fidic kurallarinin karŞilaŞtirmali hukuktakİ yerİ

275
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK (KARŞILAŞTIRMALI HUKUK) ANA BİLİM DALI FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ DOKTORA TEZİ Nazlı TÖRE ANKARA-2010

Upload: others

Post on 08-Jan-2022

19 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK (KARŞILAŞTIRMALI HUKUK)

ANA BİLİM DALI

FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ

YERİ

DOKTORA TEZİ

Nazlı TÖRE

ANKARA-2010

Page 2: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK (KARŞILAŞTIRMALI HUKUK)

ANA BİLİM DALI

FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ

YERİ

DOKTORA TEZİ

Nazlı TÖRE

TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Arzu OĞUZ

ANKARA-2010

Page 3: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

I

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ...........................................................................................................I

KISALTMALAR CETVELİ ........................................................................ X

GİRİŞ .......................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM

§ FIDIC KURALLARININ TARİHİ GELİŞİMİ, KARŞILAŞTIRMALI

HUKUKUN BU KURALLARIN OLUŞUMUNDAKİ ETKİLERİ İLE FIDIC

KURALLARININ ESAS ALINDIĞI SÖZLEŞMELERE UYGULANACAK

HUKUKUN TAYİNİ MESELESİ ........................................... .......................4

I. FIDIC Örgütü ........................................................................................... 4

II. FIDIC’ in Yayın Grupları ve Dokümanları ................................................ 5

1. FIDIC’ in Yayınları ....................................................................... 5

2. FIDIC’ in Mevcut Dokümanları ...................................................... 6

3. FIDIC’ in 1999 Yılında Revize Edilen Dokümanları .......................... 6

A. Genel Olarak.......................................................................... 6

B. Kırmızı Kitap (Red Book) ....................................................... 7

C. Sarı Kitap (Yellow Book) ....................................................... 8

D. Gümüş Kitap (Silver Book) .................................................. 10

E. Yeşil Kitap (Green Book) ..................................................... 13

F. FIDIC’ in Yeni Dokümanlara İlişkin Tavsiyesi ....................... 14

III. FIDIC Kitaplarının Tarihi Gelişimi........................................................ 15

1. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) Geçmişi ............................................. 15

2. Birleşik Krallığı Dışına Yönelik ACE Sözleşme Örneği .................... 17

3. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) İlk Baskısı ......................................... 22

4. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) İkinci ve Üçüncü Baskısı..................... 21

5. İnşaat Sözleşmeleri Hakkında Notlar.............................................. 24

6. Diğer Değişiklikler ........................................................................ 24

Page 4: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

II

7. Kırmızı Kitap’ ın (Red Book) Dördüncü Baskısı ............................. 25

8. Kırmızı Kitap’ ın (Red Book) 1996 Eki ........................................... 27

9. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) 1999 Yılında Yapılan Yeni Baskısı ...... 28 10. Kırmızı Kitap’ın Çok Taraflı Kalkınma Bankaları Tarafından

Yapılan 2005 Yılı Baskısı (Red Book MBD Harmonised

Edition,2005) ............................................................................. 30

A. Genel Olarak........................................................................ 30

B. Kırmızı Kitap’ın 2005 Yılı Baskısında Yapılan Değişiklikler.... 31

IV. Kırmızı Kitap’ın Oluşumunda Karşılaştırmalı Hukukun Etkisi................ 35

1. Genel Olarak ................................................................................ 35

2. Hukuk Sistemlerinin Çeşitliliği....................................................... 35

A. Kıta Avrupası Hukuk Sistemleri .......................................... 36

a. Almanya.......................................................................... 36

b. İsviçre ............................................................................. 38

c. Türkiye............................................................................ 40

d. Fransa............................................................................. 40

e. Hollanda.......................................................................... 41

B. Common Law Sistemi ........................................................... 42

a. İngiltere........................................................................... 42

b. Amerika Birleşik Devletleri .............................................. 43

C. İskandinav Hukuk Sistemi .................................................... 44

a. İsveç................................................................................ 44

D. BRIC Ülkelerinin Hukuk Sistemleri....................................... 45

a. Brezilya ........................................................................... 45

b. Rusya.............................................................................. 46

c. Hindistan......................................................................... 46

d. Çin.................................................................................. 47

E. Uzak Doğu Ülkelerinin Hukuk Sistemleri ............................... 49

Page 5: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

III

a. Japonya........................................................................... 49

F. Arap-İslam Ülkelerinin Hukuk Sistemleri.............................. 50

a. Irak................................................................................. 50

b. Mısır ............................................................................... 50

c. Suudi Arabistan ............................................................... 51

d. Malezya........................................................................... 51 3. Karşılaştırmalı Hukuk Metodu’nun Standart İnşaat Sözleşmeleri

Yaratılmasına Etkisi .................................................................... 52

4. İnşaat Sözleşmelerinde Uygulanacak Hukuk................................... 54

A. Genel Olarak........................................................................ 54

B. Tarafların Hukuk Seçimi Yapmış Olması İhtimâli ................. 55

C. Tarafların Hukuk Seçimi Yapmamış Olması İhtimâli ............ 57

5. Kırmızı Kitap’ın Hukuki Niteliği.................................................... 59

A. Genel Olarak........................................................................ 59

B. Lex Mercatoria Kavramı....................................................... 59

C. Kırmızı Kitap’ın Lex Mercatoria Olarak Değerlendirilmesi ... 61

D. Kırmızı Kitap’ın Lex Mercatoria Olarak Uygulanması ........... 65

İKİNCİ BÖLÜM

§ FIDIC KURALLARI................................................................................ 68

I. Kırmızı Kitap’ta Yer Alan Maddi Hükümler............................................. 68

1. Genel Olarak................................................................................. 68

2. Mühendis Kavramı........................................................................ 69

A. Mühendis Tanımı.................................................................. 69

B. Mühendisin Seçimi ............................................................... 70

C. Doğru Mühendis’te Bulunması Gereken Özellikler ................. 72

D. Mühendisin Rolü .................................................................. 75

a. Proje Tasarımcısı Olarak Mühendis.................................... 78

Page 6: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

IV

b. İş Sahibinin Vekili Olarak Mühendis .................................. 83

aa. Genel Olarak............................................................... 83

bb. Mühendisin Yetki ve Sorumluluğu ............................... 84

c. Kontrolör Olarak Mühendis ............................................... 85

d. Onay Makamı Olarak Mühendis ........................................ 87

e. Arabulucu Olarak Mühendis .............................................. 89

E. Mühendisin Faaliyetleri ........................................................... 96 a. Projenin Yapımına Başlanmadan Önceki Aşamada

Mühendisin Faaliyetleri .......................................................... 97

aa. Ön Etütlerin Yapılması Faaliyeti.................................. 97

bb. Projenin Tarifinin Yapılması Faaliyeti ........................ 98

cc. İhaleye Yönelik Faaliyetler........................................... 98

aaa. İhaleden Önceki Dönemdeki Faaliyetler................ 98

bbb. İhale Sırasındaki Faaliyetler ................................ 99 b. Projenin Yapımına Başlandıktan Sonraki Aşamada Mühendisin Faaliyetleri ........................................................ 100

c. Projenin Yapımı Bittikten Sonra Mühendis Faaliyetleri ...... 102

3. İş Sahibinin Borçları ................................................................... 102

A. İş Sahibi ............................................................................... 102

B. İş Sahibinin Borçları ............................................................. 105 a. Sözleşmeye Uygulanacak Hukuka Göre İş Sahibinin

Borçları............................................................................ 105

aa. Ücret Ödeme Borcu ................................................... 105

bb. Diğer Borçları ........................................................... 106

b. Kırmızı Kitap’a Göre İş Sahibinin Borçları ....................... 108

aa. Genel Olarak............................................................. 108

bb. Projenin Münferit Unsurlarını Belirleme Borcu .......... 110

cc. Mühendisi Görevlendirme Borcu ................................ 111

Page 7: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

V

dd. İnşaat Alanının Zilyetliğini Devir Borcu...................... 113

ee. Gerektiği Takdirde Talimat Verme Borcu ................... 116 ff. İşlerin İlerlemesini Yavaşlatacak veya Durduracak Her

Türlü Hareketten Kaçınma Borcu............................... 119 gg. Malzeme Sağlama ve Sözleşmede Belirtilen Diğer İşleri

Yapma Borcu ............................................................ 122 hh. Gerektiği Takdirde Alt Müteahhitleri ve Tedarikçileri

Görevlendirme Borcu................................................. 123 ii. Müteahhide Bütün İşleri Tamamlaması İçin İzin Verme

Borcu........................................................................ 125

jj. Zamanında Ücret Ödeme Borcu................................... 126

4. Müteahhidin Borçları .................................................................. 127

A. Müteahhit............................................................................. 127

a. Müteahhit Tanımı............................................................. 127

b. Müteahhitlik Türleri ........................................................ 128

aa. Konsorsiyum ............................................................. 128

bb. Joint Venture (Ortak Girişim) ................................... 129

cc. Avrupa Ekonomik Menfaat Gruplaşması..................... 131

c. Alt Müteahhitlik ............................................................... 133

aa. Alt Müteahhit Tanımı ................................................ 133

bb. Alt Müteahhitlik Türleri ............................................ 136

aaa. Onaylanmış (Kabul Edilmiş) Alt Müteahhit.......... 136

bbb. Atanmış (Görevlendirilmiş) Alt Müteahhit ........... 139

B. Müteahhidin Borçları ............................................................ 141 a. Sözleşmeye Uygulanacak Hukuka Göre Müteahhidin

Borçları ......................................................................... 141

aa. Bir İnşa Eseri Meydana Getirme Borcu....................... 141

bb. Sadâkat ve Özen Borcu.............................................. 145

Page 8: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

VI

aaa. Sadâkat Borcu ................................................. 145

bbb. Özen Borcu ..................................................... 147

cc. İnşaat Malzemesini Sağlama Borcu ............................. 148

aaa. Genel Olarak ................................................... 148 bbb.İnşaat Malzemesinin Müteahhit Tarafından

Sağlanması...................................................... 149 ccc.İnşaat Malzemesinin İş Sahibi Tarafından

Sağlanması...................................................... 152 dd. İnşa Eserinin Meydana Getirilmesi İçin Gerekli Araç ve

Gereci Sağlama Borcu .............................................. 153

ee. Zamanında İşe Başlama ve İşi Yürütme Borcu............. 154

aaa. Teslim Süresi Belli Olmayan İşlerde .................. 154

bbb. Teslim Süresi Belli Olan İşlerde ........................ 155

ff. Eseri Teslim Borcu...................................................... 155

aaa. Genel Olarak ................................................... 155

bbb. Teslim Borcunun İfa Zamanı ............................ 156

ccc. Teslim Borcunun İfa Yeri .................................. 157

ddd. Eseri Teslim Alma ve Kabul Borçları ................ 157

gg. Eserin Ayıpsız ve Eksiksiz Olmasını Sağlama Borcu..... 159

aaa. Genel Olarak ................................................... 159

bbb. Eserin Ayıplı Olması ....................................... 161

ccc. Eserin Eksik Olması.......................................... 163

b. Kırmızı Kitap’a Göre Müteahhidin Borçları ...................... 165

aa. Genel Olarak............................................................. 165

bb. İhale Aşamasında Borçları ........................................ 166

cc. İnşaat Aşamasında Borçları ........................................ 168

aaa. Genel Olarak ................................................... 168

Page 9: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

VII

bbb. İşe Başlamadan Önce Belgelendirme

(Dokümantasyon) Borcu .................................. 169

ccc. İşi Özenle Yapma ve Zamanında Teslim Borcu ... 170 ddd. Uygun Malzeme, Demirbaş ve İşçilik Kullanma

Borcu.............................................................. 171

eee. Teminat, Sigorta ve Tazminat Borçları............... 173

fff. Bilgi, Belge Sağlama ve Uyarma Borcu ................ 175

ggg. İdarî Borçlar.................................................... 177 dd. İşlerin Tamamlanmasından Sonraki Aşamada

Borçları.................................................................... 178

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

§ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKUN GETİRDİĞİ BAZI HUKUKİ

KAVRAMLARIN FIDIC KURALLARINDAKİ YERİ ............................... 180

I. Force Majeure ....................................................................................... 180

1. Force Majeure Kavramı .............................................................. 180

A. Force Majeure’ ün Tanımı ve Unsurları ................................. 180

a. Force Majeure’ ün Tanımı ................................................ 180

b. Force Majeure’ ün Unsurları............................................. 182

aa. Beklenmedik Bir Olayın Gerçekleşmesi ....................... 183

bb. Beklenmedik Olayın Gerçekleşmesinin Borçlunun Kusuru

veya İhmâlinden Kaynaklanmaması ........................... 186

cc. Beklenmedik Olayın Gerçekleşmesi Neticesinde Borçlunun

Ediminin İfasının İmkânsızlaşması.............................. 187

dd. Borçlunun Durumu Derhâl Karşı Tarafa (Alacaklı)

Bildirmesi.................................................................. 189

ee. Borçlunun Borcundan Kurtulması .............................. 190

B. Force Majeure’ ün Hüküm ve Sonuçları ................................ 191

Page 10: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

VIII

2. Kırmızı Kitap’ın Yeni Baskısında Yer Alan Force Majeure

Hükmünün Eski Baskıdaki İlgili Hükümle Karşılaştırılması ........ 194

II. Talepler ............................................................................................... 197

1.Talep Kavramı ............................................................................ 197

A. Talep’in Tanımı ve Çeşitleri................................................... 197

a. Talep Tanımı.................................................................... 197

b.Talep Çeşitleri................................................................... 198

aa. Sözleşmeden Doğan Talepler ...................................... 198

aaa. Doğrudan Sözleşmeden Doğan Talepler ............. 198

bbb. Sözleşme ile İlgili Talepler ................................ 200

bb. Haksız Fiilden Doğan Talepler ................................... 201

cc. Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Talepler .................... 202

dd. İkramiye Talepleri..................................................... 203

B. Talep’in Hüküm ve Sonuçları................................................. 203

a. İş Sahibinin Talepleri........................................................ 203

aa. Genel Olarak............................................................. 203

bb. Kırmızı Kitap’a Göre İş Sahibinin Talepleri................ 204

cc. İş Sahibinin Taleplerini İleri Sürme Usulü ................... 206

b. Müteahhidin Talepleri ...................................................... 207

aa. Genel Olarak............................................................. 207

bb. Kırmızı Kitap’a Göre Müteahhidin Talepleri .............. 210

cc. Müteahhidin Taleplerini İleri Sürme Usulü.................. 213

2. Kırmızı Kitap’ın Yeni Baskısında Yer Alan Taleplere İlişkin

Hükümlerin Eski Baskıdaki İlgili Hükümlerle Karşılaştırılması...... 217

A. Genel Olarak ........................................................................ 217

B. Kırmızı Kitap’ın Eski Baskısında Yer Alan Hükümler............. 218

C. Kırmızı Kitap’ın Yeni Baskısında Yapılan Eklemeler .............. 221

III. İhtilâflar ve İhtilâfların Giderilmesi ..................................................... 223

Page 11: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

IX

1. İhtilâf Kavramı ........................................................................... 223

A. İhtilâf’ın Tanımı ................................................................... 223

2. İhtilâfların Giderilmesi................................................................ 226

A. Genel Olarak ........................................................................ 226

B. Kırmızı Kitap’a Göre İhtilâfların Giderilmesi Usulü................ 227

aa. Taraflar Arasında Bir İhtilâfın Varlığı ........................ 227

bb. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na Müracaat ................. 228

cc. Arabuluculuk Yöntemi ............................................... 228

dd. Tahkim..................................................................... 228 C. Karşılaştırmalı Hukukta İhtilâfların Giderilmesi Usulleri ve

Bunların Kırmızı Kitap’taki Usulle Karşılaştırılması.............. 232

a. Karşılaştırmalı Hukukta İhtilâfların Giderilmesi Usulleri ... 232

aa. Arabuluculuk Yöntemi............................................... 232

bb. Tahkim..................................................................... 237 b. Karşılaştırmalı Hukukta İhtilâfların Giderilmesi Usullerinin

Kırmızı Kitap’taki Usulle Karşılaştırılması ......................... 242 3. Kırmızı Kitap’ın Yeni Baskısında Yer Alan İhtilâfların Giderilmesi

Hükümlerinin Yeni Baskıdaki İlgili Hükümlerle Karşılaştırılması... 243

A. Genel Olarak ........................................................................ 243

B. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun Hukukî Niteliği .................. 244

SONUÇ.................................................................................................... 247

KAYNAKÇA............................................................................................ 250

ÖZET ...................................................................................................... 260

ABSTRACT ............................................................................................. 261

Page 12: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

X

KISALTMALAR CETVELİ

ABD : Amerika Birleşik Devletleri.

ACE : Association of Consulting Engineers.

AIA : American Institute of Architects.

Ann. : Annual.

Arb. : Arbitration.

AR-GE : Araştırma Geliştirme.

Ariz. : Arizona.

AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi.

BGB : Bürgerliches Gesetzbuch.

bkz. : bakınız.

BRIC : Brazil-Russia-India-China.

Bus. : Business.

c. : cilt.

CICA : Confederation of International Contractors’ Association.

Co. : Company.

Comp. : Comparative.

CONS : Conditions of Contract for Construction.

Constr. : Construction.

Corp. : Corporation.

çev. : çeviren.

DAB : Dispute Adjudication Board.

dn. : dipnot.

E. : Esas.

ed. : editor.

EJCDC : Engineers Joint Contract Documents Committee.

ENR : Engineering News Record.

FIDIC : Fédération International des Ingénieurs-Conseils.

Fin. : Financial.

FMK : Fransız Medeni Kanunu.

HD : Hukuk Dairesi.

İBK : İsviçre Borçlar Kanunu.

Page 13: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

XI

ICC : International Chamber of Commerce.

ICE : Institude of Civil Engineers.

ICLR : International Construction Law Review.

İMK : İsviçre Medeni Kanunu.

INTES : Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası.

Int’l : International.

J. : Journal.

JCT : Joint Contracts Tribunal.

JDC : Journal de Construction.

K. : Karar.

L. : Law.

LA : Los Angeles.

Ltd. : limited.

MBD : Multilateral Development Banks.

Mgmt : Management.

no : numara.

ONRI : Hollanda Müşavir-Mühendisler Birliği.

Pol’y : Policy.

Q : Quarterly.

Rev. : Review.

RIBA : Royal Institude of British Architects.

RIAI : Royal Institude of the Architects of Ireland.

s. : sayfa.

S. : sayı.

SIA : Société Suisse des Ingénieurs et des Architectes.

SAL : Singapore Academy of Law.

TBK : Türk Borçlar Kanunu.

TMK : Türk Medeni Kanunu.

TMMMB : Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği.

TSE : Türk Standartları Enstitüsü.

Tul. : Tulsa.

U : University.

Page 14: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

XII

UAE : United Arab Emirates.

UAV : Uniforme Administratieve Voorwaarden.

UK : United Kingdom.

UNCITRAL : United Nations Commission on International Trade Law.

UNIDROIT : Principles of International Commercial Contracts.

USA : United States of America.

v. : versus.

vd. : vedevamı.

VOB : Vertragsordnung für Bauleistungen.

Wis : Wisconsin.

YHD : Yargıtay Hukuk Dergisi.

YKD : Yargıtay Kararları Dergisi.

yy. : yüzyıl.

Page 15: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

1

GİRİŞ

İnşaat sektörü, ülke ekonomilerinin kalkınmasında hiç kuşkusuz en temel

unsurdur. İnşaat üretim süreci, insanoğlunun varolmasıyla başlamış, ihtiyaçlarınının

çeşitlenmesiyle gelişme götermiştir. Nitekim, inşaat üretim sürecinde ilk başta sadece

iş sahibi ile müteahhit yer alırken ve bu süreç daha ziyade yerel bir nitelik taşırken;

günümüzde bu durum gelişen teknolojinin ve küresel rekabetin de etkisiyle bir hayli

değişmiştir. Bir kere, artık inşaat üretim sürecine iş sahibi ve müteahhidin dışında

başka bazı aktörler de müdahil olmuştur. Bu aktörlerin başında da, müşavir-

mühendis gelmektedir. Müşavir-mühendisi, çok kabaca, düşünceyi uygulamaya

geçiren kişi olarak tanımlamak mümkündür. Bir inşaat üretim sürecinde müşavir-

mühendisin faaliyeti, daha projenin düşünce aşamasında başlamakta ve söz konusu

projenin işletilir hâle getirilmesine kadar geçen sürede bütün organizasyonun

gerçekleştirilmesini kapsamaktadır. Bu organizasyonda zaman, maliyet ve kalite

unsurlarının ön plânda tutulması ise son derece önemlidir. Ancak, bunun için, bütün

denetimlerin bağımsız ve tarafsız bir gözle yapılması ve kararların ona göre alınması

gerekmektedir. Diğer bir deyişle, müşavir-mühendisin inşaat üretim sürecinde

bağımsız ve tarafsız bir şekilde hareket etmesi zorunlu olmaktadır.

İkinci olarak, inşaat üretim süreci giderek uluslararası bir nitelik kazanmıştır.

Bu durum, özellikle uluslararası inşaat sözleşmelerinin yaygınlaşmasına sebep

olmuştur. Gerçekten, günümüzde inşaat sözleşmeleri birden fazla hukuk sistemiyle

bağlantılı hâle gelmiştir. Bunun sonucu olarak, bu tür sözleşmelere hangi hukukun

uygulanacağının tâyini meselesi ortaya çıkmaktadır.

İşte, bütün bu karmaşadan uzaklaşmak gayesiyle, inşaat sektöründe standart

sözleşme örneklerinin kullanımının günden güne arttığı dikkâti çekmektedir. Standart

sözleşme örneklerinin, inşaat üretim sürecinde yürütülen bütün faaliyetler göz önüne

alınarak hazırlanmış olması da ayrı bir tercih sebebi oluşturmaktadır. Kullanıcıları

da, az çok bildikleri ve yorumunda ellerindeki metinlere ya da içtihat hukukuna atıf

yapabildikleri bu örneklerle kendilerini güvende hissetmektedir. Diğer yandan,

standart sözleşme örnekleri her biri konusunda uzman, sektör temsilcilerinin

oluşturduğu kurullar tarafından belirli aralıklarla gözden geçirilmekte ve

yayınlanmaktadır. Son olarak, standart sözleşme örnekleri her tür sözleşmeye,

Page 16: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

2

bunların şekil ve kapsamı ne olursa olsun rahatlıkla uygulanabilmektedir.

Kullanıcıları bir de bu örneklerin kendi ilişkilerine uygun olup olmadığını araştırmak

zorunda kalmamaktadır1.

İnşaat sektöründe kullanılan standart sözleşme örnekleri arasında bugün için

en popüler olanı FIDIC örgütünün yayınlamış olduğu Kırmızı Kitap’tır. Bu sebeple

″FIDIC Kuralları’nın Karşılaştırmalı Hukuktaki Yeri″ başlıklı bu çalışmada, daha

ziyade Kırmızı Kitap’ta yer alan hükümlere yer verilmiş bulunmaktadır. Uluslararası

Müşavir Mühendisler Federasyonu’nun Fransızca karşılığı olan Fédération

International des Ingénieurs Conseil’ in baş harflerinden oluşturulan FIDIC, esas

itibariyle, müşavir-mühendislik sektörünü temsil eden ve sektörün imajını sürekli

geliştirmek için çalışmalarını yürüten bir meslek örgütüdür. Kırmızı Kitap ise, FIDIC

örgütü tarafından, tasarımını iş sahibinin kendisinin yaptığı veya bir mühendise

yaptırdığı projelerde uygulanmak üzere tasarlanan ve genel olarak iş sahibi ile

müteahhit arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir sözleşme örneğidir.

Bu çalışmada, FIDIC Kuralları’nın Karşılaştırmalı Hukuktaki Yeri üç ana

bölüm altında ortaya konmuştur. Birinci bölüm iki kısma ayrılmaktadır. İlk kısımda,

FIDIC Kuralları’nın tarihi gelişimi ve karşılaştırmalı hukukun bu kuralların

oluşumundaki etkileri üzerinde durulmuştur. İkinci kısımda ise, ilk önce uluslararası

nitelik taşıyan inşaat sözleşmelerine uygulanacak hukukun tayini meselesine genel

olarak değinilmiş; akabinde FIDIC Kuralları’nın hukuki niteliği tartışılarak, bunların

bir lex mercatoria olarak sözleşmeye uygulanabilip uygulanamayacağı sorusuna

yanıt aranmıştır.

İkinci bölümde ise, Kırmızı Kitap’ta yer alan maddi hükümler esas alınarak,

önce müşavir-mühendisin tanımı yapılmış ve akabinde mühendisin seçiminde etkili

olan kriterler ile doğru mühendiste bulunması gereken özellikler sıralanmış ve

mühendisin bir projenin hayata geçirilmesi sırasında üstlenmiş olduğu tasarımcı, iş

sahibinin temsilcisi, kontrolör, onay makamı ve arabuluculuk/hakem rolleri

incelenmiş ve son olarak projenin yapımına başlanmadan, başlandıktan sonra ve

projenin yapımı bittikten sonra üstlenmiş olduğu faaliyetler sayılmıştır. Müşavir-

mühendis kavramının bu şekilde hukuki niteliği belirlendikten sonra inşaat

1 THOMAS: Construction Contract Claims, 2001,s.41.

Page 17: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

3

sözleşmelerinin geleneksel olarak tarafı olan iş sahibi ile müteahhidin, karşılıklı

olarak sahip oldukları borçlar hem Kırmızı Kitap’a göre hem de karşılaştırmalı

hukuka göre ortaya konmuştur.

Üçüncü bölüm ise, karşılaştırmalı hukukun getirdiği bazı hukuki kavramların

FIDIC Kurallarındaki yeri irdelenmiştir. Bu kavramlar force majeure, talepler,

ihtilâflar ve ihtilâfların giderilmesi olarak üç başlık altında toplanmıştır. Bu

kavramların çeşitli hukuk düzenlerindeki görünümleri ile özellikle Kırmızı Kitap’ın

eski ve yeni baskısında yer alan düzenlemeler karşılaştırılmıştır.

Page 18: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

4

BİRİNCİ BÖLÜM

§. FIDIC KURALLARININ TARİHİ GELİŞİMİ, KARŞILAŞTIRMALI

HUKUKUN BU KURALLARIN OLUŞUMUNDAKİ ETKİLERİ İLE FIDIC

KURALLARININ ESAS ALINDIĞI SÖZLEŞMELERDE UYGULANACAK

HUKUKUN TÂYİNİ MESELESİ

I. FIDIC Örgütü

FIDIC Kuralları, FIDIC örgütü tarafından çıkartılan meslek kurallarıdır.

FIDIC, 1912 yılında Fransa, İsviçre ve Belçika gibi ülkeler tarafından kurulmuş bir

meslek örgütüdür2. Bu örgüt kurucularının tamamının Fransızca konuşuyor

olmasından dolayı Fédération International des Ingénieurs Conseil’ in (Uluslararası

Müşavir Mühendisler Federasyonu) baş harflerinden oluşturulan FIDIC kısaltması ile

anılmaktadır.

FIDIC, iki büyük dünya savaşına rağmen ayakta kalabilmiş nadir örgütlerden

birisidir. Bununla birlikte, FIDIC özellikle savaş sonrası dönemde daha ziyade Kıta

Avrupası’ nın bir örgütü olarak faaliyetlerine devam etmiştir. Bu durum, Birleşik

Krallık’ın 1949 yılında örgüte üye olmasıyla değişmiştir. Birleşik Krallık’ın üyeliğini

1958 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin üyeliği izlemiştir. 1970’lerde

gelişmekte olan ülkelerin de katılımıyla, FIDIC gerçek anlamda bir uluslararası örgüt

kimliği kazanmıştır3. Türkiye, Türk Müşavir-Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin

aracılığıyla 1987 yılında FIDIC’ e üye olmuştur.

FIDIC’ in bugün için 74 üyesi bulunmaktadır. Bu üyeler, dünyanın çeşitli

ülkelerinden mesleği temsilen, usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis

birlikleridir. FIDIC’ e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliğiyle sınırlandırılmıştır.

FIDIC’ e üye birliklerin bünyesinde ise hâlihazırda toplam 35 bin müşavir-

mühendislik şirketi bulunmaktadır. Bu müşavir-mühendislik şirketlerinin bünyesinde

ise yaklaşık olarak 1 milyon personel istihdam edilmektedir. Buradan hareketle,

2 AKINCI: Milletlerarası Özel Hukukta İnşaat Sözleşmeleri, İzmir, 1996, s.32. 3 WADE: The FIDIC Contract Forms and the new MDB Contract (presented at ICC-FIDIC Conference in Paris-17/18 Octobre 2005)<www1.fidic.org> (23.12.2008).

Page 19: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

5

müşavir-mühendislik ücretlerinin yıllık 110 milyar $’ ı bulduğu tahmin

edilmektedir4.

FIDIC, bugün için, küresel bazda, müşavir-mühendislik sektörünü temsil

etmekte ve sektörün imajını sürekli olarak geliştirmek için çalışmalarını

sürdürmektedir. Bu amaçla, FIDIC üyelerine en iyi iş uygulama araçlarını

sunmaktadır. Bunu yaparken kalite, dürüstlük ve devamlılık ilkelerinden asla taviz

vermemektedir. FIDIC’ in temel misyonu hem ulusal hem de uluslararası plânda

meslekî gelişmeye katkıda bulunmak ve bünyesindeki müşavir mühendislik

şirketlerinin menfaatlerini korumaktır.

FIDIC, müşavir mühendislik sektörünün küresel bazda temsilcisi olarak;

politikalar geliştirmekte, programlar uygulamakta, meslek şartları getirmekte ve

gelişmekte olan ülkelerin rekabet gücüne odaklanan araçlar yaratmaktadır5.

II. FIDIC’ in Yayın Grupları ve Dokümanları

1. FIDIC’ in Yayınları

FIDIC Örgütü tarafından çıkartılan kurallar;

(1) Sözleşmeler,

(2) Anlaşmalar,

(3) Prosedürler,

(4) Tavsiye Dokümanları ve

(5) Bilgi Dokümanları6 üzerinde kayıt altına alınmıştır.

4 PADILLA: Export Services and The Input of Consulting Engineering to the Economy (presented at Consultancy Congress in Ankara-13 April 2006) <www.tmmmb.org.tr> (16.04.2006) 5 <www1.fidic. org/ federation> (19.04.2009) 6 ÜNÜVAR: FIDIC Sözleşmeleri ve Şartnameleri (AB ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Hibe Programı Çerçevesinde 15-17 Nisan 2009 tarihleri arasında düzenlenen ‘Müşavir-Mühendislik Sektörü Geliştirme Projesi’ kapsamında sunulmuştur.), slayt no:2 <www.tmmmb.org.tr> (22.04.2009); TÜREGÜN: FIDIC Açısından İnşaat Sözleşmeleri, Ders Notları, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Sertifika Programları, Ankara, 2009, s.11)

Page 20: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

6

2. FIDIC’ in Mevcut Dokümanları

FIDIC Örgütü’nün mevcut dokümanları arasında;

(1) İnşaat Mühendisliği İşleri ile ilgili Sözleşme Örneği ve Şartnameleri (Red

Book-Kırmızı Kitap),

(2) Elektronik ve Mekanik İşler ile ilgili Sözleşme Örneği ve Şartnameleri

(Yellow Book-Sarı Kitap),

(3) Tasarla-Yap/Anahtar Teslimi İşler için Sözleşme Örneği ve Şartnameler

(Orange Book-Portakal renkli Kitap),

(4) İnşaat Mühendisliği ile İlgili Taşeronluk (Alt Müteahhitlik) Hizmetleri

Şartname ve Sözleşme Örneği,

(5) İhale Yöntemleri El Kitabı (Blue Book-Mavi Kitap),

(6) İş sahibi-Müşavir Hizmet Sözleşme Örneği (White Book-Beyaz Kitap),

(7) Joint Venture/ Konsorsiyum Sözleşme Örneği ve

(8) Alt Müşavir Sözleşme Örneği7 bulunmaktadır.

3. FIDIC’ in 1999 Yılında Revize Edilen Dokümanları

A. Genel Olarak

FIDIC örgütü, bu dokümanlardan Kırmızı Kitap (Red Book) üzerinde bazı

değişiklikler yaparak 1999 yılında bunun beşinci baskısını piyasaya sürmüştür. Aynı

yıl, Sarı ve Turuncu Kitapları birleştirmek suretiyle oluşturduğu Sarı Kitap’ın

(Yellow Book), tamamen yeni bir anlayışın ürünü olan Gümüş Kitap’ın (Silver

Book) ve kısa sözleşme örneği olarak hazırlanan Yeşil Kitap’ın (Green Book) ilk

baskılarını da yayınlamıştır8.

FIDIC örgütü tarafından 1999 yılında piyasaya çıkartılan bu yeni

dokümanlardan Yeşil Kitap haricindekilerde esas itibariyle genel şartlar, ihtilâf

yöntemi ile ilgili kurallar, ihtilâf yöntemi ile ilgili uzlaşma önerileri, özel şartlar

hazırlama kılavuzu, teklif mektubu veya sözleşme anlaşması gibi çeşitli sözleşme

7 Bu dokümanların isimleri Türkiye Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği tarafından resmi olarak Türkçeleştirilmiştir. (ÜNÜVAR, slayt no:3.) 8 TÜREGÜN, s.16 vd.

Page 21: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

7

belgeleri ile garanti ve kefâlete ilişkin konular düzenlenmiş bulunmaktadır9. Bu

bakımdan bu Kitaplarda tanım ve terminolojinin olabildiğince aynı tutulmasına

gayret gösterilmiştir. Nitekim, her üç kitap da 20 madde ve 162 alt maddeden

oluşturulmuştur.

Ancak bu Kitaplar arasında çok önemli farklar bulunduğu da bir gerçektir. Bu

farklar her üç Kitabın da 3., 5. ve 12. maddelerinde tezahür etmektedir. Gerçekten

gerek Kırmızı Kitap’ın gerekse Sarı Kitap’ın 3. maddelerinde mühendis

tanımlanırken, Gümüş Kitap’ın 3. maddesinde iş sahibinin yönetimi tanımlanmış

bulunmaktadır. Yine, Kırmızı Kitap’ın 5. maddesinde alt müteahhitler, Sarı ve

Gümüş Kitaplar’ ın 5. maddelerinde proje tanımlanmaktadır. Son olarak, Kırmızı

Kitap’ın 12. maddesinde ölçüm ve hak ediş’ e yer verilirken, Sarı ve Gümüş

Kitaplar’ ın 12. maddelerinde iş bitirme testleri’ ne (devralma ve kabul) yer verildiği

görülmektedir10.

B. Kırmızı Kitap (Red Book)

FIDIC’ in 1999 yılında çıkarttığı dokümanlardan en çok bilineni ve uygulama

alanı en geniş olanı, hiç kuşkusuz Kırmızı Kitap’tır (Red Book). Asıl adı ″İnşaat

Mühendisliği İşleri ile İlgili Sözleşme Örneği ve Şartnameleri″ olan Kırmızı Kitap,

esas itibariyle, iş sahibi ile müteahhit arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir. Bu ilişkide,

işin tasarımı (proje veya çizimler) bizzat iş sahibi veya onun görevlendireceği bir

kimse (mühendis) tarafından yapılmaktadır.

İlk baskısı 1957 yılında yayınlanan Kırmızı Kitap’ın dördüncü baskısı 1987

yılında yayınlanmıştır. 1992 yılında bu son baskı üzerinde bazı küçük değişiklikler

yapılmıştır. Ancak; belirtmek gerekir ki, 1999 yılında yayınlanan beşinci baskı daha

ziyade, 1987 yılında yayınlanan dördüncü baskının değişiklik yapılmadan önceki

hâlinin güncelleştirilmiş bir benzeridir. Bu iki baskı arasında göze çarpan en önemli

farklılık yeni baskının adının İnşaat Mühendisliği İşleri ile İlgili Sözleşme Şartları

(Conditions of Contract for Construction) kısaca CONS olarak değiştirilmiş

olmasıdır. Bunun dışında, yeni baskıda madde numaraları yeni bir düzene sokulmuş

ve uygulamaya etki edecek bazı önemli değişikliklere yer verilmiş bulunmaktadır. 9 HÖK/ERBAŞ: Uluslararası İnşaat Hukuku, FIDIC Red Book (Kırmızı Kitap) 1999 Hakkında Açıklamalar, Ankara, 2009, s.2. 10 ÜNÜVAR, slayt no:7.

Page 22: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

8

Kırmızı Kitap’ın eski baskısının temel prensibi olan işin tasarımının (proje

veya çizimler) iş sahibi tarafından yapılması veya (mühendise) yaptırılması şartı,

yeni Kırmızı Kitap’ta aynen korunmuştur. Yeni baskıda, sadece şayet projenin bazı

bölümlerinin veya çizimlerin müteahhit tarafından yapılması isteniyorsa; bu takdirde,

bunun sözleşmede açıkça belirtilmesi gerektiği yönünde yeni bir düzenleme

getirilmiştir. Böyle bir durumda dahi yapılan işin mühendislik risklerinin iş sahibine

ait olacağı belirtilmiştir11. Müteahhide yapılacak ödemeler ise, aksi

kararlaştırılmadıkça birim fiyat üzerinden yapılacaktır12. Mühendis, her zamanki

gibi, taraflar arasındaki sözleşmenin yönetimi ve denetlenmesinden sorumlu

olmaktadır. Bunun dışında, işin kabulü, ödemeler ve benzeri konularda tüm

belgelendirme işlemleri de mühendis tarafından yapılacaktır13.

Bütün bu düzenlemeler dikkâte alındığında; kanımızca, Kırmızı Kitap’ın su

ve kanalizasyon şebekeleri, boru hattı, yol, köprü ve bina yapımı gibi göreceli olarak

basit ve inşaat mühendisliği işlerinin ağırlıkta olduğu projelerde kullanılması daha

uygun olacaktır. Buna karşılık, know-how ve AR-GE gerektiren, elektro-mekanik

işlerin ağırlıkta olduğu işlerle, işleme (proses) tesisleri için yapılacak sözleşmelerde

Kırmızı Kitap’ın kullanılması tavsiye edilmemektedir14.

C. Sarı Kitap (Yellow Book)

″Elektronik ve Mekanik İşler ile Tasarla Yap Modeli İşler için İnşaat

Sözleşme Örneği ve Şartnameleri″ adını taşıyan Sarı Kitap (Yellow Book), daha

ziyade tasarımı, inşaat ve montajı müteahhit tarafından üstlenilmiş olan inşaat

işlerinde kullanılmaktadır. Yoksa Sarı Kitap da, tıpkı Kırmızı Kitap gibi, iş sahibi ile

müteahhit arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir.

Sarı Kitap, esas itibariyle, üçüncü baskısı 1987 yılında yapılmış olan

Elektronik ve Mekanik İşler ile ilgili Sözleşme Örneği ve Şartnameleri (Sarı Kitap)

ile ilk baskısı 1995 yılında yapılmış olan Tasarla-Yap/Anahtar Teslimi İşler için

11 Yapı İşletmesi İnşaat Yönetimi İnşaat Forumu <www.yapiisletme.com/anasayfa/fidic2.asp> (27.04.2009), s.1. 12 TÜREGÜN, s.16. 13 WADE, s.6. 14 Yapı İşletmesi İnşaat Yönetimi İnşaat Forumu, s.1.

Page 23: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

9

Sözleşme Örneği ve Şartnamelerinin (Portakal renkli Kitap) birleştirilmesiyle

oluşturulan yepyeni bir Kitap’tır.

Sarı Kitap’ta, tasarımın (proje veya çizimler) prensip olarak müteahhit

tarafından yapılması düzenleme altına alınmıştır15. Diğer bir deyişle, Sarı Kitap’a

göre yapılacak işlerin tasarımı mühendis yerine bu işlerde uzman olan müteahhit

tarafından yapılmaktadır. Böylece, elektro-mekanik (donanım) işleri ile inşaat

işlerinin iç içe olduğu büyük projelerde uzmanlık konuları müteahhit ile mühendis

arasında paylaştırılmış bulunmaktadır. Buna göre, iş sahibinin taleplerine uygun

olarak yapılan çizimlerin sorumluluğu da mühendis yerine müteahhide

yüklenmektedir. Buna karşılık, iş sahibi tarafından müteahhide yapılan ödemeler ise

götürü bedel usulü içerisinde programlanmaktadır. Diğer yandan, Sarı Kitap’ta

mühendis tarafından yapılan iş bitirme testleri de yeni Kırmızı Kitap’a göre oldukça

karmaşık ve zor bir hâle sokulmuştur16.

Sarı Kitap’a göre, tasarımı müteahhit tarafından yapılan işlerde dahi, iş sahibi

tasarıma ilişkin olarak birtakım şartlar koşabilmektedir. Yeni Kırmızı Kitap’ta

olduğu gibi sözleşmenin yönetimi ve denetlenmesinden mühendis sorumlu

tutulmaktadır. İşlerin kabulü ve ödemeler gibi konularda belgelendirme işlemleri de

mühendis tarafından yapılmaktadır.17

Sarı Kitap’ın başarılı bir biçimde uygulanabilmesi için, yapılacak işin

sınırlarının ve çıktı miktarlarının (işin kalem maliyetleri) net olarak belirlenmesi

gerekmektedir. Bu nedenle, elektro-mekanik ağırlıklı inşaat ve montaj işleri Sarı

Kitap’ın en çok uygulandığı alanlar olmaktadır. İş sahibi açısından işin detaylarının

önemli olmadığı ve fakat yatırımın işletme aşamasına geçildiği zaman verimin ve

ürün kalitesinin çok daha fazla önem kazandığı, iş sahibinin tasarım detayları

hakkında görüş ve onay vermek istediği, son olarak, tasarımı denetim altında

tutmanın yararlı olduğuna inanılan işlerde de yine Sarı Kitap uygulanması

gerekmektedir. Bunun dışında, özellikle müteahhitlerin kendi patent, know-how ve

tecrübelerine dayanarak farklı şekilde yapabilecekleri işlerde Sarı Kitap’ın

15 ″Ancak taraflar, bazı çizimlerin iş sahibi veya mühendis tarafından yapılacağını kararlaştırabilir.″ (WADE, s.7.) 16 TÜREGÜN, s.17. 17 WADE, s.7.

Page 24: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

10

uygulanması tavsiye edilmektedir. Diğer bir deyişle, yeniliklere açık, yapılacak işin

klâsik modellerle veya belli bir üreticinin modeliyle sınırlanmak istenmediği

durumlarda Sarı Kitap’ın uygulanması uygun olmaktadır. Bütün bu sebeplerle,

pompa istasyonları, su ve atık arıtım tesisleri, sanayi tesisleri, katı atık projelerindeki

kompostlama, transfer, ayırma ve geri çevrim üniteleri, baca gazı filtrasyonu gibi

tesisler Sarı Kitap’ın uygulandığı tipik iş örneklerini oluşturmaktadır18.

D. Gümüş Kitap (Silver Book)

″Mühendislik-Satın Alma (Temin)-Yapım ve Anahtar Teslimi Projeler İçin

İnşaat Sözleşme Örneği ve Şartnameleri″ adını taşıyan Gümüş Kitap (Silver Book),

esas itibariyle enerji santrali, fabrika veya arıtma tesisi gibi anahtar teslimi yapılacak

işleri konu edinmektedir. Gümüş Kitap’ın yayınlanmasının esas sebebi, Portakal

renkli Kitap’ın uygulamadaki başarısızlığıdır. Bu başarısızlığı dikkâte alan FIDIC

örgütü, Gümüş Kitap’ı, sektörün ihtiyaçlarını değerlendirmek suretiyle, özel olarak

finanse edilenler de dahil olmak üzere anahtar teslimi yapılacak bütün altyapı

işlerinde kullanılmak üzere hazırlamıştır.

Anahtar teslimi yapılacak altyapı işlerinin, özellikle Asya ve Latin

Amerika’daki ülkelerde yaygınlaşması, esas itibariyle, liberalleşme hareketinin

önemli bir sonucudur. Bu durum, özellikle kuralların gevşetilip (deregulation)

özelleştirmeler (privatisation) yapılarak, piyasa engellerinin kaldırıldığı elektrik

sektöründe daha bir belirgin hâl almaktadır. Bu şekilde, gelişmekte olan ülkelerde,

özel olarak finanse edilen önemli sayıda anahtar teslimi yapılacak altyapı işi

gündeme gelmektedir. Özel olarak finanse edilen anahtar teslimi altyapı işleri,

anahtar teslimi iş yapan müteahhitlerin sadece ve doğrudan kamu otoritesiyle ilişki

içine girdiği geleneksel inşaat işlerine oranla daha fazla tarafın dahil olduğu, daha

karmaşık sözleşme ilişkilerini gündeme getirmektedir. Bir kere, her şeyden önemlisi,

burada hizmeti satın alan iş sahibi, daha ziyade, belirli bir projenin hayata geçirilmesi

amacıyla kurulmuş bir şirket’tir. Bu sebeple müteahhit için, iş sahibi, malvarlığı

bulunmayan bir müşteriden fazlası değildir19. İş sahibinin yeterli malvarlığı

18 Yapı İşletmesi İnşaat Yönetimi İnşaat Forumu, s.2. 19 LE GOFF: A New Standard for International Turnkey Contracts: The FIDIC Silver Book (Une Nouvelle Référence Pour Les Contrats Internationaux Clé En Main: Le Livre Argent de la FIDIC), Int’l Bus. L.J., 2000, s.152 (14.05.2009).

Page 25: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

11

bulunmadığı için de, anahtar teslimi altyapı işlerinde iş sahibi ile müteahhit

arasındaki ilişkiye özel finans kurumları (bankalar) da katılmaktadır. Bu durum,

sözleşmenin ifası sırasında, bankaların önemli testlerin yapımında gözlemci olarak

bulunma veya inşaat alanını ziyaret etme hakkını ellerinde tutmalarını daha anlaşılır

kılmaktadır. Anahtar teslimi yapılacak altyapı işlerinin bu ve benzeri farklı özellikleri

Gümüş Kitap’ın yayınını gerekli hâle getirmiştir20.

Gümüş Kitap’ta, mühendisin yerine iş sahibinin temsilcisi bulunmaktadır21.

Diğer bir deyişle, burada iş sahibi ile müteahhit arasında doğrudan bir ilişki

kurulmaktadır. Bu ilişkide; müteahhit tasarımın, enerji santrali veya fabrikanın

inşaatının bütün sorumluluğunu üzerine almakta ve bunları anahtarı çevirmekle

çalışacak şekilde teslim etmektedir. Buna karşılık, iş sahibi de sözleşme fiyatının ve

yapım süresinin artmayacağına azami şekilde güvenmektedir. Bu anlamda, taraflar

işin organizasyonunu kendi aralarında, mühendis olmaksızın kesin bir şekilde

yapmaktadır. Bunun dışında, iş sahibi, işin sonunda arzu edilen sonuca ulaşılması

şartı ile işin gün be gün ilerlemesine müdahale etmemektedir. İş sahibi, burada, aynı

iş için Sarı Kitap uygulansaydı daha az bir bedel ödeyecekken, Gümüş Kitap’ın

uygulanmasıyla daha fazla bir bedel ödemeyi de kabul etmektedir. Bu ödeme götürü

usulüne göre yapılmaktadır.22 Müteahhit de sonradan artabilecek nihai fiyat ve yapım

süresinin ek rizikosunun tamamını üstlenmektedir23.

Bu bakımdan, şayet yapılacak iş, bir alt yapı işi ise ve iş sahibinin jeolojik

etüt, zemin araştırması ve başka alt-yapı bağlantıları hakkında yaptıracağı

araştırmalara rağmen, işin seyri sırasında bazı beklenmedik olaylarla karşılaşılma

ihtimâlinin yüksek olduğu anlaşılıyorsa; bu takdirde Gümüş Kitap’ın uygulanması

tavsiye edilmemektedir. Bunun temel sebebi, müteahhidin ileride ″ iş sahibinin yanlış

bilgi verdiği″ veya ″zeminde beklenmedik bir olay veya durumun varlığı″

iddialarıyla sabit fiyatın arttırılmasını ve/veya inşaat süresinin uzatılmasını

isteyebilecek olmasıdır. Müteahhidin sabit fiyatın arttırılması ve/veya inşaat

20 LE GOFF, s.153. 21 WADE, s.10. 22 WADE, s.11. 23 LE GOFF, s.154.

Page 26: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

12

süresinin uzatılmasını istemesi hâlinde ise, Gümüş Kitap’ın söz konusu işe

uygulanmasının hiçbir mantığı kalmamaktadır 24.

Daha önce de belirtildiği gibi; Gümüş Kitap’ın uygulanma şartları, geleneksel

projelerdekinden farklıdır. Bir kere, her şeyden önce, iş sahibi burada teknik

şartnamede öngörülenler dışında herhangi bir şart öne sürememektedir. İkinci olarak,

Gümüş Kitap’ın uygulanacağı işlerin ihale usulleri, geleneksel projelerdekine

nazaran daha değişiktir. Gerçekten, bu tür ihalelere katılan müteahhitlerin sayısı

geleneksel projelerdekine kıyasla daha azdır. Gümüş Kitap’ın uygulandığı işlerde

müteahhide daha geniş bir yetki alanı tanınmıştır. Buna karşılık, müteahhit de iş

sahibine karşı, üstlenmiş olduğu işi ve bunun kalitesini garanti etmektedir. Gümüş

Kitap’ın uygulandığı işlerden özel olarak finanse edilen altyapı işlerine ilişkin

projeler, kamu otoriteleri tarafından finanse edilen projelere göre daha fazla

müzakere edilmektedir.

Bu durumda, Gümüş Kitap’ ın sözleşme imzalanmadan önce, yeterli zamanın

bırakılmadığı veya gerekli bildirimlerin yapılmadığı hâllerde uygulanması tavsiye

edilmemektedir. Şayet, işin yeraltında veya zemin etüdü yapılması zor bir alanda

gerçekleştirilmesi öngörülüyorsa; bu hâlde de Gümüş Kitap’ın uygulanması

önerilmemektedir. Bunun dışında, iş sahibinin işin ilerleyişine gün be gün müdahale

etmek istediği veya ödemelerin peyderpey yapılacağı veyahut işin tasarımının iş

sahibi tarafından üstlenildiği işlerde de, bunların niteliği gereği Gümüş Kitap’ın

uygulanması uygun düşmemektedir. Son olarak, müzakere edilmeyen kamu

ihalelerinde de Gümüş Kitap’ın uygulanması tavsiye edilmemektedir. Bu sayılan

hâllerde (yeni) Sarı Kitap’ın uygulanması yerinde olacaktır25.

Öte yandan, Gümüş Kitap’ın, inşaat sektörünün ihtiyaçlarına uygun olarak

hazırlandığını kabul etmek gerekir. FIDIC, Gümüş Kitap’tan önce taraflar arasında

daha adil bir risk paylaşımını öngören (eski) Portakal renkli Kitap’ın uygulanmasını

tavsiye etmekteydi. Ancak bugün için, ‘tasarla-yap’ tarzı da dahil olmak üzere bütün

inşaat işlerine Gümüş Kitap’ın uygulandığı görülmektedir Bunun temel sebebi,

bilgisiz veya tembel iş sahiplerinin inşaat alanında yapılması gerekli zemin etütlerini

yapmaktan ve ihale belgelerini hazırlamaktan kaçınmaları ve bunların yerine işleri 24 TÜREGÜN, s.18-19. 25 WADE, s.11.

Page 27: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

13

kolay yoldan –Gümüş Kitap’la- halletmek istemeleridir. Bu durumda, FIDIC

müteahhitlere dikkâtli olmalarını ve üstlenmiş oldukları sorumlulukları çok iyi

anlamalarını, değerlendirmelerini önermektedir. Zira, aksi takdirde, müteahhidin

üstlenmiş olduğu riskleri anlama ve değerlendirme yeteneğinden yoksun bulunduğu

hâllerde Gümüş Kitap’ın uygulanması hakkâniyete uygun düşmeyecektir26.

Gümüş Kitap, iş sahibinin tasarımla, yani ‘işin nasıl yapılacağı’ ile

ilgilenmeyip, sadece işlevsellikle yani ‘ne yapılacağı’ konusuna odaklandığı bütün

projelere uygulanabilmektedir. Bu sebeple, Gümüş Kitap tesisin tamamlanmasının

ardından müteahhidin bir süre daha işletmecilik de yapabileceği ve dolayısıyla

tasarımın uygunluğunun uzun yıllar için kendisi açısından da önem taşıdığı Yap-

İşlet-Devret, Yap-İşlet-Sahip Ol, Yap-İşlet-Sahip Ol-Devret gibi proje modellerinde

özellikle kullanılmaktadır. Buna karşılık, Gümüş Kitap atık su arıtım tesisleri,

kanalizasyon ve su şebekeleri gibi işletme parametrelerinin zaman içinde önemli

değişiklik göstereceği tesisler için uygun değildir. Zira, bu tesislerde müteahhit

yalnızca mevcut durumu dikkâte alıp, kendi sorunu olmadığı için işletme

parametrelerinde daha sonra ortaya çıkacak değişiklik risklerini

önemsemeyebilmektedir. Bu bakımdan, Gümüş Kitap daha ziyade üretim/işletme

parametrelerinin zaman içinde sabit kaldığı üretim/işletme tesisleri için uygun

olmaktadır ve özellikle içme suyu temini ve arıtımı, enerji santralleri, katı atık yakma

tesisleri gibi projelerde uygulama alanı bulmaktadır27.

E. Yeşil Kitap (Green Book)

Son olarak, Kısa Sözleşme (Short Form of Contract) olarak adlandırılan Yeşil

Kitap (Green Book) bedeli 500 000 $’dan küçük ve 6 ayda bitirilmesi öngörülmüş

işlerde kullanılmak üzere hazırlanmıştır.28 Yeşil Kitap, 15 maddeden oluşmaktadır.

Burada kullanılan cümleler kısa olup; oldukça basit, anlaşılır bir dilde kaleme

alınmıştır. Buna rağmen, bu Kitap daha karmaşık içerikte olan diğer Kitaplar’ da yer

26 WADE, s.11. 27 Yapı İşletmesi İnşaat Yönetimi İnşaat Forumu, s.4. 28 ″Buna karşılık, FIDIC uzmanlarının son zamanlardaki görüşü, Yeşil Kitap’ın sadece işin değeri ile bağlantılı olmayıp; sözgelimi, tarama işleri gibi yüksek bedelli fakat basit iş kalemi bulunan işlerde de kullanılabileceği yolundadır. Ancak, son zamanlarda yapılan araştırmalar bu sözleşmenin yüksek bedelli tarama ve dolgu işlerine de uygun olmayacağını göstermiştir. Bunun üzerine 2001 yılında bu işler için ayrı bir test sözleşme yayımlanmıştır.″ (TÜREGÜN, s.19.)

Page 28: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

14

alan bütün konuları düzenlemektedir29. Diğer yandan Yeşil Kitap’ın kolay

uyarlanabilir oluşu, kırtasiyecilik işlemlerinden ve yasal hükümlerden pek de haz

etmeyen kullanıcılar için bir tercih sebebi oluşturmaktadır. Dünya Bankası da Yeşil

Kitap’ın çok kullanışlı olduğunu pek çok kereler ifade etmiştir; öyle ki onu Basit

İşler İçin Standart İhale Dokümanları arasına dahil etmekte bir beis görmemiştir.30

Yeşil Kitap’ta, kontrollük hizmetlerinin iş sahibi tarafından yapılabileceği

kabul edilmiş bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, burada müşavir-mühendis için

kontrollük hizmeti zorunlu kılınmamıştır31. Ancak, iş sahibi kontrollük hizmetlerini

bizzat görebileceği gibi, bunları görmesi için ayrı bir temsilci de atayabilmektedir.

Atanan bu temsilci mühendis dahi olabilmektedir. Burada önemli olan nokta, bu

mühendisin diğer Kitaplar’ da yer alan müşavirlerden farklı olarak, bağımsız

olmamasıdır. Bunun dışında, Yeşil Kitap, işin tasarımının hem iş sahibi tarafından

hem de iş sahibinin istekleri doğrultusunda müteahhit tarafından hazırlandığı

durumlarda kullanılabilmektedir. Bu sebeple, bu Kitap’ın uygulamalarında sözleşme

bedeli hem birim fiyat üzerinden hem de götürü usulüne göre

kararlaştırılabilmektedir.

Yeşil Kitap, daha ziyade, yerel yönetimlerin küçük çaptaki bina, yol, köprü,

şebeke ve tesis inşaatı, onarımı ve rehabilitasyon işlerinde uygulanmaktadır32.

F. FIDIC’ in Yeni Dokümanlara İlişkin Tavsiyesi

FIDIC, 1999 yılında revize ettiği bu dokümanların, özellikle uluslararası

ihalelerde kullanılmasını tavsiye etmektedir. Ancak, bunların, üzerlerinde gerekli

değişikliklerin yapılması koşuluyla ulusal projelerde de kullanılmalarında hiçbir

sakınca yoktur. FIDIC, bu dokümanların İngilizce orijinli metinlerini ana sözleşme

olarak kabul etmektedir. Somut olayda, iş ile ilgisi bulunmayan Genel Şartlardaki

maddelerinin Özel Şartlar bölümünde iptâl edildiğinin vurgulanması sözleşme

taraflarına salık verilmektedir. Son olarak; hem Genel Şartların hem de Özel

Şartların bütün halinde sözleşmeyi oluşturduğunun belirtilmesi gerekmektedir33 .

29 Yapı İşletmesi İnşaat Yönetimi İnşaat Forumu, s.4. 30 WADE, s.12. 31 ÜNÜVAR, slayt no:5. 32 Yapı İşletmesi İnşaat Yönetimi İnşaat Forumu, s.4. 33 ÜNÜVAR, slayt no:6.

Page 29: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

15

III. FIDIC Kitaplarının Tarihi Gelişimi

1. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) Geçmişi

Günümüzde büyük şirketlerin yürüttükleri ticari faaliyetler, standart sözleşme

örnek ve şartnameleri önemli anlaşmaların vazgeçilmez bir parçası haline getirmiştir.

Bu sebeple, ticaret örgütleri çok sayıda standart sözleşme örnek ve şartnameleri

geliştirmek zorunda kalmışlardır. Bunlar esas itibariyle tekrar eden uygulama

sonucunda ortaya çıkan ve taraflardan en az birinin menfaatlerini korumaya yönelik

sözleşmelerdir. İnşaat sektöründe de buna benzer çok sayıda sözleşme ve şartname

örneği çıkartılmıştır34. Ancak, inşaat sektöründe kullanılan örnekler diğer standart

sözleşme örnek ve şartnamelerinden farklı olarak, bağımsız meslek örgütleri

tarafından hazırlanmış olup; sözleşme taraflarından birinin veya her ikisinin de

menfaatlerini korumaktan ziyade, adâleti ve hakkâniyeti sağlamaya yönelmiştir.

Standart inşaat sözleşme örnekleri ve şartnameleri üzerinde zaman içerisinde

birtakım değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler, özellikle, söz konusu sözleşme

örnekleri ve şartnamelerde kullanılan sözcüklerin anlamında kesinliğin sağlanması

ve tarafların veya şirketlerin değişen ihtiyaçlarına cevap verilmesi bakımından

yapılmış zorunlu değişikliklerdir.

İnşaat sözleşmelerinde standart örneklerin kullanılması ihaleler açısından;

özellikle ihale için teklif verenlerin karşılaştırılması ve değerlendirilmesi bakımından

büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda, bu tür sözleşmeler, Avrupa’da ve özellikle

İngiltere ve İrlanda’da 19. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Bunlar içerisinde,

mimarlık sözleşmelerinin kurulmasına yönelik olarak, İngiliz Mimarları Kraliyet

Enstitüsü (Royal Institude of British Architects-RIBA) şemsiyesi altında hazırlanan

standart sözleşme örneği, uzunca bir zaman uygulama alanı bulmuştur. Nitekim,

RIBA formu olarak bilinen söz konusu örnek, 1909 ila 1957 yılları arasında pek çok

kez yayınlanmıştır. Bunu Ortak Sözleşmeler Mahkemesi (Joint Contracts Tribunal)

‘nin sözleşme örneği izlemiştir. Bu örnek de 1963 ve 1980 yıllarında olmak üzere iki

kez yayınlanmıştır. Bugün için, Ortak Sözleşmeler Mahkemesi tarafından 2005

yılında çıkartılan üç standart sözleşme örneği kullanılmaktadır. Bunlar, Standart

34 MURDOCH/HUGHES: Construction Contracts, Law and Management, London, 2008, s.27.

Page 30: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

16

İnşaat Sözleşmeleri (JCT-Standart Building Contract) , Orta Seviye İnşaat

Sözleşmeleri (JCT-Intermediate Building Contract ve Asgari İşler İçin İnşaat

Sözleşmeleri (JCT- Minor Works Building Contract) olarak adlandırılmaktadır. Bu

sözleşme örnekleri yapılacak işin büyüklüğüne göre uygulama alanı bulmaktadır.

Ancak, bu sözleşmelerden birinde yer alan genel prensiplerin diğerine aktarılmasına

bir engel yoktur35. Bunun dışında, İrlanda’da RIBA sözleşme örneğinden sonra

İrlanda Mimarlar Kraliyet Enstitüsü’nün hazırladığı sözleşme örneği (RIAI formu)

yayınlanmıştır.

2. Dünya Savaşı’ndan önce, mühendislik sözleşmeleri alanında, iş sahipleri

tarafından kullanılmış olan değişik sözleşme örnekleri, İnşaat Mühendisleri Enstitüsü

(Institude of Civil Engineers) ve Birleşik Krallık İnşaat Mühendisliği Müteahhitleri

Federasyonu’ nun (Federation of Civil Engineering Contractors in the United

Kingdom) aralarında yaptıkları anlaşma ile birleştirilip, tek bir sözleşme örneğine

dönüştürülmüştür. Bu şekilde, Institude of Civil Engineers’ in ilk harfleriyle

adlandırılan ICE sözleşme örneği, 1945 yılının Aralık ayında yayınlanmıştır. ICE

örneği 1950 yılının Ocak ayında gözden geçirilerek, Londra’daki Müşavir

Mühendisler Birliği’nin Sözleşmesi’ne eklenip yeniden yayınlanmıştır. Diğer

değişiklikler: 1951 yılının Mart ayında (üçüncü baskı), 1955 yılının Ocak ayında

(dördüncü baskı- Bu baskı 1969 yılında değişikliğe uğramıştır.) , 1973 yılında

(beşinci baskı) ve 1991 yılında (altıncı baskı) yapılmıştır. ICE sözleşme örneğinin

bugün kullanılan yedinci ve son baskısı 1999 yılında yayınlanmıştır36. Söz konusu

değişiklikler hukuktaki ve mühendislik uygulamalarındaki değişikliklere paralel

biçimde zorunlu olarak yapılmıştır37.

ICE sözleşme örneği, sadece Birleşik Krallık’ ta yerel olarak kullanılmak

üzere hazırlanmıştır. Buna rağmen bu örnek dünyanın çeşitli yerlerinde meslek

örgütleri tarafından bunların kendi (yerel) hukuk kurallarına ve terimlerine göre

yaptıkları değişikliklerle uygulama alanı bulmuştur ve hâlen bulmaktadır.

35 MURDOCH/HUGHES, s.29. 36 MURDOCH/HUGHES, s.29. 37 BUNNI: The FIDIC Forms of Contract, Third Edition, Oxford, 2005, s.3.

Page 31: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

17

2. Birleşik Krallık Dışına Yönelik ACE Sözleşme Örneği

Sadece Birleşik Krallık sınırları içerinde kullanılmak üzere hazırlanmış olan

ICE sözleşme örneğinin, dünya çapında kabul görmesi, uluslararası inşaat sektöründe

böyle bir sözleşme örneğine duyulan ihtiyacı da gözler önüne sermiştir. İşte bu

ihtiyacı dikkâte alan Birleşik Krallık Müşavir Mühendisler Birliği (Association of

Consulting Engineers in the United Kingdom), Birleşik Krallık İnşaat Sanayicileri

için İhracat Grubu (Export Group for the Constructional Industries) ile İnşaat

Mühendisleri Kurumu’nun (Institution of Civil Engineers) onayını alarak, Birleşik

Krallık sınırları dışına yönelik olarak (denizaşırı) bir standart sözleşme örneği

hazırlamak üzere kolları sıvamıştır. Sözü edilen standart sözleşme örneği, Denizaşırı

İnşaat Sözleşme Şartları (Overseas (Civil) Conditions of Contract) adı altında- bu

örnek aynı zamanda Association of Civil Engineers’ in ilk harflerinden oluşan ACE

sözleşme örneği olarak da bilinir- Ağustos 1956’da yayınlanmıştır. ACE sözleşme

örneği, her ne kadar şekil ve içerik yönünden ICE sözleşme örneğinden çok farklı

olmasa da, ICE sözleşmesinde 40 kadar maddede değişiklik yapılmak suretiyle

hazırlanmıştır.

Buna göre;

(1) ICE sözleşme örneğinde yapılan önemli değişiklikler:

(a) sözleşme metninde approved (onaylama) kelimesi tanımlanmıştır.

(b) görevlendirmeyle ilgili olarak 3. maddeye açıklayıcı hükümler

eklenmiştir.

(c) asıl müteahhitten gelen alt müteahhitlik talebinin herhangi bir nedene

dayanmaksızın reddedilemeyeceği hükmü sözleşme kapsamına alınmıştır.

(d) mühendisin talimatlarını düzenleyen 13. maddeye ″inşaatla ilgili veya

inşaatı etkileyen″ ifadesi eklenmiştir.

(e) müteahhidin denetimine ilişkin 15. madde geliştirilmiştir.

(f) 22. maddede düzenlenen inşaata verilen zararlara ilişkin istisnalar yeniden

kaleme alınmıştır.

Page 32: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

18

(g) inşaatın gecikme nedeni olarak, hava koşullarını düzenleyen 40 (1) (b) no’

lu alt maddeye ″inşaatın sağlamlığını tehlikeye düşüren″ ifadesi eklenmiştir.

(h) 47. maddede düzenlenen gecikme tazminatının (liquidated damages)

hesaplanmasında artık hafta yerine gün sayısı dikkate alınacaktır38.

(2) ICE sözleşme örneğinde yapılan çok önemli değişiklikler:

(a) ACE sözleşme örneği, iki kısım olarak yayınlanmıştır. Buna göre; 1.

Kısım sözleşmenin genel şartlarını idare eden 68 maddeden oluşmaktadır. 2. Kısımda

ise, Notlar ve daha sonra 1. Kısma dahil edilmesi düşünülen çok sayıda yeni hüküm

yer almaktadır. Bu anlamda, 2. Kısım, yeni maddelerin hazırlanmasında bir rehber

olarak görülmektedir. Bu kısım, aynı zamanda, bazı maddelerin, her bir inşaatın

kendi koşullarına ve yapıldığı yere göre yeniden uyarlanmasında kullanılan bir araç

işlevi görmektedir. Bu sebeple, 2. Kısım Özel Uygulanma Şartları olarak da

adlandırılmaktadır.

(b) ICE sözleşme örneğiyle kıyaslandığında, ACE sözleşme örneği

mühendisin temsilcisinin görevlendirilmesi ve yetkilendirilmesi konusunda daha

fazla hüküm içermektedir.

(c) 12. maddede düzenlenen ve beklenmedik/ zorlayıcı olayların (force

majeure) gerçekleşmesi durumunda takip edilmesi gereken usulü gösteren hükümler

yürürlükten kaldırılmıştır.

(d) Doğal âfetler sonucunda uğranılan zarara ilişkin olarak, müteahhidin

üstlendiği riskler iş sahibine yükletilmiştir. Yalnız, bunun için, söz konusu zararlar

müteahhit tarafından makul bir biçimde öngörülememiş ve dolayısıyla bunlar için

baştan tedbir alınamamış olmalıdır. 20. maddede düzenleme altına alınan söz konusu

risk değişimi, inşaatın bir kaza sonucunda zarara uğraması durumunda geçerli olur.

Buna karşılık, 40 (1) (b) alt maddesinde düzenlenen ve esasında doğal âfet

kapsamına girmesi gereken hava koşulları sebebiyle işin ertelenmesinden doğan

ekonomik kayıplarda böyle bir risk değişimi söz konusu olmaz.

38 BUNNI, s.4.

Page 33: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

19

(e) iş sahibi ile müteahhitten, 3. kişilerin verdikleri zararlardan doğan

sorumlulukları için istenilen ortak sigortaya ilişkin hüküm ACE formunun 23.

maddesinden çıkartılmıştır.

(f) 26. maddede düzenlenen ve yabancı kanun, tüzük ve yönetmelikler

uyarınca istenilen ücret ile yapılan ödemeler konusunda da yeni bir düzenleme

yapılmıştır.

(g) 30. maddeye su tesisatına ilişkin olarak yeni bir hüküm eklenmiştir.

(h) iş’i tanımlayan 34. madde hükmünün her sözleşmede yeniden

tanımlanması önerilmektedir.

(i) ICE sözleşme örneğinin 49. maddesinde yer alan geçici atamalara

(temporary reinstatement) ilişkin hüküm ACE sözleşme örneğinden çıkartılmıştır.

(j) sözleşmede kararlaştırılan ücretin miktarında değişiklik yapılmasına

olanak veren bir hüküm ACE sözleşme örneğine eklenmiştir.

(k) standart ölçüm metoduna yapılan atıf, 57. madde hükmünden

çıkartılmıştır.

(l) kendisinden beklenen bütün özeni göstermiş olmasına rağmen,

müteahhidin işleri tamamlamak konusunda uğradığı başarısızlık, artık iş sahibi için

sözleşmeyi sona erdirme sebebi olmayacaktır. Buna ilişkin hüküm 63. madde

hükmünden çıkartılmıştır.

(m) 65. maddede, iş sahibinin, müteahhidin bu sebeple uğradığı zararını

tazmin etmesini gerektiren bazı özel risklere ilişkin olarak çok önemli değişiklikler

yapılmıştır.

(n) ACE sözleşme örneğine ″iş sahibinin kusuru″ başlığını taşıyan yeni bir

hüküm eklenmiştir. Buna göre; eğer, iş sahibi belirli bir süre geçmesine rağmen

müteahhide ödemede bulunmaz, müteahhidin iş bitirme belgesinin verilmesine

karışır veya engel olursa ya da iflâs ederse; bu takdirde müteahhit sözleşmeyi

feshedebilecektir.

(o) ACE sözleşme örneğinin 2. kısmındaki hükümler, değişen şartlara ve

inşaatın yapıldığı yere bağlı olarak, 1. Kısma dahil edilmek üzere tasarlanmıştır. Söz

Page 34: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

20

konusu şartlara örnek olarak: ücret değişikliği, örf-âdetler, bütün yükümlülükler,

vergilendirme, rüşvet-irtikâp, zamanında bilgilendirme yapılmaması ve özel

sözleşmelere özgü öteki konular ile daha da önemlisi sözleşmeyi idare eden hukuk

girer39.

3. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) İlk Baskısı

1956 yılında yayınlanan ACE sözleşme örneği, standart bir sözleşme , ihale

(teklif) şartnamesi ve bir ekten oluşmaktaydı. ACE sözleşme örneği, ICE sözleşme

örneğinden ayırdedilebilmesi için, mavi bir kapakla yayınlanmıştı. Belirtmek gerekir

ki; ACE sözleşme örneği, inşaat mühendisliği alanında uluslararası sözleşme

koşullarını içeren ilk örnek’tir. Yine de, bunun, gerek biçim gerekse içerik yönünden

düşünüldüğünde, sadece Birleşik Krallık’ta uygulanmak üzere tasarlanmış ICE

sözleşme örneğinden çok da farklı olduğu söylenemezdi.

Nitekim, ACE sözleşme örneğinin ömrü çok fazla olamadı; zira, inşaat

mühendisliği yapı işleri için hazırlanan uluslararası kurallar bunun yerini aldı. Söz

konusu kurallar, Uluslararası Müşavir Mühendisler Federasyonu (Fédération

Intenational des Ingénieurs Conseils-FIDIC) ile Uluslararası Bina ve Bayındırlık

İşleri Federasyonu (Fédération Internationale du Bâtiment et des Travaux Publics)

tarafından hazırlanarak, 2 kısımdan oluşan standart bir sözleşme örneği olarak

yayınlandı. Başlığının çok uzun olmasından kaynaklansa gerek, bu yeni kuralları

içeren sözleşme metni kısa sürede Kırmızı Kitap (Red Book) olarak ünlendi.

Ancak, belirtmek gerekir ki; Kırmızı Kitap’ın metni büyük ölçüde ACE

sözleşme örneğinden alınmıştır. Bununla birlikte, Kırmızı Kitap’ta ACE sözleşme

örneğinin 1.,16.,31.,34.,40.,53.,60.,65. ve 69(2). maddeleri üzerinde bazı önemsiz

değişiklikler yapıldığı görülmektedir40. Bunun dışında Kırmızı Kitap’ta çok önemli

değişikliklerin de yapıldığı gözlenmektedir. Bunlar;

(1) sözleşmenin dili

(2) teminat mektupları

(3) ilave işlerde mühendisin fiyat tespiti

39 BUNNI, s.5 40 BUNNI, s.6.

Page 35: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

21

(4) tahkimde Paris Uluslararası Ticaret Odası (ICC) prosedürünün

uygulanması

(5) fiyat eskalasyonunun öngörülmesi olarak sıralanabilir.41

4. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) İkinci ve Üçüncü Baskısı

Temmuz 1969’da ikinci baskısının yapılmasının ardından Kırmızı Kitap,

Asya ve Batı Pasifik Müteahhitleri Birlikleri Uluslararası Federasyonu tarafından da

kabul edildi. Bu arada, Kırmızı Kitap’ a Tarama ve Islah başlığı altında Özel

Uygulanma Şartlarını gösteren 3. Kısım eklendi. Buna karşılık; ikinci baskıda,

mevcut metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadı. 1973 yılında söz konusu

ikinci baskı, bu kez Amerika Birleşik Devletleri Genel Müteahhitler Birliği ve

Amerikalılar Arası İnşaat Endüstrisi Federasyonu tarafından onaylanarak yeniden

yayınlandı

Aynı yıl içerisinde, Haziran ayında ICE sözleşme örneğinin beşinci

baskısının yapılması, Kırmızı Kitap’ın bir kere daha gözden geçirilmesi konusunu

gündeme getirdi. Yeni ICE sözleşme örneği, dördüncü baskısından farklı olarak,

Birleşik Krallık’ta, inşaat mühendisliği alanında pek çok yeni hüküm getirilmekteydi.

Öyle ki; bu yeni hükümlerin etkisini analiz etmek üzere Temmuz ve Kasım aylarında

üç tane şerh yayımlanması gerekti. Bunlardan hem ABRAHAMSON’ un şerhi hem

de AKROYD’ un şerhi, söz konusu formun şeklini ve dilini bunlarn açıklıktan

yoksun bulunması sebebiyle eleştirmekteydi. WALLACE da, Kasım 1973’te

yayımlanan ″The Modest Revision Which Became a Torrent of Change ″(Değişiklik

Seline Dönüşen Ufak Bir Revizyon) başlıklı makalesinde ICE sözleşme örneğinin

beşinci baskısını radikal olarak tanımlamıştır.

İşte ICE sözleşme örneğinde yapılan bu değişikliklere paralel olarak, Mart

1977’de Kırmızı Kitap’ ın üçüncü baskısı yapıldı. Bununla birlikte, ICE’ nin beşinci

baskısında yapılan değişiklikler ile Kırmızı Kitap’ ın üçüncü baskısında yapılanların

birebir aynı olduğunu söylemek adil olmaz. Nitekim, WALLACE da ICE sözleşme

örneğinin beşinci baskısı üzerine yazdığı kitabının önsözünde ″Görülüyor ki, Kırmızı

Kitap’ ın üçüncü baskısının yaratıcıları, ICE sözleşme örneğinin beşinci baskısının

temel sıkıntılarını enine boyuna düşünmüşler ve bunları çalışmalarında görmezden 41 TÜREGÜN, s.7.

Page 36: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

22

gelmişler. ″ diyerek aslında ICE sözleşme örneğinin beşinci baskısıyla, Kırmızı

Kitap’ ın üçüncü baskısı arasında yapılan değişiklikler bakımından oluşan farka üstü

kapalı bir biçimde değinmişti42.

WALLACE, Kırmızı Kitap’ ın üçüncü baskısında yapılan değişiklikleri43 şu

şekilde sıralamıştır:

(1) Üçüncü baskıda ″maliyet″ (cost) yeniden tanımlanmıştır. Buna göre; yeni

maliyet tanımına inşaat alanının içinde ve dışında yapılan genel harcamalar

sokulmaktadır.

(2) Mühendisin yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlenmiştir.

(3) Müteahhidin sorumluluklarının kapsamı belirlenmiştir.

(4) Sözleşmenin dili ve uygulanacak hukuka ilişkin olarak yeni bir hüküm

getirilmiştir.

(5) Sözleşmenin yürütülmesi açısından vazgeçilmez olarak kabul edilen

bilgilendirmelerin yapılmaması durumunda, inşaatın durdurulması ile ilgili olarak

üçüncü baskıya yeni bir hüküm eklenmiştir. (6.3. madde) Müteakip alt maddede ise

süre uzatımı ve ek ödemelerle ilgili düzenleme yapılmıştır.

(6) 11. maddede, iş sahibi tarafından müteahhide aktarılan bilgi ile

müteahhidin bu bilgiye ilişkin yorumu arasında bir ayrım yapılmıştır.

(7) 14. madde uyarınca, ihalede teklifi kabul edilen müteahhide, bu aşamadan

sonra süresi önceden tayin edilmiş bir iş programı takip etme zorunluluğu

getirilmiştir.

(8) İkinci baskıda, müteahhidin sözleşmede öngörülmemiş bakım ve onarım

işlerine ilişkin olarak gerekli malzeme ve işçiliği sağlama gibi bir yükümlülüğünün

bulunmadığını düzenleyen hüküm, üçüncü baskıdan çıkartılmıştır.

(9) 3. kişilerin vermiş olduğu zararlardan doğan sorumluluk için yapılan

sigortayla ilgili yeni bir düzenleme yapılmıştır.

42 BUNNI, s.7. 43 BUNNI, s.8-10.

Page 37: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

23

(10) İş sahibinden kaynaklanan bir sebeple, işin ertelenmesi dolayısıyla

müteahhidin uğradığı zararın giderilmesine ilişkin olarak 40. maddede ayrıntılı bir

düzenleme yapılmıştır.

(11) 46. madde, ICE sözleşme örneğinin beşinci baskısına uygun olarak

yeniden düzenlenmiştir.

(12) 48. madde uyarınca, mühendis tarafından müteahhide verilen iş bitirme

belgesinin bir kopyasının iş sahibine de verilmesi gerekecektir.

(13) 51.2. maddede, mühendis tarafından verilen sözlü talimatların yazılı hale

dönüştürülmesi düzenlenmiştir.

(14) İkinci baskıda 52. maddede yer alan oranlar ifadesi oran ve fiyat olarak

değiştirilmiştir.

(15) 52.3. maddede yer alan değişiklik oranı % 10’ a indirilmiş ve yüzde

hesaplama metodunun tanımı yapılmıştır.

(16) İkinci baskının 58. maddesinde ilk maliyet tutarına (prime cost sums)

yapılan atıf, üçüncü baskıdan çıkartılmıştır.

(17) 59. maddede alt müteahhitlere ilişkin olarak 3 yeni hüküm getirilmiştir.

(18) 20.2. maddede nükleer ve basınç dalga riskleri tanımlanarak, 65.

maddede düzenlenen özel riskler listesine eklenmiştir.

(19) 66. maddeye eklenen yeni bir hükümle, şayet sözleşmenin ileride

feshedileceği hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde baştan anlaşılıyorsa, bu

takdirde sözleşmeyi idare eden hukuk tarafından tayin edilen tarafların karşılıklı

yükümlülüklerinden bir kısmının yerine getirilmemesi imkânı taraflara tanınmıştır.

(20) 67. maddeye eklenen yeni bir hükümle, taraflara, inşaatın devamı

sırasında dahi, aralarında vuku bulan ihtilâfları , tahkime götürme olanağı verilmiştir.

(21) Bu baskıda, üçüncü baskının 1. Kısmına üç yeni madde eklenmiştir.

(m.70, m.71 ve m.72)

Page 38: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

24

5. İnşaat Sözleşmeleri Hakkında Notlar

FIDIC, 1977 yılında, İnşaat Sözleşmeleri Hakkında Notlar dizisini yayınladı.

Bu Notlar’ da Kırmızı Kitap’ ın üçüncü baskısında yeterince düzenlenmediğine

inanılan bazı özel konular yer almaktaydı.

Belirtmek gerekir ki, İnşaat Sözleşmeleri Hakkında Notlar dizisinde de,

Kırmızı Kitap’ın üçüncü baskısının hazırlanması sırasındaki, özellikle de 1973

yılında yayımlanan ICE sözleşme örneğinin beşinci baskısında yapılan değişikliklere

paralel olarak yapılan büyük değişikliklerin öncesindeki sürece ve bu değişikliklerin

yapılmasının gerisinde yatan sebeplere yer verilmemiştir. Bu bakımdan, İnşaat

Sözleşmeleri Hakkında Notlar dizisi de arzu edilen amaca ulaşmakta yetersiz kaldığı

gerekçesiyle eleştirilere44 maruz kalmıştır.

6. Diğer Değişiklikler

ACE sözleşme örneğinde olduğu gibi, Kırmızı Kitap’ ta da, münferit bir

sözleşmeyi idare edecek hukukun önemi gözetilerek, sözleşmeye uygulanacak hukuk

müessesesi kabul edilmiştir. Buna karşılık, Kırmızı Kitap’ ta, ICE ve ACE sözleşme

örneklerinde konuyla ilgili olarak, Common Law ilkelerine uygun bir biçimde

yapılan düzenlemelere yer verilmemiştir. Nitekim, Kırmızı Kitap’ ta, sözleşmeye

uygulanacak hukuk konusunda Common Law sistemi ile diğer hukuk sistemleri

arasında bir ihtilâf çıkabileceği dahi hesaba katılmamıştır.

Bu boşluğa rağmen, Kırmızı Kitap’ ın hükümleri, uzunca bir süre kanunlar

ihtilâfı problemlerini gayet iyi bir biçimde çözüme kavuşturmasını bilmiştir. Kırmızı

Kitap’ ın ikinci ve üçüncü baskıları, dünya çapındaki büyük inşaat projelerinde

başarılarını kanıtlamıştır. Özellikle üçüncü baskı, 1970’ li yılların sonuna doğru

gelişmekte olan ülkelerde ve 1980’ li yıllarda Orta Doğu ve Uzak Doğu’da geniş bir

uygulama alanı bulmuştur. Üçüncü baskı, Fransızca, Almanca ve İspanyolca’ ya da

çevrilmiştir.

Kırmızı Kitap’ a yönelik eleştiriler, özellikle inşaat sözleşmelerinden doğan

ihtilâfların tahkimde hâllinin yaygınlaştığı ve Kırmızı Kitap’ taki her bir hükmün

anlamını inceleyecek uzman hukukçulara duyulan ihtiyacın arttığı geçen birkaç yılda

44 BUNNI, s.10.

Page 39: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

25

su yüzüne çıkmıştır. Bu ve benzeri eleştirilerin, FIDIC’ in dördüncü baskısının

yayınlanmasıyla sonlanacağı tahmini ise, dördüncü baskıyla birlikte haklı çıkmıştır45.

7. Kırmızı Kitap’ ın (Red Book) Dördüncü Baskısı

1987 yılında, Kırmızı Kitap’ ın dördüncü baskısı yayınlanana kadar, üçüncü

baskı üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştı. Bu sebeple, dördüncü baskıda

çok önemli değişikliklere yer verilmiştir. Öyle ki, Kırmızı Kitap’ ın başlığı bile

değiştirilmiştir. Gerçekten, başlıkta yer alan ″uluslararası″ ifadesi, Kırmızı Kitap’ ın

sadece uluslararası sözleşmelerde değil ve fakat her türlü sözleşmede kullanımını

arttırmak gayesiyle kaldırılmıştır.

Önceki baskılardan farklı olarak, Kırmızı Kitap’ın dördüncü baskısı sadece

FIDIC örgütü (Müşavir Mühendisler Uluslararası Federasyonu) tarafından

yapılmıştır. Zira Kırmızı Kitap’ın dördüncü baskısı yapıldığı sırada, Kırmızı Kitap’

ın önceki baskılarını kabul eden müteahhit birliklerinin onayı henüz alınmamıştı.

Buna karşılık, dördüncü baskının Hazırlık Komitesi, Uluslararası Müteahhitler

Birliği Konfederasyonunu (CICA) temsilen Avrupa kökenli Uluslararası

Müteahhitlerle ve Amerika kökenli Genel Müteahhitler Birliği ile görüş alış

verişinde bulunmuştu. Bu sebeple, yeni Kırmızı Kitap’ taki hükümlerin pek çoğunun

anılan bu üç grubun uzlaşısının bir ürünü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hazırlık

Komitesi, dördüncü baskı üzerinde çalışırken, iş sahibi tarafını oluşturan Dünya

Bankası ile 9 farklı Arap Birliği’nin görüşünü de almıştır. Bunun dışında her ne

kadar Kırmızı Kitap’ın dördüncü baskısını hazırlayanlar arasında açıkça adı geçmese

de Uluslararası Barolar Birliği’nin yapmış olduğu katkılar göz ardı edilemez.46.

Kırmızı Kitap’ ın dördüncü baskısında 2. Kısım’da yer alan hükümler de

oldukça geliştirildi ve bunlar ″Özel Uygulama Şartları″ başlığı altında ayrı bir

kitapçıkta toplandı. Bu kitapçık, bünyesinde yer alan hükümlerin numaralandırılması

yoluyla, 1. Kısım’la ilişkilendirildi47. Bu şekilde, bundan böyle 2. Kısmın 1. Kısım

ile birlikte, tarafların hak ve yükümlülüklerini idare eden şartları düzenleyeceği

45 BUNNI, s.11. 46 EASTMAN: The FIDIC Redbook Fourth Edition: Good News and Bad News, Contr. Law., 1989, s.7 (16.07.2008) 47 BUDIN: Guide Pratique de l’Execution des Contrats Internationaux de Construction, Berne, 1998, s.30.

Page 40: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

26

resmen kabul edilmiş oldu. Zaten, 2. Kısım, özellikle, taraflar arasındaki münferit

sözleşmelere uygulanacak hükümlerin hazırlanmasında yardımcı olmak maksadıyla

tasarlanmış bulunmaktaydı. Üçüncü baskıda yer alan ″Tarama ve Islah″ (Dredging ve

Reclamation) başlığını taşıyan 3. Kısma gelince, bu Kısım Kırmızı Kitap’ ın

kapsamından tamamen çıkartıldı ve bu Kısımda yer alan hükümlerden bazıları

üzerinde büyük değişiklikler yapılmak suretiyle bunlar 2. Kısım’ın kapsamına dahil

edildi.

Kırmızı Kitap’ın dördüncü baskısında müteahhidin lehine yeni birtakım

hükümler bulunmaktadır. Buna göre:

(1) 2.1(b) maddede mühendisin faaliyetlerini her halükarda iş sahibinden

almış olduğu yetkiye dayanarak yürüttüğü kabul edilmiştir. Bu hükümle, mühendisin

yetkisinin sınırları üzerinde oluşan kuşkular bir nebze olsun giderilmeye çalışılmıştır.

(2) 2.6. maddede mühendisin tarafsızlığı düzenlenmektedir.

(3) 10.3. maddeye göre, iş sahibi müteahhitten, edimiyle ilgili olarak yeni bir

talepte bulunmadan önce, müteahhide ediminin kusurlu olduğunu belirten bir

bildirimde bulunmak zorundadır.

(4) 11.1. madde, müteahhidin, ihaleye katılmadan önce inşaat alanında ne

kadar araştırma yapabileceğini düzenlemektedir.

(5) 12. madde, müteahhidin inşaatla ilgili olarak baştan öngörebileceği

konulara ilişkindir.

(6) 26. madde iş sahibinin inşaat başlamadan önce yapılması gereken

hazırlıklardan ve alınması gereken izinlerden sorumluluğunu düzenleme altına

almaktadır.

(7) 41.1. madde, sözleşme yürürlüğe girdikten sonra işe başlama talimatının

verilmesi gereken süreyi göstermektedir.

(8) 44. madde süre uzatımıyla ilgilidir.

9) 51.1. maddeye göre, iş değişikliği yapılması sebebiyle, değişiklikten önce

istenilen şekilde tamamlanmış olan işler görmezden gelinemeyecektir. Müteahhide,

değişiklikten önce yapmış olduğu işlerin karşılığı ödenecektir.

Page 41: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

27

(10) 53.5. madde uyarınca müteahhit artık geçici ödemeler konusunda talepte

bulunabilecektir.

(11) 60.10. madde ödemelerin geç yapılması durumunda, müteahhidin

lehinde bir hüküm içermektedir.

(12) 69.4. maddeye göre, şayet iş sahibi müteahhide normal ödeme gününde

ödeme yapmaz ve bu tarihten itibaren 28 gün içerisinde de ödemede bulunmazsa; bu

takdirde, müteahhit iş sahibine 28 gün içerisinde ödeme yapması için bildirimde

bulunma, işi askıya alma veya işin oranında indirim yapmak seçimlik hakkına sahip

olmaktadır48.

1988 yılında, Kırmızı Kitap’ ın dördüncü baskısı birtakım değişikliklerle

yeniden yayınlandı. Bu değişiklikler yeni metnin sonunda belirtilmiştir. Bu

değişiklikler, esasında, ufak tefek değişikliklerdir ve ilgili hükümlerin anlamını

değiştirmekten ziyade, bunları açıklayıcı bir niteliğe sahip bulunmaktadır.

1992 yılında, Kırmızı Kitap’ ın dördüncü baskısı, üzerinde ikinci kez yapılan

değişikliklerle, yeniden yayınlanmıştır. Bu seferki değişikliklerin bir kısmı yine ufak

tefek değişikliklerdir; diğerleri ise formda yer alan bazı hükümlerin anlamını

değiştirecek kadar büyüktür49.

8. Kırmızı Kitap’ ın (Red Book) 1996 Eki

Kasım 1996’ da FIDIC, ″1987 Baskısına Ek- İnşaat Mühendisliği İşleri İçin

Sözleşme Şartları- 1992 Değişiklikleriyle Birlikte ″ başlıklı yeni bir metin daha

yayınladı. Bu metinde, esas itibariyle, Kırmızı Kitap’ ın üç tartışmalı alanı olan

‘ihtilâfların hâlli, ödemeler ve iş bitirme belgesinin verilmesinin sağlanması’

konularında uygulanmak üzere kullanıcılara seçim hakkı tanıyan bir yöntem

düzenlemiştir.

1996 Eki, üç kısımdan meydana gelmektedir. Buna göre;

(1) Kısım A’ da, Kırmızı Kitap’ ın dördüncü baskısında düzenlenen

″İhtilâfların Hâlli″ başlığını taşıyan 67. maddesine alternatif oluşturacak şekilde

″İhtilâf Kararlaştırma Kurulu″ na (Dispute Adjucation Board) yetki verilmiştir. Buna

48 EASTMAN, s. 8. 49 BUNNI, s.11

Page 42: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

28

göre, taraflar artık, diledikleri takdirde İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na başvurabilir.

Bu Kurul en az bir, en çok üç üyeden oluşur50.

(2) Kısım B’ de Götürü Usulüne ( Lump Sum) dayalı ödemeler

düzenlenmiştir.

(3) Kısım C’ de ise, müteahhidin, mühendisin iş bitirme belgesini geç

vermesi durumunda sahip olacağı haklarının korunmasıyla ilgili olarak alternatif bir

düzenleme getirilmiştir.

9. Kırmızı Kitap’ın (Red Book) 1999 Yılında Yapılan Yeni Baskısı

Kırmızı Kitap’ın dördüncü baskısında 72 madde içine yerleştirilmiş 194 adet

alt madde, 1999 baskısında ″şahıs″ ve ″konulara″ göre gruplandırılmış 20 madde

içine yerleştirilmiş 162 alt maddede toplanmıştır.

Yeni Kırmızı Kitap’ın maddeleri aşağıdaki şekilde gruplandırılmıştır51:

(1) 1. maddede genel hükümlere yer verilmiştir. Bu madde 14 alt maddeden

oluşmaktadır.

(2) 2 ila 4. maddelerde mühendis de dahil olmak üzere tarafların görevleri52

düzenlenmiştir.

(a) 2. maddede iş sahibi tanımlanmıştır. Bu madde 5 alt maddeden

oluşmaktadır.

(b) 3. maddede mühendis tanımlanmıştır. Bu madde de 5 alt maddeden

oluşmaktadır.

(c) 4. maddede müteahhit tanımlanmıştır. Bu madde de 24 alt maddeden

oluşmaktadır.

(3) 5 ila 7. maddelerde üretimin tanımı53 yapılmıştır.

(a) 5. maddede atanmış alt müteahhitler 4 alt maddede düzenlenmiştir.

(b) 6. maddede personel ve işçilerin alımı 10 alt maddede düzenlenmiştir.

50 HIBBERD/NEWMAN: ADR and Adjudication in Construction Disputes, London, 1999, s. 218. 51 TÜREGÜN, s.15. 52 ÜNÜVAR, slayt no:12. 53 ÜNÜVAR, slayt no:12.

Page 43: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

29

(c) 7. maddede tesis, malzemeler ve işçilik 8 alt maddede düzenlenmiştir.

(4) 8 ila 12. maddeler projenin kronolojik olarak yürütülmesine54 ilişkindir.

(a) 8. maddede işe başlama, gecikmeler ve askıya alma düzenleme altına

alınmıştır. Bu madde 12 alt maddeden oluşmaktadır.

(b) 9. maddede bitirme testleri düzenleme altına alınmıştır. Bu madde 4 alt

maddeden oluşmaktadır.

(c) 10. maddede iş sahibinin işi teslim altına alması düzenlenme altına

alınmıştır. Bu madde 4 alt maddeden oluşmaktadır.

(d) 11. maddede hata ve arızalardan sorumluluk düzenleme altına alınmıştır.

Bu madde 11 alt maddeden oluşmaktadır.

(e) 12. maddede ölçüm ve değerlendirme düzenleme altına alınmıştır. Bu

madde 4 alt maddeden oluşmaktadır.

(5) 13. ve 14. maddelerde ilave işler, bedel ve ödemelere55 yer verilmiştir.

