ilmi mercek dergisi

64
LM ARAŞTIRMA -Aralık 2009- Yayın Türü: Yaygın / Global Yayıncılık adına imtiyaz sahibi: Bedri Edis Yılmaz, Adres: Talatpaşa Mah. Emir Gazi Cad. brahim Elmas şmerkezi A Blok Kat 4 Okmeydanı - stanbul Sorumlu Yazı şleri Müdürü: Fatih Hikmet Müftüoğlu, Adres: Talatpaşa Mah. Emir Gazi Cad. brahim Elmas şmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydanı - stanbul Yönetim Adresi: Global Yayıncılık, Talatpaşa Mah. Emir Gazi Cad. brahim Elmas şmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydanı - stanbul Tel: 0212 2220088 Fax: 0212 3208607 Abonelik Tel: 0212 4444441 Matbaa: Seçil Ofset, 100. Yıl Mahallesi MAS- ST Matbaacılar Sitesi, 4. Cadde No: 77 Bağcılar-stanbul Tel: (0 212) 4629 06 15 Baskı Yeri ve Tarihi: stanbul, 27.11.2009 Dağıtıcı: DPP A.Ş. KAPAK KONUSU Darwinizm Fitnesinin Dünyaya Getirdiği Zarar , Artık Darwinist Yayınlar Tarafından da İtiraf Ediliyor Güncel Adnan Oktar Ne Demişti? Ne Oldu? “Türk- İslam Birliği oluşa- cak. Bütün bu Ortadoğu'yu bütün Balkanları, Asya’yı, Türkiye ağabeylik ruhuyla kucaklayacak, inşaAllah.” Sayın Adnan Oktar’ın Hesap Gününde Neler Yaşanacağına Dair İzahları Kısa Kısa İmam Rabbani’den Günümüze Hikmetli Mesajlar: Zamanı Boşa Harcamak Büyük Kayıptır 2 15 30 48 56 4 38 Hz. Lokman’ın Hikmetli Tebliğ Yöntemi 58 İNCELEME Öfke ve Gerginliğin İnsan Üzerindeki Tahribatı 16 Kuran Ahlakında Mümin Kadın Karakteri 24 Şeytanın Enaniyet Tuzağı: Apaçık Gerçekler Karşısında İkna Olmamak Derin İmanın Kazandırdığı Akıl ve Feraset 50 KURAN AHLAKI

Upload: freelancer

Post on 14-Mar-2016

323 views

Category:

Documents


11 download

DESCRIPTION

ILMI MERCEK ARALIK 2009

TRANSCRIPT

Page 1: ILMI MERCEK DERGISI

�LM� ARAŞTIRMA -Aral ık 2009-YYaayyıınn TTüürrüü:: Yaygın / GGlloobbaall YYaayyıınnccııllııkk aaddıınnaa iimmttiiyyaazz ssaahhiibbii:: Bedri Edis Yılmaz,

Adres: Talatpaşa Mah. Emir Gazi Cad. @brahim Elmas @şmerkezi A Blok Kat 4

Okmeydanı - @stanbul SSoorruummlluu YYaazzıı @@şşlleerrii MMüüddüürrüü:: Fatih Hikmet Müftüoğlu,

Adres: Talatpaşa Mah. Emir Gazi Cad. @brahim Elmas @şmerkezi A. Blok Kat 4

Okmeydanı - @stanbul YYöönneettiimm AAddrreessii:: Global Yayıncılık, Talatpaşa Mah. Emir Gazi Cad.

@brahim Elmas @şmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydanı - @stanbul TTeell:: 0212 2220088 FFaaxx:: 0212 3208607 AAbboonneelliikk TTeell:: 0212 4444441 MMaattbbaaaa:: Seçil Ofset, 100. Yıl

Mahallesi MAS- S�T Matbaacılar Sitesi, 4. Cadde No: 77 Bağcılar-@stanbul

Tel: (0 212) 4629 06 15 BBaasskkıı YYeerrii vvee TTaarriihhii:: @stanbul, 27.11.2009 DDaağğııttııccıı:: DPP A.Ş.

KAPAK KONUSU

Darwinizm FitnesininDünyaya GetirdiğiZarar, Artık Darwinist

Yayınlar Tarafından da

İtiraf Ediliyor

GGüünn cceell

AAddnnaann OOkkttaarr

NNee DDeemmiişşttii??

NNee OOlldduu??

““TTüürrkk-- İİssllaamm BBiirrlliiğğii oolluuşşaa--

ccaakk.. BBüüttüünn bbuu OOrrttaaddooğğuu''yyuu

bbüüttüünn BBaallkkaannllaarrıı,, AAssyyaa’’yyıı,,

TTüürrkkiiyyee aağğaabbeeyylliikk rruuhhuuyyllaa

kkuuccaakkllaayyaaccaakk,, iinnşşaaAAllllaahh..””

SSaayyıınn AAddnnaann OOkkttaarr’’ıınn

HHeessaapp GGüünnüünnddee

NNeelleerr YYaaşşaannaaccaağğıınnaa

DDaaiirr İİzzaahhllaarrıı

KKııssaa KKııssaa

İİmmaamm RRaabbbbaannii’’ddeenn

GGüünnüümmüüzzee

HHiikkmmeettllii MMeessaajjllaarr::

ZZaammaannıı BBooşşaa

HHaarrccaammaakk BBüüyyüükk

KKaayyııppttıırr

2

15

30

48

56

4

38

Hz. Lokman’ın

Hikmetli

Tebliğ Yöntemi

58 İNCELEME

Öfke ve Gerginliğin

İnsan Üzerindeki

Tahribatı

16 Kuran Ahlakında

Mümin

Kadın Karakteri

24

Şeytanın Enaniyet Tuzağı: Apaçık

Gerçekler Karşısında İkna Olmamak

Derin İmanınKazandırdığı

Akıl ve Feraset

50 KURAN AHLAKI

Page 2: ILMI MERCEK DERGISI

2 İlmi Araştırma, Aralık 2009

İç Kanamaları Onaran Bir Antikor KeşfedildiKurşun yarası ve trafik kazası gibi durumlarda, kişide oluşan iç kanamayı en aza indi-

rebilen bir antikorun keşfedildiği bildirildi.ABD'deki Oklahoma Tıp Merkezi Vakfında (OMRF) görevli bilim adamlarının yaptı-

ğı araştırmada, iç kanamanın büyük bölümünden "histon" adında bir proteinin sorum-lu olduğu ve söz konusu antikorun histonun bu kabili-yetini engellediği görüldü.

Nature Medicine dergisinde yayımlanan araştırmada,antikorun, hastalıkların tedavisi ve ciddi yaralanmalardayeni tedavi yöntemlerine ışık tutabileceği belirtildi.

Histon, normalde DNA dizilerinin etrafında toplananbir hücrenin çekirdeğinde yer alıyor. Hücre, yaralanmaya da hastalık nedeniyle zarar gördüğünde, serbest kalanhiston kan sistemine girerek, damarlara zarar vermeye

başlıyor. Bilim adamları, bunu hayati tehlike arz eden, kontrol altına alınamayan iç kana-ma ve dokulardaki sıvı birikiminin nedeni olarak görüyorlar.

Risale Haber

Robot-Böcek Test UçuşundaBilim adamları tarafından geliştirilen bir proje sonu-

cunda, beynine yerleştirilmiş bir devre taşıyan kabukluböcek, uzaktan kumandayla istenen yöne uçuruldu. Sırtındaki çip-

ten beynine elektrotlar bağlanan uçan kabuklu böcek uzaktan kumandayla yön-lendirilebildi. Test uçuşlarında kalkış, sağa ve sola dönüşler, iniş hareketleri kab-

losuz bağlantı yoluyla bir dizüstü bilgisayardan yönetilerek başarıyla gerçekleşti-rildi.

Berkeley’deki California Üniversitesi’ndeyürütülen ve ABD Savunma Bakanlığı’nınteknoloji yatırımlarından sorumlu DARPAEnstitüsü tarafından finanse edilen projede,boyları 2 cm ile 20 cm arasında değişen üçkabuklu ve kanatlı böcek türü kullanıldı.

Böceklerin beyninde kanatları kontroleden sinir merkezlerine elektrotlar yerleşti-rilerek uçuş sırasındaki kas hareketlerigörüntülendi. Araştırma ekibinin lideriHirotaka Sato, yarı böcek yarı robot olan sis-temin gelecekteki mikro hava araçlarına model teşkil edebileceğini söyledi.

My Net

Page 3: ILMI MERCEK DERGISI

www.guncelhaber.org

İlmi Araştırma, Aralık 2009 3www.i lmiarast i rma.net

Yeni Bir Buluş Daha: Çevirmen GözlükYabancı ülkeden bir kişiyle iletişim kurmak isteyen biri o ülkenin dilini bilmiyorsa çoğu zaman

büyük sorun yaşar. Fakat bir Japon teknoloji firmasının ürettiği çevirmen gözlük tüm bu sorun-ları gidereceğe benziyor.

Güneş gözlüğü şeklindeki bu çevirmen gözlüğe “Tele Scouter" adı verilmiş. Farklı diller konu-şan iki ya da daha fazla kişi bu gözlük sayesinde sohbet edebiliyor. Toplantılarda gözlük saye-sinde başka çevirmene ihtiyaç duyulmayacağı için toplantılarda bilgilerin başka kişilere akta-rılma riski de ortadan kalkmış oluyor.

Gözlüğün çalışma mekanizması ise şöyle: Gözlüklerin kaydettiği konuşmalar uzaktaki birbilgisayar sunucusuna gönderiliyor. Burada yapılan konuşmalar, sohbete katılanların gözlük-lerindeki ekrana kendi dillerine çevrilmiş olarak yansıyor.

Ottawasilentauction

Bilim Adamları Saç Telinden İnce, Çelikten SağlamBir Madde Keşfettiler

Bilim adamlarının keşfettiği ve karbon nano tüpleri olarak isimlendirilen madde özel-likle otomotiv ve teknoloji dünyasında çığır açabilecek bazı özelliklere sahip.

Şirket tarafından yapılan açıklamaya göre karbon nano tüpler;• İnsan saçından 100 bin kez daha ince • Çelikten daha dayanıklı • Elektriği bakırdan

daha iyi iletiyor • Isıyı elmastan daha başarılı bir şekilde iletebiliyor ve ağırlığı da pamukile eş değerde...

Haber10

Karides Gözü DVD Teknolojisine İlham Oluyor...İngiliz bilim adamları Avusturya’da mercan bariyerinde yaşayan dev karideslerin müthiş göz-

lere sahip olduklarını ve bu gözlerin yeni üstün niteliklere sahip DVD cihazı geliştirme konu-sunda aydınlatıcı bilgi sunduğunu belirttiler.

Bu karides türünün, keskin pençeleri nedeniyle hayvanlar alemindeki en kompleks gözleresahip olan canlılardan biri olduğu belirtildi. Bristol Üniversitesi’nden uzman bir ekip, NatureVotonieks dergisinde yayınlanan araştırmalarında, karidesin 12 ana renkten oluşan renkleri göre-bildiğine ve insanlardan dört kat daha fazla görme yeteneğine sahip olduğuna dikkat çekti.

Araştırmada, insanın yaptığı DVD cihazlarında benzer teknoloji-nin kullanıldığı, fakat cihazların sadece tek renk açısından iyi çalış-tığı, karides gözlerinin ise ultraviyole ışınlardan kızıl ötesine kadarmükemmel bir şekilde çalıştığı ifade edildi.

Araştırmacı Nicholas Roberts, Reuters ajansına; “Bilim adamıekibinin bu gözlerde keşfettiği mekanizma insanoğlunun ürettiğihiçbir cihazda yok. Üretilecek hiçbir cihazda da bu canlının gözün-deki mükemmelliği yakalamak mümkün olmayacak” dedi.

Time Türk

Page 4: ILMI MERCEK DERGISI

Sayın Adnan Oktar’ın

ilk olarak 2004 yılında

yayınlamış olduğu “Sosyal

Silah Darwinizm” isimli

kitabında anlattığı,

sonrasında ise yeni gelişen

olaylarla birlikte çeşitli maka-

lelerinde dile getirdiği konu,

dünyaca ünlü Darwinist

yayınlarda yıllar sonra

yer aldı. Bu konu, Darwinist

fitnenin beraberinde getirdiği

okul katliamları idi. Oldukça

fazla sayıdaki söz konusu okul

katliamlarının ortak özelliği

ise, katliamların genç öğrenci-

ler tarafından “evrim adına”

ve “doğal seleksiyon” adına

yapılmış olmasıydı.

)LM) ARAŞTIRMA / KAPAK KONUSU

4 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 5: ILMI MERCEK DERGISI

T imesonlineinternet sitesi,öğrencilerin okullar-

da gerçekleştirdikleri katliam-ların Darwinizm ile bağlantısını 8Kasım 2009 tarihindeki web sayfasın-da açıklarken, Türkiye’de de Habertürkgazetesi söz konusu haberi, “LiseKatliamlarında Fatura Darwin’e” başlığıaltında 9 Kasım 2009 tarihinde verdi. Oysasöz konusu katliamlar, ilk kayıtlara geçenigünümüzden 10 yıl önce olmak üzere, çeşitliaralıklarla yıllardır gerçekleşen katliamlardı. Üste-lik bu katliamların tamamında, etrafa ateş açangençler Darwinizm’in gereğini yaptıklarını açıkçabelirtiyorlardı. Her biri, Darwinist ideolojinin birgereği olarak güçsüzlerin mutlaka elenmesi ve yokedilmesi gerektiğine inanıyordu. Bir hayvandan ibaretolarak gördükleri arkadaşlarını ve öğretmenlerini işte buanlayıştan dolayı katletmek onlara güç gelmemişti. Tamtersine, bu insanların yok edilmesi ile topluma ve gelece-ğe katkıda bulundukları gibi sapkın düşünceye sahiplerdi.Darwinizm, işte böylesine sapkın bir inanç şeklidir.

Darwinizm Tarih BoyuncaKatliamların Ana Kaynağı OlmuşturEski Sümerlerden beri var olan ve Darwin’in,

Türlerin Kökeni isimli kitabının ardından mason-ların desteği ve propagandaları ile bir diktatörlükhaline gelen Darwinizm, toplumları da insan-lığı da sürekli olarak yıkıma sürüklemiştir.Örneğin doğal seleksiyon, bir diğer deyişledoğal seçilim, Charles Darwin’in evrim teo-risini temeline oturttuğu bir kavramdır vehayatta kalma mücadelesini sürdürenhayvanlardan güçlü olanların zayıf olan-ları elimine etmesini ifade etmektedir.Doğal seleksiyon, gerek insanı her-hangi bir şuurdan yoksun doğa olay-larının ürünü olarak tanımladığı,gerekse şiddete dayandığı için hemateist felsefelerin hem de şiddet yanlısı

www.darwinistdiktatorluk.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 5www.i lmiarast i rma.net

Page 6: ILMI MERCEK DERGISI

ideoloji ve hareketlerin vazgeçilmez birdayanağı olmuştur. II. Dünya savaşındamilyonları ölüme gönderen diktatörlersavaşmayı kendilerince doğal seleksiyonunbir gereği olarak görmüşler, propaganda-larında Darwinizm’e fazlasıyla atıftabulunmuşlardır. Böylece Dünya savaşları,Darwin hayranı faşist ve komünist dikta-

törlerin idaresi altında, sapkın Darwinist ideolojinin tamolarak uygulandığı bir uygulama alanı olmuştur. 350 milyon kişi

bu savaşlar sonucunda şehit edilmiş veya katledilmiştir. Bu büyük katli-am, sapkın Darwinist ideolojinin getirdiği en kanlı sonuçtur. Şu anda ise bu

büyük savaşların yerini, cinayetler, katliamlar, iç çatış-malar, dejenerasyon ve ırkçılık almıştır. Okul katliamları,Darwinizm’in getirdiği bu yıkım ve felaketlerin ayrı veson derece ürkütücü bir boyutudur.

Okul Katliamlarının KökenindeNeden Darwinizm Vardır?

Eğer bir genç; ailesini, arkadaşlarını, öğretmenlerini,kısacası çevresindeki herkesi birer hayvan olarak görür-se, yaşantısındaki her şeyin, kendisinin bile tesadüflerin

eseri olduğuna inanırsa, güçlü olanın ayaktaolması gerektiğini, bunun için de zayıfların elen-mesi ve yok edilmesi gerektiğini düşünürse, böy-

le bir gencin “doğal seleksiyona göre gereksizve değersiz gördüğü” kişileri katletmesi son

derece kolaydır. Bu kişi, annesi de olabi-lir, öğretmeni de, en yakın arkadaşı da.

Onun için her biri birer hayvantürevidir.

Böyle bir kişiyi, ahlak, aile değer-leri, vefa, sevgi, şefkat, merhametgibi konularla ikna edebilmekAllah’ın dilemesi dışında imkansız-dır. Çünkü böyle bir insanın ideolo-jisi, dünyaya bakış açısı tamamen

farklıdır. Bu kişinin sevgi ve şefkatianlayabilmesi için Allah sevgisine, Allah

korkusuna ve dolayısıyla insan sevgisinesahip olması gerekir. Fakat Darwinist zihni-

)LM) ARAŞTIRMA / KAPAK KONUSU

6 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 7: ILMI MERCEK DERGISI

yette bu iki inanca da yer yoktur.Dolayısıyla bu gence ahlak ve sevgidersi verebilmek için öncelikle onunDarwinist zihniyetten kurtulması şarttır.

Sosyal Darwinizm’inYüzlerce Yıllık YıkıcıEtkisi Ancak Allahİnancının YayılmasıylaYok EdilebilirSosyal Darwinizm’in etkisi altında

olan bir genç, ancak tüm varlıklarıntesadüfen yaratılmadığını, kendisini deetrafındakileri de yaratanın Yüce Allaholduğunu bildiğinde normal düşünme-ye başlayabilir. Böylece Allah’ın ken-disini bir amaç üzere bu dünya üzerinegetirdiğini, bir amaç üzerine yaşadığı-nı ve ölümün varlığının hikmetlerinidüşünecektir. Yaşadığı her an kendisi-ne Allah’tan sürekli nimet verildiğinifark edecektir. Ne varlığının ne de yaşa-mındaki hiçbir anın tesadüfen oluşma-yacağını anlayacaktır. Yaşadığı herandan Allah’ın Katında sorguya çeki-lecek ve kendisine verilen her nimettensorumlu olacaktır. Çünkü ahirette onubekleyen sonsuz bir hayat vardır. İşte busonsuz Allah’ın insanlara bahşettiğicenneti hak edebilmesi için dünyahayatında Allah’ın rızasına yönelik,Allah’ın beğendiği güzel ahlaka yöne-lik bir çaba içinde olması gerekir. Böylebir insan ancak o zaman tüm yaratı-lanların Allah’ın ruhunu taşıdığını, tümvarlıkların Allah’ın sonsuz güzelliğininbir tecellisi olduğunu, Allah’ın hoşnut-luğunu kazanmak ve ahiretteki sonsuzyaşam için çaba göstermesi gerektiğinifark edebilir. Ancak o zaman böyle birinsana güzel ahlak, sevgi, şefkat, vefa,merhamet anlatılabilir. Allah inancı,böyle bir insanın yepyeni, tertemiz birbakış açısıyla, mutmain, huzurlu vesevgi dolu olarak yeniden var olmasını

www.fasizmvekomunizm.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 7www.i lmiarast i rma.net

OKUL CİNAYETLERİNDEDARWİNİZM BAĞLANTISI

12 Ocak 2008 tarihli Times gazetesinde

yayınlanan bir habere günümüzün St.

Petersburg Belediye Başkanı Bill Foster’ın mek-

tubu konu oldu. Mektupta, eğitimde

Darwinizm’in bilimsel bir gerçek olarak oku-

tulmasının zararlarına çarpıcı bir kanıt olarak

Columbine katliamı örnek verildi. ABD

Columbine’deki bir okulda 20 Nisan 1999

günü iki öğrenci tarafından gerçekleştirilen

silahlı saldırıda 12 öğrenci ve bir öğretmen

öldürülmüş, 23 öğrenci yaralanmış, saldırgan-

lar daha sonra intihar etmişti. Foster, saldır-

ganlardan birinin internet sitesinde “Neyi sevi-yorum biliyor musunuz? Doğal seleksiyon!Dünyada olmuş olan en iyi şey bu. Bütün aptalve zayıf organizmalardan kurtulunmuş olması”ifadesine yer verdiğini belirtti.

