fİnansal sektÖrde performans deĞerlendİrmetez.sdu.edu.tr/tezler/ts00945.pdf · karnesi ile...
TRANSCRIPT
T.C.
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
FİNANSAL SEKTÖRDE PERFORMANS DEĞERLENDİRME
TEZSİZ YÜKSEK LİSANS
Hazırlayan Mustafa GİRGİN
0930229279
Danışman Doç. Dr. Mustafa Zihni TUNCA
ISPARTA–2011
i
İÇİNDEKİLER
TABLOLAR DİZİNİ ..................................................................................................iii
GRAFİK DİZİNİ.........................................................................................................iii
GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
1. PERFORMANS DEĞERLEME NEDİR?............................................................... 2
1.1. Performans Değerlemenın Gereğı Ve Yararları................................................ 3
1.2. Performans Değerlendirmesinin Önemi Ve Amaçları ...................................... 4
1.3. Performans Ölçümü, Yönetimi Ve Denetimi.................................................... 5
1.3.1. Stratejik Planlama ve Yatırımlar................................................................ 6
1.3.2. Risk Yönetim Uygulamaları ...................................................................... 6
1.3.3. Bütçeleme................................................................................................... 7
1.3.4. İnsan Kaynakları Ve Yönetim Alanları...................................................... 7
1.3.5. Satın alma Ve Birleşmeler ......................................................................... 7
1.3.6. Denetim Ve Gözetim.................................................................................. 8
1.4. Performans Değerleme Süreci........................................................................... 8
1.4.1. Performans Planlaması............................................................................... 9
1.4.2. Performansın Ölçülmesi............................................................................. 9
1.4.3. Değerlendirme ve Geri Bildirim ( İyileştirme ) ....................................... 10
1.5. Performans Değerleme İlkeleri ....................................................................... 11
1.5.1. Süreklilik ve Dönemsellik........................................................................ 11
1.5.2. Sistematik Yaklaşım................................................................................. 11
1.5.3. Değişime Uygunluk (Esneklik)................................................................ 12
1.5.4. Amaca Uygunluk ..................................................................................... 12
1.5.5. Denetime Uygunluk ................................................................................. 13
1.6. Performans Türleri .......................................................................................... 13
1.6.1. Mutlak Veya Nispi Performans................................................................ 13
1.6.2. Formüle Dayalı Veya Sübjektif Performans ............................................ 15
1.6.3. Finansal Veya Finansal Olmayan Performans ......................................... 16
1.6.4. Dar Veya Geniş Anlamda Performans..................................................... 18
1.7. Performans Değerlemede Kullanılan Temel Kavramlar................................. 20
1.7.1. Verimlilik ................................................................................................. 21
ii
1.7.2. Etkinlik..................................................................................................... 22
1.7.3. Karlılık ..................................................................................................... 22
1.7.4. Ekonomiklik............................................................................................. 24
1.8. Performans Değerleme Ve Finans Sektöründeki Önemi ................................ 24
1.8.1. Finansal Sektör......................................................................................... 25
II. BÖLÜM................................................................................................................. 27
PERFORMANS KARNESİ (BALANCED SCORECARD) .................................... 27
2.1. Performans Karnesinin Bankacılık Sektöründe Uygulanması ........................ 29
2.2. Performans Karnesi Uygulamasında Dikkat Edilmesi Gerekenler ................. 36
SONUÇ ...................................................................................................................... 39
KAYNAKÇA............................................................................................................. 40
iii
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1. Performans Değerleme Süreci ....................................................................... 9
Tablo 2. X Bankası Finansal Kalemler Karnesi......................................................... 35
Tablo 3. X Bankası Finansal Olmayan Kalemler Karnesi ......................................... 36
GRAFİK DİZİNİ
Grafik 2. Finansal Sektörün Aktif Büyüklük Dağılımı .............................................. 26
1
GİRİŞ
Performans ölçümü, yönetimin kontrol işlevinin en önemli faaliyetidir.
Performans ölçümü, bir işletmenin tamamı için sistematik bir şekilde yapılabileceği
gibi, geçici bir süre veya belirli bir amaç için de yapılabilir. Her organizasyonun
performans ölçümü yapmak için kendine özgü bazı nedenleri vardır. İşletmeler
genellikle müşterilerinin isteklerini karşılayıp karşılayamadıklarını belirleyebilmek,
yaptıkları faaliyetler hakkında bildiklerinin doğruluğunu onaylayabilmek ve neleri
bilmediklerini ortaya çıkarmak; genel olarak başarılı olup olmadıklarını belirlemek;
kararların, duygusal veya varsayımlara dayalı olarak değil de, gerçek verilere
dayanarak alındığından emin olmak; sorunlu alanları ortaya çıkarmak veya gelişme
olabilecek alanları belirlemek gibi nedenlerden dolayı performans ölçümü
yapmaktadır.
Performans kavramına yaklaşımlar, yıllar içinde değişim göstermiştir. İş
dünyası, 1990’lı yılların başlarında performans kavramına bütüncül bir yaklaşım
getirerek, performans yönetiminde önemli bir dönüm noktası olan performans
karnesi ile tanışmıştır. Dünya çapında kabul görmüş bir yönetim muhasebesi aracı
olan performans karnesi, finansal performans ölçütlerinin yanında finansal olmayan
performans ölçütlerinin de kullanılmasını önererek kurumsal performansın çok
boyutlu olarak ölçülmesini ve kurumun stratejilerine odaklanmasını sağlamıştır.
Performans karnesi, maddi varlıklar ile birlikte maddi olmayan varlıkların değerini
de dikkate almakta, performans yönetim sisteminin stratejik hedefler üzerine
kurulmasını sağlamaktadır. Performans karnesi, bir işletmenin stratejilerinin ve
vizyonunun eyleme dönüşmesini sağlamaktadır. Performans karnesi sayesinde,
kurumsal stratejiler birimler tarafından benimsenmekte ve kurum içi bütünlük
sağlanmaktadır. Performans karnesi, tepe yönetimi tarafından hazırlanan stratejileri
belirgin, anlaşılır ve odaklanmış stratejik hedefler haline dönüştürmektedir. Son on
beş yılda farklı ülkelerdeki bir çok sanayi, ticaret ve hizmet sektörü
işletmesi performans karnesini uygulamaya başlamıştır. Bu çalışmada, performans
ölçümü ve yönetimi ile performans karnesi kavramsal olarak incelenmekle birlikte,
performans karnesinin bankacılık sektöründe bir uygulama ile açıklanmaya
çalışılacaktır.
2
1. PERFORMANS DEĞERLEME NEDİR?
Performans değerleme insan kaynakları yönetiminin en önemli işlevleri
arasındadır. Performans değerlemeyi ile kişinin herhangi bir konudaki etkinliğini ve
başarı düzeyini belirlemeye yönelik çalışmalar oluşturmaktadır. Etkinlik düzeyi ve
başarıyı ölçmek ise oldukça zor bir iştir. Bu zorluğun başlıca nedeni, söz konusu
olanın bir insana yönelik değerlendirme olmasıdır. Diğer bir zorluk ise performans
veya başarının subjektif bir kavram olmasıdır. (İlhami Fındıkçı,1999)
Performans değerleme kurumda görevi ne olursa olsun bireylerin
çalışmalarını, etkinliklerini, eksikliklerini, yeterliliklerini, fazlalıklarını,
yetersizliklerini bir bütün olarak tüm yönleri ile gözden geçirilmesidir.
Kişilerin gerek kendilerini gözden geçirmeleri gerekse kurum tarafından
zaman zaman gözden geçirilmeleri, işgal ettikleri rolün gereklerini ne düzeyde yerine
getirdiklerini görmek bakımından önemlidir. Tek tek kişilerin performans
değerlemelerinin yanında kurumun bütün olarak performans değerlemesi de söz
konusu olabilmektedir.
Performans değerleme belirli bir görev ve iş tanımı çerçevesinde bireyin bu iş
ve görev tanımını ne düzeyde gerçekleştirdiğinin belirlenmesi çabası ve çalışanın
tanımlanmış olan görevlerini belirli zaman dilimi içinde gerçekleştirme düzeyinin
belirlenmesidir. Böylece kişi, kendi çalışmalarının sonuçlarını bir anlamda çıktılarını
görür ve bireysel başarısının sonuçlarını değerlendirir. Diğer yandan kurum, kişi ile
yaptığı iş anlaşmasının koşullarının ne oranda gerçekleştiği, çalışanın ilgi ve
yeteneklerinin işe ne düzeyde yansıdığı, kişinin iş başarısı, görev tanımındaki
standartlara ulaşıp ulaşmadığı, kariyer planlamasının ne düzeyde olacağı performans
değerleme ile belirlenmiş olacaktır. Elde edilen sonuçlara göre kişiye yönelik başarı
beklentisinin ne oranda gerçekleştiği belirlenmiş olur. Bu bilgiler sonucunda kişinin
terfi etmesine, kariyer planlamasının yapılmasına, ücretinin artırılmasına, görevinin
değiştirilmesine, işten çıkarılmasına, işinin zenginleştirilmesine ve benzeri kararlara
ulaşılabilir. (B.Bruke, 1997)
3
1.1. Performans Değerlemenın Gereğı Ve Yararları
Çalışanın iş başarıları konusunda bilgilendirilmeye, geriye dönüşler (feed
back) almaya ihtiyacı vardır. Performans değerleme kişi düzeyinde bireysel
psikolojik bir ihtiyaç olduğu halde kurum içinde insan kaynakları yönetimi
bakımından çok önemli bir ihtiyaçtır. Çünkü kurumun çalışanlarının başarılarını ve
başarısızlıklarını görmesi daha sonraki çalışmalarını düzenlemesi kadar çalışanların
motivasyonu bakımından da önemlidir. (Dursun Bingöl, 1998)
Performans değerlemenin gereği ve yaraları şu şekilde özetlenebilmektedir:
― Performans değerleme kişi düzeyinde bireysel psikolojik bir ihtiyaç,
kurum düzeyinde motivasyona yönelik bir ihtiyaçtır.
― Performans değerlemenin hedefi, kişiyi kendi çalışmaları hakkında
bilgilendirmektir. Kişinin ve kurumun gelişmesinde bu bilgilendirmenin
rolü büyüktür.
― Çalışanların daha yakından tanınmasına olanak hazırladığından kariyer
yönetimine katkıda bulunur.
― Çalışanlarla üstleri arasında bir iletişimin kurulması ve geliştirilmesinde
etkili olur.
― Çalışanların kendilerini tanımlamalarına ve eksikliklerini gidermelerine
yardımcı olur.
― Kurum için gerekli olan eğitim programlarının düzenlenmesine özellikle
eğitim ihtiyacının belirlenmesine yardımcı olur.
― Çalışanların hedeflerine ne kadar ulaştıkları kontrol edilmiş olur. Böylece
kişi ve kurum düzeyinde bir kontrol sağlanmış olur.
― Performans değerlemenin önemli bir yararı da işten ayrılacak kişilerin
belirlenmesine katkısıdır. Kurumdan uzaklaştırılacak personelin
belirlenmesinde performans değerlendirme sonuçları da önemli bir
kaynak olur.
― Çalışanlarda iş başarılarını görme ve böylece iş tatminine ulaşma
sağlanmış olur.
4
― Çalışanlar, üstlerinin görev tanımları çerçevesindeki beklentilerini
öğrenirler.
― İnsan kaynağının daha etkin, verimli ve yararlı kullanılmasını sağlamaya
yarayacak verilere ulaşılır.
― Performans değerlemenin sonuçları, kişiyi yeni atılımlar ve yeni arayışlar
içine hazırlar. Diğer yandan mevcut eksikliklerini grup, düzenlemeler
yapmasını sağlar.
― Bir bütün olarak kurumun etkinliğinin belirlenmesini sağlar. Çünkü tek
tek kişilerin performans düzeyleri sonuçta kurumun performansı için
belirleyici olacaktır.
― Ücret yönetimi ve ücret ayarlamalarında yardımcı olacak veriler sağlar.
