İklim zirvesinde “endüstri” etkisi emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden...

16
g ün dem... “örgütlü emek, sağlıklı toplum” 10 TTB’nin çocuk istismarına karşı tavrı ayakta alkışlandı 11 Zorla göç uygulamalarını kınıyoruz! 11 Hekimler işçilerin farkındalığını artırabilir! 15 Bölge tabip odaları toplantıları... 6 “Çocukların aşıları zamanında ve tam olarak yapılmalıdır” 3 Toplum ve Hekim uluslararası dergi indeksi Index Copernicus listesinde! Bir Sistem Sorunu Olarak Sağlıkta Şiddet Prof. Dr. Raşit Tükel’in yazısı sayfa 3’te Sayı: 224 Kasım 2016 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 22. Taraflar Konferansı’na TTB adına Prof. Dr. Kayıhan Pala katıldı. Tıp Dünyası’na bilgi veren Pala, toplantıdaki çelişkilere ve yetersizliklere dikkat çekti. İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi 2 TTB, DİSK, KESK ve TMMOB başkanları ve yöneticilerinden oluşan bir heyet, 23 Kasım 2016 tarihinde, göçük nedeniyle 16 işçinin toprak altında kaldığı Siirt’in Şirvan ilçesindeki bakır madenine bir ziyaret gerçekleştirdi. TTB, DİSK, KESK, TMMOB’dan Şirvan ziyareti 6 Dünyanın dört bir yanında çatışmalar, şiddet, savaş dinmiyor... Bu çatışma ortamlarındaki yeni “trend” ise sağlık hizmetlerine yönelik şiddet eylemleri. Sağlık hizmetlerine yönelik şiddet eylemleri dinmiyor... Emeğimizin ucuzlatılmasına, şiddete, cadı avına, halkın sağlık hakkının kısıtlanmasına, TTB, İklim Değişikliği Konferansı’da... Asistan hekimlerin sorunlarını, önceliklerini ve taleplerini TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu’ndan Dr. Pınar İçel ve Dr. Benan Koyuncu ile konuştuk. Asistanların hakları var! 4 12 www.ttb.org.tr 15 Temmuz’dan sonra yaşanan OHAL ortamının hekimler ve sağlık çalışanları üzerindeki olumsuz etkisi, dünya hekim örgütlerini harekete geçirdi. Dünya hekim örgütlerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup 10 TÜİK ve Sağlık Bakanlığı’nın verileri karşılaştırıldığında, ortaya çıkan tablo korkunç boyutta... 13 Bebek ölümleri saklanıyor • Artık yeter, cadı avı bitsin! Aralarında TTB Yüksek Onur Kurulu üyeleri Prof. Dr. Taha Karaman, Yrd. Doç. Dr. Hafize Öztürk Türkmen, Diyarbakır Tabip Odası’ndan Dr. Civan Gökalp ile tabip odaları yöneticileri ve üyelerinin de olduğu çok sayıda hekim ve sağlık çalışanı 677 sayılı KHK ile ihraç edildi. • Söz veriyoruz bu şiddet sona erecek! Samsun’da görev yaptığı hastanede mesai arkadaşını eşinin şiddetinden korumak isterken öldürülen Dr. Aynur Dağdemir anıldı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde kadın hekimler ve sağlık çalışanları alanlardaydı. • Aile Hekimleri sözleşme taleplerini belirledi 22 bin Aile Hekimi için sözleşme dönemi başlıyor. TTB Aile Hekimliği Kolu sözleşme taleplerini belirledi. Aile hekimleri emeklerinin ucuzlatılmasına, halkın sağlık hakkının kısıtlanmasına izin vermeyecek. • Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda “İkinci Faz”! Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 14 Kasım 2016 günü TBMM’de yaptığı Sağlık Bakanlığı bütçe sunumunda, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda “ikinci faz”a geçileceğini açıkladı. Sağlıkta sorunlar dağ gibi dururken “ikinci faz”a nasıl geçilecek? İzin vermeyeceğiz! 9 7 8 9 Asistan hekimler hatırlatıyor:

Upload: others

Post on 18-Feb-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

gündem...

“örgütlü emek, sağlıklı toplum”

10TTB’nin çocuk istismarınakarşı tavrı ayakta alkışlandı

11Zorla göç uygulamalarınıkınıyoruz!

11Hekimler işçilerinfarkındalığını artırabilir!

15Bölge tabip odalarıtoplantıları...

6“Çocukların aşılarızamanında ve tam olarakyapılmalıdır”

3Toplum ve Hekim uluslararasıdergi indeksi IndexCopernicus listesinde!

Bir SistemSorunu OlarakSağlıkta Şiddet

Prof. Dr. Raşit Tükel’in yazısı sayfa 3’te

Sayı: 224 Kasım 2016

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 22.Taraflar Konferansı’na TTB adına Prof.Dr. Kayıhan Pala katıldı. TıpDünyası’na bilgi veren Pala,toplantıdaki çelişkilere ve yetersizliklere dikkat çekti.

İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi

2

TTB, DİSK, KESK ve TMMOBbaşkanları ve yöneticilerinden oluşanbir heyet, 23 Kasım 2016 tarihinde,göçük nedeniyle 16 işçinin toprak

altında kaldığı Siirt’in Şirvanilçesindeki bakır madenine birziyaret gerçekleştirdi.

TTB, DİSK,KESK,TMMOB’danŞirvan ziyareti

6

Dünyanın dört bir yanında çatışmalar,şiddet, savaş dinmiyor... Bu çatışmaortamlarındaki yeni “trend” ise sağlık hizmetlerine yönelik şiddet eylemleri.

Sağlıkhizmetlerineyönelik şiddeteylemleri

dinmiyor...

Emeğimizin ucuzlatılmasına, şiddete, cadı avına, halkın sağlık hakkının kısıtlanmasına,

TTB, İklim Değişikliği Konferansı’da...

Asistan hekimlerin sorunlarını,önceliklerini ve taleplerini TTB Asistan ve Genç Uzman HekimlerKolu’ndan Dr. Pınar İçel ve Dr.Benan Koyuncu ile konuştuk.

Asistanlarınhakları var!

4

12

www.ttb.org.tr

15 Temmuz’dan sonra yaşanan OHALortamının hekimler ve sağlık çalışanlarıüzerindeki olumsuz etkisi, dünya hekimörgütlerini harekete geçirdi.

Dünya hekimörgütlerinden CumhurbaşkanıErdoğan’a mektup

10

TÜİK ve Sağlık Bakanlığı’nın verilerikarşılaştırıldığında, ortaya çıkan tablokorkunç boyutta... 13

Bebekölümlerisaklanıyor

• Artık yeter, cadı avı bitsin! Aralarında TTB Yüksek Onur Kurulu üyeleri Prof. Dr. Taha Karaman, Yrd. Doç. Dr. Hafize

Öztürk Türkmen, Diyarbakır Tabip Odası’ndan Dr. Civan Gökalp ile tabip odaları yöneticileri veüyelerinin de olduğu çok sayıda hekim ve sağlık çalışanı 677 sayılıKHK ile ihraç edildi.

• Söz veriyoruz bu şiddet sona erecek!Samsun’da görev yaptığı hastanede mesai arkadaşını eşinin

şiddetinden korumak isterken öldürülen Dr. Aynur Dağdemir anıldı. 25 Kasım KadınaYönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde kadın hekimlerve sağlık çalışanları alanlardaydı.

• Aile Hekimleri sözleşme taleplerini belirledi22 bin Aile Hekimi için sözleşme dönemi başlıyor. TTB Aile Hekimliği Kolusözleşme taleplerini belirledi. Aile hekimleri emeklerinin ucuzlatılmasına,

halkın sağlık hakkının kısıtlanmasına izin vermeyecek.

• Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda “İkinci Faz”!Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 14 Kasım 2016 günü TBMM’de yaptığı Sağlık Bakanlığı bütçesunumunda, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda “ikinci faz”a geçileceğini açıkladı. Sağlıkta sorunlar

dağ gibi dururken “ikinci faz”a nasıl geçilecek?

İzin vermeyeceğiz!9

7

8

9

Asistan hekimler hatırlatıyor:

Page 2: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

2

Hesap Numarası: Türkiye Vakıflar Bankası Maltepe Şubesi Hesap No: 00158007281178784

Baskı Öncesi Hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam Hizmetleri Turgut Reis Cad. 47/6 Tandoğan Ank. [email protected]

Basım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. Karacalar Mahallesi 57. Sokak No:21/A Akyurt Ankara TEL: 353 29 61 28 Kasım 2016

Tıp Dünyası Dergisi Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:Türk Tabipleri Birliği adına Prof. Dr. Mehmet Raşit TükelGenel Yayın Yönetmeni:Mutlu Sereli Kaan

Katkıda bulunanlar:Dr. Hande Arpat, Dr. Eriş Bilaloğlu, Av. Özgür Erbaş, Dr. Deniz Erdoğdu,Dr. Selma Güngör, Dr. Bayazıt İlhan, Dr. Yaşar Ulutuaş, Dr. Cavit Işık Yavuz, Dr. Bülent Nazım Yılmaz

Yayımlayan: Türk Tabipleri BirliğiYayın İdare Merkezi: GMK Bulvarı,Şehit Daniş Tunalıgil Sok. No: 2 Kat: 4Maltepe/Ankara Tel: (0312) 231 31 79 (pbx)Faks: (0312) 231 19 52 - 53 Yayının Türü: Yerel, süreli

Yıl: 21 Sayı: [email protected]://www.ttb.org.tr Tıp Dünyası Dergisi, Türk TabipleriBirliği tarafından ayda bir yayımlanır.Ücretsizdir. 8.800 adet basılmıştır.

Kasım 2016

Birleşmiş Milletler İklim DeğişikliğiÇerçeve Sözleşmesi 22. Taraflar Konfe-ransı (Conference of the Parties, COP22)bu yıl 7-18 Kasım 2016 tarihlerinde Ma-rakeş’te gerçekleştirildi. COP22’ye Sağ-lık ve Çevre Birliği’nin (Health and En-vironmental Alliance, HEAL) daveti üze-rine, gözlemci olarak, 8-10 Kasım ta-rihlerinde Türk Tabipleri Birliği adınaUludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi HalkSağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesiProf. Dr. Kayıhan Pala katıldı. Pala, top-lantıya ilişkin tespitlerini Tıp Dünyası’naanlattı.

Pala, gözlemcilere açık ana oturumlardatartışmaların bilimsel bilgi, ölçümler,kestirimler ve kapsamlı modellemelerüzerinden yürütülmesinin tatmin ediciolduğunu, ancak aynı başarıyı küreselısınmayı önlemek amacıyla atılması ge-reken adımlar ve ülkelerin sorumluluklarıkonusunda görmenin zor olduğunu söy-ledi.

Küresel ısınma halk sağlığısorunu ama konuya yaklaşımsorunlu

Küresel ısınma temel olarak bir "Halksağlığı" sorunu olduğu halde, programdasağlığa ayrılan oturumların son derecesınırlı ve biraz "sorunlu" olduğunu belirtenPala, küresel ısınmanın yol açacağı göçve sağlık etkisi oturumunun konuşma-cılarından birinin büyük bir ilaç şirketininyöneticisi olduğuna dikkat çekti. Pala,endüstrinin COP 22’deki etkisinin sadeceoturumlarla sınırlı olmadığını, konferansıntercih ettiği dil ve iletişim kurma biçi-minde de endüstrinin etkisinin yoğunolarak hissedildiğini kaydetti:

“Örneğin küresel ısınma ve eylemplanı önerileri ağırlıklı olarak "Karbonbütçesi" ve "Karbon piyasası" üzerindentartışılmaya zorlanıyor. Bu yaklaşımadeğişik oturumlarda şirketlerin doğrudankendi adlarıyla yaptıkları sunumları da

eklemek gerek. Şirketlerin etkisi, kökneden analizi yapılmaksızın yürütüleneylem planı tartışmalarında da kendinigösteriyor. Birçok konuşmacıdan konuş-ması sırasında küresel ısınmaya etkisibağlamında sanayi devrimini duymuşolmamıza karşın, hiçbir konuşmacıdankapitalizm ya da kar maksimizasyonukavramlarını duyamadık. Asıl nedenigörmezden gelerek soruna nasıl çözümbulacağız?”

Ülke yaklaşımlarında çelişkilerPala, konferansta çelişkilerin de dikkat

çekici söyledi: “İsveç 2040'a kadar fosil yakıtlardan

tümüyle kurtulmayı planladığını açık-larken, ne ABD ne Çin ne de Hindistanörneğin her hangi bir somut plan açıkla-mıyor.”

Türkiye’nin ağırlıklı olarak fosil ya-kıtlara dayanan enerji politikasını üçgün boyunca çeşitli oturumlarda ve ara-larda katılımcılarla paylaşma olanağıbulan Pala, Türkiye'de 80'nin üzerindeyeni kömürlü termik santral yapılmasınınplanlanması ve bunların hükümetler ta-rafından özellikle teşviklerle desteklen-mesinin hayretle karşılandığını bildirdi.

Konferansta Sağlık Bakanlığı adınahiçbir temsilciyle karşılaşmadığını aktaranPala, “Geçen yıl Paris’te düzenlenenCOP21’de de Sağlık Bakanlığı adınagelen kimseyle karşılaşamadığımızı dü-şününce, ister istemez Sağlık Bakanlı-ğı’nın iklim değişimi ve küresel ısınmayıbir halk sağlığı sorunu olarak değerlen-dirmediğini düşündüm. Oysa COP22’dekibirçok sunumda da açıkça görüldüğügibi, Türkiye küresel ısınmadan en çoketkilenecek ülkeler arasında ön sıralardayer alıyor” diye konuştu.

Sağlığın sosyal belirleyicileridikkate alınmıyor

COP22’deki birçok oturumda iklimdeğişikliğinin eğer önlem alınmazsa bü-yük çaplı göç dalgalarına yol açabileceği

öngörüldüğünü aktaran Pala, “Tahminleregöre 21.yüzyılın ilk yarısından sonradünya nüfusunun üçte birinden fazlasıyer değiştirmek zorunda kalabilir. İklimdeğişikliğinin yol açabileceği göç, sağlıketkisi bakımından ağırlıklı olarak “has-talık” ve “tedavi” üzerinden tartışılıyor;bir de göçle gidilen ülkenin sağlık siste-mine etkisi ve getirebileceği ekonomikyük üzerinden. Peki ya barınma, bes-lenme, eğitim, toplumsal cinsiyet, istih-dam, sosyal koruma, sosyal güvenlik vetemel sağlık hizmetlerine erişim gibisağlığın sosyal belirleyicileri ne olacak?Sağlık oturumlarındaki sunumlarda bilegenel olarak sağlığın sosyal belirleyici-lerine değinilmemesi önemli bir sorunolarak görünüyor. Bu arada, halen çatış-malar ve savaşlar nedeniyle yerlerindenedilmiş ve göçe zorlanmış milyonlarcainsandan hiç söz edilmemesi de dikkatçekici.”