1999 yılındaki katliamdan sonra Amerikan

Temsilciler Meclisi üyesi Tom DeLay de,

Darwin’in teorisini sebeplerden birisi olarak

saymış, Kongre’nin kayıtlarına geçirilen mek-

tubunda devlet okullarının öğrencilere “ilkelçamur çorbasından evrimleşmiş üstün bir may-mundan başka birşey olmadıklarını öğrettiğini”yazmıştı. Columbine katliamı, Darwinist görüş-

lü öğrencilerin gerçekleştirdiği istisnai bir eylem

değil. Finlandiya’da kendini sosyal Darwinist

olarak tanımlayan Pekka-Eric Auvinen,

Finlandiya’nın başkenti Helsinki’den yaklaşık 40

mil mesafede bulunan Jokela Lisesi’ne silahlı ola-

rak girmiş, sekiz kişiyi öldürdükten sonra intihar

etmişti. Auvinen, görüşlerini anlattığı manifes-

tosunda, bu katliama girişmesinde Darwinist

görüşlerinin etkili rol oynadığını açıkça göste-

ren şu ifadelere yer veriyordu:

““DDaavvaamm iiççiinn ddöövvüüşşmmeeyyee vvee ööllmmeeyyee hhaazzıırrıımm……

BBiirr ddooğğaall sseeççiilliimmccii oollaarraakk,, uuyygguunn ggöörrmmeeddiikklleerrii--

mmii,, iinnssaann ıırrkkıınnıınn vvee ddooğğaall sseelleekkssiiyyoonnuunn yyüüzz kkaarraa--

llaarrıınnıı eelliimmiinnee eeddeecceeğğiimm.. HHaayyıırr,, ggeerrççeekk şşuu kkii,, bbeenn

ssaaddeeccee bbiirr hhaayyvvaann,, bbiirr iinnssaann vvee bbiirr mmuuhhaalliiffiimm……

AArrttııkk ddooğğaall sseelleekkssiiyyoonn vvee ggüüççllüü oollaannıınn hhaayyaattttaa

kkaallmmaassıı iillkkeessiinnii yyeenniiddeenn yyoolluunnaa kkooyymmaannıınn vvaakkttii

ggeellddii!!””

Page 8: ILMI MERCEK DERGISI

sağlar. Darwinist ideolojinin getirdiğiyıkım, korku, kin, nefret yerini sevgi, şef-kat ve dostluk hislerine bırakır.

“Darwinizm geçmişte kaldı, neden birtehlike olarak değerlendiriliyor” diyeortaya çıkanlar, basında yer alan buhaberleri dikkatle okumalı ve toplumla-rın Darwinizm yüzünden ne hale geldi-ğini çok iyi anlamalıdırlar. EğerDarwinizm bu dünyadan tamamen yokedilirse, dünyada savaşların, iç çatışma-ların, terörün, cinayetlerin, katliamlarınhiç kalmayacağını görebilmelidirler.Darwinizm ve Darwinizm’in getirdiği din-sizliğin bir tezahürü olan dejenerasyon,kin, öfke ve nefret gibi kötü ahlak özel-liklerinin son bulacağını anlayabilmeli-dirler. Şu anda dünya üzerinde var olan

tüm belaların, tüm huzursuzlukların asılnedeni Darwinizm’dir. İşte bu yüzden,Darwinizm bu dünyada son buluncayakadar bu sapkın pagan dini ile fikri müca-dele içinde olmak son derece önemlidir.

Yüce Allah ayetlerinde şöyle bildirir:

“Allah size kendi nefislerinizden eşleryarattı ve size eşlerinizden çocuklar vetorunlar yarattı ve sizi güzel şeyler-den rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mıinanıyorlar ve Allah’ın nimetini inkarmı ediyorlar? Allah’ın dışında, kendi-leri için göklerden ve yerden hiçbirrızka, hiçbir şeye malik olmayan vebuna güçleri yetmeyen şeylere mi tapı-yorlar? Artık Allah’a benzerler arama-ya kalkışmayın; çünkü Allah bilir, sizise bilmezsiniz.” (Nahl Suresi, 72-74)

�LM� ARAŞTIRMA / KAPAK KONUSU

8 İlmi Araştırma, Aralık 2009

HARUN YAHYA ESERLERİNİN ÖNEMİ

Yazı boyunca verilen bilgiler, okullarda öğrencilere Darwinizm’in bilimsel bir ger-

çek olarak anlatılmasının ve bu öğrencilerin kendilerini ve diğer insanları tek amacı

hayatta kalmak olan, hiçbir ahlaki kaygı taşımayan hayvanlar olarak görmesinin önü-

ne geçilmesi gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Bu yüzden, Sayın Adnan

Oktar’ın yıllardır anlattığı konular ve bunları işlediği eserleri, son derece büyük bir önem

arz etmektedir. Sayın Adnan Oktar, Yüce Allah’ın insanlar arasında emrettiği hoşgörü,

sevgi ve kardeşlik ortamının yerleşmesine vesile olmak amacıyla 300’e yakın sayıda

kitap yayınlamıştır. Üstelik Sayın Adnan Oktar, bu önemli eserlerini, dünyada benzeri

görülmemiş şekilde internetten ücretsiz olarak yayınlamaktadır.

Kuşkusuz, hangi milletten olursa olsun, akıl ve vicdan sahibi her insanın

sorumluluğu sosyal bir silah olan Darwinizm tehlikesine karşı uyanık

olmak ve insanlığı bu beladan kurtarmaya çalışmaktır. Sayın Adnan

Oktar’ın, Darwinizm’i çürüten bilimsel eserleriyle din ahlakını anlat-

tığı kitaplarının daha yaygın olarak bilinmesine vesile olmak, bu yol-

da güzel bir hizmet olacaktır.

Page 9: ILMI MERCEK DERGISI

SAYIN ADNANOKTAR’IN SOSYALDARWİNİZMTEHLİKESİNE KARŞIYÜRÜTTÜĞÜ İLMİMÜCADELENİNDÜNYA ÇAPINDAKİ ETKİSİ

Sayın Adnan Oktar (Harun Yahya), Darwinizm’in bilimsel

geçersizliğini ve din ahlakına karşı olan sosyal boyutunu top-

luma anlatmayı yıllardır misyon edinmiş bir yazardır. Sayın

Adnan Oktar, “Sosyal Silah: Darwinizm” adlı eserinin giriş kıs-

mında bu gerçeği şu sözleriyle ifade etmektedir:

““DDaarrwwiinniizzmm’’iinn ttoopplluummllaarrıınn vvee bbiirreeyylleerriinn yyaaşşaammıı iiççiinn nneeddeenn cciiddddii

bbiirr tteehhlliikkee oolldduuğğuunnuu aannllaammaayyaann vveeyyaa aannllaammaazzllııkkttaann ggeelleennlleerree,, bbuu

tteeoorriinniinn ggeenniişş ççaappttaa kkaabbuull ggöörrmmeessiinniinn vvee öözzeelllliikkllee ggeennçç nneessiilllleerriinn bbuu

tteeoorriiyyllee eeğğiittiillmmeessiinniinn tteehhlliikkeelleerriinniinn ggöösstteerriillmmeessii””..

Sayın Adnan Oktar, genç nesillerin Darwinizm’le eğitilmesinin

toplum adına ne denli zararlı olacağını anlatma amacıyla çok

sayıda kitap, makale, belgesel ve internet sitesi yayınlamıştır.

Eserleri ilk olarak Türkiye’de ve İslam aleminde önemli bir

yaygınlık kazanan Sayın Adnan Oktar, Darwinizm yanılgısı-

nı Batı toplumuna da anlatmaya yönelmiştir. Stratejisini,

Darwinizm’in Batı toplumunda eğitim ve kültür alanında son

derece geniş bir yayılma zemini bulduğu gerçeği üzerine

oluşturan Adnan Oktar, Darwinizm’in yanılgılarının, Batı

toplumlarına çarpıcı bir biçimde anlatılması için bu alan-

da görülmemiş niteliklerde bir eser hazırlamıştır. Sayın

Adnan Oktar, binlerce resim ve yaklaşık 800 sayfadan

oluşan, yaklaşık 7 kilogram ağırlığındaki “Yaratılış

Atlası” isimli eserinin 2. ve 3. cildinde de,

www.harunyahya.tv

İlmi Araştırma, Aralık 2009 9www.i lmiarast i rma.net

İnsanları bir hayvan türü olarak görenDarwinist anlayışın yalanlarına göre,insanların hiçbir değeri yoktur. SosyalDarwinist mantıkta, acı çeken, zorlukve korku içinde olan insanların kurta-rılması için hiçbir şey yapılmaz. Buinsanlar yardımsız ve korumasızbırakılırlar. İslam ahlakında ise, hermümin diğer insanların huzuru,güvenliği ve refah için çaba gös-termekle sorumludur.

Page 10: ILMI MERCEK DERGISI

Darwinizm’in bilimsel geçersizliğini en

somut örneklerle yeniden ortaya koymuştur.

Sayın yazar, Yaratılış Atlası’nda,

Darwinizm’in insanlığa getirdiği yıkımla-

ra özel bir vurgu yapmış ve Hitler gibi

milyonlarca insanı ölüme sürüklemiş bir

ırkçı diktatörün bu katliamlarında

Darwinizm’e dayandığını göstermiştir.

Yazarın bu devasa eserinin yayıncı-

sı, promosyon amacıyla çeşitli

Avrupa ülkeleri ve ABD’de önde

gelen kişilere hediye olarak dağıt-

mış, Darwinizm’in bilimsel geçersizli-

ğini ilan eden bu görkemli eseri ani-

den posta kutularında bulan Batılı

Darwinistler neye uğradıklarını şaşır-

mışlardır. Bu kampanya,

Darwinizm’in kendi evinde “ani bir

baskınla” vurulduğu benzetmesini

yapan Batılı medya organlarının manşet-

lerinde ardı ardınca yer almıştır. Gazete ve televizyon-

larda Sayın Adnan Oktar’ın Darwinizm’in eğitimde tek

taraflı olarak okutulmasına karşı duruşu ve Darwin-Hitler bağ-

lantısını deşifre edişi yaygın olarak tartışılmıştır.

Müslüman bir yazarın ve fikir önderinin Batı toplumlarına böy-

lesine büyük yankı bulan bir eserle girmesi, Darwinizm’le yapı-

lan fikri mücadelede yeni bir perdenin açılmasına vesile olmuş-

tur. Birçok Batılı kaynak, bu alanda dünya çapında eserler

yayınlamış olan Sayın Adnan Oktar’ın çok güçlü bir hareketin

önderi olarak tanınması gerektiğinin altını çizmiştir.

Bu yeni dönemde, Sayın Adnan Oktar’ın vesile olmasıyla

Darwinist eğitim tehlikesinin Batı’da artık çok daha yüksek sesli

olarak dile getirilmesi, birçok insanın bu konuyu yeniden düşün-

mesine ve hatta eğitim politikalarının gözden geçirilmesinin teş-

vik edilmesine vesile olmuştur.

Nitekim ABD’nin Florida Eyaleti Eğitim Kurulları’ndan birine

yazılan mektupta konunun gündeme geliş şekli, Yaratılış

Atlası’ndaki anlatımla dikkat çekici bir paralellik göstermek-

tedir. St. Petersburg şehri eğitim kuruluna yazılan söz

konusu mektupta, Hitler’in Darwin’i dayanak aldığı ve

evrim teorisinin öğrencilere bilimsel bir gerçek olarak

okutulmasının bu açıdan tehlikeli olduğu görüşü yer

almaktadır.

)LM) ARAŞTIRMA / KAPAK KONUSU

10 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 11: ILMI MERCEK DERGISI

www.Kuranahlaki.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 11www.i lmiarast i rma.net

Kuran Ahlakında İnsana Verilen Önem

Bu sayfalarda yer verdiğimiz vahşi uygulama ve inançlar, Darwinizm’in insan

hayatına hiç önem vermeyen bir ideoloji olduğunu gösteren örneklerden birkaçıdır ve

bilimsel hiçbir değeri olmayan hezeyanlar üzerine inşa edilmiştir. Bu insanlık dışı uygu-

lamaların ve fikirlerin tek nedeni ise Darwinistlerin Kuran ahlakının getirdiği güzel ahlak-

tan tamamen yoksun olmalarıdır. Oysa her insanın hayatı büyük bir önem taşır. Kuran

ahlakında insanlar birbirlerini çok değerli ve önemli görürler ve birbirleri için feda-

karlıklarda bulunurlar.

Örneğin bir mümin, kendi

ihtiyacı olsa dahi, yeme-

ğini diğerine verir. Bir

ayette bu gerçek şöyle bil-

dirilmiştir:

““KKeennddiilleerrii,, oonnaa dduuyy--

dduukkllaarrıı sseevvggiiyyee rraağğmmeenn

yyeemmeeğğii,, yyookkssuullaa,, yyeettiimmee

vvee eessiirree yyeeddiirriirrlleerr..””((İİnnssaann

SSuurreessii,, 88))

Darwin’in “güçlü olan hayatta kalır” acımasızlığına dayanan doğal seleksiyonteorisi, kıyasıya bir hayatta kalma mücadelesinden söz eder. Hayvanlar içingeçerli olan kanunların insanlar için de geçerli olduğuna inanılmayabaşlandığında ve bu “orman kanunları” insan toplumlarına uygulandığındaise, ırklar ve milletler arasında çatışma ve savaşların baş göstermesikaçınılmazdır. Çünkü böyle bir ortamda insan hayatı değersizleşir. Herhangibir sebeple insan öldürmek, bir insanı açlığa, ölüme terk etmek, savaşçıkarmak, katliam yapmak, terör eylemi gerçekleştirmek, akıl hastası, özürlüveya başka bir ırktan olduğu için insanları yok etmek, sözde makul ve kolayhale gelir. Nitekim tarih boyunca bilim adı altında gerçekleştirilen vahşiuygulamalar, Darwinizm’in neden olduğu vahşetin en açık delilleridir.

Times Gazetesi’nin 12 Ocak 2008

tarihli sayısında “Foster links Darwin,

Hitler (Foster, Darwin ve Hitler arasında

bağlantı kuruyor)” başlığını taşıyan bir

haber yer alıyordu. (RON MATUS and

DONNA WINCHESTER, “Southpinellas:

Foster links Darwin, Hitler”, 12 Ocak

2008). Haberin konusunu, bölge bele-

diyesinde belediye meclisi eski üyesi olan

Bill Foster’ın Eğitim Kurulu’na yazdığı bir

mektup oluşturuyordu. Foster söz konusu

mektubunda, evrim teorisinin öğrencilere

bilimsel bir gerçek olarak okutulmasının

zararlarına dikkat çekiyor ve

Darwinizm’in öğrencilere dayatma yoluy-

la öğretilmesinin engellenmesini talep

ediyordu.

Foster mektubunda evrim teorisinin

bilimsel bir gerçekmiş gibi okutulmasına

neden karşı olduğunu şu sözlerle ifade

etmektedir:

BILL FOSTER’IN MEKTUBU

Page 12: ILMI MERCEK DERGISI

AADDNNAANN OOKKTTAARR:: “Lise katliamlarında fatura

Darwin’e” diyor. Doğru kardeşim. Habertürk’te çık-

mış, 9 Kasım 2009. Ben bunu yıllar önce kitaplarım-

da yazdım. “Lise katliamlarında fatura Darwin’e.”

“Bak, zayıf olanları öldürün” diyor değil mi adam?

“Teoriden ilham aldım” diyor. Çocuğun yakasında

yazanı görüyor musunuz?

OOKKTTAARR BBAABBUUNNAA:: Burada “doğal seleksiyon” yazı-

yor, t-shirtünde. Katliam yaptı Amerika’da.

AADDNNAANN OOKKTTAARR:: Doğal seleksiyon, Darwin’in

düşüncesi. “Ben” diyor “Darwinist uygulama yaptım”

diyor çocuk. Darwin’in iddialarını uyguladım diyor.

“Öğretmenini dizlerinin üstüne, diz çökmeye zorla-

)LM) ARAŞTIRMA / KAPAK KONUSU

12 İlmi Araştırma, Aralık 2009

““EEvvrriimm ççooccuukkllaarrıımmıızzaa,, oonnllaarrıınn zzaayyııffllaa--

rraa kkaarrşşıı üüssttüünn oolldduuğğuu iinnaannccıınnaa yyooll

aaççaann ddooğğaall sseelleekkssiiyyoonn vvee ggüüççllüü oollaannıınn

hhaayyaattttaa kkaallmmaassıınnaa iinnaannmmaallaarrıı iiççiinn bbiirr

mmaazzeerreett oolluuşşttuurruuyyoorr.. BBuu iissee kkaayyggaann [[tteehh--

lliikkeellii]] bbiirr zzeemmiinn..””

Foster’ın bu mektubu, Florida Eyaleti’nin

önerilen yeni bilim standartlarının oyla-

maya sunulması öncesine denk geliyor.

Yeni bilim standartları, Charles Darwin’in

teorisini modern biyolojinin sözde mihenk

taşı olarak benimsiyor. Eyalette 1996

yılından beri yürürlükte olan mevcut bilim

standartlarında ise “evrim” kelimesinin

bahsi geçmiyor.

Bu mektubun ardından 2009 yılında

yapılan seçimlerde St. Petersburg

Belediye Başkanı olarak seçilen Foster

mektubunda, Darwin ile Hitler arasında-

ki bağlantıya ise şu sözleriyle dikkat çeki-

yor:

““AAddoollff HHiittlleerr bbüüttüünn bbiirr nneessllii DDaarrwwiinn’’iinn

eevvrriimm tteeoorriissiinnii kkuullllaannaarraakk aallddaattmmıışş,,

‘‘kkaayyıırrııllmmıışş’’ ıırrkkıı hhaayyaattttaa kkaallmmaa mmüüccaaddee--

lleessiinnddee kkoorruummaayyıı hheeddeefflleemmiişşttii””..

SAYIN ADNAN OKTAR’IN SOSYAL DARWİNİZM’İNYIKICI ETKİSİ HAKKINDAKİ AÇIKLAMALARI

Page 13: ILMI MERCEK DERGISI

www.Adnanoktar-hikmetler.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 13www.i lmiarast i rma.net

dıktan sonra vurarak öldürdü”

diyor. “Sekiz arkadaşını da kat-

leden bu kişi Darwin’in evrim

teorisinden esinlenerek kurulan

‘doğal seleksiyon ordusu’ isim-

li internet sitesinin müdavimle-

rindenmiş.” Bakın Darwin’in

evrim teorisinden esinlendiğini

söylüyor. “Doğal seleksiyon

ordusu isimli internet sitesinin

müdavimlerinden olduğu ortaya çıktı.

Darwin teorisinden ilham alarak katliamı

gerçekleştirdiğini itiraf etti” diyor.

Kardeşim yıllardan beri biz burada ne

diyoruz? Stalin aynı kafada dedik. Marx

aynı kafada dedik. Hitler, Mao değil mi,

Mussolini, hepsi Darwin’e dayanarak

dedik, bu katliamları yaptı. Ne kadar

insan öldürdüler? 350 milyon insan öldür-

düler. Bunlar da işte onların torunları,

devam ediyorlar kaldıkları yerden.

SSUUNNUUCCUU:: Yazmış zaten “zayıf olanları

öldürün” mantık bu mantık.

AADDNNAANN OOKKTTAARR:: Tabii, “Darwin’in

doğal seleksiyon teorisinden etkilendiği

ortaya çıktı” diyor. “Üzerinde doğal selek-

siyon yazılı bir t-shirt bulunuyordu” diyor.

“Zayıfları öldürerek

doğal seleksiyona

yardımcı olmayı

planladıklarını itiraf

ettikleri video kayıt-

ları da ortaya çıktı.

