sabun fanzin

16
SABUN #1 Aklınızı köpürtür... 1

Upload: sabun-fanzin

Post on 28-Mar-2016

257 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

Aklınızı Köpürtür..

TRANSCRIPT

Page 1: Sabun Fanzin

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 1

Page 2: Sabun Fanzin

fotoğraf: sedatw

SABUN #1Aklınızı köpürtür...2

Page 3: Sabun Fanzin

oysa ben akşam olmuşumyapraklarım dökülüyorusul usuladım sonbahar

attila ilhan

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 3

Page 4: Sabun Fanzin

Gece, seni izmaritle birlikte söndürüp lambayı kapattım. Karanlığın odama dolmasını, kıvrışmış elbiselerimin arasına sızıp çarşaflara sin-mesini bekledim. Bir zaman gözlerim kabul ettiğinde karanlığı hala dumanı kaybolmamış griden tekrar dirilttim seni. Karanlığın gölgesinde bekleyen aksin, okumaktan başka bir işe yaramayan gözlerimi ve be-denimi algılayamadığım mor ötesi ışınlar gibi tatmim ediyordu. Seni izbe bir sokakta unutuşum ve yaşlı bir kadının havalimanında başka bir şehre giden bavuluna kavuşması gibi buluşum. Bütün imgelere küfür edebilirdim. Benzetmelere ve seni tasfir edemeyişimdeki çaresizliğe, tüm dinleri çileden çıkarırcasına, tanrının beni kovmasına sebep olacak kadar sövebilirdim. Seni gerçekten sevebilirdim, eğer hiç varolmasaydın. Şimdi somut çırpınışların peşinde koşarken ben, çıplak bir köpek gibi. Karıncanın, bir karınca yiyene aşık olduğunu farkettiği an. Her şeyden vazgeçebilirdim. Hiçbir zaman saygı duyulmayan sakallarımı keser ve saçlarımı birer günahmışcasına kazıtırdım. Seni gerçekten sevebilirdim, miyop gözlerim olmasaydı.. Artık sensiz bu şehri havaya uçurup yakma vakti.

taha karamanoğlu

SABUN #1Aklınızı köpürtür...4

Page 5: Sabun Fanzin

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 5

Page 6: Sabun Fanzin

Koşmak, düşmek, kalkmak, yemek, zıplamak, tıksırmak, titretmek...! ‘’-me-k,-mak’’ ile bütün eylemleri yapmaya programlanmışterminatör gibi ortalıkta dolaşıyoruz.’’-mak’’ eki ile biten bir eylem var ki çılgın-lar gibi peşinden gidiyoruz. ..Almak..aslında bu eylemi artık biz yapmıyoruz, eylem sanırsın ki biz nesneymişiz de o özneymiş gibi hareket eden, yaşayan canlı bir varlığa dönüşüp bizi yönetmeye, bizi yönlendirmeye, bizi yapmaya başlamış. ‘’Almak’’ dediysem öyle altında bir olay aramayın. Anasınıfı düzeyde bir kelime olarak ‘’almak’’ bildiğin lolilop almak, top almak falan filan işte anladınız siz... Size burada kapitalizm, burjuvazi, tek devlet, milli sermaye... Gibi bir ton kavramı açıklayarak zaman harcamak istemiyorum.Çünkü eminim ki çok duydunuz ve bili-yorsunuz. Aslında bilmediğiniz hiçbir şey yok sadece kabullenmiyorsunuz, görmezden geliyorsunuz, es geçiyorsunuz, erteliyor-sunuz. Biraz abartarak sadece yeme, içme, tuvalete gitme sonra tekrar yeme, içme, tuvalete gitme kısır döngüsüne yakalan-mış kısacatüketen, düşünmeyen ‘’bizden adam ol-maz’’ psikolojisinden çıkamayan insanlar olduk. Sorarım size ey bedbahtlar! ne zaman bu kadar düştük? ne zaman bu kadar kendimizden uzak kaldık? Sadece bir şeyler satın alınca mutlu

