genel grev genel dİrenİŞ

35
GENEL GREV GENEL DİRENİŞ  Emeğin Kurtuluşu Kurultayı  Broşür Dizisi Şubat Yayıncılık/  www.alinteri.org  1

Upload: cevdetbay

Post on 30-May-2018

249 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 1/35

GENEL GREVGENEL DİRENİŞ

 Emeğin Kurtuluşu Kurultayı 

 Broşür Dizisi

Şubat Yayıncılık/ www.alinteri.org 

1

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 2/35

İÇİNDEKİLER 

GENEL GREV, GENEL DİRENİŞSINIF HAREKETİNE ÖNCÜ MÜDAHALEGENEL GREV, GENEL DİRENİŞİ NASIL ÖRGÜTLEYECEĞİZ?

Nasıl örgütleyeceğiz?GENEL GREV GENEL DİRENİŞ ÜZERİNE

Neden 1 Mayıs sonrası beklendi?1 Mayıs neyin dönüm noktasıdır Öncü taktik-kuyrukçu taktik farkının kendini sık sık göstereceği bir döneme girdik1 Mayıs pratiğinden kendi adımıza hangi dersi çıkarmalıyız?GGGD salt bir propaganda sloganı değildir Bugünün farkı

Özel hedefimiz: Sınıf içindeki çalışmamızı yoğunlaştırmakGGGD taktiği, bütün güderimizi bağlayan bir taktiktir BaşarabilirizNasıl Örgütleyeceğiz?Örgütlenme bilimleri ne olabilir?GGGD'in talepleri ne olmalı?Sosyalizmin Propagandasına Özel Bir Önem Ve Ağırlık VermeliyizAğları Geniş AtmakSonuç Ne Olabilir 

2

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 3/35

"Genel Grev, Genel Direniş" taktiği, üzerinde yükseldiği

nesnel zemin, oturacağı eksen, taktiğin unsurları, başarıya götürmek 

için kullanılması gereken araçlar, örgütlenmesi, vb. üzerine ilk yazılar 

 Alınteri  ve  Emekçinin Alınteri 'nin 1 Mayıs sonrası sayılarında yer 

aldı, işçi ve emekçilerin gündemine girdi. Mayıs ayı içinde gazetemiz,

komünist ve devrimci öncü işçilerden oluşan bir platformda konuyu

tartışmaya açtı. Tartışmaları, sınıf hareketi açısından yol göstericiolacağı düşüncesiyle sürdüreceğiz. Bunlardan ilkini kısaltarak 

 yayınlıyoruz.

Temmuz 1996 

3

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 4/35

GENEL GREV, GENEL DİRENİŞ

Sermaye güçleri, ardı arkası kesilmeyen ekonomik ve siyasi saldırılarının kapsam ve şiddetinialabildiğine artırıyor. Yeni paketler dizisi, ağır vergi ve zam bombardımanıyla açılıyor. İşçi ve şimdi deemekçi memur kıyımları, taşeronlaştırma, özelleştirme doludizgin. Asgari ücretin sıfırlanması, sosyal

güvenlik haklarının tümden tasfiyesi, mezarda emeklilik, kırda ve kentte küçük mülk sahiplerininvahşice mülksüzleştirilmesi sermaye kudurganlığının bazı diğer çizgileri.

Meclise sunulan il özel idare yasası ile Kürdistan'da süren OHAL uygulaması tüm Türkiye'yeyayılacak. Bütün işçi ve emekçileri, emekçi halk kesimlerinin her birini aynı amansızlıkta ezen buçapta bir saldırının karşılığında artık dağınık, birbirinden kopuk, mevzi direnişlerle yetinilemez.Kendilerine yönelik saldırılara karşı aynı tarihsel kesitte harekete geçen işçi sınıfı, emekçi memur,semt halkı, küçük üretici, öğrenci, vd. güçlerin ayrı kanallardan akması sınıf ve kitle hareketinin en

 büyük zaaflarından biridir. Pervasızlaşan saldırıların daha da bileyeceği tepki birikimi temelinde işçisınıfı ve emekçi kitlelerin birleşik mücadelesinin örgütlenmesi, sınıf ve kitle hareketine devrimci bir sıçrama yaptırmanın olmazsa olmaz koşulu haline gelmiştir. Günümüzde bunun en uygun biçimiGenel Grev Genel Direniş'tir.

Genel Grev Genel Direniş'i müzmin bir ajitasyon-propaganda sloganı olarak değil, sınıf ve

kitle hareketinin dönemsel öncü politikası ve hedefi olarak kavrıyoruz.Hemen "koşulları yok, başarılamaz" diyenler çokça çıkacaktır. Sınıf mücadelesinde etki gücünü

kafa sayısından ibaret gören, öncülükten "bir uyarına gelirse"yi anlayan "başaramayız"cıların müzminmuhalefet psikolojisi ve iddiasızlığı, devrimci proletaryadan uzak olsun!

İşçi sınıfı devrimcilerinin Genel Grev Genel Direniş   perspektifi, dönemin sıçramaolanaklarıyla yüklü gelişme özelliklerine dayanmaktadır. Sınıf mücadelesine öncü müdahale için, her şeyden önce süreçteki değişim ve gelişmenin yönü iyi kavranmalıdır.

Birincisi, kitle hareketinin durmadan yeni alanlara açılmasıdır. Öğrenci ve köylühareketlerindeki gelişmeler, küçük esnafların dahi yer yer hareketlenmeye başlaması bunun çarpıcıgöstergeleridir.

İkincisi, kitle hareketi sınıf ve ezilenlerin dar öncü kesimlerinden daha geri ve genişkesimlerine yayılmaktadır. Taşeron işçilerin de sıklaşan direnişleri, Aydın'dan Devrek 'e, Eskişehir'denAntep'e ve Erzincan'a; yer yer fabrika işgallerine, binlerce kişilik yürüyüşlere varan işçi eylemleri,emekçi memurların 800 bin kişilik Nisan gösterileri yeterli fikri vermelidir.

Üçüncüsü, sınıf ve kitle hareketinin öncü kesimlerindeki militanlaşma ve devrimcifilizlenmedir. Gazi'nin yıldönümünde, 1 Mayıs'ta onbinlerin komünist ve devrimcilerin pankartlarıaltında yürümesi, kayıp eylemlerine genişleyen katılım, Ambar işçilerinin sendikaları tarafından bilezor zaptedilen militanlığı bazı örneklerdir.

Genel Grev, geçmişte öncü kesimlerin dilinde bile daha çok bir dileğin ifadesiyken, bugünyaygın ve güçlenen bir eylem arzusunun ifadesi haline gelmiştir. Genel Direniş'in bugün işçi-memur 

  birlikteliğinin ötesinde çok daha geniş bir toplumsal tabana oturma olanağı vardır. Sınıf ve kitlehareketi, 12 Eylül kopukluğundan sonra, tekrar küçümsenmeyecek bir mücadele deneyimikazanmıştır. Yeni bir öncü işçi ve emekçiler kuşağı kavga içerisinde serpilip gelişmektedir. Komünist

ve devrimci güçlerin kitle hareketi içindeki politik ve örgütsel etkileri gözle görülür biçimdeartmaktadır.Kuşkusuz tüm bunlar  Genel Grev Genel Direniş'in bir çırpıda kotarılacak bir şey olduğu

anlamına gelmez. Sınıf ve kitle hareketini gemleyen ciddi ve kronik zaafları gözardı etmiyoruz.Henüz yeterince güçlü bir devrimci bilinç ve örgütlülükten yoksun oluşu başta gelmektedir.

İşçiler arasında iç rekabetten kaynaklanan kendine ve birbirine, sınıfının gücüne ve eylemine duyulankuşku ve güvensizlik aşılmış değildir. En militan işçi direnişlerinin bile, üretimi durduramama vedayanışma yoksunluğu nedeniyle başarısızlığı bu güvensizlik eğilimini beslemektedir.

İşçi, emekçi memur, küçük üretici, öğrenci vd. emek güçlerinin birbirinden kopukluğu her birinikendi içinde zayıflatmakta, menzilini kısaltmaktadır.

Ama tüm bu zaaflar  Genel Grev Genel Direniş politikasının "imkansızlığını" değil, GenelGrev Genel Direniş yöneliminin bu zaafları da giderebilecek biricik açılım olduğunu gösterir.

Genel Grev Genel Direniş'in örgütlenmesi, bugünkü koşullarda öncü çıkışların birbirineeklemlenmesini, her direnişin çevresinde eylemli destek halkalarının örülmesini, emek güçlerinin

  birleşik mücadelesi açısından bölgesel ve sektörel komiteleşme ve eylemlerin yaratılmasını ve

4

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 5/35

yaygınlaştırılmasını kapsayacaktır. Ama bu, düz evrimci bir yaklaşımla, "önce şu, sonra bu, sonra daşu" biçiminde Genel Grev Genel Direniş'in örgütlenebileceği anlamına gelmez. Sıçrama olanağıtaşıyan her noktaya asılacağız ve asıl olarak  Gazi'leri, 1 Mayıs'ları yaygınlaştırarak bu yönelimiderinleştireceğiz.

Bir yerde bir özelleştirme girişimi, başka bir yerde taşerona ve grev kırıcılığa karşı mücadele,ekmek kuyrukları ya da mezarda emeklilik, sivil faşist saldırıların yanıtlanması... İşçi eksenli yerelhalk eylemlerinin örgütlenmesinin zemini olacaktır. Önemli olan genel veya yerel her sorunu, her duyarlık noktasını, her kıpırdanmayı, daha geniş kitleleri hareketlendirerek, birleşik ve militanmücadelenin bir çıkış noktası haline getirmek, her eylemden kalıcı örgütlülükler çıkarmak ve GenelGrev Genel Direniş hedefine kilitlemektir.

Süren grev ve direnişler arasında hiç olmazsa asgari bir koordinasyon sağlamak, belli bir  bölgedeki öncü işçilerle halkın diğer kesimlerinin öncülerinin biraraya getirildiği esnek örgütlülükler oluşturmak, sektörel ve bölgesel öncü işçi ve emekçilerle toplantılar düzenlemek, kullanılabilecek yöntemlerden bir kaçıdır.

Sınıfın ve kitlelerin bu kesitte özel bir duyarlık içinde bulundukları siyasal özgürlük yoksunluğu, zamlar, mezarda emeklilik, özelleştirme, taşeronlaştırma, işsizlik, asgari ücret, TİS'lereilişkin sloganlar öne çıkartılmalı, ama devrim ve sosyalizm propagandasına özel bir ağırlık 

verilmelidir.Kuşkusuz Genel Grev Genel Direniş, bütün sorunların bir kılıç darbesiyle çözülüvermesianlamına gelmeyecektir. Ama bu doğrultuda atılacak her ciddi adım sektörel ve bölgesel düzeyde dahiileri örneklerin yaratılması, güvensiz, tutuk işçi ve emekçi kesimlerinin de mücadele azmini artıracak,sürecin devrimci filizlenmesini derinleştirecektir.

Yaşasın İşçi Sınıfı Ve Emekçilerin Birleşik Mücadelesi!Sokağa, Eyleme, Genel Grev Genel Direnişe!

5

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 6/35

SINIF HAREKETİNE ÖNCÜ MÜDAHALE

İşçi sınıfı hareketine devrimci bir öncülük ve önderlik yapmaya çalışmak, işçi sınıfıdevrimcilerinin faaliyetlerinde her zaman temel bir önem ve öncelik taşır. Konuya verilen bu öneminkendisi bile, proletarya devrimciliğini herhangi bir devrimcilikten ayırt etmemizi sağlayan temel

göstergelerden biridir.Fakat tek başına bu yönelim, bir örgütün, belirli bir politika veya taktiğin ya da sınıfın herhangi

  bir eylemine yapılan her somut müdahalenin proleter devrimci bir karakter taşıdığının kanıtısayılamaz. Asıl belirleyici olan, bu müdahalenin içeriğidir. Onun, işçi sınıfının sadece bugünküçıkarlarının eksiksiz ve kararlı bir savunusunu içermekle kalmayıp gelecekteki çıkarlarını da gözeten

 bir bakış açısıyla yapılıp yapılmadığıdır.İşçi sınıfına yol gösterme iddiasıyla yürütülen faaliyet, içerik açısından, isterse en eksiksiz

haliyle olsun, sınıfın sadece güncel talep ve çıkarlarının savunulması ile sınırlı kalıyorsa eğer, bununadı sendikalizmdir. Buna karşılık, sınıfın gelecekteki çıkarlarını savunma adına sadece genel bir devrim ve sosyalizm propagandası yapmakla yetinen bir faaliyet de devrimci öncü tutum ve müdahaleolarak görülemez. En tutarlı haliyle bile bu da sınıfın geniş yığınları üzerinde fazla etkisi olmayanaydınca bir propaganda çalışması olmaktan öteye geçemez. Halbuki etkili bir öncü müdahaleden

söz edebilmek için, bunun hareketi devrim ve sosyalizm yolunda ilerletebilme yeteneğine desahip olması gerekir. Bu da ancak, işçi sınıfı hareketinin her somut tarihsel evrede karşı karşıya

  bulunduğu sorunlara amaca en uygun somut devrimci çözüm yolları, araç ve biçimler bulmaklamümkündür. Bu andan itibaren taktiğin alanına gireriz. Çünkü somut bir döneme veya tekil bir durumailişkin olarak amaca en uygun somut çözüm yolu, araç ve biçimlerinin neler olduğu sorusunun yanıtınıoluşturan bütün unsurlar –mücadele ve örgütlenme biçimleri, ileri sürülmesi gereken sloganlar,güçlerin hesaplanması, temponun ayarlanması, vb.– taktiğin konusunu oluştururlar. Dolayısıyla, sınıf hareketine devrimci öncü müdahale, taktik önderlikte somutlanır. Devrimci öncü taktikleresahip olunduğu ölçüde ve ancak bu temelde yapılabilinir. Devrimci öncü taktiklere sahipolmayanlar, iddiaları ne olursa olsun, kendilerine hangi etiketi yapıştırırlarsa yapıştırsınlar,kendiliğinden gelişmenin ya da onun bunun kuyruğunda sürüklenmekten kurtulamazlar. Proletaryanındevrimci öncüleri, işçi sınıfı ve emekçi kitle hareketinin önüne bugün GENEL GREV-GENELDİRENİŞ taktiğini koyuyorlar. Bu taktiğin hangi gelişmelere ve dinamiklere dayandığı, hangiihtiyaçların ürünü olduğu, neyi hedeflediği önceki yazıda ortaya konuldu. Ancak açık olan bir gerçek var: Emek güçlerinin militan ve birleşik eyleminin örgütlenmesi, günümüz koşullarında birzorunluluktur. İşçi sınıfı ve emekçilerin çıkarlarının savunulup en masum ve temel hak taleplerininelde edilebilmesinin yolu, ülke çapında olduğu kadar sektörel ve bölgesel düzeylerde de olabildiğincekitlesel ve militan eylemlerin örgütlenmesinden geçiyor. Bunun günümüzdeki en ileri ve devrimcibiçimi GENEL GREV-GENEL DİRENİŞ'tir. Sınıf ve kitle hareketi, bu hedefe yöneltildiği vebunu gerçekleştirebildiği ölçüde devrimci bir sıçrama yapabilecektir.

GENEL GREV-GENEL DİRENİŞ'in omurgasını işçi sınıfı hareketi oluşturmalıdır. Etkili bir Genel Grev-Genel Direniş, işçi sınıfının devrimci çizgisi ekseninde geliştiği ve başını işçi sınıfıçektiği ölçüde mümkündür. Mızrağın sivri ucunu oluşturması gereken işçi sınıfı hareketinin içinde

  bulunduğu duruma baktığımızda, ortak hedef ve talepler temelinde birleşik eylemlerinörgütlenmesi, özel olarak işçi sınıfı hareketinin devrimci gelişimi açısından da bugün birzorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşçi sınıfı hareketi uzunca bir süredir kitlesel ve militan bir patlama yapamamanın sıkıntı vesancılarını yaşıyor. Krizin ağırlığına, burjuvazinin saldırılarının şiddetine, geniş işçi yığınlarıarasındaki hoşnutsuzluk ve tepki birikiminin yaygınlığına rağmen, bunun eyleme dönüşmesinde bir zayıflık var. Bu durum, öncü unsurları bile etkisi altına alabilen bir bezginlik ve karamsarlık yaratıyor.Sınıfın kendi gücüne ve yapabileceklerine duyduğu güvensizliği derinleştirici bir rol oynuyor. Bunun,nesnel koşulların elverişliliğine karşın hareketteki tutukluk ve durgunluğun sürmesinde önemli bir 

  payı var. Sınıf içindeki çalışmada karşımıza çok sık çıkan bir görüntüyü şöyle özetleyebiliriz: Neredeyse hemen herkes harekete geçmekten, radikal eylemler yapılmasından yana. Ama iş pratiğegelince, kimse harekete geçmeye yanaşmıyor. İleri sürülen gerekçe ise hep aynı: Kime güveneceksin?

İşçiler kimi zaman yanıbaşındaki tezgâh arkadaşına dahi güvenemeyebilmektedirler. Bu güvensizlik eşiğinin aşılması sağlanamadığı takdirde, işçi hareketinin patlama yapmasını, yaygın, militan vekitlesel bir karakter kazanmasını beklemek hayal olur.

6

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 7/35

Sınıf hareketinde yaşanan tutukluğun kırılabilmesi için, harekete geçmekte tereddütlü davranankesimleri de yüreklendirecek, onlar için somut bir esin kaynağı ve ateşleyici işlevini görecek  militanöncü çıkışların önemine işaret ettik bugüne dek. Çoğu kendiliğinden gelişmenin ürünü olarak bununörnekleri de çıktı ortaya. Ama bir-ikisinde elde edilen sınırlı bazı kazanımlar dışında en kararlı vemilitan olanları bile yenilgiye uğramaktan kurtulamadı. Her biri için bunun birçok nedeni var kuşkusuz. Ancak bu nedenler içinde özellikle iki tanesi sonuç üzerinde belirleyici olmuştur. Bunlardan

 birincisi, en militan çıkışların bile üretimi tümüyle durdurmayı başaramayışları, diğeri ise,eylemli destek ve dayanışmanın yetersizliği nedeniyle en inatçı grev ve direnişlerin bile yerel veyalnız kalmaktan kurtulamayışlarıdır. Bu ikisi, direnişlerin başka iç zaaflarıyla da birleşerek yenilgiye zemin hazırlamışlardır.

Ataklığı, militanlığı, kitleselliği ve inatçılığıyla dikkatleri üzerine çeken direnişlerin bile sonuçtayenilmekten kurtulamayışlarının en olumsuz sonuçlarından biri de, zaten zayıf olan harekete geçmeisteğini biraz daha törpülemesidir. Kendine ve sınıf kardeşlerine güvensizlik, ileri atılma ve mücadeleetmenin de bir işe yaramadığı şeklindeki kaderci ve teslimiyetçi ruh hali bu örneklerin de arkasınasaklanarak daha fazla taraftar bulabilmektedir. Bu durumda, sınıfı harekete geçirebilmek için sadecegenel bir devrimci propaganda ve ajitasyonla yetinilemez. Bu anlamda, somut öncü örnekler yaratmanın önemi ortadan kalkmamıştır. Fakat artık sadece, militan ve kararlı ama tekil kalmaktan

kurtulamayan öncü çıkışlar örgütleme çabalarıyla da yetinilemez. Bugün artık hedefimiz, belirli birbölge, işkolu ve ülke çapında birleşik eylemler örgütlemek olmalıdır.GENEL GREV-GENEL DİRENİŞ  bundan ötürü, işçi hareketine devrimci öncü müdahalenin

getirdiği bir yükümlülük olarak da çıkmaktadır bugün karşımıza.

7

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 8/35

GENEL GREV, GENEL DİRENİŞİ NASIL ÖRGÜTLEYECEĞİZ?

Genel Grev Genel Direniş'in örgütlenmesi, basit bir sorun değildir. Bu öncü devrimci taktiğinuygulanmasına dört elle sarılırken, işçi sınıfı devrimcilerinin ve öncü işçilerin gerek nesnel ve öznelzayıflıkların, gerekse de avantajların bilincinde olarak hareket etmesi zorunludur.

 Nedir bu nesnel zayıflıklar? Bunların başında işçi hareketinin mevcut örgütlülük zayıflığı veeylem düzeyindeki gerilik geliyor. İşçi hareketi, '91'lerden beri kendisine sınıfsal, siyasal, örgütsel vemoral kazanımlar sağlayacak güçlü bir çıkış yapamadı. Sınıfın geniş kesimlerini eylemin içine çekenkesitler –20 Temmuz eylemi ve 350 bin kişilik kamu grevi dışında– yaşanmadı. Kaldı ki, 20 Temmuzişçi sınıfının katılımı yönünden zayıf kaldığı gibi, kamu grevi de yine hain sendika ağalığı barikatınınaşılamaması nedeniyle satışla noktalandı. Öte yandan bu süreçte yapılan işyeri direnişlerinin büyük 

 bölümü kısa sürede başarısızlıkla sonuçlandı. İşçi sınıfının Kağıthane, Tuzla, Polisan, Ambarlar gibikimi bölükleri nispeten daha uzun soluklu ve inatçı bir direniş sergilediler. Ancak bunlar da, kimisiyasal çıkış ve radikal biçimleri de içermesine rağmen, halâ diri olanları da dahil, mevzi kalmanınötesine geçemediler.

Öte yandan, burjuvazinin sendikaların altını boşaltma süreci, sendika ağalarının ihanetinin dekolaylaştırmasıyla epeyce yol almıştır. Bugün işçi sınıfının devrimci siyasal örgütlerle bağlarının

oldukça zayıf, olanların da oldukça geri düzeyde olduğu açıktır. Bu düşünüldüğünde, Türkiye'de"örgütlenme" dendiğinde "sendika"dan başka bir kurumu henüz tanımayan, devrimci örgütlerlearasındaki mesafeyi kendi cephesinden hala koruyan öncü unsurları da dahil olmak üzere işçi sınıfınınsendikasızlaştırılmasının nasıl vahim bir örgütsüzleştirme anlamına geldiği, ne kadar dağıtıcı olduğukendiliğinden anlaşılır. Bir genel grev sürecinin örülmesinde, örgütsüz bir kitleye yönelmiş güçler açısından, bu da bir dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yine öncünün işçi sınıfı bağlarının zayıflığı, sendika ve çeşitli türden kitle örgütlerinde mevzikazanmamış oluşu da gözardı edilemeyecek bir dezavantajdır. Sınıf içinde sağlam basamaklara

 basarak hareket etmekle bunun arasında elbette ki bir fark vardır ve bunların varlığının önemi busüreçte daha da yakıcı bir tarzda görülecektir.

Bütün bunlardan başka, 5 Nisan'dan beri akan süreç içinde, özellikle son 8-10 aydır yoğunlaşan, burjuvazinin kendi içindeki çelişkilerle daha da derinleşen siyasal krize rağmen, işbirlikçi tekelci burjuvazinin kriz politikalarını yaşama geçirmede genel olarak ileriye doğru adım attığı görülmelidir.TÜSİAD'cılar, "Ankara'da olup bitenler bizi ilgilendirmiyor artık. Ekonomimiz dinamizm ve krizebağışıklık kazandı"  derken bunu ifade etmektedirler. Bu pervasızlık, sınıflar mücadelesinin boşluk tanımadığını göstermektedir. İşbirlikçi tekelci burjuvazi yol alırken, işçi sınıfı ise iç rekabet vedağılmanın sonuçlarını yaşamaktadır. Bu, sınıf güçlerinin kısa vadede toparlanıp eylem düzenialmasını frenleyici önemli bir etkendir.

Bir  Genel Grev Genel Direniş'in yaşama geçirilmesinden sözediyorsak, bütün bunların bilincinde olmalıyız. Olmalıyız ki, bu durumda daha güçlü, daha soluklu bir yüklenmenin gerekliliğinikavrayabilelim! Yalnız arkamızdan değil, karşımızdan da esen bir rüzgarın olduğunu bilerek hareketedelim. Elbette ki tek koşulla olmalıdır bu: O gerici rüzgarı işçi sınıfı eyleminin devrimci rüzgarı ilealtetme bilinci ve hiç de daha az önemli olmayan inancıyla!

Kaldı ki, çok güçlü devrimci durumların dışında, bir genel grev, öncünün sınıfla bağlarınıngüçlü ve onun üzerinde belli bir hegemonyaya sahip olduğu koşullarda dahi onun "düğmeye basmasıyla" gerçekleşebilecek bir eylem biçimi değildir. Genel direnişle güçlendirilmiş genel grevgibi bir eylemin tek bir hamlede, "durduk yerde" gerçekleşebileceğini düşünmek, sınıf mücadelesininyasalarını ve iç gelişimini kavramaktan aciz anarkosendikalist bir yaklaşımın ifadesidir. İşçi sınıfının

 bugünkü güç ve potansiyelleri kadar, onun zayıflıkları hakkında da hiçbir şey bilmemek demektir.Genel Grev Genel Direniş gibi bir eylem, bugünkü koşullarda sınıfın ona doğru eylemli bir hazırlık ve bir "ısındırma" sürecinden geçmesiyle, ardarda yükselen eylem dalgalarının, güçlü bölgeseleylemlerin üzerinde yükselecektir. Bu bakımdan, Genel Grev Genel Direniş'in örgütlenmesi, taktiğinuygulanması, bir süreç işi olarak baştan öngörülmektedir.

