gezİ dİrenİŞİ Üzerİne dÜŞÜnceler · haziran direnişi ve muhalif gazeteler: bir medya...

16
GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Editör: Özay Göztepe

Upload: others

Post on 24-Aug-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

GEZİ DİRENİŞİ

ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Editör: Özay Göztepe

Page 2: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

NotaBene Yayınları

GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Editör: Özay Göztepe

Kapak Tasarımı: Canis Döşemeci Başsüllü

Baskı ve Cilt: Hermes Tanıtım Ofset Baskı Hiz. Kağ. Ltd. Şti. Sertifika No: 14847Büyük Sanayi 1. Cad. No: 105 İskitler / ANKARA Tel: 0.312 384 34 32

1. Baskı2013

Ankara

ISBN : 978-605-5513-63-4

www.notabeneyayinlari.com facebook.com/NotaBeneYayinlari twitter.com/NotaBeneYayin© Renas Yayıncılık Matbaacılık Filmcilik Reklam Yazılım Donanım Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti.

Bankacı Sok. 18/1 Çankaya /Ankara Tel: 312 417 05 44 Sertifika No: 18074

Page 3: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

GEZİ DİRENİŞİ

ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Editör: Özay Göztepe

Page 4: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

Özay Göztepe

1975 yılında Alanya'da doğdu. Akdeniz Üniversitesi iktisat bölümünden mezun oldu. Akdeniz Üniversitesi kamu yönetimi bölümünde yüksek lisansını tamamladı ve halen aynı bölümde doktorasını yapıyor. Bir taraftan da "sendika.org'da" düzenli yazılar yazıyor ve muhabirlik yapıyor. 2012'de NotaBene Yayınları'ndan basılan "Güvencesizleştirme: Süreç, Yanılgı, Olanak" adlı bir kitabın editörlüğünü yapmış olan Özay Göztepe'nin çeşitli dergilerde ve kitaplarda yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunuyor.

Page 5: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

Selçuk Aklın

Onlara...

Page 6: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya
Page 7: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

İçindekilerÖnsöz Yerine: Rolün ReddiÖzay Göztepe

1- Sınıf, Rejim, Sol ve Mücadele Üzerine TartışmalarOlgunlaşmış Bir Sınıfsal Başkaldırı: Gezi DirenişiKorkut Boratav

İsyanın SınıflarıE.AhmetTonak

Sınıf, Toplumsal Muhalefet ve Siyasal Rejim Açısından Haziran İsyanıYalçın Bürkev

Gezi Parkı Olayı’nın Politik BağlamıMetin Özuğurlu

Gezi “Olayı”nın SınıfıErgin Yıldızoğlu

Gezi’den SonraErtuğrul Kürkçü

Tahrir de Taksim de Özgürlük İstiyor!Mustafa Sönmez

CAMİ ve AVM’nin İttifakından KIŞLA’yaFuat Ercan

Haziran Direnişi ve Doğrudan DemokrasiYasemin Özdek

2- Dünya Gözüyle Gezi DirenişiOrtadoğu’ya Dair Asıl Mesele, Hiçbir “Sosyal Demokrat” Seçeneğin OlmamasıdırAdam Hanieh

Devrim, Devrimci Olmayan Sınıflardan BaşlarJames Petras

“Modern İslam Projesi”, İslamcılığı Emperyalizmin İttifakı Olarak Evcilleştirme GirişimidirPrabhat Patnaik

9

13

15

21

29

45

55

67

73

89

111

127

129

141

149

Page 8: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

Sürekli Birikime Karşı Yanıt; Sürekli DevrimdirMichael Löwy

Zenginlik/Yoksulluk ve İsyan-Direniş Hareketleri: Türkiye ve BrezilyaBenan Eres

İhvan’dan AKP’ye Siyasal İslam Projesi ve Kapitalist MantıkKansu Yıldırım & Ebubekir Aykut

3- Toplumsal Hareketler ve Çeşitli Boyutlarıyla Gezi DirenişiRojava'yı Taksim'e Getirmek Şarttır!Sırrı Süreyya Önder

