eğitimin genel amaçları açısından din kültürü ve ahlak bilgisi

21
AüİFD CiLt XLIV (2003) Sayı 1 s. 271-291 Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri Osman EGRİ Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi çorum ilahiyat Fakültesi e-mail: [email protected] Abstract: Religious Culture and Moral Educatian in terms of General Aims of Education. The education is the fundamentaL dynamic of indivudiL, sociaL, and cuLturaLLife. There are generaL aims of education. These aims can be enumerate as such: lnstruction of Leaming. Thinking, probLem soLving and creative thinking. We discussed in this article how can be transferred these aims to reLigious education. Key Words: Educatian, ReLigious Education, Moral Education. Giriş Eğitim, insan varlığının derinliklerine ve özüne kök salan tutumları, davranışları, hayat felsefesini, hayatın anlamını, görevini ve sorumluluk- larını, süregelen insan kültürüyle yoğurarak, bireyde ve toplumda değişme ve oluşmalar meydana getirme sürecidir.' i Saffet Bilhan, Eğitim Felsefesi. Ankara, 1991, A. Ü. Eğitim Bilimleri F. Y., s. 121; Ferhan Oğuzkan, Eğitim Terimleri Sözlüğü, Ankara, 198 I, Türk Dil kurumu Y., s. 57; Mustafa Ergün. Eğitim Felsefesi, Ankara, 1996, Ocak Y., s. i ı.

Upload: vuxuyen

Post on 30-Jan-2017

237 views

Category:

Documents


6 download

TRANSCRIPT

Page 1: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

AüİFD CiLtXLIV (2003) Sayı 1 s. 271-291

Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü veAhlak Bilgisi Dersleri

Osman EGRİYrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi çorum ilahiyat Fakültesie-mail: [email protected]

Abstract: Religious Culture and Moral Educatian in terms of GeneralAims of Education. The education is the fundamentaL dynamic of indivudiL,sociaL, and cuLturaL Life. There are generaL aims of education. These aimscan be enumerate as such: lnstruction of Leaming. Thinking, probLemsoLving and creative thinking. We discussed in this article how can betransferred these aims to reLigious education.Key Words: Educatian, ReLigious Education, Moral Education.

GirişEğitim, insan varlığının derinliklerine ve özüne kök salan tutumları,

davranışları, hayat felsefesini, hayatın anlamını, görevini ve sorumluluk-larını, süregelen insan kültürüyle yoğurarak, bireyde ve toplumda değişmeve oluşmalar meydana getirme sürecidir.'

i Saffet Bilhan, Eğitim Felsefesi. Ankara, 1991, A. Ü. Eğitim Bilimleri F. Y., s. 121; FerhanOğuzkan, Eğitim Terimleri Sözlüğü, Ankara, 198 I, Türk Dil kurumu Y., s. 57; MustafaErgün. Eğitim Felsefesi, Ankara, 1996, Ocak Y., s. i ı.

Page 2: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

272 Aül FD Cilt XLIV (2003) Sayı 1

insanda doğalolarak bir eğitim vardır: Doğruya varmak, çevresindeolup bitenleri bilmek gibi. insan, var olanı görmekle kalmaz; bunun varlıknedeni, dayandığı ilkeler hakkında da düşünme ihtiyacı duyar. Sorular sorar;bunların cevabını arar, bilmediklerinin peşini bırakmaz. Bildiklerininkoşullarını, yöntemlerini araştırıp geliştirerek, genel ilkeler ortaya koyup,hem bildiklerini sağlamlaştırmak, hem de bilmediklerini keşfetme yollarınıyakalamak için düşüncesini sistemleştirmeye çalışır? Böylece, bilinmeyenyeni bilgilere ulaşır.

Eğitim sürecinin kökeninde, bilgi, bilgilenme ve öğrenme vardır.Eğitimi, "bilgi edinme" eyleminden soyutlamak mümkün değildir. Bunakarşılık, eğitim olayını salt bilgiyle özdeşleştirmek de önemli bir hatadır.Eğitim; temel besinini bilgiden alır, ama onu aşan bir yapılandırıcı,biçimlendirici, davranış değiştirici etkinlik gücüne ulaşır.3 Bilgiler, eğitimvasıtasıyla yeniden düzenlenerek insanlara ulaştırılır. Amaç, yeni bilgilereulaşılmasını sağlamak için zemin hazırlamaktır.

insan, bir dizi zihinsel ve duyuşsal faaliyetler sonucu ulaştığı bilgileri,başkalarına da öğretir. Öğretme, değişen ve gelişen bilginin devamlılığınısağlamak için bir gerekliliktir. Belli bir zamana kadar birikip gelen bilgiler,insanlara öğretilerek geliştirilmeyi bekleyen malzeme, onu geliştirecekinsanlara iletilmiş olur. Bu anlamda eğitim, öğretme ve öğrenme süreçlerinide içine alır ve onlardan daha geniş bir anlam ifade eder.

Öğretme ve öğrenme süreçleri ise, herhangi bir eğitim faaliyetininmerkez noktasını teşkil ederler. Herhangi bir eğitim faaliyetinin başarısındansöz edebilmek için, bir öğretme ve bu öğretmenin sebep olduğu biröğrenmeden bahs edebilmek gerekir. Yani sonuç ürün olan öğrenmegerçekleşmemişse, bir eğitim faaliyeti yapılmamış demektir. Bir dersin veyabir konunun öğretiminde sağlanacak başarı, aynı zamanda genelolarakeğitimin de başarısıdır.

Öğretici açısından "öğrenmeyi öğretme", öğrenci açısından da"öğrenmeyi öğrenme", günümüzdeki eğitim anlayışında nihat hedef halinegelmiştir. Öğrenmeyi öğrenmiş bir öğrencinin, yeterliğini keşfetmiş bir bireyolarak, bilgiye sürekli ulaşma ve öğrendiği bilgilerden yararlanarakkarşılaştığı problemleri çözme kabiliyetini kazanmış olacağı varsayımındanhareket edilmektedir. Eğitim anlayışındaki paradigma değişikliği, yani bilgive yeteneklerin, öğrenciye ne ölçüde ve nasıl kazandırılacağı noktasındakihedefler, herhangi bir dersin öğretme ve öğrenme süreçlerinin niteliğine deyansımal<tadır.

ilk ve ortaöğretim ders programlarında zorunlu dersler arasında yerinialmış olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin öğretiminde takip edilecekyöntem, teknik ve stratejiler üzerinde, eğitimin genel amaçlarındakideğişikliklerin belirleyici bir etkisi vardır. Yani; şartların ve ihtiyaçların

2 Bilhan,a.g.e., s. 12.J Gürsen Topses, Eğitim Felsefesi Temel Sorunları, Ankara, 1982, Dayanışma Y., s. 151.

Page 3: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

273Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü veAhlak Bilgisi Dersleri

değişmesine paralelolarak, eğitimin genel amaçlarında meydana gelendeğişme ve gelişmelerin yönü, din öğretiminin amaçlarında da kendisinihissettirir. O halde, "eğitimin genel amaçları, din eğitimi ve öğretimisürecinin niteliğini doğrudan etkiler" demek mümkündür. Bu etkinin yönünüve niteliğini tespit edebilmek için, öncelikle genel eğitimdeki paradigmadeğişikliğinin analiz edilmesi, daha sonra da bu değişikliğin din eğitimi-öğretimine yansımalarının neler olabileceğinin tartışılması gerekmektedir. 4

Eğitimin Genel AmaçlarıEğitimin, insanı eksiksiz bir yaşam düzeyine götürmeyi, diğer bir

deyimle, gerekli tüm ögeleriyle yaşamda bütünlük sağlamayı amaçladığıkabul edilmektedir.5 Bu amaç, eğitimin "statik" yönüne dikkat çekmektedir.Buna göre, yaşamın tüm ögeleriyle uyumlu bir şekilde hayatını devamettirmeyi öğrenen birey, huzurlu ve mutlu olabilecektir. Peki, eğitimin amacısadece bu bütünlüğün sağlanması mı olmalıdır? Eğitimin başka amaçları davar mıdır?

Hilmi Ziya Ülken, bu soruya şöyle cevap vermektedir:"Eğitimin vazifesi, değişen kültür şartlarına göre daima yeni intibaklar

sağlayacak gençleri değil, fakat değişmelere müsbet bir yön verme gücündeolan gençleri de yetiştirmek olmalıdır. Bu da, eğitimin sadece realist olmak,yani öğrenci-toplum-okul bütünlüğünü ele almakla kalmayarak, öğrenci-ideal toplum-okul bütünlüğünü de düşünmesiyle mümkün olabilir. Kısacaeğitim, daima ideal bir hedefe sahip olmalıdır. Eğitimin gayesi, öğrenciyi(genci), yalnız halihazırdaki topluma intibak ettirmek değil, ideal bir toplumiçin hazırlamaktır.,,6

Bugün eğitimden beklenen çift yönlü bir görev vardır:1. Toplumun mevcut değer yargılarını ve hukuk düzenini yetişmekte

olan nesle tanıtıp benimsetmek,2. Onları bu düzene itaatle birlikte yeni değerler üretmeye, benlik

geliştirmeye ve topluma yeni seviyeler kazandırmak için çalışmayayöneltmek.?

Her insan, kendisinin de katkıda bulunabileceği bir miras devr alır.Giderek zenginleşen bu mirasın içinde teknoloji, adetler, gelenekler,değerler, inançlar gibi herşey vardır. Böyle hazır bir ortamda doğan insan,onu alıp benimsemekle ve onu geliştirebilecek faaliyetleri ile, kültürün hemürünü, hem de yapıcısıdır. Kültür sayesinde yenilenen, gelişen insan,

• Bu konuda bkz. Beyza Bilgin, Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi, Ankara, i998, Gün Y., s. 67.5 Bilhan,a.g.e .. s.37.

