jeolojİ ders notlari

29
2.DERS MOHS SERTLİK DİZİSİNDE YER ALAN MİNERALLER: Talk, Jips, Kalsit, Fluorit, Apatit, Feldspat, Kuvars, Topaz, Korundum, Elmas AROGONİT: Kimyasal Bileşimi: CaCO 3 Kristal Sistemi: Ortorombik Kristal Biçimi: İkizlenme göstermeyen türleri nadir iğnemsi bazen levha şeklindedir. Güçlü ikizlenme gösteren türleri iğnemsi, prizmatik, lifsi, pizolitik, sarkıt veya sütun şeklindedir. İkizlenme: Çok yaygın pseudo-hegzagonal şekilli ikizleri özellikle (110) yüzeyinde altılı prizmalar halinde gözlenir. Sertlik: 3,5-4 Özgül Ağırlık: 2,947 Dilinim: (010) belirgin Renk ve Şeffaflık: Renllsiz, beyaz, sarımsı, gri, yeşil, mavimsi yeşil, mavi, kırmızı, kahverengi, şeffaf-yarı şeffaf Çizgi Rengi:Beyaz Parlaklık: camsı, reçine parlıklığı KUVARS: Kimyasal Bileşimi: SiO 2 Kristal Sistemi: Hegzagonal Kristal Biçimi: Altıgen prizmalar şeklinde kristalli prizma yüzeyleri kristalın uzun kenarlarına dik yönde çizikli İkizlenme: Dauphin, Brezilya ve Japon ikizleri çok yaygındır Sertlik: 7 Özgül Ağırlık; 2,65 Renk ve Şeffaflık: Genellikle renksiz, bazen beyaz; şeffaf-yarı şeffaf Ayırıcı Özellikliri: Kristal şekli, camsı görünümü, sertliği, konkoidal kırılması Türleri: Sagenit ( rutil iğnecikleri içerin kuvars), ametist (mor eflatun), süt kuvarsı (beyaz), gül kuvarsı (gül pembesi), sitrin (sarı), dumanlı kuvars( duman renkli, bulanık görünümlü) Bulunuşu: Doğa yaygın olarak rastlanılan minarellerin başında gelir. Magmatik, metamorfik, özellikle granit ve gnaysların sedimanter kayaların olağan bileşenidir. Kuvarstiklerin ana bileşieni olan kuvars birçok cevherleşmeninde gang minareli olarak bulunur. KROMİT: Kimyasal Bileşimi: FeCl 2 O 3 Kristal Sistemi: Kübik Kristal Biçimi: Çok nadir bulunan kristalleri oktahedral masif tanesel

Upload: api-3810052

Post on 13-Jun-2015

4.487 views

Category:

Documents


12 download

TRANSCRIPT

Page 1: JEOLOJİ DERS NOTLARI

2.DERS

MOHS SERTLİK DİZİSİNDE YER ALAN MİNERALLER: Talk, Jips, Kalsit, Fluorit, Apatit, Feldspat, Kuvars, Topaz, Korundum, Elmas AROGONİT: Kimyasal Bileşimi: CaCO3

Kristal Sistemi: OrtorombikKristal Biçimi: İkizlenme göstermeyen türleri nadir iğnemsi bazen levha şeklindedir. Güçlü ikizlenme gösteren türleri iğnemsi, prizmatik, lifsi, pizolitik, sarkıt veya sütun şeklindedir. İkizlenme: Çok yaygın pseudo-hegzagonal şekilli ikizleri özellikle (110) yüzeyinde altılı prizmalar halinde gözlenir.Sertlik: 3,5-4Özgül Ağırlık: 2,947Dilinim: (010) belirginRenk ve Şeffaflık: Renllsiz, beyaz, sarımsı, gri, yeşil, mavimsi yeşil, mavi, kırmızı, kahverengi, şeffaf-yarı şeffafÇizgi Rengi:BeyazParlaklık: camsı, reçine parlıklığı KUVARS: Kimyasal Bileşimi: SiO2

Kristal Sistemi: HegzagonalKristal Biçimi: Altıgen prizmalar şeklinde kristalli prizma yüzeyleri kristalın uzun kenarlarına dik yönde çizikli İkizlenme: Dauphin, Brezilya ve Japon ikizleri çok yaygındırSertlik: 7Özgül Ağırlık; 2,65Renk ve Şeffaflık: Genellikle renksiz, bazen beyaz; şeffaf-yarı şeffafAyırıcı Özellikliri: Kristal şekli, camsı görünümü, sertliği, konkoidal kırılmasıTürleri: Sagenit ( rutil iğnecikleri içerin kuvars), ametist (mor eflatun), süt kuvarsı (beyaz), gül kuvarsı (gül pembesi), sitrin (sarı), dumanlı kuvars( duman renkli, bulanık görünümlü)Bulunuşu: Doğa yaygın olarak rastlanılan minarellerin başında gelir. Magmatik, metamorfik, özellikle granit ve gnaysların sedimanter kayaların olağan bileşenidir. Kuvarstiklerin ana bileşieni olan kuvars birçok cevherleşmeninde gang minareli olarak bulunur. KROMİT: Kimyasal Bileşimi: FeCl2O3

Kristal Sistemi: KübikKristal Biçimi: Çok nadir bulunan kristalleri oktahedral masif taneselSertlik: 5,5Özgül Ağırlık; 4,5-4,8Renk ve Şeffaflık: Siyah ve OpakÇizgi Rengi: KahverengiParlaklık: MetalikAyırıcı Özellikleri: Çizgi rengi ve zayıf manyetiklik özelliğiBulunuşu: Kromit, peridodit ve diğer ultrabazik kayalar ile serpantinitlerden yaygın olarak bulunur. Magmatik fiferansiyasyon sonucu, magmadanitibaren soğuma sırasında, kromit’inilk olarak ayrılması ile zengin kromit yatakları oluşur.

KAYAÇ YAPAN MİNERALLER:1. Kuvars2. Feldspat3. Feldspatoidler4. Mikalar

Page 2: JEOLOJİ DERS NOTLARI

5. Amfiboller6. Piroksenler7. Olivin grubu mineraller8. Kil mineralleri9. Granatlar10. Kayaç yapan diğer mineraller

KAYAÇLAR:Tek bir veya birden fazla mineralle ait kristal ve/ veya tanelerin bir araya gerekoluşturdukları katı kütlelere “kayaç” veya “taş” adı verilir. Kayaçlar kekenli ve oluşum koşullarına göre 3 grupta toplanır:

1. Mağmatik Kayaçlar2. Sedimental (Tortul) Kayaçlar3. Metamorfik ( Başkalaşım) Kayaçlar

MAĞMATİK KAYAÇLARErgimiş halde birsilikat hamuru durumunda olan mağmanın yükselerek yer kabuğununiçerisine girmesi ve yer kabuğunun derinliklerinde, yeryüzüne yakın veya yeryüzünden soğuyarak katılaşması sonuçu oluşan kayaçlardır. Mağmanın soğuması ve katılaşması serinlerde meydana gelirse ortaya çıkan kayaçlara plütonik kayaçlar (derinlik kayaçları) denir. Örn: granit. Bu soğuma ve katılaşma yüzeyde meydan gelirse volkanik kayaçlar denir.örn: bazalt. Derinlik kayaçlar ile volkanik kayaçlar arasında bir geçiş safhasındaoluşmuşsa yarı derinlik (damar) kayaçı denir. Örn:diyabaz.

