haber gazetesi - nr.14

32
HABER'deki Yenilikleri Bekleyin!.. Faruk Halıcı, "Bizim hesabımıza göre Hollanda’nın aylık ortalama döner tüketiminin 900 ton civarındadır. Bu 900 tonu sadece Türkler yemiyor. O nedenle Hollandalı dostlarımız dö- neri sevmişler, yemek menüleri ara- sına almışlardır. ” şeklinde konuştu. 8 ve 9 Nisan 2011 tarihlerinde Hollanda’ya 2 günlük resmi bir ziyaret gerçekleştirecek olan Türkiye Cumhu- riyeti Devlet Bakanı ve Avrupa Birliği Başmüzakereci Egemen Bağış, çeşitli vesilelerle Türk işadamlarıyla da bir araya gelecek. Edindiğimiz bilgilere göre, Türkiye’den katı- lacak basın da dahil, 20 kişilik bir ekiple Hollanda’ya gelen Egemen Bağış, 8 Nisan akşamı düzenlenecek olan ‘Turkey, missing star’ adlı kültürel etkinliğin açılışını yapacak. sayfa 2 Fitneci Geert 2012'de yeni bir anti-islam film daha piyasaya sü- receğini açıkladı. Sürekli yaptığı gibi delillerden yoksun, sadece hezeyanlarını içeren bir film ola- cak gene bu. Hiçbir proğramı yok- ken, politika yapma adına; sadece müslümanları hedef alan ve daha çok müslümanların pasifliğinden dolayı kredi yapan Fitneci Geert '1 kişilik show'uyla kaç Türk bireyi- ne ve özörgütlerine bedel farkın- da mıyız? Fitneci Geert müslüman göçmenleri kıyasıya aşağılarken, özünden geldiği ve çağdaşlaştı- ğını zannettikçe çarpıklaşan Batı düzeninin hangi yönünü akıllıca eleştirebildik? Federasyonları- mıza, dernek ve vakıflarımıza, toplum önderlerimize ve akil adamlarımıza soruyoruz! Batı'nın çıkmazından beslenen Fitneci Geert ve avanesinin içinde bulundukları bataklığı eleştirecek hangi filmi yaptınız? Daha geçen- lerde 12 yaşındaki Hollandalı bir kız çocuğu, kendi öz babası tara- fından vicdansızca hamile bırakıl- dı. Ensest'in boyutları akıl almaz derecede yüksek. Birileri yüz- binlerce euro'yu, töre cinayetleri projelerine harcarken, bunu sa- dece müslümanlara ve Türkler'e ait bir olguymuş gibi gösterip bu olgunun Batı'daki karşılığından bahsetmemeleri ve görmezden gelmeleri kabul edilemez bir du- rumdur. Eşlerini döven, işkence yapan ve hatta öldüren yerlilerin sefaleti, medyanın da yardımıyla hasıraltı edilebiliyor. Daha geçen hafta, Mart ayının sonunda, bir- HOLLANDA TÜRKLER i DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ EGEMEN BAğıŞ'ı AğıRlıyoR Festivallerde konserlerime daha Fazla türk bekliyorum Hollanda’nın Tilburg şehrinde Jilpaq Holding’in resmi açılışı yapıldı. 3 bin 500 metre kare alan üzerine kurulan işyerinde döner çeşitleri, döner makineleri ve dönerin yan ürünlerinin satışı yapılacak. Yeminli Mali Müşavir Bastiaan Visser ve Tugay Osanmaz'ın sahibi oldukları Vision Accountancy açılış resepsiyonuna kalabalık bir davetli topluluğu katılır- ken, misafirlere Türk müziği eşliğinde Türk mutfağın- dan da örnekler sunuldu. Hedeflerinin daha profesyonel imkanlarla çalışmak olduğunu belirten Osanmaz, “Müşteri - lerimize hak ettikleri gibi daha profesyonel şekilde hizmet sunmak ve aşırı olmamakla birlikte daha da büyümektir. Burası dışında ikinci bir şube açmayı düşünmüyoruız." dedi. DENEYİMLERİNİ PAYLAŞTI Vefanın hayattaki en önemli değerlerden biri olduğunu bilen bir insan Songül Akkaya. Ama özellikle de kültürel benliğimize karşı bir vefa anlayışından bahsediyor. HABER Gazetesi 1 yılını geçtiğimiz haftalarda doldurdu. 2. yıla, içeriğimizde yaptığımız yeniliklerle girdik. Dağıtım ağımızı her geçen sayıda bir öncekinden daha fazla genişletiyoruz ve yeni okurlarla buluşuyoruz. Bu sayımızdan itibaren her ay, konuk bir köşe yazarı misafir edeceğiz köşelerimizde. İlerleyen sayılarımızda yeni köşe yazarları katılacak aramıza ve yepyeni proğramlarla ve yeniliklerle çıkacağız siz değerli okuyucularımızın karşısına. Yakında bekleyin.. 5 haftalık bir eğitimden geçecek olan kursiyerler, resmi polis uniforması ile sokağa çıkabilecekler. Gönüllülerin yapacakları tüm masraflar polis teşkilatı tarafından karşılanacak. Gooooool!!!! INTERKREASYON NEYE NiYET, NEYE KISMET? Amerikanın New York kentine görülmemiş ve eşine rastlanılma- yan ilginç bir şehadet olayı gerçekleşti. Bir markete soygun yapmak için giren hırsız, market sahibinden beklenmedik bir şekilde karşılık gördü ve olay güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerle ve barışçıl sonla, ilginç bir hal aldı. Amerika’nın New York kentinde bir soyguncu, Muhammed Sohail'in sa- hibi olduğu mini marketi soymak üzere içeri giriyor. 1 Bundan etkilenen soyguncu, kendisinin de müslüman olmak istediğini söylüyor. Bunun üzerine Muhammed Sohail, soy- guncuya sağ elini kaldırtıp, kelimeyi-şehadet etmesini söylüyor. 4 Markete elinde beyzbol sopasıyla giren soyguncu, Muhammed Sohail’den kasadan paraları vermesini istiyor, ancak mağaza sahibi para yerine kasanın altın- dan bir silah çıkarıyor. 2 Mohammed Sohail: “Kosko- ca adamı o şekilde ağlarken görünce acıdım ve kalbim kırıldı. Onun için ona yar- dım etmek istedim”. Sonunda soyguncu ve market sahibi el sıkışarak ayrılıyorlar. 6 Silahı soyguncuya doğrultunca, korkudan dizlerine çöken ve ağlamaya başlayan soygun- cu: “Çok üzgünüm, ama hiç yemeğim, param ve işim yok. Ailem haftalardır aç” diyerek yalvarmaya başlıyor. 3 Soyguncunun durumuna acıyan market sahibi, kasadan 40 dolar çıkardı ve biraz ekmek verip bir daha soygunculuk yapma- ması için söz verdirdi. 5 HABER yine ders materyali Böyle şehadet görmediniz! SONGÜL AKKAYA EYALET MECLiSiNE VEDA ETTi Genç Türk Neslinin yolu nereye gidiyor? KONUK YAZAR Babam geleneksel bir şarkıcı, 70 ve 80lerde epey ünlüydü. İsmail Badıllı; LP’leri ve plakları var. Urfa’da biliyorsunuz, sıra ge- celeri, sarkıcıları ve müziği ile meşhurdur, okul gibidir. Hüseyin Badıllı Songül Akkaya Ali İhsan Ünal Nursel Yüksel FILMIN KADAR KONUŞ Lydia Can likte yaşadığı kız arkadaşını öldürdükten sonra kendi ca- nına da kıyan Hollandalı'nın yaptığı "familie-drama" (aile dramı) olarak geçiyor med- yada. Aynısını yabancı uy- ruklu biri yapınca, sistem ona "namus cinayeti" adını takıyor. Yersen! Ve yiyor- sun da. Geçen yıl 2600 tane soygun gerçekleştirilmiş bir ülke burası. Seksin, uyuştu- rucunun, sapıklığın envai türlüsünün serbest olduğu bir ülke burası. Hangi filmi çektin de, içinde bulunduğu- muz ve ülkemiz kabul ettiği- miz Hollanda'ya, insanlık ve iyilik adına eleştiri getirdin ve toplumun ve insanlığın faydasına katkıda bulundun? Ey yüzbinleri, milyonları yö- neten akil adam(lar toplulu- ğu) ve yöneticiler! Ne zaman silkeleneceksin ve kendine gelip, kendi soydaşlarınla, kendi insanınla, kendi inanç birliği yaptığın yoldaşlarınla itişip kakışmaktan ne zaman vazgeçeceksin. Ayağa kalk ve Hollanda-Türkiye ilişkileri- nin 400. yılı için şimdiden kolları sıva ve güzel bir film yap. Ya da kaynaklarını ve enerjini insanımızın iyiliği ve gelişmesi için seferber et. Arkadaşlarını, cemaati- nin mensuplarını ve çevre- ni mobilize et. Fitneci Geert bile kendi vesvese ve heze- yanlarından kurtulmak için senin insanlığına, iyiliğine ve vizyonuna muhtaç. Türkçe dil kursu izleyen Hollan- dalılar Egemen Bağış NİSAN 2011 APRIL Yıl:2 Sayı: 14 H O L L A N D A N I N E N İYİ G A Z E T E S İ HABER haber nl ISSN:1879-9981 DJ DJ sÖylE BANA, EN GÜZEl Ki M çAlıyoR Bu dÜNyAdA? Tek tesettürlü kadın dj değilim, ama iddialıyım Kutsi Ergüner, Münir Nurettin Selçuk, Aşık Veysel, Nükhet Ruacan, Bülent Ortaçgil dinlerim. Yabancı olarak Bobby McFaren, Azize Mustafazade, Frank Sinatra, Billy Holiday, Maria Soay. Barry Ansol diye bir caz sanatçısı var onu dinliyorum. Günden güne değişiyor aslında. JiLPAQ HOLDiNG yENi yERiNE TAŞıNdı VısıoN MAl i MÜŞAV i RL i K BÜRosu H i ZMETE G i RD i POLi s olMAK i sTER MiSi N? Kerime Dursun: sayfa 9 sayfa 6 sayfa 2 sayfa 4 sayfa 15 sayfa 12 sayfa 18 sayfa 6 sayfa 7

Upload: haber

Post on 08-Apr-2016

328 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Haber Gazetesi nr. 14 - Nisan 2011

TRANSCRIPT

Page 1: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER'deki Yenilikleri Bekleyin!..

Faruk Halıcı, "Bizim hesabımıza göre Hollanda’nın aylık ortalama döner tüketiminin 900 ton civarındadır. Bu 900 tonu sadece Türkler yemiyor. O nedenle Hollandalı dostlarımız dö-neri sevmişler, yemek menüleri ara-sına almışlardır. ” şeklinde konuştu.

8 ve 9 Nisan 2011 tarihlerinde Hollanda’ya 2 günlük resmi bir ziyaret gerçekleştirecek olan Türkiye Cumhu-riyeti Devlet Bakanı ve Avrupa Birliği Başmüzakereci Egemen Bağış, çeşitli

vesilelerle Türk işadamlarıyla da bir araya gelecek. Edindiğimiz bilgilere göre, Türkiye’den katı-lacak basın da dahil, 20 kişilik bir ekiple Hollanda’ya gelen

Egemen Bağış, 8 Nisan akşamı düzenlenecek olan ‘Turkey, missing star’ adlı kültürel

etkinliğin açılışını yapacak. sayfa 2

Fitneci Geert 2012'de yeni bir anti-islam film daha piyasaya sü-receğini açıkladı. Sürekli yaptığı gibi delillerden yoksun, sadece hezeyanlarını içeren bir film ola-cak gene bu. Hiçbir proğramı yok-ken, politika yapma adına; sadece müslümanları hedef alan ve daha çok müslümanların pasifliğinden dolayı kredi yapan Fitneci Geert '1 kişilik show'uyla kaç Türk bireyi-ne ve özörgütlerine bedel farkın-da mıyız? Fitneci Geert müslüman göçmenleri kıyasıya aşağılarken, özünden geldiği ve çağdaşlaştı-ğını zannettikçe çarpıklaşan Batı düzeninin hangi yönünü akıllıca eleştirebildik? Federasyonları-mıza, dernek ve vakıflarımıza, toplum önderlerimize ve akil adamlarımıza soruyoruz! Batı'nın

çıkmazından beslenen Fitneci Geert ve avanesinin içinde bulundukları bataklığı eleştirecek hangi filmi yaptınız? Daha geçen-lerde 12 yaşındaki Hollandalı bir kız çocuğu, kendi öz babası tara-fından vicdansızca hamile bırakıl-dı. Ensest'in boyutları akıl almaz derecede yüksek. Birileri yüz-binlerce euro'yu, töre cinayetleri projelerine harcarken, bunu sa-dece müslümanlara ve Türkler'e ait bir olguymuş gibi gösterip bu olgunun Batı'daki karşılığından bahsetmemeleri ve görmezden gelmeleri kabul edilemez bir du-rumdur. Eşlerini döven, işkence yapan ve hatta öldüren yerlilerin sefaleti, medyanın da yardımıyla hasıraltı edilebiliyor. Daha geçen hafta, Mart ayının sonunda, bir-

HOLLanda tÜRKLERi dEvLEt BaKanI vE BAŞMÜZAKERECİ

EGEMEN BAğıŞ'ı AğıRlıyoR

Festivallerde konserlerime daha Fazla türk bekliyorum

Hollanda’nın Tilburg şehrinde Jilpaq Holding’in resmi açılışı yapıldı. 3 bin 500 metre kare alan üzerine kurulan işyerinde döner çeşitleri, döner makineleri ve dönerin yan ürünlerinin satışı yapılacak.

Yeminli Mali Müşavir Bastiaan Visser ve Tugay Osanmaz'ın sahibi oldukları Vision Accountancy açılış resepsiyonuna kalabalık bir davetli topluluğu katılır-ken, misafirlere Türk müziği eşliğinde Türk mutfağın-dan da örnekler sunuldu. Hedeflerinin daha profesyonel imkanlarla çalışmak olduğunu belirten Osanmaz, “Müşteri-lerimize hak ettikleri gibi daha profesyonel şekilde hizmet sunmak ve aşırı olmamakla birlikte daha da büyümektir. Burası dışında ikinci bir şube açmayı düşünmüyoruız." dedi.

DENEYİMLERİNİ PAYLAŞTIVefanın hayattaki en önemli değerlerden biri olduğunu bilen bir insan Songül Akkaya. Ama özellikle de kültürel benliğimize karşı bir vefa anlayışından bahsediyor.

HABER Gazetesi 1 yılını geçtiğimiz haftalarda doldurdu. 2. yıla, içeriğimizde yaptığımız yeniliklerle girdik. Dağıtım ağımızı her geçen sayıda bir öncekinden daha fazla genişletiyoruz ve yeni okurlarla buluşuyoruz. Bu sayımızdan itibaren her ay, konuk bir köşe yazarı misafir edeceğiz köşelerimizde. İlerleyen sayılarımızda yeni köşe yazarları katılacak aramıza ve yepyeni proğramlarla ve yeniliklerle çıkacağız siz değerli okuyucularımızın karşısına. Yakında bekleyin..

5 haftalık bir eğitimden geçecek olan kursiyerler, resmi polis uniforması ile sokağa çıkabilecekler. Gönüllülerin yapacakları tüm masraflar polis teşkilatı tarafından karşılanacak.

Gooooool!!!!

INTERKREASYONNEYE NiYET, NEYE KISMET? Amerikanın New York kentine görülmemiş ve eşine rastlanılma-yan ilginç bir şehadet olayı gerçekleşti. Bir markete soygun

yapmak için giren hırsız, market sahibinden beklenmedik bir şekilde karşılık gördü ve olay güvenlik kameralarına yansıyan

görüntülerle ve barışçıl sonla, ilginç bir hal aldı.

Amerika’nın New York kentinde bir soyguncu, Muhammed Sohail'in sa-hibi olduğu mini marketi soymak üzere içeri giriyor.

1Bundan etkilenen soyguncu, kendisinin de müslüman olmak istediğini söylüyor. Bunun üzerine Muhammed Sohail, soy-guncuya sağ elini kaldırtıp, kelimeyi-şehadet etmesini söylüyor.

4Markete elinde beyzbol sopasıyla giren soyguncu, Muhammed Sohail’den kasadan paraları vermesini istiyor, ancak mağaza sahibi para yerine kasanın altın-dan bir silah çıkarıyor.

2Mohammed Sohail: “Kosko-ca adamı o şekilde ağlarken görünce acıdım ve kalbim kırıldı. Onun için ona yar-dım etmek istedim”. Sonunda soyguncu ve market sahibi el sıkışarak ayrılıyorlar.

6Silahı soyguncuya doğrultunca, korkudan dizlerine çöken ve ağlamaya başlayan soygun-cu: “Çok üzgünüm, ama hiç yemeğim, param ve işim yok. Ailem haftalardır aç” diyerek yalvarmaya başlıyor.

3Soyguncunun durumuna acıyan market sahibi, kasadan 40 dolar çıkardı ve biraz ekmek verip bir daha soygunculuk yapma-ması için söz verdirdi.

5

HABER yine ders materyali

Böyle şehadet görmediniz!

SONGÜL AKKAYA EYALET MECLiSiNE

VEDA ETTi

Genç Türk Neslinin yolu nereye gidiyor?

KONUK YAZAR

Babam geleneksel bir şarkıcı, 70 ve 80lerde epey ünlüydü. İsmail Badıllı; LP’leri ve plakları var. Urfa’da biliyorsunuz, sıra ge-celeri, sarkıcıları ve müziği ile meşhurdur, okul gibidir.

Hüseyin Badıllı

Songül Akkaya

Ali İhsan Ünal

Nursel Yüksel

FILMIN KADAR KONUŞ

Lydia Can

likte yaşadığı kız arkadaşını öldürdükten sonra kendi ca-nına da kıyan Hollandalı'nın yaptığı "familie-drama" (aile dramı) olarak geçiyor med-yada. Aynısını yabancı uy-ruklu biri yapınca, sistem ona "namus cinayeti" adını takıyor. Yersen! Ve yiyor-sun da. Geçen yıl 2600 tane soygun gerçekleştirilmiş bir ülke burası. Seksin, uyuştu-rucunun, sapıklığın envai türlüsünün serbest olduğu bir ülke burası. Hangi filmi çektin de, içinde bulunduğu-muz ve ülkemiz kabul ettiği-miz Hollanda'ya, insanlık ve iyilik adına eleştiri getirdin ve toplumun ve insanlığın faydasına katkıda bulundun? Ey yüzbinleri, milyonları yö-neten akil adam(lar toplulu-ğu) ve yöneticiler! Ne zaman silkeleneceksin ve kendine gelip, kendi soydaşlarınla, kendi insanınla, kendi inanç birliği yaptığın yoldaşlarınla itişip kakışmaktan ne zaman vazgeçeceksin. Ayağa kalk ve Hollanda-Türkiye ilişkileri-nin 400. yılı için şimdiden kolları sıva ve güzel bir film yap. Ya da kaynaklarını ve enerjini insanımızın iyiliği ve gelişmesi için seferber et. Arkadaşlarını, cemaati-nin mensuplarını ve çevre-ni mobilize et. Fitneci Geert bile kendi vesvese ve heze-yanlarından kurtulmak için senin insanlığına, iyiliğine ve vizyonuna muhtaç.

Türkçe dil kursu

izleyen Hollan-dalılar

Egemen Bağış

NİSAN 2011 APRIL Yıl:2 Sayı: 14

HOLLANDA’NIN EN İYİ GAZETESİ

HABERhaber•nl ISSN:1879-9981

dj dj sÖylE

Bana, En GÜZEl KiM

çAlıyoR Bu dÜNyAdA?

tek tesettürlü kadın dj değilim,

ama iddialıyım

Kutsi

Ergüner, Münir

Nurettin Selçuk, Aşık

Veysel, Nükhet Ruacan, Bülent

Ortaçgil dinlerim. Yabancı

olarak Bobby McFaren, Azize

Mustafazade, Frank Sinatra, Billy

Holiday, Maria Soay. Barry Ansol

diye bir caz sanatçısı var onu

dinliyorum. Günden güne

değişiyor aslında.

jiLPaQ HOLdinGyENi yERiNE TAŞıNdı

VısıoN MAli MÜŞAViRLiK

BÜRosu HiZMETE GiRdiPOLis olMAK

isTER MisiN?

Kerime Dursun:

sayfa 9

sayfa 6

sayfa 2

sayfa 4

sayfa 15

sayfa 12

sayfa 18

sayfa 6

sayfa 7

Page 2: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 2APRIL - NİSAN 2011HABER 2

Yandaki bilgileri eksiksiz doldurup aşağıdaki e-mail ya da posta adresimize verilerinizi ulaştırdığınızda aboneliğiniz başlatılacaktır.

Posta adresi:HABER Laan op Zuid 4743071 AB Rotterdam

[email protected]: 010 -2 900 900

HABER Gazetesi Abone FormuAdı - Soyadı / (Naam): Cep Telefonu / (Mobiel):

Adres / (Adres): Doğum Tarihi / (Geboortedatum):

E-posta / (E-mail):Posta Kodu / (Postcode):

Şehir / (Woonplaats):

Banka no / (Rekeningnummer):

Tarih / (Datum):

İmza / (Handtekening):

Yıllık abone bedeli olan 19,- EURO’nun 1 defaya mahsus olmak üzere yan tarafta yazılı olan banka hesabımdan çekilmesine onay verdiğimi beyan ederim.

Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging machtiging aan:HABER om een bedrag af te schrijven van 19,- EURO eenmalig.

indien u het niet eens bent met de afschrijving, kunt u

binnen 30 dagen uw bank om terugboeking verzoeken.

JİLPAQ HOLDİNG RESMİ AÇILIŞI YAPILDIHollanda’nın Tilburg şehrinde Jilpaq Holding’in resmi açılışı yapıldı. 3 bin 500 metre kare alan üzerine kurulan işyerin-de döner çeşitleri, döner makineleri ve dönerin yan ürünlerinin satışı yapılacak. Holdingin açılışı dolayısıyla düzenlenen törene T.C. Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ, Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer, Feijenoord İlçe Belediye Başkanı Seyit Yeyden, Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) Başkanı Turgut Toru-noğulları, HOTİAD Onursal Başkanı Meh-met Soytürk, STK temsilcileri, işadamları, siyasiler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer, “Kayseri’de eği-tim almış Yozgatlı bir hemşerimizin Hollanda’da işyeri açması bizleri gururlandırdı. Hollanda gibi bir yerde 16 bin işadamımız olması bir ayrı bir gurur kaynağı. Türkiye gerçekten çok iyi yere geldi. Son 9 yıl içerisinde 90 yıldır yapılamayan duble yollar AK Parti Hükümetimiz tarafın-dan yapıldı. Sağlıkta, eğitimde ve iş alanında gelinen nokta hepinizin malumu. İnşallah necip Türk milleti önümüzdeki 2023 yılına kadar dünyanın ilk 10 devleti arasına girecek. İnşallah biz Yozgat’tan Hollanda’ya hızlı trenle geleceğiz.” ifadelerini kullandı.

Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ şunları söyledi: “Bugün burada 45 yıl önce misafir işçi olarak gelen Türk Toplumu artık birer işadamı. Bu bizim için çok önemli. Onun için işadamlarımızın tümü ile gurur duyuyorum. Jilpaq Holding Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Halıcı beyi tebrik ediyorum. Hakikaten Türk işadamlarımız Hollanda ekonomisine ciddi katkılara yapıyorlar. Göçmenlerin ülke-lere en güzel katkı ispatı bu tür başarılı işadamlarımızın birer birer açmış oldukları bu işyerleridir.”

Hollanda Türk İşadamları Derneği Başkanı Turgut Torunoğulları, “Türkiye ile Hollanda ve Türkiye ile diğer Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki ekonomik işbirliğini teşvik ve takip etmeyi hedefleyen HOTİAD, üyelerini bu-lundukları ülkelerdeki ekonomik olanaklar ve fırsatlar konusunda aydınlatmak ve onlara rehberlik etmeyi amaç-lamaktadır. .” dedi.

Açılış dolayısıyla gerçekleşen törende konuşan Jilpaq Holding Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Halıcı, Jilpaq Holding’in 3 bin 500 metre kare bir alan üzerinde ku-

rulduğunu söyledi. Halıcı, “Jilpaq BV gıda sektöründe 15 yıldır kendi

markası ile var olmayı başardı. Döner, shoarma, pizza ürünleri ve içeceklerden oluşan çok geniş bir ürün ağıy-la Hollanda’da ki bütün restoranlara hizmet veriyor. Hollanda’nın en büyük döner dağıtıcısı olan şirketimi-zin Hollanda ekonomisine ciddi katkısı vardır. Bizim ortalama hesabımıza göre Hollanda’nın aylık döner tüketiminin 900 ton civarındadır. Bu 900 tonu sade-ce Türkler yemiyor.O nedenle Hollandalı dostlarımız döneri sevmişler, yemek menüleri arasına almışlardır. ” şeklinde konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından konuklara şirket hak-kında bilgiler sunuldu ve ikramda bulunuldu.

Feijenoord İlçe Belediye Başkanı Seyit Yeyden şöy-le konuştu: “Hollanda ekonomisine katkı yapan Jilpaq Holding’in açılışında bulunmaktan son derece mutluyum. Bizler doğduğumuz ülke Türkiye’nin yanı sıra doyduğumuz Hollanda’yı da düşünmeliyiz. Onun içindir ki iş adamız Faruk Halıcı beyi tebrik ediyorum. Kendisi 25 üzerinde çalışanı ile çok sayıda ailenin geçimine katkıda bulunuyor.”

3500 m2 ile gıda sektöründe

8 ve 9 Nisan 2011 tarihle-rinde Hollanda’ya 2 gün-lük resmi bir ziyaret ger-çekleştirecek olan Türkiye

Cumhuriyeti Devlet Bakanı ve Avrupa Birliği Başmüzakereci Egemen Bağış, çeşitli vesilelerle Türk işadamlarıyla da bir araya gelecek.

Edindiğimiz bilgilere göre, Türkiye’den katılacak basın da dahil 20 kişilik bir ekiple Hollanda’ya gelen Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ege-men Bağış, 8 Nisan akşamı düzenle-

necek olan ‘Turkey, missing star’ adlı kül-türel etkinliğin açılışı-nı yapacak. Müzik ve dans gösterilerinin ardından ‘Aşk Tesa-düfleri Sever’ adlı si-nema filmi gösterimi sunularak davetliler tarafından izlenilecek. Hollanda Dışişleri Ba-kanı Uri Rosenthal ve müsteşarı Ben Knapen ile de bir görüşme ya-pacak olan Egemen Bağış, bu görüşmede Hollanda-Türkiye ve Türkiye-Avrupa Birli-ği ilişkilerini ele ala-cak. Öte yandan son dönemdeki bölgesel gelişmelerin de görü-şüleceği bildiriliyor.

UETD Hollan-da, Devlet Bakanı ve Basmüzakereci Ege-men Bagıs’ın 8 ve 9 Nisan tarihlerinde Hollanda’ya yapacagı

EGEMEN BAĞIŞ 20 KiŞiLiK BiR EKiPLE HOLLANDA'DA

Devlet Bakanı ve BaşmüzakereciEgemen Bağış

ziyaret çerçevesinde genis katılımlı bir kahvaltı prog-ramı düzenliyor. 9 Nisan Cumartesi sabah saatlerin-de Amsterdam’da organize edilen kahvaltıya Türk Sivil Toplum Örgütleri basta ol-mak üzere, Hollanda Türk Medyası, Türk kökenli siya-setçiler ve Türk isadamları temsilcileri de davet edildi.

Başmüzakereci Ege-men Bağış’ın 9 Nisan Cu-martesi sabah saatlerinde Amsterdam’da organize edilen kahvaltıya Türk Sivil Toplum Örgütleri başta ol-mak üzere, Hollanda Türk

Medyası, Türk kökenli siya-setçiler ve Türk işadamları temsilcilerinin de katılması bekleniyor. Sonrasında Hol-landa Türk İş Adamları Der-neği (HOTIAD) tarafından düzenlenecek bir toplantı-da iş adamlarıyla ve diğer vatandaşlarla bir buluşma gerçekleştirecek.

Son olarak German Mars-hall Fund düşünce kuruluşu tarafından düzenlenen top-lantıya katılacak olan Ege-men Bağış, burada yapaca-ğı konuşmanın akabinde 9 Nisan’da Türkiye’ye dönmesi bekleniyor.

Page 3: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER3 APRIL - NİSAN 2011 HABER3

Avrupa da yaşayan aile ve arkadaşlarınla çok daha ucuza konuş!

Türkiye ile konuşmak artık çok daha ucuz!

Türkiye

Buralarda bulunur:

*Bellen naar vaste lijnen in Turkije voor 0 cent per minuut. Deze promotietarieven zijn geldig van 04-03-2011 tot en met 30-04-2011 en zijn van toepassing na ten minste één (1) opwaardering tijdens de promotieperiode. Een starttarief van 24 cent per gesprek is van toepassing voor de deelnemende landen. Lycamobile Distribution Limited behoudt het recht de aanbieding te allen tijde aan te passen of stop te zetten. **De deelnemende landen zijn Australië, België, Denemarken, Italië, Noorwegen, Spanje, Zweden, Zwitserland, en Groot Brittannië. Een starttarief van 24 cpg is van toepassing op alle gesprekken. Klanten kunnen tot maximaal 30 minuten voor 0 cpm bellen, daarna wordt voor alle Lycamobile naar Lycamobile gesprekken het standaard tarief gerekend. Deze aanbieding is geldig van 02/08/2010 tot en met 30/04/2011. #Bellen van Lycamobile naar Lycamobile 0 cent - Een starttarief van 24 cpg is van toepassing, max. 30 minuten per gesprek. Na 30 minuten geldt een tarief van 12 cpm. Een “fair use policy” van max. 3000 minuten per maand is van toepassing, boven deze limiet wordt het standaard tarief gerekend. Deze aanbieding is alleen geldig na ten minste één (1) succesvolle opwaardering per week. Alle Lycamobile aanbiedingen en tarieven kunnen op enig moment worden aangepast of stopgezet door Lycamobile Distribution Limited. Voor de algemene en actievoorwaarden en de actuele tarieven ga naar www.lycamobile.nl. Alle getoonde tarieven zijn per minuut en kunnen tussentijds gewijzigd worden. Er moet minimaal 20 cent beltegoed op je Lyca-mobile simkaart staan om te kunnen profiteren van alle Lycamobile aanbiedingen.

Belhuizen

postkantoor

RBeltegoed nl Belhuizen

postkantoor

RBeltegoed nl Belhuizen

postkantoor

RBeltegoed nlBelhuizen

postkantoor

RBeltegoed nl

Belhuizen

postkantoor

RBeltegoed nl

Daha cok bilgi ve fiyat tarifesi icin www.lycamobile.nl adresini ziyaret ediniz yada 020 754 3030 arayınız.

sabit hat aramaları sadece

Lycamobıle kullanıcıları ile ücretsiz görüşmeler

/dakct

Hollanda

/dakct ct

Cep telefonlari SMS mesajlari

/dakct 0

Herhangi bir Lycamobile ülkedeki Lycamobili aramak 0ct/dak

Büyük Britanya Isviçre Isveç

Avustralya

Belçika Italya

IspanyaNorveçDanimarka

*

**

#

*

(Bağlantı ücreti 24)

Page 4: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 4APRIL - NİSAN 2011

VISION MALi MÜŞAVİRLİK BÜROSU HiZMETE GİRDİ

Hollanda’da Türk işadamları-mızın sayısı her geçen gün artış kaydediyor. Değişik

branşlarda ticari faaliyetlerde bulunan

işadamımız Tugay Osanmaz, yıl-lardır birlikte iş yaptığı ortağı Mali Müşavir Bastiaan Visser ile, Vision adında kurdukları yeminli Mali

Müşavirlik ve Noterlik şirketiyle Türk ve Hollandalı müşterilerine hizmet verecek.

Açılış töreninde bir konuşma yapan Vision Yeminli Mali Müşavirlik ve Noter Hizmetleri şirketi sahiplerinden Tugay Osanmaz, “13 yıl önce ortağım Visser ile birlikte başladığımız çalışma-larımızı çeşitli şirketlerle birlikte yü-rüttükten sonra ortağımla birlikte bir karar aldık ve kendimize ait olan şirke-ti 2009 yılında açtık. 6 aylık bir çalışma yaptık. Sürekli büyüyen şirketimiz için orası yeterli gelmeyeceğini anlayınca şuan açılışını yaptığımız binayı bulduk. Müşterilerimize kendi yerimizde, kendi dilinde hizmet etmekten gurur duyacağız.” dedi.

Hedeflerinin daha profesyonel imkanlarla çalışmak olduğunu belir-ten Osanmaz, “Müşterilerimize hak

ettikleri gibi daha profesyonel şekilde hizmet sunmak ve

aşırı olmamakla birlikte daha da büyümektir. Burası dışında ikinci

bir şube açmayı düşünmüyoruız. Bu-rası hem merkezimiz hemde çalışma yerimiz olacak. Bu binada ek olarak Noter hizmetleri de sunulacak. Yıllardır birlikte çalıştığımız ‘De Notarissen’ adlı Noter Şirketi ile anlaşma yaptık, ortak çalışma kararı aldık. Müşterilerimize artık yeminli mali müşavirlik, danışmanlık dışında noter hizmetlerini de sunacağız.” açık-lamasında bulundu.

De Notarissen şirketi yetkilisi Mr. L.P Oostveen-ter Braak ta yaptığı konuşmada, bu birlikte çalışmanın kendileri içinde mutluluk verici oldu-ğunu belirtti.

Vision Yeminli Mali Müşavirlik şir-keti sahiplerinden Bastiaan Visser de bir konuşma yaparak, “Müşterilerimi-zin bizi tercih etme nedenleri arasında birçok işlerini bir elden halledebiliyor olmamız. Buraya gelen müşterimiz hem profesyonel bir ekiple çalışırken; mali müşavirlik, danışma ve noter işlerini aynı anda halletme imkanına sahip olacak.” şeklinde konuştu.

Yeminli Mali Müşavir Bastiaan Visser ve Tugay Osanmaz'ın sahibi olduk-ları Vision Accountancy açılış resepsiyo-nuna kalabalık bir davetli toplu-luğu katılırken, misafirlere Türk müziği eşliğinde Türk mutfağın-dan da örnekler sunuldu.

Eşi Türk olan Bastiaan Visser bu

aralar Türkçe dil kursu

izliyor

New York'lu taksi olarak Karsan'ı seçti

New York taksi ihale-sinde komisyonun

vereceği karar öncesi, New York Taksi ve Limuzinciler Odasınca ya-

pılan ankete katılan kent sakinleri, Türk firması Karsan'ın modelinin ''kent için en uygunu'' oldu-ğuna karar verdi.

''Geleceğin Taksisi'' anketine katılan 22 bin 600 New York’lu, üç finalist Kar-san, Nissan ve Ford için ayrı ayrı değer-lendirme yaparken, Karsan'ı beğenenle-rin oranı yüzde 66 oldu. Bu oran, Nissan için yüzde 43'te, Ford için de yüzde 38'de kaldı. ''Geleceğin taksisi'' ihalesinde fi-nale kalan üç firmadan biri olan Karsan, eğer ihaleyi kazanırsa, 2013'ten itiba-ren 10 yıl boyunca 2 bin 650 adet taksi satacak.

'Twitter borsada kazandırıyor'

Münih Teknik Üniversitesi'nden bir doktora öğrencisi, yaptığı çalışma sonucu, borsa tweetlerini takip eden yatırımcıların ortalama yüzde 15 getiri elde ettiklerini belirledi. Doktora öğrencisi Timm Spren-ger, çalışması kapsamında altı aylık bir süre içerisinde gönderilen 250 bin tweeti inceledi. Timm Sprenger, Twitter'ın hisse-lerle ilgili verdiği bilgilerle, yatırımcıların ve uzmanaların verdiği bilgiler arasında "dikkat çekici bir tutarlılık" saptadı.

Sprenger, "Twitter son derece güvenilir ve meşru bir kaynak" diyor. Her gün tweet-ler aracılığı ile kullanıcılara borsa ile ilgili binlerce mesaj gönderiliyor.

