nikolay vasilyeviç gogol - palto

19
GOGOL - PALTO Bir bakanlıkta... Ama hangisinde olduğunu söylemeyeyim daha iyi. Dünyada, bütün bakanlıklarda, alaylarda, dairelerde çalışanlar gibi, kısacası şu memur tayfası gibi alıngan insan yoktur. Bugün iş o dereceye vardı ki, birisi bir aşağılamaya uğramaya görsün, bütün topluluğun aşağılandığını söylüyor. Anlattıklarına göre, bir polis baş komiseri, hangi kentten olduğunu unuttum, geçenlerde gönderdiği bir dilekçede, hükümet buyruklarının asla göz önünde tutulmadığını, devletin kutsal adının küçük görüldüğünü açıkça kanıtlıyormuş. Sözlerine kanıt olarak da bir romantik yapıtın kocaman cildini dilekçesine eklemiş; bu kitapta, her on sayfada bir baş komiser görünüyormuş, hem de kimi yerlerinde zil zurna sarhoş olarak. Bu yüzden tatsız bir olay çıkmasın diye, sözü geçen bakanlığa, bir bakanlık deyip geçeceğiz. Evet, bir bakanlıkta çalışan bir memur vardı; pek göze çarpmayan bir memur; boyu kısa, yüzü hafif çiçek bozuğu, kızılımsı, hafif çipil gözlüydü; kafasının küçük bir kısmı çıplak, iki yanağı da kırışıklar içinde, yüzü, kara-sarı denilen renkteydi. Ama ne çare, kabahat, Petersburg'un havasında. Rütbesine gelince (çünkü bizde her şeyden önce rütbeye bakılır); yaşamda görüp göreceği rütbe, yazıcılıktı (9); dişli olmayanlara yüklenmeyi seven yazarların bol bol alaya aldıkları yazıcılardan biri. Soyadı İskarpinoğlu'ydu. Bu adın iskarpinden geldiği besbelli; ama ne zaman, nasıl geldiği bilinmiyor. Aslına bakılırsa babası, büyük babası, yeğeni bile, yani bütün İskarpinoğulları çizme giyerler, yalnızca yılda üç kez çizmeleri ne pençe vurdururlardı. Öz adı Akakiy Akakiyeviç'ti. Okuyucuya bu ad, biraz garip, biraz özentili görünebilir, ama inanır mısınız, bu ad öyle uzun boylu aranmış değildir. İş öyle bir çıkmaza girdi ki, ona başka bir ad vermeye olanak olmadı. Bakın bu, nasıl oldu: Akakiy Akakiyeviç, martın yirmi ikisini yirmi üçüne bağlayan gece doğmuştu. Bir memur karısı, çok iyi bir kadıncağız olan rahmetli annesi, çocuğuna yolu yordamınca bir ad koymaya hazırlanıyordu. Anne, henüz kapının karşısındaki yatağında yatıyor, sağında çok iyi bir adam, senato düzelticilerinden, çocuğun vaftiz babası İvan İvanoviç Yeroşkin ile vaftiz annesi, mahalle polisinin eşine az raslanır iyi bir kadın olan karısı Arina Semiyonovna Belobruşkova duruyordu. Loğusaya üç addan birini beğenip seçmesini, çocuğa ya Mokkiya, ya Sosiya, ya şehit Hozdazata adını vermesini söylediler. Rahmetli, epey düşündükten sonra, "Hayır, bu adlar bir tuhaf!" dedi. Ona bir ad beğendirmek için takvimin başka bir yerini açtılar; üç ad daha çıktı: Strifiliy, Dula, Varahasiy. Bunları işitince kadıncağız, "Nedir bu bizim çilemiz," dedi, "Ne biçim ad bunlar, vallahi yaşamımda böylesini ne gördüm, ne işittim. Varadat ya da Varuh olsa neyse, ama Trifiliy, Varahasiy de ne oluyormuş!" Takvimden bir yaprak daha açtılar, şu adlar çıktı: Pavsikahiy, Bahtisiy. Kadın, "Eh, elden ne gelir," dedi, "Talihimize küselim. Öyleyse, varsın babasının adını taşısın. Babası Akakiy'di, oğlu da Akakiy oluversin?" Böylece Akakiy Akakiyeviç ortaya çıktı. Çocuğu vaftiz ettiler; bu arada çocuk, sanki ileride yazıcı olacağını sezmiş gibi, öyle bir çığlık kopardı, yüzünü öyle buruşturdu ki, sormayın. İşte bütün bu işler böylece olup bitti. Bütün bunları, bu işin ister istemez böyle olduğunu, çocuğa başka bir ad koymanın olanaksız olduğunu okur görüp öğrensin diye

Upload: emre-sevindik

Post on 01-Oct-2015

244 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

Gogol'un ünlü eseri

TRANSCRIPT

  • GOGOL - PALTO

    Bir bakanlkta... Ama hangisinde olduunu sylemeyeyim daha iyi. Dnyada, btn

    bakanlklarda, alaylarda, dairelerde alanlar gibi, ksacas u memur tayfas gibi alngan

    insan yoktur. Bugn i o dereceye vard ki, birisi bir aalamaya uramaya grsn, btn

    topluluun aalandn sylyor. Anlattklarna gre, bir polis ba komiseri, hangi kentten

    olduunu unuttum, geenlerde gnderdii bir dilekede, hkmet buyruklarnn asla gz

    nnde tutulmadn, devletin kutsal adnn kk grldn aka kantlyormu.

    Szlerine kant olarak da bir romantik yaptn kocaman cildini dilekesine eklemi; bu kitapta,

    her on sayfada bir ba komiser grnyormu, hem de kimi yerlerinde zil zurna sarho olarak.

    Bu yzden tatsz bir olay kmasn diye, sz geen bakanla, bir bakanlk deyip geeceiz.

    Evet, bir bakanlkta alan bir memur vard; pek gze arpmayan bir memur; boyu

    ksa, yz hafif iek bozuu, kzlms, hafif ipil gzlyd; kafasnn kk bir ksm plak,

    iki yana da krklar iinde, yz, kara-sar denilen renkteydi. Ama ne are, kabahat,

    Petersburg'un havasnda. Rtbesine gelince (nk bizde her eyden nce rtbeye baklr);

    yaamda grp grecei rtbe, yazclkt (9); dili olmayanlara yklenmeyi seven yazarlarn

    bol bol alaya aldklar yazclardan biri. Soyad skarpinolu'ydu. Bu adn iskarpinden geldii

    besbelli; ama ne zaman, nasl geldii bilinmiyor. Aslna baklrsa babas, byk babas,

    yeeni bile, yani btn skarpinoullar izme giyerler, yalnzca ylda kez izmelerine

    pene vurdururlard. z ad Akakiy Akakiyevi'ti. Okuyucuya bu ad, biraz garip, biraz

    zentili grnebilir, ama inanr msnz, bu ad yle uzun boylu aranm deildir. yle bir

    kmaza girdi ki, ona baka bir ad vermeye olanak olmad. Bakn bu, nasl oldu: Akakiy

    Akakiyevi, martn yirmi ikisini yirmi ne balayan gece domutu. Bir memur kars, ok

    iyi bir kadncaz olan rahmetli annesi, ocuuna yolu yordamnca bir ad koymaya

    hazrlanyordu. Anne, henz kapnn karsndaki yatanda yatyor, sanda ok iyi bir adam,

    senato dzelticilerinden, ocuun vaftiz babas van vanovi Yerokin ile vaftiz annesi,

    mahalle polisinin eine az raslanr iyi bir kadn olan kars Arina Semiyonovna Belobrukova

    duruyordu. Lousaya addan birini beenip semesini, ocua ya Mokkiya, ya Sosiya, ya

    ehit Hozdazata adn vermesini sylediler. Rahmetli, epey dndkten sonra, "Hayr, bu

    adlar bir tuhaf!" dedi. Ona bir ad beendirmek iin takvimin baka bir yerini atlar; ad

    daha kt: Strifiliy, Dula, Varahasiy. Bunlar iitince kadncaz, "Nedir bu bizim ilemiz,"

    dedi, "Ne biim ad bunlar, vallahi yaammda bylesini ne grdm, ne iittim. Varadat ya da

    Varuh olsa neyse, ama Trifiliy, Varahasiy de ne oluyormu!" Takvimden bir yaprak daha

    atlar, u adlar kt: Pavsikahiy, Bahtisiy. Kadn, "Eh, elden ne gelir," dedi, "Talihimize

    kselim. yleyse, varsn babasnn adn tasn. Babas Akakiy'di, olu da Akakiy

    oluversin?" Bylece Akakiy Akakiyevi ortaya kt. ocuu vaftiz ettiler; bu arada ocuk,

    sanki ileride yazc olacan sezmi gibi, yle bir lk kopard, yzn yle buruturdu ki,

    sormayn. te btn bu iler bylece olup bitti. Btn bunlar, bu iin ister istemez byle

    olduunu, ocua baka bir ad koymann olanaksz olduunu okur grp rensin diye

  • anlatyoruz. Ne zaman bakanla girdi, onu ie kim yerletirdi, bugn bunlar kimse

    anmsamyor. Birok mdr, birok memur deiti, onu hep ayn yazclkta buldular. En

    sonra una inandlar ki, o niformasyla, dazlak kafasyla bu i iin tmyle hazr olarak

    dnyaya gelmiti. Bakanlkta onu kimse saymazd. Odaclar, o geerken ayaa kalkmak yle

    dursun, sanki koridordan bir sinek uuyormu gibi, yzne bile bakmazlard. stleri ona kar

    souk, sert davranrlard. Herhangi bir ikinci yazc, yle incelik gzetilen dairelerde olduu

    gibi, "Ltfen temize ekin," ya da "Merakl, ho bir i deil mi?" gibi tatl szler sylemeden

    karalamalar nne atard. Akakiy Akakiyevi de kimin verdiine, vermeye yetkisi olup

    olmadna bakmadan bunlar alr, hemen temize ekmeye koyulurdu. Genler olanca memur

    zeklarn kullanarak onunla alay ederler, yannda kendisiyle yetmilik ev sahibi kadn iin