Gezi: Ütopik Parkta 19 Günİhsan Eliaçık

Gezi Direnişi ve Kadınlar Handan Koç

Gezi’de “LGBT’li” DirenişCihan Hüroğlu

Çarşı, Belki Bir Çimentoydu; Biber Gazı da Su Oldu...Beşiktaş Çarşı

Kafası Kıyak Beyaz Ekmekler: Katı Muhafazakâr Bir Benliğin Yeniden BütünlenişiTimur Oğuz

Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi DenemesiÖnder Özdemir

#dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya Üzerine NotlarD.Emrah Zıraman

Gezi’nerek Sanat: Bir Elim Gazda, Bir Elim SanattaBarış Yıldırım

Gezi Parkı, Uygulanan Hukuk ve Polis ŞiddetiAyhan Erdoğan

155

159

169

187189

195

199

207

215

231

241

255

265

277

Page 9: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

İsyanın Sınıfları...E. Ahmet Tonak1

Gezi Parkı sadece ülke sathında isyanı tetiklemekle kalmadı, aynı zamanda muazzam bir kavram kargaşasını da tetikledi. Katılanların kim olduğu sorusuna Erdoğan kendi cevabını verdi; anında hepimiz çapulcu olduk—bir tür lümpen proleter yani! Gezi, artı değer olarak ele alındı, incelendi—hepimiz bir tür üretken proleter olduk! Solun solundan, solun sağından, liberalinden, ulusalcısından ağız birliği etmişçesine katılanlara orta direk dendi; hepimiz bir anda orta sınıf mensupları olduk. Orta sınıf diyenlerden bazıları, muhtemelen daha Marksizan bir tınısı olduğu için, bazen küçük burjuva terimini de ter-cih ettiler. Orta sınıf’ın başına yeni’yi ekleyenler, “yok canım, bunun neresi ‘yeni’, bildiğimiz orta sınıf” diye karşı çıkanlar da oldu. “Yeni orta sınıf”çılar arasında bu terimi sadece Anadolu Kaplanları’na mü-tenasip görenler, sonra isyan başlayınca çark edip görüş değiştiren-ler, yanar dönerler vs. vs. Abartmıyorum, bunların hepsi yakıştırıldı isyancılara, cümleten yaşadık, gördük.2 Tek tük istisnaları dışarda bırakacak olursak, göremediğimiz adlandırma emekçiler, işçiler, yani Marksist jargonla söyleyecek olursak, proleterler idi.

O zaman şu soruya cevap vermek gerekiyor: Gerçekten isyancı-ların çoğunluğu işçi olmadığı için mi bu kavrama itibar edilmemişti, yoksa kavramsal bir sorun mu vardı? İsyanın başından beri sorunun 1 İstanbul Bilgi Üniversitesi.2 Bu konuda Agora Yayınları’ndan çıkan Kent Hakkı’ndan İsyan’a adlı kitapçıkta bu tür kullanımları ele alıp eleştirdiğim yazılara bakılabilir.

NEREDESİN SPARTAKÜS :(

Page 10: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

22 Gezi Direnişi Üzerine Düşünceler

kavramsal olduğunu her fırsatta söylüyor, yanlış kullanım örnekleri veriyor ve orta sınıf yakıştırmasının siyasi sonuçlarına dikkat çekiyor-dum. Bu kısa notta Marksist açıdan sınıf kavramının belirleyenlerini, ölçütlerini kısaca tekrar belirttikten sonra, hem işçi sınıfı hem de orta sınıf ve yukarıda da değindiğim gibi bazen onun yerine kullanılan küçük burjuvazi kategorileri üzerinde kısaca duracağım. Konuyu so-mutlayabilmek, Gezi’ye taşıyabilmek için sınıfları haritalamaya da zaman zaman girmek gerekecek.

Şunu eklemekte de yarar var: Sınıfları belirlemek, sınıf konumları-nı, pozisyonlarını tayin etmeye çalışmak saf akademik bir çaba olarak görülmemelidir. Sınıfları biribirinden ayıran hatların ve ölçütlerin net bir şekilde belirlenmesi, sınıf çelişkileri hissedilmeye başladığında kimin kimle birlikte, kime karşı mücadele etmeye muhtemelen daha yatkın olacağını ön görmeye hizmet eder. Bu bakımdan hayatidir. İçinden geçtiğimiz dönemin nelere gebe olduğunu tam olarak kesti-remeyebiliriz, ama muazzam sosyal patlamalara hazırlıklı olmamız gerektiğini biliyoruz.