6 Hilmi Ziya Ülken, Eğitim Fe/sefesi. İstanbul, 1967, M. E. B. Y., s. 37.7 Bilgin.a.g.e., s. 17-18.

Page 4: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

274 AüİFD Ci lt XLIV (2003) Sayı 1

kültürü yeniler, geliştirir.8 Esasen küıtür, atalarımızın çeşitli problemlerinasıl çözdüklerini gösteren kayıtlardan başka bir şey değildir.

Her neslin, kendisinden öncekilerden devr aldığı kültüre ilaveleryapmak için faaliyetler göstermesi sosyo-kültürel gelişmenin devamı içinzorunludur.9 Mevlana; kültürün içerisinde yer alan değerleri, annenindünyaya getirdiği çocuğa benzetmektedir. 10 Değerin, yani çocuğun varlığı,annenin kanını süte dönüştürmektedir. Toplumun ihtiyacına göre yenideğerler üretilecektir ki, kültür varlığını devam ettirebilsin. Buradan, değerüretebilen toplumların varlıklarını devam ettirebileceği sonucu çıkmaktadır.

İdeal bir toplumu hazırlayacak gençler, onlara dinamizm kazandırmaamacında ve yeterliliğinde olan bir eğitim ortamında yetiştirilebilirler. Böylebir eğitim ortamı; öğrenmeyi öğrenme, yeni ihtiyaçlara göre yeni bilgilerüretme, problem çözme, yaratıcılık, isabetli düşünme, isabetli karar verme,isabetli davranma, gelecekle ilgili doğru çıkarsamalarda bulunma, yani ufukve vizyon sahibi olma gibi zihinsel süreçleri ihtiva eder.

İsabetli düşünme, isabetli davranma, başka bir ifadeyle; etkilere karşıisabetli tepki, insan hayatına yön veren olumlu eylemlerdir. Eğitimin buyönlendirmeyi yapabilmesi için, zeka, hayal ve hafıza gücünü yükselticiprogramları, pedagojik yöntemlere uygun olarak gündemde tutması gerek-mektedir.ll Zeka ve eğitimin ilişkiye geçmeleri ölçüsünde, daha doğrusuzekanın eğitim vasıtasıyle işlerliğini artırması ölçüsünde, basiret ve düşünceürününe dönüşen eylem, diğer canlıların eylemlerinden farklılaşarak tesa-düflerin bağımlılığından kurtulur. Zekasını kullanabilen insan, süratle öğ-renebilen, öğrendiğini yerinde değerlendirebilen, yeni durumlarla karşı-laştığında neler yapabileceğini isabetle tayin ederek uygun davranışlar gös-teren, problemler karşısında isabetli çözümler bulabilen kişidir.ıı O, hayatınakışına ve geleceğe olumlu bir yön verebilir.

Eğitim alanındaki gelişmelerle birlikte, artık gelecekte ortaya çıkmasımuhtemel problemlerin nasıl çözülebileceği konusunda fikir üretebilengençlerin yetiştirilmesi amaçlanmaktadır. "Gelecekteki Problemleri ÇözmeProgramı" olarak isimlendirilen bu uygulamalarda, ulusal veya küreselölçekte dinf, sosyo-kültürel, bilimsel veya teknolojik problemler masayayatırılarak, çözüm için öğrencilerin fikir üretmeleri teşvik edilmektedir.13

8 Beyza Bilgin, "Din Eğitiminin Genel Eğitimdeki Yeri", A.Ü.llahiyat FD., e. XXiV, ss.

469-483, s. 469.9 Halis Ayhan, Eğitim Bilimine Giriş, İstanbul, 1995, Şule Y., s. 36.10 Mevlana, Mesnevf, İstanbuL, 1991, Milli Eğitim Bakanlığı Y., e. II., s. i.ii Bilhan,a.g.e., s. 88.12 Ayhan,a.g.e .. s. 99.il Bu konuda bkz. E. Paul Torrance, "Experiences in Developing Technology for CreativeEducation", Undersıanding and Recognizing Creativity:The Emel'gence of a Discipline.New Jersey, 1993, Ablex Publishing Corporation, ss. 158-201, s. 179, 180.

Page 5: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

275Eğitimin Genel Amaçları Açısmdan Din Kültürü veAhllik Bilgisi Dersleri

İnsan hayatının özellikle gençlik dönemi, yukarıda sayılan kabiliyetIerinen çok geliştiği ve daha da geliştirilmeye müsait olduğu bir zaman dilimidir.Genci çocuktan ayıran özellik, onun durumları daha etkin yorumlaması, dü-şünme, akıı yürütme, yargılama ve genellerne hususlarında olgunlaşmışolmasıdır. Fakat bu olgunlaşma, onların gelişmelerini tamamladıkları anla-mına da gelmemektedir. Diğer bir ifadeyle, bu kabiliyetler eğer uygunyöntem ve stratejilerle daha da geliştirilmezlerse körelebilirler. Bu gelişimözellikleri ile ilgili olarak birey şu ihtiyaçları duyar:

I. Yaşama problemlerini kritik düşünme yoluyla halletmek.2. Olaylardan faydalanarak genellemeler yapma hususunda deneme

sahibi olmak.3. Mantığa uygun düşünmeyi öğrenmek.4. Düşünme ve davranışa etki yapmak için kullanılan güvenilir ve

hatalı teknikleri ayırt edebilmek.5. Subjektif düşünce ve olaylar arasındaki farkı ayırt edebilmek.6. Fikirleri mantığa uygun bir yolda sıralamayı öğrenmek.7. Bir problemin nasıl çözüleceğini öğrenmek.8. Başkaları ile olan münasebetlerinde rasyonel bir şekilde düşü-

nebilmek.Görüldüğü üzere daha çok zihinsel özelliklerin geliştirilmesiyle ilgili

olan bu ihtiyaçlar, aslında insanın hayat serüvenindeki başarısını etkileyeceköneme sahiptirler. Zira, yukarıda sıralanan zihinsel ihtiyaçlarını isabetli bireğitim programı ile gideremeyen insanın, hayatta başarılı olma şansı oldukçaazdır. Çünkü, nasıl düşüneceğini ve nasıl karar verebileceğini, kısacadoğruyu yanlıştan nasıl ayırt edebileceğini bilemeyecektir. Hayat ise, isabetlikarar vermeyi gerekli kılan ikilem ve problemlerle doludur. İşte bu noktadaeğitime büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir.

Eğitimin Türkiye'deki genel manzarasına bakıldığında ise, busorumluluğun ihmal edildiği gerçeği ile karşılaşılmaktadır: Ülkemizdekigençler hiWi,hayatın karşılarına çıkarabileceği problemlerle başa çıkabilecekkabiliyet ve donanım la yetiştirilememektedirler. Bu gerçeğin farkında olanNurettin Topçu, eğitim anlayışımızdaki bu eksikliği şu cümlelerle tesbiteder:

"Tahsili bitirdikten sonra hayata başlamak, elli yaşından sonra dünyahayatımn kıymetlerini tanımak, iyi ile kötüyü, haklı ile haksızı, beni vecemiyetimi yaşatanla çürüteni ayırt etmeğe ellisinde başlamak, /ilhakika çokacıktı bir hakikattır. ,,14

Elli yaşından sonra hayatın kıymetlerini tanımanın ve iyi ile kötüyü elliyaşından sonra ayırt etmenin sebebi; eğitim vasıtasıyle geliştirilmesi gerekenbu kabiliyetlerin inkışafının, deneme ve yanılmalardan ibaret olan acı hayattecrübelerine, yani tesadüflere bırakılmış olmasıdır: Öğrencilerin, örgüneğitime tabi tutuldukları okul yıllarının, bu anlamda boşa geçirilmesidir.

14 Nurettin Topçu. Türkiye'nin Maarif Davası, İstanbul, 1998, Dergah Y., s. 61.

Page 6: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

276 AüİFD Cilt XL/V (2003) Sayı J

Yani; beyinlerinin, hayatın anlamını, mutlu ve huzurlu yaşamanın şartlarınıhazırlayan, kısaca onlara yaşamayı öğreten bilgilerle değil, kendilerindensadece ezberlemeleri istenen, yaşanan hayatla ilişkisi olmayan kuru bilgilerledoldurulmasıdır. İlkokuldan lisenin sonuna kadar, ders ve bilgilerinbirbirlerinin üzerine yığılması, herbir bilgi ve konunun devamlı tekraredilmesidir. Zekaya ve problem çözme kabiliyetine işlerlik kazandırmakyerine, bilinen bilgilerin hiç unutulmamasını temin için, öğrencinin süreklibir ezberciliğe yönlendirilmesidir. Sürekli ezbercilik ise, öğrencinin zihinselyeteneklerini kemiren bir zehir işlevi görmektedir.

Eğitimi ezbercilikten kurtarabilmek için öncelikle, öğrenilen ve öğ-retilenlerin insan hayatı içerisinde bir yer, bir bağlantı bulması gerek-mektedir. Eğitimin bilim ve mantık temeli kurulduğu andan itibaren, sistemkendi kendisini, yeniler ve canlılığını korur. Fazla bilgi değil, sağlam bilgiinsan yaşamıyla bütünleşebilir ve insanı anlamlı bir özne yapar.l) Elde edilenbilginin, zekaya işlerlik kazandırması, öğrencideki yetenekleri beceriyedönüştürmesi, bu becerinin bilineni temel alarak, bilinmeyeni keşfetmesi,ondaki gizil güçleri yaratıcılığa geçirmesi, alışılmışın dışındaki yeniliklerimerak edebilmesi, eğitimin beklentileri arasındadır.