(a) 13. maddede değişiklikler ve düzeltmeler 8 alt maddede düzenlenmiştir.

(b) 14. maddede sözleşme bedeli ve ödemeler 15 alt maddede düzenlenmiştir.

(6) 15. ve 16. maddelerde hatalar56 düzenlenmiştir.

(a) 15. madde müteahhidin temerrüdüne (direnim) ilişkindir. Bu madde 5 alt

maddeden meydana gelmektedir.

(b) 16. madde iş sahibinin temerrüdüne (direnim) ilişkindir. Bu madde 4 alt

maddeden meydana gelmektedir.

(7) 17. ve 18. maddelerde risk ve sigorta57 düzenleme altına alınmıştır.

(a) 17. maddede riskler ve sorumluluklar 6 alt maddede düzenlenmiştir.

(b) 18. maddede sigortalar 4 alt maddede düzenlenmiştir.

(8) 19. maddede beklenmedik olaylara (force majeure) yer verilmiştir. Bu

madde 7 alt maddeden oluşmaktadır. 54 ÜNÜVAR, slayt no:12. 55 ÜNÜVAR, slayt no:12. 56 ÜNÜVAR, slayt no:12. 57 ÜNÜVAR, slayt no:12.

Page 44: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

30

(9) 20. maddede iddialar, talepler, ihtilâflar ve tahkim konularına yer

verilmiştir. Bu madde 8 alt maddeden oluşmaktadır.

Bu sistematikte esas çekirdek (hard core) Kırmızı Kitap’ın dördüncü

baskısıdır. Bununla birlikte, 1999 baskısında özellikle uygulamada önemli olabilecek

değişikliklere yer verildiği görülmektedir.58 Dördüncü baskıya ve dördüncü baskı

üzerindeki son değişikliklere ilerleyen bölümlerde daha detaylı olarak yer

verilecektir.

10. Kırmızı Kitap’ın Çok Taraflı Kalkınma Bankaları Tarafından

Yapılan 2005 Yılı Baskısı (Red Book MBD Harmonised Edition,2005)

A. Genel Olarak

Kırmızı Kitap’ın 1999 yılında yayınlanan baskısı, başta Dünya Bankası

olmak üzere dokuz Çok Taraflı Kalkınma Bankası tarafından revize edilerek 2005

yılında yeniden yayınlandı. Bu yeni Kitap’ın, söz konusu Çok Taraflı Kalkınma

Bankaları tarafından finanse edilen altyapı işlerinde kullanılması bundan böyle

zorunlu hale getirildi. Bu revizyonun temel sebebi, her şeyden önce, bu kurumların

söz konusu alt yapı işlerine yatırdıklarını, sadece bu işlerden elde edilen kazançla

karşılayabilme garantisine sahip olma istekleridir. Zira bu kurumlar, herhangi bir alt

yapı işine gerekli finansmanı sağlarken, bunun karşılığında söz konusu işin yapıldığı

devlet hükümetince veya bizatihi bu işin diğer sponsorlarınca kendilerine verilen

garantileri dikkâte almamaktadır. Bunlar için, asıl önemli nokta, projenin kendi nakit

akışını sağlayabilme kabiliyetidir59. Nitekim bu kurumlar, hiçbir zaman sadece elde

edecekleri kârı düşünmemişlerdir. Bunlar için finanse edecekleri altyapı işinin

plânlanan ticarî hedefe ulaşması da gerekmektedir. İşte bu hedefe ulaşmak için basit,

güvenilir, tarafsız, esnek ve en önemlisi öngörülebilir yasal düzenlemelere

gereksinim vardır. Bu bakımdan; Kırmızı Kitap’ın 2005 yılı baskısının bu ihtiyacı, en

azından bu kurumlar nazarında, giderdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Yeni Kırmızı Kitap, esas itibariyle, FIDIC’ in, Çok Taraflı Kalkınma

Bankaları ve ilgili meslek örgütleriyle olan iki yıllık ortak çalışmalarının sonucunda

58 TÜREGÜN, s.16. 59 PEDAMON: How Is Convergence Best Achieved in International Project Finance, Fordham Int’l L.J., 2000-2001, s.1273.

Page 45: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

31

yayınlanabilmiştir. Yeni Kırmızı Kitap, Dünya Bankası’nın 2005 yılının Mayıs

ayında yayınladığı İhale Rehberi, Standart İhale Dokümanlarını içermektedir. Hatta

söz konusu Kitap, Dünya Bankası tarafından daha önceden yayınlanmış İhale

Rehberlerinde yer alan ve özel sözleşme şartlarının hazırlanmasında kullanılan bütün

zorunlu, seçimlik ve tavsiye edilen hükümleri de kapsamaktadır. Bununla birlikte,

yeni Kitap’ın kullanıcıları sözleşme hükümlerini değiştirmekte artık eskisi kadar

serbest değildir. İşin yapıldığı yere özgü ihtiyaçlar Sözleşme Unsurları (Contract

Data) olarak adlandırılan ve Kırmızı Kitap’ın önceki baskılarında yer alan Teklif

Ek’inin kısmen değiştirilmesiyle oluşturulan ayrı bir bölüm ile karşılanmaya

çalışılacaktır60.

B. Kırmızı Kitap’ın 2005 Yılı Baskısında Yapılan Değişiklikler

Uluslararası Müteahhitler Birliği Konfederasyonu, müteahhit birliklerini

temsilen 2005 yılında yayınlanan Kırmızı Kitap’ın 2005 yılı baskısında yapılan

değişiklikleri desteklemiştir. Hatta Kırmızı Kitap’ın 1999 ve 2005 yıllarında yapılan

baskıları üzerine geniş bir inceleme ve yorum metinleri hazırlamıştır. Ancak,

uluslararası arenada iş yapan müteahhitler, esas itibariyle, Çok Taraflı Kalkınma

Bankaları’nca finanse edilen altyapı işlerinde uygulanmak üzere Kırmızı Kitap’ta

yapılan son değişiklikleri onaylamakla birlikte yeni bir takım değişikliklerin

yapılması gerektiğini savunmaktadır. Zira, her ne kadar, 2005 yılı baskısının, 1999

baskısı ile kıyaslandığında, sözleşmesel anlamda taraflar arasındaki mevcut dengeyi

en iyi biçimde koruduğu iddia edilse de; esas itibariyle, sözü edilen bu dengenin iş

sahibinin taşıdığı bazı risklerin iş sahibinden alınarak müteahhide yüklenmek

suretiyle ve müteahhit aleyhine bozulduğu görülmektedir61. Bu gerçeği dikkâte alan,

FIDIC örgütü ve Çok Taraflı Kalkınma Bankaları bu değişiklikler üzerinde

çalışmalarını sürdürmektedir62.

60 APPUHN: Work in Progress,FIDIC Red Book MBD Harmonised Edition, 2005: A Contractor’ s Persrective, Const.L. Int’l, 2006, s.23. 61 ARAUJO: Red Book Onside, Harmonisation of Procurement Procedures in Developing Countries, Const. L. Int’l, 2006, s.21(16.07.2008) 62 APPUHN (MBD Harmonised Edition), s.23.

Page 46: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

32

Kırmızı Kitap’ın 2005 yılı baskısında yapılan ve özellikle müteahhitler

açısından önemli değişiklikler63 şunlardır:

(1) Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısının 1. maddesinde yer alan

″öngörülmezlik″ in tanımında değişiklik yapılmıştır. Buna göre, öngörülmezlik

önceden ″tecrübeli bir müteahhidin ihale için teklifini verdiği sırada, ileride

gerçekleşmesini makul bir biçimde tahmin edemediği olaylar ″ şeklinde ifade

edilirken, yeni baskıda ″ tecrübeli bir müteahhidin ihale için teklifini verdiği sırada,

ileride gerçekleşmesini makul bir biçimde tahmin edemediği ve önceden gerekli

korucu tedbirler alamadığı olaylar ″ şeklinde ifade edilmektedir.

(2) Kırmızı Kitap’ın 2005 yılı baskısının 1. maddesinde ″kurallara uygun

davranma″ şeklinde bir düzenleme yer almaktadır. Buna göre, müteahhit yaptığı işe

uygulanacak bütün kurallara uygun davranmalıdır. Bununla birlikte, iş sahibi ile

müteahhit arasındaki ilişkide gerekli onay, izin ve lisansların verilmesiyle ilgili

sorumlulukların paylaşımı konusu henüz daha açıklığa kavuşturulamamıştır.

(3) 2005 yılı baskısında 2. maddede ″iş sahibinin mâli düzenlemeleri″ ne

ilişkin bir hüküm bulunmaktadır. Bu hükme göre, iş sahibi müteahhidi artık sadece

projenin finansmanına ilişkin olarak yapacağı değişiklikler konusunda değil; ve fakat

kredi alınan banka tarafından geciktirilen her ödeme konusunda bilgilendirmek

zorunda kalacaktır.

(4) 2005 yılı baskısında 3. maddede düzenleme altına alınan ″mühendisin

görev ve yetkileri″ konusunda değişiklikler yapılmıştır. Buna göre 2005 baskısı,

kural olarak tasarımı iş sahibi tarafından bağımsız bir mühendise yaptırılan altyapı

işlerine uygulanmak üzere hazırlanmıştır. Söz konusu mühendis, daha önceki

baskılarda belirtildiği üzere, sahip olduğu yetkiyi iş sahibi adına kullanmaktadır.

Bununla birlikte, mühendisin görevini ifa ederken azami düzeyde adil olması

beklenmektedir. Gerçekten, mühendis, görevini ifa ederken yetkisini aşmamalıdır.

Buna karşılık, iş sahibi de mühendisin sahip olduğu yetkiye müdahale ederek,

müteahhitle arasındaki sözleşmeyi ihlâl etmemelidir.

2005 baskısında, 3. maddesinin 1. alt maddesinde müteahhit açısından kabulü

zor, çok önemli değişiklikler yapılmıştır. Mühendisin ifa ettiği görevler ve sahip 63 APPUHN (MBD Harmonised Edition), s.24-27.

Page 47: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

33

olduğu yetkiler bir müteahhit için son derece önemlidir. Bu durum dikkâte alınarak,

Kırmızı Kitap’ın 1999 yılında yapılan baskısında ″iş sahibinin, mühendisin sahip

olduğu yetkilerde değişiklik yaparken, müteahhidin onayını alması gerektiği″

düzenlenmişti. Bu hüküm 2005 yılı baskısında ″iş sahibinin, mühendisin sahip

olduğu yetkilerde değişiklik yaparken, bunu müteahhide bildirmesi gerektiği″

şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik, müteahhitler açısından kabul edilemez bir

değişikliktir. Zira, buna göre, iş sahibi artık müteahhidin onayını almaksızın, tek

taraflı olarak mühendisin yetkisini değiştirebilecektir. Mühendisin yetkisinin bu

şekilde değiştirilmesi ise sözleşme bedeli kararlaştırılıp, sözleşme yürürlüğe

girdikten sonra taraflar arasındaki risk paylaşımını da değiştirecektir ki; bu durum

müteahhit açısından hiç de adil olmayacaktır.

1999 baskısında, mühendisin yetkisinin, Özel Sözleşme Şartları’nda

düzenlenebileceği ve bunun Özel Sözleşme Şartları Hazırlık Rehberi’nde yer alan

hükümleri içerebileceği düzenlenmişti. Bu hükümlere göre, mühendis sözleşmeye

göre görevini ifa ederken iş sahibinin onayını almak zorunda kalmaktaydı. Dünya

Bankası’nın 2005 yılının Mayıs ayında yayınlanan İhale (Teklif) Rehberi’nde Özel

Sözleşme Şartları’nın uygulanması zorunlu tutulmamıştır. Buna rağmen, iş sahipleri

önemli kararlar öncesinde mühendislerin kendilerinden onay almasını şart

koşmaktadır.

2005 baskısında, ″mühendis tarafından iş sahibinin onayının alınması″ şartı

seçimlik olarak aynen korunmuştur. Mühendis, özellikle ek ücret alınmasını

gerektiren durumlarda iş sahibinin onayını almalıdır. Önceden ek ücret ödenmesi

sadece maddi olarak öngörülemeyen olaylara hasredilmişti. Buna karşılık, son

baskıda, maddi olsun olmasın, öngörülemeyen tüm olaylarda ek ücretin

ödenebileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.

(5) Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında 4. maddede, önceki baskılardan

farklı olarak ″ifa garantisi″ başlığı taşıyan bir hüküm yer almaktadır. Söz konusu

maddede, iş sahibinin ifa garantisi’ne istinaden talepte bulunabileceği dört durum

belirtilmiştir. Buna göre, müteahhit ifa garantisini yürürlüğe koymazsa; iş sahibine

ödemede bulunmaz veya hatasını telâfi etmezse veyahut iş sahibine işi sonlandırma

Page 48: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

34

konusunda yetki verilen durumlarda iş sahibi talepte bulunabilecektir. 2005

baskısında bu hüküm tamamen kaldırılmıştır.

(6) Kırmızı Kitap’ın 2005 yılı baskısında 4. maddede ″yol ve vasıta hakkı″ na

ilişkin düzenleme aynen korunmuştur. Bununla birlikte müteahhitler, iş sahiplerinin

hiçbir karşılık beklemeksizin ve hiçbir sınırlamada bulunmaksızın inşaat alanına

erişimi sağlamaları ve inşaat alanının zilyetliğini müteahhitlere vermeleri gerektiği

kanısındadır. Aksi takdirde, iş sahiplerinin müteahhitlere ek süre ve/veya ek ücret

vermeleri gerekecektir.

(7) Kırmızı Kitap’ın 2005 yılı baskısının 6. maddesinde ″sağlık ve güvenlik″e

ilişkin bir hüküm bulunmaktadır. İş ve işçilerin sağlık ve güvenliğini düzenleyen

sosyal içerikli bu hüküm, esas itibariyle, Dünya Bankası’nın 2004 yılında yayınlanan

İhale (Teklif) Rehberi’nden alınmıştır. Söz konusu hüküm müteahhitler tarafından iki

sebeple eleştirilmektedir. Bunlardan ilki, böyle sosyal içerik taşıyan hükümlerin

Teknik Şartnamelerde veya Metraj Cetvellerinde yer almasının yanlışlığıdır. Zira,

bazı iş sahipleri ihale sürecinde bu durumdan haksız çıkar sağlayabilmektedir.

İkincisi, 2005 yılı baskısı, müteahhitlerden, HIV/AIDS Farkındalık Programı

çerçevesinde Bilgilendirme, Eğitim ve Danışma yönetimi konusunda oldukça geniş

kapsamlı taleplerde bulunmaktadır. Müteahhitler, Teknik Şartnamelerde bu tür

talepler bulunabileceğini kabul etmekle birlikte, söz konusu programın müteahhitler

yerine atanmış veya onaylanmış hizmet sağlayıcıları tarafından yürütülmesi yönünde

fikir beyan etmektedir.

(8) Kırmızı Kitap’ın 2005 yılı baskısında 12. maddede yer alan

″değerlendirme″ ye ilişkin hükmün metni değiştirilmiştir. Bu değişiklik, özellikle

metraj cetvelinde gösterilen miktar ve değer kalemlerini etkilemektedir.

(9) Kırmızı Kitap’ın 2005 baskısında 15. maddede ″rüşvet ve dolandırıcılık

fiilleri″ tanımlanmaktadır. Bununla birlikte 1999 baskısında bu yönde bir hüküm

bulunmamaktadır. 15. maddede dolandırıcılık fiilleri, ″ihale sürecini veya

sözleşmenin ifasını (kredi alan) iş sahibinin zararına etkilemek amacıyla gerçekleri

çarpıtmaya yönelik davranışlar″ olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, şayet iş

sahibi müteahhidin dolandırıcılık yaptığı kanaatine varırsa; bu takdirde, sözleşmeyi

feshedip, müteahhidi inşaat alanından çıkartabilecektir.

Page 49: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

35

(10) 2005 baskısı, 1999 baskısının 20. maddesinde ifadesini bulan

″ihtilâf″lara ilişkin hükmü aynen korumuştur. Ancak, burada İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu (Dispute Adjudication Board) yerine İhtilâf Kurulu’na (Dispute Board) atıfta

bulunulmuştur. İhtilâf Kurulu, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’ndan farklı olarak

sözleşmenin başında kurulmaktadır. Bu Kurul, taraflarca kabul edilen bir veya üç

üyeden oluşmaktadır. Bu üyeler, mesleklerinde uzman ve sözleşmede kullanılan dili

iyi derecede bilen kimselerdir.

İhtilâf Kurulu üyeleri sözleşme kurulduktan sonra da tıpkı İhtilâf

Kararlaştırma Kurulu üyeleri gibi düzenli olarak, üzerinde inşaat yapılacak alanı

ziyaret etmektedir. Böylelikle, bunlar da taraflar arasında işin devamını

etkileyebilecek ciddi fikir ayrılıklarını daha başından engelleme şansına sahip

olmaktadır. Bu sebeple, Kırmızı Kitap’ın 2005 baskısı, yapılacak işin miktarına

bakmaksızın İhtilâf Kurulu oluşturulmasını şart koşmuştur.

IV. Kırmızı Kitap’ın Oluşumunda Karşılaştırmalı Hukukun Etkisi

1. Genel Olarak

Bilindiği gibi, Kırmızı Kitap, ICE Standart Sözleşme örneğinden çıkartılan

ACE örneği model alınarak tasarlanmıştır. ICE Standart Sözleşme örneği ise, esas

itibariyle, Birleşik Krallık sınırları dahilinde kullanılmak üzere hazırlanmış bir

sözleşmedir. Bu sebeple, söz konusu sözleşmenin, üzerinde hemen hemen hiçbir

değişiklik yapılmadan uluslararası plânda kabul görmesi64 hayli şaşırtıcıdır.

Kırmızı Kitap’ın iyi anlaşılıp, uygulanabilmesi için, her şeyden önce onun

oluşum ve gelişimine katkı sağladığı hukuki kavramlar ile bunların kabul gördüğü

hukuk sistemlerinin çok iyi özümsenmesi gerekmektedir. Bunun için de

karşılaştırmalı hukukun verilerine ihtiyaç vardır.

2. Hukuk Sistemlerinin Çeşitliliği

Kırmızı Kitap’ın konu edindiği, inşaat mühendisliği işleri, çeşitli hukuk

sistemlerinde, çok değişik biçimlerde düzenlenmiş bulunmaktadır.

64 BUNNI, s.17.

Page 50: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

36

A. Kıta Avrupası Hukuk Sistemleri

Kıta Avrupası hukuk sistemlerinin temelini oluşturan Roma hukukunda,

inşaat işlerine ilişkin olarak ayrı bir düzenleme yer almamaktadır. Bunun yerine

locatio conductio kavramı bulunmaktadır. Bu kavram bugünkü Türk hukuk

sisteminde kira, hizmet ve eser sözleşmelerini içine alan çok geniş bir kavramdır.

Romalıların locatio conductio’su ile birlikte taraflardan bir tanesi her zaman bir ücret

ödemeyi taahhüt ederken, diğeri bir şeyin kullanılmasını sağlıyorsa, burada locatio

conductio rei (kira sözleşmesi) söz konusu olur; veya bir ücret karşılığında diğer

taraf bir hizmet görmeyi üstleniyorsa, burada locatio conductio operum (hizmet

sözleşmesi) söz konusu olur; veya diğer taraf bir iş, eser meydana getirmeyi

üstleniyorsa, burada da locatio conductio operis (eser sözleşmesi) söz konusu olur65.

Roma hukuku kaynaklarında, locatio conductio operis halinde, bir eserin yapımının

kiralanmasından bahsedilmektedir (opus faciendum locare veya opus locare)66.

Bugünkü Kıta Avrupası hukuk sistemlerini inceleyecek olursak:

a. Almanya

Sözleşme türleri, Alman Medeni Kanunu’nun (BGB) 67 2. Kitap’ında 23

Bölüm halinde düzenleme altına alınmıştır. Ancak, inşaat sözleşmeleri söz konusu

düzenlemeler arasında bulunmamaktadır. Bununla birlikte, inşaat sözleşmeleri öğreti

ve uygulamada gerek kurulmaları ve sona ermeleri gerekse hükümleri bakımından

aralarında büyük benzerlikler bulunan ve BGB’ nin 631.maddesinde düzenlenen eser

sözleşmelerinin kapsamına dahil edilmektedir68.

65 UMUR: Roma Hukuku, Ders Notları, İstanbul, 1999, s.366. 66 RADO: Roma Hukuku Dersleri, Borçlar Hukuku, İstanbul, 1997, s.140. 67 Alman Medeni Kanunu (Bürgerliches Gesetzbuch) 1 Ocak 2002 tarihinde ″Borçlar Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun″ ile değişikliğe uğramıştır. Söz konusu Kanun, 2 Ocak 2002 tarihinde Federal Alman Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yeni haliyle yayımlanmıştır. 68 Eser sözleşmelerinin diğer sözleşmelere nazaran en önemli özelliği ivazlı olmasıdır. Nitekim, bu sözleşmelerde taraflardan müteahhit bir iş veya hizmetin görülmesini üstlenirken; iş sahibi buna karşılık bir miktar para (ücret) vermeyi üstlenmektedir. Benzer şekilde, inşaat sözleşmelerinde müteahhit özel olarak bir inşaat mühendisliği işinin yapılmasını üstlenirken; iş sahibi buna karşılık olarak bir miktar para vermeyi üstlenmektedir. (KNUTSON(ROSENER/DORNER): FIDIC, An Analysis of International Construction Contracts, The Hague, 2005, s. 90.) Bunun dışında, eser sözleşmeleri, her ne kadar sözleşme taraflarından biri olan müteahhidin edimini gerçekleştirmesi belli bir süreye yayılmış olsa da, tıpkı satım

Page 51: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

37

Almanya’da inşaat işlerine yönelik olarak Medeni Kanun hükümleri

haricinde, VOB69 Sözleşme örnekleri uygulama alanı bulmaktadır. Bu örneklerden

VOB/A, ihale usulünü düzenlemektedir. VOB/B hükümet veya herhangi bir kamu

kurumunun iş sahibi sıfatıyla taraf olduğu inşaat sözleşmelerinde kullanılan standart

bir sözleşme örneğidir. Bu örnekte hizmetin tanımı, ödeme usulleri, belgelendirme

işlemleri, işin ifası, teslim süresi, erteleme, sorumluluk, cezai şart, resmi kabul,

faturalandırma, sigorta gibi klâsik konular düzenleme altına alınmaktadır. Son

olarak, VOB/C bir dizi zorunlu teknik standartlar getirmektedir.

Belirtmek gerekir ki, VOB/B özel inşaat mühendisliği projelerinde de

uygulama alanı bulmaktadır. Kuşkusuz, VOB/B’ nin özel sektör projelerinde

bütünüyle kullanılması zorunlu değildir; bu sadece tavsiye edilmektedir. Nitekim,

bazı müteahhit ve iş sahiplerinin VOB/B’ yi kullandıkları işlerde, bunun genel ve

özel şartlarını kısmen değiştirdikleri veya bunları daha somut bir hâle soktukları

sıklıkla görülmektedir. Ancak, bu durum VOB/B’ nin kullanımını sulandırmaktan

öteye geçememiştir. Bunu dikkâte alan Alman kanun koyucusu, 2009 yılında

yürürlüğe soktuğu çok yeni bir kanunla VOB/B’ nin de dahil olduğu sözleşme

dokümanlarının şartlarında taraflarca yapılan aşırı değişikliklerin hükümsüz

sayılacağını düzenleme altına almıştır. Buna ek olarak, Federal mahkeme ve eyalet

mahkemelerinin verdiği çok sayıda kararda tarafların aralarındaki inşaat

sözleşmelerinin hükümleri üzerinde yapabilecekleri değişikliklerin sınırı belirtilmiş

bulunmaktadır. Alman Medeni Kanunu’nda ise, eser sözleşmelerinin de dahil olduğu

bütün iş görme sözleşmelerine ayrılan bölümde tarafların değiştiremeyecekleri

emredici hükümlere yer verilmiştir. Doğal olarak, bu hükümlerin uygulanması

zorunlu olmaktadır.

FIDIC Kitapları, Alman inşaat piyasasında nadiren, fabrika inşası gibi

nitelikli inşaat projelerinde uygulama alanı bulmaktadır. Zaten Almanya’da

uluslararası müteahhitlik hizmetleri İngiltere, Hollanda gibi diğer Avrupa ülkelerinin sözleşmesi gibi ani edimli sözleşmeler grubuna girmektedir. Zira müteahhit asıl borcu olan işi teslim borcunu tek seferde ve tek bir davranışıyla yerine getirmektedir. Bu anlamda, müteahhidin teslimden önceki iş/hizmet görme faaliyetlerini bir tür ifa için yapılan hazırlık faaliyetleri olarak görmek mantıklı olmaktadır. (ÖZ: İş Sahibinin Eser Sözleşmesinden Dönmesi, İstanbul, 1989, s.18.) İnşaat sözleşmeleri de, eser sözleşmeleri gibi ani edimli sözleşmeler grubuna girmektedir. 69 VOB’ un açılımı, Vertragsordnung für Bauleistungen’ dir.

Page 52: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

38

çok gerisinde kaldığı için, FIDIC Kitapları gibi uluslararası nitelikli sözleşme örneği

ve şartnamelerinin uygulanmasına pek gerek kalmamaktadır. Bununla birlikte, son

dönemde Almanya topraklarının yabancı yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline

geldiğini de kabul etmek gerekmektedir. Nitekim, Almanya’da yabancı yatırımcılara

yönelik olmak üzere, özellikle finansman konularında yeni sözleşme örnekleri

yayınlandığı gözlenmektedir. GMP Sözleşme örneği bu trendin en önemli ürünü

olarak dikkâti çekmektedir 70.

Görüldüğü üzere Alman hukukunun FIDIC Kitaplarının oluşum ve

gelişiminde herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Aksine, FIDIC Kitaplarının ve

özellikle de Kırmızı Kitap’ın modern Alman inşaat hukukunun yaratılmasında

önemli bir etkisi vardır.

b. İsviçre

İsviçre hukuk sisteminde, inşaat sözleşmelerine ilişkin olarak herhangi bir

kanunî düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, inşaat sözleşmeleri İsviçre

Borçlar Kanunu’nun 363 ila 379. maddeleri arasında düzenlenen eser sözleşmesinin

kapsamına dahil edilmektedir71. Bugün için, inşaat sözleşmelerinin hukuki nitelik

olarak eser sözleşmesinin özel bir türünü oluşturduğu konusunda herhangi bir

tereddüt bulunmamaktadır. Zira, inşaat sözleşmelerinde müteahhit iş sahibinin

kendisine vereceği ücret karşılığında bir inşaat mühendisliği işinin yapımını

üstlenmektedir. Buradaki tereddüt, söz konusu inşaat mühendisliği işinin yapımının

bir mimar veya mühendis tarafından kısmen ya da tamamen üstlenildiği durumlarda

ortaya çıkmaktadır. Bu ihtimâllere ilişkin olarak öğretide değişik zamanlarda eser

sözleşmesi görüşü, vekâlet sözleşmesi görüşü ve kendisine özgü (sui generis)

sözleşme görüşü savunulmuştur72.

İsviçre hukuk sisteminde Borçlar Kanunu’ nun dışında başka bazı

düzenlemeler de eser sözleşmelerine ve bu arada inşaat sözleşmelerine doğrudan

veya dolaylı olarak uygulanabilmektedir. Bunlar arasında en önemlisi, hiç kuşkusuz,

70 JANKOWSKI/KREISSL: Germany, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.67. 71 TERCIER: Les Contrats Spéciaux, 2ēme édition, Zurich, 1995, s.404. 72 Bu görüşler için bkz. KAPLAN: Türk-İsviçre Hukukunda Mimarlık Sözleşmesi ve Mimarın Sorumluluğu, Ankara, 1983, s.30.

Page 53: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

39

İsviçre Medeni Kanunu’ndaki ilgili düzenlemelerdir. Bu düzenlemelerden, İMK’ nun

837. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında ifadesini bulan müteahhidin

alacaklarına karşılık sahip olduğu kanunî ipotek hakkına ilişkin hükümler ile İMK’

nun 671 ila 673. maddeleri arasında ifadesini bulan başkasına ait arsa üzerinde inşaat

yapılmasına ilişkin hükümler dolaylı olarak inşaat sözleşmelerine uygulanma

kabiliyeti taşımaları açısından son derece önemlidir.

Bunun dışında, Viyana Satım Sözleşmesi’nin bazı hükümleri de eser

sözleşmelerine uygulanabilmektedir. Buna göre satıcının aynı zamanda satılanı imâl

borcu söz konusu ise (örneğin; anahtar teslimi sözleşmelerde), bu takdirde Viyana

Satım Sözleşmesi’nin 3/I maddesi uygulama alanı bulmaktadır. Bunun temel sebebi,

Viyana Satım Sözleşmesi’ nin bu tür sözleşmelerin iç hukuktaki niteliğine

bakmaksızın bunları satım sözleşmesi olarak kabul etmiş olmasıdır.

Yine Malların Üretiminden Doğan Sorumluluğa İlişkin Federal Kanun’ un (

Loi Fédéral sur la Responsabilité du Fait des Produits) bazı hükümleri de eser

sözleşmelerine ve dolayısıyla inşaat sözleşmelerine uygulanabilmektedir. Ayrıca,

Avrupa Birliği’nin bu konuyla ilgili olarak doğrudan veya dolaylı olarak çıkarttığı

veya çıkartacağı Direktifler de inşaat sözleşmelerine uygulanabilmektedir. Kamu

hukukuna ilişkin pek çok kanun da inşaat sözleşmelerine uygulanmaktadır.

Son olarak, İsviçre’deki Mühendis ve Mimarlar Birliği’nin (Société Suisse

des Ingénieurs et des Architectes) yayınladığı kurallar73, İsviçre Makine Üreticileri

Birliği’nin yayınladığı kurallar (Verein Schweizerischer Maschien-Industrieller) ile

FIDIC örgütünün yayınladığı kurallar yeri geldikçe uygulanmaktadır 74. Bu Kurallar

arasında FIDIC örgütünün yayınladığı (ve özellikle Kırmızı Kitap’ta düzenleme

altına alınan) kurallar daha ziyade İsviçreli müteahhitler tarafından yurtdışında

yapılan inşaatlarda ve ancak İsviçre hukuku ile birlikte uygulama alanı bulmaktadır. 73 İsviçre Mühendis ve Mimarlar Birliği (SIA) tarafından yayınlanan kurallar, ancak taraflarca açıkça öngörülmüş olması halinde uygulanabilmektedir. Bununla birlikte, İsviçre Yüksek Mahkemesi’nin (Supreme Court) 9 Aralık 2005 tarih ve 4C.261/2005 sayılı nispeten yeni sayılabilecek kararında, İsviçre tâbiyetinde olan ve İsviçre’de fiilen faaliyet gösteren iki şirketin kendi aralarında zımnî (örtülü) olarak İsviçre Mühendis ve Mimarlar Birliği Kurallarını kabul etmiş oldukları ve bu sebeple söz konusu şirketler arasındaki sözleşmeye bu kuralların uygulanması gerektiği hükme bağlanmıştır. (SCHERER/SCHNEİDER/BIGLER: Switzerland, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.162.) 74 TERCIER, s. 404-406.

Page 54: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

40

Bu da, İsviçre hukuku ile FIDIC Kitapları arasında karşılıklı bir etkileşimin söz

konusu olduğunun bir kanıtıdır.

c. Türkiye

Türk hukuk sisteminde, inşaat hukuku özel olarak düzenlenmemiştir. Bu

sebeple, inşaat sözleşmeleri, büyük ölçüde, Borçlar Kanunu’nun 355 ila 371.

maddeleri arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir75.

Bununla birlikte, Borçlar Kanunu’nun 360. maddenin 3. fıkrası ile 363. ve 367.

maddelerin 2. fıkralarında, inşaata dolaylı bir biçimde de olsa değinilmiştir76. Yine

Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri eser sözleşmelerine ve dolayısıyla inşaat

sözleşmelerine uygulanabilmektedir77. Bu düzenlemelerin yanında, Türk hukuk

sisteminde 1.1.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale

Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu bulunmaktadır. Ayrıca,

1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu’nda da eser sözleşmesiyle ilgili hükümler

bulunmaktadır78. Son olarak, Türkiye’de uluslararası inşaat projelerinde sıklıkla

FIDIC Kurallarının uygulamasına başvurulmaktadır.

d. Fransa

Fransız Medeni Kanunu’nda (le Code Civil) inşaat sözleşmelerine ilişkin

herhangi bir düzenleme yoktur. Bununla birlikte, Fransız Medeni Kanunu’nda eser

sözleşmelerine ilişkin hükümler bulunmaktadır. Eser sözleşmelerine yönelik olarak

genel bir tanım yapılmamış olsa, bu sözleşmenin (diğer sözleşmelerden) ayırt edici

unsurlarına FMK’ nun 1710. maddesinde yer verilmektedir. Buna göre, eser

sözleşmelerinde bir taraf (müteahhit) bir şey yapmayı üstlenirken; diğeri (iş sahibi)

buna karşılık ücret ödemeyi üstlenmektedir79. Diğer bir deyişle, eser sözleşmeleri

tam iki tarafa borç yükleyen (synallagmatique) sözleşmeler grubuna dahil 75 KOSTAKOĞLU: İçtihatlı İnşaat Hukuku ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri, Ankara, 2008, s.17; ŞEREMET: İnşaat Sözleşmeleri ve FIDIC, İBD, c.80, S.4, 2006, s. 1553. 76 Sözgelimi, BK. m. 363/2’de açıkça“taşınmaz inşaat”tan söz edilmektedir. Bu konuda bkz. EREN: Borçlar Kanunu Açısından İnşaat Sözleşmeleri, Ortak Seminer, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2001, s.52, dn.2. 77 İsviçre Medeni Kanunu’ndakilere benzer düzenlemeler: müteahhitlere tanınan yasal ipotek hakkı için bkz. TMK m. 893/1,3 ile TMK m.895 ve başkasına ait arsa üzerinde inşaat yapılmasına ilişkin bkz. TMK m. 722-724. 78 YAVUZ: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul, 2002, s.443. 79 LABARTHE/ NOBLOT: Le Contrat d’ Entreprise, Traité des Contrats (sous la direction de Jacques Ghestin), L.G.D.J., Paris, 2008, s.18.

Page 55: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

41

edilmektedir. Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, sözleşme taraflarından her

biri diğerinin hem alacaklısı hem de borçlusu konumunda olmaktadır. Dolayısıyla

tarafların karşılıklı hak ve borçları arasında bir denge bulunmaktadır. Eser

sözleşmeleri de tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğuna göre, eser

sözleşmesinin tarafları olan iş sahibi ile müteahhidin hak ve borçları arasında da bir

denge bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Fransız Medeni Kanunu’na

bakıldığında ise, söz konusu dengenin iş sahibi lehine bozulduğu dikkâti

çekmektedir. Diğer bir deyişle, Fransız Medeni Kanunu’nda müteahhide daha fazla

borç yüklendiği görülmektedir. Kuşkusuz, bunda söz konusu kanunun hazırlandığı

dönemde faaliyet gösteren müteahhitlerin mesleklerinde uzman kimseler oluşu ve

bunların iş sahipleri tarafından kontrolünde yaşanan zorlukların büyük etkisi

bulunmaktadır. Bugün için, Fransız uygulamasında bu anlayışın hâlâ devam ettiği ve

müteahhitlere ağır yükümlülükler yüklendiği gözlenmektedir. Nitekim, Fransız

mahkemeleri tasarımı başkası tarafından yapılan işlerde dahi, müteahhidin

sorumluluğu bulunduğuna hükmetmektedir80.

Sonuç olarak, Fransız hukuk sisteminde daha ziyade, müteahhidin iş sahibine

göre geleneksel olarak daha fazla risk üstlendiği ve götürü usulde yapılan inşaat

sözleşmeleri akdedilmektedir81. Buna karşılık, FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ını esas alan

sözleşmelerde taraflardan her biri karar alma yetkisini üçüncü bir kişiye (mühendis)

devretmektedir. Buna ek olarak, bu sözleşmeler metraj usulüne göre

akdedilmektedir. Bu durum, doğal olarak Kırmızı Kitap’ın Fransız hukuk sisteminde

uygulama alanını daraltmaktadır.

e. Hollanda

Hollanda hukuk sisteminde, inşaat hukuku melez bir hukuk dalıdır. Bunun

anlamı, inşaat hukukunun burada hem özel hukuk kurallarıyla hem de kamu hukuku

kurallarıyla düzenlenmiş olmasıdır. Gerçekten, Hollanda’da inşaat hukuku hem

Hollanda Medeni Kanunu’nda (Burgerlijk Wetboek) hem de bir çok İdare

Kanunları’nda ele alınmıştır. Buna karşılık, bu düzenlemelerin ne ölçüde yeterli

olduğu tartışmaktadır. Sözgelimi, inşaata ilişkin olarak, Medeni Kanun’un 7A

80 KNUTSON (FRILET), s.80. 81 MONNERVILLE: France, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.60.

Page 56: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

42

kitabının 6. bölümünde sadece 12 tane hüküm bulunmaktadır. İnşaat işleri gibi

oldukça karmaşık bir konunun, genel sözleşmeler hukukunu düzenleyen 6. kısımda,

sadece 12 maddede düzenlenmiş bulunması ve bunların da emredici bir nitelik

taşımaması gerek öğretide gerek uygulamada eleştiri konusu olmuştur. Neyse ki, bu

eleştiriler yerini bulmuş ve 1989 yılında, Hollanda’nın kendisine özgü uzlaşı kültürü

içerisinde, inşaat sözleşmelerine ilişkin olarak ONRI82 tarafından ″Uniforme

Administratieve Voorwaarden-UAV’89″ adı altında bir Genel Şartlar yayınlanmıştır.

Bunu 2000 yılının Mart ayında, ″UAV-GC 2000″ izlemiştir83. 2005 yılında, ″De

Nieuwe Regeling 2005″ adı altında yeni kurallar yayınlanmıştır. Bu kurallar bugün

için Hollanda’daki tüm müşavir mühendis ve mimarlar tarafından kabul

görmektedir84.

B. Common Law Sistemi

a. İngiltere

Common Law sistemini incelediğimizde, özellikle İngiltere’de 19. yy’ ın

başlarına kadar, Kıta Avrupası hukuk sistemlerinde olduğu gibi bir inşaat sözleşmesi

mefhumu olmadığını görmekteyiz. Bunun yerine, burada inşaat işleri, müşteri ile ona

hizmet sunanlar arasında akdedilen ve götürü usulüyle kararlaştırılan tasarla-yap

paketinden ibaret bir dizi sözleşmenin neticesinde gerçekleştirilebilmekteydi. 19. yy’

da Londra’da Cubitts firması ilk kez genel müteahhitlik hizmetleri sunmaya

başlayarak bu durumu değiştirmiştir. Genel Müteahhitlik Sözleşmeleri olarak

adlandırılabilecek bu yeni müteahhitlik hizmetlerini düzenleyen sözleşmelerde,

tasarım ile inşaat olguları birbirinden ayrılmıştır. Bunun sonucu olarak, ana

müteahhit, artık, tasarımcılar tarafından hazırlanan projenin inşası işini

üstlenmektedir.

İngiltere’de, Kıta Avrupası ülkelerinin hukuk sistemlerinden farklı olarak

üçlü bir ilişki göze çarpmaktadır: ″İş sahibi, tasarımcı ve uygulayıcı (müteahhit)

82 Hollanda Müşavir Mühendisler Birliği’nin İngilizce kısaltılmışı. 83 KNUTSON (EGGINK), s.251-252. 84 SCHELLEMAN, FIDIC Usulleri, Hollanda’da Kullanılan Sözleşme Tipi’ndeki Genel Hükümler (AB ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Hibe Programı Çerçevesinde 15-17 Nisan 2009 tarihleri arasında düzenlenen ‘Müşavir-Mühendislik Sektörü Geliştirme Projesi’ kapsamında sunulmuştur.), slayt no:1< www.tmmmb.org.tr> (22.04.2009).

Page 57: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

43

arasındaki ilişki.″ Kıta Avrupası ülkelerinin hukuk sistemlerine benzer şekilde

taraflardan biri, yine belli bir miktar ücret ödemeyi taahhüt etmektedir. Yalnız bu kez

sözleşmenin diğer tarafını oluşturanlardan biri tasarım işini, diğeri tasarlananın inşası

işini üstlenmektedir. Bu üçlü ilişkiye ek olarak, burada bir de miktar denetçisi

(quantity surveyor) bulunmaktadır.

Genel Müteahhitlik Sözleşmeleri yaygınlaştıktan sonra, İngiltere’de inşaat

mühendisliği alanında bir çok standart sözleşme örneği85 yayınlandı. Bunlar arasında

en popüler olanı, hiç kuşkusuz, İnşaat Mühendisliği Enstitüsü’nün Sözleşme Şartları

‘nın (Institude of Civil Engineers Conditions of Contract) 1999 yılında yayınlanan 7.

baskısı’dır. Bunun dışında Ortak Sözleşmeler Mahkemesi’ nin inşaat sektörü için

özel olarak çıkarttığı üç standart sözleşme örneği bulunmaktadır86.

b. Amerika Birleşik Devletleri

Amerikan hukuk sisteminde, inşaat sektöründe daha ziyade uluslararası

standart sözleşme örnekleri kullanılmaktadır. Bu sözleşme örnekleri arasında FIDIC’

in Kırmızı Kitabının özel bir yeri bulunmaktadır87. Bunun dışında, Amerika Birleşik

Devletleri’nde Amerikan Mimarlar Enstitüsü’nün (American Institute of Architects-

AIA) ve Mühendislerin Ortak Sözleşme Belgeleri Komitesi ‘nin (Engineers Joint

Contract Documents Committee-EJCDC) yayınladıkları sözleşme örnekleri vardır.

Belirtmek gerekir ki, Amerika Birleşik Devletleri’nde en çok uygulama

alanına sahip sözleşme örneği Kırmızı Kitap’ta düzenlenen örnektir. Diğer Amerikan

Mimarlar Enstitüsü’nün (AIA) yayınlamış olduğu sözleşme örnekleri arasında en çok

rağbet göreni ″General Conditions of Contract for Construction ″ (İnşaat

Sözleşmelerinin Genel Şartları) başlığını taşıyan A201 Belgesi’ dir. Mühendislerin

Ortak Sözleşme Belgeleri Komitesi’nin (EJCDC) ″Standard General Conditions of

the Construction Contract ″ ı (İnşaat Sözleşmelerinin Genel Standart Şartları) da,

A201 Belgesi ile benzer hükümler içermektedir. Büyük ölçekli inşaat mühendisliği 85 Bunlar hakkında daha detaylı bilgi için bkz. § I, III, 1. 86 MURDOCH/ HUGHES, s. 27 -29. 87 ″Ancak, bazı yazarlar FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ının Birleşik Devletler’de uygulanmasını tasvip etmemektedir. Bunun temel sebebi, FIDIC’ in Kitapları’ nın Avrupa Birliği sınırları dahilinde uygulanması gerektiği düşüncesidir. Bu düşünce doğrultusunda, bu Kitapların Avrupa Birliği dışında kullanılması, Birlik içerisinde inşaat sektöründe yeknesak kurallar yaratılmasına mani olmaktadır.″ (STIPANOWICH: Reconstructing Construction Law: Reality and Reform in a Transactional System, Wis.L.Rev, 1998, s.488, dn. 98)

Page 58: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

44

işlerinde kullanılan söz konusu formlarda hala geleneksel yöntemlerden

yararlanılmaktadır. Buna göre, iş sahibi bir tasarımcıyı işe almakta, tasarımcı projeyi

hazırlamakta ve daha sonra işe alınan müteahhit hazırlanan projeyi inşa etmektedir.

A201 Belgesi ile EJCDC örneği arasındaki temel farklılık, A201 Belgesinin,

çoğunlukla dikey inşaatlarda kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Dikey

inşaatlarda, inşaatın yapımı bir mimar tarafından yürütülür. Buna karşılık, EJCDC

örneği, bir mühendis tarafından yürütülen, yol yapımı, köprü inşası ve diğer büyük

ölçekli ve fakat dikey olmayan projelerde kullanılmaktadır88.

C. İskandinav Hukuk Sistemi

a. İsveç

İskandinav hukuk sisteminin kapsamına dahil olan İsveç’in inşaat

sözleşmelerine ilişkin düzenlemeleri belki de söz konusu alanda anlaşılması en zor

olan düzenlemelerdendir. Bu zorluk, hiç kuşkusuz, bunların farklılığından ileri

gelmektedir. İsveç’te, özellikle tüketicilerin korunması hakkında yapılan geniş

düzenlemelerden sonra, sözleşmeler hukuku anlamında akdedilen anlaşmalarda

taraflardan birinin tüketici olmasına göre, bunlara farklı hükümler uygulanmaktadır.

Nitekim, inşaat sözleşmelerinde de, iş sahibinin tüketici olması durumunda

uygulanacak hükümler, iş sahibinin bir ticari ortaklık olması durumunda

uygulanacak hükümlerden farklı olmaktadır. Buna göre, iş sahibinin tüketici sıfatını

haiz olduğu durumlarda, Tüketici Hizmetleri Kanunu (Consumer Services Act)

uygulama alanı bulmaktadır. Ancak, bunun için, inşaat sözleşmesinin konusunu

oluşturan inşaatın, öncelikli olarak iş sahibinin özel amaçları için yapılması

gerekmektedir. Bu tür durumlarda, tüketici olan iş sahibi, sözleşmede

kararlaştırılmamış olsa dahi Tüketici Hizmetleri Kanunu’nun emredici hükümleri

doğrultusunda, inşaattan kaynaklanacak risklere karşı sigortalanır. O halde, inşaatın

iş sahibinin özel amaçları için yapılıp yapılmadığı olgusu, inşaat sözleşmelerine

uygulanacak hükümlerin niteliğini belirleyecektir. Buna karşılık; iş sahibinin ticari

bir işletme olduğu durumlarda uygulanacak herhangi bir özel düzenleme ya da yazılı

bir hukuk kuralı bulunmamaktadır. Bunun yanında, hâlihazırda uygulanmakta olan

içtihat hukuku muğlak hükümlerle doludur ve oldukça dağınık bir görünüm arz

88 KNUTSON(MYERS/GIFFUNE/MILLER), s.343-344.

Page 59: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

45

etmektedir. Modern İsveç öğretisi de inşaat sözleşmelerini açıklamakta yetersiz

kalmaktadır. Bütün bunların sonucunda, İsveç’ te inşaat hukukundan doğan ihtilaflar

tahkim yoluyla çözülmektedir89.

İsveç hukukuna göre, ticari inşaat sözleşmeleri özel bir sözleşme türü olarak

kabul edilmiştir. Bu bakımdan, ticari inşaat sözleşmeleri hem sözleşmeler hukuku

anlamında genel kurallara hem de özel kurallara tabidir. Bunlar tüketici inşaat

sözleşmelerinden farklı olarak, herhangi başka yazılı hukuk düzenlemesine tabi

değildir. Son zamanlarda bireysel inşaat sözleşmelerinde bazı standart sözleşme

örneklerinin kullanılmaya başladığı görülmektedir. Bu bakımdan İsveç hukukunda,

(ticari) inşaat sözleşmeleri alanında FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ı geniş bir uygulama

alanı bulmaktadır90.

D. BRIC Ülkelerinin Hukuk Sistemleri

″BRIC″ sözcüğü, sırasıyla Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’ in İngilizce

karşılıklarının baş harflerinden türetilmiştir. Söz konusu ülkeler, dünyanın en hızlı

büyüyen ekonomilerine sahiptir.91 Bu bakımdan, bunların inşaat sözleşmeleri

alanındaki düzenlemelerini aynı başlık altında incelemeyi uygun bulduk.

a. Brezilya

Brezilya’da, inşaat işleri, proje temelli veya yönetim temelli olmak üzere iki

şekilde sözleşmelere konu edilmektedir. İnşaat sözleşmeleri, genel olarak, Brezilya

Medeni Kanunu’nun 593 ila 626. maddelerine tâbi olmaktadır. Söz konusu

hükümler, hem iş sözleşmelerine hem de proje temelli inşaat sözleşmelerine

uygulanmaktadır. Bunun dışında, bayındırlık işlerini idare eden 16 Aralık 1964

tarihli 4591 sayılı Federal Kanun, 11 Eylül 1990 tarih ve 8078 sayılı Tüketicinin

Korunması Hakkında Brezilya Kanunu ve son olarak, kamu gücünün kullanıldığı

işlerle ilgili olarak 21 Haziran 1993 tarih ve 8666 sayılı Federal Kanun da inşaat

işlerine uygulanmaktadır. Yine, duruma göre, pek çok kanun, tüzük ve yönetmelik

uygulama alanı bulmaktadır.

89 KNUTSON(SAMUELSSON/IWAR), s. 277. 90 KNUTSON(SAMUELSSON/IWAR), s. 279. 91 ″The New Champions″, The Economist (20.09.2008), s.6 vd.

Page 60: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

46

Brezilya’da, inşaat sözleşmelerine ilişkin olarak bir sözleşme örneği kabul

edilmemiştir. Bunun yerine, bu tür sözleşme örneklerinde bulunması gerekli temel

unsurların sıralanmasıyla yetinilmiştir. Bu bakımdan, FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ı,

Brezilya hukukunda örnek oluşturması bakımından son derece önemlidir92.

b. Rusya

Rusya’da, hâlihazırda, inşaat işlerine ilişkin sözleşme şartlarını düzenleyen

uluslararası alanda kabul görmüş bir sözleşme örneği bulunmamaktadır. Bunun

yerine, Bayındırlık Bakanlığı’nın 10 Haziran 1992 tarihinde yayımlamış olduğu BF-

558/15 sayılı 5 sayfadan oluşan bir inşaat sözleşmesi örneği vardır. Bu örnek de,

günümüzde, uygulanabilirliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Zira, söz konusu örnek,

(Eski) Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ nin Bakanlar Kurulu’nun 1986 yılında

çıkartmış olduğu bir kararnameden alınıp, günümüze uyarlanmıştır. Gerçi bu örnek,

14 Ağustos 1993 tarihinde, 812 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile değişikliğe

uğramıştır. Ancak, yapılan bu değişikliğe rağmen, söz konusu örnek, oldukça

kazuistik’ tir ve sadece hükümetin bir tarafını oluşturduğu sözleşmelere

uygulanabilmektedir. Bunun dışında, 1996 yılında yürürlüğe giren yeni Rus Medeni

Kanunu’nun ikinci kısmında inşaat sözleşmelerini düzenleyen çağdaş hükümler

bulunmaktadır. Yine, 1997 yılında, FIDIC Kitap’larının Rus versiyonları birbiri

ardına yayımlanmıştır93.

Bugün için, yabancı müteahhitlerinin Rus iş sahipleriyle Rus hukukuna göre

akdettikleri inşaat sözleşmelerine FIDIC Kitaplarındaki hükümler kısmen de olsa

uygulama alanı bulmaktadır94.

c. Hindistan

Hindistan, uzun yıllar boyunca İngiltere’nin sömürgesi konumunda kalmış bir

ülkedir. Bu sebeple, Hindistan’ daki hukuk sisteminin İngiliz hukukunun etkisiyle

şekillendiğini söylemek pek de yanlış olmayacaktır. Bu etkinin derecesine göre, Hint

hukukunun suskun kaldığı hallerde, Hintli yargıçlar kararlarını verirken veya

92 KNUTSON (NUNES/ALVEGERANDA/REA/CASTEJON), s.1. 93 NIKIFOROV: Using FIDIC Contracts in Eastern Europe, s.1-2 <www.friends-partners.org> (26.10.2008) 94 KARIBOV/STREZHNEVA: Russia, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s. 139.

Page 61: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

47

dayandıkları hükümleri yorumlarken İngiliz hukukuna başvurmaktadır.

Mahkemelerin, kural olarak, İngiliz hukuk kurallarını doğrudan uygulamaları

yasaktır. Buna karşılık, Hint hukukunun suskun kaldığı konularda, hakkâniyetin el

verdiği ölçüde İngiliz hukuku kuralları uygulanır.

Hint Sözleşmeler Kanunu’nda, sözleşme ″iki veya daha fazla kişi arasında

yapılan ve yasal açıdan bağlayıcı anlaşma″ olarak tanımlanmaktadır. Bu anlamda,

inşaat işlerinin başlamasından önce, iş sahibi ile müteahhit arasında yapılan anlaşma

da, bir sözleşmedir. Bu sözleşmede, iş sahibi, sözleşmenin konusunu oluşturan işlerin

yapılması için başka kişi veya kişileri görevlendirmektedir. Bu kişi veya kişiler

müteahhit olarak adlandırılmaktadır ve bunlar sözleşme konusu işin yapımını

üstlenmektedir. Mühendis ise, genellikle kamu işlerinin tasarımında ve yapımında

yine iş sahibi tarafından görevlendirilen kişidir95.

Hint hukuk sisteminde, inşaat işlerine Sözleşmeler Kanunu hükümlerinin yanı

sıra çok çeşitli standart sözleşme örneklerinin hükümleri de uygulanabilmektedir.

Bunların başında da FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ı gelmektedir. Ancak, belirtmek gerekir

ki; Kırmızı Kitap’ın hükümleri yerel hukuka uygun düştüğü ölçüde uygulama alanı

bulmaktadır. Nitekim Hindistan’da kamu kurum ve kuruluşlarının hemen hemen

hepsinin inşaat işlerine uygulanmak üzere çıkarttıkları kendi sözleşme örnekleri ve

şartnameleri bulunmaktadır. Bu da ister istemez FIDIC Kitaplarının uygulama

alanını daraltmaktadır.

Hindistan’da altyapı işlerinde son yıllarda yaşanan patlamayı göz önünde

bulunduran hükümet yetkilileri, özel sektörü alt yapı işlerine dahil etmek için çok

çeşitli imtiyaz sözleşme metinleri hazırlamışlardır. Buna göre, söz konusu altyapı

işinin tasarımı, yapımı, finansmanı, işletilmesi ve bunun sonucunda elde edilen

gelirler belirli bir süre için devlet tarafından özel bir şirkete verilmektedir96.

d. Çin

Çin ekonomisi, son yıllarda önemli bir gelişme kaydetmiştir. Bu gelişme, hiç

kuşkusuz, inşaat sektörüne de yansımıştır. Bireysel konut ve iş yeri gibi küçük

95 KNUTSON (MANDAL/DOOD), s. 127-131. 96 BHATIA/CHANDRA/AKHTAR: India, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.83.

Page 62: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

48

ölçekli projelerden, petro-kimya tesisi, baraj, boru hattı ve yol inşaatı gibi nitelikli

projelere kadar, ekonominin tüm sektörlerinde ve Çin’in hemen hemen bütün

köylerinde yapılan inşaatlarda, deyim yerindeyse, ″patlama″ yaşanmıştır97. Bu

sebeple, resmi açıdan, uzun yıllar gayri sâfi milli hâsılaya katkı sağlayan ayrı bir

ekonomik sektör olarak kabul görmeyen inşaat sektöründe98 son zamanlarda hukuki

düzenlemelere hız verilmiştir. Bu kapsamda, Yapı Kanunu, İhale Kanunu ve

Sözleşmeler Kanunu99 yeniden gözden geçirilmek zorunda kalmıştır. Yine, 1991

yılında ilk baskısı yapılan Standart İnşaat Sözleşme Örneği’ nin de bu yeni

gelişmelere uyarlanması gerekmiştir. Bu amaçla, söz konusu örneğin ikinci baskısı,

çoğunluğunu müşavir ve hükümet temsilcilerinin oluşturduğu bir komiteye yeniden

hazırlattırılarak, Bayındırlık Bakanlığı tarafından 1999 yılında yayınlanmıştır100.

Bütün bu düzenlemelerin dışında, Çin’de özellikle yabancı yatırımla

gerçekleştirilen önemli inşaat projelerinde FIDIC Kitapları’nın 1999 yılında

yayınlanan son baskıları uygulama alanı bulmaktadır. Bununla birlikte söz konusu

baskılarda yer alan hükümler yerel sektörün ihtiyaçları doğrultusunda çoğunlukla

değiştirilmektedir. FIDIC Kitaplarında düzenlenen sözleşme örneği ile şartnameler,

Çin Standart Sözleşme Örneği’ne kıyasla daha uzun ve geniş kapsamlıdır. Bu

sebeple, bunlar Standart Sözleşme Örneği’ne göre daha fazla rağbet görmektedir101.

97 Asian Projects and Construction Update-1 November 2003<www.mallesons.com> (26.10.2008) 98 YOU-JIE/FOX: The Construction Industy in China: Its Image, Employment Prospects and Skill Requirements, Sectoral Activities Programme, Working Paper, s.3<www1. fidic.org>(04.05.2009) 99 Bugün için, Sözleşmeler Kanunu, 23 bölümde toplanan, 428 maddeden oluşmaktadır. İnşaat sözleşmeleri, bu Kanunun 16. bölümünde yer alan 269 ila 287. maddeler arasında düzenlenmiştir. 100 ZHANG: Risk Allocations in Construction Contracts: A Comparison of China’s Standard Form of Construction Contract and FIDIC Conditions of Contract for Construction, Surveying Practice ,s.34. <http://202.113.13.91> (26.10.2008) 101 JI/WANG/LIN: China, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.49.

Page 63: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

49

E. Uzak Doğu Ülkelerinin Hukuk Sistemleri

a. Japonya

Uzak Doğu ülkelerinden Japonya’ da, inşaat sözleşmelerine ilişkin olarak,

özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bunun yerine, inşaat sözleşmeleri genel hukuk

kaynaklarıyla idare edilmektedir. Sözgelimi, 1896 tarih ve 89 sayılı Japon Medeni

Kanunu’nun (Minpõ) 632 ila 642. maddeleri arasında düzenlenen ″eser sözleşmeleri″

(Ukeoi-Keiyaku) niteliği uygun düştüğü ölçüde inşaat sözleşmelerine de

uygulanmaktadır. Bunun dışında, 1949 tarih ve 100 sayılı Yapı İşleri Kanunu

(Kensetsu Gyõ Hõ) inşaat işlerini ve bunlara ilişkin lisansları düzenlemektedir. 1947

tarih ve 35 sayılı Muhasebe Kanunu (Kaikei Hõ), kamu ihale şartlarını düzenleme

altına almaktadır. 1950 tarih ve 201 sayılı Yapı Standartları Kanunu (Kenchiku

Kijyun Hõ), inşaatlara ilişkin standart ve uygulamaları belirlemektedir. Ayrıca, bütçe

düzenlemelerinin (Yosan-Kessan oyobi Kaikei Rei) de inşaat sözleşmelerine

uygulandığı görülmektedir. Yine 1947 tarih ve 54 sayılı Japon Rekabet Kanunu

(Shiteki Dokusen no Kinshi Oyobi Kosei Torihiki no Kakuho ni Kansuru Horitsu) ile

1899 tarih ve 49 sayılı Japon Ticaret Kanunu, duruma göre inşaat sözleşmelerine de

uygulanabilmektedir102.

Bu düzenlemelerin dışında, Japonya’da inşaat işlerine yönelik olarak Merkez

Konseyi tarafından çıkartılan çok sayıda sözleşme örneği bulunmaktadır. Bunlar

arasında Kamu İhale Sözleşme Şartları, İnşaat Mühendisliği İşleri İçin Sözleşme

Şartları ile Alt Müteahhitlik Hizmetleri İçin Standart Sözleşme Şartları en çok

uygulama alanı bulanlardır. Son olarak, Japon Mimarlar ve İnşaat Mühendisleri

Birliği tarafından yayınlanan ve inşaat mühendisliği işlerinde kullanılan ayrı bir

sözleşme örneği daha bulunmaktadır103.

Görüldüğü üzere, Japonya gibi Uzak Doğu ülkelerinde FIDIC Kitapları pek

uygulama alanı bulmamaktadır.

102 KNUTSON(TAKANAYAGI), s. 189. 103 MOGI/KISHIMOTO: Japan, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.101.

Page 64: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

50

F. Arap-İslam Ülkelerinin Hukuk Sistemleri104

a. Irak

Bir Arap-İslam ülkesi olan Irak’ta, inşaat sözleşmelerine ilişkin olarak

herhangi bir kanunî düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Irak hukukunda

inşaat sözleşmeleri Irak Medeni Kanunu’nun 864 ila 890. maddeleri arasında

düzenleme altına alınan eser sözleşmelerinin özel bir türü olarak kabul edilmektedir.

Bu sebeple, inşaat sözleşmelerine büyük ölçüde eser sözleşmelerinin söz konusu

hükümleri uygulanmaktadır. Bu hükümlerin dışında, Plânlama Bakanlığı bünyesinde

Plânlama Konseyi’nin 1972 tarih ve 2 sayılı Kararıyla yürürlüğe sokulan İnşaat

Mühendisliği İşleri Genel Şartnamesi, özellikle ihalesi hükümet veya kamu

kuruluşları tarafından yapılan işlerde uygulama alanı bulmaktadır. Yine 1935 tarih ve

44 sayılı Karayolları ve Binalar Nizamnamesi’nin bazı hükümleri de inşaat işlerinde

kullanılmaktadır. Irak Eski Devrim Komuta Konseyi’nin 1413 sayılı Kararı’nda

Irak’ta inşaat yapmak için gerekli izinlerin hangi mercilerden alınacağını gösterildiği

için, bu Karar da dolaylı olarak inşaat işlerine uygulanmaktadır105. Son olarak, FIDIC

Kitaplarından Kırmızı Kitap, özel sektör işlerinde kullanılmaktadır106.

b. Mısır

Mısır hukuk sisteminde inşaat sözleşmeleri, özel olarak finanse edilen inşaat

sözleşmeleri ve devlet tarafından finanse edilen inşaat sözleşmeleri olmak üzere

ikiye ayrılmaktadır. Özel olarak finanse edilen inşaat sözleşmeleri esas itibariyle,

Mısır Medeni Kanunu’nun 646 ila 676. maddeleri arasındaki hükümlere tâbi

olurken107; devlet tarafından finanse edilenler İhale Kanunu hükümlerine tâbi

104Çalışmamızda, Arap-İslam ülkelerinin hukuk sistemlerine ilişkin olarak ayrı bir başlık açmamızın sebebi, Türk müteahhitlerinin bu ülkelerde 2003-2008 yılları arasında önemli projelere imza atmış olmalarıdır. Nitekim, Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 2009 yılının Temmuz ayında yayınladığı İnşaat Sektörü Analizi’nde yer alan verilere göre Türk müteahhitlerinin 2008 yılında en çok taahhüt aldıkları ilk beş ülke toplam uluslararası iş hacmindeki payları itibariyle şöyle sıralanmaktadır: Türkmenistan %22,7, Rusya %14, Birleşik Arap Emirlikleri %13,0, Libya %8,7 ve Irak %6,1. Bu ülkelerin Türk müteahhitlerinin 2008 yılı iş hacmindeki toplam payı %64 olmuştur. 105 CELAL: Türk ve Irak Hukukunda Mukayeseli Olarak İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Teslimden Sonraki Sorumluluğu, Ankara, 2005, s.13-18. 106Al-MUKHATR: An Introduction to Construction Contracts in Iraq, Int’l Construction L. Rev., 1986, s.44.(16.07.2008) 107 SARIE-ELDIN: Operations of FIDIC Civil Engineering Conditions in Egypt and Other Arab Middle Eastern Countries, Int’l L., 1994, s.954 (16.07.2008)

Page 65: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

51

olmaktadır. Mısır hukuk sisteminde Medeni Kanun ve İhale Kanunu dışında, Yapı

Kanunu, Müteahhitler Birliği Kanunu ile İnşaat İşçileri için Sosyal Güvenlik Tüzüğü

yeri geldikçe uygulama alanı bulmaktadır108. Son olarak, FIDIC Kitaplarından

özellikle Gümüş Kitap Mısır’da sıklıkla kullanılmaktadır.

c. Suudi Arabistan

Suudi Arabistan’da modern bir hukuk sistemi yoktur. Bu sebeple, burada ayrı

bir Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu da yoktur. Bunun yerine,

Suudi Arabistan’da başlıca iki hukuk kaynağı bulunmaktadır. Bunlar Şeriat ve

Kral’ın Emirleri’dir. İlk hukuk kaynağı olan Şeriat, esas itibariyle, insan

davranışlarını düzenlemek üzere Tanrı tarafından gönderilen (veya gönderildiğine

inanılan) kurallar bütünüdür. Bu kurallar kutsal sayıldıkları için, bunların herhangi

bir beşeri otorite tarafından değiştirilmeleri de mümkün olmamaktadır. Bununla

birlikte, Kral’a Şeriat’a uygun olmasa dahi kural koyma, düzenlemeler yapma

yetkisini tanımıştır. Bu bakımdan, Kral’ın nispeten Şeriat kurallarını değiştirme

imkânı bulunmaktadır. Kral’ın koyduğu kurallar, yaptığı düzenlemeler Kral’ın

Emirleri olarak ikinci hukuk kaynağını oluşturmaktadır. Suudi Arabistan’da inşaat

işleri de bütünüyle Kral’ın Emirleri ile idare edilmektedir109.

d. Malezya

Arap ülkesi olmamakla beraber bir İslam ülkesi olan Malezya’da, inşaat

sözleşmelerine ilişkin olarak özel bir düzenleme yapılmamıştır. Bununla birlikte,

inşaat sözleşmeleri Sözleşmeler Kanunu’nda110 yer alan hükümler tarafından idare

edilmektedir. Sözleşmeler Kanunu, 1872 tarihli Hint Sözleşmeler Kanunu’ndan

iktibas edilmiştir. Bu sebeple, bu Kanun’da İngiliz hukukunun etkileri göze

çarpmaktadır111. Zaten Malezya mahkemeleri de Kanun’un hükümlerini uygularken

veya yorumlarken sıklıkla İngiliz hukukuna dayanmaktadır. Ancak buna rağmen

108 KNUTSON(ATALLAH), s. 21-22. 109 KNUTSON (HAMMOND), s. 259-264. 110 Bu Kanun’da 1976 yılında çok önemli değişiklikler yapılmıştır. 111 Bu özellik, Malezya’da mevcut Sözleşmeler hukuku sistemini diğer İslam ülkelerindekilerden farklılaştırmaktadır.

Page 66: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

52

Sözleşmeler Kanunu zaman içerisinde içinde yaşadığı Malezya atmosferine uyum

sağlamıştır112.

3. Karşılaştırmalı Hukuk Metodu’nun Standart İnşaat Sözleşmeleri

Yaratılmasına Etkisi

Görüldüğü gibi, inşaat işlerine ilişkin olarak çeşitli hukuk sistemlerinde çok

değişik düzenlemeler yapılmıştır. Bu durum, her şeyden önce, hukuk fikrinin

dünyanın çeşitli bölgelerinde değişik zamanlarda olgunlaşması ve farklı gelişim

çizgisi takip etmesinden kaynaklanmaktadır. Sözgelimi, bugün, Uzak Doğu’da

hukuk, hâlâ adaleti sağlamakta kullanılan keyfî bir araç olarak kabul edilmektedir.

Bu sebeple, bu bölgede iyi bir yurttaşın hukuk kurallarına ve mahkemelere

başvurmasının gerekmediğine inanılmaktadır. Bu inanç doğrultusunda, bireylerin

davranışları hukuk dışı araçlarla düzenlenmeye çalışılmaktadır. Benzer şekilde, Kıta

Avrupası ülkelerindeki hukuk sistemlerinin, Common Law sisteminden farklı bir

gelişim çizgisi izlediği görülmektedir. Bunun sebebi ise, Kıta Avrupası ülkelerinin

hepsinin şu veya bu biçimde Roma hukukunu iktibas etmiş olmalarıdır. Buna

karşılık, Common Law sistemini benimseyen ülkelerde Roma hukuku hiçbir biçimde

etkili olmamıştır113.

İlk bakışta ürkütücü gözüken, değişik düzenlemelere daha yakından

bakıldığında, esas itibariyle, bunların ait olduğu sistemlerin kendi içlerinde

benzerlikler bulunan gruplara ayrılabileceği görülmektedir114. Ancak, burada önemli

olan nokta, bu ayrıştırma işlemi yapılırken kullanılacak kriterlerin seçimidir. Bu

seçimde, karşılaştırmalı hukuktan yararlanılması icap eder. Karşılaştırmalı hukuka

göre, hukuk sistemleri gruplandırılırken; bütün sistemlerinin tarihsel kökeni ve

gelişimi, düşünce biçimi, hukukî kurumları, hukuk kaynaklarının türü ve

yorumlanması ile ideolojik faktörler115 dikkâte alınmalıdır. Hukuk sistemleri bir kere

gruplandırıldıktan sonra, bu gruplara dahil edilen münferit hukuk sistemleri arasında

112 KNUTSON (ABRAHAM/SINGH), s. 229. 113 BUNNI, s.18. 114 Nitekim, § I.IV.2.’de benzer özellikler taşıyan hukuk sistemleri aynı hukuk grubuna dahil edilmek suretiyle gruplandırma yapılmıştır. 115 OĞUZ: Karşılaştırmalı Hukuk, Ankara, 2003, s.114.

Page 67: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

53

karşılaştırma yapmak da kolaylaşır. Zira, her bir hukuk sistemleri grubunun

kendisine özgü bir tarzı116 bulunmaktadır.

İnşaat işlerine ilişkin olarak, aynı hukuk sistemleri grubuna dahil olan veya

olmayan hukuk sistemleri arasında karşılaştırma yapılırken, bunların birbirleriyle

benzeşen veya birbirlerinden ayrışan yanları ortaya konurken, karşılaştırmalı

hukukun ″işlevsel denklik ilkesinden″ yararlanmak gerekmektedir. Sadece

karşılaştırılabilir olanın karşılaştırılması (similia similibus) fikrinden hareket eden

işlevsel denklik ilkesi, hukuk biliminde kural olarak aynı görevi gören, diğer bir

deyişle aynı işleve sahip olan kural, kavram ve kurumların karşılaştırılması anlamına

gelmektedir117. İşlevsel denklik ilkesine göre, çeşitli hukuk düzenlerinde inşaat

işlerini düzenleyen kurallar, aynı işlevi gördükleri için karşılaştırılabilmektedir.

Ancak, böyle bir karşılaştırmalı hukuk çalışmasında dikkât edilmesi gereken noktalar

bulunmaktadır. Bir kere, her şeyden önce böyle bir çalışmaya soyunan

araştırmacının, çalışmasına konu olarak seçtiği kendi hukuk sisteminin kural, kavram

ve kurumlarının diğer hukuk sistemindeki karşılığından emin olması gerekir. Bu,

aynı zamanda işlevsel denklik ilkesinin olumlu yanını oluşturmaktadır. Diğer

yandan, araştırmacı, kendisini içinde yaşadığı hukuk sisteminin her türlü hukukî,

dogmatik ön yargısından kurtarmalıdır. Bu da, işlevsel denklik ilkesinin olumsuz

yanını oluşturmaktadır118. Böyle bir karşılaştırmalı hukuk çalışması yapan

araştırmacıya, hukuk sistemlerindeki düzenlemelerin dilleri, terminolojik yapıları

arasındaki farklılıkları, kültürel özellikleri, araştırma konusunun hukuk dışı araçlarla

düzenlenmiş olması ihtimâlini, bu düzenlemelerin karşılaştırılabilirlik ölçüsünü119

göz önünde bulundurması tavsiye edilmektedir.

İnşaat işlerine ilişkin olarak çeşitli hukuk sistemlerinde yapılan

düzenlemeler120, karşılaştırmalı hukukun ″işlevsel denklik ilkesi″ne göre

incelendiğinde ise, bunların, esas itibariyle, çok önemli bir ortak noktası bulunduğu

görülmektedir. Bu ortak nokta, inşaat işlerine ilişkin olarak çeşitli hukuk

116 VOGENAUER; Sources of Law and Legal Method in Comparative Law; REINMANN/ ZIMMERMANN; The Oxford Handbook of Comparative Law; Oxford, 2006, s.874. 117 ÖZSUNAY: Karşılaştırmalı Hukuka Giriş, İstanbul, 1976, s.139. 118 OĞUZ, s.71; ÖZSUNAY, s.142. 119 CRUZ: Comparative Law in a Changing World, London, 1999, s.213. 120 Bunun için bkz. §I.IV.2.(A-F)

Page 68: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

54

sistemlerinde yapılan düzenlemelerin hemen hepsinin standart sözleşme örneklerine

yer vermiş olmalarıdır121. Bu örnekler içerisinde FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ının, hiç

kuşkusuz, ayrı bir yeri bulunmaktadır. Zira, Kırmızı Kitap, sözleşme taraflarının

ihtiyaçlarını karşılamak üzere, tecrübeye dayanan ve zaman içerisinde kendi

kendisini tekrar eden bir uygulama gözetilerek tasarlanmış bulunmaktadır.

Hukuk sistemleri, inşaat hukukunda yeni kavram, kural ve kurumlar yaratmak

yerine veya önceden yaratmış oldukları kavram, kural ve kurumları tamamlamak

üzere standart sözleşme örneklerini ve özellikle Kırmızı Kitap’ı kendi sistemleri

içerisine dahil etmişlerdir122. Bu şekilde, inşaat işlerine ilişkin olarak uygulamada

önemli bir harmonizasyon (ahenk) yakalanmıştır. Zira artık, çeşitli hukuk

sistemlerinde aynı veya benzer düzenlemeler yer almaktadır. Bunda, hiç kuşkusuz,

inşaata ilişkin yapılan tüm bu düzenlemelerin teknik nitelikte oluşunun büyük katkısı

vardır. Söz konusu teknik düzenlemeler, hukukî düşüncelerden ziyade teknolojinin

yardımıyla hazırlandığı için, bunların çeşitli sistemlere uyumu da kolay olmuştur123.

4. İnşaat Sözleşmelerinde Uygulanacak Hukuk

A. Genel Olarak

Uluslararası özel hukukta bir sözleşmenin uluslararası niteliği haiz olabilmesi

için bir yabancılık unsuru taşıması gerektiği görüşü genel olarak kabul edilmektedir.

Bu yabancılık unsuru ise, daha ziyade tarafların vatandaşlığında, mutat

meskenlerinde veya iş yerlerinin bulunduğu yerde, veyahut da sözleşmenin müzakere

edildiği veya kurulduğu yerde aranmaktadır124. Ancak, yabancılık unsurunun bu

şekilde sözleşme taraflarının şahsı veya sözleşmenin coğrafî olarak bağlandığı yer ile

ilişkilendirilmesi, bir sözleşmenin uluslararası niteliğinin kabul edilmesi için çoğu

kez yeterli olmamaktadır. Buna karşılık; bir sözleşmenin, gerçek anlamda,

uluslararası bir sözleşme olabilmesi için, coğrafî sınırlar arasında değer akışına yol

açması ve uluslararası ticaretin çıkar alanına girmesi gerekmektedir. Buna göre, bir

sözleşmede farklı bir ülkede yerine getirilmesi gereken edimler varsa veya ülkeler

arası para veya mal transferi söz konusu ise; sözleşme taraflarının aynı ülke

121 STIPANOWICH, s.482. 122 BUDIN, s.27. 123 AKINCI, s.11. 124 AKINCI, s.67.

Page 69: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

55

vatandaşı olması, bu sözleşmenin uluslararası niteliğini etkilemeyecektir. Benzer

şekilde, ülkeler arası ekonomik bir değer akışını öngörmeyen bir sözleşme de, sadece

taraflardan biri yabancı olduğu için uluslararası sayılamayacaktır125.

Günümüzde, belirli bir yerde yapılması için ihale edilen inşaat projeleri, çoğu

zaman yerel inşaat şirketleri tarafından yapılabilme birikiminin, kapasitesinin,

potansiyelinin bulunmaması sebebiyle gerek teknik gerekse malî açıdan dış

kaynaklara havale edilmektedir126. Bu tür sözleşmelerde iş sahibi genellikle, projenin

yapıldığı ülkenin hükümeti olmaktadır. Buna karşılık müteahhit de projenin yapıldığı

ülkede yabancı konumunda kalmaktadır. Bu sebeple, müteahhit kendi hukukî,

politik, sosyal ve kültürel yapıları, alışkanlıklarından uzakta farklı bir ülkede iş

yapmaktadır. Bütün bu unsurlar, uluslararası özel hukuk kuralları çerçevesinde, söz

konusu projeyi idare eden sözleşmeye uluslararası bir nitelik kazandırmaktadır.

Uluslararası niteliği haiz inşaat sözleşmeleri, birden çok hukuk sistemiyle

bağlantı halindedir. Bu bakımdan, bu tür sözleşmelere, bunlarla bağlantısı bulunan

hukuk sistemlerinden hangisinin uygulanacağı problemi ortaya çıkmaktadır. Burada

tarafların sözleşmelerine uygulanmak üzere hukuk seçimi yapmış olup olmaması

ihtimâllerini ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.

B. Tarafların Hukuk Seçimi Yapmış Olması İhtimâli

Sözleşmeden borç ilişkileri, taraflara irade özgürlüğü tanıyan bir özelliğe

sahiptir. Buna göre, taraflar irade özgürlüğü kapsamında sözleşmelerine uygulanacak

hukuku seçebilmektedir127. Akit statüsü olarak da adlandırılan bu hukuk, taraflar

arasındaki sözleşmenin kuruluşuna ve hükümlerine uygulanmaktadır128.

Common law sisteminde de, tarafların kamu düzenini ihlâl etmeyecek

şekilde, hukuka uygun olarak bir hukuk seçiminde bulunabilecekleri kabul

edilmiştir129. Kıta Avrupası ülkelerinin hukuk sistemlerinde ise, tarafların seçtikleri

125 SÜRAL: Uluslararası Ticari Sözleşmelere Uygulanacak Hukuk Olarak UNIDROIT Prensipleri, İzmir, 2008, s.8-9. 126 SORGUÇ/ KARABAY: Uluslararası İnşaat Sektörünün Disiplinlerarası Boyutu, 1. Yapı İşletmesi Kongresi, İzmir, 18-19 Ekim 1996, s.59. 127 ÇELİKEL: Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 1992, s.251. 128 ÇELİKEL, s.252; NOMER: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, 2002, s.264. 129 BERG: Drafting Commercial Agreements, London, 1991, s.178.

Page 70: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

56

hukuk sözleşme ile ilgili olduğu takdirde, tarafların sözleşmelerine uygulanmak

üzere bir hukuk seçiminde bulunabileceğine ilişkin düzenlemelere rastlanmaktadır130.

Sözleşmeden Doğan Borçlara Uygulanacak Hukuk Hakkında Roma

Tüzüğü’nün n 3. maddesinde de sözleşmenin tarafların seçtiği hukuk tarafından idare

edileceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Burada hukuk seçiminin açıkça yapılmış

olması da, bunun sözleşme hükümleri ve olayı çevreleyen şartlardan makul bir

kesinlikle çıkartılabilecek bir biçimde (zımnî olarak) yapılmış olması da geçerli

sayılmaktadır131.

İnşaat sözleşmelerinde, tarafların hak ve borçlarını önceden, kesin olarak

belirlemeleri kendi menfaatleri açısından önem taşımaktadır. Zira, inşaat

sözleşmeleri, sözleşmeye konu teşkil eden projenin büyüklüğü ile orantılı olarak

yüksek meblağlı hukuki uyuşmazlıklara sebep olabilmektedir. Böyle yüksek

meblağlı uyuşmazlık risklerine karşı tarafların hak ve borçlarını önceden belirleyerek

kendilerini garanti altına almak istemeleri doğal karşılanmalıdır. Bu bakımdan,

tarafların hak ve borçlarının hangi hukuka tâbi olacağını önceden belirlemelerinde

büyük fayda bulunmaktadır. Nitekim, ifası oldukça zaman alan projeleri konu edinen

inşaat sözleşmelerinde çoğu zaman plân ile uygulama arasında önemli farklılıklar

ortaya çıkabilmektedir132. İşte hukuk seçimi, bu önemli farklılıklara karşı taraflar için

bir kalkan vazifesini görmektedir.

FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ının 1. Kısmında yer alan 5.1.b. maddesinde

″Sözleşmeye hangi ülkenin kanunlarının uygulanacağı ve yine Sözleşmenin hangi

ülke kanunlarına göre yorumlanacağı …2. Kısımda belirtilmiştir.″133 denilmektedir.

Bu şekilde, sözleşmeye uygulanacak hukuk konusu 1. Kısımda yapılan bir

yollamayla ″Özel Uygulanma Şartları″ başlığını taşıyan 2. Kısımda düzenlenmiş

bulunmaktadır. Buna göre, tarafların hukukunun, sözleşmelerini idare etmesini

istedikleri ülkenin adını açıkça yazmaları hukuk seçimi için yeterli olmaktadır.

Ancak, burada tarafların sözleşmelerine uygulanacak hukuku açıkça yazmış olmaları

130 DICEY/MORRIS: The Conflict of Laws, London, s.1211. 131 GÜNGÖR: Temel Milletlerarası Hukuk Metinlerinin Sözleşmeden Doğan Borç İlişkilerine Uygulanacak Hukuk Konusunda Yakınlık Yaklaşımı, Ankara, 2007, s.91. 132 AKINCI, s.73-74. 133 Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği: İnşaat İşleri İdari Şartnamesi (tercüme), 1987-4.baskı, FIDIC Yayınları/ 47, s.15.

Page 71: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

57

kadar bu seçimlerinin sonuçlarını kavramış olmaları da önem arz etmektedir. Kırmızı

Kitap’ın 5. maddesinde bu konuda bir düzenleme yapılmamış olması bu sebeple

eleştirilmektedir. Zira, pek çok sözleşmede uygulanacak hukukun karakteristik

özelliklerinin araştırılmadığı veya görmezden gelindiği için, bu konunun sonradan

büyük uyuşmazlıklara sebebiyet verdiği gözlenmektedir. Taraflar arasındaki

uyuşmazlık sözleşme hükümleri ile çözümlenemediği takdirde, bu uyuşmazlık

sözleşmeye uygulanması kararlaştırılan hukuka havale edilecektir. Bu şekilde

sözleşmeye uygulanmak üzere seçilen hukukun karakteristik özellikleri taraflar için

odak noktası haline gelecektir. Bu bağlamda, tarafların hukuk seçiminde bulunurken,

sadece o hukukun menfaatleri etkileyici düzenlemelerini dikkâte almaları yeterli

olmayacaktır; aynı zamanda o düzenlemeler üzerinde gelecekte yapılabilecek olası

değişiklikleri ve bu değişikliklerin yapısını da göz önünde bulundurmaları

gerekecektir. Gerçekten bu tür değişiklikler, taraflar arasındaki ilişkinin dengesini bir

taraf lehine bozabilmektedir. Bu, özellikle sözleşmenin bir tarafının, hukuku

uygulanacak ülke hükümeti olduğu hâllerde önem arz etmektedir. Çünkü bu

durumda, sözleşmenin bir tarafının mevcut hukuk sisteminde yapacağı değişikliklerle

sözleşmeyi manipüle etme imkânı bulunmaktadır134.

C. Tarafların Hukuk Seçimi Yapmamış Olması İhtimâli

Tarafların aralarındaki sözleşmeye uygulanmak üzere bir hukuk seçimi

yapmamış olması halinde, akit statüsünün belirlenmesi gerekmektedir. Akit

statüsünün belirlenmesi konusunda ise çeşitli hukuk sistemlerinde değişik

düzenlemeler bulunmaktadır. Sözgelimi, tarafların açık bir hukuk seçiminde

bulunmamış olmaları halinde, bunların sözleşme hükümlerinden veya olayı

çevreleyen şartlardan anlaşılan iradelerinin dikkâte alınıp alınmayacağı sorunu ile

karşılaşılmaktadır. Bugün için, bu tür bir zımnî (örtülü) iradenin kabul edilmesi genel

olarak kabul edilmektedir. Ancak, bu iradenin sözleşme hükümlerinden ve olayı

çevreleyen şartlardan makul bir kesinlikle çıkartılabilmesi gerekmektedir. Örneğin,

tarafların sözleşmelerine bir tahkim şartı derc etmiş olmaları halinde, şayet bu şartta

134 BUNNI, s.22.

Page 72: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

58

tahkim yeri kararlaştırılmış ise; bu takdirde, tarafların sözleşmelerine bu yer

hukukunun uygulanmasını istedikleri anlaşılabilmektedir135.

Tarafların, sözleşmelerine uygulanmak üzere ne açık ne de zımnî iradelerinin

bulunması durumunda, akit statüsünü belirlemek üzere kanunlar ihtilâfı kuralları

devreye girmektedir. Ancak, uluslararası ticarî tahkimde, hakem/ hakem kurulu, her

şeyden önce, tarafların hukuk seçimi yapıp yapmadıklarını belirlemektedir. Bundan

sonra kanunlar ihtilâfı kurallarını uygulayıp uygulamayacağına karar vermektedir.

Burada uygulanacak kanunlar ihtilâfı kuralları lex fori’ nin kanunlar ihtilâfı kuralları

değildir; fakat, belirlenen tahkim yerinin kanunlar ihtilâfı kuralları’dır. Bu sebeple,

taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanacak olan hukuk bir tahkim yargılamasından

diğerine farklı olmaktadır136.

Tarafların sözleşmelerine uygulanmak üzere, bir hukuk seçimi yapmamış

olmaları ihtimâlinde; uygulanacak hukukun tayininde kullanılmak üzere çeşitli

bağlama noktaları önerilmektedir. Bunlar arasında, sözleşmenin yapıldığı yer

hukuku, sözleşmenin ifa edileceği yerin hukuku, sözleşen tarafların tâbi oldukları

veya bulundukları yer hukukları göze çarpmaktadır. Bunun dışında en sıkı irtibatlı

hukuk ile karakteristik edim borçlusunun hukuku gibi bazı bağlamalar da,

sözleşmeye uygulanacak hukukun belirlenmesinde kullanılmaktadır137.

Sözleşmeden Doğan Borçlara Uygulanacak Hukuk Hakkında Roma Tüzüğü’

nün 4. maddesinde tarafların hukuk seçiminin bulunmadığı hallerde uygulanacak

hukuk düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, tarafların 3. maddeye uygun olarak

bir hukuk seçimi yapmamış olduğu halde, sözleşme en sıkı irtibatlı olduğu ülkenin

hukuku tarafından idare edilecektir. Sözleşme ile en sıkı irtibatlı olan ülke, daha

ziyade, sözleşmede karakteristik edimi ifa edecek olan tarafın sözleşmenin yapıldığı

zamanki mutat meskeni veya tüzel kişiliği haiz olsun olmasın idare merkezinin

bulunduğu ülke olarak kabul edilmektedir138.

135 Tahkim şartının dışında, tarafların ikâmet ettiği yer, sözleşmede ödeme aracı olarak kullanılan paranın cinsi ve sözleşmenin konusunu oluşturan şeyin yapısı veya bulunduğu yer de tarafların zımnî iradesini gösteren diğer önemli unsurlardır. (BUNNI, s.21.) 136 BUNNI, s.22. 137 AKINCI, s.78-79. 138 GÜNGÖR, s.98.

Page 73: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

59

İnşaat sözleşmelerine uygulanacak hukukun taraflarca, bu sözleşmeye konu

olan ilişkilerin karmaşıklığı ve karakteristik edimin uzun sürede ifa edileceği dikkâte

alınarak, önceden tespit edildiği gözlenmektedir. Buna karşılık, tarafların inşaat

sözleşmelerine uygulanmak üzere bir hukuk belirlememiş olmaları durumunda,

bunlara, genel olarak, inşaatı yapan müteahhidin edimini ifa ettiği yer veya

müteahhidin mutat merkezinin ya da iş yerinin bulunduğu ülkenin hukuku, sözleşme

ile en sıkı irtibatlı hukuk olarak uygulanmaktadır139.

5. Kırmızı Kitap’ın Hukuki Niteliği

A. Genel Olarak

FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ının hukuki niteliğinin belirlenebilmesi için, her

şeyden önce bunun ulusal hukuk sistemleri karşısındaki uygulama alanını belirlemek

gerekir. Bunun için de, Kırmızı Kitap’ın bir lex mercatoria olarak değerlendirilip

değerlendirilemeyeceği konusu çözüme kavuşturulmalıdır.

B. Lex Mercatoria Kavramı

Kırmızı Kitap’ ın bir lex mercatoria olarak kabulü için ise, lex mercatoria

kavramının ne olduğunun çok iyi bilinmesi icap eder. Lex mercatoria’ yı, kısaca,

tacir zümresinin, mesleki faaliyetleri dolayısıyla, uluslararası ticaretin temel

gereksinimlerini karşılamak üzere kullandıkları kurallar bütünü şeklinde tanımlamak

mümkündür140. Ancak öğretide lex mercatoria’ nın yerleşik bir tanımının

bulunmadığı konusunda görüş birliği bulunmaktadır. Dolayısıyla, öğretide yazar

sayısı kadar lex mercatoria tanımı bulunduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Bu

tanımlar, genel olarak, ya lex mercatoria ile ulusal hukuklar arasındaki ilişkiyi ya da

lex mercatoria’nın maddi niteliği üzerine odaklanmaktadır141.

Lex mercatoria ile ulusal bir hukuk arasındaki ilişki ele alındığında, lex

mercatoria’ nın ulusal hukuk karşısında bağımsız olduğu görüşünü benimseyenler ile

bunun aksini iddia eden pozitivistler, kaçınılmaz olarak, karşı karşıya gelmektedir.

Bağımsızlık görüşünü benimseyenler, yaptıkları tanımlarda lex mercatoria’nın bütün

139 TEKİNALP: Milletlerarası Özel Hukuk, Bağlama Kuralları, İstanbul, !998, s. 287. 140 BEGUIN: Le développement de la lex mercatoria menace-t-il l’ordre juridique international?, Mcgill L.J., 1984-1985, s. 478 141 LOPEZ-RODRIGUEZ: Lex Mercatoria, 2002, s. 47<www.rettid.dk> (04.08.2007)

Page 74: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

60

diğer ulusal hukuk sistemlerinden farklı, özerk karakterinden bahsetmektedirler.

Nitekim, GOLDMAN’ a göre lex mercatoria, herhangi bir hukuk sisteminden sâdır

olmaksızın, uluslararası ticaretin gereksinimlerini karşılamak üzere kendiliğinden

oluşan genel ilkeler ve örf-adet kuralları topluluğudur142. Buna karşılık, pozitivistler

lex mercatoria’ yı temelde uluslar üstü bir niteliğe sahip olmasına rağmen, ancak

ulusal kanunların vermiş oldukları yetkiyle yürürlüğe girebilen kurallar bütünü

olarak görmektedir. Onlara göre, lex mercatoria sonuçta ulusal hukuka

dayanmaktadır143.

Lex mercatoria’ nın maddi niteliğine ilişkin olarak, başlıca üç görüş144

bulunmaktadır. Bunlardan ilki lex mercatoria’ yı bağımsız bir hukuk kuralı olarak

açıklamaktadır. İkincisi, lex mercatoria’ yı ulusal hukuka bir alternatif olarak kabul

etmektedir. Sonuncusu ise, lex mercatoria’ yı ulusal hukuku tamamlayan, ticarî

teamüller ve ticarî hayatın beklentilerinden oluşan bir kül şeklinde tanımlamaktadır.

Bu tanıma göre lex mercatoria tacirler için bir ius commune olmaktadır.

Öğretideki yazarlar, her ne kadar lex mercatoria’ nın ortak bir tanımını

yapamamış olsalar da, lex mercatoria olgusunu bütünüyle reddedememişlerdir.145

Zira lex mercatoria 20. yy’ın bir keşfi değildir; bilakis, uluslararası ticaret kadar eski

bir kavramdır. Lex mercatoria hakkında yapılan yeni araştırmalara bakıldığında

bunun köklerinin Romalıların ius gentium’ una (yabancılar hukuku) 146 ve daha sonra

Orta Çağ’daki tacir hukukuna dayandırıldığı görülmektedir. Ius gentium, esas

itibariyle, Roma vatandaşları ile yabancılar arasındaki ihtilafları çözüme

kavuşturmak amacıyla hazırlanmış bir hukuk’tu. Bununla birlikte, bünyesinde Antik

142 GOLDMAN: Contemporary Problems in International Commercial Arbitration (Julian D.M. Lew (ed), s.116 143 SCHMITTHOFF: Das neue Recht des Welthandels, 28 Rabels Zeitschrift für ausländisches und internationales Privarecht, 1964, s.223. 144 BERGER: The Creeping Codification of the Lex Mercatoria, Kluwer Law International, 1999, s. 40 vd.; CRAIG/PARK/PAULSSON: International Chamber of Commerce Arbitration, second edition, 1994, s.603. 145 Lex Mercatoria’ ya şüpheyle yaklaşan HIGHET bile, uluslararası ticarette kullanılmakta olan muğlak, belirsiz ve ihtiyari bulduğu bir dizi kuralın varlığını inkar edememiştir. (HIGHET: The Enigma of the Lex Mercatoria, Tul. L. Rev, 1989, s. 616. (05.01.2009) 146 OĞUZ: Hukuk Tarihi ve Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Uluslararası Ticaret Hukuku, Lex Mercatoria, Unidroit İlkeleri’nin Lex Mercatoria Niteliği, AÜHFD, 2001, s.13.

Page 75: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

61

Yunan hukukuna ait unsurlar da barındırmaktaydı.147 Orta Çağ boyunca, tacirler

kendi ihtiyaçlarını karşılayan yeni bir hukuk sistemi geliştirdiler. Bunun temel sebebi

ulusal hukuk sistemlerinden hiçbirinin tacirler arasındaki uyuşmazlıkları gidermek

için yeterli olmamasıydı. Bu yetersizlik en fazla deniz hukuku alanında kendisini

hissettirdi. Tacirler, aralarındaki uyuşmazlıkları daha hızlı ve etkili bir biçimde

çözecek, uluslararası ticaret konusunda uzman kimselerin son kararı verdiği bir

yargılama sistemine sahip yeknesak bir ticaret hukuku düşlemekteydi ve bunun için

kolları sıvadılar. Çıkış noktaları Romalıların ius gentium’ u idi. Bu anlamda Orta

Çağ’ın tacir hukuku, o zamanın şartlarında modern bir ius gentium idi. Bu hukukun

kaynakları ne bütünüyle yereldi ne de bütünüyle yabancıydı. Orta Çağ’ın tacir

hukukunun kaynakları yerel ve yabancının bir karışımıydı148.

