egzersİzler, koruyucu, tedavİ edİcİ ve muayene … · 2017. 10. 17. · sanat felsefesi...

20
İÇİNDEKİLER • Giriş • Sanat Felsefesinin ve Estetiğin Terim ve Kavramları • Sanat Felsefesinin ve Estetiğin Problemleri HEDEFLER • Bu üniteyi çalıştıktan sonra; • Sanat felsefesinin ne olduğunu öğrenecek • Estetiğin ne olduğunu öğrenecek • Sanat eserinin ne anlama geldiğini öğrenecek • Güzellik kavramının anlamını öğrenecek • Sanat felsefesinin ve estetğin problemlerini öğrenecek • Ortak estetik yargıların var olup olmadığını öğrenecek ÜNİTE 11 SANAT FELSEFESİ FELSEFEYE GİRİŞ

Upload: others

Post on 26-Feb-2021

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

İÇİN

DEK

İLER

• Giriş

• Sanat Felsefesinin ve Estetiğin Terim ve Kavramları

• Sanat Felsefesinin ve Estetiğin Problemleri

HED

EFLE

R

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Sanat felsefesinin ne olduğunu öğrenecek

• Estetiğin ne olduğunu öğrenecek

• Sanat eserinin ne anlama geldiğini öğrenecek

• Güzellik kavramının anlamını öğrenecek

• Sanat felsefesinin ve estetğin problemlerini öğrenecek

• Ortak estetik yargıların var olup olmadığını öğrenecek

ÜNİTE

11

SANAT FELSEFESİ

FELSEFEYE GİRİŞ

Page 2: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

GİRİŞ

Felsefe, bilgi, varlık, bilim ve ahlâkla ilgilendiği gibi, sanatla da ilgilenir. Sanatı

her yönüyle sorgular. “Sanat nedir?”, “Güzellik nedir?”, “Sanat eseri nedir?”,

“Sanat kendini hangi yolla ifade eder?”, “Sanattaki güzel ile doğadaki güzel aynı şey

midir?”, “Güzeli, güzel yapan şey nedir?”, “Güzel sanatçının kafasında mıdır?”,

“Güzel, sanat eserinde midir?” ve benzerleri gibi soruları kendine konu alan felsefe

disiplinine, sanat felsefesi ve daha geniş bir kapsamla da estetik denir.

Sanat Felsefesi ve Estetik

Sanat, insanın doğada hazır bulduğu şeylerden farklı olarak, kendisinin

ürettiği eserlerdir. Sanat, insanın doğaya kattığı eserlerden bazılarına verilen genel

bir addır. Örneğin; bir resim tablosu, bir asker heykeli, bir ev, bir maket gemi, bir

camii vb. şeyler insanın doğada hazır bulmayıp, kendisinin ürettiği şeylerdir. Fakat

bunların hepsi sanat eseri değildir. Bunların içinde ancak bazıları sanat eseri değe-

rini elde ederler. Bu sınırlamanın aksine, günlük yaşamda birçok meslek sanatından

da bahsedilmektedir. Çok geniş anlamıyla sanat, insanın ürettiği her şeydir. Politika

sanatı, ayakkabıcılık sanatı, marangozluk sanatı, hekimlik sanatı vb. her tür

mesleğin sanatından bahsetmek olanaklıdır. Fakat felsefenin ilgilendiği sanat, genel

anlamdaki sanat değildir.

Sanat ve zanaat arasında fark vardır. Bir ayakkabıcının veya marangozun

yaptığı iş zanaattır. Başka bir söylemle, zanaat, aynı cinsten ürünü ortaya

koymaktır. Sanat ise özgün bir ürün ortaya koymaktır. Bu anlamıyla, ayakkabıcı bir

zanaatkârken, bir ressam bir sanatçıdır. Çünkü ressamın ürünü olan resim bir

sefere mahsus yaratılmış özgün bir sanat eseridir. Ayakkabıcı, belli bir modelden

binlerce ayakkabı üretirken, sanatçı kendine özgü ve tekrarı olmayacak bir eser

ortaya koymaktadır. Sanat eseri tektir. Buna karşılık zanaatkârın yaptığı birbirinin

aynısı olan çoklardır.

Sanat felsefesi, felsefenin bir alt disiplini olarak, sanat eserleriyle ilgili olarak

ortaya çıkabilecek kavram ve problemleri analiz eder. Sanatın ne olduğunu, sanatın

ifade biçimlerini, sanat eserlerinin özelliklerini ele alarak, sanat üzerine çözüm-

lemeler yapar. Sanat felsefesinin tanımına dikkatli bakılınca, sanat felsefesinin

alanının yalnızca insanın ürettiği sanat eserleri olduğu hemen görülecektir. Sanat

felsefesi, özel olarak, sanat eserleriyle ilgili kavram ve problemleri çözümler. Buna

karşılık, estetik daha geniş bir tanımla tüm nesnelerde var olan güzellikle ilgilenir.

Estetik, güzelin bilimi olarak, genel anlamda güzelliğin doğasını yalnızca sanat

eserinde değil, doğada da analiz eder. O hâlde, estetik genel olarak güzeli

inceleyen felsefî disiplinken, sanat felsefesi yalnızca sanatı inceleyen bir felsefî

disiplindir.

Page 3: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

Tarihsel süreç içinde insanlar daha çok sanat eserinin doğası, kavramları ve

problemleriyle ilgilendikleri için, estetiğin doğasını, kavramlarını ve problemlerini

de bir bakıma ele almışlardır. Çünkü estetik de çoğu kez sanattaki güzel kavramıyla

ilgilenir veya estetik, sanata indirgenir. Fakat sanat felsefesinin tek konusu ve

problemi güzellik değildir. Sanat felsefesi güzelliğin yanı sıra, sanat kuramları,

kavramları, ölçütleriyle de ilgilenir.

Estetik

Asıl anlamı ilk veya temel duyum olan aisthesis kelimesinden gelmektedir.

Estetik, ilk defa A. G. Baumgarten (1714-1762) tarafından güzelin bilimi olarak

aesthetica adlı eserinde zikredilmiştir. Baumgarten, estetiği bağımsız bir bilim

olarak ele almış ve incelemiştir. Estetik, duyumsal olanın ve duyusalın bilgisinin

bilimidir. Estetik, mantığın tersine, açık ve seçik olmayan bilgiyi yani duyusal olana

ilişkin bilgiyi kendine konu edinir. Böyle bilginin de yalnızca güzellikle olan ilişkisini

inceler. Estetik, doğruluğu değil, güzelliği inceleyen bilimdir. Bu anlamıyla estetik,

hem insan tarafından yapılmış hem de doğada var olan güzelliği araştırır. Güzel

diye nitelendirdiğimiz eser ve nesneleri incelerken, güzelliğin ortaya çıkmasını

sağlayan, hazları, hoşlanma duygusunu, yüceliği, iyiliği ve güzellik standartlarını

analiz eder.

Estetik şu soruları sorar ve analiz eder: Güzellik nedir? Güzeli güzel yapan

ölçüt ve değerler nelerdir? Bu ölçütler insanda mı yani öznede mi yoksa eserin

veya nesnenin kendisinde midir? Sanat eserindeki güzelliğe karşı duyulan estetik

haz ile doğadaki nesne karşısında duyulan estetik haz aynı mıdır? Güzelliğin, iyilikle,

doğrulukla, hakikatle ve yücelikle olan ilişkisi nedir? Bir eseri veya nesneyi güzel

diye nitelememizi sağlayan dışsal ve içsel faktörler nelerdir? Sanatçının yaratısı

olan bir eserdeki güzelliğin amacı nedir? Doğadaki bir nesnede bulunan güzelliğin

de eserde olduğu gibi bir amacı var mıdır? Güzellik ne içindir?