Performans değerlemenin özellikle bu yararı sayesinde kişilere yönelik
ücret ve diğer maddi motivasyonlar kadar manevi-sosyal motivasyonlar
için de veriler elde edilmiş olur.
1.2. Performans Değerlendirmesinin Önemi Ve Amaçları
Performans değerlendirmesi yapmanın iki önemli amacı vardır. Bu
amaçlardan birincisi, iş performansı hakkında bilgi edinmektir. Bu bilgi yönetsel
kararlar alınırken gerekli olacaktır. Ücret artışlarına, ikramiyelere, eğitime, disipline,
terfilere, kariyer planlamasına ve başka yönetsel etkinliklere ilişkin kararlar
genellikle performans değerlendirmesinde elde edilen bilgilere dayanır. Bir
organizasyonun yönetim kadrosu, performans değerlendirmesinden elde edilen
bilgiler olmadan yönetsel karalar veremez ve vermemelidir. İnsan kaynaklarına
ilişkin diğer politikalarda olduğu gibi performans değerlendirmeleri de herhangi bir
gruba karşı ayrımcılık yapılmasını engelleyen yasal standartlara uygun olarak
düzenlenmiştir.
Performans değerlemesi yapmanın diğer ana amacı, çalışanların iş
tanımlarında ve iş analizlerinde saptanan standartlara ne ölçüde yaklaştığına ilişkin
geri besleme sağlamaktır. Bu geri besleme çalışanlara olumlu bir yaklaşımla verildiği
ve mesleki eğitimle desteklendiği takdirde çok yararlı olabilir. Çoğu insan bu türden
yapıcı ve özgüvenini artırıcı geri besleme almaktan hoşlanır. Bu geri besleme aynı
5
zamanda iş görenlerin organizasyon içindeki kariyerlerinin ne yönde ilerlediğini
görebilmelerini sağlar. Örneğin, bir çalışanın daha büyük bir sorumluluk almaya
hazır olduğunu ya da mevcut durumunu sürdürebilmesi için eğitime ihtiyacı
olduğunu gösterir. (M.J.Palmer, 1993)
1.3. Performans Ölçümü, Yönetimi Ve Denetimi
Örgütler performans ölçümü için bütçe gibi nicel ve alıcı memnuniyeti gibi
nitel performans hedeflerinden oluşan karışık göstergeleri kullanabilirler. Ancak bu
göstergeler ölçülebilir ve örgüt hedeflerine paralel olmalıdır. Dışarıdan elde edilmiş
önemli olaylar ve veriler, söz konusu hedeflerin rekabete dayanıklı bir yapıda olup
olmadığının değerlendirilmesinde kullanılabilir. Performans göstergeleri hedeflenen
noktalara göre ulaşılan hedeflerin ölçülmesinde kullanılır. Böylece hedeflerin
asılması yada hedeflerin gerisinde kalınması durumunda önceden bilgi sahibi
olmamızı sağlar. Nitel performans göstergelerinin kullanıldığı yerlerde, ilgili
göstergeler, onların objektif ve makul bir şekilde uygulanabileceği bir yolla
açıklanmalıdır. Örneğin müşteri memnuniyeti, müşteri şikayetlerinin yada iade
edilen mallar oranı ile açıklanabilir.(Denetim İlke ve Esasları,2004)
Performans hedeflerini belirlemek, performansı ölçmek, belirlenen hedefler
ile ulaşılan performansı karşılaştırmak, ulaşılan performans ile belirlenen hedefler
arasındaki farkları hesaplamak ve bu farkların ortadan kaldırılması için harekete
geçmek yönetiminin kontrol işlevini yerine getirmesinin gereğidir. Ulaşılan
performans ile hedeflerin karşılaştırılması sonucunda, eğer performans yeterli
görülürse bir sonraki dönemde de aynı performansın devamı için çalışılır. Eğer
performans yeterli görülmez ise, sorunun kaynağı araştırılır ve sorun çözülerek
performansın arttırılmasına çalışılır. (Ali Coşkun 2006)
Performans denetimi ise bir örgütün faaliyetlerinin verimliliği ve etkinliğini
değerlemek amacıyla bu faaliyetlerle ilişkili usul ve yöntemlerin uygulanışının
gözden geçirilmesini kapsar. (Erdal Kenger 2001)
Performans ölçümleri ve denetimi bir işletmede;
• İşler ne kadar iyi yapılıyor?
• Beklenen sonuçlara ne düzeyde ulaşılmıştır?
6
• Gerçekleştirilen işlerin amaçlara katkısı olmuş mudur?
• Bu işlerin örgüt performansına etkisi nedir?
• Hedef ve stratejilere uygunluk sağlanmış mıdır?
• Temel ilkelerden sapma var mıdır?
• Doğru yönde iyiye doğru mu gidiliyor?
gibi belli baslı soruları yanıtlamayı amaçlar.
Performans ölçümünün finans sektörü açısından çok çeşitli kullanım alanları
bilinmektedir. Bunlar kısaca söyle açıklanabilir:
1.3.1. Stratejik Planlama ve Yatırımlar
Finans sektörü belirli dönemler itibariyle çeşitli yatırımlar yapmaktadırlar.
Yeni şube açılması, belirli bir noktaya otomatik para çekme makinesi kurulması,
çağrı merkezi kurulması, internet bankacılığı sistemi için altyapı kurulması gibi
çeşitli yatırımları örnek olarak sayılabilir. Tabi ki bu yatırımlar birer stratejik
planlama çerçevesinde yapılmaktadır. İşte bu sayılan ve/veya benzer nitelikteki
yatırımların projelendirilmesi esnasında performans ölçümünden yararlanılır.
Örneğin, kullanılan mevcut bilgisayar programının ihtiyaçlara uygun olarak
yenilenmesi gerektiğinde, söz konusu operasyonun fırsat /maliyet analizi yapılması
ve bu yatırım için kaynakların uygun olup olmadığınınincelenmesi yada kaynak
temininin hangi unsurlardan oluşabileceği gibi sorular, işletmenin mevcut veya
öngörülebilir performansının ölçülmesi ile yanıt bulabilecektir.
1.3.2. Risk Yönetim Uygulamaları
Finans sektörünün karşı karşıya kaldıkları en büyük sorun riskin tespiti ve
yönetilmesidir. Buruda riskleri; bilanço, karlılık, sermaye yeterliliği, kredi, piyasa,
faiz oranı, likidite, kur ve operasyonel riskler olarak sıralayabilmek mümkündür.
Bankanın yabancı para cinsinden varlıklarıyla yabancı para cinsinden
yükümlülüklerini karşılayıp karşılayamama riski ancak bu kalemlere ilişkin
performansın ölçülmesi ile mümkündür.
7
1.3.3. Bütçeleme
Bankanın yetkili organları tarafından bütçeler hazırlanırken geçmiş döneme
ilişkin ve hedeflenen performansı göz önünde bulundurulur. Gerekli performans
analizleri yapılarak bankanın bütçeleme işlevine ışık tutacak verilere ulaşılır.
1.3.4. İnsan Kaynakları Ve Yönetim Alanları
Mali performansın değerlendirilmesi olgusu, tüm işletmelerde olduğu gibi
finans sektöründe de, finansal açıdan önem taşıdığı kadar işgücüne prim, teşvik,
ödül, ikramiye ödeme veya görevde yükselme gibi insan kaynaklarını ilgilendiren
konularda yöneticilere yarar sağlamaktadır. Mali performans, tüm işletmelerde somut
verilere dayandığı için, ölçümü ve değerlendirilmesi yapıldığında elde edilen
sonuçlarda daha somut olmaktadır. Çünkü mali performansın ölçümünde kullanılan
girdiler muhasebe bilgi sisteminin birer çıktısı niteliğinde olup, söz konusu sistem de
muhasebenin temel kavramları ışığında şekillenmektedir. Dolayısıyla bir
departmanda yada şubede çalışan personele prim verilmesi, bir şube müdürünün
görevde bulunduğu dönemdeki çalışma performansı hesaplanırken mali performans
verileri değerlendirmelere ışık tutacaktır.
1.3.5. Satın alma Ve Birleşmeler
Bu tip işlemler finans sektörünün çok sık karşılaşmadıkları ancak
karşılaşıldığında çok detaylı analizler gerektiren durumlarıdır. Burada amaç birleşme
yapılması düşünülen bankanın değerinin tespit edilmesi ve satın alma, birleşme veya
devir işleminden sonra beklenilen performansın sağlanıp sağlanamayacağının
ölçülmesidir.
Birleşme ya da devralma, özellikle gelişmekte olan piyasalar için büyük önem
taşımaktadır. Birleşmeler, yerel finans sektörünün, ülkelerinde faaliyet gösteren
yabancı sermayeli finans sektörüyle rekabet etmeleri için gerekli olan büyüklüğü
yakalamalarını sağlayabilir. Yeni finansal faaliyet yapıları (tüketici kredileri, yatırım
bankacılığı) önem kazandıkça, birleşme ve devralmalar yeni oluşan piyasalarda pazar
payı yakalamaya olanak sağlar. (Pelin Çelik, 2004)
8
1.3.6. Denetim Ve Gözetim
Gerek personelin gerek banka şubesinin, bölge temsilciliğinin ve genel
müdürlük nezdindeki herhangi bir biriminin denetimi yapılırken performans
analizinden yararlanılabilir. Kullandırılan kredilerin geri dönüşüm oranı, bankanın
daha verimli ve etkin işlemesine ilişkin önceden belirlenmiş hedeflere ulaşma
derecesi, şubelerin ana faaliyet konusu dışındaki giderlerini karşılayabilme seviyesi
gibi unsurlar üst yönetim tarafından sürekli olarak belirli dönemlerde denetlenir. İşte
bu tip denetim verilerine performans değerleme ile ulaşmak mümkündür.
Performans değerlendirme, bankanın kendi iç denetiminin dışında birde tüm
bankacılık sistemini denetleyip sürekli gözetim altında tutan merkezi kurul ve
kurumlar tarafından da kullanılabilir. Türkiye’de TCMB, BDDK ve TMSF bu tip
kurumlara örnek teşkil ederler. Herhangi bir bankanın finansal durumunun sektörü
etkileme durumu, faaliyetlerini ilgili yasa ve diğer mevzuatlara uygun yapıp
yapmadığı ve TMSF’ye devrinin yani iflasının söz konusu olup olmadığı performans
analizi yapılarak bulunabilecektir. Dolayısıyla performans değerlendirmenin, makro
ekonomik anlamda, finansal sistemin istikrarının izlenmesinde de kullanılabileceği
söylenebilir.(Erdal Kenger, 2001)
1.4. Performans Değerleme Süreci
Bir sistem olarak performans değerlemeyi incelerken sistematik bir
yaklaşımın gerekli olduğu açıktır. Böylelikle sistemin tümüne hakim olabilme ve
aynı zamanda sisteme ilişkin her türlü detayı da gözlemleyip eksik ve hataları
yakalayabilme fırsatı doğacaktır. Performans değerleme süreci, birçok yönetim
süreci gibi önce planlama, ardından uygulama ve son olarak da denetim ve geri
dönüşüm olarak ele alınabilir. Bu durum Şekil-1 ile şematize edilmeye çalışılmıştır.
9
Tablo 1. Performans Değerleme Süreci
1.4.1. Performans Planlaması
Performans yönetiminin ilk aşaması olan planlama; "örgütün tüm
düzeylerinde ulaşılmak istenen noktanın ve hedeflerin açık olarak belirlenmesi,
bunun örgüte benimsetilmesi ve hedeflere ulaşmayı sağlayacak gerekli stratejileri,
yol ve yöntemleri, programları ve etkinlikleri belirleyici bir karar alma sürecidir."
(Zühal Akal 2003)
Bu aşamada, performans değerlemedeki amaç ve beklentiler belirlenir.
