muhammed rızal-muzaffer - Şîa İnançları (trc. abdülbaki gölpınarlı)

110
8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı) http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 1/110 ZAMAN YAYINLARI No. 8 ŞİA İNA NÇL A R I  Akaaid'ül - Imâmiyye  Yazan; Muhammed Rıza'l-Muzaffer Çeviren :  Abdülbâkıy GÖLPINARLI 1 e ? -»

Upload: murat-temelli

Post on 06-Jul-2018

240 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

Page 1: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 1/110

Z A M A N Y A Y I N L A R I No. 8

ŞİA

İNANÇLARI Akaaid'ül - Imâmiyye

 Y a z a n ;

Muhammed Rıza'l-Muzaffer 

Ç e v i r e n :

 Abdülbâkıy GÖLPINARLI

1 e ?-»

Page 2: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 2/110

 YAYLACIK MATBAASI

İ S T A N B U L — 1 97 8

Page 3: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 3/110

İ Ç İ N D E K İ L E R

Mütercimin önsözü 5Takriz 9Müellifin önsözü 19

1. Nazar ve Ma'rifet 212. Füru’da taklidin lüzumu 223. tctihad  2'i4. Müctehid 24

r. BÖLÜM   —  İLÂHtY YÂr 2S

5. Allahu Taâlâ 266. Tevhid 277. Allah ’ın sıfatlan 288. Adi 309. Teklif 32

10. Kazâ ve kader 3311. Bedâ 3512. Din hükümleri 36

 II. BÖLÜM 3S

13. Nübüvvet 38

14. Peygamberlik lütuf dur 39

15. Peygamberlerin mu’ci-zeleri 41

16. Peygamberlerin ma’sum

olduğu 4217. Peygamberin sıfatlan 43

18. Peygamberler ve kitapları 44

19. îslâm 45

20. İslâm şeriati 46

21. Ku r'an -ı Kerîm 47

22. (slâmdan önceki şeriatler 48

m . BÖLÜM 

23. İmâmet24. imâmın ismeti25. İmâmın sıfatları26. İmamlara itâat27. Ehlibeyti sevmek

28. İmamlar29. İmâmet nass iledir30. İmamların sayılan31. Hazret-i Mehdi (A.M.)32. Ric’at33. Takıyye

 IV. BÖLÜM: Ehlibeyt, Şuasını nasıl bir edeble terbiye eder?

34. Duâ35. «Sahife-i Seccâdiyye»36. Kabirleri ziyaret37. Ehlibeyte göre teşeyyu’-

un anlamı38. Çevir ve zulüm39. Zâlimlere yardım40. Zâlimin hükmü altında

vazife görmek

41. İslâmî birliğe çağın42. Müslümanın, müslü-mandaki hakkı

 V.  BÖLÜM: MEÂD

43. Ba’s ve meâd

44. Cismanî meâd

 KAYNAKLARIN EN ÖNEMLİLERİ 

Page 4: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 4/110

Mütercimin Önsözü

İstanbul'da Şîa-i İmâmiyye cârniasının mümessili, ger

çek dost ve mücâhid bilgin, Allah ifâzasını dâimî, ömrünü  

uzun etsin, Ali Ekber Mehdî-Pûr, Allâme Şeyh Hacı Mu- 

hammed Rıza’l-Muzaffer’in «Akaaid’ül-lmâmiyye» adlı ki

tabının türkçeye çevrilmesini, bu işin gerçekten de hem  

İslâmî birl ik, hem İmâmiyye (Ca'feriyye) inançlannm, ana  

kaynaklardan aktarılmış olması bakımından gerekli ve ye

rinde bir hizmet olacağını fokıyre bildirdiler. Ben de o sıra

da, «Şîa-i İmâmiyye» inançları ve bu mezhebin târihî sey

ri hakkında «Târih boyunca Şîa-i İmâmiyye (Ca’feriyye) ve 

Islâm Mezhebleri» adlı kitabımı yeni bitirmiştim. Kitabı 

kendilerinden aldım, okudum; bu hacmi küçük, fakat muhtevası geniş kitabın, gerçekten de yepyeni bir tarzda, na

kille aklı, inançla düşünceyi birleştiren, «nev’i şahsına 

münhasır» sözüne örnek bir kitap olduğunu gördüm; zevk

le, şevkle tercemeyi bitirdim. Bu çeviriye bir sunuş yazı

sı yazacaktım ki gene aziz dost, aynı kitabın, Murtaza's- 

Seyyid Muhammed'ür-Radavî tarafından Kahire'de 1381 H. 

yılında basılmış nüshasını getirdiler. Bu nüshaya, basımı 

ve yayımı uhdesine alan IVIuhammed'ür-Radavî'nin isteğiyle Üstad Dr. Hâmid Hafnî Dâvud, kitabın muhtevâsmı 

inceleyen, İmâmiyye inançlarmı Ehl-i Sünnet inançlarıyla 

karşılaştırıp te’lîf eden, gerçekten de pek değerli bir Ön

söz yazmışlar. Bu Önsöz’de, kitaptaki konular, vecîz, fa

kat hiçbir noktası ihmâl edilmeden o kadar güzel eleş

tiri lmiş, en ince noktalarına dek o kadar faydalı ve tam bir 

Page 5: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 5/110

ŞÎA ÎNANÇLARI

sûrette îzâh edilmişti ki bizim bir Sunuş yazmamıza hiçbir  

gerek kalmamıştı.

Merhûm üstâd Muhammed Rıza' l-Muzaffer’ in, Allah  

derecâtını âlî etsin, bu eseri, Şîa-i Imâmiyye inançlarını, 

beş bölüm içinde kırkdört maddeye ayırmış, her madde, 

en belirgin yönüyle âyet ve hadîslere dayanmada; naklî  

delil ler, aklî delil lerle pekiştiri lmede; vecîz, fakat esaslı 

bir sCirette, hiçbir noktası ihmâl edilmeksizin göz önüne 

serilmede: bilhâssa Ehl-i Sünnet inancıyla Imâmiyye (Ca’- 

feriyye) inançları te’lîf edilmede.

Üstad Dr. Hâmid Hafnî Davud'un Önsöz'üne biz, bir  

söz katacak değiliz. Biz bir başka yöne yöneleceğiz;

Bugün artık bu gerçek anlaşılncalıdır ki, maal-esef, Haçlı Seferleri, ve bu seferleri hazırlayan zihniyet, hâlâ 

devâm etmektedir. Dün bu seferleri hazırlayan dînî taas

sup. bugün, İktisadî tahakküm taassubuna dönüşmüştür. 

Sömürge siyâseti, el değiştirse bile amaç aynıdır. Bir yan

dan Istişrak mektebinin gayretiyle, yayımladığı kitaplarla, 

kendi görüşüne göre araştırmalarıyla, eleştirmeleriyle, btı- 

lüşldrıyla eski bölüntüler uyarılmakta, bir yandan, yeniden  

yeniye satın alınan, yahut aldatılan kişilerle İslâm'ı bölmek, fırkalara fırkalar katmak, hattâ yeni mezhebler, hat

tâ Islâm adına, Bahaîlik, Kaadıyânîlik.,. gibi dinler kurdur

mak, çeşitl i teşekküllerle, İslâmî reform görüntüsüyle İs

lâm'ı temelinden yıkmak çabası sürdürülmektedir. Vaktiy

le bu ayrımı, Ümeyyeoğullor, Abbasoğulları, Safâvîler ve 

Osmanoğulları siyâseti, tahakküm, ezmek, yaşamak, fa

kat yaşatmamak, din kisvesine bürünüp dünyayı elde et

mek hırsı körüklemiş, bu ayrımı güçlendirmek için yalan

Page 6: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 6/110

MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ

lar uydurulmuş, i ft iralar îcâd edilmiş, fetvâlar çıkartı lmış, 

kanlar dökülmüş, hânümanlar mahvedilmişti . Şimdiyse İçtimaî bütünüyle İktisadî yıkıntıyı sağlamak, böylece Müs

lümanları birbirlerine düşman etmek ve di lediklerine eriş

mek amacı, Batılıların ellerine düşmüş bir siyâset silâhı 

olmuştur.

 Artık Müslüm an lar ın birleşmeler i, Is lâm dîninin em

rettiği gerçek kardeşliğe yönelmeleri, birbirlerini sevmele

ri, saymaları gerektir; yoksa sonuç, çok vahîmdir.

İşte Üstad Muhommed Rıza'l-Muzaffer'in bu hacmi 

küçük, fakat muhtevâsı pek büyük ve önemli eseri, bu kar

deşlik amacını gütmektedir; bütün Müslümanları bu vecî

beye, bu dînî vazîfeye dâvet etmektedir.

Bir fazla söz söylemeyeceğiz; okuyucu, kitabı oku

yunca hükmünü verecektir. Bu eseri türkçeye çevirmekle 

Islâm'a, haddimizce ve öcizâne yardım ettiğimize inanıyo

ruz. Rasûl-i Ekrem’iyle Ehlibeytine (S.M.) tevessü! ederek  Allahu Teâlâ’dan başar ı d ilem ek tey iz.

15 Şa’bân'ül-Muazzom 1398 

 Abdülbâkıy GÖLPINARLI

Page 7: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 7/110

Page 8: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 8/110

T a k r i z

 [Kahire Üniversitesi, Diller Bölümü, Aral}  Edebiyâtı Profesörü büyük üstâd, gerçek dost  Dr. Hâmid Hafnî Dâvud’dan, Allah kendilerini te’yıd etsin, Üstâ'dtmız Muzaffer’in bu de

 ğerli kitabına bir sunu§ yazısı yazmalarım, bu  yazıda, eser hakkındaki düşüncelerini bildirmelerini recâ ettik; bu değerli yazıyı lûtf ettiler. İslâm'a hizmetleri dolayısıyla Allah, kendilerine hayırla mükâfatta bulunsun.'] 

Eseri yayımlayan: Kahire «Râbıtat’ül-Edeb’il-Hadîs» âzasından Murtaza’s-

Seyyid Muhammed’ür-Radavî.

Şîa-i İmâmiyye'nin inançları ve bu mezheb erbâbının  

bilgileri, edebieri hakkında, düşmanları tarafından yazılan 

yazılarda pek çok hatâlar vardır. Ben, Doğuda, Batıda, Müslümanların mühim bir kısmının mezhebi olan Imâmiyye 

hakkında, uzun müddet, ancak bu mezhebe karşı olanların, bu mezheb hakkında intikadda bulunanların kitapları

nı araşt ırarak bilgi edinmeye çalıştım; fakat gerek İsnâ - 

 Aşerî inançları ve gerek umûmî Şîa inançları hakkındaki fedrîsâtımda, Ehl-i Sünnet tarafından yazılan kitaplara da- 

yanmak   zorunda kaldım. «Hikmet, mü'minin yitik malıdır» hadîs-i şerifine istinaden gerçeği aramaya, İsnâ - Aşe- riyye hakkındaki tedrisâtımda, bu mezhebin bilginleri tarafından yozılan kitaplara baş vurmaya mecbur oldum.

 

Çünkü elbette bir mezheb erbabı, o mezhebi, düşmanla

rından daha iyi bilir; inançlarını daha iyi inceler. Hele ha

Page 9: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 9/110

10 ŞİA İNANÇLARI

dîs bilgisine âit bir bölümün kurulmasından îtibâren, bil- 

hâssa buna gayret ettim; Şîa ve Teşeyyu* hakkmda söz 

söyleyen kişinin, onlarm ona; kaynaklarına baş vurmadan 

söyleyecekleri sözlerin ilmi bir mâhiyet alamayacağı ve 

sağlam bir temele dayanamayacağı meydandaydı; bu çeşit sözlerde, yazılarda ne İlmî bir esas bulunabilirdi, ne

 

«9oğru bir bilgi. Sözgelimi, bilgin ve Doktor Ahmed Eminin, eserleıinde, Şîa hokkındoki aşın saldırılarının, Şiîlikte Yahudiliğin te'siri, yahud Şîa'nın Abdullah b. Sebe'e uydu

ğu hakkmdaki hükümlerinin, ilmi bir temele dayanmadığı, Şia'nın bu çeşit şeylerle bir ilgisi bulunmadığı meydan- 

daydi; nitekim Şîa bilginleri de bunları, kökünden reddettiler; meselâ Allâme Muhannmed'ül-Huseyn Âlü Kâşif’il-Gı- tâ', «Asl’üş-Şîoti ve Usülihâ» adlı kitabında bu çeşit iddiâ-

 

Jaro gereken cevâbı verdi.

Ben, Şîa-i Imâmiyye’nin ana kaynaklarını araştırıp bulurken eski dostum, Irak'lı yayımcı Seyyid Murlaza’r-Ra- 

■davî, Kahire’de, Şia’ya dâir bâzı mühim kitapları basım 

âlemine sunmaya başladı ve bu, beni çok sevindirdi. Esâ- sen, «Asl’üş-Şînti ve Usülihâ» yı, «Abdullah b. Sebe'» kitabını (*), «Vesâil’üş-ŞîaT) nın bâzı cüzü’lerini ve bunlardan başka Şîa inançJarına ve fıkhına âit kitapları da bana, kendileri vermişlerdi.

Bu sefer de, Necef-i Eşref'de Fıkıh profesörü bulunan 

üstâd Muhammed Rıza'l-Muzaffer’in, İmâmiyye inançldrı-

(*) €Asrv4 -§iatu ve Usûhihâ», ^HududT> bölümü mystesnâ, tarafımızdan, «Ca’fen Mezhebi ve Esasları» adıyla türkçeye çevrilmiş, İst. Minnetoğlu Kitabevi tarafından 1966 da yayımlanmıştır; 'iAbdullah b. Sebe», Murtaza’l-Askerî’nındir; bu kitap da tarafımızdan türkçeye çevrilmiş, «Abdullah b. Sabâ Masalı. Bir Yalancının Düzmeleri» adıyla İst. da Baha Mat. da 1974 te basılmıştır. Her iki kitap da, Cağaloğlu, Zaman Ya

 yınları K. de mevcuttur. .

Page 10: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 10/110

t a k r i z   11

na dâir yazdıklan bir eseri bano sundular, bu eseri ya  

yıma arzedecelderini bildirdiler ve esere bir sunuş yazısı 

yazmamı istediler.

Müellifin, en ince teferruâtına dek İmâmiyye inançlarını, pek güzel bir tertible bölümlere ayırması, onları en 

faydalı bir tanzda, fokat en vecîz bir sûreîte okuyuculara sunması, gerçekten de beni hayretle karışık bir sevince

 

düşürdü. Bu kitap, gerçekten de bu konuyu, her yanıyla 

kavrayan, aynı zamanda en kısa, fakat özlü bir surette 

bildiren bir kitap. Ben, burda, kitabın yazarını, aşırı bir  

övgüyle övmüyorum; ancak bu küçük, fakot her bahsi İlmî bir tarzda, gerçekleriyle inceleyip gereken bilgiyi veren kitabı, insafla anlatmak istiyorum; değerli okuyucuya, hacım bokımından küçük, fakat fikir ve anlam bakımından  

pek büyük olan bu kitap hakkında bilgi veriyorum ancak. 

Müellif, bu küçük kitapta, önce Kur’an’dan, sonra hadîsten, Allah hepsinden râzı olsun, Oniki İmâm’ın sözlerinden deliller getirmede. Okuyanların, önceden edinilmiş 

kanâatleri bir yana bırakıp, taossubu bir yana atıp akıllarıyla, insaflarıyla hüküm vermelerini diliyorum.

Meselâ, okuyucunun, İmâmiyye'nin, ictihâd hakkın- daki kanâati üzerinde durmasını isterim. Malûm olduğu

 

gibi, Ehl-i Sünnet’e göre, dört fıkıh imâmından, yâni Ebû - Honîfe, Mâlik, Şâfiî ve İbn Hanbel'den sonra ictihâd kapısı kilitlenmiştir; fakat bundan sonra fokıyhler, mezheb- 

de, vâhud fürü’da cüz’î ictihadlara yöneldiler. Beşinci Yüzyılda Gozâlî, altıncı yüzyılda Ebû-Tâhir'üs-Selefî, yedinci

 

yüzyılda İzz’üd-dîn b. Abd’üs-Seiâm ve İbn Dakıyk, sekizinci yüzyılda Takıyy’üd-dîn’is-Sübkî ve Ehl-i Sünnet bilginlerinin bir kısmıyla Sûfiyye tarafından bid’atla töhmet- lenen İbn Teymiyye, dokuzuncu yüzyılda Celâl’üd-dîn Abd’ ür-Rahman b. Ebû-Bekr'is-Süyûtî... bunlardandır; ancak

 

bunlar da, Hadîs Bilgisi metoduyla eleştirilirlerse, tam

Page 11: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 11/110

12 ŞÎA İNANÇLARI

bir ictihad sâhibi scFyılatnazIar ve re’iyleri, fetvâdon ileri 

gidemez ki bu husus, «Mısır’ckt İslâmî Teşrî' Târihi» adlı kitabımızda, mümkin olduğu kadar açıklanmıştır.

İmâmiyye bilginleriyse, her hususta içtihadı gerekli  bilmişler, hongi çağda olursa olsun, ictihâd kapısının, günümüze dek kapanmadığındo ittifak etmişlerdir. Bu bilginlerin çoğu, her devirde, müctehidin bulunması, Şia’nın, vefât etmiş müctehidi değil, sağ olan bir müctehidi taklîd

 

etmesi lüzumunu bildirmişlerdir. Bu, yaşayışın seyrine bir  

uyuş olduğu gibi şer'î hükümlerin dâimâ diri, hareketli, 

gelişir, zamana ve mekâno uyar hükümler olduğunu, onların donup kalmaydcoğmı, dîn ile dünyânın, inançla ilmi inkişâfın, aralarının oçılmayacağmı sağlamaktadır ve İmâ-

 

miyye'ye muhâlif olon mezheblerin çoğunda do, muhalefetlerine rağmen bunu görmekteyiz.

İkinci mes’ele, yapılan işlerde «Hüsnn ve «Kubh» un, yâni güzel ve iyi, hayırlı oluşla, çirkin, kötü ve şer oluşun,

 

zâti mevcudiyetine inanmalarıdır. İmâmiyye’ye göre, Allah'ın emrettiği, yahut mübah kıldığı şeylerde hüsn, haram ettiği, mekruh olduğunu bildirdiği şeylerde kubh,

 

zâti olarak mevcuttur; 6 işler, Alloh’ın emri, yâhut nehyi  dolayısıyla hüsn, yâhut kubh değildir; Allah, iyi, gerekli ve güzel olduğu için onların yapılmasını emretmiştir; zâtî 

 

ve tabiî olarak kötü olanlardan da kullarını nehyetmiştir. Şîa^i İmâmiyye, dînî hükümlerin çoğunda aklı delîl tut

muş, nakle dâyondığı kadar akla da dayanmıştır. Hüsn 

ve kubh hakkındaki re'y, Mu’tezile’nin re’yidir; ancak bur- da bir soru sormamız gerek: Bu hususta Şîa mı Mu’-

 

tezile'nin te'sîri altmda kalmıştır, Mu'tezile mi Şîa’ya uymuştur? Bundan bahsedenlerin çoğu, Şîa'nın Mu’tezile'- nin te'sîri altında kaldığını söyler; fakat ben, Mu'tezile'nin

 

Şîo'dan müteessir olduğunu sanıyorum; çünkü Teşeyyu', 

l'tizâi'den öncedir ve Sîo’nm uluları Mu’tezile'den önce

Page 12: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 12/110

T A K R İ Z 13

mevcuttur; bu hususta târihî gerçeklere uymok zorunda

yız. Şîa, i(k halîfeler devrinde mevcuttu; İmâm Alî’nin hilâfeti zamânmdaysa tam anlamıyla teessüs etmişti; İmâm  

 Al î (A.M.), zulümlere, düşmanlıklara mâruz kaJıp öhırete 

intikaal ettiği zaman Şîa, bütün siyâsî ve ictimâî fırkalardan ayn, müstakil bir Islâm mezhebiydi.

Okuyucunun, bundan anlaması gerektir ki Şîa, gerçeği tahrîf eden, Süfyânîlere uyan kişilerin sandıklan gibi

 

hurâfâtlo, vehimlerle, İsrâîliyâtla dolu, yâhut târihte ha

yâlı olarak   yaşatılmış olan Abdullah b. Sebe’ ve benzeri kiş iler tarafından uydurulmuş bir mezheb değildir; düşman

ların zanlarının aksine, hadîs bilgisi yoluyla da anladığımız gibi bu mezheb, Islâm mezhebleri arasında, akla ve 

fiakle dayanan, fıkhı mes’elelerde zamanı ve mekânı düşünerek ictihâda önem vermekle mümtaz olan, hükmü 

«bedl bulunan slâm   şerîatinin ruhuna uyan, görüşü geniş bir İslâmî mezhebdir.

Şimdi müsâodenizle üçüncü meş'eleye değineceğim:

Şîa’nın kobirleri iziyâreti. Ehlibeyt Imamlarınm medfûn  

^bulundukları yerlerde farz namazları kılmaları, onların hayat hikâyelerini onmaları, oralarda ilim meclisleri kurnno- ları, çoğdoş Müslümanlar nazarında bâtıl sayılmakta, bun-

 

;lar, hurâfâttan sayılmakta. Bu çeşit hareketleri, bllhâssa 

 Ahmed b. Abdülholîm b. Teymiyye ve onun târih baklanından talebesi sayılan ve Vehhâbî mezhebini kuran Mu-

 

ihammed b. Abdülvehhâb-ı Necidî ve adlarını yazmaya lüzum görmediğimiz çağdaşlarımızdan bir topluluk, küfür  saymakta; bu işleri, dinden çıkış bilmekte.

Fakat Ehl-i Sünnetin ekseriyeti, inançta aşın olmo- 

yonlar, bu hususta Şîa-i Imârniyye’yle aynı inancı gütmek- teler; her iki fırka da evliyânın, İmamlann ve yeryüzünde

 

ımevcûd olan herşey’in, ancak Allah'ın irâdesiyle insana

Page 13: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 13/110

14 ŞÎA İNANÇLARI

faydalar verebileceğine, Allah'ın irâdesiyle zarar getire

bileceğine inanmaktalar; hiçbir varlık, Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir vara, hiçbir vorlığa, ne bir foyda verebilir, ne

 

bir zarar. Bu bakımdan, din büyüklerinin kabirlerini ziyâ- ret, oncak onların huylarıyla huylanmayı, onların yollarına gitmeyi, onlorın tiertemiz yoşayışlorını anmak ve andırmak suretiyle 2iyâretçinin azmini, inancını, ibretini sağlar ki bu da her iki fırka tarafından da müboh sayılmaktadır.

Dördüncü nokta da şu; Kardeşimin te’lîf ettiği bu kitabı okurken İmâmiyye inançlarını en güzel bir üslûbla ve

 

akıl yoluyio belirtmesine hayran oldum doğrusu. Bunun sebebini de Şîa’nm, İmamlarından rivâyet ettiklerini, yâni  nakli, akıl yoluyio inceleyip derinleştirmesinde buldum.

 

Esasen Teşeyyu'la İ'tizâl ve Şia ulularıyla Mu’tezile büyükleri arasındaki bağlantılar da buna delâlet etknektedir. Hattâ Şia'nın ulularından olanlar, Mu'tezile'nin büyükle

rinden, Mu'tezîle'nin büyüklerinden olanlar da Şia ulula- 

rmdandır; «E’s-Sâhib b. Abbâd» kitabımıza müracaat eden, 

bunu anlar. Bilhâssa hicri dördüncü yüzyıl ortalarında bu 

bağlantı, bu te'sîr ve teessür, pek kuvvetlidir; ben, bu çağın ikinci yarısında Sâhib b. Abbâd'ın şahsiyetinde bunu

 

buldum.

Değerli müellif, «Tevhîd-i Sıfat» bahsinde, Allahü Ta- âlâ’yı Mu'tezile inancına göre anmakta; esâsen İmâmiyye 

ve Mu’tezile, sıfatların, zâtın aynı olduğunda birleşmek- 

feler ve kendilerine de bu yüzden «Ehl-i Tevhîd» demek- teler. Yâni Allahu Taâlâ, onlarca, zâtiyle görendir, zâtiyle

 

duyondır, zâtiyle gücü yetendir ve böylece zâtı ve sıfatları birbirinden ayırmamaktalar. Bence iki mezheb de, zât'la sıfatları ayırmada, iltibastan, bunun sonucu da şirkten kaçınmada; bu da şüphe yok ki tevhîddeki tenzîhî  düşüncelerinin tabiî bir sonucu. Gene İmâmiyye’yle Mu'-

Page 14: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 14/110

tezile arasındaki sağlam bağlantı, müellifin, Adi inancınr  

anlatışından da belirmekte; meselâ güzel, doğru işin Al- 

lahu Taâlâ’ya zulmü nisbet etmekten çekinmeleri sebebiyle; aksi holde böyle bir inanca saplonmoktan çekiniyorlar.

Hâsılı bu hususta her iki fırka, yâni Şîa-i îmâmiyye 

ve Mu'tezile, bir yanda; Ehl-> Sünnet ve Sûfiyye, öte yanda, îmâmiyye ve Mu’tezile, İlâhî adli savunuyorlar, Ehl-r  Sünnet ve Sûfiyye İlâhî hürriyeti, yâni Allah’ın, ef’âlinde

 

fâil-i muhtar oluşunu. Ancak her iki fırka da, hadîs yoluyla 

gerçeğe yönelmede.

Müellifin Kazâ ve Kader hakkındaki sözleri de bu konunun bir bölümü. Yâni insan, yaptığı işlerde muhayyer 

 

mi, mecbur mu; yâhud İmâmiyye’nin tâbîrince insan, fi’lin- de mecbur mudur, yoksa dilediğini yapabilir mi? Cebir 

 

mi var, Tafvîz mi? Bu bahis, İlâhî Adi felsefesiyle bağlantılı; ancak burda îmâmivye, Mu’tezile’den ayrılmada ve 

orta bir yol tutmada, İmâmiyye, «Cühemiyye» denen ve 

mutlak cebri kabûl eden fırkadan olmadığı gibi «Kaderiy- ye» denen ve işlerin yapılışını, mutlak olarak kulun ihti-

 

yârına bağlayan «Mufavvıza» dan, yâni Mu’tezile’den de 

değildir.

Mutlak cebri, insanın irâde ve hürriyetini selb ettiği  için kabul etmiyorlar, bunu kabûl etmek, insanı, yele uy

maya mecbur bir tüy hâlinde kabûl etmektir, bu takdirde, 

onların örfünce, insanın, yaptığı işler dolayısıyla soruya 

çekilmesi, bir zulümdür; bu cebri kabûl etmiyorlar; çünkü  

 Allah’ın Adi sıfât ına ayk ırı. Şâir, bu inanc ı şu beyit le dile 

get i rmede:

Eli-kolu bağlı birini denize atmak;

Sonra da aman hâ, aman, ıslanma, demek!

T A K R Î Z 1&

Page 15: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 15/110

16 ŞÎA İNANÇLARI

Mutlak ihtiyâr ve Tafvîzi kabûl etmemeleriyse, bu 

inancm, insanı, işlerinde, sözlerinde, Allah'ın irâde ve 

kudretinden müstakil saymakla sonuçlanmadadır; çünkü 

Tafvîza inananlar, insanın, yaptığı işleri, kendisinin yarot- tığına, bunlarda Allah’ın kudretinin, irâde ve takdirinin hiçbir dahli bulunmadığına inanmaktalar; inançları intikad  

edenler, bunlan yeren bâzı hadîsler de rivâyet ederler ki 

«Kaderivye, bu ümmetin Mecüs'udur» hodisi bunlardandır.

Bundan onlıyoruz ki Ceberîler, Allahu Taâlâ'dan Adi 

sıfatını nefyetmek suretiyle hatâya düşüyorlar; onlarca 

 Al lah, kul larını, onlarda kendisinin îcâd ettiği iş ler yüzünden soruya çekmekte. Kaderîlerse, yaratıklardan Allah'ın

 

kudretini, tedbîrini ve tasarrufunu nefyetmekle yanılıyorlar; her iki fırka da, inançta gerçekten pek uzak düşmede.