Sınıflar Nasıl Belirlenir?

“Marksist açıdan sınıf kavramının belirleyenleri, ölçütleri” ifadesi sınıf kavramının Marksist olmayan perspektifler tarafından da kulla-nıldığı ve her yaklaşımın kendine özgü tanım ve ölçütleri olduğunu ima eder. Nitekim, eski Yunan düşünürlerinin sınıf kavramını kul-landıklarını ve sınıfları tasnif edebilmek için servet miktarını referans aldıklarını, yani nicel ölçütü tercih ettiklerini biliyoruz. Dolayısıyla, toplumsal adaletin servetin sınıflar arasında eşit dağılımı ile sağla-nabileceği görüşünün ta o dönemlerde geliştirilmiş olması doğaldır. Ayrıca, hem Marksizm dışı hem de Marksizm içi görüşler tarafından sınıfların tasnifinde güç/kudret (power) sahibi olup olmama, bunu bir başkası üzerine uygulayabilme potansiyelini haiz olma da kullanıla-gelmiştir. Daha sonraki dönemlerde, gelir, statü, hayat tarzı vs. ölçüt-lerinin de sınıf ölçütü olarak kullanıldığı malumumuz.

Modern iktisat Adam Smith ve David Ricardo ile, yani Klasik ekol ile başlatılır. Ricardo, magnum opus’unda, Ekonomi Politiğin ve

Page 11: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

23 İsyanın Sınıfları

Vergilendirmenin İlkeleri’nde, toplumun toprak, sermaye ve emek sahipleri olmak üzere üç sınıftan müteşekkil olduğu konusunda son derece nettir. Görüldüğü üzere, Ricardo’da neye sahip olunduğu, yani mülkiyet sınıf ölçütüdür.

Marx’ın, Klasik ekonomi politiği eleştirerek kendi emek değer teo-risi temelli teorik dünyasını kurarken Ricardo’nun üçlü sınıf tasnifine karşı çıkmadığını, ama sınıf ölçütü konusunda farklılaştığını biliyoruz. Ayrıca, 1848’de Engels ile birlikte yazdığı Komünist Manifesto’ya “bugüne kadarki bütün toplumların tarihi sınıf mücadeleleri tarihi-dir” cümlesi ile başlayacak kadar sınıf kavramını tarihi maddeci yak-laşımının merkezine yerleştirdiği de malumumuz.

O zaman Marx’ın orjinalliği nerededir, sınıf’ları tasnif için geliştir-diği kıstas nedir? Sınıf ölçütünün belirlendiği alan Marx için tartışma-sız bir biçimde toplumsal üretim alanıdır. Kişiler adeta kendilerini toplumsal üretim alanı içinde bir yerde bulurlar, konumlanırlar. Bu konumun kendisi sınıf ölçütünün esasıdır, ana belirleyenidir. O za-man konumun nasıl belirlendiğini açmak gerekir. En özlü şekilde ifa-de edecek olursak, kişilerin üretim araçları ile ilişkileri, onlara sahip olup olmadıkları, dolayısıyla kontrol hakkının ellerinde olup olmadığı bu sınıfsal konumu tayin eder. “Sahip olmak” mülkiyet edinme de-mektir; dolayısıyla üretim araçlarının mülkiyeti’nin esas belirleyen olduğunu söylemiş oluyoruz.

