pedagojik formasyon eĞİtİm bİlİmlerİne...

24
Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4 1 EĞİTİM BİLİMLERİNE GİRİŞ Pedagojik Formasyon Dr. Öğr. Üyesi İbrahim GÜL

Upload: others

Post on 14-Jun-2020

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

1

EĞİTİM BİLİMLERİNE GİRİŞPedagojik Formasyon

Dr. Öğr. Üyesi İbrahim GÜL

Ünite 4

İçİndekİler3.1. GIRIŞ............................................................................................................................................. 33.2. TOPLUMSAL.KURUM.OLARAK.EĞITIM................................................................................... 33.3. EĞITIM.KURUMUNUN.TEMEL.IŞLEVLERI............................................................................... 43.4. EĞITIMIN.TOPLUMSAL.IŞLEVI.................................................................................................. 43.5. EĞITIMIN.BIREYI.GELIŞTIRME.IŞLEVI...................................................................................... 53.6. EĞITIMIN.SIYASAL.IŞLEVI......................................................................................................... 63.7. EĞITIMIN.EKONOMIK.IŞLEVI.................................................................................................... 63.8. TOPLUMSALLAŞMA.VE.EĞITIM............................................................................................... 73.9. OKUMA.PARÇASI....................................................................................................................... 7

3.9.1. Okulda Sosyalleşme ............................................................................................................................................. 7

3.10. TOPLUMSAL.KONTROL.VE.EĞITIM....................................................................................... 83.11. TOPLUMSAL.HAREKETLILIK.VE.EĞITIM............................................................................... 93.12. OKUMA.PARÇASI...................................................................................................................10

3.12.1. Nerden Nereye? ................................................................................................................................................10

3.13. DIĞER.TOPLUMSAL.ÖZELLIKLER.VE.EĞITIM.....................................................................113.13.1. Aile ve Eğitim .....................................................................................................................................................113.13.2. Din ve Eğitim .....................................................................................................................................................113.13.3. Akran Grupları ...................................................................................................................................................123.13.4. Kalkınma ve Eğitim ..........................................................................................................................................13

3.14. OKUMA.PARÇASI...................................................................................................................133.14.1. Kalkınma ve Değişim ......................................................................................................................................133.14.2. Göç ve Eğitim .....................................................................................................................................................143.14.3. Sağlık ve Eğitim.................................................................................................................................................153.14.4. Toplumsal Değişme ve Eğitim ....................................................................................................................153.14.5. Teknolojik Gelişme ve Eğitim ......................................................................................................................17

3.15. KAYNAKÇA..............................................................................................................................183.16. DEĞERLENDIRME.SORULARI...............................................................................................193.17. CEVAPLAR...............................................................................................................................22

EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİDr. Öğr. Üyesi İbrahim GÜL

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

3

3.1. GIRIŞToplumsal hayat çok farklı özellikteki insanları birarada barındırmaktadır. İnsanoğlu, yer-yüzünde ilk göründüğü günden bu yana toplum hayatı yaşamıştır. Birey, zekası sayesinde doğanın sırlarını çözmeye çalışmıştır. Böylece doğayı, insan topluluklarının yaşamasına el-verişli hâle getirmiştir. Bu özelliği insanı diğer canlılardan ayırır.

İnsanların sevmeye, sevilmeye, beğenilmeye ihtiyacı vardır. Bunlar sosyal ihtiyaçlardır. Bu özellikler insanları diğer canlılardan ayırır. Bu duyguları bir insan tek başına yaşayamaz. Bunlar, ancak bir toplum içinde anlamlı olabilir. Toplumsal yaşamın düzenlenmesinde ve işlemesinde sosyal grupların önemli bir yeri vardır. İnsanların gruplaşmaları, toplumsal ya-şamın bir sonucudur.

Bireyin ihtiyaçlarının çok çeşitlilik göstermesi, toplu yaşama ve kurumlaşmanın nedenlerin-den birisidir. İnsanlar değişik ihtiyaçlarını, ancak iş bölümü yaparak karşılayabilirler. Bu ba-kımdan toplumsal yaşam ortaya çıkmıştır. Birey, toplumsal hayat içinde hayatını sürdürür.

3.2. TOPLUMSAL KURUM OLARAK EĞITIMToplum, insanları etkileyen gerçek ilişkiler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Toplum, kar-maşık insan ilişkilerinden oluşur. Toplumu oluşturan ilişkiler, ekonomik, hukuksal, duygusal, entelektüel ilişkilerdir. Toplu halde yaşamak insanlar için birtakım yararlar sağlar. Bununla birlikte toplu hâlde yaşamın sıkıntıları da vardır.

Toplumsal yapı (sosyal yapı), toplumdaki organize olmuş sosyal ilişkiler bütünüdür. Bu sos-yal yapının içinde, bireyler, gruplar, kurumlar yer alır. Toplumsal yapının kurumlarından bi-risi de eğitimdir. Eğitim, günümüzde sosyal yapının zorunlu kıldığı kurumlardan birisi hâline gelmiştir.

Eğitimin toplumsal yönünü ifade eden özelliklerden birisi de insana sorumluluk kazandır-masıdır. Sorumluluk almış bireylerden oluşan toplumda, herkes üzerine düşeni yapar. Top-lum içindeki kavgaların temelinde, sorumsuz bireylerin davranışları yatar. Eğitim bu yönüy-le, toplumdaki huzurun devamına yardımcı olurken, toplumsal dayanışma da toplumların kendini gerçekleştirmelerinde önemli rol oynar. Dayanışma, birlikte yaşamanın bir sonucu-dur. İnsanların topluluk oluşturmasının altında dayanışma olgusu yatar. İnsanların birbirine yardım etmesi, birlik gücü doğurur. Bu güç, bireylerin güçleri toplamından daha fazlasını ifade eder. Eğitim, bireylere bu duyguyu kazandırmada üzerine düşeni yapmalıdır.

İnsan kendisini korumak için toplumu ve toplumdaki kurumları kurmuştur (Bursalıoğlu, 1991,52). Fonksiyonalist kurama göre, toplumsal kurumlar olmadan hiçbir toplum varlığını sürdüremez. Her toplum temel ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşamını sürdürebilmek için ku-rumlara ihtiyaç gösterir. Kurumlar, yeni üyeleri toplumsallaştırır, mal ve hizmet üretip da-

Eğitim Bilimlerine Giriş

4

ğıtır, toplumsal düzeni korur, yaşama bir anlam kazandırır (Özkalp, 2005,19). Kurumlar belli bir amaca yönelik olarak kurulurlar. Kurum bu amacına hizmet etmiyorsa, zamanla ortadan kalkar.

3.3. EĞITIM KURUMUNUN TEMEL IŞLEVLERIToplum, birey ve gruplardan oluşur. Birey ve gruplar üzerlerine düşen görevleri yerine geti-rirlerse, toplum da sağlıklı olur. Sağlıklı bir toplum için bireylerin bazı rolleri oynamaları ge-rekir. Rol, grup veya toplum içinde bireyden, yapmasını istediğimiz davranışlardır. Annelik, babalık, öğrencilik bunlardan birkaçıdır.

İnsanın toplum içinde oynadığı rolün güçlü veya zayıf olabilir. Güçlü rolleri oynayan kişiler, toplumda iyi bir statü elde ederler. Statü, insanın sosyal pozisyonunu belirler. Birey, gördü-ğü eğitime göre, toplumda bir statü elde eder. Statü, insanın diğer davranışları kazandığı gibi kazanılır. Birey okul yıllarında veya yetişkinlikte çeşitli ilişkiler yoluyla statü elde eder. Öğrencinin devam ettiği okul, onun ailesinin toplumdaki statüsünün bir göstergesidir (Ol-sen, 1961,89).

Toplumlar yapıları ve kaynakları açısından karmaşık hale geldikçe, kurumsal ya da siste-matik eğitim ve öğretim ihtiyacı da artmıştır. Kurumsal bir eğitim olmaksızın, karmaşık bir toplumun tüm kaynaklarının ve başarılarının kuşaktan kuşağa aktarılması mümkün olmaya-caktır (Dewey,2004,19).

Eğitim çok amaçlı bir girişimdir. Eğitimin görevleri çeşitli olmakla beraber, bunları belli gruplar altında toplamak mümkündür. Bu yönüyle düşünülürse, eğitimin toplumsallaştırma (sosyalleştirme), bireyi geliştirme, siyasal ve ekonomik işlevinden bahsedebiliriz. Bu işlevler birbirini tamamlar niteliktedirler.

3.4. EĞITIMIN TOPLUMSAL IŞLEVIEğitimin bu işlevi, toplumun sürekliliği sağlamaya yöneliktir. Eğitim, bireyi toplumla barışık ve ona hizmet edecek şekilde yetiştirmelidir. Bu sayede, yetişen bireyler toplumun gelişme-sine katkıda bulunurlar. İçinde yaşadığı topluma ayak uyduramayan, sorun çıkaran, toplu-ma zarar veren bireyler; toplumun gelişmesine katkıda bulunamazlar.

