genç cumhuriyetin İlk hukuk zaferi...gemisi bozkurt arasında midilli adası-nın 5-6 mil...

4
48 Hukuk Gündemi | Atatürk Özel Sayısı 2013 BOZKURT - LOTUS Genç Cumhuriyetin İlk Hukuk Zaferi Stj. Av. H. Burak KARAKUŞ DAVASI

Upload: others

Post on 23-Feb-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Genç Cumhuriyetin İlk Hukuk Zaferi...gemisi Bozkurt arasında Midilli adası-nın 5-6 mil ötesinde Sığrı açıklarında “açık denizde” bir çatma olmuş, Bozkurt batmış,

48 Hukuk Gündemi | Atatürk Özel Sayısı 2013

BOZKURT - LOTUS

Genç Cumhuriyetin İlk Hukuk Zaferi

Stj. Av. H. Burak KARAKUŞ

DAVASI

Page 2: Genç Cumhuriyetin İlk Hukuk Zaferi...gemisi Bozkurt arasında Midilli adası-nın 5-6 mil ötesinde Sığrı açıklarında “açık denizde” bir çatma olmuş, Bozkurt batmış,

Atatürk Özel Sayısı 2013 | Hukuk Gündemi 49

Osmanlı Devleti’nin gücünü yitirmesi ile birlikte gelen hezi-metler; Türklerin uluslararası

topluma katılma çabalarında, üç kıtaya hükmetmiş olmanın mağrurluğu ile alı-nan hezimetlerin boyun büküklüğünü birlikte yaşamalarına sebep olmuştur.

Türklerin uluslararası topluma katılma çabalarında yaşadıkları hislerini net bir şekilde tarif etmek mümkün müdür bilinmez ama bunu bir stajyer avukat gözüyle tarif etmek gerekirse bu durum, emekliliğinden sonra avukatlık yapmaya karar veren bir hakimin halefinin ver-diği ara kararı yerine getirme çabasına benzetilebilir.

İşte Türkiye Cumhuriyeti bu kafa karı-şıklıkları içinde, tüm uluslararası kuru-luşların ikiyüzlülükleri arasında, tek dişi kalmış medeniyetin o tek dişini doğuya bilediği zamanlarda, “Barış”ın “Barış” yazılıp “Sömürmek” olarak okunduğu günlerde kurulmuş ve bu Genç Cum-huriyet mağrurluk ile yıkılmışlık hisleri ile boğuşurken, herkes adalete güvenini kaybetmişken bir de kaldırılan kapitü-lasyonların acısının çıkartılmak istendiği günlerde tüm Dünya’nın gözü önünde büyük bir hukuk zaferi kazanacak ve bu zafer haklının hakkını almasından korkan Avrupa’nın yeni bir uluslararası teamül kuralı icat etmesine yol açacaktır.

Bu yazıda; uluslararası topluma eşit bir üye olarak katılmak isteyen genç Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı dönemindeki kapitülasyonların avantajlarından yarar-lanmak isteyen Fransa arasındaki uyuş-mazlık ve akabinde Genç Cumhuriyetin elde edeceği ilk uluslararası hukuk zaferi ele alınacaktır.

2 Ağustos 1926’da gece yarısına doğru İstanbul’a gitmekte olan Fran-sız ticaret gemisi Lotus ile Türk yolcu

gemisi Bozkurt arasında Midilli adası-nın 5-6 mil ötesinde Sığrı açıklarında “açık denizde” bir çatma olmuş, Bozkurt batmış, Bozkurt’un yolcu ve mürette-batından sekiz kişi ölmüştür. Lotus sağ kalan Türk mürettebat ve yolcuları ala-rak yoluna devam etmiş ve ertesi gün İstanbul’a ulaşmıştır. İstanbul’da, hayatını kaybedenlerin ailelerinin şikayetleri ve kaza bilgisinin Sahil Güvenlik makam-larına ulaştırılmasını takiben Türk yargı makamları tedbirsizlik ve ihmal yüzün-den ölüme sebebiyet verme suçundan hem Bozkurt kaptanı Hasan Bey’i hem de çatma esnasında Lotus’un nöbetçi kaptanı olan Mösyö Demons’u tutukla-mıştır. Tutuklama kararı pek tabii Fransız makamlarınca protesto edilmiş ancak mahkeme dirayet göstererek bu kara-rından dönmemiştir.