Sınıf ölçütü bu genelliğiyle dile getirildiğinde, Marksist teoriye aşina olan okuyucuda bilineni tekrar etmiş olduğumuz izlenimi do-ğabilir. Eğer sınıf ölçütü olarak bu esas belirleyenle yetinip üretim (hatta dağıtım) alanında kişilerin birbirleriyle girdikleri maddi ilişki-leri dikkate almaksızın kişileri sınıflara yerleştirme işinden (harita-lama) imtina etmiş olsa idik bu izlenim haklı olabilirdi. Şüphesiz bu kısa yazı bağlamında bu söylediklerimizi ayrıntılı olarak yapmamız mümkün değil.3 Yine de, Gezi İsyanı bağlamında orta sınıf teriminin

3 Yer darlığı yüzünden ayrıntısına giremeyeceğimiz bu tür konular için özellikle iki yazıyı tavsiye ederim: S. Savran ve E. Ahmet Tonak, “Üretken Olan ve Olmayan Emek: Açıklığa Kavuşturma ve Sınıflandırma Denemesi”, Praksis, Sayı: 16, 2007; S. Savran,”Sınıfları harita-lamak: Sınıflar birbirinden nasıl ayrılır?” Devrimci Marksizm, Sayı: 6-7, 2009.

Page 12: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

24 Gezi Direnişi Üzerine Düşünceler

tartışmalarda yoğun bir biçimde kullanıldığını dikkate alarak, bazı haritalama örnekleri ile görüşümüzü netleştirmeye özen gösterece-ğiz. Fiili siyaset içinde son derece önemli olmakla birlikte, kişilerin kendilerini, kültürel ve ideolojik oryantasyonlarını nasıl gördüklerini konumuz itibariyle önemsiz bulduğumu belirteyim. Bu görüşün, sı-nıfların tanımlanmasına maddeci açıdan yaklaşım ile tutarlı olduğu-nu, aksini benimsemenin Marksizm dışı sayılması gerektiğini düşün-düğümüzü de ekleyelim.4

Sınıf tanımlamasının özellikle üretim (ve yeniden üretim) alanı içinde yapılıyor olması üretimin dışında ekonomik kertenin diğer asli alanları olan dolaşım, bölüşüm ve tüketim faaliyetlerini de ta-nımlamayı gerektirir. Kaldı ki, bu yolla sağlanacak berraklık 1970’li yıllardan bu yana sınıf ölçütü olarak kullanılagelen üretken olan ve olmayan emek ayrımı üzerine ne düşündüğümüzü de açıkça belirtme imkanı verecektir.

Üretim, dolaşım, bölüşüm ve tüketim faaliyetlerinden ilk ikisi-nin emek harcanan faaliyetler, bölüşüm ve tüketim faaliyetlerinin ise emek harcanmayan faaliyetler olduğu açık. Dolayısıyla, en ge-nel anlamı ile emekçi terimi, sadece üretim ve dolaşım (ticaret ve finans) alanlarında çalışanlar için kullanılabilir. Kapitalizm özelin-de ise emekçi, işçi ve proleter kategorilerini eş anlamlı bir biçim-de kullandığımızda üretim araçları mülkiyeti ayrıca önem kazanır. Zaten, bizatihi kapitalizmin ortaya çıkışı ilkin köylülerin, daha sonra zanaatkarların üretim araçlarından koparılmasını, bu anlamda mülk-süzleştirilmelerini tarihi bir ön koşul olarak dayatmıştır. Kapitalist üretim tarzının iki ana sınıfının, burjuvazi ile proletaryanın biribirleri ile ilişkililiği içinde tanımlanabilmeleri bu sözünü ettiğimiz mülk-süzleştirme sürecinin nihai sonucudur. Artık, üretim araçlarından “özgürleştirilmiş” emekçiler, üretim araçlarının özel mülkiyetine, 4 “İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değildir; tam tersine, onların bilincini belirle-yen, toplumsal varlıklarıdır.... Nasıl ki, bir kimse hakkında, kendisi için taşıdığı fikre daya-nılarak bir hüküm verilmezse, böyle bir altüst oluş dönemi hakkında da, bu dönemin kendi kendini değerlendirmesi gözönünde tutularak, bir hükme varılamaz, tam tersine, bu değerlen-dirmeleri maddi hayatın çelişkileriyle, toplumsal üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çatışmayla açıklamak gerekir.” K. Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, Ankara: Sol Yayınları, 1974, s. 23-4.

Page 13: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

25 İsyanın Sınıfları

dolayısıyla kontrolüne sahip kapitalistler için çalışmak zorundadır. Çalışmazlarsa, emek güçlerini satmazlarsa hayatlarını sürdüremeye-cek bu mülksüzler ordusu işçi sınıfının, proletaryanın kendisidir.