MAĞMATİK KAYAÇLARIN KİMYASAL BİLEŞİĞİKimyasal bileşim kayaçı teşkil eden minerallerin cinsine ve bulunuş oranına bağlıdır. Mağmatik kayaçlarının bünyesinde yer başlıca minerallerin bulunuş oranları şöyledir:

Feldspatlar %59Piroksen ve Amfiboller %17Kuvars %12Mika %4Diğer mineraller %8

Bu duruma göre silisyum ve aliminyum mağmatik kayaçları başlıca bileşenini temsil eder. Özellikle silisyum en önemli bileşendir. Mağmatik kayaçlar içerisinde silisyum oranına göre 4 gruba ayrılır. Bunlar:Asit kayaçları: Silisyum oranı %65-66’dan çok açık renkli nispeten hafifNötr Kayaçlar: Silisyum oranı %52-65 arasındaBazik Kayaçlar: Silisyum oranı %52’den az koyu renkli nispeten ağırStrabazik kayaçlar: Silisyum oranı %40, çok yoğun ve koyu renkli

Derinlik kayaçı: Granit, siyenit, ultramatikYarı derinlik kayaçı:Damar kayacı: DiyabazYüzey kayacı: Andezit,trakit,bazalt,obsidiyan

VOLKANLARMağmanı yeryüzünde veya yeryüzüne yakın derinliklerdeki faaliyetine volkanizma denir.bu arada sıvı, katı ve gaz hallerinde yeryüzüne cıkan magma değişik biçimde volkanları (yanardağları) meydana getirir. Her volkan yer için (özellikle üst mantonun)yeryüzüne çıkmış bir parçası sayılır. Volkanın şekli ve yapısı onu oluşturan magmanın fiziko kimyasal özelliğinin taşlanmış bir örneğidir. Volkan faaliyetini en önemli nedeni gazların magmadan ayrılışıdır. Normal olarak , yüksek basınç altında magma içerisinde erimiş halde bulunan çeşitli gazlar azalması ile magmadan ayrılır ve büyük bir güçle yeryüzüne cıkmak ister. Basıncın azalması veya kalması ile magma köpürür, hafifler,daha akıcı bir hal alır, daha kolay püekürme özelliği kazanır.

VOLKAN TÜRLERİ

Page 3: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Tabla Şeklinde Volkanlar: Fazla akıcı bazaltik lavların yer kabuğunun yarık ve çaltlaklıklarından çıkarak geniş alanlara yayılmaları ile meydana gelen volkan şaklidir. Bunların kalınlıkları binlerce metre olabilir.

Kalkan Volkanlar: Koyu bazaltik lavların dar kanallardan yavaş yavaş çıkması ile meydan gelen az eğimli-hafif kubbemsi yapılardır.bunların yatay kesitleri genellikle daireseldir. Yamaçların eğimi en cok 10o olup volkanların şekli böylece kalkana benzemektedir.Patlama veya çökelme nedeniyle lav kubbesinin ortasında çoğu kez geniş bir kazan , bir kaldera ortaya çıkar.

VOLKAN YAPILARI MAAR: Bir veya bir kaç kez patlamalarla meydan gelen ve yalnızca (tütlerden) kllerden

oluşan oluşan krater biçimindeki volkanlara maar denir. Bunların çoğunluğu dairesel göller şeklinde bulunur. Kuru olarrıda vardır. Türkiye’de Nevşehir ve Karapınar çevresinde yer alan Acı göl, Tuz gölü, Mekke gölü maar şeklinde kraterlerdir. Maar yeryüzü seviyesine kadar aşındıklarında alttan içerisi tüfle dolu bir baca ortaya cıkar.bunlara volkan embriyoları da denir.

KÜL VOLKANI: Bazı volkan kolonileri yalnızca küllerden oluşmuştur. Bunları şekilleri düz ve muntazamdır. Genellikle bileşik volkan bölgelerinde diğer büyük yapılar arasında yer alır.

LAV: püskürme sırasında yüzeye cıkan magma Lav adını alır. Yanardağın yamaçlarından lavdan oluşan bir nehir gibi akan lav akıntısının zamanla soğuyup katılaşması ile volkanik kayalar oluşur. Bir yanardağ püskürme sırasında sıkışmış gazların patlam biçiminde kurtulması sonuçunda havaya fırlayan lav kütlelerine pireklastlar denir. En iri pireklastlar bomba ve bicklardır.

SERTLİKBir mineralin çizilmeye karşı gösterdiği dirence “sertlik” darbelere karşı gösterdiği dirence “sağlamlık” denir.

1. Talk: Tırnakla çizilir.2. Jips: Tırnakla çizilir3. Kalsit: Toplu iğne ve çakı ile çizilir.4. Florit: Toplu iğne ve çakı ile çizilir.5. Apalit: Toplu iğne ve çakı ile çizilir.6. Feldspat: Camı çizer, topşu iğne ive çakı ile zor çizilir.7. Kuvars: Toplu iğne ve çakı ile çizilmez.8. Topaz: Toplu iğne ve çakı ile çizilmez.9. Korund: Toplu iğne ve çakı ile çizilmez.10. Elmas Herşeyi çizer.

Doğada isimlendirilen bazı kireçtaşları: Fosilli kireçler Mercanlı kireçtaşı Resifal kireçtaşı Kili kireçtaşı Oolitik kireçtaşı Pizolotik kireçtaşı gibi adladırılmışlardır.

3.DERS HOCANIN VİZE ÖNCESİ VERDİĞİ NOTTUR!!!!!

4: DERS

Page 4: JEOLOJİ DERS NOTLARI

TRANSGRESYON- REGRESYON

Transgresyon; denizin yavaş bir şekilde kara üzerine ilerlemesi olayıdır. Bu sırada denizin kara üzerine çökelttiği istife transgresif istif veya transgresif seri denir.

Regresyon ise denizin karadan yavaş bir şekilde çekilmesi olayıdır. Bu olay sırasında regresif istif veya regresif seri meydana gelir.

(ARADA RESİM VAR!! ONLARA BAK!!!)

Page 5: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Bir transgresif seride altta iri taneli çökeller (konglomera, kumtaşı) yer alır ve yukarıya doğru giderek ince taneli çökeller (marn, kalker) geçilir. Bu durum denizin aynı düşey kesitte gittikçe derinleşmesi ile ilgilidir. Deniz sığken, iri taneler, dalga ve akıntılarla fazla uzaklara taşınamadıkları için, kıyı çizgisi yakınında biriktirilmişlerdir. Deniz karaya doğru ilerledikçe, eski kıyı çizgisinin bulunduğu yer gittikçe derinleşmiş ve dolayısıyle bu kesime kıyıdan uzaklara taşınabilen ince taneli çökeller birikmiştir.      Regresif seride ise, aynı yerde denizin derinliği gittikçe azaldığı için, iri taneli çökeller üstte, ince taneli çökeller altta yer alırlar.         Tortul tabakalar çeşitli kalınlıkta olurlar. Buna göre ayrılabilen başlıca tipler aşağıdaki gibidir:

Lamına: 1cm'den ince İnce tabaka:1 -10 cm Orta tabaka:10 - 30 cmKalın tabaka:30 -100 cm Çok kalın tabaka:100 cm'den kalın

METAMORFİK KAYAÇLAR:Daha önce varolan kayaçların ısı ve basınç etkisiyle değişmesine “metamorfizma” bu yolla oluşan kayaçlara da “metamorfik kayaçlar veya metamorfitler” denir. Metamorfitlerin türediği köken kayaçlar tortul, mağmatik veya metamorfik olabilir. Metamorfizma sonucu oluşan kayaçlar mineral bileşimi ve yapısal özellikleri bakımından türedikleri kayaçlardan çok farklıdırlar.

Metamorfizma türleri:Oluş şekli ve etki olan faktörlere bağlı olarak metamorfizmanın beş ana türü ayırt edilir.1- Kontakt metamorfizma (termal metamorfizma); Mağmanın daha önce var olan kayaçlar içine

Page 6: JEOLOJİ DERS NOTLARI

girerek bunları değiştirmesine “kontakt”veya “termal” metamorfizma ismi verilir. Buradaki değişime etkin olan esas faktör ısıdır ve merkezden uzaklaştıkça metamorfizmanın şiddeti azalır.2- Bölgesel (rejyonal) metamorfizma; Geniş alanlarda basınç ve ısının etkin olması sonucu meydana gelen metamorfizmadır. Bölgesel metamorfizma ile oluşan kayaçlar içinde genelde mika, aktinolit ve hornblend gibi levhalı minerallerin dizilmesi sonucu gelişen ve “klivaj” veya “yapraklanma” adı verilen yapı gelişir. Bölgesel metamorfizmanın geliştiği alanlarda çoğu kez büyük mağma sokulumlarından kaynaklanan batolitler gelişir.3- Dinamik metamorfizma (diskolasyon metamorfizma); Kayma, kırılma ve faylanma sonucunda oluşan metamorfizmaya denir. Burada ısının rolü çok azdır ve değişikliği meydana getiren esas faktör sürtünmedir. Çoğunlukla kırılma ve ufalanmalar “milonit” adı verilen ve ince taneli alan içine serpilmiş daha iri kristallerden oluşan kayaç türünün oluşumuna neden olur.4- Retrograd (gerileyici) metamorfizma; Önceleri daha yüksek dereceli metamorfizma geçiren bir kayacın sonra buna kıyasla daha düşük dereceli metamorfizma geçirmesine denir. Böyle bir durumda kayaçlarda geniş ölçüde bir bozuşma yani minerallerin yüksek derecelerden daha düşük derecelere dönüşümü yaygın olarak görülür.5- Kendi kendine metamorfizma ; Mağmatik bir kütlenin soğuması sırasında kütle içinde bulunan sıvı maddelerin etkisiyle meydana gelen kısmi değişiklikleri kapsayan metamorfizmadır

