genel kamu hukuku ders notlari (2018)...genel kamu hukuku ders notlari (2018) kamu ve özel hukuk...

27
GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk ilişkisinin taraflarıdır. İlişkinin taraflarından biri devlet ise uygulanacak hukuk, kamu hukukudur. Bu ayrımın gerekçesi olarak; devletin egemenliği (üstün gücü) gösterilir. Kamu hukuku ilişkilerinde devlet tarafının ‘buyurma yetkisi’ olduğu için ilişkide egemen ilke ‘altlık=üstlük’ ilkesidir. Genel Kamu Hukuku’nun (GKH) yeri de Kamu Hukuku’dur. Ancak Genel Kamu Hukuku’nu diğer hukuk dallarından ayıran önemli bir özelliği, kuramsal açıdan incelenen özelliklerinin yanında, toplumsal-bireysel düzeyde sonuçlar doğuran ve ortaya çıkan karşılıklı çıkarlar ve savlar sonucunda mahkemeler önünde yargılama konusu olabilen uygulamalarını da olmasıdır. Genel Kamu Hukuku’nun öncelikli konusu devletler; daha sonra ise kişilerin hak ve hürrüyetleridir. Genel Kamu Hukuku, devleti, bütün nitelikleri ve işlevleri bakımından bir bütün olarak, güncel pozitif hukuk verilerine bağlı kalmadan, tarihsel gelişimi içinde incelemeyi amaçlar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında önem kazanan ‘insan hakları’ kavramı da Genel Kamu Hukuku’na yeni bir boyut getirmiş ve devletin yalnızca ‘devlet’ kavramı kapsamında değil, devlet tarafından yönetilenlerin de GKH’nun inceleme alanına girmesini sağlamıştır. Bu, devlet iktidarının bu açıdan sınırlandırılmasına katkı sağlamıştır. Böylece, devlet iktidarının içhukuk bağlamından sınırlandırılması bağlamında temel hak ve özgürlükler, uluslarası hukuk bağlamında sınırlandırılması bağlamında ise insan hakları kavramları incelenmeye başlanmıştır. BAZI KAVRAMLAR Imperium Gücü: Roma hukukuna ait bir kavramdır. Devletin ayrıcalıklarına dahil olan güç, zor kullanma ve emretme yetkisi olarak tanımlanan kamu gücüdür. Yasal Buyruk Gücü: Devletin içhukukunu kendi vatandaşları üzerinde uygulaması gücüdür. DEVLETLER (GİRİŞ) Devlet, insanların, siyasi birlik olarak örgütlenmeleridir. Bu örgütlenme, diğer tüm örgütlenmelerden ve birliklerden üstündür. Bu üstünlük hukukidir. Devlet, ülke sınırları içerisinde herkesin uyacağı yasaları belirler, yürütür ve devletin yasalarına uymayanlar müeyyidelerle karşılaşır. Devlet, herkes için bağlayıcı kararlar almaya yetkili kurumlar bütünüdür; toplumda, otoritesi en yüksek olan ve meşru bir cebir gücüne sahip olan yapılanmadır. Meşru şiddet tekeline de sadece devlet sahiptir. Devletin en önemli özelliği merkezileşmiş ve kurumsallaşmış olmasıdır.

Upload: others

Post on 24-Jan-2020

226 views

Category:

Documents


6 download

TRANSCRIPT

Page 1: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)

Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk ilişkisinin taraflarıdır. İlişkinin

taraflarından biri devlet ise uygulanacak hukuk, kamu hukukudur. Bu ayrımın gerekçesi olarak;

devletin egemenliği (üstün gücü) gösterilir. Kamu hukuku ilişkilerinde devlet tarafının

‘buyurma yetkisi’ olduğu için ilişkide egemen ilke ‘altlık=üstlük’ ilkesidir.

Genel Kamu Hukuku’nun (GKH) yeri de Kamu Hukuku’dur. Ancak Genel Kamu

Hukuku’nu diğer hukuk dallarından ayıran önemli bir özelliği, kuramsal açıdan incelenen

özelliklerinin yanında, toplumsal-bireysel düzeyde sonuçlar doğuran ve ortaya çıkan karşılıklı

çıkarlar ve savlar sonucunda mahkemeler önünde yargılama konusu olabilen uygulamalarını

da olmasıdır.

Genel Kamu Hukuku’nun öncelikli konusu devletler; daha sonra ise kişilerin hak ve

hürrüyetleridir. Genel Kamu Hukuku, devleti, bütün nitelikleri ve işlevleri bakımından bir

bütün olarak, güncel pozitif hukuk verilerine bağlı kalmadan, tarihsel gelişimi içinde

incelemeyi amaçlar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında önem kazanan ‘insan hakları’ kavramı da

Genel Kamu Hukuku’na yeni bir boyut getirmiş ve devletin yalnızca ‘devlet’ kavramı

kapsamında değil, devlet tarafından yönetilenlerin de GKH’nun inceleme alanına girmesini

sağlamıştır. Bu, devlet iktidarının bu açıdan sınırlandırılmasına katkı sağlamıştır. Böylece,

devlet iktidarının içhukuk bağlamından sınırlandırılması bağlamında temel hak ve özgürlükler,

uluslarası hukuk bağlamında sınırlandırılması bağlamında ise insan hakları kavramları

incelenmeye başlanmıştır.

BAZI KAVRAMLAR

Imperium Gücü: Roma hukukuna ait bir kavramdır. Devletin ayrıcalıklarına dahil olan güç, zor

kullanma ve emretme yetkisi olarak tanımlanan kamu gücüdür.

Yasal Buyruk Gücü: Devletin içhukukunu kendi vatandaşları üzerinde uygulaması gücüdür.

DEVLETLER (GİRİŞ)

• Devlet, insanların, siyasi birlik olarak örgütlenmeleridir. Bu örgütlenme, diğer tüm

örgütlenmelerden ve birliklerden üstündür. Bu üstünlük hukukidir.

• Devlet, ülke sınırları içerisinde herkesin uyacağı yasaları belirler, yürütür ve devletin

yasalarına uymayanlar müeyyidelerle karşılaşır.

• Devlet, herkes için bağlayıcı kararlar almaya yetkili kurumlar bütünüdür; toplumda,

otoritesi en yüksek olan ve meşru bir cebir gücüne sahip olan yapılanmadır. Meşru şiddet

tekeline de sadece devlet sahiptir.

• Devletin en önemli özelliği merkezileşmiş ve kurumsallaşmış olmasıdır.

Page 2: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

• 16. yy’dan önce ortaya çıkan teşkilatlanmalara devlet örgütü denirdi. Modern devlet ise

16. yy’da ortaya çıkmıştır. 18. Yy’da ortaya çıkan ‘ulus devlet’ ise günümüze kadar

gelebilmiştir.

• Devletin ortaya çıkışı ile ilgili çeşitli teoriler vardır. Aile teorisi, devletin oluşmasından

önce ailenin var olduğunu ve devletin, ailelerin birleşmesi yoluyla ortaya çıktığını savunur.

Diğer bir görüş, toplum halinde yaşamanın, insanın doğası gereği olduğunu ve devletin bunun

doğal bir sonucu olarak ortaya çıktığını savunur. Bir başka görüş, devletin, insanların bireysel

düzeyde antlaşmaları yoluyla bağıtlanmış bir ‘toplum sözleşmesi’ ile devleti, bu sözleşmeye

taraf olan insanların yarattığını savunur. Başka bir görüş, toplumun bir kısmının istencinin,

diğer kısmına egemen olması ile devletin oluştuğunu öne sürer. Buna göre sınıflar ya da çeşitli

güç odakları arasında (ekonomik sebeplerle) çıkan kavgalarda baskın gelen grubun egemenliği

ile devletler meydana gelir. Biyolojik kurama göre ise devlet bir insan bedenine benzer; devlet,

insan gibi doğar ve organları vardır, insanlar da bu organların her birinde yer alarak devletin

yaşamasını sağlar.

DEVLETİN UNSURLARI VE TANIMI

Devlet; ülke (toprak), insan topluluğu (nüfus) ve iktidar (egemenlik) olmak üzere 3

unsurdan oluşur. Ülke ve insan topluluğu, devletin maddi unsurları; egemenlik ise manevi

unsurudur.

Ülke

Devlet yetkilerinin kullanıldığı alanı ve egemenlik sahasını belirler. Ülke sınırları,

uluslararası hukuka göre belirlenir. Kesin sınır kavramı ilk olarak modern devlet anlayışı ile

ortaya çıkmıştır.

İnsan

18. yy’da ortaya çıkan ulus devletten itibaren, devletin insan unsuru, ‘millet-ulus’

olarak ifade edilir. Bu ifadelerin hukuki karşılığı ise vatandaşlıktır. Millet olabilmekte asıl

unsurlar manevi unsurlardır (ortak mazi, ortak değerler vs.), maddi unsurlar ise tamamlayıcı

niteliktedir.

Vatandaşlık Bağı: Anayasal ülkelerde, devletten ve haklardan yararlanabilmek için o

ülkeye vatandaş olmak gerekir ve vatandaşık politik katılım hakkı vardır. Vatandaşlık, devlet

ve kişi arasındaki hukuki bağdır.

Page 3: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

İktidar / Egemenlik

Bu unsur, devleti diğer örgütlenmelerden ayıran en önemli unsurdur. İktidarlık ayrıca,

devleti, modern devletten önceki devlet birliklerinden de ayırır. Egemenlik, ülkede, tek-

mutlak-bölünmez-devredilemez ve en üstün olmayı gerektirir. Egemenlik ifadesini ilk kez

kullanan Jean Bodin’e göre bir yerde birden fazla buyuran güç varsa, orada devletten söz

edilemez. Egemenlik, bir devlet açısından siyasi birlik ve karar bütünlüğü anlamına gelir. Bu

anlamda ‘teorik düzeyde egemenlik’, feodalatiden, merkezi devlet yapısına geçişi sağlamıştır.

Teorik düzeyde egemenlik, devletin yönetme yetkisine kaynaklık eden en üstün otoritedir. Bu

güç; buyurma gücü, kesin karar gücü, son sözü söyleme yetkisi, emir ya da direktif verme gücü

şeklinde de ifade edilebilir. Pratik düzeyde egemenlik ise hukuki ve fiili olmak üzere iki

boyutludur. Hukuki düzeyde egemenlik, belirli bir coğrafyada, devletin hukuk düzenini

oluşturmak ve sürdürmek için yasal iktidarlığıdır. Buna ‘yasal egemenlik’ (jure) adı da verilir.