    uydurduklar ykleri anlatr, kadndan dayak yediini sylerler, ne zaman evleneceklerini

    sorarlar, bana kar diye ktlar serperlerdi. Ama Akakiy Akakiyevi, sanki karsnda kimse

    yokmu gibi azn ap da tek sz sylemezdi; dahas, almas zerinde bunlarn hibir

    etkisi olmazd; bu hayhuy arasnda, bir tek yanl yapmadan, boyuna yazard. Yalnzca alaylar

    ekilmez bir dereceye varnca, elini itip iine engel olduklar zaman, "Brakn beni

    Allahakna, ne diye bana eziyet ediyorsunuz." derdi. Bu szleri sylerken de sesinde garip

    bir ey duyulurdu. Bu szlerde yle ie dokunan bir eda vard ki, daireye yeni girmi olan ve

    arkadalarna uyup onunla alay etmeye kalkan gen bir memur, bu szleri iitince, yldrmla

    vurulmua dnm, o zamandan sonra da gznde her ey deimi, bambaka bir anlam

    kazanmt. Anlalmaz bir g, onu, ilk tant zaman ince, kibar sand arkadalarndan

    uzaklatrmt. Aradan uzun zaman getikten sonra da, en neeli zamanlarnda bile, o ufak

    tefek, dazlak kafal memur gzlerinin nne gelirdi; onun yree ileyen, "Brakn beni Allah

    akna, niin bana eziyet ediyorsunuz?" szlerini iitir gibi olurdu. Bu szler kimi zaman

    kulanda, "Ben senin kardeinim," dermi gibi nlard. Zavall gen, yzn elleriyle

    kapatr, btn yaam boyunca da insanlarn ne denli insanlktan uzak olduunu, ince,

    renim ve eitim grm kibar denilen kimselerde; inanr msnz, soydan namuslu

    tannanlarda bile, ne canavarca bir kabalk bulunduunu grr, tyleri diken diken olurdu.

    Akakiy Akakiyevi denli memurlukla har neir olmu bir insan var mdr bilmem?

    Byk bir abayla altn sylemek yetmez; akla, cokuyla alr, temize ekme iinde

    deiik bir dnya grrd. Yaz yazarken yznde derin bir hazzn izleri belirirdi; baz harfler

    gzdesiydi; bu harflere gelince, kendisinden geer, glmser, gz krpar, dudaklaryla da

    kalemine yardm ederdi; denebilir ki, kaleminden kan her harf, yznde okunabilirdi. Bu

    canla bala almalarna karlk dl alsayd, kendisi de bu ie aadursun, dzelticilie bile

    ykselebilirdi; ama alayc arkadalarnn uydurup ikide bir yineledikleri gibi o hep yerinde

    kalmt.

    Ancak hi dikkati ekmedii de sylenemez. yi yrekli bir mdr, hizmetlerine

    karlk onu dllendirmek istemi, kendisine bu kk temize ekme iinden daha nemlice

    bir i verilmesini buyurmu; bu i de, baka bir daireye gnderilmek zere hazrlanan

  • yazlarn balklarn deitirmek, bir iki yerde de eylemleri birinci kiiden nc kiiye

    evirmekti. Bu i, onun ban derde soktu, kan ter iinde kalyor, boyuna alnn siliyordu; en

    sonunda, "Hayr, hayr, iyisi mi bana bir ey verin de temize ekeyim," dedi. O zamandan beri

    yazclkta kald. Onun iin, dnyada, yazlar temize ekmekten baka hibir ey olmasa

    gerekti.

    stne bana bakmazd; niformasnn yeili kaybolmu, pas rengi almt. Yakas

    yle dar, yle ensizdi ki, aslnda uzunca olan boynu daha da uzun grnr, Rusya'da

    yabanclarn balar zerinde tadklar, kafalar bir ileri, bir geri sallanan aldan yaplm

    kedilerin boynunu andrrd. Her zaman da giysisinde ya bir p, ya bir saman paras

    grlrd; bundan baka, sokakta yrrken, tam p dklecei srada pencere altndan

    gemek gibi, yalnzca ona vergi bir becerisi de vard; bu yzden kavun, karpuz kabuklaryla

    bunlara benzer abur cubur eyler, apkasnn stnden eksik olmazd. Yaamnda bir gn

    olsun sokakta olup bitenlere dikkat etmemiti; oysa ou kez gen bir memur, gzlerinin

    keskinliini yle ileri gtrrd ki, yoldan geen birinin ayakkabsnn altndaki pantalon

    bann zk olduunu kaldrmn ta br ucundan grr, o anda yznde de eytanca bir

    glmseme belirirdi.

    Oysa Akakiy Akakiyevi bir eye baksa bile, orada yalnzca temiz, dzgn yazsnn

    satrlarn grrd. Ancak nereden kt bilinmeyen bir at kafas omuzuna yasland, burun

    deliklerinden yanaklarna doru gl bir soluk fkrtt zaman, bir satrn ortasnda deil,

    bir sokan ortasnda olduunu anlard. Eve dner dnmez masaya oturur, hi tadn almadan

    orbasn ier, bir ba soanla bir para et yer, btn bunlar zerlerindeki sineklerle,

    Tanr'nn o anda gnderdii trl eylerle birlikte yer, yutard. Midesinin dolmaya baladn

    anlaynca, masadan kalkar, mrekkep iesini alr, eve getirdii yazlar temize ekmeye

    balard. Bu gibi ktlar yoksa, kendi zevki iin yazar, kopyalar karrd. Kopyasn

    kard yazlarda anlatm gzelliine bakmazd, yeter ki, bunlar ilk kez ya da nemli bir

    kiiye yazlm olsun.

    Petersburg'un kurun rengi g bsbtn karardktan sonra btn memur milleti,

    aylna gre, gcnn yettii ya da cannn ektii eylerle karnn doyururdu. Bundan sonra

    da, dairedeki kalem czrtlarndan, konumalardan, kendisinin ve bakalarnn gndelik

    ilerinden ya da daha alkan olanlarn istiyerek yklendikleri fazla ilerden ba kaldran

    memurlarn, geri kalan zamanlarn hoa geirmek istedikleri saat alm olurdu; daha

    elence dknleri tiyatroya koarlar, tekiler arda, rnein bir apkaya bakmakla vakit

    geirirler. Bir bakas, bir gece toplantsnda, kk bir memur evresinin yldz olan ho bir

    kza tatl szler syleyerek oyalanr. Kimileri de -bunlara daha ok raslanr- nc ya da

    drdnc katta bir sofa, bir mutfak ve iki kk odadan oluan bir dairede oturan memur

    kardeine gider -bu evde biraz modaya uymak kaygs grlr, birok zveriyle, yemeklerden,

  • elencelerden kesilerek alnan bir lamba ve bunun gibi daha birtakm eyalar vardr- ksacas

    btn memurlar, ahbaplarnn apartmanlarna dalrlar, kapiklik biskvilerle ay ierler, uzun

    pipolarn tttrrler, bir yandan da iskambil ktlar datlrken yksek sosyeteden szan bir

    dedikoduyu anlatrlar; bu gibi dedikodulardan, ne hikmetse, Rus insan bir trl vazgeemez.

    Konuacak bir ey kalmaynca da, bir memur, Falconnet heykelindeki atn kuyruunun

    kesilmi olduu konusunda yzbaya anlatlan yky kimbilir kanc kez yineler. te

    herkesin, karnca kararnca elenmeyi dnd bir srada bile, Akakiy Akakiyevi hibir

    elenceye kendisini kaptrmazd. Hi kimse onu bir gece toplantsnda grdn

    syleyemezdi. Kana kana yaz yazdktan sonra yataa yatar, ertesi gn dnerek

    glmserdi. Yarn Tanr temize ekecek ktlar gnderecek ya, sen ona bak. Ylda drt yz

    ruble tutan aylyla durumuna kretmenin kolayn bulan bu adamn sessiz yaam ite byle

    geerdi; yalnzca yazclarn deil, dzelticilerin, mdr yardmclarnn, ube mdrlerinin,

    her trl danmann, kendilerine danlmayanlarn bile, yaam yoluna birtakm ykmlar

    kmasayd, bsbtn yalanncaya dek byle de srp gidecekti.

    Petersburg'da ylda eline aa yukar 400 ruble geen insanlarn amansz bir dman

    vardr. Vcuda ok yarad sylenmesine karn bu dman, bizim kuzey ayazmzdr. Bu

    ayaz, sabahleyin saat dokuzda, sokaklarn bakanlklara gidenlerle dolu olduu bir srada, tam

    bu srada, kimseyi gzetmeden, herkesin burnuna yle gl, yle kavurucu fiskeler vurur ki,

    zavall memurlar, burunlarn nereye sokacaklarn arrlar. Yksek konumdakilerin bile

    iddetli souktan alnlar szlar, gzleri yaarrsa, zavall kk memurlarn acnas

    durumlarn artk siz dnn. Onlar tek kurtulu umuduyla incecik paltolar iine bzlrler,

    be alt soka koar adm gemeye, bakanlk kapsndan girdikten sonra da uzun uzun

    tepinerek, yolda tmyle donup uyumu olan grev yapma glerini, yeteneklerini yeniden

    iletmeye alrlar. Akakiy Akakiyevi de, her gnk yolunu elinden geldiince hzla

    gemeye almasna karn, bir zamandan beri srtnn, omuzlarnn iyiden iyiye dn

    duyuyordu. En sonunda, 'memin nedeni sakn palto olmasn?" diye dnd. Evde

    paltosunu iyice gzden geirdi; omuzlar, srt, iki yerinde, bir yanndan br yan

    grlecek denli incelmiti: kuma yle eskimiti ki, souu, rzgr hi tutmuyordu, astar da

    lime limeydi. Bu yzden Akakiy Akakiyevi'in paltosu, memurlarn elencesi olmutu; ona o

    gzel palto adn bile ok gryorlar, ul deyip kyorlard iin iinden. Dorusu bu paltonun

    artc bir yan vard: yakas, dier ksmlarna yama olarak kullanla kullanla her yl biraz

    daha klrd, hem bu yamalar, terzinin sanatn pek belli etmeyen geliigzel, kaba saba

    yamalard. Akakiy Akakiyevi, dnd tand, paltoyu Petrovi'e gtrmeye karar verdi.