Hükümet Türk Ceza Yasası’nın 6. mad-desi uyarınca davaya Türk Mahkeme-lerinin bakacağını ileri sürmüştür. Söz konusu maddeye göre, davanın açılması için Adalet Bakanı’nın talebi veya kaza-dan zarar görenlerin şikayetçi olmaları yeterlidir. Bu olayda da dönemin Ada-let Bakanı Mahmut Esat Bey, davanın Türk Mahkemelerinde görülmesi kara-rını vermiş ve konu İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne havale edilmiştir. Mösyö Demons ilk duruşmada yetki itirazında bulunsa da bu itiraz reddedilmiş, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verilmiştir.

Bu olay, Türkiye ile Fransa arasında önemli bir anlaşmazlık yaratmış, Fransa diplomatik yollarla Türkiye’nin yetkisizli-ğinden ısrarla Fransız nöbetçi kaptanının tahliyesini istemiştir. Türkiye bu talebi reddederek Fransa da muvafakat ettiği takdirde ihtilafın La Haye’deki Uluslararası Daimi Adalet Divanı’nın yargı yetkisine

Page 3: Genç Cumhuriyetin İlk Hukuk Zaferi...gemisi Bozkurt arasında Midilli adası-nın 5-6 mil ötesinde Sığrı açıklarında “açık denizde” bir çatma olmuş, Bozkurt batmış,

50 Hukuk Gündemi | Atatürk Özel Sayısı 2013

gönderilmesine itiraz etmeyeceğini deklare etmiştir. Bu görüş Fransa tarafından da benim-senmekle birlikte ancak Fransa Divan hüküm verinceye kadar ikinci kaptan Demons’un tahliye edilmesini istemiştir. Ancak Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişi raporu hazırlanana kadar tahliyeye lüzum görmemiştir. 12 Eylül 1926 tarihinde tamamlanan bilirkişi raporu her iki kaptanı da kusurlu bulmuş, kaptanlar da rapora itiraz etmemişlerdir. Bunun üzerine mahkeme heyeti Demons’un tahliye talebi konusunda savcıdan mütalaa istemiş, savcılık mütalaası doğrultusunda 6 bin liralık nakdi kefalet ücreti ile Mösyö Demons 13 Eylül günü tahliye edil-miş, Hasan Bey ise hapis cezasına çarptırılmıştır. Artık karar Divan’ındır.

Bu noktada Uluslararası Daimi Adalet Divanı’nın statüsü konusundan bahset-mek gerekir. UAD, Milletler Cemiyeti’nin organlarından biri değildir ve Divan’ın Statüsü, Milletler Cemiyeti Misakı’ndan tamamen ayrı bir antlaşma ile oluşturulmuştur. Bununla bir-likte Cemiyet’in bir organı olma-dığı halde, uluslararası uyuşmaz-lıkların çözümü mekanizması içerisinde yer almıştır.

Merkezi La Haye olan Divan, kurulduğu tarih olan 30 Ocak 1922’den Hollanda’nın Almanya tarafından işgal edildiği 1940 yazına kadar burada çalışmış, işgal sürecinde bürolarını İsviçre’nin Cenevre kentine taşımış ve Birleşmiş Milletler Teşkilatının 1945 yılındaki ihdasına kadar da burada çalışmaya devam etmiştir.

Divan Statüsü o tarihte Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilmiş değildir ve Divan’ın kararları da tavsiye niteliğinden öteye gitme-mektedir. UAD daha önce Irak sınırları konu-sunda Türkiye aleyhinde mütalaa vermiş bir organ olarak güvenilir değildir ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin buna rağmen Divan’a gitmesi kendine kadar güvendiğinin açık kanıtıdır.

Türk ve Fransız heyetleri tahkimnamenin hazırlanması için bir araya gelmiş ve 12 Ekim 1926 tarihinde tahkimname imzalanmıştır.

Tahkimnamenin hazırlanması ve davanın görülmesi sürecinde Türkiye’yi Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey temsil ve müdafaa etmiştir. Bu hususta Mahmut Esat Bey anılarında şöyle demektedir;

“Bir gün Atatürk beni nezdlerine çağırdılar, meseleyi bir daha izah etmemi istediler. Anlat-tım ve sözlerimi şöyle tamamladım..