Hukuki egemenlik, devletin, yasama-yürütme-uygulama yetkileridir. Hukuki egemenlik,

ülkenin pozitif hukukunun oluştutulması ve uygulanmasına işarettir ve tüm devlet için ortak

özelliktir. Bu açıdan hukuki egemenlik, devletlerin ayırt edici ve zorunlu unsurudur. Hukuki

egemenlik, devletin hukuk aracılığı ile konuştuğu ve üstünlüğünü ortaya koyduğu alandır. Fiili

egemenlik (gerçek egemenlik de denir) ise egemenliğin siyasi boyutudur. Devletin hukuki

egemenliğine ilişkin yetkilerini kendisinin belirlemesi ve siyasi tercihleri doğrultusunda,

bağımsız şekilde bu yetkileri kullanabilmesi fiili egemenliğin varlığını gösterir. Bu ‘devletin iç

işlerine karışılmaması’ olgusudur ve bu prensip Westphelia Ant. ile benimsenmiştir. Fiili

egemenlik siyasi realite alanındaki son sözü söyleme gücüdür. Fiili egemenlik, özerklik olarak

kendini gösterir ve buna ‘De Facto’ egemenlik de denir. Özerklik, devletin kendi geleceği

üzerinde kendi iktidarının ve kontrolünün olmasıdır. Örneğin; her devletin uluslararası

antlaşma imzalayıp imzalamamaya karar verebilmesi… Fiili egemenliğin varlığının ayırt edici

unsuru, bir devletin böyle bir antlaşmayı baskı altında kalarak mı yoksa kendi isteğiyle mi

yapmış olmasıdır. Bazı yazarlara göre, ekonominin uluslararası hale gelmesi, teknolojik

gelişmeler, insan haklarının evrensel boyuta ulaşması ve uluslararası/bölgesel nitelikteki

örgütlenmelerin varlığı nedeni ile birçok devletin fiili egemenliğinin olmadığını

düşünmektedir. Hukuki egemenlik, resmi örgüt yapısıve kurumsal mekanizma yönüyle statik,

fiili egemenliğin ise dinamik olduğu söylenebilir. İki egemenlik türünün de ortak noktası, soyut

olan bir kavram olan buyurma gücünü pratikte somut ve algılanabilir hale getirmeleridir.

Ayrıca hukuksal egemenliği olan bir devletin, özerk bir yapıda ortaya çıkması gerçek bir

Page 4: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

egemenlikten söz ettirecektir vee bu da iki kavramın ilişkili olduğunu göstermektedir. Buna

rağmen, hukuki egemenlik her zaman fiili egemenliği garanti etmez ama fiili egemenlik,

hukuki egemenliği zorunlu kılar.

Devlet İktidarının Meşruluğu: Devlet iktidarı başlıca iki unsurdan oluşur; kuvvet

kullanımı (cebir gücü) ve bireylerin rızası (onayı). Sadece iktidara dayalı bir devlet varlığı

sürdürülemez; bu, halkın iktidarı meşru görmesine bağlıdır. Meşruluğun kesin bir tanımı

yoktur, toplumlara, yerlere ve zamana göre değişir, görecelidir. Meşru bir yönetim, temel

kriterleri toplumca onaylanan yönetimdir. Yasal yönetim de yasalara göre hareket eden bir

yönetimdir. Konsensüs ise toplumun büyük çoğunluğunun, devletin yönetim biçiçi ile ilgili

fikir birliği sağlamasıdır. Konsensüs ne kadar büyükse iktidar o kadar sağlam olur.

Meşruluğun kaynakları arasında; din, gelenekler, karizmatik liderlik ve pozitif hukuk

kuralları yer alır. Din, hem pratik hem de teorik yönde meşrutiyet için kaynak olarak

kullanılmış, bu nedenle de dönem dönem siyasi ve dini liderler aynı siyasi yapı içinde yer

almışlardır. Din, belirli bir seviyenin üstünde kanun yapmak için kullanılmakla laikliği tehdit

eder. Gelenekler, siyasi hayatı ve onun işleyişini etkiler. Günümüzde tam geleneksel iktidarlara

pek rastlanmaz çünkü bu durumda şahsa itaat söz konusudur. Karizmatik liderlik iktidara

psikolojik bir boyut kazandırır ve toplumsal birlik-bütünlüğün sağlanmasında en etkili

kaynaktır. Bu iktidar türünde yönetim, meşruluğunu tek kişinin olağanüstü sayılan

niteliklerinden alır. Bu otorite diğerlerine göre daha az ömürlü ve istikrarsızdır. Pozitif hukuk

kurallarında ise iktidarın meşruluğu, siyasi yapıyı düzenleyen kuralların yönetilenler tarafından

geçerli kabulüne dayanmaktadır. Örneğin; anayasa toplum tarafından ne kadar meşru

karşılanırsa iktidara gelen otorite de o derece meşruluk kazanır. Bu iktidarda şahıslara değil,

mevcut hukuk düzenine itaat söz konusudur. Günümüzde en geçerli kaynak pozitif hukuk

kurallarıdır. Çağdaş devletlerde, yönetilenlerin yönetime demokratik katılımı devletin

meşruluk temelini oluşturur. Bu meşruluk halk oylamaları, seçimler vb. araçlarla sağlanır.

Çağdaş devletlerde, devletin varlık nedeni yönetilenlerin esenliğini ve refahını sağlamak olarak

kabul edildiği için toplumu baskı altında tutma işlevi bu yönde kullanıldığı ölçüde meşruluk

kazanır.

Mülkilik, Şahsilik ve Koruma İlkeleri ve Devletin Tam Egemenlik Alanı: Devletin,

ülkesi üzerinde işlenen suçlar hakkında, suçlunun tabiiyeti ne olursa olsun, ceza kanunlarının

etki etmesi ‘mülkilik ilkesi’ olarak tanımlanır. Yargılama, devletin egemenliğinin bir sonucu

olduğundan dolayı, suçlunun, suçun işlendiği devlet dışındaki bir devlette yargılanması, ilgili

devletin egemenlik haklarına müdahale teşkil eder. Bu ilkenin uygulanabilme alanı ülke

sınırlarıdır. Mülkilik ilkesinin, gemi ve hava araçlarında ele alınışında ‘bayrak ilkesi’ devreye

Page 5: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

girer. Bu ilkeye göre devletin egemenliği dışında kalan açık denizlerde, deniz ve hava

araçlarında gerçekleşen suç teşkil eden fiillerin yargılanması, o araçlardaki bulunan bayrağın

devletine aittir. Askeri deniz ve hava araçları da devletin seyyar parçası olarak kabul

edildiklerinden bunlarda da bayrak ilkesi geçerlidir.

Devletin egemenlik unsuru kapsamında olan ‘deniz ülkesi’; içsular, karasular, takımada

suları ve boğazlardır. Takımadalarda ve içsularda devlet tam egemendir. Karasularda ve

boğazlarda ise uluslararası hukukun gerektirdiği ‘sınırlı egemenlik’ten söz edilir. BM Deniz

Hukuku Sözleşmesi m. 8’e göre ‘içsuların alanı, karasularının iç sınırının belirlenmesiyle olur’.

Devletin tam egemenlik yetkilerine uluslararası hukuk, uluslararası antlaşmalar veya

ulusal mevzuatlar ile sınırlandırmalar getirilebilir.

Uluslararası hava sahasında hiçbir devletin egemenliğinden söz edilmez ve sivil uçaklara

‘serbestlik ilkesi’ uygulanır. Bu ilke savaş uçaklarını kapsamaz. Türk Hava Sahası’nda tam

egemenlik hakimdir ve yabancı hava araçları 15 gün önceden bu havasını / üsleri ziyaret

edeceğini diplomatik yollarla bildirmelidir.

Şahsilik ilkesi ise devletin kendi vatandaşları üzerinde, nerede olurlarsa olsunlar, ceza

kanunlarını uygulamasını ve cezai yargı yetkisini kullanmasını ifade eder. Bu durum ‘ulusal

kanunlar vatandaşı izler’ görüşü ile açıklanır. ‘Vatandaşın iade edilmezliği’ ilkesi ise şahsilik

ilkesinin kabulünü gerektirir. İade edilmeyen vatandaşın suç teşkil eden fiilinin cezasız

kalmaması açısından şahsilik ilkesi benimsenmelidir.

Devlet, kendi varlığını, güvenliğini ve vatandaşlarının huzur ve sükununu korumaya

çalışır ve buna ‘koruma ilkesi’ denir. Devletin Pozitif Koruma Gücü, kişiyi, kendi (devlet)

dışında kalan 3. kişilerden korur. Devletin Negatif Koruma Gücü ise kişiyi, kendinden

(devletten) korur. Mülkilik ilkesi, devletin egemenliğini ülke sınırları içerisinde korurken,

koruma ilkesi, ülke sınırları dışında da devlet egemenliğinin korunmasını sağlar. Devletin iç

ve dış güvenliğini koruması doğal bir savunmadır ve bu da ‘meşru müdafaa’ hakkını doğurur.

Koruma ilkesinin 2 farklı amacı vardır. Devlet, koruma ilkesi ile kendini ve vatandaşlarını

korur ve buna ‘diplomatik koruma’ denir. Kişi önce mağduriyete uğradığı ülkenin iç hukuk

yollarını tüketir ve fail, mağdur ettiği kişinin vatandaşı olduğu ülke sınırlarına girer girmez

devlet o kişiyi yargı yetkisi kazanır. Koruma ilkesine bu özelliği nedeni ile, çatışma ortamı

hazırladığı gerekçesi nedeniylee uluslararası antlaşmalarda pek yer verilmez.

Devletin, suçun işlendiği yer ya da failin kim olduğu fark etmeksizin, ülke çıkarlarını

ihlal ettiği ve tehdit ettiği fiillere ilişkin yargı yetkisine sahip olması da koruma ilkesinden

kaynaklanır ve devletin varlığına-bütünlüğüne-egemenliğine yönelmiş tüm fiilleri

cezalandırabilmesi ise meşru müdafaa hakkına dayanır.

Page 6: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Meşru Müdafaa ve Kolektif Meşru Müdafaa: Meşru müdafaa hakkı, BM’den önce,

İngiltere’nin, Amerikan gemisi olan Caroline’ı batırması ile tartışılmaya başlanmıştır. Daha

sonra açıkça yasaklanmasa da Milletler Cemiyeti Misakı tarafından devletlerin birbirine iyi

niyetli davranmaları gerekliliğine ve kuvvet kullanımına değinilmiştir. Briand-Kellog Paktı

olarak da bilinen Paris Paktı’nda (1928) ise devletlerarası uyuşmazlıkların çözümünde kuvvet

kullanımının sınırlandırmasını yapan maddeler yer almıştır. Ancak meşru müdafaa hakkı bütün

hukuk sistemlerinde yer alır ve günümüzde de geçerli olan BM ANY. m. 2’sinde kuvvet

kullanımının istisnası olarak meşru müdafaa hakkı tanımlanır. BM, uluslarası ilişkilerde kuvvet

kullanımını yasaklayan ve bu konuda düzenlemeler getiren ilk antlaşmayı imzalamıştır. İlgili

maddeye göre devletin ülkesel bütünlüğüne ve bağımsızlığına yönelik bir saldırı durumunda

belirlenen ölçülerde kuvvet kullanması kabul edilmektedir. Ayrıca meşru müdafaanın kabul

edilmesi için bir silahlı saldırının varlığı, saldırının güvenlik konseyine derhal bildirilmesi ve

konsey tarafından gerekli tedbirler alınana kadar kuvvet kullanımının sınırlı tutulmuş olması

şartları belirtilmiştir. Saldırı altındaki devletin, diğer devletlerden yardım alarak

gerçekleştirdiği savunmaya kolektif meşru müdafaa denir.

Evrensellik İlkesi: devletin egemenliğinden doğan ve kural olarak egemenlik alanında

kullanabildiği yargı yetkisinin istisnai durumlarda genişletilerek kullanılmasıdır. Evrensel

yargı yetkisi, tüm insanlığa yönelen suçların yargılanması yetkisini her devlete sağlar.

Bu 3 unsurdan yola çıkarak, devleti; ‘belli bir ülke üzerinde yerleşmiş, egemenlik

yetkisini kullanan bir üstün iktidarca yönetilen bir insan topluluğunun oluşturduğu sosyal-

siyasal güç’ olarak tanımlayabiliriz. Hukuk açısından ise devlet; kendisini oluşturan öğelerin

birleşiminden oluşan bütünü aşan boyutta, o öğelerinden toplamından ayrı bir tüzel kişiliktir.

