ATO ‘FethullahçıYapılanma ve Sağlık’ konusunumasaya yatırdıAnkara Tabip Odası’nındüzenlediği ‘FethullahçıYapılanma ve Sağlık’ paneline konuşmacı olarak İlhan Cihaner veGazeteci-Yazar İsmail Saymazkatıldı. 6 ))

Emek ve demokrasigüçlerinden laiklikkarşıtı adımlara tepki Laik ve bilimsel eğitimisavunmak ve#LaikliğiKazanacağız demekiçin Ankara Tabip Odası, KESKAnkara Şubeler Platformu,DİSK Bölge Temsilciliği veTMMOB-IKK tarafından ortakbasın açıklaması düzenledi. 7 ))

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesiotoparkında çamur banyosuBilkent Şehir Hastanesi inşaat çalışmaları nedeniyleşantiyeye dönen Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ninotoparkı çamur içinde yüzüyor. 9 ))

Tercih dönemindetehdit ve gözdağıTercih dönemi, hekimlerimesleklerinden vemeslektaşlarından soğutacakgelişmelere sahne oldu. Kuraöncesi sağlıklı tercihleryapabilmeleri için kurulaninternet siteleri üzerindekiyazışmalar tehdit ve gözdağıvermeye kadar uzandı. 11 ))

Hava kirliliği ilemücadele içinsempozyumTürk Tabipleri Birliği, TürkToraks Derneği ve Halk SağlığıUzmanları Derneği 15 Ekim2016 tarihinde Beyoğlu, SaltGalata’da “Nefes Alamıyoruz!Hava Kirliliği İklim Değişikliğive Sağlık” başlıklı birsempozyum düzenliyor. 15 ))

hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü

GüncelGüncelGüncel Güncel

Ağustos-Eylül 2016 Sayı: 79

Güncel

Mecburi hizmettegeçici görevlendirmehukuka aykırı

Kampüs hastaneler tamamlandığında,

Temeli 18 Eylül 2013’te atılan Bilkent Şehir Hastanesi ‘ndesona yaklaşıldı. 2017 yılı içinde tamamlanması planlananhastaneye ulaşım ise hala muamma. 8 ))

Ankaralı sağlık hakkına nasıl ulaşacak?

Özelde çalışan eşin yanına tayin talep edilemeyecek

Stratejik personel kapsamına alınan hekimler,bundan sonra özelde çalışan eşlerinin yanına tayintalep edemeyecek. 10 ))

Mecburi hizmetini Ankara'da yerine getirenhekimler hakkında son günlerde keyfigeçici görevlendirme işlemleritesis edildiğininöğrenilmesi üzerineAnkara Tabip Odası;konuyla ilgili SağlıkBakanlığı ve TürkiyeKamu HastaneleriKurumu nezdindegirişimde bulundu.Ankara Tabip Odasımecburi hizmetini yürütenhekimler hakkında tesis edilengeçici görevlendirme işlemlerinin;hukuka, hizmet gereklerine ve kamuyararına aykırılık taşıdığını belirtti. 10 ))

Dr. BenanKoyuncu yalnız değildir!Muhalefete yönelik baskılarınson örneği Ankara Tabip OdasıYönetim Kurulu Üyesi Dr.Benan Koyuncu’nun açığaalınması oldu. 30 Eylül Cumagünü, Yıldırım BeyazıtÜniversitesi Rektörlüğütarafından, Dr. BenanKoyuncu’ya iki ay süreyleaçığa alındığı bildirildi. 4 ))

Ankara Tabip Odası Heyeti, 15Temmuz sonrası sağlıkalanında yaşanan hakihlallerine ilişkin YÖK BaşkanVekili Prof. Dr. Safa Kapıcıoğlu,bir görüşme gerçekleştirdi. 7 ))

ATO HeyetiYÖK Başkan

Vekili ilegörüştü

İad

e A

dre

si:

An

kara

Tab

ip O

dası

Mit

hat

paşa

Cad

. No:

62/

18

0642

0 K

ızıl

ay A

NK

AR

A

P.P.

44

Yen

işeh

ir A

nk

ara

Hekim PostasıSahibi:Ankara Tabip Odası adınaDr. Vedat BulutSorumlu Yazı İşleri Müdürü:Dr. Vedat Bulut

Yayımlayan:Ankara Tabip Odası Yayının Türü:Yerel, süreliYayının Şekli:Aylık Türkçe Yıl: 2016, Sayı: 7912.000 adet basılmıştır.

Yayın İdare Merkezi:Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 Kızılay ANKARA www.ato.org.trTel : (312) 418 87 00 Faks : (312) 418 77 94

Yayın Kurulu: Dr. Çetin Atasoy, Dr. Selçuk Atalay, Dr. EbruBasa, Dr. Metin Baştuğ, Dr. Emel Bayrak,Dr. Zafer Çelik, Dr. Asuman Doğan, Dr.Gülriz Erişgen, Dr. Onur Naci Karahancı,Dr. Burhanettin Kaya, Dr. Benan Koyuncu,Dr. Serdar Koç, Dr. Mine Önal

Editör:Sibel Durak

Haber Merkezi:Kansu YıldırımSibel Durak

Haber, yorum veyazılarınızı ato@ato.org.tradresine gönderebilirsiniz.Ankara Tabip Odası BasınYayın Komisyonuürünüdür.Ayda bir yayınlanır.ATO üyelerine ücretsiz gönderilir.

Baskı öncesi hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam Turgut Reis Caddesi 47/606570 Maltepe /Ankara Tel :(0532) 664 08 98 Faks :(0312) 230 82 76 geotanitim@gmail.com

Basım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. KaracalarMahallesi 57. Sokak No: 21/A Akyurt Ankara TEL: 353 29 61 7 Ekim 2016

Türk Tabipleri Birliği, Eğitim Senve SES’in çağrısıyla gerçekleştirileneyleme TTB İkinci Başkanı Prof. Dr.Sinan Adıyaman, Ankara Tabip Odası(ATO) Başkanı Dr. Vedat Bulut ve ATOYönetim Kurulu Üyesi Dr. Onur NaciKarahancı, TTB önceki dönem MerkezKonsey üyeleri, çok sayıda hekim veakademisyen destek verdiler.

“KHK’lar gitsin biz kalıyoruz” yazılıpankartı taşıyarak yürüyüşe geçen kitlesaat 13.00’te YÖK önünde toplandı.Ortak basın açıklamasını, akademisyenve Eğitim Sen 5 No’lu Şube YöneticisiAysun Gezen okudu. Gezen, KHK’lerile özlük haklarının ellerinden alınma-sına neden olan 50/D’nin ve haksız ih-raçların geri çekilmesini istedi.

OHAL’in arkasına sığınarak yapılanihraç ve açığa almaların darbeci zihni-yetlerin yaptıklarından hiçbir farkı ol-madığını söyleyen Gezen sözlerini,“AKP’nin kamu rejiminde yaratmak is-tediği dönüşüm karşısında emek mü-cadelemizi meslek örgütleri, emek vedemokrasi güçleri olarak omuz omuza,dayanışma içinde kararlılıkla sürdü-receğiz. Taleplerimiz açık ve nettir.Haksız ve hukuksuz açığa almalara,ihraçlara son verilmeli, arkadaşlarımızgörevlerine iade edilmelidir. KHK ileyapılan ÖYP düzenlemesi geri alınmalı,herkese iş güvencesi sağlanmalıdır.”diye sürdürdü.

“Barış isteyenlericezalandırıyorlar”

TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. SinanAdıyaman, işten çıkarılan akademis-yenlerin bir bölümünün darbe kalkış-masından önce “Bu Suça Ortak Olma-

yacağız” başlıklı bildirgeye imza attık-larını ve barış istedikleri için soruştu-rulduklarını hatırlatarak, bu isimlerin15 Temmuz’dan sonra ise darbe kal-kışması bahane edilerek üniversitedekigörevlerinden uzaklaştırıldıklarını kay-detti. Adıyaman, “Biz her şeyin farkın-dayız. Bunlar barış istemiyorlar, çatış-masızlık istemiyorlar, isteyenleri decezalandırıyorlar. Bizler bu arkadaşla-rımızla dayanışmak için buradayız.TTB olarak hepsini sevgiyle, saygıylaselamlıyoruz” diye konuştu.

“Geri adımattıramayacaklar”

İşten çıkarılan akademisyenler adınakonuşma yapan Doç. Dr. Hakan Koçakda, 672 sayılı KHK’nin dünya hukuk-suzluk tarihine geçecek bir belge oldu-ğunu belirterek, “Bizler hala ne ile suç-

landığımızı bilmiyoruz. Barış İçin Aka-demisyenler bildirgesine imza attığımıziçin bu çuvalın içinde doldurulduğu-

muzu düşünüyoruz. Eğer neden bu isebize geri adım attıramayacaklarını söy-lemek isterim” dedi.

Akademisyenler YÖK önünde işten çıkarılmaları protesto etti1 Eylül günü yayımlanan 672 sayılı KHK ile işten çıkarılan, görevlerinden alınan, kadrolarıdeğiştirilerek güvencesizleştirilen üniversite öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri 22 Eylül2016 Perşembe günü Ankara’da Yükseköğretim Kurulu önünde eylem yaptı.

Hekim Postası

güncel

Rant için!

Diyerek kısa bir yanıtla geçiştiri-lebilirdi bu soru. Ancak gerçek yanıtbundan çok daha öte ve oldukça de-rinlerde yatmaktadır. Bu yazıyla siz-lere bir irdeleme sunacak ve yakıcıgündemin niçin bu aşamaya geldiğiniaktarmaya çalışacağım.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve bağlıTabip Odaları 6023 sayılı yasaya göredüzenlenmiş ve Anayasa tarafındangüvence altına alınmış bir meslekörgütlenmesidir. ‘’Türk Tabipleri Bir-liği Kanunu’’ kimi zaman TBMM’de,kimi zaman ‘’Kanun Hükmünde Ka-rarnameler’’ (KHK) ile Bakanlar Ku-rulu’nda değişikliklere uğramıştır.Bu kanunun genel çerçevesini belir-leyen 1. Maddesi ‘’…tabipler arasındamesleki deontolojiyi ve dayanışmayıkorumak, tabipliğin kamu ve kişi ya-rarına uygulanıp geliştirilmesini sağ-lamak ve meslek mensuplarının hakve yararlarını korumak amacıyla ku-rulmuş kamu kurumu niteliğindemesleki bir kuruluştur’’ lafzıyla çatıörgütü olan TTB ve Tabip Odalarınıtanımlamıştır. 2011 yılında BakanlarKurulu tabipliğin ‘’kamu ve kişi ya-rarına uygulanıp geliştirilmesini sağ-lamak’’ tanımlamasından rahatsız ol-muştur ki, bir KHK ile TTB’nin buişlevini silmeye kalkmıştır. 2013 yı-lında Anayasa Mahkemesi 2013/30K. sayılı kararı ile bu değişikliği iptaletmiştir. İlginçtir Başbakanlık e-mev-zuat hizmeti sunduğu Mevzuat BilgiSistemi üzerinde bunu halen güncel-lememiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ninbir adamın iki dudağı arasına sığ-mayacağını bilmeyenlerin AnayasaMahkemesi ve hukuk tanımazlığı bizeyabancı bir husus değildir. Özü itibarıile TTB ve Tabip Odalarının ve elbetteAnkara Tabip Odası’nın mesleğimizinkamu ve kişi yararına uygulanma-sındaki görevi devam etmektedir. Ta-bip Odalarına yapılan saldırıların kal-kanı da bu ve buna benzer diğeryasal hükümler ve yetkilerimizdir.

