egitim ordusu

108

Upload: serdar-yurdabakan

Post on 07-Mar-2016

386 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

ORDU iL MiLLi EGiTiM KULTUR SANAT DERGiSi

TRANSCRIPT

Page 1: EGiTiM ORDUSU
Page 2: EGiTiM ORDUSU
Page 3: EGiTiM ORDUSU

Sınav Dershanesi

Gözü Yükseklerde Olanlara

>Üniversite Hazırlık (YGS-LYS) >YDS Hazırlık >İlköğretim SBS Hazırlık >Okula Destek, Sınavlara Hazırlık >KPSS Sınavlarına Hazırlık SINAVA HAZIRLIK KANIMIZDA VAR

Şarkiye Mah. Kazım Karabekir Cad. No : 20 - ORDU Tel : 0452 214 42 33 GSM : 0554 882 91 67 / 68

http:/www.ordusinav.com www.sinavdershanesi.com.tr

KARA DENİZ

SINAV DERSHANESİ

Page 4: EGiTiM ORDUSU
Page 5: EGiTiM ORDUSU

T.C.ORDU VALİLİĞİ

İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

SAHİBİ ORDU İL MİLLİ EĞİTİM

MÜDÜRLÜĞÜ ADINAÖMER DEMİRÖZ

İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ

GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE SORUMLU MÜDÜR SERDAR YURDABAKAN

ŞUBE MÜDÜRÜ

YAYIN EKİBİSERDAR YURDABAKAN

ŞAHİN KAMBERŞAHİN SEVİNÇBURCU ERENÖZLEM BAŞ

YAZI İNCELEME KURULUYAHYA PALAVAR

EROL AKKUŞNEŞE MELİKOĞLU

İLETİŞİM ADRESİ Saray Mah.Ulukonak cad. No:5

52200 Merkez/ORDU Santral Tel:

0 (452) 223 16 29 - 30 - 31 0 (505) 275 41 41

Faks: 0 (452) 225 01 44http://ordu.meb.gov.tr/[email protected]

KAPAK VE SAYFA DİZGİ TASARIM

SERDAR YURDABAKANŞAHİN KAMBER

Yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. Gönderilen eserler

yayımlansın ya da yayımlanmasın iade edilmez.

MERHABA

Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak rutin çalışmalarımızın yanı sıra in-sanı eğitme eylemini en güzel ve

anlamlı projeler ile desteklemek ve sesimi-zi siz değerli okuyucularımızla paylaşarak bu projeleri yine eğitimin çeşitli kademele-

rindeki öğretmen, öğrenci ve veliler ile birlikte yürütebilmek amacıyla dergimizin bu ilk sayısı ile çıktık karşınıza.

İnsanlık var olduğu müddetçe en önemli olgu eğitim öğ-retim olacaktır şüphesiz. Okuyan bir toplum olma idealini gerçekleştirmek, kendi teknolojisini üreten bir ülke konumu-na gelebilmek, tarımda, sanayide ve kültürel hayatta modern toplumların ilerisine geçme düşü elbet eğitim öğretimin ni-teliğinden geçmektedir. Bu bağlamda eğitimde ilerlemenin yegâne koşulu olan disiplinli çalışma ve özverinin, tüm eğitim çalışanlarının düsturu olması gerektiği kanısındayız. Dergi-miz ilimizde eğitim öğretim çalışmalarını yansıtan bir ayna görevi görecek ilimizi tarihi, kültürel ve sosyal açıdan siz de-ğerli okuyucularımıza tanıtırken ulusal ve yerel yazarlarımız ve şairlerimiz ile değerli öğretmen ve öğrencilerimizin yazıları yeni ufuklara yelken açmamıza vesile teşkil edecek.

Dergimizin ilk sayısı olması hasebiyle İl Milli Eğitim Mü-dürlüğümüz ile okullarımızın tanıtımlarına ve çalışma ve pro-jelerimize geniş yer verdik. Her 3 ayda bir çıkacak dergimizin diğer sayılarının her birinde bir tema belirleyerek yolumuza sağlam adımlarla ilerleme düşüncesindeyiz.

Bu düşünceyle bir dahaki sayımızın temasının “BAHAR” olması gerektiği konusunda fikir birliğine vardık. Bu bağlam-da sonraki sayımızda yayınlanmak üzere “BAHAR” temasını işleyen yazı ve şiirlerinizi aşağıda verdiğimiz mail adresimize bekliyoruz.

Nihayet sizlere “merhaba” diyoruz umarım “Hoşçakal” de-meyeceğiz. Her sayıda yeniliklerle karşınızda olmak ve siz değerli eğitim çalışanlarımızın ve kıymetli misafir yazarları-mızın yazıları ile yeni heyecanlar yaşamak ve yaşatmak ama-cıyla çalışmalarımıza devam ediyor olacağız. Umudumuz bu yolculukta siz ve biz değil, hepimiz olabilmek...

Katkılarınızı, eleştirilerinizi, bir çocuğun sabırsızlığıyla bekliyoruz. Bir sonraki sayımızda yeniden buluşmak dileğiyle

Serdar YURDABAKANŞube Müdürü

İletişim [email protected]

Page 6: EGiTiM ORDUSU

Öğretmenlik gücünü sevgiden alan, dünyanın en kutsal ve en saygın mesleğidir. Bu onurlu mesleğin malzemesi insandır. Dolayısıyla her çeşit mesleğin toplumdaki bireylere kazandırılması da öğretmenlik sayesinde olmaktadır. Öğretmen; bir çocuk için, anne kadar sıcak ve şefkatli, baba kadar güvenilir ve ko-ruyandır. Aynı zamanda yüzyıllar boyu, karanlıkların sönmeyen ışığı, cehaletle savaşın en keskin kılıcı olmuştur. Öğretmen; toplum için etrafı aydınlatırken mum gibi eriyen değil, aydınlığı ile gönülden gönüle geçen; ebedi yaşayandır.

Mustafa Kemal Atatürk; öğretmenlerle yaptığı bir toplantı sırasında : “Bu dakika karşınızda duyduğum en samimî hissi, izninizle söyleyeyim: isterdim ki çocuk olayım ve sizin bilgi saçan öğretim alanınızda bulunayım, sizden feyiz alayım, siz beni yetiştiresiniz! O zaman milletim için, daha yararlı olurdum; fakat maalesef, yerine getirilmesi imkânsız bir arzu karşısında bulunuyoruz. Bu arzunun yerine başka bir istek-te bulunacağım: Bugünün evlâtlarını yetiştiriniz! Onları memlekete, millete yararlı uzuvlar yapınız! Bunu sizden istiyorum ve rica ediyorum.” demiştir.

Bir milletin milli, ahlâki ve kültürel yönden güçlü ve medeniyet bakımından kalkınmış olması öğret-menlerinin üstün çalışmalarına bağlıdır. Milli birlik ve beraberliğimizin teminatı öğretmenlerdir. Her ül-kenin ilerlemesi var olan insan gücünün harekete geçirilmesine bağlıdır. Bunu sağlayacak olan ise sadece eğitimdir. Eğer öğretmenlerimiz iyi yetişirse gelecek nesiller de o kadar iyi yetişmiş olacaktır. Öğretmen sadece öğreten değil öğrenen de olmalıdır. Modern dünyada çağını takip eden, öğrencisinin gerisinde kalmayan, her zaman öğrenci olabilmeyi ilke edinen öğretmenlerimiz başarılı olacaktır.

Ordu Valiliği olarak “Başarı İçin El Ele”, “Ana-Kız Okuldayız”, “Ordu Okuyor”, “Eğitim Her Engeli Aşar” ve “Kardeş Okul Kardeş Kurum” gibi projelerle eğitimimizdeki kaliteyi daha da artırmayı hedefledik. İli-mizde Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Hayrünnisa GÜL Hanımefendi’nin himayelerinde 4.’sü düzenlenen Konuşan Kitap Şenliğinin etkilerini artırmayı düşünerek “Okuma Aşısı” faaliyetimizle okullarımızda öğrencilerimize “Okuma Alışkanlığı ve Ekran Bağımlılığından Kurtulma” konulu seminer verildi. Daha çok okuyan daha çok irdeleyen ve düşünen bir Türkiye için, eğitime yapılan yatırımın geleceğe yapılan yatırım olduğunu unutmamalıyız.

Bu gaye ve hedeflerle çıkılan bu yolda “Eğitim Ordusu” dergisinin İlimize, eğitim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum. Derginin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Orhan DÜZGÜN Ordu Valisi

Page 7: EGiTiM ORDUSU

Eğitim, toplumun değer yargıları ile bilgi ve beceri birikiminin yeni kuşaklara aktarılması; bu amaçla okullarda ve benzer kurumlarda sürdürülen öğretim ve yetiştirme etkinlikleri olarak tanımlanabilir.

Çağdaşlaşmanın, modernleşmenin, kalkınmış ve mutlu bir toplum olmanın yolu eğitimden geçmektedir. Atatürk bunu ‘‘ Eğitimdir ki bir ulusu şanlı, hür ve bağımsız kılar, ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder’’ ve ‘‘ Eğitim ve eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus olma kim-liğini kazanamamıştır.’’ sözleri ile ifade etmiştir.

Bir toplumun eğitime yönelik harcamaları, tıpkı fiziksel sermayeye yapılan yatırımlar gibi bugünkü tüketimden vazgeçerek gelecekteki getirileri artırmak amacıyla beşeri sermayeye yani toplumun bilgi ve beceri birikimine yapılan yatırım gibi görülebilir.

Eğitime yönelik talep de sürekli artma eğilimindedir. Yüksek yaşam standardı, ilköğretimin evrenselleşmesi, eğitim görmüş kuşakların kendi çocukları için daha yüksek bir eğitim düzeyi araması eğitime talebin artışının bazı nedenlerindendir. Öte yandan karmaşık bir hal almış modern hayatta bireyin sahip olacağı rol ve ondan fayadalanabilmenin de bireyin aldığı eğitim düzeyine bağlı olduğu açıktır.

Eğitimin planlanması; bireylerin mesleki ve başka tercihlerini kolaylaştırmakla yetinen gev-şek bir yönlendirme sistemi olabileceği gibi, merkezi hükümetçe saptanan belirgin insan gücü hedeflerini gerçekleştirme yönelik bir süreç de olabilir.

Dergimizin, eğitim gibi önemli bir konuda daha iyiye ulaşabilmek için görüşlerin paylaşıla-bileceği bir platform olmasını ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Abdullah DEMİR Vali Yardımcısı

Page 8: EGiTiM ORDUSU

Eğitim, bir milletin uygarlık sahnesindeki konumunu belirleyen en önemli kavramdır.21.yy. bilim ve tek-nolojinin büyük bir ilerleme kaydettiği bir asırdır. Bu yenilik ve değişim, eğitim politikamızın en önemli ilkesi olmuştur.

Yönünü Atatürk’ün önemle işaret ettiği bilim ve fennin aydınlığına çeviren biz eğitimcilerin geçmişimizin güzellikleri ve yücelikleri üzerine inşa edeceği geleceğin milletimizi medeniyet yolunda en önemli müreffeh top-lum seviyelerine çıkaracağı muhakkaktır. Bir zamanlar dünyaya yön veren ve insanlığa büyük hizmetler sunan bir milletin evlatları olarak bizlere bugün öncekinden daha fazla çalışmak düşüyor.

Bu noktadan hareketle ilimizdeki eğitim çalışmalarını duyurmak ve eğitim-öğretime bakış açımızı ifade et-mek amacıyla bu dergiyi sizlere takdim etmenin kıvancıyla doluyuz. Bu yolda bizimle olan ve yazılarıyla dergi-mizin içeriğini zenginleştiren tüm misafir yazarlarımıza ve öğretmenlerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

En uzaktaki ilçelerimiz Akkuş’tan, Mesudiye’den tutun da içinde bulunduğumuz merkez ilçemizdeki en alt kademedeki çalışanlarımızla en üst düzeydeki yöneticiler olarak bizler, bir kutlu yola baş koyduk. İlimizdeki okuma seviyesini en üst seviyeye çıkarmak amacıyla Sayın Valimizin önderliğinde okuma kampanyaları düzen-ledik. Öğrencilerimizin sınavlardaki başarılarını arttırmak amacıyla “Başarı İçin El Ele” projesini hayata geçir-dik. “Kardeş Kurum –Kardeş Okul” kapsamında okullarımızın daha donanımlı hâle gelmesi için diğer kurum-larla sürekli iş birliği hâlindeyiz.

Göreve geldiğimiz ilk andan itibaren tüm ilçelerimizi, tüm eğitim kurumlarımızı ilçe müdürlerimizle birlikte tek tek gezdik ve itinayla inceledik. Onların eksiklerini belirledik; oradaki yöneticilerimizin ve öğretmenlerimi-zin isteklerini dinledik. Tüm yönetici arkadaşlarımla bu sorunları ortadan kaldırabilmek için birçok çözüm yolu üretmeye çalıştık ve hâlâ çabalıyoruz.

Ulu Önder Atatürk’ümüzün “Zafer “Zafer benimdir” diyebilenin; muvaffakiyet “Muvaffak olacağım” diye başlayanın ve “Muvaffak oldum” diyebilenindir.” sözünü ülkü edindik kendimize. Onun ilke ve inkılâplarının ışığında okuyan, düşünen, olaylara doğru bakış açıları ve yorumlarla yaklaşabilen; kendini sürekli yenileyebilen ve geliştiren; milletine, vatanına ve bayrağına bağlı; kültürünü özümseyen, önemseyen ve koruyan bir nesil ye-tiştirmek arzusuyla her gün daha büyük bir özveri ve azimle çalışıyoruz ve hep çalışacağız.

Biliyoruz ki çok derin bir maziye sahip bu aziz millet, her şeyin en güzeline lâyıktır. Ona bu liyakati göster-mek de biz eğitimcilerin görevidir.

Ömer DEMİRÖZİl Milli Eğitim Müdür V.

Page 9: EGiTiM ORDUSU

ORDU İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

ÖMER DEMİRÖZİL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜR VEKİLİ

İlköğrenimini sırasıyla; 19 Eylül İlkokulu, Güzelordu İlkokulu, Merkez Atatürk İlkokulunda; orta öğrenimini Hamdullah Suphi Tanrıöver Ortaokulunda, lise öğrenimini Ordu Lisesinde; yüksek öğrenimini ise Konya Selçuk Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde tamamladı..1980-1985 yılları arasında Ordu Lisesi, 1985- 1989 yılları arasında Ordu Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmenliği; 1989- 1991 yılları arasında aynı okul Müdür Yardım-cılığı görevlerinde bulunduktan sonra, 1991- 2003 yılları arasında ise Merkez Anadolu Öğretmen Lisesi Müdürlüğü ve 2003- 2011 yılları arasında Ordu Milli Eğitim Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. Valilik Makamı-nın onayları ile 17.08.2011 tarihinden itibaren Ordu İl Milli Eğitim Müdür Vekili olarak görevlendirilmiş olup, halen bu görevini sürdürmektedir.

KERİM YILMAZEĞİTİM DENETMENLERİ BAŞKANI

TEMEL ŞENEREĞİTİM DENETMENLERİ BAŞKAN YARDIMCISI

ORDU9

Page 10: EGiTiM ORDUSU

ORDU10

İL EĞİTİM DENETMENLERİ

Page 11: EGiTiM ORDUSU

İNCELEME, SORUŞTURMA VE DE-ĞERLENDİRME BÖLÜMÜ:

İnceleme, Soruşturma ve Değerlen-dirme Bölümü iş ve işlemleri, Şef Metin AKTAŞ, Veri Hazırlama ve Kontrol İş-letmenleri Faika ERKAN, Gülhanım BA-YAZIT ve Fatma AHDİ tarafından yürü-tülmektedir. Bölümümüzde inceleme ve soruşturmayı gerektiren şikâyet yazı ve

dilekçesi üzerine, inceleme ve soruşturma emirlerinin alınması, inceleme ve soruşturma gereken durumlarda ba-kanlıkça müfettiş ve müfettiş yardımcısı atanmasının sağlanması, inceleme ve soruşturma raporları ile fezlekelerde getirilen adlî, idarî, malî ve disiplinle ilgili her türlü iş ve işlemlerin sonuçlandırılması, sonuçların ilgili yerlere bil-dirilmesi görevleri gerçekleştirilmektedir.

SEZAYİ AKARSU (MÜDÜR YARDIMCISI)

Uhdesindeki görevler:

ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI BÖLÜMÜ:

Özel Öğretim Kurumları Bölümünde iş ve işlemler Şef Ayşegül OKUMUŞ ŞA-HİN, Şef Sami ŞAHİN, Şef Tümay KENA-NOĞLU ve Şef Çiğdem ŞENSOY tarafın-dan yürütülmektedir. Bölümümüzde 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile Bakanlığımıza verilen görev ve hizmetler-den il düzeyinde yapılması gereken iş ve işlemler yürütülmektedir. 5580 sayılı ka-nun gereğince bölümümüzde dernek, va-kıf, gerçek ve tüzel kişilere ait yurt, pansi-

yon vb kurumların açılması, devri, nakli, kapatılması, işletilmesi ve denetlenmesiyle ilgili hizmetlerin yürütülmesi; öğrenci yurdu, pansiyon vb kurumları açmak üzere başvuranların isteklerinin incelenmesi ve gereklerinin yerine getirilmesi işlemleri gerçekleştirilmektedir. Özel öğretim kurum ve kurslarından belge almaya hak kazanan kur-siyerlerin sertifika işlemleri, bu kursların sınavlarından İl Milli Eğitim Müdürlüğüne kalan paydan mal ve hizmet alımları ile ilgili dokümanların hazırlanması, ihalesinin yapılması, sınavlara görevli atanması işlemleri ile il ve ilçe merkezlerinde bulunan rehabilitasyon merkezlerine yapılan ödeme işlemleri de bölümümüzce yürütülmektedir.

