hayata bağış dergisi 4 sayı

74
Hayata Bağış Derneği’nin Yayın Organıdır. ISSN: 2147 - 8953 Ücretsiz dağıtılmaktadır. www.hayatabagis.com Sayı : 4 YAZ 2014 Mayıs-Haziran-Temmuz BİGEP (Bireysel Gelişim Programı) Mini Mini Birlerle Organ Bağışı Hayata Bağış Şans Ver! Karma Resim Sergisi DOSYA KONUSU: 8 Akciğer Nakli Hayata Bağış Off-Road 2 EDİRNE

Upload: hayata-dernegi

Post on 01-Apr-2016

251 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Derneği’ninYayın Organıdır.

ISSN: 2147 - 8953Ücretsiz dağıtılmaktadır.

www.hayatabagis.com

Sayı : 4YAZ 2014 Mayıs-Haziran-Temmuz

BİGEP(Bireysel Gelişim Programı)

Mini Mini BirlerleOrgan Bağışı

Hayata Bağış Şans Ver! Karma Resim Sergisi

DOSYA KONUSU:

8

Akciğer Nakli

Hayata BağışOff-Road 2EDİRNE

Page 2: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 3: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 4: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Çay partİsİ

amasralı balıkçılarla

İÇİNDEKİLER

mİNİ MİNİ BİRlerleorgan bağışı

Hastalarmızla çay partisi

hayata bağış off-road 2edİrne

10

EsenboğaHavaLİmanı

30

20

8

14

Page 5: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

yerİn 800 metre altındaydık

sakaryakonferansı

SAYFA 16

SAYFA 32

SAYFA 38

SAYFA 50

24

42

40

AKCİĞER NAKLİ TARİHÇESİ

KARMA RESİM SERGİMİZ

BİGEP(Bireysel Gelişim Programı)

YAŞAR VE MERYEM KAPTAN

sayfa 60YENİ YAŞAM TARZINIZ (Beslenme)

hocalarımızla AKCİĞER VE pedİatrİk nakİllerİ konuştuk

Page 6: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 7: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 8: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 9: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 7

BaşkandanDeğerli Hayata Bağış GönüllüleriHayata Bağış Dergisi’nin dördüncü sayısının bizler için önemi büyük. İçeriğinde der-neğimiz üyelerinin gerçekleştirdiği aktiviteleri barındıran, organ bağışıyla ilgili haykı-rışlarımızı sayfalarına taşıyan ve sorunları çözüm önerileriyle ortaya koymaya çalışan bir anlayışın ürünü olan dergimiz birinci yılını dolduruyor. Başta ‘dergi grubumuz’ olmak üzere emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.Diğer sayılarda olduğu gibi elinizdeki dergimizde de hayata bağış ruhuyla gerçekleş-tirilmiş etkinliklerden haberler bulacaksınız. Organ nakli koordinatörlerinin bireysel gelişimlerine katkıda bulunmaya çalıştık, yoğun bakım ekiplerine yönelik konferans-larımıza devam ettik, yerin sekiz yüz metre altında, suyun üzerinde, havaalanında, okulda, kısacası her yolla organ bağışını anlattık… Hatta ‘hayata bağış off road – 2’ ile yine yoldan çıktık. Emeği geçenlerin ellerine yüreklerine sağlık…Emek demişken, Soma’da yaşanan kaza sonucu hayatını kaybeden madenci-lerimiz için üzüntülerimizi paylaşmak isteriz. Maden işçilerini hatırlamak için felaket yaşanmasını beklemeyen Hayata Bağış Derneği, kazadan bir süre önce Amasra’da madencilerle organ bağışı etkinliği gerçekleştirdi. Haberde gülen yüzleriyle göreceğiniz madencilerimiz hafızalarımızda her zaman buruk bir anı olarak kalacak.Diğer yandan Türkiye Basketbol Federasyonu ve Türkiye Motor Sporları Fede-rasyonu gibi güçlü destekçilerimize Türkiye Jokey Kulübü de katıldı. 24 Ağus-tos 2014 günü yine bir ilke imza atarak üst seviye İngiliz atlarının koşacağı ve geleneksel olmasını umut ettiğimiz ‘Hayata Bağış Kupası’ at yarışını Veliefendi Hipodromu’nda gerçekleştirerek milyonlara organ bağışının ‘hayata bağış’ oldu-ğunu hatırlatacağız.Bilimsel ortamda ise Türk Transplantasyon Dergisi ile ilgili çalışmalarımız son aşamaya geldi ve umarız bu yıl bitmeden yayın kabul etmeye başlayacak. Çok önemsediğimiz bu dergi ile bilimsel ortamda da üretkenliğimizin artacağı ve bir eşik daha aşılacağı kanaatindeyiz.Hayata Bağış Derneği toplumumuza organ bağışını anlatmakla ilgili olarak verdiği sözleri fazlasıyla tutmanın onurunu yaşıyor. Ancak hedefe ulaşmak için alınacak çok mesafe, gidilecek çok yol, harcanacak çok emek olduğunun da farkındayız. Bizler karşılıksız insan sevgisinden aldığımız güç ve hiç tanımadığımız hastalara yardım etme arzusuyla hep daha fazlasını hep daha iyisini ortaya çıkarmakta her zaman olduğundan daha hazır ve arzuluyuz. Allah yardımcımız olsun.

Mümin UZUNALANHayata Bağış Derneği Başkanı

Page 10: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 8

7 Şubat 2014 tarihinde Fatih Bölgesi Genel Sekreterliğine bağlı Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akciğer nakli olmuş hastalarımızla çay partisi düzenledik. Yeni Akciğer ile Yeniden Hayat sloganıyla düzenlenen organizasyona İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Deniz, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu ve Fatih Bölgesi

Yeni Akciğer ile Yeniden Akciğer nakli olduktan sonra taburcu olup yeniden yaşama bağlanan hastalarımız toplumda organ bağışı bilincinin artması için desteklerini esirgemediler.

Kamu Hastaneler Birliği yöneticisi Prof.Dr.Hamza Müslümanoğlu katılarak destek vermişlerdir. Akciğer nakli olduktan sonra taburcu olup yeniden yaşama bağlanan hastalarımız toplumda organ bağışı bilincinin artması için desteklerini esirgemediler. Yapılan etkinliğe destek veren akciğer nakli olan hastalarımıza, onlarca Ulusal medya grubu temsilcisine, sıcak ev sahipliklerinden dolayı Hastane Yöneticisi Op.Dr.Ali

Kemal Güler’e ayrıca Hastane Başhekimi Prof.Dr. Sedat Altın’a, Bakım Hizmetleri Müdürü Nalan Çevik’e, katkılarından İstanbul Organ Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi Hekimi Dr.Ali Demirel’e ve son olarak bu başarıya imza atan Organ Nakli Merkez Sorumlusu Prof.Dr. Adnan Sayar hocamıza tüm hastalar adına teşekkür ederiz.

Page 11: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 9

Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen çay partisinden kareler..

Page 12: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 10

Derneğimizin Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) ve Edirne Valiliği işbirliğiyle düzenlediği ‘Hayata Bağış Off Road Yarışı Edirne-2’ organizasyonu 4 Mayıs 2014 tarihinde başarı ile gerçekleşmiştir.

Bosna Köyü’nde bulunan ve Jandarma İl Alay Komutanlığı’nın tatbikat alanı olarak kullanılan saha, gerekli izinlerin alınmasının ardından iş makinaları ve dozerler tarafından yarış etapları için hazırlandı.

Etkinlik, 02 Mayıs 2014 Cuma günü Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkıulu, Yarış Direktörü Cevat Cengiz ve Hayata Bağış Derneği Başkan Yardımcısı Hüseyin Yıldırımoğlu’nun katıldığı basın toplantısıyla başladı.

Bir hafta önceden Edirne’de billboardlar ve afişlerle etkinliğe ve organ bağışına dikkat çekildi. Yarıştan bir gün önce şehrin merkezine off road araçları ve görseller yerleştirildi. Hazırlanan broşürler yarış sabahına kadar şehrin değişik yerlerinde halka dağıtıldı.

03 Mayıs Cumartesi günü; idari ve teknik kontroller, antrenmanlar, yarış brifingleri ve komiserler kurulu toplantıları yapıldı. Akşam şehrin güzel mekanlarından Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı’nda yapılan kokteyle Vali Yardımcıları Beyazıt Tanç, Mustafa Ergün, İsmet Tabaş, Emniyet Müdürü Dr. Rahmi Baştuğ, Belediye Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkıulu, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. İlhan Açıkgöz, İl Sağlık Müdürü Dr. Emrah Erten, Gençlik ve Spor İl Müdürü Serhat Ocak, Edirne Gönüllüleri Derneği Başkanı Tuna Bekleviç, yarışçılar, derneğimiz yönetim kurulu ve üyeleri katıldı. Sunum alanında katılımcılara, Hayata Bağış Derneği Başkanı Mümin Uzunalan, İstanbul Organ Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi Hekimi Dr. Ali Demirel ve Yarış Direktörü Cevat Cengiz tarafından etkinliğin amacı ve organ bağışıyla ilgili bilgilendirme sunumları yapıldı. Kokteylin ardından akşam yemeği ve eğlence programı düzenlendi.

04 Mayıs Pazar günü Selimiye Camii’nin yanındaki start noktasından yarış alanına kadar olan trafik durduruldu. Önce 4x4 araçlar, UMKE araçları, itfaiye araçları ve rescue araçların Selimiye Camii önünden başladıkları şehir turunun ardından yarış alanına vardılar. Ardından yarışacak off road araçlar Selimiye’nin önündeki yerlerini aldılar. Edirne Valisi Hasan Duruer’in de şehir dışındaki programını bırakıp aramıza katılmasıyla heyecan ve sevinç daha da arttı. Valinin karaciğer, akciğer ve böbrek nakli olmuş hastalarla birlikte yaptığı basın bildirisinin ardından seramonik start verildi. Vali, Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürü başta olmak üzere şehrin mülki erkanı ve organ nakli olmuş

Page 13: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 11

hayata bagış off-road yarışıedİRne - 2

hastalarımız donanımlarını giyerek co-pilot koltuğuna oturdular ve yarış alanına vardılar.

Yarış alanında derneğimiz üyeleri ve İl Sağlık Müdürlüğü personeli tarafından organ bağışı hakkında bilgilendirici broşürler dağıtıldı ve organ bağışı kartı dolduruldu.

Güvenlik önlemleri İl Jandarma Alay Komutanlığı tarafından alınan yarış alanında UMKE araç ve ekipleri, 112 Acil Servis Ambulansları ve ekipleri, itfaiye araçları ve personeli ve kurtarma araç ve operatörleri de kendileri için düzenlenen alanlarda yerlerini aldılar.

Yarış uluslararası yarış standartları ve TOSFED kurallarına uygun olarak yapıldı ve ikisi Yunanistan’dan olmak üzere 17 off road aracının katılımıyla başladı. 3 etaptan oluşan off road yarışının

ardından sonuçlar açıklandı. Dereceye giren yarışmacılara ödülleri verildi ve etkinlik sonlandırıldı. Protokolün de yer aldığı tribünün haricinde yarış alanının değişik noktalarında 4.000 civarında seyircinin bulunduğu güvenlik tarafından bildirildi.

Organ bağışının duyurulması amacıyla gerçekleşen ve içeriğinde; yöneticilerin organ bağışına olan desteğinin arttırılması, organ bağışı eğitimi, farklı kanallarla halkın bilgilendirmesi ve medya çalışmaları olan etkinliğin hayata geçirilmesinde önemli katkıları olan Tüm Kurum ve Kuruluşlara, Trakya Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Sezen’e, Marmara Süt Tic.Ltd Şirketine,Türkiye Otomobil Sporları Federasyonuna, Yarış Direktörü Cevat Cengiz’e, Cengiz İncegül, Özcan Var ve Ersoy Ateş başta olmak üzere tüm Roche ailesine, yarışmaya katılan sporcularımıza, Edirne organ ve doku nakli koordinatörü Cumhur-Evşen Çetin’e Derneğimiz ve tüm organ bağışı gönüllüleri adına teşekkür ederiz.

Page 14: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 12

Page 15: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 13

Page 16: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 14

Amasralı Balıkçılar4 Mart 2014 tarihinde Amasra’lı balıkçılardan organ bağışına destek. “ORGAN BAĞIŞI HAYATA BAĞIŞTIR” etkinliğinden kareler

Hazirlayan; Dilek Okutur

Page 17: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 15

Page 18: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 16

Akciğer NAKLİ

Yazan;Prof. Dr. Adnan SAYAR

Dünya’da Akciğer Nakli

Akciğer transplantasyonu günümüzdeki yaygın klinik uygulamasına 3 ayrı dönemdeki gelişmelerden sonra ulaşabilmiştir. İlk olarak 1940-1962 yılları arası soğuk savaşın da etkisiyle deneysel laboratuar çalışmaları hız kazanmıştır. 1946’da SSCB’den Dr. Vladimir P. Demikhov köpekte ilk kalp-akciğer blok naklini yapmış ancak bu Anglosakson literatürde yayınlanmamıştır. 1950 sonlarından itibaren Dr. J. Hardy Missisipi Üniversitesi’nde akciğer naklinin temel tekniklerini tanımlamış ve 1963’de insanda ilk akciğer naklini gerçekleştirmiştir.

1983 yılından sonraki üçüncü dönem 1980 yılında bir primitif fungus olan tolypocladium inflatum’dan siklosporinin üretilmesi ve Toronto’dan Dr J Cooper’in 1983’de ilk uzun sağkalıma sahip tek akciğer naklini yapmasıyla başladı. Bundan sonra Dr Cooper 1985 yılına kadar 5’i uzun sağkalıma sahip 7 nakil yaparak, işlemin son evre pulmoner fibrozisde endike olduğunu bildirdi.

Son evre akciğer hastalıklarında medikal tedavinin yetersiz kalması ve nakil sonrası mortalite ve morbiditede sağlanan düşmeye bağlı olarak 1980’lerin sonlarından itibaren Kuzey Amerika ve Avrupa’da, bir çok merkezde akciğer transplantasyon programları oluşturuldu ve amfizem, kistik fibroz pulmoner hipertansiyon gibi yeni endikasyonlar ve donör kriterleri tanımlandı. 1990’ların ikinci yarısından sonra cerrahi teknikler iyileştirilmiş, rejeksiyon ve enfeksiyon tanı ve tedavisi daha etkili yapılmaya başlanmış ve daha iyi postoperatif bakım programları ile kısa dönem sağkalımda iyileşmeler sağlanmıştır. Günümüzde akciğer naklinin esas amacı hastalara daha iyi bir sağkalım ve yasam kalitesi sağlamaktır. Bu konudaki öncelik ise transplantasyon gerektirecek son dönem akciğer yetmezliği var olan hasta ve ancak ameliyatı tolere edebilecek kadar iyi hasta

seçimiyle mümkün olmaktadır.

Son bir yılda 3271 olmak üzere 30 haziran 2012 tarihi itibariyle 45314 akciğer transplantasyon kaydı girilmiştir.

James Hardy 1963’te ilk tek akciger naklini gerceklestirmistir.Mahkum olan bu hasta 18 gün hayatta kaldi

Prof. Vilademir P.Demikhow (SSCB)1946. Demikhow’un ünlü çift basli köpegi

Page 19: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 17

1980 yılında primitif fungus olan tolypocladium inflatum’da üretilen siklosporin 1983 yılında FDA onayı almıştır. Organ nakillerinde modern çağın başlamasına yol açmıştır.

2000-2012 yılları arasında ISHLT’e bildirimde bulunan 183 merkezden 87’si (%47) yılda 10’dan az transplantasyon yapan merkezlerden oluşmaktadır. Bu dönemde tüm transplantasyonların %33’ü yılda 30’dan fazla transplantasyon yapan 33 merkezde gerçekleştirilmiştir ve yılda 50’nin üzerinde nakil yapılan merkez sayısı ise 7’dir. Daha iyi sonuçların yılda 20-25 transplantasyon yapan merkezler tarafından alındığı ve ülke genelinde merkez sayısının artışının kontrol edilmesi gerektiği bildirilmiştir.

Transplantasyon endikasyonu 1995-2007 yılları arasında, olguların %34’ünde Amfizem,%23’ünde İPF, %16’sında kistik fibroz, %6’sında Alfa-1 antitripsin eksikliği olmuştur (ISHLT 2012). 1990 yılında idiopatik pulmoner hipertansiyon, olguların %12’si iken son istatistiklerde bu oran %3’e düşmüş buna karşılık, idiopatik pulmoner fibrozda %15’den, 2006 yılında %26’ya son istatistiklerdede %23 olarak saptanmıştır. Bu olguların %92.5’i taburcu edilebilmiş, %0,5’ine retransplantasyon gerekmiştir.

Sağkalım 50 yaş altında ve bilateral nakil yapılanlarda daha uzun ve 1, 3, 5, 10 yıl için sırasıyla %78, %63, %51 ve %28’dir. 2000 yılı sonrası dönemde birinci yıldaki mortalite azalmasına bağlı sağkalımlar anlamlı derecede uzamış, ancak bir yıl yaşayabilenlerin uzun dönem sağkalımında değişiklik olmamıştır. Kayıtlardaki transplant olgularının %80’den fazlasında 3 ve 5 yılda aktivite kısıtlılığı saptanmamış ve %35’inin çalıştığı belirtilmiştir.