Yalnız tek bir doğruya bağlı olarak ve mevcut bilgilerden çıkarılan,öğrenciyi bilinen sonuçlara götüren düşünce tarzına, "odaklaşan" süreç den-mektedir. Bu düşünce düzeninde öğrenciler, doğru olarak görünen ve öğret-meninin kabul edebileceği sonuçlara ulaşmaya çalışırlar. Odaklaşan sürecinzıddı olan çoğalan düşünceye özgü karakteristik ise, mevcut bilgiye daya-nılarak değişik cevap ve sonuçların üretilmesidir. Odaklaşan süreçle dü-şünen, tek ve belli olan doğru cevabı arar. Çünkü öğretmeni sadece o cevabıistemektedir. Buna karşılık çoğalan düşüncenin cevaplarında çok seçe-neklilik, uyumlu esneklik, yorum ve yaklaşımların yeniden ve farklı bir şe-kilde yapılandırılması, orjinallik gibi özellikler vardır.ı6 Herhangi bir dersinöğretmeni, eğer öğretim süresinden zaman kazanmak için ekseriya yapıldığıgibi, bir tek doğru cevap üzerinde ısrar ederse, öğrenci neticede, kabuledilebilir bir tek doğru cevabı arayan bir öğrenme tarzını benimseyecektir.Birbirinden farklı çözüm yollarının aranmasını teşvik ederse, öğrenci dahaçok yaratıcı ve üretici problem çözmeye katkıda bulunan çoğalan düşünmebiçimlerini öğrenme eğiliminde olacaktır.1? ,

Odaklaşan ve çoğalan düşüncelerle birlikte anılan zihinsel süreçlerşunlardır: Odaklaşan düşünceyle birlikte anılanlar: Analitik, tümdengelimsel,kesin (tek doğru), zoraki (baskıcı), biçimsel (şekli). Çoğalan düşünceyle bir-likte anılanlar: Tümevarımsal, genişleyen (gelişen), baskıcı olmayan, biçim-

15 Bilhan,a.g.e., s. 90.Lo Alev Arık, Yaratıcılık, Ankara, 1988, Kültür Bakanlığı Y., s. 69-70.17 Arık, a.g.e., s. 73.

Page 7: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

277Eğitimin Genel Amaçları Açısmdan Din Kültürü veAhlak Bilgisi Dersleri

selolmayan, yayılan ve yaratlcı.l~ Odaklaşan düşüncede sonuç, yani öğ-renme ürünü önemlidir. Çoğalan düşüncede ise, düşünme süreci önplandadır. Başarılı bir şekilde düşünebilen öğrenci, alternatif yoııardanhereket ederek farklı sonuçlara kendi başına ulaşabilecektir.

Eğitimin amacı; öğrencileri hür bilimsel düşünceye sahip, olayları eş veart zamanlı olarak inceleyebilen, görünen sebeplerin dışında da sebep-sonuçarayıp, bulabilen bireyler haline getirmektir. Bilimsel düşünce, öğrenciyiyalnızca bilgiyle donatan değil; bilgilenme sürecinde öğrenciyi öğretmeninotoritesinden bağımsız, kendi başına düşünmeye, eleştirmeye, yorumlamaya,yani, okuduğunu, söyleneni anlamaya yönlendiren bir eğitimle gerçek-leşebilir.19 Bilimsel düşünce, öğrencinin alternatif sonuçları bulma, hükümverme ve tahminde bulunma, bilgi toplama ve tasnif etme, örnek bulma, ge-neııeme yapma, sıralama ve programlama, ölçüt kuııanma, bilgiyi sorgulamave yeniden şekiııendirme, etkili bağlantılar kurma ve problem çözme gibikabiliyetlerinin geliştirilmesini gerektirmektedir.20

Ortega Gasset'in ifadesiyle "ilim, kendi ilerleyişinin gerekli düzen-leyicisi olarak, yeniden kurulma emeğine ihtiyaç gösterir."21 Yeni keşiflereve sonuçlara, elde edilen bilgilerin yeniden düzenlenmesi ile ulaşılabilir.Ezbere dayalı öğretim sürecinden geçen öğrenciler, ancak o ana kadar eldeedilen bilgileri, sırasını bozmadan tekrar edebilirler. Hür bilimsel düşünceyesahip öğrenciler ise, elde edilen bilgileri farklı kombinezonlarda yenidensıralayıp, bir araya getirerek yeni sonuçlara ulaşırlar.

Geleneksel anlayışa göre, eğitimli kişi; tanımlanmış bir bilgi stokunasahip bir insandır. Günümüzde ise eğitimli insan; hayat boyu devamlıöğrenmeyi öğrenen, kendisini geliştirmeyi alışkanlık haline getirmiş kişianlamına gelmektedir. Eğitim, yeni öğrenme teknolojileri, kuramları veörgütlenmeleri sayesinde hayat boyu elde edilebilir bir olgudur. Giderekevrenselleşen ve ulaşılabilirliği kolaylaşan bilgiye sahip olmanın yolu,öğrenmeyi öğrenmekten geçmektedir.22 Bu anlamda, ders programlarınıniçerik ve sunumlarının, öğrenciye bilgi yüklemeyi değil, onların bilgiyikuııanmasını hedef alması beklenmektedir. Başka bir deyişle, dersin içeriğinisunma şekli, öğrencilere bilgiyi ezberlerneyi değil, bilgiyi üretmeyi, yanidüşünmeyi öğretmelidir.23

Günümüzde her ders için, öğrenmeyi öğretecek öğretim yöntem vestratejilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Aslında 2 I. yüzyılın bireylerinin,öğrenmeyi öğrenmesi bir zorunluluktur. Çünkü, yaşamak için lehimize

18 Raymond S. Nickerson, The Teaelıing of Thinking. New Jersey, 1985, Lawrens ErlbaumAssocıates, s. 62.

19 Servet Özdemir, Eğitimde Örgütsel Yenileşme, Ankara, 1997, Pegem Y., s. 103.~ Nickerson.a.g.e .. s. 173.21 Ortega Gasset, Kütlelerin isyanı. çev. Nejat Muallimoğlu, İstanbul, 1992, Bedir Y., s. 94.22 Özdemir,a.g.e .. s. 112.2l Yüksel Özden, Eğitimde Dönüşüm. Ankara, 1998, Pegem Y., s. 19.

Page 8: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

278 Aüİ FD Cilt XLIV (2003) Sayı 1

çevirmemiz gereken şartlar, çözmemiz gereken problemler ve öğrenmemizgereken bilgiler, günden güne hızlı bir şekilde değişmektedir. Dün okuldaöğrendiklerimiz, yarın yeterli olmayabilmektedir. Hayatta kalabilmek vemutlu olabilmek için, kendi başımıza nasıl öğrenebileceğimizi öğrenmeyeihtiyacımız vardır. Bu yüzden, her ders ve konunun nasıl öğrenilebi-leceğinin, bireylere örgün eğitim vasıtasıyle öğretilmesi büyük bir önemtaşımaktadır.

Her öğrenme durumu, bir tür "problem çözme"dir. Kişi, daha önce öğ-rendiklerini kullanarak, onları "reorganize" ederek problemi çözer. Problemiçözdüğünde, bilmediği yeni bir bilgiye ulaşmış, yani öğrenmiş olur. Buanlamda öğrenmeyi öğrenme; aynı zamanda problem çözmeyi, karşılaştırmave genellerne yaparak sonuca gitmeyi öğrenmedir.

Yapılan araştırmalar, çok küçük çocukların bile problem çözme işleminiyaptıklarını göstermiştir.24 Çocuklar, yeni deneyimler elde ettikçe, daha zen-gin bilgiler toplar ve problem çözümü için yeni araçlar keşfederler.25 Önemliolan, çocuklara veya genç öğrencilere, daha fazla problem çözme deneyimiyapmalarına imkan verecek bir öğretim süreci yaşatabilmektir.

Geleneksel öğretim tasarımı olarak kabul edilen nesnelci tasarım mo-delleri, tümdengelirnci anlayışa dayalıdırlar. Bu anlayışa göre; belirlenmişöğretim hedefi, öğrencinin adına öğrenme amacını tanımlar; bu amacıgerçekleştirmek üzere öğrenciye bir dizi bilgi sunulur ve sunulan bu bilgininne düzeyde edinfldiği değerlendirilir. Örneğin; bir genellerne öğretilirken,nesnelciler öncelikle genellerneyi sunar; ardından bir örnek verir ve değer-lendirme aşamasında da farklı bir örneği sunup genellemenin anımsanmasınıbeklerler. Yapıcı öğrenme yaklaşımları ise; temelde tümevarımsal etkin-likleri kullanmaktadırlar. Öğrencilerin etkin olarak keşfetmelerine dayalı butür öğretim faaliyetlerinde, öğrencileri öğrenmesi istenen kural, genellerne,olgu vb. şeyle ilişkili birçok örneği içeren zengin bir bağlam sunulur veöğrencinin bu deneyim sonunda bir sonuç çıkarması beklenir. Böylece, heröğrenci kendi gerçeğini keşfetmiş olur.26

24 Bu konuda bkz. Stephanie Thornton, Çocuklar Problem Çözüyol', İstanbuL, 1998, Gendaş

Y., s. 42.25 Thornton, a.g.e., s. 47; Öğrenciye problem çözmeyi, yani öğrenmeyi öğretmenin çeşitli

yolları vardır. Bunlardan birisi, öğretmenlerin bu doğrultuda eğitilmeleridir. Bu konudabkz. Jerome Bruner, Bir Öğretim Kuranlina Doğru, çev. Fatma Varış, Ankara, 1991, A. Ü.Y., s. 130; Öğretmenlerin, doğru karşılaştırma yapma ve problem çözme süreçlerininkullanılması gerektiğini idrak etmeleri ve bu hususta öğrencilere kılavuzluk yapmaları,öğrencilerin tartışılan herhangi bir konunun anlaşılmasına büyük ölçüde katkıdabulunmalarına yol açar. Bu konuda bkz. Mefharet Ersin, Eğitimde Psikolojinin Rolü.İstanbul, 1981, M. E. B. Y., c.lI, s. 303.