Kendilerini doğal

seleksiyonun sonucu

olarak sınıf arka-

daşlarından üstün

görüyorlardı dedi.

Mahkeme belgele-

riyle iki katilin insan-

ları bilgisayar içine

koyarak öldürmek

istedikleri de görül-

dü” diyor. Katiller sadece güçlülerin yaşa-

masını hayal ediyorlarmış. Hitler ne diyor-

du? Aynısını. Mussolini? Aynısını. Stalin

ne diyordu? Tez, anti-tez, sentez olayını

ortaya koydular, değil mi? Marx’ın düşün-

cesiydi, onlar da uyguladılar. Daima bir

mücadele vardır dediler. Sürekli, müca-

dele bitmez. Tez, anti-tezi doğurur ve

Page 14: ILMI MERCEK DERGISI

bunda da çatışma kaçınıl-

mazdır. Dünyada sürekli

bir çelişki vardır diyorlar.

Hatta ben bir kere bir ilçe-

ye gitmiştim de “çalişkilik-

ten” böyle bir delikanlı

bana anlatıyordu. “Çalişki

vardir, Davrin” falan böyle

anlatıyordu. Dinlemiştim

ben de. Bana hücrenin

zarını tarif ediyor, hüc-

rede zar vardır diyor.

Dedim önemli hakikaten

o verdiğin bilgiler de.

“Davrin” hakkında bil-

giler. “Çalişkidir,”

sürekli böyle bir şeyler

anlatıyordu. Yani o

kafayla bütün milleti

böyle kandırmışlar.

Yani orta cahillik ve

cahillik ortamında bu

kafa gelişiyor, bu man-

tık gelişiyor. Marks’ın izahları da,

Stalin’in izahları da hepsi de birbirinin

aynı. Dolayısıyla da “Lise katliamlarında

fatura Darwin’e”. Burada da tabii şika-

yetçi bir üslup var, niye faturayı Darwin’e

çıkarıyormuşsunuz gibi bir üslup olmuş.

Bilmiyorum ben mi yanlış anladım.

“Fatura Darwin’e”, değil mi öyle gibi

oluyor. Doğrudan bunu söylemesi lazım.

“Lise katliamlarında sebep

Darwinizm’dir” denmesi lazım, direkt.

Evet, bu da ihlas.net’te çıkmış, “Evrim

Türk profesörlerini zorluyor” diye. Doğru.

OOKKTTAARR BBAABBUUNNAA:: Sosyal Silah

Darwinizm kitabınız hocam inşaAllah,

bu konuların da anlatıldığı.

AADDNNAANN OOKKTTAARR:: Ben bunu yıllar önce

anlattım. Lise gençlerinin böyle birbirlerini

öldüreceklerini, bu tip olayların olacağı-

nı, Darwinizm’in doğal sonucu olarak

insan sevgisinin, merhametin, şefkatin

kalkacağını, toplumda anarşi meydana

geleceğini yıllardan beri anlatıyorum,

kitaplarımda da anlatıyorum.

OOKKTTAARR BBAABBUUNNAA:: Zaten sizin kitabı-

nızdaki bu sayfa, biraz önce gazetenin

haber yaptığı katliamı anlatan sayfa.

“Doğal seleksiyon uygulayacağız” diye-

rek yapılan katliamı gösteriyor. Bunu şu

an haber yaptılar yani yıllar önce yazıl-

mış olan, yapılmış olan bu haberi, bu

kitabı haber yapmışlar inşaAllah.

AADDNNAANN OOKKTTAARR:: Tabii maşaAllah.

SSUUNNUUCCUU:: Uzun süredir böyle şeyler

yaşanıyor zaten ama işte basında bir kıs-

mı yer alıyor veya çok ses uyandırmıyor.

Ama son yıllarda artınca artık insanların

da artık dikkatini çekmeye başladı. Yoksa

uzun yıllardır bu tarz saldırılar devam

ediyor, bu düşünceye sahip olan insan-

ların, gençlerin gerçekleştirdiği saldırı-

lar devam ediyor.

(Sayın Adnan Oktar’ın 9 Kasım 2009 tarihinde

Kanal Urfa, Adıyaman Asu ve Kral Karadeniz

TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)

)LM) ARAŞTIRMA / KAPAK KONUSU

14 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 15: ILMI MERCEK DERGISI

www.harunyahya.tv

İlmi Araştırma, Aralık 2009 15www.i lmiarast i rma.net

Türkiye, 26 Ekim 2009

Mersin TV, 5 Eylül 2008

Adnan Oktar: Türkiye Allah'ın izniyle büyükbir ülke olacak. TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ OLUŞA-CAK. BÜTÜN BU ORTADOĞU'YU BÜTÜNBALKANLARI, ASYA'YI, TÜRKİYE AĞABEYLİKRUHUYLA KUCAKLAYACAK İNŞAALLAH. Vegüzel bir sistem meydana gelecek. Kafkas Paktıoluşturuluyor, yine demiryolu projemiz var bi-liyorsunuz. Petrol boru hattı, doğalgaz boruhattı projeleri var. İslam Birliği toplantıları ya-pılıyor. Türk Birliğinin daha güçlü hale gelmesiiçin yapılan çalışmalar var. Bunların hepsi hayır-lı inşaAllah. Anadolumuz hep medeniyetlerebeşiklik yapmış biliyorsunuz. Anadolu öyle biryer. Osmanlı döneminde de biliyorsunuz. BütünOrtadoğu'yu Balkanları üç kıtayı buradan yönet-mişler inşaAllah. Yine o şekilde olacak ama sev-giyle, dostlukla, kardeşlik ruhu içerisinde olacak.

Türkiye, 28 Ekim 2009

“Türk- �slam Birliği oluşacak. Bütün bu Ortadoğu'yu

bütün Balkanları, Asya’yı, Türkiye ağabeylik ruhuyla

kucaklayacak, inşaAllah.”

Page 16: ILMI MERCEK DERGISI

'LM' ARAŞTIRMA /PEYGAMBERLER TARİHİ

16 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 17: ILMI MERCEK DERGISI

T arih boyunca birçok kavme peygamberler ve elçiler gönderilmiştir. Rabbimiz’infarklı dönemlerde farklı kavimlere gönderdiği elçilerin hepsi, özünde aynı dinahlakını tebliğ etmişlerdir. Gönderildikleri kavimleri bir ve tek olarak Allah’a

iman etmeye, sadece Allah’ı hoşnut etmek için yaşamaya, Allah rızası için salih amel-lerde bulunmaya ve güzel ahlaklı olmaya çağırmışlardır. Bu kutlu elçilerden biri deHz. Lokman’dır.

Çeşitli rivayetlerde Hz. Lokman’ın uzun yaşadığına, Yemen Meliki olduğuna, bir-çok hastalığın şifasını bilen bir hekim ve adaletle hükmeden bir hakim

olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır. Kuran’da ise Hz. Lokman’ın,kendisine hüküm, hikmet ve büyük bir mülk verilmiş mübarek bir

insan olduğu haber verilmekte ve Hz. Lokman kıssa boyuncaAllah’ın bildirdiği sınırları koruyan, samimi bir Müslüman ola-

rak oğluna yaptığı tebliğ ile insanlara yol göstermektedir.

Kuran’da yer alan Lokman kıssasında Hz. Lokman’ınoğluna verdiği öğütler, hikmetli birer tebliğ örneği

olmanın yanı sıra, bu “üstün ahlak önderi” pey-gamberimizin din ahlakını tebliğ etme

konusundaki ilminin ve kararlılığınında bir göstergesidir.

www.Kurandasabir.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 17www.i lmiarast i rma.net

Tüm yaşamlarını Allah’a ve O’nun bildirdiği din ahlakını

tebliğ etmeye adayan üstün ahlaklı Peygamberler ve elçiler,

tarih boyunca tüm davranışlarıyla müminlere örnek

olmuşlardır. Hz. Lokman da Yüce Allah’ın ayetlerde,

kendisine hikmet verdiğini bildirdiği bu üstün ahlaklı

elçilerden biridir. Hz. Lokman, Allah’ın haber verdiği

sınırları koruyan samimi bir mümin olarak, oğluna yaptığı

tebliğ ile Allah’ın izniyle tüm insanlara yol göstermektedir.

Page 18: ILMI MERCEK DERGISI

'LM' ARAŞTIRMA /PEYGAMBERLER TARİHİ

18 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Hz. Lokman’danOğluna Öğütler…

MMüümmiinnlleerr AAssllaa AAllllaahh’’aaOOrrttaakk KKooşşmmaazzllaarrAllah, “Gerçekten, Allah, Kendisi’ne

şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunundışında kalanı ise, dilediğini bağışlar.Kim Allah’a şirk koşarsa, doğrusu büyükbir günahla iftira etmiş olur.” (NisaSuresi, 48) ayetiyle şirkin çok büyük birgünah olduğunu bildirmiştir. Hz. Lokmanoğlunu şirkten sakındırarak, “herhangibir varlığı Allah ile eşit veya daha ileri birdüzeyde görmek, yani Allah’tan başkailahlar edinmek” anlamına gelen büyük

bir günaha karşı insanları uyarmaktadır.Kuşkusuz Allah’ın yarattığı varlıklara ait-miş gibi görünen özellikler, gerçekteAllah’a ait olan sonsuz güç ve bilgininonlardaki küçük birer tecellisidir. Allahdilediği anda bu özellikleri onlardan gerialabilir, bir anda onları tüm nimetlerdenmahrum bırakabilir. Bu gerçeği bilen Hz.Lokman da, insanın kendisine sahip oldu-ğu her şeyi vermiş olan Allah’ı unutma-sının büyük bir zulüm ve nankörlük ola-cağını oğluna hatırlatarak onu ilk olaraken büyük günahlardan biri olan şirktenuzaklaştırmaktadır. Hz. Lokman’ın buöğüdü bir ayette şöyle bildirilmiştir:

“Hani Lukman oğluna -öğüt vere-rek- demişti ki; “Ey

oğlum, Allah’a şirk koş-ma. Şüphesiz şirk, ger-

çekten büyük bir zulüm-dür.” (Lokman Suresi, 13)

Allah’ın bağışlamayaca-ğını bildirdiği ve sapkınlıkolarak nitelendirdiği şirk-ten Müslümanlar çok faz-la sakınırlar. Yüce Allah,şirk koşmanın kişinin amel-lerinin boşa gitmesinesebep olacağını Kuran’daşu şekilde haber vermiştir:

“Andolsun, sana ve sendenöncekilere vahyolundu(ki): Eğer şirk koşacak olur-san, şüphesiz amellerinboşa çıkacak ve elbette

Page 19: ILMI MERCEK DERGISI

www.sirktehlikesi.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 19www.i lmiarast i rma.net

sen, hüsrana uğrayanlardan olacak-sın.” (Zümer Suresi, 65)

Allah’a iman eden bir insanın, hiçbirşeyin Yüce Allah’tan bağımsız müstakilbir varlığı olmadığını, tek gerçeğin vemutlak güç sahibinin Allah olduğunukalbine iyice yerleştirmesi gereklidir. Kişiancak bu önemli gerçeğe uygun birinanç, düşünce ve davranış biçimi içeri-sinde bulunduğunda Allah’ın izniyle şir-ke düşmekten kendini kurtarabilir.

AAllllaahh,, HHeerrşşeeyyii BBiilleenn,,HHaabbeerrddaarr OOllaannddıırrHz. Lokman’ın oğluna öğütte bulun-

duğu konulardan biri de, insanların birkısmının gözardı ettikleri önemli bir ger-çek olan Allah’ın her an her şeyi gör-mekte ve bilmekte olduğudur. Allah,zaman ve mekanın Yaratıcısı’dır; dola-yısıyla bu kavramlara bağımlı değildir.Zamanın ve mekanın kapsadığı yani kai-natta gerçekleşen her olaydan haberdar-dır. Allah şu ana kadar yaşamış olan, şuan yaşayan ve bundan sonra yaşayacakolan tüm insanların da hayatlarının hersaniyesinin bilgisine sahiptir. O, insanınişlediği tüm güzellikleri de kötülükleride gören, sinelerde saklı olanı bilen,onları yaratandır. Hiçbir şeyin Allah‘tangizli kalması mümkün değildir.

İnanan insanın en önemli özelliği, buönemli gerçeği bilmesi, Allah’ın şanınıyüceltmesi ve dolayısıyla sürekli olarak

Allah korkusu ile hareket etmesidir.Allah’ın adaleti sonsuzdur ve insan ahi-rette yapıp ettiklerinin tümünü mutlakakarşısında bulacaktır. Hz. Lokman’ın bukonudaki öğüdü, Kuran’da şöyle bildi-rilmiştir:

“Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten birhardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,)ister bir kaya parçasından ya da gök-lerde veya yer(in derinliklerinde) debulunsa bile, Allah onu getirir (açığaçıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır,(her şeyden) haberdardır.” (LokmanSuresi, 16)

Ku ran’da bil di ril di ği ne gö reHz. Lok man oğ lu na;

� Al lah’a şirk koş ma ma sı nı,

� Ya pı lan iş bir har dal ta ne siağır lı ğın da ol sa da Al lah’ın onuaçı ğa çı ka ra ca ğı nı,

� Na ma zı dos doğ ru kıl ma sı nı,

� Ma’ru fu (iyi lik, doğ ru luk)em ret me si ni ve mün ker den(kö tü lük) sa kın dır ma sı nı,

� Ken di si ne isa bet edenmu si bet le re kar şı sab ret me si ni,

� İn san la ra kar şıbü yük len me me si ni,

� Yü rü yü şün de or ta bir yoltut ma sı nı,

� Se sin den de yük sek per de le riek silt me si ni öğüt le miş tir.

Page 20: ILMI MERCEK DERGISI

Sabrın Önemi Hz. Lokman kıssasında dikkat çeken önemli noktalar-

dan biri de, Hz. Lokman’ın oğluna öğüt verirken sabrınönemini vurgulamasıdır. Hz. Lokman’ın bu öğüdü birayette şu şekilde haber verilmiştir:

“Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma’rufu emret,münkerden sakındır ve sana isabet eden (musibetler)ekarşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gerekenişlerdendir.” (Lokman Suresi, 17)

Hz. Lokman’ın oğluna hatırlatması olan sabır, insanındünya hayatında sürekli olarak denenmekte olduğunuhiçbir zaman unutmaması ve Allah ile sürekli beraberolması ile mümkün olabilir. Allah insanı dünya hayatındasürekli olarak çeşitli olaylarla sınamaktadır. Bir Müslüman,tabi olduğu imtihanın devam ettiğini bilerek zorluklara dai-ma sabreder. Sabır ise azim ve kararlılık gerektirir. Bu, tak-lit edilmesi mümkün olmayan çok önemli bir özelliktir vemüminin samimiyetinin bir göstergesidir.

Gerçek sabrın kaynağı müminlerin Allah’a olan güç-lü imanlarıdır. İman eden bir mümin, karşısına çıkan her

olayın Allah tarafından özel olarak yaratıldığını, O’nunizni olmaksızın tek bir olayın dahi gerçekleşmediğinive tüm olayların ardında Allah’ın yarattığı hayır ve

hikmetin gizli olduğunu bilir. Allah’ın iman edenle-rin dostu, velisi ve yardımcısı olduğunu, dolayısıyla ilkbakışta farklı görünse bile aslında tüm olayların imanedenlerin lehinde geliştiğini unutmaz. Allah’ın kendisiiçin belirlediği kadere teslim olur ve rıza gösterir. Bunedenle sabır müminler için zorlanarak yaşanan birözellik değil, aksine gönül rızası ve hoşnutluk ile yaşa-nan ve zevk alınan bir ibadettir. Kuran’da müminlerinbu ahlakları şöyle bildirilmiştir:

“Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül eden-lerdir.” (Nahl Suresi, 42)

'LM' ARAŞTIRMA /PEYGAMBERLER TARİHİ

20 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 21: ILMI MERCEK DERGISI

Müminler, Kibir veBüyüklenmeden Yüz ÇevirirlerKuşkusuz, din ahlakından uzak olan insanların en

belirgin özelliklerinden biri kibirli olmalarıdır. Buinsanlar, kendilerinin farklı ve üstün olduklarını düşü-nür, diğer insanları aşağılayıp küçümser, zayıf gör-düklerini ise ezmeye çalışırlar. Bunun en önemli ala-metleri ise hal ve tavırları, yürüyüş ve konuşmaları-dır. Oysa insana sahip olduklarını veren Allah’tır.Allah hiç şüphesiz dilediği zaman verdiklerini alabi-lir. Yüce Allah’ın verdiklerini kendi üstünlüklerinin birgöstergesi zannedip böbürlenmek, bundan dolayıdiğer insanları küçük görmek, Allah’ın üstün güç vekudretinin farkında olmayan, bunu takdir edemeyeninsanlara mahsus bir gaflettir.

Hz. Lokman da oğluna öğüt verirken, ona büyük-lüğe kapılmanın çok büyük bir yanılgı olduğu konu-sunda hatırlatmada bulunmuştur. Çünkü bütün güç vekudretin yegane sahibi Allah’tır. Aklın, bilginin ger-çek sahibi de Allah’tır. Her şeyde Allah’a muhtaçolan insan gibi aciz bir varlığın büyüklenmeye kal-kışması, yürüyüşüyle, konuşmasıyla kibirli bir tavragirmesi son derece kötü bir ahlak özelliğidir. Hz.Lokman’ın büyüklenme konusunda oğluna yaptığıhatırlatma, Kuran’da şöyle haber verilmiştir:

“İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) veböbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. ÇünküAllah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.”(Lokman Suresi, 18)

Unutmamak gerekir ki şeytanın Allah’ın huzurun-dan kovulmasının nedeni, kibiridir. Şeytan, kendisi-nin, yaratılmış diğer tüm varlıklardan üstün olduğuşeklinde akıl almaz bir iddiad bulunmuştur. Bu ger-

www.derinAllahsevgisi.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 21www.i lmiarast i rma.net

Page 22: ILMI MERCEK DERGISI

çeği aklından çıkarmayan bir mümininise, şeytanın taşıdığı kibiri andıracak birtavrı göstermesi Allah’ın izniyle mümkündeğildir.

Müminlerin Ses TonuHer halleriyle çevrelerine örnek olan

müminlerin yürüyüşlerinden, oturup kal-kışlarına, bakışlarından ses tonlarınakadar sahip oldukları tüm özellikler iti-dallidir. Kuran’da bildirildiğine göre Hz.Lokman müminlerin ses tonlarının daönemli olduğu gerçeğini oğluna şöylehatırlatmıştır:

“… Sesinden de (yüksek perdele-ri) eksilt. Çünkü, seslerin en çir-kin olanı gerçekten eşeklerinsesidir.” (Lokman Suresi, 19)

Ayette bildirildiği gibi bağı-rarak yüksek sesle konuşanbir kişinin karşı taraftaoluşturduğu etkininolumlu olması mümkündeğildir. Bu şekildehem kişi yorulur,hem de karşısında-kiler için rahat-

sızlık verici bir durum ortaya çıkar.Kuran ahlakını yaşayan bir mümininise her tavrı asil, nezaket-li, alçak gönüllü, barışçıve çözümcüdür.Müminin bu güzelahlakı sesine deyansıdığı için sonderece itidalli,konuştuğu kişi-ye güven veren,asil bir sestonuna vekonuşma üslu-buna sahip olur.

