ndk röportaj dergisi

14
ROPORTAJ .. BU SAYIDA BU SAYIDA BU SAYIDA BU SAYIDA Hasan Yalçın: Bir Kanalın Grafik Anlamda Bir Karakteri Olmalı Bana Ne Canım Onlar Türkçe Öğrensin Bana Ne Canım Onlar Türkçe Öğrensin Bana Ne Canım Onlar Türkçe Öğrensin Bana Ne Canım Onlar Türkçe Öğrensin Yılmaz Barış: Altın Klavye İlerleyen Yıllarda Daha İyi Olacak! Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni- Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni- Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni- Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni- versitelere Alınmalı versitelere Alınmalı versitelere Alınmalı versitelere Alınmalı Koleksiyonumda 135 Adet Silgim Mevcut İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku- İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku- İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku- İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku- ra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Var ra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Var ra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Var ra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Var Afrası Tafrası Yerinde Bir Blog Okuduğum Kitap Sayısı 500’e Yaklaştı Okuduğum Kitap Sayısı 500’e Yaklaştı Okuduğum Kitap Sayısı 500’e Yaklaştı Okuduğum Kitap Sayısı 500’e Yaklaştı Yakın Gelecekte İnsanlar Her Yerde PDF Dergilerini Okuyacak! Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Keyifle Okuyordum... Keyifle Okuyordum... Keyifle Okuyordum... Keyifle Okuyordum... MART/NĐSAN/MAYIS 2010 SAYI:1 YIL:1

Upload: karanlik-guenes

Post on 22-Mar-2016

253 views

Category:

Documents


7 download

DESCRIPTION

Not Düştüm Karanlığa (NDK) isimli blogumuzda yayımlanan röportajlardan derlenen bir derginin ilk sayısı

TRANSCRIPT

Page 1: NDK Röportaj Dergisi

ROPORTAJ .. BU SAYIDABU SAYIDABU SAYIDABU SAYIDA

Hasan Yalçın: Bir Kanalın Grafik Anlamda Bir Karakteri Olmalı Bana Ne Canım Onlar Türkçe ÖğrensinBana Ne Canım Onlar Türkçe ÖğrensinBana Ne Canım Onlar Türkçe ÖğrensinBana Ne Canım Onlar Türkçe Öğrensin Yılmaz Barış: Altın Klavye İlerleyen Yıllarda Daha İyi Olacak! Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni-Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni-Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni-Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üni-versitelere Alınmalıversitelere Alınmalıversitelere Alınmalıversitelere Alınmalı Koleksiyonumda 135 Adet Silgim Mevcut İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku-İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku-İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku-İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Oku-ra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Varra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Varra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Varra ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Var Afrası Tafrası Yerinde Bir Blog Okuduğum Kitap Sayısı 500’e YaklaştıOkuduğum Kitap Sayısı 500’e YaklaştıOkuduğum Kitap Sayısı 500’e YaklaştıOkuduğum Kitap Sayısı 500’e Yaklaştı Yakın Gelecekte İnsanlar Her Yerde PDF Dergilerini Okuyacak! Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Keyifle Okuyordum...Keyifle Okuyordum...Keyifle Okuyordum...Keyifle Okuyordum...

MART/NĐSAN/MAYIS 2010 SAYI:1 YIL:1

Page 2: NDK Röportaj Dergisi

içindekiler Editörden Hasan Yalçın: Bir Kanalın Grafik Anlamda Bir Karakteri Olmalı Bana Ne Canım Onlar Türkçe ÖğrensinBana Ne Canım Onlar Türkçe ÖğrensinBana Ne Canım Onlar Türkçe ÖğrensinBana Ne Canım Onlar Türkçe Öğrensin Yılmaz Barış: Altın Klavye İlerleyen Yıllarda Daha İyi Olacak! Elbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üniversitelere AlınmalıElbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üniversitelere AlınmalıElbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üniversitelere AlınmalıElbetteki Başörtülüler Serbest Olarak Üniversitelere Alınmalı Koleksiyonumda 135 Adet Silgim Mevcut İnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Okura ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Varİnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Okura ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Varİnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Okura ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Varİnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Okura ve Yayıncıya Pek Çok Yararı Var Afrası Tafrası Yerinde Bir Blog Okuduğum Kitap Sayısı 500’e YaklaştıOkuduğum Kitap Sayısı 500’e YaklaştıOkuduğum Kitap Sayısı 500’e YaklaştıOkuduğum Kitap Sayısı 500’e Yaklaştı Yakın Gelecekte İnsanlar Her Yerde PDF Dergilerini Okuyacak! Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Keyifle Okuyordum...Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Keyifle Okuyordum...Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Keyifle Okuyordum...Bir Aralar İzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Keyifle Okuyordum...

01010101 02020202 03030303 04040404 05050505 06060606 07070707 08080808 09090909 10101010 11111111

Page 3: NDK Röportaj Dergisi

editörden 01

Bizimkisine aslında röportaj denir mi, tartışılır fakat biz sordu-ğumuz soruları röportaj yapma niyetiyle sorduğumuzdan ötürü bu meselenin adına röportaj deyiverdik. Bu sayımızda ilk on (rakamla 10) röportajımızı sizlere sunuyoruz. Yirminci (rakamla 20.) röportajımız blogumuzda yayımlanır yayım-lanmaz Röportaj Dergimizin ikinci (rakamla 2.) sayısını hazırlı-yor olacağız. Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle…

Bizimkisi Beşer Soruluk Sohbet Tadında...

KA

RA

NLIK

NEŞ

Genel Yayın Yönetmeni Ayça Yenice

Görsel Yönetmen Ahmet Burak Bal

Editör Karanlık Güneş

Web/Blog notdustumkaranliga.blogspot.com

Đletişim/Okur Hattı [email protected]

Kapak Tasarımı Ahmet Burak Bal

Kapaktaki Grafik Anonim

Teknik Altyapı Karbon Medya ([email protected])

Telif Hakları Bu dergide yayımlanan tüm röportajların ve metinlerin tüm hakları NDK’ya aittir. Kaynak gösterilmeden her hangi bir şekilde yayımlanamaz.