26 Cevat Alkan, Eğitim Teknolojisine Giriş, Ankara, i985, Önder Matbaacılık, s. 66, 67;Nickerson,a.g.e., s. lO, 118.

Page 9: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

279Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü veAhlak Bilgisi Dersleri

Paulo Freire, öğrenciye problem çözmeyi öğretmeyi hedef alan öğretimyaklaşımına, "problem tanımlayıcı öğretim modeli" adını vermektedir. Bueğitim modelinde öğretmen ve öğrenciler, hem kendileri, hem de dünyahakkında birlikte düşünürler. Öğrenciler, gerçekliği düşünen "düşünürler"haline gelirler.l? Yapıcı öğrenme yaklaşımlarına dahil edebileceğimizproblem tanımlayıcı öğretim modelinde, öğrenciyi öğretimin merkezineyerleştiren öğretmenlerin önemli bir fonksiyonu vardır. Onların görevi,gerekli bilgileri bulmak, problemi yorumlayarak analiz etmek ve farklıdüşünme yollarını bulmak için öğrenciye yardım etmektir.28

Problem tanımlayıcı öğretim modelinde, sadece programdaki konularlayetinilmez. Öğrenci, karşılaştığı herhangi bir güncel problemi sınıf ortamınataşıyarak, çözümü konusunda öğretmeninden yardım isteyebilir. Hatta sınıftaöğretmen ve bütün öğrencilerin katılımıyla bir "beyin fırtınası" dagerçekleştirilebilir. Mesela; bu doğrultuda dergi yazıları, gazeteler ve kitapbölümleri sınıfta okunarak tartışılabilir. Gazete baş yazılarının muhtevasıanaliz edilebilir. "Niçin aynı olayı, değişik gazeteler farklı yorumluyorlar?"sorusuyla, farklı yaklaşımların ardındaki nedenler üzerinde durulabilir.29

Öğrencinin, devamlı olarak "nedir"? Bu konu hakkında ne biliniyor, nesöylenebilir? Eğer. ..ise ne olur? gibi soruların cevabını araştırması sağ-lanabilir. Yine devamlı olarak, "daha başka? Bu olay bundan başka nasılyorumlanabilir? Bu olaydan hangi sonuç çıkartılabilir?" sorularının cevabınıbulmak için derin araştırmalar yapmaları temin edilebilir. Öğrenci, hedefefarklı yollardan varmayı denemeli ve buna teşvik edilmelidir. Öğretmen,öğrenciye doğru cevabı vermek veya olayı değerlendirmek yerine, onu dü-şünmeye sevkederek, problem çözme sürecini öğrenmesini sağlamalıdır.Böylece öğrenci, bir olayın farklı bakış açılarıyla nasıl yorumlanabileceğinitecrübe etmiş olur. Yorumlar arasındaki benzerlik ve zıtlıklardan yola çıkıpkarşılaştırmalar yaparak, yeni bir "sentez"e ulaşmayı dener. Düşünme gü-cünden yararlanmayı öğrendiğinde, öğretim süreci amacına ulaşmış de-mektir.

Eğitimin Genel Amaçları AçısındanDin Kültürü ve Ahlak Bilgisi DersleriGörüldüğü üzere günümüzün eğitim-öğretim anlayışı (paradigması),

yapıcı yaklaşım yönünde değişme ve gelişme göstermektedir. Bu yenianlayışa paralelolarak, bilgileri ezberletmeye dayalı öğretim yöntem veteknikleri terkedilmektedir. Öğrenciyi merkeze alan öğretim sürecinin hedefdavranışları artık, kavrama, açıklama, uygulama ve problem çözme gibizihinsel faaliyetlerdir. Hazır bilgilerin pasif bir alıcısı olmak yerine, aktif bir

27 Paulo Freire, Ezilenlerin Pedagojisi. çev. Dilek Hattatoğlu, İstanbul, 1998, Ayrıntı Y., s.62.

2LI Servet Özdemir, Her Yönüyle Öğretmenlik Mesleği, Ankara, 1998, Nobel Y., s. 40.29 Bkz. Freire, a.,!?l' .. s. )OO-IOı.

Page 10: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

280 AüİFD Ci/ı XLIV (2003) Sayı]

şekilde öğrenmeyi öğrenen öğrenciden, sürekli yeni bilgilere ulaşması, yenisentezler yapması, başka bir ifadeyle sürekli bilgi üretmesi beklenmektedir.Herhangi bir ders, öğrencideki bu kabiliyetleri harekete geçirmekle sorum-ludur.

ilköğretim ve liselerin programlarındaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisidersleri vasıtasıyle yapılmakta olan din eğitimi de, bu sorumlulukla karşıkarşıyadır. Bir fizik öğretmeni nasıl öğrencilerinden, elektrikle ilgili temelolguları öğrenmelerini ve bu olguları kullanarak laboratuvarda elektrik üre-ten küçük bir tesis kurmalarını isterse, DKAB dersi öğretmeni de, temelolguları öğrettikten sonra; öğrencilerinden dinı konularda problem çöz-melerini, tavır ve tutum geliştirmelerini, insanlarla iletişim kurarken dinıduygu ve düşüncelerden etkin bir şekilde yararlanmalarını isteyebilmelidir.Tabii ki öğrenciden sadece bunları istemek yetmez. Ona, din dersinin labo-ratuvarı olan toplumda, dinı bilgileri nasıl kullanabileceklerini öğretmek ge-rekmektedir. Yani bilgileri öğrencinin yaşadığı hayatla bağlantılar kura-bileceği şekilde öğretim konusu yapmak icap etmektedir.

Bu anlamda din öğretimi de, eğitimin genel amaçları doğrultusundakidavranışları öğrenciye kazandırmak durumundadır. Öğrenci, dilli öğrenirken,aynı zamanda yukarıda geçen zihinsel kabiliyetlerini de geliştirebilmelidir.Dinı bilgiler, öğrenciye öyle bir yaklaşım ve yöntemle verilmelidir ki,zihinsel kabiliyetleri harekete geçen öğrenci, öğrendiklerini kullanaraköğrenmediklerine de ulaşabilmelidir. Bir ders süresi içinde veya ilköğretimdördüncü sınıftan lise üçe kadar devam eden Din Kültürü ve Ahlak Bilgisiders programı boyunca, öğrenciye dilli konudaki bütün bilgileri ulaştırmakmümkün değildir. Mümkün olsa bile, hayatın karşımıza çıkardığı dilli içe-rikli problemler sürekli değişmektedir. O yüzden, öğrenciye bu problemleridinın formuna aykırı olmadan, yani doğru bir şekilde nasıl çözeceğin iöğretmek gerekmektedir.

Öğrenci, öğrendiği bilgileri açıklayabilmeli, inandığı ya da bildiği birşeyin neden ve niçin öyle olduğunu izah edebilmelidir. Kendi gayretinin birürünü olarak; hangi davranışın doğru, hangi davranış ın yanlış olduğunu ayırtedebilecek bir ölçüt geliştirebilmelidir. Bunun için, dilli duygu, düşünce vedavranışların altında yatan temel espriyi öğrenciye kavratmak gerekmek-tedir. Kavrama süreci sonucunda öğrenci, bağımsız bir şekilde, yani;başkalarına ihtiyaç duymadan, kendi başına düşünebilecektir. Kendi başınadüşünmeyi öğrenen insan, pekçok kabiliyetini kullanmak zorundadır. OL-guları tanıma, akıl yürütme, kavram oluşturma, genellerne ve sentez yapma,değerlendirme gibi kabiliyetler, düşünen bir zihnin geçirdiği süreçlerinadıdır.30

ıo Mualla Selçuk, "Din Öğretimi Özgürleştiren Bir Süreç Olabilir mi?", Islamiyaı Dergisi, S.1., ss. 73-87 .. s. 78.

Page 11: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

281Eğitimin Genel Amaçları Açısıııdan Din Kültürü veAlılfık Bilgisi Dersleri

Bir çok tecrübe göstermiştir ki, öğrenciye çok şey ezberletmek ve çoknasihat etmekten ziyade, onları düşünmeye alıştırmak daha verimli ol-maktadır. Düşünmeye alışan insan, kendisine öğretilmek istenen bir çokşeyi, düşünme gücüyle bulacaktır. Düşünülerek elde edilen bilgi ve haki-katler, bir emek mahsulü olduğundan dolayı hafızada uzun süre kal-maktadır.3l Öğrencinin istediğimiz yönde davranış kazanması da daha kolayolmaktadır. çoğu zaman düşünce ile bilgi birbirinin zıddı imiş gibi an-laşılmıştır. Halbuki her ikisi de eğitimde gereklidir. Özellikle, davranış, tavırve tutum geliştirmenin önemli hedefler arasında yer aldığı din öğretiminde,düşünme ve kavrama vazgeçilmez zihinsel süreçlerdir. Öğrenci, hayatıniçindeki yerini ve önemini kavrayamadığı bir davranışı, geliştirmek(gerçekleştirmek) için nasıl istekli olabilir?

Mesela; öğrenciye "ibadet" kavramı öğretilmek ve ibadet etme dav-ranışı benimsetilmek istenmektedir. Bu konuda çoğu zaman baş vurulanyöntemlerden birisi; namazın rükünleri ve kılınışı ile birlikte, ibadet etmeeyleminin insan için bir "zorunluluk" olduğunu onlara öğretmektir. Öğ-rencilere, "bu dünyada ibadet etmeyen insanların ahirette cezalandırı-lacakları" haber verilerek, onların ibadet etme davranışını benimseyecekleribeklenir. Burada, eğitimin genel amaçlarına uygunluk açısından sorulacaksoru şudur: Acaba, bu tarzdaki bir öğretim sürecinde, insanın niçin ibadetetmesi gerektiği, ibadet etmenin Allah-insan ilişkisi açısından ne anlam ifadeettiği üzerinde durulmakta mıdır? Yani; öğrenciye benimsetrnek istediğimizdavranış, onun duygu ve düşünce dünyasında anlamlandırılmakta mıdır?Öğrencinin düşünme, kavrama, uygulama, analiz-sentez yapma ve değer-lendirme yetenekleri öğretim süreci boyunca harekete geçirilmekte midir?