    Petrovi, yan merdivenden klnca drdnc katta oturan bir terziydi; tek gzne, iek

    bozuu yzne karn ayk olduu, kafasnda eit eit tasarlar kurmad zamanlarda,

    memurlarn olsun, bakalarnn olsun pantolonlarn, fraklarn onarmakla urar, hem bu ite

    olduka baar da gsterirdi. Geri bir terzinin uzun uzun szn etmek doru deil ama,

    yklerde her kiinin zyapsn iyice belirtmek bir kez gelenek olmu, byle olunca ne

    yapalm, gelsin bakalm Petrovi. Bir zamanlar ad, yalnzca Grigoriy'di. Bilmem hangi

    efendinin klesiymi, azat edilmi, ilk nce byk yortularda, sonra sonra btn yortularda,

  • takvimde ha iareti grlen gnlerde kafay adamakll ttslemeye baladktan sonradr ki,

    Petrovi adn alm. Bu ite tmyle byk babasna ekmiti. Karsyla ekiirken, ona "Dar

    kafal kar; Alman kars," derdi. Karsnn sz getiine gre, onun iin de bir eyler

    sylemezsek olmaz. Ne yazk ki, bildiklerimiz pek az. Yalnzca uncasn biliyoruz:

    Petrovi'in bir kars vard, hem de yle bir kadn ki, barts rtmez, apka giyerdi.

    Gzelliiyle vnebilecek bir kadn da deildi. Dorusu aranrsa, yalnzca koruman [muhafz]

    erleri, byk burarak, kaba kaba ksrerek, onun apkas altndaki yzne bakarlard.

    Petrovi'in merdiveninden karken - hakszlk etmemek iin syleyelim ki bu

    merdiven her zamana slaktr, abur cuburla rtldr. Petersburg apartmanlarnn btn yan

    merdivenlerinde duyulan gzleri yakan o iki kokusu, basamaklarna iyice ilemitir - ite bu

    merdivenden karken, Akakiy Akakiyevi terzinin ne isteyeceini dnm, kendi

    kendisine ta atlasa iki rubleden ok vermemeyi tasarlamt. Kap akt, nk bilmem

    hangi bal kzartan kadn, mutfa yle dumana bomutu ki, gz gz grmek yle

    dursun, hamam bceklerini bile grmeye olanak yoktu. Akakiy Akakiyevi, ev sahibi kadna

    grnmeden mutfaktan geti, sonunda odaya girdi. Petrovi, geni, boyasz ilii zerine bir

    Trk paas gibi bada kurmu, oturuyordu. Ayaklar, terzilerde alrken gelenek olduu

    zere, plakt; ilk bakta, Akakiy Akakiyevi'in eskiden beri bildii, terzinin biimsiz

    trna, kaplumbaann sert, kaln kabuunu andran baparma gze arpyordu. Boynunda

    biri iplik, dieri ipek iki yumak aslyd, dizlerinde eski psk bir giysi vard. Birka

    dakikadan beri iplii inenin deliinden geirmeye alyor, bir trl geiremiyordu. Bunun

    iin karanla, iplie mthi ierliyor, boyuna hafif hafif homurdanyordu: "Girmiyor yezit,

    yiyip bitirdin beni Tanr'nn belas!" Akakiy Akakiyevi, Petrovi'in fkeli zamannda

    geldiine piman olmutu; Petrovi biraz akrkeyif olduktan, karsnn "tek gzl eytan gene

    kafay ttsledi" dedii durumdan sonra onunla grmeyi severdi. O zaman Petrovi,

    pazarlkta abuk uyuur; her seferinde yerlere kadar eilir, st ste teekkr bile ederdi. Geri

    bundan sonra kars, iki gz iki eme gelir, sarho olduu iin ii ucuza aldn sylerdi.

    Ama ok kez on kapik daha verilince i tatlya balanm olurdu. Bugnse Petrovi sanrm

    aykt, terslii zerindeydi, hi uyuacaa benzemiyordu; ka para isteyeceini Tanr bilirdi.

    Akakiy Akakiyevi, bunu hemen anlad, gerisin geriye dnmek istedi, ama artk i iten

    gemiti. Petrovi, tek gzn ona evirdi, Akakiy Akakiyevi de isteksiz isteksiz, "Merhaba,

    Petrovi!" dedi. Petrovi, "Merhaba baym," derken bir yandan da nasl bir av olduunu

    anlamak iin gzn Akakiy Akakiyevi'in ellerine doru kaydrmt.

    - Ben, sana... Petrovi, buna, ey...

    unu da syleyelim ki, Akakiy Akakiyevi, konuurken ikide bir, yerli yersiz ekler,

    ilgeler kullanr dururdu. , gerekten karksa cmlenin sonunu getirememe huyu bile

    vard. ou kez sze, "ey, bu, gerekten, ok..." diye balar, ama arkasn getiremezdi; sz

    bitiremediini de unutur, her eyi sylediini sanrd.

  • Petrovi:

    - Ne var bakalm? diye sordu; bir yandan da tek gzyle yakasndan balayarak, kollarna,

    omuzlarna, kuyruuna varncaya kadar Akakiy Akakiyevi'in niformasn szyordu; bunlar

    bildii eylerdi, nk hep kendi iiydi. Ama terzilerin alkanldr; insan ilk grdkleri

    zaman byle yaparlar.

    - Ben, Petrovi, ey, sana... Palto ya, kuma... Gryorsun ya... ey her yan sapasalam...

    Tozlu da eski gibi grnyor, ama yenidir. Yalnzca bir yerinde, biraz.. Arkas... Bir de... bu

    omzu, bir de u omzu eskimi gibi. ey... Gryorsun ya, bu kadar... Pek ii yok hani.

    Petrovi, paltoyu alp masann zerine yayd, uzun uzun gzden geirdi, kafasn bir

    sallad. Pencerenin kysnda duran ttn kesesini almak iin elini uzatt; kesenin zerinde bir

    general resmi vard, ama hangi general olduu belli deildi, nk yz parmakla delinmi,

    sonra da stne drt ke bir kt parac yaptrlmt. Petrovi, enfiyesini ektikten

    sonra paltoyu eline ald, aydnla doru evirdi, kafasn bir daha sallad, sonra astarn

    evirdi, bir daha kafasn sallad, yeniden yzne kt yaptrlm general resimli ttn

    kesesini at, burnuna bir tutam daha ekerek keseyi kapatp bir yana koydu, en sonra:

    - Onarlamaz, dedi. Hayr yok!

    Akakiy Akakiyevi, bunu iitince beyninden vurulmua dnd. ocuk gibi yalvaran sesiyle:

    - Canm, neden olmuyor Petrovi dedi. Yalnzca omuz balar eskice... ey, sende birtakm

    paralar var ya.

    Petrovi:

    - Evet, paralar var, var ama gel de dik. Bak, bsbtn rm... ineyle bir dokundun mu

    dalr, gider.

    - Dalsn varsn, sen hemen bir yama koyuver.

    - Yama neye yarar, zerine konulacak bir yer olmadktan sonra... ok eskimi, yalnzca ad

    kuma. Bir yel esmeye grsn, darmadan olur.

    - Canm sen bir tutturuver, ey, nasl olur da...

    Petrovi kesin bir tavrla, "Hayr, olmaz, hibir ey yaplamaz," dedi. "Artk hayr kalmam.

    yisi mi, k gelince siz bundan bir tozluk yaptrn, orap stmyor ki insann ayan. orap

    da nedir ki? Alman icad, hep paracklarmz szdrmak iin. (Petrovi, frsat bulunca

  • Almanlar inelemekten holanrd.) Paltoya gelince, yenisini yaptrmaktan baka yol yok."

    'Yeni' szcn iitince Akakiy Akakiyevi'in gzleri karard, odada ne varsa hepsi birbirine

    karmt. Yalnzca Petrovi'i, ttn kesesi zerindeki yz ktl generali seebiliyordu.

    Hl uykuda gibiydi.

    - Yenisi, nasl olur, dedi. Hem para nerede?

    Petrovi, duygusuzca bir susutan sonra:

    - Evet, dedi, yenisini yapmal.

    - Peki, yenisi olursa acaba...

    - Yani kaa m patlar?

    - Evet.

    - ellilii biraz ge.

    Bu szleri sylerken dudaklarn anlaml anlaml oynatt. Petrovi bu gibi artmalar pek

    severdi, bir insan birdenbire afallatmak houna gider, sonra da szlerinin etkisiyle

    karsndakinin aknlaan yzn gz ucuyla szmeye baylrd.

    Zavall Akakiy Akakiyevi:

    - Ne, dedi, bir paltoya yz elli ruble ha! Belki de yaamnda ilk kez barmt, dnyaya geleli

    beri sesi kmaz bir adam diye tannmt.

    Petrovi:

    - Evet, dedi. Zerdeva krkyle kukuletasna ipek astar koyarsak iki yz de bulur.

    Akakiy Akakiyevi, Petrovi'in btn szlerini, btn numaralarn iitmeden, iitmeye de

    almadan yalvaran sesiyle:

    - Kuzum Petrovi, rica ederim, sen bir onar, birazck daha giyeyim ne olur, dedi.

    - Hayr, olmaz. Bu artk bir ie yaramaz. Emee de yazk olur, paraya da.

    Akakiy Akakiyevi, bu szlerden sonra tmyle bitkin bir durumda dar kt. O knca

    Petrovi dudaklarn uzun uzun, anlaml anlaml oynatt, iine biraz ara verdi, ii rahat etmiti,

    yle ya, ne kendisini, ne de sanatn drmemiti.