Bununla birlikte Pala, kapitalizmin buvahşi çağında COP22’nin dünyada ha-yatın geleceğine ilişkin eylem planlarınıntartışılabileceği önemli bir zemin sun-duğunu da ekledi.

TTB, İklim Değişikliği Konferansı’da...

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

“Günün fosili” ödülüTürkiye’ye!

Türkiye Konferansın ilk gü-nünde, sera gazlarını azaltmayayönelik her hangi bir eylemplanı açıklamamış olmasınakarşın, sera gazlarının azaltıl-masına yönelik etkinlikler içinkullanılması planlanan yeşilfondan kaynak istediği içinhem günün konusu oldu hemde çevreci örgütler tarafından“Günün fosili” ödülünü almayadeğer bulundu.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 22. Taraflar Konferansı’na TTB adına Prof. Dr. Kayıhan Palakatıldı. Tıp Dünyası’na bilgi veren Pala, toplantıdaki çelişkilere ve yetersizliklere dikkat çekti.

İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi

Page 3: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

Kasım 2016

gündem...

14yıldır uygulanan SağlıktaDönüşüm Programının so-nuçlarından birinin, sağlık

çalışanlarına yönelik şiddetin ulaştığıboyut olduğunu görüyoruz. Sağlık Ba-kanlığı’nın Beyaz Kod uygulaması ve-rilerine göre, 1 Haziran 2012 - 7 Aralık2015 tarihleri arasında 38 bin 253sağlık çalışanı şiddete uğramıştır. Bu,günde en az 30 sağlık çalışanının şid-dete uğraması anlamına gelmektedir,ki bu sayılar sadece kayda geçirilmişşiddet olgularına ilişkindir. Bu baş-vuruların yaklaşık üçte biri fizikselşiddet, üçte ikisi sözel şiddet başvuru-larıdır.

Ülkemizde yakın bir tarihte, Pınarve arkadaşları (2015) tarafından 12bin 944 sağlık çalışanı üzerinde yapılanbir çalışmada1, son 12 ay içinde sağlıkçalışanlarının %44.7’sinin şiddete uğ-radığı saptanmıştır. Aynı çalışmada,fiziksel şiddetin %45.7 oranında hastayakınlarından, %30 oranında yakınla-rıyla birlikte davranan hastalardan,%23.6 oranında tek başına hastalardangeldiği belirlenmiştir.

Fiziksel şiddet yaralamakla kalmıyor;can da alıyor. 1988 yılında Dr. EdipCan Kürklü, 2005 yılında Dr. GökselKalaycı, 2012 yılında Dr. Ersin Arslan,2015 yılında Dr. Kamil Furtun ve Dr.Aynur Dağdemir çalıştıkları sağlık or-tamında uğradıkları şiddet sonucundakatledildiler. 2012 yılında Dr. MelikeErdem ise, SABİM hattı üzerindenoluşturulan şiddetin, yoğun psikolojikbaskı ortamının sonucunda yaşamınıyitirdi.

Kaybettiğimiz meslektaşlarımıza kar-şı son görevimizi büyük bir üzüntüyleyerine getirdik. Yaralananların yanındaolduk. Davalarını takip ettik, sorum-luların peşini bırakmadık, bırakmıyoruz.

Bu konuda bir yasa teklifi hazırlayarakSağlık Bakanlığı’na ilettik.

Şiddetin ortaya çıkmasında rol oy-nayan etkenler arasında, sağlık çalı-şanlarından kaynaklananlar alt sıralardayer alıyor. Şiddetin nedeni sağlık çalı-şanı ile hasta arasındaki bir iletişimsorunu değil sıklıkla. Bu durum giderektırmanan bir gerilimin sonunda hastanınya da hasta yakınının kontrolden çıktığıbir an olarak da yaşanmıyor. Şiddeteuğrayan sağlık çalışanının çoğunluklahastasından bir saldırı beklemediğini,saldırıya savunmasız bir şekilde ya-kalandığını görüyoruz. Karşısındakikorunduğu, kendinden uzak tutmayaçalıştığı bir hasmı değil, sağlığına ka-vuşması için çaba gösterdiği hastasıya da hastasının yakını sonuçta. Bo-yutları giderek artan sağlık ortamındakişiddeti, sağlık çalışanlarının tutumuyla,hastaya yaklaşım biçimiyle açıklamakmümkün görünmüyor.

Sağlık ortamındaki şiddet, sıklıklahasta ya da hasta yakınlarından sağlıkçalışanlarına yönelse de, aslında buradahedefin sağlık sistemi olduğu söyle-nebilir. Uygulanmakta olan sağlık po-litikalarını ele almadan, sağlıkta şiddetinçözümüne yönelik geçerli bir yaklaşımgeliştiremeyiz.

Sağlık hizmetinde temel çalışma bi-çimi olarak uygulanmakta olan ve ni-celiği ön plana çıkartan performansve hakediş sistemleri, sağlık hizmetsunumunda niteliğin düşmesinin enönemli nedenleri. Yeterli ve niteliklisağlık çalışanı yokluğu diğer önemlibir sorun. Hizmet alımları, taşeron ça-lışma biçimi, nitelikli sağlık çalışanıyetişmesini engelliyor. Taşeron çalı-şanlar kurumun değil, şirketin elemanıoldukları için, nerede istenirse oradaçalıştırılıyorlar. Üstelik de, izin dahi

kullanmadan düşük ücretlerle, uzunsaatler boyunca.

Çoğu sağlık kurumunun fiziki yapısınitelikli hizmet vermeye uygun değil.Hastaneler birer işletme olarak görül-düğünden, masraf olmaması, giderlerinartırılmaması için çoğu zaman alt ya-pıda bir iyileştirme sağlanmıyor; hattasağlık tesislerine gerekli bakım ve ona-rım bile yapılmayabiliyor.

Sağlık hizmetine erişim hekim başınadüşen yüksek hasta sayılarıyla kolay-laşmış görünse de, hastaya ayrılan za-manın azalmasına koşut olarak sağlıkhizmetinin niteliği de düşüyor. Biryandan da hasta başvuruları açısındankışkırtılmış bir talep yaratılmış du-rumda.

Yeterli öğretim elemanı ve alt yapıolanakları olmadan açılan çok sayıdakitıp fakültesi ve sağlık okulları, sağlıkhizmeti ve eğitimin niteliğini düşürenbir diğer etken.

Sağlık hizmeti alırken muayene ka-tılım payı, ilaç katılım payı, reçeteücreti gibi değişik isimlerle 15 farklıkalemde katkı payı ödeniyor. Bununsonucu, hastaların ücretsiz muayeneolabilmek için acil servislere yönel-meleri. Acil servislere bir yıl içinde100 milyondan fazla kişinin başvur-duğunu biliyoruz. Kamu Hastane Bir-likleri içerisinde yer alan hastanelerdetoplam başvurunun üçte bire yakınıacillere yapılıyor. Gelişmiş ülkelerdeacile başvuru oranlarının yüzde 5-8'lerde kaldığını belirten de bizzat Sağ-lık Bakanlığı yetkilileri. Sağlıkta şid-detin en sık görüldüğü kliniklerin acilservisler olması tesadüf değil.

Sağlıkta Dönüşüm Programı ilemuşteri kavramı ve memnuniyet an-layışı ön plana çıkarıltılarak hastalar

ve yakınları tıbbi bir gereklilik olupolmadığına bakılmaksızın talep ettikleriher şeyin, istedikleri anda ve istediklerişekilde karşılanması yönünde bir bek-lentiye sokuldu. Bu durum, her hekiminya da sağlık çalışanının, her an saldırıyauğrayabileceği bir sağlık ortamınınyaratılması anlamına geliyor. Ikinciönemli nokta, bir algı yönetimiyle hal-kın sağlık sisteminden beklentisininkarşılanması mümkün olmayan bir şe-kilde yükseltilmesi. Hayaller ve ger-çekler birarada olmuyor. Vaat edilenile karşılaşılan arasındaki fark açıldıkça,fatura sağlık çalışanlarına çıkartılıyor.Sağlık çalışanları mesleki değersizleş-tirme, itibarsızlaştırma ile hedef halinegetirilip sağlık ortamındaki her türlüaksaklığın sorumlusu olarak gösteri-lirken, sorunların oluşumunda sağlıksisteminin payı göz ardı edilmiş oluyor.Beklentisi karşılanmayan hasta hedefinesağlık çalışanını koyuyor. Bunun so-nucu da, sağlıkta şiddet.

Sağlıkta şiddetin ortaya çıkmasınıkolaylaştıran önemli bir etkenin, ül-kemizin son yıllarda yoğunluğu giderekartan bir şiddet sarmalının içine so-kulması ve sorunu şiddetle çözme an-layışının en yukarıdan başlayarak top-lumsal ilişkilere nüfus etmesi olduğunubelirtebiliriz. Sağlıkta Dönüşüm Prog-ramı’nın terkedilmesi ve toplumsalbarışın sağlanması için gösterilecekçabalar, sağlıkta şiddetin ortadan kal-dırılması yönünde atılacak önemliadımlar olacaktır.

1Pinar T, Acikel C, Pinar G, et al.Workplace Violence in the HealthSector in Turkey: A National Study. JInterpers Violence, 2015 Jun 28. pii:0886260515591976.

Bir Sistem Sorunu Olarak Sağlıkta Şiddet Prof. Dr. Raşit TükelTTB Merkez Konseyi Başkanı

T ürk Tabipleri Birliği tarafındanyayımlanan Toplum ve Hekimdergisi, Index Copernicus In-

ternational tarafından oluşturulan ICIJournal Master List 2015 dergi listesinekabul edildi. Bilim insanları tarafındanoluşturulan ve bilimsel dergilerin ka-litelerini değerlendiren bir sistem olan

ve “Index Copernicus International” ta-rafından oluşturulan liste beş kriter üze-rinden değerlendirme yapılarak belirleniyor.

Bu beş kriter, “bilimsel kalite, editöryalkalite, teknik kalite, uluslararası ulaşıla-bilirlik ve yayınlanma sıklığı-devamlılık”

olarak ifade ediliyor. Toplum ve Hekim 2011 yılından bu

yana da TÜBİTAK ULAKBİM Sosyalve Beşeri Bilimler Veri Tabanı DergiListesi’nde (ISSN:1300-4387) yer alıyor.

Toplum ve Hekimuluslararası dergi indeksiIndex Copernicuslistesinde!

3

Page 4: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

Kasım 2016

4

- TTB Asistan ve Genç UzmanHekim Kolu’nun çalışmalarıhakkında bilgi verir misiniz?

Kendi alanımıza ilişkin sorunlar üze-rinden çalışmalar yapıyoruz. Ben asis-tanlığım sürecinden sonra dahil oldumama uzunca süredir faaliyette olan birkol. Şu anda bunu daha yaygın ve dahaderli toplu hale getirmek gibi bir uğraşı-mız var. Türkiye’nin her bölgesinden,her hastanesinden arkadaşlarla bağ ku-rabilmek ve çalışmalarımızın koordinelişekilde sürebilmesi için bundan 1 buçukay kadar önce bir çalıştay yaptık. O ça-lıştayda bölge temsilcileri belirledik. Herbölgeden 1, bazı bölgelerde birden fazlaolmak üzere. 7 bölge 7 temsilci şeklindeoldu. Bu 7 kişi yürütme kurulumuzuoluşturuyor. Bu sayede irtibatımızın art-ması kolaylaşır diye düşündük. Hayatınher alanında olduğu gibi, burada da yö-neten-yönetilen ilişkisine karşı olduğumuziçin bu sadece kolaylaştırıcı mekanizma.Çeşitli iletişim araçlarımız var, onlarüzerinden hep birlikte kararlar almayaçalışıyoruz, onun dışında da hep birliktetoplantılar yapıp mümkün olduğunca ar-kadaşı aramıza katıp, rahat rahat tartışa-bileceğimiz ortamlar yaratmaya çalışı-yoruz. İl düzeyinde tabip odalarına bağlıkomisyonlar oluyor, bu komisyonlarkendi illerine özgü sorunlara yönelikfaaliyetlerini yürütüyorlar.

- Neler yapıyorsunuz?Geçen yıl biz “#Gına Geldi” diye bir

kampanya başlattık ve o bizi bir haylitoparladı. Sloganımız da, “eğitim değilseişimiz değil” idi. Bunun üzerinden ar-

kadaşlara ulaştık. Bunun yerellerde ayak-larını örgütlemeye çalıştık. Her ilişkimizinolduğu hastanelerde, asistan arkadaşlarulaşabildikleri ölçüde faaliyetler planla-dılar. Onun dışında Ankara’da merkezibir faaliyetimiz oldu. Tüm gün açılanstandlar, sohbetler ve akşam da konserşeklinde bir etkinliğimiz oldu. Bu hemvar olan ilişkileri biraz canlandırmakhem de görünürlüğümüzü biraz artırmakaçısından iyi oldu.

- Çalıştaydan söz ettiniz. Amacıneydi çalıştayın?

Çalıştayın, “sene başında bir araya ge-

lelim ve önümüzdeki seneyi planlayalım”gibi çok teknik, basit bir amacı vardı.Ama onun ötesinde şöyle bir şey söyledik:Uzun süredir sadece facebook, watsappgibi iletişim araçları üzerinden iletişimhalindeyiz, bu da ister istemez insanlardadağınıklığa, bir şey yapma konusundabir moral motivasyon kaybına yol açıyor.Biraraya gelelim, yüzyüze iletişime ge-çelim, hem de şimdiye kadar çok sıkıbağlarımızın olamadığı, uzmanlık der-neklerinin asistan hekimleriyle iletişimegeçelim. Nasıl uzmanlık dernekleri varsa,bu uzmanlık derneklerinin bir de asis-tanları var, oraya giden, çalışmalara ka-

tılan, orayla bağı olan asistan hekimlerioluyor ama bizim onlarla bir iletişimimizolmuyor. Bu eksikliği kapatalım dedik,arkadaşları davet ettik, katılanlar olduepey bir uzmanlık derneğinden, epeyarkadaşımız katıldı. Sorunlarımızı anlattık,konuştuk. Onlar da genel olarak asis-tanların eğitim hakkı ile ilgili çaba yü-rütüyorlar. Aramızda mutlaka bir bağolsun. Hem gidelim kendi alanımızınuzmanlık derneklerinde faaliyet yapalım,hem biz de onların da hak mücadelesiveren ortak keseni olalım. Yürütme ku-rulunu oluşturduk.