Performans değerlemenin kuruma neler kazandırabileceği, performans değerleme
sürecinin teorik çerçevesi ve söz konusu teorik çerçevenin kuruma nasıl
uyarlanabileceği gibi konular üzerinde durulur. Aynı zamanda kurulacak performans
değerleme sisteminin statik mi yoksa dinamik bir yapı mı sergileyeceği bu aşamada
belirlenecektir. Yani, ”işletmenin sadece içinde bulunulan dönem itibariyle mi yoksa
geçmiş dönem verileri ile mi veyahut ölçüm sisteminde sadece kendi hedeflerine
ulaşma derecesi mi yoksa sektöründeki pozisyonu ve rakipleriyle yapılacak
karşılaştırmalar da yer alacak mı?” seklindeki sorular cevaplandırılacaktır. Bu
aşamada daha çok stratejik bir planlama yapılmaktadır.
1.4.2. Performansın Ölçülmesi
Performans ölçümü, kurulusun performans düzeyinin belirlenmesi diğer bir
deyişle örgütün faaliyetlerinde ve kaynak kullanımında ekonomiklik, etkinlik,
10
verimlilik ve karlılık gibi ilkelere ne düzeyde ulaşılabildiğinin ölçülmesi, sorunların
tespiti ve iyileştirme için gerekli önlemlerin alınmasına temel oluşturan bir
yaklaşımdır. Performans ölçümleri "performansı geliştirmeye yönelik amaçlara
ulaşmak için önceden belirlenen performans göstergelerine göre, kurumun kendi
içinde gerçekleştirdiği sonuçları/çıktıları ölçmek için kullanılan yöntemlerdir”
(Akal,2002)
Bu aşamanın da kendi içinde ayrı bir sistematiği olacaktır. Performans ölçüm
aşamasına ilişkin sistematik aşağıda maddeler halinde sunulmaktadır.
• Performans Ölçüm ve Denetim Sistemlerinin Tasarımı ve İşletilmesi
• Performans Alanları ve Boyutlarının Belirlenmesi
• Performans Göstergelerinin Seçilmesi ve Performans Standartlarının
Belirlenmesi
• Ölçüm Modellerinin Tasarımlanması
• Veri Toplama, Hesaplama ve Raporlama Süreci
• Sistemin İzlenmesi
1.4.3. Değerlendirme ve Geri Bildirim ( İyileştirme )
Ölçüm sürecini takiben performans değerlendirme ve denetim süreci
başlatılır. Performans ölçüm sonuçları hedeflerle karşılaştırılır ve yorumlanır.
Performans değerlendirmesi, geri bildirim düzeninin işletilmesi ve kurulusun
performansının geleceğe yönelik olarak geliştirilmesi için gerekli veri ve bilgilerin
oluşturulması ve gelişme planlarının hazırlanmasını sağlayan aşamadır. İyileştirme,
elde edilen sonuçlara göre yeni düzenlemeleri yaparak tekrar süreci çalıştırma
aşamasıdır. Performans planlaması süreci ve diğer bölümlerin hepsi bu aşamada
sapmaları belirleyerek bunların nedenleri göz önüne alınarak gerekirse yeniden
tasarımlanır. Stratejiler ve amaçlar değişen dış ve iç çevre koşullarına göre
geliştirilir.
11
1.5. Performans Değerleme İlkeleri
Bir performans değerleme sistemi genel anlamda, bütünüyle işletmenin tüm
“Yönetim Süreçleriyle Entegre Olma” özelliğini taşımalıdır. Bu ana özellik, aşağıda
sayılan performans değerleme ilkeleri ile birlikte performans değerleme sürecinin
etkin ve verimli olmasını sağlayacak ve bu bütünleşik yapı, performans ölçüm
sisteminin sürekli gelişimini sağlayarak işletmeye en üst düzeyde katkı sağlayacaktır.
1.5.1. Süreklilik ve Dönemsellik
Performans değerleme faaliyetinde süreklilik esastır. Bir dönem uygulanıp bir
başka dönemde uygulanmaması işletme açısından çok da yararlı olmayacaktır. Hatta
sistemin teorik ve uygulama çerçevesinin olgunlaşmayacağı göz önünde
bulundurulduğunda, yöneticiler ve uygulayıcılar sistemin çıktılarını eksik yönleriyle
benimseyeceklerdir. Ayrıca beklenen verimin sağlanamadığı bir sistem için gereksiz
bir maliyete katlanılmak zorunda kalınacaktır.
Sistemin sürekliliğinin yanı sıra dönemselliği de önemlidir. Buradaki
dönemsellikten kasıt, performans değerleme işleminin yıllık, altı aylık, üç aylık,
aylık vb. dönemler halinde gerçekleştirilmesidir. Dönemlerin saptanmasında
işletmenin faaliyet alanı belirleyici olacaktır. Örneğin turizm sektöründe, söz konusu
dönem altı ay olarak belirlenebilir. Keza bazı tarım işletmeleri için de üretilen ürüne
göre üç ay, altı ay, dokuz ay, bir yıl ve hatta daha fazla süreler esas alınabilmektedir.
Ancak sunu da ifade etmek gerekir ki; genelde yıllık tutulan mali veriler
üzerinden performans değerlemesi yapan işletmeler de, yönetsel açıdan ihtiyaç
duydukça, haftalık, aylık, üç aylık vb. dönemler için de performans ölçümü
yapabilirler.
1.5.2. Sistematik Yaklaşım
Performansın sistematik olarak ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Bunun
için öncelikle amaçların, optimum performans göstergelerinin ve standartların
karşılaştırmaya dayalı nesnel bir değerlendirmeye olanak verecek şekilde
belirlenmesi, bunlarla ilgili verilerin toplanması ve bu verilerle ölçme işlemlerinin
yapılması gerekir. (Akal, 2002) Performans değerleme sürecinde yer alan aşamalar
12
açık ve net bir şekilde belirtilmelidir. Kurulan performans sisteminde; yöneticiler,
uygulayıcılar ve sistemin çıktılarını yorumlayanlar açısından anlam ve teknik
boşluğu doğurmayacak bir yapı olmalıdır. Örneğin, “işgücü verimliliği” kavramı
açıkça tanımlanmalıdır. Bu kavram, performans sistemi içinde yer alan tüm yetkililer
için aynı şeyi ifade etmelidir.
1.5.3. Değişime Uygunluk (Esneklik)
Performans yönetimi anlayışında ölçüm sistemleri, performansı geliştirmeye
yönelik işletme planlarının ürünü olan uzun ve kısa dönemli hedefleri temel alarak
kurulur.(Coşkun, 2006) Kurulan performans ölçüm sisteminin, hızla değişen yeni
rekabet ortamında teknolojik ve bilimsel değişimlere ayak uydurabilmesi gerekir.
Aksi takdirde sistem, gerçekleri yansıtmayan, verimsiz ve etkin olmayan bir araç
haline gelecektir. Örneğin, işletmeye yeni ve üstün donanımlara sahip bir makinenin
satın alınması durumunda, eğer isçilerin performansı yine eski makineyle is
yapılıyormuş gibi ölçülürse, yanlış sonuçlara ulaşılacağı açıktır. Bir banka işletmesi
için örnek verilecek olursa; internetin toplumda yaygın olarak kullanılması ile finans
sektörü müşterilerine internet bankacılığı hizmetinden daha fazla yararlandırabilir
hale gelecektir. Bu teknolojik gelişme ile birlikte finans sektörü da performans
ölçümlerinde, pazarlanan internet bankacılığı sayısını da sisteme dahil etmelidirler.
Çünkü, özellikle mevcut müşterilere sunulan her internet bankacılığı hizmeti,
çalışanlara basta zaman olmak üzere birçok tasarruf sağlayacaktır.
1.5.4. Amaca Uygunluk
Bir performans değerleme sisteminde; kullanılacak modelin seçimi ve
performans göstergelerinin belirlenmesi gibi konular, işletme amaçlarına ve
performans değerleme sistemiyle ulaşılmak istenen hedeflere uygun olmalıdır.
Amaçlarda oluşacak uyumsuzluk, performans sistemini yetersiz kılacak ve
yorumlayıcıları gereksiz sonuçlara götürecektir. Aynı zamanda işletme gereksiz bir
maliyete katlanmış olacaktır.
13
1.5.5. Denetime Uygunluk
Bir performans değerleme sistemi; planlama, uygulama, denetim, geri
besleme ve iyileştirme fonksiyonlarından oluşmaktadır. Bunlar içinde denetim
fonksiyonu, kendinden önce gelen iki fonksiyondan elde ettiği çıktıları, kendinden
sonra gelen fonksiyonlara aktararak stratejik bir önem taşımaktadır. Dolayısıyla, eğer
performans değerleme sistemi karmaşık, düzensiz, tam anlamıyla amacı tanımlı
olmayan bir yapıda ise söz konusu sistemde denetim olanağı çok güç olacaktır.
Netice olarak da, denetime uygun olmayan bir performans değerleme sistemi geri
besleme ve iyileştirme fonksiyonlarını yerine getirmekte zorlanacaktır.
1.6. Performans Türleri
Performans konusu incelenirken performans kavramına çok farklı açılardan
bakmak mümkündür. Bunların ayrımı performans ölçümüne yüklenen anlam,
performans ölçünün hedefi, hedefe ulaşmada kullanılan yöntem yada performans
ölçümünün parasal mı veya parasal olmayan unsurlarla mı yapılacağı gibi etkenlere
göre oluşacaktır. Söz konusu ayrımlar aşağıdaki gibi incelenebilir.(Coşkun, 2005)
1.6.1. Mutlak Veya Nispi Performans
Performans değerlendirilirken ortada mutlak bir hedefin var olup olmadığı
yada bu değerlendirmede bir başka kişi, birim, şube yada işletmenin etkisinin varlığı
önem taşır.
Mutlak performansa bir örnek verilecek olursa; üniversitede sınav
sonuçlarının “70-80 arası C, 80-90 arası B ve 90-100 arası A” seklinde
değerlendirilmesi ortada somut bir hedefin var olması nedeniyle mutlak bir ölçüm
özelliği taşıdığı görülmektedir. Sınav sonuçları değerlendirilirken sınıftaki diğer
öğrencilerin notları da değerlendirmeye katıldığı bir sistem söz konusudur. Genelde
“çan eğrisi” diye adlandırılan bu sistemde sadece bir öğrencinin aldığı sınav notu
değil aynı zamanda sınıftaki diğer öğrencilerin aldığı notlar da değerlendirme
kapsamındadır. Sınıftaki öğrencilerin not ortalaması orta düzeyi simgelerken tüm
notların standart sapmalarını hesaba katarak bunun altında yada üstünde yer alacak
puanlar belirlenir. Bu örnek, mutlak-nispi performans değerleme ayrımını
14
yansıtabilecek güçtedir. Bu örneği işletmelere olduğu gibi finans sektörüne
uyarlamak da mümkündür.
Bir bankanın şubelerini, kullandığı çeşitli ölçütlere göre ölçeklendirdiği
varsayımı altında: her bir ölçekte çeşitli kalemler için değerlendirme döneminin
basında standart hedefler koyulmaktadır. Örneğin 1. ölçek şubelerde yabancı para
cinsinden nakdi kredi kullandırımının yıllık ortalama hedefi xxx USD. olduğunda, bu
hedefe ulaşma derecesine göre yüzdesel olarak şubelere ağırlıklandırılmış puanlar
verilmektedir. Bu noktada; ortada standart oranların olması, bu oranlara ulaşma
derecesi olarak da yine standart değerler ortaya koyulması, sistemin mutlak
performans değerleme özelliğini yansıtmaktadır.
Fakat ortaya bu tip oranlar yerine aynı bankanın diğer şubeleriyle
karşılaştırmalı bir sistemin kurulması da alternatif bir performans değerleme yöntemi
olmaktadır. Örneğin, dönem sonunda tüm şubelerin çeşitli kalemleri incelenmekte
ve her bir kalem için en iyi şubeye yüz üzerinden yüz puan verilmektedir. Gelirlerle
ilgili bir kalem olursa, yüksek değerler elde ettikçe artan; fakat giderlerle ilgili bir
kalem olursa, düşük parasal değerlere ulaştıkça yükselen bir sistem
benimsenmektedir. Kalemlerde en iyi şubenin oranlarına yakınlaştıkça performans
değeri yüksek çıkacağı bu yapı da, nispi performans değerlendirmeye örnek teşkil
etmektedir.
