halkbank kurumsal sosyal sorumluluk projesİ · halkbank kurumsal sosyal sorumluluk projesi...

53
ARALIK 2010 HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESĠ TEKSTİL VE HAZIR GİYİM SEKTÖR RAPORU

Upload: others

Post on 17-Oct-2019

41 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

ARALIK 2010

HALKBANK

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

PROJESĠ

TEKSTİL VE HAZIR GİYİM SEKTÖR RAPORU

Page 2: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

1

ĠÇĠNDEKĠLER

1 GĠRĠġ 2

2 MEVCUT DURUM 3

2.1 Sektörün Tanımı ve Sınıflandırılması 3

2.2 Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü 8

2.3 Dünya’da ve AB’de Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü 15

3 SOSYAL SORUMLULUK 22

3.1 Şartnameler 22

3.2 Kalite, Çevre ve Sağlık Standartları 24

3.3 Sosyal Sorumluluk Standartları 27

4 ÇEVRE 33

4.1 Çevresel Etkiler ve Riskler 33

4.2 Ekolojik Tekstil 39

5 Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ 45

6 SONUÇ 51

KAYNAKLAR 52

Page 3: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

2

1 GĠRĠġ

Günümüz dünyasında ekonomik, teknolojik ve politik gelişmeler toplumları oluşturan tüm

birimlerin birbirine olan bağımlılığını arttırmaktadır. Refah düzeyinin gelişmesi ve

sürdürülebilir kılınması için bireylere olduğu kadar kurumlara da önemli sorumluluklar

düşmektedir. 21. yüzyılda artık toplumlar, sosyal sorumluluğu yalnızca bireylerden değil,

şirketlerden de beklemektedir.

Bu değişim sürecinde, şirketlerin toplumla olan ilişkilerinde yükselen bir değer olarak

Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) kavramı karşımıza çıkmaktadır. KSS, kısaca

sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada özel sektörün sorumluluklarını yerine getirmesi

ile şirketlerin daha iyi bir toplum ve daha iyi bir çevre için gönüllü olarak katkıda bulunmaları

olarak tanımlanabilir.

Küreselleşmenin meydana getirdiği hızlı değişimler ile eski değerler ve eğilimler yerlerini

yenilerine bırakırken, Türkiye’deki önemli sektörler de yeni kavramlar ile tanışmakta ve bu

kavramların gereklerini yerine getirme yolunda önemli çalışmalar yapmaktadır.

Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü imalat sanayi içinde önemli bir yere sahiptir. İmalat

sanayi içinde istihdamda, üretimde ve ihracatta birinci sıradadır. Türkiye ekonomisi içinde tek

sektörün bu ölçüde büyük paya sahip olması bu sektördeki gelişmelerin tüm ekonomiye etki

etmesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu sektörde rekabet gücünün sürdürülebilirliği büyük

önem taşımaktadır. Türkiye ekonomisi ve sanayisi içinde önemli bir yere sahip olan bu

sektörün değişen dünya rekabet şartlarına uyum sağlaması gerekmektedir. Uluslararası

ticaretin önündeki engellerin her geçen gün azaldığı yeni ticaret düzeninde, iş gücü maliyeti

ve üretim hacmine bağlı avantajlar önemini yitirirken, sosyal ve çevresel standartlara uyum

gibi unsurlar, yeni rekabet avantajları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve

hazır giyim sektörünün mevcut durumu ile sektörü ilgilendiren sosyal ve çevresel ilkeler ele

alınarak, kendi KSS stratejilerini geliştirmek isteyen şirketlere, özellikle de KOBİ’lere, KSS

çalışmalarında yol gösterilmesi amaçlanmaktadır.

Page 4: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

3

2 MEVCUT DURUM

2.1 Sektörün Tanımı ve Sınıflandırılması

Tekstil ve hazır giyim sektörü, ülkelerin ekonomik kalkınma sürecinde önemli rol oynayan bir

sanayi dalıdır ve sanayileşme sürecinin ilk başladığı sektörlerden birisidir.

Tekstil ve hazır giyim sektörü, elyaf ve ipliği kullanım eşyasına dönüştürecek süreçleri

kapsayan işlemleri içerir. Bu tanıma göre; sektör elyaf hazırlama, iplik, dokuma, örgü, boya,

baskı, apre, kesim, dikim üretim süreçlerini kapsamaktadır. Elyaftan iplik ve mamul kumaşa

kadar olan kısım tekstil, kumaştan giyim eşyası elde edilene kadar olan süreç ise hazır

giyim sektörünün içinde değerlendirilmektedir. Sektörün nihai kullanıma yönelik ürünleri çok

genel olarak hazır giyim, hazır eşya ve teknik tekstiller olarak gruplandırılmaktadır. Bu

kapsamda çorap, kazak, gömlek, pantolon, takım elbise gibi giyim eşyası; perde, çarşaf gibi

ev tekstili; halı ve diğer tekstil yer kaplamaları; ağ, ip, kablo, taşıyıcı tekstil bandı, branda,

koruyucu bez, filtre, paraşüt, fren bezi, keçe gibi diğer tekstil ürünleri yer almaktadır.

Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilen ve dünyada en yaygın olarak kullanılan ekonomik

faaliyet sınıflama sistemi olan Tüm Ekonomik Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sanayi

Sınıflaması (International Standard Industrial Classification – ISIC) üçüncü revizyonunda,

tekstil ve hazır giyim sektörü 17. ve 18. bölümlerde sınıflandırılmaktadır.

Tablo 1. ISIC Rev.3 Faaliyet Alanları – Tekstil Sektörü

17 Tekstil ürünleri imalatı

171 Tekstil iplikçiliği, dokumacılığı ve aprelenmesi

1711 Tekstil elyafının hazırlanması ve iplik haline getirilmesi; tekstil dokumacılığı

1712 Dokumanın aprelenmesi

172 Diğer tekstil ürünleri imalatı

1721 Giyim eşyası dışındaki hazır tekstil ürünleri imalatı

1722 Halı ve kilim imalatı

1723 Halat, ip, sicim ve ağ imalatı

1729 Başka yerde sınıflandırılmamış tekstil ürünleri imalatı

173 Trikotaj (örme) ürünleri imalatı

1730 Trikotaj (örme) ürünleri imalatı

Page 5: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

4

Tablo 2. ISIC Rev.3 Faaliyet Alanları – Hazır Giyim Sektörü

18 Giyim eĢyası imalatı; kürkün iĢlenmesi ve boyanması

181 Kürk hariç, giyim eşyası imalatı

1810 Kürk hariç, giyim eşyası imalatı

182 Kürkün işlenmesi ve boyanması; kürk mamulleri imalatı

1820 Kürkün işlenmesi ve boyanması; kürk mamulleri imalatı

Hazır giyim sektörü, genel anlamda dokuma ve örme kumaşlardan kadın, erkek ve çocuklar

için gerek iş hayatında gerekse normal günlük hayatta olmak üzere günün her saatinde

giyilmek üzere üretilmiş tüm dış giysiler ile iç giysileri, bunların aynı malzemelerden olmasa

da aksesuarlarını ihtiva eder. Bu tarifte, erkek giysileri ile erkek çocuk giysileri arasında,

kadın giysileri ile kız çocuk giysileri arasında veya modern giysiler ile yöresel giysiler

arasında herhangi bir fark gözetilmemektedir.

Diğer yandan yatak örtüsü, nevresim takımı, tuvalet ve mutfak bezleri gibi dikiş ile

birleştirilerek veya kenarları dikilerek hazır eşya haline getirilmiş ev tekstili ürünleri ile kamp

eşyası gibi hazır eşyalar da elyaf, iplik ve kumaşlar gibi tekstil makinelerinden imalattan

çıktığı haliyle değil de dikiş ve benzeri işlemler sonrasında piyasaya sunulduklarından, hazır

giyim sektörü içerisinde değerlendirilmektedir.

Tekstil ve hazır giyim sektöründeki yeni gelişmeler bu sanayinin ürünlerinin nihai kullanım

alanlarını genişletmektedir. Günümüzde çok işlevli hazır giyim ürünleri gelişme döneminin

daha başlarında olup gelecek vaat etmektedir. Teknik tekstillerin ise kullanım alanları daha

da yaygınlaşmaktadır.

Tekstil teknolojileri, elyaf ve iplikten üretilen, genellikle esnek ve bazı durumlarda esnek

olmayabilen malzemelerin üretim teknolojileri ile bu malzemeleri şekillendirme ve mamul hale

getirmede kullanılan teknolojilerdir. Bu teknolojiler ışığında, tekstil ve hazır giyim üretimi en

geniş şekliyle aşağıdaki gibi özetlenebilir. Bu üretim sürecinin yanı sıra daha farklı bir süreçle

dokusuz tekstil yüzeyi de elde edilebilmektedir.

Şekil 1. Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Üretim Süreci

Page 6: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

5

Bu üretim adımları kendi aralarında, sermaye-yoğun veya emek-yoğun oluş bakımından çok

büyük farklılıklar göstermektedirler. Kimyasal elyaf ve iplik çekimi dünyanın en sermaye-

yoğun sanayi sektörü olan petrokimya sanayi içinde yer alırken; iplik, dokuma, örme ve tekstil

terbiye işletmeleri dördüncü sermaye-yoğun sanayi sektörünü oluşturmaktadırlar. Hazır giyim

ise hâlâ emek-yoğun bir sanayi sektörüdür. Tekstilin alt sektörleri sermaye-yoğundan emek-

yoğuna doğru aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedirler:

Şekil 2. Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Sermaye ve Emek Yoğunluğu

Elyaf (lif) en genel tanımıyla, enine kesitine göre boyu çok uzun olan, esnek, eğrilebilir

maddelerdir. Tekstil yapılarının temel unsurunu teşkil eden elyaf veya lif, temin edildikleri

kaynakların türlerine göre adlandırılırlar. Lifler devamlı (filament) veya devamsız (stapel)

olarak da sınıflandırılmaktadır.

Her lif kendine has özelliklere göre belirli ürünlerde kullanılmaktadır. Lifler, uzunluğu, inceliği,

düzlüğü, rengi, parlaklığı, nem çekme özelliği, ısı tutma özelliği, buruşma özelliği, kopma

dayanıklılığı, sürtünme ve aşınma sağlamlığı, sıcak tutma özelliği, zararlılara karşı

dayanıklılığı dikkate alınarak farklı ürünlerin elde edilmesinde tek başlarına veya diğer liflerle

karıştırılarak kullanılmaktadır.

Doğal lifler özellikle insan sağlığı açısından daha olumlu özelliklere sahip oldukları için tercih

edilmekte ayrıca tarımsal girdi olması nedeniyle üretimi ve tüketimi devletlerce

desteklenmektedir. Kimyasal liflerin üretimi ise esas olarak kimya sanayinin konusu olmakla

birlikte bu alandaki teknolojik yenilikler ile daha yüksek performanslı yeni liflerin geliştirilmesi

tekstil sektöründeki değişimi etkilemektedir.

Lifler uzunluk, kalınlık ve dayanıklılık kazandırılmak amacıyla eğrilip bir araya getirilerek iplik

elde edilir. Eğrilmiş iplikler daha sonra tekrar bükülerek daha kalın ve dayanıklı hale de

getirilebilir. İplikler örme ve dokuma kumaş üretiminde kullanılabileceği gibi dikiş ipliği olarak

da kullanılabilir. İplik elde etme aşamasında ring, open-end, friksiyon veya hava jeti

yöntemleri kullanılmaktadır.

Page 7: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

6

Günümüzde en çok ring ve open-end iplikçilik yaygındır. Ring sistemi ile daha ince ve kaliteli

iplik elde edilebilirken open-end sisteminde üretim süreci daha kısa ancak kalite daha

düşüktür. İplikler elde edilirken kullanılan elyafın özellikleri, düzenliliği, sağlamlığı, esnekliği,

sertliği ve bükümüne göre farklı türde kumaş elde etmek amacıyla kullanılırlar.

İpliklerin düz bir yüzey elde edilecek şekilde bir araya getirilmesiyle dokuma veya örme

kumaĢ elde edilir. Dokuma kumaş elde edilirken çözgü ve atkı adı verilen iki iplik grubu yatay

ve dikey olarak birbirinin altından ve üstünden geçirilirken, örme kumaş elde edilmesinde bir

(atkı örme) veya birden fazla (çözgü örme) aynı yönde dizili iplik birbirleriyle ilmeklerle

tutturulurlar.

Dokuma tezgâhları atkı atım sistemlerine (mekikçikli, kancalı, hava jetli, su jetli) ve ağızlık

açma sistemlerine (eksantrikli, kamlı, armürlü, jakarlı sistemler) göre sınıflandırılmaktadırlar.

Atkılı örme sistemleri ise düz (triko) ve yuvarlak örme olarak sınıflandırılmaktadır.

Dokuma kumaş daha ince, dayanıklı ve düzgün iken, örme kumaş daha hacimli ve esnektir.

Bu özelliklerinden dolayı dokuma kumaş, perde, gömlek, havlu gibi; örme kumaş ise kazak,

çorap gibi ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır. Örme kumaş elde etmek dokuma kumaşa

göre nispeten daha kolaydır.

Örme ve dokumanın yanı sıra çeşitli yöntemlerle dokusuz yüzey (tafting yüzeyler,

yapıştırmalı yüzeyler, mali yüzeyler, non-woven yüzeyler) de elde edilebilmektedir. Bazı

teknik tekstiller ve yer döşemesinde (halıfleks vb.) kullanılan bu tür yüzeylerin elde edilmesi

günümüzde tekstil sanayinin gelişen bir kolunu oluşturmaktadır.

Ham tekstil yüzeyleri ağartma, merserizasyon, boyama, baskı, apre gibi terbiye

işlemlerinden geçirilerek modaya ve kullanılacağı yere göre tuşe (tutum), renk, parlaklık, nem

çekme, buruşmazlık, keçeleşmeme, tutuşmazlık, anti bakteriyel, anti statik, leke tutmama gibi

özellikler kazandırılır. Bu süreçteki işlemler ağırlıklı olarak kimyasal özelliktedir ve çevresel

açıdan olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Terbiye işlemi kumaşa katma değer katan önemli

bir üretim aşamasıdır.

Mamul kumaş ve aksesuarlarla standart ölçülere göre belli üretim teknikleri kullanılarak

standart hazır giyim eşyası elde edilir. Hazır giyim imalatı sırasıyla model hazırlama, kalıp

çıkarma, pastal çizimi, kesim, dikim, temizleme, ütü ve ambalajlama üretim sürecini takip

etmektedir. Bu süreç sonunda iki boyutlu kumaşa beğenilere ve kaplanacak şekle uygun üç

boyutlu hacim kazandırılmaktadır.

Page 8: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

7

Günümüzde bilgisayar destekli tasarım, model hazırlama, kalıp çıkarma, pastal çizimi, serim

ve kesim yapılarak hazır giyim üretimi belirli bir ölçüde otomatize olmuştur. Ancak gene de,

hazır giyim üretimi emek yoğun niteliğini sürdürmektedir.

Hazır giyim nihai ürün olması nedeniyle daha önceki üretim süreçlerinin tamamı ürünün

performans özelliklerini ve dolayısıyla kaliteyi etkilemektedir. Genel olarak tüketiciler kaliteli

giyim ürününde stil ve modaya uygunluk gibi estetik ve kumaşın özelliği, dayanıklılığı gibi

performans özellikleri aramaktadırlar. Hazır giyim ürünlerinin en temel belirleyicisi ise

modadır. Moda ve modacılar yeni stiller ortaya çıkarmakta ve insanları yeni giysiler almaya

yönlendirmektedirler. Bu yapılırken bir önceki aynı sezonun ürünlerinin uzunluğu, silueti,

açıklığı, rengi, kumaş tipi ve dizaynı, aksesuarı pazarın zevk ve beğenilerine uygun olarak

değiştirilir.

Tekstil ve hazır giyim sektörünün hem ulusal piyasada hem de uluslararası piyasalarda

rekabet edebilirliliği açısından maliyet yapısı önem taşımaktadır. Tekstil sektöründe üretim

maliyetlerine bakılacak olunursa en büyük paydaları hammadde ve insan kaynakları

maliyetleri oluşturmaktadır. Toplam maliyet içinde üçüncü büyük paydayı ise enerji maliyetleri

almaktadır.

Hazır giyim sektörünün hem toplamı hem de alt sektörleri açısından en dikkate değer nokta,

hammadde maliyetleri toplam maliyet içinde en yüksek paya aittir. Hazır giyim sektöründe

kullanılan hammaddeleri sadece ana hammadde olarak düşünmek hatalı olur. Özellikle

dokuma hazır giyim sektöründe ana hammaddelerin dışında astar, tela, vatka gibi tali

hammaddelerle, hem dokuma hem de örme hazır giyimde kullanılan aksesuar malzemeleri

ve nakışlar maliyetler içinde önemli bir yer tutmaktadır. Maliyetler içerisinde ikinci önemli

kalem ise işgücü ücretlerinin teşkil ettiği maliyetlerdir. Bunun toplam içindeki payı % 29-

30’dur. Kalifiye işçiliğin oranı ise yaklaşık % 5 civarındadır. Doğrudan işçilikle kalifiye işçilik

birlikte düşünüldüğünde, sektörde maliyetler işgücü maliyetinin payı % 35’e kadar

çıkabilmektedir. Hazır giyim üretiminde de enerji kullanımı söz konusudur, ancak iplik ve

kumaş üretimine göre daha küçük bir oran teşkil etmektedir.

Tekstil ve hazır giyim sektörü diğer iş kollarına teknoloji ve girdiler açısından bağımlıdır.

Tarımda pamuk üretimi önemli yer teşkil etmektedir. Kimya sanayinin önemli faaliyet

alanlarından biri tekstil sanayinin sentetik hammaddelerinin üretimidir. Tekstil terbiyesinde

kullanılan boyar maddeler ve kimyasallar da kimya sanayi tarafından sağlanmaktadır.

Ülkemizdeki tekstil makinesi üretimi yalnızca sınırlı sayıda daha ziyade teknolojik olarak

göreceli basit bazı makineler ile sınırlıdır.