- Ne gibi çıktılar elde ettiniz?Tıp eğitiminin 3 temel bölümü; cerrahi,

dahili, temel branşların, her birinin ken-dine özgü sorunları var. Bu alanlara dairdurum tespiti yapalım ve bu hem bizimmevcut fiziki koşullarımız, hem de bek-lentilerimizle ilgili bir çalışma olsundedik ve bunun için de anket yapmakararı aldık. Hazırlıklarına başladık. Eldeettiğimiz verileri Tıpta Uzmanlık EğitimiKurultayı’nda (TUEK) sunacağız. Çeşitliçalışma grupları oluşturduk; eğitim, hu-kuk, sosyal medya, özlük hakları, mob-bing vb. Hukuk çalışma grubumuz asis-tanların hakları konusunda bir çalışmayapsın diye konuştuk. Sonra her bölgedenseçeceğimiz tabip odalarıyla irtibatageçip, hukuki konularda sorunları olanarkadaşlar tabip odaları üzerinden bizlereulaşsınlar diye kararlaştırdık. Bunun içinbir broşür çalışması yapacağız. Broşürünarkasında ulaşacakları tabip odalarınınirtibat numaralarını vereceğiz, onlardanda bu arkadaşlarımızı bizlerle yönlen-dirmelerini isteyeceğiz. Hem aramızdakidayanışmayı artırmak hem de problemlerihızla çözmek istiyoruz.

Ayda 400 saat çalışıyorlar. Günde 100’ü aşkın hastaya bakıyorlar. Nöbet ertesi izin hakkınıkullanamıyorlar. Eğitim hakları ihlal ediliyor. Mobbinge uğruyorlar. Türkiye’deki tüm asistan

hekimleri birlikte hareket etmeye çağıran TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Koluhatırlatıyor: Biraraya gelirsek kazanıyoruz!

Asistan hekimlerin sorunlarını, önceliklerini ve taleplerini TTB Asistan ve Genç UzmanHekimler Kolu’ndan Dr. Pınar İçel ve Dr. Benan Koyuncu ile konuştuk. Dışkapı EğitimAraştırma Hastanesi’nde ikinci yıl aile hekimliği asistanı olan İçel, “Hakkını arayan,kendine ait bir örgütü, mücadele edebileceği bir alan olduğunu bilen ve bunun

farkında olan asistan kuşağı yaratmak gibi bir hedef koyduk önümüze” diyor.

Asistanların hakları var!

Asistan hekimler hatırlatıyor:

Mutlu Sereli Kaan

Dr. Pınar İçel

- Asistan hekimlerinöncelikli sorunları neler?

Asistan alanının kendine özgüsorunları var. Örgütlenmesininkendine özgü sorunları var.Çünkü asistanlık 4, maksimum5 sene ile sınırlı bir dönem. Buda böyle bir kol çalışmasıyürütmenin dezavantajlarınıoluşturuyor. Bir arkadaşımızbizden 4, 5 sene sonra ayrılıyor.Bu konuda ama çeşitli örnekler

var önümüzde; mesela en iyiörneklerden biri İngiltere:Junior Doctors. Onlarda daasistanlık belirli bir süreylesınırlı olmasına rağmen, gayetkurumsal bir yapıoluşturabilmişler. Biz dehakkını arayan, kendine ait birörgütü, mücadele edebileceğibir alan olduğunu bilen vebunun farkında olan asistankuşağı yaratmak gibi bir hedefkoyduk önümüze.

Page 5: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

- Asistan hekim ne yapar?Asistanlık aslında bir eğitim sürecidir.

Bizim de temel sloganımız eğitim değilseişimiz değil, ama maalesef eğitimdenziyade iş sürecinde kalıyor asistanlık.Maalesef hastanelerin iş yükü asistanlarüzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Nö-bet süreleri sıkıntılı, nöbet sonrasıizinlerimizi o yüzden alamıyoruz.Çünkü asistanlar çalışmazsa, has-tanede işler duruyor. ÖrneğinNumune kardiyolojide 4 taneasistan kalmış ve 30 tane uzman hekim var,ama yine de bütün iş o 4 asistan üzerindengidiyor.

- Bunu neye bağlıyorsunuz? Bir hiyerarşik sistem var tıpta geçmişten

gelen. O hiyerarşiye göre; asistanlar çalışır,hocalar bir kenarda durur. Onların kendiözel hastaları olur, onlara bakarlar. Tabii kiböyle olmayan bir sürü hocamız da var.Geçmiş yıllarda yaptığımız etkinliklerde bizböyle çalışan hocalarımızı ödüllendirdik.Diğer yandan bizim kazanılmış haklarımızvar. Bir asistan uzmansız çalışamaz, yanihocasının, uzmanının gözetiminde çalışmasılazım. Bu bizim kazanılmış hakkımız. Sis-temde baktığımız hastalarda uzmanımızınadı yazıyor, bizim adımız yazmıyor.

- Ücretlendirme nasıl oluyor? Son dönemde dönerler gitgide düşmeye

başladı. Bu kadar karanlık günler geçirme-seydik. Bu yeni bir tepki dalgasının başlangıcıolacaktı. Asistanlar çoğu yerde hiç döneralamıyorlar.

- Öncelikli sorunlar neler?İş yoğunluğu… Biz asistanlar, genellikle

bu böyle gelmiş böyle gider diye kabulederek adımımızı atıyoruz ama en temelsorun iş yoğunluğu. Ayda 400 saate varansürelerle çalışıyoruz. İş yoğunluğundan kay-naklı olarak eğitimin aksaması diğer birsorun. Mobbing belki de en önemli sorunla-rımızın başında geliyor. Üstelik bu sadecehocadan ya da üstten gelmiyor. Bizim kendiaramızda da bir hiyerarşi var. Bazı bölümlerdeKıdemli asistan gelince, çömez asistan ayaktakarşılamak zorunda mesela. Biz de belki debir süre sonra onlar gibi olmaya başlıyoruz.

Bir sürü yasal hakkımız var en temel hakkı-mızı bile kullanamıyoruz, nöbet sonrası izinhakkı, eğitim hakkı. Bu tarz temel haklarımızıbile kullanamıyoruz. Kendi içimizde bilebu hiyerarşiden kaynaklı olarak birleşemi-yoruz. Bir de geçici bir süre olduğu için, ge-çecek bitecek diye düşünülüyor ama öyledeğil. Asistanlık süresi bir insanın yaşamın-daki en önemli yaşlara , 20-30’lu yaşlara te-kabül ediyor. Ciddi anlamda yıpranıyoruz.Uyumuyoruz, yemek yemiyoruz, bunlarınyol açtığı bir sürü sağlık sorunu oluyor. Çokfazla genç ölüm görmeye başladık, intihargözlemliyoruz artık asistanlar arasında. Enson Harran üniversitesinde bir arkadaşımız2 ay önce intihar etti. Daha önce, acil asistanıMelike (Erdem) arkadaşımız… Bu düzeyegelmesin, birlik olalım, birlikte mücadeleedelim istiyoruz. Haklarımız var, birliktemücadele edersek kazanacağımızı biliyoruz.

- Beklentileriniz neler?Asistan hekimler için bir örgütlenme kam-

panyamız var. Asistan hekimlerin sayısı çokaz tabip odası içinde. Tabip odası seçiminekatılan asistanların oranı yüzde 10 biledeğildi. Biz hastane toplantıları yapıyoruz.Geçmiş dönemde de yaptık, bu dönem ya-pamadık ama her gittiğimiz yerde onlara daulaşmak istiyoruz. Kim bizi hangi nedenleçağırırsa çağırsın gidiyoruz. Kim bize eluzattıysa koşarak gidiyoruz. Çünkü inanılmazbir yabancılaşma, inanılmaz bir içe kapanmasöz konusu. Bunun tek nedeni korku dadeğil aslında. Sorunların çözülemeyeceğineinanıyorlar. Ağır bir depresyon, tükenmişlikiçindeler aynı zamanda. Bütün meslek gruplarıiçinde tükenmişlik asistan hekimler arasındaen yüksek düzeyde.Bu yüzden sosyal etkin-likleri artırmak istiyoruz.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi üçüncü yılacil tıp asistanı Dr. Benan Koyuncu,asistanlığın aslında bir eğitim süreciolduğunu ancak bunun göz ardıedildiğini vurguluyor.

Özel hastanelerde kısmi çalışmayıengelleyen genelgeye dava

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı SağlıkHizmetleri Genel Müdürlüğü’nce 6 Eylül 2016 tarihindeyayımlanan ve özel hastanelerde hekimlerin çalışmayabaşlamasını boş kadro varlığına bağlayan ve böylecekadro dışı geçici çalışma hakkını ortadan kaldıran ge-nelgenin iptali için dava açtı.

TTB, daha önce de Özel Hastaneler Yönetmeliği’ndeyer alan aynı yöndeki kısıtlayıcı düzenleme için davaaçmış ve söz konusu düzenleme yargı kararıyla iptaledilmişti. Genelgenin yargı kararlarına da aykırı olduğubelirtilerek, yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi.

TTB HUV Tarifesi mevzuata girdi1 Ocak 2015 tarihinden bu yana uygulamada bulunan

Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Uygulamaları VeriTabanı Listesi (TTB-HUV Tarifesi), 5 Kasım 2016tarihli ve 29879 sayılı Resmi Gazete’de yer alan “Mil-letvekillerine, Yasama Organı Eski Üyelerine, DışarıdanAtandıkları Bakanlık Görevi Sona Erenlere TedaviYardımı Yapılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Ya-pılmasına Dair Yönetmelik” ile mevzuata girdi. Bunagöre, yönetmelik kapsamına giren kişilerle ilgili uygu-lamalar bundan böyle TTB HUV Tarifesi ve fiyatlarıüzerinden yapılacak.

TTB HUV tarifesi, TTB 6023 sayılı kuruluş yasasıkapsamında hazırlanan, hekimlerin sunduğu sağlık hiz-metlerinin tanımları, uygulama şekilleri ve karşılığıolan ücretlerin hesaplanmasını sağlayan birim ve kurallarıgösteren bir liste. Başlangıçtan itibaren TTB AsgariÜcret Tarifesi (TTB-AÜT) adıyla bilinen ve yayımlananliste, 2006 yılında çıkarılan 5477 sayılı kanunla önceTTB Referans Ücret Tarifesine dönüşmüş, son olarakelektronik ortama taşınarak TTB Hekimlik UygulamalarıVeritabanı (TTB-HUV) Tarifesi adını aldı.

Özel Hastaneler Yönetmeliğideğişikliklerine iptal davası

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 25 Ağustos 2016 tarihindeyayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliği’nde yine birkısım değişiklikler yapan düzenlemenin yürütmesinindurdurulması ve iptali için dava açtı. Hekimlerin çalışmahakkını kısıtlayan düzenlemelere yönelik olarak açılandavada, iptal talebi şu başlıklar altında toplandı:

- Hastaneden ayrılan hekimlerin yerine işe başlayacakhekimlerden yan dal uzmanı olan hekimlerin işe başla-masını, Sağlık Bakanlığı’nın oluruna bağlı kılan düzen-lemenin iptali istendi. Bakanlığın konuyu ne şekilde,hangi ölçütlere göre değerlendireceğine yer verilmediği,yan dal uzman hekimlerinin çalışma hakkının ihlaledildiği ve hukuki güvenlik ilkesinin zedelendiği belir-tildi.

- TTB’ye bağlı odaların; özel hastanelerde çalışanhekimlerden haberdar olmasını, süreci izlemesini vegerektiğinde hasta yararına ve hekim haklarına aykırıuygulamalara müdahil olmasını engelleyen noksanlıklarıniptali istendi.

- Birden çok ilde çalışmaya ilişkin kuralların; toplumyararı, sağlık hakkı, bilimsel gerekçeler ve hekiminözlük hakları göz önüne alınarak düzenlenmemesi ne-deniyle iptali istendi.

5Kasım 2016

Dr. Benan Koyuncu

Eğitim değilse işimiz değil!

Page 6: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

2015 yılının Kasım ayında birailenin çocuğuna aşı yaptırmayıreddetmesi üzerine yargıya ta-şınan zorunlu aşı tartışması, Ana-yasa Mahkemesi’nin 26 Ekim2016 tarihinde aldığı yeni birkararla bir kez daha gündemegeldi ve “zorla aşı” yapılmasıbir kez daha “hak ihlali” olarakkabul edildi. TTB Merkez Kon-seyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu,çocuklarının aşılarının tam vezamanında yapılması gerektiğiniaçıkladı ve Sağlık Bakanlığı’nıbir an önce bu konudaki sıkıntı-ları aşacak bir düzenleme yap-maya çağırdı.

2015 yılı Kasım ayında biraile çocuğuna aşı yaptırmayıreddetmiş, Sağlık Bakanlığı’nınyerel mahkemeye yaptığı başvurusonucu mahkeme, bebeğin sağlıkhakkı ve kamu yararı gözetilerek,aile istemese de zorla aşı yaptı-rılabileceğine karar vermişti. Ailebunun üzerine Anayasa Mahke-mesine başvurmuştu. AnayasaMahkemesi ise yerel mahkemekararını reddetmiş, “yasal birdüzenleme ile kısıtlama getiril-mediği sürece anne-baba rızasıolmadan mahkeme kararıyla bileolsa çocuğa zorunlu aşı yaptırı-lamayacağına” karar vermişti.Karara gerekçe olarak, UmumiHıfzıssıhha Kanunu’nda bazıhastalıklara karşı aşı yaptırmazorunluluğu bulunmasına karşın,bebeğe yapılacak aşıların burada

yer almadığı öne sürülmüştü vebu konuda özel bir yasal düzen-leme yapılmasının gerekli olduğusonucuna varılmıştı.

Sağlık Bakanlığı en kısa süredeAnayasa Mahkemesi’nin öngör-düğü şekilde bir yasal düzenlemeyapılacağını, ancak aşılama prog-ramlarını devam edeceğini bil-dirmesine karşın, aradan geçenzaman içinde söz konusu yasalarçıkartılamadı. Anayasa Mahke-mesi’nin 26.10.2016 tarihli Res-mi Gazete’de yayımlanan yenibir kararı ile de zorunlu aşı tar-tışması yeniden gündeme geldi.