Yalnızca bu karşılaştırmaya bakarak tek bir yöntemi seçmek uygulama
açısından doğru görünmemektedir. Sadece nispi performans seçilirse şubeleri
zamanla motive edecek nedenler ortadan kalkacaktır. Ayrıca şubeler arasında
gereksiz bir rekabet ortamı yaratma riski de gözden kaçırılmamalıdır. Sadece mutlak
performans seçildiğinde ise; bazen yanlış belirlendiğinde şubelerin gerçek
performansının ölçülmesine imkan tanımayacak standart oranlar ortaya çıkacaktır.
Söz konusu oranlar yanlış belirlenmemiş olsalar dahi, inceleme dönemi içinde
karşılaşılabilecek işletme dışı bazı nedenlerin (makro ekonomik koşullar, politik
durum, hukuki değişiklikler vb.) etkisiyle beklenen oranlara ulaşmak neredeyse
imkansız olacak ve eğer bir şube diğer şubelere göre çok daha başarılı sonuçlara
ulaştıysa bile yine gerçek performansının ölçülememesi sonucuyla karşılaşacaktır.
15
Aynı zamanda mutlak performans ölçümünde kullanılan standart oranların
dönem basında belirleniyor olması; bu oranların nasıl belirleneceği gibi zor bir
konuyu da ortaya çıkaracaktır. Burada hangi yöntemin hangi noktada, ne derecede ve
nasıl kullanılacağı gibi tercihler banka yönetiminin içinde bulunulan koşullara göre
değerlendirmesi gereken bir konudur.
1.6.2. Formüle Dayalı Veya Sübjektif Performans
Bir bankada performans değerlemesi yapılırken çoğunlukla matematiksel
formüller kullanılmaktadır. Bu da genelde önceden belirlenmiş hedeflerin de yine
formüllerle belirlenmesi ve ölçümünün bunlarla yapılmasından kaynaklanmaktadır.
Performansın farklı kaynaklardan besleniyor olması, formüle dayalı bir sistemin bazı
olası hatalarından kaynaklanabilecek riski minimize etmektedir. Çünkü performansı
belirleyen etmenler mevduat hacmi, satılan kredi, kar ve bunlar gibi çok fazla çeşitte
etkene bağlıdır. Ayrıca bu çeşitlilik yöneticilere değişen koşullara göre farklı formül
parametreleri ile denemeler yapmaya imkan tanır.
Formüle dayalı değerlendirme; doğru, güvenilir ve kanıtlanabilir ölçümlere
önemli derecede gereksinim duyar. Aksi takdirde değerlendirme sonuçları yöneticiler
için anlamlı gibi görünse de yanıltıcı çıkarsamalar olacağı için beklenen yararı
sağlamayacaktır. Örneğin, bankada ticari pazarlama performansının, firmalara
kullandırılan kredileri göz önünde bulundurmadan sadece tahsis edilen limitler
üzerinden ölçülmesi yönetim için yanıltıcı bir gösterge olacaktır.( Erdal Kenger,
2001) Oysa firmaların kredi risklerini de hesaba katacak bir veya birden çok formül
düzenlenmesi çok daha aydınlatıcı olacaktır. Bu da örneklendirildiğinde; yabancı
para ve TL. cinsinden ayrı ayrı tahsis edilen limitlerin toplamının bir önceki yıla göre
değişimi hesaba katılmaktadır. Bunun yanı sıra risklerin de aynı şekilde geçmiş
döneme göre nasıl bir durumda olduğu izlenebilir. Birde bunların yanı sıra “Toplam
Kredi Riski / Tahsis Edilen Toplam Limit” gibi basit bir formülle ve bu formül
sonucu elde edilen oranın geçmiş döneme göre izlediği seyir de performans
değerlemede hesaba katılabilir.
Sadece formüle dayalı bir performans değerlemesinin yapılıyor olması şube
yöneticilerine banka açısından kötü sonuçlar doğurabilecek kararlar almalarına neden
olabilir. Bir kalemde yalnızca rakamsal açıdan artış beklenmesi nedeniyle yöneticiler
16
gelecekteki riskleri göz ardı ederek kabul edilebilir düzeyin üzerinde riskli
müşterilerle de çalışması banka kaynaklarının verimsiz kullanılması anlamına
gelmektedir. Bu nedenle zaman zaman da formüllerin açıklayamadığı bazı konularda
sübjektif bir değerleme yoluna gidilebilir. Sübjektif değerlendirmenin avantajı, bir
formülün açıkça yakalayamadığı faktörleri hesaba katmasıdır.( Erdal Kenger 2001)
Örneğin inceleme dönemi itibariyle bir şubede kredi satısı düşük görünebilir. Burada
her ne kadar satış düşük olsa da pazarlama yüksek olabilir. Yani görüşülen (ziyaret
edilen) müşteri sayısının çok olması ve bu müşterilerde banka ve şube adına iyi bir
izlenim bırakılmış olması da sübjektif değerlendirmenin kapsamına girmektedir. Söz
konusu müşteriler banka için birer potansiyel müşteri olmakla birlikte, pazarlama
alanında çok sık karşılaşmaya başladığımız “Ağızdan Ağza Pazarlama” (Word of
Mouth Marketing) açısından bakıldığında da iyi birer aktif tanıtım elçisi olabilir.
Böylelikle çevresindeki kişi ve kuruluşlara banka hakkında olumlu ifadeler aktarıp,
bu kişi ve kuruluşların bankaya yönlendirilmesini sağlayabilirler.
Formüle dayalı bir planın avantajı, yöneticinin kendisinden ne beklendiğini
ve bu beklentiyi karşılaması durumunda ne ödül alacağını kesinlikle bilmesidir.
Sübjektif yaklaşımda, yanlış bilgi aktarımı ve adam kayırmacılık gibi olumsuz
durumlarla karşılaşılabilme ihtimali çok yüksektir. Aslına bakıldığında, bahsedilen
formüle dayalı veya sübjektif performans değerlemenin, mutlak veya nispi
performans ayrımında olduğu gibi, birbirinin alternatifi olmadığı, birbirlerini
tamamlayıcı birer unsur olduğu söylenebilir.
1.6.3. Finansal Veya Finansal Olmayan Performans
Finansal performans, finansal amaçların başarısını yansıtır. Örneğin; gider
kontrolü, gelir artısı, kar ve aktif büyüklük gibi. Finansal olmayan performans
genellikle parasal terimlerle ölçülmez ve çoğu kez finansal performansı etkileyen
unsurları yansıtır. Örneğin; örgütsel öğrenme ve yönetim biçimleri, is akış sürecinin
etkinliği ve müşteri memnuniyeti gibi.
Finansal performans ölçümü hem sistematik oluşu hem de ölçümünde somut
verilerden yola çıkılısı nedeniyle daha kolay ve düşük maliyetlidir. Buna karşın
finansal olmayan performansın ölçümünün getirdiği kadar gidere sahip olduğu
17
söylenebilir. Finansal olmayan ölçümlerin bir işletme için dezavantajları
şunlardır:(Lawton, 2002)
• Performans ölçümünün ve destekleyici bilgi sisteminin getireceği yüksek
maliyet
• Raporlama ve performans ölçümlerinin geçerliliğini doğrulamanın
yüksek maliyeti
• Finansal ve finansal olmayan ölçümler arasındaki uygun dengeye karar
verme zorluğu
• Genel performans üzerinde odaklanma yetersizliğine sebep olan, çok
fazla ölçümden kaynaklanan aşırı bilgi yüklenme tehlikesi
• Performans ölçümlerinin geçerliliği konusunda uyuşmazlıkların artması
Sadece finansal performans incelendiğinde işletmeler (zaman unsurunun daha
fazla önem arz etmesi nedeniyle özellikle finans sektörü) açısından bazı sorunlar da
ortaya çıkacaktır. Bilindiği gibi finansal performans, hangi ölçüm tekniği kullanılırsa
kullanılsın, gerçeklesen verilerden yola çıkılarak değerlendirilebilir. Bu açıdan
bakıldığında finansal performans ölçümü; bir problem çoktan ortaya çıkıp ve zarara
yol açtığında, zararın ne düzeyde olduğu ve gelecekte alınabilecek önlemler neler
olduğu gibi sorulara yanıt bulunmasına yardımcı olacaktır. Fakat tek basına olası bir
problemin önceden belirlenebilmesi yada çıkar çıkmaz müdahale edilmesinde etki
gösteremeyecektir. Çünkü problemin ortaya çıkısına sebep olan faktörlerin oluşması
ile ortaya çıkan zararın tespit edilip giderilmesi arasındaki zaman dilimi çok uzun
olmasına rağmen problem ve zarar arasındaki zaman çok kısa olabilmektedir. Oysa
finansal olmayan performans daha çok organizasyonun mali yapısından çok beşeri
yapısına ve müşteri ilişkilerine odaklanmıştır. Müşterilerde oluşan beklentilere
yönelik gelişmeler doğrultusunda bir banka, insan kaynağını bilgilendirme ve
yönlendirme imkanına sahiptir. Hatta piyasanın yapısına göre müşteri beklentilerini
bile etkileme gücüne sahiptir. Bazen de teknolojinin gücünden faydalanarak müşteri
konumundaki kişilerin tam olarak beklentisi içinde olmadığı fakat daha sonra
vazgeçemeyeceği ürünler ortaya çıkarabilir. Örneğin kredi kartı hizmeti müşterilerin
beklentilerinden çok finans sektörünün stratejileri ile ortaya çıkmıştır. Müşterilerin
18
önüne sundukları hizmet ile müşteri bu ürünün farkına varmış ve bu ürüne ilişkin
müşteri beklentileri bu aşamadan sonra ortaya çıkmaya başlamıştır. Simdi ise
müşteriler bu üründe seçici olmaya başlamıştır. Bu örnekten yola çıkarsak; söz
konusu ürün pazarındaki olası bir sıkıntı, eğitimi sağlam ve ayrıca müşteriler ile
sürekli ilişki içinde olan insan kaynağı tarafından tespit edilip, çok kısa bir zaman
zarfında giderilebilir. Burada finansal olmayan performansın en temel öğesi olan
beşeri sermayenin güçlendirilmesi ve bu bilgisel gücün sürekli yüksek seviyede
tutulmasının önemi vurgulanmaktadır. Özellikle bilgisayar ve internet kullanımının
artısı ile birlikte kurum içinde bilgi akısı daha hızlı hale gelmiştir. Hatta çoğu
eğitimlerin is basında verilmekte olduğu söylenebilir. Firmalar bu yüzden finansal
olmayan performans ölçümüne gün geçtikçe artan düzeyde ilgi göstermektedir.
Hemen hemen her firma finansal ve finansal olmayan performans
ölçümlerinin her ikisini de kullanmaktadır. Finansal ve finansal olmayan performans
ölçümü, bu ölçümlerden herhangi birinin tercih edilmesi sorunu değildir. Önemli
olan, ölçümdeki amaç ve hedeflere ulaşılırken bu iki ölçümün hangisini, hangi
aşamada, ne şekilde ve ne zaman kullanılacağıdır.
1.6.4. Dar Veya Geniş Anlamda Performans
Performans ölçümünde önemli olan diğer bir unsur da bunun kapsamıdır.