Son dönem akciğer hastalıklarında tek tedavi şansı olmasına rağmen, akciğer transplantasyonunun başarısı; sayı olarak yetersiz veya hasarlanmış donör akciğeri, diğer solid organlara göre daha sık görülen akut organ yetmezliğine bağlı daha kötü kısa dönem sürvi, enfeksiyonlara karşı hassasiyet, BOS gibi birçok faktör tarafından sınırlandırılmaktadır.

Bugüne kadar gerçekleştirilen akciğer nakli sayısı 45 000’i geçmiş olmasına rağmen, 1950’li yıllarda başlanan böbrek nakilleri ile karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Akciğerler multiorgan donörleri arasında %15-25 ile en düşük kullanım oranına sahiptir. Bu oran karaciğerde %73, böbrekte %90’dır.

Solid organ nakillerindeki güçlükleri aşabilmek amacıyla Abu Dhabi ve İstanbul deklarasyonlarında her ülkenin kendi transplantasyon programını geliştirmesi önerilmiştir. Bu yolla transplantasyon turizminin önlenmesi, ülke donörlerinin o ülke hastaları için kullanımının teşvik edilmesi ve bunun için devlet politikaları

oluşturulması gerektiği bildirilmiştir. Sivil toplum örgütlerinin ve hükümetlerin yerel ve bölgesel düzenleyici ve destekleyici rolleri olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu durum ülkemizde de akciğer nakli için uzun dönem planlamaları yapılmasını gerekli kılmaktadır.

Türkiye’de Akciğer Nakli

İlk Kalp-akciğer nakli 1998 yılında Ege üniversitesi Tıp Fakültesinde gerçekleştirilmiş ve bunu takip eden süreçte ülkemizde 6 kalp-akciğer nakli daha yapılmış ancak uzun dönem sağkalım elde edilememiştir. Akciğer nakli ise ilk kez 2004 yılında İstanbul Tıp Fakültesinde yapılmış ve 2007 yılına kadar yapılan 3 akciğer naklinde bir sağkalım elde edilememiştir.

Ülkemizde ilk başarılı tek akciğer nakli Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH’de 38 yaşında silikozisli bir hastaya yapılmıştır. Bu olgu sağladığı uzun dönem sağkalımın yanısıra göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahisi camiasında akciğer naklinin hastanelerimizde başarabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Bunu takip eden dönemde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde 15 yaşında bir çocuğa ilk kez bilateral tek akciğer nakli yapılmış ve uzun sağkalımla birlikte başarı sağlanmıştır.

Bu başarılı nakiller sonrasında bir çok merkez ruhsat almış ve ülkemizde yılda ortalama 25-30 arası akciğer nakli yapılmaya başlanmıştır. Merkezlerin sonuçları henüz yayınlanmamış olmakla birlikte Mart 2012’de akciğer nakline başlayan ve bugüne kadar 25 hastaya 26 akciğer nakli yapan Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştıma Hastanesi Organ Nakli Merkezi 12 ve 28 aylık sağkalımları %69 olarak bildirilmiştir.

Akciğer nakli etkili bir tedavisi olmayan veya tedaviye yanıtsız kronik seyirli son dönem akciğer hastalıklarında uygulanır. Sağladığı sağkalım ve yaşam konforu avantajıyla kabul edilmiş bir tedavi şeklidir. Donör kısıtlılığı göz önüne alındığında akciğer nakli için bekleme listesinde geçirilecek süre tahmin edilen yaşam süresinden kısa olmalıdır. Akciğer nakli gerek cerrahi işlemin kendisi gerekse nakil sonrası tedavi süreciyle ciddi etkilere sahip olabildiğinden uygulanacak nakil işleminden maksimum fayda sağlayabilecek hastalar bekleme listesine alınmak üzere seçilmelidir.

Akciğer nakli aşağıdaki durumlarda mümkün olmaz;

1. Son 2 yılda kötü huylu tümör nedeniyle tedavi (cilt skuamöz ve bazal hücreli karsinomları hariç

2. Diğer organlarda (kalp, karaciğer, böbrek) tedaviyle düzeltilemeyecek hastalık varlığı

3. Akciğer dışı tedavi edilemez kronik enfeksiyon (kronik aktif viral hepatit, hepatit C, AIDS)

Page 20: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 18

[email protected]

admissionFree

All transplant athletes are invited to participate in“The 5th Middle East Transplant Games 2014” ,

the great opportunity to demonstrate the physical success of transplant surgeryand raise awareness of the need to increase organ donation.

Page 21: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 19

[email protected]

admissionFree

All transplant athletes are invited to participate in“The 5th Middle East Transplant Games 2014” ,

the great opportunity to demonstrate the physical success of transplant surgeryand raise awareness of the need to increase organ donation.

4. Belirgin göğüs duvarı/omurga deformitesi

5. Tıbbi tedaviyi ve takipleri sürdürmekte gereken özenin gösterilmediğinin belgelenmesi

6. Tedavi edilemeyen psikiyatrik durum

7. Yeterli ve devamlı sosyal desteğin sağlanamaması

8. Son 6 ayda madde (alkol, tütün, uyuşturucu) bağımlılığı

65 yaş üstü hasta, ciddi osteoporoz, 30’dan büyük VKİ (Vücut Kitle Endeksi), gastroözofageal reflü gibi bazı durumlarında göreceli olarak akciğer nakline engel teşkil edebileceği ve tedavi edilmesi gerektiği akılda tutulmalıdır.

Hastalar ne zaman yönlendirilmeli;

Genel olarak hasta günlük ev yaşantısında semptomatik olduğunda (NYHA class III-IV) ve beklenen sağkalım 2-3 yıl ile sınırlı olduğunda organ nakil aday adayı olarak yönlendirilmelidir.

Donör akciğeri implantasyon öncesi hazırlığı (Dr. Adnan Sayar arşivinden)

KAYNAKÇA:

Raju S. Current status of lung transplantation: Organisation of transplant services Indian J Thorakciğer Cardiovasc Surg 1991;8:05-010

DeromF, Barbier F, Ringoir S. Ten month survival after lung homotransplantation in man. J Thorac Cardiovasc Surg. 1971;61:835-846.

Grover LF, Fullerton AD, Zamora MR. The past, present, and future of lung transplantation. Am J Surg 1997;173:523-533.

Raemdonck DV Neyrinck A, Verleeden MG. Lung donor selection and management. Proc Am Thorac Soc 2009;6:28-38.

Corris P. The key elements of a lung transplant programme. ERS school courses Leuven Belgium 2009.

Wilkes DS, Egan TM, Reynolds HY. Lung transplantation, opportunities for research and clinical advancement. Am J Respir Crit Care Med 2005;172:944-955.

Yacoub MH., Birks EJ. Lung transplantation overview. In Banner RN, Polak JM, Yacoub M, eds. Lung transplantation, Cambridge University Pres, 2007; 113-119.

Dabak G. History of lung transplantation. Solunum 2013;15(2):82-87

Orens JB, Estenne M, Arcasoy S. Intenational guidelines fort he selection of lung transplant candidates:2006 update-A consensus report from the pulmonary scientific council of the International Society for Heart and Lung transplantation j.healun.2006.03.011doi:10.1016

Bekleme listesinde yaşama ihtimali ülkemizdeki donör sayısı ve kullanım oranları, merkez sayıları ve dağıtım şekli ile yakından ilgilidir.

Başvurduğunda beklenen 2 yıl sağkalımı %50 nin altında olan hastalar bekleme listesine alınmış olmalıdırlar. Genel olarak akciğer nakli yapılan hastalıkların %85’lik büyük bölümünü KOAH, Pulmoner fibrozis, kistik fibroz, Alfa1 AT eksikliğine bağlı amfizem, idiyopatik pulmoner hipertansiyon oluşturmaktadır. Daha az oranda ise sarkoidoz; LAM gibi son dönem hastaları aday olabilmektedir. Ülkemizde kot taşlama işçilerinde görülen slikozisi de bu gruba dahil etmek gerekir.

Sonuç olarak dünyada 25 yıldır uygulanan ülkemizde ise son yıllarda çok büyük gelişmeler kaydeden Akciğer nakli son evre akciğer hastalıklarında tek tedavi seçeneği olmaya devam etmektedir.

Page 22: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 20

MİNİ MİNİ BİRLER ‘’ORGAN BAĞIŞI NE-DİR? ‘’SORUSUNA BAKIN NASILCEVAPLAR VERDİLER…Çocuk deyip geçmeyin diye boşuna dememişler. Minik beyinler tüm yetişkinlere ders verircesine organ bağışı ve organ nakli hakkında sorularımızı cevapladılar. Doğa Koleji Ataşehir İlkokulu 1F Sınıfının güzel Öğretmeni Kezban Danacı ve minik öğrencileriyle mini bir röportaj yaptık. Kezban Öğretmen, Organ bağışı bilincinin ilkokuldan itibaren oluşturulmasını gerektiğini söyleyerek ekliyor

‘’Ülkemizde yapılan nakillerin büyük çoğunluğunu canlı vericili nakiller oluşturuyor. Oysa bizler organ bağışının önemini tüm halkımıza anlatmaya bu çocuklarımızdan başlar ve başarırsak, inanıyorum ki organ bekleyen hasta sayımızda anlamlı bir azalma bekleyebiliriz” Kezban Öğretmenin yorumuna ve minik öğrencileriyle iletişimine hayran kalarak ayrılıyoruz yanlarından…

Miniklerimizden gelen cevaplar..Ediz Ş: Mıknatısın yapışması demektir.Doğa Y: Vücudumuzun iyi olması Kuzey M: Organlarımı sevdiğim aklıma geliyor.Alp E: Bir kişinin organını diğer kişiye vermesi Ege O: Hastaların ciğerleri bozulunca onları birisinin velisinden izin alıp çocuğuna takmasıSude M: Birisine organını vermek gibi bir şeyDuru D: Organlarımıza iyi bakmak Ege T: Organlarımızın hastaneden alınması

Selim T: Kulaklarla duyarak ağzımızla konuşarak organları bağışlarız.Nilay K: Kıvrık kıvrık organları birine vermekÇağan Deniz A: Ameliyat gibi bir şey sanırım. Fazla organların ameliyatla verilmesi demektir.Esma B: Kalbim atmayınca organ bağışlamak.Demir D: Bir yerine baktırıp organını muayene etmek İrem A: Kalbimizin şarkı söylemesi.Defne Ö: Vücudumuzun iyi olması demektir.

Nil A: Organlarımın hareket etmesiKağan Ş: Biz öldüğümüzde verilen şey demek.Hasan Efe K: Birisine söyleyerek organını vermek demektir.Yiğit K: Birisinin kalbinin diğerinin de kalbini çıkartıp değiştirmek.Yağmur G: Çok yemek yediğimizde kanlarımız fazlalaşıyor. Ciğerlerimiz güçleniyor ve bağışlıyoruz.Deniz K: Organımızla ilgili şarkı aklıma geliyor.

Page 23: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 21

Page 24: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 22

Page 25: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 23

MİNİ MİNİ BİRLERDENEN TEMİZ DUYGULARLA ORGAN BAĞIŞI

Page 26: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 24

AKCİĞER NAKLİ VE PEDİATRİKNAKİLLERİ KONUŞTUK

Dergimizin bu sayısında hem akciğer nakilleriyle ilgili son durumu hem de pediatrik organ nakillerini konuştuk. Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli ve Pediatrik Cerrahi Bölüm Başkanı Prof.Dr. Münci Kalayoğlu, Organ Nakli Cerrahı ve Pediatrik Cerrah Doç. Dr. Turan Kanmaz, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi Akciğer Nakli Merkezi Sorumlusu Prof.Dr. Adnan Sayar, Uzm.Dr.Songül Büyükkale ile İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Akciğer Nakli Merkezi Sorumlu Uzman Yardımcısı Doç.Dr. Adalet Demir’in katılımları ile 8 Haziran 2014 akşam yemeğinde bir araya geldik. Katkılarından dolayı yemeğe katılan değerli hocalarımıza, Fresenius medical Care firmasından Dr. Esat Yüce, Mete Gürsel, Duygu Özşen Şar’a ve emeği geçen tüm Dernek ve Dergi grubu üyelerine teşekkür ederiz.

HB: Sayın Prof.Dr. Münci Kalayoğlu, Pediatrik nakillerle ilgili ülkemizin mevcut durumumu hakkında bilgi veririmisiniz?

Prof.Dr.Münci Kalayoğlu: Ülke- mizde ilk olarak pediatrik karaciğer naklini Prof.Dr. Mehmet Haberal canlı donörden yaptı . Bugün de gerçekleştirdiğimiz pediatrik nakillerin neredeyse tamamını canlı vericilerden yapıyoruz. Ne yazık ki

hala en büyük problemlerimizden biri pediatrik donörlerin yeterince olmaması. Biz şimdiye kadar yaklaşık 300 kadar pediatrik organ nakil yaptık. Bunlardan kadavra donörden yapılmış belkide bir tane hasta vardır. Hayata Bağış Derneği çatısı altında yaptığınız çalışmalarınız, beyin ölümü olan büyüklerin ve çocukların organ bağış oranını mümkün olduğu kadar arttırmak ve fazla organ nakli

yapılabilecek hale getirmek için olduğunu görüyor, memnuniyetle izleyip destek vermeye çalışıyorum. Kadavradan organ bağışının artması için var gücümüzle çalışmalıyız. Organize olmalıyız ki yediden yetmişe organ bağışı oranlarımız iyileşsin. Pediatrik nakiller ise teknik olarak zor ameliyatlardır. Merkezimizde 4,5 kilo ağırlığındaki ufacık çocuğa organ nakli yaptık. Amerika’da nakil yaptığım en düşük

Page 27: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 25

ağırlıklı hastam 3,2 kiloluydu.. Nebraska’da 2.2 kiloluk çocuğa kadavradan karaciğer nakli yaptılar… tabi bunlar tam karaciğer nakli. Toronto çocuk hastanesine bir çocuk doğum esnasında uzun süre kanalda kalmış ve beyin ölümü gerçekleşmişti. Doğdu ve hemen entübe ettiler. Karaciğerini bizzat çıkardım, merkezime geldim ve yaptığımız bu nakil ameliyatında alıcı hasta 3.8 kiloydu. Demek istediğim yurt dışında ufak çocuklardan hatta yenidoğan bebeklerden bile organ alınabiliyor. Bence Türkiye’de her şey yapılır. Düşünmek lazım, iyi şeyleri arayıp bulmak lazım. Bana kalırsa çocuklarda organ nakli ülkemizde başarıyla yapılabiliyor. Donör oranını ne kadar arttırabilirsek o kadar iyi.

HB: Kadavradan pediatrik organ nakillerinde çıkarım ekibinin sizden olmasını mı tercih edersiniz?

Biz 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz. Ben Türkiye’deki bütün arkadaşlarımı tanıyorum. Mesela Konya’da bir organ olsa Tevfik diye bir arkadaşım var, o bizimle beraber geldi çalıştı, onun elini kolunu biliyoruz. Ben Tevfik’in çıkardığı organı alırım, Trabzon’da bir organ olsa oradaki arkadaşımın ne yaptığını biliyorum. Gaziantep’te bir arkadaşım var bizimle 2 sene çalıştı, Diyarbakır’da Dicle Üniversitesinde bir arkadaşım var, Ankara’da 4-5 tane arkadaş var, Antalya’daki arkadaşlar çok iyiler, Gülhane’de çok iyi kişiler var yani Türkiye’de her organı çıkartabilecek kişiler var ve ben herkese itimat edebiliyorum. Herhangi bir yerde kadavra çıktığında gidiyorlar bakıyor “Hocam ben olsam bunu kullanmam veya kullanırım” diyor. Peki tamam diyoruz ona inanıyoruz. Çünkü kim olduklarını biliyorum.

HB: Dünyanın yaşayan en yaratıcı 20 Çocuk Cerrahı arasında seçildiniz. Hocam sizi tüm Hayata

Bağış Derneği üyeleri adına tebrik ediyoruz. Karaciğer nakline yeni hazırlanan bir merkezin olmazsa olmazı nedir?

Mutlaka iyi eğitim görmeniz lazım. Sizinle birebir bu ameliyatı yapan, size püf noktalarını öğretebilecek kişilerin yanınızda olmalarında fayda var. Boston çocuk hastanesi 5 nolu ameliyathaneye girdiğinizde şöyle yazar “Ameliyat eğer zorsa, bir şeyi yanlış yapıyorsun”. Bu söz dünyada ductus arteriosusu bağlayan ve patent alan Dr. Robert E. Gross tarafından yazılmıştır. Eğer biliyorsan zor ameliyat yoktur, ama bilmiyorsan herşey zordur. Öğrendiysen bu işi yaparsın, ben öyle düşünüyorum. Ben 41 yaşında bu işe girdim. Hacettepe’de 4 senelik profesördüm istifa ettim. Bugüne kadar 1500 karaciğer nakli yaptım ondan sonra memlekete geldim. Benim için pediatrik karaciğer nakli fıtık ameliyatından daha kolay. Ben fıtık operasyonu yapmak istemiyorum, on senedir hiç fıtık ameliyatı yapmadım. Ben çocuk cerrahı olarak organ nakli ameliyatını yapmak istiyorum.