ÖĞRETMENE HİZMET VE SOSYAL İŞLER BÖLÜMÜ:Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Bölümünde iş ve işlemler Şef Oya TORNİ tarafından yürütülmektedir. Bölü-

mümüzde öğretmenevleri, öğretmen lokalleri, öğretmen eğitim merkezi, tatil yerleri ve sosyal tesislerin açılması, yönetilmesi işletilmesi ve denetlenmesi iş ve işlemleri; öğretmenlerin ve emekli personelin ölüm, hastalık ve emeklilik halleriyle diğer ihtiyaçlarının karşılanması; lojmanlarla ilgili işlemlerin yürü-tülmesi görevleri gerçekleştirilmektedir.

BURSLAR VE YURTLAR BÖLÜMÜ: Burslar ve Yurtlar Bölümünde ortaöğrenimini sürdüren öğrencilerin iş ve

işlemleri yürütülmektedir.

ORDU11

Page 12: EGiTiM ORDUSU

STRATEJİ GELİŞTİRME BÖLÜMÜ (AR- GE)Birimimiz “Araştırma, Strateji Geliştirme ve Kalite Geliştirme Ekibi” ile “Projeler Ekibi” olmak üzere iki ayrı ekip-

ten oluşmaktadır. “Projeler Ekibi” iş ve işlemleri Mevlüt ERDEM, Berna Selcan TURHAN, Ebru TOKCAN ve Tamer TEZCAN tarafından, “Araştırma, Strateji Geliştirme ve Kalite Geliştirme Ekibi” iş ve işlemleri Nihat ÖZTÜRK, Za-

fer GÜMÜŞ, Sezayi OKUTAN, Gülhatun ŞANLI ÖZKAN, Burcu EREN ve Zülfü KARABACAK tarafından yürütülmekte-dir. Birimizin yazışma ve istatistik işlem-leri Şef Ahmet KÖK, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni Murat KAHRAMAN tarafından gerçekleştirilmektedir.

Müdürlüğümüzce takip edilecek olan stratejik planın hazırlanmasında koordi-nasyonu sağlamak, İlçe Milli Eğitim Mü-dürlüklerince ve Milli Eğitim Müdürlüğümüze bağlı tüm okul/kurumlarımızda stratejik planların hazırlanmasına yardımcı olmak, Müdürlüğümüzün stratejik planlamasının izlenmesi, değerlendirilmesi ve raporlaştırılmasını sağlamak, MEB Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi ödül yönergeleri gereğince Toplam Ka-lite Yönetimi çalışmalarının yapılmasını sağlamak ve bunların yanı sıra .“Bu Be-nim Eserim” adlı proje çalışması ile “Proje Tabanlı Beceri Yarışması” “Araştırma, Strateji Geliştirme ve Kalite Geliştirme” ekibimizin sorumluluğunda yürütül-mektedir.

Avrupa Birliği ile ilgili işlemlerin yürütülmesi, “TUBİTAK Bilgi ve Beceri Ya-rışması” ile ilgili iş ve işlemler, yerel- ulusal ve uluslar arası bütün projelerle ilgili

iş ve işlemler “Projeler Ekibi” tarafından yürütülmektedir.

SELAMİ CANDAN( MÜDÜR YARDIMCISI)

Uhdesindeki görevler:BÜTÇE BÖLÜMÜ:

Bütçe Bölümünde iş ve işlemler Uzman Bünyami GÜLTAŞ, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmenleri Der-ya AKSOY ve Osman CANDAN, Memur Bilal Faruk CANLIOĞLU tarafından yürütülmektedir. Bütçe Bö-lümünde eğitim ve öğretim kurumlarından gelecek bütçe tekliflerinin incelenmesi, değerlendirilmesi ve gerekli ödeneğin sağlaması, genel ve özel idare bütçelerinden ayrılan ödeneklerin dağıtımı ve sarfı ile ilgili işlemlerin yürütülmesi, okullarımızın elektrik, su, telefon ve ADSL ödemeleriyle ilgili işlemlerin gerçekleş-tirilmesi ve müdürlüğümüze ait taşıtlarla ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi sağlanmaktadır. Bölümümüz bünyesinde aynı zamanda Müdürlüğümüze ait taşıtların kullanımı, muayenesi sigortası vb işlemler görül-

mektedir.

MUHASEBE BÖLÜMÜ: Muhasebe Bölümünde Şef Gürsel

DEMİRTAŞ, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni İmdat TÜRKELİ, Memur İs-mail DEVECİ ve Memur Musa ÇAKICI görev yapmaktadır. Müdürlüğümüzün Muhasebe Bölümünde personelin öz-lük haklarına ait tahakkuk ve mutemet-

ORDU12

Page 13: EGiTiM ORDUSU

ORDU13

lik hizmetleri, İLKSAN’la ilgili işlem-ler, kamu zararı ve satın alma işlemleri yürütülmektedir.

EĞİTİM ARAÇLARI VE DONATIMI BÖLÜMÜ:

Eğitim Araçları ve Donatımı Bölü-münde iş ve işlemler Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni Durmuş BAY-HAN tarafından gerçekleştirilmekte-

dir. Eğitim Araçları ve Donatımı Bölümünde eğitim ve öğretim kurumlarının her türlü eğitim araç ve donatımına ait ihtiyaç tespiti, planlaması, tedariki ve dağıtımıyla ilgili iş ve işlemler yürütülmektedir.

ŞOFÖRLER İsmet TÜRKMEN Tuncay GÜLER Ümit İNAN Mustafa TOPÇUOĞLU Muammer AKKAYA

ERKAN KÜÇÜKSOLAK (MÜDÜR YARDIMCISI)

Uhdesindeki görevler:

TAŞIMALI EĞİTİM BÖLÜMÜ: Taşımalı Eğitim Bölümünde Şef Halil DUYAR, Memur Hamdi KARAGÖZ

ve Mehmet ULAŞ görev yapmaktadır. Taşımalı Eğitim Bölümünde, taşımalı okul öncesi, ilköğretim ve lise uygulaması ile engelli öğrencilerin taşınması işlemlerinin yürütülmesi, taşımalı araç hizmet alımı ile taşımalı kapsamındaki öğrencilerin yemek ödeneklerinin sarf ve dağıtımına ait işlemlerle taşımalı öğ-rencilerin öğle yemekleriyle ilgili ihale ve dokümanların düzenlenmesi işlem-leri gerçekleştirilmektedir.

HİZMET ALIMLARI BÖLÜMÜ: Hizmet alımları bölümünde İl Özel İdaresi kaynağından ve genel bütçe ile yapılan her türlü hizmet alımına ait

bilgi ve dokümanın hazırlanması ve gerektiğinde ihale düzenlenmesi görevleri yürütülmektedir.

Page 14: EGiTiM ORDUSU

YAŞAR BEKMEZ (ŞUBE MÜDÜRÜ)

Uhdesindeki görevler:

EĞİTİM- ÖĞRETİM VE ÖĞRENCİ İŞLERİ BÖLÜMÜ:Eğitim- Öğretim ve Öğrenci İşleri Bölümünde iş ve işlemler, Şef Hülya

GÜLTAŞ ve Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni Murat AKAN tarafından yü-rütülmektedir. Eğitim- Öğretim ve Öğrenci İşleri Bölümünde öğretim teknik-lerindeki gelişme ve yenilikleri takip ederek eğitim komisyonları ile de ilişki kurmak suretiyle yönetici, öğretmen, öğrenci ve velileri bilgilendirmek, ölçme ve değerlendirme konularındaki gelişmeleri takip ederek değerlendirmek, öğ-renci disiplin durumunu takip etmek, disiplinsizliği önleyici tedbirler almak, disiplin kurullarına gelen olayların tekrarlanmaması bakımından sebep ve so-nuçlarını araştırmak, gerektiğinde ilgili kurumlarla iş birliği yapmak, eğitim ve öğretim kurumlarının açılması, kapatılması ve bunlara ad verilmesi ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek, mecburî öğrenim çağındaki çocukların okula devam-

larını sağlamak ve takip etmek, her öğretim yılı başında, eğitim kurumlarının kapasitesini dikkate alarak öğrenci kayıtlarının sağlıklı bir şekilde yapılmasını sağlamak, Açık Öğretim Lisesi ile ilgili iş ve işlemler ile karşılaştırmalı sınavlar ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek görevlerini yerine getirmektedirler.

Ayrıca birimimiz bünyesi altında “Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri” ve “Başarı İçin El Ele” projeleri yü-rütülmektedir.

PROGRAM GELİŞTİRME BÖLÜMÜ: Program geliştirme bölümünde Şef Meryem KILIÇ ve Memur Sezgin

KAYGUSUZ görev yapmaktadırlar. Bölümümüzde, yeni hazırlanan prog-ramlar ve projelerin uygulanmasını sağlamak, öğretmenlere ta¬nıtmak, il ve ilçe düzeyinde uygulamada birlik ve beraberliği sağlamak amacıyla zümre öğ¬retmenleri arasındaki koordinasyonu sağlamak, seminerler düzenlemek, programları yapılan derslerin öğretim metotlarının geliştirilmesi yönünde ça-lışmalar yapmak, okullarda okutulacak ders kitaplarının seçimini takip etmek, denetlemek, ücretsiz ders kitabı dağıtımı ve ihalesiyle ilgili iş ve işlemler yürü-tülmektedir.

BİLGİSAYAR VE SINAV İŞLEMLERİ BÖLÜMÜ:Bakanlıkça yürütülen “Millî Eğitim Bakanlığı Bütünleşik Yönetim Bilgi Sis-

temi” (MEBSİS) Projesinin alt sistemlerinden olan İl Millî Eğitim Müdürlüğü Sistemi (İLSİS) çerçevesindeki bilgi işlem çalışmalarını yapmak ve Bakanlıkla gerekli koordinasyonu sağlamak, Bakanlıkça yapılmakta olan merkezi sistem sınavlarının il çapındaki her türlü iş ve işlemlerini gereken titizlik ve dikkatle yü-rütmek, bilgisayar eğitimi ve bilgisayar destekli eğitim ile ilgili olarak çıkarılmış mevzuat hükümleri uyarınca yapılması gereken iş ve işlemleri yürütmek ve bu işlemlerin sonuçları hakkında yetkili makamlara bilgi vermek, bilgisayar koor-dinatör öğretmenlerinin çalışmalarını takip etmek, çalışmalar sırasında karşı-laşılan aksaklıkları gidermek için gerekli önlemleri almak ve bilgisayar labora-tuarlarının bakım, onarım iş ve işlemlerini takip ederek arızaların za¬manında

giderilmesini sağlamak görevleri, Bilgisayar ve Sınav İşlemleri Bölümü tarafından gerçekleştirilmektedir. Bölümü-müzde MEBBİS Ağ Yöneticisi Fatih TOPKAYA, Eğitici Bilişim Teknolojileri Formatörü Şahin KAMBER, DYNED Dil Eğitim Sistemi İl Koordinatörü Zehra ŞANLI ve Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni MEBBİS Ağ Yöneticisi Durmuş ÇABUK görev yapmaktadır.

ORDU14

Page 15: EGiTiM ORDUSU

ORDU15

AKIN AYDIN (ŞUBE MÜDÜRÜ)

Uhdesindeki görevler:ATAMA BÖLÜMÜ:

Atama bölümünde iş ve işlemler Bil-gisayar İşletmeni Emine ŞİMŞİT, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmenleri Şener YILMAZ ve Erdal ATİK, Şef Kani GÖK-TEPE ve Şef Funda AKYÜZ tarafından yürütülmektedir. Atama bölümünde per-sonel durumunun takip edilmesi, kısa ve uzun vadede personel planlamasının yapılması, personelin atama ve yer değiş-tirmesiyle ilgili işlemlerin yürütülmesi ve personelin dengeli dağılımının sağlanma-

sı, il genelinde vekâleten ya da geçici görevle yönetici, öğretmen ve personel görevlendirmelerinin yapılması iş ve işlemleri gerçekleştirilmektedir.

ÖZLÜK BÖLÜMÜ:

Özlük Bölümünde personellerin her türlü izin, sicil, disiplin, ceza, adaylık, emeklilik, terfi ve diğer özlük hakları ile sendikalarla ilgili iş ve işlemler yürütülmektedir. Bölümümüz aynı zamanda pasaportla ilgili iş-lemleri de yürütmektedir. Özlük Bölümünde Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmenleri Tülay YURTTUTAN, Bahtiyar KIRIŞ, Mehmet Ali KURU, Cemal ÖZÇELİK ve Rahmi ŞEN; Şef Hande Gül YILMAZ, Şef Gülay KAYA, Şef Hicabi KÖK, Şef Engin YANIK, Şef Hamza ALTINSOY ve Memur Ercan CANDAN görev yap-maktadırlar.

Page 16: EGiTiM ORDUSU

ORDU16

MUSA ERDEM (ŞUBE MÜDÜRÜ)

Uhdesindeki görevler: İNŞAAT YATIRIM VE TESİSLER BÖLÜMÜ:

İnşaat Yatırım ve Tesisler Bölümü iş ve işlemleri Teknisyen Nihat KOÇ, Teknisyen Ömer Faruk Aydın ve Şef Selma GÜLER tarafından yürütülmekte-dir. Bölümümüzde Bakanlığa ait veya tahsisli bina, tesis, araç- gereç ile diğer imkânlardan bütün eğitim kurumlarının faydalanmaları için program yapıl-ması, yatırımlar ve eğitim kurumları için arazi ve arsa temini, tesislerin yapımı, bakımı ve onarımı ile ilgili işler yürütülmektedir. “Eğitime %100 Destek Kam-panyası” ve “Ulusal Eğitime Destek Kampanyası” İnşaat, Yatırım ve Tesisler bölümü tarafından gerçekleştirilmektedir.

OKUL AİLE BİRLİKLERİ VE OKUL KANTİN HESAPLARI İLE İLGİLİ İŞ VE İŞLEMLER:

Okul aile birlikleri ve okul kantin hesapları ile ilgili iş ve işlemler, Memur Mehmet TOPÇU tarafından gerçekleştirilmektedir. Bölümümüzde kantin ve halı sahaların kiralanması, ihalelerin yapılması, elde edilen gelirlerin harcan-ması, okul aile birlikleri ve okul kantinleriyle ilgili işlerin ve okul aile birlikleri gelir giderlerinin bütçeleştirilmesi işlemleri yürütülmektedir.

TEKNİSYENLERCengiz SAĞLAM, Kadir ELEDEN, Mehmet BORAN, Ö. Faruk AYDIN,

Nihat KOÇ

ALİ YAZGI (ŞUBE MÜDÜRÜ)

Uhdesindeki görevler:

OKUL İÇİ BEDEN EĞİTİMİ SPOR VE İZCİLİK BÖLÜMÜ:Okul İçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Bölümü iş ve işlemleri Şef Mehmet Mustafa DOĞRU ve

VHKİ Mustafa KURUL tarafından yürütülmektedir. Okul İçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Bölü-münde aynı zamanda ilimiz Beden Eğitimi öğretmenlerinden Ömür KIRCA İl Koordinatörü, Ramis

Page 17: EGiTiM ORDUSU

ORDU17

TERCAN Lig Heyeti sekreteri, Fatih BAYAZIT, Cem ASLAN, Hakan YEŞİLYURT ve Hülya ŞEN-YURT GEBEŞ İl Heyeti Üyesi; Yalçın GÜRSOY Futbol İl Koordinatörü olarak görev yapmaktadırlar. Bölümümüzde öğrencilerin ders dışında kalan zamanlarını sosyal, kültürel, sportif faaliyet alanla-rında değerlendirmelerine ilişkin hizmetler sağlanmakta, okul içi egzersiz çalışmaları ve öğrenciler için gençlik, izcilik, kamp ve spor tesislerinin kurulması ve bunların işletilmesi ile ilgili iş ve işlemler yürütülmektedir. Bütün öğretim kurumlarının beden eğitimi, spor, halk oyunları ve benzeri faali-yetlerine ait araç- gereç, ödül ve diğer ihtiyaçlar bölümümüz tarafından tedarik edilmektedir. Milli ve mahalli bayramlarla ilgili kutlama programlarının düzenlenmesi, uygulanması ve bayramlarda kullanılacak materyallerin sağlanması bölümümüzce gerçekleştirilmektedir.

ÇIRAKLIK VE MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM VE YAYGIN EĞİTİM BÖLÜMÜ:

Çıraklık ve mesleki teknik eğitim ve yaygın eğitim bölümünde iş ve işlemler Memur Nermin AY-DIN tarafından yürütülmektedir. Bölümümüzde, eğitimin belirli eğitim kademelerini tamamlayan

öğrencilerin çıraklık ve meslekî teknik eğitime yönlendirilmelerini sağlamak üzere rehberlik faaliyetleri ile 3308 sayılı Çıraklık ve Mes-lek Eğitimi Kanunu gereğince “Çıraklık Eğitimi” ile “İşletmelerde Meslek Eğitimi” konularında yapılacak işler yürütülmektedir. Halk eğitim merkezleri ve akşam sanat okullarının, halk eğitim kursları-nın açılması, işleyişi, yaygınlaştırılması ve denetimi ile bu amaçla gerekli olan bina, tesis, araç ve gerecin sağlanması, Halk Eğitim Mer-kezlerinin yılsonu sergilerinin planlanması faaliyetleri bölümümü-zün görevleri arasındadır. Bölümümüz tarafından halen birçok kam-panya ve proje çalışması yapılmaktadır. “Okuma Yazma Öğretimi”,

“Haydi Kızlar Okula”, “Ordu Okuyor” kampanyaları ile “ Mesleki Eğitimi Geliştirme”, “Anne- Baba Dershanesi”, “Beyaz Bayrak”, “Beslenme Dostu Okullar” projeleri Müdürlüğümüz Çıraklık Ve Mesle-ki Teknik Eğitim ve Yaygın Eğitim Bölümünde hayata geçirilmektedir.

ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK BÖLÜMÜ:Özel Eğitim Ve Rehberlik Bölümü görevleri VHKİ Menşure BAŞ tarafından yürütülmektedir. Bö-

lümümüzde okullarda rehberlik servislerinin kurulması ve bu servislerin personel araç ve gereç ih-tiyaçlarının karşılanması, rehberlik ve araştırma merkezleriyle okul-lardaki rehberlik servislerinin etkin ve verimli çalışmalarına yönelik faaliyetler düzenlenmektedir. Yine bölümümüzde özel eğitime muh-taç çocuklarımızın gereken eğitimi alabilmeleri için okul ve sınıf-ların açılması yaygınlaştırılması ve etkili çalıştırılması için gerekli tüm iş ve işlemler yürütülmektedir.

Günümüz gençleri için çok büyük tehlike arz eden kumar, içki, sigara, uyuşturucu madde gibi kötü alışkanlıklardan gençlerimizi korumak için yapılan faaliyetler Özel Eğitim ve Rehberlik Bölümü tarafından düzenlenmektedir. “Eğitim Her Engeli Aşar” kampanyası

ile “Ergenlik Dönemi Değişim” Özel Eğitim ve Rehberlik Bölümü tarafından yürütülmekte olan pro-jelerdir.

BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER BÖLÜMÜ:Müdürlüğümüz Basın ve Halkla İlişkiler Görevini Şahin SEVİNÇ

ve Tekniker Olgun Karadeniz yürütmektedirler. Basın ve Halkla İliş-kiler Bölümünde müdürlüğümüzdeki basın ve halkla ilişkilerle ilgili faaliyetler planlanıp yürütülmekte, basında yer alan eğitim ve öğre-timle ilgili yerel haberler değerlendirerek gereği yerine getirilmekte-dir.

OKUL ÖNCESİ BÖLÜMÜ:Okul Öncesi Bölümünde okullarımızda uygulanan okul öncesi

eğitim programlarının bir bütünlük içinde uygulanması, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması için toplantı, konferans, panel ve benzeri etkinlikler düzenleyerek ilgilileri bilgilendirmek, kamuoyu ya-ratmak ve halkın katkı ve katılımını sağlamak için ortam oluşturulması işlemleri yürütülmektedir.

Page 18: EGiTiM ORDUSU

ORDU18

SERDAR YURDABAKAN (ŞUBE MÜDÜRÜ)

Uhdesindeki görevler:KÜLTÜR BÖLÜMÜ:

Ordu Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Hizmetleri Bölümünün iş ve işlemleri Şef Ayşe ÖZCANLI, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmenleri Menşure BAŞ ve Durmuş BAYHAN tarafından yürütülmektedir. Bölümümüzde Türk dili, Türk tarihi, Türk kültürü ve güzel sanatlar alanlarında yurtiçi ve yurtdışında yapı-lan çalışmalardan Milli Eğitim Bakanlığınca programa bağlanan çalışmaların yürütülmesi, eğitim kurumlarında Türkçenin doğru ve düzgün konuşulması ve yazılması için çeşitli etkinliklerin düzenlenmesi, milli kültür zenginlikle-rimizin araştırılması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılarak yaşatılmasına ilişkin çalışmalar yapılması, belirli gün ve haftalarla ilgili programların düzenlenmesi Bakanlıkça düzenlenen yarışmaların il düzeyinde mevzuata uygun olarak yü-rütülmesi gibi çalışmalar yürütülmektedir.

HİZMET İÇİ EĞİTİM BÖLÜMÜ: Hizmet İçi Eğitim Bölümünde iş ve işlemler Veri Hazırlama ve Kontrol İş-

letmenleri Ayfer SAKARYA ve Selçuk ALAKUŞ tarafından yürütülmektedir. Bölümümüz, çalışan personelimizin mesleki açıdan daha donanımlı hale gel-meleri ve güncel, teknolojik değişiklikleri yakından takip etmelerini sağlamak amacıyla eğitime ihtiyaç duyulan konuların tespit edilmesi, Bakanlıkça veya mahalli olarak düzenlenen eğitimlerin gerçekleştirilmesi, eğitimlerin sonunda sertifikasyon işlemlerinin düzenlenmesi ve aday memurların temel ve hazırla-yıcı eğitimleri ile ilgili iş ve işlemlerinin yürütülmesi görevlerini üstlenmiştir.

ARŞİV VE İDARE BÖLÜMÜ: Müdürlüğümüz Arşiv ve İdare İşleri, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmen-

leri Mustafa USTA, Hediye ESMER, Memur İsa ŞAHİN ve İşbil GÜZELTEPE tarafından yürütülmektedir. Müdürlüğümüze gelen her türlü evrakın kaydının tutulması ve konusuna göre gereği yapılmak üzere ilgili birimlere dağıtılması, Müdürlüğümüzden kişi, kurum ve kuruluşlara gönderilecek evrakın kaydının tutulması ve işlemi biten evrakın dosyalanıp arşivlenmesi işlemleri Arşiv ve İdare Bölümü tarafından gerçekleştirilmektedir.

SAĞLIK HİZMETLERİ BÖLÜMÜ: Sağlık hizmetleri bölümünde iş ve işlemler, Şef Ayşe ÖZCANLI, Veri Hazırlama Ve Kontrol İşletmenleri Men-

şure BAŞ ve Durmuş BAYHAN tarafından yürütülmektedir. Bölümümüz, eğitim kurumlarımızda daha sağlıklı bir eğitim- öğretim ortamı oluşturabilmek için toplum, insan sağlığı ve çevreyi koruma konularında halka açık kurs, seminer ve konferans düzenlenmesi, öğrencilere yönelik sağlık taraması ve aşı hizmetlerinin planlanması, öğrenci-lerin sağlık hizmetleri ve beslenme eğitimi ile ilgili faaliyetlerin takip edilmesi faaliyetlerini yürütmektedir.

SANTRAL: İlknur ÖZATA TeknisyenNilgün ALTUN Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni

Page 19: EGiTiM ORDUSU

ORDU19

NAZİRE ÖZTÜRK TESİS MÜDÜRÜ:

04.11.1960 tarihinde Ordu’nun merkez Delikkaya Köyünde doğdu. İlköğrenimini yine bu köyde tamamladı. Ortaöğrenimini Ordu Fatih Ortaokulunda ve lise öğrenimini ise Fatih Lisesinde tamamlamıştır. Yükseköğreni-mini Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünde tamamlayan Nazire ÖZTÜRK, sırasıyla Hakkâri İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde çalıştı. 2003 yılında tekrar Ordu Milli Eğitim Müdürlüğü emrine Tesis Müdürü ola-rak atanmış olup halen Özel Kalem Bölümü ile ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi görevini sürdürmektedir.

ÖZEL KALEM BÖLÜMÜ: Özel Kalem Bölümünde iş ve işlemler, Tesis Müdürü Nazire ÖZTÜRK ve

Şef Burçin KAHRAMAN tarafından yürütülmektedir. Bölümümüz, Milli Eği-tim Müdürlüğüne bağlı olarak, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde görev yapmakta olan müdür, müdür yardımcısı ve şube müdürü atama ve görev-lendirme tekliflerinin Bakanlığa ve Valilik makamına sunulması ve bu yöne-ticilere ait her türlü işlemin yürütülmesi, önemli ve gizlilik dereceli evraklar hakkında işlem yapılması için Milli Eğitim Müdürüne sunulması ve daire içi evrakının arşivi, tertibi ve düzeninin sağlanması görevlerini yürütmektedir.

SİVİL SAVUNMA HİZMETLERİ BÖLÜMÜ: İl Milli Eğitim Müdürlüğü Sivil Savunma Hizmetleri Sivil Savunma Uzmanı Ali YILMAZ tarafından yürütül-

mektedir. Okul ve kurumlar için sivil savunma ile ilgili plan ve programlar hazırlanması, gerekli tedbirleri alarak sivil savunma teşkilatı ile koordinasyon sağlaması, Milli Eğitim Müdürlüğümüzün iç ve dış güvenliğinin sağlaması ve Müdürlüğümüz personelinin Sivil Savunma konusunda eğitimi ve bilgilendirilmesi iş ve işlemleri Sivil Savunma Hizmetleri Bölümü tarafından yürütülmektedir.

HİZMETLİLER: Ali KAHRAMAN Ekrem ARSLAN Fazlı TURAN Hikmet ÇAKMAK Muammer AKKAYA Mustafa TOPÇUOĞLU Olcay ZABUN Sabri PALA

Page 20: EGiTiM ORDUSU

İmtihan koridoru olan şu dünyanın zamanla size neler yaşatacağını kest irmek mümkün deği l .

Zamana karşı durma yerine zamanın önünüze koyduğu kaderin size tercih hakkı bırakmadığı an-ları yaşarsınız.

Ya kalabalık ların içerisinde kayıp olur gider ya da zamana ve yaşadığınız anlara çentik at ıp fark edi len olursunuz.Att ığınız çentikler kimi zaman bir i ler ine işaret olur kimi zaman da bir vesi ley-le hatırlanmanızı sağlar.Tıpkı bizden önce at ı-lan çentikleri takip ett iğimiz ve çentiklere rast-ladığımızda hatırlayıp,kimi zaman hayırla kimi zaman beddualarla andıklarımız gibi.Att ığınız

çentikler,yürüdüğünüz yol uzadıkça yorulursunuz ne-feslenmek için durduğu-nuzda derinden bir nefes a lmak istersiniz.Olanca gü-cünüzle abanırsınız burun d e l i k l e r i n e . C i ğ e r l e r i n i z i doldurursunuz hava i le ama ferahlayamazsınız! Ferah-layamadıkca içiniz sıkı l ır, dert leşecek bir ahbap arar-sınız hani tanıdık bir çif t göz, bi ldik bir çif t söz,çoğu zaman ya bulamaz yum-ruğunuzu boşluğa savurur yalnızl ığınızı yaşarsınız ka-labalık ların arasında.Sır t ı-nızı duvara verip gözlerini-zi kapatıp kol lar ınızı sal ıp başrolünü sizin oynadığınız f i lmi seyre dalarsınız.Kimi sahneleri s iyah beyaz kimi sahneleri renkli ; kimi sah-neleri komik kimi sahneleri traj ik. Bazen de traj ikomik!

İlk duyduğunuz ninniler i dinlersiniz hem de ananız-dan.Saklambaç oyununda dut ağacının arkasında ya-

SELAM

SANA

KARA SEVDAM ORDU

ORDU20

Page 21: EGiTiM ORDUSU

kalar sizi komşunun burnu sümüklü çocuğu. Kış gününde i lk yüzmeyi öğrendiğin dereye dalıp çıkarsın. Ah o çeş-me başları yok mu! Az bekletmedi deği l mi i lk aşkın? İ lk aşkın dedimse uzaktan uzağa! Sen onu göreceksin o seni görmeyecek, racona ters . Ananın çarşaf lar ından perde yap-t ığınız köy sahnesinde oynadığın sahne. Sonradan t iyatro dendiğini öğreneceksin. Ülkemizin en uzun süreli perdesi-ni kapatmayan t iyatrosu OBKT (Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu).Rahmetli Aydın ÜSTÜNTAŞ,her oyununa çıkar-ken hayırla andığın matematik öğretmenin òğretmenden öte ağabeyin Sayın Nusret EFENDİOĞLU.İlk “en iyi erkek oyuncu”ödülünü aldığın halk eğit im salonu.

Ahmet YENİLMEZSanatçı

Otobüs garajından, i lk kez ağladığını gördüğün babanın yolculayışı ! Bir-den içine bir s ıcaklık düştü deği l mi?Korkma, ananın beşiğe belediği toprak da sıcak deği l miydi?Birken iki, üç, dört , beş oluşuna ne demeli .Yavaşça gözlerini açarsın aaa! Burası neresi? Yanındaki arkadaşın “Abi, ne oldu!” sen, burası nere-si diye sorarsın, o “Batman, Batman Yeni Kültür Mer-kezi”. Tekrar derin bir ne-fes a l ırsın “tamam” dersin.Üçüncü gonk çalar son kez aynaya bakar. Aynada kendi yüzüne “Ah be, Ordu’da ol-mak vardı ş imdi!” dersin.

Selam sana kara sevdam Ordu.

ORDU21

Page 22: EGiTiM ORDUSU

B ilim adamları ve araş-tırmacılarca İlimizin tarihini olabildiğince

geniş olarak ele alan bir hayli kitap ve makale bulunmakla beraber,elinizdeki dergi için kaleme alınan bu yazı özetin özeti olmak durumundadır. Çünkü,bir derginin hacmi bu kadarına elvermektedir.

ORDU ADININ KAYNAĞIOrdu kelimesi hakkında

hala bir kafa karışıklığı yaşa-nıyor olması,bize göre,”Ordu” nun kaynağı hakkında yine ve yeniden bilgi vermeyi zo-runlu kılmaktadır. Öncelikle “Ordu” adının saf Türkçe bir kelime olduğunu belirtmek

gerekir. “Ordu,” şehir, sahil şehri,başşehir,saray,hükümdar çadırı ve askeri birlik” mana-larına gelmektedir. (1)

Bir başka görüşe göre “Ordu”, “Ortu” dan gelmek-tedir. Eski Türkler, “Orta”ya “Ortu” derdi. Türklere göre nerede bir devlet varsa ,onun bir “orta”sı olurdu. (2).

Kaynaklara göre,Ordu’nun bundan önceki merkezi ,Or-du-Ulubey karayolunun 4. Km.sinde bulunan Eskipazar semti idi. Aşağıda genişçe yer verileceği üzere,Eskipazar’ın yönetim merkezi olarak kuran ve geliştiren Hacıemir Beyliği zamanında beri Ordu adı kay-naklarda geçmektedir.

Buna rağmen,Ordu adının nereden geldiğine dair oldukça tutarsız ve muğlak görüşlere de tesadüf edilmektedir. Bir söy-lenti şöyledir: Fatih, Trabzon’u feth etmeye giderken,askerini Eskipazar topraklarında ko-naklattığı için o günden son-ra buraya Ordu denilmiştir.Halbuki II. Mehmed,hiçbir zaman Ordu’ya uğramamış-tır. Trabzon’a doğu tarafından (Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ı yendikten sonra Er-zincan üzerinden ) gelerek fetih yapmıştır.Dolayısıyla bu görüş külliyen saçmadır.

Başka bir görüş ise şöyle-dir : 18.asırda Eskipazar’ın ha-kimi durumundaki Şeyhoğul-

KENT MERKEZİ OLARAK ORDU’NUN KISA TARİHÇESİ

Muzaffer GÜNAY(*) [email protected]

ORDU22

Page 23: EGiTiM ORDUSU

ları ve Kadıoğulları arasındaki sonu gelmez çatışmalar üzeri-ne Osmanlı Devleti tarafın-dan burada huzuru sağlamak üzere Samsun’dan gönderilen Osman Paşa,askerini Bucak’ta (şimdi Bucak Mahallesi sırt-ları) konuşlandırmış.Eskipa-zar halkı,bu askerlere yiyecek götürürmüş. Bu gidiş -dönüş-ler esnasında insanlar birbir-lerine: “Nereden geliyorsun?” ,”Ordu’dan geliyorum” ;”ne-reye gidiyorsun?” ”Ordu’ya..” derlermiş. Böyle,böyle “Ordu” adı yerleşip kalmış.(3)

Fransız Bilim adamı De Planhol’e göre,şimdiki şeh-rin ilk kurulduğu yıllarda küçük bir pazar yeri varmış da,işte buraya “ ilkel dükkan-lar topluluğu” anlamına ge-len “Ordu” adı verilmiş.Şüp-hesiz bu görüş,eğer maksatlı değilse,düpedüz ihmal sonu-cudur. (4)

Ordu adı (yukarıda kısaca değinildiği gibi) 1455 tarihli Osmanlı Tahrir Defteri’nde net olarak geçmektedir.Hacıemiroğulları’nın merkezi olan Eskipazar,anılan kaynak-ta ,”Bölük-i Niyabet-i Ordu bi-ismi Alevî” şeklinde geçer. (5)

1613 tarihli bir belgede ise,Eskipazar’dan “Kaza-i Bay-

ramlı nam-ı diğer Ordu” diye bahsedilir.1725 tarihli bir Ferman’da,’Ordu kadısına...” diye geçer.1847 tarihli Os-manlı Devleti Salnamesi’nde (Devlet Yıllığı) ‘Ordu Mea Bayramlu” ibaresini görmek-teyiz (6)

ORDU’NUN İLK KURULUŞ YERİ?!.

Kimi kaynaklarda, M.Ö.IV. y.y’da bugünkü Ayartamı (Bozukkale’nin doğu tarafla-rı) mevkiinde adı bilinmeyen küçük bir topluluğun yaşa-dığına dair bilgilere rastlan-maktadır.

Bu topluluk hakkında da birbirini tutmayan görüş-ler mevcuttur. Prof. Neca-ti Demir,bu topluluğun Kut Türkleri olduğunu ileri sürer-ken,(7)bazı görüşlerse,bura halkının Türk olmadığını id-dia etmektedir. Ayrıca, be-lirtilen yerde o günlerden kalma hiçbir buluntu veya kalıntı mevcut değildir.O nedenle,anılan mevkiinin Ordu’nun kentsel anlam-da ilk kuruluş yeri olmadı-ğını kolayca anlamaktayız. Ancak,burada bir halkın (kü-çük bir grup da olsa) yaşadığı-nı Yunanlı asker Ksenefon’un Anabasis (On Binlerin Dönü-

şü)adlı eserinde görmekteyiz.(8)

Ksenefon, buradan “Cot-yora” olarak bahseder. Bu kelimenin,Türkçe “Dağ Ete-ği” anlamına geldiğini de Sıtkı Çebi’nin bir eserinde görmek-teyiz.(9)

KAZA-İ BAYRAMLU-BAYRAMLU MEA ORDUYazılı kaynaklara göre,

Ordu’nun kentsel anlam-da ilk kuruluş yeri bu günkü Eskipazar’dır. Burası,günümüzde bir cami,bir mezarlık ve iki hamamın bu-lunduğu Ordu-Ulubey yolu 4. Km.de Eskipazar köyü sınırları içinde olan eski yerleşkedir.