Buradaki kapsam su şekilde ifade edilebilir:
• Bireysel performans
• Departmanlara ait performanslar
• Şube performansı
• Belirli bir bölge temsilciliği, müdürlüğü yada başkanlığının performansı
• Genel müdürlük kapsamında tüm bankanın performansı
Yukarıda dar anlamda nitelendirilen performanstan geniş bir kapsamı içine
alan performansa doğru bir sıralama yapılmıştır. Bu sıralamada çalışan sayısı ve
sorumluluk alanı gibi unsurların da giderek arttığı söylenebilir. Bundan da aslında
her birinin birbirine bağlı ve etkileşim içinde olduğu sonucuna varılabilir. Dar
anlamdaki performanstan geniş anlamda performansa doğru ilerledikçe ölçüm
19
maliyetlerinin azalacağını söylemek mümkündür. Yöneticilerin sadece genel
müdürlük performansını değerlendirmeye alması demek çoğunlukla finansal ve diğer
sayısal (personel sayısı, şube sayısı, şubelere tahsis edilen taşıt ve demirbaşların
sayısı gibi) veriler ışığında bir ölçüm yoluna gitmeleri anlamına gelecektir. Bu
veriler de kayıtlı birer bilgi olacak ve ulaşımı daha kolay olacaktır. Ancak bireysel
performans gibi en dar anlamdaki performansın ölçülmesi için farklı bir sistem ve
buna bağlı olarak ek is gücü gibi faktörlere ihtiyaç ortaya çıkacağından maliyet de o
denli artacaktır.
Fakat bankada asıl stratejik kararlar alınmasında, ihtiyaç ve hedeflerin
belirlenmesinde bireysel performansın esas alındığı yöntem daha verimli olacaktır.
Su da ifade edilmelidir ki; karar verilmesi gereken şey, maddeler halinde sayılan
performans kapsamlarından herhangi birinin tercih edilmesinden ziyade, performans
ölçümünün hangisinden başlanacağı konusudur. Tabi ki bu aşamada belirleyici
unsurun bir işletme olarak bankanın seçtiği yönetim ve pazarlama biçimi olduğu
ifade edilmelidir. Bunun da belirleyicisi, insan kaynağı ve insan kaynağının yardımcı
unsuru sayılan bilgi işlem sistemlerinin kalitesi olacaktır. Eğer bir banka
bünyesindeki çalışanların hemen hemen tümü iyi yetişmiş ise bireysel performanstan
yola çıkılarak değerleme yapılabilir. Ama örneğin bankanın bünyesindeki kaliteli
personel sayısının şube basına ortalaması, şubelerdeki ortalama personel sayısının
çok düşük bir düzeyinde ise banka bireysel performans yerine şube performansını
ölçme yoluna gidebilir.
Performans ölçümü hangi kapsamdan başlıyorsa o kapsamdaki unsurlar
arasında banka içi rekabet yaşanması muhtemeldir. Çünkü ölçülen performanslar
ilgili kapsamdaki çalışanların ve/veya yöneticilerin terfi, ücret, prim, ikramiye gibi
teşviklerini etkileyecektir. Örneğin bireysel olarak ölçümden bireyler arası, şubeler
bazında değerlemeden başlanıyorsa şubeler arası rekabet yüksek olacaktır.
Organizasyon içi rekabet çoğu zaman işletmelerin yararına da olsa bazen
sakıncalarının olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Uygulamada çoğu bankanın ya bireysel yada şubesel bazda performans
ölçümünden yola çıktığı bilinmektedir. Departmanların, bölge temsilciliklerinin ve
20
sadece genel müdürlük bazında bankanın performans değerlemesinden yola çıkmak
pek rastlanılan uygulamalar değildir.
1.7. Performans Değerlemede Kullanılan Temel Kavramlar
Üretim, girdilerin çıktılara dönüştürülme sürecidir. Bu sürecin etkinlik ve
verimliliği, mevcut teknoloji ve teknolojik değişme çerçevesinde, belirli bir girdi
bileşimi ile çıktıların arasındaki ilişkiye bakılarak değerlendirilebilir. Günümüz
bankacılık yönetiminde öne çıkan kavramların basında etkinlik ve verimlilik
gelmektedir. Bu kavramların taşıdıkları öneme rağmen, yönetim sürecinin
değerlendirilmesine yönelik çeşitli problem alanları göz önüne getirildiğinde, çoğu
kez standart bir biçime gelmiş güvenli ve geçerli ölçüm tekniklerinin bulunmayışının
performans ölçümlerinin gerçekleştirilmesini güçleştirdiği görülmektedir. (Çolak,
2002)
Hizmet üreten bir işletme olarak finans sektöründe performansı ölçerken,
üretim süreci içersinde yer alan bazı kavramların açıklanması gerekecektir. Bu
kavramlar, yukarıda belirtilen verimlilik ve etkinliğin yanı sıra karlılık olarak ortaya
çıkmaktadır.
Etkinlik ve üretkenlik (veya verimlilik) kimi zaman birbiri yerine kullanılsa
da taşıdıkları anlam itibarıyla çok farklılardır. Etkinlik, hedeflere ulaşma derecesini
ve istenilen etki ile gerçeklesen etki arasındaki ilişkiyi ifade eder. Etkinlik konuları
üzerinde durulurken çıktılarla, sonuçlar arasında ayrım yapmak çok önemlidir.
Sonuçları ölçmek ve değerlendirmek, girdi ve çıktıları ölçmekten ve
değerlendirmekten daha zordur.(Örücü, 2003) Bu iki kavram birbirinden öyle
farklıdır ki her zaman paralel sonuçlar vermezler. Söyle ki, belirli bir dönemde
yapılan ölçümler sonucunda, verimliliğin artarken etkinliğin azaldığı ve verimliliğin
azalırken etkinliğin arttığı görülebilmektedir. Karlılık ise bu iki kavramdan farklı
olarak tamamen parasal bir gösterge olarak nitelendirilebilir. Bu üç unsura ilaveten
“ekonomiklik” kavramı da kısaca üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu
noktada söz konusu dört kavramı incelemekte yarar vardır.
21
1.7.1. Verimlilik
Verimlilik, mal, hizmet ve diğer sonuçlarla ifade edilen çıktılarla, bunları
üretmekte kullanılan kaynaklar arasındaki ilişkiyi ifade eder. Verimlilik, belli bir
girdi ile maksimum çıktı elde etmek veya belli bir çıktıyı minimum girdi ile elde
etmek anlamına gelir.(Aldemir, 2001)
Verimlilik, en genel anlamda girdinin çıktıya dönüşüm oranı olarak
tanımlanabilir. Bu tanım, “Verimlilik = Çıktı / Girdi “seklinde formülize edilebilir.
Bu kavram bir birimlik girdi ile ne düzeyde çıktı elde edilebildiğini göstermektedir.
Ancak bu gösterge mutlak değil göreli olarak ele alındığında daha anlamlıdır. Çeşitli
hesaplamalar sonucu bulunacak verimlilik oranları ya da katsayıları tek baslarına
anlam ifade etmez. Bu göstergeleri benzer başka katsayılarla karşılaştırmak gerekir.
Bu karşılaştırma; işletmenin çeşitli bölümleri, farklı işletmeler, sektörler ya
da ekonomiler arasında yapılabileceği gibi tek bir ürün, işletme, sektör ya da
ekonomi bazında ve değişik zaman dilimleri arasında yapılabilir.
Verimliliğin artırılabilmesi için önce halihazırdaki verimlilik seviyesini
ölçmek gerektiği açıktır. Ölçüm yapabilmek için sağlıklı verilere gereksinim vardır.
Verilerin sağlığı ise işletmelerin şeffaflığı ve denetim kültürünün
yerleşmesiyle mümkündür. Ancak, ölçme sonucu elde edilen bulguların ya da bilgi
kümesinin değerlendirilmesi ile ileriye yönelik üretim için gerekli girdi karmasının
planlanması ve kontrolü mümkün olabilir ve verimlilik boyutu geliştirilebilir. Bu
nedenle, günümüz işletmelerinde verimlilik değerlendirme süreci ve bilincinin
yerleştirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Finans sektörü, birçok girdi ve çıktılı
ekonomik karar birimleri olup, sermaye getirisini artırmayı amaçlayan ve finansal
hizmet veren aracı kurumlardır. Ancak, bankacılıkta çıktı vektörünü belirlemek çok
kolay bir is değildir.
Banka performans ölçüm çalışmalarının birinde çıktı kabul edilen bir
değişken bir diğerinde girdi olarak ele alınabilmektedir.
Bankacılık sektöründe verimliliğin ölçülmesinde en çok sorun yaratan ve
üzerinde anlaşmazlığa düşülen noktalardan biri, girdilerin ve çıktıların ne olduğudur.
22
Girdilerin ve çıktıların belirsizliği sorunu, bankacılık faaliyetinin niteliği ile
ilgili üç durumdan kaynaklanır.( E. Alpan İnan, 2000)
• Finans sektörü fiziki bir mal üretmez; ürettikleri esas olarak hizmettir ve
bu hizmetin ölçülmesi ve hesaplanması oldukça sorunludur.
• Finans sektörü çok sayıda girdi ve çıktı kullanırlar.
• Finans sektörünün temel fonksiyonunun tanımlanmasında güçlükler
bulunmaktadır.
1.7.2. Etkinlik
Etkinlik, en kısa anlatımıyla, gerçeklesen (ex-post) değerin planlanana
(exante) oranı olarak tanımlanabilir. Bu tanım; “gerçeklesen / planlanan” seklinde bir
formül ile matematiksel olarak ifade edilmiş olur. Burada ölçülecek unsur sadece
faaliyetler değildir. Faaliyetlerde kullanılan tüm girdilerin planlanan şekilde
kullanılıp kullanılmadığı etkinlik analizinin kapsamında yer almaktadır. Örneğin,
belirli bir üründen hedeflenen 100 br.’lik üretimin ne kadarının gerçekleştirildiği ve
bu üretim esnasında kullanılan hammaddenin ne kadarının planlanan düzeyde (yani
fire vermeden veya yapılan planlamada belirlenen kabul edilebilir fire oranını
asmadan) kullanıldığı birer etkinlik sorunudur.
1.7.3. Karlılık
Kar ve karlılık işletmede toplam gelirler ve toplam maliyetler arasında
kurulan bir sonuç ilişkisidir. Basit bir tanıma göre kar, satışlarla maliyetler arasındaki
artı farktır. Bu fark eksi olduğu zaman zarar oluşur. Karlılık ise gelir ve gider
ağırlıklı bir ilişki içinde tanımlandığında, dönemsel karın satışlara bölünmesiyle
bulunan bir oranın ifadesidir. Kar ve karlılık en kolay ölçülebilen performans
boyutudur. Sadece kar artısı karlılık değildir. Kar bir işletmenin temel amacı
olmamakla birlikte işletme çabalarının sonucunu göstermekte ve işletmenin gelecek
garantisi olmaktadır. Kar yatırımcının belirsizlik riskini karşılayan bir ödül olarak
sermaye payının karşılığıdır ve işletmelerin topluma katkı sağlama aracıdır. Kar
yönetimin kontrolü dışındaki, ekonomi, pazar ve rakipler gibi pek çok etmene de
bağlıdır. Bu nedenle yönetim performansının tam göstergesi değildir.
23
Karlılık ölçülürken sadece satışlarla yapılan oranlama doğru olmayacaktır.
Diğer bazı kavramlarla ilişkili olarak yapılan ölçümler de kullanılabilmektedir.
Örneğin sermaye karlılığı, aktif karlılığı, yatırım karlılığı gibi. Bunlar formüllerle
ifade edilecek olursa;
Satışların Karlılığı = Net Kar / Net Satışlar
Özsermaye Karlılığı = Net Kar / Özsermaye
Aktif Karlılığı = Net Kar / Toplam Aktifler
Maliyete Dayalı Karlılık = Dönem Net Karı / Toplam Maliyetler
Yatırım Karlılığı = Yatırımdan Elde Edilen Net Kar / Yatırım Maliyeti
Karlılığa ilişkin sayılan bu göstergelerin yanında aşağıda verilen belli bazı
ölçütlere de rastlanılmaktadır. Bunlar;
Çalışan Basına Kar Oranı = Net Kar / Ortalama Çalışan Sayısı
Hisse Senedi Basına Kazanç Oranı = Net Kar / Hisse Senedi Sayısı olarak
sayılabilir.