'LM' ARAŞTIRMA /PEYGAMBERLER TARİHİ

22 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Allah’ın ayetleri, Allah rızasınıarayan insanlar için bir çıkışyoludur. Allah ayetinde bugerçeği şöyle bildirir:

“Gerçek şu ki kulluk eden birtopluluk için bunda (Kur’an’da)‘açık bir mesaj’ (veya gerçekbir çıkış yolu) vardır.”(Enbiya Suresi, 106)

Page 23: ILMI MERCEK DERGISI

Din Ahlakını Tebliğ EtmekMüslümanın En ÖnemliSorumluluklarındandır

Allah Kuran’da iman edenlerin enönemli ibadetlerinden birinin tebliğ, yaniKuran’da bildirilen gerçekleri insanlaraanlatmak ve onları iman etmeye davetetmek olduğunu bildirmiştir. Tebliğ,Allah rızası için yaşayan bir mümininbaşkalarını da doğru yola yöneltmesi,Allah’ın rızasına çağırmasıdır. Allah’aiman etmiş olan bir insan bu önemlisorumluluğu da üstlenmiştir. Öyle ki buibadet, hayatının her alanını kapsar.Mümin, sözleriyle, haliyle, tavrıyla yaşa-mının her anında Allah’ın bildirdiği ahla-kı diğer insanlara yaymakla ve İslamahlakını temsil etmekle yükümlüdür.İnsanları hak yola davet etmenin önemi,Kuran’da şöyle bildirilir:

“Gerçekten insan, ziyandadır. Ancakiman edip salih amellerde bulunanlar,birbirlerine hakkı tavsiye edenler vebirbirlerine sabrı tavsiye edenler baş-ka.” (Asr Suresi, 2-3)

Yazı boyunca ele alındığı üzere Hz.Lokman da verdiği öğütler süresinceoğluna din ahlakını büyük bir şevk vekararlılıkla tebliğ etmiştir. Sonsuz rahmetsahibi Yüce Allah, Hz. Lokman’ın oğlu-na yaptığı tebliğ vesilesi ile insanlaraKuran ahlakına göre yapmaları gereken-leri açıklamıştır. Hz. Lokman’ın bu öğüt-

leri, Allah’ın sınırla-rını açıklamakta, birMüslüman olarakizlenmesi gerekengüzel ahlakı insan-lara tanıtmakta veAllah’ın adaletiniyüceltmektedir.

Allah’a kalpten iman edensamimi bir Müslüman, Hz. Lokman’ınsözlerindeki hikmeti hemen anlayacak veAllah’ın rızasını gözetmede kendisinebir yol gösterilmekte olduğunu açıkçagörecektir. Unutmamak gerekir ki Hz.Lokman gibi mübarek bir insanın gös-terdiği yolu izlemek, Allah’ın ona vah-yettiği hikmeti anlayıp ona göre yaşa-mak, Allah’ın izniyle Rabbimiz’in rıza-sına ulaşmada önemli bir yol olacaktır.

Allah, Hz. Lokman’ın oğluna hitabenyaptığı bu tebliğ ile Müslümanlara dinahlakının özünü haber vermiştir.Kuşkusuz Allah’ın ayetleri, Allah’ınrızasını arayan insanlar için bir çıkışyoludur. Allah bir ayetinde şöylebuyurmuştur:

“Sana elçilerin haberlerin-den -kalbini sağlamlaştıra-cak- doğru haberler aktarı-yoruz. Bunda sana hak vemü’minlere bir öğüt veuyarı gelmiştir.” (HudSuresi, 120)

www.muminin24saati.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 23www.i lmiarast i rma.net

Page 24: ILMI MERCEK DERGISI

Kuran’a göre kadının ve erkeğin karakteri,

toplumun değer yargılarına ya da süregelen gelenek ve

göreneklere göre değil, Allah’ın bildirdiği

“ideal Müslüman ahlakına” göre

şekillenmektedir.

Bu ahlakı yaşayan Müslüman

kadın son derece güçlü ve

sağlam bir kişiliğe sahiptir.

Ve bu kişiliği toplum nezdinde

bir üstünlük elde edebilmek

için değil, sadece Allah’ın

rızasını ve sevgisini

kazanabilmek için yaşar.

B ir insanın kişiliğini güzelleştirip üstünhale getiren, karakterini sağlamlaştı-ran, ahlakını güzelleştiren, tavırlarını

etkileyici kılan o kişinin fiziksel özelliklerideğil, imanı, Allah korkusu ve takvasıdır. Bu,Allah’ın Kuran ile bildirdiği önemli bir sırdır.

Kuran ahlakı, insanlara olabilecek en güçlü,en sağlam ve en güzel kişiliği kazandırır.Allah’ın, “... Biz onlara kendi şan ve şeref(zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz...” (Mü-minun Suresi, 71) ayetiyle bildirdiği gibi, Kuranahlakını yaşamak insanlara ‘şan ve şeref’ kazan-dırmaktadır. Dolayısıyla bu ahlakı yaşayan birkadın, saygı duyulacak, onurlu ve vakarlı birkaraktere sahip olur. İşte mümin bir kadın da,

!LM! ARAŞTIRMA / KURAN AHLAKI

24 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 25: ILMI MERCEK DERGISI

-eğer Kuran ahlakına göreyaşamıyorlarsa- yaşadığı toplumdan, aile-sinden ya da arkadaş çevresinden aldığıtelkinler her ne olursa olsun, karakteriniAllah’ın beğendiği ve hoşnut olacağı ahla-kı ölçü alarak, Kuran ahlakına göre belir-ler. Kuran ahlakından uzak yaşayan top-lumlarda kadın ya da erkek karakterindegörülen tüm zaaflardan, zayıflıklardan,saplantılardan ve tavır bozukluklarındankurtularak, bunların yerine güzel ahlakıngetirdiği güçlü bir karakter geliştirirler.Şimdi Müslüman kadının bu örnek karak-terini başlıklar halinde inceleyelim:

Müslüman Kadın Allah’aTeslim Olmuştur

� Allah’a samimi bir kalple imanetmiş ve derin bir Allah korkusuyla boyuneğmiştir. Allah’tan başka bir İlah olmadı-ğını, O’nun tüm varlıkların tek hakimi veherşeyin üstünde, sonsuz güç sahibi oldu-ğunu kavramıştır.

� Yalnızca Allah’tan korkar ve yal-nızca O’nun rızasını hedefler.

� Yalnızca Allah’tan yardım ister.Hiçbir zaman için insanlara yönelik birbeklenti içerisinde olmaz. Kendisine, herne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar,“... Şüphesiz Rabbim, benimle beraber-dir; bana yol gösterecektir” (Şuara Suresi,62) diyerek Allah’a tevekkül eden pey-gamberlerin üstün ahlakını örnek alır.

Müslüman Kadının TekHedefi Allah’ın RızasınıKazanmaktır

Kuran ahlakına göre yaşamayan top-lumlarda kadın karakterinin önemli özel-liklerinden biri, bu kimselerin ufuklarınıolabildiğince daraltmış, ideallerini,düşüncelerini ve yaşam tarzlarını olabil-

diğince dar bir alan ilesınırlandırmış olmalarıdır. Müslümankadın ise tüm sorumluluklarının bilincin-de olan insandır. Bu yüzden hiçbir zamansadece kendi ihtiyaçlarının peşine düşüp,yalnızca kendisini ilgilendiren birkaçsorumluluğu yerine getirip Allah’ın bil-dirdiği yükümlülükleri göz ardı edemez.Hayata dair ideallerini, düşüncelerinisadece bu şekilde sınırlandırmaz.Dünyanın dört bir yanındaki zorluk içe-risindeki insanların, açlık çeken, salgınhastalıklarla mücadele eden, savaş veçatışma ortamlarının zorluğunu yaşayançocukların, kadınların, yaşlıların tümsıkıntılarını adeta kendi sorunuymuş gibidüşünüp onlara çözüm ulaştırabilmekiçin elinden gelen gayreti gösterir.

Müslüman Kadın Asildir

� Basit tavırlara, küçük çıkarlaratenezzül etmeyen bir karaktere sahiptir.

� Kıskançlık, dedikodu yapmak, alay-cılık, kapris, ikiyüzlülük ve benzeri tavır-ların Allah’ın razı olmayacağı, insanıküçük düşüren, asaletten uzaklaştıran vekişiliğini zedeleyen davranışlar olduğunubilir. Bu ve benzeri tavırların hiçbirinetenezzül etmez.

� Kuran ahlakına uygun bir tavır içe-risinde olmanın insanı daima en asil konu-ma getireceğini bilerek bu konuda karar-lılık gösterir.

� Kuran ahlakını yaşaması nedeniy-le her an vakarlı bir kişilik sergiler. Örne-ğin karşısındaki insanların bir kusurunugördüğü zaman bunu asla alay konusuyapmaz, aksine en güzel şekilde bu kusu-ru telafi etmeye çalışır. Bir başkasınınkendisinden üstün olan bir yönü varsa,buna karşı kıskançlık duymak yerine, onugüzel bir tarzda onore edip bu yönünüöver.

www.harunyahya.org

İlmi Araştırma, Aralık 2009 25www.i lmiarast i rma.net

Page 26: ILMI MERCEK DERGISI

� Karşılaştığı her tavra,olabilecek en asil karşılığı vermeye çalışır,Kuran ahlakına en uygun olan tavrı gös-terir. Karşısındaki insanlar kendisine basittavırlarla karşılık verseler bile, o yine deasil ve vakarlı tavırlarından ödün vermez,asaletinde kararlılık gösterir.

Müslüman Kadın İffetlive Onurludur

Allah Kuran’ın pek çok ayetiyle iffetinönemine ve kadına kazandırdığı değere dedikkat çekmiştir. Allah, bir ayette iffetinönemini “... onların (özgür ve iffetli)tanınması ve eziyet görmemeleri için enuygun olan budur...” (Ahzab Suresi, 59)ifadesiyle bildirmiştir. İffet, bir kadına say-gınlık ve onur kazandırmakta ve onuntoplum içerisinde eziyet görmesini engel-lemektedir. Mümin kadınlar, Allah’ınKuran’da bildirdiği tüm sınırlara en güzelşekilde uyarak onur, vakar ve saygınlıkkazanmış olurlar. Böyle bir insanın tümtavırlarından, konuşmalarından, hareket-lerinden, yüzündeki ifadeden, bakışların-dan, gülüşünden ne kadar iffetli ve vakar-lı bir kimse olduğunu anlayabilmek müm-kündür. İffetli bir kadının doğal bir asale-ti, insani bir heybeti ve güvenilir bir kişi-liği vardır. Nitekim Allah bir Kuran aye-tinde “... Belirtileri, secde izinden yüzle-rindedir...” (Fetih Suresi, 29) ifadesiyle,müminlerin yüzlerinden tanındıklarınıhaber vermiştir.

Müslüman Kadın GüçlüBir Karaktere Sahiptir,

İradelidir

� İnsanların kınamalarından etkilen-meyen güçlü bir şahsiyete sahiptir. Kuranahlakını yaşamayan kadınlarda görülebi-len zayıflıklara Allah’ın izniyle hiçbirzaman kapılmaz.

!LM! ARAŞTIRMA / KURAN AHLAKI

26 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 27: ILMI MERCEK DERGISI

� Bir kimsenin yersiz bir sözü,tavrı ya da eleştirisi, zayıflık gösterip güçsüzdüşmesine, cesaretinin kırılmasına nedenolmaz.

� Alınganlık, karamsarlık gibi duygusaltepkiler vermeyi hiçbir zaman için kendisi-ne yakıştırmaz.

� Her ne olursa olsun Allah’a tevekküleder. Başına her ne gelirse gelsin, Allah’ınsonsuz adaletli olduğunu, herşeyi görüp bil-diğini, kimsenin ‘hurma çekirdeğindeki biriplikçik’ kadar bile haksızlığa uğratılmaya-cağını bilmenin rahatlığını yaşar ve Allah’ateslim olur. (Nisa Suresi, 49)

Müslüman Kadınİtidalli ve Dengelidir

Müslüman kadın, Allah’ın göster-diği yola uyması sebebiyle güçlüve üstün bir kişilik kazanmıştır.Rehberi Kuran ahlakı vePeygamber Efendimiz (sav)’insünnetleri olduğu için olaylarkarşında göstereceği tavırlar,vereceği tepkiler hep İslamahlakına göre olur. Bu da onaitidalli ve dengeli bir kişilikkazandırır. Aklı, vicdanı, tavır-ları, konuşmaları hep Kuranahlakının getirdiği istikrarıyansıtır. Bundan dolayı dagüvenilir bir karaktere sahiptir.

Müslüman KadınDuygusal Bir KişilikGöstermez

Duygusallık, din ahlakınınyaşanmadığı toplumlarda olum-suz bir tavır olarak algılanmaz.Bu nedenle bu toplumlarda duy-gusallıktan kaynaklanan “alın-

www.harunyahya.net

İlmi Araştırma, Aralık 2009 27www.i lmiarast i rma.net

Allah’a gönülden bağlı olanMüslüman kadınlar, tüm

yaşamlarını Allah’ın bildirdiğihükümlere göre düzenler ve

Kuran ahlakını yaşamak konusun-da büyük bir titizlik gösterirler.

Bu nedenle İslam dini tüm insan-lara olduğu gibi, ömürleri boyun-ca Allah yolunda yaşayan değerlimümin kadınlara da, hem dünya

hayatında hem de ahirettegerçek anlamda onur, şeref ve

saygınlık verir ve onlara üstün birahlak kazandırır.

Page 28: ILMI MERCEK DERGISI

ma, yakın-ma, darılma, ağlama, içine

kapanma, durgunluk, kıs-kançlık, kızgınlık” gibi tavır

bozuklukları, “insanın içinden gelenduygular” olduğu öne sürülerek olabil-diğince teşvik edilir.

Oysa bu düşünce tümüyle yanlıştır.Özellikle de Kuran ahlakının yaşan-

madığı toplumlarda hakim olankadın karakterinde görülen duygu-sallık, insanın zayıf bir kişilik gös-termesine neden olur. Kişi olaylarkarşısında duygularının kendisiniyönlendirdiği şekilde hareket etti-

ği için akılcılıktan büyük ölçüdeuzaklaşır. Mantıklı ve doğru düşü-nemeyecek, isabetli çıkarımlaryapamayacak hale gelir.

Müslüman kadınsa, duygu-sallığın, insanın aklını per-

delediğini, doğru düşü-nebilmesini, gerçek-

leri olduğu gibigörebilme-

sini engellediğini, insanızayıf, dirençsiz ve güçsüz hale getirdiği-ni bilir. Kuran ahlakına göre yaşamayantoplumlarda kadın karakteriyle özdeşle-şen; duygulanmak, üzüntüye kapılmak,ağlamak, söylenmek, öfkelenmek, kıs-kançlığa kapılmak, küsmek ve içinekapanmak gibi tavırların, iman sahibi birinsanın karakteriyle bağdaşmayacak özel-likler olduğunun da şuurundadır. Ayrıcabu tarz tavırlardan sakınıp güçlü bir kişi-lik sergilemenin, bu hatalı karaktere sahipkadınlar için de güzel bir örnek olacağı-nı bilir, bu şuur ve sorumluluk bilinciylehareket eder.

Müslüman KadınBoş Sözlerden veBoş İşlerden Sakınır

Boş sözlere dalmak ya da boş işlerleoyalanmak, Kuran ahlakına göre yaşa-mayan toplumlardaki kadın karakterindesıkça görülebilen tavırlardır. Oysa AllahKuran’ın bir ayetinde iman edenler için,“Onlar, ‘tümüyle boş’ şeylerden yüz çevi-renlerdir.” (Müminun Suresi, 3) diye

buyurmuştur.

Müslüman kadın, Allah’ın insan içindünya hayatında çok kısıtlı bir ömür

süresi belirlediğini ve zamanın hızlatükendiğini bilmektedir. İnsanların ahirethayatında Allah’ın sonsuz cennetini, rah-metini ve rızasını kazanabilmek için elle-rindeki tek imkan ise dünya hayatındakibu ömür süreleridir. Bu nedenleMüslüman kadınlar, yaşadıkları her anınkendileri için çok kıymetli olduğunu bile-rek hareket ederler. Tek bir anlarını bileboş bir işle oyalanarak, boş sözlere dala-

rak geçirmelerinin büyük bir kayıpolacağının ve bunun, ahirette insa-

nın büyük bir pişmanlık duy-masına neden olabi-

!LM! ARAŞTIRMA / KURAN AHLAKI

28 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 29: ILMI MERCEK DERGISI

leceğinin farkındadırlar.Her anlarını bu dikkat açıklığı ile geçirirve daima Allah’ın rızasını kazanabile-ceklerini umdukları işlere yönelirler.Allah’ın “Bunlar, Allah’a ve ahiret günü-ne iman eder, maruf olanı emreder, mün-ker olandan sakındırır ve hayırlarda yarı-şırlar. İşte bunlar salih olanlardandır.”(Al-i İmran Suresi, 114) ayetiyle bildirdi-ği gibi, yaşadıkları her anı Allah’ın rızasınıkazanabilmek için ‘hayırlarda yarışarak’geçirirler.

Müslüman Kadın veMüslüman Erkek AynıAhlaka Sahiptir

Görüldüğü gibi mümin kadınların üstünahlak özellikleri, Kuran ahlakına göreyaşamayan toplumlarda yaygın olarakyaşanan kadın karakterinden çok farklıdır.Çünkü Kuran ahlakından uzak olan top-lumlarda yaşayan kadınlar, genellikle top-lum tarafından kendilerine uygun görülenve nesilden nesile aktarılarak günümüzekadar gelen ortak bir karakteri yaşamak-tadırlar. Bu tür toplumlarda kadın içinayrı erkek için ayrı ahlak özellikleri belir-lenmiştir.

Kuran’da ise Allahkadın ve erkek için ayrı birer karakter bil-dirmemiş, tüm insanları “tek birMüslüman karakteri”ne uymaya çağır-mıştır. Kuran ahlakına göre kadının veerkeğin karakteri, toplumun değer yargı-larına ya da süregelen gelenek ve göre-neklere göre değil, Allah’ın bildirdiği “ide-al Müslüman ahlakına” göre şekillen-mektedir. Bu ahlakı yaşayan Müslümankadınlar ve erkekler son derece güçlü vesağlam bir kişiliğe sahiptirler. Ömürleriboyunca bu üstün ahlakı sergileyenmüminlerin Allah Katında görecekleri kar-şılık bir ayette şöyle müjdelenmiştir:

“Erkek olsun, kadın olsun inanmış ola-rak kim salih bir amelde bulunursa,onlar cennete girecek ve onlar, bir‘çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’bile haksızlığa uğramayacaklardır.”(Nisa Suresi, 124)

Müslüman kadın her işinde Kuran’ırehber edinir ve Peygamberimiz

(sav)’in ahlakını örnek alır.Bu sayede Allah’ın izniyle daima

isabetli tavırlarda bulunur, hikmetlikararlar alır ve yaptığı her işte en iyi

neticelere varır.

www.kuranahlaki.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 29www.i lmiarast i rma.net

� Kuran Ahlakından Uzak Toplumlardaki Yanlış“Kadın Karakteri” Anlayışı �

Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda belli başlı kurallar ve karakter çeşit-

leri vardır. Böyle toplumlarda her insanın yaşaması gereken karakter ve yaşam tarzı

bazı kalıpçı gelenekler doğrultusunda önceden belirlenmiştir. Sözgelimi çocuk, daha

olgun bir karaktere sahip olsa da, çocuk gibi davranmalıdır. Kendisinden bekle-

nen tavırlar, konuşmalar, günlük yaşayış şekli bellidir. Bunların aksine bir davranış

ise yadırganır.

“Kadın karakteri” de aynı şekilde kadınlar için toplum tarafından seçilip beğe-

nilen özelliklerden oluşur. Oysaki Kuran ahlakından uzak bir toplumda belirlenmiş

olan bu kadın karakteri baştan sona çarpıklıklarla doludur. Bunların en önemlisi

kuşku yok ki, kadının beden olarak erkekten güçsüz olması nedeniyle, karakter

olarak da zayıf olması gerektiği şeklindeki yanlış inançlarıdır.

Page 30: ILMI MERCEK DERGISI

Kıyamet günü, dünya hayatının hatta tüm kainatın

son günüdür, ama aynı zamanda da ahiretteki

sonsuz yaşamın bir başlangıcıdır. O gün, insanların

tümü yeni bir diriliş ile dirileceklerdir. O gün

Yüce Allah’a iman edenler cennette ağırlanırken,

iman etmeyenler cehenneme sevk edileceklerdir.