Page 9: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

8

2.2 Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü

Türkiye’de tekstil ve hazır giyim sektörünün temelleri Osmanlı İmparatorluğu döneminde

atılmıştır. Dokuma konusunda Denizli ve Tokat, ipekli ürünler konusunda da Bursa

bölgesinde küçük işletmeler halinde üretim yapılmıştır. 1915 yılında önde gelen 22 kamu

sanayi işletmesinin 18’i, 28 anonim şirketin 10’u, 214 özel sektör işyerinin 45’i ve toplam 264

sanayi işyerinin 73’ü bu sanayide faaliyet göstermiştir.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Sümerbank’ın kuruluşu ile birlikte tüm tekstil ve hazır giyim

fabrikaları ve atölyeleri bu kuruluş çatısı altında toplanmıştır. Sümerbank yaptığı yatırımlar ve

yetiştirdiği personelle özel sektöre öncülük etmiş Sümerbank’ta oluşan birikimin zaman içinde

özel sektöre de aktarılması sağlanmıştır.

1950’li yıllarda başlayan özel sektör yatırımları zaman içinde gelişmiş, zamanla kamunun bu

alanda üretici rolü azalmıştır. 1952 yılında sektör üretimi içinde % 28 olan özel sektör payı

1962 yılında % 62’ye, 1990 yılında ise % 90’ın üzerine çıkmıştır. Halen kamunun bu sektörde

payı % 1’in altındadır. Sümerhalı’ya ait Isparta halı fabrikasında halı ipliği üretilmekte ayrıca

Sümerhalı ve bazı diğer kamu kurumları tarafından el halısı üretimi gerçekleştirilmektedir.

Sektörde, 1950'li yıllardan sonra özel sektörün öncülüğünde gelişim başlamış ve 1960'lardan

sonra sentetik elyaf üretimine başlanmıştır. Planlı dönemde uygulanan ithal ikamesi politikası

ve teşvik tedbirlerinin de katkısıyla 1960-70 yılları arasında sektörde daha ileri teknoloji

kullanılmaya ve işlenmiş ürün imal edilmeye başlanmış, 1960-80 yılları arasında önemli bir

teknik deneyim kazanılmıştır. 1980 yılından sonra uygulanan, serbest piyasa ekonomisine

dayalı dışa açılma ve ihracatı teşvik politikaları ile birlikte, özellikle 1980’li yılların ikinci

yarısından itibaren tekstil ve hazır giyim ihracatı önemli oranda artmış ve ihracatın en önemli

kalemi haline gelmiştir. 1990’lara gelindiğinde ise toplam ihracat içindeki sektörün payı yüzde

40’a kadar çıkmıştır. 1980’li yılların başında daha çok iplik, elyaf, kumaş gibi tekstil mamulleri

ihraç eden Türkiye, 1984 yılından sonra daha fazla hazır giyim mamulü ihraç etmeye

başlamıştır. Daha uç ürün olması nedeniyle, toplam katma değeri tekstil mamullerinden

yüksek olan hazır giyim mamullerinin ihracatı 1990’lı yıllarda artarak devam etmiş ve

sektörün üretim, ihracat ve istihdam içinde önemi artmıştır.

Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü teknoloji düzeyi, ekonomik etkinliği ve sosyal etkileşimi

itibariyle ülkenin önde gelen sosyo-ekonomik faaliyet alanlarından biridir. Sektörün bu

konumunu önümüzdeki iki on yıl boyunca koruması, hatta geliştirmesi beklenmektedir.

Tekstil ve hazır giyim sektörü birlikte değerlendirildiğinde, gayri safi yurt içi hasıla, imalat

sanayi ve sanayi üretimindeki pay, ihracat, ekonomiye sağladığı net döviz girdisi, istihdam,

yatırımlar, dışa açıklık ve makro-ekonomik büyüklükler açısından Türkiye’nin birinci sektörü

konumundadır.

Page 10: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

9

Ülkemiz; Avrupa Birliği (AB) ülkelerine tekstil ve hazır giyim ihracatında ikinci, pamuk

üretiminde dünyada yedinci, pamuk tüketiminde dünyada dördüncü, elyaf ring iplik

üretiminde dünyada beşinci, open-end iplik üretiminde dünyada dördüncü, organik pamukta

ise dünya lideridir.

Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü, halen Avrupa’daki, hatta Avro-Akdeniz ve Avrasya

Bölgesindeki en büyük üretim kapasitesine sahip tekstil ve hazır giyim sanayidir.

Türkiye’nin, iplikten başlayarak tekstil üretim kapasitesinde dünya ölçeğinde önemli payı

vardır. Türkiye, kurulu kapasite iğ sayısı itibariyle dünyada altıncı; rotor sayısında ise

dördüncü sıradadır. Türkiye iğ sayısında dünya kapasitesinin % 3,4’üne, rotor sayısında ise

% 5,5’ine sahiptir. AB kurulu kapasitenin yaklaşık yarısı Türkiye’dedir. Karşılaştırma pamuk

tipi kısa elyaf alt sektörüyle sınırlandırılırsa, Türkiye’de kurulu kapasite tek başına AB kurulu

kapasitesine denk boyuttadır. Dokuma ve örgü kumaş üretiminde, yaşlı mekikli tezgâhlar

dikkate alınmasa dahi, kurulu dokuma kapasitesi AB toplamının dörtte biridir. Kumaş işleme

(terbiye) kapasitesi kurulu ham bez üretim kapasitesini (dokuma ve örgü) rahatlıkla işleyecek

seviyededir. Terbiye (boya, baskı ve apre) sanayimiz gerek boyutu ve teknoloji düzeyi,

gerekse ürün kalitesi açısından AB kurulu kapasitesine en azından denk düzeydedir.

Türkiye’nin iplik üretim kapasitesi; 2.300.000 ton kısa elyaf (pamuk vb.) iplik, 400.000 ton

uzun elyaf (yün vb.) iplik, 800.000 ton filament (kesiksiz) iplik, olmak üzere toplam 3.500.000

tondur. Dokuma alanında Türkiye’deki toplam kurulu dokuma kapasitesinin 1.350.000 ton

civarında olduğu tahmin edilmektedir. Örmede ise 2.250.000 tonluk bir kapasite söz

konusudur. Son yıllarda çorap sanayi, diğer tekstil alt sektörlerine nazaran daha hızlı bir

gelişme göstermiş olup, çorap sanayinin kapasitesi yeni yapılan yatırımlarla 200 milyon

düzinenin üstüne çıkmıştır. Non-woven, halı ve teknik tekstiller bakımından, Türkiye’de

200.000 tonun üzerinde bir non-woven üretim kapasitesi bulunmaktadır. Halı ve özel teknik

tekstil ürünleri için de 200.000 tona yakın bir kapasitenin bulunduğu kabul edilirse, bu

gruptaki toplam üretim kapasitesi 400.000 tondur.

Tekstil ve hazır giyim sektörümüz ürün kalitesi ve üretim teknolojisi itibariyle çağdaş dünya

standartlarındadır. Üretiminin yaklaşık dörtte üçü on yaşından daha genç makine ve

teçhizatla gerçekleştirilmektedir.

Toplam istihdamın yaklaşık % 20’si tekstil ve hazır giyim sektörü tarafından sağlanmaktadır.

Tekstil ve hazır giyim sektöründeki kayıt dışılık dikkate alındığında, 450.000 kadarı tekstil

sanayinde, 1.500.000 kadarı da hazır giyim sanayinde olmak üzere, 2.000.000 civarında

kişinin çalıştığı tahmin edilmektedir.

Page 11: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

10

Bununla birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2009 Ekim ayındaki Çalışma

İstatistiklerine göre, sektörde faaliyet gösteren 40.806 adet işyerinde kayıtlı 674.832 işçi

çalışmaktadır.

Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü, KOBİ ağırlıklı bir sektör olup, özellikle hazır giyim

sanayindeki kayıt dışılığın % 50’nin üzerinde olması nedeniyle, işletme sayısı hakkındaki

tahminler bile, çok büyük farklılıklar göstermektedir. 35.000 ile 70.000 arasında değişen

işletme sayısı tahminlerinden hangisi doğru olursa olsun, tekstil ve hazır giyim sektörünün

Türkiye’nin en büyük ve en yaygın sanayi dalı olduğu gerçeği çok açıktır.

Türkiye genelinde ihracata yönelik üretim yapan % 90’nı KOBİ mahiyetinde olup toplam

18.500’ün üzerinde imalatçı/ihracatçı işletme bulunmaktadır. Bunların 11.000’i hazır giyim ve

7.500’ü de tekstil imalatı/ihracatı alanında faaliyet göstermektedir. Bu işletmelerin % 90’ından

fazlası küçük işletmeler, yani küçük veya büyük atölyelerdir.

Tekstil ve hazır giyim sektöründe sanayinde ortalama çalışan sayısı 18 iken hazır giyimde

9’dur. Sektör genelinde ortalama çalışan sayısı ise 12,5’dur.

Tablo 3. Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe İşletme Büyüklüğü (2002)

Tekstil Hazır Giyim

ÇalıĢan Sayısı ĠĢletme Sayısı Ġçindeki Pay (%) ĠĢletme Sayısı Ġçindeki Pay (%)

1-9 81,4 85,9

10-49 13,5 11,3

50-99 1,9 1,4

100-150 1,0 0,5

151-249 0,9 0,4

250+ 1,3 0,5

Kaynak: TÜİK İmalat Sanayii ve Genel İşyeri Sayımı 1. Aşama Geçici Sonuçları

Tekstil işletmeleri İstanbul, Bursa ve Denizli’de yoğunlaşmış iken hazır giyim işletmeleri

ağırlıklı olarak İstanbul’da faaliyet göstermektedir.

Page 12: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

11

Tablo 4. Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe İşletmelerin İllere Göre Dağılımı (2002)

Tekstil Hazır Giyim

Ġl ĠĢletme Sayısı Ġçindeki

Pay (%)

Ġl ĠĢletme Sayısı Ġçindeki

Pay (%)

Ġstanbul 33,6 Ġstanbul 36,5

Bursa 12,5 Ġzmir 7,8

Denizli 11,2 Bursa 4,7

Gaziantep 4,4 Ankara 4,1

Ġzmir 4,1 Adana 2,7

Ankara 3,6 Konya 2,3

UĢak 3,0 Denizli 2,1

Adana 1,8 Manisa 2,0

Aydın 1,7 Ġçel 1,8

Konya 1,6 Gaziantep 1,8

Diğer 22,5 Diğer 34,2

Kaynak: TÜİK İmalat Sanayii ve Genel İşyeri Sayımı 1. Aşama Geçici Sonuçları

Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünün 2004 yılında yurt içi ve yurtdışı satışlarının toplamı;

18 milyar Dolar ihracat, 3 milyar Dolar bavul ticareti, 12 milyar Dolar hazır giyim ve ev

tekstilleri iç tüketimi ve 2 milyar Dolar halı ve teknik tekstil ürünleri iç tüketimi olmak üzere

toplam 35 milyar Dolar’dır. Bu toplam satış gelirinden, Türk Tekstil Sektörü tarafından

üretilmeyip yurtdışından ithal edilen 5 milyar Dolar’lık ara malı (iplik, ham bez ve kumaş)

miktarı düşülürse, Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünün cirosu birlikte 30 Milyar USD

civarındadır.

2004 yılında Türkiye’nin toplam Gayri Safi Milli Hasılat (GSMH)’ının 319 milyar Dolar olduğu

hatırlanırsa, tekstil ve hazır giyim sektörünün tek başına ülkemiz GSMH’sinin % 10’una yakın

bir kısmını sağladığı görülmektedir.

Mevcut veriler itibariyle, tekstil ve hazır giyim sektörünün imalat sanayi üretiminde en yüksek

payı aldığı görülmektedir. 2004 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, sektörün

imalat sanayi içindeki payı, aşağıdaki tablodan görüldüğü gibi % 16,3’tür.

Page 13: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

12

Tablo 5. Sanayi Üretimi İçinde Sektörlerin Ağırlığı

Sektör Ağırlığı

Madencilik sanayi 4,89

Elektrik, gaz ve su sanayi 8,19

İmalat sanayi 86,92

Gıda ürünleri ve içecek imalatı 10,64

Tütün ürünleri imalatı 1,35

Tekstil ürünleri imalatı 10,88

Giyim eĢyası imalatı 5,42

Derinin işlenmesi (bavul, çanta vb.) 1

Ağaç ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç) 0,59

Kağıt ve kağıt ürünleri imalatı 1,59

Basım ve yayım imalatı 1,73

Kok kömür, rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı 14,48

Kimyasal madde ürünleri imalatı 10,34

Plastik-kauçuk ürünleri imalatı 3,41

Metalik olmayan diğer mineral madde imalatı 6,85

Ana metal sanayi 8,9

Metal eşya sanayi, makine teçhizat hariç 3,39

Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı 5,76

Büro, muhasebe bilgi işlem makineleri imalatı 0,05

Başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli makine cihaz imalatı 3,22

Radyo, TV, haberleşme cihazları imalatı 1,49

Tıbbi, hassas ve optik aletler, saat imalatı 0,26

Taşıt araçları ve karoseri imalatı 6,27

Diğer ulaşım araçları imalatı 1,07

Mobilya imalatı, başka yerde sınıflandırılmamış diğer imalatı 1,3

Kaynak: TÜİK Aylık Sanayi Üretim Endeksi Haber Bülteni (Temmuz 2005)

Türk ekonomisine net döviz girdisi olan sektörlerden en önemlisi olan tekstil ve hazır giyim

sektörü, yüksek ihracat performans ve potansiyeli ile ülkenin dışa açılan penceresidir. Bu

sektör, yıllık 10 milyar Dolar’ı aşan dış satımı ile ülke ihracatının üçte birini tek başına

karşılamaktadır.

Page 14: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

13

Türkiye, tekstilde Avrupa’nın en büyük, dünyanın on dördüncü; hazır giyim ürünlerinde

Avrupa’nın ikinci, dünyanın yedinci büyük tedarikçisidir.

Türkiye, 2006 yılı verilerine göre, dünya tekstil ihracatındaki % 3,5’luk payı ile tekstilde

sekizinci büyük ihracatçı konumundadır.

Tekstil ve hazır giyim sektörünün ihracat performansına bakıldığında, ikisinin birbirine paralel

gittiği görülmektedir. Sektör ihracatının % 27-28’lik bir oranı tekstil sektörü, % 72-73’lük oranı

ise hazır giyim sektörü gerçekleştirmektedir. 2004 yılı itibariyle tekstil sektörünün toplam

ihracat içindeki payı % 7,1 ve hazır giyim sektörünün payı ise % 20,5 olup iki sektörün

Türkiye toplam ihracatındaki toplam payı % 27,6 düzeyindedir.

Türkiye’nin hazır giyim ihracatının % 75’den fazlası AB ülkelerine yapılmaktadır. Coğrafi

yakınlık, kalifiye işgücü, kalite, moda ve marka yaratmaya verilen önem AB ülkelerini

Türkiye’nin geleneksel ve en büyük pazarı haline getirmiştir. Ülkeler bazında

değerlendirildiğinde sırasıyla Almanya, İngiltere, ABD, Fransa ve Hollanda en fazla hazır

giyim ihraç edilen ülkelerdir. En fazla ihracat yapılan ilk on ülkenin toplamı ise Türkiye

genelinde toplam hazır giyim ihracatının % 80 gibi büyük bir bölümüne karşılık gelmektedir.

İhracatın büyük bölümü yüksek gelirli OECD ülkelerine yapılmaktadır.

Ülkemiz ithalatta ise, hazır giyim ihracatımızda görülen artışa bağlı olarak, büyük ölçüde

hammadde ihtiyacını karşılamaya yönelik tekstil ithalatında sürekli artış kaydetmiş ve dünya

tekstil ithalatında yedinci sırada yer almıştır.

Tekstil ile hazır giyim sektörleri birlikte değerlendirildiğinde 2004 yılı ithalatı 7,7 milyar

dolayında olup bu miktarla toplam ithalatımızın yaklaşık % 8’ine denk gelmektedir.

Türkiye’ye yapılan tekstil ithalatının bir kısmı elyaf şeklindedir. Bunlar yine tekstil sektörünün

hammaddesi olarak kullanılmaktadır. İplik ithalatının önemli bir kısmı da tekstil sektörünün

ara malı ihtiyacını karşılamak için yapılmaktadır. İplik ithalatının bir kısmı ile kumaş şeklinde

yapılan ithalat ise daha çok hazır giyim ve hazır eşya sektörünün ham madde ihtiyacını

karşılamaya yöneliktir. Genel olarak bakıldığında, tekstil ithalatı hazır giyim ve hazır eşya

sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin tekstil

ithalatını gerek değer olarak ve gerek miktar olarak belirleyen faktörlerin başında, dünya ve

Türkiye’deki hazır giyim ve hazır eşya talebi ile Türkiye’nin içerdeki tekstil üretimi

gelmektedir.

Page 15: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

14

Türkiye’nin dokuma ve örme hazır giyim ithalatı birçok faktörün bir sonucu olarak

artmaktadır. Bu faktörlerin başında pazarlama ve dağıtım kanalları ile ilgili gelişmeler

gelmektedir. Genç bir nüfusa sahip olan ve gittikçe dışa açılan Türkiye, dünya markalarının

iştahını kabartmaktadır. Çok sayıda perakende zinciri Türkiye’de yatırım yapmaktadır. Ayrıca

Türk girişimciler de mağazalaşma ve markalaşma çabası içindedir. Bütün bu eğilimleri ucuz

Çin üretimi ve Türk girişimcilerinin yurt dışında yaptığı yatırımların ürünlerini Türkiye’ye ithal

etme çabaları da desteklemektedir.

Sektörün son üç yıldaki ihracat ve ithalat değerleri ise aşağıdaki tablolarda belirtilmiştir.

Tablo 6. İhracat (milyon Dolar)

2007 2008 2009 *

Tekstil 5,316 5,093 3,847

Hazır Giyim 1,357 1,902 1,633

* 11 aylık toplam

Tablo 7. İthalat (milyon Dolar)

2007 2008 2009 *

Tekstil 10,804 11,323 8,681

Hazır Giyim 11,795 11,504 8,747

* 11 aylık toplam

Türkiye’de kısa elyaf iplik sektörü dünyada en yüksek teknolojiye sahip ülkeler arasında yer

almaktadır. İplikte olduğu kadar olmasa bile, pamuklu dokuma sektörü de oldukça yeni

makine parkına sahiptir. Türkiye’de pamuklu örme alt sektörü, entegre olmayan küçük ve

orta boy işletmelerde yoğunlaşarak bir büyüme göstermiştir.

