) edÀt-ı

rÀbıùasına merbÿt olur ise cümle-i åÀniyye bilÀ-èaùf ìrÀd olunur.

Page 353: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

342

MiåÀl

“Mübeşşir ki müjde getirdi getirdigi müjde ile hepimizi memnÿn itdi” gibi.

Cümle-i ÿlÀda bulunan (ki) lafôı úaldırılsa èaùf idilmesi lÀzım gelür “Mübeşşir müjde

getirdi ve getirdigi müjde ile hepimizi memnÿn itdi” gibi.

Page 354: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

343

SEKİZİNCİ FAäL

ÍcÀz ve İùnÀb ve MüsÀvÀt BeyÀnındadır

Maúãÿduŋ èibÀre-i müteèÀrife ile edÀsına (müsÀvÀt) dinilür. İstièmÀl olunacaú

kelÀmıŋ elfÀôı èibÀre-i müteèÀrifeden noúãÀn ise èibÀre (ìcÀz) ve ziyÀde ise (iùnÀb)

tesmiye olunur.

èİbÀre-i müteèÀrifeden murÀd ehl-i èörfüŋ∗ muóÀverÀt u muèÀmelÀt-ı

èumÿmiyyede úullandıúları èibÀrelerdir.

Ehl-i èörf sözlerinde muúteøÀ-yı óÀle rièÀyet itmediklerinden bunlarıŋ sözleri

naôar-ı belÀġatce memdÿó görilemez. LÀkin ġareøleri elfÀôıŋ vaøèiyyet-i

ùabìèiyyesine göre maèÀnÀ-yı aãliyyeniŋ edÀsından èibÀret oldıġından meõmÿm daòi

èadd olunamaz.

ÍcÀzda medÀr-ı naôar elfÀô olmayub maèÀnÀ ise de elfÀô óaúúında da /258/

evãÀf-ı óaseneden tecrìd idilecek derecede ihmÀl olunmaú lÀzım gelmez. ZìrÀ maènÀ

bir maóbÿb-ı cÀlibü’l-úulÿbdur ki muóÀsenÀt-ı õÀtiyyeyi şÀmil olmaúla ber-À-ber

libÀsı olan elfÀô daòi güzel intiòÀb olunur ise leùÀfeti derece-i èulyÀda görinür.

ElfÀôıŋ maèÀnÀya taèalluú ve delÀletinde yek-dìgere nisbetle müsÀvÀt

olmayub baèøısı lafôca úalìl oldıġı óÀlde keåret-i maènÀyı şÀmil olur. Baèøısı da

lafôınıŋ keåretiyle ber-À-ber maènÀsında úıllet bulunur. ÍcÀz ise keåìrü’l-maènÀ olan

lafôıŋ intiòÀbındadır.

ElfÀô nuúÿda teşbìh olunmaú lÀzım gelse lafôı çoú ve maènÀsı az olan kelÀm

sikke-i nuóÀsiyye ve úıllet ü keåretce tefÀvüte naôaran metalik ve sìm meskÿkÀt gibi

∗ Ehl-i èörf evsÀù-ı nÀs yaènì orùa ãınıfda olan òalúdır.

Page 355: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

344

olub lafôı az ve maènÀsı çoú kelÀm altun gibidir. Bir ãÿret-i fevúaél-èÀdede olan

belìġiŋ intiòÀb idecegi elfÀôdan tertìb eyleyecegi kelÀm ise úıymetce lirayı daòi

geçüb pırlanta elmÀsına muèÀdil olur ki elmÀsıŋ óacmi úıymetce müsÀvì olacaġı

meskÿkÀta nisbetle naãıl müşÀhede olunur ise kelÀmıŋ èÀlüél-èÀli daòi mÀ-dÿnundaki

aúsÀm-ı mütefÀviteye nisbetle öyle görinür. BinÀéenèaleyh nuúÿd ve mücevherÀt

intiòÀb ve istièmÀl idenleriŋ intiòÀb ve istièmÀli åervete mütevaúúıf oldıġı gibi

kelÀmca da elfÀôıŋ o yolda intiòÀbı münteòibiŋ maèlÿmÀtca åervet ve biøÀèasına ve

bunuŋla ber-À-ber cevdet-i ùabìèat ve õevúde selÀmetle feùÀnet ve dirÀyete ve ve

şeèÀéir-i insÀniyye ve ÀdÀb-ı milliyyece mükemmel terbiyeye mutevaúúıfdır.

èUlemÀ-yı belÀġatden baèø õevÀt “Biri ìcÀz, dìgeri taùvìl olmaú üzre kelÀmıŋ

iki úısm olmasına õÀhib olub eşèÀr ve mükÀtebÀtca /259/ ìcÀza rièÀyet lÀzım ise de

òuùbeler ve meémÿriyyet emrleri ve fütÿóÀta dÀéir beşÀret-nÀmeler gibi èumÿm

óuøÿrunda oúunacaú şeylerce taùvìl iòtiyÀr olunmayub da ìcÀza rièÀyet olundıġı

taúdìrde maúãad èumÿmca dÀéire-i istifÀdeden tebÀèüd ve oúunan şeyéiŋ mündericÀtı

mevúiè-i teéåìrden suúÿù ider” didiler. Baèø buleġÀ şu reéye muèteriø bulunaraú

“Òuùeb ve evÀmir ve mektÿbÀt-ı èumÿmiyyece èÀmmeniŋ óarfiyyen istifÀde itmeleri

maúãadı iltizÀm olunur ise her şeyéiŋ evsÀù u edÀnì-i nÀs arasında müstaèmel elfÀô-ı

mübteõele ile yazılması lÀzım gelür. èUmÿm ise óuøÿrlarında oúunacaú şey ne yolda

yazılursa yazılsun defèaten oúunmaúla mündericÀtını fehm ve øabùa muútedir

olamayacaġı maèlÿm oldıġından òuùeb ve sÀéire-i meõkÿreniŋ elfÀõ-ı mübteõele ile

ùoldurulmasına lüzÿm ve mecbÿriyyet yoúdur” didiler.

VÀúıèÀ o maúÿle mektÿbÀtıŋ her biri èÁşıú áarìb ve Köroàlı óikÀye-nÀmeleri

gibi ser-À-pÀ elfÀô-ı mübteõele ile yazılsa bile–biéd-defèÀt müşÀhade olunmuş oldıġı

vechle–èÀmme içinde pek çoú Àdem bulunur ki öŋlerinde oúunan şeyler oúunduúdan

Page 356: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

345

ãoŋra bir de aġızdan mefhÿm ve òülÀãası taèrìf olunmadıúca mündericÀtını

aŋlamayub baèdeél-úırÀéa “Şu oúunan şey neden èibÀret idi” diyü aŋlamış olanlardan

suéÀl ile ögrenürler. ÓattÀ vilÀyetlerde vÀlìler ve sÀéir ser-kÀrda bulunanlar

meémÿriyyet emrlerini ve evÀmir-i sÀéireyi èumÿm óuøÿrunda oúutduúdan ãoŋra bir

açıú nuùú ìrÀdiyle emrden maúãad ve mezÀyÀ ne oldıġını taèrìf iderken bile óaøÀr

içinde maúãad ve daúÀyıú-ı ifÀdeyi aŋlamayanlar da bulunur. BinÀéenèaleyh beyneél-

èavÀm tedÀvül iden elfÀô-ı mübteõeleyi lisÀn-ı resmì ve edebìye /260/ almaġa lüzÿm

yoġise de èumÿm óuøÿrunda oúunacaú şeyleriŋ kelÀm-ı mÿcez ile ìrÀdı daòi münÀsib

olmadıġından lisÀn-ı resmì ve edebìye yaúışacaú elfÀô ile ìrÀd ve iùnÀb-ı maúbÿle

rièÀyetiyle edÀ olunması muúteøÀ-yı óÀle muvÀfıú olur.

Taóarrìsi lÀzım ve iètimÀda şÀyÀn olan maèÀnÀya delÀlet idecek elfÀôıŋ

terkìbinde rièÀyet olunacaú óÀl bir ùoġrı yola sülÿkden èibÀretdir ki maúãÿda kifÀyet

idecek elfÀz ile edÀ-yı merÀm mümkin iken fÀéide-i zÀéide olmayan elfÀô iltizÀmına

lüzÿm ve münÀsebet görilemez. Maúãÿduŋ edÀsında úullanılacaú elfÀô èibÀre-i

müteèÀrifeden az ise (ìcÀz) ve çoú ise (iùnÀb)dır dimişdik. èUlemÀ-yı belÀġat ìcÀzda

müstaèmel lafôıŋ vÀfì ve iùnÀbda ziyÀde idilecek lafôıŋ fÀéide-i zÀéideyi óÀvì

olmasını ìcÀz ve iùnÀbıŋ taèrìflerine derc itmişlerdir.

èİbÀre-i müteèÀrifeden nokãÀn elfÀôı óÀvì kelÀm maúãÿdı edÀya vÀfì degil ise

(ìcÀz-ı muòill) ve ziyÀde elfÀôı şÀmil bulunan kelÀm fÀéideden òÀlì ise (iùnÀb-ı

mümill) tesmiye úılınur.

ÍcÀz-ı Muòille MiåÀl

“ÓamÀúat gölgesinde yaşamaú èaúl gölgesinde yaşamaúdan òayrludur”

kelÀmı gibi. Bundan murÀd “İnsÀn aómaú olub da teéeååür-i vicdÀnı mÿcib olacaú

idrÀkden bì-naãìb olmaú èaúl ile idrÀk meziyyetine nÀéil olub da taóammül

Page 357: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

346

olunamayacaú şeyleri bi’l-müşÀhade müteéeååir ve müteverrim olmaúdan òayrludur”

ãÿreti oldıġı óÀlde miåÀl-i meõkÿrdan bu ãÿret aŋlaşılamaz. /261/

(İùnÀb-ı mümill) ıùlÀú olunan kelÀm yÀ lüzÿmsuz lafôı, yÀ óaşv-ı müfsidi,

yÀòud óuşÿd-ı ġayr-ı müfsidi şÀmil olur.

Lüzÿmsuz Lafôı ÓÀvì KelÀma MiåÀl

“FülÀn õÀtıŋ virdigi söz keõb ü durÿġdan èibÀret imiş” gibi. Keõb ve durÿàuŋ

ikisi de bir maènÀya oldıġı óÀlde burada durÿġuŋ õikrinde hìç bir lüzÿm yoúdur.

Ke-õÀlik her bir èibÀrede gerek øarÿret-i şièr gerek secè gibi esbÀbdan nÀşì hìç

bir gÿne lüzÿm ve fÀéide-i zÀéideyi müfìd olmayan elfÀô-ı mürÀdifeniŋ èaùf ùarìkiyle

kelÀmda õikr olunması (iùnÀb-ı mümill) úısmından maèdÿddur. RÀsiòéiŋ

Ol úadar olmış ruòuŋ ãÀf u laùìf ey meh-liúÀ

MÀ-óaãal reng-i èaraø bÀr-ı girÀn olmış sana

beytindeki (o laùìf) bu úabìlden ve (mÀ-óaãal) daòi bì-lüzÿm elfÀô-ı zÀéidedendir.

MaènÀyı İfsÀd İden Óaşve MiåÀl

“Ölüm olmasa idi semÀóat ve ãabr u şecÀèatiŋ faøìleti olmaz idi” gibi.

Òulÿduŋ beõl-i emvÀlce iótiyÀùı mÿcib olacaġı bedìhì iken burada semÀóatiŋ õikri

(óaşv-i müfsid) èadd olunur.

Óaşv-i áayr-i Müfside MiåÀl

“Ben bugün ile bugünden muúeddem olan dünki günüŋ vuúÿèÀtını bilürüm.

Bugünden ãoŋra gelecek yarınki gün ne olacaġını bilmem”. Bu miåÀlde vÀúiè

(bugünden muúaddem olan) ve (bugünden ãoŋra gelecek) /262/ ve yarından ãoŋra(ki

gün) hep óaşv-ı zÀéid ve faúaù maènÀyı ġayr-ı müfsiddir.

Page 358: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

347

(MüsÀvÀt) evsÀù-ı nÀs beyninde müteèÀrif olan sözler oldıġını yuúaruda

söylemişdik. Bu sözler elfÀôıŋ vaøèiyyet-i ùabìèiyyesine göre maèÀnÀ-yı aãliyyeniŋ

edÀsından èibÀret olub ne fÀéideli ve fÀéidesiz bir lafô-ı zÀéidi óÀvì, ne de mÀ-vaøèun

lehiniŋ òÀricinde bir fÀéide-i maèneviyyeyi şÀmil bulunur.

Emåile

ÁşinÀluú bilmeyenlerden úıyÀs itmeŋ bizi

ÁşinÀya Àşina bì-gÀneye bì-gÀneyüz

Rÿóì

Óadden ziyÀde itme teġÀfül niyÀzuma

CÀnÀ meåeldür èÀşıúı çoú nÀz uãandırur

Fennì

Düşdüm belÀ-yı èışúa òıredmend-i èaãr iken

İl şimdi benden aldıġı pendi baŋa virür

Fuøÿlì

beytleriniŋ münderic olduúları elfÀô gibi.

(ÍcÀz) iki nevèdir. Biri ìcÀz-ı úaãr, dìgeri ìcÀz-ı óaõf.

(ÍcÀz-ı úaãr) iòtiãÀrı lafôıŋ óaõfından neşéet itmemiş olan ìcÀzdır.

Øarÿret-i emåÀl ile óükmi olan fıúralar gerek menåÿr gerek manôÿm olsun

lafôları az, maènÀları çoú sözler oldıġından bunlarıŋ her biri ìcÀz-ı úaãrdır. /263/

Page 359: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

348

Emåile-i Menåÿre

Ġarìb dïstı olmayandır.

Úarındaş úarındaşıŋ Àyìnesidir.

Her maúÀliŋ bir maúÀmı var.

Her günüŋ bir aúşamı var.

Her zamÀnıŋ ricÀli var.

äabr acı ise de ãoŋı ùatlıdır.

Maèrifetiŋ ibtidÀsı tecribedir.

Vaút naúddir.

ÒÀéin úorúulıdır.

BelÀ söze müéekkildir.

Başúasınıŋ kölesi seniŋ gibi óürrdür.

Sükÿt selÀmetdir.

Çoú söz var ki úılıcdan keskindir.

Çoú söyleyen çoú yaŋılur.

Yalan derd, ùoġrı şifÀdır.

Yalan, aġız bÀ[s]ÿrıdır.

Tecribe itmedigiŋ kimseyi ne medó, ne de õemm it.

Ana baba terbiyesi görmeyeni zamÀn terbiye ider.

Page 360: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

349

Emåile-i Manôÿme

ÁgÀh Vaúf bir sözdür ki dirler ÀşinÀdan çoú ne var

İbrÀhìm Óaúúì Ùamaèsuz Àdemüŋ òalú-ı cihÀn hep aúrabÀsudur

Ekrem Beg Saŋa vicdÀnuŋ elvirmez mi istişhÀd lÀzım ise

Emrì Güli yoú bÿsitÀnda néeylersüŋ

Belìġ Ebr-i nìsÀndan ãadef dür-dÀne efèì sem úapar

″ İçinde òÀnenüŋ bir ãÀóib olduúca òarÀb olmaz

Cevdet Paşa ŞÀne-i zülf-i süòandur iètirÀz /264/

Cevdet Paşa Devrüŋ ãafÀ vü neş’esi degmez òumÀrına

ÓÀmì MaèÀş itmiş nehÀrı Óaú bize leyli libÀs itmiş

ÒÀtemì Tìz reftÀr olanın pÀyına dÀmen ùolaşur

RÀşid-i Müverriò Sükÿtın merd-i dÀnÀ òaãmını ilzÀm içün ãaúlar

″ Olur nüzÿli girÀnuŋ şedìd bÀlÀdan

RÀġıb Paşa äorsalar maġdÿrını ġaddÀr kendin gösterür

″ ŞecÀèat èarø iderken merd-i úıbùì sirúatin söyler

″ Merd-i meydÀn-ı hüner maèlÿm olur rÿz-i maãÀf

″ Olur mı zìver-i destÀr Raġbet sünbül-i òırmen

Raómì Gün ùoġmadan meşìme-i şebden neler ùoġar

Rÿhì-i BaġdÀdì Òak ol ki ÒüdÀ mertebeŋi eyleye èÀlì

SÀmì Reh-nümÀy-ı meslek-i taóúìúdür óayret baŋa

″ Maèden-i óüsnüŋ degül yÀúÿt ile elmÀsı bir

SulùÀn SüleymÀn YÀrsuz úalır cihÀnda èaybsuz yÀr isteyen

″ Olmaya devlet cihÀnda bir nefes ãıóóat gibi

Page 361: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

350

Seyyid Vehbì Ádeme kendi ayaġı ile devlet gelmez

ŞinÀsì Acımaz kesdigi parmaú şerèüŋ

″ Tekyeyi bekleyen elbette içer çïrbÀyı

″ Naúl u taúrìre göre daèvÀyı

Şeyòü’l-İslÀm virür fetvÀyı

Şehrì MÀr-ı sermÀ-dìdeye MevlÀ güneş göstermesün

ÙÀlib Kişi noúãÀnını bilmek úadar èirfÀn olmaz /265/

èÁãım Elde istièdÀd olınca kÀr kendin gösterür

èÁùıf Bulmaz yemezdür ekåeri erbÀb-ı èiffetüŋ

èİzzet Molla ÚanÀèat ehlinüŋ dolab-ı erzÀúında mÿş olmaz

FÀéiz Áh-ı dil-i bülbül güle de òÀra da úalmaz

FÀmì ŞifÀ-yÀb olmayan bìmÀre ãıóóatdür helÀk olmaú

Fuøÿlì Müstaèidd-i derd olanlar úÀbil-i dermÀn olur

Fıùnat Òanım Olmayınca òaste úadrin bilmez Àdem ãıóóatüŋ

KirÀmì ÒÀküŋ efendi altı da var üsti var ise

KemÀl Beg FedÀkÀruŋ úalur eõkÀrı dÀéim úalb-i milletde

″ Yere düşmekle cevher sÀúiù olmaz úadr ü

úıymetden

″ Ùurur aókÀm-ı nuãret ittióÀd-ı úalb-i milletde

″ Çıúar ÀåÀr-ı raómet iòtilÀf-ı re’y-i ümmetden

″ Felekde baòt utansun bì-naãìb

erbÀb-ı himmetden

Lebìb-i Ámidì Bu meåeldür ki sen insÀniyyet it èummÀna at

Page 362: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

351

MaúÀlì Atarlar ùaşı elbette dıraòt-ı mìve-dÀr üzre

NÀ’ilì İder her tìşekÀr-ı Àrızÿ bir Bì-sitÿn peydÀ

″ KìmiyÀ-yı úÀbiliyyet cevherinden bellidür

NÀbì Her sìne ki var vuãèına çesbÀn ġamı vardur

″ Biz bu meydÀnuŋ niçe çÀbük-süvÀrın görmişüz

″ BeyÀbÀnda olan her seng-i bì-úıymet

nigìn olmaz

″ Maèlÿm olur aóvÀli nehÀruŋ seóerinden

″ Müstaèidd-i èizz ider üstÀd teõlìl itdigin /266/

NÀbì Dıraòt eùrÀfını kimse ùolaşmaz bÀrdan ãoŋra

″ Şìr iltifÀt ider mi kilÀbuŋ ġulÿsına

Nüzhet Áheni eşkÀl-i gÿn-À-gÿna úorlar nÀr ile

Nev-res Vaút olur ki aúbaó-i şey aósen-i mevcÿd olur

VÀlì-i Ámidì Baú ùabè-ı nÀsa vaúte münÀsib tekellüm it

″ Sille urılur her kese sìmÀsına lÀyıú

Veysì Kişi yaúdıġı çerÀġ üstine pervÀne gerek

Emåile-i meõkÿreyi óÀvì aúvÀl-i menåÿre ve manôÿme óikemiyyÀtıyla ber-À-

ber şeró idilse bir kitÀb teşekkül ider.

UdebÀ-yı úadìme ve cedìdemiziŋ ÀåÀrında o maúÿle aúvÀl pek çoú olmaġla

emåile-i meõkÿre pek küçük bir numÿnedir.

(ÍcÀz-ı óaõf)da bir cümleniŋ bir cüz’-i muøÀfı, yÀ mevãÿf, yÀ ãıfat, yÀ şarù, yÀ

cevÀb-ı şarù maóõÿf olur.

Page 363: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

352

Cümleniŋ Cüz’-i MuøÀfınıŋ Óaõfına MiåÀl

“Bu işi úaryeye ãor” gibi ki ahÀlì-i úaryeye ãor dimekdir.

Óaõf-ı Mevãÿfa MiåÀl

Laèl-i yÀr aġzında ammÀ vÀ-pesìn olmış nefes

Áşıú-ı bìmÀrı gördüm cÀn virüb cÀn almada

Nedìm

Óaõf-ı äıfata MiåÀl

“O kim maôlÿma meróamet itmez düşerse kendüsine acıyan bulunmaz” /267/

kelÀmında “ o ôÀlim kim” dinilecek yerde “o kim” dinildigi gibi.

Şarùıŋ Óaõfına MiåÀl

“Yarın bize gelür iseŋ saŋa ikrÀm iderim” dinilecek yerde “Yarın bize gel

saŋa ikrÀm iderim” dinilmesi gibi.

Şarùıŋ cevÀbı yÀ mücerred iòtiãÀra rièÀyet, yÀòud vaãfıŋ ióÀùa idemeyecegi bir

şey oldıġına delÀlet içün ve yÀ sÀmièiŋ nefsi her mümkin olan meõhebe gitmek içün

óaõf olunur.

Birincisine MiåÀl

Beyne’l-aóbÀb “Bir gün tenezzüh içün mesìreye gidebilür miyiz” diyen bir

kimseye “HevÀ müsÀèid olur ise gidebilürüz” dinilecek yerde “HevÀ müsÀèid olur

ise” dinilmesi gibi.

İkincisine Üçüncisine MiåÀl

FenÀlıú iden bir şaòãa òiùÀben “Eger óükÿmet şu óÀliŋe vÀúıf olur ise”

dinilmesi gibi.

Page 364: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

353

Bunlardan başúa müsnedün ileyhiŋ, müsnediŋ, mefèÿlüŋ daòi iútiøÀya göre

óaõflarıyla kelÀm iòtiãÀr olınabilür ki keyfiyyetleri ve miåÀlleri fuãÿl-i sÀbıúada õikr

olundı.

Baèøan bir cümle-i müsebbibe iòtiãÀren óaõf olunub yalŋız sebebiŋ õikriyle

iktifÀ idilür.

MiåÀl

“FülÀn õÀt úaç gündür ki görünmiyor. èAcebÀ ne içündür” diyü suéÀl /268/

idene cevÀben “Òaste oldıġı içündür” dinilmesi gibi.

YÀòud sebeb maóõÿf olur.

MiåÀl

“FülÀn õÀt fülÀn maóallde bir büyük óaúÀrete teãÀdüf itdi. äoŋra kendüsini

göremedim. èAcebÀ naãıl oldı” dinilmesine cevÀben “Kederinden òastelendi”

dinilecek yerde “Òastelendi” dinilmesi gibi.

Maóõÿf baèøan cümleden èibÀret olacaġı gibi baèøan daòi cümleden ziyÀde

olur. Bunlarıŋ hepsi èibÀrede ìcÀzı iltizÀm ve kelÀmı tenúìó olmaġla hangi èibÀrede

lafô veyÀ cümleniŋ delÀletiyle bir kelÀmdan veyÀ mufaããal bir èibÀreden baèø elfÀô

ve eczÀnıŋ veyÀ cümleleriŋ óaõfında maúãad fevt olmaz ise óaõf, maúbÿl ve ãavÀb

èadd olunur.

ElfÀô ve EczÀé-ı ZÀéideyi ÓÀvì èİbÀreye MiåÀl

“èİlm-i aòlÀú insÀn içün her dürlü tehõìb-i aòlÀúa ve her şaòãıŋ bu yolda

iltizÀm idecegi maúãadı ùÀlib olanlara teshìle kÀfildir”.

Page 365: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

354

èİbÀre-i Meõkÿrede Óaõf ile ÍcÀz

“èİlm-i aòlÀú tehõìb-i aòlÀúa ve bu maúãadı teshìle kÀfildir”.

Dìger MisÀl

èUlÿm-ı èÀliyye, evÀmir ve nevÀhì-i şerìèati ve şerìèate ve tehõìb-i aòlÀúa

müteèalliú fevÀéidi şÀmil ve kÀfil degildir. Tezyìn-i elfÀô ve maèÀnÀya ve taósìn-i

èibÀre ile umÿr-ı dünyeviyyeniŋ teshìline müteèalliú mesÀéil ve úavÀèidi óÀvìdir. Bu

èilmlerden ıãlÀó-ı vicdÀn ve iètiúÀda taèalluú idecek fÀéide görilemez, binÀéenèaleyh

èulÿm-ı Àliyye èÀlimleri şerìèat ve èaúÀyid èilmlerine ve tehzìb-i /269/ aòlÀúı mÿcib

olacaú terbiye-i milliyye ve müéeååire dÀéiresine intisÀb itmedikleri óÀlde cehÀletiŋ

muúteøì olacaġı seyyiéÀt yalŋız èulÿm-ı Àliyye ile zÀéil olamaz.

İòtiãÀr ve ÍcÀz

IãlÀó-ı nefs ve tehõìb-i aòlÀú èulÿm-ı Àliyye ile mümkin olamayub şerìèat ve

èaúÀyid gibi èulÿm-ı èÀliyye ve tezhìb-i aòlÀúı mÿcib olacaú terbiye-i milliyye ve

müéeååire ile óÀãıl olur.

Göriniyor ki ìcÀz åÿretine taóvìl ve óaõf-ı zevÀéid ile taèdìl idilen şu èibÀre-i

aòìre muúaddemki èibÀre-i mufaããalada münderic fevÀéidi tamÀmiyle şÀmildir.

İbn-i Eåìr’iŋ el-Meåelü’s-SÀ’iréde kelÀm-ı mÿcez içün ìrÀd eyledigi emåileden

biri ÙÀhir bin Óuseyn’iŋ èÍsÀ bin MÀhÀn’a ġalebesini óÀvì Meémÿn-ı Òalìfe’ye

yazdıġı mektÿbdur ki tercemesi vech-i Àtì üzredir.

“èÍsÀ bin MÀhÀn’ıŋ başı úarşumda, òÀtemi elimde, èaskeri taót-ı emrimdedir.”

Page 366: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

355

Bu mektÿb ġareø-i mufaããalı ne derecede iòãar-ı èibÀre ile óÀvì oldıġı

bedìhìdir.

Baèø maúÀãıd istifÀsı içün İmÀm Faòr-ı RÀzì Óaøretleri’niŋ muèÀãırı bulunan

mülÿkdan birine yazdıġı mektÿb ìcÀz óaúúında óaúìúaten bir miåÀl-i belÀġat-iştimÀl

olmaġla hem aãlı, hem de tercemesi vech-i Àtì üzredir.

Aãl-ı Mektÿb

Rafaètu úıssatì ilaéllÀh. İn aósante fe-Hüve’l-Muósin ve enteél-meşkÿr ve in

menaète fe-Hüve’l-MÀniè ve ente’l-maèõÿr. /270/

Tercemesi

“Úıããamı AllÀh’a refè itdim. İósÀn itdiŋ ise muósin O’dur, sen meşkÿrsuŋ.

Menè itdiŋ ise mÀniè O’dur, sen maèõÿrsuŋ”.

Emri ièôÀm ve teékìd ve maèlÿmÀt-ı nÀfièaya müteèalliú maúÀleleri teşrìó

mevúièlerinde (iùnÀb) merġÿbdur.

Teékìde MiåÀl

“Gözümle gördüm. Úulaġımla işitdim. [Elimle ùutdum]. Ayaġımla çignedim.

Kendi aġzımla ùatdım” gibi. Görmek göze, işitmek úulaġa, ùutmaú ele, çignemek

ayaġa, ùatmaú aġza maòãÿã oldıġı óÀlde “gördüm, işitdim, ùutdum, ùatdım”

dinilmeyüb de böyle söylenmesi elfÀô-ı zÀéide ilzÀm olundıġı ôannını cÀlib olur ise

de ièôÀm olunan ve vuãÿli èazìz olan şeylerce maùlab óÀãıl olduúda neyl ve óuãÿle

delÀlet içün öyle teékìd ãÿreti iltizÀm olunur.

Page 367: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

356

İbn-i Eåìr, Ebÿ èİbÀd’a El-Buóturì’niŋ Àtìde muóarrer iki beytini miåÀl

getirmişdir.

Aãlı èArabì’de miåÀl oldıġı gibi tercemesi daòi lisÀnımızca miåÀl-i laùìf

oldıġından Àtìde derc olunur.

Te’emmel min-òilÀli es-secefi v’anôur

Bi-èaynike mÀ şaribtu ve men saúÀní

Tecidu şemsu’ê-êuóÀ tednÿ bi-şemsin

İleyye mine’r-raóíúi’l-òisravÀní

El-meéÀl: Düşün ve perde arúasından baú da gözüŋle gör ki içdigim /271/

nedir, baŋa sÀúìlik iden kimdir. Baúdıġıŋ óÀlde bulursuŋ (görürsüŋ) ki meclis-i

òüsrevÀnìde güneş gibi parlaú bir sÀúì pÀdişÀha maòãÿã olan ve güneş gibi berrÀú

olan şarÀb-ı ãÀfì ile baŋa yaúın geliyor.

Bu meclisde óuøÿr, vücÿdı èazìz èadd olunacaú óÀllerden ve sÀúì o ãıfatla

mevãÿf-ı òÿbÀndan oldıġından şÀèir kemÀl-i inbisÀù ve ibtihÀcından “Baú da gözüŋle

gör” diyor.

Page 368: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

357

MaèlÿmÀt-ı NÀfièa

èUúÿl-i keåìreniŋ ittióÀdından óuãÿle gelecek maèrifet istièdÀd-ı óaúìúì

òÀricinde bir úuvvet-i zÀéide ièùÀ idemez. İnsÀnıŋ úuvÀ-yı óavÀssı maãÀdır-ı

müstaúilleden münbaèiådir. O úuvÀda iştirÀkıŋ vücÿdı mümkinÀtdan taãavvur

olunamaz. MeåelÀ bir mesÀfeniŋ buèdını bir göz ne úadar görür ise èuyÿn-ı

müteèaddide daòi o úadar görebilür. Ke-õÀlik bir èaúla nisbetle èÀdì ve dìger èaúla

nisbetle fevúaél-èÀde olan bir óaúìúatiŋ idrÀkinde şu iki èaúlıŋ iştirÀki iútidÀr-ı èÀdìyi

iútidÀr-ı fevúaél-èÀde derecesine terfìè idemez. Úuvve-i bÀãıralarda tefÀvüt oldıġı gibi

èuúÿlde daòi tefÀvüt müsellemdir. BinÀéenèaleyh óaúÀyıú-ı eşyÀnıŋ her ne úadar

nihÀyetine èuúÿlüŋ ittiãÀl itmek iótimÀli yoġise de bildigimiz ve bilecegimiz şeyleriŋ

fevúinde lÀ-yuèadd ve lÀ-yuóãÀ óaúÀyıúıŋ vücÿdunda imtinÀè úabÿl olunamaz. AèãÀr

ve tecÀrib ve iştiġÀlÀt tezÀyüd ve teraúúì itdikce iktişÀfÀtıŋ da o nisbetde tezÀyüdi

ùabìèìdir.

(Şu èibÀreniŋ iùnÀb-ı maúbÿle derecesine iblÀġı)

èUúÿl-i keåìreniŋ ittióÀdından óuãÿle gelecek maèrifet bir şaòãa müteèalliú

/272/ olan istièdÀd-ı ùabìèìniŋ mÿcib olacaġı idrÀk fevúindeki eşyÀnıŋ óaúÀyıúını

taóãìle istièdÀd-ı óaúìúì òÀricinde bir úuvvet-i zÀéide ièùÀ idemez. ZìrÀ Óaúú TeèÀlÀ

Óaøretleri her kes içün idrÀkden óÀline münÀsib bir derece taúdìr buyurdı. O

dereceniŋ ittióÀd-ı èuúÿl ile tezÀyüdi mümkin degildir. İnsÀnıŋ úuvÀ-yı óavÀssı

maãÀdır-ı müstaúilleden münbaèiådir. O úuvÀda iştirÀkiŋ vücÿdı mümkinÀtdan

taãavvur olunamaz. BinÀéenèaleyh şu iştirÀkiŋ taúviye-i èaúl ve idrÀk içün fÀéidesi

yoúdur. MeåelÀ bir mesÀfeniŋ buèdı óaúìúat-i óÀlde yüz òaùve olsa bir gözüŋ

görecegi yüz òaùve oldıġı gibi iki gözüŋ görecegi de yüz òaùvedir. èUyÿnuŋ tekeååüri

Page 369: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

358

buèdı tekåìr idemez. Fevúaél-èÀde olan işlerce iştirÀk-i èuyÿndan fÀéide olmadıġı gibi

iştirÀk-i èuúÿlden daòi o şirketde dÀòil olan efrÀd-ı èuúÿlüŋ istièdÀd-ı óaúìúìleri

òÀricinde bir úuvvete teraúúìleri mümkinÀtdan degildir. ZìrÀ bir èaúla nisbetle èÀdì ve

dìger èaúla nisbetle fevúaél-èÀde olan bir óaúìúatiŋ idrÀkinde şu iki èaúlıŋ iştirÀki

iútidÀr-ı èÀdìyi iútidÀr-ı fevúaél-èÀde derecesine terfìè idemez. Bir cemèiyyet hilÀli

görmege birlikde naôar itseler içlerinden úuvve-i bÀãıralarında óiddet olanlar

görebilürler. Dìgerleri göremezler. Görenleriŋ ise rüéyetleri úuvve-i bÀãıralarınıŋ

óiddetlerinden ötüridür. Başúa gözlerle ictimÀèından ötüri degildir. Úuvve-i

bÀãıralarda tefÀvüt oldıġı gibi èuúÿlde daòi tefÀvüt müsellemdir. Baèølarınıŋ úuvve-i

müderrikeleriniŋ yetişemeyecegi óaúìúate baèøısınıŋ úuvve-i müderrikesi yetişür ise

de yetişmeyen yetişenden óasbe’l-iştirÀk aòõ-i úuvvet idemez. Ancaú úuvveti ziyÀde

olanıŋ keşfiyyÀtından emåÀliyle ber-À-ber istifÀde idebilür. BinÀéenèaleyh óaúÀyıú-ı

eşyÀnıŋ her ne úadar nihÀyetine èuúÿlüŋ ittiãÀl itmek iótimÀli yoġise de bildigimiz ve

bilecegimiz şeyleriŋ fevúinde /273/ lÀ yaèudd ve lÀ yuóãÀ óaúÀyıúıŋ vücÿdunda da

imtinÀè úabÿl olunamaz. AèãÀr ve tecÀrib ve iştiġÀlÀt tezÀyüd ve teraúúì itdikce

iktişÀfÀtıŋda o nisbetde tezÀyüdi ùabìèìdir. Bir úaç èaãr evvel gelenleriŋ òÀùırlarına

gelmemiş olan şeyleriŋ meydÀnda nÀ-mevcÿd olduúları vaútlerde imkÀnı da mefúÿd

degil idi. Ancaú o vaútler teraúúì fikrine òidmet idenler ãoŋradan ôuhÿr iden

mÿcidleriŋ bulduúları şeyleri idrÀk derecesine varmadıúlarından muòterièÀt-ı aòìreyi

bulamamışlar idi. Bundan ãoŋra da bulunacaú şeyleriŋ şimdi èadem-i vücÿdları

imkÀn-ı vücÿdlarını mefúÿd èadd itdiremez.

Page 370: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

359

İKİNCİ BÁB

èİlm-i BeyÀna DÀéirdir

Muúaddime

(èİlm-i beyÀn) bir melekedir ki mütekellim úaãd eyledigi bir maènÀyı–

delÀletde baèøısı baèøısından daha vÀøıó olan–muòtelif ùarìúlerle ìrÀd itmege o

meleke ile muútedir olur.

Lafôıŋ mÀ-vaøèun lehine delÀleti üç dürlüdür.

(1) MuùÀbaúat ãÿretiyledir ki mÀ-vaøèun lehiniŋ tamÀmına delÀletidir.

“İnsÀn” lafôınıŋ mÀ-vaøèun lehi olan óayvÀn-ı nÀùıúıŋ tamÀmına delÀleti gibi.

Buŋa (delÀlet-i muùÀbıúiyye) dinilür.

(2) Taøammun ãÿretiyledir ki mÀ-vaøèun lehiniŋ cüzéleri oldıġı óÀlde her bir

cüzéüne başúa başúa delÀletidir. /274/

“İnsÀn” lafôınıŋ óayvÀna başúa, nÀùıúa başúaca delÀleti gibi buŋa (delÀlet-i

taøminiye) ıùlÀú olunur.

(3) İltizÀm ãÿretiyle mÀ-vaøèun lehiniŋ òÀricinde bir maènÀya delÀletidir.

“İnsÀn” lafôınıŋ êÀóike ve yaġmuruŋ nebÀtÀta delÀleti gibi. Buŋa da (delÀlet-i

iltizÀmiyye) dinilür.

Şu üç dürlü delÀletiŋ birincisine (vaøèiyye), dìgerlerine (èaúliyye) tesmiye

idilür.

DelÀlet-i iltizÀmiyyece lafôıŋ mevøÿèun lehi ile maènÀ-yı òÀricìsi beyninde

lüzÿm-i õihnì bulunmalıdır ki o lafô õikr olunduúda yÀ der-óÀl veyÀ-òod

teéemmülden ãoŋra o maènÀ õihne tevÀrüd ide. Lüzÿm-i õihnì èörfe veyÀ èörfüŋ

Page 371: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

360

ġayrına müstenid bir sebeble iètiúÀd-ı muòÀùabıŋ iåbÀt idecegi bir derecede olması

kÀfìdir.

Bir maènÀyı delÀletce muòtelif ùarìúlerle getirmek vaøèiyyetle óÀãıl olamaz.

ZìrÀ bir maènÀya mevøÿè elfÀôıŋ o maènÀya vaøèı sÀmièce maèlÿm oldıġı óÀlde

maènÀ-yı meõkÿr o lafôlardan hangi birisiyle getirilse delÀletce vuøÿóda sÀmièe göre

birisiniŋ dìgerinden farúı aŋlaşılamaz. Ve elfÀôıŋ vaøèiyyeti sÀmièce maèlÿm

olmadıġı óÀlde aŋa göre elfÀô-ı meõkÿreniŋ hìç birinden o maènÀ bilinemez.

MeåelÀ “FülÀnıŋ yanaġı güldür” didigiŋ vaút sÀmiè bu sözüŋ óÀvi oldıġı

lafôlarıŋ maènÀlarına ve heyéet-i terkìbiyyeniŋ ãÿret-i vaøèına vÀúf ise yanaàıŋ

úırmızılıúda güle beŋzeyecegini aŋlar. BinÀéenèaleyh bu maènÀyı aŋa tefhìm içün o

kelÀmden açıú bir ãÿretle delÀlet-i muùÀbıúiyyeye müstenid kelÀm bulunamaz. Çünki

“FülÀnıŋ yanaġı güldür” terkìbindeki kelimelerden biriniŋ /275/ yerine mürÀdifi olan

dìger kelimelerden hangi biri úonılursa úonulsun bunlarıŋ maènÀlarına vuúÿfı óÀlinde

de sÀmièiŋ aŋlayacaġı maènÀ terkìb-i meõkÿrdan aŋladıġı maènÀdan èibÀretdir.

İstifÀdesinde ne ziyÀde ne de noúãÀn bulunur. Eger elfÀô-ı müterÀdifeniŋ maènÀlarına

vuúÿfı yoġise hìç birinden bir şey aŋlayamaz.

Bir lafô mÀ-vaøèun lehiniŋ ġayrında úullanılur iken mÀ-vaøèun lehiniŋ murÀd

olunmasına mÀniè olacaú bir úarìne bulunur ise o ãÿretle istièmÀli (mecÀz), bulunmaz

ise (kinÀye) olur.