Sayın Adnan Oktar röportajlarında Rabbimiz’in

sonsuz adaletinin tecelli ettiği, inanmayanların

bütün ömürleri boyunca anlamaktan kaçtıkları,

müminlerin ise hazırlanıp bekledikleri bu hesap

anına dair önemli hatırlatmalarda bulunmaktadır.

30 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 31: ILMI MERCEK DERGISI

www.harunyahya.tv

www.i lmiarast i rma.net

MÜMİNLER AHİRET GÜNÜSORGUDAN KOLAYLIKLAGEÇECEKLER

KAÇKAR TV: Tekirdağ’dan Fatma Kızılisminde bir izleyicimiz ölünce sırat köp-rüsü diye saç teli kadar ince bir yerdengerçekten geçecek miyiz Hocam?Demiş.

ADNAN OKTAR: İnsanların ahirettevereceği cevaplar yani o imtihan ortamımanen bu şekilde anlatılmıştır. Yaniçetinliğini anlatmak için anlatılmıştır.Müslümanlar o köprüden o imtihandankolaylıkla geçecekler. Hatta daha öncede söylemiştim en son sorgulanan kişi, ilkönce sorgulandığını zannedecek mümin-lerden. Müminler için ahirette hiçbirzorluk yoktur. Müminler için hiçbir şeyzorluk olmayacaktır. Yani tedirgin ola-cakları, korkacakları, huzursuz olacak-ları hiçbir şey yoktur. Bu ölüm anındanitibaren başlayıp cennet kapısından içe-ri girinceye kadar ve cennette de sürek-li devam edecektir. Mümin sürekli mut-lu olacaktır. (Sayın Adnan Oktar’ın 29Ocak 2009 tarihinde canlı olarak yayın-lanan Kaçkar TV röportajından)

MÜMİNİNSORGULANMASI ONUONORE ETMEK İÇİNDİR

“Müminin sorgulanması onuonore etmek içindir. Onun kendi-ne olan sevgisini arttırmak içindir.Çünkü mümin yaptığı iyiliklerin%90’ını unutur. İnsanda biliyor-sun unutma vardır. “Nisyan eden(unutan) malul (kişi)”dür insan.Unutacak sonra çocukluğundanitibaren Cenab-ı Allah tek tek onahatırlatacak. Ama sorgu şeklinde.(Sayın Adnan Oktar’ın 1 Kasım2009 tarihinde canlı olarak yayın-lanan Kanal 35/ TV Kayseri röpor-

tajından)“Müslümanlara, Ya Rab, mesela

Cenab-ı Allah diyor ki; “şu günün, şusaatinde ne yaptın?” diyor. “Ya Rabbiben tebliğ yaptım” diyor. “Şu saatte neyaptın?” diyor. “Namaz kıldım” diyor.“Şu saatte ne yaptın?”. “Hayır yaptım”.Ertesi günü soruyor Cenab-ı Allah, “Ogün de” diyor “iki kişiyi barıştırdım”.“Zulmettiler, sabrettim Ya Rabbi” diyor.Mesela, “Beni hapse soktular, sana iba-det ettim, sana şükrettim” diyor. “Paramvardı. Gittim kitap dağıttım” diyor.Hepsini tek tek Allah anlattırıyor. Ama buonore olması için anlattırılıyor Müslü-manlara. Sorgu değildir bu. Müslüman’ında çok uzun sorgusu var ama onoreolması içindir. (Sayın Adnan Oktar’ın11 Ekim 2009 tarihinde canlı olarakyayınlanan Kanal 35 röportajından)

İlmi Araştırma, Aralık 2009 31

Page 32: ILMI MERCEK DERGISI

SORGU SONUNDA İMANEDENLERİN BİRBİRİNESEVGİSİ ARTACAK

“Allah yaptığı hayırları, bütün insan-lığın gözü önünde ona anlattırıyor.Herkes duyuyor, bütün dostlar, herkesduyuyor ki cennette onu daha çok sev-melerine sebep olacak. Cennette, “AllahAllah” diyorlar. Yani “ne muhteşeminsanmış” diyorlar. Çünkü gizli yaptığıiyilikler de var. Gizli çektiği çileler var.Acılar var. Onlar ortaya çıkacak. “Seninbu gizli acından, haberi var mıydı insan-ların?” diyecek Cenab-ı Allah. “Ya Rabbikimsenin haberi yoktu” diyecek. Allahonu gösterecek. “Bak böyle bir acı çektibu” diyecek ve “Bana karşı sevgisi,muhabbeti daha arttı” diyecek bunun. Ve“şöyle gizli bir hayır yaptı kimsenin habe-ri yoktu” ve “Böyle güzel yönleri vardı,bunları da bilmiyordunuz. Bunları dagösterecek Allah insanlara.” (SayınAdnan Oktar’ın 11 Ekim 2009 tarihindecanlı olarak yayınlanan Kanal 35 röpor-tajından)

HESAP GÜNÜNDE PEYGAM-BER EFENDİMİZ (S.A.V)’İNCENNET EHLİNE ŞEFAATİ

“Biz ahirete gittiğimizde müminlerherkes peygamberleri ve imamlarınınyanında olacaklar. Mesela PeygamberEfendimiz (s.a.v.) o güzeller güzeli nurgibi, Müslüman ümmetin önünde ola-cak. Orada mesela falanca kişi Cenab-ıAllah “Sen buna şefaat ediyor musun?”yani “Bu cennete girsin mi?” diyecek.Bu, güzellik olsun diye yani Peygam-berimiz (s.a.v.)’e bir iltifat olsun, o kişi-ye de Peygamber sevgisini tattırmak içinbir iltifat olsun diye yapılan bir güzellik.Yoksa zaten cennete girecek. AmaPeygamberimiz (s.a.v.) vesilesiyle giri-yormuş gibi bir üslup oluşuyor orada.Buna şefaat diyoruz, İnşaAllah. Peygam-berimiz “ya Rabbi o iyi bir insan” diyor.“Güzel bir insan” diyor. “Ben ona şaha-det ederim” diyor. “Mümin ve muttaki”diyor. Mesela o, Peygamber Efendimiz(s.a.v) ile beraber cennete girmiş oluyorİnşaAllah. Bir güzellik olsun diye

32 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 33: ILMI MERCEK DERGISI

İnşaAllah.” (Sayın Adnan Oktar’ın 25Şubat 2009 tarihinde canlı olarak yayın-lanan Çay TV röportajından)

İNSANLAR AHİRETTE HERTÜRLÜ NİMETTENSORULACAKLAR

“… Ahirette her türlü nimetten soru-lacak insanlar. Yani üzerindeki elbisedentutun, yediği içtiğinden hatta yazdığıkalemden, evindeki bilgisayardan, buz-dolabından, meyvelerin her çeşidinden,yiyeceklerin her çeşidinden. Allah’ınyarattığı bütün detaylardan bir bir soru-lacak. Çünkü Allah hepsini çok güzelyaratmış ve hepsi bir şey, bir cisim değilmi? Bir olay. Allah’ın -sizin anlamanıziçin söylüyorum- emek vermesiyle olu-yor. Allah’ın -yine anlaşılması için söy-lüyorum- özenle yaratmasıyla oluyor.Yani, yoksa Allah’ın emeğe ihtiyacı yokda… Fakat insanların anlaması için söy-lüyorum. Mesela bir muz veya bir por-takal. Yani bunu bir şahıs beni ilgilen-dirmez deyip oturup yiyorsa ve “kimyarattı?” demiyorsa bunun hesabını vere-

cektir. Çünkü, muzun harika yapısı

mesela açarken, değil mi? Ne kadar kolayaçılıyor. Tadı nefis, kokusu çok şahane,şeker oranı, kıvamı muazzam güzel. Bunihayet bir toprak ve toprakla temas edenbir tahta var yani gövdesi ve bunun sonu-cunda bu oluyor ve çok büyük bir muci-ze bu. Allah bir tahtayı ve toprağı vesileedip bunu meydana getiriyor. “Beni ilgi-lendirmez sadece muzu yerim ben, alırkabuğunu atarım” dediyse bunun ahi-rette hesabını verecek şahıs.” (SayınAdnan Oktar’ın 20 Ekim 2009 tarihindecanlı olarak yayınlanan Kocaeli TVröportajından)

“Mesela 1985’in Şubat’ın 17’si, mese-la öğlen vakti yemekte sen çilek yedindiyecek Cenab-ı Allah. Çünkü diyor; “bunasıl bir şey ki...” diyor “en ince detay-larına kadar sayıp, dökmüş.” diyor (KehfSuresi, 49). Şeytandan Allah’a sığınırım,ayet var. Yani “nasıl unutmamış?” diyor.Her şeyi sayıp dökmüş, diyor ahirettekisorgulanan insan. Bir de Cenab-ı Allahbakın diyor ki; “nimetten sorguya çeki-leceksiniz.” (Tekasür Suresi, 8) Nimetne demek biliyor musunuz? Dünyadakiher şey demektir. Yani milyonlarca, mil-yarlarca olay demektir. Mesela Cenab-ı

www.i lmiarast i rma.net

www.kiyametgunu.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 33

Page 34: ILMI MERCEK DERGISI

Allah dese ki: “dünyadaki her kelimedensorguya çekileceksiniz.” Dünyadakibütün kelimelerin tamamıdır. Nimettensorguya çekileceksiniz dendiğinde, dün-yadaki bütün nimetlerin tamamı aklagelir. Hepsi.” (Sayın Adnan Oktar’ın 20Ekim 2009 tarihinde canlı olarak yayın-lanan Kocaeli TV röportajından)

İNSANLAR RENCİDE ETTİK-LERİ HER İNSANIN DAHESABINI VERECEKLER

“… Uyanıklık çok aşağılayıcı bir şey-dir. Bir insanın uyanık olması. Yani kur-naz olmak çok aşağılayıcıdır. Zeki, akıl-lı olmak güzeldir. Ama kurnaz olmakçok haysiyetsiz bir harekettir. Yani ken-dinin kurnaz olduğunu söylemek de çokaşağılayıcıdır. Müslüman mazlumdur.Yani temiz insandır ve çok temiz düşü-

nür. Akılcı düşünür ve samimi hareketeder candandır. Yani böyle karşı tarafıtartmak, tuzak kurmak, onu söz veyahutçeşitli kelime oyunlarıyla tongaya düşür-mek, karşısındakini açmaza düşürmeyeçalışmak… Bunları çok basit insanlaryapar. Yani soylu bir insan buna tenez-zül etmez. Her rencide ettiği insanın dainsan hesabını verecektir ahirette. Çünküsürekli vicdan devrede. Ben meselaseninle konuşuyorum. İstesem gizlicerencide edecek bir söz kullanabilirim.Ama samimi ve çok candan yaklaştı-ğımda, vicdanla olaya baktığım için bunuasla yapmam. Ve her dakika her saniyeinsan vicdanını kullanır. Yani vicdanzaman zaman kullanılmaz. Mesela benvicdanlı insanım diyor ama vicdan haf-tada, on beş günde bir kullanılmaz.Vicdan sabah kalktıktan itibaren başlar.Mesela ilk sabah kalktığında mesela“Allah hayırlı günler nasip etsin dersin.”Bu vicdanın bir gereğidir.” (Sayın AdnanOktar’ın 20 Ekim 2009 tarihinde canlıolarak yayınlanan Kocaeli TV röporta-jından)

İNKAR EDENLERİNSORGULAMASI

UZATILACAKTIR

“Bilgisayardan tutun, araba-dan, evden, yiyecekten, içeçek-ten yani çok kapsamlı ve detaylı

sorguya çekilecekler. Bu tabiinsanın hafızasının almayacağı

birşey gibi insanlara geliyor.Fakat zamanın izafi olmasın-

dan dolayı bu süratle gerçekle-şecektir. Fakat dine inanma-

yanlarda, küfür ehlinde bu süredaha da uzatılarak, onları çok

rahatsız eden bir hale gelecek-tir.” (Sayın Adnan Oktar’ın 17

Ekim 2009 tarihinde canlı olarakyayınlanan Kral Karadeniz TV

röportajından)

34 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 35: ILMI MERCEK DERGISI

İNKAR EDENLERİNYAPTIKLARI TÜM GİZLİKÖTÜLÜKLERGÖSTERİLECEK

“Küfrün de yaptığı gizli bütün ahlak-sızlıkları, cinayetleri, pislikleri, rezillik-leri tek tek, hepsi böyle canlandırılarakgösterilecek. Yani gizli hiçbir şey kal-mayacak yani onlar diyor ya, gizli zan-nediyor. Onların da gizli yaptığı bütünahlaksızlılar gösterilecek. Tamamı.”(Sayın Adnan Oktar’ın 11 Ekim 2009tarihinde canlı olarak yayınlanan Kanal35 röportajından)

İNKAR EDENLERDEMAGOJİ VEMÜNASEBETSİZLİKLERİNİAHİRETTE DESÜRDÜRECEKLER

“İnsanlar demogojiye yatkındır.Müslümanlar ahirete gittiklerinde küfürde gidecektir. Küfür buradaki demagojive münasebetsizliğini orada da devam

ettirecek. Biliyorsunuz çok inatçıdırküfür. Bir türlü doğruyu söylemez,konuşmaz. Onun için mesela bir ahlak-sızlık yaptığında ve bunu gizlediğindederisi anlatmaya başlıyor. Mesela gözleriile gördüğü bir şeyi inkar edecektir, gözüanlatmaya başlayacak. “Ben gördüm”diyor gözü ve vücudunu kontrol ede-memekten kaynaklanan bir sıkıntı verahatsızlık içinde olacak. Onlardan daşikayetçi, gözünden de şikayetçi ola-cak. Mesela kulağı da konuşacak, ağzıkonuşacak, derisi konuşacak ve bunlarıkontrol edemeyecek. Her şey ortaya çık-mış olacak. İnsanların en çok zorlan-dıkları şey yalancının, demogoji yapanınüslubudur. Bir türlü gerçeği söylete-mezsin ona. Hep yandan çarklı tabiredilen cevaplar verir. “Nasılsın?” dersin,“Havada çok güzel bulutlar var” der.Yani böyle akıl hastasıyla konuşurmuş-sun gibi bir ortam olur. İşte ahirette budemagojiyi yapamayacaklar. Her şeyteker teker ortaya konacak. Hatta diyor:“Bu ne biçim bir kitap ki herşeyi sayıpdökmüş” diyor. Bütün geçmiş hatıralarını

www.i lmiarast i rma.net İlmi Araştırma, Aralık 2009 35

www.olumkiyametcehennem.net

Page 36: ILMI MERCEK DERGISI

orada anlatacaklar. Biliyorsunuz mese-la insanlar birşey yaptıklarında “hatırla-mıyorum” der hemen. “Aklıma gelmi-yor” der. Vardır öyle, mahkemelerde deolur. “Bir türlü aklıma gelmiyor” der.Ama ahirette aklıma gelmiyor diye birkonu yok, aklına mutlaka getirttirilir.Geliyor ve o da şaşıracak aklına geldi-ğinde.” (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Şubat2009 tarihinde canlı olarak yayınlananMavi Karadeniz TV röportajından)

DARWİNİST MATERYALİST-LERİN AHİRETTEVERECEKLERİ HESAP

“Darwinistlerin, materyalistlerin ahi-rette vereceği cevaplar o kadar fazla ki;10 milyonlarca, 100 milyonlarca konu-ya cevap verecekler. Teker teker… Bolbol da vakitleri olacak. Herşey sorulacakonlara. Bir böcek, bir meyve, bir ağaçyaprağı, gökyüzü, hepsini açıklayacak-lar. Tamamını. Bakalım orada Darwinist

materyalist eğitimden aldıkları bilgiyleanlatabilecekler mi? Mesela Cenab-ıAllah soracak; “Protein tesadüfen mey-dana gelir miydi?” Yani senin samimikanaatin olarak, molekül yapısını bili-yorsun mesela üniversite öğrencisisinsen biliyorsun, buna inanıyor musunsamimi?” “İnanmıyorum Ya Rabbi” diye-cek. “Peki, niçin savundun?” “Kalabalığauydum, savundum” diyecek. “250 mil-yon fosil olduğunu biliyordun, baktınfosillere değişiklik var mıydı?”, “Yoktu”diyecek. “Ara fosil olarak gösterdiklerinede baktın, mükemmel canlılardı değilmi? Kusursuz canlılardı. Bunu da gör-dün. Peki, nereden çıkardın tesadüfencanlıların olduğunu?” Bakın, “Tesadüflersonucu bütün bir kâinatın olduğuna nere-den kanaatin vardı?“diyecek Cenab-ıAllah. O zaman, diyecek Cenab-ı Allah,“tesadüfen olmuş gibi, senin kafandadüşündüğün gibi bir yere seni ben ala-cağım.” Yani böyle kargacık burgacıksuratlı, simsiyah böyle, leş gibi bir ortam.

36 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 37: ILMI MERCEK DERGISI

Kükürtler, kokular, rezalet kaynıyor.Dumanlı, karanlık, “tam senin tarif etti-ğin gibi” diyecek Cenab-ı Allah. Dar-winist düşünceye tam uygun. “Mademsamimi inancın o, kanaatin öyle. Öyle birortamda o zaman yaşa” diyecek Cenab-ı Allah. “Madem (Allah’ı tenzih ederim)Allah olmadığına inanıyorsun ve öylebir ortamın olduğuna inanıyorsun oradayaşa” diyecek. Oranın meyvelerini ye.Allah’ın müdahalesi olmadan bir meyvenasıl tatlı oluyormuş, nasıl acı olmuyor-muş değil mi? Nasıl tadı mesela berbatolmuyormuş orada bir açıklayacak onu.Madem hoşlanıyor, makulmüş bu cehen-nemin o leş gibi meyvelerini yiyecek,leş gibi kokusunu tadacak ve leş gibiortamında da yaşayacak. Cennetle kıyas-ladığında da anlayacak aradaki farkı.İnşaAllah.” (Sayın Adnan Oktar’ın 23Ekim 2009 tarihinde canlı olarak yayın-lanan Kocaeli TV/ Tempo TV röporta-jından)

ÇOCUKLAR DAALLAH’IN TAKDİR ETTİĞİKADARIYLA SORUMLUDUR

ADNAN OKTAR: Allah, “babaannenekarşı nasıldı tavrın” diyecek. Çocuk imti-han olmaz zannederler ama çocuk daimtihan olur. Yani öyle şey yok. Hz.Yusuf (a.s.) küçükken kuyuya girdi.

SUNUCU: İmtihana tabi tutuldu.ADNAN OKTAR: Tabi imtihan var.

Yani o şekilde değildir. Çocuk da sorum-ludur. Yani Cenab-ı Allah’ın takdir etti-ği kadar tabi. Doğrusunu Allah bilir. Yanihiç sorumlu değildir diye bir şey yok.Çünkü çocukluğundaki güzel ahlakı dahatırlatılacak ona. Mesela biz Hz. Yusuf(a.s.)’un çocukluğunda güzel ahlakınıhatırladığımızda, öğrendiğimizde, bil-diğimizde ona karşı muhabbetimiz artı-yor. O’nun da kendine sevgisi artacaktır.Biz O’na nasıl sevgi arttırıyorsak O dakendisine sevgisini arttıracaktır. (SayınAdnan Oktar’ın 1 Kasım 2009 tarihindecanlı olarak yayınlanan Kanal 35/ TVKayseri röportajından)

www.i lmiarast i rma.net İlmi Araştırma, Aralık 2009 37

www.kiyametalametleri.com

Page 38: ILMI MERCEK DERGISI

A kıl, zekanın çok üstünde ve çok daha derin birkavrayış şeklidir. Zeka, en bilinen anlamıylainsanın düşünme, gerçekleri algılama, yargıla-

ma ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamıdır. İnsanazekanın çok üstünde bir anlayış kazandıran akıl ise,derin düşünebilme, doğruyu bulabilme ve her konudaçözüm getirebilme yeteneğidir. İnsana bu yeteneğikazandıran yegane özellik ise imandır. Allah, “Ey imanedenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız, size doğruyuyanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötü-lüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahi-

*LM* ARAŞTIRMA / KURAN’DAN ÖRNEKLER

38 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Akıl, iman edenlerle inkarcıları birbirlerinden ayıran

en önemli özelliklerdendir. Allah’ın iman eden

kullarına ait bir özellik olarak yarattığı akıl, kişinin

imanı, Allah korkusu ve teslimiyeti ölçüsünde

gelişir. Allah korkusu ve samimi iman, kişiye

hayatının her anında Allah’ın rızasına uygun

hareket etmesini sağlayan bir anlayış kazandırır.