Dünya terminolojisindeki adı sentetik fiber filament olan sektör, ürün bazında sentetik elyaf

ve sentetik iplik endüstrisi olmaktadır. Türkiye’de sentetik elyaf üretimi ilk kez 1964 yılında

Bursa Sifaş’ta başlamıştır. Türk sentetik iplik sektörü 1997 yılından itibaren yeni bir geçiş ve

dönüşüm sürecine girmiştir. Bu sürecin en belirgin özelliği dünyadaki en son teknolojik

gelişmeleri bünyesinde toplamak suretiyle kapasite ve çeşitlilik açısından en üst seviyeyi

yakalamasıdır.

Page 16: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

15

Sektörde faaliyet göstere polyamid, polyester ve akrilik üreticilerinin sayısı 11 olup, 8 tanesi

Bursa-Yalova ekseninde faaliyet göstermektedir. Son yıllarda, polipropilen alanında ciddi

yatırımlar Adana, Gaziantep ve Kayseri yöresinde gerçekleştirilmiştir.

Tekstil ve hazır giyim sektörü başta pamuk olmak üzere ağırlıklı olarak yerli girdi

kullanmaktadır. Türkiye’de kaliteli pamuk üretiminin yapılabiliyor olması sektörün

gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Dolayısıyla tarım kesimi için de bu sanayinin varlığı ve

devamı büyük önem arz etmektedir.

Aynı şekilde tekstil ve hazır giyim sektörü, makine sanayi ve kimya sanayinden tekstil

makineleri, sentetik elyaf, boya gibi ürünleri girdi olarak kullanmakta olup, yaşanacak

gelişmeler bu sektörleri de yakından ilgilendirmektedir.

2.3 Dünya’da ve AB’de Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü

İplik yapımı, dokuma ve dikiş gibi teknikler MÖ. 5.000 yıllarından beri uygulanmaktadır. Çin’in

tek ipek üreticisi olmasının da etkisiyle hammadde, halı, kilim ve kumaş üretiminde doğu

ülkeleri binlerce yıl üstün durumlarını sürdürmüşlerdir. En temel insan ihtiyaçlarından olan

örtünme ve korunma amacıyla kullanılan tekstil ürünleri ticareti de yüzyıllarca yapılmıştır.

Bir sanayi kolu olarak tekstilin ortaya çıkması ise sanayi devrimi ile İngiltere’de başlamıştır.

18. yüzyılın ikinci yarısında mekanik iplik eğirme yöntemleri geliştirilmiştir. Ticari bir kullanıma

sahip olan ilk mekanik dokuma tezgâhını İngiliz din adamı Edward Cartwright 1785’de

gerçekleştirmiş ve patentini almıştır. Üretim tekniklerindeki gelişmeye paralel olarak sırasıyla

su, buhar ve elektrik kullanılarak çalışan tesislerde tekstil üretimi gerçekleştirilmeye

başlanmıştır.

Daha sonra desen tekniği ve moda endüstrisinin de artan önemine paralel olarak Fransa,

ABD ve İtalya’da bu sanayi gelişmiştir. 1830’da dikiş makinesi, 1900’lerde de sentetik

elyafların geliştirilmesi, tekstil kimyası ve makinesi alanlarındaki çeşitli gelişmeler paralelinde

tekstil ve hazır giyim sektörü gelişimini sürdürmüştür.

Tekstil ve hazır giyim sektörü, ürünlerinin temel bir tüketim malı olması, nispeten düşük

sermaye ihtiyacı, sağladığı istihdam imkânı, üretim sürecinde yaratılan katma değer ve

ihracat imkânları nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınma sürecinde önemli rol

oynayan bir sanayi dalıdır.

Page 17: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

16

19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere, 20. yüzyılın başlarında Japonya, 1950’lerde Tayvan ve

Güney Kore sanayileşme süreçlerinin başlarında bu sanayiyi geliştirerek sermaye birikimi

sağlamış, ihracat ve üretim tecrübesi edinmişlerdir. Bu yolla edinilen sermaye, bilgi birikimi

ve tecrübe sermaye ve bilgi yoğun diğer sektörlerin gelişmesinde katkı sağlamıştır.

Günümüzde de tekstil ve hazır giyim sektörü sermaye sıkıntısı yaşayan, ucuz işgücüne sahip

gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınmalarında benzer bir rol oynamaktadır.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarife ve tarife dışı engellerle en çok korunan sanayi

sektörü tekstil ve hazır giyim sektörüdür. Diğer sektörlerle kıyaslandığında düşük bir sermaye

yatırımı ile yüksek oranlı bir istihdam sağlayabilmesi, gelişmekte olan ülkelerin bu sektörde

gelişmeyi hızlandırabilmek için doğrudan veya dolaylı teşvikler vermesine, dışarıdan gelen

rekabete karşı korumacı politikalar uygulamalarına neden olmaktadır.

Benzer şekilde, gelişmiş ülkeler de sektörün sağlamış olduğu istihdamı en azından

koruyabilmek amacıyla kendi iç pazarlarını yabancı rakiplerine karşı korumakta, sektörde

yeni teknolojilerin ve üretim yöntemlerinin kullanılmasını özendirici politikalar uygulamaktadır.

Bu nedenle, tekstil ve hazır giyim sektörü dünyada rekabetin en fazla yaşandığı sektörlerden

birisidir.

Üretim ağırlıkları itibariyle imalat sanayi içinde tekstil ve hazır giyim sektörleri gelişmekte olan

ülkelerde çok daha fazla paya sahiptir. Tekstil ve hazır giyim sektörü, bölgeler arasında ise

Asya’da en büyük paya sahiptir.

Tablo 8. Bölgelerin İmalat Sanayi Katma Değeri İçinde Tekstil ve Hazır Giyim Sanayilerinin Payları (%)

Tekstil

Sanayi

Hazır Giyim

Sanayi

Tekstil ve Hazır Giyim

Sanayi Toplamı

GeliĢmiĢ Bölgeler 2,1 2,8 4,9

GeliĢmekte Olan Bölgeler 6,5 4,9 11,4

Kuzey Amerika 2,0 2,6 4,6

Orta ve Güney Amerika 4,1 4,2 8,3

Asya (Ġsrail ve Japonya

hariç)

7,7 5,1 12,8

Avrupa 2,9 3,2 6,1

Okyanusya 2,7 3,2 5,9

Kaynak: Statistical Yearbook, United Nations (2005)

Page 18: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

17

Bangladeş, Hindistan, Pakistan, Portekiz, Tunus ve Türkiye’de imalat sanayi katma değeri

içinde tekstil ve hazır giyim sanayi yüksek paya sahiptir. En büyük tekstil ve hazır giyim

üreticisi olan Çin’de katma değer içinde tekstil ve hazır giyim sektörünün payı, diğer

sanayilerdeki daha hızlı gelişmeye bağlı olarak azalma eğilimdedir.

Tekstil ve hazır giyim sektöründe istihdam, ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkelerde

toplanmaktadır. Bu sanayi gelişmiş ülkelerde de halen önemli bir istihdam kaynağı olmakla

beraber imalat sanayi içinde payı nispeten daha düşüktür. İstihdam ile ilgili bir önemli husus

da tekstil ve hazır giyimde çalışanların genel olarak daha vasıfsız olması, özellikle hazır

giyim sanayinde kadın işgücü istihdamının yoğun olmasıdır.

Dünyada son yirmi yılda tekstil ticareti üretimin on katı artmıştır. Önümüzdeki yirmi yılda,

Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization – WTO) düzenlemelerinin bir izdüşümü

olarak, dünya tekstil ticaretinin artış hızının devam etmesi beklenmektedir.

Bu gözlemler ışığında tekstil ve hazır giyim sektörüne dünya genelinde bakıldığında, 1980’li

yıllarda 450 milyar Dolar dolaylarında tahmin edilen dünya tekstil üretiminin günümüzde 530

milyar Dolar boyutuna ulaştığı; tüketimin bir yandan artan nüfus diğer yanda gelişen kişi

başına tüketim ile artış eğilimini sürdüğü izlenmektedir.

1980’de tekstil üretiminin yaklaşık yarısını gerçekleştiren Avrupa’nın payı % 30 dolaylarına

düşmüş; aynı dönemde Asya ülkelerinin payı % 25’den % 35-40 dolaylarına yükselmiştir.

Amerika kıtası da dünya tekstil üretimindeki payını son çeyrek yüzyılda % 20’lerden % 25-30

dolaylarına yükseltmeyi başarmıştır. Önümüzdeki yıllarda Çin dâhil Asya ülkelerinin paylarını,

diğer bölgeler aleyhine arttırmaya devam ettirmeleri beklenmektedir.

Önümüzdeki yirmi yılda hammadde üretiminin % 75’inin Asya’da gerçekleşeceği, elyaf

üretiminin % 80’inin sentetik elyaftan oluşacağı, filament ipliğe talebin artacağı; gelişmiş

ülkelerin yeni nesil yüksek performanslı özel kimyasal elyaf geliştirmeye yönelecekleri

öngörülmektedir. Önümüzdeki yirmi yıl içerisinde yeni komposit malzemeler ve çok

fonksiyonlu akıllı tekstil ürünleri ile pazar payı halen % 15 olan teknik tekstillerin kullanım ve

pazar payının artması beklenmektedir.

Bir diğer önemli husus, gelişmekte olan ülkeler tekstil ve hazır giyim üretim ve ticaretinde

gelişmiş ülkelere kıyasla paylarını artırmaktadırlar. Gelişmiş ülkeler tekstil üretiminde söz

sahibi olmaya devam ederken, hazır giyim üretimi işgücü maliyetlerinin düşük olduğu

ülkelere geçmektedir.

Page 19: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

18

Emek-yoğun yapısı ve nispeten daha niteliksiz işgücü ihtiyacı nedeniyle hazır giyim sektörü

pek çok gelişmekte olan ülkenin yatırım yaptığı bir alandır. 2005 yılına kadar uygulanan kota

sisteminin de etkisiyle hazır giyim talebi en ucuz fiyatı veren farklı ülkelerden karşılanmak

durumunda kalmıştır. Bu da yatırımların farklı ülkelere kaymasında etkili olmuştur. Bu

durumun bir sonucu olarak dünyada hazır giyim üretim kapasitesi talebin yaklaşık iki misline

ulaşmıştır. Alım tarafında ise, ABD’nin en büyük iki perakende firması (Wal-Mart ve Kmart)

toplam hazır giyim satışının miktar olarak üçte birini, en büyük beş firma ise (Wal-Mart,

Kmart, Sears, Dayton, Hudson ve JC Penney) toplam hazır giyim satışının % 68’ini

gerçekleştirmektedir. AB’de de benzer bir konsolidasyon yaşanmaktadır. Büyük alım firması

sayısındaki azalma ABD’de AB’ye göre hayli yüksektir. Bu durumun bir sonucu olarak ABD

pazarında sipariş büyüklükleri daha yüksektir. AB pazarında ise daha düşük miktarlarla ve

daha sık sipariş alınmaktadır.

Üreticilerin dağınık ve çeşitli, üretim kapasitesinin talebin hayli üstünde, alım firmalarının ise

ciddi oranda konsolide olması hazır giyim sanayine alım firmalarının pazara hakim olduğu ve

yönlendirdiği bir yapı kazandırmıştır. Tekstil sanayinin de ağırlıklı olarak hazır giyim

sanayinin hammaddesini sağladığı dikkate alındığında, bugün dünyada tekstil ve hazır giyim

ticaretinde ve değer zincirinde alım firmalarının belirleyici role sahip olduğunu söylemek

mümkündür.

Ayrıca alım firmaları müşteri talep ve beklentilerine göre tasarım ve üretim yaptırmaktadır.

Hazır giyim sanayinde müşteri taleplerinin moda değişimi gibi konulardan dolayı hızlı

değişimi, satış ve pazarlamayı yürüten ve müşterilerle yakın temas halinde olan alım

firmalarının değer zincirini yönlendirmesine de katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla alım

firmalarının yapısının ve beklentilerinin doğru anlaşılması ve en üst düzeyde karşılanması bu

sanayide rekabet edebilmenin temel şartını oluşturmaktadır.

Büyük alım firmalarının türleri ve özellikleri aşağıda belirtilmiştir. Bunların yanında tuhafiyeci,

butik gibi toptancı aracılığıyla mal temin eden küçük işletmeler de bulunmaktadır.

Perakendeciler: Zincir mağazalar, hiper marketler ve indirim mağazaları bu kapsamda

değerlendirilmektedir. Bu firmalar “özel markalı ürün” denilen sadece o mağazada satılmak

üzere ürettirdikleri malları satmaktadırlar. Bu firmaların sipariş miktarları büyüktür ve alım

kararlarında düşük fiyat en belirleyici role sahiptir. Wal-Mart ve Carrefour bu kapsamda

değerlendirilmektedir. AB ithalatında bu tür alım firmalarının payı yaklaşık % 50’dir.

Page 20: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

19

Pazarlamacılar: Aktif pazarlama stratejisi olan markalar bu kapsamdadır. Bu firmalar

tasarım, tedarik ve pazarlama fonksiyonları üzerinde uzmanlaşırken üretimlerini başka

firmalara yaptırmaktadırlar. Bu firmaların alım kararlarında “fiziksel üretimin tamamı” üretim

yapabilme ve hızlı teslimat önemlidir. Nike ve Reebok gibi firmalar bu kapsamda

değerlendirilmektedir. AB ithalatında bu tür alım firmalarının payı yaklaşık % 20’dir.

Markalı üreticiler: Tasarım, pazarlama konusunda uzman markalı firmalardır. Üretimlerinin

bir kısmını kedileri gerçekleştirirken fason üretim de yaptırmaktadırlar. Bu firmalar fason

üretim yaptırırken bölgesel ve yakın ülke firmalarını tercih etmektedir. Levi’s, DKNY ve Zara

gibi firmalar bu kapsamdadır. AB ithalatında bu tür alım firmalarının payı yaklaşık % 30’dur.

Üretici firma türleri ve özellikleri ise aşağıdaki gibidir:

Fason üreticiler: Alım firması tarafından uygun olarak kesilerek temin edilen kumaşları alım

firması tarafından belirlenen modele uygun olarak diken ve ürünü teslim eden üreticilerdir. Bu

firmalar fiziksel üretim işlemlerinin sadece bir kısmını gerçekleştirdiğinden, nihai katma değer

içinde payları azdır. Bu tür firmalar için düşük işgücü maliyetleri en önemli rekabet

avantajıdır. Markalı üretici grubunda yer alan alım firmaları en önemli müşterileridir. Vietnam,

Çin ve Romanya ağırlıklı olarak üretimini bu şekilde gerçekleştirmektedir.

Ürün imalatçıları: Bu firmalar alım firması tarafından örneği verilen ürünü

üretebilmektedirler. Kesim, dikim gibi üretim süreçlerini yerine getirebildikleri gibi tedarik gibi

sınırlı hizmet bileşenlerini de yerine getirebilmektedirler. Ayrıca hammadde temin edebilecek

finansal dayanıklılıkları vardır. Bu firmalar fiziksel üretim işlemlerinin tamamını

gerçekleştirebilmektedir. Başta pazarlamacı grubunda yer alanlar olmak üzere perakendeci

ve markalı üretici gruplarında yer alan alım firmalarına üretim yapmaktadırlar. Hong Kong ve

Türkiye ağırlıklı olarak üretimini bu şekilde gerçekleştirmektedir. Ancak Hong Kong sadece

kendi ülkesinde değil dünyanın pek çok yerinde üretim de yaptırmaktadır.

Tasarım imalatçıları: Bu firmalar fiziksel üretim işlemlerinin tamamını kendi tasarımlarına

dayanarak gerçekleştirebilmektedirler. Bu firmaların belirli pazar kısımlarına hitap edebilen

kendi koleksiyonları vardır. Başta pazarlamacı grubunda yer alanlar olmak üzere

perakendeci ve markalı üretici gruplarında yer alan alım firmalarına üretim yapmaktadırlar.

İtalya ve kısmi olarak Türkiye ve Hong Kong üretimini bu şekilde gerçekleştirmektedir.

Marka imalatçıları: Bu firmalar üretim fonksiyonunu en az seviyede yürütürken hizmet

bileşeni yönünde uzmanlaşmışlardır. Hem üretici hem de alım firması olduklarından yukarıda

alım firmaları arasında sayılan markalı üreticilerle aynı grupta yer almaktadırlar. İtalya ve

ABD’deki üreticiler bu grupta yer almaktadır.

Page 21: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

20

Tekstil ve hazır giyim sanayi ihracatı dünya imalat sanayi ihracatı içinde önemli bir paya

sahiptir. Tekstil ve hazır giyim ihracatı genel olarak artma eğilimini sürdürse de imalat sanayi

içindeki payı yıllar içinde azalma eğilimindedir.

2004 yılı itibariyle, Çin, AB ülkeleri, ABD, Güney Kore, Tayvan en büyük tekstil ihracatçısı

ülkelerdir. Çin, AB ülkeleri, Hindistan, Türkiye ve Pakistan son yıllarda dünya ticaretindeki

paylarını artırırken diğer önemli ihracatçıların payları azalmaktadır. Çin ve Türkiye 2000-2004

döneminde en yüksek oranlı tekstil ihracatı artışı gerçekleştirirken, Güney Kore, Tayvan,

Endonezya ve Meksika’nın ihracatı azalmıştır. Pakistan, Hindistan ve Türkiye için tekstil

ihracatı ülkenin ihracat geliri içinde önemli paya sahip iken, özellikle gelişmiş ülkelerde bu

oran oldukça düşüktür. AB ülkeleri içinde İtalya Almanya, Belçika ve Fransa önemli tekstil

ihracatçısı ülkelerdir.

Hazır giyimde ise; Çin, AB ülkeleri, Türkiye, Meksika ve Hindistan en büyük hazır giyim

ihracatçısı ülkelerdir. Çin, AB ülkeleri, Türkiye, Romanya, Vietnam ve Tunus son yıllarda

yüksek oranda ihracat artışı gerçekleştirerek dünya ticaretindeki paylarını artırırken, ABD,

Güney Kore ve Meksika’nın payı azalmıştır. Bangladeş, Tunus, Romanya ve Türkiye için

hazır giyim ihracatı ülkenin ihracat geliri içinde önemli paya sahip iken, bu pay Çin ve

Hindistan’da nispeten daha düşüktür. Önemli ihracatçı olan gelişmiş ülkelerden AB ülkeleri,

ABD ve Güney Kore’nin ihracatında bu sektörün payı oldukça düşüktür. Önemli ihracatçı

ülkelerden sadece Vietnam’ın hazır giyim ihracatının toplam ihracat içindeki payı artmaktadır.