HABER GAzEtEsi okuyoRum. HEm tüRkçEm GElişiyoR, HEm dE HollAndA'dAki olAn BitEndEn HABERdAR oluyoRum.

Berna Güdücü, Rotterdam

Page 5: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER5 APRIL - NİSAN 2011

Schiedamseweg 2133026 AN Rotterdam

www.adacams.nl

010-462 35 69

Beveilig uw woning of kantoor met het beveiligingssysteem van ADACAMS

GÜVENLİK SİSTEMLERİNDE DOĞRU ADRES

Bana uğramaz demeyin!

Wij helpen u bij het samenstellen van een ADACAMS

beveiligingssysteem dat specifiek is afgestemd op uw werk en/of

woonsitutatie. Bel Hüseyin Kızgın, onze expert op dat gebied voor alle informatie:

GSM: 0624-367064

Maak vrijblijvend een afspraak

met één van onze beveiligingsadviseurs.

Bir kaç aydır yazılarımda siyasi ka-tılım ve siyasi etkinlik konusuna değin-mekteyim. Her ne kadar on yıllık köşe yazarlığı dönemimde çok sık olarak siyaseti konu edinsem de, son bir kaç yazıya vesile olan, kurucu ve üyeleri-nin büyük bir çoğunluğu Türklerden oluşan yeni bir siyasi oluşumdur. Böy-le bir oluşumun hem sayısal hesaplar, hem de bilgi ve tecrübe açısından hayat hakkı olmadığını iddia etmiştim. Böyle etnik temele dayanan bir parti yerine, mevcut partiler içinde etkin olunması gerektiğini savunmuş, partilerin bazı politikalarına kızıp çekip gitmek yerine parti içinde mücadele edilmesi gerekti-ği ve her parti içinda var olan yandaş-larımızla (siyasi partner anlamında) birlikte hareket edilmesi gerektiğine vurgu yapmıştım.

Konuyu iktidar ortağı CDA’ya ge-tirmek istiyorum. Bilindiği gibi 9 Ha-ziran 2010 seçimlerinde büyük bir hezimete uğrayan parti, koalisyon gö-rüşmeleri esnasında ayrımcı ve ırkçı PVV’nin dışarıdan destekleyeceği bir azınlık hükümetinde yer alabileceğini meclis grup başkanı Maxim Verhagen’in ağzından dile getirmişti. Bu duruma parti tabanından gelen tepkiler üzerine 2 Ekim 2010 tarihinde olağanüstü kongreye gidilmiş ve üyelerin desteği istenmişti. Hollanda tarihinde görülmemiş bir ilgi gören kongre sonunda üyelerin % 68’i azınlık hüküme-tinde yer alınması yönünde oy kullanmıştı. Ancak % 32’lik muhalif grubun içinde partinin göz ardı edemeyeceği çok önemli şahsiyetler de vardı. Ruud Lubbers, Dries van Agt, Piet de Jong gibi eski baş-bakanların yanı sıra Ernst Hirsch Ballin, Ab Klink gibi bakanlar ve daha bir çok, parti için önemli şah-siyetler du-rumdan d u y -dukları rahat-s ı z l ı ğ ı ifade et-mişlerdi.

CDA için-de aktif olan Türk kökenli üyeler için bu şahsiyetler çok önemli yandaş-lardır demiştim. Onların varlığı parti içi mücade-le için çok önem-li bir avantajdır. Parti terk edilince bu avantaj bir dezavantaja dönecektir. Nitekim 2 Nisanda yapılan kongrede PVV destekli azınlık hükümetine net bir

şekilde tavır koyan Ruth Peetom parti genel başkanlığına seçilmiştir. Bu da demektir ki parti içindeki eksen kay-masına bir ince ayar yapılacaktır. Her ne kadar Hollanda’da siyasi liderlikle parti genel başkanlığı ayrı ayrı kişi-lerde vücut bulsa da, Ruth Peetom’un kendisini önemsiz bir konuma sokmak istemeyeceğini iddia edebiliriz. Onun genel başkanlığa seçilmesi, şimdilik vekaleten Maxim Verhagen tarafından yürütülen parti siyasi liderliği için de çok büyük önem arz eder. Bir emriva-kiyle Maxim Verhagen lider olmasının önüne geçebilecek şahsiyetlerden biri-sidir Ruth Peetom.

Neden Ruth Peetom’a bu kadar gü-vendiğime gelince: Benim de üyesi bu-lunduğum Commissie Frissen’in önemli üyelerinde birisi Ruth Peetom’dur. Ko-misyon çalışmaları esnasında Müslü-manların neden partiden uzaklaştığı sorusuna cevap arayan bir kaç kişiden birisidir. Bunun için benim teklifimle Türk ve Müslüman üyelerle özel bir top-lantı tertip edilmiş ve Ruth Peetom da bu toplantının yönetimini üstlenmiştir. Halbuki orada telaffuz edilen konuların

hemen hemen hepsi tarafımdan da rapor edilmişti, ancak bu gö-rüşlerin sanki benim şahsi gö-rüşümmüş gibi algılanmasını istemediğim için bir toplan-tı teklif etmiştim. O konuda

en önemli desteği de Ruth Peetom’dan görmüş-

tüm. Ayrıca 2 Ekim kongresi sürecin-de birlikte hare-ket etmişizdir.

Ayrıca Ruth P e e t o m ’ u m CDA’nın genel başkanı olmasıy-la bugüne kadar sürüncemede ka-lan, ancak bizim için çok önem-li olan İslam ve

Müslümanların hem parti hem de ülke için ne anlama geldiğinin resmen ifade edilmesi yö-

nünde çok önemli bir fırsat ortaya çık-

mıştır. Önümüzdeki aylarda bu konuda ciddi mesafelerin kay-dedildiğini siz Haber okuyucularıyla pay-laşacağimdan emin olabilirsiniz.

Her zaman siyaset uzun soluklu bir uğ-raştır diyorum. Fev-rilik, duygusallık ve populistlik belki kısa

vadede başarı gibi al-gılanabilir, ancak uzun

vadede bunlardan her-kes zarar görür. Bunun örnekleri çoktur.

Ahmet Suat ARI is groepsleerkracht en onderbouwcoördinator op een VSO ZML-school te Enschede. Hij schrijft columns in diverse bladen en is o.a. secretaris van UETD-Nederland.

Neden Ruth Peetom’a bu kadar güvendiğime gelince: Benim de üyesi bulunduğum Commissie Frissen’in önemli üyelerinde birisi Ruth Peetom’dur. Komisyon çalışmaları esnasında Müslümanların neden partiden uzaklaştığı sorusuna cevap arayan bir kaç kişiden birisidir.

AHMET SUAT ARI [email protected]

CDA’DA BAlANs AYARı

Amsterdam’da gerçekleşen top-lantıda, THY'nin Hollanda’daki pa-zar payının yüzde 55 olduğu, özellikle transit taşımacılığa önem vererek bu payı daha da artırmayı hedeflediği belirtildi.

Başkent Amsterdam’daki Meram Restoran’da Türk Hava Yolları tarafından düzenlenen kahval-tı basın toplantısına THY Hollanda Müdü-rü Metin Gözüaçık, Din Hizmetleri Müşa-

viri ve HDV Başkanı Doç.Dr Bülent Şenay, Lahey Turizm ve Tanıtma

Ataşesi Ahmet Temurci, UETD Hollanda Başkanı Veyis Gün-gör, Komfortours Sahibi Os-man Çelik, Anadoluline sahibi

Ahmet Karacadal, THY Hollanda çalışanları

ile basın mensupla-rı katıldı.

THY Hollanda Müdürü Metin Gözüaçık yaklaş-makta olan yaz

sezonuyla ilgili açıklamalarda, geçen yıl Hollanda’dan Türkiye’ye 350 bin do-layında yolcu taşıdıklarını ve 2011’de bunun en az yüzde 10 oranında artma-sını beklediklerini ifade etti.

Özellikle kargo taşımacılığı konu-sunda da Hollanda’da çok iyi bir ko-numda olduklarına işaret eden Gözüa-çık, Maastricht Havaalanı’ndan haftada 6 sefer düzenlediklerini anlattı.

Türkiye'nin coğrafi konumunun transit taşımacılığa son derece elve-rişli olduğunu ve THY'nin bu avantajı çok iyi kullanarak uzak bölgelere yö-nelik yeni hatlar açtığını hatırlatan Gözüaçık, şunları söyledi: ''Transit taşıdığımız noktalar her sene artı-yor ve yolcu sayımız da yükseliyor. THY genelde transit taşımacılığa çok önem veriyor. Çünkü Türkiye'nin coğrafi olarak bulunduğu yer tran-sit taşımacılığa çok müsait bir yer. Dünyanın çeşitli noktalarına, bilhas-sa Afrika, Uzak Doğu, Çin, Bangladeş, Vietnam ve Hindistan en fazla transit yolcu taşıdığımız bölgeler arasında yer alıyor" dedi.

Öte yandan Hollanda'nın ünlü fut-bol kulübü Ajax ile yaptıkları saha kenarı dijital reklam anlaşmasından son derece olumlu neticeler aldıkla-rını da hatırlatan THY Amsterdam Müdürü Metin Gözüaçık, anlaşmanın süresini uzatabileceklerini söyledi.

Metin Gözüaçık: “Bu Yılki Hedefimiz, Yolcu Sayısını Yüzde 10 Artırmak”

THY KAHVALTILI BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİ

THY Hollanda Müdürü Metin Gözüaçık, Muhammet Baltu (Ticaret Şefi), Huzur Yılmaz (Satış Trafik Memuru), Hakan Taş (Satış Şefi), Muhammed Mustafa Karaoğlu (Kargo Şefi), Neslihan Başbay (Ticaret Şefi) ve Mehmet Karagöz (Muhasebe Şefi)’den oluşan THY Hollanda ekibi ile misafirleri ağırladı.

Page 6: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 6APRIL - NİSAN 2011HABER 6

Ken-dimi ne gele-

neksel Türk müziği yapan, ne de sadece

caz yapan bir müzisyen olarak görüyorum. İkisi-nin arasında, şu ana kadar olan birikimlerimin kayna-şıp ortaya çıkardığı

"yeni bir Hüseyin"...

Hüseyin Badıllı’yı tanıyabilir miyiz?Adım Hüseyin Badıllı. Urfa'da doğdum, 28

yaşındayım babamın işi dolayısıyla İstanbul’a sürekli gidip geldim. Doğu ve Batı müziğinden esinlenip, lisede batı ve Türk müzik eğitimi al-maya başladım. Liseyi Urfa’da bitirdikten sonra Urfa’da Güzel Sanatlar Müzik bölümünü bitir-dim. Sonra İstanbul’a yerleşip, opera şarkıcılığı okudum. Caz ile ilgilenmeye başladım ve caz dersleri aldım. Turkish Caz projesiyle konser-vatuara kabul edildim ve iki buçuk sene önce Rotterdam’a yerleştim.

Sırf eğitim amaçlı mi geldin Hollanda’ya?Evet, İstanbul’da Marmara Üniversitesini

bitirince, klasik müzik çok güzel bir şey ve geçmişime baktığımız zaman o kadar farklı şeylerle uğraşmışım ki, bunların hepsini bir araya toplamak istedim. Aslında çok zor bir şey ve bunu yapabileceğim müzik stilinin caz olabileceğine karar verdim. Yani caz çalışarak, şarkıcılığımı ve emprovizasyonumu geliştirip daha sonra bende ne varsa, su ana kadar, onları birleştirmek amacıyla caz derslerine başladım İstanbul’da, Nükhet Ruacan ve Neşet Ruacan ile. Nükhet Ruacan İstanbul’daki son donem en iyi caz şarkıcılarından biriydi ama 2007 sene-sinde kaybettik. İlk onunla başladım caz sar-kıcılığına ve onun kardeşi Neşet Ruacan’la caz harmonisini çalışmaya başladım. Daha sonra gözümü batıya, Avrupa’ya cevirdim. Hollan-da çok daha çekici geldi çünkü burada eğitimi İngilizce olarak alabiliyorsunuz.. Rotterdam Codarts konservatuarına kaydımı yaptırdım ve tamamladım.

Burada 6 veya 8 sene sonra Amerika’ya gitme planın var mı?

O kadar beklemeyebilirim, çok istiyorum Amerika’ya, özellikle de New York’a gitmeyi.

Neden caz’a bir ilgi oldu ve konsantras-yonunu oraya kaydırdın?

Emprovizasyon diyebilirim. Çünkü daha önce klasik ve Türk müziğini birleştirmeye çalıştım. Farklı kültürlerin müziklerini bir-

leştirme anlamında. Farklı kültürlerin vermiş olduğu ritimler var. Onları belli bir harmonide buluşturmak. Mesela Türk müziği, monofonik bir müzik. Yani harmoni yok içerisinde. Ama caz müziğinde harmoni var. Piyano, gitar, diğer akor basabildiğiniz, akorla eşlik edebildiğiniz bir müzik türü caz. Aynı zamanda çok sesli. Klasik müzik de tabii ki çok sesli. Ama kendimi daha özgür hissediyorum caz müziğinde. Caz aslında başlı başına bir stil.

Türkiye’de ve dünyada caz söylediğini düşündüğün ve beğendiğin müzisyenler den bir kaç örnek verebilir misin?

Geleneksel caz yapan müzisyenler var. Önder Foçan, rahmetli Nükhet Ruacan, Neşet Ruacan, Sibel Köse. Yıldız İbrahimova mese-la Bulgar göçmen şarkılarını caz’la birleştirir. Erkan Oğur bunlar gerçekten beğendiğim bir caz sanatçısı. Caz aslında benim için sanata ve müziğe bakış açısı diyebilirim. Erkan Oğur’un perdesiz gitarla yaptığı emprovizasyonlar, gi-tar çalışı, söyleyişi. Benim için caz aynı zaman-da Türk müziği.

Şöyle söyleyebilir miyiz, caz’ın aslında ortak bir tanımı yok ama herkes kendisine göre çeşitlendirebiliyor.

Biraz öyle bir durumda. Aslında ben de öyle çok bir caz eksperi değilim. Şu anda ustasıymış gibi kesinlikle konuşmak istemiyorum çünkü hadsizlik olur. İki sene, dört sene caz çalı-şıp caz hakkında ahkam kesmek benim haddim değil. Caz nedir derseniz benim için çok zor bir soru. Şu an bir hocayla çalışıyorum, adi Christina Fox, caz şar-kıcısı ve öğretmeni. O bana caz artık bir stil değil, caz bir gelişim, caz bir süreç dedi. Bir şeylerin kaynaştığı bir pota şu anda. Mesela, ilginç bir şey anlatayım, siz ne olduğunu oradan çıkarın. Hollanda Caz vokal yarışmasında ben finale kaldım, ve bana sorarsanız ben caz şarkıcısı değilim.

Öteden beri bildiğimiz klasik caz sanat-çıları: James Brown, Norah Jones. Onları

nasıl buluyorsun?James Brown aslında caz sanatçısı değil,

o daha çok Funk, Soul tarzı ama içinde caz esintileri var. Norah Jones’un, bildiğim kada-rıyla, babası caz müzisyeni ama babası Norah Jones’un caz müzisyeni olmadığını düşünüyor. Ben Norah Jones’u severim. İçinde Blues içe-ren, caz esintisi olan pop müzik. O yüzden de popüler. Müziğin çok kategorileri var, hepsi de birbirilerinden esinti almaya başladılar. Bu benim hoşuma gidiyor, artık müzikler arası sı-nırlar yok. Ben her zaman şundan yanayım, her müziğe hakkini vereceksin ve saygı duyacaksın.

Konserlerin nasıl bir setup da oluyor? Şimdiye kadar nerelerde çıktın?

Turkey Now 2010, North Sea Caz, Orthea Theatre, Nijmegen Theatre, Den Haag Inter-cultural Caz Festivallerine “Hüseyin Badıllı Quintet” olarak katildik. Benim yaptığım mü-zik daha çok festival ve tiyatro müziği. Başka Rotterdam’da Dizzy Caz Cafe’de ve Haarlem Mondual Centre’de çaldım, Ama en önemli ilk saydığım yerlerdi. Bu tür konserleri kendim ayarlıyorum veya onlar beni arıyor. Ben ban-dımla gidiyorum, beş kişiyiz. Ben piyano ve gitar kullanıyorum,

www.myspace.com/hseyinbadilli adresinden Hüseyin Badıllı'yı dinleyebilirsiniz.

FESTİVALLERDE KONSERLERİME DAHA FAZLA TÜRK BEKLİYORUM

Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı

BAŞARI, YABANCI DÜŞMANLARINA VERİLECEK

EN GÜZEL CEVAPTIR

Türkçe dil kursu izleyen Hollandalılar HABER'i ders materyali olarak kullanıyorlar

Türk-Alman Üniversiteli ve Akademisyenler Platformu (TD-Plattform) tarafından 3.’sü verilen “PLATTINO ÖDÜLÜ”, 11 Mart 2011 tarihinde Düs-seldorf’taki Robert-Schumann Balo Salonu’nda gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. “Plat-tino Ödül”ü bu yıl, kendi alanla-rında elde ettikleri başarılarıyla dünyanın alkışladığı Fazıl Say ve Feridun Zaimoğlu’nun oldu. Tö-rende Fazıl Say, konuklara kısa bir müzik ziyafeti verdi. Ardın-dan yine Plattino Ödülü’nü alan bir diğer isim olan Feridun Zai-moğlu da, yazmış olduğu kitap-lardan çeşitli bölümleri okuya-rak paylaştı.

Plattino Ödül Töreni; siyaset, iş, sanat ve basın camiasından önemli isimlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Ödül törenine yaklaşık 900 kişinin iştirak et-mesi sevindirici bir gelişmeydi. Yüksek orandaki bu katılım; kuruluşunun ardından çok kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen TD-Plattform’un bugün, herkes tarafından ciddi bir mu-hatap olarak kabul edildiğinin somut göstergesidir. Katılımın bu kadar yoğun olmasının bir diğer nedeninin de davetlerin sosyal medya aracılığı ile de ya-pılmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bu şekilde yapı-lan organizasyon daveti, yüzde yüze yakın başarı sağladı. Sos-yal medyanın gücü kullanılarak daha güzel organizasyonlar ya-pılacağına inanıyorum.

Plattino Ödülü, Avrupa’daki Türk toplumunun gelişmesine ve Türkiye – Avrupa ilişkilerinin güçlenmesine katkıda bulunan önemli isimlere veriliyor. Ödü-lün amacı; gençlerimizin eğitim, kariyer ve uyum sürecinde teş-vik edilmesini sağlayarak, onlar için motive edici örnekler suna-bilmek.

EĞİTİM SEFERBERLİĞİ BAŞLATALIM

Gençlerimizin iyi eğitim ala-rak, kariyer yapmaları; hem Almanya’nın ekonomik gücü-nü koruması, hem Türkiye ve Türkiye’nin AB’ye girmesi, hem de yaşadıkları top-lum tarafından kabul görmeleri açısından önem taşımaktadır. Farklı kültürlerin bir araya gelmesi ve bu-radan doğan si-nerji ile başarı-ya koşmak, aynı zamanda barış için de ciddi bir katkı sağlaya-caktır.

Her iki ülke için hayati önem taşıyan, gençle-

rimizin eğitim konusu için de el ele vermemiz gerekiyor. Bu inançla, Türkler’in Almanya’ya göçünün 50. yılında, buradan hem Alman hem de Türkler’e bir çağrı yapmak istiyorum: Ge-lin birlikte bir eğitim ve gelişim seferberliği başlatalım. 50 yıl önce Almanya’ya gelen ve bu-rada yaşayan Türkler’in eğitim seviyesi çok düşüktü. Şimdiki jenerasyona baktığımız zaman istenilen düzeyde olmasa da, aralarında çok iyi eğitim alan başarılı örneklerin çoğaldığını görüyoruz.

Bugün Almanya’da sayıları 80 bin’i bulan Türk işadamı var. Bunlar, yüzbinlerce kişiye is-tihdam sağlıyorlar. Eğitim ve iş alanındaki başarılı örnekler de zaten, Türkler’e karşı önyargı ile yaklaşan ve yabancı düşmanlığı ile hareket edenlere verilen en güzel cevaptır.

TEMSİLCİLİK GİRİŞİMLERİ BAŞLADI

Diğer taraftan TD – Platform üyeleri arasında, Almanya’da eğitimlerini bitirip Türkiye’ye geri dönüş yapanların sayısı da gün geçtikçe çoğalıyor. Bu geri dönüşler, Türkiye’de bir temsil-cilik ihtiyacını ortaya çıkardı. TD-Plattform Yönetim Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda, ilk ayağı İstanbul’da oluşturulacak olan bir temsilcilik kurma giri-şimlerine başlanmış bulunuyor. Geçtiğimiz aylarda bu amaçla, İstanbul’da bir tanışma yemeği düzenlendi. 25 kişinin katıldığı toplantı son derece verimli geçti.

ÖNCE AİLELER BİLİNÇ-LENDİRİLMELİ

Ailelerimizi eğitimin öne-mi konusunda aydınlatmalı ve önce onları bilinçlendirmeli-yiz. Almanya’da yaşayan Türk toplumunda “biz okuduğumuz zaman varız ve iyi yerlere gele-biliriz” bilincini oluşturmak şart. TD-Plattform’un da destekle-riyle, Alman toplumu içerisin-deki başarılı isimler arasında yer alacak olan gençlerimizle Avrupa’da, güçlü ve iyi yetişmiş Türk eliti oluşacaktır. Ancak iyi yetişen Türk gençliği; hem

Almanya’ya, hem Türkiye’ye ciddi katkılar sağlayabilir ve küresel dünyada aktif rol üstlenebilir. İnanıyoruz ki

TD-Plattform, Türkiye ve Türkler hakkında-

ki önyargıları yı-kacaktır. İnanı-yoruz ki Avrupa gelecekte, her biri kendi dal-larında başarılı olmuş Türkler’i konuşacaktır.

Bir taraftan önyargılar oluşurken, diğer taraftan yabancıların başarılı örnekler ortaya koyması Almanya’nın politikasını gelecek yıllarda da meşgul edecek gibi görünüyor.

KEMAL ŞAHİN [email protected]

Babam geleneksel bir şarkıcı, 70 ve 80lerde epey ünlüydü. İsmail Badıllı; LP’leri ve plakları var. Urfa’da biliyorsunuz, sıra geceleri, sarkıcıları ve müziği ile meşhurdur, okul gibidir. Sürekli öyle bir çevrede bu-lunduğum için, hiç bir zaman tam olarak Türk müziği eğitimi almadım, Üniversitedeki bir iki senelik çalış-malarımın dışında. Küçüklüğümden beri duya duya, klasik müzik çalıştım. Ama sonra bir baktım, ben türkü ve Türk Sanat Müziği, söyleyebiliyorum aslında. Klasik müzik çalıştıktan sonra Urfa müziğine, tekrar dönüp baktım, uzakta kalınca insan çok daha net gö-rebiliyor. Birkaç bir şey denedim, Urfa’da dinlettim beğendiler. Türk müziği geçmişimde olduğu için, bu-

raya geldiğimde daha çok caz müziğine odaklandım, çünkü eksik olan tarafım oydu. Ve de tabii ki iki yılda caz müziğinin ucundan birazcık esinlendim diyelim.

Doğuda olduğun surece yüzün batıya donuk oluyor. Babam kendi işiyle İstanbul’da meşgul olduğu için orada yaşıyordu. Biz okul tatillerin-de sürekli İstanbul’daydık, ya da o gelirdi. Ben İstanbul’u ilk gördüğüm de çocuktum daha, ben burada yasayacağım, burada eğitim alacağım diye karar vermiştim. Sonra İstanbul’a yer-leştim ve orada 8 yıl yaşadım.

Görünen o ki, Urfa’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan bir serüven içindesin. Bu serüvenini ana baslıklarla özetler misin?

Türkiye'nin ekonomik alanda gösterdiği gelişmeler dün-yanın farklı noktalarında Türkçe'ye olan ilgiyi arttırdı. Geçti-ğimiz aylarda Alman bir bakanın, yakında Türk işadamlarına yapacağı bir konuşmayı Türkçe yapmayı umduğunu söylemesi basına yansımıştı. Hollanda'da da her geçen gün Türkçe'ye gösterilen ilginin arttığı gözlemleniyor. Gorinchem'daki Volk-suniversiteit bünyesinde düzenlenen Türkçe dil kurslarını, aralarında Vision Mali Müşavirlik Bürosu yeminli mali müşa-viri Bastiaan Visser'ın da bulunduğu ilgili bir grup düzenli bir şekilde takip ediyor. HABER Gazetesi sadece Hollandalılar'ın

izlediği bu kursta ders materyali olarak kullanılıyor. Dö-nemin son dersinde Türk börek ve baklavaları, dolma ve lahana sarmalarını Türk çayı eşliğinde yiyen kursistler, Türkçe dil kursundan son derece memnun olduklarını, izledikleri kurs sayesinde sadece Türkçe'yi değil, Türk kültürünü de öğrendiklerini ifade ettiler. Gorinchem'da-ki motivasyonu yüksek bu grup Eylül ayından itibaren devam edecek yeni proğram çerçevesinde, Türkçe'yi öğrenmeye devam edeceklerini söylediler.

Röportaj | İbrahim Karaman • Foto | Fatih Karaman

Türk börek

ve sarmaları

yediler, Türk

çayı içtiler

Page 7: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER7 APRIL - NİSAN 2011

FESTİVALLERDE KONSERLERİME DAHA FAZLA TÜRK BEKLİYORUM

ama en çok kullandığım enstrüman “se-sim”.

Enternasyonal bir grup oluşturmuş-sunuz. Nasıl oldu?

Bu Rotterdam’ in avantajı. Benim okul-da öğrencilerdi, orada tanıştık çoğuyla. Rembrandt Frerich ile konserde tanıştık.

Bu isi profesyonel yapıyorsunuz, kazancınız var yani?

Tabi, sadece bu şekilde yaşayıp geçin-mek istiyorum.

İşin teorik kısmında caz eğitimi al-dın, Türkiye’de mastır yaptın ve bu-rada da bitirdin mastırını. Geçimini sağladığın belki yan gelir elde ettiğin Türkçe pop söylediğin yerler var. Ne-relerde sahne alıyorsun?

Ottoman Sarnıç, Nazar ve Club LA ve bunun yanında düzenli olmayan doğum günü, açılış veya kokteyl gibi yerlere davet ediliyoruz. Düğünlerde asla çıkmıyorum.

Bu tür akşamlarda söylediğin tarz hangisi ve Türk Sanat Müziği var mı repertuarında?

O isteğe ve akşama göre değişiyor in-sanlar ne duymak istiyorlarsa ona göre de söylüyorum. Bana senin tarzın başka diyenler oluyor ama ben söylediğimi iyi söylemeye çalışıyorum normal gitar ça-lıp soyluyorum. Mesela pop yapsam bile müziğin değerini düşürmeden söylemeye çalışıyorum. ‘Ben bu şarkıları biliyorum ve bilmediğimi söylemem’ demiyorum. sadece vermeyi bilmek lazım. Caz konse-rime gelen kitlenin bir kısmını bu takım insanlardan oluşturdum. Bir caz kafede konserim varsa gecenin sonunda ‘Bakın ben bunu yapıyorum ama bir kafede caz konserim var ben aslında Türkçe soyluyo-rum ama çok az Türk görüyorum. Ne der-siniz bir gelin bakin’ diyorum böyle böyle 3, 5, 10 derken şubatta Dizzy Caz Cafe’de bir konser verdik ve 20 tane falan Türk vardı ve bu benim için büyük bir başarıydı çünkü bu insanlar acık ve yüksek kalitede müzik dinlemeyi hak eden ve bunu bilinç altında isteyen ve iyi müzikten anlayan insanlar. Bence insanları eğitebiliriz diye düşünüyorum ben.

En son Sarnıç’ta fark ettiğim haliyle epey sadık bir kitlen oluşmaya başla-mış. Senin geldiğin günlerde gelip sırf seni dinlemeye ve beraber şarkı söy-lemek için. Senin bir performansın ne kadar sürüyor? Dinleyici kitlenle diya-logun nasıl? Performansın bittiğinde bile bilhassa kızlar seni masalarına

konuk etmek is-tiyorlar.

Toplam ola-rak 2-3 saat sü-rüyor. Arada bir sohbete katılıyo-rum, ancak me-safeyi korumaya

çalışıyorum. Zaten o kadar şarkı söyle-

dikten sonra ben bir kelime bile etmek is-

temiyorum, çünkü çok yorgun oluyorum. Tiyat-roda yaptığım bir konser değil onun sonrasında kokteyli falan vardır gi-dersiniz ama barlarda ve restoranlarda şarkı söy-lediğim zaman yorgun oluyorum çok kalmak istemiyorum açıkçası.

Türk toplumu sürp-rizlerle dolu bir toplum. Türkiye’de de konserler verdim ama burada-ki Türkler daha farklı. Türkiye’dekiler daha Av-rupai bir repertuar me-raklısı buradaki Türkler daha doğu ve hardcore Türk müziği meraklısı. Bunun içinde arabesk de var pop da var.

Bu eğitim düzeyiyle mi alakalı sen-ce?

Hayır, aralarında eğitimli insanlar da var ama bir yabancı olma duygusu mu ya da memleket hasreti mi yoksa ikisi ara-sında kalma duygusu mu bilmiyorum. Türkiye’de ki başarılı olan pop müzikleri batıdan esinlenen şarkılar. Türkiye’de be-nim için pop müzik mesela Ajda Pekkan. Ben mesela 70ler, 80ler ve 90lar falan, İngilizce pop şarkılar söylerim. Buradaki dinlenen arabesk sanatçıları bile farklı, ben ilk buraya geldiğimde bana söyledik-leri sanatçıların hiçbirini bilmiyordum,

isimlerini bile hatırlamıyorum. Mesela Sinan Özen’in Türkiye’de çok dinleyen popüler bir kitlesi yok ama burada hala o isteniyor.

Geleceğe dair beklentilerinden de bahseder misin bizlere?

Var olan gurubumla gelecekte ilk CD mi kaydedip Avrupa’da konserler vermek istiyorum. Sonbaharda kayıtlarımı yapıp kışa hazır etmeyi planlıyorum. Festival-lerde olan konserlerime daha fazla Türk bekliyorum. Yaptığım müzik sadece Türk-ler veya Hollandalılara yönelik değil bütün bu iki kitle için bunun altını iyice çizelim. Ben kendimi caz müziği içinde bulunan bir

müzisyen olarak tarif etmeyi yeğ-lerim cazcı olmak yerine. Caz müzi-ği içinde kendini bulan ve de bunu geliştirmeye ça-lışan geçmişim-de bulunan Türk müziği, klasik müziği ve şu anda öğrenmekte oldu-ğum caz müziğini üçünü birleştirdi-ğim ve 5 kişilik bir gurupla beynimde bulunan sound’ı elde etmeye çalış-tığım, başladığım ve de performan-sını yaptığım bir noktadayım şu anda.

Kutsi Ergüner,

Münir Nurettin Selçuk,

Aşık Veysel, Nükhet Ruacan,

Bülent Ortaçgil dinlerim. Yabancı

olarak Bobby McFaren, Azize

Mustafazade, Frank Sinatra, Billy

Holiday, Maria Soay. Barry Ansol

diye bir caz sanatçısı var onu

dinliyorum. Günden güne

değişiyor aslında.

Türkçe dil kursu izleyen Hollandalılar HABER'i ders materyali olarak kullanıyorlar

LASTMINUTEFırsat dediğin böyle olur

✆023-751 06 06

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLA

BAŞLAYAN FİYATLARLA

BAŞLAYAN FİYATLARLA

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

VERGİLER DAHİLDİR

VERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLA

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

VERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLAVERGİLER DAHİLDİR

BAŞLAYAN FİYATLARLA

İnanılmazFırsatlar

€59’dan

.com

Şimdi ÜcretsizCorendon App

Hüseyin Badıllı Quintet kimlerden oluşuyor?Müzisyen isimleri: Hüseyin Badıllı QuintetPiyano: Rembrandt Frerich (Hollanda) - Kaan BıyıkoğluKontrbas: Sandor Kem (Macaristan)&n bsp; Perküsyon: Miguel Garcia (İspanya)Tarhun - Ney: Michalis Cholevas (Yunanistan)Vokal ve kompozisyon: Hüseyin Badıllı

Hollanda Diyanet Vakfının düzenle-diği Çanakkale Şehitlerimizi anma prog-ramına Den Haag Büyükelçisi Uğur Do-ğan, Den Haag Din Hizmetlerİ Müşaviri ve HDV Başkanı Bülent Şenay, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara, Büyükelçilik ve Konsolosluk çalışanları, din görevli-leri, Sivil Toplum Temsilcileri kalabalık vatandaş topluluğu katıldı.

Den Haag Partycentrum Zichtenburg salonunda düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’ndan sonra Kur'an-ı Kerim Tilâveti okundu. Ardın-dan Neyzen Mutlu Yılmazer Çanakkale ile ilgili ney dinletisi salondan büyük ilgi gördü.

Doç. Dr. Bülent Şenay, “Çanakka-le Şehitlerimizi ve İstiklal Şairi-miz Mehmet Akif Ersoy’u yad etmek için bu buraya gel-miş bulunuyoruz. Çanakkale muha-rebelerini kazandıran en büyük unsur hiçbir ülke ordusunda olmayan yüksek iman ve ruhtur. Çanakkale’nin bir askeri dehasının yanı sıra birde manevi yönü var.” dedi.

T.C. Den Haag Büyükelçisi Uğur Doğan, “96 yıl önce Çanakkale’de bir zafer yazıl-dı.Biz bu zaferin ne şekilde yazıldığını be-

n i m emsalim olanlar çok iyi bilirler.

Biz bu tarihi dedelerimiz ve ninelerimiz-den dinledik. Çanakkale ile birlikte tüm şehitlerimizi anıyoruz.” şeklinde konuş-masını tamamladı. Konuşmaların ardın-dan daha sonra ney dinletisi, sinevizyon, korodan Çanakkale türküsü, Kınalı Kuzu skeci, ilahiler ve Çanakkale şiiri program akışı içinde yer aldı.

Den Haag'ta Çanakkale Şehitleri ve Mehmet Akif Ersoy Anıldı

Rotterdam-Rijnmond Polis Teşkilatı gönüllüler

arıyor. Toplumun güvenliğine katkıda bulunmak isteyen her bireye bu

fırsatı sunan Rotterdam-Rijnmond Polis Teşkilatı, polislerle birlikte

çalışacak ve toplumun faydası için önemli olan tüm görevlerde

yardımcı olacak gönüllüler arıyor. 5 haftalık bir eğitimden geçecek olan

kursiyerler, resmi polis uniforması ile sokağa çıkabilecekler. Gönüllülerin

yapacakları tüm masraflar polis teşkilatı tarafından karşılanacak.

Polis olmak için başvuru yapmak isteyenler

www.kombijdepolitie.nl websitesinden bilgi alabilcekler.

Bunun yanısıra [email protected] mail adresine özgeçmişinizle birlikte başvuru yapabilirsiniz veya daha geniş bilgi için

0900 - 8844 telefon numarasından İnsan Kaynakları Müdiresi Nursel

Yüksel'le irtibata geçebilirsiniz.

Polis olmak ister misin?

Nursel Yüksel

Page 8: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 8APRIL - NİSAN 2011

2. Türk Dünyası Nevruz Şenliği Lahey'de yapıldı

"Sadece seçme değil seçilme hakkımızı da istiyoruz"

Hollanda Azerbaycan Türk Kültür ve Dayanışma Der-

neği tarafından düzenlenen 2. Türk Dünyası Nevruz Şenliği Den Haag'ta yapıldı.