Böyle bir kişi vicdanını kullanarak Kuran

ahlakına en uygun olan tavrı seçer ve bunun

sonucunda tüm hayatına hakim olan bir

tavır mükemmelliği elde etmiş olur.

Yüce Allah’ın sadece mümin kullarına

verdiği bu üstün özelliğe Kuran’ın pek

çok kıssasında dikkat çekilmiştir.

Page 39: ILMI MERCEK DERGISI

www.hzlutvehzibrahim.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 39www.i lmiarast i rma.net

bidir.”(Enfal Suresi, 29) ayetiyle imanedip Kendisi’nden korkup sakınmala-rına karşılık kullarına Katından özel biranlayış verdiğini bildirmiştir. Kuran’dabildirilen peygamber kıssalarında yer alanakılcı davranışlar, bu gerçeğin en açıkdelilleri ve müminler için hikmetli birerörnektir. Yüce Allah akıl sahibi kullarına,Kuran’da anlatılan kıssalar üzerinde düşü-nüp ibret almalarını bildirmiştir. YusufSuresi’nde şöyle buyrulmaktadır:

“Andolsun, onların kıssalarında temizakıl sahipleri için ibretler vardır. (BuKuran) düzüp uydurulacak bir sözdeğildir, ancak kendinden öncekilerindoğrulayıcısı, herşeyin ‘çeşitli biçim-lerde açıklaması’ ve iman edecek birtopluluk için bir hidayet ve rahmet-tir.” (Yusuf Suresi, 111)

Kuran’da bildirilen bu hatırlatma doğ-rultusunda ilerleyen satırlarda değerliPeygamberlerimizin kıssalarında anlatılanakılcı davranışlardan ve samimi imanla-rı doğrultusunda Allah’ın kullarına verdi-

ği ‘üstün kavrayış’tan bazı örneklervereceğiz.

Hz. Muhammed(s.a.v.) Kıssası:ERKEN HAREKETETMENİN ÖNEMİ

Allah Kuran’da, “Hani sen,mü’minleri savaşmak için elverişliyerlere yerleştirmek için evindenerkenden ayrılmıştın. Allah işiten-dir, bilendir.” (Al-i İmran Suresi, 121)ayetiyle Hz. Muhammed (s.a.v.) üzerindetecelli eden akılcı tavrı bildirmiştir. Hz.Muhammed (s.a.v.) o dönemin mücade-le ortamı içinde, müminlerin güvenliğinive başarısını sağlayabilmek amacıylaevinden erkenden ayrılmıştır. KuşkusuzPeygamberimiz (s.a.v.)’in yaptığı bu uygu-lama, tüm inananlar için aklın ön planaçıktığı önemli bir örnektir.

Page 40: ILMI MERCEK DERGISI

!LM! ARAŞTIRMA / KURAN’DAN ÖRNEKLER

40 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Erken Hareket EtmekNeden Önemlidir?Bu kıssadan da anlaşıldığı üzere önem-

li bir olay söz konusu olduğunda çabuk veakıllıca harekette bulunmak gerekmekte-dir. Zira erken davranan bir insan yapıl-ması gereken tüm faaliyetleri zamanındanönce organize ederek, önceden fark edil-memiş olan ihtiyaçları ve detayları tespitedebilme imkanını kazanmış olur.

Geniş bir süre olduğunu bilmek, kişi-lerin sakin ve akılcı düşünebilmeleri içinelverişli bir zemin hazırlar. Ayrıca topluhareket edilmesi gereken bir olayda, kişi-

ler arasında istişare edilmesi ve fikirbirliğine varılması için de zamankazanılmış olur.

Bunun yanında erken davran-mak, son anda ortaya çıkabilecekbir pürüze veya beklenmedik olayakarşı önemli bir avantaj sağlar.Erken hareket edildiğinde, ortayaçıkan bir sorunu telafi etme imkanıolur.

Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.) de Allah’ın ona tecelli eden

üstün aklı kullanıp, öngörülüdavranmış ve erken harekettebulunmuştur. Mücadeleningerçekleşeceği ortama erken-den giderek, burada mümin-ler arasında bir görev dağılımıyapmış ve onları Allah’ınizniyle en elverişli yerlere yerleştirmiştir.

Hz. İbrahim Kıssası:TEBLİĞ YAPARKENBİRKAÇ AŞAMASONRASINI DÜŞÜNMEK

Kuran’da Hz. İbrahim’in gösterdiğibirçok akıl örneğine yer verilmiştir.Bunlardan biri, puta tapan kavmi uyarmakve onlara doğru yolu göstermek için uygu-ladığı bir plana ilişkindir.

Hz. İbrahim’in KavmineHasta Olduğunu SöylemesiHz. İbrahim, kavminin ilah edindiği

putların (Allah’ı tenzih ederiz.) hiçbirşeye güç yetiremeyecek taş yığınları oldu-ğunu ortaya çıkarmak için hazırladığı

plan doğrultusunda ilk olarak bu kişi-

Page 41: ILMI MERCEK DERGISI

leri putlardan uzaklaştırmakistemiştir. Bunun için kavmi-ne hasta olduğunu söylemiş-tir. Hz. İbrahim’in bu yönte-mi, Kuran ayetlerinde şuşekilde haber verilmiştir:

“Ben, doğrusu hastayım” dedi.Böylelikle arkalarını çevirip ondan

kaçmaya başladılar.

Bunun üzerine onların ilahlarına soku-lup: “Yemek yemiyor musunuz?” dedi.“Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?”

Derken onların üstüne yürüyüp sağeliyle bir darbe indirdi.” (Saffat Suresi,89-93)

Sadece Büyük Putu SağlamBırakmasıKavminin putların çevresinden uzak-

laşmasının ardından, Hz. İbrahim büyükput dışında tüm putları kırmıştır. Bu dav-ranışı, Kuran’da şöyle haber verilmiştir:

“Böylece o, yalnızca büyükleri hariçolmak üzere onları paramparça etti;belki ona başvururlar diye.” (EnbiyaSuresi, 58)

Şüphesiz Hz. İbrahim’in tüm putlarıkırıp geriye sadece büyük olan putu bırak-masının bir hikmeti vardı. Bu gerçek, kav-mi putların başına geriye döndüğündeortaya çıkmıştır. Tapındıkları putların yer-le bir olduğunu gören kavmin bunu yapa-nın kim olduğunu sorgulamaya başladık-ları ayetlerde şöyle bildirilmiştir:

“Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı?Şüphesiz o, zalimlerden biridir” dedi-ler. “Kendisine İbrahim denilen birgencin bunları diline doladığını işit-tik” dediler. Dediler ki: “Öyleyse, onuinsanların gözü önüne getirin ki ona(nasıl bir ceza vereceğimize) şahidolsunlar.” (Enbiya Suresi, 59-61)

Hz. İbrahim’inKavmine PutlarıBüyük Putun KırdığınıSöylemesiKavmi Hz. İbrahim’e putların

durumunu sorduğunda, O, büyükputu işaret ederek bu durumu büyükputa sormalarını söylemiştir. Taşınkonuşamayacağını ve olup biten

www.hzsuleyman.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 41www.i lmiarast i rma.net

Page 42: ILMI MERCEK DERGISI

�LM� ARAŞTIRMA / KURAN’DAN ÖRNEKLER

42 İlmi Araştırma, Aralık 2009

olayları açıklayamayacağını düşü-nüp anlayan kavmin, bu taşların

hiçbir güce sahip olamayacağını da ken-dilerine itiraf etmek durumunda kaldığıKuran’da şöyle haber verilmiştir:

“Dediler ki: “Ey İbrahim, bunu ilahla-rımıza sen mi yaptın?”

“Hayır” dedi. “Bu yapmıştır, bu onla-rın büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa,siz onlara soruverin.”

Bunun üzerine kendi vicdanlarına baş-vurdular da; “Gerçek şu ki, zalim olan-lar sizlersiniz (biziz)” dediler.

Sonra, yine tepeleri üstüne ters dön-düler: “Andolsun, bunların konuşa-mayacaklarını sen de bilmektesin.”“(Enbiya Suresi, 62-65)

Kuran’da Hz. İbrahim’in, bu konuş-ma üzerine şunları söyle-

diği bildirilmiştir:

Dedi ki: “O halde,Allah’ı bırakıp da

sizlere yararı olma-yan ve zararı dokun-

mayan şeylere mi tapıyor-sunuz?” (Enbiya Suresi, 66)

Hz. İbrahim’in kavmine ilahedindikleri putların (Allah’ı ten-

zih ederiz.) hiçbir gücü olmadı-

ğını göstermesi üzerine, kavmin müşrik-leri bir anlık vicdanlı düşünme sonrasın-da içinde bulundukları durumun ne den-li aşağılayıcı olduğunu görmüşlerdir. YüceAllah, samimi imanı ve gönülden O’nadönüp yönelen bir kul olmasıyla sebe-biyle Hz. İbrahim’e üstün bir akıl ve anla-yış vermiştir. Bu sayede Allah’ın kendisi-ne nasip ettiği akıl ile onlara gerçeklerigöstermiş, yanlış yolda olduklarını kendikendilerine itiraf ettirmiştir.

Hz. Zülkarneyn Kıssası:SAĞLAM TEDBİRLERALMANIN ÖNEMİ

Kuran’da Allah’ın kendisine sapasağ-lam bir iktidar verdiği ve “özü kapsayanbir bilgi”ye sahip olduğu bildirilen (KehfSuresi, 83-84) Hz. Zülkarneyn’in kıssasışöyle haber verilir:

“İşte böyle, onun yanında “özü kap-sayan bilgi olduğunu” (veya yanındaolup-biten herşeyi) Biz (ilmimizle) büs-bütün kuşatmıştık. Sonra bir yol (daha)tuttu. İki seddin arasına kadar ulaştı,onların (sedlerin) önünde hemenhemen hiçbir sözü kavramayan birkavim buldu.

Dediler ki: “Ey Zülkarneyn, gerçektenYe’cuc ve Me’cuc, yeryüzünde boz-

gunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlararasında bir sed inşa etmen için

Page 43: ILMI MERCEK DERGISI

sana vergi verelim mi?”

Dedi ki: “Rabbimin beni kendisindesağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı(güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır.Madem öyle, bana (insani) güçle yar-dım edin de, sizinle onlar arasındasapasağlam bir engel kılayım.”“ (KehfSuresi, 91-95)

Ayetlerde haber verildiği üzere halkın-yeryüzünde bozgunculuk çıkaran birkavim olan- Yecüc ve Mecüc’den korun-mak için talep ettiği “seddi” inşa etmeyikabul eden Hz. Zülkarneyn bunu alışıl-mışın dışında bir yöntemle gerçek-leştirmiştir. Halkı korumak için gerek-

li olan bu seddi Allah’ın izniyle öylesineakılcı bir yöntemle inşa etmiştir ki, set birdaha ne aşılabilmiş ne de deline-bilmiştir. Bu gerçek, Kuran’da şöy-le bildirilmiştir:

“Bana demir kütleleri getirin”,iki dağın arası eşit düzeye gelin-ce, “Körükleyin” dedi. Onu ateşhaline getirinceye kadar (bu işiyaptı, sonra:) dedi ki: “Bana geti-rin, üzerine eritilmiş bakır döke-yim.” Böylelikle, ne onu aşabil-diler, ne onu delmeye güç yeti-rebildiler. (Kehf Suresi, 96-97)

www.hzyusuf.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 43www.i lmiarast i rma.net

Page 44: ILMI MERCEK DERGISI

Hz. Zülkarneyn’in İnşa EttirdiğiSetin Sağlamlığının Sırrı Nedir?Hz. Zülkarneyn’in bu başarısı kuşku yok ki

Allah’ın lütfuyla üstün bir akla sahip olması saye-sinde gerçekleşmiştir. Hz. Zülkarneyn aşılamaya-

cak bir set oluşturabilmek için;

En sağlam malzemelerden demiri seçmiş, bumalzemeyi de olabilecek en etkili şekilde kullan-

mıştır.

Önce demir kütlelerini yerleştirtmiş, ardındanbunları ateş haline gelinceye kadar körüklettirmiş-

tir.

Son derece sağlam bir hale gelen seti bu haliylede bırakmamış, ciddi bir tedbir daha alarak üzeri-

ne eritilmiş bakır döktürtmüştür. Böylece seddi,Allah’ın dilemesi dışında delinemeyecek, aşılamaya-

cak kadar dayanıklı hale getirmiştir.

Samimi bir imana sahip olan kişiler, Allah’ın onlara lüt-fettiği akıl vesilesiyle her zaman Allah rızasının en çoğunu kazanma-

ya yönelik kararlar verirler. Akıl sahibi bir insanın en dikkat çeken özellikle-rinden biri, bir tehlike karşısında geçici, zayıf çözümlere başvurmaması,

aksine eldeki imkanlar dahilinde olabilecek en sağlam tedbirleri almasıdır.Bu vesileyle kişi bir tehlikeyi bir daha asla insanları tehdit edemeyecek, tekbir kişinin dahi zarar görmesine sebep vermeyecek şekilde ortadan kaldır-

mış olur. Hz. Zülkarneyn’in inşa ettiği sette de bu akıl alameti açıkça görül-mektedir.

*LM* ARAŞTIRMA / KURAN’DAN ÖRNEKLER

44 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 45: ILMI MERCEK DERGISI

www.hzmusa.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 45www.i lmiarast i rma.net

Hz. Yakup Kıssası: ÖNEMLİBİR BİLGİYİ KÖTÜ NİYETLİKİŞİLERDEN SAKLAMAK

Kuran’da bu konudaki akılcı tavrına dikkatçekilen peygamberlerden biri de Hz. Yakup’tur.

Hz. Yakup’un, Hz. Yusuf’unKıskanıldığını Fark EtmesiHz. Yakup, oğullarından bazılarının, kendisi-

nin Hz. Yusuf’a duyduğu sevgiyi kıskanmaktaolduklarını Allah’ın izniyle fark etmiş ve bunedenle de onların Hz. Yusuf’a bir kötülük yapa-bileceklerinden endişe etmiştir. Nitekim Allah,Hz. Yakup’un bu endişesinde haklı olduğunu,Kuran ayetlerinde haber vermiştir. Yusuf Suresi’ndeHz. Yakup’un oğullarının kardeşleri Hz. Yusuf içinşöyle dedikleri bildirilir:

“Onlar şöyle demişti: “Yusuf ve kardeşi babamıza bizdendaha sevgilidir; oysaki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçektebabamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir.”” (Yusuf Suresi, 8)

Hz. Yusuf’a Gördüğü RüyayıKardeşlerinden Gizlemesini ÖğütlemesiAllah Katından kendisine özel bir

ilim verilmiş olan Hz. Yakup (Yusuf

Page 46: ILMI MERCEK DERGISI

Suresi, 68), oğlu Hz. Yusuf’un rüyasınıkendisine anlatması üzerine ona burüyayı kardeşleriyle paylaşmama-sını öğütlemiştir. Hz. Yakup, rüya-

sında yıldızların, Güneş’in ve Ay’ınkendisine secde ettiklerini gördüğünü

anlattığında, bu rüyanın Hz. Yusuf’unAllah’ın seçtiği özel bir kimse olabilece-ğine işaret ettiğini anlamıştır. Zira Hz.Yakup bu bilginin oğullarının kıskanç-lıklarını daha da artırabileceğini ve

bundan dolayı da onların Hz.Yusuf’a zarar vermeye kalkışabi-leceklerini düşünmüştür.

Kuran’da Hz. Yakup ile oğlu Hz.Yusuf arasında geçen bu konuşma şöy-

le haber verilmiştir:

“Hani Yusuf babasına: “Babacığım,gerçekten ben (rüyamda) onbir yıl-dız, Güneş’i ve Ay’ı gördüm; banasecde etmektelerken gördüm”demişti.

(Babası) Demişti ki: “Oğlum, rüyanıkardeşlerine anlatma, yoksa sana birtuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insaniçin apaçık bir düşmandır.”

“Böylece Rabbin seni seçkin kılacak,sözlerin yorumundan (kaynaklanan birbilgiyi) sana öğretecek ve daha önceataların İbrahim ve İshak’a (nimetini)tamamladığı gibi senin ve Yakub aile-sinin üzerindeki nimetini tamamlaya-caktır. Elbette Rabbin, bilendir, hükümve hikmet sahibidir.” (Yusuf Suresi, 4-6)

Görüldüğü gibi Hz. Yakup kıskançlığındoğurabileceği muhtemel sonuçları önce-den tespit etmiş, bu yönde önlem almış vekötü niyetli olabilecek kişilerden önemlibir bilgiyi saklamıştır. Müminler, bu kıs-sada anlatılan akıl alametlerinden de dersalmalıdırlar. Ayrıca kendileri de bu aklasahip olmak ve Allah’a yakınlıklarını artır-mak için dua etmeli ve samimi bir çaba

harcamalıdırlar.

*LM* ARAŞTIRMA / KURAN’DAN ÖRNEKLER

46 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 47: ILMI MERCEK DERGISI

Yazıda bahsettiğimiz ve tüm mümin-lerin örnek alması gereken bu akıl örnek-lerini, kullarına ilham eden YüceAllah’tır. İnsan, Allah tarafından yaratıl-mış bir varlıktır. Müstakil bir güce veyaakla sahip değildir. Ona sahip olduğuzekayı veren üstün aklını tecelli ettirenAllah, sonsuz ve sınırsız bir aklın sahibi-dir ve dilediği an dilediği kimseye, ima-nı ölçüsünde bu nimeti vermektedir.

Allah’ın üstün aklını üzerinde tecelliettiği müminler bu sayede içinde bulun-dukları dünyayı çok daha ince yönleriy-le değerlendirebilirler. Evrenin hangiköşesine dönüp baksalar karşılaştıklarıher detayın Allah’ın sonsuz aklının örnek-leriyle dolu olduğunu görürler. Kuran’daAllah’ın bu üstün aklı ve sanatı karşısın-da insanın nasıl aciz kaldığı şöyle birörnekle haber verilmiştir:

“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’(mutabakat) içinde yedi gök yaratmışolandır. Rahman (olan Allah)ın yarat-masında hiçbir ‘çelişki ve uygun-

suzluk’ (tefavüt) göremezsin. İştegözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi birçatlaklık (bozukluk ve çarpıklık)görüyor musun? Sonra gözünüiki kere daha çevirip-gezdir; o göz(uyumsuzluk bulmaktan) umudunukesmiş bir halde bitkin olarak sanadönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)

Bu ayetlerde bildirildiği üzereAllah’ın kusursuz yaratmasında hiçbireksiklik yoktur. Allah’ın sonsuz aklı,insanın sınırlı aklı ile kıyaslanma-yacak kadar üstün ve eşsizdir.Evrendeki her sistemde karşılaşı-lan kusursuz yaratılış, bu üstünaklın bir göstergesidir. Allah’ın,insanlara böylesine kusursuz sis-temler göstermesinin bir sebebi de,insanın aklın gerçek sahibininAllah olduğunu bilmesi,Rabbimiz’in büyüklüğünü kavra-ması ve O’na teslim olup imanetmesidir.

www.sonpeygamberhzmuhammed.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 47www.i lmiarast i rma.net

Page 48: ILMI MERCEK DERGISI

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Sırbistan’ın Novi Sad şehrini ziyaretine eşlik edenSırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç, Türkiye ve Sırbistan ilişkilerinin geldiği noktanın ikiülke için de çok önemli olduğunu belirterek, ilişkilerin ortak çıkarlar etrafındaşekillendiğini ifade etti.