Bunların yanında bir de, yönetim ve maliyet muhasebesi teknikleriyle
ulaşılabilecek olan, ürün karlılığından söz edilebilir. Özellikle birden çok ürün
portföyü bulunan işletmelerde uygulanılan ürün karlılığı, üretilen bir mamulün veya
hizmetin işletmenin toplam karına katkısının ölçülmesinde yararlanılır. Buradan elde
edilecek sonuçlara bakılarak; hangi üründen ne kadar kar elde edildiğinin tespit
edilmesi, kara katkısı olmayan hatta toplam kar üzerinde negatif etkileri olan
ürünlerin belirlenmesi, üretiminden vazgeçilecek mal veya hizmetin bulunması gibi
verilere ulaşılabilir.
Finans sektörü açısından ise hangi mevduat ürünü için ne kadar maliyete
katlanıldığı, hangi tür krediden ne düzeyde kar elde edildiği yada edilebileceği gibi
konulara ürün karlılığının ölçülmesi ışık tutacaktır. Böylelikle doğru fiyatlamalar
yapılabilecektir.
24
1.7.4. Ekonomiklik
Ekonomiklik, eldeki kaynaklarla erişilmek istenen performans düzeyine
mümkün olan en az kaynakla erişilmesini amaçlayan ve gelirle gider ya da üretim
değeri (çalışma sonucu) ile maliyet arasındaki ilişkiyi gösteren bir performans
boyutudur (insanların en etken biçimde çalıştırılması, makinelerden en yüksek
ölçüde yararlanılması). Verimlilik artarsa ekonomiklik de artacaktır. Üretimin
performansını gösteren bir göstergedir.(Akal, 2002) Ekonomiklik kavramına ilişkin
matematiksel bir anlatım su şekilde yapılabilir:
Ekonomiklik = Üretimin Parasal Karşılığı / Girdilerin maliyeti
1.8. Performans Değerleme Ve Finans Sektöründeki Önemi
Performans, günlük hayatta oldukça sık kullanılan bir kavramdır. Literatürde,
performansla ilgili pek çok tanım yapılmakla beraber bunların genelde birbirlerine
yakın anlamlar taşıdığı görülmektedir. Bu tanımları, “amaçlı ve planlanmış bir
etkinlik sonucunda elde edilen bilginin nicel yada nitel olarak belirlenmesi”
ifadesinde birleştirmek en genel tanımlama olacaktır.
Bir sistemin performansı, belirli bir zaman sonucundaki çıktısı yada çalışma
sonucudur. Bu sonuç, işletme amacının yada görevinin yerine getirilme derecesi
olarak algılanmalıdır. Bu durumda performans, işletme amaçlarının
gerçekleştirilmesi için gösterilen tüm çabaların değerlendirilmesi olarak da
tanımlanabilir.
Performans, bir isi yapan bireyin, grubun yada teşebbüsün o isle amaçlanan
hedeflere ne kadar ulaşılabilindiğinin nicel ve nitel olarak anlatımıdır. Bu anlamda
bir başka tanımlama da, “görevin önceden belirlenen ölçütlere uygun olarak yerine
getirilme derecesi, diğer bir ifadeyle amacın gerçekleştirilme oranı” olarak
yapılabilir.
İşletmelerin performansının analizinde, yukarıdaki tanımda da belirtildiği
gibi, nitel ve nicel faktörler olmak üzere iki temel inceleme alanı söz konusu
olmaktadır. İşletme ile ilgili nitel faktörler, işletmenin ürettiği mal ve hizmetlerin
özellikleri, müşteri memnuniyeti, personel yapısı ve işletme yönetiminin kalitesi gibi
konuları kapsar. Nicel faktörler ise şirketin finansal durumunu gösteren finansal tablo
25
ve raporlar ile geçmiş yıl finansal tablo ve raporlarıdır. Bu verilerden yola çıkılarak
işletmenin finansal performansı analiz edilir.
Bu durumda performans değerleme; işletmenin önceden belirlenmiş nitel ve
nicel hedeflerine inceleme dönemi sonuçlarına ilişkin veriler itibariyle ne kadar
ulaşılıp ulaşılamadığını gösteren bir süreç olarak tanımlanabilir. Performans
değerlemenin bir süreç olduğu özellikle üzerinde durulması gereken bir kavramdır.
Performans değerleme verilerinden elde edilen çıktılar aynı zamanda gelecek
hakkında tahminlerde bulunmaya da yardımcı olacaktır. Bunun en önemli nedeni
geçmiş dönemlerdeki ve mevcut döneme ait verilerinin incelenmiş olmasıdır.
1.8.1. Finansal Sektör
Finansal sektör, tasarrufların çok farklı kaynaklardan toplanması ve verimli
alanlarda kullanılmasına aracılık eder, böylece hem yatırımlar hem de tasarruf
edenler menfaat sağlar. Kısaca tasarruflar ve yatırımlar arasındaki “aracılık”
hizmetini sunmaktadır. (Mali Piyasalar Çalışma Grubu, 2004)
Türkiye finans sektörünün aktif büyüklüğü açısından %79’unu bankalar,
%3’ünü sigorta şirketleri, %1’ini bireysel emeklilik ve hayat şirketleri, %11’ini
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın varlıkları ve geri kalan %6’sını ise
finansal kiralama, faktoring, tüketici finansmanı, menkul kıymetler ve gayrimenkul
yatırım ortaklıkları şirketleri oluşturmaktadır. (BDDK, 2009)
26
Grafik 1. Finansal Sektörün Aktif Büyüklük Dağılımı
Kaynak: BDDK, Finansal Piyasalar Raporu (Eylül 2009)
Türkiye finans sektörünün %80 oranını bankalar oluşturduğundan bankadaki
performans değerlendirme sisteminde kullanılan performans karnesi (balanced
scorecard) örnekle açıklanacaktır.
27
II. BÖLÜM
PERFORMANS KARNESİ (BALANCED SCORECARD)
Birden fazla performans bileşeninin ölçülmesi ve her bir performans ölçüm
sonucuna belirli bir ağırlık verilerek özet bir şekilde raporlanmasına dayanan
performans karnesi, performans yönetimine bütüncül bir yaklaşım getirmiştir.
Performans karnesi, kurumun misyonunu ve stratejilerini kapsamlı bir performans
ölçütleri setine dönüştürerek stratejik performans ölçümü ve yönetimi için bir
çerçeve oluşturan, ölçme esasına dayalı bir stratejik performans yönetim sistemidir.
(Kaplan ve Norton, 1996) Performans karnesi, finansal performans ölçütlerinin
yanında uzun vadede kurum performansını etkileyecek müşteri memnuniyeti veya
kalite gibi finansal olmayan performans ölçütlerini ön plana çıkarmaktadır.
Performans karnesinde, bu performans ölçütleri birbiri ile ilişkili birden fazla boyut
kullanılarak gruplanmaktadır. Performans karnesi finansal ve finansal olmayan
ölçütleri tek bir rapor içerisinde “dengeli” bir şekilde içermektedir. Bu nedenle,
kurumsal performans ölçülürken performans karnesinin bütün boyutlarındaki
performans ölçütlerine dengeli bir ağırlık verilmektedir. (Horngren, Datar ve Foster,
2003) Performans yönetimi üç seviyede ele alınabilir: Kurumsal (stratejik), iş
süreçleri ve çalışanlar. (Kırım, 2002) Performans karnesinde de, en üst düzey
yöneticilerden, en alt düzeyde çalışan bireylere kadar her düzeydeki bireyler
tarafından kontrol edilebilir ve yönlendirilebilir performans ölçütleri
belirlenmektedir. Bu nedenle, işletmelerde sadece üst düzey yöneticilere ait tek bir
performans karnesi bulunmamakta, birimler ve bireyler için de ayrı ayrı karneler
oluşturulmaktadır. Kurumsal performans karnesi, bireysel süreçlerle ilgili performans
karnelerinden başlayarak, işletmenin en üst düzeyine kadar farklı süreçler ve birimler
için her düzeyde farklı performans karnelerinden oluşmaktadır. Bir çok işletmede
kurumun tamamına ait, birimlere ait, gruplara ait ve bireylere ait olmak üzere farklı
düzeyler için farklı performans karneleri hazırlanmaktadır. Örneğin, General Electric
Lightining Business Group’a ait performans karnesi, kurumsal performans karnesi,
grup performans karnesi, birim performans karnesi, fabrika performans karnesi ve
çalışan performans karnesi olmak üzere farklı düzeylerden oluşmaktadır. İlk olarak
Kaplan ve Norton (1992) tarafından geliştirilen performans karnesinde geleneksel
28
olarak finansal boyut, süreçler boyutu, müşteri boyutu ve öğrenme ve gelişme boyutu
olmak üzere dört performans boyutu bulunmaktadır. Performans karnesi kullanan
işletmelerin çoğunda performans karnesi bu dört boyut değiştirilmeden uygularken;
bazı uygulamalardaki performans karnelerinde işletmenin yapısı veya sunulan
ürünlerin veya hizmetlerin özellikleri nedeniyle farklı sayılarda ve farklı adlarda
performans boyutlarının da kullanıldığı görülmektedir. Performans karnesi yıllar
içinde geliştirilmiş ve boyutlar arasında sebep-sonuç ilişkisi, “strateji haritası” ile
daha açık bir şekilde ortaya konmuştur. Strateji haritasında performans karnesinin
dört boyutunun her biri ile ilgili stratejik amaçlar yer almaktadır. Strateji
haritasındaki performans karnesi boyutlarında tanımlanan amaçlara ulaşılıp
ulaşılmadığını ölçmek için performans ölçütleri belirlenmektedir. Strateji haritası,
çalışanların yaptıkları iş ile kurum stratejileri arasındaki bağlantıyı açık bir şekilde
görmelerini sağlamaktadır. (Kaplan ve Norton, 2004a; Kaplan ve Norton,
2000) Performans karnesi, 1992 yılında ortaya çıkmasına rağmen, çok hızlı bir
şekilde yayılmış ve dünyanın bir çok bölgesinde farklı iş kollarında faaliyet gösteren
bir çok işletme tarafından kabul görmüş ve bir performans yönetim aracı olarak
kullanılmaya başlanmıştır. Son yıllarda, işletmelerin kullandıkları yönetim araç ve
yöntemlerini belirlemeye yönelik olarak uluslararası düzeyde yapılan araştırmalarda
görülmektedir ki, 1990’lı yılların sonundan itibaren performans karnesi kullanımı
artarak yaygınlaşmaktadır. ABD’de 1999 yılı sonunda bankalar, sigorta şirketleri ve
benzeri finans kurumlarının yöneticilerinin cevapladığı bir ankete göre, anketi
cevaplandıran 140 kurumun yüzde 20’sinin performans karnesi kullandığı
belirlenmiştir. Bu araştırma sonuçlarına göre, anketi cevaplandıranların yüzde 11’i
performans karnesi uygulamak için hazırlık çalışmaları yapmakta olduğunu, yüzde
17’si performans karnesi uygulamayı düşündüğünü belirtmiştir. Anketi
cevaplandıranların yüzde 51’i ise, performans karnesi kullanmayı düşünmemektedir.