Kararda, aşılamaya ve bebeğintopuğundan kan alınmasına itirazeden bir aile söz konusuydu. Ai-lenin aşı yapılması ve kan alın-masına itirazı yerel mahkemetarafından reddedilmişse de, Ana-yasa Mahkemesi bir yıl önceverdiği karara uygun olarak ai-lenin rızası olmadan çocuğa aşıyapılamayacağı kararını yinelendive zorla aşı yapımı “hak ihlali”sayıldı. Mahkeme bu kararınıAnayasa’nın 17. maddesinde yer

alan “maddi ve manevi varlığınkorunması” güvencesine dayan-dırdı. Mahkeme, bu güvenceninancak acil bir durumda veyatıbbi bir zorunluluk nedeniyle,o da bu konuda yasal bir gerekçevarsa ihlal edilebileceğine hük-metti. Nitekim Mahkemenin aynıkararında topuktan kan alınma-sının bir hak ihlali olmadığı,çünkü metabolik hastalıklarınerken teşhisiyle ilgili olarak yasaldayanakların ve bunlara uygunçıkartılmış genelgelerin bulun-duğu belirtildi.

TTB Merkez Konseyi ve TTBHalk Sağlığı Kolu, AnayasaMahkemesi’nin kararıyla ilgiliolarak açıklama yaptı. Açıkla-mada, “TTB olarak, bütün aile-lere çocuklarının geleceğini veülkedeki diğer çocukların sağlı-ğını düşünmelerini, çocuklarınınaşılarını zamanında ve tam olarakyaptırmalarını diliyoruz. SağlıkBakanlığı’na da, şimdiye kadaryaşanılan sıkıntıları aşacak olanyasa teklifini bir an önce yap-masını öneriyoruz” denildi.

6Kasım 2016

TTB, DİSK, KESK ve TMMOB başkanlarıve yöneticilerinden oluşan bir heyet, 23Kasım 2016 tarihinde, göçük nedeniyle 16işçinin toprak altında kaldığı Siirt’in Şirvanilçesindeki bakır madenine bir ziyaret ger-çekleştirdi. Heyette TTB’yi temsilen TTBBaşkanı Dr. Raşit Tükel, TTB Merkez Kon-seyi Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp, Siirt TabipOdası Başkanı Dr. Ekrem Bilek yer aldı.

Heyet, toprak altında kalan ve arama ça-lışmaları sürdürülen maden işçilerinin aileleri,AFAD başkanı Mehmet Halis Bilden, Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Bakan YardımcısıOrhan Yeğin ve Ciner Grup yetkilisi ile gö-rüşmeler yaptı.

Arama ve kurtarma çalışmaları sırasında,o ana kadar, 7 işçinin cansız bedenine ula-şılmıştı. Madende toprak altında kalan 9işçi için ise arama çalışmaları devam edi-yordu.

Yapılan incelemelerde madende üretiminkurallara uygun yapılmadığı yönünde birizlenim elde edildi. Siirt Tabip Odası’nınkonuyla ilgili rapor çalışması devam ediyor.TTB, DİSK, KESK ve TMMOB tarafındanhazırlanacak ortak rapor ise, önümüzdekigünlerde kamuoyuyla paylaşılacak.

Göçük bölgesinde yapılan incelemelerinardından, TTB ve KESK başkanları ve yö-neticileri maden göçüğünde yaşamını yitiren19 yaşındaki Sedat Bulut'un Siirt’te taziyeevine ziyarette bulundu.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

TTB, DİSK, KESK, TMMOB’dan Şirvan ziyareti

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. ÖmerDemir ile görüşme

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Prof. Dr.Sinan Adıyaman ve TTB Hukuk Bürosundan Av. MustafaGüler, Sonbahar dönemi Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) so-nuçlarının, bazı soruların iptali için açılan davalar sebebiylehalen açıklanmamış olmasının yarattığı sorun ve çözümönerilerini ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir ile pay-laştı.

Prof. Dr. Ömer Demir ile 17 Kasım 2016 tarihinde birgörüşme yapan TTB Heyeti, adayların uzmanlık eğitiminebaşlamalarının gecikmesinin öğrenim hakkını ihlal etmesininyanı sıra, tıpta uzmanlık eğitiminin uygulama içindeyapılması sebebiyle, eğitim ve hizmet sunumunda da aksa-malara sebep olduğunu bildirdi. Sürecin hızlandırılmasıiçin TTB’nin yapabileceği katkılar aktarıldı.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

TTB, Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu aşı yapılmasını bir kez daha hak ihlalikabul eden açıklamasının ardından Sağlık Bakanlığı’nı bir an önce bukonudaki sıkıntıları aşacak bir düzenleme yapmaya çağırdı.

“Çocukların aşıları zamanında ve tam olarak yapılmalıdır”

Page 7: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

Geçtiğimiz yıl 19 Kasım’da,Samsun’da görev yaptığı has-tanede, birlikte çalıştığı sağlıkçalışanını eşinin şiddetinden ko-rumak isterken öldürülen Dr.Aynur Dağdemir, ölüm yıldö-nümü dolayısıyla Türk TabipleriBirliği (TTB) ve Samsun TabipOdası (STO) tarafından düzen-lenen etkinliklerle anıldı.

Anma etkinliklere TTB Mer-kez Konseyi Başkanı Prof. Dr.Raşit Tükel, TTB Merkez Kon-seyi üyeleri Dr. Selma Güngör,Prof. Dr. Funda Obuz, Dr. AyferHorasan, STO Başkanı Prof. Dr.Oğuz Uzun’un yanı sıra TTB

Kadın Hekimlik ve Kadın Sağ-lığı Kolu ile Samsun Tabip Oda-sı’ndan hekimler, sağlık çalı-şanları ve Dağdemir’in ailesikatıldı.

Dağdemir için sabah saat09.00’da mezarı başında ger-çekleştirilen anma töreninin ar-dından, saat 11.00’de toplu yü-rüyüş ve görev yaptığı hastane-nin önünde basın açıklamasıgerçekleştirildi. TTB MerkezKonseyi Başkanı Prof. Dr. RaşitTükel ve STO Başkanı Prof.Dr. Oğuz Uzun’un yaptığı ko-nuşmaların ardından, TTB Mer-kez Konseyi üyesi Dr. SelmaGüngör basın açıklamasını oku-du.

Toplumu kuşatan şiddetpolitikalarına sonverilmeli

Aynur Dağdemir’in öldürülü-ğü 2015 yılında toplam 303 ka-dının öldürüldüğü bilgisini verenGüngör, öldürülen kadınlarınyüzde 43’ünün evli olduğunuve yüzde 14’ünün yaşamındaen az bir evlilik yaptığını belir-tirken, 50 kadının evliliğini, 15kadının ilişkisini sonlandırmakisterken, 130 kadının da kendihayatına dair bedensel, toplumsalya da ekonomik başka bir hak-kını kullanmak isterken öldü-rüldüğünü kaydetti. 24 kadınında bir başka kadını korumayaçalışırken öldürüldüğünü belirtenGüngör, Dr. Aynur Dağdemir’inde bir başka sağlık çalışanı ka-dını korumaya çalışırken öldü-rüldüğünü hatırlattı.

Selma Güngör, aynı şekilde,her yıl pek çok sağlık çalışanınında şiddete uğradığını vurgular-ken, Dr. Ersin Arslan, Dr. KamilFurtun’un uygulanan sağlık po-litikaları, sağlık çalışanlarınındeğersizleştirilmesi ve hedefgösterilmesi nedeniyle öldürül-

düklerini kaydetti. Güngör, “Elisilahlı kişilerin hastaneye cinayetişlemek üzere girebiliyor olmasısağlık kuruluşlarında alınan gü-venlik önlemlerinin yetersizliğinive hastane yönetimlerinin ih-mallerini ortaya koymaktadır”diye konuştu.

Açıklamada, toplumu kuşatanşiddet politikalarına derhal sonverilmesi, sorunların konuşarakuzlaşma ile çözülmesi ve barışortamının sağlanması, siyasaliktidarın kadınlara yönelik ay-rımcı politikalardan ve söylem-den vazgeçmesi istendi.

Öğleden sonra, TTB Kadın

Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolutarafından düzenlenen “Kadınave Kadın Hekime Şiddet” baş-lıklı panel DSİ Konferans Sa-lonu’nda gerçekleştirildi. Prof.Dr. Nilay Etiler, Prof. Dr. AhmetRıfat Şahin ve sosyolog YaseminYüce Tar’ın konuşmacı olduğupanelin ardından, tıp öğrencile-rine yönelik olarak düzenlenen“Kadın ve Sağlık” konulu projeyarışmasının ödül töreni yapıl-dı.

Dağdemir, Türkiye’nin çeşitliyerlerinde tabip odaları tarafın-dan düzenlenen çeşitli etkinlik-lerle anıldı.

7Kasım 2016

Geçtiğimiz yıl 19 Kasım’da, Samsun’da görev yaptığı hastanede, birlikte çalıştığı sağlık çalışanını eşinin şiddetinden korumak isterkenöldürülen Dr. Aynur Dağdemir, Samsun’da ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde, TTB ve tabip odaları tarafından düzenlenen etkinliklerle anıldı.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Söz veriyoruz, bu şiddet sona erecek!

25 Kasım Kadına Yönelik ŞiddeteKarşı Uluslararası Dayanışma ve Mü-cadele Günü’nde kadın hekimler vesağlık çalışanları da alanlardaydı.Ülke genelinde olduğu gibi İstan-bul’da çalışan kadın sağlık çalışanlarıçeşitli hastanelerde basın açıklamalarıgerçekleştirerek eşit hak ve özgürlüktaleplerini, eril iktidarın kadınlarınhayatına, sağlığına, bedenine, kimli-ğine yönelen şiddet politikalarını pro-testo ettiler.

25 Kasım 2016 Cuma günü İstan-

bul’da Okmeydanı Eğitim ve Araş-tırma Hastanesi, Şişli Etfal EAH,Bakırköy Ruh Sinir EAH, BakırköySadi Konuk EAH ve Erenköy RuhSinir EAH’de İstanbul Tabip Odasıve SES İstanbul Şubeleri imzasıylaeş zamanlı basın açıklamaları yapıldı.

Bakırköy Ruh ve Sinir HastalıklarıEAH’de yapılan basın açıklamasınaİstanbul Tabip Odası Yönetim KuruluÜyesi Dr. İncilay Erdoğan, Şişli EtfalEAH’de yapılan basın açıklamasınaise İstanbul Tabip Odası Kadın Ko-misyonu’ndan Dr. Lale Tırtıl katıldı.

Açıklamada, 2016'nın ilk 10 ayındabilinebildiği kadarıyla en az 220 ka-

dının erkekler tarafından öldürüldüğü,en az 352 kız çocuğuna cinsel istis-marda bulunulduğu, yalnızca bir aydaişsiz bırakılan kadın sayısının 13 biniaştığı belirtilerek, ölümle sonuçlan-mayan fiziksel ve cinsel şiddet olay-larının dökümünün ise henüz biline-mediği vurgulandı.

19 Kasım 2015 tarihinde birlikteçalıştığı sağlık çalışanını eşinin şid-detinden korumak isterken öldürülenDr. Aynur Dağdemir'in de anıldığıaçıklamada, şöyle denildi:

"Yaşamlarımıza kast eden şiddete,katilleri kollayan hukuka, cinsel is-tismarın meşrulaştırılmasına, kadını

eve hapsetmeye çalışan politikalara,hayatımızı daraltmayı amaçlayan mu-hafazakarlığa, neoliberal politikalarınemeğimize, barış çığlığımıza, yaşamalanlarımıza, ormanımıza, suyumuza,sağlığımıza kast eden talanına karşı25 Kasım Kadına Yönelik ŞiddeteKarşı Uluslararası Dayanışma ve Mü-cadele Günü’nde bütün dünya ka-dınları ile birlikte biz kadın hekimlerde ataerkil şiddet düzenine karşı ortakbir dünyada, eşit ve özgür yaşamakiçin insanın insanı sömürüsü son bu-lana dek mücadele edeceğimizi bil-diriyoruz."

Tıp DünyasıANKARA

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günüdolayısıyla açıklama yaptı.

Eşit hak ve özgürlük isteğimize yönelen şiddete hayır!

Dr. Aynur Dağdemir anıldı:

Page 8: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

TTB Aile Hekimliği Kolu taleplerini belirledi

• Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM)çalışan hekim ve diğer sağlık çalı-şanlarına, kamu görevlisi statüsünde,toplu sözleşme ve grev hakkı içerengüvenceli/güvenli iş ve çalışma hakkı;mesleki özerklik ve bağımsızlığı ko-ruyan, dayanışmaya dayalı çalışmaortamının sağlanmasını talep ediyo-ruz;

• Toplum sağlığının geliştirilmesiaçısından; bulaşıcı hastalıklar, bağı-şıklama (okul aşıları)ve salgınkontrolü(filiasyon),okul tara-maları, adlitıbbi hiz-metler veölüm kayıthizmetleri ,çevre sağlığıh i z m e t l e r i ,evde sağlıkhizmetleri, ağızve diş sağlığıhizmetleri gibikendilerine veri-len görevleri ye-rine getirebilme-sinin sağlanmasıiçin TSM kadro-larının güçlendiril-mesini talep ediyo-ruz.

• Birinci basamaksağlık hizmetleri; ko-ruyucu hizmetlerinöncelendiği, toplumunihtiyacı kadar, herkese,bölge tabanlı, eşit, ula-şılabilir, tamamen üc-retsiz, yeterli ve nitelikliinsan gücüyle, ikinci ba-samak kurumlarıyla işbirliği içinde, etkin birşekilde sunulmalıdır.

• Aile hekimliği hizmetine olumlukatkısı olmayan, keyfiliğe açık nite-

likteki ceza puanı ve negatif perfor-mans uygulamalarının tamamen kal-dırılmasını talep ediyoruz.

• Haftalık çalışma süresinin en fazla40 saat olarak belirlenmesini ve busüreyi aşmayacak şekilde düzenlemeyapılmasını, nöbet adı altında veyabaşka isimlerle esnek ve fazla mesaiuygulamalarına son verilmesini talepediyoruz.

• ASM’lerinin standart projeler dâhilinde

kamu binalarında hizmet vermesi, or-tak kullanılacak demirbaş ve tıbbı-malzemelerin sağlanması, yenilenmesi,binaların her türlü bakım onarım ih-

tiyacının zamanında ve tam olarak-Sağlık Bakanlığı tarafından karşılan-ması için gerekli yasal düzenlenme-lerin ivedilikle yapılmasını talep edi-yoruz.