Metamorfik Kayaçların Genel Özellikleri1- Genellikle kristalli bir yapıya sahiptirler.2- Metamorfizma derecesi düşük olan kayaçlar yapraklı bir yapı gösterirler.3- Metamorfizmaya özgü yeni mineraller içerirler.4- Primer kayaca ait tabakalı yapı kaybolabilir.5- Metamorfizma derecesi çok düşük olan kayaçlarda ender olarak fosil bulunabilir.6- Büyük masifler (kütleler) halinde bulunabilirler.Metamorfik Kayaçlardaki Yapılar:Klivaj ; Kayaçların paralel düzlemler boyunca yaprak veya dilim dilim ayrılması özelliğidir.Foliasyon; Metamorfik kayacı oluşturan belirli minerallerin birbirine parelel düzlemler, mercekler veya bantlar teşkil edecek şekilde toplanmaları, sıralanmaları ile meydana gelen bir yapı şeklidir.Lineasyon; Metamorfik kayaçlardaki minerallerin veya yapıların birbirine paralel olarak dizilmesiyle oluşan yapılardır. Çok genel anlamda metamorfik kayaçlardaki her türlü çizgisel yapılara lineasyon, her türlü düzlemsel yapılara foliasyon denir.Şistozite; değişik boyuttaki mineral tanelerinin tam parelel veya yarı-parelel biçimde dizilmeleri sıralanmaları sonucu meydana gelen bir yapı biçimidir. Yassı mika kristallerinin paralel dizilişleri ile düzlemsel şistozite, amfibol gibi ince-uzun kristallerin paralel sıralanışları ile çizgisel şistozite oluşur.Bazı metamorfik kayaçlar ve özellikleri:Hornfels: Bir kontakt metamorfizma ürünü olup klivaj veya çizgisellik yapısı göstermez. Az çok eşit tanelerin oluşturduğu mozayik bir doku sergiler, bazen iri kristaller içerebilirler. Sleyt: İnce taneli bir kayaç olup genelde düşük dereceli metamorfizma sonucu gelişir. Ancak mikroskobik olarak gözlenebilen, çok iyi gelişmiş bir klivaj yapısı sergiler. Mika, kuvars ve feldispat ardalanması şeklinde görülen bu klivaj “sleyt klivajı” diye bilinir.Fillit: Sleytlere kıyasla daha kaba taneli olan metamorfik kayaçlardır ve onlara kıyasla biraz daha şiddetli olan bir metamorfizma sonucu oluşurlar. Belirgin bir klivaj yapısı gösterir ve yüzeyleri parlak ve cilalıdır.Şist: Sleyt ve fillitlerden daha kaba taneli olan şist, mika ve kuvarsla feldispat ardalanması şeklinde gelişen tipik bir klivaj yapısı sergiler. Şistlerde görülen bu tipik klivaj yapısı “Şistozite” diye tanımlanır. Şistler fillitlere göre daha fazla metamorfizmaya uğramış kayaçlardır.Gnays: Orta ve yüksek dereceli metamorfizma geçiren, kuvars ve feldispat bakımından zengin kayaçlardır. Klivaj yapıları şistlerinki kadar belirgin ve tipik değildir. İçlerinde bazen kuvars ve

Page 7: JEOLOJİ DERS NOTLARI

feldispat kristalleri düğüm veya göz şeklinde olur. Bu türden kristalleri içeren gnayslara "gözlü gnays" ”adı verilir.Metakuvarsit: Tortul kökenli kuvarsitlerin metamorfizmaya uğraması ile oluşan kayaçlardır. Genelde kuvarstan oluşur ayrıca az miktarda biyotit, muskovit vb. minerallerde bulunabilir.Mermer: Kireçtaşlarının metamorfizma geçirmesi ile meydana gelirler. Esas mineralleri kalsit veya dolomittir. Bunlardan başka muskovit, tremolit gibi minerallere de olağan olarak rastlanır. Mermerler şekere benzeyen dokularıyla kireçtaşlarından kolayca ayırt edilir.

5.DersÇATLAKLAR VE FAYLAR

Herhangi bir kayacı etkileyen kuvvetlerin kayacı oluşturan parçaları ayrılması veya parçalanması şeklinde meydana gelen olaya “kırılma” adı verilir. Kırılma yüzeyi arasındaki açıklık bir santimetreden daha küçük ise “çatlak” bir santimden daha fazla olması durumunda ise “yarık” olarak tanımlanır.Kırık yüzeylerinin birbirine kıyasla gözle görülebilir bir şekilde kaymaları sonucunda ise “fay” denilen kırıklı yapılar oluşmaktadır.FAYLAR:Kayaçlarda gözle görülebilecek kadar kayma hareketi gösteren kırıklara Fay denir. Faylarda kayma hareketinin oluştuğu düzleme fay düzlemi veya fay aynası denir.Fay düzleminin eğik olması durumunda birbirine kıyasla kayan bloklardan birisi fay düzlemi üzerinde, diğeri de altındadır. Fay düzleminin üzerinde bulunan bloğa “tavan bloğu” altındakine “taban bloğu” denir.Fayların Değişik Türleri:

1. Doğrultu Atımlı Faylar Sağ yönlü Sol yönlü

2. Eğim Atımlı Faylar Normal Ters

3. Yanal (oblik) Atımlı Faylar, Ters Normal

Normal Fay: Fay düzleminin iki yanında bulunan blokların fay düzleminin eğimi boyunca birbirine nazaran kayarak hareket etmesi sonucu meydana gelirler.Ters Fay: tavan bloğu taban bloğuna nazaran fay düzlemi üzerinde eğim yukarı doğru hareket etmiş veya taban blok tavan bloğuna nazaran fay düzlemi üzerinde eğim aşağıya doğru hareket etmiştir.Doğrultu Atımlı Faylar: bir bloğun bir diğerine göre yanal hareket etmesine “doğrultu atımlı faylanma” denir. Bir bloğun bir diğerine göre sağa hareket ediyorsa “sağ yönlü doğrultu akımlı faylanma” sola hareket ediyorsa “sol yönlü doğrultu akımlı faylanma” denir.Graben: iki normal fay arasında aşağıya doğru çökmüş dar ve uzun çukurluklardır.Horst: iki normal fay arasında grabenlere nazaran yukarı çıkmış veya yükselmiş olan kesimlere denir.Fayların Tanınmasına Yarayan Veriler:

Fay düzemlini karakteristik özeliği Fay düzlemi ile temas halde bulunan tabaka uçlarının kıvrılması Fay breşi ve milonit oluşumu Silişleşme ve mineralizasyon Soğuk, sıcak su kaynaklarının çizgisel sınırlanışı Çizgisel bitki anomalisi Belirli morfolojik yapının bir çizgisellik boyunca kesilmesi

Page 8: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Fay eteği molozları veya fay birikinti konisi Dik ve keskin topografta yüzeyleri Belirli hatlar boyunca yoğun depremsellik görülmesi Yapıların devamsızlığı Yapıların tekrarlanması veya kaybolması Sondajlarda ayrılma veya bindirme sahalarının saptanması