Sosyolojik açıdan bakıldığında eğitim, sosyalleşmenin özel bir görünümü, özel bir şekli ola-rak anlaşılmaktadır. Çünkü eğitim, belli amaçlar doğrultusunda kişide belli davranış yet-kinliklerini geliştirerek veya istenmeyen bazı davranış ve alışkanlıkları değiştirmek olarak görülmektedir (Ergun, 1994,60).

Eğitimin açık ve kapalı işlevleri vardır. Açık işlevleri; toplumun kültürel mirasını aktarmak,

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

5

bireyin sosyalleştirilmesini sağlamak, yenilikçi ve değişmeyi sağlayıcı elemanlar yetiştir-mektir. Kapalı işlevleri, tanıdık sağlama, eş seçme, gençleri toplumun zararlı etkilerinden koruma, meslek edinmedir.

Kültür, toplumu meydana getiren insanların oluşturduğu bir bütündür. İnsan kültürü, kültür insanı biçimlendirir. Taylor’a göre kültür, bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk, örf ve adetlerden ve insanın toplumun bir üyesi olarak elde ettiği bütün yeteneklerden oluşmuş karmaşık bir bütündür. Linton’a göre kültür, öğrenilmiş davranışlar ve bu davranışların sonuçlarından meydana gelen bir bileşimdir (Tezcan, 1996,81). Onu meydana getiren öğeler toplumun üyelerince paylaşılır ve aktarılır.

Eğitim, genç nesilleri geliştirmek, evrensel ölçüler içinde yoğurarak gelecek günlerin çetin savaşına hazırlanmalı, fakat asla kendi millî kültürüne yabancılaştırılmamalıdır. Okul mille-tin, devletin hizmetinde ve milli kültürümüzün sahibi olmalıdır (Arvasi,1995,109).

Eğitimin bir başka görevi ise, toplumun değerlerini, kurallarını, değerlerini ve normlarını bi-reye öğretmektir. Bu duruma toplumsallaşma adı verilir. Toplumsallaşma, diğer adıyla sos-yalleşme, geniş bir kavram olduğu için ayrı bir başlık olarak ele alınmıştır.

Eğitim toplumun gelişmesine katkıda bulunmak için, yenilikçi bireyler yetiştirmek zorun-dadır. Toplumun gelişmesi ancak böyle sağlanır. Böyle elemanlar, okullarda yetiştirilir. Eği-tim programları, bunun için günün koşullarına göre yenilenir. Yenilikçi bireyler, toplumun değişme ve gelişmesinde önemli roller yüklenirler. Değişme ve yenileşme kaçınılmaz bir olgudur.

3.5. EĞITIMIN BIREYI GELIŞTIRME IŞLEVIEğitimin bireyi geliştirme işlevi, bireye sahip olduğu yetenekleri kullanma fırsatı vermeyle ilgilidir. Eğitim sistemi, bireyin bedenen, zihnen ve duygusal yönden gelişimine imkân sağ-lamalıdır. Öğretim programlarında, bireyin bu yönlerini geliştireceği derslere yer verilir. Ör-neğin, matematik, fen bilgisi ve öğretim teknolojileri, sosyal bilgiler dersleri çocuğu zihnen geliştirirken, beden eğitimi bedenen, resim ve müzik gibi dersler ise duygusal gelişimine yardım eder.

Günümüzde eğitim bireyselleşmiştir. Eğitim, herkesin yetenekleri doğrultusunda kendini geliştirmesine yardım etmelidir. Bireyin ön plana çıkması, insana verilen değerin bir göster-gesidir. Kitle eğitiminin yerini bireysel eğitim almıştır. Çünkü her birey birbirinden farklıdır. Herkesi aynı tür eğitime tabi tutmak, çağımızın eğitim anlayışına ters düşmektedir. Demok-ratik toplumlarda bireyin kişiliğine saygı gösterilir. Bireysel hak ve sorumluluklar bunun bir göstergesidir.

Bireyin geliştirilmesi, toplumun geliştirilmesi anlamına gelmektedir. Kendisini yetiştirmiş

Eğitim Bilimlerine Giriş

6

bireylerden oluşan bir toplum, gelişme ve değişmelere açıktır. Bireyler, yeteneklerini kul-landıkları için mutludurlar ve toplumun da refahına katkıda bulunurlar. Birey, eğitim yoluyla kazanmış olduğu bilgi ve becerileri, günlük hayatında kullanılır.

3.6. EĞITIMIN SIYASAL IŞLEVIEğitimin siyasal işlevi bakımından iki görevi vardır. Mevcut düzene bağlılığı sağlama ve ön-der yetiştirmedir (Bilhan,1986,352). Eğitimin siyasal işlevi, devletin kendisini yaşatması ile ilgilidir. Her düzen, yetiştirdiği gençlikten, kendini korumasını bekler. Eğitimin bu işlevi bu-nunla sınırlı değildir. Bundan başka; iyi vatandaş, bilinçli seçmen ve lider yetiştirmeyi hedef-ler. Eğitim sistemini millî yapan özelliklerin başında, onun siyasi işlevi gelmektedir.

Devlet büyük bir örgüt olarak düşünülebilir. Fransız ihtilalinden sonra millî devletler kurul-maya başlanmıştır. Her devletin kendine has bir düzeni vardır. Devlet, eğitimden öncelikle kendisine bağlı ve kendisini yaşatan bireyler görmek ister. Bunun için kaynaklarının büyük bir kısmını eğitim işlerine ayırır. Türk Millî Eğitim Sistemi, yetişecek bireylerin, Atatürk mil-liyetçiliğine bağlı olmasını ister. Türk milletinin bütün fertleri, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilecek şekilde yetiştirilmelidir.

Vatandaş, aynı ülke üzerinde yaşayan insanları temsil eden bir kavramdır. Bazen bu kelime-nin yerine yurttaş terimi kullanılır. Eğitimin iyi yurttaş yetiştirme görevi bulunmaktadır. İyi yurttaş, kendi kararlarını verebilen, yaratıcı, sorumluluk sahibi olmalıdır. Devletin birlik ve bütünlüğü için, vatandaşların uzun süreli bir eğitim almaları yararlıdır. Bu bakımdan, kalkın-mış ülkelerin zorunlu eğitim süreleri diğerlerine göre daha uzundur.

Eğitimin seçmen yetiştirme işlevi, demokrasi ile ilgilidir. Çoğulcu parlamenter sistemin en önemli özelliği, halkın katılımını gerektirmesidir. Bu katılım, ülke seçmenlerinin oy kullan-ması ile gerçekleşir. Seçmen olmak, bireyin temel haklarından birisidir. Bireyin bu temel hak ve görevini yerine getirmesi, demokrasinin bir gereğidir. Eğitim, seçmen yetiştirme işlevini yerine getirirken, bunu uygulamalı olarak yapar. Okullarda Demokrasini kavratılması için, “Okul Meclisleri” oluşturulmaktadır. Böylece, öğrencilere daha okul çağında, demokratik hayata katılma becerisi verilmektedir. Böylece, öğrenciler kendi yöneticilerini kendileri seç-mektedirler.

3.7. EĞITIMIN EKONOMIK IŞLEVIEğitimin ekonomik işlevi, bireylere yeteneklerine uygun bir beceri kazandırmayı hedefler. Böylece, onları üretici ve yaratıcı bireyler olarak yetişmesine yardım eder. Böylece eğitim, ülkenin ekonomik yönden kalkınmasına katkıda bulunur.

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

7

Her ülke ekonomisi, insan gücüne ihtiyaç duyar. Bunların yetiştirilmesi işini, eğitim üstlen-miştir. Ekonominin gereksinim duyduğu insan gücü miktarı iyi hesaplanmalıdır. Eğer bu sa-yıdan az insan yetiştirilirse, bu ekonomik gelişmeyi aksatır. Fazla insan yetiştirilmesi halinde, işsizlik görülür. Bu nedenle, ülkemizde eğitim planlaması yapılır.

Eğitim, insanlara iyi bir tüketici olmanın yollarını öğretir. İsraf, kaynakların kötü şekilde kul-lanılmasıdır. Kaynakların kıt olduğu düşülürse, israfın zararı daha iyi anlaşılır. Bireylere, bu davranış önce ailede kazandırılır. Ancak eğitim sistemi bunu uygulamalı olarak ele almalıdır. Örneğin, çocukların kalemlerini ve defterlerin düzenli kullanmaları gösterilmelidir. Boyala-rın gereksiz yere kullanılmasının önüne geçilmelidir. Kâğıtlar ayrı bir yerde biriktirilmelidir. Bu konuda öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Öğretmen öğrenciye iyi bir model olmalıdır. Okulun eşyalarını ve kendi eşyalarını kötü kullanan öğrencileri uyarmalıdır.