(MecÀz) yÀ teşbìhi óÀvì olur, yÀ olmaz.

Teşbìhi óÀvì ise (istièÀre), degil ise (mecÀz-ı mürsel) olur.

Gerek bunlar, gerek ùarraú-ı ifÀdeye müteèalliú sÀéir mebÀóiå-i lÀzıma Àtìde

tafãìl olunacaúdır. İn-şÀéallÀhu TeèÀlÀ

Page 372: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

361

BİRİNCİ FAäL

Teşbìh BeyÀnındadır

İCMÁL

(1) Teşbìhiŋ taèrìf ve erkÀnı

(2) EdevÀt-ı teşbìhe müteèalliú maèlÿmÀt

(3) Vech-i şebeh ve aúsÀmı-ı muòtelifesi

(4) Müşebbeh ve müşebbehün bih ve aúsÀm-ı muòtelifesi

(5) TeşÀbüh

(6) TeşÀbühden ġaraø

(7) Baèø mülÀóaôÀt /276/

TAFäÍL

I

Teşbìhiŋ Taèrìf ve ErkÀnı

Baèø büleġÀ “Teşbìh, keyfiyyetde úuvvet ve øaèfca muòtelif iki şeyde

mevcÿd bir ãıfatıŋ iştirÀki cihetiyle o şeyleriŋ ednÀsını aèlÀsına beŋzetmekdir”

didiler.

Telòìã’de “Teşbìh, bir emriŋ başúa bir emre maènÀca iştirÀki üzre

mütekellimiŋ delÀletidir” diyü taèrìf olunmuşdur. Burada maúãad bir emriŋ maènÀda

Page 373: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

362

başúa bir emre delÀletde bir vechle iştirÀkidir ki istièÀre-i taóúìúiyye ve istièÀre bi’l-

kinÀye ve tecrìd ãÿretiyle olmaya. MeåelÀ: “ÓamÀmda bir arslan gördüm” kelÀmında

istièÀre-i taóúìúiyye, “Ölüm ùırnaúlarını ilişdirdi” kelÀmında istièÀre bi’l-kinÀye,

“FülÀnı arslan gördüm” kelÀmında tecrìd olub bunlarıŋ üçünde de bir emriŋ maènÀda

başúa bir emre iştirÀk cihetiyle delÀleti mevcÿddur. LÀkin hìç birisine èilm-i beyÀn

ıãùılÀóınca teşbìh dinilmez. Telòìãédeki taèrìfce “Zeyd arslandır” kelÀmı teşbìhde

dÀòil olur.

ÒızÀnetü’l-Edeb’de RummÀnì’ye nisbet olan taèrìf-i Àtì güzeldir.

(Teşbìh-i óaúìúì) nefslerinde müttefiú iki şeyéiŋ birini dìgerine beŋzetmekdir.

Bunda “Nìl’iŋ ãuyı FurÀt’ıŋ ãuyı gibidir” kelÀmında oldıġı miåillü yÀ cevher cevhere,

yÀ “Yanaúdaki úırmızılıú güldeki úırmızılıú gibidir” teşbìhi miåillü èaraø èaraøa,

yÀòud “Zeberced zümürrüde beŋzer” kelÀmında oldıġı [gibi] cism cisme teşbìh

olunur. /277/

(Teşbìh-i mecÀzì) bi’õ-õÀt muòtelif iki şey’i bir müşterek maènÀda cemè

itmekdir. Teşbìh-i mecÀzìden murÀd mübÀlaġadır. “ÓÀtem buluù gibidir”, “èAntara

arslan gibidir” miåillü. ÓÀtem ile buluù beynindeki maènÀ-yı müşterek seòÀvet ve

èAntara ile arslan beynindeki maènÀ-yı müşterek şecÀèat olub işbu maènÀlarıŋ her

biri müşebbeh ile müşebbehün bihde mevcÿd vech-i şebehden èibÀretdir.

Teşbìhiŋ erkÀnı dörtdür: (1) edÀt-ı teşbìh, (2) vech-i şebeh, (3) müşebbeh, (4)

müşebbehün bih

Page 374: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

363

II

EdevÀt-ı Teşbìhe Müteèalliú MaèlÿmÀt

LisÀnımızda müstaèmel edevÀt-ı teşbìh (gibi), (ãaŋki), (nitekim) miåillü elfÀô-

ı müteèaddideden èibÀretdir. ElfÀô-ı èArabiyyeden (miål), (miåÀl), (ke-enne), elfÀô-ı

FÀrisìden (gÿyÀ), (mÀnend), (ÀsÀ), (veş) gibi lafôlar daòi lisÀnımızda úullanılır. Her

biriniŋ ãÿret-i ìrÀd ve istièmÀli taèrìf ve ìøÀódan müstaġnìdir.

Baèøan “beŋzer”, “úıyÀs itdim”, “ôann idersiŋ ki” miåillü bir fièl ìrÀdıyla da

teşbìh edÀ olunur.

EdÀt ile ìrÀd olunan teşbìhe (mürsel) ve edÀtı meõkÿr olmayan teşbìhe

(mü’ekked) dinilür.

Teşbìh-i mürseliŋ miåÀli “FülÀnıŋ yanaúları gül gibidir” teşbìh-i mü’ekkediŋ

miåÀl[i] “FülÀnıŋ yanaúları güldür” kelÀmıdır.

Teşbìh-i mü’ekkedi óÀvì kelÀm beş nevèdir.

(1) Müşebbeh ve müşebbehün bihiŋ mübtedÀ ve òaber vÀúiè oldıġı mevúièdir.

“Zeyd arslandır” gibi. /278/

(2) Müşebbeh mübtedÀ’-i müfred, müşebbehün bih muøÀf ve muøÀfun

ileyhden mürekkeb cümle-i òaberiyye vÀúiè olan mevúièdir.

“Zeyd şu mevúièiŋ arslanıdır” gibi.

(3) MübtedÀ ve òaberiŋ ikisi de cümle olan mevúièdir.

“Birinci alay meydÀn-ı óarbe indigi vaút düşman ordusunuŋ gözine ùaġdan bir

büyük parça úopmuş da yuvarlanub üzerlerine geliyor göründi” gibi.

(4) Müşebbeh ve müşebbehün bih fièl ve fÀèil ãÿretinde bulunan maóalldir.

Page 375: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

364

“Aġlayıcı göz mÀ-fi’ø-øamìrden òaber virir” gibi.

Şu dört maóallde edÀt-ı teşbìh müşebbehün bih olan müfred veyÀ cümleniŋ

Àòirinde taúdìr olunur. Faúaù birinci, ikinci nevèlerde edÀt-ı òaber, üçüncide

müşebbehün bihi óÀvì olan èibÀreniŋ Àòirindeki fièlden muúaddem taúdìr olunur.

MiåÀlimizde (göründi) lafôından evvel (gibi) lafôınıŋ taúdìri miåilli. Dördüncide

müşebbehün bih olan ibÀredeki fièlden ãoŋra edÀt-ı òabere merbÿù oldıġı óÀlde

getirilür. MiåÀlimizde taúdìrì (òaber virir gibidir) ãÿretiyle cereyÀn ider.

(5) ëarb-ı meåel åÿretiyle teşbìh ìrÀd olunan mevúìèdir.

“FülÀn şaòã beni õemm ider imiş varsun da itsün. İt deŋizi yalamaúla deŋiz

murdÀr olmaz” gibi.

Şu nevèce edÀt-ı teşbìhiŋ taúdìri èibÀreniŋ ùarz-ı Àòere taóvìliyle úÀbil-i

münÀsebet olur. MiåÀlimizde edÀt-ı teşbìh taúdìr olunsa èibÀreniŋ “İt deŋizi

yalamaúla deŋiz murdÀr olmayacaġı gibi fülÀnıŋ beni õemm /279/ itmesinden de

baŋa øarar gelmez” ùarzına taóvìli lÀzım gelür.

ÒızÀnetü’l-Edeb’de èUmde-i İbni Raşìú’den naúl ile ìrÀd olunan kelÀmda

temåìl ve istièÀre aúsÀm-ı teşebbübden maèdÿd ve faúaù bunlarıŋ edÀtdan òÀlì

olduúları gösterilmişdir.

Telòìã’de (temåìl) vech-i şebehi umÿr-i müteèaddideden intizÀè idilen teşbìh

oldıġı beyÀn olunmuşdur.

“Necm-i æüreyyÀ’nıŋ üzüm ãalúımına teşbìhi” gibi.

Teşbìhi óÀvì kelÀmda edÀt-ı teşbìhiŋ getirilmemesi getirilmesinden ziyÀde

belìġ ve mÿcez ãayılur.

Eblaġ olması müşebbehiŋ edÀt-ı teşbìhe tevassuù itmeksizin müşebbeh

úılınmasıdır. ZìrÀ “Zeyd arslandır” didigiŋ vaút Zeyd’i arslan èadd itmiş olursuŋ.

Page 376: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

365

Evcez olması edÀtıŋ maóõÿf olmasındandır. EdÀt-ı teşbìh gerek meõkÿr olsun, gerek

maóõÿf iki cihetce de teşbìhi óÀvì olan kelÀmıŋ müşebbeh óaúúında faøìleti

bedìhÀtdandır. ZìrÀ “Zeyd arslandır” didigiŋ vaút şehÀmet, şiddet-i baùş, cüréet,

iúdÀm, úuvvet-i úalb ve şecÀèat mecrÀsında cereyÀn iden ne úadar evãÀf var ise hepsi

ile mevãÿf oldıġını göstermiş olursuŋ, bu vaãflarıŋ cümlesini cÀmiè bir úıãa taèbìr

aradıġımız óÀlde Zeyd’i arslan itmekden başúa taèbìr bulamayız. Çünki bu

ãaydıġımız evãÀfıŋ hepsi arslanda bulunur.

III

Vech-i Şebeh

(Vech-i Şebeh) müşebbeh ve müşebbehün bih beyninde bir maènÀ-yı

müşterekdir ki /280/ ùarafeyne de iòtiãÀãı bulunur. Buŋa (vech-i teşbìh) daòi dirler.

Keyfiyyet äÿretiyle Vech-i Şebehiŋ Taúsìm ve Taèrìfi

(Vech-i Şebeh) yÀ ùarafeyniŋ óaúìúatlerinde dÀòil, yÀ ġayr-ı dÀòil olur.

(Vech-i Şebeh-i dÀòilì) müşebbeh ve müşebbehüŋ bihiŋ mÀ-hiyyetlerinden

èibÀretdir.

“KettÀndan ùoúunmuş iki gömlegiŋ, yÀòud billÿrdan yapılmış iki úadeóiŋ

birini dìgerine teşbìhde gömlegiŋ ikisi de kettÀndan mensÿc, dìgerinde úadeóiŋ ikisi

de billÿrdan maèmÿl olması” vech-i şebeh-i dÀòilìdir.

(Vech-i şebeh-i òÀricì) yÀ óÀúìúì olur, yÀ ġÀyr-ı óÀúìúì.

Page 377: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

366

(ÒÀricì-i óaúìúì) ùarafeyniŋ mÀ-hiyyetinden òÀric ve her birisiyle úÀéim ãıfat-ı

óaúìúiyyedir.

Bu da yÀ ãıfat-ı óissiyye olur, yÀòud èaúliyye.

(äıfat-ı óissiyye) meşÀèir dinilen óavÀss-ı òamseniŋ birisiyle idrÀk olunan

keyfiyyet-i cismÀniyyedir.

“Göz ile görinen elvÀn, eşkÀl, meúÀdir, óarekÀt ve bunlara muttaãıl

meréiyyÀt”, úulaú ile işidilecek her dürlü aãvÀt”, “Burunla úoúlanacaú envÀè-ı

revÀyió”, “Aġızla ùadılacaú envÀè-ı ùuèÿm”, “Lems yaènì ôÀhir-i bedenden her bir

cüzéüŋ ùoúunmasıyla bilinecek óarÀret, burÿdet, ãalÀbet gibi envÀè-ı melmÿsÀt”dan

èibÀretdir ki bunlarıŋ her biri ùarafeyniŋ her biriyle úÀéim bir keyfiyyet-i

cismÀniyyedir. /281/

(äıfat-ı èaúliyye) èaúl ile bilinen keyfiyyet-i nefsÀniyyedir.

äıfat-ı èaúliyye mevãÿfda rÀsiò, yÀòud ġayr-ı rÀsiò olur.

(äıfat-ı rÀsiòa-i èaúliyye) her vaút mevãÿfda mütemekkin keyfiyyet-i

nefsÀniyyedir.

“ÕekÀ, èilm, kitÀbet” gibi. Buŋa “meleke” dinilür.

(äıfat-ı àayr-ı rÀsiòa-i èaúliyye) her vaút mevãÿfda mütemekkin olmayub

baèøan óÀãıl, baèøan zÀéil olan keyfiyet-i nefsÀniyyedir.

“Sürÿr, óüzn, ġaøab, òacÀlet” gibi. Buŋa da (óÀl) ıùlÀú idilür.

(Vech-i şebeh-i àayr-ı óaúìúì) ùarafeyniŋ óaúìúatinden òÀric ve õÀtlarıyla

ġayr-ı úÀéim vech-i şebehdir.

Bu da iki dürlüdür. Biri iôÀfì, dìgeri vehmì.

Page 378: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

367

(Vech-i şebeh-i iôÀfì) ùarafeyniŋ õÀtında ne dÀéimen ne de muvaúúaten

muúarrer olub ikisine müteèalliú bir maènÀ-yı òÀricìden èibÀretdir.

MiåÀl

“DaèvÀmda óaúlı oldıġıma dÀéir elimdeki óüccet güneş gibidir.” kelÀmında

oldıġı miåilli. “Güneş naãıl ôulmeti izÀle ider ise benim óüccetim daòi şübheyi öyle

izÀle ider” dimekdir. Baãar ile meréiyyÀt arasında ôulmet-i óicÀb óÀéil oldıġı gibi

óaúìúatle idrÀk arasında da şübhe óicÀb óÀéildir. Mer’iyyÀtla baãar ve óaúìúatle idrÀk

arasındaki óicÀb iki dÀéire beynindeki perdeye beŋzer, perde dÀéireleriŋ ikisine de

müteèalliú ise de hìç biriniŋ õÀtında muúarrer degildir.

(Vech-i şebeh-i vehmì) èaúlıŋ iètibÀr itdigi ãÿret-i vehmiyyedir. /282/

“FülÀŋıŋ dişi sivrilikde ġÿl dişi gibidir” kelÀmında oldıġı gibi vech-i şebeh

sivrilen olub ġÿl dişi ve sivriligi mevhÿmÀtdan maèdÿddur.

Vech-i Şebehiŋ Kemiyyet İètibÀriyle Taúsìm ve Taèrìfi

Vech-i şebeh yÀ vÀóid, yÀ mürekkeb, yÀòud müteèaddid olur.

(Vech-i şebeh-i vÀóid) aèyÀndan bir èayn yÀòud maèÀnÀdan bir maènÀ gibi

óaúìúaten vaódetle muttaãıf olan vech-i şebehdir.

Bu da yÀ óissì olur yÀ èaúlì.

(VÀóid-i óissì) müşebbeh ile müşebbehün bihde mevcÿd ve óiss ile meşhÿd

bir ãıfat-ı müşterekedir.

“Yanaúla güldeki úırmızılıú” gibi.

Page 379: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

368

(VÀóid-i èaúlì) ùarafeynde mevcÿd ve óiss ile ġayr-ı meşhÿd bir ãıfat-ı

nefsÀniyyeden èibÀretdir.

“FÀéidesi olmayan bir şeyéi èademe teşbìhde ùarafeyn beyninde müşterek

fÀéidesizlik” gibi.

(Vech-i şebeh-i mürekkeb) umÿr-ı keåìreden mürekkeb bir hey’et-i

mütteóidedir ki o heyéeti terkìb iden umÿruŋ baèøısı müneffek olsa teşbìh bozılur.

Bu da yÀ óissì olur, yÀ èaúlì.

(Mürekkeb-i óissì) umÿr-ı óissiyyeden terekküb iden vech-i şebehdir.

MiåÀl

“Güneşiŋ öŋüne gelen buluùuŋ güneşden iútibÀsı ve ibrÀz eyledigi ùonuúca

øiyÀ ile mütemezzic oldıġı óÀlde òafìf mevceler gösteren /283/ bir óavøa münèakis

olışını tÀr u pÿdı biri açıú ãarı, dìgeri açıú mÀéì rengle iki nevè ipekden mensÿc ve

zemìne mefrÿş mevceli bir kemòÀya teşbìhdeki vech-i şebeh” gibi.

Bunda buluù, buluùuŋ şemsden ãÿret-i iútibÀsı, òavøa èaks-endÀz olması,

óavøıŋ òafìf mevceler göstermesi müşebbeh ùarafında ve açıú ãarı, açıú mÀéì ipekler,

bunlarıŋ biri tÀr, dìgeri pÿd olmaú üzere mümtezicen mensÿciyyetler, nescden ãoŋra

üzerlerinde nümÀyÀn olan mevceler ve şu ãÿretle nescden teşekkül iden kemòÀnıŋ

zemìne-i mefrÿş bulunması müşebbehün bih ùarafında vÀúiè umÿr-ı keåìre oldıàından

şu umÿruŋ baèøısı heyéet-i mürekkebesinden müneffek olsa teşbìh-i muòtell olur.

SÀmì’niŋ

Degül eşkÿfeler eşcÀrdan rìzÀn olan òÀke

LeùÀfetle zemìn Àyìnedür bu èaks aòterdür

beyti daòi böyledir.

Page 380: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

369

Mürekkeb-i óissìniŋ baèøan iki ùarafındaki heyéetiŋ her biri umÿr-ı keåìreden

mürekkeb ve baèøan müfred, baèøan muòtelif olur.

Ùarafeyni mürekkeb olan teşbìhdeki mürekkeb-i óissì anifen beyÀn olunan iki

miåÀlde münderic vech-i şebehlerdir.

Ùarafeyni müfred olan teşbìhdeki mürekkeb-i óissì yek-dìgeriyle mümtezic

olmayub her biri başúa başúa olmaú üzre müctemièen bir heyéet-i mütteóide ibrÀz

iden ùaúımdır. /284/

MiåÀl

“Leb-i dil-berde nisbet-i maòãÿãa üzre müteferriúan nümÀyÀn olan ter

dÀneleriniŋ ãÿret-i müctemièasındaki nümÀyiş, lÀleniŋ yapraàı üzerine o nisbetde

suúÿù iden şeb-nem dÀnelerine teşbìhdeki vech-i şebeh” gibi.

Bir ùarafı mürekkeb, dìger ùarafı müfred olan teşbìhdeki mürekkeb-i óissìye

miãÀl NeşÀùìéniŋ

ÒÀl-i siyeh miyÀn-ı dü-ebrÿ-yi yÀrde

Şeh-bÀz-ı óüsndür ki per açmış şikÀr arar

beytindeki vech-i şebehdir.

Mürekkeb-i óissìniŋ bedÀyièden maèdÿd bir nevèi vech-i şebehiŋ bir heyéet-i

bedìèa olmasıdır ki şu heyéet şekl, cism, levn gibi vaãfları şÀmil olmaúla ber-À-ber

faøla olaraú terkìbinde bir de óareket bulunur.

MiãÀl

“Güneşi titrek eldeki müdevvir Àyìneye teşbìh” gibi. Bunda parlaúlıàıŋ inbisÀù

ve temevvücünden, cismiŋ sürèatle óareketinden bir heyéet-i bedìèa görinür. GÿyÀ o

heyéet parlaú ve degirmi bir nümÀyişde olmaúla ber-À-ber eşièası yayılub eùrafından

Page 381: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

370

döŋilecek dereceye gelür gelmez inbisÀùdan inúıbÀøa taóavvül gösterir. İşte vech-i

şebeh evãÀf-ı sÀéire ile ber-À-ber şu nümÀyişi óÀvì olan heyéet-i bedìèadır.

Mürekkeb-i óissìniŋ bir nevè-i bedìèìde evãÀf-ı cismden hìç bir gÿne vaãfı

şÀmil olmayub yalŋız óarekÀt-ı muòtelifeyi óÀvì bir heyéet-i mürekkebedir.

Birinci nevèdeki terkìb hem óareket, hem de evãÀf-ı sÀéire-i cismiyyeden

/285/ óÀãıl idi. Bunda yalŋız óarekÀt-ı muòtelifeden óÀãıldır ki cismiŋ her cihete

yaènì eczÀsınıŋ baèøısı ãaàa, baèøısı ãola, baèøısı yuúarıya, baèøısı aşaàıya óareket

göstermesi ve heyéetiŋ bu óarekÀt-ı muòtelifeden mürekkeb görünmesidir. ZìrÀ

óareketler böyle muòtelif ve muòteliù olmayub müfred olur. BinÀéenèaleyh

degirmeniŋ, oúlarıŋ óareketleri bir cihete ùoàrı oldıàından mürekkeb èadd olunamaz.

MiåÀl

Birbirine hücÿm ile úarışmış iki cemèiyyet-i muóÀrebeniŋ bir vÀsiè meydÀn-ı

óarbde baèøları baèølarını bir cihetde ãaàdan ãola, baèøları da dìger cihetde ãoldan

ãaàa, öŋden arúaya, arúadan öŋe ùoàrı taèúìb idişleri, kimisiniŋ yıúılub yine úıyÀm ile

úoşması, kimisiniŋ urılub yere serilmesiyle dìgerleriniŋ çekinüb bir ùarafdan dìger

ùarafa geçmesi, içlerinde cihet cihet úılıclarıŋ yuúarıya, aşaàıya úalúub inişleri,

úaràılarıŋ ãaàdan ãola ãoldan ãaàa işleyişleri, kimisi bozılub ùaraf ùaraf firÀr ile bir

ùarafdan daòi baèø ùarafa muèÀvenet içün èaskerleriŋ úoşaraú vürÿd ve iltióÀú itmesi:

furùınadan óarekete gelen deŋiziŋ emvÀc-ı keåìre ve muòtelifesiniŋ úabarub

çekilmesinde,ùaraf ùaraf yayılmasında, sÀóile urub girüye çekilmesinde müteferriúan

mevceler teşkìl ve irÀéesine teşbìh” gibi ki gerek müşebbehde, gerek müşebbehün

bihdeki óarekÀt-ı meõkÿre her cihete meyl ile iòtilÀf ve iòtilÀùa muãÀdif bir heyéet-i

meréiyye ve muteóarrike-i /286/ àayr-ı muùarrideden ve ùarafeyne èÀéid vech-i şebeh

şu heyéet-i bedìèadan èibÀretdir.

Page 382: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

371

(Mürekkeb-i èaúlì) umÿr-ı müteèaddide-i nefsÀniyyeden mürekkeb vech-i

şebehdir. Esèad Muòliã Paşa’nıŋ

Bir òaste nÀ-ümìd ise baúmaz ùabìb olan

NÀ-úÀbilÀnı terbiye itmez lebìb olan

beytinde oldıàı gibi. Şu beytiŋ müşebbehün bih olan mıãrÀè-ı evvelindeki vech-i

şebehler òasteniŋ óÀlinden, ãıóóatindeki ümìdsizlikden, ùabìbiŋ teéåìr-i tedÀvìde

yeésinden ve müşebbeh olan mıãrÀè-ı åÀnìdeki vech-i şebehler nÀ-úÀbiliŋ óÀlinden,

terbiye úabÿlündeki ümìdsizlikden, èÀúılıŋ teéåìr-i terbiyede yeésinden mürekkeb

birer heyéet-i èaúliyyedir.

ZamÀn-ı nev-cevÀnì gafleti ìcÀb ider şÀbe

Olur faãl-ı bahÀruŋ ãubóı bÀdì åıúlet-i òºÀbe

beytinde böyledir.

Vech-i şebeh umÿr-ı müteèaddideden inzÀè idilecek yerde baèøısından aòõ ve

intizÀè idilür ise òaùÀ idilmiş olur.

MiåÀl

Mevèid-i vuãlatda ùurduúca àam-ı óırmÀn ile

Aŋdurur dil mevúiè-i dil-cÿdaki vìrÀneyi

beytinde dil müşebbeh, vìrÀne müşebbehün bih, diliŋ óÀl-i òarÀbıyla vìrÀneniŋ hÀl-i

òarÀbı vech-i şebeh ise de şu teşbìhde maènÀ-yı müşterek èadd olunan óÀl-i òarÀbıŋ

vech-i şebeh èaddiyle iktifÀ olunması òaùÀdır. ZìrÀ teşbìhde /287/ mevúiè-i dil-cÿ

mevèid-i vuãlatıŋ, vìrÀne óÀl-i óırmÀn ile maàmÿm olan diliŋ müşebbehün bihi

oldıàından her müşebbehle müşebbehün bih beynindeki vech-i şebeh olunmaú lÀzım

Page 383: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

372

gelür ki müşebbeh ùarafında vech-i şebehlerden mürekkeb bir heyéet ve dìger ùarafda

ke-õÀlik öyle bir heyéet terekküb ider. RÀàıb Paşaénıŋ

Muúayyid iètibÀr almaz, teşÀbüh reng ü bÿ virmez

Olur mı zìver-i destÀr-ı raàbet sünbül-i òırmen

beytindeki teşbìhde daòi (muúayyid iètibÀr almaz) cümlesiniŋ müşebbeh¸(teşÀbüh

reng ü bÿ virmez) cümlesiniŋ müşebbehün bih èaddiyle ikisi beyninde vech-i şebeh

olan (raàbete èadem-i liyÀúat) maènÀ-yı müşterekiniŋ vech-i şebeh ittiòÀõıyla iktifÀ

olunmaúda ãavÀb yoúdur. MıãrÀè-ı åÀnìdeki vech-i şebehleriŋ intizÀè idilmesi

lÀzımdır.

(Vech-i şebeh-i müteèaddid) umÿr-ı müteèaddideyi óÀvì vech-i şebehlerdir ki

şu vechleriŋ birisi münfekk olsa teşbìhe òalel gelmez.

Bu nevè yÀ óissì, yÀ èaúlì, yÀ muòtelif olur.

Óissìye MiåÀl

“Bir mìveniŋ bir mìveye teşbìhinde reng, rÀyióa, ùaèam” gibi.

Veysì’niŋ

Ne zìbÀ beŋzer ol maóbÿb-ı dil-cÿ bÀà-ı èÀlemde

Oùursa şemèe, ùursa naòle, gitse mÀh-ı tÀbÀne

beyti de bu úabìldendir. /288/

èAúlìye MiåÀl

“Bir úuşuŋ àurÀba teşbìhinde óiddet-i naôar, kemÀl-i óaõer” gibi.

Page 384: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

373

Muòtelife MiåÀl NÀbì’niŋ

Cismden rÿó u ãadefden dür, şecerden mìvedür

äanmaŋ ey ôÀhir-perestÀn lafôı maènÀdan murÀd

beytinde oldıàı gibi.

“İnsÀnı şemèe teşbìhde vech-i şebeh olan óüsn-i ùalèat ve nebÀhat-şÀn” daòi

bu úabìldendir.

Baèøan (vech-i şebeh) øıddeynde iştirÀk taãavvuruyla teøaddan intizÀè

idildikden ãoŋra laùìfe, yÀòud istihzÀ ãÿretiyle tenÀsüb menzelesine tenzìl idilür.

MiåÀl

Úorkaú bir kimse óaúúında “FülÀn arslana bir ãÿret-i èacìbede beŋzeyor”,

baòìl óakúında “ÓÀtem’e ne èacÀyib beŋzeyişi var” dinilmesi gibi. Birinci miåÀlde

müşebbehde úorúaúlıú, müşebbehün bihde şecÀèat ve ikinci miåÀlde müşebbehde

buòl, müşebbehün bihde seóÀvet oldıàı óÀlde istihzÀ ãÿretiyle øıddeyn, mütenÀsibeyn

menzelesine tenzìl olunmuşdur.

Bir zenciye “Neye beŋzeyebilürsüŋ” diyü suéÀl olunmasına zenciniŋ “Aya,

güneşe, nÿra, billÿra” dimesi ve bir úorúaúa “Naãılsın” dinildikde “Arslan gibi”

cevÀbını virmesi laùìfeye maómÿl olmaàla øıddeyn, mütenÀsibeyn menzelesine tenzìl

idilmiş olur. /289/

Bir ãıcaú çorbayı içerken aàzı yanan kimse “Buz gibi ãoàuú” dimesi laùìfe

óuãÿli içün iàfÀl maúãadıyla øıddeyni mütenÀsibeyn menzelesine tenzìldir.

Bir teşbìhde vech-i şebeh meõkÿr olur ise buŋa (teşbìh-i mufaããal), olmaz ise

(teşbìh-i mücmel) dinilür. Mufaããala miåÀl Şeyòü’l-İslÀm èÁrif Óikmet Beg’iŋ

İder güdÀòte erbÀb-ı cÀhı meyl-i hevÀ

Mehebb-i rìódeki şemè-i şuèle-bÀr gibi

Page 385: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

374

beytidir. Bunda (hevÀya meyl iden erbÀb-ı cÀh) müşebbeh, (mehebb-i rìódeki şemè-i

şuèle-bÀr) müşebbehün bih olub (erimek) vech-i şebehdir ki maè[n]Àsı (güdÀòte)

lafôında mevcÿddur.

Teşbìh-i mücmelde beş ãÿret cereyÀn ider.

(1) Vech-i şebeh ôÀhir olur ki her kes aŋlar.

MeåelÀ “FülÀn kimse ÓÀtem gibidir” dinildigi vaút her kes bilür ki vech-i

şebeh seòÀvetdir.

(2) Vech-i şebeh òÀfì olur ki yalŋız òavÀãã aŋlayabilür.

RÀàıb Paşaénıŋ

Pertev-i óüsne olur her õerre miréÀt-i ôuhÿr

Çeşme-i mihr itmede işrÀb-ı behcet jÀleden

beytinde oldıàı gibi. Bunda vech-i şebeh güzellikde şöhrete istièdÀd-ı ùabìèìdir.

(3) Ùarafeyden hìç birisinde vech-i şebehi ìrÀd iden vaãf meõkÿr olmaz.

Ruòuŋ güldür, ãaçıŋ sünbül, dişüŋ dürr

mıãrÀèında oldıàı gibi ki ruòla güldeki vaãf úırmızılıú, ãaç /290/ ile sünbüldeki vaãf

rÀyióa-i ùayyibe neşri, dişle dürdeki vaãf ãafÀ oldıàı óÀlde şu üç ùaúım müşebbeh

müşebbehüŋ bihiŋ hìç birinde vaãf õikr olunmamışdır.

(4) Yalŋız müşebbehüŋ bihiŋ vech-i şebehi gösteren vaãfı meõkÿr olur.

SaèduéllÀh Paşaénıŋ

Ùurmaz geçerüz çü ôıll-i zÀéil Dehr ise miåÀl-i nehr-i sÀéil

beytinde oldıàı gibi.

Birinci mıãrÀèdaki müşebbehün bihiŋ vaãfı olan (zÀéil) vech-i şebeh olan

èadem-i beúÀyı işèÀr ider. MıãrÀè-ı åÀnìdeki (sÀéil) daòi teşbìh-i åÀnìniŋ vech-i

şebehini müşèir vaãfdır.

Page 386: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

375

(5) Hem müşebbehiŋ, hem de müşebbehün bihiŋ vech-i şebehi ìmÀ idecek

vaãfları meõkÿr olur, KemÀl Begéiŋ

TÀbende cemÀli, ùavrı àam-nÀk Meh-tÀb güzel, hevÀ bozulmış

beytinde vech-i şebehleri işèÀr iden (tÀbende, güzel) ve (àam-nÀk, bozulmış) vaãfları

gibi.

Baèøan vech-i şebeh yerinde vech-i şebehi müstelzim olan bir şeyéiŋ teşbìhde

õikriyle tesÀmuó gösterilür. Reşid Paşaénıŋ

Ney-şeker mi èacebÀ Mıãr-ı meèÀnìde Reşìd

Baú óalÀvet-deh-i ùabè-ı büleàÀdır óÀmem

beytinde oldıàı gibi.

Bunda vech-i şebeh (meyl-i ùabè) olub (óalÀvet-deh) bunı müstelzimdir.

Teşbìhde vech-i şebeh tedúìú-i naôara muótÀc olmaúsızın õihne vürÿd ider ise

/291/ bu teşbìhe (úarìb-i mübteõel), tedúìú-i naôara muótÀc olur ise buŋa da (baèìd-i

àarìb) dinilür.

Úarìb-i mübteõelde vech-i şebehiŋ õihnde sehlü’l-óuøÿr olması üç ãÿretledir.

(1) äÿret-i icmÀliyyede bulunur.

äÿret-i icmÀliyyede vech-i şebehiŋ õihne vürÿdı ãÿret-i tafãìliyyede olan

vech-i şebeh gibi olmadıàı maèlÿmdur. ZìrÀ mücmel der-óÀl aŋlaşılur. Mufaããal ise

baèdeét-tedúìú bulunur.

äÿret-i icmÀliyyede olan teşbìhiŋ miåÀli “Şu kitÀb bir mecmÿèa gibidir”

kelÀmıdır. Bu kelÀm õikr olundıàı anda sÀmièiŋ õihni vech-i şebehiŋ (fevÀéid-i

keåìre) oldıàına bilÀ-tereddüd intiúÀl ider.

äÿret-i icmÀliyye ile ãÿret-i tafãìliyyeniŋ taãvìri bir bÀàçeniŋ óÀliyle

gösterilebilür ki bÀàçede eşcÀrıŋ heyéet-i müctemièasınıŋ nümÀyişi emr-i icmÀlì ve

Page 387: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

376

aàaçlarıŋ envÀè ve müştemilÀtı emr-i tafãìlìdir. Naôar-ı ibtidÀ bir bÀgçeye

doúunduúda yalŋız aàaçlarıŋ heyéet-i müctemièasına teãÀdüf ider. Her birisi ne

aàa[c]ı oldıàını, dallarını, mìvelerini bir görüşde õihn idrÀk idemez. äÿret-i icmÀliyye

budur. Naôar tekrÀr itdikce aàaclarıŋ envÀèı, aàãÀnı, mìveleri bilinür. äÿret-i tafãìliye

de budur.

(2) Mücmel olmasa da az tafãìli óÀvì bulunur. Bu ãÿretiŋ miåÀli “Dişleri

incüye teşbìh”dir. Bu teşbìhde müşebbehün bih olan incünüŋ birisi óissì, êìgeri èaúlì

olmaú üzre iki vaãfı vÀriddir ki óissì olan vaãfı (ãafÀ), vaãf-ı èaúlìsi (girÀn-úıymet

olması)dır. Teşbìhce ãafÀnıŋ müşebbeh úurb-ı münÀsebeti dìger vaãfdan ziyÀde /292/

oldıàından vech-i şebeh ãafÀdan èibÀret oldıàı der-óÀl sÀmièiŋ õihnine vürÿd ider.

(3) Maósÿsiyyeti tekerrür olur. Maósÿsiyyetce tekerrür iden şeyéiŋ õihne

vürÿdı tekerrür itmeyenden úolay oldıàı maèlÿmdur. MeåelÀ: Güneşiŋ parlaúlıú,

degirmilik, èulÿvv, ceõb, nebÀhet gibi evãÀf-i keåresi oldıàı óÀlde bu evãÀfıŋ her vaút

óissen nümÀyÀn olanları parlaúlıú, bir de degirmilik oldıàından “Şems Àyìne-i

mücellÀ gibidir” dinildigi vaút sÀmièiŋ õihnine der-óÀl parlaúlıú ve bir de degirmilik

vaãfları gelüb óissen tekerrür itmeyen evãÀf-ı sÀéire õihnine vürÿd itmez.

(Baèìd-i àarìb) vech-i şebehi tedúìú-i naôara ve teéemmüle muótÀc olan

teşbìhdir. Şu úısm da iki ãÿret bulunur.

(1) Tafãìlde keåretdir ki mülÀòaôada õihne tevÀrüd idecek umÿruŋ àalebeligi

cihetiyle vech-i şebehiŋ taèyìninde ãuèÿbet görinür.

MiåÀl

“Şemsi ditrek eldeki Àyìneye teşbìh” gibi. Bundaki umÿr, cismiŋ parlaúlıàı,

degirmiligi, eùrÀfından eşièanıŋ ùaşub dökilecek derecede görünmesiyle ber-À-ber

çekilür ãÿrete rücÿèı, ùalàalı bir ãÿret gösterişi, óareket-i serìèa ve muttaãıla ibrÀz idişi

Page 388: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

377

gibi tafãìlÀtı óÀvì bir heyéet-i mürekkebedir. Bu teşbìhi işiden kimse diúúatle

mülÀóaôa itmedikce õikr olunan umÿruŋ ve şu umÿrdan terekküb iden heyéetiŋ

taèyìnine muútedir olamaz.

(2) Õihnde müşebbehiŋ nedret-i óuøÿrıdur. /293/

Bu ãÿret yÀ müşebbehün bihiŋ õihnde óuøÿrına taèalluú idecek münÀsebetiŋ

uzaúlıàından, yÀ vehmì, yÀòud òayÀlì veyÀ èaúlì olmasından, yÀòud maósÿsiyyetce

úıllet-i tekerrüründen neşéet ider.

MünÀsebetiŋ Uzaúlıàına MiåÀl

“BÀàçelerdeki lÀceverdì benefşeniŋ kibrìt ùutuşurken ibtidÀ gök rengiyle

úarışıú olaraú gösterdigi èuluvve teşbìhi” gibi. Bunda müşebbeh olan (benefşe)niŋ

õihnde óuøÿriyle ber-À-ber müşebbehün bih olan (kibrìtiŋ ibtidÀ ùutuşmasında

görinen èuluvvınıŋ) daòi õihne óuøÿrında buèd-i münÀsebet bedìhìdir.

Vehmì Olmasına MiåÀl

“Òançeriŋ àÿl dişine teşbìhi” gibi. Bu teşbìhde vech-i şebeh (sivrilik) oldıàı

óÀlde müşebbehün bih olan (àÿl dişi) vehmì oldıàından müşebbehün bihiŋ õihnde

nÀdirü’l-huøÿr ùaúımından maèdÿd oldıàı umÿr-ı maèlÿmedendir.

ÒayÀlì Olmasına MiåÀl

“LÀleniŋ zebercedden karàılar üzerindeki yÀkÿtdan bayraàa teşbìhi” gibi.

Bunda müşebbehün bihiŋ õihne óuøÿrunda ke-õÀlik nedret oldıàı bedìhÀtdandır.

èAúlì Olmasına MiåÀl ÒºÀce Taósìn Efendi’niŋ

KitÀb-ı èÀlemüŋ evrÀúıdur ebèÀd-ı nÀ-maódÿd

Suùÿr-ı óÀdiåÀt-ı dehrdür aèãÀr-ı nÀ-maèdÿd /294/

Baãılmış destgÀh-ı levó-i maófÿô-ı ùabìèatde

Mücessem lafô-ı maènì-dÀrdur èÀlemde her mevcÿd

Page 389: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

378

lafôındaki teşbìhÀtıŋ her biri bir miåÀl-i bedìèdir. (KitÀb-ı èÀlemiŋ evrÀúı) ebèÀd-i nÀ-

maódÿda, (suùÿr-i óÀdiåÀt-ı dehr) aèãÀr-ı nÀ-maèdÿda, (mücessem lafô-ı maènì-dÀr)

her bir mevcÿda müşebbehün bih olmaàla müşebbehler õikr olunurken müşebbehün

bihleriŋ hìç biri úolay úolay õihne vürÿd ider şeylerden degildir.

Óissen Úıllet-i Tekerrüre MiåÀl

“Güneşiŋ ditrek eldeki Àyìneye teşbìhi”dir. Bunda müşebbehün bih olan

(Àyìneniŋ ditrek eldeki nümÀyişi) her vaút görülmüş şeylerden olmadıàından

maósÿsiyyetce úılleti cihetiyle õihnde óuøÿrı pek nÀdirdir.