KIVRIM: Tabakalı kayaçların tektonik kuvvetlerin etkisiyle kazandıkları dalga şeklindeki deformasyonlara kıvrım, meydana gelen olaya da kıvrımlanma denir. Kıvrımlar, antiklinal ve senklinallerden meydana gelirler. Kıvrımlarda kubbe şeklinde olan tümsek kısımları Antiklinal, çanak şeklinde olan kısımlara da senklinal adı verilir. Kıvrımların Değişik Türleri: simetri kıvrım, asimetri kıvrım, izoklinal kıvrım, yatık kıvrım, devrik kıvrımları, monoklinal kıvrım, silindirik kıvrım, açısal kıvrım, loca ve bavul kıvrım Simetrik kıvrım: kıvrım kanatlarının eksen düzlemine göre simetrik olduğu kıvrımlar.Asimetrik kıvrım: kıvrım kanatlarının eksen düzlemine göre simetrik olmadığı kıvrımlar.Monoklinal kıvrım: tabak eğiminin yön değiştirmeksizin aniden artması sonucu oluşan tek kanatlı kıvrım.Devrik Kıvrım: kıvrım kanatlarının aynı yönde eğimli olduğu ve kanatlardan birisi ters dönen kıvrım.Yatık kıvrım:eksen düzlemleri yataya çok yakın veya yataya olan kıvrımlar.Silindirik kıvrım: şekilleri silindire benzeyen ve kesitleri az çok daire dilimi şeklinde olan kıvrımlardır.Antiklinoyum ve SenklinoryumBazı kıvrımlar büyük ölçekli olup geniş bir bölgede izlenebilir nitelikli olurlar. Bu kıvrımlar çoğunlukla üzerlerinde daha küçük ölçekli ve sistematik dağılımları olan antiklinal ve senklinalleri içerirler. Bu tür sistematik antiklinal ve senklinalleri içeren bölgesel ölçekli kıvrım antiklinal özellikli ise yapıya tümüyle “antiklinoryum”, seklinal özellikli ise “ senklinoryum” denir.

6.DersDepremler, volkanlar, heyelanlar, akarsuların taşıdıkları malzemeler, erozyon, yağmur, sel gibi doğal olaylar dünyamızın hareketli olduğunu açık bir şekilde bize ispat etmektedir.Bu hareketler dış ve iç dinamikler tarafından yönlendirilirler. Dış dinamiklerin enerji kaynağı güneş, iç dinamiklerin enerji kaynağı ise radyoaktif parçalanmadır.Dünyamızın dışını bir zar gibi saran ATMOSFER ve su kütlesini oluşturan HİDROSFER’in oldukça hızlı olan hareketlerini günlük hayatımızda izleyebiliyoruz.KATI ARZ (YER)’ın deprem ve volkanlar dışındaki hareketleri ise çok yavaş olduğu için fark edilememektedir.Günümüzde uydular ve GPS cihazları yardımıyla dünya üzerinde bir noktanın yer değişimi milimetre mertebesinde hassasiyetle ölçülebilmektedir. Bu ölçümler dünyanın bazı kesimlerinin senede santimetre mertebesinde hareket ettiğini göstermektedir.Dünyamız adeta bir soğan gibi iç içe zarlardan oluşur. Bu zarlar farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir.Dünyanın katı olan en üst katmanı elastik haldeki LİTOSFER dir. Daha alta ise plastik haldeki ASTENOSFER vardır.KONVEKSİYON AKIMLARI Yerin derinliklerinde radyoaktif bozunma ile ortaya çıkan enerji konveksiyon akımları ile yavaş bir şekilde yukarıya taşınır. Bunun sonucunda Astenosfer yavaş bir şekilde hareket eder. Bu hareket Astenosfer üzerinde yüzmekte olan litaosfer hareket ettirir.Litosfer konveksiyon hareketleri nedeniyle Astenosfer üzerinde farklı yönlerde hareket eden parçalardan (levha) oluşur.Konveksiyon levhaları hareket ettirir. Levhalar konveksiyon akımlarının etkisi ile birbirlerine yaklaşır, uzaklaşır ya da birbirlerine göre yanal olarak kayarlar.

Page 9: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Dünyamızın çehresi sürekli değişmektedir. 110 milyon yıl önce dünyamızdaki kıtalar birbirlerine yapışıktır.Dünyadaki mevcut levha sınırları hareketli bölgelerdir. Bunlarda depremler ve volkanlar vardır.Deprem, dünyamızın litosferinin haerketleri esnasında açığa çıkan bir enerji boşalmasıdır. Dünyadaki büyük deprem kuşakları levha sınırlarında bulunur.Deprem; Faylar, Dalma-Batma Zonları, volkanlar, heyelanlar, çökmeler, aşırı yüklenmeler, yer altı patlamaları, atık su depoları nedeniyle gelişir.Oluşumlarına Göre Depremler: 1-)Çöküntü Depremleri: yer altındaki mağaraların veya maden ocaklarının çökmesi ile oluşan depremlerdir.2-) Volkanik Depremler: volkanizma olayı sonucunda etkili olan depremlerdir. 3-) Tektonik Depremler: kıta ve dağ oluşumu hareketleri sırasında yer kabuğunda meydana gelen sıkışma ve kırılmalar sırasında olur.en fazla görülen deprem çeşididir. Etkin alanı çok geniştir.Derinliklerine Göre Depremler: 1-) Sığ depremler: 0-70 km2-) Orta derinlikte depremler: 70-300km3-) Derinlik odaklı depremler: 300-700kmUzaklıklarına Göre Depremler:1-) Yerel Depremler: 100 km den daha az2-) Yakın Depremler: 100- 1000 km arası 3-) Bölgesel Depremler: 1000-5000 km arası 4-) Uzak Depremler: 5000km den daha çokBüyüklerine Göre Depremler:1-) Çok Büyük Depremler: M>8.02-) Büyük Depremler: 7.0<M<8.03-) Orta Büyüklükte Depremler: 5.0<M<7.04-) Küçük Depremler: 3.0<M<5.05-) Mikro Depremler: 1.0<M<3.06-) Ultra Mikro Depremler: M<1.0

Deprem genellikle yerkabuğundaki fay adı verilen kırık zonları boyunca oluşur. FAY, dünyanın en üst katmanı olan kabuk içerisinde gelişen bir kırık düzlemidir. Faylar iki yanlarındaki kayaların birbirine göre hareket etmesini sağlarlar.Kayalar levha hareketlerinin bir sonucu olarak deformasyona uğrarlar. Deformasyon kayanın kaldıramayacağı kadar fazla ise kayalar kırılırlar, bu da fay oluşturur. Faylar yerkabuğundan 15-20km derinliğe kadar uzanabilirler.Bir fayın oluşumundan önce bölgede bir gerilme gelişir, bölge deforme olur. Gerilme kayarlın kaldıramayacağı seviyeye gelince kayalar kırılır.Kırılan fay üzerinde a zamana kadar birikin enerji boşalır.Deprem gerçekleşir. Bloklar duruluncaya kadar artçı deprem oluşur. Bunlar daima ana şoktan küçüktür.Bölgenin kırılması ile ve fayın iki tarafı birbirine göre belli bir miktar atılır. 17 Ağustos depreminde bu atım 5 metreye yakındır.Deprem anında blokların ani olarak kayması ile deprem dalgaları üretilir ve bunlar kayalar içerisinde odaktan çevreye doğru yayılır.Deprem dalgaları cisim dalgaları ve yüzey dalgaları dır.P Dalgaları (Boyuna dalgalar): en hızlı dalgalardır. yıkıma yol açmazlar. Deprem kayıt istasyonlarına ilk gelen dalgalardır.S Dalgaları (Boyuna dalgalar):P dalgalarından daha yavaş hareket ederler. Depremlerde hasar yapar.P ve S dalgaları yer yuvarlağının içerisinde geçerek sismograflara ulaşırlar. Aynı türde yayılım gösteren ve dünyanın yüzeyi boyunca yapılan deprem dalgalarına da yüzey dalgaları denir. Depremde esas hasarı yapan bu tür dalgadır.