Bu yüzden İmâmiyye, bu hususta İmâm Ca’fer’üs- 

Sâdık'ın (A.M.) sözünü söylemekte:

«Cebir de yoktur, Tafvîz de; fakat iş, iki işin (, cebirle 

tafvîzin) arasında.» Bu sûretle onlar, kardeşleri Ehl-i Sün- net'le aynı inançtalar; çünkü Ehl-i Sünnet de onların söylediğini söylemekte; insonda cüz'î ihtiyâr olduğuna inanmakta. Buyso tam cebr olmadığı gibi insanın, yaptığı işlerin hâlikı (yaratıcısı) olduğu kanâatini de vermemekte.

 

Bu hususta İmâm Ebû’l-Hason’il-Aş'arî de aynı kanâati izhâr etmiş, Fahruddîn'i Râzî ise, «İnsan, bâtında mecbûr, zahirde muhayyerdir» diyerek bu inancın felsefesini dile

 

getirmiştir ki bu sözün derin bir anlamı vardır ve İslâm 

inancında rüsûh sâhibi olanlara, irfân erbâbına gizli değildir.

Şimdi önsözümüzü, beşinci mes'eleyle tamamlayalım;

o da İmâmiyye'deki «Bedâ'» inancıdır. Bu sözün açık an

Page 16: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 16/110

lamı, bir işi yapmak, sonra o işten vazgeçmektir, buysa, 

yaratıklorm vasıflarındandır ancak. Bir işi yaptıktan sonra 

düşünüp taşınarok ondan vazgeçmek, yaptığı işin yanlış 

olduğunu anlayıp bilgisizlik yüzünden yap'^ığı işten dönmek, doğruya yönelmek, ancak kula âit bir şeydir. Düşünürlerin çoğu, Bedâ’ hususunda Şia’nın yanıldığını, Al-

 

lahu Taâlâ'nın, bir işi yanlış olarak yapıp sonra doğruyu  

anlamasının ve o işten vazgeçmesinin düşünülemeyeceğini söylerler. Oysa ki Şîo ve Ehi-i Sünnet âlimleri, Allah’ın

 

bilgisinin kadîm olduğuna inanmaktadır; her iki fırka da, yaratıkların sıfatı bulunan bu çeşit şeyden Allah'ı tenzih

 

eder. Bu, yâni Bedâ', bir şey'in isbâtmdan sonra mah- vidlr ki esâsen llm-i İlâhîde böyle takdir edilmiştir; nitekim «Allah dilediğini bozar, dilediğiniyse isbât eder» bu-

 

yuru lmaktadır (XIII; Ra'd, 39). Imâmiyye’deki «Bedâ’» 

inancına dâir şu örneği arzedelim: Birisinin kötülüğü takdir edilmiştir; o kişi, kırk yaşına gelince Allah'a tevbe 

eder, iyilere katılır. Burada Bedâ’, o adamın adının, kö

tülerden silinip iyilere yazılması, o adamın kutlulara katılmasıdır; fakat bu tevbesi ve sonra saîdlere katılması, ona tevbenin ilhâm edileceği vakit, Allah’ın bilgisinde sâ-

 

bittir.

Imâmiyye’de Bedâ’, Allah’ın hikmetine binâen meydana gelen bir mohv ve isbât'dır. Imâmiyye'nin, Allah'ın, bir şey'i sonradan bilip değiştirdiğine inandığını sananlar, yanılmışlardır. Bedâ’, Kur’an'daki Nâsih ve Mensûh

 

ile tefsir edilir. Mşselâ, içkinin harâm edilişi, tedricî bir  

surette olmuştur. Birden harâm edilseydi, alışanlara güç 

gelirdi; bu yüzden merhale-merhale içki yerilmiş, içilmemesi buyurulmuş, sonra tümden harâm edilmiştir; İmâ-

 

miyye’nin Bedâ' hakkındaki inancı da bundan ibârettir.

Burada, şunu do söyliyeyim ki, Islâm mezheblerinin, 

fürû'da, yol-yordamdo ihtilâflarına rağmen temelde ve

T A K R Î Z 17

Page 17: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 17/110

13 ŞÎA İNANÇLARI

amaçta bir oluşları, beni gerçekten de sevindirmiştir. Al

lah’ın başarısıyla İslâm mezheblerini birbirlerine yaklaştırmak için ayrı bîr kitap yazmak isterim.

Bütün bu sözlerden sonra kitabın müellifi olan üstâ- dı, nakledilenle ma'kulü birleştirerek İmâmiyye inançlarını bildirmek husûsundaki başarısından dolayı tebrik ederim. İnsâf ve düşünce erbâbına dq bu kadar söz yeter.

Dr.  Hâmid Hafnl Dâvud 

 Diller Üniv. Arab Edehiyâtı ve Hindistan, Aliker Câmia- sı, İslâmî Bilgiler Müderrisi 

 Kahire - 17.6.1381 H. 25.11.1961 M.

Page 18: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 18/110

RAHMÂN VE RAHİM ALLAH ADIYLA

Hamd ve şükür, Allah'a; salât ü selâm, insonlarm en  

hayırlısı Muhammed’e ve insanlara doğru yolu gösteren  

evlâdına, soyuna.

İnançlara âit olan bu kitabı, selâm onlara. Ehlibeyt 

yoluna uygun olan İslâmî İnançların özünü, özetini anlat

mak için, etraflıca delîl ve hüccet getirmeden, çok def'a 

Ehlibeyt imamlarından gelen nassları zikretmeden, tam  

bir özet hâlinde yazarak adını, «Şîa İnançları» koydum; 

Şîo’dan maksadım da, bilhâssa «İmâmiyye-i Isnâ Aşeriy- 

ye» d ir.

1363 yılında, dîni yaymak için kurulmuş olan medresede Kelâm bilgisine dâir bâzı mübâhaseleri yazmaya ko

yulmuştum: bunlar çoğaldıkça çoğaldı; sonra da öylece 

kaldı. Aradan sekiz yıl geçti. Allah kendisine hayırlar ver

sin, üstün ve edîb Muhammed Kâzım E'l-Ketbî, bu yazı

ları bir daha gözden geçirmemi ve bunları özetliyerek bir  

risâle hâline getirmemi istedi: isteğine uydum, bu muh

tasar kitab meydana geldi.

Bu kitabı yayım âlemine sunmakla «İmâmiyye» hak- 

kındaki kınayışların önünü almak, bu mezhebin inançla

rını, okuyuculara, olduğu gibi sunmak istedim. Bilhassa 

çağımızda. Ehlibeyt yolunu bilerek, bilmeyerek, yâhud da 

bilmezlikten gelerek bir çok kişi, kaleme sarılıp Şia'ya, Şîa 

inançlarına, dinî mesleklerine göre, hücumlarda bulunu

yorlar; böylece de gerçeğe zulm ediyorlar, okuyanlara, bil

Page 19: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 19/110

20 ŞÎA İNANÇLARI

giyi değil, bilgisizliği yayıyorlar, Islâm birliğini bölüyorlar, 

gönüllerinde gizledikleri hasedi, garezi izhâr etmiş oluyorlar. Oysa ki bu gün, Müslüman toplumunun saflarını dü

züp koşmak, bölüklerini birleştirmek, bütün Müslümanları 

bir bayrak altında toplamak imkânı bulunması bile onların  

aralarını bulmak, onları birbirlerine yakınlaştırmak, hased- 

lerini köreltmek, garezlerini gömmek zorundayız ve bunu, 

bu gerçeği bilmeyen de yoktur, kalmamıştır.

Bu sözleri söylüyoruz ama, maal’esef; bâzı kişiler, 

Müslümanları hâlâ bölmeye, birbirlerini yermeye, İslâm 

birliğini bozmaya, Müs lüm anları ayrılığa, aykırılığa ça

ğırmaya uğraşıyorlar ve biz, bu kitap gibi bir çok kitapla 

bunun önüne geçemiyoruz, birl iği sağlayamıyoruz; «Imâ- 

miyye» nin inançlarını açıklamak, olduğu gibi bildirmek, 

bu çeşit kişilerin inadlarmt arttırıyor; uyarmalarımız, onla

rın tuttukları yanlış yoldaki ısrarlarını güçlendiriyor.

 Ancak bunlar ın ve ben zerler inin inad lar ında ıs rar e t

meleri, bizce önemli değil. Biz. bu kitabı sunmakla, yayım

lamakla, ancak gerçeği arayanlara faydalı olmak, İslâma 

faydalı bir hizmette bulunmak, hattâ bütün insanlığa hizmet etmek maksadını gütmekteyiz.

Kitabı bir başlangıçla beş bölüme ayırdık; şerîki-na- 

zîri olmayan Allahu Taâlâ'dan başarı dilemekteyiz.

Müellif  

27 Cumâdelâhıra 1370

Page 20: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 20/110

B A Ş L A N G I Ç

1 — N AZA R VE M AR İFET HAKKINDAKt

İNANCIMIZ

 A llah ü T aâlâ ’mn, bize düşünm ek kabiliyetin i verdiğine, bize akıl-fikir ihsân ettiğine, sonra da yaratışı

nı, yarattıklarına bakıp düşünmemizi, sun’unun eser

lerine dikkat edip teemmül etmemizi, hikmetini düşünüp çevermizdeki ve bizzat nefsimizdeki tedbîr ve tasarrufunu anlamımızı emir buyurduğuna inanmaktayız; nitekim, «Onun, onlarca da gerçek olduğunun apaçık meydana çıkması için onlara, delillerimizi yakın

da, çevrede de göstereceğiz, nefislerinde de» buyurmaktadır (XLI, Fussüet, 53).

«Biz, atalarımız neye uyduysa ona uyarız dedi

ler; ama atalarının aklı bir şey’e ermiyor» âyet-i kerîmesiyle (II; Bakara, 171) atalarım taklîd ederek onların yollarını tutanları kınamaktadır; hayâllerine ka

pılıp zanlara düşenleri de, «Onlar, ancak zanlarına

uyarlar» hükmüyle yermektedir (VI; En’âm, 116; X; Y ûnus A.M ., 66; LIII; N ecm , 23, 28).

Gerçekten akıllarımız, bize, yaratışa, yaratılışa ba

kıp varlığı yaratanı tanımamızı farz etmiştir; nitekimPeygamberin (S.M.) risâlet dâvasına ve mucizelerine

de bakıp gerçeği anlamamız, gene aklen farzdır bize.Bu bakımdan bu hususta bir başkasına uymak, bizce

doğru değildir; isterse kendisine uyulanın derecesi ve

Page 21: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 21/110

22 ŞÎA İNANÇLARI

mevkii yüksek olsun. Kur’ân-ı Kerîm’de de düşünüp

bilgiye, tanıyışa sahip olmaktan başka bir şey emre-dilmemiştir ve ancak, insanın yaratılışındaki bu dü

şünce hürriyetinden bahsolunmuştur; akıl-fikir sahip

leri de ancak bunu kabûl ederler.

Hâsılı, inanca âid hususlarda, insanın kendisiniihmâl etmesi, düşünceyi, anlayışı bir yana atması, atalarının, yâhud kendilerini yetiştirenlerin yollarını tut

ması doğru değildir; aksine, Kur’ân-ı Kerîm’in nassla-nnda da te’yid edildiği gibi inşânın yaratılışındaki akılfikir sahibi oluşu bakımından en ehemmiyetlileri tev-hid, nübüvvet ve meâd olan usûl-i dînde, düşünüp ak

lıyla gerçeği bulması gerektir; bu esaslarda atalarına, yâhud onlar gibi saydıkları kişilere uyanlar, yanı

lırlar, doğru yoldan saparlar, hattâ edindikleri inançdoğru bile olsa, bu hususta mazur sayılamazlar.

Bizce, önce inançlarm esasında düşünüp anlamak,insana vâcibtir ve bu hu susta başkasını taklîd câiz değildir. İkincisi, bu akli vücûb, şer’i vücûbdan da evvelgelir; yâni bu hususlarda dîni nasslara uymak suretiyle bir inanca varış, sahîh olsa bile mutlaka bu inan

cın, aklî delâletle te’yîd edilmesi gerektir.

2 — FÜRU’DA TAKLİDİN LÜZUMUFürû’-ı dîne gelince.- Bunlar, a’mâle âit şer’î hü

kümlerdir; bunlar da nazar, tefekkür vâcib değildir.Orucun, namazın vâcib oluşu gibi kesin olarak bil i

nen şeyler müstesnâ, bunlarda mükellefe üç şey gerektir :

Ehil olan kişi, hükümlerin delillerinde içtihadabaşvurur ve hükmünü verir .

Page 22: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 22/110

SÎA İNANÇLARI 23

Ehil değilse ihtiyatla amel eder.

 Y âhud dîn in i korum ak, kendi dileğine uym am akve Mevlâsma itaat etmek için içtihad şartlarmı kendisinde toplamış olan ve hayatta bulunan âdil bir

müctehidi taklid eder.

Müctehid olmadığı, ihtiyata riâyeti de bilmediği

halde, ictihad şartlarını hâiz olan bir müctehidi taklidetmeyen kişi , ömrü boyunca namaz kılsa, ibâdette

bulunsa, gene de ameli, taklid edilen bir müctehidin

re’yine uygun değilse bâtıldır, kabûl edilmez.

3 — İCTİHADDAKİ İNANCIMIZ

Fer’ î hükümlerde ictihâdın, bütün müslümanlarakifâi vâcib olduğuna inanırız; yâni her çağda, ictihad

mertebesine yücelmek için çalışmak, bütün müslü-manlara vâcibdir, ancak içlerinden biri , bu mertebeye ulaşırsa vücüb öbürlerinden sâkıt olur. Her çağda,m üslüm anlarm içind en ictihad m erbetesine erişipşartlarını nefsinde toplayan ve öbür müslümanlar ta

rafından taklîd edilmeye, hükmüne uyulmaya ehil bulunan birisinin yetişmesi gerektir. Böyle biri yetişti

mi, öbürleri, dinî hükümlerde ona baş vururlar. Fakat

içlerinden böyle biri yetişmemişse, bu mertebeye ulaşmak güç olsa bile , gene de hepsine bu mertebeye ulaşmak iç in çal ışmak vâcibdir ve vefât etmiş bir mücte

hidi taklîd etmeleri câiz değildir.

îctihad, «Muhammed’in S.M. helâlı , kıyamet gü-

nünedek helaldir, harâmı, kıyâmet gününe dek haram» muktezâsmca, zamânın ve ahvâlin değişmesiyle

değişmesine imkân bulunmayan ve Hazret-i Rasûl-i

Page 23: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 23/110

24 ŞÎA İNANÇLARI

Ekrem (S.M.) tarafından, Allah’ ın emriyle iblâğ bu

yurulan hükümleri, şer’î delilleriyle bilmek, bu hükümleri, şer’i delillerden istinbât etmek gücüne sahip olmaktır. Şer’î deliller, Kitab; yâni Kur’ân-ı Mecid,

Sünnet, İcma’ ve Akıldır ki bunlar, fıkıh usûlünü bildiren kitaplarda etrafıyla anlatılmıştır.

İctihad mertebesine yücelebilmek, bu dört şer ’ îdeli lden hüküm çıkarabilmek için, bir çok bilgiyi elde

etmek, bunun için de kendini tamamıyla bu yola ve

rip hakkıyla çalışmak gerektir (*) .

4 — MÜCTEHİDE İNANCIMIZ

İctihad şartlarını kendisinde toplamış müctehid,gaybet zamanında, inancımızca, İmam aleyhisselâm’ın

naibidir, mutlak olarak hâkim ve reisdir; hüküm ver

mekte, halka hükmetmekte İmâmın salâhiyetine sahiptir. Onun hükmünü kabûl etmemek, İmâm’ın hükmünü kabûl etmemektir ; İmâm’ın hükmünü kabûl et

memek ise, Allah’ ın hükmünü kabûl etmemektir ki

bu, sâdık-ı âl-i Muhammed’den aleyhi ve aleyhimüsse-lâm, rivâyet edilen hadîse göre, Allah’a şirk koşmakla

birdir.

İctihad şartlarını nefsinde toplamış olan mücte

hid, yalnız fetva almak için kendisine müracaat edilmesi gereken şahıs değildir-, o, aynı zamanda, ümme

tin umumî vilâyetine de sahiptir; hükümde, kazada,bir işi hall-ü fasi etmede de ancak ona müracaat edilir

(*) Meselâ miictehidin, mutlaka riyaziyeyi, hendeseyi hak Tcıyle bilmesi îcabeder; aksi takdirde, miras ve sefer hükümlerinde yanılabilir. (Mütercim)

Page 24: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 24/110

ŞÎA İNANÇLARI 2&

ve bu hususlarda, ondan başkasına baş vurmak, an

cak onun emriyle câiz olabilir; nitekim hadler ve diğercezalar da ancak, onun emriyle ve hükmüyle icra edi

lebilir.

İmâmın haklarına ait hususlarda da başvurulması gereken makam, ancak odur ve bu derece ve umûmî riyaset ve vi lâyet gaybet zamanında, İmam aley-hisselâmın niyabeti dolayısıyla ve İmam aleyhisselâm.

tarafından  kendisine verilmiştir.

Page 25: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 25/110

I. BÖLÜM

İ L Â H İ Y Y Â T

5 — ALLAHÜ TAÂLÂ’YA İNANCIMIZ

 A llahü T aâ lâ ’nın var ve b ir olduğuna, h iç b ir eşi -benzeri bulunmadığına inanmaktayız. Kadîm’dir, zevali yoktur, ona zevâl erişemez. Evveldir, âhırdır, bi

lendir. hükmedendir; adalet sahibi dâimî diridir; gücüyetendir, ganîdir, duyan-bilendir; yaratıkların vasfe-

dildikleri şeylerle tavsif edilemez. Cismi, sureti yok

tur, cevher ve araz değildir (*); ağırlığı, hafifliği yoktur; hareketi, sükûnu olamaz; zamanı ve mekânı bulunamaz; kendisine işaret edilemez. Eşi, eşiti, benzeri, zıddı, zevcesi, oğlu, ortağı olmadığı gibi ondan

başka bu vasıflan hâiz biri de yoktur; «Gözler onu idrâk edem ez ve o, gö zleri idrâ k eder.» (VI; En ’âm, 103).

Onu, yaratıklarından birine benzeten ve yüzü,el i , gözü olduğunu söyleyen, yâhud dünya göğüne in

diğini , cennet ehline, ay’ ın göründüğü gibi görüneceğini söyleyen, bu çeşit inançlara sapan, her türlü nok

sandan münezzeh olan yaratıcıyı bi lmeyen kişidir ki

■o, kâ fir m enzilesindedir. Ve him lerim izle, en ince an

(*) Cevher, bizdtiht, yâni kendi varlığıyla vâr olan, araz, vâr olabilmek için cevhere muhtâc olan şeydir. Renk, cisme na

 zaran arazdır, şekil ve hey’et de öyle. Cisim, renk, şekil ve hey’-  e te nazaran cevher sayılır. (Mütercim)

Page 26: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 26/110

ŞÎA İNANÇLARI 27

lamlara dek, hak kında düşünebildiklerimiz, İmam

Muhammed Bâkır aleyhisselâmın buyurdukları gibi ,ancak bizim mislimiz bir makluk olabil ir.

Kıyamet günü, halka görüneceğini söyleyen, O’-nun cisim olmadığına inansa, onu teşbihden tenzihetse bile bu sözü, bir dil tekerlemesinden ibarettir ve

küfre ulaşır; çünkü bu çeşit iddialarda bulunanlar,Kur’ân-ı Kerîm’in, yâhud hadîsin zahirî anlamlarına

kapılanlar, akıllarını - düşüncelerini bırakanlar, on

ları artlarına atanlar, o sözlerdeki istiare ve mecazları anlamakta acze düşüp nazara, delile önem verenlerdir.

e _ TEVHİDE DAİR İNANCIMIZ

Her hususta Allahü Taâlâ’yı bir bi lmenin vücü-buna inanmaktayız. Zâtı itibariyle varlığına, birliği

ne, bunun vücûbuna inanmamız nasıl gerekse aynıtarzda sıfatlarını tevhîd de vâ cibd ir ve bu, ileride anla-

tacığımız g ibi, sıfatlarının, z âtının a ynı olduğ un a inan

mak, zâti sı fatlarında da benzeri bulunmadığına îmânetmektir. O ’nun, ilim de, kudrette nazîri bulu nm adığı

gibi yaratmakta, rızık vermekte de şeriki, nazîri yok

tur ve bütün kemâl sı fatlarında eşi bulunamaz.

İbâdette de O’nu tevhîd, aynı tarzda gerekmektedir; hiç bir veçhile   O ’ndan başkasına kullukda b u

lunmak câiz değildir. Kullukların hiç bir nev’inde, vâ-cib olsun, olmasın, namazlarda ve diğer ibâdetlerde,ne suretle olursa olsun, O’ndan başkasını katmak caiz olamaz. İbâdette, bir başka varı, varlığı, O’na katan,müşriktir; kullukta O ’ndan başkasına yaklaşmayı

kasdeden, putlara tapan kişi hükmündedir.

Page 27: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 27/110

28 ŞÎA İNANÇLARI

 Yalnız, bâzı kim sele rin , zan lanna , vehim lerine

uyup kabirleri ziyaret, yâhud taziye meclisleri tertîbetmek gibi hususlarda İmâmiyyeyi kınamaları doğrudeğildir; çünkü bunlar, bu işler, ibâdette Allah’dangaynya yaklaşmak nev’ inden olamaz. Bunlar, hastayıdolaşıp hâlini - hatırını sormak, gönlünü almak, ce

nazeyi teşyi ’ etmek, mü’min kardeşleri ziyarette bulunmak, yoksula yardım etmek gibi temiz ve güzel işlerle Allahü Taâlâ’ya manen yaklaşmayı kasdetmeye

benzer, o çeşit işlerdendir. Hastanın hâlini - hâtınnısormak, hadd-i zâtında, kulun Allahü Taâlâ’ya mânevi yakınlığını, Allahü Taâlâ’nın râzılığını sağlayan biriştir; hastaya yakınlık kasdı yoktur ki Allah’dan baş

kasına kulluk etmeye benzesin; yâh ud da ku llukta şirk

koşmaya benzetilsin. Kabirleri ziyaret ve tâziye meclisleri tertîb etmek de bunlardandır.

Kabirleri ziyâret ve tâziye meclisleri, şer’i olan gü

zel ve temiz işlerdendir; fıkıh bilgisinde de bunlarınhükmü böyledir. Bunlarla, bâzı kimselerin zannettikleri gibi ne ibâdette bir şirk kasdedilmektedir, ne

İmam lara ku llukta bulunmak. Bu ziyaretlerle, bu m ec

lislerle onlann adlan anılmakta, yaptıkları işler zikredilmektedir; bunlar, Allahü Taâlâ’nm şeâirini ululamaktır; «Ve kim Allah dîninin hükümlerini ulularsa şüphe yok ki bu hareket, gönüllerdeki çekinme du-

gusundandır.» (XXII; Hacc, 32)

7 — ALLAH’IN SIFATLARINA İNANCIMIZ

Cemâl ve kemâl sıfatlarının, yâni ilim, kudret, gı-nâ. irâde, hayât gibi sübûtî sıfatların tümünün, zâtına

m uza f sı fatlar olm ayıp zâtinin aynı .oldu ğu na inan

Page 28: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 28/110

ŞÎA İNANÇLARI 29

maktayız. Vücûdu, ancak zatî vücüddur; kudreti , ha

yâtı dolayısıyladır ve hayâtı, kudretidir. Dâimi diriolduğundan gücü yetendir, gücü yeten olması dolayı

sıyla da dâimidir. Sıfatlarında ve varlığında bir ikilikolamaz; öbür kemâl sı fatlarında da hâl , böyledir.

Sıfatlar, mefhumları bakımından muhteli f görünm ekle ber âb er hakikatleri ve varlıkları bakım ındanbirdir; çünkü bu sıfatların varlıklarında bir ayrılık

farz edilse, vücudda da teaddüd îcâbeder; bu ise tev-

hîd inancına zıttır.

 Y aratm ak, n z ık verm ek, evveli olm am ak, yücelik

gibi izâfî olan sübûtî sıfatlar da, gerçekte bir tek sıfa

ta, yaratıklarına her an kayyüm oluş sıfatına râcidir,o sıfat, eserlerinin, hükümlerinin ihtilâfına rağmenbir tek sıfattan ibarettir.

Celâl sıfatlan dediğimiz selbi sıfatlarsa, O’nda bu

lunmasına imkân olmayan sıfatlardır. Cisim oluş, hareket ve sükûnda bulunuş, ağırlığa, hafifliğe sâhip

olmak ve şâire gibi sı fatlar, O’nda bulunamaz; bütünnoksan sıfatları, Zât-ı Bârî ’den selbetmek vâcibdir;

hattâ bunların varlığındaki imkân dahi Zât-ı Bârî ’den

selb edilmelidir. Böylece selbî sıfatlar, kemâl sıfatlarına, sübûtî sıfatlara râcî olur. Allahü Taâlâ, her hususta, zâtı bakımından birdir, vâhid ve samed olması

dolayısıyla da terkîbden ve bütün selbı sıfatlardanmünezzehtir.

Sübûtî sıfatların selbî sıfatlara ircâı dolayısıylazâtın mahz-ı vücûd oluşu, sıfatlarının ayn-ı zât olma

sı ve her türlü noksan sıfatlardan münezzeh bulunuşu, vücûdla ademin aynı kıyâsını uyandırmamalıdır.Sübûtî sıfatların, zâtdan ayrı mülâhazası, hadim var

lıkların taaddüdü ve vâcib’ül-vücûdun şerikleri bu

Page 29: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 29/110

30 ŞÎA İNANÇLARI

lunduğu sonucuna vanr. Emîr ’ül -Mü’minîn ve Sey-

yyid ’ül -M uvahhidîn aleyhisselâm buy ururlar k i :

«Öz doğruluğunun kemâli , O’nu noksan sıfatlar

dan tenzih etmektir; çünkü bilmek gerektir ki ne sıfatsöylenirse söylensin, o sıfatla vasfedilemez; her sıfat,vasfedlienden gayrıdır; onunla bilinemez. Onu vasfet-

meye kalkışan, onu bir başkasına eşit etmiş sayılır.Başkasını O ’na eşit sayan, ikiliğe dü şm üş olur. İkiliğedüşen, tecezzisini kaail olur; tecezzisini kaail olan, O’

nu tanımamış olur. . .»

8 — ADL HAKKINDAKİ İNANCIMIZ

 A llahü T aâlâ ’n m kem âle âit bütün sıfatların ın b irinin de adi olduğudur; Allahü Taâlâ’nın âdil oldu

ğuna, zâlim bulunmadığına inanmaktayız. Kazasında

Gevretmez; hükmüne hayıflanmaz. îtâat edenlere se-vab verir, isyan edenleri cezalandırır. Kullarına, güçlerinden fazla bir teklifde bulunmaz; onlara, hak ettikleri cezadan fazla da ceza vermez. Çünkü inanmaktayız ki Allahü Taâlâ, herhangi bir vesile ile güzeli,iyiyi terk edip kötü işi işlemez; çünkü Allahü Taâlâ,güzelin, güzel ve iyi oluşu, çirkin ve kötünün çirkinve kötü oluşunu bilir. Bu bilgisiyle de güzel ve iyi işi

yapmaya, kötüyü terk etmeye gücü yeter. İyiyi işlemekle bir ziyana düşmez ki onu terke muhtaç olsun,ni-tekim kötüyü de işlemeye bir ihtiyâcı yoktur. Bütünbunlarla beraber O, hüküm ve hikmet sahibidir; işlediği şey, hikmete uygundur; en mükemmel düzene göredir.

Zulm ü ve kötü yü işleseydi, - ki şânı bu nd an yü

cedir iş, dört şekle d ön er d i :

Page 30: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 30/110

ŞİA İNANÇLARI 3Î

1) O İŞİ, hâşâ, bi lmiyor, kötü olduğunu bilmedi

ğinden yapıyor;2) Kötü olduğunu bil iyor, fakat yapmaya mecbur;

terketmeye gücü yetmiyor;

3) Kötü o lduğunu bi lmekte , onu yapmaya mecbur

da değil , ama yapmaya muhtaç;

4) Kötülüğünü bil iyor; yapmaya mecbur değil , ih

tiyâcı da yok; fakat abes olduğundan yapıyor ve bu

nunla, hâşâ, kendini tatmin ediyor.