DEVLETİN KİŞİLİĞİ

Devletin kendini meydana getiren unsurlar ve yöneticilerinin kişiliği dışında sahip

olduğu ve hukukta ‘tüzel kişilik’ olarak adlandırılan manevi bir varlığı vardır. Devlet, 18. yy’a

kadar yöneticisinin şahsi malıydı. Devletin tüzel kişilik kazanmasında etkili 2 sebep vardır.

• Hukuksal sorunların çözülmesinde devletin tüzel kişiliğinin etkilemesi (tüzel kişiliğin

olmadığı dönemlerde yöneticiler sorgulanamaz, denetlenemez ya da yargılanamazdı)

• Devletin devamının sağlanması (yöneticiler değişse bile devlet aynı devlettir)

DEVLETİN ULUSLARARASI NİTELİĞİ VE TANINMASI SORUNU

Uluslararası örgütler sadece devletler tarafından kurulabilmektedir. Örneğin; Birleşmiş

Milletller (BM) Örgütü’nün kurucu üyeleri sadece devletlerdir (BM Any. m. 3). Bu uluslararası

hukuta başlıca kişinin devlet olduğuna işarettir.

Page 7: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Kurucu tanınma teorisine göre bir devletin, uluslararası düzeyde bir varlık kazanma

niteliğinde bir devlet olabilmesi için diğer devletlerin hepsi ya da büyük çoğunluğu tarafından

tanınması gerekir.

Açıklayıcı teori ise uluslararası düzeyde ortaya çıkan bir oluşumun devlet olmak için

gerekli koşullara sahip olmasının ona zaten objektif olarak br devlet niteliği kazandırmış

olacağını; başka devletlerce tanınmanın yeni bir durum yaratmayacağını, var olan bir durumun

kabülünün yapılacağını savunur. Montevideo Sözleşmesi (1933) ‘vevletin siyasal varlığı, öteki

devletlerce tanınmasından bağımsızdır…’ diyerek bu görüşü 3. Maddesinde belirtmiş ve

pozitif hukuk kuralı haline getirmiştir. Uluslararası hukuk alanında tanınmasa bile bir devletin

kullanabileceği yetkiler Montevideo Sözleşmesi’nde belirtilmiştir. Örneğin bağımsızlığını ve

ülke bütünlüğünü savunma, yasama-yürütme-yargı yetklerini kullanma gibi…

Yönetim biçiminin değişmesi içhukukta yeni bir devlet meydana getirse de, uluslararası

hukukta eski yönetimin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi açısından bir devamlılık söz

konusudur. Örneğin; Türkiye Cumhuriyeti (TR) kurulduğunda Osmanlı’dan kalan borçların

ödenmesi açısından TR, Osmanlı’nın varisi kabul edilmişti.

De Facto Tanınma: Gerçekte var olan ve gerçekliği tanınan, ancak söz konusu gerçekliği

hukukî açıdan tanınmamış olaylar, devletler ve kişiler için kullanılır. Uygulamada de facto

tanıma geçici ve sınırlı bir tanıma yöntemi olarak belirmekle birlikte, gerekli koşulları

gerçekleşmesi halinde tanıma de jure’a dönüşebilmektedir.

De Jure Tanınma: hukuken tanınan olgulardan bahseder ve özellikle siyasî alanda ‘de

facto’nun bir sonraki aşamasıdır. Bir devletin de jure olarak tanınması, o devletin varlığını,

devamlılığını herhangi bir şüphe duymadan tam ve kesin bir şekilde hukuki olarak tanımak

anlamına gelir.

*Devlet olarak tanınma ve hükümet olarak tanınma farklı şeylerdir.

DEVLETİN 3 ANA ERKİ: YASAMA, YÜRÜTME YARGI

Yasama Erki

İç hukuk düzenlerinde hukuk kaynağı olan kanunlar, yasama organı tarafından kabul

edilir, değiştirilir ya da yürürlükten kaldırılır. İçhukukta yasama yetkisi, çağdaş devletlerde,

genellikle parlemento adı verilen yasama organınca kullanılır. Yasama organının oluşum

biçimi, üye sayısı ve yasa yapma dışındaki yetkileri devletlere göre farklılık gösterebilir.

Örneğin; bazı devletler tek meclisli yasama organı öngürürken bazıları da iki meclislidir.

Çağdaş devletlerde yasama organı genellikle seçimlerle belirlenir. Halkın yasama işlevine

doğrudan katılımı ilkesel olarak söz konusu değildir. Halkın yasama işlevine doğrudan katılımı

Page 8: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

mümkün olmadığından ve bu işleve temsilcileri aracılığı ile katılmalarından ötürü bu sisteme

‘temsili demokrasi’ denir. Temsili demokrasilerde halkın yasama sürecine katılımı halk

oylaması, halkın vetosu gibi araölarla sağlanır. Bazı sistemlerde halkın doğrudan katılımına da

yer verilmesi kabul edilir. Yasama organı ‘tekel’dir ve yaptığı yasalar tüm ülke için geçerlidir.

Fedaral devletlerde bu tekel yetki federal ve federe devletler arasında bölüştürülerek farklılık

gösterir. Halkın yasa önerisi ise belirli bir konuda bir yasanın değiştirilmesi, kabul edilmesi vb.

şeyler için halkın başlattığı girişimdir. Yasama süreci parlemento dışı öğelerden de

etkilenebilir. Örneğin; baskı grupları (örgütler vs.)… Yasama süreci üzerindeki denetim

öncelikle ve özellikle muhalefet partileri tarafından yapılır. En etkili denetim ise yargısal

denetimdir (Anayasa Mah.)…

Bir devletin yasalarının, yetki alanı dışında da başka devletlerce kullanılmasına

uluslararası özel hukukun ‘yasa çatışması kuralları’ gereğince rastlanmaktadır. Uluslararası

hukukun yasaları içhukuk yasalarından üstün kabul edilir.

Yürütme Erki

Hukuk kurallarının yaşama geçirilmesi için varlığı gerekli olan toplumsal ortamın ve

düzenin kurulması ve sürekli olarak işlemesi; kuralların somut olaylarda uygulanmasının

sağlanması ve bu kurallara aykırı davranışların önlenmesi için önlemler alınması, aykırı

davranmış olanların hukuken öngördüğü yaptırımlarla karşılaşması ve benzeri görevler genel

anlamda yürütme erkinin işlevi sayılır. Yürütme organının varlığı devlet sayılabilme açısından

vazgeçilmez bir özelliktir. Yürütme organının oluşumu konusunda farklı uygulamalar vardır.

Örneğin; başkanlık sistemi veya parlamenter sistem... Yürütme organı yasalarla kendisine

verilmiş görevlerin yerine getirilmesinde, ayrıntı sayılacak konularda devletten devlete değişen

nitelikte, çeşitli adlar verilen yasaaltı düzeyde; tüzük, yönetmelik, tebliğ ve benzeri gibi adlar

verilen ve yasalara oranla alt düzeyde bazı düzenlemeler yapabilir. Uluslararası Hukuk

kurallarının yürütülmesi de ilgili devletlerin yürütme organlarının işidir.

Yargı Erki

Meşru vasıtalardan ve yollardan yararlanarak mahkemeye başvurma hakkı ve buna

koşut olarak, kişilerin haklarında açılmış davalarda savunma hakkı; gerek uluslararası insan

hakları belgelerinde, gerek ulusal anayasada güvence altına alınmış temel haklardır. Yargı

yetkisi mahkemelerce kullanılır. Mahkemelerin yargılama işlevini yerine getirebilmesi için

usulüne uygun biçimde bir davanın mahkeme önüne getirilmesi gerekir; yürütme ise herhangi

bir başvuru ya da isteme gerek olmaksızın kendiliğinden harekete geçmesi gereken bir işlemdir.

Bağımsızlık ve tarafsızlık mahkeme sayılmanın temel koşullarındandır.

Page 9: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Hukuk Devleti ve Kanun Devleti Farkları: Hukuk devleti vatandaşların hukuki güvenliğini

sağlar / hukuki güvence sağlar. Hukuk devleti hak ve hukuk doğrultusunda hareket eder. Birey

hak sahibidir. Kanun Devleti'nde ise devlet kendi amacına uygun kanunlar hazırlar ve çıkarları

doğrultusunda bu kanunları yürütür. Kanunlar, her şekilde meşrulaştırılır. Çünkü kanunu koyan

ve uygulayan aynı iradedir; hak bireye tanınan bir menfaattir.

DEVLETİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ İÇERİSİNDEKİ YETKİ ALANI

Devletin toprak bütünlüğü içindeki yetki alanları ceza (yargı) ve sivil (medeni) olarak

ikiye ayrılır. Yargı alanı şahsilik ve mülkilik ilkelerince belirlenir. devletin tam egemenliğinin

söz konusu olduğu alanlarda, yargı yetkisi kesin ve tamdır. Örneğin; deniz ülkesinde içsular

denilen alanda yetkisi tamdır veya 1944 Chicago sözleşmesi ile kabul edildiği gibi devletler

kara ülkeleri üzerindeki hava sahalarında tam ve münhasır yetkiye sahiptir. Bu mülkilik ilkesi

ile ilgilidir. Şahsilik ilkesi ise devletin kendi vatandaşını nerede olursa olsun, yargı yetkisini

kullanabileceğini ifade eder. Şahsilik ilkesinin, yargı yetkisinin aksine uygulanması ise

devletin diplomatik korumasıdır. Devlet, kendi vatandaşının mağdur edilmesi durumunda;

vatandaş önce bulunduğu yerin içhukuk yollarını tükettiğinde, kendi devletinin diplomatik

korumasına sığınabilir.

Devletin yetki alanına; kural koyma yasa yapma ve uygulama da girer. Devletin

imperium buyruk gücü de denilen bu yetkisi vatandaşlarına uygulanır. Imperium buyruk gücü

vatandaşlık bağı ile kazanılır; vatandaş bu buyruk gücüne itaat etmediği takdirde vatandaşlık

bağını kaybedebilir. Bu devletin negatif ve pozitif buyruk gücü ile ilgilidir.

Devletin sivil (medeni) yetki alanı ise; olağanüstü hallerde sıkıyönetim ilan etmesi,

malları kamulaştırması, sınırdışı kararı vermesi vb. kamu yararına ve kamu güvenliği için olan

faaliyetleri ile ilgilidir.

Küreselleşme ile birlikte devletin toprak bütünlüğü üzerindeki yetki alanı konusu

tartışmalı olmaktadır. Devletlerarası ilişkilerin yoğunlaşması ve uluslararası hukukta yetki

alanlarının farklılaşması sonucunda ise uluslararası örgütlerin sayısı artmaya başlamıştır.

Uluslararası örgütler hükümetlerarası ve hükümetdışı örgütler olarak ikiye ayrılır.

Hükümetlerarası örgütler; devletlerin bir araya gelerek yaptıkları bir antlaşma ile kurulurlar.