Page 10: JEOLOJİ DERS NOTLARI

P ve S dalgaları arsındaki zaman farkı depremin merkez üssünü bulmakta kullanılır.P dalgaları s dalgalarından iki misli hızlı hareket ederler. Böylece odaktan uzaklaştıkça iki dalganın varış süresi artar.P ve S dalgalarının varış zaman arsındaki fark dikkate alınarak üç sismograf istasyonu sayesinde depremin merkez üssü saptanabilir.Maksimum deprem: fay boyu fay alanı, atım/yer değiştirme miktarı, kayma hızı TÜRKİYE BİR DEĞREM ÜLKESİDİR. Kuzey Anadolu fayıDoğu Anadolu fayı Ege Graben sistemi Doğu Anadolu sıkışma bölgesiKaradeniz sıkıştırma bölgesi Ölü deniz fayı

7.DersJeolojik Zamanlar

Yaklaşık 4,5 milyar yıl yaşında olan dünya, günümüze kadar çeşitli evrelerden geçmiştir. Jeolojik zaman adı verilen bu evrelerin her birinde, değişik canlı türleri ve iklim koşulları görülmüştür.Dünyanın yapısını inceleyen jeoloji bilimi, jeolojik zamanlar belirlenirken fosillerden ve tortul tabakalarının özelliklerinde yararlanmıştır.Jeolojik zamanlar günümüze en yakın zaman en üstte olacak şekilde sıralanır.Dördüncü zaman (Kuvaterner)Üçüncü zaman (senozoyik)İkinci zaman (mesozoyik)Birinci zaman (paleozoyik)İlkel zaman (premkambriyen)İlkel zaman (premkambriyen): Günümüzde yaklaşık 570milyon yılönce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır.ilkel zaman yaklaşık 4 milyar yıl sürdüğü tahmin edilmektedir.Zamanın önemli oyları:_sularda tek hücreli canlıların ortaya çıkışı _en eski kıta çekirdeklerinin oluşumu İlkel zamanı karakterize eden canlılar alg ve radiolariadır.Birinci zaman (paleozoyik): Günümüzde yaklaşık 230 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır. Birinci zaman yaklaşık 375 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir.Zamanın önemli oyları:_Kaledoniyen ve hersiniyen kıvrımların oluşmu_Özellikle karbon devrinde kömür yataklarının oluşumu _ilk kara bitkilerinin ortaya çıkışı_balığa benzer ilk organizmalrın ortaya çıkışı Birinci zamanı karakterize eden canlılar graptotilth ve trilobittir.İkinci zaman (mesozoyik):Günümüzde yaklaşık 65 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır. İkinci zaman yaklaşık 160 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir. İkinci zamanı karakterize eden dinazor ve ammonitler bu zamanın sonunda yok olmuşlardır.Zamanın önemli oyları:_ekvatoral ve soğuk iklimlerin bulunması _kimmendge ve avustriyen kıvrımların oluşumu _ İkinci zamanı karakterize eden canlılar dinazor ve ammonitledir.Üçüncü zaman (senozoyik):Günümüzde yaklaşık 2 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır. Üçüncü zaman yaklaşık 63 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir.Zamanın önemli oyları:_kıtaların bugünkü görünümünü kazanmaya başlaması_linyit havzalarının oluşumu

Page 11: JEOLOJİ DERS NOTLARI

_bugünkü iklim bölgelerinin ve bitki topluluklarının belirlemeye başlaması_Alp kıvrım sisteminin gelişmesi_Nümmilitleri ve memelilerin ortaya çıkışıÜçüncü zamanı karakterize eden canlılar nummilit, hipparion, elephas ve …dirDördüncü zaman (Kuvaterner):Günümüzde yaklaşık 2 milyon yıl önce başladığı ve hala sürdüğü varsayılan jeolojik zamandır.Zamanın önemli oyları:_ilkilmde büyük değişiklerin ve dört buzul döneminin (günz,…..) yaşanması_insanın orataya çıkışıDördüncü zamanı karakterize eden canlılar mamutve insanlardır.

8.Ders

HİDROJEOLOJİAKİFERLER

A kiferler : Doğadaki yeryüzü materyalleri olan jeolojik formasyonlar çeşitli hidrolik niteliklere sahiptirler. Bozunma, çatlama ve erime süreçleri pek çok kayaca çeşitli şekillerde etki eder.Bu süreçler sonunda kimi kayaçların hidrolik iletimliliği artarken, kimine de geçirimsiz nitelikler kazandırmaktadır.

Yeraltısuları kayaçlar içerisindeki boş gözeneklerde toplanır. -Sediment kayaçlarda sediman taneleri arasındaki boşluklarda -Metamorfik ve volkanik kayaçlar içinde çatlaklarda -Çözünebilen kayaçlarda(Kireçtaşı-dolomit-jips) ise erime boşluklarında toplanır

Yeraltı su akım miktarı kayaçların iki özelliği ile kontrol edilir: Porozite ve Permeabilite

POROZİTE (Gözeneklilik): Kayaç içindeki açık boşlukların kayacın hacmine yüzde olarak oranıdır. Porozite, kayacın içerdiği su miktarıyla araştırılır.

Sedimentler ve sedimanter kayaçlarda, prozite; tane boyuna, tanelerin şekline, boylanmaya, çimentolanmaya ve sıkılanma derecesine bağlıdır.

İyice yuvarlaklaşmış kaba taneli sedimanlar, ince taneli sedimanlara göre genellikle daha yüksek poroziteye sahiptir

Genellikle sedimanlarda porozite derecelenmeyle yakından ilişkilidir. İyi derecelenmiş sedimanlar en yüksek poroziteye sahiptir, zayıf derecelenmiş sedimanlar

ise en düşükleridir. Volkanik ve metamorfik kayaçların porozitesi genellikle düşüktür. Çünkü mineraller içsel

büyüme gösterdiği için çok az boşluğa sahiptirler. Ancak yüksek çatlaklı kayaçlar yüksek poroziteye sahiptir.

ÇEŞİTLİ KAYAÇLARIN POROZİTE YÜZDELERİ

MATERYAL İLKSEL AÇIKLIKLAR İKİNCİL AÇIKLIKLARZemin (Toprak) 55Kil 50Kum 25Çakıl 20Kireçtaşı 10 10cmKumtaşı (yarı sıkılaşmış) 10 1cm

Page 12: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Granit 10 0,1cmBazalt (Genç) 10 1cm

PERMEABİLİTE (Geçirimlilik): Gözenek boşluklarının içsel olarak biribirleriyle bağlantısının bir ölçüsüdür. Bir akışkanın gözenekli bir ortam içerisinden kolaylıkla nasıl geçebileceğini gösterirPek çok durumda düşük poroziteli materyaller düşük permeabiliteye de sahiptirler. Fakat yüksek poroziteli kayaçlar herzaman yüksek permeabiliteye sahip olmayabilirler. Gaz boşluklarına sahip olan Volkanik kayaçlar buna iyi bir örnektir. Bunun yanısıra, permeabilite değeri boşluk genişliğine ve boşlukların birbiriyle bağlantılı

olmasına göre değişir. Geniş gözenekli ortamda sıvılar küçük olana kıyasla daha kolay geçer.

POROZİTEYE BAĞLI ÖZGÜL VERİM VE ÖZGÜL TUTMA YÜZDELERİ

MATERYAL İLKSEL AÇIKLIKLAR ÖZGÜL VERİM ÖZGÜL TUTMAZemin (Toprak) 55 40 15Kil 50 2 48Kum 25 22 3Çakıl 20 19 1Kireçtaşı 10 18 2Kumtaşı (yarı sıkılaşmış) 10 6 5Granit 10 0,09 0,01Bazalt (Genç) 10 8 3

AKİFER (suyu tutan ve geçirimli) Ekonomik olarak önemli miktarda suyu depolayabilen (yüksek permeabiliteli) ve yeterince

hızlı taşıyabilen (iletken) geçirimli jeolojik birimlerdir. Akiferler,yeraltısularını tutması ve çekilebilmesi için, yüksek porozite ve permeabiliteye

sahip olmalıdır. Gerçek permeabilitesi 10-2 Darcy den yukarı olan birimlerdir. Örn: Pekişmemiş kumlar ve çakıllar, kumtaşları, konglomeralar, kireçtaşları, dolomitler,

bazalt akıntıları, çatlaklı plütonik ve metamorfik kayaçlar Akifer olarak nitelendirilen kayaçlardır.

AKİFÜJ -(su tutmayan- geçirimsiz): Ne su tutan ne de ileten birimlere ise Akifüj denir.Örn; Granit

AKİKLÜD (su tutan fakat geçirimsiz): Geniş gözeneklilik kapasitesine sahip ve su içeren, fakat suyu bırakmayıp tutan birimlere ise Akiklüd denir.

