orman ve su İŞlerİ bakanliĞi - …...3 bakanlik proje ekİbİ orman ve su İşleri bakanlığı...
TRANSCRIPT
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
DİPSİZ LAGÜNÜ SULAK ALAN YÖNETİM PLANI PROJESİ
DİPSİZ LAGÜNÜ SULAK ALAN ALT HAVZASI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
ARAŞTIRMA ALT PROJESİ
NİHAİ RAPOR
VII. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
MERSİN İL ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ
ARALIK-2012
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Hassas Alanlar Dairesi Başkanlığı Sulak Alanlar Şube Müdürlüğü
DİPSİZ LAGÜNÜ SULAK ALAN YÖNETİM PLANI PROJESİ
DİPSİZ LAGÜNÜ SULAK ALAN ALT HAVZASI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
ARAŞTIRMA ALT PROJESİ
Doğa Araştırmaları Derneği
İktisadi İşletmesi
ARALIK-2012
3
BAKANLIK PROJE EKİBİ
Orman ve Su İşleri Bakanlığı VII. Bölge Müdürlüğü
Etem BOZ Bölge Müdürü
Halil KORKMAZ Mersin Şube Müdürü
Nursel TURAN Doğa Koruma ve Sulak Alanlar Şube Müdürü
Dr. Ayşe DÜRGEN Veteriner Hekim
Orhan KARAKAYA Biyolog
Özlem RENKSOY Kimyager
Özlem KÖKCÜ Çevre Mühendisi
Murat BEŞER Memur
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
Ramazan DİKYAR Hassas Alanlar Dairesi Başkanı
Dr. B. Teoman MERİÇ Sulak Alanlar Şube Müdürü
Serhan ÇAĞIRANKAYA Ziraat Mühendisi
Şerif HIZLI Orman ve Su İşleri Uzmanı
Burcu ÜNAL Orman ve Su İşleri Uzman Yardımcısı
Fatih KÖYLÜOĞLU Orman ve Su İşleri Uzman Yardımcısı
4
PROJE EKİBİ
PROJE KOORDİNATÖRÜ
Itri Levent ERKOL
PROJE EKİBİ
Yrd. Doç. Harun AYDIN Hidrojeoloji Mühendisi
İlker ÖZBAHAR Biyolog (Zoolog +Ornitolog)
Yrd. Doç. Hüseyin KARAKUŞ CBS ve Uzaktan Algılama Uzmanı
Itri Levent ERKOL Su Ürünleri Mühendisi
Dr. Ayşegül DEMİR Çevre Mühendisi
Esra ERGİN Biyolog ( Botanik Uzmanı)
Ayşe İdil ÇAKIROĞLU Biyolog+Ekolog
5
Proje Sahibi
T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı
VII. Bölge Müdürlüğü
Mersin İl Şube Müdürlüğü
Projenin Adı
Dipsiz Sulak Alan Yönetim Planı Projesi
Dipsiz Sulak Alan Alt Havzası Biyolojik
Çeşitlilik Araştırma Alt Projesi
Projenin Yeri Tarsus, Mersin
Raporu Hazırlayan Kuruluş
Doğa Araştırmaları Derneği İktisadi İşletmesi
Adresi
Dr. Mediha Eldem Sok.No: 64/3
Kızılay/Ankara
Telefon ve Faks Numarası Telefon : 0 (312) 4321879
Faks : 0 (312) 4324394
Rapor Sunum Tarihi 17/12/2012
6
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ .................................................................................................................................................... 11
1 TANIMLAMA ............................................................................................................................. 14
1.1 Alan Konumu, Tanımı ve Sınırları ........................................................................................ 14
1.2 Mülkiyet Durumu .................................................................................................................. 15
1.3 Yönetim Yapısı (Koruma Statüleri ve Yönetim Çerçevesi) .................................................. 16
2 DOĞAL ve ÇEVRESEL VERİLER ............................................................................................ 17
2.1 Fiziksel Veriler ...................................................................................................................... 17
2.1.1 Jeolojik ve Topografik Özellikler .................................................................................. 17
2.1.2 Stratigrafi ....................................................................................................................... 17
2.2 Biyolojik Veriler .................................................................................................................... 54
2.2.1 Bitkisel ve Hayvansal Planktonlar ve Bentik Canlılar .................................................. 54
2.2.2 Sucul Omurgasızlar ....................................................................................................... 62
2.2.3 Sucul Omurgalılar ......................................................................................................... 63
2.2.4 Karasal Omurgalılar ...................................................................................................... 67
2.2.1 Sucul ve Karasal Bitkiler ............................................................................................... 85
2.3 Su Kalitesi ........................................................................................................................... 102
2.3.1 Giriş ............................................................................................................................. 102
2.3.2 Önceki Çalışmalar ....................................................................................................... 102
2.3.3 Materyal ve Çalışma Yöntemi ..................................................................................... 103
2.3.4 Bulgular ve Tartışma ................................................................................................... 105
2.3.5 Sorunlar ve Çözüm Önerileri ....................................................................................... 122
3 SOSYOEKONOMİK DEMOGRAFİK YAPI............................................................................ 123
4 GENEL DEĞERLENDİRME .................................................................................................... 132
4.1 Sulak Alanlar ....................................................................................................................... 132
4.2 Ekolojik Değerlendirme ...................................................................................................... 133
4.2.1 Dipsiz Lagünü’nün Biyolojik Çeşitliliği ..................................................................... 134
4.2.1.1. Dipsiz Lagünü’nün Ekosistem Çeşitliliği ............................................................................... 134
4.2.1.2. Dipsiz Lagünü’nün Tür Çeşitliliği .......................................................................................... 134
4.3 Niteliksel Değerlendirme..................................................................................................... 135
4.4 Sosyoekonomik Değerlendirme .......................................................................................... 136
4.5 Sulak Alan Koruma Bölgeleri ............................................................................................. 137
5 BAŞLICA SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ................................................................. 139
5.1 Mevcut Sorunlar .................................................................................................................. 139
5.2 Gelecekte Ortaya Çıkması Muhtemel Sorunlar ................................................................... 143
5.3. Çözüm Önerileri ...................................................................................................................... 145
6 ALANDA EKOTURİZM OLANAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ ......................................... 147
7 KAYNAKÇA ............................................................................................................................. 148
7
ŞEKİLLER TABLOSU
Şekil 1: Adana Kuvaterner havzasının gelişimi (Şenol, 1989, Şenol vd., 1998) ........................... 19
Şekil 2: Değerlendirmeye alınan 3 MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları................. 28
Şekil 3: Adana MGİ yıllık toplam yağış grafiği ............................................................................. 29
Şekil 4: Adana MGİ yıllık toplam yağıştan birikimli sapma grafiği .............................................. 30
Şekil 5: Adana MGİ’de kaydedilen yağışların aylık ortalamaları .................................................. 30
Şekil 6: Adana MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları ................................................ 31
Şekil 7: Karataş MGİ yıllık toplam yağış grafiği ........................................................................... 31
Şekil 8: Karataş MGİ yıllık toplam yağıştan birikimli sapma grafiği ............................................ 32
Şekil 9: Karataş MGİ’de kaydedilen yağışların aylık ortalamaları ................................................ 33
Şekil 10: Karataş MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları ............................................ 34
Şekil 11: Mersin MGİ yıllık toplam yağış grafiği .......................................................................... 34
Şekil 12: Mersin MGİ yıllık toplam yağıştan birikimli sapma grafiği ........................................... 35
Şekil 13: Mersin MGİ da kaydedilen yağışların aylık ortalamaları ............................................... 36
Şekil 14: Mersin MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları ............................................. 36
Şekil 15: Adana MGİ aylık ortalama sıcaklık grafiği .................................................................... 38
Şekil 16: Adana MGİ mevsimlere göre aylık ortalama sıcaklık grafiği ......................................... 38
Şekil 17: Karataş MGİ aylık ortalama sıcaklık grafiği ................................................................... 39
Şekil 18: Karataş MGİ mevsimlere göre aylık ortalama sıcaklık grafiği ....................................... 39
Şekil 19: Mersin MGİ aylık ortalama sıcaklık grafiği.................................................................... 40
Şekil 20: Mersin MGİ mevsimlere göre aylık ortalama sıcaklık grafiği ........................................ 40
Şekil 21: Adana MGİ yıllık toplam buharlaşma grafiği ................................................................. 42
Şekil 22: Karataş MGİ yıllık toplam buharlaşma grafiği ............................................................... 43
Şekil 23: Mersin MGİ yıllık toplam buharlaşma grafiği ................................................................ 44
Şekil 24: Dipsiz Dalyanı Sulak Alan Alt Havzası ve Yakın Dolayında Yer Alan 3 MGİ için
Penman Yöntemi Kullanılarak Hesaplanan Hidrolojik Su Bütçesi Bileşenlerinin Aylık Değişimi50
Şekil 25: Aşağı Seyhan Havzası’ndaki kuyu loglarından elde edilen 3 boyutlu litoloji dağılımı
(Ekmekçi vd., 2007; Gürkan, 2005; Yalçınkaya, 2005) ................................................................. 53
Şekil 26: Aşağı Seyhan Havzası’ndaki yer altı litoloji dağılımı (Ekmekçi vd., 2007; Gürkan, 2005;
Yalçınkaya, 2005). ......................................................................................................................... 53
Şekil 27: Aşağıdan-yukarı ve yukarıdan-aşağı kontrol mekanizmalarının farklı besin tuzu
konsantrasyonlarındaki değişen etkileri (Shapiro & Wright 1984; Carpenter ve ark., 1985;
McQueen ve ark., 1989). ................................................................................................................ 56
Şekil 28: Tarsus Çayı Deltası’nın kurutulmadan önceki tahmini durumu ..................................... 71
Şekil 29: EUNIS habitat sınıflandırma anahtarından bir örnek ...................................................... 86
Şekil 30: Davis grid harita sistemi ................................................................................................. 87
Şekil 35 Dipsiz Lagünü’nde yüzey suyu kalite parametrelerinin yaz ve güz dönemlerinde
istasyonlara göre değişim grafikleri ............................................................................................. 117
Şekil 38: Köyde yaşayanların cinsiyetlere göre dağılımı ............................................................. 123
Şekil 39: Köyde yaşayanların okuryazarlık durumu .................................................................... 124
Şekil 40: Kulak yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu ...................................................... 124
Şekil 41: Çayboyu yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu .................................................. 125
Şekil 42: Baharlı yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu .................................................... 125
Şekil 43: Ağzıdelik yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu ............................................... 126
8
HARİTALAR TABLOSU
Harita 1: Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzası ........................................................................ 14
Harita 2: Alanın mülkiyet durumu ........................................................................................... 16
Harita 3: İnceleme alanı ve yakın dolayının jeoloji haritası (Şenol vd.,1998’den
değiştirilmiştir) ......................................................................................................................... 18
Harita 4: İçel ili depremsellik haritası ...................................................................................... 20
Harita 5: İnceleme alanı yükselti haritası ................................................................................. 21
Harita 6: İnceleme alanı bakı haritası ....................................................................................... 22
Harita 7: İnceleme alanı eğim haritası ...................................................................................... 22
Harita 8: İnceleme alanının hidroloji haritası ........................................................................... 23
Harita 9: Meteoroloji gözlem ağı haritası ................................................................................ 26
Harita 10: İnceleme alanı ve çevresinde eşyağış dağılım haritası ............................................ 27
Harita 11 Dipsiz Dalyanı Sulak Alan Alt Havzası ve Yakın Dolayındaki Mevcut MGİ’na Ait
Eş Potansiyel Buharlaşma-Terleme Haritası (Thornthwaite Yöntemi) .................................... 46
Harita 12 Dipsiz Lagünü'nü besleyen Seyhan akımları ve Akdeniz sularını getiren kanallar.
Görüntüde Akdeniz'e bağlanan kanallar kapalı vaziyettedir. ................................................... 51
Harita 13: Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzasında bulunan kuşlar için önemli habitat tipleri
haritası ...................................................................................................................................... 81
Harita 14: Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzasında bulunan korumada öncelikli bitki türleri
için önemli habitat tipleri haritası ............................................................................................. 91
Harita 15 Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzası habitat tipleri haritası (EUNIS, 2004 ............ 99
Harita 16 Dipsiz Lagünü yüzey suyu numunesi alınan örnekleme noktalarının konumu ..... 104
Harita 17 Alan çevresindeki yerleşim yerleri ......................................................................... 123
Harita 18 Dipsiz Lagünü Koruma Bölgeleri Öneri Haritası .................................................. 138
Harita 19 Seyhan Nehir Ağzı'nda Kıyı Erozyonunun Zamansal Etkisi ................................. 142
Harita 20 Berdan Çayı projelendirilmiş yatak değişimi ......................................................... 144
Harita 21 Kapatılan tatlı su girişi ve açılan dalyan boğazı ..................................................... 145
Harita 22 Otlatmaya kapatılması gereken kum tepesi ............................................................ 146
9
FOTOĞRAFLAR TABLOSU
Fotoğraf 1: Dipsiz sulak alanına ait bir görüntü ....................................................................... 15
Fotoğraf 2: Seyhan nehrinde tespit edilen yuvalardan çıkan Trionyx yavruları nehre doğru ilk
adımlarını atarken (Fotoğraf: Süleyman Ceylan) ..................................................................... 67
Fotoğraf 3: Saz kedisi (Felis chaus) ......................................................................................... 69
Fotoğraf 4: Sığır balıkçılı ......................................................................................................... 73
Fotoğraf 5: Gri balıkçıl ............................................................................................................. 73
Fotoğraf 6: Bataklık kırlangıcı ................................................................................................. 74
Fotoğraf 7: Yalıçapkını ............................................................................................................ 75
Fotoğraf 8: Alaca yalıçapkını ................................................................................................... 76
Fotoğraf 9: İzmir yalıçapkını .................................................................................................... 76
Fotoğraf 10: Arap bülbülü ........................................................................................................ 78
Fotoğraf 11: Tahrip edilmiş sazlıklar ....................................................................................... 82
Fotoğraf 12: Alanda tarım alanına dönüştürülmüş kumullar ................................................... 82
Fotoğraf 13: Otlatma baskısı .................................................................................................... 83
Fotoğraf 14: Kıyıda yazlıkçıların yaptığı yapılar ..................................................................... 84
Fotoğraf 15: Bromus psammophilus P.M.Sm .......................................................................... 88
Fotoğraf 16: Echinops dumanii C.Vural .................................................................................. 89
Fotoğraf 17: Hareketli kumul vejetasyonu ............................................................................... 92
Fotoğraf 18: Ipomoea stolonifera ............................................................................................. 93
Fotoğraf 19 : Sabit/yarı sabit kumul kuşağı vejetasyonu ......................................................... 94
Fotoğraf 20 Pancratium maritimum ......................................................................................... 94
Fotoğraf 21 Nemli tuzcul düzlükler ......................................................................................... 96
Fotoğraf 22 Centaurea calcitrapa subsp. cilicica ...................................................................... 96
Fotoğraf 23 Tuzcul bataklıklar ................................................................................................. 97
Fotoğraf 24 Phragmites australis toplukları ............................................................................. 98
Fotoğraf 25 : Dipsiz Lagünü’nde yaz dönemi örnekleme çalışmalarına ait görüntüler (Ayşegül
DEMİR) .................................................................................................................................. 109
Fotoğraf 26 Dipsiz Lagünü kuzeyinde lagüne bağlantılı küçük irili ufaklı kanallar (Ayşegül
DEMİR) .................................................................................................................................. 113
Fotoğraf 27 Dipsiz Lagünü’nde güz dönemi örnekleme çalışmalarına ait görüntüler (Ayşegül
DEMİR) .................................................................................................................................. 114
Fotoğraf 28 Echinops dumanii ve yeni açılan dalyan boğazı ................................................. 143
10
TABLOLAR
Tablo 1: İnceleme alanı civarındaki istasyonlarda kaydedilmiş yağış verileri ........................ 26
Tablo 2: İnceleme alanı civarındaki istasyonlarda kaydedilmiş sıcaklık verileri .................... 37
Tablo 3: İnceleme alanı civarındaki istasyonlarda kaydedilmiş buharlaşma verileri .............. 41
Tablo 4: Meteoroloji İstasyonları için Aylara Göre Düzeltme Katsayıları (F ()) .................. 45
Tablo 5: Thornthwaite Yöntemi ile MGİ için Hesaplanan Aylık Potansiyel Buharlaşma-
Terleme (ETp) Değerleri .......................................................................................................... 45
Tablo 6: Turc Yöntemi ile MGİ için Hesaplanan Gerçek Buharlaşma-Terleme (ETa) Değerleri
.................................................................................................................................................. 47
Tablo 7: Dipsiz Dalyanı Sulak Alan Alt Havzası ve Yakın Dolayında Yer Alan 3 MGİ için
Penman Yöntemi Kullanılarak Hesaplanan Hidrolojik Su Bütçesi ile İlgili Bilgiler. ............. 48
Tablo 8: Alanda bulunan zooplankton türleri .......................................................................... 59
Tablo 9: Alanda bulunan fitoplankton taksonları ..................................................................... 61
Tablo 10: Lagünde tespit edilen makro-omurgasızlar. ............................................................. 63
Tablo 11: 3/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ uyarınca su
ürünlerine yönelik boy ve ağırlık yasakları .............................................................................. 65
Tablo 12: Çalışma kapsamında tespit edilen türler ve türlere ait IUCN koruma kriterleri ...... 66
Tablo 13: Çukurova Deltası’nda Gözlenen Herpetofauna Türleri (Hoffmann, 2003; Altan ve
ark., 2004) ................................................................................................................................ 69
Tablo 14: Alanda bulunan memeli türlerinin IUCN kriterlerine göre değerlendirme tablosu . 70
Tablo 15: Alandaki Kuş Türleri ve Koruma Durumları ........................................................... 80
Tablo 16: Alanda görülmesi muhtemel ve gözlemlenen endemik ve nadir türlerin tehlike
kategorileri ............................................................................................................................... 91
Tablo 17 Dipsiz Lagünü örnekleme noktalarına ait koordinatlar ve temsili lokasyonlar ...... 105
Tablo 18: Dipsiz Lagünü’nde yaz döneminde (25.06.2012) yapılan örnekleme çalışmalarına
ait sonuçlar ............................................................................................................................. 106
Tablo 19: Dipsiz Lagünü’nde güz döneminde ( 21.09.2012) yapılan örnekleme çalışmalarına
ait sonuçlar ............................................................................................................................. 110
Tablo 20: Dipsiz Lagünü yaz ve güz dönemlerinde ölçülen su kalitesi parametrelerinin
istatistiksel hesaplamaları ve kalite sınıflandırılması ............................................................. 118
Tablo 21 Sorun Ağacı ............................................................................................................ 139
11
GİRİŞ
Sulak alanlar, ekolojik ve ekonomik yönden büyük bir öneme sahip olup, doğal
işlevleri ve ekonomik değerleriyle yer yüzünün en önemli ekosistemleridir. Ayrıca tropik
ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin ve organik madde üretiminin en yüksek olduğu
ekosistemlerdir. Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle dünyanın doğal zenginlik
müzeleri olarak kabul edilirler (Beklioğlu ve ark., 2007). Sulak alanlar insan yaşamı için
ekonomik, kültürel, bilimsel ve rekreasyonel değerlerin önemli kaynağını teşkil eder (Pakalne,
2004). Sulak alanlar, koruma altında ve yaşamı tehlikede olan sayısız bitki ve hayvan türleri
için temel yaşam alanıdır. Ayrıca doğal dengenin sürdürülmesinde de önemli bir rol
oynamaktadır (Pakalne, 2004; Çevre Atlası, 2004).
Sulak alanlar, birinci derece bir faktör olarak suyun, çevreyi ve buna eşlik eden doğal
bitki ve hayvan hayatını kontrol ettiği alanlardır. Sulak alanlarla ilgili dünyada 50’den fazla
tanım yapılmıştır. Ancak uluslararası alanda yapılan en geniş ve en fazla kabul gören tanım
Ramsar Sözleşmesi’nde yer alan tanımdır (Pakalne, 2004). RAMSAR Sözleşmesi’nde
(Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar
Hakkında Sözleşme) (Madde 1) sulak alanlar; “doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları
durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketinin çekilme devresinde altı
metreyi geçmeyen derinlikleri de kapsayan bütün sular, bataklıklar, sazlıklar ve turbalıklar”
olarak tanımlanmıştır. Bu tanım 17 Mayıs 2005 tarih ve 25818 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nde, 01/07/2003 kabul tarihli 4915 sayılı
Kara Avcılığı Kanunu’nda ve 26/04/2006 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle 2872 sayılı
Çevre Kanunu’nda yer alarak ulusal mevzuatımıza girmiştir. Bu tanıma ek olarak ABD
Mühendisler Gücü (U.S. Corps of Engineers) tarafından kabul edilen sulak alan tanımı ise
şöyledir. “ Suya doygun toprak koşullarına uyum sağlamış bitkilerin bolca bulunması için
yeterli süre ve aralıklarla yer altı ve yer üstü suyu ile doygun veya örtülü alanlardır. (Açıkgöz,
2001)
Ramsar Sözleşmesi’nin amacı; sulak alanların bulunduğu bölgenin su rejimini
düzenlemesi, karakteristik bitki ve hayvan topluluklarının, özellikle su kuşlarının barınmasına
olanak sağlaması ekonomik, bilimsel ve rekreasyonel olarak büyük bir kaynak teşkil etmesi,
kaybedilmesi halinde bir daha kazanılması mümkün olmaması nedeniyle sulak alan kaybına
neden olacak hareketlerin önlenmesidir (Altan ve ark., 2004; Demir, 2008).
12
Bütün sulak alanlar toprak, su, bitki, hayvan türleri ve besinler gibi fiziksel, biyolojik
veya kimyasal elemanlardan oluşur. Bu elemanların kendi içlerinde ve aralarında gerçekleşen
işlemler sulak alanların, yaban hayatı, dalyanlar ve ormanlar gibi kaynakların oluşumu, taşkın
kontrolü ve fırtınadan koruma gibi işlevlerin gerçekleşmesini sağlar. Bunun yanında biyolojik
çeşitlilik ve kültürel kalıtım gibi ya kendinden değerli ya da çeşitli yararların ortaya çıkmasına
neden olan ekosistem niteliklerinde bulunmaktadır. Sulak alanları önemli kılan bu işlev, ürün
ve ekosistem nitelikleridir. (Dugan, 1990).
Sulak alanların gereksinilen hidrolojik şartları sağlanamadığında, ekosistemleri
olumsuz yönde etkilenir. Bu tip ekosistemlerin korunması ve sürdürülebilmesi ancak su ve
toprak kaynaklarının geliştirilmesi hizmetleri ile lagünlerin yönetim planlarının birlikte
yürütülmesi ve uygulanması ile mümkündür. Çukurova lagünlerinin tamamı henüz bir
yönetim planına sahip değildir. Dolayısıyla yönetim planlarının bir an önce hazırlanması ve
bu yönetim planlarına göre işletilmelerinin sağlanması aciliyet arz etmektedir.
Deltalar, sulak alan ekosistemleri içerisinde, biyolojik çeşitlilik ve bulundukları
bölgede ekolojik dengenin korunması bakımından özel öneme sahiptirler. Akarsuların denize
döküldüğü bölgelerde oluştuklarından hem karasal hem de denizel faktörlerin etkisi altında
olup, deniz suyu ve tatlı su ortamları arasındaki geçiş bölgeleridir. Haliçler ve lagüner
ortamların ekolojisi fiziksel, kimyasal ve çevresel koşullara bağlı olarak oldukça değişken
özellikler gösterip, yapıları tatlı su ortamından aşırı tuzlu su ortamına kadar değişebilmektedir
(Gilabert, 2001). Bu değişkenlikler enlem ve iklime bağımlı olarak ortamdaki canlıların
dağılım ve yoğunluğunu da etkilemektedir.
Lagün gölleri coğrafik konum, hava, karasal havza, akarsu ve denizin etkisi altında
kalan sığ sulak alanlar olarak tanımlanabilir. Deniz ile olan bağlantısının kuvvetliliği ve
karasal havzanın toprak yapısı ile yüzey akısı ve biyotik aktiviteler lagün gölünün sediment
yapısının oluşumu ve dağılımında belirleyici etkenlerdendir. Bununla beraber lagünde etkisi
olan akarsuların ve denizel akıntılar ile dalgaların da lagün ve körfezlere doğru sediment
materyalinin taşınmasında etkili olmaktadır (Kırkgöz, 1998).
Lagünler; biyolojik zenginlikleri, balıkların beslenme-barınma-üreme ortamı olması,
balık stokları ekonomik zenginliği, kuş göç yolları ve kuşlar için beslenme-barınma-üreme
ortamı olması, doğal su arıtma özelliği, su çevrimindeki yeri, atmosfer ile buharlaşma-yağış
ilişkileri, havzasındaki ve beslenme alanındaki yer üstü ve yer altı sularıyla ilişkileri, yer altı
13
sularını besleme özelliği, taşkın öteleme fonksiyonları, iklimsel etkileri, kıyı yer altı sularında
tuzlu su - tatlı su girişimlerindeki dengeyi tesis etmesi, ekoturizm potansiyeli vb. özellikleri
dikkate alındığında korunması ve akılcı kullanım çerçevesinde değerlendirilmesi gereken
jeomorfolojik oluşumlardır.
Lagün gölleriyle ilgili olarak önceki yıllarda yapılmış çalışmalarda derinlik 1–1,5m ve
zemin sedimentinin çoğunlukla kumluk olduğu belirtilmektedir. (Alpbaz, 1990)
Lagünler, aynı zamanda tatlı su girdileri ve sığ olmalarından kaynaklanan etkin dip
karışımı nedeniyle besince zengin ortamlardır. Bu koşullar, lagünlerde üretim düzeylerinin de
yüksek olmasına neden olmaktadır. Lagüner sistemler dünyanın doğal biyolojik zenginlik
kaynakları olmalarının yanında, bilimsel çalışmalar için laboratuvar konumunda olup,
biyolojik çeşitliliğin korunması ve devamlılığının sağlanmasında büyük öneme sahip hassas
ve kırılgan ekosistemlerdir. (Balkaya ve Çelikoba, 2005; Anonim, 2007; Erdem, 2004).
Akdeniz Bölgesi’nin ve Çukurova’nın en önemli akarsuları Ceyhan-Seyhan- Berdan
Nehirleri, Çukurova Deltası’nı ve Çukurova lagün zincirini oluşturmuştur. Deltadaki göl ve
lagünler, Akdeniz’in su düzeylerinin değişmeye başladığı 4.dönemin sonunda (10.000 yıl
önce) oluşmaya başlamıştır.
Dipsiz sulak alanının da içinde yer aldığı Çukurova Deltası, Bern Sözleşmesi’nde
listelenen türlerin ve habitatların birçoğunu içermektedir. Barcelona Sözleşmesi’ne göre de
deltanın korunması Türkiye’nin uluslararası yükümlülüğündedir. Ancak deltada son yıllardaki
gelişmelere bakıldığında, doğal kaynakların giderek artan oranda tahrip edildiği
görülmektedir. Tarım alanlarının neredeyse lagün ve deniz kıyısına kadar genişlemesi, önemli
sulak alanlarının tarımsal amaçlı kurutulması, tarımsal kimyasalların yaşam ortamlarını
olumsuz etkilemesi, hatta kentleşme ve ikincil konutlar ile kıyıya olan talebin artması gibi
gelişmeler, tüm ekosistemi tehdit etmektedir (Artar, 2002).
14
1 TANIMLAMA
1.1 Alan Konumu, Tanımı ve Sınırları
Araştırma alanı Doğu Akdeniz Bölgesi’nde, Mersin-Tarsus ilçesi Baharlı köyü
sınırları içerisinde yer almaktadır. Doğuda Seyhan Nehri kanalı ile Tarsus Çayı arasında yer
alır, güneyde Akdeniz ile çevrilidir. Toplam alanı 1000 dekar olup bir birine bağlantısı olan
kanal ve göletleri içermektedir. Seyhan Nehri ile olan bağlantı kanallarından lagüne tatlı su
girişi sağlanmaktadır.
Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzası UTM-ED50 izdüşüm sistemine göre 668997m-
673873m Doğu X değerleri ile 4070676m – 4065991m Kuzey Y değerleri arasında yer
almaktadır. Yaklaşık 3,2 kilometrelik kıyı şeridine sahiptir.
Harita 1: Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzası
Alana en yakın yerleşim yeri Baharlı köyüdür. Çayboyu, Ağzıdelik ve Çatalca alana
yakın diğer köylerdir. Baharlı köyü 108’i erkek, 104’ü kadın olmak üzere 212 kişilik genel
nüfusa sahiptir.
15
Fotoğraf 1: Dipsiz sulak alanına ait bir görüntü
Çalışma alanı Çukurova Deltası Biyosfer Rezerv alanı içerisinde olup, aynı zamanda
Seyhan Deltası ÖBA’sı (Önemli Bitki Alanı) ve ÖDA’sı (Önemli Doğa Alanı) içerinde yer
alır. Dipsiz sulak alanı irili ufaklı birçok lagün ve bunların çevresinde yer alan sazlık, tuzcul
habitatlar, tarım alanları ile kumullardan oluşmaktadır. 0–5 m arasında yükseltilere sahip olan
alanın güney-batı kesimlerinde kıyıya paralel uzanan kum tepeleri yer almaktadır. Bitki örtüsü
Çukurova Deltası genel özellikleri ile benzerlik taşır.
1.2 Mülkiyet Durumu
Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzasının da içerisinde bulunduğu alan, 1999 yılında 1.
Derece Doğal Sit ilan edilmiştir. Ayrıca bir kıyı alanı olduğu için 3621 sayılı Kıyı Kanunu
kapsamında ele alınmaktadır. Alanın tamamı kamu mülkiyetinde olmasına karşın alan sınırları
içerisinde yaklaşık 13 hektarlık tarım arazisi bulunmaktadır. Bu araziler, civardaki Baharlı ve
Çayboyu köylüleri tarafından ecri misil karşılığı ekilmektedir.
Ayrıca Dipsiz Lagünü dalyan işletmeciliği ve balık avlağı amacıyla İl Özel İdaresi
tarafından kiralanmaktadır.
16
Harita 2: Alanın mülkiyet durumu
1.3 Yönetim Yapısı (Koruma Statüleri ve Yönetim Çerçevesi)
Alan, Caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının korunması amacıyla Mersin-
Kazanlı kumsalı ile birlikte 01.10.1999 tarihinde 3520 nolu Adana Kültür Tabiat Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu kararı ile 1.Derece Doğal Sit İlan edilmiştir. Alanın korunmasından
Mersin İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı VII. Bölge
Müdürlüğü Mersin Şube Müdürlüğü sorumludur. Ayrıca dalyan balıkçılığına ilişkin
uygulamaların izlenmesi Tarım Hayvancılık ve Gıda Güvenliği Bakanlığı Mersin İl
Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır.
17
2 DOĞAL ve ÇEVRESEL VERİLER
2.1 Fiziksel Veriler
2.1.1 Jeolojik ve Topografik Özellikler
İnceleme alanı ve yakın dolayında Kuvaterner yaşlı çökeller yüzlek vermektedir.
Bunlar Seyhan Deltası'nın oluşumu sırasında akarsu tarafından getirilen malzemenin
birikmesinden oluşmuş olan delta çökelleri ile kumullardır. İnceleme alanı ve yakın dolayının
jeoloji haritası Harita 3'te verilmektedir.
2.1.2 Stratigrafi
Dipsiz Gölü ve çevresinde yüzeylenen birimlerin litolojik özellikleri Şenol vd., 1998
tarafından yapılan jeoloji haritası temel alınarak aşağıda özetlemiştir.
2.1.2.1 Delta ve Kıyı Çökelleri
Siciliyen sonlarında Adana bölgesinde meydana gelen çöküntü alanlarının daha sonra
oluşan akarsu ve kolları tarafından getirilen materyallerle dolması sonucu delta çökelleri (Dç)
birikmiştir.
Bölgede büyük olasılıkla Tirreniyen’den günümüze kadar süregelen delta çökelimine
bağlı olarak gelişen delta loblarının denize ulaştığı yerlerde kıyı çökelleri (Kç) oluşmuştur. 2
metre kıyı sekisi olarak bilinen ve kıyı kumları içinde irili ufaklı kirli beyaz renkli pomzataşı
(Kefe taşı) kırıntıları içeren kıyı çökellerinin Ege Denizi’nde M.Ö. 4000-5000 yıllarında
patlayan volkanizma ile eş zamanlı olduğu düşünülmektedir. Daha sonra deniz seviyesindeki
alçalma ile güncel kıyı çökelleri oluşmuştur.
2.1.2.2 Kumullar
Yakın tarihte ve kıyıda günümüzde kıyıda esen şiddetli rüzgarların etkisi ile kıyıdaki
kumların onlarca metre içerilere kadar taşınması sonucu bölgede kıyı kumları oluşmuştur.
Bunlar kıyı boyunca yayılım gösteren 1-10 metre yükseklikteki tepecikler veya şeritler
halindedirler. Bitki örtüsünden yoksun olanlar, rüzgarın etkisi ile hareket ederler ve sık sık yer
değiştirirler. Bu kumullar, Yumurtalık ve Karataş dolaylarında, kıyıya yakın bölgelerde
18
kurulan Venedik, Bizans, Roma dönemine ait bazı antik yerleşim yerlerinin üstünü kısmen
veya tamamen örtmüştür.
Kumullardan alınan örneklerin ağır mineral analizlerinde içlerinde bulunan
minerallere göre kumulların kaynak kayasının Miyosen öncesi metamorfikler, magmatikler,
ofiyolitler, Neojen ve daha genç birimlerden türediği söylenebilir. Genellikle ofiyolitlerden
türeyen mineraller egemendir.
Harita 3: İnceleme alanı ve yakın dolayının jeoloji haritası (Şenol vd.,1998’den
değiştirilmiştir)
2.1.2.3 Tektonizma ve Jeolojik Evrim
Çalışma alanı ve yakın dolayı ülkemizin en önemli tektonik ilişkilerinden birinin
bulunduğu bölgede yer almaktadır. Çukurova Havzası’nda bulunan Toros istifi ile Amanos
Dağları istifi arasında çökelen Tersiyer yaşlı formasyonlar, daha sonraki sıkışma tektoniğinin
etkisiyle günümüzdeki konumlarını almışlardır. İnceleme alanının güneydoğusunda yer alan
Karataş dolaylarında güneydoğu-kuzeydoğu doğrultulu olan gidişler, Amanos Dağları’nın
kuzeybatı ucundan hafifçe dönerek, yaklaşık doğu-batı doğrultusu boyunca Kahramanmaraş
yöresinden doğuya doğru devam etmektedir (Bilgin vd., 1981). Üst Pliyosen sonlarında
19
bölgede meydana gelen çöküntü alanlarının, daha sonra oluşan akarsu ve kolları tarafından
getirilen malzemelerle Kuvaterner’de dolması sonucu Seyhan Deltası oluşmuştur (Şenol,
1989). Şenol (1989) tarafından yapılan çalışmada Adana Kuvaterner Havzası’nın gelişimi
blok diyagram şeklinde oluşturulmuştur (Şekil 1).
Şekil 1: Adana Kuvaterner havzasının gelişimi (Şenol, 1989, Şenol vd., 1998)
2.1.2.4 Depremsellik
İçel il sınırları içinde kalan yerleşim birimleri I., II., III. ve IV. Derece deprem
bölgeleri içinde kalmaktadır. İnceleme alanı ve yakın dolayı ise II. Derece deprem bölgesi
içinde yer almaktadır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem
Araştırma Dairesi tarafından hazırlanan İçel ili depremsellik haritası Harita 4’te verilmektedir.