HB: Hocam sizi eleştirseler;

‘O kadar çok canlıdan nakil yapıyorsunuz ki kadavraya vakit ayırmıyorsunuz. Kadavra donör nasıl artar diye kafa yormuyorsunuz ve arttırıcı aktivitelere fazlaca önem vermiyorsunuz’ deseler ne dersiniz.?

Doğrudur. Karaciğer nakline harcayacağım vakti organ bağışına harcasam şimdiye kadar 105 tane daha tv programına çıkmış olacaktık. 25 üniversiteye daha gidip anlatmış olacaktık. Her türlü kongreye gidip takip edecektik. Onları yapmadık ama yine çalıştık, yine hastaların hayatı için uğraştık. Keşke kadavra çok olsa ve kadavradan nakli daha çok yapsak. Kadavra nakli o kadar kolay ki.

HB: Hocam Ülkemizdeki beyin ölümü teşhisi geçen yıllara göre artıyor, geçen sene 1700 beyin ölümü teşhisi ancak buna rağmen kadaverik donör sayısı 370 civarı idi . Görülen o ki, doktor ve yoğun bakım uzmanlarının bu konuda bilinçleri artmış gözüküyor Ancak eskiden % 32 olan donör sayısı % 22 ye düşmüş.Bunu nasıl yorumluyorsunuz.?

Page 28: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 26

Türkiye’de bir sürü faktör var. Beyin ölümü tanısı koyuyoruz bu konuda çok ilerledik ama yine de olması gereken düzeyin altında… organ bağışı oranları ise çok düşük. Hangi politikacımız bunu destekliyor, hangi politikacımız desteklemiyor? Ben bu belediye seçimleri dolayısıyla görsel basında 4-5 sefer söyledim. Bir kişi belediye başkanı olmak istiyorsa ben organ bağışı konusunda şunu yapacağım diye söz versin, oyumu ona vereceğim diye söyledim. Gazeteler tek kelime yazmadı. Bu işin dinsel tarafı var, politik tarafı var, bir dolu nedenler var. Şimdi Avrupa Birliği’nden tonlarca para gelmiş. Eğitimler yapılıyormuş. Nasıl yapacaklar bilemiyorum ama inşallah yaparlar. Kuran-ı Kerimde cenazeye eziyet etmeyin diye yazıyor. Bir sürü insan sanıyor ki biz ölen insanı parçalıyoruz, hayır onu parçalamıyoruz, ölüyü ameliyat ediyoruz. Bunu anlatmaya çalışıyorum, 8 senede hiçbir şey yapamadım. Geldiğimde organ bağış oranı milyonda 2 idi, şimdi milyonda 4. Hiçbir şey değil…

HB: Sayın Turan Hocam pediatrik nakil sayıları yeterli mi?

Doç. Dr. Turan Kanmaz: Dünyada 100 karaciğer naklinin yaklaşık 4/1’i pediatriktir. Türkiye’de 4-5 bin civarında kayıtlı olmayan karaciğer nakli bekleyen hasta var diye düşünürseniz, bunun bin

kadarı pediatrik olması sanal olarak beklenir. En çok yapılan yerlerden bir tanesi İzmir Kent hastanesi ve yaptıkları nakillerin % 50 si pediatrik. Yani yaklaşık 50-60 civarında pediatrik vakaları var. Bizim de merkez olarak% 40 civarında. Ülkemizde yılda 100-150 civarı pediatrik organ nakil yapılıyor, buna karşılık yapılması gereken sayı 1000 civarı. Geriye kalan bu kadar büyük rakamdaki hastaya ne oluyor derseniz , bunlar ölüyorlar. Bizim en yakından bildiklerimiz takip edebildiklerimiz bilier atreziler pediatrik nakillerin yarısını oluşturuyor. İnsidans hesabını yapıyorsunuz, Türkiye’de görülme sıklığına bakıyorsunuz; kaç tane pediatrik hastada bilier atrezi görülür diye. Biz yaklaşık yılda 20 kadar bilier atreziye bağlı karaciğer nakli yapıyoruz. İzmir Kent hastanesi ve diğerlerini de toplasanız 30 tane yapsalar, toplamda 50 civarı yapılırken bu rakamın en az 200 olması gerekiyor. Yani her yıl yaklaşık en az 150 tane bilier atrezili çocuğun öldüğünü biliyoruz. Hali hazırda karaciğer nakline ihtiyacı olan hastaların yönlendirilmesi konusunda ciddi sorun var. Nasıl aşılacak? Bu konuda doktorlar da bilinçlendirilmeli. Genellikle başvuran hastaların aileleri ‘nakil diye bir tedavi varmış’ diye kendileri yollarını buluyorlar.

HB: Sayın Adnan Hocam, pediatrik akciğer nakli konusunda bizleri aydınlatırmısınız? Dünya’daki ve Ülkemizdeki durum nedir?

Page 29: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 27

Prof.Dr.Adnan Sayar: Akciğer nakli normalde erişkin hastalığı ve erişkin alıcılarının ihtiyacı ama pediatrik akciğer nakilleri de var. Özellikle kistik fibrozlarda her ne kadar çok iyi bakımla hastalar 25 hatta 30 lu yaşlarına kadar gelselerde bunların bir bölümü daha erken yaşta, 10 yaşından sonra akciğer nakline ihtiyaç duyuyorlar. Bu hasta grubu; 10 yaşından 16 yaşına kadar olan dönemde çocuk hasta sınıfına giren bizim ilgilenebileceğimiz bölüm diye düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı pediatrik akciğer nakli ihtiyacı olan hastaları çok nadirde olsa yurt dışına tedavi için gönderiyor ve bu hastaları zaman zaman basında görüyoruz. Artık erişkin nakil için çok büyük bir özellik yoksa yurt dışına sevk edilmiyor. Pediatrik yaş grubu akciğer nakli alıcı ameliyatları özellik arz ediyor. Kalp akciğer pompasına girmek gerekebiliyor. Ecmo bağlantıları santral yolda ve biraz daha farklı yapılıyor ve pediatrik kalp cerrahlarına ihtiyaç duyuluyor. Ama ne yazık ki bu Ülkede pediatrik akciğer nakli yönetmeliği var ama uygulanabilir değil. Şimdi yönetmelikle ilgili uygulanabilir ve en azından yapmak isteyen merkezlerin, hem alt yapı hazırlığı hem de bunu gerçekleştirebilecek bir program hazırlama şansı elde edebilmeleri için ufak tefek rötuşlar yapmak gerektiği konusunda Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Daire Başkanlığı’ndan bir öneri geldi. Biz de ekip olarak konunun bilirkişilerinin fikirlerinide alarak bu çalışmayı yapıyoruz.

Münci Kalayoğlu: Viyana akciğer nakli için kaç para alıyor bizden?

Adnan Sayar: Ödenen ücreti net olarak önceden kestirmek ve belirlemek zor. Bu hastaların nakil ve sonrasındaki takiplerine ödenen çok ciddi rakamlar olduğunu duyuyoruz. Geçen günlerde Viyana’ya canlıdan pediatrik akciğer nakli olması için vericileri ile birlikte Ulusal basında da yer alan Miraç Hamitgil isimli hasta çocuğumuzu gitmesi için rapor verdik. Canlıdan nakil daha teknik daha ayrıntılı bir iş, dolayısıyla o pediatrik hastaya canlıdan yapmak istemediler ve kendi istekleriyle kadavra listesine aldılar.

Münci Kalayoğlu: Viyana’da şimdiye kadar kaç Türk hastaya akciğer nakli yapıldı?

Adnan Sayar: Yurt dışında yapılan aslında çok yok 20-25 civarında. Ama bunun dışında Amerika’da yapılanlarda var. 15 yıl önce Yurtdışında akciğer nakli yapılan Nuran hemşire merkezimiz koordinatörlerinden biri olarak bizde akciğer nakli yapılan hasta eğitimleri için çalışmakta.

Neticede bu iş Türkiye’de yapılmalı ve Türk hekimlerde bu işlerde tecrübe kazanmalı. Pediatrik ve erişkin hastalara akciğer nakli yapmak isteyen çok fazla bir yer yok. Böbrek ve karaciğerde olduğu gibi böyle bir kıran kırana ruhsat alma kaygısı kimsede yok, hatta istemiyorlar. Herkes

Page 30: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 28

külfet gibi görüyor, ruhsat alanlarda yapmama eğiliminde. Dolayısıyla buna dikkat çekince bizde pediatrik nakillerle nasıl ilgilenebiliriz diye bir baktık. Şimdi bir hazırlık aşaması devam ediyor. Pediatrik akciğer nakli alıcı grubu hastalar erken yaştaki karaciğer nakli hastaları gibi olmuyor. Dünyada yok denecek kadar az, olanları ise 7 ile 15 yaş arası, ama en büyük grubuda 10 la 15 yaş arası oluşturuyor. Bu yaş grubunda sonuçlar daha iyi ve bu alıcı grubuna kadavra organ da kullanılabiliyor. Ufak boylu kadın donörlerden çocuk alıcılara nakil yapmak mümkün. Pediatrik akciğer nakli geneliyle zaten çok yeni olması, tüm Türkiye’de yapılan erişkin akciğer nakli sayısının 70 civarı olması, sonuçların merkezden merkeze çok farklı olması nedeniyle yavaş yavaş hazırlanılması gereken bir konu. Gerçek ihtiyacı bilmiyoruz, nedeni ise kimse bu hastaya pediatrik nakil yapın diye hastalarını göndermiyor. Türkiye’de bu programı desteklemek lazım. Bilindiği üzere organ nakli merkezi olarak Üniversiteler için mevcut

olan sorunlar bizim gibi eğitim araştırma hastaneleri içinde geçerli. Kadro yetersizliği ve altyapı sorunları gibi ciddi sorunlarla karşı karşıyayız.

HB: Adnan Hocam Türkiye’de organ bağışı konusunda yapılan faaliyet ve organizasynlarda bir eksiklimi var? Daha da farklı bir yapılanma gerekli mi?

Herkesin spesifik olarak uzman olduğu bir konuda maksimum eforu sarf etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu işte ameliyatı yapan, hastayı takip eden, beyin ölümünü bildiren, beyin ölümünün artması için gerekli eğitimleri veren, organ bağışını arttırmaya çalışan grupların hepsinin farklı olması lazım. Dolayısıyla organ dağıtımını yapan insanlar hiçbir şekilde toplum içinde organ bağışını arttırmaya çalışan insanlar olmamalı. Ama Devlet bunu sübvanse etmeli, böyle insanları desteklemeli ve eğitmeli… Hangi kaynaktan olursa olsun. Toplumun içinde bu işi arttırmaya yönelik organ bağışı gerektiğinde,

bunun ifade edildiği insanların beklenmedik tepkiler göstermesini engelleyici, eğitimleri yapan bir grup insanlar olmalı. Bu dernekler vasıtasıyla olur, vakıflar vasıtasıyla olur, bir sürü şekilde olur. Ama benim gördüğüm kadarıyla Hayata Bağış Derneği dışında hiçbir dernek tarafından görev edinilmemiş. Aslında özellikle 2007 yılında belki insan üstü efor sarf edip başka yerleri de hareketlendirip bu oranı arttırmış olsa idik durum daha değişik olurdu. Açık olan bir şey var ki organ bağışı konusu ile ilgilenildiğinde bu iş sonuç veriyor. Bu sonucu alabilecek uygun grupların eğitilmesi ve görevlendirilmesi lazım. Yoksa biz canlıdan çok nakil yaptık, kadavradan nasıl yapılır unuttuk, şimdi kadavrayla uğraşalım diye birinin çıkıp söylemesi çok anlamsızdır. Her ikisinin yeri farklıdır. Eğer akciğer naklinden örnek vermek gerekirse sağlığa ulaşma ve sağlık sistemleri daha iyi çalışan batılı ülkelerden örnek verince, bizim ülkemizde 500 civarında yılda akciğer nakli yapılması gerekir. Bizde yılda 25-

Page 31: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 29

30 civarında akciğer nakli yapılıyor geri kalan hastaların tamamı kaybediliyor. Ölen hastalara da nakil yapılsın diye talepte yok. Bizim listemizde hiçbir zaman yirminin üzerinde hasta olmadı. Konu ile ilgili talepte, yönlendirmede yok. Ancak bu rakamlara ulaşma, merkezlerin ve organ bağış sayılarının artması ile olur. Bu işin ilk adımı bağışın arttırılmasına yönelik ekipleri kurmakta. Hiçbir şekilde mesleği koordinatörlük olan ya da esas mesleği cerrahlık olan ama bir yandan da bu işin içinde olan insanların primer görevi değil aslında. Organ naklinde canlı nakilde yetmiyor, dolayısıyla ciddi şekilde kadavra donörü arttırmaya yönelik çalışma yapmak lazım. İşin bu kısmını da yaparsak organların dağıtımı kısmı da bize verilir buda hiç doğru bir yaklaşım değil. Organ bağışına yönelik işlemler çok farklı, organların dağıtımı ve cerrahisi çok

farklı. Her birini iyi yapan grupların oluşması lazım.

HB: Sayın Adalet Hocam bu konudaki sizin görüşleriniz nedir ?

Doç. Dr. Adalet Demir: Organ bağışı gibi bazı olgular kültür meselesi, o yüzden bunların yerleşmesi biraz zaman alıyor. Bence şu anda ciddi boşluk var ve çoğu kişi bu konuyla hiç uğraşmıyor. Geçen yıllarda Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü’nün desteklemesiyle organ bağışı biraz arttı, sonra yine azaldı. Böyle bir sağlık politikasının olması lazım ama bu gibi derneklerin onlarla diyalog halinde olup yönlendirilmesi ile bu işi hızlandırabilir. Sizin gibi dernekler çok önemli, muhakkak imkan tanımak gerek. Bizim üniversite hastanemizde tıp öğrencilerine bir tane akciğer nakli dersi bir tanede organ alımı dersi koyduk. Öğrencilere ‘organ

bağışında bulundunuzmu’ diye sorduğumuzda çoğunun aklında böyle bir konunun olmadığını görüyoruz. Bence iyi anlatmak gerekiyor. Bu Kurumda kesinlikle bir şeyler yapılması lazım.

HB: Yedikule ile Çapa’nın arasındaki fark nedir Hocam?

Yedikule spesifik bir hastane. Hastane yönetimi elinden gelen desteği veriyor, işleri organize etmek çok daha pratik ve daha kolay. Bizim Kurumda ise temel taşları yerinden oynatmak daha da zor. İmkan olarak da Yedikule bazı konularda daha hızlı. Çapa’da şahsi çabalarla işler yürüyor ama uzun vadede böyle yürümez. Bu konu bir ülke politikası haline getirmeli, bunu da en güzeli kim yönlendirir? Bu tür dernekler. Sürekli temasta bulunup gündeme getirip projeler üretip hayata geçirmek lazım...

Page 32: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 30

Bu defa etkinlik alanımız Ankara Esenboğa Havalimanı olarak şekillendi. Sevdiklerine ulaşmak isteyen yolculara ve onları sorunsuz olarak ulaştırmak arzusundaki havalimanı çalışanlarına ‘organ bağışı hayata bağıştır’ dedik. Havacılıkta dünya devleriyle yarışan ülkemizin organ bağışında da aynı seviyelere gelmesi için birlikte çalıştık.05 Şubat 2014 tarihinde Ankara Esenboğa Havalimanı’nda Organ nakli olmuş çocuklarımıza ve gençlerimize havacılığı tanıtırken onların yeni hayatlarında ne kadar mutlu olduklarına şahit olduk. Orada bulunanlara ve milyonlara organ bağışlamanın bir insanlık görevi ve insan sevgisinin en üst mertebesi olduğunu anlatma şansını yakaladık.

Organizasyona halkımızın yanı sıra Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, Ankara Esenboğa Havalimanı İşletme Müdürü Sayın Nuray Demirer, organ nakli koordinatörleri, organ nakli olmuş çocuklarımız ve yakınları da katıldılar. Bu organizasyonun yapılmasında katkılarını esirgemeden tüm yüreği ile destek veren Başkent Üniversitesi Hastanesi organ ve doku nakli koordinatörü Hatice Akkoç’a ve TAV Havalimanı yetkilisi Sayın Murat Altuntaş’a okurlarımız nezdinde çok teşekkür ederiz.

Organ Bağışı içinEsenboğa’daydık...