Bu örgütler kendi yasası, hukuki kişiliği ve organları olan varlıklardır. Örneğin; Birleşmiş

Milletler, Avrupa Birliği ve NATO… uluslararası örgüt türleri; coğrafi alana dayalı (evrensel

ya da bölgesel), faaliyet konusuna dayalı (genel konulu [siyasi], uzman konulu [teknik,

ekonomik, savunma, sosyal ve insancıl] ve yetkilerinin niteliğine dayalı (işbirliği- ulusüstü)

örgütler olarak sınıflandırılır. Uluslararası örgüt türlerine üyelik, örgüt ürünün açık ya da kapalı

Page 10: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

olmasına bağlıdır. Örneğin Birleşmiş Milletler üyeliği için 4. Madde gereği olarak barışçı bir

devlet olmak şarttır. Uluslararası hükümetdışı örgütler ise uluslararası bir antlaşma ile

oluşturulmamış, uluslararası gayri ticari bir amaçla faaliyet gösteren ve daha çok sivil

nitelikteki toplulukların bir araya gelerek oluşturdukları örgütlere denir. Örneğin Green Peace

veya Kızılhaç örgütü… devletin toprak bütünlüğü içerisinde anayasa mahkemeleri yasaların

anayasaya uygunluğunu denetler. İç hukukta anayasa ve yasa uyumundaki istisnaları ise

uluslararası hukuk belirler.

Uluslararası mahkemeler, Ceza Mahkemesi ve Tahkim Mahkemesi olarak ikiye ayrılır.

Uluslararası Ceza Mahkemeleri, soykırım vb. suçlarla ilgilenir. Uluslararası Ceza

Mahkemeleri’nde devlet tanımasa bile hakim ya da savcı re’sen davayı dikkate alabilir.

Mülkilik ilkesine göre ise devlet davayı Uluslararası Ceza Mahkemelerine götürebilir. Türkiye,

Uluslararası Ceza Mahkemeleri Anlaşmasına taraf değil. Ancak burada yargılanan fiilleri, Türk

Ceza Kanunu 76. 77. ve 78. maddelerinde tanımlar. Tahkim mahkemelerinde ise hızlı sonuçlar

elde etmek için, uzmanlaşmış hakemlerle çalışılır ve daha düşük maliyetli davalar incelenir.

MODERN DEVLETLERDEN ÖNCEKİ DEVLET ÖRGÜTLERİ

VE MODERN DEVLETLERİN ORTAYA ÇIKIŞI

Modern devletlerin ortaya çıkışından önceki devlet örgütleri aşağıdaki gibidir. Ulus

Devleti 18. yüzyıldan günümüze kadar gelebilmiştir.

Site Devleti

Site Devletinnde köle olmayan hür erkekler arasında yöneten ve yönetilen ayrımı yoktu.

Örneğin; halk kendi yasalarını çıkarabilirdi, savaş ilan edebilirdi ya da kendi yargılama

sistemini oluşturabilirdi. Bu aynı zamanda bir sınırlı doğrudan demokrasi örneğidir. Site

devletlerinde kurumsallaşma veya hukuki devlet örgütlenmesi (yasama yürütme ve yargı

organları) yoktu. Devlet faaliyetlerinin tek elden yürütüldüğü bir merkezi devlet örgütlenmesi

de yoktu. Devletin tebaası arasında; köle – hür, kadın-erkek gibi ayrılıklar vardı.

İmparator Devleti

İmparator Devleti'nde şahsa itaat vardır. Kurumsallaşma ya gelişmemiştir ya da hiç

yoktur. Örneğin; Roma İmparatorluğu kurumsallaşamadığı için genişlediği topraklarında aynı

kuralları uygulayamamış ve özerklikler ortaya çıkarak imparatorluğun batmasına sebep

olmuştur. Sınır kavramının olmayışı ve sürekli toprak fetihleri nedeniyle devlet sınırları

belirsizdi.

Page 11: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Feodal Devlet

Parçalanmış bir yapı vardır ve merkeziyetçi örgütlenme yoktur. Devlet faaliyetleri

krallar, feodal beyler ve kiliseler arasında paylaşılarak yürütülürdü. Böylece herkese her yerde

aynı kurallar uygulanazmadı. Feodal devlette de şahsa itaat vardı; kesin sınır kavramı ve

kurumsallaşma yine yoktu.

Modern Devlet

• Yöneten ve yönetilen ayrımı vardır.

• Merkezileşme ve tek elden yönetim olgusu gerçekleşmiştir.

• Modern devlet, ortaçağın 3 iradesi (Kral-senyör-kilise) arasındaki mücadeleyi kralın

kazanması ile ortaya çıkmıştır.

• Modern devletin ortaya çıkışındaki temel neden siyasi birliği ve devlet hayatındaki

bütünleşmeyi sağlamaktır.

• Modern devlet kurumlaşmış bir siyasi örgütlenmedir. Buradaki örgütlenme

günümüzdeki gibi yasama, yürütme ve yargı şeklinde değildir. Ilişkilerin şahsa bağlı

yürütülmesi, yani bürokrasi şeklindedir.

• Kesin sınır kavramı Westphelia Antlaşması ile bu dönemde oluşmuştur.

• Modern devletin insan unsuru tebaa ya da uyruk tabiriyle nitelendirilmektedir. Bu

tabirler, vatandaşlık sıfatına karşı ifadelerdir. Çünkü bu dönemde tebaanın hakları

hukuki güvence altına alınmış değildir.

• Modern devlette vatandaşlık kavramı olmadığı gibi kişilerin devlete karşı ileri

sürebilecekleri temel hakları da yoktu. Dolayısıyla modern devlet kişilere istediği gibi

muamele edebilirdi.

Ulus Devleti

• Fransız İhtilali'nin etkisiyle, 18 yüzyılda tüm dünyaya yayılan ‘milliyetçilik’ akımının

ortaya çıkardığı devlet türüdür.

• Toprak temeli, sınır kavramı, merkezi yapısı ve yöneten-yönetilen ayrımı modern

devletteki gibidir.

• Modern devlet ve ulus devlet arasındaki farklar;

o Modern devletteki kurumlaşma, ulus devlette kurumsallaşmaya

dönüşmüştür.

o Tebaa unsuru artık ulus, millet, vatandaştır.

Page 12: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

o Vatandaşın hak ve özgürlükleri hukuk metinleri ile devlete karşı

güvence altına alınmıştır.

• Ulus devletin doğallık anlayışına göre herkes eşit doğar eşit hak ve hürriyetlere sahiptir.

• Ulus devlette Kral-Devlet anlayışı sona ermiştir.

Monarşiler Dönemi (Jean Bodin’in Devlet Görüşleri)

• Bodin, 16. yüzyılda yaşadı.

• ‘Devletin Altı Kitabı’ eseri ile egemenlik teorisini ortaya atar ve modern devletin

temelini oluşturur.

• Bodin, kralın mutlak iktidarını sağlayarak karma yönetimi sona erdirmek ister.

• Tek iktidarı, dinlere hoşgörü ile bakılmasını ve kimsenin dini inancından zorla

uzaklaştırılmasını öngörür. Bodin’in bu düşüncelerinin sebebi o dönemdeki din baskısı

ve din çatışmalarıdır. Bu dini inanışlar hakkındaki fikirleri din ve vicdan hürriyetinin

temellerini oluşturur.

• Bodin’in devlet anlayışı Aristo'nunki ile paraleldir. Aristo'ya göre devlet aile fertlerinin

birleşmesi ile oluşur. Bodin’e göre ise devlet ailelerin yönetimidir; toplumun üstün bir

kuvvet tarafından yönetilmesidir. Bir ailenin reisi olduğu gibi devletin de yöneticisi

olmalıdır.

• Monarşi; devlet başkanlığı'nın ırsi olarak intikal ettiği devlet şeklidir. Saltanat

haklarının sınırlanmasına göre mutlak ve meşruti; hükümdarın tahta geçiş biçimine

göre ise ırsi ve seçimli olarak ayrılır.

• Bodin, egemenliği, ahlâk ve adalet prensipleri ile sınırlar.

• 16. ve 18. yüzyıllar arasındaki monarşi, yargısal denetim olmadığı için mutlak

monarşilerdir.

• Bodin’e göre özel mülkiyet aileye ait olduğu için egemeni bile sınırlayan bir unsurdur.

• Bodin’e göre mutlak egemen tebaa ve yurttaşlar üzerinde kanunla sınırlanmamış olan

en üstün iktidardır.

• Egemenliğin en belirgin özelliği yasaların yapılmasıdır ve emir verme gücü kraldan

krala geçer.

• Egemenlik, devletin sona ermemesini sağlayan üstün buyurma gücüdür ve bu güç yok

olmaz, zaman aşımına uğramaz; mutlaktır.

• Bodin’in bu düşüncelerini açıklarken temel kaygısı; özgürlük, eşitlik, demokrasi ve

benzeri kavramlar değil, siyasi birliğin sağlanmasıdır.

• Bodin’in monarşiyi savunma sebepleri;

Page 13: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

o Tek kişinin kararı birlik ve düzen sağlar.

o Egemenliğin bölünmediğini sağlanması için tek iktidar olması gerekir.

o Devlet içi atamalara seçilecek ehil kişileri monarkın seçmesi gereklidir.

Monarşiler Dönemi (Thomas Hobbes / İngiliz Doktrini)

• Hobbes, 17. yüzyılda İngiltere'de yaşadı ve mutlakiyetçidir.

• Leviathan eseri önemlidir.

• Toplumsal sözleşme fikrini ortaya atmıştır.

• Aristo'nun karşıtıdır; ona göre insan, doğuştan toplumsal bir varlık değil bencil ve

çıkarcıdır.

• Hobbes’e göre akıllı insanın güvenlik isteği ancak doğal yasalara boyun eğerek

gerçekleşir. Doğal yasalar; barış aramak,barışa kavuşmak için tüm mutlak haklardan

vazgeçmek ve sözleşmeleri tanımaktır. İnsanoğlu bu doğal yasalara uyarak toplum

haline gelmiştir ve toplum hali doğal değildir; bir çıkar ilişkisi ve iradi bir antlaşma

vardır. Herkesin çıkarı barış ve güvenlik ihtiyacında örtüşmektedir.

• İnsanlar haklarını egemene devrederken kendi aralarında sözleşme imzalar ve egemen

bu sözleşmenin dışındadır. Bu sözleşme ile güvenlik için hak ve özgürlüklerden

vazgeçilir. Bu yüzden devletin amacı insanların güvenliğinin sağlanmasıdır.

• Hobbes’e göre kralın gücü halkın mutluluğuna gücüne ve zenginliğine bağlıdır. Ancak

bu da halkın sahip olduğu bütün haklarından mutlak olarak vazgeçmesine bağlıdır.

Barış ve güvenlik için mutlakiyet zorunludur.

• Kral yasaların ve adaletin üstündedir din ona bağlıdır.

• Hobbes, doğal ahlâk anlayışını savunur, ahlâk insanı barışa götürür. Bu düşüncesi ise

liberal özgürlüğün temelini oluşturur.

• Hobbes, insanın iki iktidarı olmaz diyerek dinsel iktidarı reddeder. Dini yönetim ile

devletin yönetimi özdeştirler ve bu nedenle din ve beşeri hukuk arasında çatışma olmaz.

• Egemenin sınırını da yine egemenin koyduğu kurallar oluşturur. Yasalar uygulanırken

uyruklar arasında fark gözetilmez. Sözleşmenin esas ilkelerinden biri ve egemeni

sınırlayan unsur yine mülkiyet hakkıdır. Bu doğal değildir, sözleşmenin bir maddesidir.

• Egemenin koyduğu yasaların sınırı akıldır; yasalar akla aykırı olamaz.

• Hobbes, merkezi ve koruyucu devlet fikirleri üzerinde durur.