AB ülkeleri içinde İtalya Almanya, Fransa ve Belçika önemli hazır giyim ihracatçısı ülkelerdir.

2004 yılı itibariyle AB ülkeleri, ABD, Çin, Meksika ve Japonya en büyük tekstil ithalatçısı

ülkelerdir. Tekstil ürünleri nihai kullanım eşyası olabildiği gibi esas olarak hazır giyim

ürünlerinin girdisi olduğu dikkate alındığında hazır giyim ihracatını artıran ülkelerden tekstil

üretim kapasitesi yetersiz kalanların tekstil ithalatı artmaktadır. Bu şekilde, Türkiye, Vietnam

ve Romanya’nın dünya tekstil ithalatı içindeki payları artan hazır giyim ihracatlarına bağlı

olarak yükselmektedir. Güney Kore ve Meksika’nın tekstil ithalatındaki payı azalan hazır

giyim ihracatına bağlı olarak düşmektedir. Sadece Türkiye ve Vietnam’ın tekstil ithalatının

ülkenin toplam ithalatı içindeki payı artmaktadır.

Hazır giyim ürünleri en çok gelir seviyesi yüksek ülkeler tarafından ithal edilmektedir. 2004

yılı itibariyle AB ülkeleri, ABD ve Japonya en büyük hazır giyim ithalatçısı ülkedir. Bu üç

ülkenin hazır giyim ithalatı toplam dünya ithalatının % 60’ını aşmaktadır. Kısa vadede bu üç

pazarın önemini koruması beklenmektedir, orta vadede ise gelişmekte olan ülkelerde gelir

artışına bağlı olarak yeni pazarlar oluşabilecektir. 2000-2004 döneminde AB ülkeleri, G. Kore

ve Avustralya ithalatında yüksek oranlı artışlar yaşanmıştır.

Page 22: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

21

AB, 2005 yılı başında tekstil ve hazır giyim ürünlerinin tamamında kotaları kaldırmıştır. Ancak

2005 yılı başından itibaren Çin kaynaklı tekstil ve hazır giyim ithalatında ciddi artışlar

yaşanmış, bu durum özellikle üreticilerin tepkisini çekmiştir. AB içinde İtalya, İspanya ve

Portekiz gibi Akdeniz ülkeleri bu sektörde halen önemli üretici özelliklerini sürdürmektedir.

Buna karşın İsveç ve Danimarka gibi kuzey ülkeleri bu sektörden büyük oranda çıkmıştır.

En büyük pazarlar olan AB ve ABD yanında tekstil ve hazır giyim ihracatçısı gelişmekte olan

ülkeler kotaların kalkması sürecinde başta Çin olmak üzere diğer ucuz emek gücüne sahip

ülkelerden kaynaklanan rekabetten etkilenmekte ve değişen şartlara uyum için farklı

uygulamalar yürütmektedirler. Genel olarak tüm ülkeler katma değeri yüksek üretime

yönelmeyi ve markalaşmayı amaçlasa da bunda önemli ölçüde başarılı olabilen ülke yoktur.

Tekstil üretimi zayıf olan ve sadece ithal kumaş kullanarak hazır giyim ihracatına yönelmiş

ülkeler kotaların kalkmasından çok daha olumsuz etkilenmektedir.

Pazara yakınlık bu sektörde rekabet avantajı sağlasa da pazara yakın olduğu halde tekstil

üretim kapasitesi sınırlı olan ve ihracatı ağırlıklı olarak hazır giyim ürünlerinden oluşan

Romanya, Fas, Tunus, Meksika, Orta Amerika Ülkeleri yeni rekabet şartlarından olumsuz

etkilenmekte, bu ülkelerin ihracatları azalmaktadır.

Pazar kazananların başında Çin Halk Cumhuriyeti, İspanya ve Türkiye gelmektedir. Ayrıca,

Bulgaristan ve Romanya da pazar payını arttıran ülkeler arasındaki yerlerini almışlardır. Ele

alınan dönemde Çin’in dünya pazarlarından aldığı pay % 17’den % 24’e İspanya’nın payı %

8’den % 9’a çıkmıştır. Türkiye’nin payı ise % 4’ten % 5’e çıkmıştır. Pazar kaybı ile karşılaşan

ülkeler ise İtalya ve Portekiz başta olmak üzere bu tabloda yer almayan çok sayıda ülke

olmuştur.

Page 23: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

22

3 SOSYAL SORUMLULUK

3.1 ġartnameler

Geçtiğimiz on yıl içerisinde, KSS konusundaki kamuoyu hassasiyeti gittikçe artmış, buna

paralel olarak sosyal sorumluluk ile ilgili konuların geliştirilmesine yönelik yatırım yapan

şirketlerin sayısında da artış gözlemlenmiştir. Şirketlerin sosyal yükümlülüklere uyum

konusuna her geçen gün daha fazla önem vermeleri, sadece sendikaların veya belirli alım

gruplarının baskılarının değil, bu konudaki tüketici hassasiyetinin de bir sonucu olduğu

görülmektedir. Sosyal yükümlülüklere uyum, gönüllü girişimler sonucunda sağlanabildiği gibi,

yasal zorunluluk nedeniyle de uygulanabilmektedir. Ancak, son yıllarda kaydedilen

ilerlemeler, yasal zorunluluklardan çok, gönüllü inisiyatiflerin ürünüdür. Yasal zorunluluklar,

sosyal sorumluluk konusunda çoğu zaman etkisiz kalmaktadır.

Şirketler, her geçen gün artan oranda üzerlerinde hissettikleri sosyal, çevresel ve ekonomik

baskının etkisi ile kendi iç bünyelerinde sosyal sorumluluk stratejileri geliştirmeye

başlamıştır.

Bu bağlamda çalışanlar, hissedarlar, yatırımcılar, tüketiciler ve kamu otoriteleri gibi paydaşlar

ile ilişkiler de ön plana çıkmaktadır. Söz konusu gruplar ile oluşturulacak iletişim ağının ve

gönüllü girişimlerin, sonuç olarak, şirket performansını ve verimliliğini olumlu yönde

etkileyeceği düşünülmektedir.

Şirket açısından sosyal sorumlu olmak sadece asgari yasal koşullara uyma ya da saygı

gösterme anlamına gelmemektedir. Amaç, yasal düzenlemelerin ötesinde, insana ve çevreye

yatırım yapmaktır. Hiç kuşkusuz ki, bu yatırım, firmanın hissedarları ile olan ilişkilerine pozitif

katkı yapacaktır. Diğer taraftan, sosyal sorumluluk alanına giren tüm faaliyetler esas

itibariyle firma rekabet gücüne olumlu katkı yapması beklenen açılımlardır.

Son yıllarda yapılan tüketici araştırmaları tüketicinin sadece iyi ve güvenli ürün istemediğini

aynı zamanda üretim sürecinde işletmelerin sosyal davranış normlarına uymasını talep

ettiğini göstermektedir. Böylece Avrupa’da tüketici davranışlarının firmaların çevreye, insana

ve sosyal faaliyetlere yaptığı katkılar veya yatırımların etkisi altında kaldığını söylemek

yanıltıcı olmayacaktır.

Page 24: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

23

Çokuluslu firmalar açısından konu sadece kendi ülkesinde yaptığı çalışmalar ile

sınırlanmamakta aynı firmanın gelişmekte ya da üçüncü dünya ülkelerinde yaptıkları

faaliyetlerde ne derece insan haklarına saygı gösterdiği ve sosyal bakımdan çocuk işgücü

kullanıp kullanmadığı, cinsiyet ve etnik ayrımcılığa karşı aldığı tavır ve eşitlik ilkesine

uygunluk gibi kavramlar da tüketici tarafından göz önünde tutulan kriterler arasında yer

almaktadır.

KSS bilincinin geliştirilmesine yönelik birçok uluslararası girişim ortaya çıkmış, çok sayıda

ġartname (Code of Conduct) hazırlanmıştır. Bu şartnameler, şirketler tarafından özel olarak

hazırlanabildiği gibi, sendikalar, sektörel dernekler veya çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından

da hazırlanabilmektedir.

Özellikle tekstil ve hazır giyim sektörlerinde yaygınlaşan davranış normlarını içeren

şartnamelerin uygulamaları işletme sosyal sorumluluğunu etkileyen dışsal faktörler arasında

önemli yer tutmaktadır. İşletmede geliştirilmesi gereken davranış normları, uluslararası ve

ulusal sosyal koruyucu yasal düzenlemeleri destekler nitelikte gönüllü girişimlerdir.

Temelinde Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization – ILO)’nün insan

hakları, çalışma hayatına ilişkin özgürlükleri ve işçi haklarını temel almakla birlikte içinde

etnik standartları da kapsayacak nitelikte çok boyutlu sürdürülebilir yaklaşım temsil

etmektedir. Tüm bu çalışmalara yön veren temel ilkeler aşağıdaki konuları kapsamaktadır:

İşe alma ve ayrım yapmama kuralları

Çalışma süreleri

Zorla ve mecburi çalıştırmama

Çocuk işçi çalıştırmama

Ücretler

İzinler

İşçilerin örgütlenme hakkı

Disiplin ve taciz etmeme politikası

Güvenli ve sağlıklı çalışma çevresinin oluşturulması

Ne var ki, şartnamelerin sayısında yaşanan artış, şirketler açısından çeşitli zorluklara neden

olmaktadır. Şirketler, sürekli olarak farklı kuruluşlar tarafından denetlenmekte ve

yapılanmalarını, ilgili alım grubunun standartlarına göre her defasında yeniden gözden

geçirmek zorunda kalmaktadırlar.

Page 25: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

24

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), tekstil ve hazır giyim şirketlerinin maruz kaldığı

bu zorlukların önüne geçmek ve sektörü sosyal standartlara uyum konusunda hazırlamak

amacıyla, İstanbul Sanayi Odası (İSO) ile işbirliği içerisinde bir Sosyal Sorumluluk

ġartnamesi hazırlamıştır. ILO standartları, 4857 sayılı İş Kanunu ve belirli büyük alıcıların

özel şartlarından hareketle hazırlanan şartnamenin uygulanması amacıyla İSO ile bir işbirliği

protokolü imzalanmış ve işyerlerinde eğitim ve uygulamalar gerçekleştirilmiştir.

3.2 Kalite, Çevre ve Sağlık Standartları

İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana karışıklıktan kurtulma ve belirli bir düzen tesis etme

gayreti içerisinde olmuştur. Bu düzenleme sürecinin tabi bir neticesi olarak standartlar ortaya

çıkmıştır. Standartları temel alarak oluşturulan yönetim sistemleri ise; kuruluşların ilkelerini,

prosedürlerini ve faaliyetlerini yönetmeyi ve sürekli olarak geliştirmeyi hedef almaktadır.

Bugün ise standartlar ve yönetim sistemleri dünya ticaretinde teknik engellerin ortadan

kaldırılması için en önemli rolü oynamaktadır ve standartlar uluslararası ticaretin ortak dili

haline gelmiştir. Ayrıca, uluslararası pazarlarda rekabet edebilmenin yolu standartlara uygun

ürün ve hizmet üretiminden geçmektedir.

Uluslararası düzeyde standart hazırlama çalışmalarını yürüten en büyük kuruluş Uluslararası

Standardizasyon Organizasyonu (International Organization for Standardization – ISO)’dur.

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ise, ISO’nun üyesi ve Türkiye’deki tek temsilcisidir.

Son yıllarda, tekstil ve hazır giyim sektörü tüketicilerinde kalite, çevre ve sağlık ile ilgili büyük

bir duyarlılık söz konusu olmuş bu nedenle de; ISO 9000, ISO 14000 ve OHSAS 18000 gibi

kalite, çevre ve sağlık standartları rekabetin temel unsurları haline gelmiştir.

ISO 9000 kalite standartları, 1987 yılında yayınlanmış ve o tarihten günümüze en fazla ilgi

gören ve en çok uygulama alanı bulan standartlar arasında yerini almıştır. Kalite

standartlarında amaç kaliteli ürün ve hizmetle müşteri memnuniyetini artırmaktadır.

Tekstil endüstrisinde üretim ardı ardına gelen işlemler sonucu gerçekleşmektedir. Bir işlemin

sonucu diğer bir işlem için hammadde durumundadır. Bu nedenle kalite sorunu

hammaddeden başlayarak iplik, dokuma, örme, terbiye, boya vb. bölümlerinde kendini

göstermektedir. Her süreçte kalite kontrolle ilgili çalışmaların dikkatlice ve eksiksiz yapılması

hataların süreçte yakalanması ve önlem alınması gerekmektedir. Uluslararası pazarlarda

uygun fiyat ve tüketici tarafından aranılan kalite düzeyini sağlamış ürünlerin rekabette

başarılı olacağı açıktır.

Page 26: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

25

Üretim sırasında yeniden işleme ve kusurlu ürünlerin oranlarının % 5 ile % 20 gibi oranlar

arasında değiştiği düşünülürse, ürün maliyetlerinde, kalite uygulamaları ile bu oranlarda

azalma sağlanabilecektir. Sağlanacak azalma doğrudan ürün maliyetinde düşmeye neden

olacağından, ürünün satış fiyatını düşürecektir. Bunun doğal sonucu olarak, rakiplere göre

hem fiyat hem de kalite avantajı ile pazarlarda üstünlük sağlanabilir.

Ürün standartları genel olarak incelendiğinde, ürünün sahip olduğu teknik özelliklerin belli

düzeylerde olması gerekmektedir. Bu nedenle tekstil ve hazır giyim sektöründeki firmaların

ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemi belgelerinin yanında, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi ve

OHSAS 18000 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerine de sahip olmaları

gerekmektedir. Bunun yanında ISO 9000 sisteminin dokümantasyon yapısı diğer ISO 14000,

OHSAS 18000 gibi standartların temel yapısını oluşturduğundan, ISO 9000 sisteminin

öncellikle firmada kurulması diğer sistemlerin de daha hızlı ve etkili oluşturulmasını

sağlayabilecektir.

ISO 14000 çevre standartları ise; şirketlerin faaliyetleri sırasında çevreye zarar vermemek

veya potansiyel çevre etkilerini kontrol altına almak için gerekli yapılanmayı sağlamaları

üzerine hazırlanmış olup 1996 yılında yayınlanmıştır.

Doğal kaynakların acımasızca tüketilmesinin önlenmesi, havanın, suyun ve toprak kirliliğinin

azaltılması, geri dönüşümün sağlanması, atıkların kontrol edilebilmesi ve hatta çevresel

maliyetlerin belirli oranlarda tutulabilmesi başlı başına bir yönetsel enerji ve zamanı

içermektedir. Yönetimin bu işlere özen göstermesi aynı zamanda çevre için yapılanların

işletme içinde doğru işler olduğu yönetimde yaygınlaşması gereken bir yaklaşımdır. Son

dönemlerde çevre için yapılan eylem programları çevre ve işletme için karşılıklı kazanç

programları olarak değerlendirilmektedir.

ISO 14000 çevre standartları tüketicilerin kendi yaşadığı çevreye değer vererek piyasada

bunu sorgulamasının bir sonucu olarak geliştirilmiş standartlardır. Böylece kuruluşların çevre

ile etkileşimi kontrol altında tutulmakta ve çevre ile ilgili icraatların sürekli iyileştirilmesini

temin edecek yönetim sistemleri benimsenmektedir. Hazır giyim üretiminde esas itibariyle

çevreye kimyasal su ve benzeri atıklar verilmesi söz konusu olmadığından, bu seri

standardılar daha çok tekstil terbiye alanında çalışan firmalar tarafından alınmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde, özellikle en önemli pazarlardan olan AB’de çevresel bilinç oldukça

yüksek seviyededir. Eurobarometre anketinde “gelişmeyi sınırlasa bile, çevrenin korunması

görevimiz vardır” sorusuna olumlu cevap verenlerin ortalaması % 89’dur.

Page 27: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

26

En büyük hazır giyim pazarlarından olan Almanya, çevresel duyarlılığa ve çevreye duyarlı

tüketime önem verilen bir ülkedir. Almanya’da çevresel duyarlılık 1980’lerde artarak halen

oldukça yüksek seviyede sürmektedir. Nüfusun % 70-80’i kendini çevresel konuların farkında

olarak tanımlamakta ve bu farkındalıkta bir azalma da beklenmemektedir. Çevresel

farkındalığın tüketim tercihlerine yansımasında ise, çevresel olarak zararlı olmayan ürünlere

nüfusun % 36’sının % 5 daha fazla ödemeye, % 12’sinin % 6-10 daha fazla ödemeye ve %

3’ünün % 11-15 daha fazla ödemeye razı olduklarını göstermektedir.

İşyerlerinde sağlık ve güvenlik tüm işleri etkileyen bir konu olduğundan, OHSAS 18000 iş

sağlığı ve güvenliği standartlarının uygulanması da zorunlu bir hale gelmeye başlamıştır. İş

sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin temelini oluşturan OHSAS 18000 standartları;

işyerlerinde işlerin gerçekleştirilmesi sırasında, tehlikelerin ve risklerin belirlenmesi ve

önlemlerin alınmasına yönelik bir yaklaşımdır. 1999 yılında yayınlanan OHSAS 18001 iş

sağlığı ve güvenliği standartları, işletmelerin sağlık ve güvenlik yükümlülüklerini etkin bir

şekilde yerine getirme ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde geliştirilmiştir. Böylece iş

kazalarının önlenmesi ve işletmelerin iş güvenliği ile ilgili yasal yükümlülüklerin yerine

getirmesi daha kolay olacaktır.

İş kazalarının işçilere, işletmelere ve ülke ekonomilerine büyük boyutlara ulaşan zararları

bulunmaktadır. Ayrıca iş kazaları ülke kalkınmasını da olumsuz yönde etkilemektedir. Her

şeyden önemlisi ise en değerli varlık olan insanların ölmesine ya da sakat kalmasına neden

olmasıdır. İş kazalarında zarar gören insanların, eski sağlıklı durumlarına getirilmeleri çoğu

zaman mümkün olamamaktadır. Bu nedenle iş kazalarının yol açtığı gerçek zararların

hesaplanabilmesi imkânsızdır. İş kazalarının önlenmesi işçi, işveren ve devlet kesimleri

arasında çok yönlü bir işbirliğini gerektirmektedir. Son yıllarda birçok ülke, endüstriyel alanda

meydana gelen iş kazalarını önlemek için çok önemli gelişmeler kaydetmiştir.