Röportaj Dergisi Sayı: 1 Yıl: 1 On röportajda bir olarak yayımlanır.

Page 4: NDK Röportaj Dergisi

tasarımcı 02

TRT her gün yeni kanallarla çıkıyor meydana. Hepsine farklı logolar türetiyor. TRT'nin yeni kanallarının lo-golarını nasıl değerlendiriyor-sunuz? Bunu blogumda, ilgili yazımda belirttim. Đyi bir konsepte sahip olsa da zaman içerisinde kanallar için yeni hazırlanan logolar ku-rumsal bütünlüğün dışına çıkıyor ve amatörleşiyor. Logolar farklılık gösterse de bir bütüne ait oldu-ğunu hissettirmeli. Oysa TRT bir-birinden çok farklı tarzda logolar ile bütünlüğünü zedeliyor bence.

Mevcut TV kanalları arasında logosunu en çok beğendiğiniz TV kanallarını sıralasanız ilk üçü ne olurdu? BBC, NBC, MTV diyebilirim ilk aklıma gelenlerden Yerlilerden NTV,Lig TV ve Đz TV'de fena de-ğil Yabancı TV kanalları ile yerel kanalları kıyasladığınızda yerel kanalların grafik tasa-rım açısından en büyük eksiği ne? Ben yukarıda da ifade ettiğim üzere, kurumsal bütünlüğe ina-nan biriyim. Bir kanalın grafik

anlamda bir karakteri olmalı. Đçe-risinde farklı içeriklerde program-lar olsa da grafik yapısı bir bütün

olmalı. Bu biraz özel bir iş aslın-da. Ara yüz tasarımının en ince işlendiği alanlardan biri. TV ya-yıncılığında da yeni grafik trend-ler takip edilmeli, uygulanmalı,

ve o kanala bir karakter kazan-dırılmalı diye düşü-nüyorum. Yurt dışı ka-nallarda her şey dozunda mese-la, bir sonraki programın tanıtımı minimalist anlaşılabilir öğeler ile yapılıyor. Oysa bizim kanalları-mızda (Bant reklamları geçiyo-rum) Bir başka program tanıtımı bile ekranın 2/3'ünü kaplayabili-yor. Bir kanalın isminin aynı za-manda o grubun sahip olduğu gazeteye verilmesini nasıl de-ğerlendiriyorsunuz? Bu konuda bir yorum yapa-mam, ama sanırım haber temalı ise bu kanal bunda bir problem yok. Sonuçta kanal sahiplerinin kendi özgür kararı, kim ne diye-bilir ki? TV kanalları kaç yılda bir logo değiştirmeli. Logo değiştirme-nin artıları ve eksileri neler? Aslında logosuna göre değişir,

göz alışkanlığı, eskime, yorgun-

luk grafik dünyası-nın büyük dertleri. Za-

man içinde evrim geçirebilir logo-lar, ya da tümüyle değişebilir. MTV, BBC, NBC gibi TV’lerin lo-goları uzun zamandır aynı. Türkiye'den ATV ve Cine5 hiç değiştirmedi sanırım logolarını. Doğrusu kişisel fikrim TV gibi bü-yük kitlelere ulaşan bir mecrada bu tip değişimlerin 15-20 yıl ara-sında yapılmasının daha mantıklı olduğu yönünde. Logo değişikliği her zaman yeni bir ivme ve dina-mizm getirir ait olduğu kuruma. Genel kitlenin beğendiği bir logo çalışması avantaj haline gelebilir. Bir de klasikçi bir tüketici kitlesi var elbette. Onlar hiç bir şeyin değişmesini istemez hep "Eskisi daha iyiydi" derler. Ancak bazen o kitleye kulak tıkayıp günceli ya-kalamak adına bu tip değişiklikle-ri yapmak mantıklı olabilir.

Tasarımcı'nın El Çantası isimli blogun yazarı ve onlarca ba-şarılı projenin altında imzası bulunan Hasan Yalçın'a 5 soru yolladım. (Biraz emrivaki oldu ama n'palım acemiyiz) Sorular televizyon kanallarının logoları ile ilgiliydi. Kendisine verdiği cevaplardan ötürü teşekkür ediyorum.

Hasan Yalçın: Bir Kanalın Grafik Anlamda Bir Karakteri Olmalı

Page 5: NDK Röportaj Dergisi

ingilizceöğretmeni 03

Đngilizce Öğretmeni olduğu-nuzdan ötürü "Türkiye'de Đn-gilizce Eğitimi" desek, nasıl değerlendirirsiniz? O kadar genel bir değerlendir-me yapmam zor, fakat Đngilizce eğitimiyle ilgili bir rahatsızlığım her Đngilizce bilen Đngilizce öğre-tebilir diye düşünülmesi. Bir de insanlar dil öğreniminin önemini kavrayamadı daha, "Bana ne ca-nım onlar Türkçe öğrensin" man-tığı var pek çok kişide. Bu iki anlayış değişmedikçe ne

kadar iyi öğretmenler yetişirse yetişsin -ki bu da tartışılır- iyi Đn-gilizce bilen nesillerin yetişmesi zor. Blogküre'de ciddi manada önemli bir blogda sahipsiniz. Keyifli olması açısından blog yazarlığı ile Đngilizce öğret-menliği bir teraziye konsa siz-de hangisi ağır basar? Blogküre nedir hiç bir fikrim yok. Karşılaştırmaya gelince, el-bette blog yazmak daha serbest ve keyifli bir iş yalnız üzerine pa-

ra vermedikleri için oyumu öğret-menlikten yana kullanıyorum. Bir ara Carrie Bradshaw ol-muştunuz, ona ne oldu? Bu köşe rötar mı yaptı? Birtakım teknik meselelerden dolayı dergi çıkamıyor birkaç ay-dır, benim vakıf olamadığım, Đs-tanbul'da halledilmesi gereken mevzular var. Đnşallah yakın za-manda halledilecek ve ben de he-vesimi almaya devam edeceğim. Blogunuzu yazmaya 2006 yılı-nın Aralık ayında başlamışsı-

nız. O zamanlar kediyi can sı-kıntısı öldürürmüş. Günümüz-de kedileri merak mı öldürü-yor? Kediyi bilmem de beni anlık si-nir krizlerim öldürebilir her an. Kediyi de aptallık öldürsün haydi, cezasız kalmasın. "I am the hero that every culture needs." bunu biraz açsak? "Every culture needs a hero" derler ya, ben de o 'hero' benim diyorum.