Bu mülâhazaların hepsi de, mahz-ı kemâl olan

 A llahü T aâ lâ ’y a noksan irâs eder; bu yüzden de O ’nunzulümden, kötü ve abes iş işlemekten münezzeh ol

duğuna inanmamız vâciptir.

 A m a m üslüm anlann bazıla rı, hâşâ, A llahü Taâ-

lâ’nın kötü işi yapmasını, itâat edenleri cezalandırma

sını, hattâ âsîleri, kâfirleri cennete sokmasını câiz.bilmekteler; onlarca kullara, güçlerinin yetmeyeceği

işleri de, dilerse, emredeceğine, bunları terk edenlericezalandıracağına, kendisinden zulüm ve çevir gibişeylerin sudur edebileceğine, hikmete, maslahata uy

mayan, faydası bulunmayan işi yapabileceğine, «Yap

tığından sorulmaz; onlardır sorumlu olanlar» âyet-ikerîmesini (XXI; Enbiyâ, 23) delil getirerek inanmak-

talar. Oysa ki Allahü Taâlâ’nm şânı, bütün bunlardanyücedir ve kitâbının muhkem âyetlerinde, «Ve Allah,

ku llarına zu lm ü irâde etmez» (XL; Ğ aafir, 31), «V e Allah, fesadı sevm ez» (II; Bakara, 205), «V e biz , g ökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakiler! boş yere ya

ratm adık» (XLIV; Düha n, 38) ve «Biz, cinn i ve insanları,an cak k ulluk e tsinler diye ya rattık» (LI; Zâriyât, 56)

buyurarak zulümden, bozgundan münezzeh buhındu-

Page 31: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 31/110

32 ŞÎA İNANÇLARI

ğunu, boş, abes bir şey yapmayacağını beyân buyur

maktadır. «Tenzih ederiz seni, bunu boş yere yaratmadın.» (III; Al-i İmran, 191)

9 — TEKLİF HARKINDAKİ İNANCIMIZ

 A llahü T aâlâ ’nın kullarına delî l ve hüccet ikaa-

me ettikten sonra ve ancak güçleri kadar tekli fte bulunduğuna, gü çleri yetmeyen, bi lgi leri kavra m ayan

şey’i teklif etmediğine inanmaktayız; çünkıvâcize, inadına öğrenm eyene değil de bilmeyene, anlam ayana tek

lifte bulunmak, zulme âit işlerden sayılır. Aynı zamanda, hükümleri, teklifleri öğrenebileceği halde öğrenmeyen câhil in de Allah katında sorumlu olduğu

na, bu taksiri yüzünden cezalanacağına inanırız. Çün

kü aklı başında ve hür insana, şer’i hükümlerden ihtiyâcı olanları öğrenmek vâcibtir.

 A llahü T aâ lâ ’nm , düzene kavuşm ala rı, hayır lara

Ulaşmaları, dâimi kutluluğa ermeleri için kullarınıdoğru yola irşâd buyurduğuna, şer ’ ı hükümleri bunagöre teklif ettiğine, onlan, kendilerine zarar vere

cek, bozguna uğratacak, sonlarım kötü kılacak şeylerden nehy ettiğine de inanmaktayız; itâat etmeye

ceklerini bilse bile emir ve nehiylerini onlara iblâğbuyurmuştur; çünkü bu, kullarına lûtuftur, rahmettir. Kullar, işledikleri şeylerin çoğunu bilmezler, dün

yadaki ve âhıretteki hayır yollarını, tam olarak tasar-layamazlar; kendilerini zarara, mahrumiyete uğrata

cak şeylerin çoğundan gaflet edebilirler. Zâtı itibariyle Rahman ve Rahîm olan Allahu Taâlâ’nın bu lûtfu,

bu rahmeti , mutlak kemâlinin icâbıdır ve zâtından

Page 32: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 32/110

ŞÎA İNANÇLARI 33

aynimaz; kullar O’na itâat etmemekte, emirlerine, ne-

hiylerine uymamakta ayayk direseler, ısrâr etseler bile bu lûtfu, bu rahmeti onlardan esirgemez.

10 — KAZÂ VE KADER HARKINDAKİİNANCIMIZ

Mücebbire (*) diye adlandırı lan toplum, yaratık

ların fiilleri olmadığı, bütün fiillerin failinin, AllahüTaâlâ olduğu kanâatine sapmıştır. Onlara göre Allah,

hâşâ, insanlara cebren isyâna dâir işler işletmekte,

böyle olduğu halde de onları cezalandırmadadır; itâ-ata dâir işlere cebretmekte, aynı zamanda da onlan

sev âb a nail eylemektedir. O nlarca kulların fiilleri,gerçekte, Allah’ın fiil leridir; fakat şu var ki bu husus

ta kullar, o fiillere mahal olmaktadır (**). Bu inanç,

eşyadaki sebebiyyeti inkârın sonucuna varır; gerçeksebebi yaratan ise şeriki olmayan Allahü Taâlâ’dır. Bu

İnanca sapan, Allahü Taâlâ’ya zulmü nisbet etmektedir, oysa bundan münezzehtir.

Bir başka toplum sa «M ufavvıza» diye anılm aktadır. Onlara göre Allahü Taâlâ, bütün fiil leri yaratıkla

rına tefviz etmiş, gücünü, takdirini, kazâ ve kaderi

(*) Bu söz yerine daha ziyade «Ceberiyye» sözü kullanılır ve bu inancı güdenlere «ceberi» denir. (Mütercim)

f**; Vahdet~i vücûd inancında aşırı gidenler ve her şey’i  Allah’ın zuhuru, varlıkları, mezâhiri sayan sûfîler, vahdetin ilk merhalesi olarak «tevhîd-i ef’alH kabül ederler. Bütün tüllerin, 

 gerç ek idili, onlarca Allah’dtr; iyi, kötü, hayır, şer, nisbet ve  itibardan meydana gelir; hadd-i zâtında her iş, fâilinin mazhariyetine, istidadına göre doğrudur ve gerçek fâil, Allah’dır; 

 görülüyor ki bunlar, daha da ileri gidiyorlar. (Mütercim)

Page 33: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 33/110

34 ŞÎA İNANÇLARI

ni onlardan kaldınmştır. Bu inancı güdenlerce ef ’âl i ,

 A llahü T aâlâ ’y a nisbet etm ek, ona noksam n isbet etmektir. Varlıkların sebebleri vardır ve bütün sebebler,sebebleri meydana getirene, ilk sebebe, Allahü Taâ-lâ’ya irca’ edilirse, bu, Allah’ın gücünü iptal sonucuna

va rır ki bu da, yaratışta,, ona, on dan ga yriy i da şerikkoşmaktır.

Bizim inancımız ise, tertemiz İmamlarımızdan gelmektedir, (aleyhim üsse lâm î. O inan ç da bu iki inancın

ortasındadır, yâni gerçek, bu ikisinin arasındadır. Bu

iki inancın kelâmcılarının delillerindeki çelişkiler, insanı hayrete düşürür. Bir toplum, ileri gitmiştir, öbü

rü ise geri kalmıştır. İmamımız Sâdık aleyhisselâm,bu orta yolu, meşhur «Cebir de yoktur, tefviz de; fakat iş, iki işin arasındadır» buyruklarıyla bildirmiş

lerdir.

Bu sözün etrafl ıca anlamı ve özet yoluyla i fadesiş u d u r :

İşlerimiz, bir bakıma bizim işlediğimiz işlerdir;bunları işlemeye gücümüz, ihtiyârımız var^^r. Fakat

bir başka bakım dan da bu işler, A llah’ ın takdirine ba ğlıdır, kudretine dâhildir. Allahü Taâlâ, bize, işlediği

miz işleri zorla işletmemektedir; aksi halde yaptığımız kötülüklere karşı bizi cezalandırması zulm olurdu.

Bunları işlemekte bizim gücümüz, ihtiyarımız vardır;ama işlerimizi , ancak kendimizin işlememiz husu

sunda da bizi başı boş bırakmamıştır; yaptıklarımızı,O’nun kudretiyle yapmaktayız. Gerçekte yaratış daO’nundur, hüküm de O’nun; emir de O’nun ve O, herşey’e gü cü yetendir, kullarını güc üyle kavrayandır.

Hâsılı Kazâ ve Kader, Allahü Ta âlâ’nın sırlarındanbir sırdır. Kim bunu, ileri varmadan, geri kalmadan

Page 34: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 34/110

ŞÎA İNANÇLARI 35

anlarsa, hüküm budur; bu hususta fazla incelemeye

kalkışırsa sapıklığa düşebilir, inancı bozulur; çünkübu, öyle güç ve ince felsefî bir bahisdir ki ancakbinde bir kişi kavrayabilir. İnsanın, Eimme-i Ethârın,(aleyhimüsselâm), buyurdukları gibi, gerçeğin, ikisi

arasmda olduğuna, mutlak olarak cebir ve tefvizinbulunmadığına inanması yeter. Esâsen bu, mutlakaetraflıca, inceden inceye araştırılıp inanca varılması

gereken itikaadî asıllardan da değildir.

11 — BEDÂ’ HAKKINDAKİ İNANCIMIZ

İnsana göre bedâ’, bir şeyde, bir işde, gerçek olmayan bir re’ye sahip olması, kendi re’yine, kendi kararına göre o işi işlemeye kalkıştıktan sonra da re’-yinde yanıldığını , gerçeğin başka türlü olduğunu an

laması, o işi yapmaktan vazgeçmesidir. Bu, işi lâyıkıy-la bilmeyişten, anlamayıştan meydana gelir ve insan,

bundan dolayı pişmanlığa düşer.

Bu anlamda bedâ’ , Allahü Taâlâ hakkında düşünülemez; çünkü bu, bi lgisizl ikten ve noksandan mey

dana gelir. Sâdık (aleyhisselâm), «Kim, bir işin, Allah tarafından, başka türlü olduğunun anlaşıldığına

ve bu jTJzden Allah’ın nedamete düştüğüne inanırsa,bizce o kişi , ulular ulusu Allah’a kâfirdir» buyurmuş

lardır. Gene, «Kim, dün bilmediği bir şey bu gün Allah’ça bilindi sanırsa, ben, o kişiden beriyim» demişlerdir.

İm am C a’fer ’üs-S âdık’ın, (aley hiss elâm ), «A llah’ınoğlum İsmail hakkında izhâr ettiğini hiç bir şeyde

izhâr etmemiştir» buyurması, âdeta birinci anlamı

Page 35: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 35/110

36 ŞİA İNANÇLARI

okşadığı cihetle İslâm fırkaları hakkında eserler ya

zanların bir kısmı, İmâmiyyeyi kınamaya, Ehlibeytyolunu yermeye koyulmuşlardır. Oysa ki bizim inan

cımız, Allahü Taâlâ’nın, kitabının muhkem âyetinde,«Allah dilediğini bozar, dilediğiniyse isbât eder; kitâ-bın aslı , O’nun katindadır» buyurduğu hükme uymak

tadır (XIII; Ra’d, 39). Bunun anlamı da şudur: AllahüTaâlâ, bir şey’i , peygamberinin, yâhud velîsinin diliyle, maslahata uygun bir tarzda izhâr eder; sonra bu

nu imhâ edip ayrı bir tarzda izhâr eyler. İbrâhim (alânebiyyinâ ve âlihi ve aleyhisselâm ) a o ğlu İsm âil ’i (A.M.) kurban etmesini emir buyurmuş, sonra onun ye

rine bir koçu n k urb ân edilm esiyle İsmâil kurtulmuştur.

İmam aleyhisselâm’ın, «Allah’ın, oğlum İsmail hakkında izhâr ettiğini hiç bir şeyde izhâr etmemiştir*

buyurmakla İsmail ’ in imam olmadığmı bildirmişlerdir; halbuki İsmâil , büyük oğulları olduğundan ken

dilerinden sonra onun imam olacağı sanılmaktaydı.Bedâ, pey gam berim izin (S.M.) şeriatleriyle ön

ceki şeriatlerin hükümlerinin nesh edilmesine, hattâHazret-i Peygambere (S.M.) vahyedilen bâzı hükümlerin, sonradan neshedilmesine benzer.

12 — DİN HÜKÜMLERİ HARKINDAKİİNANCIMIZ

 A llahü Taâ lâ ’nın , v âcib ve h aram ettiği hükümlerle diğer hükümlerin hepsini de, kulların, onları icra veya terk etmelerinde, kendi hayırları, kutlulukları bulunduğu için vâcib, yâhud haram ettiğine inanmaktayız. Vâcib ettiği şeylerde hayırlar, men-faatlar vardır; nehyettiklerinde de zarar ve kötülük

Page 36: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 36/110

ŞİA İNANÇLAR I 37

mevcuttur. Yapmamız, daha iyi ve uygun olan şey

leriyse bize müstehab kılmıştır. Öbür hükümlerde dehikmet vardır ve bu, kullarına lûtfundandır, zatî adâ-

letindendir. Biz bilmesek bile mutlaka her işde hikmetler gizl idir ve hiç bir şey yoktur ki hikmetten hâ

li olsun.

Bizim dinimizi , dünyamızı bozan, yapmamamızda

hayır bulunaa şeyleri de kötü olduğu için nehyetmiş-tir; bizim inancım ız budur. Fakat m üslüman lardan

bâzı fırkalar, hiç bir şey’in hadd-i zâtında güzel, yâ-hud çirkin olmadığını, Allah’ın nehyettiği şey’in, neh-

yi dolayısıyla kötü ve çirkin olduğunu, emrettiğinin

de, emri dolayısıyla güzel ve iyi olduğunu söylerler;

fakat bu, aklî zarurete aykırıdır. Allahü Taâlâ’nın,kötü olan ve yapılmasında kötülük bulunan şey’ i emredebileceğini, yapılmasında hayır bulunan şey’i de^nehy edebileceğini söyleyenler de olmuştur. Fakat bu,

 A llahü Taâlâ ’y a bilg isiz lik , yâhud acz isnadın ı in taçeder; oysa şânı, «bunda n pek büyü ktür, yücedir»(XVII; îsrâ, 43. âyet-i kerîmesinden iktibas).

Hâsılı gerçek inanç şudur: Biz, Allahü Taâlâ’nınbize vâcib kıldığı, yâhud haram ettiği şeylerde, zâtı

na âit bir maslahat , bir fayda o lduğunu kabûl etmiyoruz; O’nun zâtı , bundan yücedir; tekli flerin tümünde de fayda bize aittir; çünkü Allahü Taâlâ, abes şey’ i

emretmez, herhangi bir şey’ i de nehyetmiş olmakiçin nehyeylemez; O, kullarından ganîdir; bizim faydamız için emir ve nehyetmiştir; bunlarda zât-ı İlâhisine râci ’ bir garez yoktur.

Page 37: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 37/110

II. BÖLÜM

13 — NÜBÜVVETE DAİR İNANCIMIZ

Nübüvvetin İlâhi bir vazife ve Rabbani bir sefir

lik olduğuna inanmaktayız. Alİahü Taâlâ, kullarınadoğru yolu göstermek, dünyada, âhırette, faydalarınımûcib olacak, mutluluklarını sağlayacak hükümleri bi ldirmek, onları kötü huylardan, bozguncu gele

nek ve göreneklerden arıtmak, onları hikmet ve ma

rifet sahibi kılmak için, lûtfuyla seçtiği, insanlığın enolgun ve yüce mertebesine ulaştırdığını kullarına gönderir; onların vasıtalarıyla öbür kullarına kutluluk

ve hayır yollarını bildirir; insanlığa lâyık sıfatlananlatır, derecelerini dünyada da yüceltir, âhırette de.

Nübüvvet, biraz sonra da arzedeceğimiz gibi, İlâ

hi bir lûtuftur. Yaratan, insanları hidâyete eriştirmek,onları düzene sokmak için peygamberlerini, zât-ı İlâhîsinin sefirleri ve yeryüzünde halîfeleri olarak gön

dermek lûtfunda bulunmuştur. Aynı zamanda, AllahüTaâlâ’nın, peygamber olarak seçtiği kişi lerde, kulla

rın bir seçim, bir ihtiyar hakkına mâlik olmadıklarına da inanmaktayız; bu seçim, ancak O’nun el indedir ve «Peygamberliğini kime vereceğini Allah, daha

iyi bilir» (VI; En’âm , 124); kulların bu h u su sta 'ha k

lan olmadığı gibi peygamberler vasıtasıyla bi ldiri lenhükümlerde, diledikleri tasarrufda bulunmaya, on-lan değiştirmeye de salâhiyetleri yoktur.

Page 38: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 38/110

ŞÎA İNANÇLARI 39

14 _ PEYGAMBERLİK LÛTUFDUR

Gerçekten de insan, pek şaşılacak bir yaratıkdır;görülmemiş tavırlara sâhibdir; yaratılışında, tabiatın

da, özünde ve aklında, çeşitli ve karışık özellikler vardır; bir yandan bütün bozgunculuk huyları insandatoplanmıştır, öte yandan bütün hayır ve düzen sıfatlan onda mevcuttur ve insanların her ferdi böyle-

dir. insan, bir yandan yalnız kendini sever, kendini

düşünür; dileğine uyar, istediklerine boyun eğer, her

kesten üstün olmayı, her şey’i elde etmeyi ister; dünya yaşayışına bağlanır; dünyanın süsüne-püsüne, me-ta’larına kapılır. Nitekim Allahü Taâlâ, «Gerçektende insan m ah rûm iyet içind ed ir elbette» (CIII; Asr,2), «Gerçekten de insan, kendisini ihtiyâcı yok görünce elbette azar» (XC VI; A lâk, 6-7) şe «G erçek ten nefis,

kötülüğ ü pek fazla buy uru r» (XII; Y ûs uf A.M., 53)

âyet-i kerîmeleriyle insanın bu zaif yönünü beyan buyurmuştur; nefsi bakımından insanın, dileklerine, şehvetlerine,  yaratılışı  îtibâriyle düşkün lüğü, bir çok

âyet-i kerîmede açıkça bildirilmiştir.

Öbür yandan ise Allahü Taâlâ, insana, doğru yo

lu gösteren, onu düzenli ve ha yırlı işlere sevkeden akılvermiştir; k ötülüklere, zulm e karşı dura n bir kabiliyet,

kötü ve pis şeylerden çekinmesini sağlayan bir yaratılış ihşân eylemiştir, insanın özünde, bu hırs ve şeh

vetle akıl, boyuna çarpışıp durmaktadır. Kimin aklışehvetine üst olursa o, insanlık bakımından yüce birmakaama yücelir, mâneviyet bakımından olgunlara

karışır; kimin şehveti aklına üst gelirse o, insanlıktan

uzaklaşır, alçalır, hayvanlar derekesine düşer.

Bu iki kuvvetin çarpışması sonucunda, insanların

Page 39: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 39/110

Page 40: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 40/110

ŞÎA İNANÇLARI 41

dir; bu, Allah’ın lûtfu ve rahmeti dolayısıyladır; çün

kü kullarına bol-bol hayırlar veren kerem ve mutlakkemâl sahibi olması bakımından, zâti bir vücûbdur;cömertliği, lûtfunu kabûle müsteid olarak yarattığı in

sanlara, elbette cömertliğini, lûtfunu bezleder; çünküO’nun rahmet alanında buhl yoktur; cömertl iğinde,

kereminde noksan olamaz.

15 — PEYGAM BERLE RİN M U CİZELERİNEDAİR İNAN CIMIZ

 A llahü T aâlâ ’nın , halkın ı h idâyete sevk edecekbir peygamber gönderince, onu şahsan tanıtması , in

sanları ona yöneltmesi için, risâletine seçtiği kişiyedelil ve hüccet verdiğine de inanmaktayız. Bu, lütfün

itmamı, rahmetin kemâlidir. Bu delilin de, insan gü

cünün üstünde, ancak kâinatı yaratanın, varlık âlemini tedbîr edenin izhâr edebileceği bir şey olmasıgerektir ki o peygamber, bununla tanınsın, bilinsin.

İşte bu delile, öbür insanlar, onun eşini - benzerini

yapamayacakları , bundan âciz kalacakları için «mu’-ciz — H alkı acze dü şüren », yâ hu d «m u ’cize •— Ha lkıacze düşüren şey» denir.

İnsanlara delil olarak izhâr edilen mu'çizenin,

o peygamberin çağındaki bi lginleri , fen ehlini aczedüşürecek, şaşırtacak bir şey olması gerektir. M u ’ci

ze, peygambere, nübüvvet dâvasının bir delilidir. Baş

kaları buna benzer bir şey izhâr edemedikleri ve bu,olağanüstü bir şey olduğu cihetle bunun, Allah tara

fından izhâr edildiği, izhâr edenin de, kâinatı tedbîrve tasarruf edenle ruhî bir yakınlığı bulunduğu anla

şılır. Peygam ber, peyg am berlik iddiasıyla bera ber

Page 41: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 41/110

42 ŞİA İNANÇLARI

böyle olağan üstü bir m u’cize de izhâr ed ince halk, ona

karşı eğilir, inanan inanır, inkâr eden ise eder.Bu yüzdendir ki her peygamberin mu’cizesini , ça

ğında ilerlemiş bilgilerin, fenlerin üstünde bulmaktayız." M ûsâ pe yg am ber in A.M. z am anınd a sihir pekyaygındı; onda n dolay ı ona A sâ m u ’cizesi verildi; sihirbazlar, bunun mislini gösteremediler, yaptıkları bü

yüler bâtı l oldu. İsâ peygamberin A.M. çağında tıbpek ilerlemişti: bu sebeble ona körlerin gözlerini aç

mak, baras illetine uğramışları iyileştirmek, ölüyü diriltmek mu’cizesi verildi; tabibler bunları görüp acze

düştüler.

Bizim peygamberimizin (S.M.) mu’cizesi ise, be-lâğatlyle, fasâhatiyle gerçekten insanları acze düşüren ve ebedi olarak kalan ve kalacak olan Kur’ân-ıKerim’dir. Çünkü asırlarında belagat, fasâhat pek iler

lemişti; belâğat erbâbı, insanlar arasında, fasâhatla,

belâğatla hitâbelerde bulunmak ve şi irler söylemeksuretiyle ün kazanmışlardı. Kur’an, bir yıldırım gibi

indi, onları per-perîşân etti, dehşete düşürdü; akıllarıtarumar oldu. Kur’an, ona benzer on sûre getirme

lerini, bir sûre söylemelerini bu yur du ; dille karşı k oy amayacaklarını anladılar, kılıçla karşı durmaya kal

kıştı lar. Muhammed bin Abdullah’ ın (sallâl lahü aley

hi ve âlihi ve sellem ), getirdiği Ku r’an ’ın m u ’ciz ol

duğunu, hak üzere indiğini anlayıp onun risâletinitasdıyk etmişiz.

16 — PEYGAMBERLERİN M A ’SUMOLDUĞU NA DAİR İNANCIMIZ

Peygam berlerin , mu tlak o larak mâsum bulunduklarına inanmaktayız; nitekim İmamlar da öyle

Page 42: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 42/110

ŞÎA İNANÇLARI 43

dir; hepsine de tertemiz selâm ve övgüler. Bu husus

ta bâzı müslümanlar, bizim inancımızda değillerdir;hattâ İmamlar şöyle dursun, peygamberlerin bile ma

sum olmadıklarına inanırlar.

İsmet, yâni mâsum oluş, küçük-büyük bütün günahlardan, yanılmaktan, unutmaktan münezzeh ol

maktır. Akıl , bunun, peygamber hakkında, olmayacakbir şey bulunduğuna hükmetmez; hattâ peygamberin,

yolda yemek yemek, yüce sesle gülmek, halkın örfün-

ce kötü görülebilecek bir işi işlemek gibi mürüvveteaykın olan şeylerden birini bi le yapmaması gerektiğine hükmeder.

İsmetin varlığına delil şudur: Peygamber suç iş

leyebilir, yanılır, yâhud unutursa, ondan bu çeşit şeyler sudur ederse, ona inananlar, uyanlar, elbette şüpheye düşerler; düşmemeleri, din ve akıl bakımındanm üm kün değildir. Bu takdirde halkın ona uyrnası

güçleşir; bu ise nübüvvet vazifesine karşıdır; sözlerinde, işlerinde bir değer kalmaz, mutlak olarak buyruklarına uy ulamaz; harek etleri bir örnek olam az ve pey

gamberlerin gönderilmelerindeki fâide ve lüzum abesolur.

Bu delil , İmamda da aynıdır; çünkü İmam da, hal

kın hidâyeti için Allah tarafından nasbedil ir ve peygamberin halîfesidir. İmamet bahsinde bu, etraflıca

anlatılacaktır.★

17 — PEYGAMBERİN SIFATLARIHAKKINDA İNANCIMIZ

Peygamberin mâsum olmasının, yaratılış ve akıl

bakımından en olgun ve üstün sıfatlara sâhip bulun

Page 43: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 43/110

44   ŞÎA İNANÇLARI

masının, yiğitlik, siyaşet, tedbîr, sabır, anlayış, zekâgibi sıfatlarda, öbür insanların ona yaklaşamamasının

vücûbuna inanmadayız; çünkü böyle olmazsa, bütünhalka riyaset etmesi, bütün âlemi idaresi mümkünolamaz.

Doğumu, ana-baba ve ataları bakımından soyunun tertemiz olması , emin ve gerçek bulunması, pey

gamber o larak gönderi lmeden önce de bütün kötü ve

âdi sı fatlardan münezzeh bulunması îcâb eder; halkın gönüllerinin ona karşı tam bir inanca ulaşmasıve kendisinin bu ilâhı rütbeye tam anlamıyla müste-

hak bulunması, bunu îcâb ettirir.

18 — PEYGAMBERLER VE KİTAPLARIHARKINDAKİ İNANCIMIZ

İcmâlen, bütün peygamberlerin hak ve gerçek o l

duklarına, hepsinin de mâsum bulunduklarına inanmaktayız. Peyga m berliklerini inkâr, yâ hu d onlarla

alay etmek küfürdür, zındıklıktır; çünkü bu, onlardan,onların gerçekl iğinden haber veren peygamberimizi

de inkârdır.

Onlaırn, Âdem, Nüh, İbrahim, Dâvud, Süleyman,Mûsâ, İsâ ve diğerleri (A.M.) gibi adlan, şerîatleri,

Kur’ân-ı Kerîm’de anılanlarına bilhassa inanmak vâ-cibdir; onların birini inkâr, hepsini ve hâssatan Peygam berimizin (S.M.) pey gam berliğini inkârdır.

Böylece onların kitaplarına, onlara inenlere deinanmak vâcibdir. Ancak bugün, insanların el lerin

de bulunan Tevrat ve Încîl ’ in indiri ldiği gibi olmayıp

değiştiri ldiği , Mûsâ ve îsâ aleyhimesselâm’ın zaman-

Page 44: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 44/110

ŞÎA İNANÇLARI 45

lanndan sonra, dileklerine uyan, istediklerini yapan

kişiler tarafından bu kitapipara bir çok şeyler eklendiği sabittir.ic

19 — İSLÂM HAKKINDAKİ İNANCIMIZ

 A llah ’ın katın da, dîn in , İslâ m olduğuna inanm aktayız (III; Al-i İmran, 19). İslâm, ilâhî şerîattir; şeri-

atlerin sonuncusu, en olgunu ve insan kutluluğuna,

insan mutluluğuna en uygunudur; insanların dünyave âhıret işlerinin hepsini de toplayan, kavrayan birdindir; zamanlar, yüzyıl lar geçtikçe, dünyanın sonu

na dek, değişmesine imkân yoktur. İnsanların, insan

lığın, ferdi bakımdan, toplum ve siyaset bakımından,bütün ihtiyaçlarına cevap verecek kudrettedir. Şeriatların sonuncusu bulunduğu, zulm ve fesadla bozulan insanlığı ıslâh edecek bir başka şeriat beklenme

diği için, şüphe yok ki İslâm dîni, güç-kuvvet kazanacak, adâletiyle, kanunlarıyla dünyayı düzene sokacak

tır.