Eskipazar’ın yani Ordu’nun ilk kuruluş yerinin kaynaklar-daki adı bir değil,birkaç tane-dir. Bunlardan biri de “Ordu bi Nefsi Alevî”dir. Burada-ki Alevî kelimesi,mezhepsel anlamda olmayıp,”Cemaati-Ordu” ile eş anlamlıdır.Diğer adlarından ikisi de “Kaza-i Bayramlu”,”Bayramlu Mea Ordu” olan Yöre,1390’larda 1940’lı yıllarda Ordu

Abdi Çavuş zade İbrahim Ağa’nın Kabri-1755-Efirli

Mezarlığı-Perşembe

ORDU23

Page 24: EGiTiM ORDUSU

Yönetim merkezi bugünkü Mesudiye’nin Kaleköy köyü olan (Milas Kalesi) Hacıemir Beyliği tarafından “Başkent” olarak kurulmuş olup Beylik Merkezi buraya taşınmıştır.Türkler, tarih boyunca başşe-hirlerine “ORDU” adını ver-mişlerdir. Yukarıda da belirtil-diği gibi,”Ordu” nun bir manası da “Başşehir” demektir.O ta-rihlerde Eskipazar’ın adı,”Bölük-i Niyabet-i Ordu bi-ism-i Alevî” şeklinde geç-mektedir.(10)

1455 tarihli Osmanlı Tapu Tahrir Defteri’nde Kaza-i Bayramlu’nun zamana göre bayağı gelişmiş bir kentsel yerleşke olduğu belirti lmek-tedir. “. . . . .Burada 16 hanelik cemaat-ı muhterife denilen iş sahipleri ve sanatkârlardan

oluşan bir grup vardı.Ayrıca 19 hanelik Cemaat-i Alevî denilen başka bir grup i le 47 haneden oluşan ve vergi ver-m e ye n b i r b a ş k a g r up d a h a v ard ı .” ( 1 1 )

1 4 5 5 - 1 6 1 3 y ı l l a r ı a r a s ı n -d a B ay r am lu Ka z a s ı ’n ı n ç ok ge l i ş m i ş b i r m e r ke z o l du ğ u y i n e t ar i h i k ay n a k l ard an an l a ş ı l m a kt a d ı r. ( 1 2 )

E s k i a d ı u nutu l an ve bu g ü n E s k ip a z ar o l ar a k b i -l i n e n bu yöre n i n Ha c ı e -m i ro ğ u l l ar ı B e y l i ğ i ’n i n b a ş ş e h r i o l du ğ u nu a c a -b a k a ç ı m ı z b i l i yor u z ? Ç ok y a z ı k . O rdu’nu n b i z e göre i l k ku r u lu ş ye r i o l an E s k ip a z ar ’ı n b a ş ş e h i r o l du -ğ u nu b i l m e m e k , h e r h a l d e k ı n an a c a k b i r c e h a l e t t i r. Bu ve s i l e i l e bu r a d a b i r k a z ı

ç a l ı ş m a s ı y apı l m a s ı n ı n ge -re k l i o l du ğ u nu r a h at l ı k l a s öy l e ye bi l i r i z .

BUGÜNKÜ ORDUOsman Paşa’nın asayişi

sağlamak üzere (18. Asrın or-taları veya sonlarına doğru) Bayramlı Kazası’na geldiğini belirmiştik. Güç kullanarak asayişi yeniden sağlayan Os-man Paşa,Eskipazar ve civa-rında yaşayan Müslim ve gay-ri Müslim(Ermeniler) halkın bir kısmını şimdiki Bucak Mahallesi sırt larına ve bazı ri-vayetlere göre de Boztepe’nin eteklerine nakletmiştir.Bu yeni yerleşkenin kısa zaman-da Bucak merkezi olduğu yine kaynaklarda mevcut-tur. İlk zamanlar,Bucak ola-rak Bayramlu Kazası’na bağlı

Page 25: EGiTiM ORDUSU

olan bu yeni yerleşke zaman içinde müstakil hale geti-ri lmiştir. Nitekim ,Osmanlı Devlet kayıtlarında bu yeni ka-saba “Nefs-i Bucak” olarak geç-mektedir. (13)

Zamanla Bayramlı Kazası (Eskipazar) giderek sönmeye başlar ve bir müddet sonra da hepten silinir.

Öte yandan Ordu merkezde ilk mescidin El Hacc,Es-Seyyid Abdi Çavuş Zade İbrahim Ağa tarafından Bugünkü Ordu Bele-diye Konservatuarı’nın olduğu yere yapıldığını 2002’de Efir-li Mezarlığı’nda(Perşembe’nin aynı adlı köyünün Yalı Mahallesi’nde olan bu mezarlık,sahildedir.) mezar ki-tabelerini okurken tespit ettim. Mezkur şahsın mezkur mezar-lıkta olup vefat tarihi R.1171 olup Miladi olarak 1755 tari-hine denk gelmektedir. Orta Cami’nin (1801) orijinal adı bilindiği gibi Atik İbrahim Paşa Camii’dir. Atik önceki de-mektir ki,kanımca Abdi Çavuş zade İbrahim Ağa,işte bu şahıs olup,hürmeten adı yeni ya-pı lan mezkur camiye veri l-mişt ir. Nitekim bu bi lgi ler i paylaşt ığım Prof. Dr. Bahat-t in Yediyı ldız da bu görüşün doğru olabi leceğini söyle-mişt ir.Kaza merkezine cami yaptıran bu şahsın nası l olup da mezarının Ef irl i’de oldu-ğu sorusu akla gelmektedir. Mantıksal olarak şöyle düşü-nüyorum. Bu şahıs ,ya Ordu merkezde oturuyordu;vefat edince ekabirler in(i ler i ge-lenler) mezarl ığı olan Ef ir-l i Mezarl ığı’na defnedi ldi,ya da,bu şahıs zaten Ef irl i’de oturmaktaydı.Şu mühim bi lgiyi vermenin tam sırası burada: Bir zamanlar Ef irl i çok gelişmiş bir yerleşke idi. Bazı r ivayet lere göre burada dört tane kütüphane bulun-maktaydı.Nitekim,Ef irl i Ta-

rihi Mezarlığı’nın mezar ki-tabeleri bunun apaçık olarak doğrulamaktadır.

Otel Belde’nin yerine ya-pı lan Abdullah Reis Mescidi, Tirebolu taraf lar ından ya-bankeçisi avı için Keçiköy’e gel ip gidenlerce (yelkenli-lerle tabi ki) 1782’de yapı l-mışt ır. Taka kaptanlarına reis dendiğini hepimizi bi-l iyoruz. Dolayısı i le ş imdiki şehrin i lk kuruluş yeri ,Bucak semti ve zaman içinde aşağı-lara doğru inen bugünkü şe-hir merkezidir.

Uzun zamanlar boyunca Trabzon’un en büyük kaza-sı olan Ordu,1869 yılında Belediye Teşkilatı’na kavuş-muştur. İlk Belediye Başkanı aslen Sağırlı Köyü eşrafından Uzunömeroğulları’ndan Hasan Ağa’dır.

1883 y ı l ında bi r Temmuz ge ces i (R amazan ay ıd ı r. ) Rum vat andaş lardan bi r i -n in f ı r ın ından ç ı kan yang ın k ı s a zamanda küç ü k kent in kag i r ve a hş ap bina lar ın ı yok e t mişt i r. Taş bina lar zarar gör memişt i r. Yang ın-dan bi rkaç y ı l s onra ş ehr i , adet a yeniden inş a ve imar e den i s e zamanın B e le d iye B aşkanı (yang ın esnas ın-da k i B e le d iye B aşkanı ,S .Fe lek Ağa’n ın kay ınp e der i Kat ı rc ı zade Must ağa Ağa id i ) ,merhum Felek zade Sü-le yman Ağa’d ı r. Ars a lar ın ı ver mek i s teme yen ler le b aş ı çok derde g i r miş ama y ı l -madan ş ehr i mo der n bi r ş e-k i lde inş a e t miş t i r.

Ordu,4 Nis an 1921 y ı -l ında resmen İ l s t atüsü-ne kavuşmuştur. O günden 1960 ’ l ı y ı l l ara kadar p ek ge l i şme yen ş eh ir s on e l l i y ı lda çok büyü k bi r ge l i şme göster mişt i r. Bu gün kü kent nüf usu 150 bin c ivar ında-dır.

*Araştırmacı-Yazar.Ordu E. İl Kültür ve Turizm Müdürü)

1-Divan-ı Lügat’it Türk,Kaşgarlı Mahmut-1072

2-Ordu Şehri Belediye Tarihi,Sıtkı Çebi-2002

3-a.g.e.4-Ordu Tarihi’nden

İzler,Prof. Dr. Bahattin Yedi-yıldız-2000

5-a.g.e.6-a.g.e. Sıtkı Çebi 7-Anabasis, Ksenefon,

MEB, 19618-Tarihi Kültürü ve Do-

ğası İle Ordu,Muzaffer Gü-nay-2005

9-Ksenefon,a.g.e.10-Ordu Tarihi’nden

İzler,Prof. Dr. Bahattin yedi-yıldız-2000

11-Ordu Yöresinde Oğuz Boyları,Mitat Baş,Ahmet Gür-soy-2008

12-Ordu Kazası Sosyal Tarihi,Prof. Dr. Bahattin yedi-yıldız-1985

13-Ordu Şehri Hakkında Derlemeler ve Hatıralar-2000

14-Ordu Şehri Belediye Tarihi,Sıtkı Çebi-2002

Osman paşa Şadırvanı-1836

ORDU25

Page 26: EGiTiM ORDUSU

U zakta tepenin ardında görünen ardıç kümesi her adımla biraz daha büyüyordu. Attığı her adım onu biraz daha uzak kılıyordu, henüz bir kez bile dönüp bakmadığı yiten yollardan. Yol kenarın-daki küçük pınara yöneldi, tozlu yollara yayılan cılız, yosunlu suların arasından geçerek. Pınarın

inatla akmaya çalışan çoğu kez tıslamalarla bazen çok bazen damlalar halinde kendini oluğa bırakan suyundan aldı, bir yudum. Başını kaldırıp baktı tekrar dünyaya; az ilerde pembe, beyaz, biraz yeşil söğüt ağacının yerleri süpüren dallarını seyretti, rüzgârla yavaş yavaş salınan. Kuşları dinledi, ne kadar aşinaydı oysa... Kim demiş en güzel besteyi Beethoven yaptı diye... Bu kadar güzel miydi gerçekten yaşamak? Bilmem kaç yıl önce görmüştü en son bu pınarı, bu çimeni, bu söğüdü, hatıralarından silinmek üzereydi kuşların sesi... Doğruldu tekrar yürümeye koyuldu. Çocukluğunda yürüdüğü yollardan geriye kalan tozdu yalnızca, o neşeli itiş kakışlar, kahkahalar yoktu.

Geride kalan koca bir zaman, zamana mahkûm olmuş yitik bir yaşam... Doğrulttu başını, yoluna baktı... Bu yollar çocukluğuna uzanan patikalar kadar neşeli değildi elbet... Ne çığlıkları yankılanıyor ne itip kakmaları... Kahkahaları kim hapsetmiş, kimler tozlu yolların kahrını çekmiş bilinmez... Yıllar, bir film şeridi gibi geçti gö-zünün önünden... Bir çıkınla okula yürüdüğü adımlarını aradı... Ağaçların gövdesinde el izini bulurum sandı... Yükselen dalların arasında tırmanan gövdesini ağaçta asılı bıraktı... Sonra seke seke geçtiği yolun uzayıp giden kıvrımlarında koşar adım çocukluğunu kovaladı... Yürüdü yürüdü, yaşamın ilk günlerine adım adım... Koca bir yaşamdan arda kalan yorgunluktu sadece... Yıllar nasıl akıp gitmişti görünmeden. Daha dün işte burada, çığlık çığlığa koşuşan bir çocuk vardı... Çocuklar kahkahalarla ses olup akardı çimenler boyu... Yolda duran ufak bir çakıla tepti, hızla gidişini, zıplaya zıplaya yoldan çıkarak yol kenarındaki otların arasında yok oluşunu seyretti sonra, ufku aradı gözleri, karanlıkta ışık arayan pervane misali... Hayatı hep aramakla geçmemiş miydi, neydi hayat, neydi zaman, neydi mutluluk? Ya hüzün neydi? İşte başladığı yer... Uzakta belirmeye başlayan birkaç ev; göğe uzanan sıra sıra kavak ağaçlarının arasında çocukluğunun geçtiği şimdi öksüz kerpiç evler. Şimdi anlıyordu en güzel yılların bu fakir topraklarda geçtiğini. Yüzünde yıllar yorgunu bir gülümseme, biraz ötedeki tepeden yukarı tırmanan dizi halinde koyunlara takılıyordu şimdi gözleri. Şehrin tonlarca ağırlıktaki beton binalarını sırtlamıştı sanki sırtına, acılarını, sıkıntılarını, geçim telaşını, vahşetini sırtlamıştı. Ayağını hızla vuruyordu toz-lu toprak yollara, kalkan tozların çektiği tüm sıkıntılar olduğunu ve her vuruşla dağıldığını düşünerek. Köyüne biraz daha yaklaştı.

Kerpiç damların çöküntüleri arasında miskin miskin oturan bir kaç kedigözüne ilişti... Yoksul ama yaşam dolu yıllar geçti gözünün önünden... Eşeğe ilk binmesi, ilk kavgası, ilk düşüşü dizlerinde na-sırları anı gibi... Arkadaşlarını aradı gözleri... Geride kalanları görmek istedi merakla ve heyecan-la, köyüm dedi içinden, çocukluğum...

Kerpiç evlerin arasında yürüdü yürüdü... Kimsecikler ses vermedi... Evine yöneldi, hemen ötede, özlemişti... Bir kaç adım sonra karşısında evi vardı, kapının eşiği çökmüş, sarmaşıklar sararmış... Terk edilişinin üze- rinden çok yıllar geçmiş... Boğazındaki düğümü dağıtmak, gözlerinde biriken yaşla- rı silmek istedi önce. İçeri girdi, çileli annesi kınalı ellerini uzattı oğluna önce, ne- redeydin dedi yıllarca... Bak ben seni bekledim geceler boyu... Uyumadım... Çök- tü olduğu yere, gözyaşlarını salıverdi çıplak zemine... Babasının kapının eşiğinden gelişini hayal etti... Bir karış topraktan çıkardığı bir koca yaşamı düşündü... Ah yıl- lar, ne çabuk geçti! Ablası Fatma’yı dü-şündü, kardeşi Mehmet’i... Koca bir geçmiş yürüdü üzerine... Ne gözyaşı teselli ediyordu artık ne pişmanlığı... Derlerdi ya toprak çeker in- sanı... Derler ya vatan bir karış toprak... İşte geldim sana, beni yaşama bağlayan toprağım, eşiğim, evim... Kapının eşiğine verdi arkasını, karşı yamaçta koyun güden çobanı seyretti... Uzakta kuyu- dan su çeken bir çıkrığın sesini duydu, Ağır ağır öksüren bir ihtiyarın tükenen yaşamını hissetti... İçinden sevincin çığlıklarını salıverdi kırlara doğru... Yaşam yaşadığım değil yaşama ilk başladığım- mış dedi içinden... Kapının eşiğinde saatlerce geçmişine yaslandı, geçmişinde uyukladı...

DÖNÜŞSerdar YURDABAKAN

Şube müdürü

Page 27: EGiTiM ORDUSU

Yazılmamış destanlar bilirim. Memleketin her bir yanındaUmutla ve sevgiyle başlayan.

Resimler görürüm, bir kara tahta başındaElinde tebeşir , cehalet adına

Her ne varsa, hepsiyle savaşan Kahramanlar bilirim.

Kocaman yürekler bilirim.Sevgisi memleket kadar büyük

Hayalleri çağları aşan İsimsiz Akşemseddinler bilirim.

Okşanası başlar bilirim.Yetim Ömerler, öksüz Ayşeler

Söyler umut türküleriniAçılası eller görürüm.

Sımsıcak kollarla sarıp sarmalayan Öğretmenler bilirim.

Sabır dağına çıktıkça yücelen,Sevgi çiçekleri derledikçe büyüyen

Destansı yürekler bilirim.

DESTANSI YÜREKLER

Ömer DURAKOrdu Bilim Sanat Merkezi

ORDU27

Page 28: EGiTiM ORDUSU

Üvey anne elinde kalmış biri kız diğeri erkek olan iki bahtsız kardeşin hikayesidir bu. Zazaca konuşulan yerler-de erkek kardeşe “keko” deni-lir. Keko deyimi; sevgi, şefkat ve acıma duygularını da içerir. İşte bu sebepledir ki himaye ve korumaya muhtaç olan kü-çük kardeşi için ablasının ağ-zından bir başka şekilde çıkar keko sözcüğü.

Üvey anne acımasız ve za-limdir. Körpeciklere etmedi-ğini bırakmaz. Ne yapsalar, ne etseler bir türlü yaranamazlar kötü kalpli üvey anneye. Küçük yaşlarına bak-maksızın sürekli şekil-de çetin ve zor görevler yükler omuzlarına.