Page 33: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 31

Page 34: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 32

Derneğimiz, toplumumuzda organ bağış kültürünün gelişmesi için etkinliklerini tüm hızıyla sürdürürken bir yandan da organ nakli koordinatörlerine katkı sağlayacak eğitimleri organize ediyor. BİGEP’in üzerinde önemle durduğumuz ve sürekli geliştirilmesi gereken birkaç özelliğinden bahsetmek gerekirse; öncelikle eğitimi veren uzmanların konuya ve sahada yaşanan sorunlara hakim olmasının üzerinde durduk. Eğiticilerin organ bağışı süreçlerine hakimiyetlerinin üst düzeyde olmasının, kendi uzmanlıklarıyla ilgili olarak verecekleri bilgileri de bizim ihtiyacımıza göre şekillendireceğini düşündük. Diğer yandan katılımcıların sonsuz soru sorma ve interaktif paylaşımda bulunabilmelerini çok önemsedik. Böylece sorunu asıl yaşayanların katkılarını da diğer katılımcıların alabilmesi eğitim açısından tamamlayıcı bir unsur oldu. Mümkün olduğunca küçük gruplara tekrarlayan tarzda eğitimler vererek de konuların yeterli sürede ve her bir meslektaşımızın tüm sorularına yanıt verecek kalitede olmasını hedefledik.

Son olarak da her eğitimi Avrupa ve Anadolu yakası olarak dizayn ederek bölgemizdeki koordinatörlerin ulaşım sıkıntısı yaşamadan katılmalarını hedefledik.

Geldiğimiz noktada, Organ Nakli Hukuku, Adli Tıp, İletişim Teknikleri ve Psikoloji başlıklarını tamamlamış bulunuyoruz ki bu BİGEP’in planladığımız birinci basamağıydı. Önümüzdeki sonbaharda da Aile Görüşmesi ve Yaşam Koçu Görüşmeleriyle BİGEP’in ikinci ayağını da tamamlamayı hedefliyoruz.

Bize göre asıl önemli olan husus; eğitimcilerin konuyla ilgili olarak sürekli iletişim halinde bulunmamız ve bu programlar sonunda elde edilen bilgilerin tüm organ nakli koordinatörlerinin faydalanacağı formatta sunulabilir olacağıdır.

Tüm eğitimcilerimize, katılan organ nakli koordinatörü arkadaşlarımıza, değişik lokasyonlarda eğitimlerin verilmesiyle ilgili emek harcayan meslektaşlarımıza, Astellas Pharma’ya ve emeği geçen herkese teşekkürü borç biliriz.

Bireysel Gelişim ProgramıBİGEP

Page 35: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 33

Page 36: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 34

Sağlık alanında öyle anlar yaşanır ki en modern hastaneleriniz, bilgili hekimleriniz olsa bile sorunu çözüme kavuşturamazsınız. Organ nakli de tam bu zamanlarda karşımıza çıkar. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi karaciğer nakli sorumlusu Doç.Dr.Ender Dulundu’nun da belirttiği gibi “Donör (organ bağışçısı) yoksa transplantasyon (nakil) de yoktur.” Bu sebepledir ki organ nakli konusunda halkın bilinç seviyesini artırıp tüm kesimlere ulaşmak sorunun çözümünde önemli bir adım teşkil eder.

Bizler de Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri olarak çözümde nasıl bir rol alacağımızı düşünerek üniversitemizde KANOPE isimli öğrenci kulübümüzü kurduk. Amaçlarımız arasında genel olarak halkı kan ve organ bağışına teşvik etmek, kafalardaki soru işaretlerini kaldırmak ve sorunun kaynağına inerek doğru bilinen yanlışları düzeltmek var.

Elbette ki bu çapta bir girişim yalnız başına yapılmazdı biz de ilk olarak Mardin Artuklu Üniversitesi öğrencileri ile işbirliği yaptık ve kulübümüzün amaçlarına yönelik ortaklaşa çalışma kararı aldık.

Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörlük binasında yapılan konferansa bölgeden ve dışarıdan farklı alanlarda konuşmacılarla katılarak organ ve kan nakline çok yönlü bir bakış getirilmesi amaçlandı. Mardin Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Yavuz Orak’ın moderatörlüğünü üstlendiği konferansta Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun organ nakline dini yönden değinirken Doç.Dr. Ender Dulundu tıbben gerekliliğini, organ nakli alanında ülkemizin dünyadaki yerini ve konunun önemini belirtti. Marmara Üniversitesi Organ nakil koordinatörü Deniz Birtan ve nakil ve bağış sistemlerini anlatırken Diyarbakır Kızılay Bölge Müdürü Dr.Tufan Ertop kan nakli konusunda empati kurulmasının gerekliliğinden bahsetti.

KANOPE MardinEtkinliğiGülistan Tunç: Bir diyaliz hastasıyla

görüştüm ve dedi ki “Saksıdaki çiçekler bile susuz kaldığında

boynu bükülür, ben de içemediğim suları çiçeklerime veriyorum”

Page 37: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 35

Dr.Yavuz Orak: Sağlık çalışanları olarak daha fazla bir araya gelmeliyiz, birbirimizi sevmek ve güvenmek zorundayız. Empati kurmalı ve soruna bu şekilde lokomotif olmalıyız.

Konferansın ikinci oturumu genel olarak nakil bekleyen hastaların sıkıntılarını bir nebze de olsa bizlere taşıdı. Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesi eğitim hemşiresi Gülistan Tunç diyaliz hastalarının yaşamlarına erişirken karaciğer nakli olmuş Marmara Üniversitesi öğrencisi Muhammed Beşir Van yaşadıklarını anlatarak birincil dereceden bir yakınlık sağladı. Diyarbakır Organ Nakli Koordinatörü Hatice Gündüz ise diyaliz hastalarının videolarını izleterek olaya farklı bir bakış sağladı.

Son olarak KANOPE kurucu başkanı Eren Erdoğan kulübün kuruluşunu, yapılan etkinlikleri ve hedefleri belirterek sözü Artuklu Üniversitesi öğrenci temsilcisi Bahar Çalman’a bıraktı.

Üniversite ile yapılan işbirliği sonucu gerekli yazışmalardan sonra Artuklu Üniversitesi’nde de resmi olarak KANOPE kulübü kurulmuş oldu. Bu da bizim açımızdan oldukça sevindirici bir gelişme. Bundan sonra ortaklaşa ve eşzamanlı etkinlikler planlamayı düşünüyoruz.

Akılda Kalanlar…

Gülistan Tunç: Bir diyaliz hastasıyla görüştüm ve dedi ki “Saksıdaki çiçekler bile susuz kaldığında boynu bükülür, ben de içemediğim suları çiçeklerime veriyorum”

Dr.Yavuz Orak: Sağlık çalışanları olarak daha fazla bir araya gelmeliyiz, birbirimizi sevmek ve güvenmek zorundayız. Empati kurmalı ve soruna bu şekilde lokomotif olmalıyız.

Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun: Organ nakli konusunda Müslümanların engel değil öncü olması gerekir.

KANOPE Başkanı Eren Erdoğan: Hastanede yaptığım organ bağışı etkinliğinde şunu gördüm; bağışçı geldiğinde dedi ki “Ben kanserim, artık fazla ömrüm kalmadı, biliyorum. Bari organlarımı bağışlayayım da birilerine hayat olsun.” İşte o an bir şeyler yapmamız gerektiğini hissettim.

Konferanstan sonra üniversitede ve Mova AVM’de Kızılayla birlikte stantlar kurduk. Elimizden gelebildiğince fazla sayıda vatandaşı kan ve organ bağışı hakkında bilgilendirmeye çalıştık. Toplamda 36 organ ve 32 kan bağışı toplayarak çalışmamızı sona erdirdik. Mardin’deki toplam donör (bağışçı) sayısının 211 olduğunu göz önünde bulundurarak yaptığımız etkinliğin başarıya ulaştığını görmek bizleri çok mutlu etti. Bu sonuç bize bir kez daha gösterdi ki insanların önüne stand açılıp hizmet götürüldüğünde bağışta bulunuyorlardı. Öyleyse yapmamız gereken iş belli daha çok stand açıp daha çok insana ulaşmak ve daha çok kan ve organ bağışı toplamak. Ancak bu yolla sloganımızda belirttiğimiz gibi geleceğe hayat verme yolundaki merdivenleri adımlayabiliriz.

KANOPE Baskan YardımcısıFurkan Avcı

Page 38: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 36

Tarihçe

Kan yapıcı kök hücre nakli ile ilgili ilk deneyler Japonya’da atom bombası patlaması sonrası 2. Dünya Savaşı sonunda E.D. Thomas tarafından yüksek doz radyasyon kullanılarak önce farelerde ardından köpeklerde yapılmıştır1. 1956’da Barnes ve Loutit deney farelerinde nakil edilen dalak hücrelerinin lösemiye karşı etkili olduklarını gözlemlemiş, sinjeneik (genetik olarak aynı) kemik iliği hücrelerindense allojeneik hücrelerin verildiği hayvanların günümüzde graft versus host hastalığı olarak tanımlanan bir hastalıkla öldüklerini görmüşlerdir2. 1959’da ilk kez insanda kemik iliği nakilleri gerçekleşmiştir. 1960’lı yılların sonunda HLA (İnsan Lökosit Antijen) sistemi keşfedilene dek sonuçlar parlak olmamıştır3. R. Storb ve E.D. Thomas hayvanlarda hazırlık rejimi olarak geliştirdikleri total vücut ışınlaması yöntemi ve graft versus host hastalığını önlemek için uyguladıkları metotreksat ile kan yapıcı kök hücre naklinde büyük yol alınmıştır. Günümüzde kan yapıcı kök hücre nakli ölümcül hastalığa sahip birçok hastanın hayatını kurtarmaktadır.

Kan yapıcı kök hücrelerin özellikleri

Kan yapıcı kök hücreler erişkin memelilerde kemik iliğinde az sayıda bulunmakta ve ömrü tamamlanan, olgun kan hücrelerinin yerini yeni hücrelerin almasını sağlamaktadır. İnsan kan yapıcı kök hücreleri farklılaşmamış hücreler olup belli olmayan süreler boyunca bölünebilir, kendini yenileyebilir ve özellikli hücreler oluşturabilir. İnsanlarda kan yapıcı kök hücreler kemik iliğinde bulunmakta ve çoklu seride kan yapımını sürdürmektedirler (eritrositler, lökositler ve trombositler). Nakil için kullanılması gereken kök hücreler kemik iliğinde bulunmakla birlikte bu hücreleri

kandan da toplayabilmeyi sağlayacak çeşitli stratejiler bulunmaktadır. Doğumda kan yapıcı kök hücreler göbek kordonundan alınan kanda da bulunmaktadır. Kan yapıcı kök hücreler hücre yüzeyindeki molekülleri tanıyan monoklonal antikorları kullanan akış sitometrisi ile tiplendirilebilirler. Başlangıçta “kemik iliği nakli” olarak adlandırılan bu tedavi yöntemi, kök hücrelerin kemik iliği dışındaki kan veya göbek kordonu gibi farklı yerlerden elde edilme yöntemlerinin kullanılmaya başlanması ile, günümüzde ”hematopoetik kök hücre nakli” (kan yapıcı kök hücre nakli) olarak anılmaktadır.

Kan yapıcı kök hücre nakli

Etkin kanser tedavileri olan kemoterapi ve radyasyonun çoğunlukla kemik iliğine zararlı etkileri bulunmaktadır. Kan yapıcı kök hücre naklinde kanser hücreleri yüksek doz tedavilerle daha çok ortadan kaldırılırken hastanın kök hücreleri zarar gördüğünden hastaya dışarıdan sağlıklı kök hücre desteği sağlanmaktadır. Nakledilen kök hücreler kemik iliğinde sağlıklı kan yapımı sürecini başlatmaktadır. Nakilde kullanılan hücreler kemik iliğinden (kemik iliği nakli), çevresel kandan (kök hücrelerin çevresel kana çıkmasını sağlayan büyüme faktörü gibi ilaçlar gerektiren çevresel kan kök hücre nakli), veya daha önce bahsedildiği gibi doğum sırasında göbek kordonundan (kordon nakli) elde edilebilir. Kemik iliği kök hücrelerinin toplanması genel anestezi veya epidural anestezi gerektiren bir işlemdir. Pelvik kemiklerden tekrarlayan kemik iliği aspirasyonu ile alınması söz konusudur. Çevresel kandan kök hücre toplanması bir aferez cihazı ile gerçekleşmektedir. Bir venden toplanan kanda santrifüjleme ile kök hücreler ayrıştırıldıktan sonra bir diğer venden kişiye geri verilmektedir. Anestezi

gerektirmeyen bu yöntem günümüzde daha çok tercih edilmektedir. Toplanan kök hücreler kan transfüzyonundakine benzer bir şekilde intravenöz olarak, daha ziyade santral kateter kullanılarak hastaya verilir. Verilen kök hücreler kemik iliğine yerleşerek burada kan üretimini gerçekleştirir.

Kök hücre nakil tipleri

Kök hücre kaynağına ve nakil öncesinde uygulanan hazırlık rejimine göre adlandırılır.

Otolog nakil: Hazırlık rejimi olarak adlandırılın ve tümör dokusunu ortadan kaldırmayı hedefleten yüksek doz kemoterapi veya radyasyon öncesi hastanın kendi kök hücreleri toplanmaktadır. Bu hücreler daha sonra kullanılmak üzere dondurularak saklanmaktadır. Kemoterapi veya radyoterapi (hazırlık rejimi) tamamlandığında canlı haldeki hücreler eritilerek hastaya geri verilir.

Allojeneik nakil: Allojeneik nakilde kan yapıcı kök hücreler daha ziyade doku grubu genetik olarak uygun (HLA doku grupları uygun) kardeşten elde edilmektedir. Uygun kardeş verici yokluğunda HLA doku grupları uyumlu olan, akraba olmayan gönüllü bir vericiden kök hücreler alınabilir. Haploidentik nakil denen nakil tipinde yarı yarıya uyumlu ebeveyn veya çocuklardan kök hücre alınmaktadır.

Sinjeneik nakil: Kök hücreler hastanın sağlıklı ikizinden elde edilmektedir.

Miyeloablatif nakil: Otolog veya alljeneik nakilden önce çok yüksek doz kemoterapi ve radyoterapinin kullanıldığı bir nakil tipidir.

Miyeloablatif olmayan nakil: ‘Mini’ veya azaltılmış yoğunluklu nakil de denilen bu nakil tipinde allojeneik kök hücre naklinden önce daha az yoğunlukta kemoterapi

KAN YAPICI KÖK HÜCRE NAKLİ

Prof. Dr. Teoman Soysal, Uzm. Dr. Ayşe Salihoğluİstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim DalıHematoloji Bilim Dalı

Page 39: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 37

verilmesine olanak sağlanmaktadır.

Hangi hastaya hangi nakil?

Habis kan hastalıkları (lösemi , lenfoma , multiple miyelom) , kemik iliği yetmezlikleri, kalıtsal bazı kan hastalıkları, bazı metabolik hastalıklar ve solid tümörler kök hücre nakli gerekçesi olabilmektedir. Hastalık tipi, yaş, genel sağlık durumu, uygun donör varlığı gibi faktörler nakil tipini belirlemektedir. Genel bir kural olarak otolog kök hücre naklinde daha az yan etki görülmektedir.

Multipl miyelom ve lenfoma (Hodgkin ve Hodgkin dışı) tanılı hastalar için genellikle tercih edilen kök hücre kaynağı hastanın kendisidir. Otolog nakil hematolojik yapılanmanın daha çabuk olduğu bir nakildir. Allojeneik nakil daha riskli bir prosedürdür. Akut lösemilerde bu nakil türü tercih edilmektedir. Aplastik anemide de zorunlu olrak allojeneik nakil yapılmaktadır

Graft versus host hastalığı ve Graft versus tümör etkisi

Allojeneik nakilde nakledilen kök hücreden oluşan verici kaynaklı bağışıklık sistemi tümör hücreleri de dahil alıcının hücrelerini yabancı olarak algılar ve onlara savaş açar. Yararlı olan bu reaksiyona graft versus tümör etkisi denmektedir. Normal hücrelere karşı da olan bu cevap (graft versus host) endişe verici olabilir. Graft versus host hastalığı allojeneik nakil uygulanan hastaların %10-50’sinde görülebilir. Miyeloablatif olmayan nakilde amaç graft versus tümör etkisinin kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasına yardım etmesidir4.

Nakil öncesi işlemler:

Kök hücre naklinden önce nakil ekibi tarafından hastanın sağlık durumu ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmektedir. Hastalar birkaç hafta ila birkaç ay sürecek olan hastanede yatış süreci ile ilgili bilgilendirilmektedir.

Genellikle nakil altta yatan hastalıkta iyilik hali sağlandığında uygulanan bir tedavi yöntemidir. Hasta nakil öncesi kendini iyi hissetmekte iken bir yandan da tedavi sırasında bir süre kendini daha kötü hissedebileceği ile ilgili bilgilendirilmelidir.

Hastalara nakil öncesinde tedavilerin daha kolay uygulanabilmesi, kan ürünleri

ve kan yapıcı kök hücrelerin daha güvenli verilebilmesi için santral venöz kateteri takılmaktadır.