İslâm şeriatı, bü tün kan unlarıyla, yeryü zün detam ve gerçek olarak tatbik edilse, bütün insanlarınesenliği sağlanmış olur; insanlar, yücelik, üstünlük,

genişl ik, güzel huylar bakımından en yüce dereceyeulaşır, yeryüzünden zulürti kalkar, insanlar arasın

da sevgi hâkim olur, yokluk-yoksulluk yok ölür gider. Fakat maalesef İslâm, künhüyle anlaşılamadığın

dan bu hallere düşmüşüz. «Bu da şundandır ki gerçekten de Allah bir toplum, ahlâkını bozmadıkça onlara ve rd iği n i’meti değ iştirm ez.» (VIII; Enfâl, 53) Bu,

âdetullahtır, «Gerçekten de mücrimler kurtuluşa erişemez ler.» (X; Y ûn us A.M ., 17) «Ve Rabb in, ehli dü

den e riâyet eden yerleri, zulüm le helâk etmez.» (XI;

Page 45: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 45/110

46 ŞÎA İNANÇLARI

Hûd A.M., 117), «Rabbinin, halkı zâlim olan yerleri

helâk edişi böyledir; onun azâbı, helaki de pek elemli,çetindir.» (XI; H ûd A.M ., 102).

îman, emânet, gerçeklik, ihlâs, güzel muamele,

varlığını dîne ve dindaşlarına veriş, kendisinin sahipolmasını dilediği, sevdiği şey’e kardeşinin de sâhipolmasını dileyiş, îslâmın esaslarından iken biz, zan-

lara, vehimlere kapılmış, bölük-bölük olmuşuz; birbirimizi tekfir ile uğraşıyoruz; uyanan Bâtı ise İslâm

ülkelerini sömürmek için bu düşmanlıkları daha dakızıştırmada.

Müslümanların uyanmaları, dinlerinin esâsına sarılmaları, aralarındaki nifakı, zulmü kaldırmaları ge

rek; ancak bundan sonradır ki âlem, zulümle, cevirledolduğu gibi adâletle, eşitlikle dolar; Allahü Taâlâve Rasülü de, dinlerin sonu olan İslâm da bunu va’det-

mektedir; bu dinden sonra bir din yoktur. Bir İmam

gerek ki İslâmdaki evhamı, sapıklıkları gidersin; insanları zulümden, düşmanlıktan kurtarsın; huylarınıarıtsın, ruhlarını tasfiye etsin. Allah, O’ııun zuhuru

nu tezleştirsin, çıkışını kolaylaştırsın.

20 — İSLÂM ŞERİATİNİ İBLÂĞ EDEN

HARKINDAKİ İNANCIMIZ

İslâm dînini kullara iblâğa, Allahü Taâlâ tarafından Muhammed bin Abdullah me’mûr edilmiştir;(Sallâllahü aleyhi ve âlihî ve sellem). O, peygamber

lerin sonuncusudur; rasullerin en ulusudur ve mutlak olarak en üstünüdür. Aynı zamanda o, bütün in

sanların da ulusu olup hiç bir kimse, üstünlük ve yü-

Page 46: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 46/110

ŞİA İNANÇLARI 4T

çelik bakımından ona yaklaşamaz; hiç bir akıl -f ikir

sahibi ve hiçbir akıl-fikir, O’nun kemâline yakınlaşamaz. Yaradılışta, maddi - manevî, her yönden, O’nunbenzeri yoktur ve O, «Hiç şüphe yok ki en büyük birahlâk sâh ibidir.» (LXVIII; Kalem, 4) ve bu , insanlarınyaratıldığı andan kıyâmete dek de böyledir.

21 — KUR’AN-I KERİM HAKKINDAKİ

İNANCIMIZ

Kur’ân-ı Kerîm’in, Allahü Taâlâ tarafından, pey-

gamber-i ekrem’e (S.M.) vahy edilen ilâhı kitap ol

duğuna, o kitabın, (insanların ihtiyaçları olan) herşey’i bildirdiğine, belagat ve fasâhatte eşi bulunmayan, bulunmasına da imkân tasavvur edilemeyen, aynı zamanda en yüce gerçekleri ihtiva eden, bütün in

sanları acze düşüren ebedî bir mu’cize bulunduğunainanmaktayız; tebdil, tahrif ve tağyir gibi şeylerdenkorunm uştur, bug ün el imizde bulunan ve okunan K ur’-

ân-ı Kerîm, Hazret-i Peygambere (S.M.) vahyedilenKur’ân-ı Kerîm’in aynıdır; bu hususta başka iddiadabulunan, mugalâtâya girişen, buna benzer bir dâ

vaya kalkışan kişilerin hepsi de hidâyetten sapmıştır; çünkü «Ne önceden onun hükümlerini Ibtâl eden

bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir ve bâtıl,ona za ra r verem ez.» (XLI; Fussılet, 42)

İ’câzının delillerinden biri şudur ki: Bunca zaman geçmiş, i l imler, fenler ilerlemiş olduğu haldeKur’an, bütün yüceliğiyle, kudretiyle, bizlere telkıynettiği fikirlerle, insanlığı yönelttiği maksatlarla aynıkudreti korumaktadır; onda İlmî bir hatâ, felsefî bir

tenakuz yoktur. Halbuki nice bilginlerin, filozofların,

Page 47: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 47/110

48 ŞÎA İNANÇLARI

.zaman geçtikçe serdettikleri naz ariyelerde ha tâlar

meydana çıkmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’e hürmet etmek, onu hem sözle,hem fiil ve hareketlerle ululamak vâcibdir; onun birtek kelimesine bile hürmetsizlik etmemek gerektir. Ce

nabet, hayız, nifas ve benzerleri hallerde ve hades-iasgar hâlinde, yâni abdestsiz olarak onun kelimelerine, harflerine dokunulamaz; hattâ uyuyup kendinden

geçen kişi bile, ancak abdest aldıktan sonra Kur’an-ıKerîm’e dokunabilir-, «Ona ancak temiz kişiler doku

nabilirler» buyurulmuştur (LVI; Vâkıa, 79)

Kur’ân’ı yakmak, kaldırıp bir yere atmak, onaayakla basmak, yâhud onu aşağı bir yere koymak da

câiz değildir; bu çeşit şeylerden birini kasidle yapan,Rabb’ül-âlemiyne kâfir olmuştur, dinden çıkmıştır.

22 — İSLÂM VE ONDAN ÖNCEKİ ŞERİATLAR

HAKKINDA İNANCIMIZ

İslâm ın sıhhati ha kkınd a bizimle m ücad eleye,

münakaşaya girişen kişiye, her şeyden önce, Rasûl-iE krem 'in (S.M.) dâimi, ebedî m u ’cizesi olan Ku r’ân-ı

Kerîm ile cevab veririz. Allah saklasın, insanın kendisinde de bir şüphe belirse hür kişi, aklı-fikri yerindeolan adam, gene aynı yolla îmânını pekiştirir, şüphe

sinden kurtulur.

 A m a eski şeria tla ra, m eselâ Yahudiliğe, Hristi-yanlığa gelince-, Kur’ân-ı Kerîm’i tasdıykten önce; yâ

hud Îslâmî inançtan kendimizi, Allah saklasın, tec-ridden sonra, onların sıhhatine kendimizi kandıra

cak bir delîle gene de sâhip değiliz; çünkü bu dinlerin

Page 48: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 48/110

ŞÎA İNANÇLARI 49

mensupalnnm el lerinde Kur ’an gibi ebedî bir mu’ci -

ze yoktur. Fakat Kur’ân-ı Kerîm’i tasdıyk edince, Kur’-ân-ı Kerîm’de mevcûd olan adları, kıssaları geçenpeygamberleri de tasdıyk gerektir; müslümana farzolan budur ve bu, yeter; artık onların şeriatlarını incelemeye lüzum yoktur. îslâmı tasdıyk etmeyen kişi,

ondan önceki dîni, Nasranîliği, o da kendisini kandıramazsa Mûsevîliği incelemek, sonunda, dinlerden birini kabûl etmek, yâh ud da hepsini inkâr etmek zoru ndadır. Bunun aksine, Yahudi, yâhud Nasrânî muhitinde yetişen kişinin de, Yahudi ise Nasrânîliği, Müs

lümanlığı, Nasrânî ise İslâmî incelemesi, akıl bakımından gereklidir; çüiıkü gerek Mûsâ (A.M.), gerek

İsâ (A.M.), benden sonra artık peygamber yok» dememiştir. «Benden sonra peygamber yok» diyen, Haz-ret-i Muhammed’dir (S.M.); sâdıkdır, emindir, hersözü vahye dayanmaktadır. Müslümana, bu yüzden,

ancak Müslüman mezheblerinin hangisinin gerçek

olduğunu incelemek îcâb eder; bundan dolayı biz deartık îmâmet mes’elesine geçiyoruz.

Page 49: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 49/110

III. BÖLÜM

23 — İMAMET HARKINDAKİ İNANCIMIZ

İmâmetin, usûl-i dinden olup îmânın, ona inan,makla tamamlanacağına îtikaad etmekteyiz. îmâmet*.

te, insanın, atalarını, çevresindeki kişileri, onlan yetiştirdikleri sayılan adamları, bunlar ulu sayılsalar,.dereceleri, m tb eler i yüksek olsa bile, taklid etmesi

câiz değildir. Tevhîd ve Nübüvette nasıl zâti araştırıpbulmak ve yakıyne ermek gerekse İmâmette de ge-.

rektir.

Nübüvvetin, Allahü Taâlâ’dan bir lütuf olduğunainandığımız gibi , her asırda da, peygamberin vazifeleriyle vazifelenmiş, insanların her iki âlemde de sa

lâh ve saadetlerini tekeffül etmiş, hidâyet ve irşad-larını uhdesine almış bir İmâmın bulunması îcâb ettiğine inanırız. Bu İmam, insanların din ve dünya iş

lerini tedbîr etmek, aralarından zulmü, düşmanlığıgidermek, adaleti yaym ak hususunda peygam berin

um um î vilâyetini hâizdir ve bu bakım dan İmamet,nübüvvetin devamıdır. Peygamberleri göndermek, na

sıl bir lütuf ise, peygamberden sonra, onun yerineİmâmı nasbetmek de lütufdur ve vücüb-ı zâtı i le Al

lahü Teâlâ’ya vâcibdir; bu bakımdan İmâmet, ancak A lla hü T eâlâ ’d an nass ile, yâhud o İm am dan öncekiİmâmın,, onun İmametini beyâniyle tahakkuk eder;

insanların seçmesiyle, istemesiyle olmaz; insanlar di

Page 50: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 50/110

ŞİA İNANÇLARI 51

lediklerini îmam olarak tâyin, yâhud dilediklerini azl

hakkına da sahip değillerdir. Aynı zamanda insanlar,İmamsız da kalamazlar; çünkü Rasûl-i Ekrem sallâl-lahu aleyhi ve âlihi ve sellem, «Kim zamânınm İmamı

nı bi lmeden, tanımadan ölürse, câhil iyyet ölümü üzere ölmüştür» buyurmuşlardır.

 A yn ı zam anda asırlardan b ir asrın , halkın ken di

sine itaati farz edilmiş bir İmamsız geçmesi de mümkün değildir. İnsanlar, onu kabül etseler de, etmeseler

de, ona yardım da bu lunsalar da, bulunm asalar da, onamuti olsalar da, olmasalar da, her asırda, her zaman,

 A lla h tarafından nasbedilm iş b ir İm am m evcuttur.İmâmın, halk tarafından tanınıp bil inmesi , yâhud bilinm emesi, H azret-i Pey gam berin (S.M.) m ağara da,Ebü-Tâlib işı ’bında gizlenmeleri gibi halktan gizlenmesi aynıdır; nitekim aklen, bu gizleniş zamânınm

uzun, yâhud kısa o lması arasında da bir fark yok-

dur. Allahü Taâlâ, «Her topluma bir hidâyet verenvardır» (XIII; Ra’d, 7) ve «Hiç bir ümmet yoktur kiiçlerinden bir kork utucu çıkm asın» buyu rm aktadır

(XXXV; Fâtır, 24).

24 — İMAMIN İSMETİ

İmâmın da, peygamber gibi içte, dışta, görünürde, gizlilikte, bütün kötü ve pis şeylerden, doğumun

dan vefâtına, dek mâsum olduğuna inanıyoruz; İmam,imametten önce, sonra, soy-boy şerefi bakımından enyüce ve temiz kişi olup her türlü kötülükten, suçtan,

yanılmadan, yanlış iş görmeden, unutmadan ve hertürlü aşağılık şeylerden mâsumdur. İmamlar, şerlati

koruyan, onun'hükümlerini halk arasında icra eden

Page 51: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 51/110

52 ŞÎA İNANÇLARI

kişi ler bulunduklarından, onların da peygamberler gi

bi masum olmaları ve ismet hususunda peygamberleimam arasında bir fark bulunmaması gerektir .

25 — İM ÂM IN SIFATLA RI VE BÎLGÎSİ

imâmın, peygamber gibi, yiğitlik, kerem, temizlik,

gerçeklik, adalet, tedbîr, hikmet ve bütün üstünlükleve iyi huylar bakımından, halkın en seçkini olması

gerektir ve buna inanmaktayız ; peygamberde bu sıfatların bulunmasına âit delil , aynen İmamda da tat-bıyk edilir.

İmâmın, ilâhı hükümlere, i lahi maârife, bütün

bilgilere sâhip olması, peygamber, yâhud kendisinden önceki İmam vasıtasıyladır. Yepyeni bir şey hakkında da İmam, Allahü Taâaâ’nın, ona ihsân ettiği

kudsî kuvvetle, i lham yoluyla gereği gibi hükmeder,

o şeyi, künhüyle anlar, bilir. Bir şeye yönelirse, onubilmek dilerse, o şey hakkında, ancak gerçeği bilir;yanılmaz, şüpheye düşmez; bu hususta aklî delillere,

yâhud belletenlerin belletmesine ihtiyâcı yoktur; bilgisi, iktizâ edince daha da derinleşir, daha da ziyade

leşir ve bu yüzdendir ki Rasûl-i Ekrem’e (S.M.), «Rab-

bim, bi lgimi ziyâde et» demesi emir buyurulmuştur(XX; Tâhâ, 114)

İnsan, hayâtında bâzı şeyleri, bâzı anlarda hadsyoluyla kavrar; bu da i lhâmın bir nev’ idir. İnsandaki

bu kudret, bâzı kere çoğalır, bâzı kere ise azalır vebunda, önceden çalışıp uğraşmasına, yâhud öğretmen

lerin belletmesine lüzum yoktur. İşte bu kaabiliyet,

 A lla h tarafından İm am ’a, en üstün b ir tarzda ihsân

Page 52: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 52/110

ŞÎA İNANÇLARI 53

edilmiştir! İmam, herhangi bir şeyi bilmek dilerse, o

işin bütün gerçeği, tozdan-pasdan aranmış, yapımıgüzel bir aynaya, karşısındaki şeyler, nasıl akseder,

olduğu gibi görünürse, İmamın gönlüne de böyle aks

eder, görünür.

Bu, Hazret-i Peygamberin, (sallâllahu aleyhi ve

âlihi) , ve İmamların hayatlarında, her an görülmektedir. Hiç biri, bir muallime gitmemiş, bir mürebbi-

den bir şey öğrenmem iştir; hattâ okum ayı, yazm a

yı bile tâlim yoluyla elde ettiklerine dair bir rivayetmevcut değildir. Hiç biri , bir hocadan ders görmemiş, hiç biri bir mektebe, bir medreseye gitmemiştir.

Böyle olduğu halde, kendilerine bir şey sorulunca, ona

derhal ve en doğru cevabı vermedeler, dillerine, bilmiyorum sözü gelmediği gibi cevap vermek iç in dü

şünmeleri , yâhud cevabı bir müddet sonraya te ’hir-leri de vâki’ değildir. Diğer bilginlere, bilgide ileri gi

denlere bakınca görüyoruz ki , bi lgi elde etmek içinbir, yâhud bir çok üstada baş vuruyorlar, onların

tedris meclislerine devam ediyorlar, sonunda, onlannbirinden, yâhud bir kaçından, rivayet için icazet alıyorlar; böyle olduğu halde gene de bir çok mes’elede,

bildiklerinin çoğunda şüpheleri var ve bunu kendileri de itiraf ediyorlar.

26 — İMAMLARA İTÂAT

İmamların, (aleyhimüsselâm), Allahu Taâlâ’nınbize, emirlerine itâat etmeyi emir buyurduğu «ÜlüF-

emr - emredenler, emretmek salâhiyetine sâhip olanlar» olduklarına (IV; Nisa, 59), insanlara tanıklık ede

ceklerine (II; Bakara, 143), Allah’ın kapıları, O'na va

Page 53: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 53/110

54 ŞÎA İNANÇLARI

ran yollar ve O’nun delilleri bulunduklarına inanıyo

ruz. Bu yüzden de onlar, Allah’ın bilgi hâzineleri,vahyinin tercemanlan, tevhidinin direkleri , marifetin ha zineda rlarıdır ve yıldızlar, nasıl gö k ehline

amansa, onlar da yer ehline amandır. Onlar, bu ümmetin içinde, Nûh peygamberin (A.M.) gemisine benzerler; binen kurtulur, binmeyen helâk olur-gider ve

onlar, Kur’ân-ı Mecid’de buyurulduğu gibi kadirleri

yücelti lmiş kullardır ki Allah’ ın buyruğuna muhale

fette bulunmazlar ve O’nun emrini tutarlar (XXI; Enbiyâ, 27); onlar Allahu Taâlâ’nın her çeşit kötülükten,

suçtan arıttığı, tertemiz ettiği kişilerdir (XXXIII; Ah-

zâb, 33).

Onların buyrukları , Al lahü Taâlâ ’nm buyrukları

dır; nehiyleri O’nun nehyidir; onlara itaat, Allah’aitaattir; onlara isyan, Allah’a isyandır. Onlan seven,

 A llah ’ı sever; on lara düşm an ola n, A llah ’a da düşm an

olur. Onların emirlerini reddetmek câiz değildir; reddeden, Rasûlullah’m (S.M.) emrini reddetmiş gibidir;Rasülullah’ın emrini reddeden ise, Allahu Taâlâ’nınemrini reddetmiş sayılır. Onİ€inn emirlerine inkıyâd,

sözlerini kabûl gerektir ve gene bundan dolayıdır ki

şer ’ i hükümleri , ancak onlardan alabileceğimize, başkalarından almamızın sahih olmayacağına inanırız;farz olan teklifleri, ancak onların yoluyla ahzedebili-

riz; çünkü arzettiğimiz gibi, Rasûlullah’ın (S.M.) sahih hadîsinin hükmünce onlar, Nûh peygamberin (A.

M.) gemisine benzerler; o gemiye giren kişi kurtulmuştur; girmeyense bu dalgalanıp duran, çoşup kö

püren denizin şüphe ve sapıklık dalgalarına kapılır,boğulup gider.

Dünyevî ve dînî işlerimizde, Rasûlullah’m (S.M.)Ehlibeytine (A.M.) müracaat etmemizin gerekli ol-

Page 54: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 54/110

ŞÎA İNANÇLARI 55

Üuğuna en kesin delilimiz, Rasûl-i Ekrem’in (S.M.),

«Ben, gerçekten de sizin içinizde iki pahâ biçilmez şeybırakıyorum, birisi , öbüründen daha da büyük: Al

lah’ın kitabı, gökten yere uzatılmış ip ve benim Ehlibeytim. İkisine yapışırsanız, benden sonra ebedî ola

rak dalâlete düşmezsiniz» buyurmuş olmalarıdır. Buhadîs-i şerif, Ehl-i Sünnet ve Şia yollarından rivayetedilen ve iki f ırka tarafından da kabûl edilen hadîs-i

şeriftir. Aynı hadîs, «Bu ikisi, Havz kıyısında bana

ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmaz» hükmünü deihtiva etmektedir. Bundan, açıkça anlaşılmaktadır ki

Kur’ân-ı Kerîm ile Ehlibeyti ayıran, hidâyete eriş

mez; Ehlibeyt «Kurtuluş gemisi» dir ve Ehlibeyt’tenayrılan, helâkden kurtulamaz.

27 — EHLİBEYTİ SEVMEK 

 AUahu Taâlâ , §û râ sûresinde (X LID, «De ki: Siz

den ecir olarak ancak yakınlara sevgi istemekteyim»

buyurmuştur (23). Bu sevgi, inancımızca. Ehlibeytetemessükten ileri bir vücûbdur; çünkü Allahü Taâlâ,

Ehlibeyti sevm eyi em ir buyurm akta, insanları bu em ir

dolayısiyle, bu sevgiden sorumlu tutmaktadır.

Hazret-i Peygamberden de (S.M.), onları sevmenin îmân alâmeti , onlara buğzetmenin nifak nişâne-

si bulunduğu, onları sevenin, Allah ve Rasülünü seveceği, onlara buğzedenin, Allah ve Rasülüne buğzet-miş olacağı hakkında mütevâtir hadîsler tahrîc edilmiştir.

Onları sevmek farzdır, îslâm dîninin zarûrî şiâ-rındandır; bu hususta şüpheye, tartışmaya imkân

Page 55: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 55/110

56 ŞÎA İNA NÇL A RI

 y oktur . B ütün m üs lûma nla r , mezhe pler inde , r e’yle-

rinde ay r ılık buluns a bile, bunda ittif a k etmişler dir;ancak az mlık bir fırk a, bu hususta öbür müslüman-lar dan a y r ılmıştır ve bunlar , Âl- i Muha mm e d'e (S.M.)düşman olmuşla r , Ehlibe y t d üşm a nl ığı dik tik le r i cihetle de « Nav âsıb - düşma nl ığı dik enler » diy e a nılmışlar dır; bu y üzde n de k es in bir g er çeği ink âr etmişlerdir k i nam az ı, zek âtı, şehâdet g etirse ler bile r isâletiinkâr etmişsayılır lar ve nifak alâmetiyle tanınır lar;

çünk ü ar ze ttiğimiz g ibi Ehlibey ti sevmek, ima n a lâmetidir; onla r a buğze tme k ise nif a k alâmeti.

Hiç şüphe y ok k i A lla hü T aâlâ, Ehlibe y ti se v me yi, sev ilmey e lây ık olduk lar ından, no k s an s ıf atlar danmünezzeh bulunan A lla hü T aâlâ’y a mânev i y ak ınlıklar ından, şirkden, is y anlar dan, A lla h’ın lûtf unda n, ke

r eminde n, r âz ılığınd a n uz a k düşme kte n, he r çeşit k ötülükten tamamıyle arınmışbulunduklarından dola

 y ı k ulla r ın a emir buy ur muştur . Y ok s a A lla hü T aâlâ,is y ânı mûcib o lan şey leri ir tik âb edeni, y âhud O ’na,g ereği g ibi itâa t e tmey eni sev meyi emretmez; bu, tasavvur bile edilemez; çünkü yaratıkların hepsi de,zâtına nisbetle kuldur ve aynı kulluk derecesindedir;O, ancak zâtından en ziyâde çekinenleri, kendi katın

da y üceltmiştir; insa nlar a, sev melerini e mir buy ur duğu kişile r , hiç şüphe y ok k i ins anlar ın, k endis inde nen fazla çekinenleridir, katında en üstün derecedebulunanlarıdır, bunlarda bu vasıflar bulunmasaydı,bunlar dan başk ala rı o sevg iye ma zha r o lmak ta da haileri olsalardı, bunları sevmeyi emir buyurması, abesolurdu.

Page 56: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 56/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 57

28 — İMA ML A R H A K K INDA K İİNA NC IMIZ

İm a m la r h a k k ında a şın in anç besley enlerin, yâ-hud hulule inananların inançlarını beslemeyiz; «Osöz, onla r ın ağızla r ında n çıka n ne de büy ük bir söz»(XVIII; Kehf, 5); ne de büyük bir küfür. Bizim inancımız şudur; O nla r da biz im g ibi insandır; bize emre dilenler , onla r a da e mr edilmiştir ; biz im nehyedildi-ğim iz şey ler den, onl a r da nehy edilm iştir . Bize olan

tebşirde, tenzirde o nlar da da hildir. A nca k onlar, Al-la hü T aâlâ’nın yüceltmesiy le, vilâye tine ma zhar k ılmasıyla yüceltilen, lûtfa nâil olan kullardır. Onlar,bilg i, takv a, y iğitlik , ker em, tem izlik ve bütün üs tünhuylar, güzel ve övülmesi gereken sıfatlar bakımından,ins anl ığın en yüce dereceler ine ulaşmışla r , bu y üzden ae İma me t m aK aa mına y üce ltilmişler dir; hükmetmek, hâkim- olma k bak ımından. Pey gamberden

(S.M.) sonr a din ve düny â işler inde ins anlar ın bâj^v ur ac ak la îT k işile r olmuşlar dır; K ur ’ân- ı K e r im’in ten-zlîîm, te'vîîîntr'tefsirıni, hakkıyla onlar bilirler. Nitek im İma mımız S âdık (aley hiss elâm), «Bizim ha k k ımızda y ar atık la r a caiz olan şeyler, bizden size bil-dir i l ir 'de onları anlayamazsanız, onlar hakkında ayakdiremeyin, onları inkâr etmeyin, bu hususta bize müracaat edin; fakat hakkımızda, yaratıklarda olmasına

im k ân bulunm a y a n şey ler nak ledilirs e re ddedin, onlar hak k ında bize başv urma y ın» buy unnuşlar dır.

29 -~ İMA MET NA S S İL EDİR

İma me tin de nübüv v et g ibi, A lla hü T aâlâ ta r a f ında n nass ile ve F las ûlünün iblâğıy le , y âhud nass ile

Page 57: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 57/110

58 ŞÎA İNA NÇL A RI

İmâm o lanm, k endis inde n so nr ak i İm âm ı bildir me

siyle sabit olaca ğma inanm ak ta y ız ve bu hus usta k ihüküm, nübüvvetteki hükmün aynıdır; yâni insanların, bütün ins anla r ı hidâyet e e r iştir me k ve i r şâd etmek için tây in buy urd uğu zâta hük metme y e ha k ves alâhiy etle ri o lm ad ığı gibi böy le biris ini tây in etmeye,intihâb eylemeye de haklan yoktur; bu tâyin ve inti-hâb, ancak A lla hü T aâlâ’y a aittir.

Peyg amber- i E k re m’in (S.M.), kendilerinden sonra

halîfelerini, halkın imamını bildirdiklerine, mü’minle-re emir, vahye e min ve halk a im am olara k amcala-n n ın o ğulla r ı Ebü- T âlib oğlu A lî ’y i (A .M .), A ll a hü Taâ-lâ’nın emriyle bildirdiklerine inanmaktayız. Bunu, birçok yerde bildirmişler dir; o cümleden o lar ak G A DÎRgünü, «Bilin ki ben kimin mevlâsı isem, bu Ali, onunmev lâsıdır. A ll a h’ım, on u sev eni sev, düşm a nına düşman ol; ona yardım edene yardım et, onu horlayanı

hor - hak ıy r eyle; nereye y önelirse hak k ı onunla beraber kıl» buyurarak mü’minlere emir olduklarını bildirdiklerine, onu hilâfetlerine tâyin buyurduklarına,halk tan onun için bey ’at a ldıkla rına inanmak tay ız.