Her yıl olduğu gibi bu senede Türk Dünyası Nevruz şenlikleri-ne Den Haag şehrinde, "Azerbay-can Türkleri, Batı Trakya Türkleri, Nogay Türkleri, Kerkük Türkleri, Irak Türkmenleri, Uygur Türkle-ri, Özbek Türkleri, Kazak Türk-leri, Afganistan Türkleri ve İran Trükleri"nin yanı sıra Türk boy-ları geniş bir katılımla programa destek verdi. Den Haag Opera Konferans salonundaki şen-liğe Den Haag Büyükelçiliği Müsteşarı Cem Utkan, Rot-terdam Başkonsolos Muavini Erdal Atik, Lahey Büyükelçi-liği İkinci Kâtibi Hakan Cen-giz, PvdA Partisi Eyalet Meclis Üyesi Bahattin Erbaş ve STK temsilcileri ile 700 civarında

vatandaşımız katıldı.Program öncesinde

Çanakkale'de hayatı-nı kaybeden şehitler için saygı duruşunda bulunuldu.A zerbay-can Türk Kültür Derne-ği Başkanı İlhan Aşkın, "İkinci Türk Dünyası Nevruz Şenlikleri va-sıtasıyla Türk boyları-nı bir araya getirerek,

güzel ve tarihi bayramlarımızdan birini gurbet elde yaşatmak ve ço-cuklarımıza aktarmak için böyle bir kutlama günü tertip ettik" şek-linde konuştu.

Güney Hollanda Eyalet Meclis Üyesi Bahattin Erbaş ise "Biz hem Den Haag Belediyesi ve Eyalet ola-rak bu kültürel etkinliği hem mad-di ve hem manevi olarak destekle-dik. 18 Mart Çanakkale Zaferinin 96.yıldönümünün de bu günlerde kutlanıyor olması birlik ve bera-berliğimizin devamı için son de-rece önemli" dedi. Şölen yaklaşık 7 saat sürdü.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hol-landa temsilciliği tarafından Rotterdam Olijventijn Restoran’da tertip edilen ba-sın toplantısında Türkiye'deki seçme seçilme konusu masaya yatırıldı.

‘Avrupa Türklerinin seçme ve seçil-me hakkı’ başlığında gerçekleşen basın toplantısında CHP Hollanda Başkanı Orhan Selim Bayraktar, Genel Sekre-ter Oğuzhan Kılıç, Başkan Yardımcısı Mustafa Fuat Doğan, STK temsilcileri Mustafa Cingöz, Semra Özerden, Ay-dın Yıldız ve Hüseyin Şahin de hazır bulundu.

Sosyal Demokrat İsçi Partili (PvdA) eski Rotterdam Anakent Belediye

Meclis Üyesi ve Hollanda Ata-türkçü Düşünce Derneği Genel Sekreteri olan CHP Hollanda Başkanı Orhan Selim Bayrak-tar, “Seçme se-çilme hakkı Türkiye'de şu anda gün-demde. Konunun gündemde olması biz Avrupalı Türklerin başarısı. Bizler Avrupa'da 5 milyon vatandaşız bu da en az 60 milletvekili demektir. Bizler ülkemizde vergimizi ödüyoruz, askerlik yapıyoruz, ülkenin ekonomisine kat-

kıda bulunuyoruz. Bize aynı zamanda seçilme hakkı da verilmeli. Bunu Av-rupa İnsan Mahkemesi de onayladı. Seçme seçilme hakkında artık ciddi adımlar atılmalı. Bir çok ülkede yurt dışındaki vatandaşları için ayrılmış kontenjan var. Türkiye AB'ye girmek istiyorsa bunu çözmek zorunda” dedi.

İslam Toplumu Millî Görüş'ün düzen-lediği Bölge Başkanları Toplantısı Ker-pen’deki IGMG Genel Merkezinde yapıldı. Genel kurulun erken tarih olan 14 Mayıs'a alındığı Bölge Başkanları toplantısında bir konuşma yapan Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan Genel Başkanlığa yeniden aday olmayacağını, ancak teşkilat çalış-malarına aynı heyecan ve ruhla ka-tılacağını ve yeni yönetime her ko-nuda yardımcı olacağını bildirdi. “27 yılı Avrupa’daki teşkilatımız-da olmak üzere, ömrümün toplam 42 yılını, sizler gibi kardeş-lerimle çalışarak geçirdim. Bundan sonra da, genel kurulda seçilecek yeni yö-netime yardımcı olacağım” diyen IGMG Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan, ko-nuşmasının şu cümleler-le sonlandırdı: “En büyük zenginliğimiz inandığımız

din İslamdır. Ve İslam bize, başkalarının bizden emin olmasını emrediyor. Bunun için, insanımızın hayatını zorlaştırma-yacak, Peygamberimizin “Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Zorlaştırmayınız, ko-

laylaştırınız” emrini düstur edineceğiz. Teşkilat olarak, kardeşliğimizi daha da kuvvetlendirecek, birlik ve dayanışma-mızı devam ettireceğiz. ”

YAVUZ ÇELİK KARAHAN IGMG BAŞKANLIĞINI BIRAKIYOR

ADACCOUNTANCY

A

mst

erda

men

Haa

g

rnhe

m

Mubarek Ramazan Bayramı’nın, herkese huzur, barış ve mutluluk getirmesini dileriz.

Bayramınız kutlu olsun.

www.ada-accountancy.nl

ADA Accountancy biedt een breed zakelijke diensten voor startende en reeds bestaande bedrijven.

Wij verzorgen de volgende werkzaamheden :

Vergi, muhasebe

ve danışmanlık

hizmetleri için all-in

fiyat garantisi

► Opstellen en bespreken van de jaarrekening

► Alle relevante belastingaangiften

► Controle van de administratie

► Opstellen en bespreken allerlei begrotingen

► Advisering belasting, investeringen

► Verwerking administratieve stukken

► Financiële en fiscale adviesgesprekken.

ADACCOUNTANCY

A

ADA AMSTERDAM t.t. Vasumweg 18 1033 SC AMSTERDAMT +31 (0) 20 – 694 66 00F +31 (0) 20 – 694 18 [email protected]

ADA DEN HAAGHoefkade 875 2525 HC DEN HAAGT +31 (0) 70 – 427 43 57F +31 (0) 70 – 363 80 [email protected]

ADA ARNHEMBroekstraat 32 6826 PZ Arnhem T +31 (0) 26 389 53 77 F +31 (0) 26 443 71 [email protected]

“Bizim gücümüz sizin gücünüzdür”

www.ada-accountancy.nl

ADACCOUNTANCY

A

ADA AMSTERDAM t.t. Vasumweg 18 1033 SC AMSTERDAMT +31 (0) 20 – 694 66 00F +31 (0) 20 – 694 18 [email protected]

ADA DEN HAAGHoefkade 875 2525 HC DEN HAAGT +31 (0) 70 – 427 43 57F +31 (0) 70 – 363 80 [email protected]

ADA ARNHEMBroekstraat 32 6826 PZ Arnhem T +31 (0) 26 389 53 77 F +31 (0) 26 443 71 [email protected]

“Bizim gücümüz sizin gücünüzdür”

www.ada-accountancy.nlUW Partner

op Financieel

administratief

gebied

ADACCOUNTANCY

A

ADA AMSTERDAM t.t. Vasumweg 18 1033 SC AMSTERDAMT +31 (0) 20 – 694 66 00F +31 (0) 20 – 694 18 [email protected]

ADA DEN HAAGHoefkade 875 2525 HC DEN HAAGT +31 (0) 70 – 427 43 57F +31 (0) 70 – 363 80 [email protected]

ADA ARNHEMBroekstraat 32 6826 PZ Arnhem T +31 (0) 26 389 53 77 F +31 (0) 26 443 71 [email protected]

“Bizim gücümüz sizin gücünüzdür”

www.ada-accountancy.nl

Zichtenburglaan 31 -62544 EA Den Haag

Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan

Genel Başkanlığa yeniden aday

olmayacağını açıkladı.

CHP Hollanda Başkanı Orhan Selim Bayraktar geçtiğimiz günlerde, Haziran 2011 seçimlerinde

CHP'den aday adayı olduğunu açıkladı

Page 9: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER9 APRIL - NİSAN 2011

3 çocuk annesi Keri-me Dursun, 1991 yılında evlilik yo-

luyla Konya’dan Schiedam’a gelmiş. Ke-rime Dursun ilk başlarda hiç bekleme-diği bir Hollanda ile karsılaştığını ifade ediyor ve diyor ki: “Geldiğimde çok bambaşka bir Avrupa’yla karsılaştım. Hiç beklemediğim şeyleri gördüm. Tek-noloji, gelişmişlik, kültür düzeyi falan diye beklerken çok vasat evler, kültür düzeyi düşük insanlarla karsılaştım il-kin. Doğal olarak henüz Hollandalı’larla ilişkim yoktu ancak, Türkler’e baktı-ğımda çok şaşırdım. Herkeste ikinci el eşyaları, evlerse çok kötü. Şok oldum. Evliliğimizden ötürü, bize acil çıkan ev de çok eski ve kötüydü. Bu moral bo-

zukluğuyla 1 yıl hiç birşey yapamadım. Hollanda’nın beni pek açmadığını dü-şünmüştüm. Hatta Türkiye’ye dönmeyi bile aklımdan geçirdim o sıralar. 3 ay gidip geldikten sonra Vlaardingen’de dil kursuna başladım. Kendi seviyem-den insanlarla arkadaşlıklar edindim. Milli Görüş teşkilatında 10 yıla yakin farklı kademelerde yöneticilik görev-leri üstlendim. Böylece çevrem geniş-ledi ve kendimi daha rahat hissetmeye başladım.”

Kerime Hanim 2000 yılına kadar böyle koşuşturmuş. Hollandacayı öğ-rendikten sonra birşeyler yapmaya ka-rar vermiş ve Hogeschool Rotterdam’ın giriş sınavlarını geçerek okula kaydını yaptırıp öğrenime karar vermiş. Milli

Görüş ve Nur Cemaatin-de bir ara Türkçe dersler vermiş. Bir yandan da Hol-landa’daki yaşama yavaş yavaş alışmaya başladı-ğını ifade ediyor Kerime Hanım. Sohbetimiz ilerle-dikçe müziğe olan ilgisin-den anlatmaya başlıyor ve diyor ki:

“İlk önceleri düğünle-re gidiyordum. Kıpır kıpır oynamak istiyor insan tabi haliyle. Ama muhafazakar ve mütedeyyin bir aileden geliyorum, o tarz bir eği-tim aldım. Mesela erkek-lerin icra ettiği orkestrala-rın olduğu yerlerde kalkıp oynayamıyordum. Aslında bir kadın grubu başlatsak, eğlenceleri istediğimiz tarzda dizayn etsek diye düşündüm. Hepsi önce

bir hayalle başladı. Erkek DJ’ler yapı-yor da ben neden yapamayayım diye düşündüm “

Bu düşüncesini arkadaşlarına açan Kerime Hanım, kendisi gibi düşünen bir kadın arkadaşıyla işe koyulmak istemiş. İlk olarak birlikte bir kartvi-zit yaptırmışlar ama ortada henüz fol yok yumurta yok. “DJ’lik nedir en ufacık bir fikrim bile yoktu; sırf müziği takip ediyordum. DJ olmak çok da zor değil, ritim yakaladığın zaman güzel şeyler çıkarabilirsin ortaya.” diyor.

Kerime hanım ve arkadaşı bu ha-yalin peşine düşmeye başlamışlar. Ve ilk olarak 3 yıl önce bir bayanlar ma-tinesinde sahne almışlar. “O akşam sahne alacağımız hiç planda yoktu. Belçika’dan bir kadın orkestra grubu vardı. Fakat dikkatimi çeken grubun pop müzik şarkılarında DJ sistemine geçmeleriydi. Kolay ve hızlı bir şekil-de laptop üzerinden pop müziklerini çalıyorlardı. Bizde bu fırsattan yarar-lanarak arkadaşımla birlikte gruba: ‘Bu bölümü biz çalsak olur mu? diye rica ettik’. O akşamı hiç unutamayan Kerime hanım heyecanla anlatmaya devam ediyor:

“O akşam bir kadın tarafından bir eğlencede çalmak için davet edildik ve böylece ilk işimizi aldık.”

O günden bugüne denk Kerime Ha-nım kına ve sünnet gibi eğlencelerde DJ’lik yapıyor. Ama ortağı Zeynep’ten ayrılmıştı. “O evlendi ve DJ’liği bırak-mak zorunda kaldı ama bendeki istek fazlasıyla artmıştı ve tek başıma devam etmeye karar verdim” diye anlatıyor Kerime Hanım.

Erkeklerin işini elinden alan Keri-me Hanımın onlardan aldığı tepkile-ri sorduğumuzda ise söyle yanıtlıyor: “Ben erkeklerin yaptığı gibi mikser kullanmıyorum. Pratik ve hızlı bir şe-kilde laptopumdan onların mikslemiş oldukları hazır müzikleri çalıyorum. Beni bu yüzden eleştiriyorlar. Kolayı varken zora kaçmanın ne gereği var?” demeye kalmadan söyle devam ediyor: “Ama yakında ben de miksere geçece-ğim. DJ’lik oysa eğer benim de bunu yapmam uygun olur diye düşünüyo-rum”.

Başından geçen bir hikayesini ise söyle anlatıyor: “CNN ve Hürriyet’te çıkan haberlerle ilgili biri “laptoptan dedemde çalar” gibi bir yorumda bu-lunmuş. Bunu okuyan Türkiye’nin ünlü DJ’i DJ Doğukan’ın yaptığı yoruma çok sevindim açıkçası. “Alemin en kral DJ’i Kerime, üzerine tanımıyorum. Sende yapabiliyorsan eğer sende laptoptan çal. Siz daha kahvelerden çıkamadı-nız ama kadın Hollanda’yı karış karış geziyor. Saldırmayalım, bilakis alkışla-yalım” diyerek bir yorumda bulundu kendisi. Ona bu güzel cevabi için ona Facebook’tan teşekkür ettim” diye an-latıyor Kerime Hanım.

Bütün söylenenlere rağmen Kerime Dursun DJ’lik hayatına devam edeceği-ne dair yemin etmiş: “Birşey yapma ça-bası içerisindeyim ve başaracağımdan da eminim” diyor.

Kendinden gayet emin görünen Kerime Hanım’ın hangi dizi karakter-lerini izlediğini çok merak ediyoruz. Verdiği cevap ise: “Kesinlikle ‘Küçük Sırlar’ dizisindeki kötü kız Ayşegül’ü tu-tuyorum. Daha önce ise Yaprak Dökü-mü’ndeki Ferhunde benim idolümdü. Diğer karakterler bunların yanında çok pasif kalıyorlar. Ayşegül ve Ferhunde ile ortak noktamız birşeyler yapma çabası içerisinde olmaktır. Ve o yüzden onları seviyorum!”.

dj dj sÖylE BANA, EN GÜZEl KİM çAlıyoR Bu HollANdA'dA?

Veyis Güngör is advisuer van SMHO (Samenwerkende Moslims Hulp Organisaties) in Amsterdam. Tevens is hij voorzitter van UETD Nederland (Union of European Turkish Democrats).

Uzun yıllar sonra, yani elli yıla yaklaşan bir süreçten sonra Ankara hükümeti Avrupa’daki ve de Türkiye dışındaki vatandaşlarına yönelik yeni bir oluşuma gitti. Çok kısa bir zaman önce Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı kurul-du. Uzun bir çalışmanın ürünü olarak hayata geçirilen bu kurum, modern devletlerde yıllardır var olup, o ül-kenin her hangi bir sebepten dolayı ülke dışında yaşayan vatandaşlarına hizmet vermeyi amaçlar.

Yeni hayat bulan bu kuruluş hak-kında değerlendirmemiz, elbette bir başka yazıda ele alınmalıdır. Burada üzerinde durmaya çalışacağım konu, “Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Ku-rulu” üyelerinin seçimidir. Bilindiği ve ilan edildiği üzere, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplu-luklar Başkanlığı kendi bünyesinde bir danışma kurulu oluşturmak için harekete geçti. Yapmış olduğu yazılı açıklamalarla, Türkiye dışında yaşa-yan vatandaşlarımızın içinden 55 kişi-lik bir “Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu” oluşturacak. Bu kurula her Türk vatandaşı başvuru yapabilir. Geç-tiğimiz günlerde müracaat tarihi sona eren bu kurula Hollanda’dan da 3 kişi seçilecek. Türkiye, artık yurt dışında yaşayan vatandaşlarının sorunlarına yerinde çözümler üretmek amacıyla bu kurulu oluşturuyor. Yurt Dışı Va-tandaşlar Danışma Kurulu’na seçile-cek temsilciler öncelikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunla-rının tespiti ve bu yönde yapılacak çalışmaların koordinasyonu ile ilgili olarak tavsiyelerde bulunacak.

Peki Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu’na seçilecekleri kim seçecek? Nasıl seçilecek? Adaylarda aranan kriterler nedir? Başkanlık tarafından yapılan duyurularda, en önemli kriterlerden bir tanesi kurula başvuru yapan adayın “Başvu-ru yaptığı ülkede, Türk vatandaşlarının yararla-nacağı sosyal sorumlu-luk projeleri, top-lumsal uyum, eğitim ve ben-zeri çalışmalar yapmış olma-sı”. Oldukca açık ve bir o kadar da bağlayıcı bir kriter. Her ne kadar tar-tışmaya açık olsa da kanaa-timce kurula se-çilecek adayların belirlenmesinde bağlayıcı bir kri-terdir. Şimdi bu kriteri okuyan ve kendine güvenen kişiler sözkonusu kurulda yer almak için müracaat ettiler. Hollanda’ya sadece üç kişilik bir kurul üye-liği ayrılmış. Müraca-at edenlerin sayısını bilmemekle beraber, sağdan soldan duy-duklarımız, bizatihi müracaat etmek istediklerini söyle-yenleri göz önüne

alırsak, adayların sayısının kabarık olduğunu söyleyebiliriz.

Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu’na müracaat sürecinde bir çok sivil toplum kuruluşu başkanı ile görüştüm. Kurula, hangi sivil toplum kuruluşundan ya da o çevrelere yakın olanlardan, kimlerin müracaat ettik-lerini biraz biliyorum. Tam da bu sü-reçte, ne garip bir tutumdur ki, bazı kurum başkanlarının, toplum mühen-disliği edasıyla, blok liste üzerinde ça-lıştıklarını öğrendim. Yani adamlar, Hollanda’dan Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu’na kimlerin seçile-ceği üzerinde çalışmalar yapıyorlar. Kendilerine göre Hollanda’ya ayrılan üç kişinin kimler olması yönünde fikir beyan ediyorlar ve bu kişilerin seçilmesi için ilgili başkanlık ve ba-kanlığa yönelik lobi çalışması yapı-yorlar. Kısacası, La Hey’de oturup, Hollanda’dan Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu’na kimlerin seçilme-sine karar veriyorlar. Eski taktikler. Komitacılıklar, toplumun gidişatına yön verme, manipülasyon yapmaya çalışıyorlar. Ve ilginçtir, hazırladıkla-rı aday listelerinde bazı sivil toplum örgütlerinin üzerini çiziyorlar. Ne ya-zık ki, hiç bir şey konuşulduğu yerde kalmıyor. Gün gelip, hatta bazen bir kaç saat sonra, su yüzüne çıkıyor ne konuştuğunuz.

Şimdi. Biraz bekleyeceğiz. Hollanda’dan, Yurt Dışı Vatandaş-lar Danışma Kurulu’na kimlerin se-çildiğini göreceğiz. Ve en önemlisi de Hollanda’dan seçilen üç kişinin “Hollanda’da Türk vatandaşlarının ya-rarlanacağı sosyal sorumluluk projele-ri, toplumsal uyum, eğitim ve benzeri çalışmalar yapmış oldukları”na baka-cağız. Bizim için kurula Hollanda’dan kim seçilirse seçilsin, seçilenlerin bu kritere uyup uymadıklarıdır. Nereye ait veya yakın oldukları o kadar önem-li değildir. Bu kriter her ne kadar ta-tışma götürse de, Hollanda’da aşağı yukarı kimlerin ne yaptığı ortada. Bu tür kişiler hakkında toplumun bir ka-

naati, bir sosyal vicdanı var. Sosyal vicdan karşısında

Lahey Toplum Mühendisliği bürosunun bu projede ba-şarılı olup olmadığını gö-receğiz. Umarım bu defa, yıllar önce, yine Ankara tarafından oluşturulan ve sosyal vicdanlarda pek kabul görmeyen atanma hatası tekrar edilmez.

Şimdiden Yurt Dışı Va-tandaşlar Danışma Kurulu’na seçilecek-lere başarılar dile-rim.

NOT: Bir çok okurumuz, bazıla-rının merak ettiği gibi, benim Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu’na müracaat edip et-mediğimi bilmek

ister. Cevabım: Yurt Dışı Vatandaşlar Da-

nışma Kurulu’na mü-racaat etmedim.

SoSyal vicdan ve toplum mühediSleri! Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu’na seçilecek temsilciler öncelikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının tespiti ve bu yönde yapılacak çalışmaların koordinasyonu ile ilgili olarak tavsiyelerde bulunacak.

VEYİS GÜNGÖR [email protected]

Geçtiğimiz günlerde ‘Tek türbanlı bayan DJ’ olarak

CNN Türk'te boy gösteren ve Hürriyet gazetesinde

yer alan Kerime Dursun bu tanımlamadan bir yandan

keyif aldığını, ama diğer yandan da yazılanlara üzüldüğünü söylüyor.

“Medyacı arkadaşlarımız tek türbanlı DJ olduğumu yazıp çizdikleri için, diğer

bayan meslektaşlarımın bundan rahatsız olduklarını

duydum. Bunu söylemin bana ait olmadığını belirtmek isterim” deme gereği duyuyor

Kerime Dursun.

Röportaj | İffet Subaşı • Foto | Fatih Karaman

Page 10: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 10APRIL - NİSAN 2011

Hollanda Belçika Baş Bayiiwww.kutahyaporselein.nl

Mini Showroom: Schiekade 594 RotterdamSadece salı günleri saat 10-17 arası açığız

1978'den bugüne gerçek kalite garantili hizmet

%50'

499,00

85 parçaKare veya oval375,00

84 parçazümrüt375,00

82 parça 12 kişilik

Fabrikadan sofranıza

ye varan indirimler başladı

Kare yemek takımları

399,-

279,- 199,95

179,95

NOT: En az 5 yıl boyunca kırılan parçaları bizden sipariş verebilirsiniz

veya tel: 0618 474283 Her gün saat 09-21 arası (Sabri Aksoy)

42 parçakahvaltı takımı

238,00

Avrupa'nın değişik ülkele-rinde yerleşik Karaman iline bağlı Çatak köyü sakinleri tarafın-dan kurulan Av-rupa Çataklılar Vakfı tarafından Vlaardingen ken-tinde, "1. Avrupa Çataklılar Genç-lik Şöleni" icra edildi.

Programın açılışında kısa bir ko-nuşma yapan Avrupa Çataklılar Vakfı Başkanı Mustafa Koçak,"Siz değerli gençlerimizi, birbirinizle tanıştırmak, kaynaştırmak, bir-

likte hareket etmenizi sağ-lamak ve ara-nızdaki dostluğu

daha da artırmak maksadıyla bu şöleni düzen-ledik. Geçmişe güzel bir anı

bırakmak, gelecekte birbirimizi u n u t m a -

mak için yap-

tığımız bu şöleni, her yıl devam ett irmek istiyoruz.

S iz lerden gelen istek ve

tavsiye üzerine yine sizlere yöne-

lik organizasyonlar yapmak istiyoruz. Bunun

için mutlaka sizlerden destek bekliyo-ruz" dedi.

Floris de Vijfdelaan Vlaardingen ad-resinde, Sami Yıldırımer ve Fehmi uzun tarafından sunulan programda sanatçı Mahmut Işık ilahi ve türküleriyle geceye renk kattı. Yaklaşık 200 kişinin katıldı-ğı şölende misafirlere çiğ köfte ikramı yapıldı.

Çataklılardan gençlik şöleni

Leiden ve çevre-sindeki girişimcile-ri temsilen kurulan Tover derneği, üyele-rine pazarlama konu-sunda bilgilendirme akşamı düzenledi.Leiden Ticaret odası toplantı salonunda düzenlenen bilgilen-dirme aksamında Ti-caret odaso müdürü Bastiaan de Roo katılımcılara KvK faliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra, pazarlama uzmanı Hans Cats, değişen şartlarda günümüzde işletmelerin ürüünlerini nasıl pazarlayacağına yönelik açıklamalar yaptı. Tover başkanı Durmuş Doğan üyelerine bu tür bilgilendirme akşamları düzenlemeye devam edeceklerini belirtti ve bu konuda kendilerine yardımcı olan KvK müdürü Bastiaan de Roo ve Hans Cats'a teşekkür etti.

Tover üyelerine bilgilendirme akşamı

Multifestijn bu sene yaz festivali gibiDen Bosch kentindeki

Brabanthallen Fuar ve Sergi Sarayında 2-3-4-5 Haziran 2011 tarihlerinde organize edilecek olan "Multifest-lijn 2011" hakkında bilgiler veren proje koordinatörü Ebubekir Öztüre, "Bu festi-valle amacımız, değişik kül-türlerden insanları bir araya getirerek hem onların kendi kültürlerini tanıtmasına ola-nak sağlamak, hem de kül-tür çeşitliliğinin ve bir arada yaşamanın önemine dikkat çekmektir." dedi.

Festivalin her yaş gru-bundan insana hitap ettiğini ifade eden Ebubekir Öztüre, Multifestijn 2011 ismi altında yapılacak olan etkinliklerin

Kültür sanat bölümü, Fuar Bölümü, Dünya mutfakları, Podyum ve Çocuk bölümü olmak üzere 5 ana bölümden oluştuğunu ve yaklaşık 500 gönüllünün görev yapacağını söyledi.

110 BİN KATILIM BEKLENİ-YOR

Multifestijn Festivali, Hollanda'nın en büyük gönül-lülük bazında yapılan festivali olma özelliğiyle de dikkat çe-kiyor. İlki 2007 yılında düzen-lenen ve 45 bin ziyaretçi çeken 'Multifestijn Festivali'nin ikin-cisini ise (2008) 70 bin, 2009 yılında 89 bin, 2010 yıulında ise yaklaşık 95 bin kişi ziyaret etti. Multifestijn 2011’de ise 110 binin üzerinde ziyaretçi-

nin gelmesi bekleniyor.

MULTİFESTİJN'A TANIDIK SİMALAR KATILIYOR

Bekir Develi (komed-yen), Dursun Ali Erzincanlı (şair), Bursa Mehter Takı-mı, İstanbul Müftüsü, Ser-dar Tuncer, Enderun İlahi Grubu, Teyo Emmi, Yıldız Konal Süslü, 02 – 05 Hazi-ran 2011 tarihlerinde Den Bosch kentinde yapılacak Multifestijn festivaline ka-tılması kesinleşen bazı isimler.

"Kalıcı Dostluklara" ve "Gel, gör, yaşa!" temasıyla düzenlenecek Multifestijn etkinliği için hazırlanan pavyonların yüzde 80'i dol-muş durumda.

Basın toplantısında

kısa bir konuşma yapan

Surinam'ın Amsterdam

Başkonsolosu Roy E. Lieuw A Sie, “Surinam

olarak Multifestijn’a

katılmak istiyoruz.

Ülkemizin turizm

zenginliğini burada

tanıtmayı amaçlıyoruz.

Surinam ve Türkiye ilişkileri

bundan sonra daha da gelişir inancındayım.

Hollanda’da ticaret

yapan Türk işadamlarını

Surinam’a da yatırım

yapmaya davet ediyorum.”

açıklamasında bulundu.

Surinam Büyükelçisinin eşi bir Türk. Aslen Gaziantepli olan, Belgin Gören

Belçika doğumlu ve 7 yıldır Roy Lieuw A Sie ile evli. Kocasına bilhassa ticari

ilişkilerde yardımcı olmaya çalışan Belgin Gören, 14 kez Surinam'a gidip gelmiş

ama eşini de Türkiye'ye götürmüş, gez-dirmiş. Hollanda'daki Türk işadamlarını da Surinam'ı tanımaya ve orada yatırım

yapmaya davet eden, büyükelçilik ve konsolosluk görevini yürüten eşine de,

tercümanlık görevini yürütüyor.

Ankara şarkılarının usta yorumcusu Kasta-monulu sanatçı Hasan Yılmaz Rotterdam`da sahne aldı. Birbirinden hareketli şarkıları ardı ardına seslendiren Hasan Yılmaz, salonu dolduran izleyenlerini yerinde oturtmadı. Kastamonu yöresine özgü ağırlıklı eserler seslendiren ünlü şarkıcı, kendisini dinleme-ye gelenlere eğlenceli dakikalar yaşattı.

Organizatör Reyhan Coşkun ve Maksat şirketi tarafından De Hooiberg konser salo-nunda düzenlenen programında sanatçı Ha-san Yılmaz, yaklaşık 3 saat süren konserinde bine yakın insana dilden dile dolaşan ve ye-diden yetmişe herkesin beğenerek dinlediği eserlerden oluşan bir repertuar sundu.

Rotterdam'da Ankara havası esti

Hollanda Diyanet Vakfı'na (HDV) bağlı Vaassen Sultan Ahmet Camii Cemiyeti'nin ek binası ve kültür merkezi törenle açıldı.

Açılış merasimine Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen, Epe Be-lediye Başkanı Hans van der Hoeve, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Mustafa Kahraman, Vaassen Sultan Ahmet Cami Yönetim Kurulu Başkanı Sermet Rumevleklioğlu ve kalabalık bir vatandaş topluluğu katıldı.

Sultan Ahmet Camii'nin ek bina ve kültür merkezi

Page 11: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER11 APRIL - NİSAN 2011

KUZEY HOLLANDA MİLLİ GÖRÜŞ İLE ORRO ENERJİ ANLAŞTI

Hollanda’da yaşayan başarılı işadamı Celal

Oruç tarafından kurulan ORRO Enerji şirketi, Ku-zey Hollanda Milli Görüş ile sözleşme imzalayarak birlikte çalışma kararı aldı. Bundan böyle Kuzey Hollanda Bölgesi Milli Görüş’e bağlı cemiyet ve üyeleri bu sözleşme uya-rınca daha indirimli olarak ORRO Enerjiden istifade edebilecekler. ORRO’nun Delft’teki merkez binasın-da basın mensuplarının da davet edildiği bir toplan-

tıda imzalanan sözleşme sırasında konuşan ORRO Enerji Direktörü Peter Berg, Kuzey Hollanda Milli Görüş yönetici ve üyeleri-ne kendilerine karşı duy-dukları güvenden dolayı teşekkür ederken, bu gü-veni boşa çıkarmayacak-larını söyledi. Kuzey Hol-landa Milli Görüş ve Orro enerji arasında varılan anlaşmaya (collectivite-itskorting) sayesinde Orro Enerji'den indirimli olarak elektrik ve gaz tüketimin-den faydalanılabilecek. Bu

anlaşma hem aileler hemde işyerleri veya kurumlar için de ge-çerli olacak. Aile/Ev-tüketimi için fatura fiyatı üzerinden yüz-de 2,5 indirim uygu-lanacak. Kurumlar ve şirketler daha farklı indirimlerden fayda-lanabilecek.

İmza töreninde ORRO Enerji şirketinin pazarla-ma menajeri Laura Olive-iro, Kuzey Hollanda Milli Görüş temsilcileri de hazır bulundu.

Kuzey Hollanda Milli Gö-rüş Genel Sekreteri Mustafa Hamurcu ise bu anlaşmanın yeni bir hizmet düşüncesiyle yapıldığını ve bundan dolayı duyduğu memnuniyeti dile ge-tirdi. Hamurcu, “Kuzey Hollan-da Milli Görüş’ün 21 ana teşki-latı, 3 binden fazla üyesi ve 5 binden fazla cemaat sayısı var. Milli Görüş'e üye olan ve olma-yan bu anlaşmadan faydala-nabilecek. Sadece Milli Görüş aracılığıyla Orro Enerji'ye abo-ne olmak istediklerini bildir-meleri yeterli olacaktır.

Sene boyu is-tenildiği za-man herkes ORRO ener-jiye abone olabilecek.

Bu an-l a ş m a n ı n yapılmasın-dan dolayı Or-Group Y ö n e t i m

Kurulu Baş-kanı Celal Oruç’a, Necmettin Oruç’a ve Orro Enerji direk-törü Peter Berg' e teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.

H VE o MolEKÜllERİ NEdEN BİRlİKTE olAMAZlAR AMA

su’yu oluŞTuRuRlAR

Sedat Çakır, göçebe aile yapısından kaynaklanan genetik yapıyla Sul-tanlar Yolu’nu hazırladı ve yürüdü, yine aynı genetik yapının değiştirici etkisiyle değişim danışmanlığı yapıyor.

Sultanlar Yolu tabela yapımı için gittiğim tabelacı arkadaşım, Tahsin Akdağ, ben tabelaların nasıl yapıl-ması gerektiği üzerine kafa yorar-ken, kendisi içinden çıkamadığı bir soruyu bana sordu. Soru daha çok insanların nasıl birlikte çalışmaları-nı teşvik etmek ve bunun nasıl ger-çekleşebileceği üzerineydi.

Felsefi olarak düşünüldüğünde, çıkara dayalı olmadan birliktelikler-den doğabilecek yeni bir şey ne ola-bilir ve bu sinerji daha sonra ortak çıkara dönüşebilir mi?

H ve O molekülleri tek başına yaşam ifade etmezlerken birlikte olmaya başlayıp belirli formül çev-resinde birleştiklerinde yaşam ifade etmeye başlıyor. H ve O molekülleri arasında bağı sağlayan görünmez şey ne? Adı nedir? Neden çekim kuvveti 2 H molekülünü tek O mo-lekülüne bağlıyor?

Yani birliktelik birşeylerin deği-şimine neden oluyor. Yaşam veriyor. Aynı su, fazla tüketildiğinde hayata son da verebiliyor. Kötü kullanıldı-ğında veya zaman ve mekan açısın-dan yanlış yerde olduğunda felaket-lere neden olabiliyor.

Ben de, bizi, H ve O molekülleri olarak görmeye başlıyorum. Tam anlamıyla birlikte olma imkanımız yok ve istemiyoruz da ama güç bir-liği ile hareket etmenin önemini gö-rüyoruz.

Bizi bir arada tutacak çe-kim kuvveti gerekiyor. Bir aile bağı, din bağı, dil bağı, örf ve adetlerden doğan bağ.

Fikirlerin oluşumu da su gibi sinerji oluşu-mundan geçiyor. Fikri saklama-dan ve payla-şarak büyü-me imkanı var. Birleşik fikirler su gibidir, ya-pışırlar. Sizi ıslatırlar. Bir bakarsınız-ki bir damla su büyük bir göl olmuş, okyanus ol-muştur.

Suyun akım gücü önem ar-zeder, fikirlerin akım gücünde olduğu gibi. Ser-best akım alanı hür ve güçlü fikirlerin oluş-masına neden olur ve akarsu-lar gibi berrak ve temiz olurlar. Kreatif düşünce gücü de bura-dan kaynaklanır.

Tuna nehri kıyılarında yürürken suyun gücü-nü yaşama imkanınız oluyor. Dağları delerek

geçen nehir akım gücü ve zamanla (sabırla) bunu gerçekleştiriyor.

Akım gücü yanında ne gerekiyor? Bence akım gücünün yanında bir de süreklilik gerekiyor. Bunu da eski arkeolojik yerlere gittiğinizde göre-biliyorsunuz. Eski tarihi merkezle-re gitmenize gerek yok; İstanbul’un orta yerinde Laleli’nin merkezinde eski Roma kalıntıları mermer sütun-ları görebilirsiniz.

Burada belirli noktalardan dam-layan tek damla suyun açtığı delik-leri görebilirsiniz. H ve O molekül-lerinin birlikte çalışmasının güzel örneklerinden. Sertlik bakımından kendinden daha sert ve güçlü bir maddeyi süreklilik ve akım gücü ile delmeyi ve yol açmayı gösteren mükemmel örneklerden.

Toparlarsak belirli bir fikir, dü-şünce veya ticari oluşum etrafında birleşme gücün oluşumunu sağlıyor. Su molekülleri gibi birbirine yapış-mak gerekiyor. Fikrin sürekliliğini ve bu süreklilik içinde en akıcı şe-kilde olmasını sağlamak gerekiyor.

Ama yine su örneğinde olduğu gibi bununda yıkıcı olmayacak bü-yüklükte sınırlamak gerekiyor.

Size su gibi yapışıcı, akıcı ve sü-rekli güzel fikirleri ve düşünceler diliyorum.