Daha Orta Çağ’da tacirler arasında ortaya çıkan yeknesak bir hukuk yaratma

motivasyonu, bugün özellikle yabancı unsur taşıyan karmaşık ticari ilişkilerin

düzenlenmesi konusunda geçerliliğini korumaktadır. Modern lex mercatoria

uluslararası ticaretin ihtiyaçlarına cevap vermek için ulusal hukuk sistemlerinden bir

tür kaçış olarak algılanmaktadır. Lex mercatoria kavramının çekiciliği de işte bu

algılamadan gelmektedir. Lex mercatoria, tarafları bağlı oldukları politik, kültürel,

ekonomik ve hukuki bağlardan kurtararak, uluslararası ticari işlemlerin daha etkili ve

verimli bir biçimde yapılmasını sağlamaktadır.

C. Kırmızı Kitap’ın Lex Mercatoria Olarak Değerlendirilmesi

İnşaat mühendisliği işleri, geleneksel olarak, ulusal sınırlar içerisinde ulusal

inşaat şirketleri tarafından icra edilen bir faaliyet olarak kabul edilmiştir149. Ancak

günümüzde, ulusal inşaat şirketleri faaliyet alanlarını oldukça genişletmiştir. Bu

durum, özellikle büyük inşaat şirketlerinin gelişmekte olan ülkelerde yaptıkları

altyapı projelerinde açıkça görülmektedir150. Bu tür projelerde, taraflar arasındaki

sözleşmeye uygulanmak üzere birden fazla hukuk ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen,

147 JUENGER: The Lex Mercatoria and Private International Law, LA. L. Rev., 2000, s. 1134. (05.01.2009) 148 TRACKMAN: The Law Merchant, The Evolution of Commercial Law, 1983, s.13 149 PEREZ: Using Private-Public Linkages to Regulate Environmental Conflicts: The Case of International Construction Contracts, J.L.& Society, 2002, s.77 (14.05.2009). 150 MOLINEAUX: Moving Toward a Construction Lex Mercatoria, A Lex Constructionis, J. Int’l Arb., 1997, s.55. (05.01.2009)

Page 76: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

62

taraflar arasındaki sözleşmeye daha ziyade projenin inşa edildiği gelişmekte olan

ülkenin hukuku uygulanmaktadır. Oysa, bu hukuk, çoğu zaman sözleşmeden doğan

komplike uyuşmazlıkları halletmekte yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple, inşaat

şirketleri büyük zarara uğramakta ve bir daha gelişmekte olan ülkelerde inşaat

yapmak istememektedir. Bu durum, hem gelişmekte olan ülkeler açısından hem

inşaat şirketleri açısından hem de inşaat sektörü açısından önemli bir kayıp teşkil

etmektedir. İşte bu tür kayıpları engellemek için, gerek uluslararası büyük inşaat

şirketlerinin gerekse bunlara iş veren gelişmekte olan ülkelerin devlet yetkililerinin

çıkarlarını gözetici yeknesak bir hukuk, lex constructionis, yaratılması zorunludur.

Uluslararası inşaat camiasında böyle bir hukukun kabul edilmesi tarafları, aynı

zamanda, kanunlar ihtilâfı kurallarının mahkum ettiği belirsizlik ortamından da

kurtaracaktır. Kesinlik ve öngörülebilirliğin bu şekilde sağlanması uluslararası inşaat

projelerine katılımı da arttıracaktır. Bugün için yeknesak bir inşaat hukukunun kabul

edilmesi mümkün gözükmemektedir. Bununla birlikte, inşaat sektöründe tarafların

yeknesak bir hukukun bulunmaması sebebiyle maruz kaldıkları kayıpların önüne

geçmek isteyen FIDIC örgütü gibi örgütler uluslararası alanda kullanılabilecek çeşitli

standart sözleşme örnekleri yayınlamaktadır151.

Bu sözleşme örnekleri içinde en fazla uygulama alanı bulan Kırmızı Kitap’ı

bir lex constructionis olarak değerlendirmek ise bugün için imkânsızdır. FIDIC

örgütü kendi bünyesinde mesleki ahlâk kuralları oluştururken, üyeleri için teknoloji

transferi sağlamakta ve üyelerini çeşitli kredi ve finans kuruluşları önünde temsil

etmektedir. Diğer bir deyişle, FIDIC örgütünün kurumsal bir sisteme sahip

olduğundan söz etmek mümkündür. Bununla birlikte, FIDIC örgütünün bu özelliği,

Kırmızı Kitap’ı bir lex constructionis haline getirmekte yeterli olmamaktadır. Benzer

şekilde, Kırmızı Kitap özellikle Dünya Bankası gibi Çok Taraflı Kalkınma Bankaları

tarafından finanse edilen altyapı projelerinde uygulama alanı bulmaktadır. Bu da onu

bir lex constructionis yapmamaktadır. Zira, Kırmızı Kitap’ın uygulanmamasının

uluslararası inşaat camiasında görünürde herhangi bir yaptırımı bulunmamaktadır.

Taraflar, Kırmızı Kitap’ı projelerinde uygulayıp uygulamamakta bütünüyle

serbestlerdir. Bununla birlikte, kanımızca, lex constructionis’ in, hâlihazırda, standart

sözleşme örnekleri, teknik şartnameler ve tahkim kararları ile şekillenmekte olduğu 151 DOUGLAS, s.383-384.

Page 77: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

63

dikkâte alındığında,152 FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ının lex constructionis’in

oluşumundaki katkısını görmezden gelmek de mümkün olmayacaktır. Bu anlamda,

lex constructionis’ in, Kırmızı Kitap üzerinden gelişimini tamamlayarak,

bağımsızlığını kazanacağı tahmini fazla cüretkâr bulunmamalıdır. Nitekim, bugün

için FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ı, inşaat sektörünün normatif beklentilerini

karşılamakta oldukça başarılıdır ve bu sebeple, sektörde faaliyet gösteren aktörler

arasında uygulama alanı en geniş olan sözleşme örneği özelliğini haizdir.

FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ının bir lex mercatoria olarak değerlendirilip

değerlendirilemeyeceği konusuna gelince, bunun için her şeyden önce lex

mercatoria’ nın ne olduğunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Daha önce de ifade

edildiği üzere, lex mercatoria tacir zümresinin mesleki faaliyetleri dolayısıyla

uluslararası ticaretin gereksinimlerini karşılamak üzere kullandıkları kurallar

bütünü’dür. Bu tanıma göre Kırmızı Kitap’ın bir lex mercatoria olduğu rahatlıkla

iddia edilebilecektir. Bir kere, Kırmızı Kitap, standart bir sözleşme örneği’dir

Standart sözleşmeler, model sözleşmeler ve katılma sözleşmeleri olmak üzere iki

farklı türe ayrılmaktadır. Bunlardan model sözleşmeler, genel olarak, avukatların

veya iş adamlarının yeni bir sözleşme hazırlarken başvurdukları örnek sözleşmeler

olarak tanımlanabilir. Yeni sözleşme hazırlayacak kişiler, bu sözleşmeleri yeni

yapacakları sözleşmenin şartlarına uygun olarak değiştirebilmektedir. Diğer yandan,

katılma sözleşmeleri, sözleşme taraflarından birisinin, diğerinin ihtiyaç ve

özelliklerini dikkâte almadan sözleşme şartlarını tek taraflı olarak belirlediği ve

sözleşmenin tipi ne olursa olsun, benzer sözleşmeleri hep belirli tipte yaptığı ve

bundan hemen hemen hiç taviz vermediği standart sözleşmelerdir153. Bu anlamda,

FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ı, standart sözleşmelerden model sözleşmeler grubuna dahil

olmaktadır. Zira Kırmızı Kitap, daha ziyade, tarafların eşit pazarlık gücüne sahip

olduğu ve sözleşme şartlarının karşılıklı müzakere edildiği154, uluslararası nitelikli

büyük inşaat projelerinde kullanılmaktadır. Standart sözleşmelerin 16 yy’ ın ilk

yarısında ortaya çıktığı ve o zamandan günümüze tacir zümresinin gereksinimlerini

152 PEREZ, s.84. 153 GÜNGÖR, s.37-38 154 SWINEY: The Dubious Upgrade of International Development Contracts, Int’l L& Mgmt. Rev, 2006-2007, s.145 (14.05.2009).

Page 78: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

64

karşılamak üzere155 bir tür lex mercatoria olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu

sebeple, FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ının da lex mercatoria olarak kabul edilmesi

gerekmektedir. Bunun yanında, FIDIC’ in Kırmızı Kitap’ı , her ne kadar İngiliz

hukukunda doğsa da, değişim ve gelişimini uluslararası inşaat sözleşmelerine paralel

olarak sürdürmektedir. Bu bakımdan söz konusu form kaynaklarını uluslararası

uygulamada bulmaktadır. Bu da Kırmızı Kitap’ın bir lex mercatoria olduğu iddiasını

kuvvetlendirmektedir156.

Ancak, burada Kırmızı Kitap’ın lex mercatoria olarak değerlendirilebilmesi

için, ilk olarak cevaplandırılması gereken soru Kırmızı Kitap’ın konu edindiği inşaat

mühendisliği işlerinin ticarî bir işlem olup olmadığıdır. Zira, lex mercatoria daha

ziyade uluslararası ticarete ilişkin olarak kullanılmakta olan bir kavramdır. Ticarî

işlemden ne anlaşılması gerektiği konusuna gelince, her ulusal kanunda, örneğin

Fransız Ticaret Kanunu’nda157, bununla ilgili bir tanım mevcuttur. Bu tanımlar,

kullanılan kritere göre farklılaşmaktadır. Sözgelimi, ticarî işlem tanımlanırken

sübjektif kriter kullanılmışsa, bu takdirde bu işlem tacirlerin meslekî faaliyetleri

sonucunda yapmış oldukları işlemlerden ibaret olmaktadır. Tersine, objektif kriter

kullanılmışsa, tanım yapılırken işlemin kim tarafından yapıldığından ziyade işlemin

niteliğine bakılmaktadır. Burada da işlemin bir tacir tarafından yapılmış olması

önemlidir. Ancak, işlemin bir ticarî işlem niteliğine sahip olabilmesi için, bunların

aynı zamanda bir kazanç elde etmek gayesiyle yapılmış olması da gerekmektedir158.

Sonuç olarak, ticarî işlem tanımlanırken hangi kriter seçilmiş olursa fark

etmeyecektir. Zira her durumda inşaat mühendisliği işleri ticarî bir işlem olarak

kabul edilmektedir. Bir kere bu işler, tacir sıfatına sahip müteahhitler tarafından,

mesleki faaliyetleri icabı görülmektedir. İkinci olarak da, müteahhitler bu işleri

görürken kâr elde etmek gayesiyle hareket etmektedir.

İnşaat mühendisliği işleri ticarî bir işlem olmakla birlikte, sahip oldukları bazı

özellikler sebebiyle standart ticarî işlemlerden ayrılmaktadır. Nitekim,

MOLINEAUX’ ya göre inşaat mühendisliği işlerini standart ticarî işlemlerden ayıran

155 GÜNGÖR, s.35. 156 AKINCI, s.30-31 157 LOUSSOUARN/BREDIN: Droit du Commerce International, Paris, 1969, s.125. 158 RYN: Principes de Droit Commercial, Bruxelles, 1954, s. 73.

Page 79: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

65

üç temel özellik bulunmaktadır.159 İlk olarak, inşaat mühendisliği işleri her projede

farklılaşmaktadır. Sözgelimi; Afrika’da bulunan bir nehir üzerine baraj inşa etmekle,

Asya’daki bir nehir üzerine baraj inşa etmek farklıdır. Zira, her projeyi çevreleyen

coğrafik, ekonomik ve politik şartlar farklıdır. Sonuç olarak, her bir projenin ele

alınış şekli de birbirinden farklı olmaktadır. Diğer yandan, standart ticarî işlemlerden

farklı olarak, inşaat mühendisliği işleri fiziksel olarak bir yere bağımlıdır. Ayrıca,

inşaat mühendisliği işleri taraflar arasında her zaman birden fazla sözleşmenin

yapılmasını gerektirmektedir. İkinci olarak, özellikle uluslararası niteliğe sahip inşaat

mühendisliği işleri, standart ticarî işlemlere göre daha uzun solukludur. Sözgelimi,

bir baraj veya köprü gibi büyük projelerin inşası yıllar almaktadır. İnşaat süresi

uzadıkça da tarafların karşılıklı olarak üstlenmiş oldukları riskler artmaktadır. Son

olarak, inşaat mühendisliği işleri insanoğlunun temel bir gereksinimini

karşılamaktadır. Günümüzde, bir çok uluslararası inşaat projesinin gelişmekte olan

ve/veya gelişmemiş ülkelerde gerçekleştirildiği ve söz konusu projelerin bu ülkelerin

gelişimine katkıda bulunduğu düşünüldüğünde, temel bir insanî ihtiyacın

karşılanmasının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Ancak,

MOLINEAUX’ nun sözünü ettiği bu farklılıklar, inşaat mühendisliği işlerinin ticarî

işlem niteliğini ortadan kaldırmamaktadır. Bilakis, inşaat mühendisliği işlerinin özel

bir ticari işlem olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, inşaat mühendisliği işlerinin

ticarî bir işlem olmadığı gerekçesiyle, bu işlemleri konu edinen Kırmızı Kitap’ının

bir lex mercatoria olmadığı iddiası kabul edilemeyecektir.

D. Kırmızı Kitap’ın Lex Mercatoria Olarak Uygulanması

Kırmızı Kitap’ın lex mercatoria ile bağlantısı, esas itibariyle, iki ihtimâlde

söz konusu olmaktadır. Buna göre ilk ihtimâlde tarafların inşaat işlerini konu alan

sözleşmelerinde Kırmızı Kitap’ı esas almalarına rağmen, Kırmızı Kitap’ın 5.

maddesinde düzenlendiği üzere bir hukuk seçiminde bulunmamaları ve/veya

sözleşmelerine ″uyuşmazlığın hakkaniyet kurallarına göre veya dürüstçe veya

dostane anlaşma yolu ile halledilebileceğine″ ilişkin bir hüküm derc etmeleri halinde,

söz konusu uyuşmazlığa bakan hâkimin veya tahkim yargılamasında hakemin

veyahut hakem kurulunun sözleşmeye lex mercatoria uygulaması gündeme gelebilir.

159 MOLINEAUX, s.58-59

Page 80: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

66

Ancak, bu konuda öğretide değişik görüşler bulunmaktadır. Nitekim, TÜREGÜN,

burada sözleşmeye bir lex mercatoria olarak dürüstlük kurallarının uygulanmasına

karşı çıkmaktadır. Buna gerekçe olarak da, dürüstlük kurallarının bir hukuki norm

olarak uygulanmamasını ve bu sebeple de, hakemlerin dürüstlük anlayışı ile

tarafların dürüstlük anlayışının çoğu kez örtüşmemesini göstermektedir160.

TÜREGÜN’ ün bu görüşüne katılmıyoruz. Kanımızca, tarafların Kırmızı Kitap’ı esas

aldıkları sözleşmelerinde hukuk seçimi yapmadıkları durumlarda, hakemler

sözleşmeye lex mercatoria olarak hukukun genel ilkelerini ve hatta dürüstlük

kurallarını uygulayabilmelidir. Nitekim, Birleşmiş Milletler’ in Uluslararası Ticaret

Hukuku Komisyonu (UNCITRAL) tarafından Uzlaştırma ve Tahkim’e ilişkin olarak

yayınlanan Kurallar dizisinin ″Hakem Kararı″ başlığını taşıyan IV. bölümünde yer

alan 33. maddesinde uygulanacak hukuk düzenleme altına alınmış bulunmaktadır.

Buna göre;

″(1) Tahkim mahkemesi ihtilâfın esasına uygulanacak hukuk olarak tarafların

tayin ettiği hukuku uygulayacaktır. Tarafların böyle bir tayin yapmamış olması

halinde, tahkim mahkemesi, kanunlar ihtilâfı kurallarının tespit ettiği ve hakem

mahkemesinin uygulanabilir bulduğu kanunu uygulayacaktır.

(2) Tahkim mahkemesi, ancak tarafların bu yönde tahkim mahkemesini

açıkça yetkilendirmiş olmaları ve tahkime uygulanacak hukukun böyle bir tahkime

izin vermesi halinde hak ve nesafete göre veya uzlaştırıcı hakem gibi karar

verecektir.

(3) Her halükârda, tahkim mahkemesi sözleşme şartlarına göre karar

verecektir ve ticarete uygulanan örf ve âdeti dikkâte alacaktır161. ″

Bu düzenlemede, Birleşmiş Milletler Komisyonu lex mercatoria’ yı bağımsız

bir hukuk sistemi olarak saymamakla birlikte, tarafların sözleşmelerine uygulanmak

üzere dürüstlük (hakkaniyet veya hak ve nesafet) kurallarına yollama yaptıkları

durumlarda, bunların bir lex mercatoria olarak akit statüsü ile beraber sözleşmeye

uygulanabileceğini kabul etmektedir. Kaldı ki, tarafların burada sözleşmelerine

uygulanmak üzere bir hukuk seçmedikleri gibi, dürüstlük kurallarına yollama dahi

160 TÜREGÜN, s.61. 161 DAYINLARLI: UNCITRAL Kurallarına Göre Uzlaşma ve Tahkim, Ankara, 2007, s.35.

Page 81: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

67

yapmadıkları durumlarda da, dürüstlük kuralları bir lex mercatoria olarak sözleşme

şartlarıyla birlikte uygulanabilecektir. Öğretide, ŞANLI, daha da ileri giderek,

tarafların hukuk seçimi yapmadıkları durumlarda lex mercatoria’ nın bağımsız bir

hukuk sistemi olarak, sözleşmeye uygulanabileceğini bildirmektedir. ŞANLI buna

gerekçe olarak da, lex mercatoria’ nın taraflar arasındaki sözleşmelerin mahiyet ve

özelliğine, uluslararası ticaretin ihtiyaçlarına ve tarafların haklı beklentilerine uygun

düşmesini göstermiştir162.

İkinci ihtimâlde, bizatihi Kırmızı Kitap’ın lex mercatoria olarak uygulanması

söz konusudur. Ancak, belirtmek gerekir ki, tarafların inşaat işlerini konu alan

sözleşmelerinde Kırmızı Kitap’ı esas almamalarına rağmen ve bu sözleşmeye

uygulanacak bir hukuk seçiminde de bulunmadıkları durumlarda, Kırmızı Kitap’ın

lex mercatoria olarak uygulanıp uygulanmayacağı konusu tartışmalıdır. Zira bunun

için, öncelikli olarak Kırmızı Kitap’ın lex mercatoria olarak kabul edilmesi

gerekmektedir. Ancak Kırmızı Kitap’ın lex mercatoria olarak kabulü de yeterli

olmamaktadır. Bu sefer de lex mercatoria’nın bağımsız bir hukuk sistemi olarak mı;

yoksa ulusal hukuk sistemlerine bağımlı, tamamlayıcı bir sistem mi olduğu sorusuna

yanıt vermek gerekecektir. Buna göre, şayet lex mercatoria bağımsız bir sistem

olarak kabul ediliyorsa Kırmızı Kitap’ın bir hukuk olarak uygulanması; aksi takdirde,

bir vakıa olarak uygulanması163 lâzım gelecektir. Bu uygulamayı yapacak olan

normal devlet yargılamasında hâkim, tahkim yargılamasında hakem ya da hakem

kuruludur. Ancak, hiç kuşkusuz, bir hakem, normal devlet yargılamasındaki hâkime

nazaran taraflar arasındaki sözleşmeye Kırmızı Kitap’ı bir lex mercatoria olarak

uygulamakta daha fazla takdir hakkına sahiptir. Zira, burada hakemi bağlayıcı bir

kanunlar ihtilâfı kuralı bulunmamaktadır164. Bu sebeple, hakemler de herhangi bir

ulusal hukuk sistemine atıf yapmaksızın, taraflar arasındaki sözleşmeye Kırmızı

Kitap’ı lex mercatoria olarak doğrudan uygulayabileceklerdir165.

162 ŞANLI: Milletlerarası Ticarî Tahkimde Esasa Uygulanacak Hukuk, İstanbul, 1985, s.322. 163 DOLLINGER: Application, Proof, And Interpretation of Foreign Law: A Comparative Study in Private International Law, Ariz. J. Int& Comp. L., 1995, s.225 (Haziran 2007). 164 ŞANLI, s.227. 165 AKINCI, s.30.

Page 82: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

68

İKİNCİ BÖLÜM

§ FIDIC KURALLARI

I. Kırmızı Kitap’ta Yer Alan Maddi Hükümler

1. Genel Olarak

FIDIC örgütünün çıkartmış olduğu dokümanlardan Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı

baskısı 20 madde ve 162 alt maddeden oluşmaktadır. İlk bakışta, 1999 bakısında yer

alan bu maddelerin sayısında, bir önceki baskıya nazaran, bir azalma olduğu fark

edilmektedir. Ancak, daha detaylı bir inceleme yapıldığında, görünüşteki bu küçük

farklılığa rağmen Kırmızı Kitap’ın içeriğinde önemli bir değişiklik yapılmadığı

anlaşılmaktadır. Nitekim, yeni Kırmızı Kitap’ta eskisine kıyasla daha az madde

olmakla beraber, daha fazla alt madde bulunmaktadır.

Diğer yandan, Kırmızı Kitap’ın eski baskısı ″geleneksel″ bir FIDIC

dokümanı olarak hâlihazırda kullanılmaya devam etmektedir166. Bu sebeplerle, bu

çalışmada, Kırmızı Kitap’ ın 1987 yılında yayınlanan 4. baskısı esas alınacak ve

1999 yılı baskısında yapılan bazı küçük değişiklikler bunun üzerine eklenmeye

çalışılacaktır.

Kırmızı Kitap, FIDIC’ in çıkartmış olduğu diğer dokümanlar gibi iki

kısımdan meydana gelmektedir. Kırmızı Kitap’ın 1. Kısmı’nda, inşaat

sözleşmelerinin mevcut uygulamalarından elde edilen deneyimlerin sonucu istikrârlı

olarak uygulanabilen ″genel şartlar″ yer almaktadır. 2. Kısım’ında ise, inşaatın ifa

edileceği ülke, yer ve koşulların özelliklerine göre ve zorunlu olarak değiştirilecek, 1.

Kısım hükümlerini içeren ″özel şartlar″ yer almaktadır. 2. Kısımda, 1. Kısımdaki yer

alan bazı hükümler kısmen değiştirildiği veya tamamen iptâl edildiği için ″Sözleşme

Belgelerinin Önceliği″ sıralamasında, 2. Kısım 1. Kısımdan önce yer almıştır.

Kırmızı Kitap’ın 1. ve 2. Kısımlarını birbirinden ayırmak, esas itibariyle,

mümkün olmamaktadır. Zira, her iki Kısım birlikte Kırmızı Kitap’ı meydana

getirmektedir. Bu çalışmada, daha ziyade, 1. Kısım’da yer alan hükümlere yer

verilecektir. Bunun da temel sebebi, yukarıda ifade edildiği üzere 2. Kısımda yer alan

166 TEZCAN: FIDIC Sözleşme İhtilaflarında Son Gelişmeler, Teknik Müşavir, Ocak-Şubat-Mart 2009, S.13, s.16.

Page 83: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

69

hükümlerin 1. Kısımda yer alanların değiştirilmiş şeklinden ibaret olmasıdır. Zaten,

FIDIC örgütü 2. Kısımda yapılacak değişikliklerin hangi 1. Kısım hükümlerine

yönelik olacağını kullanıcılara kolaylık olsun diye tavsiye mahiyetinde göstermiş

bulunmaktadır167.

2. Mühendis Kavramı

A. Mühendis Tanımı

Geleneksel inşaat sözleşmelerinde, iş sahibi ve müteahhit olmak üzere iki

taraf bulunmaktadır. Bunlardan, iş sahibi işi öneren, tanımlayan, yaptıran ve bunun

ücretini ödeyen taraftır. Buna karşılık, müteahhit sözleşmede ve eklerinde yer alan

esaslara göre inşaat işini süresinde, önceden belirlenen şartlara uygun olarak

meydana getirip, teslim etmeyi üstlenen taraftır. Bu ikisi, sözleşme ve ekleri ile işin

gerektirdiği idarî, malî, teknik ve hukukî organizasyonu gerçekleştirmekle yükümlü

bulunmaktadır168.

Kırmızı Kitap’ta ise, iş sahibi ile müteahhidin yanında bağımsız bir müşavir-

mühendislik kurumu, özellikle sözleşme yönetimi bakımından kuvvetli yetkilerle

donatılmış ayrı bir kimlik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağımsız kurum, kısaltılmış

şekliyle ″mühendis″ olarak adlandırılmaktadır169.

Eski (1987 yılı baskısı) Kırmızı Kitap’ın 72 maddesinin 194 alt maddesi ve

Yeni (1999 yılı baskısı) Kırmızı Kitap’ın 20 maddesinin 162 alt maddesinin yaklaşık

150 yerinde ″müşavir-mühendis″e ilişkin düzenleme bulunmaktadır170. Bu bakımdan,

müşavir-mühendis’in Kırmızı Kitap’ta en fazla düzenleme altına alınmış kurum

olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Kırmızı Kitap’ın bu şekilde merkezine yerleştirilen müşavir-mühendis, esas

itibariyle, doğal veya inşa edilmiş çevre üzerinde bir problemi çözmek ya da

167 TÜREGÜN, s.13-14. 168 KARAYALÇIN: FIDIC İnşaat Sözleşmesi Genel Şartlarında Mühendisin Hukuki Durumu, Ortak Seminer, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2001, s.292. 169 HELVACI: Türkiye’de FIDIC Uygulamaları, Türkiye Mühendislik Haberleri, S.411, 2001/1, s.28 <www.e-kutuphane.imo.or.tr> (21.07.2009) 170TÜREGÜN, s.22.

Page 84: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

70

çözümüne yaklaşmak için teknik konularda bilimsel gerçeklere ve bilgiye dayalı

olarak müşavirlik hizmeti veren kişi veya kuruluş olarak tanımlanmaktadır171.

Bu tanımdan yola çıkıldığında, mühendisin tek başına çalışan bir kişi

olabileceği gibi; bünyesinde birden fazla mühendis istihdâm eden bir kuruluş, firma

da olabileceği anlaşılmaktadır. Mühendis ister tek bir kişi ister bir firma olsun, iş

sahibinden bütünüyle bağımsız olarak çalışabilmekte veya iş sahibinin personeli

sıfatıyla istihdâm edilebilmektedir. Ancak, her durumda, özellikle uluslararası alanda

iş yapan mühendislerden bir çoğu kendi sağlık ve hayat sigortasına sahiptirler.

Bunun dışında, bu mühendisler, vergilerini de kendileri ödemektedirler. Bu kişiler,

çoğunlukla, kendi malzemelerini kullanmaktadır172.

B. Mühendisin Seçimi

Müşavir-mühendisler, bir sözleşmeden diğerine, inşaat işlerinin plânlanması

ve değerlendirilmesi aşamasından, zemin etütlerine, fizibilite (olabilirlik)

etütlerinden mimarlık-mühendislik tasarım işlerine, ihale dokümanlarının

hazırlanması, değerlendirilmesi ve sözleşmenin ifasına yönelik teknik yardım

hizmetlerinden, inşaat ve proje yönetimi, personelin teknik eğitimi, işletmeye alma

danışmanlığı ve hatta ihtilâfların giderilmesi, hakemlik görevlerinin bir kısmının

veya hepsinin birlikte üstlenilmesine varıncaya kadar173 çeşitli aşamalarda çok

değişik görevler üstlenebilmektedir. Uygulamada ise, iş sahiplerinin, daha ziyade

kendi teknik bilgi ve tecrübelerini aşan konularda müşavir-mühendislere

başvurdukları gözlenmektedir. Bununla birlikte, işlerin müşavir-mühendis eliyle

yürütülmesi, her zaman için iş sahipleri açısından zamandan, iş gücünden ve en

önemlisi masraftan tasarruf etmek anlamına gelmektedir. Nitekim, bir çok iş sahibi

yüksek teknik bilgi gerektiren işlerde müşavir-mühendis kullanmanın, söz konusu işe

yatırdıklarını fazlasıyla geri almalarını sağladığını itiraf etmektedir.

Ancak, bir inşaat işinde müşavir-mühendis kullanılmasına karar vermekle, iş

sahibinin sorumluluğu tümüyle sona ermemektedir. Nitekim, doğru müşavir-

171 AB ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Hibe Programı Çerçevesinde 24-27 Şubat tarihleri arasında düzenlenen ‘Müşavir-Mühendislik Sektörü Geliştirme Projesi’ kapsamında yapılan ilk sunum <www.tmmmb.org.tr> (23.07.2009) 172 <www.imagineeringezine.com> (22.07.2009) 173 Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği tarafından müşavir-mühendise atfedilen roller.

Page 85: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

71

mühendisin seçimi de en az söz konusu işte müşavir-mühendis kullanılmasına karar

verilmesi kadar önemlidir. İş sahiplerinin, kısa dönemli teknik uzmanlık gerektiren

işlerde, daha ziyade, kendi personellerini görevlendirme eğiliminde oldukları

gözlenmektedir. Bununla birlikte, şayet iş sahiplerinin mevcut personeli tam kapasite

çalışmaktaysa; ancak böyle bir durumda, iş sahipleri kendi personeli dışında bir

mühendisi işe almak zorunda kalmaktadır. Bu şekilde, iş sahipleri, kendi maaş

bordrolarında kalıcı bir artışa sebep olmaksızın, işi bu seçtikleri mühendise

gördürebilmektedir. Bunun dışında, iş sahipleri kendi personellerinin belirli bir

problemi çözüme kavuşturmakta yetersiz kalması durumunda da dışarıdan bir

mühendisi işe alabilmektedir. Bu ihtimâlde, mühendisin aynı zamanda kendisini işe

alan iş sahibinin personelini eğitmesi de söz konusu olmaktadır. Böylece, mühendis,

bir yandan, işin yapılma süresini kısaltırken; diğer yandan, iş sahibinin personeli

tarafından yapılması muhtemel her türlü hatanın da önüne geçmiş olmaktadır. Belirli

bir zamandan sonra, iş belirli bir aşamaya geldiğinde, mühendis zaten bunu iş

sahibinin personeline devretmektedir. Görüldüğü üzere, her iki ihtimâlde de, iş

sahibinin doğru mühendisi seçip görevlendirmesi işini kolaylaştırmaktadır174.

İş sahibinin mühendis seçimini etkileyen belli başlı unsurlar vardır. Bunlar;

(1) İş sahibinin kamu veya özel sektör menşeli olması,

(2) İş sahibinin yetkinliği,

(3) Yapılacak inşaat işinin ölçeği, büyüklüğü,

(4) Yapılacak inşaat işinin kısa veya uzun ömürlü olması,

(5) İnşa yöntemi,

(6) Hizmetin kapsam ve tipi,

(7) Karar ânı,

(8) Kamuya açıklığı veya gizliliği,

(9) Yapılacak işin ulusal veya uluslar arası nitelikte olması,

174 <www.imagineeringezine.com> (22.07.2009)

Page 86: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

72

(10) İşin yapılacağı yer175 olarak sıralanabilir.

İş sahibi, bütün bu unsurları değerlendirip ″doğru″ mühendisi seçecektir.

Ancak bu seçim, her zaman çok kolay olmamaktadır. Bunun için, iş sahipleri,

mühendisin geçmişine de dikkât etmektedir. Zira mühendisin bir geçmişi, piyasada

bir ismi varsa, daha önceden olumlu projeler gerçekleştirmişse; bütün bu unsurlar iş

sahibinde o mühendise karşı bir güven duygusu tesis etmektedir. Bu güven duygusu

çok önemlidir. Zira, iş sahibi ile mühendis arasındaki ilişkiler, genel olarak, güvene

dayanmaktadır. Güven yoksa, iş yürümez176.

C. Doğru Mühendis’te Bulunması Gereken Özellikler

Dünya Bankası’ndan bir yetkilinin de ifade ettiği üzere177, iş sahibinin

mühendis seçimini etkileyen, yukarıda sayılanların dışında en önemli unsur, o

mühendisin sahip olduğu özellikler ve proje anlamında teknik yeterliliğidir. Bu

bakımdan bir proje için doğru olan mühendis, bir diğeri için bütünüyle yanlış bir

tercih olabilir. Ancak eninde sonunda, yeryüzünde gerçekleştirilmiş veya

gerçekleştirilmekte olan bütün projelerde görevlendirilmiş ″doğru″ mühendislerin

hepsinin sahip olmaları gereken bazı temel meslekî davranış özellikleri

bulunmaktadır. İşte bunu dikkâte alan FIDIC örgütü, bu özellikleri sıralayan bir

″Ahlâk Kodu″ yayınlamıştır178. Gerçekten, bir mühendisin belli bir bilgi ve birikime

sahip olması, bugün için, onu ″doğru″ mühendis yapmaya yetmemektedir. Sahip

olduğu teknik özelliklerinin dışında mühendisin dürüst ve güvenilir olması da

gerekmektedir.

FIDIC örgütünün Ahlâk Kodu’nda düzenlenen meslekî davranış özellikleri

şunlardır:

(1) Kamuya ve Özellikle Müşavir-Mühendislik Sektörüne Karşı Sorumluluk

175 AB ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Hibe Programı Çerçevesinde 24-27 Şubat 2009 tarihleri arasında düzenlenen ‘Müşavir-Mühendislik Sektörü Geliştirme Projesi’ kapsamında yapılan ikinci sunum <www.tmmmb.org.tr> (23.07.2009) 176 POSCH: İşveren-Müşavir İlişkileri, 2.Teknik Müşavirlik Kongresi, 25-26 Mart 2004, Ankara <www.tmmmb.org.tr> 177 Bunun için bkz. WESTRING: Procurement of Contractors and Consultants- A World Bank Perspective, Int’l. Bus. Law, 1991, s. 357 (16.07.2008). 178 <www1.fidic.org/about/ethics>

Page 87: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

73

Bu maddeye göre, müşavir-mühendislik hizmeti, her şeyden önce, bir kamu

hizmetidir. Bu sebeple, müşavir-mühendis görevini ifa ederken kamuya karşı

sorumludur. Bu sorumluluk kapsamında, müşavir-mühendis sürdürülebilir kalkınma

ilkelerine uygun çözümleri bulup, uygulamalıdır. Bunu yaparken de, itibârından asla

ödün vermemeli ve üyesi bulunduğu meslek birliğinin saygınlığını korumalıdır.

(2) Teknik Yeterlilik

Bu maddeye göre, müşavir-mühendis, teknoloji, hukuk ve iş yönetiminde

meydana gelen değişiklik ve yeniliklere uygun olarak bilgi ve becerilerini arttıracak

ve bunları kendisinden beklenen özenin derecesine göre iş sahibinin hizmetine

sunacaktır. Bu bakımdan, müşavir-mühendisten sadece teknik bilgi ve beceriyi haiz

olduğu konularda hizmet vermesi beklenmektedir.

(3) Dürüstlük

Müşavir-mühendis, daima iş sahibinin meşrû (haklı) beklentilerine uygun

olarak görevini ifa eder ve bu görevinin ifası sırasında, hiçbir zaman dürüstlük

kurallarından ayrılmaz.

(4) Tarafsızlık

Bu madde kapsamında, müşavir-mühendisin, meslekî konularda tavsiye

verirken, yargıda bulunurken veya kararını verirken tarafsız olması gerekir. Bu

anlamda, müşavir-mühendisin ileride meydana gelebilecek uyuşmazlıklar konusunda

iş sahibini baştan uyarması yerinde olur. Bunun dışında, müşavir-mühendisin,

tarafsızlığını tehlikeye atabilecek her türlü davranıştan kaçınması gerekir.

(5) Üçüncü Kişilere Karşı Dürüst Olma

Bu madde kapsamında, müşavir-mühendis, kalite temelli seçim konseptinin

uygulanmasını sağlamalıdır. Ayrıca, üçüncü kişilerin itibârını ve işini kötü anlamda

etkileyecek, kasıtlı olsun olmasın her türlü hareketten kaçınmalıdır. Müşavir-

mühendis, herhangi bir işte kendisinden önce görevlendirilen başka bir müşavir-

mühendisin yerini almaya yönelik doğrudan veya dolaylı herhangi bir davranışta

bulunmamalıdır. Şayet işi başka bir müşavir-mühendisten devralacaksa; bu takdirde,

bunu işi devralacağı müşavir-mühendise bildirmeden ve iş sahibinden yazılı olarak

önceki işin bittiğine ilişkin bir bildirim almaksızın yapmamalıdır. Bunun dışında

Page 88: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

74

başka bir müşavir-mühendisin işini değerlendirmekle görevlendirilen müşavir-

mühendis, bu görevi nezaket kurallarına uygun olarak yerine getirmelidir.

(6) Rüşvet Alma Suçu

Müşavir-mühendis, iş sahibinin müşavir-mühendis seçimini veya müşavir-

mühendislik ücretini etkileyecek veyahut kendisinin tarafsızlığına gölge düşürecek

her türlü teklifi sunmaktan veya kabul etmekten men edilmiştir. Buna ek olarak,

müşavir-mühendis, sözleşme yönetimine ilişkin olarak, sözleşme kapsamında yerine

getirmesi gerekli hizmetleri kontrol etmekle görevli ve usulüne uygun olarak kurulan

kontrol kuruluyla işbirliği yapmak zorundadır179.

Belirtmek gerekir ki, FIDIC örgütü tarafından, müşavir-mühendislerde

bulunması gerekli addedilen, bu sayılan özelliklere ilişkin olarak yapılan düzenleme

emredici nitelikte değildir. Bu sebeple, bunların, uygulandıkları zaman ve yerdeki

mevcut anlayışa göre değişiklik göstermesini doğal karşılamak gerekecektir. Bir

örnekle açıklamak gerekirse, Kırmızı Kitap’ın eski 4. baskısı ″bağımsız müşavir-

mühendis″ esasına göre düzenlenmişti180. Bununla birlikte, aynı Kırmızı Kitap,

mühendisi ″Sözleşme çerçevesinde mühendis (kontrollük) olarak hareket etmek

üzere iş sahibince atanan kişi ″ olarak tanımlamıştı181. İş sahibinden yola çıkılarak

yapılan bu tanım ise, mühendisin iş sahibine olan bağımlılığını açıkça gözler önüne

sermekteydi182. Doğal olarak, bu durum, Kırmızı Kitap’ın 2.6. maddesinde

düzenlenen ″mühendisin tarafsızlığı ilkesine″ de halel getirmekteydi. İşte bunu

dikkâte alan FIDIC örgütü yeni Kırmızı Kitap’ta, mühendisin tarafsızlığı ilkesini

bütünüyle kaldırmıştır. Böylece, tarafsız mühendis de yerini ″talimat veren″, ″talep

eden″ mühendise bırakmıştır183. Nitekim, yeni Kırmızı Kitap’ın 3.1.a. maddesinde

mühendis ″…iş sahibi adına hareket eden bir kişi…″184 olarak tarif edilmiş

bulunmaktadır. Bu bakımdan, kanımızca, Kırmızı Kitap’ta yapılan bu değişikliğe

179 <www1.fidic.org/about/ethics> 180 DAYINLARLI: İnşaat Sektöründe Müşavir Mühendislik Sözleşmesi, Ankara, 1998, s.78. 181 bkz. Kırmızı Kitap,1.1.a. iv. madde. 182 LYON: The Role of the Consulting Engineer in Developping Country Contruction Under the FIDIC Form Contract, Law & Pol’y Int’l Bus., 1994-1995, s.276. 183 TÜREGÜN, s.29. 184 ″…The Engineer shall be deemed to act for the Employer″ (Conditions of Contract for Construction-1999)

Page 89: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

75

paralel olarak, FIDIC ‘in Ahlâk Kodu’nda ifadesini bulan ″tarafsızlık ilkesinin″ de

yumuşatılması gerekmektedir.

D. Mühendisin Rolü

Kırmızı Kitap, müşavir-mühendisin, iş sahibi ile müteahhit arasındaki

sözleşme kapsamında üstlenmiş olduğu rolü detaylı olarak düzenlemiş

bulunmaktadır. Kırmızı Kitap’a göre mühendisin, genel olarak, birden fazla rolü

bulunmaktadır. Gerçekten, mühendis tasarımcı, iş sahibinin temsilcisi, kontrolör,

onay makamı, arabulucu olarak çok çeşitli rollere sahiptir. Mühendis bu rollerine

uygun olarak, görev ve yetkilerini kullanırken üç değişik şekilde, aktif, reaktif ve

pasif olarak faaliyet göstermektedir185.

Kırmızı Kitap’ta mühendise bu denli geniş bir faaliyet alanı düzenlenmiş

olmasına esasen şaşırmamak gerekir. Zira, iş sahibi bir inşaat projesini

gerçekleştirmeye başladığı zaman, daha önceden bilgi sahibi olmadığı veya bilgi

sahibi olmasına rağmen uzmanı olmadığı bir çok teknik, ticarî ve hukukî konuyla

uğraşmak durumunda kalmaktadır. Bu bakımdan, iş sahibine, bu konularda kendisine

göre daha yetkin birisinin yardım etmesi doğal karşılanmalıdır.

İş sahibinin kafasındaki projenin hayata geçirilmesi aşamasında mühendis,

her şeyden önce, söz konusu projenin tasarımını yapmaktadır. Projenin tasarımı,

taslak plânlarının hazırlığını içerse dahi bununla sınırlı kalmamaktadır. Bunun

dışında, mühendisin projenin yapımında kullanılacak malzemenin kalitesini, imalât

metodunu detaylı olarak belirlemesi ve metraj cetvelini hazırlaması gerekmektedir186.

Bundan sonraki aşamada mühendis, ihale evrakını (dokümanlarını)

hazırlamakta ve ihalede en iyi teklifi veren müteahhidin projenin yapımı ile

görevlendirilmesi için iş sahibine yol gösterici tavsiyelerde bulunmaktadır. Bütün bu

aşamalarda, mühendis iş sahibine sadece danışmanlık yapmaktadır.

Projenin yapımına başlandıktan sonra da mühendisin faaliyetleri sona

ermemektedir. Bu defa mühendis, müteahhit tarafından yapılan işlerin, proje

tasarımına uygun olup olmadığını kontrol etmekle görevlidir.

185 BUNNI, s.155. 186 TÜREGÜN, s.23-24.

Page 90: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

76

Son olarak, mühendis, iş sahibi ile müteahhit arasındaki sözleşmenin

yönetiminde, taraflar arasında çıkabilecek olası ihtilâfların giderilmesi usulünde

arabulucu olarak faaliyet göstermektedir. Mühendisin, bu aşamalarda, artık iş

sahibinin danışmanı olmadığını ve fakat iş sahibinin temsilcisi (vekili) sıfatıyla

hareket ettiğini kabul etmek gerekmektedir.

Bir inşaat mühendisliği projesinin hayata geçirilmesi aşamasında, esas

itibariyle, iki sözleşme akdedilmektedir. Bunlardan ilki, iş sahibi ile müşavir-

mühendis arasındadır187. Diğeri, iş sahibi ile müteahhit arasındadır. Buna göre, ilk

sözleşmede müteahhit, ikincisinde ise müşavir-mühendis taraf olmamaktadır. Bu

şekilde, iş sahibi, müteahhit ve mühendis arasında üçlü bir ilişki kurulmaktadır. Bu

durumun sayısız faydası bulunmaktadır. Bir kere, her şeyden önce, projenin tasarımı

müteahhidin görevlendirilmesinden çok önce tamamlanmış olduğundan, rekabet

kurallarına uygun bir ihale süreci sağlanmaktadır. İkincisi, tasarımcı kendisini

etkileyebilecek her türlü ticarî düşünceden uzakta kalmaktadır. Üçüncüsü,

müteahhidin yerine getirdiği inşaat işleri etkili bir biçimde denetlenebilmektedir. Son

olarak, inşaat sürecinde yapılması istenilen her türlü değişikliği içeren son taslaklarla

ilgili geniş bir serbesti tanınmış olmaktadır188.

Kırmızı Kitap’ta mühendise bahşedilen roller, esas itibariyle Common Law

geleneğinin bir ürünüdür. Zira Kırmızı Kitap, ICE Sözleşme örneğine

dayanmaktadır. Bu bakımdan, Kırmızı Kitap’ta mühendise biçilen roller içinde

özellikle ″arabuluculuk″ rolünün, Common Law sistemine tâbi olmayan ülkelerde

anlaşılması hayli güç olmuştur189. Zira, bu şekilde mühendis bir yandan iş sahibinin

vekili olarak onun menfaatlerini gözetirken, diğer yandan iş sahibi ile müteahhit

arasında ortaya çıkan ihtilâfları arabulucu olarak karara bağlamaktadır. Doğal olarak,

187 Müşavir-mühendislik sözleşmesi olarak anılan bu sözleşme, iş sahibi ile müşavir-mühendis arasında kurulan ve iş sahibi tarafından ödenen belli bir ücret karşılığında, müşavir mühendisin belli teknik hizmetleri ve/veya belgelerin teminini yerine getirdiği, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Müşavir-mühendislik sözleşmesinin yasal bir tarifi mevcut olmadığından, bu sözleşme uygulamada karşımıza mimarlık sözleşmesi veya mühendislik sözleşmesi olarak da çıkabilmektedir. (DAYINLARLI (Müşavir-Mühendislik), s.5) 188 BUNNI; s.156. 189 HOCHULI: Role of the Engineer under FIDIC Standard Contracts, Int’l Bus. Law, 1991, s.542 (16.07.2008)

Page 91: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

77

iş sahibi tarafından işe alınan bir mühendisin, iş sahibinin de tarafı olduğu bir ihtilâfı

çözmekte tarafsızlığını ne ölçüde koruyacağı tartışma konusu edilmiştir190.

Buna karşılık, mühendis, iş sahibi ile müteahhit arasındaki sözleşmenin

yöneticisi olarak, bu sözleşme kapsamında yapılan işlerin değerlendirilmesinde ve

hak edişlerde kendisine güvenilen bir kişidir. Bu bakımdan ″arabuluculuk″ rolünün,

dışarıdan bir kişi yerine mühendise verilmiş olmasının normal karşılanması

gerekmektedir191. Bilindiği gibi, her bir inşaat projesinin kendisine özgü koşulları

bulunmaktadır. Bu koşulları ise, en iyi değerlendirebilecek konumda olan

mühendistir. Bu sebeple, iş sahibi ile müteahhit arasındaki mevcut bir ihtilâfın

hâllinin dışarıdan bir kişiye bırakılması taraflar bakımından hem zaman kaybına

neden olacaktır; hem de masraflı olacaktır. Zira böyle bir ihtimâlde, bir de projenin

kendisine özgü koşullarının bu kişiye açıklanması gerekmektedir192.

Buna ek olarak, Common Law sisteminde, mühendisin faaliyetleri, çok ciddi

yaptırımları bulunan meslek kuralları ile sınırlandırılmış bulunmaktadır193. Bu

sebeple, mühendisin arabuluculuk rolünü dürüstlük kurallarına uygun olarak,

bütünüyle tarafsız bir biçimde yerine getireceğine inanılmaktadır194. Bununla

birlikte, Kırmızı Kitap’ın özellikle Birleşik Krallık dışındaki yerlerde uygulama alanı

bulduğu düşünüldüğünde, mühendisin tarafsızlığını garanti eden bu kuralların

uygulama alanı bulamayacağı açıktır. Dolayısıyla, mühendisin arabuluculuk rolü de

yeniden tartışmalara konu edilebilecektir. Kırmızı Kitap, gerçekten, daha ziyade

gelişmekte olan ülkelerde yapılan inşaat projelerinde kullanılmaktadır. Bu tür

projelerde, iş sahibi, genel olarak, projenin yapıldığı ülke hükümetinin bir bakanlığı

olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan projeyi yürütmekle görevlendirilen bir

mühendisin iş sahibine karşı çıkması, onun aleyhinde karar vermesi pek de mümkün 190 AKINCI, s.146. 191 SARIE-ELDIN, s.959. 192 COTTAM: The Powers of the Engineer, Int’l Construction L. Rev., 1986, s.154, dn.11; LYON, s.283. 193 SARIE-ELDIN, s.960. 194 Nitekim, 1960 yılından beri ″mühendis″ olarak hem ICE Sözleşme örneğinin hem de Kırmızı Kitap’ın uygulandığı pek çok ulusal ve uluslararası projede görev alan Binnie & Partners firması, tarafsızlıklarını korumakta hiçbir zaman zorluk çekmediklerini ve tarafsızlıklarına ilişkin olarak hiçbir ithamla karşılaşmadıklarını bildirmektedir. Bununla birlikte, kamu sektörüne iş yaparken üzerlerinde nadir de olsa bir baskı hissettiklerini ama bunun asla taraflı davranmalarına yol açmadığını itiraf etmektedirler. (LUDLOW/ REES: Engineer’ s Role under FIDIC Standard Conditions of Contract, Int’l Bus. Law, 1992, s.528.)

Page 92: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

78

gözükmemektedir195. Ancak, burada hesaba katılması gereken başka bir nokta daha

vardır; o da müteahhittir. Günümüzde gelişmekte olan ülkelerdeki yerel müteahhitlik

firmaları daha rekabetçi bir hâl almaya başlamıştır196. Bu durum, müteahhitlerin iş

sahibi karşısında daha fazla söz hakkına sahip olmalarına vesile olmuştur. Bu

bakımdan, mühendislerin iş sahibi ile müteahhit arasındaki ilişkide üstlenmiş

oldukları ″arabuluculuk″ rolü de giderek önemini kaybetmiştir197. İş sahibi ile

müteahhit arasında artık doğrudan bir ilişki kurulmaktadır.

Kanımızca, bugün için mühendisin ″arabuluculuk″ rolü üzerindeki tartışmalar

önemini yitirmiş bulunmaktadır. Zira, Kırmızı Kitap’ın yeni (1999 yılı) baskısının,

3.1.a. maddesinde, mühendis iş sahibinin vekili olarak takdim edilmektedir. İş

sahibinin vekili olarak hareket eden bir kişinin ise, müvekkili ile müteahhit arasında

ortaya çıkan ihtilâflarda tarafsız kalmasını beklemek, her şeyden önce mühendise

haksızlık olacaktır. İşte bu durumu dikkâte alan FIDIC örgütü de, yeni Kırmızı

Kitap’ın 20. maddesinde, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları, mühendisin yerine,

çözüme bağlayacak bir kurul, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu (Dispute Adjudication

Board-DAB) tesis etmiştir198.

Mühendisin, Kırmızı Kitap kapsamında sahip olduğu tasarımcı, iş sahibinin

temsilcisi, kontrolör, onay makamı, arabulucu ve hakem rollerinin hepsine aşağıda

değinilecektir.

a. Proje Tasarımcısı Olarak Mühendis

Proje tasarımı, esas itibariyle, mühendisin en önemli hizmetleri arasında yer

almaktadır. Zira, iş sahibinin, projenin tasarımı199 ve ihale evrakının katılımcılar

arasında yarışmaya hazırlanması için bir mühendisin hizmetine ihtiyacı vardır. 195 LYON, s.284. 196 Bir örnekle açıklamak gerekirse, inşaat sektörünün önde gelen yayınlarından ″Engineering News Record″ (ENR) Dergisinin, bir yıl içerisinde üstlenilen projelerin toplam bedeli üzerinden her yıl belirlediği dünyanın en büyük 225 müteahhitlik firmasını gösteren listede Türkiye, 2008 yılında 23 firma ile Çin ve ABD’den sonra 3. sırada yer almıştır. (Z. ÇAĞLAYAN: Yurtdışı Müteahhitlik Sektörümüzün 2009-2011 Perspektifi, Dünyayı İnşa Edenler, 2009, s.23-24.) 197 LODIGIANI: A ″Claims Rewiew Board″ as a Way for an Amicable Settlement of Disputes and Other Considerations on the Subject of Claims, Int’l Construction L. Rev., 1986, s.498 (16.07.2008) 198 TÜREGÜN, s.98. 199 SEPPALA: Contractor’s Claims under the FIDIC Civil Engineering Contract, Fourth (1987) Edition-I, Int’l Bus. Law, 1991, s.396 (16.07.2008).

Page 93: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

79

Dolayısıyla, projenin tasarımı konusunda mühendise müracaat kaçınılmazdır. Bu

durum ″tasarla sonra teklif et″ (design then bid) şeklinde ifade edilmektedir200. Bu

aşamada, mühendisin rolü, iş sahibinin kafasında bir fikir olarak ortaya çıkan

projenin, ne şekilde gerçekleştirileceğini tasarlamaktır. Bu anlamda, mühendis, iş

sahibinin kafasında hayal ettiği projeyi, iş sahibinin hayaline uygun olarak

gerçekleştirmekle görevlendirilmiş profesyonel bir sorumludur201.

Mühendisin, proje tasarımcısı olarak üstlenmiş olduğu bu rol, iş sahibi ile

müteahhit arasındaki sözleşmenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, tamamen veya

büyük ölçüde sona erecektir. Bu bakımdan, proje tasarımının çabuk tamamlanması,

ileride istenmeyen sonuçlarla karşılaşma ihtimâlini azaltacaktır. Proje tasarımının

tamamlanmış olması, her şeyden önce projenin kısaca tanımlanmış ve bunun

parametrelerine karar verilmiş olması anlamına gelmektedir. Proje tasarımı

tamamlanınca, onu hayata geçirecek doğru kişinin (müteahhit) tayini de

kolaylaşacaktır.

″Tasarım″ konseptini genel olarak tanımlamak, her bir inşaat mühendisliği

projesinin kendisine özgü koşulları bulunduğu düşünüldüğünde oldukça güçtür.

Bununla birlikte, projenin işlevselliği bakımından, tasarımın belli bir plân

çerçevesinde yapılması önerilmektedir.

Bir inşaat mühendisliği projesi tasarlanırken, ilk olarak o projenin şekline

karar verilmesi gerekmektedir. Bundan sonra ise, bu şekli oluşturacak unsurlar,

bunların fizikî özellikleri, bunları meydana getirecek malzemenin kalitesi ve işgücü

belirlenmektedir.

Bu şekilde tanımlanan tasarım süreci, kalıcı inşaat işlerini kolaylaştıran ve

belirli bir zaman diliminde yerine getirilmesi gereken geçici (dönemsel) işlere de,

bunların işlevine uygun olmak şartıyla, uygulanabilecektir.

Mühendis tarafından tasarlanması istenilen projenin genel yapısı, esas

itibariyle, iş sahibi ile mühendis arasında akdedilen sözleşmede belirlenmektedir.

Geçici işlerin, projenin genel yapısıyla uyumlu olması gerekmektedir. Bununla

birlikte, uygulamada geçici işlerin tasarımı çoğunlukla müteahhide havale

200 DAYINLARLI (Müşavir-Mühendislik), s.59. 201 TÜREGÜN, s.23.

Page 94: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

80

edilmektedir. Buna göre, müteahhit de geçici işlerin yapımında, iş sahibi ile akdettiği

sözleşmede aksi öngörülmedikçe, kendi becerisi doğrultusunda gerekli özeni

göstermekle yükümlüdür202.

Bir inşaat mühendisliği projesinin tasarımı tamamlandığı zaman; projenin

şekli, fizikî yapısı, boyutları, işlevi, projenin meydana getirilmesinde kullanılacak

malzemenin kalitesi ve kullanılacak işgücü miktarı belirlenmiş olmaktadır. Bunun

dışında, iş sahibi ile ihaleye katılan müteahhitlere tasarımı açıklayıcı evrakın da

hazırlanmış olması gerekmektedir. Yine, projenin hayata geçirilmesi için

benimsenmesi istenilen inşaat yönteminin özelliklerinin de ortaya konmuş olması

icap etmektedir. Zira, kural olarak, uygulanacak inşaat yöntemine müteahhidin

kendisi karar vermektedir. Bu sebeple, şayet uygulanacak yöntem konusunda bir

ısrar söz konusuysa, bunun önceden belirlenip, müteahhide iletilmiş olması lâzım

gelmektedir. Proje tasarımı yapıldığı zaman, metraj cetveline uygun olarak proje

maliyeti ve projenin devamı sırasındaki bakım maliyeti de saptanmış olmaktadır.

Burada unutulmaması gereken nokta, malzeme seçiminin ve kullanılan iş gücünün

projenin bakım süresini ve bunun maliyetini etkilediğidir. Bu bakımdan projenin

tasarımı yapılırken, bu unsurlara özel önem atfedilmesi gerektiği bildirilmektedir.

Son olarak, proje tasarımında, her bir inşaat işinin tahmini süresi belirlenmiş

olmaktadır203.

Geleneksel inşaat sözleşmelerinde, tasarım faaliyeti ile inşaat faaliyeti

birbirinden kesin olarak ayrılmış bulunmaktadır. Buna göre, tasarım faaliyeti bizzat

iş sahibinin veya iş sahibinin görevlendireceği bir mühendisin sorumluluğundadır.

Buna karşılık, inşaat faaliyeti tamamen müteahhidin sorumluluğundadır. Nitekim,

müteahhit sözleşme evrakına uygun bir biçimde inşaat yapma borcu altındadır204. Bu

anlamda, proje tasarımının, iş sahibi ile müteahhit arasında bir sözleşme

akdedilmeden önce tamamlanması gerekmektedir. Bununla birlikte, Kırmızı Kitap’ta

bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır. Tam tersine, Kırmızı Kitap’ın 7.1.

maddesinde mühendisin ″…işlerin düzgün ve uygun bir şekilde gerçekleştirilip

tamamlanması ve kusurlarının giderilmesi için gerekli olabilecek tamamlayıcı

202 LUDLOW/REES, s.529. 203 BUNNI, s.157-158. 204 MURDOCH/ HUGHES, s.179.

Page 95: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

81

çizimleri ve talimatları zaman zaman müteahhide vermeye yetkili…″ olduğu205

yönünde bir düzenleme göze çarpmaktadır. Ancak, Kırmızı Kitap’ın 7.1. maddesi,

6.3. ve 6.4. maddelerle birlikte düşünüldüğünde, mühendise tanınmış olunan

tamamlayıcı çizim ve talimat verme yetkisinin sınırsız olmadığı görülecektir. Buna

göre, mühendis makûl bir süre içinde müteahhide yeni bir çizim veya talimat

vermezse ve bu durumun müteahhidin iş programını etkileme ihtimâli

bulunmaktaysa; bu takdirde, müteahhit mühendise bir bildirimde bulunmalı ve bunun

bir kopyasını da iş sahibine iletmelidir. Söz konusu bildirimde gerekli çizim ve

talimatın neden ve ne zaman gerekli olduğu, geç kalınırsa ne gibi bir gecikme veya

kesilmeye yol açabileceği ayrıntıları ile yer almaktadır. Şayet, mühendisin yeni çizim

veya talimat vermesi, herhangi bir aksaklık veya acz sebebiyle, her halükârda makûl

bir süre içerisinde gerçekleşmez ve bu durum müteahhidin gecikmeye uğraması

ve/veya masrafa girmesine sebep olursa; mühendis, iş sahibi ile müteahhide

danıştıktan sonra müteahhide verilecek süre uzatımı ve sözleşme bedeline eklenecek

masraf miktarını tayin edecektir.

Bunun dışında Kırmızı Kitap’ta, bazı kalıcı inşaat işlerinin tasarımının

müteahhit tarafından yapılabileceği de düzenleme altına alınmıştır. Ancak, bunun

için, müteahhidin, projenin uygunluğu ve yeterliliği konusunda mühendisi tatmin

etmek için gerekli çizimleri, teknik şartnameleri, hesapları ve diğer bilgileri, kalıcı

işlere ilişkin işletme ve bakım yönergeleri ile uygulama sonrası çizimleri, iş sahibinin

söz konusu projeyi kullanarak bu kalıcı işleri işletebilmesini, bakımlarını

sağlayabilmesini, sökebilmesini, yeniden monte edebilmesini ve ayarlayabilmesini

sağlayacak ayrıntılar ile birlikte hazırlayıp, onay için mühendise sunması

gerekmektedir. Bununla birlikte, mühendis tarafından verilecek onay, müteahhidin

sözleşmeden doğan hiçbir sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır206.

Projenin tasarımından kaynaklanan sorumluluk, esas itibariyle, iş sahibine

aittir. Bununla birlikte, müteahhit tarafından verilen bir tasarımdan iş sahibi değil,

205 Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TMMMB): İnşaat İşleri İdari Şartnamesi (tercüme), 1987-4.baskı, FIDIC Yayınları/ 47, s.16. 206 bkz. 7.2. ve 7.3. maddeler. (TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) s.17.)

Page 96: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

82

bizzat müteahhit sorumlu olacaktır. Bu durum Kırmızı Kitap’ın 20.4.g. maddesinde

de ifadesini bulmuştur207.

Burada üzerinde durulması gerekli bir diğer nokta, iş sahibi-müşavir

arasındaki hizmet sözleşmesini düzenleyen Beyaz Kitap’ın 3. baskısında yer alan

38.ii. maddesidir. Söz konusu madde, ne iş sahibinin ne de mühendisin, bir diğerinin

yazılı izni bulunmaksızın sözleşmeden doğan borç ve yükümlülüklerini

devredemeyeceklerine ilişkin bir hüküm içermektedir208. Bu sebeple, kalıcı işlerin

bazılarının tasarımının müteahhit tarafından yapılması isteniyorsa ve bu konuda iş

sahibinin de onayı bulunmaktaysa; Beyaz Kitap’ın 38.ii. maddesindeki hükmün

değiştirilmesi zarureti vardır. Diğer yandan, iş sahibi ile mühendis arasındaki ilişki

düzenlemek üzere Beyaz Kitap’takinin dışında bir sözleşme örneği kullanılmaktaysa

ve bu örnekte borçların devrine ilişkin bir hüküm bulunmamaktaysa; bu takdirde, söz

konusu sözleşmeye mühendisin kalıcı işlerin bazılarının tasarımını müteahhide

devredebileceğine izin veren bir hüküm konulması icap eder209. Nitekim, bu

mecburiyet, İngiliz hukukunda Moresk Cleaners Ltd v. Hicks dâvasında iyice

hissedilmiştir210.

Son olarak, Kırmızı Kitap’ın 59.3. maddesindeki hükme değinmek gerekir.

Söz konusu hükme göre, yedek akçe ile temin edilecek hizmetler arasında, kalıcı

işlerin herhangi bir kısmının veya kalıcı işlere dahil edilecek herhangi bir demirbaşın

207 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.23. 208 Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği: İşveren-Müşavir Arasında Yapılacak Tip Hizmet Sözleşmesi (tercüme), 1990-3. baskı, s.24. 209 BUNNI, s.161. 210 Söz konusu dâvada, dâvacı çamaşırhanesine ek bir bölüm yapmak üzere dâvalıyı (mimar) görevlendirmiştir. Ancak üzerine ek bölüm yapılması istenen arazinin sonradan meyilli olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine dâvalı kendisini yetersiz görerek, ek bölümün tasarım ve yapımını üçüncü bir kişiye (müteahhit) devretmiştir. Üçüncü kişinin ek bölüm için yaptığı tasarımın kusurlu olduğu anlaşılınca da, dâvalı tasarımı uzman bir başka kişiye yaptırma yetkisinin kendisinde zımnen bulunduğu; böyle bir yetkisi bulunmasa dahi zaten işi bir başkasına devrederken, iş sahibi dâvacının vekili sıfatıyla hareket ettiği savunmasında bulunmuştur. Ancak, mahkeme bu savunmayı haklı görmemiş ve söz konusu olayda mimarın sorumluluğunun bulunduğuna hükmetmiştir. Hâkim, projenin tasarımı ile görevlendirilen bir mimarın kendisini yetersiz görmesi durumunda önünde üç seçeneğinin bulunduğunu dile getirmiştir. Buna göre, mimar kendisine verilen görevi baştan kabul etmeyebilmekte; veya iş sahibini işin tasarımının bir kısmının uzman bir kişiye yaptırılması konusunda ikna edebilmekte; veyahut bizzat kendisi uzman bir kişiyi görevlendirebilmektedir. Ancak, bu son durumda mimarın sorumluluğunun ortadan kalkmadığının bilincinde olması gerekmektedir.(MURDOCH/ HUGHES, s.186.)

Page 97: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

83

tasarımına veya teknik şartnamesine ilişkin bir husus da yer almaktaysa, bu gereklilik

sözleşmede açıkça belirtilmeli ve isimlendirilmiş taşeronluk sözleşmelerine dahil

edilmelidir211. Diğer bir değişle, bu tür tasarımlara ilişkin olarak hem asıl sözleşmede

hem de alt sözleşmede açık bir hüküm bulunması gerekmektedir. Buna ek olarak, iş

sahibi ile mühendis arasındaki sözleşmede de bu tür tasarım işlerinin devrine izin

veren açık bir hüküm olmalıdır.

Proje tasarımcısı olarak mühendisin, inşaatın yapımı aşamasında, bunun

tasarımına uygunluğunu denetlemek ve bu arada yapılan yanlışları düzeltmek

konusunda da devam eden bir yetkisi bulunmaktadır. Bu yetkinin dayanak noktası

Kırmızı Kitap’ın 51.1. maddesidir. Bu maddeye göre, mühendis işlerin tamamının

veya bir kısmının şeklinde, niteliğinde veya miktarında gerekli olabileceğine inandığı

her türlü değişikliği yapabilmektedir212.

b. İş Sahibinin Vekili Olarak Mühendis

aa. Genel Olarak

Bir projenin inşasında mühendisi görevlendirdiği zaman, iş sahibinin

sorumluluğu tamamen ortadan kalkmış olmaz. Projenin zamanında ve plânlanan

bütçeyle tamamlanabilmesi için, iş sahibinin bazı borçları yerine getirmesi veya bu

borçların iş sahibi adına yerine getirilmesi gerekecektir. İş sahibi adına söz konusu

borçları yerine getiren kişi, iş sahibinin vekili olarak anılmaktadır213. Mühendis,

aralarındaki sözleşmeye istinaden, iş sahibinin menfaatlerini gözetmek ve iş sahibini

temsil etmekle yükümlü bir kişidir. Mühendisin bu görevlerini yerine getirememesi

sebebiyle sorumluluğu gündeme gelmektedir. Bu bakımdan, mühendisin iş sahibinin

vekili olarak hareket ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Nitekim, mühendisin iş

sahibinin vekili olarak oynadığı rol Sutcliffe v. Thakran dâvasında da açıkça ortaya

konmuştur. Söz konusu dâvada, Lordlar Kamarası, mühendisin iş sahibinin vekili

olarak sorumluluğuna hükmetmiştir214.

211 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.46. 212 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s. 39. 213 BUNNI, s.162. 214 SARIE-ELDIN, s.960.

Page 98: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

84

Mühendisin iş sahibinin vekili olarak, projenin tasarlanmasında, kalite

kontrolünde, yönetiminde, ücretlendirilmesinde ve belgelerin düzenlenmesinde

yerine getirmesi gereken çok çeşitli görevleri bulunmaktadır.

bb. Mühendisin Yetki ve Sorumluluğu

Mühendisin iş sahibinin vekili olarak üstlenmiş olduğu rol, Kırmızı

Kitap’ın 1.1.a.iv. maddesinde de ifadesini bulmuştur. Kırmızı Kitap’ın yeni

baskısında, 3.1.a. maddesinde de mühendisin iş sahibi adına hareket edeceği kabul

edilmiştir215. Mühendisin iş sahibinin vekili olarak, bu şekilde tescil edilmesinin, hiç

kuşkusuz, pek çok sebebi bulunmaktadır. Ancak, bunlar içinde en önemlisi

mühendisin yukarıda sayılan görevleri yerine getirecek en yetkili kişi olarak

görülmesidir.

Mühendis, iş sahibinin vekili rolü çerçevesinde, kendisine verilen görevleri

yerine getirirken birtakım yetki ve sorumluluklara da sahip olmaktadır. Mühendis, iş

sahibi ile müteahhit arasında akdedilen sözleşmenin bir tarafı olmamakla birlikte;

gerek iş sahibi gerekse müteahhit bu sözleşmeye imzalarını atar atmaz, mühendisin

sahip olacağı bu yetki ve sorumlulukları kabul etmektedir.

Buna ek olarak, Kırmızı Kitap’ın 2.1.a. maddesinde, mühendisin sahip

olacağı yetki ve sorumluluğa paralel bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye

göre, mühendis sözleşmede belirtilen görevleri yürütmektedir216. Bu maddede

sözleşme ile neyin kastedildiği ise 1.1.b.i. maddede açıklığa kavuşturulmuştur. Buna

göre, sözleşme, Kırmızı Kitap’ta düzenleme altına alınan idari şartnamenin 1. ve 2.

Kısımlarını, teknik şartnameyi, proje çizimlerini, keşif (metraj) cetvellerini, teklif ve

kabul mektuplarını, (tamamlanmışsa) sözleşme anlaşmasını ve son olarak kabul

mektubuyla (tamamlanmışsa) sözleşme anlaşmasına açıkça dahil edilebilecek diğer

dokümanları içermektedir217. Bu dokümanlardan, Kırmızı Kitap’ın 1. ve 2. Kısmı

haricindekiler, Kırmızı Kitap’ın ″tanımlar″ başlığını taşıyan 1. maddesinde ayrı ayrı

açıklanmış bulunmaktadır. Bunlar, her bir projenin kendisine özgü şartları göz önüne

alınarak, yeniden hazırlanmaktadır. Dolayısıyla, mühendisin bu dokümanlara göre

sahip olacağı yetki ve sorumlulukları her projede farklı olacaktır. 215 TÜREGÜN, s.32. 216 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.12. 217 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.10.

Page 99: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

85

Buna karşılık, Kırmızı Kitap’ta düzenleme altına alınan idari şartnamenin 1.

ve 2. Kısımlarında yer alan mühendisin sahip olduğu yetki ve sorumluluğa ilişkin

düzenlemeler tüm projelerde geçerli olmaktadır218. Mühendisin bu şekilde sahip

olduğu yetki ve sorumlulukları aktif, reaktif ve pasif olmak üzere üç grupta219

toplanabilir.

Mühendis tarafından başlatılan bir işte, mühendisin sahip olduğu yetki ve

sorumluluk aktiftir. Mühendisin, iş sahibine ve müteahhide bildirimde bulunmak

zorunda olduğu her işte, mühendisin aktif yetki ve sorumluluğu bulunmaktadır.

İş sahibi veya müteahhit tarafından başlatılan ve mühendisin cevap vermesi

gereken bir işte ise, mühendisin yetki ve sorumluluğu reaktiftir.

Mühendisin, iş sahibinin vekili sıfatıyla üstlenmiş olduğu görevleri kurallara

uygun bir biçimde yerine getirirken sahip olduğu yetki ve sorumluluklar ise pasiftir.

c. Kontrolör Olarak Mühendis

Mühendisin kontrolör olarak üstlenmiş olduğu rol, esas itibariyle, daha önce

bahsedilen rollerinden biraz daha farklıdır. Nitekim, mühendis kontrolör olarak iş

sahibinin danışmanı ve/veya vekili sıfatıyla hareket etmemektedir. Mühendisin,

kontrolör olarak müteahhitle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi gerekmektedir.

Gerçekten mühendis müteahhitle olan ilişkisini artık iş sahibi üzerinden

yürütemeyecektir. Diğer bir değişle, mühendis kontrolör olarak daha etkin bir

biçimde faaliyet gösterecektir220.

Mühendisin kontrolör olarak esas faaliyeti, müteahhidin görevlerini yerine

getirip getirmediğini denetlemektir. Mühendis söz konusu faaliyetini yürütürken,

gerekli gördüğü takdirde, müteahhide tavsiye verebilir. Buna karşılık, müteahhide

işini nasıl yapması gerektiği konusunda talimat verme yetkisi bulunmadığı gibi, işleri

bizzat ele alma yetkisi de bulunmamaktadır.

Mühendis, kontrolör olarak işlerin seyrini takip eder, işlerin daha iyi

sonuçlandırılması için müteahhide yardımcı olur. Şayet hayati tehlikeye sebep

218 BUNNI, s. 163-164. 219 TÜREGÜN, s.34-35. 220 SAMMARTANO: The Role of the Engineer-Myth and Reality, Int’l Bus. Law, 1986, s.81 (16.07.2008).

Page 100: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

86

olabilecek bir durumla karşılaşırsa, ânında müdahale eder. Benzer şekilde, inşaat

alanında meydana gelebilecek yakın bir tehdide karşı gerekli tedbirleri alır221.

Mühendis, kontrolör olarak faaliyette bulunurken, gerekli özeni göstermek

zorundadır. Aksi takdirde, müteahhidin kusurlarından iş sahibine karşı sorumluluğu

gündeme gelebilir. Ancak, belirtmek gerekir ki, müteahhidin her kusurunu

mühendise atfedip, mühendisi bundan sorumlu tutmak yanlış olacaktır. Zira,

müteahhit kendi yaptığı işin kalitesinden bizzat sorumludur. Diğer yandan, şayet işin

yapımı sırasında veya sonrasında tehlikeli bir durum ile karşılaşılması ihtimâli

mevcut ise, mühendisin bunu müteahhide bildirmesi gerekir. Bunu yapmazsa ve

tehlikeli durum gerçekleşirse; bu takdirde, doğan zarardan müteahhit değil mühendis

sorumlu olur222. Nitekim, Oldschool v. Gleeson (Construction) Ltd. dâvasında hâkim

W. STABB, mühendisin bildiği veya bilmesi gereken ve inşaat alanında tehlikeye

sebebiyet verebilecek durumları müteahhide bildirmediği, bunlar için tedbir

alınmasını sağlamadığı için sorumlu olduğuna hükmetmiştir.

Mühendisin kontrolör olarak, müteahhidin projenin inşasından ziyade kalite

hedefine ulaşmasına yardımcı olmaktadır. Zira kontrolör rolünü üstlenen mühendis

için projenin yapımından ziyade projenin nasıl yapıldığı önem taşımaktadır. Bu

durum, özellikle, Temyiz Mahkemesi’nin (Court of Appeal) Clayton v. Woodman

kararı ile Lordlar Kamarası’nın East Ham v. Bernard Sunley& Sons kararında ifade

edilmiştir223.

Müteahhit, teklifinde kalite kontrolünün kendi personeli tarafından

yapılacağını belirtmedikçe, bu görev mühendise tarafından yürütülecektir. Bu

takdirde, kalite hedefine ulaşılmasında benimsenecek inşaat yöntemi seçimi ile işin

öngörülen zaman ve kalitede tamamlanabilmesi için plânlanması ve denetimi

faaliyetlerinin sorunsuz yürütülebilmesi için mühendisin müteahhit ile iyi ilişkiler

kurması gerekecektir. Mühendisin, müteahhidin kusurlarını bulmakta ve bunların

tazmin ettirmekte adetâ bir polis memuru gibi çalıştığı düşünülürse, bu iyi ilişkinin

ne şekilde tesis edileceği ise merak konusudur224.

221 BUNNI, s.176. 222 MURDOCH/HUGHES, s.257. 223 BUNNI, s.177. 224 BUNNI, s.178.

Page 101: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

87

Kanımızca, mühendis ile müteahhit arasında iyi bir ilişkinin tesis edilmesi;

öncelikli olarak, mühendisin kontrolör olarak sahip olduğu rolün sınırlarının iyi tayin

edilmiş olmasına bağlıdır. Kırmızı Kitap’ta sözleşme öncesi ve sonraki dönemde

bütün teknik hizmetleri sağlamak üzere tek bir mühendisin görevlendirilmesi salık

verilmektedir. Bununla birlikte, kontrolörlük hizmetinin kapsamı açık olarak

düzenlenmemiştir. Ancak, sözleşme öncesi ve sonrası dönemde görevlendirilen bir

mühendisin de, bütün işçilerin faaliyetlerini denetlemesine imkân bulunmadığı

açıktır. Bu bakımdan, kontrolör olarak mühendisin görevi, işlerin projeye uygun

olarak yürütülüp yürütülmediğinin denetimi ve bunun için yapılan testlerden ibaret

olmaktadır.

d. Onay Makamı Olarak Mühendis

Kırmızı Kitap’ın 2.6.c ve 2.6.d. maddelerinde mühendisin ″değer saptamak

ya da iş sahibi veya müteahhidin haklarını ve yükümlülüklerini etkileyebilecek bir

tasarrufta bulunmak suretiyle takdir yetkisini kullanması gerekirse, bu takdir

yetkisini Sözleşme hükümleri çerçevesinde ve tüm koşulları hesaba katarak,

tarafsızca kullanabileceği″ düzenlenmiş bulunmaktadır225. Aynı Kırmızı Kitap’ın

60.2. maddesinde ise mühendisin ″müteahhide hak ediş raporu doğrultusunda

ödenecek miktar için iş sahibine olur vereceği″ şeklinde bir düzenlemeye yer

verilmiştir226. Her iki düzenleme birlikte düşünüldüğünde, mühendisin ödemeler

konusunda onay makamı olarak üstlenmiş olduğu rol daha belirgin bir hâl

almaktadır.

Bir kere, mühendis onay makamı olarak üstlenmiş olduğu rol çerçevesinde,

ara ve kesin olurları düzenleyebilecektir. Bu, son derece önemli bir görevdir; zira,

Kırmızı Kitap’ın 60.10. maddesine göre, iş sahibi mühendisin ara olurunun kendisine

bildirilmesini izleyen 28 gün içerisinde müteahhide ödeme yapmak zorunda

kalmaktadır. Kesin olurda bu süre 56 gündür. Şayet iş sahibi, bu süreler içinde

müteahhide ödemede bulunmazsa, bu takdirde ödenmemiş tüm tutarların ödenmiş

olması gereken tarihten başlayarak Teklif Ekinde belirtilen oran üzerinden işletilecek

faizini de müteahhide ödemek zorundadır. Ancak, bu durum, müteahhidin Kırmızı

225 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.14. 226 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.48.

Page 102: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

88

Kitap’ın 69. maddesinden doğan alacak haklarını hiçbir şekilde etkilemeyecektir227.

Nitekim, müteahhit kendisine ödeme yapılmış olmasına rağmen 69.1. maddeye

dayanarak işi bırakabilecek veya 69.4. maddeye dayanarak, iş sahibine 28 gün

öncesinden bildirimde bulunmak ve bunun bir kopyasını mühendise iletmek suretiyle

işi durdurabilecek ya da çalışma hızını düşürebilecektir228.

İkinci olarak, mühendis, Sözleşmede düzenleme altına alınan diğer konularda

olurunu verecektir. Buna göre, örneğin, Kırmızı Kitap’ın 48. maddesine göre geçici

kabul, 49. maddesine göre kesin kabul belgelerini hazırlayacak; 59. maddesine göre

atanmış alt müteahhitler konusunda olurunu verecek; 60.8. maddesine göre kesin hak

edişi düzenleyecek; 62.1. maddesine göre kesin kabul belgesini imzalayacak ve

63.2.maddesine göre Sözleşme sona erdikten sonra tamamlanmış işlerin, kısmen

veya tamamen kullanılmış malzemelerin değerlendirmesini yapacaktır229.

Görüldüğü üzere, mühendis onay makamı olarak, çok değişik görevler ifa

etmektedir. Ancak, bunlar içerisinde en dikkât çekici olanı, hiç kuşkusuz, Kırmızı

Kitap’ın 60. maddesinde düzenlenen ve müteahhide iş sahibince yapılan aylık

ödemelere ilişkin olarak verdiği olur’dur. Söz konusu aylık ödemeler, müteahhidin

sözleşmeden doğan borçlarını kusursuz bir biçimde ifa etmesinde son derece önemli

bir rol oynamaktadır. Zira, müteahhit Kırmızı Kitap’ın 60.10. maddesinde belirtilen

süre içerisinde, inşaat masraflarının karşılanmasından sorumlu olmaktadır. Buna

karşılık, iş sahibinin sorumluluğu bütün bir inşaat projesinin yapımı süresince devam

etmektedir.

Kırmızı Kitap’ın 60. maddesi uyarınca yapılan olurlar aynı zamanda yapılan

işin kalitesine yönelik olarak bir geçici kabul niteliği de taşımaktadır. Ancak,

mühendis Kırmızı Kitap’ın 60.4. maddesine göre, gerekli gördüğü takdirde daha

önce verdiği olurlarda düzeltme veya değişiklik yapabilme imkânına haizdir230.

Dolayısıyla, mühendisin Kırmızı Kitap’ın 60. maddesi uyarınca yapmış olduğu

olurları da düzeltme veya değiştirmesi ihtimâli bulunmaktadır.

227 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.50. 228 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.57-58. 229 BUNNI, s.179. 230 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.48.

Page 103: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

89

Diğer yandan, 60. madde uyarınca yapılan olurlar, mühendisin maddi

konularda veya sözleşme belgelerini talep üzerine teknik ya da hukukî yönden

yorumlarken yaptığı değerlendirmelere ve aldığı kararlara ilişkin kanıt olma

özelliğine sahiptir.

Bu nedenlerle, kanımızca, mühendisin onay makamı olarak özellikle 60.

maddeye göre olur verirken dikkâtli olması gerekmektedir. Zira bu durum,

mühendisin özellikle iş sahibinin vekili sıfatıyla müteahhit lehine süre uzatımına

veya ek ödemeye karar vermesini etkileyebilir.

e. Arabulucu Olarak Mühendis

Mühendisin arabuluculuk rolü Kırmızı Kitap’ın 1987 yılı baskısının 67.

maddesinde ve 1999 baskısının 20. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır.

Kırmızı Kitap’ın 67.1. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, iş sahibi ile

müteahhit, aralarında çıkan ve esas itibariyle mühendisin görüş, talimat, tespit, belge

veya değerlendirmesinden kaynaklanan ihtilâfların çözümünde tahkime gitmeden

önce mühendise başvurmak zorundadır. Bu şekilde tarafların başvurusunu alan

mühendisin de bu başvuruyu, aldığı günü izleyen 84 gün içerisinde değerlendirip, bir

karar vermesi ve bunu taraflara (iş sahibi ve müteahhit) bildirmesi gerekmektedir.

Bunu yapmadığı takdirde veya taraflar mühendis tarafından süresi içinde verilen

karardan tatmin olmadıkları takdirde, tahkim prosedürü işletilebilecektir231.

Mühendisin tahkim prosedürü öncesinde üstlenmiş olduğu bu uzlaştırıcılık

görevi, esas itibariyle, arabuluculuk rolünün somut bir şeklidir. Mühendis

arabuluculuk rolü çerçevesinde, tamamen tarafsız (nötr) bir kişi olarak tarafların

başvurularındaki zayıf ve güçlü oldukları yanları değerlendirip232, kararını

vermektedir. Bunu yaparken de, daha önce vermiş olduğu görüş, talimat, tespit, belge

veya değerlendirmelerini yeniden gözden geçirme fırsatını bulmaktadır. Zaten,

mühendise bu şekilde tahkim prosedürü öncesinde bir arabuluculuk görevinin

verilmiş olmasının asıl sebebi, her şeyden önce mühendisin tarafların menfaati

231 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.55. 232 HIBBERD/NEWMAN, s.58.

Page 104: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

90

doğrultusunda hareket edeceğine dair duyulan güvendir233. Bu güven olmasa,

tarafların ne işlerini ne de aralarındaki sözleşmeyi idare edemeyecekleri ortadadır.

İkinci olarak, mühendis arabulucu olarak, kendi bilgi ve becerisi kapsamında, daha

önce vermiş olduğu görüş, talimat, tespit, belge veya değerlendirmelerini yeniden

inceleyebilmektedir, böylece şayet bunlarla ilgili bir yanlışı varsa bundan geri

dönebilme şansını da bizatihi elde etmektedir.

Bununla birlikte, Pacific Associates Inc. v. Baxter dâvasında, hâkim

PURCHAS’ ın da önemle belirttiği üzere, mühendisin arabulucu olarak görevi

sadece daha önceden vermiş olduğu görüş, talimat, tespit, belge veya

değerlendirmeleri yeniden incelemekten ibaret değildir234. Mühendis, iş sahibi ve

müteahhit arasında bir iletişim köprüsü kurarak, bunların argümanlarının olumlu ve

olumsuz yanlarını göstermekte ve tarafları ortak bir çözüme sevk etmektedir. Bu

açıdan, mühendisin taraflar arasındaki ihtilâfların giderilmesinde bir katalizör235

görevi gördüğü de söylenebilir. Ancak, mühendis, bazı durumlarda katalizörlük

göreviyle yetinmeyip, arabulucu olarak kendi çözümünü taraflara empoze etmeyi de

tercih edebilir. Bu tür durumlarda, mühendisin arabuluculuk rolünün hakemlikle

karıştırılmaması icap eder. Zira, mühendise hakemlik veya hakem benzeri bir rolün

atfedilmesi, Sutcliffe v. Thackrah dâvasında da ifade edildiği üzere tahkim içinde

tahkim ihdas edilmesi anlamına gelir ki; bu çok yanlış olur236. Nitekim arabuluculuk,

asıl olarak, hakemliğe alternatif olarak geliştirilmiş veya hakemliğin başarısızlıkla

sonuçlandırılmış olması durumunda hakemliğe (tahkime) esas teşkil eden bir yöntem

olarak düşünülmüştür237.

Mühendisin arabuluculuk rolü, özellikle kendisinin iş sahibi tarafından

atandığı ve bizzat onay vermesi gereken işlerle ilgili sözleşmeler bakımından önem

taşımaktadır. Nitekim, Kırmızı Kitap’ın 2.1.b. maddesinde, mühendisin sözleşmede

belirtilen veya sözleşmeden sâdır olan yetkilerini kullanabileceği; bununla birlikte, iş

sahibi tarafından atanma şartları dolayısıyla bu yetkileri kullanmadan önce iş 233 ARKIN: Pre-Arbitration Dispute Resolution: What is it, Where is it, and Why?, Int’l Bus. Law, 1993, s.373. 234 BUNNI, s.180. 235 HIBBERD/NEWMAN, s.58. 236 BUNNI, s.180. 237 JARVIN: The Role of Conciliation, Contract Modification and Expert Appraisal in Settling International Commercial Disputes, Int’l Tax & Bus, 1986, s.238.

Page 105: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

91

sahibinin olurunu alması gerekiyorsa, bu şartların Sözleşmenin 2. Kısmı’nda ayrıntılı

olarak belirtmesi gerektiği düzenlenmiştir238. Bu şekilde, mühendisin faaliyet

alanının sınırları, ihalede teklif verenler için önceden çizilmiş bulunmaktadır.

Öte yandan, iş sahibinin, mühendisin onay vereceği işlerle ilgili sahip olduğu

yetkiyi Sözleşme hükümleri çerçevesinde sınırlandırması ihtimâl dahilindedir.

Ancak; iş sahibinin 67. madde kapsamında sahip olduğu yetkilerin bu şekilde

Sözleşme hükümleri çerçevesinde sınırlandırılması mantıkî açıdan mümkün

gözükmemektedir. Zira, aksi hâlin kabulü, Kırmızı Kitap’ta düzenleme altına alınan

ihtilâf çözüm yönteminin önemli bir bölümünün çöpe atılması anlamına gelecektir.

Benzer şekilde, mühendisin de 67. maddede düzenlenen rolünü hakkıyla

yerine getirebilmesi için, iş sahibinin onayı da dahil olmak üzere her türlü etkiden

bağımsız olarak hareket etmesi gerekir. Sözleşmeye imza atan müteahhit de,

otomatik olarak 67. maddedeki usulü ve bu usulde mühendisin sahip olduğu rolü

kabul etmiş demektir.

Sonuç olarak, ne iş sahibinin ne müteahhidin ne de bizzat mühendisin

kendisinin Kırmızı Kitap’ın 67. maddesinde düzenleme altına alınan usule itiraz etme

şansı kalmamaktadır. Bununla birlikte, bu usulün doğru bir biçimde yürütülebilmesi

için, usulü başlatan tarafın bir talepte bulunması veya iddiasını öne sürmüş olması;

bu talep veya iddianın karşı tarafça reddedilmiş olması ve akabinde bu reddin de

usulü başlatan tarafça kabul edilmemiş olması icap eder. Usulü başlatan tarafın

talebi, paraya ilişkin olabileceği gibi, işin süresinin uzatılmasına veya kalite ya da

miktara ilişkin olabilir. Kimi zaman bu talep, sadece teknik ya da hukukî bir konunun

yorumlanması yönündedir veya bir açıklamadan ibarettir. Şayet bu talep ek ücret

verilmesi veyahut süre uzatımı için yapılmışsa; bu takdirde, mühendisin bu talebi

Sözleşme şartları çerçevesinde ve özellikle 53. maddeye göre239 değerlendirmesi

beklenir.

Daha önce de ifade edildiği üzere, mühendisin arabuluculuk rolü

çerçevesinde sahip olduğu uzlaştırıcılık görevi, gerek iş sahipleri gerekse

müteahhitler tarafından çok çeşitli sebeplerle eleştiri konusu edilmiştir.

238 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.12-13. 239 Bunun için bkz. TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.41-42.

Page 106: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

92

Çok kısaca açıklamak gerekirse; müteahhitler mühendisin iş sahibine karşı

tamamen tarafsız olamayacağını, bağımsız hareket edemeyeceğini ileri

sürmektedirler. Buna gerekçe olarak da; mühendisin ücretinin iş sahibi tarafından

ödenmesini; mühendisin inşaatın yapımına başlanılmasından önce iş sahibinin

danışmanı olarak hareket etmesini ve inşaatın yapımı sırasında da bu görevini

çoğunlukla sürdürmesini; mühendisin özellikle para ve süre konularında kararını

verirken iş sahibine gerekli danışmayı (due consultation) yapmasını ve son olarak

mühendisin bazı karar ve eylemlerinden önce iş sahibinin onayını almasını

göstermektedirler240. Bütün bunlar dikkâte alındığında ise, mühendisin uzlaştırıcılık

görevini iş sahibi ile danışıklı olarak yürüttüğü anlaşılmaktadır. Keza, mühendis iş

sahibi tarafından göreve getirilmiş bir kimsedir ve görevinin devamlılığı iş sahibinin

kendisinden memnuniyetine bağlıdır.

Diğer yandan, bazı durumlarda mühendisin uzlaştırıcılık görevi bizatihi iş

sahipleri tarafından dolaylı da olsa eleştirilere konu edilebilmektedir. Ancak, bu

eleştiriler mühendisin uzlaştırıcılık görevinden ziyade yine uzlaştırıcılık göreviyle

bağlantısı bulunan sözleşmenin yönetimi görevi üzerinde odaklanmaktadır. İş

sahipleri, genellikle mühendisin sözleşmenin yönetimi sırasında özellikle

müteahhidin kendisine ek ücret verilmesi veya iş süresinin uzatılması yönündeki

taleplerini değerlendirirken müteahhit lehine karar vermesinden şikâyetçi

olmaktadırlar. Buna ek olarak, iş sahipleri, mühendisin müteahhidin birtakım

sorumluluklarını hafifletmekte fazla cömert davrandığı kanâatini de taşımaktadırlar.

Sonuç olarak, bütün bu eleştiri ve şikâyetlerin temelinde, esas itibariyle,

mühendisin tarafsızlığına ve bağımsızlığına duyulan güvensizlik yatmaktadır.

Mühendis, sözleşme yöneticisi olarak görevlendirildiği bir projede, bir yandan iş

sahibinin vekili olarak talimatlar vermekte, diğer yandan bağımsız bir kişi olarak

kendisine yapılan talepleri değerlendirmekte ve bunun sonucunda yapılan işleri

onaylamakta veya yapılan iş üzerinde değişiklikler yapmaktadır241. Bütün bunlar

mühendisin arabuluculuk görevi üzerinde ciddi şüpheler uyandırmaktadır. Üstüne

üstlük, 67. maddeye göre işletilebilen tahkim usulü mühendisin vermiş olduğu

kararlar üzerine açılabilmektedir. Bunun anlamı, 67. maddeye göre açılan bir

240 BUNNI, s.182. 241 MURDOCH/ HUGHES, s.352.

Page 107: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

93

tahkimde hakem veya hakemlerin sadece mühendisin önceden vermiş olduğu bir

kararı yeniden açabilecekleri, değerlendirmeye alabilecekleri ve şayet gerekli

görüyorlarsa, bunun üzerinde değişiklik ve/veya düzeltme yapabilecekleridir.

Bununla birlikte, Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında, yukarıda ifade edilen

bütün eleştirilerin dikkâte alındığını söylemek büyük ölçüde mümkündür. Nitekim,

Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısının 3.1.a. maddesinde mühendisin sözleşmede

belirtilen veya sözleşmeden sâdır olan yetkilerini kullanırken veya görevlerini ifa

ederken iş sahibi adına hareket ettiği açıkça kabul edilmiş bulunmaktadır242. Bu

durumda, bağımsız kişilik özelliği ortadan kalktığı için, mühendisin önceden

″bağımsız kişi″ sıfatıyla yapacağı işlemler, artık ″iş sahibinin vekili″ sıfatıyla

yapılmış olacaktır243. Buna paralel olarak, Kırmızı Kitap’ın 1987 yılı baskısında,

2.6. maddede mühendise atfedilen tarafsızlık ilkesi de, yeni baskıda kaldırılmış,

bunun yerini ″talimat veren″ ve ″talep eden″ mühendis almıştır.

Bir örnekle açıklamak gerekirse; mühendis bundan böyle müteahhidin

kendisine ek ücret verilmesi veya süre uzatımına yönelik talepleri konusunda gerek iş

sahibini gerekse müteahhidi bağlayıcı kabul/tespitler yapamayacaktır244. Yeni

Kırmızı Kitap’ın 3.5. maddesinde ise, müteahhidin herhangi bir kabul/tespitte

bulunmadan önce taraflara danışması lüzumu düzenlenmiş bulunmaktadır245. Buna

göre, mühendisin buradaki rolü, sadece yaptığı tespitleri iş sahibine onay için

sunmaktan ibaret bulunmaktadır. Şayet iş sahibi, mühendisin yaptığı tespitleri

onaylamazsa; bu takdirde, müteahhit, iş sahibinin kararı ve mühendisin bu karar

doğrultusunda vereceği talimata uygun hareket etmek zorunda kalır.

Bunun dışında, yeni Kırmızı Kitap’ta yapılan değişiklik doğrultusunda,

taraflar arasındaki ihtilâfı tahkime taşımak için gerekli olan kararı artık mühendis

veremeyecektir. Bu karar, bundan böyle İhtilâf Kararlaştırma Kurulu (Dispute

Adjudication Board) tarafından verilecektir. Buna rağmen, uygulamada, nadir de

242 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, For Building And Engineering Works Designed By The Employer, General Conditions, Guidance For The Preparation Of Particular Conditions, Forms Of Letter Of Tender, Contract Agreement and Dispute Adjudication Agreement, 1999, s.10. 243 TÜREGÜN, s.32. 244 TÜREGÜN, s.73. 245 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.11.