İm âm etler ine nass ola r ak önce, A ll a hü T aâlâ tarafından kendilerine en yakın olanları korkutmalarıemir buy urulunc a (XX V I; Şuar â, 214), toplantıda bulun a n H âşim oğulla r ına, o sır alar da he nüz pek genç

ola n A lî’y i (A .M.) g öste rip, «Bu, be nim k ar deşimdir,vasimdir, benden sonra halîfemdir; onu dinleyin veona itâa t edin» buy ur muşlar dı. «Sen bana, H ârun,Müsâ’ya ne menziledeyse o menziledesin; ancak benden sonra peygamber yok« hadîslerini ise bir çok kere, çeşitli münas ebe tle ha lk a duy urm uşla r dı. B unla rdan başka, «Söz anca k budur k i sizin v elîniz A ll a h’-dır ve Ra s ûlüdür ve inananlar ve r ük û’ hâlinde zek ât

Page 58: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 58/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 59

v er enlerdir» âyet- i ker îmesi de (V; Mâide, 60) bunu

isbât ve te’y îd etmekte, Hazret- i A li ’nin (A.M.) vilâ- yet- i âm me s ini bi ldir mek tedir ; bu âyet- i kerîme , Haz

ret- i A lî’nin (A .M:) nam a z k ılarla rk en r ük û’da, y üzük le r ini y ok sula v er meleri üzer ine naz il olmuştur.B u k ita p, E m îr ’ül- Mü’m in în ’in (A .M.) İmâme tle r i hak-kmdaki bütün âyetleri, hadîsleri ve rivayetleri zikir vetafsile müsait olm a dığmda n bu k a dar m ı yeter bul u

 y or uz.

Hazret- i Pey gamberden (S.M.) sonra Emîr ’ül- Mü’-minîn (A .M.), oğulla rı Hasen ve Husey n’in (A.M.)İmâmetler ini bildirmişler, Husey n (A .M.), oğul la nZe y nülâbîdîn A lî’nin (A.M.) ima me tini ve böylece desonuncu İmâma dek he r İmam, kendis inden sonra k imin İma m olaca ğını bey an buy urmuştur ; târ ih sırasıy la İmamlar , bunda n s onraki bölümde bildir ilmiştir.

30 — İMA ML A RIN S A Y ILA RI

Ge rçe k ol ar ak İma mla r ın, dinî- düny ev î işlerdem üs lüma nla r ın başv ura ca ğı zev atın onik i olduğunainanmaktayız; Rasûlüllah (sallâllahü aleyhi ve âlihîve sellem) de bunların hepsini adlarıyla beyan buyur

muşla r dır ; he r İma m da k endis inde n s onr ak i İm âm ıbildir miştir . İmamla r , sıras ıy la şunlar dır :

1) Eb’ül- Hasen A lî bin Ebî- T âlib (El- Mürtazâ).Hicretten y ir mi üç y ıl önce doğmuşlar, Hicr îk ırk ıncı yılda şehid edilmişlerdir .

2) E bû- Muhammed Has en bin A lî (Ezzekî)2 — 50

Page 59: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 59/110

60 ŞÎA İNA NÇL A RI

3) E bû- A bdullah Huse y n bin A lî (S ey y id’üş- Şü-

hedâ) 3 — 614)  Ebü- Muhammed A lî bin Huse y n (Zey nülâbi-

dîn) 38 ~ 85

5) Ebû- Ca’fer Muham me d bin A lî (El- Bâkır)57 — 114

6) Ebû- A bdullah C a ’fer b in Muha m m e d CEs- S -dık) 93 — 148

7) Ebû- İbr âhim M ûsâ bin C a ’fer (El- Kâzım)128 — 193

8) E b’ül- Hasen A li bin Mûs â (Er- Rızâ)148 — 203

9) Ebû- Ca’fe r Muh am me d bin A li (El- Cevâd)195 — 220

10) E b’ül- Hasen A li bin M uha m m e d (El- Hâdi)212 — 254

11) Ebû- Muhammed Hasen bin A lî (El- As keri)232 — 260

12) E b’ül- K aas ım M H M D bin Hase n (El- Mehdîl265

O nik inc i İma m, as r ımızda beklenen- g aa ib hüc

cettir; A lla hü T aâlâ, y er y üzünü, zul üm ve cevr iledol duk ta n sonra, adaletle, eşitlikle do ldur ma k üzer e,z uhûr un u te zleştirip y ak ınlaştırs ın, çıkm as ını k ola ylaştırsın.

Page 60: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 60/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 61

31 — ME HDİH A K K INDA K İİNA NC IMIZ

 Y e r y üzünü, zul ümle , ce vir le dolduk tan sonr a adâ-ietle, eşitlikle do ldur ac ak o lan ve Hazret- i F âtıma(aleyhesselâmın) evlâdından bulunan Mehdi’nin zuhur edeceği müjdes i, Rasûl- i E k r e m’den (S.M.) tev atürle s abittir ve m eşre bler inin ay r ılık la r ına r ağme nbütün müslümanlar, buna dâir hadîsleri rivayet etmişle rdir .

Bu inanç, bâzı mugalâtacıların sandıkları ve yaydık la r ı gibi, Şia ’nın îca d e tt iği bir düşünc e nin ifade s ide ğildir . Me hdî f ik r i, R a s ûlüll a h’da n (S.M.) gelmeseydi ve bütün müslümanlar, buna inanmasalardı, tâ« s k i çağla r da n ber i K ısâniler den, A bbâs o ğulla r ından,

 A lev ılerde n ve diğe r taif elerde n, bu inanca day anar ak , y a la n yere Me hdîl ik dâv as ına k a lk ışanlar , bu iddia

ile nüf uz la r ını kuvv etle ndirmey e ça lışanlar , böylecede ik tidâr a s âhip olmay a, s alt ana t k ur ma y a uğraşan-iar çıkmazdı.

B iz Is lâm dîni nin g er çekliğine, İlâhî ve son din- olduğuna inand ığımız, ins anlar ı ve ins anl ığı düze nes ok mak için başk a bir dînin me y dana çıkm ay ac ağına, bun a im k ân bulun m a dığına îm ân e ttiğimiz içinİs lâm dîn in in ta m a nlamıy la y ay ılac ağına, İs lâmın

ta m ola r ak kuv v etleneceğine, âle min de bu suretlezulümde n, boz g undan a niia c a ğına ve Me hdî’nin zu-hûr edece ğine îm a n e tmek tey iz. Is lâm ’a bir çok bid ’-a tl e r g irmiş, İs lâm na m ına bir çok s apık lıkl ar mey dana çık mıştır .'Dînin k uvv et bulmas ı,- bid’atler in, sapık-h k la n n t ümde n k alk ma s ı için İlâhî bir lütuf, r abbânîbir inây et g erektir . A llahü T aâlâ taraf ından k ulları.böyle bir hid ây e te ^e v k edenin, ola ğanüstü bir k ud

Page 61: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 61/110

62 ŞİA İNA NÇL A RI

retle zuhûr ederek yeryüzünü, zulüm ve cevirle dol

duk ta n s onra adaletle, eşitlikle do ldurma s ı g ere kir.Hâs ılı İs lâm dîn inin son din olduğuna ve g er çek bulund uğuna , A ll a hü T aâlâ’m n v a ’de ttiği gibi âleme y a

 y ılacağına inandığım ız g ibi, ins anlar ı fesaddan, z ulümden kurtaracak bir ıslâh edenin, Mehdî’nin zuhûredeceğine de îmân etme k îcâbeder. B u y üzde ndir k iİmâm iy y e ve diğer İs lâm mezhe bler inin hepsi, böylebir z âtın zuhur una inanmışlardır- , a ncak ar am ızda k i

f ar k şudur :İm â m i y y e , Me hdîW n, 256 Hicr ide doğan ve

İmam Ha s en’ül- A sker î’nin o ğlu olup cedleri R as ûlül-la h’m (S.M.) ada şı bulun a n onik inci im a m olduğunainanmak tadır; bu da Peyg amber- i E k re m’den (S.M.)ve Ehlibeytinden gelen mütevâtir haberlere dayanma k tadır . Doğumu ve g izlenmesi, müte v âtir ola ra kna k il v e r iv ay et edilmiştir; esasen ça ğla r da n h iç b ir

ça ğda İmâm e tin k esilmesi câiz de ğildir . İma m g iz liolsa da, A lla hü T aâlâ tar af ından ta k dir edilen günde,elbette zuhûr edecektir ve bu, ilâhî sırlardan bir sırdırki ancak A lla hü T aâlâ’y a ma 'lûmdur.

Mehdî’nin, bu kadar uzun bir müddet hayattakalması, A lla hü T aâlâ’nm bir i ’câzıdır; baba lar ının v efatlar ında beşy aşında olm alar ı ve b u y aşda ümme tinim âm e tin i. tek ef fül etmeleri, Hazret- i îs â’nm (A .M.)beşikte ik e n ins anla r la k onuşma s ından, pey g amberolar ak g önder ildiğini söylemesinden daha büy ük birm u’cize değildir .

T ıb, ta bii ömr ün uza tılabile ce ğini söylese de, buna inans a da, inanm a s a da, A lla hü T aâlâ’nın her şey’egücü yeter; nitekim Nûlı peygamber (A.M.) pek uzunbir öm ür s ür müştür; İsâ pey g amber (A .M,), K ur ’ân- ı

Page 62: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 62/110

ŞİA İNA NÇL A RI 63:

K e r îm’in b ild ir diği neg öre h âlâ s ağdır . Bir isi, hem

m üs lüma n ol duğunu iddia eder, hem de K ur ’ân- ı K er îm ’in, v e r diği haber de şüphey e düşer , a r tık esenlikİslâma . îm a n s ahibi o ld uğun u id dia ett iği, K ur ’ân ’a,in a ndığını söyle diği halde böy le bir şey ’in ola bile ceğinde şüphe eden kişiy e şaşılır doğrusu.

 A ncak şunu da s öy lememiz gerek ■.

İs lâmî düzene s okacak, a dale ti y ay ac ak böy le birzâtın g eleceğini bek ley ip dînin a hk âmını o za ma n a ktarmak, mârûfu buyurmaktan, münkeri nehy etmekten vaz geçmek, hiç bir vakit câiz olamaz. Müslüman,her an, şer’î hükümle r le ame l etmeye me ’mûrdur ; k e ndis ini gerçeğe g ötüre ce k y olla r ı ar am ak , ona vâcib-dir; m âr ûf u, e linden g eldiği k a da r emretmesi, halk ımünkerden nehy eylemesi gerektir; çünkü Peygamberimiz (S.M.), «Hepiniz de çobansınız ve hepiniz sür üs ünden sor umludur» buy urm uşlar dır. Â lemi düze

ne s ok acak M e hdî’nin, bu k ut luluğu, bu müjde y i s ağla y ıp tatbik s âhas ına koy acak hidây e t s âhibinin g elmes ini bek ley ip v âcib o lan şey leri o za ma na bır akma k câiz değildir. B u zuh ür müjdesi, k ulda n te k lifiısk aat etmez, şer’î hük üm le r i o za ma na bıra k m as ını

 îcâb ettir me z.'k 

32 — RİC A T H A R K IND A K İİNA NCIMIZ

İmâm iy y e ’nin, Ehlibey tden g elen rivay etler e g öre A lla hü T aâlâ’nın, ölenler in bir b ölüm ünü, öldükleri s urette düny a y a g etireceğine, böylece de bir bölüğün y üce lt ile ce ğine , bir bölüğünün alç alt ıla cağına ,gerçeklerin haklı olduklarının, zâlimlerin haksız bulunduk la r ının mey dana çık aca ğına inançl ar ı v ar dır ve

Page 63: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 63/110

«4 ŞÎA İNA NÇL A RI

bu, Âl-i Muhammed’in Mehdîsi, (aleyhi ve aleyhim- efdalüssalâti ve ss elam), z uhûrun da olaca ktır.

Düny ay a döndür üle ce k kişiler, îma nda en üs tünola nla r la f es adda en aşağı derecede buluna nlar dır .Bunlar sonra tekrar ölecekler, kıyamet koptuktan sonra sev âba nâil olacak lar ve aza ba uğr ay aca k lar dır, AI-la hü T aâlâ, bunu K ur ’ân- ı K er îm’inde, « Ra bbimiz dediler, bizi iki kere öldürdün ve iki kere dirilttin; artık

suçlarımızı da söyledin; çıkmamıza bir yol yok mu»âyet- i k er imes inde (XL; Ğaa f ir , 11) bu ric’at et tir ilenlerden hallerini düzene sokmayanların, bir keredaha dünyaya döndürülmelerini isteyeceklerini bildirmektedir.

Evet, K ur ’ân- ı Ker îm, düny ay a ric’atin v uk u bulaca ğını bildirm ek te, Ehlibey tden g elen riv ay etle r debun u te’y îd etme ktedir. îm âmiy y e nin çoğu, bu r ic’ati

kabûl etmektedir; ancak pek azı, ric’ati, zuhüru beklenen İm âm ın za ma nında , dev letin, e mir ve ne hy inEhlibe y te r üc û’ edeceği ta r zında y or umlam ış, şahısla r ın, ölenle r in r ic ’ati o lm adığını s öy lemiştir .

Ehl- i Sünnet, r ic’ati k ab ûl etmez; ha tt â bu y üzde n Şia’y ı k ınama y a k alk ar . F ak at şu muha k k ak dırki ric’ate inanmak, ne tevhid inancına zıddır, ne nü

büvvet inancına; hattâ bu iki inancı kuvvetlendirir.Ç ünk ü r ic'at inancı, öle nler in k ıy am ette dirileceği,Hazret- i Pe y g ambe r’den (S.M.) ve Ehlibey tinden zu-h ür eden m u’cizelere îm a n e tmey i pek iştir ir. B u inanç,İsâ pey g am ber in (A .M.) ölüy ü dir iltme s i m u’cizes ininay nıdır; h a tt â ondan da üs tündür. A lla hü T aâlâ K ur ’-ân- ı K e r îm’inde, «dedi ki» buy ur ur , «Çürümüş- g itmiş,da ğılmışke mik ler i k im dir iltir ? De ki, onlar ı ilk def ’adüz üp koşan, me y dana g etiren dir iltir ve O, her çe

Page 64: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 64/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 65

şit y ar at ma y ı bilendir.» (X X X V I; Y âsîn, 78- 79) r ic’at

inancı, bu âyet-i kerîmeyi îzâh eder.Ric’at inancını kınayıp onu, bâtıl tenasüh inancı

sayan lar a ge l in c e :

Bunlar, tenâsuhla cismani meâdı birbirinden ayırtetmeyenlerdir. Ric’at, cism^ınî meâdın bir nevidir; tenasüh ise, ruhun bir bedenden tamâmıyle ayrılıp birbaşka bedene g irme si inancıdır ; bunda, cis mani me âd

inancı yoktur. Ric’at, rûhun, bütün hususiyetleriyleilk bedene  girmesidir. Ric’at, tenâsulj. olara k k abûl edilirse, İsâ pey g ambe r in (A .M.) ölüy ü diriltme si, ha tt âcismani meâd da tenâsuh sayılır.

R ic ’at hus ûs unda ik i y önden ta r tışma olabilir- . B ir incis i, bu nu n m üm k ün olmay ışı, İkincis i, bu hus usta k i habe r ler in doğr u bulunma y ışı, f a k at ik i y öndende kına y ışdo ğr u değildir . Ç ünk ü îs lâm mezhebler in-

de sarih nassa dayanmayan nice inançlar vardır kibu inançları güdenler, tekfir edilemez; bu inançlarınerbâbı, îslâmdan çıkmışsayılamaz; peygamberin (S.M.) y anıl dığına , hâşâ, is y ân etmes inin cev âzına, şeytanın, vahiy sırasında kendilerine bâzı sözler ilka ettiğine, bunlar ı da v ahiy s anar ak ok uduklar ına, v aidhusus undak i telâkk iye , cenâb- ı Pey g amberin (S.M.)ke ndiler ine halîf e tây in buy ur ma dığına, y âhud K ur ’-

ân ’ın m a hluk olm adığına ina nm a k g ibi. K aldı k i buik i y önde de g er çek lik y oktur; ta r tışılma y a değmez.Çünkü ric’at inancı, bir nevi ba’se inanmaktır ve ba’se

 îman, İs lâm î zar ur ettir . R ic ’at da, düny ay a, v ak ti belir li b ir ba ’sden başk a bir şey değildir . Ölüle r in dir ilmeleri, nasıl mümkün ise, bu da mümkündür. Ric’ati,olm ay acak bir şey s anmak , düny a y aşay ışına alışma-nm sonucu, «Çürümüş- g itr niş, dağılıp y ok olmuş ke

Page 65: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 65/110

66 ŞÎA İNA NÇL A RI

mik ler i k im dirilt ir» (XX X V I; Y âs în, 78) diy enin zan-

nına, sözüne benzer. Halbuki ona «De ki; Onlan ilkdef ’a düzüp koşan, me y dana g etiren dir ilti r ve O,her çeşit y ar at ma y ı bilendir» cev abı ver ilmiştir (aynı;79).

Evet, bu mes’ele g ibi tasdiki, y âhud in k ân husû-s unda bizce bir ak lî delil bulu nm a y a n şeylerde, vahy- iİlâhî m a s da nnda n gelen dînî nas lar a müra ca at ımız

 îcâb eder . K ur ’ân- ı K e r îm ’de bâz ı ölüle r in düny ây a

ric ’a ti sabittir; İsâ aley hiss elâmın ölüy ü dir iltme s i g ibi ki. III. sûre- i ce lîlenin (Âl- i İmr an) 49. âyet- i k e r îmesinde geçmektedir ve II. sûre-i celîlenin (Bakara)259. âyet- i ker îmesinde, bu düny a da öld ürd üğünü y üz

 y ıl sonr a dir ilt t iği be y ân edilmektedir ; «Rabbimiz , biz iiki kere öldürdün ve iki kere dirilttin derler...» âyet-ike rimes ini zikre tmiştik; bâzı müfe ss irler in y or umlarına ra ğme n bu ây etlerin anla mla r ındak i açıklık mey

dandadır.Şaşılacak şey şudur k i bâz ı y azar lar , T eşey y u’-

dak i ric’at inanc ının, Y a hudil iğin te ’sîriy le me y danag eldiğini söylemişler dir. B u iddia y a ina nm ak , ancak ,İs lâmî ina nç la r ın ba zıla r ında da bu te ’sir i g ör mek le sonuçlanır. Kaldı ki ric’at inancı, îmânın usûlünden olma dığı g ibi bu hus us ta naza r a, incelemey e de lüzu m

 y oktur . B izim r ic’ate inancımız . Ehl ibey tten (aleyhi-

müsselâm), gelen sahîh hadîslere dayanmaktadır vebiz. Ehlibe y tin ismetine îm ân etmişiz; g ay be âit şeylerde, o nl a nn haber ler ine inanm ışız ve ric ’at in v uk uunu gayr-i mümkün görmüyoruz.

Page 66: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 66/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 67

33 — T A K IY Y E HUS US UNDA K İİNA NCIMIZ

Sâdık- ı âl- i M uha m m e d’in, (aley hi ve aleyhimüsse-lâm ), «Takıyy e benim dinimdir v e babalar ımın dinidir» ve «Takıyyesi olmayanın dini de yoktur» buyurduk lar ı ger çek olar ak riv ay et edilmiştir.

«V eky» k ökünden g elen «Takıyy e» nin anla mı,bir t oplumda n, y âhud birinden, çeşitli s uretlerle k o r un

mak , me ns ûb olduğu zümr ey i, o zümr e nin m âlın ı -canını, inancını zarardan emin etmektir.

Bu, kendilerinden ve kendilerine uyanlardan zar ar ı uzak laştır mak , ca nlar ını kor umak , müslümanla-r m düze nini ve birlik ler ini s a ğla m a k , için E hlibey tinşiân dır .

Her insan, cânma, yâhud mâline, yâhud da ya

k ınlar ına bir za r ar g eleceğini anlayınca,  tabiî olarakbu zararı giderebilmek için inancını gizlemek zorundadır; Ehlibey t İm a m lar ı ve onlar a uy anl ar da, heme n he r an, düşm a nl a r ının çeşitli s aldır ılar ına k ar şıbu zar ure ti duy muşlar , inançla r ını, ibâdetle r ini g izlemişler , b u y üzden de öbür ins anla r da n, başk a mez-heb ehlinde n ziy âde «T akıy ye» ile ün k az anm ışlar dır.

Takıyye’nin gerekli ve gereksiz yerleri vardır ve

her hus usta, her halde v âcib değildir; ha tt â s ıra sında,g erçeği belirtme k , dîne y ar dım etmek, A lla h y olundas av aşmak g ibi haller de T akıy y e’y i ter k etmek vâcib-dir; bu g ibi hallerde mala- cana bak ılmaz. K anla rınındök ülme s i ha r a m olan k işiler in öldür ülme s i ihtim al i,

 y âhut bât ıl ı terv iç, y âh ud da dinin esâs ının bozul ması, müs lüma nla r ın s apık lığa şevki, z ulüm ve çev rinaçıkça icra edilmesi gibi hallerde, hâsılı temeli sarsan

Page 67: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 67/110

68 ŞÎA İNA NÇL A RI

hususlarda Takıyye haram olur. Takıyye, bâzılannınsandıklan gibi «lmâmiyye»yi gizli bir yeraltı toplumuhâline getirmeyi amaçlamaz; dîni ve din hükümlerinibir s ır hâline getirmeye yönelmez. Bu, nas ıl düşünülebilir ki İmâmiy y enin kitapları, f ıkha, ahk âma, kelâma, inançlar a âit te lif le r i haddi aşk ındır ve her

 y anda mevcuttur. Fakat, ancak Imâmiy y ey i k ınamay ıkuranlar , as ırlar boy unca Emevîler, A abbâs oğulları,iktidar ı ele geçiren başkaları, k ılıçla y aptık la nnı ye

ter bulmamışlar, bir de kınay ışa k oy ulmuşlar, Takıy- yey i de bir kınay ışvesilesi olarak kullanmışlar dır .

T ak ıyy e’nin, dinde olma dığını söyley ip îmâmiy - y e’y i k ınay anlar a , önce İmam S âd ık ’ın (A .M .), «Ta-

kıyy esi olm ay anın dîni y oktur» buy r uğunu hatır latır, Takıyye’nîn, insanlık âleminde bir zarûret olduğunu bildirir iz; so nra T ak ıy y e’nin K ur ’ân- ı K er im’dede mev cut olduğunu, bilhass a söyleriz. X V I. s ûr enin(Nahi) 106. âyet-i kerîmesinde, «Gönlü îmanla yatışmış, g önlüy le îm ânı t a m benims emiş ol duğu haldezorla, iste mek sizin A ll a h’a k âf ir o landa n başka » bu-

 y ur ulm a k ta dır k i bu âyet- i ker ime, İs lâm düşm a nlarından korkarak kâfirlerin söylemek istedikleri sözleri söyleyen A m m âr bin Y âsir hak k ında nâzil olmuştur . III. s ûr e nin (Âl- i İmr an) 28. âyet- i ker îmes indede, me âlen, «İnana nlar , îmân edenle ri bır ak ıp da k âfirle ri dost edinmesinler; bun u y apan, A lla h "dan hiçbir şey ’e n âil olam az; anc ak k âfir le r den çek inmenizmüstesnâ» buyurulmaktadır. XL. sûrenin (Mü’min)28. âyet-i kerimesinde ise Fir’avn soyundan gelenbir m ü’minin, îm ânını g izlediği bildir ilme k te dir ki,Takıyyedir ancak.

Page 68: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 68/110

IV. BÖLÜM

EHL İB EY T , ŞÎA S IN I NA S IL B İR EDEBLET ER BİY E EDE R?

Ehlibey t İma mla r ı, (a le y himüs s el âm), hay atla nn-da, zahirî ikt idara sahip olamayacaklarını , taraftarlar ının, başk a ik tid a r s ahipler inin hüküml e r i altında,onla r ın zorla rına, m üm k ün olduğu k ad ar k ar şı dur ara k y aşay aca k lar ını bildikle rinden, k endiler inin ve taraftarlarının canlarını korumak, dünyalarına ve dinlerine bir zar ar, b ir k ötülük g elmemesini s ağlama k

için T akıyy ey i ger ekli bulmuşlar dır. Fa k at ay nı zam a nda k endiler ine uy an la r a İs lâm şer iatinin h ük ümlerini belletmek, onları topluma faydalı bir tarzda yetiştirme k , onla r ın g erçek ve adâlet s ahibi m üs lüma nolm a la r ını s ağla ma k y olunu tutmuşlar dır.

Ehlibey t İm a m la r ının (A .M.) tâlim ve terbiye y ollarını îzâha bu risalenin hacmi yetmez; bu hususta

hadîs k ita pipa nna mürac aa t g erektir. Şia’y ı k ötülüklerden korumak, onları topluma faydalı ferdler hâline getirmek için koydukları esaslardan biri «Takıy-

 ye» dir . Biz, bu k itapta, onlar ın bizle re telk ıy n ettikleri edeblerden ancak bir kısmını özet olarak verme k le y etineceğiz:

Page 69: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 69/110

70 ŞÎA İNA NÇL A RI

34 _ DU Â Y A DA İR İNA NC IMIZ

Hazret- i Pey g amber (s allâllahu aley hi ve âlihi),«Duâ, rtıü’m in in s ilâhıdır, dinin dir eğidir , g ökler in ve

 y e r y üzünün ışığıdır » buy urmuşlar dır - , g erçe kten deöy ledir ve duâ Şia ’nın m üm ta z olduğu hususiy etler denbiridir. Ehlibeytten gerçek olarak nakil ve rivâyet edilen duala r dan, b ir çok k ita p tedv in edilmiştir k i bu nlar da, Hazret- i Pı,asûl-i E k r em ’in (S.M.) ve E hlibe y tinin hedefleri, kendilerine uyanları bu duâları okuma

 y a teşv ik ler inde k i mak s adlar ı me y dana çık ar . B ir dereceye dek Şia ’y ı duây a y öneltm işle r dir ki, «K ulluğun en üs tünü duâdır », «Y er y üzünde, üst ün ve ul ular ulusu A lla h’a en sev gili amel duadır» , «Duâ, ka zâve be lây ı def ’eder» ve «Duâ, bütün k ötülükle r in şifâsıdır» buy ur muşla r dır.

E m ir ’ül- Mü’m inîn (s alâv âtullahi ale y h), en farzla duâ eden k işi ol duğu riv ây et e dilmiştir ; muv ahhid-ler in ulusu, ilâhı kişiler in im âm ı ola n A li ’nin (A .M.),K ÜMEY L duâs ı diye şöhret ka za nan duâları, A ra pe de biy âtmın bel âğatine en üs tün bi r delil o lduğu g ibi ihtiv â e ttiği İlâhî m a âr if ve g erçek m üsl üm a na g erek en dinî özellik ler i tâlim ba k ımında n pek değer lidir.

Ge rçek ten de, Hazret- i Pe y g amber den (S.M.) veEhlibeytinden (A.M.) vârid olan duâlann mazmunlarıdüşünülür s e bunlar , ins ana îm a n k uvv eti, g erçek y olda inanç ve r uh te miz liği veren, ibâde tin s ırr ını bildire n, A lla h ile m ünâc âtın lezzet ini bağışla y an, in-sa nm, ma ne n A ll a h’a y ak ınlığını sa ğlay an, ins anı b âtıl kötülüklerden, heveslerden, bid’atlerden alıkoyan,ins ana g er çek İs lâmî ina nc ı ve re n, İlâhi ve ahl âk î 

Page 70: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 70/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 71

esasları belleten sözlerle dopdolu oldukları görülür.

İnsan, bu nla r ın a nla mla r ıy la y er y üzündeki boz g unluk la r da n kur tulur , a hlâk î a nl ığa ulaşır; «Nefis, gerçek ten de k ötülüğü fa zla s ıy la emreder» (XII; Y ûs uf

 A .M., 53) ve «Ne k a da r üstler ine düşsen de ins anların çoğu îm âna ge lmez» (ay ni; 103) âyet- i ker îmelerinin sırlan, bunlarla açıklanır.

İnsan, kendis ine g üv enir; y aptığı k ötülükle r i k üçümser, kötülük saymaz, iyi sanır, zulm edebilir, ya

la n söyle y ebilir, nefs ine uy up şehvetine âlet olur; b ütün bunlarla beraber bir de yaptıklannı, yapılmasıg ere ke n şey ler sa y abilir; k ötülük le r ine g öz y umar. R iv ay etle ri g erçek, r âv ile r i doğr u k işile r o lan bu duâlar ,insa nı nefsine m a ğlûb olm ak tan k urta rm ay a, k endini

 A l la hü T aâlâ’y a vermey e, s uç lar ını it ir a f edip tevbeetmey e, y ar lığa nm a dilemey e sev k eder. Mese lâ, K ümeyi bin Ziyad’dan rivayet edilen duada buyuruluyor

k i:

«Ey benim A lla h’ım ve y ardımcım, nefsime uy duğum, düşm a nım ı beze me kte n çe k inme diğim şey ler ve

 y aptığım s uç lar ın be ni a ldatmas ı y üzünd e n bana cezâv ermek husus undak i hük m ünü icra edecek misin;bunlardan dolayı beni suçlayacak mısın? Ben, yaptığım şey lerde, s ınır la r ının ba z ıla r ını a ştım ve bâz ıem irle r ine k ar şı durdum.»