İnfeksiyonun önlenmesi:

Kemik iliği hücreleri zarar gördüğünde infeksiyon ve kanama riskinde belirgin bir artış söz konusudur. İnfeksiyonlar ölümcül olabilir. Bakteri, virus ve mantarlarla karşılaşma riski en aza indirilmelidir. Nakil yapılan hastalar özel havalandırma sistemleri olan, kapı açıldığında havanın dışarı aktığı partikül filtrasyonlu pozitif basınçlı tek kişilik odalarda tedavi edilmektedirler. İnfeksiyon riskini azaltmak için standart hastane servislerinden farklı ziyaretçi kısıtlamaları söz konusudur. Hasta ve çevresi ile ilgili hijyenik koşullara en üst düzeyde özen gösterilmelidir. Örneğin, taze meyva, bitki veya çiçeklerin mikroorganizmalar içerebileceklerinden hasta odasına sokulması yasaktır. El yıkama burada da büyük önem taşımaktadır. Nakil için yatış süreci kadar nakil sonrası dönemde de bu konu önemini korur.

Kan ürünü verilmesi:

Işınlanmış eritrosit ve trombosit gereksiniminin nakil sürecinde sık olacağı

unutulmamalıdır.

Kök hücre nakli sırasında ortaya çıkabilecek yan etki ve komplikasyonlar

Nakile bağlı sık görülen istenmeyen olaylar arasında mukozit, diyare, bulantı ve kusma, saç dökülmesi, kısırlık, organ hasarı, graft versus host hastalığı, infeksiyonlar, büyüme gelişme sorunları, ikinci kanserler sayılabilir. Nakile rağmen primer hastalığın tekrarlama olasılığı da mevcuttur.

Kaynakça:

Thomas ED, Blume KG. Historical markers in the development of allogeneic hematopoietic cell transplantation. Biol Blood and Marrow Transplant 1999; 5: 341-346.

Barnes DWH, Loutit JP. Treatment of murine leukemia with X-rays and homologous bone marrow. Brit Med J 1956; 2: 626-627.

Van Rood JJ. The detection of transplantation antigens in leukocytes. Semin Hematol 1968; 2: 187-214.

Leger CS, Nevill TJ. Hematopoietic stem cell transplantation: A primer fort he primary care physician. CMAJ 2004; 170: 1569.

Uzm.Dr. Ayşe Salihoğlu Prof. Dr. Teoman Soysal

Page 40: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 38

Page 41: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 39

Nazım günümüzde yaşasaydı organ nakli için mutluluğun resmi der miydi bilinmez. Ama bazı insanlar için organ nakli olabilmek Abidin’le Nazım’ın kavuşması kadar uzak ne yazık ki…

Hayata Bağış Derneği ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği işbirliğiyle düzenlenen ‘ŞANS VER’ temalı resim sergimiz ile toplumumuzun dikkatini bir defa daha bu yüce karara çekme şansı yakaladık.

O karar ki sona eren bir yaşamdan birçok yeni hayatlar çıkartacak, bizlere insan sevgisinin ve insan hayatına saygının tüm anlamlarını hissettirebilecek, bir acıdan sayısız

dersler çıkarttıracak müthiş bir karar… Hiç tanımadığımız ancak ne denli zor durumda olduklarını anlayabildiğimiz insanlarımıza sağlıklarını, ailelerine ise sevdikleriyle geçirecekleri zamanları hediye etmek nasıl bir büyüklüktür!

‘İşte o zaman Nazım,Yapardım mutluluğun resminiBuna da ne tuval yeterdi;Ne de boya.’

Bizler de gerek bu kararı veren ‘büyük’ yüreklilere şükranlarımızı bir defa daha sunmak gerekse organ bağışı bekleyen hastalarımızın seslerini duyurabilmek amacıyla 15-25 Mart 2014 tarihleri arası sergilenen ŞANS VER… HAYATA

BAĞIŞ Karma resim sergisi düzenlenmiştir. UPDS sanat Galerisi Maçka Parkında düzenlenen sergiye sanatseverlerin ve organ bağışı gönüllülerinin katkıları ile Ulusal basında organ bağışını hatırlattık. Emeği geçen UPDS Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bedri Baykam ve tüm üyelerine, sanatçı Murat Havan ve tüm Hayata Bağış Derneği üyelerine ve katılımcılara organ bekleyen hastalar adına teşekkür ederiz.

‘Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?Işin kolayına kaçmadan amaGül yanaklı bebeğini emziren melek yüzlü annenin resmini değilNe de ak örtüde elmalarınNe de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkiniSen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?’

Page 42: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 40

Beyin Ölümünden Yeni HayatlaraSakarya Organ Bağışı ve Organ Nakli Süreçleri Konferansı.

Derneğimiz organizasyonu ve Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinin katkıları ile Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH) Konferans salonunda ‘Beyin Ölümünden Yeni Hayatlara Organ Bağışı ve Organ Nakli Süreçleri’ Konferansı gerçekleştirildi.

Konferans Sakarya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Op. Dr. Yaşar Doğan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Konferansa başta Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi olmak üzere diğer sağlık kurum ve kuruluşlarından çok sayıda sağlık profesyoneli katıldı. Üç oturum halinde gerçekleştirilen konferansta katılımcılara Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Uluğ Eldegez ve Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. M. Kaan Kırali moderatörlüğünde, Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Musa Akoğlu ve Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesinden Uz. Dr. Songül Büyükkale “Cerrah Ne İstiyor” konusu hakkında katılımcıları bilgilendirildi. 2’nci oturumda ise Prof. Dr. Ayhan Bölük moderatörlüğünde gerçekleştirildi. 2’nci oturumda Yrd. Doç. Dr. Tibet Kaçıra ‘Nöroşirurji Açısından Beyin Ölümü’,

Yrd. Doç. Dr. Bilgehan Atılgan Acar ‘Nörolojik Süreçler ve Değerlendirme’, Uz. Dr. Ünel Tayfun Çakır ‘Sakarya’da Beyin Ölümü’ konuları hakkında bilgiler verdi. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Doç. Dr. Aygen Türkmen’in ‘Yoğun Bakımda Beyin Ölümü Pratiği’ hakkında bilgi verdiği tartışma süreci ise yoğun katılımla gerçekleşti. Son oturumda Avukat Nazlı Sezer Organ Nakli ve Hukuki boyutu ile ilgili konuya açıklık getirmiştir. Konferans sonunda katılımcılara Doc. Dr. Ali Fuat Erdem ve Sakarya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Op. Dr. Yaşar Doğan tarafından teşekkür plaketi verildi. Prof. Dr. Uluğ Eldegez Sakarya’da böyle bir konferans düzenlenmesinden ve gösterilen ilgiden dolayı son derece memnun kaldıklarını belirtti.

Konferans programının hazırlanmasında Fresenius medical Care firmasından Dr.Esat Yüce, Mete Gürsel ve Duygu Özşen ŞAR’a, Sakarya İl Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Zeynep Gökçen Battal’a tüm hayata bağış gönüllüleri adına sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.

Page 43: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 41

Page 44: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 42

Yeraltının KAHRAMANLARI

Ulaşmadığınız, görmediğiniz, hissetmediğiniz bir mekan veya içinde çalışanları hakkında tahmin yürütmek, ben biliyorum demek yanlışına zaman zaman her birimiz düşmedik mi? Şu an aynı şeyi düşünüyoruz, tecrübe ettiğimiz peşin hükümlü anlar geldi aklımıza. Tabiatımızda var, ben yaparım cesareti veya ne olacak ki diye başlayan her işe amade yapımız.

Organ bağışını ulaştığımız her noktadaki en son kişi kalana kadar anlatma sevdamızda unutulmayacak bir tecrübemiz daha oldu. Karadeniz’in İstanbul’a yakın doğal cennetinde, Bartın’ın şirin beldesi Amasra’da idik. Her yer Hayata Bağış diye çıktığımız bu yolda sualtında, karada, denizde derken, bu yeryüzü harikasının 800 metre altına indik ve yeraltındaki kara elmas zenginliğini yeryüzüne taşıyan emektarlarla beraberdik. “Kara yüzlü korkusuzlar” diyoruz onlara. Kelle koltukta, bir daha gün ışığını görememe ihtimaline karşı, ekmek parası için edilen kahramanca mücadeleyi başka hangi kelime tam ifade edebilir ki. Onların ekmek davasında gün boyu çalıştıkları ortamın esrarengiz ürpertisini hissettik. Sıcak, karanlık ve hayatınızın bir halat ucuna bağlı olduğu endişesi kaldığınız her saniyede sizinle. Bizim ziyaretimiz tahmin ettiğiniz gibi kısa sürdü ve aklımızda bir an önce kasvetli bu mekandan kurtularak yeryüzüne çıkma endişesi var iken kara meleklerden, insanlık onuruna yakışan bir mesajı sizlere iletme şansını bulduk. “ “ Yeraltındaki zenginliklerimizi yeryüzüne çıkarmak için her gün cansiparane çalışan

bizlerinde aileleri var, bizlerde bu toplumun bir parçasıyız, organ bağışı hepimiz için değil mi? ” diye soruyorlar. “Yeryüzünde bir insanı yaşatmaktan daha büyük bir zenginlik daha varmı” diye de ekliyorlar.

Yeraltındaki ve yeryüzündeki zenginlikler hepimizin diyen madenci kardeşlerimizin bu ulvi destekleri inanın hepimizi çok mutlu etti. Madende çalışan emekçi Türk kardeşlerimizin yanında hangi amaç için geldiğimizi öğrenen Çin’li işçiler de Ülkemizdeki organ bağışına büyük bir şevk ile destek verdiler. Organ bağışının dili, dini, mezhebi ve ırkı olmadığının en güzel kanıtı idi bu. Bu ziyaretimizde bambaşka duygulara büründük ve yaptığımız işin memleketimizin en ulaşılmaz yerlerinde bile takdir edilip desteklenmesi gücümüze güç kattı.

Bu projenin hayata geçmesinde katkıda bulunan Hattat Enerji ve Maden Ticaret A.Ş yönetim kuruluna, işletme müdür yardımcısı motosiklet sevdalısı Sayın Suat Ölmez Beye, tüm madenci kardeşlerimize ve Hayata Bağış gönüllülerine sonsuz teşekkürler. Dördüncü sayısını sizlere ulaştırma şansını bulduğumuz Hayata Bağış dergimizin bu sayısını sizlerinde müsaadeleri ile, geçtiğimiz günlerde Soma maden ocağında meydana gelen elim kaza sonucu babalar gününü yalnız geçiren çocuklarımızın babalarına, 301 maden şehidimizin anısına atfediyoruz...

Page 45: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 43

“Kar

a yü

zlü

kork

usuz

lar”

Page 46: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 44

Erişkin akciğer tranplantasyonunun (naklinin) en sık sebebi kronik obstrüktif akciğer hastalığı çocuk hastalarda ise kistik fibrozistir. Dünyanın bir çok bölgesinde altta yatan hastalığın tanısına, ciddiyetine ve cerrahın tercihine bağlı olarak, tek akciğer, çift akciğer ve çift akciğer ve kalp nakli uygulanmaktadır. Her bir ameliyat tipi birbirinden bazı farklılıklar içeren anestezi hazırlığı ve intraoperatif yönetimi gerektirir. Tüm nakil olgularında olduğu gibi operasyonun başarısı; cerrahi teknik, uygun verici, etnik sorunlar ve greft rejeksiyonu ile ilişkilidir.

Tek akciğer nakli restriktif akciğer hastalığı ve pulmoner fibrozis mevcudiyetinde uygun bir endikasyon olabilir. Çift akciğer transplantasyonu, genellikle kistik fibrozis veya bronşiyektazi gibi infeksiyöz hastalıklar için endikedir. Kalp-akciğer transplantasyonu ise pulmoner hipertansiyon ve kor pulmonare mevcudiyetinde uygulanır. Sadece akciğer naklinde kardiyopulmoner bypass kullanılmadan da yapılabilirken, kalp-akciğer transplantasyonunda aortik kros klemp ve myokardiyal koruma ile standart kardiyopulmoner bypas gerekir.

Ameliyat öncesi hasta değerlendirme: hastaların preoperatif oksijen desteğine ihtiyaçlarına, ekzersiz toleranslarına ve pulmoner arter basınç (PAB) verilerine bakılarak değerlendirilir ve hastaların kardiyopulmoner bypas ihtiyaçları önceden tahmin edilebilir. Preoperatif pulmoner fonksiyon ve sağ akciğer kateterizasyonu, ventilasyon perfüzyon scan’i ve arteriyel kan gazı çalışmaları anestezi indüksiyon ve idamesinde olası karşılaşılabilecek komplikasyonların önceden tanısında yardımcı olur. Akciğer transplantasyonunda anestezi yönetimi, sağ ventriküler fonksiyonun seviyesine ve sağ veya sol pulmoner arterin klemplenmesi ile

sağ ventriküler fonksiyonunun buna adaptasyonuna bağlıdır. Bu nedenle pulmoner arter kateterizasyonu ile pulmoner arter basınçlarının ölçülmesi hastaların pulmoner arterin bağlanmasını takiben gelişebilecek sağ ventrikül yetmezliği ve kardiyopulmoner bypas’a ihtiyacı hakkında bilgi verir. Pulmoner arter basıncının yüksek olduğu bu hastalarda aşırı sedasyon veya aşırı anksiyeteden kaçınılmalıdır. Oksijen tedavisi uygulaması dikkatle yapılmadır (hipoksik solunum stümülasyon). Akciğer nakli yapılacak hastalara epidural analjezi uygulamasının hasta sonuçlarını olumlu yönde etkilediği bildirilmektedir.

Ameliyat sırasındaki anestezi yönetimi: Standart izleme ilave olarak sistemik arter, santral venöz ve pulmoner arter basınçları izlemek için hasta kateterize edilir. Birçok merkezde pulmoner arter kateteri ile birlikte sürekli miks venöz oksijen satürasyonu ve kardiyak output monitörize edilir. Ölü mesafe ventilasyonu nedeniyle end tidal CO2 değerinin yanlış değerlendirileceği için tekrarlayan arteriyel kan gazı ölçümleri yapılmalıdır. Bronkoskopi akciğer nakli sırasında gerekebilir. Hem çift lümenli endotrakeal tüpün pozisyonu için hem de havayolu anastomozunda darlık, kanama, kan veya sekresyona bağlı tıkanma olmadığını göstermek için gereklidir. Ayrıca ameliyat süresince transözofagial ekokardiyografiye ihtiyaç duyulur. Hastaya anestezi verme işleminin daha en başında solunum durduktan sonraki aşamada pozitif baınçlı ventilasyon sırasında hipoksi, aspirasyon ve hemodinamik instabilite riski vardır. Pozitif basınçlı ventilasyon (PBV), venöz dönüşü bozar ilave olarak pulmoner hipertansiyon riski birlikte indüksiyonda kardiyak arreste gelişebilir. Bu nedenle indüksiyonda acil kardiyopulmoner bypass ekipmanının hazır bulunması gerekir. Pozitif

basınçlı ventilasyon, hasta akciğerdeki hasarı artırarak hipoksi ve hiperkapniyi artırabilir. Hava tuzağı ve barotravmadan kaçınılmalıdır. Ventilasyon küçük tidal volümlerle yapılmalıdır. Ameliyat sırasında en önemli problem, ventilasyon-perfüzyon dengesinin bozukluğu ve pulmoner hipertansiyondur. Pulmoner arter klemplendiğinde PAB artar. PAB artışını azaltıcı stratejiler sıvı kısıtlaması ve inhalar ve intravenöz ilaçlarla pulmoner vazodilatasyon yapılmasıdır. Akciğer nakli sırasında kardiyojenik olmayan akciğer ödemi sıklıkla görüldüğü için sıvı kısıtlaması stratejisine dikkat edilmelidir.

Postoperatif dönem: Operasyon sonunda çift lümenli tüp, tek lümenli tüplerle değiştirilerek, postoperatif yoğun bakım ünitelerinde, nakil akciğerin fonksiyonları dikkatle izlenmelidir. Bu dönemde fiberoptik bronkoskop ile alınan biopsi örnekleri akciğer enfeksiyonu ve greftin rejeksiyonu hakkında bilgiler verir. Ameliyat sonrası etken dönemde PBV bağlı barotravma, volotravma ve anastomozların açılması en önemli sorunlardır. Postoperatif yoğun bakımda takip edilen hastalarda kabul edilebilir oksijen satürasyonu sağlayacak minimal bir hava yolu basıncı ve FiO2 ile ventile edilmesi gerekir. Epidural opioidler postoperatif ağrının kontrolü ve erken ekstübasyon için seçilebilecek ajanlardır. Bazı merkezler tek akciğer transplantasyonunu takiben sağkalım % 90 iken çift akciğer transplantasyonunu takiben bu oran % 82 olarak bildirmişlerdir.

KALP TRANSPLANTASYONU

İlk kalp transplantasyonu 1967 yılında Güney Afrika’da Dr. C Barnard tarafından gerçekleştirilmiştir. Donor bulma sıkıntısı nedeniyle dünyadaki kalp nakli yapılan vaka sayısı yaklaşık 3000’dir. Siklosporinin kullanımından önce 1 yıllık sağkalım

Yazan;Prof. Dr. Ayda Türköz

KALP-AKCİĞER TRANSPLANTASYONU VE ANESTEZİ

Page 47: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 45

yaklaşık % 40 iken günümüzde siklosporin ve endomiyokardiyal biopsi ile takip edilen agresif antirejeksiyon tedavi ile 1 yıllık sağkalım % 80 ve 5 yıllık yaklaşık % 70 civarındadır.