Page 108: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

94

olsa, tarafların İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nu kaldırıp, yerine karar mercii olarak

tekrar mühendisi ikame ettikleri görülmektedir. Benzer durumlara Sarı Kitap

uygulamalarında da rastlanmaktadır. Buna karşılık, Gümüş Kitap’ta mühendis

olmadığı için bu tür bir uygulama söz konusu olmamaktadır. Bu uygulamalar, esas

itibariyle, masrafları kısmak için yapılmaktadır. Yine de bunların sağlıklı bir çözüm

olmayacağı yönündeki fikre246 katılıyoruz. Zira, madem ki mühendis artık iş sahibi

adına hareket etmektedir, ihtilâfları gidermek konusunda sahip olduğu tarafsızlık ve

bağımsızlık niteliğini yitirmiştir. Diğer yandan, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu, tarafsız bir

mercii olarak karar vermektedir. Söz konusu Kurul, bir hakem kurulu olmadığı için

de, bunun vermiş olduğu kararların cebri icra yoluyla infazı mümkün değildir.

Kırmızı Kitap’ın 20.2. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, taraflar

arasındaki ihtilâflar 20.4. madde uyarınca İhtilâf Kararlaştırma Kurulu tarafından

giderilir. Bunun için, tarafların Sözleşme Eki’nde belirtilen tarih itibariyle bir İhtilâf

Kararlaştırma Kurulu görevlendirmesi icap eder. Söz konusu Kurul, Ek’te belirtildiği

üzere bir veya üç nitelikli üyeden oluşur. Ancak, kişi sayısı belirtilmemişse ve

taraflar da aksini kararlaştırmamışlarsa, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu üç üyeden

oluşur. Şayet Kurul üç üyeden oluşturulacaksa; bu takdirde, her bir taraf karşı tarafın

onayına sunulacak bir üye atar. Taraflar, bu üyelerin her ikisini de müzakere eder ve

başkan olarak hareket edecek olan üçüncü üye üzerinde anlaşırlar. Bununla birlikte,

Sözleşme potansiyel üyelerin listesini içermekte ise, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na

üyeler, bu yönde bir görevlendirmeyi kabul edemeyecek veya etmeyecekler hariç

olmak üzere, listedeki adaylar arasından seçilir. Taraflarla Kurul üyeleri arasında

İhtilâf Kararlaştırma Sözleşmesi Genel Koşulları olarak üç taraflı bir Sözleşme

yapılacaktır. Bu Sözleşme Formu FIDIC tarafından yayınlanmıştır. Bu Sözleşmenin

İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun uygulayacağı usul kurallarını belirleyen bir de Ek’i

vardır. Kurul’un usul kurallarına göre Kurul tarafından yapılacak duruşmalarda

hukukçu bulunmayacaktır247.

Kurul üyelerinin ve varsa Kurul üyelerinin danıştığı bilirkişilerin ücreti,

taraflarca görevlendirme belgesi düzenlenirken kararlaştırılır. Buna göre, bunların

ücretleri iş sahibi ve müteahhit tarafından yarı yarıya ödenir. İhtilâf Kararlaştırma

246 TÜREGÜN, s. 98. 247 TÜREGÜN, s.99-100.

Page 109: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

95

Kurulu Sözleşme Koşulları’nın 6. maddesine göre, ödemeyi kural olarak, müteahhit

yapar ve bunun % 50’sini hak edişine ilâve ederek iş sahibinden tahsil eder. Şayet

ödemeyi müteahhit yapmazsa; iş sahibi yapar ve müteahhidin payına düşen % 50

tutarını ilâve masrafları, faizi ve finansman giderleri ile birlikte müteahhitten geri

alır248.

İhtilâf Kararlaştırma Kurulu, bu şekilde oluşturulduktan sonra, taraflar

kararlaştırdıkları herhangi bir zamanda, bir konuyu görüşünü almak üzere Kurul’a

götürebilirler; şu kadar ki, taraflardan hiçbirisi diğer tarafın rızası olmaksızın

herhangi bir konuda Kurul’a danışamaz.

Taraflar kararlaştırdıkları herhangi bir zamanda Kurulun bir veya daha fazla

üyesini ikame edecek ya da ikame etmeye uygun nitelikte kişi yahut kişiler

atayabilirler. Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, bu atama üyelerden birinin ölüm,

ehliyetsizlik, istifa veya görevin sona ermesi sebebiyle işlem yapmayı reddetmesi

veya işlem yapamaması halinde yürürlüğe girecektir. Bu durumlardan herhangi biri

ortaya çıkarsa ve ikame yapılması da mümkün değilse, yerine ikame yapılan kişi

atanmak istenmiş veya bu kişi üzerinde uzlaşmaya varılmış gibi ikame yapılacaktır.

Herhangi bir üyenin görevi her iki tarafın ortak rızasıyla sona erdirilebilir.

Ancak ne iş sahibi ne de müteahhit bu konuda tek başına işlem yapabilir. Taraflarca

aksi kararlaştırılmadıkça, Kurul üyelerinin görevlendirme süresi, 14.12. maddede

düzenlenen şartların gerçekleşmesiyle sona erer. Buna göre, Kurul üyelerinin görev

süresi, müteahhit iş sahibini ibra ettiği zaman dolar249.

Kırmızı Kitap’ın 20.4. maddesine göre, taraflar arasında, Sözleşme veya

işlerin ifasıyla ilgili olarak ya da mühendisin görüş, talimat, tespit, belge veya

değerlendirmesinden kaynaklananlar da dahil olmak üzere herhangi başka bir ihtilâf

çıkarsa; taraflardan her biri bu ihtilâfı karara bağlaması için, diğer tarafa ve

mühendise birer kopyasını vermek suretiyle yazılı olarak Kurul’a başvurabilir. Söz

konusu başvuru, Kurul başkanı tarafından alındığı tarihte, Kurul’a yapılmış

sayılacaktır. Taraflar, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun, söz konusu ihtilâf hakkında

karar vermek için, kendilerinden talep edebileceği bütün bilgi ve belgeleri eksiksiz

248 TÜREGÜN, s. 100. 249 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.45-46.

Page 110: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

96

olarak vermek ve Kurul üyelerinin inşaat alanı ile uygun tesislere daha geniş

erişimini sağlamak zorundadır. Zira, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu üyeleri hakemler

gibi hareket etmemektedir.

İhtilâf Kararlaştırma Kurulu, kararını gerekçeli olarak, tarafların başvurusunu

izleyen 84 gün içinde veya taraflarca kararlaştırılan başka bir süre zarfında

verecektir. Bu karar, bir dostane çözümde veya hakem kararında gözden

geçirilmedikçe ya da gözden geçirilene kadar taraflarca derhal yürürlüğe sokulacak

ve tarafları bağlayıcı olacaktır. Sözleşme terk edilmiş, reddedilmiş yahut sona

erdirilmiş olmadıkça; müteahhit Sözleşmede öngörüldüğü şekilde işleri yapmaya

devam edecektir.

Taraflardan biri, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun kararından memnun

olmazsa; bu takdirde kararı almasından itibaren 28 gün içinde diğer tarafa bu durumu

bildirebilir. Şayet Kurul, kararını 84 gün veya kararlaştırılan diğer bir süre içinde

vermezse; taraflardan her biri söz konusu sürenin dolmasından itibaren 28 gün içinde

diğer tarafa memnuniyetsizliğini bildirebilir. Her iki halde de, durumdan memnun

olmayan taraf, bildirimin usulüne uygun olarak yapıldığını, bildirim konusu ihtilâfı

ve memnuniyetsizlik nedenlerini ortaya koyacaktır. 20.7 ve 20.8. maddelerde

belirtilen haller dışında, taraflardan hiçbirisi bu tür bir memnuniyetsizlik bildiriminde

bulunmaksızın, aralarındaki ihtilâfı tahkime götürmeye yetkili değildir250.

E. Mühendisin Faaliyetleri

Kırmızı Kitap’ın, gerek 1987 yılı baskısında gerekse 1999 yılı baskısında

mühendisin faaliyetleri üç aşamada düzenlenmiştir. Buna göre, mühendisin projenin

yapımına başlamadan önceki aşamada, projenin yapımına başlandıktan sonraki

aşamada ve son olarak, projenin bitiminden sonraki aşamada çok çeşitli faaliyetleri

bulunmaktadır.

250 DAYINLARLI: Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) tarafından Berufsförderungswerk Der Südbadischen Bauwirtschaft GmbH ve Zentralverband Des Deutschen Handwerks ortaklığı ile yürütülen AB İnşaat Sözleşmeleri Eğitim Programı için yapılan çeviri (Kırmızı Kitap’ın 67. ve 20. maddeleri), Ankara, 2007, s.3-5.

Page 111: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

97

a. Projenin Yapımına Başlanmadan Önceki Aşamada Mühendisin

Faaliyetleri

Projenin yapımına başlanmadan önceki aşamada mühendisin faaliyetleri üç

grupta toplanabilir.

aa. Ön Etütlerin Yapılması Faaliyeti

Projenin yapımına başlayıncaya kadar olan aşamada, esas itibariyle, iki taraf

bulunmaktadır. Bunlar, iş sahibi ve mühendistir. Mühendisin projenin yapımına

başlamadan önceki ilk aşamadaki faaliyetleri, iş sahibi ile mühendis arasında

akdedilen sözleşmede ayrıntılı olarak belirlenmektedir. Mühendisin faaliyet alanının

kapsamı belirlenirken, iş sahibinin yaptıracağı işin özelliği ve hacmi ile yüksek

teknolojiye ihtiyaç olup olmadığı hususları dikkâte alınmalıdır251.

Projenin yapımına başlanmadan önce, mühendisin en önemli faaliyeti, hiç

kuşkusuz, söz konusu projenin plânlanması faaliyetidir. Mühendis, genel olarak, iş

sahibinin yapmak istediği ve bu sırada sadece kafasında fikir olarak mevcut bulunan

projenin ne şekilde gerçekleştirileceğinin etütlerini yapmaktadır. Bu anlamda,

mühendis iş sahibi tarafından kendisine verilen ilk bilgileri, iş sahibinin amacı

doğrultusunda değerlendirmek, gerekiyorsa bunları genişletmek veya düzeltmek ve

son olarak, iş sahibinin amacını gerçekleştirmesini sağlayacak seviyeye getirmekle iş

sahibine karşı sorumludur252.

Mühendis, sözü edilen faaliyetini özen içinde ve teknik şartnamelere uygun

olarak icra ederken, aynı zamanda iş sahibi için en ekonomik çözümü araştırıp

bulmak zorundadır. Zira, mühendis iş sahibinin güvenilir adamı olarak kabul

edilmektedir ve projenin yapımına başlanmadan önce dahi iş sahibinin menfaatlerini

gözetmekle yükümlü tutulmaktadır. Bu açıdan mühendisin bir fizibilite raporu

hazırlayarak, yaklaşık maliyeti çıkarması ve projenin yapımından sonra elde edilecek

(doğrudan, dolaylı veya karma) kârı hesaplaması gerekir.

Projenin yapımına başlanmadan önce, mühendis tarafından yapılan bütün bu

ön etütler, iş sahibinin amacının gerçekleştirilebileceği sonucunu ortaya koyuyorsa;

251 DAYINLARLI (Müşavir-Mühendislik), s.129. 252 TÜREGÜN, s.23.

Page 112: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

98

bu takdirde, iş sahibi projenin uygulanması kararını verecektir. Bu kararın akabinde,

mühendisin projenin tarifinin yapılmasına yönelik faaliyeti başlayacaktır.

bb. Projenin Tarifinin Yapılması Faaliyeti

Projenin tarifini yaparken, mühendis neyin inşa ve imâl edileceğini, bunun

nerede yapılacağını, malzeme kalitesinin ne olacağını, iptidaî maddelerin nereden

temin edileceğini, imâlat metodunun ne olacağını detaylı olarak ve yoruma ihtiyaç

göstermeyecek, çok açık bir biçimde hazırlamaktadır253.Bu sebeple, mühendisin ön

ve kesin projeleri hazırlaması, bunlara uygun olarak da uygulama ve detay

plânlarının çizimini bitirmiş olması gerekir254. Mühendis, projenin tanımını yaparken

iş sahibi ile karşı karşıya gelmez; tam tersine iş sahibi ile yan yanadır.

Mühendis, gerek ön etütlerin yapılması gerek projenin tarif edilmesi

faaliyetlerini bir sanatçı gibi, yaratıcı bir çalışma ile yürütür. Özellikle projenin

plânlanması sırasında mesleği, sanatı ile ilgili tekniğini ortaya koyar255. Bu

bakımdan, mühendisin söz konusu faaliyetleri onun teknik faaliyetleri256 olarak da

nitelendirilebilir.

cc. İhaleye Yönelik Faaliyetler

Mühendisin ihaleye yönelik faaliyetlerini, ihale öncesindeki faaliyetler ve

ihale sırasındaki faaliyetler olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Mühendis,

ihaleden önceki dönemde, esas itibariyle, ihale evrakının hazırlanmasıyla meşguldür.

İhale sırasında ise, iş sahibine ihalenin değerlendirilmesinde yardım etmekte,

danışmanlık yapmakta, müteahhit (yüklenici) seçiminde ve sözleşmelerin

hazırlanmasında etkin bir rol oynamaktadır257.

aaa. İhaleden Önceki Dönemdeki Faaliyetler

İhale öncesi dönemde mühendisin en önemli faaliyeti ihale evrakını

hazırlamaktır. Zira, ihale evrakının hazırlanmasıyla birlikte yapılacak işin niteliği ve

253 TÜREGÜN, s.24. 254 KAPLAN (Mimarlık Sözleşmesi), s.33. 255 ÇAKALIR: Mimarlık Sözleşmesi, Seminer Yarışması (1973-1974), Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, s.4 256 Mühendisin mâli-teknik görevleri ayrımı için bkz.KARAYALÇIN, s.296. 257 ÜNÜVAR: 2. Teknik Müşavirlik Kongresi Açılış Konuşması, 25-26 Mart 2004, Ankara<www.tmmmb.org>(29.09.2009)

Page 113: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

99

hacmi ortaya konmuş olur. İhale ile birlikte, iş sahibi ile mühendis arasındaki ilişkiye

üçüncü kişi veya kişiler (müteahhitler) katılmış olacaktır. Bu sebeple, ihale evrakının

hazırlanması sırasında iş sahibi ile mühendis sıkı bir işbirliği içerisindedir.

Bu işbirliği, her şeyden önce, işin bedelinin ödenmesi sistemine yönelik

olarak, ihalenin götürü bedel, birim fiyat veya maliyet+kâr yöntemlerinden hangisine

göre yapılacağı kararının verilmesinde kendini gösterir. Belirtmek gerekir ki, Kırmızı

Kitap’a göre yapılan işlerde ödemeler metraj.birim fiyat esasına göre yapılmaktadır.

İkinci olarak, sözleşmenin uygulanması sırasında mühendisin Kırmızı

Kitap’ta düzenlenen hak ve yükümlülüklerinde bir kısıtlama veya değişiklik yapılıp

yapılmayacağının kararı verilir.

Bundan sonra, iş sahibi ile mühendis arasındaki işbirliği çerçevesinde teminat

mektuplarının türü ve formu ile nakit teminat kesintisinin yüzde oranı ve bunların

iade statüsü; ödeme yöntemleri, para cinsi, gecikme faizi veya finansman giderinin

tarifi ve oranı; işin müteahhidin kusurundan gecikmesi halinde uygulanacak

yaptırımın ceza mı tazminat mı olacağı; fiyat değişiklikleri veya yeni fiyat tespitinin

yöntemleri, 1. Kısım’da ″İhtilâfların Giderilmesi″ yönteminde öngörülen

değişiklikler ile eğer uygulanacaksa, tahkim öncesi prosedürü; yeterlilik belgesine

hak kazanabilmeleri için müteahhitlerden istenilecek bilgi ve belgelerin tespiti ve son

olarak teklif sahiplerine talimatların hazırlanması hususlarında karar verilecektir 258.

bbb. İhale Sırasındaki Faaliyetler

Mühendis, ihale evrakı hazırlıklarını tamamladıktan sonra, ihaleye katılacak

olanların tekliflerini hazırlamalarında onlara yardımcı olmaktadır. Bunun için, her

şeyden önce, ihaleye katılacak olanların aynı evrakı almış olmalarından emin

olmalıdır. Mühendis, ihaleye katılacak olanların, inşaatın yapılacağı alanı ziyaret

etmelerine de imkân tanımalıdır. Bunun dışında, ihaleye katılacak olanların yapılacak

işle ilgili tüm bilgileri edinmelerini de sağlamalıdır. Ancak, bu hususta, mühendisin

bir seçim hakkı bulunmaktadır. Buna göre mühendis ya katılımcıların soracakları

soruları iş sahibi ile birlikte cevaplandırmak için gerekli konferansı düzenleyecek; ya

da yazılı usulü organize edecektir. Belirtmek gerekir ki; sözlü konferans usulünün

258 TÜREGÜN, s.24-25.

Page 114: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

100

seçilmesi durumunda, yazılı zabıtların katılımcılara ayrıca tebliğ edilmesi

gerekecektir259.

Mühendisin faaliyeti bunlarla sınırlı kalmamaktadır. Mühendis, teklifler

hazırlandıktan sonra, bunların toplanmasından, güvenliğinden ve açılmasından da

sorumlu olmaktadır. Bir diğer deyişle, mühendisin denetim faaliyeti devam

etmektedir. Teklifler açıldıktan sonra, mühendis bunların her birini ayrı ayrı

değerlendirmeye alacaktır. Tekliflerde hata görürse bunları düzeltecektir. Şayet

tekliflerde seçilen inşaat yöntemi ve iş programı belirtilmişse bunların

uygulanabilirliğine bakacaktır. Son olarak, teklif verenin teklifini geçersiz kılacak

hususları dikkâtli bir biçimde gözden geçirecektir. Mühendis, tekliflerin her bir

katılımcı için aynı koşullarda verildiğinin sağlamasını da yapmalıdır ve hatta iş

sahibinin de teklifleri rahatça inceleyebilmesi için kısa bir liste hazırlamalıdır.

Mühendisin, ayrıca en düşük teklifi veren katılımcıların malî kaynaklarını ve geçmiş

deneyimlerini incelemesi de yerinde olacaktır. Zira, bu şekilde katılımcının işleri

tamamlamakta malî açıdan yetkin olup olmadığı anlaşılmış olacaktır.

Mühendisin, bu dönemde icra edeceği son faaliyeti, ihalede verilen tekliflerle

ilgili olarak iş sahibine bir rapor hazırlamaktır. Mühendis bu raporda iş sahibine en

iyi teklifi verene ilişkin olarak değerlendirme ve tavsiyelerde bulunacak; bu teklifi

veren katılımcıyı neden seçmesi veya seçmemesi gerektiğini ayrıntılı bir biçimde

açıklayacaktır. Ancak, burada unutulmaması gereken nokta son kararın iş sahibine ait

olmasıdır. Gerçekten iş sahibi dilediği kimseyle sözleşme yapmakta özgürdür.

Bununla birlikte, seçiminin sorumluluğu da kendisine ait olmaktadır260.

b. Projenin Yapımına Başlandıktan Sonraki Aşamada Mühendis

Faaliyetleri

Projenin yapımına başlanmasıyla birlikte, iş sahibi-mühendis-müteahhit

arasında üçlü bir ilişki kurulmuş olur. Mühendisin bu dönemdeki faaliyetlerinin

genel çerçevesi Kırmızı Kitap’ın 1987 yılı baskısının 2.1.a. maddesinde261, 1999 yılı

259 TÜREGÜN, s.26. 260 SAWYER/GILLOTT: The FIDIC Digest, Contractual Relationships, Responsabilities and Claims under the fourth Edition of the FIDIC Conditions, s.6-7. 261 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme), s.12.

Page 115: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

101

baskısının 3.1. maddesinde262 düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan maddelere göre,

mühendis, Sözleşmede kendisine verilen görevleri yürütür263. Ancak, belirtmek

gerekir ki; söz konusu hüküm sadece mühendisin faaliyet alanının sınırlarını

çizmektedir. Buna karşılık, mühendisin projenin yapımına başlandıktan sonraki

dönemde faaliyetlerinin neler olduğunu açıklamamaktadır.

Bununla birlikte, Kırmızı Kitap’ın bütünü dikkâte alındığında mühendisin

projenin yapımına başlandıktan sonraki dönemdeki faaliyetlerini başlıca dört gruba

ayırmak mümkündür.

Buna göre mühendis;

(1) Proje yapımı ve çizimi,

(2) Kalite kontrol,

(3) Değerlendirme ve hak edişe bağlama,

(4) Karar vermek faaliyetlerini264 ifa etmektedir.

Bugün için mühendisin proje yapımı ve çizimi, kalite kontrol ile

değerlendirme ve hak edişe bağlama faaliyetleri bulunmaktadır. Zira, daha önce de

ifade edildiği üzere, Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında, mühendisin yerine İhtilâf

Kararlaştırma Kurulu ihdas edilmek suretiyle mühendisin 67. madde uyarınca tahkim

konusu kararı vermek faaliyeti kaldırılmış bulunmaktadır.

Mühendis, projenin yapımı sırasında yukarıda sayılan faaliyetlerini

yürütürken, ileride dönüp bakılması, yeniden incelenmesi gereken önemli konularla

ilgili olarak günlük tutar. Bunun yanında, mühendisin temsilcisi de, hava koşullarını,

işteki ilerlemeleri, çalışsın çalışmasın müteahhidin inşaat alanında bulunan bütün

teçhizat ve işçilerini günlük olarak kayıt altına alır. Gerek duyulursa, bu kayıtların

fotoğraflarla desteklenmesi mümkündür.

Diğer yandan, mühendis inşaat alanında düzenli olarak toplantılar organize

eder. Bu toplantıların yer ve zamanı konusunda tarafların (iş sahibi ile müteahhit)

önceden haberdar edilmesi ve bunların onayının alınmış olması gerekir. Common

262 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.10. 263 TÜREGÜN, s.30. 264 TÜREGÜN, s.30-31.

Page 116: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

102

Law sisteminde ICE Sözleşme örneğinin 5. baskısında, bu toplantıların her ay

yapılması tavsiye edilmektedir265.

Mühendis, projenin yapımına başlandıktan sonra faaliyetlerini yürütürken,

inşaat alanına düzenli olarak ziyaretlerde bulunur. Bu şekilde, işteki ilerlemeleri

yakından takip etme fırsatını yakalamış olmaktadır. Bu ziyaretleri sırasında,

mühendis iş yerindeki temsilcisi ve müteahhitle işin yürütülmesine ilişkin olarak fikir

alışverişinde de bulunur.

Projenin yapımı sırasında yürüttüğü faaliyetler göz önüne alındığında,

mühendisin proje için hayati önemde olduğunu kabul etmek icap eder. Zira,

mühendis iş sahibine işlerin plânlanan zamanda, istenilen kalitede ve müteahhide adil

bir biçimde ücreti ödendikten sonra müteahhidin de kâr elde etmesi sağlanarak

yapılacağını garanti etmektedir266.

c. Projenin Yapımı Bittikten Sonra Mühendis Faaliyetleri

Projenin yapımı bittikten sonra da, mühendisin faaliyetleri devam eder. Bu

dönemde, mühendis geçici kabulün verilmesinden önce, şayet Sözleşmede

öngörülmüş ise, bitirme testlerinin kendisini tatmin edecek şekilde yapılıp,

yapılmadığını tespit eder. Geçici kabul tarihinden itibaren, gerek işlerin kalan

kısmının bitirilmesi, gerekse bakım devresi sürecinde, işlerin Sözleşmeye uygun

olarak yapılıp yapılmadığını da denetler. Müteahhidin yaptığı iş bitirme hak edişini

tetkik eder ve onaylar. Kesin kabulün akabinde kesin hak edişi de tetkik eder ve

onaylar. Şayet işin seyri sırasında veya bitiminde, iş sahibi veya müteahhit, ihtilâf

prosedürünü işletecek olursa, mühendis bu dönemde gerekirse belge sunmak ya da

şahitlik yapmak suretiyle faaliyet gösterebilecektir267.

3. İş Sahibinin Borçları

A. İş Sahibi

İş sahibi, Sözleşmeye konu olan projenin meydana getirilmesinde menfaati

olan kişidir268. İş sahibi gerçek bir kişi olabileceği gibi, tüzel bir kişi de olabilir.

265 BUNNI, s.159. 266 SAWYER/GILLOTT, s.7. 267 TÜREGÜN, s.35. 268 DAYINLARLI (Müşavir-Mühendislik), s.48.

Page 117: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

103

Hatta, birden fazla gerçek ve/veya tüzel kişiden oluşan iş ortaklığı ya da gruplaşmış

bir müessese de olabilir. Bu anlamda, iş sahibi olabilmek için, fiil ehliyetine sahip

olmak gerekli ve yeterlidir269.

İş sahibi, kendi adına ve hesabına hareket eden gerçek bir kişi olabilir270.

Ancak, böyle bir durumda; uygulamada, ″iş sahibi″ (employer271/maître) kavramının

″müşteri″ (client/client) kavramıyla karıştırıldığı, bu iki kavramdan birinin diğeri

yerine kullanıldığı gözlenmektedir. Belirtmek gerekir ki, bu iki kavram arasında esas

itibariyle çok önemli bir fark bulunmaktadır. Buna göre, iş sahibi, inşaatı yapan

müteahhide ücretini ödeyen kişidir272. Diğer bir deyişle, iş sahibi inşaatı fiilen

yaptıran kişidir273. Müşteri ise iş sahibine nazaran daha geniş kapsamlı bir kavramdır

ve bir yararlanma durumunu ortaya koymaktadır. Sonuçta, bütün inşaat işleri, nihai

olarak müşteri memnuniyetine yönelik olarak yapılmaktadır. Bu anlamda, müşteri

tamamlanmış inşaattan fiilen yararlanan, oraya yerleşen, yaşamını orada sürdüren

kişi olmaktadır. Ancak, müşterinin aynı zamanda iş sahibi olmasına hiçbir engel

bulunmamaktadır. Doğaldır ki; bunun için, inşaatı yapan müteahhide ücretini vermiş

olması, bilfiil inşaatı yaptırmış olması icap etmektedir.

Bunun dışında, müşteri genellikle, iş sahibinden farklı olarak hayatında daha

önce hiç inşaat yaptırmamış bir kişidir. Bu sebeple, bir inşaat projesini

gerçekleştirmek konusunda gerekli teknik/hukukî bilgi ve tecrübeden yoksun

bulunmaktadır. Bu bakımdan müşteri, sadece inşaat yaptırma hizmetini satın alan bir

tüketicidir274. Öte yandan iş sahibi, basiretli bir iş adamı olarak inşaat projesini

gerçekleştirirken şayet kendisinin ve personelinin teknik/hukukî bilgi ve tecrübesine

269 GAUCH: Le Contrat d’Entreprise (adaptation française par Benoît Carron), Zurich, 1999, s.4. 270 BUDIN, s.75. 271 İngilizce’de kullanılan ″employer″ sözcüğü ″işveren″ olarak tercüme edilebilirse de, iş sözleşmesi ilişkisinin tarafı olarak işverenden ayırt edilebilmesi bakımından ″iş sahibi″ sözcüğünün kullanılması daha uygun düşer. Bunun için bkz. ERSOY: Eser Sözleşmelerinin Hazırlanmasında ve Uygulanmasında Mühendis-Hukukçu İlişkileri, Ortak Seminer, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2001, s.19, dn.3. 272 The New Webster’s Dictionary of the English Language, International Edition, New York, 2004, s.309; MURDOCH/ HUGHES, s.3. 273 AYDEMİR: Eser Sözleşmesi ve İnşaat Hukuku, Ankara, 2009, s.89. 274 The New Webster’s Dictionary of the English Language, s.184.

Page 118: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

104

güvenmiyorsa, bunu dışarıdan temin etme kararını verebilecek bir profesyoneldir275.

Zira, iş sahibinin temel amacı, yaptırdığı inşaattan kâr elde etmektir.

İş sahibi, tüzel kişiliğe sahip ve özel hukuk hükümlerine tâbi bir şirket de

olabilir. Hatta, bir kamu kuruluşu veya bizatihi devletin kendisinin de iş sahibi

olmasına bir mâni bulunmamaktadır276. Ancak, burada üzerinde durulması gereken

nokta, kamu kuruluşlarının veya bizatihi devletin kendisinin iş sahibi oldukları

Sözleşmelerde, bu kuruluş/devlet yöneticilerinin içine girdikleri özel hukuk ilişkisine

rağmen, kendilerini devletin üstün gücüne dayanarak girdikleri ilişkilerdekine benzer

şekilde konumlandırmak istemeleridir. Oysa ki; bu yöneticilerin, serbest iradeleriyle

girmiş oldukları ve kanunların emredici hükümleriyle çelişmeyen ilişkiler, kamu

hukuku değil ve fakat, özel hukuk ilişkileridir. Böyle bir durumda, özel hukuk

sözleşme ilişkisine girdikten sonra, kendisini sözleşme üstü görerek, sözleşmeyle

bağlı hissetmeyen ve istediği değişikliği zorla da olsa kabul ettirebileceği kanısında

olan bu yöneticiler, hem genel olarak sözleşme hukukunun pacta sund servenda

(ahde vefa) ilkesini çiğnemiş hem de Sözleşme hükümlerini ihlâl etmiş

olacaklardır277.

Diğer yandan, birden çok devletin ortak bir projenin hayata geçirilmesi

amacıyla bir araya gelerek oluşturdukları geçici topluluk da iş sahibi olabilecektir.

Benzer şekilde, birden çok devletin bir Antlaşma temelinde bir araya gelerek

oluşturdukları, Birleşmiş Milletler gibi, uluslararası örgütler de iş sahibi sıfatını

taşıyabileceklerdir278.

Son olarak, belirtmek gerekir ki; iş sahibinin, aynı zamanda müteahhit

olmasında hiçbir sakınca yoktur279. Nitekim, FIDIC Sözleşme örneklerinde ″alt

müteahhitlik″ kavramı düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu kapsamda, Kırmızı Kitap’ta

da atanmış ve onaylanmış olmak üzere iki alt müteahhitlik türü öngörülmüştür. Buna

göre, atanmış alt müteahhitlikte, alt müteahhitler bizzat iş sahibi tarafından seçilirler;

bununla birlikte, bunların iş sahibi ile aralarında doğrudan bir sözleşme ilişkisi

bulunmaz. Aksine, bunlar asıl müteahhit ile sözleşme akdederler ve ücretlerini de asıl 275 STIPANOWICH, s.477. 276 BUDIN, s.75. 277 ERSOY, s.19. 278 BUDIN, s.75. 279 TERCIER, s.417.

Page 119: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

105

müteahhitten alırlar280. Böyle bir durumda, asıl müteahhit, alt müteahhit karşısında iş

sahibi sıfatına sahip bulunmaktadır. Diğer yandan, onaylanmış alt müteahhitlikte alt

müteahhit, asıl müteahhit tarafından seçilerek mühendisin onayına sunulmaktadır. Bu

alt müteahhitlik türünde de, akdî ilişki sadece asıl müteahhitle alt müteahhit arasında

kurulmaktadır ve asıl müteahhit aynı zamanda iş sahibi olmaktadır.

B. İş Sahibinin Borçları

İş sahibinin, gerek müteahhitle aralarında akdettikleri Sözleşme’ye

uygulanacak hukuka göre; gerekse Kırmızı Kitap’a göre yerine getirmesi gereken

birtakım borçları bulunmaktadır.

a. Sözleşmeye Uygulanacak Hukuka Göre İş Sahibinin Borçları

aa. Ücret Ödeme Borcu

İş sahibinin müteahhitle arasındaki sözleşmeye hangi hukuk sistemi

uygulanırsa uygulansın; iş sahibinin borçları bütün hukuk sistemlerinde üç aşağı beş

yukarı aynı şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, karşılaştırmalı hukukta iş

sahibinin ücret ödeme borcu, onun en önemli borcu olarak öne çıkmaktadır. Nitekim,

Türk Borçlar Kanunu’nun 364 ila 366. maddeleri arasındaki hükümlere bakıldığında

da iş sahibinin ücret ödeme borcunun kapsamlı bir şekilde düzenlendiği görülecektir.

Zira, Türk hukuk sisteminin uygulandığı inşaat sözleşmelerinde, iş sahibinin

meydana getirilecek inşa eseri karşılığında müteahhide bir ücret ödemeyi taahhüt

etmesi bu sözleşmenin asli edim yükümlerinden birisi olarak kabul edilmiştir281.

İş sahibinin ücret ödeme borcuna, İsviçre Borçlar Kanunu’nun 372 ila 374.

maddeleri arasındaki hükümlerde yer verilmiştir282.

Benzer şekilde, İngiliz hukukunda, iş sahibinin müteahhide sözleşme bedeli

olarak belirli bir ücret ödemesi gerekmektedir. Söz konusu ücret, özel bir mazeret

bulunmadıkça zamanında ve eksiksiz bir şekilde ödenmelidir. Ancak çeşitli sözleşme

formlarında farklı ücret ödeme şekilleri kabul edilmiştir. Sözgelimi, Joint Contracts

Tribunal’ ın (Ortak Sözleşmeler Mahkemesi) çıkardığı metraj cetvelli (keşif özetli)

280 JEYARETNAM/TAN: Building and Construction Law, SAL Ann. Rew, 2003, s.74 (16.07.2008) 281 ARAL: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, Ankara, 2002, s.382. 282 ENGEL: Contrats de Droit Suisse, Berne, 2000, s.456.

Page 120: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

106

sözleşmede müteahhidin teklifini sözleşme ekinde belirtilen işlere göre yapacağı

düzenlenmiştir. Metraj cetvelinde, iş sahibinin isteği doğrultusunda herhangi bir

değişiklik olması halinde sözleşme bedeli de buna uygun olarak arttırılacak veya

azaltılacaktır. Aksi takdirde, müteahhit sözleşme bedeline hak kazanacaktır. Buna

karşılık, ICE Sözleşme örneğinde, yapılacak işin karşılığı müteahhit tarafından

belirlenmiş olsa bile, bunun ihale sürecinin bir uzantısı olduğu kabul edilmiş ve işin

karşılığının müteahhit işleri kararlaştırılan şekilde tamamlamadan önce

ödenmeyeceği düzenlenme altına alınmıştır. Bu düzenleme uyarınca, müteahhit

yaptığı işin miktarına göre ücretini alma riskini üstlenirken; iş sahibi de

kararlaştırılan miktardan farklı miktardaki işi teslim alma riskini üstlenmektedir283.

bb. Diğer Borçları

İş sahibinin ücret ödeme borcu dışında, başka borçları, bazı yan yükümleri,

koruma yükümleri ve yerine getirmesi gereken külfetler de bulunmaktadır. Bunlara

örnek olarak, Türk Borçlar Kanunu’nun 356. maddesinin son fıkrasında yer alan

malzeme sağlama borcu, 361. maddesinin son fıkrasında yer alan bizzat sağladığı

malzemenin kendisi tarafından bilinip de, müteahhit tarafından bilinmeyen tehlikeli

ve işi etkileyebilecek düzeydeki özelliklerini müteahhide bildirme borcu ile teknik

anlamda bir borç olmamakla birlikte, müteahhidin ayıba karşı tekeffül düzenlemesi

içinde yer alan muayene ve şayet varsa ayıbı ihbar külfeti gösterilebilir284. İş sahibi,

ayrıca, inşaat sürecinden ve verdiği talimatlardan sorumlu olmaktadır. Son olarak, iş

sahibinin sözleşme ve eklerine göre tamamlanmış olan inşaatı kabul etmek

zorunluluğu da bulunmaktadır285. Bu sayılanlardan birinin ihlali iş sahibini

alacaklının temerrüdüne düşürebilir, bazı haklardan yoksun bırakabilir veya

müteahhide tazminat ödemesi sonuçlarını doğurabilir.

Fransız hukukunda, iş sahibinin ücret ödeme borcunun dışında iki borcu daha

bulunmaktadır. Bunlar; inşa eserini teslim almak ve inşa eserini kabul etmektir.

Bunun dışında, Fransız Medeni Kanunu’nun 1134. maddesinin 3. fıkrasında tüm

sözleşme taraflarına dürüstlük kurallarına uygun hareket etme yükümlülüğü

283 MURDOCH/ HUGHES, s. 207. 284 TANDOĞAN: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, c.II, Ankara, 1983, s.100; YAVUZ, s.485. 285 AYDEMİR, s. 223.

Page 121: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

107

getirilmiş bulunmaktadır. Bu hükme göre, iş sahibinin dördüncü ve son borcu

dürüstlük kurallarına uygun hareket etme borcu olarak düzenlenmiştir. Ancak,

belirtmek gerekir ki; iş sahibinin dürüstlük kurallarına uygun hareket etme borcu,

büyük ölçüde, inşaat sözleşmesinin kapsamına ve taraflar arasındaki ilişkinin

niteliğine göre değişecektir. Ancak, öğretide iş sahibinin dürüstlük kurallarına uygun

hareket etme borcu, iş sahibinin, müteahhidin iş görmesini engelleyecek her tür

davranıştan kaçınması ve iş görmesini kolaylaştıracak her tür davranışta bulunması

şeklinde anlaşılmaktadır286.

İngiliz hukukunda Joint Contracts Tribunal’ ın çıkardığı Standart İnşaat

Sözleşme örneğinde, iş sahibinin ücret ödeme borcu dışında başka borçları da

düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre; iş sahibi müteahhitle arasındaki sözleşmeyi

idare etmek üzere kendisine yardımcı olacak bir mimarla (mühendisle) veya bir

miktar denetçisiyle anlaşabilir. Ancak bunun için, iş sahibinin bu kimseyi bizzat

görevlendirmesi gerekecektir. Bu görevlendirme işleminin makul bir sürede, en geç

21 gün içinde yapılması icap eder. Diğer yandan müteahhidin iş sahibi tarafından

yapılan görevlendirmelere karşı itiraz hakkı her zaman vardır. Bunun tek istisnası iş

sahibinin yerel bir yönetim ve mimarın veya miktar denetçisinin de bu yönetimin

emrinde çalışan kişiler olması durumunda görülmektedir.

Bunun dışında, iş sahibinin inşaat alanıyla ilgili başka bazı borçları

bulunmaktadır. Buna göre, iş sahibi üzerinde inşaat yapılması planlanan alanın

zilyetliğini sözleşmede belirtilen zamanda müteahhide devretmek zorundadır. Bu

zorunluluğunu yerine getirmediği takdirde ve müteahhidin de inşaatı geç

tamamlaması halinde tazminat talebinde bulunma hakkını kaybeder. Üstüne üstlük,

bir de bizzat kendisi müteahhide tazminat ödemek zorunda kalır.

İş sahibi, inşaat alanında gerekli güvenliği sağlamakla da yükümlüdür.

Ancak, Joint Contracts Tribunal’ın çıkardığı Standart İnşaat Sözleşmesi örneğinin

6.7 ila 6.10. maddelerinde iş sahibine yapılacak güvenlik anlaşmalarıyla ilgili bir

seçim hakkı tanınmıştır. Buna göre, bu anlaşmalar ya mevcut binaları ya da inşa

edilmesi plânlanan binaları kapsayacaktır.

286 DELEBECQUE: Le Contrat d’Entreprise, Paris, 1993, s.49-50.

Page 122: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

108

Son olarak, Joint Contracts Tribunal’ın Standart İnşaat Sözleşmesi

örneğinde, iş sahibinin sözleşmede veya sözleşme eklerinde geçerli olacak fiyatlarla

ilgili herhangi bir bildirimde bulunması yasaklanmış bulunmaktadır287.

b. Kırmızı Kitap’a Göre İş Sahibinin Borçları

aa. Genel Olarak

Kırmızı Kitap’a göre iş sahibinin, gerçek anlamda iş sahibi sıfatını elde

etmeden önceki dönemde de yerine getirmesi gereken birtakım borçları

bulunmaktadır. Bu dönemde iş sahibi, kafasında bir tasarım olarak mevcut bulunan

projenin nasıl gerçekleştirileceğinin plânlarını yapmaktadır. Bunun için, her şeyden

önce, profesyonel birinin yardımını alması gerekmektedir. Buna göre, iş sahibini her

şeyden önce projesinin tasarımında, yürütülmesinde ve tamamlanmasında kendisine

yardımcı olacak profesyonel kişinin (mühendis) kim olacağına karar verecektir. İş

sahibi, bir kere mühendisin kim olacağına karar verdikten sonra, sıra iş sahibi ile bu

kişi arasında en uygun akdî ilişkinin kurulmasına gelir288.

İkinci olarak, iş sahibi projenin konseptini hazırlamakla yükümlüdür. Bunu

hazırlarken de gerekli fizibilite etütlerini yapacak ve bir maliyet plânı çıkaracaktır.

Bu bakımdan, iş sahibinin, projenin hayata geçirilmesi için gerekli tespitin yapılıp

yapılmadığını ve bunun için gerekli yetki, finansman ve enerjiye sahip olup

olmadığını kontrol etmesi lâzım gelmektedir. Ancak, belirtmek gerekir ki; bu

kontroller, sadece projenin tasarımı ve yapımı aşamasını değil, bunun yanında,

projenin hayata geçirilmesi sırasındaki faaliyetleri, işlemleri, bunun sürdürülebilirliği

ve desteklenmesini de kapsamaktadır. Sonuç olarak, iş sahibi bütün bir projenin

tamamlanması için yeterli teknik ve malî kaynağa sahip olup olmadığını tahlil

etmelidir289.

Bütün bu tahlillerin sonucunda, iş sahibi ya projenin yapımından bütünüyle

vazgeçecek ya da onu gerçekleştirmeye karar verecektir. Şayet iş sahibi, projenin

gerçekleştirilmesi yönünde bir karar verecek olursa; bu takdirde ihale süreci

başlatılacak ve ihalede en uygun teklifi yapan müteahhitle sözleşme akdedilecektir.

287 MURDOCH/ HUGHES, s. 174-175. 288 BUNNI, s.208. 289 SAWYER/GILLOTT, s.3.

Page 123: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

109

İş sahibi ile müteahhit arasında akdî ilişki kurulduktan sonra, projenin yapımı

aşamasına geçilecektir. İş sahibi bu dönemde, günlük kalite kontrollerini yapacak ve

işteki ilerlemeleri denetleyecektir. İş sahibinin projenin yapımı, inşası, bunun devamı

ve nihai bakım ve onarımı veya yıkımı konularında mevzuata göre gereken tüm

izinleri elde edebilmesi için kendi hükümetinin politik ve hukukî desteğini en geç bu

dönemde arkasına almış olması gerekmektedir290.

Son olarak, iş sahibinin müteahhitle aralarındaki ilişkiyi idare etmekte olan

Sözleşme hükümleri hakkında yeterli bilgiye sahip olması beklenmektedir. Bu

anlamda, iş sahibinin özellikle İhale Eki’nde veya 2. Kısım’daki Özel Uygulama

Şartları’nda düzenleme altına alınan hususlarda değişiklik yaparken çok dikkât

etmesi tavsiye edilmektedir.

Önceki Kırmızı Kitaplarla karşılaştırıldığında, 1987 yılı baskısı’nda iş

sahibine işteki ilerlemelerin günlük direkt kontrolleri ve projenin yönetimi

konularında ek yükümlülükler getirilmiş bulunmaktadır. Bu yükümlülükler,

geleneksel yükümlülüklerle birlikte düşünüldüğünde iş sahibinin sorumluluğunun

arttığını kabul etmek gerekecektir291.

Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında iş sahibinin yükümlülüklerinde önemli

bir değişiklik yapılmamıştır. Buna karşılık, yeni Kırmızı Kitap’ın 3.1.a. maddesinde

″mühendisin iş sahibi adına hareket ettiği″ kabul edilmek suretiyle292, iş sahibinin

sorumluluğunun çerçevesi biraz daha genişletilmiş bulunmaktadır. Zira, bu durumda

mühendisin bağımsızlık özelliği ortadan kalkmış olduğu için, önceden ″bağımsız

kişi″ sıfatıyla yapmış olduğu işlemler, bundan sonra ″iş sahibinin vekili″ sıfatıyla

yapılacaktır293. Bu sebeple, iş sahibinin mühendisin sözü edilen işlemlerinden de

sorumluluğu gündeme gelecektir.

İş sahibinin Kırmızı Kitap’ta düzenlenen borçları şu şekilde sıralanabilir:

(1) İnşaat alanı ve kullanılacak iş gücü gibi projenin münferit unsurlarını

belirleme borcu.

290 SAWYER/GILLOTT, s.4. 291 BUNNI, s.209. 292 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.10. 293 TÜREGÜN, s.32.

Page 124: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

110

(2) Müteahhitle arasındaki sözleşmeyi idare edecek mühendisi seçme ve

görevlendirme borcu.

(3) İnşaat alanının zilyetliğini devretme borcu.

(4) Gerektiği takdirde, bilgi, talimat, onay veya olurunu verme ve bildirimde

bulunma borcu.

(5) İşlerin ilerlemesini yavaşlatacak veya durduracak her türlü hareketten

kaçınma borcu.

(6) Sözleşmede özel olarak belirtildiği takdirde, inşaat malzemelerini sağlama

ve diğer işleri yapma borcu.

(7) Gerektiği takdirde, alt müteahhitleri ve tedarikçileri görevlendirme borcu.

(8) Müteahhide bütün işleri tamamlaması için izin verme borcu.

(9) Zamanında ücret ödeme borcu.

bb. Projenin Münferit Unsurlarını Belirleme Borcu

Kırmızı Kitap’a göre, iş sahibinin ilk borcu önündeki projenin münferit

unsurlarını belirlemektir. İş sahibi bu borcunu yerine getirirken ya Sözleşmenin 2.

Kısmında ya da projenin taslak ve çizimlerinde çeşitli düzenlemeler, ekleme ve

çıkarmalar yapabilmektedir294.

Bir inşaat projesinin en önemli unsuru, hiç kuşkusuz iş sahibi’dir. İş sahibi,

Kırmızı Kitap’ın 1987 yılı baskısının 1. Kısmında yer alan 1.1.a.i. maddesinde

tanımlanmış bulunmaktadır. Buna göre, iş sahibi ″Sözleşmenin 2. Kısmında belirtilen

kişi ile onun yasal mülki halefleri″ demektir295. Diğer bir deyişle, tarafların (özellikle

iş sahibinin bizzat kendisinin), Sözleşmelerinin 2. Kısmında iş sahibi olarak

belirttikleri kişi veya kişiler iş sahibi sıfatını haiz bulunmaktadır. Ancak bu kişiler,

müteahhidin onayı bulunmadıkça bu sıfatlarını başkalarına devredemeyeceklerdir.

Kanımızca, aynı durum projenin bir diğer önemli unsuru olan mühendis için

de söz konusudur. Nitekim, mühendis de iş sahibi gibi Kırmızı Kitap’ın 1. Kısmında

tanımlanmış bulunmaktadır. 1.1.a.iv. maddeye göre, mühendis ″Sözleşme

294 BUNNI, s.209. 295 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.10.

Page 125: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

111

çerçevesinde mühendis olarak hareket etmek üzere iş sahibince atanan ve

Sözleşmenin 2. Kısmında bu sıfatla belirtilen kişi″ olarak ifade edilmiştir296. Kırmızı

Kitap’ta açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen, iş sahibinin mühendis tayini de

müteahhidin izni bulunmadıkça değiştirilemeyecektir.

Projenin bir diğer unsuru olan inşaat alanı Kırmızı Kitap’ın 1.1.f.vii.

maddesinde, ″İşlerin gerçekleştirilmesi için iş sahibince sağlanan yerler ile

Sözleşmede şantiyenin bir kısmını oluşturduğu özellikle belirtilmiş olan diğer yerler″

olarak düzenlenmiştir. İş sahibinin işlerin yürütüleceği inşaat alanını belirleme

borcunu, ileride açıklanacak inşaat alanının zilyetliğini devretme borcu ile birlikte

değerlendirmek yerinde olacaktır.

Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında iş sahibi, mühendis ve inşaat alanı

tanımlarında önemli bir değişiklik yapılmamıştır. Buna göre, iş sahibi hâlâ bu

unsurların belirlenmesinden sorumludur. Bununla birlikte, belirtmek gerekir ki, iş

sahibi ve mühendis kim oldukları bundan böyle Teklif eki’nde belirtilecektir297.

cc. Mühendisi Görevlendirme Borcu

Hatırlanacağı üzere, mühendisin bir inşaat projesinin yapımı sırasında

tasarımcı, iş sahibinin temsilcisi, kontrolör, onay makamı ve arabulucu olarak çok

sayıda rolü bulunmaktadır. Bu bakımdan, bir inşaat projesinin yapımında görev

alacak mühendis veya mühendislerin seçimi hususu oldukça önemli bir konudur. Her

ne kadar iş sahibinin projenin başından sonuna kadar tek bir mühendisi

görevlendirmesi ve bu şekilde projenin yürütülmesinden sorumlu olan mühendisin

aynı zamanda Sözleşme öncesindeki tasarım faaliyetinden de sorumlu tutulmasının

sağlanması arzu edilmekteyse de; bu şart değildir. Bununla birlikte, Sözleşme öncesi

ve sonrası dönemde farklı mühendislerle çalışmak isteyen bir iş sahibinin bunun

mahzurlarını işin başında gözden geçirmesi gerekmektedir. Herhangi bir durumda,

Kırmızı Kitap’ın 6. maddesi saklı kalmak koşuluyla, iş sahibi tarafından her kim

mühendis olarak atandıysa, o kişi veya kişiler mühendisin hak ve borçlarına sahip

olacaktır.

296 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme)(4.baskı), s.10. 297 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.2,5.

Page 126: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

112

Diğer yandan, iş sahibi mühendisin yetkilerini kısıtlamak istiyorsa, bu konuda

öncelikli olarak mühendisin onayını almak zorundadır. İş sahibi mühendisin

yetkilerini, mühendisin görevlendirilmesi aşamasında yapabileceği gibi, mühendisle

arasında akdedilen sözleşme hükümlerini değiştirerek de kısıtlayabilir. Bu tür

kısıtlamaların ayrıca Kırmızı Kitap’ın 2. Kısmı’nda açıkça gösterilmesi yerinde

olur298. Zira, bu şekilde, ihaleye katılanların tekliflerini vermeden önce mühendisin

yetkisinin kapsamı konusunda bilgi sahibi olmaları sağlanmış olur299.

İş sahibinin, mühendisi görevlendirirken şu üç noktayı göz önünde

bulundurması gerekmektedir. Bir kere; eski Kırmızı Kitap’ın 2.6. maddesinde,

″Mühendisin Sözleşme dolayısıyla karar, görüş veya olurunu verirken;

tatminkârlığını veya onayını bildirirken; değer saptarken ya da iş sahibi veya

müteahhidin haklarını ve yükümlülüklerini etkileyebilecek bir tasarrufta bulunurken

takdir yetkisini kullanması gerekirse, bunu tarafsızca kullanacağı″ düzenlenmiştir300.

Diğer yandan, Kırmızı Kitap’ın hemen hemen bütün hükümlerinde, mühendisin

yetkisini kullanırken iş sahibine de müteahhide de gerekli danışmayı yapacağı dile

getirilmiş bulunmaktadır. Mühendis, iş sahibi ve müteahhide gerekli danışmayı

yapmış olsa bile kendi kararını kendisi verecektir. Bunun tek istisnâsı, mühendisin

karar verme yetkisinin 2.1.b. maddeye göre sınırlandırılmış olmasıdır301. Son olarak,

2.1.b. maddenin son hükmünde,″mühendis tarafından kullanılan yetki için gerekli

onayın iş sahibi tarafından verilmiş sayılacağı″ düzenlenmiştir. Bu son hüküm, esas

itibariyle, müteahhidi korumaya yöneliktir.

İş sahibi, aynı zamanda, mühendisin temsilcisinin görevlendirilmesinde de

dolaylı rol sahibidir. Nitekim, Kırmızı Kitap’ın 2.3. maddesinde ″mühendisin kendi

görev ve yetkilerinden bazılarını zaman zaman temsilcisine devredebileceği veya bu

devri istediği anda iptâl edebileceği″ düzenlenmiştir302. Ancak, bu tür devir ve

iptâller yazılı yapılacak ve bunların bir kopyası iş sahibi ile müteahhide tevdi

edilecektir. İş sahibi, şayet mühendis temsilcisinin yetkisinin sınırlarını belirlemek 298 Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında yapılan değişikliklere göre, iş sahibinin mühendisin yetkisinde yaptığı değişiklikleri, kısıtlamaları artık Teklif Eki’nde açıkça belirtmesi gerekecektir. 299 BUNNI, s.210. 300 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.14. 301 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.12-13. 302 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.13.

Page 127: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

113

niyetindeyse; bu takdirde, bunu mühendisle arasındaki sözleşmede açıkça ifade

etmelidir.

Kırmızı Kitap’ın 1987 yılı baskısında, önceki baskılara nazaran özellikle

mühendisin görevlendirilmesi konusunda çok önemli değişiklikler yapıldığı

görülmektedir. Buna rağmen, bu değişikliklerin mühendis olarak görevlendirilen

kişinin ölmesi, çok ağır bir hastalığa yakalanması veya istifa etmesi durumunda,

taraflar arasındaki sözleşmenin geleceğinin ne olacağı konusunda net bir cevap

veremediği dikkât çekmektedir. Kırmızı Kitap’a göre, mühendisin konumu oldukça

önemli olduğundan ve mühendis olmadan Sözleşme hiçbir anlam taşımayacağından;

mühendisin makûl bir süre içinde kendi yerine geçebilecek bir kişi belirlemesi zımnî

olarak öngörülmektedir. Bununla birlikte, Kırmızı Kitap’ta, mühendisin kendi yerine

geçecek kişiyi belirleyeceği makûl sürenin ne olduğu ve şayet müteahhit yeni gelen

mühendisi kabul etmezse ne olacağı konuları çözümsüz bırakılmıştır. Bu tür bir

durumdan kaçınmak için, iş sahibine daha işin başında görevlendireceği mühendisi

ve mühendislik firmasını Sözleşmenin 2. Kısmında ismen belirtmesi önerilmektedir.

Ancak, bu çözüm bile, hem mühendisin hem de mühendislik firmasının istifa etmesi

durumunda ne olacağı sorusuna yanıt olmamaktadır303.

dd. İnşaat Alanının Zilyetliğini Devir Borcu

Bir inşaat projesinin tasarımının yapılmasından önce, inşaatın yapılacağı alan

genellikle seçilmiş olur ve burada inşaata uygun düzenlemeler yapılır. Bu, iş

sahibinin sorumluluğundadır. İş sahibi, yalnızca inşaatın yapılacağı alanı seçmekle

kalmaz; aynı zamanda, söz konusu alana erişimi de sağlar. Bundan sonra, inşaat alanı

üzerinde ayrıntılı tetkikler yapılır. Bu şekilde, inşaat alanının jeolojik yapısı,

hidrolojik ve yer altı koşullarına ilişkin bir rapor hazırlanır. Mühendis, bu şekilde,

inşaat ile varılmak istenen hedefler konusunda bilgi sahibi olur; müteahhit de inşaat

yöntemine karar verir ve ihale bedelini (teklifini) belirler. Bu sebeple, iş sahibi adına

veya bizzat iş sahibi tarafından elde edilen tüm bilgiler müteahhide açıklanmalıdır.

Müteahhit de bu bilgiler ışığında teklifini verir.

303 BUNNI, s.211.

Page 128: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

114

İnşaat alanına uygun erişimin sağlanması önemli bir konudur ve bunun

öncelikli olarak halledilmesi gerekir. Ancak bazı durumlarda, bunun için, özel veya

geçici geçiş izinleri alınmalıdır. Bu izinlerle ilgili olarak yapılan tüm masraflara

müteahhit katlanır. Buna ek olarak, şayet müteahhit ek bir alana veya önceden tayin

edilmiş inşaat alanının dışında bir tesisata gereksinim duymaktaysa, bunu mühendise

danışmalı ve bunun için gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Ancak bunu yaparken, söz

konusu ek alanın veya şantiyenin inşaat alanının kapsamında olduğunu

unutmamalıdır.

Kırmızı Kitap’ta inşaat alanı tanımlanmış bulunmaktadır. Bu tanıma göre,

inşaat alanı, iş sahibi tarafından sağlanan ve üzerinde inşaat yapılan yerler ile

sözleşmede inşaat alanı olarak belirtilen öteki yerlerden oluşmaktadır.

Şayet, inşaat alanı ve ona erişimi tüm ayrıntılarıyla düzenleyen bir sözleşme

taslağı mevcut ise; bu takdirde, inşaat alanının sınırlarının tam olarak çizilmesi

kolaylaşır. Bazı mühendislerin, inşaat alanını, bu şekilde, ayrıntılı olarak

belirlediklerini gözlenmektedir. İnşaat alanının konumu ve ölçülerinin bu şekilde

önceden bilindiği durumlarda, müteahhit de ihaleye girmeden önce burayı ziyaret

edebilmektedir. Şayet müteahhit, ihaleden önce inşaat alanını ziyaret etmezse; bu

takdirde, sözleşmeye göre yine de bu hakkını kullandığı varsayılacaktır. Bununla

ilgili olarak, ileride taraflar arasında bir anlaşmazlık olursa ve müteahhit talepte

bulunursa, artık inşaat alanını önceden ziyaret etmediğini iddia edemeyecektir.

İnşaat alanını ziyaret eden müteahhit, her basiretli iş adamı gibi, öncelikle

inşaatın yapılacağı zemini, yerel ve çevresel şartlar ile kendisine ve personeline

sağlanan imkânları değerlendirir. Bunun sonucunda ve iş sahibinden edineceği

bilgiler doğrultusunda bu inşaat projesinin hayata geçirilmesi için yapacağı tüm

masrafları kapsayıcı, gerçekçi bir teklifte bulunur.

Kırmızı Kitap’ın 41.1. maddesi uyarınca, mühendis, en iyi teklifi veren

müteahhide, iş sahibi tarafından kabul mektubu gönderildikten sonra, sözleşme

ekinde belirtilen süre içerisinde işe başlama talimatını verir304. Müteahhit de,

mühendisin bu talimatını alır almaz işe başlar.

304 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme)(4.baskı), s.34.

Page 129: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

115

Müteahhidin işe başlayabilmesi için, inşaat alanının tamamının veya hiç

değilse bir kısmının zilyetliğine sahip olması ve Kırmızı Kitap’ın 42. 1. maddesinde

belirtildiği üzere, kendisinin buraya erişimin sağlanması gerekir305. Bazı durumlarda,

inşaat alanının bir kısmına zilyetlik ve işlerin yürütülmesi için buraya erişimin

sağlanmasına yönelik düzenlemeler, ihaleye katılanlara verilen belgelerde de yer alır.

İş sahibi, inşaat alanının zilyetliğini sağladıktan sonra, mühendis de

müteahhide işe başlama talimatını verir. Şayet, ihale belgesinde zilyetliğe ilişkin bir

düzenleme yapılmamış ve işe başlama talimatında da bu yönde bir açıklama

bulunmuyorsa; bu takdirde, iş sahibi, müteahhide inşaat alanında işini görmesine

yetecek bir kısmı vermek, müteahhidin işe başlayabilmesi için buraya erişimini

sağlamak ve Kırmızı Kitap’ın 14. maddesi uyarınca belirlenen programa uygun

olarak hareket etmesini temin etmek ile yükümlüdür306. Aksi takdirde, iş sahibi inşaat

alanının bir kısmının zilyetliğini derhal müteahhide devretmeli ve müteahhidin,

Kırmızı Kitap’ın 42.1. maddesi uyarınca iş sahibi ve mühendise yapacağı makul bir

öneriye dayanarak, buraya erişimini sağlamalıdır307. Bunu yapmadığı takdirde,

müteahhit gecikmeye uğrar ve/veya zarara maruz kalırsa; Kırmızı Kitap’ın 42.2.

maddesi uyarınca ″mühendis müteahhidin 44. maddeye göre hak kazandığı süre

uzatımı ve söz konusu zararın Sözleşme bedeline eklenecek miktarını tespit ederek

durumu müteahhide bildirir ve bunun bir kopyasını iş sahibine iletir.″

İş sahibi, inşaat alanının zilyetliğini müteahhide devretmiş olsa bile, Kırmızı

Kitap’ın 37.1. maddesinde mühendis veya mühendisin görevlendireceği başka bir

kimsenin makûl olması kaydıyla diledikleri bir zamanda inşaat alanına

girebilecekleri düzenleme altına alınmıştır308. Buna karşılık, iş sahibinin böyle bir

hakkı olup olmadığı konusunda Kırmızı Kitap suskun kalmaktadır. Elbette, iş

sahibinin mühendis dolayısıyla inşaat alanına girme hakkı olduğu düşünülebilir.

Ancak, buna rağmen, iş sahibinin inşaat alanına zımnî bir erişim hakkı mı olduğu;

yoksa müteahhidin münhasır zilyetlik hakkı mı olduğu konusu çözümsüz kalmıştır.

Bunlardan hangisi kabul edilirse edilsin, müteahhidin 19.1. maddede ifadesini bulan

inşaat alanının güvenliğini sağlama ve koruma yükümlüğü bundan 305 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme)(4.baskı) , s.34. 306 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.19. 307 SAWYER/ GILLOTT, s.55-56. 308 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme)(4.baskı) , s.31.

Page 130: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

116

etkilenmeyecektir309. Benzer şekilde, 20.1 maddede ifadesini bulan işlerin, işlere

dahil malzemeler ile demirbaşların bakımına ilişkin yükümlülüğü de azalmadan

devam edecektir310. Belirtmek gerekir ki; 63.1. maddede belirtilen şartların

gerçekleşmesi durumunda, iş sahibi durumu önceden müteahhide bildirmek suretiyle

inşaat alanına ve işlere girebilir; hatta müteahhidin işine son verebilir311. Ancak, iş

sahibinin bu şekilde inşaat alanına erişimi, normal erişiminden farklı, istisnâi bir

durumdur.

ee. Gerektiği Takdirde Talimat Verme Borcu

Kırmızı Kitap’ta yer alan düzenlemelere göre, iş sahibi müteahhide doğrudan

bilgi, talimat, rıza ve onay verebilmektedir. İş sahibi, ayrıca müteahhide bildirimde

bulunabilmektedir. Bu durum, mühendisin iş sahibinin vekili olarak mühendise bilgi,

talimat, rıza ve onay vermesini ya da bildirimde bulunmasını hiçbir şekilde

etkilemez.

İş sahibinin Kırmızı Kitap’a göre müteahhide bilgi, talimat, rıza, onay

vermesi gereken durumlar şu şekilde sıralanabilir:

(1) Kırmızı Kitap’ın 3. maddesinde belirtilen şartlar gerçekleşmedikçe,

müteahhit iş sahibinin onayını almadan Sözleşmeyi veya Sözleşmenin bir kısmını ya

da Sözleşmeden doğan herhangi bir getiriyi başkalarına devredemez312. Buna

karşılık, şayet müteahhidin bu tür bir devre yönelik talebi varsa; bu takdirde, bu

talebi alan iş sahibi Kırmızı Kitap’ın 1.5. maddesi uyarınca bu talebi makul olmayan

bir şekilde alıkoyamaz veya geciktiremez313. Diğer bir deyişle, bu talebin gereğini

derhal yerine getirmelidir.

(2) Kırmızı Kitap’ın 9. maddesi uyarınca, müteahhit iş sahibi tarafından kendi

hesabına ve gerekli değişikliklerle hazırlanıp tamamlanan Sözleşme anlaşmasını

çağrı üzerine imzalayıp, akdetmek zorundadır314.

309 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme)(4.baskı) , s.21. 310 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme)(4.baskı) , s.22. 311 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme)(4.baskı) , s.51. 312 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.14. 313 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.12. 314 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.19.

Page 131: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

117

(3) 10.1. maddeye göre, şayet Sözleşmede müteahhidin düzgün bir şekilde

ifası için bir teminat vermesi öngörülmüşse; bu takdirde müteahhit kabul mektubunu

aldığı tarihi izleyen 28 gün içinde İhale Eki’nde belirtilen miktardaki teminatı

sağlayıp iş sahibine verir ve durumu mühendise bildirir. Bu teminatın biçimine iş

sahibi ile müteahhit birlikte karar verir. Bu maddenin gereklerine uyulmasının bedeli,

Sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça müteahhit tarafından karşılanacaktır315.

(4) 10.3. maddeye göre, iş sahibi müteahhidin 10.1. madde uyarınca vereceği

kesin teminat hakkında bir hak talebinde bulunmadan önce, hak talebini gerektiren

kusurun niteliğini müteahhide bildirmek zorundadır316.

(5) 11. maddede yer alan düzenlemede, iş sahibinin teklifini sunmadan önce

müteahhide, işlerle ilgili olarak yürüttüğü etütlerden elde edilen jeolojik ve hidrolojik

tüm bilgileri temin eder. Bununla birlikte, bunların doğru yorumlanmasının

sorumluluğu müteahhide aittir317.

(6) 22.3. maddeye göre, iş sahibi müteahhidi 22.2. maddede gösterilen

istisnâlarda atıfta bulunulan hususlardaki her türlü hak talebi, takibat, tazminat,

bedel, harç ve masrafa karşı temin ve tazmin eder318.

(7) 25.1. madde uyarınca, müteahhit, inşaat alanında çalışmalara başlamadan

önce, Sözleşmede öngörülen sigortaları yaptırdığına ilişkin delilleri iş sahibine verir.

İşe başlama tarihini izleyen 84 gün içinde de sigorta poliçelerini ibraz eder.

Müteahhit, aynı zamanda bu delil ve poliçeleri iş sahibine verdiğini mühendise de

bildirir. Ancak, belirtmek gerekir ki, söz konusu sigorta poliçeleri, kabul mektubu

verilmeden önce üzerinde anlaşılan genel şartlara uygun olmalıdır. Müteahhit,

sorumlu olduğu tüm sigortaları, iş sahibince onaylanacak sigortacılara, yine iş

sahibince onaylanacak şartlarda yaptırır319.

(8) 26. maddede, müteahhidin, işlerin gerçekleştirilip tamamlanması ve

kusurların giderilmesi ile ilgili, ulusal veya bölgesel tüm kanun, kararname ve

tebliğlere yerel veya diğer yasal makamların karar ve düzenlemelerine ve mülkleri

315 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.17. 316 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.18. 317 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.18. 318 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.25. 319 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.25-26.

Page 132: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

118

veya hakları işler dolayısıyla etkilenen veya etkilenebilecek tüm kamu kuruluşları ile

şirketlerin tüzük ve yönetmeliklerinin hükümlerine, tüm bildirilerin verilmesi ve tüm

harçların ödenmesi de dahil, her bakımdan uygun hareket edeceği düzenlenmiş

bulunmaktadır. Bunun dışında, müteahhit, sözü edilen hükümleri ihlâl edecek olursa,

bunun sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü ceza ve sorumluluğa kendisi

katlanacaktır. Yalnız, bunun için, iş sahibinin işlerin yürütülmesi için gerekli her

türlü imâr plânı, kuşaklama plânı ve diğer benzeri izinleri önceden temin etmiş

olması gerekir320.

(9) Son olarak, 71. maddede Sözleşme için teklif sunulabilecek son tarihten

en fazla 28 gün önce, işlerin gerçekleştirilmekte veya gerçekleştirilecek olduğu ülke

hükümetinin ya da yetkili bir kuruluşunun, Sözleşme bedelinin ödeneceği para cinsi

veya cinsleriyle ilgili olarak parasal kısıtlamalar ve/veya para transferi kısıtlamaları

getirmesi halinde, iş sahibinin müteahhidin bu sebeple uğradığı zararları tazmin

edeceği belirtilmiştir321.

Yukarıda anılan madde hükümleri de göstermektedir ki; iş sahibinin

müteahhide bilgi, talimat, rıza ve onay verme borcu bulunmaktadır. İş sahibi bu

borcunu zamanında yerine getirmezse, yani müteahhide zamanında bilgi, talimat,

rıza veya onay vermezse ve müteahhit de bu sebeple bir zarara maruz kalırsa; bu

takdirde müteahhidin zararını karşılamak zorunda kalacaktır.

Yeni Kırmızı Kitap’ın ″Haberleşmeler″(Communications) başlığını taşıyan

1.3. maddesinde müteahhide yapılacak bildirimlerin nasıl olacağı düzenlenmiş

bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre, iş sahibi veya iş sahibinin vekili sıfatıyla

mühendis tarafından müteahhide verilecek her türlü bilgi, belge, tespit, rıza ve

onayın yazılı olarak ve Sözleşmede belirtilen usullerle tebliği gerekmektedir. Bunlar,

elden imza karşılığı, posta veya elektronik posta yoluyla Teklif eki’nde yazılı adrese

gönderilecektir. Diğer yandan, iş sahibi veya mühendisin bilgilendirme, rıza, onay

verme ve belge tanzimi gibi işlemleri için belirli bir süre konulmamış olmasına

rağmen, bunların makul olmayan bir süre geciktirilemeyeceği belirtilmiştir322.

320 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.26. 321 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.59. 322 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.5.

Page 133: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

119

Son olarak, yeni Kırmızı Kitap’ın 3.3. maddesinde genel olarak mühendisin

talimatları düzenleme altına alınmıştır. Kanımızca, iş sahibinin vekili sıfatıyla

hareket eden bir kişi olan mühendisin, müteahhide vereceği talimatları düzenleyen

bir maddenin, bizatihi iş sahibi tarafından verilecek talimatlara haydi haydi

uygulanması gerekecektir. Bu doğrultuda, Kırmızı Kitap’ın 3.3. maddesi iş sahibi

açısından uygulandığında, ilk olarak, iş sahibinin müteahhide sözlü talimat

verebileceği ihtimâli dikkâti çekmektedir. Zira, Kırmızı Kitap’ta Sarı ve Gümüş

Kitaplardan farklı olarak, sözlü talimat verilebileceği düzenlenmiştir323.

Kırmızı Kitap’ın 3.3. maddesine uyarınca, iş sahibi müteahhide sözlü bir

talimat verirse, müteahhit bu talimatın teyidini iş sahibinden talep edebilir. Bu talep

üzerine iş sahibi, ya daha önce vermiş olduğu talimatın arkasında durur ya da bunu

yalanlar. Bunun için yeni Kırmızı Kitap’ta 2 günlük bir süre öngörülmüştür324.

ff. İşlerin İlerlemesini Yavaşlatacak veya Durduracak Her Türlü

Hareketten Kaçınma Borcu

Daha önce de ifade edildiği üzere, Kırmızı Kitap’ın (1987) 26. maddesine

göre, iş sahibi işlerin yürütülmesi için gerekli her türlü imâr plânı, kuşaklama plânı

ve diğer benzeri izinleri temin etmekten sorumlu olur. Dolayısıyla, iş sahibinin bu

plân ve izinleri temin etmemesi Sözleşmedeki bir şartın ihlâli anlamını taşır. Ayrıca,

iş sahibinin söz konusu plân ve izinleri zamanında temin etmesi de oldukça

önemlidir. Nitekim, bunların zamanında temin edilmemeleri işlerin ilerlemesini

yavaşlatır veya tamamen durdurur.

Kırmızı Kitap’ın 44.1.d. maddesinde ise, ″işlerin ilerleyişinde iş sahibi

dolayısıyla herhangi bir gecikme, engellenme veya önleme durumunun ortaya

çıkması halinde…mühendisin iş sahibi ve müteahhit ile gerekli danışmalardan sonra

bir süre uzatımına karar verebileceği″ düzenlenmiştir325. Bu hüküm ile bir yandan

açık bir biçimde müteahhidin süre uzatımına hak kazanacağı belirtilirken; diğer

yandan örtülü olarak iş sahibinin bu sonucu doğurucu her türlü hareketten kaçınması

gerektiği ima edilmektedir.

323 TÜREGÜN, s.48. 324 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.11. 325 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.35.

Page 134: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

120

Kırmızı Kitap’ta müteahhidin işlerin ilerleyişini gösteren bir program

hazırlayıp, bunu 2. Kısımda belirtilen zaman içinde mühendisin onayına sunacağı

düzenleme altına alınmıştır. Ancak, belirtmek gerekir ki; söz konusu iş programının

form ve ayrıntıları 14. madde hükmüne uygun olarak mühendis tarafından önceden

belirlenecektir. Bu iş programının, müteahhidin iş sahibinden işlerin yürütülmesi için

gerekli her türlü imâr plânı, kuşaklama plânı ve diğer benzeri izinleri temin etmesini

talep edeceği tarihi göstermesi gerekmektedir. Son olarak, 14. maddede müteahhidin

işlerin yürütülmesi için kabul edilmesini önerdiği düzenleme ve yöntemlerin genel

bir anlatımını da bilgi için mühendisin talebi üzerine sunacağı ifade edilmiştir326.

Bununla birlikte, bu tür bir genel anlatımın Sözleşmede aksine bir hüküm

bulunmadıkça, sadece müteahhide işini nasıl yapacağı konusunda talimat verme ve

müteahhidin çalışma yöntemine karışma yetkisi bulunmayan bir mühendisin

bilgisine sunulması gerektiği unutulmamalıdır. Nitekim, AMF (International) Ltd. v.

Magnet Bowling Ltd. dâvasında, hâkim MOCATTA işlerin plânlanan şekilde

yürütülmesinden sadece müteahhidin sorumlu olduğuna hükmetmiştir327. Bu

durumda, şayet iş sahibi veya iş sahibinin vekili sıfatıyla mühendis, müteahhidin

işleri yürütme yöntemine müdahalede bulunurlarsa; bu Sözleşmenin ihlâli anlamına

gelecek ve iş sahibi veya mühendisin, müteahhidin zararını tazmin etmesi

gerekecektir.

İş sahibinin işlerin ilerlemesini yavaşlatacak veya durduracak her türlü

hareketten kaçınma borcuna paralel olarak, Kırmızı Kitap’ın 31. maddesinde iş

sahibi tarafından çalıştırılan diğer müteahhitlere sağlanacak imkânlar düzenlenmiş

bulunmaktadır. Anılan hükme göre, müteahhit çalışmalarını yürütebilmeleri için iş

sahibince çalıştırılan diğer müteahhitlere ve işçilerine, iş sahibinin işçilerine ve yasal

bir makamın inşaat alanında veya inşaat alanının yakınında, Sözleşmeye dahil

olmayan herhangi bir işin veya iş sahibinin işlerle bağlantılı olarak veya işlere

yardımcı olmak üzere girebileceği bir sözleşmenin uygulanmasında çalıştırılan

işçilerine mühendisin talebi üzerine makûl olan her türlü imkânı temin edecektir328.

Buna rağmen, iş sahibinin sözü edilen kişiler adına dahi olsa, müteahhidin işleri

yürütmesine müdahale etme hakkı yoktur. Kuşkusuz, her olay kendi şartları 326 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.19. 327 BUNNI, s.215. 328 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı) , s.28.

Page 135: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

121

çerçevesinde değerlendirilecektir; ancak, genel olarak iş sahibinin, ihale sırasında

öngöremediği ve işlerin ilerlemesine engel olan diğer müteahhit veya işçilerin

davranışlarından ötürü müteahhide karşı sorumlu olduğu kabul edilmektedir.

Mühendis ya kendi adına ya da iş sahibinin vekili sıfatıyla müteahhide

talimatlar vermektedir. Bu talimatlar ek çizimlere yönelik olabilir; Kırmızı Kitap’ın

6.3. ve 6.4. maddelerindeki hükümler uyarınca yahut 51. ve 52. maddelerde

düzenleme altına alınan değişiklikler, eklemeler ve çıkarmalara ilişkin olarak

verilebilir. Neye ilişkin olarak verilirse verilsin, bu talimatların verilme zamanı,

işlerin yürütülmesine müdahalenin boyutunu belirlemek bakımından oldukça

önemlidir. Kırmızı Kitap’ın anılan hükümleri dışında da, işlerde değişiklik

yapılmasına yönelik olarak talimat verilmesi pekâlâ mümkündür. Bu değişikliklerin,

zorunlu olup olmadığı ve işlerin tamamlanma süresini uzatıp uzatmadığı gibi konular

ise ayrıca değerlendirilecektir.

Bununla birlikte, bu değerlendirmelerin, müteahhidin açıkça iş programının

gerisinde kaldığı ve fakat işleri tamamlamasına az bir süre kalmışken kendisine daha

önce verilmesi mümkün olmayan çizimlere yönelik yeni bilgilerin iletilmesi veya

henüz tamamlanmamış işlere ilişkin yeni talimatların yapılması durumunda ne

şekilde yapılacağı özellik arz etmektedir. Zira böyle bir durumda, müteahhidin

işlerin geç tamamlanmasından sorumlu tutulup tutulmayacağı tartışmalıdır. Acaba

müteahhidin iş programının gerisinde kalması, kendisine geç verilen çizim veya

talimatlar sebebiyle görmezden gelinecek midir? Buna ilâve olarak, çizimlerin işlerin

tamamlanmasına kadar kesinleşmediği, diğer bir deyişle her ân değiştirilebileceği

varsayımında bulunulabilecek midir?329

Kanımızca, müteahhidin işleri geç tamamlamasından sorumlu tutulması, iş

sahibinin müteahhidi geciktirmemiş, engellememiş veya önlememiş olması şartına

bağlıdır. Bunun için, iş sahibinin işlerin ilerlemesini durduracak veya yavaşlatacak

her türlü hareketten kaçınması gerekmektedir. Aksi takdirde, müteahhit kendisi

kusurlu olarak iş programının gerisinde kalmış olsa dahi, iş sahibi (veya mühendis)

çizim ve talimatları geç verdiği için, işlerin geç tamamlanmasından sorumlu

tutulamayacak ve hatta süre uzatımına hak kazanacaktır. Ancak bunun için iş

329 BUNNI, s.216.

Page 136: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

122

sahibinin müteahhidi geciktirmiş olduğunun kesin olarak kanıtlanması gerekir. Bu

ise, ″Hak Etme Testi″ (Test of Entitlement) ile yapılır330. Nitekim, Türk Yargıtayı 15.

Hukuk Dairesi’nin 10.05.1977 tarih ve 76/2747 esas 77/1092 karar sayılı kararında,

″İş sahibi idarenin işin yürütülmesini gerçekten aksatıp aksatmadığının araştırılıp;

müteahhidin bu gecikmeden dolayı zararı olup olmadığı ona göre

kararlaştırılmalıdır.″ denilmiştir.

gg. Malzeme Sağlama ve Sözleşmede Belirtilen Diğer İşleri Yapma Borcu

Kırmızı Kitap’ta açık olarak düzenlenmese de, kural olarak inşaatın

yapımında kullanılacak malzeme iş sahibi tarafından sağlanır331. Bu durumda,

müteahhidin her şeyden önce bu malzemeye özen göstermesi, onu dikkâtle kullanıp

koruması, sonra da bu malzemelerden ayıplı olanları iş sahibine derhâl bildirmesi

gerekmektedir332.

Bununla birlikte, inşaatta kullanılacak malzemelerin müteahhit tarafından

temin edilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Nitekim, Kırmızı Kitap’ın 36.1.

maddesinde, her türlü malzemenin Sözleşmede belirtilen niteliklere ve mühendisin

talimatına uygun olacağı belirtilmiştir. Bunun dışında, malzemenin yapıldığı, imâl

edildiği veya hazırlandığı yerde, inşaat alanında veya Sözleşmede öngörülen başka

bir yerde yahut bu yerlerin hepsinde veya herhangi birinde mühendisin isteyeceği

testlere tâbi tutulacağı ifade edilmiştir. Son olarak, müteahhidin tüm malzemeleri

muayene etmek, ölçmek ve testlere tâbi tutmak için normal şartlarda gerekli yardım,

işgücü, elektrik, yakıt, depo, aparat ve aletleri temin edeceği ve mühendisin seçip

isteyebileceği malzeme numunelerini, işlerde kullanmadan önce test etmek üzere

vereceği eklenmiştir333.

Diğer yandan, Kırmızı Kitap’ın 31.1.b. ve 19.2. maddelerinde, iş sahibinin

projede kendi işçilerini çalıştırabileceği açıkça belirtilmektedir. Bu bakımdan, iş

sahibinin bu işçilerin çalışma süresini ayarlama ve bunun müteahhidin işleri

330 EGGLESTON: Liquidated Damages and Extensions of Time in Construction Contracts, London, 1994, s.284; TEZCAN, s.18. 331 MURDOCH/ HUGHES, s.162. 332 EREN: İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Borçları ve Bu Borçların Yerine Getirilmemesinin Sonuçları, Ortak Seminer, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2001, s.70. 333 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.29.

Page 137: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

123

yürütmesine engel teşkil etmemesi yönünde örtülü bir borcu olduğu genel olarak

kabul edilmektedir.

Kuşkusuz, iş sahibi Kırmızı Kitap’ın 39.2. ve 49.4. maddeleri uyarınca,

müteahhidin verdiği talimatlara uymaması durumunda, kalan işleri kendisi yapma

veya başkalarına yaptırma hakkına sahip olmaktadır. Ancak, bu durumda ortaya

çıkan masraflar, iş sahibi ve müteahhit ile gerekli danışmayı yaptıktan sonra

mühendis tarafından tespit edilecek ve sonunda iş sahibince müteahhide

yükletilecektir334.

hh. Gerektiği Takdirde Alt Müteahhitleri ve Tedarikçileri

Görevlendirme Borcu

İş sahibi tarafından görevlendirilen alt müteahhitler, Kırmızı Kitap’ın 59.1.

maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre,″Sözleşmede yedek akçelere bağlanmış olan

herhangi bir işi yürütmekte veya herhangi bir mal, demirbaş malzeme veya hizmeti

temin etmekte olan ve iş sahibi veya mühendis tarafından görevlendirilmiş veya

görevlendirilecek ya da seçilmiş veya kabul edilmiş her türlü uzman, tüccar, esnaf ve

diğerleri ile Sözleşme hükümleri dolayısıyla müteahhit tarafından kendilerine

herhangi bir alt müteahhitlik işi verilmesi gereken gerçek ve tüzel kişiler, bu tür

işlerin yürütülmesinde veya bu tür mal, demirbaş, malzeme veya hizmetlerin temin

edilmesinde müteahhit tarafından istihdam edilmiş alt müteahhitler olarak

düşünülürler ve bu Sözleşmede kendilerine görevlendirilmiş alt müteahhitler olarak

atıfta bulunulur.″

Kırmızı Kitap’ın 58.1. maddesine göre, yedek akçe (geçici meblağ)

Sözleşmede yer alan ve Metraj Cetvelinde (Keşif Özeti) işlerin herhangi bir kısmının

yürütülmesi veya eşya, malzeme, demirbaş veya hizmetlerin temin edilmesi, yahut

beklenmedik durumlar için belirlenmiş olan, ancak mühendisin talimatıyla tamamen

veya kısmen kullanılabilecek veya hiç kullanılmayacak olan bir tutar anlamına

gelmektedir335 336.

334 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.32,38. 335 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.45. 336 Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında ″Metraj Cetvelinde″ ve ″hiç kullanılmayacak″ ifadeleri madde metninden çıkartılmıştır.

Page 138: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

124

58.2. maddede ise, yedek akçelerin nasıl kullanabileceği düzenleme altına

alınmıştır. Bu düzenlemeye göre, mühendisin müteahhit veya 59.1. maddeye göre

görevlendirilmiş bir alt müteahhit tarafından bir işin yürütülmesi veya bir eşyanın,

malzemenin, demirbaşın veya hizmetin sağlanması için yedek akçe kullanımıyla

ilgili olarak talimat verme yetkisi bulunmaktadır337.

Bununla birlikte, bir işin yürütülmesinde veya bir eşyanın, malzemenin,

demirbaşın veya hizmetin sağlanmasında alt müteahhidi görevlendirme kararını

mühendisin tavsiyesi üzerine bizatihi iş sahibi verecektir. İş sahibinin alt müteahhit

görevlendirme kararı vermesinin gerisinde iki önemli sebep bulunmaktadır. Bir kere,

her şeyden önce iş sahibi alt müteahhitle aralarında hiçbir akdî ilişki kurulmasına

gerek kalmaksızın belirli bir kalitede eşya, malzeme, demirbaş veya hizmeti temin

edebilmektedir. İkincisi, özellikli bir iş için doğrudan yapılacak ihale ile en uygun

fiyatı elde etmektedir.

Ancak, her bir yedek akçe metraj cetvelinde gösterileceği için, bununla ilgili

olarak özellikli işleri tanımlayan ve bunların nasıl sağlanacağını gösteren bir yol

haritasının Sözleşmede mutlaka bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde, buna

ilişkin talimatların sonradan yapılması beklenir. Sonuç olarak, Kırmızı Kitap’ın 59.1.

maddesinde iş sahibinin veya iş sahibi adına mühendisin Sözleşmede belirtilen

borçları yerine getirebilmesi için uygun zamanda bir alt müteahhidi

görevlendirebileceği zımnî olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.

İş sahibinin özellikli işler için bir alt müteahhidi görevlendirirken, göz

önünde bulundurması gereken bir diğer husus, 59.3. maddede belirtilmiştir. Buna

göre, iş sahibinin bu tür işlerin yürütülmesinde kullanılacak her türlü çizim, tasarım

ve teknik şartnameyi zamanında alt müteahhide iletmesi gerekmektedir. Genel

anlamda, alt müteahhit tarafından yerine getirilecek bu gibi özellikli işler, projenin

geri kalan kısmının tasarımına etki etmektedir. Bu sebeple, Kırmızı Kitap’a göre

yürütülen inşaat projelerinde en karmaşık talepler, alt müteahhidin görevlendirildiği

durumlarda iş sahibinin borçlarına ilişkin olarak ileri sürülmektedir338.

337 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.45. 338 BUNNI, s.217.

Page 139: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

125

Son olarak, Kırmızı Kitap’ın 59.2. maddesinde, müteahhidin alt müteahhit

aleyhine haklı bir itirazda bulunabileceği veya kendisi ile, söz konusu madde

hükmünde belirtilen şartlarda bir alt müteahhitlik sözleşmesi akdetmeyen bir alt

müteahhitle sözleşme yapmaya zorlanamayacağı belirtilmiştir339.

ii. Müteahhide Bütün İşleri Tamamlaması İçin İzin Verme Borcu

İş sahibi, müteahhidin işleri yürütmesini kolaylaştırmak için elinden gelen her

türlü gayreti göstermek zorundadır. Bu anlamda, müteahhidin işleri tamamlaması

için ona izin vermelidir. Sözgelimi, Kırmızı Kitap’ın 51.1.b. maddesine göre iş

sahibi, Sözleşmede kendisi veya başka bir müteahhit (alt müteahhit) tarafından

yürütülecek işler dışında bazı işleri es geçmek yetkisini haiz bulunmaktadır340.

Bunun dışında, 8.1. maddede, müteahhidin işleri gerekli özen ve çaba ile ve

Sözleşmede öngörülen kapsamda projelendireceği, gerçekleştireceği, tamamlayacağı

ve kusurlarını gidereceği açıkça belirtilmiştir341. Müteahhidin sözü edilen bu borçları

karşısında, iş sahibinin de bu borçların ifasını kolaylaştırıcı her türlü harekette

bulunma ve aksini düşündürecek her türlü hareketten kaçınma borcunun varlığını

doğal karşılamak gerekir. Nitekim, Merton LBC v. Stanley Hugh Leach Ltd.

dâvasında, inşaat sözleşmelerinde iş sahibinin açıkça düzenlenmemiş olmasına

rağmen iki önemli borcunun bulunduğu ifade edilmiştir. Buna göre, iş sahibi

müteahhidin Sözleşme hükümlerine uygun bir biçimde borçlarını düzenli olarak

yerine getirmesi engelleyici davranışlardan kaçınmalıdır ve makûl ölçülerde

müteahhidi sorumluluktan kurtarmak ve onun işleri tamamlamasına izin vermek için

gereken gayreti göstermelidir342.

İş sahibinin müteahhide bütün işleri tamamlaması için izin verme borcuna

paralel olarak yeni Kırmızı Kitap’ın 2.2. maddesi hükmü dikkât çekicidir. Buna göre,

iş sahibi, müteahhidin talep ettiği her durumda ona makûl bir yardım sağlamakla

yükümlüdür. Anılan maddede, iş sahibinin müteahhide yardım edeceği durumlara

339 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.45-46. 340 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.39. 341 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.17. 342 MURDOCH/HUGHES, s.172.

Page 140: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

126

örnek olarak, projenin gerçekleştirildiği ülke mevzuatının temin edilmesi ile o ülke

hukukuna göre gerekli izin, onay ve lisansların alınması gösterilmiştir343.

jj. Zamanında Ücret Ödeme Borcu

İş sahibinin en önemli borcu, hiç kuşkusuz, ücret ödeme borcudur. Buna göre,

iş sahibi, Sözleşmede Sözleşme bedeli olarak kararlaştırılan miktarı müteahhide

vermekle yükümlüdür344. İş sahibinin ücret ödeme borcunu zamanında yerine

getirmesi ise, özellikle yapımı devam eden büyük inşaat projelerinde hayati öneme

sahiptir. Şayet, iş sahibi, ücret ödeme borcunu zamanında yerine getirmezse; bu

takdirde, müteahhidin işi bırakması riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Zira,

kendisine ücret ödenmeyen müteahhit de kendi çalışanlarına, alt müteahhitlere ve

tedarikçilere ücretlerini ödeyemediği için kendi borçlarını ifa edemez hâle

düşmektedir345. Bu sebeple, iş sahibinin müteahhide ücretini zamanında ödemesi

borcu Kırmızı Kitap’ta oldukça detaylı bir biçimde düzenlenmiş bulunmaktadır346.

Kırmızı Kitap’ın 60.10. maddesinde ″…müteahhide ödenmesi gereken

miktarın, 47. maddeye bağlı kalmak şartıyla …geçici kabulün iş sahibine verilmesini

izleyen 28 gün içinde…ödeneceği″ belirtilmiştir. Kesin kabulde bu süre 56 güne

çıkmaktadır.

60.10. maddede ayrıca, iş sahibinin süresi içinde müteahhide ödemede

bulunmadığı takdirde, ödemediği tüm tutarlar ile bunlar için Teklif Eki’nde

gösterilen oran üzerinden işletilecek faizini de zorunda kalacağı ifade edilmiştir347.

İş sahibinin ücret ödeme borcunun önemi, ″iş sahibinin kusuru″ başlığını

taşıyan 69. madde dikkâtle incelendiği takdirde daha kolay anlaşılacaktır. Nitekim,

69.1. maddeye göre iş sahibinin işbu maddede gösterilen şartlar sebebiyle

müteahhide ücretini vermemesi halinde, müteahhit iş sahibine bildirimde bulunarak

ve bunun bir kopyasını mühendise iletme suretiyle işi bırakma hakkına sahip

343 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.9. 344 MURDOCH/HUGHES, s.174. 345 NIELSEN: Payment Provisions: Form Contract Approaches and Alternative Perspectives, Constr. Law, 2004, s.33 (16.07.2008) 346 Bunun için bkz. Eski (1987 yılı baskısı) Kırmızı Kitap m.60 ve Yeni (1999 yılı baskısı) Kırmızı Kitap m.14. 347 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.50.

Page 141: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

127

olmaktadır. Sözleşmenin bu şekilde sona ermesi ise, bildirim tarihinden sonra 14 gün

içinde yürürlüğe girer348.

Kırmızı Kitap’ın 60.2. maddesinde aylık ödemeler düzenleme altına

alınmıştır. Bu düzenlemeye göre, müteahhidin aylık hak ediş raporunu alan

mühendisin, bunu izleyen 28 gün içerisinde müteahhide ödenecek miktar için iş

sahibine olur vermesi gerekmektedir. Bu hak edişlerin asgari miktarı Teklif Eki’nde

gösterilir349.

İş sahibinin ücret ödeme borcuna ilişkin olarak, Kırmızı Kitap’ın 6.4., 12.2,

27.1., 36.5., 38.2., 40.2., 42.2., 50.1., 52., 53.5., 59.4., 60., 63.3., 65.5., 65.8., 66.,

69.3., 69.4., 70.1., 70.2. ve 71. maddelerinde çeşitli düzenlemeler yer almaktadır350.

Son olarak, Kırmızı Kitap’ın 60.9. maddesine bakıldığında, iş sahibinin,

müteahhit kesin hak ediş raporunda ve belirtilen şartlarda iş bitirme hak edişi

raporunda herhangi bir talepte bulunmadıkça Sözleşmeden veya işlerin

yürütülmesinden doğan ya da bunlarla bağlantılı herhangi bir husus veya şey

dolayısıyla, müteahhide karşı yükümlü olmadığı anlaşılmaktadır351.

4. Müteahhidin Borçları

A. Müteahhit

a. Müteahhit Tanımı

Müteahhit kavramı, genel olarak, herhangi bir yükümlülüğü üzerine alan bir

kimseyi ifade etmekte kullanılmaktadır. Bu bakımdan, müteahhidin belirli bir meslek

grubuna üye olması gerekmediği gibi352, konusunda uzmanlaşmış olması da

beklenmemektedir353.

Bununla birlikte, özellikle büyük inşaat sözleşmeleri dikkâte alındığında,

müteahhit, ″bir sözleşme yaptığında üstlendiği işi ne olursa olsun, gelecekte karşısına

çıkabilecek tüm belirsizlikleri göze alarak söz veren ve işi sözleşme süresi içerisinde

348 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.57. 349 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.47-48. 350 BUNNI, s.219. 351 TMMMB (İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.50. 352 TERCIER, s.418. 353 AKBULUT: İstisnâ Akdi (Eser Sözleşmesi) Üzerine Bir İnceleme, MBD, Ocak-1984, yıl :3, S.4, s.14.

Page 142: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

128

ve önceden belirlenmiş kalite standartlarına uygun olarak tamamlamayı taahhüt eden

taraf″ olarak algılanmaktadır. Bu taahhütleri yerine getirmek ise derin mesleki bilgi,

deneyim, teknik alt yapı ve organizasyon yeteneği ile hepsinden daha önemlisi

sorumluluk bilinci gerektirmektedir354. Diğer bir deyişle, inşaat sözleşmelerinde

müteahhit denildiğinde akla, işlerini kendisi yapan küçük sanatkârlar gelmemektedir.