Tekstil ve hazır giyim sektörü yoğun şekilde test ve analiz faaliyetlerine başvurulan bir sektör

konumundadır. Sektörün çevre ve insan sağlığı, kalite gibi günümüzde gittikçe kuvvetlenen

olgular doğrultusunda test ve analiz, raporlama ihtiyaçları da artmaktadır. Bilindiği gibi, Türk

tekstil ve hazır giyim mamulleri için en büyük ve önemli pazar yıllardır AB üyesi ülkelerdir ve

bu ülkelerde özellikle son yıllarda insan sağlığına, çevreye ve de kaliteye verilen önem

artmaktadır. Hatta bu hususlar, 2005 yılı itibariyle dünya çapında miktar kısıtlamalarının

kaldırılmasını müteakip “tarife dışı engel” tabir edilebilecek duruma gelmiştir.

Page 28: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

27

Tekstil ve hazır giyim sanayicilerinden alınan bilgilerden, yabancı müşterilerin taleplerine

istinaden bir firmanın yılda 1.500-2.000 adet gibi oldukça yüksek sayıda test yaptırmasının

söz konusu olabildiği anlaşılmaktadır. Başta Avrupa ülkeleri ile ABD olmak üzere hemen

hemen bütün yabancı ithalatçılar, ürünün özelliğine göre bazen her parti üretimde, bazen her

yüklemede, bazen her siparişte üretim prosesi esnasında ve üretim sonrasında tekstil ve

hazır giyim mamullerinin belli testlerden geçmesini istemektedirler. İç piyasaya sürülen tekstil

ve hazır giyim mamulleri için test ihtiyacı, ithalatta TSE’nin denetimine tabi olan tekstil

mamullerinin testleri ile sınırlı kalırken, yurtiçinde üretilen mamuller ve tüketiciye sunulan

mamuller ile ilgili test ihtiyacı, hemen hemen yok denecek kadar azdır.

Türkiye gibi tekstil ve hazır giyim konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan

bir ülkede, bu derecede yoğun test, analiz ve raporlama ihtiyacı olması, hem büyük entegre

işletmelerin kendi laboratuarlarını kurmalarını hem de kamu, özel sektör ve üniversitelerin

kapsamlı, modern teçhizatlı tekstil laboratuarları kurmalarını gerektirmiştir. Ayrıca

uluslararası nitelikte gözetim şirketi ve laboratuarları da Türkiye’de yatırımlar yaparak şubeler

açmışlardır.

Bugün ağırlıklı olarak İstanbul ve İzmir’de yerleşik olmak üzere, Türkiye’de on beş kadar

tekstil ve hazır giyim test ve analizleri yapabilen laboratuar ve araştırma merkezi faaliyet

göstermektedir.

Gerek ihracatçılar gerekse laboratuarlar en fazla yıkama haslığı, sürtme haslığı, çekmezlik,

yıkama sonrası boyutsal değişim, boncuklaşma, kopma, yırtılma, yanmazlık gibi temel

testlerin yapılmakta olduğunu belirtmektedir. Azo boyar maddelere yönelik araştırmaların

olumsuz sonuçlanması göz önünde tutularak Mart 1995 tarihinden itibaren Türkiye'de de söz

konusu boyar maddelerin üretimi, kullanımı ve ithali ile söz konusu aminlerin boyar madde

üretiminde kullanımı yasaklanmıştır. Bu nedenle, kanserojen arilamin (azo boyar madde) ve

ekolojik testler de yoğun olarak talep edilmektedir. Marks & Spencer, Mexx, Wallmart, Gap

gibi büyük alıcılar ise kendi kalite standartlarını oluşturmuşlar ve bu doğrultuda testler

istemektedirler.

3.3 Sosyal Sorumluluk Standartları

Tekstil ve hazır giyim sektöründeki gibi emek yoğun işlerin geri kalmış ülkelerde

yaptırılmasının yaygınlaşmasıyla birlikte işçilerin çalışma şartları, çocuk işçi çalıştırılması gibi

konular gelişmiş ülke basın yayın organlarında sıkça gündeme gelmeye başlamıştır. Özellikle

Avrupalı büyük tekstil ve hazır giyim firmalarının zincir mağazalarının Doğu Avrupa ve Asya

ülkelerindeki üretim tesislerindeki kötü çalışma koşulları tartışılmaktadır. Bu konuda

oluşmaya başlayan tüketici hassasiyeti ve marka imajının zedelenmesi riskine karşı bu tür

üretim yaptıran firmalar sosyal sorumluluk standartları adı verilen çalışma şartları ve işyeri

koşulları hakkında bir dizi kuralı tedarikçilerinden talep etmeye başlamıştır.

Page 29: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

28

Bu kuralların uygulaması ise gönüllülük esasına dayalı olmaktadır. Bu kuralların kapsamında

çocuk işçi çalıştırma, zorla çalıştırma, sağlık ve güvenlik, sendikalaşma özgürlüğü, ayrımcılık,

disiplin uygulamaları, çalışma saatleri, ücretler, işletme sistemi ve çalışma ortamı ile ilgili

kurallar bulunabilmektedir.

Bu konudaki pek çok standardın bulunması üretici firmaları zorlayan bir husustur. Sosyal

sorumluluk şartlarının yerine getirilmesi ek maliyetler getirmekle birlikte, çalışan

motivasyonunu ve verimliliğini artırmaktadır. Bu kuralların uygulanması, uygulamaların

duyurulması ve tanıtımı, firmaların müşterileri ve tedarikçiler ile olan ilişkilerini geliştirecek,

rekabet avantajı sağlayabilecektir.

Tüketici tercihlerinin bir sonucu olarak gönüllülük esasına göre uygulanan sosyal

standartların yanında her ülkenin kendi çalışma kanunları ve ILO sözleşmeleri bu konuda

zorunlu standartlar ortaya koymaktadır. Bu tür standartlara başta Çin olmak üzere tüm

ülkelerin uymasının sağlanması ve gerekirse bu standartlara uymanın ticaret yapmak için

şart olarak ortaya konulması da daha adil bir tekstil ve hazır giyim ticaretini sağlayabilecektir.

SA 8000: Sosyal sorumluluk standartlarının başında yer alan SA 8000 Sosyal Sorumluluk

Standardının amacı, üretim veya hizmet süreçlerinin insan haklarının gereği olan değerlere

uygun bir sistem altında çalışmasını sağlamaktır. Yani kısacası bu standart çalışanların

haklarının güvence altına alınmasını amaçlamaktadır. Standart, 1997 yılında Uluslararası

Sosyal Sorumluluk (Social Accountability International – SAI) kurumu tarafından

yayınlanmıştır. Alınması için yasal bir zorunluluğun bulunmadığı SA 8000 belgesi, denetimler

sonucunda gerekli koşulları sağlayan her türlü işletmeye verilebilmektedir.

SA 8000 Sosyal Sorumluluk Standardının temel dayanakları; İnsan Hakları Evrensel

Bildirgesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Konvansiyonları ve ilgili ILO Sözleşmeleridir.

Standardının oluşturulmasında temel alınan ILO Sözleşmeleri; zorla çalıştırma, sendika

özgürlüğü, toplu pazarlık hakkı, eşit ücret, ayrımcılık, asgari yaş, iş güvenliği ve işçi sağlığı,

mesleki rehabilitasyon, istihdam ve ev işçiliği gibi konuları içermektedir.

Bütün bu sözleşmelere dayanarak hazırlanan SA 8000 Sosyal Sorumluluk Standardı dokuz

ana maddeden oluşmaktadır. Bu maddelerden ilk sekizinde, çocuk emeği, zorla çalıştırma,

işçi sağlığı ve iş güvenliği, sendika özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkı, ayrımcılık, disiplin

uygulamaları, çalışma saatleri ve ücretlendirme konuları detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.

Son bölüm ise, işletmelerin yönetim sistemi uygularken ve belge alırken uymak zorunda

olduğu genel koşulları belirtilmektedir.

Page 30: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

29

SA 8000 Sosyal Sorumluluk Standardının belgelendirme süreci, planlama ve hazırlık,

uygulama, kontrol ve tetkikler, gözden geçirme-geliştirmenin sürekliliği olmak üzere dört

asamadan oluşmaktadır. Planlama ve hazırlık aşamasında, standartta istenen gereklilikler ile

kuruluşta var olan koşullar arasındaki farklılıklar ortaya çıkarmak üzere ön değerlendirme

yapılmaktadır. Uygulama aşamasında, standardın yürürlüğe girmesi için personel eğitimi ve

prosedür yazımı çalışmaları yürütülmektedir. Kontrol ve tetkikler, standardın gerekliliklerine

uyulup uyulmadığını ve yapılması gerekenleri belirlemek amacıyla on tetkik ve ana tetkiklerin

yapılması aşamasıdır. Ana tetkik yapılıp, gerekliliklerin yerine getirilmesi kanısına ulaşılması

durumunda, üç yıl için geçerli olacak SA 8000 belgesini almak mümkün olmaktadır.

Belgelendirme yapıldıktan sonra denetçi kuruluş, sistemin işlediğinin ve devamlılığından

emin olmak için periyodik izleme tetkiklerini yürütmektedir. Bu aşama, gözden geçirme-

gelişmenin sürekliliği olarak adlandırılmaktadır.

Çalışma ilişkilerine ortak bir terminoloji getiren SA 8000’in kuruluşlara sağlayacağı faydalar

ise şunlardır;

Yüksek motivasyonlu iş gücü sağlamak

Daha kaliteli ürünler ve daha yüksek üretkenlik elde etmek

Çalışanların çalışan haklarının korunması konusunda bilinçlendirilmiş olmasını sağlamak

Sürekli gelişim ve daha iyi tedarik zinciri yönetimi sağlamak

Piyasadaki rakiplerden firma ve marka olarak bir adım öne çıkmak

Büyük firmalar tarafından tedarikçi seçiminde öncelik kazanmak

Müşteri gözünde iyi bir imaj oluşturmak

Türkiye’de SA 8000 belgesine sahip olan firmalar arasında çok az sayıda tekstil ve hazır

giyim firması bulunmaktadır. Özellikle hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren uluslararası

büyük alıcılar ve perakende grupları Türkiye’deki hazır giyim tedarikçilerinden ve de varsa

onların fason atölyelerinden, hatta yan sanayicilerinden bu koşulların sıkı sıkıya yerine

getirilmesini istemekte, bu doğrultuda sıkça denetimler yapmakta ve bu konu Türkiye’den

tedarikçi seçiminde önemli bir kriter olarak kullanılmaktadır.

WRAP: Bir diğer sosyal sorumluk standardı ise Uluslararası Sorumlu Giyim Üretimi (World

Responsible Accredited Production – WRAP), giyim sektöründe, dünya çapında markalaşmış

şirketlerin, sosyal sorumluluk gereklerine bağlılıklarını ve sattıkları ürünlerin kanunlara uygun,

insani ve iş ahlakına saygılı bir biçimde üretildiğini garanti altına aldıklarını ispatlayan bir

programdır. WRAP Sertifika Programı, Amerika’ya ihracat yapan ve yapmayı hedefleyen tüm

işletmelerin Sosyal Uygunluk Kalitelerini belgeleyecek bir programdır.

Page 31: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

30

Bu program, herhangi sosyal uygunluk riskinin varlığı karşısında, bu riski hemen belirleyip

müşteriye ve dolayısı ile üreticilere herhangi bir zarar gelmeden önce gerekli önlemleri alma

şansı verir. Bu program müşterilere karşı üreticilerin itibarını korur. WRAP Sertifika

Programının temel prensipleri ve içeriği şu şekildedir:

Kanun ve Yönetmeliklere Uygunluk

Zorlama ile İşçilik

Çocuk İşçiliği

Taciz ve Kötü Muamele

Ücretlendirme ve Ödemeler

Çalışma Saatleri

Ayrımcılık

Sağlık ve Güvenlik

Toplu Sözleşme Özgürlüğü

Çevreye Duyarlılık

Gümrük Kanunlarına Uyum

Uyuşturucu Yasağı

WRAP Sertifika Programı’na aday olan işletmelerin başvuruları gün geçtikçe artarken,

Amerika’da WRAP Sertifika Programı’nı destekleyen firma sayısı 290’ı bulmuştur. Programın

yönetim kurulunu Sara Lee Corporation, VF Corporation, Jokey International, Russel

Corporation ve Phillips-Van Heusen gibi Amerika’nın tekstil ürünlerinin % 80’ini sağlayan

firmalar oluşturmaktadır.

WRAP Sertifika Programı’nın şirketlere sağlayacağı faydalar ise şunlardır:

Çalışma ortamının kalitesini yükselttiği gibi, çalışanların motivasyonunu arttırır.

Müşteriler tarafından uygulanan ve her müşteri için ayrı olarak, defalarca tekrarlanan

sosyal yeterlik denetimlerinde harcanan zaman ve paradan tasarruf edilmesini sağlar.

WRAP Sertifika Programı’nı kabul eden müşteriler tarafından tercih edilme sebebi

olduğu gibi, bu programı henüz benimsememiş olan rakipler karşısında şansı da

arttırır.

Türk İş Kanunu’nun içerdiği ve işletmenin uyması gereken kanunlarda yapılan tüm

yeniliklere kolay bir şekilde adapte olunmasına yardımcı olur.

Page 32: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

31

GOTS: Organik tarım, giderek yoğunlaşan tarımsal girdi kullanımının meydana getirdiği

sağlık ve çevre sorunlarının çözümünde etkin bir alternatif olarak kabul edilmektedir. Dünya

genelinde nüfusun ve hayat standardının artışına paralel olarak tekstil ve hazır giyim üretimi

için kullanılan elyaf tüketimin de arttığı bilinmektedir. Artan talep öncelikle daha fazla alanın

tarıma açılması ile sağlanırken sınır noktaya ulaşılması sonucu birim alandan daha yüksek

verimi arttırmak hedeflenmiştir. Bu artış ıslah çeşitleri, sulama, yoğun gübre ve ilaç kullanımı

ile sağlanmıştır.

Tekstil sanayinin kullandığı önemli liflerden olan pamuğun ekolojik şartlara uygun olarak

yetiştirilmesi de son dönemde gündeme gelmeye başlamıştır. Yetiştirme sırasında hiçbir suni

gübre veya ilaç kullanılmayan, ancak nihai ürün özellikleri açısından farklı özellik

göstermeyen bu tür pamuğa tüketicilerin ilgisi artmaktadır.

Üreticiler açısından organik pamuk tarımı konvansiyonel tarıma göre daha risklidir.

Konvansiyonel sistemle pamuk üretimi yapan bir çiftçi hemen ertesi yıl organik pamuk

üretimine geçemez. Organik pamuk tarımı için en az üç yıllık bir geçiş dönemine ihtiyaç

vardır. Türkiye’den tarım ürünü ithal eden Avrupa ülkeleri ve firmalarının istekleri nedeniyle

organik pamuk ürünleri gündeme gelmiş ve her geçen günde önemini arttırmaktadır. Yüksek

üretim maliyetleri nedeniyle organik elyaflar daha da pahalılaşmaktadır. Yine de, artan

maliyetine rağmen bu ürüne yönelik artan bir talep mevcuttur.

Tarım sürecinde organik olarak yetiştirilmiş elyafların tekstil sektöründe ilgili standartlara göre

işleme alınması ile organik tekstil sektörü doğmuştur. Bu alanda uluslararası geçerliliği olan

Küresel Organik Tekstil Standardı (Global Organic Textile Sandart – GOTS) göre üretim ve

sertifikasyon yapılmaktadır.

GOTS sertifikasyonu organik olarak yetiştirilmiş, sertifikalı organik elyaf kullanıma ek olarak

GOTS’un işleme ve üretim standartlarını da kapsar. GOTS; organik tekstil işleme alanında

faaliyet gösteren önde gelen standart birliklerinin ortak bir çalışmasıdır.

GOTS’un amacı; hammaddelerin hasadından, çevresel ve sosyal sorumlulukla üretimden

etiketlemeye kadar nihai müşteriye, organik ürünle ilgili kesin bir güvence sunabilmek için

organik tekstilin durumunu dünya çapında kabul gören kriterlerle tanımlamak ile işleyici ve

üreticilerin, organik kumaş ve kıyafetlerini tüm büyük pazarlarda kabul gören tek sertifika ile

ihraç edebilmelerini sağlamak

GOTS sadece zorunlu kriterlere odaklanmıştır ve elyaf ürünler, kumaşlar ve elbiseler için

geçerlidir. GOTS işleme, üretim, paketleme, etiketleme, ihracat, ithalat ve tüm organik

ürünlerinin taşınması aşamalarını kapsar.

Page 33: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

32

GOTS iki etiketleme seçeneği sunar. Bu iki etiketleme seçeneği arasındaki tek fark nihai

üründeki organik ya da organiğe geçiş elyaf miktarının oranıdır. Nihai ürünün organiğe geçiş

ürünü olarak etiketlenebilmesi belgelendirmeye temel standardın buna izin vermesi koşuluyla

mümkündür. Fakat yeterli miktarda, kalitede ve türde organik elyafın olmadığı belirtilmek

zorundadır. Bu standardın tüm zorunlu kriterlerine uygun olarak üretilmiş ürünler aşağıdaki

şekilde etiketlenebilir, pazarlanabilir ya da satılabilir:

“organik” ya da “organiğe geçiş”

“% x organik malzemeden imal ” ya da “% x organiğe geçiş malzemelerinden imal”

Page 34: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

33

4 ÇEVRE

4.1 Çevresel Etkiler ve Riskler

Tekstil ve hazır giyim sanayinin çevresel etkileri değerlendirilecek olunursa; hazır giyim

sanayinin normal evsel atıklarının dışında, havaya, suya veya toprağa herhangi bir zararlı

emisyonu söz konusu değildir. Nispeten düşük elektrik enerjisi tüketen, ütüler için tükettiği

çok az buhar dışında ısı enerjisi tüketmeyen, gürültüsü fazla olmayan, kısacası meskûn

mahallerde bile kurulabilecek bacasız bir sanayi dalıdır. Tekstil sanayi ise; birbiriyle ilişkili ve

birçok farklı hammaddeler kullanarak, büyük sayıda üretim yapan birçok endüstrilerin

oluşturduğu bir sanayi dalıdır.