Kalp nakli son dönem kalp hastalığının kesin tedavisidir. En sıklıkla idiyopatik dilate kardiyomiyopati ve iskemik kalp hastalığı nedeniyle nakil yapılır. Bu iki neden kalp nakli yapılan hastalar tüm vakaların %90’ıdır. Bu iki sebep dışında kapak hastalıkları, konjenital hastalıklar, yaşamı tehdit eden aritmiler, çıkarılamayacak kadar büyük kardiyak tümörler ve önceki nakiller sayılabilir.

Ameliyat öncesi hazırlık: Nakil kararı öncesinde hastalara multidisipliner değerlendirme yapılmış olmasına ragmen, ameliyat öncesi istenilen düzeyde değerlendirme; operasyonun acil natürü, kompleksliği ve komorbid durum nedenleriyle sıkıntılı olabilmektedir. Nakil zamanında hastaların çoğu inotrop veya mekanik destek almaktadırlar. Ayrıca olgular immunosupresif (siklosporin) tedaviye ihtiyaç göstermektedir. İmmunosupresör ajanlar nefrotoksik ve hepatotoksik olup, bu organlardaki fonksiyon bozukluğunu daha da artırırlar. Ayrıca insüline bağımlı diyabet, aktif peptik ülser nakil için mutlak kontrendikasyon oluştururken, vazodilatör tedaviye yanıt vermeyen yüksek pulmoner vasküler direnç ve yakın bir zamanda geçirilmiş pulmoner emboli veya infarktüs relatif kontrendikasyon oluşturur.

Preoperatif değerlendirme:1. Son kardiyak fonksiyonlar2. İnotrop ve antikoagülan kullanımı3. Intraortik balon pompası ve ventriküler

assist device kullanımı4. İrriversıbl pulmoner hipertansiyon

(PHT) ve aktif enfeksiyon

İntraoperatif yönetim: Standart izleme ilave olarak sistemik arter, santral venöz ve pulmoner arter basınçları izlemek için hasta kateterize edilir. Postoperatif biyopsi için endikasyon oluştursa sağ internal juguler ven kateterizasyonu tercih edilir. Transözefagial ekokardiografi kalbin kontraktilitesi, intravasküler volüm durumu, kapakların fonksiyonu ve tromboemboli monitörizasyonu için gerekmektedir.

Kalp nakli yapılan hastalar genellikle acil şartlarda alındığı için dolu mide ile operasyona alınırlar. Anestezi indüksiyonunu hızlı yapmak gerekir.

Anestezik seçimi için kalbin durumuna bakılır. Fonkiyonları ciddi olarak azalmış olan kalp, preload bağımlı ve afterloada çok duyarlıdır. Venöz dönüşteki, vasküler rezitanstaki, ve yine aritmi, kalp hızı ve kontraktilitedeki küçük değişikler hemodinmik kollapsa neden olabilir. Hemodinamik yan etkileri en az olan anestezikler tercih edilmelidir. Preoksijenasyonu takiben indüksiyon amacıyla narkotikler (fentanil veya sufentanil) ve kas gevşetici olarak nondepolarizan ajanlar tecih edilmelidir ve volatil anestezikler idamede kullanılır. Nitröz oksit beta adrenerjik reseptörlerde down regülasyon yapması ve katekolamin depolarında azalma yapabilecegi için nakil kalpte supresyon yapabilir. Kalp nakli sırasında anestezik yönetim, altta yatan konjestif kalp yetmezliği ve pulmoner arter basıncına göre belirlenmelidir.

Ameliyat sırasında karşılaşılan bir çok durum kalp nakline spesifik olan durumlardır. Bunlardan birincisi nakil kalp denervedir. Reperfüzyon sonrası bradikardi olur. Hemodinamik değişikliğe yanıt olarak görülen kalp hızı değişikleri nakil kalpte gözlenmez. Ayrıca kalp hızını indirect yoldan artıran ilaçlar nakil kalbi etkileyemez. Bradikardi pace ile veya isoproteronol gibi kronotropik ilçlarla tedavi edilir. İkincisi pompa çıkışı sağ kalp yetmezliği önemli bir problemdir Sağ kalp yetmezliğinin olası sebepleri; donor kalbin reperfüzyonu sırasında daha önceden var olan pulmoner hipertansiyonun kötüleşmesi ve sağ ventrilülüm iskemi-reperfüzyon hasarına yatkın olmasıdır. Tedavide; Kalbin kontraktilitesini artırırken PAB düşürmek gerekir. Başarısız olursa sağ kalbe mekanik destek gerekir. PHT tedavisi nonselektif vasodilatörler (nitrogliserin ve sodyumnitroprusid)) veya selektif vasodilatörler (inhale NO, aerosolize iloprost

ve sildenafil) olabilir. PHT kötüleşmesinin olası sebepleri; kardiyak output artması, pulmoner damarlarda spazm, embolism olabilir.

Periopertif yönetim• Sistemik kan basıncını normal

değerlerde tutarak, koroner perfüzyonu sağlamak

• Preloadu optimize etmek• Afterload azaltmak ve CO’yu korumak• Pulmoner vazokonstriksiyondan

kaçınmak º Oksijenizasyonun sürdürülmesi

º Hiperkapniden kaçınmak

º Yüksek tidal volumden kaçınma

º Asit-baz anormalliklerini düzeltmek

• Kontraktiliteyi korumak

º Farmakolojik ajanlar

º Intraaortik balon, asist device

Postoperatif dönem: Hedef yeterli oksije-nasyon ventilasyon, intravasküler volum, pulmoner sistemik basınçlar, koagülasyon ve vücut ısısının ayarlanmasıdır. Stabil hemodinami ve yeterli spontan ventilasyon sağlandığında ekstubasyon yapılır. Vakaların %25i kalıcı pace ihiyacı olur. İnotropik ve kronotropik support ilk bir kaç gün gerekir. Nakil sonrası kanama ve nonfonksiyonel greft hayatı tehdit edici kompliksyonlardır. Erken tanı ve acil müdahale gerektir. Enfeksiyon riskinden dolayı göğüs tüpü ve kateterler mümkün olduğunca erken çekilmelidir. Rejeksiyon riskini önceden tespit etmek için internal juguler venden girilerek alınan myokard biyopsisi ile hasta takip edilir. Rejeksiyon ve enfeksiyon morbidite ve mortaliteyi etkileyen faktörler olup hastaların büyük bir kısmı enfeksiyon nedeniyle kaybedilir.

Page 48: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 46

DONÖR YAKINLARIOnlar, ölümlerinden sonra başka hayatlara can olmuş kahramanlar…

Yazıma naçizane bir benzetme ile başlamak isterim. Mona Lisa ile. Evet evet… Da Vinci’nin tam 102 yıl önce 1911’de Paris’teki Louvre Müzesi’nden çalınan tablosunun kahramanı Mona Lisa’dan bahsediyorum. Da Vinci ile meslektaşlarım yani Organ Nakil Koordinatörü arkadaşlarım arasında bir benzerlik görüyorum.

Dünyanın belki de en ünlü tablosudur Mona Lisa. Dahi ressam Leonardo Da Vinci’nin bu unutulmaz tablosu bugün Paris’teki Louvre müzesinin en önemli eserlerinden birisidir. Tabloya ilk baktığınızda Mona Lisa o kadar da güzel görünmez. Fakat yüzündeki ifade insanı çarpar. Dudaklarının ucundan gözlerine kadar yüzünün her noktası insana cana yakın ve aynı zamanda bir şeyler vaat ediyormuş gibi gelir. Esrarengiz ve zarif bir gülümseme vardır dudaklarında. Tablonun bütün büyüsü bu gülümsemedir. Ölümsüz tablonun kahramanı Mona Lisa’nın gülüşü aynı hayat gibi... Siz nasıl bakarsanız öyle gözüküyor...

İşte biz organ nakil koordinatörlerine de siz nasıl bakarsanız öyle görürsünüz diye düşünüyorum. Bu bağlamda yaşadığımız

duygusallıktan azıcık bahsedersek hata etmeyiz.

Çünkü bizim birileri ile tanışmamız, bazıları için karanlığa yuvarlanmak demek, bazıları içinse sonsuz ümit. Bazen birilerine acı haberi verip, onlardan başla insanlara hayat vermek adına organ bağışı görüşmesi yaparken, diğer taraftan ölümün kıyısında dolaşan hastalara ümit vermek de var. Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz…

Mona Lisa (La Gioconda veya La Joconde olarak da bilinir) İtalya, Floransa’daki Rönesans sırasında Leonardo da Vinci tarafından kavak bir pano üzerine resmedilmiş 16. yüzyıl yağlıboya portresidir. Çalışma halen Fransız Hükümeti tarafından özümsenmektedir ve Paris’teki Louvre Müzesi’nde Francesco del Giocondo’nun karısı, Lisa Gherardini Portresi başlığı altında sergilenmektedir. Tabloda oturmuş bir bayan resmedilmiştir, bayanın yüzünün kime ait olduğu hala gizemini korumaktadır. Yüz ifadesindeki belirsizlik, kompozisyonundaki anıtsallık, atmosferdeki ilginçlikler, tablo hakkındaki çalışmaları devam ettirmektedir. Bu tablo, geniş ölçüde tanındı; karikatürleri yapıldı, araştırıldı ve Louvre Müzesi’nin en önemli eserlerinden olarak düşünüldü.

Page 49: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 47

Organ bağışı için çalışmak zordur.

Biz hastaları iyileştirmek için çalışırız, Ümit olmaktır amacımız.

Hayatın kalmakla gitmenin arasındaki ince bağ olduğunu biliriz.

Hastalarıngözlerinde ışık görmek ister, bunun için kötü haber vermenin ıstırap dolu dakikalarında da varolmak zorunda kalırız.

Her gün ölümü hatırlar, hatta eşimizi çocuğumuzu ikinci plana atarak bunu onlara da hatırlatırız.

Öyle bir özveri vardır ki içimizde; yaşadığımız gerçek hayat hikayelerini anlatsak taştan kalpler bile erir.

Gün ışığına hasret yaşarız bazen, bazense saatlerce telefonda organizasyon yaparken radyasyonun dibine vurmuşluğumuz da vardır.

Fiziksel yorgunluk da vardır elbette ki…

Ama ölümden hayata uzanan çizgiyi hatırlatmaksa amacımız; “yorulmamalıyız” deriz.

Ama en zoru da duygusal yorgunluktur.

Çünkü yakınını kaybetmiş acılı birinin yanına o odaya girerken, elimizden bir şey gelmediğini en iyi biz biliriz.

O an zaman durur. O an kelimelerin bittiği andır.

Üstüne bir de bunu sevdiklerine söylemek gibi çok zor bir görevi yerine getirmemiz gerekiyordur.

ONLARIN… hayatın bittiği o noktada başka hayatlara CAN vermek için bilgilendirmeleri bizim görevimizdir.

Giden zaten gitmiştir, ellerinde yapacakları hiç bir şey kalmamıştır.

Ama kalan ve hayat bekleyenler için bir umut vardır.

İşte bu meslek öylesine zor bir iştir ki;Şimdi de onlar için çalışmak zorundayızdır.O yükü paylaşmak çok zordur.O yükü bizlerle paylaşmak gerekir…Bu benzetmeyi yapınca uzun uzadıya mesleğimi anlatmak isteyeceğimi düşündünüz biliyorum. Ama yanıldınız. Belki başka bir yazıda daha uzun uzun duygularımızı kaleme alırız neden olmasın? Ama şimdi asıl yapılması gerekeni, ilk akla gelmesi gereken kahramanları düşünmenizi istiyorum. ONLAR organlarıyla başka canlara hayat olmuş merhum veya merhumeler ve ONLAR onların yüce gönüllü aileleri. Aslında bu yazının çıkma nedeni… Çok saygıdeğer organ nakli donörleri ve donör aileleri…

Onlar…Onlar ölümlerinden sonra başka hayatlara can olmuş kahramanlar…ONLAR… UMUTLA YAŞAM BEKLEYEN HASTALARA UMUT OLDULAR YENİ BİR YAŞAM BAĞIŞLADILAR.ONLAR… BİRER KAHRAMANONLAR… HAYATA ANLAMLI BİR HATIRA BIRAKTILARONLAR… HİÇ UNUTULMAYACAK ONLAR… BAŞKA CANLARDA YAŞAYACAKLAR

H.S.42 YAŞINDAYDIÖĞRETMENDİEN BÜYÜK HAYELİ MUTLU YAŞAMAKTI.O 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ.

N.E.53 YAŞINDAYDIEVHANIMIYDIEN BÜYÜK HAYELİ İNSANLIĞA FAYDALI OLMAKTI.6 KİŞİYE HAYAT VERDİ.

F.D.30 YAŞINDAYDIANNESİ VE KARDEŞLERİNİN BİRTANESİYDİ.O 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ.O ŞİMDİ BAŞKA CANLARDA

Ç.K. 37 YAŞINDAYDI0 BİR EVLAT O BİR ANNE O BİR EŞTİ.4 KİŞİYE HAYAT VERDİ.

NK 10 YAŞINDAYDI. O DAHA ANNE KOKUSUNA DOYMAMIŞ KÜÇÜK BİR KIZDI. 4 KİŞİYE HAYAT VERDİ.

FŞ. 24 YAŞINDAYDI. GERÇEKLEŞTİREMEDİĞİ HAYELLERİ VARDI. 4 KİŞİYE HAYAT VERDİ.

“Ölüm, ebedi bir uyku değildir.

Ölüm, ölümsüzlüğün başlangıcıdır.”

Organlarıyla hayat bekleyenlere yeni bir HAYAT BAĞIŞLAYAN O KAHRAMANLARA Allah’tan rahmet diliyoruz. Onları minnet ve şükranla anıyoruz.

Ve ONLARIN AİLELERİ

ONLAR.. En acı günlerinde duyarlı davranışları ve kararları sayesinde yaşamın kıyısındaki birçok hastanın hayatını değiştirdiler.

Onların sayesinde birçok kişi yaşama yeniden tutundu.

Onlar bize fedakârlık, erdem, duyarlılık, insanlık örneği kelimelerinin anlamını gösterdiler.

ONLAR… Yanan yüreklere su serptiler.

Maddi ve manevi değeri biçilmez bu özverili ve ulvi davranışlarından dolayı, hayata yeniden dönmelerine vesile oldukları insanlar adına ONLARA sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Organ nakli bekleyen hastalar ve aileleri için yaşananlar yapmak zorunda oldukları bir yolculuktur. Bu yolculukta bilinmeyen şeylerle karşılaşacak ve çoğu kez kendilerini umutsuz ve çaresiz hissedeceklerdir. Siz umut olun. Çaresiz insanlara çare olun.

Söylenecek çok söz var ama kelimelerin kifayetsiz kaldığı dakikalar vardır ya işte ORGAN BAĞIŞI çatısının altında kelimeler çoğu zaman kifayetsizdir. Geriye anlamı en büyük olan cümle kalır o ise;

“Gelin Organ Bağışlayalım Bir Hayat Biterken Başka Birine Hayat Bağışlayalım”

Fatma Başyiğit UçarSağlık Bakanlığı- Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Page 50: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 48

Gümüşsuyu Mah. İnönü Caddesi, No:45 / 5 D.4 Beyoğlu / İstanbulTel: +90 212 293 93 01 / Faks: +90 212 293 93 02

E Posta : [email protected]

Page 51: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 49

Akciğer NakliSonrası Görülen İnfeksiyonlar

Akciğer transplantasyonu olan hastalar için en sık ve ölümcül komplikasyon infeksiyondur. Bu infeksiyonlar verici kaynaklı olabilir veya alıcıda inaktif olup doku reddini önlemek için kullanılan, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar nedeniyle aktifleşebilir. Hastalar infeksiyonu toplumdan ya da hastaneden alabilir. Toplum kökenli infeksiyon kaynakları; hastanın kendi florası (mikropları), çevresel ortam ve hasta yakınlarıdır. Hastane kökenli infeksiyonlarda ise tıbbi gereç ve işlemler, hastane içi çevresel ortam, sağlık personeli ve diğer hastalar kaynak olmaktadır. İnfeksiyon etkenleri bakteriler, mantarlar (küf ve mayalar), virusler (sitomegalovirus-CMV, başta olmak üzere) olabilmektedir. Bu etkenler sağlıklı bireylerde sık rastlanmayan,

hastalık yapsa da kolay atlatılan ancak özellikle vücut direnci baskılanmasını fırsat bilen ve bu hasta grubunda ciddi hastalık yapabilen mikroorganizmalardır.

Transplantasyon sonrası infeksiyonlar için üç özel dönem vardır.

1. Transplantasyon sonrası 1-4 hafta: Genellikle hastane kaynaklı infeksiyonlar (yara yeri iltihabı, akciğer, üriner sistem infeksiyonları) sık görülür.

2. Transplantasyon sonrası 1-6 ay: Daha çok CMV, mantar infeksiyonları gibi vücut direnci baskılanmasını fırsat bilen mikroorganizmalar ile fırsatçı infeksiyonlar görülür.

3. Transplantasyon sonrası 6 aydan sonra: Bu dönemde bağışıklık baskılanması

azaldığı için daha çok toplum kökenli infeksiyonlar görülür.