Bir sabah, tan yeri henüz ağrımış, etraf alacakaranlık iken tat-lı uykularından hırpa-layarak kaldırır yav-rucukları. Tez elden kenger toplamaya git-melerinin gerektiği-ni söyler. Eve kengerle dolu bir torbayla dön-mezlerse bir eşek yükü dayak atacağını hatırlatır onlara, her zaman yaptığı gibi.

Uykuya doymadan yatak-larından ok gibi fırlayıp yola koyulurlar yavrucuklar. Ka-rınları da açtır üstelik. Fuka-raların o sabah kahvaltı için zamanları yoksa da, o güne kadar onlar için kahvaltının hiç lafı edilmemiştir o evde. İki yetim kardeşin işleri zor ve meşakkatlidir. Bu koca torbayı kengerle doldurmak

neredeyse imkânsızdır onlar için. Bu iş için çok küçük ve çelimsizdirler. Üstüne üstlük kenger toplayabilecekleri kır-lar, evlerinden oldukça uzak-tır. Sırf kengerin bittiği kırla-ra ulaşabilmek için saatlerce yürümeleri gerekir. Ancak, kendilerini bekleyen o acıma-sız işkence ve dayağı hatırla-dıklarında görevin zorluğunu akıllarına bile getirmezler. Kah koşarak kah yürüyerek saatler süren uzun ve yoru-cu yolculuktan sonra kenger toplama bölgesine varırlar.

Zaman kaybetmeden ellerin-deki bıçaklarla kengerleri top-lamaya koyulurlar. Ellerine dikenlerin batmasıyla büyük bir acı duysalar da, bu onları yıldırmaz. Dert ettikleri tek şey; akşam eve döndüklerinde azar işitecek olmaları ve muh-temelen dayakla cezalandırıl-malarıdır.

Bir ara, artık dayanılmaz boyutlara ulaşan açlığına kar-şı koyamayan Keko, ablasına yalvarmaya başlar.

GUGUK KUŞU ( TERA KEKU)Ömer ADAR / Vali Yardımcısı

“Ne olursun abla, çok acık-tım, bir tane kenger yiyebilir miyim? Sadece bir tane isti-yorum, yoksa açlıktan ölece-ğim.”

Abla, annesinin kendisine bıraktığı yegâne kutsal emanet olan kardeşinin bu masumane isteğine, üvey annenin üzerle-rinde oluşturduğu o baskı ve korkunun tesiriyle olumsuz cevap verir.

“Elini çabuk tut, bak akşam yaklaşıyor, torbayı doldurup eve dönmemiz gerek. Eğer geç kalırsak ya karanlık yolda kur-

da kuşa yem olur ya da üvey annemizden temiz bir dayak yeriz” der.

Uyarı üzerine tekrar işe koyulan Keko, bir süre sonra artık kendi-ni iyiden iyiye hissetti-ren açlığını yenemez ve yeniden ablasına yal-varmaya başlar.

Bu kez, bir tanecik kardeşinin yalvarış-larına dayanamayan abla, torbadan küçük bir kenger çıkararak,

ona yemesi için uzatır. Keko, teşekkür ederek bu kengeri midesine büyük bir iştahla in-diriverir. O küçücük kenger, sabah kahvaltı bile yapma-mış çocuğun aç midesine ilaç olamamışsa da birazcık olsun nefsini körler.

Güneş, karşıdaki dağın ar-kasından adeta gülümseyerek vedalaşmaya hazırlanırken onlara köye dönme zamanı-nın geldiğini hatırlatmakta-dır. Bu mesajı alan iki kardeş,

ORDU28

Page 29: EGiTiM ORDUSU

karanlığa yakalanmamak için alelacele yola koyulur. Sırtın-da kenger dolu torba ile önde yürüyen ablasına yetişebil-mek için küçük adımlarını hızlı atmak zorundadır Keko. Köye yaklaştıkları bir anda ol-dukça yorulan kardeşler din-lenmek amacıyla mola verir-ler. Kenger torbasını elinden yere bırakan abla, torbanın boş olduğunu görünce hay-retler içinde kalır. Torbanın içindeki kengerler uçup gitmediğine göre onları yiyip bitiren, arkasın-dan yürüyerek gelen Keko’dan başkası olmamalı diye düşünür. Büyük bir korkuya ka-pılır abla. Öyle ya, eve vardık-larında duru-mu üvey anneye nasıl anlatacak? Düşünür, düşü-nür; ancak ken-dilerini da-yak yemekten kurtaracak bir mazeret bula-maz.

Kardeşine sürekli şekilde: “Neden yedin kengerleri? Şimdi üvey annemize ne deriz?” diye so-rular sorar.

Ancak küçük kardeş bütün ısrara rağmen;

“Hayır ben yemedim” der, başka bir şey demez.

Söylediklerine inanmayan ablasını ikna etmek isteyen Keko:

“Abla, inanmıyorsan kar-nımın içine bak” der. Korku ve endişeden ne yapacağını bilmeyen abla cinnet geçirir

ve elindeki bıçakla kardeşi-nin karnını yarar. Ancak ne görsün? Çocuğun karnında yalnız bir parça kenger vardır. Zavallı Keko’nun karnında gördüğü o tek kengeri de ye-mesi için ona kendisinin ver-diğini hatırlar. Peki, nereye gitti bir torba dolusu kenger diye düşünürken birden tor-banın altını kontrol

etmek gelir aklına. Başını uzatarak torbanın içine ba-

kınca, altında koca bir delik olduğunu görür. Kötü kalpli üvey anne kendile-rini cezalandırmak için altı delik torba vermiş olmalı. Tor-

badaki bütün k e n g e r l e -

r i n

yol bo-yunca o delikten düş-tüğünü anlar.

Kapıldığı korku yüzünden annesinin kendisine tek yadi-gar olan küçük kardeşini kay-betmiştir ve yalnızdır artık. “Ben ne yaptım Allah’ım” diye feryat etse de olan olmuştur artık, geriye dönüşü olmayan bir durum çıkmıştır ortaya. Şimdi bir taraftan öldürdüğü kardeşinin ateşine yanarken diğer taraftan üvey anne kor-

kusu sarmıştır ablayı. Artık yapılacak tek şey Allaha yal-varıp yakarmaktır. Başka ça-resi yoktur talihsiz kızın. O an içinden geldiği gibi başlar yalvarmaya:

“Allah’ım ne olur beni bir kuş yap ve uçur, kıyamete ka-dar Keko… Keko.. Keko.. diye ağlayayım.”

Zavallı abla-nın bu isteği Allah tarafın-dan kabul edi-lir ve kız guguk

kuşuna dönüşür. O gün bu gündür

kardeş katili zaval-lı abla, guguk kuşu

olup dünyanın dört bir köşesinde Zazaca kar-

deş anlamına gelen “keku, keku” diye ağlaşıp durmak-

tadır. Bu hikaye- yi din-

lemiş her ç o c u k g i b i ben de ne

zaman gu-guk kuşunun

ötüşünü duy-sam o acıklı hi-

kayeyi hatırlarım, o zaman içim sızlar,

gözlerim dolar.

• Kenger: Yüksek yer-lerde, dağların sarp kayalık bölgelerinde kendiliğinden yetişen dikenli, şifalı bir bit-kidir. Kurak iklimi sever. Bu bitkiden çoğumuzun bildiği Anadolu’nun çok özel doğal ürünü olan kenger (dağ) sakı-zı elde edilir.

ORDU29

Page 30: EGiTiM ORDUSU

Şule Odabaşı, öğrencileri ve meslektaşları tarafından oldukça sevilen çalışkan ve idealist bir öğretmen Müdürlüğümüze bağlı merkez 75. Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulunda görev yaparken yurt dışı öğretmen görevlendirilmesi kapsamında Fransa’ya gitti. Burada görevine devam eden Şule öğretmenimizle bir söyleşi gerçekleştirdik.

Merhaba bize kısaca ken-dinizi tanıtır mısınız ve buraya geliş sürecinizden bahseder misiniz lütfen?

Merhaba, aslen Manisa Akhisarlıyım ama Manisa’da kaldığım süreden fazlasını Ordu’da geçirdim. Bu nedenle kendimi Ordulu gibi hissettiğimi söylesem yalan olmaz.

1984 yılında Gazi Univer-sitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Fransızca Bölümünü bitirdim. Ancak ülkemizde yabancı dil eğitimi olarak Ingilizce dersleri tercih edildiği için branşımda doyasıya calışamadım. Üç yılın sonunda Türkçe der-sleri öğretmenliği yapma-ya başladım. 1996 yılında Ordu’ya atandım. Fransa’ya

gelmeden once de 75. Yıl Cum-huriyet ilköğretim okulunda çalışıyordum.

Genç arkadaşları yurtdışı görevi için yüreklendir-meye calışırken kendimi başvuruda bulunmuş buldum. Aldığım eğitimle yaptığım işi birleştirmek için bir firsattı bu. Aynı zamanda da avrupa ve avrupadaki eğitim sistemini de tanımış olacaktım. Eşim ve çocuklarım da beni bu konuda desteklediler. Tüm aşamalardan sonra görev bölgesi olarak Paris’i seçtim. Simdi Paris’e 100 km uzakta Montargis’de görev yapıyorum.

Ne zamandan beri Fransa’dasınız ve burada tam olarak ne yapıyorsunuz?

2009 Eylul ayında Fransa Paris Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliğine baglı olarak göreve başladım. Burada ELCO Türk dersleri olarak adlandırılan, öğrencilerin kendi dillerini ve kültürlerini tanımalarını, unutmamalarını sağlayan Türkçe ve Türk Kül-türü derslerini veriyoruz.

Ancak burada Türk okulları yok. Bizler Fransız Milli Egiti-

mine bağlı olarak ilkokullarda ve kolejlerde görev yapıyoruz.Türk öğretmenlerin yanı sıra Faslı, Cezayirli, Portekiz ve Ispanyol ogretmenler de bi-zler gibi ELCO derslerinde görevlendiriliyor. Derslerimiz seçmeli yabancı dil dersleri gibi düşünüldüğü için ögren-ci ve velilerin isteği önem-li. Türk velilerin çoğunluğu çocuklarının bu dersleri takip etmesini istiyor. Öğrenciler arasında büyük farklılıklar var. Eger anne-babadan biri-si gelin veya damat olarak Türkiye’den gelmişse evde Türkçe konuşuluyor. Çocuk doğumundan itibaren Türkçey-le büyüyor. Bu öğrencilerle çalışmak nispeten daha kolay. Burada doğup büyümüş öğrenci velileri kendi aralarında ve aileleriyle Fransızca konuşmayı tercih ediyorlar. Bu onlar icin Türkçe konuşmaktan daha ko-lay geliyor. Zaman zaman da anne veya babası Fransız olan öğrencilerle çalışıyoruz. Bu da her öğrencinin ihtiyacina yöne-lik bir çalışma gerektiriyor.

Her gün farklı bir okulda ol-mak uzere iki kolej, üç ilkokulda 135 öğrenciye ders veriyorum. Yurtdışında yaşayan öğrenciler düşünülerek Milli Eğitim

FRANSA’DA BiZDEN BiR ÖGRETMEN

ORDU30

Page 31: EGiTiM ORDUSU

Bakanlıgınca hazırlanmış pro-gram ve ders kitaplarıyla der-slerimizi yapıyoruz.

Fransız eğitim sisteminden kısaca bahsedebilir misiniz?

Fransız eğitim sisteminde ilköğretim ilkokul olarak plan-lanmis. Ilkokulda tam gün eğitim yapılıyor. Ilkokulun bitiminde öğrenci diploma al-madan ortaokula yönlendirili-yor. Ortaogretim iki kademeye ayrılmış. 1. Kademe 4 yıllık ortaokul eğitimini, 2. Kademe üç yıllık lise eğitimini ifade ediyor. Ortaokulun sonunda öğrenci ortaokul diplomasini ( Brevet de College) alarak yonlendirildigi alanda üst öğrenimine devam ediyor. . An-cak ortaokul diplomasını ala-mayan öğrenciler de var. Orta-okulun ikinci sınıfında çıraklık eğitimine hazırlık sınıflarına da yönlendirilebiliyorlar. Lise so-nunda ancak genel ve, teknolo-jik ve mesleki bakalorya( lise bitirme) sınavını geçmiş öğrenciler yüksek öğrenime devam edebiliyor. Sınav sonuçlarına göre dosyalarını hazırlayıp üniversitelere gön-dererek kabul edildikleri üni-versiteye devam ediyorlar.

Türk eğitim sistemi ile

Fransız eğitim sistemini kıyasladığınızda bizimle neler paylaşmak istersiniz?

Fransız eğitim sisteminde ilkokul eğitimi temel ögren-imler devresi ve yogunlaşma devresi olarak ikiye ayrılıyor. Yaparak yaşayarak öğrenme sistemi benimsenmiş Buradaki program cok hafif, öğrenciyi yormuyor. Sayfalar dolusu odev yok. Temel derslerin yanı sıra yuzme, cesitli spor ve sanat etkinlikleri yapılıyor. Ayrıca her yıl geziler düzenlenerek sanat etkinliklerine katılımları

sağlanıyor.Benim çalıştığım bölgede Louvre Müzesine, Versailles Sarayına gitmeyen öğrenci yok.

Beni en çok şaşırtan şey okulların ve sınıfların sessizliği olmuştu. Okul kurallari kesin bir şekilde belirlenmiş, öğrenciler de bu kurallari benimsemiş. Ağır cezalar olmadan bu dis-iplini nasıl sağladıklari ben-im içinde hala bir sır. Her öğrencinin veli ve okul arasında iletişimi sağlayan bir defteri var. Veliye iletilecek her şey bu deftere yazılıyor. Öğretmenin öğrenci hakkındaki görüşleri her zaman dikkate alınıyor.

Burada bir gününüz nasıl geçiyor?

Derslerim çarşamba günü sabahtan, diğer günler öğleden sonra başlıyor..Önceliğim o günkü dersler için çalışmaları planlamak. Bir de Türkçe öğrenmek isteyen Fransızlar var. Okul dışı saatlerde onlara Türkçe dersleri veriyorum.

Bunun dışında zaman za-man okullarda Türkiye’yi tanıtıcı çalışmalar yapıyoruz. Belirli günler ve haftaların kutlamalarını planlıyoruz. Geçen yıl bir kolejde 24 Kasımda Öğretmenler Gününü

ORDU31

Page 32: EGiTiM ORDUSU

kutladık. Öğrencilerin yaptıkları konuşmalar sırasında duygulanıp ağlayan öğretmenler bile oldu. Sonrasında ve-lilerimizin hazırladıkları yiyeceklerle servis yapıldı.18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Gününde Fransızların da katılımını sağlayarak bir tiyatro sergiledik.

Burada 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Turkiye’yi tanıtmak için büyük bir firsat oluyor. Yabancı mis-afirlerin katılımıyla kutlanan bayramda çesitli danslar, oyun-lar sergileniyor ve gelenlere türk mutfaginin zengin cesitleri sunuluyor.

Bulunduğunuz yerde ülkemiz hatta ilimizle ilgili nasıl bir algı var? Bahseder misiniz?

Fransızlar Türkiye’yi bura-daki Türklerle sınırlandırmış ve tanıma gereğini bile duymamış. Buraya çalışmak için gelen vatandaslarımız Türk insanını tanıtmada yetersiz kalmış. Tabii Fransızların aralarında da Türkiye’yi görmüş, çok beğenmiş olanlar var. Gelen-ler de Türkiye denildiğinde Is-tanbul ve Akdeniz Bölgesini anlıyor. Karadeniz Bölgesi hiç tanınmıyor. Bu anlamda bizler öğretmenliğin yanında turizm elçiligi görevini üstlenmek

zorundayız.Okul ve eğitim dışında neler

yapıyorsunuz?Boş zamanlarımızda gezip

buradaki günlerimizi en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Fransa’nın pek çok bölgesini gördük. Diger Avrupa ülkelerini gezme firsatını da bulduk.

Eşimle birlikte Fransızca kursuna gidiyoruz. Bu kurs-larda değişik ülkelerden gelen insanlarla karşılaşıyoruz. Sri Lankalı, Yunanlı, Nijerli, Faslı, Cezayirli, Filipinli, Ruandalı, Polonyalı arkadaşlarımız var.Birbirimize ülkelerimizi anlatıyoruz. Bu bizim icin ilg-inç bir deneyim oluyor. Bu ara-da onlara da birkaç sözcük de olsa Türkçe öğrettik.

Bir de çevirmenlik öykünüz var biraz bahseder misiniz?

Paris Sorbon Universi-tesinde arkeoloji doçenti olan bir Fransız, zaman zaman ül-kemize kazılar için geldiğinden benden Türkçe dersleri al-maya başlamıştı. Bu arada Bordeaux Üniversitesindeki bir grup arkadaşıyla beraber Samsun, Sinop ve Amasya civarında kazı programı için çalışmalara başlamışlardı. Çe-virilerini ve yazışmalarını ben yaptım. Şimdi Kültür ve Turizm

Bakanlıgından onay bekliyor-lar. Yazın Ordu’ya da geldiler. Enis Ayar Beyin rehberliğinde Kurul Kayalarını ve Yason kilisesini gezdirdik. Ordu’yu çok sevdiler.

Misafir trafiğiniz de oldukça yoğun sanırım en son Türkiye ‘de ağırladığınız konuklarınıza nereleri gezdirdiniz?

Iki yılda on Fransız ağırladık yaz döneminde. misafirlerimize Türkiye’yi tanıtmaya Ordu’dan başladık. Önce ilimizi gez-dirdik.Çambaşı’na çıktık. Doğasına, güzelliğine hayran kaldılar.En çok da insanların sıcak yaklaşımlarından etkilen-diler. Trabzon, Sumela Ma-nastiri, Giresun, Samsun ve Sinop’u gördüler. Daha sonra Nevşehir’e geçtiler. Istanbul’a da bir hafta ayırarak ülkelerine döndüler.