Millî Eğitim Temel Kanunu, bireylerin ilgi, yetenek ve kabiliyetlerine göre bir iş veya mesle-ğe hazırlanmaları gerektiğini belirtir. Böylece, birey kendisi bir meslek sahibi olurken, içinde yaşadığı toplumun da refahına katkıda bulunur.

3.8. TOPLUMSALLAŞMA VE EĞITIMToplumsallaşma veya sosyalleşmenin değişik tanımları yapılmaktadır. Toplumsallaşma, di-ğer insanlarla karşılıklı etkileşim sonucu, toplumun yapma, duyma ve düşünme biçimlerini öğrenmesi sürecidir (Güney, 2000,48). Toplumsallaşma, insana özgü bir kavramdır. Toplum-sallaşma için, bir toplum varlığı söz konusudur. Her birey içinde yaşadığı toplumun özellik-lerini benimser. Bu sayede insanlar, toplumda geçerli değer, tutum ve davranışları öğrenir.

Eğitim kurumları çocuğun toplumsallaşmasında önemli bir yere sahiptir. Çocuk okula gel-meden önce ailesi içinde bazı şeyleri öğrenmiştir. Arkadaş grupları için büyüyen çocuk, bunlardan da bir şeyler kapar. Sosyalleşmenin asıl, kasıtlı ve bilinçli yapıldığı yerler, eğitim kurumlarıdır. Burada çocuklar kendi yaşıtları ile bir aradadırlar. Onlara katılır, paylaşır, konu-şur, çalışır. Kısaca, toplumsal yaşamın gerektiği birçok davranışı yaşayarak öğrenir.

Toplumsallaşma yaşam boyu süren bir süreçtir. Çünkü bireyin her yaşta oynayacağı roller başkadır. Her birey yaşının gerektirdiği davranışları göstermek zorundadır. Bu nedenle, ba-zen genç ve yaşlılar arasında çatışmalar yaşanabilir. Yaşlı insanlar, gençlerden bazı şeyleri öğrenmek isteyebilirler. Örneğin, bir cep telefonunun nasıl kullanılacağını, bilgisayarda na-sıl oyun oynanacağı. Bunlar kültürel olmaktan çok bilimsel nitelikli konulardır.

3.9. OKUMA PARÇASI

3.9.1. Okulda Sosyalleşme

Eğitim Bilimlerine Giriş

8

İlk olarak öğretmenliğe atandığım köyde, benden önce iki öğretmen çalışıyordu. Şanslıy-dım. Acaba öğretmenlik okulda öğrendiğim gibi miydi? Müdür yetkili öğretmene, sınıfına girip dersini izlemek istediğimi söyledim. Kabul etti. “Zaten sana bu sınıfları vereceğim.” dedi. Sınıfa birlikte girdik. Beni öğrencilere tanıştırdı. Bu “yeni öğretmeniniz” dedi. Bir köşe-ye oturup dersi izlemeye koyuldum.

Öğretmen tahtaya bir erkek öğrenci kaldırdı. Ders matematikti. Öğrenciye bir çarpma işlemi sordu. Öğrenci işlemi yapamıyordu. Müdür arkadaşın eli havada idi. Her yanlış işlemde öğ-rencinin ensesine bir tokat indiriyordu. Bir süre sonra, çocuğun bu işlemi yapamayacağını anladım. Çünkü çocuk yediği tokatlardan sersemleşmişti. Bundan sonra bir kız öğrenci çıkıp işlemi yaptı. Müdür bey, öğrenciyi övgü ile kutladı. Bana sınıftan çıkınca: “Bak kardeşim, bu çocukların ensesinden tokadı eksik etmeyeceksin.” dedi. Müdürün öğrencilere yaklaşımını beğenmemiştim.

Sınıfı artık ben okutuyordum. Öğrencilere konular anlatıyor, işlemler yaptırıyordum. Bilme-yenlere tekrar yaptırıyor, ceza vermiyordum. Bu ne kadar devam etti bilmiyorum. Bir süre sonra ben de müdürden etkilenmiştim. Bilmeyenleri hırpalıyordum. Çok sert bir öğretmen olmuştum. Bu duruma nasıl geldiğimi ben de bilmiyordum. Daha çok ödevlerini yapmayan-lar beni sinirlendiriyordu.

Bir gün müdür beyle köyün içine doğru ilerliyorduk. Bir evin toprak damında bir öğren-ci bize bakıyordu. Bu çocuk, bizim o yıl mezun ettiğimiz öğrencilerden birisiydi. Öğrenci dördüncü sınıfa kadar müdürde, beşinci sınıfı bende okumuştu. Çocuğun elinde bir sigara vardı. Sigaranın dumanını adeta yüzümüze doğru üflüyordu. Bize kısaca: “Şimdi de beni dövseniz ya, bakın işte özgürüm.” demek istiyordu. Müdüre kalsa, yani dama çıkabilse, onu yine çıkıp dövecekti. Ancak ben aynı fikirde değildim. Çocuk bize güzel bir mesaj (dönüt) vermişti: “Öğretmenim siz beni sadece okuttunuz, beni sosyalleştirmediniz.” demek istiyor-du. Haklıydı da.

3.10. TOPLUMSAL KONTROL VE EĞITIMToplumsal veya sosyal kontrol, toplumun devamı ve sürekliliğini sağlamak için, onların dav-ranışlarını etkileme ve denetleme süreci olarak görülebilir. Bu durum, toplumda başıboşlu-ğu önler, herkesin kendi bildiğince hareket etmesinin önüne geçer. Bu durum bize, bireysel özgürlüklerin sınırlı olduğunu hatırlatır.

Sosyal kontrol, toplumu oluşturan bireylerin nasıl hareket edeceklerini tahmin etmemize imkân sağlayan mekanizmalardır (Güney, 2000,107). Sosyal kontrolün amacı, toplumsal dü-zenin iyi işlemesi, yok olmaması ve varlığını sürdürmesidir. Sosyal kontrolün çeşitli araçları vardır. Bu araçlar herkesin dilediği gibi hareket etmesinin önüne geçer. Bireylerin davranış-larını sınırlar.Toplum hayatında, sosyal kontrolü gerçekleştiren en büyük kuruluş, devlettir. Güvenlik kuv-

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

9

vetleri bu amaçla kurulmuştur. Toplum içinde nasıl davranılacağını gösteren kurallar vardır. Bunların bir kısmı resmî ve yazılı olan hukuk kurallarıdır. Bu kurallara uymayanlara, uygula-nacak yaptırımlar, yasalarda belirtilmiştir. Diğeri ise resmi ve yazısız kurallardır (gelenek, gö-renek, örf, adetler). Yazısız hukuk kuralları da yerine göre, hukuk kuralları kadar etkili olabilir.

Bireyler, sözü edilen kurallara uymazlarsa, toplumda kargaşa oluşur. Bu bakımdan, huku-kun üstünlüğünü kabul eden ülkeler, bireylerinin hukuk kurallarına uymalarını ister. Eğitim bireye, önce okul kurallarını öğretir. Bunun ötesinde, başkalarına karşı hoşgörülü olmayı, haksızlık yapmamayı, başkalarının haklarına saygılı olmayı öğretir. Hayat bilgisi ve sosyal bilgiler derslerinde, demokrasi, hukuk kurallarının işlevleri hem öğretilir hem de uygulatılır. Bu yönüyle eğitim, toplumsal düzenin korunmasında devlete yardımcı olur.

3.11. TOPLUMSAL HAREKETLILIK VE EĞITIMToplumsal hareketlilik, toplumsal konum değişmelerini ifade eden bir kavramdır. Toplum-sal hareketliğin aracı eğitimdir. Bireyler, aldıkları eğitim sayesinde statü kazanırlar. Onla-rın ekonomik durumunda bir iyileşme görülür. Birey böylece önceki konumundan farklı bir düzeye gelmiş olur. Toplum, eğitim almış veya almamış insanlara farklı bir gözle bakar. Okumuş, eğitim almış insanlar daha çok saygı görürler. Eğitim, burada bireye bir saygınlık getirir. Ancak, eğitim alan her birey için, toplumsal hareketlilik söz konusu değildir. Eğitim, sosyal hareketliliğin nedeni olmaktan çok, aracı olmaktadır. Eğitim almış olmasına rağmen hareketliliğe uğramayan kişilere rastlanabilir. Örneğin, iki ve üç yıllık eğitim enstitüsü me-zunlarına, lisans tamamlama eğitim verilmiştir. Bu eğitim, öğretmenlerin birçoğunun hare-ketliliğine katkıda bulunmamıştır.