Tekstil endüstrisinin ana bölümleri; elyaf üretimi (doğal, yarı sentetik, tam sentetik), iplik

üretimi (pamuk, yün, sentetik), kumaş üretimi (dokuma veya örme) ve iplik veya kumaşların

terbiye (kasar, boya, baskı, apre) işlemleridir. Örme makineleri (yuvarlak, düz, çorap) çok

fazla elektrik tüketmeyen, fazla gürültü yapmayan, klimasız ortamlarda da (fazla kuru ve

sıcak ortamlarda basit bir nemlendirmeyle) çalışabilen, dolayısıyla meskûn mahallerdeki

küçük atölyelerde bile çalışabilen makinelerdir.

İplik fabrikaları nispeten yüksek elektrik enerjisi tüketen, klimalar için tükettiğinin dışında pek

ısı enerjisi tüketmeyen, nispeten gürültülü fabrikalardır. Dokuma fabrikaları nispeten yüksek

elektrik enerjisi tüketen, klimaların yanında haşıllama için de ısı enerjisi tüketen, çok gürültülü

işletmelerdir. Terbiye fabrikaları ise, iplik ve dokumaya nazaran oldukça daha az elektrik

enerjisi, fakat çok daha fazla miktarda ısı enerjisi tüketen, aynı zamanda suya ve havaya

yüksek miktarda emisyonun söz konusu olduğu işletmelerdir. Dolayısıyla tekstil terbiye

işletmeleri dikkat edilmediği, önlem alınmadığı takdirde çevreye zarar verebilme tehlikesinin

yüksek olduğu işletmelerdir. Tekstil sektöründeki terbiye işlemleri şunlardır:

Haşıl sökme, kumaşın içermiş olduğu haşıl maddeleri ve pektin gibi boyamayı olumsuz

etkileyecek olan maddelerin uzaklaştırılması amacını taşır.

Kostikleme, malzemenin soda kostik ile işlem görmesidir. Viskon malzemede boya

alımını arttırır, boyanma özelliklerindeki farklılıkları giderir.

Ağartma işleminin amacı pamuğa arzu edilmeyen esmerliği veren ham rengi gidermek

ve beyazlatmaktır.

Merserizasyon, pamuğun soda kostikle işlem görerek parlaklık kazanmasıdır.

Hidrofilleştirme, pamuklu malzemenin soda kostik ve bazı yardımcı maddeler ile

kaynama noktasında işleme tabii tutulmasıdır .

Boyama, kumaş veya ipliklerin yüzey renklendirmesi için yapılan işlemdir.

Baskı, kumaş yüzeyinin değişik tekniklerle değişik baskı makinelerinde belirli bir

desene göre renklendirilmesidir.

Page 35: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

34

Tekstil endüstrisinde başlıca çevresel etki, kimyasal yükleri yüksek miktarlarda olan suyun

alıcı ortamlara deşarj edilmesiyle kendini göstermektedir. Diğer önemli unsurlar, enerji

tüketimi, hava kirliliği, katı atıklar ve kokudur.

Tekstil fabrikalarına olduğu kadar, fabrikalardan dışarı yapılan nakliyat faaliyetleri hava

emisyonlarının oluşumuna neden olmaktadır. Isıtma faaliyetleri için gaz ve kömürün birlikte

kullanımı; CO, CO2, NOx, O3, toz ve PM (partikül madde) emisyonlarının yüksek miktarda

oluşmasına neden olmaktadır. Diğer hava kirletici unsurlar, yağ ve asit buharı, koku ve boyler

gazlarıdır. Bunlara ek olarak, apre ve terbiye işlemleri, kurutma prosesleri ve çözücülerin

kullanım uçucu organik madde emisyonlarının oluşmasına neden olmaktadır.

Tekstil endüstrisinde hem miktar hem de enerji kaynaklarına bakıldığında prosesten prosese

bir çeşitlilik vardır. Motor ve pompalarda sıvılar çalıştırmak için elektrik, gaz ve benzin ise

proses pişirme kazanlarını ısıtmak için buhar üretimi amacıyla kullanılır. Buhar ve gaz ısıtma

sistemleri ve bazı durumlarda yüksek frekanslı ısıtma sistemleri, iplik ve kumaşların

kurutulması amacıyla kullanılır. Tekrar kullanım için (ama bu ısı büyük miktarlarda ısı

içermelidir) kirli olan çıkışlardan ısının geri kazanılmasıyla enerji tasarrufu sağlanabilir. Basit

ısıtma sistemi değişiklikleriyle bu yapılabilir. Yatırım maliyetlerinin geri ödeme süresi kısadır,

bu süre genelde iki yıldan daha azdır.

Bazı tekstil finisaj işlemleri suya karşı dayanıklı kaplama yapılması işlemlerini içerir. Bu

işlemde genelde tekstil materyalinin üzerine plastik veya poliüretan konmaktadır. Bu kaplama

geleneksel olarak solvent bazlı olarak yapılmaktadır ve solventler sürekli kurutma fırınlarında

buhar olarak ortaya çıkmaktadır. Kullanılan birçok solvent genelde uçucu organik bileşikler

(VOC’ler) olarak sınıflandırılmaktadır. Atmosferde kirlilik problemlerine neden olabilen

VOC’ler örneğin güneşli günlerde smog olarak adlandırılan yapay sis oluşumuna katkıda

bulunabilirler. Smog insan sağlığını, tarım ürünlerini ve bina malzemelerini olumsuz yönde

etkileyebilmektedir.

Bu etkilerin ve yönetmeliklerin kabulünde, apre işlemlerinde bazı işletmeler gerek solventle

yüklü hava akımlarının yakılarak temizlenmesinde kullanılan yakma sistemleri ve/veya

tesisleri gibi ekipmanların kullanımının azaltılmasıyla gerekse alternatif olarak daha az

solvent içeren ve/veya su bazlı kaplama maddelerinin kullanımıyla çevreye daha az olumsuz

etkiye sahip olan maddelerin kullanımına başlamışlardır.

Page 36: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

35

Proseslerden kaynaklanan toz, yağ ve asit buharı ve kazanlardan çıkan gazlar, kullanılacak

filtreler yardımıyla azaltılabilmektedir. Proses aşamasında ortaya çıkarak havaya karışan

pamuk toz; havalandırma sistemleri (makineler için) ya da filtrelerin kullanımı ile

azaltılabilmektedir. Mümkün olduğu takdirde, toz oluşumu kaynağında toz toplayıcı

sistemlerin kullanımı ile engellenebilmektedir.

Koku; tekstil ürünlerinin kasar, boyama ve baskı işlemlerinden oluşan ve atık su arıtma

tesisinden kaynaklı olarak ortaya çıkabilmektedir. Klor ve kükürt gibi kimyasalların kullanımı

kokunun artmasına neden olmaktadır.

Proseslerden kaynaklanan klor ve kükürt gibi gazların oluşturduğu koku çıkan havanın ozon

toplayıcılardan ya da filtrelerden geçirilmesi ile giderilebilir. Koku oluşumunun görüldüğü

üretim prosesleri ile atık su arıtma tesisleri etrafı kapalı alanlarda işletilmeli, ayrıca koku

azaltıcı sistemler kullanmalıdır.

Gürültü etkisi tekstil fabrikalarında genellikle tüm işlemlerin kapalı binalar içerisinde

gerçekleştirilmesi nedeniyle çevreye herhangi bir etkisi olmamakla birlikte, üretim esnasında

çalışan makine ve ekipmandan oluşacak iç mekân gürültüsü oluşmakta ancak bu durum çok

sıkıntı yaratan bir husus olmamakla beraber, tesislerde modern teknolojiler kullanılmadığında

istenmeyen etkilere neden olabilmektedir.

Tekstil fabrikalarında yüksek miktarlarda su kullanılmakta, yeraltı veya yüzey su seviyelerinin

azalmasına neden olmakta, bu durumda çevreye olumsuz etkilemektedir.

Tekstil endüstrisinde, yapağı ve ipliklerin yıkanması, ağartma, boyama ve son ürünlerin

yıkanması gibi işlemlerin başından sonuna kadar yüksek hacimlerde su kullanılmaktadır.

Ayrıca, tekstil fabrikalarında daha düşük maliyetli olan nehir, göl ve kuyu sularının da ek

kaynak olarak kullanımı yaygındır.

Başlangıçta kullanılan büyük miktarlardaki suyun az bir kısmı üründe yer almakta ve sonuçta

üründe kullanılmayan kısım çıktı olarak büyük hacimde oluşmaktadır. Materyallerin

proseslerin başlangıcında ve proses adımlarında içerik ve etkileşimlerine bağlı olarak,

çıktıların çeşitleri de kirlenmektedir. Tekstilde suyun kullanıldığı başlıca ıslak prosesleri

inceleyecek olursak;

Page 37: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

36

Daha önce de bahsedildiği gibi tekstil sanayideki en önemli hususlardan biri atık sudur.

Kimyasal içeriği yüksek bu atık suyun alıcı ortama deşarj edilmeden önce uygun arıtımdan

geçirilmesi şarttır. Atık su yüksek düzeylerde biyokimyasal oksijen ihtiyacı (BOİ), askıda katı

madde (AKM), kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ), toplam çözünmüş katılar (TÇK) ve organik

halojenler gibi kimyasal parametrelere sahiptir. Yüksek BOİ ve KOİ alıcı ortamlarda suyun

çözünmüş oksijen seviyesini düşürmekle birlikte, sucul yaşamı tehdit ettiği gibi estetik

değerin ve mansabın su kullanım kalitesinin azalmasına neden olmaktadır. Yüksek KOİ,

sülfür ve sülfit nedeniyle rahatsız edici kokuya neden olmaktadır. Ayrıca, atık su genellikle

sıcak, bazik, kötü kokulu ve boyama işleminde kullanılan kimyasal maddeler sebebiyle

renklidir.

Atık suda askıda katı maddeler, alıcı ortama girdikleri anda bulanıklığı arttırmakta, ışık

geçirgenliğini azaltmakta, bu durum bitkisel üretimi etkilemektedir. Balık türlerinin yumurtlama

yüzeylerinin ve balıklara gıda niteliği taşıyan organizmaların etkilenmesine neden olan

askıda katı maddelerin çökmesi ile oluşan sedimantasyon tabakası sucul faunayı etkileyen

başlıca unsurdur. TÇK su sistemlerindeki kimyasal tepkimeleri hızlandırmakta ve eğer su;

tarımsal sulama faaliyetleri için kullanılacaksa tohum verimini düşürebilmektedir.

Su kullanımı otomatik kapanan muslukların ve yüksek basınçlı su sistemlerinin kullanım ile

azaltılabilmektedir. Fabrika, proses suyu için bir yönetim planına sahip olmalıdır ve mümkün

olduğu durumlarda arıtılan ya da içerik bakımından uygun olan atık su tekrar prosese

döndürülmelidir.

Tekstil endüstrisinde en önemli çevresel etkiler oluşan atık su ile ilgilidir. Suyun çevreye

verilmeden önce arıtılması önemli bir husus olarak dikkat çekmektedir. Büyük miktarlarda

kimyasal madde ve bileşikleri içeren proseslerden kaynaklanan atık sular, tesiste arıtılarak

alıcı ortama verilmelidir. Tercih edilebilecek arıtma prosedürü örneğin kaba ızgaradan

geçirme, ince elek ile filtreleme, ardından kimyasal arıtma ile suyun alıcı ortam standartlarına

uygun hale getirilmesi olabilir.

Tekstil işletmeleri atıksularını deşarj etmeden önce, en basit şekilde arıtma uygulamak için

pH seviyesini düzenleyebilirler. Deşarj edilmeden önce kabul edilebilir pH seviyesini

ayarlamak için asit ve bazlar kullanılarak asidite ve alkalinite azaltılabilir.

Tekstil endüstrisi atıksularının arıtımında atıksu arıtma tesisleri kimyasal ve biyoloyolojik

arıtma sistemleri, kabul edilebilir seviyedeki çıkış konsantrasyonlarının sağlanması için BOİ

ve KOİ gibi parametmetrelerin seviyelerine bağlı olarak dizayn edilmelidir.

Page 38: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

37

Su kullanımının azaltılmasında veya suyun geri dönüşümünün arttırılmasında iki yarar vardır.

Bunlar suyun kullanımının azaltılması (doğal kaynaklardan gelen, kullanımdan önce

genellikle işlemler ve depolama için gerekli olan) ve deşarj edilen çıktıların azaltılmasıdır.

İşletmede su kullanımının ayrıntılı değerlendirilmesiyle su kullanımı basit olarak genelde

azaltılabilir. Bunun için, işletmenin başından sonuna kadar nerelerde su akışının

gerçekleştiği, hangi proseslerde su kullanıldığı ve ne kadar su kullanıldığının tanımlanması

gerekir. Bu aşamadan sonra su kalitesinden taviz vermeksizin akışın azaltılması için fırsatlar

tanımlanmalıdır. Bu da, suyun tekrar kullanılmasını olanaklı kılan geri dönüşüm

teknolojilerinin kullanımıdır.

Su kullanımının azaltılması için genelde ters akışlı durulama sistemleri kullanılır. Bu sistemde

su akışları, birbirine bağlı farklı durulama banyoları aracılığıyla malzeme girişiyle ters

yöndedir. Böylelikle aynı temizleme derecelerinin sağlanmasında su kullanımının

azaltılmasına müsaade eden bu sistem kullanılabilir. Sistemde sadece son durulama

aşamasında temiz suya ihtiyaç vardır.

Modern arıtma teknikleri olan membran teknoloji ve ters osmoz sistemleri büyük

miktarlardaki atıksuyun tekrar kullanılmasını mümkün kılabilen sistemlerdir. Böylelikle toplam

su ihtiyacı azaltılabilir. Bu aşamada unutulmaması gereken nokta, gerekli suyun sadece her

bir adımdaki amaç için uygun olmasıdır, işletmede tüm prosesler için sürekli yüksek kalitede

suya ihtiyaç yoktur.

Tekstil tesislerinde münferit arıtma tesislerinin kurulması yerine ortak arıtma tesislerinin

kurulması hem kuruluş hem işletme masraflarını en aza indirecektir.

Tekstil tesislerinin kurulma alanlarının OSB ve İhtisas OSB ve sanayi alanlarında kurulması

kontrol açısından önem arz etmektedir. Bu sektör için ideal olanı ise ihtisas organize sanayi

bölgelerinin kurulması ve bu alanlarda ileri arıtma tesislerinin yapılması çevre açısından

önem arz etmektedir. Yer seçiminde bu alanlara öncelik verilmesi, bu alanların bulunmaması

durumunda alternatif alanların seçilmesi gerekmektedir.

Tekstil üretiminde kullanılan kimyasallar yerleşim birimlerinde yaşamlarını sürdüren

insanların yanı sıra yakın çevredeki duyarlı bölgelerde yer alan flora ve faunayı

etkileyebilmektedir.

Page 39: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

38

Kimyasal ve mineral yağların kullanımı yerine mümkün olduğu durumlarda çevre dostu olan

ürünler kullanılmalıdır. Kullanılacak ürünler biyolojik olarak bozunabilen ve giderilebilen

ürünler olmalıdır. Sübstratların teknik karakteristikleri, preparasyon maddeleri ve

apreleyicilerin türü ve miktarı, metaller ve biyositler gibi tekstil hammaddeleri hakkında bilgiler

ürünlerin üzerinde yer almalı ve istenildiğinde üretici firma tarafından ürün bilgileri temin

edilebilmelidir. Bilgiler atık suyun daha verimli arıtılabilmesi amacıyla da kullanılabilmelidir.

Mümkün olduğu takdirde, kimyasal yönetim planı uygulanmalı, kullanılan kimyasalların

sürekli olarak, piyasaya girdiği andan itibaren çevre dostu olan eş değer kimyasallarla

değişimi sağlanmalıdır.

Tekstil fabrikalarından kaynaklı katı atıklar evsel ve tehlikeli atıklar olarak sınıflanabilir. Evsel

atıklar içerisinde; proses aşamasında oluşan hatalı ürünler ve tekstil atıklarından oluşan katı

atıklar, giysi üretimi sonucu paketleme atıkları sayılabilir. Kimyasal madde ve boya kapları,

pil, atık yağ, arıtma çamuru, akümülatör, plastikler gibi yan ürünler ise tehlikeli katı atıkları

oluşturmaktadır. Bu katı atıklar için genellikle tercih edilen yöntem özellikle kimyasal madde,

boya kapları gibi atıkların üreticiye geri döndürülmesidir.

Atık miktarları, atık yönetim planlarının uygulanmasıyla azaltılabilmektedir. Malzemelerin

verimli kullanımı kaynakta azaltma gibi işlemlerle az miktarda atık oluşumuna sebep

olacaktır.

Boyama veya işleme sırasında oluşan zararlardan dolayı kesme, kalıplama veya diğer özel

malzemelerden meydana gelen çok sayıda katı atık meydana gelmektedir.

Ayrıca kullanım ve depolama esnasında da çeşitli ambalaj ve kullanım malzemelerinden de

kağıt, plastik, bobin, kimyasal ambalaj kutuları gibi atıklar oluşmaktadır.

Tekstil endüstrisinde kullanılan potansiyel tehlikeli malzemeler krom içeren boyalar, güve,

nem ve çürümeye karşı dayanıklı olan maddeler ve pestisidlerdir. Ayrıca bunlara ek olarak

yanmayı güçleştiren malzemeler de bulunmaktadır. Genelde organofosfor bileşikler veya

antimuan vb. metal içeren organometalik kimyasallar hava emisyonları oluşturabilir.

Çekme işlemlerine karşı dayanıklı malzemeler ile reçine bazlı malzemeler de hava ve su için

potansiyel kirlilik yaratan maddelerdir.

Page 40: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

39

Tekstil ve hazır giyim üretiminde çevresel atık, tekstil terbiyesi hariç olmak üzere oldukça

düşüktür. Terbiye ve boyama sürecinde ise ağırlıklı olarak kimyasal süreçler söz konusu

olduğundan bu tür atıklar oluşabilmektedir. AB’nin tekstil terbiye sanayini de kapsayan

Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü ile İlgili Konsey Direktifi (IPPC Direktifi), üretim

süreçlerinde çevresel kirlenmenin kontrolünü öngörmektedir. Bu direktife uyum Türkiye’nin

de yükümlülüklerinden biridir.