Hiç şüphe y ok tur k i ins an, ha lk a k ar şı söyleye-miy ec eği bu çeşit sözler i, y alnızk e n R abbine k ar şı it iraf edebilir ve bu itiraf, onun nefsine uymasını engeller, hay r ı dilemes ini fa zla laştırır. K endis ini ar ıtma kistey en k işinin, b u suretle y a lnız k a ldığı a nda düşünmesi, nefsini muhasebeye çekmesi gerektir; bunun enhayırlı yolu da halvette, gerçek rivayetlerle gelen bu

Page 71: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 71/110

72 ŞÎA İNA NÇL A RI

duaları okuyup anlamlanna dikkat etmesi îcâb eder.

Meselâ, Ebû- Hamza t’üs - S ümâlî’ni n r iv ay et e ttiği duada k i şu sözlere d ik k at buy urun:

«Ey Rabbim, beni, günahlarımı örterek ant, zâtîker eminle b a na ceza v er mey er ek bağışla beni.»

B u dua da k i « a nt beni» ta za r r u’unu b ir düşünelim: İnsan, k ötülük le r inin, h a tt â k endis inden bile g izlikalmasını ister; gizli kalırsa, insan uyanabilir ve bir

da ha bu s uçu işleme k ten çek inir; a m a b ir başk as ı dabu suçu duy ar sa , o ndan büsb ütün çek inmey e uğr aşır. B u r ûhı hâlet, bund a n sonra şu sure tle dile g etir ilmektedir :

«B ug ün y a ptığım s uçu, g ünâhı se nden başkas ı du y arsa ve o suç y üzünde n cezamı he men bula c ağımdan k or k ar s am, a r tık elbette çek inirim o s uçu işlemekten.»

Bu itirafla duâ eden, suçlannın gizli kalmasınıistemekte, A lla hu T aâlâ'nın, düny ada , âhıre tte o nu cezalandırmayı murâd etseydi, suçlarını halka duyura ca ğını, böylece de ha lk ın içinde r ezîl- rüsv ây olac ağını anm ak ta . İnsa n, A ll a hu T aâlâ ile b u m ünâcât-tan lezzet alıp kendisini A lla h’a v ermekte, onu halkiçinde, kimsenin yüzüne bakamayacak bir hâle getirmeye g ücü ye tmek le be ra ber hilmiy le bağışlay ıp bu

hâle düşür me diğine ha m d etmek te ve s onr a dua s ında, bun u da şu suretle bildir me de :

«B ana ka r şı hilm inle m uame len, be ni is y âna y öneltti; suçlanmı örtmen, utancımı azalttı; sınırsız rahme tini, pek b üy ük ba ğışla manı bilme m, beni, h a r a me ttiğin şey lere koştur du.»

Bu münâcât ve duâ, bu itiraf, elbette insanı, nef-

Page 72: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 72/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 73:

Sini ar ıtmay a, itâa ta rağbete, s uçla n terk e s evk ede

cektir. Der ke n, öz ür g etir mey e başlay ıp suçlar ını, ink âr y oluy la y apm ad ığını, in a nc ının g ücünü, s uçlu olma k la beraber R a bbinin ha k k ında iy i zan bes lediğini,ins an ı şaşırtac ak bir üs lûpla şöyle a n la t m a d a :

«Ey s ey y idim ve s ahibim benim, ul uluğun a k a r şısecdeye kapanan yüzlere, gerçek olarak seni tevhid.eden, n i’me tle r ini say ıp döker ek s ana şük r ede n,' se niöv en dillere, A ll a h’lığm ı tam bir ina nçla itir a f ederi

gönüllere, seni, kendi haddine göre bilip itâatla sanaeğilen, y ar lıg a ma nı um a n uz uv la r a ateşi mus all at edecek misin, bir bun u bilsey dim.. A ma s ana k ar şı zannı-mız böy le de ğil biz im; üs tünlüğünü, l ûtf un u da böy lehaber vermediler bize.»

B u sözlerle A lla hu T aâlâ’nın lütf una, rahmetine,bağışlam as ına ina nc ını nas ıl anla tma da. B unu d e f alar ca ok uma k , be lâğatini, be y andak i îc âzını düşün

mek gerek. Bu sözler, insanın suçunu îtirafdan, kulluğunu ar zettik ten sonra A lla hu T aâlâ’nın r ahm etinden, kereminden ümid kesmemeyi telkıyn eder insana; İlâhi vecibeleri ifâyı, onda n sonr a da A ll a h’ın m a ğfir etine s ığınmay ı bildiriy or ; b u sözler, ins anı suçadeğil, vâcib ola nlar ı, k e mâliy le e dâ edemese bile onla r ı elinden geldiği k a da r e dây a te şv ik ediy or. S onr a

 A lla hu T a âl â’y a m ünâc ât , bir başk a üs lûba dönüyor:

«Diye lim k i ey benim A lla h’ım, ef endim ve rab-bim, bana güç kuvvet verdin de azabına dayandım;senden (, senin lûtf undan, ra hmetinden) ay rılmay anasıl day anabilirim? T utalım ey benim Rabbim, ateşin ısıs ına day andım; lûtf unda n, k er eminden ay rı düşmeye nasıl dayanırım?»

Bu, nefse, A lla h’a mânev i y ak ınlık tadını, O ’nun

Page 73: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 73/110

74 ŞÎA İNA NÇL A RI

ke re mini, k udr e tini müşahede ze v k mı telk ıy n etme

de; A lla h’ın lûtf unda n, r ahm e tinde n ma hr um oluşun,O ’nun a zâbm da n, c ehennem ate şinden de dah a çe tino ldu ğunu hatır la tm a da . A ll a h’a mane v î y a k ınlığın verdiği bu tad, bu sev gi, bize, A ll a h’ın ka tında , s uçlar aen büy ük şefaatçi; af v ine, r ahme tine m az har ola bilirsek, bu nun la ola bileceğiz ancak . Mey danda k i k ere mve hilim sahibi olan, tevbeleri kabûl eden, suçlan bağışla y an R a bb’e kar şı bu y alv arış, s ev g inin bir ba şk a

tezahürü.

Bu bahsimizi, güzel huylan, bir arada ifâde eden,övülmes i g ereken s ıfa tla n bildire n şu muht as ar dual a r l a b i t i r e l i m :

« A lla h’ım, bize, sa na itaatte , is y anda n uza k la şm ada ba şar ı ihs ân et, niyy et g er çek liği ver, har a m la r ıtanıyışkaabiliyeti ihsân et.»

«Bizi, hidây et te , do ğr u yolda sebat la y ücelt; diller imizi doğr uluk la, hikme tle g üçlendir; g önülle r imiz ibilgiy le, ta nıy ışla doldur; k a n ni a nm ız ı har a md an , şüphe li şey lerden arıt; e ller imizi zulümde n, ha k s ızlıkta nçekindir; gözlerimizi kötülüklerden, hainlikten ört;kulaklarımızı, boşsözlere, gıybete kapat.»

«B ilg inler imize , şüphel i şey ler den k açınm ak la ,

ha lk a öğüt v er mek le lütfet; bilg i belley enlere bilg iy eçalışma k la , r ağbe t etmekle g üç ver ; dinle y enler e öğütalm ak , öğütler e uy m ak k aa biliy et i ihsân et.»

«M üs lüm a nla nn has tal ar ına şifâ ve huz ur verere k l ûtuf ta bulun; ölenler imize esirgey işle, r ahmetl emuamele et.»

« İhtiy ar la r ımıza a ğır ba şlılık ve ta m inanç, g ençlere kötülükten vaz geçişve tevbe, kadınlara utanç

Page 74: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 74/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 75

ve iffe t, zenginler e alç ak g önüllülük ve ge nişlik, y ok

sullara sabır ve yeter buluşlütfet.»«Gaazîlere yardım ederek üst olmayı, tutsaklara

kurtulup huzüra ermeyi, emir sahiplerine, adaletle,şef ak atle muameley i, emir a ltındak ilere insafla, g üzel huyla davranmayı nasib et.

«Hacılara , ziy are tçilere yol az ıkla r ını, bo lluğu m übar ek et ve onla r a v âcib e ttiğin hac v e umre y i edâ etmelerini mukadder kıl. Ey merhametlilerin en merhametlisi, üs tünlüğünle , r ahm e tinle sen duala r ımız ı ka-bül eyle.»

K ar deşlerimize , bu dua la r ı, anla m la r ını düşünerek, ifâdelerdeki maksadlan, gönüllerinden geçirerek,

 A lla hu T a âlâ’y a huz u’ ve huşu’ ile y önelerek, E hlibeyt yolundaki edeblere riâyet ederek okumalarını,

 y a lnız dille de ğil, g önüller iy le de duâ etmeler ini tav s i ye ederim; çün k ü dil ile edilen duâ, ins anın ne a nla y ışını ar ttır ır , ne y a k ın lığını sağlar; ne s ık ıntıs ını g iderir; ne de kabül edilir.

«Gerçekten de üstün ve ulu Allah, unutan gönülsâhibinin duasını kabül etmez; duâ ederken gönülledu â et de sonra icabeti bekle.» (îma m S âdık A .M. K â

fi; Duaya YönelişBabı)★

35 — «S A HİFE i S E CC Â DİY Y E » DE K İDU A L A R

M ü’minler i hüzünler e g ar k eden K erbelâ fâcia-s mdan, Ümey y e oğullar ının, İs lâm ik tida r ını ele geçirme ler inden, şiddetli bir is tibdadı hâk im k ılma la r ın

Page 75: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 75/110

76 ŞÎA İNA NÇL A RI

dan, dînî terbiy eyi âdetâ k aldır ma lannd an s onra

İma m Z e y nülâbidîn ve sey y id’üs- sâcidîn ale y hiss elâm,musıybe tler e uğr am ış, y as lar a ba tmış bir ha lde evlerinde oturmakta, kendilerini ziyaret etmek isteyenler. yanlarına varamamakta, kendileri de insanları,dinî v ecîbelere dav et e dememekte, g er eken şey leri o nlara bildirememekteydiler.

Bu halde, tâlim ve terbiye, nefsi antma yollarından bir y ol olan dua la r la K ur ’ân- ı K er im’i belletmeye,.

İs lâm âd âbınl ve Ehlibey t y olunu bu suretle t âlimetmeye mecbur oldular; ancak bu yolla insanlara dînin özünü, zâhidliği, o nlar ın huy la r ını ar ıtmay ı, ke ndile r ini g öz al tınd a t uta nla r ın şüpheler ine r ağme n,te lk ıyne başladılar . B elâğat ör nek le r i olan ve «Zebûr- i

 Âl- i Muhamme d» diy e anıla n bu duala r ın ba z ıla r ı«Sahife- i Seccâdiyy e» adı altında toplandı. B unlar dadînin g erçekler i, tev hidin ve nübüv v e tin s ırl a n, İslâ

mî edebler ve Muhammedi ahlâk, en yüce ve beliyğbir üs lûpla if âde e dilmiştir . Çe şitli me v zul ar a âitolan bu duâlar, âdeta duâ yoluyla din ve ahlâk tâlimidir; yâhud da bunlar, din ve ahlâk tâlimi yoluyladuâd ır ve ge rçe kte n de K ur ’ân- ı Me cîd’den ve N ehc ’ül-B e lâğa’da n sonra A r ap dilinin en güzel ve fas iy h, en

 y üce ve beliy ğ üslûbiy le bir çok İlâhî, felsefî, a hlâk îhikmetleri ihtiva eder.

B u dual ar da A lla hu T aâlâ’y ı tak dîs ve temcîd, O ’-na inâbe ve tevbe, ham d ve şük ür y ollar ı, Hazret- iPey g ambere (S.M.) ve diğer pey g amberle rle v asıy leresalât ve selâmın gerçek anla mla n, anaya- babaya hürmet v e y ar dım, ba ba nın oğul üze r indek i, oğlun ba baüzer indek i ha k la n, k om şulann, y ak ınlan n, t üm müs-lümanlann haklan, yoksul lann zenginlere nazaran,ze ng inler in y ok s ullar a k ar şı huk uk u, İktis adî, m a lî 

Page 76: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 76/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 77

hususlar, insanlarla geçim vesaire gibi ahlâkî umde

ler, bütün özellikleriy le bild ir ildiği g ibi s ıkmtıy a düşülünc e , y âhud ha s ta lığa uğr anınca, sağ- esenken tee mmül edile cek şeyler, İs lâm asker le rine g er ek en işler, ins an la r ın onlar a k ar şı vecîbeleri, hâs ılı M uha mme di a hl âk ve İlâhî şer iat in büt ün ince lik le r i be lir tilmiştir .

Bâzı hususlardaki duâlanndan örnekler verelim:

§ Önce A lla hu T aâlâ’nın ulul uğunu, k udretini,te v hidini ve te nz ihin i e n İlmî tâbir le r le ve çeşitli üslûpla anlatırken, mejselâ ilk duada buyurulur ki:

«Ha md A lla h’a k i evv eldir, ke ndinden önce bir«vvel olmaksızın. Ahırdıi', kendinden sonra bir âhırbulunmaksızın. Öyle bir mâbuddur ki bakanların gör üşle r i ona er işemez; onla r ın v e himler i âciz k al ır, sıf a tl a r ını v asfedemez. Ha lk ı, kudre tiy le eşsiz- örneksiz

 y ar attı; y ar atık la r ı dileğiy le y ok tan v âr etti.»Di k k at edilirse an la şılır k i evv elin, âhır ın, y ar at ı

şın en ince a nla m la r ı bu s uretle belirtilmek te, g özlerin, v ehimler in O ’nu k av ra y am ay aca ğı bildirilere k

 A lla hu T aâlâ, bu suretle te nzih edilme ktedir . K udr etini, te dbîr ini 6, duâda, b ir başk a t ar zda şu suret leb e y a n b u y u r u r l a r ;

«Hamd A lla h’a k i kuvv etiyle geceyi, gündüzü y ara ttı; k udretiy le ik is inin ar as ını ay ırdı. İk isinden herbirine sınırlanmışbir sınır tâyin etti; ikisinden her bir i, öbürüne nisbet le uzar ; o da, diğer ine göre uzanır ;gecenin bir kısmı gündüz, gündüzün bir kısmı geceolur. B irinde, k ull a r ının g elişmeleri, bes lenmeleri ta kdir edilir, öbürünü, sükûn bulsunlar, kendilerini yora n, g üçs üz k ılan har ek etle rden k a ls ınlar diy e iştira-

Page 77: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 77/110

78 ŞİA İNA NÇL A RI

hatleri için âdeta bir libas kılar da bu huzur, onlara

 y enide n g üç- kuy v et v er ir , böy le ce tad a ldık lar ı, di ledik le r i şeylere y önelirle r, o nl a n elde ederler.»

Böylece gündüzü, geceyi halk etmekteki faydaları bildire r ek ins anın, bu n i’metlere şükr etmes i g er ektiğini anl at ırlar .

7. duâda ise bütün işler in, A ll a h’ın k udr e t elindeold uğunu bey an ederlerk en buy ur ur la r ki:

«Ey istenmey en şey lerin dğümle r i k udr et eliy leçözülen, ey çe tin işler in s ınır ını ör tüp k apatan, ey dar-hkta n kur tuluşfer ahlığına çık ar ma g ücü ancak ke ndis inden iste nen, g üçlükler , s enin kudr e tin le aşağılanır, y ok olur- gider; sebebler, senin lûtf un la düzülüpkoşulur, olur- biter; he r şey in oluşu, g ücünle y ür ür ; he rşey ir ade nle me y dana g elir ...»

§ İkincisi: A lla hu T aâlâ’nın k ulu na ihsa nını, k ulun, bu ihs ana k ar şı, ne k ad ar ibâdet ve tâa tta bu lunurs a bulunsun, ne ka dar k endini A lla h’a v erirse v ersin, aczini bildirir. O cümleden olarak 37. duâda bu

 y ur ur lar k i :

« A lla h’ım, bir kişi, s ana şük re tme k te ne k a da riler i g iders e g its in, anc ak i hs anına k ar şı, gene de şük retmek zo r unda kalır; ha k k ıy la şük ür de âciz olur. B ir

kul, ne kadar kulluk ederse etsin, gene de sana, lâyıkolduğun k ulluk ta bulunama z, bunalır- ka lır. K ulla r ınınen f az la şük rede ni, şük r ünde n âcizdir: en faz la k ulluk ta bu luna nı, itaa tinde nok s ana düşenidir.»

 A lla hu T aâlâ’nın k ula sonsuz n i’metler v ermesinek ar şılık k ul, şük ür de n âciz kalır sa, is y ana c ür’et edenin hâli ne olabil ir ? B ir tek s uçunun ba ğışla nm as ı

Page 78: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 78/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 19

İçin ne y apabilir ? B unu da 16. dua da şu suretle be y ân

e tme kte le r :«Ey be nim A lla h’ım, mane v î huzur unda ağlas am -

ağla s am da g özle rim in k ir pikl er i düşse, sızlansam-s ızla nsa m da ses im- soluğum kesilse, huz ûrun da dursam da ay ak lar ımm ba ğı sökülse, sana r ük û’ etsemde be lim da ğılsa, s ana secde etsem de g özle r im yer edüşse, uzun öm r üm boy unca toz- toprak y esem, ecelime dek k ül- g übür içsem, bütün bu z am a n içinde seni

ansam da dilim tutulsa, gene de senden utancımdanbaşımı g öğün çev re lerine k a ldır am am; büt ün bun la rla ber aber , s uçla r ımda n bi r s uçun bile ba ğışla nma s ına lâyık olamam.»

§ Üçüncüsü: Sevâbın, azâbın, cennetin, cehennemin, heps inin de A ll a h’ın lütf ü olduğunu, k ulun k üçük b ir suç işlese bile, a za ba müste hak ola cağını, A lla h’a karşz bi r özr ü olam ay ac ağını  bildirirler. Seyyi-d ’üs- sâcidin’in (A.M.Î bütün duâla r ı, k ulla r ı A lla h’ınaz ab ından k or k ma y a, se v abını umm a y a teşv ik eder,-heps i de düşüne n kişile re, çeşitl i be lıy ğüs lûpla , suçaadım atmamalarını anlatır; onları uyarır. Meselâ 46.d ua da bu y u r ur l a r k i :

«Hüccetin dâimidir , z e v a l bulmaz. V ay s anaisyân edenin hâline; hem de boyuna eyvahlar olsun

o kişiye. S enden, se nin lûtf und a n m a hr um k ala n, enaşağılık ma hr ûmiy e tte dir . S ana k ar şı dura n, k ötülükle r in en k ötüsüne uğramış- kalmıştır . Ne azâbınıgidermeye b ir g ücü va rdır, ne ık aa bını s av uşturma

 y a tâk a ti v ardır . Böyle olmak la berabe r bu dar lık tank ur tulup g enişliğe çık ma s ı da uz un s ürmez ; k olay cabir k ur tul uşa er ece ğinden ümidini kes mez. T ak dir indeki adâlet, bu hususta çevre dönmez; hükmündeki

Page 79: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 79/110

«o ŞlA İNA NÇL A RI

merhamet, onu hayıflanmaya sürmez. Gerçekten de

kesin delil ler mey dana çıkmıştır; özürler dene nmiştir.»

31. duada, « A lla h’ım» buy urur la r , «K udre t eller inin ar as ındak i y alnızlığıma, k or k undan y ür eğiminçarpıntısına, eliman, kolumun titremesine acı; yâ rab-bi, s uçlarım, beni s enin k a pında ho r luk dur a ğına di-kekodu; susarsam, benim yerime kimse söz söylemez;şe faat dile rsem, z âti şef âat e dilmey e ehil de ğilim ben.»

39. duada, «B ana, ha k e tt iğimi ver irs en, beni he-lâk edersin; lûtf edersen, rahmetine garkeylersin...B eni alt ında çöke rten a ğır s uçlar ımı çek mekte de s enden y ar dım isterim; sen M uha m m e d’e ve âl- i Muham-me d’e r ahm e t et de zulme k ar şı bana bir ihs and abulun; yükümü çekmeme acı da rahmetini ihsan et,ba ğışla be ni» buy ur ur la r ,

§ Dördüncüsü; Bu dualarla duâ edeni, özünü arıtarak, içini temiz ley erek k ötü işlerden, aşağılık , piss ıfat lar dan y üceltme y i ama ç edinmişler dir. Meselâ20. duada, «A llah’ım» buy urur lar , «L ütfunla niyyeti-mi düzelt, s ana k ar şı y ak ıy nim i düze ne sok; benimbozduğum şeyleri, kudr e tinle ıs lâh etme ni dile me k te

 y im.»

«A lla h’ım, Muha m m e d’e ve âl- i M uha m m e d’e sa-lâvat ver ve beni en güzel ve uygun tarzda hidâyeteer iştir de ar tık onu de ğiştir me y e y elte nmiy ey im; benig erçek y ola şev ket de o y oldan ay ağım k ay ma s ın, s ürçmey ey im; dos doğru niy y ete ula ştır da o niy y ette birşüphe k almas ın.»

« A lla h’ım, bende bulu na n ve o y üzden b a na itab-,da buluna c a ğın h uy u ıs lâh et; bende, - utanacağım bir

Page 80: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 80/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 81

şey bır ak ma da güze lleştir öttü ve btendfe riokisan bir

şey bır ak ma da tâimamlâ.»§ Be şincis i: D ua edeni, ins a nla r a başv urm ak ta n,

onla r a k ar şı alça lmâk ta n alıkor;  A llah’dan başkas m-dan bir hacet istetmeye, ins a nlânn sahip olduklar ışey lere t a m a ’ etmeıhey e, ins anı bu aşağılık huy da nkurtarmaya sevk eder. Meselâ 20. duada, «Zora düşers em, ba na, ser iden başk as ından y ar dım istetme;

 y ok s ul luğa uğr ar s am, senden başk as ından bir şey di

leter ek beni alçaltma ; ko rk ar s am, s enden başk as ına y alv ar tma; çünk ü bunla r ı y apar sam, be ni m a hr umetmene, bejnden lütfunu esirgemene müstehak olurum» buyururlar.

28. duada, « A lla h’ım» buy urur lar ; «Senden başkasından vaz geçerek ihlâsa nâil oldum; sana muhtaçolanlara başvurmaktan yüz çevirdim; senin ihsanında n m üs ta ğni olm ay ana dile ğimi ar zetmiy or um; ç ünk ü muhta ç ola nın, muhta ç ol and an bir şey istemesini,re’yindeki sapıklıktan, aklındaki noksandan meydana g e ldiğini g ördüm.»

13. duâda, «Kim ihtiyâcını, senin halkından birisine y önel ip de arzederse, k ur tuluşun u se nden başk as ından umar s a, m utla k a ma hrûmiy et e düşer; ihsanını yitirmeye müstehak olur» buyururlar.

§ A lt m c ıs ı: Bu duâlar da, başk ala rının ha k la nn ariâyet etmeyi, onlara yardımda bulunmayı, insanlarınbirbirini esirgemelerini, gözetmelerini, Îslâmî kardeşlik bakımından mallarını, canlarını, birbirlerinin uğruna sarfetmelerini ihtar ederler.

Mese lâ 38. duâda, «A lla h’ım» buy urur lar , «Z ulüm g ören bir kişiye y ar dım etmediys em, bir hay ırlı

Page 81: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 81/110

82 ŞİA İNA NÇL A RI

işde bulunma dıy s am , bir suçlu, b a na özür g etir di de

özrünü kabûl etmediysem, bir yoksul, benden birşey is tedi de ve rme diys em, bi r h a k s ahibi, bi r m ü’-minin hakkını diledi de ^ona yardımı esirgediysem, birisi, bir mü.mini ayıpladı, aybını bana açtı da onuörtmediysem, lûtf et, özrümü kabûl ederek beni bağışla manı niy az e diy or um.» B u özür g etir iş, ins anınİlâhî ve y üce a hlâk a y önelme s ini ama çla ma k ta dır.

39. duada, bunu daha da fazla açıklarlar. Sana

k ötülük te b ulu na nd a n öç a lm ama nı, o nu bağışla manı, k e ndini k ut lu k işile r in d ur a ğına ula ştır m a nı ten-bih ederek buyururlar ki :

«A llah’ım, hang i kul, benim hürm e timi y erine getir memişse, ba na bi r zulümde bulunm uşs a, ölmüşs ede, diriy se de, beni incitme s inden dola y ı bağışla onu-,bana y aptığı s uçtan dolay ı onu afvet; ba na y apmadı-

ğm ı sor ma, be nim y üzümde n k a za ndığı s uçu açmâ;o nl a n ba ğışlam am ı, onla r a s ada k a s ay v e bu s ada k a yı, s adak a v erenler in en temiz s adak as ı ve s ana m anen y a k m la şa nla r ın en y üce ves ilesi kıl. B enim onla-n ba ğışlama ma k ar şılık sen de be ni bağışla ; onlar aet tiğim duâm a k a r şılık me r hame tte bul un bana; böy-lece de onların her biri, senin lûtfuna, senin ihsanınamazhar olsun.»

Duadaki bu son cümlelerden daha güzel, insanlara hayır dileyen daha vecîz, bütün insanlarm esen

liğini, m ut lu lu ğun u diley en da ha özlü, ha tt â ke ndis i

ne zulmede nler in bile m ut lul uğunu isteye n da ha y ü

ce bir dile k ola bilir m i? İmam S ec câd’m (A .M.) dua la

rında, bunlara benzer sözler pek çoktur; bu duâlann

hepsi de insanlan hidâyete sevk etmeyi, güzel huylarla

Page 82: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 82/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 83

huy lanm ala nnı, özlerini a nt m a la nnı s ağlamayı amaç

edinmişsemavî tâlimlerdir.

36 — K A B İRL ER İZİY A RE T H A RK IND A K İİNA NC IM IZ ,

İmâmiy y e’nin mümt az olduğu hasletlerden bir ide, Hazret- i Pey gamberin (S.M.) ve İma mlar ın (A.M.)kabirlerini ziyaret etmek, oraları onarmak, oralara

 yüce ve güzel y apılar y apma k, bu suretle îmanlar ınısağlamla ştırmak, g önüller im hoş bir hâle getir mektir.

Or ala r ı ziyaretler i, İma mlar ın vaşıyy etler ini yerine getirmek, şîala nnı ziy arete teşvik, bu yüzde nsevaba nâil olacaklarım, Allah katında bunun üstün

tâatla rdan olup v âcib ibâdetlerden sonra A llahu Taâ-lâ’ya manen y ak laşmay a vesile bulunduğunu te bşirdolayısıyladır. O rala r ı ziyaret, kulun, kendisini A lla h’avermesine, dualarının kabulüne en hayırlı vesiledir.Bu y üzde n şia, İma mların ahidler ine v ef ay ı itm am içinbur ala r ı onarmışlardır . İmam Flızâ (A .M.) «Her İmamın, dos tlarının, şîasının boy unlarında a hdi v ardır;onlar ın kabir ler ini ziyaret, vefanın, ahdin tamamlan-masmdan ve güzel bir surette edâ edilmesinden sayılır. Onlar ı, ziy aretler ine rağbet ederek, yönelttiklerişeyleri g erçekley erek ziy ar et edenlere, İmamla rı, k ı

 y amet g ününde şefaatçidir » buy ur muşlar dır (İbniKulevey h: K âmil uz- Ziyârât, s. 122).