Page 14: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

DEVLET TÜRLERİ

Hükümet Sistemleri Açısından Parlamenter Başkanlık Yarı Başkanlık Meclis Hükümeti

Yönetim Sistemleri Açısından Monarşi Cumhuriyet

Devletin Şekli Açısından Üniter Konfederal Federal

Siyasal Sistemleri Açısından Demokratik Totaliter Otoriter

Siyasal Doktrin Sistemleri Açısından Muhafazakar Milliyetçi Liberal Faşist Komünist

*Tüm bu devletlerin ortak yönleri üstün buyurma gücüdür.

Diğer Devlet Türleri sınıflandırmaları; Sürekli tarafsız devlet, minyatür devlet ve Sui Generis

Devletler olarak yapılmaktadır.

HÜKÜMET SİSTEMLERİ AÇISINDAN DEVLETLER

VE KUVVETLER AYRILIĞI TEORİSİ

Hükümet sistemleri, kuvvetler ayrılığı ve birliğine göre 2’ye ayrılır. Montesquieu’ya

göre her devlette yasama, yürütme ve yargılama olmak üzere 3 çeşit kuvvet vardır. Bu

kuvvetler birbirlerine müdahale etmemelidir, ancak yasama organında yargısal denetim

yapılabilir. Eğer bu üç kuvvet birbirine karışırsa hukuk devleti olmaktan çıkılır. 1789 Insan ve

Yurttaş Hakları Bildirisi'nin 16. Maddesi, kuvvetler ayrılığının anayasal devlet için zorunlu bir

unsur olduğunu belirtir. Kuvvetler birliği ise yürütme organında ve yasama organında birleşme

olarak ikiye ayrılır.

Kuvvetler ayrılığı devletin üç ana fonksiyonunu (yasama, yürütme ve yargıyı) yerine

getiren organların tek bir kişinin elinde toplanmasını engellemek üzere düşünülmüş bir

sistemdir. Bu sistem kontrol ve denetim mekanizmasına benzetilebilir. Bu üç yetkiyi elinde

bulunduran iktidar mutlak bir iktidar olacağı için demokrasiden ve hukuk devletinden

bahsedilemeyecektir. Kuvvetler ayrılığı teorisine göre hükümet sistemleri yumuşak

(parlamenter) ve sert (başkanlık) olmak üzere ikiye ayrılır. Parlamenter sistem kuvvetler

ayrılığı ilkesine dayanan ancak kuvvetlerin iç içe geçerek işlediği hükümet sistemidir. Bu

sisteme göre yürütme yasamanın güvenine tâbidir. Başkanlık sisteminde ise kuvvetler sert bir

biçimde ayrılır. Örneğin; ABD.

Parlamenter sistemde demokrasi önemli bir kavramdır. Demokrasi; eşitlik, özgürlük,

milli egemenlik, çoğulculuk (çok particilik) ve temel hak ve hürriyetlerin güvenliği olmak

üzere 5 temel ilkeye dayanır. Demokrasinin araçları parlamento seçimleri ve çoğunlukçuluk

olarak sayılmaktadır. Demokratik ülkelerde halkı temsil eden bir meclis seçilir. Meclis belirli

aralıklarla yenilenir ve çoğunlukçuluk ilkesine göre de çoğunluğun istediği uygulanır. Evrensel

Haklar Bildirisi'nde, serbest oy; özgürce oy kullanımı, genel oy ise bütün vatandaşların oy

Page 15: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

hakkı olarak tanımlanır. Gizli oy - açık sayım ilkesi tam demokrasilerde görülür ve Avrupa

Insan Hakları Sözleşmesi’nde de tanımlanır. Gizli oy - açık sayım doğrudan demokrasinin

göstergesidir. Demokrasinin 3 çeşidi vardır; doğrudan demokrasi (halkın tamamı alınan

kararlarda etkindir, meclis yoktur), temsili demokrasi (halkın seçtiği temsilciler tarafından

idare edilir) ve yarı doğrudan demokrasi. Yarı doğrudan demokraside temsilcileri olmasına

rağmen halk da alınan kararlar da etkilidir. Bunun araçları ise referendum, halk teşebbüsü, halk

vetosu ve temsilcilerin azlidir. Halkın vetosu ve teşebbüsü, yarı doğrudan demokrasilerde,

demokrasinin düzgün işlediği takdirde, örgütler ve benzeri kuruluşlar aracılığı ile yürüyüşler

gösterileri vb. Etkinliklerle gerçekleştirilebilir.

Bir kavram olarak hükümet sistemi, devlet içinde yer alan yasama - yürütme ve yargı

erklerinin dağılımı ve düzenlenişi açısından anayasal demokrasilerde ve/ veya demokratik

olmayan rejimlerde uygulanan kural ve kurumlar bütünü şeklinde ifade edilebilir. Hükümet

sistemlerini genel olarak kuvvetler birliği sistemleri ve kuvvetler ayrılığı sistemleri olarak ele

alırsak, kuvvetler birliği yaklaşımında kuvvetlerin ya yasamada ya da yürütmede birleştiğini

görmek mümkündür. Bu bağlamda mutlak monarşi ve diktatörlükler yürütmede birleşme,

Meclis Hükümeti Sistemi de yasamada birleşme şeklinde ortaya çıkan hükümet sistemleridir.

Kuvvetler ayrılığı sistemlerinde ise hükümet sistemleri başkanlık, yarı-başkanlık ve

parlamenter sistemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Meclis hükümeti sisteminde yasama ve

yürütme erkleri halk tarafından seçilen bir meclis tarafından kullanılmaktadır. Ancak meclis

hükümeti sistemi günümüzde uygulaması olan bir sistem değildir. Meclis hükümeti sistemi

tarihsel olarak daha çok olağanüstü hallerde ve kriz dönemlerinde uygulanmıştır. Yarı-

başkanlık sistemi hem parlamenter sistem hem de başkanlık sistemi ile birtakım ortak özellikler

paylaşmaktadır. Yarı başkanlık sisteminin temel özelliklerinden bir tanesi başkanlık sisteminde

olduğu gibi devlet başkanının halk tarafından seçiliyor olmasıdır. Halk tarafından seçilen

devlet başkanı yürütme kuvvetinin bir kanadını oluştururken, diğer kanadını parlamenter

sistemlerde olduğu gibi başbakan ve bakanlar kurulundan oluşan hükümet oluşturur.

Başbakanın önderlik ettiği hükümet parlamenter sistemlerde olduğu gibi göreve başlarken

parlamentodan güvenoyu almak zorundadır. Görev esnasında da hükümet parlamentoya karşı

sorumludur ve parlamentonun güvenine dayanmak zorundadır. Nihayet yarı başkanlık

sisteminde parlamenter sistemin tersine devlet başkanının siyasi gücü yoğun ve kapsamlıdır.

Parlamenter sistem, başkanlık sisteminden farklı olarak yürütmenin iki başlı olduğu bir

sistemdir. Yürütmenin sorumsuz kanadını meclis tarafından seçilen devlet başkanı, sorumlu

kanadını da devlet başkanı tarafından seçilen başbakan ve bakanlardan oluşan kabine/hükümet

oluşturur. Ancak hukuken başbakanı seçme yetkisi devlet başkanına verilmiş olsa da,

Page 16: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

hükümetin meclisten güvenoyu alması zorunlu olduğu için, fiilen başbakanın kim olacağını

belirleyecek irade yasama organına aittir. Bu durumun parlamenter sistemin karakteristik

özelliklerinden birisi olduğu iddia edilebilir. Parlamenter sistemlerde yürütme, yasama

içerisinden seçilir ve yukarıda da ifade edildiği gibi yürütme erki göreve başlarken

parlamentonun güvenini almak zorundadır. Ayrıca yürütmenin görev esnasında da

parlamentoya karşı sorumluluğu devam etmektedir. Yasama organı belli aralıklarla yapılan

genel seçimlerle belirlenmektedir. Parlamenter sistemlerde başkanlık sisteminden farklı olarak

yasamanın yürütmeyi yürütmenin de yasamayı feshetme yetkisi bulunmaktadır. Günümüz

parlamenter hükümet sisteminde başbakan bakanların başı konumundadır ve başbakanın

konumu hukuken de siyaseten de kuvvetlidir.

Başkanlık sisteminde ise parlamenter sisteme göre daha sert bir kuvvetler ayılığının

uygulandığı söylenebilir. Başkanlık sisteminde yürütme tek başlıdır ve yürütmenin başı

doğrudan ya da ona benzer bir yöntemle belli bir zaman dilimi için halk tarafından seçilen

başkandır. Başkanlık sisteminde başkan hem devlet başkanı hem başbakandır, yani yürütme

erkini tek başına kullanan kişidir. Başkanlık sisteminde başkan ekibini kendisi kurmaktadır.

Yürütmenin yasamayı, yasamanın da yürütmeyi feshetme yetkisi yoktur. Hükümetin

parlamentonun oyu ile atanması ya da düşürülmesi söz konusu değildir. Başkan seçildiği süre

boyunca görevinin başındadır. Seçimler yasama organı ve başkanlık için ayrı ayrı yapılır. Bir

başka ifadeyle başkanın görev süresi sabittir.

YÖNETİM SİSTEMLERİ AÇISINDAN; MONARŞİ VE CUMHURİYET

Devlet şekillerini ilk olarak monarşi ve cumhuriyet olmak üzere ikili bir ayrıma tâbi

tutan yazar Jellinek’tir. Ünlü Alman kamu hukukçusuna göre, devletin en yüksek organı, birden

fazla kişiden oluşuyorsa cumhuriyet; bu organ tek kişiden oluşuyorsa monarşi vardır. Duguit’in

ayrımına göre; Devlet başkanı irsî (héréditaire) olduğu zaman hükûmet monarşiktir; irsî

olmadığı zaman ise cumhurîdir. Duguit bir monarşinin mutlak veya despotik olabileceğini

kabul ettiği gibi, bir cumhuriyetin de mutlak veya despotik olabileceğini kabul etmektedir.

DEVLETİN ŞEKLİ AÇISINDAN; ÜNİTER ve KARMA (FEDERAL VE

KONFEDERAL)

Terra Nullius; Eskiden bir devlet temsilcisi sahipsiz bir toprak parçası keşfederse bu

toprak üzerinde egemenlik kurulurdu. İşgal yolu ile toprak elde etmek de bu anlayışa

dayanmaktadır. Koloni sömürgeciliği de bu şekilde ortaya çıkmıştır.

Page 17: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Günümüzde karma devlet sistemlerinden yalnızca federal devlet kaldığı için devlet

şekline göre üniter ve karma devletler ayrımı; Üniter, Federal ve Konfederal olarak

yapılmaktadır.

Federasyon

Coğrafi yapılarına göre oluşmuş birden fazla devletin bir araya gelerek tek bir siyasi

güç oluşturmaları ve bu amaçla kurdukları örgütün kendisini oluşturan devletler (federeler)

üzerinde olması, içişlerinde ise aralarındaki antlaşmaya göre geniş ya da dar ölçüde özel

olmaları ile oluşmuş topluluktur. Federe devletler kendi anayasalarına sahiptir. Ancak diğer

devletlerle olan ilişkileri federal devlet tarafından düzenlenir. Federe devletlerin kendi yasama,

yürütme ve yargı organları vardır. Fakat yasaları, federal devlet anayasasına aykırı olamaz.

Federasyon devletler birleşme (Ör; ABD) ya da ayrılma (Ör; Belçika) yoluyla oluşabilirler.