Koşulların gelişip olgunlaşmasını beklemeksizin, gelişme yönünü de gözönünde tutarak  belirlenmiş olan Genel Grev Genel Direniş taktiği, işçi emekçi hareketini öngörülen ileri biçim

altında birleştirip ilerletmeyi hedefletmektedir. Bizi oportünizmin "süreç-taktik" anlayışından da buayırmaktadır. Ancak, bu fark, pratik olarak kendisini ortaya koymalı, hareketin nesnel yönü doğruçözümlenip kavranılarak  Genel Grev Genel Direniş'in yaşama geçirilmesi, güçlerimizin "dışında,

8

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 9/35

uzağında" ve dolayısıyla "ertelenebilir", "herhangi bir görev" olarak algılanmamalıdır. Bu süreçte  bütün görevler, onunla ilişkisi mutlaka kurulup ona bağlanarak yerine getirilmeli, bu siyasal  perspektif, bilincimizin, günlük çalışmamızın içine taşınmalıdır. Dezavantajlardan sözettiysek, buonların üzerine çıkılması ve onları aşıp geçmenin biricik yolunun, her şeyiyle sınıfa dönük etkin bir faaliyet olduğunun bize ışık tutması içindir!

 Nasıl örgütleyeceğiz?Bu sorunun birincil ve ilk elden verilmesi gereken yanıtı yukardadır: Sınıf içinde etkin bir

faaliyet. Bu temel halkanın kalıcı ve derinlikli olarak yerli yerine oturması zorunludur. Sınıf hareketinin temel sorunlarının, bunların bulunduğumuz alandaki görüngülerinin ve onların sınıf cephesinden hangi perspektif, mücadele ve örgüt biçimleri ile aşılacağının bilinciyle hareketedilmelidir. Keza, sınıf hareketinin nabız atışları, mevcut akış ve gelişim seyri konusunda gelecek süreçleri öngörecek tarzda özel bir hakimiyet gerekmektedir. Genel ve "kulaktan dolma" bir donanımkesinkes yetersiz olacaktır. Öte yandan, çeşitli alanlarda patlak veren direnişler, kuşkusuz önemine de

  bağlı olarak ama mutlaka Genel Grev Genel Direniş   perspektifiyle ele alınmalı ve önderlik götürülmelidir. İşçi sınıfı devrimcilerinin hiçbir mücadele alanı, hiçbir unsuru, semt, memur, gençlik,

 bu söylenenlerden bağımsız değildir.

Zincirin pekçok halkası vardır ve bunların hiçbiri "yabancımız" değildir, olmamalıdır. Önemliolan, bunları birbirini güçlendirecek tarzda tutabilmek, ürün toplamak, bu ürünler temelinde çalışmayıyeniden yeniden örgütleyip motive etmektir.

İşçi sınıfını dağıtıp örgütsüzleştirmede, işçi kıyımını sistemleştirmede hayli yol alan, öte yandantüm emekçi sınıfların boyunlarına ağır bir halka olarak asılan özelleştirme süreci, bu halkalardan

 birincisidir, işçi sınıfının sendikal bazda da olsa daha örgütlü kesimini oluşturan, kamu işyerlerindekiişçilerle bağlarımızı güçlendirecek, özelleştirme karşıtı politikalarımızı onlara götürmenin binbir yolunu bulacağız. Şimdiye dek nispi bir iş güvencesine sahip olan kamu işyeri işçilerindekihuzursuzluğu, sendika ağalarına güvensizliği, devrimci bir tarzda değerlendireceğiz. "Nasıl olsaözelleştiremezler" kayıtsızlığı içindeki ve boş umut halinden umarsızlığa doğru dönen bu kesimi, tamda arayış ve mücadeleye daha etkin yöneliş sürecinden yakalayacağız. Daha yakın ve etkin

  propaganda-ajitasyon yöntemleriyle aradaki mesafeyi kapatmaya çalışarak, bunu işçi toplantıları,işyeri ve mümkün olduğunca sektörel toplantılarla birleştireceğiz. Özelleştirme sürecindeki kimiişyerlerinde ortaya çıkan eyleme dönük koordinasyon amaçlı örgüt biçimlerinin içinde oralardayarattığımız, değerlendirdiğimiz işçi bağlarımızla varolmanın yollarını bulacağız. Tüm gerilik vezayıflıklarına rağmen, taşradaki kimi kamu işyerlerinde dahi özelleştirmeye karşı zayıf da olsa fabrikaişgallerinin artık akla gelen ve uygulanan biçimler olduğunun bilinciyle, işçilerin radikal ve sonuç alıcıeylem arayışlarının örgütleyicisi ve hızlandırıcısı olacağız.

Sendikasız-sigortasız çalışmaya mahkum edilmiş, bırakalım geleceği bugün için dahi yaşam veçalışma güvencesinin her türünden yoksun milyonlarca işçinin, nispeten bu güvenceye sahipkesimlerle buluşma noktalarından biri, mezarda emeklilik  de dahil olmak üzere sosyal sigortasisteminin özelleştirilmesidir. EP, İstanbul Sendika Şubeleri Platformu (İSŞP) gibi ufkumuzu busorunla sınırlamamak koşuluyla, bu halkaya sıkıca sarılacağız, işçi sınıfının bugün en duyarlı

noktalarından biri olan mezarda emeklilik ve sosyal sigortanın özelleştirilmesi konusunda eylemedönük toplantılar örgütlemeye çalışmanın yanı sıra, bu konuda yapılan bütün etkinliklerin işçigüçlerimizle içinde olmayı ve alanı dönüştürmeyi hedefleyeceğiz. Bugün İSŞP'nin bu konuda zayıf 

 bir hareketlilik içinde olduğu, üzerindeki taban baskısıyla ama onu en küçültülmüş haliyle ortayakoyan eylemler düzenlediği görülmektedir. Kullanılan biçim ise, alabildiğine dar güçlerle yapılan

 barışçıl gösterilerdir. Öte yandan bu konuda toplantılar sürdürülmektedir. Bu biçimlerin içine sıkışıpkalmadan, içine girdiğimizde işçi güçlerimizle varolarak ve misyonumuzu sadece oportünist işçisiyaseti ile çatışmakla sınırlamaksızın bu alanları da değerlendireceğiz. Ancak, asıl olarak kendiulaşabileceğimiz, yaratabileceğimiz güç ve olanakları başa koyacağız.

Taşeronlaştırmaya karşı mücadele ve örgütlenme  perspektiflerimizi pratiğe geçireceğiz! Bualandaki mücadelede işçi sınıfının kimi bölüklerinde belki başarıya ulaşamamış ama derinleşmeye

 başlayan bir birikim sözkonusudur ve bu salt öncü kesimlerle de sınırlı değildir. Özellikle Gebze gibi

kimi bölgelerde, taşeronluk sistemi, işçi sınıfını iç rekabetle birbirine düşüren, örgütlenme ve eylemgücünü kıran bir rol oynamanın yanı sıra, yalnızca işçilerin değil çoğu onların ailesi ve çevresikonumundaki tüm emekçi kesimlerin kanını emen bir vampir, bir ağ halini almıştır. Bu tür bölgeler,

9

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 10/35

adı konmamış "serbest bölgeler"e dönüştürülmekte, Petrol-İş gibi sendikalar dahi buraları"taşeronlaştırmaya karşı mücadelede pilot bölge" olarak ilan etmek zorunda kalmaktadır, işçilerinradikal bir örgütlenme ve eylem çizgisine yakın durmaya başladıkları bu bölgelerde, taşeronlaştırmayakarşı sistemli, hedefli bir mücadelenin yürütülmesi, savunma komiteleri perspektifimizin eylemli bir tarzda yaşama geçirilmesi, taşeron işçiler sınıfın saflarına kazanılıp burjuvazinin politikası boşaçıkarılırken, başı çeken sınıf düşmanlarının cezalandırılması... bütün bunların işçilerin öz eylemleriylegerçekleşmesinin sağlanması; bölge emekçilerinde taşeronluğa karşı eylemlerin meşruluğunun yanısıra, bu mücadeleye omuz verecek örgütlülük ve eylemlilik sürecinin yaratılması: Genel Grev GenelDireniş'e giden yolda gerek bölgesel çapta gerekse de sınıfın bütününde yönelinmesi gerekenhalkalardan biri de bu olacaktır.

Önümüzde sıcak bir yazın uzanması, işçi hareketi açısından olasıdır. 250 bin işçi TİS sürecinegirdi ve önlerine uzatılan patron önerisi, "sıfır sözleşme"den dahi daha düşüktür. TİS süreci, bukapsamdaki işçilerin eylem ve örgütlenme arayışında, duyarlığında bir artışa yol açacak ve büyük olasılıkla bir dizi oyalamadan sonra çıkmaza girebilecektir. İşte bu süreç, Genel Grev Genel Direnişihtiyacının sınıfın geniş kesimleri açısından daha yakıcı tarzda duyulacağı ve bu yöndeki önerilerinsendikalar üzerinde de devrimci bir sınıf baskısı oluşturacağı bir süreç olacaktır. Şimdiden bu süreceyönelmeli, alternatif TİS taslağımızı oluşturmalı ve işçilerle bunun üzerinden ilişki kurmalı, toplantı ve

eylemler örgütlemeye çalışmalıyız. TİS süreci, yerel direniş ve eylemlerden farklı olarak sınıfın genişkitlelerini aileleri ile birlikte alanlara dökme ve tüm işçi sınıfı ve emekçi kamuoyunu etkileme şansınasahip olduğu içindir ki, üzerinden atlanamayacak bir süreçtir ve asıl olarak da burjuvazininödünsüz tavırlarıyla daha da çetin bir kavga halini alma potansiyeli taşımaktadır.

Keza, bugün sefalet ücretinden açlık ücretine düşürülmüş bulunan asgari ücret sorunu ile ilgiliözel bir hareketlilik içinde bulunmalıyız. İşbirlikçi tekelci burjuvazi, asgari ücretin 16 olan yaş sınırını25'e yükselterek, ücreti yasal olarak yarıya düşürme peşindedir. İşçi sınıfının ortalama ücreti asgariücret haline getirilmiştir. Milyonlarca işçiyi ilgilendiren bu sorunda sendikalar yine bir pundunagetirerek hain bir satışa imza atacaklardır. Sınıfın eyleme geçirilmesinde, böylesine yaşamlarınıilgilendiren bir sorundan yola çıkma gereği açıktır. Özellikle asgari ücretin bile doğru dürüst uy-gulanmadığı küçük ve orta işletmelerde bu sorun daha da yakıcıdır. Önüne bu soruna ilişkin eylemiörgütlemeyi koymuş, halkaları ve iç örgütlülüğünü genişleten, sağlamlaştıran işçi toplantıları ile

 buralardaki öncü birikimi toplamak, sınıfın tepkisini hem üretimi durdurarak hem de sokak gösterileriile ortaya koymak, Genel Grev Genel Direniş'in örülmesi ile yakından ilintili ve onu tutuşturacak dinamiklerden biri olarak değerlendirilecektir.

Genel Grev Genel Direniş dendiğinde, işçi sınıfının eyleminin örgütlenmesinin yanında temeldayanaklardan biri, genellikle ilk akla geldiği üzere semtlerdeki kitlenin dar bir alandahareketlendirilmesi değil, doğrudan emekçi sınıfların eylemine dayanmanın bir biçimi olan işçi-emekçi memur hareketliliğinin birleştirilmesidir. Emekçi memur hareketinde yer alan işçi sınıfıdevrimcileri, özellikle daha güçlü olunan alanlarda bu konuda özel bir çalışma yürütmelidirler. Emekçimemur hareketi, ekonomik-siyasal terörün yoğunlaşması nedeniyle içten içe kaynamakta, ama KESK ağalarının bürokrasisine karşı örgütlü bir muhalefet, devrimci bir alternatif geliştirilemediği için deduraksama yaşamaktadır. Gerek bu tıkanıklığın aşılmasında, gerekse de Genel Grev Genel Direniş'egiden yolun döşenmesinde işçi-emekçi memur birlikteliğinde öncü pilot örneklerin yaratılmasına özel

 bir rol düşmektedir. Sağlık , haberleşme, enerji gibi işkolları bu açıdan daha elverişli, toplumsalyaşam ve ekonomideki rolü yönünden de daha etkili bir konumdadırlar. Keza, emekçi memur hareketinin yalnızca daha diri olmakla kalmayıp aynı zamanda işçi sınıfı ile içice bir kesiminioluşturmaktadırlar. Genel Grev Genel Direniş'in başarısı açısından bu içiçelik ve birlikteliğin hedefli,sistemli bir çalışma, isabetli politika ve taktikler, en önemlisi ısrarlı bir yönelimle kalıcı ve eylemedönük örgütlülükler haline getirilmesi ve her düzeyde yeniden üretilmesi zorunludur. Bu, emekçimemur hareketindeki işçi sınıfı devrimcilerinin çalışmalarının canlandırılmasını bir önkoşul olarak koymaktadır. Keza buralarda sahip olunan sendikal mevziler, işçi sendikaları üzerinde de devrimci bir 

 baskı oluşturma perspektifi ile mutlaka değerlendirilmelidir.Bir başka temel yönelimimiz, işçi sınıfının Tuzla gibi öncü birikiminin toplanma

noktalarında sistemli bir çalışmanın yürütülerek buralarda oluşmuş, devrimcileşmeye açık sendikal bilinci ileriye sıçratmak ve buralar üzerinden hareket etmek olacaktır. Yalnız ekonomik değil siyasalterörün çeşitli biçimlerine de tepki verme refleksi kazanmaya başlamış olan bu işçi bölükleri üzerinde

 proleter devrimci bir etki yaratmak zorunludur. Bu bölükler, Genel Grev Genel Direniş perspektifinin

10

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 11/35

de ilk alıcı ve sahiplenicileri olacak, onun doğru bir politika ve taktik olduğunu kendi deneyimleri iledaha kolay bilince çıkartacaklardır.

Yine işçi bölgeleri ile içice geçmiş, işçi sınıfı devrimcileri olarak çalışmalarımızın bulunduğuemekçi semtlerinde bölgesel olarak eylemlerin örgütlenmesi,  buralardaki kitlenin belirli bir.eylemdinamizmi kazandırılarak daha merkezi alanlarda eyleme yöneltilmesi, zam vb.'nin yanı sıra siyasalözgürlük hedefli çağrı ve sloganları içeren eylemlere de katılması yönünde geniş ve derinlikli bir önhazırlığın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Örneğin vergilerin ağırlaştığı, zamların bombardımanedildiği bir süreçte, tam da bu sorunlar temelinde işçi ağırlıklı, esnaf, emekçi kadın gibi kesimleri dekapsayan eylemleri örgütlemeyi ve bunu tekil eylemler olarak değil, Genel Grev Genel Direnişörgüsü içinde ele almayı önümüze koymalı, kitleye de bu perspektifle götürmeliyiz.

Genel Grev Genel Direniş'i örgütleme sürecinde asılacağımız temel halkalardan biri, grev vedirenişlere bundan önceki dönemlere göre artık daha farklı tarzda müdahale etmek olacaktır. Bunuyalnızca patlak veren direnişler yönüyle algılamamalıyız. Bu işin bir boyutudur; öte yandan ise grevve direnişlerin kelimenin olumlu anlamıyla "kışkırtıcısı" olmak zorunludur. Özellikle küçük veorta büyüklükteki işletmelerde sigorta, sendika gibi yasal hakların yokluğunun da etkisiyle bunlar,yasadışı eylemler olarak gerçekleşebilir; işçileri yalnız patronlara karşı değil, devlet güçleri ve grevkırıcı olarak müdahale eden sivil faşist unsurlara karşı da cepheden bir duruş içine sokacaktır. Do-

layısıyla işçilerin siyasal eğitimi yönüyle olsun, bir direnişin her yönüyle örgütlenmesi açısından da bizim eğitimimiz yönünden olsun, azımsanmayacak kazanımlar sağlayacaktır. Bunu sadece işyeriçapında değil, bölgesel örgütlenme perspektif ve araçlarına sahip olduğumuz konfeksiyon gibialanlarda bölgesel çapta da düşünmeli ve örgütlemeye girişmeliyiz.

Patlak veren grev ve direnişlere müdahalemiz ise "destekçi"likten, "ziyaretçi" olmaktankesinkes çıkmalıdır. Devrimci bir müdahale olmadığı, eylemin ön hazırlık süreçlerine girilmediğitakdirde işçi direnişlerinin ülkemizde günler, en fazla birkaç hafta sürdüğü bilinmektedir. Bunarağmen, direnişin başlamasından günler sonra gidilmesi, en fazla devrimci ajitasyon ve EKK 

 propagandası ile sınırlı kalınması, direnişin içinde bulunma ve eylemi oradan yükseltmeye çalışmaşeklinde bir emek verilmemesi yaygın tarzdır. Çevremizi toplayıp müzik grubu götürüp ikinci bir "ziyaret"  örgütlemeye kalmadan, kimi direnişler bitebilmektedir. Bu kadar sığ bir müdahale iledirenişçi işçilerin eyleme dönük önerilerimizi uygulamasını beklemek, dahası direnişin iç süreçlerini

 bilmeksizin, işçilerin nabzını sürekli tutup yönlendirmeksizin genel olanın ötesinde doğru taktikler önermek nasıl mümkün olacaktır? Gösterdiğimiz en ufak bir gevşeklik, bizden sonra da boy gösterseişçiler üzerinde daha kolay otorite kurabilen sendika ağalarının, çeşitli eğilimlerden oportünist sendikayöneticilerinin hanesine yazılmakta, onları eylemi geriye çeken "öncüler" konumuna çıkartabilmekte-dir.

İşte bundan sonraki süreçte patlak veren grev ve direnişlere, özellikle büyük işyerleri ise ve bölgesel etki gücü fazlaysa, mutlaka bölgesel ya da bölge içi sektörel bir Genel Grev Genel Direniş'iörgütleme kafasıyla yöneleceğiz. Bugün sınıf içindeki ilişkilerimiz artmıştır. Bunlar sayesindeduyargalarımız daha çok direniş sinyali aldığı gibi, yukarda resmedilen kısır ve etkisiz pratiği aşıpyerine direnişlere gerçek bir öncü kafası ile yaklaşmak, günün görevi olacaktır.

* * *Özgül talepler ileri sürülürken herbir alanın temel talebi ile ilişkilendirilerek konulmalı,ekonomik terörü yoğunlaştırmak için artırılan siyasal teröre karşı "Emekçilere Özgürlük!" talebiyükseltilerek mücadele edilmelidir.

Taktiğin açılımı ve derinleştirilmesi aynı zamanda pratiğin geliştirilmesinin bir sorunudur.Burada birinci noktanın sınıfa dönük etkin bir çalışmanın gerçekleştirilmesi olması gerektiğigörülmelidir. Onun gerilik ve zayıflıklarına teslim olmadan; nesnel sürecin yalnız aleyhimizde değilasıl olarak lehimizdeki akış yönünü görerek; hedeflere yüklenmekten asla vazgeçmeksizin, yüzgerietmeksizin ve taktiği salt propaganda-ajitasyonla sınırlamaksızın gerçekten kazanma bilinciyleyürütülen bir faaliyetin sorumluluğu, işçi sınıfı devrimcileri olarak önümüzde durmaktadır. Devrimci

 bir fırsatlar döneminden geçiyoruz ve atılan en küçük taş bile derhal olmasa dahi yakın bir süreçteyerini bulacaktır. Bunun bilinci ve inancı, umudu ile hareket edilmelidir.

11

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 12/35

GENEL GREV GENEL DİRENİŞ ÜZERİNE

(Bir seminer konuşması)

(...)

Önce bir noktayı açıklığa kavuşturmak gerekiyor; 1 Mayıs sonrası süreçte örgütsel faaliyetin bütün güçleriyle yükleneceğimiz odağı haline getirme kararı aldığımız Genel Grev Genel Direniş(GGGD) taktiği, 1 Mayıs üzerine alınan bir karar değil. Daha öncesinden alınan, 1 Mayıshazırlıklarının da bir yönüyle 1 Mayıs'ın ertesinde başlatılacak bu kampanyanın ön hazırlık süreciolarak değerlendirilmesi perspektifiyle yürütüldüğü bir karardır. Elbette 1 Mayıs'ın ertesinde GGGDajitasyonununu yükselterek örgütsel güçleri bu hedefe kilitleme kararı alınırken, onun değişik yönlerde

 propagandası, içeriklendirilmesi ve geçerliliğinin dışımızdaki güçlere ama ondan da önce kendi kadrove taraftarlarımıza kavratılabilmesi açısından 1 Mayıs'ın ortaya koyacağı somut göstergeler önemliydi

  bizler için. 1 Mayıs'ın en azından son yıllarda gerçekleşen kitle eylemlerinden daha farklı bir kitlesellikte geçeceği beklentisi/tahmini güçlüydü. Devrimci güçlerin 1 Mayıs içerisinde eylemedamgalarını vurma şanslarının yüksek olduğu öngörüsü güçlüydü. 1996 1 Mayısı'nın kitlesellikle

 birlikte ileri bir militanlık örneğinin yaratılabileceği bir gün olarak geçmesinin mümkün olabileceği

tahmini ve beklentisi güçlüydü. Zaten 1 Mayıs taktiğimiz de bir bütün olarak bu öngörüler ve bunlarıngerçekleşmesine dönük bir konumlanış perspektifiyle oluşturuldu. Hazırlık çalışmaları da bu pers-

 pektif ışığında yürütüldü. GGGD taktiği ve onun nasıl örgütlenebileceği, "bu süreçte hangi hedeflerigütmemiz gerekir" sorununu her ne kadar bugün tartışıyorsak da, kimse 1 Mayıs'ın bize gösterdikleriüzerine alelacele alınmış bir kararı tartıştığımız şeklinde bir izlenime kapılmamalı. Önü arkasıdüşünülmeden ortaya atılan bir politikayı tartışıyormuşuz duygusuyla hareket etmemeli. Bu biziGGGD taktiğinden kuşku duymaya, pratikte tutuk davranmaya yol açacak bir güvensizliğe sürükler.

Önümüzdeki sürecin bir  GGGD doğrultusunda zorlanmasını, örgütsel faaliyetin bununörgütlenmesi üzerine odaklanması gerekliliğini bize duyuran etkenler nelerdir? Nereden çıktı böyle bir taktik? Neden daha önce veya daha sonra değil de şu son sürece dönük olarak böyle bir belirlemeyegidildi? Esas sorun öncelikle bunun kavranması. Taktiğin yaşam bulup bulmayacağını tartışmadanönce, daha doğrusu bunun nasıl yaşama geçirileceğinin irdelenmesine girmeden önce kafamız bukonuda net olmalı. Bu netlik olduğu ölçüde onu daha başarılı bir biçimde yaşama geçirebiliriz.

1 Mayıs hazırlıkları da içinde olmak üzere sınıf ve kitle hareketinin önüne artık bir  GGGDhedefinin konulmasının zamanının geldiği, bunun doğru devrimci taktik olacağını belirlerken esasdayandığımız nokta şudur: Türkiye'de son aylardaki gelişmelere çeşitli cephelerden dikkatli bir gözle

 bakacak olursak, sınıfsal dengelerin emek güçleri tarafından daha ileri bir noktadan zorlanışına tanık oluruz. Bir başka ifadeyle Türkiye'nin son 4-5 aylık sürecinde yaşanan toplumsal, sosyal olaylarışöyle bir gözümüzün önüne getirdiğimiz zaman dipten gelen yeni bir devrimci dalganın kabarışıkendisini değişik cephelerde değişik görüntüler altında hissettiriyor. Devrimci kamuoyu açısından daen çarpıcı belirtilerden biri, herhalde öğrenci hareketinde kimsenin bu ölçüde olabileceğini

  beklemediği militan patlamaydı. Onun çapında, onun boyutlarında olmamakla beraber –hatta buyüzden gözlerden kaçabilir ama kaçırılmaması gerekir– harekete geçen bir başka dinamik daha vardır:

Küçük üretici köylülük. Köylülük gibi harekete geçmesi zor, harekete geçmesi geç ve güç olan bir toplumsal kesim bile hareketleniyor. Büyük tekellerin sömürüsüne, tarımı yıkıma sürükleyen devlet politikalarına karşı tepkiler artık yavaş yavaş eyleme dönüşüyor. Henüz yetersiz ve cılız da olsa bunun belirtilerinin kendini göstermeye başlaması önemlidir. Özellikle Karacabey'de en son gerçekleştirilenküçük üreticilerin protesto eylemi, ondan önce çeşitli yörelerde gerçekleştirilen, örneğin Manyas'ta sütüreticilerinin sütleri sokağa dökme eylemi, Malatya tütün üreticilerinin kotalara karşı geliştirdikleri

 birtakım eylemlilikler gibi daha küçük, kendi içinde irili ufaklı sinyaller vardı. Köylü hareketindeki bukıpırdanma belirtileri, köylülük gibi ağırkanlı bir toplumsal kesimin dahi hareketlenmeye açık halegeldiğinin, onun içerisindeki patlayıcı madde birikiminin de artık tutuşturulabilecek kıvama doğruevrildiğinin göstergesi olması açısından önemliydi.