PS: Sultanlar Yolu tabelaları bu fikir fırtınası içinde yapıldı. Örneklerini

Viyana ile İstanbul arasındaki yürüyüş ve bisiklet yolunda bu-labilirsiniz.

Wikipedia bilgileri : Yüksek ko-hezyon ve adhezyon kuvvetleri

Su, kendi molekülleri arasın-da çekim kuvveti sayesin-

de dağılmadan kalabi-lir. Moleküllerin dipol

olması nedeniyle su, birçok maddeye

yapışabilir, suyun ıslatma özelliği

burdan gelmek-tedir. Su aynı zamanda ad-hezyon (farklı

iki maddenin molekülleri ara-

sındaki çekim kuvveti) kuvveti yüksek bir mad-dedir. Hidrojen

bağları nedeniyle su molekülleri bir-

birlerini de çekerler yani su molekülleri ara-sında kohezyon gücüde çok yüksektir. Suyun ko-

hezyon ve adhezyon yete-nekleri, suyun belirli kılcal ya-

pılar içinde kopmadan yükselmesine ve taşınmasına yardımcı olur. Bu da bitkilerin karada yaşamlarını sür-

dürmeleri açısından önem arz eder.

Toparlarsak belirli bir fikir, düşünce veya ticari oluşum etrafında birleşme gücün oluşumunu sağlıyor. Su molekülleri gibi birbirine yapışmak gerekiyor. Fikrin sürekliliğini ve bu süreklilik içinde en akıcı şekilde olmasını sağlamak gerekiyor.

SEDAT ÇAKIR [email protected]

10 yıldır enerji sektöründe çalışan ve bu konuda tecrübe sahibi olan Peter Berg, Orro Enerji’den önce Eneco şirketinde satış pazarlama müdürü olarak çalıştı. Orro Enerji’nin başlangıcından beri satış pazarlama müdürü olarak çalışan Peter Berg, geçtiğimiz kasım ayından itibaren Orro Energy BV şirketinin genel müdürlüğüne getirildi. Çalışma sistemlerinin alışılagelmişten farklı olduğunu belirten Orro Enerji Genel Müdürü, müşterilere özel ilgi, saygı ve kolaylık sağladık-larını ve tüketiciler için %100 yeşil enerji sağla-dıklarını belirtti.

Mustafa Hamurcu çocuk yaşta Hollanda’ya gelerek orta okulu ve liseyi Amersfoort’ta bitirdikten sonra Vrije Universiteit Amsterdam'da Ekonomi Fakültesinden mezun oldu. 3 yıl da-nışmanlık yaptıktan sonra Amersfoort belediyesinde başkan

danışmanlığı yapan Hamurcu şu an devlet dairesinde genel proje-müdürlüğünü yürütmekte. 15 yaşından beri Milli Görüş teşkilatı içerisinde gençlik teşkilatı ve ana teşkilatta idareci olarak görev yaptı. 2006-2008 yıllarında Milli Görüş Kuzey Hollanda federasyonunda

idareci görevinde bulundu ve 2010 yılının Eylül ayın-dan itibaren Milli Görüş Kuzey Hollanda federasyonun-da Genel Sekreter olarak görev yapmakta.

Birisi konuşmasına başlarken "durum

sandığın gibi değil" ifadesi kullanıyorsa; durum tam da sandı-

ğınız gibidir (Bob Dylan)

"Tanımadan nefret edebileceğiniz tek

kişi; Sevdiğiniz kişi-nin, sevdiği kişidir"

(Huxley)

Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi

doğrularımı yazaca-ğım yere, tuttum baş-kalarının yanlışlarını

sildim. (Oğuz Atay)

Page 12: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 12APRIL - NİSAN 2011

"BiZi Sadece BiZden BiriSi temSil edeBilir!"

Songül Hanım öncelik-le sizi biraz daha yakından tanıyarak başlamak isterim sohbetime. Çok yoğun ve aktif geçen iki dönem eyelet parlementosu temsilciliğiz oldu. Sizden dinleyelim.

Evet 2003’de başlamak üzere sırasıyla 7000’e varan bir sayıda oy alarak eyalet mecli-sine -eyalet seçimlerinin pek te bizim insanımız arasında tanınmadığı bir dönemdi - ve daha sonra 2007 senesinde de 13.000’i aşan bir sayıda ter-cihli oy alarak eyalette beni seçenleri temsil etmek hakkı kazandım. Gerçekten de ilk dönem halkımıza eyalet mec-lisi nedir, hangi görevleri yü-rütme ve idare yükümlülükle-ri vardır bunları anlatıyorduk. Eyalet meclisini ‘bölge parle-mentosu’ olarak görebilirsiniz. Hükümetler tarafından her altı senede bir atanan belki vali olarak türkçeleştirebileceğimiz Comissaris van de Koning(in) denilen ünvanı taşıyan yöneti-ciyi bu meclisin başkanı olarak görebiliriz. 2003 seçimlerinde 13. sıradan seçilirken, 2007’de 4. sıradan seçildim. Bu başarıyı ve özgüveni altını çizerek be-lirtmek isterim ki, seçmenle-rimle içiçe olarak onların der-dini dinlemeyi kendime görev bilerek elde ettim. Populist bir tavır takınarak salt seçilmeyi düşünmek yerine seçmenle-rimden gelen tüm çağrılara kulak verdim ve onların prob-lemlerini de meclise taşıdım. Bu yüzden ikinci kez seçilebil-mek, hem de daha fazla oy ala-bilmek mümkün oldu.

Peki hemen şunu sormak isterim, ilk dönemde edindi-ğiniz deneyimle devam etti-niz. Yapmak istediklerinizi

başardınız mı? İki dönem için de soruyorum.

İlk dönem neler yapabile-ceğimizi daha çok verdiğimiz önergeleri farklı partilerden de olsa göçmen toplumuzu ve bizim insanımız tarafından seçilmiş – burada adını selam-la anabileceğimiz – tüm diğer özverili temsilci arkadaşlara gönderiyorduk. Böylelikle hem neler yaptığımızı gösteriyor ne yapabileceğimiz hakkında da ipuçları vermiş oluyorduk. Seçmenin bunu olumlu anlam-da kabul ettiğini düşünüyorum. Bize öyle yansıdı. Çünkü başka eyaletlerde yaşayan vatandaş-larımızla da görüşür olmuştuk. Tabii bunu halkımıza anlatan, yaptıklarımızı ve yapacakları-mızı haber yapan değerli bası-nın da hakkını vermek isterim.

İkinci dönemse edindiğim deneyimleri ve yapılması gere-kenleri tam olarak belirleyim, tüm kitle örgütlenmelerimize, camii ve işyerlerine el ilanı ve posterler şeklinde dağıtarak ve temsilcileriyle toplantı yaparak başladı. Hemfikir olduğumuz noktalar üzerinde bir muta-bakata vardık ve bunun üze-rinden bir politika yürüttük. Mecliste bu noktaların hepsini de geçirme başarısı gösterdik.

Eyalet meclisinin temsil ettiği idari alan farklı fakat siz hangi bakış açısından po-litika yürütmeye özen gös-terdiniz? Yani evet bu eya-lette bu sorunlar var ancak ülkenin başka bir yerinde yaşayan bir Türk ailesi de bu sorunları yaşıyor ya da 'hayır bu sorun hepimizin sorunu-dur' mu diyerek sorunlara yaklaştınız?

Bizler bu toplum içerisin-de yeni yeni politika yapıyor,

s e ç i l i y o r ve artık bu ülkenin so-runlarının çözümüne dair ortak çalışma yü-rütüyoruz. M u t l a k a ben diğer politika ya da idari mevkilerde

görev alan Türkiye kökenli di-ğer tüm arkadaşların da bütün çabalarını sarf ederek işlerini yürüttüklerini düşünüyorum. O sebepten ben belki Kuzey Hollanda eyaletini temsil edi-yor olsam da, hem Türk va-tandaşlarımızın hem de bura-da yaşayan partime oy vermiş tüm seçmenlerin de haklarını savundum. Fakat zaman benim artık tecrübelerimi daha farklı yönetimlerde deneyebileceği-mi gösteriyor. Eğer bir işi icra ederken oraya tutunup kalır-sanız, ne siz gelişirsiniz ne de bir zaman sonra verimli ola-bilirsiniz.

Meclise taşıdığınız so-runlardan bahsetmeye de-vam edelim isterseniz. Belki üzerinde çok önemle durdu-ğunuz bir kaçını bize de an-latabilirsiniz.

Özellikle belirtmeliyim ki, devlete ait gençlik sorunları ile alakadar bürolarda hizmet veren kurumların neye hizmet ettiğinin göçmenlere anlatıl-maması ve orada çalışanların tamamen göçmen sorunların-dan bihaber olması fakat aynı zamanda oraya başvuruların büyük çoğunluğunun yaban-cılardan oluşması durumun ne kadar vahim olduğunu göster-mektedir. Dahası artık bizde bu ülkede söz sahibi olmak istiyorsak, elimizdeki seçme ve seçilme hakkını iyi kulla-nıp sandığa gidip sözümüzü söyleyip katılımcı olmalıyız. Böylelikle bize sağlanabile-cek her fırsattan yararlanır ve durumu da değiştirmekte söz sahibi olabiliriz. O yüzden ısrarla seçimlerde mutlaka oy hakkımızı kullanalım diyorum. İstemediğimiz tüm sorunların

üstesinden ancak böyle gelebi-liriz. Şikayet etmemeyi ve ça-lışarak sorunların üstesinden gelebilmeyi becerebileceğimizi düşünüyorum. Artık dil proble-mimiz de yok üstelik.

Siz iki dönem seçildiğiniz için liyakat nişanıyla ödül-lendirilmiş gerçekten takdir edilecek toplamda 15 yıllık deneyimli başarılı bir politi-kacısınız. Deneyimlerinizden

bahsedebilir misiniz?Benim için en önemli dene-

yim sizi seçen tüm seçmenleri-nize yönelik sorumluluğunun bilincinde ve her zaman dürüst davranmanın en önemli şey ol-duğunu unutmamak gerektiği oldu. Şöyle ki; sizin ne yapıp ne yapamayacağınızı iyi anlatma-nız ve verdiğiniz sözlerin ar-kasında durmanız çok önem-li. Onun yanında kendinize de dürüst olmalı, yapabilecekle-rinizin altından kalkabilecek azim ve idrakta olmanız gerek. Partimi seçerken de seçmenle-rime en iyi hizmeti verebilecek programı tercih ettim. Ne yap-tığınızı, ne yapabileceğinizi bi-lerek politika yapmanız ve ona göre hareket etmeniz hayati önem taşıyor.

Songül Hanım tavsiye ma-hiyetinde de anlaşılabilecek bu güzel temmenileriniz için teşekkür ederim. Son olarak sizden ileriye dönük planla-rınız nelerdir onları duymak isterim. Ne zaman tekrar temsilci olarak politikada olacaksınız?

Yoğun iki dönem ve kısmi zamanlı yürütülen bir politik sorumluluktan sonra ileride

daha iyi hizmet vermek adı-na hazırlık yapmak istediğim bir dönem olsun istiyorum. Bir dahaki genel seçimlere kadar yönetimlerde görev almayı dü-şünüyorum. Hem böylelikle gün-demi takip etmeyi hem de aktif politik yaşamımı sürdürmeyi istiyorum. Tabii aynı zamanda seçmenlerimle olan irtibatımı da aynı kuvvetle devam ettiri-yorum. Temsil hakkım artık ol-masa dahi çalışmalarımı devam ettirmekten büyük memnunluk duyuyorum. Aynı zamanda tam zamanlı çalışan bir iş kadınıyım da. Fakat ne olursa olsun politi-kadan kopmayı düşünmüyorum, ki zaten beni tanıyan insanların benden beklentilerini biliyorum. Bu doğrultuda çalışmalarım de-vam edecek.

Yoğun iki dönem ve kısmi zamanlı yürütülen bir politik sorumluluktan sonra ileride

daha iyi hizmet vermek adına hazırlık yapmak istediğim bir

dönem olsun istiyorum.

Adına kullanılan 13.000'den faz-la tercihli oyla PvdA listesinde 17. sıradan 2. sıraya yükselerek Güney Hollanda Eyalet Meclisi’nde tem-silci olmaya hak kazanan Bahattin Erbaş'ın başarısı, 2007'de Songül Akkaya'nın aldığı oy sayısı gibi dikkat çekici bir sonuç ortaya çıkardı. Seçim sonuçlarına göre Den Haag’da 4.800, Rotterdam’da 4.284, Dordrecht, Schi-edam, Leiden, Delft, Maassluis, Vlaar-dingen ve Güney Hollanda’nın diğer şehirlerinde 13.000’nin üstünde oy kullanıldı.

Bahattin Erbaş da tercih rekoru kırdı

Hollanda'da, 8 sene politik hizmet veren politikacılara verilen nişanı, Kuzey Hollanda Eyaleti Kraliçe komiseri Johan Remcus alan Songül Akkaya, eyalet meclisindeki görevine veda etti. Johan Remcus törende yaptığı konuş-mada 8 sene boyunca başarılı politik çalışmalar yaptı-ğını vurguladığı Songül Akkaya'nın, özellikle gençlerin sorunları üzerine yaptığı çalışmalardan övgüyle bahsetti. Gazetemize açıklamalarda bulunan Songül Akkaya "Veda töreninden sonra yapılan resepsiyonda bir çok meclis üyesi beni kutladi ve beni özleyeceklerini soylediler. Hatta bir tanesi seninle kavgalarımı özleyeceğim dedi" diyerek kendisine olan ilgiden bir hayli memnun olduğu-nu dile getirdi.

hollanda’da Beni SeÇenlerin temSilciSiyim ama Önce Kendi halKImIn temSilciSiyim.

Songül aKKaya

SONGÜL AKKAYA EYALET MECLiSiNE VEDA ETTi

Vefanın hayattaki en önemli

değerlerden biri olduğunu bilen

bir insan Songül Akkaya. Ama özellikle de

kültürel benliğimize karşı

bir vefa anlayışından

bahsediyor. İşini iyi yapabilmenin

ve dürüstlüğün olmazsa olmaz

iki erdem olduğunu da

sıkça dile getiriyor. Kuzey Hollanda Eyalet

Parlementosu’nda iki dönem meclis üyeliği yaptıktan

sonra politik yaşamına

Amsterdam’da parti meclisinde

devam eden başarılı bir Türk

iş kadını ve politikacısı olan

Songül Akkaya ile deneyimleri

ve göçmen toplumu

politikaları üzerine bir

sohbet yaptık.

2007 senesinde de 13.000’i aşkın oy alan Songül Akkaya 2. dönem seçilmişti.

Röportaj | Melih Günay • Foto | Fatih Karaman

Page 13: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER13 APRIL - NİSAN 2011

Hollanda’da birçok başarılı seminerlere imza atan Colourful Business Ahoy Kongre Merkezi’nde ‘Girişimcilerin Kişisel ve Mes-leki Gelişimleri’ konulu bir seminer düzen-ledi. Az sayıda genç Türk girişimcinin ka-tıldığı seminer Hollandalı girişimcilerden büyük ilgi gördü.

Zirvedeki girişimcilere yönelik eğitim seminerleri konusunda Belçika’nın önde gelen isimlerinden Carl van de Velde, iki bö-lüm halinde verdiği ‘Girişimcilerin Kişisel ve Mesleki Gelişimleri’ konulu seminerde başarının bir proje olduğunu söyledi. Van de Velde katılımcılara, “olmak istediğinizi önce hayal edin” dedi.

Başarılı girişimcilerin kendilerini sürekli yenileyen ve kendilerini aşan bir tekniker-ler olduğunu belirten Carl van de Velde,

hazırladığı 10 saptama ile atölye çalışmaları sürdüren Carl van de Velde, katılımcılardan kendilerini sürekli eylem halinde tutmaları-nı, riziko almalarını ve geleneksel alışkanlıklarını değiştirmelerini istedi.

Colourful Busi-ness Şirketi sahi-besi Aysim Deveci ise şunları söyledi: `Asıl mesleğim hu-kuk. Yaklaşık 11 yıl-dır kendi işimi ya-pıyorum ve burada halen 6 eleman çalışıyor. İşverenlere yö-nelik projeler üreterek, onların nasıl daha iyi hale gelmeleri gerektiği konusunda ça-

lışmalar yapıyoruz. Şirket olarak ayda bir küçük çaplı, senede bir de ülke geneli, geniş çaplı seminerler

düzenliyoruz. 2012 yılı Türkiye – Hollanda ilişkilerinin 400.yıldönümü. Bu çerçevede bununla ilgili özel projeler ha-zırlıyoruz.

Colourful Business girişimcilere üst düzey yöneticilik semineri düzenlediCarl van de Velde: ‘‘Olmak istediğinizi önce hayal edin’’

Pakket 1 Compleet gezicht Oksels

Pakket 2 Oksels Bikini compleet

Pakket 3 Onder & bovenbeen Bikini compleet

Nu:€75,-

€ 105,-

Nu:€250,-

€ 395.-

Nu:€90,-

€ 130,-

Güzelliğinize

Speciaal voor mannenPakket prijs:

Nek Oksels Schouders Schouderbladen Boven & onderrug

Güzellik katınSeray Şahiner (Sun & Beauty Time)

305.-

Nu: €190,-

� Metal raflar / Ahşap raflar � Pasta / ekmek reyonları � Barkodlu elektronik kasa sistemleri � Duvar soğutucuları (sütlük-paket et) � Soğutuculu meyve/sebze dolapları � Et doplaları ve kasap malzemeleri � Klimalar, motor ve motor grupları � Soğuk ve derindondurucu odaları

[email protected] www.aclass.nl

Soğutucu dolaplarınıza cam kapı takalım, %60a varan enerji tasarrufu sağlayın

Tel: 06 30 - 35 60 40

Süpermarket, Döner dükkanları, Elektronika ve Tekstil mağazaları için aradığınız tüm malzemelerin gerçek adresi

>> Servis garantisi

>> Her bütçeye uygun ödeme koşulları

Turgut Torunoğulları başkanlığındaki Edelstaal Şirketler Grubu ile Osman Çelik’in önderliğindeki turizm sektörünün başarılı şirketlerinden KomforTours, ReisCompas’adlı şirkete ortak oldular. Türkiye’ye bugüne kadar 300 binin üzerinde Hollandalı turist taşıyan ReisCompas.nl, Antalya, İzmir, Dala-man, Bodrum ve İstanbul paket tur satışlarını, Mart 2011’de gerçekleşen bu ortaklıkla birlikte Fas ve Bosna ile genişletti.

Turizm sektöründe 1999 yılından bu yana Osman Çelik şirketler bünyesinde yer alan ReisCompas, şimdiye kadar Schiphol havalimanından sunduğu hizmete, Edelstaal Şir-ketler Grubu-KomforTours ortaklığı çerçevesinde Den Bosch şehir merkezindeki kendi yeni ofislerinde hizmetlerine devam edecek. ReisCompas’ın Den Bosch’ta açılan merkez ofisinden acentelere hizmet sunulduğu gibi, müşterilere doğrudan satış da yapılıyor. Bugüne kadar sadece turistik paket satan şir-ket, bundan böyle, başta THY olmak üzere diğer havayolu şirketlerinin biletlerini de satacak. ReisCompas’ın hizmet ağı çeşitli kentlerde açılacak yeni ofislerle önümüzdeki süreçte daha da genişletilecek.

Turizmde GÜÇLeriNi BirLeŞTirdiLer

Edelstaal Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, “ReisCompas ortaklığıyla tur operatörlüğüne de adım attık. Otellerimizde ve tatil köyümüzde çok sayıda Hollandalı’yı ağırlamaya hazı-rız. ” dedi.

Osman Çelik ortaklıkla iliş-kin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “ReisCompas olarak önceliğimiz kalite, güven ve müşteri memnuniyeti. ReisCom-pas, bünyesinde 30 yıllık ticari, 15 yıllık da turizm deneyimiyle ReisCompas markasını daha da ileriye taşıyacağız.”

Yapılan Eyalet Meclisi Seçimleri-ni Hükümetin Büyük Ortağı Liberal Parti (VVD) Kazandı, Ancak Hükü-met Ortağı Hıristiyan Demokratlar (CDA) Büyük Oy Kaybı Yaşadı.

Hollanda'da yapılan eyalet mec-lisi seçimlerinin resmi sonuçları açıklandı. Buna göre, ülkenin farklı eyaletlerinde dört yıl boyunca gö-rev yapacak Türk kökenli üye sayısı 12 olarak belirlendi. Geçen dönem ülke genelindeki 12 eyalette görev yapan Türk kökenli üye sayısı 15'ti.

Seçim sonuçlarına göre, Kuzey Hollanda eyaletinde Adnan Tekin, Mehmet Uygun, Zafer Yurdakul, Gel-derland eyaletinde Yasemin Çege-rek, Ünal Sözen, Kuzey Brabant eya-letinde Nurettin Altundal, Zeeland eyaletinde Bayram Erbişim, Fries-land eyaletinde Ömer Kaya doğ-rudan, Güney Hollanda eyaletinde Bahattin Erbaş, Utrecht eyaletinde Dursun Kılıç, Limburg eyaletinde Selçuk Öztürk ve Overijssel eya-letinde ise Zafer Aydoğdu tercihli oylarla seçildi.

Türk adaylar arasında en yüksek oyu İşçi Partisinden (PvdA) Kuzey Hollanda eyaletinde aday olan Ad-nan Tekin ile aynı partiden Güney Hollanda eyaletinde aday olan Ba-hattin Erbaş aldı. Tekin'in 15 bin 407, Erbaş'ın ise 13 bin 152 oy al-dığı belirtildi.

Hollanda’da yapılan eyalet mecli-si seçimlerinde 566 sandalye için 84 Türk kökenli adayda yarıştı.

Hollanda’da senatodaki sandalye sayısının partilere dağılımı açısın-dan da önem taşıyan eyalet mecli-

Meclislerdeki Türk Sayısı 12 Oldu

1

5

9

3

7

11

2

6

10

4

8

12

1. Dursun Kılıç

2. Bahattin Erbaş

3. Mehmet Uygun

4. Yasemin Çegerek

5. Zafer Aydoğdu

6. Bayram Erbişim

7. Selçuk Öztürk

8. Ünal Sözen

9. Zafer Yurdakul

10. Adnan Tekin

11. Ömer Kaya

12. Nurettin Altundal

si seçimlerine katılım oranı, 2007 seçimlerine göre yüzde on artışla yüzde 55,9 oldu. Belirlenen yeni eyalet meclisleri 23 Mayısta Sena-to üyelerini seçecek.

Öte yandan yeni kurulan ve Türklerinde içinde bulunduğu Ku-zey Hollanda eyaletinde Unie De-mokratın partisi barajı aşıp eyalet meclisine giremedi.

TÜrkiye'ye GideN TuriST

SayıSı rekora Gidiyor

Türkiye'ye Ocak-Şubat aylarında giden turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.52 arttı. Ocak-Şu-bat döneminde en çok ziya-retçi gönde-ren ülkeler sıralamasında Almanya birin-ciliği korurken, bu ülkeyi İran ve Bulgaristan izledi. Giden yabancı ziya-retçiler en çok İstanbul'dan giriş yaptı. Türkiye'ye bu dönemde gelen 2 milyon 55 bin 228 turistin 31 bin 759'unu (yüzde 1.55) günübirlikçiler oluşturdu.

Page 14: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 14APRIL - NİSAN 2011

Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu tarafın-dan Rotterdam De Doelen Konser Salonu'nda düzen-lenen konserde kendi bes-telerinin yanı sıra tanınmış müzisyenlerin eserlerini de çalan Burçin Büke büyük be-ğeni topladı.

Piyanist Burçin Büke'nin verdiği konser, Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ'un ev sahipliğinde yapıldı. Kon-seri Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan ve eşi, Kimyasal Silah-ların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) Genel Direktörü Büyükelçi Ahmet Üzümcü, Hollanda eski Adalet Baka-nı Ernst Hirsch Ballin, Ar-navutluk, Bosna Hersek ve Estonya büyükelçileri, bazı ülkelerin başkonso-losları, Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) Başkanı Turgut Torunoğul-ları, Hollanda Türkler İçin Danışma Ku-rulu (İOT) Başkanı Ay-dın Akkaya,

siyasiler, işadamları, STK temsilcileri ve seçkin bir topluluk izledi.

Konser programı dolayı-sıyla kısa bir konuşma yapan Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ, "Toplumlarara-sı anlayış için, toplumların birbirlerini daha iyi anlama-sı için, kültürel ilişkilerin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Biz bu anlayışla, Türkiye ve Hollanda arasındaki kültü-rel ilişkilerine katkıda bu-lunmak için bu programı düzenledik. Piyanist Burçin Büke, piyano resitali verdi, Hollandalı dostların büyük beğenisini kazandı" dedi.

Bir saati aşkın süre sah-nede kalan ve konseri sonra-sı basın mensuplarının soru-larını cevaplandıran Burçin

Büke, geçmişte konser ver-mek üzere Hollanda'ya çok geldiğini, ama bu progra-

mın daha çok ho-şuna gittiğini

söyledi.

BURÇİN BÜKE'DEN BAHAR KONSERİ

Belki de aşk sevgiliyi kazanmayı değil de, Onda kendini kay-betmeyi gerektirir

(Elif Şafak)

"Kıskançlık felan değil ki bu. Benim olanı başkasıyla paylaşa-

mam. O kadar" (Yılmaz Erdoğan)

"Birileri arkanız-dan konuşuyorsa,

onlardan öndesiniz demektir" (Cehov)

TuTsANA ElİMİ, AllAH'ıN BElAsı’

Nafize Şener consultancy (danışmanlık) ve proje yöneticiliği yapmaktadır. Şu an Çalışma Bakanlığı’nın finanse ettiği Landelijk Netwerk Diversiteitsmanage-ment projesinde çalışmakta. İş ve ticarette paylaşım için kurulan The Networ-King Turkey uluslararası organizenin lisans sahibesidir.

‘Kızım tut elimi, sakar sakar dolanma, gel buraya, polis şimdi seni arabasına atacak gel kız kör olasıca.

‘Gelsene kızzzzım , Allah’ın be-lası, tut elimi, gitme, dur araba geliyo, bekle, yürü, gel, bi eve va-ralım geberteceğim seni, babana da diyeceğim’ der ve bir de bunlar yetmiyormuş gibi 5 yaşındaki ço-cuğun kafasına vurur.’

Yandan tokalar tutturmuş kü-çük sevimli ve çok meraklı kız deli danalar gibi sokakta nereye saldıracağına bilemez. Sanki yedi gündür eve kilitlenmiş ve birden salıvermişler gibi.

Bu ikilinin yanından Amster-dam West’te yürürken hatasını göstermek için kadının kolundan tutup. ‘Nasıl davranıyorsun çocu-ğa, birde ben senin kafana vurayım mi’’, demek geliyor içimden. Ama bunun da doğru olmadığını düşü-nüyorum.

‘Türk kitapçılarında binlerce güzel eğitim kitabı var, gel beraber bakalım, ben sana bir kitap alayım’ demek istiyorum, fakat onu da di-yemiyorum, çünkü yoldan gecen bir insanım. Bana dönüp demez mi ‘Sana ne Allah’ın belası’ diye…

Beni kendimce cesur ve adaletli bir hamle yapma arzumdan hem bir kere demekle ne değişecek dü-şüncesi alıkoyuyor.

Elinde sigara olan babanın oğluna nasi-hat ettiğine hiç şahit oldunuz mu? ‘Oğlum bu çok zararlı bir maddedir, hiç baş-lama, başlarsan da bacaklarını kırarım’ diye? Çocuk seni gö-rüyor, nasihata ne gerek.

Bir gün fakir bir aile-nin baba Fer-di çocuğunu alır hoca ya götürür. ‘’Ho-cam, oğlum çok bal yiyor ve seviyor. Biz yetiştire-miyoruz bal almaya. Bizi dinlemiyor. Siz lütfen oğ-luma bal yeme deyin, belki sizi dinler diye. Hoca: ‘ Şimdi diyemem 7 gün sonra gelin der. Baba anla-maz ama yine-de çocuğunu alıp gider. 7 gün

sonra çocuğunu alır ve aynı hocaya gider. Hoca: ‘oğlum bal yeme artık der’. Babası merak eder neden bu sözleri ilk geldiğimizde demedin diye. Hoca: ‘Bende balı çok seve-rim, önce denedim ben balsız du-rabiliyor muyum diye..demiş.

Kendi cesareti olmayan bir anne, baba, kendini çocukta gö-rüyor ve ona PISIRIK, KORKAK, BECERIKSIZ, senden adam olmaz diyor, aslında aynaya bakıyor, yani KENDINE ama haberi yok.

Çocuğa bağıralım, vuralım, sözümüzde durmayalım, dürüst davranmayalım. Ama çocuktan ba-ğırmamayı ve saygılı olmayı bekle-yelim. Nereden öğrenecek saygılı olmayı? Çocuktan yoksa doğuştan alim olmasını mı bekliyoruz?

Çocuk bu küçümsemeleri, gü-vensizliği duya duya sonuçta öyle de oluyor. Ve kocaman bir çocuk olup evlenince o da çocuklarına aynı CD’den çalıyor.

Hollanda’daki çoğu Türk genç-leri içine kapanıkmış, pasifmiş, korkakmış, agresifmiş, sağlık so-runları varmış, psikolojik rahatsız-lıkları varmış. Türk gençliği kendi kendine mi bu hale geldi.

Vurdumduymaz, duygusuz, içine kapanık bir çocuk, gördüğü-müzde onun anne ve babasına ba-kalım. Eğer anne baba ince kalpli ve duygulu ise o zaman diyebiliriz

bu çocukta bir şey var araştıralım diye. Ama cevaplar için önce kendimize bakarsak ve ken-dimizi eğitirsek daha çabuk çözümler bulabileceğimize inanıyorum, çünkü çocuk-

lar bize bizi anlatıyor. ’Başarılı ve mutlu

çocukları, ancak ba-şarılı ve mutlu aileler yetiştirebilir’’. Kendi-sini eğitmemiş insan

başkasını da eğitemez.Pasif, agresif, vur-

dum duymaz duygusuz çocuklar yetiştirmek is-

temiyorsak, kendimizi yetiştirelim. çünkü: çocuklarımızı yetiş-tirme konusundaki

başarımız, kendimizi yetiştirmedeki basa-rımızla doğru orantılı olacaktır

Bu ve bunun gibi söz ve örnekleri

“Kendimizi ve çocuk-larımızı nasıl yetiştire-lim?” kitabini yazan Ah-met Avcı’dan detaylarını okuyabilirsiniz..

Çocuklarınızı yetir-tirken aynı zamanda

onlarla zevk almanız dileğiyle...

Elinde sigara olan babanın oğluna nasihat ettiğine hiç şahit oldunuz mu? ‘Oğlum bu çok zararlı bir maddedir, hiç başlama, başlarsan da bacaklarını kırarım’ diye? Çocuk seni görüyor, nasihata ne gerek. NAFİZE ŞENER [email protected]

15 yıllık emek

Yaşamını devam ettire-bilmek için za-manla amansız bir yarışa giren günümüz insanı, içi boşaltılmış bir bireyciliğin

arkasından öylesine koşuyor ki gözü kendisinden başka hiçbir şeyi görmüyor. Ama bazı insanlar vardır ki, ışık hızının da ötesine geçmek istercesine hem kendi kişiliğine sahip çıkmasını beceriyor, hem de toplumsal sorunların çözümüne katkıda bulunmak için elinden geleni yapıyor. Ahmet Yıldırım da işte bu insanlardan biri... Hem ken-dine yetmesini biliyor, hem de toplumumuz için yapabilecekle-rinin en iyisini yapıyor.

Murat Tuncel

Değerli Kardeşim Ahmet Yıldırım,15 yıldır yılmadan usanmadan Hol-landa Türk toplu-munu ilgilendiren konularda çeşitli gazete ve dergi-

lerde köşe yazıları yazdı. Bilindiği gibi Ahmet Yıldırım bir ekonomi uzmandır ve akademik eğitimini ve doktorasını bu yönde yapmıştır.Ahmet Yıldırım kendi bildiklerini okurları ile paylaşmayı kendisine bir görev edinen ender uzman-lardan birisidir. Ahmet Yıldırım’ın yazıları topluma ışık tutmuştur! Ben kendisine daha nice 15 yıllar diyerek başarılarının devamını diliyorum!Zeki BaranRotterdam Belediye Meclis Üyesi - DSDF Başkanı

Sevgili Ahmet,Dolunay Dergisi’yle başlayan yayın hayatınızın 15. yılını doldurduğunuzu duymak ne mutlu. Tebrik ediyor ve bu alanda daha nice

yıllara erişmenizi diliyorum. Bir bilgi aktarırken, okuru düşünmeye sevk ediyor, hatta gülmeyi unutan insanlarımıza gülümsemeyi hatırla-tıyorsunuz yazılarınızla. “Ben top-luma olan borcumu bir şekilde ödemem gerek” diye düşünüyor ve omzunuzdaki bu yükün hedefe ulaşması için verdiğiniz mücadele-nin muvaffakiyetle neticelenmesini diliyor, daha nice yazılarla, okur ve yayın organları arasında köprüler kurmanızı temenni ediyor, umuyo-rum… Zeynel Abidin Kılıç - Doğuş Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Bir portre

üç yorum Dolunay Dergisiyle

(1996) başlayan bu yazı serüveni, daha sonra Ekin Dergisi, Merhaba Medya Gazetesi, Zaman Hollanda, Kuzey Yıldızı, Platform ve son olarak-ta Doğuş Gazetesi ara-cılığıyla toplumumuza sunmaya çalıştım. Dile kolay: Tam 15 yıldır vatandaşımıza değişik konularda bilgi verme-ye çalıştım. Bu anı ve anılarımı gözerdi etmek istemedim.

"Saygıdeğer yöneticiler, arkadaşlarım,Türk toplumunu yakından veya uzaktan ilgilendi-

ren sosyo-ekonomik bilgilerinde kendi dilimizde sağlıklı bir şekilde ulaşmasını arzu ederek yola çıkmıştım.

Hollanda’da yaşayan Türk vatandaşları-mızın objektif ve bağımsız bir şekilde bilgi edinmesini sağlamak için, konuları irdele-yerek, derinliklerine kadar inerek, vatan-daşlarımıza ulaştırmaya çalıştım. Gerek kamuoyunu meşgul eden konular, ge-rekse toplumu direkten etkileyecek konuları daima mercek altına aldım."

Zorunlu uyum

kurslarında yeni önerge

Rotterdam İşci Partisi Belediye encümeni Tuna-han Kuzu verdiği ‘55 yaş üzeri vatandaşlar için zo-runlu uyum kurslarının kaldırılması’ içerikli yasa önergesi diğer partiler ta-rafından da desteklendi. Tunahan Kuzu: Hollandaca konuşabilmek eğitimde ve iş hayatında başarıya ula-şabilmek için bir vesiledir. Hükümetin 2014'e kadar dil kursları için bütçeyi sıfı-ra indirmesi onun için akla ve mantığa sığmayan bir çözümdür. Dil kursları için kısık bütçemizi çocuk ye-tiştirenler, işsizler ve iş ara-yanlar için kullanalım. 55 yaşını geçmiş ve zorunlu olarak uyum kursuna git-mek zorunda olan Rotter-damlı’lar-dan bu zorun-luluğu kaldıra-lım" dedi.

Page 15: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER15 APRIL - NİSAN 2011

1 dakika sonra...

INTERKREASYON

SERi iLANLAR Mail: [email protected]

Heb jij ook een feestje?

Maak dan een afspraak

Voor de mooiste hoofddoekmodellen

en achtergronden van bruidstafels

[email protected]

Bahçe taşı yapılırBahçe taşı döşe-

mesi, sokak ve yer döşemeleri yapılır.

Aynı zamanda kepçe de kullanıyo-rum ve iş arıyorum. İlgilenenler arasın Muhammed Akın

0684365545

Kiralik Studio Hilversum merkez /Holland Merkez, hersey dahil,esyali. Studio for rent in Hilversum center/NL, all in, furnished. Tek bayana kiralık 30 m2, 15m2 teras, banyo+WC dahil, esyali, mutfak ve bahce ortak kullanımlı, kiralık studio, nisandan itibaren. email; [email protected] Rent for a woman, 30m2 living space, 15m2 teras, seperate bathroom+WC, shared kitchen+garden, available from april, email: [email protected]

Hasan KaramanYetkili Acenta

7/24 hizmetinizdeyiz...