SANAT FELSEFESİNİN VE ESTETİĞİN KAVRAM VE

TERİMLERİ

Sanat

Hemen hemen hepimiz günlük hayatımızda çeşitli sanat eserleriyle karşılaşır

veya onlarla birlikte yaşarız. Sinemaya veya tiyatroya gittiğimizde, müzik

dinlediğimizde, resim sergisi veya müze gezdiğimizde, roman veya şiir

okuduğumuzda vb. etkinliklerde hep sanatın içinde kendimizi buluruz. Peki, bu şey-

lere verilen ortak isim olan “sanat” nedir? Nelere sanat eseri diyoruz? Nelere

Page 4: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

demiyoruz? Acaba sanatın ne olduğunu gerçekten biliyor muyuz? Sanat türlerinin

gittikçe arttığı günümüzde sanatın ne olduğunu tanımlamak yine genelde felsefeci-

lerin, özel de ise sanat felsefecilerinin görevi olmuştur. Bazı filozofların sanatın

tanımlanamayacağını ileri sürmelerine karşın, bazı filozoflar da sanatı tanımlamaya

çalışmışlardır. Sanat tanımlanamaz diyenler, sanat türlerinin çokluğu karşısında sa-

natların temelinde ortak bir sanat ilkesinin olmadığını savunurlar. Çünkü farklı

sanat türlerindeki farklı sanat eserlerini temellendirecek bir ortak payda veya ilke

belirlemek olanaksızdır. Fakat ikinci görüşü savunanlar, yani sanatı tanımlamaya

çalışanlar, sanatın ne olduğu üzerine üç temel kuram öne sürmüşlerdir:

Taklit Olarak Sanat

Sanatın ne olduğu konusu üzerine ilk görüş olan taklit kuramına göre sanat,

sanatçının gerçekliği, hakikati ve gördüğü bir nesneyi veya durumu taklit etmesiyle

ortaya çıkan üründür. Sanat, var olanı bir tür taklit etme, öykünme veya

yansıtmadır.

Yunanca mimesis sözcüğünden türetilen taklit veya yansıtma kuramına göre,

sanatçı doğada veya gerçeklikte gördüğü düzeni ve ahengi, yaptığı eserle taklit

etmeye çalışır. Sanatçı doğada var olanı sanatıyla tekrarlamaya çalışır. Doğayı

temsil eden ve kopyalayan sanatçı, gerçekliği de kopyaladığını sanır. Bu kuramın en

önemli temsilcisi Platon’dur. Platon’a göre, sanatçı yaptığı sanatla, İdeaların veya

onların bir kopyası olan fenomenlerin mimesis yani taklit yoluyla ikinci bir

kopyasını yapar. Sanatçı, asıl gerçekliği değil de, asıl gerçekliğin kopyası olan

fenomenleri kopyalarsa kötü sanat yapar. O hâlde, Platon’a göre, sanat, kopyanın

kopyası olduğunda kötü sanattır. Eğer sanatçı doğrudan İdeaların kopyasını veya

taklidini yaparsa iyi sanat üretir. Platon, kötü sanat üreten sanatçıları Devletinden

kovar. İyi sanat yapan sanatçıları ise gerçekliği bilen ve anlayan olarak değerli

görür. Platon’un sanatı iki açıdan ele alması onun doğru bilgiye verdiği değerden

kaynaklanmaktadır. Kötü sanat doğru bilgiyi veremezken, iyi sanat İdeaların doğru

bilgisini verme gücüne sahiptir. Bu iki sanat ayırımı göz önünde tutulmadan

Platon’u değerlendirmek, yanlış anlaşılmalara neden olmaktadır. Platon’un iyi

sanat tanımından kalkarak ideaların bilgisine felsefeyle varılabileceği gibi, sanatla

da varılabileceği çok rahatlıkla iddia edilebilir. Bu yorumuyla Platon’un taklit

kuramı, bilgi temelli bir sanat tanımıdır. Bu bakımdan estetiğin ilk başlangıcını

Platon’la başlatmak sanırım yanlış da olmaz.

Taklit kuramına göre, sanatçı taklit ettiği nesnenin yanı sıra, kullandığı araca

göre sanat çeşitlerini belirler. Başka bir söylemle, sanat türleri sanatçının kullandığı

taklit araçlarına göre de farklı farklı olur. Örneğin; şiir ve edebiyat söz aracılığıyla

taklit edilen sanatken, müzik ses aracılığıyla taklit edilen bir sanattır. Resim ise renk

aracılığıyla doğadaki nesneleri taklit eder. Bu sanat kuramına göre güzellik,

asıllarına benzediği ölçüde ortaya çıkan bir özelliktir. Doğadaki düzen ve ahenk ne

Page 5: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

kadar çok yansıtılırsa, o sanat eseri de o kadar güzel olur. O hâlde, yansıtma veya

taklit derecesi güzelliği belirleyen ölçüttür.

Yaratma Olarak Sanat

Sanatı taklit olarak tanımlayan görüşün tam karşısında yer alan yaratma

kuramına göre, sanatçı sanatını özgür bir yaratımla ortaya koyar. Çünkü doğada

düzensizlik ve mükemmelsizlik vardır. Böyle bir şeyin taklidi gerçeği veremez.

Sanatçı aklı, hayal gücü ve belleği sayesinde mükemmeli ve ideali düşünebilir.

Sanatçının ideali ve mükemmeli hayal gücüyle kavraması ve onu yaptığı bir eserle

ifade etmesi sanatı ortaya çıkartır. O hâlde, sanat, sanatçının hayal gücüyle ortaya

koyduğu ideal bir anlatımdır.

Kant ve Alman romantiklerinin savunduğu bu görüşe göre, sanat, insan

aklının ve hayal gücünün nesneleşmiş veya dışlaşmış hâlidir. Kant’ın insan zihninde

a priori olarak var olan zaman ve mekân formlarıyla fenomenlerin görüsüne sahip

olduğumuz düşüncesini ve Hegel’in Tin’in insan aklında kendi bilincine varması

düşüncesini temele alan yaratma olarak sanat kuramı, sanat eserini sanatçının bir

zihinsel yaratısı olarak kabul eder. Doğa, bilimsel bilginin yanı sıra sanatla da kavra-

nılabilir. Çünkü sanat, doğanın tinsel ve akılsal yapısını daha derin bir yaklaşımla

anlatır. Bu anlamıyla sanat, idealist ve romantiklere göre, doğayı yansıtmaz, onu

olduğu gibi verir. Hegel’in ünlü önermesi bu düşünceyi temsil eden en iyi örnektir:

“Gerçek olan akli, akli olan gerçektir.” Hegel’i destekleyen romantik Delacroix’a

göre, biz romantik olduktan sonra dağlar güzelleşti. Delacroix için, resmin veya

sanatın güzelliği sonucu dağlar da güzelleşti. Çünkü dağlar artık aklın sanattaki

ifadesiyle gerçek anlamını buldu.

Kant, Hegel ve Delacroix’un idealist ve romantik görüşlerini 20. yüzyılda B.

Croce (1866-1952) daha da geliştirerek, sanatı bir yaratma olarak tanımlayıp,

kuramsallaştırdı. Croce’ye göre, sanatçı, doğada olmayan idealliği ve

mükemmelliği, kendi yaratısında ifade edebilir. Önce sanatçı doğadan temel

izlenimleri alır. Bu temel izlenimleri bir senteze tabi tutar ve onları hayal gücünde

ve zihninde belli bir anlamla yorumlar. Sanatçının zihninde veya ruhunda anlam

kazanan bu izlenimler, bir kez yaşanılan estetik deneyimlerdir. Sanatçı, belleğinde

daha fazla tutamayacağı bu estetik deneyimleri dışlaştırarak, bir sanat ürünü

meydana getirir. Croce, sanat eserinin bir defaya mahsus yaşanan bir estetik

deneyim ve hazdan meydana geldiğini söyler. Bu nedenle, her bir sanat eseri

biriciktir. O, sanatçının bir sefere mahsus yarattığı bir anlatımdır. Sanatçı kendi

hayal gücünde ve zihninde yaşadığı bir estetik hazzı, çeşitli araçlarla dışlaştırarak,

müzik eseri, resim, heykel, bina, şiir vb. sanat eserleri ortaya koyabilir. Bu kurama

göre, ses, renk, söz, hareket, boya, mermer, taş vb. fiziksel nesneler, sanatçının

ruhunda yarattığı estetik hazzın dışsal ifadesine yardım eden araçlardır. Fakat her

yaratılan estetik olgu, her zaman kendini dışsallaştıramayabilir veya her zaman aynı

Page 6: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

Sanat insanı

özgürleştiren bir

etkinliktir.

dışsallaştırmayı gerçekleştiremeyebilir. Örneğin, Leonarda da Vinci ikinci bir Mona

Lisa tablosunu yapamaz. O, bir sefere ait bir sanatsal yaratıdır. İkinci bir kez yapılan

ilkinden farklı olacaktır; çünkü sanat bir yaratma olarak biricikliğin ifadesidir.