Şimdi bu iki dinamiğin harekete geçişi, yani öğrenci gençlik hareketindeki patlama ile köylühareketindeki henüz cılız olan kıpırdanma belirtileri, aslında şundan 6 ay öncesi itibariyle

düşündüğümüz zaman henüz gündemde olmayan, sadece teorik bir varsayım ve beklenti durumundaolan yeni toplumsal muhalefet güçlerinin harekete geçtiğinin göstergeleri olması yönüyle anlamlıdır.Bir başka ifadeyle bunlar, toplumsal muhalefet cephesinin zemininin genişlemesinin, yeni güçlerin

12

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 13/35

hareket geçişinin, bunların harekete geçişi ölçüsünde de sermaye ve onun iktidarına karşı emekçihareketinin yeni alanlara doğru yayılmaya yüz tuttuğunun ve yaygınlaştırılabileceğinin, devrimciöncünün müdahalesiyle daha hızlı bir biçimde yaygınlaştırılabileceğinin göstergeleri olması yönüyleanlamlıdır. Ama biz GGGD taktiğinin zamanının geldiği tespitinde bulunurken, sadece bu yenigüçlerin harekete geçişine dayalı düşünmedik.

Öte yandan, zaten daha önceden de hareketlenmiş olan toplumsal muhalefet dinamiklerinin her  birinin kendi iç süreçlerinde daha militan, daha kitlesel patlamalara doğru bir iç evrimin yaşandığınıngöstergeleri de son dönemlerde giderek fazlalaşmaya başlamıştı. Bunların en anlamlılarından birisi,Gazi Direnişi'nin yıldönümünde yapılan gösterilerdir. O gösterilerin anlamı şuradadır: Uzunzamandan beri ilk kez onbinlerce insan, üstelik bir çalışma gününe denk geldiği halde, doğrudandoğruya komünist ve devrimci örgütlerin eylem çağrısı üzerine, onların yasadışı pankart ve sloganlarıaltında toplanarak gösteri yapmışlardır. Bu yanıyla semtlerde zaten yine Gazi Direnişi'nin açığaçıkardığı ve ivmelendirdiği antifaşist dinamiğin, kendi iç gelişim süreci içerisinde giderek yenikesimlere doğru yayıldığının, daha kitleselleştiğinin; ama daha da önemlisi daha devrimcileşen vemilitanlaşan bir gelişme gösterdiğinin belirtisiydi Gazi yıldönümü. Bu arada, çeşitli emekçisemtlerinde, İstanbul'unda, İzmir'inde hatta Ankara'sında gecekondu yıkımları sırasında çeşitli

 protesto eylemleri biçiminde, ailesel diyebileceğimiz tarzda ya da semt ölçeğinde gerçekleşen irili

ufaklı birtakım protesto eylemleri vardı. Sel baskınından sonra İzmir Yamanlar'da gelişen ve giderek örgütlü bir karakter kazanan bir halk hareketi boy gösterdi. Yine İzmir'in bir başka semtindegecekondusu yıkılmak istenen bir ailenin geliştirdiği bir protesto gösterisi aslında kitlelerdekiumutsuzluğun ve tepki halininin göstergesi olarak anlamlıydı. Buna benzer irili-ufaklı sayısız örnek sayılabilir. Yine devrimci güçlerin çeşitli vesilelerle semtlerde gerçekleştirdiği, katılanların sayısınınartık yüzlerden binlere doğru evrilmeye başladığı irili-ufaklı gösteriler vardı. Yine burada hareketinkendi iç evriminde devrimci militanlaşma yönündeki gelişiminin bir göstergesi olarak devrimciörgütlerin aslında henüz taraftar düzeyindeki güçleriyle yürüttüğü afişleme-yazılama gibi eylemlerdesilahın kullanımının belirgin bir biçimde kendini hissettirmeye başlaması vardı. Sonuç olarak, bunlarıntoplamı, antifaşist dinamiğin, daha önceden harekete geçtiğini bildiğimiz, yaşadığımız antifaşistdinamiğin kendi içinde kitleselleşme ve militanlaşma yönünde bir evrim gösterdiğinin işaretleriydi.

Kamu emekçileri cephesine gelince, KESK  ağaları tarafından uzun süredir durgunlaştırılmış,

 bir çözülme sürecine doğru sürüklenmiş olan emekçi memur hareketinde 18 Nisan eylemleriyle yeni bir çıkış kendini gösterdi. Memur hareketinin doğuşundan bu yana geçen süreci gözönüne getirecek olursak, bu hareketin şöyle bir özelliği vardır: Genellikle maaş zamlarının belirlendiği Ocak veTemmuz ayları emekçi memur hareketinde bir-iki ay öncesinden başlayan ve bir-iki ay sonrasına kadar sarkan bir hareketlenme dönemidir. Kitlesel hareketlenme dönemleridir. Bu yönüyle, uzun süredir tutukluğa ve durgunluğa itilmiş olan emekçi memur hareketinde çeşitli yayın organlarında verilenrakamlara bakılırsa Türkiye'nin değişik yörelerinden 800 bin memurun katıldığı Nisan eylemlerigüçlü bir "sezon açılışı"dır. Bizzat başbakanın açık tehdidine, baskı ve terör estireceğine dair tehdidinerağmen, Adana'da olduğu gibi, Ankara'da öğretmenlerin coplanmasında olduğu gibi terörü de fiilenuygulamasına rağmen hareketin böyle bir çıkış göstermesi önemlidir. Memur hareketindekihareketlenmenin yoğunlaşacağı bir dönemin başlangıcında böyle kitlesel bir çıkış, önümüzdeki aylar için umut vericidir.

Şimdi asıl önemli olan Genel Grev-Genel Direniş'in eksenini oluşturacak, oluşturması gerekensınıf hareketi açısından duruma baktığımız zaman da son aylarda karşımıza şöyle bir tablo çıkar:Hareketin genelindeki tutukluk, ağır gelişme 1 Mayıs'a gelene kadar olan süreç itibariyle hâlâsürmektedir. Çelişkilerin keskinliğine, sınıfın kitlesi içinde düzene ve sermayeye karşı olan tepkilerinyoğunluğuna rağmen işçi hareketi uzunca bir süredir militan, kitlesel bir patlama yapamamanın sıkıntıve sancılarını yaşamaktadır. Bu hepimizin gördüğü bir gerçektir. Ancak o genel tutukluk hali, 1 Mayısöncesi süreçte de görünürde kendisini sürdürmekle birlikte, onun içerisinde belki bazılarımızın biledikkatlerinden kaçan ama kaçırılmaması gereken gelişmeler vardı. Bunlardan bir tanesi, öncü çıkışniteliğindeki grev ve direnişlerin gerek militanlık, gerek inatçılık, gerekse yerel düzeylerle de sınırlıkalsa peşinden sürükleyebildiği güçler itibariyle bir gelişme yaşamasıydı. Bunun en çarpıcıörneklerinden birini İzmir Ambar işçilerinin taşeron örgütlenmesine karşı geliştirdikleri Nak Kargodirenişi bize gösterdi. Yalnız burada şu an son ayların örnekleri itibariyle konuşuyorum. Daha önce bir Polisan vardı yine böyle çarpıcı bir örnek olması itibariyle. Hâlâ sürmekte olan bir Aras Karo direnişivardır, inatçılığıyla öne çıkan. Yine bir Tuzla Deri işçilerinin ekonomik taleplerle siyasal taleplerin

13

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 14/35

içice geçtiği direnişleri, siyasal talepler temelinde protesto düzeyinde sık sık eylemler ortaya koymasıvardır. Ama İzmir Ambar işçilerinin direnişi, STFA'daki taşeron işçilerinin direnişi, şu özelliklerin desınıf hareketinde edinilmeye başlandığının göstergeleri olarak anlamlıdır: Artık işçiler sadece

 patronlarla değil, grev kırıcılarla değil, polisle de taşlı sopalı çatışmaya girmekten çekinmiyorlar. Hatta bu çatışmalara ailelerini de katıyorlar. Kolay kolay pabuç bırakmayan, pes etmeyen bir militanlık düzeyine doğru evriliyorlar. Aynı şey İstanbul Ambarlar'a da sıçradı ve ambar işçilerinin direnişininşahsında şu gerçek kendini gösterdi: Sınıfın öncü çıkış yapan kesimleri artık devletle açık çatışmayıgöze alıyor ve bu noktada da başındaki sendikalar tarafından, sendikacılar tarafından bile zor zaptediliyor. Hatırlarsanız İstanbul ve İzmir Ambar işçileri, TÜMTİS'in yöneticilerini, "Artık sadece

 protestoyla yetinemeyiz, Ambarlar çapında iş bırakmalıyız ve bu faşistlerin ayağını kırmalıyız, yanimilitan bir eylemlilik geliştirmeliyiz" diye sıkıştırmaya başladılar. TÜMTİS yöneticileri ise, "Onun da

  zamanı gelecek" şeklinde bir oyalama taktiğiyle onları frenleme çabasına giriyorlar ama bunda dazorlanıyorlardı. Öbür yandan bir STFA işçilerinin, daha geriden gelmekle birlikte, çarpıcı eylemleredönüşmemiş olmakla birlikte bir Petkim'de taşeron işçilerinin sendikal örgütlenme çabaları vardır. TİShaklarından yararlanma talepleri, yani özü itibarıyla taşeron örgütlenmesini işlevsizleştirme yolundageliştirdikleri eylemlilikler vardır. Özellikle STFA işçileri, binin üzerinde bir sayıyla direndiklerihalde, yanıbaşlarındaki sınıf kardeşleri tarafından, yani HAVAŞ işçileri tarafından da, genel işçi

hareketi ve devrimci muhalefet tarafından da çok güçlü bir destekle karşılaşmadıkları halde inatçı vekararlı bir direniş sürdürüyorlar. Yine işçi hareketinin mayalanmasında hareketin beklenmedik yerlerden, beklenmedik alanlardan, kendisinden hiç beklenmedik çıkışlar yapabileceğine dair anlamlıörnekler ortaya çıktı. Bunlar içinde örneğin Devrek 'te ORÜS (Orman Ürünleri Sanayi) işçileri,özelleştirilmek istenen fabrikalarının özelleştirilmesine karşı bir fabrika işgali denemesinde

 bulundular. Bu tabii bizim anladığımız anlamda militan bir fabrika işgali değildi; cılızdı, iç zayıflıklarıvardı, nitekim çok dayanıklı olmadı. Ama belli kazanımlar elde ederek sonuçlandı. Burada asıl anlamlıolan bir şey vardı: Devrek  gibi işçi hareketinin, bırakalım işçi hareketini, işçi nüfusunun bile çok güçlü olmadığı, gelişkin bir örgütlenme ve mücadele deneyimine sahip olmadığı bir alanda, henüz tamişçileşmemiş, köylülükten bile tam kopamamış yani sınıfın en geri bir müfrezesi bile, nesnel olarak engeri konumdaki bir müfrezesi bile fabrika işgal etmeyi düşünebilir bir noktaya gelmiştir. Devrek örneği bu yönüyle önemlidir. Bu tür örnekler çoğaltılabilir.

Şimdi burada toplam bir sonuç olarak baktığımızda bizim GGGD taktiğimizin üzenindeoturduğu temel dinamik budur. Gelişme budur. Toplumsal muhalefet dalgasında, emek güçlerininhareketlenmesinde, özellikle işçilerin ve diğer emekçi kesimlerin hareketlenmesinde daha öncekidönemlerden farklı olarak yeni güçlerin mücadeleye katıldığı, yeni katılanlarla birlikte eskiden berihareketlenmiş olanların daha ileri eylem biçimlerini uygulamaya açık ve hazır hale geldikleri, belirli

  bir militanlaşma eğiliminin kendini çok kuvvetli olmasa da hissettirmeye başladığı bir süreçyaşanıyordu. Biz GGGD taktiğini birinci olarak bunun üzerine kurduk.

Ama ikinci bir boyutu daha var, bunun tamamlayıcı bir parçası, aynı zamanda bunununsurlarından biri: Bütün bu toplumsal muhalefet dinamikleri, hareketin bilinç ve örgütlülük yönündenzayıflığı başta olmak üzere taşıdığı iç zaaflarından ötürü ayrı ayrı kanallardan akmaya devamediyordu. Aynı tarihsel kesitte, çoğu aynı hedef ve talepler doğrultusunda harekete geçtikleri halde,

  bırakalım diğerlerini, işçi sınıfıyla emekçi memur hareketi arasında bile bir eylem birliği

sağlanamıyordu. Tabii, bunun bir dizi nedeni var: İşçi sendikalarında sendika ağalarının hakimiyeti,memur sendikalarında yasalcı, uzlaşmacı, teslimiyetçi çizgilerin hakimiyeti, kitlelerin gerçekleşmesiniistedikleri birtakım yönelimleri henüz kararlılıkla uygulamaya hazır olmayışları gibi bir dizi etkensayılabilir. Ama bir sonuç çıkıyor ortaya: Bu toplumsal muhalefet dinamiklerinin ayrı ayrı kanallardanakışına son vermek gerekiyor. İşte GGGD, bunları birleşik bir mücadele haline getirebilmek, tek bir odak üzerinde toplayabilmek, oraya doğru yöneltebilmek için ileri sürülmesi gereken, bugünkükoşullarda olanaklı ve en devrimci tek biçimdir. Yerel ölçekle veya tek bir eylemle sınırlı eylem

 birlikleri, artık şu olgunlaşmanın ihtiyaçlarına ve onun daha kalıcı sonuçlar elde etmesine elvermezdi.Bir eylemle sınırlı, belli bir alanla sınırlı eylem birliklerinin ötesinde bir biçim getirmek gerekiyordu.İşte o birleşik mücadelenin, günümüzdeki olanaklı ve en devrimci, en ileri biçimi, hepsini kapsayıcı

  biçimi olarak biz GGGD taktiğinin koşullarının olgunlaştığını düşündük ve karar bunun üzerineoturdu.

14

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 15/35

 Neden 1 Mayıs sonrası beklendi?Bu karar 1 Mayıs öncesinde alındı. 1 Mayıs hazırlıkları örgütümüz tarafından bu perspektif 

üzerine oturtuldu, buna göre yürütüldü. Ama GGGD ajitasyonunu başlatmak için 1 Mayıs'ı bekledik. Neden bekledik? İki nedenle bekledik. Birincisi şu: 1 Mayıs'ın bütün bu sözünü ettiğimiz zaaflarınaşılacağı, emek güçlerini Genel Grev Genel Direniş yönünde siyasal ve moral bakımdan motive

edecek, kendilerine güvenlerini artıracak militan bir mücadele günü olarak geçeceğini tahminediyorduk, öngörüyorduk ama bunun hangi düzeyde, hangi ölçüde, hangi yoğunlukta gerçekleşeceğinisomut olarak görmek gerekiyordu. 1 Mayıs'ın beklenmesinin birinci nedeni buydu. Ama daha önemlive belirleyici olan bir neden daha vardı. 1 Mayıs çok farklı biçimlerde de geçebilirdi. Örneğin barışçıl

  bir tarzda da geçebilirdi. Ama biz GGGD taktiğinden vazgeçmeyecektik. Sadece onuniçeriklendirilmesi, onun vurgusu, onun örülüşünde izlenmesi gereken somut güncel politika vetaktikler, propaganda ve ajitasyonda öne çıkarılması gereken noktaların neler olduğuna dair kısmi rotadüzeltmeleri gerekebilirdi. Küçük rötuşlar gerekebilirdi. Yoksa biz 1 Mayıs'ın farklı bir biçimde, dahageri bir düzeyde geçmesi koşullarında bile bu taktikten vazgeçmeyecektik. Çünkü, bu taktiği doğurannedenler, 1 Mayıs'tan bağımsız olarak, 1 Mayıs'a giden süreçte zaten belirli bir olgunluk düzeyinegelmiş olan nedenlerdir. Ama 1 Mayıs bize şu imkanı verdi: Görkemli kitleselliği, sermayenin liberaluşaklarının bile dudaklarını uçuklatan militanlığı, – İstanbul çok öne çıktı belki ama gözden

kaçırmamamız gereken bir yanı daha var–  Türkiye çapında kutlanışındaki yaygınlığı, İstanbulölçeğinde olmasa bile bir İzmir, bir Mersin, hatta bir Adana'da 1 Mayıs'ta kendi çapında sergilenenmilitan tutumlar itibariyle baktığımızda bu 1 Mayıs, bu taktiğin isabetliliğini, bunun bir parçası olarak 1 Mayıs'a ilişkin öngörülerin isabetliliğini gösterdi; bu tahlil ve öngörülerin test edilmesi ve kanıtıoldu. Hem de onun önümüzdeki süreçte kitlelere taşınması açısından bize çok güçlü bir dayanak noktası, çok güçlü bir sıçrama noktası sundu. O anlamda, bu 1 Mayıs bir dönüm noktasıdır. Bukafamızda çok net olmalı.

1 Mayıs neyin dönüm noktasıdır 1 Mayıs neyin dönüm noktasıdır? İşçi hareketinin, ama sadece işçi hareketinin de değil, işçi

sınıfı ve emekçi kitle hareketinin gelişimi, seyri açısından bir dönüm noktasıdır. Şimdi çok sık bir 

 biçimde 1 Mayıs ile Gazi karşılaştırmalarına, bu ikisinin birbirleriyle kıyaslanmasına tanık oluyoruz.Bir kere baştan söyleyelim, bu tür karşılaştırmalar yanlıştır. Hangisi daha iyiydi, hangisi dahadevrimciydi, hangisi daha dönüm noktası özelliğine sahipti gibi "ya biri ya öteki" mantığıyla yürütülenkarşılaştırmalar yanlıştır. Herbirinin özelliği, koşulları, öne çıkan yönleri farklıdır. Ama sonuçta ikiside birer dönüm noktası özelliğine sahiptir. Gazi Direnişi, antifaşist halk hareketinin, militan kitlemücadelesinin gelişimi açısından bu yönüyle öne çıkan bir dönüm noktasıdır. Özellikle yoksulgecekondu semtlerinde birikmiş, daha fazla yoğunlaşmış olan antifaşist dinamiği açığa çıkarmış,ivmelendirmiş, ona bir hız kazandırmıştır. Bu bakımdan o halk hareketi açısından bir dönümnoktasıdır.

1 Mayıs '96 ise, kitleseli iği ve militanlığı ile sınıf ve emekçi kitle hareketi açısından bir sıçrama noktası, onun militanlaşması ve daha ileri noktalara gitmesi açısından bir dönüm noktasıözelliğine sahiptir. Bunlar bir zincirin halkalarıdır. Bundan sonraki süreçte de bunlara bu tür irili ufaklı

dönüm noktaları eklenecektir. Bunlar bir bütün olarak  Türkiye'de devrimle karşıdevrim arasındakidengelerin kuruluşunda devrim lehine daha ileri sıçramaların gerçekleştirildiği bir dönüm noktalarısilsilesini oluşturmaktadır. O yüzden bunları karşı karşıya koyarak tokuşturmak çok yanlış bir yaklaşım olur.

1 Mayıs'ın özgün, dönüm noktası olması itibariyle de özgün noktası şudur: İşçi ve emekçi kitlemuhalefetinin birleşik eyleminin gerçekleşmesi, o zorunluluğun kavranışının ötesinde pratik olarak dahayata geçmesinin mümkün olacağı fikrinin, yani GGGD fikrinin daha derinlemesine kavranışı için

 bize çok güçlü bir dayanak noktası sunmuştur. Bundan dolayı bir dönüm noktasıdır. Bu yönü öneçıkan bir dönüm noktasıdır. O zaman 1 Mayıs'tan proleter devrimci bir perspektifle çıkaracağımızders, 1 Mayıs akşamından itibaren bizim dikkatlerimizin toplanması, yoğunlaşması gereken yerinfabrikalar ve sanayi bölgeleri olması gerektiğidir; semtler ve diğer alanlar değil! Zaten GGGDtaktiğinin örgütümüzün süreç içindeki konumlanışı açısından bir hedefi vardır: Örgütün yönünün,dikkatinin ve enerjisinin güçlü bir biçimde yeniden sınıf hareketinde ve emekçi kitle hareketininüzerinde toplanmasını sağlamak.

15

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 16/35

Bu konuyu kapatmadan önce bir noktayı biraz daha açalım ve netleştirelim. "1 Mayıs birdönüm noktasıdır" diyoruz. Sadece emek cephesi açısından değil, emek cephesinin karşıdevrimcephesiyle, sermaye cephesiyle ilişkileri açısından da bir dönüm noktasıdır. 1 Mayıs'ın arkasındangelişen tartışmaları, karşılıklı tehditleri, şantajları, ona pabuç bırakanlar ile bırakmayanlarıdeğerlendirirken şunu, derinlerde yatan şunu görmeliyiz: Bundan sonra herkes politikasını ve taktiğini

 belirlerken, özellikle önümüzdeki yakın dönemde, 1 Mayıs'ı mutlaka hesaba katmak zorundadır. Bir  başka ifadeyle, çıkış noktası olarak 1 Mayıs'ın gösterdiklerini ve onun derslerini almayan, onuiçermeyen, hesaba katmayan ne devrimci bir taktik olabilir, ne de karşıdevrim böyle bir taktik izleyecektir. Sermaye cephesi, 1 Mayıs'ın anlamını, kendi açısından onun derinliklerinde yatantehlikeleri –şu ana kadarki görüntü itibariyle– devrimci cephedeki güçlerden daha derinlemesinekavramış görünüyor. Korkuları da bundandır zaten.

"Bundan sonraki taktiklerini ve politikalarını 1 Mayıs'ın üzerine kurmayan, tamamen onunüzerine değil, onun gösterdikleri, onda biriken, onda kesişen, onda açığa çıkan ama öncesinden

 başlayarak olgunlaşan dinamikler ve potansiyeller üzerine kurmayan bir devrimci taktik olmaz" dedik."Karşıdevrim de adımlarını buna göre atacaktır" dedik. Dolayısıyla 1 Mayıs'ın derslerini devrimcephesinden olduğu kadar karşıdevrimin atacağı adımlar yönüyle de değerlendirmeliyiz. Onun gerek terörü yoğunlaştırma, gerekse sınıf ve kitlelerle bizim bağlarımızı kesme açısından geliştirebileceği

"reformcu" diyebileceğimiz taktiklere, demagojilere karşı da uyanık olmalıyız.Gerek 1 Mayıs'a hazırlık taktiğinde, gerek 1 Mayıs günü eylem alanında konumlanmış ve oradaoynanan rol ve misyon itibarıyla, gerekse de 1 Mayıs'ın arkasından onun değerlendirilmesi sırasındadevrim cephesi açısından devrimci öncü taktik tutumla kuyrukçu reformist taktik tutum arasındakifarkların bir kez daha netleştiği bir dönüm noktası olma özelliğine de sahiptir 1 Mayıs. Şimdi küçük 

 burjuva devrimci örgütlerin cereyana göğüs geremeyerek nasıl yalpaladıklarını görüyoruz. 1 Mayıs vesonrasında asıl şapa oturanlar liberal oportünistler oldular. "Sosyalist", "devrimci" karakteriniyitirmemiş pozları takınmaya çalışan liberal oportünizm, turnusol kâğıdındaki iyodun açığa çıkışı gibirengini ele verdi. Doğu Perinçek ile, İstanbul valisiyle, sendika ağalarıyla tak diye birleştiler.

Öncü taktik-kuyrukçu taktik farkının kendini sık sık göstereceği bir döneme girdik 

Bu yönüyle öyle bir sürece girdik ki, devrimci öncü taktikle reformist kuyrukçu taktik ayrışması bu süreçte bir kez daha netleşecektir. Ve burada şunu söyleyebiliriz: Biz, 1 Mayıs öncesinde alınan bir kararla, 1 Mayıs'ın hemen ertesinde GGGD taktiğini gündeme getirmekle bugün Türkiye devrimcihareketi içerisinde bir kez daha öncü bir konuma çıkıyoruz. Şu ana kadar çıkan bütün yayınlara

 bakıyorsun, böylesi bir yönelimin izi bile yok. Yine öncü bir rol oynuyoruz. Ama o öncü rolün hakkını pratikte vermek gerekiyor, yani onun yüklediği sorumluluk artıyor; bunu da görelim. Atılım'ın sonsayısında 1 Mayıs sonrası taktik adına söylediği şeyler, "Semtlerde gözaltıları protesto toplantılarıyapalım, gözaltına alınanları sahiplenelim, şehitlerin şehit düştüğü yere gidip çiçek bırakalım,fabrikaları gezelim, grevleri ziyaret edelim". Hayırsever cemiyetlerin Kurban veya Ramazan

 bayramlarındaki faaliyet programı gibi bir programla çıkıyorlar. DHKP-C'ye bakıyorsun yok herhangi bir yönelim. 1 Mayıs'ta yaya kalmış olmanın sıkıntısını çekiyor ve hâlâ bunu kendi tabanına dahi nasıl

izah edebileceğinin arayışı içerisinde. Liberal cepheden zaten böylesi bir beklenti içerisinde değildik.Şimdi bu ayrışma, sadece 1 Mayıs'ın değerlendirilmesinde ortaya çıkmış, bununla sınırlı bir ayrışmadeğil yoldaşlar.