Ülkemizde eğitimin bir toplumsal hareketlilik aracı olarak görülmesi eskiye dayanır. Kanuni döneminde, bireyin toplumsal tabaka değişimi eğitime bağlanmıştır. Batılı bir yazar, bu du-rumu hayretle belirtmiştir. Avrupa’da eğitim toplumsal sınıfa göre belirlenirken, Osmanlı’da o dönemde toplumsal ilerleme, eğitimle sağlanıyordu. Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemi-ne kadar, eğitim dikey hareketliliğin bir aracı olarak görev yapmıştır. Kanuni döneminde, eğitim sürecine seçilme işi, toplumsal kökene göre değil, kişisel yeteneklere göre yapılmış-tır. Eğitimin o dönemde toplumsal hareketlilik aracı olarak görülmesi, çağdaş bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir.

Cumhuriyetin kuruluşundan, 1970’lere kadar geçen süre içinde, eğitimin dikey hareketliliğe yol açtığını söyleyebiliriz. Ancak, burada daha çok eğitimin süresi etkili olmuştur. Örneğin, 1960’lı yıllara kadar lise mezunu olmak, bireyin önemli bir konuma gelmesi için yeterli iken, bu durum günümüzde değişmiştir. Bir süre sonra, önemli bir göreve gelebilmek, bireyin en az üniversite mezunu olmasını zorunlu kılmıştır. Bu durum da fazla devam etmemiştir. Bazı üniversite mezunu kişiler, alanında bir mesleğe atanamadıkları için, bunlar için eğitim, bir toplumsal hareketlilik aracı olmamıştır.

Eğitim Bilimlerine Giriş

10

Toplumsal hareketliliğe kadın açısından bakıldığında, ülkemizde farklılıklar göze çarpar. Kadınlar, cumhuriyetin kurulduğu dönemlerde, fazla bir hareketliliğe uğramamışlardır. Ka-dınlar bu dönemlerde daha çok, statüsü olan kişilerle evlenerek sosyal hareketliğe uğramış-lardır. İlerleyen dönemde, kadınların eğitime ilgisi artmıştır. Toplumda kadının eğitimi yö-nünde olumlu fikirler artış göstermiştir. Eskiden kırsal kesimde okula gönderilmeyen birçok kız öğrenci bu gün eğitim hayatına atılmıştır Kadının çocuğun eğitiminde etkin rolü anla-şılmıştır. Bu günlerde kadınların çoğunluğu eğitimle, statüsünü artırmaktadırlar. Kadınların olmadığı meslek yok gibidir. Hemen her alanda, kadınların başarılı olarak toplum hayatına atıldığı görülmektedir. Eğitim fakültelerinin öğrencilerinin çoğunluğunu kızlar oluşturmak-tadır.

3.12. OKUMA PARÇASI

3.12.1. Nerden Nereye?Eğitim Enstitüsünü bitirdikten sonra, ilkokul öğretmeni olarak göreve başladım. Birkaç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, meslekte ilerlemeye karar verdim. Çünkü, öğretmenlik özveri gerektirmekteydi, yorucuydu. Öğretmenlikte üzülmek, sabırlı olmak, bir mum gibi eriyip etrafa ışık saçmak gerekiyordu. Bunu zaten ben de bir süre yapmıştım.

Öğretmen olarak çalıştığım köylerde tek öğretmen olduğum için, müdür yetkili öğretmen olarak görev yapıyordum. Bazen yanıma bir öğretmen verildiği olurdu. Ancak bu uzun sür-mezdi. Gelen ya askere gider ya da tayin yaptırır giderdi. İki arkadaş olduğumuz zaman, köylüler bana: “Müdür Bey” diye hitap ederlerdi. Bu hoşuma giderdi. Ne var ki benim mü-dürlüğüm, bir köy ilkokulu müdürlüğünden ibaretti. Maiyetimde bir öğretmen çalışırdı.

Maaş almak için ilçeye gittiğimiz olurdu. İlçede, milli eğitim müdürlüğüne uğrardık. Genel-de müdür bizi çok sert karşılardı. Genellikle okul müdürlerini yanına çağırıp sorardı:

-Yoksa okulu dünden mi kapatıp buraya geldiniz? Dönüşte zamanında okula yetişebilecek misiniz? Köye araba bulacak mısınız?

-Evet efendim. Toplantıdan sonra hemen köye döneceğiz.

Halbuki çalıştığım köyde havaların soğuk olması nedeniyle okullar kapanır bizim haberimiz olmazdı. Bunu ancak ilçeye gittiğimizde, ders ücretlerimizin kesilmesinden anlardık. İlçe millî eğitim müdürü, bizim çalıştığımız köyü ancak harita görür ve bilirdi. Köye yazın bile gelmiş olabileceğini zannetmiyorum.

Yedi yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra, Gazi Eğitim Fakültesinin, Eğitim Yönetimi Tef-tişi Planlaması bölümünü bitirdim. Müfettiş olarak bir ile atandım. Bazen ilçe millî eğitim müdürlerinin yanını uğradığımız oluyordu. İlçe millî eğitim müdürü, bizi yerinden kalkarak

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

11

kapıda karşılar ve aynı şekilde uğurluyordu. Kendi kendime düşünmeden edemiyordum. Ben, aynı kişiydim. Aradan daha birkaç yıl geçmişti. Niçin her yerde böyle samimiyetle ve saygıyla karşılanıyordum. Elbette cevabı çok kolaydı. Almış olduğum birkaç yıllık eğitim, beni hareketliliğe uğratmıştı. Mesleğim, unvanım ve statüm değişmişti. Ben artık bir ilköğ-retim müfettişi idim. Yalnız köylerin, maiyetinde bir öğretmeni olan müdürü değildim. Bu gerçek öykü, sosyal hareketliliğin belki en güzel bir örneğidir.

3.13. DIĞER TOPLUMSAL ÖZELLIKLER VE EĞITIMEğitim, buraya kadar sayılan özelliklerden başka toplumsal özelliklerle de ilgilidir. Bunların bazısı demografik özelliklerdir. Diğerleri, arkadaş grupları, aile, din, göç, sağlık gibi özellik-lerdir. Bu özelliklerle, eğitimin ilişkileri dolaylıdır. Bazıları eğitimi etkilerken, bazıları ondan etkilenir.

3.13.1. Aile ve EğitimAile, çocuğun ilk dünyaya geldiği yerdir. Ailenin çocuğun eğitimde özel bir yeri vardır. Birey, ilk davranış biçimlerini anne ve babasından öğrenir. Yemeyi, içmeyi, yürümeyi, konuşmayı daha birçok davranışı, ailesinin yanında kazanır. Aile, bireyle içten ve samimi ilişkileri olan en güçlü birincil gruptur. Bireyin tutum ve değerlerinin oluşumunda, ailenin önemli bir yeri vardır.

Çocuk toplumsallaşmanın temellerini ailede atar. Kişiliğinin gelişmesi burada başlar. Top-lumsal normlar aile öğrenilir. Çocuk okula gelene kadar süre içinde, birçok şeyi ailesinden kapar. Örneğin, tuvalet alışkanlığı, beslenme alışkanlıkları vb. Aile, çocuğa belli alışkanlıkları kazandırırken, ödül ceza mekanizmasını kullanır. Çocuğu doğru şeyleri yapmaya yöneltmek ailenin ebeveynlerine düşen görevdir.

Çocuğun eğitimi ailede başlar. Ancak çocuğun eğitimi, çağdaş toplumlarda aileden alınmış-tır. Bu görev okula verilmiştir. Okula giriş yaşı gittikçe düşmektedir. Şu anda ilköğretim yaşı, altıya kadar inmiştir. Okul öncesi eğitim, zorunlu hâle getirilirse, çocuğun okula başlama yaşı daha da aşağıya çekilecektir. Okulun verdiği eğitim, ailelerince desteklenmediği süre-ce, çocuğun öğrenmesi uzun zaman alır. Bu bakımdan okul ile ailenin işbirliği içinde olması gerekir.

3.13.2. Din ve EğitimBirey, din ve inançla ilgili bilgileri ilk önce ailesinden öğrenir. Çocuklar, dine ilişkin bilgileri, duaları, inançları anne babasına sorarak öğrenir. Çocuğun bu inançları daha sonra, ilişki kurduğu arkadaş çevresine ve okul yaşamına bağlı olarak değişebilir. Ancak, aileler çocuk-larının dinî inançlarının değişmesini pek istemezler. Bu bakımdan ailelerin çoğunluğu, ço-cuklarının okullarda, bilinçli bir din eğitimine tabi tutulmasını isterler. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ilköğretimde zorunlu dersler arasında yer alır. Bu derslere alanı iyi bilen bir öğretmenin girmesi yararlı olur.