20
Harita 4: İçel ili depremsellik haritası
2.1.2.5 Hidrolojik ve Hidrojeolojik Veriler
2.1.2.5.1 Drenaj Sınırı
Pliyosen sonlarında Adana Bölgesi’nde meydana gelen çöküntü alanlarının, daha
sonra oluşan akarsu ve kolları tarafından getirilen malzemelerle Kuvaterner’de dolması
sonucu Seyhan Deltası oluşmuştur (Şenol, 1989). Bu süreçte ise Seyhan Deltası’nda çok
sayıda sulak alan özelliği taşıyan göl, lagün, menderes, sazlık ve bataklık alan oluşmuştur.
İnceleme alanı, Seyhan Nehri ile Berdan (Tarsus Çayı) Nehri’nin Akdeniz’e
döküldüğü bölgede Dipsiz Gölü ve yakın dolayını kapsamaktadır. Seyhan Nehir Havzası’nın
yükseltisi 0 m ile 3687 m arasında değişmekte olup ortalama yükseltisi 1296,2 m’dir. Seyhan
Nehir Havzası yaklaşık 22139 km2’lik yüzeysel drenaj alanına sahip olup nehrin uzunluğu ise
485 km’dir. Seyhan Nehri, Pınarbaşı ve Tomarza arasında kalan Tahtalı Dağları’nda
doğmakta ve Torosları aşarak Seyhan Deltası’ndan Akdeniz’e ulaşmaktadır.
21
İnceleme alanı içinde Seyhan delta sisteminin önemli parçalarından biri Dipsiz Lagünü
yer almaktadır. Bölgede morfolojik olarak düz-yayvan bir özellik göstermektedir (Harita 5).
Düzlük alanların kotu çoğunlukla 0.5 m -1 m arasında bulunmakta olup yükseltisi en fazla 10
m'ye ulaşan kumul tepeleri, inceleme alanı içindeki yüksek noktaları oluşturmaktadır.
İnceleme alanı yayvan bir özellik taşıdığı için bakı kumul alanlarda oldukça değişken; delta
kısmında güneye doğrudur (Harita 6). Alan eğimi düşük olup çoğunlukla 0-0.2 arasında
değişmektedir (Harita 7).
Harita 5: İnceleme alanı yükselti haritası
22
Harita 6: İnceleme alanı bakı haritası
Harita 7: İnceleme alanı eğim haritası
23
Dipsiz Gölü, Seyhan'dan açılmış bir kanal ile birlikte Akdeniz bağlantısının zaman
zaman açılması ile beslenimini sağlamaktadır. Yüzey drenaj alanı yaklaşık olarak 10.65
km2’dir.
2.1.2.5.2 Su Noktaları
2.1.2.5.2.1 Akarsular
İnceleme alanının doğu ve batı sınırında sırasıyla Seyhan ve Berdan Nehirleri
bulunmakta olup güney sınırını ise Akdeniz oluşturmaktadır (Harita 8). Bunun yanı sıra
inceleme alanı sınırları içinde olmamakla birlikte yakın civarında sulama ve drenaj kanalları
yer almaktadır. Söz konusu kanallar tarımsal sulama yanında tarımsal sulama sonucu açığa
çıkan suların tarım arazilerinden uzaklaştırılması amacı ile açılmıştır.
Harita 8: İnceleme alanının hidroloji haritası
24
2.1.2.5.2.2 Drenaj Kanalları
İnceleme alanı içinde Seyhan sularını Dipsiz Gölü’ne aktarmak için açılmış, Kaypak
ve Yuvalık mevkilerinde bulunan kanal dışında herhangi bir sulama-drenaj kanalı
bulunmaktadır. Seyhan bağlantısı kapalı olan kanal olasılıkla taşkın dönemlerinde faaliyete
geçip sularını Dipsiz Gölü’ne aktarmaktadır. Bu dönemler dışında kanaldan göle su taşınımı
olmamaktadır.
Dipsiz Gölü’nün batısında Seyhan Nehri ile bağlantı sağlamak için açılmış yaklaşık
210 m uzunluktaki kanal, gölün Akdeniz ile bağlantısının kesildiği dönemlerde faaliyete
geçmektedir. Sulak alan sistemine tatlı su taşınımı bu kanal vasıtasıyla yapılmaktadır.
Balıkçılık faaliyetinin yapıldığı dönemlerde Seyhan kanalı kapatılarak Akdeniz bağlantısı
açılmaktadır. Bu dönemlerde dalgaların getirdiği deniz suları nedeniyle göl sularının
tuzluluğu değişkenlik göstermektedir.
2.1.2.5.2.3 Sondaj Kuyuları
İnceleme alanında, sulama ve kullanma suyu temin etmek amacıyla açılmış derinlikleri
5-10 m geçmeyen kuyular bulunmaktadır. Söz konusu kuyular kayıt altına alınmamış olup
sayıları bilinmemektedir. Arazi çalışmalarında bir kaç noktada tespit edilen kuyulardan
yapılan çekimlerin sulak alanı etkileyecek boyutta olmadığı sanılmaktadır.
2.1.2.5.2.4 Göller
İnceleme alanı içindeki Dipsiz Gölü, Çukurova Deltası lagün sistemindeki en küçük
lagünlerden biridir. Dipsiz Lagünü'nün yüzey alanı yaklaşık 1.3 km2, çevresi ise 21.5 km’dir.
Söz konusu lagün, su kuşları için önemli bir yaşam, yumurtlama, kuluçka ve göç ortamı
oluşturmaktadır. Günümüzde bu lagün, dalyan balıkçılığı amacı doğrultusunda
değerlendirilmektedir.
Dipsiz Lagünü’nün kuzey kesiminde tuzlu bataklık ve çayırlık alanlar ile yer yer sazlık
alanlar yer almaktadır. Derinliği 30-50 cm arasında değişmekte olup morfolojik yapısı
yaklaşık D-B uzanımına sahip kumullar ile denetlenmektedir. Seyhan ve Berdan Nehirleri’nin
memba kesimlerinde inşa edilen su tutma yapıları (Berdan Barajı, Seyhan Barajı vb.)
nedeniyle sediman getiriminin azalması kıyı çizgisinin kuzeye (karaya) doğru sürekli
ilerlemesine neden olmaktadır. Dipsiz Lagünü'nü tehdit eden en önemli unsur olan kıyı
25
erozyonunu önlemek amacıyla lagün ile Akdeniz arasında kıyı çizgisi boyunca kumul
seddeler oluşturulmuştur.
Akdeniz bağlantısı zaman zaman kontrollü olarak açılan göl, deniz suyu yanı sıra yaz
aylarındaki buharlaşma nedeniyle zaman zaman tuzlu bir özellik sunmaktadır. Proje süresince
yapılan fiziksel ölçümlerde göl sularının Elektriksel İletkenlik (EC) değeri 13000 ile 19000
S/cm arasında değişmektedir. Dalyan balıkçılığı için önemli bir alan olan Dipsiz
Lagünü’nün beslenimi Seyhan'dan kanal ile gelen akımlar ve deniz suyu ile
gerçekleşmektedir.
2.1.2.5.3 Yağış, Sıcaklık ve Buharlaşma Analizleri
Bu bölüm kapsamında Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresinde bulunan,
sulak alan ekosistemini etkileyecek ve meteorolojik özelliklerini yansıtabilecek istasyonlarda
yağış, sıcaklık ve buharlaşma parametreleri değerlendirilmiştir.
Bu kapsamda söz konusu istasyonlardaki yağış, sıcaklık ve buharlaşma verileri her
istasyon bazında, ayrı ve birbirleri ile karşılaştırılarak değerlendirimiş ve genel olarak tüm
çalışma alanı ve çevresi için analizler gerçekleştirilmiştir.
Çalışma kapsamında kullanılan verilerin sağlandığı Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü istasyonlarının yer aldığı meteoroloji gözlem ağı haritası Harita 9'da verilmiştir.
26
Harita 9: Meteoroloji gözlem ağı haritası
2.1.2.5.3.1 Yağış Analizleri
Dipsiz Dalyanı sulak alanı ve çevresindeki ekosisteminin meteorolojik özelliklerini
yansıtması amacıyla, DMİ Genel Müdürlüğü tarafından işletilen ve işletilmiş uzun yıllar yağış
ölçümü bulunan aşağıdaki 3 istasyon seçilmiştir (Tablo 1).
İstasyon Adı ve No
Gözlem
Süresi
Yıllık Ortalama
Toplam Yağış
(mm)
Yıllık Maksimum
Toplam Yağış
(mm)
Yıllık Minimum
Toplam Yağış
(mm)
Adana DMİ-17351 1975-2008 656.76 1176.20(1981
yılı)
316.80 (2008 yılı)
Karataş DMİ-17981 1975-2008 771.88 1269.60 (1997
yılı)
366.30 (1993 yılı)
Mersin DMİ-17340 1975-2005 595.61 994.00 (2001 yılı) 301.60 (1982 yılı)
Tablo 1: İnceleme alanı civarındaki istasyonlarda kaydedilmiş yağış verileri
27
Dipsiz Dalyanı sulak alanı ekosistemi çevresinde değerlendirmeye alınan yukarıdaki 3
yağış istasyonundaki gözlem süresi içerisinde yıllık ortalama toplam yağış değerlerinin
yaklaşık olarak 600-770 mm arasında değiştiği; aritmetik ortalama yöntemine göre yıllık
ortalama toplam yağış miktarının ise 674,75 mm olduğu hesaplanmıştır.
Söz konusu 3 istasyondaki yıllık maksimum toplam yağışlar incelendiğinde ise genel
olarak 1976, 1981 ve 1994 yıllarında maksimum yağışlar görülmektedir. 3 istasyon için yıllık
maksimum toplam yağışın gözlenen yıllardaki ortalaması ise 1146.6 mm olarak
hesaplanmıştır. Yıllık minimum yağışlar gözlenen yıllardaki ortalaması ise 328.23 mm olarak
hesaplanmıştır.
Harita 10: İnceleme alanı ve çevresinde eşyağış dağılım haritası
3 yağış gözlem istasyonu için yapılan genel değerlendirme göz önüne alındığında
genel anlamda yağışlı ve kurak dönemlerin tüm istasyonlarda bir paralellik içinde olduğu
görülmektedir ki, bu değerlendirme tüm alanın genel anlamda aynı yağış karakterinde
olduğunu ortaya koymaktadır. 1995 yılından başlayan ve özellikle 2000 yılından sonra
belirgin olarak alanda bir kurak dönem yaşandığı ve yağış eğilimin ortalamanın altında
olduğu görülmektedir.
28
3 yağış istasyonundaki yağış verileri aylara göre değerlendirildiğinde tüm alan
genelinde en fazla yağış alan ayların kasım, aralık, ocak ve şubat ayları olduğu en az yağış
alan ayların ise haziran, temmuz, ağustos ve eylül ayları olduğu belirlenmiştir.
Dipsiz Lagünü çevresinde değerlendirmeye alınan 3 yağış istasyonu için gözlenen
yağışların; ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerindeki dağılımı Şekil 2'de verilmektedir.
İnceleme alanı ve yakın çevresinde yer alan istasyonlarında gözlenen yağış değerlerine göre
etkin olan yağışlar, kış aylarında gözlenmektedir. Kış yağışları, yıllık toplam yağışın yaklaşık
% 50’sini oluşturmaktadır. Etkin olan kış yağışlarını sırası ile % 24 ile sonbahar yağışları, %
22 ile ilkbahar yağışları ve % 4 ile de yaz aylarında oluşan yağışlar izlemektedir.
Şekil 2: Değerlendirmeye alınan 3 MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları
Dipsiz Lagünü çevresinde değerlendirmeye alınan 3 yağış gözlem istasyonu için yağış
ölçümlerinin değerlendirmeleri ayrı ayrı aşağıdaki bölümde gerçekleştirilmiştir:
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu:
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu’nun 1975–2008 tarihleri arasındaki 34
yıllık toplam yağış değerleri Şekil 3’te değerlendirilmiştir. Adana Meteoroloji İstasyonu yağış
değerlerinin 34 yıllık ortalaması 656.75 mm’dir. Yağış grafiğinin genel eğilimine
bakıldığında 1976, 1981 ve 1994 yıllarında görülen 1000 mm’nin üzerindeki çok yüksek
yağışlar, ortalamanın genel seri içerisinde yükselmesine sebep olmaktadır. 1995 yılından
sonra da genel eğilimin ortalama değerin altında kaldığı gözlenmiştir.
47,75%
24,52%
5,30%
22,43%
Sonbahar
Kış
İlkbahar
Yaz
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ 17351)
51,60%
17,63%
2,57%
28,20%
Sonbahar
Kış
İlkbahar
Yaz
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ 17981)
54,02%
19,49%
4,65%
21,84%
Sonbahar
Kış
İlkbahar
Yaz
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ 17340)
29
Şekil 3: Adana MGİ yıllık toplam yağış grafiği
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu yağış değerleri için çizilen “Birikimli
Eklenik Sapma Grafiğinde” (Şekil 4) ise söz konusu 34 yıllık dönem içindeki kurak ve yağışlı
dönemler belirlenmiştir. Adana Meteoroloji İstasyonu için 1975 ve 1981 yılları arasındaki 6
yıllık dönemde genel eğilim açısından bir yağışlı dönem izlenmiş sonra birbirlerini izleyen 3-
4 senelik kurak ve yağışlı dönemler izlenmiştir. 1990 ve 1996 yılları arasındaki 6 yıllık bir
dönem içinde genel bir yağışlı dönem yaşayan bölgenin, bu tarihi izleyen ve gözlem sonu olan
2005 yılı sonuna kadar ulaşan 12 yıllık bir sürede bölgenin devamlı azalan bir eğilimle kurak
bir dönem içinde olduğu gözlenmektedir.
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu’nun 1975–2008 yılları arasındaki 34
yıllık yağış değerleri aylara göre incelendiğinde ise (Şekil 5); en fazla kış aylarında özellikle
aralık ve ocak aylarında düştüğü, en az yağış alan ayların ise yaz döneminde haziran, temmuz,
ağustos ve eylül ayları olduğu grafikten belirlenmiştir. Meteorolojik açıdan mayıs-ekim ayları
arasında kalan aylar kurak dönem ile karakterize edilirken, kasım-nisan arasında kalan aylar
ise yağışlı dönem ile karakterize edilmektedir.
200
300
400
500
600
700
800
900
1000
1100
1200
19
75
19
76
19
77
19
78
19
79
19
80
19
81
19
82
19
83
19
84
19
85
19
86
19
87
19
88
19
89
19
90
19
91
19
92
19
93
19
94
19
95
19
96
19
97
19
98
19
99
20
00
20
01
20
02
20
03
20
04
20
05
20
06
20
07
20
08
Yıllık
To
pla
m Y
ağ
ış (
mm
)
Yıllar
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17351)Yıllık Toplam Yağış 1975-2008
Ortalama 656,75 mm
30
Şekil 4: Adana MGİ yıllık toplam yağıştan birikimli sapma grafiği
Şekil 5: Adana MGİ’de kaydedilen yağışların aylık ortalamaları
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu’nda 1975–2008 yılları arasındaki 34
yıllık kaydedilen yağışların; ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerindeki dağılımı Şekil
0
100
200
300
400
500
600
700
800
900
1000
1100
1200
19
75
19
76
19
77
19
78
19
79
19
80
19
81
19
82
19
83
19
84
19
85
19
86
19
87
19
88
19
89
19
90
19
91
19
92
19
93
19
94
19
95
19
96
19
97
19
98
19
99
20
00
20
01
20
02
20
03
20
04
20
05
20
06
20
07
20
08
Bir
ikim
li S
ap
ma (
mm
)
Yıllar
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17351) Toplam Yağış Birikimli Sapma Grafiği (1975-2008)
Birikimli sapma
YağışlıDönem
KurakDönem Yağışlı
Dönem
YağışlıDönem
KurakDönem
KurakDönem
109,32
84,72
59,84 56,84
44,33
19,129,46 6,23
14,20
49,75
83,38
119,56
0,00
20,00
40,00
60,00
80,00
100,00
120,00
140,00
160,00
Oca
k
Şubat
Ma
rt
Nis
an
Mayıs
Ha
zir
an
Te
mm
uz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Aylık
Ort
ala
ma
Ya
ğış
(m
m)
Aylar
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17351) Aylık Ortalama Yağış 1975-2008
Ortalama 54,73 mm
31
6’da verilmektedir. Adana Meteoroloji İstasyonu’nda gözlenen yağış değerlerine göre etkin
olan yağışlar % 47.75 oranı ile kış aylarında gözlenmektedir. Yağışların, % 24.52’si ilkbahar,
% 22.43’ü sonbahar ve % 5.30’u ise yaz aylarında gerçekleşmektedir.
Şekil 6: Adana MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu:
Şekil 7: Karataş MGİ yıllık toplam yağış grafiği
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu’nun 1975-2008 tarihleri arasındaki 34
yıllık toplam yağış değerleri Şekil 7'de değerlendirilmiştir. Karataş Meteoroloji İstasyonu
yağış değerlerinin 34 yıllık ortalaması 771,88 mm’dir. Yağış grafiğinin genel eğilimine
bakıldığında 1976, 1981, 1994 ve 1997 yıllarında görülen 1000 mm’nin civarındaki yüksek
47,75%
24,52%
5,30%
22,43%
Sonbahar
Kış
İlkbahar
Yaz
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ 17351)
200
300
400
500
600
700
800
900
1000
1100
1200
1300
1400
19
75
19
76
19
77
19
78
19
79
19
80
19
81
19
82
19
83
19
84
19
85
19
86
19
87
19
88
19
89
19
90
19
91
19
92
19
93
19
94
19
95
19
96
19
97
19
98
19
99
20
00
20
01
20
02
20
03
20
04
20
05
20
06
20
07
20
08
Yıllık
To
pla
m Y
ağ
ış (
mm
)
Yıllar
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17981) Yıllık Toplam Yağış 1975-2008
Ortalama 771,88 mm
32
yağışlar bu istasyonda da görülmektedir. Aynı zamanda ortalamanın çok altında olan yıllar da
grafikten gözlenmektedir. Bu yıl içinde birçok değerde yağış ölçülememiş olması serinin en
yüksek ve en düşük değerler arasında kaldığını göstermektedir. Ayrıca 1999 yılından sonra
serinin devamlı ortalamanın altında değiştiği de grafikten görülmektedir.
Şekil 8: Karataş MGİ yıllık toplam yağıştan birikimli sapma grafiği
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu yağış değerleri için çizilen “Birikimli
Eklenik Sapma Grafiğinde” (Şekil 8) ise söz konusu 34 yıllık dönem içindeki kurak ve yağışlı
dönemler belirlenmiştir. Karataş Meteoroloji İstasyonu için 1975 ve 1981 yılları arasındaki 6
yıllık dönemde genel eğilim açısından bir yağışlı dönem izlenmiş sonra birbirlerini izleyen 3-
4 senelik kurak ve yağışlı dönemler izlenmiştir. 1993 ve 1998 yılları arasındaki 5 yıllık bir
dönem içinde genel bir yağışlı dönem yaşayan bölgenin, 1998 yılını izleyen ve gözlem sonu
olan 2005 yıl sonuna, ulaşan 10 yıllık bir sürede bölgenin azalan bir eğilimle kurak bir dönem
içinde olduğu gözlenmektedir.
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu 1975–2008 yılları arasındaki 34 yıllık
yağış değerleri aylara göre incelendiğinde ise (Şekil 9); en fazla kış aylarında özellikle aralık,
ocak ve şubat aylarında düştüğü, en az yağış alan ayların ise yaz döneminde haziran, temmuz
ve ağustos ayları olduğu grafikten belirlenmiştir. Meteorolojik açıdan nisan-eylül ayları
-400
-300
-200
-100
0
100
200
300
400
500
600
700
800
900
1000
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Bir
ikim
li S
ap
ma
(m
m)
Yıllar
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17981)Toplam Yağış Birikimli Sapma Grafiği (1975-2008)
Birikimli sapma
Yağışlı
Dönem
Kurak
Dönem
Yağışlı
Dönem Yağışlı
Dönem
Kurak
DönemKurak
Dönem
33
arasında kalan aylar kurak dönem ile karakterize edilirken, ekim-mart arasında kalan aylar ise
yağışlı dönem ile karakterize edilmektedir.
Şekil 9: Karataş MGİ’de kaydedilen yağışların aylık ortalamaları
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu 1975–2008 yılları arasındaki 34 yıllık
kaydedilen yağışların; ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerindeki dağılımı Şekil 10' da
verilmektedir. Karataş Meteoroloji İstasyonu’nda gözlenen yağış değerlerine göre etkin olan
yağışlar % 51,60 oranı ile kış aylarında gözlenmektedir. Yağışların, % 28,20’si sonbahar, %
17,63’ü ilkbahar ve % 2,57’si ise yaz aylarında gerçekleşmektedir.
125,82
105,45
66,92
40,9128,60
11,524,13 4,22
21,34
73,79
123,13
168,10
0,00
20,00
40,00
60,00
80,00
100,00
120,00
140,00
160,00
180,00
200,00
Oca
k
Şubat
Ma
rt
Nis
an
Mayıs
Ha
zir
an
Te
mm
uz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Aylık
Ort
ala
ma
Ya
ğış
(m
m)
Aylar
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17981) Aylık Ortalama Yağış 1975-2008
Ortalama 64,49 mm
34
Şekil 10: Karataş MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu’nun 1975–2005 tarihleri arasındaki 31
yıllık toplam yağış değerleri Şekil 11’de değerlendirilmiştir. Mersin Meteoroloji İstasyonu
yağış değerlerinin 31 yıllık ortalaması 595,61 mm’dir. Yağış grafiğinin genel eğilimine
bakıldığında 1981, 1985 ve 2001 yıllarında görülen yüksek yağışlar ortalamanın genel seri
içerisinde yükselmesine sebep olmaktadır.
Şekil 11: Mersin MGİ yıllık toplam yağış grafiği
51,60%
17,63%
2,57%
28,20%
Sonbahar
Kış
İlkbahar
Yaz
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ 17981)
200
300
400
500
600
700
800
900
1000
19
75
19
76
19
77
19
78
19
79
19
80
19
81
19
82
19
83
19
84
19
85
19
86
19
87
19
88
19
89
19
90
19
91
19
92
19
93
19
94
19
95
19
96
19
97
19
98
19
99
20
00
20
01
20
02
20
03
20
04
20
05
Yıllık
To
pla
m Y
ağ
ış (
mm
)
Yıllar
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17340)Yıllık Toplam Yağış 1975-2005
Ortalama 595,61 mm
35
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu yağış değerleri için çizilen “Birikimli
Eklenik Sapma Grafiğinde” (Şekil 12) ise söz konusu 31 yıllık dönem içindeki kurak ve
yağışlı dönemler belirlenmiştir. Mersin Meteoroloji İstasyonu için 1975 ve 1981 yılları
arasındaki 6 yılık dönemde genel eğilim açısından bir yağışlı dönem izlenmiş, sonra
birbirlerini izleyen 3-4 senelik kurak ve yağışlı dönemler izlenmiştir. 1988 ve 1993 yılları
arasındaki 5 yıllık bir dönem içinde genel bir kurak dönem yaşayan bölge, 1993 ile 2001
yılları arasındaki 8 yıllık dönemde genel eğilim açısından yağışlı bir dönem izlemiştir. Bölge
için gözlem süresi sonu olan 2005 yılı sonuna kadar da azalan bir eğilim ile kurak bir dönem
içinde olduğu gözlenmektedir.
Şekil 12: Mersin MGİ yıllık toplam yağıştan birikimli sapma grafiği
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu 1975–2005 yılları arasındaki 31 yıllık yağış
değerleri aylara göre incelendiğinde ise (Şekil 13); en fazla yağışın kış aylarında özellikle
aralık ve ocak aylarında düştüğü, en az yağış alan ayların ise yaz döneminde haziran, temmuz,
ağustos ve eylül ayları olduğu grafikten belirlenmiştir. Meteorolojik açıdan nisan-ekim ayları
arasında kalan aylar kurak dönem ile karakterize edilirken, kasım-mart arasında kalan aylar
ise yağışlı dönem ile karakterize edilmektedir.
-400
-300
-200
-100
0
100
200
300
400
500
600
19
75
19
76
19
77
19
78
19
79
19
80
19
81
19
82
19
83
19
84
19
85
19
86
19
87
19
88
19
89
19
90
19
91
19
92
19
93
19
94
19
95
19
96
19
97
19
98
19
99
20
00
20
01
20
02
20
03
20
04
20
05
Bir
ikim
li S
ap
ma (
mm
)
Yıllar
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17340) Toplam Yağış Birikimli Sapma Grafiği (1975-2005)
Birikimli sapma
YağışlıDönem
KurakDönem
YağışlıDönem
YağışlıDönem
KurakDönem
KurakDönem
36
Şekil 13: Mersin MGİ da kaydedilen yağışların aylık ortalamaları
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu’nda 1975–2005 yılları arasındaki 31
yıllık kaydedilen yağışların; ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerindeki dağılımı Şekil
14'te verilmektedir. Mersin Meteoroloji İstasyonu’nda gözlenen yağış değerlerine göre etkin
olan yağışlar % 54.02 oranı ile kış aylarında gözlenmektedir. Yağışların, % 21.84’ü sonbahar,
% 19.49’u ilkbahar ve % 4.65’i ise yaz aylarında gerçekleşmektedir.
Şekil 14: Mersin MGİ’de kaydedilen yağışların mevsimsel oranları
111,50
79,06
52,7242,75
22,99
9,79 10,63 7,85 9,11
41,44
82,20
137,80
0,00
20,00
40,00
60,00
80,00
100,00
120,00
140,00
160,00
Oca
k
Şubat
Ma
rt
Nis
an
Mayıs
Ha
zira
n
Te
mm
uz
Ağustos
Eylül
Eki
m
Kasım
Aralık
Ayl
ık O
rta
lam
a Y
ağ
ış (
mm
)
Aylar
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17340) Aylık Ortalama Yağış 1975-2005
Ortalama 50,65 mm
54,02%
19,49%
4,65%
21,84%
Sonbahar
Kış
İlkbahar
Yaz
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ 17340)
37
2.1.2.5.4 Sıcaklık Analizi
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresindeki ekosisteminin meteorolojik
özelliklerini yansıtması amacıyla, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
işletilen ve işletilmiş uzun yıllar sıcaklık ölçümü bulunan aşağıdaki 3 istasyon seçilmiştir
(Tablo 2).
İstasyon Adı ve No Gözlem
Süresi
Yıllık Ortalama
Sıcaklık (oC)
Aylık Ortalama
Maksimum
Sıcaklık (oC)
Aylık Ortalama
Minimum
Sıcaklık (oC)
Adana DMİ-17351 1975-2008 19.1 28.5 (Ağustos) 9.5 (Ocak)
Karataş DMİ-17981 1975-2008 18.9 27.8 (Ağustos) 10.1 (Ocak)
Mersin DMİ-17340 1975-2005 19.2 28.3 (Ağustos) 10.4 (Ocak)
Tablo 2: İnceleme alanı civarındaki istasyonlarda kaydedilmiş sıcaklık verileri
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresinde değerlendirmeye alınan yukarıdaki
3 sıcaklık gözlem istasyonundaki gözlem süresi içerisinde yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin
18,9 oC – 19,2 oC arasında değiştiği; aritmetik ortalama yöntemine göre yıllık ortalama
sıcaklık değerinin ise 19.07 oC olduğu hesaplanmıştır.
Söz konusu 3 istasyondaki aylık ortalama maksimum sıcaklıklar incelendiğinde ise
ağustos ayının en sıcak ay olduğu belirlenmiştir. 3 istasyon için aylık ortalama maksimum
sıcaklığın gözlendiği Ağustos aylarındaki ortalama ise 28,2 oC olarak hesaplanmıştır. Aylık
ortalama minimum sıcaklıklarda ise en soğuk ay ocak olarak belirlenmiştir. 3 istasyon için
aylık ortalama minimum sıcaklığın gözlendiği ocak aylarındaki ortalaması ise 10,0 oC olarak
hesaplanmıştır.
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresinde değerlendirmeye alınan 3 sıcaklık
gözlem istasyonu için sıcaklık ölçümlerinin değerlendirmeleri aşağıdaki bölümde ayrı ayrı
gerçekleştirilmiştir.
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu:
38
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu’nun 1975-2008 tarihleri arasındaki 34
yıllık aylık ortalama sıcaklık değerleri Şekil 15'te, mevsimlere göre değişikliği ise Şekil 16’da
değerlendirilmiştir. Ölçüm yapılan 34 yılın ortalamalarına göre en soğuk ay 9.5 oC ortalama
ile ocak ayı, en sıcak ay ise 28.5 oC ortalama ile ağustos ayıdır. Bölge yaz aylarında 27.5 oC
ortalama sıcaklığa sahip iken kış aylarında ortalama sıcaklık 10.2 oC’dir.
Şekil 15: Adana MGİ aylık ortalama sıcaklık grafiği
Şekil 16: Adana MGİ mevsimlere göre aylık ortalama sıcaklık grafiği
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu:
9,5 10,4
13,4
17,5
21,8
25,7
28,3 28,526,1
21,6
15,2
10,9
-10,0
-5,0
0,0
5,0
10,0
15,0
20,0
25,0
30,0
35,0
Oca
k
Şu
ba
t
Ma
rt
Nis
an
Ma
yıs
Ha
zir
an
Tem
mu
z
Ağ
ust
os
Ey
lül
Ek
im
Ka
sım
Ara
lık
Ort
ala
ma
Sıc
ak
lık
(OC
)
Aylar
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17351)Aylık Ortalama Sıcaklık 1975-2008
Ortalama 19,1 0C
10,2
17,6
27,5
21,0
-5,0 0,0 5,0 10,0 15,0 20,0 25,0 30,0
Ortalama Sıcaklık (OC)
Mevsim
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17351)
Mevsimlere Göre Ortalama Sıcaklık 1975-2008
39
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu’nun 1975-2008 tarihleri arasındaki 34
yıllık aylık ortalama sıcaklık değerleri Şekil 17'de, mevsimlere göre değişikliği ise Şekil
18’de değerlendirilmiştir. Ölçüm yapılan 34 yılın ortalamalarına göre en soğuk ay 10.1 oC
ortalama ile ocak ayı, en sıcak ay ise 27.8 oC ortalama ile ağustos ayıdır. Bölge yaz aylarında
26.5 oC ortalama sıcaklığa sahip iken kış aylarında ise ortalama sıcaklık 10.8 oC’dir.
Şekil 17: Karataş MGİ aylık ortalama sıcaklık grafiği
Şekil 18: Karataş MGİ mevsimlere göre aylık ortalama sıcaklık grafiği
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu:
10,1 10,8
13,6
17,1
21,0
24,6
27,2 27,825,8
21,6
15,8
11,5
-10,0
-5,0
0,0
5,0
10,0
15,0
20,0
25,0
30,0
35,0
Oca
k
Şu
ba
t
Ma
rt
Nis
an
Ma
yıs
Ha
zir
an
Tem
mu
z
Ağ
ust
os
Ey
lül
Ek
im
Ka
sım
Ara
lık
Ort
ala
ma
Sıc
ak
lık
(OC
)
Aylar
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17981)Aylık Ortalama Sıcaklık 1975-2008
Ortalama 18,9 0C
10,8
17,2
26,5
21,1
-5,0 0,0 5,0 10,0 15,0 20,0 25,0 30,0
Ortalama Sıcaklık (OC)
Mevsim
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17981)Mevsimlere Göre Ortalama Sıcaklık 1975-2008
40
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu’nun 1975-2005 tarihleri arasındaki 31
yıllık aylık ortalama sıcaklık değerleri Şekil 19’da, mevsimlere göre değişikliği ise Şekil
20'de değerlendirilmiştir. Ölçüm yapılan 31 yılın ortalamalarına göre en soğuk ay 10.4 oC
ortalama ile ocak ayı, en sıcak ay ise 28.3 oC ortalama ile ağustos ayıdır. Bölge yaz aylarında
27.1 oC ortalama sıcaklığa sahip iken kış aylarında ise ortalama sıcaklık 11.1 oC’dir.
Şekil 19: Mersin MGİ aylık ortalama sıcaklık grafiği
Şekil 20: Mersin MGİ mevsimlere göre aylık ortalama sıcaklık grafiği
10,4 11,1
13,8
17,7
21,5
25,2
27,9 28,3
25,8
21,4
15,9
11,9
-10,0
-5,0
0,0
5,0
10,0
15,0
20,0
25,0
30,0
35,0
Oca
k
Şu
ba
t
Ma
rt
Nis
an
Ma
yıs
Ha
zir
an
Tem
mu
z
Ağ
ust
os
Ey
lül
Ek
im
Ka
sım
Ara
lık
Ort
ala
ma
Sıc
ak
lık
(OC
)
Aylar
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17340)Aylık Ortalama Sıcaklık 1975-2005
Ortalama 19,2 0C
11,1
17,6
27,1
21,0
-5,0 0,0 5,0 10,0 15,0 20,0 25,0 30,0
Ortalama Sıcaklık (OC)
Mevsim
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17340)Mevsimlere Göre Ortalama Sıcaklık 1975-2005
41
2.1.2.5.5 Buharlaşma Analizleri
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresindeki ekosisteminin meteorolojik
özelliklerini yansıtması amacıyla, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
işletilen ve işletilmiş uzun yıllar buharlaşma ölçümüne ulaşılabilen aşağıdaki 3 istasyon
seçilmiştir (Tablo 3).
İstasyon Adı ve
No
Gözlem
Süresi
Yıllık Ortalama
Toplam
Buharlaşma(mm)
Yıllık Maksimum
Toplam
Buharlaşma(mm)
Yıllık Minimum
Toplam
Buharlaşma(mm)
Adana DMİ-
17351
1975-
2008
1531.14 1835 (1990 yılı) 1060.60 (1996
yılı)
Karataş DMİ-
17981
1986-
2008
1602.24 1908.3 (1994 yılı) 1308.20
(1998yılı)
Mersin DMİ-
17340
1975-
2003
1435.09 1680. (2000 yılı) 1126.40 (1979
yılı)
Tablo 3: İnceleme alanı civarındaki istasyonlarda kaydedilmiş buharlaşma verileri
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ekosistemi çevresinde değerlendirmeye alınan
yukarıdaki 3 buharlaşma gözlem istasyonundaki gözlem süreleri içerisinde serbest su
yüzeyinden yıllık ortalama toplam buharlaşma değerlerinin yaklaşık olarak 1430-1600 mm
arasında değiştiği; aritmetik ortalama yöntemine göre serbest su yüzeyinden yıllık ortalama
toplam buharlaşma miktarının ise 1807,77 mm olduğu belirlenmiştir.
Söz konusu 3 istasyondaki yıllık serbest su yüzeyinden gerçekleşen toplam
buharlaşma gözlemleri incelendiğinde tüm yılların değerlerin genel anlamda ortalamaya yakın
olduğu gözlenmiştir. 3 istasyon için yıllık maksimum toplam buharlaşmanın gözlenen
yıllardaki ortalaması ise 1694,80 mm olarak hesaplanmıştır. Yıllık minimum serbest su
yüzeyinden gerçekleşen buharlaşma gözlemlerinde incelendiğinde, yıllık minimum toplam
buharlaşmanın gözlenen yıllardaki ortalaması ise 831,73 mm olarak hesaplanmıştır.