Tersine, müteahhitten büyük sermaye sahibi, geniş biçimde örgütlenmiş ve

makinelerden yararlanan gerçek ve tüzel kişiler anlaşılmaktadır355.

b. Müteahhitlik Türleri

İnşaat sözleşmelerinde müteahhit gerçek bir kişi olabileceği gibi; anonim,

limited veya kolektif şirket şeklinde örgütlenmiş bir tüzel kişi de olabilir. Bununla

birlikte, günümüzde uluslararası rekabetin gelişmesi sonucu, özellikle inşaat işlerinin

tüzel kişiliğe sahip şirketlerce de tek başına yapılabilir olması imkânı ortadan

kalkmıştır. Zaten, tek başına iş alma yönteminin de her zaman kârlılığı istenen

ölçüde sağlayamadığı gerçeği giderek görülmüştür. Bu sebeple, inşaat şirketleri

kendi güç ve bağımsızlıklarını korumakla birlikte, sadece belirli süreli işlerde bir

araya gelip, ortak girişimde bulunma riskine girmeyi uygun bulmaktadır. Şirketler

arasındaki bu gruplaşmalar, genel olarak, ″iş ortaklığı″ olarak anılmaktadır. İş

ortaklıkları, bütünüyle akdî bir esasa dayanırken, belli bir projenin

gerçekleştirilmesini hedeflemektedir356.

Uluslararası inşaat sektöründe en sık görülen iş ortaklığı türleri: konsorsiyum,

joint venture (ortak girişim) ve özellikle AB üyesi ülkeler ile onların hukukunu

benimseyen ülkelerde geçerli olan Avrupa Ekonomik Menfaat Gruplaşması’dır.

aa. Konsorsiyum

Konsorsiyum, daha ziyade, belirli tek bir projenin gerçekleştirilmesi için

oluşturulan geçici bir birliktir. Konsorsiyum, hemen her alanda ve değişik şekillerde

gündeme gelebilmektedir. Sözgelimi, aynı ülkedeki değişik müteahhitlik şirketleri

tarafından başka bir ülkede nükleer enerji istasyonları, demir-çelik tesisleri, lastik 354 DOSYA-ARAŞTIRMA, İnşaat Sanayii Dergisi, Eylül&Ekim-2007 ,yıl:17, S.103, s.24-25. 355 ÖZYÖRÜK: İnşaat Sözleşmesi, Yapısı-Feshi, Borçlar Kanunu’nun 371. Maddesine Göre Feshin Sonuçları, Ankara, 1988, s.13. 356 KÖKSAL: Uluslararası İnşaat Sözleşmeleri, İş Ortaklığı Sözleşmeleri ve Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları, Ankara, 2009, s.185.

Page 143: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

129

fabrikaları, petrol rafinerileri gibi geniş ölçekli mühendislik projelerini güç birliği

yaparak gerçekleştirmek üzere kurulabileceği gibi; değişik ülkelerdeki müteahhitlik

şirketleri tarafından Dünya Bankası veya Avrupa Kalkınma Fonu gibi uluslararası

kalkınma ve finans kuruluşlarının sponsorluğunu üstlendiği programları yürütmek

üzere de kurulabilirler357. Görüldüğü üzere; konsorsiyumlar genel olarak büyük

ölçekli projelerin hayata geçirilmesinde kendisinden faydalanılan bir iş ortaklığı

türüdür.

Konsorsiyum sayesinde, müteahhitler veya müteahhitlik şirketleri gerek

teknik bilgileri gerekse mevcut kadroları ile tek başlarına yürütmeleri mümkün

olmayan büyük ölçekli taahhütler altına girmek amacıyla işbirliği yapma yoluna

gitmiş olmaktadır358.

Konsorsiyumun en dikkât çeken yanı, konsorsiyuma ortak olan

müteahhitlerden her birinin, taahhüt ettikleri işin tamamından sorumlu tutulmayıp,

sadece taahhüt ettikleri bölümden sorumlu olmalarıdır359. Diğer yandan,

konsorsiyum öz sermaye yatırımını gerektirmemektedir. Konsorsiyumun büyük

ölçekli bir projeyi gerçekleştirmek amacıyla oluşturulduğundan ve ortakların

taahhütleri sınırlı olduğundan sermayeye dayalı olmayan bir iş ortaklığı türü olduğu

kabul edilmektedir. Burada çok sayıda müteahhit projenin riskini ve masrafları

paylaşmaktadır. Benzer sebeplerle, konsorsiyum da bir organizasyonun yapılmış

olması da gerekmez. Konsorsiyum, bireysel ticari işlemlerin gerçekleştirilmesi için

kurulur. Son olarak, konsorsiyumda, şirketlerin birleşmesi zorunlu değildir360

bb. Joint Venture (Ortak Girişim)

Joint venture’ın, ne öğretide ne de uygulamada elle tutulur tek bir tanımı

yapılmıştır. Bununla birlikte, gerek öğretide gerekse uygulamada joint venture’a

ilişkin olarak pek çok tanım bulunmaktadır. Bunlardan FRIEDMANN’ın tanımına

göre, uluslararası ticarette joint venture, geçici sayılamayacak bir süre için yapılan

her türlü iş ortaklığıdır. Common Law hâkimlerine göre ise, bir partnership veya

357 KÖKSAL, s.188. 358 AKKANAT, s.24. 359 TEKİNALP/TEKİNALP: Joint Venture, Yaşar Karayalçın’ a Armağan, Ankara, 1988, s.162. 360 KÖKSAL, s.189.

Page 144: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

130

tüzel kişiliği haiz herhangi bir şirket kurmaksızın belli bir ticari işlemden kâr elde

etmek isteyen iki veya daha fazla kişinin yaptıkları özel iş ortaklığına denir. SCOTT,

joint venture’ı parasal amaçla bir ticari şirketi yönetmek için iki veya daha fazla

kişiden kurulu bir ortaklık olarak tarif etmektedir. Black Law Dictionary ‘e göre joint

venture, ortak bir ticari girişimde veya denizcilik girişiminde tarafları birlikte taahhüt

altına sokan ve fakat onların sorumluluğunu hukuki yönden sınırlamayıp, ancak

amaç ve süre bakımından sınırlayan bir partnershiptir. CHAMPAUD, joint venture’ı

iki veya daha fazla ortağın kendi faaliyetlerini sürdürürken belli bir işi görmek üzere

sürekli veya geçici olarak bir şirket kurup bu şirkete kendi işletmelerinden teknik,

malî ve ticari destek sağlamaları üzerinde anlaşmaları olarak görmektedir361.

Alman hukukunda gemeinschaftsunternehmen″ veya ″arbeitsgemeinschaft″,

Fransız hukukunda ″association d’entreprises, groupment d’entreprises″ olarak ifade

edilen joint venture, esas itibariyle joint adventure kelimelerinin birleştirilerek

kısaltılmış halinden oluşmaktadır362. Burada anlatılmak istenen iki veya daha fazla

kişinin bir işin riskini ortaklaşa üstlenmeleridir. Joint venture, her ne kadar bir

Common Law kurumu olarak bilinse de, bunun ilk örneği, Roma hukuku döneminde

Venedik’te bir seferlik deniz taşımacılığında riskin paylaşılması amacıyla kurulan

ortaklıklarda görülmüştür363. Günümüzde, joint venture, hukuken ve ekonomik

olarak birbirinden bağımsız iki veya daha fazla kişinin, ortaklaşa belirli bir amacı

gerçekleştirmek ve kâr elde etmek için kurup, yönettikleri bir ortaklıktır364. İnşaat

sözleşmelerinde joint venture tarzında bir araya gelen müteahhitlerden her biri, iş

sahibine karşı almış oldukları işin tamamının yerine getirilmesinden sorumlu

olmaktadır. İç ilişkide müteahhitlerin birbirlerine karşı olan hak ve borçları, genel

olarak ortaklığa katılma şartları çerçevesinde belirlenmektedir. Joint venture’da,

konsorsiyumdan farklı olarak ortaklığa ait bir sermaye ile ortak personel, makine ve

araç-gereç bulunmaktadır365.

361 Bu tanımlar için bkz. DAYINLARLI, Joint Venture Sözleşmesi, Ankara, 2007, s.53-55. 362 ÖZTÜRK: Ortak Girişim (Joint Venture) ve Uygulanacak Hukuk, İstanbul, 2001, s.1-2. 363 TEKİNALP/TEKİNALP, s.148 364 KAPLAN: Müşterek İş Ortaklığı, Joint Venture, Ankara, 1994, s.6. 365 AKKANAT, s.28.

Page 145: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

131

cc. Avrupa Ekonomik Menfaat Gruplaşması

Avrupa Ekonomik Menfaat Gruplaşması, Avrupa Konseyi’nin 25.07.1985

tarih ve 2137 sayılı Tüzüğü ile kabul edilmiştir. Avrupa Ekonomik Menfaat

Gruplaşması, esas itibariyle, geçmişte denenerek çok başarılı olan Fransız kökenli

″Groupement d’Intérét Economique ″ olarak adlandırılan iş ortaklığı modeline

dayanmaktadır366.

Söz konusu Gruplaşmanın temel hedefi, üyelerinin ekonomik faaliyetlerini

kolaylaştırarak geliştirmektir. Gruplaşmanın kâr elde etme amacı bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, kâr elde etmesi halinde, bu üyeleri arasında paylaştırılacak ve

uygun bir biçimde vergilendirilecektir. Gruplaşmanın faaliyetleri, üyelerinden birinin

faaliyetlerine ilişkin olabilir; ancak, gruplaşma üyeleri yerine faaliyette bulunamaz.

Gruplaşma 500’den fazla kişiyi istihdam edemez.

Gruplaşma bir özel hukuk tüzel kişisidir; ancak, paylarla sınırlı bir şirket

değildir. Gruplaşmaya şirketler, firmalar ve faaliyet gösterdiği Birlik üyesi ülkenin

mevzuatına uygun olarak kurulan bütün tüzel kişiler katılabilir. Bunun dışında, Birlik

içinde sanayi, ticaret, zanaat ve tarım ile uğraşan gerçek kişilerin de Gruplaşmaya

üye olabileceği kabul edilmektedir. Belirtmek gerekir ki, Gruplaşmanın en az iki

üyesinin Birlik içindeki iki farklı ülkeye mensup olması bir zorunluluk olarak

karşımıza çıkmaktadır. Gruplaşmanın sözleşme yapma, dâva açma ve kendisine dâva

açılma ehliyeti bulunmaktadır.

Gruplaşmayı kuran sözleşmede, Gruplaşmanın adı, resmi adresi, hedeflerinin

neler olduğu, kayıt yeri ve numarası, birden fazla üyeden oluşmaktaysa bunların

kimler olduğu ve son olarak –eğer belli ise- hangi süre ile kurulduğu gösterilir. Bu

sözleşme Gruplaşmada yer alan her bir üyenin tâbi olduğu ülkenin hukukuna uygun

olarak kayıt altına alınır.

Bir Gruplaşma kurulduğu veya feshedildiği zaman, Avrupa Toplulukları

Resmi Gazetesi’nde yayınlanır. Gruplaşmanın resmi adresi, Birlik içinde olmalıdır.

Ancak, Birlik içinde olmak kaydıyla ve belli başka şartların gerçekleşmesi halinde bu

adresin değiştirilmesi mümkündür. Gruplaşmanın, resmi adresinin bulunduğu ülkede

ticaret siciline kaydettirilmesi gerekir. 366 KÖKSAL, s.186.

Page 146: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

132

Gruplaşmaya dahil olan üyelerin birer oy hakkı bulunmaktadır. Bunun

istisnâsı kurucu sözleşmenin, oy çoğunluğunu elde edememesi koşuluyla, bir üyeye

birden fazla oy hakkı bahşettiği durumlarda görülür.

Gruplaşma, esas itibariyle, iki organdan oluşmaktadır. Bunlardan birincisi,

üyelerin tamamının meydana getirdiği topluluktur. İkincisi ise, yönetici veya

yöneticiler grubudur. Yönetici veya yöneticiler grubu Gruplaşmayı temsil

etmektedir. Bu sebeple, bunların üçüncü kişilerle olan ilişkileri-bu ilişkiler kurucu

sözleşmede belirtilen hedeflerle örtüşmese dahi- Gruplaşmayı bağlayıcı

niteliktedir367.

Gruplaşmanın, bir şirket gibi başlangıç sermayesine sahip olmasına gerek

yoktur. Benzer şekilde, bunun halkın yatırımlarına açılması da şart değildir. Zira,

kurucu sözleşmede Gruplaşma üyelerinin nakit veya başka türde sermaye katkısında

bulunma zorunluluğu düzenlenmektedir.

Son olarak, Gruplaşmanın kârı üyelerin kârı olarak kabul edilmektedir ve

kurucu sözleşmede buna ilişkin bir hüküm bulunmadığı takdirde, üyeler arasında eşit

olarak paylaştırılmaktadır. Diğer yandan, üyeler Gruplaşmanın borçlarından dolayı

sınırsız olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaktadır. Gruplaşmanın

alacaklıları, öncelikli olarak Gruplaşmaya yazılı olarak başvurup alacaklarını tahsil

edemezlerse, ancak o zaman üyeler hakkında bireysel olarak alacaklarının tahsili için

yasal takibata geçebilmektedir368.

Bugün için, inşaat sektöründe yerel olarak çok sayıda inşaat şirketi faaliyet

göstermektedir. Bu durum, her şeyden önce, sektöre girişin düşük sermaye

talepleriyle ve gevşek izin şartlarıyla göreceli olarak kolaylaştırılmış olmasından

kaynaklanmaktadır. Tek malvarlığı işçileri olan mevcut şirketler de doğal olarak

bundan faydalanmaktadır369. Buna karşılık, uluslararası inşaat sektöründe yıllık

cirosu yüz milyon dolarlarla ifade edilen büyük inşaat şirketleri bulunmaktadır.

Büyük inşaat ihalelerinde özellikle bu şirketlerin birbiriyle yarıştığı gözlenmektedir.

Ancak, bazı projeler bunların dahi gücünü aşmaktadır. Bu tür projelerde, inşaat

367 http://europa.eu/legislation (1.11.2009) 368 KÖKSAL, s.187. 369 STIPANOWICH, s.473.

Page 147: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

133

şirketleri ihaleyi kazanmak amacıyla bir araya gelmektedir370. Şayet ihaleyi

kazanırlarsa, aralarında seçtikleri iş ortaklığı modeline göre projeyi

gerçekleştirmektedirler. Günümüzde inşaat şirketleri açısından daha az bağlayıcı

olması sebebiyle, joint venture yerine giderek ekonomik ortaklık modelleri

uygulanmaya başlanmıştır. Kanımızca, Avrupa Ekonomik Menfaat Gruplaşması,

ekonomik ortaklık modellerinin en başarılı örneklerinden bir tanesidir.

c. Alt Müteahhitlik

aa. Alt Müteahhit Tanımı

Türk-İsviçre hukuklarına göre, inşaat sözleşmelerinde müteahhit, üstlenmiş

olduğu inşaat yapma borcunun tamamını veya bir kısmını üçüncü bir kişiye

devredebilmektedir. Bu kişiye alt müteahhit adı verilmektedir371.

Müteahhidin inşaat yapma borcunun tamamını veya bir kısmını alt

müteahhide ayrı bir sözleşmeyle devretmesiyle birlikte, asıl inşaat sözleşmesine

eklenen yeni bir inşaat sözleşmesi ortaya çıkmaktadır.372 Bu yeni sözleşme alt inşaat

sözleşmesi’dir. Her ne kadar asıl inşaat sözleşmesi ile alt inşaat sözleşmesi gerek

kurulma, gerek yorumlanma, gerekse sona ermeleri bakımından birbirlerinden

bağımsız olsalar da, aslında bu ikisi arasında fiili bir bağ bulunmaktadır. Zira alt

inşaat sözleşmesinde, alt müteahhit tarafından üstlenilmiş bulunan eser meydana

getirme borcu, içerik olarak asıl sözleşmenin ifasına yönelmiş durumdadır373.

İnşaat sözleşmelerinde alt müteahhidin alt sözleşme yapmasına bir engel

yoktur. Diğer bir deyişle, alt sözleşme yapma konusunda bir sınır bulunmamaktadır.

Alt inşaat sözleşmesi yapan (asıl) müteahhit genel bir müteahhit olabileceği gibi, asıl

inşaatın belirli bir kısmını üstlenen başka bir müteahhit de olabilir.

370 Japonya, Kore, Çin, İspanya ve Fransa başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde uluslararası inşaat sektöründe faaliyet gösteren şirketler, büyük ihalelerde güç birliği yapmaları konusunda büyük sübvansiyonlarla teşvik edilmektedir. (PARLAK: Ehliyet, Dünyayı İnşa Edenler, 2009, s. 18) 371 KILIÇOĞLU: Müteahhidin Eseri Şahsen Yapma veya Kendi İdaresi Altında Yaptırma Borcu, AÜHFD, c.32, S.1-4, 1975, s.189. 372 TERCIER, s.415-416. 373 AKİPEK: Alt Vekalet, Ankara, 2003, s.88.

Page 148: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

134

Alt inşaat sözleşmelerinde üç tür ilişki meydana gelmektedir. Bunlardan

birincisi, müteahhitle alt müteahhit arasındaki ilişkidir. Bu ilişkinin normal bir iş

sahibi-müteahhit ilişkisinden hiçbir farkı yoktur. Burada tek özellik, asıl müteahhidin

alt müteahhitle olan ilişkisinde asıl inşaat sözleşmesinde iş sahibinin oynadığı rolü

üstlenmiş olmasıdır. Bunun dışında alt inşaat sözleşmesinin içeriği taraflar arasındaki

anlaşmaya göre belirlenmektedir. Alt inşaat sözleşmesi, esas itibariyle, iş sahibi ile

asıl müteahhit arasında akdedilen inşaat sözleşmesinden bağımsızdır. Ancak, taraflar,

asıl sözleşmeye alt sözleşme yapılabileceğine dair hükümler koymak suretiyle veya

alt müteahhidin ücretini asıl müteahhidin alacağı ücrete bağlamak suretiyle bu iki

sözleşmeyi ilişkilendirebilmektedir.

İkinci ilişki iş sahibi ile asıl müteahhit arasındaki ilişkidir. Bu ilişki, genel

olarak, asıl müteahhidin başka bir müteahhitle alt inşaat sözleşmesi akdetmesinden

etkilenmemektedir. Ancak burada halledilmesi gereken iki sorun vardır. Bunlardan

birincisi asıl müteahhidin alt inşaat sözleşmesi akdetmek konusunda yetkisinin

bulunup bulunmadığına ilişkindir. Bu sorun, hiç kuşkusuz, iş sahibinin bu konuda

getireceği bir yasak veya sınırlamayla halledilebilecektir. İş sahibi, ayrıca belirli bazı

işlerin yapımı sırasında alt müteahhide gidilebileceğini de belirtebilmektedir. Diğeri

ise, asıl müteahhidin alt müteahhidin fiillerinden ne ölçüde sorumlu tutulacağına

ilişkindir. Burada müteahhidin alt müteahhidin fiillerinden sorumluluğunun ölçüsü

Türk Borçlar Kanunu m. 100’ de ve İsviçre Borçlar Kanunu m. 101’de düzenleme

altına alınan ifa yardımcılarının fiillerinden sorumlulukla eşdeğer tutulmaktadır.

Bununla birlikte, bizzat iş sahibi, alt müteahhitlerin inşaat işinde görevlendirilmesini

talep ettiyse; bu takdirde, artık bunların seçimi ve denetlenmesinden de sorumlu

olacaktır. Böyle bir durumda, asıl müteahhit, sadece özen borcunun bir gereği olarak,

gerekli talimatların verilmesinden sorumlu olacaktır.

Üçüncü ve son ilişki, iş sahibi ile alt müteahhit arasındaki ilişkidir. Alt

müteahhidin asıl müteahhidin müteahhidi olarak iş sahibi ile arasında doğrudan

sözleşmesel bir ilişki bulunmamaktadır. Nitekim, alt müteahhit haklarını elde etmek

üzere sadece asıl müteahhide başvurabilmektedir. Asıl müteahhit de aynı şekilde alt

müteahhide başvurabilmektedir. İş sahibi ile alt müteahhit arasındaki ilişkide en

temel sorun, bu ikisi arasında doğrudan bir sözleşmesel bağ bulunmamasına karşılık,

alt müteahhidin alacaklarına karşılık olarak sahip olduğu kanunî ipotek hakkıdır.

Page 149: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

135

Gerçekten, alt müteahhit kendi adına iş sahibinin arazisi üzerinde ipotek kurulmasını

talep edebilmektedir. Bu ipotek sadece alt müteahhide ödeme yapılması veya teminat

gösterilmesi durumunda ortadan kalkacaktır. İş sahibinin daha önceden asıl

müteahhide ödeme yapmış olması da bu durumu değiştirmez. Bunun dışında, taraflar

aralarında akdettikleri her iki sözleşmeye iş sahibinin alt müteahhitle doğrudan bir

ilişkisi olacağına dair hüküm koyabilmektedir. Bu durumda, örneğin, iş sahibi

kanunda bu yönde bir hüküm bulunmamasına rağmen alt müteahhide talimat

verebilecek ve hatta ona ödemede bulunabilecektir374.

İngiliz hukukunda, subcontracting (alt inşaat sözleşmeleri), novation

(yenileme, tecdit) ve assignment (alacağın temliki) kavramlarından ayırt

edilmektedir. Zira, bir kere novation’ da sözleşme taraflarından birisinin, bu

sözleşmeden doğan tüm hak ve borçları, diğer tarafın izniyle, bir üçüncü kişiye

devredilmekte ve bu şekilde ortaya yeni bir sözleşme çıkmaktadır. Buna karşılık,

assignment’ da sözleşmenin taraflarından biri üçüncü bir kişiye sadece sözleşmeden

doğan haklarını devretmektedir. Alt inşaat sözleşmelerinde ise, taraflardan biri

(müteahhit) sözleşmeden doğan borçlarının tamamının veya bir kısmının ifasını

üçüncü bir kişiye (alt müteahhide) devretmektedir. Alt istisna sözleşmelerinin en

önemli özelliği, burada müteahhit tarafından bir alt müteahhidin görevlendirilmiş

olmasının, müteahhidin iş sahibine karşı yükümlülüklerine etki etmemesidir.

İngiliz inşaat sektöründe alt müteahhitlik kurumuna sıklıkla

başvurulmaktadır. Bununla birlikte inşaata ilişkin standart sözleşme formlarında asıl

müteahhitlerin inşaat sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini alt müteahhitler

aracılığıyla yerine getirmesinin açıkça sınırlandırıldığı görülmektedir. Sözgelimi,

Joint Contracts Tribunal’ın çıkardığı Standart İnşaat Sözleşme örneğinin 3.7.1.

maddesine göre müteahhit sözleşmeyi idare etmekle görevli mimar veya mühendisin

onayını almaksızın sözleşmede üstlenmiş olduğu işlerin tamamını veya bir kısmını

üçüncü bir kişiye (alt müteahhit) devredemeyecektir. Diğer yandan aynı hüküm

gereğince sözleşmeyi idare etmekle görevli mimar veya mühendis haklı bir sebep

bulunmadıkça alt müteahhide onay vermekten kaçınamayacaktır.

374 TERCIER, s.417.

Page 150: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

136

JCT’ nin Standart İnşaat Sözleşme örneğinin 3.9. maddesinde alt sözleşmeye

iş sahibinin konumunu güçlendirici hükümler konulabileceği düzenlenmiştir. Bunun

dışında, 8.4. maddeye göre iş sahibi, onay almadan alt inşaat sözleşmesi akdeden bir

müteahhidin işine son verebilecektir.

ICE Sözleşme örneği, alt inşaat sözleşmeleri konusunda JCT’ nin çıkarttığı

Standart İnşaat Sözleşme örneğine nazaran daha liberal bir yaklaşıma sahiptir.

Nitekim söz konusu Sözleşme örneğinin 4. maddesinde aksi öngörülmedikçe,

müteahhidin sözleşmeden doğan borçlarının tamamını veya bir kısmını bir üçüncü

kişiye devredemeyeceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükme göre tarafların

müteahhidin sözleşmeden doğan borçlarının tamamını veya bir kısmını bir üçüncü

kişiye devretmesi konusunda anlaşmaları mümkündür375.

bb. Alt Müteahhitlik Türleri

Kırmızı Kitap’ta Onaylanmış (Kabul Edilmiş) ve Atanmış (Görevlendirilmiş)

olmak üzere iki ayrı alt müteahhitlik türü düzenlenmiştir. Buna karşılık, Sarı Kitap’ta

sadece Onaylanmış Alt Müteahhit bulunmaktadır. Gümüş Kitap’ta ise, alt

müteahhidin onaylanmasına gerek görülmemiştir. Sarı ve Gümüş Kitap’larda

Atanmış Alt Müteahhitlik yoktur376.

aaa. Onaylanmış (Kabul Edilmiş) Alt Müteahhit

Onaylanmış Alt Müteahhit, eski Kırmızı Kitap’ın (1987 yılı baskısı) 4.1.

maddesinde, yeni Kırmızı Kitap’ın (1999 yılı baskısı) 4.4. maddesinde düzenleme

altına alınmıştır. Onaylanmış Alt Müteahhit, asıl müteahhidin teklif ederek,

mühendisten onay istediği alt müteahhit’tir. Burada sözleşme ilişkisi, sadece asıl

müteahhit ile onaylanmış alt müteahhit arasında kurulmaktadır

Kırmızı Kitap’ta işlerin tamamının alt müteahhide verilemeyeceği

düzenlenmiştir. Müteahhidin işlerin bir kısmının yapımını alt müteahhide

devredebilmesi için ise mühendisten onay alması gerekecektir377. Mühendis alt

müteahhit konusunda onay verirken eski Kırmızı Kitap’ın 2.6. maddesine göre

375 MURDOCH/ HUDGES, s.268-270. 376 TÜREGÜN, s.41. 377 Bununla birlikte, müteahhit malzemeleri temin eden kişi, bayii, kuruluş konusunda veya Sözleşmede ismi belirtilen alt müteahhitlerden biri ile alt sözleşme yapmak için onay almak zorunda değildir.(HÖK/ERBAŞ (FIDIC/Red Book), s.12)

Page 151: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

137

tarafsız hareket etmek zorundayken, yeni Kırmızı Kitap’ın 3.5. maddesine göre

dürüstçe hareket etmek zorundadır. Buna göre, her iki halde de, mühendisin ciddi bir

sebep yoksa alt müteahhidi kabul etmesi gerekecektir. Diğer yandan, müteahhidin de

alt müteahhitlerini teklif ile birlikte iş sahibinin veya mühendisin bilgisine sunması

yerinde olacaktır. Müteahhit, alt müteahhidin bütün eylemlerinden ve görev

ihmâllerinden, bunlar kendisine aitmiş gibi sorumlu olmaktadır. Bu sebeple,

müteahhidin alt müteahhidi seçerken çok dikkâtli olması ve ileride bir problemle

karşılaşmamak için onun mâlî durumunu iyi incelemesi tavsiye edilmektedir378.

Belirtmek gerekir ki; FIDIC örgütü Sözleşmeler Komitesi Çalışma Grubu,

2003 yılında ″İnşaat İşleri İçin Alt Müteahhitlik Sözleşme Şartları″nı hazırlamak

üzere çalışmalara başlamıştır. FIDIC örgütünün, Alt Müteahhitlik ile ilgili olarak

Kırmızı Kitap’taki sözü edilen düzenlemeler haricinde ayrı bir Sözleşme örneği

yayınlamak ihtiyacı hissetmesinin, hiç kuşkusuz, pek çok sebebi bulunmaktadır.

Ancak, bunlar içerisinde en önemlisi Çok Taraflı Kalkınma Bankalarının bu yöndeki

baskısıdır. Zira, bugüne kadar, FIDIC örgütünün 1999 yılında yayınlamış olduğu ana

Sözleşmeler ile uyumlu bir standart alt müteahhitlik sözleşme örneği

yayınlanmamıştı. Bununla birlikte, FIDIC örgütünün 1995 yılında yayınladığı ve

Kırmızı Kitap’ın 4. baskısı ile uyumlu ″Alt Müteahhitlik Sözleşme Şartları″ hâlâ

uygulama alanı bulmaktaydı.

Yeni Sözleşme örneği (2008), esas itibariyle, 1995 yılında yayınlanan bu

örneğe dayanmaktadır. Nitekim, yeni Sözleşme örneğinde, ″alt müteahhidin (asıl)

müteahhidin ana sözleşmeden doğan borçları üstleneceği″ne ilişkin düzenleme ve

″ödendiği zaman öde″ (paid-when-paid) şartı aynen korunmuştur. Çalışma Grubu,

karşılaştırmalı hukukta ödendiği zaman öde şartının uygulanmasının oldukça

problemli olduğunu göz önünde bulundurarak, bununla ilgili olarak rehber notlar ve

(uygulanacak) maddi hukukla uyumlu ve Kırmızı Kitap’a uyarlanmış bir özel

uygulanma şartları örneği hazırlamıştır379.

378 TÜREGÜN, s.42-43. 379 APPUHN: Dispute Resolution under the FIDIC Conditions of Subcontract for Construction for Building and Engineering Works Designed by Employer, ICC-FIDIC ″International Construction Contracts and Dispute Resolution″ Conference, 15/16 October 2009, Istanbul/Turkey, s.1.

Page 152: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

138

Ödendiği zaman öde şartı, esas itibariyle, (asıl) müteahhidin iş sahibinden

yaptığı işin karşılığını (ücret) aldıktan sonra alt müteahhide ödeme yapacağı

anlamına gelmektedir. Karşılaştırmalı hukukta, ödendiği zaman öde şartının bekletici

bir şart mı; yoksa bir muacceliyet şartı mı olduğu konusunda görüş ayrılıkları

bulunmaktadır. Ancak, burada asıl önemli nokta, ödendiği zaman öde şartının ne

zamana kadar geçerli olacağının tespitidir. Buna göre, Türk Borçlar Kanunu’nun

362. ve İsviçre Borçlar Kanunu’nun 370. maddelerinden hareket edildiği takdirde,

yapılan işin iş sahibi tarafından açıkça veya örtülü olarak (zımnen) kabul

edilmesiyle, bu iş sahibine teslim edilecektir. Diğer bir deyişle, alacak teslimle

muacceliyet kazanacağı için artık burada ödendiği zaman öde şartının hükmü

kalmayacaktır.

Benzer şekilde, ödendiği zaman öde şartı Alman hukukunda da bir

muacceliyet şartı olarak kabul edilmiş ve yaptığı iş kabul edildikten sonra, iş sahibi

ile akdî bir ilişkisi olmaması sebebiyle doğrudan talep hakkı bulunmayan bir alt

müteahhidin korunması gerektiği çeşitli mahkeme kararlarında belirtilmiştir380.

Buna karşılık, İngiliz hukukunda ödendiği zaman öde şartı genel olarak bir

bekletici şart olarak algılanmaktadır. Söz konusu şart eskiden, (asıl) müteahhitlerin

üstün pazarlık güçlerini kullanarak alt müteahhitlere kabul ettirdikleri ve yaptıkları iş

mühendis tarafından kabul edilse dahi kendilerine ödeme yapılıncaya kadar alt

müteahhitlere ödeme yapmamalarını sağlayan sözleşmesel bir şart olarak uygulama

alanı bulmaktaydı. Günümüzde ise Birleşik Krallık’ ta çıkartılan kanunlarla ödendiği

zaman öde şartının kullanımı büyük ölçüde sınırlandırılmış bulunmaktadır. Bununla

birlikte, Joint Contracts Tribunal’ ın (Ortak Sözleşmeler Mahkemesi) çıkartmış

olduğu Sözleşme örneklerini model alan Güneydoğu Asya ülkelerinde bu şartın hâlâ

uygulanmakta olduğu görülmektedir. Gerçekten, Hong Kong ve Singapur381 gibi

ülkelerde, kendisine ödeme yapılmayan müteahhidi alt müteahhide ödeme yaparak

zor durumda bırakmamak düşüncesiyle, ödendiği zaman öde şartına sıklıkla

380 TÜREGÜN, s.44. 381 Nitekim, Singapur’da, 2003 yılında görülen Hi-Amp Engineering Pte Ltd v. Technicdelta Electrical Engineering Pte Ltd dâvasında ″ödendiği zaman öde″ şartı uygulama alanı bulmuştur. Söz konusu dâvada mahkeme, dâvacının dâvalının kendisine ücretini ödemediği yönündeki iddiasını zayıf bularak, talebini reddetmiştir. Buna gerekçe olarak da, dâvalıya da ücretinin henüz daha ödenmemiş olmasını göstermiştir. (JEYARETNAM/TAN, s.72 )

Page 153: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

139

başvurulmaktadır382. Diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri383 ve Yeni

Zelanda384’ daki mahkemeler, iş sahibinin iflâs etmesi durumunda alt müteahhidin

bundan etkilenmemesi için ″ödendiği zaman öde″ şartını duruma göre

yorumlamaktadır. Bu mahkemeler, ayrıca, ″ödendiği zaman öde″ şartının ″ödenirse

öde″ (paid if the main contractor is ever paid) şartıyla aynı anlama gelmediği

konusunda çeşitli kararlar vermişlerdir.

Onaylanmış Alt Müteahhit (asıl) müteahhitle aralarındaki sözleşmeye uygun

hareket etmediği takdirde, (asıl) müteahhidin bu sözleşmeyi feshetme hakkı her

zaman vardır.

bbb. Atanmış (Görevlendirilmiş) Alt Müteahhit

Sarı ve Gümüş Kitap’larda Atanmış Alt Müteahhide ilişkin bir düzenleme

bulunmamaktadır. Bunun sebebi, bu Kitap’lara göre yapılacak inşaatların bütün

projelerinin, çizimlerinin ve kullanılacak malzemelerin ″iş sahibinin talepleri″

(Employer’s Requirements) olarak adlandırılan belgede gösterilmiş olması ve

bunların sorumluluğunun (asıl) müteahhide yüklenmiş olmasıdır. Burada müteahhit

anahtar teslimi iş yapmaktadır.

Atanmış Alt Müteahhit, eski Kırmızı Kitap’ın 59.1. maddesinde ve yeni

Kırmızı Kitap’ın 5.1. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemelere

göre, atanmış alt müteahhit, müteahhidin Sözleşme hükümleri çerçevesinde bazı

işlerin yapımı ile bazı eşya, demirbaş, malzeme ve hizmetlerin teminini kendisine

devrettiği kişidir385. Müteahhit, atanmış alt müteahhidi kendisi seçmemektedir.

Tersine, iş sahibiyle aralarındaki Sözleşmeye göre iş sahibi veya iş sahibi adına

mühendis tarafından görevlendirilen alt müteahhidi kabul etmektedir386.

İş sahibi, normal koşullarda alt yükleniciyi açacağı bir ihale ile

belirlemektedir. Bu ihalenin evrakı içerisinde teknik ve idari şartnameler ile birlikte

(asıl) müteahhit ile atanacak alt müteahhit arasında imzalanacak ve iş sahibi

tarafından hazırlanmış olan alt müteahhitlik sözleşmesi yer almaktadır. Şayet, tarif 382 MURDOCH/HUGHES, s. 276-277. 383 Bunun için bkz. Thomas J. Dyer Co. v. Bishop International Engineering Co. dâvası. 384 bkz. Smith&Smith Glass Ltd. v. Winstone Architectural Cladding Systems Ltd. dâvası. 385 BUDIN, s.258. 386 SINJAKLI: Nominated Sub-Contractors under UAE Construction Law, Arab L.Q.,2003, s.104.

Page 154: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

140

edilen işin proje ve çizimlerinin de yapılması isteniliyor ise, bunun alt sözleşmede

açıkça belirtilmesi gerecektir387.

İş sahibi, alt müteahhidin seçiminde bütünüyle serbesttir. Buna karşılık, iş

sahibinin seçtiği alt müteahhitle ilgili olarak (asıl) müteahhide karşı herhangi bir

sorumluluğu bulunmamaktadır388.

(Asıl) müteahhit ihalede seçilen alt müteahhitle, iş sahibi tarafından

hazırlanan alt müteahhitlik sözleşmesini imzalamak zorundadır. Bu sözleşme ile

birlikte alt müteahhit, (asıl) müteahhidin (ana) Sözleşmeden doğan sorumluluğu ile

sırt sırta (back to back) bir sorumluluk üstlenmiş olur. Daha önce ifade edildiği

üzere, (asıl) müteahhidin haklı bir itirazı bulunmadıkça atanmış alt müteahhitle

mutlaka çalışması gerekir. Öte yandan, (asıl) müteahhidin atanmış alt müteahhide

yönelik olarak haklı itirazları bulunmaktaysa; bu takdirde, bu müteahhidi

reddedebilecektir.

İş sahibi veya mühendis, atanmış alt müteahhidi (asıl) müteahhitle aralarında

akdettikleri Sözleşmenin içerisinde bir sözleşme şartı olarak belirleyebilecekleri gibi,

bu Sözleşmenin ifası sırasında sonradan da belirleyebileceklerdir389. Buna göre, şayet

alt müteahhit, iş sahibi ile (asıl) müteahhit arasında akdedilen Sözleşmede

gösterilmişse; bu takdirde (asıl) müteahhidin alt müteahhidi reddetme imkânı ortadan

kalkmaktadır. Buna rağmen, (asıl) müteahhit alt müteahhidi reddederse, bu davranışı

iş sahibi ile aralarındaki Sözleşmenin ihlâli anlamına gelecek ve bunun sonuçlarına

bizatihi müteahhidin kendisi katlanacaktır. Diğer yandan, iş sahibi ile (asıl)

müteahhit arasındaki Sözleşmede bir alt müteahhidin atanacağı belirtilmesine

rağmen, bu alt müteahhidin kim olacağı henüz kararlaştırılmamışsa (bununla ilgili

olarak bir ihale düzenlenmemişse); bu takdirde (asıl) müteahhit Sözleşmeyi

imzaladıktan sonra alt müteahhit ile ilgili haklı itirazlarını ileri sürebilecektir. Son

olarak, (asıl) müteahhit Sözleşmenin ifası sırasında atanan alt müteahhidi

reddedebilecektir.

387 TÜREGÜN, s.45. 388 Bu durum, bazı yazarlarca eleştiri konusu edilmiş ve hiç olmazsa iş sahibinin alt müteahhitlerin seçiminde, kendi sorumluluğu çerçevesinde bir seçim hakkının kabulü talep edilmiştir. (Bunun için bkz. BUDIN, s.258.) 389 TÜREGÜN, s.46.

Page 155: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

141

(Asıl) müteahhit, hem bizatihi kendi seçtiği ve iş sahibi tarafından onaylanan

alt müteahhitlerin hem de iş sahibi veya iş sahibi adına mühendis tarafından atanan

alt müteahhitlerin kusurlarından iş sahibine karşı aynı derecede sorumlu olmaktadır.

İş sahibi ile alt müteahhit arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi kurulmadıkça; alt

müteahhit ile sözleşme ilişkisi bulunan (asıl) müteahhidin iş sahibine karşı

sorumluluğu devam etmektedir390.

Diğer yandan, (asıl) müteahhit alt müteahhidin ücretinin ödenmesinden de

sorumlu olmaktadır. Buna karşılık, alt müteahhitle birlikte yürüttükleri projenin

dışında herhangi bir sebeple nakit sıkıntısına düşer ve alt müteahhide ücretini

ödeyemezse, buna alt müteahhit katlanacaktır391. Kanımızca, alt müteahhidi zor

durumda bırakmamak adına, bazı durumlarda alt müteahhitle aralarında doğrudan bir

sözleşme ilişkisi bulunmasa dahi iş sahibine alt müteahhide yaptığı işin karşılığını

verme yetkisi tanınmalıdır.

Son olarak, (asıl) müteahhit, alt müteahhidin kendisine devredilen işleri

kusursuz yerine getirmesini sağlamak üzere işlerin yönetimi ve koordinasyonunu

yapacaktır.

B. Müteahhidin Borçları

Müteahhidin de, tıpkı iş sahibi gibi gerek iş sahibi ile akdettikleri Sözleşmeye

uygulanacak hukuka göre gerekse Kırmızı Kitap’a göre yerine getirmesi gereken

birtakım borçları bulunmaktadır.

a. Sözleşmeye Uygulanacak Hukuka Göre Müteahhidin Borçları

aa. Bir İnşa Eseri Meydana Getirme Borcu

Türk hukukunda, müteahhidin borçları, esas itibariyle sözleşme hükümleri

çerçevesinde belirlenmektedir. Bunun dışında Türk Borçlar Kanunu’nun 356 ila 360.

maddeleri arasında müteahhidin borçlarına ilişkin olarak çeşitli düzenlemelere yer

verilmiştir. Buna göre, inşaat sözleşmelerinde iş sahibinin ücret ödeme borcuna

karşılık olarak müteahhidin bir inşa eseri meydana getirme borcu vardır. Diğer bir

390 SINJAKLI, s.105. 391 JEYARETNAM/TAN, s.74.

Page 156: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

142

deyişle, inşa eseri meydana getirme borcu müteahhidin sözleşmede asli edim

yükümünü oluşturmaktadır.

Müteahhit bir inşa eseri meydana getirme borcunu şahsen ifa edebileceği gibi,

kendi idaresi altında başkalarına da yaptırabilir392. Buna ilişkin olarak Türk Borçlar

Kanunu’nun 356. maddesinin 2. fıkrasında bir hüküm bulunmaktadır. Bu hükümde,

″müteahhit, imal olunacak şeyi bizzat yapmıya veya kendi idaresi altında yaptırmaya

mecburdur. Fakat işin mahiyetine nazaran şahsi meharetinin ehemmiyeti yok ise,

taahhüt ettiği şeyi başkasına dahi imal ettirebilir.″ denilmiştir.

Aynı maddenin 3. fıkrası, iş borçlarının şahsen ifası ile ilgili genel kuralı

kapsam bakımından değiştirmeksizin tekrar etmektedir. Ancak, bu hükmün özel

olarak müteahhide, eseri şahsen ifa etme zorunluluğu getirip getirmediği

tartışmalıdır393. Öğretideki yazarların büyük bir çoğunluğu, sözleşmenin müteahhidin

özel yetenek ve becerileri dikkâte alınmadan akdedilmesi durumunda, müteahhidin

borcunu şahsen ifa edebileceği gibi, kendi idaresi altında başkalarına da

yaptırabileceğini kabul etmektedir. Buna karşılık, müteahhidin özel yetenek ve

becerilerinin önemli olduğu ve başkalarının onun idaresi altında çalışsalar dahi aynı

eseri meydana getirmelerinin mümkün olmadığı durumlarda eseri şahsen meydana

getirmesi gerekecektir394. Sözleşmeyle kararlaştırılan edimin kişisel bir nitelik

taşımakla birlikte, müteahhidin kişiliğine sıkı sıkıya bağlı olmadığı durumlarda

müteahhidin eseri kendi idaresi altında yaptırması yeterli olacaktır.

Eserin müteahhidin idaresi altında yaptırması’ndan ne anlaşılması gerektiği

konusunda da öğretide farklı görüşler bulunmaktadır. Sözgelimi GAUTSCHI,

STOTZ ve BÜHLER’ e göre, müteahhidin eseri kendi idaresi altında

yaptırmasından, eserin müteahhitle bağımlılık ilişkisi içerisinde bulunan yardımcı

kişiler tarafından meydana getirilmesi anlaşılır. Buna karşılık, eserin bağımsız bir ifa

yardımcısı olan alt müteahhide yaptırılması buna dahil edilemez395. Zira,

392 ŞENOCAK: Eser Sözleşmesinde Ayıbın Giderilmesini İsteme Hakkı, Ankara, 2002, s.19. 393 KILIÇOĞLU, s.187. 394 Buna örnek olarak, gökdelen gibi olağan bir inşaat eseri dışında kalan yapı eserlerinin plan ve projesinin çiziminin meşhur bir mimara verilmesi gösterilebilir. 395 ŞENOCAK, s.20, dn.65; Karşı görüş için, bkz. BECKER (çev. DURA): Eser (İstisna) Sözleşmesi (I), Yargıtay Dergisi, Temmuz 1983, c.9, S.3, s.320.

Page 157: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

143

müteahhidin eserin meydana getirilmesi borcunu alt müteahhitlere devretmesi

müteahhide istisnai olarak tanınmış bir yetkidir. Nitekim, müteahhit, işin niteliğine

göre, özel yetenek ve becerilerinin önemli olmadığı hallerde, eserin bir kısmının veya

tamamının yapılmasını kendi ad ve hesabına yaptığı bir sözleşme ile, kendi idaresi

altında bulunmayan bir kimseye devredebilir396.

İnşaat sözleşmelerinde, sözleşme konusunu oluşturan edimlerin büyüklüğü

düşünüldüğünde, bu tür edimlerin tek bir kişi tarafından yerine getirilmesinin

mümkün olmadığı ortadadır. Bir inşa eserinin meydana getirilmesi, nitelik olarak

birbirinden farklı çok sayıda kısmi edimin, belirli bir süreçte, yapı tekniği kurallarına

uygun olarak birbirine eklenmeleri suretiyle bir araya getirilmelerine bağlıdır.

Sözgelimi, bir inşa eserinin anahtar teslimi meydana getirilmesini borçlanmış genel

bir müteahhidin, söz konusu eserin tamamını tek başına çalışarak, tüm aşamalarda

her bir edimi bizzat yerine getirmesi beklenemez. Diğer yandan, inşaat

sözleşmelerinde, müteahhitler çoğu zaman bir ticari ortaklık olarak çıkmaktadır. Bu

bakımdan, müteahhitlik hizmetleri işin niteliği gereği ticari ortaklığı temsil eden

yetkili organ veya kişilerin idaresi altında başkalarına gördürülecektir.

Sonuç olarak, inşaat sözleşmelerinde müteahhidin şahsen ifa borcundan

ziyade, kendi idaresi altında ve organizasyon anlayışı çerçevesinde ifa borcu

bulunduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

Fransız hukukunda, müteahhidin asli borcu, sözleşmede taahhüt ettiği inşaatı,

sözleşme şartlarına uygun bir biçimde tamamlamaktır. Burada önemli olan, tıpkı

satım sözleşmelerinde olduğu gibi, sözleşme şartlarına uygun bir biçimde

davranılması’dır. Bu uygunluk, hiç kuşkusuz, müteahhidin üstlenmiş olduğu borcun

niteliğine, bu borcun vasıta borcu veya sonuç borcu olmasına göre değişecektir. Buna

göre, müteahhidin sözleşmeye uygun davranıp davranmadığını anlamak için, borcun

niteliğine karar verilmesi gerekir. Bunun için, her şeyden önce, müteahhidin inşaat

yapma borcunun yerine getirilmesinde kullanılan malzemenin mi; yoksa müteahhidin

işi görmesinin mi daha önemli olduğuna bakılır. Bunun dışında, müteahhidin

üstlenmiş olduğu borcun kapsamı, inşaatı nasıl yaptığı, inşaatı yaparken göstereceği

özenin derecesi de değerlendirilir.

396 AKKANAT: Taşeronluk (Alt Müteahhitlik) Sözleşmesi, İstanbul, 2000, s.60.

Page 158: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

144

Müteahhidin inşaat yapma borcunu sözleşmede belirtilen şekilde yerine

getirmiş olması yeterli değildir. Müteahhidin, aynı zamanda, inşaatı belirli bir sürede

tamamlaması da gerekir. Aksi halde, gecikmeden sorumlu olur. Fransa’da

tüketicilerin korunmasına yönelik olarak 18 Ocak 1992’ de yürürlüğe giren

Kanun’un 3.maddesinin birinci fıkrası, mesleğinde uzman kişilere tüketicilerle

yapmış oldukları sözleşmelerde üstlenmiş oldukları borçlarını yerine getirecekleri

tarihi kesin olarak bildirmeleri ödevini yüklemiştir. Bu doğrultuda, inşaat

sözleşmelerinde müteahhidin inşaatı tamamlama tarihini aynı zamanda bir tüketici

olan iş sahibine kesin olarak bildirmesi gerekecektir. Şayet öngörülemeyen haller

dışında bir sebeple, müteahhit iş sahibine bildirdiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde,

inşaatı tamamlayamazsa; bu takdirde, iş sahibi sözleşmeyi feshedebilecektir. Ancak,

iş sahibi fesih hakkını 60 gün içerisinde kullanmalıdır. İş sahibi sözleşmeyi

feshettiğini, müteahhide yazılı olarak bildirmelidir. Bu durumda, sözleşme, iş

sahibinin yazılı fesih bildirimi müteahhide ulaştığı anda feshedilmiş sayılacaktır.

Bunun istisnasını, müteahhidin iş sahibinin fesih bildirimi kendisine ulaşmadan

inşaatın yapımını tamamlaması oluşturur.

Son olarak, müteahhit inşaat yapma borcunu değişik şekillerde yerine

getirebilir. Sözgelimi, inşaatın yapımında yardımcılarını kullanabileceği gibi;

inşaatın yapımını kısmen veya tamamen üçüncü kişilere de devredebilir397.

İngiliz hukukuna göre, müteahhidin en önemli borcu, sözleşme belgelerine

uygun olarak, belirli bir süreçte üstlenmiş olduğu inşaat işlerini tamamlamaktır.

Müteahhidin üstlenmiş olduğu işlerin miktar ve niteliği, genel olarak, inşaat

sözleşmelerinde belirtilmektedir. Sözgelimi, sözleşme bir binanın anahtar teslimi

inşasını konu edinmekteyse; bu takdirde, müteahhidin bunun için baştan sona gerekli

olan her şeyi yapması beklenecektir. Buna karşılık, sözleşmede, sözleşmenin

konusunu oluşturan işin tanımı yapılmışsa, müteahhidin borcu bununla sınırlı

olmaktadır. Müteahhidin sözleşme belgelerinde üstlenmiş olduğu işler, mevcut işin

tamamlanması için yeterli değilse; bu takdirde, iş sahibinin bunun için müteahhide

ekstra ücret ödemesi gerekecektir. Nitekim ICE Sözleşme örneğinde müteahhidin

397 DELEBECQUE, s.44-46.

Page 159: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

145

borçlarının sadece sözleşmede belirtilen işlerle sınırlı olduğuna ilişkin bir hüküm

bulunmaktadır398.

bb. Sadâkat ve Özen Borcu

Kıta Avrupası ülkelerinin çoğunun mevzuatında müteahhidin sadâkat ve özen

borcu düzenlenmemiş bulunmaktadır. Bunun temel sebebi, inşaat sözleşmelerinde

müteahhidin üstlenmiş olduğu sonuç borcunun, özen borcunu kapsadığı

düşüncesidir. Bu düşünce doğrultusunda, müteahhidin işinde göstermesi gereken

özenin derecesini belirlemekte, sözleşmesel sorumluluğa ilişkin genel hükümler

yeterli olmaktadır. Bunun ayrıca düzenleme altına alınmasına gerek yoktur.

Buna karşılık, Türk ve İsviçre Borçlar Kanunları, sonuç borcunun

kapsamadığı ihtimâlleri de göz önünde bulundurarak müteahhidin özen borcunu

kanunî bir borç olarak düzenleme ihtiyacını hissetmişlerdir399.

Common Law sisteminde müteahhidin borçları, inşaat işlerini düzenlemek

üzere çıkartılan çeşitli standart sözleşme örneklerinde düzenleme altına alınmıştır.

Ancak, bunlardan hiçbirinde müteahhidin sadâkat ve özen borcuna yer verilmemiştir.

aaa. Sadâkat Borcu

Müteahhidin bir diğer borcu da, sözleşme konusu işi, iş sahibinin haklı

beklentilerini de gözetmek suretiyle sadâkat ve özenle yapmaktır. Türk Borçlar

Kanunu’nda, esas itibariyle, müteahhidin sadâkat borcuna ilişkin bir hüküm

bulunmamaktadır. Ancak, iş görme borcu doğuran sözleşmelerden vekâlet

sözleşmesinde vekilin sadâkat borcu Türk Borçlar Kanunu’nun 390. maddesinde

açıkça düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 386. maddesinin ikinci fıkrasından

hareketle, 390. maddeye kıyasen müteahhidin iş sahibine karşı sadâkat borcunun

varlığından söz edilebilecektir400.

Bunun dışında, iş sahibi ile müteahhit arasındaki ilişki karşılıklı güvene

dayanmaktadır. Bu sebeple, müteahhit inşaat sözleşmesiyle üstlendiği işi, kendisine

gösterilen güvene uygun olarak ve tam bir bağlılıkla tamamlamak zorundadır. Bunun

için, müteahhit her şeyden önce, iş sahibinin inşa eserinden beklediği menfaate 398 MURDOCH/ HUGHES, s.159. 399 TANDOĞAN (Özel Borç İlişkileri), 1983, s.38; YAVUZ, s. 460. 400 YAVUZ, s. 458.

Page 160: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

146

uygun biçimde hareket zorundadır. Bu ise, iş sahibinin menfaatine olan şeyleri

yapmak ve zararına olan şeylerden kaçınmak şeklinde olur401.

Müteahhidin sadâkat borcunun iki özel görünümü Türk Borçlar Kanunu’nun

357. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, inşaatın tamamlanması için

gerekli malzeme iş sahibi tarafından verilmişse; bu takdirde müteahhidin bunun

hesabını vermesi ve artan malzemeyi iş sahibine iade etmesi gerekir. Yine

müteahhidin, iş sahibinin verdiği malzemenin veya inşaat için gösterdiği arsanın,

inşaatın gereği gibi ve zamanında tamamlanmasını tehlikeye düşürecek nitelikteki

ayıplardan iş sahibini derhal haberdar etmesi gerekir.

Diğer yandan, müteahhidin sadâkat borcu içerisinde sır saklama borcunun

varlığı da kabul edilmelidir. Buna göre, müteahhit inşaat yaparken, öğrendiği

yenilikleri veya özel durumları kendi hesabına başka bir işte kullanamaz ya da

bunları başkalarının kullanımına açık tutamaz. Bu anlamda, müteahhidin sır saklama

borcu inşaatın yapımı süresince devam ettiği gibi, sözleşmenin sona ermesinden

sonra da devam eder402.

Müteahhidin öğrendiği sırlar, bir patent hakkının konusunu oluşturmaktaysa;

bu takdirde, müteahhidin göstermek zorunda olacağı sadâkat daha da önem kazanır.

Müteahhit, inşaat için kendisine verilen plân, proje ve çizimleri başkalarının

kullanımına bıraktığı anda sadâkat borcuna aykırı davranmış olur. İş sahibi, inşaat

tamamlanmadan önce müteahhidin sadâkat borcunu ağır biçimde ihlâl ettiğini anlarsa

sözleşmeden dönebilir403.

Müteahhit, iş sahibine inşaatı teslim ederken, aynı zamanda onu inşaatın

bakımı ve kullanımı konusunda bilgilendirmelidir. Bu bilgilendirme, hiç şüphesiz,

inşaatın özelliklerine ve iş sahibinin inşaat konusundaki bilgisine göre olacaktır404.

İnşaatı tamamlanan eserin bir ticari işletme olması durumunda ve sözleşmede de bu

401 DAYINLARLI: İstisna Akdinde Müteahhidin ve İş Sahibinin Temerrüdü, Hüküm ve Sonuçları, Ankara, 2008, s.34 402 Müteahhidin bu borcunu yerine getirmesini sağlamak üzere, uygulamada sözleşmelere sırların saklı tutulacağını garanti eden, rekabet yasağı getiren hükümlerin dahil edilmesi önerilmektedir. (ENGEL, s.442) 403 DAYINLARLI (Temerrüt), s.36. 404 ENGEL, s.442.

Page 161: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

147

yönde bir hüküm varsa, müteahhidin iş sahibinin personelini bu işletme hakkında

eğitmesi de gerekecektir.

bbb. Özen Borcu

Türk Borçlar Kanunu’nun 356. maddesinin birinci fıkrasına göre, müteahhit,

genel olarak, iş ilişkilerinde işçinin göstermek olduğu özeni göstermekle

yükümlüdür405. Ancak inşaat sözleşmelerinin iş sözleşmelerinden farklı bir niteliğe

sahip olması müteahhidin özen borcunu, işçinin özen borcuna kıyasla

ağırlaştırmaktadır. Zira müteahhit mesleki açıdan uzman bir kimsedir, bağımsız

çalışmaktadır ve işçi gibi iş sahibinden emir ve talimat almamaktadır406. Ayrıca,

müteahhit işçiden farklı olarak bir edim sonucunu üstlenmektedir. Bu sebeple,

müteahhit ayıpsız bir inşa eseri meydana getirmekle yükümlüdür.

Müteahhidin göstereceği özenin derecesi, her somut olayın özelliğine göre,

objektif bir biçimde belirlenir. Buna göre, müteahhit aynı alanda benzer işler

üstlenen, basiretli bir müteahhidin meslekî ve teknik kurallara uygun olarak

göstereceği özeni göstermekle yükümlüdür407. Müteahhidin üstlendiği iş için gerekli

uzmanlığa sahip olmadığı halde bir işi alması ve işin ifasında uzmanlara

danışmaması özen borcunun ihlâli olarak değerlendirilmelidir408. Müteahhidin

üstlendiği iş için gerekli uzmanlığa sahip olmadığının iş sahibi tarafından bilindiği

veya bilinmesi gereken durumlarda dahi, müteahhidin göstermesi gereken özenin

derecesinde bu bakımdan bir azaltma yapılmamalıdır. Burada özen borcunu ihlâl

eden müteahhit kusurludur. Müteahhidin, her şeyden önce, iş sahibinden bağımsız

olarak, inşaatın yapılması için gerekli koşulların bulunup bulunmadığını, kendisine

verilen hesap ve plânların teknik yönden doğru olup olmadığını, arazinin inşaata

elverişli ve malzemenin kullanılabilir durumda bulunup bulunmadığını araştırması

gerekir. Ayrıca, müteahhit gerekli koruyucu önlemleri almalı; örneğin toprak

kaymasına engel olmak için arazinin suyunu boşaltmalı veya bunun boşaltılmasını

istemelidir. Bunun dışında, müteahhit denenmiş bir inşaat tarzı dururken, iş sahibinin

onayı bulunmaksızın henüz denenmemiş bir inşaat tarzını kullanamaz. Şayet, bütün 405 TANDOĞAN (Özel Borç İlişkileri), 1983, s.41; TUNÇOMAĞ: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, c.2, İstanbul, 1977, s.988. 406 EREN (Müteahhidin Borçları), s.74; ŞENOCAK, s.28 407 AYDEMİR, s.249. 408 TANDOĞAN (Özel Borç İlişkileri), 1983, s.41.

Page 162: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

148

inşaat plânı ve gider tahminleri yanlış ise; bu takdirde, iş sahibinin onayı bulunsa

dahi doğan zararlardan müteahhit sorumlu olur. Bu durumda, müteahhit ancak bizzat

iş sahibinin de konuyla ilgili teknik bilgisinin bulunduğunu veya o konuda yetkili

birinden teknik bilgi aldığını, kendisinin gereken uyarıları yaptığını, buna rağmen iş

sahibinin kendi sisteminin uygulanmasında ısrar ettiğini kanıtlayarak sorumluluktan

kurtulabilir 409.

Müteahhidin özen borcu, inşa eserinin tamamlanıp iş sahibine teslim

edilmesine kadar devam eder. Bu süreçte, müteahhidin özen borcunu hiç veya gereği

gibi yerine getirmemesi halinde iş sahibi uğradığı zararın giderilmesini talep

edebilecektir. Şayet, söz konusu zararın meydana gelmesinde iş sahibinin de

müteahhitle birlikte kusuru varsa; bu takdirde, iş sahibi zararın mahkeme tarafından

belirlenen bir kısmını bizzat karşılayacaktır410. Bunun dışında, iş sahibinin, inşaatın

yapılması sırasında müteahhidin özen borcunu gereği gibi yerine getirip

getirmediğini de denetleme hakkı bulunmaktadır. Bu hakkını kullanan iş sahibi,

inşaatın yapımı sırasında müteahhidin kusuru sebebiyle ayıplı veya sözleşmeye

aykırı bir şekilde yapılacağını kesin olarak öngörmüş ise, inşaatı müteahhide

düzelttirebilecek veya başkasına yaptırabilecektir411.

cc. İnşaat Malzemesini Sağlama Borcu

aaa. Genel Olarak

Müteahhidin bir inşa eseri meydana getirme borcu sadece bir miktar iş

görmeden ibaret değildir. Bu borcun yerine getirilmesi için her şeyden önce malzeme

gerekir. Malzeme, inşa eserinin meydana getirildiği şey’dir. Bu anlamda, eserin

ayrılmaz bir parçasıdır. İnşaat malzemelerine örnek olarak; kum, yaş beton, şeritler,

demir beton, metal kirişler, pencereler, lavabolar, hatta motorlar, makineler ve

kalorifer petekleri verilebilir. İnşaat malzemeleri hammadde olabileceği gibi, yarı

mamul madde de olabilir. İşte bütün bu maddeler, bir araya gelerek, inşa eserini

409 TUNÇOMAĞ, s. 988. 410 İsviçre Federal Mahkemesi’nin bir kararında, karara konu olan inşaatın genişliği ve güçlüğü göz önünde bulundurulduğunda, inşaatı idare etmek üzere bağımsız bir kişinin görevlendirilmesi gerekli olduğu halde iş sahibi bu işi bizzat üzerine aldığından, inşaattaki ayıplardan iş sahibinin de sorumlu olacağı belirtilmiştir. Bu karar için, bkz.TUNÇOMAĞ, s.991 411 YAVUZ, s.461.

Page 163: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

149

meydana getirmektedir412. Müteahhidin inşa eseri meydana getirme borcu, çoğu

zaman malzeme temin etmeyi içermez. Ancak, malzemeyi kullanacak olan müteahhit

yine de onu bir şekilde sağlamak, temin etmek durumundadır. Müteahhidin, kural

olarak inşaatta kullanacağı malzemeyi bizzat meydana getirmek, üretmek gibi bir

borcu bulunmamaktadır.

İnşaat malzemelerini, inşa eserinin yapımını kolaylaştıran diğer şeylerden

ayırt etmek gerekir. Sözgelimi, üzerine inşaatın yapılacağı arsa, inşaat alanı, inşaat

malzemeleri kavramı kapsamında değerlendirilmez. Buna karşılık, Alman

hukukunda, inşaat alanının da inşaat malzemesi olarak kabul edildiği görülmektedir.

Yine, inşaatta kullanılan araç gereçler, alet edevatlar413 da inşaat malzemesi değildir.

Ancak bunun aksi sözleşme ile kararlaştırılabilir414. Bunu dışında, arsa ve plânlar da

inşaat malzemesi olarak kabul edilemezler. Son olarak, üzerinde çalışması; örneğin,

değiştirmesi, bakım ve onarım yapması veya temizlemesi için müteahhide bırakılan

şeyler de inşaat malzemesi değildir415.

bbb. İnşaat Malzemesinin Müteahhit Tarafından Sağlanması

Ne Türk Borçlar Kanunu’nda ne de İsviçre Borçlar Kanunu’nda malzeme

sağlama borcu açıkça taraflardan birine yükletilmiştir. Dolayısıyla, taraflar bunu

aralarındaki sözleşmede serbestçe kararlaştırabilmektedir. Malzeme sağlama borcu

yönünden inşaat sözleşmeleri olağan inşaat sözleşmeleri ve inşa eseri teslim

sözleşmesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Olağan iş sözleşmelerinde malzemeyi iş sahibi

sağlamakta; müteahhit sadece eseri meydana getirmektedir. Buna karşılık eseri

teslim sözleşmelerinde müteahhit hem malzemeyi sağlamakta, hem de eseri meydana

getirmektedir. Bununla birlikte; gerek İsviçre Borçlar Kanunu’nun 365. maddesinin

birinci fıkrasından, gerekse Türk Borçlar Kanunu’nun 357. maddesinin birinci ve

ikinci fıkraları ile 356. maddesinin üçüncü fıkralarından malzeme sağlamanın, kural

412 EREN (Müteahhidin Borçları), s.69. 413 Bunlara örnek olarak; kazı kalemleri, çekiçler, merdivenler, yapı iskeleleri, her türlü makineler, şantiye barakaları; hatta patlayıcılar, yakıtlar, yağlar ile makinelerin yedek parçaları; araziye erişim yolu gibi taşınmazlar ve enerji verilebilir. 414 Nitekim İsviçre’deki Mühendis ve Mimarlar Birliği’nin (SIA) yayımlamış olduğu kurallarda elektrik enerjisi malzeme temini başlığı altında bir inşaat malzemesi olarak değerlendirilmiştir. 415GAUCH, s.21-23.

Page 164: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

150

olarak, iş sahibinin bir borcu olduğu anlaşılmaktadır416. Bu sebeple, şüphe halinde

müteahhidin malzeme sağlama borcu reddedilmelidir.

Müteahhit, sözleşme ile malzeme sağlama borcunu üstlenebilir. Bu durumda,

müteahhidin sağlayacağı malzemenin, aynı zamanda, iyi cins olması gerekir. Burada

iyi cins ile ifade edilen husus, malzemenin kalitesiyle ilgili olduğu kadar,

malzemenin ayıplı olup olmamasıyla da ilgilidir. Bu anlamda iyi cins malzeme,

ayıpsız malzemedir; sözleşmede taahhüt edilmiş veya dürüstlük kurallarına göre

gerekli özellikleri taşıyan malzemedir.

Müteahhidin sağlamayı üstlendiği iyi cins malzeme ne birinci sınıf

malzemedir, ne de gelişigüzel seçilmiş bir malzemedir. Müteahhidin sağlamayı

üstlendiği iyi cins malzeme vasattan daha üstün, nitelikli, işin genel yapısına ve

konumuna uygun, herkes tarafından beğenilir bir malzemedir417.

Müteahhit, malzeme sağlamayı üstlenmiş olduğu halde, bu borcunu gereği

gibi yerine getirmemişse, örneğin gelişigüzel bir malzeme seçmişse; bu takdirde

bundan sorumlu olacaktır. Müteahhidin, malzemede ortaya çıkan ayıplardan sorumlu

olmadığı, çünkü bunları başkasından satın almış olduğu yönündeki iddiası da kabul

görmeyecektir. Zira, inşaatta kullanılacak malzeme bir bakıma iş sahibine

satılmaktadır. İşte bu hususu dikkâte alan Türk Borçlar Kanunu’nun 357. maddesinin

birinci fıkrası müteahhidin iş sahibine karşı satıcı gibi sorumlu olacağını kabul etmiş

ve müteahhit tarafından sağlanan malzemenin iyi cins olmaması, ayıplı olması

halinde satım sözleşmelerindeki ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanacağını

düzenlemiştir418.

Müteahhidin sağlamış olduğu malzeme üzerinde üçüncü bir kişinin üstün hak

iddia etmesi halinde ise müteahhidin zapta karşı tekeffül borcuna göre sorumluluğu

gündeme gelecektir.

416GAUCH, s. 23; EREN (Müteahhidin Borçları), s.69. 417 Örneğin, bir evin boya badana işinde, el sürmekle dökülebilecek toz boya kullanılması; çatının küçük bir darbe sonucu kırılan kiremitle döşenmesi; elektrik tesisatında onluk kablo yerine altılık kablo kullanılmış olması; pencerelerde niteliğini kaybetmiş PCV kullanılması ve benzeri durumlarda malzemenin iyi cins olduğu söylenemez. (AYDEMİR, s. 246) 418 AYDEMİR, s.244; YAVUZ, s.469, Karşı görüş için bkz. EREN (Müteahhidin Borçları), s.70

Page 165: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

151

İngiliz hukukunda da müteahhidin malzeme sağlama borcuna değinilmiştir.

Sözgelimi, Joint Contracts Tribunal’ ın çıkartmış olduğu Standart İnşaat

Sözleşmesi’nin 2.3.1. maddesinde müteahhidin sağlayacağı malzemenin kalitesine

ilişkin bir hüküm yer almaktadır. ICE Sözleşme örneğinde de müteahhidin malzeme

sağlama borcu düzenlenmiştir. İşler’ e İlişkin Genel Sözleşme’nin (General

Contracting/Works/1) 7.1.h. maddesinde ise, müteahhidin kullanacağı malzemenin

seçiminde bunun işi etkileyecek niteliklerini de dikkâte alması gerektiği

vurgulanmıştır. Bu hüküm aynı zamanda müteahhidin kullanacağı malzemeyi temin

edeceği bütün ilgili pazarları da kapsamaktadır.

Taraflar, bazen sözleşmelerinde işin meydana getirilmesi için kullanılacak

malzemenin kalitesi konusunda düzenleme yapmayı unutmakta veya bundan bilinçli

kaçınmaktadırlar. Böyle bir durumda, malzeme kalitesinin ne şekilde belirleneceği

standart sözleşme örneklerinde açıkça düzenlenmemiştir. Bu sebeple, bu konunun

yine taraflar arasındaki mevcut sözleşme hükümleri çerçevesinde halledilmesi

gerekmektedir. Bununla birlikte, İngiliz kanunlarında (Statutory Law) sağlanacak

malzemenin iyi kalitede olması gerektiği konusunda örtülü (zımni) düzenlemelere

rastlanmaktadır.

Bir malzemenin iyi kalitede olmasından, onun uygun fiyata mâl olmasının

yanında, tarafların beklentilerini karşılayacak derecede kusursuz (ayıpsız) olması

anlaşılmalıdır. Ancak, iyi kalitenin ne olduğu konusu, İngiliz öğretisinde tam olarak

açıklığa kavuşturulamamıştır. Nitekim, Joint Contracts Tribunal’ ın Standart İnşaat

Sözleşmesi’nin 2.3.3. maddesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin sağlanacak

malzemenin kalitesi konusunda suskun kalması durumunda, malzeme kalitesinin

sözleşme konusu işlerin yapımına uygun olarak seçilmesi gerektiği düzenleme altına

alınmıştır.

Lordlar Kamarası tarafından, müteahhidin iyi kalitede malzeme sağlamaması

durumunda sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır. Bu sorumluluk, malzemenin iş

sahibince sağlandığı, sözgelimi iş sahibinin müteahhide belli bir yerden malzemeyi

temin etmesini şart koştuğu hallerde dahi devam etmektedir.

İngiliz hukukunda, müteahhit sadece sağladığı malzemenin iyi kalitede

olmasından sorumlu değildir; aynı zamanda, malzemenin kullanım amacına uygun

Page 166: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

152

ve elverişli olmasından da sorumludur. Ancak bu sorumluluğun derecesi,

malzemenin iyi kalitede olmasını sağlama sorumluluğunun derecesine kıyasla daha

düşüktür. 1982 tarihli Mal ve Hizmetlerin Temini Hakkında Kanun’un (Supply of

Goods and Services Act) 4. Kısmı’nda malların kullanım amacına makûl ölçüde

uygun olması gerektiğini düzenlenmiştir. Bu düzenleme, hiç kuşkusuz, alıcının

sağlayıcısının beceri ve muhakeme gücüne güvendiği hallerde geçerli olmaktadır.

Uygulamada bu güvenin bir benzeri, müteahhidin malzeme sağlama borcunun

bulunduğu hallerde müteahhide duyulan güvende görülmektedir. Buna karşılık, iş

sahibinin veya mimarın malzeme sağlama borcunu üzerine aldığı hallerde bu tür bir

düzenlemeye ihtiyaç kalmamaktadır. Bununla birlikte, malzeme seçiminde

müteahhide tanınan sınırlı söz hakkı, her zaman iş sahibin müteahhidin yetenek ve

muhakeme gücüne güvendiği anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle, metraj

cetvelinde gösterilen malzemenin cinsi ve kalitesi sözleşmenin esasını oluşturduğunu

kabul etmek gerekir. Metraj cetvelinde cinsi ve kalitesi gösterilenler dışında, hangi

malzemenin alınacağına ise pek tabii müteahhit karar verecektir419.

ccc. İnşaat Malzemesinin İş Sahibi Tarafından Sağlanması

İnşa eserinin yapımında kullanılacak malzeme iş sahibi tarafından

sağlanmışsa; bu takdirde olağan inşaat sözleşmesi söz konusu olmaktadır420. Olağan

inşaat sözleşmelerinde, müteahhidin işe başlamadan önce malzemeyi muayene

etmesi ve bunun sözleşmede taahhüt ettiği işin yapılmasına elverişli olup olmadığına

bakması, şayet malzeme elverişsiz (ayıplı) ise bunu iş sahibine bildirmesi gerekir.

Malzemedeki ayıpların ve üzerinde inşaat yapılan arazinin elverişsizliğinin işin

devamı sırasında (sonradan) ortaya çıkması durumunda müteahhit yine bunu derhal

iş sahibine bildirecek ve ondan gelecek emir ve talimatları bekleyecektir. Aksi

takdirde, bu sebeple meydana gelen zarardan sorumlu olacaktır421.

Müteahhit, iş sahibi tarafından kendisine teslim edilen malzemenin

kullanılmasında ve muhafazasında gerekli özeni göstermekle yükümlüdür. Bu

anlamda, müteahhit malzemeyi üçüncü kişilerin olumsuz etkilerinden korumalıdır.

Üçüncü kişilerin olumsuz etkisine malzemenin çalınması, hasar görmesi, tahrip

419 MURDOCH/ HUGHES, s.161-162. 420 EREN (Müteahhidin Borçları), s.70 421 TANDOĞAN (Özel Borç İlişkileri), 1983, s.65.

Page 167: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

153

edilmesi, kötü kullanılması gibi insan müdahaleleri girer. Müteahhidin malzemeyi

kötü çevre koşullarına karşı da koruması gerekir. Müteahhit iş sahibi tarafından

kendisine verilen malzemeyi özenle kullanmaz ve muhafaza etmezse, bunun

sonucunda meydana gelen zararlardan sorumlu olacaktır. Özenle kullanma ve

muhafaza etme yükümlülüğü, kural olarak, malzemeyi sigorta etme yükümlülüğünü

beraberinde getirmez. Ancak taraflar malzemeyi sigorta ettirme yükümlülüğünün

varlığını ve bu yükümlülüğün kime ait olacağını aralarında kararlaştırabilirler. Bu

yükümlülüğün iş sahibine ait olduğunun kararlaştırıldığı hallerde, malzeme özel bir

tehlikeye maruz bulunmaktaysa, müteahhidin bu durumu iş sahibine derhal

bildirmesi; acil hallerde de masrafı iş sahibine ait olmak üzere malzemeyi onun adına

derhal sigorta ettirmesi gerekir422.

Son olarak, müteahhidin iş sahibi tarafından kendisine verilen malzemenin ne

şekilde kullanıldığı hakkında hesap verme ve şayet malzemeden artan varsa bunu

iade etme yükümlülüğü bulunmaktadır423.

dd. İnşa Eserinin Meydana Getirilmesi İçin Gerekli Araç ve Gereci

Sağlama Borcu

Türk Borçlar Kanunu’nun 356. maddesinin 3. fıkrasında ve İsviçre Borçlar

Kanunu’nun 364. maddesinin 3. fıkrasında düzenlendiği üzere, inşa eserinin

meydana getirilmesinde kullanılan araç gereçleri sağlama borcu, kural olarak

müteahhide aittir. Ancak, taraflar isterlerse bunun aksini kararlaştırabilmektedir424.

Araç ve gereçler, malzemeden farklı olarak, eserden ayrılabilen ve müteahhit

tarafından alınıp götürülebilen şeylerdir. Bir inşaatta kullanılan inşaat makineleri,

motorlar, vinçler, beton kalıpları, makine yedek parçaları, iskeleler, barakalar, geçici

enerji hatları araç gereç kavramına girmektedir.

Müteahhidin sadece araç gerecin sağlanmasından değil; bunların bakım,

muhafaza ve işletme masraflarından da sorumludur. Müteahhit, bu masrafları götürü

ücretin veya birim fiyatların genel masraflar ve amortisman kalemleri içinde kısmen

veya tamamen iş sahibine yansıtabilir. Sürekli kalacak tesisatın ve yolların bedeli iş

422 EREN (Müteahhidin Borçları), s.71. 423 TANDOĞAN(Özel Borç İlişkileri), 1983, s.66. 424 ENGEL, s.441; EREN (Müteahhidin Borçları), s.68.

Page 168: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

154

sahibi tarafından ödenmelidir425. Bunun dışında, müteahhidin eseri teslim ettikten

sonra, inşaat araç gereçlerini inşaat alanından kaldırması da gerekir. Bu kaldırma ve

alıp götürme borcu, müteahhidin eseri teslim borcunun bir parçasıdır426.

Taraflar aralarında anlaşıp araç gereç sağlama borcunun iş sahibine ait

olacağını kararlaştırabilmektedir. Böyle bir durumda, müteahhidin iş sahibi

tarafından kendisine teslim edilen araç gereci özenle kullanma borcu bulunmaktadır.

Son olarak, araç gereç sağlama borcu müteahhide aitse, müteahhidin bu araç

gerecin yapmayı taahhüt ettiği inşaatta kullanılmaya elverişli, yeterli sayıda ve

ayıpsız olmasına dikkât etmesi gerekir427.

ee. Zamanında İşe Başlama ve İşi Yürütme Borcu

Müteahhidin işe zamanında başlama ve işi yürütme borcu, sözleşmede eserin

teslimi için bir süre kararlaştırılmış olup olmamasına göre değerlendirilir.

aaa. Teslim Süresi Belli Olmayan İşlerde

Türk Borçlar Kanunu’nun 74. ve İsviçre Borçlar Kanunu’nun 75. maddeleri

uyarınca, sözleşme konusu eserin teslimi için sözleşmede belli veya belli edilebilir

bir süre kararlaştırılmamışsa ve işin niteliği gereği de böyle bir süre çıkartılamıyorsa,

işe sözleşme yapılır yapılmaz derhal başlanması gerekir. Aksi takdirde iş sahibi,

Türk Borçlar Kanunu m. 106’da ve İsviçre Borçlar Kanunu m. 107’de belirtilen

hakları kullanabilecektir428.

Benzer şekilde, müteahhidin teslim tarihi belli olmayan işleri benzer işlerdeki

normal tempo ile yürütemiyorsa; bu takdirde de iş sahibi yukarıda anılan

maddelerdeki hakları kullanabilecektir. Normal çalışma temposu belirlenirken, işin

niteliği yanında müteahhidin iş sahibince bilinen veya bilinmesi gereken özel ve

meslekî yetenekleri de bir ölçüde göz önünde bulundurulmalıdır429.

425 TANDOĞAN (Özel Borç İlişkileri), 1983, s.61 426 DAYINLARLI (Temerrüt), s. 47. 427 EREN (Müteahhidin Borçları), s.68. 428 ENGEL, s.439-440; TANDOĞAN(Özel Borç İlişkileri), 1983, s.72; YAVUZ, s. 470. 429 YAVUZ, s. 470.

Page 169: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

155

bbb. Teslim Süresi Belli Olan İşlerde

Müteahhit işe zamanında başlamaz veya sözleşme şartlarına aykırı olarak işi

geciktirir ya da tahminlere göre işi belli bir zamanda bitirmesinin imkânsız olduğu

görülürse, iş sahibi teslim için kararlaştırılan tarihi beklemeksizin, Türk Borçlar

Kanunu 358. maddesi430 ve İsviçre Borçlar Kanunu’nun 366. maddesinde ifadesini

bulan hakları kullanabilir. Buna göre, iş sahibinin sözleşmeden dönüp menfî zararını

talep edebilmesi için, müteahhidin kusurlu olması gerekmez; müteahhidin

sözleşmeye aykırı şekilde davranmış olması yeterlidir. Buna karşılık, iş sahibinin de

işin geciktirilmeden ifası için ihtârda bulunması ve mehil vermesi gerekecektir. Türk

Borçlar Kanunu’nun 107. ve İsviçre Borçlar Kanunu’nun 108. maddelerinde

düzenleme altına alınan durumlarda bir ihtâra gerek olmadığı gibi, mehil tayinine

dahi gerek yoktur431.

ff. Eseri Teslim Borcu

aaa. Genel Olarak

İnşaat sözleşmelerinde müteahhidin sadece sözleşmede belirtilen inşa eserini

meydana getirme borcu yoktur. Müteahhidin, ayrıca, meydana getirdiği eseri iş

sahibine teslim etme borcu bulunmaktadır. Müteahhidin eseri teslim borcu ne Türk

Borçlar Kanunu’nda ne de İsviçre Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmiştir. Ancak

her iki kanunda da eserin teslimine değişik hukuki sonuçlar bağlanmış

bulunmaktadır432. Bu da göstermektedir ki, müteahhidin meydana getirdiği eseri

teslim borcu altında bulunduğu bu kanunlar tarafından üzeri örtülü olarak (zımnen)

kabul edilmektedir433.

Teslim borcu, müteahhidin eseri sözleşme, projeler ve sözleşme ekleri ile

varsa şartnamelere uygun şekilde bitirdikten sonra eksiksiz ve ayıpsız olarak ondan

el çekmesi ve onu fiili veya hukuki anlamda iş sahibinin zilyetliğine bırakması ile

yerine getirilmiş olur. Aksi halde, müteahhit teslim borcunu yerine getirmiş olmaz434

Bununla birlikte, sadece somut olarak var olan (maddi) şeylerin teslimi mümkündür.

430 TANDOĞAN(Özel Borç İlişkileri), 1983, s.67. 431 YAVUZ, s. 471. 432 GAUCH, s. 26; TANDOĞAN(Özel Borç İlişkileri), 1983, s.73 433 YAVUZ, s. 472. 434 AYDEMİR, s.250.

Page 170: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

156

Oysa, somut olarak var olmayan (gayri maddi) şeyler de eser kavramına girmektedir.

Ancak, bunların teslim edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple, bu tür eserlerde,

teslim borcu bulunmamaktadır435. Diğer yandan, inşaat sözleşmelerinin konusu her

zaman somut bir inşa eserinin meydana getirilmesi olduğundan, inşaat

sözleşmelerinde müteahhidin eseri teslim borcunun varlığı kabul etmek gerekecektir.

bbb. Teslim Borcunun İfa Zamanı

Eseri teslim borcunun ifa zamanının belirlenmesinde Türk Borçlar

Kanunu’nun 74. ve İsviçre Borçlar Kanunu’nun 75. maddelerinden faydalanılır.

Buna göre, teslim zamanı, öncelikle ve genellikle sözleşmede belirlenecektir. Şayet,

sözleşmede teslim zamanına ilişkin bir hüküm yoksa; bu takdirde, teslim zamanının

işin niteliğine ve tarafların varsayılan iradelerine göre bir değerlendirme yapılacaktır.

Ancak, bunun için, sözleşmenin konusunu oluşturan eseri meydana getirmek için

konusunda uzman, deneyimli bir müteahhidin normal şartlarda işe zamanında

başlayıp düzenli bir çalışma ile mutad çalışma araçlarını ve emeğini kullanarak ne

kadar zaman harcaması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır436. Teslim için

belirli bir zaman kararlaştırılmamış olsa dahi, anılan kanun maddelerine dayanılarak,

teslim borcunun ifasının sözleşmenin kurulmasından hemen sonra istenemeyeceği

ortadadır. Müteahhide imâl veya inşaya ilişkin iş görme borcunu yerine getirmesi

için belirli bir zaman tanınması gerekecektir. Bu sebeple, özellikle büyük inşaat

işlerinde teslim zamanının çok önceden tespit edildiği gözlenmektedir437.

Teslim zamanının önceden belirlenmiş olması, müteahhidin ücret istemesi ve

iş sahibinin de eserdeki mevcut ayıpları bildirmesi bakımından önemlidir. Bu

sebeple, her ne kadar eserin hangi tarihte teslim edildiğinin sözle (şifahen) ve diğer

her türlü kanıtla belirlenmesi mümkün ise de, ispat kolaylığı bakımından teslimin

yazılı olarak belgelendirilmesi önerilmektedir. Eserin teslim edildiğinin kanıtlanması

eseri meydana getiren müteahhide aittir.,

Teslim zamanın geçmesi veya duruma göre iş sahibinin ihtârına rağmen

müteahhidin eseri sebepsiz olarak teslimden kaçınması müteahhit yönünden direnim

435 DAYINLARLI (Temerrüt), s. 49. 436 YAVUZ, s. 472. 437 TANDOĞAN(Özel Borç İlişkileri), 1983, s.74.

Page 171: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

157

(temerrüt) oluşturmaktadır438. Ancak, müteahhit kendisinden kaynaklanmayan ve

öngörülemeyen sebeplerle (zorlayıcı sebepler) eseri belirlenen zamanda bitirememiş

olabilir. Böyle bir durumda, müteahhidin iş sahibinden süre uzatımı istemesi

gerekecektir. Şayet iş sahibi, ek süre verirse; bu takdirde, teslim zamanı bu ek süre

kadar gecikmiş olacaktır. Bu süre de geçince çekilecek ihtâr ile veya ihtâra

gerektirmeyen durumlar söz konusu ise buna dahi gerek kalmadan müteahhit

direnime düşecektir. Zira, işin ifa süresinin uzatılması müteahhidi borçlarından

kurtarmayacaktır439.

ccc. Teslim Borcunun İfa Yeri

İnşa ve tamir gibi taşınmaz şeylere ilişkin iş görme borcu, bu şeylerin

bulunduğu yerde ifa edilmektedir. Taşınmaz şeylerin ayrılmaz parçasını veya

eklentisini oluşturan şeylerin ise taşınmazın bulunduğu yerde takılıp, teslim edilmesi

gerekir.

Malzemesini iş sahibinin getirdiği ve tamir veya işlenmek üzere bıraktığı

taşınır şeyler eser tamamlanınca iş sahibi tarafından aranmalıdır. Ancak, taraflar

sözleşmelerinde eser bitince müteahhidin onu iş sahibine göndereceğini de

kararlaştırabilmektedir. Müteahhit kendi malzemesiyle yeniden imâl edeceği taşınır

eserleri genellikle iş sahibine götürmekte veya masrafı ve hasarı ona ait olmak üzere

göndermektedir440.

ddd. Eseri Teslim Alma ve Kabul Borçları

Müteahhidin teslim borcuna karşılık olarak, iş sahibinin eseri teslim alma

borcu bulunmaktadır. Müteahhidin teslim borcu ile iş sahibinin eseri teslim alma

borcu, esas itibariyle tek ve aynı işlemin iki farklı görünümünü oluşturmaktadır. Bu

iki borçtan biri, diğerinin karşılığıdır. Bir eserin teslim alınması, o eserin teslimiyle

aynı anda gerçekleşir; yoksa teslim alma teslimden sonra gerçekleşen, teslimi uzatan

bir süreç değildir. Teslim alma, somut olarak varolan (maddi) şeylerin veya somut

olarak varolmayan (gayri maddi) şeylerin üzerinde cisimlendiği (maddi) şeylerin

fiziksel olarak alınması ya da işlerin tamamlandığına dair bildirimden haberdar

438 AYDEMİR, s. 250 439 DAYINLARLI (Temerrüt), s. 50. 440 TANDOĞAN(Özel Borç İlişkileri), 1983, s. 75.

Page 172: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

158

olunması şeklinde olur. Teslim alma için iş sahibinin bu yönde iradesini göstermesi

gerekmez. Şayet iş sahibi tek taraflı olarak tamamlanmış eserin zilyetliğini elinde

bulunduruyorsa veya müteahhidin eseri tamamladığına ilişkin bildirimini

beklemeden onu kullanmaya başladıysa; bu takdirde, eseri teslim almış ve hatta

kabul etmiş sayılır. Teslim zamanı, iş sahibinin tamamlanmış esere erişiminin

sağlanamaması veya kullanım izninin iş sahibine gönderilmemesi sebebiyle

gecikirse; bu takdirde, eserin teslim alınması da buna paralel olarak gecikecektir.

Teslim alma, teslim sırasında gerçekleşir; bu sebeple, bunun kabulden

dikkatli bir biçimde ayırmak gerekir. Nitekim, Alman Medeni Kanunu’nun 370.

maddesinin 1. fıkrasında teslim alma ile kabulün aynı şey olmadığı, bu ikisinin farklı

kavramlar olduğu düzenlenmiş bulunmaktadır. Kabul, eserin teslim alınmasından

sonra gerçekleşir.

Kabul, belirli bir ölçüde, iş sahibine ayıba karşı garantiden doğan haklarını

kaybettiren bir tür irade açıklamasıdır441. Zira, iş sahibi, kabul beyanıyla, inşaatın

sözleşme ve eklerinde öngörülen şekilde tamamlanarak442 kendisine teslim edildiğini

ve ona fiili veya hukuki olarak el koyduğunu ifade etmiş olur443.

İş sahibinin inşa eserini teslim alıp, kabul edebilmesi için; her şeyden önce

eserin tamamlanmış olması gerekir. Müteahhit eseri, sözleşmede öngörülen şekilde

ve inşaat devam ederken kendisine iletilen değişiklik talimatlarına uygun olarak

tamamlamalıdır. Aksi takdirde, müteahhidin eseri maddi açıdan tamamlamış olması

iş sahibinin onu teslim alıp, kabul etmesi için yeterli olmayacaktır.

Tamamlanmamış bir eser ne teslim alınabilir ne de kabul edilebilir. Bununla

birlikte, iş sahibinin müteahhidin inşaatını üstlenmiş olduğu binaya yerleşmiş olması,

her zaman söz konusu binanın kabul edildiği anlamını taşımayabilir. Bu sebeple,

müteahhit, iş sahibi binanın içine yerleşmiş, fiilen oturuyor olsa bile; yarım kalan

inşaatı tamamlamakla yükümlüdür.

Taraflar, eserin kısım kısım teslim edileceğini aralarında kararlaştırmış

olabilirler. Bu durumda, müteahhidin birçok kez teslim etme borcu söz konusu olur.

441 GAUCH, s.29-30. 442 AYDEMİR, s.251. 443 DÜRR: Du Contrat d’Entreprise, Berne, 1958, s.70.

Page 173: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

159

Müteahhit eseri tamamlayıp teslim ederken ve iş sahibi de bunu kabul ederken

dürüstlük kurallarına uygun bir biçimde hareket etmelidir. Bu anlamda, taraflar

işlerin tamamlanmasını kasıtlı olarak geciktirerek, teslim borcunun yerine

getirilmesine engel olamaz; olurlarsa, dürüstlük kurallarına aykırı hareket etmiş

olurlar.

Müteahhit, eseri tam olarak tamamlamadan iş sahibine teslim etmişse; artık

eseri tamamlama niyeti bulunsa bile, iş sahibinin teslim ile sahip olduğu, eserdeki

ayıpların giderilmesini istemek gibi haklarını kendisine karşı kullanmasına hiçbir

şekilde engel olamayacaktır. İnşaat işleri tamamlanmadıkça, müteahhidin teslim

borcunu tam anlamıyla yerine getirdiğinden söz edilemez ve teslim sonuçsuz kalır.

Buna karşılık, iş sahibi de işlerin tamamlanmamasından doğan haklarını kullanmak

istiyorsa, bunu açıkça dile getirmelidir444. Aksi takdirde iş sahibi, müteahhitte işleri

kararlaştırılan şekilde tamamladığına ilişkin olarak haklı bir güvenin oluşmasına

sebep olmuş olacaktır. İş sahibinin suskun kalması, dürüstlük kuralları gereğince

onun eseri kabul ettiği anlamına gelecektir.

Eserin bütünü dikkate alındığında, inşaat işlerinin önemli bir kısmının

tamamlandığı, sadece ayrıntı sayılabilecek bir kısmının kaldığı durumlarda, iş

sahibinin teslimden kaçınması hakkın kötüye kullanımını oluşturur.

Görüldüğü üzere, bir inşa eserinin teslimi, esas itibariyle, eseri tamamlamak

borcu bulunan müteahhidin hukukunu etkilemektedir. Buna karşılık, iş sahibi sadece

kendisine teslim edilen eseri kabul etmektedir445. Şayet, iş sahibi sebepsiz olarak

teslimden kaçınırsa, bu kez iş sahibi direnime düşecektir446.

gg. Eserin Ayıpsız ve Eksiksiz Olmasını Sağlama Borcu

aaa. Genel Olarak

Müteahhidin, eserin ayıpsız ve eksiksiz olmasını sağlama borcu, esas

itibariyle, onun teslim borcunun tamamlayıcısıdır447. Bu bakımdan, müteahhit

tarafından iş sahibine teslim edilen eserin müteahhit tarafından özel olarak belirtilen

444 GAUCH, s.31. 445 GAUCH, s.32. 446 AYDEMİR, s.251. 447 TANDOĞAN, (Özel Borç İlişkileri), 1983, s.76.

Page 174: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

160

veya sözleşmede açıkça kararlaştırılan ve çeşidi ile kullanım amacına uygun tüm

özellikleri448 taşıması gerekir. Eserin bu özellikleri taşımaması durumunda,

müteahhit bundan sorumlu olacaktır. Bu sorumluluk, müteahhidin eserin ayıpsız ve

eksiksiz olmasını sağlama borcundan doğmaktadır.

Müteahhidin eserin ayıpsız ve eksiksiz olmasını sağlama borcu, Türk Borçlar

Kanununun 359 ila 363. maddelerinde, İsviçre Borçlar Kanununun 367 ila 371.

maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, müteahhidin sorumluluğuna

gidilebilmesi için her şeyden önce eserin tamamlanarak449, iş sahibine teslim edilmiş

olması gerekmektedir.450 Zira, eser üzerindeki eksiklik ve ayıplar ancak teslimle

ortaya çıkmaktadır.451 İkinci olarak, eser üzerindeki bu eksiklik ve ayıpların iş

sahibine yüklenememesi gerekir. Üçüncü olarak, iş sahibi kendisine teslim edilmiş

olan eseri açıkça veya örtülü olarak kabul etmiş olmamalıdır. Nitekim, iş sahibi

direnime düşmeksizin, üzerindeki eksiklik ve ayıpların giderilmesini sağlamak üzere

kendisine teslim edilen bir eseri reddetme hakkına sahiptir. Son olarak, iş sahibinin

muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirmiş olması gerekir452.

Müteahhidin, eserin ayıpsız ve eksiksiz olmasını sağlama borcu, sadece

eserin teslimi aşamasında söz konusu olmaz. Buna göre, müteahhit, eserin meydana

getirilmesi aşamasında da eserin eksiksiz ve ayıpsız olmasını sağlamak için gereken

her şeyi yapmak; eserin ayıplı ve eksik olmasına yol açacak fiillerden kaçınmak

zorundadır. Diğer bir deyişle, müteahhit daha eserin meydana getirilmesi aşamasında

eserin ayıpsız ve tam olmasını sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür.

Bu doğrultuda, Türk Borçlar Kanununun 358. maddesinin 2. fıkrasında ve

İsviçre Borçlar Kanununun 366. maddesinin 2. fıkrasında, iş sahibine eser

tamamlanmadan önce, eserdeki ayıp ve eksikliklerin kesin olarak anlaşılabildiği

durumlarda, buna müdahale etme imkânı tanınmıştır. İş sahibi, bu imkânı

kullanmazsa; bu takdirde, eserin ayıplı olarak tamamlanıp teslim edileceği

anlaşılıyorsa, iş sahibi, duruma göre müteahhide ayıbı gidermesi veya eserin ayıplı

448 ŞENOCAK, s.30; UÇAR: İstisna Sözleşmesinde Müteahhidin Ayıba Karşı Tekeffül Borcu, Ankara, 2003, s.35. 449 ENGEL, s.446. 450 ARAL,s.364. 451 GAUCH, s.32. 452 DAYINLARLI (Temerrüt), s.54.