Röportaj talebimizi ilettiğimiz hemen herkes (-ki şu ana dek 2 kişiler) olayların çok hızlı olup bitmesinden midir nedir bizi bi garip karşılıyorlar. Hasan Yalçın'ın "Emrivaki olmuş!" sözlerin-den sonra şimdi de Voodoo Girl'ün ilk değerlendirmeleri "Damdan düşmüş!" oluyor. 2006'da blog yazmaya başlayan pek kıymetli Voodoo Girl, Karanlık Güneş'in sorularını yanıtla-dı...

Bana Ne Canım Onlar Türkçe Öğrensin

Page 6: NDK Röportaj Dergisi

organizatör 04

Bu yıl Altın Klavye isimli bir blog ödülleri etkinliği düzenli-yorsunuz. Bu BÖ!'ye bir baş-kaldırı mı? B ir bakımdan öyle, bu blogcuların reklam pazarında sa-dece bir müşteri, bir para kazan-ma amacı olarak görülmesine, blogculara $ işareti olarak bakıl-masına karşı bir başkaldırı. So-nuçta bende bir blogcuyum ve 5 yıldır blogluyorum. Fakat ne blogculuğa başlamamda ne de devam etmem de parayı bir se-bep olarak görmedim. Kimileri sesi daha fazla duyul-sun diye, kimileri farklı kişiler duysun diye, kimileri içinde kal-

masın diye, kimileri aşkı, eşi, işi, hobisi için bloglar... Ama hiçbiri markaların ürünlerini pazarlama-sına alet olma amacı ile bu işi yapmaz! Yanlış anlaşılmasın, rek-lamcılara ve ya markalara karşı değilim. Blogcularla marketing ve reklam sektörü arasında bir işbir-liği olması durumu, internetin en büyük iletişim aracı olduğu için kaçınılmazdır da. Ama bu işbirli-ğinde blogcuların bir taraftan çok, araç olarak görülmesine karşıyım. Sanki blogcuların göre-vi markaların ürünleri hakkında tanıtım yazıları yazmak, onlara bir reklam pazarı hazırlamakmış mantalitesiyle pek çok yazı yazıl-

dı geçen yıldan sonra. Bizler blogcuyuz ve bu işi sevdiğimiz için istediğimiz için yapıyoruz. Bu durumdan rahatsızdım ve bir adım atmak istedim. Pek çok blogcu tarafından ortaklaşa dü-zenlenmesi amacıyla Altın Fare ile bir başlangıç adımı attım ve destek aradım. Sadece kişisel ka-tegoride düzenlemek amacı ile başladığın Altın Fare'de 200 civa-rı bir başvuru oldu ama başta ta-sarım olmak üzere çok eleştiri al-dım ve ciddi bir destek de bula-madım. Ve baştan düzenlemeye karar verdim AltınKlavye Blog Ödülleri neyi amaçlıyor? Hedeflerine ne ka-

dar ulaştı? Bloglama ile daha çok alakalı olduğu için bu sefer Altın Klavye olarak düzenlemeye karar verdik. Ama gene destek konusunda sı-kıntı oldu ve organizasyonu tanı-tamadık. Ben iyi yaparım diyen-lerin sesleri kesildi. Şu anda ben, Ahmet ve Recep üçümüz kaldık. Başvuru formunu üç panele ayırıp herkese bir grup verdik ama Recep arkadaşımızın yönettiği kategorilere başvuru sayısı komik rakamlarda şu an-da... Organizasyonu destekleyen her-hangi bir marka ve ya başka bir kuruluş yok. Ahmet arkadaşımız kendi çıkardığı e-dergi yapımları-na Karbon Medya diyor. (Karbonizma.net) Altın Klavye önümüzdeki yıl da yapılacak mı? Đlerleyen dönemlerde Bö!'ye ciddi bir rakip olacak mısınız? Altın Klavye sürekli olarak yapı-lacak. Đlerleyen yıllarda ise çok daha güzel olacak. Özellikle tasa-rımda çok daha özenli olunacak ve hazırlıklara birkaç ay evvelden başlanacak. Son olarak Not Düştüm Ka-ranlığa isimli blogumun dere-ceye girme ihtimali yüzde kaç? Benim için tasarımdan çok ka-lem önemlidir, blogculukta... Ta-sarım da önemlidir ama ben blogculuğa içerik açısından baka-rım. Ki özgün olan hiçbir blog gö-zümde kötü yapılmış değildir. Sende eğer birinci turda başarılı olursan, dereceye girip girmeye-ceğine diğer blogcu arkadaşlar karar verecek...

Geçenlerde not düşmüştüm AltınKlavye Blog Ödülleri'ne ka-tıldım diye. Şimdi ise AltınKlavye'yi organize eden üç kişiden biri olan Yılmaz Barış ile mini bir röportajımızı yayımlıyorum. Kendisi katılımın azlığından ve desteğin yokluğundan dem vuruyor. Not Düştüm Karanlığa okuyucuları katılmadıysa he-men katılsın derim ben...