Dolaşımın, adı üstünde, üretim olmadığı aşikar. Üretim dışı bir ekonomik faaliyette, dolaşım alanında üretim aracından, onun özel mülkiyetinden söz etmek ilk ağızda garip kaçabilir. Dolaşım faaliyeti ile iştigal eden, finans sektörünün kapitalist bir şirketini, örneğin har-hangi bir bankayı gözümüzde canlandıralım. Bankanın binası, bilgisa-yarları, ATM’leri vb. söz konusu dolaşım faaliyetini yürütebilmek için yatırılması gerekli sermayenin değişmez bölümüdür ve bu anlamda “üretim” aracı olarak görülmesinde bir sakınca yoktur. Bu kapitalist işletmede de tıpkı üretim alanının kapitalistleri gibi banka sahibi söz konusu sabit sermayenin (üretim araçlarının) özel mülkiyetine sahip-tir. Aynı bankanın üretim dışı, dolaşım faaliyetini yürütmek üzere is-tihdam edilmiş emekçileri de işçi sınıfının asli üyeleridir.

Bazı Marksistler üretim ve dolaşım faaliyetleri arasındaki nitelik-sel farklılıktan yola çıkarak sınıfların tanımlanması için yeni ölçütler türetmeyi denediler. Bu faaliyetler arasındaki fark, üretken olan ve olmayan emek ayrımı için tabii ki önemlidir. Dolaşımın üretim dışı bir faaliyet olması bu alanda çalışanların da üretken olmayan emek-çiler olarak tasnif edilmelerini gerektirir. Fakat, bu tasniften hareket-le üretken olmayan emekçileri işçi sınıfının dışında bırakmak, hatta önemli bir kısmını “orta sınıf” mensubu saymak aşağıda değineceği-miz üzere sorunludur.

Buraya kadar söylediklerimizden, işçi olmanın temel koşulunun, sadece ve sadece üretim araçları mülkiyetine sahip olunmadığı için emek gücünü ücret veya maaş karşılığında kapitalist işletmeye (bazen devlete) satmak olduğu çıkar. Tanımın bu şekilde yapılmış olmasının önemini ne kadar vurgulasak yeridir. Çünkü, hem yıllardır süren pro-letarya tartışmaları hem de yakın dönemde, Gezi isyanı vesilesiyle baş tacı edilen orta sınıf yakıştırmaları, işçi sınıfının tanımlayıcı öl-çütüne ilişkin kavramsal bulanıklıktan ziyadesiyle nasibini almıştır.

Page 14: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

26 Gezi Direnişi Üzerine Düşünceler

Gezi İsyanı ve Orta Sınıf

Toplumsal Tarih’te yayınlanan yazımda yaptığım tespiti tekrarla-makta yarar görüyorum5: Gerçekliğin kendisi genellikle geriden ge-len teorinin kategorik kutularına sığmayınca kavramsal banallık baş gösterir. Haziran direnişçilerinin başına da bu geldi. Direndiler, ‘orta sınıf’ kutusuna sığmadılar.

Amerikan sosyolojisinin başımıza musallat ettiği onca kutudan biri de “orta sınıf” kategorisidir. İlkin, Marx sosyolog yapıldı, sonra da Marx’ın işçi sınıfı kategorisi bu “orta sınıf” yakıştırması ile piçleş-tirildi. Aslında, gelir gruplarının sıralamasına dayanan “orta sınıf”, tasnif ölçütlerinin esnekliğine, grup sınırlarının nasıl belirlendiğine bağlı olarak bazen abartılan bazen azımsanan bir nüfus kesimidir. Bu nüfusun çoğunluğu emek gücünü sermayeye satan bildiğimiz işçi sını-fının asli üyesidir, bir kısmı ise emek gücünü kamu işletmelerine satan emekçilerdir. Çalışma koşulları ve işveren farklılaşması da haliyle bu kesim içinde muazzam gelir ve hayat tarzı çeşitliliği olarak tezahür eder. Haziran direnişine katılanların, bizzat gözlemleyenlerin çeşitli-lik vurgusunun kaynağını kısmen bu emekçi nüfusun kompozisyonu-nun çeşitliliğinde aramak gerekir.