Page 175: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

161

olmasını engellemek üzere gerekli tedbirleri alması için ek bir süre verebilecektir. Bu

ek süre müteahhit tarafından kullanılmadan geçerse, ayıbın giderilmesi veya ayıbın

giderilmesiyle birlikte işin devamını, masrafları müteahhide olmak üzere üçüncü bir

kişiye devredebilecektir453.

bbb. Eserin Ayıplı Olması

Bir eserin ayıplı olması, o eserin müteahhit tarafından belirtilen454 veya

sözleşmede kararlaştırılan özelliklere455, iş sahibinin kullanım amacına göre

beklentilerini karşılayacak biçimde, fen ve teknik kurallarına uygun olarak sahip

olamaması anlamına gelmektedir.

Ayıp eserin tamamında bulunabileceği gibi, bir kısmında da ortaya çıkabilir.

Sözgelimi, yapının statiğine uygun dozda çimento ve yeterli kalınlıkta çimento

kullanılmamış olması sebebiyle kolon ve kirişlerin çökme sonucunu doğuracak

derecede çatlaması, yedi katlı bir inşaatta tüm katlara su pompalama kapasitesinde

hidrofor konulacağı sözleşmede kararlaştırılmış olmasına rağmen, sadece üçüncü

kata kadar su pompalayan bir hidroforun tesis edilmesi ayıp olduğu gibi; tabana

döşenmiş bazı mermer plakaların renk uyumsuzluğu veya çatlak olması da bir ayıp

halidir456.

Bu nitelendirme kapsamında ayıpların sadece fiziki özelliklere ilişkin (maddi)

olduğu anlaşılabilir. Ancak ayıplar maddi olabileceği gibi, hukuki ve hatta ekonomik

olabilir.

Maddi ayıp, eserin görünüşünde ve yapısında olan ayıptır. Yapı inşaatında

pencerenin veya kapının eğri ya da duvarın bombeli yapılmış olması gibi işin 453ŞENOCAK, s.31. 454 Bazı durumlarda, müteahhit iş sahibine inşaatın bazı özellikleri taşıyacağını veya taşımayacağını garanti edebilir. Örneğin, müteahhit bina cephesine süreceği boyanın güneş ve yağmura dayanıklılığını veya çatının su geçirmeyeceğini taahhüt edebilir. Bu gibi durumlarda müteahhidin taahhüdünün gerçekleşmemesi ayıba örnektir. 455 Müteahhit, inşaatı sözleşmede taraflarca kararlaştırılan özellikleri taşıyacak şekilde yapmalıdır. İnşaat işlerinde müteahhidin iş sahibine karşı borcu plan, proje, teknik şartnameler ve diğer belgelere göre belirlenir. Bunlara uygun olarak yapılmayan inşaatlarda ayıp bulunmaktadır. Nitekim, Türk Yargıtay’ının 15. Hukuk Dairesi 1977 tarih ve 2147 karar sayılı kararında taraflarca kararlaştırılmış bulunan bahçe duvarının yapılmamasını ve bodrum katının sözleşmeye uygun olarak tamamen açılmamasını ayıp olarak nitelendirmiştir. (TURANBOY: Yargıtay Kararlarına Göre Müteahhidin Teslimden Sonra İnşaattaki Noksan ve Bozukluklardan Doğan Mesuliyeti, AÜHFD, 1989-1990, c.41, S.1-4,s.158) 456 AYDEMİR, s.267.

Page 176: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

162

tekniğine aykırı olduğu kadar görünüşünü de etkileyen ayıplardır. Tabana veya

duvara döşenmiş çatlak karo ve seramik malzemesindeki ayıp maddi bir ayıp olup,

imalatın görünüşüne olduğu kadar işlevine de etki eder. Maddi ayıp, aynı zamanda

sözleşmeye aykırılık halini oluşturduğundan bundan doğan sorumluluk da

müteahhide ait olacaktır 457.

Hukuki ayıp, inşa eserini geçerli hukuk kuralları yönünden olumsuz şekilde

etkileyen ayıplardır. İnşaatın arsa çapının dışına taşırılması komşu taşınmazın mal

sahipleri ile mülkiyet uyuşmazlığı yaratacağı gibi, yapı ruhsatı alınmamış olan bir

inşaat da imar hukuku yönünden kaçak yapı sayılır. Aynı şekilde, proje dışı yapılan

iş ve imalatlar da kaçak birer yapıdır458. Uygulamada en sık karşılaşılan hukuki ayıp

hallerinden bir diğeri de yapı kullanma iznine ilişkin olanıdır. Yapı kullanma izni,

plan ve projesine göre tamamlanmış inşaatın oturmaya veya içinde faaliyette

bulunmaya elverişli olduğunun belgesidir. Şayet, inşaat, projesine ve imar kurallarına

uygun biçimde oluşturulmamışsa, İmar Kanunu gereğince yapı kullanma izni

verilmez. Yapı kullanma izni verilmediği takdirde, inşaatlara elektrik, su ve doğalgaz

gibi tesis bağlantıları da yapılamaz. Bu sebeple, izin belgesi olmadan inşaatın

kullanılması hukuken mümkün değildir. Müteahhidin yapı kullanma izni almaksızın

inşaatı iş sahibine teslim etmek istemesi haklı sayılmaz.

Ekonomik ayıp, eserin ekonomik yönden değerine etki eden ayıplardır.

Sözgelimi, sözleşmede kararlaştırılanın aksine, doğramaların birinci sınıf kereste

yerine üçüncü sınıf keresteden yapılması, tabanın granit kaplama yerine traverten ile

kaplanması, bağımsız bölümlere 24 000 Kcl/h’ lik kombi yerine 16 000’lik kombi

takılması, TSE’li tesisat ve elektrik malzemesi yerine kalitesiz malzeme kullanılması

birer ekonomik ayıp’tır. Bunlardan müteahhit sorumlu olur459.

457 AYDEMİR, s.268. 458 Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 04.03.1996 tarih ve 95/424-1062 sayılı kararına göre ″Sözleşmede, binanın bir bodrum, zemin ve dört normal kattan oluşacağı öngörülmüştür. Oysa bina iki bodrum, zemin ve beş kat olarak yapılmıştır. Birinci bodrumda olması gereken yerler ile dükkan deposu ikinci bodruma kaydırılmış ve bahçeye taşırılmak suretiyle bir bağımsız bölüm yapıldığı gibi, dördüncü kat piyeslerinin tam kata ifrağı suretiyle beşinci kata daire eklenmiştir. Ruhsatsız olduğu için yıkım kararı verilen inşaatın sonradan yapılan kusurları hukuki ayıp teşkil eder. Eser sahibi, bahçeye taşan kusurlar için tazminat ve diğerleri için yıkım isteyebilir.″ 459AYDEMİR, s.269

Page 177: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

163

Diğer yandan, ayıplar, eserin teslimi anında açıkça görülüp görülmemesine

veya eserin usulüne uygun muayenesiyle fark edilip edilememesine göre açık ayıp

veya gizli ayıp olmak üzere ikiye ayrılır460. Gizli ayıplar, ancak zaman içerisinde eser

kullanıldıkça ortaya çıkar461. Müteahhidin gerek açık ayıplardan, gerek gizli

ayıplardan sorumluluğuna gidilebilmesi için, iş sahibinin bunları zamanında (gizli

ayıplar için zamanaşımı süresi içerisinde) müteahhide bildirmesi gerekir462.

Eserin ayıplı olması durumunda, iş sahibinin sözleşmeden dönme; ayıp daha

az önemli ise eserin değerinde ayıp sebebiyle meydana gelen azalma oranında fiyat

indirimi ve gerekli tamiri talep etme (seçimlik) hakları bulunmaktadır463.

ccc. Eserin Eksik Olması

İnşaat sözleşmeleri kapsamında, müteahhidin üstlendiği bütün işlerin

tamamlanmamış olması halinde eserin eksikliğinden söz edilir. Bu durum, aynı

zamanda ifanın tam olarak yerine getirilmediğini de göstermektedir. Eserdeki

eksiklik, bir anlamda ayıp sayılmakla birlikte, bu ikisi esas itibariyle farklı

şeylerdir464. Nitekim, bir eserin ayıplı olup olmadığının anlaşılabilmesi için,

tamamlanmış olması gerekir. Bununla birlikte Türk-İsviçre hukuklarında eserin

ayıplı olması eserin tesliminde veya kabulünde bir ön koşul olarak düzenlenmemiştir.

Bu sebeple, ayıplı bir eserin iş sahibine teslim edilmesinde bir sakınca

bulunmamaktadır465. Diğer yandan, eser eksik ise teslim edilemeyecektir ve ayıba

ilişkin hükümler eksik işlere uygulanamayacaktır466. Ancak, öğretide savunulan bir

görüşe göre, iş sahibi açısından eser sözleşmeye uygun olarak ifa edilmiş kabul

edildiği sürece ayıplı ifa ile eksik ifa arasında bir ayrım yapılmamalı, iş sahibinin

460ŞENOCAK, s. 104. 461 Türk Yargıtay’ının 15. Hukuk Dairesi 1978 tarih ve 2147 karar sayılı kararında ″doğramaların, badana ve boyaların, sıvaların birinci sınıf işçilik ve malzemeden olmadığı yönü, bilerek saklanan ve yöntemine göre, gözden geçirmede fark edilmeyecek kusurlardan veya sonradan ortaya çıkabilen ve doğal bir gözden geçirme ile görülmesi ve bilinmesi imkansız gizli ayıplardan değildir.″ hükmüne varmıştır. (TURANBOY, s.161) 462 15. Hukuk Dairesinin 1992 tarih ve 1182-4671 sayılı kararına göre, açık ayıpların bedeli teslimden sonra istenilemez ve dava edilemez. Gizli ayıplar ise zamanaşımı içinde dava edilebilir. (AYDEMİR, s.275,dn.108) 463 TURANBOY, s.157. 464 AYDEMİR, s.260. 465 GAUCH, s.32. 466 ŞENOCAK, s.106.

Page 178: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

164

açık veya örtülü biçimde eseri ifa edilmiş olarak kabul ettiği andan itibaren ayıplı

ifadan doğan sorumluluk hükümleri uygulanmalıdır467.

Bina inşaatlarında ve kat karşılığı inşaatlarda iki tür eksiklikten söz edilebilir.

Bunlardan birincisi, sözleşmede öngörülen imalatlardan bir kısmının hiç

yapılmaması veya kısmen yapılması; diğeri de bağımsız bölümler veya ortak

bölümlerin sözleşmede kararlaştırılan şekilde oluşturulmamasıdır.

İnşaat sözleşmelerine konu bina veya bağımsız bölümlerin teslim

edilebilmesi için, her şeyden önce bu bina veya bağımsız bölümlerdeki iş ve

imalatların tamamlanmış olması gerekir. Bu iş ve imalatlardan bir veya birkaçının

tamamlanmamış olması eksik iş olacağı gibi; birim halindeki bir imalatın

tamamlanmamış olması da eksik iş kapsamındadır. Sözgelimi, sözleşmeye göre bir

binaya iki asansör konulacağına tek bir asansör konulması veya odalardan bir

kısmına kapı yapılmaması eksik bir işken, asansör mekanik olarak kurulduğu halde

buna ilişkin elektrik kontrol sistemi kurulmaması veya tüm bağımsız bölümlere kapı

konulmasına karşın kapı kol ve kilitlerinin takılmaması da eksik bir iştir.

Eksik iş, kısmi ifa anlamına gelmektedir. Bu bakımdan, müteahhit

eksikliklerini tamamladığı zaman borcunu yerine getirmiş olacaktır. Eksik iş,

sözleşmenin feshini gerektirmeyecek nitelikte ise; bu takdirde iş sahibi müteahhitten

bu eksiklikleri gidermesini isteyebileceği gibi, bunları kendisi de giderebilir. Diğer

yandan, eksik işler sözleşmenin feshini gerektirecek nitelikte ise; bu takdirde, iş

sahibi sözleşmeyi feshedebilecektir468.

Bunun dışında, müteahhidin inşaat sözleşmesinde öngörülenlerden daha

küçük alanlı bina veya birim (oda, salon, mutfak, antre, banyo, vs.) oluşturulması

sözleşmeye aykırı bir davranıştır. Böyle bir durumda, müteahhidin sözleşmeye

bağlılık ilkesinden sapma gösterdiğini kabul etmek gerekir. Bu ise dürüstlük

kurallarıyla bağdaşmaz. Bu sebeple, örneğin dubleks daire yerine normal daire, 100

m2. lik daire yerine 90 m2. lik daire, dört odalı daire yerine üç odalı daire

oluşturulması eksik iş niteliğindedir. Burada inşaatın bitirilmiş olması da eksikliği

gidermez. Müteahhidin tam ifada bulunmadığı için sözleşmeye aykırı davrandığını

467 ŞENOCAK, s.90. 468 AYDEMİR, s.261.

Page 179: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

165

kabul etmek gerekir. Buna karşılık; müteahhidin kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde

öngörülenden daha az birim veya daha küçük alanlı bağımsız bölüm oluşturmasının

eksik iş mi, yoksa ayıplı iş mi olduğu tartışmalıdır. Ayıplı işle eksik iş arasında

taleple ilgili zamanaşımına tabi olma, bunların iş sahibi tarafından müteahhide

bildirilmesi ve bu bildirimin doğuracağı sonuçlar bakımından ciddi farklar

bulunmaktadır. Bu sebeple, işin ayıplı olmasından ziyade eksik yapıldığı sonucuna

varılıyorsa; bu takdirde sözleşmenin tamamen feshedilmesinden önce söz konusu

eksikliklerin tamamlattırılması yoluna gidilmesi daha doğru olacaktır. Bu gibi

durumlarda, arsa sahibi sözleşmede öngörülen alan ile fiilen oluşturulan alan

arasındaki farkı tazminat olarak talep de edebilir469. Kat karşılığı inşaat

sözleşmelerinde, arsa sahibi payına düşen bağımsız bölümlerdeki eksik işlerin rayiç

fiyatlarla bedelini isteyebileceği gibi, ortak kullanım alanlarındaki eksikliğin bedelini

de isteyebilir. İkinci durumda, arsa sahibinin taşınmazdaki payı oranında bir

tazminata hükmedilmesi gerekir470.

b. Kırmızı Kitap’a Göre Müteahhidin Borçları

aa. Genel Olarak

Kırmızı Kitap’a göre, müteahhidin borçları, aslî borçlar ve yan borçlar olmak

üzere ikiye ayrılmaktadır471. Müteahhidin aslî borçları şu şekilde sıralanabilir:

(1) İşi özenle yapma ve zamanında teslim etme borcu.

(2) Sözleşmede belirtilen ve mühendisin talimatlarına uygun malzeme,

demirbaş ve işçilik kullanma borcu.

(3) Sözleşme süresinde yapılan işlerle ilgili olarak teminat, sigorta gibi

garanti borçları ve tazminat borcu.

(4) İşlerin yürütülmesi ve tamamlanmasına ilişkin olarak her türlü bilgi ve

belgeyi sağlama borcu. Bunun dışında işlerin maliyetini arttırıcı ve süresini uzatıcı

her türlü olayı geciktirmeden iş sahibine bildirme borcu.

469 AYDEMİR, s.264. 470 KOSTAKOĞLU, s.497. 471 HÖK/ERBAŞ (FIDIC/Red Book), s.30.

Page 180: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

166

(5) İnşaatın yapımını kolaylaştırıcı her türlü faaliyette bulunma borcu. Bu

faaliyetler idari olabileceği gibi açıkça talep edilmesi halinde bazı işlerin tasarımına

ilişkin dahi olabilir.

Müteahhidin aslî borçları sayıca az gibi gözükse de, daha detaylı bir inceleme

yapıldığında Kırmızı Kitap’ın hemen hemen bütün maddelerinde bunlarla doğrudan

veya dolaylı ilişkisi bulunan bir hükme rastlamak mümkündür472.

Müteahhidin aslî borçları, genel olarak, müteahhit projeye dahil olduğu anda

tezahür etmekte ve projenin tamamlanmasıyla sona ermektedir. Bununla birlikte,

tazminat borcu gibi kimi aslî borçları proje tamamlandıktan sonra bile devam

etmektedir.

Müteahhidin aslî borçları dışında yan borçları bulunmaktadır. Müteahhidin

aslî borçlarını ifa ediş şekil ve yöntemi473 ile bunu yaparken sürelere bağlılığı474,

onun yan borçlarını oluşturmaktadır.

Müteahhit, bütün bu borçlarını üç değişik aşamada ifa etmektedir. Bunlar:

(1) İhale sürecinden kabul mektubunu alıncaya kadar süren aşama,

(2) Kabul mektubu alınmasından sonra işlerin tamamlanmasına kadar süren

ve fiili inşaat dönemini kapsayan aşama,

(3) İşlerin tamamlanmasından sonraki aşama, olarak sayılabilir.

bb. İhale Aşamasında Borçları

Müteahhit, bir inşaat mühendisliği işiyle ilgili olarak bir ihaleye girmeden

önce, ilk olarak, o iş için gerekli malî kaynağa sahip olup olmadığını test etmelidir.

Şayet gerekli malî kaynağa sahip olduğundan kesin olarak emin ise; bu kez projenin

kesin kabulüne ve Sözleşmede belirtilen tüm hak edişleri elde edene kadar

beklemesine yetecek malî kaynağa sahip olup olmadığını değerlendirecektir.

Müteahhit, burada kendi yeteneklerine inandığı kadar, onu maddi yönden

destekleyenlerin yeteneklerine de inanmalıdır.

472 BUNNI, s.222. 473 Yeni Kırmızı Kitap’ın 6. ve 7. maddeleri. 474 Yeni Kırmızı Kitap’ın 8. maddesi.

Page 181: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

167

Müteahhit, gerekli malî kaynağın yanında uluslararası ticaret yapabilme

yeteneğine, yeterli teknik, ticarî ve yönetim becerisine, kalifiye işçi ve kontrolörlere,

şantiyeye, teknik eşya ve malzeme ile tüm bunları sağlamak gerekli tecrübeye sahip

olmalıdır. Bu sayılanların tamamına kendi iş organizasyonu içerisinde sahip

olamayan bir müteahhidin, en azından bunları nereden, nasıl ve ne zaman temin

edebileceği çok iyi bilmesi gerekir475.

Müteahhidin, ihale öncesindeki süreçte üstlenmiş olduğu en önemli risk

projenin ihalesi için yaptığı masrafların, ihalenin kaybedilmesi durumunda hiçbir

şekilde tazmin edilmeyecek olmasıdır. İhale için harcanacak emek ve masraf, bu

anlamda en iyi bir biçimde hesaplanmalıdır. Hiç şüphesiz, müteahhit, sırf ihaleyi

kazanmak için kendisini çok fazla zarara sokmadan fiyat kırma becerisine sahip

olmalıdır. Şayet, müteahhit, ihale sürecinde fiyat kırarken yanılgıya düşerse, kendisi

ile kendisinden sonra en düşük teklifi verenin teklifi arasında kalan farkı, daha sonra

sözleşmeden çıkartacaktır. Bu durum, müteahhidin inşaat sektöründeki yerini

sağlamlaştırmak bakımından bir avantajdır. Zira müteahhit bu şekilde, kendisinden

beklenilen senetleri kolaylıkla elde etmiş ve gerekli garantileri düşük bir maliyetle

sağlamış olur476.

Müteahhit, ihalede vereceği teklifte projeye ilişkin işlerin fiziki olarak kendi

iş organizasyonu içerisinde yürütüleceğini taahhüt etmektedir. Bu sebeple,

müteahhidin işe başlamadan önce inşaat alanını ve çevresini ziyaret edip, burası ile

ilgili her türlü bilgiyi değerlendirmiş olması gerekir477. Müteahhit, işin yürütülmesi

sırasında inşaat alanının sağlam ve güvenli olmasından sorumlu olacaktır.

Müteahhidin inşaat alanının zemininin, hidrolojik ve yer altı koşullarının

inşaat yapımına elverişli olup olmadığını da kontrol etmesi gerekir. Bunun yanında,

iklimsel koşulların da göz ardı edilmemesi tavsiye edilmektedir. Müteahhitten, son

olarak, yapılacak işin yapısı ve büyüklüğünü dikkâte alarak, kullanılacak

malzemenin miktarı ve kalitesini belirlemesi beklenmektedir. Müteahhit, basiretli bir

iş adamı olduğundan, teklifini etkileyebilecek her türlü riski önceden hesaplamalıdır.

475 SAWYER/GILLOTT, s. 8. 476 SAWYER/GILLOTT, s. 9. 477 AKINCI, s.34.

Page 182: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

168

Müteahhit, iş sahibi veya mühendisten edindiği ya da bizzat kendi araştırması

sonucunda elde ettiği bilgi ve belgeler doğrultusunda teklifini hazırlayacaktır. Bunu

yaparken, müteahhidin teklifinin kendisinin bütün borçlarını, işlerin yürütülmesi ve

tamamlanması için gerekli tüm şeyleri ve son olarak kusuru halinde ödemekle

yükümlü olduğu tazminatı kapsadığından emin olması gerekir478.

Eski Kırmızı Kitap’ın 25.1. maddesine göre, müteahhidin, inşaat alanında

çalışmaya başlamadan önce, Sözleşmede öngörülen sigortaları yaptırdığının

delillerini iş sahibine vermesi gerekmektedir 479. Anılan bu maddede ayrıca, sigorta

poliçelerinin kabul mektubu verilmeden önce iş sahibi ile müteahhidin üzerinde

anlaştıkları genel şartlara uygun olması gerektiği de belirtilmiştir.

Son olarak, eski Kırmızı Kitap’ın 70.1. maddesine göre, işçilik ve/veya

malzeme maliyetlerindeki artış ve azalmalarla, işlerin gerçekleştirilmesi maliyetini

etkileyen diğer hususlara ilişkin maliyetlerdeki artış ve azalmalarla ilgili olarak 2.

Kısım’da belirlenebilecek miktarlar müteahhidin teklifine yansıtılabilecektir480.

cc. İnşaat Aşamasında Borçları

aaa. Genel Olarak

Kabul mektubu, eski Kırmızı Kitap’ın 1.1.b.iv. maddesinde481 ve yeni

Kırmızı Kitap’ın 1.1.1.3. maddesinde482 düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre,

kabul mektubu, iş sahibinin müteahhidin teklifini resmen kabul ettiğini belirten bir

yazıdır. Bu yazı ile birlikte, iş sahibi ile müteahhit arasında bir sözleşme kurulmuş

olur. Ancak, bu sözleşmenin, daha sonra ayrı bir evrakla (contact agreement)

belgelendirilmesi gerekir483. Şayet, ortada bir kabul mektubu bulunmuyorsa; bu

takdirde, sözleşme anlaşması aynı zamanda kabul mektubu olarak kabul edilmelidir.

Bazı hukuk sistemlerinde, iş sahibinin kabul mektubunu gönderdiği anda

sözleşmenin kurulduğu kabul edilmektedir. Diğerlerinde ise, sözleşmenin

kurulabilmesi için kabul mektubunun muhataba yani müteahhide ulaşması, yani onun

hâkimiyet alanına girmesi ya da müteahhidin kabul mektubunu öğrenmesi 478 BUNNI, s.223. 479 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.25. 480 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.58. 481 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.11. 482 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.1. 483 HÖK/ERBAŞ (FIDIC/Red Book), s.31.

Page 183: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

169

gerekmektedir484. Kırmızı Kitap’ta yer alan düzenlemeye göre; mühendis, kabul

mektubunun tarihini izleyen ve Teklif Eki’nde belirtilen süre içinde müteahhide işe

başlama bildirisi gönderecektir.

Kabul mektubu ile işe başlama bildirisi arasında geçen süre içerisinde

tarafların karşılıklı olarak yerine getirmeleri gereken birtakım borçları

bulunmaktadır. Sözgelimi, bu süre içerisinde iş sahibinin çalışma alanının zilyetliğini

müteahhide devretmesi ve müteahhidin buraya erişimini sağlaması gerekmektedir.

Bunun dışında, bütün hukukî ve malî hususlar da halledilmiş olmalıdır. Buna

karşılık; müteahhidin de bazı işe başlama formalitelerini yerine getirmesi;

tedarikçiler ve alt müteahhitlerle olan ilişkilerine son şeklini vermesi; teminat ve

sigorta düzenlemelerini yapması; iş programını ayarlaması; nakit akışı talepleri ile

götürü usulde hesaplanan kalemlerin ayrıntılı dökümlerini tahmin etmesi

gerekmektedir485. Bu sebeple, 2. Kısımda kabul mektubu ile işe başlama bildirisi

arasındaki sürenin iyi hesaplanması tavsiye edilmektedir.

bbb. İşe Başlamadan Önce Belgelendirme (Dokümantasyon) Borcu

Müteahhidin, kabul mektubunu alır almaz yerine getirmesi gereken birtakım

borçları bulunmaktadır. Bunlar:

(1) Eski Kırmızı Kitap’ın 10.1. maddesine göre, Sözleşmede müteahhidin

teminat verilmesi öngörülmüşse; bu takdirde, müteahhidin kabul mektubunu izleyen

28 gün içinde Teklif Eki’nde belirtilen miktardaki teminatı sağlayıp iş sahibine

vermesi gerekir. Müteahhit, ayrıca durumdan mühendisi haberdar edecektir486.

(2) Eski Kırmızı Kitap’ın 14.1. maddesine göre, müteahhit, müteahhidin

işlerin gerçekleştirilmesi için makûl olarak öngörebileceği form ve ayrıntıdaki bir

programı, Kırmızı Kitap’ın 2. Kısmında kabul mektubu tarihinden sonra başlayacağı

belirtilen süre içinde mühendisin onayına sunacaktır487.

(3) 14.3. maddeye göre, müteahhit Sözleşmeye göre hak kazanacağı tüm hak

edişler için üçer aylık dönemlerle ayrıntılı bir nakit akış tahminini Kırmızı Kitap’ın

484 EREN: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Ankara, 2006, s.234-235. 485 BUNNI, s.224. 486 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.17. 487 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.19.

Page 184: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

170

2. Kısmında kabul mektubu tarihinden sonra başlayacağı belirtilen süre içinde, bilgi

için mühendise verecektir. Mühendis istediği takdirde, müteahhit üçer aylık revize

edilmiş daha sonraki nakit akışı tahminlerini de verecektir488.

(4) 25.1. maddeye göre, müteahhidin inşaat alanında çalışmaya başlamadan

önce, Sözleşmede belirtilen sigortaları yaptırdığının delillerini iş sahibine vermesi;

başlama tarihini izleyen 84 gün içinde de sigorta poliçelerini ibraz etmesi gerekir.

Müteahhit, ayrıca bu durumu mühendise bildirecektir. Bu sigorta poliçeleri, kabul

mektubu verilmeden önce üzerinde anlaşılan genel şartlara uygun olmalıdır.

Müteahhit, sorumlu olduğu tüm bu sigortaları, iş sahibince onaylanacak sigortacılara

iş sahibince onaylanacak şartlarda yaptırmak zorundadır489.

(5) 57.2. maddeye göre, müteahhit 60.1. madde uyarınca sunulan hak ediş

raporları çerçevesinde olmak üzere, kabul mektubunu izleyen 28 gün içinde

mühendise teklifte yer alan götürü her kalemin analizini sunar. Bu analizler,

mühendisin onayına tâbidir490.

ccc. İşi Özenle Yapma ve Zamanında Teslim Borcu

Mühendisin işe başlaması yönündeki bildirimini alan müteahhidin, bu

bildirimi aldıktan sonra derhâl işe başlaması gerekir491. Zira, müteahhidin üstlenmiş

olduğu işi zamanında ve geciktirmeden tamamlama borcu bulunmaktadır. İşlerin

tamamlanma süresine ilişkin olarak, eski Kırmızı Kitap’ın 43.1. maddesinde492 ve

yeni Kırmızı Kitap’ın 8.2. maddesinde493 bir hüküm bulunmaktadır. Buna göre,

müteahhit işlerin tamamını veya Sözleşmede belirtildiği takdirde bir kısmını,

öngörülen süre içinde bitirmekle yükümlüdür. Bunun istisnâsı, müteahhidin süre

uzatımına hak kazandığı durumlarda görülür. İşin tamamlanma süresi, müteahhidin

işe başladığı tarihte işlemeye başlayacaktır.

488 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.19. 489 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.25-26. 490 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.44. 491 İşe başlama yeni Kırmızı Kitap’ın 1.1.3.2. maddesinde yapılan yollamayla 8.1. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, işe başlama bildirisini alan müteahhidin en geç 7 gün içinde işe başlaması gerekir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, kabul mektubunu alan müteahhidin, bunu izleyen 42 gün içinde işe başlaması icap eder. (FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.26) 492 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.34-35. 493 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.26.

Page 185: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

171

Müteahhidin işleri tamamlama borcu, ikiye ayrılmaktadır. Buna göre,

müteahhidin ilk olarak işleri mühendisin bunlara geçici kabul vermesini sağlayacak

ölçüde tamamlama borcu bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, müteahhidin yaptığı

işlerin mühendisin tamamlama (bitirme) testlerinden geçmiş olması gerekmektedir.

İkinci olarak, işleri mühendisin bunlara kesin kabul vermesini sağlayacak ölçüde

tamamlama borcu bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, müteahhidin yaptığı işler,

mühendisi tatmin edecek ölçüde tamamlanmış ve kusurları giderilmiş olmalıdır494.

Böyle bir durumda, kanımızca, müteahhit işleri tamamlamasına rağmen, bunlar

üzerindeki kusurlarını gidermedikçe ve bu durum mühendis tarafından kabul edilip iş

sahibine bildirilmedikçe sözleşme sona ermiş sayılamayacaktır.

Kırmızı Kitap’a göre, mevcut birkaç istisnâ haricinde, müteahhit

karşılaşabileceği tüm zorluklara rağmen, işlerin yürütülmesi ve tamamlanması riskini

üzerine almaktadır. Bu bakımdan, müteahhidin işe başladığı tarihten itibaren geçici

kabulü alıncaya kadar işleri özenle yapma borcu bulunmaktadır495.

İnşaat projelerinin geçirdiği aşamalar düşünüldüğünde, işlerin özenle

yapılması seçilen malzeme ve demirbaşa da özen gösterilmesine bağlıdır. Buna göre,

taraflar açıkça aksini kararlaştırmadıkça, müteahhidin inşaatta kullanılacak malzeme

ve demirbaşa da özen göstermesi gerekecektir. Bunun dışında, yeni Kırmızı Kitap’ın

1.1.6.1. maddesi uyarınca, kendi dokümanlarına496 da özen göstermelidir.

Müteahhit işlerin yürütülmesi ve tamamlanması riskini üzerine almış olduğu

için, herhangi bir aksilikle karşılaşıldığında maruz kalınan zararı telâfi etmek de

müteahhide düşecektir. Bu durumda, müteahhidin bazı ek işler yapması gerekebilir.

Bu ek işler, hasarlı işlerin onarılması veya yok olan unsurların yerine konması

şeklinde olabileceği gibi, yeni işlerin yapılması şeklinde de olabilir497.

ddd. Uygun Malzeme, Demirbaş ve İşçilik Kullanma Borcu

Müteahhidin işi özenle yapma ve zamanında teslim etme borcunun dışında

Sözleşmede belirtilen ve mühendisin talimatlarına uygun malzeme, demirbaş ve 494 BUNNI, s.225. 495 TÜREGÜN, s.79. 496 Müteahhidin dokümanlarından, müteahhidin temin ettiği her türlü hesaplama yöntemleri, bilgisayar ve yazılım programları ile diğer teknik vasıta dokümanları anlaşılmaktadır. (FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.4.) 497 BUNNI, s.230.

Page 186: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

172

işçilik kullanma borcu bulunmaktadır. İnşaat işlerinde kullanılacak malzeme,

demirbaş ve işçiliğin kalitesi oldukça geniş kapsamlı bir konudur. Bu bakımdan,

böylesine geniş kapsamlı bir konunun Kırmızı Kitap’ta tüm ayrıntılarıyla

düzenlenmiş olmasını beklemek yanlış olacaktır498. Bununla birlikte, inşaat işlerinde

kullanılacak malzeme, demirbaş ve işçilikle ilgili olarak eski Kırmızı Kitap’ın 36.1.,

39.1. ve 37.4. maddelerinde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre:

(1) 36.1. maddeye göre, inşaat işlerinde kullanılacak her türlü malzeme,

demirbaş ve işçilik Sözleşmede belirtilen niteliklere ve mühendisin talimatlarına

uygun olacaktır ve bunlar yapıldığı, imâl edildiği ve hazırlandığı yerde, inşaat

alanında ya da Sözleşmede öngörülen başka bir yerde veya yerlerde yahut bu yerlerin

hepsinde veya herhangi birinde mühendisin zaman zaman isteyeceği testlere tâbi

tutulacağı düzenlenmektedir. Müteahhit, tüm malzemeleri ve demirbaşları muayene

etmek, ölçmek ve testlere tâbi tutmak için normal şartlarda gerekli yardım, işgücü,

elektrik, yakıt, depo, aparat ve aletleri temin edecek ve mühendisin seçip

isteyebileceği malzeme numunelerini, işlerde kullanmadan önce test etmek üzere

verecektir499.

(2) 39.1. maddeye göre, mühendis işlerin seyri sırasında Sözleşmeye uygun

bulmadığı malzemelerin veya demirbaşların ilgili talimatta belirlenebilecek süre veya

süreler içinde inşaat alanından uzaklaştırılması; bunların yerine uygun malzemelerin

veya demirbaşların getirilmesi ve daha önce test edilmiş veya hak edişe alınmış olsun

olmasın, malzeme, demirbaş veya işçilik yahut müteahhidin temin ettiği veya

sorumlu olduğu proje bakımından Sözleşmeye uygun bulmadığı işlerin sökülüp

yeniden uygun şekilde yapılması konularında talimat verme yetkisine sahip

bulunmaktadır500.

498 İnşaat işlerinde kullanılacak malzeme, demirbaş ve işçiliğe ilişkin düzenlemeler daha ziyade teknik şartnamelerde yer almaktadır. Bu teknik şartnamelerde kullanılacak malzeme ve demirbaş ayrıntılı olarak tarif edilmektedir. Bir çok ülkede, uygulama kodları ve standart ulusal şartname örneklerinde bu tariflerin nasıl yapılacağı gösterilmektedir. Bu uygulama kodları ve standart ulusal şartname örnekleri tasarımcılara kullanılacak malzeme ve demirbaşın seçiminde büyük kolaylık sağlamaktadır. Buna karşılık, işçiliğin genel olarak tarifini yapmak oldukça güçtür. Nitekim, inşaat sektöründe kullanılacak işçiliği gösteren herhangi bir standart şartname örneği bulunmamaktadır. Bu sebeple herhangi bir inşaat işinde kullanılması istenilen işçiliğin açıkça belirtilmesi icap etmektedir. 499 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.29-30. 500 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.32.

Page 187: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

173

(3) Son olarak, 37. 4. maddeye göre, malzemeler ve demirbaşlar, 37.3.

maddeye göre mutabık kalınan zamanda ve yerde muayene veya test için hazır

değilse ya da mühendis söz konusu muayene veya testin sonucunda malzeme ve

demirbaşların kusurlu olduğunu yahut sözleşmeye uygun olmadığını tespit ederse,

bunları reddedebilir. Bu takdirde, durumu geciktirmeden müteahhide bildirmesi

gerekecektir. Bu bildiride, mühendisin red gerekçeleri de yer alacaktır. Bildiriyi alan

müteahhit geciktirmeden kusurlarını giderecek ve reddedilen malzeme veya

demirbaşların Sözleşmeye uygun olmasını sağlayacaktır. Mühendis istediği takdirde,

reddedilen malzemelerin veya demirbaşların testleri aynı şart ve koşullarda yapılır

veya yinelenir. Testlerin yinelenmesi dolayısıyla iş sahibinin katlandığı masraflar, iş

sahibi ve müteahhitle olan gerekli danışmalardan sonra müteahhitçe tespit edilir ve iş

sahibi tarafından müteahhitten tahsil edilebileceği gibi, müteahhide hak olan veya

olacak paralardan da kesilebilir. Mühendis bu durumu müteahhide bildirerek, bunun

bir kopyasını da iş sahibine iletecektir501.

eee. Teminat, Sigorta ve Tazminat Borçları

Kırmızı Kitap’ta müteahhidin teminat, sigorta ve tazminat borçları çeşitli

hükümlerle düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Buna göre:

(1) Müteahhidin, her şeyden önce, borçlarını gereği gibi ifa etmemesi

ihtimâline karşılık iş sahibine teminat göstermesi gerekir502. Nitekim, eski Kırmızı

Kitap’ın 10.1. maddesinde, müteahhidin kabul mektubunu aldığı tarihi izleyen 28

gün içinde Teklif Eki’nde belirtilen miktardaki teminatı sağlayıp iş sahibine vereceği

belirtilmiştir. Müteahhidin ayrıca durumu mühendise bildirmesi gerekecektir. Söz

konusu teminatın formuna iş sahibi ile müteahhit birlikte karar verir. Bununla

birlikte, teminatın alınacağı kuruluşu iş sahibi de onaylamalıdır. Sözleşmede aksine

bir hüküm bulunmuyorsa; teminat gösterilmesinin masrafları müteahhit tarafından

karşılanacaktır503.

501 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.31 502 AKINCI, s.36. 503 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.17.

Page 188: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

174

(2) Kırmızı Kitap’ta 20 ila 25. maddelerde, genel olarak, iş sahibi ile

müteahhidin karşılıklı borçları düzenlenmiş bulunmaktadır. İş sahibi veya

müteahhitten herhangi biri borçlarını gereği gibi ifa etmediği takdirde tazminat

ödemeye mahkûm olmaktadır. İşte bu tazminatın karşılanabilmesi için sigorta

konusu gündeme gelmektedir504.

(3) 26. maddeye göre, müteahhit işlerin gerçekleştirilip tamamlanması ve

kusurlarının giderilmesi ile ilgili, ulusal veya bölgesel tüm kanun, kararname ve

tebliğlere yerel ve diğer yasal makamların karar ve düzenlemelerine ve mülkleri veya

hakları işler dolayısıyla etkilenen veya etkilenebilecek tün kamu kuruluşları ile

şirketlerin tüzük ve yönetmelik hükümlerine, tüm bildirilerin verilmesi ve tüm

harçların ödenmesi de dahil, her bakımdan uygun hareket eder; aksi takdirde, bu gibi

hükümlerin ihlâl edilmesinden ortaya çıkabilecek her türlü ceza ve sorumluluğa karşı

iş sahibini masun tutar505.

(4) 28.1. maddeye göre, müteahhit işlerde ve işlerle bağlantılı olarak

kullanılan yahut işlere dahil edilecek kendisine ait donanım, malzeme veya demirbaş

ile ilgili patent, proje, marka, unvan hakkının veya korunmuş diğer hakların

ihlâllerinden doğacak her türlü talep ve takibat ile bunlara ilişkin her türlü tazminat,

bedel, harç ve masraflara karşı iş sahibini temin ve tazmin eder. Bununla birlikte,

mühendis tarafından verilen proje veya teknik şartnameye uyma zorunluluğundan

doğan ihlâller bunun dışındadır506.

(5) 29. maddeye göre, işlerin gerçekleştirilip tamamlanması ve kusurların

giderilmesi için gerekli tüm çalışmalar, Sözleşmenin gereklerine uyma zorunluluğu

elverdiği ölçüde halkın rahatına veya iş sahibinin ya da başka bir kişinin

kullanımında olsun olmasın, mülklere giden veya mülklerin kamusal veya özel

yollarının yahut yolaklarının ulaşılmasına, kullanılmasına ve işgâl edilmesine

gereksiz ve usulsüz olarak müdahale etmeyecek şekilde yürütülür. Müteahhit

kendisinin sorumlu olduğu bu gibi hususlardan veya onlarla ilgili ortaya çıkabilecek

504 BUNNI; s.233. 505 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.26. 506 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.27.

Page 189: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

175

her türlü hak talebi, takibat, tazminat, bedel, harç ve masraflara karşı iş sahibini

temin ve tazmin eder507.

(6) 30.2. maddeye göre, Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa müteahhit

kendisine ait donanımı veya geçici işlerin nakledilmesini kolaylaştırmak amacıyla

inşaat alanıyla bağlantılı veya inşaat alanına ulaşan güzergâhlardaki köprüleri ve

yolları takviye ve tadil edip iyileştirme bedellerinden kendisi yükümlü olup bu

bedelleri yine kendisi öder. Müteahhit, bu gibi nakliyatlar dolayısıyla söz konusu yol

veya köprülerde ortaya çıkabilecek her türlü tazminat talebine, bu arada doğrudan iş

sahibine yöneltilebilecek taleplere karşı iş sahibini temin edip masun tutar ve sadece

bu gibi hasarlardan doğan tüm talepleri görüşüp bedellerini öder508.

fff. Bilgi, Belge Sağlama ve Gerektiğinde Uyarma Borcu

Kırmızı Kitap’ta tarafların karşılıklı olarak birbirlerine ve mühendise bilgi,

belge sağlama ve gerektiği takdirde uyarıda bulunma borçları düzenlenmiştir. Bu

kapsamda, müteahhidin de iş sahibine karşı bilgi, belge sağlama ve gerektiği takdirde

uyarıda bulunma borcu bulunmaktadır. Müteahhit, ayrıca iş sahibine sağladığı bilgi,

belge ve uyarılarının bir kopyasını mühendise iletmelidir. Bunu yaparken, sağlamış

olduğu bu bilgi, belge ve uyarıların doğru zamanda, doğru adreslere yapıldığından da

emin olmalıdır509.

Kırmızı Kitap uyarınca müteahhidin bilgi, belge sağlama ve uyarma borcu

bulunan hususlar şu şekilde sıralanabilir:

(1) Eski Kırmızı Kitap’ın 6.1. ve 7.2. maddeleri510 uyarınca işin bir

bölümünün tasarımı müteahhit tarafından yapılacaksa; bu takdirde bunun

onaylanması için mühendise ibraz edilmesi gerekecektir.

(2) 14.1 ve 14.2. maddelerine göre, müteahhit işin ifasına ilişkin olarak

hazırlamış olduğu programı mühendise vermekle yükümlüdür511. Zira, söz konusu

programı kontrol edip, onaylayacak olan kişi mühendistir512.

507 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.27. 508 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.27-28. 509 SAWYER/GILLOTT, s. 9. 510 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.15-17. 511 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.19. 512 BUDIN, s.127.

Page 190: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

176

(3) 14.3. maddeye göre, müteahhit Sözleşmede kararlaştırılan aralıklarla para

akışı (cash flow) hakkında mühendise bilgi verecektir513.

(4) 27. maddeye göre, müteahhit inşaat alanında bulunacak fosiller, eski

paralar, kıymetli ve antika eşyalar ile arkeolojik kıymeti haiz olan tüm yapı, enkaz ve

kalıntıları vakit kaybetmeden mühendise haber verecektir514.

(5) 35. maddeye göre, müteahhit, mühendis tarafından talep edilmesi halinde

inşaat alanında çalıştırılan personel ve çeşitli sınıftan işgücü sayılarını ve kendisine

ait donanımla ilgili bilgileri gösteren ayrıntılı bir raporu mühendisin öngöreceği

şekilde ve sıklıkta vermekle yükümlüdür515. İş sahibi, bu bilgilere işçi ücretlerindeki

değişikliklerin takip edilmesi veya gümrük, güvenlik gibi idarî sebeplerle ihtiyaç

duyabilmektedir516.

(6) 44.1 maddeye göre, müteahhide işlerin bir bölümünün veya bir kısmının

bitirme süresinin uzatılması hakkını âdil olarak kazandıracak ölçüde olmak üzere;

miktar veya çeşit olarak fazladan veya ek işlerin, işbu şartlarda atıfta bulunulan bir

gecikme sebebinin, istisnai derecede olumsuz iklimsel koşulların, iş sahibi

dolayısıyla herhangi bir gecikme, engellenme veya önlenme durumunun,

müteahhidin kusurundan veya sözleşme ihlâlinden doğan veya sorumlu olduğu

hususlar haricinde, diğer özel sebeplerden kaynaklanan olayların ortaya çıkması

halinde mühendis iş sahibi ve müteahhit ile gerekli danışmalardan sonra, uzatma

süresini tespit ederek durumu müteahhide bildirecek, bir kopyasını da iş sahibine

iletecektir517. Ancak bunun için, müteahhidin 44.2. maddeye göre, 44.1. maddede

sayılan durumlardan birinin veya birkaçının ortaya çıkmasını izleyen 28 gün içinde

bunları mühendise bildirip, bir kopyasını da iş sahibine vermiş olması

gerekmektedir518.

(7) 45. maddeye göre, müteahhit yerel hukukun çalışma saatlerine riayet

edecektir. Buna karşılık, iş güvenliği veya mülkiyetin korunması gibi mutlaka gerekli

513 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.19. 514 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.26. 515 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.29. 516 AKINCI, s.37. 517 TEZCAN, s.17. 518 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.35.

Page 191: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

177

ve kaçınılmaz nitelikli işler için, derhâl mühendise bilgi vermek koşuluyla bu

kısıtlamaya uymayabilir519.

(8) 53.1. maddeye göre, müteahhit Sözleşme uyarınca veya başka şekilde ek

bir ödeme talebinde bulunmak isterse; bu niyetini Sözleşmenin başka herhangi bir

hükmüne bakmaksızın talebini gerektiren durumun ortaya çıkmasını izleyen 28 gün

içinde mühendise bildirerek, bir kopyasını iş sahibine iletecektir520.

(9) 56. maddeye göre, müteahhit işin miktarını belirleyebilmesi için tüm

gerekli bilgileri mühendise vermek zorundadır521.

(10) 57.2. maddeye göre, müteahhit ayrı parçalar halinde yapılması

kararlaştırılan işlerin analizini yaparak mühendise ibraz edecektir522. Bu şekilde, iş

sahibinin ödenen para ve yapılan iş arasındaki dengeyi takip edebilmesi

amaçlanmaktadır523.

(11) 59.5. maddeye göre, müteahhidin atanmış alt müteahhitlere yaptığı

ödemeleri mühendise bildirmesi gerekmektedir524.

(12) Son olarak 60.1. maddeye göre, müteahhit her ayın sonunu izleyen

günlerde, yaptığı işlerin karşılığında hak kazandığını düşündüğü miktarı gösteren,

formu mühendisçe zaman zaman belirlenebilecek olan ve her kopyası müteahhidin

onaylanmış vekilince imzalanmış bir hak ediş raporunu altı kopya halinde mühendise

sunacaktır525. Bu şekilde, iş sahibinin para akışını kontrol etmesi sağlanmaktadır.

ggg. İdarî Borçlar

Müteahhit, Sözleşmenin ifası sırasında, idarî nitelikte birtakım borçları da

üzerine almaktadır. Bu borçlar, kimi zaman olumlu bir davranışta bulunmayı

gerektirebilir. Sözgelimi, müteahhidin eski Kırmızı Kitap’ın 6.1. maddesi uyarınca,

mühendis tarafından temin edilen çizimler ile teknik şartname ve diğer dokümanları

teslim alma borcu bulunmaktadır. Daha fazla kopya istediği takdirde, bunların

519 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.36. 520 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.41. 521 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.44. 522 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.44. 523 AKINCI, s.37. 524 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.46-47. 525 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.47.

Page 192: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

178

bedelini müteahhit kendisi karşılayacaktır. Bunun dışında, bu çizim, teknik şartname

ve diğer dokümanları mühendisin onayını almadıkça üçüncü kişilere iletemeyecektir.

Müteahhit, kesin kabulün ardından bunları mühendise geri verecektir. Müteahhit

kendisi tarafından 7. madde uyarınca sunulup mühendisçe onaylanan tüm çizimler ile

teknik şartnamenin ve diğer dokümanların dörder kopyasını, fotokopi ile aynı

standartta çoğaltılamayan materyalin çoğaltılabilir bir kopyası ile birlikte mühendise

verecektir. Müteahhit, ayrıca mühendisçe iş sahibi tarafından kullanılmak üzere yazı

ile istenilen çizimler ile teknik şartnamenin ve diğer dokümanların başka kopyalarını

da verir; şu kadar ki, bunların bedelini iş sahibi karşılar526.

Diğer yandan, 28.2. maddeye göre, müteahhit Sözleşmede aksine bir hüküm

bulunmadıkça, işler için gerekli taş, kum, çakıl, kil ve diğer malzemelerin temini için

(varsa) gereken her türlü tonaj harcı, redevans, kira ve diğer ücret ve bedelleri

ödeyecektir527.

Buna karşılık, müteahhidin idarî borçları kimi zaman olumsuz bir davranışta

bulunmayı, daha doğru bir ifadeyle, herhangi bir davranışta bulunmaktan kaçınmayı

gerektirebilir. Bir örnekle açıklamak gerekirse; 3.1. maddeye göre, müteahhit iş

sahibinin önceden onayını almadan Sözleşmeyi veya bir kısmını ya da Sözleşmeden

doğan herhangi bir getiriyi ya da çıkarı, söz konusu maddede belirtilen istisnâlar

gerçekleşmedikçe başkasına devredemeyecektir528.

Benzer şekilde, müteahhit 4.1. maddeye göre529, işlerin tamamını alt

müteahhide devredemeyecektir. Yine, müteahhit Sözleşmede aksine bir hüküm

bulunmadıkça, işlerin herhangi bir kısmını da mühendisin önceden onayını almadan

alt müteahhide veremeyecektir530.

dd. İşlerin Tamamlanmasından Sonraki Aşamada Borçları

İşlerin tamamlanmasıyla müteahhidin borçları sona ermemektedir. Aksine,

işler tamamlandıktan sonra dahi müteahhidin yerine getirmesi gereken bazı borçları

bulunmaktadır. Gerçekten, eski Kırmızı Kitap’ın 48.1. maddesine göre, işler geçici

526 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.15-16. 527 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.27. 528 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.14. 529 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.14. 530 BUNNI, s.236.

Page 193: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

179

kabul seviyesinde tamamlanıp Sözleşmede öngörülen tamamlama (bitirme)

testlerinden geçerse; bu takdirde, müteahhidin mühendise bu yönde bir bildiri verip,

bunun bir kopyasını iş sahibine iletmesi icap eder. Bunun dışında, müteahhidin geri

kalan işi, ivedilikle kesin kabul döneminde tamamlayacağına ilişkin bir taahhütname

vermesi gerekmektedir. Bu bildiri ile taahhütname, müteahhidin mühendisten işlerle

ilgili bir kabul belgesi istediği şeklinde değerlendirilmektedir. Mühendis söz konusu

bildirimin kendisine ulaşmasını izleyen 21 gün içinde, ya müteahhide kendi indinde

işlerin Sözleşmeye uygun olarak geçici kabul seviyesinde bitirildiği tarihi belirten bir

geçici kabul belgesi düzenleyip bir kopyasını iş sahibine iletir ya da yine kendi

indinde böyle bir belge düzenlemeden önce müteahhidin yapması gereken işleri

belirleyen yazılı bir talimat verir531. İkinci ihtimâlde, mühendisten yazılı talimat alan

müteahhidin, talimatın gereğini yerine getirmesi gerekecektir. Müteahhit talimatın

gereğini mühendisi tatmin edecek şekilde yerine getirdikten sonra 21 gün içinde

geçici kabul belgesi almaya hak kazanacaktır.

Eski Kırmızı Kitap’ın 49.2. ve 49.3. maddeleri birlikte düşünüldüğünde,

müteahhidin işleri kesin kabul döneminin sonunda veya mümkün olduğu ölçüde

hemen ardından, normal aşınıp eskime hariç olmak üzere Sözleşmenin öngördüğü ve

mühendisi tatmin edecek bir biçimde teslim edilmesi niyeti çerçevesinde; geçici

kabul belgesinde belirtilen tarihte (varsa) kalan işleri, bu tarihi izleyen ve mümkün

olan en kısa süre içinde tamamlar ve kesin kabul döneminde veya bu dönemin sona

ermesini izleyen 14 gün içinde mühendisin söz konusu dönemde kendisi tarafından

veya onun adına yapılan bir kontrolün sonucu olarak gerçekleştirilmesi için talimat

verdiği her türlü düzeltme ve yeniden inşa etme işi ile tüm kusurları, çekmeleri veya

diğer hataları giderme işlerini gerçekleştirir. Bu sayılan işler, Sözleşmeye uygun

olmayan malzeme, demirbaş ve işçiliğin kullanılmasından; kalıcı işlerin projesinden

müteahhidin sorumlu olduğu kısımdaki proje hatasından veya müteahhidin

Sözleşmede kendisine düştüğü belirtilen veya ima edilen bir yükümlülüğe uygun

hareket etmemesinden veya edememesinden dolayı gerekli hale gelmişse, bu gibi

işleri müteahhit, masrafı kendisine ait olmak üzere gerçekleştirir532.

531 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.36-37. 532 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.38.

Page 194: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

180

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

§ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKUN GETİRDİĞİ BAZI HUKUKİ

KAVRAMLARIN FIDIC KURALLARINDAKİ YERİ

I. Force Majeure

1. Force Majeure Kavramı

A. Force Majeure’ ün Tanımı ve Unsurları

a. Force Majeure’ ün Tanımı

Force majeure kavramı, Kıta Avrupası hukuk sistemlerinde, Common Law

sisteminde, İskandinav hukuk sisteminde, BRIC ülkelerinin hukuk sistemlerinde,

Uzak Doğu ülkelerinin hukuk sistemlerinde ve son olarak, Arap-İslam ülkelerinin

hukuk sistemlerinde çeşitli şekillerde düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Bu

düzenlemeler karşılaştırmalı hukukun meşhur işlevsel denklik ilkesi’ne göre

incelendiğinde, force majeure’ ün daha ziyade sözleşmeler hukukunun bir konusu

olarak ele alındığı görülmektedir. Sözleşmeler hukukunda irade özgürlüğü ilkesi

egemendir. Bu bakımdan sözleşmeler hukukunu idare eden kuralların genel olarak

emredici nitelikte olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu da, tarafların bu kurallarla bağlı

olmadıkları ve bunları sözleşmelerinde diledikleri şekilde değiştirebilecekleri

anlamını taşımaktadır. Bu bağlamda, force majeure’ ü idare eden kurallar da

emredici bir nitelik taşımamaktadır. Nitekim İsviçre Mühendisler ve Mimarlar

Birliği’nce yayınlanan sözleşme örneğinde, İsviçre Borçlar Kanunu’ndan farklı

olarak yapılan düzenlemeler de bunu kanıtlamaktadır533.

Bununla birlikte yukarıda sayılan hukuk sistemlerinin hiçbirinde force

majeure’ ün hukukî tanımına yer verilmemiştir534. Buna rağmen, bugün için force

majeure’ün, daha ziyade uluslararası sözleşmelerde düzenleme altına alınan ve

taraflardan birisinin borçlandığı edimin ifasının, öngörülemeyen ve tamamen kendi

kontrolü dışında gerçekleşen sıra dışı ve kaçınılmaz olaylar sebebiyle aşırı derecede

güçleştiği veya imkânsızlaştığı hallerde, söz konusu tarafı önceden belirlenen 533 SCHERER/SCHNEİDER/BIGLER (Switzerland), s. 164. 534 Buna örnek olarak, Alman hukuk sistemi verilebilir. Alman hukuk sisteminde force majeure kavramı yerine höhere gewalt kavramı kullanılmaktadır. Ancak, höhere gewalt’ ın tanımı ne Alman Medeni Kanunu’nda ne de VOB/B sözleşme örneğinde yapılmıştır. (KNUTSON (ROSENER/DORNER),s.122)

Page 195: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

181

zamanda ifadan veya ifanın kendisinden kurtaran bir şart olduğu genel olarak bütün

hukuk sistemlerinde kabul edilmektedir535.

Karşılaştırmalı hukukta force majeure’ ün tanımına rastlanmazken, Kırmızı

Kitap’ın 19.1. maddesinde böyle bir tanıma yer verildiği görülmektedir 536. Söz

konusu tanıma göre, force majeure,

(a) Tarafların müdahaleye güçlerinin yetmediği,

(b) sözleşmenin kurulma aşamasında buna karşı makul hiçbir önlem

alamadıkları,

(c) ortaya çıkmasından sonra makul şartlar altında önleyemedikleri veya

üstesinden gelemedikleri ve

(d) maddi olarak diğer tarafa isnat edilemeyen

sıra dışı olaylar veya durumlar anlamına gelmektedir537.

Bu sıra dışı olaylara örnek olarak, Kıta Avrupası hukuk sistemine dahil olan

Türk-İsviçre hukuk sisteminde deprem, don, kuraklık, su baskını, denizde fırtına gibi

doğal afetlerin538 yanı sıra insan fiilleri ile diğer mantıki, hukuki539 veya maddi

olaylar gösterilmektedir540. Benzer şekilde, Common Law sisteminde, sıra dışı

olaylardan hem sel, fırtına gibi doğal afetler hem de grev, ayaklanma, savaş gibi

insan filleri anlaşılmaktadır541. İskandinav hukuk sisteminde yer alan İsveç

hukukunda grev, salgın, olağanüstü hava koşullarının dışında diğer sistemlerden

farklı olarak, sözleşme taraflarından bir tanesine atfedilebilecek ve diğer tarafı

engelleyen her türlü fiil ile yetkili makamlarca alınan kararlar neticesinde gerekli

535 SEPPALA: FIDIC’ s New Standard Forms of Contract: Risks, Force Majeure and Termination (Les Nouveaux Modèles de Contracts FIDIC: Risques, Force Majeure et Résiliation), Int’l Bus. L.J., 2000, s.1019. 536 Kırmızı Kitap’ın eski baskısında, force majeure’ e ilişkin olarak genel bir tanım bulunmamaktaydı. Bununla birlikte, force majeure 44. maddede yer alan süre uzatımına ilişkin hükümler ile 65. maddede yer alan özel risklere ilişkin hükümler tarafından idare edilmekteydi. 537 HÖK/ERBAŞ, s.81. 538 KARAYALÇIN: Risk-Sigorta-Risk Yönetimi, Ders Notları, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Sertifika Programları, Ankara, 2007, s.3 539 Hukuki olaylara örnek olarak sonradan getirilen inşaat yasağı ile ithalat yasağı verilebilir. 540 KILIÇOĞLU: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Ankara, 2005, s.630. 541 WESTERSUND/CASGRAIN: Force Majeure Clauses in Construction Contracts, March 2008 <www.fmc-law.com> (17.11.2009), s.3

Page 196: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

182

malzeme ve teçhizatın temin edilememesi ve işçi sayısında maruz kalınan azalma da

sıra dışı olayların kapsamına dahil edilmektedir542. BRIC ülkelerinin hukuk

sistemlerinde ise sıra dışı olaylara örnek olarak doğal afetlerin dışında grev,

ayaklanma, savaş, yangın, patlama ve salgın verilmektedir. Bu ülkeler arasında

Rusya’da hükümet tedbirleri ile askeri fiiller de sıra dışı olaylardan sayılmaktadır543.

Doğaldır ki, bu sıra dışı olay ve durumların hepsini bir sözleşme örneğine

sığdırmak mümkün değildir. Buna karşılık, Kırmızı Kitap’ın 19.1. maddesinde

bunlara örnek olarak,

(i) (ilân edilmiş olsun olmasın) savaş, savaşa benzer durumlar, işgâl, dış

düşmanları her türlü fiil ve faaliyeti,

(ii) isyan, terör, ayaklanma, askeri veya sivil darbe ya da iç savaş,

(iii) müteahhit ve personeli dışında diğer müteahhit, personel ve alt müteahhit

ile diğer işçilerin sebep oldukları huzursuzluk, başkaldırı, kargaşa, grev veya lokavt,

(iv) müteahhit tarafından mühimmat, patlayıcılar, radyasyon veya radyo-

aktivite gibi malzemelerin kullanılmasının olağan karşılandığı haller hariç tutulmak

üzere, ülke içerisinde savaş mühimmatı, patlayıcı malzemeler, iyonlaştırıcı

radyasyon ya da radyo-aktiviteden kaynaklanan kirlenme ve

(v) deprem, kasırga, tayfun veya volkanik faaliyetler gibi doğal afetler,

verilmiştir.

b. Force Majeure’ ün Unsurları

Hukuk sistemlerindeki düzenlemeler ve Kırmızı Kitap’ın 19. maddesi birlikte

düşünüldüğünde force majeure’ ün başlıca 5 unsuru bulunduğu görülmektedir.

Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

(1) Beklenmedik bir olayın (umulmayan hâl) gerçekleşmesi,

(2)Beklenmedik olayın gerçekleşmesinin borçlunun kusuru veya ihmâlinden

kaynaklanmaması,

542 PERSSON/MAGNUSSON: Sweden, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s. 158. 543 KARIBOV/STREZHNEVA (Russia), s.141.

Page 197: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

183

(3) Beklenmedik olayın gerçekleşmesi neticesinde borçlunun ediminin

ifasının imkânsızlaşması,

(4) Borçlunun durumu derhâl karşı tarafa (alacaklı) bildirmesi,

(5) Borçlunun borcundan kurtulması544.

aa. Beklenmedik Bir Olayın Gerçekleşmesi

Beklenmedik olay, tarafların makul şartlar altında sözleşmenin kurulması

sırasında öngöremediği; öngörmesine rağmen gerekli tedbirleri almadığı; gerekli

tedbirleri almış olsa dahi önleyemediği veya üstesinden gelemediği sıra dışı olay ya

da durumlardır. Bu sıra dışı olay ve durumlar tarafların beklentisi dışında geliştiği

için, kontrol edilememektedir. Black’s Law Dictionary’ de beklenmedik olaylara

örnek olarak deprem, sel, fırtına gibi insanüstü olaylar (doğal afetler) ile grev,

ayaklanma, savaş gibi insan fiilleri verilmiştir545.

Kıta Avrupası hukuk sistemine dahil olan Alman hukuk sisteminde

düzenleme altına alınan VOB sözleşmelerinde müteahhidin kendi işçilerinin

yaptıkları grev genel bir force majeure sebebi olarak kabul edilmemektedir. Bunun

sonucunda, müteahhit, işçilerinin yaptıkları grev sonucunda borcunun ifasından

kurtulamasa da ifayı geciktirebilmektedir546.

Common Law sistemine dahil olan Kaliforniya Eyaleti’nce 1872 yılında

yürürlüğe sokulan Medeni Kanun’un 1511. maddesine göre ″borçlu karşı konulamaz,

insan üstü sebeplerle veya Amerika Birleşik Devletleri’nin düşmanlarının fiillerinden

kaynaklanan sebeplerle sözleşmede kararlaştırılan borçlarını zamanında veya hiç ifa

edemezse; bu takdirde bu edimlerin ifasından belli bir süre için veya tamamen

kurtulmaktadır.″ Kaliforniya Yüksek Mahkemesi, Ryan v. Rogers dâvasında, Medeni

Kanun’un 1511. maddesi hükmünde geçen ″karşı konulmaz, insan üstü sebepler″den 544 Interpretation of Doctrine of Frustration& Force Majeure Clause <www.legalserviceindia.com> (16.11.2009), s.1; JAYNES: Termination, Risk and Force Majeure, presented at the Seminar ″FIDIC Global Conditions of Contract″, New Delhi, January 2001 <www1.fidic.org> (19.11.2009),s.3-4; GREENFIELD/ROONEY: Aspects of International Petroleum Agreement, Alta. L.Rev., 1999, s.352; WESTERSUND/CASGRAIN, s.14; BUDIN, s.208; KILIÇOĞLU, s.629-630; KOCAYUSUFPAŞAOĞLU/HATEMİ/SEROZAN/ARPACI: Borçlar Hukuku, Genel Bölüm, İfa-İfa Engelleri-Haksız Zenginleşme, İstanbul, 2006, s.185-186. 545 Black’s Law Dictionary, Second Pocket Edition, St. Paul, Minn, 2001, s.287. 546 JANKOWSKI/KREISSL(Germany), s.69.

Page 198: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

184

sadece doğal afetlerin anlaşılması gerektiğine hükmetmiştir. Zira doğal afetler,

gerekli dikkât ve özenin gösterildiği, alınabilecek her türlü tedbirin alındığı

durumlarda dahi önlenememekte ve zararlı etkilerini göstermektedir. Benzer şekilde

Kaliforniya Eyaleti’nde görülen diğer bazı dâvalarda da, savaş olgusunun, savaş

tehlikesinin önceden hissedilebilecek olduğu ve buna rağmen tarafların

sözleşmelerine force majeure şartı olarak derc etmediği durumlarda borcu sona

erdiren bir sebep olmadığına hükmedilmiştir547.

Uzakdoğu hukuk sistemine dahil olan Japon hukuk sisteminde, inşaat

malzemelerinin müteahhit tarafından sağlandığı sözleşmelerde, teslimden önce

meydana gelen bir doğal afet örneğin deprem sebebiyle inşaatın büyük ölçüde zarar

gördüğü durumlarda dahi müteahhidin borcu sona ermemektedir548.

Karşılaştırmalı hukukta inşaat sözleşmeleri, karşılıklı edimleri içeren bir

sözleşme olarak nitelendirildiği için, ifayı etkileyen beklenmedik olaylar hem genel

olarak borçlar hukuku hükümlerine hem de özel olarak inşaat hukuku hükümlerine

tâbi olmaktadır. Nitekim, Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesinin 1. fıkrasında

borçlu tarafın sorumlu tutulamadığı beklenmedik bir olay sebebiyle ifanın

imkânsızlaşması halinde borcun sona ereceği düzenlenmektedir. Bu düzenlemeye

paralel olarak, aynı kanunun 370. maddesinde, bu kez iş sahibine atfedilecek

beklenmedik bir olay sebebiyle ifanın imkânsızlaşması halinde borçlunun borcundan

kurtulacağı belirtilmektedir549. Ancak, belirtmek gerekir ki, söz konusu genel ve özel

hükümler emredici bir nitelik taşımamaktadır. Dolayısıyla, taraflar sözleşmelerinde

bu hükümleri diledikleri şekilde kısmen veya tamamen değiştirebilmektedir.

Buna karşılık, Amerika Birleşik Devletleri’nde genel olarak inşaat

sözleşmelerini idare eden hükümler oldukça katıdır ve emredici bir nitelik

taşımaktadır550. Bu hükümlerde ifayı imkânsızlaştıran beklenmedik olaylar

düzenleme altına alınmamıştır. Bu sebeple, müteahhit ediminin ifası kendisi için

oldukça ağırlaşsa ve hatta hiçbir yarar sağlamasa da iş sahibi ile aralarında

547 WATSON: Should Your Construction Contract Include a Force Majeure Clause? <www.brhlaw.com> (20.11.2009), s.1. 548 MOGI/KISHIMOTO (Japan), s.103. 549 AYDEMİR, s.360. 550 Bu katılık, her bir eyalette egemen olan hukuk anlayışına göre yapılan düzenlemelerle giderilmeye çalışılmaktadır.

Page 199: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

185

akdettikleri sözleşme ile bağlı olmaktadır. Bu durum, Kıta Avrupası hukuk

sistemlerinde pacta sund servenda (sözleşmeye bağlılık) olarak bilinen ve Common

Law sisteminde sanctity of contract (sözleşmenin kutsallığı) olarak uygulama alanı

bulan ilkenin bir sonucudur. Sanctity of contract ilkesine göre, sözleşmede belirlenen

ifa zamanı tarafların kontrolü dışında gelişen olaylardan tamamen bağımsızdır ve

kesindir. Zira, Amerikan hukukunda tarafların sözleşme akdetmeden önce

sözleşmeden kaynaklanabilecek bütün riskleri göze almış oldukları düşünülmektedir.

Bununla birlikte, tarafların sözleşmelerine koruyucu bazı hükümler ekleyebilecekleri

de kabul edilmektedir. Bu hükümler, force majeure ile fesih şartıdır. Buna göre,

taraflar force majeure şartına dayanarak, kontrolleri dışında gelişen beklenmedik

olayların gerçekleşmesi durumunda borçlarından kurtulamasa da ifayı

erteletebilmektedir. Fesih şartı ise, taraflara süresinden önce haklı bir sebebe

dayanarak sözleşmeyi sona erdirme yetkisi vermektedir551.

Sonuç olarak, karşılaştırmalı hukukta, özellikle Kıta Avrupası ülkelerinin

hukuk sistemlerinde inşaat hukukunu idare eden hükümlerin emredici nitelik

taşımadıkları ve tarafların bunları değiştirebilecekleri; buna karşılık, Common Law

sistemine dahil olan ülkelerden Amerika Birleşik Devletleri’nde bu hükümlerin

emredici nitelik taşımalarına rağmen sözleşmelere derc edilen koruyucu hükümlerle

bir nebze olsun yumuşatıldığı görülmektedir. Ancak, bu durum tarafların ifayı

etkileyen ve kendi kontrolleri dışında gelişen beklenmedik olayları diledikleri şekilde

düzenleyebilecekleri anlamına da gelmemektedir. Bu açıdan, tarafların force majeure

şartını düzenlerken, bu kapsama aldıkları olayları sıraladıktan sonra ″ve diğer bütün

olaylar″ şeklinde sözleşmelerine derc ettikleri ifade hukuken hiçbir anlam

taşımamaktadır. Bu ifadenin hukuken geçerlilik taşıması için onu karşılaştırmalı

hukukta sıklıkla kullanılan, ejusdem generis552, contra proferentem553 ve commercial

reasonableness554 ilkeleriyle birlikte değerlendirmek gerekmektedir.

551 PECKAR/ZICHERMAN: United States, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.196. 552 Ejusdem generis, Latince’de ″aynı türden gelen, aynı cins″ anlamlarına gelmektedir. Ejusdem generis ilkesi, karşılaştırmalı hukukta daha ziyade bir yorum kuralı olarak kullanılmaktadır. Buna göre, bir sözleşme maddesinde sıralanan şey, kişi veya olaylar üyesi bulundukları genel grubu temsil etmektedir. Bu bakımdan söz konusu madde sadece sözleşmede belirtilen şey, kişi veya olaylarla aynı türden gelen ya da aynı cins şey, kişi veya olaylara uygulanabilecektir. (ejusdem generis <www.legal-explanation.com> (22.12.2009))

Page 200: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

186

bb. Beklenmedik Olayın Gerçekleşmesinin Borçlunun Kusuru veya

İhmâlinden Kaynaklanmaması

Karşılaştırmalı hukukta, force majeure’ den söz edilebilmesi için,

beklenmedik olayın gerçekleşmesinin borçlunun kusuru veya ihmâlinden

kaynaklanmaması gerekmektedir. Burada borçlunun yardımcılarının da beklenmedik

olayın gerçekleşmesinde kusurları veya ihmâlleri bulunmamalıdır. Zira, borçlunun

yardımcılarının kusur ve ihmâlleri de borçluya izafe edilmekte ve bunlardan borçlu

sorumlu tutulmaktadır555.

Beklenmedik olay kavramına borçlunun elinde olmayan ve bizzat kendisinin

veya tarafsız etki alanında oluşan doğal afet, grev, ayaklanma, savaş gibi haller

girmektedir. Diğer yandan, alacaklının etki alanında oluşan aksilikler de force

majeure’ ün kapsamına dahil edilmektedir556. Bununla birlikte, Kırmızı Kitap’ın

19.1. maddesine göre, force majeure şartından yararlanabilmek için beklenmedik

Bir örnekle açıklamak gerekirse, tarafların sözleşmelerinde beklenmedik olay olarak sel, fırtına, deprem, yangın ve benzeri doğal afetleri belirledikleri durumlarda müteahhidin işçilerinin yaptıkları grev beklenmedik olay kapsamına dahil edilemeyecek ve bu sebebe dayanarak müteahhit borcunun ifasını erteletemeyecektir. 553 Contra proferentem, ″lehe yorum yasağı″ anlamına gelmektedir. Buna göre, sözleşme taraflarından birisi tarafından sözleşmeye derc edilen hüküm her zaman için o kişi aleyhine yorumlanmaktadır. Diğer bir deyişle, contra proferentem ilkesi kendi hükmünde ısrarcı olmayıp karşı tarafın önerdiği hükmü kabul eden tarafın menfaatlerini kollamaktadır. (contra proferentem<http://en.wikipedia.org> (22.12.2009)) Örneğin, iş sahibi ile aralarında akdettikleri sözleşmeye kendi işçileri tarafından yapılacak (olası) bir grevi force majeure olarak derc ettiren müteahhidin, sözleşme kurulduktan sonra gerçekleşen grev sebebiyle iş sahibinden ek süre talep etmeye hakkı bulunmamaktadır. Zira, olağan hayat akışına göre, aynı zamanda basiretli bir iş adamı olan müteahhidin, işçileri tarafından yapılacak (olası) grevi öngörmesi ve buna karşı önceden tedbir alması kendisinden beklenmektedir. Bu bağlamda, müteahhidin borçlarını erteletebilmek için işçilerinin yaptığı grevi öne sürmesi contra proferentem ilkesi gereğince kabul görmemektedir. Aynı sonuca, Türk-İsviçre Borçlar hukukunun mihenk taşı olan iyiniyet ilkesiyle de varılabilmektedir. 554Commercial reasonableness, iyiniyet ilkesine ve genel kabul görmüş ticari teamüllere uygunluğu ifade eden bir ilkedir. (Black’s Law Dictionary,s.111.) Bu ilkeye göre, iş sahibi ile müteahhit arasındaki sözleşmede force majeure olarak belirtilmese de ticari hayatın gerekleri ve olayı çevreleyen şartlardan force majeure kapsamına dahil edilmesi gerektiği anlaşılan olaylar da force majeure olarak kabul edilmelidir, veya tam tersi. Burada kararı verecek olan iyiniyetli sıradan üçüncü kişilerdir. 555 Interpretation of Doctrine of Frustration& Force Majeure Clause <www.legalserviceindia.com> (16.11.2009), s.2. 556 KOCAYUSUFPAŞAOĞLU/HATEMİ/SEROZAN/ARPACI, s.187.

Page 201: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

187

olayın maddi olarak karşı tarafa yani alacaklıya isnat edilememesi gerekmektedir557.

Bu bakımdan, alacaklının etki alanında gerçekleşip, maddi olarak alacaklıya isnat

edilebilen olaylar, force majeure olarak addedilemeyeceklerdir.

Diğer bütün sözleşmeler de olduğu gibi, inşaat sözleşmelerinin de temel

hedefi, ifa ile karşı ifayı netleştirmek ve sözleşmeden kaynaklanabilecek risklerin

taraflar arasında adilâne bir şekilde paylaşımını sağlamaktır558. Ancak, her

sözleşmede olduğu gibi, inşaat sözleşmelerinde de taraflarca öngörülemeyen;

öngörülse dahi bunlara karşı makul şartlar altında gerekli tedbirlerin alınamadığı

veya üstesinden gelinemeyen olaylar ortaya çıkabilmektedir. İşte bu tür olaylar

sözleşmenin kuruluşu sırasında tarafların riskleri arasına sokulabilmekte ve maddi

olarak taraflara isnat edilebilmektedir. Böyle bir durumda ise, force majeure’ den

yararlanma ihtimâli bütünüyle ortadan kalkmaktadır ve beklenmedik olayın verdiği

zararlar, maddi olarak isnat edildiği taraf tarafından karşılanmaktadır. Zira, force

majeure taraflarca üstlenilmeyen riskleri konu edinmektedir.

cc. Beklenmedik Olayın Gerçekleşmesi Neticesinde Borçlunun Ediminin

İfasının İmkânsızlaşması

Force majeure’ ün diğer bir unsuru, beklenmedik olayın gerçekleşmesi

neticesinde borçlunun ediminin ifasının imkânsızlaşması’dır. İmkân olabilirlik ve

yapılabilirlik olduğuna göre, imkânsızlık bu olabilirlik ve yapılabilirliğin ortadan

kalkması hâlidir. Karşılaştırmalı hukukta, olmazlık ve yapılmazlığın sözleşmenin

tarafları dışındaki etkenlerden kaynaklanması ve bunun herkes için geçerli olması

hâlinde kesin, objektif imkânsızlıktan; sadece tarafların tutum ve davranışlardan

kaynaklanması yani olumsuzluğun taraflardan birine bağlı sebeplerden ileri gelmesi

hâlinde ise kesin olmayan, sübjektif imkânsızlıktan söz edilmektedir.

Bu ayrımın pratik önemi, objektif imkânsızlıkta, buna sebep olay baştan

herkes için kaçınılmaz olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin de kesin olarak

hükümsüz olmasından, yok hükmünde sayılmasından ileri gelmektedir. Diğer bir

deyişle, taraflar objektif olarak imkânsız olan konularda sözleşme akdedememekte;

akdetseler bile bu sözleşme bâtıl kabul edilmektedir. Bununla birlikte, Common Law

557 FIDIC: Conditions of Contract for Construction, 1999, s.56. 558 WESTERSUND/CASGRAIN, s.1.

Page 202: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

188

sisteminde objektif olarak ifası imkânsız olan edimler için dahi taahhüt altına girmek

mümkün olmaktadır559. Bu bakımdan, şayet ifasının imkânsız olduğu baştan bilinen

edimler için taahhüt altına girilerek bir sözleşme akdedilmişse; bu takdirde doctrine

of frustration560 devreye girmekte ve tarafları ifadan kurtarmaktadır.

Öte yandan, sonraki (objektif veya sübjektif) imkânsızlıkta borçlunun kusurlu

olup olmamasına göre sorumluluğu gündeme gelmektedir. Buna göre, borçlu

kendisine yüklenemeyen (isnat edilemeyen) beklenmedik bir olay sebebiyle ediminin

imkânsızlaşması neticesinde borçtan sorumlu tutulamamakta ve ifadan

kurtulmaktadır. Buna karşılık, borçluya yüklenebilecek olan sonraki imkânsızlıkta

borçlu tazminat ödemekle yükümlü kılınmaktadır561.

Kırmızı Kitap’ın 19. maddesi dikkâte alındığında, ifa imkânsızlığı ile ifa

güçlüğü arasında hukukî nitelendirme bakımından bir ayrım yapılmadığı ve her iki

kavramın da force majeure olarak değerlendirildiği görülmektedir562. Ancak,

doğaldır ki; ifa imkânsızlığı ile ifa güçlüğüne atfedilen hukukî sonuçlar birbirinden

farklı olmaktadır. Buna göre, borçlu ifa imkânsızlığı halinde (örneğin, inşaatın çok

uzun bir süre durması neticesinde) sözleşmenin feshi ile borcundan

kurtulabilecekken; ifa güçlüğü halinde süre uzatımına ve/veya masrafları için ek

ödemeye hak kazanabilecektir. Öte yandan, karşılaştırmalı hukukta özellikle Alman

hukuk sisteminde ifa güçlüğünün (unerschwinglichkeit) ifa imkânsızlığı

(unvermögen) kavramından ayrılarak işlem temelinin çökmesi kavramıyla

559 Bunun için bkz. Paradine v. Jane (1646) Alleyn 26. 560 Common Law sisteminin bir ürünü olan doctrine of frustration, sözleşmenin kurulmasından önce veya sonra meydana gelen önceden öngörülemeyen; öngörülse dahi önüne geçilemeyen olaylar sebebiyle tarafların sözleşmesel edimlerinin ifasının kesin ve objektif olarak imkânsızlaştığı hâllerde tarafları ifadan kurtaran bir şart olarak tanımlanmaktadır. Doctrine of frustration, force majeure’ den farklı olarak, tarafların ifadan kurtulabilmesi için kesin bir imkânsızlığı aramaktadır. Bu anlamda, tarafların öngöremediği sıra dışı güçlük, aşırı masraf, kayıp ve yaralanmaları da içeren elverişsizlik, uygunsuzluk ve olanaksızlık kavramları doctrine of frustration’ ın konusunu teşkil etmemektedir. Görüldüğü üzere; doctrine of frustration ile force majeure arasındaki ayrım son derece kaypaktır. Bu iki kavram arasında sözü edilen nüanslar göz ardı edildiğinde, bunların işlevsel olarak birbirine denk olduğu görülecektir. Bunlardan force majeure Common Law sisteminde ancak taraflarca müracaat edilebilen sözleşmesel bir şart olarak görülürken, doctrine of frustration Common Law’ un bir parçası olarak baş tacı edilmektedir. 561 AYDEMİR, s.359; KOCAYUSUFPAŞAOĞLU/HATEMİ/SEROZAN/ARPACI, s.183. 562 HÖK/ERBAŞ, s.82.

Page 203: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

189

açıklanmaya çalışıldığı gözlenmektedir563. Böylece ifa güçlüğü ile ifa imkânsızlığına

farklı hükümler uygulama alanı bulmaktadır. Benzer şekilde, Common Law

sisteminde de, Lordlar Kamarası 1956 yılında Davis dâvasında verdiği kararda

″doctrine of frustration’a göre, beklenmedik olay neticesinde sözleşmenin ifasının

daha külfetli bir hâle gelmesi borçluyu ifadan kurtarmaz ″ demek suretiyle ifa

güçlüğü ile ifa imkânsızlığı arasındaki farkı ortaya koymuş bulunmaktadır564. Buna

karşılık, Fransız hukuk sisteminin ürünü olan l’économie du contrat (sözleşme

ekonomisi) ile Amerikan hukuk sisteminin ürünü olan commercial impracticability

(ticarî elverişsizlik) kavramları, tabir-i caizse ifa güçlüğü ile ifa imkânsızlığı

arasındaki duvarı kaldırmıştır. Kanımızca, Kırmızı Kitap’ın 19. maddesi işte bu

franco-amerikan anlayışın bir sonucu olmaktadır. Zira Kırmızı Kitap’ta ifa güçlüğü

ile ifa imkânsızlığı arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Bunun yerine işlevsel

ve tümevarımcı (endüktif) bir yaklaşımla her iki kavram force majeure potası altında

eritilmiş ve somut olayın özelliklerine göre amaca ve adalete en uygun düşen

çözümü beraberinde getiren hukukî sonuç benimsenmiştir.

dd. Borçlunun Durumu Derhâl Karşı Tarafa (Alacaklı) Bildirmesi

Karşılaştırmalı hukukta, açık bir kanun hükmü bulunmayan durumlarda dahi

iyiniyet kuralları gereğince, borçlunun imkânsızlığı derhâl alacaklıya bildirmesi

gerektiği genel olarak kabul edilmektedir. Burada borçluya isnat edilen bildirim

(ihbar) yükümlülüğü bir yan yükümlülüktür. Dolayısıyla, alacaklı imkânsızlığı

biliyor veya bilecek durumda bulunuyor ise bildirime gerek yoktur. Bildirim

563 Bu görüş çerçevesinde, borcun ifası mümkünse, borçlu düşünülenden fazla emek ve gideri gerektirse ve bu sebeple zarar etme durumunda kalsa dahi, kural olarak, borcunu kararlaştırılan bedel karşılığında ifa ile yükümlü olmaktadır. Diğer yandan, borçlunun pacta sund servenda ilkesi gereğince de sözleşmeye uyması, borcunu sözleşme şartlarına göre ifa etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte tam iki tarafa borç yükleyen uzun süreli sözleşmelerde, sözleşmenin kurulmasından sonra, öngörülmeyen beklenmedik olaylar sebebiyle, tarafların edimleri arasında aşırı bir orantısızlık meydana gelmişse ve borçlunun sözleşmeye göre borcunu ifa etmesi epey güçleşmişse; bu takdirde alacaklının borcun sözleşmeye göre ifasında direnemeyeceği genel olarak kabul edilmektedir. Buna gerekçe olarak, Türk-İsviçre hukuk sisteminde bugün için objektif iyiniyet ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ilkelerince desteklenen işlem temelinin çökmesi gösterilmektedir.(REİSOĞLU: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul, 2006, s.360-361) 564 Davis Contractors Limited v. Fareham U.D.C. (1956) AC 696.

Page 204: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

190

yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlu, alacaklının bu sebeple maruz kaldığı

zararı tazmin etmek zorundadır565.

Kırmızı Kitap’ta borçlunun bildirim yükümlülüğü 19.2. maddede açık bir

biçimde düzenlenmiş bulunmaktadır566. Sözü edilen hükme göre, taraflardan birisinin

(borçlunun) ediminin ifası force majeure olarak adlandırılan beklenmedik bir olay

neticesinde imkânsız hâle gelmişse; bu takdirde, borçlunun zaman kaybetmeden

durumu diğer tarafa (alacaklıya) bildirmesi gerekmektedir. Bu bildirim, force

majeure olarak adlandırılan olayın gerçekleştiğinin borçlu tarafından öğrenildiği

günden itibaren 14 gün içinde yapılmalıdır567.

ee. Borçlunun Borcundan Kurtulması

Force majeure’ ün en önemli unsuru, borçlunun borcundan kurtulmasıdır.

Karşılaştırmalı hukukta borçlu, beklenmedik olayın kontrolü dışında gerçekleştiğini,

gerekli tedbirleri almasına rağmen bunun gerçekleşmesini önleyemediğini veya

üstesinden gelemediğini ve dolayısıyla borcunu ifa edememesinde herhangi bir

kusurunun bulunmadığını ispat ettiği anda, hiçbir tazminat ödemeden borcundan

kurtulmaktadır.

Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, beklenmedik olay neticesinde ifa

yükümlülüğünden kurtulan borçlu, kural olarak, karşı ifayı da talep edememekte,

karşı edim alacağını yitirmektedir. Şu kadar ki, bir şekilde karşı edim alacağını elde

etmişse; onu geri vermek zorunda kalmaktadır. Zira, tam iki tarafa borç yükleyen

sözleşmelerde edim hasarı alacaklıdayken, karşı edim hasarı borçludadır. Bu kural,

tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ifa ile karşı ifa arasındaki işlevsel

bağlılığın (karşılık ve değişim) doğal bir sonucu olmaktadır568.

565 EREN: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul, 2006, s.1252. 566 Kırmızı Kitap’ın bir önceki (1987 yılı) baskısında bildirim yükümlülüğüne ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, 12.2. maddesinde ″…işlerin gerçekleştirilmesi sırasında müteahhidin iş yerindeki iklimsel koşulların dışında müteahhidin indinde, tecrübeli bir müteahhidin önceden tahmin edemeyeceği fiziksel engeller veya koşullarla karşılaşırsa, durumu derhâl mühendise bildirir, bir kopyasını da iş sahibine iletir… ″ şeklinde bir hüküm yer almaktadır. (TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.19) 567 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.56. 568 EREN (Borçlar-Genel), s.1253; KOCAYUSUFPAŞAOĞLU/HATEMİ/SEROZAN/ ARPACI, s.190.

Page 205: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

191

Kırmızı Kitap’ta ise, force majeure hem ifa imkânsızlığını hem de ifa

güçlüğünü bünyesinde barındıran çok geniş bir kavramdır. Bu bakımdan force

majeure olarak adlandırılan olayın gerçekleşmesiyle, borçlu doğrudan borcundan

kurtulamaz. Nitekim bu hususa Kırmızı Kitap’ın 19.2. maddesinde de değinilmiş

bulunmaktadır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasında ″bildirim yükümlülüğünü

yerine getiren borçlunun borcunun ifasının force majeure’ ün devamı süresince

erteleneceği″ belirtilmektedir569. Bu ifadeden olmak üzere, force majeure teşkil eden

olayın gerçekleşmesi üzerine, borçlu borcundan kurtulamamakta ve fakat ifa süresini

erteletme şansına sahip olmaktadır. Bununla birlikte, inşaatın tesliminin uzun süre

ertelenmesinin tarafların menfaatlerini zedelediği durumlarda sözleşmenin feshi de

gündeme gelebilmektedir. Ancak, o zaman taraflar karşılıklı olarak borçlarının

ifasından kurtulabilmektedir. Kırmızı Kitap’ın 19.2. maddesi hükmü, Common Law

sistemindeki force majeure anlayışıyla birebir örtüşmektedir. Nitekim, Common Law

sisteminde de force majeure özellikle inşaat sözleşmelerinde müteahhidi

borçlarından kurtarmaktan ziyade borçlarını ifa edebilmesi için müteahhide ek süre

tanınmasını sağlamaktadır. Bununla birlikte süre uzatımının hiçbir faydasının

bulunmadığı ifanın imkânsızlaştığı durumlarda doctrine of frustration devreye

girecek ve tarafları karşılıklı olarak ifadan kurtaracaktır570. Bu bakımdan, kanımızca

işlevsel denklik açısından aralarında hiçbir fark bulunmamasına rağmen Common

Law sisteminde doctrine of frustration, force majeure’ e kıyasla daha ağır hukukî

sonuçlara sahiptir.

B. Force Majeure’ ün Hüküm ve Sonuçları

Karşılaştırmalı hukukta, force majeure’ ün borçlunun süre uzatımına ve/veya

yaptığı masraflara karşılık olarak ek ücrete hak kazanması ya da borcundan

kurtulması gibi çok çeşitli sonuçları bulunmaktadır. Ancak bunun için borçlunun her

şeyden önce borcunun ifasının imkânsızlaşmasında herhangi bir kusuru

bulunmadığını ispatlaması gerekmektedir. Gerçekten borçlu kendi kontrolünde

gelişen, müdahale ederek önleyebileceği veya üstesinden gelebileceği olayların

569 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.57. 570 ALDERSON/SAUNDERS: United Kingdom, Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010, s.188.

Page 206: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

192

gerçekleşmesi sebebiyle süre uzatımına hak kazanamayacağı gibi borcundan da

kurtulamayacaktır.

Kırmızı Kitap’ın 19.4. maddesinde force majeure’ ün sonuçları düzenlenmiş

bulunmaktadır. Söz konusu madde uyarınca, 19.2. maddeye uygun olarak

sözleşmeden doğan borçlarını force majeure sebebiyle yerine getiremeyeceğini

bildirmiş bulunan bir müteahhit, bu sebeple gecikmeye maruz kalır ve/veya ek

masraf yapmak zorunda kalırsa; bu takdirde 20.1. maddeye göre;

(a) işin tamamlanmasının gecikmesi veya gecikecek olması durumunda 8.4.

madde uyarınca bu gecikme kadar süre uzatımına ve

(b) olayın veya durumun 19.1. maddede (i)’den (iv)’e kadar olan alt bentlerde

tanımlanan nitelikte ve (ii)’den (iv)’e kadar olan alt bentler için işin yapıldığı ülkede

gerçekleşmiş olması halinde, bu sebeple meydana gelen masraflarının tazminine hak

kazanmaktadır.

Müteahhidin bu yöndeki bildirimini alan mühendisin meseleler üzerinde

uzlaşmaya varmak veya karar almak için 3.5. maddedeki düzenlemelere riayet etmesi

gerekmektedir571.

Görüldüğü gibi, 19.4. maddeye göre force majeure sebebiyle borcunu ifa

edemeyen taraf (borçlu), doğrudan borcundan kurtulamayacaktır. Zira, force majeure

olarak adlandırılan olayın gerçekleşmesi daha ziyade işin tamamlanma süresinin

uzatılması ve bu sebeple yapılan masrafların karşılanmasıyla sonuçlanmaktadır.

Ancak, inşaatın çok uzun bir süre durması halinde sözleşmenin feshi mümkün

olabilmektedir. Bunun kararını verecek olan merci mühendis’tir. 19.4. maddenin son

fıkrasında mühendisin meseleler üzerinde uzlaşmaya varmak veya karar vermek için

3.5. maddeye riayet etmesi gerektiği bildirilmiştir. Kırmızı Kitap’ın 3.5. maddesine

göre ise, bu madde hükmüne atıf yapılan her durumda, mühendisin bir uzlaşmaya

varmak için taraflara danışması gerekmektedir. Taraflar arasında bir uzlaşma

sağlanamaz ise, mühendis Sözleşme hükümleri ve olayı çevreleyen şartlar

doğrultusunda en uygun kararı verecektir572.

571 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.57. 572 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s.11.

Page 207: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

193

Bununla birlikte, taraflara da sözleşmeyi force majeure sebebiyle feshetme

imkânı verilmiştir. Kırmızı Kitap’ın 19.6. maddesi uyarınca, işlerin yapımı

müteahhidin 19.2. maddeye uygun olarak yaptığı bildirim sonucunda force majeure

sebebiyle aralıksız ve fâsılasız 84 gün (veya 12 hafta) ya da aralıklı ve fâsılalı olarak

toplamda 140 günden daha uzun bir süre ertelenmişse; bu takdirde taraflardan her

biri diğerine yapacağı bildirim ile sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olmaktadır.

Böyle bir durumda fesih bildirimi, bildirimin yapıldığı günden itibaren 7 gün sonra

hüküm ifade etmektedir. Müteahhit de bu tarihten itibaren işlerini tamamlamakta,

kendisine ait malzeme ve teçhizatı inşaat alanından kaldırmaktadır.

Sözleşmenin feshi durumunda, mühendis yapılan işlerin değerini takdir eder

ve müteahhide yapılacak ödemeyi tayin eder. Müteahhide yapılacak ödeme;

(a) Yapılan işler için Sözleşmede belirtilen değeri,

(b) Müteahhide havale edilen ve müteahhidin yapmakla yükümlü olduğu

işlerin yapımında kullanılan malzeme ve teçhizat için yapılan masrafları (bu

malzeme ve teçhizat iş sahibi tarafından ödeme yapıldığı anda iş sahibinin

mülkiyetine geçmektedir ve dolayısıyla iş sahibinin riskleri arasına girmektedir; aynı

şey iş sahibinin tasarrufu altındaki malzeme ve teçhizat ile ilgili olarak müteahhit

için söz konusu olmaktadır.),

(c) Müteahhidin işlerin tamamlanacağı beklentisiyle makul ölçülerde maruz

kaldığı her türlü zararı,

(d) Geçici işlerin ve müteahhide ait olan teçhizatın inşaat alanından

kaldırılıp, müteahhidin işyerinin bulunduğu ülkeye veya herhangi bir ek masrafı

gerektirmeyecek şekilde başka bir ülkeye nakli için yapılan harcamaları,

(e) Fesih tarihinde tam zamanlı olarak işlerin yapımıyla görevlendirilmiş olan

müteahhidin personelinin yol masraflarını içermektedir573.

Son olarak, Kırmızı Kitap’ın 19.7. maddesinde ″tarafların hukukî çerçeve

içerisinde borçlarının ifasından kurtulmaları″ düzenlenmiş bulunmaktadır. Söz

konusu madde hükmüne göre, taraflardan biri Sözleşmeden doğan borçlarının ifasını

imkânsızlaştıran veya hukuka aykırı hale getiren ya da Sözleşmeyi idare eden hukuk

573 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s. 57-58.