Bu birimler akiferleri üstten ve alttan sınırlayarak akifere çeşitli nitelikler (serbest, basınçlı yada sızdıran) kazandırır.Örn; Kil-silt

Hidrodinamik koşullara göre akiferler üç’e ayrılır Serbest (Unconfined) akiferler Basınçlı (Confined) akiferler Tünek-Asılı (Perched) akiferler

Serbest (Unc onfined ) A kifer: Üzerinde geçirimsiz bir örtü bulunmayan akifere serbest akifer denir. Serbest akifer üst kısmını sınırlayan suyun yüzeyine ise SU TABLASI denir. Bu tip akiferlerde beslenme üstteki tüm yüzey kesimlerden meydana gelir. Akifer içinde açılan bir kuyuda su seviyesi, su tablası yüzeyine kadar yükselirBasınçlı ( Confined ) A kifer:

Page 13: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Bir akifer üstten ve alttan geçirimsiz bir katman (Akiklüd) tarafından sınırlanıyorsa basınçlı akifer olarak nitelendirilir.

Bu tip akiferlerde beslenme sadece üstteki geçirimsiz birimin olmadığı yada aşındığı kesimlerden meydana gelir.

Akiferin beslenme alanı üstteki geçirimsiz katmandan daha yüksekte olduğu zaman, beslenme alanındaki su tablası da daha yüksekte olur ve akifer basınç altında kalır

Bu tip akiferlerde açılan sondaj kuyuları içerisinde akiferin beslenme alanı yükseltisine bağlı olarak, yeraltısuyu kuyu içerisinde yükselir, bazen de kendi basıncı ile yüzeye fışkırır. Bu tür akifere Artezyen akifer. Kuyu da artezyen kuyusu olarak tanımlanır.

Bazen de akifer kısmi olarak basınçlıdır. Yani üzerinde uzanan geçirimsiz katman süreksizdir. Akiferin üst kısmında Asılı su tablası (akiferin küçük doygun zonlarında) oluşabilir.

Basınçlı Akifer: Bölgesel bir dalım sonucu oluşan örtü birimlerinin akifer ile değişimli olarak yer alması

ve basınçlı akiferi oluşturması Dağönü havzalarında geçirimli kum ve çakılların, geçirimsiz silt ve kille değişimli

olarak yer alması ve basınçlı akiferi oluşturması Magmatik intrüzyonlar sonucu katmanların yukarı doğru kalkarak basınçlı akiferi

oluşturması

Asılı veya Tünek (Perched) A k ifer : Serbest akiferin üzerinde doygun olmayan kuşakta mercek şeklindeki geçirimsiz

seviyeler üzerindeki gözenekli kısımda yeraltısuyunun toplanarak oluşturduğu akifer türüdür.

Üzerindeki su tablasına ise tünek su tablası denir. Serbest akiferin üzerinde doygun olmayan kuşakta mercek şeklindeki geçirimsiz

seviyeler üzerindeki gözenekli kısımda yeraltısuyunun toplanarak oluşturduğu akifer türüdür.

Üzerindeki su tablasına ise tünek su tablası denir.

Jeolojik (litolojik) ortamlarına göre A kifer: Jeolojik (litolojik) ortamlarına göre akiferler üç’e ayrılır.

Kırıntılı kayaç (Pekişmemiş kayaç) akiferleri Buzul alüvyonları Alüviyal vadiler Alüviyal yelpazeler Tektonik vadi alüvyonları Kıyıovası akiferleri Çöl kumulları Kırıklı-çatlaklı (Pekişmiş kayaç) akiferler Volkanik kayaçlar Metamorfik kayaçlar Karstik (Erimeli) akiferler Karbonat kayaçlar (kireçtaşı,dolomit, mermer ve traverten) jipsler

KARSTİK AKİFERLER: KARST NEDİR ?

Karbonatlı kayaçlar (kireçtaşı ve dolomit gibi) , bol yağışlı alanlarda zeminin altında sığ olarak yeralıyorsa, özel bir yeraltısuyu süreci ile kaynaklar, suyutanlar, görünmez akarsular, mağaralar ve kuyular şeklinde karakterize edilen yüzey şekilleri oluşturabilir.

Page 14: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Bu çeşit topografya KARST olarak tanımlanır. Karst terimi de ilk kez Yugoslavlar tarafından benzer yüzey şekilleri görülen yere adına izafeten Karst olarak verilmektedir.

YERALTISU HARAKETİNİN ETKİLERİ: Mağaralar-caves (or caverns): doğal olarak eriyebilen kayaçlarda oluşan yer altı boşlukları Pek çok mağara asidik yeraltısularının kireçtaşlarında eklem ve çatlaklar düzlemleri

boyunca aşındırıcı etkisi sonucu gelişmişlerdir. Yine pekçok mağara su tablası altında dolaşan yeraltısuları etkisiyle oluştu.

H2O + CO2 + CaCO3 Û Ca++ + 2HCO3-®

Mağara gelişimi (çözünme)¬

development of flowstone and dripstone (precipitation)

Sarkıtlar (stalactites): mağara tavanında tutunan asılı-buz saçaklarına benzere damlataşlardır. Genellikle ince ve narindir ve mağara tavanlarındaki çatlaklardan sızan yeraltısularının damlamasıyla oluşur.

Dikitler (stalagmites): Koni-biçimli damlataş kütleleridir, mağara tabanlarında oluşur. Genellikle sarkıtların hemen altında yeralır.

Erime hunisi (sinkholes): kireçtaşlarının yüzeylendiği alanlardaki çöküntü konileridir. Mağara tavanının göçmesiyle veya kireçtaşı içerisindeki çatlakların genişleyerek birleşmesiyle oluşurlar

Karst topoğrafyası: Arazi yüzeyinde pek çok erime hunisi, mağara sistemleri, batan ve çıkan akarsular, gözlenir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME: Yeraltısu akım miktarı kayaçların iki özelliği ile kontrol edilir: Porozite ve Permeabilite

9.Ders

AYRIŞMA / GÜNLENME / ÇÖZÜNME (WEATHERING)Ayrışma, yerkabuğunu oluşturan kayaçlarda yüzey ve yüzeye yakın kesimlerde yerdeğiştirmeye uğramadan, mekanik ve kimyasal süreçlerle meydana gelen nitelik değişimleri olarak tanımlanır.Kayaçlardaki ayrışma, çeşitli fiziksel etkiler altında gelişebileceği gibi mineraller arasındaki bağlayıcının kimyasal süreçlerle bozularak ortadan kalkması sonucu da oluşabilir. Bu nedenle ayrışmakimyasal ve fiziksel süreçler olmak üzere iki kategoride gerçekleşir. Bu iki ayrışma süreci çoğunlukla birlikte etkir veya birbirine ortam hazırlar. Hava bileşiminde yer alan gazlar, su, sıcaklık, canlı veorganik maddeler ayrışma sürecinin başlıca etkenleridir.

1. Fiziksel ayrışmaKayaçlardaki fiziksel ayrışma (ufalanma) suyun mekanik etkisi (don), ani sıcaklık değişimleri ve kimyasal çözünmenin mekanik etkisi gibi olaylarla oluşur. Suyun mekanik etkisi donma-çözünme yoluyla gerçekleşir. Kayaç yüzeyinde ilksel olarak bulunan çatlak sistemlerine giren suların donarakhacim genişlemesi yoluyla yarattığı basınçlar kayacın parçalanmasına ve ufalanmasına neden olur. Busüreç gerilim direnci düşük ve gözenenekliliği fazla olan kayaçlar ile donma-çözünmenin yaygın olduğu iklim kuşaklarında etkilidir. Isı farklılaşmasından kaynaklanan fiziksel ufalanma daha çok

Page 15: JEOLOJİ DERS NOTLARI

günlük ısı farklarının çok yüksek olduğu yörelerde gerçekleşir. Ani sıcaklık artış ve düşüşleri kayaç yüzeyindeki bölümlerde mineraller arasındaki bağlayıcılığı azaltarak ufalanmaya yol açar.