Oyun Olarak Sanat

İnsanın doğasında temel iki öğe vardır: Duyu ve akıl öğesi. Her iki öğe de

insana hâkim olmak istemektedir. Bu nedenle insan özgür olamamaktadır. İnsan

ancak iki öğenin hâkim olmadığı bir alanda özgür olabilir. Bu alan sanattır. Çünkü

sanat, amacı olmayan özgür bir oyundur. Oyun olarak sanat, insanı günlük

yaşantılarından, sıkıntılarından, üzüntülerinden ve birçok şeyden uzaklaştıran bir

etkinliktir. Oyunla hem varoluşumuzun hem de özgürlüğümüzün bilincine varırız.

Bizi bağlayan ve sınırlayan iki temel öğemiz (duyu ve akıl) burada işlevsiz

kalmaktadır. Bu görüşe göre, sanatla oyun arasında sıkı bir bağ vardır. Temel bağ

ilkesi, her ikisinin de bir faydaya veya amaca hizmet etmemesidir. “Sanat sanat

içindir.” önermesini temele alan oyun kuramı, sanatçının bir amaç gözetmeden

özgür bir etkinlik içinde olduğunu ileri sürer. Oyunda olduğu gibi, sanatta da insan

özgürleşir.

Bu görüşün en önemli temsilcisi Alman şair F. Schiller’dir (1758-1805).

Schiller’e göre, “insan oynadığı sürece insandır.” Bu ifadeyle oyunun bir tür sanat

etkinliği olduğunu söylemek istemektedir. Çünkü insanın tek özgür olduğu yer,

yaptığı sanat eseridir. Orada insan kendini özgürce ifade etmektedir. İnsan ancak

estetik duyguyla dış etkilerden ve günlük yaşamdan kendini kurtarır. Estetik duygu,

aynı zamanda mekân ve zamanın sınırlılığını kaldırıp, attığımız ve özgürlüğü

tattığımız durumdur. Nasıl oyun oynarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorsak,

sanat eseri ortaya koyarken de aynı şeyleri hissetmekteyiz. İnsan ancak oyun

oynayarak tam özgür bir insan olabilir.

Sanat Eseri

Sanatın tam tanımı yapılamasa da sanat eserini belirleyen bazı temel ilke ve

ölçütlere sahibiz. Çünkü yüzyıllardan beri insanlığın tecrübeleri göstermiştir ki, bazı

nesneler sanat eseri olarak tanımlanmaktadır. Örneğin, Süleymaniye Camii bir

sanat eseridir. Bunun tersini iddia etmek, insanlığın tecrübesine aykırıdır. O hâlde,

sanat eserini sanat eseri yapan öğeler nelerdir?

Öncelikle bir sanat eseri, doğal ortamda kendiliğinden oluşan bir ürün

değildir. Her ne kadar koylar, dağlar, vadiler, göller vb. doğal şeyler güzelse de,

onlar birer sanat eseri değildir. Sanat eseri insan (sanatçı) ürünü olan bir nesne

veya olgudur. Çünkü sanat, doğaya ve doğal olana karşıt bir kavramdır. Sanat eseri,

insana yani sanatçıya bağlı olarak ortaya çıkan bir eserdir. Sanat eserine estetik

nesne adı verilir. Yaratıcı insan (estetik özne) olduğu sürece yapılan esere sanat

Page 7: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

demekteyiz. Tanrı’nın yarattığı evren ve doğa bu anlamıyla bir sanat eseri olamaz.

Kısaca sanat eseri, insanın tasarımıyla yaratılandır.

Sanat eseri sanatçının bir sefere mahsus ürettiği bir eser olması nedeniyle

seri üretim yapılan bir vazodan veya biblodan farklıdır. Sanat eseri sanatçının

ürünü olması bakımından, zanaatkârın ürettiği nesneden farklıdır. Sanatçı ilk defa

biricik bir ürün üretir ve ona sanat eseri denir. Sanat eseri yeni formlar (biçimler)

içerirken, zanaatkâr var olan formların birer kopyasını üretir. Sanatçı ve zanaatkâr

ortak özellikleri bakımından insan olmalarına rağmen, her ikisinin ürettiği şey aynı

değerde değildir. İnsanın ürettiği her eser sanat eseri değildir. Ancak özgün, biricik

ve tek olan sanat eseri olabilir. Sanat eserini sanat eseri yapan bu değerler,

kullanılan malzemeyle değil, sanatçının özgünlüğü ve yaratılıcılığıyla ilgilidir.

Sanat eserini sanat eseri yapan onu yapan estetik öznedir. Estetik özne

olarak sanatçı, kendi özgünlüğü ve yaratıcılığıyla yaptığı sanat eserini, diğer sanat

eserlerinden farklı bir biçimde yaratır. Onun bir eşi veya benzeri yoktur. Eğer o

eserin bir eşi veya benzeri olursa o, sanat eseri olamaz. Sanat eserinin biricik

olması, onu üreten sanatçının üretim sırasında yaşadığı estetik duygu ve hazların

öznelliği sonucudur. Yaratıcı ilham ve esin ancak bir kez yaşanılan bir duygudur.

Tekrarı olamaz. Sanat eseri, onu yaratan sanatçıya; yani estetik özneye özgüdür.

Süleymaniye Camii, Mimar Sînan’a özgüdür. Eğer Mimar Sînan olmasaydı, bir

başkası Süleymaniye Camii’ni yapamazdı. Yaptığı camii, Süleymaniye’den farklı bir

camii olurdu. Çünkü Süleymaniye yalnızca Mimar Sînan’ın yaşadığı estetik duygu ve

hazla ortaya çıkabilirdi ve çıktı da.

Sanat eserinin biricik ve tek olması onun yaratılması sürecinde bir pratik

fayda düşünülmeden yapıldığını ortaya koymaktadır. Sanat eseri, ekonomik ve

işlevsel değeri olmadan yapılan eserlerdir. Bu nedenle, böyle sanat eserlerini

inceleyen ve araştıran alana da güzel sanatlar denilmektedir. Güzel sanatlar,

yalnızca estetik kaygı ve hazzın sonucu yapılan sanatlardır. Yalnızca güzelliği temele

alan sanatlar, güzel sanatlar olabilir. Buna karşılık, doğada olmayıp fakat insan

tarafından bir yarar veya fayda için üretilen tüm nesneler zanaat eseridir. Örneğin;

su içmek için üretilen bir tas, zanaat eseridir. Fakat su içmek amacı taşımadan

sadece güzel ve hoş olduğu için yapılan bir tas, sanat eseridir. Çünkü o, estetik bir

duygunun güzelliği ortaya koyma çabasıdır.

Sanat eserini özgün, tek ve biricik yapan, onu yapanın estetik tavrıdır.

İnsanın her tavrı estetik tavır değildir. Estetik tavır, pratik kaygılardan farklı olarak,

güzeli güzel olarak algılayan tavırdır. Estetik tavır, sanatçının kendine özgü bakışı

veya yöntemidir. Örneğin; bir koyu gören bir inşaat müteahhidi koyu bir tatil

beldesi için inşaat alanı olarak görüyorsa, hiçbir estetik bakışa veya tavra sahip

değildir. Aynı koyu bir başkası güzel olduğu için değerli buluyorsa, o bir estetik

bakışa ve tavra sahiptir. Sanatçının; yani estetik öznenin bir durum karşısında

duyduğu estetik haz ve duyguyu ifade etmek için takındığı tavır ve yöntemin

Page 8: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Biçim ve içerik sanatçı-

nın özgünlüğüyle

birleştiğinde, tek ve

biricik olan sanat eseri

ortaya çıkar.