K abir ler i ziyarette, İma mla r ımızın inay etiy le d inî ye İçtimaî f a y d a l a r vardır. Bu ziyaretler,İmamla r la dostlar ı ar as ındaki bağlantıy ı ve sevg iyi

Page 83: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 83/110

84 ŞÎA İNA NÇL A RI

çoğaltır; önlar in güzel i$lerinij hüy îannı* gerçek yolunda sav aşlar ını andınr ; da ğınık y er leniek i inüslü-ma nla r ı blrbirleriy le tanıştırır, seviştirir; kalbler ini

 A lla hu T aâlâ’y a ba ğlamalar ını, kendiler ini O ’nun itaatine vermelerini, emirlerine uy ma lar ını sağlar. Ehlibey tten gelen beİıyğziy âret İbâf6l6riy le, te v hidin ha-kıykat ini, İs lâmm ve risâlötiil k uts allığını tâl im eder;müslümana k âina tı tedbîr edene kar şı huz u’da bulunmay ı, Ö’nâ day anmay ı, ni’rrietlerine, lütüf la r ina şük-

retmeyi pek iştirir . İmamİar dân riv ây et edilen «Emîn’-ullah» ziyareti gibi ziyaretlerdeki dualar, ziyâret ödeh-lerin bu huylarla huylanihalânnâ sebeb olui'.

 A y nı zamanda en veciz üslûbiy le, en yüce fesahatle bezenmiş olan bu ziy aretlerde, tev hidin en âİiâhiamlâr ı, A llalhü T ââlâ’y â duâ ve münâcâttak i incelikler me v cuttur k i ğerçektöri de bunlar , K ur ’ân- ı

K örîm ve Ne hc’ül- Belâğâ*dân sonra dînî e debiy atta en yüksek eserterdiir; İrnaihlâîlh İlâhî mââir if ir ii ihtiv aeden, dîne ve ahlâk a dâir en ğüzöl örnek lei'dir.

Sonra, ziyâret edeblerinde de bu dîni anlamlar*tâlim v e irşâd y önünden önemlidir; y ok sula y ar dım,ins anlar la iy i geçim, iy i muamele, sevişip k ay naşmakgibi özellikleri vardır.

Merkad- i Mütahhâifa girmfedfen, g irdikte n sonraziyâret esnasinda v e sohi'â riâyet edilmesi gerekenbir çok edebler v ar dır k i b un lân şu süi*etle anlatacağız.-

1) Ziyaretçi, ziyaretten önce gusleder, temizlenir..Bu temizlik, insanı bir çok hastalıklardan, yorgunluktan kurtarır; insan kötü kokulardan arınır. Guslün sonunda, riv ay et e dildiği gibi, «A llah'ım, bunu bananûr, temizlik ve her türlü dertten, kötülükten koru-

Page 84: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 84/110

ŞÎA İÎ^ANÇLARI 35

nuş, he r pisl ik te n ar ınışv esilesi kıl; bu nu nl a kçılbimi,or g anla r ımı, k em ikle rim i, etimi, keımmı, sa çlarımı,der imi, içim i ve y e r y üzünün k ir le tt iği he r ışey’im i te-:mizle, hacet, yokluk, yoksulluk günümde de bu guslü,bana tanık et» der.

?) Y an ındak i en g üzel ve temiz elbiseyi giyer.B unda im k ân şarttır; herkes, k endisince m ümk ün olantemiz ve güzel elbiseyi giyinir.

3) Ney e kudr et i var sa ve ne mümk üns e, o suretlegüzel koku sürünür.

4) G ücü y ettiği kadar , y ok sullar a s adak a verir.Böyle yerlerde sadakanın faydası meydandadır; yoks ulun g önlünü hoşederek insa nla r a v e ins anl ığa f aydası dokunur,

5) A ğır ve y av aşadıml ar la y ürür; o yana- bu y a

na bakmaktan çekinir ; gelip giderken  insanlara sıkıntı vermez, kimseyi rahatsız etmez; çünkü bu ziyaretle, anc ak A lla hu T aâlâ’y a mâne n y ak laşma k kasdında-dır.

6) Tekbir getirir ve bunu tekrarlar. Bâzı ziyaretlerde y üz te k bir ge tirmes i riv ay et edilmiştir. B ununlada, A lla h’ın ululuğunu, O ’nda n büy ük bir v ar ın bu lunma dığını hatırlar ; zâten ziyar et, anca k A lla h’a ib âdettir; O ’n u ululam ak tır; O ’nu n şiar la r ını dir iltme kve dinini te'yid etmektir.

7) P ey g ambe r ’i (S .M.), y âhud İma mı (A .M.) z iy aretten sonra ik i r ik ’at müste hab nama z kılar; bu başar ıy a na il o lduğund a n dolay ı A ll a h’a şük rede r ve nama zın se v abını, ziy ar et ettiğine hediy e eyler. Ziy âre tedenlerin, kıldıkları namazın, icra ettikleri amellerin,

anc ak A ll a h’a o lduğunu, O ’nda n ba şk a k imsey e ibâdet

Page 85: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 85/110

86 ŞÎA İNA NÇL A RI

edilemiyeceğini, ziy âi'etten mak sadın, A lla h’a bir çeşit manev î y akla şmak olduğunu anlama la r ı için namazda n sonra şu duây ı ok umalar ı gerektir:

«Allah’ım, saha namaz kıldım, sana rükû' ettim,sana secde eyledim; sen birsin, şer ikin yok senin. Çünkü namaz, rükû’, secde, ancak sanadır; sen, bir Al-,ia h’sm ki senden başka tapacak yok. A lla h’ım, Muham-med’e ve âl-i Muhammed’e salâvat ver ve ziyaretimi

benden kabûl et. Muhammed ve tertemiz soyu hakkıiçin dileğimi ihs an eyle,»

Ziy arette ki bu edebler, İma mla r ın ve onlara uy anların, kabirleri ziyaretteki maksadlarmı açıkça anlatma k ta dır ve ger çeği bildikler i halde bilmezlik ten gelerek kabir ler i ziyar etin, bir çeşit, or alar a k ulluk et

mek, A ll a h’a, hâşâ, şirk koşmak say anların y anıldıklarını, garezlerine uyduklarını göstermektedir. Bu çeşit kişiler in mak s adlan, bilmey en kişileri İmâmiy y e’-den ay ırmak, ziyaret mev simlerinde âl- i Muhamme-din (A .M.) ihlâs ve şevketini onlar a göstermemek, İçtimaî faydalara engel olmakdır-, yoksa onlar da. Ehlibeytin, bu ziyaretlerle ne maksat güttüklerini bilirler,İmâmiy y e, niy y etini ihlâsa bağlamış, k ul luğun ancak

 A llahü T aâlâ’y a olacağına ger çekten inanmış, canla-rını- malla rını A llah uğr una koy muştur; İmâmiy y e,hiç bir v akit ins anlar ı, hâşâ, şirke dâvet etmemiştir veetmez.

8) Ziyaret edeblerinden biri de, ziy aretçinin, öbürziyaretçilerle hoş geçinmesi, onlar a iy i muameledebulunması, hay ra âi t sözler müstes na, az konuşması,

 A llahu T aâlâ’y ı çok anması, huz u’ ve huşu' içinde

Page 86: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 86/110

Page 87: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 87/110

88 ŞÎA İNANÇLARI

37 — E HLİB EY T E G ÖRE T EŞE Y Y U’UN

 A N L A M IN A DA İR İNA NG IM IZ

Ehlibeyt îmamlan, (aleyhimüsselâm), ümmetin,riy as et ini der’uhde edememelerine rağmen, müslü-manlar dan kendiler ine uy anları, A llahu T aâlâ’nm dilediği tarzda temiz v e düzg ün y etiştirmey e, onlara,,Hazret- i Muha mmed’in (S.M.) maâr if ini belletmeye,müs lüma nla n ar ıtmay a, onlara ger çek İslâmî bildir

meye, z ıdlannı öğretmey e, o nlan yetiştirmey e gay re tetmişlerdir .

İnsanın, Ehlibeyte uydum, demesi, bir şey if âdeetmez, onlar a uymak , A lla h’ın emirler ine itaa t etmekle, nefsinin isteklerinden kaçınmakla olur; Ehlibeyte uy mak , onlar ın tâlimler ine, ir şadla rma tâbi’olmaktır. Nefsin isteklerine uyup özürler, bahanelerserd ederek A lla h’a itâatten başçekmek, böyle oldu

ğu halde gene de onl an sevdiğini iddia etmek, g erçeksevgi sayümaz; Onları sevmek ve onlara uymak, ancak iy i işlerde bulunmak la, gerçeklikle, e min olma kla, takvaya sarılmakla mümkündür.

«Y a Hayseme» buy ur ulmuştur «Dost larımıza bildir: İnsanı A ll ah’ın az âbmdan, ancak , amel, iy i işlerde bulunmak , A llah’ın emirlerine itâat etmek k urtarır; onlar , biz im dostluğumuzu, tak v adan başka b irşeyle elde edemezler. K ıyamet g ününde ins anlar ın enfazla hasrete düşeni, tam adâlet sahibi olara k vasfe-dilene uy up sonra ondan y üz çevirerek başkas ına

 y önelenidir.» (Usûl'ül- Kâfî; İman K itabı, K ardeşle riZiyaret Bölümü)

Ehlibeyt, ke ndiler ine uy anlar ın, gerçeğe dâvetçi,hay ra ve doğru yola k ılav uz olma la nnı istemektedir,onlar, halk ı, y aptık la r ı işler le gerçeğe çağırmay ı, dil

Page 88: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 88/110

ŞÎA ÎN A NÇL A ŞI 89'

Llş ça ğırma k ta n daha üs tün g örmüşler, «insanları,,

dil lşrinizden g ay n şeylerle hay ra çağıncı olun; onlar,sizin ibâdet ye tâat inizi, ger çekliğinizi, çek inmenizigörs ünler» buy urmuşlar dır (ayni; V era’ bâbı).

Ehlibeytin, insanların ahlâkını arıtmaya gayretleri hususunda, ke ndiler ine uyan bâzz kişilerle k onuşmalarını anlatalım;

§ Ebû- Ca’fer Muham me d B âkır (aleyhisselâm) ınCâbir ’ül- Cu’fî ile konuşmaları (ayni; T âat ve T akvâbâbı) :

«Y â Câbir, teşey yü’ dâvas ını görüp biz Ehlibey tise vdiğini söylemek, insana y eter mi? A nd olsun A lla h’a, biz im şîamız, ancak A lla h’dan çekinen ve O'naitâat eden kişiler dir. Onlar , g önül a lçaklığıyla, A llah’dan korkmakla ve O’na itâat etmekle, emin olmakla,,

 A llah’ı çok anmakla , or uçla, nama zla, anaya- babay a

say gı gösterip y ar dım etmekle, komşular ından y ok- yoksul, borçlu ve y etim olanları g örüp gözetmekle,gerçek söz söylemekle, K ur ’an ok umak la, insa nlar ınancak hayrından bahsedip kimsenin aleyhinde bulunmamak la tanınırlar . Onlar , boy daşlar ının içinde enemîn kişilerdir .

 A lla h’dan çekinin, A llah k atından ne emredilirse y erine getirin. A llah ile hiç bir k imsenin arasında y a

k ınlık olamaz; üs tün ve ulula r ulusu A lla h’a k ullar ınen sevgilisi, en fazla çekineni ve O’na itâatte en ilerigidenidir (*).

(” ) Emîr ü’l- Mü’v ıinln aleyhisselâm, ^Hutbe- i Kaasta'» da, «Gerçekten de gökyüzü ehline de hükmü hirdir, yeryüzü ehline  de. Alemler e har am ettiği sâhayt bir kula helâl ettiğine dâir  hiçbir k ulla, ara sında bir uzlaşma yoktur» buyururlar ki bu anlamı ifâde eder (Mütercim).

Page 89: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 89/110

90 ŞÎA İNA NÇL A RI

 Y â Câbir , v allahi k ut lu ve yüce A lla h’a, ancak itâ-at la y ak laşabilir iz. Ne bizde cehennemden kurtuluşadâir bir şey v ar, ne bir kişide, A ll ah’a k arşı getirecekbir delil. K im A lla h’a itaat ediyorsa o, bizim dostumuzdur ; k im A lla h’a isy ân ediyorsa, düşmanımız. Bizim dostluğumuz, a ncak ibâdetle, itaatle ve A llah’-dan çek inmek elde edilebilir.» (Usûrül- Kâfi; T âat veTakva bâbı)

§ Ebû- Ca’fe r (aley hisselâm) m  Saîd bin Hasen’lek o nuşm a la r ı;

Ebû- Ca’fer (A.M.) — B iriniz, k ar deşinin yanınagelir de elini onun kesesine daldırır, ihtiyâcı olanı alır,sonra da o aldığını geri vermez; aranızda böyle birşey v ar mı? (*)

Saîd — Bizde böyle bir şey olduğunu bilmiy or um.

Ebû- Ca’fer (A.M.) — Peki, o halde ne olmak gerek?

Saîd — Helak olmak gerek.

§ Ebû- A bdullah C a’fer’üş- Sâdık’ın (A .M.) Eb’üs-S abbâh’ul- K inânı ile k onuşmala r ı:

Kinânî — Senin yüzünden insanlardan neler çekiyoruz?

Ebû- A bdullah — Neler diy or size halk?

K inânî — Bir isiy le k onuşmay a başladık mı, hemen bize habîs Ca’ferı diyor.

Ebû- A bdullah — Halk, benim y üzümden mi siziayıplıyor, kınıyor?

(*) Mti’min, m ü’min kardeşinin ma lında dahi tasar rufa hak sahibidir diyorlar. (Mütercim.)

Page 90: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 90/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 91

Kinânî — Evet.

Ebû- A bdullah — V al lahi sizin içinizde C a’fer ’euyan, ne kadar da az; gerçekten de benim ashabım,ancak takvada en çetin davranan, yaratıcısına ibâdet-de bulunan, sev âbını uma n k işidir; bunla r dır benimashabım (Usûl’ül-- Kâfî; V er a’ bâbı).

§ Gene Ebû- A bdullah (aleyhiss elâm) bu husustabuyur muşlar dır k i ;

«Bir şehirde y üz bin kişi, hatt â da ha da faz la adamolsa bizden değildir onlar ve bir üs tünlük ler i y oktur;bu şehirde kendis inden daha ileri çekinen biris i bulunma zsa o tek k işidir bizde n olan.»

«Biz, bütün emirlerimize uymadıkça , bize tambir irâde ile bağlanmadık ça hiç kimsey i m ü’min saymayız; m ü’min s ay dığımız kişiyi, emirlerimize uy ması ve takva ile amel etmesi yüzünden mü’min sayarız. A lla h size acısın, bununla bezenin, süslenin.»

«Kadınlar bile, örtülerinin altında, birisinin çekinmesinden bahsetmezlerse, o kişi, bizden değildir . B irşehirde onbinlerce kişi olsa, gene de dos tla rımızdansay ılmazlar; orada, kendisinden daha fa zla A lla h’dançekinen, sak ınan bir kişi bulunmay andır biz im dostumuz.»

«Ca’fer’in şîası, ancak k ar nını ve bel ini har amdankoruyan, s av aşı ve ibâdeti, y ar at ıcısının uğr unda enüstün olan, O’nun sevabını uman, ıkaabından korkankişidir ; böyle kişileri g ördün mü, işte onlardır Ca’-fer’ln şîası.»

Page 91: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 91/110

32 ŞÎA İNA NÇL A RI

38 — ÇEV İR V E ZUL ÜM H A RK INDA K İİN A NC IM IZ

İmamla r (a le y himüsselâm), ins anm işley eceği enbüy ük suçun, başkasına düşma nhk ve zulüm olduğunu bildir mişlerdir k i bu, K ur ’ân- ı K erim’e uy ma ktadır; K ur ’ân- ı K er im’de, «Zâlimler in y aptıkla rındang aaf il sanma A lla h’ı sakın; a ncak onlar m cezasını,

gözler in dik ilip kalaca ğı güne te ’hîr etmede» buyurul-mak tadır (X iy ; İbr ahim A .M., 42).

E m ir ul- Mü’m inin (ale y hisşelâm), z ulm ü an la tmakta, halkı ondan sakındırmakta son derece ileri gitmişle rdir k i «Nehc'ül- Belâğa» da 219. sözl er inin me ali şu d u r :

«A nd olsun A llah’a, bir ar pa k abuğunu taşıyan

ka rıncay a zulm ederek A lla h’a isy an etmem için bana yedi iklim ve bunların altında ne varsa hepsi verilse, gene bunu yapmam.

Bu söz, insanın zulümden çekinmesi, cevirden kaçınması husüsunda, ta sav v ur edilebilecek en son had-din ifâdesidir. E mir ’ül- Mü’minin (A .M.), bir ar pa k abuğunu taşıyan bir karıncay a, yedi ik lim ve a ltındakiler, kendilerine verilse bile zulm etmeyeceklerini

bildiriy orlar; buna karşılık, müslümanla nn k anla r ınıdöken, mallarını zorla alan, ırzlarına ihanette bulunank işinin hâli nicedir? Bu k işinin har eketleri E mîr’ül-Mü’minîn’iıı (A.M.) bu çekinmeleriyle nasıl kıyaslanabilir ; bu k işinin ir fanı, Emır’ül- Mü’m in în’in (A .M.)ir fanıy la nas ıl ölçülebilir ? İşte dinin, ins andan beklediği, iste diği İlâhi ve yüce edeb, budur ancak.

Evet, zulüm, A llahu T aâlâ’nın har âm ettiği şeyle-

Page 92: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 92/110

ŞÎÂ İNA NÇL A RI 93

f in en büy üğüdür; bu yüzden de Ehlibey tten gelen ha-

dîsleMe* düâlârda ilk olairâk zulüm yerilmekte, zulme uy anların, bunda n şiddetle çek inmeleri buyurul-maktadır.

İma mların siyâseti budur; onlar ın kendiler inezulmedenlere kar şı güttükle r i hareket, gene budur.İma m Hasen (aley hisselâm) m kendiler ini, y üzlerinekarşı, hâşâ, sövmeye k alkışan Şamlı’y a lûtufda , ihs anda bulunduk lar ı, onun da y aptığı k ötülüğü anla

mas ı meşhurdur. Sey y id’üs- Sâcidinin (A .M.), zulmedenlerin de ba ğışlanma lar ına dâir d uâla nn ı zikr etmiştik . Bu, insanlıkta, olg unluğun en yüce mertebesidir. Zâlime, y aptığı zulüm dolay ısıyla bedduâda bulunmak caizdir; aleyhine ilenmek mübahdır: fakat-caiz oluşbaşka bir şey dir, y üce huy la rda n olan bağışlamak, başka bir şey. İmamlar ımıza göre zâlimeibedduâdâ bulunma k bile zulüih say ılabilir. S âdık

(aleyhisselâm), «Bir kul mazlum olur, fakat zâlimeboyuna bedduada bulunursa, zâlim olur gider» buyurmuşlar , zâlime bedduada ısr ar ın da zâlim olmay a se-beb olacağını bildirmişlerdir . S übhâna llah! Demek kizâliine bedduada ha ddi aşmak da zulüm oluyor. Ohalde ilk olar ak zulme, çevre başlay an, insanlar a kötülük eden, inallarını gasbeden, kanlarını döken, ırzlarını ayaklarının altına alan, yâhud zâlimle birlik

■olan, onu helâk çuk ur una düşüren, zulümde ona güçveren, teşvik edip kışkırtan, ins anlar ın halle r ini tecessüse kalk ışan kişinin hâli, İmamların (aleyhimüs-,selâm), f ık hında nice dir? Gerçekten de bu çeşit kişiler, A lla hu T aâlâ’nın rahmetinden, lûtf undan en uzakolan, suçla n ve a zabla n en çetin, y aptık lar ı işler en.kötü, huy la n en çirk in kişiler dir.

Page 93: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 93/110

, 94 ŞİA İNA NÇL A RI

39 — ZA LİMLERE Y A RD IM HUS US UNDA K İİNA NC IM IZ

Zulmün en büyüklerinden biri de zâlimlere yardımda bulunmak , onlara destek olmaktır k i A llah uT aâlâ, «Zulmedenler e mey letrneyîn; s onra ate şle az aba uğr ar s ınız v e A ll a h’da n başk a bir dos tunuz y oktur; sonra yardım da görmezsiniz» buyurmaktadır

(XI; H ûd A .M., 113). İşte bu, K ur ’ân- ı K e r im ’in edeb-ler indendir ki ay m za ma nda Ehlibey t (aleyhimüsse-lâm) ın edebidir, onlardan, zâlimlere meyletmemekhusûs unda, haddinde n faz la e mirle r gelmiştir; z âlimlerle birlik olmamayı, hattâ bir hurma parçasıyla bile onlara y ar dımda bulunm am ay ı emre tmişlerdir.

Şüphe y ok k i îs lâm ın ve müslümanl ann uğr adığı

musıybetlerin en büy üğü, zulümde, cevirde buluna nlara aldırışetmemek, onların kötülüklerine göz yummak, onlarla birlik olmak, bundan da ileri giderek onlara, zulümde, cevirde y ardım etmekt ir. İslâm toplu-muna en büy ük za r a r ,' gerçek y oldan s apmaktır; bügüzden din, zay ıflamış, g üçsüzlenmiş, bug ünk ü hâlegelmiş, g ar ip düşmüştür. Müslüma nlar , y âhud müs-üma nım diyenler, A lla h’dan başka y ar dımcılar ı bu-

unmadığından, g üçlü düşmanlar ı bir y ana, en aşağI’ık düşma nlar ına bile boy un eğmek zorunda kalmış-ardır.

İma mla r (aley himüsselâm), kendilerine uy anla rı,

)oyu.na zâlimle re y ar dımda n uzaklaştır mışlar, dost-

ar ını, zulüm, ve çev ir erbâbıy la uzla şma k ta n şiddetle:ekindirmişlerdir; bu hususta k endiler inden s ayısız

ladis ler gelmiştir . B unlar dan biri, İma m Zey n’ül- âbidin

Page 94: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 94/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 95

(aley hisselâm) m, Muhammed bin Müs lim ’üz- Züherî’-

 ye y azdıkları şu y a z ıd ır :«Onlara duâ etmekle, çevrende dönüp duran zu

lümlerine meyi etmişolmuyor musun; belâlarının geçtiği köprü, y âhud s apıklık larının y üceldiği merdiven,azgınlıklarına dâvetçi, yollarında yolcu hâline gelmi

 yor musun? Senin y üzünde n bilg inle r şüphey e düşmede, câhillerin gönülleri onlara uymada. Vezirlerininen yakınları, yardımcılarının en güçlüleri, bozgunla

rını düzeltmekte, ileri gidenler de, geri kalanlar da ihtilâfa düşmekte. S ana verdikleri, senden aldıklar ından ne kadar da az. Senin yüzünden tahrib ettikleri,senin için onardıklarından ne kadar da önemsiz. Kendine dik kat et; çünk ü sana, senden başkası dikkat edemez; nefs ini, sor umlu bir k işi g ibi soruya çek...» (Tuh-f ’ül- Ukuul; s. 66).

«Nefsini, sor umlu bir k işi gibi soruya çek» sözü,anlamı ba k ımından pek derin ye geniş. İnsan, hevâve hevesine uy unca, g izli k ala n şey lerini mühimsemez,kendine bir yücelik verir; yaptıklarından sorumlugörmez kendini; y aptıkla r ından - ett iklerinden hiçkimse bir şey sormaz sanır. Bu, k ötülüğü fazlasıyla,emreden nefsin sırlarındandır. îmam (A.M.) Züheriyi,nefsin bu gizli özelliğine k ar şı uy ar makta; çünk ü he-v âsma uy ar ak s or umluluğunu unutuv er ir.

İmevirî Mûsâ K âzım (aley hisselâm) ın deveci Saf-v an’a buy urduk lar ı, bunda n da şümûllü ve derindir.Safva,n, îm a m ’ın şiasındandır ve sözüne İnanılır râvî-Isrinde ndir . Keşşî, «Rical» inde şöyle a nlatıy or ;

Safvan, İmam’m (A .M.) huz ur una g irmiş, İmam(A .M.) ( ona, «Safvan» buy urmuşlardır , «Senin her şe

 y in güzel, ancak bir şe dn müstesna.»

Page 95: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 95/110

m   ŞÎÂ ÎNA NÇL Â Rİ

Safvari diyor k i :

S ana fedâ olay ım, o şey ne dir dediin. İma m, «Deveni bu ada ma (Hârur i’ür- Röşîd’e) k ir ay a vöi- din değil mi» buy urdular . Ben, A llah’a ârld olsuil k i dedim,bir kötülük, bir fenalık için vermedim; avlansın, oyalansın diye de değil; bü y ölâ (Mekke’ye) g its in diyekiraladım; ben de beraber gitmfedim; bnunla kölemi

 yolladım. İmam, «Saf vâîi» buy ürdula i", «K ir aiıı alacaksın ölbette.» Sana fedâ olayını, evet dedim. «Kira

nı vermesi için hayatta kalmasını istiyor musun» di ye sor dular. Evet, dedim. «Y â Safvan» buy ürdüla i’.«OnİBirih hâyaLttâ k alm ala r ını dileyen de brilardandır;kim ohlârdârisâ cehenneradedir.»

Safv an, hemen k itt im diyor, devemi bir başkasına sattım.

Zâlimler in yaşamalar mı, mev kiler inde k alm ala r ı

nı isteyen bile böyle olursa, zulümde, onlara yardımetmeyi isteyen, cevirde onları güçlendîfeh, hele onlara katılan, orilann yaptıklarını yâpâh, kervanlarınauyan, emir ler im yerine g etireli kişinin hâli nice olur?

40 — ZA L İMİN H ÜK MÜ A L T IND A V A ZİFEG ÖRM EK HUS US UN DA K İİNA NC IMIZ

Zâlimlere , bir hurm anın bir parçasıy la bile y ardım’edene, onlar ın y aşay ışını diley ene karşı İmamlarımızCaleyhimüsselâm), bu hükmü verirler, bu sözleri söylerlerse, hük ümde onlara ka tılan, o nlann buy r uğualtında vazife gören, hele onlann hâkimiyetlerini kuran, o hâkimiy etin r ük nü kesilen, hük ümle r ini güçlen-diren k işinin hâl i ne olur? «T uhf’ül- Ukuul» de, İmam

Page 96: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 96/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 97

Sâdık’dan (aleyhisselâm) gelen hadîse göre, «Zâlimin,

hüküm ve kudret sahibi olması, tümden halkın yokolmasıdır; tümden bâtılı diriltmektir; zulmün, çevrinve bozgunun izhârıdır.»

 A m a gene İm a m lar dan (a ley himüss elâm) gelenrivay etlere göre, adale ti kor uması, A lla h’ın s ınırlar ınariâyet etmesi, inananlara ihsanda bulunması, mârûfubuyurması, münkeri nehyetmesi takdirinde, çevredenk işinin v ilây eti de caizdir . İmam M üsâ b. C a’fer (aley-

himes s elâm), «Z âlimler in k apılarında, A lla h’ın ke ndisiy le de lili ay dınla tt ığı, v ücüdiy le şehir ler i güçle ndir diği, dos tlar ından k öt ülüğü onla r la g ider diği, müs-lüm a n la n n işler ini, onla r la düze ne s ok tuğu kişilerv ar dır... On la r , g er çekten de ina nm ışkişiler dir; onlar,

 A lla h’ın y e r y üzünde k i alâmetler idir ; onlar , k ul lan-nm içinde A ll a h’ın nur la r ıdır ...» buy urm uşlar dır. Z âlim olan ik tida r ın hük m ünde v azife a lmışk işiler in tu

tacakları yol hakkında bir çok hadîsler vardır; Sâdık(aley hiss elâm) m E hv âz emîri A bd ull a h E ’n- Necâşi’ye

 y azdık lar ı y azı da bunla r da ndır (El- V esâil’de B ey ’ ki-tâbma bakınız, s. 78).

41 — İS L Â MÎ B İRL İĞE ÇA ĞIR I

HA RK INDA K İİNA NC IMIZ

Ehlibeytin Caleyhimüsselâm), yolu yordamı, herkesi, İslâmın bekaas ına, y ücelmesine, müslüma nlannbirliğine, arala r ında k i kardeşliğe, g önüller inde b ir k ırg ınlık varsa, birbir ler ine kinlenmişseler, bütün bunla r ın g iderilmesine çağırmaktır.