Page 208: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

194

uyarınca kendisini ifa yükümlülüğünden kurtaran bir durum veya olayın kontrolü

dışında ortaya çıkması halinde, 19. maddedeki diğer hükümler dikkâte alınmaksızın,

bunu diğer tarafa bildirebilmektedir. Bu bildirim üzerine:

(a) Taraflar Sözleşmenin uygulanmaya devamı yükümlülüğünden, tarafların

daha önce Sözleşmenin feshi dikkâte alındığında doğan haklara halel gelmeksizin

kurtulmaktadır ve

(b) İş sahibi tarafından müteahhide ödenmesi gereken miktar, 19.6. maddede

belirtilen miktarla aynı olmaktadır574.

2. Kırmızı Kitap’ın Yeni Baskısında Yer Alan Force Majeure

Hükmünün Eski Baskıdaki İlgili Hükümle Karşılaştırılması

Kırmızı Kitap’ın 19. maddesi, her şeyden önce, yeni baskıda eski baskılara

kıyasla ne denli ilerleme kaydedilmiş olduğunun en büyük göstergesidir. Zira

Kırmızı Kitap’ın bir önceki 1987 yılında yapılan 4. baskısında force mejeure’ e

ilişkin ayrı bir düzenleme bulunmamaktaydı. Bunun yerine, ″Özel Riskler″ başlığını

taşıyan, eksik ve ilgisiz bir dizi toplama hükümden oluşan 65. madde uygulama alanı

bulmaktaydı. Sözgelimi, 65.2. maddede nelerin özel risklerden olduğu

belirtilmekteydi. Buna göre 20.4. maddenin (a),(c),(d) ve (e) bentlerinde tanımlanan

riskler ile işlerin gerçekleştirilmekte olduğu ülkeyle ilgili olmaları kaydıyla aynı

maddenin (b) bendinde tanımlanan riskler özel risklerden sayılmaktaydı575.

20.4. maddede esas itibariyle iş sahibinin risklerine yer verilmiş

bulunmaktadır. (a) ila (e) bentleri arasında sayılan riskler şunlardır:

(a) (İlân edilmiş olsun olmasın) savaş, çarpışma, istilâ, dış düşman

hareketleri,

(b) isyan, ihtilâl, ayaklanma, askerî veya gaspçı iktidar yahut iç savaş,

(c) nükleer yakıtlardan kaynaklanan veya nükleer yakıtların, zehirli

radyoaktif patlayıcıların yakılmasıyla ortaya çıkan nükleer atıklardan yahut bunların

patlayıcı nükleer bileşimlerinin veya bileşenlerinin tehlikeli diğer özelliklerinden

doğan iyonlaştırıcı radyasyon veya radyoaktivite zehirlenmesi,

574 HÖK/ERBAŞ, s.84. 575 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.53.

Page 209: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

195

(d) ses hızında veya ses ötesi hızda yol alan uçakların yahut diğer hava

aygıtlarının yol açtığı basınç dalgaları ile

(e) yalnızca müteahhidin veya alt müteahhitlerinin işçileriyle sınırlı değilse ve

işlerin idaresi dolayısıyla ortaya çıkmamışsa başkaldırı, kargaşa ve karışıklık576.

Bütün bu sayılan risklere, 65.4. maddede düzenleme altına alınan ″mermi ve

güdümlü mermi″577 şaşırtıcı biçimde eklenerek özel risklerin kapsamına dahil

edilmiştir.

Eski baskıda, müteahhidin bildirim yükümlülüğü süre uzatım talebine ilişkin

olarak 44.2. maddede düzenleme altına alınmıştır. Söz konusu maddeye göre,

müteahhidin 44.1. maddede beş bent halinde sayılan olay veya durumların ortaya

çıkmasını izleyen 28 gün içinde bunu mühendise bildirmesi ve bir kopyasını da iş

sahibine iletmesi gerekmektedir. Bu bildirimi izleyen 28 gün veya olay süreklilik arz

ediyorsa 28 günlük süreler içinde ya da mühendisin kabul edeceği başka makul

sürede müteahhit süre uzatım talebine yönelik ayrıntılı bilgi, belge ve kanıtlarını

sunmalıdır. Diğer bir deyişle, müteahhit 4 hafta içinde bir süre uzatım talebi

olduğunu bildirmeli, bunun hemen akabinde 4 hafta içinde de talebinin ayrıntılı

kanıtlarını sunmalıdır578. Hem 28 günlük sürenin bildirimde bulunmak için yeterince

uzun olduğuna kânaat getirildiği hem de uygulamada müteahhitlerin tuzak

taleplerinden kurtulmak istendiği için yeni baskının 19.2. maddesinde force

majeure’e ilişkin olarak yapılan bildirimin süresi 14 güne indirilmiştir.

Diğer yandan, Kırmızı Kitap’ın eski baskısında, force majeure sebebiyle

maruz kalınan zararları en aza indirgemek amacıyla, müteahhide gerekli her türlü

çabayı gösterme yükümlülüğü getirilmişti. Buna göre, müteahhit inşaatın yapıldığı

ülkede savaş dahi çıksa579, işlerini aksatmadan, muntazam bir biçimde yerine

getirmekle mükellefti. Yeni baskıda ise, bu yükümlülüğün her iki tarafa da,

müteahhide olduğu kadar iş sahibine yüklendiği görülmektedir. Gerçekten, yeni

576 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.22-23. 577 Anılan maddeye göre, ″nerede veya nasıl ortaya çıkarsa çıksın, herhangi bir mayın, bomba, mermi, el bombası veya diğer mermiler, savaş gereçleri ve patlayıcıların oluşturacağı patlama veya darbelerden dolayı ortaya çıkabilecek yıkım, hasar, yaralanma veya can kaybının, söz konusu özel risklerin bir sonucu olduğu düşünülür.″ 578 TEZCAN, s.18-19. 579 Bunun için bkz. Kırmızı Kitap’ın 1987 yılı baskısında 65.6. madde.

Page 210: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

196

Kırmızı Kitap’ın 19.3. maddesinde ″Taraflardan her birinin force majeure sebebiyle

Sözleşmenin ifasının ertelenmesine neden olacak davranışlardan kaçınması ve

bununla ilgili makul her türlü çabayı göstermesi gerektiği″ bildirilmiştir580.

Eski Kırmızı Kitap’ın 44.1. maddesinde, force majeure sebebiyle işin

tamamlanma süresinin uzatılmasına karar veren mühendisin, 40.2. maddeye göre iş

sahibi ile müteahhide gerekli danışmaları yaptıktan sonra, müteahhidin hak kazandığı

uzatma süresini ve bu sebeple müteahhidin maruz kalacağı, Sözleşme bedeline

eklenecek masrafın miktarını tespit edip, bunu taraflara bildireceği

belirtilmektedir581.

Eski Kırmızı Kitap’ın 65.3.582 ile 65.5.583 maddelerinde ek ödemeler

düzenlenmiş bulunmaktadır584.

Eski Kırmızı Kitap’ın 65.6. maddesinde, taraflar arasındaki Sözleşmenin

yürürlükte bulunduğu süre içinde, ilân edilmiş olsun olmasın dünyanın herhangi bir

yerinde işlerin yürütülmesini etkileyen bir savaş çıkması halinde, müteahhidin

Sözleşme sona erdirilmedikçe ya da sona erdirilinceye kadar işleri tamamlamak için

elinden gelen her türlü çabayı göstereceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte, söz

konusu savaşın çıkmasından sonraki herhangi bir tarihte iş sahibi müteahhide

580 FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, 1999, s. 57. 581 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.33. 582 Anılan maddeye göre ″Özel risklerden dolayı işlere, inşaat alanında, inşaat alanı yakınında veya inşaat alanına getirilmekte olan malzeme, demirbaş ve müteahhide ait teçhizata (donanım) herhangi bir hasar gelirse müteahhit, gereken şekilde gerçekleştirilen ve tahribata ya da hasara uğrayan kalıcı işler ile malzemeler veya demirbaşlar için, bir de mühendisçe istenilmesi veya işlerin tamamlanması için gerekli olması kaydıyla,

(a) işlere gelen bu gibi tahribat veya hasarın giderilmesi, ve (b) bu gibi malzemelerin veya müteahhit teçhizatının yenileriyle değiştirilmesi yahut

onarılması için Sözleşme gereğince bir bedel almaya hak kazanır ve mühendis 52. madde uyarınca Sözleşme bedeline eklenecek olan zammı tespit edip durumu müteahhide bildirir, bir kopyasını da iş sahibine iletir.″ 583 Anılan maddeye göre ″İş sahibi, işlerin yürütülmesinde ve yürütülmesiyle ilgili olarak herhangi bir şekilde özel risklere yorulabilecek, onların sonucu veya onlarla bağlantılı olarak ortaya çıkan, Sözleşmenin başka hiçbir yerinde de müteahhide ödenmesi öngörülmemiş her türlü bedel artışını müteahhide geri öder; ancak müteahhidin de böyle bir bedel artışından haberi olur olmaz durumu yazılı olarak mühendise bildirmesi gerekir. Mühendis, iş sahibi ve müteahhit ile gerekli danışmalardan sonra müteahhidin bu konuda üstlendiği ve Sözleşme bedeline eklenecek masrafları tespit ederek durumu müteahhide bildirir, bir kopyasını da iş sahibine iletir.″ 584 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.53.

Page 211: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

197

bildirmek şartıyla Sözleşmeyi sonlandırmaya yetkili kılınmıştır. İş sahibinin bu

yöndeki bildirimi üzerine, Sözleşme tarafların 65. maddede sayılan hakları ve 67.

maddenin işletilmesi hakkı haricinde sona ermektedir. Kuşkusuz, bu durum,

tarafların haklarının daha önce ihlâl edilmesi sebebiyle sahip oldukları haklara halel

getirmeyecektir585.

Son olarak, eski Kırmızı Kitap’ın 65.7. maddesinde, taraflar arasındaki

Sözleşmenin 65.6. maddeye göre sona ermesi halinde müteahhidin kendisine ait tüm

teçhizatı makul bir sürâtle inşaat alanından kaldırması ve alt müteahhitlerin de

kendilerine ait tüm teçhizatı inşaat alanından kaldırmaları için benzer olanakları

onlara da kullandırması gerekmektedir586. Kanımızca, eski Kırmızı Kitap’ta yer alan

65.7. maddeyi sadece özel riskler ya da force majeure ile ilişkilendirmek yanlış

olacaktır. Zira 65.7. madde, niteliği itibariyle genel bir hükümdür. Nitekim, söz

konusu hükmün yeni Kırmızı Kitap’ın 16.3. maddesi kapsamına alınmış olması da bu

düşüncemizi doğrular niteliktedir.

II. Talepler

1. Talep Kavramı

A. Talep’ in Tanımı ve Çeşitleri

a. Talep’in Tanımı

Kıta Avrupası hukuk sistemlerinden Alman hukuk sisteminin ürünü olan

talep kavramı; genel olarak, bir hakkın korunmasına ilişkin hak sahibinin sahip

olduğu temel bir yetkiyi ifade etmektedir. Talep, hak sahibinin başkalarından

hakkına uygun davranmalarını isteme yetkisidir587. İlgili hakkın içeriğine göre, talep

bir şeyin verilmesine, yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin olmaktadır588.

585 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.54. 586 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.54. 587 OĞUZMAN/ÖZ: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler,İstanbul, 2000, s.12; DURAL/SARI: Türk Özel Hukuku Cilt I, Temel Kavramlar ve Medeni Kanunun Başlangıç Hükümleri, s. 215. 588 Bununla ilgili olarak Alman Medeni Kanunu’nun (BGB) 104. maddesinde özel bir hüküm bulunmaktadır.

Page 212: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

198

b. Talep Çeşitleri

Karşılaştırmalı hukukta, inşaat sözleşmeleri taraflarının birbirlerine veya kimi

zaman üçüncü kişilere yöneltebilecekleri talepler, bu sözleşmenin bizatihi

kendisinden kaynaklanabileceği gibi; haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden de

kaynaklanabilmektedir. Bu taleplerin dışında, daha ziyade Common Law

sistemindeki inşaat sözleşmelerinde görülen ex gratia payments (ikramiye)

taleplerine de rastlanılmaktadır. Kırmızı Kitap’ta bu talep çeşitlerinden doğal olarak

sadece taraflar arasındaki sözleşmelerden doğan talepler düzenlenmiş bulunmaktadır.

aa. Sözleşmeden Doğan Talepler

Sözleşmeden doğan talepler de, doğrudan sözleşmeden doğan talepler ve

sözleşmeden doğmamakla birlikte sözleşme ile ilgili talepler olarak ikiye

ayrılmaktadır.

aaa. Doğrudan Sözleşmeden Doğan Talepler

İnşaat sözleşmelerinde taraflardan müteahhit bir inşaat yapmayı üstlenirken;

iş sahibi de buna karşılık olarak bir miktar para ödemeyi üstlenmektedir. Buna göre;

iş sahibinin müteahhitten inşaatı yapmasını talep etme yetkisi, müteahhidin de

yaptığı inşaata karşılık olarak kendisine ücret ödenmesini talep etme yetkisi

bulunmaktadır. Tarafların talep yetkileri, inşaat sözleşmelerinde karşılıklı olarak

sahip oldukları haklara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim, talep yetkisinin

sahibi hak sahibine göre belirlenmektedir. Türk-İsviçre hukuk sisteminde, kural

olarak, haktan ayrı bir talep yetkisinin varlığı kabul edilmemektedir.

Talebin, hakkın korunması yollarından birini oluşturduğu dikkâte alındığında

talep yetkisinin kaçınılmaz olarak bir hak ihlâli ile birlikte doğduğu sonucu ortaya

çıkmaktadır. Zira hak ihlâl edilmeden hakkın korunması gündeme gelmeyeceği gibi,

talep başta olmak üzere hakkın korunması araçlarını kullanma imkânı da yoktur.

İnşaat sözleşmelerinde bir hakkın ihlâli sözleşmede belirtilen herhangi bir olay veya

durumun gerçekleşmesi sonucunda meydana gelebileceği gibi; sözleşmede yer alan

bir hükme uygun davranılmaması sonucunda da meydana gelebilir. Her iki durumda

da hak sahibi sözleşmede belirtilen tazminata hak kazanmaktadır. Sözgelimi, Kırmızı

Kitap’ın 8.7. maddesinde, müteahhidin inşaatı sözleşmede belirtilen sürede

tamamlayamaması halinde, iş sahibinin inşaatın geciktiği süre kadar önceden

Page 213: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

199

belirlenen oranda tazminata hak kazanacağı düzenleme altına alınmıştır589. Bununla

birlikte, burada Kırmızı Kitap’ın dışında sözleşmeye uygulanacak hukukun

589 Common Law sisteminde, bu tazminat liquidated damages olarak ifadesini bulmaktadır. Liquidated damages, esas itibariyle, sözleşmede önceden belirlenen herhangi bir olayın gerçekleşmesi durumunda taraflardan birinin diğerine ödemeyi taahhüt ettiği bir miktar parayı ifade etmektedir. Bu para, söz konusu olayda meydana gelen fiili kayıplar için yapılacak ödemenin yerine geçmektedir. Diğer bir deyişle, sözleşmede kararlaştırılan miktar kesindir; bunun fiili kayıpların miktarından az ya da çok olması önemli değildir. Her durumda, hak sahibi sözleşmede belirtilen miktarı elde etmiş olacaktır. Liquidated damages, için talepte bulunulabilmesi için sözleşmede bu yönde açık bir hüküm bulunması gerekmektedir. İngiltere’de çoğu inşaat sözleşmesinde müteahhidin inşaatı süresinde tamamlayamaması halinde, geciktiği her gün için iş sahibine bir miktar para ödeyeceğine dair açık bir hüküm bulunmaktadır. Zira bu tür hükümlerin tarafları sözleşmenin başından itibaren üstlenmiş oldukları yükümlülüklere ilişkin olarak daha duyarlı hareket etmeye teşvik ettiği düşünülmektedir. Bunların, aynı zamanda, gerek tahkim gerekse normal yargılama sürecinde tarafları zaman ve para israfından kurtardığı da tecrübe edilmiştir. Bununla birlikte, liquidated damages’e ilişkin hükümlerin, bunların miktarı sözleşmenin ihlâli sonucunda oluşan fiili zarardan aşırı fazla olsa dahi katı bir biçimde uygulanmasına geleneksel olarak mahkemeler tarafından şüpheyle yaklaşılmıştır. Ancak bu şüphenin de son zamanlarda giderildiği, Kraliyet Danışma Kurulu’nun(Privy Council), 1993 yılında, Philips Hong Kong Ltd. v. Attorney-General of Hong Kong dâvasında verdiği kararla daha iyi anlaşılmıştır. Nitekim, söz konusu kararda en azından eşit pazarlık gücüne sahip taraflar arasında sözleşme özgürlüğünün tesisinin ne derece önemli olduğuna dikkât çekilmiş ve özellikle tüketicilerle yapılan veya bir tarafın diğerine ekonomik baskı uyguladığı sözleşmeler haricinde liquidated damages hükümlerinin işletilmesine hükmedilmiştir. (MURDOCH/HUGHES, s.308-309) Türk-İsviçre hukuk sisteminde liquidated damages’e işlevsel olarak denk bir kavram bulunmamaktadır. Bununla birlikte, söz konusu kavramın hukuki niteliğinin cezai şart olduğu görüşü gerek öğretide gerek uygulamada sıklıkla savunulmaktadır. Cezai şartı, tarafların sözleşmelerinde üstlendikleri yükümlülükleri yerine getirmedikleri veya sözleşme hükümlerine uygun davranmadıkları durumda karşılaştıkları, daha ziyade parasal bir yaptırım şeklinde tanımlamak mümkündür. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, cezai şart bir yaptırımdır, liquidated damages gibi bir tazminat değildir. Bu bakımdan, cezai şart, cezayı talep etmeye hak kazanan tarafın maruz kaldığı zarardan bağımsız bir niteliğe sahip olmaktadır. Diğer bir deyişle, talepte bulunan taraf bir zarara maruz kalmamış olsa dahi cezai şarta hak kazanabilecektir. Buna karşılık, liquidated damages’ in talep edilebilmesi için iyi kötü bir zararın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Sadece bu zararın miktarının liquidated damages’ in miktarına eşit olması şart değildir. Özel olarak, Türk hukuk sistemi dikkâte alındığında, inşaat sözleşmelerinde, inşaatın zamanında tamamlanıp, teslim edilmesi iş sahibi için büyük önem arz ettiğinden, buna uyulmaması halinde ödenmek üzere taraflarca sıklıkla bir cezai şart kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu şekilde, müteahhit yükümlülüğünü sözleşmede öngörülen tarihte yerine getirmediği takdirde; iş sahibine belirli bir miktar para ödemeyi veya başka bir edimde bulunmayı taahhüt etmektedir. Müteahhidin parasal olarak ödemeyi taahhüt ettiği cezai şart, buna ilişkin sözleşmede peşin veya gecikmenin devamına bağlı olarak irat şeklinde kararlaştırılabilmektedir. Cezai şartın irat şeklinde kararlaştırdığı durumlarda, tarafların cezai şartın tavan sınırını belirlememiş olmaları halinde iş sahibinin uzun süre müteahhidin gecikmesi sonucunda elde ettiği Türk Borçlar Kanunu’nun 106 ila 108. maddelerinde düzenleme altına alınan seçimlik haklarını zamanında kullanmaması, cezai şart tutarını çok yüksek miktarlara çekecektir. Bu ihtimâl, müteahhit tacir sıfatını haiz olduğu zaman özel bir

Page 214: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

200

hükümlerini de dikkâte almak gerekmektedir; zira, söz konusu tazminatın cezai bir

niteliği olup olmadığını590, şayet böyle bir niteliği varsa talebin geçerli olup

olmadığını bu hukuk belirleyecektir591.

bbb. Sözleşme ile İlgili Talepler

Sözleşme ile ilgili talepler, doğrudan sözleşmeden doğmamakla birlikte, bir

şekilde sözleşmeyle bağlantısı olan taleplerdir. Bu bakımdan, bu tür taleplerin ileri

sürülmesine ilişkin olarak sözleşmede bir hüküm aramak yanlış olacaktır. Zira,

bunlar sözleşmeye uygulanacak hukukun hükümleri tarafından idare edilmektedir.

önem arz etmektedir. Zira, müteahhit tacir ise, Türk Ticaret Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca fahiş cezai şartın indirilmesi de söz konusu olmamaktadır. (ARAL, s.362-363; AYDEMİR, s.299; KILIÇOĞLU, s.575 vd.; KOSTAKOĞLU, s. 392 vd.) Bu görüş paralelinde, Türk Yargıtayı Hukuk Genel Kurulu 9.10.1991 tarih ve 91/15-340, 91/467 sayılı kararında ″Sözleşmede, işin süresinde teslim edimemesi halinde, davacıya ait her daire için 300.000 TL ceza ödeneceği kabullenilmiştir. Bu ceza BK. 158/II’deki ceza koşuludur. Dâvalı tacir olduğuna göre indirim yapılamaz.″ şeklinde hüküm vermiştir. (YKD, S.1992/1, s.33.) Buna karşılık, Türk Yargıtayı’nın 19. Hukuk Dairesi’nin 19.4.2007 tarih ve 2006/11401 E. 2007/3998 K. Sayılı kararı ile zaman içinde bu görüşünün yumuşadığı görülmektedir. Nitekim, anılan kararda″…Tacir sıfatını haiz bir borçlu, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim isteyemez. Ancak, kararlaştırılan cezai şart miktarının borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak derecede yüksek olduğu hallerde cezai şarttan indirim yapılabileceği Yargıtay’ın oturmuş içtihatları gereğidir. ″ denilmektedir. (YHD, S.2007/8, s.1536.) 590 Common Law sisteminde:1915 yılında görülen Dunlop Pneumatic Tyre Co. Ltd. v. New Garage& Motor Co. Ltd. dâvasında hâkim Lord Dunedin, liquidated damages tazminatının cezai bir nitelik taşıyıp taşımadığının nasıl anlaşılacağı konusunda bugün bile geçerliliğini koruyan rehber ilkeler ortaya koymuştur. Buna göre; (1) Sözleşme hükümleri çoğu zaman aldatıcı olabilmektedir. Bu sebeple, bunların altında yatan anlamın çok iyi araştırılması lâzım gelmektedir. (2) Liquidated damages, cezadan farklı olarak, ileride meydana gelebilecek (müstakbel) zararlara ilişkin bir değer biçme, bir öngörü faaliyetini gerektirmektedir. (3) Sözleşmenin kurulması sırasında mevcut olan şartlar liquidated damages tazminatının cezai bir niteliği olup olmadığı yönündeki kararı etkileyebilmektedir. (4) Aşağıdaki testler kesin olmasa da, oldukça yardımcı olmaktadır. (a) Şayet talep edilen tazminat miktarı, fiili zararların oldukça üzerindeyse, burada bir cezadan söz etmek yerinde olur. (b) Sözleşmenin ihlâl edilmesi sonucunda herhangi bir (maddi) zarar oluşmadıysa ve buna rağmen sözleşmede belirtilen miktar talep edilmekteyse, bu bir cezadır. (c) Birden fazla sözleşme ihlâli için bir miktar para talep ediliyorsa, bunun bir ceza olduğu varsayımında bulunmak yanlış olmayacaktır. (d) İleride meydana gelebilecek zararlar için kesin bir tahminde bulunmak çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Bu sebeple, fiili zarardan fazla yapılan bir tahmini, peşin hükümle ceza olarak nitelendirmemek gerekir. (MURDOCH/ HUGHES, s.309-310) 591 BUNNI, s.294.

Page 215: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

201

Sözgelimi, sözleşmenin ihlâl edilmesinden kaynaklanan bir talebin geçerli olup

olmadığına uygulanacak hukuk hükümleri karar verecektir592.

Sözleşme ile ilgili taleplere bir örnek de, iş sahibinin sözleşmeyi feshetmesi

durumunda, müteahhidin yaptığı işlere karşılık alacağı ile ilgili olarak ortaya

çıkmaktadır. Bu taleplerin ileri sürülmesi sözleşme hükümleri tarafından idare

edilmektedir.

Son olarak, sözleşme ile ilgili talepler, sözleşme müzakereleri devam ettiği

sırada bir tarafın diğer taraftan bazı gerçekleri bilinçli olarak sakladığı ya da

çarpıttığı, hileli beyanlarda bulunduğu durumlarda söz konusu olmaktadır. Böyle bir

durumda mağdur olan taraf sözleşme ile bağlantılı taleplerde bulunabileceği gibi,

sözleşmeyi feshetme yoluna da gidebilmektedir. Bununla birlikte, şayet sözleşmede

ihlâl veya hileli beyanlar bulunulan durumlarda kullanılmak üzere bir fesih hakkı

düzenlenmemiş olabilir. Ancak bu durum, hiçbir zaman için sözleşmeyi ihlâl eden

veya hileli beyanda bulunan taraf için, feshin sonuçlarından kurtarıcı bir defi olarak

ileri sürülemeyecektir593.

bb. Haksız Fiilden Doğan Talepler

Haksız fiilden doğan talepler, gerek sözleşmenin tarafları gerek üçüncü

kişiler tarafından haksız fiile uygulanacak hukuka uygun olarak ileri

sürülebilmektedir. Haksız fiile uygulanan hukuk, daha ziyade haksız fiilin ika yeri

hukuku olmaktadır. Bu sebeple haksız fiil hukukunun, sözleşmeye uygulanacak

hukukla aynı olması şart değildir. Şayet, talep haksız fiil hukukuna göre geçerli ise;

bu takdirde, talep sahibinin elde edeceği tazminat olayı çevreleyen şartlara bağlı

olarak meydana gelen tüm genel zararı karşılayacak bir miktarda olacaktır.

Tarafların uygulanacak hukuka göre, sözleşmeden doğan talepleri ile haksız

fiilden doğan talepleri birbirleriyle yarışmaktadır. Ancak bu talepler, hüküm ve

sonuçları bakımından birbirlerine denk olduklarından, bunlardan hangileri ileri

sürülürse sürülsün elde edilecek tazminatta herhangi bir değişiklik söz konusu 592 Buna ilişkin olarak, bkz. Hadley v.Baxendale dâvası. Söz konusu dâvada aksi sözleşmede öngörülmedikçe, tazminatın öngörülebilir olsun olmasın meydana gelen bütün zararları kapsayacağı bildirilmiştir. Bunun dışında, sözleşme ihlâlinin çok ağır sonuçları olması halinde, mağdur olan tarafın tazminattan vazgeçip, sözleşmeyi feshetme imkânının bulunduğunun altı çizilmiştir. 593 BUNNI, s.295.

Page 216: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

202

olmayacaktır. Bu talepler arasındaki tek farklılık, zarar tespit yöntemlerinde

görülmektedir. Burada asıl problem, tarafların haksız fiilden doğan taleplerinin ileri

sürülmesine kısıtlama getiren sözleşme hükümlerinin yorumunda patlak vermektedir.

Bu tür bir kısıtlama sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişilerce ileri sürülecek

talepleri de ister istemez etkilemektedir. Zira, sözleşme tarafları sözleşmelerinin

sadece belirli bazı taleplerin ileri sürülmesine izin verdiği gerekçesiyle, taleplerini

sözleşmeden ziyade haksız fiil hukukuna dayandırabilmektedir594.

cc. Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Talepler

Sebepsiz zenginleşmeden doğan talepler, daha ziyade aralarında sözleşme

ilişkisi bulunmayan veya bulunsa dahi sonradan ortadan kalkmış kişiler arasında

birbirlerine karşı ileri sürülmektedir. Sebepsiz zenginleşmeden doğan bu talepler,

esas itibariyle, yapılan işlere karşılık olarak makûl bir ücretin ödenmesi düşüncesine

dayanmaktadır. Bu bakımdan, bunlar taraflar arasında kurulmuş bulunan sözleşme

ilişkisinin hâlihazırda yürürlükte olmasına rağmen sözleşme bedelinin

kararlaştırılmadığı durumlarda da uygulama alanı bulabilmektedir595.

Kökü Roma hukukunun condictio’ suna kadar uzanan sebepsiz zenginleşme

kavramı, esas itibariyle Alman hukuk sistemi tarafından şekillendirilmiştir. Kıta

Avrupası hukuk sistemlerinde hak ettiğinden fazlasını kazanma, haksız kazanç elde

etme veya sebepsiz zenginleşme olarak bilinen bu kavramın Common Law

sistemindeki karşılığı quantum meruit ilkesi’596dir. Sonuç olarak, ister haksız

(sebepsiz) zenginleşmeye ister quantum meruit’e dayandırılan talepler, pozitif

hukukun değer yargılarına göre hak edilmemiş bir kazanmanın, meşru sayılamayacak

bir nemalanmanın daha ziyade parasal piyasa değeri üzerinden iadesine yönelik bir

alacak hakkından ibaret olmaktadır597.

594 BUNNI, s.296. 595 HÖK: Claims under the FIDIC Contracts in Civil Code and Common Law Juristiction, FIDIC-ICC Conference, Istanbul, 15-16 October 2009, s.3. 596 Common Law sisteminde görülen Constable Hart&Co. Ltd v. Peter Lind&Co. Ltd. dâvasında quantum meruit ilkesinin kullandığı görülmektedir. Söz konusu dâvada talebin hukuken geçerli olduğu ve uygulanacak hukuka göre yapılacak ödemenin yapılan tüm işleri ve kârı kapsayacağı hükme bağlanmıştır. 597 KOCAYUSUFPAŞAOĞLU/HATEMİ/SEROZAN/ARPACI, s.302.

Page 217: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

203

Buraya kadar açıklanan talep kategorileri arabuluculukla çözüme

kavuşturulmadıkça598, tahkim veya normal yargılamalarda ileri sürülmektedir. Bunun

için bu taleplerin ileri sürülmesinde avukatların görevlendirilmesi yerinde olur.

dd. İkramiye Talepleri

İkramiye talepleri, daha ziyade, müteahhitler tarafından kendilerine ikramiye

ödenmesi için ileri sürülen taleplerdir. Bu tür talepler sözleşmesel yükümlülüklerden

kaynaklanmasa da, tahkimden veya normal yargılamadan kurtulmak isteyen iş

sahipleri ve mühendisler tarafından kabul edilebilmektedir. İkramiye talepleri için

yapılan ödemelerin hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Bunlar, ticarî kaygılarla

ve taraflar arasında herhangi bir yükümlülüğün kabulü anlamına gelmeden barışçı bir

çözüm yoluna erişilmesi amacıyla yapılmaktadır.

Bu talep kategorilerinden sadece ilk ikisi Kırmızı Kitap’ta düzenleme altına

alınmıştır.

B. Talep’ in Hüküm ve Sonuçları

a. İş Sahibinin Talepleri

aa. Genel Olarak

Kırmızı Kitap’ın 1987 yılında yapılan bir önceki baskısında iş sahibinin

taleplerine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktaydı. Bununla birlikte,

müteahhidin taleplerini ileri sürmesi çok ağır işlemlere tâbi tutulmuştu. Bu durum

uygulamada adaletsiz sonuçlar doğurduğu gerekçesiyle yoğun eleştiriler almaktaydı.

Yeni (1999 yılında yapılan) baskıda bu eleştirilerin dikkâte alındığı ve 2.5. maddede

iş sahibinin taleplerine yer verildiği görülmektedir. Anılan madde hükmüne göre iş

sahibi sözleşmenin herhangi bir hükmüne veya sözleşme ile bağlantısı bulunan

herhangi başka bir sebeple, kendisine ödeme yapılması veya normalde azami kusur

ihbar döneminin (azami olarak 2 yıl) uzatılması gerektiğini düşünüyorsa; bu yöndeki

talebini ayrıntılı olarak müteahhide bildirecektir. İş sahibinin bu bildirimi, talep

yetkisinin doğduğuna inandığı koşulların oluşmasından sonra, imkân bulur bulmaz

598 CARVER/VONDRA: Alternative Dispute Resolution: Why It Doesn’t Work and Why It Does, Harward Business Review, May-June 1994, s.125; ASHENFELTER/IYENGAR: Economics of Commercial Arbitration and Dispute Resolution, Cheltenham (UK)-Northampton (USA), 2009.

Page 218: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

204

derhâl yapacaktır. Buradaki ″ imkân bulur bulmaz ″ ifadesinin elastikiyetini

gidermek mühendisin görevi olacaktır599.

bb. Kırmızı Kitap’a Göre İş Sahibinin Talepleri

Kırmızı Kitap’a göre iş sahibi sözleşmeden doğan bir çok talepte

bulunabilecektir. Bu talepler arasında ilk akla gelen, hiç kuşkusuz 7.5. madde

hükmünde düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan hükme göre, ayrıntılı olarak yapılan

inceleme, muayene ve testlerin sonucunda, işlerin yürütülmesinde kullanılan teçhizat,

malzeme veya işçilikte sözleşme uyarınca veya sözleşmeyle bağlantısı bulunan diğer

sebeplerle herhangi bir kusur tespit edilirse; bu takdirde bunlar iş sahibi adına

mühendis tarafından reddedilebilir. Bununla birlikte, mühendis söz konusu teçhizat,

malzeme ve işçiliğin yeniden test edilmelerini gerekli görürse; bunların reddi ve

yeniden testi için yapılan masraflar iş sahibi tarafından müteahhitten talep edilebilir.

Aynı paralelde, 9.4. maddeye göre, bitirme testlerinin başarısızlıkla sonuçlanması

mühendisin bunu reddetmesi, iş sahibinin zoruyla kabul edip belgelendirmesi veya

bunun yeniden yapılmasına karar vermesine göre iş sahibinin çok çeşitli talepleri söz

konusu olabilir600.

Bunun dışında Kırmızı Kitap’ın 7.6. maddesine göre, mühendis müteahhitten

daha önce yapılmış test ve belgelendirmeleri dikkâte almaksızın inşaat alanını

boşaltarak sözleşmeye uygun olmayan teçhizat ve malzemeleri değiştirmesini

isteyebileceği gibi, sözleşmeye uygun olmayan işleri yeniden yapmasını veya işlerin

güvenliği için fazladan bazı işleri yapmasını da ondan isteyebilir. Müteahhit bu

istekleri zamanında veya hiç yerine getirmezse; bu takdirde, iş sahibi söz konusu 599 Her ne kadar, Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında iş sahibinin talepleri ile müteahhidin talepleri ve bunların ileri sürülmeleri arasında bir denge yaratılmaya çalışılsa da, bu dengenin ileride açıklanacağı üzere müteahhide taleplerini bildirmesi için 28 günlük bir süre tanınması; buna karşılık iş sahibine taleplerini bildirmekte elastiki (ucu açık) bir süre bahşedilmesiyle iş sahibi lehine bozulduğu ortadadır. Bu bakımdan, yeni baskıda iş sahibine talepte bulunma imkânı getirilmesi, kanımızca hiçbir anlam taşımadığı gibi; müteahhidin üzerindeki yükü daha bir ağırlaştırmıştır. Bu eleştirilerimiz, öğreti ve uygulamada pek çok kez dillendirildiğinden olsa gerek, FIDIC Sözleşmeler Komitesi Başkanı Christopher Wade ″talep söz konusu olduğu zaman direksiyon koltuğunda oturan kişi müteahhit olup, iş sahibinin bu konuda çok aktif olmadığı hususu, belki hukukçular için adil olmayan bir eşitsizliğin hedef tahtası yapılmasını kolaylaştırmış olabilir ama, bu eşitsizliğin sebebi, pratik düşünen bir mühendis için çok açıktır.″ demek suretiyle Kırmızı Kitap’a kendisi ve arkadaşları tarafından iş sahibi lehine konulmuş olan bu elastiki süreyi savunma ihtiyacı duymuştur. 600 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction (1999), s.25,30.

Page 219: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

205

istekleri yerine getirmesi için başkalarını istihdam edebilir. Ancak, bununla ilgili

olarak, iş sahibinin yaptığı masrafları müteahhitten talep etme yetkisi

bulunmaktadır601.

8.6. maddeye göre, iş sahibinin müteahhidin süre uzatımı verilmeyen

gecikmeleri telâfi etmek için yaptığı metod değişikliğinin kendisine maliyetini

müteahhitten talep edebilecektir602.

8.7. maddeye göre, müteahhit inşaatı süresinde tamamlayamaması halinde, iş

sahibine teklif ekinde belirtilen bir tazminatı (liquidated damages) ödemekle

yükümlüdür603. Söz konusu hükmün karşıt anlamından, müteahhidin inşaatı

süresinde tamamlayamaması durumunda iş sahibinin bir gecikme tazminatı talep

etme yetkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine, 10.2. maddeye göre, iş sahibinin

inşaat tamamlanmadan önce, inşaatın bazı kısımlarından fiilen yararlanmaya

başlamışsa; yararlanmaya başladığı tarih söz konusu kısımlar için teslim tarihi olarak

kabul edilecektir. Bu tarihten itibaren müteahhit de bu kısımların bakımıyla ilgili

sorumluluğu sona ermektedir. Müteahhidin talep etmesi halinde, mühendis bunlar

için bir teslim alma belgesi düzenleyebilmektedir. Bundan sonra, müteahhit kusur

sorumluluk süresinin sona ermesini beklemeden, bitirme testlerini talep etme imkânı

doğmaktadır. Bunun dışında, müteahhit iş sahibinin inşaatın bazı kısımlarından

yararlanmasından dolayı sözleşmede belirtilenlerin veya kendisinin kabul ettikleri

dışında bir zarara uğrarsa bunu mühendis aracılığıyla iş sahibinden talep

edebilecektir. Buna karşılık, inşaatın iş sahibince fiilen yararlanılan kısımları için

kendisine bir teslim alma belgesi ibraz edilen müteahhit, diğer kısımların yapımında

gecikirse; bu kez iş sahibinin gecikilen kısımlar için müteahhitten gecikme tazminatı

talep etme yetkisi bulunmaktadır604.

11.3. maddeye göre, iş sahibi işlerin tamamında veya bir kısmında ya da

teçhizatın önemli bir bölümünde sözleşmede belirtilen kullanım amacına aykırı bir

601 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction (1999), s.25-26. 602 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction (1999), s.28. 603 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction (1999), s.28. 604 FIDIC- Conditions Of Contract For Construction (1999), s.31-32.

Page 220: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

206

kusur tespit ederse; bu takdirde kusur sorumluluk döneminin 2 yıldan fazla olmamak

koşuluyla uzatılmasını talep edebilecektir605.

11.4. maddeye göre, iş sahibi müteahhidin makûl bir süre içerisinde

kusurlarını gidermemesi halinde, bizatihi kendisinin bunları gidermek için yaptığı

masrafları talep edebilecektir. Bu talep iş sahibinin müteahhidin kusurlarını düzelten

kişilere ödenmek üzere bir miktar para istemesi şeklinde olabileceği gibi; sözleşme

bedeli üzerinden kusurların giderilme masrafları kadar bir indirim yapılmasını

istemesi şeklinde de olabilir. Şayet müteahhidin kusuru iş sahibinin inşaattan

yararlanmasını tamamen engellemekteyse; bu takdirde iş sahibi sözleşmeyi dahi

sonlandırabilecektir606. Bundan sonra, iş sahibi Kırmızı Kitap’ın 15.3. ve 15.4.

maddeleri birlikte düşünüldüğünde, sözleşmenin müteahhit kusuruyla sona erdiği

hallerde, sözleşmenin sona ermesi sebebiyle maruz kaldığı bütün zarar ve kayıpların

tazminini talep edebilecektir607.

17.1. maddeye göre, iş sahibi müteahhidin kusuru sebebiyle ödemek zorunda

kaldığı tazminatların kendisine ödenmesini talep edebilmektedir608.

Son olarak, iş sahibi 18.1 ile 18.2 madde hükümleri çerçevesinde

müteahhidin ödemekle yükümlü olduğu sigorta primlerinin ödenmesini talep

edebilmektedir609.

cc. İş Sahibinin Taleplerini İleri Sürme Usulü

Kırmızı Kitap uyarınca iş sahibinin talepleri, para ve kusur ihbar döneminin

uzatılmasına yönelik olmalarına göre, ikiye ayrılmaktadır. Ancak belirtmek gerekir

ki; iş sahibinin bu talepleri kadar bunların ileri sürülme usulleri de büyük önem

taşımaktadır. Bu bakımdan, iş sahibinin taleplerini hangi usule göre yapacağını çok

iyi tayin etmesi gerekmektedir. Bazen iş sahibinin öyle istekleri söz konusu

olmaktadır ki; bunların talep olarak ileri sürülmelerine dahi gerek yoktur. Sözgelimi,

Kırmızı Kitap’ın 4.19. maddesine göre, iş sahibi tarafından temin edilen elektrik, su

ve gazın bedeli için herhangi bir talebin ileri sürülmesine ihtiyaç bulunmamaktadır.

605 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction (1999), s.33. 606 FIDIC- Conditions Of Contract For Construction (1999), s.33. 607 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction(1999), s.48. 608 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction(1999), s.51. 609 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction(1999), s.53-54.

Page 221: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

207

Zira iş sahibi bunları müteahhidin hak edişinden kısma imkânına sahiptir. Benzer

şekilde, 4.20. madde uyarınca iş sahibince sağlanan ekipman ve malzemenin bedeli

de müteahhidin hak edişinden kesilebilir.

İş sahibi kusur ihbar döneminin uzatılması yönündeki talebini, sözleşme sona

ermeden önce mutlaka ileri sürmelidir.

İş sahibinin gerek bir miktar para alacağı için gerekse kusur ihbar döneminin

uzatılması için ileri sürdüğü talepler ayrıntısıyla birlikte yazılı olarak yapılmalı ve

bunlar 1.3. maddeye uygun olarak müteahhide tebliğ edilmelidir. Bunun dışında, bu

talebin gerekçesi yani taraflar arasındaki sözleşmenin hangi maddesine veya

sözleşmeyle bağlantısı bulunan başka hangi sebebe dayandırıldığının belirtilmesi ve

talebin delillerinin sunulması gerekmektedir. Bu şekilde usulüne uygun olarak

yapılan talebi alan bir mühendis, buna ek olarak iş sahibinden eski ve yeni bazı

belgelerin kendisine verilmesini isterse; bu takdirde bu belgelerin de mühendise

iletilmesi gerekecektir. Ancak bunlar için Kırmızı Kitap’ta bir süre tespit

edilmemiştir. Bununla birlikte, FIDIC Sözleşmeleri Kılavuzuna göre, şayet iş sahibi

ayrıntılar ile ilgili belgeleri çok uzun süre vermeyecek olursa; bu hâl talepten

vazgeçtiği anlamına gelecektir. Ancak, bu durumu, hiç kuşkusuz, mühendis takdir

edecektir610.

b. Müteahhidin Talepleri

aa. Genel Olarak

Ünlü İngiliz inşaat mühendisi, E.J. RIMMER daha 1930’lu yıllarda inşaat

sözleşmelerini adi ticarî sözleşmelerden ayıran, ona rengini veren özelliği ortaya

koymuştur. Bu özellik, inşaatın devamı sırasında gerçekleşme ihtimâli bulunan bazı

özel nitelikli olay ve durumları önceden dikkâte alma zorunluluğu olarak ifadesini

bulmuştur.

Bu özel nitelikli olay ve durumlar, esas itibariyle, inşaat işlerinin kendisine

özgü yapısından ileri gelmektedir. Bir kere, daha önce de ifade edildiği üzere, inşaat

işleri fiziksel olarak bir yere bağımlı olarak yapıldığı için yapımına başlanmış

bulunan bir inşaatın taşıdığı bazı kusurlar sebebiyle tamamen reddedilmesi mümkün

610 TÜREGÜN, s.88.

Page 222: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

208

olmayacaktır. İkincisi, inşaat işleri açık havada sürekli değişen koşullar altında farklı

kalitede malzeme ve işgücüyle yürütülmeye çalışılmaktadır. Üçüncüsü, hafriyat ve

temel atmanın nasıl yapılacağı zemin bütünüyle açılmadan anlaşılamamaktadır.

Dördüncüsü, işlerin yürütülmesi üçüncü kişilerin önceden tahmin edilemeyen fiilleri

sonucunda aksayabilmekte veya tamamen durabilmektedir. Beşincisi, genel

müteahhidin güdümü altında iş gören uzmanların faaliyetlerinin iyi koordine

edilmemesi sonucunda inşaatın yapımı gecikebilmektedir. Altıncısı inşaatın

yapımının uzun yıllar boyunca tamamlanamaması sonucunda, iş sahibi doğal olarak,

kesin kabul tarihinden önce tamamlanan kısımlardan faydalanmak istemektedir.

Yedinci ve sonuncusu ihalede kazanmak gayesiyle öngörüsüz bir teklif veren

müteahhit eninde sonunda nakde sıkışmaktadır.

Bütün bu olay ve durumlara ek olarak, iş sahibinin ülkesinde veya dünyanın

herhangi bir yerinde patlak veren savaş, düşman faaliyetleri ya da siyasi olaylar; her

türlü (deprem, kasırga, volkan, sel vb.) doğal afetler; küresel ekonomik krizler ve

hem iş sahibinin hem de müteahhidin yerel hukuklarında yapılan değişiklikler de

inşaat sözleşmelerine konu edilen işlerin süresini ve maliyetini etkilemektedir611. Bu

sebeple, inşaat işlerinin kendisine özgü yapısından kaynaklanan bu özel nitelikli olay

veya durumların gerçekleşmesiyle mağdur olacak müteahhide sözleşmede talepte

bulunma yetkisi tanımak gerekmektedir. Kırmızı Kitap’ta müteahhide talepte

bulunma yetkisinin tanınmış olduğu görülmektedir. Buna göre; özel nitelikli bir olay

veya durumla karşılaşan, bu sebeple işlerini zamanında yetiştirememe tehlikesiyle

burun buruna gelen bir müteahhidin duruma göre süre uzatımı, sözleşme bedelinin

arttırılması veya hem süre uzatımı hem de sözleşme bedelinin arttırılmasını talep

etme yetkisi bulunmaktadır. Kırmızı Kitap’ta buna ek olarak müteahhidin talebini

ileri sürebilmesi için bir usul düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu usule göre; müteahhit

talebini ilk olarak mühendise iletecektir. Bu şekilde müteahhidin talebini ilk derecede

inceleme hak ve yetkisine sahip olan mühendis, ya müteahhidin talebini kısmen veya

tamamen kabul edecek ya da tamamen reddedecektir. Mühendisin verdiği karardan

memnun olmayan müteahhit talebini önce İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na, daha

sonra da tahkime götürebilecektir. Ancak, uygulamada müteahhitlerin taleplerini

611 SEPPALA: Contractor’ s Claims under the FIDIC Contracts for Major Works, Construction Law Journal, Volume 21, No.4, 2005, s.278-279.

Page 223: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

209

tahkime götürmek konusunda tereddüt ettikleri görülmektedir. Bunun temel sebebi,

müteahhidin taleplerini ileri sürmesinin, iş sahibine nazaran ağır usuli şartlara

bağlanmış olmasıdır. Zira, bu şekilde iş sahibi kendi değerlendirmesine göre haklı

olduğuna inandığı durumlarda müteahhidin hak edişlerinden dilediği gibi para

kesintisi yapmakta veya kusur sorumluluk dönemini, eğer teklif ekinde bir süre

belirtilmemişse dilediği gibi uzatarak kesin kabul tarihini geciktirebilmekteydi.

Türk hukuk sisteminde bu tür bir uygulamaya daha ziyade kamu

kuruluşlarının taraf olduğu sözleşmelerde rastlanılmaktadır. Bu tür kuruluşlarda

müfettişlik raporlarının devreye girmesiyle, mühendisin eski Kırmızı Kitap’ta

düzenlenen tarafsızlığını ihlâl etmeye başladığı ve giderek müteahhidin itirazlarını

hakça değerlendirmek imkânını kaybettiği görülmektedir. Her ne kadar Türk

Yargıtayı, müfettişlik raporlarının bağlayıcı olmadıkları ve yeterlilik vasfı

taşımadıkları yönünde görüş açıklamış ise de612, kamu kuruluşlarında görevli

yetkililer, sorumluluk taşımak istemedikleri için, baskı uygulamak suretiyle, sözüm

ona kendisinden tarafsız olması beklenen mühendisten haksız dahi olsa kendi

istekleri doğrultusunda olur veya tespit temin etmeyi tercih etmektedirler.

İş sahiplerinin bu gibi uygulamaları sonucu müteahhidin talebini haklı kılacak

gerekçeleri olmasına rağmen, bazen görüş ayrılıkları ileri sürülerek bu talebinin

reddedildiği; bazen de usulüne uygun yapılmış taleple ilgili kararı iş sahibi veya

mühendis tarafından geciktirildiği, hatta bazen de mühendise talebi sonucunda

bahşedilmiş süre uzatımının geri alınması için uğraş verildiği ve bu surette

müteahhidin liquidated damages ile karşı karşıya bırakıldığı görülmektedir.

Bunun dışında, kusur sorumluluk dönemini kapsayan kesin kabul döneminde

sözgelimi bir makinenin gösterdiği arızanın, bir mekanik parçasındaki imâlat

hatasından mı; yoksa iş sahibinin kullanma hatasından mı kaynaklandığı sorunu ile

karşılaşılmaktadır. Bu durumda, iş sahibi haksız dahi olsa maliyeti müteahhide ait

612 Buna ilişkin olarak bkz. Türk Yargıtayı 15. HD’ nin 23.2.1978 tarih ve 1978/320 E., 1978/324 K. sayılı kararı. Söz konusu kararda, ″Delil olarak ileri sürülen müfettiş raporları, davacının gıyabında hazırlanmış ve onu ilzam etmeyen ve yeterli bulunmayan belgeler niteliğindedir.″ denilmiştir. 15. HD’ nin 23.06.1988 tarih ve 1988/3554 E., 1988/3406 K. sayılı bir diğer kararında ise, ″Teftiş ve disiplin kurumlarında çalışan personel idarenin emrinde, onun memuru durumunda bulunmakla, onlar tarafından düzenlenen rapordaki bilgi, görüş ve kanaat tek taraflı olacağı için bağlayıcılığı yoktur″denilmiştir.

Page 224: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

210

olmak üzere arızalı parçanın değiştirilmesini isteyebilmekte ve parçanın yenilendiği

tarihten itibaren kesin kabul dönemini tek taraflı bir irade ile uzatabilmektedir.

Sonuç olarak, bu gibi uygulamaların sadece Türkiye’de değil, dünyanın her

tarafında ihtilâflara giden kapıları kapatmış olduğu bir gerçektir613.

Diğer yandan, belirtmek gerekir ki, müteahhidin talebini usulüne uygun

olarak ileri sürmesi karşılaştırmalı hukukta bu talebin otomatik olarak kabul

edileceği anlamını taşımamaktadır. Bunun için, talebin tam bir inceleme, analiz ve

değerlendirmeden geçmesi gerekmektedir. Kırmızı Kitap’ta bu iş çok daha sıkı

tutulmaktadır. Sözgelimi, müteahhidin talebini ilk derece inceleme mercii olarak alan

bir mühendisin, her şeyden önce ön inceleme/eleme usulünü tamamlaması icap

etmektedir. Bu usulde mühendis, müteahhidin talebe konu olan olayı zamanında

kendisine yazı ile bildirip, bildirmediğini ve bu bildirimin bir kopyasını iş sahibine

gönderip göndermediğinin kontrolü yapmaktadır. Bundan sonra, ön

inceleme/elemeyi geçen talepler daha ayrıntılı olan ikinci bir incelemeye tâbi

tutulmaktadır. Görüldüğü üzere, talebin kabulü veya reddi öncelikli olarak

mühendisin işlerin yürütülmesi sırasında meydana gelen olayları somut belge ve

kanıtlara dayanarak, mantığa uygun ve geriye dönük bir şekilde analiz etmesine ve

değerlendirmesine bağlı olmaktadır614.

bb. Kırmızı Kitap’a Göre Müteahhidin Talepleri

Kırmızı Kitap’ın 1.9. maddesine göre iş sahibi veya iş sahibi adına mühendis

tarafından kendisine temin edilen çizimlerde ya da yapılan talimatlarda bir gecikme

olur da müteahhit de bundan etkilenirse; bu takdirde müteahhidin etkilenme

derecesine göre işin süresinin uzatılmasını, yaptığı masrafları ve makûl olmak

koşuluyla mahrum kaldığı kârı talep etme yetkisi bulunmaktadır.

2.1. maddeye göre, müteahhit iş sahibinin sözleşmede belirtilen zamanda

kendisine inşaat alanına girme hakkı vermeyen iş sahibinden süre uzatımı, masraflar

ve makûl kârı talep edebilecektir.

613 TÜREGÜN, s.85-86. 614 PICKAVANCE: Delay and Disruption in Construction Contracts, 1997, s.90.

Page 225: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

211

4.7. maddeye göre müteahhit orijinal aplikasyondaki (setting out) röper

noktaları ve kot farkından doğan kusurlar sebebiyle süre uzatımı, masraflar ve makûl

kârı isteyebilecektir.

4.12. maddeye göre, müteahhit inşaat sırasında, tecrübeli bir müteahhidin

önceden tahmin edemeyeceği fizikî engeller ve koşullar sebebiyle süre uzatımı ve

masraflarını talep edebilecekken; makûl kârı isteyemez. Benzer şekilde, inşaat

sırasında bir fosile rastlayan müteahhit sadece süre uzatımı ve masraflarını talep

edebilir; buna karşılık, makûl kârı isteyemez.

7.4. maddeye göre, müteahhit iş sahibi yüzünden geciken testler sebebiyle

süre uzatımı, masraflar ve makûl kâr talep edebilir.

8.4. maddeye göre, müteahhit sözleşmede belirtilen şartlara uygun olarak süre

uzatımı talebinde bulunabilir.

8.5. maddeye göre, inşaatın yapıldığı ülkenin yetkili makamlarının sebep

olduğu gecikmeler için müteahhit sadece süre uzatımı isteyebilir.

8.9. maddeye göre, müteahhit iş sahibinin işleri askıya alması sonucunda,

gecikmeye maruz kalmışsa süre uzatımına; ekstra masraf yapmışsa masrafa hak

kazanacaktır.

10.2. maddeye göre, müteahhit işin bazı kısımlarının teslim alınması

sebebiyle masraf yapmışsa; bu takdirde masraflarını ve makûl kârı isteyebilecektir.

10.3. maddeye göre, iş sahibi testleri geciktirmişse, müteahhit süre uzatımı,

masrafları ve makûl kârı talep edebilecektir.

11.8. maddeye göre, müteahhit mühendis tarafından yapılan ve kendisinin

sorumlu olmadığı kusur araştırma talimatına uymakla yükümlüdür. Bununla birlikte,

müteahhidin bu talimata uyması sebebiyle maruz kaldığı masraflar ile mahrum

kaldığı kârı talep etme imkânı bulunmaktadır.

12.3. maddeye göre, müteahhit işin miktarı veya vasfında meydana gelen bir

değişiklik sebebiyle yeni bir fiyat isteme hakkını haizdir. Benzer şekilde, 12.4.

maddeye göre, müteahhit iptâl edilen bir işin ifa edileceği varsayımı ile yaptığı ilk

masrafları isteyebilecektir.

Page 226: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

212

13.2. maddeye göre, müteahhit kendisinin yapacağı maliyet düşürücü bir

mühendislik teklifi için, iş sahibinin bu şekilde elde edeceği menfaatin yarısını talep

edebilir.

13.3. maddeye göre, müteahhit işte yapılacak değişikliğin sonucuna göre

sözleşme bedelinin ayarlanmasını isteyebilecektir.

13.7. maddeye göre, sözleşmenin özel hükümlerinde feragat edilmedikçe,

hukukî mevzuatta yapılan değişikliğin sonucuna göre müteahhidin süre uzatımı ve

masrafları talep etme yetkisi bulunmaktadır.

14.4. maddeye göre, müteahhit orijinal ödeme çizelgesindeki iş seviyesi ile

öngörülen ödemeler örtüşmediği takdirde, söz konusu çizelgenin yeniden revize

edilmesini isteyebilecektir. Ancak, bunun için sözleşmenin götürü bedelle

yapılacağının kararlaştırılmış olması gerekmektedir.

14.8. maddeye göre, kendisine aylık hak edişi ödenmeyen müteahhidin, bunu

bir sonraki hak edişiyle birlikte talep etme yetkisi bulunmaktadır.

16.1. maddeye göre, müteahhit mühendisin yaptığı işi onaylayıp

belgelendirmediği veya sözleşme bedelini kendisine ödemediği ve ödeyeceğine dair

de ortada herhangi bir kanıtın bulunmadığı hâllerde süre uzatımı, masraf ve makûl

kârı talep yetkisinin yanında işi askıya alma imkânını da kullanabilecektir.

16.4. maddeye göre, müteahhit haklı bir sebebe dayanarak sözleşmeyi

feshettiği takdirde, bu sebeple uğradığı tüm zararları talep edebilecektir.

17.1. maddeye göre, müteahhit iş sahibinin sebep olduğu tüm zararlarının

tazminini isteyebilecektir.

17.4. maddeye göre, iş sahibinin riskleri içine sokulan bir zararın müteahhit

tarafından giderilmesi halinde, müteahhidin süre uzatımı, masraf ve makûl kârı talep

etme yetkisi bulunmaktadır.

18.1. maddeye göre, iş sahibinin sigortalayan taraf olduğu konularda,

sigortayı iş sahibi yerine yaptıran müteahhit, ödediği sigorta primlerinin bedelini iş

sahibinden talep edebilmektedir.

Page 227: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

213

19.4. maddeye göre, force majeure’ ün işin ifasını engellediği hâllerde,

müteahhit süre uzatımına ve bazı şartlarda masraflara hak kazanmaktadır. Bunun

dışında,19.6. maddeye göre, uzayan force majeure hâllerinde, uzayan sürede

yaptıkları masrafları hesaplayarak, bunların kendisine ödenmesini sağlamak suretiyle

her iki taraf da sözleşmeyi feshetme hakkını kullanabilecektir. Son olarak, force

majeure sebebi ile ifa imkânsızlaşmış veya hukuka aykırı bir hâle gelmişse; bu

takdirde müteahhit ifadan kurtulmayı ve 19.6. maddeye göre uzayan sürede yaptığı

masrafları talep edebilecektir615.

cc. Müteahhidin Taleplerini İleri Sürme Usulü

Müteahhidin sözleşmeden doğan bu taleplerinin ileri sürülme usulü Kırmızı

Kitap’ın 20.1. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Anılan hükme göre,

müteahhidin kendisine süre uzatımı ve/veya ek ücret ödenmesini talep etme yetkisi

kazandırdığına inandığı olay veya durumu öğrendiği ya da öğrenmesi gereken ândan

itibaren derhâl ve fakat 28 günden616 geç olmamak üzere mühendise bildirmesi,

615 SEPPALA (Contactor’ s Claims), s.280-283; TÜREGÜN, s.91-93. 616 Karşılaştırmalı hukukta, müteahhidin 28 günlük bildirim süresine uymak zorunda olup olmadığı; diğer bir deyişle, bu sürenin zamanaşımı mı, yoksa hak düşürücü mü olduğu konusu öğreti ve uygulamada uzunca bir zaman tartışılmıştır. Kırmızı Kitap’ın bir önceki baskısında yer alan 44. maddede ″mühendisin herhangi bir karar vermekle yükümlü olmadığı″ belirtilmiştir. Söz konusu hüküm ″mühendisin tarafsızlığını″ düzenleyen 2.6. maddeyle birlikte düşünüldüğünde, mühendise gerekli gördüğü takdirde, bildirim süresi geçmiş dahi olsa, müteahhidin talebini değerlendirme imkânı tanımaktadır. Bu bakımdan, 28 günlük sürenin hak düşürücü bir süre olmadığı söylemek mümkündür. Ancak 28 günlük süreden sonra yapılan bir bildirimin değerlendirilmesi imkânının, bu sürenin suistimâl edilmesi hakkını vermediği de ortadadır. Çünkü bu sürenin amacı, olayın emareleri ortadan kalkmadan tespitini sağlamaktır.28 günlük bu süre, aynı zamanda, mühendisi müteahhidin çok gecikmiş yeni belge veya sözlü iddialara dayanan tuzak taleplerinden kurtararak, bir anlamda onun manevra alanını genişletmektedir. Buna ilişkin olarak Türk Yargıtayı’ nın 15. HD’ nin 26.2.2001 tarih ve 2000/4429 E., 2001/1032 K. sayılı kararı son derece önemlidir. Zira anılan kararda ″Söz konusu sözleşmenin (Kırmızı Kitap kasdediliyor) 44. maddesinde süre uzatımı verilmesi gereken haller ve bu konudaki talebin nasıl yapılacağı açıklanmıştır. Maddenin 1. fıkrasında, hangi hallerde süre uzatımına hak kazanılacağı, 2. fıkrada ise süre uzatımı verilebilmesi için müteahhidin 28 gün içerisinde durumu mühendise bildirmesi ve bir kopyasının da iş sahiplerine gönderilmesi, belge ve kanıtların da süre uzatım talebine ekleneceği belirtilmiştir. Aynı sözleşmede çalışılmayan dönem diye bir tanıma yer verilmemiş ve istisnai hava şartlarının 44.1. maddesinde değerlendirilmesi öngörülmüştür… FIDIC inşaat sözleşmelerinde süre uzatımı talepleri uluslar arası yeknesaklığı sağlamak amacıyla sıkı kurallara bağlanmıştır. Süre uzatımında muhtemel haksızlıkların önlenmesi bakımından taleplerin zamanında yapılması ve delillendirilmesi önem arz etmektedir. Bu nedenle davacının süresinde sözleşmeye uygun talepte bulunmaması ve belgelendirmemesi nedeniyle süre uzatımı taleplerinin mühendis firmaca reddedilmesinde sözleşmeye aykırı bir tutum ve davranış yoktur. Davacının davadaki alacak talepleri süre uzatımına hak

Page 228: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

214

bunun bir kopyasını da iş sahibine iletmesi gerekmektedir. Bununla birlikte,

müteahhidin kendisine süre uzatımı ve/veya ek ücret ödenmesini talep etme yetkisi

kazandırdığına inandığı olay veya durum devamlılık arz eden bir etkiye sahipse; bu

takdirde, müteahhidin talebini aylık aralıklarla güncelleştirmesi ve olay veya

durumun etkisi sona erdikten sonra 28 gün içinde son talebini vermesi

gerekmektedir.

FIDIC Sözleşmeleri Kullanma Kılavuzuna göre, müteahhidin yapacağı talep

bildiriminde bir iki paragraflık, açık ifadeli bir yazının yeterli olduğu; bunun dışında

talep edilen miktar ve sürenin açıklanmasına, sözleşmesel dayanağın bildirilmesine

veya dayanılan belgelerin verilmesine gerek olmadığı bildirilmektedir. Zira, bu

bildirim müteahhidin sadece para ve/veya süre talep etme iradesinin mühendise

iletilmesinden ibaret olmaktadır. Bununla birlikte, bu bildirimin yazılı olarak

yapılması ve bunun bir kopyasının iş sahibine ulaştırılması gerekmektedir.

Müteahhidin bu şekilde yapılan talebi, hak ediş talebine eklenecektir.

Müteahhit, kendisine para ve/veya süre talebinde bulunma yetkisi

kazandırdığına inandığı olay veya durumu öğrendiği ya da öğrenmesi gereken ândan

itibaren 42 gün içinde talebinin tüm ayrıntılarını, talebini destekleyen mevcut tüm

delil ve belgelerini de eklemek suretiyle yazılı olarak mühendise bildirecektir. Bu

bakımdan, müteahhidin mühendis incelemesi için güncel kayıtlarını hazırlaması ve

mühendisin talep etmesi halinde ek güncel bilgilerin kayıtlarını tutması

gerekmektedir. Hemen belirtelim ki; buradaki 42 günlük süre 28 günlük bildirim

süresine ilave edilen bir süre değildir. Tam tersine 28 günlük süre kesindir ve 42

günlük sürenin içindedir. Bununla birlikte; 28 günlük süre sabit kalmak koşuluyla, 42

kazanmasına bağlı olup, ortada davacıya verilmesi gereken süre olmadığına göre davanın tümüyle reddi yerine kabulü doğru olmamıştır.″ denilmiştir. Sonuç olarak, mühendis çok gecikmiş yeni belge ve sözlü iddialara dayalı tuzak taleplerle karşılaştığı zaman, 28 günlük süreyi ileri sürebilmektedir. (TEZCAN,s.19) Kırmızı Kitap’ın yeni baskısında yer alan 20.1. maddesinde müteahhidin talebini 28 günlük süre içinde ileri sürmediği takdirde süre uzatımına hak kazanamayağı gibi kendisine ek ödemede bulunulmayacağı ve borcundan kurtulamayacağı düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemeyle, kanımızca, 28 günlük sürenin hukukî niteliği üzerine yapılan tartışmalara bir nokta konulmak istenmiştir. Bize göre, bu yeni düzenlemeyle hak düşürücü bir süre niteliği kazandırılmıştır.

Page 229: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

215

günlük sürenin müteahhidin teklif etmesi ve mühendisin onay vermesiyle

uzatılmasına herhangi bir engel bulunmamaktadır617.

Müteahhidin talebini alan mühendis, bunu aldığını izleyen 42 gün içinde bir

tespitte bulunacaktır. Bu tespitinin sonucuna göre müteahhidin talebini ya kabul

edecek ya da reddedecektir. Bu bakımdan, mühendisin kendisine bildirilen olay veya

durumların müteahhide âdilane bir şekilde süre uzatımı veya ek ücret kazandırıp

kazandırmadığını analiz etmesi gerekecektir. Diğer bir deyişle, burada müteahhit için

bir hak etme testi söz konusu olmaktadır618.

Hak etme testinde, her şeyden önce, müteahhidin talebinin bildirimde

bulunduğu olay veya durumlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığına yani bunlarla

örtüşüp örtüşmediğine bakılacaktır. Sözü edilen kriter, karşılaştırmalı hukukta uygun

illiyet bağı (causality veya causation) olarak adlandırılmaktadır. İkinci olarak, eş

zamanlı olarak birden fazla olay veya durum söz konusu ise, talebe konu edilen olay

veya durumun talebin gerçek/hâkim sebebi olup olmadığı kontrol edilecektir. Bu

kritere de gerçek/hâkim sebep kuralı denilmektedir619. Üçüncü olarak, sadâkat ve

özen kuralı çerçevesinde, müteahhidin talebine konu olan olay veya durumu bertaraf

etmek ya da en aza indirgemek üzere mümkün olan makûl önlemleri alıp almadığı

incelenecektir620. Son olarak, ispat kuralına göre, müteahhidin bildirdiği olay veya

durumların kendi kusurundan kaynaklanmadığını kanıtlaması gerekecektir621.

Bütün bunların dışında, mühendisin ayrıca müteahhidin talebini dayandırdığı

her bir olay veya durumu, bunların kendilerine özgü şartları içerisinde yeniden

değerlendirmesi gerekecektir. Ancak ondan sonra mühendise süre uzatımı ve/veya ek

ücret verilmesi gündeme gelecektir. Görüldüğü üzere, müteahhidin talebi analiz

edilip, incelenmeden otomatik olarak kabul edilemeyecektir. Buna karşılık, bu analiz

ve incelemeyi yapacak olan mühendisin de tam bir tarafsızlıkla ve âdilane bir şekilde

hareket etmesi beklenmektedir. Bunun için, mühendisin mantıkî ve kapsamlı bir

617 TÜREGÜN, s.93-94. 618 EGGLESTON: Liquated Damages and Extensions of Time in Construction Contracts, London, 1994, s.284. 619 EGGLESTON, s.191; BIRKY/BROUGH: Extensions of Time Explained, Riba-London, 1993, s.80-83; POWELL-SMITH/STEPHENSON: Civil Engineering Claims, 1994, s.116. 620 CORBETT, s.252; POWELL-SMITH/STEPHENSON, s.120. 621 EGGLESTON, s.165.

Page 230: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

216

yaklaşım benimsemiş olması lâzım gelmektedir. Zira talep konusunun ileride ihtilâfa

dönüşmesi durumunda, ihtilâfın hallinde görevlendirilen bilirkişilerce hak etme testi

kriterleri çok ciddi bir incelemeye tâbi tutulacak ve bunların görüşü çoğunlukla

mahkeme hükmüne esas olacaktır.

Buraya kadar açıklanan usül, Kırmızı Kitap’ta müteahhidin talepte

bulunurken izlemesi gereken usüldür. Ancak, taraflar arasındaki sözleşmeye

uygulanacak hukuk sistemi daha başka bir usül öngörmüş olabilir. Böyle bir

durumda, sözleşmeye uygulanacak hukukun hükümleri, Kırmızı Kitap’ın

hükümleriyle birlikte uygulama alanı bulacaktır. Bir örnekle açıklamak gerekirse,

Fransız Medeni Kanunu’nun 1793. maddesinde, götürü bedelle yapılması

kararlaştırılan inşaat sözleşmelerinde, müteahhidin sözleşmede belirtilen işlerin

dışında, bazı ek işlerin yapması gerekirse; bunlar için yazılı bir onay alması gerektiği

düzenleme altına alınmış bulunmaktadır622. Bu bakımdan taraflar arasındaki

sözleşmeye Fransız hukukunun uygulandığı hâllerde, söz konusu hükmün de Kırmızı

Kitap’ta yer alan hükümlerle birlikte göz önüne alınması gerekecektir.

Diğer yandan, Kırmızı Kitap’ın 20.1. maddesinde, tanık delilinin ikamesine

sınırlama getirildiği görülmektedir. Ancak, bu tür bir sınırlama ne Alman hukuk

sisteminde ne de Avustuya hukuk sisteminde geçerli kabul edilmektedir. Zira her iki

sistemde de, tarafların aralarında ortaya çıkabilecek muhtemel ihtilâflarda karşılıklı

iddialarını ancak belirli delillerle ispatlayabileceklerini kararlaştırdıkları delil

sözleşmeleri bâtıl sayılmıştır. Bu bakımdan, bu sistemlerde geçerli olan delillerin

serbestçe takdir edilmesi ilkesini açıkça rencide eden 20.1. madde hükmü, söz

konusu sistemlerce idare edilen sözleşmelerde uygulanmayacaktır.

Son olarak, bazı hukuk sistemlerinde, kamu kurumlarının taraf olduğu ihale

sözleşmelerinde idare hukuku hükümleri de uygulama alanı bulmaktadır. Hatta

Fransız hukuk sisteminde, bu uygulamaya ek olarak, bu tür sözleşmelerin idare

mahkemelerinin denetimine tâbi tutulduğu görülmektedir. Bu bakımdan, özellikle

Fransız hukukunun uygulandığı kamu ihale sözleşmelerinde, idare hukuku

622 Benzer bir hükme, 1985 tarih ve 5 sayılı Birleşik Arap Emirlikleri Federal Kanunu’nun 887. maddesinde de rastlamak mümkündür.

Page 231: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

217

hükümlerinin de dikkâte alınması gerekmektedir. Zira bu hükümler emredici

niteliklidir 623.

2. Kırmızı Kitap’ın Yeni Baskısında Taleplere İlişkin Hükümlerin Eski

Baskıdaki Hükümlerle Karşılaştırılması

A. Genel Olarak

Kırmızı Kitap’ın 1987 yılında yapılan baskısında iş sahibinin taleplerine

ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi; müteahhidin taleplerine ilişkin

olarak da açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte, müteahhidin süre

uzatımına hak kazandığı hâller, genel olarak, 44.1. maddede düzenleme altına

alınarak; müteahhide, süre uzatımıyla sınırlı olmak üzere, kısmen de olsa talep

yetkisi tanındığı görülmektedir. Diğer yandan, süre uzatımının parasal konuyu da

beraberinde getireceği tabiîdir624.

Kırmızı Kitap’ta, müteahhide süre uzatımı verilebilecek hâller daha ayrıtılı

bir şekilde düzenlenmiş olmakla birlikte, ağırlığın parasal konuya verildiği dikkâti

çekmektedir. Sözgelimi, projelerin geç verilmesine ilişkin 6.4. maddede,

öngörülmeyen testlere ilişkin 36.5. maddede, işin durdurulmasına ilişkin 40.2.

maddede, inşaat alanının teslim edilememesine ilişkin 42.2. maddede ve son olarak,

ödemelerin geç yapılması sebebiyle müteahhidin işi yavaşlatması veya durdurmasına

ilişkin 69.4. maddede düzenleme altına alınan ve daha ziyade mühendis ve iş

sahibinin kusuruna dayalı sebepler ile olumsuz fiziksel engellemeler ve şartlara

ilişkin 12.2. maddede, fosil ve eski esere rastlanmasına ilişkin 27.1. maddede

düzenleme altına alınan ve iş sahibine yükletilemeyecek sebeplerle meydana gelen

623 HÖK (Claims), s.5-6. 624 Bu sebeple, Türk hukuk sisteminde geniş bir uygulama alanı bulan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin iş yeri (inşaat alanı) teslimini düzenleyen 4. maddesinde, müteahhit tarafından yapılmış projelerin idarece onayını düzenleyen 10. maddesinde, idarenin yapacağı projelerdeki gecikmeyi düzenleyen 12. maddesinde ve son olarak, işte meydana gelen artışı düzenleyen 19. maddesinde, açıkça süre uzatımı hakkının doğacağı belirtilmiş ise de; süre uzatımının beraberinde getireceği parasal konuya değinme gereği görülmemiştir. Bunun tek istisnâsı, yine 4. maddede görülmektedir. Söz konusu maddede, yer tesliminin gecikmesi hâlinde süre uzatımından başka bir hakkın doğmayacağı düzenleme altına alınmıştır. Buna ek olarak, müteahhide teslim edilmiş iş yerinin değiştirilmesi hâlinde, malzeme, araç ve makineler ile şantiye binalarının nakil masraflarının ödeneceği açıklanmıştır. Bunun dışında, parasal konuya herhangi bir şekilde yer verilmemiştir.

Page 232: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

218

hâllerde müteahhide süre uzatımı verileceği; bunun yanı sıra müteahhidin ek

masraflarının mühendis tarafından tespit edileceği açıkça belirtilmiştir.

Karşılaştırmalı hukukta, müteahhidin süre uzatımına hak kazanabilmesi için,

süreyi uzatan olayın müteahhitten kaynaklanmamış olması gerekmektedir.

Müteahhidin süre uzatımına hak kazandığı hâlleri, genel olarak; iş sahibinin

sebebiyet verdiği, sosyal veya doğal (tabiat) olayların sebebiyet verdiği ve son

olarak, üçüncü kişilerin sebebiyet verdiği hâller olmak üzere üçe ayırmak

mümkündür625.

B. Kırmızı Kitap’ın Bir Önceki Baskısında Yer Alan Hükümler

Kırmızı Kitap’a dönecek olursak, müteahhidin süre uzatımına hak kazandığı

hâllerin, genel olarak, 44.1. maddede düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Söz konusu

maddede, müteahhide işleri, bir bölümünü veya bir kısmını bitirme süresinin

uzatılması hakkını kazandıracak ölçüde olmak üzere,

(a) fazladan veya ek işlerin,

(b) iş bu İdarî Şartnamede (Sözleşme) atıfta bulunulan bir gecikme sebebinin,

(c) istisnaî derecede olumsuz iklimsel koşulların,

(d) iş sahibi dolayısıyla herhangi bir gecikme, engellenme veya önlenme

durumunun, veya

(e) müteahhidin kusuru veya sözleşmeyi ihlâli yahut bunlardan sorumlu

olması dışında bir sebepten kaynaklanan başka özel durumların ortaya çıkması

hâlinde mühendisin, iş sahibi ve müteahhit ile gerekli danışmalardan sonra, uzatma

süresini tespit ederek durumu müteahhide bildireceği ve bunun bir kopyasını da iş

sahibine ileteceği626 düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere, Kırmızı Kitap’ın 44. maddesinde beş ayrı süre uzatım

sebebine yer verilmiştir. Buna göre, sözü edilen sebeplerden birinin varlığı hâlinde,

mühendis iş sahibi ve müteahhide gerekli danışmaları yaptıktan sonra uzatma

süresini tespit edebilecektir. Bununla birlikte, mühendisin süre uzatımının yanında

parasal konuyu yani müteahhide verilecek ek ücreti de tespit edebilip edemeyeceği,

625 TÜREGÜN, s.70-71. 626 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.35.

Page 233: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

219

böyle bir yetkisi olup olmadığı düzenlenmemiştir. Ancak, 44.1. maddede düzenlenen

sebepler teker teker tahlil edildiğinde; bunlardan biri haricinde diğer hepsine dayalı

olarak verilecek ek sürelerin, parasal konuyu da beraberinde getireceği daha rahat

anlaşılacaktır.

Nitekim, miktar ve çeşit itibariyle fazladan veya ek işleri düzenleyen 44.1.a.

madde, değişikliklerin değerlendirilmesi ile ilgili 52.1. madde ile birlikte

düşünüldüğünde, işlerde yapılan değişikliğin keşif özetinde birim fiyatları belli bir iş

kaleminin artması sonucunu doğurması hâlinde bu birim fiyatlarla; birim fiyatlarda

karşılığı yoksa, üzerinde anlaşmaya varılacak; bu da yoksa, mühendisin tespit

edeceği fiyatlarla yaptırılmak suretiyle, süre uzatımı ve parasal konu arasındaki

dengenin kurulmuş olduğu görülecektir.

Benzer şekilde, 44.1.b. maddede düzenleme altına alınan Sözleşmede atıfta

bulunulan bir gecikme sebebinin varlığı hâlinde, süre uzatımının yanında parasal

konu da dikkâte alınacaktır. Sözgelimi, 42.2. maddeye göre, inşaat alanının

müteahhide zamanında teslim edilmemesi sebebiyle işlerde meydana gelen

gecikmeyi telif etmek üzere müteahhide verilecek ek süreyi tespit eden mühendisin,

aynı zamanda sözleşme bedeline ilâve edilecek masrafları da belirlemek yetkisi

bulunmaktadır.

Kırmızı Kitap’ın 44.1.c. maddesine göre, istisnâi derecede olumsuz iklimsel

koşullar sebebiyle süre uzatımı verileceği açıktır. Bununla birlikte, Kırmızı Kitap’ın

hiçbir yerinde istisnâi derecede olumsuz iklimsel koşullar sebebiyle müteahhide ek

ücret ödeneceği düzenlenmemiştir. Bu bakımdan, istisnâi derecede olumsuz iklimsel

koşulların varlığı hâlinde süre uzatımına hak kazanan bir müteahhide ayrıca ek ücret

verilemeyecektir. Zaten, iklimsel koşulların az çok tahmin edilebilir olduğu

düşünüldüğünde, aynı zamanda basiretli bir iş adamı olan müteahhidin bu koşulları

öngörerek, bunlara bağlı olarak meydana gelebilecek risklere karşı hazırlıklı olması

ve gerekli tedbirleri alması kendisinden beklenmektedir627. Diğer yandan, inşaat

sözleşmelerinde iklim koşullarından doğan risklerin, daha ziyade, müteahhit

tarafından üstlenildiği de bir gerçektir. Bütün bunlara rağmen, kanımızca,

627 Bu açıdan, müteahhidin şantiye faaliyetlerini sınırlayacak veya engelleyecek derecede olumsuz iklim koşulları için, iş programında belirli bir süre ayırması yerinde bir davranış olacaktır. (BIRKBY/ BROUGH, s.31.)

Page 234: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

220

müteahhidin işlerin yürütülmesi sırasında meydana gelen ve önceden tahmin

edilemeyen iklim koşulları sebebiyle artan masrafları için talepte bulunmasına

herhangi bir engel bulunmamaktadır. Tahminlere uygun düşmeyen iklimsel koşullar,

işlerin ilerlemesini yavaşlatabileceği gibi, tamamen de durdurabilir. Bu durum da,

müteahhit için her zaman ek masraf anlamına gelmektedir. Dahası, yabancı bir

ülkede ilk kez iş alan bir müteahhit için önceden tahmin edemediği ve sözleşmenin

ekonomik sonucunu etkilecek derecede olumsuz iklim koşullarının varlığı bir yıkım

teşkil edecektir628. Bize göre, şayet istisnâi derecede olumsuz hava koşullarıyla

karşılaşan bir müteahhitten, iyiniyet kuralları çerçevesinde bu olumsuz koşulları

önceden tahmin edip, bunlara karşı tedbir alması beklenmiyorsa veya beklenmesi de

gerekmiyorsa; bu takdirde bu koşullar sebebiyle maruz kaldığı zararlar için kendisine

süre uzatımının yanı sıra ek bir ücret verilmesinde bir sakınca yoktur. Son olarak,

belirtmek gerekir ki; istisnâ derecede olumsuz iklimsel koşullar işlerin

yürütülmesinde önemli bir zorluğa sebep olmadıkça, müteahhide ne süre uzatımı ne

de ek ücret verilebilecektir629.

Kırmızı Kitap’ın 44.1.d. maddesinde, iş sahibi dolayısıyla meydana gelen

herhangi bir gecikme, engellenme ya da önlenme durumu düzenlenmiş

bulunmaktadır. Kırmızı Kitap’ta yer alan çeşitli hükümlerde, iş sahibinin sebep

olacağı herhangi bir gecikmede, müteahhide ek ücret ödeceği zaten düzenleme altına

alınmıştır. Bu bakımdan, 44.1.d. maddesi hükmü ilk bakışta gereksiz bir tekrardan

ibaret sanılabilir. Oysa ki; madde hükmünde geçen ″herhangi″ ifadesi, söz konusu

hükmün iş sahibinin kusuru ile meydana gelen bütün gecikme, engellenme veya

önlenme hâllerini değil ve fakat Kırmızı Kitap’ta öngörülmeyen hâlleri düzenlediğini

göstermektedir. Bu şekilde iş sahibinin kusuru sebebiyle herhangi bir gecikmeye

maruz kalan müteahhit bu sebeple, süre uzatımının yanında kendisine ek ücret

ödenmesini talep edebilecektir.

Son olarak, 44.1.e. maddede müteahhide atfedilemeyen bir sebeple ortaya

çıkan özel durumlar düzenlenmiştir. Burada ″özel durumlar″dan neyin

kasdedildiğinin takdiri mühendise, hakeme veya hâkime bırakılmış bir konudur.

Bununla birlikte, mühendis, hakem veya hâkemin özel durumları takdir ederken

628 SAWYER/GILLOTT, s.66. 629 CORBETT, s.250.

Page 235: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

221

dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket etmesi gerekmektedir. Özel durumların ne

olduğu bir kere takdir edildikten sonra, sebep-sonuç kuralı içerisinde müteahhidin

süre uzatımının yanında ek ücrete hak kazanıp kazanmadığının tespiti de

kolaylaşacaktır.

Kırmızı Kitap’ın 44.1. maddesinde beş bent olarak sayılan hâllerden birinin

varlığı hâlinde, müteahhit kendisine süre uzatımı ve/veya ek ücret verilmesi için

talepte bulunabilecektir. Ancak bu talebin işlerlik kazanabilmesi için, müteahhidin

bunu aynı zamanda, 44.2. maddede belirtilen usülde yapmış olması gerekmektedir.

Anılan maddeye göre, müteahhit,

(a) talebine sebep olan olay veya durumun ortaya çıkmasını izleyen 28 gün

içinde bunu mühendise bildirmeyip, bir kopyasını da iş sahibine göndermemiş ise, ve

(b)söz konusu bildiriden sonraki 28 gün veya mühendisçe kabul edilecek

başka bir makûl süre içinde, başvurusunun zamanında incelenebilmesi bakımından,

hak kazandığını düşündüğü süre uzatımına ilişkin ayrıntılı bilgileri mühendise

sunmamışsa, bu takdirde mühendis herhangi bir tespit yapmakla yükümlü değildir630.

C. Kırmızı Kitap’ın Yeni (1999 Yılı) Baskısında Yapılan Eklemeler

Kırmızı Kitap’ın 1987 yılında yapılan bir önceki baskısında düzenleme altına

alınan ve müteahhide süre uzatımı talep etme yetkisini veren şartlar 1999 yılında

yapılan baskıda büyük ölçüde muhafaza edilmiş ve bunlara bazı eklemeler

yapılmasıyla yetinilmiştir. Bu eklemelerden ilki, 8.4.d. maddesi hükmüdür. Söz

konusu hükümde salgın hastalıklar veya hükümet uygulamaları sebebiyle mal ve

personel temininde dara düşen müteahhidin süre uzatım talebinde bulunabileceği

düzenlenmiştir631.

İkincisi, yetkili makamların sebep olduğu gecikmeleri düzenleyen 8.5. madde

hükmüdür. Bu hükme göre, müteahhit işin yapıldığı ülkedeki yetkili makamların

koymuş olduğu bütün kurallara uymasına rağmen, bu makamlar işin yürütülmesini

geciktirmiş veya tamamen durdurmuşsa ve bu gecikme veya dorma önceden tahmin

630 TMMMB(İnşaat İşleri İdari Şartnamesi-tercüme) (4.baskı), s.35. 631 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction(1999), s.27.

Page 236: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

222

edilemeyecek derecede ise; bu şartlar altında müteahhidin süre uzatımını talep etme

yetkisi doğmuş olacaktır632.

Son olarak, bir önceki baskının 44.2. maddesinde yer alan ve 28 günlük

bildirim süresine uyulmaması hâlinde, mühendisin müteahhidin süre uzatımına

yönelik yapmış olduğu taleple ilgili olarak tespit yapmakla yükümlü olmadığını

düzenleyen hüküm yeni baskıda kaldırılmıştır. Bununla ilgili yeni baskının 20.1.

maddesinde söz konusu 28 günlük süreye uyulmaması hâlinde talep yetkisinin

kaybolacağı kesin bir dille ifade edilmiştir. Zira, yeni baskının 3.1.a. maddesinde,

mühendisin iş sahibi adına hareket edeceği bildirilerek, mühendisin tarafsızlığı ilkesi

kaldırılmıştır. Böylece, bir yandan Kırmızı Kitap’ın 1987 yılı baskısının 44.2.

maddesinde yer alan 28 günlük sürenin elastiki ve yoruma açık olduğu sonucu resmî

olarak kabul edilmiş; diğer yandan 20.1. madde ile kesin bir hâl alan bu sürenin iş

sahibine kendisinin sebep olduğu bir gecikmeden menfaat sağlama imkânı sağlayıp

sağlamadığı tartışmaya açılmıştır633. Zira, iş sahibine böyle bir imkânın sağlanması

karşılaştırmalı hukukta, itirazsız kabul edilen ″kimse kendi hatasından

yararlanamaz″634 ilkesiyle bağdaşmayacaktır.

632 FIDIC-Conditions Of Contract For Construction(1999), s.28. 633 TWEEDDALE: FIDIC’s clause 20-A Common Law View, Const. L. Int’l, Volume: 1, No:2, June 2006, s.27. (16.07.2008) 634 ″Kimse kendi hatasından yararlanamaz″ ilkesi Common Law sisteminde ex injuria non oriturjus veya clean hands doktrini olarak da uygulama alanı bulmaktadır. Bu ilkenin kullanıldığı dâvalara örnek olarak, De Zotell v. Mutual Life Ins. Co. of New York, Eagle Star Insurance Company Ltd. v.Cresswell&Ors, Pioneer Concrete (UK) Ltd. v. National Employers Mutual General Insurance Association Ltd., Alghussein v. Eton College verilebilir. Ancak, bu dâvalar içinde en meşhuru, hiç kuşkusuz, İngiliz Temyiz Mahkemesi’nde 1970 yılında görülen Peak Construction (Liverpool) v. McKinney Foundations Ltd. dâvasıdır. Çünkü, bu dâvada ″iş sahibinin kendi hatasıyla sebebiyet verdiği bir gecikme ile liquidated damages’a hak kazanamayacağı ″ hükme bağlanmıştır. Benzer şekilde Avusturalya’da 1997 yılında görülen Turner Corp Ltd. v. Austotel Pty Ltd. dâvasında, Hong Kong’da 1998 yılında görülen Dragages et Travaux Publics v. Hong Kong Chinese Insurance Co. Ltd. dâvasında ve son olarak İskoçya’da 2003 yılında görülen City Inn Ltd. v.Shepherd Construction Ltd. dâvasında hep bu ilke uygulanmış ve dâvacıların dâvalılar ile aralarındaki sözleşmelerde belirtilen usule uygun olarak talepte bulunmamış olması sebebiyle talep yetkilerini tümden kaybetmelerinin, özellikle dâvalıların hatalı olduğu hâllerde, dâvalıların bu hatalarından yararlanmaları anlamına geleceği sonucuna varılmıştır.

Page 237: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

223

III. İhtilâflar ve İhtilâfların Giderilmesi

1. İhtilâf Kavramı

A. İhtilâf’ın Tanımı

Tarafların Kırmızı Kitap’ta belirtilen usule uygun olarak ileri sürdükleri

talepleri, mühendisin yapacağı tespit sonunda ya reddedilecek ya da kısmen veya

tamamen kabul edilecektir. Talebin sonucuna göre, bundan memnun olmayan taraf

konuyu ihtilâfa taşıyabilecektir. İhtilâf, en basit şekilde, iki taraf arasında var olan bir

çatışma, bir anlaşmazlık olarak tanımlanabilir635. Hemen belirtelim; tarafların talep

yetkilerini kullanmaları, sahip olduklarına inandıkları bir hakkı ileri sürmeleri

aralarında herhangi bir ihtilâf yaratmayacaktır. Tam tersine, taleplerin sonucunda

elde ettikleri veya elde edemedikleri şeyler tarafların aralarında bir ihtilâf

yaratacaktır. O hâlde, ihtilâfın temelinde yatan, esas itibariyle, bir menfaat

çatışmasıdır. Bu durum özellikle Kırmızı Kitap gibi, standart sözleşme örneklerinin

uygulandığı inşaat sözleşmelerinde daha belirgin bir hâl almaktadır. Her ne kadar

inşaat sözleşmelerinde tarafların ortak menfaatleri bir inşaat yapmaya yönelik olsa

da, bu menfaatin gerisinde yatan kâr elde etme amacı, her iki taraf için farklı

şekillerde tezahür etmektedir. Sözgelimi, müteahhit yaptığı işin karşılığını derhâl

alırken; iş sahibi en erken işin bitiminde yatırımının karşılığını alabilmektedir.

Taraflar arasındaki bu şekilde meydana gelen menfaat çatışmasını engellemek üzere

Amerikan Ordusu’ da görev yapan mühendisler tarafından partnering (ortaklık) adı

verilen bir kurum geliştirilmiştir. Bu kurum, adından da anlaşılacağı gibi, inşaat

sözleşmelerinin tarafları arasında bir ortaklık kurulmasını sağlamaktadır. Bu ortaklık,

tarafların ortak menfaatlerinin uzun süre korunmasına yardımcı olmaktadır. Bununla

birlikte, bu menfaatlerin taraflar arasında eşit dağılımı sağlanmadıkça, bu kurumun

da ihtilâfları önlemede bir katkısının olmadığı açıktır636.

Benzer şekilde, sözleşmede taraflar arasında adilâne yapılmayan bir risk

paylaşımının varlığı hâlinde de ihtilâf kaçınılmaz olmaktadır. Gerçekten, taraflardan

birinin umduğundan daha ağır riskler taşıdığı durumlarda, taraflar arasında mutlaka

bir ihtilâf çıkmaktadır. Ancak buradaki ihtilâf riskin ağırlığından değil ve fakat

635 Black’s Law Dictionary, s.211. 636 HIBBERD/NEWMAN, s.1-3.

Page 238: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

224

öngörülemez olmasından kaynaklanmaktadır. Uygulamada, özellikle kamu

kurumlarının iş sahibi sıfatıyla taraf oldukları sözleşmelerde, müteahhitlerin

omuzlarına daha ağır risklerin yüklendiği görülmektedir. Kamu kurumları, bu

şekilde, adil olmayan risk dağılımıyla, yükümlülükten kurtulduklarını

düşünmektedir. Oysa ki; risk gerçekleşip de bunun zararlı sonuçları müteahhit

tarafından tazmin edilemediğinde taraflar arasında bir ihtilâfın patlak vermesi

kaçınılmaz olmaktadır. İhtilâf çıktığında ise kamu kurumlarının ödemek zorunda

kaldıkları bedel, üstlenmekten kaçındıkları riskin sonuçlarına göre daha ağır

olmaktadır 637.

Diğer yandan, inşaat sözleşmelerinin tarafları arasında çıkan ihtilâfların

büyük ölçüde bu sözleşmenin konusunu teşkil eden projenin tasarımından

kaynaklandığı görülmektedir. Gerçekten, tasarım ne kadar başarılıysa, işin kalitesi o

kadar artmakta ve taraflar arasında çıkan ihtilâfların sayısı da azalmaktadır. Bu

bakımdan, proje için doğru tasarımcının seçilmesi ve ona tasarımı yaparken gerekli

zamanın tanınması önemlidir. Geleneksel olarak yapılan inşaat sözleşmelerinde

tasarım tamamlanmadan inşaat başlamamaktadır. Ancak uygulamada, inşaat

süresinin oldukça kısa olması sebebiyle, müteahhitler, çoğunlukla tasarım üzerinde

yapılan son değişiklikleri beklemeden işe koyulmaktadır. Bu durum, sözleşme

belgelerinde de dikkâte alınmadığında yüzde doksan ihtilâfla sonuçlanmaktadır.

Günümüzde tasarım ve inşaat aşamalarının iç içe geçmesi inşaat riskini kimin

taşıyacağı sorusunu da beraberinde getirmektedir. Bu soruya cevap vermek üzere,

geleneksel, tasarla-yap, sözleşme yönetimi ile imâl ve inşa adı verilen dört farklı

yöntem geliştirilmiştir. Ancak bu sefer de, hangi yöntemin hangi projede

kullanılacağının tespiti gerekmektedir; çünkü her projenin yapısı farklı olmaktadır.

Uygulamada, bazen aynı projede birden fazla yöntemin kullanıldığı ve yöntem

seçimi konusunda taraflar arasında nadiren ihtilâf çıktığı görülmektedir638.

Son olarak, inşaat sözleşmelerinde tarafların bakış açısı, karşılıklı ekonomik

ihtiyaçlar ve sözleşmenin yapılış şekline göre de farklılaşmaktadır. Buna ek olarak,

projenin gidişatını etkileyen iş sahibi tarafından işte yapılan değişiklikler,

637 LEE/LEE/WANG: Decision Analysis For Construction Contract Risk-Sharing, Journal of Marine Science and Technology, Volume:17, No:2, 2009, s.75 638 HIBBERD/NEWMAN, s.9.