olduk, bir şeylere sahip olunca mutlu old-uk,kız arkadaşımıza sahip olduk mutlu olduk, cebe sığmayan telefonlar aldık mutlu olduk, para verdik mutlu olduk. ‘’Ya cebimde para olacak ya da paralarım birilerini yönetecek’’kuralını koyduk kendimize. Ama bunları yaparken özgürlük dedik, ideoloji dedik, kişilik dedik ne oldu bun-lara? Sadece bir telefona sahip olarakkişilik elden mi gidecek? Evet! gidecek. Sosyal medya’da ayakkabı satan amcaya acıdık, üzüldük, beğenip paylaştık ama Saathane de-30-40 liraya ayakkabı satan Hakkıamcayı görmedik bile. ‘’Giymek’’ eylemi moda oldu, moda in-sanları çorap gibi giydi ayaklarına ve baş parmağı çoraptan kaçtı. Herkes kendine yakışanı giyer kimseye lafım yok ama neden herkese yakışan, pahalı hatta pahalıyıda es geçiyo-rum neden popüler markalar yakıştırıyor.

Evrende hiç bir şehir, yurt, ada, inanç, memleket hatta hiçbir gezegende insanın dış görünüşü fikirlerin önüne geçemez en azından geçmemeli. Kıyafet giymenin temeli; kıyafetin temiz olmasıdır, yeni olması veya maddi değeri önemli değildir. T-short’ünüz mü var? Bırakın üzerin-izde parçalansın anneniz sonra yer bezi veya camları silmekte kullanır. Millet! paraya taptırılıyoruz.

siyabend

Olmak ya da Almamak...

SABUN #1Aklınızı köpürtür...6

Page 7: Sabun Fanzin

Üzerimizden geçinen siyah giyen adam-ların yani tüketim ekonomisinin icat ettiği günlerinden olan sevgililer günü,anneler günü veya gün sonunda hediye alınan günler oynadıkları oyunlardan birkaç tanesi (neden mi oyun? çünkü sevgilinesadece seçili veya tek bir günde değil istediğin bir günde ve senin seçtiğin bir günde hediye almalısın goçum). Kıyafetlerden söz etmişken bir erkek bir gömlek bir pantolon alıyor bitiyor ama bir kadın a bakarsan çeşit çeşit pantolon-larçeşit çeşit taytlar, t-shortler, şapkalar, süsler saymakla bitmeyen bir sürü mal-zeme...(giymesinler, az giysinler, şunu giysinler bunu giymesinler demiyorum gençler yanlış anlamak yok bizim istediğimiz kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeleri)amaç ne mi? kadını alışveriş canavarına dönüştürüp iş dünyasından çıkartmak, erkek egemenliğinde yaşatmak, kadının kendi kendine bakamayacağına inandırıp erkek hegam-onyası altındaköle yapmaktır tabi bunları bu şekilde söyleyince insan korkuyor hali ile bunlar da nereden geldi noluyor lan? gibisinden ama öyle. Bir şeylere sahip olunca mutlu oluyor-duk ya, kadınlarımıza sahip olunca mutlu oluyorduk ya hani o zaman iyi dinle biraz daha korkutacağım seni Kadınların esnek çalışma modelleriyle ucuz iş gücü haline getirdikleri bilinen gerçeği vicdanında belli bir yer etmeli. Kadınlar, sınıflı toplumlarda her zaman arka plana itilmiş, yok sayılmış, kölelik kadının adeta değişmez kimliklerindenbiri olmuştur. Tüm dünyada kadınların