E mîr’ül- Mü’mınîn (ale y hisselâm), «îs lâma ve müs-

Page 97: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 97/110

98 ŞÎA İNA NÇL A RI

lüma nla r a y ar dım etmeyeceğimden, îs lâmda bir ge

dik açılaca ğmdan ürk tüm» buyurmuşlar , ancak hil âfet makaamını ihraz etmelerinden sonra «Rahbe» de,G adir hadîs inden bahis buy urmuşlar v e sahabedenhay at ta k ala nla r ın şehâdetlerini istemişler dir (*).Ömer bin Ha ttâb, de fala rca kendilerine başv urmuş,defalar ca , «Eb’ül- Hasen’in bulunm adığı za mandamüşk il bir işe düşmey ey im, A llah böyle bir şey vermesin» ve «Alî olmasaydı Ömer helâk olurdu» demiş

tir. Hasen bin A lî (aley himesse lâm), sav aşa ısrar ınsonuçla r ım görüp şer iati ve İslâmî k oruma k için uzlaşma y olunu tutmuşlar , k endiler inin ve kendilerine uy anlar ın, zulme, ha tt â zillete uğrama la r ını gözler ine a lmışlar , îs lâmın âkıbeti için bu y olu ter cih buy urmuşlar dır. Cenâb- ı îma m Husey n- i şehîd (A.M.) ise, Ümey-

 ye oğullar ına k arşı dur up onlar ın k ötü niîry etlerini

ortay a koymazsa, İs lâmm yok olmak tehlükes iy le k arşı karşıy a g eldiğini g örmüşler, onlar ın zulmünü, düş-manlığmı tar ihte tesbît etmek, Re s ûlullah’a (S.M.)ihânet ler ini bildir mek, şerîate k ar şı dur umla r ını be

 y ân etmek iç in k ıy âm etmişler ve dile klerini elde etmişlerdir . Hus ey n’in (A .M.) k ıy amı olmasay dı İslâm,tar ihte eski dinler ar as ında anılacaktı. Şia da O ’nunkıyamını, z ulüm ve çevre karşı, durmas ını, O ’nun ve

O ’na uy anlar ın şehâdetini, O ’nda n s onrak i İma mla rınemirler iyle tecdid ve ihy â edip şehâmetini anar ak , andırar ak her y ıl ve her an, İslâmm ve Ehlibey tin fedak âr lığını, Ümeyye oğullar ının İslâm karşısındaki dur umla r ını yenilemeyi, g erçek İslâmî ız hân şiâr edin-m iştir.

i* ) Hutbe- i Sıkştkıye» de, üçüncü halH enin zamanından sonra îrâd huyurulmu^tur. (Mütercim)

Page 98: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 98/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 99

Ehlibe y t (aley himüsselâm),- İslâmır) y üceliğini, en

çetin düşma nla r ına kar şı bile bu v âzife y i y üklendiklerini, îmam Zeynülâbidîn. (aleyhisselâm) ın duaları,tam anla mıy la canlandırır. S alta nat Ümey ye oğullarının elindedir;  îmam'm  hürmeti gözetilmemektedir;babalarma, ehlibeytlerine revâ görülen zulümler, Ker-belâ faciası hatırlardadır,- kendiler i yapay alnızdırlar ;bütün bunla r a r ağme n gene de İslâm as kerine y ardımetmesi, müslüma nla nn y ücelmeleri, sağ- esen k alm a

lar ı için A lla hu T aâlâ’y a duâ etmektedirler. İmâm’ın(A .M.), bir tek s ilâhı kalmıştır,' o da duâ ile İlâhî maâr if i yay mak tır. Şias ına, İslâm aske rine ve müslüman-lar a nas ıl duâ etmek ger ektiğini, «s ınırlardakilereduâ» adıy la tanınan duala rında telkıy n buyurmak-ta,dırlar; buyuruyorlar ki: «Allah’ım, Muhammed’e veâl-i Muhammed’e salâvat ver. Sen onların (sınırlankor uy an müs lüman, aske rlerinin) say ılar ını çoğalt,s ilâhlar ını kesk inleştir, bulunduk la r ı yer leri kor u, topluluk la r ını düzene koy , işlerini düzüp koşar ak ihtiyaç-larmı gider,- onlara yardım ederek güçlendir onları;onlara s abır ihşân ederek y ar dım et, hilelerden k pruonları.» V e duâ, k âfir le r in bozg una uğr am alar ını diledikten sonra şöyle dev am eder: «A llah’ım, böyleçemüslümanlann bulunduklan yerleri güçlü bir hâle,getir, ülk eler ini koru; ma llar ını çoğalt onları^ savaştan k ur ta np k ul luğuna y önelt; düşma nla r la uğraşmaktan kurtar da' seninle münâcâta köyult; sonucu,

 y ery üzünde senden ba şkasına k ulluk edilmesin, sen

den başkas ına secde edilerek yere başkonulmasın!»

B unda n başka, duala r ının en önler inde, sav aşın ama

cını, fa y dasını bildirmedeler, sav aşta g ereken şeylerianla tma dala r , düşmandan k or unmay ı belletmedeler

ve bütün bunlar la beraber A llahu T aâlâ’nın hara m

Page 99: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 99/110

100  ŞÎA İNA NÇL A RI

larından sakınmalarım, ancak O’nun nzâsı için ih-lâsla s av aşa s ar ılmay ı dilemedeler.

Öbür îmamlar da, zamanlarındaki kudret sahiple r inden çeşitli zulümle r e uğr a dık la r ı halde, k endilerine uy a nla r a dinî hük üm le r i bildirm ey e çal ışmışlardır. Zamanlarında Alevılerin (Alî A.M. soyundan gelenlerin) ve ba şk al ar ının k ıy am la r ında, onla r ın hiçbir rolleri yoktur; aksine bu ayaklanmalar, emirleri

ne ve uyanlarına da aykırıdır. Çünkü onlar, ancak îs lâm de v le tinin bek as ını ve k or unma s ını amaç edinmişler ve bunda he r k e s te , ha ttâ A bbâs o ğulla n halîfelerinden daha fazla, daha ileri bir gayret göstermişlerdir.

B u hus usta İma m Mûsâ K âzım’m (A .M.) şîasmavasıyyetlerini okumak yeter.-

«ik tida r sa hibi olanınıza ita at i terk ederek,boyunlannızı zillete vermeyin; adalet sâhibiyse, yaşama s ı için d uâ edin; cevr ediy orsa, A ll a h’da n ıs lâhınıdileyin. Çünkü sizin de düzeniniz, onun düzeniyledir.Gerçekten de adaletle hükmeden iktidar sâhibi, merhametli baba gibidir; kendiniz için neyi seviyor, isti

 y or sanız, onun için de sevin, is tey in; size g elmesiniis te me diğiniz şeyi, onun için de istemey in.» (El- V esâil;Mârûfu Buyurmak, Münkerden Nehyetmek bâzı; 27)

İşböy le olma k la ber abe r ç ağımızdak i bâzı y az arlar, Şia’yı gizli ve yıkıcı bir toplum, isyancı ve öc ahabir taife olarak göstermedeler. Evet, Ehlibeytin tâlimlerine uyan müslüman, zulümden ve zâlimlerden nefret eder; kötülükte bulunanlan hoşgörmez; onlara

 y ar dım ede nler i aşağıl ık say ar ; bu, soy da n soy a, onla r da mev cut ol an bir hasle ttir; f a k a t şîa’nın şiân hiç

bir v ak it g adr ve hîle değildir; y ollan- y ordamlan, hiç

Page 100: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 100/110

ŞİA İNA NÇL A RI 101

bir za man, İslâm a dmı taşıy an ik tidara kar şı, gizli- açık

isy ân etmey e yönelmemiştir ; şîa, hiç bir vak it, y olu,hareketi ne olurs a olsun, m üs lüma na kar şı kötülükdüşüncesine k apılmamıştır v e bu ger çek y olu, İmam-la nnm tâlimiy le seçmiştir. A ll a h’ın bir liğine, Rasû-lullah’ın (S.M.) risâletine inanan müslümanın kam,malı, ırzı, « müslümanın malı, anca k onun râzılığıy lahelâl olur» hük münce , müslüma na har amdır; müslü-man, müslümanın kar deşidir ; aşağıki bahiste, bu k ar

deşlik ha k la n iz âh edilecektir.

42 — MÜSLÜMANIN, MÜSLÜMANDAKİHA K K I, B U NA DA İR İNA NC IMIZ

İs lâm dînin in en g üze l v e en y üce çağrısı, r ütb eleri, mevkileri, nisbetleri, vazife ve dereceleri, birbi

r inden a y n da olsa, bütün m üs lüm a nl a n ka rdeşliğeçağırmas ıdır; m a a l’esef m üsl üm a nla r ın da bug ün vebunda n önceki ça ğlar da, e n fa zla önem v er mediklerişey , bu İs lâm k ar deşliğidir .

B u k ar de şliğin îcâb etti r diği şey ler in e n bas itözeti, İm a m S âdık ’ın (A .M.), «M üs lüma n, ke ndisi içinsevdiği, dile diği şey ’i, müs lüma n k ar de şi için de sev erve diler ; k endis i iç in is te me diği şey ’i, onun iç in de istemez» buy r uğuy la if âde e dilmiştir .

Ehlibe y tin (al ey himüss e lâmi, iste diği bu basit g örünen huy , ne y az ık k i bug ün m üs lüm a nla r için en ağırbir tek lif m âhiy e tini almıştır; çünk ü müslümanla r , b ug ünk ü huy la r ıy la İs lâm r uhun da n uzak la şmışlar dır .B u buy r uğa d ik k ât edilirse, bu s özün a nl a m ı düşünülürs e, m üs lüma nla r da n hiç bir inin, ba şk a bir müslü-

Page 101: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 101/110

102 ŞÎA IN ^ Ç L A R I

mana zulmetmesi, kötülükte bulunması, yalan söyle

mesi, m a lını çalmas ı, aley hinde bulunma s ı, k ötülüğünü söylemesi, onu, kötü bir töhmet altına alması, olma y ac ak şey lerle k ınama s ı, onu a lça ltma s ı, ona k ar şıululanması gerekmiyecektir.

Evet, bu k ar de şlik huy u, a r a la n nd a bütünleşse ,buna r iây et edilse, y er y üzünden z ulüm ve düşma nlıkkalkacak, insanlar, birbirlerini kardeşbilecekler, toplum un en y üce ve k ut lu derecele rinde, k ar şı k ar şıy a

oturacaklar, eski fi lozofların tahay 3rül ettikleri «Me-dîne- i fâzıla» y er y üzünde g erçekleşecektir. B u ta k dirde, aralarındaki sevgi ve esirgeyişyüzünden, ne hâkimlere, ne mahkemelere, ne polise ihtiyaç duyulacaktır; ne hapishanelere gerek kalacaktır, ne cezaî kanunla r a , ne cez alar a v e kısas a. Ne s ömürg eciy e eğilecektir insan, ne zorbaya alçalacaktır; ne de insanlaraazgınlar, diledikleri gibi hükmedebileceklerdir. Yer

 y üzü, başk a bir y er y üzüne dönece k, n i’metler le dolubir cennet, bir kutluluk yurdu kesilecektir.

Fa zla ola ra k şunu da s öy ley elim;

insanlar arasında sevgi kanunu hüküm sürse,dînin be lle ttiği k ar deşlik te k e mm ül etse, lüg a tle r imizden «Adi» kelimesini de silmemiz gerekecektir; çünkü adalete ve kanunlarına iht iyaç kalmayacakdır ki

sözüne muhtaç olalım. Hayn yaymak için sevgi kanunu, k ut lul uk ve huzur , y etecek tir bize. İnsa n, a ncak sevgiyi yitirince adalet sözünü söylemeye, onunk a nununu dilemeye m uhtaç olur. A ma herkes, bir bir ini baba- oğul ve ka rdeş g ibi sever, birbir ine böy lemuame le ederse, bu sevg i yeter- gider, adale te ba şv urmaya lüzum kalmaz.

Page 102: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 102/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 103

 Â lemdeki k ötülük ler in s im şu: îns an ancak ken

dis ini sever, kendisine y ar ay anı ister, dilediğini elde etmeye çalışır; başkasının buna sâhip olmasmı daistemez. A ma adaletin, ihsanın en g üzel tarzı, bütüninsanla r ar as ında yayılsa, herkes , ka rşısındakini ke ndisi g ibi sever. İnsanda bu gerçek kar deşlik duy g usumeydana gelince din. bu duyguyu yaymayı üstlenir;

 îs lâmi irşad, ins anı bu yöne y öneltir . B undan, bu duyg udan ma hr um k ala n insan, ancak ad bak ımından

müslümandır; gerçekte ise, A lla h’dan bir nasıybi yoktur onun.

 îştis bu y üzdendir k i kardeşlik ha k lar ı, dînin, tatbiki en güç tâlimlerindendir ve bundan dolayıdır kiEbû- A bdullah Ca’fer’üs- Sâdık (aley hisselâm), as habından M ua llâ bin Huney s’in sor ular ına şu suretle ce-vab v ermişlerdir; Mua llâ diyor k i :

«îmam’a, müslümanın, müslümandaki hakkı nedir diye sordum. Ebû- A bduUah (A .M.), yedi vâcibhakkı var; onlardan bir tanesi bile yok ki ona vâcibolmasın; o hak lar dan bir ini yitiren, A lla h’ın vilây etinden, itâatinde n çıkmıştır ; A lla h’dan b ir nasıy bi y oktur onun» buyurdular.

— Fedâ olayım sana dedim, onlar nelerdir?

B uy urdular ki; Y â Muallâ, ben seni esirgedim; y itirirsin, koruyamazsın; belletirim, tutmazsın diye korkuyorum.

— Güç- kuvv et ancak A lla h’ın dedim. B unun üzerine İmam, y edi ha k k ı söylemey e başladılar; önce birincisini söylediler, buyurdular ki;

— En basit hakk ı, ke ndin için sevdiğini, onun için

Page 103: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 103/110

104 ŞİA İNA NÇL A RI

de sevip istemen; k endine istemediğini, hoşgörmedi

ğini, onun için de istememen, hoşgörmemen.Onun öfk es inden çekinmen, r âzılığmı elde etmen,

emrine itâat eylemen.

Ona, canınla, malınla, dilinle, elinle, ay ağınîa yardım etmen.

Onun, gözü, dili, aynası olman.

O açken doymaman, sususzken su içmemen',' çıplakken giyinmemen.

Senin bir hizmetçin var da onun yoksa, hizmetçini, onun elbises ini y ıkamas ı, y eme ğini hazır lamas ı,döşeğini y ay ması için ona g öndermen.

Ona hayırda bulunman, dâvetine icabet etmen,has tas ını dolaşıp hât ın nı sorman, cenazesine gitmen.Bir ihtiyâcı varsa gidermen, onun istemesini bekleme

men, ondan önce davranman.

Onda n sonra imam, şu cümleyle sözlerini bit irdiler ;

B unl’a n y apar san, dos tluğunu, onun dostluğunaulaştır dm, onun dostluğunu da k endi dostluğuna k avuşturdun.»

Bu hadîsin mazmûnuna uygun olarak imamlarımızda n bir çok hadîs ler r ivayet edilmiştir k i bunlar ,«K itâb’ül- Vesâil» in çeşitli bablannd a mev cuttur.

Ehlibeytten (aleyhimüsselâm), gelen hadîslerdeki k ar deşliğin, onlar ın şîasına malîteus ve münhas ır birkar deşlik olduğu zannı uy anabilir ; fak at g elen rivâ-

Page 104: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 104/110

SÎA İNA NÇL A RI 10&

 yetlere müracaat, bu v âhî zannı ortada n kaldırır; Mu-

âviy e bin V ehe b’in r iv âyet ettiği şu haber , bu hususta y eter :

«S âdık (aley hisselâm) a dedim ki: Bizimle toplu-mum ^z arasında, ins anlardan bize k ar ışanlar la biziminancımızda olmayanlarla nasıl geçinmemiz gerek?

 îm am (A .M.) buy ur dular ki: Uy duğmıuz İmamlara bakın; onların yaptıklarını yapın. And olsun ki onlar (İmamlarınız), onlar ın (k endi inançlar ında olma

 y an müs lümanlann) ha s talar ım dolaşıyor lar; cenazelerine gidiyorlar; onların lehinde, aleyhinde tanıklıktabulunuyor lar , emânetler ini onlar a veriyorlar.» (Usûl”ül- Kâfi; K itâb ul- Işra, bir inci bab)

 A ma İmamlarm (A .M.), kendile rine uy anlarda ndiledik ler i, bu k ardeşlik ten de üstün. Şia’nın t âr if v etavs ifine dâir bâzı hadîsler naklettik ; İmam S âdık

(aleyhisselâm )ile Eban bin T ağlib’in şu konuşması,bunu daha da ay dınlatır. E ban diyor k i :

«Ebû- A bdullah ile bera ber (A.M.) tav af etmedeydim; ashabımızdan birisi geldi; bir iht^âcı içingelmemi istedi; ba na işâret etti. Ebû- A bdullah (A.M.)bunu gördüler, yâ Eban, buyurdular, bu zat, seni miçağırıy or? Ev et dedim. O da s enin g ibi değil mi dediler

(y âni tav af etmekte, değil mi diye sordular); evet dedim. Git buyurdular, tavâfı kes. Farz tavaf dedim;:evet buyurdular (farz ise de kes ve git).

Eban, gittim diyor, sonra gelip huzurlarına varınca kendilerine mü’minin hakkını sordum; buyurdularki; Bırak, sorma buna. Isrâr ettim; sonra buyurdulark i;

Page 105: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 105/110

106 ŞÎA İNA NÇL A RI

 Y â Eban, malının y ans ını onunla bölüş. Sonr a ba

na baktıla r , ne hâle g eldiğimi g örmek İstediler ve bu y ur dular ki: Y â Eban, ihtiy açla rı olduğu halde ihtiy açsâhipler ini ke ndiler inden üs tün tutanlar ı A lla h’ın andığını biliy or sun değil mi? Evet dedim; malını bölüşürsen buyurdular, onu kendinden üstün tutmuşolmazsın; öbür yansını da verirsen, o vakit onu, kendindenüstün tutmuşolursun.» (V esâil’üş- Şîa; K it âb’ül- Hacc;E bv âb’ül- Işra, bab: 22; 16. hadîs)

Page 106: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 106/110

 V. BÖLÜM

M E  A D

4 3 — B A ’ S V E M E A D H A K K I N D A K İİN A N C IM IZ

 A llahu T aâlâ’mn, ölümlerinde n sonra, insanları,v a’d ettiği günde, yeni b ir y arat ışla y aratacağına, dirilteceğine, itaat etmiş olanlara, v a’d ettiği sevabı,mükâfatı vereceğine, is y an edenleri, gene bildir diğig ibi cezalandıracağına inanıy oruz. Bu, semavî dinlerin ittifak ettikleri inancın, özetle ifâdesidir. Hiç birmüslümanın, Rasûl- i Ekrem’e (s allâllahu aley hi veâlihi v e s ellem), indir ilen K ur ’ân- ı K er ım’in bu husustaki beyanlarına muhalefet etmesine imkân yoktur.

 A llahu T aâlâ’y a tam ve ger çek bir inançla inana n,Hazret- i Muha mm ed’in (S.M.) hak dinle ve hidâye tüzere g önder ildiğine îman eden kişi, K ur ’ân- ı K erîm’intek rar diriliş, sevab, ıkaab, cennet ve cehenneme dâir

v erdiği haber ler e de inanır . K ur ’ân- ı Kerîm’de bin’e y ak ın âyet- i kerîme, âhır eti, tekrar dirilmey i, mük âfat ve mücâzât ı bildirmek tedir, Bu husus ta şüphe

 ye düşen, r is âle t sahibine, y âhud k âinatın y arat ıcısına, onun kudretine, hatt â y alnız bunla ra değil, bütündinlere ve şer iatler in tümüne şüphe ediyor demektir.

Page 107: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 107/110

108 ŞÎA İNA NÇL A RI

4 4 — C t S M A N Î M E A D H A R K I N D A K İ

İN A N C IM IZ

 A y rıca, M e âd’ın çis manî o lduğuna ina nm a k daİs lâmî z ar ûretle r de ndii’. K ur ’ân- ı K er îm, «İnsan, k emik ler ini hiç toplay ama y ız mı sanıy or? Evet, değil k emikle rini, par ma k uçl a nn ı bile düzüp k oşmay a g ücü

 y eteniz » (L XXV ; K ıy âme , 34), «Şaşıy orsan, asıl şaşılacak şey, topra k olduk tan sonra y eniden m i y ar at ı

laca ğız diy enle r in sözü. Öy le k işile r dir on la r ki, Rab-ler ine k âf ir olmuşlar dır» (XIII; R a ’d, 5), «îlk y ar at ışta âciz mi kaldık ki? Hayır,, ama onlar, yeni bir yara-tışda şüphe içindele r» (L; K aa f , 15) buy ur ma k ta , A llah’ın sonsuz kudretini beyân etmekte, insana dünyada, bu v a r lık la mev cut değilke n y a r at ıldığını hat ırlatmaktadır.

Cismanî meâd, özetle, insanın, çürüyüp giden be

deniyle, toz olup biten kemikleriyle, kıyâmet gününde,, eski şekliyle, eski hey'etiyle dir iltilmesidîr; buna,hesap, sırat, mizan, cehnet, cehennem, sevab ve ıkaa-ba, y âni K ur ’a n’da zikr edilen hususlar ın hepsine ina nmaktan ibarettir. Bunlar, eski cüz’leriyle mi, yoksaona benzer başka bir cesedle mi diriltilecek; ruhlar ,bedenler gibi yok mu olup gider, yoksa meâd’da, bedenlerine girinciyedek bâkıy mi kalır; meâd, yalnız

insanlara mı mahsustur, yoksa bütün canlılar da mıdiriltilecek ; bu diriliş, birden mi olacak, yavaş- yavaşmı, cennet ve cehennem şimdi de var mı, g ökte mi,

 yerde mi; mizan, mânev i midir, yoksa ik i kef esi ola ncismanî bir terazi mi; sırat, incecik bir cismanî yol mu,

 yoksa mâne v i do ğruluk mu? B unlar ı inceleyip inanmaya lüzum yoktur; hepsine icmâlen îman kâfidir.Esâsen bunları incelemek, kelâmcılara, felsefeci ge

Page 108: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 108/110

ŞÎA İNA NÇL A RI 109

çinenlere âit bir şey dir ve bu da, ne dinî bir z ar ure t

tir , ne İçtimaî bir zarûret. B unlar la uğraşmak, abes yere sahifeleri k aralamak, k itaplar ı doldur dmaktır ;çalışanlar ın vak tini boşyere bitirir , tüketir- gider.

İns an, g ay be âit, çev re sinden hâr iç şey leri idr âkte aciz s âhibidir. A nca k biz, A lla hu T aâlâ’nın he r şey’ibilen, he r şey ’e g ücü yete n bir m âbûd o lduğuna in anıyoruz- , O, bize m e âdın o laca ğını ha be r v er miştir vebiz, ölümden, bu duygu, tecrübe ve mübahase âlemin

den g öçtük te n sonr a b ütün b unl a r ı göreceğiz, a nla y acağız. B u âlemde, duy g uy a, tahmine k a pıl ıp hay âledüşer ek « Çürüy üp da ğılmış k em ik le r i k im dir ilt ir(X X X V I; Y âsîn, 78) diy en k işinin s özünü söy lemeyiz;z ât i bu şaşk ınlığın bir da y ana ğı da y ok tur ; çünk ü bus özü söyle yen, önce nas ıl y ar atıldığını unuta n k işidir. O.  y oktu, be de nin büt ün cüz’ler i dar madağındı;

 y er y üzünde n de r lenip toplandı; s onunda ak la, söz söy

leme ka abil iy e tine s ahip bir ins an oldu. « İnsan, k endis ini, hiç şüphes iz bi r k at r e s udan y ar att ığımızı g örme di m i de şimdi o, apa çık bi r düşman kes ilmey e k a lk ışma da. V e bize bir örne k g etir mede ve y ar at ılışınıda unutmada.» (ayni; 77-78) Bu sözü söyleyen, ilk ya-r atıhşını un uta n kişiy e, «Onu ilk def’a yapıp meydana getiren, diriltir onu ve O, he r çeşit y ar atm ay ı bilendir» denir (ayni; 79). Ona, sen, kâinatı bir yaratan ol

duğunu, ne biçim m e y da na g e tir ildiğini bile idr âkedemezk en, şuuru, irâdes i, ak lı olmay an, bir bir inde napay r ı, birbir inde n uza k zer re lerin nas ıl birleşip nut-fe o lduğunu, s onr a da o nut f e nin, te dbîr v e şuur sahibi, duy g ulu bir insa n hâline g elişini a nlay amaz ke n,çür ümüş, da ğılmışk e mik le r in nas ıl y eniden bir y ar atılışa erişec eğine, ne diy e şaşmak tas ın denir.

B ugün, k âina tı tedbîr ve tas ar ruf eden, her şey’i

Page 109: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 109/110

110 ŞÎA İNA NÇL A RI

bilen, her şey ’e g ücü yeten ve seni y ok tan v ar eden,

sa na, y eniden seni y ar at ac ağını habe r v ermede, bunu,bugünkü bilginle, bugünkü duygunla anlamana, keşfe tmene im k ân yok; bu hus us ta k on uşmak da boş;çölde koşmay a, k a r a nl ık ta g örme y e ça lışma y a be nzi

 yor.

İnsan, son zama nlar da elektr iği, ato mu keşfetti;evvelce bunlardan bahsedilseydi, yâhud biri, bunlarıgösterseydi, gören bunlara yâ hayâl derdi, yâ büyü.

Böyle olma kla bera ber gene de hâlâ, ne e lek tr iğin sırrı bilindi, ne atomun sim; hattâ bu ikisinin; özellikler inden bir i bile anlatılamadi; y ar atışm, v âr edişinsırr ı nasıl anla şılabil ir k i? Sonra da meâdın, y enideıidir ilişin s ırr ından bahse, bunu anlatmay a kalk ışıyoruz!

Evet, ins ana, İs la m a i na ndık ta n s onra, nefs ine uymaması, bunun aksine, âhıretini ve dünyasını düzenesok ac ak şey lerle uğr aşma s ı, kadr ini , dereces ini, A lla h k a tın da y üceltece k şey leri d üşünüp nefs ini ıs lâhetmesi, ölümde n s onr a k a bir ve hes ap çe tinl iğini mii-teâkıp, her şey’i iy iden iy iye bilen A lla hu T aâlâ’nınmânev i huz ûru na n as ıl çık ac ağını te em mül etmesi,«K imseden bir k ar şılık k a bûl e dilmez, k ims enin k imseye şef âati f ay da v ermez; onlar a y ar dım da edilmez»âyet-i kerîmesiyle (II; Bakara, 123) anlatılan günden

çekinmesi gerektir.ip 1398

Page 110: Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

8/17/2019 Muhammed Rızal-Muzaffer - Şîa İnançları (Trc. Abdülbaki Gölpınarlı)

http://slidepdf.com/reader/full/muhammed-rizal-muzaffer-sia-inanclari-trc-abduelbaki-goelpinarli 110/110

K A Y NA K L A RIN EN ÖNEMLİLE Rİ

KUR’AN-I MECÎD

1 - Nehc’ül- Be lâga2 - E’s- Sahîfe t’üs- Seccâ-

diyye3 - Usûl’ül-Kâfî

4 - T uhâf’ül- ükuul

5 - K âm il’üz- Ziyârât

6 - El- l’tik aa dât7 - Ev âil’ül- Makaalât8 - Şerhu A kaa id’is- Saduuk »

Muhammed b. Y a’kuub’il- Küley nîvefât; 328 H.

Haşan b. A lî IV . yüzyıl. H.

Ca’fer b. Kuulûyeh

Şey h SaduukŞey h Müfîd

9 - E’t- T ecrid10 - Şerh’ut- T ecrîd

11 - Şerh’ul- Bâb’ü- Hâdî 

aşer

Hâce Nas îr’üddîn- i Tûsî A llâme- i Hıllt

F âdıl’ül- Mıkdâd

369. H.

369. H.413. H.» »

672. H.

762  H.

326 H