Öğrenciye ibadet etme davranışı, yapılmadığı takdirde karşılaşılacakceza! müeyyideler akla getirilip, ondaki korku ve endişe duyguları hareketegeçirilerek mi, kazandırılmak istenmektedir? Yoksa Allah'ın insanlaraverdiği değer, onlara bahşettiği türlü nimetler gibi, hayatın içinde bire birilişkiye geçebileceği olgu ve olaylar aklına getirilip, şükran ve saygıduyguları harekete geçirilerek mi ibadet etme isteği uyandırılmakistenmektedir? Öğrencinin gelişen şahsiyeti, hayatı boyunca elde ettiğideneyimler ve hür iradesi hesaba katılarak mı, yoksa göz ardı edilerek midinf duygu, düşünce ve davranışlar ona kazandırılmak istenmektedir?

Bu soruya Nurettin Topçu şöyle cevap vermektedir:Beden, el, ayak, diz, dirsek hareketleriyle Allah 'ın sevgisini kazanarak

ebedf sadete ulaşılacağı, durmadan halka telkin edildiğinden Müslümancemiyetinin ruh dünyası, sadece işlenmemiş olarak kalmadı, saydığımız be-den hareketlerinin yanında değersiz, önemsiz ve manasız bir boşluğa dönüş-türülmüş oldu. İbadet esnasıııdaki Allah 'ı düşünme ve O'na yakınlaşma, sırfhayal gücünün fantezisine bağlandı. İnsanlar, dinf davranışlarında ken-

31 Faruk Bayraktar, Islam Eğiıiminde Öğretmen-Öğrenci Münasebetleri, Istanbul, 1989,lFA V Y., s. 199.

Page 12: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

282 AüİFD Cilt XLIV (2003) Sayı 1

dilerini, polis karakolunda dayak yemeye hazırlanan suçlunun korkusunasun 'i bir zorlayışla sokmaktan başka bir şey yapmadı/ar. ,,32

Topçu'nun da ifade ettiği gibi, örgün ve yaygın din öğretimindeyaptığımız hatalardan en önemlisi, öğrencilere dini', matematiksel bir man-tıkla benimsetmeye çalışmamızdır. "Şu davranışları yaparsan, şu sonuçlarlakarşılaşırsın. Bu davranışları yaparsan, bu sonuçlarla karşılaşırsın"şeklindeki bir anlayışla öğrenciye yaklaşmamızdır. Bu şekildeki biryaklaşımla öğrencideki cezalandırılma korku ve endişesinin galip geleceği,sonuç olarak da öğrencinin bizim istediğimiz davranışları yapmayı tercihedeceği hesab edilmektedir. İbadet kuHanma veya etmeme ile cezalandırılmaveya mükafatlandırılma arasında, çok basit bir ilişki kurulmaktadır. Allah'ınemirlerine uyulmadığı, yasaklarının çiğnendiği takdirde bir cezalandırma ilekarşılaşılabileceği, şüphesiz Kur'an'da da ifade edilmektedir.33 AncakKur'an'da AHah, insanda ibadet etme arzusu ve şevki uyandıracak şekildeKendisi'ni ve insanlara olan inayet ve rahmetini de anlatmaktadır.34

Kur'an'da, dünya ile ahiret arasında çok basit bir sebep-sonuç ilişkisikurulmamaktadır. Yani AHah, kuHarını sadece; "şu şu davranışları yapar-sanız Cennet'e, şu şu davranışları da yaparsanız Cehennem'e gidersiniz" gibi"ya o, ya da bu" şeklinde bir tercihle karşı karşıya bırakmamaktadır. İnsana,düşünme ve irade etme niteliklerini veren AHah, çoğu zaman onun bu nite-liklerine hitap etmektedir: "Düşünmüyor musunuz?", "akletmiyor musu-nuz?" gibi?5 AHah, Kur'an'da insanlara bilmedikleri konuları, düşünüpanlasınlar diye açıklamaktadır. AHah'ın yarattığı şeyler üzerinde düşünmek,onları incelemek, insanı Yaratan'ın Birliğine, Kudret, Hikmet ve Rahmetinegötürür.36 Doğru bir AHah tasavvuruna sahip olması temin edilebilirse,öğrenci zaten Allah' a duygusal bir yakınlık hissedecektir. Duygusalyakınlığı, davranışsal yakınlığa, yani ibadetlere dönüştürmek kolayolacaktır.

Öğrenci tarafından Allah, sürekli kusur arayan bir varlık olarakdüşünülürse, bunun çeşitli mahzurları olabilir. Sürekli suç ve ceza peşindekoşan, tehdit edici, her zaman sertliği ön planda tutan bir AHah tasavvuru,öğrencinin O'nu yanlış ve eksik tanımasına neden olabilir. Şayet dini'nyasakladığı bir fiilin "kötü olduğunu ve cezalandırılmayı hak ettiğini"öğretmek istiyorsak, öğrencinin o fiile tepki gösteren bir insan halinegetirilmesi önemlidir. İşlenen bir suça verilecek cezanın, adil bir davranışolduğunu, öğrenciye kavratmak lazımdır. Bazı insanların, tehdit ve korkutmakarşısında suçtan caydırılabileceği bir gerçektir. Ancak, AHah'ın sadece

32 Topçu, Türkiye'nin Maarif Davası, s. 156.33 En'am, 6/157; Maide, 5/98.34 Bu konuda bkz. Mehmet Emin Ay, Dili Eğiıiminde Mükafaı ve Ceza, İzmir, 1994, Nil Y ..

59-64.35 Bkz. Zariyat, 51/21;31> Mehmet Aydın, "tlim-İslam Münascbeti". Bilgi, Bilim ve islamı, İstanbuL, ı992, İSA YY.,

ss. 65-84, s. 8 i.

Page 13: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

283Eğitimin Genel Amaçlan Açısından Din Kültürü veAhilik Bilgisi Dersleri

korkutucu ve ceza verici bir Yaratıcı olarak tanıtılması da doğru değildir. Bu,O'nun bir yönüdür. Öğrencinin sürekli böyle bir telkine tabi tutulması, onupsikolojik olarak olumsuz etkileyebilir. Hayatının ve beklentilerinin akışınaengelolan Allah tasavvurundan öğrenci, soğuyabilir ve uzaklaşmak iste-yebilir. Yanlış bir anlayış ile bozulmuş zihinlerin, başka bir deyişle; sağlıklıbeslenmeyen gönüllerin, Allah ile barıştırılması, zamanla bir mesele halinebile gelebilir.37 Allah'ı cezalandıran, azap veren biri olarak tanıtmak İslameğitim anlayışına ters düşmektedir. Kullarını seven ve onlara sayılamayacakkadar nimetler veren Allah'ı, öğrencinin zihninde, kızan, ceza ve azap verenbiri olarak şekillendirmek doğru değildir.38

Kur' an' da Allah, kendisini insana doksan dokuz ismi ile tanıtmaktadır.Halbuki, insana kendisinin mücerred ve aşkın bir varlık olduğunu haberverip, ondan kayıtsız şartsız iman ve itaat isteyebilirdi. Böyle yapmamıştır.Evrendeki çok çeşitli olgu ve olayları anlatarak, insanı kendi varlığı vedoksan dokuz isminin tecellileri üzerinde düşündürmek istemiştir. Kur'an'dabirbirinden farklı imiş gibi görünen pek çok anlatımda, insana yönelik bir"kavratma, izah etme" iradesi görülebilmektedir.39 Düşünen bir varlık olaninsandan, Yaratıcısının kendine olan inayet ve yakınlığını farketmesi bek-lenmektedir.40 Yine Kur'an'da Allah, insana lutfettiği nimetleri anlatmak-tadır.41 Buradaki maksadın, nimetierin hepsini saymak olmadığı, izaha gerekduyulmayacak kadar açıktır. Zaten Allah, nimetlerinin sayılamayacak kadarçok olduğunu başka ayetlerde ifade etmektedir. Pek çok ayette, Allah-insanilişkisinin sevgi bağlamında ele alınmış olması da42dikkate alınacak olursa,Allah' ın insanları Kendi sevgisini kazanmaya doğru yönlendirdiği görülebil-mektedir.

Allah, insanın kendi iç alemi hakkında da düşünmesini istemektedir."Kendi nefisleri hakkında düşünmediler mi?,,43 ayetinde bu istek dilegetirilmektedir. İnsanın kendisi hakkında düşündükten sonra, dış aleminyaratılış keyfiyyetini ve Yaratıcısı'nı tanıması daha kolayolacaktır. BöyleceYüce Allah, düşünceyi insanın kendi iç aleminden başlatarak, dış alemeoradan da ahirete yöneltmektedir. İnsan, iç alemindeki oluşumlar üzerindedüşünüp, oradaki fırtınaların şiddetini, yönünü ve ağırlığını tanıyınca, dışalemi ve ahireti daha iyi anlayacak ve imana ulaşacaktır. Bu iman, bir

37 Kerim Yavuz, Günümüzde Din Eğitimi, Adana, 1998, Çukurova O., İlahiyat F. Y., s. 216.Jll Mehmet Emin Ay, Çocuklarımıza Allah'ı Nasıl Anlatalım, Ankara, 1987, s. 106.39 Bkz. Al-i Imran, 3/190-91., Ra'd, 13/3-4., Gaşiye, 88/17-29.411 Bu konuda bkz. Gazaif, el-Hikmetüji Mahlukati'llahi Azze ve eelle, İstanbul, 1971, Dede

Korkut Y.; Cafer Sadık Yaran, Tanrı inancının Akliliği, Samsun, 2000, Etüt Y. s. 48.41 Bkz. Rahman, 55.42 Bkz. Bakara, 2/222.43 Rum, 30/8.