KemÀl Begéiŋ Cezmì’deki

Beŋzetse beni òaùÀ degüldür Bir kimse baúub da èÀrifÀna

Zencìrde iŋleyen esìriŋ Úoynındaki tıfl-ı nÀ-tüvÀna

teşbìhi daòi bu úısmdan ve bedÀyièiŋ yüksek cihetinden bulunan sözlerden

maèdÿddur. Bunda müşebbehün bih olan (zencirde iŋleyen esìriŋ úoynundaki ùıfl-ı

nÀ-tüvÀn) be-àÀyet nÀdir görilen şeylerden olmaàla müşebbehiŋ óìn-i õikrinde

sühÿletle õihne vürÿd ider müşebbehün bihlerden degildir.

(Teşbìh-i belìà) baèìd-i àarìb úısmından maèdÿd olan teşbìhlerdir. Úarìb-i

mübteõel èadd olunan teşbìóler degildir.

ZìrÀ maèlÿmdur ki biéd-defèÀt söylenmiş ve işidilüb her kesiŋ úulaàını

ùoldurmuş olan sözlerde bir taãarruf-ı cedìd bulunmadıúça işidilmelerinden /295/

leõõet alınamaz. Úarìb-i mübteõel nevèinden olan teşbìhler ise bu úabìlden olub

dÀéire-i istimÀè ve istièmÀl-i èumÿmìye defèÀt-ı keåìre ile girüb çıúmış oldıàından

àarÀbet-i óasene ve óüsn-i teéåìr dÀéiresinden tebÀèüd itmişdir. Pek çoú vaútlerden

berü istièmÀli beyne’l-üdebÀ taèammum ve tekeååür eylemiş olan “yanaàıŋ güle,

lÀleye, güneşe, aya”, “zülfüŋ èanbere, sünbüle”, “boyuŋ serve, èarèara”, “dudaàıŋ

Page 390: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

379

àonçeye, laèle, müle”, “úaşıŋ hilÀle” teşbìhleri gibi sözler hep úarìb-i mübteõel

úısmında dÀòil olmaàla şimdi istièmÀllerinde leõõet ve óüsn-i teéåìr úalmamışdır.

(Baèìd-i àarìb) nevèi böyle degildir. Yeŋiden ele getirilmesi istenilen nefìs bir

şeyée beŋzer ki ele geldikde ne úadar feraó, ne úadar leõõet óÀãıl olacaàı maèlÿmdur.

LÀkin úarìb-i mübteõel olan teşbìhde taãarruf-ı cedìd icrÀ olunur ise teşbìh

ibtiõÀl dÀéiresinden çıúub àarÀbet-i óasene dÀéiresine dÀòil olur. KemÀl Begéiŋ

Meh rÿyına varsa úarşı gelmiş Òurşìddeki cilÀ bozulmış

beytinde oldıàı gibi.

Şu beytde rÿyuŋ mÀha teşbìhi úarìb-i mübteõeldir. Faúaù müşebbehde òurşìde

rücóÀn gösterecek bir ãÿrete ìmÀ ile ber-À-ber teúÀbülden küsÿfa müteèalliú bir

meséele-i fenniyyede telmìó gösterilmesi o úadar laùìf ve mÀhirÀne bir taãarrufdur ki

bu taãarruf teşbìhi úarìb-i mübteõel dÀéiresinde[n] çıúarub baèìd-i àarìbiŋ bir yüksek

derecesine vaøè itmişdir. Belìàéiŋ

Der-òayÀl itdükce gül-berg-i ruòuŋ bu çeşm-i ter

Şìşe-i inbìú-i dilden gül ãuyı taúùìr ider

/296/ beyti daòi bu úabìldendir. ZìrÀ ruòuŋ gül-berge teşbìhi úarìb-i mübteõeldir.

LÀkiŋ mıãrÀè-ı åÀnìdeki taãarruf teşbìhi dÀéire-i ibtiõÀlden çıúarub baèìd-i àarìb

dÀéiresine idòÀl eylemişdir. Fuøÿlì’niŋ

Cilve-i èaks-i ruòuŋ Àyìnede ey reşk-i óÿr

Rÿşen itmiş anı kim òurşìddendür aya nÿr

beytindeki ruòuŋ òurşìde, Àyìneniŋ mÀha teşbìhi ke-õÀlik úarìb-i mübteõeldir. LÀkin

mıãrÀè-ı åÀnìdeki taãarruf ol úadar úuvvetli düşmüşdür ki beytiŋ inşÀdını üç buçuú

èaãr rÀddelerinde zamÀn geçmişken maømÿnı óÀlÀ baèìd-i àarìb dÀéiresinden

çıúmamışdır.

Page 391: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

380

IV

Müşebbeh ve Müşebbehün Bih

(Müşebbeh) bir şeyée beŋzedilen bir nesne ve müşebbehün bih o şey oldıàı

maèlÿmdur.

èUlemÀ-yı belÀàatiŋ baèøıları “Bir şey’iŋ bir şey’e teşbìhinden murÀd

müşebbehiŋ güzelligini göstermek ise müşebbehün bih müşebbehden güzel ve

çirkìnligini göstermek ise müşebbehün bih müşebbehden çirkìn, maúãÿd bir şey’iŋ

ìøÀóı ise müşebbehün bih müşebbehden evøaó olmalıdır” didiler.

Baèøıları da “Teşbìhden àaraø muòÀùabıŋ idrÀkine göre müşebbehiŋ taèrìf ve

ifhÀmı oldıàından vÀúıèÀ güzel şey güzel şey’e, çirkìn çirkìne ve ìøÀóÀtca da keşfi

murÀd idilen şey açıú bir şey’e teşbìh olunur ise de her vaút müşebbehün bihiŋ

müşebbehden aèlÀ olması lÀzım gelmez” didiler.

Birinci úavl müreccaódır.

Müşebbeh ve müşebbehün bihce vücÿh-ı Àtiyye umÿr-ı tabìèiyyedendir. /297/

Müşebbeh ve müşebbehün bihiŋ ikisi de óissì olur. Şu úısmıŋ mevÀúiè-i

cereyÀnı óavÀss-ı òamse-i ôÀhiredir.

MubãırÀta MiåÀl

DıraòşÀn oldı gördüm beş hilÀl üstinde bir òurşìd

Meger ki pençe-i sìmìne ol meh-pÀre yaãlanmış

Emrì

Page 392: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

381

MesmÿèÀta MiåÀl

Bir ãÀèiúa-i müdhişedür paùladı àÿyÀ

Taøyìú-i hevÀdan açulan Àh u fiàÀnum

MeşmÿmÀta MiåÀl

Misk söylersem sipÀhüŋ gerdine úılmaŋ òaùÀ

Çün Fuøÿlì òasteye andan muèaùùardur meşÀm

Fuøÿlì

MeõÿúÀta MiåÀl

Emdürür illere laèlin bize duş-nÀm eyler

áayre óelvÀ yedürür èÀşıú-ı hicrÀna sögüş

Yüsrì

MelmÿsÀta MiåÀl

Cevr odı yaúdı beni yÀnumda ùurma ey göŋül

Bir ùutuşmış Àteşüm úurb u civÀrumdan ãaúın

Fuøÿlì

beytlerinde oldıàı gibi. /298/

(2) İkisi de èaúlì olur. Belìà’iŋ

Degüldür mürà-i zìrek óìle-i ãayyÀddan àÀfil

NevÀziş görse èÀúil mekr-i düşmandan emìn olmaz

beytinde oldıàı gibi.

(3) Müşebbeh èaúlì, müşebbehün bih óissì olur. ŞinÀsì’niŋ

Muèaùùardur òayÀlüm çünki anda ãaúlıdur yÀduŋ

O gül yaġı gibi kim şìşe-i billÿra úonmışdur

Page 393: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

382

(4) Müşebbeh óissì, müşebbehün bih èaúlì olur.

Derÿn-i pìrehende gizlenünce sìne-i ãÀfuŋ

Gören maènÀ-yı dil-cÿ ôann ider lafô-ı laùìf içre

beytinde oldıġı gibi.

(5) Bir ùarafı óissì, dìger ùarafı òayÀlì olur. Ekrem Beg’iŋ

ŞarÀb nehrin aŋdurur ãu reng-i èaks-i lÀleden

Ùolar derÿn-ı mürġzÀr ùarabla Àh u nÀleden

naômında reng-i lÀleniŋ münèakis oldıġı ãuya müşebbehün bih olan (şarÀb nehri)

òayÀlìdir.

(ÒayÀlì) èaúlen mümkinü’l-vücÿd ve Àèdeten nÀ-mevcÿd olan şeydir.

“Ùaşları elmÀsdan, saúfı yÀúÿtdan úonaú” gibi.

(6) Bir ùarafı óissì, dìger ùarafı vehmì olur. Fuøÿlì’niŋ

Virür cÀn tìġ-i òÿn-rìzüŋ òayÀliyle èadÿ gÿyÀ

ÒayÀl-i tìġ-i òÿn-rìzüŋ ecel mürġine şeh-perdür

/299/ beytinde oldıġı gibi¸(ecel mürġünüŋ şeh-peri) taèbìri (ölüm arslanınıŋ pençesi)

gibi vehmìdir.

(Vehmì) èaúlen vücÿdunda imkÀn görilemeyen şeydir. “Úanadlı insÀn”,

“Àteşden arslan”, “ölüm ùırnaġı” gibi.

Müşebbeh ve müşebbehün bihce vücÿh-i Àtiyye daòi cereyÀn ider.

(1) äÿret ãÿrete beŋzedilür.

Emsile

Köpri başında bulunan ser-èasker çadırıyla yanıbaşına rekz olunan èalem-i

aèôam ser-À-pÀ úandìllerle donadılub biri encümiyle asumÀna ve dìgeri şafaú içinde

hilÀle beŋzerdi.

Page 394: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

383

Ol ãaórÀ bir gülistÀna teşbìh olunur ise çadırlar bìd-i ser-nigÿn ve èalem-i

aèôÀm nihÀl-i erġuvÀn olur ki úandìller üzerinde jÀle taãavvur olunur.

(KemÀlBeg–Bir mektÿbundan)

Daha bedr óÀlinde bulunan úurã-ı mÀhitÀbıŋ óamrata mÀéil bir reng ile úara

ve beyÀø buluùlar ile nìm-mestÿr olaraú kenÀr-ı ufúdan şaèşaèa-zÀy-ı ùulÿè oluşı

henÿz óamÀmdan çıúmış–çehresi úızarmış, ãaçlarını omuzlarından aşaġı ùarmaùaġın

atıvirmiş úardan daha beyÀô, yaşmaúdan daha ince foùalara bürünmüş–bir dil-rübÀnıŋ

açıú ãaçıú bir óÀlde óarem-serÀy-ı istirÀóate çekilişine beŋzedilebilürdi.

(Ekrem Beg)

Şu èibÀrelerde olan teşbìhÀt-ı laùìfede gerek müşebbehler, gerek müşebbehün

bihler ãÿretden èibÀretdir. /300/

(2) MaènÀ maènÀya beŋzedilür.

“Zeyd arslan gibidir” teşbìhinde oldıġı gibi. Bunda Zeyd’iŋ ãÿreti arslan

ãÿretine beŋzedilmeyüb teşbìh beynlerinde maènÀ-yı müşterek olan şecÀèatdedir.

Belìġ’iŋ

Siyeh-ùabèÀn olur rÿşen-dilÀnuŋ düşman-ı cÀnı

Ki düzd-i tìre-rÿzı dÀéimÀ tekdìr ider meh-tÀb

beytindeki teşbìh daòi böyledir.

(3) MaènÀ ãÿrete teşbìh olunur.

MiåÀl

“Sÿ’-i aèmÀl serÀb gibidir ki anı gören èaùşÀn ãu ôann ider” teşbihinde oldıàı

gibi. ÓÀmì’niŋ

Kendin miåÀl-i meh göremez bir nefes tamÀm

İlden gelen èaùiyye vü iósÀnı bekleyen

Page 395: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

384

beytinde böyledir. ZìrÀ müşebbeh èaùiyye ve iósÀn bekleyeniŋ óÀli ve müşebbehün

bih úameriŋ ãÿretidir.

(4) äÿret maènÀya teşbìh olunur.

“Ôulmet-i leyli ôÀlime teşbìh” gibi. Bunda müşebbeh olan ôulmet, ãÿret ve

müşebbehün bih ôÀlimdeki sìretdir.

Müşebbeh ve müşebbehün bihde vücÿh-i Àtiyye daòi cereyÀn ider.

(1) Müşebbeh ve müşebbehün bihiŋ ikisi de müfred olur.

(2) İkisi de mürekkeb olur.

(3) Müşebbeh müfred, müşebbehün bih mürekkeb olur. /301/

(4) Müşebbeh mürekkeb, müşebbehün bih müfred olur.

İşbu aúsÀm-ı erbaèaya taèalluú iden baóåler miåÀlleriyle ber-À-ber (vech-i

şebeh) mebóaåinde münderic oldıàından burada tekrÀr ile tekåìr-i sevÀda lüzÿm

görilemedi.

Teşbìhde ùarafeyn müteèaddid olur ise bu ãÿret yÀ melfÿf, yÀòud mefrÿú olur.

(Teşbìh-i melfÿf) müşebbehler ìrÀd olunduúdan ãoŋra tertìb ve ãırasıyla

müşebbehün bihleri ìrÀd olunan teşbìhdir. SÀmì’niŋ

Gerden-i billÿruŋ üzre gÿyiyÀ bir şìşede

Sünbül ü şeb-bÿ, gül-i terdür o zülf ü òÀl ü ruò

beytinde oldıàı gibi.

(Teşbìh-i mefrÿú) evvelÀ bir müşebbeh ve müşebbehün bihi, baèdehu dìger

müşebbeh ve müşebbehün bihi ìrÀd idilen teşbìhdir. KemÀl Begéiŋ

Mey-òÀne gülistÀndur, peymÀne gül-feşÀndur

SÀúì nihÀl-i şÿòì, muùrib hezÀr-ı ôÀrì

beytinde oldıàı gibi.

Page 396: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

385

Eger müşebbeh müteèaddid ve müşebbehün bih àayr-i müteèaddid olur ise

buŋa (tesviye) dinilür. Reéfet’iŋ

RehÀ bulmaú ne mümkin sÿziş-i miónetden èuşşÀúa

ViãÀl Àteş, firÀú Àteş, belÀ-yı intiôÀr Àteş

beytinde oldıàı gibi. /302/

Müşebebhün bih müteèaddid, müşebbeh àayr-i müteèaddid olur ise buŋa da

(teşbìh-i cemè) ıùlÀú olunur. Raómì’niŋ

ÇenÀr u serv-veş ÀzÀdedür dest-i taèarruødan

Rehìn-i dest ü ber-çìde ùutan destiyle dÀmÀnın

beytinde oldıàı gibi.

Page 397: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

386

V

TeşÀbüh

Vech-i şebehce müşebbeh ve müşebbehün bihiŋ ikisinden birisinde ziyÀde ve

noúãÀb murÀd olunmayub da maúãÿd yalŋız beynleriniŋ cemèinden èibÀret ise

ikisiniŋ birisini tercìóden iótirÀzen teşbìhden ãarf-ı enôÀr ve müşÀbaheti iki ùarafda

iètibÀr itmek lÀzım gelür ki buŋa (teşÀbüh) ıùlÀú idilür.

Bu ãÿretde ùarafeynden her birisinde hem müşebbeh, hem de müşebbehün bih

olmaú iótimÀli bulunur. Lebìb-i Ámidì’niŋ

Yanaşsa àabàab-ı óÿrì-i cennet àabàab-ı yÀre

äanursıŋ ãunè-ı MevlÀ orùadan bölmiş bir elmayı

beytinde oldıàı gibi. Bu ãÿret iki şey’iŋ beynini cem’dir.

İki şey’iŋ beynini cemède õikr olundıàı vechle teşÀbüh güzel oldıàı gibi

teşbìh daòi cÀéiz olur.

“áurre-i feresi yaèni atıŋ alnındaki beyÀøı ãubóa ve biél-èaks ãubóı àurre-i

ferese teşbìh” gibi. Bu da parlaú bir şey’iŋ kendüsünden ziyÀde bir şeyde ôuhÿrını

ifÀde úaãd olundıàı vaútde cereyÀn ider. BinÀéenèaleyh /303/ miåÀl-i meõkÿrda

àurre-i feresin øiyÀ ve bu gibi ãıfat-ı mümeyyize ile tavãìfinde mübÀlaàa úaãd

olunmaması lazımdır. ZìrÀ bunlardan birisi vech-i şebeh èadd idilür ise àurreyi

müşebbeh, ãubóı müşebebhün bih ittiòÀõ itmek lÀzım gelür. Vaãfdan maúãad

mübÀlaàa ise teşÀbühi iltizÀma mÀniè olur.

TeşÀbüh baèøan terdìd ãÿretiyle de cereyÀn ider. KemÀl Beg’iŋ

ÁåÀr-ı şafaúdan mı bu yÀ dÀmen-i çeròe

Serpildi ciger-pÀreler Àh-ı seóerümden

Page 398: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

387

beytinde oldıàı gibi.

TeşÀbüh gerek Lebìb-i Ámidì’niŋ beyt-i meõkÿri gibi terdìdden òÀlì, gerek

KemÀl Beg’iŋ şu beyti gibi terdìdi óÀvì olsun: teşbìb veyÀ te’eååür-i nefsÀnìyi irÀée

cihetlerine müteèalliú oldıàı óÀlde vicdÀnıŋ óükmüne tabèiyyet-i umÿr-ı ùabìèiyyeden

oldıàından mübÀlaàa úaãd olunmaması øarÿrì olmaàla Lebìb’iŋ beytinde iltizÀm

eyledigi èalÀúanıŋ maèşÿúaya merbÿùiyyet-i tÀmmesi cihetiyle àabàablarıŋ

teşÀbühünde mübÀlaàa farø olunmasında leùÀfet úalmaz. İkinci beytiŋ óÀvì oldıàı

te’eååür-i nefsÀnì óÀl-i istiàrÀúdan mütevellid olmasıyla óükm-i vicdÀn anıŋ

maømÿnını da libÀs-ı mübÀlaàadan tecrìd ider. LÀkin teşÀbüh teşbìbe merbÿù olan

èalÀúa-i vicdÀniyye ve telehhüfden neş’et iden teéeååür-i nefsÀnì cihetlerine taèalluú

itmeyüb de sitÀyiş ve tavãìf ve taúdìr-i èÀdì gibi bir yolda cereyÀn ider ise söz,

teşÀbüh dÀéiresinden tebÀèüd ve teşbìh dÀéiresine duòÿl ile mübÀlaàaya maómÿl olur.

/304/

Page 399: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

388

VI

Teşbìhden áaraø

Teşbìhden àaraø yÀ müşebbehe taèalluú ider, yÀ müşebbehün bihe.

Müşebbehe taèalluú iden àaraø altı ãÿretledir.

(1) Müşebbehüŋ imkÀnını gösterir. Fuøÿlì’niŋ

ÒayÀl-i èÀrıøıŋ cevlÀn ider bu çeşm-i pür-nemde

Nitekim mevcelenmiş ãuda èaks-i ÀfitÀb oynar

beytinde oldıàı gibi. SÀmiè-i mıãrÀè evvelÀ işitdikde òayÀl, õÀten bì-vücÿd iken buŋa

óareket iåbÀtıyla çeşm-i pür-nemde cevelÀnına vücÿd virmek naãıl mümkin

olacaàında tereddüd gösterir; ikinci mıãrÀè o òÀùırayı izÀle ve imkÀnı irÀée ider.

(2) Müşebbehiŋ óÀl ü ãıfatını gösterir.

Gül bir Àşüfte cevÀn, bülbül ise bir ser-òïş

mıãrÀèında oldıàı gibi.

(3) Müşebbehiŋ úuvvet veyÀ øaèfını gösterir. Nüzhet’iŋ

Gitmez úulÿb-ı úÀsiyeden naúş-ı infièÀl

Seng üzre mürtesem olan ÀåÀr saòt olur

Fuøÿlìéniŋ

DevrÀn baŋa úalem tek øaèfuŋ úapusın açdı

TÀ úaddümi àamuŋdan döndürdi øaèf nÀle

beytinde oldıàı gibi. /305/

(4) Müşebbehi sÀmièiŋ õihninde úararlaşdırır. Esèad Muòliã Paşa’nıŋ

Beŋzer erbÀb-ı riyÀnuŋ óÀli ol kÀşÀneye

İç yüzi vìrÀn dışı maèmÿr şeklin gösterür

Page 400: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

389

beytinde oldıàı gibi.

(5) Müşebbehi sÀmièe zìnetli gösterir. ŞinÀsì’niŋ

Zülfüŋ düşince gerden-i berrÀúuŋ üstine

Billÿr içinde sünbül-i sìr-Àbı aŋdurur

beytinde oldıàı gibi.

(6) Müşebbehi ôarìf ve ùarìf gösterir. Buŋa (istiùrÀf) ıùlÀú iderler. İstiùrÀf üç

dürlüdür:

Birisi müşebbeh, óadd-i õÀtında èÀdeten mümteniè olacaú derecede bedìè ve

àarìb olmaúdır.

“Yanmaàa başlayan kömürden ôuhÿr iden èalevli tütüni altun ùalàalı misk

deryÀsına teşbìh”de oldıàı gibi ki müşebbehün bih úudret-i BÀrì’ye göre mümkin ise

de èÀdeten mümtenièdir.

İkincisi müşebbehle birlikde müşebbehün bihiŋ õihnde óuøÿrı nÀdir olmaúdır.

“Benefşeyi kibrìtiŋ bidÀyet-i iştièÀlinden ôuhÿr iden èalevine teşbìh”de oldıàı

gibi.

Üçüncisi iki ùaúım müşebbeh ve müşebbehün bihiŋ her ùaúımında ùarafeyn

mümkinÀtdan maèdÿd iken ikisiniŋ ictimÀèında müşebbeh ùarafı kemÀ-kÀn mümkinÀt

dÀéiresinde úalub müşebbehün bih ùarafı mümkinÀt dÀéiresinden òurÿc ve mümteniè

/306/ dÀéiresine duòÿl itmesidir. Úavsì-i Tebrìzì’niŋ

Nÿr-ı èaynum ÀşinÀ dirler seni aàyÀr ile

Ùurfe kim cÀn naúş-ı dìvÀr ile olmış ÀşinÀ

beytinde oldıàı gibi. Bunda iki ùakım müşebbeh ve müşebbehün bih vardır ki bir

ùaúımı muòÀùabla cÀn, dìger aàyÀr ile naúş-ı dìvÀrdır. Şu iki ùaúımıŋ iki ùarafı da

óadd-i õÀtlarında mümkinatdan iken müşebbehler bir ùarafda, müşebbehün bihler

Page 401: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

390

dìger ùarafda baède’l-ictimÀè müşebbeh ùarafı mümkinÀtda úalub müşebbehün bih

ùarafı mümtenièÀt ãırasına geçmişdir. ZìrÀ dìvÀrdaki naúşda cÀn olamaz.

Teşbìhden müşebbehün bihe èÀéid àaraø iki ãÿretledir:

(1) Teşbìh müşebbehün bihiŋ etemm ü ekmel oldıàını ìhÀm ider. Fıùnat

Òanım’ıŋ

Reng ü bÿda zülf-i cÀnÀne müşebbeh olmasa

Kim baúar gülzÀr-ı dehrüŋ sünbül ü şeb-bÿsına

beytinde oldıàı gibi. ÚÀéide-i aãliyye óükmünce zülf müşebbeh, sünbül ve şeb-bÿnuŋ

her biri müşebbehün bih olub sünbül ve şeb-bÿ reng ve bÿda zülfden etemm oldıàı

bedìhìdir. Zülfi anlara teşbìh idecek yerde anları zülfe teşbìh itmiş ve reng ü bÿda

zülfüŋ sünbül ve şeb-bÿdan etemm oldıàını iddièÀ ve mübÀlaàa maúãadıyla

müşebbehi müşebbehün bih ve müşebbehün bihi müşebbeh èadd itmişdir. Nedìméiŋ

Sìnesi destindeki peymÀneden berrÀú u ãÀf

Ruòleri destindeki ãahbÀ-yı terden úırmızı

beyti de böyledir. Buŋa (teşbìh-i maúlÿb) dinilür ki vech-i şebehde nÀúıã olan şey

müşebebhün bih úılınub o şeyéiŋ ekmel ü etemm oldıàı iddièÀ ve iètibÀr olunur.

(2) Müşebbehün bihiŋ kemÀl-i ihtimÀma liyÀúatini gösterir. /307/

“Aç olan kimseniŋ; bedr gibi parlaú ve güzel bir yüzi parlaúlıúda ve

degirmilikde yufúa itmege beŋzetmesi” gibi. Şu teşbìhden o kimseniŋ àaraø-ı

maúãÿdı itmek oldıàı aŋlaşılur. Buŋa (iôhÀr-ı maùlÿb) ıùlÀú iderler.

Teşbìh àaraø iètibÀriyle yÀ (maúbÿl) yÀ (merdÿd) olur.

(Teşbìh-i maúbÿl) àaraøıŋ teşbìhini ifÀdeye vefÀ idecek derecede

bulunmasıdır. MeåelÀ àaraø müşebbehiŋ óÀlini beyÀn ise müşebbehün bih vech-i

şebehle pek maèrÿf bulunmaú, àaraø nÀúıã olan bir şeyéi kÀmile ilóÀú oldıàı taúdìrde

Page 402: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

391

müşebbehün bihiŋ vech-i şebehde etemm ve àaraø müşebbehiŋ imkÀnını beyÀna

taèalluú eyledigi óÀlde muòÀùaba úarşu vech-i şebehde óükmi maèrÿf ve müsellem

olmaú lÀzım gelür.

(Teşbìh-i merdÿd) ifÀde-i àaraøda maúãÿdı irÀéeye kÀfì olmayan teşbìh-i

nÀúıãdır.

Teşbìhden àaraøa taèalluú iden mebÀóiåiŋ emåilesi yuúaruda meõkÿr olmaàla

bu ãırada tekrÀra lüzÿm görilemedi.

Page 403: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

392

V

Baèø MülÀóaôÀt

Mebóaå-i teşbìhde her ne úadar müşebbeh ve müşebbehün bih beyninde vech-

i şebeh bulunsa bile maúÀma nisbetle müstehcen olan şeyleriŋ bir memdÿóa úarşı

müşebbehün bih ittiòÀõı muèayyebÀtdan maèdÿddur. MeåelÀ: bir õÀtıŋ seòÀsı

óaúúında teşbìh ìrÀd olunub da “Seòa bir úoyundur ki eczÀsı taúsìm olunduúda

etleriniŋ eŋ güzel olanları saŋa, ve baàırsaúları, kemükleri başúalarına óiããe düşdi”

/308/ dinilse bundan maúãad seòÀnıŋ úısm-ı meràÿbı müşebbehde oldıàı aŋlaşılur ise

de müşebbehiŋ àayre èÀéid gösterilen aúsÀmınıŋ õikr ü ìrÀdındaki istihcÀn bedìhìdir.

Teşbìhde ÀdÀb dÀéiresinde cereyÀn idecek umÿrca müşebbehün bihiŋ

fevÀóişden ìrÀdı da bu úabìldendir.

Ke-õÀlik bir müşebbeh içün ìrÀd olunacaú müşebebhün bih her ne úadar vech-

i şebehce şÀyÀn-ı úabÿl olsa bile müşebbehiŋ şÀn ü maúÀmına naôaran lÀyıú olmaz

ise taèôìm maúÀmında taóúìr ìrÀd idilmiş olur bir mertebe-i èÀliyyede bulunan bir

õÀtıŋ åenÀsı ìrÀd olunur iken “Gösterdigi luùf bir meclis-i àınÀda çalàı istimÀèı ve

raúúÀã temÀşÀsı gibi feraó vireyor” teşbìhinde oldıàı miåillü. Bu teşbìhce vech-i

şebeh yolundadır. LÀúin müşebbehiŋ raúúÀã ve çalàıcıya teşbìhi taèôìm maúÀmında

taóúìr iltizÀm itmekdir.

Teşbìb yolunda úudemÀnıŋ istièmÀl eyledikleri teşbìhÀt iki úısımdır. Bir úısmı

her ãÿretle şÀyÀn-ı úabÿldür.

“Yanaàıŋ güle, çehreniŋ güneşe aya gündüze, zülfüŋ sünbüle gìceye ôulmete,

òÀliŋ èanbere fülfüle, dehÀnıŋ àonçeye, dudaúlarıŋ yÀúÿta laèle, dişleriŋ incüye,

Page 404: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

393

gerdeniŋ billÿra, sìneniŋ Àyìneye teşbìhi” gibi. Bir úısmı fennen şÀyÀn-ı úabÿl

degildir.

“Gözüŋ cellÀda, úÀtile, òırsıza; úaşıŋ úılıca, yÀya, köpriye, úavs-i úuzaóa;

zeneòdÀnıŋ çÀha; biliŋ úıla, òayÀle; aàzıŋ cüzé-i lÀ-yetecezzÀyÀ, èademe; zülfün

yılana, èaúrebe, zencìre, kemende, àurÀba teşbìhi” gibi.

ÚudemÀ ise bu münÀsebetsiz teşbihÀt ãırasında ìrÀd eyledikleri maømÿnlarıŋ

/309/ ekåerinde ol úadar úudret-i sanèat ve mahÀret göstermişlerdir ki oúunduúca

kemÀl ü iútidÀrlarını taósìn itmemek mümkin olamaz.

MeåelÀ

áayr-i çeşminden bulur her dem ümìd-i meróamet

Ben ne úıldum kim naãìbüm nÀvek-i dil-dÿz olur

Õikr-i lebüŋle zülfüŋe cÀn oldı dest-res

Anuŋ gibi ki oúuyub efsÿn yılan ùutar

Kemend-i çìn-i zülfüŋ vehmi gitmez zÀr göŋlümden

Baŋa ol rişteyi ejder úılan bilmem be efsÿndur

äabÀdan gül yüzünde sünbül-i pür-pìç ü tÀb oynar

äaŋarsıŋ per açub gülşende bir müşgìn àurÀb oynar

Muúavves úaşlaruŋ kim vesmeyile reng ùutmışlar

Úılıclardur ki úanlar dökmek ile jeng ùutmışlar

Page 405: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

394

CÀna cismüm ol òadeng-i àamzeden olmaz penÀh

Hìç cevşen kimseyi tìr-i úaôÀdan ãaúlamaz

ŞÀyed òadeng-i tìr-i müjeŋ bir òaùÀ ide

ÁmÀcgÀh-ı sìnemi ey úaşı yÀ gözet

Ne bÀküm var beni úılsaŋ şehìd-i çeşm-i cellÀduŋ

Velì òÿbÀn içinde úorúaram òÿnì çıúar aduŋ

ÚaøÀ kim óÀlün ebrÿ-yı fiten-gìr içre göstermiş

O tamàa-yı mahÀretdür ki şimşìr içre göstermiş

äanma raómından ãunar destin dil-i mecrÿóÿma /310/

Ol kemÀn-ebrÿ cigerde tìr-i müjgÀnın arar

Görüb zülfüŋde kiclik cÀnib-i ebrÿya yüz ùutdum

Göŋül òurşìdi taóvìl itdi úavse burc-i èaúrebden

Dil mÿ-miyÀn yÀri òayÀl eylemekdedür

Bì-çÀre şimdi fikr-i muóÀl eylemekdedür

beytlerinde oldıàı gibi.

Page 406: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

395

Şu maømÿnlarıŋ her birisi bir bedìèa-i óikmet gibi muãannaè olmasıyla

úudemÀnıŋ èulviyyet ve edebiyyÀtca iútidÀr u mahÀretlerine bürhÀn oldıàı inkÀr

olunamaz. LÀkin fenn noúùa-yı naôarından baúılınca müşebbehler ile müşebbehün

bihler beyninde vech-i şebehlerde münÀsebet görilemiyor.

VÀúıéÀ meåelÀ àamzeyi oúa teşbìhde oúuŋ teéåìri naôradaki teéåìr ile maènÀ-

yı müşterek èadd ve şu maènÀ vech-i şebeh iètibÀr olunabilür ise de maúãad

àamzeniŋ èalÀúa-i vicdÀnı cÀlib olacaú leùÀfete taèalluú eyledigi ãÿretde şu iètibÀrıŋ o

maúãada mülÀyemet úabÿl idecek ciheti görilemez. Zülfüŋ yılana teşbìhi ise daha

fenÀ.

Şübhe yoúdur ki úudemÀ münÀsebetden baèìd görinen böyle teşbìhlerde

maø[m]ÿna müteèalliú taãarrufca iútidÀr göstermek maúãadıyla bu yolda itèÀb-ı õihn

itmişlerdir.

Vaútiyle biz de úudemÀyı taúlìd ve maømÿnda taãarruf efkÀrıyla öyle sözlere

itèÀb-ı õihn itmişiz. LÀkin şimdi–mÀ-dÀm ki fenn dÀéiresinde söz söylemek

isteyoruz–úudemÀnıŋ èulviyyet-i efkÀr ve kemÀl-i iútidÀrlarını taãdìú ile ber-À-ber

teşbìhde fennen fÀéide ve münÀsebet aramaàa da mecbÿruz.

KelÀmda teşbìhiŋ fÀéidesini naôar-ı diúúate almaú lÀzımdır. Sen bir şey’i

/311/ bir şey’e beŋzetdigiŋ óÀlde müşebbehün bihiŋ ãÿret, yÀòud maènÀsıyla kendi

nefsiŋde bir òayÀl iåbÀt itmiş olursuŋ. Bu òayÀl ise gerek bir şey’e teràìbde¸ gerek bir

şeyden tenfìrde pek mü’ekked èadd olunur. Teşbìóden murÀd nefsi müşebbehe teràìb

ise zülfüŋ yılan, èaúreb gibi şeylere müşebbeh iètibÀrında şu raàbet óÀãıl olmaz.

Belki nefsinde yılan, èaúreb gibi bir ùaúım úorúunc òayÀlÀt iåbÀt itmiş olursuŋ.

Page 407: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

396

BinÀéenèaleyh güzel şey güzel şey’e, çirkìn şey çirkìne beŋzedilmelidir ki

güzele raàbet çirkìnden nefret óÀãıl olsun. MeåelÀ sÀàarı, şarÀbı güzel şeylere teşbìh

edüb de

Nÿr eyleyüb tecessüm ãahbÀya oldı sÀàar

Anuŋ içinde ãahbÀ gÿyÀ müõÀb yÀúÿt

dimiş olsak şu teşbìhlerde úuvve-i muteòayyileniŋ resm itdigi ãÿretler vücÿdı àayr-ı

mümkin şeyler iken evvelen seniŋ kendi òayÀliŋde güzel ãÿretler mürtesem olub

meyl ü raàbetiŋ celb ider. æÀniyyen muòÀùabıŋ òayÀlinde ãÿret-peõìr olaraú Ànıŋda

raàbetini cÀlib olur.

ŞarÀbı, sÀàarı bir de ùabèa òoş gelmeyecek ãÿretle dÀéire-i teşbìhe alalım da

”ŞarÀb ióticÀmen bir marìøiŋ vücÿd-ı maèlÿlundan çıúmış úan, sÀàar o úanıŋ memlÿ

oldıàı şìşe-i óüccÀm” diyelim.

Bu teşbìhde şarÀbdan, sÀàardan igrenilecek birer ãÿretden başúa bir şey yüz

gösterir mi?

İşte her nevè-i teşbìhÀt bu faãlda meõkÿr olan úavÀèide muvÀfıú ise

fennì¸degil ise àayr-ı fennìdir. /312/

Page 408: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

397

İKİNCİ FAäL

Óaúìúat ve MecÀz BeyÀnındadır

Şu bÀbıŋ muúaddimesinde gösterildigi üzre (óaúìúat) lafôınıŋ mÀ-vaøèun

lehinde (mecÀz) mÀ-vaøèun lehiniŋ àayrında istièmÀlidir.

(MecÀz) (CÀze min hÀõe’l-mevøiè ilÀ hÀõeél-mevøiè)∗ kelÀmında meèòÿõdur.

Şu kelÀm bir mekÀndan dìger mekÀna taòaùùì iden kimse óaúúında ìrÀd olunur.

(MecÀz) lafôı (cevÀz)dan ism-i mekÀndır. Taòaùùì ve intiúÀl olunan maóall

dimekdir. Şu maènÀ óükmünce (mecÀz) bir maóallden dìger maóalle intiúÀlde

müstaèmel iken ãoŋra bir lafôıŋ maènÀ-yı aãliyyesinden dìger maènÀya naúlinde

istièmÀl olundı.

Bir maènÀdan dìger maènÀya naúl olunan lafôıŋ birinci maènÀ ile ikinci

maènÀsı beyninde vuãlat bulunur ise buŋa (ittiãÀl) dinilür. “Zeyd arslandır” gibi.

Zeyd insÀn, arslan maèrÿf óayvÀn iken beynlerindeki ãıfat-ı şecÀèat, vuãlat

oldıàından Zeyd insÀniyyetden esediyyete èubÿr itdirildi.

Baèø kerre beynlerinde vuãlat olmasa da èubÿr itdirilür. ÓikÀye kitÀblarında

“Arslan şöylse söyledi” , “Tilki böyle didi” sözlerinde oldıàı gibi. Buna (ittisÀè)

dinilür.

MecÀzda iki ãÿret bulunur. Bu iki ãÿretiŋ her birisinde bir maènÀdan dìger

maènÀya naúl mevcÿd ise de birincisindeki naúl düz maóallden düz maóalle,

dìgerinde düz maóallden ãarb maóalle èubÿr dimek olub /313/ birincisinde ãıfatca

∗ Buradan buraya geçti.

Page 409: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

398

beynlerinde müşÀbehet mevcÿd, dìgerinde mefúÿddur. ZìrÀ arslan ile insÀn beyninde

şecÀèatce müşÀbehet var ise de nuùúca müşÀbehet yoúdur.

Baèøıları “KelÀmın hepsi óaúìúatdir”, baèøıları da “Hepsi mecÀzdır” didiler.

Bu meõhebin ikisi de ùoàrı degildir. Óaúìúat-i luàaviyyece maènÀya taèalluú iden

delÀlet her lafôıŋ delÀlet-i óaúìúiyye ve õÀtiyyesidir ki óaúìúat-i lafôiyye aãl-ı luàatde

mevøÿè oldıàı maènÀdan èibÀret olur. MecÀz ise maènÀnıŋ vaøè-ı aãlìsine taèalluú

itmeyen bir lafôa naúlidir.

Maèlÿmdur ki maòlÿúÀtıŋ her birisi kendüsüne delÀlet idecek bir isme

muótÀcdır ki o ism ile biline. ZìrÀ nevè-i beşerden her ferdiŋ dìgerini veyÀ eşyÀdan

bir şeyéi aŋlaması içün eşòÀã ve eşyÀnıŋ her birisi içün bir isme iótiyÀc umÿr-ı

øarÿretdendir. Şu øarÿret üzerine her müsemmÀ içün vaøè idilmiş olan şsm o

müsemmÀnın óaúìúatidir. Bu óaúìúat vaøè-ı aãlì noúùasından úaldırılub başúa

noúùaya naúl olunur ise dÀéire-i óaúìúatden infiãÀl ve dÀéire-i mecÀza ittiãÀl itmiş

olur.

Bir “güneş” didigimiz vaút şu büyük, parlaú yıldızı murÀd ideriz, “deŋiz”

dimiş olsaú şu büyük, şïr ãuyı murÀd ideriz. Çünki güneşiŋ şu parlaú yıldızda,

deŋiziŋ şu büyük ãuda istièmÀli óaúìúatdir. Vaøè-ı aãlìleri bu ãÿretle istièmÀli iútiøÀ

ider. İstièÀre ùarìúiyle “güneş” diyüb de güzel yüz, “deŋiz” deyüb de seòì kimseyi

murÀd itdigimiz óÀlde istièmÀli mevøiè-i óaúìúatden ayrılub mecÀza muttaãıl olur.

/314/

Her mecÀz içün óaúìúat vardır. ZìrÀ mecÀz bir óaúìúatden dìger bir maènÀya

naúl olunmadıúca mecÀz olamaz. MecÀz bir mekÀn-ı aãlì olmayub bir mekÀn-ı

aãlìden menúÿl bir şeyée menúÿlün ileyh olan mekÀn-ı åÀnìdir. Fiél-aãl böyle bir

mevøiède müstaèmel iken ãoŋra óaúìúatiŋ àayri bir maènÀya naúl olundı.