1998’de yapılan bir araştırmaya göre, İngiltere’deki en büyük 20 bankanın 9’unun
performans karnesi kullandığı belirlenmiştir. “Bain & Company” tarafından yapılan
“yönetim araç ve teknikleri” konulu araştırma anketini 2002 yılında cevaplandıran
dünyanın çeşitli bölgelerinden 708 işletmenin yöneticisinin yüzde 62’si,
işletmelerinde performans karnesi kullandıklarını belirtmiştir. Bain & Company’nin
aynı konulu anketinin 1999 yılı sonuçlarına göre, ABD’de performans karnesinin
29
kullanım oranının yüzde 43,9 olduğu belirlenmiştir. 2004 yılı sonunda İstanbul
Sanayi Odası’nın u8220 “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi işletmesi (İSO 500)”
raporunda üretimden satışlar sıralamasının ilk 500’de yer alan işletmelere yönelik
yaptığımız anketin sonuçlarına göre, Türkiye’deki büyük sanayi işletmelerinin yüzde
18,69’u performans karnesi yöntemini kullanmaktadır. Aynı araştırmaya göre,
performans karnesi kullanmayanların yüzde 25’i, kısa veya orta vadede performans
karnesi kullanmayı planlamaktadır. Bu ankette performans karnesi kullanmayanların,
yüzde 39,71’nin “bu yöntem hakkında bilgi sahibi olmadıklarını” belirtmeleri ise,
performans karnesi konusunda bir eğitim ve bilgilendirme eksikliğinin olduğunu
göstermektedir. (Coşkun, 2006) Türkiye’de performans karnesi uygulamalarının
yaygınlaşmasına rağmen, “balanced scorecard” kavramının Türkçe’ye çok farklı
şekillerde tercüme edildiği görülmektedir. Bu kavrama karşılık olarak, “Başarı
Karnesi”, “Denge Kontrol Paneli”, “Dengeli Değerleme Kartı”, “İşletme Karnesi”,
“Kurumsal Karne”, “Puankartı”, “Strateji Karnesi” veya “Verimlilik ve Başarı
Karnesi” gibi 25 farklı Türkçe ifadeden biri kullanıldığı gibi, “balanced scorecard”
kavramını tercüme etmeden aynen kullananlar da bulunmaktadır. (Coşkun, 2006)
2.1. Performans Karnesinin Bankacılık Sektöründe Uygulanması
Performans karnesi, finans sektöründe, özellikle bankalarda bir performans
yönetim aracı olarak kullanılmaktadır. Örneğin, Metro Bank performans karnesini
gelirleri arttırmak ve verimliliği arttırmak olmak üzere iki temel strateji üzerine
kurmuştur. (Kaplan ve Norton, 1996) Bu stratejiler, performans karnesindeki finansal
boyut, müşteri boyutu, süreçler boyutu ve öğrenme ve gelişme boyutundaki stratejik
amaçların gerçekleşmesi yani performans ölçütleri için belirlenen hedeflere
ulaşılması ile eyleme dönüşmektedir.
Metro Bank’ın Performans Karnesi
Performans Boyutları Stratejik Amaçlar Performans Ölçütleri
Finansal Boyut
• Getiriyi arttırmak
• Gelir karmasını çeşitlendirmek
30
• Maliyetleri azaltmak
• Yatırımların getirisi
• Gelirdeki artış
• Mevduat hizmetlerinin maliyetindeki değişim
• Gelir karması
MüşteriBoyutu
• Ürünler ve hizmetler ile müşteri memnuniyetini arttırmak
• Satış sonrası memnuniyeti arttırmak
• Müşteri biriminin payı
• Müşteri ilişkilerinin derinliği
• Müşteri devamlılığı
• Müşteri memnuniyeti araştırması
Süreçler Boyutu
• Müşterilerimizi anlamak
• Yenilikçi ürünler geliştirmek
• Ürünlerin çapraz satışı
• Müşterileri daha az maliyetli satış kanallarına çekmek
• Faaliyetlerle ilgili sorunları en aza indirmek
• Taleplere iyi cevap vermek
• Yeni ürünlerden elde edilen gelirler
• Ürün gelişim süreci
• Müşterilerle geçen süre
• Çapraz satışların oranı
• Satış kanallarının karmasındaki değişim
31
• Hizmetlerdeki hata oranı
• Müşteri isteklerini yerine getirme süresi
Öğrenme ve Gelişme Boyutu
• Stratejik yetenekleri geliştirmek
• Stratejik bilgileri sağlamak
• Kişisel amaçları uyumlu hale getirmek
• Çalışanların memnuniyeti
• Çalışan başına düşen gelir
• Stratejik işleri tamamlama oranı
• Stratejik bilgilere ulaşma oranı
• Kişisel hedeflerin uyum yüzdesi
(Kaplan ve Norton, 1996)
Stratejileri eyleme dönüştürmek için tasarlanmış olan performans karnesinin
boyutları kurumun vizyonunu ve stratejisini desteklemektedir. Performans karnesinin
her boyutunun içinde, o boyutla ilgili stratejik amaçlar oluşturulmuş ve bu amaçların
gerçekleşip gerçekleşmediğini ölçmek için performans ölçütleri belirlenmiştir. Her
performans ölçütü için hedefler konmuş ve hedef performansa ulaşmak için
yapılması gereken girişimler belirtilmiştir. (Kaplan ve Norton, 1996) Performans
karnesi içinde kullanılan hedef performans verileri, rakiplerle kıyaslanarak
belirlenebilir. Hedefler, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak, rekabet etkinliği
sağlamak ve finansal amaçlara ulaşmak için gerekli performans değerleridir.
(Horngren, Datar ve Foster, 2003) The Commerce Bank’ın performans karnesinde
finansal, müşteri, süreçler ve öğrenme ve gelişme boyutları kullanılmaktadır.
Bankanın performans karnesindeki performans ölçütleri belirlenirken ilk önce
finansal hedefler, müşteriler, süreçler ve varlıklarla ilgili girdiler tanımlanmaktadır.
Sonraki aşamada, finansal hedeflerle müşteriye sunulan değer arasındaki, müşteriye
sunulan değer ile değer oluşturan süreçler arasındaki ve müşteriye sunulan değer ile
32
süreçlerde kullanılan varlıklar arasındaki ilişkiler açıklanmaktadır. Son olarak
performans karnesinin dört boyutu ile ilgili performans ölçütleri belirlenmektedir.
Commerce Bank’ın performans karnesinde performans boyutları içindeki
stratejik amaçlar arasındaki neden-sonuç ilişkileri oklar ile gösterilmiştir. Örneğin,
eğer öğrenme ve gelişme boyutundaki kredi bölümü çalışanlarının ve veznedarların
eğitim düzeyi artarsa, süreçler boyutundaki müşterilere sunulan hizmetlerde iyileşme
olacaktır. Eğer, süreçler boyutundaki müşterilere sunulan hizmetlerde iyileşme
olursa, müşteri boyutundaki müşteri kayıpları azalacaktır. Eğer, müşteri boyutundaki
müşteri kayıpları azalırsa, yine müşteri boyutundaki problem çözme verimliliğinin
artması sonucunu doğuracaktır. Müşteri boyutundaki problem çözme verimliliğinin
artması da, finansal boyuttaki mevduatlardaki ve kredilerdeki yüzdelik artışa neden
olacaktır. Performans karnesi uygulamaya konduğunda, belirli dönemlerde kurumun
gerçek performansı, performans karnesinde belirlenen ölçütlere göre ölçülmekte ve
hedef performanslarla karşılaştırılmaktadır. Her bir performans ölçütünün ölçümü
sonucunda bulunan parasal tutar veya sayısal miktar performans karnesinin
sonuçlarında yer almaktadır.
İngiltere merkezli 15 milyon müşterisi ile büyük bir finans grubu olan Lloyds
TSB Group, performans karnesi uygulamasına 2003 yılında başlamıştır. Performans
karnesi sayesinde Lloyds’un yönetiminin belirlediği stratejik amaçlar, 80,000
çalışanına ulaşması sağlanmıştır. Lloyds’un kullandığı performans karnesi, finans,
bayilik ağındaki (franchise) büyüme, risk, müşteri hizmetleri ve çalışan gelişimi
olmak üzere beş boyuttan oluşmaktadır. ABD’nin Boston eyaletinde faaliyet
gösteren ve bir fon tarafından yönetilen Ourtown Community Bank’ın performans
karnesinde, finansal boyut, müşteri boyutu, süreçler boyutu ve öğrenme ve gelişme
boyutu olmak üzere dört performans boyutu bulunmaktadır. Ourtown Community
Bank’ın performans karnesinde yer alan performans boyutları ve her bir boyut
içindeki stratejik amaçlar aşagıda görülmektedir.
Ourtown Community Bank’ın Performans Karnesi
Performans Boyutları Stratejik Amaçlar
Finansal Boyut
33
• Karlılığı arttırmak
• Gelir olanaklarını arttırmak
Müşteriye sunulan hizmet çeşitliliğini arttırmak
• Maliyetleri azaltmak
Müşteri Boyutu
• Seçkin müşteri hizmetleri sunmak
• Müşterilere çapraz ürün satışları yapmak
• Ticari hesapları geliştirmek
• Ticari müşterilerle iyi ilişkiler kurmak
Süreçler Boyutu
• Müşterilere sunulacak yeni ürünler geliştirmek
• Müşterilere çapraz ürün satışları yapmak
• Müşterileri maliyeti düşük olan ürünlere çekmek
Öğrenme ve Gelişme Boyutu
• Çapraz ürün satışı ile ilgili eğitimler vermek
• Çalışan memnuniyetini arttırmak
• Çalışanların işten ayrılmamalarını sağlamak
• Bilgi teknolojilerini geliştirmek
2000 yılında performans karnesi uygulamasına başlayan Tri-cities
Community Bank, ABD’de iki bölgede 10 şube ile faaliyet gösteren bir bankadır. Bu
bankanın performans karnesinde, finansal boyut, müşteri boyutu, süreçler boyutu ve
öğrenme ve gelişme boyutu olmak üzere dört performans boyutu ve toplam 17
performans ölçütü bulunmaktadır. Avrupa bankacılık piyasasının küçük bir
bankasının yöneticileri, bilgi sistemlerindeki yeniliklerin ve rakip bankaların
piyasaya sunduğu yeni ürünlerin ve hizmetlerin etkisi ile müşterilerini kaybetmeye
başlamaları ve gelirler azalırken maliyetler artması nedeni ile performans karnesi
34
uygulamasına başlamaya karar vermişlerdir. Banka yönetimi, maliyet liderliği ve
dağıtım kanalları ile ilgili belirledikleri stratejik amaçlarını eyleme dönüştürmek için
performans karnesi yöntemini kullanmışlardır. (Kaplan ve Norton 2004)
Hong Kong’da faaliyetlerini yürüten ABC Bankası da performans karnesi
kullanmaktadır. ABC Bankası, Hong Kong piyasasında muhafazakar bir banka
olarak bilinen, yüksek düzeyde nakit kaynağı olan ve karşılıksız alacağı çok az olan
başarılı bir bankadır. ABC Bankası’nın performans karnesinde Kaplan ve Norton’un
önerdiği dört boyut aynen kullanılmaktadır. Performans karnesi, XYZ Bank’da
çalışanlara ödenecek primlerin hesaplanmasında kullanılmak üzere bir performans
ölçüm aracı olarak 1995 yılında kullanılmaya başlamıştır. Bu bankanın performans
ölçümünde, '70 performans karnesinde yer alan finansal boyut, insan boyutu ve
faaliyetler boyutu olmak üzere üç boyutta belirlenen performans ölçütleri
kullanılmıştır. Performans karnesinin insan boyutunda, müşteri hizmetleri,
çalışanlarla ilişkiler ve toplumla ilişkilerle ilgili performans ölçütleri yer alırken;
faaliyetler boyutunda, denetimlerle ve kontrollerle ilgili ölçütler yer almaktadır.
Bankanın performansı, banka düzeyinde, şubeler düzeyinde ve bireyler düzeyinde
her üç ayda bir ölçülmektedir. (Kaplan ve Norton 2004)
Ülkemizde de 2000 yılından itibaren kamu ve özel bankalarda performans
karnesi kullanılmaya başlamışlardır. Bir bankanın kullanmış olduğu performans
karnesi açıklamalı olarak anlatılacaktır.
X bankası her bir performans ölçütü için en düşük olabilecek taban değeri, en
yüksek olabilecek tavan değeri ve bu ölçüt için belirlenen hedef değer belirtilmiştir.