Bu yıl gelen arkadaşlarımız önce Izmir’e geldi. Ege kıyılarını, Çanakkale’yi ve şehitlikleri gezdirdik. Daha son-ra Ordu’ya geldik. On beş gün kaldılar Ordu’da. Ağlayarak ayrıldılar.

Tanıdıkları herkese ülke-mizin ve insanımızın güzelliğini anlatıyorlar. Hatta bir tanesi iki arkadaşıyla beraber mayıs ayında Türkiye’ye geliyor. Ben-den görülmesi gereken yerlerle ilgili bilgi aldi. Bir çift de bu yaz tatilinde Altinoluk’ta bir aylik ev kiralamak için yardim istedi.

Onların güzel izlenimlerle ayrılması veya tekrar gelmek istemeleri bizleri çok sevindiri-yor. Buradaki görevimizi yerine getirmenin gururunu yaşıyoruz.

Ilk geldiğimizde mutlaka bazı sıkıntılar yaşadık.Dilini, kül-türünü, kurallarını tanımadığınız bir ülkede buluyorsunuz ken-dinizi. Ancak kazandıklarımı ve onlara kazandırdıgım şeyleri düşününce hepsini unutuyorum ve iyi ki gelmişim diyorum.

ORDU32

Page 33: EGiTiM ORDUSU

Fatih Sultan Mehmet, daha 15. yüzyılda bir şehri şehir yapan üç şeyi

(kanalizasyon, hamam, kütüp-hane) sayarken, kütüphaneyi de unutmaz ve şöyle der: “Kanalizas-yon şehrin kirini, hamam bedenin, kütüphane ruhların kirini temizler.”

XXXCumhurbaşkanı Sayın Abdul-

lah Gül’ün eşinin himayelerinde Konuşan Kitap Şenliği’nin Ordu ayağı için, asistanımla geldiği-miz Ordu’da büyülendik. Bunda Ordu’ya ilk gelişimizin etkisi bü-yüktü; ama biz Şanlıurfa’ya da ilk kez gitmiştik. Şanlıurfa Valisi Sa-yın Nuri Okutan’ın daveti üzerine orada da okullarda, çağın hastalığı Ekran Bağımlılığıyla Baş Etme ve Kitapla Barışma Söyleşileri gerçek-leştirmiş, orada da öğrencilere bir anlamda ‘okuma aşısı’ yapmış, ora-da da sunumlarımızdan çok etkile-nen bir öğretmenin Vali Bey’e yaz-dıkları bizi çok duygulandırmıştı.

Ama farklı olarak, Ordu’da han-gi görünmez el, o kadar davetlinin, zor beğenen konuğun türlü çeşit gereksinmesini nasıl bir düzene sokmuş, şaştık kaldık.

Odalarımıza, “Hoş geldiniz. Ordu Valiliği” yazılı kırmızı ka-ranfiller bırakan gizli elin, kültürün “haddeden geçmiş, ak güvercin ka-

nadınca nazik eli olduğunu şenlik boyunca yaşayarak görecektik.

Ordu halkının dikkatini yıllar sonra yeniden kitaba çekmek, ya-şamda kitabın da olduğuna vurgu yapmak bakımından şenlik güzel düşünülmüş ve o gizli el tarafından çok başarılı biçimde kotarılmıştı. Cumhurbaşkanlığı “Türkiye Oku-yor Kampanyası” na paralel yürü-yen bu dördüncü şenliğe, Sayın Hayrünnisa Gül Hanımın, bizzat gelip katılması, her yeri dolup taşan salonda kitap okuması, kitabı bir suç nesnesi kılan, yarattığı kültü-rel travmanın etkileri, kültürel ak-tarım yoluyla, bugünün çocukları ve gençleri üstünde hala süren, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin kültürel soykırımına gönderme gibiydi.

Bugün, benzer çalışmalardan, yani Edebiyat yoluyla yaşamı de-ğiştirme, hatta ve hatta edebiyatın cezaevi mahkumlarından bile iyi in-san yaratma gücünden yararlanma Amerika’da Massachusetts eyaleti Lawel kenti mahkemelerinde oldu-ğu gibi ancak ileri toplumlarda akıl edilebiliyor. Burada dikkat çekici olan ve hayranlık uyandıran top-lumsal katma değeri yükseltmede kitabın gücünün görülmüş olma-sıdır. Toplumsal suçları ortaya çık-madan önlemede Sayın Vali Orhan Düzgün’ün, ülkemiz ortalamasının

ORDU OKUYORFerhat ÖZEN

Eğitimci, Okuma AraştırmacısıOkuyan Toplum Projesi Yürütücüsü

üstünde, ileri ve örnek oluşturucu gerçekten düzgün bir bakış açısına sahip olmasıdır önemli olan.

İki yıl önce Ordu’ya başka bir adayın değil de Sayın Orhan Düzgün’ün, vali olarak atanması-nın, onun Kültür Bakanlığındaki göreviyle bir ilgisinin olmaması olanaksız. Kuramsal ve yönetsel açıdan, her atamada var olan bir gereksinmeyi tam karşılamaya ça-lışma düşüncesi hiç değilse ilke olarak esastır. Bu açıdan görevinde parlamış başka bir adayın değil de Kültür Bakanlığı’ndan bir genel mü-dürün (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü) Sayın Orhan Düz-gün’ ün atanmış olması anlamlıdır.

Konuşan Kitap Şenliği’nin Ordu ayağında gördüklerimizden sonra bu gizli anlamı çözmek artık zor değildi bizim için.

xxx12 Eylül Askeri Darbesi’nden

sonra Türkiye ağır bir kültürel travma yaşadı. Kitabın neredeyse lanetlendiği, insanların kitaplarını yakmak zorunda kaldığı, kitapların ekranlarda silahlarla, bıçaklarla bir-likte suç nesnesi gibi sergilendiği, darbenin daha ilk haftasında yayın-cı İlhan Erdost’un gözaltında dövü-lerek öldürüldüğü, kendisi lanet-li bir dönemdi o yıllar. Ordu’nun simge isimlerinden, şimdi Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da -Ordu’nun okuyan öteki aydınlık insanları gibi- cezaevindeydi… (Ve benim gibi babasının cenazesine katılamamıştı)

Bu darbe, son çözümlemede ki-tabaydı aslında…Kültüre, bilime, sanataydı.

xxxxBir zamanlar Batı’ya bilim öğre-

ten bu coğrafyada, askeri darbelerle yalnız Cumhuriyet Aydınlanmasın-dan değil, İslam Aydınlanmasından da uzaklaştırılarak, İslam Ortaçağı-na (aklın hapishanesine) doğru sü-rükleniyordu Türkiye…(Kalbimde) “her dakika şu yüce özleyişin ateş-ten gagasını duy(arım) ve daima düşün(ürüm) : Onlar niçin semâda, niçin ben çukurdayım?/ Gülsün ne-den cihan bana, ben yalnız ağlayım? /Yükselmek âsümâna ve gülmek,

ORDU33

Page 34: EGiTiM ORDUSU

ne tatlı şey! /…/Ey ışığa ve bilgiye hasret kalmış milletimin gelecekte-ki, henüz adı bilinmeyen elektrikçi-si, / yüklen getir - ne varsa - biraz meskenet - fikren, bir parça rûhu, benliği, idrâki besleyen /O fikir ül-kelerinin, uyuşukluğu kıracak, (bi-lim, sanayi, spor, müzik, kitap…) halkımızın ruhunu ve kavrayışını besleyecek bilgilerini yüklen” (Tev-fik Fikret)

xxxxYine böyle bir darbe döneminde

(12 Mart 1970 ) edebiyat dünyasına “Evet İsyan” şiirleriyle doğuveren İsmet Özel, “Bilimin dünyasından bilginin dünyasına geçmek müm-kündür”, (1) der ya, tamam…Bizim bir değerimizi söyler. Peki, bilgi-den, bilgeliğe geçmek mümkün değil midir? (Önce tümden gelim sonra tüme varım, sonra tekrar tümden tüme ve tasavvufa varış…) Hamdım, piştim, yandım. Bu bizim değerimiz değil mi?

“Gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun.”

diyen Mev-lana için, 191 ülkenin üyesi olduğu Birleş-miş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Ku-rumu UNES-CO, 2007 yılını Mevlana yılı iIan etmişti. (2012 de Evliya Çelebi yılı olu-yor)

B o ş u -na mı? İbni Rüşd’ün, İbni

Haldun’un, El Razi’nin, Ömer Hayyam’ın, Mevlana’nın, Yunus’un (Hele Yunus’un be çocuklar, hele Yunus’un…”72 milleti bir görmeyen hakikatte asidir” diyen Yunus’un.) kültüründen hiç beslenmedik mi? Hamdım, piştim, yandım…(Ama daha olamadık demek ki…Daha ne kadar yanacağız öyleyse…Ya da kaç kitap okumalı, kaç cilt devirmeli, kaç sayfa çevirmeli ki böyle ham ve çiğ kalmayalım, yanmayalım, yak-mayalım)

Ne diyordu filozof? “Herkes be-nim gibi düşünürse doğru düşün-düğümden kuşku duyarım”

xxxİsmet Özel yanımız biraz sakin-

leşmeli değil mi şimdi? “Siyaseti bırakmak, felsefeyi bırakmak, şiiri bırakmak” demişti ya ne güzel 12 Eylülde öfkeyle. Kendisi şimdi asıl bu nihilizmi bırakmalı, değil mi? “Düne ait ne varsa dünle gitti can-cağızım, şimdi yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lazım.” (Mevlana). Yunus yanımız, Mevlana yanımız, Nazım yanımız, Atilla İlhan yanı-

mız, Dağlarca …yanımız konuşsun şimdi biraz.

Ne diyordu Doğu bilgesi Ma-hatma Ghandi? “Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin; duy-gularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönü-şür. Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkan-lıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür. Karakterini-ze dikkat edin; kaderinize dönüşür.”

Yine İsmet Özel’in dediği gibi, neden “Hangi dünyaya kulak kesi-lirsek diğerine sağırız?”

Konuşmacı olarak davet edildi-ğim bir siyasi partinin eğitim üs-tüne panelinde, “Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil” (Kon-fiçyus) demiştim. “Büyük adam olmaya gerek yok, sadece adam olalım yeter” .(Alfred Capus) de-miştim. Çünkü, “Kötülüğün kaza-nabilmesi için biricik koşul, iyi in-sanların hiç bir şey yapmamasıdır” (Edmund Burke)

“Bir ülkede bütün sorunlar üst üste yığıldığında önce hangi sorunu çözmeli ki diğer sorunlar da çözül-müş olsun”.

Okuma, okutma işte böyle anah-tar bir sorundur. Bunu bilince, çare önünüze gelir. Bir gazetede makale olur örneğin, çıkar önünüze. Vali Beyle tanışmamız böyle oldu. Önce-likle iyi bir okur olması, Radikal’de bir yazıma rastlamaları…Sonra 7 okulda 2000 öğrenciye okuma aşısı yapma fırsatı…(Aldığımız mektup-larda öyle yazıyor ki onlar artık ki-tapla barışık.)

Önemli olan bilmek değil, yapa-bilmek çünkü.

Ordu’da bunu bilen ve yapabi-len bir vali gördük. Bilenleri nere-de bulsa gülle karşılayan, kitabın, kültürün ‘haddesinden’ geçmiş. Ordu’da 30 yılın kültür açığını ve aç-lığını kapatmak istercesine, Ordulu Kültür Bakanınca, özellikle seçilmiş gibi…

Ordu için milat… Ordu için ama ne şans!

Ferhat Özen (*) (*)Eğitimci, Okuma Araştırma-

cısıOkuyan Toplum Projesi Yürütü-

cüsü(1)Şûle yayınları. 3. baskı, istan-

bul 1999, s.228-230)

ORDU34

Page 35: EGiTiM ORDUSU

Güneşli bir günde çıkarsan Gaş başına; Ayaklarının altındadır, Köyiçi, Çıktıma. Seyrederken etrafı, gelir Emmez’in Ali. Hal hatır sorarken, selam verir Cemal dayı.

Derler: kimler geçmedi buradan! Gamo Gadir, Terek Ali, Salimo; Sağır Hakkı şuradaydı, burada Şakiro. Oturur dertleşirdik, dava görürdük, Harun’lan.

Çoğu gitti, sırada biz varız. Bir kısmı terk etti burayı, yerleşti Yalova’ya. Birçoğu da öldü, göçtü öbür dünyaya. Şükür Allah’a, biz de idare eder yaşarız.

15.06.2003

Mürsel KARAHASAN

Ordu Fen Lisesi

S O H B E T

Page 36: EGiTiM ORDUSU

Y aşam, tüm insanlar için suya yazılmış yazı hükmünde sürer gider.

Her ülkenin her milletin kültür ve edebiyat atlası, bu döngüyü tersine çevirenlerce oluşturu-lur. Medeniyetlere tanınan bu ayrıcalık, ömrünü incelikleri biriktirerek tamamlayanların mührünü de taşıyor. Sanat, es-tetik ve edebiyat yeryüzüne bu kanallardan akıyor. Suyu durul-tan ışıltıya, sanat emekçilerinin alın teri mutlaka dökülmüştür.

Evrene, sözcüklerle dokunan kadim bir geleneğin çizdiği es-tetik bir seviyeye, yeni ve yep-yeni duyuşlarla istikamet veren

bir tavrı içselleştirdiğimiz ölçü-de varız.

Sözü, en kutsalları arasına koyan bir nesli oluşturma ça-basıyla nefes alıyor, okuyor ve yazıyoruz. Edebiyatın o eşsiz ve muhteşem geleneğine, sözcük-lerinin tınısıyla benzersiz bir musikiyi hapsedenlerin çaba-sıyla tazeleniyor şiirimiz, ede-biyatımız…

Bilenler bilir, şiirde bir ku-ral vardır: Şiir, içine aldığı ke-limelerden çok dışarıda bırak-tığı kelimelerle anlam kazanır. Yani, şairin kelime seçimi, onun ne kadar özgün ve usta olduğu-nun da bir göstergesidir adeta.

Sıradan, dolaşa dolaşa eskimiş, tavsamış, dillerde pelesenk ol-muş imge ve sözcüklerle şiir kurmak, sizi vasatlığa mahkûm eder. Orijinal bir söyleme ve sese kavuşmakla şair olunur. Şiir sanatı için değişmez para-metrelerden biridir bu. Türk şiiri, bu anlayışın ve inceliğin örnekleri ile harmanlanıp, gü-nümüze ulaşmış ve bu manada kendini var ederek dünya şiiri-ne eklemlenmiştir. Tersi anlayış ve uygulamalar ise, kuru bir gü-rültü ve sözcük kirliliği olarak anılır, hatırlanır.

Herkes şiir yazmalı mı? Ben-ce evet, çünkü tatlı bir uğraşıdır

ŞİİRİN PARMAK İZİGökhan AKÇİÇEK

Yazar - Şair

ORDU36

Page 37: EGiTiM ORDUSU

en azından. Ama dilin şehveti-ne kapılıp kendini şair sanma-malı insan. “Yazan” ile “Yazar” arasındaki nüansı görmezden gelemeyiz. Böyle bir ayrıcalığı kimse talep etmemeli. Edebiyat tarihimiz, şu ana kadar kim-seye bu yönde bir imtiyaz ta-nımamıştır ve tanımayacaktır da. Yazın çevrelerinin belirle-diği bir kıstas, mütemadiyen ve edebiyat birikimimizi yanılt-madan, işlerliğini sürdürüyor. Şöyle ki: Bir şair rüştünü 30 yaşına kadar ispat etmek zo-rundadır. Yani 30 yaşına kadar şair oldunuz ne ala, olamadınız ise de üzülecek bir durum yok demektir. Türk şiirinin, sizin eksikliğinizi hiçbir zaman his-setmeyeceğine gönül rahatlı-ğı ile emin olabilirsiniz artık. Düşüncelerimi daha da açayım isterseniz. Otuzundan sonra, romancı, öykücü olabilirsiniz ama asla şair olamazsınız. Bu manada da Türk şiirinde kayıp şair yoktur ve olmamıştır. Ama edebiyatı, hayatının anlamı olarak gören, amatör bir ruh ve heyecanla ona hizmet etmeyi sürdürenlere ise saygı duymak-

tan başka bir şey düşünemeyiz. Şiirin ya da edebiyatın sırtına binerek var olmaya çalışanlara idi bunca sözüm.

Şiir, sizden her şeyinizi is-ter. Zamanınızı, kariyerinizi, makam ve beklentilerinizi; asıl biricik ve tek sevgilisi olmanı-zı arzular. Ona üvey evlat ya da metres muamelesi çekemezsi-niz. Bir ömür onun peşinden koşsanız, bütün hayallerinizi heba edercesine ona meftun olsanız bile o, yüzünü size hiç göstermeyebilir. Bu yolculuk, her babayiğidin göze olaca-ğı türden bir serüven içermi-yor. Şiire, karşılıksız bir aşk ile bağlanabilirsiniz. Bir çuval keçiboynuzunu geveleyip, bir tutam bala razı geleceksiniz. Bu tür bir kavliniz var mı? Hiç sanmıyorum. Emek ve alın teri vermeden çok şey bekliyoruz şiirden. Bizi onaylamasını, fü-tursuzca umabiliyoruz ondan. Heyhat! Şiir, bu tür bir ilişkiyi ciddiye almaz. Onu mümkün kılacak üslup sahiplerini yine kendi arar bulur. Kifayetsiz-ler şiire gidemez. Şiir, şairini kendi seçer. Sözü yüreğinden

damıtıp, eğip bükmeden billur bir kâsede saklayamayanları, şiir bir çırpıda siler atar. İsmet Özel, “yaran kadar şairsin” der.

