Çevre berati’na sahip tek sayfa suyun...

1
2 ÇEVRE BERATI’NA SAHiP TEK SAYFA ÇEVRE BERATI’NA SAHiP TEK SAYFA 17 4 Ocak 2016 PAZARTESİ Editör: Ozan SÜRÜCÜ NEWTON’un başına elma düşmüş “Demek ki yerçe- kimi var” demiş... İşte tam bir bilim insanı. “Neden” denilince “çünkü”nün ardın- dan bilimsel bir açık- lama getiriyor, tüm dünya sonsuza dek bu açıklamayı bir sonraki benzer araştırmalarda temel olarak kullanıyor. Hayatım boyunca bilim okudum ama “Bu elma neden düştü?” diye bana sorsaydılar (ve de ben Newton açıklamalarını bilmiyor olsaydım), “O elma hayatın devamı için düşüyor, içindeki çekirdekle- rin toprağa ulaşması gerek” diyerek basitçe yanıtlardım galiba. Düşünce tarzı, hayata bakış açısı, farklı sorgu- lama, farklı yargılama, farklı birikim sorulan sorulara yanıtları da değiştiri- yor. Bilim dünyasında “standart araş- tırmacılar”ın yanı sıra alanındaki son derece önemli buluşlara ve de soru- lan sorulara “düşünürlük” vasıflarıyla anlam yükleyen süper beyinler vardır. Örneğin Albert Einstein, Carl Sagan gibi isimler “2+2=4” demekle kalma- yıp bilimi filozofik yaklaşımlarıyla da renklendiren nadir bilim insanlarından- dır. Bilimin yanıtsız kaldığı yerde ya da akıllara durgunluk veren açıklamalarla gündeme geldiğinde paniğe kapılmak yerine yorum yapabilmek, bildikleri- mizin dışında düşünebilmeyi denemek aslında işin en zevkli tarafı. Birazdan anlatacağım bilimsel bulgular yaklaşık son 20-25 yıldır gündeme gelen ama maalesef tartışılmadan, yorum yapmak- tan kaçınılan bilgilerdir. Yılın ilk bilim- yorum köşesinde bu bilgileri gündeme getirmemin amacı ise 2016 yılında hayata bakış açımıza yeni bir perspek- tif eklemektir. Bu yıl klasik bilim haber- lerinin yanı sıra bu tür haberlerle de zaman zaman karşınıza çıkmaya karar- lıyım. Gelelim bu haftaki konumuza: Suyun bir hafızası var mı? Konuyla ilgili çalışma ilk kez 1988 yılında Fransız immünolog Jacques Benveniste tarafından Nature Dergi- si’nde yayımlandı. Her yeni buluşta olduğu gibi bilim dünyası bu araştırma- nın tamamen saçmalık olduğunu ve bu kadar komik bir yaklaşımın Nature gibi önemli bir dergide yayımlanmasının tam bir fiyasko olarak tarihe geçece- ğini dile getirmişti. Özetle Benveniste suyun içerdiği her maddeyi hafızaya kaydettiğini o maddenin sudan ayrıl- dığında bile hafızasında bütün özellik- lerini taşıdığını, örneğin suya bir zehir yerine sadece zehrin frekansı yüklendi- ginde bile zehrin kendisi eklenmiş gibi içine konulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmişti. Aynı yaklaşımla homeopatiyle uğra- şanlar da hastaların tedavisinde kulla- nılan ilaçların suda artık ilaçtan eser kalmayacak kadar sulandırıldığında daha başarılı bir tedavi sağlayacağını çünkü yan etkilerin yok olacağını ama ilaç gören suyun (tedavi edici) etkisinin kaybolmayacağını iddia etmekteydi. Bilim dünyası bu tartışmaları yıllarca sürdürdü. Daha sonra Dr. Masaru Emoto sözcüklerin ve duyguların su üzerindeki yapısal değişikleri üzerinde çalışarak bilim dünyasını şaşırttı. Halk arasında ilginç karşılanan bu bilimsel incelemeler yıllarca “şüpheli araştır- malar” sınıfından kurtulamadı. 