• ASM’lerde aile hekimleriyle bir-likte hizmet veren hemşire, ebe, sağlıkmemuru, ATT gibi sağlık çalışanları-nın, mesleki unvanları olmadan ‘ele-

man’ olarak adlandırılmasındanvazgeçilmesini, mesleki itibar-larını koruyan unvanlarının kul-lanılmasını talep ediyoruz.

• Hizmetin esası performansadayalı olmamalıdır, güven esasalınmalıdır.

• Sağlık çalışanlarına yö-nelik artan şiddet olaylarınakarşı ASM düzeyinde önle-yici, caydırıcı tedbirlerinalınmasını, TTB’nin sağlıkçalışanlarına şiddeti önle-meye yönelik yasa tasarısıönerisinin hayata geçiril-mesini, ASM’lerin güven-liğinin Sağlık Bakanlıktarafından ivedilikle sağ-lanmasını talep ediyoruz.

• Mesleki eğitimlerinplanlamasında ve uygu-lamasında; Türk Tabip-leri Birliği’nin belirle-yici bir görev alabil-mesinin sağlanması vebu eğitim süreçlerindeilgili sendika ve der-nek temsilcileri ileASM çalışanlarınınaktif olarak yer ala-cağı çalışma grup-larının oluşturula-bilmesi için gerekli

yasal düzenlemelerin yapılmasınıtalep ediyoruz.

• ASM çalışanlarının toplam ücretiüzerinden SGK primlerinin ödenme-sini ve ele geçen ücretlerin tamamınınemekliliğe yansımasını talep ediyoruz.

Emeğimizin ucuzlatılmasına, halkın sağlıkhakkının kısıtlanmasına izin vermeyeceğiz!

Aile Hekimliği 2005 yılın da Düzce depilot olarak başlatılmasından beri yıllar geç-ti…

Birinci basamak sağlık hizmetleri, kişiyeyönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hiz-metleri Aile Sağlığı Merkezlerinde(ASM),top-lum a yönelik hizmetleri Toplum SağlığıMerkezlerinde(TSM) parçalı bir şekilde su-nulmaya başlanıldı…

Birinci basamak sağlık hizmetlerinde ya-şanılan sorunlar, en çok toplumun sağlıkhakkını olumsuz etkilemekte; koruyucu hiz-metlerin kapsayıcılığı, etkinliği, ulaşılabilirliği,niteliği, sürdürülebilirliği, toplumun katılımı,maliyeti gibi daha birçok yetmezlik, toplumsağlığına zarar vermeye devam etmektedir…

Aile hekimleri, kendilerine kayıtlı kişilerebirinci basamak sağlık hizmetini, Valilikle 2yılda bir yaptıkları sözleşmeye göre iş gü-vencesinden yoksun, performansa dayalıücret karşılığında ASM’lerde vermekteler.

Zorlu yolları aşıp köylere giden, cezaev-lerinde, ya da hastanenin olmadığı yerleşimyerlerinde gece gündüz demeden acil sağlıkhizmeti vermeye çalışan ASM sağlık çalı-şanları, performans kesintilerine, ceza pu-anlarıyla sözleşme fesihlerine maruz kalmakta;yanlış sağlık politikaların onarım harcı olarakgörülmektedir…

TTB Aile Hekimliği Kolu, birinci basamaksağlık çalışanlarına fazladan çalışma dayat-malarına karşı çalışma haklarını korumakiçin tüm birinci basamak sendika ve dernek-leriyle birlikte sürdürdüğü ‘Cumartesi nöbeti’direniş mücadelesini kazanmasıyla, geleceğinumudu ‘örgütlü mücadeledir.’ düşüncesinibir kez daha hayata geçirmeyi başarmıştır…

Türk Tabipleri Birliği, birinci basamak he-kimlerinin sorunlarına, toplumun sağlık hak-kının kısıtlamasına yol açan politikalara karşısözlerini yükseltirken; önerilerini, talepleriniher platformda dile getirmeye çalışıyor.TTBAile Hekimliği Kolu, Aile hekimleriyle (2yılda bir) yapılan her sözleşme dönemi ön-cesinde taleplerini gözden geçirmek, yine-lemek amacıyla, bu yıl da tabip odalarımızınAile Hekimleri Komisyonlarıyla birlikte yo-ğun çalışmalar yürüttü.

Aile Hekimliği 2016-2018 Sözleşme dö-nemi öncesinde belirlenen öncelikli sorunlarve taleplerle ilgili birkaç önemli başlık aşağıdayer alırken, http://www.ahek.dr.tr/haber-ler/171-sozlesme.html sayfasından tümüneulaşabilirsiniz…

Dr. Fethi Bozçalı TTB Aile Hekimliği Kolu 2016-2018 sözleşme dönemi öncelikli taleplerimiz:

Kasım 20168

Page 9: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

Sağlık Bakanlığı’ndan ihraç edilen sağlıkçalışanı sayısı 5 bin 544 oldu. 22 Kasım’dayayımlanan 677 sayılı KHK’ye göre SağlıkBakanlığı’ndan ihraç edilenler arasında 233,YÖK’ten ihraç edilen akademisyenlerarasında 64 hekim bulunuyor.

OHAL sonrası yeni ihraçlar…

Sağlık Bakanı Recep Akdağ,14 Kasım 2016 günü TBMM’deyaptığı Sağlık Bakanlığı bütçesunumunda, aile hekimliğinebaşvuru sayılarının ortalama3’ten 2,7’ye düştüğünü belirte-rek, halkın aile hekimliğine il-gisinin azaldığından yakındı.Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda“ikinci faz”a geçileceğini açık-layan Akdağ, aile hekimi başınadüşen nüfusu ortalama 3500-4000 kişiden, 2017 yılında2900’e indireceklerini, bu amaçlaçalışma başlattıklarını kaydetti.

TTB Merkez Konseyi ve TTBAile Hekimliği Kolu, Akdağ’ın“ikinci faz” açıklamasına tepkigösterdi. Yapılan açıklamada,“Kayıt sistemine dayalı, hekimlerarası çatışmalara neden olanücret ödemesiyle çalışma barışınıbozarken; her an işten atılmayasebep olacak ceza sistemi, eriyen

ücretler ve hepsinden önemlisimesleği ve çalıştığı işle ilgilibelirsizlikler ve gelecek kaygısıolan hekimlerin durumu ve ben-zeri sorunlar önümüzde dağ gibidururken ‘ikinci faz’a nasıl ge-çilecektir” sorusu yöneltildi.

Açılan kadrolarahekimler ilgi göstermiyor

Açıklamada, mevcut aile he-kimlerinin yaşadığı sorunlarıngiderek arttığı, hekim başına dü-şen hasta sayısını azaltmak içinkadrolar açıldığı ancak açılankadrolara hekimlerin ilgi gös-termediği vurgulandı.

Ayrıca, açılan yeni kadrolariçin çalışılacak bina, demirbaşve tıbbi malzeme bulunmadığı,birlikte çalışacak sağlık perso-nelinin bulunmadığı, hatta mev-zuata göre olması gereken kayıtlıhastaların olmadığı aktarıldı.

Açıklamada verilen bilgiyegöre, Sağlık Bakanlığı, başta İs-

tanbul'da 606, Ankara'da 137,Gaziantep’te 63, İzmir’de 60,Mersin’de 51, Adana’da 32 ol-mak üzere, diğer illerimizde deyeni aile hekimliği birimleri açtıancak bu kadroların çoğu he-kimler tarafından tercih edilmedi.Son olarak boş kalan bu birimleridoldurabilmek amacıyla illerarası yerleştirme için İstan-bul’dan 400, Ankara’dan 128,İzmir’den 53, Gaziantep’ten 49,Kocaeli’nden 47, Antalya’dan28 olmak üzere toplamda 990Aile hekimliği birimi kadrosuaçıldı. Yine verilen bilgiye göre,İstanbul’da iki yıldır 250’ yeyakın aile hekimi hemşiresiz ça-lışıyor ve Sağlık Bakanlığı busorunu gidermek için herhangibir atama yapmıyor.

Açıklamada, hal böyleyken“İkinci Faz” geçiş yönünde açık-lama yapılması “başarısız olmuşsağlık politikalarında” ısrar ola-rak değerlendirildi.

Tıp Dünyası ANKARA

Aralarında Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kuruluüyeleri Prof. Dr. Taha Karaman ve Yrd. Doç. Dr. HafizeÖztürk Türkmen, Diyarbakır Tabip Odası’ndan Dr.Civan Gökalp ile tabip odalarımızın yöneticileri veüyelerinin de bulunduğu çok sayıda hekim ve sağlıkçalışanı, 22 Kasım 2016 tarihinde yayımlanan 677sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görev-lerinden ihraç edildi.

Son KHK’de Sağlık Bakanlığı’ndan ihraç edilenhekim ve sağlık çalışanı sayısı 752, Yüksek ÖğretimKurumu’ndan (YÖK) ihraç edilenlerin sayısı 1184olarak açıklandı. Sağlık Bakanlığı’ndan ihraç edilensağlık çalışanlarının 233’ünü, YÖK’ten ihraç edilenakademisyenlerin 64’ünü hekimler oluşturuyor.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 3 Kasım 2016 tarihindebir gazeteye yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığı’ndanşu ana kadar ihraç edilen kişi sayısının 4 bin 792olduğunu bildirmişti. Son ihraçlarla birlikte bu sayı 5bin 544’e ulaştı.

Akdağ ayrıca, 2 bin 252 kişiye görevden el çektiril-diğini, açığa alınan bin 835 kişinin görevine iade edil-diğini, toplamda 8 bin 848 kişi hakkında işlem yapıldığınıkaydetti.

Bunun adı cadı avı!677 sayılı KHK ile yapılan yeni ihraçlara TTB tepki

gösterdi. TTB Merkez Konseyi’nden yapılan açıklamada,TTB üyesi ve yöneticisi olan hekimlerin Türkiye’deiyi hekimlik değerlerini savundukları, akademik özgürlük,emek, barış ve demokrasi mücadelesi verdikleri içinhedef seçildikleri vurgulandı. Bununla birlikte buncahekimin ihraç edilmesi ile sağlık hizmetlerinde ve eği-timinde doğan büyük boşluğun yerinin doldurulamazhale geldiği ve vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimibağlamında belirgin aksaklıklara neden olduğu vurgu-landı.

Açıklamada, “Hekimlerin, akademisyenlerin haksız,hukuksuz, nedensiz bir şekilde görevlerinden ihraçedilmeleri ne olağanüstü hal ne de darbe girişimi ile il-gilidir; bunun adı cadı avıdır. Emeğin, demokrasinin,hukukun, toplumsal barışın ve iyi hekimlik değerleriningüçlenmesi ve görevlerine son verilen meslektaşlarımızınöğrencilerine ve hastalarına bir an evvel yeniden kavu-şabilmeleri için verdiğimiz mücadeleden bir adım geridurmayacağımızı kamuoyu ile paylaşırız.” denildi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 14 Kasım 2016 günü TBMM’de yaptığı SağlıkBakanlığı bütçe sunumunda, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda “ikinci faz”ageçileceğini açıkladı.

Nasıl ve neden?Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda “İkinci Faz”!

Kasım 20169

Tıp Dünyası ANKARA

Page 10: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

10Kasım 2016

Avrupalı Hekimler Daimi Ko-mitesi (AHDK) (The StandingCommittee of European Doctors- CPME) Genel Kurulu Avrupaülkelerinin Tabip Birliklerininkatılımı ile 18-19 Kasım 2016tarihlerinde Tel Aviv'de düzen-lendi. Avrupa’nın çeşitli ülke-lerinden AHDK’ne üye ve adayüye olan Tabip Birlikleri’ninkatıldığı toplantıya Türk Ta-bipleri Birliği adına TTB Mer-kez Konseyi Üyesi Dr. HandeArpat katıldı.

İlk gün çalışmagruplarının raporlarıtartışıldı

Toplantının ilk günündeAHDK Çalışma Gruplarının ra-porları tartışılıp katkılarla ye-niden şekillendirildi. Çalışmagrupları, serbest ticaret anlaş-malarının sağlık politikalarıüzerindeki etkileri, obezite, diyetve fiziksel aktivite, mobil uy-gulamaların sağlık üzerindekietkileri ve hekimlerin medikalşirketlerle ilişkilerinin etik bo-yutu konularında yaklaşık biryıldır yürüttükleri çalışmalarınraporlarını sundular. Tartışmalar,öneriler ve katkılarla kimi konubaşlıkları AHDK’nin nihai tu-tum belgesi olarak belirlenirken,diğerleri ise yeniden değerlen-dirilmek üzere çalışma grupla-rına iade edildi.

TTB, göçmen sağlıkçılar,ihraç edilen hekimler veçocuk istismarı yasatasarısını gündemegetirdi

Toplantının ikinci günündeüye ve aday üye ülkelerin de-legelerinin geniş katılımı ile

Genel Kurul yapıldı. Genel Ku-rul’da AHDK’nin iç işleyişi vetüzüğünde bazı pratik değişik-liklerin oylanmasının ardından,AHDK’nin kollarının ve ülke-lerin çalışma raporları sunuldu.Yunanistan Tabipler Birliği ül-kelerindeki göçmen krizininsağlık boyutunu sunarken, TTBde göçmen sağlıkçılar, ihraçedilen hekimler ve çocuk istis-marının önünü açan yasa tasa-

rısını gündeme getirdi. Çocukistismarının önünü açan yasatasarısı Genel Kurul’da büyüktepki toplarken, TTB’nin kadın,çocuk ve insan haklarına dairevrensel ve koruyucu tutumucoşkuyla alkışlandı. TTB’ninardından söz alan delegeler veAHDK Başkanı Dr. Jacques DeHaller, konuyla ilgili dayanışmadileklerini ve TTB ile işbirliğiiçinde olacaklarını paylaştılar.

15 Temmuz’dan sonra yaşanan OHALortamının hekimler ve sağlık çalışanlarıüzerindeki olumsuz etkisi, dünya hekimörgütlerini harekete geçirdi.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ Tıp Dünyası

HABER MERKEZİ

Avrupalı Hekimler Daimi Komitesi toplantısı:

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden üye ülkelerin tabip birliklerinin katıldığıtoplantıda, TTB’yi Merkez Konseyi üyesi Dr. Hande Arpat temsil etti.

Dünya Tabipler Birliği (DTB) ve Avrupa DoktorlarDaimi Komitesi (CPME) Türkiye’de doktorlara ve sağlıkhizmetlerine yönelik olumsuzluklara son verilmesi içinCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulun-du.