Page 410: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

399

BinÀéenèaleyh her bir mecÀz içün bir óaúìúat bulunması umÿr-ı øarÿriyyeden maèdÿd

olur ki o óaúìúatden óÀlet-i mecÀziyyeye naúl idilmiş bulunsun. Her óaúìúat içün ise

mecÀz olmaúda øarÿret yoúdur. ZìrÀ çoú ism vardır ki hìç birisi içün óÀlet-i

mecÀziyye bulunmaz. “EsmÀé-i aèlÀm” gibi. Bunlardan her birisiniŋ vaøèı õevÀtıŋ

birbirinden farúı içündür. äıfÀtıŋ farúı içün degildir.

(MecÀz) yÀ müfred, yÀ mürekkeb olur. Mürekkeb istièÀre baóåinde

yazılacaúdır.

(MecÀz-ı müfred) mÀ-vaøèun lehini irÀdeye mÀniè olacaú bir úarìneniŋ

vücÿdiyle mÀ-vaøèun lehiniŋ àayrında istièmÀl olunan kelimedir. Lafôıŋ mefhÿmı

taèaddüd eyledigi ãÿretde eger iki mefhÿm arasına naúl óulÿl itmez ise o lafôa

müşterek dinilür. Naúl óulÿl ider ise naúlde münÀsebet olub olmadıàına baúılur.

MünÀsebet yoú ise o lafôa (mürtecel) ıùlÀú idilür. MünÀsebet oldıàı óÀlde maènÀ-yı

evveliŋ metrÿk olub olmadıàına naôar olunur. Metrÿk olur ise (menúÿl), olmaz ise

maènÀ-yı evvelde (óaúìúat), åÀnìde (mecÀz) olur.

MecÀzda nevèi muèteber olan bir èalÀúa lÀzımdır. ZìrÀ èalÀúa bulunmaz ise o

lafô àalaù ve kinÀyeden temyìz olunamaz.

Óaúìúatle mecÀzıŋ her birisi luàavì, şerèì, èörfì-i òÀãã, èörfì-i èÀmm

úısmlarına münúasımdır. /315/

Luàavìye MiåÀl

“Arslan” lafôı gibi. èÖrfì luàate tÀbiè olan kimse bu lafôı óayvÀn-ı maèlÿmda

istièmÀl ider ise (óaúìúat-i luàaviyye), recul-i şücÀèda istièmÀl ider ise (mecÀz-ı

luàavì) olur.

Page 411: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

400

İstièmÀl-i Şerèìye MiåÀl

“äalÀt” lafôı gibi. èÖrf-i şerè ile mükellef bulunan kimse duèÀda istièmÀl ider

ise (mecÀz) olur.

èÖrfì-i ÒÀããa MiãÀl

“Fièl” lafôı gibi èörf-i naóve tÀbiè olan kimse bu lafôı (êarb), (naãr), (dögdi),

(yardım itdi) gibi lafôlarda istièmÀl ider ise haúìúat, óadeå (iş) maènÀsında istièmÀl

ider ise mecÀz olur.

èÖrfì-i èÁmma MiåÀl

“DÀbbe” lafôı gibi. Bu lafô èörf-i èÀmmda úavÀéim-i erbaèası olan óayvÀnda

müstaèmeldir. Bunda istièmÀli óaúìúat ve insÀnda istièmÀli mecÀzdır.

(MecÀz) iki úısmdır. Birisi mecÀz-ı mürsel, dìgeri istièÀre.

Eger èalÀúa-i muãaóóaóa maènÀ-yı mecÀzì ile haúìúat beyninde müşÀbehetiŋ

àayr olur ise (mecÀz-ı mürsel) böyle degil ise (istièÀre)dir. Bu taúdìrce istièÀre

maènÀ-yı aãlìne teşbìh olunan maènÀda müstaèmel lafô olmuş olur. Çoú kerre istièÀre

ism-i müşebbehün bihiŋ müşebbehde istièmÀli mefhÿmuna ıùlÀú idilür. Bu ãÿretde

müşebbehün bih (müsteèÀrun minh), müşebbeh (müsteèÀrun leh), istièÀre mevúièinde

istièmÀl olunan lafô (müsteèÀr) olur. /316/

İstièÀreye MiåÀl

“Arslan” lafôıdır. Bu lafô-ı èÀriyyet olmaú üzere müşebbehün bih olan

óayvÀn-ı maèrÿfdan müşebbeh olan şecìè kimse içün istenilmiş bir libÀs gibidir.

Page 412: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

401

İstièÀreye taèlìú iden mebÀóiå faãl-ı maòãÿãunda tafãìl idilecekdir in-şÀéallÀhu

TeèÀlÀ.

MecÀz-ı mürselde mÀ-vaøèun lehiŋ àayri olan maènÀnıŋ nevè-i mÀ-mevøÿèun

lehe lüzÿm ve ittiãÀlini ãaóìó gösterecek münÀsebete (èalÀúa-i muãaóóaóa) dinilür.

(èAlÀúa) hem müşÀbehet, hem de àayr-ı müşÀbehetden mütevellid olur.

èAlÀúanıŋ tevellüdi müşÀbehetden ise lafôıŋ ãÿret-i istièmÀli istièÀre, müşÀbehetiŋ

àayrından ise mecÀz-ı mürsel olur. MecÀz-ı mürsele èÀéid èalÀúalarıŋ baèøılarını

Àtìde beyÀn idecegiz.

(1) èİlletiŋ õikriyle maèlÿli murÀd itmekdir.

“Nièmete yed ıùlÀúı” gibi. Nièmet yed ile ôÀhir oldıàından yed lafôınıŋ

nièmetde istièmÀli èillet-i fÀèiliyye olur.

(2) èAlÀúa-i maôhariyyetdir.

“Yed lafôınıŋ úudretde istièmÀli” gibi.

(3) Külli õikr ile cüzéi murÀd itmekdir.

Parmaàınıŋ ucuna diken batan kimseniŋ “Parmaàıma diken battı” dimesi gibi.

(4) Küll yerinde cüzéi õikr itmekdir.

“Bizi gözleyen vardır” dinilecek yerde “Üzerimizde göz vardır” dinilmesi

gibi. /317/

(5) Müsebbibi õikr idecek yerde sebebi õikr itmekdir.

“BahÀr çiçekleri açdı” gibi. BahÀr çiçekleriŋ açılmasına sebeb olub müsebbib

CenÀb-ı Óaúú’dır.

(6) Sebeb õikr olunacaú yerde müsebbibiŋ õikr olunmasıdır.

“Raómet yaàıyor” gibi. Raómet müsebbib, yaàmur sebebdir.

Page 413: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

402

(7) Maóall õikr olunacaú yerde óÀl õikr olunmaúdır.

“AèmÀl-i ãÀlióa aãóÀbı AllÀh’ıŋ raómetindedirler” gibi. Raómetden murÀd

cennetdir.

(8) Bir øıddıŋ ismini istihzÀ, yÀòud laùìfe ùarìúiyle øıddına ıùlÀú itmekdir.

“Úorúaú kimseye cesÿr ve cesÿra úorúaú” dinilmesi gibi.

[9] MücÀvir bulunan iki şeyden birini dìgeriniŋ yerinde õikr itmekdir.

“Óavø memlÿdur” gibi. Óavø mütemellì, ãu memlÿdur.

[10] Bir şey’i vaãf-ı sÀbıúıyla õikr itmekdir.

“ÁzÀdlı bir kimseye köle” dinilmesi gibi.

[11] Bir şey’i zamÀn-ı müstaúbelde tesmiye olunacaàı bir ism ile õikr

itmekdir.

“Üzüm ãuyuna şìre ıùlÀúı” gibi.

MecÀz-ı mürsele èÀéid olan èalÀúalar çoúdur. Her iki şey beyninde èalÀúa

mevcÿd olduúda birisiniŋ õikriyle dìgeri irÀde olunabilür.

“äıfatla mevãÿf”, “lÀzımla melzÿm”, “dÀll ile medlÿl”, “müşebbeh ile

müşebbehün bih”, “èÀmm ile òÀãã”, “muùlaú ile muúayyed”, “ôarf ile maôrÿf” gibi.

/318/

MecÀz istièmÀli yÀ lafô, yÀ maènÀca lüzÿmdan neşéet ider.

Lafô içün óaúìúat yerinde mecÀz istièmÀli esbÀb-ı Àtiyye üzerine cÀrìdir:

(1) Óurÿfda tenÀfür bulunur da telaffuôca lisÀna èusret gelür.

(2) Bir lafôda óurÿf-i mütenÀfir olmasa da iki lafô terekküb eyledikde

terkìbden tenÀfür óÀãıl olur.

(3) Bir lafô naômen veznde åıúlet gösterir.

Page 414: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

403

(4) MecÀz istièmÀlinde ãanÀyiè-i bedìèiyyece lafôda óaúìúat istièmÀlinden

daha ziyÀde luùf görinür.

MaènÀ içün mecÀz istièmÀliniŋ esbÀb-ı lüzÿmı vücÿh-i Àtiyye üzerine cÀrìdir:

(1) MecÀzda taèôìm aŋlaşılur.

Bir meclis heyéetini teşkìl iden õevÀtıŋ tecemmüèüni beyÀn ãırasında

“Meclis tecemmüè itdi” dinilmesi gibi.

(2) İstihcÀndan iótirÀzen óaúìúat istièmÀlinden ãarf-ı naôar olunur.

“Taàavvuù” dinilecek yerde “úaøÀ-i óÀcet” dinilmesi gibi.

(3) MecÀzda óaúìúatden ziyÀde óüsn-i beyÀn görinür.

“Şecìè kimse” dinilecek yerde “arslan” dinilmesi gibi.

(4) MecÀzda luùf úaãd olunur.

Bir kimse bir şey’i èÀlim, yÀòud tamÀmiyle cÀhil olur ise anıŋ içün o şey’e

taèalluú idecek şevúiŋ èadem-i vücÿdı emr-i ùabìèìdir. Belki o şey’e bir cihetle vÀúıf,

dìger cihetle àayr-ı vÀúıf ise noúãÀn /319/ olan vuúÿfuŋ ikmÀline şevú óÀãıl olur. Ve

óuãÿl-i vuúÿfı teshìl idecek ãÿretiŋ vücÿdundan leõõet ve fıúdÀnından elem óuãÿle

gelür.

Şu óÀlde óaúìúatle taèbìr ìrÀdı tefhìme kÀfì olmadıàı óÀlde sÀmièce daàdaàa-i

nefsÀnì óuãÿlini mÿcib olacaàı bedìhìdir. MecÀz ùarìúiyle taèbìrde o daàdaàanıŋ

zevÀliyle ber-À-ber vuúÿf-ı tÀmm óÀãıl oldıàı óÀlde eŋ laùìf ãÿret mecÀz ìrÀdındadır.

İmÀm Süyÿùì İbni Cinnì’ye èaùf-ı ifÀde ile el-Müzhir’de dir ki (Lüàatiŋ çoàı –

teéemmül olununca–óaúìúat dÀéiresinden òÀric ve mecÀz dÀéiresine dÀòil görinür.

MeåelÀ “Zeyd úıyÀm itdi” didigiŋ vaút bu sözde óaúìúat yoúdur. ZìrÀ úıyÀm efèÀlden

bir cinsdir ki mine’l-ezel ile’l-ebed kÀéinÀtda úıyÀma ãÀlió yaradılmış ve yaradılacaú

Page 415: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

404

olan şeyleriŋ cemìèìsine, óattÀ vehm êÀòilinde olan úıyÀma úadar şÀmildir. “Zeyd

úıyÀm itdi” sözünde óaúìúat olsa cins-i úıyÀmıŋ kÀffesi andan ãudÿr itmiş olur. Bu

ise maóalldir. BinÀéenèaleyh bunda óaúìúatiŋ vücÿdı mümkin olmadıàından çoàı az

mevøièine vaøè úabìlinden ve mecÀzdan maèdÿd olur.

“Bu gün arslana rÀst geldim” sözi de böyledir. ZìrÀ dünyÀda arslan òalú

olundıàı günden nevèiniŋ inúırÀøına úadar bu nevèden ne úadar óayvÀn òalú olunmuş

ve olunacaú ise kÀffesine arslan dinilür. “Bugün arslana rÀst geldim” didigin sözde

óaúìúat olsa arslan nevèiniŋ cemìèìsine rÀst gelmiş olmaúlıàıŋ lÀzım gelür. Bu ise

mümkin degildir.

“FülÀnı dögdüm” sözi de böyledir. ZìrÀ êarb fièli èumÿmen senden ãudÿr

itmedikce sözde óaúìúat görilemez. Ke-õÀlik dögilen bir maêrÿbuŋ /320/ baèø

aèøÀsıdır. Óaúìúat-i fièl ise hepsini dögmekdedir. ÓattÀ “FülÀnıŋ başına urdum”

dinilmesinde bile óaúìúat yoúdur. ZìrÀ êarb başınıŋ bir yerine ise o da óaúìúat

degildir.

“Gice gitdi”, “Gündüz geldi” sözleri de bu úabìldendir. ZìrÀ gice gündüz

lafôları mine’l-ezel ile’l-ebed leyÀl ü [e]nhÀrıŋ kÀffesine şÀmildir.

İşte bu sözlerde ve bu gibi her ne úadar söz var ise hìç birisinde óaúìúat

olmayub mevøuè-i baèøda külli istièmÀldir ki hepsi mecÀzdır.

TÀcü’d-dìn-i Sübkì Şeró-i MinhÀc’da dir ki “MecÀz ile óaúìúat beyninde

iótimÀl devrÀn itse óÀúìúate taèalluú iden iótimÀl ercaódır”.

FeãÀóat ve belÀàat bÀbında mecÀz istièmÀli óaúìúat istièmÀlinden evlÀdır. ZìrÀ

büleàÀca úabÿl olunmuşdur ki kelÀm-ı òiùÀbìniŋ fÀéidesi nefs-i sÀmiède taòyìl ve

taãvìr ùarìúiyle àaraø-ı maúãÿdı iåbÀtdan èibÀretdir. Bedìhìdir ki “Zeyd arslandır”

diye söyledigimiz sözüŋ “Zeyd şecìèdir” sözünden farúı yoúdur. LÀkin gerek taòyìl

Page 416: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

405

ve taãvìrde, gerek nefs-i sÀmièe teéåìrde àaraø-ı maúãÿdı iåbÀtca şu iki söz beyninde

pek büyük farú var. Çünki “Zeyd şecìèdir” sözümüzden sÀmiè Zeydéiŋ cür’etli,

mıúdÀm olmasından başúa bir şey taòayyül itmez. “Zeyd arslandır” didigimiz vaút

Zeyd bu taòayyül dÀéiresinde úalmayub arslanıŋ ãÿreti, hey’eti, baùş u úuvveti,

teãÀdüf idecegi óayvÀnı pençesiyle yarub yırtması taòayyül olunur.

èİbÀre-i mecÀziyyede bir teéåìr-i èacìb bulunur ki bu teéåìr baèø aóvÀlde

sÀmièi òulú-ı ùabìèìsiniŋ óükmi dÀéiresinden çıúarub başúa bir óükme /321/ esìr ider.

ÓattÀ baòìli seòì, úorúaúı şecìè ider. O baòìl öyle bir seòÀvet gösterir ki èaúla óayret

virir. O úorúaú öyle bir cesÀret gösterir ki gören parmaàını dişler. MuòÀùab o èibÀreyi

diŋlerken şarÀb içmiş gibi neş’elenür. Bir kimseyi muótÀcìne ièÀneye teşvìú iderken “

Sen bir seòìsin ki erbÀb-ı ióùiyÀc iósÀnıŋla defèi-i iótiyÀc idecekdir” dinilecek yerde

“Sen bir bulutsun ki arø-ı meyyiteyi ióyÀ idersin” dinilmesinde teéåìrce büyük farú

var.

Page 417: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

406

ÜÇÜNCİ FAäL

İstièÀre BeyÀnındadır

Faãl-ı sÀbıúda gösterildigi üzre istièÀre mecÀzıŋ bir úısmıdır. LÀkin tafãìlÀt-ı

maòãÿãayı şÀmil oldıàından kitÀbımızda faãl-ı maòãÿã ittiòÀõ eyledik.

(İstièÀre) èalÀúası, müşÀbehet olan mecÀzdır. MaènÀsı óissen, yÀòud èaúlen

taóaúúuú itdigi içün baèøan (taóúìúiyye) lafôıyla taúêìr idilerek (istièÀre-i taóúìúiyye)

dinilür.

İstièÀre müşebeh ve ùarafeyn beyninde eèamm olan vech-i şebeh içün mevøÿè

olmayub yalŋız müşebbeh içün mevøÿè olduàından cumhÿr, mecÀz-ı luàavì olmasına

õahib olmuşdur.

Baèøıları istièÀreye (mecÀz-ı èaúlì) didiler. MurÀdları istièÀrede taãarrufuŋ

èaúlì olmasıdır. ZìrÀ müşebbeh-i istièÀre ıùlÀkı müşebbehiŋ müşebbehün bih cinsinde

duòÿlüni iddièÀdan ãoŋradır. BinÀèenèaleyh istièÀreniŋ müşebbehde istièmÀli mÀ-

vaøèun lehinde istièmÀli dimek olur. /322/

İstièÀreniŋ evvelen teévìl-i esÀsì üzerine binÀ úılınması, åÀniyyen andan òilÀf-ı

ôÀhire taèalluú iden irÀdeyi óÀvì úarìneye müstenid bulunması istièÀreyi yalan sözden

tefrìú ider. èAlemlerde istièÀre cereyÀŋ itmez. Çünki èalem müsemmÀnıŋ teşaòòuãını

ve başúalarıyla iştirÀkden menèini iútiøÀ ider. LÀkin evãÀfdan bir vaãf ile kesb-i

iştihÀr iden bir meåel-i sÀéir óükmünde bulunur ise istièmÀlce vaãfiyyet ismiyyete

àalebe ideceginden mecrÀ-yı istièÀre olabilür. “äeóbÀn”, “ÓÀtem”, “MÀder”,

“Hebenneúa” gibi. Bunlarıŋ birincisi feãÀóatde, ikincisi seòÀvetde, üçüncisi buòlde,

Page 418: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

407

dördüncisi óamÀúatde meåel-i êarb olunacaú derecede kesb-i iştihÀr itmiş olmaàla

gerek bunlardan, gerek bu gibi ismlerden her birisinde istièÀre cÀrìdir.

İsm-i cins èalem gibi degildir. Cinsde bir ãıfatıŋ vücÿdı òulúì ve ùabìèì

oldıàından beynlerinde bir cÀmièiŋ vücÿdiyle her birisi bir şey’e müsteèÀrun minh

olabilür.

“Arslan” recül-i şücÀèa, “tilki” óìlekÀra, “yılan” şaòã-ı muøırra, “yÀúÿt”

òÿbÀnıŋ dudaúlarına, “incü” dişlerine müsteèÀr olmaàa ãÀlió oldıàı gibi. NeşÀùì’niŋ

èArø eyledükce èÀşıú laèl-i müõÀb-ı çeşmin

Aç óoúúa-i dehÀnuŋ sen dürr-i nÀb göster

beyti bu úabìldendir. (Laèl) müsteèÀruŋ minh, (úan ile maòlÿù gözyaşı) müsteèÀrun

leh, (dürr-i nÀb) müsteèÀrun minh, (maèşÿúuŋ dişleri) müsteèÀrun lehdir. Õikri sebúat

eyledigi üzre istièÀre mecÀzıŋ bir úısmıdır. MecÀzıŋ başúa úısmı içün maènÀ-yı

óaúìúati irÀdeye mÀniè olacaú úarìne lÀzım oldıàı /323/ gibi istièÀrece de úarìne

lÀzımdır. Şu úarìne baèøan úarìne-i vÀóide ve baèøan karìne-i müteèaddide olur.

“Bir arslan gördüm oú atıyor idi” kelÀmındaki úarìne, úarìne-i vÀóidedir.

Fehìm’iŋ

èAks-i gül olur ôÀhir miréÀt-i süòan içre

Ol lÀle-i şeb-nem-òìz oldıúca óicÀb-Àlÿd

beytinde (lÀle-i şeb-nem-òìz) müsteèÀrun minh, (terlemiş ruòsÀr) müsteèÀrun leh olub

(miréÀt-i süòan), ( óicÀb-Àlÿd) taèbìrleri iki úarìnedir. Beytiŋ meéÀlinden “ÓicÀbıŋ

teéåìriyle yüzi úızarub terledigi ve şu óÀl ile maócÿb maócÿb söz söyledigi vaút

sözleri Àyìneye èaks iden gül gibi laùìf görinür” ãÿreti murÀd olunmuşdur.

Page 419: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

408

(İstièÀre) ùarafeyn iètibÀriyle iki úısmdır. ZìrÀ ùarafeyniŋ bir şeyde ictimÀèı yÀ

mümkin olur yÀ mümteniè.

İctimÀèları Mümkin Olana MiåÀl

Faúr u fÀúa ile muøùarr iken åervete nÀéil olan bir kimse óaúúında “Ölmiş

iken óayÀt buldı” dinilmesi gibi. Bunda (óayÀt) müsteèÀruŋ minh, (åervet)

müsteèÀrun leh olmaàla ikisiniŋ bir şaòãda ictimÀèı mümkindir. Buŋa (istièÀre-i

vifÀúiyye) dinilür.

İctimÀèları Mümteniè Olana MiåÀl

“ÕÀtı mevcÿd, nefè ü fÀèidesi mefúÿd bir şey içün maèdÿm isminiŋ istièÀresi”

gibi. Mevcÿd ile maèdÿmuŋ bir şeyde ictimÀèı /324/ mümtenièdir. Bu[na] da

(istièÀre-i èinÀdiyye) dinilür.

(İstièÀre-i tehekkümiyye), (istièÀre-i temlìóiyye) ki birisi istihzÀéen bir şey’iŋ

øıddını aŋa müsteèÀr minh ittiòÀõ itmek, dìgeri laùìfe ùarìúiyle o ãÿreti iltizÀm

eylemekdir. Teşbìh baóåinde bunlarıŋ keyfiyyeti derc olunmuşdur. O teşbìhdeki

ùarafeyniŋ birisi edÀt-ı teşbìh ile ber-À-ber ùayy ve ber-mülÀyim ìrÀd olunduúda

(istièÀre)ye taóavvül ider.

(İstièÀre) cÀmiè (vech-i şebeh) iètibÀriyle iki úısmdır.

(1) CÀmiè ùarafeyniŋ mefhÿmunda dÀòil olur.

MiåÀl

(NÀssıŋ òayrlusı atınıŋ dizginine yapışub ùurandur. Ol kimse öyle óÀøır ùurur

ki her ne vaút istièÀneyi aŋdıracaú acı bir feryÀd işitse imdÀd içün o ùarafa ùoàrı uça)∗

∗ Şu kelÀm-ı şerìf (Óayru’n-nÀs reculün musikün èinÀne feresihi) óadìå-i şerìfiniŋ mefhÿmıdır.

Page 420: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

409

kelÀm-ı şerìfi gibi ki “Fi-sebìli’llÀh cihÀd ve ehl-i ìmÀna imdÀd ide” dimekdir. Bunda

(uçmaú) sürèat üzere (úoşmaú) içün istièÀre idilmişdir. Úoşmaú ile uçmaú beyninde

cÀmiè (sürèatle úaùè-ı mesÀfe)dir ki ùarafeyniŋ mefhÿmunda dÀòildir.

(İstièÀre) yine cÀmiè iètibÀriyle yÀ (mübteõele-i èÀmiyye), yÀòud (àarìbe-i

òaããiyye) olur.

Maèlÿmdur ki (mübteõel) her kesiŋ der-óÀl aŋlayacaàı (àarìb) òavÀããıŋ idrÀk

idecegi şeydir. /325/

İstièÀre-i Mübteõeleye MiãÀl

“Úaràılı bir arslan gördüm” sözidür. Bunda cÀmiè (şecÀèat) oldıàını her kes

bilür.

İstièÀre-i áarìbeye MiåÀl

Cevdet Paşaénıŋ

Şeb-i vuãlatda ol mihr-i melÀóat nÀz itdükce

Görüb çÀk-i girìbÀnum şafaú úan aàlasun gülsün

beytidir. Şemsiŋ ôulmete inèikÀsından úızaran ve müteèÀúıben pertev-i ÀfitÀb ile

açılan (şafaú) müsteèÀrun leh, vicdÀnen teéåìrÀt-ı muòtelifeden müteéeååiren şiddetle

aàlayub gözlerinden úanlı yaş döken ve müteèÀúıben ümìde maôhariyetle güşÀyiş-i

derÿna biét-teãÀdüf (yüzi gülen kimse) müsteèÀrun minh olub ùarafeyniŋ yek-

dìgeriyle müşÀrik bulunan heyéet-i meşrÿóasındaki (nümÀyiş) cÀmièdir.

(İstièÀre-i mübteõele) baèø taãarrufla ibtiõÀlden àarÀbete taóavvül ider.

Fuøÿlìéniŋ

MÀha çekdüm şeb-i hicrÀn èalem-i şuèle-i Àh

Áh kim olmadı ol mÀh òaber-dÀr henÿz

Page 421: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

410

beytinde oldıàı gibi. MÀh, müşebbehün bih olub müşebbeh, maèşÿúdur ki

maóôÿfdur. MÀhıŋ müşebbehün bih ittiòÀõıyla iltizÀm olunan istièÀre pek mübteõel

oldıàı óÀlde Àhıŋ meşèale ve bundan ser çeken şuèleniŋ èaleme teşbìhi ve ol èalemiŋ

de müsteèÀrun minh olan mÀha úarşu teşhìriyle ber-À-ber bunca tekellüfle anı òºÀb-ı

naòvetten ìúÀô idememiş gibi taãarrufÀt-ı àarìbeye, binÀéen ibtiõÀliŋ altını üstüne

çevirmiş ve yerine kÀşÀne-i cedìd gibi bir àarÀbet-i óasene binÀ itmişdir. /326/

(İstièÀre) tarafeyn ve cÀmiè iètibÀriyle altı úısmdır.

(1) Üçi de óissì olur.

MiåÀl

DìvÀn-ı óüsne bÀrì sen ey òaùù-ı nev çıúub

èArø it siyÀh-nÀme-i hicrÀna mÿ-be-mÿ

Cevdet Paşa

(MüsteèÀrun minh) úÀãıd-ı meblaà, (müsteèÀrun leh) òaùù-ı nev, (cÀmiè) èarø-ı

keyfiyyet

(2) Üçi de èaúlì olur.

MiåÀl

Ùurur aókÀm-ı nuãret ittióÀd-ı úalb-i milletde

Çıúar ÀåÀr-ı raómet iòtilÀf-ı reéy-i ümmetden

KemÀl Beg

İètibÀr-ı èÀcizÀneme göre (müsteèÀrun minh) lafô içinde maènÀ, (müsteèÀrun

leh) ittióÀd-ı úalb-i milletde åÀbit (nuãret), (cÀmiè) òÀliãÀne ittióÀddır.

Page 422: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

411

(3) Ùarafeyn óissì, cÀmiè èaúlì olur.

MiåÀl

Gül-èizÀrÀn-ı SitÀnbÿl bıraàılmaz ammÀ

Olayor yÀd- vaùan şeh-per-i pervÀz baŋa

(MüsteèÀrun minh) mürà, (müsteèÀrun leh) beytindeki øamìr-i mütekellim,

(cÀmiè) uçmaàa meyldir.

Ekrem Beg’iŋ şu naômı da bu úabìldendir. /327/

Dilinde èışú-ı neşve-rìz, lebinde şevú-i òandever

Yolunda her çemen naèìm, gözinde her çiçek güher

ŞarÀbı Àb-ı òoş-güvÀr, àıdÀsı şìr ü şehd-i ter

Degül melÀle ÀşinÀ, kelÀlden de bì-òaber

ÇÿbÀn úıyÀfetindeki àarìb-i kÀmkÀrı gör

(MüsteèÀrun minh) èÀdetÀ bir çocuú, (müsteèÀrun leh) çÿbÀn úıyÀfetindeki

àarìb, (cÀmiè) bir óÀl-i bì-úaydì.

(4) Ùarafeyn èaúlì, cÀmiè óissì olur.

MiåÀl

Ser-i dıraòta muşt-zen, óıyÀø-ı bÀàa berg-rìz

áuãÿn içinde pür-àırìv, şükÿfelerle pür-sitìz

NihÀl-i gülde teb-nümÀ, yem-i çemende mevc-òìz

HevÀ-perest-i pür-heves, nesìm-i bì-úarÀrı gör

Ekrem Beg

(MüsteèÀrun minh) bir şaòã-ı şerìr-i èarbede-cÿ, (müsteèÀrun leh) nesìm,

(cÀmiè) şerre[t], èarbede-cÿluúdur.

Page 423: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

412

(5) Müsteèarun minh óissì, dìgerleri èaúlì olur.

MiåÀl

ÓÀlümce ecelle pençeleşdüm

KemÀl Beg-Cezmì’den

(MüsteèÀrun minh) düşman-ı maósÿs, (müsteèÀrun leh) ecel, (cÀmiè) òuãÿmetdir.

(6) MüsteèÀrun leh óissì, dìgerleri èaúlì olur. /328/

MiåÀl

Òadeng-i àamzeŋ ile cÀn virmek cÀna minnetdür

Bu şìrìn merk ile rÿó-ı şehìdÀn aàlasun gülsün

Cevdet Paşa

(MüsteèÀrun leh) òadeng-i àamze, (müsteèÀrun minh) ecel, (cÀmiè) nezè-i

rÿódur.

(İstièÀre) lafô, müsteèÀr iètibÀriyle yÀ aãliyye, yÀòud tebaèiyye olur. (İstièÀre-i

aãliyye)de lafô-ı müsteèÀr, ism-i cins olur.

“Recül-i şücÀèa arslan”, “güzel sadÀlı muàannìye bülbül”, “óìlekÀra tilki”

ıùlÀúı gibi.

Maãdarlar şu úısmdan maèdÿddur. “Şiddetle dögmege öldürmek”, “faúìr iken

zengin olmaàa dirilmek” ıùlÀúı gibi.

(İstièÀre-i tebaèiyye)de lafô-ı müsteèÀr ism-i cinsiŋ àayrı olur.

“Fièl”, “fièlden müştaúú ismler”, “maènÀyı fehme Àlet olan óarfler” gibi. Fièl

ile müşteúúÀtında istièÀre cereyÀnı maãdara, óarfde bir aãla tebaèiyyetledir.

Page 424: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

413

Fièle MiåÀl

Şiddetle urılan bir kimse óaúúında “Óerìf öldi gitdi” dinilmesi gibi. Bunda

êarbıŋ şiddet-i teéåìri mevtiŋ teéåìrine teşbìh ile “dögülmek” maãdarı “ölmek”

mevúièinde istièmÀl ile ber-À-ber bu istièmÀl maãdara tebaèiyyetle fièlde daòi cereyÀn

iderek fièl mecrÀ-yı istièÀre olur.

Ve ke-õÀlik “FülÀn mekÀrim-i aòlÀú aãóÀbından oldıàını nÀãiyye-i óÀli /329/

nÀùıúdır” sözünde oldıàı gibi. İsm-i fÀèilde daòi maãdara tebaèiyyetle istièÀre cereyÀn

itmişdir. Şu miåÀldeki delÀlet maènÀ-yı mecÀzìye maómÿl olub nÀã[iyy]e-i óÀlindeki

delÀlet içün nuùúa teşbìh taúdìr idildikden ãoŋra şu delÀletde mübÀlaàa maúãadıyla

müşebbeh müşebbehün bihiŋ ifrÀdından maèdÿd oldıàı iddièa olunmuş ve delÀlet-i

meõkÿre içün istièÀre olunan lafô nuùúa tebaèiyyetle dÀll içün daòi lafô-ı nÀùıú istièÀre

edilmişdir.

Óarfiŋ mecrÀ-yı istièÀre olması ke-õÀlik bir aãla tebaèiyyetle cÀéiz olabilür.

MeåelÀ (içün) óarfi óarf-i taèlìl oldıàı óÀlde fiél-aãl àaraø mevúièinde úullanılur. “Sizi

ziyÀret itmek içün geldim” dinildikde “Gelmekden àaraøım sizi ziyÀret itmekdir”

ãÿreti murÀd olunur. (İçün) óarfiniŋ bu mevúièdeki istièmÀli ism mevúièindedir. Ó

arf-i meõkÿr aãlen o mevúièinde müstaèmel iken àaraø-ı fièliŋ àÀyetinde olması

medÀr-ı münÀsebet èadd idilerek àaraøa taèalluú itmeyen şeylerde daòi àÀyet

iètibÀriyle istièmÀl olunur ise mecrÀ-yı istièÀre olur.

MiåÀl

“DünyÀya gelen ölmek içün gelir” gibi. Şu kelÀmda àaraøa taèalluú idecek bir

şey yoúdur. LÀkin àaraø fièlin àÀyeti oldıàı gibi mevt daòi óayÀtıŋ àÀyeti oldıàından

óayÀta taèalluú iden àÀyet, àaraøa taèalluú iden àÀyete teşbìh idilmiş ve müşebbeh

olan àÀyet-i óayÀt, müşebbehün bih olan àÀyet-i àaraø cinsinde dÀòil oldıàı iddièÀ

Page 425: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

414

idilerek şu iètibÀr üzerine (içün) óarfi mecrÀ-yı istièÀre olmuşdur ki bu istièÀre aãl-ı

meõkÿra tebaèiyyetle cereyÀn itdiginden (istièÀre-i tebaèiyye)dir. /330/

İstièÀreyi óÀvì olan kelÀmda müşebbehün bih meõkÿr olur ise istièÀre

(istièÀre-i muãarraóa) olur.

İstièÀre-i muãarraóada ãüver-i Àtiyye cereyÀn ider:

(1) Gerek müsteèÀrun minhiŋ, gerek müsteèÀrun lehiŋ mülÀyimlerinden hìç

bir şey mevcÿd olmaz. “Benim yanımda bir arslan var” gibi. Buŋa (istièÀre-i

muãarraóa-i muùlaúa) dinilür.

(2) Yalŋız müsteèÀrun lehiŋ mülÀyimlerinden bir şey bulunur. “Benim

yanımda úaràılı bir arslan var” gibi. Buŋa (istièÀre-i muãarraóa-i mücerrede) dinilür.

(3) Yalŋız müsteèÀrun minhiŋ mülÀyimlerinden bir şey bulunur. “Benim

yanımda pençesi úuvvetli bir arslan var” gibi. Buŋa da (istièÀre-i muãarraóa-i

müraşşaóa) ıùlÀk idilür.

Bir şey õihnde olan bir şeyée beŋzedilür ve müşebbehün bihiŋ levÀzımından

bir şey kelÀmda müşebbehle ber-À-ber meõkÿr olur ise (istièÀre-i mekniyye) olur.

RibÀù-ı dehr-i dÿn bir ùurfe menzildür ki ol yirde

Emel pÀ-der-rikÀb u Àrızÿ pÀ-der-hevÀdur hep

beytinde oldıàı gibi. Bunda (müşebbehün bih) ata binmek üzre ayaàını üzengiye

úoymuş bir insÀndır ki meõkÿr olmayub õihndedir.

(Müşebbeh) emeldir ki kelÀmda meõkÿrdur. (PÀ-der-rikÀb) müşebebhün bihiŋ

levÀzımındandır. (PÀ-der-hevÀ)da da istièÀre var.

İstièÀre-i mekniyyeye úarìne olan lafô (istièÀre-i taòyìliyye) olur. MiåÀl-i

meõkÿrdaki (pÀ-der-rikÀb) lafôı gibi. Şu lafô, maùvÀ ve àayr-ı meõkÿr olan

müşebbehün bihe úarìnedir. /331/

Page 426: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

415

İstièÀrede teşbìhce mübÀlaàanıŋ vücÿdı umÿr-ı ùabìèiyyeden ve şu teşbìhi

müsteèÀrun minhiŋ mülÀyimiyle zìnetlendirmek ise mübÀlaàaya bir úat daha úuvvet

virecek umÿrdan maèdÿd oldıàına naôaran istièÀr[e]ce terşìó-i iltizÀmì ıùlÀk ve

tecrìdden ziyÀde mübÀlaàayı müstelzim olur.

Terşìó iki esÀs üzerine mebnìdir. Birisi teşbìhi ke-en-lem-yekün úabìlinden

ãaymaú, dìgeri müsteèÀrun lehi èayniyle müsteèÀrun minh cinsinden èadd itmekdir.

BinÀéenèaleyh istièÀre-i müraşşaóada külliyyÀ teşbìhe iètibÀr úalmaz.

ÓattÀ bir õÀtıŋ èuluvv-i úadri bir binÀnıŋ yüksekliginden istièÀre idilse

(müsteèÀrun leh) olan èuluvv-i úadr (müsteèÀrun minh) olan ol yüksek binÀnıŋ èaynı

olması iddièÀ ve úabÿl olunur.

BüleàÀ teşbìhde müşebbeh, müşebbehün bihden başúa bir şey olduàını iètirÀf

ile ber-À-ber müşebbehün bihiŋ aókÀmını müşebbehde yüridürler. İstièÀre böyle

degildir. ZìrÀ istièÀrede teşbìhce müşebbeh mecrÀsında olan (müsteèÀrun leh)

müşebbehün bihden başúa bir şey oldıàını úabÿl itmeyüb ikisini bir şey óükmünde

ùutarlar.

Teşbìhde müşebbeh aãl ve müşebbehün bih ferè olub aãl, dÀéire-i iètirÀfda

åÀbit ve mevcÿd èadd idilerek aókÀm-ı teşbìh ferè üzerine cereyÀn itdirilür. Şu

cereyÀn cÀéiz olunca istièÀrede õÀten ke-en-lem-yekün èadd idilen aãl, naôar-ı iètibÀra

alınmaúsızın ferè üzerine aókÀm icrÀsı evleviyyetle cÀéiz olur.

(MecÀz-ı mürekkeb) teşbìh temåìl ãÿretiyle maènÀ-yı aãlìsine teşbìh

olunan maènÀda mübÀlaàa içün istièÀre ùarìúiyle istièmÀl olunan kelÀmdır.

Page 427: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

416

MiåÀl

“Güneşiŋ yüzi çamurla ãıvanmaz” /332/

gibi. Şu söz lisÀnımızda müstaèmel emåÀldendir. MeydÀnda olan bir óÀli ketm itmek

isteyene úarşı ìrÀd olunur. “O óÀli ketm itmek güneşiŋ yüzini çamurla ãıvamaú

gibidir” dimek olur.

Şu maènÀ (müsteèÀrun leh), meåel (müsteèÀrun minh), beynlerindeki medlÿl

ki ikisiniŋ de óÀl-i èaleniyyesidir: bir heyéet-i èaúliyyeyi dìger bir hey’et-i èaúliyye

içün istièÀre ùarìúiyle istièmÀldir. Buŋa (teşbìh-i temåìl) ve (istièÀre-i temåìliyye) daòi

dinilür.

Şu úısm istièmÀlce istièÀre ãÿretiyle şÀyiè olduúdan ãoŋra (meåel) nÀmını alur.

EmåÀlden her bir kelÀm naãıl şÀyiè olur ise öyle istièmÀl olunur. èİndeél-istièmÀl bir

óarfiniŋ bile taàyìri cÀéiz olmaz.

Page 428: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

417

DÖRDÜNCİ FAäL

KinÀye BeyÀnındadır

(KinÀye) luàatde taãrìói terk itmege dirler. IãtılÀóda maènÀ-yı aãlìsiniŋ irÀdesi

de cÀéiz olmaú üzere maènÀ-yı lÀzımı murÀd olunan lafôdır.

Yaènì kinÀyeden óaúìúat ve mecÀz maènÀlarınıŋ ikisi de murÀd olunur.

Bunuŋ mecÀzdan farúı bedìhìdir. ZìrÀ mecÀzda maènÀ-yı óaúìúat murÀd

olunmaz. KinÀye mevúièinde úullanılan lafôa (mekniyyun bih), maènÀya (mekniyyun

èanh) dinilür.

KinÀye üç úısmdır:

(1) Mekniyyun èanh õÀt olur. Bunda istièmÀl olunan kinÀyeden lafô ve nisbet

murÀd olunmaz. Yalŋız ôÀt murÀd olunur.