“Orta sınıf” kategorisinin (ki Gezi isyanı sırasında bu kategorinin tekrar baş tacı edilmesi üzerine kendisine sorulan bir soruya verdiği cevapta Korkut Boratav “orta sınıf”a “kavram mertebesine layık ol-mayan iki sözcükten ibaret” bir terim demeyi tercih eder6) kavram-sallaştırılmasının tarihi bu yazı bağlamında özetlenemeyecek kadar uzun. Sadece, Marksistler arasında kullanımına bir iki örnek vererek, hangi teorik gerekçe/ölçüt ile çalışanların önemli bir kesimini “orta sınıf” kapsamında ele aldıklarına değinmek istiyoruz.

Nicos Poulantzas 1970’lerde, sadece kol emeği harcayan işçile-ri üretken ve işçi sınıfının asli üyeleri olarak görüyor, geri kalan 5 E. Ahmet Tonak, “Haziran Direnişi Tahayyülleri”, Toplumsal Tarih, Sayı: 235, Temmuz, 2013.6 Korkut Boratav’la Özay Göztepe tarafından www.sendika.org sitesi için yapılan 16 Haziran 2013 tarihli görüşme: “Korkut Boratav, Gezi Direnişi’ni Değerlendirdi: Olgunluşmış Bir Sınıfsal Başkaldırı”(Erişim Adresi: http://www.sendika.org/2013/06/her-yer-taksim-her-ye-r-direnis-bu-isci-sinifinin-tarihsel-ozlemi-olan-sinirsiz-dolaysiz-demokrasi-cagrisidir-korkut-boratav/)

Page 15: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

27 İsyanın Sınıfları

ücretlileri ise (yani, üretken olmayan emekçileri) yeni küçük burju-vazi olarak tanımlıyordu7. Poulantzas ekonomik kerteyi ele alarak geliştirdiği sınıf ölçütünün yanı sıra ideolojik ve politik kertelerden de, özellikle güç ilişkilerine dayanan ek ölçütler geliştirmişti. Bu yaklaşımın sorunlu yanı, emek gücünü satarak yaşamaktan başka bir seçeneği olmayan üretim dışı alanlarda istihdam edilen işçileri çalış-tıkları faaliyet alanı yüzünden (mesela dolaşım alanında bir bankada çalıştığı için) işçi sınıfı dışında bırakmasıdır. Poulantzas’ın üretken olan ve olmayan emekçiler ayrımı için kullandığı ölçütün Marx’tan çok Adam Smith’e yakın oluşu, artık değer üretimi ile kol emeği ara-sında (dolayısıyla kol emeği ile sömürü arasında) kurduğu zorlama nedensellik ilişkisi de yaklaşımının diğer sorunlu yanlarıdır.

Poulantzas’ın etkisi Marksistler arasında oldukça yaygındır. Bu etkinin değişik tezahürlerini tek tek ele almak, bu yazı bağlamında mümkün değil.8 Fakat, Stephen A. Resnick ve Richard D. Wolff’un sınıf ölçütünü, sözkonusu yaklaşımın kabul gören bir varyantı olduğu için kısaca görelim9. Resnick ve Wolff, sınıf ölçütü olarak artık üre-timinin kullanılmasını öneriyor. Bu yaklaşımın Poulantzas’inkinden tek farkı, üretken emekçileri sadece kol emekçileri ile sınırlamaması. Resnick ve Wolff kafa emeğini kullanarak artık üreten emekçileri de üretken sayıyor. Öte yandan, işçi sınıfını sadece üretken emekçilerden müteşekkil görmeleri bakımından Poulantzas’ın yaklaşımını temelde benimsediklerini söylemek mümkün.