Eğitim Bilimlerine Giriş

12

Din insanları çok eskilerden beri etkileyen, bir kurum olmuştur. İnsanlar dinen kutsal sayılan bilgileri öğrenmek istemeleri, eğitim ile din ilişkisini ortaya çıkarmıştır. İlk eğitim kurumları dinsel bir nitelik taşımaktaydı. Osmanlı Devleti zamanında, bir kısım okullar da dini eğitim vermiştir. 3 Mart 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu (öğretimin birleştirilmesi) ile bütün okullar tek çatı altında birleştirilmiştir. Daha sonra, eğitim sistemi laik hale getiril-miştir.

Dinin eğitim ile ilişkisi, dinî kuralların bireyin davranışlarını şekillendirmesinden ileri gel-mektedir. Dinin emir buyurduğu bazı hükümlerle, eğitimin istediği davranışlar birbirini des-teklemektedir.

Bu durum, çocuğun sosyalleşmesine katkıda bulunmaktadır. Örneğin, dinî hükümler yalan söylemeyi hoş görmez, eğitim de bunu destekler. Temizlik, dinin en önem verdiği hususlar-dan birisidir. Çocuğun, temizliğe önem vermesi, eğitim sisteminin de arzu ettiği durumdur. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu bakımdan, öğrencilere haram, helal, yalan gibi, kavramların öğretilmesinde, disiplinler arası yaklaşım esas alınmalıdır. Yani din kültürü ahlak bilgisiyle ilişkisi kurularak işlenmelidir.

3.13.3. Akran GruplarıAkran grupları, çocuğun yakın çevresini oluşturan ve onun kişiliğinin şekillenmesinde önemli bir rolü olan gruplardır. Birey, ilköğretim çağında ailesine yönelik iken, bu ilgi daha sonra arkadaş çevresine kaymaya başlar. Bu grupların çocuk üzerinde denetimi, anne-baba ve hatta okul denetiminden üstün hale gelebilmektedir. Akran gruplarının çocuk üzerin-de olumlu ve olumsuz etkileri bulunmaktadır. Sizce çocuk üzerinde olumlu etkisi mi yoksa olumsuz etkisi mi daha fazladır? Tartışınız.

Akran grupları, çocuğun sosyalleşmesine yardımcı olma, evde elde edemediği bilgilerin birçoğunu öğrenme, bireyin cesaret ve katılma duygularını geliştirme, hoş vakit geçirme, görüş açısını genişletme, grup normlarını öğrenme, liderlik yeteneği olan gençlere liderlik deneyimi kazandırma, otoriteyi tanıma, cinsel rolleri öğrenme, işbirliği, takım ruhunu geliş-tirmeye yardımcı olur. Olumsuz işlevleri, grup anti-sosyal davranışları benimsemişse, çocuk suça yönelebilir. Gruba katılan zayıf üyeler, grup içinde incinebilirler. Gruplarda bazen anti-demokratik tutumlar görülebilir. Çocuklar bu demokratik olmayan davranışları benimseye-bilirler.

Akran gruplarının olumlu yönünün diğer yönüne göre ağır bastığı görülmektedir. Anne ve babalar, çocuklarının bu gruplara girişine engel olmamalıdırlar. Bununla birlikte çocuğu bu gruplara girmeye de zorlamamalıdırlar. Çocuk bu gruplar içinde gerçek hayatı tanır. Çocuk, bu gruplar içinde belki hırpalanabilir, ancak her şeyin aile içinde olduğu gibi, iyimser ol-madığını öğrenir. Bazen çocuk, ailesi ve akran grupları arasında çatışma yaşayabilir. Ailenin çocuğunu anlayışla karşılaması, ona destek olması gerekir. Çocuğun arkadaş çevresi iyice izlenmelidir.

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

13

3.13.4. Kalkınma ve EğitimKalkınma denilince, toplumun ekonomik ve sosyal yapısında bir iyileşme akla gelir. Kalkın-manın gerçekleşmesi için, ekonomik ve toplumsal yapı değişikliklerinden sonra, herkesin artan refah payından daha fazla pay alması ve refah düzeyinin dengeli dağıtılması gerekir (Güney, 2000).

Toplum kalkınmasına halk tarafından bakılabilir. Bu durumda duran mahalli güçlerin hare-kete geçirilmesi, yeni yöntem ve düşüncelerin bu topluluklara kabul ettirilmesi gibi eğitsel bir çabayı gerektirir. Bir örgütleme gerekebilir. Okullar birer kamu kuruluşu ve devlet tem-silcisi olarak, yerel toplumların kalkınmasında önemli sorumluluklara sahiptirler. Öztürk’e göre, bir toplumun ekonomik kalkınmasında rol oynayan en önemli yardımcı eğitimdir. Kalkınma, sosyal değişme ve iletme demektir. Eğitimde sosyal gelişimin ve değişimin en önemli araçlarından birisidir (1993,65).

Eğitim kurumlarının çevre kalkınmasında yapacağı çalışmalara birkaç örnek verilebilir. Ka-dınlara yönelik kurslar, genlere yönelik çalışmalar, okuma yazma kursları, yetişkinler eğitimi, üretime yönelik etkinlikler, bunlardan birkaçıdırlar. Eğitim kurumları, böyle çalışmaları, yay-gın eğitim yoluyla gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Halk eğitim merkezlerinde söz konusu kurslar açılmaktadır.

3.14. OKUMA PARÇASI

3.14.1. Kalkınma ve DeğişimBir köy okuluna öğretmen olarak atanmıştım. Bir köylü çocuğu olmama rağmen, atan-dığım köyü yadırgadım. Çünkü bu köy, benim köy kavramımdan çok farklıydı. Evlerin mimarisi,çatıları, insanları, gelenekleri her şeyi farklıydı. Köye alışmam uzun sürmedi. Önce-leri, insanların konuşmaları bile bana tuhaf gelmişti. Konuşulanların hepsini hemen anlaya-mıyordum. Köyde bir yıl çalıştıktan sonra, bu olumsuz durumlar gittikçe azalmaya başladı.

Okulumuz pek eski değildi. Ancak bazı problemleri vardı. Her şeyden önce okulun tuvalet-leri çalışmıyordu. Köylüye sorarsak, onlar yapıldığından beri hiç çalışmamıştı. Bundan bü-yük rahatsızlık duyuyordum. Çünkü, tuvalete gitmek için dışarıya çıkan öğrenciler büyük bir ihtimalle, okulun yanında bir yerleri kullanıyorlardı. Kışın çok soğuk günlerde, tuvalete gitmek başlı başına bir kabustu. Fırtınalı günlerde, çocukların dışarı gitmesi ile gelmesi bir oluyordu.

Yapmış olduğum eğitimle çatışan bu durumu, ortadan kaldırmaya karar verdim. Köylüyü toplayıp durumu anlatacaktım. Bu durum daha fazla sürmemeliydi. Hemen öğrencilere ba-balarını okula göndermelerini ve toplantı yapacağımı söyledim. Çoğunlukla bütün veliler toplantıya gelmişlerdi. Durumu anlatmaya başladım. Veliler bu işi, çok ümitsiz bir durum olarak değerlendiriyorlardı. Çünkü köyde tuvalet kullanma alışkanlığı yoktu. Yani köyde,

Eğitim Bilimlerine Giriş

14

“tuvalet kültürü” yoktu. Bundan başka, köylü işin daha çok maddi tarafını düşünüyor, işin ahlaki yönü üzerinde fazla durmuyordu.

Tamirat işini kendim yapacağımı söyledim, ancak malzemeleri köylünün almasını istedim. Köy muhtarı malzemeleri almayı ve bunları köye getirmeyi kabul etmişti. Bu şekilde an-laştık. Köylüler, işçilik olarak da yardım edeceklerini söylediler. Ben bu işi yakın köyden bir arkadaşla yapabileceğimi belirterek, istemedim.

Kısa bir süre içinde tuvaletlerin tamir işine başladık. Bu iş kış koşullarının yoğun olduğu bir yerde kolay olmamıştı. Ateş yakarak çalışabiliyorduk. Bu işi birkaç günde tamamlamıştık. Ço-cukları tuvaletlerin nasıl kullanılacağı konusunda bilgilendirdik. Kışın sıcaklık, eksi otuz de-receye kadar düştüğü için, çok temiz kullanmak gerekiyordu. Bol su dökerek kullanılmadığı zaman, yine kullanılmaz hale gelebilirlerdi. Çocuklar tuvaletleri kullanmaya başlamışlardı. Çocuklar, ebeveynlerine ne anlattılar bilmem ama, bana köyden evlere de tuvalet yapılması konusunda teklifler gelmeye başlamıştı. Bu durum köyde tuvalet kullanma anlayışının de-ğiştiğini gösteriyordu. Teknoloji galip gelmişti. O geleneksel kültürü bile değiştirmişti.