ortak ve tek sorunu;erkek egemenliğinin meşru ve kabul edilebilir bir zihniyetmiş gibi kendilerine dayatılmasıdır. Tarihin her döneminde kadınlar üze-rinde türlü politikalar uygulanmış,dev-letler yürüttükleri gerek savaş,gerekse ekonomik politikaların bedelini kadınlara ödet-miştir. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır ya işte o kadın erkek başarısız olursa erkek arkasına dönüp onu şamar-lasın diye orda durur. Günümüzün neoliberal politikaları, ser-mayenin tüm dünyada kadınları işsizliğe mahkûm ederek iş piyasasının dışına itmesine neden olmaktadır. Kadını çocuk doğur-ma makinesi olarak görme anlayışı sadece türkiye ile sınırlı değil, gelişmiş ve gelişmekte olan bir çok ülkede görülmekte. Sizin de bu lafları dinlemekten artık ayağınızın kaşındığını bildiğimden dolayı buradaara veriyorum. Burada üç günlük konuş-ma daha yapabilirim ama yine bildikler-inizden bahsettiğim için sadece sahip olma duygusuyla,bencillik ile insanlığın nereye gittiğini ve nereye gidebileceğini size çıtlattım, hatır-lattım, dile getirdim siz seçin! Kadın çiçek filan dağil, kadın kadındır.Bizlerin hâlâ insanca yaşayabilme potan-siyellerimiz var, birşeyler almayı azaltın,üretiminiz tüketiminizin önüne geçsin fa-lan filan işte zaten siz her şeyi biliyodunuz hatırladınız görüşmek üzere millet!!

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 7

Page 8: Sabun Fanzin

SABUN #1Aklınızı köpürtür...8

Page 9: Sabun Fanzin

(...)

Bir dilenci ve onu es geçmeyen ıslanmış takıp elbisesiyle bir adam...

‘Korkuyor musun?’‘Yağmurdaki bir kedi kadar...’‘Yağmurdaki kedi neden korkar ahbap?’‘Işıklardan.’‘Işıklar?’‘Göz alan şu ışıklar yok mu... Onlar işte. Yağmurla rakseden.’‘Arabaları mı diyosun?’‘Araba mı dersiniz onlara.’‘Sen ne dersin?’‘Kedileri ezen ışıklar, derim.’‘Hadi, evine git.’‘Evim burası.’‘Üşüyorsun.’‘Hayır, ölüyorum sadece.’‘Ama...’‘Merak etme, ilk değil bu... Her gece ölürüm ben. Bak! Bir kediyi daha yuttu ışıklar...’‘Arabalar.’‘Telaşlı ışıklar, yağmurla dans eden. Yağmuru çiğneyen... Ah! Tanrım! Kedileri çiğneyen! İlkbaharda ölüm... Kedilerin kahvaltı zili; kuş sesleri, her sabah boşa çalıyor...’‘Ölüyor musun?’‘Baharda, yağmurun altında can çekişen bir kedi kadar... Işıkları kapatır mısın? Ölümü bile korkutan, kedileri öldüren, şu ışıkları bayım!’‘Ağlama...’‘Ağlamıyorum. Yağmur. Bozukluğuna ihtiyacım yok!’‘...’‘Işıkları kapat, ölüm korkuyor...’

mor

nie

men

el

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 9

Page 10: Sabun Fanzin

Basri B. her gün gidip geldiği işini seviyordu. Bir gün iş arkadaşlarından birinden daha önce hiç duymadığı ve kendisine çok yabancı gelen bir kelime duydu. Doğal bir konuşmanın akışı içine birdenbire giriveren o kelimeyi, arkadaşı öylesine söyleyivermişti. Basri B. huzursuz oldu, şaşkınlık ve merak duygusuyla arkadaşına neden söz ettiğini anlamadığını söyledi. Bu kez şaşırma sırası arkadaşına geçmiş gibiydi Basri B.’ye sinirli gözlerle baktı ve hiçbir şey söylemeden çıktı gitti. Basri B. odasına geri döndü ve duy-duğu kelimeyi hemen internette arattı. Herhangi bir sonuç alamadı. İşyerinde yakın olduğu bir iki insan vardı. Onlara gitti ve bu tuhaf olayı anlat-tı. Arkadaşları hiç de şaşırmış ya da yadırgar görünmüyorlardı. Hatta ona iyi olup olmadığını sordular. Şüpheyle kendisini inceleyen gözlerden kurtula-bilmek için biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğunu söyledi ve akşama kadar o