42
Tüm bu buharlaşma değerleri serbest su yüzeyinden buharlaşma değerleri olup havza
içerisindeki tüm alanlardan olan gerçek buharlaşma değerlerini karakterize etmemekle birlikte
açık su yüzeyi hesaplamalarında aktif olarak kullanılan değerlerdir.
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ekosistemi çevresinde değerlendirmeye alınan 3
buharlaşma gözlem istasyonu için serbest su yüzeyinden buharlaşma ölçümlerinin
değerlendirmeleri ayrı ayrı aşağıdaki bölümde gerçekleştirilmiştir:
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu:
17351 numaralı Adana Meteoroloji İstasyonu’nda 1975–2008 yılları arasında ölçüm
yapılan 34 yıllık Class A pan ölçümlerine göre yıllık toplam buharlaşma ortalaması 1531.14
mm’dir (Şekil 21). Adana Meteoroloji İstasyonu’nda 1996 ve 1997 yıllarında buharlaşma
ölçümleri sağlıklı gerçekleştirilememiştir. Genel buharlaşma serisi içerisinde 1975–1987
yılına kadar serbest su yüzeyinden ölçülen buharlaşmanın 34 yıllık serinin altında kaldığı
belirgin olarak görülmektedir. 1989–1994 yılları arasında ise ortalamanın üzerinde yüksek
buharlaşma gerçekleşmiştir.
Şekil 21: Adana MGİ yıllık toplam buharlaşma grafiği
Adana Meteoroloji İstasyonu (DMİ)
Yıllık Toplam Buharlaşma 1975-2008
1000
1100
1200
1300
1400
1500
1600
1700
1800
1900
2000
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Yıllar
To
pla
m B
uh
arl
aşm
a (
mm
)
Ortalama 1531,14 mm
43
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu:
17981 numaralı Karataş Meteoroloji İstasyonu’nda 1986–2008 yılları arasında 1998
Nisan ve 2001 Haziran dönemi haricinde ölçüm yapılan Class A pan ölçümlerine göre yıllık
toplam buharlaşma ortalaması 1602,24 mm’dir (Şekil 22). Karataş Meteoroloji İstasyonu’nda
söz konusu zaman serisi içerisindeki serbest su yüzeyinden toplam buharlaşma değerleri genel
anlamda ortalama değere çok yakın değerler olarak gözlenmektedir.
Şekil 22: Karataş MGİ yıllık toplam buharlaşma grafiği
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu:
17340 numaralı Mersin Meteoroloji İstasyonu’nda 1975–2003 yılları arasında ölçüm
yapılan 29 yıllık Class A pan ölçümlerine göre yıllık toplam buharlaşma ortalaması 1465.09
mm’dir (Şekil 23). Mersin Meteoroloji İstasyonu’nda genel buharlaşma serisi içerisinde 1987
yılı sonrası seri ortalamasının üzerinde olduğu bazı yıllarda buharlaşmanın ortalamaya göre
%10 oranında artış içinde olduğu görülmektedir.
Karataş Meteoroloji İstasyonu (DMİ)
Yıllık Toplam Buharlaşma (1986-1998Nisan, 2001Haziran- 2008)
250
500
750
1000
1250
1500
1750
2000
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Yıllar
To
pla
m B
uh
arl
aşm
a (
mm
)
Ortalama 1602,24 mm
44
Şekil 23: Mersin MGİ yıllık toplam buharlaşma grafiği
2.1.2.5.6 Buharlaşma Verilerinin Değerlendirilmesi
Bu bölüm kapsamında; Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresinde yer alan
uzun yıllar gözlem yapan 3 adet MGİ’de gözlenen yıllık toplam serbest su yüzeyi
buharlaşması Thornthwaite, Penman ve Turc Yöntemleri ile hesaplanan buharlaşma-terleme
değerleri kıyaslanmıştır.
Potansiyel buharlaşma-terleme (ETp) - Thornthwaite yöntemi:
Bu yöntemde ETp sadece meteorolojik koşullar göz önüne alınır ve terlemenin
kaynağı olan bitki örtüsü etkisi göz ardı edilir. Yöntemde en önemli girdi faktörleri ortalama
aylık hava sıcaklığı ve alanın enlem derecesidir. Ülkemizde çok yaygın olarak kullanılan,
potansiyel buharlaşma-terleme değerlerinin hesaplanması yöntemidir.
Thornthwaite eşitliği:
ETp = 16 x 10xT/Ia x F()
a = (6.75*10-7 x I3) - (7.71*10-5 x I2) + (1.79*10-2 x I) + 0.49239
i = (T/5)1.514
şeklinde ifade edilir (Marsily,1986).
Burada:
ETp aylık potansiyel buharlaşma-terleme değeri (mm/ay),
800
900
1000
1100
1200
1300
1400
1500
1600
1700
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
To
pla
m B
uh
arl
aşm
a (m
m)
Yıllar
Mersin Meteoroloji İstasyonu (DMİ-17340)
Yıllık Toplam Buharlaşma (1975-2003)
Ortalama 1465,09 mm
45
I yıllık sıcaklık indeksi (12 aya ait sıcaklık indeksleri (i)’nin toplamı),
i aylık sıcaklık indeksi,
T aylık ortalama hava sıcaklığı (C)
F () Düzeltme katsayısıdır ve bu katsayı alanın enlem derecesine göre Marsily
(1986) referansındaki ilgili tablolardan belirlenir.
Dipsiz Lagünü çevresinde bulunan 3 adet Meteoroloji İstasyonu için düzeltme
katsayıları (F()) değerleri Tablo 4'te verilmektedir.
Tablo 4: Meteoroloji İstasyonları için Aylara Göre Düzeltme Katsayıları (F ())
Yukarıdaki eşitlikler kullanılarak Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresinde
bulunan 3 adet meteoroloji istasyonu aylık ortalama potansiyel buharlaşma-terleme (ETp)
miktarları hesaplanmıştır (Tablo 5).
Tablo 5: Thornthwaite Yöntemi ile MGİ için Hesaplanan Aylık Potansiyel
Buharlaşma-Terleme (ETp) Değerleri
Thornthwaite yöntemi ile elde edilen potansiyel buharlaşma-terleme değerleri
kullanılarak Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve yakın dolayı için eş potansiyel
buharlaşma-terleme eğrisi haritası oluşturulmuştur (Harita 11). Hesaplamalar sonucu elde
edilen veriler kullanılarak oluşturulan Harita 11’in değerlendirilmesi sonucunda Dipsiz
Dalyanı sulak alan alt havzası için potansiyel buharlaşma-terleme miktarı 1020,80 mm/yıl
olarak hesaplanmıştır.
Enlem Düzeltmesi Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık
Adana - 37000' 0,860 0,840 1,030 1,100 1,220 1,230 1,250 1,170 1,030 0,970 0,850 0,830
Karataş- 36033' 0,866 0,846 1,030 1,100 1,215 1,226 1,246 1,166 1,030 0,970 0,856 0,836
Mersin- 36048' 0,862 0,842 1,030 1,100 1,218 1,228 1,248 1,168 1,030 0,970 0,852 0,832
Etp Ortalama Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam
Adana 13,53 15,85 33,48 62,34 108,73 154,69 192,41 182,93 134,08 84,87 36,01 17,43 1036,33
Karataş 16,02 18,09 35,08 60,49 100,91 141,11 176,76 173,27 131,51 85,59 39,76 20,24 998,84
Mersin 16,42 18,04 34,99 63,04 105,16 148,34 187,14 179,77 130,70 83,62 39,15 20,87 1027,23
Tüm alan 15,32 17,33 34,52 61,96 104,93 148,04 185,44 178,66 132,09 84,69 38,31 19,52 1020,80
46
Harita 11 Dipsiz Dalyanı Sulak Alan Alt Havzası ve Yakın Dolayındaki Mevcut MGİ’na Ait Eş
Potansiyel Buharlaşma-Terleme Haritası (Thornthwaite Yöntemi)
Gerçek buharlaşma-terleme (ETa) - Turc yöntemi:
Turc (1954), gerçek buharlaşma-terleme (ETa)’nin sıcaklık ve yağışın bir fonksiyonu
olduğunu şu şekilde ifade etmiştir:
ETa = P /[{0.9*(P2/L2)}0.5]
L = 300 + 25 T + 0.05 T3
Burada:
Eta yıllık gerçek buharlaşma-terleme değeri (mm),
P yıllık ortalama alansal yağış değeri (mm),
T yıllık ortalama hava sıcaklığıdır (C).
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve çevresinde bulunan 3 adet meteoroloji
istasyonu için gerçek buharlaşma-terleme (ETa) miktarı aşağıda kapsamlı olarak verilen Turc
Yöntemi ile hesaplanmıştır (Tablo 6).
47
Tablo 6: Turc Yöntemi ile MGİ için Hesaplanan Gerçek Buharlaşma-Terleme (ETa)
Değerleri
Turc Yöntemi ile elde edilen gerçek buharlaşma-terleme değerleri kullanılarak Dipsiz
Dalyanı sulak alan alt havzası için gerçek buharlaşma-terleme miktarı ortalama 598.40
mm/yıl olarak hesaplanmıştır.
2.1.2.6 Hidrolojik Bütçe
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve yakın dolayı ile ilgili su bütçesi
değerlendirmeleri Penman Yöntemi dikkate alınarak yapılmıştır.
2.1.2.6.1 Penman Yöntemi ile bütçe değerlendirmeleri
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası içerisinde bulunan, ekosistemi etkileyecek ve
meteorolojik özelliklerini yansıtabilecek 3 adet meteoroloji istasyonunda ölçülmüş uzun
yılların aylık ortalama yağış verileri ve Thornthwaite Yöntemi ile ilgili istasyonlar için
hesaplanan potansiyel buharlaşma-terleme değerleri kullanılarak her istasyon için hidrolojik
bütçe bileşenleri hesaplanmıştır. Hidrolojik bütçe, yıl içinde yağış ve buharlaşmada gözlenen
değişimlerin değerlendirmesi amacıyla yapılmaktadır. Su bütçesinin yapılmasıyla beraber,
hidrolojik bütçenin gerçek buharlaşma-terleme, eksik su, fazla su ve yer altı suyu beslenimi
gibi bileşenleri de belirlenebilmektedir.
ETa(mm) - TurcYıllık Ortalama
Yağış (mm)
Yıllık
Ortalama
Sıcaklık (oC)
Yıllık Gerçek
Buharlaşma-
Terleme ETa
(mm)
Adana 656,75 19,1 589,72
Karataş 771,88 18,9 656,23
Mersin 595,61 19,2 549,25
Tüm alan 674,75 19,07 598,40
48
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve yakın dolayında yer alan 3 MGİ için Penman
Yöntemi kullanılarak hesaplanan hidrolojik su bütçesi ile ilgili bilgiler Tablo 7'de
verilmektedir.
Tablo 7: Dipsiz Dalyanı Sulak Alan Alt Havzası ve Yakın Dolayında Yer Alan 3 MGİ
için Penman Yöntemi Kullanılarak Hesaplanan Hidrolojik Su Bütçesi ile İlgili Bilgiler.
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve yakın dolayında yer alan 3 MGİ için Penman
Yöntemi kullanılarak hesaplanan hidrolojik su bütçesinin aylara göre dağılımı ise Şekil 24'te
verilmektedir.
Adana Meteoroloji İstasyonu Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık
Yağış (P) 109,32 84,72 59,84 56,84 44,33 19,12 9,46 6,23 14,20 49,75 83,38 119,56
Potansiyel Buharlaşma Terleme (ETp) 13,53 15,85 33,48 62,34 108,73 154,69 192,41 182,93 134,08 84,87 36,01 17,43
P – ETp 95,80 68,87 26,36 -5,50 -64,39 -135,57 -182,95 -176,70 -119,87 -35,12 47,38 102,13
Rezerv Su* 100,00 100,00 100,00 94,50 30,11 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 47,38 100,00
Gerçek Buharlaşma-Terleme (ETa) 13,53 15,85 33,48 62,34 74,44 19,12 9,46 6,23 14,20 49,75 36,01 17,43
Eksik Su (ETp – ETa) 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 135,57 182,95 176,70 119,87 35,12 0,00 0,00
Fazla Su (P – ETp) 95,80 68,87 26,36 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 49,51
Yeraltısuyuna İçakış 60,27 64,57 45,47 22,73 11,37 5,68 2,84 1,42 0,71 0,36 0,18 24,75
Yağış-Yeraltısuyuna İçakış 49,05 20,15 14,37 34,11 32,97 13,44 6,62 4,81 13,49 49,39 83,20 94,81
Aylık Nemlilik Katsayısı 7,08 4,34 0,79 -0,09 -0,59 -0,88 -0,95 -0,97 -0,89 -0,41 1,32 5,86
*Rezerv su 100 mm kabul edilmiştir
Karataş Meteoroloji İstasyonu Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık
Yağış (P) 125,82 105,45 66,92 40,91 28,60 11,52 4,13 4,22 21,34 73,79 123,13 168,10
Potansiyel Buharlaşma Terleme (ETp) 16,02 18,09 35,08 60,49 100,91 141,11 176,76 173,27 131,51 85,59 39,76 20,24
P – ETp 109,80 87,36 31,84 -19,58 -72,31 -129,58 -172,63 -169,05 -110,17 -11,80 83,37 147,86
Rezerv Su* 100,00 100,00 100,00 80,42 8,10 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 83,37 100,00
Gerçek Buharlaşma-Terleme (ETa) 16,02 18,09 35,08 60,49 36,70 11,52 4,13 4,22 21,34 73,79 39,76 20,24
Eksik Su (ETp – ETa) 0,00 0,00 0,00 0,00 64,21 129,58 172,63 169,05 110,17 11,80 0,00 0,00
Fazla Su (P – ETp) 109,80 87,36 31,84 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 131,22
Yeraltısuyuna İçakış 87,70 87,53 59,69 29,84 14,92 7,46 3,73 1,87 0,93 0,47 0,23 65,61
Yağış-Yeraltısuyuna İçakış 38,12 17,91 7,24 11,07 13,68 4,06 0,40 2,36 20,41 73,32 122,90 102,48
Aylık Nemlilik Katsayısı 6,85 4,83 0,91 -0,32 -0,72 -0,92 -0,98 -0,98 -0,84 -0,14 2,10 7,30
*Rezerv su 100 mm kabul edilmiştir
Mersin Meteoroloji İstasyonu Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık
Yağış (P) 111,50 79,06 52,72 42,75 22,99 9,79 10,63 7,85 9,11 41,44 82,20 137,80
Potansiyel Buharlaşma Terleme (ETp) 16,42 18,04 34,99 63,04 105,16 148,34 187,14 179,77 130,70 83,62 39,15 20,87
P – ETp 95,08 61,02 17,74 -20,29 -82,17 -138,55 -176,52 -171,92 -121,58 -42,18 43,05 116,93
Rezerv Su* 100,00 100,00 100,00 79,71 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 43,05 100,00
Gerçek Buharlaşma-Terleme (ETa) 16,42 18,04 34,99 63,04 22,99 9,79 10,63 7,85 9,11 41,44 39,15 20,87
Eksik Su (ETp – ETa) 0,00 0,00 0,00 0,00 82,17 138,55 176,52 171,92 121,58 42,18 0,00 0,00
Fazla Su (P – ETp) 95,08 61,02 17,74 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 59,98
Yeraltısuyuna İçakış 62,53 61,78 39,76 19,88 9,94 4,97 2,48 1,24 0,62 0,31 0,16 29,99
Yağış-Yeraltısuyuna İçakış 48,96 17,29 12,97 22,87 13,05 4,82 8,14 6,61 8,49 41,12 82,04 107,81
Aylık Nemlilik Katsayısı 5,79 3,38 0,51 -0,32 -0,78 -0,93 -0,94 -0,96 -0,93 -0,50 1,10 5,60
*Rezerv su 100 mm kabul edilmiştir
49
0
20
40
60
80
100
120
140
Ocak
Şub
at
Mart
Nis
an
Mayıs
Hazi
ran
Tem
muz
Ağ
usto
s
Eylü
l
Ekim
Kasım
Ara
lık
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
200
Yağ
ış (m
m)
AYLAR
Adana DMİ- Su Bütçesi Bileşenlerinin Aylara Göre Dağılımı
Potansiyel Buharlaşma-Terleme Yağış
Po
tan
siy
el B
uh
arla
şm
a-T
erle
me
(Etp
-mm
)
Fazla Su
Toprak NemindenFaydalanma
Eksik Su
Toprak NemininTamamlanması
Fazla Su
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
Ocak
Şub
at
Mart
Nis
an
Mayıs
Hazi
ran
Tem
muz
Ağ
usto
s
Eylü
l
Ekim
Kasım
Ara
lık
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
200
Yağ
ış (m
m)
AYLAR
Karataş DMİ- Su Bütçesi Bileşenlerinin Aylara Göre Dağılımı
Potansiyel Buharlaşma-Terleme Yağış
Po
tan
siy
el B
uh
arla
şm
a-T
erle
me
(Etp
-mm
)
Fazla Su
Toprak NemindenFaydalanma
Eksik Su Toprak NemininTamamlanması
Fazla Su
50
Şekil 24: Dipsiz Dalyanı Sulak Alan Alt Havzası ve Yakın Dolayında Yer Alan
3 MGİ için Penman Yöntemi Kullanılarak Hesaplanan Hidrolojik Su Bütçesi
Bileşenlerinin Aylık Değişimi
Dipsiz Dalyanı sulak alan alt havzası ve yakın dolayında bulunan 3 MGİ için
hesaplanan su bütçe bileşenlerinde yaklaşık olarak aynı eğilim gözlenmektedir. Tüm
istasyonlarda aralık-ocak-şubat-mart aylarında etkili yağış neticesinde su fazlalığı varken,
nisan ayında yağışın azalması ve yüksek sıcaklığa bağlı yüksek ısı girdisi ile artan buharlaşma
miktarı kısmen yağışlardan kısmen de birimlerin uygun olması durumunda toprak neminden
karşılandığı; bölgede oldukça kurak geçen mayıs-haziran-temmuz-ağustos-eylül-ekim
aylarında ise su bütçesi açısından su eksikliği yaşandığı, kasım ayında ise toprak neminin
tamamlanması yapılan hesaplamalar sonucu görülmektedir.
2.1.2.7 Dipsiz Lagünü Su Bütçesi
Dipsiz Lagünü esas olarak iki ayrı su kütlesinden beslenmektedir (Harita 12). Bunlar;
- Seyhan'a bağlanan kanaldan gelen akımlar
- Akdeniz'den dalgalar yoluyla kumullar arasında açılan kanaldan gelen deniz suyudur.
0
20
40
60
80
100
120
140
160
Ocak
Şub
at
Mart
Nis
an
Mayıs
Hazi
ran
Tem
muz
Ağ
usto
s
Eylü
l
Ekim
Kasım
Ara
lık
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
200
Yağ
ış (m
m)
AYLAR
Mersin DMİ- Su Bütçesi Bileşenlerinin Aylara Göre Dağılımı
Potansiyel Buharlaşma-Terleme Yağış
Po
tan
siy
el B
uh
arla
şm
a-T
erle
me
(Etp
-mm
)
Fazla Su
Toprak NemindenFaydalanma
Eksik SuToprak NemininTamamlanması
Fazla Su
51
Bu iki kanal, bölgede dalyancılık faaliyeti gösterenler tarafından balıkçılık
faaliyetlerine göre düzensiz aralıklarda açılmakta olup gelen su akımı ölçülmemektedir. Bu
nedenle Dipsiz Gölü’nün su bütçesini oluşturmak mümkün olmamıştır.
Lagünün alt drenaj havzasından yağışların yoğun olduğu dönemlerde sellenme ile
birlikte gelen akımlar olmasına karşın, havza alanının oldukça küçük (~10.65 km2) olması
nedeniyle bu tatlı su girdisi Seyhan ve Akdeniz katkılarına göre ihmal edilebilecek boyuttadır.
Harita 12 Dipsiz Lagünü'nü besleyen Seyhan akımları ve Akdeniz sularını getiren kanallar.
Görüntüde Akdeniz'e bağlanan kanallar kapalı vaziyettedir.
2.1.2.7.1 Hidrojeoloji
Aşağı Seyhan Havzası’ndaki yer altı suyu ile ilgili olarak, DSİ Genel Müdürlüğü
tarafından "Sakarya-Seyhan Havzalarında Kirlenme Durumlarının İncelenmesi ve Bu
Havzalarda Kalite Sınıflarının Tespiti Projesi" kapsamında çalışmalar yapılmıştır. Söz konusu
projenin Haziran 1992 tarihli raporuna göre, Aşağı Seyhan Havzası’ndaki yıllık yer altı suyu
rezervinin 500 hm3 civarında olduğu ve bu rezervin yılda yaklaşık 139,5 hm3’lük kısmı
52
kullanıldığı belirtilmektedir (DSİ, 1992). İnceleme alanı ve yakın dolayındaki yerleşim
birimlerinin içme ve kullanma suyu ihtiyacı yer altı suyundan karşılanmaktadır (ASO, 1992).
2.1.2.7.1.1 Hidrojeolojik Yapı
Dipsiz Lagünü'nün hidrojeolojik yapısı hakkında bilgiler oldukça sınırlıdır. Aşağı
Seyhan Havza'sında yoğun yer altı suyu kullanımı olmakladır. Bununla birlikte Dipsiz
Lagünü alt havzası içinde bir-iki sığ kuyu var ise de log bilgilerine ulaşılabilen kuyu
bulunamamıştır. Bu nedenle inceleme alanı içinde muhtemel akifer, akiklüd vb. sınırları,
hidrolik özellikleri ve yer altı suyu seviye gözlemleri bilgileri bulunmamaktadır.
Ekmekçi vd., (2007), Gürkan (2005) ve Yalçınkaya (2005) tarafından Aşağı Seyhan
Havzası’nda yapılan çalışmalarda, kuyu loglarından litoloji tanımlamasının az killi kum, killi
siltli kumlu çakıl, siltli çakıl, az çakıllı kil, vb. şekilde yapıldığı belirtilmekle birlikte Aşağı
Seyhan Havzası’ndaki birimler kil, kum ve çakıl olarak gruplandırılmıştır. Ova kesiminde
açılmış ve litoloji bilgilerine ulaşılmış kuyularda gözlenmiş litolojik birimler ile oluşturulan
blok diyagram ve litoloji dağılım grafikleri Şekil 27 ve Şekil 28’de verilmektedir. Şenol vd.,
(1989) tarafından yapılan çalışmada, Adana ve Tarsus kıyı bölgelerindeki Ceyhan ve Seyhan
Deltaları’nın akarsular tarafından getirilen malzemelerin Kuvaterner’de biriktirilmesi ile
oluştuğu belirtilmektedir. Dipsiz Lagünü sulak alan sisteminin Seyhan Nehri'nin boşalım
noktasına yakın taşkın ovasında bulunmasından dolayı, bu alandaki litolojik yapı (kil, silt,
kum, çakıl, vb.) heterojen bir yapı kazanmıştır..
53
Şekil 25: Aşağı Seyhan Havzası’ndaki kuyu loglarından elde edilen 3 boyutlu litoloji
dağılımı (Ekmekçi vd., 2007; Gürkan, 2005; Yalçınkaya, 2005)
Şekil 26: Aşağı Seyhan Havzası’ndaki yer altı litoloji dağılımı (Ekmekçi vd., 2007;
Gürkan, 2005; Yalçınkaya, 2005).
Şekil 25 ve Şekil 26’da verilen yer altı litoloji dağılımı incelendiğinde, birimlerin
düşey yönde birbirinden ayrı katmanlara ayrılamadığı ve iri-ince taneli malzemelerin
heterojen bir karışım sergilemekte ve yanal ve düşey yönde geçişler olduğu görülmektedir.
İnceleme alanındaki yer altı suyu içeren kum ve çakıl seviyeleri, killi tabakalar tarafından
sıkıştırılmış olup bazı bölgelerde basınçlı akifer konumunda bulunmaktadır. Bu bölgelerde
şahıslar tarafından açılmış kuyularda akar artezyen koşulları oluşmuştur.
54
2.1.2.7.1.2 Yer Altı Suyu Seviyesi
Dipsiz Lagünü sulak alanı içerisinde yer altı suyu seviyesi ölçümü yapılabilecek
nitelikte keson kuyu veya sondaj kuyusu bulunmamaktadır. Bununla birlikte yer altı suyunun
doğal olarak boşaldığı kaynak ve kaptaj yapıları da bulunmamaktadır. Bu nedenle yer altıs
uyu seviye dağılım haritası oluşturulamamıştır. Sulak alanın denizden yüksekliği yaklaşık 0.5
m civarındaki düz ovalık olması nedeniyle inceleme alanındaki yer altı suyu seviyesi
çoğunlukla birkaç dm derinlerde yer almaktadır.
2.2 Biyolojik Veriler
2.2.1 Bitkisel ve Hayvansal Planktonlar ve Bentik Canlılar
Su, tüm yaşayan organizmaların en önemli bileşeni olması sebebiyle canlı yaşamın
devamlılığı için vazgeçilmez bir ortamdır. İnsanlar başta içme suyu olmak üzere endüstriyel
kullanım, tarımsal sulama, taşımacılık ve rekreasyonel faaliyetler gibi daha birçok farklı
alanda suya ve beraberinde sulak alanlara bağımlıdır. Biyosferin sınırları, suyun bulunması ile
tanımlanır. Dünyanın hidrosfer tabakası yaklaşık 1386×106 km3 su içermektedir. Bunun
yaklaşık % 97,5’ini tuzlu sular oluştururken sadece %2,5’i tatlı sudur. %2,5 oranındaki tatlı
suların önemli bir kısmı ise (%68,3) kutuplarda ve dağlarda buzul olarak bulunmakta; geri
kalan % 31,4’lük kısmını ise yer altı suları oluşturmaktadır. Dünyadaki tatlı suyun yalnız
%0,26’sı göller, nehirler ve rezervuar kaynaklarından oluşmaktadır. Yalnız bu veriler bile
bize sulak alanların insanlık için önemini vurgulamaktadır. Geçmişten günümüze kadar tüm
medeniyetler büyük nehirlerin taşkın alanlarında veya büyük göllerin bulunduğu tatlı su
kaynaklarının kenarına kurulmuştur. Bu sayede bu çok verimli tatlı su kaynaklarından ek
ürünler ve hizmetler sağlamışlardır (Moss, 1998; 2005).
Kara ve deniz arasında yer alan kıyısal lagünler hem karasal hem de denizel faktörlerin
etkisi altında olup, deniz suyu ve tatlı su ortamları arasındaki geçiş bölgeleridir (Çevik, 2008).
Lagünler, ekolojik ve ekonomik olarak çok önemli alanlardır. Bulunduğu bölgenin su
rejimini düzenleme, karakteristik bitki ve hayvan topluluklarına barınma imkanı sağlama,
ekonomik, kültürel, bilimsel ve rekreasyon amaçlı büyük bir kaynak oluşturma gibi birçok
işlevsel görev üstlenmektedirler (Sümer ve Balık, 2007; Deniz, 2004). Lagüner ortamların
ekolojisi fizikokimyasal koşullara bağlı olarak oldukça değişken özellikler gösterip, yapıları
55
tatlı su ortamından aşırı tuzlu su ortamına kadar değişebilmektedir (Gilabert, 2001). Özellikle
balıkçılık amacıyla çoğunlukla insan denetimi altında olan lagünler, beslenmek için lagünlere
giren balıkların lagün ağzının kapatılması suretiyle avlanmasını kolaylaştırır. Birçok balık
türünün yaşamlarının en az bir devresini lagünlerde geçirmesi hem biyolojik hem de
ekonomik olarak önemlidir. Ekonomik olarak değeri olan balıkların dışında memeli
hayvanlar, kuşlar gibi pek çok canlı için yaşam alanıdır. Örneğin Orta Anadolu’daki sulak
alanların donması sonucu pek çok su kuşu güneydeki sulak alanlarımızda kışı geçirmektedir.
Göç yolu üzerinde bulunmasından dolayı göç sırasında değişik türden çok kalabalık kuş
gruplarına beslenme ve konaklama imkânı sağlamaktadır (Anonim, 2000).
Son yıllarda sığ göl sulak alanlarındaki besin ağı yapısı ve etkileşimleri ile ilgili ciddi
araştırmalar yapılmıştır. Geçtiğimiz yüz yılın son çeyreğine kadar en geçerli görüş; besin
ağının, en alt basamağındaki besin kaynakları ile kontrol edildiği ve besin zinciri boyunca en
alttan yönlendirildiği şeklindeydi. Örneğin “fitoplanktonun (bitkisel plankton) populasyon
yoğunluğu, besin tuzları ve ışık tarafından kontrol edilirken, zooplankton (hayvansal
plankton) ise fitoplankton tarafından kontrol edilir” görüşü gibi. Plankton suda bulunan,
hareket yeteneği akıntıya bağımlı olan canlılara verilen genel isimdir. Bu durum ‘aşağıdan-
yukarı’ kontrol ya da ‘kaynak kontrolü’ olarak adlandırılmaktadır (McQueen ve ark., 1986).
1965-76 yılları arasında yapılan araştırmaların temelini bu görüş oluşturmaktaydı (Golterman,
1990). Daha sonraki yıllarda besin ağlarının avcı kontrolü ya da ‘yukarıdan-aşağı’ kontrol
edildiği görüşü ortaya atılmıştır. Bu görüşe göre, balık populasyonu zooplanktonu,
zooplankton populasyonu ise fitoplanktonu kontrol etmektedir (Gulati ve ark. 1990; Shapiro
ve Wright 1984; Carpenter ve ark. 1985; McQueen ve ark. 1989; Jeppesen ve ark. 2006,
2007a; Jeppesen ve ark., 2007b; Merhoff ve ark. 2007; Kosten ve ark. 2009). Yukardan-aşağı
kontrol nedeniyle besin zincirinin üst halkalarında (özellikle balıklarda) meydana gelen bir
değişim daha aşağıdaki seviyeleri etkilemektedir. Göllerdeki bu değişimler besin tuzu
miktarlarını da etkilemektedir. Bu etkileşim trofik kademeli dizi (trophic cascade) olarak
adlandırılmaktadır (Carpenter ve ark.,1993, Jeppesen ve ark.,2005). Bununla birlikte değişen
besin tuzu seviyelerinde kaynak ve avcı kontrolünün ‘birlikte etkisi’ önemlidir (Jeppesen ve
ark., 1994; Jeppesen, 1998; Jeppesen ve ark., 2006, 2007a; Jeppesen ve ark., 2007b).
56
Sığ göl trofik yapısını belirlemede su bitkilerinin, besin tuzunu doğrudan tüketerek
fitoplankton ve perifitonla rekabete girmesi; denitrifikasyonu arttırarak özellikle azotu
azaltması (Stephen ve ark., 1998); çökel bulanıklığını azaltması (Madsen ve ark., 2001); avcı
(karnivor) balık yavruları ve herbivorlara (zooplankton) avlanma baskısına karşı barınak
sağlaması (Timms and Moss 1984, Burk ve ark., 2002; Meerhoff ve ark., 2003; Winder ve
ark., 2003; Castro ve ark., 2007; Iglesias ve ark., 2007); alleopatrik maddelerle alg gelişimini
engellemesi (Wium-Andersen ve ark., 1982, Gross ve ark., 2003, Burks ve ark., 2006) gibi
çok önemli düzenleyici rolü vardır. Su bitkilerinin gelişiminde de “aşağıdan-yukarı” kontrol
(örg: fitoplankton populasyon yoğunluğu (besin tuzları ve ışık tarafından kontrol edilirken)
(McQueen ve ark. 1986) ile “yukarıdan-aşağı” kontrol (örg: balık populasyonu zooplanktonu,
zooplankton populasyonu ise fitoplanktonları kontrol eder) (Shapiro ve Wright 1984;
Carpenter ve ark. 1985; Gulati ve ark. 1990) mekanizmalarının değişen rolleri önemlidir.
Besin zincirinin üst halkalarında (özellikle balıklarda) meydana gelen bir değişim daha
Shapiro & Wright 1984; Carpenter et al. 1985; McQueen et al. 1989
Besin Tuzu
Besin Tuzu
Berrak Su Durumu
Bulanık Su Durumu
Yukarıdan Aşağıya-Aşağıdan Yukarıya kontrol
Shapiro & Wright 1984; Carpenter et al. 1985; McQueen et al. 1989
Besin Tuzu
Besin Tuzu
Berrak Su Durumu
Bulanık Su Durumu
Yukarıdan Aşağıya-Aşağıdan Yukarıya kontrol
Şekil 27: Aşağıdan-yukarı ve yukarıdan-aşağı kontrol mekanizmalarının farklı besin
tuzu konsantrasyonlarındaki değişen etkileri (Shapiro & Wright 1984; Carpenter ve ark.,
1985; McQueen ve ark., 1989).
57
aşağıdaki seviyeleri etkilemektedir. Özellikle kuzey ılıman iklim kuşağındaki sığ göllerde
yapılan araştırmalar bu göllerin ekolojik yapılarının su bitkilerinin (yüzen yapraklı ve suiçi)
baskın olduğu berrak su durumundan fitoplanktonun ve askıdaki katı maddenin yoğun olduğu
bulanık su durumunun olduğu iki “alternatif kararlı durum (alternative stable state)”
olduğunu göstermiştir (Scheffer ve ark., 1993). Artan besin tuzları özellikle de fosfor,
fitoplankton biyokütlesini arttırıp suyun aşırı bulanıklaşmasına neden olur ve yeterli güneş
ışığının göl dip çamuruna ulaşmaması sonucu su içi bitkilerinin büyümesini engeller. Artan
fitoplankton biyokütlesinin mikroorganizmal parçalanma işleminde aşırı oksijen
kullanıldığından dolayı, sudaki çözünmüş oksijen yoğunluğu azalır. Oksijen gereksinimi
yüksek olan etçil balık biyokütlesini azaltır. Bu durumda planktivor ve bentik balık stokuna
ve zooplanktonun fitoplanktona olan oranlarının düşmesine neden olur. Tüm bu değişimler
sazan, kadife gibi planktivor balıkların ve fitoplanktonun baskın olduğu bulanık su durumuna
geçişle veya ötrofikasyonla sonuçlanmaktadır (Scheffer ve ark., 1993; Moss ve ark., 1996;
Jeppesen ve ark., 1997; Hannson ve ark., 1998; Jeppesen, 1998; Moss, 1998; Jones ve Sayer,
2003; Meerhoff ve ark., 2003; Jeppesen ve ark., 2007; Beklioglu ve Tan, 2008). Su içi
bitkileri sığ göllerde önemli fonksiyonları dışında su içi bitkilerinin yok olması, ticari öneme
sahip balıkları ve kuşlar gibi diğer organizmaların habitatlarını kaybetmelerine neden olur ve
bu durumda da ekolojik ve koruma değerlerinin kaybolmasında önemlidir (Moss, 2004).
Lagünler hassas sistemler olduklarından fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişimlerden çabuk
etkilenirler (Crivelli ve ark., 1995).