2013 yılında Almanya’da Stuttgart Üniver- sitesi konuyu tekrar gündeme getirdi ve Benveniste’nin tüm araştırmalarını tekrar ederek aynı sonuçları aldıkla- rını ilan etti. Yapılan araştırmada aynı kaynaktan alınan su değişik öğrenci- lere verilerek bir camın üzerine dam- latmaları istenmiş. Her öğrencinin damlaları donarken farklı şekilde kris- taller oluşmuş. Aynı su, niçin damlatan kişiye göre değişiklik gösteriyor soru- sunu sadece daha önce gerçekleştirilen Dr. Emoto’nun çalışmalarıyla açıklaya- bilmişler. Başka bir çalışma da suyun içerisine bir çiçek atıp bir süre bekle- dikten sonra alınan damlalar üzerinde yapılmış. Her damla donarken içerdiği çiçeğe benzer şekilde kristalize olmuş. 2015 yılında da benzer araştırma Max Plank Enstitüsü’nde gerçekleştirile- rek benzer sonuçlar elde edilmiş. Geç- tiğimiz aylarda konu üzerine yapılan yorumları araştırdığımda geçen sene- lerde sayfalar dolusu olumsuz eleştiri yapan kişilerden tek bir yorum bile gel- mediğini fark ettim. İşin ilginç tarafı ise medyanın da konuya hiç eğilmemiş olması. Oysa (hâlâ tartışmalı bile olsa) bu şoke edici, bir o kadar da düşündü- rücü bilgilere insanlığın ne kadar çok ihtiyacı var. Suyun hafızası olduğunu ve de kişiye göre, söylenen çirkin ve güzel söze bağlı olarak yapısının değiş- tiğini düşünsek belki; a.) Atıklarla kir- leterek çirkinleştirdiğimiz suyun filtre etsek de hafızasında çirkinlik oldu- ğunu, yudumlarken kendi çirkinlikle- rimizi yudumladığımızı, o yudumların hücrelerimiz tarafından absorbe edil- diğini düşünürüz. b.) Yaklaşık % 75’i su olan vücudumuzda bazı hastalıkla- rın neden oluştuğuna değişik bir açık- lama getirebiliriz. Ve bu düşencenin ardından umuyorum ki “çevre kirliliği” dediğimizde “Adam sende” demekten vaz geçeriz. Yeni yıla, doğadaki bazı fenomen- lere her zaman bilimle açıklama getire- mediğimizi kabul ederek girmemiz bile hepimize çok mesafe aldırır. Ufukları- mızı genişletici çok bilimli bir yıl dili- yorum... Yaralı kızıl şahin korumaya alındı Sivas’ın Kangal İlçesi’nde yaralı halde bulunan kızıl şahin, Sivas Belediyesi Başıboş Sokak Hayvanları Bakım Merkezi’nde tedavi altına alındı. Şahin teda- vinin ardından doğaya bırakılacak. Kirliliğe karşı plaka yöntemi yayılıyor Dünyanın en kirli havasını soluyan Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi 2 hafta süreyle tek-çift plaka uygulamasına geçiyor. Milyonlarca aracın trafiğe çıkamayacağı kentte yasak için gönüllüler de görev alacak. n DIŞ HABERLER İnsan gibi robot FOTOĞRAFTA solda gördüğünüz robotun adı Nadine. Singapur’da Nanyang Teknoloji Üniver - sitesi’nde geçen sene “doğmuş”. Bir bakışta insandan ayırt etmek imkânsız. İnsan gibi bir cilt, kahverengi saçlar, göz göze geldiğinde yüzünde beliren yumuşak bir gülüş. Adınızı soruyor, eli- nizi sıkarken adını söylüyor, bir daha karşılaş- tığınızda adınızı hatırlayarak “Merhaba” diyor. Görevi resepsiyonda oturarak gelenleri karşıla- mak. Sohbet sırasında kahkaha atabiliyor, üzücü bir konuda yüzünden üzüldüğü, duygulandığı belli oluyor. Nadine’nin yapıcısı Prof. Nadia Thalmann (fotoğrafda sağda) bu “humanoid”i tek başına yaşayan yaşlılara evde arkadaş ola- bilmesi ve otellerde resepsiyonist olarak çalışa- bilmesi için dizayn ettiğini söylüyor. Suyun hafızası YENİ bir şey öğre- nirken sağ yumruğunu sıkanlar ve de o öğren- diği konuyu hatırlamak için sol yumruğunu sıkanlar, öğrenmekte de hatırlamakta da yumruklarını sık- mayanlardan daha başarılı oluyormuş. Karda aç kalınca... TÜM Türkiye’yi etkisi altına alan kutup soğukları yaşamı felç ederken, özellikle sokak hay- vanlarını da olumsuz etkiliyor. Hayvanlar bir yandan dondu- rucu soğuklarla baş etmeye çalışıyor, diğer yandan da açlıkla. Kastamonu’nun Abana İlçesi’nde geçtiğimiz hafta ortasından bu yana etkili olan yoğun yağış nedeniyle kar kalınlığı bir met- reyi aştı. Karın üzerinde yiyecek arayan kuşu uzun süre takip eden bir kedinin mücadelesi, objektife böyle yansıdı. n AA Bir garip bilimsel bulgu Tek odalı minibüs evini köpekleriyle paylaşıyor YÜK gemilerinde güverte reisliği yaparken hayvanlara düşkünlüğü nedeniyle işini bıra- kan 56 yaşındaki Özbakan, eşinden boşandıktan sonra Muğla’nın Bodrum İlçesi’ndeki tarihi binada kal - maya başladı. Yaşa- dığı yerin bekçiliğini de yapan Özbakan, binanın tadilata alın- ması üzerine taşın- mak zorunda kaldı. Daha sonra gol - den retreiver cinsi 5 köpeği yüzünden yaşayacak yer bula- mayan Özbakan, 1982 model minibüsünü tek odalı eve dönüştürdü. Bodrum Sanayi Sitesi’nde duran mini - büsünde köpekleriyle haya- tını sürdüren Özbakan’a esnaf da kullanmadıkları ev eşyala- rını vererek destek olmuş. Her gün köpek- lerini Bodrum sokaklarında gez- diren ve denize girmelerini sağ- layan Özbakan, böyle yaşamak- tan mutluluk duy- duğunu söyledi. n AA ‘BÜYÜK ŞEHIRLERIMIZDE BISIKLET KULLANIMI ARTTI’ DÜNYA Kaynakları Enstitü- sü’ne (WRI) bağlı Türkiye Sürdürü- lebilir Şehirler Direktörü Arzu Tekir, Türkiye’de büyük şehirlerde son 5 yılda bisiklet kullanımında önemli artış yaşandığını bildirdi. WRI Tür - kiye Sürdürülebilir Şehirler Direk- törü Tekir, sürdürülebilir kentsel gelişim ve kent içi ulaşım alanında araştırma ve saha incelemesine dayalı çalışmalar gerçekleştiren uluslararası bir sivil toplum kuru- luşu olduklarını söyledi. Tekir, WRI’ın Türkiye’de olduğu gibi; Brezilya, Çin, Hindistan ve Meksika’da da ofislerinin bulun- duğunu açıkladı. Sürdürülebilir Şehirler Programı’nda ekonomisi hızla yükselen ülkelerin yer aldığını vurgulayan Tekir şöyle konuştu: “Ancak bu gelişmenin berabe- rinde getirdiği otomobil sahip- liği oranındaki hızlı artış, altyapının yetersiz kalmasına neden oluyor. Sürdürülebilir Şehirler Ağı olarak esas amacımız, sınırlı olan dünya kaynaklarımızı etkin bir şekilde kullanmaktır. Başlıca çalıştığımız konular toplu taşımanın entegras- yonu, yayalaştırma ve bisiklet projeleri, çarpışmaların sebep olduğu can kaybı ve yaralanma- lara yönelik yol güvenliği başlıkla- rından oluşuyor.” Arzu Tekin, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Konya, Kayseri, Şanlıurfa, Antalya, Sakarya, Eskişehir gibi büyük şehirlerde çalışmalar yürüt- tüklerini de sözlerine ekledi. n KOCAELİ /AA Nadine’i HTDokun’la izleyin.