  • Akakiy Akakiyevi, sokaa karken uykuda gibiydi. Kendi kendine, "Ne i bu be yahu! ey,

    vallahi hi dnmemitim byle olacan..." diyordu, biraz sonra ekledi: "Hele bakn siz, ne

    istedim de ne oldu. Hi dnmemitim byle olacan..." Epey sustuktan sonra, "Yaa, byle

    ite! ey, kimin aklna gelirdi bu... Olur ey deil!" dedi. Bu szleri syleyerek evine gidecei

    yerde, hi ayrmnda olmadan bsbtn baka bir yol tuttu. Yolda bir baca temizleyicisi ona

    arparak omuzunu boydan boya kirletti; yeni yaplan bir evin nnden geerken bana bir

    para har dt; bunun da hi ayrmna varmad. Yalnzca mzran bir yana brakp da

    boynuzundan nasrl avucuna ttn koyan nokta polisini grnce kendisine geldi. Polisin, "Ne

    diye suratma doru yryorsun be adam, kaldrm yok mu?" demesi zerine evresine bir

    baknd, evine doru yolland. Ancak yolda dncelerini bir araya toplayabildi. Ne acnacak

    durumda olduunu aka, olduu gibi grd. Kendi kendisine konuuyordu; darma dank,

    ama yine de akllca, aka, insan nemli bir iini en candan bir arkadayla nasl konuursa,

    kendisiyle yle konuuyordu. 'Yok, yok,' diyordu, 'ey, Petrovi'le bugn konumann sras

    deildi; terslii zerinde, karsndan dayak yemi olsa gerek. yisi mi bir pazar sabah

    uramal. Cumartesi keyfinden sonra henz uyku sersemidir, gz de bir tuhaftr, aylmaya

    alr, oysa kars ona para vermez. te byle bir srada eline bir on kapik sktrrm, o anda

    yumuayverir. O zaman ey, palto da...' Akakiy Akakiyevi, bunlar dnerek cesaretini

    toplad; ilk pazar gnn bekledi. lk nce uzaktan gzetledi, Petrovi'in kars dar kar

    kmaz ieri dald. Petrovi, gerekten tek gzn bir yana kaydrm, kafasn emi,

    bsbtn uyuuk bir durumdayd; ama iin ne olduunu anlaynca, kendisini eytan drtm

    gibi birden bire terslendi:

    - Olmaz, dedi. Ltfen yenisini smarlayn.

    Akakiy Akakiyevi, kala gz arasnda onun eline on kapik sktrverdi. Petrovi:

    - Saolun baym, dedi. Salnza biraz ier, kendime gelirim. Yalnzca palto iin bir ey

    sylemeyin, hayr yok ondan. Size yle yaman bir palto dikeyim de grn.

    Akakiy Akakiyevi, hl onarm dnyordu, ama Petrovi onun szn keserek:

    - Ben size kesinlikle bir yenisini dikerim, dedi. Emin olun, bu ie btn abam vereceim.

    Yakas gm rengi krk paralar altnda aplike olacak.

    Yeni paltodan kurtulamayacan anlaynca, Akakiy Akakiyevi'in bsbtn cesareti

    krld. yle ya, paltoyu nasl, hangi parayla yaptracakt? Kukusuz bayramda verilecek

    ikramiye az ok iine yarayabilirdi, ama bu para oktan yenilip bitirilmiti. Yeni bir pantolon

    almas gerekmiti; kunduracya, eski pabularna vurdurduu peneden kalan eski borcunu

    demesi gerekiyordu; szn ksas eline ne geerse hepsini datacakt; bundan baka amar

    diken kadna gmlekle, sylenmesi ve yazlmas ayp olan eyden iki tane smarlamak

    zorundayd. Mdr krk yerine krk be, bilemedin elli ruble ikramiye verecek denli eliak

    davransa bile, elinde yine pek az para kalrd. Bu da paltonun paras yannda devede kulak

  • demekti. Sonra Petrovi'in pek ar paralar isteme alkanl olduunu bilmez deildi. yle

    ki, kimi zaman Petrovi'in kars bile kendisini tutamaz barrd: "Aptal herif, sen akln m

    kardn? Kimi zaman hemen hemen bedavaya alrsn. Bugn damarlarna eytan m girdi

    ne? Hi yakk almayan yle bir fiyat istiyorsun ki." Akakiy Akakiyevi, Petrovi'in paltoyu

    seksen rubleye dikeceini biliyordu, ama i, bu paray bulmada. Yars olsa neyse; belki

    bulunur, belki yarsndan biraz ou bile. Ya geri kalann nereden bulmal? Yalnzca okur,

    onca parann nereden alnabileceini bilmelidir. Akakiy Akakiyevi'in alkanlyd,

    harcad parann bir kopeini ayrr, zerinde para atlacak bir delii olan, kilitli kk bir

    kumbaraya atard. Alt ayda bir biriken bakr paralar bir bir gzden geirir, yerlerine gm

    paralar kordu. Bu ie balayal epey olmutu. Bylece birka ylda krk rubleden ok para

    birikmiti. Demek ki istenen parann yars elindeydi, ama geri kalan krk rubleyi nereden

    almal? Akakiy Akakiyevi, dnd, tand, una karar verdi: Gndelik masraflarn hi

    olmazsa bir yl ksmalyd; akamlar ay imeyi brakacakt, geceleri mum yakmayacakt, bir

    ii olursa ev sahibinin odasna gidecek, orann nda alacakt; sokakta, talar zerine,

    kaldrmlar zerine, dikkatlice, hafife, ayann ucuna basarak yryecek, bylece

    penelerini abuk eskitmeyecekti; amarc kadna elden geldiince seyrek amar

    ykatacak, amarlarnn ok kirlenmemesi iin de eve gelir gelmez soyunacak, yalnzca pek

    eski, ama zamann bile esirgedii pamuklu hrkasn giyecekti. Dorusu ilk nce bu gibi

    skntlara katlanmak ona zor geldi, ama zamanla yava yava alt; iler yoluna girdi;

    akamlar a ana yatmaya bile enikonu almt. Ne kar, ruhu besleniyordu; evet, iinde

    dikilecek paltonun asla silinmeyen dlemi yayordu. Sanki btn yaam, o zamandan beri

    daha olgunlamt; sanki evlenmiti; sanki artk yalnz deildi; sevimli bir e, yaam yolunda

    onunla birlikte yrmeyi kabul etmiti; bu arkada da kaln pamuklu, salam, yepyeni bir

    astar zerine dikilen paltosundan baka bir ey deildi. Akakiy Akakiyevi'e bir canllk geldi,

    huylar daha salam oldu, artk amac olan bir insand. Yznden, davranlarndan, her trl

    kuku, duraksama, tek szckle btn kararsz, belirsiz izgiler silinmiti. Kimi zaman

    gzlerinde bir ate parldar, kafasndan pek atak, pek byk dnceler geerdi. Sahi,

    yakasna zerdeva krk koydursa nasl olurdu acaba? Bu dncelere dalp kendisini unuttuu

    olurdu; Bir gn bir kd temize ekerken az kalsn bir yerini yanl bile yazacakt. Olduka

    yksek sesle "Ah!" diye haykrd, istavroz kard. Hi olmazsa ayda bir Petrovi'e uruyor,

    paltoyu konuuyordu: Kuman en iyisini nereden almalyd, ne renk olacakt, kaa

    alnabilirdi? Sonra da, eh, bir gn gelecek, btn bunlar olacak, palto da bitecek diye dne

    dne, ama her zaman durumundan honut, evine dnerdi. , umduundan daha da abuk

    oldu. Kimin aklna gelirdi, mdr, Akakiy Akakiyevi'e, krk deil, krk be deil, tam altm

    ruble ikramiye yazmt. Bir paltoya gereksinmesi olduunu anlad iin mi, yoksa

    kendiliinden mi bunu yapt, bilmiyoruz. Ama bilinen bir ey varsa, o da Akakiyevi'in elinde

    yirmi ruble fazla kalm olmasyd. Bylece i abuklat. Yar a yar tok, topu topu iki ay

    daha geti, Akakiy Akakiyevi'in elinde seksen ruble toplanmt. Her zaman yava atan

    kalbi, hzl hzl arpmaya balad. Petrovi'le birlikte, doru dkkna gidip ok gzel bir

    kuma aldlar, bu da zor bir i deildi, alt aydr bunun zerine dnyordu. Dkkna gidip

    fiyatlar renmeyi bir ay bile karmamt; ite en sonunda Petrovi'in, 'Daha iyisi can

    sal,' dedii bir kuma, astarlk da hasse aldlar, hasse deyip gemeyin, yle iyi, yle

    salamd ki, Petrovi, 'peklisi bunun yannda halt etsin,' demiti.

  • ok pahal olduu iin zerdeva krk almadlar, onun yerine gzel bir kedi krk aldlar.

    yle bir kedi krk ki, uzaktan tpk zerdeva krkn andryordu. Petrovi paltoyla topu topu

    iki hafta urat. Diki ii uzun srmese, daha da abuk bitebilirdi. Petrovi, on iki ruble el

    hakk ald, daha aa da olmazd. Hem ipek ipliiyle, hem ift dikile, sk sk dikmiti, her

    dikie dileriyle basm, bylece kuma zerine eit eit oyalar izmiti.