Tadiç, ''Türkiye büyük bir devlettir. Bugün dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir nok-tasında, Türkiye ile barış olmadan barış yapılamaz'' diye konuştu

www.haber7.com

Amerikalı ünlü yazar ve siyaset bilimci Noam Chomsky, Londra'daki Doğu veAfrika Çalışmaları Okulu'nda verdiği iki derste, Türkiye'nin ABD'nin 2003'tekiIrak istilasına muhalefet ederek İspanya ve İtalya'dan daha demokratik bir ülke oldu-ğunu kanıtladığını söyledi.

Türkiye'nin halkı istemediği için ABD'nin yaptığı Irak işgaline katılmamasının ülke-yi bağımsız bir güç olarak gösterdiğini belirten Chomsky, diğer ülkelerde vatan-daşların büyük çoğunluğu Irak'ın işgaline karşı olsa da bunun sonuç vermediğini buülkelerin ABD’nin işgaline ortak olduklarını belirtti.

www.timeturk.com

48 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Ünlü yazar Noam Chomsky: “Türkiye Bağımsız Güç”

Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç: “Türkiye olmadandünyada hiçbir barış anlaşması yapılamaz.”

New York Times Gazetesi: “Türkiye,Doğu'ya mı dönüyor?”

Amerika'da yayınlanan New York Times gazetesi, yer verdiği birmakalede Türkiye’nin giderek daha büyük bir global güç olduğuyorumunda bulundu.

Makalesinde Türkiye'nin ABD ve Avrupa Birliği için vazgeçilmezbir müttefik olduğunu yazan Dan Bilefsky, Türkiye ile ilgili şu övücüifadeleri kullandı:

“Türkiye demokrasinin, serbest piyasanın ve İslam'ın iç içe yaşa-yabileceğini gösteren güçlü bir ülke. Kafkaslarda lider bir ülkedir.Rusya ile Ortadoğu arasındaki stratejik konumuyla bir enerji koridorugörevini üstleniyor. Afganistan'da güçlü nüfuzu var. Türkiye ile ABmüzakerelerinde en ufak bir çökme büyük sonuçlara sebep olur.”

www.timeturk.com

Page 49: ILMI MERCEK DERGISI

Avrupa Birliği Komisyonu'nun, açıkladığı güz ekonomik tahminler raporuna göre,gelecek yıl Avrupa'da en hızlı büyüyen ülke, yüzde 2,8 ile Türkiye olacak.

Türkiye'nin bankacılık sektörü başta olmak üzere, yapısal reformlar sayesindeküresel krize direnebildiği ve finans sektöründe büyük bir kriz yaşamaktan kur-tulduğu ifade edildi.

Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye’nin önümüzdeki yıl yüzde 3'e yaklaşacakbüyüme rakamının, 2011'de yüzde 3,6'ya ulaşacağını bildirdi.

www.timeturk.com

www.guncelhaber.org

İlmi Araştırma, Aralık 2009 49www.i lmiarast i rma.net

En Hızlısı Türk Ekonomisi

Türkiye-AB Karma Parlamento KomisyonuEşbaşkanı Helen Flautre: “AB, Türkiye ileaynı görüşü paylaşmalı”

ABD'li Psikoloji Profesörü Muhyiddin Şekur:'Küresel kriz, açgözlülere dur ihtarıdır'

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun 62. toplantısında konu-şan Flautre, Türkiye’nin dahil olacağı bir Avrupa için çalışmaları gerek-tiğini belirterek, Türkiye ile AB’nin aynı vizyonu paylaşması gerektiğinisöyledi ve “Türkiye’nin dahil olduğu bir Avrupa, barışa daha büyük kat-kılar sağlayacaktır’’ dedi. Avrupalı parlamenterler olarak kendilerininTürkiye’nin uygulamaya koyduğu “Demokratik açılım” sürecinin sade-ce belli bir kesimin değil, tüm Türkiye’nin demokratikleşmesi açısındaönemli olduğuna inandıklarını ifade eden Flautre, “Türkiye’nin Ermenistanile imzaladığı protokoller 1-2 yıl önce hayal bile edilemezdi” diyerekTürkiye’nin dış politikasında son yıllarda yaşanan önemli gelişmelere dik-kat çekti.

www.yeniasya.com.tr

ABD'li Psikoloji Profesörü Muhyiddin Şekur krizin hayırlı bir tarafının oldu-ğunu belirterek, "Bu zamana kadar sadece parayı ve gücü düşünen insanlar, şim-di başka değerlerin arayışına girdi” dedi.

Muhyiddin Şekur, "Dünya bugünlere belli bir ideoloji çerçevesinde geldi. Amabu gidiş iyi bir gidiş değildi ve dünya hızla bozulmaya doğru yol alıyordu. Özel-likle “küresel mali kriz” ortaya çıktıktan sonra bunların dayanaklarının büyükbir bölümünün yıkıldığını hep birlikte gördük. Aslında krizin bu yönüyle dün-yaya hayrı oldu. Zaten böyle bir kriz lazımdı da. Bu zamana kadar sadece para-yı ve gücü düşünen insanlar, krizin getirdiği sonuçlar neticesinde başka değer-lerin arayışına girdi" diyor.

www.timeturk.com

Page 50: ILMI MERCEK DERGISI

$LM$ ARAŞTIRMA / KURAN AHLAKI

50 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 51: ILMI MERCEK DERGISI

S amimi iman, Yüce Allah’ın kulla-rına bahşettiği büyük bir nimettir.Rabbimiz, O’na yakınlaşmayı

uman kullarına samimiyeti şart koşmuştur.Samimiyetin karşısındaki en büyük engelise teslimiyetsizlik ve şüpheciliktir.Teslimiyet, kişinin daima vicdanına uyma-sı, bundan yüz çevirmemesi ve Allah’ınkarşısına çıkardığı her durumdan razıolmasıdır.

Vicdan, her insana neyin doğru neyinyanlış olduğunu ilham ettiği için vicdanınıdinleyen bir insan Allah’ın izniyle herzaman doğru ve güzel olanda kararlı olur.Dünyaya hırs derecesinde bir tutkuylabağlı olan iman etmeyenler ise, aslındaimana yönelik doğruları açıkça gördüklerihalde, vicdanlarına baskı yaparak nefis-lerinin isteklerine uyarlar. Eğer vicdanla-rının sesini dinleyip, gördükleri doğrularkarşısında teslim olurlarsa, bunun dünyahırslarını kıracağını ve ahiret inancınıgetireceğini bilirler. Bunu istemedikleriiçin vicdanlarına baskı uygularlar. AncakKuran’da bildirilen açık bir gerçek vardır:Peşi sıra gittikleri nefisleri, Allah’ın dile-mesi dışında, daima var gücüyle kötülü-ğü emreder. (Yusuf Suresi, 53) Bu neden-le nefis, kendisine teslim olan kişilere,

doğrular karşısında ikna olma-maları için her türlü telkini yapar.

İman Etmeyenler ÖlümünKesin Bir Gerçek Olduğunaİkna Olmazlarİman etmeyen insanları, ölümle her an

karşılaşabilecekleri konusunda iknaetmek mümkün değildir. Bu kadar kesinve açık bir gerçek olmasına rağmen,insanların büyük bir kısmı ölümün yakın-lığını unutmaya, bu konuyu aklına getir-memeye çalışır. Çünkü ölüm düşüncesi,vicdanlarını harekete geçirir. Dünya haya-tının geçici olduğunu, asıl olanın ise ahi-retteki yaşamları olduğunu hatırlatır. Buda kişinin cehennem gerçeğini ve sorum-luluklarını hatırlamasına vesile olur. Bugerçeklerden kaçmak için din ahlakın-dan uzak yaşayan toplumlarda insanlarınkullandığı yöntem ise “düşünmemek”tir.

Ancak yakın çevrelerinden özellikleyaşıtları veya yaşı genç olan kişilerinölümleri bu tarz kişilere büyük bir darbeolur. Çünkü bu ölümler, onlara kendiölümlerini hatırlatır. Kendileri de bir günbu duruma düşecek, hiç beklemedikleribir anda ölümle karşılaşacaklardır. Fakat

www.apacikdusmanseytan.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 51www.i lmiarast i rma.net

Page 52: ILMI MERCEK DERGISI

Kuran ahlakının yaşanmadığıtoplumlarda bu korku kısa birzaman sonra ülfete (alışkanlığa)dönüşür ve unutulur. Bu kişileraradan kısa bir süre geçtiğindedahi umursuz zihniyetleriniyeniden kazanır ve ölümüyine kendilerinden uzak gör-meye başlarlar.

Oysa ölümü düşünmemek,ölümü aklına getirmektenkaçınmak, kişiyi ölümdenuzaklaştırmaz. İnsan nekadar çabalarsa çabalasın,kaderde belli olan ölüm vak-ti geldiğinde bu konuda hiç-bir şey yapamayacaktır.Allah bu gerçeği Kuran’da şuşekilde haber vermiştir:

“Her nerede olursanız, ölümsizi bulur; yüksekçe yerlerdetahkim edilmiş şatolarda olsa-nız bile…” (Nisa Suresi, 78)

“De ki: “Allah’ın dilemesidışında, kendim için zarardanve yarardan (hiç bir şeye)malik değilim. Her ümmetinbir eceli vardır. Onların ecel-leri gelince, artık ne bir saatertelenebilirler, ne öne alına-bilirler.” (Yunus Suresi, 49)

İnsan ne kadar direnirse diren-sin, nereye sığınırsa sığınsın,nereye kaçarsa kaçsın, aslındafarkında olmadan her an kendiölümüne doğru koşar. Önündebaşka bir kapı, tercih veya çıkışyolu yoktur. Geri sayım süreklidevam eder. Allah’ın kanunun-da bir değişme olmaz. Kaderdebelirlenmiş bir anda ve yerdeölüm onu yakalar. Kuran’da,Allah bu gerçeği şöyle haberverir:

LM ARAŞTIRMA / KURAN AHLAKI

52 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 53: ILMI MERCEK DERGISI

“De ki: “Elbette sizin kendisinden kaç-tığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşıla-şıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşa-hede edilebileni de bilen (Allah)’a dön-dürüleceksiniz; O da size yaptıklarını-zı haber verecektir.” (Cuma Suresi, 8)

Kuran’ın Allah’ın SözüOlduğuna İkna OlmazlarTarih boyunca gelmiş geçmiş tüm

inkarcı kavimlerde, insanların bir kısmıkutsal kitapların Yüce Allah tarafındanindirildiğine, onun sözü olduğuna iknaolmamışlardır. Aslında bunun altındayatan asıl amaç, bu kişilerin hak din ahla-kını yaşamaktan, Allah’ın emir ve yasak-larına uymaktan kaçınmak için nefisleri-nin ardına gizlenmektir. Çünkü bu kitap-ların Allah tarafından indirilmiş hak kitap-lar olduğunu kabul etmeleri, hak dini veonun getirdiği yükümlülükleri de sonunakadar kabul etmelerini gerektirecektir.Oysa onlar vicdanlarını kapatarak, nefis-lerinin emrettiği şekilde ve ahirette hesapvereceklerini unutarak yaşamak isterler.Bu nedenle gerçekleri vicdanen bilmele-rine rağmen sonuna kadar direnirler.

İnkarcı kavimlerin tarih boyunca İncil,Tevrat ve Zebur’a karşı gösterdikleri bututumları, Peygamberimizin (sav)’in kav-minde bulunan bazı cahil insanlar da gös-termiştir. Yüce Allah, Kuran’ın hak kitapolduğuna ikna olmayan bu insanların ahi-retteki karşılıklarını açıkça bildirmiştir:

“Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafın-dan yalan olarak uydurulmuş değildir.Ancak bu, önündekileri doğrulayan vekitabı ayrıntılı olarak açıklayandır.Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerinRabbindendir. Yoksa: “Bunu kendisiyalan olarak uydurdu” mu diyorlar?De ki: “Bunun benzeri olan bir sûregetirin ve eğer gerçekten doğru söz-lüyseniz Allah’tan başka çağırabildik-

lerinizi çağırın.” Hayır, onlar ilminikuşatamadıkları ve kendilerine henüzyorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar.Onlardan öncekiler de böyle yalanla-mışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonu-ca uğradıklarına bir bak.” (YunusSuresi, 37-39)

İkna Olmamak İçinBahanelerin ArkasınaSığınırlarİman etmeyenler, Allah’a yakınlaşmak

için çaba göstermek yerine, vicdanlarınırahatlamak için çeşitli bahaneler bulurlar.Kuran ahlakına aykırı olan her konudaolduğu gibi kişinin kendini kandırmasın-

www.Kuranidinlemeyenler.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 53www.i lmiarast i rma.net

İkna OlmayaYanaşmayan Nuh Kavmi

Allah’ın elçi gönderdiği kavimlerde,

O’nun elçisinin sözlerine ve indirdiği

kutsal kitapların haber verdiği gerçeklere

ikna olmayan insanlar tarih boyunca

yaşamışlardır. Her peygamber din

ahlakını yaşamayan kavmine hakkı ve

doğru olanı getirmiş, ancak iman eden

az bir topluluk dışında kalanlar kendi-

lerine tebliğ edilen hak din ahlakını yaşa-

ma konusunda ikna olmamışlardır. Bu

konuda Kuran’da yer alan örneklerden

biri Hz. Nuh’un kavmine ilişkindir. Hz.

Nuh gönderildiği sapkın kavmin doğru

yolu bulması için birçok tebliğ yöntemi

uygulamış, ancak kavmi, kendilerine

yapılan bu samimi tebliğe rağmen ikna

olmamakta direnmiştir. Bu gerçek,

Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

““NNuuhh:: ““RRaabbbbiimm,, ggeerrççeekktteenn oonnllaarr bbaannaa

iissyyaann eettttiilleerr;; mmaall vvee ççooccuukkllaarrıı kkeennddiissiinnee

zziiyyaannddaann bbaaşşkkaa bbiirr şşeeyyii aarrttıırrmmaayyaann kkiimm--

sseelleerree uuyydduullaarr..”” ((NNuuhh SSuurreessii,, 2211))

Page 54: ILMI MERCEK DERGISI

da da şeytanın rolü vardır. Şeytan insan-lara, din ahlakını yaşamak için daha önle-rinde çok zaman olduğu, yaşamın koşuş-turmasında buna vakit olmadığı veya yan-lış davranışlarda bulunan çoğunluğunaslında doğru yolda olduğu gibi gerçekolmayan pek çok telkinde bulunur.Aslında bu insanlar, vicdanları kabul etti-ği halde nefislerine zor geldiği için ima-nı kabul etmeyen, ancak samimiyetsiz-liklerini örtmek için vicdanlarını rahat-latma isteğiyle şeytanın tavrını örnek alanve bahanelere sığınan kimselerdir. Çünküher insan vicdanen doğru yolda olupolmadığını ve öne sürdüğü bahaneleribilmektedir. Yüce Allah bu gerçeği,Kuran’da şöyle haber vermiştir:

“Hayır; insan, kendi nefsine karşı birbasirettir. Kendi mazeretlerini ortayaatsa bile.” (Kıyamet Suresi, 14-15)

İnsanın Fıtratı, İmanEtmeye Yatkın OlarakYaratılmıştırBir insanın gerçek anlamda huzura ve

rahatlığa kavuşması, yalnızca Allah’ıanması, O’nun razı olacağı umulan şekil-de bir hayat sürmesiyle mümkün olur.Ancak tüm bunlara rağmen, Kuran ahla-kını yaşamakta tereddüt eden kimselervardır. Kuran’da, “Hayır; siz çarçabukgeçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz.Ve ahireti terkedip-bırakıyorsunuz.”(Kıyamet Suresi, 20-21) ayetleriyle bukimselerin, daha yakın gördüklerindendolayı dünya hayatına bağlandıkları bil-dirilmektedir.

Oysa dünya hayatı geçici ve eksik, son-suz ahiret hayatındaki güzellikler ise kalı-cı ve kusursuzdur. Nimetlerden en iyişekilde faydalanmak, en güzel ahlaklıinsanlarla birlikte, en güzel ortamlardayaşamak, kavrayışımızın ötesindeki güzel-

liklerle dolu ebedi cennet hayatındamümkündür. Şu halde bugüne kadar iknaolmamakta direnen ve gerçekleri bildiğihalde bunlardan kaçmaya çalışan kişile-rin bu tavırlarından kesin olarak vazgeç-meleri ve tevbe ederek Allah rızası içinyaşamaya başlamaları gerekmektedir.Nefislerine uymaktan vazgeçip, vicdan-larını devreye sokan kimseler, bununsadece mantıken değil aynı zamanda vic-danen de en doğru tercih olduğunu göre-ceklerdir. Çünkü bizi yaratan, sonsuznimetler veren ve iman eden kullarınagüzellik yurdu cenneti vaad edenRabbimiz’e yönelmek, kuşku yok ki vic-dana ve insanın yaratılışına en uygun dav-ranıştır. Bu gerçek bir ayette şöyle bildi-rilmiştir:

“Ve ‘kendi yaratılışına uygun’ Rabbineboyun eğdiği zaman.” (İnşikak Suresi,5)

�LM� ARAŞTIRMA / KURAN AHLAKI

54 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 55: ILMI MERCEK DERGISI

www.kesinbilgiyleiman.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 55www.i lmiarast i rma.net

Nefis KişiyiTereddütlere SürüklerAllah Kuran’da nefislerin bencil

tutkulara yatkın olarak

yaratıldığını bildirmektedir. İnsan

eğer nefsinin kendisini yön-

lendirmesine izin verecek olursa,

tüm tavırları bu bencil tutkuları

doğrultusunda şekillenecektir.

İnsan nefsi Allah’ın dilemesi

dışında daima kötülüğü emre-

den, şeytanın verdiği vesveseleri

destekleyen bir yapıya sahiptir.

İnsanı daima tembelliğe ve

düşünmemeye davet eden nefis,

aynı zamanda kişinin tereddüt

ve şüphelere düşmesine ve ikna

olmamasına vesile olur. Şeytanın

etkisi altındaki insanların bu

ikrarı Kuran’da şu şekilde haber

verilmiştir:

““……DDooğğrruussuu bbiizz,, sseenniinn bbiizzii ddaavveett

eettttiiğğiinn şşeeyyddeenn kkuuşşkkuu vveerriiccii bbiirr tteerreedd--

ddüütt iiççiinnddeeyyiizz..”” ((HHuudd SSuurreessii,, 6622))

Şeytanın bazı insanları inkar

etmeye sürükleyen bu telkinlerinden

kurtulmanın yolu ise her durumda

Allah’a sığınmak, her an Allah’ın

anmak ve samimi bir imanla Allah

rızası için çaba harcamaktır.

Kuran’da bu gerçek, şöyle

bildirilmiştir:

““EEğğeerr ssaannaa şşeeyyttaannddaann yyaannaa bbiirr

kkıışşkkıırrttmmaa ((vveessvveessee vveeyyaa iiğğvvaa)) ggeelliirrssee,,

hheemmeenn AAllllaahh’’aa ssıığğıınn.. ÇÇüünnkküü OO,, iişşii--

tteennddiirr,, bbiilleennddiirr.. ((AAllllaahh’’ttaann))

SSaakkıınnaannllaarraa şşeeyyttaannddaann bbiirr vveessvveessee

eerriişşttiiğğiinnddee ((öönnccee)) iiyyiiccee ddüüşşüünnüürrlleerr

((AAllllaahh’’ıı zziikkrreeddiipp--aannaarrllaarr)),, ssoonnrraa

hheemmeenn bbaakkaarrssıınn kkii ggöörrüüpp

bbiillmmiişşlleerrddiirr.. ((ŞŞeeyyttaann’’ıınn)) KKaarrddeeşşlleerrii

iissee,, oonnllaarrıı ssaappııkkllıığğaa ssüürrüükklleerrlleerr,,

ssoonnrraa ppeeşşlleerriinnii bbıırraakkmmaazzllaarr..””