Upload: others

Post on 24-May-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÇEVRE BERATI’NA SAHiP TEK SAYFA Suyun hafızasıim.haberturk.com/images/others/2016/01/04/htgzt_20160104_17.pdf · sitesi’nde geçen sene “doğmuş”. Bir bakışta insandan

2ÇEVREBERATI’NA

SAHiPTEK SAYFA

2ÇEVREBERATI’NA

SAHiPTEK SAYFA

ÇEVREBERATI’NA

SAHiPTEK SAYFA

ÇEVREBERATI’NA

SAHiPTEK SAYFA

174 Ocak 2016 PAZARTESİEditör: Ozan SÜRÜCÜ

NEWTON’un başına elma düşmüş “Demek ki yerçe-kimi var” demiş... İşte tam bir bilim insanı. “Neden” denilince “çünkü”nün ardın-dan bilimsel bir açık-lama getiriyor, tüm dünya sonsuza dek bu açıklamayı bir sonraki benzer araştırmalarda temel olarak kullanıyor. Hayatım boyunca bilim okudum ama “Bu elma neden düştü?” diye bana sorsaydılar (ve de ben Newton açıklamalarını bilmiyor olsaydım), “O elma hayatın devamı için düşüyor, içindeki çekirdekle-rin toprağa ulaşması gerek” diyerek basitçe yanıtlardım galiba. Düşünce tarzı, hayata bakış açısı, farklı sorgu-lama, farklı yargılama, farklı birikim sorulan sorulara yanıtları da değiştiri-yor. Bilim dünyasında “standart araş-tırmacılar”ın yanı sıra alanındaki son derece önemli buluşlara ve de soru-lan sorulara “düşünürlük” vasıflarıyla anlam yükleyen süper beyinler vardır. Örneğin Albert Einstein, Carl Sagan gibi isimler “2+2=4” demekle kalma-yıp bilimi filozofik yaklaşımlarıyla da renklendiren nadir bilim insanlarından-dır. Bilimin yanıtsız kaldığı yerde ya da akıllara durgunluk veren açıklamalarla gündeme geldiğinde paniğe kapılmak yerine yorum yapabilmek, bildikleri-mizin dışında düşünebilmeyi denemek aslında işin en zevkli tarafı. Birazdan anlatacağım bilimsel bulgular yaklaşık son 20-25 yıldır gündeme gelen ama maalesef tartışılmadan, yorum yapmak-tan kaçınılan bilgilerdir. Yılın ilk bilim-

yorum köşesinde bu bilgileri gündeme getirmemin amacı ise 2016 yılında hayata bakış açımıza yeni bir perspek-tif eklemektir. Bu yıl klasik bilim haber-lerinin yanı sıra bu tür haberlerle de zaman zaman karşınıza çıkmaya karar-lıyım.

Gelelim bu haftaki konumuza: Suyun bir hafızası var mı?

Konuyla ilgili çalışma ilk kez 1988 yılında Fransız immünolog Jacques Benveniste tarafından Nature Dergi-si’nde yayımlandı. Her yeni buluşta olduğu gibi bilim dünyası bu araştırma-nın tamamen saçmalık olduğunu ve bu kadar komik bir yaklaşımın Nature gibi önemli bir dergide yayımlanmasının tam bir fiyasko olarak tarihe geçece-ğini dile getirmişti. Özetle Benveniste suyun içerdiği her maddeyi hafızaya kaydettiğini o maddenin sudan ayrıl-dığında bile hafızasında bütün özellik-lerini taşıdığını, örneğin suya bir zehir yerine sadece zehrin frekansı yüklendi-

ginde bile zehrin kendisi eklenmiş gibi içine konulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmişti.

Aynı yaklaşımla homeopatiyle uğra-şanlar da hastaların tedavisinde kulla-nılan ilaçların suda artık ilaçtan eser kalmayacak kadar sulandırıldığında daha başarılı bir tedavi sağlayacağını çünkü yan etkilerin yok olacağını ama ilaç gören suyun (tedavi edici) etkisinin kaybolmayacağını iddia etmekteydi. Bilim dünyası bu tartışmaları yıllarca sürdürdü. Daha sonra Dr. Masaru Emoto sözcüklerin ve duyguların su üzerindeki yapısal değişikleri üzerinde çalışarak bilim dünyasını şaşırttı. Halk arasında ilginç karşılanan bu bilimsel incelemeler yıllarca “şüpheli araştır-malar” sınıfından kurtulamadı. 2013 yılında Almanya’da Stuttgart Üniver-sitesi konuyu tekrar gündeme getirdi ve Benveniste’nin tüm araştırmalarını tekrar ederek aynı sonuçları aldıkla-rını ilan etti. Yapılan araştırmada aynı