Şu úısm iki nevèdir.

(Birincisi) kinÀye-i müferrededir. (KinÀye-i müferrede) mekniyyun èanha

taèalluú iden maènÀ-yı vÀóidi óÀvì olur. /333/

MiåÀl

“Óased olan maóallde òulÿã olmaz” gibi. Bunda (óased olan maóall) úalbden

kinÀye olmaàla úalb bir õÀtdan ve kinÀyeniŋ óÀvì oldıàı maènÀ-yı vÀóid maóall-i

óased olmaúdan èibÀretdir. NÀbìéniŋ

Bir óÀdeng-i cÀn-güdÀz-ı Àhdur ser-mÀyesi

Biz bu meydÀnuŋ nice çÀpuú-süvÀrın görmişüz

beytinde oldıàı gibi. Şu beytdeki (meydÀn) ôÀt-ı dünyÀdan ve (çÀpuk-süvÀr) ôÀt-ı

õÀlimden èibÀret olub bir mıãrÀè iki kinÀyeyi ve her kinÀye bir maènÀyı óÀvìdir.

Page 429: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

418

(İkincisi) kinÀye-i mürekkebedir. (KinÀye-i mürekkebe) bir mekniyyun èanha

taèalluú idecek maèÀnÀ-yı müteèaddideyi óÀvì olan kinÀyedir.

MiåÀl

İnsÀndan kinÀyeten “diri, ùoàrı boylı, inli ùırnaúlı” dinilmesi gibi.

Bir emìriŋ zevraúından kinÀye olmaú üzre Fuøÿlì’niŋ

Aàzı açıú çıúmaz ÀvÀzı ayaàı yoú yürür

CÀn iledür seyri ammÀ dimek olmaz cÀnver

äayılur pehlÿlarınuŋ üstüòºÀnı øaèfdan

Böyle øaèfıyla aàır yükler çeker eyler hüner

Dìve beŋzer gezdürür başda SüleymÀn taòtını

Yoúsa kÀndur ãaúlanur gögsinde úıymetlü güher

naômı bu úabìldendir. /334/

(2) Mekniyyun èanh ãıfat olur.

Bu da iki nevèdir:

(Birincisi) kinÀye-i úarìbedir. (KinÀye-i úarìbe)de õihniŋ mekniyyun èanha

intiúÀli bir vÀsıùaya tevaúúuf ider. Bu da iki dürlüdür. Birisi kinÀye-i úarìbe-i vÀøıóa,

dìgeri kinÀye-i úarìbe-i òafiyyedir.

(Úarìbe-i vÀøıóa) mekniyyun èanha õihniŋ intiúÀlinde sürèat olan kinÀyedir.

Page 430: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

419

MiåÀl

“Benim setrem fülÀna pek ùar gelür” gibi. Bu söz mekniyyun èanhıŋ

mütekellimden ziyÀde mülóem oldıàından kinÀye idügine biél-bedÀhe õihn intiúÀl

ider. èÁlìéniŋ

èİnÀyet her kime yüz ùutsa èiãyÀnı óicÀb olmaz

Güneş ùoàduúda zìrÀ perde-i ôulmet niúÀb olmaz

beytindeki (óicÀb) bu úabìldendir ki (mÀniè)den kinÀye oldıàına õihn biél-bedÀhe ve

bilÀ-vÀsıùa intiúÀl ider.

(Úarìbe-i òafiyye) mekniyyun èanha õihniŋ intiúÀlinde sürèat olmayan

kinÀyedir.

MiåÀl

“Úalın úafÀlı”, “pek yüzli” taèbìrleri gibi. Birincisi ãÀóibiniŋ hamÀúatından,

ikincisi óayÀsızlıàından kinÀyedir. Böyle kinÀyeye der-óÀl õihn intiúÀl itmez. Biraz

mülÀóaôa ile intiúÀl ider. NÀbìéniŋ

MuãaffÀ-ùìnetÀnuŋ ùarf-ı ebrÿsında çìn olmaz

mıãrÀèındaki (ùarf-ı ebrÿsında çìn) taèbìri de böyledir. Úaş çatılub /335/ bir ùarafı

büklümli görünüşi (kibr)den kinÀye olub murÀd “Ùìneti pÀk olanlarda kibr olmaz”

ãÿretidir ki şu kinÀye biél-bedÀhe bilinemeyüb biraz düşünüldükden ãoŋra aŋlaşılur.

(KinÀye-i baèìde)de õihniŋ mekniyyun èanha intiúÀli vÀsıùaya tevaúúuf ider.

MiåÀl

“FülÀnıŋ òÀnesinde úaşıú tayanmaz” gibi. Úaşıàıŋ çoú telef olması çoú

işledilmesine, çoú istièmÀli, çoú müsÀfir gelmesine, çoú müsÀfir gelmesi óÀne

ãÀóibiniŋ müsÀfir-perverligine vÀsıùa olub kelÀm-ı meõkÿr bu vÀsıùalarla óÀne

ãÀóibiniŋ mükrim olmasından kinÀye olur.

Page 431: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

420

(3) Mekniyyun èanha nisbet olur ki kinÀye ile ãıfat, mevãÿfa iåbÀt, yÀòud

andan nefy olunur.

MiåÀl

“FülÀnıŋ óaúúımda söyledigi münÀsebetsiz sözleri yüzine urdıàımda

úıpúırmızı oldı”, “Óaúúımda söyledigi münÀsebetsiz sözleri yüzine urdıàımda yüzi

bile úızarmadı” gibi. Birinci miåÀl “Nefsinde òacÀlet åabit oldı” dimekden kinÀyedir

ki ãıfatı mevãÿfa taòãìã ve iåbÀtdır. Dìgeri “Anda hacÀletden eåer görülmedi”

dimekden kinÀyedir ki òacÀlet ãıfatını andan nefydir. VÀlì-i Ámidì’niŋ

Úurbiyyet-i gül bülbüle de òÀra da úalmaz

HengÀm-ı ùarab meste de huşyÀra da úalmaz

/336/ beytindeki (gül) yÀriŋ õÀtından, (bülbül) èÀşıúıŋ õÀtından, (òÀr) aàyÀrdan,

(óengÀm-ı ùarab) iúbÀlden, (mest) àÀfilden, (huşyÀr) àÀfil olmayandan, (úurbiyyet-i

gül) maèşÿúa nisbetden kinÀyedir. Beyt-i meõkÿr kinÀyeniŋ envÀè-ı müteèaddidesini

óÀvìdir. NecÀtìéniŋ

Her İbrÀhìm èizzet Kaèbe’sinde

Òalìlu’llÀh yÀòud Edhem olmaz

beytindeki (İbrÀhìm) her insÀndan, (Òalìlu’llÀh) peyàam-berden, Edhem velìden

kinÀye olub meéÀl-i beyt “MeziyyÀt-ı insÀniyyeden bì-naãìb olan şeklen insÀn olsa

bile insÀn-ı kÀmil olamaz” dimekden kinÀyedir ki nefy-i nisbet úabìlindendir.

Fuøÿlìéniŋ

Ger kara ùaşı úızıl kan ile rengìn itseŋ

Rengi taàyìr bulur laèl-i BedeòşÀn olmaz

beyti de böyledir.

Page 432: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

421

KinÀyede bir cihet gösterilüb de dìger cihetiŋ úaãd olunmasına (taèrìø)

dinilür.

MiåÀl

“Bir kimesneyi inciden bir kimseniŋ yüzine úarşı “Òalúı inciden felÀó

bulmaz” söylenmesi gibi.

MünÀsebetsiz söz söyleyene úarşı beyt-i Àtìniŋ ìrÀdı da taèrìødir:

Alur mülÀóaôadan òÀric olmaú üzre cevÀb

Söze mülÀóaôa itmeksizin dehÀnın açan

LÀzım ile melzÿm beynindeki vÀsıùalarıŋ keåretini óÀvì söze (telvìó) /337/

dinilür. Yuúaruda õikr olunan “FülÀnıŋ óanesinde úaşıú ùayanmaz” kelÀmı buŋa

miåÀl olabi[l]ür.

Melzÿmda óafÀ olub da vÀsıùada úıllet bulundıàı óÀlde böyle kelÀma (remz)

dinilür.

MiåÀl

“FülÀn kimseniŋ baş yaãdıàı inlidir” gibi. Yaãdıàı inli olmaúdan úafÀsı inli

olması aŋlaşılub o söz bu vÀsıùa ile mekniyyun èanhıŋ óamÀúatından kinÀye olur

faúaù yaãdıú inli olmaúdan úafÀnıŋ inli olmasına ve andan úafÀ ãÀóibiniŋ óamÀúatına

intiúÀle õihnde sürèat olmadıàından kelÀmda melzÿm olan óamÀúati idrÀkde òafÀ

vardır.

Melzÿmda òafÀ olmayub da vÀsıùalar daòi úıllet üzre bulundıàı óÀlde böyle

söze (ìmÀ) ve (işÀret) ıùlÀú olunur.

Page 433: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

422

MiåÀl

“Mecd ü şeref bir şecere-i müåmiredir ki fülÀn õÀtıŋ òÀnesinde bitüb

kökleşmiş” dinilmesi gibi. O òanede şeref mütemekkin olub ayrılmasında iótimÀl

olmadıàından ve úonaú ãÀóibine o vÀsıùa ile mecdi nisbetden kinÀyedir.

Taèrìø, telvìó, remz, ìmÀ ve işÀret hep kinÀye aúsÀmından maèdÿddur.

Ekåeriyyet-i aúvÀl bu reéydedir.

İfÀdÀt-ı Àtiyye telòìã ve taèdìl ùarìúiyle el-Meåelü’s-SÀ’iréden alınmışdır.

İbni Eåìr taèrìøi kinÀyeden tefrìú ile dir ki:

“Taèrìø óaúìúat ve mecÀz ùarìúiyle bir şeyée delÀlet itmeyüb mefhÿmca /338/

delÀlet iden lafôdır. äıla tevúièinde bulunan bir kimse ùaleb göstermeksizin birisine

“VallÀh muótÀcım. Elimde bir şey yoú. Çıplaúım. äoàuú baŋa eõiyyet vireyor” didigi

óÀlde bu söz ve buŋa beŋzer sözler ùalebe müteèalliú taèrìødir. ÓÀlbuki böyle kelÀm

gerek óaúìúaten gerek mecÀzen ùaleb muúÀbelesine mevøÿè-i elfÀôdan maèdÿd

olmayub ùalebe delÀleti ancaú mefhÿm iètibÀriyledir.

Taèrìø kinÀyeden aòfÀdır. ZìrÀ kinÀye vaøèan óaúìúate ve iltizÀmen mecÀza

delÀlet ider. Taèrìøiŋ delÀletinde ne óaúìúat, ne de mecÀz var.

KinÀye hem lafô-ı müfredde, hem de mürekkebde cereyÀn ider. Taèrìø yalŋız

mürekkebde cÀrìdir. ZìrÀ taèrìø lafô-ı müfredde müstaúil olamayub delÀletde lafô-ı

mürekkebe muótÀc olur.

Page 434: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

423

BEŞİNCİ FAäL

Tehõìb ü IãlÀó-ı Eåer BeyÀnındadır

(Tehzìb) úaleme alınmış olan her bir kelÀm-ı münaúúaóa èÀmm olan bir

vaãfdır. Buŋa (teédìb) daòi dinilür. Naôm u neården her bir eåer yazıldıúdan ãoŋra

naôar-ı diúkate èarø olunub lÀzım gelen maóalleri tehõìb ü ıãlÀó idilür.

Bir şey úaleme alınur iken evvelÀ maèÀnÀ-yı maùlÿba úuvve-i mütefekkirede

óüsn-i istióãÀr ile tertìb olunur. Baèdehu úaleme alınur. äoŋra pìş-i naôar-ı diúúate

úonılub uãÿl-i Àtiyyeye taùbìú olunur.

KelÀmda ne úadar óaşv ü zÀéid şeyler var ise maóv idilür. ElfÀz-ı bÀúiyye

birer birer mìzÀn-ı õevúe vaøè ile içlerinden óurÿf veyÀ terkìbce aàır görinen elfÀô-ı

müferrede ve mürekkebe çıúarılub yerlerine òıffet-i óurÿf /339/ ve terkìbi óÀvì

kelimeler úonılur. áarÀbet-i vaóşiyyesi ve úıyÀsa muòÀlefeti óiss olunan lafôlar

tenúìó ve sehlü’l-istifÀde ve úıyÀsa muvÀfıú elfÀôa tebdìl olunur. MürekkebÀt ve

fıúarÀt iètibÀriyle maèÀnÀya taèalluú iden úuvvet ve òıffet, elfÀô ile maèÀnÀ ve

maãlaóat ve mÀddeniŋ ehemmiyyetiyle–muóarrerÀt ve mükÀtebÀt úısmınca–mürsel

ve mürselün ileyhiŋ óÀl ü şÀnına taèalluú iden cihÀtıŋ derecÀtı beynindeki rÀbıùa ve

münÀsebet mìzÀn-ı õevú-i selìm vÀsıùasıyla taèdìl ü tesviye úılınur.

KelÀmıŋ mensÿb oldıàı tekellüm, òiùÀb, àıyÀb mevúièlerince tenÀsüb cihetleri

tedúìú ile yoluna úonılur.

İfÀde-i maúãÿd içün istióøÀr idilmiş olan taèbìrÀt içinde istifÀdece sühÿlet ve

ãuèÿbeti mÿcib olan şeyler miréÀt-i fehm ile muúÀbele ve mìzÀn-ı õevú ile muvÀzene

idilerek taèúìd-i lafôì ve maènevìyi mÿcib görinen lafô ve cümleler iòrÀc ile

Page 435: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

424

maèÀnÀya delÀleti vÀøıó elfÀô istióøÀr olunur. KelimÀtıŋ taúaddüm ü teéaòòüründen

ve muúÀrenet ü irtibÀùından neşéet iden taèúìd ve øaèf-ı teélìf daòi ıãlÀó idilür.

Baèdehu tehõìb ve tenúìóe òitÀm virilür.

Úaleme alınan mufaããal ve muòtaãar muóarrerÀt ve maúÀlÀt ve kütüb ve

resÀéilce tehõìb, uãÿl-i meõkÿreye tÀbièdir.

Yazılan şeyleri úaleme alanlar o şeyleri başúalarınıŋ eåerlerinden èadd ile

biéõ-õÀt naôar-ı iètirÀøa taúrìb eyledikleri óÀlde ıãlÀóca òaylì istifÀde idebilürler.

ŞÀyÀn-ı ıãlÀó olan eåerlerde aóvÀl-i Àtiyyeden bir veyÀ bir úaç óÀl bulunur:

/340/

Bu kelimeniŋ mevøÿèı burası degil.

Şu kelime taúdìm ve bu kelime teéòìr olunmalı idi.

Şurasında noúãÀn var.

Bu ziyÀdedir.

Bu kelime, yÀòud bu kelÀm veyÀ şu fıúra lüzÿmsuzdur.

Şu vaãf mevãÿfa muvÀfıú degil.

Şu lafôlar, yÀòud cümleler beynlerinde muùÀbaúat veyÀ münÀsebet,

yÀòud irtibÀù görünmüyor.

İfÀde bu ùarzda olsa idi istifÀdece daha ziyÀde sühÿlet olur idi.

Şu lafôda, yÀòud şu terkìbde tenÀfür var.

Burada taèúìd, yÀòud øaèf-ı teélìf var.

Şu kelÀmda tehõìb ü tenúìóe iótiyÀc görineyor.

Şu taórìrÀt güzel úaleme alınmış, úaleme alınışına ve elfÀô u maènÀnıŋ

intiôÀmına diyecek yoú, faúaù mürselün ileyhiŋ şÀn veyÀ óÀl, yÀòud derece-i

idrÀk ve istifÀdesiyle mütenÀsib degil.

Page 436: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

425

Şu ifÀde münÀôaradan òÀlìdir.

Burası ÀdÀb-ı èumÿmiyyeye muàÀyirdir.

Şu ciheti ÀdÀb-ı milliyyeye muvÀfıú degil.

Şu söz vaút ü óÀliŋ iútiøÀsına göre degil.

VÀrid olacaú iètirÀølarıŋ başlucaları aóvÀl-i meõkÿreden èibÀretdir.

ÚudemÀ-yı udebÀ-yı èArab’ıŋ baèøıları úaleme aldıúları şeyleriŋ tehõìb ü

tenúìóine iètinÀ-yı èaôìm gösterdükden ãoŋra eåerlerini iètimÀd itdikleri /341/ aãóÀb-ı

maèlÿmÀta da èarø ile kendi idrÀkleriniŋ bÀlià olamayacaàı iètirÀø mevúièlerini

ögrenerek ıãlÀó iderler idi.

Naôm u neåriŋ tehõìbinde uãÿl-i meõkÿreye rièÀyet udebÀya ve èaleél-òuãÿã

nev-heveslere vÀcibdir.

ÁåÀr-ı èilmiyye ve edebiyyece diúúat ve iètinÀ umÿr-ı müteèddideden èadd

idilecek dereceye varsa biél-Àòire artıú her eåeriŋ uzun uzun ıãlÀóı tekellüfüne óÀcet

úalmayub óüsn-i tanôìm ve ifÀdece meleke óÀãıl olur.

Nev-hevesler yazacaúları eåerlere kendi èaúllarınıŋ irdigi úadar uãÿl-i

meõkÿre dÀéiresinde iètinÀ gösterdikden ãoŋra mahÀret ve iútidÀrca taãdìú-i

èumÿmìye maôhar olmuş õevÀtdan birisine de èarø u irÀée ve şÀyÀn-ı iètirÀø olan

maóalleri ıãlÀó itmedikce yalŋız kendüleriniŋ begenmeleriyle iktifÀ idüb de enôÀr-ı

èumÿmiyyeye vaøè ve neşr itmemelidirler. ZìrÀ her edìbiŋ iútidÀr ve maèlÿmÀt-ı

edebiyyesi sinn ü óÀl ve meşhÿdÀt ve müùÀlaèÀtınıŋ derecÀtiyle mütenÀsib olmaú

umÿr-ı ùabìèiyyedendir. Bir ãÀóib-i eåeriŋ yazacaàı şey sinn ü óÀline nisbetle her ne

úadar güzel görünse bile maèlÿmÀt ve iútidÀrı teraúúì itdikden ãoŋra öyle eåer

Page 437: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

426

yanında pek çirkìn görinür. Neşr itmiş oldıàı óÀlde–imkÀn bulsa–ùoplayub maóv

itmesini arzu ider.

Tehõìb uãÿlüne rièÀyet mineél-úadìm èÀdÀt-ı merèiyyedendir. èUlemÀ-yı

İslÀmédan niceleri, úudemÀ-yı óükemÀnıŋ çoàı eåerlerini taãóìó itmiş ve óattÀ bir

vaút úaleme aldıúları eåerlerden èulÿm ve kemÀlÀt-ı müstaóãileleriniŋ teraúúìsinden

ãoŋra şÀyÀn-ı neşr èadd idemedikleri şeyleri ıãlÀó idüb /342/ maèlÿmÀt-ı aòìrelerine

nisbetle şÀnlarıyla mütenÀsib ve tehõìb ü taãóìó ile de derece-i maùlÿbeye ìãÀlini

mümkin görmedikleri eåerleri imóÀ itmişlerdir.

İmÀm Süyÿùì raóimahu’llÀh∗ kendi terceme-i óÀlini óÀvì olan eåerinde dir ki

“Bir vaút úaleme alub ãoŋraları àasl ve imóa eyledigim ÀåÀrdan başúa olmaú üzere

şimdiye kadar teélìf itmiş oldıàım kitÀblarıŋ miúdÀrı üç yüze bÀlià olmuşdur∗∗

Şu ifÀde, müşÀrun ileyh óaøretleri teélìf itmiş oldıàı kitÀblarıŋ bir ùaúımını

ãoŋra neşre şÀyÀn ve taãóìóe de úÀbil görmediginden imóÀ eyledigini göstereyor.

Müéellif meşhÿr Nivton’uŋ (Òoronolociya) diyü maèrÿf kitÀbını on beş ve

Kevın (Mimvar) nÀm kitÀbını ùoúuz defèa tehõìb eyledigi baèø eåerlerde görileyor.

Baèøan bir şey úaleme alınur. Yazıldıàı vaút ãÀóibine pek òoş görinür. Bir

gün ãoŋra naôar-ı diúúatine èarø itdikde içinde büyük bir münÀsebetsizlik, yÀòud

maóõÿrı cÀlib bir òaùÀ-yı èaôìm naôarına ilişür, yazılub da cihÀt-ı lÀzımesinden àaflet,

yÀòud bir óÀlet-i bì-úaydìye tebaèiyyetle ıãlÀh idilmeksizin neşr olunan eåerlerden,

yÀòud mürselün ileyhine gönderilen muhÀrrerÀtdan büyük büyük maóõÿrlar,

∗ Allah ona rahmet eylesin.

∗∗ İmÀm müşÀrun ileyh òaøretleriniŋ muéaòòaran tertìb idilmiş olan fihrist-i mü’ellefÀtına naôaran

teélìfÀtınıŋ miúdÀrı o derecede úalmayub dört yüz elli kitÀba bÀlià olmuşdur.

Page 438: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

427

maøarratlar ôuhÿr itmiş, óattÀ pek cüzéì bir diúúatsizliú yÀòud iltizÀmsızlıúdan ãÀóib-

i eåer çoú vaútler tefeyyüøden maórÿm olmuşdur. /343/

ÚudemÀ-yı udebÀ tehõìbiŋ vaút-i iòtiyÀrına nıãfu’l-leyli taòãìã itmişlerdir.

Nıãfu’l-leylde aãvÀta inúıùÀè ve óarekÀta sükÿnet geleceginden fikrde cemèiyyet ve

òÀùırda ãafvet óÀãıl olur. Fikr-i õihni taòdìş idecek óÀllerden sÀlim ve úarìha ãÀfì

bulunur. Seóer vaúti, vaút-i hevÀ ve òıffet-i àıdÀ ile ber-À-ber nefs uyòuca òaùùını

tamÀmiyle istìfÀ itmemiş olmaúdan nÀşì tehõìb ü ıãlÀó-ı ÀåÀrca yarı giceden ziyÀde

münÀsib ise de òalúıŋ uyòudan úalúmaları, yolcılarıŋ yola óÀøırlanmaları gibi

gürültileri, óayvÀnÀtıŋ seslenmeleri, envÀrıŋ ùalìèalarıyla ôulümÀtıŋ çekilmege

başlaması seóer vaútinde oldıàından esbÀb-ı meõkÿreniŋ her birisi fikrdeki

cemèiyyeti ùaàıtmaàa õihni úarışdırmaàa taèalluú idecek birer èÀrıøadır. Gice yarısı

ise orùalıú sÀkin ve insÀn ve óayvÀnÀt hep sÀkit bulunmaúla ber-À-ber uyòunuŋ ve

àıdÀnıŋ bir dereceye úadar åıúleti de zÀéil olmuş olacaàından õihnde güşÀyiş ve

ãadrda inşirÀó bulunur. Teélìfce úalb münbasıù olur.

AãóÀb-ı úalemiŋ iştiàÀlÀt-ı fikriyyesi õihni yoracaú dereceye geldikde úalemi

elden bıraúub teneffüs itmeleri ve fÀriàu’l-úalb olmadıúca ele úalem almamaları

umÿr-ı lÀzıme ve muètenÀ bihÀdandır.

Úalbde firÀà ve arzu olmaksızın teélìf ü tanôìm-i eåer ile iştiàÀl, miède

mümtelì ve iştihÀ zÀéil olduúdan ãoŋra ùaèÀm yemek ve èaùşdan eåer yoàiken ãu

içmege beŋzer.

Farazdaú dimişdir ki “Baèøan öyle bir vaúte müãÀdif olurum ki o vaút bir

beyt söylemek benim içün bir diş çekdirmekden daha müşkil olur”.

Baèø udebÀ dir ki “Naômda şürÿèdan muúaddem maènÀyı ve ebyÀtdan

muúaddem /344/ úÀfiyeleri taóãìl itmek saŋa lÀzımdır.

Page 439: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

428

ÒÀùırı bir vezn, bir revì üzre ikrÀh itmemeli, kelÀmda elfÀô-ı cezele intiòÀb

itmemeli, kelimÀt-ı reõìle intiòÀb eylememeli, kelÀm-ı sehl iòtiyÀr eylemeli kelÀm-ı

ãaèb intiòÀb itmemeli, ùatlı söz bulmalı, müstekreh söz bulmamalı, müstaósen

tedÀrikine baúılmalı, müstehcen söze raàbet gösterilmemeli, yoràunluú geldigi Ànda

naôm u neår ile iştiàÀli bıraúmalı: zìrÀ yoràunluúda keårete úıllet, nefse vÀridÀtca

òisset gelür. ÒavÀùırıŋ her birisi bu ãu menbaèı gibidir. Rıfú ile vÀridÀtı çoàalır.

ÒÀùıra sünÿó iden her güzel maènÀyı yazmalı, her fÀéideyi úayd itmeli. Úaydca

müsÀmaóa iòtiyÀr idilür ise o maènÀ ve fÀéide ãoŋra düşünmekle bulunamaz. ZìrÀ

efkÀrıŋ gösterecegi sÀnióalar berúiŋ parlaması ve naôarıŋ bì-úarÀr olan bir şey’i

görmesi gibidir”.

Tehõìb bir defèa ile iktifÀ idilmeyüb imèÀn-ı naôar-ı diúúatle tekrÀr ve ièÀde

idilmelidir.

Page 440: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

429

ÜÇÜNCİ BÁB

‘İlm-i Bedìè BeyÀnındadır

(èİlm-i bedìè) muúteøÀ-yı óÀle muùÀbıú olan kelÀmdaki vücÿh-i taósìni

bildirir.

Vücÿh-i meõkÿreye ãanÀyiè-i bedìèiyye dinilür.

(äanÀyiè-i bedìèiyye) iki úısmdır. Birisi maènevì, dìger lafôìdir. /345/

BİRİNCİ FAäL

äanÀyiè-i Maèneviyye BeyÀnındadır

(1) äanèat-i ùıbÀk

Buŋa (muùÀbaúat), (teøÀdd), (taùbìú), (tekÀfü’) daòi ıùlÀú iderler.

Şu bedìèa beynlerinde teøÀdd ãÿretiyle veyÀ ãuver-i sÀéireden biriyle teúÀbül

olan iki maènÀyı cemè itmekdir.

Tebessümüŋle beni güldür öldür aàyÀrı

Bu (az) èamelde saŋa (çoú) åevÀb olur peydÀ

Pìrì-zÀde äÀóib

Ben şÀèirüm o úÀmet-i mevzÿnı (ùoàrısı)

Sevmem disem de bil ki (yalan) söylerem saŋa

Nedìm

Page 441: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

430

beytlerinde oldıàı gibi.

MecrÀ-yı teúÀbül olan iki lafôıŋ yÀ ikisi de ism, yÀ ikisi de fièl, yÀ ikisi de

óarf veyÀ birisi ism, dìgeri óarf olur.

İkisi de İsme MiåÀl

Úaãd-ı sitem idersiŋ idüb àayre iltifÀt

Hep ãÿret-i (cefÀ)da idersiŋ (vefÀ) baŋa

Faãìó

İkisi de Fièle MiåÀl

Maórem olmış sÿrına úahbe cihÀnuŋ mÀtemi

Duòterin tezvìc iden mÀder hem (aàlar) hem (güler)

èAynì

/346/ İkisi de Óarfe MiåÀl

(Bì)-niúÀb u (bÀ)-niúÀb èarø-ı cemÀl eylerdi yÀr

Geh hilÀli bedr u geh bedri hilÀl eylerdi yÀr

Birisi İsm Dìgeri Óarfe MiåÀl

(Bì-) vücÿdum çün nigÀh ammÀ yerüm (var) dìdede

SÀye-i baòt-ı siyÀh altında buldum rifèati

Cevdet Paşa

ÙıbÀú iki nevèdir. Birisi ùıbÀú-ı ìcÀb, dìgeri ùıbÀú-ı selb.

ÙıbÀú-ı ìcÀb:

Yuúarudaúi miåÀllerde oldıàı gibidir.

Page 442: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

431

ÙıbÀú-ı selb:

Birisi müåbet, dìgeri menfì, yÀòud birisi emr, dìgeri nehy olmaú üzre bir

maãdara tÀbiè iki fièliŋ beynini cemè itmekdir.

Müåbet ve Menfìye MiåÀl

(Açıldı ) àonçe ve lÀkin (açıl[ma]dı) göŋlüm

Emr İle Nehye MiåÀl

Tek raúìbe virme yüz èìdine úurbÀn it beni

Ey şeh-i mülk-i vefÀ úan (eyle) úÀnÿn (eyleme)

Tedbìc:

Baèøılarınıŋ (tedbìc) tesmiye itdikleri ãanèat daòi ùıbÀú envÀèından

maèdÿddur. /347/

(Tedbìc) luàatde tezyìn maènÀsınadır. Ehl-i bedìè ısùılÀóında medó, yÀòud

medóiŋ àayrı bir maènÀdan kinÀye veyÀ tevriye úaãdıyla beynlerinde teøÀdd, yÀòud

şibh-i teôÀdd olan iki maènÀyı cemè itmekdir.

Birincisine MiãÀl

“Nÿr ile ôulmetiŋ bir kelÀmda õikriyle nÿrdan èilm ve ôulmetden cehl” murÀd

olunması gibi. Buŋa (tedbìc biél-kinÀye) ıùlÀú olunur.

İkincisine MiåÀl

Gül ruòlerinüŋ alı beni èışúa düşürdi

ÒÀl-i siyehi eyledi sevdÀya giriftÀr

beytidir. Şu beytdeki (al) ile (sevdÀ) beyninde şibh-i teøadd olub (al) úırmızı ve óìle

maènÀlarını ve (sevdÀ)ya siyÀhlıú ve èillet-i cünÿn maènÀlarını óÀvì oldıàı óÀlde

Page 443: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

432

burada tevriye ùarìúiyle her birisinden murÀd ikinci maènÀdır. Buŋa (tedbìc bi’t-

tevriye) tesmiye olunur.

ÙıbÀú-ı tesebbüb:

Şu bedìèa da ùıbÀúdan maèdÿddur.

Birisi dìgerine muúÀbil görünmese bile èalÀúa-i mecÀziyye ile muúÀbil

görinen iki maènÀnıŋ beynini cemè itmekdedir.

MiåÀl

Öldürmiş idi derd-i firÀúı beni yarüŋ

Luùf eyledi vaãlı ile úıldı yine ióyÀ

beytidir. Bundan murÀd (öldürmiş idi), (úıldı yine ióyÀ) taèbìrleriniŋ /348/ maènÀ-yı

óaúìúìleri olmayub mutaøammın olduúları (mevt) ve (óayÀt) lafôlarınıŋ maènÀ-yı

mecÀzìleridir ki “Pek müte’eååir iken teéeååürüm zÀéil oldı” dimekdir.

(2) MürÀèÀt-ı naôìr ãanèatı

Buŋa (tenÀsüb) daòi dirler.

Bir şey’i–kendüsine teøÀdd ãÿretiyle muúÀbil olmaya[n]–sÀéir bir şey-i

münÀsib yÀòud eşyÀ-yı münÀsibe ile cemè itmekdir.

Şükÿfe úalmadı gülşende yoú çemenden eåer

ÒazÀn irişdi bahÀruŋ yerinde yeller eser

beytindeki (şükÿfe), (gülşen), (çemen), (òazÀn), (bahÀr) gibi.

TeşÀbühü’l-eùrÀf:

Şu bedìèa daòi mürÀèÀt-ı naôìrden maèdÿddur. MaènÀca kelÀma bidÀyetine

muvÀfıú olan lafô ile nihÀyet virmekdir. æÀbit’iŋ

Zülfi gibi elinde siyeh dest-mÀlinüŋ

Hep tÀr-u-pÿdı rişte-i sev[da]dan örmedür

Page 444: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

433

beyti gibi.

Şu beytdeki (dest-mÀl), (tÀr-u-pÿd), (rişte) eşyÀ-yı mütenÀsibedir. Faúaù

bidÀyet-i beytde vÀúiè zülf ile nihÀyet-i beytdeki (örme) lafôı ôÀhirde mütenÀsib

olmadıàından (rişte-i sevdÀdan örmedür) ãÿretiyle terekküb itdikden ãoŋra zülf ile

kesb-i tenÀsüb ider.

ÍhÀm-ı tenÀsüb:

Şu bedìèa mürÀèÀt-ı naôìre mülóaúdır.

Beynlerinde tenÀsüb olmayan ve faúaù maènÀ-yı maúãÿdca münÀsebeti óÀvì

/349/ olan iki şey’iŋ beynini cemè itmekdir. æabitéiŋ

Her kes nevÀl-i sufre-i òºÀhişde müstefìd

ÒºÀn-ı èaùiyyeden baŋa mÀ-fiş nevÀl-i èìd

beytinde oldıàı gibi.

Şu beytde (nevÀl), (sufre), (òºÀn), (èaùiyye), (nevÀl-i èìd) lafôlarınıŋ her birisi

dìgeri ile mütenÀsibdir. Faúaù (mÀ-fiş) lafôınıŋ iki maènÀsı vardır ki evvelen lisÀn-ı

èArabì’de “anda bir şey yoúdur” meéÀlini müşèir olan (mÀ fìh şey’) taébìrinden

muòaffef ve “yoúdur” maènÀsında müstaèmeldir. æÀniyyen ùaèÀm-ı maèlÿmuŋ

ismidir. Burada meõkÿr eşyÀ-yı mütenÀsibe óükmünce ùaèÀm maènÀsı tevahhüm

olunur ise de beytiŋ sıyÀú u sibÀúı teéemmül olunduúda dìger maènÀya óamli

münÀsib olacaàı aŋlaşılur.

(3) äanèat-i irãÀd

Buŋa (teshìm) daòi dinilür.

(İrãÀd) luàatde bir şey’e gözci naãb itmekdir.

Page 445: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

434

Ehl-i bedìè ıãùılÀóında beytiŋ, yÀòud fıúranıŋ ibtidÀsında bir taèbìr getirmekdir

ki harf-i revì∗maèlÿm oldıàı óÀlde o taèbìr o beytiŋ yÀòud o fıúranıŋ Àòirine delÀlet

ide. MeåelÀ Fuøÿlì’niŋ

Ùutışdı àam odına şÀd gördigüŋ göŋlüm

Muúayyed oldı ol ÀzÀd gördigün göŋlüm

maùlaèını óÀvì olan àazeliniŋ úÀfiyesi ve óurÿf-ı revìsi maèlÿm olduúda şu àazeliŋ

ikinci beyti olan /350/

DiyÀr-ı hicrde seyl-i sitemden oldı òar[À]b

FeøÀ-yı èışúda ÀbÀd gördigüŋ göŋlüm

beytiniŋ mıãrÀè-ı evveli oúunmasıyla ber-À-ber şu beyti külliyyen işitmemiş olan bir

õevú-i selìm ãÀóibi birinci beytden ögrendigi óarf-i revìniŋ ve (seyl-i sitemden oldı

òarÀb) taèbìriniŋ delÀlet-i vÀøıóasıyla mıãrÀè-ı åÀnìniŋ óarf-i revìyi şÀmil olan

kelimesi (ÀbÀd) lafôı oldıàını der-óÀl fehm ider.

(4) äanèat-ı müşÀkele

Biz söze münÀsebet ve taèalluúı olmayan bir lafôı başúa bir şeyéiŋ óüccetinde

vÀúıè olmaúdan nÀşì o söze nisbet ve iøÀfe ile õikr itmekdir. Bu ãÿret yÀ taóúìúì, yÀ

taúdìrì olur.

Taóúìúìye MiåÀl

Fuøÿlì’niŋ

KemÀl-i óüsn-i aòlÀúuŋ beyÀn eyler açılduúça

Semen mecmÿèası, nesrìn kitÀbı àonçe ùomarı

∗ (Óarf-i revì) beytiŋ úÀfiyesinde, yÀòud fıúranıŋ sec‘inde tekerrür iden óarfdir.

Page 446: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

435

beytidir. TaòayyülÀt-ı şÀèirÀne óükmünce muòÀùab şÀèirle úonuşurken gÿyÀ “Benim

aòlÀúımı beyÀn idecek bir kitÀb var mıdır” dimiş de anıŋ üzerine şÀèir şu beyti

söylemiş farø olur.

Semene mecmÿèa, nesrìne kitÀb, àonçeye ùomar lafôlarınıŋ (teşbìhden ãarf-ı

naôarla) münÀsebet-i óaúìúiyyeleri yoàiken ãoóbete tevfìú içün o ãÿretle iôÀfeleri

iltizÀm olunmuşdur.

Taúdìrìye MiåÀl

Bir çıplaú faúìre “CÀnıŋ [ne] yemek istiyor” dinilmesine “Bir entari /351/

yemek istiyor” cevÀbını virse taóúìúì ve óasbe’l-òiùÀb úarìne óükmünce “yemek

istiyor” taèbìrini terk ile “bir entari” dimekle iktifÀ itse taúdìrì olur.

(5) äanèat-ı müzÀvece

Şarù ve cezÀda–her birisi üzerine terettüb itdirilen maènÀ dìgeri üzerine

terettüb itdirilmek şarùıyla–iki maènÀ beyninde müzÀvece ìúÀè olunmasıdır. NÀbì’niŋ

Ben pür olsam ol tehìdür, ol pür olsa ben tehì

SÀàar-ı meydür bu bezm-i àamda hem-meşreb baŋa

beytinde oldıàı gibi. Birinci şarù (ben pür olsam), ikinci şarù (ol pür olsa), birinci

şarùıŋ cezÀsı (ol tehìdir), ikinci şarùıŋ cezÀsı (ben tehì) taèbìrleri olmaàla iki maènÀ

beyninde bu ãÿretle izdivÀc ìúÀè idilmişdir.

(6) äanèat-ı èaks

Şu bedìèa, kelÀmda bir cüzéi dìger cüzé üzerine taúdìmden ãoŋra teéòìr

idilmiş olan cüzéi taúdìm ve dìgerini teéòìr itmekdir.

äanèat-ı meõkÿrede vücÿh-i èadìde cereyÀn ider.

(EvvelÀ) bir cümleniŋ eóad-ı ùarafeyninden birisiyle buŋa muøÀf olan bir şey

beyninde vÀúiè olur.

Page 447: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

436

(æÀniyyÀ) iki cümlede olan iki fièliŋ müteèalliúleri beyninde olur.

Geh bülendi pest ider, gÀhì ider pesti bülend /352/

MuúteøÀ-yı gerdiş-i dolab-ı èÀlem böyledür

beytinde oldıàı gibi.

(æÀliåÀ) iki cümleniŋ iki ùarafındaki iki lafô beyninde vÀúiè olur.

æimÀruŋ toòmdandur neşéeti toòmuŋ åemerdendür

mıãrÀèında oldıàı gibi.

(7) äanèat-ı rücÿè

(Rücÿè) bir söz söyledikden ãoŋra nükte üzerine o sözüŋ naúøıyla naúìøine

rücÿè itmekdir. Maèrifet-nÀme ãÀóibi İbrÀhìm Óaúúì meróÿmuŋ şu beyti gibi

Kendümi bir óisÀba ãaymaz iken

èÁrif oldum ki hep óisÀb imişem

Baèøan o sözüŋ naúøıyla başúa söz ìrÀd olunur.

RuòãÀrını cÀnÀnuŋ Àyìneye beŋzetdüm

VÀh vÀh ne òaùÀ itdüm ayı neye beŋzetdüm

beytinde oldıàı gibi.

(8) äanèat-ı tevriye

Şu bedìèa, birisi úarìb, dìgeri baèìd iki maènÀyı óÀvì bir lafô ìrÀd ile maènÀ-yı

úarìbiŋ murÀd olunmasıdır.

MaènÀ-yı úarìb, istièmÀli keåìr, maènÀ-yı baèìd, istièmÀli baèìd olan maènÀdır.

Şu maènÀlar gerek óaúìúì olsun, gerek mecÀzì: iki ãÿretce mecrÀ-yı tevriye olabilür.