İki kuruluşun başkanları tarafından 21 Kasım 2016 tari-hinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilenmektupta, Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardındanyayımlanan kararnamelerin Türkiye’deki sağlık hizmetlerisistemi ve doktorlar üzerindeki ağır etkileri nedeniyle du-yulan kaygı dile getirildi.

CPME Başkanı Dr. Jacques De Haller ile DTB BaşkanıDr. Ketan Desai’nin imzasını taşıyan mektupta seçilmiştüm kurullardaki kişilerin görevlerine son verilmesi talebiyleİstanbul Tabip Odası hakkında açılan dava ile İstanbulTabip Odası Başkanı Dr. Selçuk Erez hakkında bir basınaçıklaması dolayısıyla açılan davaya işaret edildi. Ayrıca,Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. BenanKoyuncu’nun üniversitedeki görevinden keyfi biçimdeuzaklaştırılmasına ve çoğu TTB üyesi olmak üzere tıp fa-kültelerindeki çok sayıda akademisyenin açığa alınmış yada işlerine son verilmiş olmasına da değinildi.

Mektupta, TTB’nin darbe girişiminin hemen ardındanbu olayı demokratik sisteme karşı yasa dışı bir eylemolarak kınadığı hatırlatılırken, temel haklara olan saygı vebağlılığını da teyit etmiş bir örgüt olduğu vurgulandı.

DTB ve CPME’den TTB’ye tam destekTürk Tabipleri Birliği’nin ve yöneticilerinin maruz kal-

dıkları ve giderek artan baskıların çok ciddi kaygılara yolaçtığına yer verilen mektupta şöyle denildi:

“CPME ve DTB herkesin sağlık hakkı dâhil olmaküzere sivil ve insan haklarının koşulsuz biçimde güvencealtına alınması gerekliliğini güçlü biçimde bir kez dahavurgulamaktadır. Kaliteli sağlık hizmetlerine erişim,düzgün işleyen bir sağlık hizmetleri sistemi ve sağlıkçılarayönelik güvenli koşullar aracılığıyla sağlanmalı ve des-teklenmelidir.

Dolayısıyla, bu ilkelere gerekli saygıyı göstermeyen vedoktorların temel haklarını tehdit eden her tür girişimi kı-nıyoruz. CPME ve DTB Türk Tabipleri Birliği’nin de-mokrasi, temel haklar ve tıp etiği gibi alanlardaki kaza-nımlarını tam anlamda desteklemeye devam etmektedir.

Bu durumda, Ekselanslarını ve tüm yetkilileri temelhakları gözetip geliştirmeyen, Türkiye’de sağlığa zararveren her eyleme son vermeye davet ediyoruz. Durumuizlemeye ve Türk meslektaşlarımızlayakın irtibat içindekalmaya devam edeceğimizi bildiririz.”

TTB’nin çocukistismarına karşı tavrıayakta alkışlandı

Hande Arpat

Dünya hekimörgütlerindenCumhurbaşkanıErdoğan’a mektup

Page 11: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

Kasım 201611

Türk Tabipleri Birliği'nin göçmenler ve mülte-ciler ile ilgili önergesi, Dünya Tabipler BirliğiGenel Kurul Tutum Belgesi olarak kabul edildi.

26-27 Şubat 2016 tarihlerinde Dünya TabiplerBirliği (DTB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) veİstanbul Tabip Odası’nın ev sahipliğinde yapılanSavaş, Göç ve Sağlık Sempozyumu’nun sonuçbildirgesinden yararlanılarak hazırlanan ve TTBtarafından DTB’ye karar önerisi olarak sunulanbir metin, 28-30 Nisan 2016 tarihlerinde BuenosAires’te yapılan DBT 203. Konsey Toplantısı’ndaTutum Belgesi olarak onanmıştı. Aynı metinDTB’nin 19-22 EKim 2016 tarihlerinde Tayvan'ınTaipei kentinde düzenlenen 67. Genel Kurulu'nda"Göçmenler ve Mülteciler İle İlgili Tutum Belgesi"olarak kabul edildi.

Tutum belgesinde, DTB’nin savaşın, iç gerilim,huzursuzluk ve şiddet dahil silahlı çatışmalarıninsanları kaçınılmaz olarak bulundukları yerleriterk etmeye zorlayacağı öngörüsüne sahip olduğubelirtilirken, çatışmalar ne kadar şiddetlenirse,yörelerini terk etmek isteyen insanların oranınında o kadar artacağı vurgulandı. Uluslararası top-lumun, özellikle siyasal liderlerin barış ve ihti-lafların çözümüne yönelik çalışmaları desteklemesorumluluğu bulunduğuna yer verilen belgede,DTB’nin insanlık dışı, durdurulması gereken birolgu olarak zorla göç ettirme uygulamalarını kı-nadığı ve bu tür durumların Uluslararası CezaMahkemesi’ne sevkinin düşünülmesi gerektiğibelirtildi.

DTB, ilk kez 1998 yılında Ottawa, Kanada’dabenimsenen Mültecilere Yönelik Sağlık HizmetleriAçıklaması’nı bu vesileyle bir kez daha dilegetirdi:

• Hekimlerin, hastanın sivil ya da siyasal statüsüne olursa olsun bu kişiye gerekli hizmeti sunmagörevleri vardır ve hükümetlerin hastaların buhaklarını ihlal etmemesi, hekimlerin tedaviyi saltklinik ihtiyaçlar temelinde yürütme yükümlü-lüklerine müdahaleden kaçınması gerekir.

• Hekimler, iltica talebinde bulunanlar, ilticatalepleri reddedilenler, belgesi bulunmayan göç-menler ya da kendi ülkelerinde yerlerinden olmuşkişiler dahil mültecilerle ilgili cezalandırıcı yada yargısal işlemlerde yer almaya; örneğin birülkeden sınır dışı etme ya da yer değiştirme gibiişlemleri kolaylaştırma adına yatıştırıcı vermegibi tıbben gerekçesi olmayan teşhis veya tedaviişlemlerine zorlanamazlar.

• Hekimlere, mültecilerin fiziksel ve psikolojikdurumlarını değerlendirmeye yönelik yeterlizaman ve kaynaklar sağlanmalıdır.

• Ulusal Tabip Birlikleri ve hekimler, salt klinikihtiyaçlar temelinde olmak üzere herkesin sağlıkhizmeti alma hakkını aktif olarak destekleyipgeliştirmeli, bu temel hakka aykırı yasal düzen-lemelere ve uygulamalara karşı çıkmalıdır.

• DTB hükümetlere ve yerel yetkililere, hukuksalstatüleri ne olursa olsun herkese sağlık hizmet-lerine, güvenli ve yeterli yaşam koşullarına erişimsağlamaları çağrısında bulunmaktadır.

Dünya Tabipler Birliği TTB’nin önergesini kabul etti

Türk Tabipleri Birliği'nin göçmenler ve mülteciler ile ilgili önergesi, DünyaTabipler Birliği Genel Kurul Tutum Belgesi olarak kabul edildi.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Zorla göç uygulamalarınıkınıyoruz!

Hekimler işçilerinfarkındalığınıartırabilir!Dünya Tabipler Birliği’nce kabul edilen Meslekselve Çevresel Sağlık ve Güvenlik Üzerine TutumBelgesinde, ulusal tabip birliklerinin işçilerinsigorta ve sosyal güvenlik kapsamında korunmalarıiçin hak savunusu çalışmaları yapması gerektiğivurgulandı.

Dünya Tabipler Birliği'nin (DTB) 19-22 EKim 2016 tarihle-rinde Tayvan'ın Taipei kentinde düzenlenen 67. Genel Kurulu'ndakabul edilen "Mesleksel ve Çevresel Sağlık ve GüvenlikÜzerine Tutum Belgesi"nde, mesleki sağlık ve güvenlik konu-sunda işçilerin farkındalığını artırabilmek için hekimleremerkezi bir görev düşdüğü vurgulandı.

Mesleksel ve çevresel sağlık ve güvenliğin halk sağlığı açı-sından önemine vurgu yapan tutum belgesinde, dünya nüfusununen az yarısını ve birçok ekonominin omurgasını oluşturduklarıhalde işçilerin mesleksel ve çevresel sağlık hizmetlerine erişimiyetersiz kalabildiğine dikkat çekilerek, bu konuda hekimlere,ulusal tabip birliklerine, işverene ve hükümetlere düşengörevlere ilişkin öneriler sıralandı.

Hekimlerin, sağlığın toplumsal belirleyicileri konusundaeğitimli bir işgücü yetiştirilmesinde ve bu konuda işyeribazındaki farkındalığın artırılmasında merkezi bir rol oynaya-bileceğine dikkat çekilen tutum belgesinde, bu alanda hizmetsunan hekimlerin ulusal mevzuatta standartların düzenlenmediğidurumlarda, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) asgarimesleksel standartlarının sağlanmasını savunması ve işverenkarşısında mesleki özerkliklerini ve bağımsızlıklarını korumalarıöneriler arasında yer aldı.

DTB’nin tutum belgesinde sıralanan önerilerden bazılarışöyle:

- Ulusal tabip birlikleri proaktif davranarak mesleki veçevresel sağlık ve güvenlik kapsamının genişletilmesini özen-dirmeli, meslek hastalıklarını ve iş kazalarını önleyip azaltmalı,üreme sağlığını ve gözetmeli ve çevreyi korumalıdır.

- Ulusal tabip birlikleri işyerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinidesteklemeli, kayıt ve bildirim sistemlerini daha iyi hale getir-melidir.

- Ulusal tabip birlikleri hükümetlerle birlikte ve uygun du-rumlarda, mesleki ve çevresel sağlık ve güvenlik kapsamındakiönleme çalışmalarını destekleyecek ulusal sistemlerin hazır-lanmasında aktif rol almalıdır.

- Ulusal tabip birlikleri sigorta ve tazminat düzenlemelerininyetersiz olduğu durumlarda işçilerin sigorta ve sosyal güvenlikkapsamında korunmaları için hak savunusu çalışmaları yap-malıdır.

- Hükümetler mesleklerle ilgili tehlikeleri değerlendirecekuluslararası bir sistem oluşturulmasında işbirliği yapmalı veişçilerin sağlığını korumaya yönelik stratejiler geliştirmelidir.

- Hükümetler, üreme sağlığı ve çalışma yaşamının sağlıklailgili evdeki etkileri dahil olmak üzere işçilerin haklarını vesağlığını koruyacak yasal çerçeveler oluşturmalıdır.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Page 12: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

Kasım 201612

Sağlık kurum ve görevlilerineyönelik saldırılar çatışma ortam-larında adeta bir rutin haline gelir-ken, bir saldırının “sağlık hizmet-lerine yönelik şiddet eylemi” olaraktanımlanması için aşağıdaki özel-liklerden birini taşıması gerekiyor:

1. Sağlık kurumlarına yönelikşiddet

2. Sağlık görevlilerine yönelikşiddet

3. aralı ve/veya hastalara yönelikşiddet

4. Tıbbi transporta yönelik şid-det

5. Sağlık kurumlarının veya ko-ruyucu amblemlerin kötüye kulla-nımı

Pakistan ve AfganistanTüm dünyada sağlık hizmetlerine

yönelik şiddet vakaları incelendi-ğinde, askeri stratejilerin bir parçasıolduğu açık şekilde tespit edilenşiddet vakaları en sık Afganistanve Pakistan’da görülüyor.

CIA, Mart 2011’de Usame BinLadin’in yerini saptamak üzere yü-rüttüğü operasyonda PakistanlıDoktor Shakil Afridi ve ekibiniaktif olarak kullanmıştı. Dr. Afri-di’nin Polio aşılaması yapar görü-nümdeki sağlık ekibi Bin Ladin’inakrabalarından DNA örneği ala-caktı. Ekip DNA örneği alamasa

da, Bin Ladin’in Mayıs 2011’deöldürülmesiyle sonuçlanan operas-yona ciddi lojistik destek sağlamış,bunun Taliban tarafından fark edil-mesi üzerine Dr. Afridi ciddi iş-kencelerden geçirildikten sonra 33yıl hapis cezası ile mahkum edil-mişti.

Amerika Birleşik Devletleri’nin(ABD) Polio aşılamasını ve sağlıkgörevlilerini bu tarihi operasyondakullanmasının ortaya çıkmasıylabirlikte, bölgede özellikle Polioaşılaması yapan pek çok sağlık gö-revlisi ajanlık şüphesi nedeniyleTaliban saldırılarının hedefi oldu.Polio’nun hala endemik olduğubölgede, Polio aşılama kampanya-larında hedef alınarak hayatını kay-beden insan sayısı, hastalığa bağlınedenlerle ölen insan sayısına göreçok daha fazla.

Afganistan’da sağlık görevlilerineyönelik saldırılar Pakistan’da gö-rülenlerle benzer özellikler taşıyor.Aşılama yapan personelin dışındaAfganistan’da ambulans şoförleri,ilk yardım görevlileri ve parame-dikler en sık hedef alınan sağlıkgörevleri olurken, ambulanslar daen sık hedef alınan sağlık araçları.

Afganistan’da sağlık hizmetle-rinin kötüye kullanılması da sonderece yaygın. Nisan 2011’de Kan-dahar Polis Akademisine düzenle-nen intihar saldırısında bir ambulanskullanılmıştı. Bu saldırı nedeniyletepki çeken Taliban, saldırıda am-bulansın kullanılmasının doğru ol-

madığını kabul edip bir daha tek-rarlanmayacağını söylemiş olsa da,Afganistan’da benzer saldırılar de-vam etti.

3 Ekim 2015’te Sınır TanımayanDoktorların (Medecines Sans Fron-tieres-MSF) Afganistan’ın Kunduzvilayetindeki hastanelerinin ABDuçakları tarafından vurulması vearalarında hekim ve sağlıkçılarında olduğu 22 kişinin hayatını kay-betmesi ve onlarcasının yaralanmasıile sonuçlanan saldırı, sağlık hiz-metlerine yönelik en “dikkat çekici”saldırı olarak tarihe geçti. MSF,hastane koordinatlarını defalarcahava kuvvetleri ile paylaşmış ol-masına rağmen, hastane hedef alı-narak vurulmuştu.

Afrika Ülkeleri 1996-1997’de Kongo Savaşı, as-

kerlerin Lemara Hastanesi’ne girip30 hastayı ve sağlık görevlisiniesir almasıyla başlamıştı. Bölgedegönüllü doktor ve sağlık görevli-lerinin esir alınarak, serbest bıra-kılmaları karşılığında fidye isten-mesi Kongo’da oldukça yaygınbir yöntem.