Federasyon Devleti Örneği; ABD

Günümüzde ABD olarak bilinen ülkede, ilk kez Kızılderililerin yaşadığı dönemde

Avrupalılar oraya göç etmiştir. Kaynaklara göre Amerika'ya giden ilk Avrupalılar sırasıyla;

İskandinavlar, İngilizler, Portekizli balıkçılar, İspanyollar ve yaklaşık 10 yıl sonra ise

Fransızlar oldu. Avrupa'dan Amerika'ya 1600’lerin ilk yıllarında, ilk kolonileşmeleri oluşturan

büyük bir göç dalgası başladı. Ilk akımlar bikaç yüz kadar İngiliz koloniciler ile başlamıştı.

İngiltere'de endüstri devrimi birçok insan için ekonomik zorluklar yaşatıyordu ve Avrupalılar

siyasal baskılardan kaçmak, dinsel çatışma ve katliamlardan kurtulmak için, ayrıca doğal

afetlerden gördükleri zararları giderebilmek için Amerika'ya göçü çıkış yolu olarak

görüyorlardı. İlk İngiliz kolonisi Virginia'nın temelleri 1607 yılında atılmıştır. Daha sonra 12

koloni daha kurulmuştur. Ilk ve çoğunluk koloniler İngiltere'den geldiği için İngiltere'nin

anglo-sakson kültürü, kurumsal yapısı ve düşünce sistemi burada baskındı. İngiltere'den

Amerika'ya göç mali destek verilerek teşvik edilmiş ve ülkede alt sınıf görülen kişiler ilk

kolonileri oluşturmak üzere Amerika kıtasına gönderilmiştir. Buraya gönderilen ilk

İngilizler buraya gönderilmelerinin sebebinin İngiltere'nin devamını sürdürmek olduğunu

sanıyorlardı ve taca bağlılık, İngiltere'ye aidiyet yemini ederek göç etmişlerdi. İlk İngiliz

kolonileri kendilerinden sonra gelen hintlileri ve Fransızları kendi içlerinde eriterek baskın

olmayı başarmışlardır. Kolonilere eşlik etmesi için gönderilen charterlerden biri ise ilk vali

olarak atandı. Bu şekilde Avam Kamarası tarzı bir oluşum da burada oluşturuldu. İngiltere'nin

devamı amacıyla yerleşen İngilizler, İngiltere'nin burada kendilerine ağırlaştırılmış vergiler

uygulayarak sömürge muamelesi göstermesiyle ayaklanmaya başladılar. Ekonomisi kötüleşen

Page 18: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

İngiltere buradaki kolinilerden yalnızca gümrük vergisi alırken, masraflarını karşılayabilmek

için çay ve damga vergisi de almayı kararlaştırınca; ‘Boston çay partisi’ olarak bilinen ilk isyan

olmuştur. İngiltere, bu vergilerde ve tutumunda ısrarcı olunca ve Massachusettes’in özerklik

yetkisini geri alınca Amerika'nın bağımsızlık temelleri atılmaya başlanmıştır. Koloniler

birleşerek bağımsızlık mücadelesi vermeye başlamışlar ve sonunda da 4 Temmuz 1776’da

kendi anayasalarını ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. İngiltere ile süren 7 yıl Savaşları’ndan

sonra koloniler savaşı kazanmış, İngiltere ile ABD arasında Versay Antlaşması imzalanarak,

İngiltere'nin 13 federe devletin bağımsızlığını resmi olarak kabul etmesi sağlanmıştır. George

Washington ve Thomas Jefferson önderliğinde kurulan yeni federal devlette güçlü bir merkezi

yönetim ve özerk bölgelerden oluşan yerel yönetimler arasında güçler dengesi sistemi

oluşturulmuştur. 17 Eylül 1787’de ilan edilen ilk Amerikan Anayasası bilinen en eski yazılı

anayasadır. Sömürgecilik faaliyetlerini sonlandırılmasında önem taşıyan bu bağımsızlık

hareketleri bir süre sonra kukla yönetimler oluşturmaya sebep olmuştur.

Self determinasyon talebi; sömürgecilikten ve yabancı yönetimden özgürleşme ile

ilişkilidir ve genellikle bir halkın politik, ekonomik ve kültürel kaderini, kendisinin belirlemesi

olarak tanımlanır. Amerika’ya yerleşen ilk İngiliz kolonileri, İngiliz hükümetinin, haklarını

ihlal ettiği temelinde bu kavramı haklılaştırmış ve böylece ayrılmayı da haklı çıkmak için

kullanmıştırlar. Uluslararası hukukta, Self determinasyon hakkının farklı görüntülerde ortaya

çıkabileceği görülmektedir. Örneğin; sömürgeden özgürleşme, bağımlı kalmaya devam etme,

yeni devletin oluşturulması için çatışmacı ayrılma ya da tekrar birleşme hakkı, sınırlı otonomi

hakkı, azınlık hakları ve içsel ya da dışsal self determinasyon hakkı olarak görülebilir.

Konfedarasyon

Konfederasyon Bağımsız Devletler tarafından egemenliklerini muhafaza etmesi şartıyla ortak

ve sınırlı menfaatlerini sağlamak maksadıyla, antlaşma aracılığı ile kurulan devletler topluluğudur.

Konfederasyonu oluşturan konfedere devletlerin devletlik vasıfları devam eder; bu devletler sadece

işbirliği yaparlar. Günümüzde Konfederasyon devlet modelleri artık görülmemekle birlikte federe

devlet yapısının gelişmesinde etkili olduğu için önemlidir.

Federasyon ve Konfederasyon arasındaki farklar

• Konfederasyon uluslararası antlaşma ile federasyon ise anayasa ile kurulur.

• Konfederasyonda devletler arasındaki bağ akdi, Federasyonda ise anayasaldır.

• Konfederasyonda devletler üyelikten çıkabilir; federasyon devletlerinin ayrılması yeni

bir devlet oluşumunu işaret eder.

Page 19: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

• Konfederasyonda üye devletlerin uluslararası egemenlik haklarına müdahale edilmez;

federasyonda ise bu yetki federal devletindir.

• Konfederasyonda dış ilişkilerde üye devletler bağımsızdır; federasyonda federe

devletler birbirlerine bağımlıdırlar.

• Konfederasyonda yalnızca üye devletlerin tek tip kendi vatandaşlıkları vardır ancak

federasyonda federal ve federe devlet olmak üzere iki türde vatandaşlık vardır.

Üniter Devlet

Devlet; ülke, millet ve egemenlik unsurlarından oluştuğuna göre, üniter devlette, tek

ülke, tek millet ve tek egemenlik vardır. Diğer bir ifadeyle üniter devlet, tek bir ülke üzerinde,

tek bir milletin, tek bir egemenliğe tâbi olmasıdır. Bu nedenle, üniter devlette, devleti oluşturan

unsurlar bölünmez bir bütündür.

Yarışan Yetkiler; Devletlerin, ortaklaşa ya da yarışarak (öncelik elde ederek)

kullandığı bazı yetkilere denir ve federal devletlerde sıkça görülmektedir. Federal ve federe

devletlerin yetkilerini bölüşmeleri ile ilgili de kullanılan bir kavramdır.

DİĞER DEVLET SINIFLANDIRMALARI

Sürekli Tarafsız Devlet: Bağımsızdır ve tüm yetkilere sahiptir. Ancak Sürekli Tarafsız Devlet

Anlaşması imzalayarak silahlanma ve savaş konusunda sınırlamaya tabidir. Başka devletler

arasındaki savaşlara katılamaz, ittifak anlaşmalarına taraf olamaz, başka devletlerin savaş

halinde üslerini kullanmasına ya da ülkesinden geçmesine izin veremez. Devletin tarafsızlığı

siyasal niteliktedir; bu devletlerin savunma amacı ile yine de bir ulusal orduları vardır. Örneğin

İsviçre. İsviçre'nin BM antlaşmasının 5. maddesindeki ‘tüm eylemlerde her türlü yardım’

ifadesini onaylaması tarafsızlığı terketmesi anlamını taşıyacağı için ‘sadece barışı koruyan

operasyonlarda’ ifadesi ile bu madde deklare edilmiştir.

Minyatür Devletler: Uluslararası Hukuk açısından minyatür devletler, devlet olarak kabul

edilir. Montrevideo sözleşmesinin devlet unsuru olarak tanımladığı 4 kriteri taşınması,

minyatür devletlerin devlet olarak kabulü için yeterlidir. Diğer devletlerden farkları ise

yüzölçümü ve nüfus kriterlerinin diğer devletlere kıyasla daha küçük olmasıdır; bazı

kaynaklarda ise çevrelerin iki büyük devletle çevrili olması minyatür devlet olma kriteridir.

Sui Generis Devletler: Tarihsel gelişmeler ve uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı, hiçbir genel

tür için sokulamayan, kendine özgü nitelikteki devletlerin ortaya çıkışını sağlamıştır. En

tanınmış örneği ise Papalık’tır. 1922'de İtalya ve Papalık arasında, Roma'da imzalanan Latran

Page 20: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Antlaşması Papalığın özel statüsünü düzenlemiştir. Daha sonra Papalığın ülkesi olan

Vatikan'da kamu hizmetlerini düzenleyen başka antlaşmalar imzalanmıştır. Devlet olmanın 4.

öğesi olan egemenlik, papalığa Latran Antlaşması’nın 2. maddesinde İtalya tarafından

tanınmıştır. Papalık uluslararası ilişkilerde temsilciliklere sahiptir ve kendisi de birçok ülkenin

temsilciliğine ev sahipliği yapar.

SIYASAL SISTEMLERI AÇISINDAN;

DEMOKRATIK, TOTALITER VE OTORITER DEVLETLER

Demokrasi bir ulustaki halkın seçme özgürlüğü anlamına gelir. İnsanların tüm ulus

üzerinde bir gücü vardır. Bir ülkenin kaderini o ülkede yaşayan çoğunluk belirler. Bunun tam

tersi otoriter ve totaliter yönetim şeklidir. Bu tür yönetimde tüm ulusu yöneten sadece bir kişi

veya bir grup vardır. Totaliter ve otoriter rejim diktatörlük gibidir fakat bazı farklılıkları vardır.

Otoriter rejimde gücü elde tutan tek bir kişi (diktatör) veya grup (cunta) vardır. Bu tür

hükümette güç tek bir siyasi güçte toplanır. Otoriterlik toplumdan ziyade hükümet üzerindedir.

Öte yandan totaliterlik ya da totalitarizm ise otoriterliğin aşırı radikal türüdür. Milletin sosyal

ve ekonomik yapısı hükümetin kontrolü altında değildir.

SIYASAL DOKTRIN SISTEMLERI AÇISINDAN; MUHAFAZAKAR,

MILLIYETÇI, LIBERAL, FAŞIST VE KOMÜNIST

Muhafazakar

Muhafazakarlık geleneğin, denenmiş ve doğruluğu kanıtlanmış toplumsal ve siyasal

değerleri içerdiğini öne sürer. Bu yüzden gelenek sürdürülmelidir. Sosyalizm, liberalizm ve

milliyetçilik gibi akımların karşısında muhafazakarlığın temel kaygısı geleneksel toplumsal

değerlerin korunmasıdır. Aile, toplumun temel taşıdır. Devletin görevi aile ile birlikte

toplumsal ahlak değerlerini korumak ve devamını sağlamaktır.

Milliyetçi

Milliyetçilik, özellikle kendi yönetimini tesis etmek için nüfusun doğru tespiti, devlet

içerisinde iktidarın meşru uygulanışı ve toplumun siyaseten etkin düzenlenmesi amaçlarına

matuf olarak, Avrupa’ya 19. yüzyılın başlarında girmii siyasal bir doktrindir. Milliyetçilik dört

ana kategoride toplanmıştır; Liberal milliyetçilik, muhafazakar milliyetçilik,

yayılmacı(revizyonist) milliyetçilik ve anti-koloniyal milliyetçilik. Örneğin; Amerika’nın

kurulmasından önce kolonilerin ayaklanması milliyetçiliğin etkisi ile gerçekleşmiştir. Osmanlı

İmparatorluğu’nun da parçalanmasında milliyetçilik akımı etkili olmuştur.