Tevriye iki dürlüdür. Birincisi mücerrede, dìgeri müraşşaóa:

(Tevriye-i mücerrede)yi óÀvì kelÀmda maènÀ-yı úarìbe mülÀyim bir şey õikr

olunmaz. Nev-res-i Úadìm’iŋ /353/

Page 448: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

437

MìzÀna ur görüşdigüŋ iòvÀnı el-óaõer

Reh-ber taãavvur eyledigüŋ reh-zen olmasun

beytinde oldıàı gibi.

(MìzÀna ur) taèbìriniŋ maènÀ-yı úarìb ve óaúìúìsi “terÀzÿya çek” dimekdir.

KelÀmda şu maènÀya mülÀyim olacaú dirhem, oúúa, noúãÀn, tamÀm gibi bir lafô õikr

olunmamışdır. MaènÀ-yı baèìd-i mecÀzisi “tecribe it” dimek olmaàla bu maúÀmda

maúãÿd budur.

(Tevriye-i müraşşaóa)yı óÀvì kelÀmda maènÀ-yı karìbe mülÀyim bir şey õikr

olunur. ÓÀõıú’ıŋ

Virdüm göŋül o gül ruòuŋ Àlına aldanub

İtmezdi kimse eyledigüm rengi ben baŋa

beytinde oldıàı gibi. Bunda Àl lafôınıŋ iki maènası var. MaènÀ-yı úarìbi (úırmızı reng)

ve şu maènÀnıŋ mülÀyimi kelÀmda meõkÿr (gül ruò)dur. Maúãÿd maèna-yı baèìdi

olan “óìle”dir.

(Reng) lafôınıŋ daòi bir maènÀ-yı úarìbi vardır ki “levn” ve bir de maèna-yı

baèìdi vardır ki “óìle”dir. (Gül ruò) ve (Àl) lafôları (al) ve (reng) lafôlarınıŋ ikisinde

de tevriye-i müraşşaóa var.

(9) Leff ü neşr ãanèatı

Müteèaddid şeyleri õikr itdikden ãoŋra bunlardan her birisine taèalluú iden bir

şeyéi sÀmièiŋ mÀ-hüve-lehine redd idecegine iètimÀden taèyìn itmeksizin õikr

itmekdir.

Bu da iki dürlüdür: /354/

Birincisinde eşyÀ-yı müteèaddideniŋ o ãÿretle õikri tertìb üzre cereyÀn ider.

NÀbìéniŋ

Page 449: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

438

BÀàa gel úadd ü ruò u òÀlüŋ görüb olsun òacìl

Serv gülden, gül úaranfülden, úaranfül lÀleden

beytinde oldıàı gibi, buŋa (leff ü neşr-i müretteb) dinilür.

İkincisinde tertìbe rièÀyet olmaz. Fuøÿlì’niŋ

èAks-i rÿyuŋ ãuya ãalmış sÀye zülfüŋ ùopraàa

èAnber itmiş ùopraàuŋ ismin, ãuyuŋ adın gül-Àb

beytinde oldıàı gibi. Buŋa da (leff ü neşr-i àayr-i müretteb) dinilür.

(10) Cemè ãanèatı

Şu bedìèa müteèaddid şeyleriŋ beynini bir óükmde cemè itmekdir.

Òulÿãì Dede’niŋ

Yek siriştüz biz óavÀss-ı òamseden ayrılmayuz

Bir úadeó, bir bÀde, bir mey-óÀne, bir ben, bir óabÀb

beytinde oldıàı gibi.

(11) Tefrìú ãanèatı

Medó veyÀ õemm gibi umÿrca iki şey beyninde tebÀyün vuúÿèa getirilmesidir

ki mütekellim, yÀòud şÀèir àaraøınıŋ ziyÀdeligini göstermek üzre umÿr-ı meõkÿreden

iki şey beyninde iútiøÀya göre farú gösterir.

Ruòuŋla mihr-i èÀlem-tÀba kimdür söyleyen birdür

O ecsÀma senüŋ ruòsÀruŋ ervÀóa müéeååirdür

beytinde oldıàı gibi. /355/

(12) Taúsìm ãanèatı

Müteèaddid õÀt veyÀ şeyleriŋ õikrinden ãoŋra her birisine taèalluú iden bir

şeyéi taòãìã ve taèyìn ãÿretiyle nisbet itmekdir. Fuøÿlìéniŋ ÚÀnÿnì SulùÀn SüleymÀn

Óaøretleri’ni medóde

Page 450: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

439

Óaúú iki èÀdil äüleymÀn óÀkim itmiş èÀleme

Evvel ü Àòir úılub sırr-ı èadÀlet ÀşikÀr

Ol SüleymÀnéuŋ şükÿhi dìve ãalmış rüsteòìz

Bu SüleymÀn ãavleti küffÀrı itmiş tÀr-u-mÀr

beytlerinde oldıàı gibi.

Bunuŋ leff ü ne[ş]rle farúı şudur ki leff ü ne[ş]rde eşyÀ-yı müteèaddideye

taèalluú iden şeyleriŋ mÀ-hüve-lehlerine reddi sÀmièe óavÀle olunur. Bunda her

birisiniŋ müteèalliúi yÀ ãarÀóaten, yÀòud ãıfat-ı kÀşifesini tevøìóen irÀée ve taèyìn

idilür.

(13) Cemè maèaét-tefrìú ãanèatı

İki şey bir maènÀya idòÀl olunduúdan ãoŋra her birisi bir cihetle tefrìú

olunmaúdır. NÀbìéniŋ

BinÀ-yı intiôÀm-ı dìn ü dünyÀya idüb Àlet

ZebÀna nuùú virmiş, gÿşa virmiş úuvvet-i ıãàÀ

beytinde oldıàı gibi. ZebÀn, gÿş intiôÀm-ı dünyÀnıŋ binÀsına müctemièen Àlet oldıàı

gösterildikden ãoŋra her birisi birer òaãìãa ile tefrìú olunmuşdur.

(14) Cemè maèaét-taúsìm ãanèatı

Müteèaddid şeyleri bir óükm dÀéiresinde cemè itdikden ãoŋra her birisini

/356/ óükme taúsìm itmekdir. BÀkì’niŋ

Yayıldı baóå-i laèl ü òaùù u òÀlüŋ bÀà-ı RıêvÀn’da

äuyın kevåer, nebÀùı[n] ney-şeker, òÀkin èabìr itdi

beytinde oldıàı gibi.

Page 451: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

440

(15) Tecrìd ãanèatı

Şu ãanèat edebiyyÀt-ı èArabiyye’de vücÿh-i èadìde ile müstaèmel olub

lisÀnımızda vücÿh-i meõkÿreniŋ hepsi müstaèmel degildir.

Vücÿh-i müstaèmeleniŋ birisi mütekellim, teéeååür-i vicdÀnìye binÀéen õevi’l-

èuúÿlden olmayan bir şeyden úÀbil-i òiùÀb bir insÀn nezè (?) ve taòayyül iderek anı

muòÀùab ittiòÀõ itmesidir. Cevdet Paşa’nıŋ

Ey şÀne úìl ü úÀl ile tel úırmadan varub

Şeró eyle yÀre óÀl-i perì-şÀnı mÿ-be-mÿ

ve ke-õÀlik müşÀrun ileyhiŋ

YÀrün aàzın ara ey bÀd-ı ãabÀ dir mi èaceb

Bir de İstanbul’a Cevdet gelür in-şa’allÀh

ve BehÀyì’niŋ

Ne tesòìr itdi gülzÀrı ne urdı Àteşe óÀrı

Yine ùurmaz oúursıŋ rÿz u şeb evrÀduŋ ey bülbül

beytlerinde oldıàı gibi.

Dìger vech, mütekellim nefsini, bir şaòã-ı Àòer maúÀmına iúÀme ile aŋa

òiùÀben söz söylemesidir. Fuøÿlì /357/

Ey Fuøÿlì nÀvek-i Àhumla aldum intiúÀm

Döne döne gerçi bì-dÀd itdi çerò-i dÿn baŋa

Baèøan mütekellim nefsini insÀnıŋ àayrı bir şey farø iderek aŋa òiùÀben söz

söyler. Nedìméiŋ

Ey Nedìm ey bülbül-i şeydÀ niçün òÀmÿşsıŋ

Senden evvel çoú nevÀlar güft-ü-gÿlar var idi

beytinde oldıàı gibi.

Page 452: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

441

Tecrìdiŋ iltifÀta èÀéid olan baèø ciheti (èilm-i maèÀnì) bÀbında õikr

olunmuşdur.

(16) MübÀlaàa-i maúbÿle ãanèatı

(MübÀlaàa-i maúbÿle) bir mevãÿf óaúúında ìrÀd olunacaú vaãfıŋ iddièÀ

ùarìúiyle óadd-i istibèÀd ve imtinÀèa vardırılmasıdır.

Şu ãanèat teblìà, iàrÀú, àulüvv úısmlarını óÀvìdir.

(Teblìà) hem èaúlen, hem de èÀdeten mümkin olan vaãfdır. Nefèìéniŋ

Bir avuc gevher ãaçardı èÀleme gÿyÀ kefüŋ

äaldıàınca düşmene gÀhì muraããaè şeş-peri

äafÀ-yı cÀvidÀnìdür neşÀù-ı luùfı aóbÀba

BelÀ-yı nÀ-gehÀnìdür òayÀl-i tìgi aèdÀya

beytleri gibi.

(áulüvv) èaúlen ve èÀdeten mümteniè olan vaãfdır. /358/ Nefèì’niŋ

MÀ-hiyyeti ger olsa cemÀdÀta mürebbì

Taãvìr-i hacer kesb-i kemÀl-i beşer eyler

beyti gibi.

áulüvvde taòayyül olunan vaãf parlaú ve güzel olur ise (àulüvv-i müstaósen)

olur. Ke-õÀlik Nefèì’niŋ

Virse ùabè-ı Àteşe ger berú-ı tìài terbiyet

Maèden-i elmÀs iderdi tÿde-i òÀkisteri

beyti gibi.

Page 453: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

442

Hezl ve òiffet maúÀmında getirilür ise (àulüvv-i mecÀz) olur. Yine Nefèì’niŋ

bir at vaãfında

BurÀú-ÀsÀ zemìnden her èazìmet itse eflÀke

İder sürèatde sebúat tìr-i Àh-ı èarş-peymÀya

Yedisinde güõer eylerdi nemnÀk olmadan pÀyi

Eger yolı teãÀdüf itse gÀhì heft deryÀya

beytlerinde oldıàı gibi.

LÀkin àulüvvde teşbìh ãÿreti iltizÀm olunmadıàı taúdìrde èÀdeten ve èaúlen

àayr-ı mümkin olan evãÀfıŋ ìrÀdında leùÀfet görünse bile taãvìr-i òayÀl gibi şÀèir ve

mütekellimiŋ iútidÀrını irÀéeden başúa fÀéide óiss olunamaz. ZìrÀ bir mevãÿfı ittiãÀfa

lÀyıú olmadıàı bir vaãf ile tavãìf içün itèÀb-ı õihn olunması èabeåle iştiàÀldir dimekde

tereddüd idemeyiz. Bunuŋla /359/ ber-À-ber Fuøÿlìéniŋ bir emìr vaãfındaki

Taãavvur eylemek olmaz saŋa mÀnend bir kÀmil

HemÀnÀ sende òatm olmış kemÀl-i úudret-i BÀrì

beyti gibi söz merÀsim-i dìniyye ve ÀdÀb-ı milliyye dÀéiresinden daòi çıúar ise

merdÿdiyyeti fevúaél-óadd èadd olunacaú bir dereceye varmış olur.

(17) Meõheb-i kelÀmì ãanèatı

Şu ãanèat mütekellimìn ùarìúi üzre kelÀmda maùlÿb içün óüccet getirilmekdir.

Óamd-ı bì-óad dem-be-dem ol Mübdiè-i eşyÀya kim

Òilúat imkÀn-ı vücÿd-ı õÀtını ìcÀb ider

gibi.

Page 454: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

443

(18) Óüsn-i taèlìl ãanèatı

Bir vaãf içün àayr-ı óaúìúì bir iètibÀr-ı laùìf ile o vaãfa münÀsib bir èillet

iddièÀ olunmaúdır.

äanèat-ı meõkÿrede vücÿh-i Àtiyye cereyÀn ider:

(EvvelÀ) ìrÀd olunacaú vaãf bir ãıfat-ı åÀbite olur da kelÀmda o ãıfata èÀéid

olacaú èilletiŋ beyÀnı úaãd olunur.

(æÀniyyÀ) vaã[f] bir ãıfat-ı gayr-ı åÀbite olur da iåbÀtı murÀd idilür.

Birinci nevè iki ãÿretden òÀlì olamaz.

äÿret-i ÿlÀca kelÀmda õikr olunan ãıfata taèalluú idecek bir èillet meõkÿr

olmasa bile vaãf bir èillet-i èadiyyeye maèlÿl görinür. Fuøÿlìéniŋ

DÀne ùopraú içre şiddet çekdigiçün nice gün

Baş çeküb òarmenlenür ÀrÀyiş-i bostÀn olur

/360/ beytinde oldıàı gibi. (DÀne)niŋ òarmenlenüb ÀrÀyiş-i bÿstÀn olmasına (ùopraú

içinde nice günler şiddet çekmesi) èillet gösterilmiş ise de õerre gibi bir ufaú toòmuŋ

ùopraúdan baş gösterüb minÀre gibi büyümege ùopraú altında nuãretle kesb-i istièdÀd

ü úÀbiliyyet eylemesi aókÀm-ı òafiyyeden maèdÿd olmaàla beytde gösterilen èillet

pek èÀdìdir.

äÿret-i åÀniyyece vaãf içün kelÀmda meõkÿr olan èillet pek èÀdì olub èillet-i

óaúìúiyye ise òafì olmamaú üzre bedÀheten maèlÿm olmaúdır. Cevdet Paşaénıŋ

Ùayanmaz tÀb-ı ruòsÀrıŋa nÿr-ı dìde ey meh-rÿ

Anıŋçün çeşmimüz muótÀc-ı cÀm-ı dÿr-bìn olmış

beytinde oldıàı gibi. Gözüŋ dÿr-bìne iótiyÀcı vaãfına tÀb-ı ruòsÀra ùayanmaması èillet

gösterilmiş ise de bu èillet fikr-i şÀèirÀnece taãarrufdan neşéet itmiş bir èillet-i

èÀdiyyedir. ZìrÀ bedìhìdir ki gözüŋ cÀm-ı dÿr-bìne (gözlüge) iótiyÀcı vaãf-ı

Page 455: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

444

èÀrıøìsiniŋ èillet-i óaúìúiyyesi bÀãıraca rüéyete taèalluú iden èÀrıøa-i øarÿriyyedir. Bu

ãÿret şÀèirce maèlÿm oldıàı óÀlde maømÿnca o ãÿretle taãarruf gösterilmesi ãÿret-i

müteòayyilede óüsn-i taèlìldir.

İkinci nevè–õikr oldundıàı üzre iåbÀtı murÀd olunan ãıfatdır–yÀ mümkin,

yÀòud àayr-ı mümkin olur.

Mümkine MiåÀl

Başuma sevdÀ getürmişdi siyeh kÀküllerüŋ

Şerbet-i laèlüŋ òalÀã itdi o sevdÀdan beni

/361/ beytidir. Şu beytdeki (sevdÀ) bir ãıfat-ı àayr-ı åÀbitedir ki kÀkülleriŋ

merÀúından neş’et itmiş ve şerbet-i laèliŋ èilÀcıyla zÀéil olmuşdur. Bu ãÿret

mümkinÀtdandır.

áayr-ı Mümkine MiåÀl

Degül òaùùuŋ cemÀlüŋ tÀ ki aàyÀr itmesün rüéyet

Óarìr-i Àhdan ruòsÀruŋa nesc-i niúÀb itdüm

beytidir. Şu beytdeki (cemÀl) bir ãıfat-ı àayr-ı åÀbitedir ki òaùù ôuhÿriyle zÀéil olub

ruòsÀra óarìr-i Àhdan nesc-i niúÀb olunması mümkinÀtdan àayr-ı maèdÿd iken òaùùla

bu ãıfatıŋ vech-i òayÀl üzre iåbÀtı úaãd olunmuşdur.

(19) Tefrìè ãanèatı

Bir şeyéiŋ iki müteèalliúinden birisi içün óükm virildikden ãoŋra dìger

müteèalliú içün o óükm başúa bir ferè gösterecek ãÿretde kelÀmca taãarruf icrÀsıdır.

Fuøÿlì’niŋ

Ehl-i kemÀle cÀhil eger úadr úılmasa

Maèõÿrdur melÀmetin itmek revÀ degül

Page 456: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

445

CÀhil tabìèatinde meõÀú-ı kemÀl yoú

Her nefse iútidÀ-yı ùabìèat òaùÀ degül

Ülfet hemìşe ferèi olur ÀşinÀlıàuŋ

CÀhil faøìlet ehli ile ÀşinÀ degül

naômında oldıàı gibi. Bundan cÀhiliŋ ehl-i kemÀli taúdìr itmemesi /362/

maèõeretinden nÀşì oldıàına óükm virilmiş ve ãoŋra bu óükmden cÀhiliŋ faøìlet ehli

ile biéù-ùabè ÀşinÀ olamayacaàı óükmi tefrìè idilmişdir.

(20) Teékìdü’l-medó bimÀ-yüşbihüéõ-õemm ãanèatı

LisÀn-ı medóe alınan kimse óaúúında bir ãÿretle medó ìrÀd olunduúdan ãoŋra

bir de õemme beŋzeyecek ãÿ[re]tle dìger bir medó ìrÀd olunmaúdır.

MiåÀl

“FülÀn òÀne-dÀna èayb èadd olunacaú hìç bir óÀl nisbet olunamaz. Yalŋız şu

óalleri vardır ki müsÀfirleri vaùan ve aóibbÀnıŋ nisyÀnıyla levm olunur” kelÀmında

oldıàı gibi. Şu medó õemme beŋzer ise de müsÀfirlere vaùan ve aóibbÀyı unutduracaú

derecede ikrÀm itdiklerini müşèir olmaàla medó-i dìgerdir.

(21) Teékìdüéõ-õemm bimÀ-yüşbihüél-medó ãanèatı

LisÀn-ı õemme alınan bir şaòã óaúúında bir söz ìrÀd olunduúdan ãoŋra bir de

medóe beŋzeyecek ãÿretde dìger bir õemm ìrÀd olunmaúdır.

ÓumeúÀ-yı zamÀneden birisi

Düzd-i maènÀdan eyleyüb şekvÀ

Didi naômumdaki óayÀlÀtı

Çaldılar hep birer birer şuèarÀ

Page 457: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

446

Fi’l-óaúìúa sözünde gerçek imiş

Gördüm eşèÀrı cümle bì-maènÀ

naômında oldıàı gibi.

(22) İstibÀè ãanèatı /363/

Bir şey’i bir ãÿretle medó itmekdir ki başúa bir medói daòi mutaøammın ola.

MiåÀl

“FülÀn õÀt idÀre-i umÿrca pek muvaffaú olub hìç bir vaút ı[ã]lÀóÀt içün

şiddete iótiyÀcı olmaz” gibi ki mekÀrim-i aòlÀúı muvaffaúıyyetini teémìn ider

demekdir. Birinci fıúra muvaffÀúıyyetini gösterüb fıúra-i åÀniyye mekÀrim-i aòlÀúa

taèalluú iden dìger medói şÀmil ve birinci medói müstebièdir.

(23) äanèat-ı idmÀc

Şu ãanèat, medó veyÀ õemmi óÀvì kelÀmıŋ bir vechle sevúidir ki o kelÀmıŋ

şÀmil oldıàı maènÀ başúa bir maènÀyı da mutaøammın ola.

MiåÀl

“FülÀn kimse bir ôÀlimdir ki ayaú baãdıàı yerde ãalÀó ve taúvÀ daòi úalmaz”

gibi ki hem ôÀlim, hem de mürevvic-i fesÀd ve sÿ-i aòlÀú oldıàını gösterir.

İdmÀc ile istibÀè beyninde farú şudur ki istibÀè medóe maòãÿã olub idmÀc

hem medó, hem de õemmde cereyÀn ider.

(24) äanèat-ı tevcìh

Buŋa (ìhÀm) ve (muótemelü’ø-øıddeyn) daòi dinilür.

äanèat-ı meõkÿre bir sözi bir vechle ìrÀd itmekdir ki hem medóe, hem de

õemme iótimÀli óÀvì ola.

Page 458: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

447

MiåÀl

Bir iş görüb de gördigi iş eyü mi oldı fenÀ mı? iştibÀh gösteren bir şaòãa

òiùÀben “Bir iş gördüŋ ki bundan ziyÀde bir şey /364/ olamaz” dinilmesi gibi: bu

sözde “Bundan ziyÀde eyü, yÀòud bundan ziyÀde fenÀ bir şey olamaz” ãÿretleriniŋ

ikisine de iótimÀl bulunur.

Mevúiè-i şümÿlünde ibhÀm görinen kelÀm daòi bu ãanèatdan maèdÿddur.

Úadrine lÀyıú olan cÀmeyi giydürdi aŋa

mıãrÀèında oldıàı gibi. Şu mıãrÀèdaki (lÀyıú) lafôınıŋ mutaøammın oldıàı liyÀúat, o

cÀmeyi giydirene mi, yoúsa giyene mi müteèalliúdir? Mübhem olmaàla iki ãÿrete de

muótemel görinür.

(25) äanèat-ı hezl

Bir sözi laùìfe ve laàv ãÿretiyle ìrÀd, meéÀlinden ciddiyyet murÀd itmekdir.

MiåÀl

Bir dilim nÀn gitmiyor sensüz boàazumdan benüm

Gel beri gel yanuma nÀzlı finom oş oş meded

NÀbì — HevÀ’iyyesinden

(26) TecÀhülü’l-èÀrif ãanèatı

Mütekellimiŋ bildigi bir şey’i bilmez ùarzında ìrÀd itmesidir.

ÓÀmid-i Ámidì’niŋ

Bezme geldüŋ göz yumub açunca mihmÀn olmaduŋ

Bilmem ey Àhÿ-yı vaóşì gördigüm ruéyÀ mıdur

beyti gibi.

Page 459: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

448

(27) Úavlün bi’l-mÿcib ãanèatı

Mütekellim, muòÀùabıŋ sözini nefy ile ber-À-ber o kelÀmıŋ ìcÀb eyledigi şey’i

iètirÀf daòi itmesidir. /365/

MiåÀl

“Şu Àdeme bir dayaú mı urduŋ” su’Àline cevÀben “Òayır bir dayaú urmadım,

on dayaú urdum” dinilmesi gibi.

Page 460: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

449

İKİNCİ FAäL

äanÀyiè-i Lafôiyye BeyÀnındadır

(1) äanèat-ı cinÀs

Şu bedìèa iki lafôın vücÿh-i muòtelife ile óurÿf ve hey’etce yek-dìgerine

müşÀbehetidir.

äanèat-ı meõkÿre birisi tÀmm, dìgeri nÀúıã úısmlarına munúasim olub her

kısm daòi envÀè-ı muòtelifeyi óÀvìdir.

(CinÀs-ı tÀmm)

İki lafôıŋ envÀè ve aèdÀd-ı óurÿf ve hey’Àt-i tertìbce beynlerinde teşÀbühüŋ

vücÿdıdır.

MümÀåil — TeşÀbühüŋ iki ism beyninde cereyÀnıdır.

İtme istibèÀd òoş gelse fiàÀnum ol (güle)

Bülbül aàlar kim anı gÿş eyleyince gül (güle)

beytinde oldıàı gibi.

MüstevfÀ — İkisi bir nevèden olub da birisi ism, dìger fièl olandır.

BÀàda mey içilüb nÀleler eyler (neyler)

Sesi çıúmaz èacebÀ bülbül uyur mı (neyler)

beytinde oldıàı gibi.

MüteşÀbih — İki lafôıŋ birisi müfred, dìgeri mürekkeb olandır. /366/

Ol meh cefÀyı ãanma ki (devrÀndan) ögrenür

Bì-mihr ü bì-vefÀlıàı (devr andan) ögrenür

beytinde oldıàı gibi.

Page 461: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

450

äalalı èÀrıøına (mÿ sÀye)

Len terÀnì dir idi MÿsÀ’ye

beytinde böyledir.

Mefrÿk — Birisi müfred, dìgeri mürekkeb olub da òaùùan müttefiú

olmayandır.

RuòsÀrını cÀnÀnuŋ (Àyìneye) beŋzetdüm

VÀh vÀh ne óaùÀ itdüm (ayı neye) beŋzetdüm

beytinde oldıàı gibi.

Muóarref — Óurÿfca óareke iètibÀriyle iòtilÀfı óÀvì olandır.

“ Genc”-i istiànÀ ararsan yoúla “künc”-i èuzleti

mıãrÀèında oldıàı gibi. Birinci “genc” kÀfıŋ fetói, ikincisi êammıyladır.

(CinÀs-ı nÀúıs)

AèdÀd-ı óurÿfdan iòtilÀfı óÀvì olan cinÀsdır.

Şu iòtilÀf yÀ bir óarf, yÀ daha ziyÀde óarf ile cereyÀn ider.

Birinci nevède iki lafôıŋ birisi dìgerinden bir óarf zÀéid olur. Şu nevè üç

dürlüdür:

Birincisinde óarf-i zÀéid lafôıŋ evvelinde bulunur. BÀúì’niŋ

Derÿnuŋ pür-(maèÀrif), hem-nişìnüŋ merd-i (èÀrif) úıl

Açılma ey yüzi gül şaòã-ı nÀ-dÀne kitÀbÀsÀ

beytinde oldıàı gibi.

İkincisinde lafôıŋ orùasında bulunur. “CÀn” ile “cihÀn” gibi. /367/

Üçüncisinde lafôıŋ Àòirinde bulunur. “äafÀ” ile “ãıfÀt” gibi. VÀúıf'ıŋ

Dïstum itmez idiŋ (àamze)ŋi böyle òÿn-rìz

Beni (àamz) eylemese düşmen-i bed-òºÀh saŋa

Page 462: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

451

beytindeki (àamze) ile (àamz) daòi böyledir.

Birden ziyÀde óarf ile olan iòtilÀf vücÿh-i Àtiyyeye tÀbièdir. ZiyÀde lafôıŋ yÀ

ibtidÀsında olur:

(MüteşÀèir) hiç olur mı (şÀèir) gibi

YÀ vasaùında olur: “Sanùÿr” ile “sÿr” gibi.

Lafôıŋ iòtilÀfı óurÿfuŋ nevèine taèalluú ider ise iòtilÀfıŋ bir óarfe münóaãır

olması şarùdır.

Şu iòtilÀf iki dürlüdür. Birisi muøÀriè, dìgeri lÀóiú.

MuøÀriè — Óasbe’l-maòrec óarfler[i] muteúÀrib olandır. “èİlm” ile “óilm”

gibi.

LÀóiú — MuteúÀrib olmayandır. VÀãıféıŋ

(MÀrÀn) gibi birbirini ãoúmada (yÀrÀn)

Bir nìm hilÀldir adı ãoóbet-i [aóibbÀ]

beytinde oldıàı gibi.

Tecnìs-i úalb — İòtilÀf, óurÿfuŋ tertìbinde cereyÀn idecek olan cinÀsdır.

“Emel”, ile “elem” gibi.

Maúlÿb-ı mücennaó — Yek-êìgeriyle mütecÀnis olan iki lafôıŋ birisi beytiŋ

evvelinde, dìgeri Àòirinde olmaúdır. /368/

(Gül) ruòuŋ hicriyle lÀl olmış göŋül ey àonçe-fem

Gel baŋa ben aàlayam bülbül gibi sen baú da (gül)

beytinde oldıàı gibi.

Müzdevic — MütecÀniseyniŋ ikisi de Àòirde bulunmaúdır, buŋa (mükerrer),

(müredded) daòi dinlür.

Page 463: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

452

Ruòlerüŋ böyle dirìà itme dil-i dìvÀneden

Şemè içün bu mertebe (pervÀneden) (pervÀ neden) gibi.

CinÀs-ı iştiúÀú — İştiúÀúca olan teşÀbühdür.

MiåÀl

MurÀd iderse (Müsebbib) bir Àdemüŋ kÀrın

Yed-i teşebbüåini cüst-ü-cÿ ider (esbÀb)

beytinde oldıàı gibi.

(2) Reddü’l-èacz èaleéã-ãadr ãanèatı

Neårde lafô ve maènÀca müttefiú veyÀ bir ãÿretle mütecÀnis iki lafôıŋ birisi

bir fıúranıŋ ibtidÀsında, dìgeri ãoŋunda olmaúdır.

MiåÀl

“(èÁlim) èilmiyle èamel ider ise (èÀlim)dür”

Yine MiåÀl

“(NiôÀma) rièÀyet ü iètinÀ, mülkce mÿcib-i (intiôÀm) olur”.

fıúralarında oldıàı gibi.

Naômda iki lafô-ı mütecÀnisiŋ birisi beytiŋ evvelinde ve dìgeri Àòirinde

bulunmaú[da]dır. æÀbit’iŋ /369/

SÀèatüŋ geldi dimekdür èÀşıú-ı dil-òasteye

Sìnesin açub nezÀketle o sÀèat gösteriş

beytinde oldıàı gibi.

áazellerce bir mıãrÀèıŋ hem maùlaèda, hem de maúùaèda tekerrüri daòi bu

ãanèatdan maèdÿdddur. RÀzìéniŋ

(Ey sehì-serv-i kerem bÀà-ı cihÀn ùurduúca ùur)

Gülşen-i pür-zìnet kevn ü mekÀn ùurduúca ùur

Page 464: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

453

SÀye-i cÿduŋda èÀlem diyeler RÀzì gibi

(Ey sehì-serv-i kerem bÀà-ı cihÀn ùırduúca ùur)

ve KemÀl Begéiŋ

(Úızmış o gül-i óayÀ bozılmış) ElvÀnına baú øiyÀ bozılmış

Bilmem ne sebeble rengi uçmış äahbÀ bulanıú ãafÀ bozılmış

TÀbende cemÀli ùavrı àam-nÀk Meh-tÀb güzel hevÀ bozılmış

Meh rÿyına varsa úarşı gelmiş Òurşìddeki cilÀ bozılmış

Bir óande niyÀz idince göŋlüm (Úızmış o gül-i óayÀ bozılmış)

àazellerinde oldıàı gibi.

(3) äanèat-ı secè

Şu ãanèat neårce iki veyÀ daha ziyÀde fÀãılalar beyninde óarf-i revìce

muvÀfaúat bulunmaúdır.

SekkÀkì “Neårde secè, naômda úÀfiye gibidir” dir. LisÀn-ı èArabì’de

“EdÀma’llÀhu tevfíúake ve sehhele ilÀ-nefÀ’isi’l-òayrÀti ùaríúuke ” ∗

“Men vecede kele’en rata‘a ve men ãÀdafa àayøan ilteca‘a ” ∗∗

/370/ Eş-şiyemi’l-keríme li’l-insÀni bi-menzileti’l-misk fí-sürari’l-àizlÀn

àayre inne ùíb hÀõihi yu‘baúu bi’l-unÿfi ve ùíbe hÀõihi yu‘baúu bi’l-ÀõÀni”

∗∗∗fıúralarında oldıàı gibi secè her vaút fÀãılalarda bulunur. LÀkin lisÀnımızda fıúraca

fÀãıla èadd olunan kelime ekåeriyyÀ “TaórìrÀtıŋız vÀãıl ve meéÀline ıùlÀè óÀãıl oldı”

gibi: èaùf ãÿretine ve irtibÀt-ı èibÀreyi mÿcib bir fièl, yÀ şibh-i fièl, yÀòud edÀt-ı òaber

∗ Allah senin başarılarını devam ettirsin ve en güzel hayırlar için yolunu kolaylaştırsın.

∗∗ Ot bulan yer, öfkeye tesadüf eden yutar.

∗∗∗ İnsanın güzel erdemleri ceylanların yatağındaki misk değerindedir. Fakat ceylanlarda olan bu misk

kokusu burun vasıtasıyla alınırken insanlardaki bu güzel erdemler kulakla koklanır.

Page 465: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

454

miåilli bir lafôa merbÿù olacaàından böyle yerlerde secèi óÀvì olan lafô fÀãıla èadd

olunamaz. MaèamÀ-fìh fÀãılalarıŋ àayrı ve yek-dìgerine müvÀzì çoú lafôlarda da secè

cereyÀn ider.

“EùrÀfa bir iki daúìúa baúar baúmaz ãabÀóıŋ ve görinen ÀåÀr u eşbÀóıŋ óÀlÀt-ı

ùabìèası bir derece teéåìr eyledi ki” èibÀresindeki (ãabÀóıŋ) ve (eşbÀóıŋ) lafôları gibi.

(Secè) üç úısmdır. Muùarraf, mütevÀzì, muraããaè.

(Muùarraf), secèleriŋ veznen muòtelif olan nevèidir.

“HevÀda leùÀfet peydÀ, bÀàçeleriŋ her birisi bir nüzhetgÀh-ı dil-güşÀ olub

èandelìb-i òoş-ÀvÀz naàamÀt-ı laùìfe ile sÀmièa-nevÀz olmaàla” èibÀresindeki (peydÀ)

le (dil-güşÀ) ve (ÀvÀz) ile (nevÀz) lafôlarında oldıàı gibi.

(MütevÀzì), secèleriŋ veznen daòi beynlerinde tevÀfuú bulunmasıdır.

“Óamd-ı nÀ-maódÿd ve åenÀ-yı nÀ-maèdÿd CenÀb-ı Óaúú’a maòãÿãdur”

èibÀresindeki (nÀ-maódÿd) ile (nÀ-maèdÿd) gibi.

(Muraããaè) neårde iki fıúranıŋ, naômda iki mıãrÀèın óÀvì /371/ olduúları

elfÀôıŋ her birisi muúÀbil oldıàı lafôa vezn ve úÀfiyece muvaffaú olmaúdır.

Neåre MiåÀl

Bir maúÀlede münderic

“Basìt-i èÀlemde medÀyin-i èaôìme inşÀsiyle revÀùıb-ı ictimÀèı teşyìd idiyor.

Muóìù-i aèôamda sefÀyin-i cesìme peydÀsiyle vesÀéiù-i intifÀèı tezyìd idiyor”

èibÀresinde

Naôma MiåÀl

Kerìmü’l-òilúate maèlÿmdur keyfiyyet-i himmet

Leéìmü’l-fıùrata maèdÿmdur òÀãiyyet-i himmet

beytinde oldıàı gibi.

Page 466: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

455

Secè iltizÀmıyla ìrÀd olunan fıúralarıŋ eŋ güzeli hem tekellüfden sÀlim, hem

de secèleriŋ vezn ve revìce, sÀéir kelimeleriŋ vezn ve miúdÀrca muúÀbillerine müsÀvì

olması ve bir de fıúralar az kelimelerden mürekkeb bulunmasıdır. KemÀl Beg’iŋ bir

mektÿbundan meéòÿõ

“Dìde-i taóassürüm vapura baúar ve girye-i teéeååürüm deryÀya aúar idi”

ve eski bir mektÿbundan mülaòòaãan meéòÿõ

“Şu òayÀl-i mücessem ki aàrÀø-ı taãavvurdan beri ve eşkÀl-i taòayyülden

è[À]rì bir cevher-i tÀbendedir: rehìn-i cÀy-ı iótirÀm ve úarìn-i cÀn-ı müstehÀm

eyledim”

èibÀrelerindeki fıúralarda oldıàı gibi.

Fıúralar müsÀvì olmadıàı óÀlde ikinci fıúra birincisinden uzun olmalıdır.

/372/ SaèdullÀh Paşaénıŋ bir mektÿbundan meéòÿõ

“Öŋündeki sÀóa bir dÿóa-i bedìèü’l-manôardır ki füsóat-i èarø u ùÿlini ióÀùada

medd-i naôar úÀãır, leùÀfet-i intiôÀmını taèrìf ü ifÀdede úÿvve-i müteòayyile-i üdebÀ

èaczini iètirÀfa her zamÀn óÀøıdır” èibÀresindeki fıúralarda oldıàı gibi.

KelÀmda secè tekellüfsüz veyÀ ùabìèì yüz gösterir ise laùìf ve belìà olur.

Tekellüfle secè tedÀriki yÀòud secè içün elfÀz-ı zÀéide getirilmesi leùÀfet ve belÀàati

bozar.

(4) äanèat-ı muvÀzene

Neårce secè mevúièinde veznen muúÀbiliyle müsÀvì ve secè ãÿretini àayr-ı

óavì bir kelimeniŋ, naômca úÀfiyeye muúÀbil mevúiède ke-õÀlik veznen úÀfiye ile

mütesÀvì bir lafôıŋ bulundurulmasıdır.

Page 467: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

456

Neåre MiåÀl

SaèdullÀh Paşaénıŋ

“Her şÀò-ı neøÀret-vÀyesi tÀr-ı şuèÀè-ı ÀfitÀba bir güzel şÀne, sÀyesi ise altında

gezenleriŋ óayÀtına ser-mÀyedir”.

kelÀmında ve

“Her ùarzı laùìf, her òulúı kerìm” sözünde oldıàı gibi.

Naôma MiåÀl

Nefèìéniŋ

èÁlem-efrÿz ÀfitÀb ÀsümÀna èizz ü cÀh

Mesned-Àra tÀc-dÀr taòtgÀh-ı èadl ü dÀd /373/

beytindeki (èizz ü cÀh) ile (èadl ü dÀd) ve

Sözin idrÀk idemez fehm-i edìb

Fehmine irişemez èaúl-ı óekìm

beytindeki (fehm-i edìb) ile (èaúl-ı óekìm) ve

NihÀd-ı cilvesinde şÿòì-i ùabè-ı hevÀ muømar

SevÀd-ı peykerinde rÿó-i berú u [ã]Àèiúa müdàam

beytindeki (muømarr) ile (müdàam) gibi.

(5) Lüzÿm mÀlÀ-yelzem ãanèatı

Buŋa (teşdìd) daòi dirler. Óarf-i revìden muúaddem secède veyÀ úÀfiyede bì-

lüzÿm olan óarfiŋ tekrÀrını iltizÀmdır.

MeåelÀ (kerem), (úalem), (òadem), (úasem) lafôlarında óarf-i revì mìm olub

şu lafôlarıŋ her birisi dìgerine úarşı secè ve úÀfiye ittiòÀõ olunabilürken (kerem)

lafôına óarf-i rÀnıŋ revì ittiòÀõıyla (óarem), (direm) gibi lafôlarıŋ úÀfiye iltizÀmı gibi.

Fuøÿlìéniŋ

Page 468: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

457

Yüceldiŋ úabrim ey bì-derdler seng-i melÀmetden

Ki maèlÿm ola derd ehline úabrüm ol èalÀmetden

maùlaènı óÀvì àazelindeki úÀfiyeler daòi böyledir. ZìrÀ şu gazelde óarf-i revì óarf-i tÀ

olub meåelÀ (ãıóóatden) lafôı (èalÀmetden) lafôına úÀfiye olmaàla ãÀlih ve kÀfì iken

úÀfiyeleriŋ her birisinde biél-iltizÀm óarf-i revìden muúaddem (lÀm) ve (elif) ve

(mìm) óarfleri tekerrür itdirilmişdir.

Page 469: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

458

/374/ LÁÓÝÚA

Baèø MebÀóiå-i Mühimme

Sirúat-i Şièr

(Sirúat-i şièr) bir şÀèir dìger bir şÀèiriŋ eşèÀrından bir şey alaraú kendi şièri

diyü ièlÀn itmesidir ki bu óÀl şièrce òırsızlıú itmekdir.

Faúaù iki şÀèiriŋ sözlerinde teãÀdüf-i ittifÀúì vuúÿè bulur ise sirúat èadd

olunmaz. TÀrìòce bu teãÀdüfüŋ vuúÿèı çoúdur.

Bir şÀèiriŋ şièrinde münderic bir maømÿnı başúa dürlü taãarruf ve fÀéide-i

zÀéideye rabù itmeksizin baèø kelimeleriŋ tebedìli ve yÀòud mürÀdiflerine taóvìliyle

bir şièr söylemek sirúat ãayılmaz ise de maúbÿl daòi èadd olunmaz. LÀkin ikinci şÀèir

birinci şÀèiriŋ söyledigi bir maømÿnı aòõ ile baèø nükte veyÀ anda münderic olmayan

fÀéide iltizÀmı gibi bir ãÿretle taãarruf ider ise bu ãÿret sirúat ãayılmadıúdan başúa

maúbÿliyyet-i maòãÿãayı da iltizÀm ider.