Geçmiş yıllarda tekstil fabrikaları için birçok çevre dostu teknolojiler geliştirilmiştir. Teknoloji

alternatiflerinin seçiminde Mevcut En İyi Teknikler (Best Available Techniques – BAT) göz

önünde bulundurulmalıdır.

4.2 Ekolojik Tekstil

20. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren yaşanan hızlı nüfus artışı ve sanayileşme ile

ortaya çıkan çevre sorunları dünyamızı tehdit etmeye başlamıştır. Bu sorunların başında

atıkların artması, doğal kaynakların tükenmesi, doğal ortamın yok olması, ozon tabakasının

incelmesi ve iklim değişikliği gelmektedir. Her geçen gün daha da küçülen dünyamızın

kaynaklarının sonsuz olmadığı, üretim faaliyetlerinin çevre etkilerinin yerel ve bölgesel

kalmayıp, küresel olduğu artık tüm dünyada kabul edilmiştir. Bu bilinç çevresel etkilerin yasal

uygulamalardan ziyade piyasa kuvvetleri ile kontrol edilmesi ihtiyacını da beraberinde

getirmiştir.

Bu gelişmeler sanayicileri; hammaddeyi minimum düzeyde kullanma, süreçlerde enerji

kullanımının azaltılması veya temiz enerji kaynaklarının aranması, zararlı olmayan paketleme

malzemelerinin kullanılması ve kolay olarak yok edilmesi gibi sorunlara cevap aramaya

yöneltmiştir. Bunların sonuçları oldukça geniş dalgalar halinde tüm sanayi kollarına

yansımıştır. Bu durum, Türkiye’nin en büyük ve en önemli sektörü olan tekstil ve hazır giyim

sektörünü de derinden etkilemiştir. Batı Avrupa ülkelerine, özellikle Almanya’ya ihracat yapan

tekstil sanayicileri için tekstil mamullerinin ekolojik olarak üretilmeleri olmazsa olmaz bir koşul

haline gelmiş durumdadır.

Ekolojik tekstil veya eko-tekstil demek elyaf halinden bitmiş halde ürün oluncaya kadarki tüm

işlem basamaklarında çevre gözetilerek üretilmiş, kullanım aşamasında kullanıcıya zarar

vermeyen ve kullanıldıktan sonra atılacak olan ürünün tekrar geriye kazanılır olması veya

çevreye zararsız ürünlere dönüşebilen ürün demektir.

Pamuk ve diğer elyaflardan mamul, tekstil ve hazır giyim ürünlerinde elyafın üretimi, elyafın

işlenmesi, iplik eğirme, dokuma ve örme, ön işlem, boya baskı, apre, yüksek bitim işlemleri,

paketleme ve bu süreçte kullanılan malzemeler, kimyasal madde ve ürünün atık hali çevre ve

insan sağlığı için zararlı olabilmektedir.

Page 41: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

40

Hazır giyim ürünü devamlı insan teni ile temas halinde olduğundan üretimde kullanılan kimi

boyar maddeler ve kimyasal maddeler başta olmak üzere çeşitli malzemeler cilt

hastalıklarına sebep olabilmekte, bu malzemelerin alerjik hatta kanserojen etkisi

bulunabilmektedir. Özellikle nihai üründe insan ekolojisine zarar vermeyen ekolojik tekstiller

tüketiciler tarafından tercih edilmektedir.

Tekstil ürünlerinin tüm yaşam sürecinde, hammaddenin elde edilişinden, ürünün son hali ve

atık haline kadarki süreçte kullanılan kimyasallar, atık su, işyerinde gürültü düzeyi, baca gazı

gibi çevre ve insan sağlığıyla ilgili konular ekolojik tekstil ürünleriyle ilgili çalışmaların ana

hatlarını oluşturmaktadır.

Ekolojik tekstil ürünleri ile ilgili de çeşitli standartlar ve bu standartlara uygunluğun göstergesi

olarak çeşitli ekolojik etiketler bulunmaktadır. Bu tür ürünlerin tüketicinin dikkatine sunulması

için etiketlendirilmesi, önem verilmesi gereken bir konudur. Ancak bu husustaki çeşitli

standartların varlığı gerek tüketici gerek üretici açısından bunların anlaşılmasını ve

kullanılmasını güçleştirmektedir.

Bazen bu etiketler tamamen bir pazarlama aracı olarak kullanılmakta ve yetersiz

olabilmektedir. Bazı tüketicilerde çevresel tekstil bilincinin artması ile birlikte; birçok tekstil

üreticisi, hazır giyim imalatçısı ve satıcıları, ürünlerini pazarlarken çevre dostu, zehirsiz, tabii

gibi terimleri eşyalarında kullanarak avantaj sağlamaya çalışmaktadırlar. Firmalara özgü olan

bu ilk jenerasyon eko etiketleri ve eko iddialarının arkasında çok az toksikolojik bilgi olduğu

düşünülmektedir. Bu etiketlerin yayılıp büyümesi, tüketici bazında gerekli bilgileri taşıması

yerine karışıklıklara sebep olmaya başlamıştır. Bunların sonucunda bir çok enstitü ve

profesyonel kuruluş eko etiketi kullanılma esasına dayanan tekstil mamullerinin toksikolojik

profillerini belirleyen kriter listeleri hazırlamışlardır.

Eko etiketler, gerçek parametre ve özellikleri taşıyan yazılı taleplere dayanmaktadır. Mevcut

konumda etiketler, satın alınan ürünlerin zehirli kimyasallar ihtiva etmediği veya bu

kimyasallar belirtilen limitleri aşmadığı, netice olarak sağlık tehlikesi göstermedikleri

tüketicilere bir kanuni sigorta görünümü vermektedir.

Bazı belli başlı mağazalar ve posta ile sipariş veren firmalar, üretimlerinin bazı kısımlarına

yukarda belirtilen eko etiketleri için kullanılanlara benzeyen standartlar uygulamaktadırlar. Bu

gibi durumlarda, tedarikçiler teslim anlaşmalarında yazılan belirli ve özel limitleri

karşılamalıdırlar.

Page 42: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

41

Bununla birlikte bu gibi firmalar bir sertifika istemeyebilir, bunun yerine firma içi etiket

kullanırlar veya ürünlerinin ekolojik özelliklerini tanımlamak için kendi yasal sistemlerini

oluşturabilirler.

AB ülkelerinden Almanya’da mevcut Öko-Teks Etiketi, tekstil ve hazır giyim ürünleri ile ilgili

en fazla kabul gören etiketlerden biridir. Bu etiketleme Oeko-Tex® 100 Standardı (Öko-Teks

Standard 100) doğrultusunda yapılmaktadır. Bu standart, tüm tekstil ürünleri için geçerli

düzenlemeleri, kalite kontrolünün oluşturulmasını, test metotlarının tanımını ve uygulama

kurallarını kapsamaktadır.

Öko-Teks Standard 100, insan ekolojisi açısından şüpheli zararlı maddelerin analizlerini

içermekte ve sınır değerleri öngörmektedir. Bir tekstil ürününün, standartta belirtilen şartları

yerine getirmesi durumunda başvuru sahibine “Confindence in textiles tested for harmful

substances according to Oeko-Tex Standard 100 – Tekstillerde Güven Öko-Tex Standard

100’e göre zararlı maddelere karşı test edilmiştir” yazısı bulunan etiketi kullanma hakkı

verilmektedir. Bu etiket uluslararası güvenilirliği ifade eden bir çevreyle ilgili kalite markasıdır.

Şekil 3. Öko-Teks Etiketi

Tekstil ürünleri ile ilgili tüm işleme aşamalarındaki hammaddelere, ara ve son ürünlere

yönelik dünya çapında standart bir test ve sertifikalandırma sistemi olan Öko-Teks Standard

100, tekstil ürününün ekolojik özellikler taşımasını ve üretim sırasında çalışanlar ile çevreye

zarar verilmemesi gerektiğini gösterir.

10 yılı aşkın süredir Öko-Teks Sertifikası birçok yabancı alıcı tarafından Türk hazır giyim

tedarikçilerinden talep edilmektedir. Türkiye henüz AB üyesi olmadığı için burada bir Öko-

Teks Enstitüsü kurulması mümkün olmadığı için Öko-Teks Sertifikası alma konusunda da

maalesef yurtdışına bağımlılık bulunmaktadır. Bu belgeleri müşteri talep ettiği takdirde

yurtdışındaki Öko-Teks Enstitülerinden veya onların İstanbul’daki şubelerinden alınması

gerekmektedir. Bu ise, döviz bazında bedeller ödenmesi söz konusu olduğundan Türk hazır

giyim firmaları açısından ekstra bir maliyet faktörü olmaktadır.

Page 43: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

42

Ancak, bu tür belgelerin Türkiye’de bir kurumdan, laboratuar veya araştırma merkezinden

temin edilebilmesi, Türk ihracatçıların maliyetlerini düşürürken, ülke ekonomisi açısından

önemli ölçüde döviz tasarrufu da sağlayacaktır.

1992 yılında kurulmuş olan Avrupa Ecolabel sistemi ise, işletmelerin çevreye duyarlı ürün ve

hizmet üretmeye ve pazarlamaya teşvik etme amacında olan gönüllü bir etiketlendirme ve

standart programıdır. Halen Avrupa Ecolabel sistemi, çok geniş bir yelpazede ürün ve

hizmeti kapsamakta ve her gün sisteme yeni ürün ve hizmetler eklenmektedir. Sistemdeki

ürün grupları arasında, temizlik ürünleri, cihazlar, kağıt ürünleri, tekstil, ev ve bahçe ürünleri,

yağlar ve konaklama gibi hizmetler yer almaktadır.

Gönüllülük esasına dayanması nedeniyle, Ecolabel, ticarette engel yaratıcı bir uygulama

olarak düşünülemez. Öte yandan, etiketin piyasadaki imajı sayesinde, birçok üretici, sistemin

rekabet avantajı yarattığını düşünmektedir.

Ecolabel etiketi çiçek seklinde bir logo olup tüketiciler tarafından kolayca fark edilebilir.

Logonun yaratmaya çalıştığı imaj, tüketicilerin kolayca fark edebilmesinin yanı sıra temsil

ettiği standartlar nedeniyle tüketici üzerinde güvene dayalı bir tanınılırlık oluşturmaktır.

Şekil 4. Ecolabel Etiketi

Ecolabel etiketi, AB üye ülkelerinin yanı sıra Norveç, İzlanda ve Lihtenstayn’da da geçerli tek

bir etikettir. Dolayısıyla bu etikete sahip ürünler bu ülkelerin hepsinde satışa sunulabilirler.

Ayrıca ecolabel etiketine üçüncü ülkelerin ürün ve hizmetleri de ilgili kriterleri sağladıkları

sürece sahip olabilirler. Dolayısıyla, ecolabel etiketinin piyasada yer alan tüm rakipler için eşit

fırsatlar sunduğu söylenebilir.

Page 44: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

43

Ecolabel etiketini almak için karşılanması gereken çevresel kriterler bir hayli detaylıdır ve

etiketin kendisi ancak, ürünün kapsamlı çevresel kriterleri ve performans standartlarını

karşıladığının kanıtlanması halinde verilir. Dolayısıyla, sadece çevreye duyarlı üretim

açısından en iyi ürünler AB Ecolabel etiketini taşıyabilirler.

Ecolabel kriterlerinin detaylı olmasındaki asıl neden tüketicilerin bu etikete samimiyetle

güvenebilmelerini temin etmektir. Kriterler, uzmanlarla sürdürülen yoğun danışmalardan

sonra kararlaştırılıp olup tüm Avrupa seviyesinde geçerlidirler. Ecolabel kriterleri, tek bir

faktöre göre belirlenmemektedir. Kriter geliştirme, esas olarak, ürünün yasam evresi denilen,

hammadde temininden nihai ürünün üretimine, daha sonra piyasaya dağıtımına ve son

olarak da ürünün elden çıkarılmasına kadar geçen tüm süreçlerin çevreye yaptığı etkilerin

analiz edildiği çalışmalara dayanmaktadır. Başka bir ifade ile, Ecolabel kriterleri belirlenirken,

ürünün veya hizmetin çevreye olan esas etkileri belirlenerek, bu etkilerin en aza indirildiği

veya iyileştirildiği metot ve uygulamalar tercih edilir.

Her geçen gün daha fazla tanınan bir marka olan AB Ecolabel etiketinin sağladığı

faydalardan dolayı birçok üretici ve perakendeci Avrupa’da ürünlerini satabilmek için bu

etikete sahip olmayı istemektedir.

Ecolabel etiketine sahip olabilecek ürün veya hizmetlerin karşılaması gereken kriterler

belirlenirken, iç piyasanın prensipleri de gözetilmektedir. Ecolabel sistemi, kamuya açık,

şeffaf ve ayrımcılık gözetmeyen bir sistemdir. Bu özellikleri sayesinde, her bir ülkedeki her bir

ürün grubu için ürünlerine Ecolabel etiketini takmaya hak kazanan firma sayıları güncel

olarak duyurulmaktadır. Böylece, potansiyel bir alıcı veya satıcı, piyasada Ecolabel

gereksinimlerini karşılayabilecek firmaların sayısı hakkında bilgi sahibi olabilir.

Avrupa Ecolabel etiketleme sisteminin 1992 yılında kurulmasından itibaren her geçen yıl

daha fazla firma sisteme dâhil olmuştur. 2009 yılı basında 750’den fazla firma, ürünleri için

Ecolabel etiketini hak kazanmıştır. Ülke bazında bakıldığında ise, en fazla Ecolabel sahibi

sırasıyla 240 ve 140’dan fazla lisans ile İtalya ve Fransa’dadır. Onları, 50’den fazla lisansları

olan Danimarka ve Almanya takip etmektedir.

AB’nin Ecolabel etiketi dışında çoğu Avrupa ülkesi AB normlarına uygun, kendilerinin

belirledikleri kriterlere dayalı ekolojik etiketleme programlarını oluşturmuşlardır. Ancak bu

etiketlemeler diğer üye ülkelerce tanınmamaktadır.

Page 45: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

44

Tablo 9. AB Ülkelerindeki Diğer Ekolojik Etiketler

Etiket Adı Ġçerik

Milieukeur (Hollanda)

Sadece türlerinin en az kirleten ürünlerine verilir. Hammaddeden atıma kadar olan ürünün yaşam süreci içerisindeki tüm evreleri kapsar.

EKO Kalite (Hollanda)

Organik üretim metotlarını denetleme örgütü olan SKAL tarafından verilir. Bir ürünün organik üretim yöntemi ile ilgili belirlenmiş standartlara uygun olduğunu gösterir.

SG (Almanya)

Tehlikeli maddeler açısından test edilmiş ürünlere verilir. Ürünün üretiminde kullanılan tehlikeli maddelerin miktarının olabilecek en düşük seviyede olduğunu garanti eder.

Blue Angel (Almanya)

İlk ve en eski ekolojik etiketlerden biridir. Ekolojik olarak avantajlı ürünleri standart haline getirir.

NF Environnement (Fransa)

Performansını koruyarak çevresel etkilerini azaltan ürünlere verilir.

SWAN (Ġsveç, Norveç, Finlandiya, Ġzlanda)

Bir ürünün çevresel açıdan iyi bir seçim olduğunu gösterir ve kendi grubu içinde çevreyi en az kirletene verilir.

Falcon (Ġsveç)

Kritere uygun ürünler “BRA Miljöval” (iyi çevresel seçim) yazan bir işaret taşır.

Page 46: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

45

5 Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ

İşyerinde sağlık ve güvenlik geleneksel olarak yasal düzenlemeler ile geliştirilen bir alan

olarak gözlemlenmiştir. Ancak son yıllarda firmalar, hükümetler ve çeşitli işkollarını temsil

eden işveren ve işçi organizasyonları, çalışan sağlığı ve işyeri güvenliğini işyerinde etkin

kılacak daha farklı gönüllü yapılanmalara da destek verir hale gelmişlerdir.

Ayrıca firmaların sağlık ve güvenlik performansı, ürünlerin kalitesi, satış sonrası servisler,

tüketiciye yönelik ürüne ilişkin bilgilerin sağlıklı ve anlaşılır bir biçimde aktarılması, insanda,

çalışma şartlarında ve ortamda, teknoloji ile kullanılan malzemede belirli teknik emniyetin

sağlanması, sadece yasal bir zorunluluğun yerine getirilmesi değil, aynı zamanda firmanın

güvenirliğini ve kamuoyundaki imajını artırıcı yönde yarar sağlamaktadır.

Tekstil ve hazır giyim sektörüne; gürültü, yüksek ısı, yorucu çalışma, kimyasalların elle

taşınması, kas iskelet sistemi bozuklukları gibi iş sağlığı ve güvenliği riskleri bulunmaktadır.

Bununla ilgili ayrıntılı tablo aşağıda verilmiştir.

Tablo. 10 Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Meydana Gelebilecek İş Sağlığı ve Güvenliği Riskleri

ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konuları Tekstil Sektörü Hazır Giyim Sektörü

Gürültü - Var

Yüksek ısı Var Var

Yorucu çalışma duruşu Var -

Kimyasalların elle taşınması Var -

Talebe bağlı olarak iş hızının artırılması - Var

Fiziksel şiddet Var -

Zorbalık ve mağduriyet Var Var

Cinsel taciz Var Var

İşte monotonluk - Var

İş kazaları Var Var

Kas iskelet sistemi bozuklukları Var Var

Mesleki hastalıklar Var -

Kaynak: The State of Occupational Safety and Health in the European Union-Pilot Study, European

Agency for Safety and Health at Work (2000)

Page 47: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

46

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yukarıda sayılan risklerin dışında tekstil ve hazır giyim

sektöründe ağır yük kaldırma ve taşıma, zayıf ışıklandırma, yangın kazaları tekrarlayan

hareketler da sağlığı tehdit eden diğer faktörler olarak sayılmaktadır.

Yukarıda sayılan tekstil sektöründeki iş sağlığı ve güvenliği risklerinden en önemlileri, gürültü

ve toz sorunudur. Tekstil sanayinde yüksek devirle (4000-7000 devir/dakika) dönen büküm

makineleri, yaygın bir şekilde kullanılan mekikli dokuma tezgâhları, motorlar ve havalandırma

sistemine ait klima santrallerinin çıkardığı sesler birer gürültü kaynağıdır. Türkiye’de büküm

ve dokuma salonlarında gürültü düzeyi 90-100 dB (A) arasındadır. Küçük işyerlerinde gürültü

düzeyi daha fazladır.