Page 14: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

284 Aüİ FD Cilı XLIV (2003) Sayı 1

dayatma ile veya dışarıdan bir etkiyle değil, insanın kendi düşüncesinin birürünü olarak oluşmaktadır.44

Kur'an'da, insanın hür iradesiyle Allah'a ibadet ve itaat etme şuuruuyandırılmak istenmektedir. Zaten İslam Dinf'ne göre, hür olmayan birininyaptığı bir ibadetin, Allah katında değeri yoktur. İnsan, herhangi bir baskıyamaruz kalmadan, kendi iradesiyle Allah'a teveccüh göstermelidir. "Dinınvaz edilişinin gerçek amacı; insanı zorunlu kul1uktan çıkarıp, kendi serbestseçimine dayalı kulluğa yiikseltmektir.'.45

O halde, ibadet öğretimi yapılırken Kur'an'daki bu yaklaşım esas alına-bilir. Yani; bir nevi ibadet fenomenolojisi yapılabilir. İbadet fenomenolojisi;ibadetin özünü açıklamak için, tüm olguları, yani ibadetin ibadet olması içinyerine getirilmesi gerekli şekil, şart ve rükünleri; dinfn genel prensipleri vegayesini de göz önünde bulundurarak anlamlandırmaktır.46

Peki bu nasılolacaktır? Öncelikle öğrencinin, Allah'ı çok iyi tanımasısağlanabilir. Çünkü, bütün ibadetlerin ilk ve son gayesi; insanı Allah'ınhuzuruna götürmektir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde, Kur'an'dakiİlam beyanın rehberliğinde, öğretmenin de yardımıyla, Al1ah'ın evrendekivarlığı ve birliğinin tecellilerini görüp, onlar üzerinde düşünerek, sağlam birAllah inancı ve tasavvuruna sahip olması mümkündür. Eşya ve olaylarüzerinde düşünerek, kendi zihinsel çabasının ürünü olan tahkikl bir inancaulaşması Allah'ın da iradesine uygundur. "Marifetullah" adını verdiğimiz bubilgiyle, Allah'a yakınlık ve muhabbet duymaya başlayan öğrenci, O'nakarşı birşeyler yapmanın isteğini, yapmıyorsa yapmamanın ezikliğini hisse-decektir. Yoksa, sadece namazın içindeki ve dışındaki farzları, namaz sure,dua ve rükünlerini ezberleyen, namaz kılmadığı takdirde çarptırılacağı ceza-ları düşünerek, derin bir korku içinde namaz kılan bir öğrenci, ibadetetmenin ruhunda var olan Allah-insan ilişkisindeki güzelliği hissedemeye-cektir. Allah'a, gönül dünyasında hissettiği aşk ve şevkle ibadet etmediğiiçin, insanlarla olan ilişkilerinde de müsbet bir gelişme muhtemelenolmayacaktır. Çünkü, zorla yapılan ibadet, öğrencinin gelişmekte olan kişilikve karakter yapısı üzerinde baskı kurduğu için, onun ahlakını değiş-tiremeyecek, hatta öğrenci, zamanla dinf şüphe ve buhranlara kadar vara-bilecek "iç çatışmalar" yaşayabilecektir. Bunun nedeni, inancı ile düşünce vebilinci arasındaki gerekli bütünlüğün sağlanamamış olmasıdır. Din Kültürüve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeninin görevi, bu bütünlüğü sağlayacakyöntem, teknik ve stratejileri uygulayarak, öğrenciye rehberlik etmektir.

44 Bayraktar Bayraklı, Mukayeseli Eğitim Felsefesi Sistemleri, Istanbul, 1999. lFA V Y., s.

231.45 Selçuk,a.g.m .. s. 80.46 Mehmet Bayraktar, islam ibadet Feııomenolojisi. Ankara, 1987, Akçağ Y., s. 5; Bukonuda bkz. Ruhi Özcan, ibadetlerde Şekil ve Maııa ilişkisi. Erzurum, 1986, Ravza Y., s.

31-64.

Page 15: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

285Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü veAhlak Bilgisi Dersleri

Yukarıda yapılan değerlendirmelerden hareketle, RamazanBuyrukçu'nun şu tesbitierine katılmamak mümkün değildir:

"Din eğitimi ve öğretimini, emir ve yasakların ezberletilmesi şeklindeanlamak ve uygulamaktan kurtaracak zihniyetin oluşması ve yaygınlaşmasıgerekmektedir. Çünkü, böyle bir anlayış, dinin kişilik gelişimi üzerindekietkisini azaltmaktadır. Halbuki din eğitiminin görev ve amaçlarından birisive en önemlisi, insana kişilik ve karakter kazandırmaktır. Şüphesiz, dinfnilke ve prensipleri, emir ve yasakları, inanç esasları, ibadet şekilleri veahliiki kuralları, din eğitimi programlarında yer alacaktır ve almalıdır.Ancak bu prensipler, insanın gelişim özelliklerine göre işlenirse bir anlamkazanır. İnanç esaslarını, zihnen ve ruhen anlamayan ve yorumlayamayaninsanın imanı taklidi, ibadet ve ahlaki kuralları yerine getirmesi, öriiolacaktır. ,,47

Bu durumda da, insanla Allah arasındaki metafizik bir ilişkidendoğacak ve "kutsal" bir değer ifade edecek olan; "ibadet" adını verdiğimizdavranışlar, sadece "alışkanlıkların" yerine getirilmesinden ibaret kalacaktır.İbadetin sadece bir alışkanlık olarak yerine getirilip, insan ahlakına olumlumanada yön vermemesi, bizzat Kur'an tarafından eleştirilmektedir.48 Kur'an-ı Kerim, namazı insan davranışlarını olumlu yönde etkileyen49 ve kalplerihuzura kavuşturan50 bir ibadet olarak tarif etmektedir.

Alışkanlıklar, eğitim vasıtasıyle insanda geliştirilmesi gereken karakterhakkında bize sağlam bir bilgi vermez. "Bazı faydalı alışkanlıklardanmeydana gelen hareketler, yıllarca aynı tarzda yapılsa dahi, hakiki karakterininsanı aldatmayan bir tasviri sayılamaz. Zira iç ilgi ve ihtiyaçlardan ziyade,zorlama ile meydana gelen alışkanlık hareketleri, ileride yavaş yavaş hiçyapılmayabilir. Hatta araya öyle hadiseler girer ki, alışkanlık sonucumeydana gelen hareketlerin yapılması beklenirken, bunların yerine tamamenaksi hareketlerin yapıldığı da görülebilir."sl

Kerschensteiner, böyle bir sonuçla karşılaşılmasının nedenini şu şekildeizah etmektedir:

"Öyle öğretim yöntemleri vardır ki, ikinci çocukluk ve gençlikdönemine kadar, dış ve mutlak itaati devam ettirmekte, öğrencinin harekethürriyetini son derece zorlaştırmakta ve durmadan ahLaki ve dini taleplerizorla kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bu öğretim tarzı, bir çok çocuğun,özellikle sert kişiliklerin hakiki karakter gelişimini köstekler. Zekayı kurban

47 Ramazan Buyrukçu, "Ortaokullardaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimine Genel BirYaklaşım, Dini Araştırmawr D., c. 2., S. 4.,177-195., s. 189.

48 Maun, 107/4-7.49 Ankebut, 29/45.50 Ra'd, 13/28.51 Kerschcnstciner G., Karakter Kavramı ve Terbiyesi. çev. Fikret Kanad, Ankara, 1977, M.E. B. Y., s. 16.

Page 16: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

286 Aüİ FD Cilt XLIV (2003) Sayı 1

ederek, Allah vergisi aklı kullanmaktan vaz geçme bahasma talep edilen birharid itaat, yalmz karakterin belkemiğini kırmakla kalmaz, harid tesiribakımından karakterin sevimli ve kıymetli cephesi de felce uğratılmışolur.,,52

Öğrenci, her konuda olduğu gibi, dinf konularda da isabetli düşünebil-meli ve isabetli karar verebilmelidir. En önemlisi ise, daha sonra içindençıkılmaz hale gelebilecek problemlere yol açan yanlış düşünce ve dav-ranışlardan uzak kalabilmelidir. Daha doğrusu, yanlış düşünce ve dav-ranışları, doğrularından ayırt etmeyi öğrenmiş olmalıdır. Bu, bir tür "dinıbilinç" kazanmadır. Aslında, herhangi bir davranış ın anlam kazanabilmesiiçin, onun bilinçli bir şekilde yapılması gereği, İslam Dini'nin de istediği birşeydir. İslam Dini, cahilce yapılan davranışları eleştirir. Hatta İslam'a göre,"inanmama"nın sebeplerinden en önemlisi, bilgisizlik ve bilinçsizliktir.Kur'an'ın pek çok yerinde Allah inanmayanları, akl etmemek, düşünmemek,ibret almamak ve cahillikle suçlamaktadır.53 İnanmak için, belli bir bilgibirikimine sahip olmak ve evrene araştırıcı bir gözle bakmak gerekmek-tedir.54

İşte bu yüzden, öğrencilere dinı bilgileri öğretirken, onların zeka, dü-şünme, kavrama, karşılaştırma yapma, bir senteze ulaşma gibi melekeleriniişe koşmak gerekmektedir. "Hatta Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri, birbakıma "düşünme ve düşünmeyi öğrenme" dersleri haline getirilebilir.Düşünme veya başka bir deyişle akıl yürütme, neden ve niçinlere ulaşmanınbiricik yoludur. "Düşünme, eşya ve olaylar arasındaki gizli münasebetl~rianlamaya, onların uzak ve yakın sebeplerini ortaya çıkarmaya, muhtemelneticeleri tahmin etmeye ve geleceğe yönelik hükümler vermeye yarar.,,55"Bu derslerde, düşünme ya da zihinsel arayışa geçme yolu açılıp, oradançözüme ulaşılabilir. Din eğitimi-öğretiminde, öğrencinin dine zihnen iyicenüfuz etmesi ve onun özünü yakalaması bakımından, akla işlerlik kazan-dırma lüzumu vardır.,,56Böylece, hem eğitimin genel amaçları, hem de İslamDinı'nin isteği doğrultusunda hareket edilmiş olacaktır: Öğrenci, inancınıakıl ve bilgi zemininde temellendirerek, sağlam bir karakter ve kişilikyapısına, istenen bir ahlaka sahip olabilecektir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde dinf konularda bilgilenen öğ-renciler, zaman zaman inançlarını sarsabilecek fikir ve olaylarla karşılaşa-bilmektedirler. Mesela; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde, Peygam-berlere iman ve Hz. Muhammed'in Peygamberliği gibi konuları öğrenen

52 Kerschensteiner, a.g.e., s. 97.53 Enfal, 8/22; A'raf, 71179; Bakara, 21171.54 Bu konuda bkz. Ramazan cl-Buti, Kur 'an Eğitiminin Eşsiz Metodu, İstanbuL. 1987, MadveY., s. 23-24.