Tekrar geriye doğru bakalım; 1 Mayıs'ın hazırlık sürecinde de kendini ortaya koyan, 1 Mayısalanındaki pratik tutumlar ve oynanan rolle de somut olarak açığa çıkan bir ayrışmadır. Öncü taktik tutumla kuyrukçu taktik tutum, kendini rüzgarın akışına bırakmış taktik tutum. Biz, 1 Mayıs hazırlığısırasında bile bu yönelimimizin bir ifadesi, dönem tahlilimizin bir ifadesi olarak taktiğimizi şununüzerine kurduk: Kitlelerin olduğu yerde olmalıyız; dar grup eylemleri tarzını bir kenara bırakıp genişkitlenin, sınıfın ve emekçilerin toplanacağı yerde olmalıyız. Olmalıyız, çünkü bu içinde

 bulunduğumuz süreçte o kitle hareketinin içinde güçlü bir biçimde konumlanabilirsek, o eylemin  bütününe devrimci bir damga vurmak, sloganlarıyla, militanlığıyla, kitlenin önüne koyacağıhedeflerle, gelişmelere bağlı olarak eyleme kazandıracağı yön itibariyle sendika ağalarının ya da

liberal oportünistlerin bütün gövde gösterisi planlarını altüst edebiliriz. Devrimci inisiyatifin eylemedamgasını vurduğu bir 1 Mayıs olacaktır bu 1 Mayıs. Bu 1 Mayıs'ı mümkün olduğu kadar işçi-emekçi

 bileşimi yüksek bir 1 Mayıs haline getirmeliyiz. 1 Mayıs'a hazırlık sürecimizin üç ana ekseni, demin

16

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 17/35

sözünü ettiğim dönem tahlilinin üzerine oturmuş olarak buydu. Hedefi ise şuydu: Hareketi, yani 1Mayıs gösterilerini bayram veya karnaval havasından çıkarmak. Özellikle bir gövde gösterisinehazırlanan liberal oportünistlerin, ÖDP ve EP'nin Ankara'da yapmayı başardıkları tarzda bir gövdegösterisi zemini olmaktan çıkarıp kitle militanlığının konuşturulduğu ve sermayenin savaş hükümetinede, "Üstümüze gelirsen, karşında bak neleri bulacaksın" mesajının verildiği bir 1 Mayıs'a çevirmek hedefiyle yöneldik.

Bundan dolayı mesela biz, 1 Mayıs'a hazırlık sürecinde, aynı zamanda GGGD taktiğininuygulanması sırasında daha da yetkinleştirme ve kurumsallaştırma hedefini güttüğümüz, sınıfa vesanayi bölgelerine yönelik "Gezici  Ajitasyon ve Propaganda Grupları" uygulamasını gündemegetirdik. Gelen ilk bilgiler ışığında baktığımızda, bunların tam da beklendiği gibi hepsi çalışmamış;

 bazıları hiç çalışmamış. Geleneksel Türk tarzıyla bazıları ilk günlerin hızıyla şöyle bir dalmış, esmiş,ama bir süre sonra istediğimiz temponun altına düşmüş. Ama içlerinden bazıları tam da istenentempoyu, düzeyi, yönelimi hayata geçirme yönünde ileri adımlar atmış. Bu olacaktı zaten. Nedir bu"Gezici Ajitasyon ve Propaganda Grupları"? Bunun altında yatan düşünce şudur: 1 Mayıshazırlığında biz sadece nicel kalabalık yığmayı esas almadık. Nicelik de bizim için önemliydi amaaynı zamanda onun işçi-emekçi karakterli bir bileşimde olması hedefini güdüyorduk. Bundan dolayıda özellikle gençlik ve kendi alanlarını ihmal etmemek koşuluyla semtlerden artırabileceğimiz

güçlerden özel olarak kurulmuş birimlerdir bunlar. Konulan hedefler de şunlardı: Örgütün fabrika vesınıf çalışmasının pek olmadığı, bugüne kadar henüz bir giriş yapamadığımız ama büyük işçi veemekçi potansiyeli taşıyan sanayi bölgelerinde sürekli ve sistemli bir biçimde bir 1 Mayıs hazırlık faaliyetinin örgütlenmesi ve yürütülmesi. Aynı zamanda bu daha sonra gündeme gelecek olanGGGD'nin örgütlenmesinde de en büyük handikabımızı oluşturan sınıfla doğrudan bağlarımızınyetersizliğini dıştan sistemli bir müdahaleyle aşmanın yöntemlerinden biri olarak düşünülen bir şeydir ve onun pratiği yaratılmaya çalışıldı.

Şimdi önümüzdeki süreçte GGGD örgütlenmeye çalışılırken, bu 1 Mayıs'a dönük olarak kurulan "Gezici Propaganda ve Ajitasyon Grupları"nın faaliyetlerinin sonuçlarından çıkardığımızderslerle daha yeni şeyler getireceğiz. 1 Mayıs'ta niceliği değil, nicelikle beraber niteliği de gözeten,işçi-emekçi karekterli bir niteliği gözeten tavrımızdan dolayı, demin yoldaşlar bilgileri verirkensöylediler. Örneğin .... bölgesinde sadece arabaları doldurmayı hedeflemedik. Öyle olsaydı belki daha

fazla sayıda insan getirebilirdik. Sonuçta 250 kişi getirebildik. Oradaki güçlerimizi semtin kolaycasonuca gidilebilecek alanlarına değil, sınıfa yönelttik. Böylelikle 1 Mayıs hazırlıklarını o semttekigüçlerimizin dikkatlerini sınıfa yöneltmek konusunda bir iç eğitim, pratik yoluyla kendi güçlerimizinve taraftarlarımızın eğitim aracı haline getirdik. Onları o bölgenin çevresinde bulunan sanayi

 bölgelerine yönlendirdik. Oradan sonuç çıkarmaya çalıştık. Öyle tahmin ediyorum ki, o 250 kişininiçinde o yeni yöneldikleri yerlerden yine de öyle çok fazla insan yoktu. Ama onların içinde 50 tane

 bile varsa, bu büyük bir başarı sayılmalıdır. Çünkü önemli olan yönelimin kendisidir. Onun şimdidenoralara bıraktığı yumurtalardır. İşte GGGD taktiğini hayata geçirilmesi ve örgütlenmesi sırasında biz oaltyapılara dayanarak daha ileri adımlar atmaya yöneleceğiz.

1 Mayıs'taki alan taktiğini de bu eksenin tamamlayıcı bir parçası olarak eylemi militanlaştırmaüzerine kurduk. Burada vermek istediğimiz mesaj ikiliydi: Sermayenin hükümetine karşı, "Üstümüzegelirsen göreceğin var" mesajı vardı. Ama asıl işçi ve emekçi sınıf güçlerine şu mesaj vermek istedik:

"Biz kitle militanlığını kuşandığımız takdirde, devletin otoritesini de, şuyunu da buyunu da işlemezhale getirebiliriz. Yeter ki biz proletaryanın diliyle konuşmayı bilelim"; onu da gerçekleştirdik.

İşte diğer devrimci grupların yaya kalışı, bizim orada öne fırlayışımızın tesadüf olmayışı bundandır. Başlangıç aşamasından bitişine kadar 1 Mayıs'a özel rengini veren gelişmeleri şöyle bir gözümüzün önüne getirelim: Nizam-ı Alem Ocakları'nın ve MHP'nin dağıtılması, polisin silahınınalınarak gereken dersin verilmesi, kürsünün işgal edilmesi, dağılma sırasında yaşanan çatışmalar. Eğer 

 bizim örgüt güçlerimiz 1 Mayıs '96'ya rengini veren bütün bu kritik ve özel noktaların hepsinde en ileridüzeyde konumlanmışlarsa, yani birinde olup birinde olmamak değil, hepsinde birden olmuş,

 bazılarını tek başına gerçekleştirmişlerse, bu sonuç işte bu yönelimin ifadesidir.

1 Mayıs pratiğinden kendi adımıza hangi dersi çıkarmalıyız?

GGGD taktiğini sınıf ve kitle hareketinde dipten bir dalganın geldiği temel tespiti üzerinekurduk. 1 Mayıs'ı bu yönde bir sıçramanın basamağı haline getirmeyi hedefledik, bunu başardık.Şimdi, şunu gözardı etmemeliyiz: GGGD'in örgütlenmesinde, onun omurgasını sınıf hareketi

17

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 18/35

oluşturacaktır; sınıf oluşturmak zorundadır. GGGD'in sınıf karakterinin, emekçi karakterinin netolabilmesi için öncelikle işçi sınıfının kendi güçlerinin birliğinin sağlanması hedeflenmelidir. Yanısıra, işçilerle emekçi memurların birliğinin sağlanması özel bir hedef olarak güdülmelidir. İşçi, memur ve diğer emekçi sınıf ve tabakaların birliği yine bunların tamamlayıcı bir parçası olarak düşünülmelidir.

GGGD taktiğini uygularken, "gerçekçilik" adına sınıf içerisindeki güçlerimizin yetersizliği ön  plana çıkarılarak, "Biz bunu başaramayız" duygusuyla ya da "Gideceğimiz yerler sınırlıdır"duygusuyla hareket eden bir yaklaşım, esasında bir bütün olarak bu sürecin anlamını, özel olarak daGGGD taktiğinin amacını ve ruhunu henüz tam olarak kavrayamamış demektir. Böyle düşünenler zaten daha en başta taktik sorununda öncü tutumla, kuyrukçu tutum arasındaki özsel farkıkavrayamamış demektir. İkinci olarak bu dönemin özelliklerini kavrayamamış demektir. Taktik belirlerken ya da belirlenen bir taktiğin uygulanması sırasında nesnel koşullardaki olgunlaşmayıbir kenara bırakarak, sürecin emrettiği birleşik mücadelenin örgütlenmesi hedefini bir kenarabırakarak kendi durumunu ve güçlerini çıkış noktası haline getiren, kendi güçlerinden hareketletaktik oluşturmaya kalkan her tutum ve yaklaşım, öncü değil kuyrukçu bir tutum ve yaklaşımolur. Bu pratik de bizi sınırlar, darlaştırır. Bundan uzak durmalıyız. Her zaman gerçekçi olmalıyız amaoportünist gerçekçilikle de hareket etmemeliyiz.

Aslında 1 Mayıs'ın bu konuda da bize verdiği bir ders var: İçinde bulunduğumuz nesnelkoşullarda sınırlı örgüt güçleriyle bile nasıl geniş güçlere kumanda edilebileceğinin somut bir örneğiniyaşadık. Eğer biz 1 Mayıs'tan kendimize dönük bir ders çıkaracaksak, ki çıkarmalıyız, en temel ders

 bu olmalı. İşte taş çatlasa 3 bin kişisin. Ama 100 bin kişilik bir mitinge damganı vuruyorsun ve herkessonuç olarak seni tartışıyor, senin uygulamalarını tartışıyor. Burada sadece gururlanmakla, sadeceövünmekle yetinemeyiz. Onun bir de mantıki dersini özümlemeliyiz. Bu tam da öteden beri sözünüettiğimiz dar örgüt tarzından geniş kitlelere kumanda edebilen örgüt tarzına sıçramaperspektifinin somut bir uygulanışıdır. Bu örnekten çıkarılması gereken ders, bu nesnel koşullarda,"Ben neyi ne kadar yapabilirim" şeklinde baştan titrek, baştan mütereddit, iddiası daha baştan büyük ölçüde sakatlanmış adımlarla yetinilemeyeceğidir. Büyük iddialarla ortaya çıkmaktan korkmamalıyız.Bizim öncü bilincine, iktidar bilincine sahip olarak hareket etme dediğimiz yönelimin nasılgerçekleşebileceğinin göstergesi olarak değerlendirilmelidir 1 Mayıs. Burada Lenin'in şu sözü

kulaklara küpe edilmelidir. "Sol Komünizm"de Lenin, Batı Avrupa'nın sosyalist ve komünist güçleriiçin der ki:

"Bunlar Rus Bolşevikleri'nin başarısını överler. Rusya'da proleter devrimin göz

kamaştırıcılığı üzerine büyük övgüler düzerler ama bizim onlara bir tavsiyemiz var. Bu tür

böbürlenmeleri, bu tür övgüleri bir tarafa bırakıp Bolşevik Devrimi'nin hangi dersleri içerdiğini

daha derinlemesine kavramaya yönelirlerse, Ekim Devrimi'ni esas o zaman yüceltmiş olurlar".

Şimdi bu sözü biz kendi 1 Mayıs pratiğimize uygulamalıyız. 1 Mayıs'ta oynadığımız devrimciöncü rolden gurur duymalıyız; onunla övünmeliyiz. Ama sırf bununla kalmayıp, o bize hangi dersiçıkarmamızı emrediyor, onu da derinlemesine kavramalıyız. O da şudur: Bugün artık bu örgüt, sınırlıgüçlerle bile, geniş kitlelere militan bir eylemlilik düzeyinde kumanda edebilir, yönetebilir, ön açıcı bir rol oynayabilir. Bu anlamda 1 Mayıs sonrası süreç, düşünce tarzımız açısından da, kendimizikonumlandırış tarzımız açısından da bir dönüm noktası olmak zorundadır. Büyük düşünme, iddialıhedefler koyma, ama sadece bununla kalmayarak pratikte de bunların hakkını verme, gereğini yerinegetirme anlayışını ve alışkanlığını edinmeliyiz.

GGGD salt bir propaganda sloganı değildir Şimdi biz Genel Grev Genel Direniş taktiğiyle her şeyden önce sınıf ve kitle hareketinin önüne

politik  bir hedef koyuyoruz. Bugüne kadarki gelişme süreci içerisinde aynı tarihsel kesitte hareketegeçtikleri halde birbirinden kopuk olarak ayrı ayrı kanallardan akmaya devam eden tüm toplumsaldinamikleri, emek cephesinin güçlerini tek bir hedef etrafında, tek bir odak üzerinde toplamayıamaçlayan bir biçimi, bir politik perspektifi getiriyoruz. Ancak  GGGD sloganını hareketin önüne

sadece politik bir perspektif koymaktan ibaret bir adım olarak görecek olursak, bu bizi çalışmalarıyürütüşümüz sırasında darlaşmaya ve amaçtan uzaklaşmaya götürür. Evet öncelikle bir hedef koyuyoruz ama bu, soyut, belirsiz bir geleceğe ait, daha çok olması gerekene işaret etme anlamında bir 

18

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 19/35

hedef koyma değildir. Başka bir ifadeyle salt propagandif bir hedef koymuyoruz. Bu taktiğindoğumuna neden olan nesnel dinamiklerin tahlilinden çıkarak, bugünkü koşullarda pratik olarak dagerçekleşmesi mümkün bir hedef koyuyoruz. Bu elbetteki hemen bugünden yarına gerçekleşebilir bir hedef anlamına gelmiyor. Böyle bir algılayış ve yaklaşım bu kez, işçi sınıfı hareketinin yanısıra diğer toplumsal muhalefet dinamiklerinin eylemindeki zaaf ve zayıflıkları gözden kaçıran aşırı bir "devrimciiyimserlik" olur. Bu anlamda GGGD sloganı, bugün halen asıl olarak bir ajitasyon sloganıdır. Fakat buöyle bir ajitasyon sloganıdır ki, hemen hatta belki çok kısa bir süre içinde olmasa bile eyleme dönüşmeşansı yüksek, bu yönde zorlanması gereken bir ajitasyon sloganı durumundadır. Başka bir anlatımlanesnel koşulları henüz tam anlamıyla olgunlaşmış, bir eylem sloganı haline gelmiş olmamakla birlikte

 buna daha yakın, bunun unsurlarını ve potansiyellerini görece bağrında daha fazla taşıyan bir ajitasyonsloganı durumundadır. Onun bu özgünlüğünü kavramadığımız sürece biz bugün bu taktiğin hakkınıtam olarak veremeyiz. Yani GGGD taktiğini, gerek sınıf içindeki güçlerimizin zayıflığına gereksesınıf ve emekçi kitle hareketinin zaaflarına bakarak bugün için sadece bir dilek, bir temenni olması,gerekli olana işaret eden bir politik propaganda sloganı olarak görmeye başladığımız andan itibaren

 biz bu çalışmayı kaçınılmaz bir biçimde sadece bir propaganda-ajitasyon çalışması olarak yürütmedarlığına düşeriz. Onu birazdan değineceğimiz biçimlerde adım adım örgütleme iddiası ve

 perspektifinden uzaklaşırız.

Mevcut güçlerimizle bunu ne kadar başarıp başaramayacağımızın tartışması taktiğin belirlenmesi sırasında elbetteki gözardı edilmemesi gereken bir noktadır. Ama hepimizin bildiği gibi,öncü taktik anlayışıyla kendiliğinden gelişmenin kuyruğuna takılan taktik anlayışı arasındaki özsel bir fark vardır. O da şudur: Öncü yaklaşım, taktiği belirlerken, kendi güçlerinin durumunu esasalmaz. Çıkış noktası olarak bunu almaz. Kendi güçlerinin durumunu hesaba katar; ama onunasıl çıkış noktası belirli bir tarihsel evrenin somut koşullarından hareketle sınıf hareketini,emekçi kitle hareketini devrim yolunda mümkün olan en hızlı, en kestirme yoldan, en ilerihedeflere doğru yöneltmek için ne yapılması gerektiğinin tespitidir. Kendi güçlerini bunu hangiölçüde, nasıl ve ne şekilde uygulayabileceğinin belirlenmesi sırasında bundan sonra hesabakatmaya başlar. O yüzden GGGD taktiği ve sloganı sadece bir politik perspektif sunma, uzak bir hedefin ya da bir özlemin dile getirilişi olarak değil, aynı zamanda bugün pratik olarak gerçekleşmesimümkün bir ajitasyon sloganı olarak düşünmek, ele almak ve çalışmalarımızı da buna göre yürütmek 

zorundayız.

 Bugünün farkıŞimdi bununla bağlantılı bir başka sorun var yoldaşlar. Hatırlayacaksınız, GGGD sloganı,

örgütümüz tarafından da 12 Eylül sonrası süreçte propaganda sloganı olarak çok kullanıldı. Aynızamanda bir ajitasyon sloganı olarak kullanıldığı dönemler de oldu. '90-'91 dönemi bu dönemlerden

 biriydi. Yine emekçi memur hareketindeki 20 Aralık 'ı izleyen süreçte, o dönem işçi hareketindekigelişmeleri de hesaba katarak, '95'in ilk yarısında da biz bir  GGGD ajitasyonu yürüttük. Bu yanıyla

  baktığımızda bugün GGGD taktiği ve ajitasyonunu bu öncekilerle aynılaştırmak, onlarla paralellik kurarak düşünmek bizi sürecin gerisinde kalmaya götürür. Süreçteki farklılaşmayı derinlemesinekavramak zorundayız. Nedir bu farklılaşma?

O zamanki GGGD ajitasyonundan farklı olarak bugün iki asli farktan sözedebiliriz. Bunlardan birisi şudur: Bu taktiğin sınıf ve emekçi kesimler tarafından benimsenmesindeki derinleşme vekitlesellik; ikincisi ise, bu taktiği, bu eylem biçimini, bu hedefi ortaya attığımız bugünkü tarihselkoşullarda harekete geçen, bu hedef üzerinde birleştirilebilecek toplumsal dinamiklerin zenginliği,çeşitliliği.

'90-'91 döneminden ya da '95 yılının ilk yarısından farklı olarak  GGGD taktiği ve sloganınınkitleler tarafından benimsenmesinde bir derinleşmeden söz ediyoruz. Aynı zamanda bir yaygınlaşmadan da söz ediyoruz. Yalnız bunlar göreli bir derinleşme ve yaygınlaşmadır. Ve şu anlamageliyor: "GGGD", "İşçiler Elete Genel Greve!", "İşçi-Memur Elele Genel Greve!" sloganı, aslında'89 Bahar Atılımı'ndan bu yana kitleler tarafından da grevlerde, direnişlerde, gösterilerde, mitinglerdekullanılagelen bir slogan olmuştur. Zaten kitlelerin bağrında bu yönde bir eğilimin, isteğin, yöneliminipuçları, nüveleri kendini ortaya koyduğu andan itibaren de devrimci güçler tarafından, o sözünü

ettiğimiz dönemlerin diğer özellikleriyle birlikte bu bir taktik slogan düzeyine yükseltilmiştir. Ancak ogünden bugüne kadar geçen süreçte şu vardır: Bu slogan, artık kitlelerin göreli olarak daha genişkesimleri tarafından da sahiplenilmektedir. O zamanlar kitlelerin daha çok öncü kesimleri tarafından

19

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 20/35

daha çok bir arzunun ifadesi olarak atılan bu slogan bugün ortalama kesimler tarafından da paylaşılan bir arzunun ifadesi haline gelmiştir. Ancak bu, henüz bu arzunun çok geniş, yığınsal bir karakter kazandığı anlamına gelmediği gibi, öncüler içinde bile içgüdüsel bilince dayalı olacak. Yani içgüdüsel

 bir tepki ve bilince dayalı bir istek olmaktan çıkıp tutkulu bir benimseme, kararlı bir sahiplenme halinialmış değildir. Zaten bugün yürütülecek güçlü bir  GGGD ajitasyonu bu bilinci geliştirme,derinleştirme ve yaygınlaştırmayı hedeflemektedir. Fakat GGGD isteğinin geçmiş yıllara kıyasla

 bugün göreli olarak daha yaygın ve daha güçlü bir istek haline geldiği de bir olgudur. Göreli olarak budaha ileri bir benimsemeyi doğuran bir dizi etken sözkonusudur. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisişu: Nesnel koşullardaki olgunlaşma, krizin derinleşmesi, toplumsal çelişkilerin '90-'91 hatta '95yılından bile daha ileri düzeyde keskinleşmiş ve derinleşmiş olması, bunun işçi ve emekçi kitlelerdeyarattığı tepki birikiminin yoğunluğundaki farklılık. Ayrıca önümüzdeki süreç itibariyle yine bir nesnelfaktör, bu yöndeki farklılığı derinleştirecek bir nesnel faktör daha vardır. O da, yeni kurulan vesermayenin "savaş hükümeti" olarak adlandırdığımız ANAYOL koalisyonunun, tekelci burjuvazininistekleri ve yakınlaşmış ihtiyaçları doğrultusunda peşpeşe uygulamaya sokacağı ekonomik ve siyasisaldırı ve terör önlemlerinin, zaten bu birikmiş ve artmış olan toplumsal muhalefet eğilimlerinikörükleyici, tepkileri kamçılayıcı rolü olacağıdır. Bu yönüyle GGGD sloganı, daha öncekilerden farklıolarak güncel durumda, kitleler içinde artık sadece onların öncüleriyle de sınırlı kalmayan, giderek 

ortalama hatta geri kesimlere doğru yayılan bir isteğin ifadesi halini almıştır. Böylece GGGD'in bir eylem sloganı olarak benimsenme olasılığı biraz daha kuvvetlenmiştir.Burada sorunun teorik temelleri açısından kavrayışımızı derinleştirmek istiyorsak, Leninist

taktik anlayışında propaganda sloganı, ajitasyon sloganı, eylem sloganı, direktif arasındaki ilişkiler konusunu incelemeliyiz. Bir sloganın hangi etkenlere bağlı olarak propaganda sloganı olduğu, hangietkenler devreye girdiğinde onun artık ajitasyon sloganı haline geleceği, daha sonra eylem sloganı vedirektife dönüşebileceği konusunda özellikle Stalin'in "Strateji ve Taktik " kitabındaki yaklaşımlarıincelersek, bu konudaki kavrayışımızda belli bir derinleşme sağlarız. Özü şudur: Belirli bir slogan,uzun bir tarihsel süreç boyunca devrimci hareket tarafından kullanılır. Konuyu yaymamak içinörneğini konumuzdan vereceğiz. GGGD sloganı başlangıçta kitle hareketine bir yön gösterme,gerçekleştirilmesi gereken bir hedefe işaret etme anlamında bir propaganda sloganıdır. O aşamada ohenüz, sınıfın ve kitlelerin az sayıdaki öncüleri tarafından az çok benimsenebilir bir kıvamdadır. Bir 

slogan sınıfın ve kitlelerin henüz sınırlı sayıdaki öncüleri tarafından benimseniyorsa eğer, o slogan bir  propaganda sloganıdır. Eğer o hedef, o slogan, sınıfın öncülerinden başlayarak ortalama kesimlerinedoğru yayılmaya başladıysa, onlar tarafından da sahipleniliyorsa, daha önceki dönemde partinin ve

 partinin etrafında mevzilenmiş olan dar bir öncü kesimin dışına taşıp kitlelere doğru yayılmaya başlamışsa, o noktadan itibaren o slogan propaganda sloganı olmaktan çıkıp ajitasyon sloganı halinialır. O, sınıfın ve emekçi kitlelerin en geri kesimlerine dahi yayılmış, artık onlar tarafından da

 benimsenir olmuş, güçlü bir benimseme içinde olmasalar bile açık bir karşıtlık içinde olmayacakları,grev kırıcı bir rol oynamayacakları, hatta o dalga kabaracak olursa iyi kötü arkasına takılıp kenditarzlarında peşinden sürüklenebilecekleri bir olgunluk düzeyine gelmişse, o koşullarda o sloganı artık eylem sloganı olarak kullanmanın imkanları doğmuştur. Bunun koşulları olgunlaşmış demektir. Sınıfınve kitlelerin öncüleri tarafından olmazsa olmaz olarak görülen, mutlaka yapılması gereken tutkulu bir istek halini almıştır. Ortalama kesimler aynı yönde güçlü bir istek duyuyorlar ve öncüyü izlemeye

hazırlardır. En geri kesimler bile, "Olursa iyi olur" diye düşünmeye başlamışlardır ve ona katılmayahazırlardır. İşte parti, o olgunluk koşullarında o sloganı artık bir direktif haline getirebilir. Sözünüettiğim kaynakta Stalin bunu, "Bütün İktidar Sovyetlere" sloganının Rus Devrimi'nin gelişme tarihi

 boyunca kullanımı üzerinden açıklar. "Bütün İktidar Sovyetlere" sloganı, uzun yıllar kullanılmıştır.İlk başlarda öncülere hitap eden bir slogandır. Ondan sonra giderek kitlelere yayılmıştır ve artık devrimin arifesinde; ayaklanma kararının alındığı noktada direktif halini almıştır.