((AArraaff SSuurreessii,, 220000--220022))

Page 56: ILMI MERCEK DERGISI

�LM� ARAŞTIRMA

“Hadîs-i şerifte, “Bir kimsenin iyi Müs-lüman olduğu, lüzûmlu şeylerle uğra-şıp, fâidesiz şeylerden uzaklaşması ilebelli olur” buyuruldu. Bunun için, za-mânları kıymetlendirmek lâzımdır. Böy-lece, fâidesiz, boş yere vakit öldürmek-ten kurtulmuş olursunuz. Şiir, kasîdeyanî mevlid-i nebî okumayı başkaları-na bırakıp, sessizce, bâtındaki nisbetimuhâfaza etmeye çalışmalıdır. Arka-daşların toplanmaları, bâtının dağılma-ması içindir. Öteden beriden konuş-mak için değildir. Bunun için, bir köşe-ye çekilmeyip, birlikte bulunmayı be-ğenmişlerdir. Bâtının toparlanmasını,toplulukta aramışlardır. Gönül toplulu-ğunu bozan toplantılardan kaçınmak

lâzımdır. Bâtının topluluğunu bozma-yan herşey mubârektir. Bozanlar ise,uğursuz ve bereketsizdirler. Öyle yaşa-malıdır ki, yanında bulunanların bâtın-ları toparlansın. Onları gönül dağınık-lığına düşürmemelidir. Kendini toparla-malı, konuşmamalıdır. Nutuk çekecek,dedikodu yapacak zamân değildir.”(Mektubat, 76. Mektup)Değerli İslam alimi İmam Rabbani, bu

örnekleri ve açıklamalarıyla Müslümanlariçin boş vakit geçirmenin ne denli büyükbir tehlike olduğu konusunda hatırlatma-da bulunmuştur. Boş vakit geçirmeyi gü-zel görmek, şeytanın insanlara verdiği birtelkindir. Din ahlakının yaşanmadığı top-lumlarda insanlar için boş vakit geçir-

56 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Page 57: ILMI MERCEK DERGISI

www.alimlerdenguzelsozler.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 57www.i lmiarast i rma.net

mek, onların kullandığı ifadeyle "zamanöldürmek" çok yaygındır. Fakat mümin,Allah'ın ona lütfettiği vaktini, her anınıAllah'a yakınlığını arttırarak, daha derindüşünerek, Müslümanlara, İslam'a hiz-met ederek geçirmelidir.

Allah'a samimi olarak inanan bir kişi,şeytanın dünya hayatında insanlara süslügösterdiği boş uğraşlardan kendini tama-men uzak tutmalıdır. İnsan ancak bu şe-kilde berrak bir zihinle gereği gibi derindüşünebilir. Kuran'da müminlerin boş iş-lerden yüz çevirdikleri şöyle bildirilmiştir:

"Onlar, 'tümüyle boş'şeylerden yüz çevirenlerdir."

(Müminun Suresi, 3)

Dünyadaki vakit insanlar için çok değer-lidir. İnsan yaşadığı her an, Allah'ın rıza-sının en çoğunu aramalıdır. Vaktini boşageçiren bir insan gereği gibi ölümü, cen-neti, cehennemi derin düşünemez. Halbu-ki mümin, herkes gibi kendisinin de sürat-

le ölüme doğru gittiğini, dünyadaki her şe-yin imtihanın bir gereği olarak yaratıldığı-nı kesinlikle aklından çıkarmaz. Allah'ıngün içinde kendisine gösterdiği sayısızaczini düşünüp kendisini Allah'a yaklaş-tıracak konulara yönelir.

Boş düşünce ve davranışlardan yüz çe-virmek, Allah'ın izniyle çok kolaydır. Şey-tan bunu zor ve çok uzun zaman alacakbir süreç gibi göstermeye çalışabilir. An-cak bu üstün ahlak özelliği, samimi birdua ve kararla, Allah'ın dilemesiyle, he-men kavuşulabilecek bir mümin vasfıdır.Yapılması gereken tek şey,

“Şayet sana şeytandanbir kışkırtma gelecek olursa,

hemen Allah'a sığın…”(Fussilet Suresi, 36)

ayetinde bildirildiği üzere, şeytanın telkin-lerinden Allah'a sığınmak ve her anıO'nun hoşnutluğunu kazanacağı umulanşekilde geçirmektir.

Page 58: ILMI MERCEK DERGISI

evremizde sık sık “üstüne gitme; şu an biraz sinirli; sinirlendi ne yapsın” gibiifadeler duyarız. İnsanların bazıları, günlük olaylar karşısında hemenöfkelenmeye, gerilmeye, sesini yükseltmeye, tartışmaya ve hatta kav-ga etmeye eğilimlidirler. Böyle bir insan; trafikte uzun süre kaldığın-

da, alışverişte aldığı ürün kusurlu çıktığında, iş yerinde iken yemeğe planladığısaatte çıkamayıp bir de üstüne birisi kendisinden iş istediğinde, eleşti-

rildiğinde, hava sıcakken yürümek zorunda kaldığında, birisi yanlış-lıkla bir eşyasına zarar verdiğinde, kısacası karşılaştığı olayların büyük

bir çoğunluğunda öfkelenir. Bu tip olayları hep olmaması gereken,günlük yaşamlarının işleyişini bozan olaylar olarak görürler.

Sokakta veya bir otobüsün içinde bu tip insanların yüzle-rindeki gerilim ve her an sanki kavgaya tutuşacakmış

izlenimi veren ifade dikkat çeker. Oysa kin veöfke, insanlara sıkıntı ve huzursuzluk ver-

mesinin yanı sıra kişinin olayları sağ-lıklı ve gerçekçi değerlendir-

mesini, doğru ve adilkararlar vermesini

#LM# ARAŞTIRMA / İNCELEME

58 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Öfke ve gerginlik, Kuran ahlakının yaşanmadığı

ortamlarda yoğun yaşanan ve kabul gören duygu-

lardır. Olaylar karşısında öfkelenmek, sinirlenmek

normal karşılanan tepkiler olarak görülür ve dünya

hayatının bir parçası kabul edilir. Oysa öfkelenmek

ve bir ortamda gerginliğe sebep olmak Yüce Allah’ın

beğenmediği davranış biçimleridir ve kişiye hem

dünyada hem de ahirette büyük zararlar verir.

Öfkenin kişiye verdiği zararlar nelerdir?

Öfkeden nasıl kurtulunur?

Ç

Page 59: ILMI MERCEK DERGISI

engeller. En önemlisi ise herkesten çokinsanın kendisine zarar vererek gergin birruh haline sahip olmasına neden olur.

Öfke ve Gerginlik KaderGerçeğinin Gereği GibiKavranamamasındanKaynaklanır

Kaderi gerektiği gibi kavrayamayaninsanlar, içinde bulundukları ruh haliningöstergesi olarak, hoşgörü ile karşılana-bilecek küçük olaylar karşısında bile çoğuzaman aşırı tepki verirler. Sıradan bir olayya da bir kimsenin basit bir hatası bu kişi-lerin öfkelenmesi için yeter-li olur. Hatta bazen

de sırf öfke gözüyle baktıkları için, insan-ların normal davranışlarını dahi kızıla-cak tavırlar olarak algılayabilirler. Öfke-lerinin etkisiyle doğru düşünemez, olay-ları adil ve objektif bir şekilde değerlen-diremezler. Daha da önemlisi, öfke his-lerini tatmin etme arzuları o an için pekçok şeyden daha öncelikli hale gelir.

Bazı kimseler ise Allah’ın rızasının,öfkelerini yenip hoşgörülü ve bağışlayıcıbir tavır göstermekte olduğunu bildiklerihalde, nefislerinin etkisiyle öfkelenmek-ten kendilerini alamazlar. Yüce Allah tümbu davranışlar için insanları “Sen af (veyakolaylık) yolunu benimse, (İslam’a) uygun

olanı (örfü) emret

www.insankarakterleri.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 59www.i lmiarast i rma.net

Page 60: ILMI MERCEK DERGISI

ve cahillerden yüz çevir.” (Araf Suresi,199) ayeti ile uyarmaktadır.

Bunun yanı sıra kin ve öfkelerini dışavurmayıp içlerinde saklamış olmaları da bu

kimseleri yanıltmamalıdır. Çünkü Allah’ıninsanlardan istediği, bu ahlakı gizli de olsaaçık da olsa hiçbir şekilde yaşamamalarıdır.Bu insanlar, Allah’ın insanların kalplerindegizlediklerini de bilmekte olduğunu unutur-lar. Oysa Allah bir Kuran ayetinde şöylebuyurmaktadır:

“Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar,Allah’ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını

mı sandılar?” (Muhammed Suresi, 29)

Kin ve Öfke KişininKendisine Zarar Verir

Kin ve öfke herkesten çok kişinin kendisinezarar veren duygulardır. Çoğu zaman karşı tara-fın, kişinin içine düştüğü bu sıkıntıdan haberibile olmaz. Ama aynı esnada bu insanlar baş-ka hiçbir şey düşünemeyecek kadar bu konu-ya kapılıp gitmiş olurlar. Öfkeyi kalplerindenatmadıkları sürece dikkatlerini herhangi baş-

#LM# ARAŞTIRMA / İNCELEME

60 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Öfkenin Sağlık Üzerindeki Olumsuz Etkileri

Uzmanlar öfkenin kaygı ve depresyona yol açtığını belirtmekte,

insan ilişkilerini bozarak öfkelenen kişide zihinsel ve fiziksel problem-

lere de yol açtığını ifade etmektedirler. İnsanın bir olayı ya da bir

kişiyi affetmemesi, öfke ve düşmanlık duyması, kişinin üzerinde

psikolojik bir baskı oluşturur. Bu baskı ise zamanla kalp

basıncının artmasına, kalp hastalıklarına sebep olan hor-

monal değişikliklere, nörolojik bozukluklara

ve hafıza kayıplarına neden olur.

Yapılan bir araştırma, affetmemek

gibi negatif duygular besleyen kişi-

lerin “kortizol hormonu”

seviyesinin arttığını da ortaya

çıkarmıştır. Bu hormonun artması

bağışıklık sistemi bozuklukları

başta olmak üzere, şeker

hastalığı, yüksek tansiyon gibi

hastalıklara sebep olmaktadır.

Page 61: ILMI MERCEK DERGISI

ka bir konu üzerinde toplayabilmeleri,işlerini yapabilmeleri ya da insanlarladoğal bir diyaloğa geçebilmeleri mümkünolmaz.

Gösterilen bu davranış bozukluğu kişi-lerin o anda (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’ı,kaderi, dünyada imtihan olduklarını veahirette hesap vereceklerini unutmuşolmalarından kaynaklanmaktadır. Yoksasaatlerce, günlerce ya da haftalarca birolayı ya da bir insanın bir tavrını düşü-nerek, buna karşı kalplerinde öfke barın-dırabilmeleri mümkün olmaz. Allah’tangerçek anlamda korkan bir kimse, nefsi-nin kendisini böyle bir konuda kışkırttığınıfark ettiğinde, Allah’ın Kuran’da bildirdi-ği şekilde davranır:

“(Allah’tan) Sakınanlara şey-tandan bir vesvese erişti-ğinde (önce) iyice düşü-nürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen

bakarsın ki görüp bilmişlerdir.” (ArafSuresi, 201)

Mümin Kin veÖfkeden Sakınır

İman eden bir kimse, nefsinin kendisi-ni kin ve öfkeye yönelten telkinlerinekulak vermez. Öfke ve kinden Allah’asığınır. Kuran’da müminlerin bu güzelahlaka sahip olmak için şöyle dua ettikleribildirilir:

www.kuranahlaki.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 61www.i lmiarast i rma.net

Öfkenin yol açtığıfiziksel ve ruhsalproblemlerarasında;• Baş ağrıları,• Miderahatsızlıkları,• Solunum prob-lemleri,• Cilt problemleri,• Böbrek fonksi-yonlarındaproblemler,• Artirit,• Sinir sistemirahatsızlıkları,• Dolaşım sorunları,• Var olan fizikselrahatsızlıkların kötü-leşmesi,• Duygusal rahatsızlıklarve intihar sayılabilir.

Page 62: ILMI MERCEK DERGISI

“Bir de onlardan sonra gelenler, derlerki: “Rabbimiz, bizi ve bizden önceiman etmiş olan kardeşlerimizi bağış-la ve kalplerimizde iman edenlere kar-şı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçektenSen, çok şefkatlisin, çok esirgeyici-sin.”” (Haşr Suresi, 10)

İman edenlere karşı kin ya da öfke duy-mak, gerçekten inanan bir kimsenin kor-kup sakınması gereken bir durumdur.Çünkü Kuran’da Allah, “Sizin dostunuz(veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ediciler olarak namaz kılan ve zekatıveren mü’minlerdir.” (Maide Suresi, 55)ayetiyle müminlerin birbirlerinin velileriolduğunu bildirmiştir. Allah’ı seven,O’nun rızasını arayan, Kuran ahlakınıyaşayan ve hayatını din ahlakına hizmetetmeye adamış insanlara karşı, kişininkalbinde kin ya da öfke gibi duygular tut-ması, imanı kalbine tam olarak yerleştir-

memiş olduğunu gösterir. Allah’a ve ina-nanlara karşı kalbinde böyle bir samimi-yetsizlik yaşaması, bu kişinin imanınhuzurunu ve mutluluğunu gereği gibiyaşayamamasına neden olur. Bu neden-le, Allah’ı seven, Rabbimiz’in rızasını ara-yan bir mümin, mümin kardeşinin hatasınıhemen unutarak kardeşine güzellikle veiyilikle karşılık verir.

Kin ve Öfke, İnsanınFıtratına Uygun OlmayanDuygulardır

Kin ve öfke, insanın samimi bir dost-luğu, sevgi ve karşılıklı anlayışı yaşama-sını engeller. Böyle insanlar hep yalnız,dostsuz olurlar. Yalnız ve dostu olmayanbir insanın ise, mutlu olması, nimetlerdenzevk alması imkansızdır. İnsan, dostluk-lardan, sevgiden, muhabbetten, sevinci-

#LM# ARAŞTIRMA / İNCELEME

62 İlmi Araştırma, Aralık 2009

İyilikle, huzuru bozmadan halledilebilecek bir sorunun gerilim ve öfke ileçözülmeye çalışıldığı bir toplumda gerçek mutluluğun ve huzurun yaşanmasıpek mümkün değildir. Ayrıca bir anlık öfke ile yapılan hareketin fayda yerine

zarar verdiği ve ardından da pişmanlık getirdiği ortadadır. Bazı insanlarınhayatlarının geneline etki eden bu sıkıntılı ve gergin ruh halinden ve

ardından gelen gizli azaplardan kurtulabilmenin tek çözümüise, Rabbimiz’in sonsuz evvelde yaratıp, bizler için

en güzelini dilediği kadere samimi birkalple iman etmektir.

Page 63: ILMI MERCEK DERGISI

ni birileriyle paylaşmaktan, güveneceğiinsanlarla birlikte olmaktan zevk alacakşekilde yaratılmıştır. Yalnızlık, dostsuzlukinsanın fıtratına aykırı olduğu için, insa-nı bunaltır, sıkıntıya düşürür. Her ne kadarbazı insanlar yalnızlıktan zevk aldıkları-nı, kimseyi sevmediklerini, sadece ken-dilerini sevdiklerini ve bu şekilde rahatettiklerini söyleseler de, bunda samimideğildirler. Onlar sadece insanlara olankinlerinden dolayı veya gerçekten dostedinebilecekleri birilerini bulamadıklarıiçin mutlu değildirler. Sadece insanlaramutlu görünmek için bunları söylerler.Dost edinemeyen insanların, çaresizliktensadece kedilerini, köpeklerini, kuşlarınıdost edinmelerinin, onlara son derecedüşkün hale gelmelerinin, hatta birinsanla konuşur gibi onlarlakonuşmaya başlamaları-nın altında yatan

nedenlerden biri budur. Kin ve öfke, insa-nın fıtratına aykırıdır ve insanı yalnızlığa,mutsuzluğa ve çaresizliğe sürükler.

Öfkeden Kurtulmanın YoluTevekkül ve Teslimiyettir

Müslümanın olaylara olan bakış açısıtamamen farklıdır. Dışarıdan, yüzeyselbir gözle bakıldığında aksilik gibi görünentüm olayları Allah’ın kaderde yarattığını,daha kendisi doğmadan kaderinde o yaşa-yacağı olayın en ince ayrıntısına kadarplanlandığını bilir. Allah her insanın kar-

www.seytaninsistemi.com

İlmi Araştırma, Aralık 2009 63www.i lmiarast i rma.net

Page 64: ILMI MERCEK DERGISI

şısına çıkan olayları, o kişi için özel ola-rak yaratmakta, onun sabrını, tahammülgücünü, tevekkülünü ve zor anlardaKuran ahlakına uygun bir tutum gösteripgöstermeyeceğini denemektedir. Bununşuurunda olan bir Müslüman, o olayınkaderinde yaratıldığını bilir ve hayırlı yön-leri görmeye çalışır. Her ne kadar her ola-yın sebebi başka olaylar gibi görünse de,aslında tümü Yüce Allah’ın kontrolündeişlemektedir. İşte burada müminin göste-receği ahlakın, iman etmeyen bir kişininahlakından farkı ortaya çıkmaktadır.Mümin böyle olaylar karşısında gerilip,sinirlenmez, fiziksel olarak zorlandığıolaylar ile karşılaşsa bile, Allah’ın yarat-tığını bildiği için, Allah’a güvenir, daimaen güzel tepkiyi, en güzel cevabı verir.Kalbi daima mutmain ve huzurludur.

Olaylardaki hayır ve hikmetleri düşü-nüp, Yüce Rabbimiz Allah’ın kendisin-den en razı olacağı, en beğeneceğiniumduğu ahlakı göstermeye gayret eder.Allah, Kuran’ın bir ayetinde Müslümanınöfkesini Allah rızası için yendiğini şöylebildirmektedir:

“Onlar, bollukta da, darlıkta da infakedenler, öfkelerini yenenler ve insan-lar (daki hakların)dan bağışlama ile(vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapan-ları sever.” (Al-i İmran Suresi, 134)

SONUÇ: Cennette Kin veÖfkenin Yeri Yoktur

Kuran’da, “Oraya esenlikle ve güven-likle girin. Onların göğüslerinde kinden(ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeş-ler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya-dırlar.” (Hicr Suresi, 46-47) ayetleriylebildirildiği gibi, cennette kin ve öfkeninyeri yoktur. Dolayısıyla Allah’tan cennetyurdunu uman bir müminin de dünyadabu kötü ahlaktan sakınması gerekmekte-dir.

Allah müminlere dünya hayatında daahirette de mutluluğun, neşenin, sevincinen güzelini yaşatacak, onları sonsuz rah-metine kavuşturacaktır. Kalplerindehüzünden, sıkıntıdan, azaptan yana herne varsa bunları çekip alacak, yerine ger-çek imanın getirdiği huzur ve güven duy-gularını yerleştirecektir.

#LM# ARAŞTIRMA / İNCELEME

64 İlmi Araştırma, Aralık 2009

Öfke Müminleri Adaletten Alıkoymaz

Öfke, insanlara karşı yapılan haksızlıklara, adalet-

sizliklere, (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’a ve din ahlakı-

na karşı gösterilen düşmanlıklara, zulümlere karşı

müminlerin sorumluluk ve hamiyet hislerini uyaran,

harekete geçiren bir duygudur. Fakat müminin hamiyet

hislerinin harekete geçmesi her zaman, akıl, itidal ve

güzel ahlak çerçevesinde gerçekleşir. Hiçbir zaman

mümini adalet ve merhametten uzaklaştırmaz. Mümin

öfkesine kapılıp haksızlığa karşı haksızlık, zulme karşı

zulümle cevap vermez, adaletsizliğe sapmaz. Yüce

Allah bir Kuran ayetinde bu ahlak özelliğinin önemi-

ni şöyle bildirmiştir:

““...... YYiinnee ddee aaffffeeddeerr,, hhooşş ggöörrüürr ((kkuussuurrllaarrıınnıı yyüüzzlleerr--

iinnee vvuurrmmaazz)) vvee bbaağğıışşllaarrssaannıızz,, aarrttııkk eellbbeettttee AAllllaahh,,

bbaağğıışşllaayyaannddıırr,, eessiirrggeeyyeennddiirr..”” ((TTeeğğaabbüünn SSuurreessii,, 1144))