Bu tarihsel süreci içerisinde 12Eylül Darbecilerinin de hedefi halinegelmiş olan TTB ve Tabip Odaları,1980’lerin zor koşullarında bile mü-cadelesini yılmadan örmüş, yargı vebaskılara direnmiştir. Türkiye’de‘’İdam Cezası’’ nın kaldırılmasındaki

rolü tartışılmazdır. TTB o döneminkanunlarında, bu cezanın gerçekleş-tirilmesi sürecinde, hekimin de idamsehpası yanında hazır bulunması ge-rektiği için, hekimlerin idam sehpalarıönünde görevlendirilemeyeceği ilke-siyle, yaşam için, sağlık için görevyapan meslektaşlarından cellatlaraasistanlık yapmaya kalkacak olanlarıevrensel hekimlik ölçüleri içerisindeTTB Disiplin Yönetmeliği’ne uygunbir şekilde soruşturup cezalandıra-caklarını bildirmişlerdir. DöneminTTB Merkez Konseyi Başkanı Prof.Dr.Nusret Fişek ve MK Üyeleri bu giri-şimleri nedeni ile yargılanmışlar veberaat etmişlerdir. Onların bu çabalarısonucunda 1984 yılından bu yana‘’Ölüm Cezası’’ uygulanamaz olmuş,o dönemde TBMM’de onay bekleyenkesinleşmiş ölüm cezası kararları toz-lu raflarda kalmıştır. Nihayetinde ABuyum paketleri içerisinde yer alanek protokollerle ‘’Ölüm cezasının kal-dırılması’’ kanunlar ölçüsünde 2000’liyıllarda gerçekleşti. O yıllar siyasive kapitalist çıkarları için AB rüzgarınıarkalarına alarak, Türkiye’ye demok-rasiyi getireceğiz, statükoyu ve askerivesayeti kaldıracağız söylemlerinigerçekleştirenler artık yok gibiler yada yok hükmündeler. Yeni statükove vesayetin sahipleri artık on yılda,yılda, bir ay içerisinde düşüncelerinideğiştirmiyorlar. Saatler içerisindebile kendileriyle çelişen açıklamala-rıyla basında ve kamuoyunda boygösteriyorlar. Kandırıldık diyenler as-lında kitleleri kandırıyorlar. Artıkdillerinde ‘’demokrasi’’ lafı iğreti dur-maktadır. Adaletten bahsedenler ada-letten uzaklaşmış, kalkınmadan bah-sedenler ekonomik buhranın eşiğinegelmişlerdir. Üretime dayanmayanve sermayenin emirleri doğrultusundasıcak para ile dönen bir ekonomi, de-mokrasi çerçevesine uymamaktadır.Tıpkı 24 Ocak 1980 kararlarına de-mokrasi elbisesi dar geldiği için 12Eylül 1980 darbesi gerçekleşmiş, de-mokrasimiz üniformaya layık gö-rülmüştür. 15 Temmuz FETÖ/PDY veişbirlikçileri çetesinin gerçekleştirdiğidemokrasi karşıtı darbe başarılı ol-saydı, meslek örgütleri hedef olacaktı,ülkenin ilerici aydınları yine çilelerçekecekti, emek değersizleştirilip vesendikalar kapatılıp insanımız hakve özgürlüklerinden mahrum bıra-

kılacaktı, FETÖ/PDY hedefindeki kit-lelerin imhası sağlanacaktı. Ne yamansorudur yanıt bekleyen şu soru:

Peki şimdi farklı gelişmeler mi var?

Türkiye darbeden beslenen yenibir postmodern cihad darbesi ile karşıkarşıyadır.

Gözden kaçan ayrıntı tam da darbegünü TBMM’de kabul edilen 6728sayılı ‘’YATIRIM ORTAMININ İYİ-LEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KA-NUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMA-SINA DAİR KANUN’’ başlıklı yasa-manın yapılmasıdır. Ve tabi ki bu datorba yasalardan biriydi. Aslında netesadüftür ki bu kanun ta o günTBMM’de onandı ve bu kaotik süreçtegözlerden ırak kaldı. Bu kanunun ta-mamı uzmanları tarafından kuşkusuziyice incelenecektir. Bu kanunda ev-raklar hükmünden dijital verilere ge-çenler, katı fazdan buhar fazına ha-zırlamaktaydılar kapitalistlerin şir-ketlerini... Gerçi bu ülke evrak yan-gınlarıyla da meşhurdur, lakin bukez hızla buharlaşmaya gereksinimlerivardı. Seçim sisteminden (SEÇSİS)yargılama sistemine (UYAP) toplumdijitalleşmiş uygarlığın eşiğine gel-mişti, ama servetler ne olacaktı? Hanişu halkın boğazından, geçmişindenve geleceğinden, toprağın altındanüstünden çalınan, hortumlanan ser-vetler…

Bu sözü edilen kanunda damgavergilerinden ve gereksiz kayıtlama-lardan çıkarılan savunma, güvenlikveya istihbarat alanlarında satış vebakım/onarımlar ne anlama gelirdi?‘’Yap-İşlet Modeli çerçevesinde ya-pılacak yatırım projelerini üstlenentam mükellef firmaların yapacaklarıhizmet ve faaliyetler’’e vergi muafi-yetleri getirmenin acaba ‘’Sağlık Kam-püsleri’’ ile ilgisi olabilir miydi? Hanişu üzerinden geçmediğimiz köprüyevergilerimizden/hazineden aktardı-ğımız mali kaynak gibi, yatmadığımızhastanelere %75 doluluk oranı söz-leşmeleri ile yine mali kaynak akta-racağımız gerçeği gibi… Ne yamanservet transferidir emekçilerden alı-nan ve oligark sermaye çevrelerineaktarılan…

Bu yasa serveti olanları koruyan,emekçileri sömürecek olan bir yasadır.

Ve herkesin bilmesi gereken bu ka-nunu komisyonlar için hazırlayanYatırım Ortamını İyileştirme Koor-dinasyon Kurulu (YOİKK) denen birkuruluştur. Yatırımlarla ilgili görevve sorumluluğu bulunan Bakanlarile TOBB, TİM, TÜSİAD, YASED, MÜ-SİAD ve DEİK gibi sermayenin tem-silcileri olan bu kurulda tek bir emekçiörgütü yoktur. Yani İşçi ve MemurSendikaları, Meslek Örgütleri, Emek-lilerin STK’ları gibi emekçilerin gö-rüşlerine gereksinim yoktur bu ku-rulda. DİSK, KESK, TMMOB veTTB’ye mi soracaklar? ‘’Yatırım Or-tamını İyileştirecek’’ olanlar serma-yenin sahipleridir, üretim araçlarınıellerinde tutanlar… Görüldüğü gibiöyle sermayenin mavisi yeşili de yok-tur, TÜSİAD ve MÜSİAD kucak ku-cağa ortamı iyileştirmektedirler emek-çiler için…

İşte bu nedenle darbe fırsatçılığıiçerisindeler ve meslek örgütlerinesaldırmaktadırlar. TTB’ye TMMOB’asaldırmalarının nedeni budur. Düşü-nenler ve perde arkasını görenlersusturulmalı ve hatta yok edilmelidir.Yoksa idam mı edilmelidir? Ya idamayine karşı çıkarsa bu TTB… Derinendişedir kimilerinde…

Bu saldırılardan nihayet AnkaraTabip Odası da etkilenmiştir. Hekimlikdeğerlerini her şeyin üzerinde tutanve daha 30 Eylül akşamına kadarhastaları için koşuşturan Dr. BenanKoyuncu, nöbete gittiği akşam Yıldı-rım Beyazıt Üniversitesi Rektörlüğütarafından açığa alınmıştır. Gerekçesikerameti oldukça büyük olan ve cadıavının sihirbaz çubuğuna dönüşen667 sayılı KHK’dir. Dr. Benan KoyuncuAnkara Tabip Odası Yönetim KuruluÜyesi olması nedeni ile hedef seçil-miştir. Buradan hareketle ve ilişki-lendirmelerle Ankara Tabip Odasısusturulmak istenmektedir.

Yine tesadüf olmayan diğer gelişme,yandaş basın ve güya sol maske tak-mış çakma örgütlenmelerin eş za-manlı olarak TTB, İstanbul TabipOdası ve Ankara Tabip Odası’nı hedefalan yayın ve söylemleridir. Bu türsöylemlerde yer alan haksız ithamve iftiralara karşı hukuki haklarımızıkoruyacağız ve faillerin cezalandı-rılmalarını sağlayacağız. Bizler jur-nalci entelijiyans söylemlerini usta-lıkla tespit eder ve gereğini yaparız.Bu tür faillerin siciline emek düş-manlığı ve kapitalizme hizmeti işle-yeceğiz.

Tekrar başa dönecek olursak ‘’He-kimlerin Meslek Örgütlerine NiçinSaldırmaktalar?’’ sorusunun yanıtıaslında yine basittir.

Rant için!

Dr. Vedat Bulut ATO Yönetim Kurulu Başkanıvbulut@vedatbulut.com

Hekimlerin Meslek ÖrgütlerineNiçin Saldırmaktalar?

ato’dan

Dr. Benan Koyuncu’nun açı-ğa alınması üzerine emek vedemokrasi örgütleri “Benan Ko-yuncu yalnız değildir” demekiçin 1 Ekim Cumartesi günüAtatürk EAH acil servisi önün-de basın açıklaması düzenledi.Dr. Benan Koyuncu’nun da ka-tıldığı açıklamaya TTB, SES veTMMOB da destek verdi. Ortakbasın açıklaması ATO YönetimKurulu Başkanı Dr. Vedat Buluttarafından okundu.

Sözlerine “Basın açıklama-mız faşizme, diktatörlüğe karşıkavgamızı açıklıyor. Bir mağ-duriyeti değil” diye başlayan

Dr. Bulut, Marmara, Van, Göl-cük depremlerinde, Soma ma-den faciasında, Diyarbakır’da,Suruç’ta, Ankara’da patlama-larda yaşatma umuduyla ilkhekimlerin koştuğunu yine dar-be gecesi ‘yapabileceğimiz herşey için hazırız’ demek içinsağlık yetkililerini kendilerininaradığını aktardı. Dr. Bulut,tüm bunlara rağmen en büyüksuçlarının “Susmadan, kork-madan, herkese sağlık diye;

barış olmadan sağlık olmazdiye, demokrasi olmadan öz-gürlükler olmaz diye” haykır-mak olduğunu kaydetti.

“Korkutarak bizle başedemezsiniz”

“Sağlık hakkı için, emeğimizesahip çıkmak için, hastanelerhalkındır demek için, sağlıktaparsel parsel satanlara dur de-mek için, sağlıklı hava sağlıklısu demek için; halkın hekimleriolarak hep birlikte mücadeleverdik, vermeye devam ede-ceğiz” diyen Dr. Bulut sözlerini“Korkmadık, korkmayacağız.Biz sarayın değil hekimlerinodasıyız, odası olacağız dedik.Gezi’den sonra davalarla, se-çimlerde çeşitli oyunlarla biziyıkmaya çalıştınız, kazdığınızkuyulara hep siz düştünüz:Buradan tekrarlıyoruz, yöne-ticilerimizi, aktivistlerimizi açı-ğa alarak, korkutarak, bizlebaş edemezsiniz. Bizi seçen he-kimlere söz verdik, sağlık hakkıiçin, emeğimiz için, kapıkuludeğil halkın hekimleri olmakiçin mücadele vereceğiz. Bas-kılara boyun eğmeyeceğiz, ‘he-

kimlerin gücü, hekimlerle güç-lü’ olacağız.” şeklinde sürdürdü.