özgünlüğü ve biricikliği sonucu sanat eseri veya estetik nesne ortaya çıkar. Bu

nedenle, her estetik tavır, sanatçıya ait öznel tavır ve yöntemdir. Estetik tavrın ve

yöntemin orijinalliği, eseri de orijinal yapmaktadır.

Sanat eseri, bir estetik nesnedir ve bir tür fiziksel nesne veya olgu da

değildir. O, bir fenomendir. Fenomen olarak estetik nesne, bir estetik özne

tarafından belli bir estetik haz ve duygunun bir estetik tavırla ifade edilmesiyle

açığa çıkar. Sanat eserinde biçim ve içerik sanatçının özgünlüğüyle birleşir. O hâlde,

sanat eseri ne yalnızca biçim ne de yalnızca içeriktir. İkisinin orantılı ifadesidir.

Biçim kullanılan malzemedir. Bir sanat eseri farklı malzemelerden yapılabilir.

Genelde malzeme, usta-çırak ilişkisiyle kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi birikimiyle

öğrenilir. Örneğin; heykel genellikle mermer veya bronzdan yapılırken, resim

tuvalin boyanmasıyla yapılır. Malzeme ve yapma teknikleri bir tür bilgisel işlemi

gerektirir. Fakat bu tür bilgi ustadan çırağa aktarılsa da, her büyük sanatçının

kendine uygun bir malzeme kullanımı ve bilgisi vardır. Malzemeyi kendi özgünlü-

ğüyle birleştirmesini bilen sanatçı, bu malzemeyi özgün bir içerikle gerçek bir sanat

eserine dönüştürebilir.

Güzellik

Estetik nesnenin, estetik öznede estetik haz veya beğeni duygusuna yol açan

temel özelliğine güzellik denir. Estetik öznenin estetik nesneden hoşlanmasını,

hayranlık duymasını ve beğenme duygusunu oluşturan uyum, düzen, birlik, yücelik,

basitlik ve ölçülülüğün tamamına güzellik denir. Güzellik, çirkinliğin karşıtı olarak,

soyut ancak yerine göre somut da olabilen öznel ya da nesnel bir beğeni gücüyle

etkilenişin ürünüdür. Tanımlardan anlaşılacağı gibi, güzellik bir beğeni yargısıdır

fakat bu beğeni yargısının kaynağı konusunda farklı anlayışlar vardır. Kaynak,

estetik özneye ait olabildiği gibi, estetik nesneye de ait olabilir. Kaynak ister öznel,

ister nesnel olsun güzellik, hoşlanma, beğeni ve hayran olma durumu sonucu

estetik öznenin zihninde oluşan bir yargı gücüdür. Güzel ve güzellik yargıları,

herhangi bir bütünün, ayrıntılarıyla oluşturduğu “uyum”dur.

Filozoflar güzelliğin ne olduğu, kaynağı ve niteliği konusunda farklı kuramlara

sahiptir. Fakat ilk önce güzelliğin kaynağı konusunda iki temel görüş vardır: Doğada

güzellik ve sanatta güzellik. Doğadaki güzellik estetik özneden bağımsız olarak

kendiliğinden var olan bir uyumlu bütünlüktür. Denizle ormanın birleştiği bir koy

veya güneşin denizden batışındaki kızıllık doğadaki güzelliklere yalnızca iki örnektir.

Doğacılar, doğal güzelliğin sanat güzelliğinden daha üstün olduklarını da

savunurlar. Doğadaki güzelliği taklit eden insan, sanattaki güzelliğe ulaşır. Doğa

insandan önce güzeldi ve insan bu güzelliği sanata yansıtmak istemiştir. Doğanın

güzelliği verilmiş güzelliktir. İnsan bu verilmiş güzelliği kendi estetik bakışıyla farklı

derecelerde görebilir ve bir esere aktarabilir.

Page 9: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

Güzelliğin doğada olduğunu savunanlara karşı, birçok filozof ve sanatçı

gerçek güzelliğin sanatta olduğunu ileri sürerler. Çünkü “Güzelliğin gerçek arayıcısı

ve yaratıcısı sanatçıdır. Güzel gerçek anlamda sanatta ortaya çıkar, gerçek yüzüyle

sanatta gözükür ve sanatta yoğunlaşır.”

Sanattaki güzellik insan aklının ve duygusunun bir ürünü olarak, doğadaki

nesnel güzelden daha üstündür. Hatta bir romantik sanat felsefecisi “dağlar biz

romantik olduktan sonra daha da güzelleşti”, demektedir. Estetik öznenin belli bir

estetik tavırla estetik nesneyi beğenmesi sonucu güzellik açığa çıkar. O hâlde,

güzellik estetik öznenin beğenisidir yani özneldir. Eğer estetik öznenin estetik

bakışı yoksa nesne kendi başına güzel olamaz. Çünkü onu beğenecek bir özne ya da

değerlendirecek bir zihin yoktur. Güzellik, estetik öznenin estetik yargısı sonucu

oluşur.

Güzelliğin öznel olduğunu ileri sürenlere karşıt olarak, güzelliğin bizden yani

estetik özneden bağımsız olarak objektif olduğunu savunan filozoflar da az değildir.

Nesnenin kendi içindeki biçim ve içerik bütünlüğü özneden bağımsız olarak vardır

ve özne sadece bu uyumlu bütünlüğü algılayandır. Güzellik herkes için aynı değere

sahiptir. Bu konu güzellik problemi başlığı altında ileride yeniden ele alınacaktır.

SANAT FELSEFESİNİN VE ESTETİĞİNİN PROBLEMLERİ

Sanat ve Sanat Eserinin Farklı Değerleri Problemi

Sanatın ne olduğunu daha önce tanımlamaya çalışmıştık. Tam bir tanım

vermekten çok farklı sanat kuramlarından bahsettik. Taklit olarak sanat, yaratma

olarak sanat ve oyun olarak sanat. Her üç kuram da sanatı kendi bakış açılarından

tanımlamaktadır. Acaba gerçekten sanat nedir? Her şeyden öce sanat ister taklit,

ister yaratı, ister oyun olsun insanlar tarafından yapılan bir etkinliktir. Fakat insanın

yaptığı her etkinlik sanat değildir. Ancak estetik değer taşıyan etkinlikler sanat

olabilir. O hâlde sanat, insana aittir. İnsanın estetik tavır, değer, nitelik ve bakışıyla

yaptığı duyusal ve düşünsel etkinliktir. Sanat doğal bir yetenekle yapılan etkinlik

olduğu kadar sonradan kazanılmış bilgisel beceri etkenliği de olabilir. Sanat, estetik

öznenin duygu ve düşüncelerini çeşitli yollarla dışlaştırması sonucu ortaya çıkan

estetik üründür. Bu nedenle, sanatlar kullandıkları araçlar bakımından çeşitli

gruplar altında sınıflanırlar:

1- İşitsel sanatlar: Kulağa yönelik olan estetik beğeniyi anlatmak için ses ve

söz yardımıyla yapılan estetik etkinliğe denir. Müzik, en önemli işitsel

sanattır. Ses ve sözlerin belli bir uyum ve aralık içinde verilmesiyle

oluşur.

2- Görsel sanatlar: Göze hitap eden estetik beğeniyi ön plana çıkartan

sanatlardır. Estetik beğeninin görme duyusuna cevap verecek şekilde

Page 10: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

dışlaşmasıyla görsel sanatlar oluşur. Örneğin; heykeltıraşlık, resim ve

mimari güzelliğin görselliğe göre dışsallaştırılmış şekilleridir.