Bu ilk iki dönemde infeksiyonlardan korunmak için standart önlemler yeterli olmadığından bağışıklık sistemi toparlanıncaya dek, olası infeksiyonlara karşı korunmak için ek antibiyotikler kullanılmaktadır. Ayrıca transplantasyon öncesi dönemde zatürre (pnömokok) aşısının yapılması ve her yıl sonbahar başlangıcında grip aşısının yapılması da koruyucu önlemdir.

İnfeksiyonlardan korunmak için hastaların günlük yaşamlarında ayrıca dikkat etmeleri gereken durumlar:

• Havuz, sauna, hamam gibi yerlere girilmemeli

• Evde hayvan bulunmamalı.

• Hayvanların dışkılarına çıplak elle dokunulmamalı,

• Kuş ve kedi gibi hayvanlardan uzak durmalı.

• İlk üç ay halka açık ve kalabalık yerlerde bulunulmamalı, bulunulacaksa maske takılmalı

• Bulunduğu ortamda inşaat, tadilat gibi tozlu işler yapılmamalı

• Ateşli hastalığı olan insanlarla yakın temasta olmamalı

• Bulaşıcı hastalığı olan kişiler ziyaret edilmemeli

• Çiğ veya az pişmiş et ve yumurta tüketilmemeli

• Eller sık sık yıkanmalı, vücut ve diş temizliğine dikkat edilmeli

Yazan;Prof. Dr. Funda Timurkaynak

Page 52: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 50

YAŞAR VE MERYEM

KAPTAN

Hazirlayan;Güzide Özdemir

Page 53: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 51

Amasra.Dillere destan güzelliğiyle bizleri mest ederken; ilçenin gezi ve balıkçı teknelerinin bulunduğu büyük limanına ulaştık. Kaptan Yaşar Yıldırım ve bölgenin tek bayan kaptanı olan eşi Meryem Yıldırım ile çok hoş bir sohbet yaptık.İki çocuklu çiftin; biri yazın biri kışın çalışıyor tabiri caiz ise. Balıkçılık sezonu kapanınca yaz sezonu başlıyor Amasra’da. Sezon başlayınca gezi tekneleri bakımdan da çıkmış oluyor ve gece-gündüz Amasra sularında ağırlıyorlar misafirlerini. Büyük Liman’dan kalkan gezi teknelerine rağbet çok tabi. Tavşan Adası, Çakraz, Boztepe turlarının yanı sıra, dilerseniz açık denizde bile teknede mangal yapabileceğiniz grup turları da yapılabiliyor. Mükemmel ev sahipliği yapan Kaptan Yaşar’ı da kısa bir röportaj yapmadan bırakmıyoruz.

Page 54: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 52

HB: Yaşar Kaptan nasıl başladı denizlere sevdanız?

YK: Öncelikle Organ Bağış’ında farkındalığı arttırmak amacıyla düzenlediğiniz etkinlik için İlçemizi seçtiğiniz ve konuğumuz olduğunuz için gerçekten çok teşekkür ederiz. Ben çok küçük yaşlarda balıkçılık yapan büyüklerimin yanında küçük işler yaparak başladım bu işe. Kısaca tayfa diyebilirsiniz yani. Yıllarca böyle çalıştım. Yaşım ilerledikçe yaptığım birikimlerle, küçük bir balıkçı teknesi satın alarak işimi geliştirdim. Amasra’yı terk edemedim ve daha da gezi teknesi de alarak bağlandım. Şimdi ise kışın balıkçılık, yazın turistik amaçlı geziler yapıyorum denizlerde. Bu coğrafya ilham kaynağım oldu hep, burada evlendim, burada doğdu çocuklarım. Sonunda evimi de buradan aldım ve artık burada yoluma devam edeceğim.

HB: Ailenizin ve deniz?

YK: Bu güzel beldede eşim ve çocuklarımla yaşıyorum. Eşim de kaptan, o da yazları tekne turları ile ilgileniyor. Pınar ve Umut adında bir kızım ve oğlum var. Bir babanın mutlaka bir kızı olmalı diye düşünmüşümdür. Kızım benim her şeyimdir, onun sevgisi bana her zorluğu aştırır. Oğlum Umut; adından da anlaşılacağı gibi umudum, özlemim ve hayallerim gibidir. İkisini de çok seviyorum.

HB: Sizce Organ Bağışı neden önemlidir?

YK: Bence insanlar organ bağışlamaktan korkmamalı, yaşarken bu kararını yazılı hale getirmelidir. Türkiye’de ve dünyada çok sayıda organ bekleyen hastamız var.

Maalesef kalp ve akciğer gibi organların canlı vericisi olamıyor. Böyle olunca insanlar onlar bağışı beklerken hayatlarını kaybediliyorlar. Hepimizin başına gelebilir bu hastalıklar ve her birimizin duyarlı olması gerekir diye düşünüyorum.

HB: Evet, sıra Meryem Kaptan’a geldi…’’Evde kimin ağırlıklı sözü geçer?’’ diye soruyoruz kaptan eşlere. Gülerek cevap veriyor Meryem Kaptan: ‘’Kaptan, kaptandan izin almaz’’ diyor. Ona da sormak istediğimiz birkaç soru var tabi…

HB: Meryem Kaptan, gezi teknesini sizin kullandığınızı gören turistlerin tepkileri nasıl oluyor?

MK: Kaptanlık mesleği fazlaca erkeklere mal olmuş bir meslek. Diğer hava, kara

taşıtlarını süren kaptanlar için de aynı durum geçerli aslında. Bayan makinist, bayan uzun yol kaptanı, bayan pilot gibi ben de bir endişelendiriyorum insanları. Özellikle bayan misafirlerimin hep takdiri ve desteğini aldım bugüne kadar. Erkek misafirlerimiz, tekne limandan hareket edene dek tedirgin yüzlerini gizleyemese de; denize açıldığımda şaşkın bakışların gülümsemeye dönüştüğünü tespit etmem uzun sürmüyor. Amasra’ya yolu düşen yerli yabancı misafirlerimiz eğer tekne turuna çıkmışsa beni de zaten görmüştür. Özellikle benimle tekne turu yapmayı bekleyen konuklarım da oluyor tabi.

HB: Kaptanlığa başlama süreciniz nasıldı?

MK: Aslında eşim Yaşar Bey teknede ona yardım etmemi pek istemiyordu. Çünkü ona göre de bu bir erkek işiydi. Gerçi önceden çocuklarımız küçük olduğu için ben de çok istekli olamadım hatta hiç düşünmedim diyebilirim. Eşimin iyi niyeti ve hassasiyeti zamanla bize iş ortamında fazlaca zarar vermeye başlamıştı. Yakın bir arkadaşımın inanılmaz motivasyonuyla ben de kaptanlık için başvurumu yaptım ve kısa sürede eşimin de desteğiyle öğrendim. Ogün bu gündür teknenin kaptanlarından biri de benim. Kadınlar biraz daha yönetmeyi sever ya, zamanla tekne turlarının organizasyon masasına da el attım. Eşim kışın ben yazın çalışırım anlayacağınız…

Page 55: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 53

HB: Çocuklarınız da meraklı mı denize?

MK: Kızımız Pınar ve oğlumuz Umut ikisi de teknede büyüdüler. İkisi de çok iyi yüzücüdür ve denize hayranlar. İkisinin de özel bir ilgisi yok kaptanlığa açıkçası. Pınar üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatına atıldı zaten. Umut ise hala öğrenci. Gelecekte böyle bir istekleri olur mu bilemem tabi.

HB: Sizin organ bağışı ile ilgili söylemek istedikleriniz neler?

MK: Ölümü hatırlatıyor ‘’organ bağışı’’ sözü insana. Belki de onun için korkuyor insanlar bağışı konuşurken. Bence doğum kadar normal bir süreç ölüm. Hepimiz bir gün farklı sebeplerle öleceğiz şüphesiz. Ancak bir yoğun bakım ünitesinde ve beyin ölümünüz gerçekleşirse organ bağışı söz konusu olabiliyor. Evde, yolda yani yoğun bakım dışında bir ölümde zaten organlar bağışlansa da kullanılamıyor. Nasıl öleceğimizi bilemiyoruz. Ama ben herkese şunu söylemek istiyorum; biz bu dünyadan göçüp gittiğimizde artık organlarımıza ihtiyacımız olmayacak. Organlarımızı hayatta bırakalım ki, birilerine umut ışığı olsun…

Page 56: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 54

AKCİĞER NAKLİCERRAHİSİ

Yazan;Uzm Dr. Songül Büyükkale

Son dönem hastalıkları medikal tedavi ve cerrahi uygulamalar ile tedavi edilemeyen hastalarda uygun koşullar sağlandığında hastalıklı organın çıkarılıp bağışlanan sağlıklı bir organ ile yeniden yaşam fonksiyonlarının sağlanması organ naklinin ana prensibini oluşturmaktadır.

İlk uygulamaları 1933 yılında başlatılan organ nakli çalışmaları 1954 yılında ilk böbrek nakli ile ilk başarılı sonuçlar elde edilmiş ülkemizde ise ilk organ nakli 1975 yılında Prof. Dr. Mehmet Haberal ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Prof. Dr. Mehmet Haberal yaptığı çalışmalar ile ülkemizde organ naklinin kurucusu olmuştur. Karaciğer nakli alanında ise Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, 2014 yılında dünyada organ nakli ve çocuk cerrahisi alanında en yenilikçi 20 cerrahtan birisi seçilmiştir.

Diğer organ sistemleri ile karşılaştırıldığında anatomik ve immunojenik özellikleri ile ayrı bir yapısı olan akciğer nakli ise dünyada ilk olarak 1963 yılında James Hardy tarafından uygulanmıştır.

Akciğer nakli endikasyonları olan hastalıklar şu alt başlıkta sıralanır

-Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı/KOAH

Amfizem

Alfa-1-Antitripsin Eksikliği

Bronşiolit

Lemfangioleiomiyomatozis (LAM)

Eosinofilik granulom

-İnterstisyel Akciğer Hastalığı

İdiopatik Pulmoner Fibroz

Sarkoidoz

Skleroderma

- Kistik Fibroz

- Bronşektazi

- Pulmoner Hipertansiyon

İdiopatik

Eisenmenger Sendromu

Akciğer nakli öncesi her bir alıcı nakil için detaylı olarak değerlendirilir. Hastanın akciğer nakli gerekli kılan ciddi akciğer yetmezliği olması ve yapılacak cerrahi işlemi güvenli olarak uygulanabilecek fonksiyonlarının olması gereklidir. Hastanın tüm bu cerrahi süreç ve sonrasında tedaviyi eksiksiz yerine getirmesi, fizyoterapi, rutin uygulamalar ile kontrollerini sağlaması bir koşuldur.

Akciğer nakli öncesinde hazırlıkları tamamlanmış hastalar tüm dünyada mevcut sisteme göre bekleme listesine alınırlar. Amerika Birleşik devletlerinde UNOS, Avrupa ‘da Eurotrans ülkemizde ise Ulusal Koordinasyon Merkezi (UKM ) tarafından kontrol edilen sistemlerde organ bağışı bildirildiğinde sıralamadaki ünite ile görüşülerek bağışlanan organ için uygun alıcı belirlenir. Akciğer nakli organ alıcılarında en önemli iki kriter:

-Kan grubu

-Vericinin akciğer boyutları ile uyumudur.

Akciğer Nakli Cerrahisi

Akciğer nakil ekibinden iki cerrah ve koordinatör organ bağışı bildirildiğinde organı almak üzere vericinin hastanesinde ulaşır. Nakil gerçekleşecek olan ünitede ise alıcının hazırlık işlemleri başlatılır. Donör akciğer dokusu toraks açıldığında tekrar değerlendirilir. Uygun olduğuna karar verilince nakil yapılacak üniteye bildirilerek alıcının akciğerinin çıkarılması eş zamanlı başlatılır.

Donör organ cerrahisinde kros klemp uygulaması hemen öncesinde pulmoner arter kateteri yerleştirilir, kros klemp uygulanır ve antegrad perfüzyon tamponize Perfadex solüsyonu ile (4 lt) sağlanır. Perfadeks solüsyonu ile perfüzyon yapılarak akciğer dokusunun transport sırasında soğuk iskemide zarar görmemesi sağlanır. Akciğer dokusu toraks içinde serbestlenir, vasküler yapılar rezeke edilir ve akciğer dokusu orta basınç ile şişirildikten sonra trakea

Page 57: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 55

kapatılarak akciğerler toraks dışına çıkarılır. Steril koşullarda buz kalıpları içine yerleştirilen akciğer dokusu alıcının bulunduğu cerrahi üniteye ulaştırılır. Transplant yapılacak akciğer dokusu steril olarak açılır ve retrograd olarak tekrar Perfadex ile perfüze edilerek implante edilmek üzere vasküler yapılar hazırlanır.

Alıcı hastaya cerrahi işlem öncesinde pulmoner arter kateterizasyonu ve transözafagial ekokardiografisi yapılır. Akciğer kantitatif ventilasyon perfüzyon ölçümlerine göre belirlenen hemitoraksda (sağ/sol) hastalıklı akciğeri çıkarmak üzere torakotomi uygulanır. Hastalıklı akciğerin toraks dışına çıkarılması altta yatan hastalığa göre cerrahi teknik zorluklar içerir. Ülkemizde fibrotik hastalıkların sık olması diseksiyonu engelleyen plevral yapışıklıkların eşlik etmesine neden olmaktadır. Son dönem hastalıkları ileri düzeyde olan ya da preoperatif pulmoner arter basınçları yüksek hastalarda cerrahi işlemi uygulayabilmek amaçlı Ekstrakorporeal Membran Oksijenizasyonu (ECMO) ile santral/periferik kanulasyon gerekli olabilir. Alıcının hastalıklı tek akciğeri toraks dışına çıkarıldığında vericini hazırlanmış akciğeri implante edilmek üzere toraks içine alınır ve sırası ile bronş, atrium ve pulmoner arter anastomozu uygun cerrahi teknik ile yapılarak aşamalı olarak perfüzyon ve ventilasyon başlatılır. Akciğerin perfüze olduğu ve ventilasyonu gözlenir. Endikasyona göre tek yada çift akciğer nakli uygulanır. Çift akciğer nakli uygulanacak hastalarda implante edilen akciğer ventilasyonu sağlandıktan sonra karşı hemitoraksa torakotomi uygulanır ve diğer akciğer implante edilir.

Akciğer Nakli Sonrası Dönem:

Cerrahi sonrası erken dönem bağışıklığı baskılayıcı tedavi ve

implante edilen akciğerin fonksiyonunu sağlaması için önemlidir. Hastalar solunum desteği olan ventilatörden ayrıldıklarında yoğun bakım ünitesinden transplantasyon kliniğine nakledilirler. Bu dönemde artık kendi basit ihtiyaçlarını karşılayabilir, servis içerisinde günlük fizyoterapisini sağlarlar. Birinci ay sonunda ev koşulları gözden geçirilir ve hasta yakınlarının eğitimi tamamlanır. Hasta kendi ilaç tedavisini uygulamak üzere servis hemşiresi tarafından uyumu denetlenerek hastaneden taburcu edilir.

Takiplerinde hastaneye düzenli kontrole çağrılan hastaların rutin bronkoskopik incelemeleri, ilaç kan düzeyleri, ilaçların etkilerine bağlı şikayetleri değerlendirilerek tedavileri gözden geçirilir. Günlük ilaçların düzenli kullanımı ve egzersizlerin aksatılmadan yapılması bir koşuldur. Hastalar haftalar içerisinde artan egzersiz kapasiteleri ile uzun dönemdir yapamadıkları günlük aktivitelerini artık kolaylıkla yerine getirebilirler.

Hastanemizde akciğer nakli olan ilk hastamız alfa-1 antiripsin eksikliğine bağlı amfizem nedeni ile Mart 2012 tarihinde opere edilmiştir. Hastamız nakil sonrası bir kurumda iş hayatına halen devam etmektedir.

Uluslararası Kalp-Akciğer Nakli Derneğinin (ISHLT) 2013 yılı verilerinde ise 1994-2012 yılları arasında üçüncü yılındaki 7973 hastanın %37’sinin yarı ya da tam zamanlı çalışmakta olduğu bildirmiştir.

Akciğer nakli sadece hastalıkların tedavisini sağlayan cerrahİi bir süreçten oluşmamakta; nakil öncesinde bağımsız hareket edemeyecek kapasitedeki hastaların topluma sağlıklı bir birey olarak katılmasını sağlayarak sağlık sistemi içerisinde ki önemini giderek artırmaktadır.

Page 58: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 59: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 57

Mario LeviKadınların dünyasını bir kadın anlatıyor. Bir şairin kaleminden yazılan yedi öykü. Her satırda şiirsel bir dize, korku, gerilim ve sürpriz dolu kurgu. Türkiye Edebiyatı yeni bir öykü klasiğine kavuşmuştur. Okuyucuya şiddet içermeyen bir şiddetle tavsiye olunur.