Page 239: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

225

öngörülemeyen fizikî koşullar, grevler, enflasyon, malzemelerin kullanışsız oluşu,

olumsuz hava koşulları ve tarafların bizzat kendi yetersizlikleri gibi faktörler de

tarafların bakış açılarını etkilemektedir. Bununla birlikte, sayılan bu faktörler her

projede bulunmaktadır. Bu anlamda, bunların mutlaka bir ihtilâfa sebep olacağı

söylenemez. Ancak, tarafların bunlarla ilgili olarak ileride meydana gelebilecek

ihtilâflardan kaçınmak için sözleşmeyi kullandıkları görülmektedir.

İyi bir sözleşme, tarafların taleplerini ileri sürmelerine imkân sağladığı gibi,

taraflar arasındaki ihtilâfların hâllinde de yasal bir zemin oluşturmaktadır. Gerçekten,

sözleşme gerekli unsurları içinde barındırıyorsa, ihtilâfları bertaraf etmekte

kullanılacak ilk ve en etkili yol olmaktadır639. Ancak; bunun tersinden, gerekli

unsurları içinde barındırmayan bir sözleşmenin ihtilâfa sebep olduğu sonucuna

varmak yanlış olacaktır. Zira, sözleşmeler tek başlarına ihtilâf yaratmaz; ihtilâfı

taraflar veya onların yasal danışmanları çıkartır640.

Sözleşme, eninde sonunda, tarafların ihtiyaçlarını yansıtan bir belgedir;

ancak, belirtmek gerekir ki; uygulamada tarafların gerçek ihtiyaçlarını yansıtan bir

sözleşmeye nadiren rastlanmaktadır. Bunun temel sebebi, günümüzde Kırmızı Kitap

gibi standart sözleşme örneklerinin kullanımının artmasıdır. Standart sözleşme

örnekleri, tarafların üzerinde müzakere edip, değiştirme şanslarının bulunmadığı bir

dizi hazır hükümden oluşmaktadır. Standart sözleşme örnekleri, daha ziyade,

tarafların sözleşme kurulurken sözleşmeden elde etmeyi umdukları şeyler ile

sözleşmenin devamı sırasında elde ettikleri şeyler arasında olumsuz anlamda fark

bulunan hâllerde ihtilâfa sebebiyet vermektedir. Zira, bu tür sözleşmelerde taraflar

sırf elde etmeyi umdukları şeyler yüzünden kendilerine empoze edilen tek taraflı

hükümleri kabul etmektedir ve bu gerçekleşmeyince de; aslında sözleşmeyi

müzakere etme imkânının kendilerine tanınmadığını ileri sürerek konuyu ihtilâfa

taşımaktadırlar. 639 ALLEN: Dispute Avoidance and Resolution for Consulting Engineer, New York, 1993, s.18. 640 İnşaat sektöründeki pek çok kişi ″yasal danışmanlar olmasaydı, sektörün tarafların tek bir sözü ve el sıkışmasıyla idare edilebileceği″kanâatini taşımaktadır. Yasal danışmanlar da kendilerine her fırsatta gösterilen bu düşmanlığın pekâla farkındadır. Buna rağmen, onlar da kendileri olmadan inşaat yapılabileceğini kabul etmekle birlikte; bunun uzun vadede daha pahalıya mal olacağını bildiklerinden, kendilerini sektörün vazgeçilmez bir parçası gibi görmektedirler. (SCHRIENER/Mc MANAMY/SETZER: Lawyers: Whose Side Are They On?, ENR, 16 Mart 1989, s.22; ERSOY, s.17, dn.1)

Page 240: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

226

Bir ân için, tarafların gerçek ihtiyaçlarını yansıtan, karşılıklı menfaatlerinin

en iyi şekilde dengelendiği, adilâne bir risk dağılımının yapıldığı, yasal

danışmanların müzakere aşamasında gereğinden fazla müdahale etmedikleri ve

tasarımın işin yürütülmesine başlanmadan tamamlandığı kusursuz bir inşaat

sözleşmesinin varolduğunu düşünelim. Bu sefer de tarafların algılama düzeyi

birbirinden farklı ise; sözleşme hükümlerinin yorumlanması ve uygulanmasında

ortaya çıkan fikir ayrılıklarının ihtilâfa dönüşmemesi mümkün olmamaktadır. O

hâlde, inşaat sözleşmelerinde bir ihtilâfın çıkması kaçınılmazdır. Daha doğrusu,

herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu bir yerde ihtilâfın çıkması kaçınılmaz

olmaktadır. Çünkü; taraflardan birinin söz konusu sözleşme ilişkisinden kaynaklanan

bir hakkı ileri sürmesi (talep), çoğu zaman ihtilâfa yol açmaktadır. Ancak buradan

her talebin de bir ihtilâfla sonuçlandığı mânâsını çıkarmamak gerekir. Nitekim talep,

olsa olsa ihtilâfa götürülür bir konunun varlığına işaret etmektedir641. Yetenekli

insanlar, aklı selimle ihtilâfın önüne her zaman geçebilmektedir.

2. İhtilâfın Giderilmesi

A. Genel Olarak

İnşaat sözleşmelerinde, yapılan işlerin yüksek sermaye maliyeti gerektirmesi

sebebiyle, taraflar arasında çok fazla sayıda talep ve ihtilâf gündeme gelmektedir.

İnşaat sektöründe bu talep ve ihtilâfların hâllinde kullanılacak usulün belirlenmesi

için 1980’li yıllardan beri yürütülen araştırmalara hız verildiği görülmektedir. Ancak,

hemen belirtelim, bu araştırmalar sadece bu talep ve ihtilâfların hâlli değil; aynı

zamanda önlenmesine yönelik olarak devam etmektedir. FIDIC örgütü de 1995

yılından beri yürüttüğü çalışmaları 1999 yılında sonlandırmış ve Kırmızı Kitap’ın

″Talepler, İhtilâflar ve Tahkim″ başlığını taşıyan 20. maddesinde üç aşamadan

oluşan kademeli bir hâl usulü öngörmüştür. Buna göre; ilk aşamada, mühendis

ihtilâfla ilgili bir karar vermektedir. İkinci aşamada, taraflar mühendisin kararıyla

ilgili olarak İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na başvurmaktadır. Bu aşamada, tarafların

Kurul kararından duydukları memnuniyetsizliği bildirme hakları saklı tutulmuştur.

Üçüncü ve son aşamada, taraflar tahkime gitmekte ve aralarındaki ihtilâfı dâva

konusu yapmaktadır. Burada dikkât edilmesi gereken nokta; 20.maddede belirtilen 641 Bu durum, 1990 yılında görülen Mayer Newman& Co Ltd. v. Al Ferro Commodities SA dâvasında da hükme bağlanmıştır.

Page 241: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

227

sürelere riayet edilmesidir. Kırmızı Kitap’ta tahkim konusunda Paris’te bulunan

Uluslararası Ticaret Odası’nın (ICC) tahkim kurallarına atıf yapmaktadır. Bu

sebeple, taraflar aralarında bir tahkim şartı veya tahkim sözleşmesi ile herhangi bir

ülkenin hukuku veya Zürih Ticaret Odası gibi bir başka kurum ya da kuruluşun

kurallarını özel olarak tercih etmedikçe, Uluslararası Ticaret Odası’nın tahkim

kurallarına tâbi olacaklardır642.

B. Kırmızı Kitap’ta İhtilâfların Giderilmesi Usulü

aa. Taraflar Arasında Bir İhtilâfın Varlığı

Kırmızı Kitap’ta düzenleme altına alınan ihtilâfların giderilmesi usulünün ilk

aşaması, iş sahibi ile müteahhit arasında meydana gelen bir ihtilâfın varlığıdır. Bu

sebeple, daha önce de belirtildiği gibi, taraflardan birinin (daha ziyade müteahhit)

sözleşmeden doğan bir hakkını ileri sürmesi taraflar arasında herhangi bir ihtilâf

yaratmadığından bunun giderilmesi de gerekmeyecektir. Bununla birlikte, ileri

sürülen talebin mühendis tarafından reddedilmesi durumunda, artık taraflar arasında

bir ihtilâf doğduğundan söz edilebilecektir643.

İnşaat sözleşmelerinde taraflar arasındaki ihtilâflar, daha ziyade, müteahhidin

iş sahibinin inşaat alanına zamanında girmesine engel olduğu iddiasıyla birlikte ileri

sürdüğü taleplerden kaynaklanmaktadır. Bu taleplerin mühendis tarafından kabul

edilmemesi ve müteahhidin aslında sözleşmede belirtilen zamanda inşaat alanına

girdiğinin tespit edilmesi üzerine; müteahhit hâlâ talebinde ısrarlıysa bu takdirde

konuyu, yazılı olarak, Kırmızı Kitap’ın 20.4. maddesine göre İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu’na havale edecektir644.

642 BUNNI: International Construction Contracts and Resolution of Disputes-Dispute Boards, ICC-FIDIC Conference, Istanbul, 15-16 October 2009, s.2; SEPPALA: The Arbitration Clause in FIDIC Contracts for Major Works, The International Construction Law Review, Volume:22, Part:1, January 2005, s.4-5 ;HÖK/ERBAŞ, s.96; TÜREGÜN, s.96. 643 Bununla ilgili olarak, bkz. ICC’de 1992 yılında görülen 6535 no’lu dâva. Söz konusu dâvada, tahkime gitmeden önce, tarafların eski Kırmızı Kitap’ın 67. maddesinde belirtilen usüle göre, konuyla ilgili bir karar vermesi için mühendise başvurmaları gerektiğinin altı çizilmiştir. (SEPPALA: International Construction Disputes: Commentary on ICC Awards Dealing with the FIDIC International Conditions of Contract, ICLR, 1999, s.343.) 644 Bununla ilgili olarak bkz. ICC’de 1989 yılında görülen 6238 no’lu dâva. (SEPPALA (International Construction Disputes: Commentary), s.343.)

Page 242: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

228

bb. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na Müracaat

Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında ihdas edilen İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu, her şeyden önce belirtmek gerekir ki, sıradan bir hakem kurulu gibi telakki

edilemez. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu, kendisine havale edilen konuyla ilgili olan

kararını 84 gün içinde veya kendisinin teklif edeceği ve tarafların onaylayacağı başka

bir sürede verecektir. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu, her hâlde, kararlarının 20.4.

maddeye uygun olarak verildiğini belirtmelidir.

Taraflar, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu tarafından verilen kararları, bunlar

arabuluculuk veya tahkim yolu ile revize edilinceye kadar, derhâl uygulamaya

koyacaktır. Bu karardan memnun olmayan taraf, kararın verilmesini izleyen 28 gün

içinde, sebeplerini de bildirmek suretiyle diğer tarafa bir memnuniyetsizlik bildirimi

yapacaktır. Bu bildirimin de, 20.4. maddeye uygun yapıldığı belirtilmelidir. 20.4.

maddeye göre, memnuniyetsizlik bildiriminde bulunulmadıkça, hiçbir taraf tahkime

gidemeyecektir. Memnuniyetsizlik bildirimi, 28 gün içinde yapılmadığı takdirde

kesinleşecek ve her iki taraf için de bağlayıcı hâle gelecektir645.

cc. Arabuluculuk Yöntemi

Kırmızı Kitap’ın 20.5. maddesine göre, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun

kararından memnuniyetsizliğini bildiren taraf veya taraflar memnuniyetsizlik

bildiriminin yapılmasını izleyen 56 gün içinde arabuluculuk yöntemine

başvurabileceklerdir. Şayet, taraflar arabuluculuk yöntemini sözleşmede zorunlu bir

aşama olarak öngörmemişlerse; bu takdirde, 56 günlük arabuluculuk yöntemine

başvurma süresini beklemeden de tahkime gidebileceklerdir646.

dd. Tahkim

Kırmızı Kitap’ta tahkim, 20.6, 20.7 ve 20.8. maddelerde düzenlenmiş

bulunmaktadır. Bu maddelere bakıldığında, tahkimden önce yerine getirilmesi

gereken aşamalar dikkâte alınmadığında, bunların anlaşılmasının zor olacağı

görülmektedir. Bu bakımdan, tahkime müracaat usülünün daha iyi anlaşılması için,

20. madde hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi önerilmektedir. Diğer bir deyişle,

tahkime gidilebilmesi için, her şeyden önce, iş sahibi ile müteahhit arasında bir 645 SEPPALA (The Arbitration Clause), s.5; TÜREGÜN, s.101. 646 SEPPALA (The Arbitration Clause), s.6; TÜREGÜN, s.101.

Page 243: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

229

ihtilâfın doğmuş olması; bu ihtilâfın hâlli için İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na

başvurulması; İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun 84 gün içinde karar vermesi; bu

karardan memnun olmayan tarafın, diğer tarafa 28 gün içinde memnuniyetsizlik

bildiriminde bulunması; bu bildirimden sonra 56 gün içinde arabuluculuk yöntemine

başvurulması gerekmektedir. Bütün bu şartların yerine getirilmesinden sonra ihtilâf

hâlâ daha hâlledilememişse; ancak o zaman ihtilâfı bir sonuca bağlatmak isteyen

taraf tahkime gidebilecektir.

Burada, belirtmek gerekir ki; İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun kararından

memnun olmayan taraf 28 gün içinde bu yönde bir bildirimde bulunmazsa; bu

takdirde, bu karar kesinleşecek ve bundan memnun olmayan taraf 20.4. madde

gereğince tahkime başvurma hakkını tamamen kaybedecektir647.

Kırmızı Kitap’ın 20.6. maddesinde, ihtilâfların kesin olarak Uluslararası

Ticaret Odası’nın tahkim kurallarıyla hâlledileceği düzenleme altına alınmıştır.

Bununla birlikte, söz konusu hükmün taraflarca değiştirilmesi mümkündür. Taraflar

dilerse, aralarındaki ihtilâfın Zürih Ticaret Odası’nın kuralları, UNCITRAL kuralları

ya da ihtilâfın Türkiye ile bağlantılı olması hâlinde 2001 tarih ve 4686 sayılı (Türk)

Milletlerarası Tahkim Kanunu ile hâllini kararlaştırabileceklerdir.

Yine, 20.6. maddede yer alan″İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun kararı ile

kesin ve bağlayıcı bir hâle gelmemiş bir ihtilâf, arabuluculuk yöntemi ile de

hâlledilememişse; son olarak uluslararası tahkim ile hâlledilecektir.″hükmünden

tahkime sadece İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun kararına konu olmuş bir ihtilâf için

gidilebileceği çıkartılmaktadır. Bu itibarla, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun kararına

bağlanmamış bir ihtilâf hakem kurulu önüne gelecek olursa, hakem kurulu’nda yer

alan hakemlerin görevsizlik kararı vermeleri gerekecektir. Zira, aksi takdirde, vermiş

oldukları kararların ne tanınması ne de tenfizi mümkün olacaktır648.

Bu bakımdan, tarafların aralarındaki ihtilâfı tahkime götürebilmek için,

tahkime müracaat etmeden önce İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’ndan bir karar elde

647 Bununla birlikte, Common Law sistemine tâbi olan ülkelerde, Kırmızı Kitap’ta ″kesin″ ve Türk Yargıtayı’nın verdiği kararlarda ″katı″ olduğu belirtilen bu gibi sürelerin, tahkime gitmek için, mahkemeler tarafından uzatılması imkânı bulunduğu dikkâti çekmektedir. 648 Bu gibi kararların tanınmamasına veya tenfiz edilmemesine karar verecek olan mahkeme ya tahkimin yapıldığı yerdeki yetkili mahkemedir; ya da taraflardan birinin veya her ikisinin de tanıma veya tenfizi talep ettikleri yerdeki yetkili mahkemedir.

Page 244: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

230

etmeleri zorunlu olmaktadır. Ancak, örneğin, müteahhidin talepte bulunduğu bir

konuda, iş sahibinin de müteahhidin talebiyle bağlantılı karşı talepleri

bulunmaktaysa, iş sahibinin karşı talebini tahkime götürmek için artık 20. maddede

belirtilen üç kademeli tahkim usülünü en başından takip etmesine gerek

bulunmamaktadır. Bununla birlikte, iş sahibinin talebi, müteahhidin elde etmiş

olduğu İhtilâf Kararlaştırma Kurulu kararı ile birebir örtüşmüyorsa; bu takdirde,

tahkime gitmek isteyen iş sahibinin 20. madde belirtilen usüle uygun davranması

gerekecektir649.

Bu noktada, bazı usuli kurallar devreye girmektedir. Şayet tahkimde, 20.6.

maddede belirtildiği şekilde, Uluslararası Ticaret Odası’nın tahkim kuralları

uygulanmaktaysa, karşı talebin bu kuralların 5. maddesine göre, cevap dilekçesiyle

birlikte ikâme edilmesi gerekecektir. Bu karşı talep, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun

kararına dayalı olarak yapılacaktır650.

Diğer yandan, müteahhidin ikâme ettiği tahkim dâvasında hangi kurallar

uygulanırsa uygulansın fark etmez, Uluslararası Ticaret Odası’ nın tahkim

kurallarının 18. maddesine göre, tanzim edilecek görev belgesinde (terms of

reference) tarafların aralarındaki ihtilâfın hâlli için hakem veya hakemler kuruluna

tevdi ettikleri görevler tespit edilmiş olacaktır651.

Şayet, iş sahibinin karşı talep olarak tahkime götürdüğü konular önceden

İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’ndan geçmemiş ise, bu talep görev belgesine konu

olmayacaktır. Bu durumda, hakemler karşı talep için bir görevsizlik kararı

vereceklerdir ve iş sahibi de ek masraf ve süre gerektiren yeni bir tahkim usülüne

başlamak zorunda kalacaktır.

Her ne kadar, Uluslararası Ticaret Odası tahkim kurallarında tarafların yeni

taleplerde bulunabilecekleri belirtilmiş olsa da, bunlar mevcut taleplerin

genişletilmesi mahiyetinde olacaktır. Bu yeni talepler hakemlerin iznine tâbi olarak

yapılabildiği için, bunların reddedilme ihtimâli de bulunmaktadır. Ancak karşı talep,

649 SEPPALA (The Arbitration Clause), s.7 650 ICC Dispute Resolution Services-International Court of Arbitration: Rules of Arbitration, Rules for a Pre-Arbitral Referee Procedure, ICC Publication No. 846, Paris, 2008, s.17-18. 651 ICC DRS-Int’l Court of Arb.:Rules of Arbitration, Rules for a Pre-Arbitral Referee Procedure, s.26-27.

Page 245: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

231

esas itibariyle, mevcut dâva ile ilgili yeni bir talep olmayıp, açılması öngörülen yeni

bir dâva olduğu için; bunun görülmesi için artık hakemlerin izni gerekmeyecektir.

Bütün bu zorlukların önüne geçmek için, müteahhidin İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu’na müracaatı sırasında, iş sahibinin de kendi talepleri için bir müracaatta

bulunması yerinde olacaktır.

Tahkim usülünde hakem veya hakemler kurulu, taraflar arasındaki ihtilâfla

ilgili olarak, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun herhangi bir kararını ve mühendisin

bütün belgelerini, tespit, talimat, görüş ve değerlendirmelerini açma, gözden geçirme

ve denetleme konusunda tam yetkiye sahip bulunmaktadır652. Bununla birlikte,

kararlarını verirlerken bunlarla bağlı olmamaktadır. Bu bakımdan, tahkim usülünde

mühendisin ihtilâfla ilgili herhangi bir konuda hakemler önünde tanıklık yapmaya

çağrılmasına ve delil sunmasına hiçbir engel yoktur. Diğer yandan, taraflar da bir

karar elde etmek veya memnuniyetsizlik bildiriminde belirtilen gerekçeler için İhtilâf

Kararlaştırma Kurulu’nun önüne önceden vermiş bulundukları delil ve iddialarla

tahkim usülünde bağlı bulunmamaktadır. Yeni delil ve iddia ileri sürebileceklerdir.

İhtilâf Kararlaştırma Kurulu önünde, aksi kararlaştırılmadıkça, hukukçuların fiili

müdahaleleri söz konusu olmamaktadır. Fakat, tahkim usülünde, bu usülün yapısı

gereği, tarafların hukukçular tarafından temsil edilmeleri gerekmektedir. Bu

durumda, bu hukukçuların yeni hukukî tartışmalar açmaları veya yeni deliller ileri

sürebilmeleri de kabul edilmiş olmaktadır.

İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun vermiş olduğu her karar, tahkim usülünde

delil olarak kabul edilebilecektir. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun bağımsız inşaat

profesyonelleri veya hukukçularından oluştuğu dikkâte alınarak, bu Kurul’ca verilen

kararların hakemlere yardımcı olabileceği düşünülmüştür653. Ancak, daha önce de

belirtildiği gibi, hakemler İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun vermiş olduğu kararlarla

bağlı tutulmamıştır.

Tahkim, inşaat işlerinin tamamlanmasından önce veya sonra başlatılabilir654.

İşlerin devamı sırasında yürütülmekte olan herhangi bir tahkim usülü, tarafların,

652 KÖKSAL, s.180. 653 SEPPALA (The Arbitration Clause), s.11; TÜREGÜN, s.105 654 Kırmızı Kitap’ın 1957 yılında yapılan ilk baskısında da, 1969 yılında yapılan ikinci baskısında da tahkimin ancak işlerin tamamlanmasından sonra başlatılabileceği düzenleme

Page 246: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

232

mühendisin ve İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun yükümlülüklerini

değiştirmeyecektir.

Kırmızı Kitap’ın ″İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun kararına uymama″

başlığını taşıyan 20.7. maddesine göre,

(a) taraflardan hiçbiri 20.4. maddede belirtilen süre içerisinde

memnuniyetsizlik bildiriminde bulunmamışsa,

(b) İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun ilgili kararı (eğer böyle bir karar

mevcutsa) kesin ve bağlayıcı bir hâl almışsa,

(c) taraflardan biri bu karara uymuyorsa, diğer taraf sahip olabileceği diğer

haklara halel gelmeksizin, bu uymama durumunu 20.6. madde uyarınca tahkime

götürebilir. Ancak bu durumda 20.4. maddede düzenlenen ″ İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu kararı edinme″ ile ilgili hüküm ve 20.5. maddede düzenlenen ″Arabuluculuk

yöntemi″ ile ilgili hüküm uygulama alanı bulmaz.

Kırmızı Kitap’ın ″İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun görevlendirilme

süresinin dolması″ başlıklı 20.8. maddesine göre, şayet taraflar arasında sözleşmeden

doğan veya sözleşmeyle ilgili ya da işlerin yürütülmesinden kaynaklanan bir ihtilâf

ortaya çıkarsa ve İhtilâf Kararlaştırma Kurulu da görevlendirme süresinin dolması

veya başka herhangi bir sebeple ortadan kalkmışsa; bu takdirde, yukarıda söz edilen

20.4 ile 20.5. maddeler uygulanmadan, 20.6. maddeye göre doğrudan tahkime

gidilecektir655.

C. Karşılaştırmalı Hukukta İhtilâfların Giderilmesi Usulleri ve Bunların

Kırmızı Kitap’taki Usulle Karşılaştırılması

a. Karşılaştırmalı Hukukta İhtilâfların Giderilmesi Usulleri

aa. Arabuluculuk Yöntemi

İnşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların giderilmesinde, taraflar normal

yargılama usullerinin yanında alternatif çözüm yollarına yönelmektedir. Günümüzde,

birbirinden oldukça farklı usullere sahip, çok sayıda alternatif çözüm yolu

altına alınmıştı. Bu sınırlama 1977 yılında yapılan üçüncü baskıda kaldırılmış ve işler evam ederken de tahkime gidilebileceği belirtilmiştir. 655 KÖKSAL, s.181;TÜREGÜN,s.106.

Page 247: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

233

bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu çözüm yollarının çok önemli ortak bir noktası

bulunmaktadır; o da, bu çözüm yollarının işletilmesi sırasında, ihtilâf taraflarından

bütünüyle bağımsız üçüncü bir kişinin bunlar arasındaki mevcut ihtilâfla ilgili olarak

fikir beyan etmesi veya bunlar arasında bir iletişim köprüsü kurarak, söz konusu

ihtilâfı bunlarla birlikte tartışmasıdır656. Bu ortak özellik, alternatif çözüm yollarını,

bize göre, tahkimden de normal yargılama usulünden de daha çekici kılmaktadır.

Zira bu ortak özellikle, alternatif çözüm yolları, tahkim ve normal yargılama

usullerine göre daha az zaman almakta, daha hesaplı olmakta, daha az formalite

gerektirmekte ve son olarak, daha az karmaşa yaratmaktadır.

Nitekim çeşitli hukuk sistemlerinde, bunlar arasında varolan bir iki istisnâya

rağmen, alternatif çözüm yollarının sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Bu

istisnâlardan bir tanesi, Kıta Avrupası hukuk sistemlerine dahil olan Alman hukuk

sisteminde görülmektedir. Gerçekten, Alman hukuk sisteminde, inşaat

sözleşmelerinden doğan ihtilâflar sade ve sadece özel hukuk mahkemelerinde

görülmektedir. Zaten Almanya’daki sigorta şirketleri ve finans kuruluşları da,

sözleşme taraflarıyla yaptıkları muhtelif sözleşmelerde normal yargılama usulünün

takibini şart koşmaktadır. Ancak, mahkeme kararlarının temyize gitmesi durumunda

bu kararların kesinleşmesi en az üç dört yıl uzadığı için; son yıllarda burada bile

alternatif çözüm yollarının geçerliliği tartışılır olmuştur. Alman hukuk sisteminde,

tahkim ve uzlaştırma, normal yargılama usulüne gerçek bir alternatif olarak kabul

edilirken; arabuluculuk yöntemi, tıpkı Kırmızı Kitap’ta olduğu gibi, tahkim veya

normal yargılama usulünü başlatmak için geçilmesi gerekli ve herhangi bir

bağlayıcılığı bulunmayan bir ön aşama olarak değerlendirilmiştir657.

İsviçre hukuk sisteminde, inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâflar genellikle

normal yargılama usulü yürüten mahkemelere havale edilmektedir. Bununla birlikte,

özellikle uluslararası niteliği haiz ve İsviçre dışında yürütülen altyapı işlerini konu

edinen sözleşmelerde, tahkim yoluna gidildiği görülmektedir. Bu tahkimlerde İsviçre

Ticaret Odası’nın çıkartmış olduğu yeknesak tahkim kuralları ya da Uluslararası

656 SHAVELL: Alternative Dispute Resolution: An Economic Analysis, Journal of Legal Studies, vol. XXIV, January 1995, s.1; ASHENFELTER/IYENGAR: Economics of Commercial Arbitration and Dispute Resolution, Cheltenham (UK)-Northampton (USA),2009, s.38. 657 JANKOWSKI/KREISSL (Germany), s.69.

Page 248: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

234

Ticaret Odası’nın kuralları uygulanmaktadır. Buna karşılık, İsviçre’de ihtilâfların

hâllinde alternatif çözüm yollarına ve bunlar arasında özel olarak arabuluculuk

yöntemine pek rağbet edilmemektedir. Gerçekten, Federal düzeyde arabuluculuk

yönteminde takip edilen usulü açıklayıcı bir kanun dahi bulunmamaktadır. Bununla

birlikte inşaat sektöründe, daha yakınlarda, bir dizi tahkim ve arabuluculuk

kuralının658 kabul edildiği dikkâti çekmektedir659.

Fransız hukuk sisteminde, inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâflar, sigorta

şirketlerinin bu sözleşmelerdeki hissedilir varlığı ve kamu kurum veya kuruluşlarına

getirilen tahkim yasağı yüzünden, daha ziyade normal yargılama yolunda devlet

mahkemeleri tarafından giderilmektedir. Bununla birlikte, özellikle son yıllarda

adına arabuluculuk yöntemi veya dostâne hâl tarzı da denilen alternatif çözüm

yollarına da giderek artan bir biçimde başvurulduğu gözlenmektedir660.

Common Law sistemine dahil olan Birleşik Krallık’ta, alternatif çözüm

yollarından hemen hepsi, inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların giderilmesinde

uygulama alanı bulmaktadır. Ancak, bu yöntemler arasında dikkâti en fazla çekeni,

hiç kuşkusuz, arabuluculuk yöntemidir. Aslında, bu yöntem uzlaştırma usulünden

pek de farklı değildir ve hatta tabir-i caizse uzlaştırma usulünün sündürülmüş bir

şeklidir. Gerçekten, gerek arabuluculuk yöntemi gerekseuzlaştırma usulü mekik

diplomasisi (shuttle diplomacy) olarak adlandırılan ve arabulucunun ya da

uzlaştırıcının taraflardan önce birisiyle, daha sonra diğeriyle görüştüğü bir başlangıç

aşamasıyla açılmaktadır. Ancak, arabuluculuk yönteminin kapanışı uzlaştırma

usulünden farklı olmaktadır. Arabuluculuk yönteminde, herhangi bir sonuç elde

edilemediği takdirde, arabulucu ihtilâf taraflarına kendi edindiği bilgi ve belgelere

göre tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu özellik, esas itibariyle, uzlaştırma usulünün

esnekliğini içinde barındırsa da, arabuluculuk yönteminde arabulucuya ihtilâfları

giderme konusunda daha aktif bir rol verildiği görülmektedir. Bu da, onun

kapanışının, uzlaştırma usulüne nazaran daha az açık uçlu olmasına sebep

olmaktadır. Birleşik Krallık’ta son yapılan araştırmalar, arabuluculuk yönteminin

658 Bu kurallarla ilgili olarak bkz. BROWN-BERSET/SCHERER: Les Modes Alternatifs de Règlement des Différends dans la Domaine de la Construction, Journées Suisses du Droit de la Construction (JDC), 2007, s.265-287) 659 SCHERER/SCHNEIDER/BIGLER (Switzerland), s.164. 660 MONNERVILLE (France), s.63.

Page 249: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

235

inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfları gidermede % 70 oranda başarılı olduğunu

ortaya koymuştur661. Bu son veri, Birleşik Krallık’ta arabuluculuk yönteminin neden

en çok başvurulan alternatif çözüm yolu olduğu yönündeki soruya da kanımızca en

güzel cevap olmaktadır.

Benzer şekilde, Amerika Birleşik Devletleri’nde de, arabuluculuk yöntemi,

inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların hâllinde kullanılan alternatif çözüm yolları

içinde en dikkât çekici olanıdır. Amerikan hukukunda, arabuluculuk yöntemi

iyiniyete, sözleşmeye bağlılığa (ahde vefa), tarafların aralarındaki ihtilâfı bir ân önce

giderme isteğine ve arabulucunun taraflara rehberlik etme yeteneğine dayanan

ihtiyarî bir alternatif çözüm yolu olarak tanımlanmaktadır. Arabuluculuk yönteminin

etkinliği, dayanmış olduğu gizlilik esasından kaynaklanmaktadır. Arabuluculuk

yönteminin uygulandığı ihtilâflarda taraflar açıklamak zorunda kaldıkları sırlarının

dışarıya sızmayacağına emin olduklarından son derece rahat davranmaktadır. Bu

rahatlık bir şekilde, bu yöntem sonucunda elde edilecek çözüme de yansımaktadır.

İşte bu özellik de bize göre arabuluculuk yöntemini normal yargılama usulünden

etkin kılmaktadır. Birleşik Devletler’de arabuluculuk yönteminin inşaat

sözleşmelerinden doğan ihtilâfların giderilmesinde başarı oranı % 85’lere kadar

çıkmaktadır662.

İskandinav hukuk sistemine dahil olan İsveç’te, arabuluculuk yönteminin,

daha ziyade ihtilâfa bakan mahkemeler tarafından taraflara tavsiye edildiği dikkâti

çekmektedir. Gerçekten, İsveç’te mahkemeler önlerine gelen ihtilâfın yapısına göre

bu ihtilâfın taraflarını arabuluculuk yöntemine yönlendirebilmekte ve hatta onlara bir

arabulucu atayabilmektedir. Şayet bu ihtilâf, arabuluculuk yöntemiyle giderilemezse;

bu takdirde, normal yargılama usulüne geri dönülmektedir. Bu bakımdan, İsveç

hukuk sisteminde, arabuluculuk yönteminin normal yargılama usulüne bir alternatif

oluşturmadığı; tam tersine normal yargılama usulünün bir aşaması olarak, onu

tamamladığı görülmektedir663.

BRIC ülkelerinde, inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların hâllinde normal

yargılama usulünün yanında, alternatif çözüm yolları da uygulama alanı bulmaktadır.

661 MURDOCH/HUGHES, s.355. 662 PECKAR/ZICHERMAN (United States), s.197. 663 PERSSON/MAGNUSSON(Sweden), s.158-159.

Page 250: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

236

Bu çözüm yollarından en çok tercih edileni arabuluculuk yöntemidir. BRIC

ülkelerinden Çin’de arabuluculuk yöntemi, mahkeme dışında yürütülen özel

arabuluculuk, özel hukuk mahkemelerinde daha ziyade ticarî ihtilâfların hâllinde

kullanılan kazaî arabuluculuk ve tahkimde tahkimin ön aşaması olarak kullanılan

tahkim arabuluculuğu olmak üzere üç çeşittir. Arabuluculuk, hukukun dışında Çin

kültüründe de kendine yer edinmiştir. Buna karşılık, modern arabuluculuk

yöntemlerine Çin’de pek prim verilmemektedir. Çin’de arabuluculuk yöntemi daha

ziyade bir yargılama usulünün veya tahkim yolunun bir tamamlayıcısı olarak

uygulama alanı bulmaktadır664.

Uzakdoğu hukuk sistemlerine dahil olan Japonya’da inşaat sözleşmelerinden

doğan ihtilâfların giderilmesinde normal yargılama usulünün yanında alternatif

çözüm yollarına da başvurulmaktadır. Bu alternatif çözüm yollarından en popüler

olanı, hiç kuşkusuz, kanun yoluyla kurulan özel kurullarda görülen tahkim’dir.

Tahkim yolunun dışında, tahkim yolu kadar olmasa da arabuluculuk yönteminin de

ihtilâfların giderilmesinde kullanıldığı görülmektedir. Japonya’da arabuluculuk

yöntemleri, özel kurullarca yürütülenler ve normal devlet mahkemelerince

yürütülenler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ancak arabuluculuğun özünde,

tarafların aralarındaki ihtilâfın hâllini tarafsız üçüncü kişi veya kişilere bırakmaları

söz konusudur. Bu bakımdan bu ihtilâfın kanun yoluyla kurulmuş özel bir kurul ya

da devletin mahkemesi tarafından karara bağlanmış olmasının bir önemi yoktur.

Önemli olan ihtilâfın karara bağlanmasıdır. Arabuluculuk yöntemi, ister özel

kurullarda uygulansın ister devlet mahkemesinde uygulansın Japonya’da üç dört ay

kadar sürmektedir. Arabuluculuk yönteminin bu kadar uzun sürmesinin temel sebebi,

bu yöntemin birden fazla aşamadan meydana gelmesinden kaynaklanmaktadır. İlk

aşamada, taraflar ile arabulucu bir araya gelerek, taraflar arasındaki mevcut ihtilâfı

müzakere ederler. Bu ilk toplu görüşmenin ardından taraflara iddia ve taleplerini

oluşturması için bir ay kadar süre verilir ve ikinci aşamaya geçilir. Bu aşamada

taraflar iddia ve taleplerini karşılıklı olarak ortaya koyarlar. Bundan sonra bir

664 JI/WANG/LIN (China), s.51.

Page 251: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

237

anlaşmaya varılır ya da varılmaz. Şayet taraflar arasında bir anlaşma olmazsa bu

aşamalar tekrarlanır665.

bb. Tahkim

Karşılaştırmalı hukukta, inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların büyük bir

çoğunluğu tahkim yoluyla giderilmektedir. Nitekim, Kıta Avrupası hukuk

sistemlerine dahil olan İsviçre’de, kira ve iş sözleşmelerinden doğanlar haricinde

bütün ihtilâfların tahkim yoluyla hâlledilebildiği görülmektedir. Söz konusu

ihtilâfların hâlli, bunların özel nitelikleri gereği münhasıran normal yargılama

usulüne tâbi tutulmuştur. Buna karşılık, inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâflarda

tahkim yoluna başvurulabilecektir. Ancak, taraflardan birinin bir kamu kurum veya

kuruluşu olduğu bu tür sözleşmelerde tahkime nadiren gidildiği de, bunun önünde

herhangi bir mâni bulunmamasına rağmen, bir gerçektir. Şunu da, hemen belirtelim

ki, İsviçre hukukunda yabancı bir müteahhitle, iş sahibi sıfatıyla sözleşme ilişkisine

girmiş bulunan (yerel) bir kamu kurum veya kuruluşunun, söz konusu sözleşmede

tahkim şartı bulunması durumunda, ileride meydana gelebilecek ihtilâflar için hiçbir

şekilde tahkimden kaçamayacağı kabul edilmektedir. Gerçekten, İsviçre Uluslararası

Özel Hukuk Kanunu’nun 177. maddesinin 2. fıkrasına göre, kamu kurum veya

kuruluşlarının, tahkim yolu açık ihtilâflarda kendi (İsviçre) hukuklarının

uygulanmasında ısrar etmeleri yasaktır666.

Common Law sistemine dahil olan İngiliz hukukunda, inşaat

sözleşmelerinden doğan ihtilâflarda daha ziyade tahkime başvurulduğu inkâr

edilemez bir gerçektir. Ne var ki; tahkim yolu normal yargılama yoluna nazaran

oldukça masraflıdır. Dahası, bir tahkim kararı elde etmek, en az normal bir mahkeme

kararı elde etmek kadar uzun sürmektedir. Bu yüzden, ihtilâf tarafları, normal

yargılama yoluna gitmeyi, tahkim yoluna gitmeye yeğlemektedirler. Ancak, ilginçtir,

İngiliz mahkemeleri, tarafların tahkime gitmesi konusunda oldukça isteklidir ve

tarafları buna sanki zorlamaktadır. Bunu da, tahkim kararlarının tenfizini

kolaylaştırmak suretiyle yapmaktadır. Tahkimde oturumların, mahkemedekilerin

aksine, gizli yapılması tarafları tahkim yolunu tercihe iten bir diğer faktör olarak

665 MOGI/KISHIMOTO (Japan), s.103-104. 666 SCHERER/SCHNEIDER/BIGLER (Switzerland), s.163-164.

Page 252: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

238

dikkâti çekmektedir. Son olarak tahkimde ihtilâfların işin ehli kimseler tarafından

kararlaştırılması tarafların tahkim tercihini etkilemektedir667.

Benzer şekilde, Common Law sistemine dahil olan Amerika Birleşik

Devletleri’nde de tahkim sıklıkla kullanılan bir ihtilâf çözüm yöntemi olmasına

rağmen; normal yargılama usulüne üstün tutulmamaktadır. Amerikan hukukunda

tahkim yolunun veya normal yargılama usulünün tercihi; esas tibariyle, ihtilâfın

konusuna bağlı olarak değişmektedir. Her iki usulün de avantajları olduğu gibi,

dezavantajları da bulunmaktadır. Burada önemli olan, bu avantaj ve dazavantajların

çok iyi anlaşılması ve ancak bunlar anlaşıldıktan sonra ihtilâfı görüşecek makamın

belirlenmesidir. Tahkimin, en önemli avantajı, ihtilâfın taraflar tarafından seçilecek

hakem veya hakemler tarafından kararlaştırılacak olmasıdır. Buna karşılık, normal

yargılama usulünde, taraflar aralarındaki ihtilâfı karara bağlayacak olan hâkimi tayin

edememektedir. Bu sebeple, normal yargılama usulünde ihtilâf konusunda herhangi

bir tecrübesi bulunmayan bir hâkimin, ihtilâfa bakması riskiyle karşılaşılmaktadır.

Bu durum, özellikle, inşaat gibi özel bir bilgi ve tecrübe düzeyi gerektiren konularda

sıkıntı yaratmaktadır. Diğer yandan, tahkim yolunun normal yargılama usulüne göre

zaman ve masraf yönünden daha avantajlı olduğuna inanılmaktadır. Oysa, bu inanç,

çoğu zaman, oldukça yanıltıcı olmaktadır. Zira bir ihtilâfın giderilmesi için

harcanacak paranın miktarını ve süreyi yine o ihtilâfın kendisi belirlemektedir. Bu

bakımdan, seçilen usulün, ihtilâfın giderilmesi için harcanan paranın miktarı ve süre

üzerinde bir tesirinin bulunmadığını kabul etmek gerekecektir. Sözgelimi hakemler,

çalıştıkları saat başına veya gün başına ücret almaktadır. Buna karşılık, hâkimler

yaptıkları çalışmanın karşılığında hiçbir ücret almamaktadır. Her iki usulde de,

bunlar işletilmeden önce yerine getirilmesi gereken ön-şartlar bulunmaktadır. Ancak,

örneğin, tahkim yolunda duruşma günü belirlemek tarafların iş yoğunluğu sebebiyle

ve bu görev daha ziyade hakem ya da hakemler kuruluna düştüğü için her zaman için

normal yargılama usulüne göre daha meşakkatli olmaktadır. Gerçekten normal

yargılama usulünde mahkemeler ânında bir duruşma gününü tayin etmektedir. Yine,

normal yargılama usulünde memnun kalınmayan mahkeme kararları için temyize

gitmek mümkün olmaktadır. Oysa ki, tahkim yolunda verilen kararlar genellikle

kutsal kabul edildiklerinden, bunlarda gözle görünür bir yanlışın, bir hesap hatasının 667 ALDERSON/SAUNDERS (United Kingdom), s.188.

Page 253: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

239

bulunması veya hakemlerden birisinin açıkça yetkisini aşması durumları hariç, bu

kararların yeniden incelenmesi söz konusu olmamaktadır. Bu durum tahkim için bir

dezavantaj olarak görülse de, aslında bir avantajdır. Zira, tahkim kararları kesin

olduğu için, tahkim yolu gerek iş sahipleri gerekse müteahhitler tarafından tercih

edilmektedir. Buna karşılık, hukukçular daha kontrollü, daha fazla usuli işlemin

bulunduğu ve kendilerine daha fazla özgürlük alanı bırakan normal yargılama

usulünü tahkim yoluna yeğ tutmaktadır668.

İskandinav hukuk sistemine dahil olan İsveç hukuk sisteminde de tahkim

yolunun sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. İsveç’ te tahkim yolu, normal yargılama

yoluna göre daha esnek olması; tahkimde gizliliğin esas olması ve hakemlerin bilgi

düzeyinin mahkemelerdeki hâkimlere göre daha yüksek düzeyde olması sebebiyle

tercih edilmektedir. Bununla birlikte, tahkim yolu fazla maliyetli olduğu için,

(parasal olarak) belli miktardaki ihtilâflara hasredilmiş bulunmaktadır. Buna göre,

İsveç hukuk sisteminde sadece parasal değeri 600 000$ ve üzerinde olan ihtilâflar

için tahkime gidilebilecektir669.

BRIC ülkelerinden Brezilya’da, inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların

hâllinde tahkim yoluna sıklıkla başvurulduğu görülmektedir. Zaten Brezilya’da, 2001

yılında Federal Yüksek Mahkeme tarafından anayasaya uygun bulunarak yürürlüğe

konulan çok modern bir Tahkim Kanunu bulunmaktadır. Bunun dışında, Brezilya,

2002 yılında Yabancı Tahkim Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New

York Konvansiyonu’ na taraf olmuştur. Dolayısıyla, New York Konvansiyonu da

Brezilya’da uygulama alanı bulmaktadır. Bu bakımdan, Brezilya’da özel olarak

inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâflarda tahkime elverişli bir ortamın yaratıldığını

söylemek yanlış olmayacaktır. Öyle ki, Brezilya mahkemeleri son yıllarda verdikleri

kararlarda, kamu kurum ve kuruluşlarının taraf oldukları ihtilâflarda dahi tahkime

gidilebileceğine hükmetmişlerdir. Bu durum, Brezilya Yüksek Adalet

Mahkemesi’nin kamu-özel sektör ortaklık (public-private partnership)

sözleşmelerine derc edilen tahkim şartlarının geçerli ve bağlayıcı olduğuna ilişkin

son kararlarında iyice perçinlenmiştir. Yine Brezilya’da yapılan son kanun

değişikliklerinde kamu ihale sözleşmelerinde tahkim yoluna gidilebileceği

668 PECKAR/ZICHERMAN (United States), s.196. 669 PERSSON/MAGNUSSON(Sweden), s.158.

Page 254: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

240

düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. 8987/95 ve 9074/95 sayılı Kamu İmtiyaz

Sözleşmeleri Kanunları ve yeni Kamu-Özel Sektör Ortaklık Kanunları da tahkim

lehine yapılan değişikliklerin son halkaları olmuştur. Aslında Brezilya’da inşaat

mühendisliği alanında tahkim uzun yıllardan beri etkili bir ihtilâf çözüm yöntemi

olarak kullanılagelmiştir. Ancak yapılan bu son değişikliklerle birlikte, tahkimin

etkinliği konusunda oluşan belirsizlik de ortadan kaldırılarak, tahkime duyulan güven

yeniden tesis edilmiştir670.

Rusya’da inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların tahkim yoluyla

giderilmesinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak, burada tahkim yoluyla

giderilen ihtilâfları, geleneksel olarak, gerçek veya tüzel kişiler arasındaki ticarî

ihtilâflara da bakan ulusal mahkemeler kararlaştırmaktadır. Söz konusu mahkemeler

tahkimde, hiç kuşkusuz, daha farklı bir usul kullanmaktadır. Bu usul, esas itibariyle,

2002 yılında yürürlüğe sokulan Rusya Federasyonu Tahkim Usulü Kanunu’nda

gösterilmiş bulunmaktadır. Rus hukuk sisteminde ihtilâf taraflarının Rus şirketleri

olduğu durumlarda, yetki devlet tahkim mahkemelerine verilmiştir. Bununla birlikte,

24 Temmuz 2002 tarih ve 102-FZ sayılı Rusya Federasyonu’nda Faaliyet Gösteren

Tahkim Mahkemeleri Hakkında Federal Kanun’da, ticarî ihtilâfların Rusya’da

faaliyet gösteren (devlet olsun olmasın) herhangi bir tahkim mahkemesinde

görülebileceği belirtilmiştir. Özel olaral, yabancı yatırımdan doğan ihtilâfların hâlli

ise, 7 Temmuz 1993 tarih ve 5338-1 sayılı Uluslararası Ticarî Tahkim Kanunu’na

uygun olarak kurulan ve faaliyet gösteren, uluslararası ticarî tahkim mahkemelerine

sevkedilmektedir671.

Hindistan’da tahkim yolu, ulusal mahkemelerde görülen normal yargılama

yolundan her zaman için üstün tutulmaktadır. Hindistan’da tahkim usulü 1996

yılında yürürlüğe sokulan Tahkim ve Uzlaşma Kanunu ile idare edilmektedir. Bu

Kanun, büyük ölçüde, UNCITRAL’in 1985 yılında yayınladığı Uluslararası Ticarî

Tahkim Model Kanunu’na dayanmaktadır. Sözü edilen Kanunla birlikte,

Hindistan’da, özellikle inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâflarda tahkim yoluna

başvurma, gözle görülür bir biçimde artmıştır. Bununla birlikte, inşaat

670 BUENO (Brazil), s.30. 671 KARIBOV/STREZHNEVA (Russia),s.149

Page 255: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

241

sözleşmelerinden doğan ihtilâflarda mağdur olan tarafın, talebini tahkime ek olarak

dâva yoluyla mahkemelere de taşımasına bir engel yoktur672.

Çin’de de tahkim yolu, ulusal mahkemelerde görülen normal yargılama

yolundan her zaman için üstün tutulmaktadır. Tahkimin herkesçe bilinen

avantajlarının yanında, özellikle inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâfların hâllinde

tahkime gidilmesi, taraflara ihtilâflarını her biri konusunda uzman kişilere gördürme

imkânını sağlamaktadır673.

Uzakdoğu hukuk sistemine dahil olan Japonya’da, inşaat sektöründe

kullanılan sözleşme örneklerinde, tarafların tahkime gidebilecekleri düzenlenmiş

bulunmaktadır. Bu bakımdan standart sözleşme örneklerinin kullanıldığı inşaat

sözleşmelerinden doğan ihtilâflarda sıklıkla tahkim yoluna başvurulduğu

görülmektedir. Bununla birlikte, Yerel İdareler Kanunu ile yerel idarelerin taraf

oldukları standart sözleşmelere münhasır bir tahkim şartı derc etmeleri

yasaklanmıştır. Yine de, yerel idarelere tahkim yolu bütünüyle kapatılmamış ve

ihtilâf fiilen ortya çıktıktan sonra tahkime gitme imkânı tanınmıştır. Japonya’da

tahkime havale edilen ihtilâflar, özel kanunla kurulan tahkim kurulları tarafından

görülmektedir. Ancak, normal yargılama usulünde, ihtilâflar devlet mahkemelerine

havale edilmektedir. Ancak Japonya’da normal yargı yolu oldukça masraflı ve zaman

alıcı olduğundan, çoğunlukla tahkim usulü tercih edilmektedir674.

Diğer yandan, tahkim hükümlerinin geçersiz kabul edildiği hukuk

sistemlerinde taraflar arasındaki ihtilâfların, daha ziyade ulusal mahkemelere havale

edildiği görülmektedir675. Nitekim, Kıta Avrupası hukuk sistemlerinden Alman

hukuk sisteminde, tahkim uygulaması pek tercih edilmemektedir. Bu bakımdan,

inşaat sözleşmelerinden doğan ihtilâflar, daha ziyade ulusal mahkemelerde

görülmektedir. Bununla birlikte, bu sistemde, nadir de olsa, alışılmadık projelerin

yürütülmesine yönelik olarak yapılan sözleşmelerde tahkim hükümlerine rastlamak

mümkündür 676.

672 BHATIA/CHANDRA/AKHTAR (India), s.85. 673 JI/WANG/LIN (China), s.51. 674 MOGI/KISHIMOTO (Japan), s.103. 675 GOUDSMIT: Arbitration in Construction Contracts, Int’l Fin. L.Rev., 1982, s.28. 676 JANKOWSKI/KREISSL(Germany), s.68.

Page 256: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

242

Benzer şekilde, Fransız hukuk sisteminde de tahkim uygulamasına sınırlı bir

şekilde başvurulmaktadır. Nitekim, Fransız Medeni Kanunu’nun 2060. maddesine

göre, özellikle taraflardan birinin bir kamu kurum veya kuruluşu olduğu

sözleşmelerden ya da herhangi bir şekilde kamu düzenini ilgilendiren konulardan

doğan ihtilâflar için tahkime gidilmesi mümkün olmamaktadır. Ancak, aynı

maddede, bazı kamu kuruluşlarının tahkim sözleşmelerine taraf olmalarında bir

sakınca bulunmadığı düzenleme altına alınmıştır677.

b. Karşılaştırmalı Hukukta İhtilâfların Giderilmesi Usullerinin Kırmızı

Kitap’taki Usulle Karşılaştırılması

Daha önce de ifade edildiği üzere, Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı baskısında yer

alan 20. maddede, taraflar arasındaki ihtilâfların giderilmesinde kullanılmak üzere üç

aşamalı bir tahkim usulü öngörülmüştür. Bu usulün ilk aşamasında, taraflar arasında

mühendisin talimatları, görüşleri veya değerlendirmeleriyle ilgili ihtilâflar da dahil

olmak üzere, işlerin yürütülmesiyle bağlantılı olarak ya da bunlar dolayısıyla bir

ihtilâf çıkmaktadır. İkinci aşamasında, taraflar bu ihtilâfın giderilmesi için İhtilâf

Kararlaştırma Kurulu’na başvurmaktadır. Üçüncü aşamada, İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu’nun kararına karşı memnuniyetsizliğini bildirmiş olan taraf dilerse (ihtilâfın

arabuluculuk yöntemiyle giderilebileceği inancındaysa) önce arabuluculuk

yöntemine; bu yöntemden bir sonuç elde edilememişse veya bu yönteme hiç

başvurulmamışsa; bu takdirde artık tahkime gitmektedir. Bu usulün dışında tarafların

ihtilâflarını her zaman için normal yargılama usulünü takip eden mahkemelere

havale etme hakkı saklı bulunmaktadır. Ancak, bu son hâlde, taraflar arasındaki

sözleşme de uluslararası bir niteliği haiz ise; bir de ihtilâfa bakacak mahkeme ile

uygulanacak hukukun tayini gerekecektir.

Karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemeler incelendiğinde, Kırmızı Kitap’ta

düzenleme altına alınan bu üç aşamalı ihtilâf giderme usulünün bir benzerine

Common Law sisteminde rastlanmaktadır. Kırmızı Kitap’ın oluşum ve gelişimini

Common Law sistemi içinde tamamladığı düşünüldüğünde, Kırmızı Kitap ile 677 Kural bu olmakla birlikte, Fransa’da özellikle son 15 yılda yaşanan gelişmeler, söz konusu hükümlerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirmiş ve Mart 2007’de hazırlanan bir rapor sonucunda, hükümet nezdinde bir tasarı grubu oluşturularak, kamu personeline de tahkime gidebilme hakkı tanınmasına yönelik çalışmalar başlatılmıştır. (MONNERVILLE (France), s.62.

Page 257: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

243

Common Law sistemi arasındaki etkileşimi doğal karşılamak gerekecektir. Common

Law sistemindeki usulün ilk aşamasında da, taraflar arasındaki ihtilâfı giderme ödevi

sözleşmenin yöneticisi sıfatıyla mühendise yüklenmiş bulunmaktadır. Bu karar,

mühendisin sözleşmenin başından itibaren taraflar arasındaki ilişkiyi ve işlerin

yürütülmesini en iyi bilen kişi olduğu düşünüldüğünde oldukça isabetlidir. Common

Law sisteminde mühendise ayrıca ihtilâfları kararlaştırma konusunda son derece

geniş yetkiler verilmiştir. Mühendis bu yetkilere dayanarak, önüne gelen ihtilâfla

ilgili iyi kötü bir karar verecektir. Bundan sonra, taraflar ya bu kararı kabul edecek

ya da kabul etmeyecektir. Gerçekten, taraflardan birinin veya her ikisinin birden

mühendisin vermiş olduğu karardan memnun kalmamaları durumunda, bunu yeniden

görüşülmek üzere, kendileriyle herhangi bir bağı bulunmayan kişi ya da kişilerin

oluşturduğu bir kurula tevdi etme hakları bulunmaktadır678. Böylece ikinci aşamaya

geçilecektir. Bu kurulun vermiş olduğu karar kabul edildiği takdirde taraflar için

kesin ve bağlayıcı olacaktır; aksi takdirde üçüncü ve sonuncu aşamaya geçilecektir.

Bu aşamada, tarafların konuyu, dâva yoluyla mahkemelere göndermek veya tahkime

götürmek konusunda bir seçim hakkı bulunmaktadır679.

3. Kırmızı Kitap’ın Yeni Baskısında Yer Alan İhtilâfların Giderilmesi

Hükümlerinin Yeni Baskıdaki İlgili Hükümlerle Karşılaştırılması

A. Genel Olarak

Kırmızı Kitap’ın 1999 yılı (yeni) baskısında, bize göre, getirilen en büyük

yenilik bir İhtilâf Kararlaştırma Kurulu ihdas edilmiş olmasıdır. Bu değişiklikle,

tahkimin ön koşulu olarak, taraflar arasındaki ihtilâfla ilgili karar verme yetkisi

mühendisten alınarak, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’na verilmiş bulunmaktadır. Bu

değişikliğin yapılmasının en önemli sebebi yeni baskıda yer alan 3.1.a. madde

hükmüdür. Zira, söz konusu hükümde ″mühendisin iş sahibi adına hareket ettiği″

açıkça kabul edilmiştir. Bu hüküm dururken, mühendisin iş sahibi ile müteahhit

arasındaki ihtilâflarda bağımsız ve daha da önemlisi tarafsız bir kişi sıfatıyla karar

vermesini beklemek bayağı ütopik olacaktır.

678 Bununla ilgili olarak bkz. 1996 tarihli Housing Grants, Construction and Regeneration Act. 679 MURDOCH/HUGHES, s.361.

Page 258: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

244

Diğer yandan, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu, mühendisin aksine taraflardan

bütünüyle bağımsız bir mercidir. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu taraflar arasında

akdedilen bir sözleşme ile göreve başlamaktadır. Bu Kurul bir kişiden oluşabileceği

gibi, üç kişiden de oluşabilmektedir. Bu kişi veya kişiler, yürütülen işler ile taraflar

karşısındaki bağımsızlıklarına ve sahip olmaları gereken diğer vasıflarına göre

taraflarca seçilmektedir. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu üyeleri, taraflar arasında iyi iş

ilişkilerinin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, daha projenin yapımına

başlanmadan göreve atanmaktadır. Kurul üyeleri, projenin yapımına başlandıktan

sonra da her ay düzenli olarak inşaat alanına ziyarette bulunmaktadır. Bu şekilde,

yürütülen işler ve personel hakkında daha fazla bilgi edinmiş olan üyeler, taraflar

arasında çıkması muhtemel ihtilâflara karşı da önlem almak için zaman

kazanmaktadır. Bu bakımdan, üyelerin en az taraflarla olduğu kadar kendi aralarında

da iyi anlaşması ve birlikte uyumlu çalışmalar yapması da bu süreçte son derece

önemli olmaktadır. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun hem aktif eylem hem de

sorumluluk gerektiren çok çeşitli yükümlülükleri bulunmaktadır. Kurul’un görevinin

gereklerini yerine getirmesi onun aktif eylem gerektiren yükümlülüğüne örnek teşkil

ederken; tarafların kendisinden gayri resmî görüş açıklaması veya aralarındaki

ihtilâfı giderici resmî bir karar vermesi yönündeki taleplerini karşılaması onun

sorumluluk gerektiren yükümlülüğüne örnek teşkil etmektedir. Kurul üyelerinin

ücreti iş sahibi ve müteahhit tarafından yarı yarıya ödenecektir. Ödemeyi, kural

olarak, müteahhit yapacak ve bunun % 50’sini hak edişine ilâve etmek suretiyle iş

sahibinden tahsil edecektir. Son olarak, Kurul’un görev süresi, Kırmızı Kitap’ın

14.12. maddesinde belirtilmiş bulunmaktadır. Buna göre, kurulun görevi, resmen,

müteahhit iş sahibini ibra ettiği ânda sona erecektir680.

B. İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun Hukuki Niteliği

İhtilâf Kararlaştırma Kurulu, 1960’lı yıllarda Amerikan hukuk sisteminde

ortaya çıkmış ve ilk olarak, 1980 yılında Honduras’ta gerçekleştirilen El Cajon Su

Projesi’nde uygulama alanı bulmuştur. Ancak, resmî olarak hukuk literatürüne

girmesi 1996’da Birleşik Krallık’ta çıkartılan İskân Kanunu681 ile olmuştur. Bunun

hemen akabinde, Kırmızı Kitap’ın 1999 yılında yayınlanan son baskısında ihtilâf

680 BUNNI (Dispute Boards), s.3-5; TÜREGÜN, s. 98-100. 681 bkz. dn.672.

Page 259: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

245

giderme usulünde mühendisin yerine bir İhtilâf Kararlaştırma Kurulu tesis edilmiştir.

2004 yılında Paris Uluslararası Ticaret Odası tarafından bu ve benzeri Kurullarla

ilgili yeni kurallar yayınlandığı görülmektedir. Bugün için, İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu, özellikle Avusturalya, Bangladeş, Kanada, Danimarka, Mısır, Hong Kong,

Hindistan, İrlanda, İtalya, Çin Halk Cumhuriyeti, Lesoto, Yeni Zelanda, Polonya,

Uganda, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde

gerçekleştirilen projelerde ortaya çıkan ihtilâfları gidermektedir.

Karşılaştırmalı hukukta, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu tarafından verilen

kararların tavsiye niteliğinde olduğu, bağlayıcı olduğu ve duruma göre hem tavsiye

niteliğinde hem bağlayıcı olduğu yönünde üç görüş savunulmaktadır. FIDIC örgütü,

bu görüşlerden ikincisine yani İhtilâf Kararlaştırma Kurulu kararlarının hukuken

bağlayıcı nitelikte olduğu görüşüne katılmaktadır682. Nitekim bu durum, Kırmızı

Kitap’ın 20.4. maddesinde, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu kararlarının, bunlara

belirtilen usulde itiraz edilmediği takdirde, taraflar için kesin ve bağlayıcı hâle

geleceğinin belirtilmesiyle açıkça ortaya konmuştur. Bu şekilde, İhtilâf Kararlaştırma

Kurulu’nun da tarafsız bir karar mercii olduğu kabul edilmiş bulunmaktadır. Bununla

birlikte, Kurul’un hukukî anlamda bir hakem mahkemesi niteliği taşımadığı, bunun

vermiş olduğu kararların cebri icra yoluyla infazının mümkün olmamasından

anlaşılmaktadır.

Kanımızca, İhtilâf Kararlaştırma Kurulu’nun, bir hakem mahkemesi olarak

değerlendirilemediği durumda onun hakem-bilirkişi kurulu olduğunun kabulü

gerekecektir. Hakem-bilirkişiler, hakemlerden tamamen farklı kişilerdir. Gerçekten,

hakemler tıpkı hâkim gibi ihtilâfları kanun veya tarafların kararlaştırdıkları norm

çevresinde icra ederek bir karar vermekle yükümlü olmaktadır. Buna karşılık,

hakem-bilirkişi kendisine havale edilen bir ihtilâfla ilgili olarak, tamamen tarafsız bir

üçüncü kişi olarak fikir beyan etmektedir. Hakem-bilirkişilerin vermiş oldukları

kararlar sadece bir tespitten ibaret görüldüğünden, bunların cebri icra yoluyla infazı

mümkün olmadığı gibi, bunlar temyiz de edilememektedir. Bununla birlikte, bu

682 BUNNI (Dispute Boards), s.9; GENTON: DisputeBoards (DB), ICC-FIDIC Conference, Istanbul, 15-16 October 2009, s.2.

Page 260: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

246

kararlar normal yargılama usulünde görülen bir dâvanın hükmüne esas teşkil

edebilmektedir683.

683 KURU/ARSLAN/YILMAZ: Medenî Usul Hukuku, Ankara, 2002, s.933-934.

Page 261: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

247

SONUÇ

Çalışmamızda, esas itibariyle, asıl adı Fédération Internationale des

Ingénieurs Conseils olan Uluslararası Müşavir Mühendisler Federasyonu tarafından

hazırlanan kurallar kataloğunun karşılaştırmalı hukuktaki yeri üzerinde durulmuştur.

Kısaca FIDIC Kuralları olarak adlandırdığımız bu kuralların önemi, bunlardan

özellikle Kırmızı Kitap’ta yer alan ve genel olarak inşaat işlerini düzenleyenlerin

Dünya Bankası gibi uluslararası kredi kuruluşları tarafından ulusal ve uluslararası

ihalelerde kullanımının tavsiye edilmesi ve bu kuruluşların verdikleri kredilerde söz

konusu kuralların uygulanmasının şart koşulmasından ileri gelmektedir.

Bunun yanında, Avrupa Birliği’nden alınan teşviklerle gerçekleştirilen inşaat

projelerinde de FIDIC Kuralları’nın yaygın bir biçimde kullanıldığı dikkâti

çekmektedir. Gerçekten, Avrupa Birliği’ne üye olsalar da tam anlamıyla uyum

sağlayamamış olan Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerde gerçekleştirilen altyapı ve

üstyapı projelerinde FIDIC Kurallarının uygulama alanı bulduğu görülmektedir.

Yine, yakın bir zamanda Avrupa Birliği’ne üye olarak katılımı hedeflenen

Hırvatistan’da da mevcut hukuki mevzuatın AB müktesabatına uyumlaştırılması için

yürütülen çalışmalarda FIDIC Kuralları’nın model olarak seçilmiş olması bize son

derece anlamlı gelmektedir684.

Bu itibarla, FIDIC Kuralları’nın Türkiye’de de çok iyi incelenip, hukuki

niteliğinin belirlenmesi zarureti ortaya çıkmaktadır. Pek tabii, bu zaruret nereden

ortaya çıkmaktadır denilebilir. Ancak, bilindiği gibi Türk inşaat sektörünün

yurtdışına açılım hamlesi 1972 yılında Libya ile başlamış ve 80’li yılların başına

kadar sadece birkaç Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkesinde özellikle konut projeleriyle

sınırlı olarak devam etmiştir. Bu dönemden sonra, Türk ekonomisinin daha liberal bir

yapıya kavuşmasıyla birlikte dış pazarların Türk müteahhitlerince keşfi sonucunda

ivme kazanmıştır. 1980’lerin sonunda Soviyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin

yıkılmasıyla Doğu Avrupa’da yaşanan büyük değişim, Türk inşaat firmalarının bu

bölgelerde yeni iş imkânlarına kavuşmalarını sağlamıştır. 2001 yılında Türkiye’de

yaşanan büyük ekonomik kriz bile Türk inşaat firmalarının dışa açılımına engel

684 INTES Uluslararası Mevzuat Seminerleri, UMS 4, Gündemdeki Coğrafya: Balkanlar, İnşaat Sektöründe Hukuki İhtilâflar, Çözüm Yolları ve Proje Uygulamaları, 30 Mart 2010, Ankara.

Page 262: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

248

olamamıştır. Türk müteahhitleri 1972’den 2010’a kadar 75 ülkede yaklaşık 155

milyar dolar değerinde 5000’den fazla proje üstlenmiştir685. Dış müteahhitlik

hizmetlerinin bu denli yoğun olduğu bir ülkede FIDIC Kurallarının iyi bilinip, iyi

etüt edilmesi zarureti bulunmaktadır. Geçmişte, özellikle İngiliz müşavir-

mühendislerinin ülkemizde alışılagelen kontrollük hizmetlerini FIDIC Kurallarında

ifadesini bulan ″mühendis″ anlayışı içinde yapmaları karşısında yurtdışında faaliyet

gösteren müteahhitlerimiz, FIDIC Kurallarına göre alabilecekleri haklarını bazen

alamamışlar, bazen de böyle bir hakkın mevcut olduğunun farkına dahi

varamamışlardır. Bu durum, her şeyden önce FIDIC Kurallarının büyük bir kısmının

uygulanmasının bir yazışmaya ihtiyaç gösterdiği hususunun müteahhitlerimizin

gözünden kaçmış olmasından kaynaklanmıştır. Nitekim, Kırmızı Kitap’ın beş

maddesinde iş sahibinin, otuz üç maddesinde mühendisin, yirmi dokuz maddesinde

müteahhidin yapacağı yazışmalar düzenlenmiş bulunmaktadır. Bunun dışında, İngiliz

ve İsveçli müşavir-mühendislerin kendi anlayışlarına göre yaptıkları uygulama,

sözleşmenin dikkâtli okunmamış olmasından ötürü, Türk müteahhitlerinin

sözleşmesel tepkilerini zamanında gösterememiş olmaları da hak kayıplarına sebep

olmuştur686. Bu ve benzeri örnekler, FIDIC Kuralları’nın iyi bilinip, etüt edilmesi

zaruretini doğrular niteliktedir.

Diğer yandan, Uluslararası Müşavir Mühendisler Federasyonu’nun idealinde

projenin tarifi ile başlayan inşaat üretim sürecinin her aşamasında ve hatta bu sürecin

sonunda ihtilâfların giderilmesi aşamasında da müşavir mühendis organizasyonların

etkin olmaları fikri yatmaktadır. Bu sebeple, FIDIC Kurallarının odak noktasına

geleneksel olarak inşaat sözleşmelerinin tarafını oluşturan iş sahibi veya müteahhidin

değil de müşavir-mühendisin yerleştirilmiş olmasına şaşırmamak gerekir. Peki ama

sözgelimi Kırmızı Kitap’ın 20 maddesinde yer alan 163 hükmünün 150’sinde

düzenleme altına alınan müşavir-mühendis kimdir, ne iş yapar? Müşavir-mühendisi,

doğal veya inşa edilmiş çevre üzerinde bir problemi çözmek ya da çözümüne

yaklaşmak için teknik konularda bilimsel gerçeklere ve bilgiye dayalı olarak

müşavirlik hizmeti veren kişi veya kuruluş olarak tanımlamak mümkündür. Müşavir-

mühendisin proje yönetimi ve mukavele takibi, fizibilite, master plânlama ve etki 685 Z. ÇAĞLAYAN: Sıfır Sorun, Sınırsız Ticaret, İnsan, Ocak-Şubat 2010, yıl:20, S.117, s.15. 686 TÜREGÜN, s.8-9.

Page 263: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

249

değerlendirme hizmetleri, ön araştırma ve programlama hizmetleri, araştırma ve

plânlama hizmetleri, mimarlık ve mühendislik tasarım hizmetleri, kredi raporu

hazırlanması, teknoloji, malzeme ve teçhizat seçimi ile standartların belirlenmesi,

keşif ve şartname hazırlanması, ihale ve değerlendirme hizmetleri, inşaat yönetimi,

mesleki-teknik-malî inşaat kontrolörlüğü ve denetimi, kurumsal yapılanma ve

özelleştirme faaliyetlerine yönelik danışmanlık ve hakemlik-arabuluculuk hizmetleri

gibi çok geniş bir faaliyet alanı bulunmaktadır687. Görüldüğü gibi, müşavir-mühendis

geleneksel olarak inşaat sözleşmelerinin tarafını oluşturan iş sahibi ile müteahhit

arasındaki ilişkide anahtar bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, karşılaştırmalı

hukukta müşavir-mühendisin hukuki niteliğinin henüz net bir biçimde belirlenmediği

dikkâti çekmektedir. Gerçi Türk hukuk sisteminde Bayındırlık Bakanlığı tarafından

daha yenilerde bir ″Teknik Danışmanlık Kanunu″ tasarısı688 ortaya konmuş

bulunmaktadır. Tasarı oldukça yenidir ve bize göre hâlâ bazı eksiklikleri

bulunmaktadır. İşte bu eksikliklerin giderilmesinde de FIDIC Kurallarının model

olarak alınması kanımızca son derece yararlı olacaktır.

687 Bu faaliyet alanı Türk Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca belirlenmiştir. 688 TMMMB-8. Teknik Müşavirlik Kongresi ″Enerji, Çevre ve Sürdürülebilirlik″, 25-26 Mart 2010, Ankara; Arama Toplantısı-1. Grup.

Page 264: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

250

KAYNAKÇA AKBULUT: İstisnâ Akdi (Eser Sözleşmesi) Üzerine Bir İnceleme, MBD, Ocak-

1984, yıl :3, S.4

AKINCI: Milletlerarası Özel Hukukta İnşaat Sözleşmeleri, İzmir, 1996.

AKİPEK: Alt Vekalet, Ankara, 2003.

AKKANAT: Taşeronluk (Alt Müteahhitlik) Sözleşmesi, İstanbul, 2000.

Al-MUKHATR: An Introduction to Construction Contracts in Iraq, Int’l

Construction L. Rev., 1986.

ALLEN: Dispute Avoidance and Resolution for Consulting Engineer, New York,

1993.

APPUHN: Work in Progress,FIDIC Red Book MBD Harmonised Edition, 2005: A

Contractor’ s Persrective, Const.L. Int’l, 2006.

APPUHN: Dispute Resolution under the FIDIC Conditions of Subcontract for

Construction for Building and Engineering Works Designed by

Employer, ICC-FIDIC ″International Construction Contracts and Dispute

Resolution″ Conference, 15/16 October 2009, Istanbul/Turkey.

ARAL: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, Ankara, 2002.

ARAUJO: Red Book Onside, Harmonisation of Procurement Procedures in

Developing Countries, Const. L. Int’l, 2006.

ARKIN: Pre-Arbitration Dispute Resolution: What is it, Where is it, and Why?, Int’l

Bus. Law, 1993.

AYDEMİR: Eser Sözleşmesi ve İnşaat Hukuku, Ankara, 2009.

BECKER (çev. DURA): Eser (İstisna) Sözleşmesi (I), Yargıtay Dergisi, Temmuz

1983, c.9, S.3.

BEGUIN: Le développement de la lex mercatoria menace-t-il l’ordre juridique

international?, Mcgill L.J., 1984-1985.

BERG: Drafting Commercial Agreements, London, 1991.

BERGER: The Creeping Codification of the Lex Mercatoria, Kluwer Law

International, 1999.

BIRKY/BROUGH: Extensions of Time Explained, Riba-London, 1993.

Black’s Law Dictionary, Second Pocket Edition, St. Paul, Minn, 2001.

Page 265: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

251

BROWN-BERSET/SCHERER: Les Modes Alternatifs de Règlement des Différends

dans la Domaine de la Construction, Journées Suisses du Droit de la

Construction (JDC), 2007.

BUDIN: Guide Pratique de l’Execution des Contrats Internationaux de Construction,

Berne, 1998.

BUNNI: The FIDIC Forms of Contract, Third Edition, Oxford, 2005.

BUNNI: International Construction Contracts and Resolution of Disputes-Dispute

Boards, ICC-FIDIC Conference, Istanbul, 15-16 October 2009.

ASHENFELTER/IYENGAR: Economics of Commercial Arbitration and Dispute

Resolution, Cheltenham (UK)-Northampton (USA), 2009.

CELAL: Türk ve Irak Hukukunda Mukayeseli Olarak İnşaat Sözleşmelerinde

Müteahhidin Teslimden Sonraki Sorumluluğu, Ankara, 2005.

CORBETT: FIDIC 4th, A Practical Legal Guide, 1991.

COTTAM: The Powers of the Engineer, Int’l Construction L. Rev., 1986.

CRAIG/PARK/PAULSSON: International Chamber of Commerce Arbitration,

second edition, 1994.

CRUZ: Comparative Law in a Changing World, London, 1999.

Z. ÇAĞLAYAN: Yurtdışı Müteahhitlik Sektörümüzün 2009-2011 Perspektifi,

Dünyayı İnşa Edenler, 2009.

ÇAKALIR: Mimarlık Sözleşmesi, Seminer Yarışması (1973-1974), Banka ve Ticaret

Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara.

ÇELİKEL: Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 1992.

DAYINLARLI: İnşaat Sektöründe Müşavir Mühendislik Sözleşmesi, Ankara, 1998.

DAYINLARLI, Joint Venture Sözleşmesi, Ankara, 2007.

DAYINLARLI: UNCITRAL Kurallarına Göre Uzlaşma ve Tahkim, Ankara, 2007.

DAYINLARLI: Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) tarafından

Berufsförderungswerk Der Südbadischen Bauwirtschaft GmbH ve

Zentralverband Des Deutschen Handwerks ortaklığı ile yürütülen AB

İnşaat Sözleşmeleri Eğitim Programı için yapılan çeviri (Kırmızı Kitap’ın

67. ve 20. maddeleri), Ankara, 2007.

DAYINLARLI: İstisna Akdinde Müteahhidin ve İş Sahibinin Temerrüdü, Hüküm ve

Sonuçları, Ankara, 2008.

Page 266: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

252

DELEBECQUE: Le Contrat d’Entreprise, Paris, 1993.

DICEY/MORRIS: The Conflict of Laws, London.

DOLLINGER: Application, Proof, And Interpretation of Foreign Law: A

Comparative Study in Private International Law, Ariz. J. Int& Comp. L.,

1995.

DOUGLAS: The Lex Mercatoria and The Culture of Transnational Industry, U.

Miami Int’l & Comp. L.Rev, 2005-2006.

DURAL/SARI: Türk Özel Hukuku Cilt I, Temel Kavramlar ve Medeni Kanunun

Başlangıç Hükümleri, İstanbul, 2006.

EASTMAN: The FIDIC Redbook Fourth Edition: Good News and Bad News, Contr.

Law., 1989.

EGGLESTON: Liquidated Damages and Extensions of Time in Construction

Contracts, London, 1994.

ENGEL: Contrats de Droit Suisse, Berne, 2000.

EREN: Borçlar Kanunu Açısından İnşaat Sözleşmeleri, Ortak Seminer, Banka ve

Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2001.

EREN: İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Borçları ve Bu Borçların Yerine

Getirilmemesinin Sonuçları, Ortak Seminer, Banka ve Ticaret Hukuku

Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2001.

EREN: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Ankara, 2006.

ERSOY: Eser Sözleşmelerinin Hazırlanmasında ve Uygulanmasında Mühendis-

Hukukçu İlişkileri, Ortak Seminer, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma

Enstitüsü, Ankara, 2001.

FIDIC: Conditions Of Contract For Construction, For Building And Engineering

Works Designed By The Employer, General Conditions, Guidance For

The Preparation Of Particular Conditions, Forms Of Letter Of Tender,

Contract Agreement and Dispute Adjudication Agreement, 1999.

GAUCH: Le Contrat d’Entreprise (adaptation française par Benoît Carron), Zurich,

1999.

GENTON: DisputeBoards (DB), ICC-FIDIC Conference, Istanbul, 15-16 October

2009.

Getting The Deal Through, Construction, In 34 Jurisdictions Worldwide, 2010.

Page 267: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

253

GOLDMAN: Contemporary Problems in International Commercial Arbitration

(Julian D.M. Lew (ed).

GOUDSMIT: Arbitration in Construction Contracts, Int’l Fin. L.Rev., 1982.

GREENFIELD/ROONEY: Aspects of International Petroleum Agreement, Alta.

L.Rev., 1999.

GÜNGÖR: Temel Milletlerarası Hukuk Metinlerinin Sözleşmeden Doğan Borç

İlişkilerine Uygulanacak Hukuk Konusunda Yakınlık Yaklaşımı, Ankara,

2007.

HIBBERD/NEWMAN: ADR and Adjudication in Construction Disputes, London,

1999.

HIGHET: The Enigma of the Lex Mercatoria, Tul. L. Rev, 1989.

HOCHULI: Role of the Engineer under FIDIC Standard Contracts, Int’l Bus. Law,

1991.

HÖK: Claims under the FIDIC Contracts in Civil Code and Common Law

Juristiction, FIDIC-ICC Conference, Istanbul, 15-16 October 2009.

HÖK/ERBAŞ: Uluslararası İnşaat Hukuku, FIDIC Red Book (Kırmızı Kitap) 1999

Hakkında Açıklamalar, Ankara, 2009.

ICC Dispute Resolution Services-International Court of Arbitration: Rules of

Arbitration, Rules for a Pre-Arbitral Referee Procedure, ICC Publication

No. 846, Paris, 2008.

İnsan Dergisi, Eylül&Ekim-2007 ,yıl:17, S.103.

Z.ÇAĞLAYAN: Sıfır Sorun, Sınırsız Ticaret, İnsan, Ocak-Şubat 2010, yıl:20, S.117

INTES Uluslararası Mevzuat Seminerleri (Notlar), UMS 4, Gündemdeki Coğrafya:

Balkanlar, İnşaat Sektöründe Hukuki İhtilâflar, Çözüm Yolları ve Proje

Uygulamaları, 30 Mart 2010, Ankara.

JARVIN: The Role of Conciliation, Contract Modification and Expert Appraisal in

Settling International Commercial Disputes, Int’l Tax & Bus.

JAYNES: Termination, Risk and Force Majeure, presented at the Seminar ″FIDIC

Global Conditions of Contract″, New Delhi, January 2001.

JEYARETNAM/TAN: Building and Construction Law, SAL Ann. Rev, 2003.

JUENGER: The Lex Mercatoria and Private International Law, LA. L. Rev., 2000.

Page 268: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

254

KAPLAN: Türk-İsviçre Hukukunda Mimarlık Sözleşmesi ve Mimarın Sorumluluğu,

Ankara, 1983.

KAPLAN: Müşterek İş Ortaklığı, Joint Venture, Ankara, 1994.

KARAYALÇIN: FIDIC İnşaat Sözleşmesi Genel Şartlarında Mühendisin Hukuki

Durumu, Ortak Seminer, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü,

Ankara, 2001.

KARAYALÇIN: Risk-Sigorta-Risk Yönetimi, Ders Notları, Banka ve Ticaret

Hukuku Araştırma Enstitüsü, Sertifika Programları, Ankara, 2007.

KILIÇOĞLU: Müteahhidin Eseri Şahsen Yapma veya Kendi İdaresi Altında

Yaptırma Borcu, AÜHFD, c.32, S.1-4, 1975.

KILIÇOĞLU: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Ankara, 2005.

KNUTSON: FIDIC, An Analysis of International Construction Contracts, The

Hague, 2005.

KOCAYUSUFPAŞAOĞLU/HATEMİ/SEROZAN/ARPACI: Borçlar Hukuku,

Genel Bölüm, İfa-İfa Engelleri-Haksız Zenginleşme, İstanbul, 2006.

KOSTAKOĞLU: İçtihatlı İnşaat Hukuku ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri,

Ankara, 2008.

KÖKSAL: Uluslararası İnşaat Sözleşmeleri, İş Ortaklığı Sözleşmeleri ve

Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları, Ankara, 2009.

KURU/ARSLAN/YILMAZ: Medenî Usul Hukuku, Ankara, 2002.

LABARTHE/ NOBLOT: Le Contrat d’ Entreprise, Traité des Contrats (sous la

direction de Jacques Ghestin), L.G.D.J., Paris, 2008.

LE GOFF: A New Standard for International Turnkey Contracts: The FIDIC Silver

Book (Une Nouvelle Référence Pour Les Contrats Internationaux Clé En

Main: Le Livre Argent de la FIDIC), Int’l Bus. L.J., 2000.

LEE/LEE/WANG: Decision Analysis For Construction Contract Risk-Sharing,

Journal of Marine Science and Technology, Volume:17, No:2, 2009.

LODIGIANI: A ″Claims Rewiew Board″ as a Way for an Amicable Settlement of

Disputes and Other Considerations on the Subject of Claims, Int’l

Construction L. Rev., 1986.

LOUSSOUARN/BREDIN: Droit du Commerce International, Paris, 1969.

Page 269: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

255

LUDLOW/ REES: Engineer’ s Role under FIDIC Standard Conditions of Contract,

Int’l Bus. Law, 1992.

LYON: The Role of the Consulting Engineer in Developping Country Contruction

Under the

FIDIC Form Contract, Law & Pol’y Int’l Bus., 1994-1995.

MOLINEAUX: Moving Toward a Construction Lex Mercatoria, A Lex

Constructionis, J. Int’l Arb., 1997.

MURDOCH/HUGHES: Construction Contracts, Law and Management, London,

2008.

NIELSEN: Payment Provisions: Form Contract Approaches and Alternative

Perspectives, Constr. Law, 2004.

NOMER: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, 2002.

OĞUZ: Hukuk Tarihi ve Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Uluslararası Ticaret

Hukuku, Lex Mercatoria, Unidroit İlkeleri’nin Lex Mercatoria Niteliği,

AÜHFD, 2001.

OĞUZ: Karşılaştırmalı Hukuk, Ankara, 2003.

OĞUZMAN/ÖZ: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul,2000.

ÖZ: İş Sahibinin Eser Sözleşmesinden Dönmesi, İstanbul, 1989.

ÖZSUNAY: Karşılaştırmalı Hukuka Giriş, İstanbul, 1976.

ÖZTÜRK: Ortak Girişim (Joint Venture) ve Uygulanacak Hukuk, İstanbul, 2001.

ÖZYÖRÜK: İnşaat Sözleşmesi, Yapısı-Feshi, Borçlar Kanunu’nun 371. Maddesine

Göre Feshin Sonuçları, Ankara, 1988.

PADILLA: Export Services and The Input of Consulting Engineering to the

Economy (presented at Consultancy Congress in Ankara-13 April 2006).

PARLAK: Ehliyet, Dünyayı İnşa Edenler, 2009.

PEDAMON: How Is Convergence Best Achieved in International Project Finance,

Fordham Int’l L.J., 2000-2001.

PEREZ: Using Private-Public Linkages to Regulate Environmental Conflicts: The

Case of International Construction Contracts, J.L.& Society, 2002.

PICKAVANCE: Delay and Disruption in Construction Contracts, 1997.

RADO: Roma Hukuku Dersleri, Borçlar Hukuku, İstanbul, 1997.

Page 270: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

256

REINMANN/ ZIMMERMANN; The Oxford Handbook of Comparative Law;

Oxford, 2006.

REİSOĞLU:Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul, 2006.

POSCH: İşveren-Müşavir İlişkileri, 2.Teknik Müşavirlik Kongresi, 25-26 Mart 2004,

Ankara.

POWELL-SMITH/STEPHENSON: Civil Engineering Claims, 1994.

RYN: Principes de Droit Commercial, Bruxelles, 1954.

SAMMARTANO: The Role of the Engineer-Myth and Reality, Int’l Bus. Law, 1986.

SARIE-ELDIN: Operations of FIDIC Civil Engineering Conditions in Egypt and

Other Arab Middle Eastern Countries, Int’l L., 1994.

SAWYER/GILLOTT: The FIDIC Digest, Contractual Relationships,

Responsabilities and Claims under the fourth Edition of the FIDIC

Conditions.

SCHELLEMAN, FIDIC Usulleri, Hollanda’da Kullanılan Sözleşme Tipi’ndeki

Genel Hükümler (AB ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun

Geliştirilmesi Hibe Programı Çerçevesinde 15-17 Nisan 2009 tarihleri

arasında düzenlenen ‘Müşavir-Mühendislik Sektörü Geliştirme Projesi’

kapsamında sunulmuştur.)

SCHRIENER/Mc MANAMY/SETZER: Lawyers: Whose Side Are They On?, ENR,

16 Mart 1989.

SCHMITTHOFF: Das neue Recht des Welthandels, 28 Rabels Zeitschrift für

ausländisches und internationales Privarecht, 1964.

SEPPALA: Contractor’s Claims under the FIDIC Civil Engineering Contract, Fourth

(1987) Edition-I, Int’l Bus. Law, 1991.,

SEPPALA: Contractor’ s Claims under the FIDIC Contracts for Major Works,

Construction Law Journal, Volume 21, No.4, 2005.

SEPPALA: International Construction Disputes: Commentary on ICC Awards

Dealing with the FIDIC International Conditions of Contract, ICLR,

1999.

SEPPALA: FIDIC’ s New Standard Forms of Contract: Risks, Force Majeure and

Termination (Les Nouveaux Modèles de Contracts FIDIC: Risques, Force

Majeure et Résiliation), Int’l Bus. L.J., 2000.

Page 271: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

257

SEPPALA: The Arbitration Clause in FIDIC Contracts for Major Works, The

International Construction Law Review, Volume:22, Part:1, January

2005.

SINJAKLI: Nominated Sub-Contractors under UAE Construction Law, Arab

L.Q.,2003.

SORGUÇ/ KARABAY: Uluslararası İnşaat Sektörünün Disiplinlerarası Boyutu, 1.

Yapı İşletmesi Kongresi, İzmir, 18-19 Ekim 1996.

STIPANOWICH: Reconstructing Construction Law: Reality and Reform in a

Transactional System, Wis.L.Rev, 1998.

SÜRAL: Uluslararası Ticari Sözleşmelere Uygulanacak Hukuk Olarak UNIDROIT

Prensipleri, İzmir, 2008.

SWINEY: The Dubious Upgrade of International Development Contracts, Int’l L&

Mgmt. Rev, 2006-2007.

ŞANLI: Milletlerarası Ticarî Tahkimde Esasa Uygulanacak Hukuk, İstanbul, 1985.

ŞEREMET: İnşaat Sözleşmeleri ve FIDIC, İBD, c.80, S.4, 2006.

ŞENOCAK: Eser Sözleşmesinde Ayıbın Giderilmesini İsteme Hakkı, Ankara, 2002.

TANDOĞAN: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, c.II, Ankara, 1983.

TEKİNALP: Milletlerarası Özel Hukuk, Bağlama Kuralları, İstanbul, !998.

TEKİNALP/TEKİNALP: Joint Venture, Yaşar Karayalçın’ a Armağan, Ankara,

1988.

TERCIER: Les Contrats Spéciaux, 2ēme édition, Zurich, 1995.

TEZCAN: FIDIC Sözleşme İhtilaflarında Son Gelişmeler, Teknik Müşavir, Ocak-

Şubat-Mart 2009, S.13.

The Economist (20.09.2008).

The New Webster’s Dictionary of the English Language, International Edition, New

York, 2004.

THOMAS: Construction Contract Claims, 2001.

TRACKMAN: The Law Merchant, The Evolution of Commercial Law, 1983.

TUNÇOMAĞ: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, c.2, İstanbul, 1977.

TURANBOY: Yargıtay Kararlarına Göre Müteahhidin Teslimden Sonra İnşaattaki

Noksan ve Bozukluklardan Doğan Mesuliyeti, AÜHFD, 1989-1990, c.41,

S.1-4.

Page 272: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

258

TÜREGÜN: FIDIC Açısından İnşaat Sözleşmeleri, Ders Notları, Banka ve Ticaret

Hukuku Araştırma Enstitüsü, Sertifika Programları, Ankara, 2009.

Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği: İnşaat İşleri İdari Şartnamesi

(tercüme), 1987-4.baskı, FIDIC Yayınları/ 47.

Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği: İşveren-Müşavir Arasında Yapılacak

Tip Hizmet Sözleşmesi (tercüme), 1990-3. baskı.

Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği: 8. Teknik Müşavirlik Kongresi ″Enerji,

Çevre ve Sürdürülebilirlik″, 25-26 Mart 2010, Ankara; Arama Toplantısı Notları

TWEEDDALE: FIDIC’s clause 20-A Common Law View, Const. L. Int’l, Volume:

1, No:2, June 2006.

UÇAR: İstisna Sözleşmesinde Müteahhidin Ayıba Karşı Tekeffül Borcu, Ankara,

2003.

UMUR: Roma Hukuku, Ders Notları, İstanbul, 1999.

ÜNÜVAR: FIDIC Sözleşmeleri ve Şartnameleri (AB ve Türkiye Arasındaki Sivil

Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Hibe Programı Çerçevesinde 15-17

Nisan 2009 tarihleri arasında düzenlenen ‘Müşavir-Mühendislik Sektörü

Geliştirme Projesi’ kapsamında sunulmuştur.)

ÜNÜVAR: 2. Teknik Müşavirlik Kongresi Açılış Konuşması, 25-26 Mart 2004,

Ankara.

WADE: The FIDIC Contract Forms and the new MDB Contract (presented at ICC-

FIDIC Conference in Paris-17/18 Octobre 2005).

WESTRING: Procurement of Contractors and Consultants- A World Bank

Perspective, Int’l. Bus. Law, 1991.

YAVUZ: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul, 2002.

Yargıtay Karar D ergisi, S.1992/1

Yargıtay Hukuk Dergisi, S.2007/8

http:// www.brhlaw.com

http://www.fmc-law.com

http://www.e-kutuphane.imo.or.tr

http://en.wikipedia.org http://europa.eu/legislation http://www1.fidic.org/about/ethics

Page 273: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

259

http://www1.fidic. org/ federation

http://www.friends-partners.org

http://www.imagineeringezine.com

http:// www.legal-explanation.com

http:// www.legalserviceindia.com

http://www.mallesons.com

http://www.rettid.dk

http://www.tmmmb.org.tr

http://www.yapiisletme.com/anasayfa/fidic2.asp

http://202.113.13.91

Page 274: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

260

ÖZET

Bu tezde FIDIC Kurallarının Karşılaştırmalı Hukuktaki yeri incelenmektedir.

FIDIC Kurallarının inşaat sektöründe yaygın bir şekilde kullanılmasının pek çok

sebebi bulunmaktadır. Bir kere, her şeyden önce, bu Kurallar asıl adı FIDIC olan

Uluslararası Müşavir Mühendisler Federasyonu tarafından bir inşaat sözleşmesinde

üstlenilebilecek işin niteliğine uygun bir biçimde hazırlanmaktadır. İkincisi, sektör

temsilcileri önceden hakkında bilgi sahibi oldukları bu Kuralları uygularken

kendilerini daha rahat hissetmektedir. Üçüncüsü, söz konusu Kuralları kullanırken

hayata geçirdikleri projeye hangi hukuk sisteminin uygulanacağını araştırmak

zorunda kalmamaktalardır. Bugün için, özellikle büyük inşaat projelerinde en

azından bir tane sınır-aşıcı unsur bulunmaktadır. Bu sebeple, ilk etapta projeye hangi

hukukun uygulanacağı meselesinin halledilmesi gerekmektedir. Bu ise oldukça

yorucu ve zaman tüketici bir iştir. Halbuki, FIDIC Kuralları’nın aynı zamanda bir lex

mercatoria olarak benimsenip uygulanması taraflar için en iyi bir seçenek olmaktadır.

Dördüncüsü, FIDIC Kuralları, her türden sözleşmeye ve sözleşme yapma tekniğine

uyum sağlama kabiliyetini haizdir.

Böylesine önemli FIDIC Kurallarını inceleyen söz konusu tez üç ana

bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde FIDIC Kurallarının Karşılaştırmalı Hukuktaki

yeri tayin edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölüm özellikle Kırmızı Kitapta düzenleme

altına alınan maddi hükümlerle ilgilidir. Üçüncü ve son bölümde ise genel bazı

hukuki kavramların FIDIC Kurallarında yer alan benzerleriyle karşılaştırılmasına yer

verilmiş bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: FIDIC Kuralları, Karşılaştırmalı Hukuk, müşavir-mühendis,

büyük-ölçekli inşaat projeleri, sınır aşıcı unsur, uygulanacak hukuk, lex mercatoria.

Page 275: FIDIC KURALLARININ KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTAKİ YERİ

261

ABSTRACT This thesis aims at examining and discussing the place of the FIDIC Rules in

Comparative Law. The common use of the FIDIC Rules in the construction industry

has several reasons. Firstly, these rules are being prepared by FIDIC, the

International Federation of Consulting Engineers (the acronym stands for the French

version of the name) with regard to the nature of the work to be undertaken in a

construction contract. Secondly, practitioners in the industry feel more comfortable

using these rules with which they are already familiar. Thirdly, by using them, they

can avoid the question of which legal system is applicable to their project. Since,

today’s over-sized construction projects have at least one cross-border element, one

has to find out which legal system is to be applied to the project. And this is a very

exhausting and time-consuming job. By contrast, using FIDIC Rules as a part of lex

mercatoria (law of merchant) is the best option for the parties to the project.

Fourthly, FIDIC Rules are available to suit contracts of almost any size and

complexity, and to suit most methods of contracting.

The thesis consists of three main chapters. In the first chapter, the place of the

FIDIC Rules in Comparative Law is examined. The second chapter deals with the

material rules covered by the Red Book. In the third and last chapter some general

legal concepts are compared with the similar ones contained in the FIDIC Rules.

Key Words: FIDIC Rules, Comparative Law, consulting engineer, over-sized

construction projects, cross-border element, applicable law, lex mercatoria.