2. Kimyasal çözünmeKayaçların kimyasal yollarla ayrışması oksidasyon, karbonasyon, hidroliz, hidratasyon vb. yoluyla gerçekleşir. Oksidasyon; kayaç bileşiminde yer alan minerallerin oksijenle birleşmesi sonucu meydana gelen kimyasal değişimdir. Çoğunlukla demir mineralleri içeren kayaç yüzeylerinde gerçekleşir ve oluşumunda suyun etkisi büyüktür. Örnek; limonit.Karbonasyon; karbondioksitin kayaç mineralleri üzerinde yol açtığı kimyasal değişimdir. Genellikle su içerisinde erimiş hali (karbonik asit) ile kayaç yapısını etkiler. Sudaki oranı sıcaklık ile ters orantılıdır. Karbonatlı çözeltilerin kimyasal yollarla çözünmesinde (karstlaşma) başlıca rolü oynar.Hidroliz; kayaç yapısında suyun etkisiyle meydana gelen reaksiyon ve kimyasal değişmelerdir. Bu değişime suyun H+ve OH- iyonları ile kayaç bileşimindeki element ve iyonlar arasındaki reaksiyon neden olur.Yeryüzünde en yaygın kimyasal ayrışma sürecidir. Silikatlı kayaçların ayrışmasında başlıca etkendir.Örneğin ortoklazın hidrolizi sonucunda kil minerali olan kaolinit oluşur.Hidratasyon ise minerallerin yapısına su moleküllerinin katılması ile meydana gelen kimyasal değişimdir ve genellikle mineral hacminde büyümeye yol açar. Örneğin hematit limonite, anhidrit jips’e dönüşür.Kimyasal süreçlerin ayrışmadaki rolü ve etkinliği, kayaç yapısı ve su durumuna göre değişir. Örneğin karbonatlı kayaçlarda karbonasyon, bazı kil türlerinde hidratasyon, granitlerde ise hemen hemen tüm süreçler etkindir.

Ayrışmayı etkileyen faktörlerAyrışmanın/çözünmenin hızı ve niteliği iklim, rölyef ve kaya türüne bağlıdır.İklim süreçleri ayrışmanın niteliğini doğrudan etkileyen en önemli unsurdur. Kimyasal çözünme öncelikle suyun varlığı ile ilişkilidir ve herhangi bir bölgedeki suyun varlığı ve kayaç üzerindeki etkileri iklim koşulları altında tayin edilir. İklim ayrıca çözünme üzerinde etkili olan bitki örtüsü yoğunluğu ve türünü de belirleyen etmendir.İklim bu özelliği nedeniyle yerküre üzerinde ayrışma süreçlerinin dağılımını kontrol eden bir faktördür.Rölyefin çözünme üzerindeki etkisi dolaylı yoldan gerçekleşir. Rölyefin çözünmedeki etkisi öncelikle yükselti yoluyla olur. Yükselti ise klimatik koşulları denetleyen bir öğedir. Rölyefin çözülmeye diğer bir etkisi yamaç türü ve eğim yoluyladır. Eğimi fazla yamaçlarda çözünme süreçleri daha hızlı gerçekleşir. Rölyef unsurlarından olan bakı (herhangi bir alanın güneşlenme konumu) ise klimatik yolla ayrışmayı etkiler. Kayaç türü ise nitelik, mineral kapsamı,porozite, genleşebilirlik, çatlak sistemi ve yoğunluğu, homojenlik vb. gibi özellikleri ile ayrışma/çözünme hızı ve niteliğini belirler.

Ayrışma ürünleriDöküntü/moloz örtüsü, döküntü konisi, döküntü blokları önemli fiziksel ayrışma ürünleridir. Hem fiziksel hem de kimyasal ayrışmanın etkisiyle oluşan ayrışma ürünü ise topraktır. Ayrışmanın sonucu meydana gelen toprak oluşumu başlıca iklim, kaya türü, organizma,topoğrafya ve zaman faktörlerine bağlıdır. Oluşumda tüm bu etkenler az veya çok oranda katkı sağlar. Fakat iklim belirleyici rol oynar. Bu nedenle jeomorfoloji ve jeoloji araştırmalarında toprakoluşumu ve jenetik kökeninin anlaşılmasına yönelik incelemeler paleocoğrafik koşulların ortaya konmasında kullanılan verilerden biridir.Genelleştirilmiş toprak profilinde üstten alta doğru A, B, C olarak adlandırılan üç zon görülür. En üst zon olanA zonu organik malzeme (humus) içeren yıkanma zonuna (zone of leaching) karşılık gelir. Bu yıkanma zonunda eriyebilir maddeler eriyik halde, eriyemeyen maddeler

Page 16: JEOLOJİ DERS NOTLARI

ise mekanik yolla tabana doğru aktarılır.B zonu birikim zonudur (zone of accumulation). Üst kısımda erimiş ve katı halde gelen malzeme bu kesimde çökelir.C zonu ayrışmış ana kayayı temsil eder.Jenetik açıdan topraklar zonal, intrazonal ve azonal olmak üzere üç gruba ayrılır. İklime bağlıolarak oluşmuş ve yerküre üzerinde belirli kuşaklar boyunca dağılmış olan topraklara zonal topraklardenir (pedalfer, pedokal).

Zonal kuşak içersinde yersel etkenler nedeniyle oluşmuş ve dağılımları sınırlı olan topraklara intrazonal topraklar olarak tanımlanır.Genç karasal yığışımların (alüvyon) oluşturduğu, zonlanma gelişmemiş olan topraklar ise azonal toprakları oluşturur (alüvyon birikintileri, kumlar, morenler).Nemli iklim bölgelerinde toprağın A zonunda kuvvetli yıkanma egemendir. Bitki örtüsünün yoğunluğu nedeniyle bu üst zon zengin organik kırıntı ve humus içerir. B zonu (birikim zonu) isealüminyum ve demir bileşikleri bakımından zengindir. Bu nedenle nemli iklim bölgesindeki topraklar pedalfer olarak adlandırılır. Üst zondaki yıkanmanın niteliği nedeniyle soğuk-nemli ve sıcak-nemliiklim bölgesi pedalferleri farklılık sunar. Sıcak iklimde lateritleşme, soğuk iklimde ise podsollaşma egemendir. Podsolik topraklarda üst zonda silis oranı yüksektir. Buna karşın lateritik topraklarda isedüşük değerdedir. Sıcak-nemli iklim koşullarında meydana gelmiş topraklarda humus birikimi gelişmez.Kurak iklim koşulları altında gelişmiş toprakların üst zonunda yıkanma az veya minimumdur.Bu nedenle kurak iklim topraklarının tanıtıcı özelliği kalsifikasyon sunmalarıdır. BU nedenle kurakiklim toprakları pedokal olarak adlandırılır. Bu topraklarda A zonu incedir. Kurak iklim şartlarından nemliye doğru olan iklim koşullarında A zonunun kalınlığı artar ve kalsiyum karbonatın biriktiği seviye derinleşir. Kuraklık derecesi arttıkça da B zonu yüzeye yaklaşır veya tamamen yüzeylenir.Kurak bölgelerde görülen kalker kabuk veya kaliş aslında toprağın B zonunun (kalsifikasyon zonu)yüzeylemiş şeklidir.Toprak oluşum mekanizması ve tipleri bazı jeolojik yorumlar için önemli ipuçları sağlar. Fosil veya paleosol topraklar, jeolojik evrimin açıklanması ve paleoklimatoloji koşullarının yorumlanmasında kullanılabilen veriler niteliğindedir.A zonu organik malzeme (humus) içeren yıkanma zonuna karşılık gelir. Bu yıkanma zonunda eriyebilir maddeler eriyik halde, eriyemeyen maddeler ise mekanik yolla tabana doğru aktarılır.B zonu birikim zonudur .Üst kısımda erimiş ve katı halde gelen malzeme bu kesimde çökelir.C zonu ayrışmış ana kayayı temsil eder.