2.2.1.1 Fitoplankton
Dipsiz Lagünü’nde tek istasyondan yaz (temmuz) ve sonbahar (eylül) aylarında
yapılan arazi çalışmalarında su örnekleri alınmıştır. İstasyonlardaki su derinliği en fazla 50 cm
olmasından ötürü boru örnekleyicisi ile toplamda 20 litre olacak şekilde su alınmıştır. Alınan
su iyice karıştırılmak suretiyle fitoplankton örneği doğrudan % 2’lik lugol içeren 50 ml’lik
kahverengi cam şişelere konularak örnekler muhafaza edilmiştir. 50 ml’lik örnek şişeleri 2
dakika boyunca ortalama 100 kezden fazla el ile karıştırılarak örnek şişesinin tabanının tekrar
karışması ve örneğin homojen olarak şişede dağılması sağlanmıştır. Karıştırma işleminden
sonra 5 ve 10 ml’lik Hydro-Bios çöktürme çemberlerine alınıp 6-12 saat çökmesi için
bekletilerek alt örnekler hazırlandı (Utermöhl,1931). Çöktürme işleminden sonra bu örnekler
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü limnoloji laboratuvarında Leica DMI4000B
ters mikroskop ve 630X büyütme kullanılarak çeşitli tayin anahtarları (Presscott, 1978 ve
58
1982; Barber ve Haworth, 1981; Round ve ark., 1990; Lund ve Lund, 1998; John ve ark.,
2002; Wehr ve Sheath, 2003) kullanılarak teşhisleri gerçekleştirilmiştir.
2.2.1.2 Bulgular ve Tartışma
Göl ekosisteminde besin zincirinin ilk halkasını fitoplanktonik organizmalar, ikinci
halkasını ise, zooplanktonik organizmalar oluşturmaktadır. Zooplanktonik organizmalar, göl
ekosisteminde, omurgasızların, balıkların ve zaman zaman kuşların besinlerini teşkil
etmektedir (Bozkurt ve ark., 2009). Ekonomik olarak zooplanktonik organizmalar, sucul
ortamlarda balık üretimi ve balıkçılık açısından oldukça önemlidir.
Lagündeki litredeki birey sayısını hesaplamak için her tür için bulunan toplam birey
sayısı süzülen suyun hacmine bölünerek hesaplanmıştır. Lagünde daha çok küçük vücutlu
zooplankton türleri görülmektedir. Ancak göreceli olarak tür çeşitliliğinde bahar mevsimine
göre bir düşüş olduğu görülmektedir. Lagünde özellikle bu dönemde Copepod nauplilerinin
(I-IV evre) en baskın grup olduğu saptanmıştır. Özellikle Rotifera grubuna ait türlerin çok
çeşitlilik gösterdiği lagünlerde toplamda 17 takson tespit edilmiştir.
Lagünde görülen bu tür kompozisyonunun daha çok küçük vücutluların baskınlığı
yönünde olması bu dönemdeki balık tür kompozisyonuyla ilişkili olabilir. Çünkü bu mevsim
döneminde yapılan balık örneklemeleri sonucunda Mugillidae familyasına ait türlerin
bollukları en yüksektir. Bu familyaya ait türlerin yavruları planktivor, erginleri ise omnivor
olarak beslenmektedir. Dolayısıyla bu mevsim içerisindeki yavru balık artışı lagünlerdeki
zooplankton türlerini ve bolluklarını azaltmaya neden olmuş olabilir. Mevsimlere göre
zooplankton gruplarının bollukları verilmiştir.
Genel olarak avlanma baskısının yüksek olduğu sıcak iklimlerde zooplanktonlar,
gündüz çökele doğru hareket ederken gece besin bulmak amacıyla yüzeye çıkma yönünde bir
davranış stratejisi uygulamaktadır. Bu da ‘Günlük Dikey Göç’ olarak ifade edilir (Dodson,
1990; Winder ve ark., 2003; Muluk ve Beklioğlu, 2005; Meerhoff ve ark., 2003; Iglesias ve
ark., 2007). Lagünlerde istasyonların örneklemeleri sabah erken saatlerde başlayıp yaklaşık 6
saat sürmektedir, dolayısıyla bu zaman dilimi içerisinde zooplankton çökelde avcılarından
korunmak için dikey göç davranışı yapmış olabileceğinden dolayı tür bolluğu/çeşitliliği az
olabilir.
59
Tür Kompozisyonu yaz güz
Bra
nch
iop
od
a Daphnia magna Straus, 1820 + +
Daphnia culvirostris Eylmann, 1878
+
Cop
epod
a
Cyclops sp. +
Cyclopoid Copepodite +
Calanoid Copepodite + +
Arctodiaptomus sp. + +
Harpacticus sp. + +
Naupli + +
Roti
fera
Anuraeopsis fissa Gosse, 1851 +
Ascomorpha ecaudis Perty, 1850 + +
Brachionus calyciflorus Pallas, 1766 +
Brachionus diversicornis Daday, 1883 +
Brachionus plicatilis O. F. Müller, 1786 +
Brachionus quadridentatus Hermann, 1783 +
Cephalodella ventripes Dixon-Nuttall, 1901 +
Colurella sp. +
Filinia longiseta Ehrenberg, 1834 +
Hexarthra mira Hudson, 1871 +
Keratella quadrata O. F. Muller, 1786 + +
Keratella tropica (Apstein, 1907) +
Lecane sp. +
Synchaeta oblonga Ehrenberg, 1834 + +
Trichocerca sp. +
Trichocerca longiseta (Schrank,1802) + +
Tablo 8: Alanda bulunan zooplankton türleri
60
Çoğu ılıman göllerde biyotik ve abiyotik faktörlerin mevsimsel değişimi ile
fitoplankton kommunitesinde tür kompozisyonu, oranı ve bolluğu değişime uğramaktadır
(Wetzel, 2001). Lagünün fitoplanktonunda, Bacillariophyta’ya ait 27, Chlorophyta’ya ait 9,
Cyanophyta’ya ait 4, Cryptophyta’ya ait 2, Dinophyta’ya ait 13, Cyanobacteria ‘ya ait 3 ve
Heterokontophyta’ya ait 1 olmak üzere toplam 60 takson tespit edilmiştir. Fitoplanktonda
teşhis edilen türlerin dağılım olarak kozmopolit özellikte olduğu ve saptanan türler içinde de
denizel türlerin sayısının tatlı su türlerinden daha fazla olduğu dikkat çekmektedir.
CHROMİSTA
Achnanthales Achnanthes sp.
Achnanthales Cocconeis placentula Ehrenberg
Achnanthales Cymbella sp.
Naviculales Gyrosigma balticum (Ehrenberg) Rabenhorst
Naviculales Gyrosigma tenuissimum (W. Smith) Griffith & Henfrey
Naviculales Navicula plicata Donkin
Naviculales Pleurosigma normanii Ralfs
Naviculales Pleurosigma elongatum W.Smith
Naviculales Diploneis chersonensis (Grunov) Cleve
Bacillariales Nitzschia closterium (Ehrenberg) W. Smith
Bacillariales Nitzschia sp.
Bacillariales Bacillaria paxillifera (O.F.Müller) Hendey
Surirellales Surirella fastuosa (Ehrenberg) Kützing
Mastogloiales Mastogloia smithii Thwaites ex W.Smith
Mastogloiales Mastogloia smithii Thwaites ex W. Smith
Mastogloiales Mastogloia angulata Lewis
Thalassionematales Thalassionema frauenfeldii (Grunow) Tempère & Peragallo
Thalassiophysales Amphora sp.
Surirellales Surirella elegans Ehrenberg
Surirellales Surirella sp.
Surirellales Campylodiscus decorus de Brébisson
Fragilariales Synedra (formosa)
Fragilariales Podocystis (perrinesis)
Fragilariales Synedra ulna (Nitzsch) Ehrenberg
Chaetocerotales Chaetoceros sp.
Rhopalodiales Rhopalodia musculus (Kützing) O.F. Müller
Synurales Mallomonas sp.
Cryptomonadales Cryptomonas sp.
Pyrenomonadales Rhodomonas sp.
61
Chattonellales Gonyostomum semen (C.G. Ehrenberg) Diesing
PLANTAE
Chlorophyta Cladophora sp.
Chlorophyta Prasiola sp.
Chlorophyta Scenedesmus quadricauda (Turpin) Brébisson
Chlorophyta Scenedesmus sp.
Chlorophyta Pediastrum
Chlorophyta Chlamydomonas spp.
Chlorophyta Actinastrum spp.
Chlorophyta Tetraedron sp.
BACTERİA
Cyanobacteria Choorococcus sp.
Cyanobacteria Lyngbya spp.
Cyanobacteria Microcystis sp.
Cyanobacteria Nostoc sp.
Cyanobacteria Anabena sp.
Cyanobacteria Cylindrospermum sp.
Cyanobacteria Merismopedia sp.
Cyanobacteria Gomphosphaeria aponina Kützing
PROTOZOA
Dinophyceae Prorocentrum micans Ehrenberg
Dinophyceae Ceratium furca (Ehrenberg) Claparéde & Lachmann
Dinophyceae Ceratium horridum (Cleve) Gran
Dinophyceae Diplopsalopsis sp.
Dinophyceae Diplopsalopsis lenticu Bergh
Dinophyceae Gonyaulax grindleyi
Dinophyceae Gymnodinium sanguineum Hirasaka
Dinophyceae Lingulodinium (polyedra)
Dinophyceae Prorocentrum compressum (Bailey) Abé ex Dodge
Dinophyceae Prorocentrum minimum (Pavillard) J. Schiller
Dinophyceae Protoperidium sp.
Dinophyceae Protoperidinium conicum (Gran) Balech
Dinophyceae Protoperidinium globulus (Stein) Balech
Dinophyceae Scrippsiella trochoidea (Stein)
Tablo 9: Alanda bulunan fitoplankton taksonları
62
2.2.2 Sucul Omurgasızlar
Bentik örneklemelerde 15x15x15 cm'lik grab (Ekman) kullanılmış ve her istasyondan
yaklaşık 3 lt dip çökeli alınmıştır. Bentik organizmaları çamurdan ayırmak için 5 mm göz
açıklığına sahip elekten geçirilmiş ve % 96'lık etil alkolde korunmuştur. Önce sistematik
gruplar, daha sonra da türler tanımlanarak istasyonların mevsimlik tür kompozisyonları ve
birey sayıları saptanmıştır.
Makro-omurgasızlar olarak isimlendirilen ve akarsularda yaygın bulunan organizmalar
farklı stres koşullarında farklı duyarlılıklar göstererek çabuk tepki verirler. Hareketleri sınırlı
olduğu için lokal bölgelerde indikatör organizmalardır. Uzun yaşam döngüleri çevresel
etkilerin neden olduğu mevsimsel ve yıllık değişikliklerin izlenmesine olanak sağlar. Makro-
omurgasız toplulukları kolay toplanabilecek ve arazi koşullarında çıplak gözle veya basit bir
büyüteçle incelenebilecek büyüklüktedir. Ayrıca uygulamada maliyetin de düşük olması,
özellikle gelişmekte olan ülkeler için bu yöntemin kullanımını cazip hale getirmektedir
(Hawkes, 1979, Cummins, 1994, Osmond et al, 1995).
Makro-omurgasız tür çeşitliliği belirlenmiş ve lagünler için makro-omurgasızların su
kalitesinin bir göstergesi olarak kullanılabilirliğine bakılmıştır. Lagünde 14 takson tespit
edilmiştir. Dokuz sistematik gruba ait olan taksonlar verilmiştir.
Tür Kompozisyonu Yaz Güz
Bivalvia
Cerastoderma glaucum (Poiret, 1789) + +
Abra alba (Wood, 1802) + +
Brachidontes pharaonis (Fischer, P.,
1870) + +
Gastropoda
Cerithium sp. + +
Rissoa sp. + +
Omalogyra atomus (Philippi, 1841) + +
Haminoea hydatis (Linne, 1758) + +
Cirripedia Semibalanus balanoides (Linnaeus,
1767) + +
Diptera Chironomus sp. + +
Oligochaeta Tubifex sp. +
63
Amphipoda Gammarus sp. +
Nemertea Nemertinea sp. +
Polychaeta Hediste diversicolor (O.F. Müller,
1776) +
Isopoda Nerocila bivittata (Risso, 1816) +
Tablo 10: Lagünde tespit edilen makro-omurgasızlar.
2.2.3 Sucul Omurgalılar
2.2.3.1 Balıklar
Ülkemizde dalyan balıkçılığı faaliyetleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından yürütülmektedir. Dalyanlarda balıkçılık faaliyetleri 15 Haziran ile 15 Ocak tarihleri
arasında yapılmaktadır. 18.08.2012 tarih ve 28388 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak
yürürlüğe giren 3/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ
uyarınca su ürünlerine yönelik boy ve ağırlık yasakları aşağıda verilmiştir.
Tür Latince Adı Asgarî Boy
(cm)
Ahtapot Octopus vulgaris -
Akivides Tapes decussatus,
Tapes philippinarum 2.4
Akya Lichia amia 30
Bakalyaro (Berlam) Merluccius merluccius 25
Barbunya Mullus barbatus 13
Çipura Sparus auratus 20
Deniz böceği Palinurus vulgaris 25
Dil Balığı Solea solea 20
Eşkina Sciana umbra 25
64
Hamsi Engraulis encrasicolus 9
İstakoz Homarus gammarus 25
İstavrit
İstavrit (Karagöz İstavrit)
Trachurus trachurus
Trachurus mediterraneus 13
İstiridye Ostrea edulis 6
Kalkan Psetta maxima 45
Karagöz Diplodus vulgaris 18
Kefal (Amuderya kefali) Mugil soiuy 35
Kefal (Diğer kefaller)
Mugil (Oedalechius) labeo
Chelon labrosus
Liza ramada
Liza saliens
20
Kefal (Has kefal) Mugil cephalus 30
Kefal (Sarıkulak kefal) Liza aurata 30
Kılıç Xiphias gladius 125
Kırlangıç Chelidonichthys lucerna 18
Kırma (Kırmızı) mercan Pagellus erythrinus 15
Kidonya Venus verrucosa 3
Kolyoz Scomber japonicus 18
Kum şirlanı (Tellina) Donax trunculus 2.5
Lagos Epinephelus aeneus 45
Levrek Dicentrarchus labrax 25
Lipsöz Scorpaena scrofa 15
Lüfer Pomatomus saltatrix 20
Mavi yengeç Callinectes sapidus 13
Mezgit Merlangius merlangus 13
Midye (Beyaz kum
midyesi) Chamelea gallina 1.7
Minekop (Kötek,
Karakulak) Umbrina cirrosa 25
Nil barbunyası Upeneus moluccensis 10
65
Orfoz Epinephelus guaza 45
Palamut Sarda sarda 25
Pisi Pleuronectes spp. 20
Sardalya Sardina pilchardus, Sardinellaaurita 11
Sargos Diplodus sargos 21
Sarıağız
(Halili,Muskar,Grenyüz) Argyrosomus regius 25
Sarıkuyruk Seriola dumerili 30
Sinagrit Dentex dentex 35
Tekir Mullus surmuletus 11
Ton (Orkinos) Thunnus thynnus -
Uskumru Scomber scombrus 20
Yazılı orkinos Euthynus alletteratus 45
Tablo 11: 3/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ
uyarınca su ürünlerine yönelik boy ve ağırlık yasakları
Bu çalışma kapsamında dalyan kuzulukları henüz faaliyete girmediği için farklı göz
açıklığında fanyalı uzatma ağları kullanılarak örneklemeler yapılmıştır. Lagünün denizle
bağlantısı olmadığı için Çukurova Deltası’nda bulunan diğer lagünlerle karşılaştırıldığında
Dipsiz Lagünü’nde daha az tür bulunduğu saptanmıştır. Tespit edilen balıkların da ya alanın
yerlisi olduğu ya da Seyhan Nehri ile lagünü bağlayan kanalı kullanarak lagüne girdikleri
tahmin edilmektedir. Çalışma kapsamında tespit edilen türler ve türlere ait IUCN koruma
kriterleri aşağıda verilmiştir.
66
Latince ismi Türkçe ismi IUCN
Mugil carinata Bıldırcın Kefali NT
Anguilla anguilla Yılan Balığı CR
Dicentrarchus
labrax Levrek LC
Gobius sp. Kaya Balığı -
Melicertus
kerathurus Karabiga Karides -
Mugil auratus Sarı Kulak Kefal LC
Mugil cephalus Topan Kefal LC
Mugil saliens Sivri Kefal LC
Oedalechius labeo Dudaklı Kefal NT
Panaeus
semisulcatus Jumbo Karides -
Solea solea Dil Balığı NT
Sparus aurata Çipura NT
Tilapia nilotica Tilapia NT
Tilapia aureus Tilapia NT
Tablo 12: Çalışma kapsamında tespit edilen türler ve türlere ait IUCN koruma
kriterleri
Tespit edilen türlerden özellikle yılan balığı Kritik Seviyede Yok Olma Tehlikesi ile
karşı karşıya olan bir türdür. Bu yüzden alandaki stokunun ve alanı hangi dönemlerde
kullandığının saptanması ve uygun kaynak bulunduğu takdirde ergin bireylerin, verici
takılarak izlenmesi gerekmektedir.
Lagün 28.11.2011 – 28.11.2016 tarihleri arasında 5 yıllığına kiraya verilmiştir. Kira
sözleşmesi Avlak Sahası olarak yapılmış olsa da müstecil geleneksel dalyan balıkçılığı
yapacağını yapılan görüşmelerde dile getirmiştir. Lagünün deniz bağlantısı kum taşınımı,
rüzgar ve dalga hareketleri sonucunda tamamen kapanmıştır. Dalyan boğazının yeniden
açılması için alanın oşinografik ve meteorolojik unsurları göz önüne alınarak uygun bir karar
verilmesi gerekmektedir. Çünkü alanda kıyıyı değiştirecek herhangi bir müdahale zaten var
olan kıyı erozyonunun daha da hızlanmasına sebep olacaktır.
67
Dipsiz Lagünü dalyan olarak uzun yıllardır kiraya verilmediği için alan hakkında
balıkçılık istatistiklerine ulaşılamamıştır.
2.2.3.2 Deniz Kaplumbağaları
Alanda yaz ve sonbahar mevsiminde yapılan saha çalışmalarında deniz kaplumbağası
yuvası tespiti amacıyla tüm sahilde yürüyüşler yapılmıştır ancak gerek kaplumbağa yuvası
gerekse herhangi bir çıkış izine rastlanmamıştır. Ancak yapılan gözlemlerde toplam 8 ölü
deniz kaplumbağasına rastlanılmıştır. Dalyan müstecili ile yapılan görüşmede ölü
kaplumbağaların açık denizdeki balıkçılar tarafından öldürüldüğü belirtilmiştir.
Derneğimiz tarafından yürütülen Akyatan ve Tuzla Lagünleri Yönetim Planı
kapsamında yapılan kaplumbağa çalışmasında alanın kuzeydoğusunda Baharlı köyünün
doğusunda Seyhan Nehir kıyılarında yumuşak kabuklu Nil kaplumbağası (Trionyx triunguis)
yuvaları tespit edilmiştir.
Fotoğraf 2: Seyhan nehrinde tespit edilen yuvalardan çıkan Trionyx yavruları nehre
doğru ilk adımlarını atarken (Fotoğraf: Süleyman Ceylan)
2.2.4 Karasal Omurgalılar
2.2.4.1 Herpetofauna
68
Türkiye herpetofauna bakımından çok zengindir. Yaklaşık 90 türle anılan grup içinde,
Çukurova Deltası karasal ve sucul ekosistemlerini tercih eden farklı türler de bulunmaktadır.
Çukurova Deltası sahil kumulları kertenkeleler, yılanlar, kara kaplumbağaları, deniz
kaplumbağaları, sapankuyruk ve ağaç kurbağaları için çok önemli yaşam alanlarıdır. Dipsiz
Lagünü civarındaki tatlı su birikintileri ve kanallarda çizgili kaplumbağa ile bataklık
kaplumbağasına, kumullarda ise kara kaplumbağasına sıkça rastlanır. Ayrıca çukurbaşlı yılan,
ok yılanı, yılangöz kertenkele, tıknaz kertenkele, Chamaeleon chamaelon (bukalemun),
Crytodactylus kotschyii ile Agama stellio kumullarda görülen diğer sürüngen türleridir
(Güngör ve ark., 1995; Anonim, 2007). Alanda daha önce yürütülen Biyosfer Rezervi
çalışmasında aşağıdaki türler tespit edilmiştir.
Familya Daha Önce Bulunmuş
Türler
IUCN Kategorisi
-Caretta caretta EN
-Chelonia mydas EN
Trionychidae -Trionyx triunguis -
Emydidae -Emys orbicularis LC
Bataguridae -Mauremys caspica -
Testudinidae -Testudo graeca VU
Agamidae -Laudakia stellio (Agama
stellio; Stellio stellio)
-Agama agama
LC
LC
Chamaeleontidae -Chameleo chameleo
Boidae -Eryx jaculus
Viperidae -Vipera lebetina NT
Colubridae -Natrix tessellata
-Malpolon monspessulanus
-Coluber jugularis
-Coluber viridiflavus
-Coluber rubiceps
-Coluber najadum
-Telescopus fallax
-Eirenis modestus
LC
LC
LC
LC
LC
69
Gekkonidae
-Tarentola mauritanica
-Cyrtopodion
(Cyrtodactylus) kotschyi
-Hemidactylus turcicus
LC
LC
LC
Scincidae -Chalcides ocellatus
-Mabuya vittata
-Mabuya aurata
-Ablepharus kitaibellii
-Eumeces schneideri
LC
LC
LC
Lacertidae -Ophisops elegans
-Lacerta danfordi
-Lacerta pamphylica
LC
Typhlopidae -Typhlops vermicularis
Anguidae -Anguis fragilis
Tablo 13: Çukurova Deltası’nda Gözlenen Herpetofauna Türleri (Hoffmann, 2003;
Altan ve ark., 2004)
2.2.4.2 Memeliler
Çukurova Deltası sağladığı habitat ve ekosistem çeşitliliği bakımından birçok memeli
türüne ev sahipliği yapmaktadır. Çalışma alanında bulunan tatlı su birikintileri ve geniş
sazlıklar özellikle saz kedisi (Felis chaus) için uygun habitatlardır. Ayrıca alanın kuzey-
batısında bulunan okaliptüs ormanı birçok memeli türünün barınması için uygun yaşam alanı
sağlamaktadır. Çalışma bölgesi fotokapan çalışmasına
uygun olmadığı için yalnızca iz ve dışkı çalışması
yapılmıştır. Alanda daha önce yapılan çalışmalar
sonucunda yabandomuzu (Sus scrofa), tilki (Vulpes
vulpes), çakal (Canis aureus), oklu kirpi (Hystrix indica),
sansar (Martes foina), yaban tavşanı (Lepus europeaus)
türleri tespit edilmiştir. Ayrıca alana yapılan ziyaretler
sırasında kuyruksüren (Herpestes inchneumon) türüne de
rastlanmıştır.
Fotoğraf 3: Saz kedisi (Felis chaus)
70
Özellikle 20.yy’de sulak alanların kurutulmasıyla birlikte Türkiye nüfusunun büyük
bir kısmını kaybetmiş olan saz kedisi için Dipsiz Lagünü ve çevresi önemli bir konumdadır.
Yapılan çalışmalar saz kedisinin dünya üzerindeki en sağlıklı popülasyonunun Çukurova
Deltası sınırları içerisinde bulunduğunu göstermektedir. Bu popülasyon gelecekte
yapılabilecek tür aşılama çalışmaları düşünüldüğünde alanın önemini vurgulamaktadır.
Kuyruksüren için de Türkiye popülasyonunun önemli bir kısmını barındıran Dipsiz
Lagünü ve Çukurova Deltası, türün gelecekte de soyunu sürdürebileceği nadir yerlerden
olacaktır. Saz kedisi için belirtildiği gibi deltada bulunan kuyruksüren popülasyonu da tüm
Avrupa’nın en sağlıklı popülasyonlarındandır.
Türkçe adı Latince adı IUCN
Yabandomuzu Sus scrofa LC
Tilki Vulpes vulpes LC
Çakal Canis aureus LC
Sansar Martes foina LC
Oklu kirpi Hystrix indica LC
Yaban tavşanı Lepus europeaus LC
Kuyruksüren Herpestes
inchneumon
LC
Saz kedisi Felis chaus LC
Tablo 14: Alanda bulunan memeli türlerinin IUCN kriterlerine göre değerlendirme
tablosu
2.2.4.3 Kuşlar
2.2.4.3.1 Çukurova Deltası ve Dipsiz Lagünü'nün Kuşlar Açısından Önemi
Çukurova Deltası Türkiye'deki en önemli kuş varlığını barındıran lagünlerden beş
tanesine sahiptir. Kuşlar deltayı, göç dönemlerinde beslenmek, kış aylarında kışlamak ve yaz
aylarında üremek amacıyla kullanırlar. Deltada donma olayının yaşanmaması kışın kuzey
bölgelerin aşırı soğuduğu zamanlarda kuşların yoğun sayılarda deltayı ziyaret etmesine neden
olur. Su seviyesinde büyük değişiklikler yaşanmaması deltayı hemen hemen her göç
71
döneminde binlerce göçmen kuşun uzun göç yolculuğunda konakladıkları cazip bir beslenme
alanı haline getirir. Barındırdığı farklı yaşam tipleri yaz aylarında pek çok kuş türü için uygun
üreme yerleridir. Delta, Türkiye'de küçük sumru, akça cılıbıt, turaç, bataklık kırlangıcı, dik
kuyruklu ötleğen gibi türlerin en büyük popülasyonlarda ürediği alandır. Delta, bulunduğu
coğrafi konum nedeniyle de ülkemizde az sayıda görülen ve rastlantısal tür olarak adlandırılan
kuşların pek çoğunun kaydedildiği bir yerdir.
Tarsus Çayı Deltası
Dipsiz Lagünü’nü de içerisine alan
Tarsus Çayı Deltası’nın Regma Bataklığı ve
Aynaz Bataklığı olarak bilinen çok büyük bir
kısmı kurutulmuştur. Tarsus ilçesinin hemen
güneyinde bir iç göl olarak yer alan Regma
Bataklığı Türkiye’de kurutma çalışmalarının
başladığı alanlardan biridir. Alanın
kurutulmasına yönelik ilk müdahaleler 1863
yılında yapılmıştır. Tamamı kurutulmuş
olup, günümüzde yerinde okaliptüs ormanı
bulunmaktadır. 1950 yılında müdahale
edilmiş olmasına rağmen kayıtlarda sadece
Regma Bataklığı’nda 50.000 su kuşunun
sayıldığı belirtilmektedir. Tarsus Çayı
Deltası’ndaki kurutulan diğer önemli sulak
alan ekosistemi Dipsiz Lagünü’nün hemen
batısında yer alan Aynaz Bataklığı’dır.
Kurutma işlemi 1973 yılında tamamlanan Aynaz Bataklığı da kuş varlığı yönünden
Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri idi. Örneğin 1968 yılında alanda 1200 yaz
ördeği kaydedilmiştir. Bu sayı Türkiye’de bir alanda kaydedilmiş en yüksek yaz ördeği
sayısıdır. Bu bilgiler kurutulan Regma Bataklığı ve Aynaz Bataklığı’nın her birinin ayrı ayrı
önemli kuş alanı ve uluslararası öneme sahip sulak alan kriterlerine sahip olduğunu
göstermektedir.
Dipsiz Lagünü Tarsus Çayı Deltası’ndan geriye kalan küçük bir bölümü
oluşturmaktadır. Açık su yüzeyleri, sazlıklar, tatlı ve tuzlu su bataklıkları, Seyhan Nehri,
Şekil 28: Tarsus Çayı Deltası’nın
kurutulmadan önceki tahmini durumu
72
Tarsus Çayı ve insan yapısı kanalları çevreleyen sazlık ve söğütlükler, çalılıklar, çayırlıklar,
kumul ekosistemleri gibi farklı yaşam alanları değişik türden kuşların alanda kuluçkaya
yatmasına, barınmasına ve beslenmesine imkân sağlamaktadır. Özellikle göç dönemlerinde ve
kışın alanda önemli sayılarda su kuşu barınmaktadır.
2.2.4.3.2 Çalışma Yöntemi
Göç çalışmalarında alanın tamamı hakkında fikir sahibi olunabilecek noktalarda
yapılan gözlemler sonucunda toplam kuş sayısı belirlenmiştir. Unutulmaması gereken nokta
göç döneminde kuş sayılarının çok hızlı değişebileceğidir. Bir gün öncesinde alanda binlerce
göçmen kuş varken ertesi gün alanı terk edebileceği veya çok azının alanda kalabileceğidir.
Üreme çalışmalarında tekrarlanabilir standart bir yöntem kullanılmaktadır.
Tekrarlanabilir standart bir yöntem kullanılmasının sebebi alanlarda daha sonraki yıllarda
yapılacak gözlemlerde aynı yöntemi kullanarak geçmiş yıllarla daha sağlıklı bir
değerlendirme yapma olanağı sağlamasıdır. Yöntem hat boyu yürüyüş esasına göre
yapılmaktadır. Yürüyüşlerin alanlardaki her türlü yaşam alanını örnekleyecek şekilde
yapılmasına özen gösterilmektedir. Kumul, kıyı (göl, deniz, nehir), tatlı su bataklığı, tarım
alanları, tuzlu çayırlar gibi farklı yaşam alanlarından örnek yürüyüş rotaları yapılmaktadır. Bir
kilometre uzunluğunda hat boyu yapılan gözlemlerde görülen ve duyulan tüm kuşlar üreme
kodu verilerek kayıt edilmektedir. Her rotanın başlangıç ve bitiş noktaları GPS kullanılarak
kaydedilmekte, ayrıca rota 200 metrelik beş parçaya bölünerek her 200 metrede bir yeniden
koordinat alınmaktadır. Bu sırada yürüyüş hattının 25 metre sağ ve 25 metre sol olmak üzere
toplamda 50 metrelik hat içerisinde gözlenen kuşlar not edilmektedir. Bu hattın dışında kalan
türler de not alınarak kayıt edilmektedir. Üreme çalışmaları kuşların en aktif oldukları sabah
saatleri ve öğleden sonra (gün batımından 3-4 saat önceki zaman dilimlerinde) yapılmaktadır.
Bu standart yöntem dışında alanda bulunulan zamanlarda görülen ve duyulan tüm kuşlar
ayrıca belirlenmekte ve yazılmaktadır. Bazı alanlarda bir kilometre boyunca habitat bütünlüğü
sağlanamadığından standart yürüyüş sayımı yapılamamakta; bu nedenle nokta sayımları
yapılmaktadır. Bunların dışında, alanlarda gerek yürüyerek gerek araçla seyahat edilirken
göze çarpan önemli gözlemler yer belirtilerek not edilmektedir.
73
2.2.4.3.3 Alanda Üreyen ve Beslenen Kuş Türlerinin Taksonomik Listesi
Küçük karabatak (Phalacrocorax pygmeus): Tüm yıl boyunca bölgede görülme
ihtimali olan tür, çalışma alanı içerisinde sonbahar dönemi çalışmaları sırasında görülmüştür.
Gece balıkçılı (Nycticorax nycticorax): Göç dönemleri ve yaz aylarında alanda
görülebilecek olan tür üreme çalışmaları sırasında kaydedilmiştir. Çalışma alanı içerisinde
ürediğine dair bir bilgi edinilememiştir.
Sığır balıkçılı (Bulbulcus ibis):
Bölgede tüm yıl boyunca görülebilecek olan
bir kuş türüdür. Çalışma alanında her dönem
kaydedilmiştir. Çalışma alanı içerisinde kesin
olarak ürediği bir bölge tespit edilememiştir.
Çalışma alanına yakın bölgelerde kesin olarak
ürediği bilinmektedir.
Alaca balıkçıl (Ardeola ralloides):
Alanda göç dönemleri ve yaz aylarında
görülebilecek bir türdür. Çalışma alanına yakın Seyhan Nehri kenarında kesin ürediği alanlar
bilinmektedir. Çalışma alanı içerindeki sazlıklarda yüksek ihtimal üreyen bir kuş türüdür.
Küçük ak balıkçıl (Egretta garzetta): Çalışma alanı içerisinde tüm yıl boyunca
görülebilecek bir türdür. Bütün dönemlerdeki çalışmalarda kaydedilmiş olmakla birlikte kesin
olarak ürediğine dair bir bilgi edinilememiştir.
Seyhan Nehri kıyılarında oluşturduğu
kolonilerde ürediği bilinmektedir.
Gri balıkçıl (Ardea cinerea): Çalışma
alanı içerisinde tüm yıl boyunca görülebilecek
bir türdür. Bütün dönemlerdeki çalışmalarda
kaydedilmiş olmakla birlikte kesin olarak
ürediğine dair bir bilgi edinilememiştir.
Fotoğraf 4: Sığır balıkçılı
Fotoğraf 5: Gri balıkçıl
74
Erguvani balıkçıl (Ardea purpurea): Bölgede göç dönemleri ve yaz aylarında
görülebilecek olan tür, üreme çalışmaları sırasında kaydedilmiştir. Çalışma alanında yüksek
ihtimal üreyen bir türdür.
Saz delicesi (Circus aeruginosus): Tüm yıl boyunca çalışma alanında görülebilen bir
yırtıcı kuş türüdür. Sazlık alanlarda üremektedir.
Çayır delicesi (Circus pygargus): Çalışma alanında göç mevsimlerinde görülebilecek
olan tür, sonbahar göç çalışmaları sırasında alanda kaydedilmiştir.
Kerkenez (Falco tinnunculus): Tüm yıl boyunca bölgede görülebilecek olan tür
çalışma alanı içerisinde yüksek ihtimal olarak üreyen bir türdür.
Sutavuğu/saztavuğu (Gallinula chloropus): Tüm yıl boyunca çalışma alanında
görülebilecek tür sazlık alanlarda üremektedir.
Uzunbacak (Himantopus himantopus): Çalışma alanı içerisindeki bataklık alanlarda
az sayıda üreyen bir türdür.
Bataklıkkırlangıcı (Glareola pratincola):
Tür, göç dönemleri ve yaz aylarında alanda
görülebilir. Çalışma alanındaki kuru bataklık,
çayır yerlerde üremektedir.
Halkalı cılıbıt (Charadrius hiaticula):
Göç dönemleri ve kış aylarında bölgede
görülebilecek olan tür, sonbahar göç dönemi
çalışmaları sırasında kaydedilmiştir.
Akça cılıbıt (Charadrius alexandrinus):
Çalışma alanında tüm yıl boyunca görülebilen bir türdür. Alandaki çamur düzlükleri, kıyılar
ve kumullarda üremektedir.
Mahmuzlu kızkuşu (Vanellus spinosus): Bölgede göç dönemleri ve yaz aylarında
görülebilir. Çalışma alanında üreme döneminde kaydedilmiştir ve yüksek ihtimal ile üreyen
bir kuş türüdür.
Fotoğraf 6: Bataklık kırlangıcı
75
Sürmeli kumkuşu (Limicola falcinellus): Sadece göç dönemlerinde çalışma alanında
görülebilecek olan tür, sonbahar göç dönemi çalışmaları sırasında kaydedilmiştir.
Orman düdükçünü (Tringa glareola): Göç dönemlerinde bölgede görülebilecek olan
tür sonbahar göçü çalışmaları sırasında çalışma alanında kaydedilmiştir.
Yeşil düdükçün (Tringa ochropus): Tür, göç ve kış mevsimlerinde bölgede
görülebilir. Çalışma alanında sonbahar göçü içerinde kaydedilmiştir.
Dere düdükçünü (Actitis hypoleucos): Bölgede göç döneminde görülebilecek olan tür
ilkbahar çalışmaları sırasında kaydedilmiştir.