Yılmaz Barış: Altın Klavye Đlerleyen Yıllarda Daha Đyi Olacak

Page 7: NDK Röportaj Dergisi

filmeleştirmeni 05 Geçtiğimiz günlerde blogunuzda Büşra filmi ile il-gili ahkam kestiniz, filmi bir kaç cümle ile özetler misiniz? Blogumda da yazdığım gibi, dünyaya bakışları farklı olan iki genç insanın fark ne olursa olsun biraz hoşgörü ve bolca aşkla, be-raber olabilmelerini konu ediyor film. Bahadır Boysal'ın da dediği gibi; aşk her şeyi tümlüyor.. Tabi sadece bu değil, öne çıkan en bü-yük konu yalnızlık. Nasıl yalnız-laştığımız.. Bu yalnızlaşma sade-ce ideolojik sebeplerle de olmu-yor. Zaten Alara ve Ferit karakte-ri de bunu gayet iyi kanıtlıyor. Mini etekli ile başörtülü ba-yanlar pekala sıkı dostluklar kurabiliyorlar, anlaşmazlık ideolojik takıntısı olan insan-larda mı? Đdeoloji takıntısı elbette var. En yakın arkadaşlarımdan biri Ferda (blog yazısında da bahsetmiştim) sol görüşlü bir ailenin kızı. Şu an-ki solu desteklemese bile sağ gö-rüşlü hiçbir partiye de sempati duymaz, aynen benim de sol par-tiler için hissettiğim gibi. Ama bu bizim dostluğumuzda bir engel değil, onun giyinişi yada benim giyinişim bu hiçbir zaman sorun olmadı. Onun ailesi de beni çok sever, benim ailem de onu. Ama bakın şöyle bir sorunumuz var Ferda ile: hafta sonu olan GS-FB derbisini "Gel beraber izleyelim bir kafede" dedim. Ama o derbilerin keyfinin barda, alkolle çıktığı görüşünde. Aldığım bu ce-vap karşısında ona tüm samimi-yetimle sayıp-söverken o benim gönlümü almak için sarılıp öpü-yor. Genelde bu tartışmalarımız

birbirimize sinir sinir bakıp gül-mekle noktalanıyor. Biz onunla hayatı paylaşabildiğimiz en son noktasına kadar paylaşıp, payla-şamadığımız anlarda birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Başörtülüler veya bir başka değişle türbanlılar hakkında ne düşünüyorsunuz, örneğin üniversiteye alınmalılar mı? Bir başörtülü olarak konuştuğu-mu belirteyim. Elbette ki üniver-siteye örtümüzle girebilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ve hat-

ta kamu kuruluşlarında da çalışa-bilmeliyiz. Türkiye'deki türbanlılar çok çeşit.. Türbanlı olmayanlar gibi.. Eğer ki illa tartma meraklı-sıysanız hepsini tek bir kefede tartamazsınız. En basitinden Büş-ra filmi ile durumlarına bakalım. Bu filmi çok beğenen türbanlı da var, yerden yere vuranda. Tür-banlıların sürekli bir savunma ha-line girmesi bence onların duru-munu daha da zorlaştırır. Yani örneği benim.. Büşra filminin yönetmeni Al-

per Çağlar, Facebook'tan size ulaşmış. Ya hesap fake'se? 14 yaşından beri interneti aktif ve derinlemesine (deterjan rekla-mı gibi oldu) kullanan bir insan olarak fake hesapları ayırt edebi-liyorum :) Velev ki fake hesap olsun, ben o şarkıya ulaştım ya. Sormayı unuttum siz başörtü-lü müsünüz? Evet, ben başörtülüyüm, tür-banlıyım, eşarplıyım ve hatta yazmalıyım.

Malum blogumu açalı bir kaç gün oldu... Yeni blogların ön-ce keşfine sonra keyfine dalıyorum. İşte bu keşiflerimden biri de Leyla'nın blogu olan "Neden Yahu" oldu. Leyla blogunda vizyona gireli bir hafta olan Büşra filmini yazmış. Yazmış dediysem öyle gelişi güzel değil. Uzun uzun... İşte bu noktadan hareketle Leyla ile Büşra'yı konuştuk...

Elbette ki Başörtülüler Serbest Olarak Üniversitelere Alınmalı!

Page 8: NDK Röportaj Dergisi

koleksiyoncu 06 Filambarı.com'dan kısaca bahseder misiniz? Bende pek bilmiyorumda.. Filambarı fillerin hafızalarından yola çıkılarak yazılmaya başla-nan kişisel bir blog. Biz insanlar, günlük yaşamımızda, hayatın gidişatını önemli ölçüde değişti-ren olay ve ayrıntıları çok kısa sürede unutma eğilimi gösterir-ken filler bu ayrıntıları uzun yıl-lar unutmayan bir bellek yapısı-na sahipler. Ben, günlük yaşam-da unutulmamasını, değinilmesi-ni ve saklanmasını düşündüğüm hemen her şeyi bu blogda toplu-yorum. Bunu formal olmayan hatta birazda muzip bir dille ya-pıyorum ki hem ben hem de okuyucu keyif alabilsin. Ambar, müzikten tiyatroya, sinemadan koleksiyona bir çok konuyla bes-lenip, hemen her kesimden insa-nın faydalanıp iyi vakit geçirebi-leceği bir depo halini alıyor. Silgi biriktirmeye ne zaman başladığınız? Koleksiyonunuz nasıl genişledi? Çocukluğumdan beri silgi ve ka-lemlere ilgi duymuşumdur. Silgi koleksiyonu macerası ise yakla-şık 6 ay önce başladı. Ancak başladığımda zaten elimde unique parçalar mevcuttu. Son-rasında çeşitli muhitlerde uzun zamandır bu işi yapan kırtasiye dükkanlarını dolşamaya başla-dım. Arkadaşlarımın da yardı-mıyla çok kısa sürede çok geniş bir koleksiyona ulaşmayı başar-dım. Şu an kaç tane silginiz var, Sizin için en değerli olan 5

tanesi hangisi? Şu anda koleksiyon 135 parça-dan oluşuyor. Benim için en de-ğerli olan 5 parça şu şekilde: Öncelikle Devlet Malzeme Ofisi

tarafından üretilmiş olan annele-rimizin döneminden kalma be-yaz silgi. Yine aynı döneme ait Mercur ve Pelikan silgiler artık piyasada olmamalarından dolayı

üstüne titrediğim parçalar ara-sında. Micro marka dev silgi ise en hantal parça olmasına rağ-men benim en sevdiklerim ara-sında geliyor.