Toz sorunu ise özellikle pamuklu tekstil sektöründe sık görülen, pamuk, keten ve kendir

tozuna maruz kalan işçiler açısından tehlike oluşturmaktadır. 1989 yılında tekstil işyerlerinde

gerçekleştirilen taramalarda işçilerin % 55,5’inde solunum şikâyeti tespit edilmiştir.

Hazır giyim imalathaneleri ağır ve tehlikeli işlere girmemektedir. Durum böyle olmakla

beraber eğitimsizlik, tecrübesizlik, bakımsız ve yağsız makineler nedeniyle bazen iş kazaları

meydana gelmektedir. Dikiş, overlok, ilik açma, düğme dikme makineleri iğne sistemiyle

çalışmaktadır. İğne kırılması halinde kırılan iğnenin fırlamasıyla meydana gelen kazalarda

çoğunlukla işçinin parmakları delinmekte veya fırlayan iğnenin parçası göze gelmiş ise işçinin

görme kaybına neden olabilmektedir. Yine kumaş kırpıntılarının çok olduğu işletmelerde veya

atölyelerde elektrik, sigara izmariti ya da dikkatsiz ateş yangına neden olmaktadır. Ayrıca

ütülerde ütülerin buhar kazanlarının bakımı düzgün yapılmazsa patlama riski vardır.

Ulusal mevzuatımızda konu ile ilgili yasa, tüzük ve yönetmelikler bulunmasına karşın

yukarıdaki risklerin tamamı açık olarak bulunmamaktadır.

Tekstil ve hazır giyim sektöründe meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, sürekli iş

göremezlik ve ölüm vakaları aşağıda tabloda sunulmuştur. Bu istatistiklere göre, iş kazası ve

meslek hastalıkları nedeniyle işgünü kayıplarının oldukça yüksek olduğu görülmektedir.

Page 48: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

47

Tablo 11. 2000 Yılında Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Meydana Gelen İş Kazası, Meslek

Hastalığı, Sürekli İş Göremezlik ve Ölüm Vakaları ve Oranları

Sektör

ĠĢ

Kazası

Sayısı

Meslek

Hastalığı

Sayısı

Sürekli ĠĢ

Göremezlik

Sayısı

Ölüm

Sayısı

ĠĢgünü Kayıpları

Geçici ĠĢ

Göremezlik Tedavi

Tekstil 6.895 3 100 18 115.246 1.620

Hazır Giyim 1.264 4 19 15 24.806 236

Tekstil ve Hazır Giyim Toplamı 8.159 7 119 33 140.052 1.856

Bütün Sektörler Toplamı 74.847 803 1.818 1.173 1.697.695 46.075

Tekstil ve Hazır Giyim

Sektörünün Bütün Sektörlere

Oranı (%)

10,9 0,8 6,5 2,8 8,2 4,0

Kaynak: SSK İstatistik Yıllığı (2000)

İş güvenliğini sağlamak hem insani bir zorunluluk, hem de yasal bir yükümlülüktür. İş

güvenliğini sağlayarak iş kazalarını önlemek, oluşan kayıpları ödemekten daha kolay ve

daha insancıl bir yaklaşımdır. Günümüzde önemli boyutlara ulaşan iş kazalarının

yoğunluğunu azaltarak, güvenli çalışma koşulları sağlamak ve böylece iş görenlerin sağlığını

ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin geleceğini korumak mümkündür. İşletmelerin iş

kazalarından doğan kayıplarını azaltmak, üretimin kesintisiz olarak sürmesini sağlamak,

işgücü veriminde ve toplam verimdeki artışlarla ülke kalkınmasına yardımcı olmak tüm

toplumun yararınadır.

Günümüzde bilimsel teknolojik gelişmelerin yarattığı olanakların iş güvenliğinin

sağlanmasına yönelik etkinliklerde kullanılması ile iş kazalarının önemli ölçüde azaltılması

olanaklıdır. İş güvenliği çalışmalarında en önemli ve ilk aşamayı üretim sürecinden ve işyeri

ortamından kaynaklanan tehlikelerin saptanması oluşturmaktadır. Böylece oluşabilecek

herhangi bir iş kazasını önceden saptamak olanaklıdır. Daha sonra saptanan tehlikelerin

niteliğine göre alınması gerekli güvenlik önlemleri belirlenmelidir.

Hazır giyim sektöründe uzun yıllar çalışmış personelin en çok şikâyetçi olduğu konuların

başında sırt, bel, omuz ağrıları, el, kol, dirseklerde ağrı yanma, boyun düzleşmesi, iskelet kas

sistemi sorunları, ayak ve bacaklarda ağrı, göz sorunları gelmektedir. Üretim çalışmaları

izlendiğinde personelin normal çalışma süresince ya sürekli oturduğu veya sürekli ayakta

çalıştığı gözlenmektedir.

Page 49: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

48

Genelde oturarak çalışan dikim, serim, kesim işçileri mesai saatleri süresince sürekli aynı

pozisyonda, postürde el, kol ve gözleri ile çalışmakta, çalışma masalarının, sandalyelerin

ergonomik, ayarlanabilir olmaması, iş tezgâhı ile oturulan sandalye arasındaki yükseklik

sorunları, ortamdaki aydınlatma yetersizlikleri, termal konfor koşullarının olumsuzluğu, işin

sürekliliği ve üretim programına göre işin yetişme zorunluluğu gibi nedenlerden dolayı

çalışanların hemen hemen tamamına yakınında kas iskelet sistemi şikâyetleri görülmektedir.

Sürekli oturarak çalışma yanında sürekli ayakta çalışan personel için de benzer sorunlar

mevcuttur. Oturarak veya ayakta çalışan elleri ile sürekli bir işlemi üretim hızına göre

yetiştirmek zorunda olan çalışanın uzun mesai saatleri ve yılları sonucunda el, kol, göz,

boyun, sırt, bel sorunları yaşaması kaçınılmaz olmaktadır. Ayrıca kumaş toplarının

taşınması, istiflenmesi, tezgâha yüklenmesi işlerinde çalışan operatörler, depo elemanları da

benzer ergonomik tehlikelere maruz kalmaktadır.

Hazır giyim atölyelerine girildiğinde ilk dikkat çeken unsurlardan birisi de ortamda bulunan

gürültüdür. Makinelerin yarattığı gürültü nedeniyle 8 saatlik çalışma periyodunda çalışanlarda

gürültüden kaynaklanan stres, işitme kayıpları, kulak çınlaması gibi sorunlar ortaya

çıkmaktadır.

Hazır giyim üretim işletmelerinde ortam koşulları değerlendirildiğinde öne çıkan etkenlerden

bir diğeri de termal konfor şartlarının olumsuzluğu olmaktadır. Termal konfor dendiğinde

aklımıza gelen sıcaklık, nem, hava akım hızı gibi faktörler bu işletmelerde çalışanlar için

tehlike arz etmektedir. Çalışan tezgâhların, personelin, buharlı/elektrikli ütülerin, preslerin

yaydığı ısı özellikle yaz aylarında çalışma koşullarını olumsuz etkilemekte ve çalışma

verimini düşürmektedir. Ortamın havalandırılması, havanın iklimlendirilmesi gibi konularda

yaşanan yetersizlikler nedeniyle çok kişinin çalıştığı ortamlarda termal konfor da çalışma

performansını, iş sağlığını etkileyen faktörlerin başında gelmektedir.

Özellikle pres ve ütüleme bölümlerinde çalışan personelin, çıkan buhardan, elektrikli ütüden,

izolesiz buhar hatlarından, tela yapıştırma preslerinin izolesiz kısımlarından dolayı el, kol

yanıklarına maruziyeti de hazır giyim çalışanları için önemli olmaktadır.

Üretim esnasında kullanılan makas, maket bıçağı kullanımı nedeniyle ciddi olmayan kesik

kazaları yaşanmasına rağmen asıl önemli olan uzuv kaybı riskidir. Özellikle kumaş katlarının

aynı formda ve kalıpta tek seferde kesilmesini sağlayan hızar, elektrikli bıçak kullanımı

esnasında en önemli riskler parmak kopması, uzuv kaybıdır. Kaza için gerekli ortam koşulları

da mevcutsa (sıcaklık, gürültü, yorgunluk, dalgınlık, kişisel koruyucu donanım eksikliği,

kullanım sorunları veya kullanılmayışı) parmak kaybı testerede veya bıçak da büyük

olasılıkla olacak kazalardandır.

Page 50: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

49

Dikim işleri sırasında kullanılan tekli veya çift iğneli makinelerin iğnelerinin kırılması da

olabilecek kazalar arasında yer almaktadır. İğnenin zorlanması, değişik özellikte kumaşların

dikilmesi sırasında iğnenin esnemesi ve kırılması, kullanılan ekipmanlarda iğnenin

sıçramasının engelleyen bir koruyucunun bulunmaması, el/göz koruyucularının kullanılmayışı

gibi nedenlerden dolayı iğne kullanımı da hazır giyim sektöründe düşünülmesi gereken

tehlikeler arasında olmalıdır.

Hazır giyim sektöründe ortam havasında olması en muhtemel olabilecek kirletici olarak

kumaş tozlarından bahsedebiliriz. Temel girdi olan kumaş depoya girişten kıyafet haline

gelinceye kadar defalarca değişik işlemlerden geçmekte ve bu işlemler sonucu toz olarak

ortam havasına karışmaktadır. Ortam havasında kumaş tozuyanında çoklu kumaş katlarının

kesiminde kullanılan testerenin düzgün kesebilmesi için sürekli taşlanması gerekmektedir.

Taşlamanın tezgâh altındaki taş aparatında otomatik ve sürekli yapılması ise testereden

taşlanan veya bilenen tozların etrafa dağılması anlamına gelmektedir.

Hazır giyim sektöründe kimyasalların kullanıldığı başlıca işler kumaşlardaki lekelerin

çıkarılması, ürünlerin kurutulması işleridir. Bu işler esnasında kullanılan halojen

hidrokarbonlar ve olefinler ile asitler belli başlı kimyasallar olarak ortaya çıkmaktadır.

Trikloretilen, trikloretan, bromokoloroetan gibi kimyasallar içeren bu hidrokarbonların ortam

havasına karışması, kullanımı esnasında dökülmesi, cilde teması sonucu dermatitler, deri

kanserleri, baş ağrısı, dalgınlık, koordinasyon bozukluğu, ciğerlerde tahriş sorunları ortaya

çıkmaktadır.

Diğer sektörlerde de olabilecek mutfak ve temizlik kimyasalları burada da tehlike olarak

ortaya çıkar.

Ortamda kumaş tozlarının bulunması ve temizlenmediğinde toz yığınlarının oluşması leke

çıkarma işleminde kullanılan solventler yangın olasılığını dikkate almayı gerektirmektedir.

Tozların birikmesi sonucu yanmanın ilk şartı olan yanıcı madde ortamı sağlanmakta ve

tutuşturucuların çokluğu (taşlama esnasında çıkan kıvılcımlar, elektrikli ekipman kullanımı,

ısınan pres yüzeyleri ) ile yangın için gerekli ortam ortaya çıkmaktadır. Olası diğer yangın

kaynaklarından biride ütü kullanımıdır. Her yıl meydana gelen sanayi yangınlarının yaklaşık

% 70’ i tekstil sektörüne aittir.

Operatörün çalışması esnasında pres, serim tezgâhı gibi hazır giyim de kullanılan

tezgâhların hareketli aksamlarının operatöre çarpması da kazalara sebep olabilmektedir.

Metal işleme sektöründe kullanılan tezgâhlardan kaynaklanabilecek tehlikeler hazır giyim

sektörünün bakım onarım faaliyetleri esnasında da mevcuttur.

Page 51: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

50

Tekstil sektöründe çalışanlarda olumsuzluk yaratacak etkenler incelendiğinde diğer

sektörlerde olan tehlikelerden daha yoğun ve yüksek frekanslı olabilecek tehlikelerin başında

ergonomik tehlikeler gelmektedir. İşin her aşamasında işin doğası gereği dikkat gerektiren,

malzemeye yakın çalışmayı gerektiren bir sektör olması nedeniyle, gözlerin, ellerin yoğun

olarak kullanıldığı, bu esnada sürekli aynı pozisyonda çalışmadan, yanlış postürde

çalışmadan kaynaklanan sırt, bel, boyun, iskelet sistemi sorunları tehlikeler arasında

önceliklidir. Diğer önemli tehlikeler ise gürültünün çalışılan gün ve yıllar boyunca etkili olması,

kesim işlerinde kullanılan testere ile uzuv kayıpları sayılabilir. Dolayısıyla tekstil sektöründe

özellikle hazır giyimde risk analizi ve değerlendirmesi çalışmaları yapılırken diğer konuların

yanında ergonomi, vücudun nasıl kullanılacağı, ekipmanların nasıl daha az zararla

kullanılacağı, ortamdaki tehlikelerin neler olduğu, kas ve iskelet sistemi sorunlarına karşı

nasıl bir egzersiz programı izlenmesi gerektiği işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından

dikkatle değerlendirilmelidir.

Tekstil endüstrileri yüksek miktarlarda kimyasal madde ve bileşikleri kullanmaktadır. Her biri

için etkiler önemli nitelik taşıyabilmekte ve karışmaları durumunda etkileri kümülatif

olabilmektedir. Proseslerde kullanılan kimyasal maddeler ve bileşikler; enzimler, asitler,

polivinil asetat, karboksimetil selüloz, reçine, sodyum silikat, sodyum karbonat, kostik soda,

sentetik deterjanlar, hidrojen peroksit, hidrojen sülfat, amonyum ve sodyum fosfatlardır.

Kimyasalların bazılarının yangın riski bulunmakta, diğer bileşikler ise aşındırıcı ve aşırı

derecede zehirli nitelik taşıyabilmektedir. Bununla birlikte çözücülere uzun süre maruz

kalınması durumunda kronik sağlık riski oluşabilmektedir.

Page 52: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

51

6 SONUÇ

KSS, şirketlerin sosyal ve çevresel ilgi alanlarının, işletme ekonomik aktiviteleri içinde

gönüllülük esasına dayandırılarak gerçekleştirilmesidir. Ülkemizde KSS uygulamaları ile ilgili

belirli faktörler henüz tam olarak gelişmemiş olsa da, Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü, bu

yeni eğilimler doğrultusunda değişerek yeni rekabet şartlarına uyum sağlamak

durumundadır.

2005 yılı başından itibaren, dünyada tekstil ve hazır giyim ürünleri ticaretine getirilen miktar

kısıtlamalarının kaldırılması, yeni bir rekabet ortamının tetikleyicisi olmuştur. Bu tetikleme

çerçevesinde önümüzdeki yıllar içerisinde dünya tekstil ve hazır giyim pazarları yeniden bir

paylaşıma konu olacaktır.

Avrupa pazarına yakın olan Türkiye, tekstil sektöründe uzun yıllara dayanan üretim tecrübesi

ve modern makine parkları ile pazarda üstün gibi görünse de, Çin tekstil ürünleri tarafından

ciddi şekilde tehdit edilmektedir. Bundan kurtulmanın tek yolu kaliteli ürünler ile moda yaratan

markalara sahip olmaktır. Türk tekstil sektörünün gelecek dönemlerde rekabette başarılı

olabilmesi büyük ölçüde buna bağlıdır.

Marka oluşturulmasında faydalanılabilecek ve marka değerini artırabilecek bir diğer husus da

tüketicilerin sosyal ve çevresel konulara gittikçe daha çok önem vermesidir. Sosyal ve

çevresel standartlara uyum artık daha çok tüketicinin tüketim tercihlerinde etkili olmaktadır.

Dolayısıyla, günümüzde diğer rekabet ile ilgili hususlarda başarılı olmak kaydıyla sosyal ve

çevresel standartlara uyum, firmalara rekabet avantajı sağlayabilmektedir.

Bu çerçevede, Türkiye ekonomisi ve sanayisi içinde önemli bir yere sahip olan tekstil ve hazır

giyim sektörünün değişen dünya rekabet şartlarına uyum sağlayarak başarılı olabilmesi için;

Teknoloji yanında artık insan hakları ve çalışma hayatını düzenleyen küresel kurallara

da özen göstermek ve büyük bir hızla bunlara uygun düzenlemeler yapmak,

Dünya pazarlarına açılmayı ve kalıcı olmayı hedefleyen firmaları bilinçlendirmek ve

harekete geçirmeyi özendirmek,

Uluslararası rekabet açısından her an güçlü olmalarını sağlayabilmek,

amacıyla sosyal ve çevre standartlarına uyulması büyük önem arz etmektedir.

Page 53: HALKBANK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ · Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında hazırlanan bu raporda; tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumu

Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi – Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu

52

KAYNAKLAR

DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Tekstil ve Giyim Sanayii Özel İhtisas

Komisyonu Raporu, 2001

DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı, Tekstil, Deri ve Giyim Sanayii Özel İhtisas Komisyonu

Raporu, 2007

Öngüt E. Ç., Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sanayiinin Değişen Dünya Rekabet Şartlarına

Uyumu, Ocak 2007

Sanayi Genel Müdürlüğü, Tekstil, Hazır Giyim, Deri ve Deri Ürünleri Sektörleri, Mart 2010

TÜBİTAK, Vizyon 2023 Teknoloji Öngörü Projesi, Tekstil Paneli Raporu, Temmuz 2003

TÜSİAD, Türkiye Sanayiine Sektörel Bakış, 2008

İTKİB, Türk Tekstil Sektörü

İTKİB, Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde Sosyal Sorumluluk İlkeleri

İTKİB, Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe Ekoloji

T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, ÇED Rehberi – Tekstil Fabrikaları, Haziran 2009

Önce G. & Özveri O., Tekstil Sektöründe Kalite ve Moda Faktörlerinin Modern Pazarlama

Anlayışı İle Bütünleştirilmesi Yaklaşımı

Öktem Z., Tekstil Sektöründe Standartlar ve Ekolojik Gelişmeler

Tezcan E., Hazır Giyim Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Tehlikeleri, Makine ve

Mühendis Dergisi, Cilt:49, Sayı: 584

Binbir S., Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği

Bu rapor Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi için proje danışmanlarından RİSK

Mühendislik Eğitim Danışmanlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından hazırlanmıştır.