3- Hem görsel hem işitsel sanatlar: Güzelliğin her iki duyumumuza hitap

etmesi sonucu oluşmuş sanatlardır. Edebiyat bu tür bir sanattır. Şiir

gözle okunabildiği gibi, kulakla da dinlenebilir. Opera, tiyatro ve sinema

da hem görsel hem de işitsel sanat kapsamına girer.

Sanatta kullandıkları araçlara göre sınıflandırma yapmanın yanı sıra, başka

türlü sınıflamalar da yapmak olanaklıdır. Sanatın doğası ve işlevi göz önüne

alınarak yapılan sanat sınıflamasına göre, beş tür sanat türü veya kuramı vardır:

1- Anlamlı form kuramı: Bir sanat, izleyici veya dinleyicileri üzerinde estetik

beğeni bırakmalıdır. Bu etki günlük yaşantıların pratik etkilerinden farklıdır.

Estetik beğeni etkisi ancak sanattaki anlamlı formların sayesinde olabilir.

Burada sanatın içeriği ve konusu değil, ayrıntılardaki uyum ve düzen

estetik beğeniye yol açar. Gerçek bir sanat eserinin pay almak zorunda

olduğu anlamlı formlar vardır. Bu formlar sanatı, estetik yapar.

2- İdealist kuram: Sanatın fiziksel etkisi veya sonucundan çok, sanat,

sanatçının zihninin bir ifadesidir. Sanat eseri, sanatçının zihnindeki bir

ideden başka hiçbir şey değildir. Bu ide kendini farklı biçimlerde

dışlaştırabilir. Ancak gerçek sanat, sanatçının zihnindeki idedir.

3- Sembol olarak sanat: Gerçek sanat insanın estetik ifadesinin

dışsallaşmasından daha çok, bir tür semboller bütünüdür. Örneğin,

edebiyatın ifade aracı kelimeler ve cümleler aslında birer sembollerdir.

Sanat eserleri insanda ortaya çıkan psikolojik süreçler için öne sürülen

sembollerden ibarettir. Fakat bu semboller, anlamların sembolleridir.

Sanat kendini farklı sembollerle ifade eder. Sanat, sembolik anlatımdır.

4- Pragmatik sanat kuramı: Sanat eserinin işlevi izleyiciye estetik haz

vermesidir. Verdiği hazzın çokluğu ile o sanat iyi ve güzel olur. Pratik işleve

sahip estetik dışsallaştırma gerçek sanattır. Bu sanat anlayışı, sanatın ahlâkî

değere göre ilerleme ve gelişme kaydettiğini öne sürer.

5- Kurumcu sanat kuramı: Sanat eseri, onu izleyen ve dinleyenler tarafından

belirlenen ölçütlere göre değer kazanır. Örneğin; bir resim, galerici, alıcı,

izleyici, yayıncı ve eleştirici sayesinde bir estetik değer kazanarak sanat

eseri olur. Sanatı belirleyen temel faktör, kurumlardır.

Sanat eserindeki estetik değeri ortaya çıkartan temel öğe nedir? Estetik özne

mi nesneyi estetik nesne yapmaktadır? Yoksa nesne kendiliğinden mi estetik bir

değere sahiptir? Sanatı öznelci ve nesnelci açıdan ele alıp sınıflayabiliriz.

1- Öznelci sanat kuramı: Bir şeyi estetik olarak değerli kılan öğe kendi

özelliklerinden değil de, estetik özneyle olan ilişkisi sonucu oluyorsa, bu

Page 11: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

anlayışa öznelci sanat kuramı denir. Örneğin; birisi “Bana göre bu resim

güzeldir.” dediğinde, o resme estetik bir değer vermiş olmaktadır. Bu

değer öznelci yaklaşımla ortaya çıkmıştır. Burada güzeli belirleyen ölçüt,

nesnenin kendi özelliği veya niteliği değil, öznenin nesneye bakış açısıdır.

Başka bir söylemle, estetik öznenin nesneyle girdiği ilişkide açığa çıkan

estetik değerdir.

2- Nesnelci sanat kuramı: Nesnelci kurama göre, estetik değer çeşitli

derecelerde nesnede önceden mevcuttur. Estetik özne bu değerleri onda

olduğu için görüp, çıkartmaktadır. Örneğin, güneşin batışında belli bir

güzellik derecesi vardır. Estetik izleyici bu güzelliği çeşitli ölçülerde fark

ederek, bu güzelliği kavrar veya sanata aktarır.

Sanatın ne olduğu ve nasıl sınıflanacağı sanat felsefesinin bir problemi olarak

devam etmektedir. Yapılan tüm sınıflamalar belli ölçülerde doğrudur fakat mutlak

doğru değildirler. Çünkü belli bir açı veya bakışla yapılmış sınıflamalardır. Sanat

felsefesi sanatın ne olduğunu soran ve analiz eden bir felsefî disiplin olarak, bu

sınıflamaları ve tanımlamaları yapmak zorundadır. Felsefenin özü gereği de bunları

tekleştirmek ve bilimselleştirmek imkânsızdır.

Güzel ve Güzellik Problemi

Güzelliğin ne olduğunu ve kaynağını daha önce genel hatlarıyla tanımlamaya

çalıştık. Fakat güzelliğin tam bir tanımını yapamadık. Çünkü güzellik farklı

zamanlarda farklı filozoflar tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Gerçekte

güzellik nedir? Bu sorunun veya problemin tam cevabını vermek zordur. Bir cevap

vermek yerine güzelliğin; hakikat, iyi, hoş ve yüce kavramlarıyla olan ilişkisini

açıklamakla, güzelliğin ne olmadığını belirlemek suretiyle konuya açıklık

getirebiliriz.

Güzellik ve Hakikat (Doğruluk ve Gerçeklik)

Her şeyden önce güzellik, estetiğin temel kavramı iken, hakikat gerçeklik

anlamında ontolojinin, doğru anlamında bilgi kuramının bir kavramıdır. Gerçeklik

bizden bağımsız bir varlığın var olduğunu ifade ederken, bu varlığın güzel ya da

çirkin olduğu konusunda bir şey söylemez. Gerçeklik ve güzellik aynı olabilir mi? Bu

konuda farklı görüşler vardır. Gerçeklik aynı zamanda güzel olandır diyen görüşler

olduğu gibi, bunun tersini savunanlar da vardır. Örneğin; Kant’a göre, güzellik ve

gerçeklik arasında hiçbir ilişki yoktur. Gerçek olarak bilemediğim şeylerin bile

estetik hazzını ve beğenisini duyabilirim. Onlar gerçekten olmayabilir veya olabilir

fakat ben onların olup olmamasına bağlı kalmadan estetik güzelliği hissedebilirim.

O hâlde güzellik, gerçekliğe bağlı olmadan da var olabilen bir estetik haz ve

beğenidir. Aynı şekilde, Kant’a göre, doğru ve güzel arasında da bir ilişki yoktur.

Doğru, akıl ve yargı ile ilgili bir durumken, güzel, duyu ve hisle ilgili bir durumdur.

Page 12: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

Doğruluk, soyut ve

genel olması bakı-

mından akılla

ilişkiliyken, güzellik

somut ve duyusal

olması nedeniyle hayal

gücüyle ilişkilidir.

Bu nedenle güzelliğin akılla kavranması gerekmez. Güzellik insanın duyularına ve

estetik beğenisine hitap eder. Güzelliğin kavramla, önerme yargısıyla ve akılla

ilişkisi yoktur.

Kant, güzelliğin, gerçeklik ve doğrulukla bir ilişkisi olmadığını ifade ederken

İngiliz felsefeci Shaftesbury (1671-1713), güzelliğin aynı zamanda doğruluk ve

hakikat olduğunu ileri sürer. Güzelliği belirleyen en önemli ölçüt, onun hakikat ve

doğrulukla olan ilişkisidir. Hatta o, üçünü birbiriyle özdeşleştirir. Hakikat ve doğru-

luk, evrenin iç uyumunu ve ahengini vermesi nedeniyle aynı zamanda da güzeldir.