Blogunuzu takip edenler size orijinal silgiler göndermek isterlerse ne yapmalılar? Bu konuda bana mail atabilir-ler. Bu koleksiyon ambar okuyu-cularına açık bir koleksiyon. Eğer bir parça eklemek isteyen olursa bu tarafımca memnuni-yetle karşılanacaktır. Neden hep beraber devam etmeyelim ki? Özellikle aradığınız bir silgi var mı? Bu koleksiyonun so-nu nereye gidiyor? Özellikle aradığım iki tip silgi var. Đlki elbette ki Arı Maya silgi. Kokulu oldukları için piyasadan kaldırıldıklarından beri bu silgi-lerden herhangi birini bulmak oldukça zorlaşmış. Đkincisi ise 80’lerde tükenmez kalem silgisi olarak satılan ortası delikli laci-vert Pelikan silgi. Bu iki parçayı henüz bulamadım ve 80’lerde en çok kullanılan silgi tipi oldukları için gerçekten önem taşıyorlar. Bu koleksiyonun sonu nereye gidiyor inanın bende bilmiyo-rum. Ancak nedense ben hep onları bir evin duvarında hayal ediyorum. Đletişim çağıyla birlikte elektro-nik defterler okullarda da kulla-nılmaya başlandıktan sonra sil-gileri artık göremez olacağız. Bu bir iki nesil sonra gerçekleşecek bir gelişme belki. Fakat bazı du-rumlarda eski metotlardan vaz-geçemeyen bendeniz, insanlar silgilerin olmadığı bir eğitim ça-ğında, uzunca dönem kullanılmış bu buram buram çocukluk ko-kan objeleri hatırlasınlar istiyo-rum.

Günlerden bir gün, yine ben blog keşfine çıkmışken bir de ne göreyim! Onlarca silgi. Hem de birbirinden güzel. Meğer o blogun yazarı silgi koleksiyonu yapıyormuş. Boş durur mu-yum? Durmam. Filambarı.com'un yazarı Sinem'e sordum, söyledi.

Kolleksiyonumda 135 Adet Silgim Mevcut

Page 9: NDK Röportaj Dergisi

genelyayınyönetmeni 07

Karbon Medya neyin nesi ki-min fesi Allah aşkına? Karbon Medya, benim yayımladı-ğım e-yayınların merkezi. Yani her şey Karbon Medya çatısı al-tında olup bitiyor. Medya dediy-sek de öyle büyük bir şey aklınıza gelmesin. Üç beş küçük yayın iş-te. Mesela aylık olarak yayımla-nan bir düşünce dergimiz var, adı Tevatür. Benim kişisel blogum olan FikirKüpü'nün içerik gazetesi olarak tabir ettiğimiz bir gazete de mevcut. Bu yaz yeni ve güçlü yayımlarla daha da büyüyeceğiz. FikirKüpü isimli blogunda "Edebiyat Dergisi" başlıklı bir paylaşım var. Edebiyat Dergi-lerine özel bir zaafım varda. Ne aşamada bu proje? Dediğim gibi, bu yaz yeni yayın-lar yaşam bulacak. Bunlardan bi-

risi de Nisan Yağmuru isimli ede-biyat dergimiz olacak. Tabi bu yayımların hepsi elektronik or-tamda yayımlanacak. E-Dergi şekline yani. Ben blogumda bu derginin duyurusu yaptım lakin geri dönüş alamadım. Edebiyatla ciddi anlamda ilgilenen kişiler bulmam gerek. Ama ne olursa olsun yağacak Nisan Yağmuru... Seni tanıyanlar edergici özel-liğinle tanıyorlar, edergiciliğin geleceği var mı sence? Ülkemizde günlük 5 milyon ga-zete basılıyor. Günlük toplam ti-raj ise 4,5 milyon civarında... Bu rakam 70 milyonluk bir ülkeye yakışmayacak bir rakam. Gazete-ler abonelikle ve bayi satışı ile ancak bu kadar okunuyor. Ama işin bir de internet boyutu var. Pek çok insan özellikle köşe ya-

zarlarını internet üzerinden takip ediyor. Đnternet üzerinden oku-manın avantajı çok: Ücret ödemi-yorsunuz, bayiye gitme derdi yok, yüzlerce yayını kolaylıkla ta-kip edebiliyorsunuz, takip ettiği-niz yayınların yazarları ile iletişi-me geçme imkanı var... Uzar gi-der. Olaya tersten bakarsak ya-yıncılar içinde bulunmaz maden internet: Baskı maliyeti yok, da-ğıtım gibi büyük bir dert yok, okurdan geri dönüşüm almak çok kolay, dünyanın her yerinden okunabilme olanağınız var... Di-yeceğim o ki e-yayıncılık harika bir mevzu. Geleceği var, gele-cek... Sizin dergilerinizde yazmak isteyenler ne yapmalı? Biz her ayın 15'i ve 20'si arası Tevatür Dergimizi yayımlıyoruz.

Tevatür'de yazmak isteyenler her ayın 15'inden önce yazılarını [email protected] adresi-ne gönderirlerse yazıları yayınla-nabilir. Not Düştüm Karanlığa isimli blogum bir kaç günlük bir blog olması rağmen içeriği hızla genişliyor. Mesela ben, bu blog için içerik gazetesi gi-bi bir şey yapmanızı istesem yapar mısınız? Yada başka blog yazarları bu tür istekler-de bulunabilirler mi? Elbette böyle bir isteğiniz olabilir. Karbon Medya çatısı altında işleri toplamızın sebebi zaten bu. Bloglar içeriklerini gazeteleştir-sinler istiyoruz. Đçerikler e-gazete olunca blogu yeni keşfeden bir okur, önceden yazılanları hızlı ve toplu bir şekilde okuyabiliyor.

5 soruluk röportajlarımıza bu sefer de Karbon Medya kuru-cusu Ahmet Burak Bal ile devam ediyoruz. Kendisini keşfet-memde Altın Klavye organizatörü Yılmaz Barış rol oynadı. Ahmet Burak Bal'ın Tevatür isimli dergisini keşfettim mesela. Güzel iş çıkartmış. Ahmet'le e-yayıncılık üzerine muhabbet ettik...

Đnternet Üzerinden Yayın Yapmanın Okura ve Yayıncıya

Pek Çok Kazancı Var!