3.14.2. Göç ve EğitimGöç, hareketliliğin fiziksel olanını ifade eder. Bir başka deşişle coğrafi hareketlilik olarak ni-telendirilir. Gönüllü veya zorunlu olabilir. Gönüllü olanlarına örnek, bireyin iş bulmak amacı ile köyden kente veya büyük şehirlere gitmesidir. Göç, siyasal baskılardan kaçmak için veya bir takım özgürlükler elde etmek için de yapılabilir. Ülkemizde, terör nedeniyle yapılan göç-ler, bir bakıma siyasal baskılardan kaçmak için yapılan göçe örnek gösterilebilir.

Göçün eğitimle ilişkisi ne birkaç açıdan bakılabilir. Köyden kente yapılan göçün bir sonucu olarak, birçok köy okulu öğretime kapatılmıştır. Uzun yılları kapsayan bir eğitim politikamız olmadığı için, “her köye bir okul kampanyası” gibi sloganlarla, her köye bir okul açılmıştır. Bu okullar, köylerin nüfusunun azalmasıyla birlikte kapatılmış, binaları yıkıma terk edilmiştir.

Köyden kente göçle birlikte, şehirlerin bazı bölgelerinde nüfus patlaması olmuştur. Bu böl-gelerde yer alan okullar, çok nüfuslu bu aile çocuklarının taleplerini karşılayamaz duruma gelmiştir. Bazı okullarda, ikili hatta üçlü öğretim yapılmaktadır. Bu öğretim şekillerinde, okulun açılış saati çocuğa göre çok erkendir. Kısa günlerde de çocuklar okul çıkışında gece-ye kalırlar, teneffüs araları kısaltılıştır. Çocuklar bu süre içinde ihtiyaçlarını karşılayamazlar. Örneğin başladığı bir oyunu bitiremez, tuvalet kabini yeterli değilse, sırada bekler ve derse geç kalır vb.

Uzmanlara göre, sanayileşmenin belirtilerinden birisi kent nüfusunun artmasıdır. Göçün bu bakımdan yararlı olduğu söylenebilir. Köyde tek öğretmenli bir okulda, beş sınıfın bir arada olduğu, birleştirilmiş sınıflarda alınan eğitim de çocuk psikolojisine uygun düşmez. Elbette, şehirde tek öğretmen tarafından okutulmak, bu tür eğitime göre avantajlıdır. Göç bu açı-dan bakılırsa, ülkeye yarar getirmiştir. Halkın gelir seviyesi, bilgisi, görgüsü artmıştır. Ancak, işsizliğin yoğun olduğu ülkemizde, taşradan gelip iş bulamayan gençler, mafya, hırsızlık

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

15

şebekelerine bulaşmışlardır. Bu durum toplumsallaşma açısından olumsuz bir faktör olarak görülebilir.

Göçün eğitimin biçimini de etkilemiştir. Köylerdeki nüfusun azalmasıyla birlikte, bazı yerler-de taşımalı öğretime geçilmiştir. Başka bir uygulama, Yatılı İlköğretim Bölge Okulları (YİBO) ile eğitimdir. Zorunlu ilköğretimin süresinin artmasıyla, ilköğretime devam edemeyen ço-cuklara, bu şekilde eğitim hizmeti verilmek istenmiştir. Bu eğitimin de çocukla üzerinde olumsuz etkileri vardır. Çocuklar, küçük yaşta ailelerinden ayrı kalmaktadırlar. Bu okullarda görevli personelin yükü artmıştır.

3.14.3. Sağlık ve Eğitimİnsan sağlığı değerlidir. Eğitimin genel amaçlarından birisi, bedenen sağlıklı nesiller yetiştir-mektir. Sağlığın korunması denildiğinde; öğrencilerin çevreden gelecek tehlikelerden (ka-zalar, mikroplar vb.), kişisel temizlik kurallarına uymamaktan doğacak hastalıklardan (tifo, dizanteri vb.), yeterli ve dengeli beslenememe neticesinde ortaya çıkan hastalıklardan (aşırı zayıflık, obezite, ağız ve diş rahatsızlıkları vb.), zararlı alışkanlıklardan (sigara ve alkol vb.) doğacak hastalıklardan korunmak için gerekli önlemlerin alınması anlaşılır.

Okul çağındaki çocukların, sağlık eğitimi dört açıdan önem taşımaktadır. Birincisi bu yaş-taki çocuklarda görülen sağlık problemleri erken fark edilirse, zamanında önlem alınabilir. İkincisi, bu yaş gruplarında bazı hastalıklar yaygındır. Aşılama ile çocuklar dirençli hale geti-rilebilir. Üçüncüsü bu yaştaki hastalıklar çocuğun öğrenmesini olumsuz etkiler. Son olarak, çocuğun bu dönemde başkaları ile “sosyal alışverişler” yaptığı dönemdir. Çocuk bu dönem-de, ruhsal ve sosyal yönden desteklenmelidir (Gül, 1992,2).

Yurt kalkınmasının üç önemli unsuru vardır: Ekonomik gelişim, eğitim ve sağlıktır. Bu üç unsur birbirine bağlıdır. Eğitim sistemi, sağlıklı bireyler yetiştirme görevini yerine getiremez ise, toplum sağlığı bozulur. Ülke kaynaklarının büyük bir bölümü, tedaviye yönelik hizmet-lere harcanır. Böylece, ülke ekonomik bir kayba uğrar. Halbuki iyi bir sağlık eğitimi ile ko-ruyucu sağlık hizmetleri yaygınlaştırılabilir. Böylece, sağlıklı bir toplum için ilk adım atılmış olur. Hastanelerde, hastalarımıza boş yer bulmakta zorlanıyoruz. Halbuki, bireylerin tedavisi için harcanan paralar, onların eğitimi için harcanmış olsaydı, birçok kişiler zaten hastanede olmayacaklardı.

3.14.4. Toplumsal Değişme ve EğitimToplum sürekli değişir. Bu değişmenin hızı, yüzyılımızda daha da artmıştır. Küreselleşme, üretken sistemleri, teknolojiyi, uluslar arası ticareti, finansal pazarları, ulus-devletleri ve sos-yal yaşamı birçok yönünü etkilemektedir (Kızılçelik,2002,20). Eğitimin kültürel değerleri ko-ruma ve geliştirme görevi de vardır. Eğitim, hem millî kültürü (temel değerleri) koruyacak, hem de bilimsel yeniliklere (gelişmelere) açık olacaktır (Çelikkaya, 1998,134). Eğitimin bu iki işlevini dengeli şekilde yerine getirmesi son derece önemlidir. Bunu sağlayabilen ülkeler, kültürel değerlerine sadık kalarak gelişmelerini sürdürmüşlerdir. Örneğin, Japonya bu den-geyi en iyi koruyan ülkelerden birisidir. Hem millî değerlerine sahip çıkmış hem de dünya-

Eğitim Bilimlerine Giriş

16

nın süper güçleri arasında yerini korumayı başarmıştır.

Hızlı değişmelerin yaşandığı çağımızda, “sosyal değerlere sahip, kendine öz güveni azami olan bireylerin meydana getirdiği ve birbirlerine güven bağı ile bağlı fertlerin oluşturduğu toplumlar ayakta kalabileceklerdir. Bu gün için maddi unsurlar itibariyle güçlü durumda olan ülkeler, uzun dönemde sosyal yapılarını güçlendiremez ve yapılarını koruyamaz iseler, sosyal çöküntü ile karşı karşıya kalabilirler (Akkutay, 1999,40).

Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar bakıldığında, eğitim sistemimizde bir ta-kım değişmeler yaşanmıştır. Eğitim sistemi, tek çatı altında birleştirildikten sonra, Mustafa Kemal Atatürk yabancı bazı uzmanların görüşlerini de alarak, eğitim sisteminde bir takım düzenlemelerin yapılmasını istemiştir. Böylece, modern ve çağdaş okulların temelleri o dö-nemlerde atılmıştır. Değişim sadece okulların yapısında olmamıştır. Öğretmen yetiştirme sistemi, programlar, eğitim anlayışı ve felsefesi, öğretim yöntemleri, ders araçları ve kitapla-rı gibi, eğitim girdileri ele alınmış, çağın gereklerine göre değiştirilmiştir. Örneğin, 2005 yılı-na kadar, davranışçı öğrenme yaklaşımı, yerini yapılandırıcı anlayışa terk etmiştir. Bu durum öğretmenin rollerini değiştirmiştir. Yeni anlayışa göre öğretmen her şeyi bilen ve aktaran değil, rehberlik eden, organize eden hatta yerine göre öğrenen kişi olarak görülmeye baş-lanmıştır.

Toplumsal değişme, yeni mesleklerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. İş gücünün yeri-ni makinelerin alması, insan gücüne olan talebi azaltmıştır. Bunun yanında bilgisayar prog-ramcılığı, meslek danışmanlığı gibi yeni meslekler ortaya çıkmıştır. Eğitim kurumları yeni meslekleri programına almış ve bu alanda, öğrenciler yetiştirmeye başlamıştır.