Şimdi GGGD sloganının '89 sonrası süreçteki evrimi açısından baktığımızda, başlangıçta dahaçok kitlelerin öncülerinin gözünde bile bir dilek ve temenninin ifadesidir. Derin bir özlemin ifadesiolmanın ötesine geçen güçlü ve kararlı bir sahiplenme yoktur. Bu anlamda bir propaganda sloganıdır.Bugün artık bir perspektif sunmanın ötesinde kitlelerin daha geniş kesimleri tarafından da

  benimsenebilir bir olgunluk düzeyine ulaşılmıştır. Bu noktada onu güçlü bir ajitasyon sloganı,onunla birleşik bir tarzda aynı zamanda gerçekleşebilir bir eylem sloganı olarak kullanabileceğimiz bir noktadayız. Demin bu taktiğin dayanaklarını, onun neyin üzerine, hangidinamiklerin ve gelişmelerin üzerine kurulduğunu özetlemeye çalıştığım tabloyu bir kez daha

20

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 21/35

gözünüzün önüne getirecek olursanız; biz diyoruz ki; "Bu slogan önümüzdeki süreçte artık sınıfın veemekçi kitlelerin geniş kesimleri tarafından da bir eylem sloganı olarak benimsenebilir ve hayatageçirilebilir." Dolayısıyla örgüt, bunun gerçekleşebilmesi için bütün güçlerini cepheye sürmelidir. Buhedefe doğru yöneltmelidir. Bu anlamda biz taktiğimizi, GGGD ajitasyonunun yükseltilmesi veörgütün bütün güçlerinin bu hedefe yönlendirildiği bir örgütleme faaliyeti olarak formüle ediyoruz.Biz eğer bunun bugünkü koşullarda gerçekleşebilir olacağını göremezsek, başta sözünü ettiğimtehlikeye düşeriz. Eylemden koparılmış bir tarzda GGGD'in sadece sözünü eden, bu konuda en fazlaözel olarak bildiriler çıkaran, afişler çıkaran, yazılama yapan, yazılı ve sözlü propaganda veajitasyonun değişik biçim ve araçlarını kullanan ama ondan öteye geçmede özel ve sistemli bir yönelim içine girmeyen bir darlığın içine gireriz. Bu aslında mevcut taktiği, bugünkü nesnelkoşullarda uygulanabilir olan bir taktiği geri bir noktadan kavrayıştır; onu darlaştırmak anlamına gelir.Bundan uzak durmalıyız. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte GGGD yönündeki faaliyetlerimizin sadece

 bir propaganda ve ajitasyon faaliyetiyle sınırlı kalmaması için elimizden geleni yapacağız.

Özel hedefimiz: Sınıf içindeki çalışmamızı yoğunlaştırmak Ama bizim yönelimimiz bu olur, örgütün politikası bu olur, ısrarı bu yönde olur ve elimizden

gelen her şey yapılır da bizi aşan etkenler nedeniyle, en başta da sınıf ve kitle bağlarımızın yetersizliği

ve cılızlığı nedeniyle, bu arada önümüzdeki günlerde yaşanacak bizim irademizin dışındaki birtakımgelişmeler nedeniyle bu taktik istediğimiz düzeyde hayata geçmeyebilir. Bu ayrı bir konudur. YaniGGGD'nin pratik olarak hangi yoldan, nasıl bir sürecin sonucunda, ne kadar yaşama geçeceği, hattageçip geçemeyeceği konusunda hiç kimse bugünden kehanette bulunamaz. Ama bizim yapmamızgereken şudur: Biz bunu bir propaganda-ajitasyon faaliyetinin ötesine taşırarak, taşıyarak somut olarak GGGD'nin örgütlenmesine girişen, bu yönde eylemlilikler geliştirmeye çalışan bir mantıkla bu taktiğiele alıp uygulamak zorundayız. Bu aynı zamanda bizi, bu taktiği ortaya atarken iç cephemiz açısından,örgüt güçlerimiz açısından güttüğümüz özel bir hedefe götürecektir. Bu özel hedef, yüzümüzü dahagüçlü bir biçimde ve daha ısrarlı bir biçimde sınıfa çevirme hedefidir yoldaşlar.

Hepimizin bildiği gibi, biz proleter devrimci bir hareketiz. Herhangi bir devrimciliği değil,  proletarya devrimciliğini esas alan bir hareketiz. İşçi sınıfının öncü müfrezesi olma iddiası vemisyonuyla ortaya çıkmış bir hareketiz. Bize komünist karakterini veren budur. Kaynağını buradanalan bir çizgiye, programa, taktiklere ve politikalara sahip olmaktır. Ancak açık olan bir gerçek var.Biz proletaryanın devrimci öncüsü olma iddiası ve misyonuna sahibiz, ama ne acı ki proletaryayla

  bağlarımız çok cılız ve zayıf. Burada bizim iddiamız ve misyonumuzla çelişen bir gerçeklik sözkonusu. Proletarya devrimciliği, işçi sınıfı içinde çalışmanın esas alınması bu örgütün kuruluşu,kuruluşundan da önceki önceli itibariyle yani '69-'70'lerden beri ayırdedeci, karakteristik bir çizgisi veyönelimi olmuştur. Bunca zamana rağmen bu zayıflık, kuşkusuz çok ciddi bir sorundur bizimaçımızdan. Şapkayı önümüze her seferinde koyup düşünmemiz gereken, bizim hesabımıza sonuçolarak kötü bir durumdur. Bu zayıflığın tabii bizim istek ve irademizin dışında nesnel nedenleri vardır.Bunların incelenmesi ayrı bir tartışma konusu. Ancak biz bugünkü gerçekliğimiz açısından bakalım.Bu politikanın, bu taktiğin özel bir hedefi vardır. Hareketinin güçlerinin, kadro ve taraftarlarınınyüzünü daha güçlü bir biçimde sınıfa çevirmek, orada bir sıçrama yaratmak.

Hepimizin bildiği gibi son dönemde biz, kadrolarımızın önemli bir kısmını antifaşistmücadeledeki militan politika ve tavırlarımıza dayalı olarak semtlerden derliyoruz. Bütünüyle olmasa bile ağırlıklı olarak "semt devrimciliği" temelinde gelişen bir kadrosal yapımız ve şekillenmemiz var.Onlara örgütün çizgisinin kavratılması konusunda atılan adımlar var. Ancak bu yönde ne kadar çaba vefaaliyet içerisinde olunursa olunsun, sınıf kökeni, yetiştiği ortam, semt devrimciliği temelindeşekillenen devrimcileşme sürecinin özelliklerinden henüz bütünüyle arınmadan söz edemeyiz. Bunun

 bir de Türkiye'nin nesnel sürecinde semtlerdeki antifaşist mücadele dinamiğinin kabarışıyla örtüştüğü bir tarihsel kesitte, bu daha yavaş ve çetrefilli bir süreç halini almaktadır. Gazi Direnişi sonrası, bizdevrimci bir tutumla –yanlışlık yoktur orada– semtlerdeki antifaşist dinamiğin örgütlenmesine dönük özel bir yönelim içine girdik. Ama her doğru yönelim, her devrimci yönelimde olduğu gibi bu,olumlulukların yanı sıra bazı olumsuzlukları ve tehlikeleri de beraberinde getirdi. Atılması zorunluolan bu devrimci adım, bizim bazı öznel zayıflıklarımızla, yani kadrolarımızın şekillenişindeki,

düşünce tarzlarındaki, sınıfa yönetimlerindeki zayıflıklarla da birleşince, Gazi Direnişi'nden sonrakisüreçte, sınıf içerisindeki çalışmalarımızda olabilecek olandan biraz daha fazla zayıflamaya yol açtı.Türkiye'de bir işçi ve emekçi kitle hareketi dalgasının gelişine, üretim alanlarından bir dalganın

21

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 22/35

gelişine tanıklık ediyor, bunu hissediyorsak, şimdi bu nesnel dinamiğin, bu dalganın da üzerine binerek onu kadro ve taraftarlarımız için de sınıfa yönelim zayıflığını gidermenin, bizim için stratejik ve temel nitelikte olan bu yönelimi güçlendirmenin de bir fırsatı haline getirmeliyiz. Bu, bu taktiğinözel bir hedefidir. Örgüt güçlerimizin dikkatlerini, enerjisini, kadrolarımızın ve taraftarlarımızıngünlük pratik faaliyet içerisindeki ölçülerinden düşünce tarzlarına, hedeflerinden reflekslerine kadar sınıfa dönük düşünce, davranış ve reflekslerin geliştirilmesi için bu süreci yeni bir sıçrama momentihaline getirmeyi hedefliyoruz.

İşin başından itibaren bu kavrayışla hareket etmeliyiz. GGGD taktiğini nasıl uygulayacağımızıdaha tartışmaya başlarken bile bazılarımızın ilk telaffuz ettiği alan "semtler" oluyorsa, ciddi bir sorunvar demektir orada. Önce semtlerde ne yapabileceğimizi düşünerek fabrikalara doğru gidiyorsak oradaciddi bir sorun var demektir. Bu pratik bir göstergedir. Bu örgütün bütün kadro ve taraftarları busüreçte öyle bir şekillenme içerisine girmeli, öyle bir düşünce alışkanlığı ve pratik deneyim kazanmalı,orada öyle bir ısrar olmalı ki, herhangi bir gelişme olduğu zaman, ilk telaffuz edilen yer, fabrikalar vesanayi bölgeleri olmalı. Bu pratik bir göstergedir ama, anlamlı bir göstergedir. Belki sizlerin dedikkatinizi çekmiştir. Yayınlarımızda bile son zamanlarda buna aykırı yaklaşım ve ruh halininyansımaları var. Sınıfa dönük birtakım taleplerle ilgili izlenmesi gereken politika ve taktiklerinifadelendirilmesi sırasında bile ilk sırada sayılan alanlar ve güçler, semtler ve semt halkı oluyor. İşte

 bunu gidermeliyiz. Bu küçük ama, eğer biz onu bir an evvel ortadan kaldırmazsak, ileride büyük tehlikelere yataklık edebilecek bu düşünce kaymalarını kolay kolay düzeltemeyiz. Öncelikleyoğunlaşmış bir sınıf çalışması olarak ele alıp yürütmemiz gereken GGGD taktiğinin yaşamageçirilmesi sırasında iç cephemiz açısından koyduğumuz hedef budur.

Bu hedef şurada somutlaşıyor: "Kurultay" faaliyetinin güçlü bir atılım yapması. Biliyorsunuz,örgütün sınıf hareketiyle birleşmesinin ve kaynaşmasının içinde bulunduğumuz dönemde somutstratejik ifadesi olarak, kapsamlı bir dönemsel ifadesi olarak, daha doğru bir ifadeyle stratejik yönelimimizin dönemsel bir ifadesi olarak bir "kurultay" politikası ve taktiği ortaya koyduk. Hayatonun ne kadar doğru ve isabetli bir yönelim olduğunu gösterdi. Ama pratiğe baktığımız zaman ofaaliyetle istediğimiz gelişmenin sağlanması şöyle dursun, tıkanma hatta yer yer gerilemeler sözkonusu. Uzunca bir süreden beri bunun acılarını da çekiyoruz. Şimdi işte GGGD'in örgütlenme süreci,örgütün bütününde "Kurultay" faaliyetinde cisimleşen, somutlaşan sınıf yöneliminin güçlü bir sıçrama

yapmasının basamağı haline getirilmelidir, getirilecektir. Bu taktiğin iç cephedeki özel amaç vehedefinin somut ifadesi budur.EKK 1 Mayıs'ta kürsü işgaliyle, 2 yıllık toplam faaliyetinin çok daha üstünde bir biçimde kendi

 propagandasını yapmıştır. Kendini yüzbinlerin önünde ifade etmiş, ama o yüzbinlerin de üzerinde,Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin önünde EKK diye bir faaliyetin ve politikanın olduğunu ortayakoymuştur. 1 Mayıs'ın böyle de bir kazanımı vardır. EKK 'yı bugüne kadar duymamış kulaklaraduyurmuş, gözlerdeki bir pası silmiştir. Burada bir sorumluluk çıkıyor şimdi karşımıza: 1 Mayıs'ınarkasından gelen bu süreçte, "Nedir bu EKK ?" sorusunun yanıtını biz sınıfa ve kitleleretaşıyabildiğimiz ölçüde, EKK  komitelerinin sayısını artırmanın, onların pratik eylem düzeyiniyükseltmenin, EKK    politikalarını tam da istediğimiz tarzda hayata geçirebilmenin fırsatlarınıyakalayacağız. Dolayısıyla GGGD taktiği, aynı zamanda örgütün sınıfa yöneliminin, onun somutdönemsel ifadesi olan EKK çalışmalarında bir sıçramanın basamağı olarak yürütülmesi gereken bir 

faaliyettir. Şimdi sabahki konuşmalar sırasında, "Bu süreçte  EKK'nın taktiği ne olacak" şeklinde bir değinme oldu. Yanlış anlamalara meydan verilmemesi için bunun üzerinde durmak gerekiyor.

GGGD taktiği, bütün güderimizi bağlayan bir taktiktir Genel Grev taktiğinin dışında özel bir EKK taktiği bu koşullarda gerekmiyor. GGGD taktiğinin

kendisi dönemsel bir politika ve taktikler demeti olan EKK 'nın şu kesitteki somutlanmış özel bir taktiği olarak algılanmalıdır. Ama şu bağlantı unutulmaksızın: EKK , bizim sınıfa yönelimimizindönemsel koşullardaki ifadesi olan somut bir örgüt politikasıdır. Onun özünde, sosyalist hareketle yanikomünist öncüyle sınıf hareketinin kaynaşmasını sağlamak, örgütümüzün sınıf içerisindeki gücünü veetkinliğini artırmak, bunu kalıcı örgütlü bağlar haline getirmek hedefi vardır. Bu stratejik hedefeyönelik olarak dönemin koşullarını, sınıf hareketinin düzeyini, sınıfın ruh halini, bilinç düzeyini,

devrimci örgütlenmeye yakınlık uzaklık derecesini vb. hesaba katarak oluşturulmuş dönemsel, genişkapsamlı bir taktiktir. Bugün ileri sürdüğümüz GGGD taktiği, o dönemsel politikanın şu yaşadığımızkesitte özelleştirilmiş bir ifadesi olarak görülmelidir. Dolayısıyla iki taktik yoktur. GGGD taktiğini

22

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 23/35

ileri sürdüğümüz zaman, örgütümüzün sınıf çalışmasında iki taktik olmayacaktır. Yani bir tarafta bir GGGD taktiği, öbür tarafta ayrıca bir EKK taktiği olmayacaktır.

GGGD taktiği, EKK 'nın şu kesitteki taktiği olacaktır. Ama bunu şöyle anlıyorsak, o ayrı tabiiki: "Bu taktiğin uygulama planları ne olacaktır? Yani GGGD'in örgütlenmesinde örgütün uygulama

 planı, hem genel ve merkezi, hem de tek tek bölgelere ve alanlara indirgenmiş somut taktikler anlamında uygulama planları ne olmalıdır?" diyorsak o zaman ayrı. O zaten ayrı bir taktik değil,taktiğin uygulama planıdır. Böyle bir planlama zaten her taktik için gereklidir. Örneğin örgütün

 bütünsel ve tek bir 1 Mayıs taktiği vardır, ama bir de o taktiğin nasıl gerçekleşeceğine dair alanlara ve bölgelere dönük somut uygulama planları yapılır. Hatta o planlar  İstanbul için ayrıdır, Adana içinayrıdır, İzmir için ayrıdır. İstanbul'un kendi içinde İkitelli için ayrıdır, Gebze bölgesi için ayrıdır,

 başka bölgeler için ayrıdır. Nerden doğar bu ayrılıklar? Politika ve taktiğin yönelimi, hedefleri, amacıortaktır, merkezidir. Ancak oralardaki örgüt güçlerinin gelişme düzeyindeki farklılık, oralarda örgütünkitle bağlarındaki güçlü ve zayıf yanlar, oralarda örgütün karşıdevrim cephesiyle ilişkisindeki dengeler ve buna benzer etkenlere bağlı olarak örgüt güçlerinin bulunduğu farklı alanlarda ve farklı kesimler içerisindeki uygulanış tarzı, uygulamasına dönük planlar kuşkusuz farklı olacaktır. Şimdi GGGDtaktiğinin uygulanması açısından da aynı şey geçerlidir. Ben konuşmamın sonuna doğru, yani bir-iki

 başlık sonra buna daha somut olarak değineceğim. "Biz bunu nasıl örgütleyeceğiz?", "Örgütleyebilir 

miyiz?"den sonra asıl sorunu oluşturan noktaya, yani "Nasıl örgütleyeceğiz?" sorununa, "Bu taktiğinuygulanışı nasıl olacaktır?", "Neleri çıkış noktaları olarak alacağız?", "Nasıl bir yönelimle elealacağız?", "Hangi biçimler altında örgütleyeceğiz?" sorununa daha geniş olarak değinmek istiyorum.Ama sen bu konuyla ilgili bir şey söyleyeceğim demiştin.

 – GGGD sloganını sadece bir propaganda-ajitasyon sloganı olarak atmıyoruz. Şu konuşmalardazaten öyle çıkıyor. Eyleme daha yakın bir slogan olarak, onu örgütleme anlamında atıyorsak, GGGDsadece işçi sınıfını kapsayan bir şey değil. Genel direniş anlamında, buna katılacak diğer sınıf vetabakaları ona katma gibi bir şey var. Ama bunun içerisinde işçi sınıfının özel bir yeri var. Bizimaçımızdan da, yani şu ana kadar konuşulanları tekrar etmemek için söylüyorum, işçi sınıfına özel bir yönelim, bu yönelimin başında da EKK  var. Şimdi EKK 'nın taktiği derken, şimdi belki deminkiarkadaş uygulama planları olarak açıkladı, EKK  bir süreç. Yani stratejik bir yönelim oluyorsa onunkendi içinde özellikle şöyle bir önemi vardı, yani ben "taktik" diyorum, GGGD içinde ve onun

süresiyle ilgili, "Şu kadar sürer, bu kadar sürer" diye bir şey de söyleyemem, yani şimdi sürekli bir GGGD taktiği olacak değil tabii. Ama onun içine yayılmış bir  EKK  planları olarak söylendi. Taktik özel bir yönelim olarak.ve altı çizilerek konulmalı. Yani bu şuna dönüşebilir hatta bunu da söyledimorada, daha önceki GGGD'ler gibi olmamalı, biz birkaç ay sonra şöyle bir genel değerlendirmeyaptığımızda şu kadar bildiri dağıttık, bu kadar yazılama yaptık, şu kadar afiş astık, işte kadrolarımızşu kadar yöneldiler tarzında değil. Sınıf içerisinde mevzilerimizle, eylemlerimizle kendini gösteren bir şey olmalı ve bunun taktikleri olmalı. Yani küçük küçük taktikleri onun içinde olmalı. O anlamda dagerek küçük toplantılar, gerek il bazında toplantılar, gerek belli ... etrafında, Türkiye çapında daolabilir, toplantılar örgütleyip ses getirecek eylemliliklerle birleştirilen bir taktikler ağı yani onunlailgili düşünebilir. Bir kampanya nasıl örgütlenmeli, GGGD kampanyası nasıl örgütlenmeli, o anlamda,nasıl ele almalıyız? Genel olarak bugüne kadarki bütün süreçlerde bizim örgütümüzde taktiğinkavranışında çok sık karşılaştığımız bir durumu çağrıştırdığı için bu nokta üzerinde özel bir biçimde

durdum. – Sorun şu arkadaşlar: Öncü taktikten sözettiğimiz her durum ve koşulda, o taktik bizim o

kesitte mevcut güçlerimizi ve olanaklarımızı bazen çok aşan birtakım hedefleri içeren bir taktik demektir. Zaten öncü olma karakteri de buradan kaynaklanır. Kendi durumunu esas alan, kendidurumuna göre bir taktik değil, belirli bir tarihsel süreçte sınıl hareketinin, kitle hareketinin, komünisthareketin ne yapması gerektiğinin nesnel değerlendirmesinden çıkışını alan bir taktik, bizimgüçlerimizi ve olanaklarımızı aşan hedefleri içerir. Şimdi bizde geleneksel bir düşünce tarzı vardır.Güçlerimizi aşan bir hedefler demeti sözkonusu olduğu zaman, herkesin kafasında genelliklekendiliğinden şöyle bir kompartman oluşur: "Bu yapılması gereken iyi bir şeydir, bunun içinuğraşmalıyız da, ama biz bunu başaramayız". Yani o gerekliliği kabul etmekle birlikte kendikonumlanışımızı baştan darlaştıran, kendi rolümüzü baştan sınırlayan bir algılayış söz konusu olur.Burada, açık, teorize edilmiş biçimlere bürünmemiş olsa bile, özünde şu vardır: Taktiğin, marksistolmayan bir tarzda parçalanması vardır. Yani iki taktik, şu anlamda iki taktik, belirli bir kesitte somut

 bir konuya ilişkin olarak iki taktik. Lenin'in, "Demokratik Devrimde İki Taktik "i gibi değil. Örneğin

23

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 24/35

 bir örgütün iki tane 1 Mayıs taktiği olamaz. Bir örgütün bir tane 1 Mayıs taktiği olur ama, bir örgütünsınıf içindeki güçlerinin, emekçi memur hareketi içindeki güçlerinin, gençlik içindeki güçlerinin,semtlerdeki güçlerinin, başka alanlardaki güçlerinin o taktiği uygulamasında ağırlık noktaları, onlarınkonumlandırılışı –tabii bunlar aslında hep taktiğin içindedir– güçlerin mevzilendirilmesi farklılıklar gösterir. Bu ikisi farklı şeylerdir. Bu geleneksel düşünce tarzına baştan düşülmemesi için bu konununüzerinde özellikle durdum.

Bir de zaten şu çok açık, onunla bağlantısı olduğu için vurgu yapmak gerekiyor. GGGD taktiği,sınıf ve kitle hareketinin mevcut tarihsel süreçteki gelişme düzeyi ve dinamiğinin zorlanması gerekenyönünü göstermesi anlamında bir zorunluluktur. Böyle bir genel hedefi ve gerekliliği vardır. Ama bir de bizim kendi örgüt güçlerimiz açısından özel bir hedefi vardır. Bu her zaman, her taktik durumdaolmaz. Zaten, normal koşullarda bir örgütün taktiği, aynı zamanda kendisi için de özel birtakımhedefler içerir. Ama biz bunu şimdi özel olarak vurguluyoruz. Diyoruz ki, bu GGGD taktiğini hayatageçirirken özel bir hedef güdeceğiz. Bu da örgütün bütününde kafa yapısı, düşünce tarzı, olaylar vesüreçlere tepkime biçiminde yüzünü sınıfa dönük bir tarzda düşünme ve tepki gösterme alışkanlığınınköklenmesi ve derinleştirilmesidir. Bakın bu, EKK faaliyetinin içinde yer alan, sınıfa dönük çalışmadagörevlendirilmiş güçlerimizin zaten sürekli ve asli görevidir. Ama onun dışında semt örneğini verdim.Yani semtlerdeki taraftarlarımız bile bu süreçten sınıf kültürünü, sınıfa yönelik düşünme alışkanlığını,

 belirli bir olaya veya olguya tepki verirken soruna önce sınıf ekseninden bakma alışkanlığını az veyaçok edinmiş olarak çıkmalıdır. Bu, üzerinde özel olarak duracağımız bir hedeftir.Bunun, "Biz bu taktiği nasıl yaşama geçirebiliriz?" konusuyla da bağlantılı bir yönü daha var.