Edebiyat, sizin kim oldu-ğunuzla da ilgilenmez, ne ol-duğunuzla ilgilenir. Ve neyi yazdığınızı değil nasıl yazdığı-nızı referans alır. Yazdıklarını-zın, ürettiklerinizin niteliğiyle hemhal olur. Metinlerinizin değerini, yılların oluşturdu-ğu devasa bir külliyatın gele-neğiyle anlamlandırıp, hassas bir teraziyle tartar. Bu hükme hiçbir aidiyet, mensubiyet ve kayırma hissi yön veremez. Bu öyle bir sahnedir ki herkes kendi sandalyesini kendi ça-basıyla ve eliyle altına çeker, kimse kimsenin oturacağı yeri ve makamı tayin edemez. Yaz-dıklarınız sizi bir yere getirir, ya da getirmez. Geldiğiniz yer, ulaştığınız mevzi, şiir ve ede-biyat için ödediğiniz kefaretin bakiyesiyle ölçülebilir.

Şiir, ondan ne aldığınızla da ilgilenmez. Aksine ona ne verdiğinizle ilintilendirir sizi. Şimdiye kadar söylenenlerin dışında yeni ne söylediniz, edebiyat buna bakar. Şiirini-zi kurarken, patenti elinizde olan imgeleriniz var mı? Varsa endişelenmeyin.

Yazdığı dilin geliş evreleri bilmeden, oluşturduğu gelene-ği özümsemeden şiir yazmak, ancak ve ancak tatlı bir uğraşı olarak hatırlanabilinir. Şair/yazar olarak anılmak, kendi vehminizle oluşturacağınız bir merhale ise hiç değildir. Bu hükmü, edebiyat dünyası-nın kendine has parametreleri belirliyor. Yıllarca süren zorlu bir uğraşın sonunda edinilen bir sıfatı, edebiyatın namu-suna sığınarak hak edebiliriz belki.

ORDU37

Page 38: EGiTiM ORDUSU

Yüreği insan sevgisi yanında hayvan sevgisi ile de doluydu. Hangi hayvan olursa olsun; ister kedi, ister köpek, ister at… Hepsi de çok değerliydi. Çün-kü onun için hayvanlar, doğanın ve yaşamın apayrı bir güzelliği hem de vazgeçilmeziydi.

Yine bir sabah Yalova’da gezintiye çıkmıştı. Yol-da seyyar fotoğrafçı Hasan Efendi’yi gördü. Sehpa-sını kurmuş fotoğraf çekiyordu. Sehpa ayaklarının arasında da bir sokak köpeği yatıyordu. Mustafa Kemal Atatürk, yavru köpeği görünce içi şefkatle doldu. Köpeğin o halini bir süre izledikten sonra Hasan Efendi’ye,

“Bu köpek senin mi?” diye sordu.Fotoğrafçı şaşırmıştı. Hayran olduğu Atası,

hayvanlarla ilgileniyordu. Bir süre sonra kendini toparladı ve,

“Evet, paşam. Bu köpek benim,” diye yanıtladı. Bu sırada yavru köpek, konuşulanları anlamış gibi kulaklarını dikmiş, kuyruğunu sallıyordu. Atatürk köpeğe olan sevgisini, “Çok güzel bir köpek…” di-yerek dile getirdi.

Hasan Efendi, Atatürk’ün hayvan sevgisinin ne kadar derin olduğunu anlamıştı.

“Eğer çok beğendiyseniz size hediyem olsun paşam.” diye karşılık verdi.

Atatürk için bu değerli bir hediye olurdu kuşku-suz. Memnuniyetle kabul etti. Ama ücretini ödemek şartıyla. Ve Hasan Efendi’ye zorla bir bedel ödeyerek yavru köpeği satın aldı. Adı Foks olan bu köpek, artık Atatürk’ündü. Bundan böyle birlikte yaşayacaklardı…

O günden sonra Foks, Atatürk’ün yanında çok mutlu bir yaşam sürmeye başladı. Hiçbir yerde görmediği ilgi ve sevgiyi Atatürk’ün yanında buluyordu. Bu nedenle kısa sürede sahibine iyice bağlandı.

Atatürk için de Foks’un ayrı bir değeri vardı. Ancak o, tüm köpekleri seviyor ve onları asla incitmiyordu. Bir gün köşkün bah-çesindeki ahşap sandalyede oturup Ankara’yı seyrederken, Foks ve arkadaşları yanına geldi. Hepsi öyle huzurluydu ki, Atatürk’ün ayaklarının dibine kıvrılıverdiler. Köpeklerden ikisi oracıkta uyuyakalmıştı. Atatürk ise onların bu hallerini sevgiyle izliyordu… Bir süre sonra oturduğu sandalyeden kalkması gerekti. Ancak Atatürk, yerinden bile kıpırdamadı. Çünkü minik dostlarının rahatsız olup uyanmasına kıyamamıştı.

Hayvan sevgisi olmayan birinin başka sevgiler taşıması mümkün değildi. Atatürk’ün yaşamında özel bir yeri olan Foks, gün geçtikçe büyüyordu. Sahibine olan sevgi ve sadakati de giderek artmıştı. Artık sahibini kimseyle paylaşmak istemiyordu. Bir gün köşke gelen bir köpek, bu duygusunu iyice artırdı. Ve Foks kıskançlıktan, kendisini sevmek isteyen Atatürk’ün elini ısırıverdi.

Bu durum karşısında köşktekiler paniğe kapıldılar. Atatürk ise çok sa-kindi… Foks’daki sevginin büyüklüğünü düşünüyor, elini pansuman ya-pana “Fenalık yapmak için ısırmadı,” diyordu. Ama köşktekiler tedirgin olmuştu bir kere. Kontrollerinin yapılması gerektiğini belirterek, Foks’u hemen Atatürk Orman Çiftliği’ne götürdüler…

Atatürk, sevgili köpeğinin kontrollerinin yapılıp geleceği günü bekli-yordu… Ama ne yazık ki beklediği gibi olmadı. Çünkü Foks’un kendisi yerine ölüm haberi gelmişti. Atatürk, köpeğinin ölüm haberine çok üzül-dü… Sadık ve duygulu köpeğini hiç unutamayacaktı. Unutmadı da. Öyle ki, Foks’un adı her anıldığında, onunla birlikte yaşadığı günler, bir film şe-ridi gibi gözlerinin önünden gelip geçti.

ATATÜRK VE KÖPEĞİ FOKSHikmet ULUSOY

Yazar

ORDU38

Page 39: EGiTiM ORDUSU

Ben, umutları her yerde yeşeren Sevdalı yüreklerin bahçıvanıyım Sevgi gülleri dermeye gelmişim Yüreklere ışık, gönüllere huzur vermek hayalim.

Ben öğretmenim, Ben yazılmamış bembeyaz sayfalara Destansı bir yürek çizmek isterim. Kara bahtlı yalnız ülkemin Emanetçilerini görürüm her bakışta.

Ben öğretmenim, Urfa’da gazel söylerim, sesi can telini titreten Ordu ‘da horon olurum, Eller kenetli hiç kopmamacasına.

Ben öğretmenim, Ben vatanımın aşığı Cümle sözlerin önsözü Ben öğretmenim.

Ömer DURAKOrdu Bilim Sanat Merkezi

BEN ÖĞRETMENİM

Page 40: EGiTiM ORDUSU

07.07.1981'de Karadeniz'in cennet beldesi Ordu'da doğ-dum. Yağmur ile yıkanan çocukluğumun ille kırılma noktası, Türkçe dersiyle sını-fa giren sayısız kahramanlar olmuştu. Bazen bir hayvan ba-zen Nasrettin Hoca bazen Ça-lıkuşu Feride ... Bir şeyler beni çekmişti. Kararımı verdim. İstikamet öğretmen lisesiydi. Orada tanıştığım Edebiyat öğ-retmenim beni yazmaya teş-vik ettiğinde yazın macerama günlüğümle yol almaya baş-lamıştım. 4 yıl yazdım. Dert-leştim. Bir de baktım ki öznel ve sakin satırlarında bir şeyler eksikti. Bir şeyler ıslaktı, ku-rumamıştı. Bıraktım. Olmu-yordu.

Ama kararım karardı. Türkçe öğretmeni olacaktım. Biraz masal, biraz öykü; haya-tım renklenecekti. Kahraman-larla düşünecek, yazarlarla dertleşecektim. Üniversiteye gittiğimde ufak ufak. başladı kalemim tıngırdamaya. Tıngır, tıngır ediyordu sanki. Tın ... Tın ...

İkinci kırılma noktam, Hakkari’ydi. Orada tüm ace-miliğimle öğretmenliğin 'Özü’nü aldım. Yavaş adım-larla öğretmenliğin zevkini tadarken Allah bana bir me-leğini emanet etti. Erkeklere sunmadığı o gururu bahşetti:

Analık gururunu. Bir şeyler başarma ardında bir eser bı-rakma duygusunu onu kucağı-ma aldığımda yaşadım.:Bunu 9 ay içimde ben büyüttüm!" diye böbürlendim. Ne gurur-du, Yarabbi! O an hayal ettim; ardından bir eser bırakan şa-irlerin, yazarların duyacakları eşsiz doyumu. 8 çocuk doğu-ran babaannemin yanında ben sadece bir evlat doğurmuş-tum. İçinde biriken duygular, düşünceler beni zorlamaya' başladı. İçimdeki isyan, dışa vurdu. Fırat oldu. Dicle oldu. Bazen Fırat gibi coştu, bazen Dicle gibi esrarengizce yok oldu. "Birileri sizin fikirleri-

nizi okusaydı ne hissederdi-niz?" sorusu beni buralara sürükledi. Hayaller kollarını sardı, kelimeler yuvarladı.

MELEKLERİN FISILTISIGencimiz ve yaşlımız ne

yazık ki Yunan Mitolojisini a’ dan z’ye bilir. Zeus’u ve Ares’i, Athena’yı hatta Hera’yı; ama kendi destanlarını, mitlerin-den habersizdir. Ardında ya-tan masallardan bile habersiz bu halk başka edebiyatların fantastik kahramanlarının deryalarında uykulara dalma-ya bayılır. Vampirler ve kurt adamlarla büyüdük zaten de-ğil mi?. Kendi topraklarında var olan kendi cevherinden

MELEKLERİN FISILTISIÖzlem BAŞ / Yazar

ORDU40

Yine olmuyordu. Hala ham-dım. Sakin mizacında en güzel sakladığım huyum içimdeki isyandı. Kendinle isyan edi-yordum. Yine vazgeçtim. Ar-tık Çalıkuşu olmuştum.

Page 41: EGiTiM ORDUSU

kopup gelen fantazyaya sırtını döndüğümüzden bihaberiz .

Meleklerin Fısıltısı, Türk mitolojisine bir giriş kapısı, küçük bir kapı. Dar ve ürkü-tücü bir kapı. Kapıdan giren-ler başlarını eğmeli! Çünkü bu kapıdan girince karşınıza büyük bir dünya açılacak. Ba-şınızı ataların eşsiz hayal dün-yasının önünde eğeceksiniz. Var olan tılsımların, kökene inilen duyguların ve korkula-rın önünde dik durmaya ça-lışacaksınız. Fırat gibi. Acaba bunlar gerçek mi, yoksa hepsi maval mı? Bunlar olabilir mi? Gerçekten Agartha toprakla-rı var mı? Birileri, yeryüzün-de gerçekten birileri düşünce

okuyabilir mi? Adolf Hitler nasıl bu kadar güçlenmişti? Ardındaki güç kimdi? Adolf Hitlerin büyüyle alakası ney-di? Mustafa Kemal Atatürk’ün aradığı Kayıp Mu Adası, neden bulunamadı? Hiç mi var olma-mıştı? Yoksa o gerçek bir dahi miydi? Atlantis Kıtası, Kayıp Mu Adası ve Türk mitleri. Ye-şil eldivenli Tibetli rahipler. Tüm bunların ortasında deli damgası yemiş bir genç; Fırat TÜRKMEN.

Hayal edin; bir gün baygın bir şekilde uyanıyorsunuz. Elinizde kanlı bir kama var. Yerde hem hocanız hem de en yakın dostunuz gözleri oyu-larak öldürülmüş. Tek şüphe-

li sizsiniz. Ve bir kadın, çok güçlü bir kadın, çıkıp gelecek ve sizi oradan alıp kurtaracak. Fakat artık ne düşman belli ne de dost. Düşünce okuyabi-len biriyseniz Fırat gibi, artık sizin için tek bir gaye vardır; Hakan Hoca’yı kim öldürdü? Fırat bunun için Veronioque Martin’nin peşinden Paris’e gidiyor. Bu soruyla başlayan kovalamaca Fırat’ı Türkiye’den Paris’e, Ottowa’ya, Londra’ya ve Kosavo’ya çekiyor. Sonunda her şey, Agartha toprakların-da birleştiğinde diyeceksiniz ki ama bu olayların hiçbiri Türk mitolojisiyle alakalı değil ki! Çünkü her şey; olayların içinde saklı. Sırlar birbirinin içinde gizli. Eğer dikkatli bir okuyucuysanız katili başta bu-labilirsiniz. Fırat, katili arar-ken katilden daha önemli şey-leri gözünden kaçırdığını fark ediyor. Dost, düşman, kin, nefret, intikam, özlem ve güç hepsi harmanlanmış etrafında dönmüş. Sırtını dayayabilece-ği tek kişinin kendisi olduğu-nu anladığında artık yanında başka biri daha olacak kız kar-deşi Dicle.

Ve bu ilk kitap. İkincisi ki-tapta tüm her şey ifşa edildi-ğinde Agartha topraklarına girmeye Fırat’la birlikte hak kazanacaksınız. İlk kitap bir anahtar, ikinci ise bir kilit du-rumunda. Fırat ile Dicle’nin serüvenlerinin arasında Mit-lerin esrarengiz yolculuğuna sizi davet ediyoruz. Artık Asya mitleriyle ve Türk destanlarıy-la tanışma zamanı. Artık oku-ma zamanı.

Kitaba ulaşmak istiyorsa-nız internetten ve büyük kitap mağazalarından ulaşabilirsi-niz.

ORDU41

Page 42: EGiTiM ORDUSU

FATİH Projesi, eğitim ve öğ-retimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullarımızdaki teknolojiyi iyi-leştirmek amacıyla okulöncesi, il-köğretim ile ortaöğretim düzeyin-deki tüm okullarımızda bulunan 620.000 dersliğin BT ekipmanları ile donatılmasını da kapsayan bir iyileştirme projesidir. Proje yaşa-yan ve sürekli iyi örnekler ile gün-cellenen bir proje olduğundan ka-muoyuna lanse edildiği tarihinden bu yana oldukça değişiklik gös-termiştir. Örneğin proje ilk lanse edildiğinde akıllı tahta ve zorunlu olarak projeksiyon cihazlarından bahsedilirken şu an “etkileşimli lcd panel” donanım bileşenleri içe-risinde yer almıştır. Fatih projesi denince zihinlerde her ne kadar bir donanım projesiymiş gibi bir algı oluşmaktaysa da aslında bir çok bileşenden oluşan bir eğitim projesidir.

F@TİH PROJESİ BEŞ BİLE-ŞENDEN OLUŞMAKTADIR.

•DonanımveYazılımAltyapısı(Yaklaşık 40.000 Okul, 620.000 Sı-nıf ve Eğitim Ortamı)

•E-İçeriğin Sağlanması ve Yö-netilmesi

•Öğretim Programlarında Et-kin BT Kullanımı

•Bilinçli,Güvenli,Yönetilebilirve Ölçülebilir BT ve İnternet Kul-lanımı

•Derslerde BT Kullanımı içinÖğretmenlere Hizmetiçi Eğitim

Projenin 3 + 2 yılda bitirilmesi öngörülmektedir. Buna göre . 1. Yıl Ortaöğretim okulları 2. Yıl -

İlköğretim Okulları (II. Kademe) 6 – 8. sınıflar 3. Yıl - İlköğretim Okulları (I. Kademe) ve Okul Ön-cesi donatılması planlanmaktadır. Projenin aşamalarının izlenmesi ve değerlendirilmesi yapılacaktır.

Proje İleHer okula: 1 adet çok fonk-

siyonlu yazıcı, 1 adet doküman kamera, her dersliğe: panel tip etkileşimli akıllı tahta, kablolu in-ternet bağlantısı, her öğretmene dizüstü bilgisayar, her öğrenciye: e-Kitap (Tablet Bilgisayar) sağlan-ması planlanmaktadır.

E-İçeriklerin Sağlanması ve Yö-netilmesi Bileşeni:

Fatih Projesinin sadece bir donanım projesi olmadığının göstergesi olan bileşenlerden; e-İçeriklerin sağlanması ve yö-netilmesi bileşeni ile donanım alt yapısını işlevsel kilacak çalişmalar yürütülmektedir. Öğretim progra-mına uygun, ses, video, animas-yon gibi çoklu ortam bileşenleri ile zenginleştirilmiş, çevrim içi ya da çevrim dışı kullanılabilen, der-si destekleyici bilgisayar tabanlı

e-içeriklerin tasarım ve üretimi okullarımızdaki öğretmenlerimiz ve içerik sağlayıcı firmalar (hibe yoluyla) tarafından Yenilik Ve Eği-tim Teknolojileri Genel Müdürlü-ğü rehberliğinde gerçekleştirile-cektir.

Her okula kurulması planlanan sistem odalarında konumlandı-rılacak sunucularda e-içeriklerin internet bağlantısı olmaksızın yani

çevrimdışı kullanılması mümkün olacaktır. E-içerik sağlayıcı 7 firma e-içeriklerini bakanlığımıza Eği-timde Fatih Projesi kapsamında hibe etmiştir.