Somali’deki iç çatışmalar süre-since sağlık hizmetleri defalarcahedef alındı. 2008 yılında Moga-dishu’da bir tane dahi ambulanskalmamıştı; yaralı ve hastalar atarabaları ile taşınıyordu. Uluslar-arası yardım kuruluşları da Soma-li’deki saldırıların çokça hedefi

oldu. 2008-2011 yılları arasındaMSF çalışanı 5 doktorun öldürül-mesi ve 2 doktorun kaçırılmasısonrasında, MSF Somali’de verdiğisağlık hizmetini geri çekmişti.

GazzeGazze’de sağlık hizmetleri İsrail

saldırılarının açık hedefi oldu. Sağ-lık kurumlarına ve sağlıkçılara yö-nelik bu saldırılar uluslararası ka-muoyu tarafından şiddetle kınanır-ken, İsrail Ordusunun hastanelerihedef alırken sahte uydu görüntülerikullanarak bu saldırılara meşruiyetkazandırmaya çalıştığı ortaya çık-tı.

Gazze Sağlık Bakanlığı İsrail’inson hava saldırılarında sağlık hiz-metlerini hedef alan 35 ayrı saldırıolduğunu bildirdi. Af Örgütü’nünGazze raporunda özellikle ambu-lansların ve paramediklerin İsrailhava saldırılarının kasti hedefi ol-duğu kanıtlarla sunuluyor. Geriatriklinikleri ve doğumevlerinin dehedef alındığı saldırılarda sağlıkçalışanlarının yanı sıra, yüzlercekadın, yaşlı ve bebek katledildi.

Suriye ve Irak Suriye’de ise durum her geçen

gün daha da kötüye gidiyor. Suri-ye’de bir savaşçının “Düşmanımındoktoru, düşmanımdır” sözleriMSF’nin raporlarına girmişti... Su-riye’de Mart 2011’den bu yanasağlık hizmetlerini vuran yüzlercesaldırı düzenlendi; bu saldırılardayüzlerce sağlık görevlisi katledi-lirken ülkede sağlık hizmetleri ne-redeyse verilemez duruma geldi.

Sağlık hizmetlerini hedef alansaldırılar Irak’taki çatışmalar içinsavaş stratejilerinin bir parçası ha-line gelmiş durumda. MSF’nindoktorlarının Kızılhaç’ın yayın or-

ganındaki aktarımlarına göre Irak’tabombalama eylemleri şöyle bir al-goritma izliyor: İlk ve şiddeti enhafif bomba belirli bir bölgeye atı-lıyor ve bir süre bekleniyor. Busüre içinde başta sağlık görevlileriolmak üzere pek çok insan yardımiçin bombalanan alana ulaşıyor.Bombalanan alana yardım görev-lileri ulaştıktan sonra ikinci ve dahaşiddetli bir bomba daha atılıyor.MSF’nin bildirimine göre Irak’tasağlık görevlilerinin yaşamını yi-tirdiği vakalar yoğunluklu olarakbu ikinci bombalama eylemindeyaşanıyor. Çoğu zaman bu iki bom-balamayı takiben, yaralıların ta-şındığı hastane hedef alınıyor vegenelde en şiddetli bombardımanhastaneye yapılıyor.

Şiddet her yerde. Bunun yanında,insanlığın yüzlerce yıldır biriktirdiğideğerler ve mücadelelerin ortaksonuçları olan uluslararası bildir-geler, sözleşmeler ne yazık ki yoksayılıyor. Böyle giderse, yüzlercesağlık görevlisi ve hastanın hayatınıkaybettiği bu saldırılar ne yazık kidineceğe benzemiyor. Böyle git-mesin; tüm dünyada savaş, şiddetve çatışmaların durması ve sağlıkhizmetlerinin her koşulda korun-ması için hep birlikte ses vere-lim...

Dr. Hande Arpat

Dünyanın dört bir yanında çatışmalar, şiddet, savaş dinmiyor... Bu çatışma ortamlarındaki yeni “trend” ise sağlık hizmetlerine yönelik şiddeteylemleri. En son, 6 Kasım 2016 tarihinde uluslararası basına yansıyan bilgilere göre, Irak’ın Tikrit ve Samarra kentlerinde bomba yüklüambulanslarla intihar saldırıları düzenlendi ve bu saldırılarda onlarca kişi hayatını kaybetti.

Sağlık hizmetlerine yönelik şiddet eylemleri dinmiyor...

Arif Ali, AFP/Getty Images; Pakistan’da Polioaşılaması

Adil Jawad/AP Photo; Pakistan’da ambulansın kötüye kullanımı; 10 Haziran2014

Tekrarlayan İsrail havasaldırılarının hedefiolan el-Aksa Hastanesi(CNN)

Page 13: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

Kasım 201613

Kasım ayının 21’inde gazetelerin websayfalarına bir haber ve bir açıklama yansıdı:“ ... ben bir ihmal görmedim. ...”. Açıklamanınsahibi Sağlık Bakanı, çocuk sağlığı ve has-talıkları uzmanı, Prof. Dr. Recep Akdağ.Bununla birlikte, olay herhangi bir hastanedegeçmiyor. Olay, AKP hükümetleri dönemindeenerji ve maden alanında özelleştirilen kamubanka ve şirketlerinin sahibi olan ve aktarılansermaye alanları ile dikkat çekici bir hızlabüyüyen Ciner Holding’e ait, Siirt’in Sirvanİlçesi’nin Maden Köyü’ndeki, açık üretimyapılan, bakır madeninde gerçekleşiyor. Sağ-lık Bakanı Recep Bey de 17 Kasım’daburada oluşan heyelan nedeniyle yaşanan işcinayetinin nedenini, 4 gün sonra, olay yeriniziyaretinde, yorumluyor. Cinayetin ertesigünü olay yerine giden Enerji Bakanı gibi,patronu korumak için büyük bir çaba göste-riyor. AKP’li bakanların ve başbakanlarındaha önce Soma’da, Ermenek’te yaptıkları,birkaç yıl sonra Siirt, Şirvan’da yineleni-yor.

İlk anda üç işçinin öldüğü, 13 işçinin deheyelan altında kaldığı iş cinayetini havuzmedyası “... İlk belirlemelere göre bazı işmakinalarının çalışanlarla birlikte enkaz al-tında kaldığı belirtildi. … Edinilen ilkbilgilere göre, maden sahasında meydanagelen heyelan nedeniyle, 10'un üzerindeişçi, 8'i kamyon, 3'ü iş makinesi 16 araçgöçük altında kaldı.” biçiminde kamuoyuile paylaştı. Bunların insanlığının kaldığınıkim iddia edebilir? AKP’nin patronlarındanCiner’in malları, bizim canlarımız toprakaltındayken, Sağlık Bakanı enerji ve madenpatronunu aklaya dursun, yayımladığı toplumsağlığı göstergelerindeki sahtelik de bir birortaya çıkıyor. Toplumun sağlığı yerine, hü-kümetin ve patronların propagandasını amaç-layan birinin yönetimindeki bakanlıkta başkane bekleyebiliriz ki?

Aşağıda sonuçları paylaşılan çalışmanınverilerinin tümü Sağlık Bakanlığı’nın(SB)ve Başbakanlığa bağlı bir kuruluşken, 8 Ha-ziran 2011 tarihli ve 27958 sayılı ResmiGazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan643 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ileKalkınma Bakanlığı’nın bağlı kuruluşu olanTürkiye İstatistik Kurumu’nun(TÜİK). Araş-tırmacı olarak bu verileri yalnızca onlarınaçıklamalarının aksine, toplumsal sorumlu-lukla, toplum için yeniden okuduk ve sınadık.Sonuçları sizlerle paylaşıyoruz.

TÜİK, 2015 yılında gerçekleşmiş olanhem canlı doğum sayılarını hem de gün veaylara göre bebek ölümlerini ve bebek ölümhızını (BÖH) 2014 yılının düzeltilmiş sayılarıile birlikte açıkladı. TÜİK’in doğumlar veölümlerle ilgili Haber Bülten’lerinin 2014yılı sayılarını birlikte değerlendirdiğimizdeTablo 1’i oluşturabiliyoruz.

Buna göre, Türkiye’de, 2013 yılında 1291 217, 2014 yılında 1 345 286 ve 2105

yılında da 1 345 783 canlı doğum gerçek-leşmiş. Genel anlamıyla bu bebekler, doğumsırasında ağlayarak doğabilmişler. Buna kar-şın, bunlardan 2013 yılında 9 051’i, 2014yılında 10 185’i ve 2015 yılında da 9 096’sıilk bir ay içinde yaşamlarını kaybetmişler.Bu durumun daha çok doğum öncesi dönemve doğum sırasında yaşanan nedenlerleortaya çıktığı, doğum öncesi nedenlerdenkalıtsal olanlar dışında, önemli bölümününönlenebilir nedenler olduğunu da belirtelim.O yıl canlı doğan bebeklerden 4 942’si 2013yılında, 4 980’i 2014 yılında ve 5 068’i de2015 yılında 1-11 aylıkken yaşamını kay-betmiş. Bu dönemdaki ölümlerin de genelolarak beslenme ve bebek, anne izlemi ileaşılama başta olmak üzere, sağlık hizmetlerineulaşamama nedeniyle yaşandığı, özetle önemlibölümünün önlenebilir nedenlerle, pisi pisineyaşandığı bilinmektedir.

TÜİK’in sayılar olarak sunulan bu verile-rinden bebek ölümlülüğü ile ilgili üç hızıhesaplayabiliyoruz. Bunlardan ilki, BÖH;ağlayarak-canlı doğan bin bebekten kaçınınbirinci doğum gününü göremeden öldüğünübize gösteriyor. TÜİK’in verilerine göreBÖH, 2013 yılında 10.8, 2014 yılında 11.3ve 2015 yılında 10.7 olarak gerçekleşmiş.İkinci olarak, canlı doğup bir aylık olmadanölen bebek sayıları üzerinden neonatal ölümhızını(NÖH) hesaplayabiliriz. Buna göre decanlı doğan bin bebekten 2013 yılında 7’sinin,2014 yılında 7.6’sının ve 2015 yılında da6.9’unun bir aylık olmadan yaşamını kay-bettiğini görmekteyiz. Son olarak, canlıdoğan bin bebekten kaçının 1-11 aylıkkenöldüğünü, diğer bir ifadeyle, postneonatalölüm hızını (PNÖH) da hesaplayabiliriz.Buna göre, Türkiye’de PNÖH 2013 yılında3.8, 2014 yılında 3.7 ve 2015 yılında dayine 3.8 olarak hesaplanmaktadır.

TÜİK’in doğrudan canlı doğum ve ölümsayılarına dayalı hız hesaplamalarına karşın,Sağlık Bakanlığı(SB), herhangi bir biçimdeölüm sayıları vermeden yalnızca hızları ver-mektedir. Bu çalışmada, fazlaca sayının kısasayılabilecek bir makalede karışıklık yarat-maması için, kamuoyuna sunulan yalanlarıve bunların sahibi yalancıları, yalnızca bebekölüm hızları üzerinden göstermek istiyoruz.SB 2013 ve 2014 yılları için yayımladığıSağlık İstatistikleri Yıllığı ve 2015 yılı içinyayımladığı Haber Bülteni ile BÖH'leri açık-ladı (Tablo 2). Ancak, bu bilgilerin olduğutablolara bir işaret koyarak, küçük puntolarla;“28 hafta ve üzeri ölümler ve/veya 1000gram ve üzeri ölümleri kapsamaktadır.” uya-rısını yapmaktadır.

Peki bu ne demektir? Bu, örneğin, gebeliğin27. haftasındayken canlı doğup, 11 aylıkkenölmüş olan bir bebeğin ölümünün SB ya dayetkilisinin adıyla, çocuk sağlığı ve hasta-lıkları uzmanı Prof. Dr. Recep Akdağ, tara-fından yok sayılması, bizlerden saklanmasıdemektir. Tablo 2’de bu durumun ne boyuttaolduğu izlenebilmektedir. SB’nin açıkladığıBÖH’lerin TÜİK’in açıkladığına göre, 2013yılında 3.0, 2014 yılında 3.7 ve 2015 yılındada 2.8 puan geride, eksik olduğu görülmek-tedir. Saklanan sayı az değildir. Bu durum,SB çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanıProf. Dr. Recep Akdağ’ın her yıl için nere-deyse bebek ölümlerinin yarısına yakınını(Tablo 3) bir yıldız işaretiyle sakladığının,gözlerden kaçırmak istediğinin kanıtıdır.

TÜİK ve SB’nin verilerini karşılaştırdı-ğımızda, ortaya çıkan tablo gerçekten korkunçboyuttadır. Recep Bey, eksik ya da yanlışbilgi sunmuyor. Resmen bizi kandırıyor,‘yalan’ söylüyor. Kendilerinin kullandığıgibi, BÖH hesaplanmasında her hangi birdoğum haftası ya da doğum kilosu sınırıdünyanın herhangi bir yerinde kullanılmıyor.BÖH’ün tanımı net, dünyanın her yerindede aynı; bir yıl içinde canlı doğup bir yaşınıtamamlamadan ölen bebek sayısının o top-lumda aynı yıl içerisinde canlı doğan bebeksayısına orantısıdır. Bu hızın katsayısı da1000’dir. Diğer bir ifadeyle BÖH, bir top-lumda, bir yıl içinde canlı doğan bin bebektenkaçının bir yaşını doldurmadan öldüğünügöstermektedir.

Tablo 3’te de izlenebildiği gibi, RecepBey bir yıldız işareti ile 2013 yılında 3 887,2014 yılında 4 966 ve 2015 yılında da 3813 bebeğin ölümünü yok saymıştır. Oysakibu bebeklerin her biri anneleri tarafındanaylarca vücutlarında taşınıp, kanlarıyla-can-

larıyla büyütülmüş, hareketleri hissedilmeye,kalp sesleri dinlenmeye çalışılmış, karınlarıüzerinden sevilmiş, doğum sırasında ağla-maları duyulmuş, sonrasında sarılıp kok-lanmış, bağırlarına basılmış, bir annenin,bir babanın çocuğudur. Doğduğunda 28 haf-talıktan küçük olması ya da ağırlığının 1000gramın altında olması bu gerçekleri değiş-tirmez. Değiştirmediği gibi, SB Recep Bey’ede Türkiye’de BÖH’ü olduğundan dahadüşük göstererek, Sağlıkta Dönüşüm Prog-ramı’nın toplumsal sağlık göstergelerindekisonuçlarını gizleyip, sahte başarı aracı olarakkullanması hakkını da vermez.