Kızılbacak (Tringa totanus): Tüm yıl boyunca alanda görülebilecek olan tür sadece
sonbahar göç dönemi çalışmaları sırasında çalışma alanı içerisinde kaydedilmiştir.
Yeşilbacak (Tringa nebularia): Bölgede göçmen ve kış konuğu olarak görülen tür
çalışma alanında sonbahar döneminde kaydedilmiştir.
Gümüş martı (Larus cachinnans): Tür; çalışma alanı içerisinde özellikle kış ve göç
aylarında yoğun sayıda bulunmaktadır.
Küçük sumru (Sterna albifrons): Bölgede göç dönemleri ve yaz aylarında
görülebilecek bir türdür. Çalışma alanı içerisinde üreme döneminde kaydedilmiş olmakla
birlikte kesin olarak ürediği tespit edilememiştir. Çalışma alanı içerisinde yüksek ihtimal
üreyen bir kuş türüdür.
Gülen sumru (Gelochelidon
nilotica): Üreme dönemi çalışmaları
sırasında alanda kaydedilen bir türdür.
Çalışma alanına yakın Yumurtalık
Tabiatı Koruma Alanı’nda ürediği
bilinmektedir. Çalışma alanı içerisinde
kesin ürediğine dair bir bilgi
edinilememiştir.
Fotoğraf 7: Yalıçapkını
76
Yalıçapkını (Alcedo atthis): Bölgede kış konuğu olan tür çalışma alanında sonbahar
sayımları sırasında göl kıyıları ve kanal boylarında kaydedilmiştir.
İzmir yalıçapkını (Halcyon smyrnensis): Bölgede tüm yıl boyunca görülebilecek olan
tür, çalışma alanında yüksek ihtimal olarak
üremektedir.
Alaca yalıçapkını (Ceryle rudis):
Tür; tüm yıl boyunca alanda görülebilir.
Alanda yüksek ihtimal üreyen bir kuş
türüdür.
Arıkuşu (Merops apiaster): Tür,
çalışma alanında göç dönemlerinde
görülmüştür.
Gökkuzgun (Coracias garrulus):
Tür, sonbahar göç dönemi araştırmaları
sırasında çalışma alan içerisinde
kaydedilmiştir.
Tepeli toygar (Galerida cristata):
Çalışma alanlarında en fazla sayıda
kaydedilen ötücü kuş türlerinden biridir.
Hemen her türlü açık alanda yaygın olarak
üremektedir. Tüm yıl boyunca
görülebilir.
Kum kırlangıcı (Riparia riparia):
Bölgede göç mevsimleri ve yaz aylarında görülebilecek olan tür, çalışma alanında yüksek
ihtimal ile üreyen bir türdür.
Fotoğraf 8: Alaca yalıçapkını
Fotoğraf 9: İzmir yalıçapkını
77
Kırlangıç (Hirundo rustica): Göç mevsimleri ve yaz döneminde bölgede görülen tür
çalışma alanı içerisinde kesin olarak ürediğine dair bilgi edinilememiş olunup yüksek ihtimal
ile üreyen bir kuş türüdür.
Kızıl kırlangıç (Hirundo daurica): Çalışma alanları içerisinde sonbahar çalışmaları
sırasında kaydedilmiş olan türün alan içerisinde ürediği herhangi bir yer tespit edilmemiştir.
Çalışma alanına en yakın Tabaklar köyü içerisinde ürediği bilinmektedir.
Çayır incirkuşu (Anthus pratensis): Kış aylarında bölgede yaygın olarak
görülebilecek tür, sonbahar çalışmalarında alanda kaydedilmiştir.
Sarı kuyruksallayan (Motacilla flava): Çalışma alanında göç dönemleri ve üreme
döneminde görülebilir. Islak çayırlarlar ve sazlı kanallarda üremektedir.
Çalıbülbülü (Cercotrichas galactotes): Bölgede göç mevsimlerinde ve yaz aylarında
görülebilecek olan tür, çalışma alanındaki çalılık ve dikenlik bölgelerde üremektedir.
Boz kuyrukkakan (Oenanthe isabellina): Tür, çalışma alanında sadece göç aylarında
kaydedilmiştir.
Kuyrukkakan (Oenanthe oenanthe): Bölgede göç dönenlerinde görülmesi muhtemel
olan tür, çalışma alanında sonbahar göç çalışmaları sırasında kaydedilmiştir.
Saz kamışçını/sazbülbülü (Acrocephalus scirpaceus): Göç dönemi ve yaz aylarında
çalışma alanında görülebilecek olan tür sazlıklarda yaygın olarak üremektedir
Büyük kamışçın (Acrocephalus arundinaceus): Bölgede göç dönemleri ve yaz
aylarında görülebilecek olan kuş türü, çalışma alanındaki güçlü ve uzun boylu sazlık alanlarda
üremektedir.
Dik kuyruklu ötleğen (Prinia gracilis): Tüm yıl boyunca çalışma alanında
görülebilecek olan tür yaygın olarak çalışma alanında üremektedir.
Yelpazekuyruk (Cisticola juncidis): Çalışma alanında tüm yıl boyunca görülebilecek
olan tür bataklık-sazlık alanlarda üremektedir.
78
Ak mukallit (Iduna pallida): Göç dönemleri ve yaz aylarında alanda görülebilecek bir
türdür. Çalışma alanı içerisindeki ağaçlık, çalılık alanlarda üremektedir.
Benekli sinekkapan (Muscicapa striata): Alanda sadece göç dönemlerinde
görülebilecek tür, çalışma alanında da göç zamanlarında kaydedilmiştir.
Arapbülbülü (Pycnonotus xanthopygos): Tüm yıl boyunca çalışma alanında
görülebilen tür, çalılık ve ağaççık olan alanlarda üremektedir.
Fotoğraf 10: Arap bülbülü
Kızıl sırtlı örümcekkuşu (Lanius collurio): Göç ve üreme dönemlerinde bölgede
görülebilecek olan tür, çalışma alanında sadece sonbahar çalışmaları sırasında kaydedilmiştir.
Maskeli örümcekkuşu (Lanius nubicus): Üreme dönemi çalışması sırasında
kaydedilmiş olan tür çalışma alanı içerisinde yüksek ihtimal ile üremektedir.
Florya (Carduelis chloris): Tüm yıl boyunca alanda görülebilecek olan tür yüksek
ihtimal çalışma alanında üremektedir.
Tarla kirazkuşu (Miliaria calandra): Tüm yıl boyunca çalışma alanında görülebilecek
ve alanda üreyen bir kuş türüdür.
79
Tür Adı Latince Tür Adı IUCN Bern SPEC
Küçük karabatak Phalacrocorax pygmeus LC Ek II SPEC 1
Gece balıkçılı Nycticorax nycticorax LC Ek II SPEC 3
Sığır balıkçılı Bubulcus ibis LC Ek II Non-SPEC
Alaca balıkçıl Ardeola ralloides LC Ek II SPEC 3
Küçük ak balıkçıl Egretta garzetta LC Ek II Non-SPEC
Gri balıkçıl Ardea cinerea LC Ek III Non-SPEC
Erguvani balıkçıl Ardea purpurea LC Ek II SPEC 3
Saz delicesi Circus aeruginosus LC Ek II Non-SPEC
Çayır delicesi Circus pygargus LC Ek II Non-SPECE
Kerkenez Falco tinnunculus LC Ek II SPEC 3
Sutavuğu (Saztavuğu) Gallinula chloropus LC Ek III Non-SPEC
Uzunbacak Himantopus himantopus LC Ek II Non-SPEC
Bataklıkkırlangıcı Glareola pratincola LC Ek II SPEC 3
Halkalı cılıbıt Charadrius hiaticula LC Ek II Non-SPECE
Akça cılıbıt Charadrius alexandrinus LC Ek II SPEC 3
Mahmuzlu kızkuşu Vanellus spinosus LC Ek II SPEC 3
Sürmeli kumkuşu Limicola falcinellus LC Ek II SPEC 3
Orman düdükçünü Tringa glareola LC Ek II SPEC 3
Yeşil düdükçün Tringa ochropus LC Ek II Non-SPEC
Dere düdükçünü Actitis hypoleucos LC Ek III SPEC 3
Kızılbacak Tringa totanus LC Ek III SPEC 2
Yeşilbacak Tringa nebularia LC Ek III Non-SPEC
Gümüş martı Larus cachinnans LC Ek III Non-SPECE
Küçük sumru Sterna albifrons LC Ek II SPEC 3
Gülen sumru Sterna nilotica LC Ek II SPEC 3
Yalıçapkını Alcedo atthis LC Ek II SPEC 3
İzmir yalıçapkını Halcyon smyrnensis LC Ek II SPEC 3
Alaca yalıçapkını Ceryle rudis LC Ek II SPEC 3
Arıkuşu Merops apiaster LC Ek II SPEC 3
Gökkuzgun Coracias garrulus NT Ek II SPEC 2
80
Tepeli toygar Galerida cristata LC Ek III SPEC 3
Kum kırlangıcı Riparia riparia LC Ek II SPEC 3
Kırlangıç (Kır kırlangıcı) Hirundo rustica LC Ek II SPEC 3
Kızıl kırlangıç Hirundo daurica LC Ek II Non-SPEC
Çayır incirkuşu Anthus pratensis LC Ek II Non-SPECE
Sarı kuyruksallayan Motacilla flava LC Ek II Non-SPEC
Çalı bülbülü Cercotrichas galactotes LC Ek II SPEC 3
Boz kuyrukkakan Oenanthe isabellina LC Ek II Non-SPEC
Kuyrukkakan Northern Wheatear LC Ek II Non-SPEC
Saz kamışçını
(Sazbülbülü) Acrocephalus scirpaceus LC Ek II Non-SPECE
Büyük kamışçın
Acrocephalus
arundinaceus LC Ek II Non-SPEC
Dik kuyruklu ötleğen Prinia gracilis LC Ek II SPEC 3
Yelpazekuyruk Cisticola juncidis LC Ek II Non-SPEC
Ak mukallit Hippolais pallida LC Ek II SPEC 3
Benekli sinekkapan Muscicapa striata LC Ek II SPEC 3
Arapbülbülü Pycnonotus xanthopygos LC Ek III Non-SPEC
Kızıl sırtlı örümcekkuşu Lanius collurio LC Ek II SPEC 3
Maskeli örümcekkuşu Lanius nubicus LC Ek II SPEC 2
Florya Carduelis chloris LC Ek II Non-SPECE
Tarla çintesi (Tarla
kirazkuşu) Miliaria calandra LC Ek III SPEC 2
Tablo 15: Alandaki Kuş Türleri ve Koruma Durumları
81
Harita 13: Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzasında bulunan kuşlar için önemli habitat
tipleri haritası
2.2.4.3.4 Tehditler
2.2.4.3.4.1 Yaşam Alanı Kaybı
Çukurova Deltası’ndaki diğer lagün sistemleri için de önemli bir tehdit olan bu durum,
Dipsiz Lagünü için de büyük önem taşır. Dünyada kuşlar üzerindeki en büyük tehditler
arasında yer alan yaşam alanlarının kaybı sonucu özellikle yerli ve üreyen türler üzerinde
ciddi derecede olumsuz etkisi vardır. Göçmen türler için değerlendirildiğinde ise uzun bir
yolculuk sırasında beslenme alanlarının yok olması sonucu ciddi zorluklar ve kayıplar
yaşanmasına sebep olur. Kışlayan türler için de yaşam alanı kaybı ciddi bir sorundur. Alanda
yaşam alanı kaybı doğal alanların tarım alanlarına dönüştürülmesidir.
82
Fotoğraf 11: Tahrip edilmiş sazlıklar
Fotoğraf 12: Alanda tarım alanına dönüştürülmüş kumullar
83
2.2.4.3.4.2 Hayvancılık
Alandaki temel sorunlardan biri de tüm Çukurova Deltası’nda yaşandığı üzere yoğun
bir otlatma baskısıdır. Mera alanlarının tamamına yakını sürülerek işlemeli tarıma açıldığı için
otlatma değeri düşük olsa da korunan alanlar üzerindeki baskı artmıştır. Bu alanlar adeta çayır
ve mera olarak kullanılmaktadır. Bu alanlarda otlatılan hayvanlar yerde kuluçkaya yatan
türlerin yumurta ve yavrularını çiğneyerek ezdikleri için büyük zarar vermektedirler. Ayrıca
hayvanların çok yoğun olarak zaman geçirdiği alanlarda da ciddi şekilde yaşam alanı
kalitesinde bozulma vardır.
Fotoğraf 13: Otlatma baskısı
2.2.4.3.4.3 Avcılık
Bölgede avcılık yaygın bir gelenektir. Yasadışı av özellikle kış aylarında çok yoğun
bir baskı oluşturmaktadır. Lagünlere kışın ulaşımın sıkıntılı olması kontrol makamlarının
denetimleri yeterince yapmamasına neden olmaktadır. Alanın farklı yerlerinde boş fişeklere
ve avcı sığınaklarına rastlamak mümkündür. 19 Eylül 2012 tarihinde yapılan göç çalışması
sırasında üç kaçak avcı, araştırmacılar tarafından yakalanmış ve gerekli cezai işlemlerin
yapılması sağlanmıştır.
84
2.2.4.3.4.4 Diğer Baskılar
Özellikle deniz kıyısında yazlık amaçlı olarak inşa edilen yapılar alanın doğal dengesi
üzerinde baskı oluşturmaktadır. Hem yapısal olarak hem de burada yaşayan insanların vermiş
olduğu rahatsızlık olarak (ses, ışık, kirlilik) kuşlar üzerinde olumsuz etkiye sahiptir.
Fotoğraf 14: Kıyıda yazlıkçıların yaptığı yapılar
85
2.2.1 Sucul ve Karasal Bitkiler
2.2.1.1 Alanın Tanımı
Araştırma alanı Doğu Akdeniz Bölgesi’nde, Mersin-Tarsus ilçesi Baharlı köyü
sınırları içerisinde yer almaktadır. Doğuda Seyhan Nehri Kanalı ile Tarsus Çayı arasında yer
alır, güneyde Akdeniz ile çevrilidir.
2.2.1.2 Çalışma Yöntemi
Araştırma alanında 25 Haziran 2012, 31 Temmuz 2012 ve 29 Ağustos 2012
tarihlerinde arazi çalışması gerçekleştirilmiştir. Arazi çalışmalarının içeriği; çalışma alanının
floristik ve habitat özellikleri yönüyle gözlemlenmesi, bitki türlerinden teşhis edilmesi
amacıyla laboratuvar örneklerinin toplanması, toplanan örneklerin ve habitat tiplerinin
fotoğraflarının çekilmesi ve çalışma noktalarının koordinat kayıtlarının alınması şeklinde
gerçekleştirilmiştir. Araziden elde edilen verilere ek olarak daha önce bu bölge için yapılan
floristik ve genel çalışmaların bulunduğu kaynaklardan yararlanılarak eldeki veriler
değerlendirilmiştir. Günlük olarak planlanan hat boyunca yapılan çalışmalarda; bitki
örtüsünde oluşan farklılığı tespit amacıyla akarsu kenarı, kumsal ve kumul habitatlar, tuzcul
alanlar, mera sahası gibi habitat değişimlerinin olduğu noktalardan toplamalar yapılırken; bir
habitat içerisindeki tür değişimlerini görmek için de belirli mesafeler yürünerek habitat içinde
toplama ve gözlem yapılmasıyla; ve yine araçla hareket esnasında çevre gözlemi yapılmasıyla
farklı olduğu görülen türlerin bulunduğu noktalarda park edilerek toplama ve gözlem
yapılması ve fotoğrafların çekilmesişeklinde bir yöntem izlenmiştir.. Bu şekilde yapılan
çalışmalar esnasında alandan 120 kadar bitki örneği toplanmıştır ve gözlem yapılmıştır.
Toplanan numuneler ile ilgili bilgiler toplama numarası ile birlikte arazi defterlerine
kaydedilmiştir. Alanın florasını temsil edecek olan bu örnekler sağlıklı şekilde kurutulması
amacıyla 3. hamur kağıtlar arasına konularak numaralandırılmış, numaralı kağıtlar yine
kurutma kartonlarının arasına dizilerek pres tahtaları ile bağlanarak sıkıştırılmıştır. Presler bir
hafta boyunca her gün kartonları değiştirilerek bitkilerin kurutulması sağlanmıştır. Toplanan
bu örnekler GAZI Herbaryumu’nda saklanmaktadır. Kurutma işlemi sona eren bitkilerin tür
tayinleri yapılmıştır. Teşhiste öncelikle, P.H. Davis' in Flora of Turkey and the East Aegean
Islands adlı eseri kaynak kullanılırken, çeşitli raporlar ve makaleler de teşhiste kullanılmıştır (
Davis, P. H. (1965-82), Davis, P. H. Mill, R. R. & Tan, K. ). Örneklerin teşhisinde GAZI
Herbaryumu’ndaki örnekler de karşılaştırma materyali olarak kullanılmış ve teşhisler
86
sonlandırılmıştır. Takson isimleri TÜBİTAK web sayfasında yer alan Türkiye Bitkileri Veri
Servisi “TÜBİVES” sitesinden tör isimleri de International Plant Name Index sayfasından
kontrol edilmiştir. Lokalite bilgilerinde yükseklik, toplama tarihi, habitatı, koordinatı,
toplayıcı numarası, endemik olup olmadığı, şayet biliniyorsa fitocoğrafik bölge elementi ve
tehlike sınıfları sırasıyla yazılmıştır. Endemik taksonların tehlike kategorileri, Türkiye
Bitkileri Kırmızı Kitabı’ndan ve diğer kaynaklardan kontrol edilmiştir. (Ekim, T. ve ark.
2000)
Habitat sınıflandırılması, önemli habitatların tanımlanmasında Avrupa Çevre Ajansı
(EEA- European Environment Agency) tarafından desteklenen Avrupa ölçeğinde habitat
tipleri üzerine ortak olarak belirlenen EUNIS (European Nature Information System) habitat
sınıflandırma kodları kullanılmıştır (Natura 2000, JNCC). Fakat Türkiye‘deki habitatları bu
sınıflandırmalara dahil etmekte bazı sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Korunması Gerekli Habitat
Tipleri sınıflanmasında kullanılan indikatör türler Türkiye‘de doğal yayılışı olmayan veya
cins seviyesinde benzer ancak tür seviyesinde farklı türlerle temsil edilebilmektedir. Bu
kapsamda habitat sınıflandırılmasında alanda yayılış gösteren türler yerel olarak verilmiştir.
Şekil 29: EUNIS habitat sınıflandırma anahtarından bir örnek
87
2.2.1.3 Bulgular
2.2.1.3.1 Flora
Dipsiz sulak alanı bitki coğrafyası bakımından Akdeniz Bölgesinin Doğu Akdeniz alt
grubu içerisinde yer almaktadır. Türkiye Florası’ndaki Davis grid (kare) sistemine göre
araştırma alanının tümü C5 karesi içerinde yer almaktadır.
Şekil 30: Davis grid harita sistemi
Çalışma alanı Seyhan Deltası ÖBA’sı (Önemli Bitki Alanı) ve ÖDA’sı (Önemli Doğa
Alanı) içerinde yer alır (Eken, G. ve ark. 2006, Ozhatay, N. 2003). Ayrıca Bern Sözleşmesi
Ek Liste 1’de yer alan beş türe Silene pompeiopolitana, Anthemis halophila, Alkanna pinardii,
Bromus psammophilus, Trigonella halophila, Beta trojana var. trojana ev sahipliği yapar.
Çalışma alanı ülkemizin güneyinde bulunmaktadır. Arazi çalışmalarının geç dönemde
başlaması ve kısıtlı zaman aralıkları olması nedeniyle, yapılan gözlemlere dayalı olarak diğer
çalışmalarda bahsedilen görülmesi olası çoğu tür görülememiştir. Fakat yapılan gözlem ve
habitat özelliklerine göre birçok türün yayılışı Çukuorva Deltası’nda yapılan çalışmaya
paralellik göstermektedir. Vejetasyonun floristik kompozisyonu hakkındaki bilgiler örnek
alınan parsellere dayalı olarak verilmiştir. Endemik türler ve tehlike kategorileri ayrı bir tablo
ile gösterilmiştir.
Daha önce alanın tamamını kapsayan floristik bir çalışmaya rastlanılmamış fakat 2003
yılında Çakan ve arkadaşları tarafından yürütülen bir TUBITAK projesi ile kısmen Dipsiz
88
Lagünü sulak alanının da içinde yer aldığı Çukurova Deltası’nın florası ve vejetasyonu ile
ilgili kapsamlı bir çalışma yürütülmüştür. Bu çalışma sonucunda yaklaşık 600 bitki taksonuna
ait kayıtlar ve 30’un üzerinde yeni bitki birliği ve habitat sınıflandırması gerçekleştirilmiştir.
600 taksondan 25’i endemik, 29’u ise nadir olup bu 54 taksonun IUCN kriterlerine göre tehdit
kategorileri belirlenmiştir ( Çakan, H. ve ark. 2003).
Elimizdeki bu verileri göz önünde bulundurarak yapılan arazi çalışmalarında mevsime
ve habitata göre rastlanılması muhtemel türlerin bir kısmı görülmüştür. Çoğu nadir türün
çiçeklenme dönemi geçtiği için gözlemlemek mümkün olmamıştır. Çalışmada havzanın
bütünü incelenmiş ve habitat bilgileri not edilmiştir.
Fotoğraf 15: Bromus psammophilus P.M.Sm
89
Fotoğraf 16: Echinops dumanii C.Vural
2.2.1.3.2 Endemizm
Yapılan arazi çalışmaları sırasında alanda görülmesi planlanan nadir türlerin büyük bir
kısmı arazi döneminin geç olması sebebiyle görülmemiştir fakat benzer habitatlara sahip diğer
alanlarda yapılan çalışmalara bakılarak görülmesi muhtemel ve gözlemlenen endemik ve
nadir türlerin tehlike kategorileri Tablo 16’da verilmektedir.
90
Bitki Adı Familya
Çiçekle
nme
dönemi
(Ay)
Habitat
Ulusal
ölçekte
tehlike
katego
risi
IUCN
Tehlik
e
katego
risi
Bern
Sözleş
mesi
Ende
mizm
Pancratium
maritimum Amaryllidaceae 6-10 Kumullar VU
Zygophyllum album Zygophyllaceae 4-5 Kumullar EN
Convolvulus lanatus Convolvulaceae 5 Kumullar NT
Silene
pompeiopolitana Caryopyllaceae 4 Kumullar CR CR Var End.
Alkanna pinardii Boraginaceae 2-5 Kumullar EN EN Var End.
Heliotropeum
ovalifolium Boraginaceae 8-9 Nemli kumullar CR
Anthemis halophila Asteraceae 4-5 Tuzlu bataklık EN VU Var End.
Centaurea calcitrapa
subsp. Cilicica Asteraceae 6-10
Nemli
açıklıklar, yol
kenarı
NT NT End.
Citrullus colocynthis Cucurbitaceae 5 Kumul VU
Euphorbia arguta Euphorbiacea 4-5 Nemli açıklıklar
Ammochloa
palaestina Poaceae 3 Kumul
Bromus
psammophilus Poaceae 6
Kumul, Nemli
alanlar CR CR Var End.
Dactyloctenium
aegyptium Poaceae 9 Su kanalı kenarı VU
Triplachne nitens Poaceae 5 Kumul VU
91
CR: Kritik tehlikede VU: Hassas EN: Tehlikede CD: Korumaya bağımlı NT: Tehlike
altına girebilir.
Tablo 16: Alanda görülmesi muhtemel ve gözlemlenen endemik ve nadir türlerin
tehlike kategorileri
Harita 14: Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzasında bulunan korumada öncelikli bitki
türleri için önemli habitat tipleri haritası
Hypericum
polyphyllum subsp.
polyphyllum
Guttiferae 5-6 Kumul NT CD End.
Trigonella halophila Fabaceae 4-6 Tuzcul habitat,
Kumul CR CR Var
End.
Astragalus suberosus
subsp. mersinensis Fabaceae 4-6
Çorak yerler,
Kumul VU VU
End.
Beta trojana var.
trojana
Chenopodiacea
e 6-8 Deniz kıyıları EN VU Var
End.
Echinops dumanii Asteraceae 7-9 Kumullar CR CR End.
92
2.2.1.3.3 Vejetasyon
Çakan ve ark., (2003) tarafından yapılan çalışmada araştırma alanında tarım alanları
dışında üç önemli vejetasyon tipi hakimdir. Bu değerlendirmeye göre temelde ; (1) Kumul, (2)
tuzcul, (3) tatlı sulak alan vejetasyonu olmak üzere üç tip vejetasyon görülmektedir. Bunlar da
kendi içlerinde farklı tipte alt habitat tiplerine ayrılmaktadır. Kumul Habitatlar; “hareketli kıyı
kumul alanları”, “ sabit kumul alanları olarak ikiye ayrılır. Tuzcul habitatlar “Tuzcul Bataklık
Habitatı” ve “Tuzcul Habitatı” olarak ayrılmaktadır.
Tür çeşitliliği bakımından araştırma alanındaki en zengin ve özgün yapıya sahip
vejetasyon tiplerinden birisi kumul alanlardır. Kumullarda gelişen farklı bitki birlikleri kumul
süksesyonu açısından 1-Hareketli embriyonik (ön kumul) tepeleri, 2- Sabit ve yan sabit kumul
tepeleri olmak üzere 2 farklı kategoride değerlendirilmişlerdir.
2.2.1.3.3.1 Kumul Kuşağı Vejetasyonu
2.2.1.3.3.1.1 Embriyonik ön kumul vejetasyonu
Fotoğraf 17: Hareketli kumul vejetasyonu
93
EUNIS:
B1 Coastal dunes and sandy shores – Kumullar, kumlu sahiller.
B1.24 Sandy beach ridges with no or low vegetation – Sıfır veya düşük bitki
çeşitliliği barındıran sahil sırtları
Sık rastlanan karakteristik türler; Sporobolus virginicus, Phyla nodiflora, Cyperus
capitatus
B1.3 Shifting coastal dunes – Hareketli kıyı kumulları
B1.31 Embryonic shifting dunes –
Genç hareketli kumullar
Bu zonda gelişen bitki birlikleri,
kumul tepeleri ve sahil arasında süregelen
oldukça hareketli bir sistem içerisinde
varlıklarını sürdürebilen ve floristik açıdan
zengin olmayan bitki birliklerine sahiptir.
Bu birliklerin floristik yapısı içerisinde kum
tarafından gömülmeye karşı dirençli türler
yer almaktadır.
Euphorbia paralias
Ipomoea stolonifera
Cakile maritima
Limonium sieberi
Poligonum equisetiforme
Echium angustifolium
Pancratium maritimum
Trachomitum venetum
Alhagi pseudoalhagi
Salsola kali
Echinops dumanii
Sporobolus virginicus
Phyla nodiflora
Echinops dumanii taksonu 2010 yılında bilim dünyasına Çukurova Deltası Yumurtalık
Lagünleri’nden tanıtılmıştır (Vural, C. 2010). Türün yayılış alanı makalelerden ve herbaryum
Fotoğraf 18: Ipomoea stolonifera
94
örneklerinden edinilen bilgilere göre Yumurtalık Lagünleri deniz kenarı kumul bölgesi, yine
habitat koşulları uygunluğu nedeniyle Tuzla lagünü, Hatay Burnaz Kumulları ve Dipsiz
Lagünü sulak alanıdır. (Vural, C., Cakan, H. ve ark. 2011)
Alanda karpuz tarımı için kumulları tahrip edici şekilde sürekli tesviye yapılıyor
olması, kumullardaki çeşitliliği negatif yönde etkilemektedir. Su baskını nedeniyle
tarımcıların dokunmadıkları tek bölgede sıkışmış ve oldukça az bir popülasyonla yaşamını
sürdüren bu türün Dipsiz Lagünü sulak alanındaki yaşamsal durumu kritik seviyededir.
2.2.1.3.3.1.2 Sabit ve Yarı Sabit Kumul kuşağı
Eunis :
B1.4 Coastal stable dune grassland- Sabit kıyı kumul merası
B1.44 East Mediterranean fixed grey dunes - Doğu Akdeniz sabit gri tepeleri
B1.6 Coastal dune scrub – Kıyı kumul makiliği
B1.61 Coastal dune thickets- Kıyı kumul çalılıkları
Fotoğraf 19 : Sabit/yarı sabit kumul kuşağı vejetasyonu
Genellikle ön kumul kuşağı gerisinde yer
alan ikincil kumul tepeleri kuşağı ön kumul
kuşağına nazaran daha durağan ve kumul
hareketlerinin az olduğu alanlardır. Kıyıya
paralel ön kumul kuşağından sonra gelen 2'incil
veya 3'üncül kumul tepesi serileri genellikle yarı
sabit olup kumul hareketlerinin yüksek olmadığı
alanları oluşturur. Karaya doğru gidildikçe Fotoğraf 20 Pancratium maritimum
95
sabitleşmiş yaşlı kumul tepeleri ortaya çıkmaktadır. Bu kumul serilerindeki birliklerin floristik
yapısı zenginleşmekte ve otsu türlerin yanı sıra Polygonum equisetiforme, Echium
angustifolium Mill., Helianthemum stipulatum (Forssk.) Christ,. Pistacia terebinthus,
Rubus sanctus Schreber, Myrtus communis L., Prasium majus L., Cionura erecta Griseb.
gibi odunsu türlerin de yoğun olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Verbascum sinuatum var.
adenocephalum
Poligonum equisetiforme
Silene kotschyi var. maritima
Allium atroviolaceum
Dianthus strictus var. strictus
Pancratium maritimum
Echium angustifolium
Cionura erecta
Heliotropium supinum
Echinops viscosus subsp. bithynicus
Echinops dumanii
Chrozophora tinctoria
2.2.1.3.3.2 Tuzcul sulak alanların vejetasyonu
EUNIS:
A2.5 Coastal saltmarshes and saline reedbeds – Kıyısal tuzlu bataklıklar ve tuzlu
yataklar.
A2.51 Saltmarsh driftlines - Tuzcul bataklık hatları
Araştırma alanında, geniş sahaları kaplayan ve kendine özgü halofitik vejetasyonun
gelişme gösterdiği tuzcul sahalar bulunmaktadır. Hidromorfik topraklar üzerinde yüksek
taban suyuna sahip alanlarda farklı tuz içerikleri nedeniyle değişik tuzcul bitki türlerine ait
birlikler gelişmektedir. Bu tür alanlarda vejetasyonun oluşumunda temel faktörün tuz olması
nedeniyle, bu tür alanlardaki tür çeşitliliği oldukça zayıftır. Tuzcul alanlar oluşum ve tür
kompozisyonu bakımından 2 ana gruba ayrılmaktadır. Bunlar; kıyısal alanlardaki kumul
tepeleri arasında oluşan ıslak tuzlu çöküntüler ve kıyıdan ziyade kumulların bittiği yerden
itibaren iç kesimlerdeki geçici tuzlu sığ göller ile lagünlerdeki su seviyesinin yükselme ve
alçalma sınırlarında yaygın olarak bulunan tuzcul düzlüklerdir.
96
2.2.1.3.3.2.1 Islak Tuzcul Düzlükler
EUNIS:
A2.5 Coastal saltmarshes and saline reedbeds – Kıyısal tuzlu bataklıklar ve tuzlu
yataklar.
A2.51 Saltmarsh driftlines - Tuzcul bataklık hatları
Kumul alanlarda, bulunan kıyıya paralel kumul serileri arasında bulunan çöküntülerde
gelişen bir vejetasyon tipidir. Bu tür alanlar tuzluluk bakımından diğer alanlara göre daha az
tuzlu olup zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Topraklar genellikle kum içeriği bakımından
zengin, kumlu veya kumlu-siltli yapıya sahiptir. Çoğunlukla
tarım alanları ve yerleşim alanları ile denizsel kıyı kumul
ekosisteminin etkisi altında kalan bu tür alanlar, otsu türler
bakımından zengin olması nedeniyle, aşın otlatmaya maruz
kalan vejetasyon tiplerinden birisine sahiptir.
Bu birlik, kumullar, tuzcul ve tatlı sulak alanlar
arasında bir geçiş formu olup kendine özgü bir floristik
yapıya sahiptir. Genellikle, kıyıya paralel kumullar arasında
oluşan, taban suyu yüzeye yakın ve tuz içeriği yüksek
olmayan nemli alanlarda gelişmektedir. Ekolojik açıdan faklı
ortamlara ait vejetasyon tiplerine ait üyelerin de bu birlik
içerisinde temsil edilmesiyle oldukça zengin bir tür
Fotoğraf 21 Nemli tuzcul düzlükler
Fotoğraf 22 Centaurea
calcitrapa subsp. cilicica
97
çeşitliliğine sahiptir.
Juncus littoralis
Elymus elongatus subsp. elongatus
Bromus psammophilus
Dianthus strictus var. axilliftorus
Lotus corniculatus var. tenuifolius
Cuscuta campestris
Briza minor
Phyla nodiflora
Verbascum sinuatum var.
adenosephalum
Tamarix smyrnensis
Vitex angus-castus
Cichorium intybus
Eryngium creticum
Centaurea calcitrapa subsp. cilicica
Ipomea sagittata
Trifolium fragiferum
Trifolium argutum
Heliotropium suaveolens
Allium atroviolaceum
Convolvulus arvensis
Daucus carota
Centaurium spicatum
Galium verum subsp. verum
Linum nodiflorum
Ononis spinosa subsp. leiosperma
2.2.1.3.3.2.2 Tuzcul Düzlükler
A2.55 Pioner saltmarshes – Öncü tuzcul bataklıklar
Bu tür alanlar yüksek tuz içeriğine sahip olup tür çeşitliliği oldukça düşüktür. Yıl
içerisinde periyodik olarak suyun yükselmesi ve alçalmasına bağlı olarak farklı zonlarda
değişik bitki birlikleri gelişmektedir.
Fotoğraf 23 Tuzcul bataklıklar
98
Arthrocnemum fruticosum
Arthrocnemum glaucum
Halopeplis amplexicaulis
Atriplex patula
Atriplex tornabeni
Halocnemum strobilaceum
Halimione portulacoides
Sueada prostrata var. prostrata
Salicornia europea
Limonium angustifolium
Limonium virgatum
Limonium gmelinii
gibi halofit türlerden oluşan bitki toplulukları görülmektedir.
2.2.1.3.3.3 Nehir yatağı kenarı vejetasyonu
EUNIS:
X01 Estuaries - Nehir ağızları
C3.21 [Phragmites australis] beds – Phragmites australis toplukları
X02 Saline coastal lagoons – Tuzlu kıyısal lagünler
Alanda yer alan tatlı sulak alanlar, nehir yatakları ve
taşkın alanları, sulama ve drenaj kanalları kenarı,
lagünlerin özellikle tatlı su girişi olan kıyısal bölgeleri,
kıyıdan daha iç kesimlerdeki küçük göletleri içine
almaktadır. Araştırma alanındaki tatlı sulak alanlar,
rastlanan yaygın vejetasyon tipini oluşturmaktadır. Delta
içerisinde Seyhan Nehri’nin menderesler oluşturarak
deltayı boydan boya kat etmeleri ve eski nehir kalıntıları
tatlı su vejetasyonu için geniş yaşam ortamları
sunmaktadır. Ayrıca, delta içerisindeki tatlı su girişi olan
lagün kenarları da tatlı sulak alanların oluşumunu
sağlamaktadır.