    Petrovi'in, paltoyu hangi gn gtrdn sylemek gtr. Ama o gn, Akakiy

    Akakiyevi'in yaamnda kuksuz en nemli bir gnd. Petrovi, paltoyu, Akakiy Akakiyevi

    daha bakanla gitmeden gtrmt. Palto, tam zamannda gelmiti, nk olduka sert

    souklar balam, souun daha da sertlemesinden korkuluyordu. Petrovi, yol yordam bilir

    terziler gibi paltoyu kendi eliyle getirmiti. Yznden Akakiy Akakiyevi'in hi grmedii bir

    gurur okunuyordu. Belki de bu anda Petrovi, yle az buz bir i grmediini biliyor, yalnzca

    astar deitiren, giysi ters yz eden terzilerle yeni giysi diken terziler arasndaki o byk

    ayrm seziyordu. amarcdan yeni gelmi olan yazma evresinden paltoyu kard, evreyi

    katlayp kullanmak zere cebine koydu. Paltoyu kardktan sonra, koltuklar kabara kabara

    yle bir szd, iki eliyle tutarak olduka ustalkl bir hareketle Akakiy Akakiyevi'in

    omuzlarna att; eliyle birka kez aa ekti, sonra aaya dek dmelemeden zerine

    ullad. Akakiy Akakiyevi, yal olduu iin kollarn da giymek istemiti. Petrovi buna da

    yardm etti. Kollarna da diyecek yoktu dorusu; palto tpatp uymutu. Petrovi, bir ara

    sokakta tabelasz alt iin paltoyu bu denli ucuza diktiini sras gelmiken sylemek

    frsatn karmad; yle ya, rnein Nevski Caddesi'nde yalnzca iilik iin yetmi be ruble

    isterlerdi. Akakiy Akakiyevi, bu konuda tartmak istemedi, Petrovi'in aznda

    gevelemekten holand o byk paralardan rkerdi. Borcunu deyip teekkr etti, yeni

    paltosuyla bakanla doru yolland. Arkasndan Petrovi de kt, sokakta durup ona uzun

    uzun bakt, sonra dar sokaktan, kestirme caddeye geti, paltosuna br yandan da, yani

    dorudan doruya nden bakmak iin yana ekildi. Akakiy Akakiyevi, bu srada byk bir

    sevin iinde yzerek yryordu. Her dakika, her an srtnda yeni bir palto olduunu

    dnyordu; honutluundan birka kez de glmsedi. Gerekten paltonun iki iyi yan vard;

    hem scak tutuyordu, hem gzeldi. Yolu nasl yrdn anlayamadan, kendisini bakanlkta

    buldu. Paltosunu aada kard, her yann szd, ayrca dikkat etmesini syleyerek kapcya

    uzatt. Nasl oldu, bilmiyoruz, bakanlkta Akakiy Akakiyevi'in yeni bir paltosu olduunu,

    ulunun ortadan yittiini bir anda renmeyen kalmamt. Arkadalar, Akakiy Akakiyevi'in

    yeni paltosunu grmek iin hep birden askla koutular; kendisini selmlayp kutlamaya

    baladlar. Akakiy Akakiyevi, ilk nce glmsedi, sonra sklmaya balad. evresini

    saranlar, yeni paltosunu slatmak iin bir len vermesi gerektiini sylyorlard; hi olmazsa

    bir akam yemei vermeliydi. Akakiy Akakiyevi, bunu iitince ard, nasl karlk

    vereceini kestiremiyordu. Aradan birka dakika daha geti, yz kpkrmz kesilmiti.

    Byk bir saflkla, 'Bu, yeni bir ey deil ki, eski paltodan baka bir ey deil ki,' diye

    arkadalarn kandrmaya alyordu. Sonunda memurlardan biri, hem de bir ube mdr

    yardmcs, sanrm pek burnu byk olmadn, kendisinden aa olanlarla dp

    kalkabileceini gstermek iin olacak ki, "Peki, peki," dedi, "Akakiy Akakiyevi yerine bu

    akam ben sizi aya aryorum, hem raslantya bakn, bugn benim doum gnm." Bunun

  • zerine memurlar ube mdr yardmcsn alkladlar, neriyi candan kabul ettiler. Akakiy

    Akakiyevi, mrn krn etmek istediyse de, bunun yakk almayaca, ayp olaca

    sylenince kabul etmek zorunda kald. Akam st yeni paltosuyla biraz dolamak frsat

    kacan dnnce sevin bile duydu. O gn, sabahtan akama dek, Akakiy Akakiyevi

    iin gerekten bir bayram gn oldu. Evine pek mutlu bir insann gnl rahatlyla dnd,

    paltosunu kard; kumana, astarna, kendisinden geercesine baktktan sonra, duvara

    dikkatle ast. Sonra ikisini yan yana grmek iin eski paltosunu karp bakt, glecei

    geliyordu; arada ne byk ayrm vard yarabbi, ne byk ayrm! Yemekte de eski paltosunun

    durumu gznn nne geldike uzun uzun glmsemekten kendini alamyordu. Neeli neeli

    yemeini yedi, yemekten sonra hi yaz yazmad. Hava kararncaya dek yatana uzanp yatt.

    Sonra zaman yitirmeden giyindi, paltosunu omzuna alp sokaa kt.

    ary yapan memurun nerede oturduunu, ne yazk ki syleyemeyeceiz. Belleimiz

    bizi sk sk aldatmaya balad. Hem Petersburg'da sokaklar, evler birbirine yle girmi, yle

    karmtr ki, bunlarn iinden kolayca kp birini doru olarak bulamayz. Yalnzca bilinen

    uydu: Memur, kentin en iyi yerinde, Akakiy Akakiyevi'e pek yakn olmayan bir yerde

    oturuyordu. Akakiy Akakiyevi'in nce bo, ssz, yar karanlk sokaklardan gemesi

    gerekiyordu, ama memurun evine yaklatka sokaklar daha canl, daha kalabalk, daha kl

    olmaya, yaya yryenler daha ok grnmeye balad. Arada bir k kadnlarla samur krkl

    erkekler gze arpyordu. Kyl klkl adamlarn kulland yaldzl ivilerle ssl tahta

    ereveli kzaklara daha az raslanyor, tersine, zerlerine ay postlar serilmi, prl prl

    kzaklar sren koyu kadife apkal babacan heriflerle, tekerlekleri karda gcrdayan, arabac

    yerleri ssl psl arabalar daha sk grlyordu. Akakiy Akakiyevi, btn bunlara hi

    grmedii eylermi gibi bakyordu. Birka yldan beri akam stleri hi sokaa kmamt.

    Bir dkknn kl camekn nnde durdu, bir tabloya merakla bakmaya balad; tabloda

    gzel bir kadn, ayakkabsn karyor, bylece hi de irkin olmayan bacan batan aa

    gsteriyordu; kadnn arkasnda da favorili, enesinde spanyol biimi gzel, ince bir sakal

    olan bir adam, bitiik odann kapsndan bakyordu. Akakiy Akakiyevi, ban sallad,

    glmsedi, sonra yrmesini srdrd. Niin glmsemiti? yice bilinmeyen, ama her

    insanda yine de iin iin varln duyuran bir eye raslad iin mi? Yoksa birok memur

    gibi yle mi dnmt: "u Franszlar da yok mu ya! Ne demeli, bir eyi, hani istemeye

    grsnler..." Belki bunlar da dnm deildi. Bir insann iine girip de nesi var, nesi yok

    her eyini bilemeyiz ya!

    En sonunda ube mdr yardmcsnn oturduu daireye girdi. Mdr yardmcs,

    gsterili bir yaam sryordu. kinci katta otururdu, ama evinin merdiveninde lamba yanard.

    Hole girince Akakiy Akakiyevi yerde bir sr lastik grd. Bunlardan baka tam ortada

    kaynayan, buram buram buu tten bir semaver duruyordu. Duvarlarda paltolar, muambalar

    aslyd. Bunlardan kimilerinin yakas krkl, kimileri de kadifeydi. Duvarn ardndan

    grltler, konumalar geliyordu. Henz bitirilmi bardaklardan, st gmnden, peksimet

  • sepetinden anlalyordu ki, memurlar toplanal epey olmutu, ilk aylarn bile imilerdi.

    Akakiy Akakiyevi, paltosunu elceiziyle astktan sonra ieri girdi, o anda gzne mumlar,

    memurlar, pipolar, iskambil masalar grnd. Her yandan kulana kesik kesik konumalar,

    yer deitiren sandalyelerin gcrtlar, karma kark geliyordu. Odann ortasnda nasl

    davranacana karar vermeye alarak aptal aptal duraklad. Ama onu grmlerdi. Kendisini

    barlarla, arlarla selamladlar, sonra paltoyu yeniden grmek iin sofaya kotular.

    Akakiy Akakiyevi epey kzarp bozard, ama ne de olsa saf bir insand, herkesin paltosunu

    beenip vdn grnce honut olmamas elinde miydi? En sonunda onu da, paltosunu da

    bir yana braktlar; her zamanki gibi vist iin ayrlan masalara ekildiler. Bu grlt patrd,

    bu masalar Akakiy Akakiyevi'in tuhafna gidiyordu. Ellerini, ayaklarn, vcudunu nasl

    tutacan bilemiyordu; sonunda oynayanlarn yanna oturdu, iskambil ktlarna, bir ona, bir

    buna bakt. Bir sre sonra esnemeye, can sklmaya balad. Hem onun yatma saati oktan

    gelmiti. Ev sahibiyle vedalamaya gitti. Ama brakmadlar, yeni palto onuruna ille ampanya

    imeli, diye tutturdular. Bir saat sonra yemee oturuldu. Yemekte, vinegert, dana sv,

    brek, pasta, ampanya vard. Akakiy Akakiyevi'e zorla iki bardak iirdiler. tikten sonra

    odada her eyi pembe grmeye balamt, ama yine de gecenin on ikisi olduu, evine oktan

    dnmesi gerektii asla aklndan kmyordu. Belki alkoymaya alr diye ev sahibine bile

    grnmeden yavaa odadan kt. Sofada paltosunun yerde yattn ii szlayarak grd.

    Alp silkti, tozlarn temizledi, omuzuna ald, sokaa indi.

    Sokakta hl klar vard. Kk bakkal dkknlar, hizmetilerin, uaklarn bu

    deimez kulpleri hl akt. Kapal olanlar da kap aralklarndan uzun bir k izgisi

    gsteriyor, bylece kendilerinin de bu saatte bile toplantdan yoksun olmadklarn anlatm

    oluyorlard. Orada belki de birtakm hizmetiler, uaklar, daha 'muhabbetlerini'

    bitirmemilerdi, bylece nerede kaldklarn bilmeyen efendilerini merakta brakm

    oluyorlard. Akakiy Akakiyevi, durumundan honut; yryordu. Bilmem nasl oldu, bir ara,

    yanndan yldrm gibi gelip geen, vcudunun her yan oynak bir bayann arkasndan bile

    komutu. Ama hemen durdu, her zamanki gibi yava admlarla yrmeye balad; ne vard,

    birdenbire koacak diye kendi kendine amt, eski durumuna dnd. Biraz sonra karsna,

    gece deil, gndz bile i kapayc olan ssz sokaklar kt. Bu saatte sokaklar, bsbtn

    ssz, iine kapanm grnyordu. Fenerler daha seyrekleti, sanrm bu sokaklara daha az

    ya veriliyordu. Sonra ahap evler, itler balad. Ortalkta in cin yoktu. Yalnzca

    sokaklardaki karlar parlyordu. Uykuya dalan bask kulbeler, kapal pancurlaryla hznl

    hznl, kara kara dnyorlard. Sokan br yannda, glkle seilebilen evlerin,

    korkun bir l andran koca alanla birletii yere yaklat.