Page 10: NDK Röportaj Dergisi

blogyazarı 08

Blogküre'de bizim gibi yenisi-niz. Bir iddiam var benim: Ba-yan yazarlar heleki cinsellik üzerine yazıyorlarsa çok yo-rum alır, çok ziyaret edilir? Bu konuda ne düşünüyorsu-nuz? Đnsanlar rahatlıkla orada bura-da konuşamıyorlar ya hani bu konuları o yüzden yazılan ilgi çe-kiyor olabilir. E insanlarda ilgi çe-ken bir konuda neden yazmasın. bugüne kadar kadınlar bu konu-lara ilgi duymaz ya da yazamaz-lar sanıldı. ancak gördüğünüz gi-bi sizden iyi yazıyoruz.

Bir gece kadın dokunulmak ister, erkek işini bitirir döner yatar. Kadın zevk aracı olarak kalır sadece. Kadın zevk ara-cımıdır halbuki? Kadında erkekte zevk aracıdır. Kadında erkek de fonksiyoneldir. Çok takılmamak lazım niye do-kunmadı diye, bir günde kadın dokunur döner arkasını uyur. Dert değil. Uzatmamak lazım… Klasik bir soru: uzunluk mu, işlev mi? Đşlev tabiki. Ancak bir erkeğin nasıl görünüşü yakışıklılığı ilk an-da bir izlenim veriyorsa o da et-

kiler mutlaka. Đşlev tabiki dedim sonra birden düşündüm, kısa da olsun istemezdim. Đşlevsel ve uzun olma durumu daha iyidir diyelim. Kalem gibi de olmasın tabi dolgun olsun. O zaman ta-dından yenmez. Eşcinseller hakkında ne düşü-nüyorsunuz? Tercih meselesi. Ben tercih etmi-yorum. Ama iki erkeği izlemek hoşuma gidebilir. (iki kadını izle-mek daha hoş olsa gerek) Ben bu soruları size neden soruyorum? Meraktandır.

Bu "post"u yayımlayıp yayımlamamakta kararsız kalsam da kararımı söylememe gerek yok umarım. Evvela söyleyeyim bu paylaşım içinde (+18) tabirler aşırı olmasa da bulunmak-tadır. Uyarı yapmanın önemli olduğunu düşünüyorum. En ni-hayetinde blog küreye yeni bir blog katıldı. Melek Kesginer isimli yazarın kendi anılarını yazdığı T@fradit isimli blogda ha-kim konu erkek kadın ilişkisi. Sırf meraktan ve özellikle bir so-runun cevabını çok merak ettiğim için 5 soruluk röportaj seri-me onu da dahil ettim.

Afrası Tafrası Yerinde Blog

Page 11: NDK Röportaj Dergisi

blogyazarı 09

RSSKitap'tan bahseder misi-niz? NDK okurları RSSKitap'ı bilmiyor olabilirler... Đnsan okuduğu kitabı unutuyor ne yazık ki. RSS Kitap, okudu-ğum kitapları günler, aylar ve hatta yıllar geçse de ileride dö-nüp bakabileceğim, kendi üslu-bumdaki değişimleri fark edebile-ceğim, fikirlerimdeki, bakış açıla-rımdaki genişlemeleri kayda ala-bileceğim bir blogdur. Bugüne kadar kaç kitap oku-dunuz? Bunlardan kaçı blogunuzda yer aldı? Rakamların etkisi konusunda şüpheliyim. Milyon ile milyar ara-sındaki katlık farkını zihin kavra-makta yeterince emek göster-mez. Okur geçeriz çoğu zaman. Her kitap bir yaşam, her kitaptan sonra farklı bir kişilikle devam ederiz yolumuza. Okuduğu kitap-ların sayısını kesin olarak bilme-sem de 500 'e yaklaştığını tah-min etmekteyim ve bunlardan 118'i blogumda yer almakta, bir-

kaçı da zaman zaman tozlu say-falar arasında karşıma çıkıyor. Kitap seçerken hangi özelliği-ne bakıyorsunuz? Kapak tasa-rımı, popülerliği bu konuda nasıl etki ediyor? Kitabın kapağı benim için yadsı-namaz derecede önemlidir. Kita-bın satın alınabilme nedeni olma-sa bile kitabın satın alınabilmesi-ne ilgi çekerek araç olur, hatta kimi zamanlar adının önüne bile geçebilir. Rafların önünde adım atarken gözün istemsiz okuması-nın yanında kapak tasarı-mının mü-tevazi bir ilgi çekicili-ği adımları-nızın yönü-nü değişti-r e b i l i r . Tabiki bu ilgi çekicili-ğin devamı-nı içerik ge-tirmek zo-

rundadır. Popülerlik konusunda okuyucu-nun belirli bir düzen yakalamasını önemli buluyorum. Kimi kitaplar hak ettiği için kısa sürede belirli bir popülarite kazanırlar. Bu ki-tapların dışında bazı kitaplar da belirli heveslerin ortaya çıkarttığı, insana bir şey katmayacak olsa da kulaktan kulağa yayılan kitap-lardır. Kısa sürede listeleri altüst eder, hiç kitap okuduğunu gör-mediğiniz kişiler bile alıp okur bunları. Đşte düzen yakalanması

gereken popüler kitaplar bunlar-dır. Eğer hep bu tarz kitapları okuyayım derseniz kendinizi ge-liştiremez, aksi bir tutum göste-rip hiç okumazsanız da benliğin bir parçası olan toplumdan uzak kalırsınız. Dengelemek amacıyla ben her ay popüler kitaplar liste-sinden kitap okumayı ihmal et-memeye çalışıyorum. Türkiye'de insanlar neden az kitap okuyor? Birçok insan benden kitap tavsi-yesi istiyor. Halbuki blogumda

ben sade-ce hangi k i t a b ı n kime yö-nelik ol-duğunu, nasıl bir i ç e r i ğ i olduğunu anlatıyo-rum za-ten, in-celemek

yerine yönlendirilmek istiyorlar. Bu insanların yaptığı kitap oku-manın yararlı olduğu dogma bilgi olarak bilmeleri ve faydalanmak istemeleri aslında; bunun yansı-ması zamanında onları yönlendi-ren öğretmenleri gibi birisinin arayışıdır. Kısaca toparlarsam, çocukluğun-da ağzımız bir karış açık halde dinlediğimiz masalların yaşı falan yok. Kitabın sayfaları arasındaki renkli dünyalara ulaşabilmek için ele aldığınızda sizi esneten ön-yargıdan kurtulmak gerek, kurtu-lana kadar da esnemek, esne-mek... Favori yazarınız kim? Favori yazarımın her geçen gün değişmesi ve henüz tanışmadı-ğım yazarların imgesi beni çok zorluyor. Son zamanlarda J. D. Salinger 'a ilgi duymaktayım. Đç-tenlikle bezenmiş kişiliği halen kapalı bir kutu, sezdirdiği kada-rıyla mükemmel bir yazar oldu-ğunu düşünüyorum.