Biz bu süreçte örgüt güçlerini öyle bir mevzilendireceğiz ki, sınıf çalışmasına doğrudan seferber ettiğimiz güçleri hem nicelik olarak artıracağız, hem nitelik olarak güçlendireceğiz. Yani bu konuda

  bugüne kadarki pratiğimizden daha farklı bir pratiğe yöneleceğiz. Bu süreci daha farklı, sınıf çalışmasında daha nitelikli kadroların istihdam edildiği, örgütün sınıf çalışmasına önderliğinin vemüdahale biçimleri ve araçlarının zenginleştirildiği bir süreç olarak yaşayacağız. Somut örneklerini deönümüzdeki süreçte göreceğiz. Hani Gazi sonrası süreçte gerek nesnel koşulların gerekse kadro

  biçimlenmemizin özelliklerine de atıfta bulunarak, –ki tek neden bunlar değil elbette, o yönüyletartışmaya girersek daha birçok neden sayabiliriz– sonuç olarak karşımıza çıkan bir gerçekten sözettim. Sınıfa yönelik çalışmalarımızda ve onun somut ifadesi olarak  EKK  politikasının yaşama

geçirilmesi noktasında bir zayıflama giderek bir tıkanma yaşandığımızı söyledim. Biz diyoruz ki,şimdi bu taktik evrede özel olarak bunu tersine çevirmeliyiz. Şimdiki süreç bunu emrediyor. Örgütünniteliğinin gerçeği olarak da, yani proletaryanın öncüsü olma iddiası ve misyonuna uygun olarak da

 bunun üzerinde özel olarak duracağız. Bu anlamda GGGD taktiği, örgütün bütününü bağlayan,ekseninde sınıf çalışması olan bir taktiktir. Memur da bu kafayla düşünecek, öğrenci de bu kafayladüşünecek, semtteki de bu kafayla düşünecek. Eğer biz bu kavrayışı baştan yerleştiremezsek, butaktiğin, bu yönelimin böyle algılanışını sağlayamazsak, bunu EKK 'nın dışında veya sadece EKK 'nınişi gibi görürsek ya da herhangi bir kampanya gibi algılarsak, bu taktiğin özünü, amacını, iç cephemizaçısından hedefini kavramamışız demektir. Bu anlamda iki taktik, ikili veya üçlü bir taktik olarak düşünmemek gerekiyor. Bu örgütün bütün güçlerinin, legal veya yasadışı olanının, asli çalışma alanızaten sınıf, fabrikalar ve sendikalar olanla buna en uzak noktada konumlanmış olanın, öğrenci vesemtteki de dahil hepsinin yöneleceği ortak bir hedef, bu dönemdeki örgütsel faaliyetin temel ekseni

olarak görmemiz gerekiyor. Asıl can alıcı noktayı oluşturan GGGD'in örgütlenmesi için neler yapabileceğimiz konusuna geçmeden önce kökünü baştan kurutmamız gereken bir nokta daha var:"Başarabilir miyiz" sorusu.

 Başarabiliriz Bu örgütün saflarında herkes, GGGD'in bir zorunluluk olduğunu kabul edecektir. Sınıf 

çalışmamızda bir zayıflamanın olduğunu, onun giderilmesi gerektiğini kabul edecektir. Bu taktiğin, buzayıflığı gidermek için iyi bir manivela, iyi bir sıçrama tahtası olabileceğini kabul edecektir. Amadiyecektir ki, "Başarabilir miyiz?" Bu, bir yanıyla yerinde bir soru tabii. Çünkü sınıf içindekigüçlerimizin düzeyini, halini hepimiz biliyoruz. İşte bundan kaynaklanan bir başarabilir miyiz sorusuyaşanacaktır. Ama bu, uygulanması zor bir işe kalkıştığımız, güzel, devrimci, olması gerekeni ifade

eden, ama sonuçta bizden oldukça uzak bir hedef ortaya koyduğumuz şeklinde düşünmeyedönüşmemelidir. Bu ve buna benzer her türlü düşünceyi baştan bir kenara bırakmalıyız. Bunlarlasavaşmalıyız. Böyle bir tereddüt, böylesine bir güvensizlikle yola çıkarsak işte biz o zaman

24

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 25/35

 başaramayız. Biz bunu başarabiliriz ve başarma iddiasıyla yola koyulmalıyız.Burada şu da yok, evet biz kendimiz için de bir anlamda dönemsel bir ütopyayı

gerçekleştirmeye soyunuyoruz. Bizim için çok büyük ve iddialı bir hedef ortaya koyuyoruz. Ancak öteyandan ayaklarımız toprağa basmak zorunda. Yani gerçekçilik duygusundan yoksun olarak hareketedemeyiz. Tamam ama bu gerçekçilik, "Bizim gücümüz ne, etimiz ne, budumuz ne; GGGD'iörgütlemek kim, biz kim?" şeklinde bir gerçekçilik halini aldığı anda oportünist bir gerçekçiliktir ve

 böyle bir oportünist gerçekçilik, 1 Mayıs'ta bu örgütün neyi başardığını henüz tam olarak anlayamamışve sindirememiş demektir. 1 Mayıs'ın bir dersi vardır. 1 Mayıs'ta bu örgütün 3 bin kişiyle eylemdeoynadığı bir rol vardır. Dar örgüt güçleriyle geniş kitlelere kumanda edebilen bir örgüt konumunasıçramayı başarmıştır bu örgüt. "Büyük düşünmek", "iktidar bilincine sahip olmak", "devrimin öncüsüolma misyonuyla hareket etmek" üzerine çok şey yazdık çizdik bugüne kadar. Bunun irili ufaklı birçok 

 pratik örneğini de sergiledik. Ama şu son dönemde dikkatinizi çekerim ki iki hareket vardır. Gazi'yisaymıyorum. Gazi bir kere bunun en somut, en çarpıcı, hepimizi çok gururlandıran ilk büyük örneğioldu. Sınırlı güçlerle büyük bir kitle hareketine nasıl kumanda edilebileceğimizi bize gösterdi. Oiktidar bilinci dediğimiz perspektifin, kendiliğinden gelişen ama düşünsel olarak bir ölçüde hazır olmamızdan ileri gelen bir örneği oldu. Son dönemde de iki büyük örnek var. Biri öğrenci gençlik hareketinde oynamaya başladığımız rol, ikincisi 1 Mayıs. 1 Mayıs tabii ki daha görkemli ve daha ileri.

Bizim en zayıf olduğumuz bir alanda, başarıp başaramayacağımızdan en fazla kuşku ve tereddütduymamız gereken bir sınıf ve kitle hareketinde bizden sayıca kat kat fazla güçlerin hepsinin üzerineçıkan bir devrimci önderlik sergileyebildik. Demek ki, biz başarabiliriz ve başarabiliyoruz. 1 Mayıs'tankendi adımıza çıkaracağımız temel bir derstir. O dersin özünde şu vardır: "Devrimci öncü örgüt, herzaman için sınıfın en sınırlı güçlerini bağrında toplayabilir ama çeşitli araç ve yöntemlerle,doğru politikalarla, onun gereklerini yerine getirebildiği ölçüde de milyonlara kumandaedebilir". Biz EKK çalışmasında, EKK 'nın özel olarak propagandasında, dikkatleri ona çekmede ikiyıldır yapabildiklerimizin toplamından daha fazla iş başardık şu 1 Mayıs'ta. AFMK  için de öyle. Ozaman biz işte GGGD sürecine de "Başarabiliriz" diye girmeliyiz. Hiçbir tereddüt yaşamamalıyız.Çünkü biz 1 Mayıs'ın dersi ve coşkusuyla giriyoruz. Peki nasıl örgütleyeceğiz? Öbür yanda da böyle

 bir gerçeklik var. Asıl canalıcı sorun da bu.

 Nasıl Örgütleyeceğiz?Bu konuda da sorunun kavranışı açısından bir nokta kafamızda baştan açık olmalı. GGGD, tek 

 bir adımda, tek bir hamlede hemen gerçekleşebilecek bir hedef gibi düşünülmemeli. Yani biz bugünGGGD kararını aldık, diyelim ki sınıf içerisindeki güçlerimiz de oldukça fazla, elimizde birtakımsendikalar, fabrikalar, dayanabileceğimiz bir takım mevziler de var. Bu koşullarda dahi düğmeye basar 

 basmaz gerçekleşen ani bir hareket gibi düşünmemek gerekir militan bir genel grevi.Öncünün bizim bugünkü durumumuzdan sonuç olarak kat kat ileride bir güce ve konuma sahip

olduğu durumlarda bile bir genel grev, komünist partinin düğmeye bastığı anda hemen gerçekleşen bir eylem değildir. Onun nispeten kısa bir süre içinde veya biraz daha geniş bir zaman dilimi içerisindegerçekleşip gerçekleşmemesi tek başına komünistlerin politika ve taktiklerine, sınıf ve emekçi kitleler içerisindeki örgütlü bağlarının düzeyine, onların istek ve iradelerine, çabalarındaki yoğunluğa vb.

  bağlı değildir. Komünistlerin yapabilecekleri her şeyi yaptıkları koşullarda dahi, başka birtakımetkenlere bağlıdır. Bu etkenlerin başında sınıf ve kitlelerin mevcut kesitteki ruh hali, neye ne kadar hazır oldukları gelir. Bir genel grev genel direniş fikrine sıcak bakmakla, onu benimsemeye açık olmakla birlikte onu eyleme dökmede ne kadar kararlı olduklarına, harekete geçtikleri halde onusonuca götürmede ne kadar kararlı olduklarına, karşıdevrimin taktiklerine vs. gibi, bir dönemin genelatmosferini, siyasal iklimini belirleyen etkenlere bağlıdır. Komünist öncünün politikası, taktiği,çabaları, iradi müdahalesi kuşkusuz bu etkenler içerisinde çok önemlidir, belirleyici bir role sahiptir.Ama, nesnel koşullar yeteri kadar olgunlaşmamışsa, ne kadar güçlü ve örgütlü olursa olsun partidüğmeye basınca 3 gün sonra genel grev olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir genel grevgerçekleşmemiştir. Ekonomik talepli genel grevler bile böyle gerçekleşmemiştir.

Bu düşünce, genel grevi tek kılıç darbesiyle bütün taleplerin elde edilebileceği bir eylem biçimiolarak gören anarko-sendikalist düşüncenin bir başka tezahürüdür. Anarko-sendikalistler, genel grevi,

işçi sınıfının en ileri eylem biçimi, burjuvazinin iktidarını yıkabileceği en devrimci biçim olarak kabulederler ve onlar bu işin bir hamlede halledilebileceğini düşünürler ama onun dışında da hiçbir şeyyapmazlar. Öyle bir genel grevi tarih ne yazmıştır, ne de yazabilir. Şimdi bu düşüncenin bir yansıması

25

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 26/35

olarak genel grevin gerçekleşmesini de, nesnel koşullardaki belirli bir olgunlaşmaya rağmen oolgunlaşmanın eksiklerini, hareketin zaaflarını gözden kaçıran, geriye çekici faktörleri hesabakatmayan bir yaklaşımla tek bir adımla, tek bir hamleyle gerçekleşecek bir hedef gibi algılamamalıyız.Hele bugünkü koşullarda böyle bir algılama hayalcilik olur. O zaman genel grev genel direnişinörgütlenmesi, az veya çok uzun bir süreç işi olacaktır. Bir zaman alacaktır.

Yarından itibaren bütün toplarımızı bu hedefe doğru ateşlesek bile genel grev-genel direniş nasıl bir seyir izler, ne zaman gerçekleşir, hatta gerçekleşir mi gerçekleşmez mi; bu, önümüzdeki sürecingöstereceği bir şey. Şimdi biz burada nasıl örgütleyebiliriz sorusu açısından şunu bilmeliyiz: Mevcutgüçlerimizi, avantajlar kadar dezavantajlarımızı vb. hesaba kattığımızda bu iş bir zaman alacak. Amaüç ay, ama beş ay, ama altı ay... onu biraz önümüzdeki süreç gösterecek, bugünden kestirmek mümkündeğil. Yalnız menşeviklerin anladığı anlamda "süreç olarak taktik " olarak da yorumlanmamalı bu.Onlar taktiğin kendisinin şekillenmesini, hedeflerin şekillenmesini, sürecin gelişimine bağlı olarak elealırlar. Biz ise taktiği baştan koyuyoruz, hedefini belirtiyoruz ama hareketin zaaflarını, geriye çekicietkenleri, vb. hesaba katarak onun hayata geçmesinin, ete kemiğe bürünmesinin bir zaman ala-

 bileceğini söylüyoruz. Bu ikisi farklı şeylerdir. Sözünü ettiğimiz ekonomist menşevik anlayıştan buyönüyle özde ayrılıyoruz.

GGGD taktiğini yaşama geçirmeye çalışırken, sınıf çalışmasından en uzak alanlardaki, örneğin

semtlerdeki güçlerimizin rolünü bile "destekçilikle" sınırlı bir rol olarak görme hatasına düşmemeliyiz.Bu olmamalıdır. Semtlerin önüne koyacağımız ilk ve temel hedeflerden biri şu: Semtlerin içinde veçeperinde yer alan fabrikalara yoğunlaşmak. Kahveleri, evleri ihmal etmemek, ama onları biraz dahatalileştirerek her fırsatta bütün güçleri buralara göndermek. Bunun için Genel Grev-Genel Direniştaktiğinin yazılı propaganda ve ajitasyon materyallerinin dağıtılması, afişlemesi, yazılaması,

 pullaması, servis konuşması, fabrika önü gösterisi, vb. gibi bütün biçimlerinin kullanılması sırasındasemt veya gençlik içindeki güçlerimizi bile buralara yönlendirmek.

Bir diğer yaklaşım, mevcut grev ve direnişlere farklı tarzda müdahale etmek olmalıdır. Bu zatensadece bugünün sorunu değil. Biz grev ve direnişlere önceden de farklı bir biçimde müdahaleetmeliydik. Yani kendimizi sadece destekçilikle sınırlayan bir müdahale kafasından çok öncedenkurtulmalıydık. Ama hâlâ kurtulamadık. Fakat bundan sonraki süreçte bizim artık sınıfın dışarıdankuşatılması için seferber ettiğimiz bütün güçlerimizin ve örgüt birimlerimizin önüne koyduğumuz

hedef şudur: Grev ve direnişlere müdahalede geç kalmak artık kabul edilemez. Nerede bir grev vedireniş varsa, güçlerimiz, özel olarak EKK 'nın güçleri orada bitecektir. Hangi grevin, hangi direnişingelişimi içerisinde kamuoyunun gündemine girip, sınıfın ve diğer emekçi güçlerin dikkati üzerineçeken, Polisan'da, Havaş'ta, Eminönü ve Şişli  belediye grevlerinde olduğu gibi veya Ambarlar'daolduğu gibi öncü bir grev özelliğini kazanacağını şu dönemde kimse önceden kestiremez. Ama budönemde her grev, potansiyel olarak bu konuma sıçramaya adaydır. Dolayısıyla bizim örgütgüçlerimiz, en küçük, önemsiz ve sıradan gibi görünen, kendisine uzak bir yerdeki bir greve bile,uzanabileceği her yerdeki grev ve direnişlere anında müdahale etmelidir. Bu müdahale, gidip boygösterme, bir hafta sonra semtteki insanları toplayıp gidip bir daha ziyarette bulunma, bu arada müzik grubunu götürüp bir konser düzenlemekle vb. sınırlı kalan, bunu aşmayan bir destekçiliğin ötesinegeçmelidir. Israrlı olunacak bir nokta budur. Çünkü mevcut grev ve direnişler, önümüzdeki süreçte

  bizim irademiz dışında zaten kendiliğinden patlayacak olan grev ve direnişler, GGGD'in

örgütlenmesinde birer çıkış noktası, güçlü birer çıkış noktası olabilir. Onlara artık yönetme veyönlendirme kafasıyla müdahale etmeliyiz. Bunun dışında, herbirinin doğuşuna yol açan nedenler,güttüğü talepler, hedefler itibarıyla başka fabrikalar ve işyerleri tarafından da paylaşılabilecek noktaları içeriyorlarsa, bunları eylemli destek biçiminde örmeliyiz. Fabrika veya işyerlerine doğruyaymaya çalışmalıyız. Yani bir fabrika veya işyeri ölçeğinde başlamış olan bir grev veya direnişi, yerelve sektörel ölçekte eylemli destek örgütlenmesi yoluyla kendi çeperinde genişletmeye çalışmak anlayışıyla müdahale edeceğiz. Bunu mekanik bir tarzda algılanmaması koşuluyla GGGD'inörgütlenmesinde sınıf içindeki güçlerimizin zayıflığının doğuracağı handikapları kapatabileceğimiz,dıştan müdahale eden bir güç olarak taşıdığımız dezavantajları kapatacağımız elverişli sıçramafırsatlarından biri olarak görmeli, grev ve direnişlere bu tarzda müdahale etmeliyiz.

Bunun dışında, kimi fırsatlar ve olanaklar vardır ve önümüzdeki süreçte; böyle başka fırsatlar çıkacaktır. Bunlara müdahale tarzımız farklı olacak, daha zenginleşmiş olacaktır. Nedir bunlar?Örneğin taşeronlaşmaya karşı mücadelenin zaten somut bir mücadele halini aldığı sektör veya

 bölgelerde, bu mücadeleyi bir üst düzeye sıçratma yönünde devrimci bir müdahalede bulunma.

26

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 27/35

Örneğin Ambarlar'da, sektör düzeyinde yaşanan taşeronlaştırma ve grev kırıcılığına karşı verilenmücadeleye, örgütün diğer alanlardaki güçlerini, yani AFMK'ları ve diğer semt güçlerini de seferber ederek bir üst düzeyde müdahale etmek. Yani işçilerin ellerinden geleni yaptıkları halde direnişin geliptıkandığı noktada devrimci şiddeti devreye sokmak. Ya da Polisan'da olduğu gibi zaten bölgedekidiğer fabrikalarda da yaşanan bu sorunu Polisan'ın hareketlendiği, Retrans'ın, Asmaş'ınhareketlendiği bir dönemde diğer çevre fabrikaları da hareketlendirmek; kadın ve semt çalışmasıaracılığıyla işçilerin ailelerini de hareketlendirmek; işçilerin oturduğu semtleri hareketlendirmek şeklinde birbirini tamamlayan halkalar biçimde örüp genelleştirmek. Örneğin Ambarlar'da olduğugibi sektör bazında ya da verdiğimiz biçimiyle Polisan örneğinde olduğu gibi, belli bir bölge bazında

 –burada Gebze-Dilovası   bölgesinde– o bölgenin veya o sektörün o kesitte öne çıkan talebidoğrultusunda birbirini tamamlayan birleşik eylemlilikler örmek biçiminde örgütlemek.

Bunları, yerel ve tekil grev ve direnişleri kendi içlerinde güçlendirmenin dışında, aynı zamanda,ülke çapında gerçekleşmesini hedeflediğimiz genel grev-genel direnişin minyatür örneklerini yaratmak olarak düşünmeliyiz ve bu tür örnekleri çoğaltmayı hedeflemeliyiz. Bunları değişik alanlarda vesektörlerde ne kadar yaygınlaştırırsak, tabii aritmetik bir toplam olarak değil, ama bunlarınivmelendirilmesiyle ülke çapında genel grev genel direnişe doğru giden süreci hızlandırmış oluruz. İşeTürkiye'yi bir anda ayağa kaldırmak gibi bir iddiayla başladığımız zaman, mevcut güçlerimizle bunu

gerçekleştirmek ham bir hayal olur, ayakları havada bir uçuş olur. Ama işte bunu yapabiliriz. Demek ki biz burada güçlerimizi hesaba katıp, taktiğin uygulama planında bir farklılaşma yaratıyoruz. Bizim  bugün elimizde sendikalar olsaydı, işçi sendikalarımız, memur sendikalarımız, diğer meslek odalarımız, mahalli dernekler, Pir Sultan dernekleri, vb. gibi çeşitli kitle örgütleri ağına sahip olmuşolsaydık, işimiz daha kolay, gidişimiz belki daha kestirme olurdu. Buradaki parti güçlerimizaracılığıyla bu örgütlerde GGGD yönünde kararlar aldırırdık ve hızlı bir biçimde herbiri kenditabanında bunu örgütlerdi. Sonuca çok çabuk gidebilirdik. Ama madem bu mevziler, bu güçler yok elimizde, o zaman, önümüzü aça aça ilerleyeceğiz. Yerel veya sektörel bazda minyatür örnekler yaratmak, onları çoğaltmak, bunların somut esinlendirici etkisini henüz harekete geçmeyen alanlarataşıyarak bu tür kaynama noktalarını çoğaltmak, birbirinin üstüne binen, birbirini tamamlayan,

  birbirine eklemlenen bir yaygınlığa doğru sürüklemek. İşte biz GGGD'i örgütleyebiliriz veörgütlemeye soyunuyoruz derken, dayanacağımız dinamiklerden birisi de bu olacaktır.

Değerlendirebileceğimiz üçüncü bir dinamik TİS süreçleridir. Yine bir arkadaş işaret etti,Türkiye'de şu an yaklaşık  250 bin işçi TİS sürecinde ve bunlar büyük olasılıkla uyuşmazlıklasonuçlanacak. Temmuz-Ağustos ayları buralarda da dananın kuyruğunun kopacağı aylar. Her türlüyasal prosedür tamamlandıktan sonra, bu işkollarında ya teslim olunacak, ya greve gitmek zorundakalınacak. Sermayenin bugünkü saldın sürecinde sendika ağaları istemeseler de, engellemeye deçalışsalar, geçen yıl tekstilde olduğu gibi, ya da 350 bin kamu işçisinin greve çıkışında olduğu gibi

 buralarda da sürecin şu veya bu ölçüde greve doğru evrileceği hemen hemen kesin. En azından belediyelerde bu yaşanacak. Bugün TİS sürecindeki sektörlerden biri de belediyeler. TİS süreçleri,onun dışında tekil işyerleri bazında sendikalaşma mücadelesi ya da toplusözleşmeninuygulanmamasından kaynaklanan uyuşmazlıkların yarattığı gerilimlerin yaşandığı her fabrika, her sanayi bölgesi, her işkolu bizim için sınıfın ortak ve birleşik eyleminin yaratılması için asılacağımız vedeğerlendireceğimiz nesnel bir fırsat sunacaktır. Bunların üzerine gideceğiz. Bunlara müdahalemiz,

eskiden olduğu gibi uzaktan gözucuyla izlemek biçiminde olmamalı. Buralara aktif, dönüştürücü birperspektifle müdahale etmeliyiz.

 GGGD'i hangi dinamiklere dayanarak örgütleyebiliriz, örebiliriz? Bu yönde kullanabileceğimizfırsat ve olanaklara işaret anlamında bir diğer dinamik, Türkiye'nin asgari ücreti tespit sürecine girmişolmasıdır. Asgari ücret bugün milyonlarca işçinin aldığı ücrettir. Özellikle sendikasız işçilerin hepsiniilgilendiriyor. Ayrıca toplusözleşme yapma şansına sahip sendikalı işçilerin ücret zamlarının

 belirlenmesinde olsun, öbür yandan emekçi memurların maaş artışlarının belirlenmesinde olsun bazalındığı için, sonuç olarak asgari ücret ve onun belirlenmesi, bir bütün olarak sınıfı ve diğer çalışanlarıyakından ilgilendiren bir sorun durumundadır. Öte yandan burjuvazi, diğer sosyal hakları ortadankaldırma saldırısında olduğu gibi, asgari ücretin tespitinde zaten komik ve yetersiz olan uygulamalarıdahi geriye götürmek eğilimindedir. Bu bir çatışma konusu olacaktır. Bunu belki sendikalar çatışmakonusu haline getirmeyecektir. Ama işte biz çatışma konusu haline getireceğiz. Asgari ücretin

 belirlenmesi sırasında sermayenin daha şimdiden çevirmeye çalıştığı numaraların teşhiri temelindeasgari ücret konusunu biz sadece işçilerin değil, emekçi memurun ve bunların hepsinin ailelerinin de,

27

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 28/35

sadece sendikasız işçilerin değil sendikalı işçilerin de, yani geniş bir kesimin birliktehareketlendirilmesinin basamağı haline getirebileceğimiz fırsatlardan, konulardan biri olarak görmeliyiz.