Phragmites australis
Bolboschoenus maritimus var.
maritimus
Rumex palustris
Rumex pulcher
Ipomea sagittata
Juncus littoralis
Glycyrrhiza echinata
Fotoğraf 24 Phragmites australis
toplukları
99
Atriplex hastata
Polypogon monspeliensis
Potamogeton pectinatus
Juncus subulatus
Typha domingensis
Plantago crassifolia
Arundo donax
Ceratophyllum demersum
Lythrum salicaria
Linum nodiflorum
Aeluropus littoralis
Cressa cretica
Dactyloctenium aegyptium
Cladium mariscus
2.2.1.3.3.4 Tarlalar
EUNIS:
I1 Criteria for arable land and market garden - Ekilebilir arazi ve bahçeler
2.2.1.3.3.5 Yapay Sulama Kanalları
EUNIS:
J5.4 Highly artificial nonsaline running waters – Son derece yapay tuzsuz akarsular.
Harita 15 Dipsiz Lagünü sulak alan alt havzası habitat tipleri haritası (EUNIS, 2004
100
2.2.1.4 Proje Alanının Floristik Açıdan Önemi
Doğu Akdeniz Bölgesi’nde Seyhan ve Berdan Nehirleri’nin taşkınlar ve getirmiş
olduğu alüvyonlarla oluşmuş olan bu bölgede farklı ekolojik ortamların bulunması zengin bir
floranın oluşmasını sağlamıştır. Buna rağmen ülkemizdeki sulak alanların özellikle tarım ve
turizm amaçlı kullanımlarının artması, bu tür alanlarda yaşamaya adapte olmuş türlerin
nesillerinin tehlike altına girmesine ve yok olmasına neden olmaktadır.
2.2.1.5 Proje Alanındaki Nadir Bitki Türlerini Tehdit Eden Faktörler
Bölgedeki yapılan arazi gözlem ve örnekleme çalışmaları çevre sorunun kumullar
üzerinde tehdit oluşturduğu belirlenmiştir. Çok sayıdaki bu tehditler ana başlıklar halinde
toplandığında kumullar üzerinde bulunan nadir ve endemik türlerin karşı karşıya olduğu
olumsuz faktörlerin başında kumulların tarıma açılması olduğu tespit edilmiştir. Alanda
karpuz tarımı için kumulları tahrip edici şekilde sürekli tesviye yapılıyor olması kumullardaki
çeşitliliği negatif yönde etkilemektedir. Su baskını nedeniyle tarımcıların dokunmadıkları tek
bölgede sıkışmış ve oldukça az bir popülasyonla yaşamını sürdüren IUCN kriterlerine göre
CR kategorisinde yer alan Echinops dumanii türünün Dipsiz Lagünü sulak alanındaki
yaşamsal durumu kritik seviyededir. Ortaya konulan diğer sorunların da birlikte
değerlendirilmesi sonucu kumullar ve sulak alanlarda bulunan türlerin habitat ve olumsuz
faktör analizi yapıldığında nadir ve endemik bitki türlerinin yok olmasına neden olan etkilerin
başında tarımsal faaliyetler gelmektedir.
2.2.1.6 Koruma Çalışmaları İçin Öneriler
Araştırma alanının kıyı zonundaki ve iç kesimdeki kumullar, nehrin denize karıştığı
alanlar ve tuzcul kesimler alanın biyolojik zenginliğini artırmaktadır. Özellikle kumul
bölgelerde yapılan karpuz tarımı alanı tahrip ederek belirli türlerin sıkışmasına sebep
olmuştur. İlerde bu alan üzerinde yapılacak planlamalar bilimsel olarak kontrolden
geçirildikten sonra uygulanmalıdır.
Sahilde deniz kaynaklı çok çeşitli kirletici malzemelerin (plastik, cam, kağıt, deri,
tekstil vb.) bulunduğu katı atık birikimleri gözlenmiştir. Bu çöp malzemelerin çok büyük bir
kısmının bölgeye giren insanlardan ziyade denizden geçiş yapan gemiler tarafından bırakıldığı
düşünülmektedir. Bu nedenle ilgili kurumlar bilgilendirilmeli ve önlemler alınmalıdır.
101
Sahili belli bir dönemliğine kullanan, büyük çadırlar kurarak konaklayan ziyaretçiler
de hem çevreye çöp bırakılmaması konusunda hem de bitki gruplarının bulunduğu kumullara
zarar verilmemesi konusunda uyarılmalı, bilgilendirilmelidirler.
2.2.1.7 Diğer Bilgiler
Alanda tıbbi, farmakolojik, biyoteknolojik, tarımsal değeri olan bitki türleri tesbit
edilmemiştir. Deniz börülcesi (Salicornia ssp.) ve topuk otu (Juncus ssp.) türlerinin zirai ve
ticari değeri olan bitki türleridir. Doğadan toplama yoluyla elde edilebilirler. Saz kesimi ve
torf çıkarılması görülmemiştir. Araziler daha çok tarıma ve otlatmaya açıktır.
102
2.3 Su Kalitesi
2.3.1 Giriş
Dünya nüfusunun hızla artması, kentleşme ve sanayileşmenin beraberinde getirdiği
çevre kirliliği, su kaynaklarının niteliğini bozmuş ve su kaynakları bir bakıma atıkların
boşaltıldığı alıcı ortamlar durumuna gelmiştir. Gereksinim duyulan içme ve kullanma
suyunun sağlanması, arıtılması, istem sahiplerine dağıtılması da oldukça pahalı ve zor bir hale
gelmiştir. Bu noktada su kaynaklarının korunması, planlanması ve yönetimi de kaçınılmaz
olmuştur. Su havzalarında yönetim planı hazırlanması; havzalarda yapılacak öncelikli
yatırımları belirlemek, çevre ve su kaynaklarının geliştirilmesini ve su kullanımında
modernizasyonu sağlamak ve su kaynaklarını koruma politikaları geliştirerek tüketici
açısından halk sağlığını tehdit eden risklerin en aza indirilmesi açısından önemlidir. Su
havzalarında yönetim; havzada istenen (hedeflenen) duruma ulaşmak ya da mevcut durumu
korumak için etkileşim içindeki mevcut ekosistem ilişkilerini ve insan kullanımlarını
düzenleme çalışmaları şeklindedir.
Su kalitesi kavramına bakıldığında her geçen gün daha da önem kazandığı
görülmektedir. Su kalitesi yönetimi, zaman öğesinin varlığını zorunlu kılmaktadır. Su kalitesi
ile ilgili yeterli veri olması ve mevcut verilerden maksimum bilginin eldesi gibi koşulların
sağlanması, ölçümün nasıl yapılabileceği, ne tür kalite değişkenlerinin gözleneceği,
istasyonların konumu ve sıklığı gibi araştırmaları güçlendirmektedir. İzleme çalışmalarının
problem veya proje orijinli değil, daha geniş ihtiyaçlara cevap verecek, sistematik bir ölçüm
ağının (network) kurulması ile sağlanacağı birçok araştırıcı tarafından kabul edilmiştir
(Alpaslan ve Harmancıoğlu 1991).
2.3.2 Önceki Çalışmalar
Seyhan Nehri’nin Adana Merkez İlçe sınırları içindeki kirlilik düzeyi belirlenmiştir.
Bu çalışmada Seyhan Baraj Gölü, çeşitli endüstriyel kuruluşların ve evsel atıkların ve tüm pis
su kolektörlerinin deşarj edildiği Seyhan Nehri ve Sarıçam Deresi sularında kirlilik
parametreleri saptanmıştır. Su kirliliğinin tanımlanmasında en önemli parametreler olan
biyokimyasal oksijen ihtiyacı, kimyasal oksijen ihtiyacı, çözünmüş oksijen, toplam azot,
toplam posfat, pH, elektriksel iletkenlik, sıcaklık, toplam aerobik bakteri, askıda katı madde,
çözünmüş katı madde analizleri gerçekleştirilmiştir (Eminoğlu, 1991).
103
Geçmişte Akyatan ve Tuzla Lagünü’nde su ve sediment kalitesi üzerine yapılan
çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalar içerisinde alanın fiziki coğrafik karakteristiklerini ve
hidrobiyolojik göstergelerini ortaya koyan en yeni çalışmalar 2008 tarihinde yayınlanmış,
yine bölgede yapılan yeni Akyatan ve Tuzla Lagünleri yönetim planı çalışması 2010 tarihli en
yeni çalışmalar arasındadır (Mingazova ve ark., 2008; Demir, 2008; Akyatan Tuzla Lagüleri
YP, 2010).
Mingazova ve ark., (2008) bu çalışmalarda kirlilik kaynaklarından en önemlisini,
tarımsal alanlardan gelen gübre ve pestisit yükü olan yüzey sularının ve sulama kanalları
yoluyla bulaşan diğer kirleticilerin oluşturduğu ortaya konmuştur. Ayrıca lagünlerin
hidrolojik rejiminin, kanallar aracılığı ile deniz suyu ile bağlantısının olması ve tarımsal
etkinliklerin yoğunluğunun da önemli bir etken olduğu belirtilmiştir. Lagünlerin sürdürülebilir
korunması için önlemler ortaya koymuşlardır.
Aşağı Seyhan Ovası’nda su kaynakları projelerinin geliştirilmesi ile lagünlerin ilişkisi
konusunda Selek ve Dinçer bir araştırma yürütmüşlerdir (Dinçer, 2007). Bu çalışmada,
Çukurova Lagün Zinciri’nin su bütçesine dayalı olarak, Ceyhan-Seyhan-Berdan
Havzaları’nda, baraj, sedde, sulama şebekeleri, drenaj sistemleri vasıtasıyla büyük ölçüde
geliştirildiği göz önüne alınarak, lagüner sistemin projesiz ve projeli koşullarda havzalarının
hidrolojisi incelenmiştir. Lagün havzalarına ve su bütçesine dönük çalışmaların önemi ortaya
konularak, Çukurova Lagün Zinciri’nde bundan sonra yapılacak çalışmalara yön vermek
amaçlanmıştır. Çalışma ile lagünlerin projesiz ve projeli havza büyüklükleri, havzalardaki
sulu tarım ve kuru tarım veya tarım yapılmama durumları esas alınarak, lagün aylık akımları
hesaplanmış ve karşılaştırılmıştır.
Dural ve ark., (2007) yaptıkları çalışmada Tuzla Lagünü’nde yakalanan önemli balık
çeşitlerinde ağır metal analizi yaparak düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada bahar
ve kış aylarında metal birikiminin diğer mevsimlere göre daha yüksek olduğu ortaya
konmuştur.
2.3.3 Materyal ve Çalışma Yöntemi
Dipsiz Lagünü, Tarsus ilçesi sınırları içerisindedir. Toplam alanı 1000 dekar olup bir
birine bağlantısı olan kanal ve göletleri içermektedir. Lagüne sadece Seyhan Nehri bağlantı
104
kanalı vasıtasıyla tatlı su girişi sağlanmakta olup denizle herhangi bir bağlantı kanalı mevcut
değildir. (Dinçer, 2007, Altan ve ark., 2004 ).
Dipsiz Lagünü’nde su kalitesi açısından geçmiş yıllarda yapılmış herhangi bir
çalışmaya rastlanmamıştır. Dolayısıyla alanın ve alanı besleyen akarsuların kaliteleri, kirletici
kaynakları ve kirlilik yükleri ile sulak alanın besin maddesi açısından mevcut durumu bu
çalışma kapsamında değerlendirilecek olup lagün içerisindeki durum, bu kapsamda elde
edilen sonuçlara göre yorumlanacaktır.
Dipsiz Lagünü’nden yüzey suyu örnekleri teknik şartnamede istendiği üzere; eski
ırmak kanalı (1 nolu numune alma noktası), lagün gölünün orta noktası (2 nolu numune alma
noktası), eski boğaz olarak bilinen ve şuan kapalı olan deniz bağlantı kanalı (3 nolu numune
alma noktası) ve son olarak Seyhan Nehri bağlantı kanalı (4 nolu numune alma noktası)
olmak üzere toplamda 4 noktadan yaz ve güz dönemlerinde (2 dönem) alınmıştır (Harita 16).
Harita 16 Dipsiz Lagünü yüzey suyu numunesi alınan örnekleme noktalarının konumu
Su kalitesi ölçümlerinde; hava ve su sıcaklığı, pH, elektriksel iletkenlik (EC),
bulanıklık, renk, secchi disk derinliği, çözünmüş oksijen (ÇO), nitrat azotu (NH 3), toplam
azot (TN), toplam fosfat (TPO4), sülfat (SO4), biyolojik oksijen ihtiyacı (BOİ), kimyasal
oksijen ihtiyacı (KOİ), alkalinite, askıda katı madde (AKM), tuzluluk, klorofil-a gibi teknik
şartnamede istenen parametrelere bakılmış olup bunların haricinde ilave olarak bikarbonat
105
(HCO3), klorür (Cl), nitrat (NO3), florür (F) gibi major anyonlara ve kalsiyum, magnezyum,
sodyum, potasyum gibi major katyonlara ve bazı ağır metal parametrelerine (Al, Cd, Co, Cr,
Fe, Mn, Ni, Pb, Si, Zn gibi) de bakılmıştır. Elde edilen sonuçlar “Su kirliliği Kontrolü
Yönetmeliği”ndeki sınıflamalara tabi tutulacaktır.
2.3.4 Bulgular ve Tartışma
Dipsiz Lagünü’nde toplam 4 örnekleme istasyonundan 25 Haziran 2012 (Yaz Dönemi)
ve 21 Eylül 2012 (Güz Dönemi) tarihlerinde alınan su numunelerinin analiz sonuçları tablolar
halinde Tablo 18 ve Tablo 19’da sunulmuştur. Bu örnekleme istasyonlarının konumları ve
koordinatları Tablo 17’de görülmektedir. Ayrıca Dipsiz Lagünü’nde 2 dönem boyunca yüzey
suyunda ölçümü yapılan parametrelere ait istasyonlara göre dönemsel değişim grafikleri Şekil
35’te verilmiştir. Tarsus Orman İşletme ve Mersin Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube
Müdürlüğü’nden yetkililerin de katılımıyla gerçekleşen arazi çalışmasına ait görüntüler de
Fotograf 25, 26 ve 27’de yer almaktadır.
Tablo 17 Dipsiz Lagünü örnekleme noktalarına ait koordinatlar ve temsili lokasyonlar
İstasyon
No:
Koordinat
Lokasyon X Y
1 670721 4068021 Eski ırmak kanalı batı
2 670738 4067672 Ortadaki adanın kuzeydoğusu
3 670492 4067663
Dalyandan büyük göle giriş kanalı (eski
boğaz kanalı)
4 670679 4067086 Seyhan Nehri bağlantı kanalı doğu
106
Tablo 18: Dipsiz Lagünü’nde yaz döneminde (25.06.2012) yapılan örnekleme çalışmalarına
ait sonuçlar
DİPSİZ YAZ Dönemi (25.06.2012)
Parametre 1 nolu
istasyon
2 nolu
istasyon
3 nolu
istasyon
4 nolu
istasyon
1 Hava sıcaklığı (oC) 34 33 32 30
2 Su sıcaklığı (oC) 29,5 29.5 29.5 28.8
3 pH 7.41 7.45 7.45 7.45
4 Elektriksel iletkenlik (ms/cm) 13.07 15.78 17.15 18.79
5 Bulanıklık (NTU) 35.1 19.8 36.4 19.5
6 Renk (Pt-Co) 16 15 13 12
7 Secchi disk derinliği (cm) 20 30 27 30
8 Toplam derinlik (cm) 30 50 47 40
9 Çözünmüş oksijen (mg/L) 6.3 6.4 5.3 4.4
10 NO3-N (Nitrat azotu) 0 0.323 0.315 0
11 Toplam azot (mg/L) 0.41 0.71 0.91 1.16
12 Toplam PO4 (Orto Fosfat) (mg/L) 0.2 0.13 0.33 0.2
13
Majo
r
an
yon
Klorür (mg/L) 2048.21 2288.22 2354.31 2473.04
14 Sülfat (mg/L) 249.06 286.22 292.11 324.97
15 Florür (mg/L) 0.184 0.197 0.196 0.203
16 Karbonat (mg/L) 0 0 0 0
17 Bikarbonat (meq/L) 269.6 250.7 248.3 235.5
18
Majo
r k
aty
on
Ca (mg/L) 153.4 173.1 171.7 182.9
19 Mg (mg/L) 316.7 390.6 394.9 442.1
20 Na (mg/L) 2369 2247 3035 1851
21 K (mg/L) 130.1 168 172.2 198.3
22 BOİ 42.7 57.4 64.7 63.8
23 KOİ 124.8 172.8 192 172.8
24 Alkalinite (mgCaCO3/L) 221 205 203.5 195
107
25 Askıda katı madde (mg/L) 41 30 27 30
26 Tuzluluk (ppt) 7.5 9.2 10.0 11.2
27
Ağır
Met
all
er
Klorofil-a (mg/L) 0.88 0.88 0.88 1.03
28 Al (mg/L) <0.05 0.102 0.289 0.108
29 Cd (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
30 Co (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
31 Cr (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
32 Fe (mg/L) <0.05 <0.05 0.435 0.032
33 Mn (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
34 Ni (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
35 Pb (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
36 Si (mg/L) 4.721 3.654 3.775 2.977
37 Zn (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
Dipsiz Lagünü yaz dönemi (Tablo 18) yüzey suyu analiz sonuçlarına bakıldığı zaman;
3 ve 4 nolu istasyonların elektriksel iletkenlik ve tuzluluk değerlerinin diğer istasyonlara göre
daha yüksek olduğu görülmektedir. 4 nolu istasyonun Seyhan Nehri bağlantı kanalına çok
yakın olması nedeniyle tuzluluk ve EC değerlerinin her ne kadar düşük olması bekleniyor olsa
da bağlantı kanalının hem denize yakın olması hem de yüzey suyu numunelerinin alındığı
saatin, gelgit etkisiyle lagün içindeki suyun yükseldiği zamana denk gelmesi, ayrıca yaz
döneminde buharlaşmanın da etkisiyle diğer istasyonlardan daha yüksek değerler ölçülmüştür.
EC ve tuzluluk değerlerinin yüksek olması bu istasyonlarda klorür, sülfat, Ca, Mg, Na, K
değerlerinin de yüksek olmasına sebep olmuştur. Lagünün kuzey kesimlerdeki tarımsal
aktiviteler ve buna bağlı olarak yapılan sulamanın da etkisiyle 1 ve 2 nolu istasyonlarda ise,
EC ve tuzluluk değerleri düşük ölçülmüştür. pH değeri ise sucul canlılar için en ideal değerler
olan 6.5-8.5 arasındadır.
Renk 1 ve 2 nolu istasyonda sırasıyla 16-15 mg Pt-Co/L, bulanıklık ise 1 ve 3 nolu
istasyonlarda (35.1 - 36.4 NTU) diğerlerine nazaran yüksek değerlerdedir. Renk ve bulanıklık
değerlerinin yüksek olmasının sebebi, lagünün kuzeyindeki tarımsal arazilerden azot ve fosfor
gibi nutrientlerin bu bölgeye sızması ve alg üremesinin meydana gelmesi olduğu
düşünülmektedir. Çünkü suya renk veren maddeler bitkilerin ayrışmasıyla oluşur. Renk ve
108
bulanıklığın 1 nolu istasyonda yüksek olmasına paralel olarak AKM değerinin de 1 nolu
istasyonda (41 mg/L) yüksek olabileceğini gösterir. Lagünün toplam derinliğine baktığımızda
en yüksek 50 cm, en düşük ise 30 cm’dir. Seki derinlikleri toplam derinlik göz önüne alarak
incelendiğinde 1 ve 4 nolu istasyonda 20 ve 30 cm değerlerindedir. Seki disk derinliği
fotosentez için yeterli ışığın bulunduğu öfotik bölge derinliğini ve suyun berraklığını ölçmede
kullanılır. Renk, bulanıklık, AKM alg veya dip sedimentlerinin havalanması sonucu meydana
gelebilir. Ayrıca organik içerikli sedimentlerden de kaynaklandığı söylenebilir. Klorofil-a
değerinin de 4 nolu istasyonda nutrientin bol bulunmasından dolayı yüksek tespit ettiği
söylenebilir.
Çözünmüş oksijen açısından bakıldığında 1 ve 2 nolu istasyonda ölçülen değer (6.3-
6.4 mg/L) sucul ortamdaki canlılar için elverişlidir. 3 ve 4 nolu istasyonlarda ölçülmüş
değerlerin (5.3-4.4 mg/L) ise literatürde özellikle tuzlu sularda yaşayan canlılar için önerilen
kriterlerin altında olduğu görülmüş olup bu değerlerin kriterlere göre risk oluşturacak
seviyelerde olmadığı düşünülmektedir. KOİ ve BOİ ölçüm sonuçlarına bakıldığında genel
itibariyle tüm istasyonlarda literatürde ve standartlarda geçen değerlerden yüksek olduğu
tespit edilmiştir. 3 ve 4 nolu istasyonlarda ÇO değerinin düşük olmasıyla BOİ ve KOİ
değerinin yüksek olması ortamda organik maddenin mikroorganizmalarca ayrıştığının bir
göstergesidir.
Toplam azot, 4 nolu istasyonda (1.16 mg/L) diğer istasyonlara nazaran yüksektir.
Toplam azotun bir formu olan nitrat da 2 ve 3 nolu istasyonlarda (0.323-0.315 mg/L
konsantrasyonlarda) bulunmasına rağmen nitrat değerleri literatürde ve standartlarda
değinilen değerlerden oldukça düşük seviyelerde saptanmıştır. Toplam fosfat 3 nolu
istasyonda 0.33 mg/L olarak diğer istasyonlara nazaran biraz daha yüksek değerdedir.
Saptanan nitrat ve toplam fosfatın kaynağı olarak, lagünün kuzeyindeki tarımsal aktiviteler
neticesinde topraktan yıkanan gübre kalıntılarının lagüne taşınarak ulaşıyor olması
düşünülebilir
Lagün içerisinde tüm istasyonlarda Al, Cd, Co, Cr, Fe, Mn, Ni, Pb, F, Si ve Zn gibi
ağır metal sonuçlarına bakıldığı zaman elde edilen konsantrasyonların ölçülebilen alt limit
değerin (<0.05 mg/L) altında olduğu görülmüştür. Ancak Al elementi 2, 3 ve 4 nolu
istasyonda mevcut olup sınır değerin altında; F elementi tüm istasyonlarda mevcut olup, sınır
değerin çok altında saptanmıştır. Fe elementi 3 ve 4 nolu istasyonda mevcut olup 4 nolu
istasyon sınır değerin içerisinde saptanmıştır. Si elementi ise tüm istasyonlarda ölçülmüş olup
109
sucul ortamdaki canlılar için herhangi bir risk oluşturmayacak seviyededir. Al, Fe, F ve Si
gibi ağır metallerin varlığı doğal süreçlerle veya dip sedimentine ait formasyondan
kaynaklanabileceği gibi Seyhan Nehri bağlantı kanalından gelebilecek kirlilikten kaynaklı
olarak da düşünülmektedir.
Fotoğraf 25 : Dipsiz Lagünü’nde yaz dönemi örnekleme çalışmalarına ait görüntüler
(Ayşegül DEMİR)
110
Tablo 19: Dipsiz Lagünü’nde güz döneminde ( 21.09.2012) yapılan örnekleme çalışmalarına
ait sonuçlar
DİPSİZ GÜZ Dönemi (21.09.2012)
Parametre
1 nolu
istasyon
2 nolu
istasyon
3 nolu
istasyon
4 nolu
istasyon
1 Hava sıcaklığı (oC) 28 27 29 29
2 Su sıcaklığı (oC) 28 28 28.6 28.8
3 pH 7.96 8.02 7.98 7.91
4 Elektriksel iletkenlik (ms/cm) 24.8 22.8 25 24
5 Bulanıklık (NTU) 6.06 2.48 7.72 6.25
6 Renk (Pt-Co) 27 18 31 23
7 Secchi disk derinliği (cm) 10 20 20 40
8 Toplam derinlik (cm) 20 50 50 50
9 Çözünmüş oksijen (mg/L) 5.3 3.5 4.3 4.7
10 NO3-N (Nitrat azotu) 0 0 0 0
11 Toplam azot (mg/L) 1.83 1.5 1.26 1.17
12 Toplam PO4 (Orto Fosfat) (mg/L) 1.9 1.4 1.14 1.92
13
Majo
r
an
yon
Klorür (mg/L) 2579.37 2308.45 2378.54 2284.52
14 Sülfat (mg/L) 530.99 456.54 612.27 517.69
15 Florür (mg/L) 0.578 0.54 0.579 0.574
16 Karbonat (mg/L) 0 0 0 0
17 Bikarbonat (meq HCO3/L) 245.22 241.56 236.68 240.34
18
Majo
r
katy
on
Ca (mg/L) 242.1 224.8 237.8 231.3
19 Mg (mg/L) 656.5 608.3 647.2 621.8
20 Na (mg/L) 5003 4574 4796 4500
111
21 K (mg/L) 293.1 265.6 288.8 273.1
22 BOİ 78.8 86.8 82.8 84.8
23 KOİ 240 228.5 288 268.8
24 Alkalinite (mgCaCO3/L) 201 198 194 197
25 Askıda katı madde (mg/L) 85 88 92 90
26 Tuzluluk (ppt) 15.4 13.8 14.9 14.7
27
Ağır
Met
all
er
Klorofil-a (mg/L) 0.3 0.3 0.44 0.59
28 Al (mg/L) 0.067 <0.05 <0.05 <0.05
29 Cd (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
30 Co (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
31 Cr (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
32 Fe (mg/L) 0.037 <0.05 <0.05 <0.05
33 Mn (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
34 Ni (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
35 Pb (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
36 Si (mg/L) 1.749 1.666 1.403 1.389
37 Zn (mg/L) <0.05 <0.05 <0.05 <0.05
Dipsiz Lagünü güz dönemi (Tablo 19) yüzey suyu analiz sonuçlarına bakıldığı zaman;
tüm istasyonların elektriksel iletkenlik ve tuzluluk değerleri yaklaşık olarak birbirine yakın
seviyelerde olduğu görülmüştür. 4 nolu istasyonda diğer istasyonlara nazaran düşük değerin
gözlenmemesinin sebepleri önce de açıklandığı gibi nehir bağlantı kanalının denize çok yakın
olması, gelgitten etkileniyor olması ve aşırı buharlaşmanın etkisi olarak ifade edilebilir. EC ve
tuzluluğa bağlı olarak klorür, sülfat, Ca, Mg, Na, K değerleri de yüksek seviyelerdedir.
Ölçülen pH konsantrasyonu ise sucul canlılar için en ideal değerler olan 6.5-8.5 arasındadır.
Renk 1 ve 3 nolu istasyonda sırasıyla 27-31 mg Pt-Co/L, bulanıklık ise 3 ve 4 nolu
istasyonlarda (7.72 - 6.64 NTU) diğerlerine nazaran yüksek değerlerdedir. Renk ve bulanıklık
değerlerinin diğerlerine nazaran yüksek olmasının sebebi, lagünün kuzeyindeki tarımsal
arazilerden azot ve fosfor gibi nutrientlerin bu bölgeye sızması ve Seyhan Nehri bağlantı
kanalı vasıtasıyla taşınan kirlilikle beraber alg üremesinin meydana gelmesi düşünülmektedir.
Çünkü suya renk veren maddeler bitkilerin ayrışmasıyla oluşur. Renk ve bulanıklığın 3 nolu
istasyonda yüksek olmasına paralel olarak AKM değerinin de 3 ve 4 nolu istasyonda (sırasıyla
112
92-90 mg/L) yüksek olabileceğini gösterir. Lagünün toplam derinliğine baktığımızda en
yüksek 50 cm, en düşük ise 20 cm’dir. Seki derinlikleri ise 1 nolu istasyonda en düşük 10 ve 4
nolu istasyonda en yüksek 40 cm değerlerindedir. Seki disk derinliği fotosentez için yeterli
ışığın bulunduğu öfotik bölge derinliğini ve suyun berraklığını ölçmede kullanılır. Renk,
bulanıklık ve AKM alg veya dip sedimentlerinin havalanması sonucu meydana gelebilir.
Ayrıca organik içerikli sedimentlerden de kaynaklandığı söylenebilir. Klorofil-a değerinin de
4 nolu istasyonda nutrientin bol bulunmasından dolayı diğerlerine nispeten biraz daha yüksek
seviyede (0.59 mg/L) ölçüldüğü söylenebilir.
Çözünmüş oksijen açısından bakıldığında 1 nolu istasyon hariç diğer istasyonlarda
özellikle de 2 nolu istasyonda ölçülen değer (3.5 mg/L) sucul ortamdaki canlılar için ihtiyaç
duyulan değerin çok altında olup literatürde özellikle tuzlu sularda yaşayan canlılar için
önerilen kriterlerin altında olduğu görülmüş olup bu değerlerin de, kriterlere göre risk
oluşturabilecek seviyelere yakın olduğu söylenebilir.
Toplam azot tüm istasyonlarda 1 mg/L’nin üzerinde olup en yüksek değer 1 nolu
istasyonda 1.83 mg/L olarak ölçülmüştür. Toplam fosfor 1 ve 4 nolu istasyonlarda 1.9 mg/L
olarak çok yüksek seviyelerde bulunmuştur. Saptanan toplam azot ve toplam fosfatın kaynağı
olarak, lagünün çevresi ve özellikle de kuzeyinde yer alan tarlaların sulanması ve çevredeki
küçük kanallar (Şekil 74) yoluyla topraktan yıkanan gübrenin lagüne yoğun bir şekilde
nutrient taşıması olarak düşünülebilir, bununla birlikte Seyhan Nehri bağlantı kanalı
vasıtasıyla da nutrientin taşınması muhtemeldir.
Lagün içerisinde tüm istasyonlarda Al, Cd, Co, Cr, Fe, Mn, Ni, Pb, F, Si ve Zn gibi
ağır metal sonuçlarına bakıldığı zaman tüm istasyonlarda elde edilen konsantrasyonların
ölçülebilen alt limit değerin (<0.05 mg/L) altında olduğu görülmüştür. Ancak Si, tüm
istasyonlarda ölçülmüş olup sucul ortamdaki canlılar için herhangi bir risk oluşturmayacak
seviyede olup Si gibi bazı metallerin varlığı doğal süreçlerle veya dip sedimentine ait
formasyondan kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
113
Fotoğraf 26 Dipsiz Lagünü kuzeyinde lagüne bağlantılı küçük irili ufaklı kanallar (Ayşegül
DEMİR)
114
Fotoğraf 27 Dipsiz Lagünü’nde güz dönemi örnekleme çalışmalarına ait görüntüler (Ayşegül
DEMİR)
115
0
5
10
15
20
25
30
35
40
1 2 3 4
Hav
a sı
cakl
ığı
(oC
)
İstasyonlar
Hava Sıcaklığının Değişimi
yaz
güz
0
5
10
15
20
25
30
35
1 2 3 4
Yü
sey
Suyu
Sıc
aklığ
ı (o
C)
İstasyonlar
Yüzey Suyu Sıcaklığının Değişimi
yaz
güz
0
1
2
3
4
5
6
7
1 2 3 4
ÇO
(mg/
L)
İstasyonlar
ÇO Değerinin Değişimi
yaz
güz
7
7.2
7.4
7.6
7.8
8
8.2
1 2 3 4
pH
İstasyonlar
pH Değerinin Değişimi
yaz
güz
180
190
200
210
220
230
1 2 3 4
Alk
alin
ite
(m
g/L)
İstasyonlar
Alkalinite Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
0.2
0.4
0.6
0.8
1
1.2
1 2 3 4
Klo
rofi
l-a(
mg/
L)
İstasyonlar
Klorofil-a Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
5
10
15
20
25
30
35
40
1 2 3 4
Bu
lan
ıklık
(N
TU)
İstasyonlar
Bulanıklık Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
5
10
15
20
25
30
35
1 2 3 4
Re
nk
(Pt-
Co
)
istasyonlar
Renk Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
10
20
30
40
50
1 2 3 4
Secc
hi
Dis
ki (
cm)
İstasyonlar
Secchi Disk Derinliğinin Değişimi
yaz
güz
0
10
20
30
40
50
60
1 2 3 4
Top
lam
De
rin
lik (
cm)
İstasyonlar
Toplam Derinliğin Değişimi
yaz
güz
116
0
20
40
60
80
100
1 2 3 4
AK
M (
mg/
L)
İstasyonlar
AKM Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
10
20
30
1 2 3 4
EC
(m
s/m
)
İstasyonlar
EC Değerinin Değişimi
Yaz
Güz
0
5
10
15
20
1 2 3 4
Tuzl
ulu
k ‰
İstasyonlar
Tuzluluk Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
500
1000
1500
2000
2500
3000
1 2 3 4
Klo
rür
(mg/
L)
İstasyonlar
Klorür Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
100
200
300
400
500
600
700
1 2 3 4
Sülf
at (
mg/
L)
İstasyonlar
Sülfat Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
1 2 3 4
Flo
rür
(mg/
L)
İstasyonlar
Florür Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
0.5
1
1.5
2
2.5
1 2 3 4
TP (
mg/
L)
İstasyonlar
Toplam Fosfat Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
0.2
0.4
0.6
0.8
1
1.2
1.4
1.6
1.8
2
1 2 3 4
TN (m
g/L)
İstasyonlar
Toplam Azot Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
1 2 3 4
BO
İ (m
g/L)
İstasyonlar
BOİ Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
50
100
150
200
250
300
350
1 2 3 4
KO
İ (m
g/L)
İstasyonlar
KOİ Değerinin Değişimi
yaz
güz
117
0
50
100
150
200
250
300
1 2 3 4
Ca
(mg/
L)
İstasyonlar
Ca Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
100
200
300
400
500
600
700
1 2 3 4
Mg
(mg/
L)
İstasyonlar
Mg Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
1000
2000
3000
4000
5000
6000
1 2 3 4
Na
(mg/
L)
İstasyonlar
Na Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
50
100
150
200
250
300
350
1 2 3 4K
(mg/
L)
İstasyonlar
K Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
0.05
0.1
0.15
0.2
0.25
0.3
0.35
1 2 3 4
Al (
mg/
L)
İstasyonlar
Al Değerinin Değişimi
yaz
güz
0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
1 2 3 4
Fe (m
g/L)
İstasyonlar
Fe Değerinin Değişimi
yaz
güz
00.5
11.5
22.5
33.5
44.5
5
1 2 3 4
Si (
mg/
L)
İstasyonlar
Si Değerinin Değişimi
yaz
güz
Şekil 31 Dipsiz Lagünü’nde yüzey suyu kalite parametrelerinin yaz ve güz
dönemlerinde istasyonlara göre değişim grafikleri
Şekil 35’deki grafiklerde istasyonlara göre su kalite parametrelerinin dönemsel
değişimi değerlendirilecek olursa; güz döneminde pH, renk, AKM, tuzluluk, EC, sülfat,
florür, toplam fosfat, toplam azot, BOİ, KOİ, Ca, Mg, Na ve K gibi parametrelerin
değerlerinde yaz dönemine göre artış olmuştur. Diğer parametrelerde ise tam tersi düşüşler
olmuştur.