Bilindiği gibi Marksist açıdan sömürü, doğrudan artık üretimine ilişkilendirilerek tanımlanır. Sömürü olması için artık üretilmiş ve üretimi kontrol eden tarafından el konulmuş olması gerekir. Yukarıda kısaca değindiğimiz her iki örnekte de sömürülen kesim olarak sadece artık değer üreten üretken emekçiler görüldüğünden, sadece bu grup işçi sınıfı ile özdeşleştirilmekte. Oysa, üretken olmayan ücretli emek-çiler her ne kadar artık değerin sadece paylaşımına, dolaşımına dönük

7 Poulantzas, Nicos, Classes in Contemporary Capitalism, London: NLB, 1975.8 Mesela, Negri-Hardt’ın oldukça gevşek bir biçimde geliştirdikleri maddi olmayan emek teri-mi üzerine inşa ettikleri onca siyasi öneri başlı başına ayrı bir yazı konusu.9 Stephen A. Resnick ve Richard D. Wolff, Knowledge and Class: A Marxian Critique of Political Economy, Chicago: University of Chicago Press, 1987.

Page 16: GEZİ DİRENİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER · Haziran Direnişi ve Muhalif Gazeteler: Bir Medya Analizi Denemesi Önder Özdemir #dirensosyalmedya Gezi Direnişleri ve Sosyal Medya

28 Gezi Direnişi Üzerine Düşünceler

faaliyetlerle iştigal etseler de bizim yukarıda geliştirdiğimiz ölçüte göre proletaryanın asli mensuplarıdır.10

Gezi isyanı katılımcılarının çoğunluğunu “orta sınıf” olarak nitele-yenler arasında zaman zaman küçük burjuvazi kavramını “orta sınıf” yerine, aynı şeymişçesine kullananlar da oldu. Oysa, küçük burjuvazi Marksist teorinin, “orta sınıf” ise ana akım sosyolojinin kavramlarıdır. O yüzden küçük burjuvazi de tıpkı diğer iki ana sınıf gibi üretim araç-ları mülkiyeti ölçütü kullanılarak tanımlanır. Savran’ın da belirttiği gibi küçük burjuvazi burjuvazinin küçüğü değildir. Çünkü küçük bur-juvazi, burjuvazi değildir; ücretli emekçi istihdam etse bile tanımsal karakteristiği (KOBİ patronlarından farklı olarak) kendisinin de bilfiil çalışmasıdır. Üretim araçlarının mülkiyetine sahiptir ve kendi emeği-ni kullanarak üretim yapar. Haritalamak gerekirse şunları sayabiliriz: “Küçük çiftçiler; bakkallar; oto tamir atölyeleri; marangoz atölyeleri; ayakkabı tamircileri; ... manavlar, kendi minibüsünün veya taksisinin sahibi olan şöför vb.”11 “Orta sınıf” yerine kullanılsın veya kullanıl-masın, şahsi gözlemim odur ki küçük burjuvazi isyana en uzak duran kesimlerin başında gelmiştir.

İsyana katılanlar kimdi o zaman? Ağırlıklı olarak işçiler, potan-siyel işçiler (öğrenciler), işçi çocukları, işsizler, hatta emekli işçiler. Boratav’a katılmamak elde değil: “(Direnenlerin) ezici çoğunluğunun toplumsal kaderi işgücünü satmaya mahkumiyettir; en ağır ‘ceza’ olan işsizlik ile birleşince aktif ve yedek emek ordusunun safları bunlardan oluşur. Haziran’da kendiliğinden bir sınıf hareketi içinde sokaklara döküldüler ve direnme içinde sınıfın (kol ve kafa emekçileri ayrımı gibi) içsel bölünmeleri silinip gitti.”12

Ayakların baş olmasının zamanı çoktan gelmiştir.

10 Üretken olmayan emekçilerin sömürüldüğünü ve bu sömürünün nicel olarak tespit edilebi-leceğini gösterdiğimiz bir çalışma olarak Y. Karahanoğulları ve E. Ahmet Tonak, “Türkiye’de Üretken Olmayan İşçiler Sömürülmüyorlar mı?”, Toplum ve Hekim, Mart-Nisan, 2009.11 Savran, age, 2009.12 K. Boratav, “Sözün Bittiği Yer”, Sol, 13 Ağustos, 2013. (Erişim Adresi: http://haber.sol.org.tr/yazarlar/korkut-boratav/sozun-bittigi-yer-77931)