kaynaktan alınan su değişik öğrenci-lere verilerek bir camın üzerine dam-latmaları istenmiş. Her öğrencinin damlaları donarken farklı şekilde kris-taller oluşmuş. Aynı su, niçin damlatan kişiye göre değişiklik gösteriyor soru-sunu sadece daha önce gerçekleştirilen Dr. Emoto’nun çalışmalarıyla açıklaya-bilmişler. Başka bir çalışma da suyun içerisine bir çiçek atıp bir süre bekle-dikten sonra alınan damlalar üzerinde yapılmış. Her damla donarken içerdiği çiçeğe benzer şekilde kristalize olmuş. 2015 yılında da benzer araştırma Max Plank Enstitüsü’nde gerçekleştirile-rek benzer sonuçlar elde edilmiş. Geç-tiğimiz aylarda konu üzerine yapılan yorumları araştırdığımda geçen sene-lerde sayfalar dolusu olumsuz eleştiri yapan kişilerden tek bir yorum bile gel-mediğini fark ettim. İşin ilginç tarafı ise medyanın da konuya hiç eğilmemiş olması. Oysa (hâlâ tartışmalı bile olsa) bu şoke edici, bir o kadar da düşündü-rücü bilgilere insanlığın ne kadar çok ihtiyacı var. Suyun hafızası olduğunu ve de kişiye göre, söylenen çirkin ve güzel söze bağlı olarak yapısının değiş-tiğini düşünsek belki; a.) Atıklarla kir-leterek çirkinleştirdiğimiz suyun filtre etsek de hafızasında çirkinlik oldu-ğunu, yudumlarken kendi çirkinlikle-rimizi yudumladığımızı, o yudumların hücrelerimiz tarafından absorbe edil-diğini düşünürüz. b.) Yaklaşık % 75’i su olan vücudumuzda bazı hastalıkla-rın neden oluştuğuna değişik bir açık-lama getirebiliriz. Ve bu düşencenin ardından umuyorum ki “çevre kirliliği” dediğimizde “Adam sende” demekten vaz geçeriz.

Yeni yıla, doğadaki bazı fenomen-lere her zaman bilimle açıklama getire-mediğimizi kabul ederek girmemiz bile hepimize çok mesafe aldırır. Ufukları-mızı genişletici çok bilimli bir yıl dili-yorum...

Yaralı kızıl şahin korumaya alındıSivas’ın Kangal İlçesi’nde yaralı halde bulunan kızıl şahin, Sivas Belediyesi Başıboş Sokak Hayvanları Bakım Merkezi’nde tedavi altına alındı. Şahin teda-vinin ardından doğaya bırakılacak.

Kirliliğe karşı plaka yöntemi yayılıyorDünyanın en kirli havasını soluyan Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi 2 hafta süreyle tek-çift plaka uygulamasına geçiyor. Milyonlarca aracın trafiğe çıkamayacağı kentte yasak için gönüllüler de görev alacak. n DIŞ HABERLER

İnsan gibi robotFOTOĞRAFTA solda gördüğünüz robotun adı

Nadine. Singapur’da Nanyang Teknoloji Üniver-sitesi’nde geçen sene “doğmuş”. Bir bakışta insandan ayırt etmek imkânsız. İnsan gibi bir cilt, kahverengi saçlar, göz göze geldiğinde yüzünde beliren yumuşak bir gülüş. Adınızı soruyor, eli-nizi sıkarken adını söylüyor, bir daha karşılaş-tığınızda adınızı hatırlayarak “Merhaba” diyor. Görevi resepsiyonda oturarak gelenleri karşıla-mak. Sohbet sırasında kahkaha atabiliyor, üzücü bir konuda yüzünden üzüldüğü, duygulandığı belli oluyor. Nadine’nin yapıcısı Prof. Nadia Thalmann (fotoğrafda sağda) bu “humanoid”i tek başına yaşayan yaşlılara evde arkadaş ola-bilmesi ve otellerde resepsiyonist olarak çalışa-bilmesi için dizayn ettiğini söylüyor.