İç uyum, orantı, düzen güzelliğin ölçütü olarak hakikatin ve doğruluğun

özellikleridir. O hâlde, güzellik, hakikat ve doğruluğun kendisidir.

Fakat hakikati ve doğruluğu güzellikle özdeşleştirmek, güzelliği estetik

alandan alıp, onu ontoloji ve bilgi kuramı alanına taşımaktan başka bir şey değildir.

Güzellik estetiğin bir kavramıdır. Onu doğrulukla açıklamak içeriğini ve kapsamını

değiştirmek veya transfer etmektir. Böyle bir tanımlama güzelliğin ne olduğunu

veremez.

Bazı doğru ve hakikatler güzel olabilir fakat bunun tersi doğru değildir. Her

güzelliğin doğru veya hakikat olması gerekmez çünkü onlar estetik öznenin hayal

gücünün ürünleridir. Hayal gücü, geniş imgeleme alanı içinde özgürdür. Doğruluk,

onayı, kanıtı ve gerekçelendirmeyi kendine amaç yaparken, güzellik, aşkı, heyecanı,

hazzı ve coşkuyu amaçlar. Güzel heyecan vericidir. Öznede haz ve aşk duygusu

oluşturur. Akılla temellenmesi gerekmez. Doğruluk ise sakinliği ve makul olmayı

gerektirir. Güzellik, doğruluğa veya hakikate indirgenmemelidir. Farklı alanların

kavramları olarak tanımlanmalıdırlar.

Güzellik ve İyilik

Genel olarak iyi, ahlâk felsefesinin bir kavramıdır. İyi bir amaç içindir. Bir

şeyin iyi olması, gerçekleştirdiği amaca göre belirlenir. Buna karşılık, estetiğin bir

kavramı olan güzellik, belli bir amaca hizmet etmez. Güzel, sadece güzel olduğu için

beğeni ve haz duygusu verir. Güzelliğin hazzı ve beğenisi bizde belli bir iyi veya

kötü izlenimi oluşturmaz. Güzellik belli bir akıl yürütme ile değil, dolaysız bir sezişle

hissedilir. Bir sanat eseri yarar veya fayda verdiği için izlenmez, bize güzelliği sez-

dirdiği için izlenir. Bir eserin iyiliği veya kötülüğünden önce, onun güzel olup

olmadığı hissi daha önce kavranır.

Özellikle İlkçağ felsefecileri iyilik ve güzelliği birbirine eş değer görmüşlerdir.

Platon İyi İdeasının aynı zamanda güzellik ideası olduğunu ileri sürmüştür.

Sokrates, Platon ve Aristoteles’te de iyi ve güzel aynıdır. Estetik, ahlâkî değere

sahip olduğu sürece değerlidir. Bu düşünceler sonucu dünyadaki en iyi erdemlerin

aynı zamanda güzel erdemler olduğu ileri sürülmüştür. Güzel huylu olmakla, ahlâklı

Page 13: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

olmayı aynı gören bu anlayışa göre, en güzel şey, dürüst, iyi ve doğru olmaktır. O

hâlde, güzellik, iyiden başka bir şey değildir.

Güzellik ve iyilik kavramlarını birbirinden ayıran ilk filozof Kant’tır. Kant’a

göre iyi, ahlâk felsefesinin bir kavramıdır. Buna karşılık güzel, estetiğin bir

kavramıdır. Ahlak felsefesi belli yasa ve kurallar içinde iyiyi belirlerken, estetiğin

belli bir yasası ve kuralı yoktur. Güzel, özgür beğeni ve hoşlanmanın bir sonucu

olarak ortaya çıkar. Bir şey ahlâkî açıdan iyi olabilir fakat çekici veya güzel

olmayabilir. Aynı şekilde birçok güzel de hiçbir ahlâkî değer taşımayabilir.

Güzel, Hoş ve Yüce

Güzel ile hoş ve yüce arasında ilişki vardır fakat onlar yine de aynı şeyler

değildir. Güzel olan her şey aynı zamanda hoştur da bunun tersi doğru değildir. Hoş

olan şeyler her zaman güzel değildir. Hoş bir şey genelde iştah ve istek

uyandırırken, güzel olan şeyler, hayranlık, heyecan, sevinç ve coşku uyandırır. Hoş

şeyler çoğu zaman insanı kendisinden aşağı olana yönlendirirken, güzel olanlar

insanı yüceltir ve daha yükseğe yöneltir. Hoş olanlar genelde bir ihtiyaca cevap

verirken, güzellik yalnızca estetik haz ve beğeni hissi verir.

Güzellik genelde uyum, düzen, sınır ve ahenk içinde duyumsanır. Yüce ise

ululuğu ve sonsuzluğu içerdiğinden uçsuz bucaksız büyüklük olarak algılanır. Yüce

ve ulu karşısında küçülüp, eziliriz. Güzellik karşısında heyecan duyar, coşarız. Gü-

zellik karşısında ufkumuz genişlerken, yüce karşısında susmak ve sınırlanmak

zorunda kalırız. Güzellik ve yücelik, nitelik ve nicelik bakımından birbirlerinden

farklıdırlar. Yüce olanda, duyularımızın yanı sıra aklımızla da sonsuzluğu, ululuğu,

büyüklüğü, azametliliği algılarız. Bu nedenlerle, güzelin hoşla olan sınırlı ilişkisi gibi,

yüce ile de sınırlı bir ilişkisi vardır. Her hoş olan, güzel olmadığı gibi, her yüce olan

da güzel değildir. Hoş ve yüce kavramlarının verdiği izlenimle, güzelliğin verdiği

izlenimler birbirinden birçok bakımdan farklıdır. Güzel, hoş ve yüceye özdeş

olamaz.

Ortak Estetik Yargıların Olup Olmadığı Problemi

“Zevkler ve renkler tartışılmaz.” önermesi gerçekten doğru mudur? Herkesin

beğenisine ve zevkine karşılık bir güzellik gelmektedir. Acaba güzellik söz konusu

olunca herkes farklı estetik tavır ve yargıya mı sahiptir? Ortak estetik yargı ve

değerler yok mudur? Birisi klasik müzikten, diğeri pop müzikten hoşlanırken farklı

estetik yargılara mı sahiptirler? Yoksa bu farklılıkta ortak estetik değerler var mıdır?

Bu konuda iki farklı görüş vardır:

Page 14: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

Ortak Estetik Yargıların Olduğunu Reddeden Görüş

Bu görüşün en önemli temsilcisi B. Croce’dir. Ona göre, her sanatçı kendi

duyumlarını ve izlenimlerini alır ve bunları kendi ruhunda bir senteze tabi tutarak,

onları kendinde yaşar. Bu yaşantılarını yine kendine özgü bir şekilde ifade eder. Her

ifade, sanatçının kendi ruhunda yaşadığı özgün estetik yaşantılardır. Sanatçıya

özgün bu yaşantılar çeşitli araçlarla dışlaştırılırlar. Bu estetik yaşantı bir sefere

mahsus biricik ve tek bir yaşantıdır. Tekrarı veya aynısı olamaz. Bu nedenle estetik

yargılar tamamen özneldir. Ortak estetik yargılar yoktur. Eğer olsaydı, sanat bir

yaratma olmazdı. Aksine sanat bir yaratıdır. Her yaratı, kendi estetik değer ve

yargılarının sonucu ortaya çıkar.