Performans karnesinde her bir boyutun toplam içinde yüzdelik bir ağırlığı vardır ve
bütün boyutların ağırlıklarının toplamı yüzde 100’e eşittir. Ayrıca her bir boyutun
içindeki her bir performans ölçütünün de bir ağırlığı vardır ve her boyut içindeki
performans ölçütlerinin ağırlıklarının toplamı da yüzde 100’e eşittir. Her bir
performans ölçütü, belirlenen hedefe ulaşma oranına göre bir skorla
derecelendirilmektedir. Daha sonra, performans ölçütlerinin sonuçları, o performans
ölçütü için belirlenen yüzdelik ağırlık ile çarpılmaktadır. Bütün performans ölçütleri
için elde edilen bu çarpım sonuçları toplanarak önce her bir boyutun performansı,
daha sonra da kurumun toplam performansı hesaplanmaktadır.
35
X bankası performans karnesini kalemlerin çok olması nedeniyle finansal
(Şekil-1) ve finansal olmayan kalemler (Şekil-2) olmak üzere iki cetvel halinde
dağıtmıştır.
Tablo 2. X Bankası Finansal Kalemler Karnesi
36
Tablo 3. X Bankası Finansal Olmayan Kalemler Karnesi
2.2. Performans Karnesi Uygulamasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Bir yöntem ne kadar iyi olursa olsun, eğer uygulaması iyi yapılmıyorsa
başarılı olması ve kurum için fayda sağlaması zordur. Bu nedenle, performans
karnesinin başarı ile uygulanabilmesi ve performans karnesi uygulamasından
beklenen sonuçların alınabilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır.
Performans karnesi uygulamasının başarılı olabilmesi için bir “değişim” programı
olarak uygulanması gerekmektedir. Sadece ölçüm sistemi olarak uygulamaya konan
performans karnesi programları genellikle başarısız olmaktadır. (Kaplan ve Norton,
1996) Performans karnesinin bir performans yönetim sistemi olduğu
unutulmamalıdır. Yani, performansın sadece raporlanması yeterli değildir, her
performans ölçütünün bir hedefi olmalı ve her performans ölçütünden sorumlu
Adet Adet
TL
37
bireyler belirlenerek performanstaki gelişim izlenmelidir. Performans karnesi
uygulaması için seçilen bilgisayar yazılımının da performans yönetimine uygun
olması gerekmektedir. (Kaplan ve Norton 2004) Performans karnesi uygulaması
sırasında, kurum içindeki değişik düzeylerdeki performans karnelerinin birbiri ile
bağlantısının kurulduğu bir altyapı oluşturulmalıdır. Farklı birimlerin ve süreçlerin
performans karnelerinin birbirleri ile ilişkileri tanımlanmalı ve sonuç olarak ortak bir
kurumsal performans raporu oluşturulmalıdır. İşletmenin mevcut finansal
ölçütlerinin yanına bazı finansal olmayan ölçütleri eklemek bir performans
karnesinin oluşturulması için yeterli değildir. Her kurumun ve her biriminin kendine
özgü stratejik hedefleri vardır ve performans ölçüt seti bu stratejik hedeflerle ilişkili
şekilde oluşturulmalıdır. (Kaplan ve Norton, 2004) Performans karnesi ile
performans ölçümü yapılırken, stratejiden, değerlerden ve misyondan sapmadan,
doğru şeyleri ölçmek gerekmektedir. Ölçütler, ulaşılmak istenen stratejik hedeflerle
ilgili sonuçlar vermelidir. Performans karnesinde kullanılan performans ölçütlerinin
stratejik önceliklerle uyumlu olması, karar vermede geçerli olması, oluşturulmasının
ve kullanımının kolay olması, anlaşılır olması ve kurumdaki gelişmeleri destekleyici
olması gerekmektedir. (Lawton, 2002) Performans karnesi uygulamasının
sonuçlarının çalışanlara yansıtılması gerekmektedir. Çalışanların ödüllendirilmesinde
bireysel hedeflerin belirlenmesi, dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur.
Performans karnesi hazırlanırken ve uygulanırken yöneticiler ve çalışanlar arasında
iyi bir diyalog olması çok önemlidir. Yöneticiler ve çalışanlar, strateji haritası
oluşturulurken, bağlantılar kurulurken, performans hedefleri belirlenirken, sonuçlar
analiz edilirken ve sonuç çıktıları faaliyete dönüştürülürken, sürekli iletişim içinde
olmalıdır. Performans karnesi tasarlanırken, stratejinin görsel hale getirilmesine ve
çalışanlar tarafından kolayca anlaşılabilmesine dikkat edilmelidir. Bu da strateji
haritaları yardımı ile olabilmektedir. Strateji haritaları, stratejilerin sadece tepe
yöneticileri tarafından değil, organizasyonun her yerindeki çalışanlar tarafından da
bilinmesine ve desteklenmesine ve dolayısıyla stratejilerin eyleme dönüştürülmesine
yardım etmektedir. Eğer performans karnesinin bu işlevi öne çıkarılmazsa ve
stratejiler çalışanlar tarafından anlaşılmazsa, bazı çalışanlar performans karnesini
sadece mevcut performansı ölçmenin yeni bir yolu olarak görebilmekte ve
performans karnesinden beklenen sonuçların alınması zor olabilmektedir. Hatta bazı
38
çalışanların, performans karnesini sadece raporlama yüklerini artıracak anlamsız bir
araç olarak görme tehlikesi vardır. (Kaplan ve Norton 2004)
Performans karnesi uygulaması, bilgi teknolojileri desteği ile yapılmalıdır.
Microsoft Excel ve Powerpoint yardımı ile tablolar hazırlanıp sunumlar
yapılabileceği gibi, hazır bir bilgisayar yazılımı da kullanılabilir. Performans karnesi
uygulamasında kullanılacak bilgisayar programının, strateji haritaları oluşturmaya,
değişik düzeylerdeki karneleri birbirine bağlanmasına, hedef belirlemeye ve hedefleri
sürekli izlemeye olanak sağlayacak bir yapıda olması gerekmektedir. Performans
karnesi uygulamasının başarılı olmasında kurumun bilgi işlem sisteminin ve
çalışanlarının önemli bir payı vardır. Ancak bu durum bazen performans karnesi
sisteminin, bilgi işlem çalışanları tarafından yönlendirilmesine neden olmaktadır. Bu
nedenle, performans karnesinin hazırlanması, bilgi sistem çalışanlarına
bırakılmamalıdır. Performans karnesi, yönetimin sürekli gözetimi altında, farklı
alanlarda çalışan kişilerden oluşan karma bir ekip tarafından oluşturulmalıdır.
(Lawton, 2002)
39
SONUÇ
Performans ölçümü sonuçları, banka ortakları, yöneticiler, yatırımcılar ve
kredi verenler gibi kurum içinden ve dışından birçok pay sahibinin kurum ile ilgili
verdiği kararları etkilemektedir. Kurumsal performans ölçümünün tam olarak
yapılabilmesi için, finansal ve finansal olmayan unsurlara ait performansların dengeli
bir şekilde ölçülmesi gerekmektedir. Performans karnesi, kurumun misyonunu ve
stratejilerini kapsamlı bir performans ölçütleri setine dönüştürerek, finansal
performans ölçütleri ile birlikte finansal olmayan performans ölçütlerini dengeli bir
şekilde kullanmakta ve işletmenin maddi varlıkları ile birlikte maddi olmayan
varlıklarının değerini de dikkate almaktadır. Performans yönetim sisteminin stratejik
hedefler üzerine kurulmasını sağlayan performans karnesi, performans yönetimine
kapsamlı bir yaklaşım getirmiştir.
Performans karnesi, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’deki bankalar ve
finans sektöründeki diğer kurumlar için performans ölçüm ve yönetim sistemleri
uygulamalarına yeni bir yaklaşım sunmaktadır. Bu çalışmada performans karnesi
kavramı açıklanmış ve bankalardaki uygulama örnekleri incelenmiştir. Bu yöntemi
başarı ile uygulayan kurumlara bakıldığında, performans yönetiminde performans
karnesi yaklaşımına yer verilmesinin, Türkiye’deki bankaların performans ölçüm ve
yönetim sistemlerinde iyileşmeler sağlayacağı görülmektedir.
40
KAYNAKÇA
İlhami Fındıkçı 2009, İnsan Kaynakları Yönetimi, Alfa Yayınları, 3.Baskı,
İstanbul, 1999, s.297
B.Bruke 1997, B.Bruke Trahant, R.Koonce, “12 Principles of Organizational
Transformating”, Management Review, vol.86, No:8, September, 1997
Dursun Bingöl 1998, Dursun Bingöl, İnsan Kaynakları Yönetimi, Beta Yayınları,
4.bası, İstanbul, 1998, s.228
M.J.Palmer 1993, Margaret J.Palmer, Performans Değerlendirmeleri, Rota
Yayınları,1.Baskı, İstanbul,1993, s.9-10
Denetim İlke Ve Esasları 2004,Vergi Denetimi, Bağımsız Denetim, İç Denetim,
Mali Tablolar Denetimi, Maliye Hesap Uzmanları Derneği, (2004)
Güncelleştirilmiş 2. Baskı, s. 579
Ali Coşkun 2006, “Bankaların Stratejik Performans Yönetiminde Performans
Karnesi Kullanımı”,Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006, s. 28
Erdal Kenger 2001, (Baş denetçi), Denetçi Yardımcıları Eğitim Notu, Şubat 2001,
Erişim: 22.12.2006,http://www.ydk.gov.tr/eğitim_notları/denetim.htm s. 37
Zühal Akal 2003, Performans Kavramları ve Performans Yönetimi, Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu, Seminer Notları, Ankara, Ocak 2003, s. 13
Pelin Çelik 2004, “Bankaların Risk Derecelendirmesi”, TCMB. Bankacılık ve
Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Ankara,
Kasım 2004, s. 115
Akal 2002, İşletmelerde Performans Ölçüm ve Denetimi: Çok Yönlü
Performans Göstergeleri, Ankara, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları.
Mali Piyasalar Çalışma Grubu, 2004, Türk Mali Sektörü Raporu, İzmir İktisat
Kongresi
BDDK 2009, Finansal Piyasalar Raporu, Eylül 2009
41
Coşkun 2006, “Stratejik Performans Yönetiminde Performans Karnesi
Kullanımı: Türkiye’deki Sanayi İşletmeleri Üzerine Bir
Araştırma”, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, Sayı:1
Coşkun 2005, İşletmelerde Performans Yönetimi: Bir Yönetim Muhasebesi
Aracı Olarak Performans Karnesi, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Muhasebe Bilim Dalı,
Yayınlanmamış Doktora Tezi.
Lawton 2002, “Balance your balanced scorecard”, Quality Progress, Sayı: 3, s.66-
71. Bankacılar Dergisi 39
Çolak 2002, Ö. Faruk Çolak ve Şenol Altan, “Toplam Etkinlik Ölçümü:
Türkiye’deki Özel ve Kamu Bankaları için Bir Uygulama”, İsletme ve
Finans Dergisi, Sayı: 196, Temmuz 2002, s. 45
Örücü 2003, E. ve KÖSEOĞLU, M. A. İşletmelerde İşgören Performansını
Değerlendirme, Gazi Kitapevi, Ankara, 2003, s.56
Aldemir, 2001, C.,vd., İnsan Kaynakları Yönetimi, Barış Yayınları, İzmir, 2001, s.
285
E. Alpan İnan 2000, “Banka Etkinliğinin Ölçülmesi ve Düşük Enflasyon
Sürecinde Bankacılıkta Etkinlik”, Bankacılar Dergisi, Sayı 34, 2000, s. 86-
87
Kaplan ve Norton 1996,KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (1996 a), Translating
Strategy into Action: The Balanced Scorecard, Boston, Harvard Business
School Press.
Horngren, Datar ve Foster, 2003, HORNGREN, C. T., DATAR, S. M. ve FOSTER,
G. (2003), Cost Accounting: A Managerial Emphasis, New Jersey,
Prentice Hall International.
Kaplan ve Norton 2004,KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (2004 a), “How
Strategy Maps Frame an Organization's Objectives”, Financial
Executive, Sayı: 2, s.40-45.