Acil servise başvuranhastaları bile hiçesaydılar

Dr. Benan Koyuncu’nun Ata-türk EAH acil servisinde has-taları için özveriyle çalışan ba-şarılı bir doktor olduğunu be-lirten Dr. Bulut, “Nöbete gittiğisaatte Dr. Benan Koyuncu’yugörevden aldıklarını bildirenzihniyet sadece bir meslekta-şımızı ve Yönetim Kurulu üye-mizi değil, acil servise başvuranhastalarımızı bile hiçe saymak-tadır.” diye konuştu. Dr. Bulut,uzmanlık eğitim gören Dr. Be-nan Koyuncu’nun eğitim hak-kını da elinden alan bu keyfikarara imza atanların bununhesabını vereceklerini söyledi.

“Mücadelemizin suçhaline getirilmesinikabul etmiyoruz”

TTB Merkez Konsey ÜyesiDr. Selma Güngör “Dr. Benanaçığa alındığında sadece onuneğitimi aksamayacak, sadeceonun hayatı değişmeyecek aynızamanda bu önünde bulun-duğumuz hastanenin işleyişide değişecek, bu hastaneye ge-len hastalar Benan’ın emeğin-den bilgisinden yoksun kala-cak.” dedi. Dr. Benan Koyun-cu’nun’ açığa alınmasıyla bütün

bir hastanenin korkutulmak,sindirilmek istendiğini kayde-den Dr. Güngör, 12 Eylül hu-kukunun bile suç saymadığıhukuka uygun mücadelelerininsuç haline getirilmesini kabuletmeyeceklerini bildirdi.

“Susan bir toplumistiyorlar”

TMMOB Genel BaşkanıEmin Koramaz darbeyi fırsataçevirerek muhalif avına çıkanAKP’nin önce barış, özerk, de-mokratik üniversite diyen biliminsanlarına, ardından laik, bi-limsel, parasız eğitim diyeneğitim emekçilerine, şimdi deparasız, herkese nitelikli sağlıkhizmeti diyen hekimlere yö-neldiklerini söyledi. Çıkardık-ları yasalar ve KHK ile susanbir toplum istediklerini belirtenKoramaz, “Ama bilsinler ki buülkenin halkını seven, emektenyana olan; ilerici mühendisleri,mimarları, hekimleri var. Bil-sinler ki Dr. Benan Koyuncuve tüm aydınlık beyinli insan-larımız yalnız değildir” diyekonuştu.

SES Ankara Şube Eş BaşkanıRona Temelli de Dr. Benan Ko-yuncu’nun yanında olduklarınıbelirterek “Kamu emekçilerineyapılan saldırılara boyun eğ-meyeceğiz, kamu emekçilerininsesi olmaya devam edeceğiz”dedi.

güncel

Dr. Benan Koyuncuyalnız değildir!Muhalefete yönelikbaskıların son örneğiAnkara Tabip OdasıYönetim Kurulu ÜyesiDr. BenanKoyuncu’nun açığaalınması oldu. 30 Eylül Cuma günü,Yıldırım BeyazıtÜniversitesiRektörlüğütarafından, Dr. BenanKoyuncu’ya iki aysüreyle açığa alındığıbildirildi.

Hekim Postası

TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. SelmaGüngör, 12 Eylül hukukunun bile suçsaymadığı hukuka uygunmücadelelerinin suç haline getirilmesinikabul etmeyeceklerini söyledi.

Tartışmasız sağlık hizmetle-rinde kullanılan laboratuvartetkikleri, görüntüleme yön-

temleri, bilimin, ilerleyen teknolojinintıbba, insan sağlığına büyük katkısıdır.Gerek birinci basamak gerekse ilerisağlık hizmetlerinin vazgeçilmez bi-leşenleridir. Ancak ne yazık ki bukatkının, doğrudan ya da dolaylı ola-rak sağlık hizmetlerinden elde edilengelirin artırılmasında kullanılması dabeklenen bir durumdur.

Geçtiğimiz aylarda Sağlık Bakan-lığı'nın tüm hastanelere gönderdiği,konu hakkında çalışma komisyonlarıkurularak düzenlemelere gidilmesiningerektiğini bildiren bir yazısı oldu:

“Hastane giderlerinin önemli birkısmını oluşturan tıbbi laboratuvartetkiklerinin kanıta dayalı istenmesive yerinde kullanılması durumundatanı ve tedavi süreçlerinde büyük birkatkı sağladığı bilinmektedir. Ancakbu kurala uyulmadan yapılan gereksizistemlerin hastanelerimize önemlioranda maliyet doğurduğu, labora-tuvarlar açısından gereksiz iş yüküoluşturduğu, hem laboratuvarlar hemde hastalar açısından zaman kaybınayol açtığı ve yine hasta konforu açı-sından negatif etki doğurduğu anla-şılmıştır. Laboratuvarların etkin kul-lanımı çalışması sonucunda hastanelaboratuvar giderleri bazında %7 ta-sarruf sağlanacağı tahmin edilmek-tedir. Ayrıca tüm hastanelerin bu uy-gulamaya geçmesi durumunda (mev-cut veriler dikkate alınarak yapılanhesaplamalarda) ülke genelinde yıllıkyaklaşık olarak yüz milyon TL tasar-ruf sağlanacağı öngörülmektedir. Bunedenle özveri ve ilgi gerektiren buçalışmaya hassasiyetle yaklaşılmasıönem arzetmektedir.

Bu nedenle bakanlığımız tarafındantıbbi laboratuvar kullanımlarının de-ğerlendirilmesi, laboratuvarlarda etkinve rasyonel kullanımın sağlanmasıamacıyla çalışma başlatılmıştır. Ça-lışmanın başlangıcında çeşitli bölüm-lerden akademisyenlerin yer aldığıbir bilimsel komisyon oluşturulmuşve komisyonda hekimlere yönelik ya-sak koyucu önlemler almaksızın etkilisonuç doğurabilecek yöntemler araş-tırılmış, laboratuvar tetkiklerinin akıl-cı kullanımının sağlanabilmesine dairöneriler geliştirilmiştir. Yine komis-yonda mevcut kullanım alışkanlıklarıve sorunlar dikkate alınarak bunlarayönelik çözüm önerilerinde bulunul-muştur.

Kurumların sağlık hizmet sunu-munu bozmamak ve hekimlerin tetkikistemlerini gereksiz yere kısıtlamamakiçin çalışmanın nihai inisiyatifi has-tanelerde kurulacak olan komisyon-lara bırakarak tetkik istem panelle-rinde farkındalık oluşturacak niteliktedüzenlemeler yapmak kliniklere/he-kimlere bilgilendirmeler yapmak vebelirli aralıklarla geri bildirimlerdebulunmak suretiyle çalışmanın yü-rütülmesi amaçlanmaktadır.‘‘

Baştan şunu belirtmekte fayda gö-rüyorum ki insan yaşamından, sağlı-ğından tasarruf etmek gibi bir düşüncebu yazı ve yazanı için söz konusuolabilecek bir düşünce değildir. Bukapsama bilimsel algoritmalarla be-lirlenen check up programları da vehatta en çok bu değerlendirmeler da-hildir. Zamanında yapılmayan uyguntetkik ve değerlendirmelerin hastalıkortaya çıktıktan ya da gecikmeye yolaçtıktan sonra telafisinin mümkünolmayacağı bilinir.

Bu konunun geciken zamanlama-sına rağmen gündeme gelmesi kuş-kusuz iyi bir gelişme olmakla birliktehekimin performansının, büyük öl-çüde istediği tetkik ve görüntülemeyöntemiyle belirlendiği, kazancınınbuna koşullandığı bir sistemde neifade ediyor bunu anlamak güç. Öğ-renciliğimden bu yana, gerek hastayakını olarak gerekse hekim olarakpek çok örneğine rastladığım bu so-runun üzerinde ısrarla durulması,belli kurallara bağlanması ve bir al-goritmanın uygulanması gerektiğinidüşünüyorum ama mezun olalı epeycede zaman geçmiş olmasına rağmenözellikle devlet hastanelerinde per-formans sistemi, özel hastanelerdeciro derdi baş gösterdiğinden bu yanaçığrından çıkarak devam etmekte.

Bir hastanede hekimin herhangibir tetkiki isteyip isteyemeyeceği an-cak başka bir hekimin kazancını et-kileyip şikayette bulunması ile tar-tışma konusu olmaktadır. Kadın Do-ğum uzmanı mamografi isteyebilmelimidir örneğin? Cerrahlar mı bakma-lıdır mamografi sonuçlarına, öyleysetetkikler de cerrahların performansıya da cirosuna mı dahil olmalıdır gibiörneklerle açıklanabilir konu.Özel si-gorta şirketleri uygun tanı veya ge-rekçe olmaksızın istenen tetkikleriödememektedir. Bunun dışında gerekradyolojik görüntüleme gerekse la-boratuvar tetkiklerinde hekimin ver-diği, vereceği karar dışında hiçbir sı-

nırlama bulunmamaktadır. Ve hattakimi sağlık kuruluşlarında hastalardoğrudan istemlerini kendileri belir-leyerek laboratuvardan faydalanabil-mektedir.

Bilgisayarların, otomasyon sistem-lerinin henüz sisteme dahil olmadığıdönemlerde gerekli tetkikler doğrudankağıda yazılıp yapılması sağlanırkenteknolojinin yaşamımızı kolaylaştır-masıyla tek bir tuşa basarak hastayayapılabilecek her türlü tetkiki aynıanda planlayabilmekteyiz. Ya da istemkağıtlarındaki kutucuklara baştansona çizilen bir çizgi hastamızdan ge-rekli olsun olmasın her türlü tetkikiistememize olanak sağlamaktadır.

Bilindiği üzere laboratuvar tetkik-leri kitler aracılığı ile yapılır ve Tür-kiye bu konuda dışarıya bağımlı olarakçalışabilmektedir. Bunun anlamı buekonominin içeride bir döngüsü yok-tur. İstenen her gereksiz tetkik aslındahastada yarattığı kadar toplumda dayük yaratmaktadır. Bahsettiğim şeysadece SGK ile ilgili bir durum da de-ğildir, özel sağlık sigortaları kendikazançlarını artırmak için tetkik ta-leplerini kontrol altına almaya çalış-salar da bu da yeterli olmamaktadır.Hasta bedelini kendi ödeyecek olsadahi bu bir gereksiz tüketimdir.

Çalışma planı metninin ilk iki pa-ragrafı mevcut durumu açıklar nite-likteyken son paragraftaki ilk cümle'kurumların sağlık hizmet sunumunubozmamak' yaklaşımı bu sorunun çö-zümünü güçleştirmektedir. Sağlık hiz-met sunumu sağlık politikalarıylastandardize edilmeli, tek tek kurum-ların insiyatifine bırakılmamalı, bukonuda da bilim insanlarının rehber-liği baz alınmalıdır. Check up adı al-tında olsun olmasın tetkik ve görün-tüleme yöntemlerinin pazarlanmasısağlık hizmet sunumu ile büyük öl-çüde örtüşmektedir. İstemlerin özelhastanelerde doktor cirolarının, devlethastanelerinde de performansın önem-li bir belirleyeni olduğu izlenmektedir.Bu bağlamda sistem, aksi halde ka-zancının düşmesine ya da doğrudanartmasına sebep olarak öncelikle he-kimi çok tetkik istemeye teşvik et-mektedir. Bu kazan-kazan mantığı ileişleyen sistemin kaybedeni de yineSağlık Bakanlığı verilerine göre yüzmilyon lira tasarruf edebilecek olantoplumdur.