Ortak Estetik Yargıların Var Olduğunu Savunan Görüşler

Birçok filozof ortak estetik yargıların var olduğunu savunmuştur. Bunlardan

en önemli üç tanesini burada açıklayacağız:

PLATON (M.Ö. 428-347)

Platon, varlık anlayışı gereği estetik değerlerin de gerçekten bizden bağımsız

olarak var olduğunu savunur. Onlar birer ideadır. Güzel, bir idea olarak gerçekten

vardır. Objektif ortak estetik değerlerin varlığını savunan Platon’a göre, tek tek gü-

zeller diye adlandırdığımız duyu nesneleri aslında güzel ideasından pay aydıkları

için güzeldirler. Mükemmel güzel, ancak ideadır. İdea ise düşünsel ve akılsal

olandır. Bu nedenle insanlar ortak estetik değer ve yargılara ancak onların ideasına

ulaşarak sahip olabilirler. Bir çiçek veya resim tablosu güzelse, doğa ve sanatçı

güzelden pay alarak bu estetik nesneleri ürettiği için güzeldir. Asıl güzellik, hiçbir

zaman değişmeyen gerçeklik olan güzel ideasıdır. Güzel İdeası da İdealar

dünyasında gerçekten vardır. Akıl sahibi her varlık için Güzel İdeası ortaktır. Çünkü

o, akılsaldır.

IMMANUEL KANT

Kant, Platon’un nesnel-evrensel estetik değer ve yargı anlayışını kabul

etmez. Bizden bağımsız (Güzel İdeası gibi) bir estetik değer veya yargı kabul etmez.

Yine de ortak estetik yargıların varlığını kabul eder. Kant, öznel-evrensel estetik

yargılardan kalkarak, evrensel estetik yargıların olduğunu ileri sürer.

Kant, insan aklının üç gücünü ele alarak üç kritik yazmıştır: Birinci kritiğinde

saf aklı, ikinci kritiğinde pratik aklı incelemiştir. Üçüncü kritiği ilk iki kritiğini

sentezleyen yargı gücünün kritiğidir. Yargı gücünde, bir güzel araştırması olarak

estetiği ele alır ve analiz eder. Kant için, estetik yargı özel bir yetidir. Bu özel yetiyle

evrensel olana varmak istemektedir. Çünkü estetik, saf aklın (bilginin)

belirlenmişliğiyle pratik aklın (ahlâkın) özgürlüğü arasında bir yerdedir. Başka bir

Page 15: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

söylemle, estetik, bilimsellik ve özgürlük alanlarının kesiştiği bir yerdedir. Estetik,

kuramsal felsefe ve uygulamalı felsefenin arasında yer alan yargı gücüdür.

Estetik yargılar, matematik veya fizikteki yargılar gibi nesnel evrensel

değillerdir. Estetik yargıların evrenselliği, öznel evrenselliktir. Estetik yargıda kişisel

hazdan yola çıkarak evrenselliğe varılır. Öznel hazzın evrenselleşmesi benden

kalkarak başkasına ulaşmakla olanaklıdır. Aksi hâlde sanat yapıtı bir iletişimde

bulunamaz. Yargı gücü bireyler arası ilişkide öznel olanı evrensel yapar ve

sanatçının öznel beğenisi evrensel beğeniyle bütünleşir. Kant, buna “kendini tüm

insanların yerine koyarak düşünmek” demektedir. Böyle bir iletişime doğrudan

iletişim denir. Yargılama yetisi (estetik yargı yetisi) özel olanı evrenselde içerilmiş

gibi düşünme yetisinden başka bir şey değildir.

Kant, ortak estetik yargıların varlığını öznelden evrensele geçiş yaparak kabul

eder. Kant, hoş ile güzel arasındaki ayırımı dile getirerek, hoşun bireysel zevklere

yol açtığını, güzelin ise ortak evrensel beğeniye yol açtığını belirtmektedir. Bu

nedenle, güzel, hoşa indirgenemez çünkü güzel herkes için güzeldir; hoş ise bir tek

kişi içindir. Güzel her zaman yarar gözetmez. Güzel ne duyulur bir yararla ne de

ahlâkî bir yararla ilişkilidir. Kısaca, güzelin, hoşla ve iyiyle ilgisi yoktur. Kant’a göre,

güzellik bir beğeni olarak öznel, fakat bireyler arası iletişim bağında evrensel bir

yargıdır.

G. W. F HEGEL

Hegel felsefesinin temel önermesi olan “gerçek olan aklidir; akli olan

gerçektir” ilkesini sanat ve estetik anlayışına da yansıtarak, güzelin akli olduğunu

ileri sürer. Bu konuda tam bir Platoncudur. Hegel’e göre, sanat güzelin ortaya

çıktığı yerdir. Güzel doğada ve sanatta bulunur. Fakat doğadaki güzellik sanata göre

daha aşağı bir konumdadır. Gerçek güzellik doğanın dışında insan ruhunun ürünü

olan sanattadır; çünkü sanat eseri aklın ürünüdür. Sanattaki güzellik özgürlüğün

açılımıdır. Hegel’e göre güzel, Tin’in özgür açılımı sonucu insan aklının yaratısı

olarak ortaya çıkar. Bu nedenle Hegel için de ortak estetik yargılar vardır. Ortak

estetik yargılar, Tin’in insan ruhunda ve aklında ortaya çıkmasından başka bir şey

değildir.

Page 16: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

Öze

t

•Sanat, insanın doğada hazır bulduğu şeylerden farklı olarak, kendisinin ürettiği eserlerdir. Bir başka ifadeyle sanat, insanın doğaya kattığı eserlerden bazılarına verilen genel bir addır.

•Sanat felsefesi, felsefenin bir alt disiplini olarak sanat eserleriyle ilgili temel kavramları ve ortaya çıkabilecek sorunları analiz etmektedir. Sanatı tanımlamaya çalışan filozoflar, snatın ne olduğu üzerine üç temel kuram öne sürmüşlerdir. 1) Taklit olarak sanat: Sanat, sanatçının gerçekliği, hakikati ve gördüğü bir nesneyi veya durumu taklit etmesiyle ortaya çıkan üründür. Bir başka ifadeyle sanat, var olanı bir tür taklit etme, öykünme veya yansıtmadır. Bu kuramın en önemli temsilcisi Platon’dur. 2) Yaratma olarak sanat: Yaratma kuramına göre, sanatçı sanatını özgür bir yaratımla ortaya koyar. Sanatçı, aklı, ahaylgücü ve belleği sayesinde mükemmeli ve ideali düşünebilir. Kant ve Alman romantiklerinin savunduğu bu görüşe göre sanat, insan aklının ve hayalgücünün nesneleşmiş veya dışlaşmış halidir. Kant, Hegel ve Delacroix’un idealist ve romantik görüşlerini yirminci yüzyılda B. Crose daha da geliştirip, sanatı bir yaratma olarak tanımlayıp, kuramsallaştırdı. 3) Oyun olarak sanat: Sanat, amacı olmayan özgür bir oyundur. Oyun olarak sanat, insanı günlük yaşantılarından, sıkıntılarından, üzüntülerinden ve birçok şeyden uzaklaştıran bir etkinliktir. Bu görüşün en önemli temsilcisi Alman şair F. Schiller’e göre “insan oynadığı sürece insandır.”

•Estetik nesnenin, estetik öznede haz veya beğeni duygusuna yol açan temel özelliğine güzellik denir. Bir başka ifadeyle estetik öznenin estetik nesneden hoşlanmasını, hayranlık duymasını ve beğenme duygusunu oluşturan uyum, düzen, birlik, yücelik, basitlik ve ölçülülüğün tamamına güzellik denir. Güzelliğin doğada olduğunu savunanlara krşı, birçok filozof ve sanatçı gerçek güzelliğin sanatta olduğunu ileri sürerler. Çünkü güzelliğin gerçek arayıcısı ve yaratıcısı sanatçıdır.

•Güzel gerçek anlamda sanatta ortaya çıkar, gerçek yüzüyle sanatta gözükür ve sanatta yoğunlaşır.

•Sanatlar, kulandıkları araçlar bakımından üç grupta değerlendirilmektedir: 1) İşitsel sanatlar. 2) Görsel sanatlar. 3) Hem görsel hem işitsel sanatlar. Sanatın doğası ve işlevi göz önüne alınarak yapılan sanat sınıflamasına göre, beş çeşit sanat türü ya da kuramı vardır: 1) Anlamlı form kuramı. 2) İdealist Kuram. 3) Sembol olarak sanat. 4) Pragmatik sanat kuramı. 5) Kurumcu sanat kuramı.