Ve sekizinci röportajımızla huzurlarınızdayız. Bu seferki konu-ğumuz RSSKitap.comRSSKitap.comRSSKitap.comRSSKitap.com'un yazarı Rıza Selçuk SaydamRıza Selçuk SaydamRıza Selçuk SaydamRıza Selçuk Saydam. Kendi-siyle kitaplar üzerine konuştuk.

Okuduğum Kitap Sayısı 500’e Yaklaştı

Page 12: NDK Röportaj Dergisi

genelyayınyönetmeni 10 Blog Dergisi'nden bahseder misiniz? Ne zamandır yayım-da, dergide kimler yazıyor? Türkiye’de gelişmekte olan blog yayıncılığına katkıda bulunmak üzere yola çıkan Blog Dergisi, blogların dünyasını yakından ta-nıyan yazar kadrosuyla farklı ka-tegorilerde dikkat çekici konuları bir araya getiriyor. Blog Dergisi, blog dünyasından sosyal medya-

ya, internetten pazarlamaya, oyundan sinemaya, müzikten ta-rihe birçok kategoriden okurları-na içerik sunmakta. Ağustos 2009 tarihinde ilk sayısı yayımla-nan dergi, online olarak ücretsiz bir şekilde okuyucularına sunul-maktadır. Başından beri gönüllük projesi olarak hız kesmeden yo-luna devam etmektedir. Devam etmesinde payı olan tüm ekip ar-kadaşlarıma ve okurlarımıza te-

şekkür ederim. Bana en çok sorulan sorulardan birisi "Derginizin ismi Blog Dergi-si ama blogculukla ne ilgisi var?" oluyor. Blog Dergisi Türkiye'nin yazmaktan çizmekten sıkılmayan başarılı blog yazarlarını bir araya getiriyor. Her yazarın da ilgi duy-duğu konular ayrı ayrı. Đçerik de yazarların ilgilerine göre şekillen-mekte. Bu bloglarda da böyle de-

ğil midir? Blog sahibinin ilgi duy-duğu konuya/konulara göre blogunun içeriği oluşmaktadır. Anlayacağınız rengarenk bir e-dergi, herkes kendine göre bir şeyler bulabiliyor... Derginin kalıcı yazar kadrosu-nun dışında, sürekli yenilenen ve dinamik bir yazar kadrosu da var. Güncel kadromuzu http://www.blogdergisi.com/yazarlar adresinden takip edebilirsiniz.

Başka bir derginin editörüne de sormuştum, size de sora-yım: e-dergiciliğin geleceği var mı? Yakın gelecekte otobüslerde, metrolarda elektronik pdf readerlarla kitaplarını, dergilerini okuyan insanlara sıkça rastlaya-cağımızı düşünüyorum. Elektro-nik yayıncılık hem ucuz, hem de

çevre dostu. Günümüzde çoğu kişi bir gazeteyi, bir dergiyi, bir kitabı eline alıp sayfalarına do-kunmak, sayfalarını hissetmek ve kendi elleri ile çevirmek istiyor olsa da bir tık ile bunlara ulaşma-nın kolaylığını inkar edemez. Teknoloji gelişiyor, ucuzluyor ve insanlar teknolojiye ayak uyduru-yor. Özellikle yeni jenerasyon teknolojinin nimetlerinden yarar-lanmayı biliyor. Bu bağlamda

elektronik dergiciliğin geleceğinin olduğunu düşünüyorum Derginizde herkes yazabiliyor mu? Yazısını yayımlatmak is-teyenler ne yapmalılar? Blog Dergisi interaktif bir plat-form. Düşünen, düşündüğünü yazıya dökebilen genç ve dinamik yapımıza ayak uydurabilecek herkese derginin kapıları sonuna kadar açık. Yazar olmak isteyen, makalelerini ve incelemelerini Blog Dergisi'nde görmek isteyen-ler sitemizdeki iletişim formun-d a n v e y a i l e t i s i m [ @ ]blogdergisi.com mail adresinden bizimle irtibata geçebilirler. Katkı sağlamak, ekibimizde yer almak isteyen aramızda görmekten mutluluk duyarız. Blog Dergisi'ni Blog Ödülleri 2010'un tanıtım sponsoru olarak görüyoruz, Dergi iler-leyen dönemlerde farklı orga-nizasyonları da destekleyecek mi? Altın Klavye Blog Ödülleri var mesela... Bu sene Blog Ödülleri'ne Blog Dergisi olarak biz de destek veri-yoruz. Blogların ülkemizde yay-gınlaşmasına yardımcı olan bir projenin içinde olmak mutluluk verici, ki Blog Dergisi'nin misyo-nu da budur. Bö! 2010 için özel bir sayı hazırladık. Birçok blog yazarı ile kısa sürede görüşmeler gerçekleştirerek onlardan Blog ödülleri hakkında yorumlarını al-dık. Gerçekten diğer sayılarımız-da olduğu gibi özel sayıda çok emek verilerek hazırlandı. Olum-lu olumsuz tüm yorumlar yayım-landı, bu da derginin ne kadar şeffaf olduğunu gösteriyor.Biz

Blog Dergisi olarak topluma ya-rarlı, vizyonumuza paralel tüm projelerde destekçi olmaya hazı-rız. Blog Ödülleri bunun için ilk adımdı umuyorum devamı da ge-lecektir. Derginizle ilgili çeşitli blog yazarlarından görüş aldım. Si-nema sayfalarının çokluğun-dan sitem ediyorlar. Gerçek-ten çok değil mi?