Bu, yüz milyon liralık tasarrufadönüşebilecek harcamanın nasıl veneden yapıldığını ya da yapılmak zo-runda kalındığını tartışarak işe baş-lamalıyız. Arz ve talep döngüsünde,sağlık sistemi kendi talebini de sınırsızolarak üretme potansiyeline sahiptir.Sağlık eğitiminin olmaması, koruyucusağlık sistemimizin yetersizliği, checkup programlarının bilimsel ve gerek-tiği hali ile uygulanamıyor oluşu, sos-yal ve psikolojik açıdan zorlu hayatkoşullarında yaşayan bir toplum ol-mamız bu talebi giderek artırmaktadır.Aynı zamanda bu anlamda sağlık sis-temi kendisi de hastalık yapıcı bir

potansiyel de kazanmaktadır. Sigaraiçiyorum diye başvuran yirmi yaşın-daki hastanın X-Ray'e maruz kalacakolmasına rağmen akciğer filmi çek-tirme talebinin karşılanması ya dauygun olmayan algoritmaları uygu-lamak gibi. On gün önce baktırdığıkolesterolünün kaç birim düştüğünügörmek isteyen hastalara eminim he-pimiz rastlıyoruz. Ya da farklı hasta-nelerin laboratuvarlarını karşılaştır-mak için eş zamanlı gelen hastalar.İşin daha da şaşırtıcı kısmı artık has-talar tarafından bunun normal birdurummuş gibi kolaylıkla talep edi-lebilmesi. Üç ay önce tüm tetkikleriyapılmış olan hastanın tıbbi olarakgerekmediği halde değerlerini merakederek tekrar başvurması üstelik özelsigortasının ödeme yapmayacağı söy-lendiğinde hekimden gerekliymiş gibianamnez yazmasını talep edebilmesi.(Çarpıcı bir örnek, homosistein düzeyibaktırmak isteyen hastanın, sigorta-sına beynine ya da akciğerine pıhtıatmış olduğunu yazılmasını talep et-mesidir bizzat karşılaştığım.) En canalıcı kısmıysa hastanın bu ve benzeriolasılıkları ne yazık ki bir başka sağlıkçalışanından, doğrudan ya da başkabir hasta dolayısıyla öğrenmiş olması.Acaba vücudumda kanser var mı diye,kanser tanısı konmuş hastalara me-tastaz taraması, evrelendirme ya datedaviye yanıtın değerlendirilmesiiçin çekilen PET CT talepleriyle dekarşılaşmış olduğunuzu düşünüyo-rum.

Ne yazık ki hekimin fazla tetkikistemesi kazancıyla doğrudan ilgiliolmakla birlikte aynı zamanda çalıştığıkurumun doğal bir beklentisi halinegelmiştir. Oysa gerekli olmayan hertetkik, tarama testi olmayan, tedaviyeyanıt, nüks, metastaz tayininde fay-dalanılan tümör markerlarda olduğugibi hastalarda karmaşık sonuç de-ğerlendirmeleri ile hem hasta hemde hekim için yük oluşturmaktadır.İstediğinde kendi cebinden para öde-mek zorunda kalmadan özel hasta-nelerden de bu anlamda faydalana-bilecek ve ödediği primden fazla tu-tacağını bildiği haliyle istediği tetkiğiyaptırabilecek olması hastayı özelsağlık sigortası yaptırmaya teşvik et-mektedir. Bu aynı zamanda hekimuygun tanı ya da gerekçe yazmadı-ğında tetkikleri ödemeyen sigorta şir-ketinin de ironik olarak beklentisir.

Gereksiz yapılan tetkiklerden sağ-lanacak tasarruf toplum sağlığını iyi-leştirmeye, sağlık hizmetlerine ula-şamayan insanların hastalıklarınıntanı ve tedavisine, sağlık eğitime dön-düğü takdirde yapılacak tasarruf katbe kat artarak büyüyecektir. Yapılmasıgereken, hiçbir sonuca varmayacakyasaklama, kısıtlamalardan çok hastave hekimler için tanı ve tedavi algo-ritmalarına dönük eğitim program-larının başlatılmasıdır. Hekimin ka-zancının ve performansının bu bağ-lamda ölçülmesinin ne kadar doğrubir yaklaşım olduğunun gözden geçi-rilmesidir.

Dr. Emel BayrakATO Yönetim Kurulu Üyesiemel.bayrak@gmail.com

Akılcı Tetkik İstemi:Gerekli Hastaya, GerekliZamanda, Gerekli Tetkik

güncel

Sağlık alanında yaşanankadrolaşmanın, liyakat esasalınmaksızın yapılan atamalarve verilen akademik unvan-lardan kaynaklandığını sıklıklagündeme taşıyan Ankara TabipOdası, 15 Temmuz darbe giri-şimi sonrasında devlet kadro-larının Fethullahçı yapıdan te-mizlenme sürecinde iyice günyüzüne çıkan kadrolaşmayı“Fethullahçı Yapılanma ve Sağ-lık” panelinde masaya yatırdı.

CHP İstanbul Milletvekiliİlhan Cihaner ve Gazeteci-Ya-zar İsmail Saymaz’ın konuş-macı olarak katıldığı panelinoturum başkanlığını öncekidönem ATO Genel SekreteriDr. Ebru Basa yaptı. Konuş-macı olarak davet edilen SağlıkBakanlığı temsilcisi ise panelesayılı saatler kala katılama-yacağını bildirdi.

ODTÜ Vişnelik tesislerinde28 Eylül’de yapılan panel bü-yük ilgi gördü. Panele, CHPMilletvekili Murat Emir, TTBMerkez Konseyi İkinci BaşkanıDr. Sinan Adıyaman, ATO Baş-kanı Dr. Vedat Bulut, GenelSekreter Dr. Mine Önal ve ATOYönetim Kurulu Üyeleri Dr.

Metin Baştuğ, Dr. Emel Bayrakve Dr. Zafer Çelik’in yanı sıraçok sayıda Ankaralı katıldı.

“Laik felsefenin veliyakatın hareketegeçtiği bir yapıkurulmalı”

Sağlık Bakanlığı'ndaki ce-maatçi kadrolaşma, başta Fet-hullah olmak üzere bütün ta-

rikat örgütlenmeleri konusundadün ve bugün ne yapıldığınayönelik çok sayıda soruya yanıtaranan panel Dr. Vedat Bu-lut’un yaptığı konuşma ile baş-ladı.

Dr. Bulut’tan sonra söz alanCHP İstanbul Milletvekili İlhanCihaner cemaat yapılanmasıylabirlikte sağlık hizmetinde ge-ricileşmenin yaşandığına dikkat

çekerek, gericileşmeye aşılamaile ilgili açıklamaları, kişiselsağlık verilerinin paylaşılarakinsanların bir nevi fişlenme-lerini örnek gösterdi. Cihaner,bu dönemden sonra yapılmasıgerekenin tüm cemaatlerin ka-mudan uzaklaştırılıp, laik fel-sefenin ve liyakatın hareketegeçtiği bir yapının kurulmasıolduğunu söyledi.

“Artık herkes biliyorki cemaat sağlığazararlıdır”

Gazeteci İsmail Saymaz daFETÖ yapılanmasının Türkiyedemokrasisinin sağlığıyla oy-nadığına dikkat çekerek “Artıkherkes biliyor ki cemaat sağ-lığa zararlıdır” diye konuştu.

Oturum başkanı Dr. EbruBasa da dinci gericiliğin sağlıkalanındaki yansımalarına kar-şı ATO’nun verdiği mücadeleyisomut örnekleriyle paylaştı.Basa, ayrıca OHAL ile Fethul-lahçı yapılanmanın tasfiyesi-nin yanında her türlü muha-lefetin de ortadan kaldırılma-ya çalışıldığını, hekimlerin dearalarında bulunduğu çok de-ğerli akademisyenlerin, biliminsanlarının terör örgütleri ileasılsızca ilişkilendirilerek KHKile görevlerinden alındığınıhatırlattı.

İzleyicilerden gelen soru vekatkılarla zenginleşen paneldemeselenin 'Fetö' ile sınırlı ol-madığı, bunları yaratan, bes-leyen, geliştiren ortamın anasebeplerine yönelik bir mü-cadelenin gerekli olduğu vur-gusu yapıldı.

ATO: ‘Fethullahçı Yapılanma veSağlık’ konusunu masaya yatırdıSağlık Bakanlığı'ndaki cemaatçi kadrolaşma, Ankara Tabip Odası’nın düzenlediği ‘Fethullahçı Yapılanma ve Sağlık’panelinde tartışıldı. Panele konuşmacı olarak CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner ve Gazeteci-Yazar İsmail Saymazkatıldı.

Hekim Postası

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner ve Gazeteci-Yazar İsmailSaymaz’ın konuşmacı olarak katıldığı panelin oturum başkanlığınıönceki dönem ATO Genel Sekreteri Dr. Ebru Basa yaptı.

ODTÜ Vişneliktesislerinde 28Eylül’deyapılan panelbüyük ilgigördü.

Laik ve bilimsel eğitimi savun-mak ve #LaikliğiKazanacağız de-mek için Ankara Tabip Odası,KESK Ankara Şubeler Platformu,DİSK Bölge Temsilciliği veTMMOB-IKK tarafından 26 EylülPazartesi günü ortak basın açık-laması düzenlendi. Yüksel Caddesiİnsan Hakları Anıtı önünde yapı-lan açıklamaya ATO Yönetim Ku-rulu Başkanı Dr. Vedat Bulut, Ge-nel Sekreter Dr. Mine Önal, çoksayıda hekim ve örgüt temsilcisikatıldı.

İktidarın laiklik karşıtı adım-larına tepki olarak İstanbul'da veEskişehir’de #LaikliğiKazanacağızbildirisi dağıtan Haziran Hareketive Eğitim-Sen üyelerine yönelikpolis şiddetini kınayan emek vedemokrasi güçleri, gözaltına alı-nan akademisyenlerin, gazeteci-lerin, hükümetin baskıcı politi-kalarına tepki gösterenlerin derhalserbest bırakılmasını talep etti.

Emek ve demokrasi güçlerinintemsilci ve üyeleri “Laik yaşam-dan ve demokrasiden ödün ver-meyeceğiz” yazılı pankart açarak,“Laik, bilimsel, demokratik eği-tim!”, “Laik yaşam, demokratikTürkiye”, “KHK’lar gitsin, biz ka-lıyoruz” sloganları attılar.

Ortak basın açıklamasını Eği-tim-Sen Ankara 1 No’lu Şube Baş-kanı Sultan Saygılı okudu. Laikeğitim için mücadelelerini sür-düreceklerini belirten Saygılı,OHAL hukukunun arkasına sığı-nılarak yapılan hukuksuzluklarason verilmesini istedi.

güncel

Prof. Dr. Safa Kapıcıoğlu’nunmakamında 26 Eylül’de ger-çekleşen görüşmeye ATO Baş-kanı Dr. Vedat Bulut, YönetimKurulu Üyeleri, Dr. Metin Baş-tuğ, Dr. Zafer Çelik, Dr. BenanKoyuncu, ATO Hukuk Büro-sundan Avukat Ayşegül Bulutile Prof. Kapıcıoğlu’nun danış-manı Ankara Üniversitesi Hu-kuk Fakültesi Öğretim ÜyesiProf. Dr. Hasan Ayrancı katıldı.ATO Heyeti, YÖK Başkan Vekiliile görevden alınan akademis-yenler ile kapatılan tıp fakül-telerindeki asistan hekimlerindurumunu, ÖYP’de yapılan de-

ğişiklik, doçentlik sınavı jürisive üniversite kadro ilanlarıüzerine görüştü.