55 Faruk Bayraktar, "Eğitimin En Önemli Hedefi Düşünmek ve Düşünmeyi Öğretmek", DinÖğretimi D., S. 28., ss. 16-20, s. 16.

56 Yavuz,a.g.e., s. 217.

Page 17: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

287Eğitimin Genel Amaçları AÇlsmdan Din Kültürü veAlılcik Bilgisi Dersleri

öğrenciler, çeşitli yayınlar vasıtasıyla da Peygamberlik müessesesinin varlığıve Hz. Muhammed'in Peygamberliği hakkında şüphe duymalarına sebepolabilecek fikirlerden haberdar 0Iabilmektedirler.5?

Farklı inanç ve düşüncelere sahip kişilerin varlığı, öğrenciyi kendi inançve değerlerini yakından incelemeye zorlar. O ana kadar, hiçbir tenkide tabitutmaksızın benimsemiş olduğu dinı inanç ve uygulamalar, öğrenci tara-fından sıkı bir şekilde gözden geçirilir. Özellikle ergenlik dönemindekiöğrenciler, zihnı bakımdan bütünleşmiş benliklerinin farkına vardıklarındandolayı, hayatın sentezini tenkitçi bir şekilde yaparlar. Dilli inançların an-lamını ve dinı gerçeklerin mahiyetini de zihinselolarak anlamak ve bunlarıyaşanan hayatla bağdaştırmak isterler.58

Öğrencinin hayatından bağımsız olarak öğrenilen bilgilerle, hayatın ger-çekıiklerinin örtüşmediği durumlarda, üzerinde düşünülmeksizin ezber-lenilen bilgilerin öğrenciyi sıkıntıya düşürebileceğini dikkate almak gerek-mektedir. Böyle durumlarda öğrenci, derste öğrendikleri ile, hayatında kar-şılaştığı bilgileri bağdaştıramamakta ve bir tercih yapmak zorunda kalmak-tadır.59

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde öğrendikleri bilgilerle çatışanbu fikirler üzerinde düşünüp, önceki bilgilerini ve inançlarını doğrulayacakbir sonuca ulaşamadıklarında ise, inandıkları şeylerden şüphe duyabilmek-tedirler.60

Bu durum, önemli ve çözülmesi gereken bir problem halidir. Fakat dahada önemli alan; öğrencilerin, karşılaştıkları bu problemi çözmelerine yardımedecek düşünme, karşılaştırma yapma, olayları yorumlama, genellerne yap-ma ve nihayet problemi çözme egzersizinden geçip-geçmemiş olduklarıdır.Eğer, DKAB derslerinde öğrencilere, karşılaştıkları bu tür problemlerikolaylıkla çözebilmelerine imkan verecek kabiliyet kazandırılmışsa, yani on-lara öğrenmeleri öğretiImişse, onlar kısa bir sürede bu işin içinden çıka-caklardır. Aksi durumda ise, ya birine gidip doğrunun ne olduğunu sora-caklardır; ya da zamanla onların zihninde girdap haline gelecek olan bu du-rum, onların dinı inançlarını yutabilecektir.

Mesela; öğrencilere hem ilköğretim, hem de ortaöğretim DKAB dersprogramında Hz. Peygamber'in hayatı yer almaktadır. Burada konumuz açı-sından şu soruyu sormak gerekmektedir: Hz. Peygamber'in hayatı nasılöğretilmektedir? Hz. Peygamber'in hayatı öğrencilere sadece kronolojik birsırayla, yani olay, yer ve tarih gösterme şeklinde öğretiImişse; ezberlenen bubilgiler, öğrenciye bu problemi çözme konusunda yardım etmeyecektir.

57 Mesela; Turan Dursun 'un "Din Bu" adlı kitaplarında bu tür iddialara rastlanmaktadır. Bkz.Turan Dursun, Tabu Can Çekişiyor Din Bu, İstanbul, 1992. Kaynak Y.; Ayrıca bkz.Erdoğan Aydın, İslamiyet Gerçeği, İstanbul, 1993, Kaynak Y.

5" Hayati Hökclekli, Din Psikolojisi, Ankara, 1993, Türkiye Diyanet V. Y., s. 271.59 Cemal Tosun, Din Eğitimi Bilimine Giriş, Ankara, 2001, Pegem Y., s. 158, 159.6{1 Bkz. Hökelekli,a.g.e., s. 270-273.

Page 18: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

288 Aüİ FD Cil! XLIV (2003) Sayı 1

Şüphesiz öğrenci, önemli olayların geçtiği tarih ve yerleri bilecektir; fakateğitimin genel amaçları anlatılırken de değinildiği üzere; bu kuru bilgiyle,inancını devam ettirme ve savunmasını yapma konusunda yetersiz kalabile-cektir. Çünkü o, henüz inandığı değerlerin açıklamasını kendi kendisine vebaşkalarına yapamamaktadır. İnancı, zihinselolmaktan çok taklit ve itaatseviyesindedir. Zihnine istif edilmiş bilgileri bir araya getirip, farklı kom-binezonlar üreterek, yeni genellemelere ulaşamamaktadır. Dolayısıyle,DKAB dersi imtihanlarında sorulan sorulardan farklı bir soru ile karşılaş-tığında mantıklı bir cevap bulamamakta, sonuç olarak inancından şüpheyedüşmektedir.

"Lise eğitimini tamamlayan birey, ön yargı ve tutarsızlık konusunda biryorum yapabilmelidir. Lise mezunu bireyler, olgu ile görüşü ayırt etme, te-melsiz varsayımları saptama, ön yargı ve propagandayı fark etme, mantıklıçözümler üretme ve olası sonuçları tahmin etme gibi yetenekleri okulyıllarında kazanmış 0Imalıdırlar.,,61 Bu açıdan, DKAB derslerinde, gençlerinkarşılaştığı inanç, din, ahlak ve günlük hayatla ilgili güncel sorular ya daproblemlere çözüm getiren bir yaklaşım benimsenmelidir.62 Fakat ne yazıkki, bunun yapılabildiğini söylemek oldukça zordur. Dinı konularda karşı-laştıkları problemleri çözme yeteneğini kazanamamış öğrenciler, menfi pro-paganda ve cereyanlardan kolaylıkla etkilenebilmektedirler.

Öğrenci dinı değerlere inanabilir veya inanmayabilir. İnanıp inanmama,onun hür seçiminin bir sonucu olacaktır. DKAB dersinin amacı, öğrencinindim olana tavır alışındaki bilinçliliği sağlamaktır. Din konusunda doğru vegeçerli davranışlar kazandırmaktır. Başka bir ifadeyle; yetişmekte olan nesle,din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetlerüzerinde düşünerek bilinçlenmelerini sağlamaktır.63

Mesela; öğrencinin dim inançlarını sarsabilecek kitaplarda ileri sürü-len iddialardan biri, Hz. Peygamber'in Kur'an ayetlerini Tevrat ve İncil'denkopye ettiği şeklindedir. Tevrat ve İncil, Kur'an'dan önce nazil olduğu için,bu iddia, öğrencinin kafasında şüpheler doğurabilecek niteliktedir. Çünküöğrenci, tarihi sadece kronolojik olarak bilmektedir.64 Bu tür iddialarıngündeme getirilmesinin en önemli nedenlerinden birisi; bizlerin, tarihi,fikirlerle hadiselerin irtibatı açısından değil de, sadece kronolojik olarakbilmemiz ve gençlerimize böyle öğretmemizdir. Yani genelolarak eğitim,özelolarak da din eğitimi anlayışımızdaki boşluktur.

61 Özden, Eğitimde Dönüşüm. s. 23.62 Yavuz, a.g.e., s. 213.63 Tosun,a.g.e .. s. 159."" Öğrencinin kronolojik larih bilgisine göre, Hz. Muhammed'in risaleıini ıebliğinden önceTevral ve İncil insanların elinde bulunmaktadır. Olayları, eş zamanlı ve art zamanlıdeğerlendiremediğinden dolayı öğrenciye, Hz. Muhammed'in Tevrat ve İncil'i okumuşolması ihtimali makul gelebilecektir. Öğrencinin bu iddiayı, tarihteki nedensellik ilkesinegöre tahlil edip, çürütememesi durumunda inancının sarsılma ihtimali bulunmaktadır.