Toplumsal değişme, toplumsal yapıda da kendini hissettirmiştir. Bir süre önce oluşturulma-sı bile düşünülmeyen, kurumlar ortaya çıkmıştır. Doğal çevrenin gittikçe bozulması, çevre ile ilgili kurumların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Boşanma ve ayrılmalar, kadın sığınma ev-lerini gündeme getirmiştir. Geleneksel ailenin yok oluşu, bakım evlerinin kurulmasını gerek-tirmiştir. Toplumdaki bu değişmelerin eğitimli ilgisi nereden ileri gelmektedir, diye bir soru aklımıza gelebilir.

Toplumsal değişme okullardaki yapı ve anlayışı değiştirmiştir. Eskiden, toplumdan kopuk görevini sürdüren okul, bugün farklı stratejiler geliştirmiştir. Özellikle özel öğretim kurum-ları (özel okullar), veli katılımına daha fazla önem vermektedirler. Kamu okulları da geç de olsa bu taktiği izlemektedirler. Okul yöneticisi, veliler ile okul arasında sözleşme düzenlen-mektir. Bu suretle, hizmet alan (velilerin) okula katılımı teşvik edilmektedir. Böylece, okul çevresine daha yararlı olmak için bir takım sorumluluklar üstlenmektedir.

Günümüzde yaşam boyu öğrenme önem kazanmıştır. 1996 yılı Avrupa’da Yaşam Boyu Öğrenme Yılı olarak kabul edilmiş ve öğrenen bir toplum olmanın önemi vurgulanmıştır. Wang’a göre yaşam boyu öğrenme; yeni bilgi kazanmayı destekler, okul ve iş piyasası ara-

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

17

sındaki iş birliğini geliştirir ve eğitime yatırımı artırır (Koç, 2005,213). Bu anlayış özel sektör tarafından daha kolay benimsenmiştir.

3.14.5. Teknolojik Gelişme ve EğitimTeknolojik gelişme, toplumsal ve sosyal gelişmelerden biraz farklıdır. Toplumsal ve sosyal gelişme, toplumun yapı ve anlayışındaki gelişmeleri ifade eden bir kavramdır. Teknolojik gelişme ise daha çok bilimsel alanda gelişmeleri vurgular. Teknoloji, bilimin uygulaması ol-duğuna göre, bilimdeki ilerlemeler teknolojide de bir ilerleme sağlar. Teknolojik gelişmeler, dolaylı olarak toplumsal gelişme ve sosyal değişmelere neden olur.

Teknolojik gelişme ile eğitim arasında ilişki çift yönlüdür. Teknoloji insan yeteneklerini ge-liştiren bütün teknik süreçleri kapsar. Eğitim kurumları da bilimsel ve teknik süreçleri gelişti-rerek teknolojiye katkıda bulunur. Eğitim sistemi, bu alanda yetenekli bireylerin seçilmesine ve yetiştirilmesine gayret göstermelidir. Çünkü bilimsel gelişmeler, teknolojik ilerlemenin ön koşulu niteliğindedir.

Teknolojinin gelişmesinde diğer etkenler olarak kültürel değer sistemleri ile bilime yönelik olarak geliştirilen davranışlardır. M. K. Atatürk bunu, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. İlim-den başka bir rehber aramak gaflettir, delalettir.” sözleriyle en iyi biçimde açıklamıştır. Bu cümleden hareketle, eğitim kurumlarının, çağdaş ve bilisel niteliklere uygun olarak düzen-lenmesi gündeme gelmektedir.

Türk Millî Eğitim sisteminin temel ilkelerinden birisi, bilimselliktir. Bu temel ilkeye göre, her derece ve türdeki ders programları, bilimsel ve teknolojik esaslara göre sürekli geliştirilir. Eğitimin değerlendirilmesi, bilimsel araştırma ve değerlendirmelere dayalı olarak yapılır. Bilgi ve teknoloji üretmek ve kültürümüzü geliştirmekle görevli eğitim kurumları, teknoloji ile donatılıp güçlendirilir. Bu yöndeki çalışmalar teşvik edilir ve desteklenir.

Teknoloji eğitime yeni bir boyut getirmiştir. İnternetin kullanımı, bilgi iletişimini hızlandır-mıştır. İnternet üzeriden her türlü metin, görüntü ve ses ve video formatında veriler iletile-bilmektedir. İnternet yardımıyla birçok merkez birbirine bağlanabilmekte ve bilgi alışverişi gerçekleşmektedir. Ülkemizde yaklaşık 55 bin bilgisayarın bağlı olduğu internette, 12 bin civarında kurum, 6 bine yakın web, 300 bin kadar kullanıcı bulunmaktadır (Tavşancıl ve Ke-ser, 2002). Dünya çapında düşünüldüğünde bu rakam katlanarak artacaktır.

Teknolojinin kullanımı, öğrenme süreçlerini de etkilemiştir. Birçok kuruluş tarafından, elekt-ronik kütüphaneler oluşturulmuştur. Böylece sanal eğitimden söz edilmektedir. Sanal okul henüz, bütün öğrenciler açısından maliyeti yüksek bir uygulama olarak görülmektedir. Bu-nun yanında zaman, mekân ve öğretim elemanı açısından bazı yararlar getirmektedir. İn-ternetin, eğitimin sosyal, kültürel boyutunu nasıl etkileyeceği, üzerinde düşünülecek konu haline gelmiştir. Şüphesiz üzerinde durulacak en önemli konulardan birisi, meselenin ahlaki yönüdür. Günümüzde, öğrencilerin zararlı sitelere erişimini engelleyen filtreler kullanılmak-la beraber, bu uygulama, köklü bir çözüm olmaktan uzaktır.

Eğitim Bilimlerine Giriş

18

Bilgi teknolojilerinin kullanılmasıyla, yeni öğrenme şekilleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan bi-risi internet tabanlı öğrenmedir. İnternet tabanlı öğrenme öğretmenin rolünü değiştirmiş-tir. Danışman rolündeki öğretmen, öğrencinin bilgiyi yapılandırmasına yardımcı olur. Bu öğrenme yaklaşımını kullanacak öğretmenin, teknolojik donanımları etkili kullanabilmesi, sistemin zayıf ve güçlü yanlarını bilmesi gerekir (Şahan, 2005,236). Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler ve bilgi alışverişinde yaşanan artış, yeni kültür ve uygarlıklarla etkileşimi kolay-laştırmakla birlikte, bilgiyi edinme, var olanlar arasından en uygun olanını seçme ve başka-larıyla paylaşma gibi becerilere sahip bireylerin yetiştirilmesini gerektirmiştir (Yurdabakan, 2002,64).

Bir teknolojik araç olarak televizyon sayesinde, daha geniş kitlelerle iletişim kurulabilmekte-dir. Bu gün Açık Öğretim Fakültesi, Açık Öğretim Lisesi gibi yollarla, halkın eğitimine çeşit-lilik getirilmiştir. Bu durum, eğitimin sürekliliğine de yardım etmektedir. Örneğin, bu yolla yetişkin eğitimi, sağlık eğitimi ve diğer bilgiler kolayca geniş kitlelere iletilebilmektedir.

3.15. KAYNAKÇA

• Akkutay, Ülker (1999). “21.Yüzyılda Sosyal Yapının Eğitime Etkileri Nasıl Olacaktır?” Eğitimde Yansımalar. 21. Yüzyılın Eşiğinde Türk Eğitim Sistemi. (Ulusal Sempozyum). Ankara, Tekışık Yayıncılık

• Arvasi, S. Ahmet (1995). Eğitim Sosyolojisi. İstanbul, Burak yayınevi• Aydın, İnayet (2005). “Okul Çevre İlişkileri”. Eğitim ve Okul Yöneticiliği. (2. Baskı), Ankara. Pe-

gem A Yayıncılık• Bilhan, Saffet (1986). Eğitim Sosyolojisi. Ankara, Dil Tarih Coğrafya Yayınları No:352• Bursalıoğlu, Ziya (1991). Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış.• Ankara (8.basım), Pegem Yayıncılık.• Çelikkaya, Hasan (1998). Fonksiyonel Eğitim Sosyolojisi. (2.basım).• İstanbul, Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.• Dewey, John (2004). Demokrasi ve Eğitim. (Çeviren: Tufan Göbekçin), Ankara, Yeryüzü Yayı-

nevi, Başak Matbaacılık• Ergun, Mustafa (1994). Eğitim Sosyolojisine Giriş (Eğitim ve Toplum), Ankara, (5.baskı), Ocak