Gelen eleştirileri değerlendirdi-ğimizi belirtmek isterim. Bu ko-nuyu da ekip arkadaşlarım ile gö-rüşmeye alacağım. Sinema kate-gorisinde de diğer kategorilerde olduğu gibi 2 ya da 3 inceleme bulunuyor aslında. Her sayıda bulunan "bu ay vizyondakiler" bölümüne 8 sayfa yer ayırıyoruz. Bu sayfaların dergiye ayrı bir renk kattığını düşünüyorum.

Bu röportaj internet üzerinden yayım yapan dergilerin yayın yönetmenleri ile yaptığımız röportajların ikicisi. Genel olarak ise dokuzuncu röportajımızı yapıyoruz. Daha iki haftasını dol-durmamış bir blog için oldukça iyi olduğunu düşünüyorum. Tevatür Dergisi Yayın Yönetmeni Ahmet Burak Bal'ın ardın-dan şimdi de blog kürenin çok sevilen dergisi Blog Dergisi

Yayın Yönetmeni Yasin Yüksel ile konuştuk.

Yakın Gelecekte Đnsanlar Her Yerde PDF Dergilerini Okuyacak!

Page 13: NDK Röportaj Dergisi

blogyazarı 11

Edebiyat Meclisi isimli bir blogunuz var. Bu blogdan bahseder misiniz? Neden ku-ruldu, nasıl kuruldu? Edebiyat Meclisi adlı blogumu 2009'un ağustos ayında düşün-düm ve akabinde blogu kurmaya karar verdim. Tek blogum değildi Edebiyat Meclisi, Minyatür Kale Maç adlı futbol blogumla daha çok ilgileniyordum. Sonrasında Edebiyat Meclisine arkadaşları-mın desteği büyük oldu . Onların katkıları ile blog bugünlere kadar geldi. Blogun içeriği, adıyla mü-

semma olsun istedim ancak salt edebiyat içerikli bir blog olmadı Edebiyat Meclisi. Aslında salt edebiyat içerikli olmasını da iste-mezdim. Blogda zaman zaman olayları değerlendiriyoruz. Aforizmalar sunuyoruz okuyuculara bazen. Sadece edebi türlere değil güzel sanatların çeşitli kollarına da yer veriyoruz postlarımızda. Müzik, sinema ve tiyatro bunların başın-da geliyorlar. Aslına bakarsanız blogu kurar-kenki amacım edebiyat dünyası-

nın neresinde olduğumu göster-mekti okuyucuya. Neleri seviyo-rum, nelerin karşısında duruyo-rum bunları sunmaktı. Kendi edebi çalışmalarımı da böylelikle okuyucuyla buluşturmak istemiş-tim. Şükür ki dilediklerim yakla-şık 6 ay içerisinde gerçekleşti, dilediğim gibi sıcacık bir blog oluşturduğumuzu düşünüyorum. Edebiyat ile bağınız ne kadar güçlü? Bu bağı nasıl kurdu-nuz? Lise yıllarım ve öncesinde sa-natla iç içe bir çocuktum. Sadece

edebiyat değil güzel sanatların birçok ko-luyla haşır neşirdim. Üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı bölümü-nü okuyunca bu haşır neşirlik kısmen de ol-sa bir profesyonellik kazandı tabii. Üniver-site yıllarımda şiire çok vakit harcadım. Lise yıllarımdaki sevgim, bir tutkuya dönüştü sonrasında. Öğ-retmenliğe başlayınca ise öğret-menin lezzetini tattım. Öğretiyor olmak donanımlı olayı da gerek-tirdi. Edebiyat ile ilgili her fırsatta kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Okuduğunuz veya okumakta olduğunuz son kitaplar neler? Son olarak Đhsan Oktay Anar'ın Suskunlar kitabını okudum. Bu yazarın Puslu Kıtalar Atlası roma-nını da çok beğenmiştim. Sus-kunlar da dili ve kurgusuyla ol-dukça etkiledi beni. Hangi gazete ve dergileri ta-kip ediyorsunuz? Gazete olarak Milliyet'i düzeyli buluyor ve takip ediyorum. Üni-versite yıllarımda uzun süre Ra-dikal ve Cumhuriyet gazetelerini

tercih etmiştim. Dergi olarak, Simge'yi be-ğenerek takip ediyo-rum. Bir aralar Đzmir'-de basılan Ünlem der-gisini de keyifle oku-yordum ancak dergi kapandı. Sığınak adıy-la bir dergi çıkarıyor-duk ben ve arkadaşla-

rım 2005 yılında. Bu derginin edebiyat editörüydüm. Tabii bir-çok dergi gibi uzun soluklu olma-mıştı bu dergi de. En sevdiğiniz yazar kim? Ve neden seviyorsunuz? En sevdiğim yazar aslında bir yazar değil tam olarak. o kendi deyimiyle cins bir şair kesinlikle. Cemal Süreyya. Şu soyadından bir harfi atan adam. şiiri bana sevdiren adam aynı zamanda. gerçi denemeleri de var. Yazar da diyebiliriz kendisine ancak o öncelikle bir şair. Hayatını oku-yup kitabı kaldırdığımda hüngür hüngür ağlıyordum. o gün büyük bir sanatçı olmak için büyük acı-larının olması gerektiğini de anla-mıştım. Beni derinden etkileyen Cemal Süreya'yı en sevdiğim sa-natçı ilan ediyorum

Not Düştüm Karanlığa da yayımladığımız 5 soruluk röportaj-larımıza devam ediyoruz. Bu seferki konuğumuz NDK okurla-rının ismine aşina olduğu bir isim: Murat Gil. Kendisi Edebiyat Meclisi isimli blogun sahibi. Murat'a sorularımızı içtenlikle ce-vapladığı için teşekkür ediyoruz.

Bir Aralar Đzmir’de Basılan Ünlem Dergisini Keyifle Okuyordum...

Not Düştüm Karanlığa Blogu Teşriflerinizi Bekliyor...

Page 14: NDK Röportaj Dergisi

ROPORTAJ ..

BĐTTĐ MĐ? HAYIR YENĐ BAŞLIYOR!