118
Tablo 20: Dipsiz Lagünü yaz ve güz dönemlerinde ölçülen su kalitesi parametrelerinin
istatistiksel hesaplamaları ve kalite sınıflandırılması
DİPSİZ LAGÜNÜ YAZ
(I. Dönem)
KALİT
E
SINIF
I
GÜZ
(II. Dönem)
KALİ
TE
SINIF
I Parametre min max ort min max ort
1
Hava sıcaklığı
(oC) 30.00 34.00 32.25 - 27 29 28.25 -
2 Su sıcaklığı (oC) 28.80 29.50 29.27 IV 28 28.8 28.35 III
3 pH 7.41 8.02 7.44 I 7.41 8.02
7.967
5 I
4
Elektriksel
iletkenlik (ms/cm) 13.07 25.00 16.20 - 13.07 25 24.15 -
5 Bulanıklık (NTU) 19.50 36.40 27.70 - 2.48 7.72
5.627
5 -
6 Renk (Pt-Co) 12.00 31.00 14.00 II 12 31 24.75 II
7
Secchi disk
derinliği (cm) 20.00 40.00 26.75 - 10 40 22.5 -
8
Toplam derinlik
(cm) 30.00 50.00 41.75 - 20 50 42.5 -
9
Çözünmüş oksijen
(mg/L) 4.40 6.40 5.60 III 3.5 5.3 4.45 III
1
0
NO3-N (Nitrat
azotu) 0.00 0.32 0.16 I 0 0 0 I
1
1
Toplam azot
(mg/L) 0.41 1.83 0.80 - 0.41 1.83 1.44 -
1
2
Toplam PO4
(Orto Fosfat)
(mg/L) 0.13 1.92 0.22 III 0.13 1.92 1.59 IV
1
3
Majo
r
an
yon
Klorür (mg/L)
2048.
21
2579.
37
2290.
94 IV
2048.
20
2579.
36
2387.
72 IV
1 Sülfat (mg/L) 249.0 612.2 288.0 III 249.0 612.2 529.3 IV
119
4 6 7 9 6 6 7
1
5 Florür (mg/L) 0.18 0.58 0.20 III 0.184 0.579 0.567 IV
1
6 Karbonat (mg/L) 0.00 0.00 0.00 - 0 0 0 -
1
7
Bikarbonat (mg
HCO3/L)
235.5
0
248.3
0
241.9
0 - 235.5
245.2
2
240.9
5 -
1
8
Majo
r k
aty
on
Ca (mg/L)
153.4
0
242.1
0
170.2
8 - 153.4 242.1 234 -
1
9 Mg (mg/L)
316.7
0
656.5
0
386.0
8 - 316.7 656.5
633.4
5 -
2
0 Na (mg/L)
1851.
00
5003.
00
2375.
50 IV 1851 5003
4718.
25 IV
2
1 K (mg/L)
130.1
0
293.1
0
167.1
5 - 130.1 293.1
280.1
5 -
2
2 BOİ 42.70 86.80 57.15 IV 42.7 86.8 83.3 IV
2
3 KOİ
124.8
0
288.0
0
165.6
0 IV 124.8 288
256.3
2 IV
2
4
Alkalinite
(mgCaCO3/L)
195.0
0
221.0
0
206.1
3 - 194 201 197.5 -
2
5
Askıda katı madde
(mg/L) 27.00 92.00 32.00 - 27 92 88.75 -
2
6 Tuzluluk (ppt) 7.50 15.40 9.48 - 7.5 15.4 14.7 -
2
7
Klorofil-a (mg/L) 0.88 1.03 0.92 - 0.3 0.59 0.407 -
2
8
Ağır
Met
all
er
Al (mg/L) 0.00 0.29 0.12 I 0 0.067 0.016 I
2
9 Cd (mg/L) 0.00 0.00 0.00 I 0 0 0 I
3
0 Co (mg/L) 0.00 0.00 0.00 I 0 0 0 I
120
3
1 Cr (mg/L) 0.00 0.00 0.00 I 0 0 0 I
3
2 Fe (mg/L) 0.00 0.44 0.12 III 0 0.037
0.009
25 I
3
3 Mn (mg/L) 0.00 0.00 0.00 I 0 0 0 I
3
4 Ni (mg/L) 0.00 0.00 0.00 I 0 0 0 I
3
5 Pb (mg/L) 0.00 0.00 0.00 I 0 0 0 I
3
6 Si (mg/L) 2.98 4.72 3.78 - 1.389 1.749
1.551
75 -
3
7 Zn (mg/L) 0.00 0.00 0.00 I 0 0 0 I
Dipsiz Lagünü yaz ve güz dönemi ölçümleri için her parametreye ait ortalama değerler
(Tablo 20) göz önüne alınarak “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği” Tablo 1. Kıta içi su
kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterleri sınıflaması yapıldığında;
- pH, nitrat azotu ve ağır metaller açısından değerlendirildiğinde her iki dönemde de I.
sınıf kalitede (Fe 1. Dönem ölçümü III. Sınıf kalitede ),
- Renk parametresinin II. Sınıf kalitede,
- Yüzey suyu çok sığ olduğu için her iki döneme ait yüzey suyu sıcaklığı meteorolojik
durumlardan etkilendiğinden IV. sınıf kalitede.
- Organik maddenin kuzeydeki tarımsal alanlara yakın irili ufaklı kanallar ve nehir
bağlantı kanalı vasıtasıyla taşınarak ÇO açısından her iki dönem de III. Sınıf kalitede,
toplam fosfat, sülfat florür ve Fe açısından yaz döneminde III. Sınıf kalitede olduğu,
- Klorür ve Na açısından her iki dönemde de tuzluluğun yüksek olmasına bağlı olarak
IV. Sınıf kalitede,
- BOİ ve KOİ açısından IV. Sınıf kalitede olduğu tespit edilmiştir.
121
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği”: Tablo 2. Göller, Göletler, Bataklıklar Ve Baraj
Haznelerinin Ötrofikasyon Kontrolü Sınır Değerleri sınıflamasına göre
ÇO ve toplam azot değerlerinin sadece çeşitli kullanımlar için uygun olduğunu
göstermektedir.
Toplam fosfor ve AKM, KOİ, Klorofil-a ortaalaması hem doğal koruma alanı
ve rekreasyon hem de çeşitli kullanımlar açısından uygun değildir.
pH ortalaması hem doğal koruma alanı ve rekreasyon ve hem de çeşitli
kullanımlar açısından uygundur.
Sonuç olarak;
Dipsiz Lagünü yüzey suyu BOİ ve KOİ açısından lagün suyu kirli olup ÇO değerleri
lagünün doğu ve güney kesimindeki istasyonlarda düşük olarak saptanmıştır.
Renk, bulanıklık, AKM gibi değerler de güz döneminde yaz dönemine göre daha
uygundur.
pH açısından herhangi bir tehlike söz konusu değildir.
Ağır metal açısından risk oluşturacak herhangi bir durum söz konusu değildir.
Tuzluluk çok yüksek olmayıp en düşük değeri deniz suyu tuzluluğunun 1/6’sı, en
yüksek tuzluluk deniz suyu tuzluluk değerinin yaklaşık yarısı kadardır. Bu arada
bölgedeki diğer lagünlere göre Dipsiz Lagünü’nün tuzluluk değerleri daha düşük
değerlere sahiptir.
122
2.3.5 Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Yönetim açısından bir bölgeye ait bir plan hazırlamanın amacı; korunan alanda istenen
duruma ulaşmak ya da mevcut durumu korumak için, etkileşim içindeki mevcut ekosistem
ilişkilerini ve insan kullanımlarını düzenleme çabasıdır. Bu kapsamda sorunlar ve çözüm önerileri
değerlendirilecek olursa;
- Uygun kalitede tatlı su bağlantısıyla lagünün tatlı su ihtiyacının sağlanması,
- Deniz suyu bağlantı kanalının uygun şekilde ve uygun yerden açılarak tuzlu su ihtiyacının
sağlanması,
- Açılacak olan tatlı su ve tuzlu su bağlantılarının lagün içi sirkülasyonu sağlayacak şekilde
olması,
- Lagünün doğusundaki tarım yapılan alanlarda lagüne taşınan gübre ve pestisitin
önlenmesi için ilaçsız veya gübresiz organik tarıma geçilmesi veya tarım yapılacak
alanlarla ilgili koruma mesafesinin koyulması,
- Seyhan Nehri bağlantı kanalı vasıtasıyla lagüne tatlı su beslenmesinin devam etmesi
halinde bu bağlantı kanalı ve Seyhan Nehri mansabında su kalitesi ölçümlerinin belirli
aralıklarla yapılması,
- Lagün derinliğinin çok az olmasından dolayı sığlaşmanın önlenmesi için uygun bağlantı
kanallarının yapılarak lagünün iyi kalitede su ihtiyacının karşılanması ve derinleştirme
çalışmalarının yapılması,
- Dipsiz Lagünü’nün bölgedeki diğer lagünlere nazaran daha temiz olması ve bu doğal
halinin korunması açısından sadece doğa turizmi gibi faaliyetlere izin verilmesi,
- Ayrıca bölge denizi, sahili, doğası ve tüm canlılarıyla turizm potansiyeli yüksek bir alan
ve turizmin teşvik edildiği bölgelerden biridir. Şu an bu noktada çalışmalara başlanmıştır.
Dolayısıyla bölge sayısız yerli ve yabancı turist için cazibe merkezi olacak ve bölgedeki
turizm yatırımları artacaktır. Bunun bir sonucu olarak lagünün su kalitesini etkileyici
faaliyetler (atıksu üretimi, atık üretimi, vs.) de artacaktır. Bu nedenle oluşacak kirlilikten
lagünün etkilenmemesi için gerekli alternatiflerin çok iyi düşünülmüş olması,
- İlerleyen süreçte yapılması düşünülen Dipsiz Lagünü Yönetim Planı kapsamında yukarıda
değinilen ve ilave edilebilecek sorunlara ve çözüm önerilerine daha geniş bir şekilde yer
vererek geliştirilmesi ve bu noktada su kalitesi açısından bilimsel metodolojiye uygun ve
periyodik olarak en az 2 yıllık havzanın ve lagünün izlenerek nihai raporun yazılması
şeklinde ifade edilebilir.
123
3 SOSYOEKONOMİK DEMOGRAFİK YAPI
Alt havza sınırları içerisinde herhangi bir yerleşim bulunmamaktır. Alt havzanın yakın
civarında bulunan yerleşim yerleri haritada gösterilmiştir.
Harita 17 Alan çevresindeki yerleşim yerleri
Alanda batıdan doğuya Kulak, Çayboyu, Baharlı ve Ağzıdelik yerleşimleri
bulunmaktadır. Yerleşimlerde 1026 erkek, 960 kadın olmak üzere toplam 1986 kişi
yaşamaktadır. Nüfusun yerleşim ve cinsiyetlere göre dağılımı grafikte verilmiştir.
Şekil 32: Köyde yaşayanların cinsiyetlere göre dağılımı
0
100
200
300
400
500
Ağzıdelik Baharlı Çayboyu Kulak
Erkek 110 97 339 480
Kadın 100 73 349 438
Erkek Kadın
124
Yerleşimlerin eğitim yapısına bakıldığında nüfusun yaklaşık %10’unun okuma yazma
bilmediği anlaşılmaktadır.
Şekil 33: Köyde yaşayanların okuryazarlık durumu
Kulak yerleşimine bakıldığında ilköğretim mezunlarının çoğunlukta olduğu
görülmektedir.
Şekil 34: Kulak yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu
0
50
100
150
200
250
300
350
400
Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın
Ağzıdelik Baharlı Çayboyu Kulak
Okuma yazma bilmeyen 2 11 2 5 4 29 11 42
Okuma yazma bilen 99 78 83 59 284 268 389 331
Bilinmeyen 3 5 4 2 16 8 15 7
Okuma yazma bilmeyen Okuma yazma bilen Bilinmeyen
020406080
100120140160180
Okumayazma
bilmeyen
Okumayazmabilenfakat
bir okulbitirme
yen
İlkokulmezunu
İlköğretim
mezunu
Ortaokul veyadengiokul
mezunu
Liseveyadengiokul
mezunu
Yüksekokul veüzeri
Bilinmeyen
Kulak
Erkek 11 84 167 92 21 19 6 15
Kadın 42 83 150 58 7 29 4 7
Erkek Kadın
125
Çayboyu yerleşiminde de benzer şekilde ilköğretim mezunları başattır.
Şekil 35: Çayboyu yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu
Baharlı yerleşiminde ilköğretim mezunlarını lise veya dengi okul mezunları takip
etmektedir.
Şekil 36: Baharlı yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu
020406080
100120140
Okumayazma
bilmeyen
Okumayazmabilen
fakat birokul
bitirmeyen
İlkokulmezunu
İlköğretim
mezunu
Ortaokul veyadengiokul
mezunu
Liseveyadengiokul
mezunu
Yüksekokul veüzeri
Bilinmeyen
Çayboyu
Erkek 4 65 126 66 4 19 4 16
Kadın 29 70 122 55 0 16 5 8
Erkek Kadın
05
1015202530
Okumayazma
bilmeyen
Okumayazmabilen
fakat birokul
bitirmeyen
İlkokulmezunu
İlköğretim
mezunu
Ortaokul veyadengiokul
mezunu
Liseveyadengiokul
mezunu
Yüksekokul veüzeri
Bilinmeyen
Baharlı
Erkek 2 21 30 17 3 9 3 4
Kadın 5 11 27 13 3 5 0 2
Erkek Kadın
126
Ağzıdelik yerleşiminde lise mezunu oranı diğer 3 yerleşime göre daha yüksektir.
Şekil 37: Ağzıdelik yerleşiminde yaşayanların öğrenim durumu
Yerleşim birimlerinin alan ile etkileşimlerinin belirlenmesi amacıyla yerleşim
birimleri ziyaret edilmiş, halkla anket çalışmaları ve derinlemesine görüşmeler yapılmıştır.
Derinlemesine görüşmeler özellikle köyün yaşlıları, muhtarlar, ihtiyar heyeti üyeleri, avcılar
ve çiftçiler ile yapılmıştır.
Alanın kuzeybatısında bulunan Kulak köyü 1950’li yıllarda Aydın ve çevresindeki
illerden göç ederek yerleşenlerden oluşan bir yörük köyüdür. Kulak köyü dışındaki
yerleşimlerin tamamı – Çayboyu, Baharlı, Ağzıdelik – Tarsus’un yerlisi olan Arap köyleridir.
Yerleşimlerde genel olarak eğitim ilk ve orta eğitim ile sınırlıdır. Okuma yazma oranı
yüksektir.
Alandaki önemli güç odakları;
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü:
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 645 sayılı
KHK’nin 8. Maddesi’nin (c) bendi “Yaban hayatı ve kara av kaynakları ile orman içi su
kaynakları, dere, göl, gölet ve sulak alanların ve hassas bölgelerin korunması, geliştirilmesi,
kara avcılığının düzenlenmesi, av kaynaklarının işletilmesi ve kontrolü ile ilgili her türlü etüt,
05
101520253035
Okumayazma
bilmeyen
Okumayazmabilen
fakat birokul
bitirmeyen
İlkokulmezunu
İlköğretim
mezunu
Ortaokul veyadengiokul
mezunu
Liseveyadengiokul
mezunu
Yüksekokul veüzeri
Bilinmeyen
Ağzıdelik
Erkek 2 15 28 28 5 20 3 3
Kadın 11 21 34 13 2 4 4 5
Erkek Kadın
127
envanter, planlama, projelendirme, uygulama ve izlemeye ilişkin iş ve işlemleri yapmak veya
yaptırmak, bu hizmetlerle ilgili tesisleri kurmak veya kurdurmak” görevi Doğa Koruma ve
Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir.
Yine, 645 sayılı KHK’ye dayanılarak tanımlanan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü, Hassas Ekosistemler ve Korunan Alanlar Daire Başkanlığı’nın görevleri arasında
aşağıdaki hükümler yer almaktadır.
d) Sulak Alan Koruma Bölgeleri’ni belirlemek, sulak alan yönetim planlarını yapmak
veya yaptırmak, ilgili işlemlerle alakalı koordinasyonu sağlamak,
e) Uluslararası, ulusal ve yerel öneme sahip sulak alanların izlenerek sulak alan
envanteri ve sulak alan listelerinin güncellenmesini sağlamak, proje yapmak, yaptırmak ve
desteklemek.
Yukarıda belirtilen yetkileri gereği Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve
Milli Parklar Genel Müdürlüğü alandaki bir başka anahtar kuruluştur.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu,
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler
(Sulak Alanların Korunması (RAMSAR) Sözleşmesi, Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama
Alanlarının Korunması (Bern) Sözleşmesi gibi) gereği alandaki uygulamalardan sorumlu
kuruluştur.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aşağıdaki mevzuat
gereği birçok yönüyle anahtar kuruluştur.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair 648 sayılı KHK’nin Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün görevlerini
düzenleyen 13. Maddesi’nin (b) ve (c) bentleri ile aşağıdaki yetkiler verilmiştir.
f) Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinin tespit,
tescil, onay, değişiklik ve ilanına dair usul ve esasları belirlemek ve bu alanların sınırlarını
tespit ve tescil etmek, yönetmek ve yönetilmesini sağlamak.
128
c) Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit
alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer
alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte
çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, uygulamak
veya uygulanmasını sağlamak.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında 644 sayılı KHK’nin
8. Maddesi’nin (ğ) bendi ile “Yer altı ve yer üstü sularının, denizlerin ve toprağın korunması,
kirliliğin önlenmesi veya bertaraf edilmesi maksadıyla hedefleri, ilkeleri ve kirletici unsurları
belirlemek, kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne ilişkin usul ve esasları tespit etmek, acil
müdahale planları yapmak ve yaptırmak” görevi Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’ne
verilmiştir.
Yine 644 sayılı KHK’nin 7. Maddesi’nin (ı) bendi ile “Bütünleşik kıyı alanları
yönetimi ve planlaması çalışmaları, kıyı alanlarının düzenlenmesine dair iş ve işlemler ile bu
alanlara ilişkin jeolojik ve jeoteknik etütleri yapmak, yaptırmak ve onaylamak, kıyı kenar
çizgisini tespit etmek, onaylamak ve tescilini sağlamak” görevi Mekânsal Planlama Genel
Müdürlüğü’ne verilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı: Lagünün çevresinde üç noktada arkeolojik sit alanları
bulunmaktadır.
4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 9.
Maddesi’nin (a) bendi ile “Yurdumuzdaki korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür
varlıklarının arkeolojik araştırma ve kazılarla açığa çıkarılmasını, korunmasını,
değerlendirilmesini ve tanıtılmasını sağlamak, tahribini ve kaçırılmasını önleyici tedbirleri
almak” görevini, Kültür ve Turizm Bakanlığı: Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
ile yetkili kılınmıştır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu gereği alanın bağlı
bulunduğu izni ve onayı olmadan hiçbir faaliyet yapılamayacağı için anahtar kuruluşlardan
biri de Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’dur.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel
Müdürlüğü; Dipsiz Lagünü aynı zamanda su ürünleri istihsal sahası olduğu için Gıda, Tarım
129
ve Hayvancılık Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü su ürünleri yönüyle
alandan sorumlu kurumlar arasında yer almaktadır.
Mersin Valiliği ve Tarsus Kaymakamlığı; Mülki amirler olarak en önemli iki
anahtar kuruluştur.
Baharlı ve Çayboyu köyünde yaşayanlar: Köylerde yaşayanlar lagün ve
çevresindeki düzenlemelerden etkileneceği için ilgi grupları içinde değerlendirilebilir. Ancak
güç odağı olarak belirleyici konumda değillerdir. Yapılan görüşmelerde de alanla ilgilerinin
olmadığını belirtmişlerdir. Ancak, alanda özellikle günübirlik kullanımların ve ekoturizm
imkânlarının geliştirilmesinin yararlı olacağınını ifade etmişlerdir. Ancak herhangi bir destek
ve katkı konusunda istekli değillerdir.
Alan ile etkileşim halinde bulunan yerleşimlerde temel ekonomik faaliyet tarım ve
hayvancılıktır. Kulak ve Ağzıdelik köyleri tapulu arazilerinde karpuz, kabak ve fıstık başta
olmak üzere tarım faaliyetleri ile ilgilenmektedir. Ancak, çalışma alanının kuzeyinde yer alan
Çayboyu ve Baharlı köyleri alan sınırları içerisinde bulunan kıyı kumullarını ecri misil
karşılığında tarım amaçlı kullanmaktadırlar. Her iki köyde de büyük baş hayvancılık yaygın
olup özellikle alanın kuzey sınırını oluşturan mera ve kumul tepesinde otlatma yapılmaktadır.
Baharlı köyünde ayrıca kıyı balıkçılığı da yapılmaktadır.
Alan kullanıcıları tarım ve hayvancılık ile uğraşan çiftçiler, avcılar ve dalyan
müstecilidir. Çayboyu ve Baharlı köylerinde bulunan çiftçiler alanı en yoğun kullanan
kullanıcılardır. En yoğun kullanılan bölge ise alanın güneybatı ucunda deniz ile lagün
arasında bulunan kıyı kumullarıdır. Tarım ile uğraşan ilgi grupları mevcut durumun bu şekilde
kalmasını ve faaliyetlerine devam etmek istemektedirler. Alanın bir diğer önemli kullanıcısı
hayvancılıkla uğraşan çiftçilerdir. Bölgede özellikle büyükbaş hayvancılık yaygındır. Alan
sınırları içerisinden kuzeybatıda tescilli bir mera bulunmasına rağmen otlatma daha çok
kuzeydeki kumul tepesi ve civarında yapılmaktadır. Ayrıca kış aylarını geçirmek için gelen
yörükler de alanda hem konaklamakda hem de hayvancılık yapmaktadırlar. Alan 1. Derece
Doğal Sit olmasına rağmen avcılık serbesttir. Tarsus Avcılar Derneği başkanı ve yönetim
kurulu üyeleri ile yapılan görüşmede alanın gerek Tarsus’tan gerekse gerekse diğer illerden
gelen avcılar tarafından özellikle ördek avı için kullanıldığı öğrenilmiştir. Alanda geçmişte
balıkçılık yaygın olarak yapılıyorsa da dalyan işletmeciliğinin Çiçekli köyünden bir müstecile
verilmesinden sonra balık avcılığı artık lagünde yapılmamaktadır. Özellikle Baharlı köyü
130
muhtarı ve azaları ile yapılan görüşmede köylülerin işletmeciliğin kendilerine verilmemesi
konusunda tepkili olduğu anlaşılmıştır.
Alanda yürütülen tarım faaliyetleri için en temel sınırlayıcı faktör faaliyetin alan
içerisindeki en önemli habitatlardan biri olan kıyı kumulları üzerinde yapılıyor olmasıdır. Bu
durum alanda bulunan kırmızı liste türleri ve endemik türler başta olmak üzere biyolojik
çeşitliliği üzerinde olumsuz etkileri de yanında getirmektedir. Hayvancılık faaliyetinin
geliştirilebilmesi için bölgede zaten bulunan ıslah edilmesi ve mera kullanım planlaması
yapılması gerekmektedir. Dalyan balıkçılığı için çıkması beklenen Su Ürünleri Kanunu
beklenmektedir.
Alan kullanıcıları alanı ekonomik fayda sağladığı için sahiplenmektedirler. Ancak bu
sahiplenme yalnızca ekonomik fayda amaçlı olup ekosistem hizmetleri ve biyolojik çeşitlilik
amacı taşımamaktadır.
Alan kullanıcıları mevcut durumdan –plansız denetimsiz faaliyetlerin
sürdürülmesinden- memnundurlar ve alanda yapılacak planlama faaliyetlerine ancak
ekonomik gelirlerinin tehlikeye düşeceği korkusu ile katılabileceklerdir. Yalnız dalyan
müstecili alanda ekoturizm yatırımları yapmayı planlamaktadır.
Alan kullanıcılarında çevre bilinci gelişmemiştir. Tarım alanlarının çevrelerinde zirai
ilaç kutuları ve sera naylonları olduğu gibi bırakılmaktadır. Dalyan işletme binasının çevresi
tamamen kirletilmiştir. Alan genelinde bir katı atık sorunu yaşanmaktadır. Alanda DKMP
personeli ile yapılan çeşitli arazi çalışmalarında bilinçsiz ve kaçak avcılar yakalanmıştır.
Özellikle Baharlı ve Çayboyu köylerinde alanın koruma bölgesi olduğu ve avcılık konularında
eğitimler yapılmalıdır ve ayrıca tarımla uğraşan köylüler ve dalyan müstecili katı atık
konusunda bilinçlendirilmelidir.
Alan herhangi bir belediyenin mücavir alan sınırları içerisine girmemektedir. Köyler,
muhtarlıklar ile yönetilmektedirler. Muhtarlar da çiftçi oldukları için neredeyse yılın tüm
zamanını kendi tarlaları ile uğraşarak geçirmektedirler. Alan kullanıcıları arasında dalyan
müstecili ecri misil ile işlenmekte olan tarım arazilerini istememekte şu an tarım arazisi olan
bölgeye ekoturizm yatırımı yapmaktadır. Alanın girişine ‘avcılık yasaktır’ tabelası
yerleştirmiştir ve gelecekte alana giriş çıkışları kontrol altına almak istemektedir. Ancak
dalyan kira sözleşmesi ile yalnızca su alanını kiraladığı için bu durum yasalara aykırıdır.
131
Ayrıca müstecil dalyan su rejimini düzenlemek için tatlı su kanallarında çeşitli düzemlemeler
yapmış fakat aynı kanalları sulama amaçlı kullanan çiftçiler ile küçük çatışmalar yaşanmıştır.
Ayrıca dalyan müstecilinin farklı bir köyden olması da yerel ilişkilerini zorlaştırmaktadır.
Alanın geliştirilmesi ve korunması için Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı ortaklığında
denetimler sıklaştırılmalıdır. Alanda ekoturizm yatırımlarının artırılması amacıyla Çukurova
Kalkınma Ajansı ile görüşülerek yerel proejelerin desteklenmesi sağlanabilir. Ayrıca doğa
koruma konusunda yetkin sivil toplum kuruluşu ile alanda kuş gözlem kuleleri vb. altyapılar
tasarlanabilir.
Yöre halkı ile yapılan görüşmelerde alanın statüsü, avcılık, planlama vb. konularda
herhangi bir bilgilendirme yapılmadığı görülmüştür.
Geçmişte alan Kazanlı’nın güneyinde bulunan Acıgöl Mevkii’nden başlayıp doğuya
doğru uzanan ve Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından olan Aynaz Bataklıkları’nın bir
parçasıdır. Alanda geçmişin en büyük yaz ördeği üreme popülasyonunun bulunduğu
düşünülmektedir. 1925 yılında TBMM üyesi Ali Sururi Bey’in alan ziyareti sırasında
Tarsusluların bölgedeki sivrisinek sorununu dile getirmesi sonrasında 1927 yılında mecliste
görüşülen konu; 1930 – 1940 yılları arasında tamamen kurutulmuştur. Kurutulmanın ardından
çevredeki yerleşim birimleri kurulmaya başlanmış ve alan okaliptüs ormanı ve tarım arazisi
olarak işletilmeye başlamıştır. Ayrıca Dipsiz Lagünü 1990’lı yıllarda çeşitli müsteciller
tarafından dalyan olarak işletilmiştir.
132
4 GENEL DEĞERLENDİRME
4.1 Sulak Alanlar
Sulak alanlar, ekolojik ve ekonomik yönden büyük bir öneme sahip olup, doğal
işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Ayrıca tropik
ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin ve organik madde üretiminin en yüksek olduğu
ekosistemlerdir. Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle dünyanın doğal zenginlik
müzeleri olarak kabul edilirler (Beklioğlu ve ark., 2007). Bu alanlar yöre insanlarına ve
ülkenin geneline geniş yelpazede hizmet veren oldukça karmaşık doğal sistemlerdir (Anonim,
2008).
Sulak alanlar insan yaşamı için ekonomik, kültürel, bilimsel ve rekreasyonel
değerlerin önemli kaynağını teşkil eder (Pakalne, 2004). Başta balıklar ve su kuşları olmak
üzere gerek ekolojik değeri, gerekse ticari değeri yüksek, zengin bitki ve hayvan çeşitliliği ile
birçok türün yaşamasına olanak sağlarlar. Balıkçılık, kuş gözlemciliği, su kayağı, kayıkla
gezinti, kampçılık, avcılık, fotoğrafçılık, konaklama vb. aktiviteler sulak alanlarda sıkça
yapılan rekreasyonel faaliyetler arasında olup yakın çevresinde yaşayan halkın yaşamında
önemli yer, ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır (Yaşar-Korkanç, 2004; Erdem,
2004; Çevre Atlası, 2004). Sulak alanlar, koruma altında ve yaşamı tehlikede olan sayısız
bitki ve hayvan türleri için temel yaşam alanıdır. Ayrıca doğal dengenin sürdürülmesinde de
önemli bir rol oynamaktadır (Pakalne, 2004).
Sulak alanlar aynı zamanda aşırı yağışlarda fazla suyu sünger gibi çekerek yağışın
depolanmasını sağlar, tarımsal faaliyetler için gerekli su seviyesini muhafaza eder, su
taşkınlarını ve erozyonu önlerler. Ayrıca, yüksek biyolojik etkinlikleri nedeniyle nitrat ve
fosfat kirlenmesini azaltırlar.
Sulak alanlar, geçmişten beri yiyecek ve hammadde kaynağı, dinsel ve manevi amaçlı
ve estetik amaçlı yerler olarak kullanılmaktadır. Nüfusun artmasıyla su sağlama, sel kontrolü,
su kirliliği kontrolü ve diğer su kaynaklarını planlama ihtiyacı yoğunluk kazanmıştır. Benzer
şekilde eğitim, balıkçılık, araştırma, kuş gözlem, tekne gezintisi, yürüyüş gibi sudan kültürel
amaçlı faydalanma isteklerinde de bir artış söz konusu olmuştur. Bütün bunlar sağlıklı sulak
alan, kıyı ekosistemleri, taşkın düzlükleri ve sucul ekosistemlere bağlıdır (Yaşar-Korkanç,
2004).
133
Türkiye, sahip olduğu biyolojik zenginliği ile dünyanın önemli bir ülkesidir.
Ülkemizdeki sulak alanların uluslararası düzeyde önem taşımasının nedeni, Türkiye’nin
coğrafi konumundan kaynaklanmaktadır. Kuş göç yollarının en önemlileri Türkiye üzerinden,
özellikle sulak alanların bulundukları yerlerden geçmektedir.
4.2 Ekolojik Değerlendirme
Deltalar, sulak alan ekosistemleri içerisinde, biyolojik çeçitlilik ve bulundukları
bölgede ekolojik dengenin korunması bakımından özel öneme sahiptirler. Akarsuların denize
döküldüğü bölgelerde oluştuklarından hem karasal hem de denizel faktörlerin etkisi altında
olup, deniz suyu ve tatlı su ortamları arasındaki geçiş bölgeleridirler. Haliçler ve lagüner
ortamların ekolojisi fiziksel, kimyasal ve çevresel koşullara bağlı olarak oldukça değişken
özellikler gösterip, yapıları tatlı su ortamından aşırı tuzlu su ortamına kadar değişebilmektedir
(Gilabert, 2001). Bu değişkenlikler ortamdaki canlıların dağılım ve yoğunluğunu da
etkilemektedir.
Lagünler, aynı zamanda tatlı su girdileri ve sığ olmalarından kaynaklanan etkin dip
karışımı nedeniyle besince zengin ortamlardır. Bu koşullar, lagünlerde üretim düzeylerinin de
yüksek olmasına neden olmaktadır. Lagüner sistemler dünyanın doğal biyolojik zenginlik
kaynakları olmalarının yanında, bilimsel çalışmalar için laboratuar konumunda olup, biyolojik
çeşitliliğin korunması ve devamlılığının sağlanmasında büyük öneme sahip hassas ve kırılgan
ekosistemlerdir. (Balkaya ve Çelikoba, 2005; Anonim, 2007; Erdem, 2004).
Dipsiz Lagünü’nün de dâhil olduğu Çukurova Deltası Doğu Akdeniz Bölgesi’nde,
Adana ve Mersin il sınırları içerisinde yer almaktadır. Delta; Seyhan, Ceyhan ve Berdan
Nehirleri’nin taşıdığı çökeller sonucunda oluşmuş olup Türkiye’nin en büyük kıyı ovasıdır.
Delta, 110 km’lik kıyı uzunluğu ile uluslararası düzeyde önemi olan bir kıyı ekosistemini
içermektedir. Ayrıca biyolojik çeşitlilik açısından Akdeniz Havzası’nın en önemli sulak
alanıdır. (Altan ve ark., 2004).
Çukurova Deltası lagünler, sazlıklar ve bunları çevreleyen tatlı ve tuzlu su bataklıkları,
çayırlar, meralar, tarım alanları, denizle lagünler arasında yer alan ve genişlikleri yer yer 5-6
km’yi bulan kumullar, ağaçlandırma alanları, nehirler, menderesler gibi ekolojik karakterleri
farklı habitatların oluşturduğu sulakalan ekosistemidir. Deltada batıdan doğuya doğru
sırasıyla Dipsiz, Tuzla, Akyatan, Ağyatan ve Yumurtalık Lagünleri yer almaktadır.
134
Çukurova Deltası, Bern Sözleşmesi’nde listelenen türlerin ve habitatların birçoğunu
içermektedir. Barcelona Sözleşmesi’ne göre de deltanın korunması Türkiye’nin uluslararası
yükümlülüğündedir. Ancak deltada son yıllardaki gelişmelere bakıldığında, doğal kaynakların
giderek artan oranda tahrip edildiği görülmektedir. Tarım alanlarının neredeyse lagün ve
deniz kıyısına değin genişlemesi, önemli sulak alanlarının tarımsal amaçlı kurutulması,
tarımsal kimyasalların yaşam ortamlarını olumsuz etkilemesi, hatta kentleşme ve ikincil
konutlar ile kıyıya olan talebin artması gibi gelişmeler, tüm ekosistemi tehdit etmektedir
(Artar, 2002)
Tüm Çukurova Deltası gibi Dipsiz Lagünü de sunduğu farklı ekosistem hizmetleri ve
yaşam ortamları ile eşsiz bir ekosistemdir.
4.2.1 Dipsiz Lagünü’nün Biyolojik Çeşitliliği
Günümüzde biyolojik çeşitlilik; ekosistem çeşitliliği, tür çeşitliliği ve genetik çeşitlilik
olmak üzere 3 farklı şekilde incelenmektedir.
4.2.1.1. Dipsiz Lagünü’nün Ekosistem Çeşitliliği
Çalışma alanının ekosistem çeşitliliğinin belirlenmesi amacıyla önemli habitatların
tanımlanmasında Avrupa Çevre Ajansı (EEA- European Environment Agency) tarafından
desteklenen Avrupa ölçeğinde habitat tipleri üzerine ortak olarak belirlenen EUNIS
(European Nature Information System) habitat sınıflandırma kodları kullanılmıştır (Natura
2000, JNCC). Yapılan çalışma sonucunda alanda 10 farklı habitat tipi tespit edilmiştir. Bu
kadar küçük bir alanda 10 farklı habitat tipinin belirlenmiş olması alanın biyolojik çeşitlilik
değerini de ortaya koymaktadır. Habitatlar arasında özellikle Salicornia europea ile kaplı
tuzcul bataklıklar ile deniz kıyısı ile lagün arasında ve ayrıca alt havza sınırının kuzeyinde
bulunan kumul habitatlar gerek ekosistem hizmetleri gerekse tür çeşitliliği bakımından
önemlidir.