Page 17: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

Değerlendirme sorularını

sistemde ilgili ünite

başlığı altında yer alan

“bölüm sonu testi”

bölümünde etkileşimli

olarak

cevaplayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Güzel, belli evrensel sezgiyle kavranabilecek, onun nesnesi olabilecek bir

şey değildir. Şu ya da bu insanın, şu ya da bu toplumsal grubun güzel dediği

bir şey, başka bir kişi ya da toplumsal grup için güzel olmayabilir.

Bu parçada anlatılanlar aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?

a) Estetik tavır

b) İyi eylem

c) Doğru bilgi

d) Gerçek varlık

e) Estetik görecelik

2. Delacroix, “biz romantik olduktan sonra dağlar güzelleşti.” demiştir. Ona

göre resmin veya sanatın güzelliği sonucu dağlar güzel olarak algılanmaya

başlamıştır. Dağlar, aklın sanattaki ifadesiyle gerçek anlamını bulmuştur.

Bu görüşte aşağıdakilerden hangisi dile getirilmiştir?

a) Sanat, ancak doğanın bir parçası olarak anlam taşır.

b) İnsan, güzelliği sanatla fark etmeye başlamıştır.

c) Güzelliğin zamanla değişen anlamları vardır.

d) Sanatın değeri, yararlı olmasıyla açıklanabilir.

e) Akla uygun olan gerçek, gerçek olan akla uygundur.

3. Halk arasında , “Beğenilen (zevkler) tartışılmaz.” Sözü ile anlatılmak istenen,

aşağıdakilerden hangisidir?

a) Sanat alanında genel geçer bilgiye ulaşılabileceği

b) Beğenilerin kişilere göre değişkenliği

c) Mutlak doğruluktan söz edilebileceği

d) Deney verilerinin gerçeği verdiği

e) Ortak kültür birikiminin olanaklı olduğu

4. Sanat, ancak doğayı taklit olabilir. Dolayısıyla doğa güzelliği sanat

güzelliğinden önce gelecek ve ona kılavuzluk edecektir.

Bu görüşe göre sanatın amacı aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?

a) Kurmaca bir dünya oluşturmak

Page 18: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

b) Belirli bir anlayış biçimini sürdürmek

c) Değişik teknikler belirlemek

d) Yaşamın değerini kavratmak

e) Gerçek dünyayı yansıtmak

5. Sanat eserine yansıtma görevini yükleyenler, eserin en önemli özelliğini dış

dünyanın, yaşamın, insanın, toplumun bir aynası olmasından bulurlar.

Bundan dolayı da sanatçının kendisi, duyguları ve yaşantıları üzerinde

durmazlar.

Aşağıdakilerden hangisi bu görüşte olanların savunduğu bir yargıyı dile getirmektedir?

a) Bir eserin sanat eseri olabilmesi için, sanatçının duygularını dile getirerek aktarabilmesi gerekir.

b) Estetik değer, eserin kendisinde değil, gerçeğine uygunluğu ölçüsünde uyandırdığı yaşantıda bulunur.

c) Sanatçı, eserin içeriğine biçim katarken, ikisi arasındaki dengeyi arayan kişi olmaktadır.

d) Sanat eserinin kendine özgü özellikleri, onun yapısal düzeniyle ilgilidir.

e) Sanat eserinin değeri, onun kendi unsurlarını arasında kurulan bi düzendedir.

6. Kant’a göre güzelin beğenisi, çıkarsız ve özgür bir hazdır; çünkü onda beğeni

hiçbir çıkarla belirlenmemiştir. Buna göre çıkar gözetmeyen bir bakış,

nesnedeki güzelliği görecektir.

Aşağıdakilerden hangisi Knat’ın estetik görüşüne uygun bir yargıdır?

a) Her nesne güzeldir.

b) Salt olarak hoşa giden şey güzeldir.

c) Bir beğeni yargısı, diğer yargı türleriyle anlam kazanır.

d) Bir nesne güzel olduğu kadar, iyidir.

e) Dış nesnelerde güzellik olduğu kabul edilemez.

7. Aristoteles’e göre sanat, mükemmel olan doğayı insan eliyle

tamamlamaktadır. Bu tamamlama işlemi teklikle sağlanır.

Aristoteles’in sanatla ilgili bu görüşünde aşağıdakilerden hangisini vurgulamaktadır?

a) Sanatın insanı gerçeklikten uzarlaştırdığı

Page 19: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

b) Sanatın, doğal olanın yansıtılmasına dayandığı

c) Doğada mükemmel olanın bulunmadığı

d) Sanatçı için doğanın güzel ya da çirkin olamayacağı

e) Sanatçının, eserlerinde doğal olanı aştığı

8. Zevklerin ve beğenilerin tartışılamayacağı yargısı doğru mudur? İnsanlar

arasında beğeni ve zevk bakımından bir ortaklık var mıdır? Beğeniyi ve

beğeni yargısını belirleyen bazı kurallar, ilkeler olamaz mı? Nasıl oluyor da

insanlar, bazı sanat eserleri üzerinde anlaşabiliyorlar?

Bu parçadaki sorular aşağıdakilerden hangisiyle ilgilidir?

a) Ortak estetik yargıların olup olmadığı

b) Estetiğin temel konusu

c) Estetiğin temel kavramları

d) Güzellik, hakikat ve yüce ilişkisi

e) Doğa güzelliği ile sanat güzelliğinin farkı

9. Sanat eserini yaratan sanatçı, yaratması sırasında söz konusu olan duyguları

yalnızca bir kez yaşayabilir ve ifade edebilir. Örneğin, Victor Hugo

eserlerinde bize aktardığı duyguları yalnızca bir kez yaşamış ve ifade

etmiştir. Kendisi, o eserleri bir kez daha oluşturamaz.

Bu parçada sanat eserinin aşağıdaki özelliklerinden hangisi vurgulanmaktadır?

a) Tek ve biricik olması

b) Yarar amacı taşımaması

c) Üstün değer taşıması

d) Estetik kaygıyla ortaya konması

e) Beğeni duygusuna hitap etmesi

10. Plotinos, güzelliği ruha bağlanmıştır. Cisim güzel değildir; güzelliği dışarıdan

edinir. Cisim, ancak ruh dünyasından kendisine ışık vurursa güzel olabilir.

Plotinos’a göre güzellik nedir?

a) Matematiksel bir orandır.

b) Sınırlı olan ideadır.

c) Ruhun cisme yansımasıdır.

d) Herkes tarafından beğenilendir.

e) Tüm insanların yararına olandır

Cevaplar: 1.E, 2.B, 3.B , 4.E, 5.B, 6.B, 7.B, 8.A, 9.A, 10.C

Page 20: EGZERSİZLER, KORUYUCU, TEDAVİ EDİCİ VE MUAYENE … · 2017. 10. 17. · Sanat Felsefesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Tarihsel süreç içinde insanlar daha

Sanat Felsefesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Cevad Memduh. (1996) Sanat Felsefesi Üzerine. İstanbul: YKY

Arslan, Ahmet. (1996) Felsefeye Giriş, Ankara: Vadi Yayınları

Billington, Ray. (1995) Felsefeyi Yaşamak (Çev. Abdullah Yılmaz) İstanbul: Ayrıntı

Yayınları

Bozkurt, Nejat. (2000) Sanat ve Estetik Kuramları. Bursa: Asa Kitabevi

Cevizci, Ahmet. (1999) Paradigma Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Paradigma Yayınları

Croce, B.(1983) Estetik, (Çev. İsmail Tunalı) İstanbul: Remzi Kitabevi

Hünler, Hakkı.(1998) Estetiğin Kısa Tarihi, İstanbul: Paradigma Yayınları

Stanley, H. M ve Hunt, Thomas C.(1996) Felsefeye Çağrı, (Çev. Hasan Ünder)

Ankara: İmge Kitabevi

Timuçin, Afşar.(1998) Estetik, İstanbul: İnsancıl Yayınları

Tunalı, İ.(1989) Estetik, İstanbul: Remzi Kitabevi