kelimeyi düşünerek zaman geçirdi. Eve gitti yemeğini yedi, televizyon izledi ve uyudu. Bir sonraki gün öğlen arasında yemek sırasında beklerken, kuyrukta arkasın-da bekleyen iki kişinin konuşmaların-da hiç anlamadığı bir iki kelime daha duydu. Fazlasıyla garip olan şuydu, konuşma günlük dilin olağan akışı içinde ilerliyor ama birdenbire bu korkunç kelimeler beliriveriyordu. Basri kendisine organize edilmiş bir şaka yapılıp yapılmadığını düşündü. Bölüm şefi son derece katı ve işyerinde bu tür şımarıklıklara asla müsama-ha etmeyecek biriydi. Onun yanına gitmeye ve bu olayı anlatmaya karar verdi. Kapısını çaldı, içeri girdi, olanları anlattı. Bölüm şefi baştan sona her şeyi ciddiyetle dinledi ve konuşmanın sonunda Basri’ye hasta olup olmadığını, bir süre izin isteyip istemediğini sordu. Basri bu durum

Basri B.’nin Tuhaf Hikayesi

naci balık

SABUN #1Aklınızı köpürtür...10

Page 11: Sabun Fanzin

karşısında gerçekten endişelenmeye başladı. Çünkü bölüm şefi söylenilen kelimelerin günlük kelimeler old-uğunu hatta çok sık kullanıldığını Basri’nin bunları duymamış ol-masının imkansız olduğunu söyledi. Aradan bir hafta geçti. İşyerinde kulak misafiri olduğu her konuşma-da, duyduğu bu garip kelimelere yenileri ekleniyordu. Kimseye çak-tırmadan duyduğu bu kelimeleri not alıyor ve anlamlarını araştırıyordu. Öylesine merak ve korkuyla doldu ki, sonunda şehir kütüphanesine gitti, tüm hafta sonunu ayırarak not aldığı kelimeleri, mitoloji sö-zlüklerinden, Latince metinlerden, Eski Yunan dilinde yazılmış felsefe kitaplarından, Sanskritçe yazılmış dini eserlerden, bilimsel literatürle-rden taradı araştırdı ama hiçbir iz bulamadı. Birkaç üniversiteyi ziyaret etti, filologlarla konuştu, not aldığı kelimeleri onlara gösterdi ama hayır hiç kimse bu kelimeleri duymamıştı, bilmiyordu. Delirmek üzere old-uğunu düşünerek evine gitti. İşyerine telefon etti üç gün izin aldı. Üç gün boyunca kabuslar görerek yatağında kaldı. Soğuk soğuk terledi ve sürekli duyduğu o kelimeleri sayıkladı. Ailesi onun için endişeleniyordu. Üçüncü günün sabahı annesi kapısını çaldı içeri girdi ve oğluna kendini daha iyi hissedip hissetmediğini sordu. Ama bu bardağı taşıran son damlaydı. Annesi de konuşma arasında hiçbir anlamı olmayan garip kelimelerden