Tel: 077-354 82 56GSM: 0628-494 308

e-mail: [email protected]

Hollanda ve Almanya’dan Türkiye’nin her noktasına

uçak bileti temin edilir

Türkiye 2 - 0 AvusturyaEvet işte buuu!! 2-0 kazandık

Hadi çıkalım Can, ceketini giy!

Çıkalım peki, ama neden çıkacaz ki??

Bir hafta sonra...Hollanda 5 - 3 Macaristan

Gooooool!!!!

Hadi Lydia çıkalım, korna seslerini duyar gibiyim

Sen var ya sen..az değissing!!

Rijnmond Alevi Kültür Merkezi Başkanı Ali Asker Coşkun yaptığı basın açıklamasında, 1 Mayıs'ta dü-zenledikleri Anadolu Alevileri ve dünya halklarıyla dayanışma gecesi hakkında bilgiler verdi. Dünyanın mazlum halkları içinde Alevilerin yeri çok önemli köse taşlarından birini oluşturmaktadır. Asırlardır maruz bırakıldıkları, zulümler, vahşetler, katliamlar, asimilasyon-lar, ötekileştirmeler, yok sayılma-lar vb. insanlık dışı uygulamalarla ezilen, sömürülen ve yok sayılan dünyanın diğer mazlum hakları-nın hak ve adalet mücadelesinde taraf olmuşlardır" diyen Ali Asker Coşkun, organize ettikleri geceyle emperyalizme karşı duracaklarının altını çizdi.

'Emperyalizme karşı duracağız'

Değerli Okurlarımız,Interkreasyon adını verdiğimiz

dinamik köşemize devam ediyoruz. Farklı kültürlerin kendine ait norm ve değerlerinin biraraya gelmesiyle oluşan yeni durumlar bazen ilginç olabiliyor. Bu farklılıkların kendi-lerine ait elementleri biraraya gel-diğinde bir zenginlik arzedebile-ceği gibi, çelişkiler ortaya çıkaran durumlar da oluşturabiliyor. Biz bu yeni kreasyonumuzla, bu tür kültürlerarası oluşan durumları bazen komik yönleriyle, bazen ib-ret alınması gereken düşündürücü yönleriyle sizlere sunmaya çalışı-yoruz. Kahramanlarımız Lydia ve Can. Lydia bir Hollandalı ama epey Türkçe biliyor. Can ise master oku-mak için Türkiye'den gelmiş genç ve dinamik bir arkadaşımız. Her sayımızda bu genç ve neşeli çiftin yaşamlarından kesitler yansıtaca-ğız. Senaryolarımız tamamen ha-yal mahsülü olup, gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur. Beğeniyle takip edeceğinizi umuyoruz...

Lydia Can

LichtreclameDoosletters

NeonreclameAutoreclame

BeletteringSpandoekenOnderhoud

RelatiegeschenkenFull-Colour Printing

MOBIEL: 0614 43 58 04TEL: 010 84 08041

Ridderspoorstraat 17 • 3073 ET Rotterdam

Kutu harflerde uzmanız..Fiyatlarımız çok uygundur. Bizden fiyat almadan karar vermeyin..

Evinizde, işyerinizde ücretsiz, SU arıtma cihazı

tanıtımı için arayınız. Hollanda’nın her yerinde

sunum yapılır.Saadet Hanım 0644-653 961

[email protected]

SU ARITMA CİHAZITEMİz SU HAYATTIR

ENES KOZIJNEN RAMEN&DEURENÇocuk kıyafetleriHollanda`da bir ilk!! Plastik pencere sistemleri 25 yil garanti ile montaj

ve satışını yapmaktayız. Ücretsiz ev, pencere ve panjur ölcüleriniz alınıp

fiyat teklifi veriyoruz. tel:0616757849 tel:0634926883

Uygun fiyatlarla satılık çocuk kıyafetlerı bulunur. İhtiyacı olanlaraşağıdaki numara ve mail'den bize ulaşabilirler. Her türlü tekstil, düğme,

lastik, fermuar ve kumaş'ta aynı zamanda bulunur.

Tel: 06-21625136Mail:

[email protected]

Page 16: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 16APRIL - NİSAN 2011

Kırmızı kıfafet iş görüşmelerinde daha etkili

Satış ve pazarlama görüş-melerinde basarılı olmayı mı istiyorsunuz? Kırmızı kıyafet giyinmenizde fayda var. Tilburg Üni-versitesinden Daphne Hachmang yaptığı mezuniyet araştır-masında kırmızı kı-yafetin satış ve pazarlama gö-

rüşmelerinde basarılı sonuçlar verdiğini ortaya çıkardı.

Yapılan araştırmaya göre bu tür iş görüşmelerinde kırmı-zı kıyafeti tercih eden insanlar karşı tarafta dikkat çekici bir etki oluşturuyor ve duyguları yönlendirmede belirleyici ola-biliyor.

VESTEL DÜNYA MARKASIAvrupa Dijital

Entegre Sis-temleri Fuarı

Hollanda’nın başkenti Ams-terdam’daki RAI kongre merkezinde üç gün süren fuarı 30 bin kişi ziyaret etti. Bir çok ülkeden firmanın katıldığı fuara Türkiye’den

Avrupa’nın en büyük TV üreticisi olan Vestel Avrupa'da satılan televizyonların %25ini

üretiyor.

Vestel de katıldı. Vestel İcra Kurulu Başkan Vekili Turan Er-doğan, fuara ilginin çok yüksek olduğunu bundan sonra da bu fuara katılacaklarını söyledi.

Köy Dernek Temsilcileri Takvimini Görüştü

HAVALEM HOLLANDA'DA YENi ATILIMLAR PEŞİNDE

Gerçekleşen şenliğe Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer, T.C. Den Haag Büyükelçiliği Kültür, Turizm ve Tanıtma Müşaviri Enis Tataroğlu, Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Yakup Peker, Rotterdam’a bağlı Feijenoord İlçe Belediye Başkan Yardımcısı Turan Yazır, Rotterdam Delfshaven İlçe Belediye Meclis Üyesi Burhan Koçak, İstanbul Yozgatlılar Kültür – Dayanışma Derneği Başkanı Kazım Ekinci, THY Hollanda Müdürü Metin Gözüaçık, Komfortours Şirketi

Yönetim Kurulu Başkanı Osman

Çelik, Hollanda Yozgatlı İşadamları

Dernek Başkanı Alaatin Kalın, Rijnmond

Yozgatlılar Dernek Başkanı Bahattin Gelen, Hollanda’daki STK temsilcileri, işadamları, siyasiler, Hollanda Yozgatlılar Federasyonu yöneticileri ile yaklaşık 2 bin Yozgatlı vatandaşımız katıldı.

Şenliğin eğlence bölümünde gençlerin sevgilisi Sinan Yılmaz sevilen şarkılarıyla gençleri coş-tururken bir ara özürlü bir hay-ranını da pistte görünce sahneden piste inerek kendisi ile o çok sevi-len hoptek ve kol bastı oyununu oynadı.

Daha s o n r a halk oyunları ekibi tarafından çeşitli oyunlar sergilendi.

Son olarak sahneye çıkan genç sanatçı Yusuf Güney de çok sevilen eserleri ile gençlere unutamaya-cakları bir program sundu.

Araba ve değişik hediye-lerin yeraldığı çekiliş sonrası, Türkiye’deki özürlü vatandaşla-rımız için ‘Engelli Araç’ yardımı kampanyası yapıldı. Şölende ay-rıca işadamı Alaatin Kalın bu yılın ‘Hollanda Ağası’ oldu.

YOZGATLILAR ŞÖLENDE BULUŞTUHollanda Yozgatlılar Federasyonu tarafından her yıl düzenlenen ‘Hollanda Yozgatlılar Şenliği’ Den Haag Event Plaza’da yapıldı. Bu yıl 5.kez biraraya gelen Hollanda’da yaşayan Yozgatlı vatandaşlarımız, gönüllerince eğlendiler ve birbirleriyle tanışma olanağı buldular.

Yıldırım ReizenTürkiye

Nur Yörükseven

Hollanda'da sudan nedenlerle ai-lelerinden kopartılıp alınan çocuk-lar kervanına Nur Yörükseven'in oğlu Kaan'da katıldı.

Hollanda'da

eğitim almış Anne Nur olay-lar karşısında her yönüy-le mücadele verdiğini fa-kat çaresiz kaldığını ne-rede ise ço-cuğunu hiç göremeye-cek duruma geldiğini

bazı görüşlerin-de çocuğunun vücudunda morluk-lar gördüğünü ve o anda çocuğundan uzaklaştırıldığını söylüyor.

Hollanda'da nüfusun yaşlanma-sı sonucu Hollandalı yetkililerin ya-bancı kökenli ailelerin çocuklarını basit sebeplerle ellerinden aldığını

savunan Yörükseven, "Benim soru-num çocuğumun doğumuyla birlikte başladı. Hastane, çocuğumun mide kapağının açık olduğunu söyleyip ilaç yazdı. Ev doktoru ise zararlı diyerek bu ilacı değiştirdi. Bu durum, ileriki yıllarda 'çocuğu zehirliyorsun' şek-linde aleyhime döndü." dedi.

Bu olaydan birkaç yıl sonra da yine evlerindeki hijyenik şartlar nedeniy-le evden çıkmak istediklerini, fakat yetkililerin bunu sorun yaptıklarını kaydeden Yörükseven, "Önce bir süre kendi paramla otelde kaldım. Param bitince yetkililere müracaat ettim. Onlarda çocuğumla beni madde ba-ğımlılarının olduğu yere yolladılar." diye konuştu.

MAHKEMELER SÜREKLİ ERTE-LENİYOR

Yaşadığı bu olaylar sonucu aleyh-lerinde senaryolar üretildiğini ve uy-durma bir rapor düzenleyerek çocu-ğunu elinden aldıklarını ifade eden acılı anne, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çocuğumu geri almak için açtığım mahkemeleri de sürekli erteletip

çocuğu ellerinde tu-tuyorlar. Dört tane avukat tuttum. Ben çocuğu-mu ze-h i r l e -m i ş i m ç o c u -ğ u m i ç i n e kapanık-mış bunla-rın hiçbiri doğru değil. Kişisel görüş ve iddialarla alınan Kaan, 1 yıl içinde 5 koruyucu aile değiştirdiğinden, ön-ceden cıvıl cıvıl sosyal ve sportif aktif olan çocuğumu tanıyamıyorum ve bu beni çok üzüyor."

Konuya ilişkin ailelerle bir araya gelen politikacı Şadiye Kırdere ise uydurma sebeplerle çocukları elle-rinden alınan aile sayısının her ge-çen gün arttığına vurgu yaparak, "Bu yüzden korkarak ülkelerine dönen aileler var. Bugün ona yarın sana. Bu olaya birlik olup dur demeliyiz." dedi.

Anne Nur Yörükseven'in gözyaşları dinmiyor

"Çocuğumu geri verin"

Hollanda Beşiktaşlılar Derneği'nin her yıl geleneksel olarak düzenledi-ği Hollandalılardan oluşan Beşiktaş taraftar grubunun 6. Gezi programı 01-04 Nisan 2011 tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti'nin Prag kentinde gerçekleşti. Prag kentinin tarihi ve kültürel yer ve mekanlarını geze-rek bilgiler alan taraftar grubu aynı zamanda amatör kümede CHC-Orka 8 olarak oluşturdukları futbol takı-mı ile maçlarına Beşiktaş forması ile çıkıyorlar. Takım Bart Verhoeven, Danny v.d Griendt, Bas Saris, Ton-nie Saris, Rene Mandemakers, Erik Timmermans, Larby Masouri, Ramon Schapendonk, Javier Benaventepri-eto, Nick Roerdunkholder, Tommy Mandemakers ve Henk Meijer'den oluşuyor.

HOLLANDALI BEŞİKTAŞLILAR TARAFTAR GRUBU PRAG'I GEzDi

Avrupa genelinde para transfe-ri yapma hizmeti sunan Havalem şirketi Dordrecht , Rotterdam, Den Haag ve Leiden’dan sonra, şimdi de Amsterdam ve Zaandam acentala-rıyla hizmet vermeye devam ediyor. Eindhoven, Haarlem, Utrecht ve Oss şehirlerindeki acentalarıyla hizmet ağını genişletmeyi planlayan Metin Yılmaz yönetimindeki Havalem şirke-ti Avrupa’dan Türkiye’ye para trans-feri hizmetinin Hollanda kanadın-da yeni atılımlar peşinde olduğunu duyurdu.

Lale Talengroep Ankara & Rotter-dam "5 Mayıs Hollanda Bağımsızlık Günü" konulu bir kültür gezisi düzen-liyor. Lale Aydos yaptığı açıklamada, kültür gezisiyle Amsterdam ve Rot-terdam şehirlerinin tarihî ve kültürel mirasının tanıtılması ve “Hollanda ve II Dünya Savaşı" bilgisinin arttırılma-sının amaçlandığını söyledi.

Sinan Yılmaz şarkılarıyla coşturdu

Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer de

halaya katıldı

LALE TALENGROEP KÜLTÜR GEZİSİ DÜZENLİYOR

KAFES DÖVÜŞÜNDE BİR TÜRK

Dün-yada son dönem-lerin en ilgi çeken s p o rl a r ı arasında yer alan kısa adı MMA olan Mixed Martial Arts, Kafes Dövüşü sporu olarak ta adlan-dırılan branşta spor yapan Er-tan Balaban, Hollanda’ya kamp için geldi. Söz konusu spor dalı ilk başlarda kuralsız bir dövüş olarak başlayıp daha sonra çok fazla yayılmasıyla kurallara bağlanan MMA’da sessiz seda-sız başarılar kazanarak dünya sıralamasına ismini kazımaya başlayan, Türkiye’de bu sporu gençlere yaymaya çalışan Ertan Balaban, “Amacım bu sporun ülkemizde hak ettiği yer alma-sıdır. Bunun için var gücümle çalışacağım.” açıklamasında bulundu.

Page 17: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER17 APRIL - NİSAN 2011 HABER17

Türk yaşlılardan Rotterdam merkez belediyesini ziyaret

’dan başlayan fiyatlarla

20 yıllık tecrübe

69€www.yildirimreizen.nlYıldırım Reizen KONYA - ELAZIĞ - SİVAS

DİREKT UÇUŞLARIMIZ DEVAM ETMEKTEDİR

MottoM

edia

Schiedam's-Gravenlandseweg 4103125 BK SchiedamTel.: 010 262 0333Fax: 010 415 4395

Den HaagGroenteweg 69

2525 JV Den HaagTel.: 070 388 84 02Fax: 070 388 84 05

%50'ye varan indirimler

ELFI KAZA AVUKATINIZKaza mağdurlarına kendi dilindeve kültüründe hukuksal hizmet.Maddi & Manevi tazminat davanız varsa. Bu - Trafik kazası, - İş kazası veya - Tıbbi hata olabilir.

Sizden masraf almaksızın davanıza bakılır...

WTC (World Trade Center)Beursplein 37 kamer 339A

3011 AA ROTTERDAM

Tel. 010 - 2052630Mob. 06 - 3911 0243

Haftanın 7 günübizi arayabilirsiniz

[email protected]

Kaza Avukatı’nız

www.kazaavukati.nl

HOLLANDA’DA

Vatan kokulu kahramanlar oyunu Luxor'da oynanacak

Kısa adı HTİKB olan Hollanda

Türk İslam Kuruluş-ları Birliği tarafın-

dan ilki geçen yıl icra edilen

‘Çanakkale Tiyat-ro Gösterisi’ nin ilk

deneme oyunu büyük beğeni

kazandı.

Rotterdam’da Çanakkale canlandırıldı

HTİKB Gençlik Kolları üyelerin-den 60 oyuncu tarafından amatör olarak hazırlanan ‘Çanakkale Des-tanı’ adlı tiyatro oyunu geçen yıl ilk gösterisini yaparak olumlu tepkiler alması üzerine, oyun bu yıl daha ge-niş ve kapsamlı hazırlandı.

‘Vatan Kokulu Kahramanlar 3’ adlı oyunun galasına Güney Hollan-da Eyalet Meclis Üyesi Bahattin Er-baş, Kuzey Hollanda Eyalet Meclis Üyesi Ünal Sözen, HTİKB Onursal Başkanı Abdullah Güven, HTİKB Baş-kanı Uğur Arısoy, işadamları, siya-

siler, STK temsilcileri, oyuncular ve bazı davetliler katıldı.

Oyunun gösterimi öncesi kısa bir konuşma yapan HTİKB Onursal Başkanı Abdullah Güven, tamamen amatör ruhla hazırladıkları oyunun, gerçeğini aratmayacak şekilde sergi-lenmiş olmasından son derece mutlu olduğunu söyledi. Yapılan konuşma-ların ardından, 30 Nisan tarihinde, Rotterdam’ın en büyük tiyatro salon-larından Luxor Tiyatro salonu’nda, bin 500 kişinin katılması beklenen oyundan kısa bölümler oynandı.

Den Haag Kültür ve Tanıtma Müşavirliği’ne Dr. Enis Tataroğlu atandı

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafın-dan giderek büyüyen bir pazar olan Hollanda’ya yeni bir müşavirin atan-masına karar verildi.

Geçtiğimiz günlerde görevine baş-layan Dr. Enis Tataroğlu yeni görevin-den büyük heyecan duyduğunu dile getirdi. Dr. Tataroğlu “Hollandalı-lara ülkemizin doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra Ana-dolu kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini de tanıtma-yı amaçlıyoruz” dedi.

Den Haag Kültür ve Tanıtma Ataşesi Ahmet Temurci de Dr. Enis Ta-taroğlu gibi son derece deneyimli bir Müşavir ile birlikte çalışmak-tan büyük memnu-

niyet duyduğunu ve Hollanda gibi ül-kemiz turizmi açısından büyük önem taşıyan bir pazarda sayın Tataroğlu’nun da kadroya katılımının, tanıtım faali-yetlerimize büyük fayda sağlayacağına inandığını belirtti.

Kralingen Crooswijk belediyesinde meclis uyesi Oktay Ünlü, Kralingen Crooswijk semtin-de ikamet eden Turk yaslilar için, Rotterdam merkez belediyesine bir gezi düzenledi.

1500 kişi bekleniyor

MAVİ YAPRAK SANAT

VAKFI FİLİSTİN GEzİSİ DüzENLEDİ

Merkezi Amsterdam’da bulunan Mavi Yap-rak Sanat Vakfı(Stichting Het Blauwe Blad) Filistin’e grup olarak bir gezi düzenledi. Mavi Yaprak Sanat Derneği yönetim kurulu üyesi ve kafile başkanı Murat Kurt'un önderliğin-de Hollanda’nın çeşitli şehirlerinden 27 kişi-nin katıldığı geziye Türkiye ve Almanya’dan da katılımlarla 42 kişi olan gruba, Hollanda katılımcıları, Amsterdam’dan hareket ederek Paris üzerinden Tel Aviv’e gitti. Mescid-i Aksa alanının içinde bulunan Kıble Mescidi ve Kub-betüssahra geziye katılanları bir hayli etkiledi. Ayrıca Hazret-i Musa’nın kabri ve medresesi, eksi dörtyüz metrede bulunan Lut Gölü, Eriha şehri, Hz İsa’nın göğe yükseldiği yer, Muallak taşı, Hz. Muhammed'in Mirac’a çıktığı yer, El-Halil şehri ve Hz. İbrahim’in kabri gibi daha bir çok yeri de ziyaret ettiler.

IHH Hollanda Yetim Buluşması ve Kırtasiye Yardımı için Arnavutluk'a bir yardım proğramı organize etti. Hollanda IHH’nın Arnavutluk’taki Partner kuruluşu ALSAR tarafından organize edilen “Yetim Buluşması” programına katılmak ve fakir öğrencilere kırtasiye yardımı dağıtmak üzere Hollanda IHH Başkanı Hüseyin Gündüz Arnavutluk’a gitti. ALSAR’ın bakımını üstlendi-ği 400 yetim ve onların yakınlarının katılımıyla gerçekleştirilen “Yetim Buluşması” programına yaklaşık 2000 kişi iştirak etti. Öte yandan yardım proğramlarına diğer ülkelerde devam eden IHH Hollanda, Fas’ın Chichaoua kenti ve çevre köy-

lerinde yaşamakta olan ve her türlü sağ-lık hizmetinden mahrum kalan bedensel engellilere ulaşarak onlara iki konteyner dolusu tıbbi malzeme yardımında bulundu.

Yakın zamana kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda Başmüfettiş olarak görev yapan Dr. Enis Tata-roğlu 1963 yılında Ankara’da doğdu.

Kamu Maliyesi (Gazi Üniversite-si) ve Turizm Sosyolojisi (Orta Doğu Teknik Üniversitesi - ODTÜ) alanlarında master derecesi bulunan Dr. Enis Tataroğlu’nun yine Turizm Sosyolojisi (ODTÜ) alanın-da doktora derecesi bulu-nuyor.

Dr. Enis Tataroğlu

1 yılı aşkın bir süredir Den Bosch kentinde güzellik salonu işleten Mülkiye Aytar başarılı ve disiplin-li çalışmalarıyla bölgede isminden bahsedilen başarılı genç bayan giri-şimcilerimizden biri. Genç işletmeci Mülkiye Aytar yaptığı basın açıkla-masında “Günümüzde artık insanlar kendilerine daha fazla bakıyorlar. Bir yılı aşkın bir süre evvel Den Bosch’ta açmış olduğumuz güzellik olan merkezimiz, profesyonel ekibi ve tecrübesiyle Brabant bölgesinde ve tüm Hollandada müşterilerine en iyi hizmeti vermek için çalışıyoruz.

Müşterilerimiz her kesimden olmak-la birlikte genelde Hollandalılardan oluşuyor. Vermiş olduğumuz kaliteli ve tam profesyönel çalışmalarımızla, hergün yenilenen yeni teknolojileri yakından takip edip müşterilerimize sunuyoruz. Bayanların yanında son yıllarda beyler de kendilerine daha fazla bakmaya başladılar. Merkezimiz-de cilt bakımı, lazer, güneş lekeleri tedavisi, kalıcı makyaj, akne tedavisi, pedikür ve manikür, gece ve gündüz makyajları yapıyoruz. Önümüzdeki ay-larda Tilburg’ta 2. şubemizi açacagız. Dansys Güzellik Merkezimiz Hollanda nın tanınmış branş kurumu ANBOS (Algemene Nederlandse Branche Or-ganisatie) üyesidir. Müşterilerimiz yaptıkları bakım ücretini sigortala-rından geri alabilirler.” dedi.

Mülkiye Aytar güzellik ve bakımda iddialı

IHH Hollanda'dan Arnavutluk ve Fas'a yardım

Page 18: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 18APRIL - NİSAN 2011

Bir çok kurum ve kuruluş Hollanda’ya gelen birinci neslin resimleri ve hatıralarını canlandır-maya çalışmakta. Güzel bir faaliyet! Zaman zaman geçmişe dönüp bak-mak gerek, insana bazı hatıralar ve güzel olan veya yapılanları anımsa-tır. Tabii en güzeli bunlardan ders çıkarabilmektir. Mesela, o belki de eğitim derecesi en düşük babaları-mız ve dedelerimizin kurumsallaş-mada gösterdiği üstün başarı.

Ne yaptılar? Hangi görüşe sahip olurlarsa olsunlar, camii dernekle-ri, gençlik kolları, eğitim dernekleri kurdular. Federasyonlar meydana getirdiler ve o günlerde insanları-mızı hem coşturdular, hem de eğit-tiler. Kim ne derse desin, alınan o dönemdeki haklar belli, bu dönem-lerde kaybedilen haklar belli. Son 15 yılda siz Den Haag Malieveld’de elimizden alınan haklara karşı on-binlerce insanın biraraya geldiği bir gösteri duydunuz mu? Hiç düşün-meyin, maalesef bulamazsınız!

Peki genç neslin ihtiyacı olan dernek ve Federasyonların yapması gereken görevlere bakın ve gençli-ğe bakın. 1970 ve 1980 yıllarındaki dernek ve federasyonların faaliyetle-rine bakın. Hemen hemen hepsinin coşkulu kültürel faaliyetleri vardı. Tüm derneklerde eğitici faaliyetler vardı. Çocuklara dini eğitim, Anadili

eğitimi ve okul için ekstra ders or-ganize eden kuruluşlarımız vardı. Bunların yanısıra çocuklarımızı sık-mamak adına çeşitli spor faaliyetleri yapılırdı. Çocuklarımız ve gençleri-miz derneklerimizi ve camilerimizi severdi gelirlerdi. Peki ya şimdi?!

Çocuklar anne ve babanın mec-bur kılmasından dolayı camilerimi-ze din dersi için giderler! Başka, der-nekler cemaati kaybetmemek için din dersi verirler! Başka? Ara sıra sübvansiyon almak için her zaman aynı kişilerle bilgilendirme toplantı-ları yaparlar. Başka fazla birşey yok-tur. Çocuklarımıza 14 veya 15 yaşına kadar birşeyler verilip ondan sonra bırakılırlar sokaklara.

Artık son yıllarda dernek ve va-kıflarımız makam ve menfaat ku-rumlarına döndü diyen bir çok kişi var. Hangi dernek içinde dedikodu yok, kavga yok! Niçin var bunlar? Eskiden yöneticiler hizmet etmek için kavgaya zaman bulamazlardı veya daha iyi hizmet edebilmek için belki de bağrışırlardı. Şöyle geri dö-nüp Allah için bir bakın: kim ne işle meşgul, verilen emek ve zaman için topluma ne faydası var diye. Sanki toprak serpilmiş bizim federasyon ve derneklerimizin üzerine. Hizmet için değil sübvansiyon almak için yarış var sanki. Bunu nerden çıka-rıyorsun demeyin daha geçenlerde

aldığım bir telefonu size aktarayım.- Ali İhsan bey biz bir dernek

kurduk biz nasıl ‘sübvansiyon’ alı-rız bize söyler misin?

- Peki sizin derneğiniz ne gibi faaliyetler yapacak?

- ‘Subsidie’ neye verilirse biz hepsini yaparız.

Çok ama çok acı bir ifade. Ben hiç bir insanı hakir görmem, her insanın yaptığı mutlaka güzel birşey vardır; ama sen Hollanda’da yaşıyorsan, Hollandaca bilmiyorsan dernek yö-neticiliği nedir, tüzük nedir bilmez-seniz, o dernek yönetiminde sizin işiniz yok. Ben bir çok kurum ve ku-ruluşa yöneticilik kursları verdim ve her defasında söylediğim şudur:

1. Başkan herşeyi yapar diye bir ifade tüzükte yoktur.

2. Her yöneticinin ayrı bir görevi vardır.

3. Tüzüğe göre hareket edilmez-se suç unsuru meydana gelir.

4. Kime ve nasıl hizmet edece-ğiniz tüzüğünüzde ana hatları ile yazılıdır.

İnanın %90 bu tüzüğü bilmez. Bunun ispatını istiyorsanız yanınız-daki yöneticiye sorunuz! Ya kızıp gidecektir, ya da sanane diyecektir. Bazıları seçim nasıl yapılır, tüzük bu konuda ne der bilmezler. Bu insan-lar da hizmet ettiğini zannederler. Ne der Atasözümüz “yarım doktor

candan, yarım hoca imandan eder”.Değerli okurlar, gelin artık şu

makam mevkii meraklılarına dur deyip, yarın derneklerin üç kişi elinde kalıp emekle-rin yok olmasını bekleme-yip, destek olup canlandı-ralım. Yine coşkulu, eğitici ve kültürel faaliyetler her yaş kesimini tat-min edecek şekilde organize edelim. 14-15 yaşından sonra gençlerimizi başı boş sokağa atılma-sına göz yumma-yalım.

Hakkınız olan seçimlerde be-nim neyime de-yip gitmezsek, dernektekiler ne yaparsa yapsın bana ne derseniz o zaman çocuklarınızın yarın sizleri şoke etmelerini en kısa zamanda bek-leyin. Nasıl şoke mi? Oğlunuz bir kız ile önce beraber yaşayıp birbirimizi tanıya-cağız derse veya kızınız “bu gayri müslüman ama beraber ya-şayacağız ve belki de müslü-

man olacak” diyen evlatlarınız kapı eşiğinde unutmayın. 5 vakit namaz

ile kurtulacaklarını zannedenler yanılmaktadır. En güzel ibadet insanlara faydalı olabilmektir. En iyi öğretmen emekliliğe ayrılan değil, bilgilerini pay-

laşan öğretmendir. Siz siz olun, su-

sanlardan, vur-dumduymazlar-dan, dedikodu edenlerden ol-mayın. Gelin siz farklıolun, bir dernekte gönüllü olup canlanmasını

sağlayın. Hizmetin nerde değil, nasıl ve

gönülden yapıldığı önemlidir.

Bir çok teşkilatlar derin uykuya dalmış ol-ması tabii ki bizleri üz-mektedir. Ama son se-nelerde işadamlarımızın başarılarının da iyiye git-tiğini görebiliyoruz.

Allah’ım hepinizin gönlüne huzur ve dürüst-lük versin.

Genç Türk Neslinin yolu nereye gidiyor?KONUK YAZAR

Ali İhsan ÜNAL

Melkproducten

Tel : 010 290 72 77www.goremeayran.com

Doğal Lezzet

Page 19: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER19 APRIL - NİSAN 2011

R u m i S a n a t E n s t i t ü s üRotterdam Ebru Evi

G E L E N E K S E L T Ü R K E B R U V E H AT S A N AT I- K u r s v e w o r k s h o p e t k i n l i k l e r i- E b r u , h a t s a n a t ı s e r g i v e g ö s t e r i l e r i - S a n a t v e k ü l t ü r p r o j e l e r i o r g a n i z e s i- Ebru ve hat sanatı eserleri ve malzemeleri

Hat, ebru, ney ve tezhip sanatı

k u r s k a y ı t l a r ı d e v a m e d i y o r

G e n i s b i l g i i ç i n ;D r . M e h m e t R e fi i K i l e c i

w e b : w w w. k i l e c i . n e t | w w w. r o u m i . n le - m a i l : i n f o @ k i l e c i . n e t t e l : + 3 1 ( 0 ) 6 1 8 8 8 4 9 5 5

R o t t e r d a m / H O L L A N D A

Değerli dostumuz, Anadolu Ajansı muhabiri sevgili

Yasin Yağcı'nın muhterem babası

Sait Yağcı'nın vefatını teessürle öğrenmiş

bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı, geride kalan dostlarına sabır ve iyilikler dileriz.

HABER Gazetesi çalışanları

Değerli dostumuz, Anadolu Reizen sahibi

sevgili Ahmet Karacadal'ın muhterem kayınvalidesi

Hikmet Aydın'ınvefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhumeye Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı, geride kalan dostlarına sabır ve iyilikler dileriz.

HABER Gazetesi çalışanları

Hollanda ile Türkiye arasındaki ilişkilerin 2012 yılında 400. yılını dolduracak olması münasebetiyle kurulan Hollanda Türkiye Dostluk Vakfı heyeti, Rotterdam Başkonso-losu Esen Altuğ’u makamında ziyaret etti.

Ziyarette bulunan vakıf heyeti adına açık-lama yapan vakıf başkanı Bülent Türker, “Önümüzdeki yıl Hollanda ve Türkiye’de ya-pacağımız faaliyetlerin hazırlıklarına şimdi-den başladık. Vatandaşlarımızdan 400 yılla ilgili her türlü önerileri bekliyoruz” açıklama-sında bulundu. Türkiye – Hollanda arasında-ki dostlukların devamı ve artması amacıyla kurulan Dostluk Vakfı’na başarılar dileyen Başkonsolos Esen Altuğ, düzenlenecek prog-ramlara vatandaşlarımızın da katılmaları önerisinde bulundu.

BULMACABULMACAUSTALARIİŞ BAŞINA! Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz

Farzdan sonraki ibadetler

Rusça'da evet Pandül Satrançta bir taşSaçın beyazla

karışımıAvantajlı satış

Nezaketten uzak kişilik

İngilizce'de otobus

İskandinav halkı 2. harf Esnek kumaş

Bakır imi Lira imi Türk para birimi

Hoş koku

Beyazİlave Utanma

Dernek

EmanetlikVariable valve admission imi

Hemen hazırBir müzik türü

Görünüm, tarzKamera yatay

hareketi

Düz arazi 6. harfÇok iğneli balık oltası

Bir alkol T-shirt'ın imi Bir organımız

Uzunluk birimiBir nota 13. harf Klavyeli çalgı

Mangenezin imi

Zehirli safra Bir organımızİng. Beğenmek,

hoşlanmak

Yapılar Binek hayvanıKuran-ı kerimde

bir sure

Kısa zaman Kürk hayvanıTUR-NED CEO'su

Mısır tanrısı

Alet tutmalığı Saydam madde Nikel'in imi

Hindistan'da bir nehir

Rolls Roys imiNL'de vakıf

Bir organımızRoma

rakamında 50HOGİAF 2.

başkanı

İslam kelamcısıİlk harf

İşve, naz

Yalan, palavra Dolaylı anlatımGörücü

Bir seslenme nidası

Bir tür çörek Bir zamirValinin

ünsüzleri

Yengi Mısır tanrısıBir sayı

Rusya'da yayın organı

Ağaç balı

Alfabenin 5. harfi

Gram imi Zeka

Nevazil, akıntıParça, lokma,

dilimKara kuvvetleri

imi

Hayvan ölüsüDalga geçmek

Bir bağlaç

Sözleşme Bir cilt hastalığıBir emir

Roma rakamında 50

Çıplak resim

Tarama özürlüGenişlik

Azotun imi

YenidenKuzu sesi

Neşe dolu

BUSINESSEUROPE 24 Mart’ta gerçek-leştirilen AB Liderler Zirvesi öncesinde 2011 İlkbahar Reform Barometresi rapo-runu yayımladı. Rapor AB’nin ve AB üyesi ülkelerin performansını 34 temel göster-ge çerçevesinde değerlendiriyor. Raporda Almanya, İsveç ve Avusturya’nın yüksek performans gösterdiği ve bir önceki yılla karşılaştırıldığında ilerlemeler kaydettiği belirtildi. 2011 Reform Barometresi raporu yüksek performans gösteren ülkeler olma-sına karşın, tüm üye ülkelerde büyümeyi engelleyen tıkanma noktaları olduğunu or-taya koydu.BUSINESSEUROPEraporu 2011 yılı için önemli iş dünyası önceliklerini de belirlerken, bu kapsamda öncelikle kamu harcamalarının kısıtlanması ve kamu sek-törünün verimliliğinin artırmasının, taki-ben de yenilikçilik ve esneklik için şartların iyileştirilmesininönemine dikkat çekildi.

BUSINESSEUROPE 2011 İLKBAHAR REFORM BAROMETRESİ RAPORUNU YAYIMLADI

DOSTLUK VAKFI HEYETİ BAŞKONSOLOSU ZİYARET ETTİ

Page 20: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 20APRIL - NİSAN 2011

Hollanda’da yaşayıpta “autochto-on” (otokton, yerli) ve “allochtoon” (allokton, yabancı kökenli) terimle-rine rastlamayan kalmamıştır. Bü-tün istatistiki veriler, araştırmalar, sayımlar, ölçümlerin olmazsa olma-zıdır bu ayrım. Hatta konu öylesine dallandırılıp budaklandırılmıştır ki, artık “niet Westers” (batılı olmayan) ve “Westers” (batılı) ayrımı dahi ya-pılmaktadır. Esasen terimlerin kendi-sinde sorun yoktur, zira bu terimlerin ve istatistiki bilgilerin ışığında idari kararların alınması ve hizmet edilme-si hayati bir ihtiyaçtır. Terimlerin ve istatistiklerin kötü niyet ve emellerle, önyargılarla harmanlanıp ayrıştırıcı ve dışlayıcı söylemlere dönüşmesi durumunda durum farklılaşır. (Ge-çen hafta ajansların verdiği sağlık sigortası primlerini ödemeyenlerin çoğunlukla alloktonlardan oluştuğu haberi bu sonuncusuna iyi bir örnek-tir!) Affınıza sığınarak bu terimleri Türkçeleştirilmiş haliyle art niyetten uzak şekilde kullanacağım. Zira allok-ton-otokton terimlerin yerine “ya-bancı – yerli” ayrımını dillendirmek, katiyyen doğduğu toprağın yabancısı

olduğunu kabullenmeyen birisi ola-rak, çok ağır gelmekte.