(İútibÀs) neår ve yÀòud naômı óÀvì kelÀmda ÚuréÀn-ı Kerìm, yÀòud óadìå-i

şerìfden bir şey ÚuréÀn ve eóÀdìåden oldıàı taãrìó olunmamaú üzre taômìn

olunmasıdır.

ÚuréÀn’dan İútibÀsa MiåÀl

Saèy úıl taóãìl-i èirfÀn itmege Leyse li’l-insÀni illÀ mÀ-seèÀ∗ ∗ “Ve insan için kendi çalışmasından başkası yoktur.” (Ve en leyse li’l-insâni illâ mâ-se’â): Kur’ân-ı

Kerîm, sûre 53 (en-Necm), 39. âyet (Kur’an-ı Kerim ve Kelime Meali, Rayiha Yayıncılık, Ankara

2006, s.526.)

Page 470: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

459

Óadìåden İútibÀsa MiåÀl

Temelsüzdür binÀsı kÀéinÀtuŋ BekÀ fikriyle çekme ıøùırÀbı

MetÀnet virme bünyÀn-ı vücÿda Ledÿ liél-mevti v’ebnÿ liél-óarÀbi ∗

/375/ naômlarında oldıàı gibi.

(Taømìn) başúa bir şÀèiriŋ eşèÀrından bir şey taømìn ãÿretiyle ve şÀèiriniŋ

ismini taãrìó ile naôma èilÀve itmekdir. Nedìméiŋ

RÀsiòéiŋ bu maùlaèıŋ taømìn idüb sÀúì-i kilk

Nuúl ãundı içdigüm ãahbÀ-yı èirfÀn üstine

Süzme çeşmüŋ gelmesün müjgÀn müjgÀn üstine

Urma zaòmuŋ sìneme peykÀn peykÀn üstine

naômında oldıàı gibi.

Taømìn olunan şièr pek meşhÿr ise şÀèiriniŋ is[mi]ni taãrìó itmek[me]de beés

görilemez. Nedìm’iŋ

O bÀàuŋ her dırÀòtı mìve-dÀr-ı èizz ü devletdür

Atarlar ùaşı elbette dıraòt-ı mìve-dÀ üzre

taømìni gibi. Bu beytiŋ ikinci mıãrÀèı MaúÀlì nÀmında bir şÀèiriŋdir. MıãrÀè pek

meşhÿrdur.

(Telmìó) kelÀmda bir úıããaya, yÀòud emåÀlden bir meåele işÀret iltizÀm

itmekdir.

∗ Ölümün karşısında şiddetle durun ve harab olanı bina edin.

Page 471: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

460

Úıããaya Telmìhe MiåÀl

NÀbì’niŋ

Ey nÀme sen ol mÀh-liúÀdan mı gelürsi[ŋ]

Ey hüdhüd-i ümmìd SebÀ’dan mı gelürsi[ŋ]

beytidir ki Óaøret-i SüleymÀn èAleyhi’s-SelÀm ile Belúís’ın úıããasına telmìó

idilmişdir. /376/

Meåele Telmìóe MiåÀl

Raómìéniŋ

Ábisten-i ãafÀ vü kederdür leyÀl hep

Gün ùoàmadan meşìme-i şebden neler ùoàar

beytidir ki (Gün ùoàmadan neler ùoàar) meåel-i Türkìsine ve (el-leyletu óublÀ)∗

meåel-i èArabìsine telmìódir.

(ÒiùÀbet) nuùú ìrÀd ider. Umÿr-ı dìniyye ve èilmiyye ve siyÀsiyyeniŋ

eèÀôımından maèdÿddur.

ÒiùÀbet-i dìniyye, ehl-i İslÀmca bayram ve cumèaya maòãÿã òuùbelerdir.

ZamÀn-ı cÀhiliyyet buleàÀsından Úuss bin SÀèideti’l-İyÀdì ile òiùÀbetde meåel êarb

olunur. Úuss NecrÀn’da bir esúaf idi. èArablarıŋ òaùìb ve şÀèir-i meşhÿrıdır. Bu õÀtıŋ

vaódet-i ÒüdÀ ve bièået-i ÒÀtemü’l-EnbiyÀ’yı ve óükm-i belìàayı óavì èUkÀô

panayırında oúudıàı òuùbe meşhÿrdur. İbtidÀ yüksek maóalle çıúub òuùbe oúuyan ve

òuùbe oúurken úılıca veyÀ èaãÀya ùayanan budur.

SeóbÀn-ı BÀhilì nÀm õÀt daòi beyne’l-èArab òiùabetle mahÀret ve şöhret

úazanmış õevÀtdandır. ÒiùÀbetde mahÀret kesb idenler óaúúlarında èArablar (Aòùabu

∗ “Gece gebedir.” Bkz. Şinasi, Durûb-ı Emsâl-i Osmaniye, [Haz. Prof.Dr. Süreyya Beyzadeoğlu],

M.E.B. Yayınları, İstanbul, 2003, s. 122.

Page 472: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

461

min-SeóbÀn)∗ diye meåel êarb iderler. SeóbÀn iki muóarib úabìle arasında sÀèatlerce

mümtedd bir uzun òuùbe oúumuş oldıàı óalde şu òuùbede ìrÀd eyledigi kelimÀtdan bir

kelime bile ièÀde ve tekrÀr itmemiş oldıàı mervìdir.

Faòr-i KÀéinÀt èAleyhi Efêalü’ã-äalavÀt Efendimiz’iŋ òuùeb-i celìlelerini

Ebu’l-èIyÀs Caèfer bin el-Müstaàferì cemè itmişdir.

Óaøret-i èAlì Raêıya’llÀhu èAnh Efendimiz’iŋ Òuùbetü’l-BeyÀn’ı pek

meşhÿrdur. /377/ Bundan başúa beş yüze úarìb òuùbeleri vardır ki hepsini bi’l-irticÀl

úırÀéat buyurmuşdur.

ÒuùebÀ-yı İslÀm’dan İbni NebÀte’niŋ òuùbeleri edebiyyÀt-ı èArabiyyece

birinci derecede şöhret-i óaseneyi óÀéizdir ki pek çoú ecille-i aèlÀm ùaraflarından o

òuùbelere şeróler yazılmışdır.

Ebu’l-VedèÀn’ıŋ cemè itmiş oldıàı Òuùab Erbaèìn (VedèÀniyye) diyü

maèrÿfdur. ÚudemÀ bunı da şeró eylediler.

Ebu’l-èAlÀ’nıŋ Òuùabu’l-Òayl’i daòi meşóÿr ve meşrÿódur.

ÒiùÀbet-i siyÀsiyye äadru’l-İslÀm’da ehemmiyyet-i fevúaél-èÀdeyi óÀéiz idi.

TÀrìò-şinÀsÀnıŋ maèlÿmlarıdır ki mühimm işler yüz gösterdikce mescid-i şerìfe

ùoplanılır ve òalìfe bulunan õÀt-ı èÀlì minbere çıúub maúÀãıd-ı siyÀsiyyeyi bir òuùbe

ile ÀrÀ-yı èumÿma èarø ider; óuøøÀrdan beyÀn-ı reéy idecek olan õevÀtıŋ her birisi

úıyÀm ile reéy ve müùÀlaèasını söyler idi. Birisi ifÀdesini bitirüb oùurmadıúca dìgeri

úalúmaz idi.

Mülÿk-i İslÀm’dan ve menÀãıb-ı dìvÀniyye aãóÀbından ve èaskerì

úumandanlardan pek çoú õevÀt meãÀlió-i èumÿmiyye-i siyÀsiyye ve èulemÀ-yı kirÀm

mebÀóiå-i èilmiyye ãıralarında her vaút nuùúlar icrÀ idegelmişlerdir. Òuãÿãiyle vilÀyÀt

∗ Dile Sehban’dan daha hâkim.

Page 473: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

462

ve elviyece ser-kÀrda bulunan meémurìn evÀmir-i úırÀéati èaúìbinde ve cemèiyyÀt-ı

èumÿmiyyede óuøøÀra ve muóÀrebÀt eånÀlarında ordu müşìrleriniŋ ve sÀéir

úumandanlarıŋ èaskerlere belìà ve müéeååir nuùúlar icrÀ itmeleri her vaút muètÀd ve

merèìdir.

èAãrımızda òiùÀbet-i siyÀsiyye ve èilmiyye aèãar-ı sÀbıúaya nisbetle daha

ziyÀde ehemmiyyet kesb itmişdir ki aãóÀb-ı nuùú şifÀhen, yÀòud mektÿben /378/

parlaú nuùúlar ìrÀd eylemekde ve şu nuùúlarla umÿr-ı siyÀsiyye ve sÀéirce pek büyük

işler görülmekdedir. MecÀlis-i èumÿmiyyede, muóÀkemÀt ve ictimÀèÀt ãıralarında

ìrÀd olunacaú nuùúlar nÀùıúıŋ óüsn-i niyyet ve iútidÀrı ve maãlaóatıŋ ehemmiyyeti

nisbetinde teéåìrÀtını gösterir.

èAãr-ı hÀøırca nuùúlara bir ùaúım uãÿl ü ÀdÀb vaøè olunaraú nuùú yedi úısm

iètibÀr olunmuşdur.

(1) Muúaddime

(2) LisÀn-ı òiùÀbete alınacaú mÀddeniŋ tavøìói

(3) O mÀddeniŋ müteóammil oldıàı aksÀma taúsìmi

(4) EsÀs-ı nuùú olan umÿrdan àaraø ne idügi

(5) Mevøÿè-i baóå olan mÀddeniŋ delìlleri

(6) İètirÀøÀt (biél-ìcÀb)

(7) İúnÀè (biél-ìcÀb)

Ehl-i manùıúca òiùÀbet maônÿnÀt, yÀòud maúÿlÀtdan veyÀ her ikisinden

mürekkeb úıyÀsa dinilür. Bundan àaraø sÀmièìni maèÀş ve meèÀdca mütemettiè

olacaúları óÀllere teràìbdir.

(BerÀèat-i istihlÀl) kelÀmda ibtidÀ, bir ãÿretle ìrÀd olunmaúdır ki baóå-i Àtì

neden èibÀret oldıàı maèlÿm ola.

Page 474: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

463

KitÀb dìbÀcelerinde fÀtióa-i kelÀm şu uãÿl üzre iltizÀm ve tertìb olunur.

FeøÀéil-i eşèÀrı óÀvì Senedüéş-ŞuèarÀ ∗ nÀm kitÀbıŋ fÀtióa-i kelÀmı olan

“Maùlaè-ı manôÿme-i óamd-i ÒüdÀ terkìb-i bend-i esÀlib-i óüsn-i edÀ

úılınub mıãrÀè-ı ber-ceste-i dürÿd-i pey-À-pey-vürÿd seyyide’l-enÀm taømìn-

kerde-i [naôm-ı] bedìèü’l-insicÀm /379/ iòtimÀm ve redÀéif-i úavÀfì-i tarøiyye

ve tekrìm-i Àl ü aãóÀb-ı müstezÀd-ı se-beyt ãalÀt u selÀm úılındıúdan ãoŋra

çekìde-i úalem èabd-i bì-miknet bende-i İbn-i èAbbÀs Haşmet budur ki”

‘ibÀresi gibi. Şu èibÀre görülmesiyle ber-À-ber kitÀbıŋ şièrden baóå idecegi aŋlaşılur.

(Taòallüã) fÀtióa-i kelÀmdan ãoŋra ãadede şürÿèda maúãÿduŋ ehemmiyyetini

gösterecek bir yoldan dÀ’ire-i beyÀna girmekdir. Buŋa (iútiøÀb) daòi dinilür.

(Óüsn-i intihÀ) sözi óüsn-i òÀtime ile ikmÀl itmekdir. ÚudemÀ mürÀselÀtda

duèa ile sözi òatm iderler idi şimdi òulÿãa dÀ’ir muóarrerÀtda muòÀùabıŋ beúÀ-yı

teveccühüni istidèÀ ve teéyìd-i iòlÀã ãÿretini gösterecek sözlerle kelÀma òitÀm

virildigi gibi.

ÁåÀr-ı manôÿmeden tevóìd ve münÀcÀtca mineél-úad[ì]m istiàfÀr ve

taøarruè ve naèt-i nebevìce taãliye ve istişfÀè ve medìóa-i ekÀbirce duèÀ ile òatm-i

maúÀl olunur.

∗ Bkz. Haşmet Külliyatı, Dîvân Senedü’ş-Şu’ara, Viladet-name (Sur-name), İntisabü’l-Müluk (Hab-

name), [Haz. Mehmet Arslan-İsmail Hakkı Aksoyak], Dilek Matbaası, Sivas, 1994.

Page 475: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

464

ÒÁTİME

MeóÀsinÀt-ı lafôiyyeniŋ hepsinde elfÀz maèÀnÀya tÀbiè olmalıdır. ZìrÀ

maèÀnÀnıŋ tertìbi kendi ùabìèatine bıraàılsa nefsine yaúışacaú elfÀôı ùaleb iderek

èibÀre tekellüfe teãÀdüf itmeksizin iktisÀb-ı leùÀfet ider.

Gerek secèiŋ gerek bedÀyiè-i sÀéireniŋ ìrÀdiçün tekellüf iltizÀm olunur ise

elfÀô ve maèÀnÀdaki leùÀfet-i ùabìèiyye taúlìd ve taãnìèe teãÀdüfle óÿdÿd-ı

ùabìèiyyeden çıúar.

MaèÀnÀnıŋ iltizÀmı ãırÀsında biéù-ùabè ùaleb ve iktisÀ idecegi /380/ elfÀôda ise

tekellüf ve taãnìè şÀéibesi bulunamaz. Gerek secè ve gerek keyfe mettefaú yüz

gösterecek sÀéir bedìèalar bir insÀnıŋ òilúat-i aãliyyesindeki óüsn ü cemÀl gibi laùìf

olur.

Secè ve sÀéir bedìèalarca tekellüf iltizÀmı–õikr olundıàı üzre–leùÀfet-i

ùabìèiyyeyi bozacaàı gibi tekellüfsüz nümÀyÀn olan bedÀyièi izÀle içün tekellüf

iòtiyÀrı da leùÀfet ve belÀàati bozar. ZìrÀ kelÀmdaki bedÀyiè-i ùabìèiyye bir güzeliŋ

ãaóìfe-i cemÀlindeki leùÀéif-i aãliyye gibi oldıàından miåÀl olmaú üzre şu

bedìèalardan secèi güzel yüzdeki òÀl farø itdigimiz óÀlde yüzdeki òÀl óakk ile

çıúarılsa óüsn ü cemÀli naãıl raòne-dÀr ider ise secè-i tabìèìyi daòi tekellüfle izÀle,

kelÀmıŋ leùÀfet ve belÀàatini iòlÀl ider.

Fenn-i belÀàat faøÀéiliŋ eşrefi ve mertebece aèlÀsıdır. Neår ile naômıŋ

şerÀfetce yek-dìgere rücóÀnı baóåinde beyneél-büleàÀ iòtilÀf cereyÀn itmiş ve rücóÀn

neårde oldıàı teslìm olunmuşdur. ZìrÀ maèlÿmdur ki her èaãrda pek çoú şÀèir gelmiş,

lÀkin her èaãrda az münşì ôuhÿr itmişdir. Devlet-i èAliyye’niŋ bidÀyet-i

Page 476: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

465

teşekkülünden bugüne úadar aèãÀr-ı sÀbıúayı birer birer naôar-ı teftìşe aldıàımız

óÀlde her èaãrda nice şÀèir görebilürüz. Şimdiye úadar kesb-i iştihÀr iden münşìler ise

maèdÿddur. MenÀfiè-i èumÿmiyye cihetine gelince eşèÀr inşÀya nisbet bile úabÿl

itmez.

Her óükÿmetiŋ medÀr-ı úıvÀmı iki dièÀme üzerine mebnìdir ki bu dièÀmeleriŋ

birisi seyf dìgeri úalemdir. Umÿr-ı siyÀsiyye ve idÀre-i mülkiyyece görilecek işlerde

seyfe baèøan lüzÿm görinür. Úaleme olan lüzÿm ise müteselsildir.

Münşì içün fenn-i belÀàatiŋ medÀrı õevú-i selìmiŋ óükm ve taãarrufıdur.

/381/

Emr-i taèlìm ve taèallüm õevú-i selìme nisbet úabÿl idemez. Óìn-i taèallümde

õihne mülÀyim gelmeyen meséeleler üstÀda èarø ile istìøÀó olunabilür. Õevú-i selìmiŋ

ise üstÀdı yoúdur. Müddet-i èömründe õÀéiúasına ùatlı doúunmamış olan bir kimse

ùatlınıŋ çÀşnìsini taèrìf-i şifÀhì ile ögrenmek içün her kime mürÀcaèat itse ögrenemez.

Ke-õÀlik bir aèmÀ-yı mÀder-zÀd elvÀnı aŋlamaú içün ne úadar istìøÀó itse taèrìf ile

aŋlayamaz. Õevúce tèalìm ve taèallüm daòi böyledir. Õevúi tèalìm idecek üstÀd

yalŋız ùabìèat-i fıùriyyedir.

Neården teélìf-i kelÀm itmek bir ãanèatdır ki çoú Àlete muótÀcdır. Şu ÀlÀt her

èilmde mahÀret, keåret-i meşhÿdÀt, keåret-i tecÀrib, keåret-i müùÀlaèÀt, maèlÿmÀt-ı

siyÀsiyye, óikmet-i èilmiyye, keåret-i istiòdÀm gibi umÿr-ı keåìre ile ber-À-ber

münÀôarada iútidÀr-ı tÀmm olub şu umÿrı idÀre idecek úuvvet ise biél-òÀããa óüsn-i

ùabìèat ve õevú-i selìmdir.

Fenn-i belÀàatle insÀn münşì olur. Yazdıàını muúteøÀ-yı óÀle taùbìk ve

maóÀsinÀt ile tezyìn idebilür. LÀkin münşì-i kÀmil olması umÿr-ı meõkÿreye ve

õevúe mevúÿfdur. Bir münşì úaleme alacaàı şeyde mebÀóiå-i èilmiyyeden birisine

Page 477: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

466

taèalluú idecek bir baóå teãÀdüf itdigi óÀlde o èilmi bilmez ise o baóåi aãóÀbına

begendirecek ãÿretde úaleme alamaz.

MaèlÿmÀt-ı siyÀsiyye ile úavÀnìn ü niôÀmÀt-ı devletiŋ naôariyyÀt ve

èameliyyÀtına vuúÿfı olmasa muòÀberÀt-ı siyÀsiyyede èadem-i iútidÀrı görinür.

Umÿr-ı meõkÿreniŋ hangi bir cihetinde noúãÀnı olsa yazacaàı /382/ şeylerce maóalli

teãÀdüf itdikce şu noúãÀn kendüsini gösterir. LÀkin fenn-i belÀàatde mahÀretiyle ber-

À-ber umÿr-ı meõkÿrece de kelÀmÀt-ı lÀzımayı óÀéiz olan õÀt, õevú-i selìm

aãóÀbından da olur ise bir şeh-süvÀr-ı muùlaúuél-èinÀn olur ki èinÀn-ı úalemi naãıl

ister ise öyle idÀre ve istièmÀl ider.

Bir èilmde mÀhir olan õÀt o èilme nisbetle şöhret-yÀb olabilür. MeåelÀ èilm-i

naóvde mahÀreti olana naóvì, fıúhda mÀhire faúìh, èilm-i kelÀmda mÀhire

mütekellim, hendese-ÀşinÀya mühendis dinilür. Buŋlarıŋ hìç birisine münşì dinilmez.

Her fennde maèlÿmÀt münşìce her fennde taãarrufa iútidÀr virir. Şu taãarrufla

müteòaããıã olan melekeniŋ mercièi–tekrÀr ideriz ki–õevú-i selìm ve ùabèı

müstaúìmdir. Õevú olmasa taãarrufa iútidÀr óÀãıl olamaz. Òulúì olan õevú-i selìm

çaúmaú ùaşınıŋ içindeki Àteş gibidir. Timur o ùaşa urulmasıyla ber-À-ber Àteş ôuhÿr

ider. Bu òÀããayı muùaøammın olmayan ùaş kül gibi ufanıncaya úadar êarb olunsa bir

küçük şerÀre bile göstermez. Ke-õÀlik õevú-i selìm ãÀóibi olmayanlar ne úadar èÀlim

olsalar naôm u neårde óüsn-i taãarrufa muútedir olamazlar.

KelÀmda ãanÀyiè-i lafôiyye iòtiyÀr idenlere göre elfÀz-ı müferrede iplige

dizilmiş ve bir birine úarışmış olan muòtelifüél-eşkÀl incü gibidir. İncüyi iplige

dizenler birbirine uyàun olanları ayırub tanôìm iderler.

Page 478: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

467

İncünüŋ èıúd-ı manôÿmundan küpe, gerdÀnlıú, úol baàı gibi /383/ çoú şey

yapılabilür. Bunlarıŋ her birisine maòãÿã bir heyéet vardır ki dìgerine yaúışmaz.

Münşì ve òaùìb ve şÀèiriŋ intiòÀb idecekleri maèÀnÀya yaúışacaú elfÀôıŋ taãarrufı da

böyledir.

Her úavmiŋ edebiyyÀtı o úavmiŋ aòlÀú u eùvÀrı u merÀsiminiŋ Àyìnesi olub

aòlÀú u eùvÀr u merÀsim inúılÀba muãÀdif olduúca edebiyyÀtıŋ daòi teãÀdüfi umÿr-ı

ùabìèiyyedendir.

BinÀéenèaleyh Devlet-i èAliyye-i èOåmÀniyye’niŋ bidÀyet-i teşekkülündeki

edebiyyÀt-ı Türkiyye vaúÀyiè-i kevniyyeniŋ gösterdigi inúılÀba teãÀdüf ide ide

şimdiki dereceyi bulmuşdur. Mevcÿd ÀåÀr-ı edebiyye şu baóåiŋ hem tafãìlÀtına hem

de muóÀkemesine maéòaõ-ı kÀfì oldıàından der-dest-i ùabè olan (MiréÀtü’l-èİber)

nÀm kitÀbımızıŋ Devlet-i èÁliyye-i èOåmÀniyye tÀrìòini şÀmil olan úısmında bunuŋ

içün maèlÿmÀt-ı kÀfiyye derc olunacaúdır in-şÀ’allÀhu TeèÀlÀ.

Page 479: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

468

İèTİÕÁR

ÜdebÀ-yı cedìdemiziŋ ÀåÀr-ı manôÿmelerinden intiò[À]b idecegimiz şeyleri

kitÀbımızıŋ òÀtimesine õeyl idecegimizi muúaddimede beyÀn itmişdik. ÜdebÀmızdan

baèø õevÀt ÀåÀr-ı mevcÿdesini bundan muúaddem ãÿret-i maòãÿãada ùabè itdürüb neşr

itmiş ise de çoàı ÀsÀr-ı mevcÿdesini şimdiye úadar neşr itmemiş ve intiòÀb ise her

õÀtıŋ ÀåÀr-ı şièriyyesini /384/ tamÀmen elde itdükden ãoŋra müùÀlaèaya mütevaúúıf

bulunmuş oldıàı óÀlde buŋa muvaffaú olamadıàımdan teõyìle de muvaffaú

olamadım.

AllÀhümme iòtim bi’l-òayri aèmÀlenÀ ve yessir bi’l-luùfike ÀmÀlenÀ Àmín. ∗

∗ Allâh’ım, işlerimizi hayırlarla sonlandır; lütfunla ümitlerimizi kolaylaştır, amin.

Page 480: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

IV. BÖLÜM

Page 481: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

469

IV.1. TERİMLER DİZİNİ

(Bu dizin, orijinal metnin sayfa numaralarına

göre hazırlanmıştır.)