- Paşam, La Haye Adalet Divanı’na gidelim. Kimin haklı olduğu orada meydana çıksın. Ben hakkımızdan eminim, müsaade ederse-niz davamızı ben müdafaa edeyim. KAYBEDER-SEM BİR DAHA MEMLEKETE DÖNMEM, FAKAT KAZANACAĞIZ!.. Hem Adalet Divanı’nın önüne gitmeden Fransızların dediğini yapacak olursak Fransız Devleti’nin tehditleri karşısında boyun eğmiş olacağız, bu da onlara diğer meselelerde aynı tehditleri ileri sürme cesaretini verecektir.

Halbuki La Haye Divanı’na gider-sek davayı kaybetsek dahi şeref ve haysiyetimiz zedelenmez, zira milletlerarası bir mahkeme-nin hükmüne uymak şerefsizlik değil bilakis büyük bir şereftir.”

Bu sözler üzerine Atatürk bana;

- Güle güle git, KAZANACAKSIN, KAZANAMASAN BİLE MEMLEKET SENİ BAĞRINA BASACAKTIR! , dedi.”

Mahmut Esat Bey bu dava ile bizzat ilgilenmiş, o dönem için

ulaşılması çok zor olan uluslararası hukuk kitaplarını ülkeye getirterek tercüme edilmesini sağlamış ve tahkimname metnine Fransızlarca eklenen “Türkiye, ikinci kaptan Demons’u tevkif etmekle milletlerarası hukuka uygun hareket etmiş midir ?” sorusunun “Tür-kiye, ikinci kaptan Demons’u tevkif etmekle milletlerarası hukuka aykırı hareket etmiş midir ?” şeklinde değiştirilmesini sağlayarak kıvrak zekası ile ispat yükünü Fransızlara yüklemiştir. Bu hamle Türkiye’ye davayı kazandıracaktır… Bu doğrultuda Türk tezi de bu olaya tatbiki mümkün yasaklayıcı bir devletler hukuku kuralı olmadığından Türkiye’nin hareketinin devletler hukukuna aykırı olmadığı yönünde şekillenmiştir.

Ve Karar…

Mahmut Esat Bozkurt

Page 4: Genç Cumhuriyetin İlk Hukuk Zaferi...gemisi Bozkurt arasında Midilli adası-nın 5-6 mil ötesinde Sığrı açıklarında “açık denizde” bir çatma olmuş, Bozkurt batmış,

Atatürk Özel Sayısı 2013 | Hukuk Gündemi 51

Çatma açık denizde meydana gelmiştir, bu demek oluyor ki Türkiye ile Fransa’dan başka bir devletin yargı yetkisi söz konusu değildir.

Taraflar, Divan’ın, yargılamanın Türk Hukuku’na uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda anlaşmışlardır. Yargılama bu olayda Türkiye’nin münhasıran yargı yetkisinin olup olmadığı konusunda yoğunlaşmıştır. Fran-sız tezi iki temele dayanmaktadır; ilk olarak Türkiye’nin Ceza Yasası’ndaki ülkesellik prensi-bini çok geniş yorumlayarak yetkisine girmeyen bir olayda yargılama yapıldığı yönünde olmuş-tur, Türk heyeti bu iddiaları Fransız mahkemele-rinin benzer yönde geliştirdiği içtihadları ortaya koyarak çürütmüş neticesinde de Divan bu hususun Türk Hukuku’nun doğru uygulanıp uygulanmadığı ile ilgili olduğu ve bu duru-mun da yargılama yetkilerine dahil olmadığı yönünde karar vermiştir. Fransızların tezlerini dayandırdığı ikinci durum ise bayrak devletinin açık denizde bulunan bir ticaret gemisi üze-rinde meydana gelen her şey üzerinde mün-hasır yargı yetkisine sahip olması prensibidir. Bu iddia üzerine Divan Fransızlardan bu hususta bir genelgeçer uluslararası teamül kuralı olup olmadığını ispat etmesini istemiştir. Fransızlar uluslararası sözleşmelere atıf yapan iddialar ileri sürdüyseler de Divan’ın kanaatine göre böyle bir kuralın varlığı ikna edici bir biçimde ispat edilememiştir.