Aile hekiminin sorduğu “nasılsı-nız? Sağlık durumunuzu nasıl bulu-yorsunuz?” sorusuna verilen yanıt-larda , 2007 yılında yayınlanan bir doktora tezine(E.Uiters 2007) göre, allokton ve otokton hastalar arasın-da büyük farklılıklar gözlendi. Otok-tonlarda olumsuz yanıtlar %15 iken, allokton hastalar arasından Antillile-rin %27si sağlık durumlarının kötü olduğunu söyledi. Yine alloktonlar arasından Türklerin %45’i sağlık durumları hakkında olumsuz değer-lendirmede bulundu. Aynı verilere göre Türkler otokton halka nazaran aile hekimini daha çok ziyaret ediyor. Memnun olmadığı halde aile hekimini daha sık ziyaret etmesi bir tezat ola-rak görünsede meseleyi bir örnekle açmak lazım.

Bir kaç yıl önce, Utrecht’te çalıştı-ğım dönemde, bir Türk vatandaşımız böbrek sancısından duramaz halde nöbetçi hekimin muayenesi sonra-sında elinde sadece bir ağrı kesiciyle gönderilmesine gösterdiği tepki geldi: “Sancılardan günlerdir gözüme uyku girmedi, faydasız ilaç tedavisiyle baş-tan savdı, şeytan diyor ki atla git İs-tanbula poliklinikte uzman doktora görün”. Bu vatandaşın umduğu has-tane sevkinin neden verilmediğini bilmiyorum.

Fakat genellikle su yüzüne çıkan sorunların başlıca sebebleri dil so-runu veya kültür farklılıklarından kaynaklanan iletişim sorunu, sağlık sisteminin işleyişi hakkında bilgi ek-

sikliği, mevcut imkanların varlığın-dan habersiz olmak. Bu vatandaşın örneğinden yola çıkacak olursak, sıkça aile hekimi ziyareti ve bir türlü umulan sevkin gerçekleşmemesinin getirdiği memnuniyetsizlik, söz ko-nusu araştırma sonuçlarına makul yorum olabilir.

Bu yıl yayınlanan bir başka dokto-ra tezinde (S.Denktaş 2011) bu tah-minleri destekler nitelikte sonuçlar elde edildi. Alloktonların, ve özellikle Türklerin, otoktonlara nisbeten aile hekimlerini daha çok ziyaret ettikleri, hastaneye sevkin ve diğer uzman sağ-lıkçılara daha az ulaştıkları bu araş-tırmada belirgin şekilde yeniden gö-rüldü. Ve özellikle yaşlı alloktonların sağlık düzeylerinin dil bilip bilmedik-leriyle doğru orantılı olduğu bu son araştırmada ortaya çıktı.

Alloktonların önüne sürekli tem-cid pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp konulan dil probleminin birde sağlık boyutu çıktı karşımıza. Artık bunun üzerine sağlığımız için ya kendi sağlık kurum-larımızı inşa edeceğiz ya da Utrecht’li vatandaşımızın dillendirdiği gibi atla-yıp Anavatana gideceğiz. Dil öğren-mek bütün çözüm önerilerin arasında maalesef en uzak ihtimal gibi duruyor.

Mustafa Yücesan, EczacıKaynakça(1) E.Uiters; Primary health care

use among ethnic minorities in the Netherlands; 2007

(2) S.Denktaş; Health and Health Care Use of Elderly Immigrants in the Netherlands; 2011

Bir ihtimal daha var: “İstanbul’a atlayıp gitmek”

Hollanda Genç İşadamla-rı Federasyonu HOGIAF ile Hordijk & Corduk İşletme Danışmanlık Şirketi ile an-laşma imzaladı.

Hordijk & Corduk Hollanda’da yaklaşık 15 se-nedir şirketlere, vakıflara, belediyelere, devlete fark-lı alanlarda danışmanlık hizmeti veren büyük ve tecrübeli bir şirket. Her dalda uzmanları olan bu şirket, HOGIAF’la beraber Türk giri-şimcilerin işletmelerini uzun vadeli ve sağlıklı çalışabilmeleri için partnerlik yaptılar.

Konu ile ilgili olarak yeminli Mali Müşavir Frank Hordijk, “HOGIAF ile yıllardır irtibattayız, güzel ve çok iyi organize olmuş bir federasyon. Beni etkileyen bir diğer konu ise, HOGIAF’

ın heyetinin çok samimi ve azimli ça-lışmaları idi.” dedi.

HOGIAF Başkan Yardımcısı Vecih Er ise şunları söyledi: “HOGIAF çatısı altında faaliyet gösteren 8 alt derneği-mizle girişimcilerimize nasıl daha fazla yararlı olabilirizin planları ile meşgu-lüz. Yaptığımız bu ortaklık anlaşma-sı ile girişimcilerimizin sorunlarına daha da yardımcı olacağımız kanaa-tindeyim.”

Hogiaf yeni bir partnerle anlaştı

Page 21: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER21 APRIL - NİSAN 2011

Türk heyeti Kızılhaç'ı inceledi

DİL-DADE VE ALAYLI GRUBU ROTTERDAM’DA SAHNE ALDI

AB tarafından desteklenen "AB Ülkelerindeki Kızılhaç Teşki-latının Yapısının İncelenme-si" konulu Leonardo da Vinci

projesi kapsamında Türk heyeti Hollanda Kızıl Haçı'nı ziyaret etti.

Utrecht Kızılhaç Merkezinde, Ahmet Sait Mermer, Oğuzhan Şireci, Dr. Muzaffer Akkaya, Kadriye Çelik, Türkan Mine Yıldız, Nazire Taşçı, Emine Çetin, Sibel Mermer, Suat Çıtlak, Gülşen Şireci, Elif Demir, Elif Yıl-maz, Mehmet Yağmurlu, Emine Şahin, Okan Sert, Prof. Dr. Dursun Taşçı, Prof. Dr. Cemil Yıldız'dan oluşan Türk heyeti adına bir ko-nuşma yapan Gazi Üniversitesi Proje Koor-dinasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi koordinatörü Murat Savaş; "Acil yardım,

sosyal yar-dım, itfaiye, ambulans ve gönüllülük fa-aliyetleri ko-nusunda Den Haag Kızılhaç Genel Merke-zi, Utrecht Kı-zılhaç Şubesi ve Utrecht Güvenlik Böl-g e s i n d e k i ambulans ve

itfaiye servislerine çalışma ziyareti yaptık. Hollandalı meslektaşlarımızla karşılıklı tec-rübe paylaşımı ve fikir alışverişinde bulun-duk. Olumlu geçen bu ziyaretler sonrasında Hollanda Kızılhaç'ının çalışma ve tecrübele-rinden çok yaralandık" dedi.

Utrecht Kızılhaç'ı proje koordinatörü Sonja Çınar ise Türk Kızılay'ı ile Hollanda Kızılhaç'ı arasında karşılıklı fikir alışverişin-de bulunuldu. Türk Kızılay'ı adına konu-şan organizasyon sorumlusu Ahmet Sait

Mermer ise şunları söyledi: "Leonardo da Vinci projesi kapsamında Hollanda'ya yapmış olduğumuz ziyaretimiz amacına ulaşmıştır. Önümüzdeki dönemde kar-şılıklı gönüllü stajyerler göndereceğiz, birlikte çalışmalarımız devam edecektir."

Basın açıklamasından sonra Türk he-yeti, Hollanda Kızılhaç Uluslararası Ko-ordinatörü Henk Jan Bustraan ve Utrecht Kızılhaç Merkezi müdürü Martijn van de Ven'e dostluk plaketi verdi.

Proje kapsamında Türkiye'den Kızılay genel merkezinden, Keçiören ve Bi-recik Kızılay şubelerinden, Ankara 112 Ambulans Servisinden, Keçiören Bele-diyesinden ve Gazi Üniversitesinden 18 katılımcı Hollanda Kızılhaç'ının yapısı ve çalışma sistemi ile ilgili bir dizi çalışmalarda bulundu.

FOTOHABER

DİL-DADE TİYATRO 3. SEZONUNU COŞKUYLA KUTLADIDinamizmin zirvesine dogru yola çıktık… İçtenliklerin, dostluklarımızın ve

azmin bize verdiği sıcaklıklarla başarıya mahkum olmak istiyoruz. Güzellikleri yüreklerimize astık, karanlığı aydınlatan fenerler gibi… Çalışmalarımızda

mekik dokuyoruz, gecesini gündüzüne katanlar gibi.. Neşeyi gözlerimizden eksik etmeden, insana saygı, emege saygı, hep önde bizde. Yılmadan,

bıkmadan, yorulmadan, istekle, iştiyakla, sonsuz enerjiyle daha nice yıllara!...

Hollanda’da sahne alan ‘Dil-Dade’ ve ‘Alaylı Tiyatro Grubu’, Rotterdam Zuidplein Theater’da sergiledikleri bir birinden güzel oyunlarla, oyunu izlemeye gelen yüzlerce tiyatroseverin büyük be-ğenisini kazandı.

Dünya tiyatrolar günü dola-yısıyla özel olarak hazırladıkları oyunları sergileyen Dil-Dade ve Alaylı Tiyatro Grubu oyuncuları seyircilerden büyük alkış aldı-lar. 500 kişilik salonun neredey-se tamamının dolduğu Zuidplein Theater’da sahneye çıkan oyuncu Alaylı Tiyatro Grubu’ndan Cansu Kaba, Mehmet Ali Erzincan, Yase-

min Aslan, Beyhan Erdoğan, Işıl Kurt, Gökhan Çalışkan ve Aylin Bol’dan oluşan ekibin oyununu nefeslerini tutarak izleyen misafir-ler oyuncuları dakikalarca ayakta alkışladılar.

Programın ikinci yarısında sahne alan Cengiz Bahadır Murt, Emre Pınarbaşı, Sema İlhan, Mesut

Hoşcan ve Bilal Dalkıran adlı oyun-culardan oluşan Dil-Dade Grubu ise tecrübeli tiyatrocu, oyun yazarı, yönetmen Vedat Gültekin’in katkı-larıyla tiyatroseverlerden tam not aldılar.

Yönetmen Vedat Gültekin, “Tüm oyuncu arkadaşlarımı ser-giledikleri performanslarından dolayı kutluyor, dünya tiyatrolar gününde bizleri yalnız bırakma-yan seyircilerimizi de tiyatro coş-kusuyla alkışlıyorum” dedi.

Sahne Sanat Kurumu yöneticisi Ali Develioğlu ise, Alaylı Tiyatro Grubu’nun 15 yıl önce Sahne sanat Kurumu bünyesinde kurulduğunu,

Hayatınız kötü bir yola girmişse, Unut-

mayın; direksiyondaki sizsiniz

(M. Longston)

"Birileri arkanızdan konuşuyorsa, onlardan öndesiniz demektir"

(Cehov)

Korkuyorum, birgün biri çıkıp "Ey İnsanoğ-lu !" diyecek ve kimse üstüne alınmayacak

(Ilhan Berk)

Proje koordinatörü Sonja Çınar

Hocaları Vedat Gültekin'e sürpriz

olarak fotoğraflı bir pasta hazırladılar.

Emre Pınarbaşı ve Kübra Sakaoğlu

doğaçlama bir oyun sergilediler.

asıl amacın; Türkçe tiyatronun Hollanda’da yaşatılması olduğunu söyledi.

FT'den Avrupa'ya eleştiri

İngiliz Financi-al Times (FT) ga-zetesi ya-zarı David Gardner, Avrupa'nın Türkiye'ye yaklaşımını eleştire-rek, "Avrupalı liderler despotları kucaklarken, İslam'la demokra-sinin başarılı şekilde bir arada olduğu Türkiye'ye hala şüpheyle bakıyor" yorumunu yaptı.

SAHNE SANAT KuRuMu ROTTERDAM BELEDİYESİ’NDEN SANAT öDÜLÜ ALDI

KADIN KOLLARINDAN AHDE VEFA KuRuLTAYI

Sahne Sanat Kurumu Rotter-dam Belediyesi’nden sanat ödü-lü aldı. 142 adayın katıldığı ve yarıştığı Rotterdam Sanat Ödül-leri organizasyonunda ‘Sanat, Kültür ve Medya’ kategorisinde jüri tarafından çeşitli kültürle-ri bir araya getirdiği için birin-ci seçilen Sahne Sanat Kurumu, hedef grubu genel anlamda Türk gençler ve Türk yazar, şair ve tiyatrocular. 1993 tarihinde Rotterdam’da kurulan kurumda çalışanların hepsi gönüllü olarak hizmet veriyor.

Hollanda Türk Federasyon Kadın Kolları’nın düzenlemiş olduğu Ahde Vefa Kurultayı başarılı bir sunum ser-giledi. Hollanda Türk Federasyon’a bağlı teşkilatların Hollanda çapında katılımı ile gerçekleştirilen kurultaya kadınlar büyük ilgi gösterdiler. Ku-rultay da konuşma yapan Hollanda Türk Federasyon genel başkan yar-dımcısı ve kadın kolları başkanı Yon-ca Alpar Yonca Alpar Türk kadının daima toplumda çok özel ve önemli bir yere sahip olduğunu dile getirdi.

Daha sonra söz alan Hollanda Türk Federasyon genel başkanı Gü-ven İşçi ise Hollanda Türk Federas-yonun kapılarının kadınlara sonuna kadar açık olduğunu belirtti.

Programın içeriği Hollanda Türk Federasyon Kadın Kolları ekibi tara-fından hazırlanmış olan kurultayda okunan şiirler, skeç gösterisi ve mü-nazara katılımcılara duygusal anlar yaşattı.

Proğram Nijmegen Hilal Vakfı Kadın Kolları Ay-Yıldız saz ekibinin müzik ziyafetiyle neticelendi.

Page 22: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 22APRIL - NİSAN 2011

Kanal Avrupa televizyonu tarafından, Almanya'nın Duisburg şehrinde gerçekleş-tirilen "Türk Dünyasının Entegrasyonunda Medyanın Rolü" başlıklı panelde "Dış Türk-ler Medya Hizmet ödülleri" sahiplerini bul-du. Gazetemiz yazarlarından Veyis Güngör, Kanal Avrupa Televizyonu ve Eko Avrasya Derneği'nin verdiği 'Dış Türkler Medya Hiz-met Ödülü'nü aldı.

Panelde bir konuşma da yapan Veyis Gün-gör, Avrupa’lı Türklerin resmi zevatın yıllarca gurbetci kavramıyla tanımlanmaya devam edildiğini, bu yolda bizi adlandıran kavramın değişmesi için yaklaşık çeyrek asır mücadele verildiğini vurguladı.

Dış Türkler Medya Hizmet ödülleri sahiplerini buldu

Hollanda İslam federasyonu-nun Rotterdam kentinde bulu-nan üç cemiyetindin biri olan Birlik cemiyeti bir Suffe Inter-national yararına, 3 gün süren bir kültür festivali programı gerçekleştirdi. 25, 26 ve 27 Mart 2011 tarihlerinde Rotterdam’da Arikaanderplein’de kurulan bir çadır içerisinde gerçekleştirilen programın açılışı, Birlik cemi-yeti üyelerin kendi aralarında kurdukları mehteran takımının

gösterisiyle yapıldı. Hollanda'da kurulan ilk mehteran takımı ünvanını elinde bulunduran bu takım, açılışa Rotterdam sokak-larından yürüyerek programın olduğu çadıra geldiler.

Hollanda İslam ederasyonu başkanı Mehmet Yaramış birlik cemiyetinin başkan ve yönetici-lerini yapmış oldukları bu güzel çalışmadan ötürü tebrik ettiğini belirtti.

Daha sonra sonra söz alan

semt belediye başkanı Seyit Yeyden, 'Azmedilen bir işin başarıya ulaşacağını ve bu yüz-den Birlik yöneticilerini teb-rik ediyorum' dedi. Belirtildiği gibi Feyenoord belediyesinde çok sayıda ayrı kültürel azın-lığın bulunduğunu söyleyen Yeyden "Bunun en güzel yanı hiç kimsenin kendi kültür ve inancından vazgeçmek zorun-da olmadan birlikte yaşamala-rıdır" dedi.

Dünyanın en geniş ailesi

Birlik Cemiyetinin düzenlediği üç günlük Kültür Festivaline Büyük İlgi

Anadoluline hedef büyüttü

Anadoluline ve Yıldırım Reizen Direktörü Ahmet Karacadal yaptığı basın açıklamasında, geçen sene 100 bin kişiye hizmet verdiklerini vurgu-layarak, bu sayıyı 2011 sonuna ka-dar yıllık bazda 140bin'e artırmayı planladıklarını kaydetti. Tecrübele-rine dayanarak bu hedefi rahatlıkla yakalayacaklarına inancının tam ol-duğunu ileri süren Karacadal dünya

genelinde artan petrol fiyatlarına rağmen, oluşan farkı yolcularına yansıtmadıklarını ve bilet fiyatla-rını yükseltmediklerini söyledi. Corendon, Sun Expres, Onur Air, Pegasus ve Transavia gibi saygın

havayollarıyla yaptıkları işbirliğini de anımsatan Ahmet Karacadal, Anado-lu Line ile, İstanbul, İzmir, Dalaman, Bodrum, Ankara, Kayseri, Antalya, Konya, Sivas ve Elazığ gibi noktala-ra direkt uçuşlarının devam etmekte olduğunu ve Calsedon şirketiyle aktif oldukları otel paketi satışlarında artış olduğunu bildirdi.

Mizoran eyaletindeki Baktawng köyün-de yaşayan 67 yaşındaki marangoz Ziona Chana’nın tam 39 eşi, 94 çocuğu, 14 gelini ve 33 torunu var. Ziona, 181 kişilik ailesiyle 4 katlı ve 100 odalı evinde aynı çatı altında yaşıyor. İstediği kadar kadınla evlenmeye izin veren Chana mezhebinin lideri olan Ziona, bir yıl içinde 10 kez evlenerek kendi içinde ayrı bir rekorun da sahibi.

İngiliz The Sun gazetesine konuşan marangoz, “Dünyanın en büyük ailesinin babası, 39 kadının kocası olarak kendi-mi şanslı bir adam olarak düşünüyo-rum. Tanrı’nın özel çocuğu gibiyim” dedi. Ziona’nın eşleri de durumdan memnun. Rinkimi isimli eşi, “O köyün en yakışıklı-sı. Ona hürmet ve hizmet etmek Tanrı’ya hizmet gibi” dedi. Huntharnghanki isimli diğer eş ise, ailede herkesin iyi geçindiği-ni, karşılıklı sevgi ve saygının olduğunu söyledi.

Dünyanın en büyük ailesinin yaşadığı evde askeri disiplin kuralları söz konusu.

En yaşlı eş Zathiangi her şeyi organize ediyor. Genç eşler Ziona’nın odasının yakınındaki odalarda kalıyor, yaşlıların odaları daha uzakta. Kadınlar nöbetleşe Ziona’nın odalarına gidiyor. Evde, akşam yemeğinde 30 tavuk, 100 kilo pirinç pişi-riliyor, 60 kilo patates soyuluyor.

39 Eşi 94 çocuğu ve 33 torunu var. Çin'de 100 odalı bir binada oturuyorlar. Aileye her akşam 30 tavuk yemek pişiriliyor.

4 katlı 100 odalı evde aynı çatı altında yaşayan 39 eş durumlarından memnun

olduklarını söylüyor.

Rotterdam'da güvenli sokaklar için yeni proje hayata geçirildi

Hollanda işyerlerinin gü-venli olması için yeni bir proje yürürlüge girdi. Proje kapsa-mında Rotterdam'da 12 böl-ge bu projeden faydalanacak. Birinci Güvenli iş projesi Rot-terdam-Delfshaven ilçe Bele-diyesinin sınırları içinde olan Schiedamseweg ve tarihi Delf-shaven da başladı. Konunun uzmanı Ali İhsan Ünal’ın yö-neticiliğinde start alan proje, kamu kuruluşlarının ve Rot-terdam Belediye Başkanı Ah-med Aboutaleb'in katılımıyla basına tanıtıldı.

Ali İhsan Ünal bundan önce de Hollanda’ nın en güvenli alışveriş caddesini organize ederek çeşitli projeleri başa-rı ile sonuçlandırmıştı. Yeni yürürlüğe giren bu proje ile

esnafın güvenliginin yanı sıra müşterilerin güvenligi de ön planda tutulacak. Güvenligin yanısıra alışveriş sokak veya cadelerin temiz ve düzenli ol-masını saglayan bu projenin sağlıklı yürümesi için beledi-ye kamu kuruluşlarının proje yönetmenin yanında yer alıp esnafların şikayetlerini bir an evvel çözüme kavuşturmaları gerekiyor. En az iki sene süre-cek proje alışveriş caddesinin temiz, düzenli ve güvenli şe-kile altı ay gibi bir zaman dili-mi içinde gözle görünür fayda sağlaması bekleniyor. Ali İh-san Ünal'ın Türk toplumu adı-na ulaştığı bu başarıdan dolayı katılımcılardan ve yakın çevre işadamlarından olumlu tepki-ler alması dikkat çekti.

Page 23: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER23 APRIL - NİSAN 2011

Corendon Sürdürülebilirlik ve İnovasyon Fonu kuruluyor

Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Arnhem Hoca Ahmet Yesevi Türk Kültür ve Eğitim Merke-zi yoğun ilgi altında 10. kongresini gerçekleştirdi. Kongreye delegeler aileleri ile beraber katıldılar. Yapılan kongre neticesinde teşkilat başkanlığı yapan Ahmet Bozbıyık bayrağı İbrahim Günay’a teslim etti.

Divan teklifi sonrası divan başkanlığına Hollan-da Türk Federasyon genel sekreteri Murat Gedik ve divan üyeliklerine Serdar Aydın (Hollanda Türk Federasyon gençlik kolları başkanı) ve Yonca Alpar (Hollanda Türk Federasyon genel başkan yardım-cısı) getirildiler. Kongre Kuran-ı Kerim ve İstiklal Marşının okunması ile başladı. Faaliyet raporu ve muhasebe raporunun okunması sonrası yeni yö-netim, denetleme ve disiplin kurulları oluşumuna geçildi.

Bayrağı teslim eden Ahmet Bozbıyık geçmiş dönemde elinden gelen bütün çalışmayı yapma-ya çalıştığını söyleyerek kongreye katılanlardan helallik istedi.

Hoca Ahmet Yesevi teşkilatının başkanlığına

getirilen İbrahim Günay de teslim aldığı bayrağı en güzel bir biçimde taşıyacağına inandığını ve bunu bu kongre ile göreve gelen yönetim kurulu üyeleri ile beraber yapacağını söyledi.

Kongreye şeref misafiri olarak katılan Hollanda Türk Federasyon genel başkanı Güven İşçi yapmış olduğu konuşmada Hollanda’da yaşayan Türk in-sanının geleceğe nasıl kucak açması gerektiği ko-nusunda kongreye katılanlara seslendi. Güven İşçi kongresi yapılan Arnhem teşkilatının eski yöneti-mine teşekkür edip, yeni göreve gelen yönetime başarılar diledi. Kongre sonrası kültür ve eğlence programına geçildi.

Arnhem’de bayrak değişimi

HABER Gazetesi Rotterdam ve

çevresinde gönüllü olarak çalışabilecek.

İlgilenenlerin mail ya da telefonla başvurmaları rica

[email protected] 900 900

Fiyat, Kalite ve Servis’te son nokta

(010) 425 40 30Plesmanstraat 583125 BG [email protected]

Alle prijzen zijn excl. BTW.

1000 Visitekaartjes, Fullcolour e75,-

Verspreidings Folders

Starterspakketten

10.000A4 FOLDERS

115 gr. fullcolour

20.000A4 FOLDERS

115 gr. fullcolour

50.000A4 FOLDERS

115 gr. fullcolour

100.000A4 FOLDERS

115 gr. fullcolour

incl .opmaak envouwen

incl .opmaak envouwen

incl .opmaak envouwen

incl .opmaak envouwen

e 375,- e 595,- e 1100,- e 2150,-

STARTERSPAKKET 1 STARTERSPAKKET 3STARTERSPAKKET 2 STARTERSPAKKET 4

e 225,- e 425,-e 325,- e 525,-

500 Briefpapier500 A5 enveloppen500 Visitekaartjes

500 Briefpapier500 A5 enveloppen500 Visitekaartjes

1000 Briefpapier1000 A5 enveloppen1000 Visitekaartjes

1000 Briefpapier1000 A5 enveloppen1000 Visitekaartjes

2 KLEUR 2 KLEUR FULLCOLOURFULLCOLOUR

HOLLANDA’NINEN ESKİ

TÜRK MATBAASI

Sozhakki 111.indd 24 06-01-11 16:52

Arnhem Hoca Ahmet Yesevi Türk Kültür ve Eğitim Merkezi 10. kongresi yapıldı

Kadir Canatan'ın bir yıla yakın bir süre içinde yapılan ortak bir ça-lışmanın ürünü olarak

"Beden Sosyolojisi" adlı edisyonu-nu piyasaya sürdü. Türkiye’de ala-nında ilk ve tek kitap olma özelli-ği barındıran kitap; tüketim çılgınlığı ve aşırı beslenmenin olumsuz neticeleri dolayısıyla insanlar vücutlarını yeniden şekillendirmek üzere diyet ve spora yönel-mekte ya da kimya-sallar kullanma ve estetik cerrahi yo-lunu tercih etmek-tedir. Böylece be-dene çeşitli yollarla müdahalede bulun-maktadır. Müdahale biçimi ne olursa olsun bedenin çağ-daş toplumlarda bir sorun olarak algılandığı açıktır.

Bedene çok-disiplinli bir yakla-şım gerekmektedir. Üstelik bedenin çoğul bir yapı olduğu da dikkate alınırsa, mülti-disipliner yaklaşım kaçınılmazdır. Beden sosyolojisi konusunda, elinizdeki edisyonu hazırlamaya kalktığımızda bunun

farkında olarak, fark-lı disiplinlerde çalı-şan bilim insanlarına çağrıda bulunduk. Bir yıllık çalışma sonun-da, yedi bölümden oluşan ve son derece zengin kaynakçaya sa-hip bu hacimli eser or-taya çıktı. Alanında ilk olma özelliği taşıyan eser, pek çok bilim in-sanının katkı ve des-tekleriyle biçimlendi. Kadir Canatan'ın bu yeni edisyonu inter-

netten www.kitappinari.com ad-resinden sipariş verilebiliyor.

CDA’lı müslüman göçmenleri CDA’nın gi-dişatından memnun olmadıklarını açık-ladılar.

CDA’lı müslüman göçmen meclis üyeleri yaz-dıkları açık mektupta partilerinin geleceğinden olağanüstü endişelendiklerini ifade ettiler. Mek-tubu yazan meclis üyeleri CDA’nın onlara partinin meclis üyesi olarak değil de müslüman olarak baktıklarını söylediler. Bu kaygılarını dile getiren meclis üyeleri kamuoyuna açıkladıkları bilgide “Partimizin PVV ile olan işbirliğinden kaynakla-nan bu durum bu şekilde devam ederse gelecekte müslümanların partiden uzaklaşmasına neden olacaktır. Geçtiğimiz eyalet seçimlerine bakılırsa hiçbir CDA’lı müslüman üye eyalet parlamento-larına seçilemedi.”

Halihazırdaki parti başkanı Ruth Peetoom bu duruma anlayış gösterdiğini ve farklı seslerin önümüzdeki dönemde de parti içinde yankı bul-ması gerektiğini dile getirdi. Ancak kamuoyu bu verilen sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğini merakla takip ediyor.

Kadir Canatan'dan "Beden Sosyolojisi edisyonuTürkiye’de alanında ilk ve tek kitapCDA'DAKİ MüsLüMAN

GöÇMENLER RAHATsIZ

Corendon havayolu şirketi ta-rafından kurulan Corendon Sür-dürülebilirlik ve İnovasyon Fonu, 9 mayıs 2011 tarihinde bir açılış resepsiyonu düzenleyecek. 300’e yakın bir davetli grubunun katılma-sı beklenen resepsiyonda Hollanda

Dış Ticaret Bakanı Henk Bleker katılımcılara hitap edecek. Yapılan açıklamaya göre sürdürülebilirlik ve inovasyon için yeni girişimlerin ve atılımların yapıla-cağı ve Corendon Foundation’un bu konularda ciddi yatırımlar yapacağı belirtildi. Hollanda Genç İşadamlar Dernegi eski sekreteri Ahmet Taşkan’ın başında ola-cağı Corendon Sürdürülebilirlik ve İnovasyon Fonu, çevre alanında yaptığı yatırımlar neticesinde, havacılık şirketinin yıl bazında yüzbinlerce

yolcu taşımasının neden olduğu çevre zararını kompanze et-meye çalışacak.

Ahmet Taşkan

Atilay Uslu

Page 24: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 24APRIL - NİSAN 2011

Word ook politievrijwilliger!

Hoelang werk je al op deze afdeling?

Ik werk sinds mei 2009 bij de afdeling Politievrijwilligers.

Wie zijn Politievrijwilligers en wat doen ze?

Wij zoeken mensen die naast hun normale dagtaak willen hel-pen de veiligheid in de maat-schappij te bevorderen. Die mensen betekenen op een bijzon-dere manier iets voor de gemeen-schap, zowel in uniform (vrijwil-lige ambtenaar van de politie) als burger (voluntair).

Wat doet de vrijwillige amb-tenaar van de politie?

De vrijwillige ambtenaren van de politie bieden hulp , houden toezicht, helpen mee om overtre-dingen en misdrijven te voorko-men, assisteren bij verkeerscon-troles en evenementen en werken mee aan acties zoals alcoholcon-troles.

Een politievrijwilliger voert zijn werk uit in uniform, samen met zijn regu-liere col-

lega’s uit het wijkteam. Er is geen verschil te zien.

Moet er voor het uit-oefenen voor dit beroep nog een opleiding worden gevolgd?

Voorafgaande moet de vrij-willige ambtenaar een opleiding volgen. Deze opleiding bestaat uit een 4-weekse dagopleiding, gevolgd door een studie via het internet. De opleiding is aange-past maar op veel gebieden het-zelfde als de “gewone” politie-man/vrouw.

Krijgt de vrijwilliger nog een vergoeding?

Wat betreft vergoeding geven wij een uurvergoeding, reiskos-tenregeling en een kledingpakket.

Je had hierboven over volun-tairs, wat is een voluntair?

Zoals boven ook vermeld heb-ben we naast de vrijwillige amb-tenaar van politie ook voluntairs.

Voluntairs zijn burgers die op vrijwillige basis en onbetaald on-dersteunende (administratieve) werkzaamheden verrichten on-der verantwoordelijkheid van de politie Rotterdam-Rijnmond en

gelijkertijd in de “keuken” van de politie kijken.

Ook is het mogelijk om volun-tairwerkzaamheden op maat te realiseren; afhankelijk van de interesse, opleiding en werker-varing.

Je zou bijvoorbeeld kunnen denken aan mensen die met een auto pakjes van het ene bureau naar het andere bureau rijden, zorgen dat de dienstauto’s schoon zijn en alles in de auto compleet is. Mensen binnen een bureau de weg wijzen enz.

Krijgen voluntairs ook ver-goeding?

Het woord voluntair zegt het al. Je bent vrijwilliger en ontvangt dus geen salaris. Afhankelijk van het aantal uren dat je bij ons werkt ontvang je wel een onkos-tenvergoeding.

Als men interesse heeft waar en hoe kunnen ze reageren? Is er meer informatie te vinden?Als je ook als vrijwilliger bij de politie aan de slag wilt stuur dan je cv naar: [email protected]. Ook is er veel informatie te vinden over de functie en opleiding op de site: www.kombijdepolitie.nl

Het woord vo-

luntair zegt het al.

Je bent vrijwilliger en

ontvangt dus geen sa-

laris. Afhankelijk van het

aantal uren dat je bij ons

werkt ontvang je wel

een onkostenver-

goeding.

Politie Rotterdam-Rijnmond is op zoek naar vrijwilligers. Voor de veiligheid van de maatschappij biedt de politie deze aan voor iedereen die hier aan willen bijdragen. In uniform zullen zij meelopen met de politie en deze assisteren bij alle taken die van belang zijn voor de gemeenschap.

ATC VİTAL ÇÖREKOTU YAĞI500 ml

€49,90250 ml

€29,90100 ml

€13,90Siparişleriniz için:

Tel: 06 43 90 54 [email protected]

ATC BioNederland artık Hollanda'da

Şehir Bayii Adres Telefon

Rotterdam Şahan Market Putsebocht 121-131 010 - 484 74 76 Helal et, gıda, meyve ve sebzeleriniz için Şahan-Zuid

Den Haag Harput Fırını Bakkerij Hoefkade 263 070 - 380 84 84 Her türlü ekmek ve un mamülleri (sebze ve meyveler dahil)

Utrecht Meltem Plaza Supermarkt Vasco de Gamalaan 13-19 030 - 267 31 11 Helal et, gıda, meyve ve sebzeleriniz için

Amersfoort Ömür Market Kamp 58 033 - 470 10 16 Helal et, gıda, meyve ve sebzeleriniz için

Tilburg Istanbul Bazar Bernardusplein 34-35 013 - 460 04 90 Helal et, gıda, meyve ve sebzeleriniz için

Roosendaal Dost Market Voltastraat 16 0165 - 54 80 59 Helal et, gıda, meyve ve sebzeleriniz için

ATC Çörekotu, argan ve keten otu yağı Hollanda genel bayi ve genel bayi denetiminde oluşan bölge bayileri

Bölge

bayilikleri

vermekteyiz

Mot

to M

edia

Hollanda Genel Bayii

Page 25: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER25 APRIL - NİSAN 2011

Özel günlerinizi film setine çevirebilirsiniz. Başrolde gelin ve damat!

Bruiloft fotografie0628-596961

FOTO-INTERVIEW

sPORT en HOBBY

Aslı Bolat is fulltime maat-schappelijk

werkster bij Stichting Aanzet. Zij begeleidt mensen met ‘psychosociale’ problemen en ondersteunt ze hierin. Ze geeft ook o.a de assertiviteitstraining aan groepen, waarin opkomen voor jezelf centraal staat. Asli zegt: “We hebben binnen de stichting maatschap-pelijk werk, sociaal raadslieden werk en school maatschappelijk werk. Ik werk er full time en heb drie keer per week spreekuur met clienten. Omdat ik in Uden woon, moet ik dagelijks ongeveer 25 minuten rijden om naar Geffen te komen, waar mijn kantoor is. Daarnaast heb ik verschillende overleggen met huisartsen, gemeentes en verschillende instanties. Verder ben ik ook één keer in de twee weken op ons hoofdkantoor in Oss, waar ik een crisis bureaudienst draai. Dan kunnen mensen zonder afspraak bij spoedgevallen naar ons komen. Ik geef assertiviteitstrainin-gen. Het is voor een hele brede volwassenen doelgroep. Dat zijn vaak 12 bijeenkomsten, ongeveer drie maanden, en na een korte periode hebben we een terugkomdag om te kijken hoe het met de mensen gaat. Naast

deze activiteiten ben ik contactpersoon snelle interventies bij huiselijk geweld.

Aslı vermeldt dat haar werk soms best wel zwaar is. Heftige gesprekken met cliënten, relatie gesprekken tot aan

depressieve mensen met een persoonlijkheids stoornis

komen bij haar werk aan de orde. Ik neem mijn

werk niet mee naar huis, daar wil ik echt niet meer aan mijn werk denken en

probeer ik werk en prive zoveel

mogelijk ge-scheiden te

houden.

In deze editie van HABER hebben we wederom een kleurrijke persoonlijkheid te gast. Wij willen de lezers kennis laten maken met de diverse kwaliteiten van iemand middels een foto-interview. In deze editie hebben we Aslı Bolat te gast die in het dagelijks leven werkzaam is als fulltime maatschappelijk werkster bij de Stichting Aanzet.