“Asistanlarmağduriyetyaşamayacak”

Görüşmede, ATO heyeti, ka-patılan tıp fakültelerindekiasistanların açıkta kaldığı veeğitimlerinin aksadığını iletti.Başkan Vekili Kapıcıoğlu, asis-tanların hiçbir mağduriyet ya-şamayacaklarını, başka klinik-lere yönlendirileceklerini ifadeederek TUK’un bu yerleştir-meyi yapacağını ve konununbir sonraki TUK toplantısında

gündeme alınacağını söyledi. FETÖ/PDY örgütü kapsamın-

da KHK ile işine son verilenbarış bildirisine imza atan aka-demisyenlerin durumu hak-kındaki soruyu da Kapıcıoğlu“Bu konuda bize de sözel veyazılı olarak şikayetler gelmek-tedir. Biz de bu konuyu ve bukişileri tekrar değerlendirece-ğiz.” şeklinde yanıtladı.

ÖYP araştırma görevlilerininsadece öğrencilikleriyle sınırlıolan 50/d statüsüne geçirilmesihakkındaki değişikliğin Bakan-lık tarafından KHK ile çıkarıl-dığını kaydeden Prof. Kapıcı-oğlu konunun YÖK ile ilişkisi-nin bulunmadığını, bu durumu

gerekli yerlere ileteceğini bil-dirdi. Kapıcıoğlu, GATA’da ya-şanan gelişmelerle ilgili olarakda Sağlık Bakanlığı ile gerekligörüşmelerin yapılacağını kay-detti.

15 Temmuz,kadroları etkiledi

ATO Heyeti nisan ayında ya-pılması planlanan doçentlik sı-nav jürilerinin halen belirlen-mediğini aktardı. Kapıcıoğluise bu durumun 15 Temmuzsonrasında çok sayıda kişiningörevden alınması sebebiylesınav jürilerinde yeterli kişiolmamasından kaynaklandığını

belirterek başvuru sayısınında artmış olması sebebiyle sı-nav tarihinde belirsizlik ya-şandığı bilgisini verdi.

Üniversitelerde uzun zaman-dır kadro ilanları yapılmamasıve öğretim üyelerinin yükselt-me beklemesini de 15 Temmuzsonrası işleyişte yaşanan ak-saklıklara bağlayan Kapıcıoğlu,“Ancak şimdi biz de normal-leşmeye başlıyoruz. Yakın za-manda bu taleplerin hepsinideğerlendirip geri dönüş ya-pacağız. Özellikle üniversite-lerde uzmanların yer almasınadaha çok önem veriyoruz çün-kü tıp fakültelerinde bu konudaeksiklik var.” diye konuştu.

ATO Heyeti YÖK Başkan Vekili ile görüştüAnkara Tabip Odası Heyeti, 15 Temmuz sonrası sağlık alanında yaşanan hak ihlallerine ilişkin YÖK Başkan Vekili Prof. Dr.Safa Kapıcıoğlu, bir görüşme gerçekleştirdi.

Hekim Postası

Hekim Postası

Laik yaşamdan ve demokrasiden ödün vermeyeceklerini duyuran emek ve demokrasi güçleridüzenledikleri ortak basın açıklamasında OHAL hukukunun arkasına sığınılarak yapılanhukuksuzlukların son bulmasını istedi.

Emek ve demokrasi güçlerinden laiklik karşıtı adımlara tepki

güncel

Kampüs hastaneler tamamlandığında

Ankaralı sağlık hakkına nasıl ulaşacak?

İnşaatı sürenETLİK Entegre

Sağlık Kampüsü

İnşaatı sürenBİLKENT EntegreSağlık Kampüsü

Mevcut Metro Durakları

Dikmen İlk Adım Mahallesi Muhtarlığı 17-23 dakika Ayrancı 16-18 dakikaBahçelievler 14-19 dakikaEmek 12-18 dakikaBalgat 10 dakikaSincan 28-30 dakikaEtimesgut 20-28 dakikaTurkuaz Vadisi Konutları 24 dakikaYapracık Toki 7. Bölge 24-37 dakikaİncek 22 dakika

Bilkent Şehir Hastanesi’ne özel araç ile trafiksiz yolda ortalama ulaşım süreleri

Yaklaşık 1,5 milyon metrekarelik kapalı alanakurulan 3 bin 704 yataklı Bilkent Şehir Hastanesiinşaatının yüzde 60’ı tamamlandı. Hastaneninfaaliyete geçmesiyle birlikte yaşanacak trafik so-runu ise gündemdeki yerini koruyor.

Belediye otobüsü yokÇayyolu-Kızılay metro hattının tamamlanma-

sıyla birlikte, “kent trafiğini rahatlatma” baha-nesiyle Ankara Büyükşehir Belediyesi , Eskişehiryolu güzergahındaki tüm belediye otobüslerinikaldırdı. Bu hatta sadece özel halk otobüsleri vedolmuşlar çalışıyor. Metro kullanımını yaygın-laştırması beklenen düzenleme aksi bir etki ya-ratarak özel araç kullanımını arttırdı. Eskişehiryolu üzerindeki ulaşım özellikle işe gidiş ve dönüşsaatlerinde tıkanma noktasına ulaşıyor.

Metro, otobüsle aynı saatte varıyorÇayyolu-Kızılay seferini yapan metro hattını

kullanmak isteyenler için istasyonlara ulaşmakayrı bir sorun. Eryaman, Sincan, Etimesgut’taikamet edip, metroyla Bilkent Şehir Hastanesinegitmek isteyenlerin, önce ring otobüsleriyle Ümit-köy’e gelmeleri, buradan da metroya aktarmayapmaları gerekiyor. Trafikte ve istasyonda geçenbekleme süreleriyle birlikte metro ile hastaneyeulaşmak için en az 30-40 dakikalık bir zamandilimi gerekiyor. Trafiksiz yolda özel araçla busüre 20-30 dakikaya inebiliyorken, trafiğin yoğunolduğu saatlerde süre bir saate çıkabiliyor.

ODTÜ ormanları tehlikedeİnşaatın son durumuyla ilgili basına açıklamada

bulunan Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları GenelMüdürü Dr. Fuat Kantarcı, hastanelerin ulaşımsorunu için "Hastanelerin başkent trafiğini kilit-leyeceği söylendi ancak biz 8 yeni yol-kavşak ça-lışmasıyla bunu çözüyoruz. Bakanlık olarakgünlük 75 ile 100 bin insanın girip çıkacağı buhastaneler için oluşacak yoğunluğu hesaba kattık.Bilkent için kendi çevresindekiler hariç 4 kavşakyapılacak. Etlik'te de 4 kavşak yapılacak." açık-lamalarında bulundu. Kantarcı’nın açıklamala-rında bahsettiği kavşakların ODTÜ ormanlarınıntalan edilerek yapılacağı öngörülüyor. Kamu özelortaklığı ile yapılan hastane ihalesini alan şirketeSağlık Bakanlığı tarafından garanti edilen yüzde70 doluluk oranının karşılanabilmesi için Ba-kanlığa bağlı 12 hastane Bilkent ve Etlik’e taşı-nacak. Sağlık hakkına erişimin iki noktayla sı-nırlanması yapılacak kavşakların dahi bu sorunuçözmeye yetmeyeceğini şimdiden gösteriyor.

Temeli 18 Eylül 2013’te atılan Bilkent Şehir Hastanesi ‘nde sona yaklaşıldı. 2017 yılı içinde tamamlanması planlananhastaneye ulaşım ise hala muamma.

Hekim Postası

Geniş arazisiyle Ankara’nın otopark sorunu olmayanender hastanelerinden biri olan Atatürk Eğitim veAraştırma Hastanesi’nin eski halinden eser kalmadı.Arazisi, Bilkent Şehir Hastanesinin inşaat çalışmalarınedeniyle iyice küçülen hastanede hem sağlık çalı-şanları hem hastalar otopark çilesi yaşıyorlar.

Çizilmedik araç kalmadıHastane personeli için morg çıkışında bir alan

otopark olarak ayrıldı. Ancak yeterli gelmeyen alandaaraçların birbirine çok yakın park etmesi sonucupek çok araçta maddi hasar oluştuğu belirtiliyor.Otoparktan çıkış da sorun yarattığı için, park edenher aracın sahibi iletişim bilgilerini paylaşıyor. Biraraç otoparktan çıkacak olduğunda diğer araç sahipleriaranarak, araçlarını çekmeleri isteniyor.

Biri uzak, biri çamur içindeHasta ve hasta yakınları ise, inşaat çalışmaları

nedeniyle hastanenin üst girişine ya da acil serviskarşısında bulunan toprak araziye araçlarını parketmek durumunda kalıyor. Hastanenin üst girişindeotopark için ayrılan kısımda yer bulmak meseleyken,hastaların bu park yerinden hastaneye ulaşması dasorun yaratıyor. Araçlarını buraya park edenlerin,inşaat çalışmaları arasından geçip hastalar için uzunsayılabilecek bir mesafeyi kat ederek hastaneye ulaş-maları gerekiyor.

Acil girişi karşısında yer alan otopark ise yağışlarınbaşladığı şu günlerde çamur deryasına dönmüş du-rumda. Araçlarını park etmek için zor da olsa yerbulan hasta ve hasta yakınları su birikintileri ve ça-murlaşmış toprak yolu aşarak hastaneye ulaşmayaçalışıyor. Bir hasta otoparkın durumuyla ilgili şika-yetini “Otopark çamur içinde, hastaneye yürüyenekadar ayakkabılarımız çarçamur oldu” sözleriyle an-latıyor.

güncel

Atatürk EAH otoparkında çamur banyosu

Bilkent Şehir Hastanesi inşaatçalışmaları nedeniyle şantiyeye dönen

Atatürk Eğitim ve AraştırmaHastanesi’nin otoparkı çamur içinde

yüzüyor.

Hastanenin üst girişinde otopark için ayrılan kısımda ise yer bulmak bir mesele.Araçlarını buraya park edenlerin, inşaat çalışmaları arasından geçip hastalar

için uzun sayılabilecek bir mesafeyi kat ederek hastaneye ulaşmaları gerekiyor.

Hekim Postası

Hastane

Otopark sıkıntısının yanında Bilkent ŞehirHastanesinin yapımının bitmesiyle işlevini

kaybedecek olan hastaneye bakım yapılmaması daayrı bir sorun yaratıyor. Hastalar bir zamanlar özel

hastane kalitesinde olan hastanenin gitgidebakımsızlaşmaya başlamasından şikayet ediyor.

Hastanede artık hijyene dikkat edilmediğini belirtenhastalar, acil servis tuvaletinde fare görüldüğünü

iddia ediyorlar. Hastanenin bakımsız kalması vesüren inşaat çalışmaları hasta profilini de değiştirdi.Hastanenin acil servisine, kuyu suyu kullanılması ve

yemeklerden kaynaklı ishal salgınları nedeniylesıklıkla inşaat işçileri başvuruyor. Haftanın son iş

günü olması nedeniyle özellikle cumartesi günleriacil servise iş kazası nedeniyle yapılan başvuruların

diğer günlerden fazla olduğu söyleniyor.