    Ta uzakta, dnyann br ucundaym gibi grnen polis barakasnn yanyordu.

    Akakiy Akakiyevi'in, burada neesi iyice kat. Yenemedii bir korkuyla alana ayak bast,

    iinde hi de hayra alamet olmayan bir rperti vard. evresine baknd; bir deniz ortasnda

    gibiydi. 'yisi mi, bakmayaym,' diye dnd, gzlerini kapayarak yrd. Alann br ucuna

  • gelip gelmediini anlamak iin gzlerini anca, karsnda, burnunun ta dibinde, birtakm

    koca bykl adamlarn durduunu grd; bunlarn ne biim adamlar olduu seilemiyordu.

    Gzleri karard. Yrei kt kt atyordu. Bu adamlardan biri onu srtndan tutarak, gr bir

    sesle, "Bu palto benim yahu!" diye bard. Akakiy Akakiyevi'in tam, 'Can kurtaran yok mu!'

    diye baraca bir srada, bir bakas, bir memur kafas kadar byk olan yumruunu, yandan

    azna doru uzatarak, "Hele bir sesini kar da grrsn gnn!" dedi. Akakiy Akakiyevi,

    yalnzca srtndan paltosunu aldklarn biliyordu, arkasna bir tekme yiyerek karn iine

    yuvarlanmt, birka dakika bir ey duymad. Sonra kendisine gelip ayaa kalkt, yannda

    kimsecikler yoktu, yalnzca kaputsuz olduunu, dn duyuyordu, barmaya balad,

    sesinin alann br ucuna bile ulaamayacak denli zayf ktn anlyordu. Ama umarszlk

    iinde, gene boyuna bararak alandaki polis noktasna doru kotu. Noktann yannda bir

    polis, mzrana dayanm duruyor, bu adamn ne diye uzaktan koa koa, bararak geldiini

    anlamak istiyormu gibi merakla bakyordu.

    Akakiy Akakiyevi, onun yanna varnca:

    - Sen uyuyor musun, hibir eye baktn yok, bir insan soyarlarken nasl grmyorsun? diye

    bard.

    Polis:

    - Vallahi bir ey grmedim, dedi; alann ortasnda iki kii, nne kp seni durdurdular, ama

    olsa olsa arkadalardr, dedim. Burada bou bouna svp saymak para etmez, yarn sabah

    doru gider, ii komisere anlatrsn: o, paltoyu kimin alp kimin almadn ortaya karr.

    Akakiy Akakiyevi, evine perian dnd. Yanlarndaki, ensesindeki bir tutam sa,

    bsbtn dalmt. Gs, yan brleri, pantolonu kar iindeydi. Kap sert sert vurulunca,

    ev sahibi yal kadn, yatandan frlad. Telala terliinin yalnzca bir tekini ayana

    geirebildi, namuslu bir kadn olduu iin bir eliyle gsn, gmleini tutarak kapy

    amaya kotu. Kapy atktan sonra Akakiy Akakiyevi'in durumunu grnce bir irkildi. i

    anlaynca da ellerini rparak dedi ki, "Doruca komisere gitmelisin. nk mahalle polisi sz

    verir, ama ii de srncemede brakr. En iyisi gene komisere gitmektir. Aslnda kendisi de

    onu tanr. Bir zamanlar, yannda alk eden Finli kadn Anna, imdi komiserin evinde

    dadlk ediyor, hem kendisi de komiseri, evin nnden arabayla geerken grmt, her pazar

    kiliseye gider, ama gene de herkese gler yzle bakar." Btn bunlardan anlaldna gre

    bakomiser, gerekten iyi bir adam olsa gerekti. Akakiy Akakiyevi, kadnn bu dn

    dinledikten sonra, dnceli dnceli odasna doru yrd. Geceyi nasl geirdi, bunu

    dnmeyi, kendilerini onun yerine koyabilenlere brakyorum. Sabahleyin erkenden

    komisere gitti, uyuduunu sylediler. Saat onda gitti, yine uyuduunu sylediler. On birde

    gitti. 'Bay komiser, imdi kt,' dediler. Yemek zamannda yeniden gitti, yazmanlar brakmak

    istemediler. Niin, neden geldiini kesinlikle renmek istiyorlard. Akakiy Akakiyevi,

    yaamnda ilk olarak btn gcn toplayp zyapsnn gcn gstermek istedi. Sz ksa

  • keserek, "Komiserin kendisini grmeliyim," dedi. Bakanlktan resm bir ile geliyordu, bir

    ikyet etti mi, grrlerdi gnlerini sonra. Yazmanlar buna kar bir ey sylemeyi gze

    alamadlar. Biri gidip komisere bildirdi. Komiser, bu arlan palto yksn tuhaf karlad.

    Asl ie bakacak yerde Akakiy Akakiyevi'e, birtakm cehennem sorular sormaya balad.

    Evine niin byle ge dnyormu, sakn uygunsuz bir yerde taklp kalm olmasnm. yle

    ki, Akakiy Akakiyevi, adamakll bozuldu. Palto iinin salama balanp balanmadn

    anlamadan kendini dar dar att.

    Yaamnda ilk olarak, btn gn daireye uramad. Ertesi gn, solmu, daha da ackl

    bir durum alm olan eski paltosuyla ie gitti. Birka memur, alnan palto dolaysyla onunla

    alay etmek frsatn karmadlar, ama ou durumuna acd. Hemen aralarnda para

    toplamaya karar verdiler. Yalnzca toplanan para, pek az bir eydi. nk mdrn

    portresiyle, ube mdrnn nerisi zerine, arkada olan bir yazarn kitab iin

    memurlardan daha nce de para kesiliyordu, bu yzden toplanan para nemsizdi.

    Arkadalarndan biri acyarak, adamcaza hi olmazsa iyi bir tle yardm etmeyi dnd.

    Mahalle polisine gidip de ne yapacak, eflerinin gzne girmek iin polis, belki paltoyu bulur,

    bulur ama Akakiy Akakiyevi, yasal kantlarla kendisinin olduunu kantlayamazsa, palto,

    gene poliste kalrd. En iyisi bir byk adama bavurmalyd, bu byk adam, kimlerle

    grmek gerekirse grr, ne yapar eder, iin yola girmesini salayabilirdi. Yaplacak ey

    yoktu. Akakiy Akakiyevi, byk adama gitmeye karar verdi. Bu byk adamn grevi, hl

    bilinemiyor. unu da syleyelim ki, byk adam, sonradan byk olmutu. Daha nce hi de

    byk deildi. Bugnk konumu da, bakalarnn yannda pek nemli saylmaz. Ama

    tekilerin gznde nemsiz gibi grnen bir konum, her zaman, her yerde birtakm adamlarn

    gznde nemli grnebilirdi. Kendisi de konumunun nemini, birtakm davranlarla

    artrmaya almaktan geri kalmazd. Verdii buyrua gre, daireye geldii zaman, kk

    memurlar, kendisini ta merdiven banda karlayacakt, kimse kendisine dorudan doruya

    bavurmayacakt; her i, sk bir sra gdlerek kendisine ulamalyd; kayt memuru

    yazmana, yazman dzelticiye ya da birine bildirmeli, i, ancak bu dolambal yoldan geerek

    kendisine gelmeliydi. u bizim mbarek Rusya'da, her insanda bir yanslama hastal vardr.

    Memur, ille mdrme benzeyeyim, diye tutturur. Anlattklarna gre, bir dzeltici paras,

    bilmem nerede, kk bir dairenin mdr olunca, ilk i olarak, kendisine bir kabul odas

    ayrtm; kapya srmal, krmz yakal uaklar dikmi. Bunlar kapnn tokman tutarlar, her

    gireni ieri alrlarm. Oysa bu kabul odasna yle byle bir yaz masas bile g syormu.

    Byk adamn yntem ve alkanlklar gsterili, cidd, ama olduka basiteydi. alma

    dzeni disipline dayanrd, ikide bir 'Disiplin, disiplin, gene disiplin,' der dururdu. Szn

    bitirirken karsndakinin yzne yle yksekten bir bakard. Ho, byle bakmasna da gerek

    yoktu ya. nk daire makinesini ileten on memurunu adamakll yldrmt. Onu uzaktan

    grdler mi, memurlar, ii gc brakp elpene divan dururlar, mdrn gemesini

    beklerlerdi. Yanndaki kk memurlarla hep sert sert konuurdu. Konumas hemen hemen

    u cmleyi gemezdi: 'Bu ne cret! Kiminle konutuunuzu biliyor musunuz? Karnzda

    kim var, biliyor musunuz?' Ama neme gerek, gene de iyi bir adamd; arkadalarna kar iyi

    davranrd, iyilii severdi. Yalnzca general rtbesi onu bsbtn artmt. Ne oldum delisi

  • olmu, kendisini yitirmiti. Nasl davranacan bir trl kestiremiyordu. Kendi dengiyle

    konuurken, hi de aptal olmayan, ok kibar bir adam gibi bile davranrd. Ama ondan bir

    rtbe bile aa olanlarn arasnda sama bir adam olur, ask yzl durumu, insanda acma

    duygusu uyandrrd. Kendisi de, orada zamann ok daha iyi geirebileceinin ayrmndayd.

    Kimi zaman ho bir konumaya, bir gruba katlmaya kar iinde gl bir istek belirirdi.