Yayınları• Güney, Salih. (2000). Davranış Bilimleri. Ankara, Nobel Yayın Dağıtım Ltd.Ştd.• Gül, İbrahim (1992). “İlköğretimde Sağlık Hizmetlerinin Yönetimi” Seminer. Ankara. A.Ü. Sos-

yal Bilimler Enstitüsü• Kızılçelik, Sezgin (2002). “Kapitalizmin Diasporası Olarak Küreselleşme” Eğitim Araştırmaları

(Küreselleşme ve Eğitim), Ocak 2002, Sayı:6 Anı Yayıncılık San.Ltd:şti• Koç, Gürcü ve diğ. (2005). “Yaşam Boyu Öğrenme”, Eğitimde Yeni Yönelimler, Ankara, (2. Bas-

kı), (editör: Özcan Demirel), Pegem A Yayıncılık

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

19

• Meb (1990). Milli Eğitim Temel Kanunu. Ankara: Milli Eğitim Basımevi• Olsen, G.Edward and Others (1961). School and Community, (second edition), Prentice-Hall,

Inc, Englewood Cliffs,N.J.• Özkalp, Enver (2005). Sosyolojiye Giriş. (13. Baskı). Bursa. Ekin kitabevi Yayınları• Öztürk, Hüseyin (1993). Eğitim Sosyolojisi. Ankara. Hatipoğlu Yayınları (8.Baskı).• Şahan, Hasan, Hüseyin (2005). “İnternet Tabanlı Öğrenme”, Eğitim Araştırmaları (Küreselleş-

me ve Eğitim), Ocak 2002, Sayı:6 Anı Yayıncılık San.Ltd:şti• Tezcan, Mahmut (1996). Eğitim Sosyolojisi. Ankara, Feryal Matbaası• Yurdabakan, İrfan (2002). “Küreselleşme Konusundaki Yaklaşımlar ve Eğitim” Eğitim Araştır-

maları (Küreselleşme ve Eğitim), Ocak 2002, Sayı:6 Anı Yayıncılık San.Ltd:şti

3.16. DEĞERLENDIRME SORULARI1. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi, eğitimin toplumsal bir kurum olduğu görüşüyle doğrudan ilgili bir açıklama değildir?a) Eğitim toplumsal dayanışmaya yardımcı olur.b) Eğitim kurumlarından başka sosyal kurumlar da vardır.c) Eğitim bireye toplumsal sorumluluk kazandırır.d) Eğitim bireyin meslek edinmesine yardımcı olur.e) Eğitim sosyal yapının zorunlu kurumlarından birisidir.

2. Eğitimin temel işlevlerinden ‘toplumsal işlevi” hangi seçenekte vurgulanmıştır?a) Eğitim, parlamenter sistemin teminatı konumundadır.b) Eğitim sistemimiz laik, sosyal hukuk devletinin özelliklerini gösterir.c) Eğitim, bireylerin ortak değerler etrafında birleşmelerine yardım eder.d) Eğitim bireyin bedenen ve zihnen gelişimini destekler.e) Eğitim fikri hür, vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister.

3. Eğitimin “bireyi geliştirme” işlevini aşağıdaki durumlardan hangisi destekler?a) Topluma kitle eğitim verilmesib) Eğitimin bireyselleştirilmesic) Eğitimin toplulaştırılmasıd) Eğitimin kişiselleştirilmesie) Eğitimin bütünleştirilmesi

4. Milli Eğitimin Temel İlkelerinden hangisi bilimsellik ilkesini yansıtır?a) Her derece ve türdeki eğitim programları teknolojik esaslara göre geliştirilir.b) Türk eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve ihtiyaçlarına göre düzenlenir.c) Eğitimde kadın erkek herkese, fırsat ve imkan eşitliği sağlanır.d) Fertlerin genel ve mesleki eğitimlerinin hayat boyunca devam etmesi esastır.e) Türk milli eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü dersleri zorunlu derslerdendir.

Eğitim Bilimlerine Giriş

20

5. Toplumsallaşmadan aşağıdaki ifadelerden hangisi anlaşılmamalıdır?a) Bireyler toplumun normlarına uyarlar.b) Toplumun üyelerinde beraberlik şuuru vardır.c) Bireyler problemlere benzer çözümler getirirler.d) Toplum üyeleri geleneklerine bağlılık gösteriler.e) Toplumsal değerler bireylerce çiğnenmez.

6. Eğitimin toplumsal kontrol aracı olarak kullanılması, aşağıdaki kurumlardan hangisi-nin daha çok işine yarar?a) Kadastro müdürlüğüb) Hukuk sistemic) Nüfus müdürlüğüd) Çevre bakanlığıe) Enerji bakanlığı

7. Toplumsal hareketlilik ile ilgili olarak, aşağıdaki önermelerden hangisi yanlıştır?a) Eğitim her zaman toplumsal hareketliliğe sebep olur.b) Eğitim toplumsal hareketliliğin aracıdır.c) Toplumsal hareketlilik iki biçimde görülür.d) Kanuni döneminde eğitim, toplumsal hareketlilik aracıdır.e) Toplumsal hareketlilik, kişiye statü sağlar.

8. Aile ile eğitim ilişkisi ile ilgili olarak aşağıdaki önermelerden hangisi doğru olarak verilmiştir?a) Ailede çocuk sayısının fazlalığı eğitimi olumlu etkiler.b) Boşanma çocuğun durumunu önemli derecede etkilemez.c) Ailenin eğitimli olmasının çocuk üzerinde etkisi yoktur.d) Çocuk temel bilgi ve becerileri ailesinden öğrenir.e) Gelişmiş ülkelerde eğitim işlevi halen ailededir.

9. Din ile eğitim arasındaki ilişki ile ilgili olarak, hangi önerme yanlış olarak verilmiştir?a) Türkiye’de dini amaçlı eğitim kurumları vardır.b) Eğitimin bazı tavsiyelerini din eğitimi de destekler.c) Eğitim sistemimizde eğitim birliği oluşturulmuştur.d) Ülkemizde din ve vicdan hürriyeti vardır.e) Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, ilköğretimde isteğe bağlıdır.

10. Akran gruplarının, çocuğun sosyalleşmesinde olumsuz etkisi hangisidir?a) Çocuklar cinsel konularda bilgiler edinirler.b) Bütün akran grupları çocuğa dürüst olmayı önerir.c) Çocuk, akran gruplarında kendini rahat hisseder.

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

21

d) Liderlik yeteneği olan çocuk, bu yeteneğini geliştirir.e) Çocuk bu gruplar içinde otorite kavramını öğrenir.

11. Aşağıdakilerden hangisi göçün getirdiği eğitimle ilgili olumsuz-luklardan birisi de-ğildir?a) Yatılı okulların açılmasıb) Taşımalı öğretime geçilmesic) Okullarda normal öğretim yapılmasıd) Kentlerde sınıfların kalabalıklaşmasıe) Bazı köy okullarının kapatılması

12. Ülkemizde ,“eğitimde kalkınma kavramı”, daha çok aşağıdaki birimlerden hangisinde uygulama alanı bulmaktadır?a) İl merkezlerib) Gelişmekte olan ilçelerc) Gelişmiş köylerd) Kırsal kesime) Metropol şehirlerde

13. İlköğretimde sağlık hizmetlerinin önemi konusunda verilen önermelerden hangisi yanlış olarak verilmiştir?a) Bu yaşta çocuk hastalıklarının yaygın olmasıb) Hastalıkların çocukların öğrenmelerini etkilemesic) Çocuğun bu yaşta ruhsal yönden desteğe ihtiyacı olmasıd) Erken teşhis ile hastalıkların önüne geçilmesie) Bağışıklık sistemi iyi çalışan çocuğun aşılanmaması

14. Toplumsal değişme kavramıyla ilgili, verilen önermelerden hangisi doğrudur?a) Toplumsal değişmeler eğitimi etkilemez.b) Eğitim toplumsal değişmeye karşı koyabilir.c) En son program değişikliği 1968 yılında yapılmıştır.d) Toplumsal değişme, kültürü değiştirmez.e) Toplumsal değişme halen devam etmektedir.

15. Teknolojik değişmelerin eğitim sistemini etkilemesiyle ilgili verilen önermelerden hangisi yanlıştır?a) Teknoloji bilme dayanır, bilimi ise eğitim destekler.b) İnternet, günümüzde sınıflarda yaygın olarak kullanılmaktır.c) Bilgisayar yönetim alanında da kullanılmaktadır.d) Teknolojik araçlar ileride öğretmenin yerini alabilir.e) Sınıflarda değişik teknolojik araçlardan yararlanılır.

Eğitim Bilimlerine Giriş

22

3.17. CEVAPLAR1.d 2.c 3.b 4.a 5.c 6.b 7.a 8.d 9.e 10.b 11.c 12.d 13.e 14.e 15.d

Eğitimin Toplumsal Temelleri Ünite 4

23

Eğitim Bilimlerine Giriş

24