Hastaneye

bakım

yapılmıyor

Hastaneotoparkınınönceki hali

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın bundan birsüre önce "Biz doktorları stratejik personelkabul ediyoruz, özel sektörde çalışan eşininyanına bundan sonra yollamayacağız" diyereksinyalini verdiği düzenleme hayata geçti.

Sağlık Bakanlığı, atama ve yer değiştirmeyönetmeliğinde değişiklik yaptı. 30 Eylül’deResmi Gazete’de yer alan yönetmeliğin 4’üncümaddesinin birinci fıkrasının (m) bendindegeçen ‘stratejik personel’ tanımı değiştirildi.

Değişikliğe göre stratejik personel tanımı, uz-man hekim, diş hekimi ve eczacıları da kap-sayacak şekilde genişletildi.

Yönetmelikte yapılan değişiklikle eş durumutayinine de kısıtlama getirildi. Yeni düzenle-meye göre, devlet memurları kanununda eşiözel sektörde çalışanların eş durumu tayintalebi, stratejik personel olarak tanımlanandoktor, diş hekimi ve eczacılar için geçerli ol-mayacak. Stratejik personel olarak çalışan veeşi özel sektörde görev yapanlar, eş durumutayin talebinde bulunamayacak.

Özelde çalışan eşin yanınatayin talepedilemeyecek

Stratejik personel kapsamına alınan hekimler, bundan sonra özeldeçalışan eşlerinin yanına tayin talep edemeyecek.

Hekim Postası

TBMM’ye verilen “Türkiye Varlık Fonu Ku-rulması ile Bazı Kanun ve Kanun HükmündeKararnamelerde Değişiklik Yapılmasına DairKanun Tasarısı”nın 63. maddesiyle kamu ku-rumları ile 50’den az işçisi olan az tehlikeliişyerlerinde uzman ve hekim çalıştırma zo-runluluğu 1 Temmuz 2017 tarihine kadar er-telendi.

6331 sayılı kanun yayımlandığında kamukurumlarında iş güvenliği profesyoneli gö-

revlendirme zorunluluğu 1 Temmuz 2014 ta-rihinde yürürlüğe girecekti. Fakat yapılan dü-zenlemelerle bu zorunluluk önce 1 Temmuz2016’ya ertelendi şimdiyse 1 yıl sonrasınabırakılmış oldu.

1 Temmuz 2016 tarihini dikkate alan pekçok kurum iş güvenliği uzmanı ve işyerihekimi görevlendirmesi yapmıştı. Kamu ku-rumlarının ertelemeyle birlikte ödemeler ko-nusunda nasıl bir tavır takınacağı belirsizkenbu durumun hekim ve uzman mağduriyetle-rine yol açabileceği düşünülüyor.

Mecburihizmettegeçicigörevlendirmehukuka aykırıAnkara Tabip Odası mecburi hizmetiniyürüten hekimler hakkında tesis edilengeçici görevlendirme işlemlerinin;hukuka, hizmet gereklerine ve kamuyararına aykırılık taşıdığını belirtti.

Mecburi hizmetini Ankara'da yerine getiren hekimlerhakkında son günlerde keyfi geçici görevlendirme işlemleritesis edildiğinin öğrenilmesi üzerine Ankara Tabip Odası;konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Kamu Hasta-neleri Kurumu nezdinde girişimde bulundu.

Ankara Tabip Odası tarafından Sağlık Bakanlığı veTürkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’na mecburi hizmetsüresinde geçici görevlendirmeye tabii tutulan hekimlerindurumuna ilişkin bir yazı gönderildi. ATO Başkanı Dr.Vedat Bulut imzasıyla yollanan yazıda, mecburi hizmetuygulamasının öteden beri Sağlık Bakanlığı tarafından,kamu sağlık hizmetlerinin ülke genelinde etkin biçimdeyürütülmesi ve belirli yerlerdeki özgün hekim ihtiyacınınkarşılanması gerekçesiyle savunulduğu hatırlatıldı. Yazıda,belirtilen gerekçeden ötürü mecburi hizmet uygulamasıkapsamında, belirli bir yerdeki belirli bir kadroya atananhekimin, bu görev süresi içinde ayrıca bir atama venakil işlemine ya da geçici görevlendirme işlemine tabitutulmasının, bizzat mecburi hizmet uygulamasınındoğası ve amacı ile çatışacağına dikkat çekildi.

Mazeret ve zorunlu hallerdışında atama yapılamaz

“3359 sayılı Yasa'nın Ek 6’ncı maddesi, mecburi hiz-metini yerine getiren personelin mazeret ve zorunluhaller dışında bir başka yere atanamayacağını, öte yandanancak deprem gibi olağanüstü hallerde ve bir ayı aşmamakkoşulu ile geçici görevlendirmeye tabi tutulabileceğinihükme bağlamaktadır.” açıklamalarına yer verilen yazıdaanılan yasa hükmünün açık ve kesin ifadesinin; “Bellibir yer ve kadro nezdinde mecburi hizmetini yerinegetiren personelin, idare tarafından ayrıca bir atama venakil işlemine ve/veya geçici görevlendirme tasarrufunatabi tutulmaması” olduğu belirtildi. Yazıda ATO, keyfigeçici görevlendirmelere karşı idari yargı tarafından ve-rilmiş iptal kararlarını da örnek olarak gösterdi.

Geçici görevlendirmeBakanlığın kendi idaresini yok sayması

ATO, mecburi hizmetini yürüten hekimler hakkındatesis edilen geçici görevlendirme işlemlerinin; hukuka,hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırılık taşıdığınıöte yandan bu kapsamdaki her bir geçici görevlendirmeişleminin bizzat Bakanlığın kendi tespit ve idaresini yoksayması anlamına geldiğini ifade ederek söz konusu key-fiyete ivedi olarak son verilmesini talep etti.

Hekim Postası

Kamuda uzman ve hekim çalıştırmazorunluluğuna

Bir yıl ertelemeKamu kurum ve kuruluşlarında iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimigörevlendirme zorunluluğu 1 yıl ertelendi.

Hekim Postası

güncel

Dr. Onur Naci KarahancıATO Yönetim Kurulu Üyesionurnaci@gmail.com

İlahi Ç! Aç Tokun Halinden

Ne Anlar (!)

Hikaye bu ya! Memleketin birinde, iki dev ailesi varmış, birbir-lerini çok sever, çok da yemek yerlermiş, yeri gelince zavallı in-sancıkları bile yerlermiş. Ama bir gün, dev ailelerinden biri o

kadar acıkmış ki, insanda yedikleri en lezzetli yerin aynısını devlerde deyemek istemişler, uykudayken bir ısırıktan bi’şey olmaz deyip yiyivermiş-ler en lezzetli yeri. Dedik ya hikaye işte, hem de tıbbi: Meğer bir ısırık al-dıkları nefis yer, devlerin doyma merkezinin oralarmış.

Doyma merkezi yenilen devler artık yemekle, insanla falan doymaz ol-muşlar da, doyma merkezlerini yiyen devlere saldırıp onları da yemeyebaşlamışlar. Doyma merkezlerini yiyip tadı damağında kalan devler dehalen utanmadan, kalan devlerin de doyma merkezini yemek için uğraş-masın mı… İlkin insanlar oh birbirlerini yerler de kurtuluruz demiş ya,sonradan birçoğu doyma merkezleri yenen devleri anlamaya, destek ver-meye “Devlerin canı sağ olsun, gerekirse bizi de yiyeceklerimizi de yesin:Ne kadar ayıp, hiç dev devin doyma merkezini yer mi” demeye başlamış-lar...

İşte tam da bu memlekette, “Bir terslik var, dev devi yiyor, arada olanbize oluyor; bugüne kadar karnımız ne zaman doydu? Biz niye dev yemi-yoz, o halde?” deyip, düşünüp duran bir çocuk varmış. Çocuğun adı baş-kaymış ya, kerata o kadar tatlı ve halkın içindeymiş ki ‘hey’ gibi demekolan “Ç” demeye başlamışlar. Çocuk memleketin hepsi gibi zaten hiç tok-luk nedir bilmezmiş ya, artık iyice yemeden içmeden kesilip bu tersliğekafa yormaya başlamış. Bu iş tıbbiyse tıp okuyacam demiş. Bitirecekmişbitirmesine ama bakmış ki, bu iş tıpla da anlaşılacak gibi değil. Sonra sa-dece bizim memlekette değil birçoğunda insanlar bu devlerin elinden çe-kiyormuş, bu işi anlamam gerek demiş, almış yanına arkadaşını da,binmişler motosiklete, düşmüşler yola… Gezerken görmüş ki, doymak bil-mez bu devlerin yüzünden en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan, aç-lıktan ölen, tokluk nedir bilmeyen insanlarla dolu memleketler… Devleridestekliyor sandığı insanların aslında çok az olduğunu; bunların da dev-lerin yediklerinden kırıntılar alan, devler tarafından yenmeyecekleri sözüverilen insanlar olduğunu anlamış.

Atla motora demiş arkadaşına, sağlıksızlığın çözümünü buldum. Doğrumemleketine gitmiş ya ne görsün bu işi çözen bir o değilmiş, az ötedekimemlekette de Fedakar ve arkadaşları devlere çoktan kafa tutup, bi’dahabizim memlekete ayak basarsanız, bacaklarınızı kırarız demeye başlamış-lar. Bizim Ç, hemen koşmuş yanlarına demiş “ben de varım haydi kova-lım.” Öyle bir gece beklemişler ki, bu memlekete musallat olan devlerineğlence yapıp, zil zurna sarhoş olduğu gece, hepsinin bacaklarını kırmış-lar, bi’daha ne kadar girmeye çalışsalar da hep kovmuşlar. Daha bu mem-lekette yapacak çok iş varmış ya, aklı diğer memleketlerde gördüğüaçlıktan, yokluktan, devler yüzünden ölen insanlardaymış. Çağırmış Fe-dakar’ı: “biliyorum kabul etmezsin ama, bir memleket daha anlamayabaşlamış devlerin kader olmadığını, buralar sana emanet, hakkını helalet...”

Her şeyi anlamış da şu Ç, tokların halini bi türlü anlamamış; bir de on-lara özenen, kırıntılara sevinen, asla dev olamayacak insanları… Bir gündüşmüş ellerine devlerin ve kırıntıcıların…

Oh be bu işten de kurtulduk demiş devler ya: Bir bakmışlar memleket-lerin birinden “Onlar ABC’yi öğrettiler, Ç’yi biz öğrendik1” diyenler çıkmış;başka bir memleketten “Her şeyin sonunda düşmanlarımızın sözlerinideğil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız2” sözleri duyulmaya baş-lanmış. Belki de hepsinin aklında şu sözler varmış: “Hayatta daima ger-çekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermektenkurtulursun3”

1 Orijinal şiir: Sunay AKIN “Ç”2 Martin Luther King3 Ernesto Che Guevara

güncel

Devlet hizmeti yükümlülüğü ata-maları tercih dönemi, yolun başındakihekimleri mesleklerinden ve meslek-taşlarından soğutacak gelişmelere sah-ne oldu.

Kuraya başvuran hekimler tercihedilecek sağlık birimini kimlerin ka-çıncı sırada tercih edeceği türden bil-gileri anlık olarak görmek, genel ku-raya kalma ihtimalleri olup olmadığınıönceden tahmin edebilmek için buamaç için kurulan internet siteleriüzerinden resmi olmayan tercihlerinibildiriyorlar. 31 Ağustos tarihinde çe-kilen ve 6 bin 500’e yakın doktorunyurdun çeşitli bölgelerinde görevebaşladığı 70. dönem kurası öncesindebu siteler üzerinden yürütülen ya-zışmalar tehdit etme ve gözdağı ver-meye kadar uzandı.