    Ama bu, kendisine yaramayan bir davran olmasn, senli benlilie kamasn, sakn

    saygnln sarsmasn dncesi, onu birdenbire durdururdu. Bu gibi dnceler yznden

    her zaman bir kede sessiz kalr, ancak arada bir tek heceli birtakm sesler karrd, bundan

    dolay da, her yerde pek skc bir adam diye tannmt. te Akakiy Akakiyevi, byle bir

    byk adama bavurmutu. Hem de kendisi iin uygunsuz, ama byk adam iin pek elverili

    bir zamanda. Byk adam, o srada alma odasndayd. Yeni gelmi, birka yldr grmedii

    bir eski dostuyla, bir ocukluk arkadayla neeli neeli konuuyordu. Kendisine bir

    skarpinolu'nun geldiini haber verdiler. Birdenbire, sert bir sesle, "Kimmi o?" dedi.

    "Memurun biri," karln verdiler. Byk adam, "Beklesin, imdi sras deil," dedi. unu

    da syleyelim ki, byk adam dpedz yalan sylyordu. Vakti vard, arkadayla epey

    zamandan beri her eyi konumulard. Epey zamandan beri de konumaya sk sk ara

    veriyorlard. Arada bir hafife birbirlerinin dizlerine vurup, "te byle van Abramovi; ya

    byle demek Stepan Varlamovi," demekten baka sz bulamyorlard. Ama byk adam,

    gene de memurun beklemesini buyurdu. Bylece epey zaman nce hizmetten ayrlp kynde

    yaayan arkadana, memurlarn kendisini nasl uzun sre beklediini gstermek istiyordu.

    Sonunda uzun uzun konutuktan, daha dorusu bol bol sustuktan, koltuklara rahat rahat

    yaslanp purolarn tttrdkten sonra, byk adam, sanki birdenbire anmsam gibi, kapnn

    nnde elindeki evrakla bekleyen yazmanna, "Orada bir memur bekliyor sanrm," dedi,

    "Syleyin, gelebilir." skarpinolu'nun gsterisiz grnmn, eski psk niformasn

    grnce, general rtbesini, bugnk konumunu almadan bir hafta nce, ayna karsnda tek

    bana konutuu o sert, o kesik sesiyle, "Ne istiyorsunuz?" dedi. Akakiy Akakiyevi, hemen

    o gerekli olan ekingenliini taknm, olduka da armt. Elinden geldii, dilinin

    dndnce, her zamandan daha ok 'ey, ey' diyerek anlatt: yepyeni bir paltosu varm.

    Srtndan insafszca almlar. Kendisine ricaya gelmi, emniyet mdryle ya da baka biriyle

    grp etsin de paltosunu bulsunlar. Bu dilek, generale nedense pek garip grnd. Kesik

    sesiyle:

    - Baym, siz yol yordam nedir bilmez misiniz? dedi. Ne diye bana geldiniz? ler nasl izlenir,

    bilmiyor musunuz? Bu i iin nce dileke verilecekti; dileke dzelticiye, dzelticiden ube

    mdrne, ube mdrnden yazmanma gidecek, yazman da bana verecekti.

    Akakiy Akakiyevi, batan aa kan ter iinde kalmt; bsbtn krlmak zere olan

    cesaretini toplamaya alt:

    - Ben, ekselans, ey, sizi rahatsz etmeye yeltendim, nk, yazmanlara, ey, pek gvenilmez

    de...

    Byk adam:

  • - Vay, bu ne cesaret! diye kkredi. Bu dnceleri size kim alad. Genler arasnda stlerine,

    yksek adamlara kar byle saygszca duygular nasl olup da yaylyor?

    Byk adam, Akakiy Akakiyevi'in elliyi akn olduunu anlamam olacakt. nk Akakiy

    Akakiyevi'e ancak karlatrma yoluyla, yani 70 yana varan bir kimse yannda gen

    denebilirdi.

    - Kiminle konutuunuzu biliyor musunuz? Karnzda kim var, biliyor musunuz? Anlyor

    musunuz, size sylyorum?

    Bunlar sylerken yle tepinmeye balam, sesi de yle yksek, yle gl bir tona

    kmt ki, Akakiy Akakiyevi deil, kim olsa korkuya dmekten kendini alamazd. Akakiy

    Akakiyevi, yldrmla vurulmua dnd, sendeledi; vcudu batan aa titremeye balad,

    ayakta duramyordu. Hademeler yetiip kendini tutmasalard, kesinlikle yere decekti; onu

    kprtsz olarak dar kardlar. Byk adamsa szlerinin umduundan ok etkili, bir insan

    bayltacak gte olduunu dnerek bsbtn kendisinden gemiti. Bu ii nasl karladn

    anlamak iin gz ucuyla arkadana bakt, sevinle grd ki, arkada da pek tuhaf bir ruh

    durumu iindeydi, onun da biraz korkmaya baladn honutlukla grd.

    Akakiy Akakiyevi, merdiveni nasl indiini, sokaa nasl ktn anmsamyor,

    elleri ayaklar tutmuyordu. Hibir zaman bir generalden byle bir papara yememiti, hem de

    yabanc bir generalden. Sokaklarda rzgr esiyordu. Akakiy Akakiyevi, rzgrda az ak,

    kaldrmlardan ine ka yryordu. Rzgr, - Petersburg'da byledir - her yandan, her sokak

    bandan, zerine doru esiyordu. Bir an, boazna bir ey tkanr gibi oldu. Bir sz

    sylemeye gc yoktu, kendisini eve dar att. Her yan imiti, yataa dt. te kimi zaman

    gerekli paylamalar, byle etkili oluyor. Ertesi gn atei ykseldi. Hastalk, Petersburg

    ikliminin cmert yardmyla, beklendiinden daha da abuk ilerledi. Doktor, gelip nabzn

    saydktan sonra, yak salk vermekten baka umar gremedi. O da, hasta hekimliin yksek

    yardmndan yoksun kalmasn diye. Ayrca da ekledi: "Bir buuk gn ya yaar, ya yaamaz,

    sonra tahtal ky boylayacaktr. Siz de hanmcm, zaman yitirmeden, onun iin bir am

    tabut smarlayn. nk, mee tabut ona gre pahalcadr!" Akakiy Akakiyevi, bu om

    azlnn sylediklerini iitti mi? ittiyse bu szler zerinde gl bir etki yapt m? O anda

    znle dolu yaamnn acsn duydu mu? Bilmiyoruz. nk bu srada Akakiy Akakiyevi,

    boyuna sayklyor, ateler iinde yanyordu. Gzleri nnden boyuna birbirinden acayip

    eyler geiyordu. Gzlerinin nne Petrovi geliyor, ona, iinde hrszlar yakalayacak bir

    tuzak bulunan bir palto smarlyordu. Yatann altna boyuna hrszlar giriyordu. Akakiy

    Akakiyevi, battaniye altndan tutup hrszlar karmas iin durmadan ev sahibi kadn

    aryor, gznn nnde niin eski paltosunun asl durduunu soruyor, yeni bir paltosu

    olduunu sylyordu. Kendisini generalin karsnda sanyor, o gerekli paylamay iitiyor,

  • "Balayn, su bende ekselans," diyordu. Bir ara yle sunturlu svgler savurmaya balad

    ki, ev sahibi yal kadn, ondan hi byle eyler iitmedii, hem de bu szler ekselans sznn

    hemen ardndan geldii iin, boyuna istavroz karmaya balad. Sonra yle szler, yle

    sama sapan eyler sylyordu ki, hibir ey anlalmyordu. Yalnzca bu karmakark szler,

    dnp dolap palto zerine geliyordu. Sonunda zavall Akakiy Akakiyevi, yaama gzlerini

    kapad. Odasn da, eyasn da mhrlemediler. Bir kez, mirass yoktu. Aslnda kalan

    miras da varla yok arasyd: bir deste kaz ty, bir paket balkl beyaz kt, ift orap,

    pantolonundan dm iki dme, bir de okurun bildii palto... Btn bunlar kimlere kald,

    Tanr bilir. Aka syleyelim ki, yky anlatan da bu ile ilgilenmemiti. Akakiy

    Akakiyevi'i gmdler. Petersburg, onsuz kald. Sanki bu kentte hi yaamamt. Kimsenin

    koruyup gzetmedii, yakn saymad, yabanc bir sinei bile ineleyip mikroskopla

    incelemeyi savsaklamayan bir doa bilgininin bile ilgilenmedii bir varlk, yitip gitmiti; bu

    varlk, daire alaylarna sabrla katlanm, hibir olaanst i grmeden dnyadan gp

    gitmiti. Yalnzca ona, son gnlerine doru da olsa, zavall yaamn biraz olsun canlandran

    palto biiminde nurlu bir konuk gelmiti. Ama bu dnyann gl insanlar zerine ykm

    nasl kerse, onun zerine de, nne geilmez bir biimde kt. lmnden birka gn

    sonra, bakanlktan evine gelen odac, u buyruu getirdi: 'Mdr istiyor, hemen gelmeli'.

    Hademe ister istemez bo dnd. Karlk olarak da artk gelemeyeceini syledi. "Niin?"

    diye sordular? "Ee, ld de ondan. Gmleli drt gn oluyor." Bylece Akakiy Akakiyevi'in

    lm, bakanlkta da renildi. Ertesi gn yerine ok daha uzun boylu, ama harfleri dik deil

    de yatk yazan birisi geldi.

    Akakiy Akakiyevi iin syleyeceimiz szlerin burada bitmeyecei kimin aklna

    gelirdi? Kimin aklna gelirdi ki, sanki hi gze arpmayan varlna bir dl olsun diye,

    lmnden sonra birka gn daha ok grltl bir yaam srmesi onun alnyazs olacakt?