SB çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanıProf. Dr. Recep Akdağ’a elindeki bu mina-renin çok büyük olduğunu, herhangi birkılıfa sokulup saklanamayacak kadar büyükolduğunu anımsatmak bizim toplumsal so-rumluluğumuz kapsamında yer almaktadır.Gerisi ne olacak diye sorarsanız. Gerisi san-dıkta diyelim...

Kaynakça:

Sağlık Bakanlığı(2014), Sağlık İstatistikleriYıllığı 2013Sağlık Bakanlığı(2015), Sağlık İstatistikleriYıllığı 2014Sağlık Bakanlığı(2016), Sağlık İstatistikleriYıllığı 2015 Haber Bülteni http://www.sag-lik.gov.tr/TR/dosya/1-107917/h/yillik.pdfTÜİK Haber Bülteni, Doğum İstatistikleri,2014. Sayı: 18621, 17 Nisan 2015.TÜİK Haber Bülteni, Doğum İstatistikleri,2015. Sayı: 21514, 15 Nisan 2016.TÜİK Haber Bülteni, Ölüm İstatistikleri,2014. Sayı: 18623, 29 Nisan 2015.TÜİK Haber Bülteni, Ölüm İstatistikleri,2015. Sayı: 21522, 28 Nisan 2016.Yeni Şafak Gazetesi, Son Dakika Haberi, 17Kasım 2016, 22.01

Onur HamzaoğluKocaeli Dayanışma Akademisi

(KODA)

Tablo 1. Türkiye’de yıllara göre canlı doğumlar ve bebek ölümleri (TÜİK)Yıl Canlı doğum sayısı 0-29 günlük NÖH (binde) 1-11 aylık PNÖH (binde) Bebek ölüm sayısı BÖH (binde)

bebek ölümü bebek ölümü

2013 1 291 217 9 051 7.0 4 942 3.8 13 993 10.8

2014 1 345 286 10 185 7.6 4 980 3.7 15 165 11.3

2015 1 325 783 9 096 6.9 5 068 3.8 14 164 10.7

NÖH: Neonatal ölüm hızı, PNÖH: Perinatal ölüm hızı, BÖH: Bebek ölüm hızı

Tablo 2. TÜİK ve Sağlık Bakanlığı(SB) verileriyle Türkiye’de yıllaragöre bebek ölüm hızları(binde) ve farklar

Yıl SB TÜİK Fark

2013 7.8 10.8 -3.02014 7.6 11.3 -3.72015 7.6 10.4 -2.8

Tablo 3. Türkiye’de yıllara göre bebek ölümleri ve SB’nin gizledikleriYıl SB TÜİK Gizlenen Gizlenen %

2013 10 106 13 993 -3 887 38.52014 10 199 15 165 -4 966 48.72015 10 351 14 164 -3 813 36.8

Bebek ölümleri saklanıyor

Page 14: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

14Kasım 2016

Sevgili dostum Nihat Taydaş, mahmurbir Pazar akşamı evde okumakla yaz-mak arası sendelerken aradı beni, ha-raretli bir üslupla bir kitabı okumamgereğini anlatıyordu. Dinledim ve unut-tum. Sonra Kızılay’da bir kitapevinderastlayınca anımsadım, alıp okudum oakşam bir solukta.

Bir anda anıların sahnesi açılıp perdeperde önüme serildi. Benim için biryaşam(lar) geçidiydi Ankara’nın tiyatrosahnelerinden bizlere, altmışlar sonla-rından yetmişler sonlarına uzanan onyıl boyunca…

Tiyatrocu gözüyle anımsadım gen-çliğimi sil baştan.

Tiyatro adanmışlıktır derlerdi, anla-maya çalışırdım. Duygusal zenginlikve bir o kadar da alabildiğine yoksunlukiçinde… Zaten adanmadan neyin hakkıverilebilir ki.

Evet, tiyatroya adanmış bir ömür…Erdoğan Akduman, olanca samimiye-tiyle yüreğini ortaya koymuş, “Üç Dev-rimci Tiyatro Bir Meddah” adlı ese-rinde.

Eldeki arşiv, belge ve deneyim biri-kimine yaslanarak, oldukça kolay oku-nan dil ve anlatı bütünlüğüne sahipönemli bir çalışma ortaya çıkarmış.Tebrik ederiz.

Gözüm hemen tanıdığım oyuncudostları aradı. Halil Esen, Nejat Orhan,Nurkut İlhan, kimlerin ismi yoktu ki,şahsen tanıdığım, tanımadığım ama is-mini bir biçimde bildiğim, oyunculuk-larını severek, keyifle izlediğim kimleryoktu ki. Bir sahne(ler) ve sahne in-sanları geçidiydi benim için.

Birkaç gün boyunca mutlulukla dolup,taştım ve hatta bir gece rüyamda, kuşolup yükseldim göklere ve dağ bayır,vadiler, dereler boyu kuşların gözüyleizledim Anadolu’yu. Meddahça…

Anadolu halk tiyatrosu geleneğindenesinlenerek evrensele ulaşma çabala-rının epik, diyalektik arayışını anlamayaçalıştım Akduman’la beraber.

***“Ankara Birliği Sahnesi” ile başlıyor

serüven…17 Aralık 1969 gecesi, Vasıf Öngö-

ren’in yazıp yönettiği “Asiye NasılKurtulur” oyunu ile açılıyor sezon.Defalarca izlediğim bir tiyatro klasiğinin

öyküsünü bir de Erdoğan Ak-duman’ın kaleminden dinle-dim.

Ankara Birliği Dergisi…Bertolt Brecht’in “AdamAdamdır” oyunu… Ana-dolu turneleri… AnkaraGençlik Parkı gösterimle-ri…

Bugün dönüp baktığımızda belkibize anlamsız gelen ama o günün ko-şullarında çok hayati olduğu sanılan,kadehler dolusu gerilimler ve yıpratıcıtartışmalar… Ayrılıklar…

Erdoğan Akduman’ın, Erol Toy’unkaleme aldığı Heka-Meddah eseri te-melinde, Meddah geleneğine yenidenhayat verebilmek için günler gecelerboyu süren, uzun, inatçı çabalarınınürünü, geleneği günümüze taşıyıp çağ-daş anlamda görünür hale getirebilmebaşarısı… Ve Meddah’ın Anadolu tur-nesi…

Ankara Birliği Sahnesi Davası… An-cak bizim ülkemizde olabilecek cinsten,bir tiyatro topluluğunun belki de tarihteilk ve son kez gizli örgüt kurmaktanyargılanması ve mahkûm edilmesininibretlik garabeti…

***12 Mart askeri dönemi, hapislik

yılları ve Mamak Askeri Cezaevi’nden74 affıyla çıktıktan sonraki dönemdebaşlayan “Çağdaş Sahne” deneyimi vesendika tiyatro ilişkisi. Yetmişler so-lunun iç gerilimlerinin gölgesinde an-tifaşist mücadeleye ve devrimci kültürekatkı çabaları.

Tiyatro, çocuk tiyatrosu, film, müzik,sanatsal gösteriler ve tartışmalar…

Nazım Hikmet’in “Yusuf ile Menofis”oyunu. Samed Behrengi’nin “KüçükKara Balık” hikâyesinden uyarlanançocuk oyunu…

Dizi halinde devam eden, Ruhi Su/Sümeyra Çakır, Cem Karaca, TimurSelçuk, Rahmi Saltuk konserleri, TülinNutku/ kadınlarımız (türkü, şiir, slâyt)vb. gösterimler…

Söyleşiler, açıkoturumlar…Gerhart Hauptmann’ın “İsyan” oyu-

nu.Nihat Asyalı ve Yusuf Dağüstün ve

Çağdaş Sahne Çalışanları’nın kalemealdığı, Maden-İş Sendikası’nın tarihiBursa grevini konu alan “Grev” oyu-nu.

Oyunla-rın Anadolugösterimleri-ne getirilenvalilik yasak-lamaları…

Tiyatronunidari yasaklarlave faşist saldı-rılarla cengi…

***Ve son olarak

da Erdoğan Ak-duman’ın “ÖncüSahne” deneyi-mi…

Yokluklar veyoksunluklar girda-bında yeniden ve yeniden kendi külle-rinden tiyatroyu var etme çabası.

Erdoğan Akduman’ın yazıp yönettiği“Büyük Gösteri” oyunuyla ilk kez vebir tiyatro oyununda “köçek” sahneyeçıkar ve Akduman kendisi oynar. (15Aralık 1976)

12 Mart 1971 muhtırası sürecindeöldürülen gençlerin aileleriyle yapılanve Milliyet gazetesinde “Kan Çiçekleri”başlığıyla yayınlanan röportajları Er-doğan Akduman’ın ricasıyla usta yazarDursun Akçam oyunlaştırır.

“Kan Çiçekleri”, yetmişlerin kanlıkaranlığında yitirdiğimiz, can parele-rimiz, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız, ar-kadaşlarımız, ömürlerinin baharındaonlardan eksilip bize eklenen, utangaçbir mahcubiyetle yaşamaya çabaladı-ğımız ömürcüklerimizdir de aslında.Oyun çok beğenilir ve uzun süre sah-nelenir. Ülkenin her yerinden gelençocukları öldürülen aileler gözyaşlarıylaizler.

Oyunun 1 aylık İstanbul turnesi 1Mayıs 1977 akşamı başlayacaktır,ama…

O bilinen kanlı 1 Mayıs katliamıgerçekleşir ve çaresiz Ankara’ya geridönerler.

1977 Temmuz ayında 20 gün boyuncaAnkara Gençlik Parkı Açık Hava Ti-yatrosu’nda sahnelenir ve her gecesalon coşkuyla dolar taşar.

İlk sezonu Küçükesat semtinde ki-raladığı Karınca Sineması’nda tamam-layan Öncü Sahne, 1977 Ekimindeyeni sezona, Derya Sineması sahne-sinde; Büyük Gösteri, Kan Çiçeklerive Meddah ile devam eder. Oyunlardışında, Ruhi Su, Cem Karaca, TimurSelçuk, Rahmi Saltuk gibi değerli sa-natçıların konserler dizisi de sürmek-tedir.

Bu arada Öncü Sahne tam dört kezbombalı saldırıya uğrar.

Provaları çok uzun süren, Hasan Hü-seyin Korkmazgil’in “Hızarcı” oyunuancak bir kez seyirci karşısına çıkabilir.Ardından “Kan Çiçekleri” oyunuylaturneye çıkılır. Ve tabi ki bomba ih-barları, faşist saldırılar, yasaklamalargirdabında…

İki yıl yaşayabilen Öncü Sahne dedaha fazla varlığını sürdüremez.

“Üç devrimci Tiyatro, Bir Meddah”dönemi böylece sona erer.

***Erdoğan Akduman’ın belki bir adım

önde olduğu ve yine belki bir gömlekfazladan terlediği, bir avuç tiyatro sev-dalısının cesur ve özverili öyküsüdürkitap. Ve tabi Erdoğan Akduman anla-tımıyla ve onun kaleminden. Her öykübir başka anlatıcı tarafından bir başkabiçimde ve bir başka üslupla anlatıla-bilir. Ne mutlu anlatacak öyküsü olan-lara.

Özellikle kuşakdaşlarıma öneririmve tiyatroya yeni başlayanlara ve tiyatroseverlere… Nerelerden geçip geldibaşkent sahneleri bu günlere… Birbaşka gözle ve bir başka açıdan anla-yabilmek için, anlayana… Yeri gelirsözcüklerden sazdır tiyatro…

Meddahın davulu az anlamayana…***Hayat sahnesinin, adına tiyatro denen

gerçeğe en yakın rüyası hiç eksilmesinyaşamınızdan…

“Her ne kadar sürçülisan ettikse af-fola!”

22.11.2016, Ankara

Dosttan Dosta Selam İle(Üç Devrimci Tiyatro Bir Meddah)

Serdar Koç

“BUGÜN HAVA GÜZELOLACAK”

oyun başlamış,güzel,bu oyun güzel olacak…

ışıklar yanar usulcana…usulcana sahneye…

şiir…yükselir dalga dalga

muhtelif replikler…yorumlar…

ses/ müzik…perde perde çıkar/ iner…

ışıklar söner…ve perde-

(“bugün hava güzelolacak”Cemal,

Serdar Koç

Page 15: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

15Kasım 2016

İç Anadolu Bölge Tabip Odaları

Güney İlleri Tabip Odaları

Karadeniz Bölge Tabip Odaları

Sağlık alanı ve ülke gündemindeki sorunları değerlendirmek üzeretabip odalarınca düzenlenen bölge toplantıları sürüyor. 12 Kasım2016 tarihinde Adana Tabip Odası’nın ev sahipliğinde Güney İlleriTabip Odaları ve Eskişehir Tabip Odası’nın ev sahipliğinde İçAnadolu İlleri Tabip Odaları toplantıları yapıldı. 20 Kasım 2016tarihinde de Samsun Tabip Odası’nın ev sahipliğinde Karadenizİlleri Tabip Odaları toplantısı gerçekleştirildi. Toplantılarda alınankararların ayrıntılarına www.ttb.org.tr sayfasından ulaşabilirsiniz.

Bölge tabip odaları toplantıları yapılıyor

Page 16: İklim Zirvesinde “endüstri” etkisi Emeğimizin ucuzlatılmasına, … · 2016-11-29 · neden analizi yapılmaksızın yürütülen eylem planı tartışmalarında da kendini

- Maaşlarının artırılmasını

- Hastanelerde öncelik

- Özel hastanelerde indirim

- Özel ambulanslarda indirim

- Huzurevi

- Lokal

Kasım 2016

91%

%

95%%

25%

5280

Emekli maaşıyoksulluk

sınırının altında

%

14

91

96

Emeklimaaşı

kendisi veailesini

geçindirmekiçin yeterli

değil

%

%

Emekli maaşıdışında ek bir

geliri yok

Geleceğeumutla

bakmıyor

Emekliolduktan sonrageçim sıkıntısı

çekiyor

Emekli maaşı insanca yaşamstandardını karşılamıyor

Emekli maaşıaçlık sınırında

14 Mart 2016’daverilen emekli

maaşlarına zam

“müjde”si(!)yalan oldu!

Geçimsıkıntısı

nedeniyleemeklilikten

sonra daçalışmaya

devamediyor

Veriler, Ankara tabip Odası tarafından Ocak- Şubat 2016 tarihli Emekli Hekim Anketi’nden alınmıştır.

Kaynak: http://www.ajanshaber.com/basbakan-davutoglu-konusuyor-haberi/339972

Çalışırken şiddet mağduru, emekli olabilirse

yoksulluk mahkumu!

Talepler