İlk tercihinideğiştir tehdidi

Atamalar öncesinde bu siteler üze-rinden ilk tercihini Kırklareli olarak

belirten aday, 8 kontenjanı olan ildekendisinden önce 8 hekimin daha buili ilk tercih olarak bildirdiğini gördü.9. aday olarak Kırklareli’ni terciheden hekim tercihini değiştirmesi yö-nünde baskıyla karşılaştı. Hekime ilktercihini değiştirmesi konusunda cangüvenliğinden endişe etmesine sebepolacak tehdit mesajları gönderildi.

“Karakterinmesleği yok maalesef”

Tercih dönemi içerisinde yaşananlarhekimler tarafından sosyal medyada“Toplumdaki ahlaki çöküntünün bizimiçimizdeki yansımaları bunlar. Ka-rakterin mesleği yok maalesef.”, “Ha-yatımın en uykusuz en sinirli, en şaş-kın dönemiydi. Hadi bir şekilde ata-nacak herkes, bir sürü pis olaylardönse de esas sorun biz bu insanlarlaçalışacağız, hatta TUS’u kazanıncaeşkıdem olacağız. Aklıma geldikçeüzülüyorum neydi günahım diyorum”,“Doktorun en büyük düşmanı bir baş-ka doktordur sözünü doğrulayan birtercih döneminden geçiyoruz.“ yo-rumlarıyla paylaşıldı.

Tercih dönemindetehdit ve gözdağıDevlet hizmeti yükümlülüğü kurası öncesi hekimlerinkolay iletişim kurarak, daha sağlıklı tercihleryapabilmeleri için kurulan internet siteleri üzerindekiyazışmalar tehdit ve gözdağı vermeye kadar uzandı.

Hekim Postası

ilk tercihini Kırklareli olarak belirten aday, 8 kontenjanıolan ilde kendisinden önce 8 hekimin daha bu ili ilktercih olarak bildirdiğini gördü. 9. aday olarakKırklareli’ni tercih eden hekim tercihini değiştirmesiyönünde baskıyla karşılaştı.

iş güvenliği

Ağustos ayında yaşamını yitiren 199emekçinin 166’sı işçi, memur statüsündeçalışan ücretlilerden; 33’ü kendi nam vehesabına çalışanlardan oluşuyor.

Ağustos ayında en fazla ölüm tarım, ormanve inşaat yol işkollarında yaşandı.

Ağustos ayındaki iş cinayetlerinin nedenleri

arasında trafik, servis kazası, düşme, ezilmegöçük ilk sırada geldi.

Ağustos ayında iş cinayetlerinde 6 kadınve 193 erkek işçi yaşamını yitirdi. Ağustosayında Türkiye’nin 56 şehrinde iş cinayetleriyaşanırken ölümler en fazla İstanbul, Kocaelive İzmir’de yaşandı.

Ağustos

2016

Temmuz ayında 133, Ağustos ayında 199 işçi can verdi*

Temmuz ayında yaşamını yitiren 133 emek-çinin 107’si işçi, memur statüsünde çalışanücretlilerden; 26’sı kendi nam ve hesabınaçalışanlardan oluşuyor. Temmuz ayında işcinayetlerinde 15 kadın ve 118 erkek, 12çocuk ve 25 yaşlı işçi yaşamını yitirdi.

Temmuz ayında, tarım, inşaat, konaklama,taşımacılık iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı

sektörler oldu. Ölüm nedenleri arasında ise servis/trafik

kazası, ezilme, göçük, düşme, kalp krizi, in-tihar, zehirlenme, boğulma ilk sırada geldi.

Temmuz ayında Türkiye’nin 59 ilinde işcinayetleri yaşanırken, Manisa, Antalya,Aydın, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Niğde enfazla ölümün yaşandığı iller oldu.

Temmuz

2016

* İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin Raporları. http://www.guvenlicalisma.org/

2016 Temmuz-İş cinayetlerinin iş kollarına göre dağılımı

2016 Temmuz-İş cinayetlerininnedenlerine göre dağılımı

%15Diğer işkolları

%19Diğernedenler

%34 Trafik,Servis kazası

%13 Ezilme,göçük

%10Düşme

%33Tarım,Orman

%15 İnşaat, yol

% 4 Belediye, Genel işler

% 4 Elektrikçarpması

% 6Zehirlenme,

boğulma

% 7İntihar

% 7 Kalp Krizi

% 4 Savunma,Güvenlik

% 7 Konaklama,Eğlence

% 6 Taşımacılık

% 4 Ticaret,Büro

% 4 Tekstil,Deri

% 4 Metal

2016 Ağustos-İş cinayetlerinin iş kollarına göre dağılımı

2016 Ağustos-İş cinayetlerininnedenlerine göre dağılımı

% 9Diğer işkolları

%7Diğernedenler

% 28 Trafik,Servis kazası

%17 Ezilme,göçük

%17Düşme

% 22Tarım,Orman

% 21 İnşaat, yol

% 14 Taşımacılık

% 4 Belediye, Genel işler

% 10 Elektrik çarpması

% 3 İntihar

% 2 Patlama,yanma

% 2 Zehirlenme,boğulma

% 6 Kalpkrizi

% 5 Savunma,Güvenlik

% 5 Ticaret,Büro

% 3 Enerji

% 2 Madencilik

% 5 Metal

% 2 Tekstil,Deri

% 2 Cam,çimento

% 2 Konaklama,Eğlence

% 2 Gıda, Şeker% 2 Petro-Kimya, Lastik

% 8 Silahlı saldırı

Türkiye’de son üç buçuk yılda194 çocuk, iş cinayetlerinde ya-şamını yitirdi. İşçi Sağlığı ve İşGüvenliği Meclisi’nin raporlarınagöre ölümlerin 59’u 2013 yılında,54’ü 2014 yılında, 63’ü 2015 yı-lında, 18’i de 2016 yılının ilk beşayında yaşandı. Yaşanan iş cina-yetlerinde 6-10 yaş arasında 18,11-14 yaş arasında 39, 15-17 yaşarasında ise 137 çocuk hayatınıkaybetti.

Çocukların, daha çok mevsimliktarım işçisi olarak çalıştırılmasınedeniyle çocuk işçi ölümlerininsektörlere dağılımında tarım ilksırada yer aldı. Üç buçuk yılda98 çocuk tarım iş kolunda yaşananiş cinayetlerinde can verdi. İnşaat,metal ve ticaret işkolları da çocukişçi ölümlerinin en fazla görüldüğüsektörler arasında yer aldı.

Çocuk işçilerin ölüm nedenle-rini ayrıntılarıyla belirten raporagöre ölüm sebepleri arasında ilksırada servis/trafik kazası, zehir-lenme/boğulma, düşme ve ezil-me/göçük geldi.

Son üç buçuk yılda Türkiye’nin58 şehrinde çocuk işçilerin haya-tına mal olan iş cinayetleri yaşa-nırken, iş cinayetlerinin en fazlayaşandığı şehirler Adana, Urfa,İstanbul, Antep, Konya ve Manisaoldu.

Türkiye’ninutançtablosu

güncel

Kanpolat için 20 Eylül 2016tarihinde Ankara ÜniversitesiTıp Fakültesi Morfoloji BinasıOrd. Prof. Dr. Abdülkadir No-yan Konferans Salonunda ce-naze töreni düzenlendi. Töre-ne, YÖK Üyesi ve AÜ Tıp Fa-kültesi Dahili Tıp BilimleriBölümü Başkanı Prof. Dr. ÇetinErol, AÜ Rektörü Prof. Dr. Er-kan İbiş, Rektör Yardımcısı veHastaneler Başhekimi Prof. Dr.Bahaddin Güzel, Tıp FakültesiDekanı Prof. Dr. Şehsuvar Er-türk, Ankara Tabip Odası Yö-netim Kurulu Üyesi Prof. Dr.Metin Baştuğ, Kanpolat’ın,

meslektaşları, ailesi ve seven-leri katıldı.

Hüzün ve gururun bir aradayaşandığı törende yapılan ko-nuşmalara Kanpolat’ın bilimselçalışmalarının yanı sıra örnekkişiliği damgasını vurdu.

Ankara Üniversitesi RektörüProf. Dr. Erkan İbiş, konuşma-sında, Yücel Kanpolat’ın An-kara Tıplı olarak sağlık alanına,sadece Türkiye'de değil dün-yada da katkılar sunduğu, pekçok insanı sağlığına kavuştur-duğu, bilimsel çalışmaları ileöncü olduğu ve pek çok insanyetiştirdiği için gururlu olduk-larını söyledi. TÜBA Başkanı

Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar dafarklı bakış açılarına sahip pekçok insanın konuşabileceği birkişiliğe sahip olduğunu vur-guladığı, Kanpolat’ın nazik veestetik bir kişiliği ve yaklaşımıolduğunu kaydetti.

“Örnek insan, örnekhekim olarakanımsayacağız”

AÜ Tıp Fakültesi DekanıProf. Dr. Şehsuvar Ertürk duy-gularını “Yücel Hocanın biziböyle buluşturması çok üzücüama bir taraftan bir AnkaraTıplı olarak benim için gururverici. O ‘Tıp fakültesinde hocaolmak kolay ağabey olmak zor-dur.’ diyen bir büyüğümüz.Gerçekten de o çok iyi bir hoca,çok iyi bir ağabey... Aynı za-manda çok iyi bir hekim, birbilim insanı ama çok iyi birörnekti. Örnek bilim insanı lis-tesi yapıldığında Yücel Hocanınismi başlarda gelecektir. O etikve estetik duruşuyla çok güzel

bir örnekti, sonsuza kadar daörnek olarak kalacak.” sözle-riyle paylaştı.

Uzmanlık eğitiminekatkısı büyük

Törende Ankara Tabip Odasıadına konuşan ATO YönetimKurulu Üyesi Prof. Dr. MetinBaştuğ, Kanpolat’ı “Gerçektenacımız büyük değerli bir biliminsanını kaybettik. Tabip Oda-sının değerli bir üyesini kay-bettik. Onu bir bilim emekçisi,bir sağlık emekçisi olarak tarifedebilirim. Özgür, bilimsel, di-yalektik düşünce yapısıyla has-talarına şifa dağıtan; aynı za-manda çok sayıda bilim insa-

nının yetişmesine katkısı olan,onları yetiştiren, onlara ve he-pimize örnek olan değerli bircerrahtı.” sözleriyle anlattı.Kanpolat’ın 1995-1998 yıllarıarasında TTB çatısı altında uz-manlık eğitiminin Avrupa stan-dartlarına ulaşması için çalış-malar yaptığını hatırlatan Dr.Baştuğ, Kanpolat’ın sadece be-yin cerrahisi alanına değil tümuzmanlık eğitimine değerli kat-kıları olduğunu söyledi.

Tören boyunca, Hasan Hü-seyin Korkmazgil’in ‘SonuçsuzBir Telefon Konuşması’ şiirindeYücel Kanpolat’ı anlattığı di-zeleri sinevizyona yansıtılırken,Ankara Üniversitesi Tıp Fakül-tesi öğretim üyeleri ve araş-tırma görevlileri de Kanpolat'ıntabutu başında saygı nöbetituttu. Törenin ardından Kan-polat için Kocatepe Camisi'ndeöğle namazını müteakiben ce-naze namazı kılındı. Kanpo-lat'ın cenazesi Gölbaşı Mezar-lığı'nda toprağa verildi.