Suyun hafızası

YENİ bir şey öğre-nirken sağ yumruğunu sıkanlar ve de o öğren-diği konuyu hatırlamak için sol yumruğunu sıkanlar, öğrenmekte de hatırlamakta da yumruklarını sık-mayanlardan daha başarılı oluyormuş.

Karda aç kalınca...

TÜM Türkiye’yi etkisi altına alan kutup soğukları yaşamı felç ederken, özellikle sokak hay-vanlarını da olumsuz etkiliyor. Hayvanlar bir yandan dondu-rucu soğuklarla baş etmeye çalışıyor, diğer yandan da açlıkla. Kastamonu’nun Abana İlçesi’nde geçtiğimiz hafta ortasından bu yana etkili olan yoğun yağış nedeniyle kar kalınlığı bir met-reyi aştı. Karın üzerinde yiyecek arayan kuşu uzun süre takip eden bir kedinin mücadelesi, objektife böyle yansıdı. n AA

Bir garip bilimsel bulgu

Tek odalı minibüs evini köpekleriyle paylaşıyor

YÜK gemilerinde güverte reisliği yaparken hayvanlara düşkünlüğü nedeniyle işini bıra-kan 56 yaşındaki Özbakan, eşinden boşandıktan sonra Muğla’nın Bodrum İlçesi’ndeki tarihi binada kal-maya başladı. Yaşa-dığı yerin bekçiliğini de yapan Özbakan, binanın tadilata alın-ması üzerine taşın-mak zorunda kaldı.

Daha sonra gol-den retreiver cinsi 5 köpeği yüzünden yaşayacak yer bula-mayan Özbakan,

1982 model minibüsünü tek odalı eve dönüştürdü. Bodrum Sanayi Sitesi’nde duran mini-büsünde köpekleriyle haya-tını sürdüren Özbakan’a esnaf da kullanmadıkları ev eşyala-

rını vererek destek olmuş.

Her gün köpek-lerini Bodrum sokaklarında gez-diren ve denize girmelerini sağ-layan Özbakan, böyle yaşamak-tan mutluluk duy-duğunu söyledi. n AA

‘BÜYÜK ŞEHIRLERIMIZDEBISIKLET KULLANIMI ARTTI’DÜNYA Kaynakları Enstitü-

sü’ne (WRI) bağlı Türkiye Sürdürü-lebilir Şehirler Direktörü Arzu Tekir, Türkiye’de büyük şehirlerde son 5 yılda bisiklet kullanımında önemli artış yaşandığını bildirdi. WRI Tür-kiye Sürdürülebilir Şehirler Direk-törü Tekir, sürdürülebilir kentsel gelişim ve kent içi ulaşım alanında araştırma ve saha incelemesine dayalı çalışmalar gerçekleştiren uluslararası bir sivil toplum kuru-luşu olduklarını söyledi.

Tekir, WRI’ın Türkiye’de olduğu gibi; Brezilya, Çin, Hindistan ve Meksika’da da ofislerinin bulun-duğunu açıkladı. Sürdürülebilir Şehirler Programı’nda ekonomisi hızla yükselen ülkelerin yer aldığını vurgulayan Tekir şöyle konuştu:

“Ancak bu gelişmenin berabe-rinde getirdiği otomobil sahip-liği oranındaki hızlı artış, altyapının yetersiz kalmasına neden oluyor. Sürdürülebilir Şehirler Ağı olarak esas amacımız, sınırlı olan dünya kaynaklarımızı etkin bir şekilde kullanmaktır. Başlıca çalıştığımız konular toplu taşımanın entegras-yonu, yayalaştırma ve bisiklet projeleri, çarpışmaların sebep olduğu can kaybı ve yaralanma-lara yönelik yol güvenliği başlıkla-rından oluşuyor.”

Arzu Tekin, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Konya, Kayseri, Şanlıurfa, Antalya, Sakarya, Eskişehir gibi büyük şehirlerde çalışmalar yürüt-tüklerini de sözlerine ekledi. n KOCAELİ /AA

Nadine’i HTDokun’la

izleyin.