Aslı heeft HBO maatschappelijk werk en diensver-lening afgerond in Den Bosch. "Na mijn studie ben ik gaan werken bij de instelling Aan Zet".

Als ik er tijd voor over heb pro-beer ik twee keer per week te sporten. Vroeger heb ik heel lang turnen ge-daan en voor ongeveer acht jaar heb ik op jazz ballet gezeten. Verder ga ik

ook heel vaak langs mijn neefjeom met hem te spelen. Hij is mijn

grootste hobby kan ik zeggen. Ik kan zo ook alle stress van de dag van me

afzetten. Daarnaast hou ik er van om met mijn vriendinnen

af te spreken, vaak om uit eten te gaan. Een ander

hobby van mij is ko-ken, koken vind ik fantastisch.

Naast haar werk Is Aslı ook actief op politiek ge-bied. Ze is Commissielid Publieke Zaken in Uden bij de Partij van de Ar-beid. Ook heeft ze heel veel geholpen tijdens de campagne van de afgelopen provinciale staten verkiezingen. “Ik kom op voor de belangen van mensen die het min-der hebben. Het is altijd mijn wens geweest om mensen te helpen”.

De tante van Aslı, Sultan Günal is wethouder bij de gemeente Uden. Ze zien elkaar dan ook vaak binnen het gemeentehuis.

Waar zie ik mezelf over 10 jaar? Ik hoop dat ik dan een eigen praktijk heb. Mijn werk blijft denk ik wel mijn basis. Ik heb ook politieke ambities maar ik hou heel erg veel van mijn werk en zou er verder in willen groeien. Ik zou niet alleen maar politiek willen doen. Maar Ik kan ook niet 10 jaar hetzelfde werk blijven doen, ik wil blijven groeien en nieuwe dingen doen.

Aslı Bolat

"Het was altijd mijn droom geweest om mensen te helpen"

Werk

Vakantie

Gemeente

Ambitie

studie

Ik zie mezelf ooit als een workaholic maar reizen vind ik wel leuk. Ik neem meestal alleen vrij met de zomervakan-tie. Ik heb nu een hoop verlofuren, dat ik ze wel op moet nemen. Wanneer ik in Turkije op vakantie ben, ga ik als eerst naar Hatay en daarna doe ik een strand-vakantie. Verder ben ik naar Egypte, Londen, Italie, Dominicaanse Republiek en Frankrijk geweest. Reizen vind ik amusant.

shoppen en bezighedenShoppen vind ik geweldig. Ik heb iets van 30 paar schoenen. Een overige bezigheid van mij is lezen. Mijn voorkeur bij het lezen is in het Nederlands, dat lees ik vaker dan het Turks. Ik heb vanuit mijn werk een training voor schrijven gedaan wat meer geschikt was voor het schrijven van werkgerelateerde zaken, zoals stukken voor de nieuwsbrief. Ik schrijf geen ver-halen of gedichten. Op internet ben ik niet echt actief, behalve alleen op Facebook. Ik heb er niet zo veel tijd voor eigenlijk.

Page 26: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 26APRIL - NİSAN 2011

Canli Manyakliklar Theatergroep Dil-Dade staat 14 mei op het podium in de

theaterzaal van ’t klooster in rotterdam.Deze 12 Turkse jongeren nemen het risico om net voor de grote show van 2 en 3 juni zonder enige

voorbereiding een publiek van 150 man te vermaken door middel van improvisaties. Dil-Dade is ervan

overtuigd dat ze het publiek lachend naar huis zullen sturen. Wilt u deze avond bijwonen? Hou dan de facebook pagina van Dil-Dade in de gaten! (Let op: Turks gesproken)

BoekenrecensiesFILMEN MAAR! BYzANTIUM

Door: Elko Westervaarder

Over Turkije is voldoende te lezen. Wie het moderne Turkije echter wil doorgronden, moet een boek over Atatürk lezen. Zelfs tegenwoordig is zijn invloed groot en ingrijpend. Klaus Kreiser’s Atatürk (Uitgeverij Atlas) is een biografie die de levens-geschiedenis en ideeën van deze staatsman in twaalf hoofdstukken uiteenzet. Van zijn kinder- en jeugd-jaren in de Griekse regio Macedo-nië tot aan zijn invloedrijke ideeën vlak voor zijn dood. Atatürk wordt als een Turkse cultuurrevolutionair door Kreiser neergezet zonder dat het persoonsverheerlijking wordt. De staatsman had eigengereide op-vattingen over de republiek die hij stichtte en was fel voorstander van gelijke rechten tussen man en vrouw.

Hij bevrijdde de Turkse vrouw van de sluier wat niet mogelijk was ge-weest zonder een radicale herziening in de rechtsorde. Wat deze biografie zo bijzonder maakt is dat hij door een Duitse historicus en Turkoloog geschreven is wat een ongewoon per-spectief brengt maar ook lijkt bij te dragen aan de objectiviteit.

Atatürk heeft misschien veel voor de republiek betekend en kan als een groot figuur worden gezien maar er is een onderwerp wat hij heeft laten liggen: de minderheden in Turkije. Daarover heeft de journalist Chris-topher de Bellaigue een boek ge-schreven genaamd Opstandig land met als ondertitel De vergeten volken van Turkije (Uitgeverij Atlas). Het on-derwerp is gedurfd omdat er maar weinigen zijn die zich aan de minder-heden in Turkije wagen. Hoe zit het met de Alevieten? Hoe met de Arme-niërs? En de Koerden? De Bellaigue ging op onderzoek uit in het land dat hij al kende van een eerdere plaatsing en waar hij verliefd op werd. Maar hij leerde het land pas werkelijk kennen door zich in de minderheden te ver-diepen. Door dit boek te lezen leer je de complexiteit van Turkije beter begrijpen.

Naast bovenstaande non-fictie boeken is er een schat aan Turkse fictie. Een van de bekendste Turkse schrijfsters is Ayşe Kulin. Haar roman De laatste trein naar Istanbul (Uit-geverij De Geus) blinkt uit in warme romantiek tegen de achtergrond van de kille Tweede Wereldoorlog. Selva, een Turkse, jonge vrouw die door

haar vader met de verlichtingside-alen is opgevoed, wordt verliefd op de joodse Rafael. Ondanks haar mo-derne opvoeding weigert haar mili-taire vader haar met deze jongen te laten trouwen vanwege zijn achter-grond. Deze houding van haar vader staat lijnrecht tegenover wat hij zijn beider dochters heeft bijgebracht en toont zijn hypocrisie. Het verliefde stel besluit naar Frankrijk te vluch-ten maar ze vluchten eigenlijk naar de poorten van de hel. Frankrijk is verwikkeld in de oorlogspolitiek en Rafael is zijn leven niet zeker. Ze zul-len terug moeten naar Turkije. Maar hoe? De roman geeft zich daarmee over aan een spanning die je op het puntje van je stoel laat zitten omdat je dolgraag wil weten hoe het af loopt.

Iedereen is creatief! Dat is goed nieuws. Het is niet alleen weggelegd voor de allergrootsten der aarde. Creatievelin-gen zijn niet alleen kun-stenaars of artiesten. Of het nu op muzikaal gebied is, in de keuken of als je schrijft of zelfs maar een rekening be-taalt, iedereen kan crea-tief zijn en het is ook te trainen en te ontplooien. Vaak is het de vraag hoe je die creativiteit dan ontplooit. Hoe verzin je het (Uitgeverij Scriptum) van Jan Vriends is een boek waarmee je creatieve oplossingen voor elke kwes-tie vindt. Volgens Vriends heeft crea-tiviteit met name te maken met het vinden van oplossingen waarmee hij de mythe onderuit haalt dat creativi-teit iets mystieks is. Het boek traint je in creativiteit via de oefeningen in de hoofdstukken. De oefeningen zijn niet alleen ontspannend om te doen, het maakt gegarandeerd je creativiteit los.

Een roeping waarbij mensen cre-atief zijn, is het zijn van dichter. Hun productie bestaat uit woorden; het juiste woord en in combinatie met andere woorden die niet perse hoe-ven te rijmen. Een goed gedicht roept bewondering op en een goed gedicht blijft net als een goed verhaal hangen. Bovendien maak je indruk als dichter. Yke Schotanus heeft Dichten doe je zo (Uitgeverij Augustus) geschreven waarin poëtische technieken uitge-legd worden en hoe je ze het beste kunt gebruiken. Het boek is niet al-

leen geschikt voor begin-nende dichters maar ook voor meer ervaren dich-ters. Aan de orde komen de verschillende vormen van poëzie zoals literaire poë-zie maar ook beeldspraak en metrum en ritme. Het is mooi om te zien hoe Scho-tanus uitgebreid stilstaat bij de uitleg zodat je de diepere lagen van poëzie kunt her-

kennen. Het leukste van het boek zijn de dichtregels van bestaande verzen die hij als voorbeelden gebruikt. Na het lezen van dit boek heb je het ge-voel dat je het hele poëziespectrum hebt beleefd en je zelf als grote dichter aan de slag kunt.

Andere wijzen om je creativiteit los te maken, zijn de (hand)boeken van Keri Smith. Haar Wreck This Journal, Mess en This is not a book (alle van Uitgeverij Scriptum) zijn heerlijke boeken om mee te experimenteren. In Wreck This Journal mag je letterlijk het boek bewerken. Iedere pagina be-vat een opdracht om je op uit te leven zoals een bladzijde in repen scheu-ren, erop kauwen of tong schilderen. Hetzelfde geldt voor haar Mess dat het handboek van fouten en missers wordt genoemd. In dat boek hoef je niet bang te zijn dat je binnen de lijn-tjes moet kleuren. De opdrachten zijn lekker dwars zoals “Maak van iets wat al een rotzooi is een nog grotere rot-zooi. Maak het groter. Maak het er-ger.” Alle drie de boeken lokken iets avontuurlijks in je uit maar bovenal je creativiteit.

TURKIJE IN DE LITERATUUR JE CREATIVITEIT ONTPLOOIEN

Door: Songül Arslan

Met de verovering van Istanbul door de Turken gaat in 1453 het By-zantijnse rijk ten onder. Meer dan 1000 jaar lang was Byzantium een machtig wereldrijk met een bloeien-de cultuur. De Byzantijnen bouwden schitterende kloosters en koepelbasi-lica’s zoals de Hagia Sophia in Istan-bul. Ze decoreerden hun gebouwen met prachtige fresco’s en mozaïeken. De mooiste voorbeelden daarvan zijn nu nog te bewonderen in Ravenna.

Byzantium leert je meer over de eerste 1000 jaar van de voorma-lige Byzantijnse hoofdstad en haar kunst. Maak kennis met de unieke Byzantijnse cultuur, een smeltkroes van Romeinse, Griekse, oosterse en christelijke elementen en ontdek de belangrijkste ontwikkelingen en hoogtepunten uit de kunstgeschiede-nis. Peter Van Deun behandelt de ar-chitectuur en de schilderkunst en be-spreekt uitgebreid de traditie van de iconen. Daarnaast heeft hij aandacht voor kleinkunst zoals de emailkunst, beeldhouwkunst en edelsmeedkunst.

Prof. Peter Van Deun is Gewoon Hoogleraar Byzantijnse Studies aan

Filmen maar! bestaat uit een doos in de vorm van een klap-bord, waarop je zelf met krijt kunt schrijven; met daarin een hand-boek voor de regisseur, een sto-ryboard om je eigen scènes uit te tekenen, een cd met geluidseffec-ten, een uitdrukvel met props en vermommingen en een stickervel met special effects. Wat je verder nog nodig hebt, is een mobiele te-lefoon of (digitale) camera.

Filmen maar! ondersteunt de workshops van Cinekid en draagt op deze manier bij aan het bevor-deren van de actieve en creatieve participatie van kinderen bij de media.

RecensieIeder kind kan tegenwoordig

gemakkelijk opnamen maken met de camera van zijn mobiele tele-foon, digitale fotocamera of di-gitale videocamera: langs de lijn tijdens een voetbalwedstrijd, op een spetterend verjaardagsfeestje, tijdens een boottocht op de Bos-porus of van een auto die in een sloot is gereden. Mogelijkheden te over! Voor degene die iets meer uit zijn camera wil halen, kan met een beetje aanleg én inzet bétere fimpjes maken.

Daarbij is het handig vooraf op eenvoudige wijze systema-tisch kennis te nemen van hoe zoiets in zijn werk gaat. De doos

met ‘Filmen maar!’ is hiertoe een uitstekend middel, want jong en oud zullen ervaren dat gebruiks-vriendelijkheid voorop staat: dui-delijke teksten én illustraties en fraai vormgegeven.

Ik neem het onderdeel ‘Story-board’ als voorbeeld van begrij-pelijke tekst: ‘Een storyboard bestaat uit een reeks tekeningen van alle scènes in je film. Door van tevoren een storyboard te maken, krijg je een goed overzicht van wat je gaat opnemen. Het helpt je om je ideeën over de film aan anderen duidelijk te maken voordat je gaat filmen. In dit boekje vind je enkele verhalen om af te maken en tips voor je eigen film’.

De in de doos geleverde onder-delen geven meteen het enthousi-asmerende, opwindende gevoel van professioneel met filmen bezig te zijn. Wie wil dan niet op stel en sprong aan de slag? ‘Filmen maar!’ beveel ik ten zeerste aan…

Tim Grabham, Suridh Has-san, e.a. (tekst): Filmen maar!

Illustraties: Garry ParsonsUitgeverij De Vier Windstre-

kenPrijs: € 19,95www.vierwindstreken.comVanaf 8 jaar

de K.U.Leuven en voorzitter van het Instituut voor Vroegchristelijke en Byzantijnse studies. Met Byzantium schreef hij de eerste bevattelijke in-leiding over de cultuur van het By-zantijnse rijk.

Peter Van Deun Peter: Byzan-tium. Een spektakel van kunst en cultuur 4de eeuw - 1453

Uitgeverij Davidsfonds, LeuvenPrijs: € 27,50www.davidsfonds.be

Korte recensieFraaie uitgave over de Byzantijn-

se cultuur, rijk en mooi geïllustreerd met foto’s en tekeningen in kleur en zwart-wit.

Hoofdaccenten in de behandeling van het onderwerp liggen op de ar-chitectuur, monumentale schilder-kunst (mozaïeken, fresco’s) en kleine schilderkunst (miniaturen), telkens voorafgegaan door duidelijke inlei-dingen.

Steeds verdeeld in perioden, ko-men de belangrijkste culturele ont-wikkelingen aan bod. Hierbij ligt

de focus niet alleen op hoofdstad Constantinopel, maar - inclusief in-vloedssferen- op het hele gebied van de Byzantijnse beschaving, met bij-voorbeeld gedetailleerd beschreven hoogtepunten in Thessalonica, Ra-venna, Palermo en Betlehem.

Achterin een uitgebreid overzicht met gerichte verwijzingen naar verdie-pende literatuur en alfabetisch register van begrippen en personen.

Het boek ‘Byzantium’ vereist bij de lezer enige voorkennis van de materie.

Page 27: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER27 APRIL - NİSAN 2011

Het gerucht in de media gaat dat u contact hebt met De Graafschap om daar hoofdtrai-ner te worden. Klopt dat?

Dat heb ik ook gelezen, maar dat verhaal klopt niet. Ik weet dat ik genoemd word als toekomstig trainer, maar De Graafschap heeft mij daarover niet geïnformeerd.

Is het een droom voor u om uiteindelijk trainer te worden van PSV?

Ik zou dat natuurlijk erg leuk vinden! Ik ben natuurlijk een PSV'er en een Eindhovenaar die nu bij FC Eindhoven trainer is. Op den duur zou ik dat erg leuk vinden maar dat zou nu te vroeg komen.

Stel dat u trainer van PSV bent, is dat veel zwaarder dan trainer zijn in de Jupiler League? Is het te combineren met een functie bij het Nederlands Elftal?

Ja, het is veel zwaarder. Je kan geen hoofdtrainer zijn bij PSV en dat combineren met een functie als assistent-trainer bij het Nederlands Elftal. Dat gaat niet samen.

Maar Guus Hiddink heeft een functie bij Chelsea gecom-bineerd met bondscoach zijn van Rusland?

Voor mij gaat zo'n combinatie niet samen. Philip Cocu combi-neert bijvoorbeeld nu de functie van assistent-trainer bij PSV met die van assistent-trainer bij het Nederlands Elftal, maar je ziet dat nadat Frank de Boer hoofdtrainer bij Ajax is geworden, hij weg ge-gaan is bij het Nederlands Elftal, omdat het simpelweg niet te com-bineren is.

Ik heb enkele vragen over het Nederlands Elftal. U was verde-diger bij PSV, nu bent u assis-tent-trainer bij het Nederlands Elftal. Waarom denkt u dat Van Marwijk u heeft gekozen? Was u verbaasd?

Ik was wel aangenaam verrast ja. Ik denk dat hij mij heeft geno-men om de persoon die ik ben, mijn werkwijze, om de beslissingen die ik neem en om de persoonlijkheid die ik ben; mijn ervaring als spe-ler en mijn ervaring als trainer met de jonge spelers van PSV. Ik denk dat ook mijn karakter goed in hun technische staf past. Deze combi-natie van factoren heeft hun doen besluiten mij te benaderen.

Mooi, mooi...Ik vind het ook mooi! (Gelach)Ik wil iets vragen over de spe-

lers van het Nederlands Elftal; zij spelen bij grote Europese clubs, zoals bijvoorbeeld Van Bommel en Robben bij Bayern München.

Ik heb er nu 1 keer bij gezeten en het niveau is extreem hoog. Het zijn extreem goede spelers, wat ze al bewezen hebben tijdens het Wereld Kampioenschap. Het zijn spelers van wereldniveau. En er komt ook nog een heel goede jon-ge spelersgroep aan. Dat is ook de Nederlandse manier; jonge spelers opleiden, beter maken. Dat heb ik zelf als jeugdtrainer bij PSV ook gedaan.

Ja, in Nederland werkt dit echt goed. Spelers opleiden, door laten stromen naar een grote club in Nederland en daarna verkopen naar het buitenland.

Onze competitie is heel aanval-lend. Kinderen kunnen al op jonge leeftijd met voetbal beginnen, al als ze 5 jaar oud zijn. Mijn zoon is 11 jaar en speelt al 6 jaar. De oplei-ding begint vroeg. Zo lever je goede spelers af.

Guus Hiddink. Wat denkt u over hem? Hij is nu bondscoach

van Turkije en krijgt daar veel kritiek. De laatste 2 wedstrij-den werden allebei verloren en kwalificatie voor 2012 wordt erg moeilijk. 29 maart moet Turkije weer spelen en er zijn hoge ver-wachtingen.

Ik ken hem als trainer toen ik speler was en nu als collega-trainer. Ik ben enthousiast over hem.

Misschien past hij niet bij Turkije, bij het Turkse systeem?

Als je gelooft in zijn visie, zijn voetbalverhaal, en je gaat er voor de volle 100% voor, je gaat erin mee, dan heb je altijd succes. Dat heeft hij laten zien. Maar ik kan niet oordelen over de Turkse situatie, ik ken die niet. Ik heb er zelf on-gelooflijk goede ervaringen mee. Hij is een man met heel veel kwali-teit, een van de betere trainers van Nederland, hij heeft altijd goede re-sultaten en prestaties gehad met teams die voor zijn verhaal gingen.

Denkt u dat hij kan omgaan met alle kritiek die hij nu van veel kanten krijgt?

Hiddink heeft zoveel meege-maakt, zoveel gewonnen, hij raakt niet zo makkelijk in paniek.

Een probleem in Turkije is dat er weinig jonge spelers door-

breken en in de Superlig spelen; er worden veel buitenlandse spelers gekocht. Is het dan ook moeilijker voor Hiddink om spelers te vinden? Hiddink heeft ook geadviseerd om meer jeugdspelers op te stellen, talenten te vinden, de opleidingen te verbeteren.

Hiddink heeft in Nederland bewezen dat hij jonge spelers beter maakt, dat zijn echt top-spelers geworden. Hij heeft een goed inzicht. Met 70-75 miljoen in-woners moet daar veel

In Hiddink heb je de beste talenten opleider ter wereld! Ik zou er gebruik van maken...

“In Nederland mag je als persoon de beste zijn maar dat moet je wel teruggeven aan het elftal. Samen ben je veel beter.”

Interview: Serap Torremans

Ernest Faber

Een ander talent in Nederland in Philip Cocu.

Hij is een groot talent ja, een groot trainerstalent.

Hij is ook assistent-trainer bij Van Marwijk. Heeft u ook samen gespeeld bij PSV? Was dat toen Guus Hiddink trai-ner was?

Toen ik met Philip samen speelde, was Dick Advocaat trainer. Daarna is Philip naar Barcelona gegaan, later is Guus Hiddink gekomen. In die periode ben ik gestopt met voetballen. We hebben al sa-men gewerkt als trainer; we hebben PSV onder 19 jaar ge-

traind, hebben samen de trai-nerscursus gedaan. Daarna ben ik naar FC Eindhoven gegaan en is Cocu naar het 1e van PSV en het Nederlands Elftal gegaan. Nu komen we elkaar daar weer tegen.

Misschien is Van Marwijk daar al de goede combinatie tussen jullie opgevallen?

Ze kijken naar een bepaald type trainer. Ik denk dat de tech-nische staf van het Nederlands Elftal bij Cocu navraag over mij hebben gedaan: hoe is Faber als persoon? Als trainer? Dat is in ieder geval voor mij positief uitgevallen.

Oké, de opleiding is goed, maar hoe zit het met talent? Je begint met 100 kinde-ren, maar daarvan vallen er steeds meer af naarmate het niveau hoger wordt.

We zijn een klein land met 16 miljoen in-woners. Nadeel is dat je 'maar' 16 miljoen in-woners hebt. Hoeveel inwoners heeft Turkije eigenlijk?

70-75 miljoen inwoners. Maar er is ei-genlijk maar 1 Turkse speler in Europa, bij Valencia, die daar via een transfer terecht is gekomen. Ik bedoel geen Turkse spe-lers die in Europa zijn geboren. Betekent dit dat er geen talent is in Turkije? Betekent dit dat de opleiding in Turkije verkeerd gaat? Of eerder de scouting? Ik ken het Turkse systeem niet dus daar kan ik niks over zeggen, maar in Turkije zit heel veel talent. Het Turkse voordeel is dat er uit 70 miljoen mensen geselecteerd kan worden, in Nederland maar uit 16 miljoen. Wij moeten heel zorgvuldig zijn met talent; talent moet snel uit geselecteerd worden. De beste spelers worden snel bij elkaar gezet. Het voordeel van Nederland is dat de hele maatschappij erbij is betrokken is; ouders, ooms, tantes, trainers,

clubs. In een klein land is het ook makkelijker om talent in kaart te brengen. Hier kan je al-les op de fiets doen terwijl je in Turkije het vliegtuig moet pakken! Met 2 uur rijden ben je hier aan de andere kant van het land. De infrastructuur hier is heel goed, vervoer is eenvoudig. In Turkije is het moeilijker om al het talent uit te filteren en bij elkaar te krijgen. In de Turkse teams die ik heb gezien zijn de spelers technisch vaardig, snel. Maar dat is niet genoeg. Uiteindelijk zal het talent moeten samenwerken om tot een team te komen. In Nederland mag je als persoon de beste zijn maar dat moet je wel te-ruggeven aan het elftal. Samen ben je veel beter. Omdat we een klein land, een kleine gemeenschap zijn, is dat veel makkelijker. Daarom zijn we ook zuinig op onze talenten. We hebben het in Nederland goed.

Dat is waar. In de zomer komen bijvoorbeeld Turkse clubs op trainingskamp in Nederland. Ze vin-den de faciliteiten

van de clubs hier, ook van de kleinere amateurverenigingen, erg mooi.

Voetbal in Nederland is niet al-leen iets van de clubs, maar

van de hele gemeenschap. In Nederland kan je elke sport doen; hockey, ten-nis, zwemmen. Mensen doen dingen hier met elkaar.

Is dat ook een kwes-

tie van cultuur?

Ja, dat is een k w e s -tie van cultuur. Het is m e e r dan al-leen een ti jdver-drijf.

talent tussen zitten. In Nederland doet bijna iedereen aan sport. Talent, een jongetje dat goed voet-balt op straat bijvoorbeeld, wordt snel opgemerkt. In Hiddink heb je de beste talenten opleider ter we-reld! Ik zou er gebruik van maken...

Wat doet u eigenlijk zelf aan sport buiten voetbal?

Ik doe aan tennis, golfen, fiet-sen. Ik ben de hele week lekker aan het sporten. En Jij?

Fitness! Ik ben tegen vrou-

wenvoetbal. Ik vind dat niet es-thetisch.

Mijn zus heeft ook gevoetbald. Ze kon heel goed voetballen. Mijn dochter zit op hockey. Mijn vrouw heeft ook hockey gedaan. Je zegt het wel mooi: voetbal is een sport vol met mannelijke bewegingen, het oogt minder esthetisch voor vrouwen. Hockey is ook vrouwe-lijk, met een rok in plaats van een broek. Het moet er wel sexy uit blij-ven zien natuurlijk!

Page 28: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 28APRIL - NİSAN 2011

Schrijven is een echte kunst. Sommige boeken zijn eeuwenoud maar worden nog steeds gelezen, zoals De goddelijke komedie (La Divina Commedia) van de Italiaan Dante Alighieri over een fictieve reis naar het hiernamaals. Het boek is ongeveer zeshonderd jaar oud maar het is een van de meest indrukwekkende boeken in de wereldliteratuur.

De Italianen hebben de kunst van een heleboel dingen begre-pen. Als je Italië zegt, dan denk je al snel aan la dolce vita, het zoete leven. Dan gaat het over de kunst van het leven. Maar ook de kunst van de kunst, cultuur, cuisine en wat minder bekend is: de kunst van het schrijven en het produce-ren van pennen.

Montegrappa dat oorspron-kelijk als ELMO bekend stond is een Italiaans merk voor pennen waarvan de historie duidelijk maakt hoezeer deze verweven is met Italië. Het werd in 1912 op-gericht en bestaat volgend jaar honderd jaar. Officieel zijn ze Ma-nifattura pennini d’oro e penne stilografiche wat betekent dat ze gouden kroontjespennen en vulpennen produceren. Het “Ita-liaans zijn” ligt aan het hart van hun traditie en is een drijvende factor achter de filosofie van dit pennenmerk.

Het jaar waarin het werd opgericht waren roerige tijden in Italië. Het was twee jaar voor de Eerste Wereld-oorlog uitbrak maar intern was al een urbanisa-tiegolf ontstaan wat een bijbe-horende ver-andering in de Italiaanse a r b e i d s c u l -tuur bracht. Er werd steeds min-der op het land gewerkt, minder met de handen en meer met het hoofd. Daar speel-de Montegrappa handig op in.

De locatie Bas-sano del Grappa waar Montegrappa gevestigd was, lag zeer strategisch. In de Eerste Wereld-oorlog waren er soldaten gestatio-neerd die brieven naar huis schre-ven en dat werd gedaan met hun pennen. Twee

van de bekendste oorlogscorres-pondenten uit die tijd die ook met hun pennen schreven waren Er-nest Hemingway en John dos Pas-sos die later beiden als romancier faam hebben gemaakt.

In de jaren dertig van de vo-rige eeuw groeide het bedrijf. De vulpen verving de kroontjespen maar Montegrappa bleef zich steeds op kwaliteit en eigenheid richten wat het een speciaal ka-rakter gaf. Het produceren van vulpennen is voor hun nooit een massakwestie geweest maar een kwestie van kunst en kunstzinnig-heid. Hun (vul)penmodellen zijn inmiddels ware collector’s items. De namen van deze collecties zijn oorstrelend zoals Thrilla in Manila, Genio Creativo of Piccola. Hoewel ze hun “Italiaans zijn” be-nadrukken, schromen ze niet hun collecties op te dragen aan iconen uit de wereldcultuur zoals Bruce Lee, Muhammad Ali of Paulo Coel-ho.

Grote leiders in Italië onder-tekenden documenten met hun Montegrappa’s. Ook buiten Italië hebben de pennen van Monte-grappa een goede naam. Tot op de dag van vandaag schrijven de mensen aan de top met hun pen-nen. Boris Jeltsin had een pen uit

de collectie genaamd Dragon die hij op 2 januari 2000

aan zijn opvolger Putin gaf waarmee hij symbo-lisch de macht over Rus-land aan hem overdroeg.

De huidige president Medvedev gebruikt

het model Mon-tegrappa Extra 1930 om zijn do-cumenten mee te ondertekenen.

Op de web-site van Monte-grappa (www.montegrappa.

com) kijk je je ogen uit omdat de ontwerpen oogstre-lend zijn. Het zijn geen pennen meer

maar ware kunstob-jecten. Sommige lijken

wel een staf, georna-menteerd met goud en

zilver. Montegrappa en hun ontwerpen symbo-liseren de kunst van het schrijven en de Italiaanse kunstzinnigheid.

de KunSt van het SchrIjven

Songül Arslan heeft een achtergrond in internationale en financiële projecten, marketing en communicatie en is nu werkzaam als beleidsmedewerker op de afdeling Buitenlandse Economische Betrekkingen van het ministerie van Economische Zaken.

WERK EN NETWERKDe Italianen hebben de kunst van een heleboel dingen begrepen. Als je Italië zegt, dan denk je al snel aan la dolce vita, het zoete leven. Dan gaat het over de kunst van het leven. Maar ook de kunst van de kunst, cultuur, cuisine en wat minder bekend is: de kunst van het schrijven en het produceren van pennen.

Persoonlijke kwaliteiten - besluitvaardig - analytisch - Sociaal/ maatschappelijk gericht

- vriendelijk - geduldig - nauwkeurig - zelfstandig - muzikaal ingesteld- creatief

SONGÜL ARSLAN [email protected]

Mini C.V.

Naam: Tugba Çavuşoğlu-XhemailiContact: www.linkedin.com/TugbaCavusogluTwitter: @TugbaCavusoglu

Nauwkeurig AmbitieusVriendelijk FlexibelTeamplayer Zelfstandig

Leidinggevende capaciteiten Maatschappelijk betrokken

Flexibel Doorzettingsvermogen

Resultaatgericht Organisatietalent

Representatief Humor

Waarnemer Ondernemend

Denker Zelfverzekerd

Beslisser Ondersteunend

Doener ..............................

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!

Mini C.V.2007-heden Accountancy aan de Hanze Hogeschool 2009-2010 Bestuur Yakamoz SV

2008-2010 Hes Amsterdam

Naam: Uğur Karacaoğlu 22-09-1988 Contact: [email protected]

Nauwkeurig AmbitieusVriendelijk FlexibelTeamplayer Zelfstandig

Leidinggevende capaciteiten Maatschappelijk betrokken

Flexibel Doorzettingsvermogen

Resultaatgericht Organisatietalent

Representatief Humor

Waarnemer Ondernemend

Denker Zelfverzekerd

Beslisser Ondersteunend

Doener ..............................

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!

Mijn naam is Uğur Karacaoğlu (1988). Ik ben ge-boren in Ankara en in 1996 verhuisd naar Nederland. Wegens de Nederlandse taal en het dragen van hoor-toestellen kwamen mijn capaciteiten pas in groep 7 meer naar voren. Nadat ik de Havo heb afgerond, ben ik begonnen met de opleiding Accountancy aan de Hanze Hogeschool. Na mijn propedeuse jaar ben ik verhuisd naar Hoofddorp. Mijn motief is altijd dat ik mij verder wil ontwikkelen en een netwerk wil opbouwen. Ik ben naast mijn studie altijd betrokken geweest bij diverse sociale en maatschappelijke activiteiten. Dit vormt eveneens de reden voor mijn terugkeer naar Groningen. Thans ben ik bezig met een netwerkpro-ject, genaamd Dutch Color. Dit project zal medio sep-tember 2012 gelanceerd worden. Mijn ambitie haal ik uit de wijze woorden van mijn vader: Wordt niet de man die naar dit glas water kijkt en het niet kan zien.

Mini C.V.2005 – heden vennoot – administrateur bij

DRN Accountancy 1999 – 2004 salaris- en financieel medewerker bij

diverse bedrijven

Naam: Havva HarmankayaContact: [email protected]

Mini C.V.2007- Heden Vrije Universiteit, Amsterdam Geneeskun-

de2010- Heden Studentenvereniging Anatolia Functie:

Voorzitter2010- Heden Educatief centrum Rode appel Functie:

Public Relations2009- 2010 Studentenraad Vumc Functie : Portefeuil-

lehouder Studentenopinie

Ik ben 23 jaar en studeer geneeskunde aan de Vrije Universiteit. Na mijn studie hoop ik een opleidingsplek te bemachtigen voor de specialisatie Chirurgie.

Ik vind het belangrijk om als jongeren maat-schappelijk actief en betrokken te zijn.

Al vanaf het begin van mijn studie ben ik actief in de studentenvereniging Anatolia, waar ik nu de functie voorzitterschap heb. Onze visie als vereniging is duidelijk: beter ontwikkelde studenten op sociaal, cultureel en intellectueel vlak. Daarnaast zit ik in het bestuur van Educatief centrum Rode Appel. Een educatief centrum voor scholieren dat de ruimte en de mogelijkheden biedt het uiterste er uit te halen. Ook ben ik actief geweest binnen mijn studie geneeskun-de. Ik heb als local EMSA coordinator van IFMSA een exchange program georganiseerd tussen studenten van de Vrije Universiteit en Celal Bayar University, Iz-mir. Bovendien heb ik binnen de studentenraad VUmc een jaar lang de functie portefeuillehouder studen-tenopinie mogen bekleden.

Naam: Sibel Akbaş

Mijn sterkste 5 punten:Vriendelijk

Leidinggevende capaciteitenMaatschappelijk betrokken

DoorzettingsvermogenHumor

De ISBO is verontwaardigt over de berichtgeving betreffende de kwaliteit van het islamitisch on-derwijs in Nederland, welke kunst-matig in procenten verpakt wordt weergegeven. De ISBO is een an-dere mening toegedaan, namelijk dat de berichtgeving genuanceerd dient te worden.

INSPECTIERAPPORT 2008November 2008 heeft de inspec-

tie een rapport uitgebracht over de staat van het islamitisch onderwijs. Hoewel dit rapport op onderdelen niet duidelijk was heeft de ISBO i.s.m. APS en HAN (Hogeschool Arnhem en Nijmegen) een 3-jarig

KIO-traject (Kwaliteit Islamitisch Onderwijs) uitgestippeld welke in 2012 afgerond zal worden. Dit verbetertraject intervenieert op 3 niveau’s: Landelijk, lokaal en op ni-veau van de school.

ISLAMITISCH ONDERWIJS ANNO 2011

Bij het maken van een balans is te zien dat van de bij ISBO aange-sloten scholen geen één school zeer zwak is, dus 0%. Dit terwijl op lan-delijk niveau 57 scholen zeer zwak zijn. Wel is het zo dat er in totaal 2 zeer zwakke islamitische scholen bestaan, maar dit zijn scholen die niet onder de ISBO ressorteren en

daarover doen wij dan ook geen uitspraak. ISBO spreekt enkel na-mens haar leden en staat garant voor Goed Onderwijs en Goed be-stuur en de CITO-resultaten van de afgelopen 2 jaar, die boven het lan-delijke gemiddelde zitten, is daar-van een bevestiging.

Nederlandse scholen op islamitische grondslag doen het goed

Page 29: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER29 APRIL - NİSAN 2011

SUCCESVOLONDERNEMER

Er is de laatste tijd erg veel aan-dacht voor “Arabische” landen zoals Tunesië, Egypte, Libië maar ook Syrië, Bahrein en Yemen. Sommige landen hebben al jaren een toppositie als het gaat om toerisme, anderen nog geen of zijn startend. Syrië was de laatste tijd flink bezig met een opmars in Europa om meer bekendheid te krijgen als toeristisch land. Door de omwentelin-gen, revoluties heeft het toerisme naar de desbetreffende landen een flinke deun opgelopen. Wat de toekomst zal brengen is nu nog niet duidelijk. Mocht je toch op een veilige manier “Arabische” sferen willen proeven dan is Malta een interessante start. Malta? Ja, Malta!