Tıp dünyasının acı kaybıTürkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) eski başkanlarından ve AnkaraÜniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı emekliöğretim üyelerinden Prof. Dr. Yücel Kanpolat, kalp yetmezliği sonucu 17Eylül 2016 tarihinde 75 yaşında hayatını kaybetti.

Hekim Postası

Hekim Postası

Çok sayıda projeli deneysel araştırmaları ile patentalan çalışmaları bulunan Baykaner, 1990 – 1992’deAli Rıza İskefyeli, 1993’te Türk Nöroşirürji DerneğiBilimsel Yayın Ödülünü, 2006 yılında Türk NöroşirürjiDerneği Hizmet ve 2009 yılında da Sinir SistemiCerrahisi Derneği Onur Ödüllerini almıştı.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve SinirCerrahisi Anabilim Dalının Avrupa Beyin ve SinirCerrahisi Dernekleri Birliği’nin (EANS) alt komisyonuJRAAC tarafından akredite edilmesi ve Türk Nöro-şirurji Derneği Yeterlilik Kurulundan “NöroşirurjiEğitiminde Mükemmellik Sertifikası” almasındabüyük katkıları olan Baykaner, Mayıs 2010’dan iti-baren anabilim dalının program direktörlüğünü yap-maktaydı.

Baykaner için, 22 Eylül Perşembe günü saat9.30’da uzun yıllar hizmet verdiği Gazi ÜniversitesiHastanesi’nde cenaze töreni düzenlendi. Tören son-rası, Sapanca Kartepe Derbent Hikmetiye Camii’ndekılınan ikindi namazının ardından Baykaner’in ce-nazesi Meleksuyu Mezarlığında toprağa verildi.

M. KemaliBaykaneryaşamınıyitirdiGazi Üniversitesi Tıp FakültesiNöroşirürji Anabilim Dalı kurucuöğretim üyesi, PediatrikNöroşirürji Bilim Dalı Başkanı,Türk Nöroşirürji Derneği öncekibaşkanlarından Prof. Dr. M. KemaliBaykaner 21 Eylül 2016 günü, 67yaşında yaşamını kaybetti.

Törende Ankara Tabip Odası adına konuşanATO Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. MetinBaştuğ, “Özgür, bilimsel, diyalektik düşünceyapısıyla hastalarına şifa dağıtan, hepimizeörnek olan değerli bir cerrahtı.” sözleriyleanlattı.

dünyadan

Çocuk ölümlerinin önüne geçilme-sinde ilerleme kaydedilirken, yoksul-luğun tetiklediği sağlık sorunlarındada gerileme söz konusu. Ancak, aşırıalkol tüketimi, obezite ve eşler ara-sında şiddet alanlarında yükseliş var.

188 ülkeyle 26 yıllık sürecin de-ğerlendirmesini paylaşan The Lan-cet'in raporunda “İlerleme oldukçadeğişken bir durum arz ediyor” yo-rumu yapıldı.

Olumlu taraftan bakıldığında ül-kelerin yaklaşık üçte ikisi BM’nin2030 hedeflerini tutturuyor. AncakHIV, tüberküloz ve çocuklukta aşırıkilo gibi sorunlarda hiçbir ülke henüzhedeflenen seviyeye ulaşamadı. Enönemli gelişme doğum sırasında anneve bebeğin ölmesinin önüne geçilmesikonusunda kaydedildi. Yetersiz bes-lenme nedeniyle çocuk ölümlerindede ciddi azalma görülüyor.

Ülkelerdeki sağlık sektörü hizmet-lerini en iyiden kötüye doğru sıralayan

rapora göre, en iyi sağlık hizmetleriİzlanda'da. En kötüsü ise iç savaşınpençesindeki Orta Afrika Cumhuri-yeti'nde. Avrupa, Kuzey Amerika, As-ya'nın bazı bölümler ve Avustralya'dasağlık sektörü iyi işliyor. Afrika'da

ise sağlık hizmeti kötü durumda.“Altın madalya”yı alan İzlanda'yı, Sin-gapur, İsveç, Andorra, İngiltere, Fin-landiya, İspanya, Hollanda, Kanadave Avustralya izliyor.

Listenin en altında Somali, Güney

Sudan, Nijer, Çad, Kongo, Burundi,Mali, Afganistan ve Sierra Leone yeralıyor. “Görece olarak kötü” notunualan süper güç ABD 28. sırada. Tür-kiye ise 103. sırada yer alıyor.

Al Jazeera, AFP, The Lancet

Lancet: Global çapta sağlıkta ilerleme yetersiz

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF,radikal Boko Haram örgütü yüzünden Nijerya'dabüyük bir insanlık felaketiyle karşı karşıya olunduğuuyarısı yaptı. Örgüt, ülkenin kuzeyinde terör eylemleridüzenleyen ve bölgeyi kontrol altında tutan BokoHaram militanları nedeniyle halkın insanlık dışı ko-şullarda yaşadığını açıkladı. Cuma günü Cenevre'deyapılan açıklamada, yardım edilmemesi durumundabölgedeki 75 binin üzerinde çocuğun gelecek bir yıliçinde açlıktan ölebileceği kaydedildi.

Kuzeyde özellikle Borno, Yobe ve Adamawa kent-lerinde halkın Boko Haram'ın eylemleri yüzündenkaçmak zorunda kaldığı ve Çad Gölü bölgesinde, ya-şanabilecek en büyük insanlık felaketinin meydanagelebileceğine dikkat çekildi. UNICEF Sözcüsü PatrickRose, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olan çocukların75 bininin de bu kentlerden olduğunu ifade etti.

UNICEF bu kentlerden beş yaş altındaki yaklaşık400 bin çocuğun yeterli beslenemediğini, bölgedeyaklaşık dört milyon insanın gıda yardımına ihtiyaçduyduğunu vurguladı. Birleşmiş Milletlerin ülkeyeyardımlarını ulaştırması için 739 milyon dolara ih-tiyacı olduğu ancak şimdiye kadar 197 milyon dolartoplandığı belirtildi. Örgüt açıklamasında, ülkeyeacil yardım yapılması çağrısını yineledi.

Nijerya'nın kuzeyinde bir İslam devleti kurmakisteyen ve IŞİD örgütüne biat eden Boko Haram ör-gütü, 2009 yılından bu yana ülkede 20 binin üzerindeinsan öldürdü. Terör eylemleri nedeniyle 2 milyon600 binden fazla kişinin de evlerini terk etmek zo-runda kaldığı belirtiliyor. Boko Haram'ın eylemleriniNijerya dışına da taşıması üzerine Nijerya, komşularıÇad, Nijer ve Kamerun ile ortak askeri operasyonbaşlatmıştı.

Deutsche Welle

UNICEF: 75 bininüzerinde çocukaçlıktan ölebilir

Yanıtına www.hekimpostasi.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Yönetmen ve senaryo : Özcan AlperOyuncular: Onur Saylak, Megi Kobaladze, Raife Yenigül,

Serkan Keskin Ülke: Türkiye, Almanya

Vizyon Yılı: 2008Konusu: Yaşadığımız günlere de

denk gelen, müzikleriyle bizeseslenen bir film: Sonbahar...

" Şimdi güneşli ve güzel günlereolan inancımızla sözleşelim. Ogünler geldiğinde seninle hep

gitmek istediğimiz,çocukluğumun geçtiğiSiyasümbül gölü’nün

kıyısından birlikte geleceğeyürüyeceğiz. Hakkında pek

bir şey bilmediğimiz birgelecekte değil, çoktanbaşlamış bir gelecekte,

bizim adımızı taşıyan birgelecekte…"İyi seyirler…

SONBAHAR

Türk Tabipleri Birliği Pratisyen HekimlerKolu, Aile Hekimliği Kolu, Genel PratisyenlikEnstitüsü ve Pratisyen Hekimlik Derneğisahipliğinde düzenlenen 20. PratisyenHekimlik Kongresi 2016 yılı Kasım ayındaAntalya’da yapılacak

3-6 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek kongrenin oturumkonuları arasında, “Savaş ve Göç Ortamında-Yaşlı/Çocuk/KadınOlmak”, “Bağışıklamada Yaşanan Sorunlar ve Hekim Sorum-luluğu”, “Çevre-Hekim Sorumluluğu”, “Sağlık ÇalışanlarınınSağlığı”, “İşyeri Hekimliği Günceli”, “Demans Alzheimer”,“Ölüm ve Yas”, “Sağlıkta Hedef-Sağlıkçı Hedef”, “10. YılındaAile Hekimliği Uygulaması Sorunlar”, “Göz ardı Edilen He-kimlik, Cezaevi He-kimliği- Kurum He-kimliği”, “Kusan Be-bek ve Konstipas-yon”, “Sağlık Rapor-ları”, “Horlama-Uyku Apnesi”, “Hi-pertansiyon ve Dia-bete Güncel Yakla-şımlar”, “AllerjikReaksiyonlar veAnafilaktik Şok”,“Birinci BasamakMesleki Eğitimi”bulunuyor. “PostürBozuklukları” ve“Görme “Muayene-si” kurslarının dayapılacağı kongreyekatılan hekimlerekatılım belgeleri 6Kasım’da verilecek.

Pratisyen Hekimler Kongrede Buluşuyor

Türkiye’nin hemen tüm il-lerindeki hava kirliliği düzeyiDünya Sağlık Örgütü’nün nor-mal kabul ettiği değerin üze-rinde olmasına rağmen yakınzamana kadar, iç ve dış ortamhava kirliliği uzmanlık der-neklerinin stratejik önceliklialanı haline gelemedi. Bu ger-çekten hareketle sempozyumile uzmanlık dernekleri ve ta-bip odalarının hava kirliliği ve

iklim değişikliğinin sağlık et-kileri konusunda farkındalık-larını arttırarak konu hakkındanitelikli savunuculuk politikasıgeliştirmelerini sağlamakamaçlanıyor.

15 Ekim 2016 tarihinde Be-yoğlu, Salt Galata’da yapılacaksempozyumda “Hava Kirliliğive Hekim Sorumluluğu”, “Tür-kiye’de Hava Kirliliği”, “İç Or-tam Hava Kirliliği”, “Dış OrtamHava Kirliliği”, “İklim Değişik-liği ve Sağlık”, “Hava Kirliliği-

nin Sağlık Etkileri”, “Enerji Po-litikaları ve Hava Kirliliği” ko-nuları tartışmaya açılacak.

Üç ana başlıkta yapılacakgrup çalışmalarında ise “HavaKirliliği ile Mücadele, Nasıl BirYapılanma Gerekli”,” Hangi Et-kilerle Üyelerimizde Farkında-lık Yaratalım”, “SavunuculukFaaliyetlerini Nasıl Planlaya-lım” sorularına cevap aranacak.

Katılımın ücretsiz olduğusempozyum, TTB tarafındankredilendirilecek.

Dünya Sağlık Örgütü’nün“görünmez katil” olarak açıkladığıhava kirliliğine dikkat çekmekiçin Türk Tabipleri Birliği, TürkToraks Derneği ve Halk SağlığıUzmanları Derneği “NefesAlamıyoruz! Hava Kirliliği İklimDeğişikliği ve Sağlık” başlıklı birsempozyum düzenliyor.

Hava kirliliği ile mücadele için sempozyum

Sudoku

Hekim Postası

kültür sanat