Page 19: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

289Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü veAhldk Bilgisi Dersleri

Hz. Peygamber' e ilk vahyin gelmesi olayı, sadece tarih ve yer şeklindedeğil de, hadise yorumlanarak ve karşılaştırmalar yapılarak, yani nedensellikilkesine uyularak verildiyse; öğrenci bu bilgilerden hareketle yeni sonuçlarada ulaşarak, bu problemi çözebilecektir. "Öğrenciye tarih bilgisini kazan-dırmanın hedeflendiği bu tür konularda, sebep fikri başa geçmeli, zamanfikrinin ona tabi olduğu bilinmelidir. Öğretmen, ta başlangıca götüren ne-denseilik zincirini koparıp, kendiliğinden hükümler vermemeli; geçmişteyaşanan olayları, bugünün olayları gibi, adeta bizim tarafımızdan tekraryaşanıyorlarmışçasına ele almalıdır. Böylece ders, hafıza yükü olmaktançıkarak, öğrencinin düşünmesini sağlayıcı bir mahiyet kazanmış olacaktır.,,65

Hz. Peygamber'in, kendi kendisini Peygamber ilan etmediğinin çeşitlidelilleri vardır. Peygamberliğin delillendirilmesi yöntemi, bizzat Kur'an ta-rafından Hz. Peygamber' e öğretiImiştir. Hz. Muhammed'le onun pey-gamberliğini inkar edenler arasında geçen bir konuşmayı Kur'an ayetlerinetaşıyan Allah, Peygamberine şöyle buyurmaktadır: "De ki: Allah dileseydiben onu (vahyi) size okumazdım. Size de bildirmemiş olurdum. Daha önceyıllarca aranızda bulundum. Hiç düşünmüyor musunuz?,,66 Görüldüğü gibiAllah, Peygamber'inden sadece Peygamberliğini ilan etmekle yetinmeme-sini, mantıklı bir delillendirme yöntemi ile doğru söylediğini isbatlamasınıistemektedir.

Pek çok Peygamber ile kavmi arasında geçen diyalogta da nübüvvetindelillendirilmesi yöntemine başvurulmuştur. Mesela Kur'an 'da anlatılan, Hz.Nuh ile kavmi arasında geçen diyalog bunun bir örneğidir. Hz. Nuh'tan,kavmine Rabb'inden bir "delil" üzere olduğunu söylemesi istenmektedir.67Hz. Nuh'un, yaptığı tebliğ görevi karşılığında bir ücret istememiş olması da,Kur'an tarafından bir delilolarak ifade edilmektedir.68 Ayetlerde kullanılandelillerin öncülleri, kabulü zorunlu olan şeylerden seçilmiştir.69

Müslüman bilim adamları, Kur'an'daki Peygamberliğin delillendiril-mesi yönteminden yola çıkarak, bu konuda fikir üretmişlerdir. Hatta İslamFelsefesi ve Kelam bilimlerinde "isbat-ı nübüvvet", "isbat-ı vacib"le birlikteönemli konulardan birisi haline gelmiştir. 70

65 Topçu, Türkiye'nin Maarif Davası, s. 124.66 Yunus, 10/16 .• 7 Hud, 11/28.68 Hud, 11/29.

ffi Muhammed Çelik, Kur 'an 'ın ikna Hususiyeıi, İzmir, 1996, Çağlayan Y., 267.70 Mesela; İbn-i Sina, isbat-ı nübüvvet konusunda fikir üreten filozoflardan birisidir. O, "er-Risale ii isbat'in-Nübüvve" adlı eserinde, insan toplulukları içerisinde onları yönlendirenüstün niteliklere sahip bir Peygamber'in niçin bulunması gerektiğini açıklamaktadır. Bkz.Ibn-i Sina, "er-Risale fi İsbal'in-Nübüvve", Resayii fi'l-Hikmeıi ve'l-Tabiat,Kahire, 1989, Dar'ül-Arab Y., ss. 120-132., s. 123; İslam Düşüncesi 'ndenübüvvetin isbatı konusunda geniş bilgi için bkz. Salih Sabri Yavuz, is/amDüşüncesinde Nübüvvet, İstanbul, İnsan Y., s. 168-175. Vahyi; Tanrı'dan dışanya bir

Page 20: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

290 AülFD Ci/ı XLIV (2003) Sayı]

Peygamberlik müessesesının, insanlık için gerekli olduğu ile ilgilidelillerin nasıl üretildiğini ve onların mantığını kavrayan öğrenci, kendisi deyeni delil1er üretebilecektir. Böylece, Hz. Muhammed'in Peygamberliğineolan inancı güçlenecektir.

Hz. Muhammed'in Peygamberliği konusu bu şekilde işlendiğinde, öğ-rencide şu davranışlar geliştirilmiş olacaktır:

i .Öğrenci, bu öğretim süreci sayesinde, olaylardan faydalanarakgenel1emeler yapma hususunda deneyim kazanacaktır. Bu deneyim,daha sonraki yaşantısında benzer durumlarla karşılaştığında genel-leme yaparak, bir sonuca ulaşma hususunda ona yardım edecektir.Bir öğretim sürecinde öğrencinin, içinde yaşadığı zaman dilimindekarşılaştığı veya karşılaşacağı, zihninde şüphe ve tereddüt uyan-dıracak soru ve fikirlere cevaplar vermek (cevap vermeyi öğretmek)önemli değildir. Sorular ve fikirler zamanla değişecektir. Bütün soruve fikirleri cevaplarıyla birlikte öğrenciye öğretim süresi boyuncaöğretmek mümkün değildir. Önemli olan öğrenciye olayları eş ve artzamanlı düşünebilmeyi, bilinenlerle bilinmeyenler, alışılmışlabeklenmedik arasında diyalektik bir münasebet kurarak genellerneyapmayı ve bir sonuca gitmeyi öğretmektir.

2 . Herhangi bir konuda mantığa uygun düşünmeyi öğrenecektir.Mantığa uygun düşünebilme, sadece Din Kültürü ve Ahlak Bilgisidersinde değil, diğer derslerde de gerekli olan bir kabiliyettir.

3. Subjektif düşünce ve olaylar arasındaki farkı ayırt edebilecektir.İnsan, hayatı boyunca çok çeşitli düşünce ve fikirlerle karşılaşabil-mektedir. Subjektif düşünce ile olay ve gerçekler arasını ayırtetmeyi öğrenen öğrenci, kazandığı bu bilinç sayesinde, karşılaştığıher fikir ve görüşün etkisinde kalmayacak, doğru ve yanlışı kolay-lıkla belirleyebilecektir.

4. Öğrencinin mutlaka kendi geliştirdiği bazı fikir ve görüşleri vardır.Fakat, onları nasıl düzenleyeceğini bilernemektedir. Yukarıda izahedilen bir öğretim süreci sonunda öğrenci, fikirlerini mantığa uygunbir yolda düzenleyebilecektir.

5. Bu tarzdaki bir öğretim süreci sonunda öğrenci, karşılaştığı diniiçerikli bir problemin nasıl çözüleceğini öğrenmiş olacaktır.

6 .Başkaları ile olan münasebetlerinde rasyonel bir şekildedüşünebilecektir. Bu durum, onun insanlarla olan ilişkilerine deolumlu bir şekilde yansıyacaktır. Sahip olduğu bir fikri, karşısındakibir insana açıklamayı, onu ikna etmeyi öğrenecektir.

taşma olarak nitelendiren İbn-i Sina, Peygamberi; bu taşmayı kabul edip insanlarailetebilccek üstün vasıflı bir insan olarak tarif etmektedir. Ona göre, vahyin Tanrı'dandışarıya taşması ne kadar tabii ise, onu alıp insanlara ulaştıracak bir kişinin bulunması da okadar tabiidir. Bkz. İbn-i Sina, a.g.e., s. 124.

Page 21: Eğitimin Genel Amaçları Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

291Eğitimin Genel Amaçları Açısıııdan Din Kültürü veAhlak Bilgisi Dersleri

7. Eğitimin ve din eğitiminin amaçları açısından en önemlisi ise; fikirve inançlarını mantıkf bir yolla savunabilecektir.

SonuçDin Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin genel amacı olan inançlı, bilgili

ve iyi ahlaklı insan yetiştirme hedefi, dün olduğu gibi bugün degözetilmektedir. Fakat, aynı olmayan bir şey vardır ki o da, bu nitelikleresahip insanın nasıl yetiştirileceğidir. Çok eskiden kalma öğretim yöntem veteknikleriyle (ezbere dayalı), günümüzün değişen ve gelişen şartlarındayetişmiş, okuyan, düşünen ve sorgulayan gençlere her istediğimiz bilgiyikolaylıkla öğretmek, en önemlisi ise benimsetrnek mümkün gözük-memektedir. Artık gençler, araştırıp, sorguladıktan sonra, doğruluğuna kararverdikleri bilgileri öğrenmek istemektedirler. Hele hele öğrenmek zorundabırakıldıkları bilgileri, özgürlüklerinin kısıtlandığı gerekçesiyle, gizli veyaaçık, çoğu zaman reddetmektedirler.

Bu nedenlerden dolayı, günümüz eğitim anlayışında, zihinsel öğretimsüreçleri önem kazanmıştır. Öğrencinin zeka, düşünme, karşılaştırma vegenellerne yapma, problem çözme gibi yeteneklerini geliştirerek, bilgileri buyetenekler vasıtasıyle öğretmek, eğitimin genel amaçları arasında yerinialmıştır. Aynı amaçlar, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi için de geçerlidir.Din Kültürü ve AhHik Bilgisi dersinde de, öğretim konusu yapılan bilgiler,öğrencilere zihinsel bir süreç yaşatılarak öğretilmeye çalışılmalıdır. Buyapıldığı takdirde, dersin. genel amaçlarına ulaşmak daha da kolaylaşacak,öğrenciler, bilinçli bir inanca sahip olacaklardır. Bilmedikleri dilli konuları,nasıl öğreneceklerini öğrenen öğrenciler, günlük hayatlarında karşılaştıklarıdinı içerikli problemleri, daha kolay çözebileceklerdir.