Het Maltees is afgeleid van een Arabisch dialect onder invloed van de Feniciërs, maar heeft ook sterke in-vloeden ondergaan van onder andere het Italiaans, het Engels en het Frans. In de bergen van Libanon wordt een taal gesproken die sterk op het huidige Maltees lijkt. Het is de enige Semiti-sche taal die met het Latijnse alfabet wordt geschreven. De bevolking is uit verschillende nationaliteiten samen-gesteld. Door de aderen van de eiland-bewoners vloeit dan ook Italiaans, En-gels en Arabisch bloed. De overgrote meerderheid van de bevolking (ruim 96 procent) wordt etnisch als Maltees beschouwd. Circa twee procent van de bevolking is Brits. Het woord “Hallo” is bijvoorbeeld “Merhba”. Wat weer afstamt van het Arabische woord “Merhaba”. In Malta gebrui-ken de katholieken (98% vd bevolking) eveneens het woord “Allah” om God aan te duiden. Het “Arabisch” is ook zichtbaar in de namen van veel steden en dor-pen op Malta en Gozo, zoals Marsa, Mdina, Mgarr, Mqabba, Ghajnsielem, Ra-bat, Xaghra, Ze-jtun en Zurrieq.

Arabieren hebben op Malta nieu-we gewas-sen, waaron-der katoen en citrusvruchten, en innovatieve landbouw-systemen zoals irrigatie geïntroduceerd. Het op-vallende landschap van terrasvelden is te danken aan oude Arabische land-bouwmethoden. Net als dat van het buureiland Sicilië, zijn veel van de lekkernijen uit de Maltese keuken van oorsprong door de Arabie-ren geïmporteerd: vijgen, amandelen, zoetigheden en specerijen *

In de geschiedenis van Mal-ta is er erg veel aandacht voor twee gebeurtenissen. Tweede Wereldoorlog waar 7000 Mal-tezers het leven lieten door aanvallen van Nazi Duitsland

en Het Beleg van Malta. Het Beleg van Malta was een Osmaanse aanval ge-richt tegen de Hospitaalridders op het eiland Malta. Het beleg begon op 18 mei 1565 en eindigde op 11 september van hetzelfde jaar toen de Turken de aanval afbraken. Maltezers zien zich als de redders van Europa omdat ze de Turken hebben verslagen.

Malta telt ongeveer 400.000 inwo-ners, waarmee het een van de dichtst-bevolkte landen ter wereld is. Hierbij komen de nog ruim 1 miljoen toeristen die jaarlijks het land bezoeken. Ook wij bevonden ons begin april in Malta. Na een prima vlucht van Ryanair vanuit Eindhoven kwamen we na drie uur vliegen aan op Luqa airport. Jaarlijks verwerkt het vliegveld ongeveer 3 mil-joen passagiers. Verreweg de meeste vliegtuigen die naar Malta vliegen komen vanuit Groot-Brittannië, ter-wijl ook vluchten vanuit Italië steeds populairder worden. Malta heeft zon, zee, cultuur en historie. Je kunt met prachtige oude bussen goedkoop toe-ren door heel Malta. Tijdens een ge-sprek met een van de buschauffeurs kon hij vertellen dat het busvervoer-bedrijf “Arriva” zal starten in Malta. Helaas voor de prachtige oude bus-sen. Het is een klein eiland en je ziet op verkeersborden niet lange kilome-teraanduidingen. Vanuit Valetta (de hoofdstad) naar het stad Dingli (hele-maal in het zuiden) duurt maar 40 mi-nuten. Er heerst een relaxte cultuur en naast veel jonge mensen zie je ook erg

veel oude mensen. Om dit probleem het hoofd te bieden is een speciaal ministerie voor ouderen ingesteld. Overal waar je komt zie je foto’s van voetballers en er wordt volop sport

gekeken. Je voelt je ook heel vei-lig; er is een gemoedelijke

sfeer in Malta. We ver-bleven zaterdag, zon-

dag en maandag in Malta. Iedere avond

zaten de kerken vol en kwamen na de dienst goed geklede mensen de kerk uit. Ieder

dorp heeft een of meerdere kerken.

Samengevat is Malta een interessant

dwergstaatlid van de EU met een rijke geschiede-nis en een mix van nati-onaliteiten helemaal in het zuiden van het con-tinent Europa. Malta heeft zijn strategische positie van weleer weer hervonden door gebeurtenissen in Li-bië en Tunesië. Wil je een stukje “Arabisch cultuur en taal” zien binnen Europa? Dan is Malta een aanrader.

*visitmalta.com

MALTA

Erdinç Saçan was werkzaam als internet coördinator bij Corendon / Gomundo. Momenteel is hij in dienst bij Fonyts Hogescholen Eindhoven als docent ICT & Business. Daarnaast is hij voorzitter van Stichting De Nieuwe Generatie.

ERDİNÇ SAÇAN [email protected]

In Malta gebruiken de katholieken (98% vd bevolking) eveneens het woord “Allah” om God aan te duiden. Het “Arabisch” is ook zichtbaar in de namen van veel steden en dorpen op Malta en Gozo, zoals Marsa, Mdina, Mgarr, Mqabba, Ghajnsielem, Rabat, Xaghra, Zejtun en Zurrieq.

Wie is Ismail Meral?Mijn naam is Ismail Meral. Op

28 oktober 1977 ben ik geboren in Istanbul in het plaatsje Üsküdar. Op 20 jarige leeftijd ben ik naar Neder-land verhuisd om mijn leven hier verder te uit te zetten. Ik ben vader van twee zonen; Ali Osman en Mirza Kerem. Mijn uitlaatklep is fietsen. Ik heb een enorme sympathie voor alles wat met fietsen te maken heeft en als ik even tijd heb, ben ik altijd op mijn fiets te vinden.

Hoe is het allemaal begonnen?Voordat ik het Maatschappe-

lijk Ondersteunings Bureau (MOB) oprichtte, werkte ik al vijf jaar als maatschappelijk werker in verschil-lende Rotter¬damse organisaties. Ik werkte o.a. bij de Rotterdamse stichting Zorg Compas en het daar-uit voortge¬komen Centrum voor Transculturele Zorg. Deze organisa-tie organiseerde projecten rondom dagver¬zorging voor Hindoestanen, Chinezen en voor moslimouderen. Ik zag de goede bedoelingen van de zorg¬instel¬lin¬genmaar zag óók hoe veranderende wet- en regelgeving en verandering van de financieringsstro-men zoveel aandacht van de Neder-landse zorg¬instellin¬gen opeiste, dat men aan echte interculturalisatie van de zorg niet meer toe kwam. Dat was voor mij de reden om iets voor mijzelf te beginnen.

Waarom heb je gekozen voor de zorgsector?

Ik heb altijd al affiniteit gehad met de zorg. Daarom begon ik na mijn Maatschappelijke werk studie in 2004

met de HBO op-l e i d i n g

‘Management in de zorg’. Als alloch-toon die goed Nederlands spreekt en de weg weet binnen het Nederlandse zorgstelsel, word je al snel door veel ouderen uit eigen kring gevraagd om advies en ondersteuning. Als maat¬schappelijk werker zag ik veel schrijnende situaties in de thuiszorg. Zo herinner ik mij een oudere Turkse man die met een met een rottende infuusnaald in zijn arm rondliep. Bij ontslag uit het ziekenhuis was de ver-pleegkundige vergeten deze eruit te halen en de man dacht dat die naald nog een functie had. Door dit soort ervaringen uit de zorg groeide bij mij het besef dat ik iets wilde betekenen voor deze mensen. Ik wilde deze ou-deren op weg helpen in de Nederland-se gezondheidszorg.

Heb je ook tegenslagen gehad bij het ondernemen?

Natuurlijk! Iedere organisatie maakt tegenslagen mee. Dat is deel van het groeiproces van een organi-satie. Waar wij als organisatie vaak te-gen aan lopen is de snel veranderende wet- en regelgeving. Dit maakt ons werk soms erg moeilijk. Al kunnen wij als kleine organisatie wel flexibel op deze ontwikkelingen rea¬geren.

Iets wat ik ook erg lastig vind is dat de kwaliteit van zorg-en dienstverle-ning helaas niet het enige middel is ombekend te worden. Grote or- ganisaties kunnen zich met dure PR en lob-by beter profile-

ren bij gemeenten en het grote pu-bliek. Ik denk altijd maar: water stroomt waar het moet stromen. Als wij de kwaliteit goed houden, steeds bewaken en zelfs verbeteren, dan ver-wacht ik dat wij in Rotterdam een van de grootste organisaties worden. Niet groot in omvang maar groots in kwa-liteit. Dat is mijn ambitie.

Aan welke eigenschappen heb je jou succes te danken?

Ik ben altijd een harde werker geweest. Ik denk dat ik mijn succes daaraan te danken heb. Ook ben ik een echte waaghals. Ik durf risico’s te nemen en ik denk dat je dat ook echt nodig heb, wil je een eigen onderne-ming starten en in stand houden. Tot slotgeloof ik in mijn mensen en mijn mensen geloven in mij. Ze weten dat ik er voor hen ben!

Wat maakt MOB volgens jou zo bijzonder?

MOB gaat in zijn zorg voor mensen verder dan veel andere thuiszorg¬organi¬saties. De functies huishoudelijk verzorging, verpleging en verzorging, maatschappelijk werk en ondersteunende begeleiding wor-den ruim ingevuld. Daarbij komt ook kijken dat wij vraaggericht werken. Dit hebben wij niet alleen op papier staan, wij doen dit ook in de werke-lijkheid en mensen zien dit aan ons handelen. Ons motto is niet voor niets: ‘Meer dan zorg alleen’.

Wat kan je jonge ondernemers aanraden?

Jonge ondernemers kan ik aanra-den om vraaggericht te werken. Kijk in je omgeving en participeer op de

vraag die er is. Wees vooral betrok-ken bij je product of organisatie, en durf de sprong te wagen.

ISMAIL MERAL

Page 30: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER 30APRIL - NİSAN 2011

Jongeren aan het woord

Moderator | İffet Subaşı

Turkstalig theater is

HOT

Veel Turkse jongeren vullen hun weekend met een uitje naar de bio-scoop, een Turks restaurant met live muziek of een concert van bijvoor-beeld Tarkan. Voor de 1e generatie Turken in Nederland is dit nogal onbekend. Voor hen was de thea-terzaal de ultieme uitgaansplek in de tijd dat ze nog leefden in Turkije in de jaren 60. Een kaartje voor heel de familie om een voorstelling bij te wonen van Zeki Alasya en Metin Akpinar was de avond om de lach-spieren te trainen! Maar de lol was over toen onze ouders emigreerden naar Nederland in de jaren 70. Me-tin en Zeki werden gemist! We had-den dan wel een André van Duin maar men begreep zijn humor niet of sprak de Nederlandse taal niet. De Turkse theatermakers in Nederland waren toen op 5 vingers te tellen. Zij

werden bezocht door de echte the-aterliefhebbers, aldus de fans van Met en Zek.

Inmiddels zijn er in Nederland nog maar 300 Turkse mensen over die nog weleens een theatervoor-stelling bijwonen. Opmerkelijk is dat sinds een paar jaar ook veel Turkse jongeren geïnteresseerd zijn in Turkstalig theater. En ik ben daar één van.

Na vele voorstellingen gezien te hebben kreeg ik de smaak van de Turkse humor snel te pakken. In 2009 kwam ik Cengiz Murt te-gen. Een gedreven student die op het idee kwam een eigen the-atergroep te starten om cabaret te spelen door middel van zelfge-schreven scripten.

Ik sloot me aan bij Cengiz zon-der enkel twijfel. En nu, samen

met 11 anderen ben ik één van de spelers/schrijvers van theatergroep Dil-Dade onder leiding van Vedat Gültekin.

Dil-dade heeft inmiddels al vele succesvolle voorstellingen gegeven waar we natuurlijk erg trots op mo-gen zijn. In dit nummer van Haber praat ik met 3 collega’s uit mijn the-atergroep over Turkstalig theater. De oprichter van Dil-dade (Cengiz Murt) die inmiddels 70 jongeren gestimuleerd heeft om theater te maken moet zijn verhaal kunnen vertellen. Turkstalig theater is HOT!

Iffet: Jongens welkom! We zit-ten nou in onze derde jaar. En jongeren vragen zich toch af

waarom wij dit doen en wie of wat ons gestimuleerd heeft.

Cengiz: Ten eerste ben ik erg blij dat jongeren zich afvragen wie we zijn en wat we doen. Eerlijk gezegd had ik eigenlijk helemaal niets te ma-ken met theater. Ik ben op het idee gekomen om een groepje te starten toen de Turkse theatergroep op tv erg hot werd, zoals ‘Çok güzel hareketler bunlar’ en ‘Komedi dukkani’. Dat zijn de theatermakers in Turkije gericht op jongeren. Çok güzel hareketler bunlar is een groep met amateurs die zelf hun eigen sketches schrijven en daarmee bekend zijn geworden in Turkije. Omdat ik erg actief was tus-sen de jongeren vroeg men aan mij of zij zich konden aanmelden om mee te doen aan Çghb. Dat was mogelijk door middel van een mail te sturen naar de groep in Turkije. Na zo een gesprek bedacht ik me ook om me daarvoor in te schrijven. Met het idee dat ik misschien gekozen zou worden. Want ik vertrouwde heel erg op m’n creativiteit daarin. Ik heb een mail ge-schreven naar Çghb en net die avond dat ik hem wilde opsturen zei Yilmaz Erdogan (de oprichter van çghb) op tv, netalsof hij het tegen mij had; “Ik krijg zoveel aanmeldingen binnen vanuit het buitenland. Mijn voorstel is dat jullie zelf een groep beginnen in jullie eigen woonplaats. Verdoe je tijd niet om hier te komen, jullie zijn studenten en hebben een baan. Jullie laten alles achter je. Liever starten jullie wat in je eigen omgeving. En als jullie erin slagen om succesvolle voorstellingen te geven nodig ons dan uit en wij ko-men jullie opzoeken”. 2 dagen later heb ik een dag georganiseerd op de Erasmus Universiteit om een presen-tatie te geven over mijn ideeen, dus een theatergroep te starten. Ik heb vrienden uitgenodigd om deze dag bij te wonen. We begonnen met 8 man.

Mesut: En ik was daar één van. Ik ken Cengiz al van kleinsafaan. Op een dag kwam hij naar me toen en zei dat hij een theatergroep wilde starten en of ik wou meedoen.

Cengiz: Het was erg moeilijk je te overtuigen Mesut!

Mesut: Ik ben best een verlegen typje.

Cengiz: Ik moest Mesut erbij heb-ben! Hij was erg creatief in zijn grap-pen. Ook omdat ik hem al lang kende wist ik dat hij de talent had om men-sen te laten lachen.

Irem: Ja zeker! De 1e les was hij erg teruggetrokken maar de 2e les was hij niet meer te stoppen!

Iffet: Irem, jij hebt het meest erva-ring wat betreft theater. Je bent best vroeg begonnen aan theater en musi-cals. Ik voel me net een groentje!

Irem: Voor mij is het ook allemaal nieuw eigenlijk. Sinds mn 9e heb ik al te maken met theater (Nederlands-talig). Mijn moeder heeft me op een vroege leeftijd ingeschreven bij het Jeugdtheater Hofplein. Toen heb ik aan Nederlandse musicals meegedaan maar dat was niets voor mij omdat ik dan ook moest zingen en dansen. En dat was niet één van mijn sterkste punten. Tot mijn 15e heb ik het toch maar gedaan.

Toen ben ik via een vriendin te-rechtgekomen bij Cengiz. Turkstalig theater was toch heel anders!

Iffet: Wat is het verschil tussen Turkstalig en Nederlands theater?

Irem: Nederlands theater was meer dansen spelen en zingen. Meer drama gericht. Je speelt ook meer be-kende stukken bijvoorbeeld Shake-speare. Maar wat Cengiz doet is een nieuwe vorm van theater. We schrij-ven onze eigen stukken. En het is ko-medie. Turkse humor spreekt me écht meer aan dan de Nederlandse. Ik kan me hier veel beter in plaatsen.

Cengiz: Dat is waar! Veel mensen vragen mij ook waarom we geen Ne-derlandstalig theater doen. Maar de rede waarom ik toch écht voor het Turks heb gekozen is omdat men zich beter in een verhaal kan verplaatsen wanneer dat gebeurd in je eigen taal. We hebben nog steeds moeite tussen de Nederlandse en de Turkse cultuur. Samenvoegen lukt ons niet. Misschien omdat we nog veel problemen heb-ben met de Turkse cultuur. Daar moet nog best veel verandering in komen.

En dat bedoel ik niet slecht maar we hebben nog zoveel dingen die taboe zijn in onze cultuur. Dat moet eerst verbroken worden voordat we ver-der kunnen.

Iffet: Gaat dat ons lukken?Mesut: Ik denk het wel! Met the-

ater proberen wij iets te geven aan het publiek. Je kan je culturele pro-blemen of maatschappelijke proble-men weergeven door middel van een grap. En vergeet niet, ze lachen omdat dat probleem voor hen herkenbaar is. Wanneer het publiek de zaal verlaten praten ze onderweg naar huis over de onderwerpen die wij behandelen.

Iffet: Bijvoorbeeld dat stuk in één van onze sketches waar jij en Cengiz verliefd op elkaar worden. Dat was lachen!

Cengiz: Ja bijvoorbeeld! Dat was bedoeld om te laten zien dat er ho-mosexuelen zijn overal op de wereld. Het publiek ging stuk van het lachen maar het is een onderwerp wat nog erg taboe is. De moeilijke onderwer-pen proberen wij toch stiekem te ver-werken in onze sketches.

Irem: De knelpunten die wij zien in de Turkse cultuur of in ieder geval de dingen die wij meemaken schrijven wij op en beelden dat uit. Bijvoorbeeld een sketch ‘Onderweg naar turkije met de auto’. We maken onderweg zoveel dingen mee. De Turkse vrouw die een pizzapan meeneemt naar Turkije waarop haar man woedend word omdat de bagage te veel is en noem maar op. Daar kunnen mensen om lachen omdat de Turkse vrouw zich daarin kan verplaatsen. Ook de Turkse man, die vraagt zich af of het nou echt nodig was om te schreeuwen tegen zijn vrouw.

Iffet: En wat ben ik blij dat ook de ouderen naar ons komen kijken.

Mesut: Ja precies! Ons publiek is ook eigenlijk van jong tot oud maar met name gericht op onze leeftijds-genoten. (18-24). Omdat wij de sket-ches zelf schrijven, snappen zij onze grappen ook veel beter. Zij kijken van-uit onze bril. De ouderen laten lachen is toch best moeilijk!

Cengiz: En gelukkig komen de ou-deren ook voor in onze sketches. We nemen onze eigen ouders als voor-beeld en schrijven daarover. De rela-ties tussen zoon en vader of moeder en dochter is toch ook echt lachen. Als er een camera boven onze woonka-mer zou hangen terwijl ik ruzie maak met mijn ouders en het later terug be-kijk zou ik erom moeten lachen. En wij zijn eigenlijk de camera van het publiek!

Iffet: We zien ook dat er veel meer Turkstalige theatergroepen zijn in Ne-derland. Het is nu echt in! Het is echt HOT geworden.

Cengiz: Voordat ik begon met het oprichten van Dil-Dade had ik daar-

voor eerlijk gezegd nooit van een the-atergroep gehoord. Nu hoor ik in mijn omgeving dat er een aantal groepen zijn die al 10 jaar bezig zijn of groepen die pas een jaar of 2 bezig zijn. Ik hoop dat wij de trigger waren! Dan zou ik een goede daad hebben verricht!

Iffet: Ook zijn er groepen die toch even wat anders doen als wat wij doen. Zij spelen drama of kiezen voor een heel andere genre. Komedie is toch écht veel leuker om te doen!

Cengiz: We hebben wel gekozen voor het moelijke Iffet! Mensen laten lachen is een luxe en uitdagender. De Turkse mensen laten huilen is zó ge-makkelijk! Speel viool en we beginnen al te huilen.

Iffet: Precies! Naast dat we de mensen wat proberen te vertellen zie ik ook duidelijk een ontwikkeling in mezelf jongens. Om te beginnen met mijn Turks. Ik spreek sinds een paar jaar hartstikke goed Turks. En daar ben ik écht wel blij om!

Irem: Ik zie ook dat mijn turks erg vooruit is gegaan.

Cengiz: Het is een plek geworden waar we ook onze Turks verbeteren.

En we krijgen niet alleen les in the-ater maar daarnaast ook hele andere dingen.

Irem: Bijvoorbeeld lessen in so-ciologie.

Mesut: Iedereen die begon aan theater had wel een paardenklep op zijn hoofd.

Cengiz: We leren de wereld beter te begrijpen. Onze leraar Vedat Gül-tekin leert ons dingen die een theater leraar niet zo gemakkelijk zou dur-ven. Hij heeft ons geleerd om elkaar te respecteren. Veel van onze leer-lingen hadden twijfels over zichzelf. Ze wisten niet wat voor opleiding ze wilden volgen of hadden flinke ruzies met ouders waardoor ze niet meer wisten wat ze moesten doen. Het ging de verkeerde kant op met een paar jongeren. Vedat Gültekin praat met ons hierover. En onze ouders zijn daar erg trots op! We krijgen brieven van ouders van de leerlingen die Vedat Gültekin willen bedanken voor alles wat hij de leerlingen bij leert.

En ook wil ik erbij vermelden dat in geen één van onze sketches politieke uitspraken of beledigende uitspra-ken voorkomen. Of het geloof erbij betrekken, al is het positief. We doen het niet. Onze leraar accepteert dat niet. En dat is maar goed ook!

Irem: Ik denk dat hij ons echt op een positieve manier heeft geholpen. Hij heeft ons geleerd wat discipline is en georganiseerd te leven.

Iffet: Inderdaad! En Cengiz, na bloed zweet en tranen hebben we eindelijk een eigen atelier!

Cengiz: Eindelijk! We hebben nu een atelier waar we erg blij mee zijn. Ik was blij dat ik niet hoefde te wach-

ten op een vrije klaslokaal op de Eras-mus Universiteit. Daar hebben we al die tijd les moeten volgen. Stiekem! Niemand van de Universiteit wist dat we daar zaten. We zagen maar een vrije klaslokaal en waren blij dat we die maandagavond konden oefenen. Ik voelde me slecht wanneer ik de jongens moest vertellen dat de les-sen niet doorgingen wanneer er geen vrije klaslokaal te vinden was.

Irem: Soms moesten we zelfs in de kantine zitten en daar gingen we steeds nadenken over hoe we het de volgende week zouden aanpakken. We moesten toch echt een werklek hebben.

Cengiz: Dankzij Zeki Baran heb-ben we nou eindelijk een eigen plek in Rotterdam-Zuid. Het is de 1e Turks-

Page 31: Haber Gazetesi - Nr.14

HABER31 APRIL - NİSAN 2011

COLOFON

HABER Tel:010- 2 900 900

[email protected]

Laan op Zuid 474 3071 AB Rotterdam

website:www.haber.nlabonnementen:[email protected]

Hoofdredactie:Ibrahim Karaman

Redactie:Songül Arslan Mehmet GüzelyurtZeynep TaylanMerve KaramanMelih Günay

Ankara TemsilcisiDr. Hüseyin Keleş

Art Direction & Fotografie:Mehmet Fatih Karaman

AdvertentiesNur Öztü[email protected] 68 79

Interviews & correspondenten:Suna FloretBurhaneddin CarlakSerap Torremansİffet Subaşı

Repr. AmsterdamMurat Taş

Repr. EindhovenAli YücelZeki Ekici

Repr. Arnhem en NijmegenKürşat Bal

Repr. LimburgMuzaffer Bozaslan

Rafjes:Rafih Berkane

HABER

İrem Özdemir, 20 jaar, rechten aan Universiteit Erasmus. 2e jaar.

Mesut Hoşcan, 22 jaar, HBO Hogeschool Rotterdam, Personeel & Arbeid. 2e jaar.

Cengiz Murt, 24 jaar, project ontwikkelaar bij United Momentum Group.

Nee, ik heb geen studievertraging opgelopen. Ik was hier wel bang voor. Ik moest namelijk nog vier tentamens herkansen, waardoor ik dacht dat ik studievertraging zou oplopen. Deze heb ik met goed gevolg gehaald, dit heb ik naar mijn mening goed voor elkaar gekregen. Op dit mo-ment kan ik geen studievertraging meer oplopen.

Ik zou het niet leuk vinden als ik studievertraging zou hebben. De reden hiervoor is dat ik dan bij andere studen-ten in de klas zal komen. Dit vind ik negatief. Ik vind ook dat ik dan mijn tijd verspil welke ik hard nodig heb. Het is echter wel verstandig om studievertraging te hebben of aan te vragen als je nog veel vakken hebt openstaan. Gelukkig is dat niet het geval bij mij.

Ik ben er eigenlijk wel mee eens, met deze heffing. Echter is dit wel een harde aanpak. Zo beseffen studenten wel dat ze goed hun best moeten doen. Ik heb zelf ook beter mijn best gedaan om deze consequenties te voorkomen.

Inte

rvie

w |

Mer

ve K

araM

an

Stud

ent

&

Boek

en

Wat vind je van stu-dievertraging? Dus

zie je het als iets negatiefs, of juist

positief en waarom? Wat denkt je omgeving

over studievertraging

Wat denk je over de ‘Halbe-heffing’

welke het nieuwe kabinet wilt invoeren? Heeft dit

gevolgen en wat zijn de gevolgen voor je plannen met je

studie?

1

2

3

Ik ben een derdejaars pedagogiek studente aan de Hogeschool van Arnhem en Nijmegen. Zelf heb ik niet te maken met studievertraging. Het is wel zo dat ik in mijn omgeving mensen ken die te maken hebben met studievertraging door verschillende redenen.

In sommige gevallen is studievertraging een gevolg van de laksheid van de student. In andere gevallen kan het zijn dat de student vertraging oploopt door omstandighe-den of door studielast. Hierdoor vind ik dat een student het recht heeft op studievertraging en ik zie het niet als iets negatiefs. De meeste mensen in mijn omgeving zijn het eens met mij.

Ik vind dat alle studenten het recht hebben om de ruimte te krijgen om hun studie op hun eigen manier en tempo af te ronden. Ik denk dat de ‘Halbe-heffing’ voor veel studenten een last of een belemmering zou zijn. Het kan de prestatiedruk op studenten verhogen. Voor mij heeft deze heffing verder geen gevolgen.

Nee, tot nu toe heb ik geen studievertraging opgelo-pen. Misschien kan ik wel vertraging oplopen als ik mijn bachelor niet binnen drie jaar kan afronden. Bachelorvak-ken volgen in je master zal denk ik niet meevallen, daar-naast moet je ook een scriptie schrijven in je masterjaar.

Studievertraging betekent voor mij iets negatiefs. Ik voel me dan als een bergbeklimmer die beneden is blijven hangen. Ik vind dat je een driejarige studie ook binnen drie jaar moet afronden, tenzij er uitzonderingen zijn na-tuurlijk. Anderzijds kun je tijdens je studievertraging ook veel nuttige dingen doen, zoals stage lopen en naar het buitenland gaan.

Ik ben er helemaal tegen. Ik vind juist dat het kabinet studenten moet motiveren om te studeren. Met zo’n beleid zet je een stok achter de deur, studenten hebben dan de neiging om snel op te geven als het soms niet lekker loopt. In het ergste geval zien aankomend studenten helemaal af van een zware studie.

Heb je studievertraging opgelopen, of is er een kans dat

je studievertraging zal hebben? Zo ja: wat is de reden van de studiever-

traging?

Merve Çiftçi (19)

Studie: 2e jaars Bedrijfseconomie @

Hogeschool arnhem nijmegen Hatice Eker (22)

Studie: 3e jaars nederlands recht @

radboud Universiteit nijmegenGülay Taştan (23)

Studie: 3e jaars Pedagogiek @ Hogeschool

van arnhem en nijmegen

Mic

ro-w

ave

Op 31 maart 2011 schreef De Telegraaf: “Twee mensen dood door familiedrama Rotterdam.”

Het woord fami-liedrama is meerdere malen weergegeven in de berichtgeving van de Nederlandse media. Als dit tragi-sche gebeurtenis niet door twee autochto-nen maar allochto-nen (in het bijzonder Turken en Marokka-nen) werd gepleegd was de berichtgeving toch heel anders be-

licht. Geen familiedrama maar eerwraak.

Bij familie en drama zal je gauw denken aan een onschuldig maar toch een iets kwetsbaar incident. Daarentegen eer en wraak waarbij je denkt aan een fa-tale moord wat opzettelijk gepleegd is. Het is duidelijk dat de Nederlandse media niet neutraal is met dit soort kwesties.

Zeynep Taylan

talige theater atelier wat wij hebben opgericht!

Iffet: Waar zie je Dil-Dade over 10 jaar?

Cengiz: We zitten nu in de 3e sei-zoen en er komen steeds nieuwe leer-lingen bij.

We hebben inmiddels 70 leerlin-gen. Nu moeten we echt selectief zijn. We hebben veel aanmeldingen. Als ik een grafiek zou moeten tekenen en als ik dan kijk naar de kwaliteit dan denk ik dat we het best ver zullen schop-pen. We hebben nu 3 Dil-Dade groe-pen. 2 in Rotterdam en 1 in Enschede. Het is echt een uit de hand gelopen hobby. De groep wordt alsmaar groter en groter. Daar ben ik erg trots op!

Iffet: Ik kan niet wachten tot we weer op het podium staan!

Mesut: Op naar 2 en 3 juni, want dan staan we weer op het podium in Theater Zuidplein!

Irem: We bereiden ons nu daarop. We gaan weer 8 sketches uitvoeren. Dat wordt weer een lach-avond!

Mesut: De rest blijft een verrassing, we gaan niets verklappen!

Hiervoor hebben we twee voorstel-lingen gegeven. ‘Gülmeyen evde kalsin’ en ‘Ne olursan ol yine gül’. Dat waren echt succesvolle voorstellingen. Deze wordt ook even succesvol!

En Vedat Gultekin gaat topless optre-den, dus voor hen die het willen zien ...

Iffet: Haha! Grappemaker!

Irem: Kijk hoe we omgaan met de leraar. Grappen zijn altijd welkom bij Vedat Gültekin. We zijn net vrienden, collega’s en familie van elkaar. Als we maar niet te ver gaan.

Iffet: Het wordt duidelijk een goede show! Met zo een leraar en collega’s als jullie .. Ik heb er echt zin in!

Cengiz: Nog even geduld Iffet. Het is bijna zover!

Voor de mensen die een kaartje wil-len kopen raad ik aan om onze facebook pagina te volgen. Ze zijn nog niet in ver-koop maar zodra we de kaarten binnen hebben zijn ze al snel uitverkocht.

Mesut: Het gaat zo snel! Voordat wij zelf de kaarten zien zijn ze al uit-verkocht!

Irem: Haha! Dat klopt. Binnen 8 uur waren de 320 kaarten al op!

Iffet: Wat een gevoel was dat! Cen-giz, waar moeten de mensen die zich willen aanmelden om ook mee te doen aan Dil-Dade aan voldoen?

Mesut: Een figuur van 90,60,90!Cengiz: Haha, nee hoor. Een posi-

tieve instelling is het allerbelangrijkste. De eerste 3 weken is een proeftijd, we kijken of de samenwerking goed gaat of niet. Iedereen is welkom tussen de 18 en 24 jaar!

Iffet: Jongens, ik bedank jullie voor dit gesprek! En allen veel succes op 2 en 3 juni. Zoals wij dat zeggen in ‘thea-tertaal’ TOI TOI TOI.

Page 32: Haber Gazetesi - Nr.14

"Zo min mogelijk de natuur aantasten"

Aan de Avans Ho-geschool en Hoge-school Zeeland stu-

deren wij beiden de opleiding Bouwkunde. Esra studeert dit jaar af bij Avans Hogescholen in Den Bosch en Busra bij de Hogeschool Zeeland. Wij heb-ben ervoor gekozen om samen af te studeren bij het gerenom-meerd architectenbureau Broekbakema in Rotterdam. Samen werken wij aan de school “Leerpark Presikhaaf” in Arnhem.

De school is gesitueerd in een park. Aan ons is de op-dracht gegeven deze school duurzamer te maken en be-ter te laten integreren in het landschap. We proberen zo veel mogelijk beplanting toe te passen op het dak en probe-ren zo min mogelijk energie-verbruik te behalen door het toepassen van duurzame in-stallaties als de warmtepomp in de grond.

Onder duurzaamheid wordt ook de beleving van

de gebruikers verstaan. Door een goed geregeld ventilatie-systeem toe te passen op het gebouw, dus door een frisse school, wordt het ziektever-zuim minder en zullen de scholieren beter presteren. Het is belangrijk dat de school zoveel mogelijk voldoet aan de wensen van de gebruikers en dat ze de school zien als hun tweede thuis. Zo krijgt de school een langere levensduur.

Een langere levensduur behaal je ook met duurzaam materiaalgebruik. De materia-len moeten zo min mogelijk de natuur aantasten. Ze worden op duurzaamheid getest van winning van het materiaal tot onderhoud ervan.

In juni hopen we klaar te zijn met onze studie en we zul-len in september starten met onze master-studie architec-tuur.

Büşra Çoban en Esra Koçak

p. 2

4

FOTO-INTERVIEW

Aslı Bolat is fulltime maatschappe-lijk werkster bij Stichting Aanzet. Zij begeleidt mensen met ‘psychosociale’ problemen en ondersteunt ze hierin. Ze geeft ook o.a de assertiviteitstrai-ning aan groepen, waarin opkomen voor jezelf centraal staat. Asli zegt:

“We hebben binnen de stichting maat-schappelijk werk, sociaal raadslieden werk en school maatschappelijk werk. Ik werk er full time en heb drie keer per week spreekuur met clienten.

"Het was altijd mijn droom geweest om mensen te helpen"

Veel Turkse jongeren vullen hun weekend met een uitje naar de bioscoop, een Turks restaurant met live muziek of een concert van bijvoorbeeld Tarkan. Voor de 1e generatie Turken in Nederland is dit nogal onbekend. Voor hen was de theaterzaal de ultieme uitgaansplek in de tijd dat ze nog leefden in Turkije in de jaren 60. Een kaartje voor heel de familie om een voorstelling bij te wonen van Zeki Alasya en Metin Akpinar was de avond om de lachspieren te trainen! Maar de lol was over toen onze ouders emigreerden naar Nederland in de jaren 70. Metin en

Zeki werden gemist! We hadden dan wel een André van Duin maar men begreep zijn humor niet of sprak de Nederlandse taal niet. De Turkse theatermakers in Nederland waren toen op 5 vingers te tellen. Zij werden bezocht door de echte theaterlief-hebbers, aldus de fans van Met en Zek.

Inmiddels zijn er in Nederland nog maar 300 Turkse men-sen over die nog weleens een theatervoorstelling bijwonen. Opmerkelijk is dat sinds een paar jaar ook veel Turkse jongeren geïnteresseerd zijn in Turkstalig theater. En ik ben daar één van.

p.25

Beijerlandselaan 97 3074 EC Rotterdamtel: 010 484 56 71

www.juwelierbosporus.nl

Jongeren aan het woord

HOTTurkstalig theater is

Moderator | İffet Subaşı

p.30

SUCCESVOL ONDERNEMERVoordat ik het Maatschappelijk Ondersteunings Bureau (MOB) oprichtte, werkte ik al vijf jaar als maatschappelijk werker in verschillende Rotterdamse organisaties. Ik werkte o.a. bij de Rotterdamse stichting Zorg Compas en het daaruit voort-gekomen Centrum voor Trans-culturele Zorg. Ik zag de goede bedoelingen van de zorginstellingen maar zag óók hoe veranderende wet- en regelgeving en verandering van de financieringsstromen zoveel aandacht van de Nederlandse zorginstellingen opeiste, dat men aan echte interculturalisatie van de zorg niet meer toe kwam.

p.29

“In Nederland mag je als persoon de

beste zijn maar dat moet je wel

teruggeven aan het elftal. Samen ben je

veel beter.”

Ernest Faber

p.27

DONmez: Jaar:2 Nr: 14

DE BESTE KRANT VAN NEDERLAND

HABERhaber•nl ISSN:1879-9981APRIL 2011