İşçi-memur birlikteliği, bugün belki merkezi düzeyde, konfederasyonlar düzeyindesağlanamıyor. Bizim de bunu. sağlama gücümüz yok. Ama biz bunu bir enerji işkolunda, bir haberleşme işkolunda veya bir sağlık işkolunda, yani nerede gücümüz varsa o sektörde sağlayabiliriz.Belki hemen ülke çapında değil de örneğin, İstanbul'un Kartal'ında, İzmit'in Gebze'sinde ya daİzmir'in Bornova'sında; yani daha dar bir bölgede, daha lokal olarak sağlayabiliriz. İşçi-memur 

 birlikteliğinin hem bölge ve sektör düzeyinde, hatta bazen tek bir işyeri düzeyinde, eylemli, militanörneklerini yaratmayı zorlayacağız. Bu somut örnekleri kendimize dayanak haline getirerek, dönüpişçi ve memur kitlelerine diyeceğiz ki, işte işçi-memur birlikteliği böyle sağlanır. Onun içeriği böyleolmalı, hedefleri bu olmalı diyebileceğimiz örnekler yaratacağız. Burada karşımıza sadece sınıf içerisindeki güçlerimizin değil, emekçi memur hareketindeki güçlerimizin de önündeki temelgörevlerden biri çıkacak; örgütün genelinde bir hedef çıkacak. Buna yöneleceğiz.

Buna benzer birleşik mücadele örneklerini yerel sorunlar temelinde daha geniş kesimler arasında da yaratmaya çalışacağız. Kitlelerin sadece işçi ve memur olanlarını değil, esnafıyla,emeklisiyle, kadınıyla, genciyle her kesimini ilgilendiren irili ufaklı bir dizi sorun var. Nedir bunlar?

Sağlıkta özelleştirme, eğitimde özelleştirme, ya da yerel birtakım sorunlar, belediye hizmetlerine kadar inen sorunlar. Bunların keskinleştiği yerlerde veya bizim bu kesimler içerisinde az çok örgütlü bir etkiyaratabileceğimiz alanlarda bu tür farklı kesimlerin üzerinde birleşeceği ve kendi cephelerinden belirlieylemleri gerçekleştirebileceği kampanyalar, kampanya içinde kampanyalar veya eylemlilikler örgütleyeceğiz. Örneğin şöyle bir şeye yöneleceğiz: Diyelim ki, .... semtinde oturan bütün işçileri,esnafı, memuru, kadınları, gençleri, Türkiye'nin gündemindeki genel bir sorun ya da semtingündemindeki yerel bir sorun temelinde belirlenen bir gün veya saatte işçilerin işe gitmemesi,

  bölgedeki atölyelerin çalışmaması, esnafın kepenk kapatması, gerçi okullar tatil oluyor amaöğrencilerin okula gitmemesi, kadınların ve çocukların sokağa çıkıp çeşitli tipte gösteriler yapmasıgibi eyleme çağıracağız. Yani değişik toplumsal kesimleri tek bir hedef etrafında birleştiren, kiminde 1saatlik iş bırakma veya boykot, kiminde bir miting vb. gibi değişik biçimlere bürünen eylemlilikler örgütleyeceğiz. Bunlarla amacımız şu olacak: Hem bu değişik toplumsal kesimlerin iç örgütlülüğünü

geliştireceğiz, hem bu çalışmaları örgütün onlar üzerindeki etkisini, onların kitlesi üzerindeki etkisiniderinleştirmenin bir vesilesi haline getireceğiz, hem de bunlar yoluyla topluma bir mesaj vereceğiz.Birleşik eylem ve mücadelenin gücü ve onun gerçekleştirilmesinin somut örnekleri olarak, bunlar aracılığıyla somut bir mücadele çağrısı yapmış olacağız. Zaten GGGD'in temel esprisi de birleşik eylemi örgütlemek değil mi? İşte bunu bu alanlarda da böyle yaratacağız. Bunu zorlayacağız.

Sermayenin savaş hükümeti, önümüzdeki dönemde, sadece işçilerin değil, memurun, esnafın,köylünün, bütün çalışanların canını yakacak olan bir dizi saldırı paketi açacak. Birini açtı bile. Vergisoygununu katmerlendiren bir tanesini açtı. Vergi sorunu o andan itibaren bizim güçlerimizin

 bulunduğu yerlerde işçileri grev ve direnişe veya hiç olmazsa bir yemek boykotuna, diğerlerini kendicephelerinden kendi tarzlarında birtakım eylemliliklere sürüklemenin bir aracı haline getirilirken, aynızamanda yerel veya sektörel bazda daha birleşik ve daha ileri biçimlerin uygulanabileceği eylemlerinçıkış noktası haline getirilmelidir. Mesela, esnafa demeliyiz ki, gel dükkanının anahtarlarını devletin o

 bölgedeki temsilcisi bir kurumun örneğin kaymakamlığın önüne bırakma eylemi düzenleyelim. Ondansonra sokaklara dalalım, kadınlara diyelim ki, esnaf yürüyor haydi biz de yürüyelim. Çocuklarıkatacaksın, emeklisini katacaksın, oradaki katabileceğin herkesi katacaksın. Esnaf çıkışlı bir eylemolarak başlattığın hareketi halka halka genişleteceksin. Esnafın talebinin dile getirildiği ama diğer toplumsal güçlerin de ona eylemli bir tarzda destek verdiği bir örnek yaratabileceğiz. Burada önemliolan hükümetin atacağı adımlara karşı tepkileri örgütlemek. Bu aynı zamanda bize şunu da getirecek,GGGD'in örgütlenmesinin nesnel koşullarını olgunlaştıracaktır. Yani hükümetin attığı her saldırıadımı, bu yöndeki tepkiyi örgütleyebildiğimiz ölçüde bize hizmet edecektir. Bir mezarda emeklilik sorunu, SSK  sorunu, ekmek isyanları vb. artık bir hedef, bir ütopya, lafı edilen bir şey olmaktançıkarılmalıdır. Bunlar artık somut, pratik birer eylem konusu haline getirilmelidir.

Değişik toplumsal güçlerin ortak bir hedef üzerinde birleştirilerek harekete geçirilmesi, bunlarınörgütlenmesi sırasında örgütün bu farklı toplumsal güçlere ve tabakalara örgütlü nüfuzununderinleştirilmesinin de basamakları haline getirilmelidir. Biz bunları yapabildiğimiz ölçüde GGGD'ikendi cephemizden örgütlemiş oluruz. Burada en büyük dayanaklarımızdan biri, hep söylediğimiz

28

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 29/35

nesnel koşulların bizim bu yönelimimizi güçlendirecek yönde işlemesidir. Bu örnekler yayıldıkça,  bizim dışımızdaki etkenlerin de devreye girmesiyle, kitleler içinde yaşanacak huzursuzluklar, patlamalar, onların sendikalara ve sendika ağalarına yapacağı baskılar, bütün bunların üstüste binmesi, bizi Türkiye'de gerçekleşebilecek bir GGGD'in baştan öngörüsünde bulunan ve bütün güçleriyle bunasoyunan öncü bir konuma yükseltecektir. Şu ana kadar saydıklarım, önümüzdeki süreçte bizimhandikaplarımızı, dezavantajlarımızı kapatmakta kullanabileceğimiz ve kullanmamız gereken akla ilk anda gelen bazı dinamikler ve etkenlerdir. Bu sürece müdahalede önemli olan şudur: Nerede hangifırsat çıkarsa, onu bu hedef doğrultusunda değerlendirme refleksine sahip olmak . Bunlarınhepsini biz bugünden göremeyiz, tek tek sayamayız. İşte dün olmuş ...de kamyon gelmiş bir çocuğaçarpmış. Basit bir trafik kazası olayı tırmanmış, 2500 kişinin katıldığı bir gösteri halini almış. Böyleolaylar da dahil olmak üzere bizim bugünden öngöremeyeceğimiz fırsatlar çıkacaktır karşımızaönümüzdeki süreçte. Nerede, nasıl bir fırsat çıkarsa, biz bunu emek güçlerinin birleşik mücadelesi için bir sıçrama noktası haline getirme düşüncesi ve refleksiyle hareket edeceğiz.Ama bu hiçbir zaman rastgele, hedefsiz hareket etmeye dönüşmemeli, eksen kaymasına yol açmamalı.Tekrar söylüyorum, esas ağırlık sınıf. Dikkatimiz asıl ona, sınıf hareketindeki gelişmelere verilmeli.Sınıf içindeki çalışmalarımız farklılaşmalı. Örneğin konfeksiyon işçileri örgütlenmemiz artık farklı bir 

 performans sergilemeli. Oradaki varlığını iyice hissettirmeli, bir çekim merkezi haline gelmeli,

  bölgede otorite kurmalı. Kadın çalışanlara cinsel tacizi alışkanlık haline getirmiş adamlarındövülmesinden tutalım da fazla mesaileri ödemeyen patronlara karşı eylemler örgütlenmesine,sendikal örgütlenmeyi derinleştirmekten, yeni işyerleri ile ilişki kurmaktan tutalım da bölgedekiişçilerin siyasi eğitimi konusunda ilgi çekici paneller, seminerler, tartışma toplantıları düzenlemeyekadar çok yönlü bir etkinlik sergilemeli. Sürekli bir hareket içinde olmalı. Gündemdeki sorunlarailişkin olarak değişik biçimlerde, sık sık irili ufaklı eylemler düzenlemeli. Bu bazen toplu bir afişlemeveya gazete satışı olur, bazen bir öğle paydosunda bölgenin merkezi bir noktasına 30-40 kişiyi yığıpişyerlerinden çıkmakta olan kitleyi onların aracılığıyla alevlendirdiğin bir gösteriyi düzenlemek 

 biçiminde olur, vb. vb.

Örgütlenme bilimleri ne olabilir?GGGD'i örgütlemeye çalışırken değerlendireceğimiz dinamikler sorununa belli ölçülerde

değindik. Bu süreçte kullanabileceğimiz örgütlenme biçimleri ne olabilir? Biraz da bunun üzerindedurmamız gerekiyor. Ondan sonra bütün bu faaliyetin programı, talepleri ve hedefleri ne olmalıdır sorunu üzerinde duracağım. Sonuç ne olabilir? Biz elimizden gelen her şeyi yaptık ama bu genel grev-genel direniş gerçekleşebilirmi? Nasıl gerçekleşir? Biraz da bunu tartışmak gerekiyor.

Tabandan gelen bir dalganın, nesnel dinamiklerin üzerine oturan bir  GGGD'i örgütlemeyiönümüze taktik bir hedef olarak koymuşsak, bunun eksiksiz bir taktik olabilmesi için, o zaman cevapvermemiz gereken bir diğer temel sorun şudur: Bunu örgütleme biçimi ne olacaktır, biçimleri neler olabilir? Örgütlenme biçimleri sorununda biz şöyle bir şansa sahibiz: Örgüt olarak zaten örgütüçevreleyen örgütler ağı içerisinde yer verdiğimiz, özel olarak değişik toplumsal güçleri ve dinamikleri

 bağrında toplamayı hedefleyen kendimize özgü biçimlere sahibiz. Sınıf hareketinde Kurultay, –ki buemekçi memur hareketini de kapsıyor–, antifaşist dinamiğin örgütlenmesinde AFMK 'lar, gazete satış

grupları, öğrenci hareketinde ve genel olarak gençlik hareketinde önerdiğimiz Platform ve öğrencibirlikleri vb. gibi biçimler bunlar. Biz bütün bu süreç boyunca sahip olduğumuz bu kitleörgütlenmesinin, örgütün denetim ve yönlendirmesi altındaki kitle örgütlenmesinin bize özgü

  biçimlerini uygulamada yeni bir sıçrama, yeni bir yetkinleşme sağlamalıyız. Kullanacağımız biçimlerin başında, bugüne kadar kullanageldiğimiz bu biçimler gelmelidir.

Bunun dışında bize ait olmayan, ama bizim de içinde mutlaka yer almamız gereken ve oralardaçalışmayı fazlaca ihmal ettiğimiz açık olan sendikalar, işçi ve memur sendikaları, bunların kendiaralarında oluşturdukları yerel işçi platformu, şubeler platformu vb. örgütlenmeler gelir. Pir SultanDerneği ve benzeri türden alevi dinamiğini örgütleyen dernekler, köy ve mahalle dernekleri biçimindedeğişik toplumsal kesimleri örgütleyen demek tipi örgütlenmeler, meslek odaları, vb. gibi kitleörgütlenmesinin mevcut her biçimi bu hedef doğrultusunda kullanacağımız, kullanmamız gerekenikinci biçimi oluşturuyor. Buralarda sahip olduğumuz güçlerle, içten güçlere sahip olmasak bile dıştan

etki yoluyla, sistemli ve sürekli bir biçimde buralara gidip gelerek yaratacağımız etki yoluyla,herbirine özgü taktikler geliştirerek buraları GGGD'i örgütlemenin araçları haline getirmeyeçalışmalıyız. Ülke çapında ve merkezi düzeyde olmasa bile yerel ve sektörel ölçekte, ona doğru

29

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 30/35

evrilmeyi hızlandıracak eylem kararlarının alınması yönünde zorlayıcı olmalıyız. Olmak zorundayız.Yani bu platformları zorlamalıyız, örneğin İstanbul Sendikalar Şubeler Platformunu  başkalarıçalıştırmasa bile, özellikle bu süreçte çalıştırma yönünde biz özel bir yönelime girmeliyiz. GGGD'ninnasıl örgütlenebileceği konusunda demin sözünü ettiğimiz doğrultuda en azından İstanbul ölçeğindeattırabileceğimiz her adımı attırma, aldırabileceğimiz her kararın alınabilmesi için orayı bir çalışmaalanı olarak kullanmalıyız. Memur sendikalarındaki zayıflamaya, oralardaki çalışmanın ihmaline sonverip buralara da bu perspektifle yüklenmeliyiz. Oralarda da bu kararları çıkarmaya çalışmalıyız. İşçive memur sendikaları arasında bölgesel ölçekte koordinasyon biçimlerinin bir takım örnekleri,özellikle Adana ve İstanbul'da bizim girişimimizle yaratılmıştı. Onlar sönümlendiler. Onların yenidencanlandırılması için çabalarımızı yoğunlaştırmalıyız. İşçi-memur birlikteliğinin örgütsel düzlemde,sendikal örgütlülükler düzleminde ifadesi olabilecek örgütlülükler yaratma, mevcut olanları çalıştırma,canlandırılabilecek olanları tekrar canlandırma yönünde bir yönelim içinde olmalıyız.

Kısa bir toparlama yapacak olursak, bir; kitle örgütlenmesinin bize ait biçimlerini kullanacağız.İki, sınıf ve kitle örgütlenmesinin bizim dışımızdaki bütün zeminlerini zorlayacak ve kullanacağız. Üç,örgütlenme biçimi olarak geçici birtakım örgütlülükler yaratacağız. Bu döneme özgü özelörgütlülükler yaratmayı hedefleyeceğiz. Sürecin gelişimine göre, hayata geçirebildiğimiz ölçüde

 bunlardan bazıları belki kalıcılık gösterecek, hergün her an için hayatiyetini sürdüren bir kalıcılık 

gösterirken, bazıları belirli anlarda canlanan, ondan sonra sönümlenen, belirt bir hareketlenme başladığı zaman tekrar canlanan inişli çıkışlı bir süreklilik, kesikli bir kalıcılık kazanacak. Bazılarınıise bir sefer kullanabileceğiz ama daha sonra yaşatamayacağız, sönüp gidecekler.

Bu üçüncü tip biçimler neler olabilir? Bunlardan bir tanesi, "Birleşik Direniş Komiteleri"olabilir. Bölgesel düzeyde, yerel ölçekte farklı sınıf güçlerinin birleştirildiği, onların öncü unsurlarınınyer almasını sağlayabileceğimiz komiteler olur bunlar. Bu örneğin işçi-memur birlikteliğini sağlamayıhedeflediğimiz bir işyeri, bir işkolu ya da bir il, ilçe bazında işçi ve memur hareketinin öncüunsurlarını biraraya getirdiğimiz nispeten dar bir bileşime sahip organlar olabilir. Sadece işçilerin vememurların temsilcilerinden oluşur. Bunlar arasında koordinasyon ve eylem birliğini sağlamaklakendini yükümlü görür. Bu amaçla geniş kitlelere de belirli eylem çağrıları yapan organlar olarak çalışırlar. "Birleşik Direniş Komitesi", bu durumda, işçi-memur hareketinin birliğini sağlamayıhedefleyen bir biçim olarak şekillenmiş demektir. Ama bir başka yerde daha geniş bir sosyal bileşime

sahip olarak şekillenir. Yani A ve B bölgesinde, daha çok semtlerde, daha heterojen güçlerin  bulunduğu yerlerde işçisinin, memurunun, kadınların, esnafın, gençlerin, örgütleyebiliyorsak yaşlıların, Kürdün, Türkün, Alevinin, vb. öncü unsurları ve temsilcilerini biraraya getirdiğimiz, yani

 belirli bir alandaki toplumsal güçlerin öncü unsurlarını ve temsilcilerini biraraya getirdiğimiz meclistürü platformlar olabilir.

Bunlarla neyi amaçlayacağız? Şunu amaçlayacağız: Belirli bir bölgedeki bütün bu güçlerinüzerinde birleştiği, hepsi için belki farklı, belki değişik ölçülerde de olsa yakıcılık taşıyan demindediğim türden ortak sorun ve talepleri alacak gündemine. Örneğin diyecek ki, biz Dilovası  bölgehalkı olarak, bölgemizdeki taşeronlaşma belasına karşı, eşlerimizin işini, aşını, ekmeğini tehdit edentaşeronlaştırmaya ve grev kırıcılığına karşı şunları şunları yapma kararı aldık. Sonra bu işinörgütlenmesine girişecek elbirliğiyle. Bir konu üzerinde birleştirilebilecek bütün güçlerin birleşik ey-lemini yaratacak eylem kararlarının çıkarılmasını hedeflediğiniz platformlar olacak yani bunlar. Ve biz

 bu platformları süreklileştirebildiğimiz ölçüde, onları Birleşik Direniş Komiteleri şeklinde, bu güçler arasında kalıcı koordinasyonu, ortak ve örgütlü hareket etmeyi sağlayan, bölge halkı üzerinde otoritesahibi örgütlülüklere doğru evriltmeye çalışacağız. Bunlardan bazılarını belki bir sefer çalıştırabileceğiz, sonra bir başka konu veya gelişme karşısında bir benzerini örgütlemek için tekrar çalışmamız gerekecektir. Bazıları ise konusuna, alanına, bizim oradaki kitleler üzerindeki etkimize,değişik kesimlerin öncülerini işin içine çekmede göstereceğimiz başarılara bağlı olarak kalıcılık sağlayabilecektir.

Kullanabileceğimiz biçimlerden diğer bir tanesi de, yani bize ait biçimlerin özgün kullanımıaçısından şudur: Önümüzdeki süreçte sektör veya bölge bazında çok sık  EKK  toplantılarıduyacaksınız. EKK 'nın 1 Mayıs toplantısı gibi. Bu bir başlangıçtı. Bir yönelimin ilk uygulamasıydı.Örneğin, bugün TİS süreçlerine girilecek, önümüzdeki süreçte bizim değerlendirebileceğimiz nesnel

 bir dinamik olarak bundan söz etmiştik. TİS sürecine giren ve büyük bir ihtimalle de greve çıkmak zorunda kalacak olan sektörlerde bazen belli bir il çapında, bazılarında da Türkiye çapında osektörden toplayabileceğimiz, biraraya getirebileceğimiz, bize yakınlık dereceleri, farklılıklar da

30

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 31/35

gösterse öncü unsurlarla sektörel EKK toplantıları düzenleyeceğiz. Temmuz-Ağustos aylarında greveçıkılması kaçınılmaz hale gelecek TİS sürecinde hangi ortak politika ve taktikler izlenebilir? Sendikaağalarının çevireceği dolaplar neler olabilir, buna karşı şimdiden hangi önlemler alabiliriz? Koordinelieylemleri nasıl örgütleyebiliriz, vb. gibi soruların yanıtlarının aranacağı, ortak kararların alınacağıtoplantılar olacak bu toplantılar. Belirli bir sektörün sorunlarının dışında ortak ve genel bir talebin, bir hedefin gerçekleşmesi, o konuda özel bir politika ve taktik belirlenmesi, somut eylem kararlarınınalınması için sınıfın değişik kesimleri ile diğer toplumsal kesimlerin temsilcilerinin toplandığı değişik EKK  toplantıları yapabiliriz. Örneğin mezarda emeklilik konusunda EKK 'nın politikası, taktiği veeylem kararları ne olacaktır diye mezarda emeklilik sorununa dönük olarak bölgesel ve ülke çapındaEKK  Temsilciler Kurulu toplantıları yapabiliriz. Birinciden farklı olarak bunlar daha geniş bir 

 bileşimle bir konuyu ele alarak çözümlemek ve eylem kararları almak, özelleştirilmiş bir taktik çıkarmak için yapılacak toplantılardır.

Bütün bu örgütsel biçimlerin yani geçici veya kalıcı, bize ait veya bizim dışımızdaki platformların hepsinin değerlendirilmesinde gözardı etmememiz gereken temel bir yönelim olacaktır.Bütün bu zeminlerden uygulanabilir nitelikte zengin eylem kararları çıkarmayı hedefleyeceğiz.Yani buraları iç boşaltma, ağlama, "Hakikaten böyle bir sorun var, bunu da çözmek lazım" şeklindeyakınmaların olduğu toplantılar olmaktan çıkarıp, bölge veya sektördeki tüm güçlerimizin hayata

geçirmek için kilitlenecekleri eylem kararları alacağımız, aldırmaya çalışacağımız zeminler olarak değerlendirmeliyiz. Örneğin, ... işkolunda yapılacak bir EKK  sektör toplantısı diyelim ki şöyle bir karar alacak: "TİS'teki taleplerimizin kabul edilmesi ve greve hazır olduğumuzu göstermek için, bunu

 gerçekleştirebileceğimiz işyerlerinde şu tarihte 1 saatlik uyarı grevi yapacağız."  EKK  temsilciler kurulundan böyle bir karar çıktıktan sonra bizim o işkolunda çalışan tüm güçlerimiz artı onlara bukonuda katkıda bulunabilecek olan diğer örgüt güçlerimiz her yerde o süre içinde o bir saatlik iş

 bırakmanın gerçekleşmesi için yoğunlaştırılmış bir faaliyet yürütecekler. O karar, ne yapıp edip hayatageçecek. Tekrar ediyorum, bu zeminleri biz, eylem kararlarını almak, aldırmak, alınan eylemkararlarını da o alanın güçlerine uygulatmak amacıyla kullanacağımız zeminler olarak değerlendireceğiz.

Bu sürecin örgütlenme biçimleri ne olacaktır sorusunun çok genel hatlarıyla yanıtı bunlardır.Toparlamak gerekirse eğer, üç ana doğrultu vardır: Bize ait biçimlerin kullanımında yetkinlik ve

onların birbirini güçlendirecek tarzda kullanılması. Bizim dışımızdaki zemin ve platformların,örgütlenme biçimlerinin GGGD taktiği doğrultusunda özel politika ve kararlar alma yönündekullanılması. Üç, yine aynı hedef doğrultusunda, değişik düzeylerde, yerel veya sektörel, kimi süreçiçinde kalıcılaştırabileceğimiz, kimi belirli taleplerle sınırlı kalmak üzere geçici özellikler taşıyan, bir seferlik özellikler taşıyan ama biçim olarak bu sefer başka bir konuda uygulanacak olan döneme özgü

 biçimlenmeler uygulayacağız.Bütün bu örgütlenme biçimlerinin kullanılışında iki temel ilkeyi hiçbir zaman gözardı

etmeyeceğiz. 1- Bunları eylemli bir sürecin örgütleyici merkezleri olarak kullanmak, yani laf yapılanyerler olmaktan çıkarıp, eylem kararlarının alındığı merkezler olarak kullanmak, 2- Örgütlenme

 biçimleri konusunda tutucu davranmamak. Dinamik ve yaratıcı olmak. Yalnız bu yaratıcılık, her talepiçin bir komite kurmak biçiminde olmamalıdır. Bir talep atılıyor, ardından haydi bunun için bilmem nekomitesi kuralım deniyor. Bu olmaz. Bunun adı yaratıcılık değil, dinamik bir örgüt biçimini, kitle

inisiyatifini örgütleme biçimini ayağa düşürmek olur. Ortada bir biçim vardır esasında. Talepler değişebilir ama değişen taleplere hızla uyum sağlayabilecek hareketli örgütler olmalıdır bu tabaninisiyatifi örgütleri. Ama, "Ekmek zammına hayır komiteleri", "Asgari ücreti belirleme komiteleri", "1Mayıs'a devlet saldırısını protesto komiteleri", vb. gibi her talebe bir komite yaratılamaz. Bir süresonra örgütün literatüründe 100 tane komite olur, hangisi nerede başlıyor, hangisi nerede bitiyor,

 belirsiz bir karmaşa doğar. Yani örgüt biçimlerinde yaratıcılık ve dinamik olmayı böyle bir karmaşayaratma tarzı olarak yorumlayıp uygulamamalıyız.