10.Ders

AKARSULAR

Akarsular ve akarsuların yerşekillendirme sürecindeki etkisi:Bir yatağa bağlı olarak yeryüzeyinde akan sulara akarsu adı verilir. Yeryüzüne düşen yağış suları topoğrafik eğim ve çekime bağlı olarak çizgisel veya yüzeysel olarak akışa geçer. Çizgisel akış vadi olarak tanımlanan belirli bir yatak içinde gerçekleşir ve bunlar büyüklüklerine göre sel, dere, çay ırmak veya nehir olarak adlandırılır. Belirli bir yatağa bağlı olmayan ve yamaç yüzeyleri üzerinde gerçekleşen su akışı ise yüzey sellenmesi (sheet flood/flow) olarak adlandırılır. Akarsuların yerşekillenme sürecindeki etkisi akarsu ağının sıklığı, yatakta taşınan su kütlesinin debisi ve enerjisi ile yakından ilgilidir. Akarsuyun herhangi bir noktasındaki kesitinden bir saniyede geçen suyunortalama hacmine akım (debi) denir. Akımın zamana ve yere göre gösterdiği değişimler ise akarsuyun rejimini tanımlar. Akım rejimleri açısından akarsular düzenli ve düzensiz olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

Page 17: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Yatağa gelen su ile çeşitli yollardan uğranılan kayıplar arasındaki eşitlik veya oynamaların düşük olduğu akarsular düzenli rejimli, su bilançosunda farklılıkların yüksek olduğuakarsular ise düzensiz rejimli olarak tanımlanır. Akarsuyun fazla su taşıdığı dönemlerdeki yatağına taşkın yatağı (flood plain), az su kütlesi taşıdığı zamanlarda kullandığı yatağa ise küçük yatak (channel) adı verilir. Boyuna profilde yatağın en düşük kotta yer alan noktalarının birleşmesinden eldeedilen enine profile talveg (taban düzeyi) denir. Jeomorfolojide akarsuların drenaj havzaları boy profilleri esas alınarak yukarı, orta ve aşağı çığır olarak üçe ayrılır. Yukarı çığır yada yatakta talveg eğimi genelde yüksek olup akarsu enerjisinin büyük bölümü aşındırma sürecine harcanır. Orta çığırda taşıma, aşağı çığırda ise biriktirme egemen süreçtir.1. Aşındırma (erosion)Çizgisel akışın bir sonucu olan akarsu aşındırması derine (vertical), yana (lateral) ve geriye (backward) olmak üzere üç şekilde gelişir. Derine aşındırma yatağın düşey yönde kazılması, yana aşındırma ise yanal yönde genişleme ile sonuçlanır. Geriye aşındırma ise kaide seviyesinden kaynakalana doğru gerçekleşmenin bir sonucudur ve kazınmanın kaynak yönünde ilerlemesini temsil eder.Yatak kazınması, suyun hidrolik etkisi (akarsuyun gücü), çarpma ve eriterek aşındırma yoluyla gerçekleşir. Yatağın hızı ise, akarsuyun kinetik enerjisi, taşıdığı yükün kinetik enerjisi ve zemindekikaya türünün niteliği ile yakından ilişkisidir. Suyun kinetik enerjisi (aşındırma potansiyeli), su kütlesi ve akış hızına bağlıdır. Akarsu yükünün aşındırmadaki etkisi de yine katı yükün kinetik enerjisiyleilişkilidir ve yük ile taşıma hızı arttıkça akarsuyun aşındırma gücü de artar. Yükün yol açtığı aşındırma çarpma yoluyla gerçekleşir. Kaya türü ise akarsu gücü ve yükün yol açtığı aşındırma sürecinin etkidiği mekan olması nedeniyle aşınmayı etkileyen unsur olup akarsu aşındırmasını kolaylaştırıcı veya sınırlandırıcı etki yapar.

2. Taşıma (transportation)Drenaj havzasından çeşitli süreçlerle yatağa aktarılmış olan veya yatak aşındırması esnasında kazanılmış olan yükün (load) naklidir. Akarsu yükü eriyik (solution), yüzer/askıda (suspension) halde taşınma, sıçratma (saltation), kayma (sliding) ve yuvarlanma (rolling) şeklinde taşınır. Taşınan yükün unsur boyutları akarsuyun gücüne bağlıdır. Kaynaktan ağza doğru gidildikçe taşınan yükün unsur boyutları küçülür. Bu küçülme de akarsuyun gücü yanında taşınan malzemenin birbirine çarparak ufalanmasının da rolü vardır.

3. Biriktirme/Çökelme (deposition)Çökelme süreci, akarsuyun gücünün taşınan yükü nakletmeye yetmediği durumlarda gerçekleşir ve suyun gücü ile yükün miktarı arasındaki dengeye göre değişir. Çökelen tortulların miktarı ve tane boyutları akış hızı ile ters orantılıdır. Hız azaldıkça çökelme miktarı artar ve tane boyu küçülür.Akarsu gücünün azalması ve yükün artması başlıca çökelme nedenleridir.

Akarsu gücünün azalması genelde aşağıda sıralanan nedenlere bağlı gelişir:a. Eğim azalması. Dik topoğrafyadan düzlüklere geçiş, tektonik ve yatak uzunluklarının artması.b. Tıkanma ve sellenme. Birikinti koni ve yelpaze setlemesi, ana nehrin yan dereyi setlemesi,kütle hareketi, volkanizma, buzul, kumul setlemesi.c. Yayılmadan kaynaklanan güç azalması. Yüksek alandan düzlüğe geçişin yol açtığı yayılma,taşkın yayılması, kollara ayrılma.d. Su kütlesinin azalmasından kaynaklanan güç azalması. Buharlaşma, iklim kuraklaşması,sızma.e. Kapma.f. Yükün artmasına bağlı çökelme. Kaynak alanda çözülme ve kütle hareketlerinde artış, tektonik yükselme, buzullaşma, bitki örtüsünün seyrekleşmesi.

DrenajDrenaj ağının örgülenme düzeni (tipi) topoğrafik eğim, kaya türü, yapısal özellikleri ve zaman tarafından belirlenir. Yeryüzü üzerinde çok çeşitli örgülenme düzeni gösteren drenaj tipleri gözlenir.

Page 18: JEOLOJİ DERS NOTLARI

Drenaj ağı örgülenmesi değişik nedenlerden dolayı bir akarsu havzası boyunca farklı özellikler sunabilir.Drenaj Çeşitleri: dendritik, fay kontrollu dendritik, kafesli, köşeli, büküntülü, paralel, ışınsal, halkalı, ışınsal-halkalı, karstik, kaba dendritik, yalpaze, örgülü, menderesli, lagünel

11.Ders

KİTLE HAREKETLERİ VE HEYELANLAR

HEYELAN VE AĞAÇ İLİŞKİSİ

KİTLE HAREKETLERİ=YAMAÇ HAREKETLERİ=ŞEV HAREKETLERİ• Düşme• Akma• Kayma• Devrilme• Heyelan• Çökme

Bunların 2 yada 3ü bir arada olursa karmaşık kitle hareketleri denir.• DÜŞME: KAYA DÜŞMESİ, BLOK DÜŞMESİ YADA TOPRAK DÜŞMESİ• AKMA: KAYA BLOK AKMASI, KUM AKMASI, ÇAMUR AKMASI• KAYMA: KAYALARIN TABAKA, ÇATLAK, FAY YADA HERHANGİ BİR

SÜREKSİZLİK YÜZEYİ BOYUNCA, SINIRLI BİR ŞEKİLDE AŞAĞIYA DOĞRU HAREKET ETMESİNE KAYA KAYMASI-KAYA GÖÇMESİ DENİR

HEYELAN:Toprak, taş veya bunların karışımından oluşan zemin yada çeşitli kayaçların, bir yüzey üzerinde, aşağıya ve dışarıya doğru hissedilebilir bir şekilde hareket etmesine heyelan denirHEYELANLARDA ÜST KISIMDAN AŞAĞIYA DOĞRU:

• Çökme• Kabarma• Akma Bölgeleri Görülür• Heyelan Başlangıcı: Taç (Gerilme Çatlakları İçerir)• Heyelan Orta Kısımlarında Çökme• Heyelan Alt (Ayak) Kısımlarında Kabarma• Heyelan Uç (Topuk) Kısmında İse Toprak Akmaları Gözükür

Heyelanda Etkili Faktörler: 1)Eğimin fazla olması. 2)Yağışların fazla olması 3)Toprak özellikleri (killi olması) 4)Tabakaların uzanış doğrultusu: Tabakalar eğime paralel ise heyelan daha fazla görülür.   5)Beşeri faktörler: Yol yapım çalışmaları ile yamaç denge profilinin bozulması. 6)Depremler Türkiye’de heyelan olayı en fazla Karadeniz Bölgesinde Doğu Karadeniz Bölümünde görülür. Sebepleri: Yağışın ve eğimin fazla olmasıdır. Ayrıca toprağın killi olmasıdır. En fazla görüldüğü dönem ilkbahardır. Sebebi kar erimeleri ile toprağın suya doygun hale gelmesidir.

Page 19: JEOLOJİ DERS NOTLARI
Page 20: JEOLOJİ DERS NOTLARI