Page 21: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Liberal

Kişisel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla devletin sınırlandırılmasını isteyen

bir ideolojidir. Liberal ideoloji, din ve inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, seyahat özgürlüğü,

teşebbüs ve mülkiyet özgürlüğü gibi özgürlüklerin yasal güvenceye bağlanmasını savunur.

Liberal bir düzende devlet ancak bireyin hak ve özgürlüklerini korumakla görevlidir. “En az

yöneten hükümet en iyi hükümettir” sözü liberalizmin devlet felsefesini yansıtır.

Faşist

Faşizm, Fransız İhtilali Sonrasında ortaya çıkan, akılcılık, eşitlik, özgürlük, bireysellik

gibi temel değerleri savunmakta olan Batı Siyasal Düşüncesine karşı geliştirilmiş, otorite ve

devleti kutsayan bir öğretidir. Temel ilkeleri; Seçilmiş bir ulusal topluluğun diğer tüm ırk, grup

ve azınlıklardan üstün olması, mutlak bir önderin liderliğinde bireyin devlete tamamen boyun

eğmesi, parlamenter demokrasinin reddi, barışçı enternasyonalizme karşı çıkış ve yayılmacı ve

istilacı bir dış politikanın ulusun kaderi gibi görülmesi olarak şekillenmektedir.

Komünist

Komünizm kısaca sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ideolojisi ve

hareketi olarak tanımlanabilir. Ünlü düşünür Karl Marx ve Friedrich Engels’in

yazdığı Komünist Parti Manifestosu ile bağdaşlaştırılan komünizmde, kapitalizmin ortadan

kaldırılması gerektiği düşüncesi savunulur. Sosyalizmle arasındaki en önemli farkı ise

kapitalizmde özel mülkiyet fikrine hiçbir şekilde yer verilmemesi ve bütün üretim araçlarının

devletin elinde bulunmasıdır. Aslında sosyalizm komünizmin bir alt evresi

niteliğindedir. Komünist toplum düzene geçilebilmesi için sosyalizm bir süreç olacak, insanları

komünizm için bir şekilde evrimleştirecektir.

DEVLET KONUSUNDA İDEOLOJİDEN KAYNAKLANAN ANLAYIŞ

FARKLILIKLARI VE UYGULAMALARINDAN ÖRNEKLER

Bazı görüşlere göre devlet, insan aklının en büyük yapıtlarından biridir; toplum içinde

düzenin ve adaletin sağlanması için, insanların mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için

vazgeçilmez bir varlıktır. Anarşist görüşlere göre ise devlet insanların esenliğine ve

mutluluğuna engel bir varlık sayılır. Devletin kutsal olarak nitelendirildiği de görülmektedir.

Devleti yücelten görüşlere göre ise devlet çocuklar arasında hiçbir ayrım gözetmeyen her birine

ayrı ölçüde sevecenlikle davranan bir baba gibidir. Faşist devlet görüşünde de devlet

yüceltilmiş kutsal bir düzeye çıkarılmıştır. Birey kimliğini özgürlüğünü devlet içinde bulur

Ama devletin esenliği her şeyden önce gelir. Başlıca Marksist görüşleri açısından Devlet

Page 22: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

toplum ve özellikle ekonomik güç açısından üstünlük sağlamış sınıfların, zümrelerin öteki sınıf

ve zümreleri baskı altında tutmak için kullandıkları bir baskı aracıdır. Bu araç, sınıflı

toplumların varlığı sürdükçe insanlık tarihi için de kaçınılmaz olarak var olacak ama sınıfların

ortadan kalkması ile varlığına gerek kalmayacak. Yani devlet, zamanla artık kendisine

gereksinim kalmadığı için ortadan kalkacak bir örgüttür. İnsanlar için tam özgürlük ortamına

da ancak o zaman ulaşılmış olacaktır Marksist görüşün insanlık tarihi içinde belli bir aşamaya

yani sınıfların ortadan kalktığı noktaya ulaşılıncaya kadar devletin varlığını kaçınılmaz

saymasına karşılık anarşist felsefe açısından her türlü otorite bireylerin özgürlüğüne müdahale

oluşturur. Bu nedenledir ki başlıca kötülük kaynağı devlettir. Dolayısıyla sınıfların varlığından

bağımsız olarak devlet ortadan kaldırılması gereken bir kurumdur. Liberal Bireyci, Sosyalist

ve faşist devlet ideolojilerin ortak özelliği olarak kağıt üzerinde kalmayıp fiilen uygulamaya

konulmuş olmaları gösterilebilir. Liberal görüş tarihin akışı içinde belirli değişimleri geçirmiş

olsa da Özünde aynı kalarak ve ekonomik anlamda Kapitalizm olarak Bugün Amerika, Avrupa,

Asya, kıtalarında ve ayrıca Avustralya ve Yeni Zelanda gibi yerlerde çok sayıda devletçe

uygulanmaktadır Sosyalist devlet görüşü Küba Kuzey Kore ve Çin’de birbirinden oldukça

farklı biçimde de olsa aynı ideoloji altında yönetilmektedir. Faşist devlet ideolojisi bugün

resmen hiçbir devletin ideolojisi olarak açıkça kabul edilmiş olmayıp, faşist sıfatı sadece belli

devleti ya da uygulamayı kötülemek için kullanılmaktadır. İdeolojik görüşler somut, siyasal ve

sosyal ortama aktarılıp uygulamaya konulduğunda karşılaşılan somut sorunlar, felsefi ve soyut

ilkelerden uzaklaşmayı gerektirebilir. Hiçbir ideoloji iktidara gelmesinden önceki kağıt

üzerinde olan saf biçimi ile uygulanamamaktadır.

Liberal Bireyci (Kapitalist) Devlet Görüşü ve İlk Uygulamaları

Liberal bireyci görüş, bir kurum olarak devletin varlığına karşı değildir. Ancak bu görüş

bağlamında özgür olmaktan anlaşılan şey; devlet gücü karşısında bireyin dokunulmaz bir

özgürlük alanı olmasıdır. Bu dokunulmaz alandaki kavramlar arasında kişiye eşya üzerinde

mutlak ve inhisari egemenlik sağlayan mülkiyet hakkının özel bir yeri vardır. Liberal felsefenin

topluma ilişkin boyutunda birey vardır ve toplum yaşamı bireyin doğal özgürlüklerini

engellememeli, tam tersine korunmalıdır. Toplum da devlet de insanların ortak iradesine

dayanır ve devletin varlık nedeni bireyin özgürlüklerin özellikle mülkiyetinin korunmasıdır.

Liberalizmin devlet kavramıyla doğrudan ya da dolaylı temel varsayımlarının yanı sıra;

toplum, din, hukuk ekonomi gibi çeşitli konularda geliştirilmiş görüşleri vardır. Bunların

hareket noktası sayılabilecek olan temel nitelikteki inanç şudur; birey zaman içinde devletten

önce gelmiştir ve ortada devlet yokken insanlar herhangi bir devlet örgütlenmesinin söz konusu

olmadığı doğal yaşam koşullarında özgürce yaşamaktayken aralarında anlaşarak

Page 23: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

gerçekleştirdikleri toplum sözleşmesi ile toplum oluşturarak toplum yaşamına geçmişlerdir.

Liberal bireycilik anlayışında birey ve devlet birbirine karşı kavramlardır ve bu karşıtlık

özellikle endüstri devrimi ile ortaya çıkmış zenginleşme; olanakları çok büyük oranda artmış,

yeni sınıf burjuvazi, devletin her türlü müdahalesini, özgürlüğüne bir saldırı olarak görmeye

başlamıştır. Bu anlayışa göre serbest pazar ekonomisi denilen düzen kendi içinde toplumun

genel yararına en uygun çözümleri kendi içinde üreteceğinden, devletin ekonomik yaşama

müdahaleden kaçınması gerekir. Liberal bireyci devlet görüşü yeni bir sınıf olarak ortaya

çıkmış olan ve zamanda zenginleşip, güçlenerek feodal düzeni yıkıp onun yerine kendi

düzenini kuran burjuvazinin ekonomik çıkarlarını ve eğilimlerini meşrulaştırmak için

başvurulan ideolojik dayanak olmuştur. Bu değişimin ortaya çıkışını tarihin akışı içinde bir

zamana ve yere oturtmak gerekirse İngiltere'de 17. Yüzyılda, Fransa'da ise 1789 devrimi ile

başlayıp etkilerini dünyanın çeşitli başka yörelerinde göstermiş denilebilir. Bu değişimin

sonucunda feodal dönemin mülkiyet hakkı kavramının içeriğinde değişiklik olmuş;

kapitalizmin temeli olan bireysel mülkiyet anlayışı gelişmiştir. Liberal bireyci anlayışta

mülkiyet yükümlülüklerden bağımsız mutlak bir hak olarak görülüyordu.

Endüstri devrimi daha çok ekonomik alanda olmuştur ve sosyal alanda pek etkili

olmamıştır. Endüstri devrimi içinde yaşayan insanlar yeni bir düzene geçmekte olduklarının

farkına varamamışlardı. Fransız Devrimi ile Endüstri Devrimi arasındaki en önemli farklardan

biri de Fransız Devrimi'nin o çağda insan istencinin bir sonucu olarak kabul edilmesine karşılık,

Endüstri Devrimi'nin insanın denetimi dışında güçlerin sonucu olarak görülmesidir. İnsan

isteğinin dışında meydana gelen doğal bir ekonomik düzenin varlığı görüşü, endüstri devrimi

ile güç kazanmıştır. 18 yüzyılın ortalarında Fransız fizyokratlarının ortaya attığı görüş

bireyciliğin politika alanından, ekonomi alanınına sokulması sonucunu doğurmuştur. Fransız

Devrimi’nde, IV. Henry’nin yayınladığı ve kral ile toplumun arasındaki farkları azaltan Nantes

Bildirisinin yürürlükten kaldırılması ve bu şekilde krala çok üstün yetkiler sağlanması Fransız

İhtilali’nin temellerinin atılmasına neden olmuştur. Klise düzeninde ise mezhep savaşları

devam etmekteydi ve rahipler din işlerinden çok, devletin idari işleri ile uğraşan kişiler

(ruhbanlar) haline gelmişti. Fransız Devrimi, Komünist Devrimi’nden de farklıdır. Komünist

Devrimi (17 Ekim Devrimi de denir, Marks ve Engel başını çekmiştir.) işçi sınıfların, sınıflar

arasındaki farkların kaldırılması için yapılmıştı. Komünist Devrim ploteryanın ayaklanmasıdır.

Fransız Devrimi ise burjuvalar tarafından siyasi yönetime katılmak amaçları doğrultusunda

yapılmıştı. Burjuvalar, soyluların bir alt sınıfı olarak bilinirdi. Soylular, sahip oldukları

topraklar ve çiftlikler sayesinde ünvanlar alıp devlet yönetimine katılabilirken, doktor-

mühendis vb. meslek gruplarından olan burjuvalar alt sınıf olarak anılmaktaydı ve siyasal

Page 24: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

güçleri yoktu. Ayrıca soyluların ve ruhbanların özgürlüklerinde de ayrıcalıkları vardı.