GGGD'in talepleri ne olmalı?Gelelim işin program ve talepler boyutuna: GGGD çalışmasını özelleştirilmiş, yoğunlaştırılmış

 bir kampanya, örgüt güçlerinin her cepheden ona doğru yöneltildiği çok yönlü bir faaliyet olarak 

yürüteceğiz. Peki bunun programı daha doğrusu talepleri ne olacak sorusu sorulacaktır. Çünkü bir kampanya dediğin zaman, dar anlamda bir kampanya dediğin zaman, işin tekniği açısından onunhedefini, amaçlarını, nerede başlayıp nerede biteceğini belirlemen lazım. Gerçi bunu

31

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 32/35

mutlaklaştırmamak gerekir. Donmuş mekanik bir yaklaşımla ele alırsan, D. Perinçek'in "meşrueylem" anlayışına, "sınırları belirli eylem" anlayışına doğru sürükler adamı. Süreç dinamik bir biçimdeakar, başlangıçta sen, "bu kesitte örneğin bir günlük genel grevi gerçekleştirmek bile büyük başarıdır"diye bakarsın. Ama. süreç öyle bir gelişme gösterir, öyle hızlı patlamalar ve sıçramalar yaşarsın ki,eğer gelişmenin diyalektiğine inanıyorsan şu kriz dönemlerinde değil bir gün, belki üç gün, beş günsüren bilmem neler örgütleyebilirsin. Ya da sen, daha çok bir gün iş bırakma, hatta işe gitmeme

 biçiminde gerçekleşecek olan geniş katılımlı bir genel direnişin bile bir sıçrama olacağını düşünürsün.Ama süreç öyle bir akar ki, senin daha , çok öncü çıkışlar olarak hedeflediğin aynı zamanda sokak gösterilerine dönüşen uygulama yaygınlık ve genişlik kazanabilir. Yine 1 Mayıs'ı bir düşünün, 1Mayıs'ta en fazla ne olabilir diye tahmin edilebilirdi, neler oldu. Bu yüzden hedefler ve sınırlar belliolmalı derken, bunu baştan mutlak bir biçimde bizi bağlayan zincirler halinde de yorumlamamak gerekir.

Bu süreçte gerçekleştirilecek bir  GGGD'in programı, talepleri bizim için açıktır. Şu dönemdeişçi ve emekçi kitle hareketinin bütün kesimlerinin ortak ve yakıcı talep ve sorunlarının kesişmenoktalarını hesaba katarak oluşturulmuş olan EKK  programıdır. Onun programatik bütünlük taşıyangörüşleri, talepleri ve sloganlarıdır. Ancak şimdi biz genel bir dönem içinde özel bir evrenin taktiğinitartışıyorsak, bugüne kadar bu kurultay çalışmalarında çok sık düştüğümüz bir yanlışı burada bir kez

daha yinelememeliyiz. Ağzımızı her açtığımızda papağan gibi EKK 'nın birinci talebinden başlayıpsekizinci talebine kadar sayarak, dönüp dönüp bunları tekrarlayarak gidemeyiz. Şu kesitte çalışmanınözelleştirilmiş talepleri olacaktır. Nedir bunlar? Yine o programın içinde var. O bütünlüklü programiçerisinde, şu kesitte güncel propaganda ve ajitasyonda vurgu anlamında biraz daha öne çıkaracağımıztalepler olacaktır. Bunlar, işçi sınıfı başta olmak üzere emekçi kitlelerin şu kesitte en duyarlı oldukları,en çabuk tepki verebilecekleri konularla ilgili talep ve sloganlardır. Özelleştirmedir, mezardaemekliliktir, işsizliktir, zamlardır, siyasi özgürlük yoksunluğudur. Bunların bir de biliyorsunuzaltbaşlıkları var. Bu temel sloganların değişik kesimlerin ya da genel olarak emek güçlerinin ortak özlemlerini ifade eden daha somut alt sloganları var. Örneğin, ''Emekçilere Özgürlük!" temel talebini,diyelim ki memur hareketinde grevli-TİS'li sendika hakkı başta olmak üzere daha özel hedefleriiçerecek tarzda kullanırız. Diğer taraftan, grev hakkının, sendikal örgütlenme hakkının önündekisınırlamaların kaldırılması yönünde kullanırız veya güncel bir gelişme olarak cezaevlerindeki katliam

 politikalarına karşı talepler, tepkiler olarak ayrıntılandırabiliriz.Şimdi bu özelleştirme, mezarda emeklilik, işsizlik ve zamlar, dikkat edersiniz son kesittesermayenin uygulayacağı saldırının gündeme gelmesiyle birlikte sınıf içinde zaten şimdiden elletutulur hoşnutsuzluk ve tepki birikimi yaratmıştır. Oralarda bir patlama yaratmaya çalışacağız biz.Fakat şu kesitte kitlelerin geniş yığınlarının özel olarak duyarlılık gösterdiği bu konuları öneçıkarırken, bu tutum bu kez EKK 'nın diğer talep ve sloganlarının ihmaline, kullanılmamasına yolaçmamalı. Bugüne kadar birinciden başlayıp sekizinciden çıkma şeklindeki ayrımsız düz mekanik mantık, bu sefer bizi, şu kesitte yakıcı taleplerin daha özel olarak öne çıkarılması gerekliliğini aynımekaniklikle diğerlerinin bir kenara bırakılması biçiminde yorumlamaya götürmemeli. Örneğin bugün

 bir kirli savaşı, onunla ilgili talep ve sloganları hem genelde, hele de Kürt işçi ve emekçilerinin yoğunolduğu sanayi bölgeleri, fabrikalar ve yerleşim birimlerinde, öbür yandan sınıfın öncüleşen, güçlü bir siyasallaşma eğilimi taşıyan Tuzla ve Ambarlar gibi yerlerde kullanmamazlık edebilir miyiz? Aynı

şekilde, "Kahrolsun Emperyalizm!" sloganını şu dönemde ihmal edebilir miyiz? Bu anlamda, öneçıkardığımız, vurgunun biraz daha fazla yapılması gereken güncel talep ve sloganlar, bizim için çıkışnoktası olma özelliği taşımalı ama programın bütünlüğünü unutturmamalıdır. Daha da önemlisi şu, çok sık düşülen bir başka yanlış: Bugün bu taleplerin öne çıkışından da hareketle bunları, mesela bir özelleştirme olayını, bir zamlar meselesini kitlelerin ele alışı, algılayışı tarzında ele almamalıyız. Yani

 bu bizi sendikalist bir yoruma götürmemeli.EKK   programının ve taleplerinin bugüne kadarki genel algılanışı ve kullanılışında, bu dar 

sendikalist yaklaşım değişik bölge ve alanlardaki çalışmalarımızda, değişik zamanlarda, değişik  biçimlerde kendini gösterdi. Bugün özelleştirmeye karşı tavır vardır, özelleştirmeye karşı tavır vardır."Özelleştirmeye Hayır!"la sınırlı bir tavır, liberal oportünistlerin de artık kabul ettiği gibi sendikalist

 bir yaklaşımın ifadesidir. Ama "Özelleştirmeye Hayır!" derken, bunu aynı zamanda özel mülkiyetdüzenine karşı ister kamu mülkiyeti biçiminde olsun ister şahıs mülkiyeti biçiminde olsun, özelmülkiyet düzeninin kendisine karşı bir biçimlendirmeyle kullanırsan, düzenin ve sisteminsorgulanmasına doğru genişleyen bir içerikle kullanırsan işte o zaman bu proleter devrimci tarzda bir 

32

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 33/35

kullanım olur. Bu ikisi birbirinden farklıdır. Bu anlamda Kurultay politikalarımızın temelinde yatan,onun, o dönemsel politikanın temelinde yatan mücadele anlayışı ve tarzını hayata geçirme temelyükümlülüğünü unutmadan güncel talep ve sloganları öne çıkarmalıyız. Nedir o mücadele anlayışınıntemeli, özü, ruhu? Sınıfın ve emekçi kitlelerin hareketini, öncü unsurlarından başlayarak devrimci sosyalist bir bilinç temelinde siyasallaştırma ve militanlaştırma hedefi. Yani Kurultay

 politikası, militan bir sendikacılık hareketi geliştirmek değildir, devrimci bir sendikal hareket değildir.Onu da içeren ama ondan daha ötesini içeren bir yönelimdir. Kurultay   politikasının, stratejisinintemelinde yatan öz budur. Hareketi devrimci sosyalist bir bilinç temelinde siyasallaştırarak militanlaştırmaktır. Dikkat edin bu herhangi bir siyasallaştırma da değildir. Bizi liberal kuyrukçuluktanya da halkçılardan ayıran yan budur. Ekonomik talepleri genel siyasal taleplerle pasif bir biçimde

 birleştirme, ikincileri yama gibi birincilere ekleme yoluyla hareketi siyasallaştırmak değildir. İçinde bulunduğumuz tarihsel kesitte bunun bile önemi ve değerini inkar etmiyoruz. Ama biz esas olarak hareketi sosyalist bir siyasallaşmaya doğru götürmeyi hedefliyoruz. Militanlaşmanın içeriği de

 bununla dolduğu ölçüde, bunun gereklerini yerine getirdiği ölçüde, pratikte bu bilinçle veya bununembriyon halindeki ilk şekillenişi ile hareket ettiği, kaynağını bundan alan eylemler gerçekleştirebildiğimiz ölçüde biz kendi tarzımızı konuşturmuş oluruz.

Yalnız bu kesitte kirli savaşa karşı çıkma temelinde tek bir fabrikada bile 1 saatlik bir iş

  bırakmayı örgütleyebilelim, bu bir yerde mezarda emekliliğe veya özelleştirmeye karşı bir bölgeçapında veya sektör çapında gerçekleştireceğimiz bir eylem kadar değerlidir. Bunları kıyaslamak, karşıkarşıya getirmek yanlıştır ama konunun işçi hareketini siyasallaştırma, onu ileriye doğru taşımanınkavranışı açısından önemini anlatıyoruz. "Kahrolsun Emperyalizm" temelinde gerçekleşecek bir yemek boykotu, antifaşist bir eksende yükselecek olan bir kitle gösterisi kadar, bazı durumlarda ondandaha değerlidir. Onun için şu kesitte geniş yığınların daha duyarlı olduğu mezarda emeklilik,özelleştirme, işsizlik, zamlar ve siyasal özgürlük yoksunluğunu öne çıkaran, vurguyu bunlara yapan

  bir yaklaşım sergilerken, bu hiçbir zaman programatik dönemsel taleplerin budanmasına,kullanılanların da kendi içinde dar sendikalist bir yorumla ele alınmasına yol açmamalıdır.

 Sosyalizmin Propagandasına Özel Bir Önem Ve Ağırlık Vermeliyiz İşte o dar sendikalizmden kopuşun çok temel, çok özsel bir noktası daha var. GGGD'in

 propagandası sırasında, ajitasyonu ve eylemlerinde, sosyalizmin propagandası çok net bir biçimdeyapılmalı bu süreçte. Bu sadece bizim komünist karakterimizin, ideolojimizin gereği değildir. Busadece bizim döneme müdahalemizdeki farklılığın getirdiği bir zorunluluk değildir. Sosyalizmin

 propagandasını daha yüksek sesle, daha vurgulu, daha canlı yapmak bugün artık güncel pratik bir zorunluluk halini almıştır. Hepimizin izlediği gibi toplumun, özellikle emekçi sınıfların geniş bir kesiminde, sadece sömürünün ağırlaşmasına, faşist baskının koyulaşmasına duyulan bir tepki değil;

  bununla birlikte, düzenin yolsuzluklarına, rüşvete, vurgunculuğa, işte Çiller'in fırıldaklarıyla,Edesleriyle, Civanlarıyla, parlamentosunun ve hükümetinin haliyle; yani siyasal, ekonomik ve sosyalalanlarda iyice dışa vurmuş olan çürümesine duyulan bir tiksinti aynı zamanda. Kapitalizmin bir geleceğinin olmadığı, kapitalist sistemin ebedi bir düzen olamayacağı fikri artık emekçilerin saflarında

 bile giderek yayılıyor ve insanlar yerine bir alternatif arıyor. İşte bu alternatifin, kapitalizmin tek ve

gerçek alternatifinin özellikle ezilenler açısından sosyalizm olduğunu şu kesitte biz net bir biçimdevermek zorundayız. Aksi taktirde bu tepki, bu çürüme ve kokuşmaya duyulan tepki dinci gericiliğinkanallarına akıyor, MHP'nin kanallarına akıyor. Bunun önünü kesmek açısından da biz bugünsosyalist propagandayı yoğunlaştırmalıyız. Sosyalizmin propagandasını öyle yazılarımızı bitirirken,konuşmalarımızı bitirirken, bitiş cümlesi veya paragrafına sıkıştırılmış iki üç kelime olmaktançıkarmak gerekiyor.

Sosyalizmin propagandasını güçlendirmeyi, kitle hareketinin gelişimi de zorunlu kılıyor. Bugelişme aynı zamanda kitlelerin sosyalizmi yeniden benimsemelerine de elverişli bir zemin yaratıyor.Kitle hareketi devrimcileştikçe ve militanlaştıkça, biz de çıtayı her yönde daha yukarı çekmeliyiz. Dünyani Gazi'den önce, yani 1 Mayıs'tan önce, öğrenci hareketinden önce biz o kesimlere ne yaptırmayaçalışıyorduk? "Biraz siyasal bir tavır alın, biraz ileriye doğru bir adım atın" diyorduk. O kesittehareketin düzeyinin geriliği yüzünden atılması gereken ilk adımı bununla sınırlıyorduk. Ama şimdi

artık kitle hareketi kabarıyor, yükseliyor. O zaman biz artık sadece "Harekete geçin" çağrısı yapmaklayetinemeyiz, yetinmemeliyiz. Çünkü zaten harekete geçiyor ve atılan her adım diğerleri için hareketegeçin çağrısı oluyor. O zaman biz, komünist karakterimizi, halkçılıktan ve diğer devrimci demokratik 

33

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 34/35

güçlerden farkımızı daha belirgin bir biçimde gösterebiliriz ve göstermeliyiz. Hareketteki bugelişmeyi, siyasallaşmaya açıklık yönüyle olgunlaşmayı da dikkate alarak, sosyalizm propagandasınıdaha güçlü ve daha vurgulu yaparak koyabiliriz bu farkı öncelikle.

Ama bu tabii EKİM'vari bir sosyalizmcilik olmayacaktır. Çünkü, bunun başarılı olabilmesi içinönce hareketin içinde ve önünde yer almak gerekir. Hareketin içinde ve önünde yer alarak, onu bizzatörgütlemeye çalışarak siyasallaştırmaya, devrimcileştirmeye, militanlaştırmaya çalışmaksızın hareketesosyalist bir karakter kazandırabilmek mümkün değildir. EKİM'in yaptığı, daha doğrusu yaptığınızannettiği gibi, hareketin kenarında kıyısında dolaşarak dışardan, "Yaşasın Sosyalizm", "Sermayeninfaşist diktatörlüğünü yıkmak gerekir" vb. sloganlarını atmakla yetinen bir sosyalizm propagandasıolmayacaktır tabii ki bizim yapacağımız.

 Ağları Geniş Atmak GGGD'in örgütlenmesi taktiği sadece bir  EKK  çalışması değildir ve böyle anlaşılmamalıdır.

Bütün örgüt güçlerimizin yoğunlaşacağı, kilitleneceği bir hedef olarak gündemimize giriyor. Oyüzden, mesela buradaki konuşmalarda da dikkatimi çekti, işçiler diyoruz, semtler diyoruz, amaemekçi memurları hiç anmıyoruz. GGGD, sınıfsal ekseni itibariyle işçi hareketine dayanacaktır. Onunomurgasını işçi sınıfı oluşturacaktır. Ama hemen ona bitişik bir tarzda ve onunla ilk birleşikliği

sağlayacak toplumsal güç emekçi memur hareketidir. Genel greve genel direniş karakterinikazandıracak olan öncelikle bu birliktir. Zaten işçi hareketi ile emekçi memur hareketi ve antifaşistdinamiğin bileşkesini yakaladığın yerde, Türkiye'de genel direnişi örgütlersin sen. Dolayısıyla sınıf artı semtlerle sınırlı bir yaklaşımı bırakmalıyız. Özellikle memur hareketi içerisinde çalışangüçlerimiz, kendi alanlarında özel bir yönelime, ısrarlı ve yoğunlaştırılmış bir çalışma içinegirmelidirler bu süreçte. Çünkü, oralarda oldukça zayıfladık. Zayıfladığımız için zaten bizim biledilimizden çıktı, anmaz olduk. Görüş alanımızın dışına doğru kaymaya başladı emekçi memur hareketigibi bir dinamik.

Emekçi memur hareketindeki konumlanışımızı ve faaliyetlerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.  Ne kadar gücümüz varsa yeniden hareketlendirmeliyiz. Bu alandaki güçlerimize ileriye doğruolabildiğince büyük adımlar attırmayı özel bir hedef olarak önümüze koymalıyız. Bu aynı zamandaşudur yoldaşlar; demin GGGD taktiğinin uygulanması sırasında, güçlerin bu taktiğe göre değişik alanlar ve kesimler içerisinde konumlanışı ve konumlandırılışının, mevzilendirilişinin, çalışmanınvurgu noktalarının farklılıklar göstereceğini söylemiştim. İşte o farklılık örneğin emekçi memur hareketinde diğer alanlardan bu yönüyle bir farklılık olacaktır. Onlara soracağız; yoldaşlar oradamısınız? Kapıyı tıklatıp sesleneceğiz; oradaysanız, varlığınızı eylemlerinizle eskisi gibi hissettirin

 bize.Burada, bir bütün olarak örgütün güçlerinin kilitleneceği bir hedef dedik. Şu perspektifle hareket

etmeliyiz; sadece GGGD taktiğinin bu kesitteki gereği olarak değil, dönemin genel özelliğinin bir gereği olarak sınıfın ve emekçi kitlelerinin en geniş kesimlerine ulaşmayı, yeni güçleri kucaklamayı,yeni alanlara açılmayı hedeflemeliyiz. Bu gereklilik  Gazi'den önce ortaya çıkmış, Gazi  bunu bizesomut olarak bir kez daha hatırlatmış, ama bugüne dek yeteri kadar kullanamamışız. Şimdi 1 Mayıs

 bir kez daha hatırlatmalı bunu bize. Bu evrede örgüt olarak ağlarımızı özellikle sanayi bölgelerinde

atabileceğimiz en geniş alanlara doğru atacağız. Tıpkı gırgırla, trolle balık avlayan balıkçılar gibi.Ağımızın yettiği en geniş alanı çevireceğiz, ondan sonra o ağı çekeceğiz, onun içinde işe yaramayan,  bizim bünyemize uygun olmayan taşı molozu ayıklayacağız. Yararlanabileceğimiz güçleri iseetrafımızda derece derece mevzilendireceğiz. Örgütün omurgasına doğru çekebileceğimiz güçlerioradan alacağız. Onun için hiçbir zaman şöyle düşünmemeliyiz: Bizim bugün sonuca gitmeihtimalimizin yüksek olduğu alan konfeksiyondur veya nesnel olarak görece ileri bir kaynamayıyaşadığı için Ambarlar'dır, nakliyat işkoludur. Veya işte hem sınıf içerisindeki güçlerimizin hem semtgüçlerimizin birbirini bütünleme şansının daha fazla olduğu A semti, B semti, C bölgesidir. Bizi baştandarlaştırabilecek yaklaşımlardan uzak durmalıyız. Adı üzerinde, biz bir  GGGD örgütlemeyekalkıyoruz. O zaman onun çalışması da sosyal güçler itibariyle de, yani değişik emekçi sınıf vetabakalara dönük olması yönüyle de, alanlar itibariyle de olabildiğince geniş ve kapsayıcı olmak zorundadır. Bu süreç bunların birbirini tamamladığı, ivmelendirdiği, bütünlediği bir süreç olarak 

örgütlenmek zorundadır. Anlayış olarak bu geniş açıyla yaklaşmak zorundayız. Ama tabii ki, hemanlayış hem pratik uygulama itibariyle, en başta taktiğin özünü oluşturan sınıf eksenli, sınıf vurgulu bir çalışma olacağı için işte orada bir yoğunlaşma olacaktır. İkinci olarak, güçlerimizin, taktiğin daha

34

8/14/2019 Genel Grev Genel dİrenİŞ

http://slidepdf.com/reader/full/genel-grev-genel-direnis 35/35

yetkin örneklerini yaratma şansına daha fazla sahip olduğu, daha örgütlü olduğumuz alanlarda dahaileri biçimler ve uygulamalar yaratmayı hedefleyeceğiz. Bunlar, taktiğin uygulanması sırasında özelyoğunlaşma noktaları olacaktır. Başka alanlar için de emsal oluşturacak ileri örnekler yaratmak veya

 pilot uygulamalar için buralara yüklenmek ayrıdır. Ama baştan anlayış olarak kendimizi belli alanlarlaveya belli kesimlerle sınırlamak ayrıdır. Birincisi zaten pratiğin getireceği bir sonuç olarak dakarşımıza çıkacak. Bilinçli bir taktik uygulamanın gereği olarak da çıkacak. Güçleri mümkün olduğukadar sonuç alıcı yerlerde, sonuç alıcı noktalarda toplamak, bir başka ifadeyle dinamik bir önderlik sergileyerek fırsatların doğduğu her yerde olmak. Örneğin, başlayan bütün grev ve direnişleremüdahale zorunluluğunda olduğu gibi, olunması gereken yerde, olunması gereken zamanda olmak.Yaklaşımımız bu olmalı.

 Sonuç Ne Olabilir Bütün bunların sonunda sonuç ne olabilir? Biz GGGD'i örgütleyebilir miyiz? Şu kadar 

konuşmadan sonra, bununla neyi kastettiğimiz herhalde belli bir açıklığa kavuşmuştur. Ötesi pratiğekalmıştır. Bir noktayı baştan çok iyi kavramalıyız; biz bir öncü taktik uygulamaya yöneliyoruz. Bunaadapte olma ve pratiğe geçirmede, güçlerimizin bunu özümsemesi, kavraması ve istenen düzeydehayata geçirmesinde belli sorunlar ve sıkıntılar da yaşayacağız. Kaçırdığımız fırsatlar da olacak, kaş

yapayım derken göz çıkardığımız durumlar da olacak, bu arada darbeler de yiyeceğiz. Hepsi olacak.Ama zaten bir örgütün ileriye doğru yürümesi, süreç içerisindeki konumlanışının sıçratılması bütün

 bunları göze alarak adım atma cesaretine sahip olduğu zaman gerçekleşir. Şimdi biz böyle bir sürecegiriyoruz. Biz elimizden geleni yaparız ama daha önce de söylediğim gibi, bizim irademizin vegücümüzün dışındaki gelişmeler, değişmeler sonucu süreç farklı bir seyir izler. Belki bu taktiğiumduğumuzdan hızlı bir şekilde sonuca götürebiliriz, yani bir kartopunun çığa dönüşmesi gibi bir 

 pratik seyirle de karşılaşabiliriz. Ama süreç belki de sancılı, yani üç ayı, beş ayı geçen sancılı ve ağır  bir seyir izler. 1 Mayıs öncesinden biraz daha farklı ama çok da hızlı gitmeyen bir süreç olarak yineGGGD'e doğru bir evrim izleyebilir veya '91'de olduğu gibi bugünden hiç kestiremeyeceğimiz bir gelişme olur. O dönemde biliyorsunuz 15 gün sonra Körfez Savaşı çıktı. Yarın senin iraden vekontrolünün dışında öyle bir etken devreye girer ki, Türkiye'nin siyasi iklimi değişir. Kitlelerin ruhhali geriye gidebilir. Ya da geriye gidiş farklılaşma gösterir. Devrimci militan eyleme açık bugünkütepkili ruh halinin yerini, en azından, "Dur bakalım ne olacak"  şeklinde bir bekleme psikolojisialabilir. Hiç kimse bunları önceden kesin olarak bilemez. Ama bildiğimiz bir şey var; bizim mevcutdurum, muhtemel gelişme seyri ve o gelişmenin olması gereken, yöneltilmesi ve yönlendirilmesigereken yönü konusunda kafamız açık. Bundan dolayı diyoruz ki, bu dönemin öncü taktiği budur. Ve

 biz bu taktiği uygulamaya giriyoruz. Uygulayabiliriz, başarabiliriz diyoruz. Gerisi ne olur, nasıl bir yolizlenir, sonuçları ne olur. Bunları süreç gösterecektir. Burada Napolyon'un ünlü bir sözünü hatırlamak lazım. Napolyon'a generalleri sorarlar; "Savaşın sonu  nasıl belli olur, nasıl tayin edilir"  diye.Napolyon der ki; "Önce savaşa girersin, sonra... sonucu orada görürsün" . Biz de şimdi savaşagiriyoruz. Sonucu pratiğin içinde göreceğiz. Bütün mesele o pratiğe girerken ne yapmak istediğimizi,

 bu süreçte neleri hedeflememiz gerektiğini, sınıf ve kitle hareketinin devrim ve sosyalizm yolundailerletilmesinin bugün neyi gerektirdiğini, özel olarak örgütümüzün bu süreçte neyi başarmaya

çalıştığını kafamızda netleştirmek. Bütün mesele o. Bunu başardığımız ölçüde gerisi gelir.11 Mayıs 1996