Benjamin AEÇok yönlü bir şair, şarkı söz yazarı, çevirmen, tiyatro yazarı olan Yelda Karataş kadının dünyasına ait yedi öyküden oluşan yeni bir öykü kitabı ile bizi selamlıyor. Kitaptaki öykülerde birçok kadının kelimelere dökemeyeceği ruh halleri öykülerin kahramanları ile bize en çıplak halleriyle sesleniyor.Gila Kohen ve Hacı Bektaşı Veli öykü ödüllerine sahip iki öykü de kitapta yer almaktadır..

Safran Çiçeği’nde yer alan Fırat’ın Vefası isimli öyküden bir bölümDenize karışan suların sesini yazmak istedim hep. Çocukluğumuzun mavi ninnisini, hayatın görkemli, çok sesli uğultusunu söylemek istedim her dilde. Bakın, akşam batıyor İstanbul’a; bir akşamla birlikte neler batıyorsa dünyamıza, gözlerinize de batsın istiyorum. Bir acının dibine neler batıyorsa, bir yeni yetmenin kalbine, bir kadının gözyaşlarına, savaşsız bir gün görmemiş toprağımıza. Uzun zaman önce, cennet yeryüzündeymiş, toprak insana hiç yabancı değilmiş. Bütün ülkeler herkesin, herkes birbirininmiş. O zamanlar, bu bereketli toprakları sulayan iki nehir varmış. Bu nehirler, yeryüzünü bereketlendirirmiş. Annemin masalları hep böyle başlardı. Ama masallar büyümüyor ki büyüklerle. Masallar hep çocuk kalıyor.’

ÜLKEMİZ DEĞERLİ ŞAİR VE YAZARLARINDAN YELDA KARATAŞ İLK ÖYKÜ KİTABINI

ÇIKARDI.

Page 60: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 58

Page 61: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 59

Cengizhan TurgutTokat Devlet Hastanesi

Organ ve Doku Nakli Koordinatörü

hepimiz biliyoruzdur. Ancak her ölümden sonra organ alınamayacağını bilmiyoruz. Bir kişiden organ alınabilmesi için o kişinin yoğun bakım ortamında beyin ölümünün tespit edilmesi gerektiğini ancak bu şekilde organlarının kullanılabileceğini, aksi şekilde hayatını kaybedenlerin organlarının ise şimdilik maalesef kullanılamayacağını bilmiyoruz.Bir organın hiçbir özellik aranmadan herhangi birine nakledilemeyeceğini, organ alıcısının ve vericinin kan grubu, doku uyumu gibi birçok testlerden sonra naklin gerçekleşebileceğini bilmiyoruz. Tıpta en temel ilkenin bireyin yaşam hakkı olduğunu ve çok küçükte olsa hayata dönme şansı varsa bu şansı sonuna kadar kullanılması gerektiğini dolayısıyla kişi ölmeden önce organ nakli kararı alınmadığını bilmiyoruz.Organ naklinde dinen bir sakınca olmadığını, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu konu ile ilgili kararını 1980 yılında aldığını, organ bağışının bir insandan bir insana yapılabilecek en büyük yardım olduğunu bilmiyoruz.Ülkemizde organ nakli yapıldığını biliyoruz ama ülkemizin organ nakli konusunda dünyadaki sayılı ülkelerden bir tanesi olduğunu, organ nakillerini başarılı bir şekilde gerçekleştiren profesyonel ekiplerimizin olduğunu, dünyaya örnek bir sistemimizin olduğunu bilmiyoruz. Dahası bu kadar başarılı ekiplere sahipken organ nakli sayısının ne kadar az olduğunu, organ naklinin ancak duyarlı kişilerin bağışlayacağı

organlarla mümkün olduğunu aksi halde nakillerin olamayacağını da bilmiyoruz.Fakat şunu iyi biliyoruz; güzel ülkemizde organ nakli hizmetlerinin gelişmesi için hiçbir şekilde mesai mefhumu gözetmeden, gerektiğinde aileleriyle, çocuklarıyla kısacası sevdikleriyle beraber geçirecekleri zamandan feragat eden, canla başla çalışan Sağlık Bakanlığımız, idarecilerimiz, nakil cerrahlarımız, hekimlerimiz, organ nakli koordinatörlerimiz, yoğun bakım ve acil servis çalışanlarımız, sağlık çalışanlarımız, transfer görevlilerimiz ve organ nakli konusu anlatıldığında gözünü bile kırpmadan destek olacak, fedakarlıktan kaçınmayan duyarlı insanlarımız var. BİLİYORUZ…

Neyi bilmiyoruz dediğinizi duyuyor gibiyim. Her şey 2014 Şubat ayının son günlerinde Antalya ‘da katıldığım, Bakanlığımızın düzenlediği eğitici eğitiminden dönerken uçakta duyduğum bir kelime üzerine şekillendi aslında. Bilmiyoruz.Bende sizin gibi kendime sordum bu soruyu toplum olarak neyi biliyoruz, neyi bilmiyoruz. Konu organ nakli ve organ bağışı olunca şöyle bir hafızamı zorladığımda aslında birçok şeyi bilmediğimizi anladım. Şöyle ki; toplum olarak organ nakli hakkında çok bilgili olduğumuz söylenemez ancak gelin görün ki bizde fikir çoktur, öyle ya ayağına top değmemiş birisi futbolcuyu, teknik direktörü ağır bir şekilde eleştirir ve ona fikirler verir. Organ nakli hizmetlerinde de durum pek farklı değil, doğru yanlış bir çok fikir var toplumda.Organ bağışını her sağlık kurumunda bulunan bağış merkezlerine yapabileceğimizi, bundan ailemizin haberdar olması gerektiğini, biz organlarımızı bağışlasak bile ailemizin rızasının şart olduğunu ve dilediğimiz zaman bu fikrimizden vazgeçebileceğimizi bilmiyoruz.Beyin ölümü ve bitkisel hayatın tamamen farklı şeyler olduğunu, beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişinin hayata veda ettiğini ancak bitkisel hayattaki bir kişininse hala canlı olduğunu, aralarındaki farkın siyah ve beyaz kadar aşikâr olduğunu bilmiyoruz.Kadavradan organ naklinin, hayatımızı kaybettikten sonra gerçekleştiğini

Bilmiyoruz..

Page 62: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 60

DİyetİsyenSevdaBoyacı

Yeni Yaşam Tarzınız,Beslenmeniz!!Beslenme desteği; hastanın transplantasyon için değerlendirilmesi ve nakili bekler iken adaylığını korumasına ve yaşam kalitesini uygun şekilde sürdürmesine yardımcı olmayı amaçlar. Nakil sonrası ise yeterli beslenmenin sağlanması yara iyileşmesini teşvik etmek, metabolik ihtiyaçları desteklemek ve boşalan besin depolarının doldurulması için önemlidir.

TRANSPLANTASYON ÖNCESİ DÖNEMDE BESLENMEBu dönemde beslenme tedavileri; hastanın kilo kazanımı sağlamak, nakil bekleme süresince kilo kayıplarını önlemek ve yaşam kalitesi standartlarını sürdürmesine destek vermek yada nakil için güvenli kabul edilen kilo hedefleri için kilo kaybını amaçlamaktadır. Bu nedenle de hastalara nakil öncesinde sağlıklı beslenme planları oluşturulur ve takip altına alınır. Akciğer nakli adayları için öngörülen hedef kilo değerleri, ideal vücut ağırlığının >%70 veya <%130 yada BKI’ si 17 -27 arasında olması önerilir.

UZUN SÜRELİ BESLENME TEDAVİSİTransplantasyon sonrası hastalar immunsupresif ilaçlar ve kortikostroidlerin yan etkileri nedeniyle yüksek risk altındadırlar. Bu hastalarda obezite, diyabet, hipertansiyon, osteoporozis, hiperlipidemi, hiperkalemi gibi uzun dönem komplikasyonları görülebilmektedir. Bazı çalışmalarda tranplantasyondan 1 yıl sonra fazla kilo artışı olan hastaların rejenerasyon riskinin ve kilo artışına bağlı sekonder hastalık (hipertansiyon, diyabet ve dislipidemi gb.) riskini arttırabileceği ön görülmüştür. İşte bu nedenler ve bunların

yanısıra nakil sonrasında hastalara besinlerle bulaşabilecek mikropları engellemek amacıyla,hasta ve yakınlarına besin hazırlama, pişirme ve saklama teknikleri konusunda eğitimler verilir. Ağırlık takipleri yapılarak ideal ağırlıkta kalmaları amaçlanır.

HİPERTANSİYONTransplantasyon sonrası hipertansiyon tedavisi zor olabilmektedir. Diyette sodyum alımını 2-3 g’ la sınırlamak ve fiziksel aktivite düzeyini arttırmak hipertansiyon tedavisi için olumlu bir davranış değişikliği olacaktır.Tuz ve sodyum alımını sınırlamanız gerektiğinde; * Rafine sofra tuzu, iyotlu tuz veya işlenmiş kaya tuzu kullanırken miktarına çok dikkat etmeli veya sodyumu azaltılmış tuz kullanmalısınız, * Tuz içeriği yüksek olan salçalar yerine, tuz içeriğini kendiniz ayarlayabileceğiniz ev yapımı salçaları kullanabilirsiniz, * Salam, sosis, sucuk tuz içeriği yüksek, işlenmiş et ürünleri (nakilden sonraki ilk 6 aylık süreçte tüketilmesi uygun değildir) yerine taze et tüketimini tercih edebilirsiniz, * Tuz içeriği yüksek hazır çorbaların yerine, mevsim sebzelerinden hazırlanan veya geleneksel olarak pişirdiğiniz ev yapımı çorbaları tuz koymadan kendiniz hazırlayabilirsiniz, * Piyasada dondurulmuş olarak satılan hazır yiyeceklerden uzak durmalısınız. * Turşu yapımında tuz yerine sirke kullanabilirsiniz (nakilden sonraki ilk 1 yıllık süreçte tüketilmesi uygun değildir).

Page 63: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 61

Beden ağırlığınızı kontrol altında tutmanız , düzenli fiziksel aktivite yapmanız gerekmektedir. Fiziksel aktivitelerin sonucu vücudunuzda; * kalp ve solunum kaslarınızın güçlenmesini ve düzenli çalışmasını, * forma girmenizi ve daha iyi bir fiziksel görünüme sahip olmanızı, * vücudunuzun dayanıklılığının artmasını * kemiklerinizin sağlığının korunmasını sağlar.

HİPERLİPİDEMİGünlük kolesterol alımının <300 mg olması, doymuş yağ oranının azaltılması, çözünür lif alımının arttırılması hedeflenir.Kan kolesterol ve trigliserid düzeyleri kontrol altında tutmak için ; * Eğer olmanız gereken ağırlığın üzerindeyseniz, kilo vermelisiniz. * Bütün hayvansal ve bitkisel yağların tüketimini sınırlandırın, * Kırmızı et tüketirken yağsız kısımlarını tercih edin, balık, hindi ve tavuk tüketimini ihmal etmeyin, haftada 2-3 kez mutlaka yağsız pişirilmiş balık tüketin. Hindi etinde sağlıklı beslenme için gerekli olan yağsız protein bulunur. Kendinizi yemek yemek için iyi hissetmediğiniz bir dönemde hastalıklarınızla mücadele için hindi eti iyi bir tercihtir. Sandviçin içine koyacağınız hindi eti, kırmızıbiber, marul sizin için iyi bir destektir. * Yağ içeriği yüksek hazır besinlerden uzak durun, * Öğünlerde sebze tüketimini ihmal etmeyin, ancak salatalara aşırı miktarda yağ ilavesi yapmayın,( salata malzemelerinin çok iyi yıkanmış olmasına özen gösterin ve nakil sonrasındaki ilk dönemlerde yeşil yapraklı sebzeleri çiğ olarak tüketmekten kaçının)

* Kabuklu tüketilebilen meyvelerinizi çok iyi yıkadıktan sonra soymadan tüketin, * Kızartmalardan uzak durun, tercihiniz haşlama, fırın, buğulama ve ızgaradan yana olsun, * Katı yağ, margarin yada tereyağı,kaymak,krema gibi doymuş yağlardan zengin besinleri mümkün olduğunca tüketmeyin, * Yemeklere eklediğiniz yağdan fazlasını tüketmemeye özen gösterin, * Et ile pişirilen yemeklere ekstra yağ ilavesi yapmayın ve yemeklerinizi günlük tüketmeye özen gösterin, * Aşırı miktarda yağ ve şeker içeren hamur tatlıları yerine, yağ ve şeker içeriğinin daha az olduğunu düşündüğümüz sade veya meyveli süt tatlılarını tercih edin. Mümkünse süt tatlılarını evinizde kendiniz yapın ve günlük tüketin.

OSTEOPOROZİSOsteoporozis kronik akciğer hastalarında ciddi bir problemdir ve transplantasyondan sonra kemik kaybında hızlanma vardır. Nakil sonrası ilk 6-12 ayda ciddi kemik kayıpları görülebilir.Osteoporozun optimal tedavisi yeterli Ca ve D vitamini takviyeleri alımını gerektirir ancak bu tedaviler tek başına

kemik kayıplarını önlemeye yetmemektedir. Yaşa bağlı olarak osteoporoz tedavisi için 400 IU D vit ve 1000-1300 mg Ca alımı önerilmektedir. Ayrıca beden ağırlığı kontrol altında tutulmalı ve düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.

ENFEKSİYONAkciğer Transplantasyonu sonrası hastalar çeşitli faktörler nedeniyle enfeksiyon riski altındadırlar. Özellikle transplantasyon sonrası en riskli kabul edilen ilk 6 ay besin hijyen ve güvenliğine dikkat edilmeli ve özellikle çiğ yenilen besinlerin tüketiminde kaçınılmalıdır.Marketten aldığınız her besinin üretim ve son kullanma tarihini kontrol ederek satın almalı,yemeklerinizin taze olmasına özen göstermelisiniz, 2-3 günlük yemekleri tüketmemeli, pişirilen yemekler 24 saati geçtikten sonra tüketmemelisiniz.Temizliğinden emin olmadığınız yerdeki yemekleri tüketmekten kaçınmalısınız.Nakil sonrası dönemde hastanın kişisel farkındalığın artması, kontrolü elden bırakmaması çok önemlidir. Kontrol sizde!

Page 64: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 62

Page 65: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 63

17. TORAKS KONGRESİ’NEKATILDIK

Hayata bağış Derneği her yerde sloganı ile çıktığımız yolda, bilimsel faaliyetlere elimizden geldiğince katılıp, fırsat verildiğinde sağlık profesyonellerine organ bağışını hatırlatmak istiyoruz. Toraks Derneği tarafından düzenlenen 17. Yıllık kongresi 2-6 Nisan 2014 tarihleri arası Antalya Belek Titanic Deluxe otelde yaklaşık 2000 civarı hekimin katılımı ile gerçekleşmiştir. Derneğimize konaklama ve 4 gün boyunca stant açma imkanı sağlayan Toraks Derneği Yönetim Kuruluna ve Dernek Başkanı Prof.Dr.Sedat Altın’a tüm Hayata Bağış gönüllüleri ve hastalar adına teşekkür ederiz.

Page 66: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 64

Fotoğraf: Ertan AtalayCuma Tekin

Page 67: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 65

Page 68: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 66

Page 69: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 67

Page 70: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış Derneği 68

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?1. En büyük hücre devekuşu yumurtasıdır.

2. Ev kazalarında ölenlerin ve yaralananların bir yıldaki sayısı trafik kazalarında ölenlerin sayısına eşittir.

3. Dünyada ilk defa bir Müslüman(Saadettin Teksoy) kutuplarda namaz kılmıştır.

4. Türkiye’de Mehmet adında 1milyon 229 bin kişi var.

5. Bir okaliptüste yaklaşık 3 ton su vardır.

6. Dünyada kıtalar her yıl birbirlerine yaklaşık 1 cm yaklaşırlar.

7. Ege denizi eskiden büyük bir kıta idi oluşan depremler sonunda Ege denizi meydana geldi.

8. Kurbağaların zehirli bir böcek yuttuklarında(arı gibi) midelerini ağızlarından çıkarıp temizlerler.

9. Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

10. Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.

11. Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.

12. Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.

13. Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.

14. Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında Connecticut New Haven‘da yayımlanmıştı.

15. Avustralya‘daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.

16. İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.

17. Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya‘nın Ishigaki Adası‘nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.

18. Norveç‘in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz güneşli geçer.

19. Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.

20. Hindistan‘daki yıllık doğum sayısı, Avustralya‘nın toplam nüfusundan fazladır.

21. Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altın 200 kat daha fazlası okyanuslarda bulunmaktadır.

22. Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır. .

23. Salatalığın yüzde 96‘sı sudur.

24. Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.

25. Timsahlar renk körüdür.

26. Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.

27. Sadece dişi kanaryalar ötebilir.

28. Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.

29. İnciler sirkede erir.

30. Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.

31. En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa‘dır.

32. Sihirli sözcük ‚abrakadabra‘ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.

33. Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.

34. Eiffel Kulesi‘nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.

Page 71: Hayata bağış dergisi 4 Sayı

Hayata Bağış Dergisi - Hayata Bağış 69

SUDOKU BULMACA

Page 72: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 73: Hayata bağış dergisi 4 Sayı
Page 74: Hayata bağış dergisi 4 Sayı