4.2.1.2. Dipsiz Lagünü’nün Tür Çeşitliliği
Alanın tür çeşitliliğinin belirlenmesi amacıyla saha çalışmaları öncesinde literatür
taramaları yapılmış, yapılan literatür çalışmaları da saha gözlemleri ile desteklenmiştir. Ancak
projenin başlangıç tarihi ve süresi göz önüne alındığında tam bir yılı bile kapsamadığı için
tüm canlı türleri tespit edilememiştir.
135
Alanda yapılan çalışmada 44 bitki taksonu tespit edilmiştir. Bu bitkilerden 10’u
endemik, 5’inin nesli uluslararası ölçekte kritik olarak tehdit altında (CR), 2’sinin nesli
uluslararası ölçekte tehdit altında, 7’si ise hassastır (VU). Bu durum, tespit edilen bitkilerin
yaklaşık %43’ünün uluslararası düzeyde koruma altında olduğunu göstermektedir. Ayrıca
türlerin yaklaşık ¼’ü endemiktir. Eğer çalışma tüm yıla yayılmış olsaydı; daha çok türe
ulaşılabileceği düşünülmektedir.
Alanda yapılan çalışmada 50 kuş türüne rastlanılmıştır. Bu türlerin 41 tanesi Bern
Sözleşmesi Ek 2 listesinde, 9u ise Ek 3 listesinde yer almaktadır. Çukurova Deltası’nın
geneline bakıldığında deltanın üremeden çok bir kışlama alanı olduğu ve çalışmanın kış
aylarını kapsamadığı düşünülecek olursa kuş türleri ve sayılarının bu çalışma ile iyi
yansıtılamamış olduğu anlaşılacaktır.
Yapılan çalışmalar, delta ve civarını kullanan 37 memeli türünden 18’inin, 6 kaplumbağa
türünün tamamının, 23 kertenkele türünden 7’sinin, 14 yılan türünden 6’sının, 7 kurbağa
türünden 2’snini Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi
“mutlak korunması gereken türler listesi”nde yer aldığını göstermektedir.
Canlı grupları tek tek ele alındığında bile alanın tür zenginliği bakımından önemi
ortaya konulmaktadır.
4.3 Niteliksel Değerlendirme
Hassaslık: Dipsiz Lagünü’nde birçok habitat ve özellik hassastır.
Kumullar: Kumullardaki bitki örtüsü aşırı otlatma ve yoğun kullanıma karşı
duyarlıdır.
Lagünler: Berdan Çayı’ndan ve kumullardan gelen sedimente; tarım, evsel ve
sanayiden kaynaklanan kirlenmeye karşı hassastır. Tatlı – tuzlu su dengesinin
bozulmasına karşı hassastır.
Sazlıklarda üreyen kuşlar: Sazlıklarda üreyen kuşlar üreme döneminde insan
faaliyetlerine karşı çok hassastır.
Nadirlik: Alan Echinops dumanii türünün bulunduğu nadir habitatlardandır.
136
Turaç, Türkiye’de sadece Göksu ve Çukurova Deltaları’nda görülmektedir. Saz kedisi,
kuyruksüren, yumuşak kabuklu Nil kaplumbağası alanda görülen nadir hayvan
türleridir. Alanda bir alana özgü, 10 endemik bitki türü bulunmaktadır.
Doğallık: Dipsiz Lagünü’nde, Türkiye’de doğal karakteri büyük ölçüde
korunmuş hala sağlıklı durumda kumul ekosistemleri ve tuzlu bataklıklar,
bulunmaktadır.
Tipiklik: Alan, tipik bir Akdeniz delta ekosistemine iyi bir örnektir
Büyüklük: Dipsiz Lagünü, Türkiye’nin en büyük deltası olan Çukurova
Deltası’nın parçasıdır. Çukurova Deltası, tüm Akdeniz’in en büyük ve en önemli
deltalarından biridir.
Çeşitlilik: Dipsiz Lagünü acı su ekosistemleri, tatlı ve tuzlu su bataklıkları,
sazlıklar, kumullar, drenaj kanalları ve nehir ağızları gibi farklı yaşama ortamları
değişik türden çok zengin canlı topluluklarının yaşamasına olanak sağlamaktadır.
Gelişme / Restorasyon Potansiyeli: Alan restorasyon ve gelişme potansiyeli
taşımaktadır. Özellikle lagün ile deniz arasındaki kıyı kumulları ile alt havzanın kuzey
sınırında bulunan kumul tepesinde restorasyon çalışmaları yapılmalıdır. Ayrıca Seyhan Nehri
ağzı kıyı erozyonundan özellikle geçtiğimiz 30 yıllık dönemde çok etkilenmiş olup
restorasyona ihtiyaç duymaktadır. Alanın ekoturizm bakımından gelişme potansiyeli
yüksektir.
4.4 Sosyoekonomik Değerlendirme
Dipsiz Lagünü, Mersin-Tarsus Kültür ve Turizm Koruma, Gelişim Bölgesi’nin hemen
güneyinde bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde alanın kuzeyine 6000 yatak kapasiteli
otellerin kurulması hedeflenmektedir. Bu durum, toplumda doğa koruma bilincinin
geliştirilmesine yönelik eğitim faaliyetleri, doğa fotoğrafçılığı, kuş gözlemciliği ile günübirlik
rekreaktif faaliyetler için önemli bir avantaj oluşturmaktadır. Bu faaliyetlere yönelik
düzenlemeler yapılması durumunda yöre insanının da alana ilgisi artacaktır.
137
4.5 Sulak Alan Koruma Bölgeleri
Sulak alan koruma bölgeleri, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin ilgili
hükümlerine uygun olarak belirlenmiştir.
Mutlak Koruma Bögeleri: Mutlak koruma bölgesi yönetmelikte “Koruma Bölgeleri
içerisinde yer alan, su kuşlarının yoğun ve toplu olarak kuluçka yaptığı ve gecelediği alanlar;
nadir ve nesli tehlikedeki kuş türlerinin önemli üreme bölgeleri ile nesli tehlikede veya dar
yayılışlı sulak alana bağımlı doğal bitki türlerinin bulunduğu alanlar,” olarak tanımlanmıştır.
Alan içerisinde iki nokta mutlak koruma bölgesi olarak belirlenmiştir.
Echinops dumanii bitki türünün bulunduğu alanlar: Yeryüzünde sadece
Yumurtalık Lagünleri’nde varlığı bilinen türün ikinci bulunduğu yer Dipsiz Lagünü ile
deniz arasındaki kumullar ve lagünün kuzeyinde bulunan kumul tepesidir. Türün
neslinin küresel ölçekte kritik düzeyde tehlikede olması, bu özelliği nedeniyle alandaki
korumada en öncelikli türlerden biri olması sebebiyle türün alanda tespit edildiği iki
nokta mutlak koruma alanı olarak belirlenmiştir.
Bromus psammophilus bitki türünün bulunduğu alanlar: Bern Sözleşmesi Ek Liste
1’de yer alan Bromus psammophilus türü yalnız Çukurova Deltası’nda bulunan
endemik bir türümüzdür. Türün neslinin küresel ölçekte kritik düzeyde tehlikede
olması, bu özelliği nedeniyle alandaki korumada en öncelikli türlerden biri olması
sebebiyle türün alanda tespit edildiği kumul tepesi ve civarı mutlak koruma alanı
olarak belirlenmiştir.
Sulak Alan Koruma Bölgesi: Yönetmelikte sulak alan koruma bölgesi “Açık su
yüzeyleri, lagünler, nehir ağızları, tuzlalar, geçici ve sürekli tatlı ve tuzlu su bataklıkları, sulak
çayırlar, sazlıklar ve turbalıklar gibi habitatların oluşturduğu bölge” olarak tanımlanmıştır.
Hersek Lagünü’nde bulunan açık su yüzeyi, geçici ve sürekli tatlı ve tuzlu su bataklıkları,
sulak çayırlar ve sazlıklar sulak alan koruma bögesi olarak belirlenmiştir.
Ekolojik Etkilenme Bölgesi: Yönetmelikte ekolojik etkilenme bölgesi “Sulak alan
ekosistemi ile ilişkili ve sistemi destekleyen deniz, kumul, kumsal, çalılık, ağaçlık, orman,
çayır, mera ve çeltik alanları gibi habitatların oluşturduğu bölge” olarak tanımlanmıştır.
Dipsiz Lagünü’nde Marmara Denizi ile lagün arasındaki kıyı şeridinde mutlak koruma alanı
olarak belirlenen alanın dışındaki tüm kıyı şeridi ile lagünü çevreleyen ve sistemle ilişkili tüm
138
doğal alanlar (Salicornia düzlükleri, çayır alanları, çalılıklar vb.) ve mera karakteri taşıyan
alanlar, ekolojik etkilenme bölgesi olarak belirlenmiştir.
Tampon Bölge: Tampon Bölge yönetmelikte, “Sulak alan havzasının coğrafi durumu,
topoğrafik özellikleri ve arazinin mevcut kullanım durumuna göre; sulak alan ekosistemini
korumak maksadı ile ayrılan ve sulak alanın su toplama sınırını geçmemek veya topoğrafik,
coğrafik olarak bir sınır değeri bulunmayan düz alanlarda varsa ekolojik etkilenme
bölgesinden yoksa sulak alan bölgesinden itibaren azami 2500 metreyi geçmemek üzere
ayrılan bölge” olarak tanımlanmıştır.
Tampon bölge sınırları, Orman ve Su İşleri VII. Bölge Müdürlüğü ve Mersin Orman ve
Su İşleri Şube Müdürlüğü proje ekibinin görüşleri de alınarak, mevcut durumda ve yakın
gelecekte alanı etkileyebilecek gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmiştir.
Harita 18 Dipsiz Lagünü Koruma Bölgeleri Öneri Haritası
139
5 BAŞLICA SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Alandaki sorunlar mevcut ve yakın gelecekte ortaya çıkması öngörülen sorunlar olmak
üzere iki ana başlık altında toplanmıştır ve çözüm önerileri ile sunulmuştur.
5.1 Mevcut Sorunlar
Alandaki başlıca sorunlar aşağıda verilmiştir:
Tablo 21 Sorun Ağacı
DİPSİZ LAGÜNÜ SORUN AĞACI
KÖK NEDEN NEDEN SORUN ETKİ
Sulama suyu ihtiyacı Seyhan Nehri ve Tarsus
Çayı üzerine yapılan
barajlarla doğal taşkınların
önlenmesi Doğal su
rejiminin
bozulması
Delta oluşumu durdu
- Kıyı erozyonu
başladı
Enerji ihtiyacı
Tarım alanlarının
taşkına maruz kalması
Denizden doğal
taşınım
Deniz bağlantısının
kapanması
Alanın uzun yıllar
boyuca dalyan olarak
işletilmemesi
Denetim yetersizliği
Çiftçi kimyevi gübre
ve tarım ilaçlarının
kullanımı konusunda
bilgili ve bilinçli değil
Lagüne giren (kimyasal
gübre ve pestisit kalıntıları)
atık sular. Dipsiz
Lagünü’nde su
kalitesinin
bozulması
Lagündeki
ekonomik balık
stokları azaldı Denizden doğal
taşınım Deniz bağlantısının
kapanması Alanın uzun yıllar
boyuca dalyan olarak
kiraya verilmemesi
Yöre çiftçisinin yeni
tarım alanı kazanma
isteği
Lagün çevresindeki
kumullardaki bitki
örtüsünün tahribi nedeniyle
meydana gelen şiddetli
rüzgar erozyonu
Lagünlerin
sığlaşması
Lagünlerdeki
ekonomik balık
stokları azaldı. Tarım alanlarına
serilmek üzere kum
alımı
140
Bilgi eksikliği
Denetim yetersizliği
Yeni tarım alanı elde
etme isteği
Kumul alanlar tarım
alanlarına dönüştürülüyor
Kumul alanların
yok olması
Korumada öncelikli
bitki türleri azalıyor Denetim yetersizliği
Ecri misil
uygulamalarının
teşvik edici özelliği
Çorak alanlarda tarım
yapma isteği Çorak tarlalara serilmek
üzere kumul alanlardan kum
alınıyor.
Şiddetli rüzgar
erozyonu meydana
geliyor ve lagünler
doluyor
Çorak alanlarda tarım
yapabilmek için her
yıl kum serilmesi
gerekiyor
Şiddetli rüzgarla
taşınan kumlar tarım
bitkilere zarar
veriyor
Meranın
kullanılmaması
Lagünün kuzeyinde aşırı
otlatma nedeniyle kumul
bitkileri zarar görüyor.
Kumulların bariyer
işlevi yok oluyor
Tuzlu deniz suyu
rüzgarla taşınarak
tarım bitkilerine
zarar veriyor
Denetim yetersizliği Dalyan boğazı açılırken
görüş alınmamış olması
Taban suyu
tuzlanıyor İşletmecinin
bilgisizliği
Sulama suyu ihtiyacı
Seyhan Nehri üzerine
yapılan barajlar nedeniyle
nehir sediment taşımıyor
Kıyı
erozyonu/kıyı
kaybı
Kumulların bariyer
işlevi yok oluyor
Tuzlu deniz suyu iç
kesimlere ilerliyor
Enerji ihtiyacı
Tarım alanlarının
taşkına maruz kalması
Yeni tarım alanı elde
etme isteği
Kıyı kumulları tarım
alanlarına dönüştürülüyor.
Denetim yetersizliği
Ecri misil
uygulamalarının
teşvik edici özelliği
Bilgi ve bilinç
yetersizliği
Seyhan Nehri kıyısında
söğütlüklerde kuluçkaya
yatan kuşların üreme
Kuş üreme
alanlarındaki
insan
Üreyen kuş nüfusu
azalıyor
141
Denetim yetersizliği
döneminde insanlar
tarafından rahatsız edilmesi
(avcılık, tarım, balıkçılık,
piknik vb.
rahatsızlığı
Yeterli mera alanı
olmaması
Büyük ve küçükbaş
hayvanların kumullar ve
çamur düzlüklerinde
otlarken kuş yuvalarını
bozmaları
Denetim yetersizliği
Yasadışı avcılık Bilinç yetersizliği
Avcılıktan keyif alınması
Halkın avcılık geleneği
Doğal Su Rejiminin Bozulması
Tarsus Çayı üzerinde Berdan ve Kadıncık Barajları, Seyhan Nehri üzerinde Seyhan ve
Çatalan Barajları’nın hizmete girmesi sonrasında her iki nehrin taşkınları kontrol altına
alınmış ve sediment taşınımı durmuştur. Bunun sonucu olarak, delta oluşumu durmuş ve
özellikle Seyhan Nehri ağzında olmak üzere kıyı erozyonu başlamıştır. Harita 19’da
görüleceği üzere 1972 ve 2007 yılları arasında 1737 m kıyı kaybı gerçekleşmiştir.
Kıyı kaybının önlenmesi için restorasyon projesi geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
142
Harita 19 Seyhan Nehir Ağzı'nda Kıyı Erozyonunun Zamansal Etkisi
Su Kalitesinin Bozulması
Alanın özellikle kuzey ve batısında mülkiyeti tamamen devlete ait olan tarım arazileri
bulunmaktadır. Bu arazilerde kullanılan gübre ve pestisitler yüzeysel akışlarla doğrudan
Dipsiz Lagünü’ne taşınmaktadır. Sığ bir lagün olan Dipsiz Lagünü bu kirletici yükleri absorbe
edebilecek niteliğe sahip değildir. Ayrıca dalyan işletmecisi projeli olarak Berdan Çayı’ndan
Dipsiz Lagünü’ne bir tatlı su bağlantı kanalı açmıştır. Ancak Berdan Çayı’nın su kalitesi
kriterleri Dipsiz Lagünü gibi biyolojik çeşitlilik bakımından zengin bir alanı beslemeye uygun
değildir.
Kumul Alanların Yok Olması
Alt havzanın kuzey sınırında önemli bir kumul tepesi bulunmaktadır. Tepenin hemen
batısında sınırları belirlenmiş bir mera olmasına rağmen, kumul tepesinin çevresindeki
mevsimsel tatlı su sulak alanlarını da kullanmak isteyen çobanlar büyükbaş hayvanları kumul
ve çevresinde otlatmaktadırlar. Özellikle sulama amacıyla yoğun kulanılan kumul
bölgelerinde habitat parçalanmaları olmuştur. Bu parçalanmalar hayvan girişinin engellenmesi
ve yerli türlerin dağılımının artırılması yoluyla şimdilik kapatılabilecek boyuttadır. Tedbir
alınmadığı takdirde kumul habitatlar tamamen yok olabilir.
143
Lagün ile deniz arasındaki
kumulların batı kesimi neredeyse
tamamen işgal edilerek tarım arazisine
dönüştürülmüştür. Kıyıda genişliği
sadece 5- 6 metreyi geçmeyen ince bir
bant kalmıştır. Bu bant nesli küresel
ölçekte kritik düzeyde tehlikede olan ve
yeryüzünde sadece Çukurova
Deltası’nda bulunan Echinops dumanii
türünün en yaygın bulunduğu alandır.
Bu bandın mutlaka korunması
gerekmektedir. Ancak dalyan işletmecisi
Mersin İl Şube Müdürlüğü’nden gerekli
izinleri almadan bu kumullar üzerinden dalyan boğazını açmış ve habitatta önemli bir
parçalanmaya yol açmıştır.
Avcılık
Alanda avcılık serbesttir. Kapsamlı bir kış ortası su kuşu sayımı (KOSKS) yapılması
ve sayım sonuçları değerlendirilerdek avcılığa karar verilmesi uygun olacaktır.
5.2 Gelecekte Ortaya Çıkması Muhtemel Sorunlar
Alanın kuzeyinde planlanan ve yakın gelecekte uygulamaya geçecek olan
Mersin-Tarsus Kültür ve Turizm Koruma, Gelişim Projesi’nin alana etkileri olacaktır.
Öncelikle alanın batısındaki kumulların plaj olarak kullanılması düşünüldüğü ve Berdan
Çayı’nın bu plajı kirletmesi muhtemel olduğu için Berdan Çayı yatağı DSİ tarafından batıdan
doğuya (alt havza sınırının hemen batısına) kaydırılmaktadır.
Fotoğraf 28 Echinops dumanii ve yeni açılan
dalyan boğazı
144
Harita 20 Berdan Çayı projelendirilmiş yatak değişimi
Bu durum alanın hidrolojisini ve kıyı yapısını değiştirebilecektir. Yeni yatak açıldıktan
sonra kıyıdaki muhtemel değişimler mutlaka izlenmelidir.
Yapılacak oteller sulama suyu olarak daha ucuz maliyetli taban suyunu kullanmak
isteyeceklerdir. Bu durumda mevcut akifer rezervlerinin ve kıyıdaki tatlı su – tuzlu su
dengesinin hangi düzeyde etkileneceği değerlendirilmelidir.
Dalyan işletmecisi tüm uyarılara rağmen alanın doğusundan yeni bir dalyan
boğazı açmış ve doğudaki tatlı su girişini kapatmıştır.
145
Harita 21 Kapatılan tatlı su girişi ve açılan dalyan boğazı
Yeni açılan dalyan kanalının Seyhan Nehir ağzındaki kıyı erozyonunu daha da
hızlandıracağı düşünülmektedir. Tatlı su girişinin tamamen kapatılması yerine kontrol kapağı
konularak gerektiğinde kontrol kapağı kapatılmalı, ihtiyç duyulduğunda da alana tatlı su girişi
sağlanmalıdır.
5.3. Çözüm Önerileri
Kumul habitatlarının korunması ve rehabilitasyonuna yönelik öneriler
Alanın kuzeyinde bulunan kumul tepesi otlatma ve hayvan girişine kapatılmalıdır.
Habitat parçalanması olan bölgelere yerli bitkilerin yaygınlaştırılması için çalışma
yapılmalıdır.
Kıyı kumullarındaki tarlalar tamamen kaldırılamasa bile en azından mevcut durum
korunmalı yeni tarlaların açılması engellenmeli ve kum alımına kesinlikle izin verilmemelidir.
146
Harita 22 Otlatmaya kapatılması gereken kum tepesi
Su kalitesinin iyileştirilmesine yönelik öneriler
Alanda gübre ve pestisit kullanımına yönelik eğitim çalışmaları uygulanmalıdır.
Lagünün absorbsyon yeteneğini artırmak ve su sirkülasyonunu daha iyi hale getirmek
amacıyla (lagünün derinleştirilmesinin de inceleneceği) rehalitasyon projesi geliştirilmelidir.
Lagünün deniz ve nehir bağlantılarının nerden ve nasıl yapılacağına da bu proje kapsamında
karar verilmelidir.
Alanda açılan yeni sondaj kuyularına yönelik denetimler artırılmalı ve mevcut
hidrolojik yapının korunmasına önem gösterilmelidir.
Kıyı erozyonunun azaltımına yönelik öneriler
Alanın doğusunda açılan dalyan boğazı kapatılmalı ve Seyhan Nehir Ağzı’nda kıyı
erozyonunun önlenmesine yönelik bir proje hazırlanmalıdır.
Yasa dışı avcılığa yönelik öneriler
Alana yakın Baharlı ve Egemen köylerinde eğitimler düzenlenmeli ve alandaki
koruma kontrol faaliyetleri sıklaştırılmalıdır. Ayrıca alanda kışlayan su kuşu popülasyonunun
belirlenmesi amacıyla bir izleme programı başlatılmalı, izleme sonuçları değerlendirilerek
avcılık sunulmalıdır.
147
6 ALANDA EKOTURİZM OLANAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ
Dipsiz Lagünü, sunduğu biyolojik çeşitlilik, ekosistem hizmetleri ve peyzaj değerleri
ile eşsiz bir yapıdır. Alanın sayılan bu değerlerine zarar vermeden sürdürülebilir kullanım
ilkeleri gözetilerek halkın kullanımına açılması ve bu değerlerin gözler önüne serilerek doğa
koruma bilincinin artırılması bakımından önemlidir. Alanda bu amaçla çeşitli düzenlemeler
yapılabilir.
Kuş gözlemciliği amacıyla lagünün güney ve kuzeybatı uçlarına uygun yerlere
kuş gözlem kulübeleri yapılabilir. Alanın girişine ve uygun yerlere alanda görülebilecek
kuşlar ve görülebilecekleri dönemleri gösteren bilgilendirme tabelaları yerleştirilebilir.
Bitki gözlemciliği amacıyla lagünün kuzeyinde bulunan kumul tepesine
yükseltilmiş ahşap yürüyüş yolu yapılabilir. Ayrıca bulunan bitki türleri ile ilgili bilgilendirme
tabelalar yerleştirilebilir.
Sportif olta balıkçılığı amacıyla lagünde olta balıkçılığına uygun türlerle
kontrollü balıklandırma yapılabilir.
Tüm bu eko-turizm faaliyetlerinin yapılması amacıyla lagün çevresinde yürüyüş
patikaları, günübirlik kullanım alanları, temel ihtiyaçların karşılanabileceği altyapı
hizmetlerinin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca yakındaki yerleşimlerde ev pansiyonculuğu
başlatılabilir. Fakat eko-turizm başlıbaşına ele alınarak projelendirilmesi gereken bir konudur.
148
7 KAYNAKÇA
AÇIKGÖZ, B., 2001. Yumurtalık Körfezi Lagünleri’nde Su Kirlenmesi ve Kontrolü. Fen
Bilimleri Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi
ALPARSLAN N. HARMANOĞLU N.B. 1991. “Dünya’da ve Türkiye’de Su kalitesi
Gözlemlerinin İrdelenmesi” İstanbul. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye
İnşaat Mühendisliği XI. Teknik Kongresi 8-11 Ekim 1991. Bildiriler Kitabı I. Cilt s 326-
337
ALTAN, T., ARTAR, M., ATİK, M., ÇETİNKAYA, G., 2004. Çukurova Deltası Biyosfer
Rezervi Yönetim Planı. LIFE- Çukurova Deltası Biyosfer Rezervi Planlama Projesi.
Çukurova Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Adana.
ANONİM, 2007. http://www.cevreorman.gov.tr/sulak/sulakalan/akyatan.htm 22 ,Kasım 2007
ARTAR, 2002. Çukurova Deltasında Tuzla ile Yumurtalık Tabiatı Koruma Alanı Arasındaki
Kıyı Şeridinde Önemli Biyotopların Haritalanması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans tezi, 141 s.
ASO, 1992, Adana Sanayi Odası IV. Merhale Sulama ve Drenaj Projesi Çevresel Etki
Değerlendirmesi Raporu, İçme ve Kanalizasyon Dairesi Başkanlığı, Çevre Sorunları ve
Suların Kirlenmesini Kontrol Şube Müdürlüğü, Adana (Yayınlanmamış).
BALKAYA, N., ÇELİKOBA, İ., 2005. Sulak alanlar ve Kızılırmak Deltası. II. Mühendislik
Bilimleri Genç Araştırmacılar Kongresi, MBGAK, 17-19 Kasım, İstanbul
BARBER, H.G., HAWORTH, E.Y., 1981. A guide to the morphology of the diatom frustule
FBA Publications, U.K.: 112 sayfa
BEKLİOĞLU, M., CERAN, Y., ERDEM, O., ERDOĞAN, S., HEMMAMİ, M.,
KOOPMANSCHAP, E., MERİÇ, T., ÖZEN, A., DİNÇ-SARISOY, H., 2007. Sulakalan
Yönetim Planlaması Rehberi (H, ÖZBEK ed). Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü&Kuş Araştırmaları Derneği. Çevre ve Orman Bakanlığı, Ankara, 171s.
BİLGİN, A. Z., ELİBOL, E., BİLGİN, Z. R., BEĞENİLMİŞ, S., 1981. Ceyhan, Karataş,
Yumurtalık, Osmaniye, Haruniye ve Kadirli Dolayının Jeoloji Raporu, Maden Tetkik ve
Arama Kurumu, Derleme No: 7215, 136 s., Ankara (Yayınlanmamış).
CAKAN, H., YILMAZ, K.T., ALPHAN, H., UNLUKAPLAN, Y., The classifi cation and
assessment of vegetation for monitoring coastal sand dune succession: the case of Tuzla
in Adana, Turkey, Turk J Bot35 (2011) 697-711, doi:10.3906/bot-1001-300
149
CAKAN, H., Duzenli, A., Karaomerlioglu, D, 2003. Çukurova Deltası (Yumurtalık Lagünü,
Akyatan, Ağyatan ve Tuzla Lagünü) Vejetasyonunun araştırılması, TUBİTAK projesi,
TBAG-1793.
ÇEVİK F., POLAT,S.,DURAL,M., 2007. Seasonal variations of phytoplankton in the Akyatan
and Tuzla Lagoons, Journal of Fisheries Sciences.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI, 2004. Çevre Atlası
DAVİS, P. H. (1965-82), Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Vol. 1-9, Edinburgh.
DAVİS, P. H. MİLL, R. R. & TAN, K. (eds.), (1988), Flora of Turkey and the East Aegean
Islands, Vol. 10, Supplement, Edinburgh.
DEMİR, A., 2008. Akyatan Lagününde Tuzluluk Ve Bazı Kirlilik Düzeylerinin Saptanarak
Coğrafi Bilgi Sistemi Destekli Dağılımlarının Belirlenmesi, Çukurova Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı, 207s.
Adana.
DİNÇER, A., 2007. Aşağı Seyhan Ovası (ASO)’nda Su Kaynaklarının Geliştirilmesi ile
lagünlerin İlişkisi. Çukurova üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana
DODSON, S. I., 1990. Predicting die1 vertical migration of zooplankton. Limnol. Oceanogr.
35:1195-1200.
DSİ, 1992. Sakarya-Seyhan Havzalarında Kirlenme Durumlarının İncelenmesi ve Bu
Havzalarda Kalite Sınıflarının Tespiti Projesi Raporu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü,
İçmesuyu ve Kanalizasyon Dairesi Başkanlığı, Ankara
DUGAN, P. J., 1991. Sulak Alanların Korunması, Güncel Konular ve Gerekli Çalışmalar
Üzerine Bir İnceleme, DHKD, IUCN-The World Conservation Union, PK 1, 80810
Bebek- İstanbul.
DURAL, M., GÖKSU, M. Z. L., ÖZAK, A. A., 2007. Investigation of heavy metyal levels in
economically important fish species caprtured from Tuzla lagoon, Food Chem.102, 415-
421.
EKEN, G., BOZDOĞAN, M., İSFENDİYAROĞLU, S., KILIÇ, D.T., LİSE, Y. (editörler),
2006. Türkiye‘nin Önemli Doğa Alanları, Doğa Derneği, Ankara.
EKİM, T., KOYUNCU, M., VURAL, M., DUMAN, H., AYTAÇ, Z. & ADIGUZEL, N. 2000.
Red Data Book of Turkish Plants (Pteridophyta and Spermatophyta). Turkish Association
for Conservation of Nature and Natural Resources, Ankara
150
EKMEKÇİ, M., TEZCAN, L., ATİLLA, Ö., GÜRKAN, D., YALÇINKAYA, S. O.,
NAMKHAI, O., SOYLU, M. E., DONMA, S., YILMAZER, S., AKYATAN, A.,
PELEN, N., TOPALOĞLU, F., İRVEM, A., 2007. Seyhan Nehri Havzasında Tarım
Güvenligi için Su Kaynakları Sistemlerinin İklim Değişikliklerine Karşı Duyarlılıklarının
Araştırılması, TÜBİTAK Proje No: TOGTAG-JPN09, 105 s., Ankara.
EMINOĞLU, F., 1991. Seyhan Nehrinin Adana Merkez İlçe sınırları içindeki kirlilik düzeyi,
Ç.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi
ERDEM, O., 2004. Sulak Alanlar: Önemi, Temel Sorunları, Türkiye’nin Uluslararası Öneme
sahip sulak alanları. Haber Ekspres: İzmir Gediz Deltası ve Kuşları, (28 Şubat 2004), 7 s.
GILABERT, J., 2001. Seasonal phytoplankton dynamics in a Mediterranean hypersaline
coastal lagoon: Mar Menor. Journal of Plankton Research, 23(2):207-217
GOLTERMAN, H.L., 1990. Some aspects of nutrients cycles in the Camargue (France).
Scientia gerundenseis, 16/1:11-17.
GÜNER, A., ÖZHATAY, N., EKİM, T., BaĢer, K. H. C., (2000). Flora of Turkey and the East
Aegean Islands, vol. 11, Universty Press, Edinburgh.
GÜRKAN, D., 2005. Seyhan Havzasında İklim Değişimlerinin Yüzeysel Su Kaynaklarına Olan
Etkilerinin Araştırılması, Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, 85 s., Ankara, (Yayınlanmamış).
IGLESIAS, C., GOYENOLA G, MAZZEO N, MEERHOFF M, RODO E, JEPPESEN E, 2007.
Horizontal dynamics of zooplankton in subtropical Lake Blanca(Uruguay) hosting
multiple zooplankton predators and aquatic plant refuges. Hydrobiologia. 584, 179-189.
JOHN, D. M., WHITTON, B. A. VE BROOK, A. J., 2002. The Freshwater Algal Flora of the
British Isles An Identification Guide to Freshwater and Terrestrial Algae. Cambridge
University Press, 702 sayfa.
JNCC ( Joint Nature Conservation Committee ) Correlation Table showing Relationships
between Marine Habitat Classifications (2004 and 2007versions) and Habitats Listed for
Protection http://jncc.defra.gov.uk/page-3365
KIRKGÖZ M, S., M., MAMAK, M.Sami, AKÖZ, 1998, Kıyılarda Sediment Tasınımı,
Ç.Ü, Müh. Mim. Fak. Dergisi, cilt 13, sayı:1-2, 49-59, ADANA
LUND, H. C. & LUND J. WG., 1998. Freshwater Algae: Their microscopic world explored.
Biopress Limited, England. 360 s.
MARSILY, G., 1986, Quantative Hydrogeology, Groundwater Hydrology for Engineers,
Academic Press Inc.Ltd, 440 p., London
151
MEERHOFF, M., MAZZEO, N., MOSS, B.,RODRİGUEZ-GALLEGO, L., 2003. The
structuring role of free-floating versus submerged plants in a subtropical shallow lake.
Aquat. Ecol. 37 (4): 377-391.
MINGAZOVA, N. M., NABEYEVA E. G., TURKER A., CETINKAYA G., VE BARIYEVA
F. F., 2008. Assessing the state of Akyatan and Tuzla lagoons of the Mediterraneean
coast of Turkey, Geography and Natural Resources 29,387-391.
MOSS, B., 2004. Sığ göl sulak alanları: Ekoloji, Ötrofikasyon ve Restorasyon. Ed. Doç. Dr.
Meryem Beklioğlu. Uluslararası Çalıştay Kitapçığı.
NATURA 2000 Interpretation Manual Of European Union Habitats EUR 27 July 2007
European Commission Dg Environment Nature and Biodiversity
OZHATAY, N., BYFIELD, A., ATAY, S., 2003. Türkiye‘nin Önemli Bitki Alanları, WWF
Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Istanbul.
PAKALNE, M., 2004. Wetland management methods in protected nature areas and their
application in LIFE-Nature projects. Baltic Environmetntal Forum, University of Latvia
Department of Botany and Ecology, Latvia. 31 p.
PRESCOTT, G.W., 1978. How to Know the Freshwater Algae. WCB Publishers, U.S.A. 293 s.
PRESCOTT, G. W., 1982. Algae of the Western Great Lakes Area. Otto Koeltz Science
Publishers, Germany: 977 s.
ROUND, F.E., CRAWFORD, R.M., MANN, D.G., 1990. The Diatoms : biology &
morphology of the genera. Cambridge University Press, New York: 747 s.
STEPHEN, D., MOSS, B., PHILLIPS, G., 1998. The relative importance of top-down and
bottom-up control of phytoplankton in a shallow macrophyte-dominated lake. Freshwater
Biology 39, 699–713.
SÜMER, Ç. VE BALIK, I., 2007. Türkiye’nin doğu ve batı akdeniz kıyısında bulunan iki
lagünün av verimi ve tür kompozisyonu yönünden karşılaştırılması. Ulusal su günleri 16-
18 Mayıs 2007.
ŞENOL, M., 1989. Adana, Ballıca ve Çatalan Bölgesi Geç Tersiyer-Kuvaterner İstifinin Lio-
Pedolojik ve Sedimantolojik İncelemesi, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Doktora Tezi, Adana (Yayınlanmamış).
ŞENOL, M., Şahin, Ş., Duman, T. Y., Albayrak, Ş., Akça, İ., Taşkın Ş., 1998. Adana-Mersin
Dolayının Jeoloji Etüd Raporu (1/100.000 Ölçekli Mersin O33 Paftası), Maden Tetkik ve
Arama Kurumu, Derleme No: 10098, 60 s., Ankara (Yayınlanmamış).
TUBIVES ( Turkish Plants Data Service) http://turkherb.ibu.edu.tr/
152
The International Plant Name Index, http://www.ipni.org/index.html
TURC, L., 1954, Le bilan d’eau des sols: relations entre les precipitations, l’ecoulement.
Ann.agronomiques, 1954, p.491-595 et 1955, p.5-131, Paris
VURAL, C., BITER, M.K., DADANDI, M.Y., A new species of Echinops (Asteraceae) from
Turkey Turk J Bot., 34 (2010) 513-519, doi:10.3906/bot-0909-17
WEHR, J.D. & SHEATH, R.G., 2003. Freshwater Algae of North America: Ecology and
Classification. Academic Press, San Diego, CA. 950 s.
WETZEL, R.G. 2001. Limnology: Lake and River Ecosystems, 3rd ed. Academic Press (ISBN
0-12-744760-1
www.cevreorman.gov.tr
www.tarsus.gov.tr
www.deprem.gov.tr