kullanmıştı. Basri çıldırmak üzere olduğunu, elinden geldiğince gizley-erek kalktı, giyindi, kahvaltısını yaptı ve işine gitti. O gün Basri B. için her şey sonsuza kadar değişti. Şöyle ki; işyerine gitti, artık konuşulanların hiçbir kelime-sini anlamıyordu. Kullandığı dilden geriye hiçbir şey kalmamıştı. Herkes tümüyle o tuhaf kelimeleri kullanıyor-du. Ancak Basri B. için rahatlatıcı olan şuydu; ne söylendiğini anlamasa bile o da cevap verebiliyor, anlam-ları hakkında hiçbir fikri olmadığı kelimeleri akıcı bir şekilde sıralıyor ve yeri geldiğinde gülümseyebiliyor ya da kahkaha atabiliyordu. Sadece konuşma arasında değil, günlük gazetelerde, işle ilgili yazışmalarda, haber bültenlerinde, şarkılarda ya da tabelalarda tanıdığı tek bir kelime kalmamıştı artık. Beyni kapkaranlıktı, sıradan bir robot gibi kendisinden bekleneni yapıyor ve diğer herkes gibi normal biri olduğu için, içi hoş bir rahatlamala duygusuyla doluyor, kendini bir kuş gibi hafif hissediy-ordu. Akşam iş çıkışı uzun süredir hoşlandığı kızı gördü ve birdenbi-re daha önce hiç kullanmadığı ve anlamlarını bilmediği bir kaç kelime sıralayıverdi. Kızın yüzü kızardı, o da herhangi bir anlam içermeyen tuhaf şeyler geveledi. Kolkola girdiler ve kalabalığa karıştılar. Endişe edilecek bir şey yoktu. Her şey yolundaydı.

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 11

Page 12: Sabun Fanzin

SABUN #1Aklınızı köpürtür...12

Onların gözünde 2 mil kadar uzaktaydı. Avını; gözüne çarpan ışık parçacıkları sayesinde daha iyi çözebiliyordu. Işık onun için bir kay-naktı. Işık sayesinde 2 mil kadar yolu 30 saniyede rahatça gidebilir ve havada manevralar yaparak avını sokabilirdi. Avına odaklandı ve hızlı bir şekilde kanatlarını çırparak kafasında çizdiği yoldan ayrılmadan avına doğru ilerlemeye başladı. Avı bilgisayar başındaydı, gergin gibiy-di, yeni bir haber almış, heyecanlıydı sanki. Ama yine de bunu çözmek oldukça zordu. Tehlikeye karşı korunmak şarttı. Bu yüzden ava yak-laşırken rotasını değiştrip ani manevralarla sol kolunun en sağlıklı yerini tespit etmek gerekirdi, sonra sokmayı düşünebilirdi. Sol kola doğru kanat çırpmaya yemin etmiş bu sivrisinek; bilgisayarın ekranını görünce gözü döndü ve önce anlamsız hareketler sergileyerek bir iki defa ekrana çarptı. Bunu farkeden av; önce bir kaç küfür sonra da iki el hareketiyle sivri sineği uzaklaştırmaya çalışsa da sinek kola odaklan-mış, yeminimi bozacağıma ölürüm, edasındaki kanat çırpışlarıyla avı iyice sinrilendirmişti. Av, elini klavyeden çekip; alkış sanılacak derecede görüntüsü olan hareketiyle sivri sineği parmakları arasında sıkıştırıp öldürmüştü. Eline kan bulaşan av, dudağını büküp yüzünü ekşiterek; ıyyyy iğrenç, şeklindeki görüntüsünü fazla uzun sürdürmedi. Parmak-larını ve elini hemen yanındaki beze benzeyen şeye sürerek temizledi ve kısa bir aksiyondan sonra klavyesine tekrar sarılarak heycanına ve gerginliğine devam etti....

İbretlik Bir Olay

twitter.com

/dezegene

Page 13: Sabun Fanzin

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 13

Page 14: Sabun Fanzin

SABUN #1Aklınızı köpürtür...14

hilal arısoy

Page 15: Sabun Fanzin

dilb

irin

ilhan

SABUN #1Aklınızı köpürtür... 15

Page 16: Sabun Fanzin

SABUN #1Aklınızı köpürtür...16

[email protected]şim adresi;

Büyük Ev Ablukada’nın da dediği gibi, yatağa küs girmeyin.

www.pdfkutuphane.com/sabunsabun pdf/e-fanzin için;