èalÀúa 242, 244, 303, 314, 316, 317,

èalÀúa-i èÀdiyye 249

èalÀúa-i óaúìúiyye 243

èalÀúa-i maôhariyyet 316

èalÀúa-i mecÀziyye 347

èalÀúa-i mevhÿme 246

èalÀúa-i muãaóóaóa 315, 316

èalÀúa-i nisbiyye 248

èalemiyyet

èalemiyyet ile taèrìf 173

èÀmm ile òÀãã 317

èarūø, bkz. èilm-i èarÿø

èaùf 183, 184, 240, 242, 244, 245,

249,250, 251, 252, 253, 255, 256,

257, 261, 370

èaùf-ı beyÀn 183

baèìd-i àarìb 291, 292, 294, 295, 296

basù-ı kelÀm 168, 169

bedìè, bkz. èilm-i bedìè

belÀàat 2, 8, 10, 40, 41, 42, 43, 44, 47,

51, 320, 372, 380

belìà/ belìàa 9, 10, 40, 41, 42, 43, 372, 376,

377

berÀèat-i istihlÀl 378

beyÀn 40, 43, 150, 379

büleàÀ-yı èArab 12

büleàÀ-yı úadìme 13

cÀmiè 322, 324, 325, 326, 327, 328

cÀmiè-i òayÀlì / cÀmièa-i òayÀl[iyy]e

248, 249

cemè maèaét-taúsìm 355

cemè maèaét-tefrìú 355

cemè ãanèatı 354

cevÀb-ı şarù 266

cezÀ 202, 351

cihet-i cÀmièa 242, 246, 247, 248, 250

cihet-i cÀmièa-i èaúliyye 243, 249

cihet-i cÀmièa-i òayÀliyye 248, 249

cihet-i cÀmièa-i vehmiyye 245, 249

cinÀs, bkz. ãanèat-ı cinÀs

cinÀs-ı iştiúÀú 368

cinÀs-ı úalb, bkz. tecnìs-i úalb

Page 482: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

470

cinÀs-ı lÀóiú 367

cinÀs-ı mefrÿú 366

cinÀs-ı muóarref 366

cinÀs-ı muøÀriè 367

cinÀs-ı müstevfÀ 365

cinÀs-ı müteşÀbih 365

cinÀs-ı mümÀåil 365

cinÀs-ı müzdevic (mükerrer) /

(müredded) 368

cinÀs-ı nÀúıã 366

cinÀs-ı tÀmm 365

cümle 41, 47, 147, 148, 149, 182, 197,

202, 238, 240, 241, 242, 243, 244,

245, 247, 248, 249, 250, 251, 252,

253, 254, 255, 256, 257, 266, 267,

268, 278, 287, 339, 340, 351, 352,

cümle-i òaberiyye147, 252, 253, 278

cümle-i òaberiyye-i şarùiyye 202

cümle-i inşÀéiyye-i şarùiyye 202

cümle-i maèùÿfa 248, 255

dÀll ile medlÿl 317

delÀlet 30, 43, 44, 163, 174, 196,

198, 208, 209, 211, 212, 237,

258, 260, 268, 270, 273, 274,

276, 313, 328, 329, 337, 338,

339, 349, 350

delÀlet-i èaúliyye 274

delÀlet-i iltizÀmiyye 274

delÀlet-i muùÀbıúiyye 273, 274

delÀlet-i taømìniyye 274

delÀlet-i vaøèiyye 274

eczÀ-yı kelÀm 195

edÀt 24, 27, 35, 36, 219, 221, 224,225, 241,

250, 253, 277, 279

edÀt-ı èaùf (edevÀt-ı èaùf) 240, 253, 255

edÀt-ı òaber 254, 278, 370

edÀt-ı istifhÀm (edevÀt-ı istifhÀm) 222,

225, 226, 242

edÀt-ı nidÀ (edevÀt-ı nidÀ) 237

edÀt-ı rabù 182

edÀt-ı süver 189

edÀt-ı temennì 219, 220, 221, 222

edÀt-ı teşbìh (edevÀt-ı teşbìh) 275, 277,

278, 279, 324

efãaóden faãìóe èudÿl 32

ekÀõìb-i münşiyÀne 155

elfÀô-ı cezele 38, 39, 344

elfÀô-ı àarìbe 23, 39

Page 483: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

471

elfÀô-ı mübteõele 30, 31, 259

elfÀô-ı mürÀdife 261

elfÀô-ı raúìúa 38, 39

elfÀô-ı zÀéide 261, 270

esmÀé-i aèlÀm 314

fÀéide-i òaber 156, 157

fÀèil 158, 159, 160, 208, 209, 213,

224, 278

faãìó (faãìóa) 9, 10, 18, 23, 24, 27, 28, 29,

31, 32, 33, 38, 42

faãl 14, 41, 148, 240, 249, 255

fÀtióa-i kelÀm 378, 379

faøla 148

fenn-i belÀàat 47, 380, 381, 382

fenn-i inşÀ 45, 49, 52

fenn-i mÿsìúì 46

feãÀóat 10, 12, 13, 15, 17, 19, 22, 23,

25, 26, 27, 28, 29, 33, 35, 36,

38, 39, 40, 41, 42, 51, 320,

322

fièl 20, 25, 26, 27, 48, 148, 158, 159,

160, 161, 187, 188, 189, 196, 199,

200, 201, 208, 209, 210, 212, 219,

220, 221, 222, 224, 237, 250, 251,

256, 277, 278, 315, 319, 328, 329, 34,

346, 351, 365, 370

fièl-i óikÀye 243

fièl-i lÀzım 209

fièl-i menfì 214

fièl-i müåbet 214

(fièl-i) müteèaddì 26, 208, 209

fièl-i nÀúıã 34

fièl-i ãınÀèì 208

fièl-i şarùì 220

fièl-i temennì 219

àarÀbet 9, 10, 12, 17, 22, 23, 33, 325

àarÀbet-i óasene 295, 325

àarÀbet-i úabìóa 23, 24

àarìb 9, 22

(àarìb-i) óasen 22

(àarìb-i) úabìó 22

àarìbüél-istièmÀl 22

àarìbe-i òaããiyye 324

àayr-ı faãìó 12, 31

àazel 56, 349, 369, 373

àazeliyyÀt 55, 56

àulüvv 357, 358

àulüvv-i müstaósen 358

Page 484: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

472

àulüvv-i mecÀz 358

òaber 27, 34, 147, 148, 149, 150, 151, 153,

154, 156, 157, 158, 159, 185, 186,

187, 188, 202, 208, 212, 239, 277,

278

òaber-i fièlì 188

òaber-i ıãrÀrì 150, 151

òaber-i ibtidÀéì 150

òaber-i inkÀrì 150, 151

òaber-i ùalebì 150

óaúìúat 159, 169, 170, 178, 246, 247,

271, 272, 280, 281, 312, 313,

314, 315, 318, 319, 320, 322,

332, 337

óaúìúat-i èaúliyye 158, 159

óaúìúat-i lafôiyye 313

óaúìúat-i luàaviyye 313, 315

óarf-i èÀùıfa 19, 184

óarf-i èaùf 240

óarf-i óÀciz 16

óarf-i revì 350, 369, 373

óarf-i taèlìl 329

òÀrice muùÀbıú 147

(òÀrice) àayr-ı muùÀbıú 147

óaşv 49, 156, 261, 338

óaşv (óuşÿd-ı) àayr-ı müfsid 261

óaşv-ı müfsid 261

óaşv-ı zÀéid 262

òaùù 43, 366, bkz. èilm-i òaùù

óaõf 36, 40, 41, 197, 198, 200, 201, 209, 210,

220, 222, 253, 254, 262, 266, 267, 268

hemze-i istifhÀm 224, 225

hezl, bkz. ãanèat-ı hezl

òıffet 13, 14, 20, 21, 32, 33, 39,52, 53, 338,

339

óikÀye-i fièl-i iltizÀmì 219, 220, 222

óikÀye-i fièl-i şarùì 220

óikÀye-i şarùì 219, 220

òiùÀbet 8, 45, 51, 54, 376, 378

òiùÀbet-i dìniye 376

òiùÀbet-i siyÀsiyye 377

óurÿf-ı èÀùıfa 240, 241, 242, 250

óurÿf-ı fem 11, 20

óurÿf-ı óalú 11, 20

óurÿf-ı maãmÿta 20

(óurÿf-ı) mechÿre 20

(óurÿf-ı) mehmÿse 20

óurÿf-ı muãammata 14

Page 485: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

473

óurÿf-ı mütebÀèide 14, 21

óurÿf-ı müteúÀribe 11, 14, 20, 21

óurÿf-ı mütenÀfir 318

(óurÿf-ı) raòve 20

óurÿf-ı vasaù 20

óüsn-i beyÀn 318

óüsn-i intihÀ 379

óüsn-i taèlìl 359, 360

ıùlÀú 40, 150, 155

ıømÀr 171

ıømÀr ile taèrìf 170, 171

èibÀre 26, 28, 36, 43, 50, 147, 148, 149,

150, 154, 155, 159, 160, 179, 197,

209, 246, 247, 248, 250, 251, 252,

253, 255, 256, 257, 260, 268, 269,

271, 278, 299, 321, 370, 371, 372,

379

èibÀre-i müteèÀrife 257, 260

èibÀre-i Türkiyye 26

iècÀz 41

ìcÀz 40, 257, 258, 259, 260, 263, 268,

269

ìcÀz-ı óaõf 262

ìcÀz-ı úaãr 262

ìcÀz-ı muòill 260

idmÀc, bkz. ãanèat-ı idmÀc

iàrÀú 357

ìhÀm 242, 363

ìhÀm-ı tenÀsüb 348

iútiøÀb 379

èillet-i èÀdiyye 359, 360

èillet-i fÀèiliyye 316

èillet-i óaúìúiyye 360

èilm-i èarÿø 7, 8, 43

èilm-i bedìè 7, 8, 9, 10, 47, 144, 344

èilm-i belÀàat 5, 8, 45, 50, 144

èilm-i beyÀn 7, 8, 9, 42, 47, 144, 162, 273, 276

èilm-i fıúh 382

èilm-i òaùù 7, 8

èilm-i inşÀé-i neår 7, 8

èilm-i iştiúÀú 7

èilm-i úÀfiye 8

èilm-i úarø-ı şièr 8

èilm-i kelÀm 382

èilm-i luàat 7, 43

èilm-i maèÀnì 8, 9, 10, 42, 47, 144, 148, 149,

357

èilm-i manùıú 43, 378

Page 486: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

474

èilm-i naóv 8, 33, 42, 382

èilm-i ãarf 7, 8, 42

èilm-i tÀrìò 7, 8

ìmÀ 175, 290, 295, 337

inşÀ 202, 219, 239

inşÀé-i àayr-ı ùalebì 219, 238

inşÀé-i ùalebì 219

irãÀd, bkz. ãanèat-ı irãÀd

iåbÀt 40, 209, 214

ism 34, 196, 199, 200, 205, 313, 314,

328, 329, 354, 365

ism-i cins 243, 328

ism-i işÀret 171, 191

ism-i mekÀn 312

isnÀd 146, 147, 158, 159, 160, 161, 209,

225

isnÀd-ı òaberì 149

isnÀd-ı mecÀzì 161

istièÀne 43, 44,166, 324

istièÀre 22, 47, 246, 247, 275, 279,

314, 315, 316, 321, 322, 323, 324,

325, 328, 329, 330

istièÀre biél-kinÀye 276

istièÀre-i àarìbe(-i òÀãiyye) 324

istièÀre-i èinÀdiyye 324

istièÀre-i mekniyye 330

istièÀre-i muãarraóa 330

muãarraóa-i muùlaúa 330

muãarraóa-i mücerrede 330

muãarraóa-i müraşşaóa330,331

istièÀre-i mübteõele(-i èÀmiyye) 324

istièÀre-i taóúìúiyye 276, 321

istièÀre-i taòyìliyye 330

istièÀre-i tebaèiyye 329

istièÀre-i tehekkümiyye 324

istièÀre-i temlìóiyye 324

istièÀre-i temåìliyye 332

istièÀre-i vifÀúiyye 323

istibÀè ãanèatı 362, 363

istiùrÀd 44, 204

istiùrÀf 305

işÀret ile taèrìf 170, 176

iştiúÀú, bkz. èilm-i iştiúÀú

iùnÀb 41, 257, 260, 270

iùnÀb-ı maúbÿle 260, 271

iùnÀb-ı mümill 260, 261

ittisÀè 312

ittiãÀl 312

Page 487: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

475

iøÀfet 35, 36

iøÀfet-i èArabiyye 35

iøÀfet-i Türkiyye 35, 36

iøÀfet ile taèrìf 179

úÀfiye 7, 29, 190, 213, 344, 349,

369, 371, 372, 373

úarÀéin-i èaúliyye 160, 161

úarÀéin-i lafôiyye 159, 161

úarìb-i mübteõel 291, 294, 295, 296

úarø-ı şièr, bkz. èilm-i úarø-ı şièr

úasem 151, 154

úaãr 148, 185, 187, 213, 214, 215, 216,

217, 218

úaãr-ı efrÀd 215, 217, 218

úaãr-ı ġayr-ı óaúìúì 214

úaãr-ı óaúìúì 214, 215

úaãr-ı iddièÀéì 215

úaãr-ı iøÀfì 215

úaãr-ı úalb 216, 218

úaãr-ı taèyìn 217, 218

úavlün biél-mÿcib ãanèatı 364

ke-en-lem-yekün 331

kelÀm 8, 9, 10, 14, 21, 33, 34, 35,

36, 38, 39, 40, 41, 42, 47, 50,

79, 145, 146, 147, 148, 151, 153,

161, 162, 167, 186, 190, 196,

197, 198, 200, 201, 202, 209,

211, 212, 214, 221, 222, 246,

257, 258, 260, 261, 267, 276,

277, 279, 281, 282, 291, 310,

312, 313, 320, 323, 329, 330,

331, 332, 335, 337, 338, 339,

340, 344, 347, 348, 351, 352,

353, 359, 360, 361, 362, 363,

364, 372, 374, 375, 378, 379,

380, 381, 382

kelÀmda belÀàat 41

kelÀmda feãÀóat 33, 35

kelÀm-ı belìà 10, 42

kelÀm-ı faãìó 10, 38, 42

kelÀm-ı àayr-ı faãìó 12

kelÀm-ı mÿcez 260, 269

kelime 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 19, 20,

21, 22, 27, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 36, 41,

43, 146, 147, 148, 149, 186, 212, 224,

230, 239, 241, 274, 275, 314, 339, 340,

350, 370, 371, 372, 374, 376

kelimÀt-ı reõìle 344

Page 488: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

476

kelime-i àarìb 22

kelime-i vaóşiyye 22

úıyÀs 24

úıyÀsa muòÀlefet 24, 339

bkz. muòÀlefet-i úıyÀs

úıyÀs-ı luàavì 9, 10

úıyÀs-ı luàavìye muòÀlefet 9, 10

kinÀye 47, 173, 209, 245, 246, 274, 276,

314, 332, 333, 334, 335, 336, 337,

338, 347

kinÀye-i baèìde 335

kinÀye-i úarìbe 334

úarìbe-i òafiyye 334

úarìbe-i vÀøıóa 334

kinÀye-i müferrede 332

kinÀye-i mürekkebe 333

úurb-ı maòrec 11

lafô 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 18, 19,

20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30,

32, 33, 34, 36, 38, 39, 40, 41, 42, 43,

52, 54, 66, 69, 91, 145, 146, 147,

148, 153, 163, 164, 167, 168, 170,

171, 172, 173, 174, 175, 176, 177,

178, 179, 182, 184, 189, 190, 196,

197, 198, 201, 202, 203, 204, 206, 210,

212, 213, 219, 222, 223, 224, 237, 238,

239, 240, 241, 242, 243, 247, 250, 253,

254, 255, 256, 257, 258, 260, 261, 262,

268, 273, 274, 275, 277, 278, 289, 294,

298, 312, 313, 314, 315, 316, 318, 320,

321, 326, 328, 329, 330, 332, 338, 339,

345, 348, 349, 350, 352, 353, 364, 365,

367, 368, 370, 371, 372, 373

lafô-ı müfred 338

lafô-ı mürekkeb 338

lafô-ı müsteèÀr 328

lafô-ı mütecÀnis 368

lafô-ı vaóşì 39

lafô-ı zÀéid 262

lÀzım ile melzÿm 336

lÀzım-ı fÀéide-i òaber 156, 157

luàat, bkz. èilm-i luàat

leff ü neşr ãanèatı 353

leff ü neşr-i àayr-i müretteb 354

leff ü neşr-i müretteb 354

leùÀfet-i ùabìèiyye 379, 380

maèÀnì, bkz. èilm-i maèÀnì

maòrec 11, 14, 15, 16, 18, 367

Page 489: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

477

maúãÿr 213, 214

maúãÿrun èaleyh 213, 214, 215

maènÀ 8, 9, 12, 21, 22, 24, 25, 30, 31, 32,

34, 35, 40, 41, 42, 43, 52, 61, 62, 66,

69, 91, 98, 105, 148, 173, 174, 181,

187, 188, 190, 208, 212, 222, 224,

230, 235, 237, 238, 251, 253, 255,

258, 261, 262, 273, 274, 275, 276,

277, 279, 282, 288, 298, 300, 310,

311, 312, 313, 315, 316, 317, 321,

326, 328, 331, 332, 333, 340, 343,

344, 345, 347, 348, 349, 351, 352,

353, 355, 362, 363, 368

maènÀ-yı aãlì 315, 331, 332

maènÀ-yı baèìd 352, 353

maènÀ-yı óaúìúì 348

maènÀ-yı úarìb 352, 353

maènÀ-yı mecÀzì 315, 329, 348

maènÀ-yı müşterek 277, 279, 286,

287, 300, 310

maèùÿf 240, 241, 243, 248, 249, 250

maèùÿfun èaleyh(À) 240, 241, 243, 249, 255

mÀ-vaøèun leh 262, 273, 275, 312,

314, 316, 320

maôhar 190, 191

mecrÀ-yı istièÀre 322, 328, 329

medlÿl 43, 54, 147, 150, 156, 174, 237,

317

mefèÿl 159, 160, 187, 207, 208, 209,

210, 211, 212, 267

mefèÿlün bih 159, 160

mefèÿlün fìh 201

mekniyyun bih 332

mekniyyun èanh 332, 333, 334, 335, 337

melzÿm 317, 336, 337

meåneviyyÀt 60

meséÿlün èanh 225

metn 50

meõheb-i kelÀmì ãanèatı 359

mÿcez 279

muòÀlefet-i úıyÀs 12, 27, 28, 33

muóÀøarÀt 8

muòill-i feãÀóat 9

muótemelüéø-øıddeyn 363

muúadder 208, 209, 210, 220, 222, 237,

251, 253, 254

Page 490: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

478

muúteøÀ-yı óÀl 40, 47, 51, 52, 145,

146, 148, 151, 152, 153, 154, 155,

156, 158, 191, 257, 260, 344, 381

muãammatüél-óurÿf 14

muùÀbaúat 345; bkz. ãanèat-i ùıbÀk

muùlaú ile muúayyed 317

mübÀlaàa 56, 303, 306, 329, 331

mübÀlaàa-i maúbÿle ãanèatı 357

müfredde feãÀóat 9, 23

münÀdÀ 236, 237

mürÀèÀt-ı naôìr ãanèatı 348

mürtecel 314

müsteèÀrun minh 315, 322, 323, 325,

326, 327, 328, 330,

331, 332,

müsteèÀrun leh 315, 322, 323, 325,

326, 327, 328, 330,

331, 332

müşÀkele, bkz. ãanèat-ı müşÀkele

müşebbeh 275, 277, 278, 279, 280, 282,

283, 285, 286, 287, 288, 289, 290,

291, 292, 293, 294, 295, 296, 297,

298, 299, 300, 301, 302, 303, 304,

305, 306, 307, 308, 310, 311, 315, 316,

317, 321, 325, 329, 330, 331

müşebbehün bih 275, 277, 278, 279, 282,

283, 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291,

293, 294, 296, 297, 298, 299, 300, 301,

302, 304, 305, 306, 307, 308, 310, 311,

315, 316, 317, 321, 325, 329, 330, 331

müteèaddì, bkz. fièl-i müteèaddì

müteèalliúÀt-ı fièl 207, 212

müzÀvece, bkz. ãanèat-ı müzÀvece

naóv, bkz. èilm-i naóv

naãã 50

naôm 10, 21, 38, 43, 55, 57, 98, 143, 153, 154,

204, 298, 326, 333, 338, 340, 343, 344,

361, 362, 368, 369, 370, 371, 372, 374,

375, 378, 380, 382

nefy 187, 188, 208, 209, 214, 215, 225, 226,

251, 253, 335, 364

nekre 170, 171, 178, 179, 189, 207

nesaú 50

neår 10, 38, 40, 43, 143, 338, 341, 344, 368,

369, 370, 371, 372, 374, 380, 381, 382

nidÀ 236, 237

Page 491: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

479

nisbet 57, 146, 147, 225, 245, 276, 332,

335, 350, 355, 362

nisbet-i selbiyye 147

nisbet-i åubÿtiyye 147

nuùú 45, 259, 313, 329, 376, 377, 378

reddüél-èacz èaleéã-ãadr ãanèatı 368

remz 337

rivÀyet-i iltizÀmì 219, 220

rücÿè, bkz. ãanèat-ı rücÿè

åaúìl 16, 17, 18, 19, 21, 23, 35

ãanèat-ı èaks 351

ãanèat-ı cinÀs 365, 366, 368

ãanèat-ı hezl 364

ãanèat-ı idmÀc 363

ãanèat-ı irãÀd 349

ãanèat-ı muvÀzene 372

ãanèat-ı müşÀkele 350

ãanèat-ı müzÀvece 351

ãanèat-ı rücÿè 352

ãanèat-ı secè 261, 369, 370, 371, 372, 373,

379, 380

secè-i muraããaè 370

secè-i muùarraf 370

secè-i mütevÀzì 370

ãanèat-ı tevcìh 363

ãanèat-ı tevriye 347, 352

tevriye-i mücerrede 352, 353

tevriye-i müraşşaóa 352, 353

ãanèat-ı teøÀd 345

ãanèat-ı ùıbÀú 346, 347

ùıbÀú-ı ìcÀb 346

ùıbÀú-ı selb 346

ùıbÀú-ı tesebbüb 347

ãanÀyiè-i bedìèiyye 318, 344

ãanÀyiè-i lafôiyye 365, 382

ãanÀyiè-i maèneviyye 345

ãarf, bkz. èilm-i ãarf

seúÀmet-i vezn 21

selìúa 39, 41, 145

ãıfat 207, 214, 215, 216, 217, 218, 266, 271,

276, 304, 312, 313, 322, 334, 335, 355,

360, 361

ãıfat-ı èaúliyye 280, 281

àayr-i rÀãiòa-i èaúliyye 281

rÀsiòa-i èaúliyye 281

ãıfat-ı àayr-ı åÀbite 361

ãıfat-ı óaúìúiyye 280

ãıfat-ı óissiyye 280

Page 492: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

480

ãıfat-ı åÀbite 359

åıúlet 10, 11, 12, 13, 18, 19, 20, 21, 23, 32,

33, 35, 36, 39, 318, 343

ãıla 174, 181, 182, 207

ãıla ile taèrìf 174

ãìàa 20, 26, 28, 30

sirúat-i şièr 374

siyÀú-ı kelÀm 50

siyÀú u sibÀú 349

şarù 201, 202, 204, 206, 217, 218, 351

şeró 50, 266, 377

şerìèat 6, 268, 269

şibh-i fièl 370

şibh-i temÀåül 245, 246, 247

şibh-i teøÀdd 246, 247, 248

şibh-i teøÀyüf 246, 248

şièr 28, 55, 59, 143, 165, 217,

374, 375, 379

şuèarÀ-yı ĪrÀniyye 56

taèaccüb 238, 239

taèaddì 26, 208

taàlìb 204, 205

taòallüã 379

taósìn-i kelÀm 8

taòãìã 32, 148, 187, 188, 189, 212, 213, 214,

216, 217, 218, 237, 335, 355

taúdìm 33, 41, 162, 185, 187, 188, 189, 190,

212, 214, 340, 351

taèúìd 33, 34, 339, 340

taèúìd-i lafôì 34, 35, 339

taèúìd-i maènevì 34

taúsìm ãanèatı 355

taèrìf 162, 169, 170, 171, 172, 173,

174, 175, 176, 177, 178, 179,

196, 207

taèrìf ve tenkìr 169

taèrìø 336, 337, 338

taãavvur 225, 226

taãdìú 225

taømìn 375

tebÀèüd-i óurÿf 13, 14

teblìà 357

tecÀhülü’l-èÀrif ãanèatı 364

tecnìs-i úalb 367

tecrìd ãanèatı 356

tedbìc 346, 34

tedbìc biél-kinÀye 347

tedbìc biét-tevriye 347

Page 493: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

481

teédìb 338

tefrìú ãanèatı 354

teéòìr 33, 34, 41, 190, 212, 219, 340, 351

tehzìb 338

teúaddüm 187, 212, 213

tekellüf 40, 371, 372, 379, 380

tekerrür 19, 20, 24, 33, 36, 197, 292

teékìd 40, 41, 151, 152, 153, 154,

158, 181, 182, 183, 188, 256,

270

teékìdüél-medó bimÀ-yüşbihüéõ-õemm

362

teékìdüéõ-õemm bimÀ-yüşbihüél-medó

362

telòìã 50

telmìó 295, 375, 376

telvìó 336, 337

temÀåül 243, 244, 246, 247, 259

temÀåülÀt-ı maèneviyye 244

temÀåülÀt-ı òayÀliyye 244

temÀåül-i maènevì 243

temennì 219, 220, 221, 222

tenÀfür 10, 12, 13, 14, 17, 18, 19, 20,

21, 32, 33, 35, 318,340

tenÀfür-i óurÿf 9, 10, 20

tenÀfür-i kelimÀt 33

tenÀsüb 348

tenkìr 41, 162, 169, 170, 196, 207

teraccì 238, 219

terÀcim-i aóvÀl 8

teressül 8

terkìb-i óurÿf 12

terşìó 331

terşìó-i iltizÀmì 331

teshìm 349

tesviye 301

teşÀbüh 275, 302, 303, 365, 368,

teşÀbühüél-eùrÀf 348

teşbìb 58, 303, 308

teşbìh 275, 276, 277, 278, 279, 280, 282, 283,

284, 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291,

292, 293, 294, 295, 296, 299, 300, 301,

302, 303, 304, 305, 306, 307, 308, 310,

311, 315, 324, 325, 328, 329, 331, 350,

358

teşbìh-i belìà 294

teşbìh-i cemè 302

teşbìh-i óaúìúì 276

Page 494: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

482

teşbìh-i maúbÿl 307

teşbìh-i maúlÿb 306

teşbìh-i mecÀzì 277

teşbìh-i mefrÿú 301

teşbìh-i melfÿf 301

teşbìh-i merdÿd 307

teşbìh-i mufaããal 289

teşbìh-i mücmel 289

teşbìh-i müéekked 277

teşbìh-i mürsel 277

teşbìh-i temåìl 332

teşdìd 373

tetÀbuè-ı iøÀfÀt 33, 35

tevriye, bkz. ãanèat-ı tevriye

teøÀdd 243, 244, 245, 246, 247, 248,

347, 348

teøÀyüf 243, 245, 248

ùıbÀú, bkz. ãanèat-ı ùıbÀú

èulÿm-ı Àliye 268, 269

èulÿm-ı edebiye 7

èumde 148

vaóşì 9, 22

vaóşì-i àalìô 22

vaãl 41, 148, 220, 240, 249

vech-i şebeh 275, 277, 279, 280, 281, 282,

283, 284, 286, 287, 288, 289, 290, 291,

292, 293, 302, 303, 306, 307, 308, 310,

321, 324

vech-i şebeh-i dÀòilì 280

vech-i şebeh-i òÀricì 28o

òÀricì-i àayr-ı óaúìúì 280,

281

òÀricì-i óaúìúì 280

vech-i şebeh-i iøÀfì 281

vech-i şebeh-i mürekkeb 282

mürekkeb-i èaúlì 282

mürekkeb-i óissì 282

vech-i şebeh-i müteèaddid 287

èaúlì 287, 288

óissì 287

muòtelif 287, 288

vech-i şebeh-i vÀóid 282

vÀóid-i èaúlì 282

vÀóid-i óissì 282

vech-i şebeh-i vehmì 281

vezn 8, 20, 21, 28, 29, 190, 213, 318,

344, 370, 371, 372

yerÀèa 40

Page 495: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

483

øaèf-ı teélìf 33, 34, 39, 339, 340

zamÀn-ı istiúbÀl/müstaúbel 200,317

øamìr 170, 172, 190, 191

øamìr-i ġÀéib 172, 207

øamìr-i mütekellim 326

ôarf 212, 317

øarÿret-i şièr 28, 29, 219, 261

õevú-i selìm 13, 21, 46, 339, 350, 380,

381, 382

Page 496: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

484

IV.2. ESER ADLARI VE KİŞİLER

İNDEKSİ

(Bu dizin, orijinal metnin sayfa numaralarına

göre hazırlanmıştır.)

èAbbÀs bin Fereci’r-RiyÀşì 44

èAbduél-Óaúú ÓÀmid Beg 227

èAbduél-Óamìd ÒÀn-ı æÀnì 4, 231

èAbduél-ÚÀhir, bkz. Şeyò èAbduél-ÚÀhir

èAbdu-Rabbihi 43, 44

èAdì bin Zeyd el-èİbÀdì 44

èAdnÀn, bkz. Benì èAdnÀn

ÁgÀh 263

Aómedì 64

Aómed Midóat Efendi 227, 230

Aómed Paşa 122

èAlì 376

èÁlì 83, 334

Álì 60, 92, 107

èAntara 277

èÁrif 112

èÁrif Óikmet Beg 71, 120, 135, 289

èÁrifì Aómed Paşa 127

èÁrif SüleymÀn Beg 112

èArÿsüél-EfrÀó 13, 23, 31, 32

èÁãım, Çelebì-zÀde 74, 95, 101, 127, 265

èÁşıú áarìb 259

èAùÀyì 75

èÁùıf 137, 265

èAvnì-i Ámidì 75

èAynì 75, 113, 345

BÀúì 122, 123, 134

Baãìrì 68, 107

Baãìrì-i BaàdÀdì 60

BehÀyì 108, 356

Belìà 295, 298

Benì èAdnÀn 12

Benì ÚaóùÀn 12

Buóturì, bkz. El-Buóturì

Caèfer Çelebì 124

Cehdì 70

CelÀl Çelebì 134

Cemhere 11, 14

CenÀbì 135

CevÀb-nÀme 245

CevÀnì 92

Page 497: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

485

Cevdet Paşa 227, 236, 263, 264, 325, 326,

328, 346, 356, 360

Cevrì 108

Cezmì(-i KemÀl Beg) 294, 327

DefterdÀr Behcet 134

Dervìş ŞinÀsì 74

Durustaveyh 33

Ebÿ èİbÀd 270

Ebuél-èAlÀ 377

Ebu’l-èIyÀs Caèfer bin el-Müstaàferì 376

Ebuél-VedèÀn 377

Ebués-Suèÿd 133

Ebÿ TemmÀm 12

Ekrem Beg 228, 230, 234, 238,

263, 298, 299, 326,

327

El-Buóturì 270

El-Meåelüéå-æÀéir fì-Edebiél-ÚÀtib veéş-

ŞÀèir 38, 42, 269, 337

EmetuéllÀh Òanım 134

Emìn 122

Emìrek 122

Emrì 297

Enìsüél-èUşşÀú 58

Esèad-ı BaàdÀdì 69, 94

Esèad Muòliã Paşa 66, 139, 286, 305

EsÀsüél-BelÀàa 28

Eù-Ùarìú ileél-FeãÀóa 20

Faòr-i RÀzì, bkz. İmÀm Faòr-i RÀzì

FÀéiz 265

FÀmì 265

Farazdaú 343

FÀrÿú 137

Faãìó 345

Faãìó Dede 137

FÀøıl Beg 37, 66

Fehìm 62, 87, 100, 114, 323

Fennì 262

Feyøì-i Úadìm 228

Fiùnat Òanım 84, 97, 114, 128

FurúÀn-ı Kerìm 204

Fuøÿlì 60, 61, 65, 75, 83, 86, 87, 89, 91,

93, 96, 97, 100, 101, 113, 120, 128, 138,

168, 193, 194, 206, 226, 227, 228, 231,

239, 255, 262, 265, 296, 297, 298, 304,

325, 333, 336, 349, 350, 354, 355, 356,

357, 359, 361, 373

ĠazÀlì 128

Page 498: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

486

ĠÀzì FÀøıl 83

áülşen-i RÀz 60

ÒºÀce Taósìn Efendi 293

ÒºÀce Vaóyì 80

ÒafÀcì 13

ÒÀúÀnì 60, 135

ÒÀkì 125

Òalìl 11, 13

ÓÀmì 236, 264, 300

ÓÀmid-i Ámidì 364

ÓÀmì-i Ámidì 37, 65, 70, 81, 95,

108, 124, 233

ÒÀn Aómed (III.) 231

Óaşmet 125

ÓÀtem 277, 288, 289, 322

ÒÀtemì 264

Òaùìbì 27, 28

ÒayÀlì 71, 86, 92, 125

Òayrì 125

Òayriyye(-i NÀbì) 60

ÓÀõıú 353

ÓÀõıú-ı Erøurÿmì 70, 353

Óaøret-i MevlÀnÀ-yı Rÿmì 139

Hebenneúa 322

ÒızÀnetüél-Edeb 276, 279

Óilye(-i ÒÀúÀnì) 60

Óìra 44

Óulÿãì Dede 354

Òuùabuél-Òayl 377

Òuùbetüél-BeyÀn 376

Óüsn ü èAşú 60

èIúduél-Ferìd 43, 44

İbni Cinì 319

İbni Dureyd 11, 14, 15

İbni Eåìr 38, 42, 269, 270, 337

İbn-i KemÀl 81, 99, 121, 133

İbni NebÀte 377

İbni Raşìú 279

İbnüén-Nefìs 20

İbrÀhìm Óaúúì (Maèrifet-nÀme äÀóibi)

135, 263

İffet 68

İmÀm Aómed bin èAbdi-Rabbihi,

bkz.èAbdu-Rabbihi,

İmÀm Faòr-i RÀzì 269

İmÀm Süyÿùì 28, 205, 319, 342

èÍsÀ bin MÀhÀn 269

İsóaú 94

Page 499: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

487

İsmÀèìl Óaúúì Efendi 100, 235

èİzzet èAlì Paşa 112

èİzzet Beg 137

èİzzet MollÀ 67, 74, 83, 87, 127,

154, 235, 265

KÀmì-i Úaramanì 75

KÀnì-i Úadìm 246

Úavsì-i Tebrìzì 102, 306

Kelìm 139

KemÀl Beg 228, 232, 233, 265,

290, 294, 295, 299,

301, 303, 326, 327,

369, 371

KemÀl Paşa-yı Úadìm 93

KirÀmì 265

Köroàlı 259

ÚuréÀn-ı Kerìm 10, 12, 32, 39, 41, 91,

201, 374

Úuss bin SÀèidetièl-İyÀdì 376

LeéÀlì 128

Lebìb-i Ámidì 66, 76, 87, 93, 97,

114, 128, 139, 265,

302, 303

MÀder 322

MaúÀlì 129, 265, 375

Manùıúì 115

Mecnÿn u LeylÀ 60

Mesèÿd Luùfì Efendi-i Ámidì 115, 129, 139

Meémÿn-i Òalìfe 269

MevúÿfÀtì Meómed Efendi 245

MevlÀnÀ-yı Rÿmì, bkz. Óaøret-i MevlÀnÀ

MeõÀúì 65

MiréÀtüél-èİber 2, 383

MìzÀnüél-Edeb 1, 2, 5

Muèallim NÀcì Efendi 232, 233, 236, 238

Muùavvel 12, 32

Münìb 130

Münìf 115

Müzhir 28, 205, 319

NÀbì 34, 57, 60, 62, 63, 66, 67, 69, 76, 77, 84,

89, 90, 93, 98, 100, 102, 103, 104, 116,

131, 139,176, 236, 265, 266, 288, 333,

334, 351, 354, 355, 364, 375

NÀdirì 121, 140

Naóìfì 105, 117

NÀéilì 87, 98

Naèìm, Teõkireci 94

NÀmıú KemÀl, bkz. KemÀl Beg

Page 500: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

488

Naôìf (Peder-i CÀmièuél-Óurÿf) 67, 88, 133

Naômì 79, 100

NebÀtì-i ÍrÀnì 154

NecÀtì 64, 78, 84, 87, 335

Nedìm 37, 56, 57, 132, 140, 266,

306, 345, 357, 375

Nedìm-i Úadìm 132

Nefèì 28, 56, 57, 79, 100, 105, 118,

142, 232, 357, 358, 372

NeşÀùì 233, 284, 322

Nevèì 118, 133

Nev-res 85, 89, 106, 266

Nev-res-i Úadìm 99, 352

Neylì 85

NiåÀrì 140

NiôÀmì 79

NuèmÀn bin Münõìr 44

Nüzhet 68, 78, 85, 88, 89, 90,

92, 99, 118, 132, 141,

152, 266, 304

Oúçı-zÀde ŞÀhì 61

Pertev 95, 107, 232, 236

Pertev Paşa 35, 64, 235

Pìrì-zÀde 345

RÀàıb Paşa 61, 72, 82, 86, 91, 92, 101, 110,

126, 135, 264, 287, 289

Raóìúì 111

Raómì(-i Úırımì) 73, 82, 110, 264, 302, 376

RaòşÀnì 86

RÀmì Paşa 82

RÀsiò 261, 375

RÀsim 135

RÀşid 71, 81, 90, 125

RÀşid-i Ámidì 37, 109

RÀşid-i Úadìm 109

RÀşid-i Müverrió 246

RecÀéì-zÀde Ekrem, bkz. Ekrem Beg

Reéfet 37, 38, 301

Refìè 82

Reşìd Paşa 290

RıøÀyì 127

RiyÀøì 74, 95

Rÿóì-i BaàdÀdì 61, 262

Rÿmì 206

RummÀnì 276

Rüşdì 61, 82, 233

æÀbit 60, 124, 348, 368

äabrì 37

Page 501: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

489

SaèdullÀh Paşa 372

Saèdüéd-dìn-i TeftÀzÀnì 12, 22, 23

äafvet 241

SÀmì 65

SeóbÀn-ı BÀhilì 376

SekkÀkì 369

Senedüéş-ŞuèarÀ 378

Seyyid Vehbì 99, 143, 231, 264

Sırrì Paşa 230

Sırruél-FeãÀóa 13

SinÀn Paşa, bkz. TaøarruèÀt-ı SinÀn Paşa

SulùÀn Selim-i æÀnì 136

SulùÀn SüleymÀn 111, 136, 241, 264,

355

SulùÀn Veled 119

SüleymÀn Fehìm 236

Sünbül-zÀde Vehbì 80, 85, 91, 119, 80

Sürÿrì 68

Süyÿùì, bkz. İmÀm Süyÿùì

Şehrì 111, 235, 264

Şeref Òanım 127, 136

Şeró-i MinhÀc 320

Şeró-i Telòìã 27

Şeyò BehÀéüéd-dìn-i Sübkì 13, 14, 23, 27, 28,

29

Şeyò áÀlib (Dede) 60, 68, 113

Şeyò NiyÀzì 64, 66

Şeyòü’l-İslÀm YaóyÀ Efendi 81, 133, 143

ŞinÀsì 226, 229, 264, 298, 305

Şuèÿrì 136

TÀcì 124

TÀcüéd-dìn-i Sübkì 320

ÙÀhir bin Óuseyn 269

ÙÀlib 82, 137, 264

ÙayyÀr Paşa 35, 93, 101

TaøarruèÀt-ı SinÀn Paşa 254

TeftÀzÀnì, bkz. Saèdüéd-dìn-i TeftÀzÀnì

Telòìã 276, 279

èUkÀô 376

èUmde-i İbni Raşìú 279

VÀóidì 119

VÀúıf 367

VÀlì-i Ámidì 67, 69, 80, 85, 94, 119, 266

VÀãıf 91, 106, 234, 367

VaããÀf èAbduéllÀh Efendi 143

VedèÀniyye 377

Vehbì 231

Page 502: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

490

Veysì 81, 99, 119, 266, 287

YaóyÀ 206

YaóyÀ Beg 60

Yüsrì 297

Øamìrì 111, 137

ÕekÀyì 109, 125

Zemaòşerì 28

Ôuhÿrì 101

Page 503: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

491

SONUÇ

Sözün fasih olmak şartıyla duruma uygun, açık ve güzel söylenmesi yollarını

konu edinen belâgat ilmi, ma’ânî, beyân, bedî’ olmak üzere üç kısımda

incelenmektedir. Bunlardan ilm-i ma’ânî farklı cümle şekillerinden ve bunların

yerlerine göre kullanımlarından bahseder; amacı, sözün yerinde ve duruma uygun

söylenmesini sağlayan kuralların tespitidir. İlm-i beyân, anlatım yollarını konu

edinir. Amacı, bir sözün farklı yollardan, en açık şekilde ifadesidir. İlm-i bedî’ ise,

durumun gereğine uygun ve açık olan sözü, söz ve anlam sanatlarıyla güzelleştirme

yollarından bahsetmektedir.

Belâgat ilmi, sunduğu bilgiler çerçevesinde metin çözümlemeleri, bunun bir

sonraki adımını oluşturan yorumlama ve bu doğrultuda yapılan edebî eleştiriye

kaynak oluşturmaktadır. Bu açıdan belâgat ilmi edebî eleştirinin bazı esaslarının

tespitidir.

Arapçanın Türkler tarafından din ve bilim lisanı olarak kabul edilip çok iyi

öğrenilmesi, belâgat ilminin Arapça eserlerden veya bu eserlere bağlı kalınarak

yapılan şerh, haşiye ve taliklerden okutulmasını kolaylaştırmıştır. Fakat Tanzimat’la

birlikte Osmanlı devletinde başlayan batıya yöneliş hareketleri, batının örnek alındığı

okulların açılmasına ve ortak İslam kültürünün eğitim kurumları olan medreselerdeki

öğrencilerin aksine, Arapça ve Farsçayı iyi bilmeyen öğrencilerin yetişmesine yol

açmış, bu durum da klâsik veya batılı anlamda yazılan birçok Türkçe belâgat te’lifini

beraberinde getirmiştir.

Page 504: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

492

Bu dönemde klâsik anlamda kaleme alınan belâgat kitaplarından birisi

“Mîzânü’l-Edeb”dir. XIX. yüzyılda, İstanbul’a uzak vilayetlerde yaşamış bir

bürokrat Osmanlı âlim ve sanatkârı olan Diyarbakırlı Sa’id Paşa’nın “Mîzânü’l-

Edeb”i, titizlikle seçilmiş Türkçe örnekleri, konular hakkında sunduğu detaylı

açıklamalarıyla önemli bir belâgat te’lifidir.

Mîzânü’l-Edeb Dibace, Mukaddime, Tetimme-i Mukaddime’den oluşan bir

giriş, Ma’anî, Beyân ve Bedî’ konularının anlatıldığı maksat, Hatime ve İ’tizar’ın

bulunduğu sonuç bölümlerinden oluşmaktadır.

Eser için, Ku’ran etrafında gelişen Arap belâgatinin kaynaklarından bir temel

oluşturulduğu görülmüştür. Ağırlıklı olarak yararlanılan kitaplar İmam Süyûtî’nin El-

Müzhir’i, İbni Esîr’in El-Meselü’s-Sâ’ir’idir. Fesahat bölümünde rastlanılan Arapça

örnekler, bu kitaplardaki örneklerle aynen örtüşmektedir.

Eserde konular adeta üçlü bir sistem çerçevesinde ele alınmıştır. Osmanlı

lisanına Arapça ve Farsçadan giren unsurlar kökenleri belirtilerek verilmiş; Türkçe

asıllı kelimeler Arapçadaki karşılıklarıyla kıyaslanarak anlatılmıştır. Bunun

sonucunda ortaya Arapça ve Farsça unsurların, Türkçenin gövdesine aşılanmasıyla

oluşmuş “Osmanlı lisanına” ait bir belâgat kitabı çıkmıştır. Ayrıca çeşitli vesilelerle

Lisân-ı Osmânî’nin şîvesi konusuna değinilmektedir. Bunlar ise, kendisini en

belirgin olarak Türkçe örneklerde gösteren “Osmanlı lisânının kendine ait bir

belâgati olduğu düşüncesi”nin yansımalarıdır.

Eser, eski şairlerimizin manzumelerinden seçilerek hazırlanmış güldeste ile

bir antoloji özelliği de göstermektedir. Bu şiirler, dîvân tertibinde olduğu gibi, kafiye

ve rediflerindeki son harfin Arap alfabesindeki sırası gözetilerek dizildiği için, şairler

düzensiz olarak, farklı yerlerde karşımıza çıkmaktadırlar.

Page 505: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

493

Belâgat ilminin şiir ve nesre tatbiki yoluyla yapılan edebî eleştirinin ve şiir

çözümlemelerinin sıkça rastlandığı eser ayrıca dil, edebiyat, nesir, şiir, eski ve yeni

şairler hakkındaki yorumlara, eleştiri ve önerilere ayrılan bölümleriyle belâgat kitabı

sınırlarını aşmış, bir inceleme kitabı özelliği kazanmıştır.

Günümüzde dahi, eski edebiyata biraz aşinalığı bulunan herkese belâgat

kavram ve terimlerinin tanımlarını yapıp anlaşılır Türkçe örneklerle açıklayarak bu

ilminin kolayca öğrenilmesini sağlayan kullanışlı bir kitap olma özelliğini

korumaktadır.

Page 506: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

494

BİBLİYOGRAFYA

1. Afyonkarahisarlı Şemseddin oğlu Mustafa, Ahter-i Kebîr, Sahâfiyye-i Osmâniye

Matba’ası, Der-Sa’âdet, 1310.

2. Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevârih-i Hulefâ, C.I, Bedir Yayınevi,

İstanbul, 1972.

3. Ali Emîrî, Osmanlı Vilâyât-ı Şarkıyyesi, Evkaf-ı İslamiyye Matbaası, İstanbul,

1918.

4. Aristoteles, Retorik, [Çev. Mehmet H. Doğan], 7.b., YKY, İstanbul, 2004.

5. A. Schaade, “Belâgat”, IA, C.2, İstanbul, 1949, s.464.

6. Bernard Lewis, Ortadoğu, [Çev. Selen Y. Kölay], 2.b., Arkadaş Yayınevi, Ankara,

2005.

7. Diyarbekirli Sa’id Paşa, Mîzânü’l-Edeb, Şirket-i Mürettibiyye Matbaası, İstanbul,

1305.

8. Doğan Aksan, “Türk anlambilimine giriş-anlam değişmeleri I”, TDAY-Belleten,

1965.

Page 507: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

495

9. Doğan Aksan, Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi, Engin Yayınevi,

Ankara, 1998.

10. El-Câhız, Ebu Osman Amr bin Bahr; El-Beyân ve’t-Tebyîn, Matba’atü’l-İlmiyye,

1311.

11. Faik Reşad, Eslâf, Âlem Matbaası, C. II, İstanbul, 1312, s. 17-26.

12. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi,

Ankara, 2003.

13. İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, C.3, yy, 1507, s.1608-13.

14. İsmail Ünver, “Çevriyazıda Yazım Birliği Üzerine Öneriler”, Türkoloji Dergisi,

C.XI, S.1, s. 51-89.

15. İsmet Parmaksızoğlu, “SA’İD PAŞA, Diyarbekirli Mehmed” Türk Ansiklopedisi,

C. XXXVIII, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1980.

16. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Basmalar Alfabe Katalogu, [Haz.

Fehmi Edhem Karatay], C. II, İ.Ü., İstanbul, 1956, s. 707.

17. Hulûsi Kılıç, “Belâgat” DİA, C.5, İstanbul, 1992.

Page 508: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

496

18. Kâzım Yetiş, “Belâgat/Türk Edebiyatı” DİA, C.5, İstanbul, 1992, 384.

19. Kenan Akyüz, Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi , 2. b., Doğuş Matbaası,

Ankara, 1958.

20. Kenan Demirayak, Abbâsi Edebiyatı Tarihi, Şafak Yayınevi, Erzurum, 1988.

21. Kenan Erdoğan, Diyarbakırlı Sa’id Paşa Dîvânı, Manisa, 2003.

23. Kur’an-ı Kerim ve Kelime Meali, Rayiha Yayıncılık, Ankara, 2006.

24. Mehmed Âkif Ersoy’un Makaleleri (Sırat-ı Müstakim ve Sebilü’r-Reşad

Mecmualarında Çıkan ), [Haz. Abdulkerim Abdulkadiroğlu-Nuran Abdulkadiroğlu],

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987.

25. Mehmed Fehmî, Târîh-i Edebiyât-ı Arabiyye, Matba’a-i Âmire, İstanbul, 1332.

26. Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, [Haz.Nuri Akbayar-Seyyit Ali Karaman],

Tarih Vakfı Yurt Yayınları, C. 5, İstanbul, 1996.

27. Mehmet Atalay, “Ebu’l-Feth el-Bustî’nin Kasîde-i Nûniyye’sinin, Diyarbakırlı

Saîd Paşa Tarafından Yapılan Türkçe Manzum Tercümesi ”, 05.07.2007, <http://

www.doguedebiyati.comi/>.

Page 509: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

497

28. Muallim Naci, Îcâz-ı Kur’ân, Matba’a-i Nişan-ı Berberiyan, 2. b., Der-Sa’adet,

1308.

29. Muhammed b. Omar Ar-Râdûyânî, Kitâb Tarcumân al-Balâga, [Haz. Ahmed

Ateş], İbrahim Horoz Basımevi, İstanbul, 1949, s.9.

30. Nasrullah Hacımüftoğlu, “Ahmet Cevdet Paşa’nın Belâgat-ı Osmaniye’si ve

Yankıları”, Ahmet Cevdet Paşa Vefatının 100. Yılına Armağan, Türkiye Diyanet

Vakfı Yayınları, Ankara, 1997, s.185-222.

31. Nasrullah Hacımüftüoğlu, “Belâgat Ekolleri ve Anadolu Belâgat Çalışmaları”,

Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, S.8, Erzurum, 1988, s.116.

32. “Retorik” Meydan Larousse Ansiklopedisi, C.X, Meydan Yayınevi, İstanbul,

1972, s.553.

33. René Wellek, “Yirminci Yüzyıl Eleştirisinin Temel Yönelişleri”, [Çev. Şevket

Toker], Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S.VI, 1991.

34. Rıza Filizok, “Yüzyılımızı Aydınlatan Bir Bilim Dalımız: Belâgat”, 11.04.2007,

<http://www.ege-edebiyat.org/>.

35. Sa’düddin Mes’ud bin Ömer Teftazani, El-Mutavvel, El-İlmiyyetü’l-İslâmiyye,

Tahran, 1354.

Page 510: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

498

36. “Said Mehmed Paşa (Diyarbakırlı)” Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi,

DergâhYayınları, C.7, s. 430.

37. Şinasi, Durûb-ı Emsâl-i Osmaniye, [Haz. Prof.Dr. Süreyya Beyzadeoğlu], M.E.B.

Yayınları, İstanbul, 2003.

38. Tahsin Yazıcı, “Belâgat/Fars Edebiyatı” DİA, C.5, İstanbul, 1992, s. 383.

39. Ünsal Özünlü, Edebiyatta Dil Kullanımları, Yay. Multilingual, İstanbul, 2001.

40. Yekta Saraç, Klâsik Edebiyat Bilgisi Belâgat, Gökkubbe Yay., 3. b., İstanbul,

2004.

Page 511: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

499

TEZ ÖZETİ

Aydoğan, Saliha, SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB (İNCELEME-METİN-

DİZİN), Yüksek Lisans Tezi,

Danışman: Doç.Dr. İsmail Hakkı Aksoyak, 500 s.

Tez giriş ve dört bölümden ibarettir. Girişte ‘belâgat’ kavramı üzerinde

durulmuş; belâgat ilminin diğer ilimlerle olan ilişkisine değinildikten sonra tarihî

gelişimi hakkında bilgiler sunulmuştur.

Birinci bölümde, tezimizin konusunu oluşturan Mîzânü’l-Edeb adlı belâgat

kitabının yazarı Diyârbekirli Sa’id Paşa’nın hayatı, sanatı ve eserleri ele

alınmıştır.

İkinci bölümde Mîzânü’l-Edeb’in bölümleri, yöntemi üzerinde durulmuş;

eserin Belâgat-i Osmâniyye adlı belâgat kitabıyla genel bir mukayesesi yapılarak

edebiyat tarihimizdeki yeri ve önemi belirtilmeye çalışılmıştır.

Üçüncü bölümü eserin çevriyazı metni ve bu metin zemininde hazırlanan

fihrist oluşturmaktadır.

Dördüncü bölümde terimler, eser adları ve kişilerden oluşan iki ayrı dizin

bulunmaktadır.

Page 512: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

500

ABSTRACT

Aydoğan, Saliha, SAEED PASHA MEEZAAN AL ADAB (EVALUATION-

TEXT-INDEX ), Master’s Thesis,

Advisor: Assistant Professor İsmail Hakkı Aksoyak, 500 p.

The thesis consists of an introduction and four chapters. The concept of

‘balaaghah’ has been mentioned in the introduction; its historical development

has been presented after stating its relation with other sciences.

In the first chapter, life, art and works of Saeed Pasha, who is the author

of “Meezaan al Adab”, were discussed.

In the second chapter, the chapters and the method of “Meezaan al Adab”

were evaluate. A general comparison has been made with “Balaaghat-e

Othmaaniyyah” with an effort to state the place and importance of this work

within the history of Turkish literature.

The third chapter consists of the original text with transcription alphabet

and its contents.

The fourth chapter consists of two seperate indexes with the terms, names

of the works and people.

Page 513: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

TEZ ÖZETİ

Aydoğan, Saliha, SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB (İNCELEME-METİN-

DİZİN), Yüksek Lisans Tezi,

Danışman: Doç.Dr. İsmail Hakkı Aksoyak, 500 s.

Tez giriş ve dört bölümden ibarettir. Girişte ‘belâgat’ kavramı üzerinde

durulmuş; belâgat ilminin diğer ilimlerle olan ilişkisine değinildikten sonra tarihî

gelişimi hakkında bilgiler sunulmuştur.

Birinci bölümde, tezimizin konusunu oluşturan Mîzânü’l-Edeb adlı belâgat

kitabının yazarı Diyârbekirli Sa’id Paşa’nın hayatı, sanatı ve eserleri ele

alınmıştır.

İkinci bölümde Mîzânü’l-Edeb’in bölümleri, yöntemi üzerinde durulmuş;

eserin Belâgat-i Osmâniyye adlı belâgat kitabıyla genel bir mukayesesi yapılarak

edebiyat tarihimizdeki yeri ve önemi belirtilmeye çalışılmıştır.

Üçüncü bölümü eserin çevriyazı metni ve bu metin zemininde hazırlanan

fihrist oluşturmaktadır.

Dördüncü bölümde terimler, eser adları ve kişilerden oluşan iki ayrı dizin

bulunmaktadır.

499

Page 514: SA’İD PAŞA MÎZÂNÜ’L-EDEB İNCELEME- METİZİNacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4100/4578.pdf · a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.md. : adı ... kaidelerini

ABSTRACT

Aydoğan, Saliha, SAEED PASHA MEEZAAN AL ADAB (EVALUATION-

TEXT-INDEX ), Master’s Thesis,

Advisor: Assistant Professor İsmail Hakkı Aksoyak, 500 p.

The thesis consists of an introduction and four chapters. The concept of

‘balaaghah’ has been mentioned in the introduction; its historical development

has been presented after stating its relation with other sciences.

In the first chapter, life, art and works of Saeed Pasha, who is the author

of “Meezaan al Adab”, were discussed.

In the second chapter, the chapters and the method of “Meezaan al Adab”

were evaluate. A general comparison has been made with “Balaaghat-e

Othmaaniyyah” with an effort to state the place and importance of this work

within the history of Turkish literature.

The third chapter consists of the original text with transcription alphabet

and its contents.

The fourth chapter consists of two seperate indexes with the terms, names

of the works and people.

500