Yargılamaya son verilmesi amacıyla yapılan oylama neticesinde oylar eşit olarak bölün-müş, davanın Türkiye lehine sonuçlanması Başkan Max Huber’in nitelikli oyu sayesinde gerçekleşmiştir.

Kararın uluslararası hukuka etkisi büyük olmuştur ancak en önemlisi Türk Hukuku açı-sındandır. İlk olarak Türkiye’nin Divan’a gitme arzusu Türkiye’nin hukuk sistemine güvenini ve cesaretini göstermiş ve güvenin boş olmadığı ortaya konmuştur. İkinci olarak ise Batılı dev-letlerin kapitülasyonları fiilen devam ettirme niyetleri Bozkurt-Lotus kararı ile sona erdiril-miştir. Diğer taraftan Türkiye tarafından daha önce Irak Sınırının Tespiti ile ilgili Divan’dan istenen danışma görüşünün aleyhe sonuçlan-ması nedeniyle Divan’a karşı duyulan güven-sizlik ortadan kalkmıştır. Türkiye daha sonraki gelişmelerde uluslararası toplum tarafından

eşit bir üye olarak kabul edilmiş ve uluslararası toplumda Bozkurt-Lotus kararının etkisi ile ken-dine olan güvenini uzun süre devam ettirmiştir.

Uluslararası hukuk açısından ise bu karar devletlerin yargılama yetkilerini belirlemede önemli bir yere sahiptir. Gerçi bu kararı izleyen dönemde, açık denizlerdeki çatmalarda, özel-likle Fransa’nın gayretiyle her gemi personeli üzerinde geminin bayrak devleti adli makam-larının tek başına yetkili olduğunu belirleyen kurallar konulmuşsa da, karar özü itibariyle değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Nite-kim; “ULUSLARARASI HUKUKTA DEVLETLERİN YARGI YETKİSİNİ AÇIKÇA SINIRLAYAN BİR KURAL OLMAYAN KONULARDA DEVLETLER YARGI YET-KİSİNE SAHİP OLDUKLARINI İLERİ SÜREBİLİRLER” görüşü bugün de geçerliliğini sürdürmektedir.

Şüphesiz ki bu zaferde Atatürk’ün yüreklen-dirdiği Mahmut Esat Bey’in katkıları çok büyük-tür. Mahmut Esat Bey’in, bir taraftan o dönem için ulaşılması zor olan uluslararası kaynaklara ulaşması, diğer taraftan büyük bir titizlikle ve de kaybederse bir daha ülkesine dönmemeyi dahi göz alarak inançla çalışması ve de kıvrak zekâsıyla Türkiye’nin yargılama yetkisi olduğuna ilişkin Divan’a sorulması gereken soruyu tersine çevirerek Türkiye’nin yargılama yetkisine sahip olmadığına ilişkin bir kural var mıdır? şeklinde sorulmasını sağlayarak ispat yükünü tersine çevirmesi bu hukuk zaferini getirmiştir.

Bu başarısından sonra Atatürk tarafından Mahmut Esat Bey’e “BOZKURT” soyadı veril-miştir. Bozkurt-Lotus davası uluslararası hukuk kitaplarında başlangıç dava olarak ele alınmaya başlamıştır ve Türkiye’nin kaldırılması için büyük mücadeleler verdiği kapitülasyonları yeniden gündeme getirmek isteyen Batı’ya bu imkânın kapıları tamamen kapatılmış ve “Türkiye’nin Tapu’su” Lozan Antlaşması’nın da hukuki gücü bir kez daha tescil edilmiştir.

KAYNAKÇA• Cumhuriyet’in Uluslararası Hukuk Alanındaki İlk Başarısı:

Bozkurt Lotus Davası, Doç. Dr. Mehmet Akif Kütükçü, Prof. Dr. Mustafa BALCIĞOLU (http://kitaplar.ankara.edu.tr./dosyalar/pdf/325.pdf)

• Vahdettin Engin, Dosya: Bozkurt Lotus Davası, Popüler Tarih Dergisi, Ekim 2002, Sayı: 26 Sayfa: 66-72.