Etajenero parlementosu olarak anılan danışma meclisi ise o döneme kadar son 175 yıldır hiç

toplanmamıştı. Burjuvalar, ruhbanlar ve soyluların hiç çalışmazken siyasal güce sahip olduğu

için Etajenaro’nun toplanmasını talep edip kendilerinin de siyasal güç elde etmek istediğini bu

toplantıda belirttikten sonra Etajenaro (bunun üzerine) tamamen dağıtılınca ise ilk

ayaklanmalar başladı. Fransız Devrimi’nde, siyasal fikirlerini beyan ettikleri için Bastil

Hapishane’sinde tutulan tutukluların burjuva tarafından hapishaneden kaçırılmaları ve serbest

bırakılmaları ise ihtilalin dönüm noktası olmuştur.

Fransız Devrimi’nde önemli olan nokta; 1789 Yurttaş Hakları Bildirisi’dir. Bu bildiri

birçok anayasaya, haklar bildirgelerine, uluslararası antlaşmalara temel olmuştur. Bu nedenle

Fransız Devrimi birçok hakkın ve özgürlüğün kazanılmasına bu bildiri ile sebep olması

açısından önemlidir. Fransız Devrimi sınıflarla ilgili değil, hak ve özgürlüklerle ilgiliydi. 1789

Yurttaş Hakları Bildiri aynı zamanda liberal bireyci görüşün günümüze yansıması olarak da

yansımasıdır. Örneğin; mülkiyet hakkı buna örnek teşkil eder. Rosssou ise mülkiyetin

huzursuzluk ve çatışmalara neden olduğunu savunur. O’na göre özel mülkiyet olmasaydı

hukuk düzenine ihtiyaç olmazdı ve devlet de bu düzeni kurmak ve sürdürmek üzere ortaya

çıkmazdı (Doğal hukuk teorisi).

Adam Smith ise kapitalist bireyci anlayışın temsilcisidir. Kapitalist bireyci anlayış

mülkiyetin önemli olduğu ve bireyci anlayışın vurgulandığı anlayıştır.

İdeolojilere göre devlet yapıları incelenirken dikkat çeken nokta her zaman bir üst

grubun baskınlığıdır. Örneğin; Fransız İhtilali’nde burjuva sınıfı üst sınıfı olan soylular ve

ruhbanlara karşı siyasal gücü ele geçirmek istemişti. Mülkiyet de tüm ideolojilerde dikkat

çeken ve önemli görülen noktadır. Diğer bir nokta ise özgürlükler ve haklardır. Bu en çok 1789

Yurttaş Hakları Bildiri’sinde görülmektedir. Bu bildiride ayrıca işe alımlarda yeteneklerin

dikkate alınması (liyakat sistemi) ve vergilerde eşitlik sağlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları

Sözleşmesi’nde tanımlanan özgürlük ile 1789 Yurttaş Hakları Bildiri’sinde tanımlanan

özgürlük aynıdır. Yasa önünde eşitlik hükümleri de 1789 Yurttaş Hakları Bildiri’sinden

esinlenmiştir.

Liberal bireyci görüşün devlet, toplum ve özgürlük konularındaki görüşleri ise 1789

Yurttaş Hakları Bildiri’sinin 4. Maddeden şu şekilde anlaşılabilmektedir; özgürlük başkasına

zarar vermeyen her şeyi yapabilme gücüdür. Her insanın doğal haklarını kullanmasının sınırı

toplumun öteki üyelerinin aynı haklardan yararlanmasını sağlayan sınırda biter ve bu sınırlar

ancak yasalarla belirlenir. Yasa ise 5 ve 6. Maddede açıklanmıştır.

Page 25: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Fransız Devrimin’in getirdiği en temel haklar siyasal alanda olmuştur. Avrupa İnsan

Hakları Sözleşmesinde tanımlanan siyasal özgürlükler de 1789 Yurttaş Hakları Bildiri’sinden

temel almıştır. Örneğin; düşünce özgürlükleri, mülkiyet sadece dokunulmaz değil kutsal olarak

tanımlanmıştır, kişi dokunulmazlığı ve tutuklanmalar, seyahat özgürlüğü vb…

Sosyalist / Komünist Devlet Görüşü

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği, tarihte resmi adında sosyalizm deyimi geçen

ve Marksist-Leninist olarak tanımlanmış olarak Marks’ın görüşlerini benimsediği ilk devlettir.

Marksist devlet anlayışının temelinde toplumsal sınıf kavramı vardır. Bu anlayışa göre devlet,

üretim araçları üzerinde özel mülkiyetin kurulması ve mülkiyete dayanan sınıfın öteki sınıf ve

zümreler üzerinde egemenlik kurmasını ve bu egemenliği sürdürmesini sağlayan araçtır. Bu

anlayışta ‘devrim’ de özel bir kavramdır. Siyasal pratikte amaç, burjuva/kapitalist sınıfın

elindeki baskı aracı olan devletin işçi sınıfınca ele geçirilmesidir.

Ekim Devrimi, ploterya diktatörlüğünü ilan etmiş ve çıkarılan kararnamelerle toprak

üzerindeki özel mülkiyeti kaldırmış, mülkler köylülere dağıtılmış ve fabrika denetimleri

işçilere verilmiştir. Medeni evlenme ve cinsiyet arasında eşitlik kabul edilmiş, kilise ve devlet

ayrılmış, okullar kilise yönetimlerinden çıkarılmıştır (Fransız İhtilali’nde de kocanın evlendiği

kadının da mallarına sahip olması değişmiş ve ikisinin malları ayrılmıştı. Ayrıca rüştünü

ıspatlayan çocuk da mülkiyet hakkına sahip olabilecekti).

Marksist teoriye göre ploterya diktatörlüğü yolu ile işçi sınıfı tam anlamıyla devlete

egemen olup, sınıf düşmanları ortadan kalktıktan sonra, bir kurum olarak devletin varlığı

zorunlu olmaktan çıkacak ve kendiliğinden solup gidecekti. Böylece sosyalist aşamaya

geçilmiş olacaktı. Bu aşamada üretim herkese yeterli miktarda olacak ve yeni bir ahlakla

yetişmiş insanlar üretimden kendi ihtiyaçlarının ötesinde bir şey elde etmeye

çalışmayacaklardı. Ploterya diktatörlüğünden devletin kendiliğinden ortadan kalkacağı

sosyalist aşamaya geçilememiş aksine Stalin döneminde en şiddetli örnekleri yaşanan totaliter

yönetim uygulanmıştır.

Sovyetler Birliğinde ve öteki sosyalist devletlerde herşey, Lenin, Stalin, Trochki ve

Buharin’in tahmminlerinden çok farklı gelişmiş ve herşey tam tersi olmuştu. Trochki bu

ideolojiyi dünyaya yaymak istediği için partiden dışlanmış ve yerini Stalin almıştı.

Komünist ideolojiye sahip devletlerin oluşturduğu Varşova Paktı’nın da ilk adımları bu

dönemde atılmıştı. Varşova Paktı’nın gereği olarak (birbirlerini savunacaklar) Amerika ile

girdikleri mücadele yüzünden pahalı savunma teknolojileri almalarına sebep olmuştur ve bu

durumun da bir sonraki aşamaya geçememelerine sebep olduğu düşünülmektedir. Sovyetler

Page 26: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

Birliği ve diğer bu görüşü benimseyen diğer devlet çöküşünden sonra tekrar ayaklanma

girişimleri olmaması, halkın bu görüşü benimsemediğini göstermektedir.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği döneminde aniden zenginleşen komünist parti

üyelerinin ortaya çıkması da o dönemde büyük yolsuzluklar yaşandığına işaret etmektedir.

Faşist Devlet Görüşü

Bu görüşte tek kişiye tapma ve en doğru kararları tek başına veren iktidarın varlığına

inanış temel ilkedir. Faşizm demokrasiye kesinlikle karşıdır ve açıkça bir diktatörlüktür. Bu

diktatörlük sürekli ve yapısaldır. Faşizm devleti sınıflar üstü bir varlık olarak kabul eder ve

devlet için herkes ve herşey feda edilebilir. Kişi devlet için yaratılmıştır. Ploterya devrimi

korkusu ve liberal demokrasinin sorunları çözemeyişi faşizmin yolunu açmıştır. Faşist görüşte

milliyetçilik ve propaganda kavramları önemlidir. Devletin tepesindeki ‘şef’ tek başına

uyulması gereken kişidir. Faşizm bir orta sınıf hareketi olarak ortaya çıkmış ancak zenginlerin

de desteğini almıştır. Faşizm, toplumun ekonomik yapısında bazı değişiklikler meydana

getirmiştir; işçi ve patronları korperatif bir düzende toplamıştır. Liberal ekonomiyi bırakarak

devletin müdahalesine yer vermiştir. Faşizmde tek başına birey önemli değildir ancak bir grup

oluşumu varsa dikkate alınabilir.

Sosyal Devlet Anlayışı

İngiltere'de 18. yüzyılda başlayıp gelişen Endüstri Devrimi ve 1789’da gerçekleşmiş

olan Fransız Devrimi'nin ardından siyasal gücü eline geçiren burjuva sınıfının elinde

uygulamaya konulmuş olan liberal bireyci felsefenin ekonomik alandaki görünümü kar elde

etme yarışında hiçbir sınır tanımayan bir kapitalizm oluşturmuştu. İşveren için bu yarışta işçi

canlı bir aletten başka bir şey gibi görünmüyor; en kötü ve sağlıksız çalışma koşullarında düşük

ücretlerle çalıştırılıyordu. İşçilerin içinde bulunduğu bu kötü koşulları biraz olsun düzeltmek

özellikle çocuk yaşta çalışmak zorunda kalan işçiler ile ilgili önlemler almayı amaçlayan

girişimler sonuçsuz kalıyordu. Bu durumda bir şeyler yapılması zorunlu hale gelmişti. Bunun

sonucu olarak liberal bireyci felsefenin egemen olduğu kapitalist ekonomilere yön verenler

toplum içinde gelir farklarını azaltacak ve özellikle orta sınıf - ara tabakaları güçlendirecek ve

işçilere de sömürgelerden gelen gelirlerin az da olsa bir bölümü ayırarak işçilerin gelirlerini

artıracak uygulamaları öneriyordu. Özellikle 1917 Bolşevik Devriminin öteki ülkelerdeki ve

özellikle endüstrisi gelişmiş Batı ülkelerindeki işçiler üzerinde yarattığı sorgulayıcı, kapitalist

düzeni eleştirici ve devrimci eğilimlerin önlenmesinin de rolü sosyal devlet kavramını öne

çıkarmıştırç Sosyal devlet yerine Refah Devleti de kullanılmaktadır. Sosyal devletin amacı

liberal bireyci ideolojinin temel özelliklerini koruyarak bir yandan savaşın getirdiği büyük

yıkımların ve ekonomik kayıpların izlerini ortadan kaldırmak öte yandan komünist partilerin

Page 27: GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018)...GENEL KAMU HUKUKU DERS NOTLARI (2018) Kamu ve özel hukuk ayrımında kullanılan ölçüt hukuk iliúkisinin taraflarıdır. İliúkinin taraflarından

yükselişini önlemektir. Sosyal devlet, vatandaşların sosyal durumları ve refahları ile ilgilenen;

onlara asgari bir yaşam düzeyi sağlamayı ödev bilen devlet olarak tanımlanmaktadır. Sosyal

devlet toplumu oluşturan bireylerin maddi ve manevi esenliği ile yakından ilgilenmenin bir

hukuksal ödev olduğunu varsayar.