    Neyleyelim ki, byle oldu. imdi zavall ykmz, birden akla smayan bir yn alyor,

    ylece de sona eriyor. Petersburg'da birdenbire bir sylenti dolamaya balad: Kalikin

    Kprs'nde, daha da uzaklarda geceleri, alnan paltosunu arayan memur klkl bir hayalet

    grlmeye balamt. Bu hayalet, alnan paltosuna karlk, konumuna, adna sanna

    bakmadan, rasgeldii insann omuzundan, ne biim olursa olsun, paltosunu karp alyor,

    kedi krkl, samur krkl, pamuklu olsun, tilki, ay krkl olsun, tek szckle insanlarn

    kendi derilerini rtmek iin kullandklar her trl, deriler ve krklerle kapl ey onun iin

    kabul edilebilirdi. Bakanlk memurlarndan biri ly gzleriyle grm, Akakiy Akakiyevi

    olduunu kala gz arasnda tanmt: ama birdenbire yle bir korkuya kaplm ki, var

    gcn bacaklarna vererek kamaya balam, bunun iin ly adamakll seememi,

    yalnzca uzaktan parman sallayarak kendisini korkuttuunun ayrmna varmt. Her

    yandan yaknmalar yamaya balad, yalnzca dzelticilerin olsa neyse, ama mdrlerin bile

    sk sk paltolar arld iin, srtlar, omuzlar yor diye yaknmalar geliyordu. Polislere,

    hayaleti l ya da diri yakalayp getirmeleri, bakalarna ibret olsun diye iyi bir

    cezalandrmalar buyuruldu, ki bu buyruk az kalsn baaryla yerine getirilecekti. Kirkin

    Soka'nda, bilmem hangi mahallenin bekisi, bir zamanlar flt alan eski bir algcnn

    srtndan zerdeva krkn karrken ly su st yakalam, hemen yakasna yapmt.

  • Sonra sesi ktnca bararak iki arkadan arm, onlara ly tutmalarn sylemiti.

    Kendisi de ttn tabakasn karp donmu olan burnunu biraz olsun stmak iin elini

    izmesine att. Ama ttn yle bir trdendi ki, kokusuna l bile dayanamazd. Polis, eliyle

    burnunun sa deliini kapatt, sol deliinden ancak yarm avu ekmi ekmemiti ki, hayalet

    aksrmaya balad; yle aksrd ki, nn de yzleri batan aa sland. Polisler gzlerini

    uutura dursunlar, hayalet yitip gitmiti. ardlar. Hayaletin gerekten ellerine getiine

    bile inanacaklar gelmiyordu. Bundan sonra nokta bekleyen polisler, lden yle korkmaya

    baladlar ki, canllar bile yakalamaktan ekiniyorlar, yalnzca uzaktan, "Hey bana baksana,

    yoluna git hele!" diye barmakla yetiniyorlard. l memursa tabansz insanlara olduka

    korku vererek Kalikin Kprs'nn beri yakasnda da grnmeye balad.

    Ama biz, o byk adam braktk. Oysa o, yzde yz gerek olan ykmzn tuttuu

    bu olaanst yolun asl sorumlusu saylabilir. lk nce hakkn yemi olmamak iin

    syleyelim ki, byk adam, iyice halad zavall Akakiy Akakiyevi'e biraz acmt.

    Acma, ona hi de yabanc bir duygu deildi. Zaman zaman yreinde birok iyi kprdan

    duyard; ama konumu, zaman zaman, bunlarn ortaya kmasna engel oluyordu. Daha

    alma odasndan arkada kar kmaz, Akakiy Akakiyevi'i dnd. Grev srasnda

    paylamasna dayanamayan zavall memur, o gnden sonra da sk sk gzlerinin nne

    geliyordu. Akakiy Akakiyevi'i dne dne yle bir kaygya dt ki, bir hafta sonra, nasl

    olduunu, yitik palto iinde kendisine yardm edip edemeyeceini anlamak iin ona bir

    memur gndermeye bile karar verdi. Akakiy Akakiyevi'in ateler iinde yana yana, ksa bir

    zamanda ldn haber alnca arm, vicdan azab duymu, btn gn ii sklmt.

    Akam olunca, bu rahatsz edici duyguyu biraz unutmak, biraz vakit geirmek iin bir

    arkadana gitmi, orada olduka byk bir toplulua raslamt. in iyi yan da, orada hemen

    herkes ayn rtbede olduu iin kendisini zgr duyumsad. Almaya balad, ho konuan,

    nazik bir adam oldu. Ksacas, vaktini ok gzel geirdi. Akam yemeinde bir iki bardak

    arap iti. Bilirsiniz ya, bu, insann neesini hi de kt etkileyen bir ey deildir. ampanya,

    kendisine birtakm garip dnceler verdi: Evine deil, sanrm Alman soyundan olan, dosta

    duygularla bal olduu Karolina vanovna adl bir bayana gidecekti. unu da unutmayalm

    ki, byk adam, artk pek gen saylmazd. yi bir baba, saygdeer bir aile bakanyd. Birisi

    dairede alan iki olu vard. Bir de eri ama sevimli burunlu, her gn, 'Bonjour papa'

    diyerek elini pmeye gelen on alt yanda ok ho, gzelce bir kz vard. Kars hl taze, hi

    de irkin saylmayan bir kadnd. lk nce ptrmek iin elini uzatr, sonra da avucunu

    evirerek kendi elini perdi. Ama byk adam, ev yaamnn rahatlklarndan tmyle honut

    olmakla birlikte, kentin br yakasndaki bir bayanla dosta dp kalkmay da grg

    kurallarna uygun buluyordu. Dostu, karsndan daha gen, daha ho bir kadn da deildi. Ama

    bu olaan eyler zerine yargya varmak doru olmaz. Byk adam, merdivenden inip

    kzana bindi, arabacya: "Karolina vanovna'ya," dedi. Scack krkne kelli felli bir edayla

    sarnarak, Rus insan iin daha gzeli dnlemeyen bir tutum taknd: Yani hibir ey

    dnmyordu, birbirinden daha ekici dnceler, arkalarndan koma zahmetini vermeden,

    kendiliinden geliyorlard. Neeli neeli geirdii akamn ho ynlerini, o kk topluluu

    gldren btn nktelerini, bunlarn ounu kendi kendisine hafif sesle yineliyor, gene ilk

  • syledii zamanki gibi gldrc buluyor; yeniden, iinden gelerek glyordu. Ama arada

    srada hzn artran sert bir rzgr, ona engel oluyordu. Birdenbire, nerden, niin kopup

    geldii bilinmeyen bu rzgr, yzn sanki ustura gibi kesiyor, yzne kar taneleri serpiyor,

    paltosunun yakasn yelken gibi savuruyordu, ya da birdenbire, gl bir itile yakay kafasna

    frlatyor, byk adam da ban karmak iin akla karay seiyordu. Birdenbire birisinin

    gl bir biimde yakasna yaptn duyumsad; arkasna baknca ksa boylu, ypranm

    niformal bir adam grd, byk bir korkuyla bu adamn Akakiy Akakiyevi olduunu

    anlad. Memurun yz kar gibi apakt, tpk bir l gibi bakyordu. Ama byk adamn

    korkusu bsbtn artt. Hayalet, azn arptyordu. rktc bir mezar korkusu saarak u

    szleri syledi: "Sonunda, ey, seni... yakana yaptm! te senin palton gerekli bana....

    Benimkiyle hi uramadn. stelik de beni haladn. imdi kar bakalm paltonu!"

    Neredeyse, zavall byk adamn yrei duruverecekti. Dairede, genellikle kendisinden aa

    rtbedeki insanlar yannda ok gl bir isten gsteriyor, herkes, erkek yzne, boyuna

    bosuna baknca, "E, yaman adam dorusu!" diyordu, ama u anda, pehlivan yapl grnen

    insanlarn ou gibi yle bir korktu ki, az kalsn dp baylacakt. Omuzundan ivedilikle

    krkn kard. Sesi ktnca haykrarak, "Eve," dedi, "Son hzla!" Arabac, her zaman

    nazik anlarda daha gl kantlarla iittii bu sesi duyunca, ne olur ne olmaz diyerek

    omuzlarn kaldrd, ban edi, kamsn aklatt, araba ok gibi yerinden frlad. Byk

    adam, be alt dakikada evinin kapsna gelmiti. Solgun, korku iinde, paltosuz, krksz,

    Karolina vanovna'ya gidecek yerde evine gelmiti. Odasna glkle kt. ok rahatsz bir

    gece geirdi. Ertesi sabah kahvalt ederken kz, "Bugn ok solgunsun baba," dedi. Ama

    babas boyuna susuyor, kimseye bana gelenleri, nereye gittiini, nereye gitmek istediini

    anlatmyordu. Bu olay onu ok deitirdi. "Bu ne cret! Kiminle konutuunuzu biliyor

    musunuz? Karnzda kim var biliyor musunuz?" szlerini bile daha az kullanmaya balamt.

    Bunlar sylese bile, karsndakini dinlemeden nce deil, iin ne olduunu anladktan sonra

    sylerdi. En ok dikkati eken bir nokta da, l memurun bir daha grlmemesiydi. Generalin

    paltosu kendisine sanrm tpatp gelmiti. Hi olmazsa o gnden sonra hibir paltonun

    alnd bir daha iitilmedi. Ama birok igzar, bu gibi eyleri i edinen adam, bir trl rahat

    etmek istemiyorlard. Kentin uzak yerlerinde hl l memurun grldn syleyip

    duruyorlard. Gerekten Kolomenli bir polis, hayaleti bir evden karken gzleriyle grmt.

    Ama kendisi pek zayf olduu (bir gn bir evden kan bir domuz yavrusu onu devirmiti,

    evresini saran arabaclar da katla katla glmlerdi. Ho, o da bunun acsn karmakta

    gecikmedi. Her birinden ttn iin onar kapik ald) pek zayf olduu iin ly durdurmaya

    kalkmam, yalnzca pei sra gitmiti. Sonunda hayalet, birdenbire arkasna dnp bakt,

    durdu; "Ne istiyorsun?" diye sordu. Bu szleri sylerken canllarda bile bulunmayan yle bir

    yumruk kaldrd ki, polis: "Hii!" dedi, gerisin geri dnd. Ama bu grlen hayalet, ok daha

    uzun boyluydu, kaytan byklar vard; Obuhov Kprs'ne doru yryerek gecenin karanl

    iinde yitip gitti.