Fatih projesi ile birlikte yürü-tülen diğer bir bakanlık çalışma-sı olan EBA (Eğitim Bilişim Ağı) projenin en heyecan verici unsur-larından biridir. Eba içinde Milli Eğitim Bakanlığına özel bir arama motorunu, ansiklopedi, soru ce-vap, haber, z-kitap,radio, tv,blog vb. gibi modüller yer alıyor. Tüm kurumlardan, üniversitelerden, yurdun dört bir tarafından gelen yerel ve ulusal eğitim haberlerinin yer aldığı Eba bölümü merkezde profesyonel editörlük sistemi ile yönetilecektir. İllerde ve kurumlar-da ise eğitim almış “Gönüllü Eği-tim Muhabirleri” sistemi ile EBA Haber’e bilgi akacaktır. Hakkari’de bir öğretmenimizin yaptığı çalış-

F@TİH PROJESİŞahin KAMBER Eğitici BTF Öğretmeni

ORDU42

Page 43: EGiTiM ORDUSU

manın tüm ülke tarafından benim-senen bir ekole dönüştüğü, Adana üzerine araştırma yapan bir araş-tırmacının Yenilikçi Öğretmen Programı’ndan bir sunuya ulaştığı, bir üniversitenin çalıştayının Yoz-gat’taki okulumuza ilham kayna-ğı olduğu, Eskişehir Milli Eğitim Müdürü’nün Ordu Milli Eğitim Müdürlüğü Başarı İçin El Ele kon-feransını seyrettiği, Gezici Bili-şim Minibüsleri’nin kullanıcılar tarafından yılın projesi seçildiği, Malatya’da bir öğretmenin online sunusunu hazırladığı, Karaman’da bir öğrencinin ansiklopedi de araş-tırma yaptığı, Edirne’de bir öğret-menin Fransa’nın eğitim sistemini Türkçe incelediği, Ağrı’daki bir öğrencinin sorusunun Manisa’daki bir öğretmen tarafından cevaplan-dığı, hastalanarak okula gideme-yen bir öğrencinin evinden ders videolarını izlediği, öğretmeni ra-hatsızlanan bir sınıfın etkileşimli e-kitap ve konu anlatımlarıyla der-si işlediği bir eğitim bilişim ağıdır.

(Zenginleştirilmiş E-kitap (Z-Kitap) http://e-kitap.meb.gov.tr/test/e-kitap.html)

Öğretim Programlarında Etkin BT Kullanımı Bileşeni:

Bu bileşenin amacı; Bakanlığı-mız Öğretim Daireleri tarafından belirlenen ve Talim ve Terbiye Ku-rulu (TTKB) tarafından onayla-nan her ders alanı için hazırlanan öğretim programlarında yer alan kazanımlar için belirlenen öğretim etkinliklerinde Bilişim Teknoloji-lerinin daha etkin biçimde yer al-masının sağlanmasıdır.

•İlköğretim:ÖğretmenKılavuzKitabı

•Ortaöğretim: Program Uygu-lama Kılavuzu

•Mesleki ve Teknik Eğitim:Program Alan Modülleri

•Okulöncesi: Öğretmen Kıla-vuz Kitabı

Bilinçli, Güvenli, Yönetilebilir ve Ölçülebilir BT ve İnternet Kul-lanımı Bileşeni:

Bu bileşen ile 1-Sanal ortamdaki katalog suç-

lardan öğretmen ve öğrencilerimi-zin korunması

2-Sanal suçluların okulumuza ve evimize girmemesi,

3-Masumların suçlu olmaması4-Çocuklarımızın istismar

edilmemesi5-Öğrencilerimizin madde ba-

ğımlılığı sitelerine girmemesi6-Fuhuş ve müstehcenlikle top-

lum değerlerimiz yozlaştırılmama-sı hedeflenmektedir.

Derslerde BT Kullanımı için Öğretmenlere Hizmetiçi Eğitim Bileşeni:

Projenin bu bileşeni kapsa-mında; okullarımızda görev yapan

yaklaşık 600.000 öğretmenin sınıf-lara sağlanan donanım altyapısını, eğitsel e-içerikleri ve BT'ye uyum-lu hale getirilen öğretmen kılavuz kitaplarını etkin biçimde kullan-ma becerilerini geliştirmelerine dönük yüz yüze ve uzaktan eğitim aracılığıyla hizmet içi eğitim faali-yetleri planlanmıştır.

Proje kapsamında ilimizde ön-celikle kurulum yapılacak okullar şunlar:

ORDU43

Page 44: EGiTiM ORDUSU

Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Avrupa Bir-liği Eğitim ve Gençlik Programları çerçevesinde yürütülen Comenius Re-gio – Bölgesel Ortaklık-lar Programı kapsamında hazırlamış olduğu “Aile-ler Okulda” projesi 2011 tarih ve 2011-1-TR1-COM13-27877 no ile ka-bul edilmiştir.

Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü Proje Koor-dinatör Kurumu olarak

projede yer alırken, Ordu Karşıyaka İlköğretim Okulu, Ordu Cumhuriyet Lisesi ve Ordu Rehberlik

ve Araştırma Merkezi ise yerel ortak olarak proje-de görev almışlardır.

“Aileler Okulda” pro-jesi bölgesel ortağı Al-manya ülkesi Kuzey Ren Vestfalya bölgesi Kreis Lippe ili merkez Detmold şehrinde bulunan Eğitim Müdürlüğüdür. Almanya bölgesel ortağımızın Al-manya’daki yerel ortak-

ları Grundschule Horn (Horn İlköğretim Oku-lu), Hauptschule Horn (Ortaöğretim Okulu

Horn), Gymnasium Horn Bad Meinberg (Horn Bad Meinberg Lisesi) i le Türk Diyanet Cemiyeti’dir.

2011 – 2013 yılları ara-sında iki yıl sürecek olan “Aileler Okulda” projesi-nin genel amacı, ailelerin okullarda daha etkin yer almaları ve okul aile bir-liği çalışmalarında aktif

ORDU İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜAVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK PRO GR AML ARI

C OMENIUS REGIO – BÖLGESEL ORTAKLIKL AR PRO GR AMIAİLELER OKULDA PROJESİ

2011 – 2013

ORDU44

Page 45: EGiTiM ORDUSU

hale gelmelerini sağla-maktır. Bugüne kadar ya-pılmış projeler arasında ayrı bir önemi olduğunu düşündüğümüz “Aileler

Okulda” projesinin uygu-lanma sürecinde velileri-mizin okul çalışmalarına ilgilerinin artacaktır.

Proje ortağı okullarda belirlenen bir veli gö-rüşme odası, proje kap-samında TV, Bilgisayar, Fotokopi makinesi, masa, sandalye, etajer, dolap, perde ve yer döşemesi i le donatılacaktır. Ordu Kar-şıyaka İlköğretim Oku-lu ile Ordu Cumhuriyet Lisesi’nde oluşturulacak bu iki veli görüşme oda-larının donatım giderleri proje bütçesinden kar-

şılanacaktır. Velilerimiz bu odalardan istedikleri ölçüde faydalanarak, ço-cukları i le i lgili bilgiye daha çabuk ulaşacaklar-

dır. Çocuklarını okula getiren veya eve götür-mek üzere almaya gelen

velilerimiz çocukları-nı bu ortamda bekleye-cek ve diğer velilerle bir araya gelerek görüşme fırsatları olacaktır. Bek-leme esnasında velilere TV izleme, bilgisayar ve fotokopi cihazından fay-dalanabileceklerdir.

Projemizin diğer bir yönü ise bölgesel ortak olan Almanya Detmold Schulamt Eğitim Müdür-lüğü ve yerel ortakları i le karşılıklı ziyaretler ger-çekleştirerek iyi örnekle-rin alınması ve karşılıklı işbirliği çalışmalarının yapılması olarak planlan-

mıştır. Ziyaretlerin ilki 20 – 26 Kasım 2011 ta-rihleri arasında Almanya Kuzey Ren Vestfalya eya-

ORDU45

Page 46: EGiTiM ORDUSU

leti Kreis Lippe ili Det-mold şehri i le Horn Bad Meinberg beldelerinde gerçekleştirilmiştir.

Söz konusu ziyarete Ordu il Milli Eğitim Mü-dürü Ömer DEMİRÖZ, İl Milli Eğitim Müdür Yar-

dımcısı Sezayi AKARSU, ARGE Birimi Proje Ko-ordinatörü Mevlüt ER-DEM, Ordu Karşıyaka İlköğretim Okulu Okul Müdürü Yusuf AKARSU ile Okul Aile Birliği Baş-kanı Telat YILDIZ, Ordu Cumhuriyet Lisesi Mü-dürü Yüksel UĞURLU, Ordu Rehberlik ve Araş-tırma Merkezi Müdürlü-ğü Psikolojik danışman-lar Yadikar BAYRAM ile

Rukiye İNCE ÇELENK katılmışlardır. Bir taraf-tan Alman eğitim siste-

mi ve okul aile birlikleri yapısı i le i lgili bilgilerin verildiği çeşitli toplan-tılara katılmış diğer ta-raftan ise gezi inceleme ziyaretlerinde bulunul-

muştur. Yapılan çalışmalar

sonucunda özellikle Almanya’da bulunan çok sayıda vatandaşımızın okullara olan ilgisinin dil yetersizliği nedeniyle az olduğu görülmüştür. Ayıca başka nedenleri de araştırılarak bu konuda çalışmalar yürütüleceği bildirilmiştir. Bir yandan Ordu ilinde velilerimi-zin okullara olan ilgisini arttırılarak okul çalışma-

larına katılımlarını yük-seltmeye çalışırken, ben-zer sorunları bulunan Almanya’daki Bölgesel ortaklık kapsamındaki okullardaki Türk vatan-daşlarımızın da bu konu-

ORDU46

Page 47: EGiTiM ORDUSU

daki sorunlarını ele al-mış bulunmaktayız.

Bu nedenle projenin önemi bir kat daha art-

mış olup, proje süresin-ce ve sonrasında da bu konuya önem verilece-ği ortaya konulmuştur. Sadece projede yer alan okullarımızda değil, bu projenin bir örnek teşkil ederek müdürlüğümüze

bağlı tüm okullarda bu ve benzeri uygulamaların yapılması düşünülmekte-dir.

Ayrıca özellikle baş-ta Almanya olmak üzere Türklerin yoğunlukla ya-şadığı diğer ülkelerde de dil yetersizliklerinden ve diğer hususlardan kay-naklanan benzer sorun-lar olacağı düşünüldü-ğünde bu projenin tüm Avrupa ülkelerinde de yansıması görülecektir.

2012 yılı mayıs ayın-da bölgesel ortağımız

yerel ortaklarıyla birlik-te ilimize gelerek, mü-dürlüğümüz kapsamında yapılan çalışmaları iz-leyerek okul aile birlik-leri çalışmalarını yerin-de izlemiş olacaklardır. 2012 yılı ekim ayında ve

2013 yılı mayıs ayında Almanya’daki proje or-taklarımızla veli işbirliği

güçlendirme çalışmaları sürdürülecektir. Karşı-lıklı ziyaretleri haricin-de de çeşitli anket çalış-maları ve velileri evinde ziyaret gibi çalışmalar sürdürülecek olup, yapı-lan tüm çalışmalar www.o r d u - l i p p e . w e e b l y. c o m ile www.ordu-lippe.com internet sayfalarında ya-yınlanacaktır.

Tüm saygıdeğer velile-rimizin ve bu konuda bilgi paylaşımında bulunmak isteyen tüm vatandaşla-rımızdan düşüncelerini bizlerle paylaşmalarını ve önerilerini yansıtma-larını bekliyoruz.

ORDU47

Page 48: EGiTiM ORDUSU

Günümüzde eğitim öğretime önem verilmesi gerektiği herkes tarafından bilinmesine rağmen ülkemizin kırsal kesimlerinde özellikle kız çocukları-nın eğitimine anne babalar tarafın-dan önem verilmediği görülmektedir. İnsanların yetişkin bireyler olarak kendilerini ifade etmeleri, toplumsal ihtiyaçlarını bireysel olarak iafde ede-bilmeleri, okuma yazma becerilerini kazanmaları ile mümkün olmaktadır. Dinleme, anlayabilme, kendini ifade etme, sağlıklı olarak bireyler ile iletişim kurabilme becerilerinin de okuryazar-lıkla doğrudan ilişkisi olduğu kesindir.

İnsanların “Hayat Boyu Öğrenme” faaliyetlerinin temelinde de okuma-yazma becerisi vardır. Bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığımız, Başbakanı-mız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın değerli eşleri Emine ERDOĞAN Ha-nımefendinin himayelerinde ülke ge-nelinde 9 Haziran 2008 tarihi itibari ile “Ana Kız Okuldayız” kampanyasını başlatmış 8 Eylül 2008 tarihi itibari ile de okuma yazma kurslarının başlaması sağlanmıştır.

Kampanya ile TÜİK verilerine göre ülkemiz genelinde okuma-yaz-ma bilmeyen 4.863.414 kişi bulundu-ğu, 4 yıl içinde bu nüfusun %60’ı yani 2.9188.048 kişinin okuryazar yapılması hedeflenmiştir.

Ordu ilimizde kampanya belirtilen tarihlerde başlatılmış, yine TÜİK ve-rilerine göre ilimiz genelinde 84.255 kişinin okuma yazma bilmediği belir-lenmiştir. Kampanyanın hedefleri doğ-

rultusunda da bu nüfusun %60 ı yani 50.553 kişinin okur yazar yapılması

hedeflenmiştir. Merkez ilçe ve diğer ilçelerimizin Halk Eğitimi Merkezleri

tarafından yürütülen kampanyanın ilk yıllarında yapılan çalışmalar 81 il baz alındığında son sıralarda devam eder-ken 2010 yılında Valimiz Sayın Orhan DÜZGÜN’ün direktif ve katkıları, konuya verdiği önem doğrultusunda İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz, Halk Eğitimi Merkezlerimizin yoğun çalış-malarıyla 15 Aralık 2011 tarihi itibari ile ilimizide kampanyanın verilerine bakacak olursak 84.255 okuma-yazma bilmeyen nüfusun 4 yılda okur yazar yapılması hedeflenen 50.553 kişisinin 19.628’i Halk Eğitimi Merkezlerinde açılan kurslara alınarak okuryazar ya-pılmış, böylece hedeflenen nüfusun % 40 ‘ı okuryazar haline getirilerek Tür-kiye genelinde de 33. sıraya çıkılmıştır. Ordu ili olarak yapılan çalışmalarla hiç-bir zaman yetinilmeyecek, çalışmalar tüm hızı ile sürdürülecektir. Valiliğimi-zin desteği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü-müzün konunun üzerinde hassasiyetle durması, Halk Eğitim Merkezlerimizin sahada yaptığı çalışmalarla hedeflenen sonuca doğru yaklaşılacaktır.

Sonuç olarak toplumun yapı taşı aile ise, ailenin eğitiminde de yükün büyük bir bölümünü annelerin çekti-ği aşikârdır. Annelerin bu durumdan kurtarılması ailenin kurtulması, aile-nin kurtulması da toplumun kurtul-ması demektir. Tüm eğitim camiası olarak konuya gerekli önem ve hassa-siyet gösterildiği takdirde mutlu sona ulaşılacaktır.

ORDU İLİNDE ANA KIZ OKULDAYIZ KAMPANYASI

Zafer GÜMÜŞ / Eğitim Yöneticisi

ORDU48

Page 49: EGiTiM ORDUSU

SPOR YAPARAK BAŞARILI OLACAĞIM PROJESİ

Cem ASLAN / Beden Eğitimi Öğretmeni

MEB Okul İçi Beden Eğiti-mi Spor ve izcilik Dairesi Baş-kanlığının 2010/67 Nolu Ge-nelgesi doğrultusunda, Ordu Valiliği İl Milli Eğitim Mü-dürlüğüne bağlı İlköğretim ve orta öğretimde öğrenim gö-ren lisanssız öğrencilerin spor yapmasını, bu sayede, öğren-cilerin kötü alışkanlıklardan uzak durmasını, öğrencilerin ili tanıyarak diğer öğrenciler-le kaynaşmalarını, kendi yete-neklerini keşfetmelerini, boş vakitlerini değerlendirmeleri-ni, toplumda spor kültürünün oluşmasını sağlamak amacıy-la Ordu İl Merkezi ve 18 ilçe-sinde “ Spor Yaparak Başarılı Olacağım” projesi gerçekleş-tirilmiştir. Projenin başarıyla gerçekleşebilmesi için Ordu İl ve İlçe Milli Eğitim Müdür-lükleri, Ordu İl Lig Heyeti, İlçe Lig Heyetleri, İlçe Tertip Komisyonları, Okul Müdür-leri ve tüm öğretmenler proje ekibi içerisinde yer almıştır. Ayrıca yararlanılacak spor tesisleri konunda İl ve İlçe Gençlik ve Spor Müdürlükle-ri, belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarla; sağlık tedbirleri konusunda Sağlık Müdürlükleriyle; emniyet

tedbirleri konusunda Jandar-ma Komutanlıkları ve Em-niyet Müdürlüğüyle iş birliği yapılmıştır.

“ Spor Yaparak Başarılı Olacağım” projesi kapsamın-da Okul İçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi Baş-kanlığı tarafından belirlenen Küçükler( 1999-2000-2001), Yıldızlar ( 1997-1998 ) ve Gençler ( 1993-1994-1995-1996) kategorilerinde; atle-tizm, badminton, basketbol, futbol, futsal, masa tenisi, vo-leybol ve işitme engellilerde

yarışma yapılmıştır. Müsaba-kalar kızlar ve erkekler olmak üzere 2 kategoride gerçekleş-miştir. Bu müsabakalar çerçe-vesinde;

Atletizmde:Yıldızlarda, 20 Kız, 25 Er-

kek; Gençlerde, 10 Kız , 15 Erkek

Badmintonda:Yıldızlarda, 8 Kız, 7 Erkek;

Gençlerde, 8 Kız , 4 ErkekBasketbolda:Yıldızlarda, 7 Kız, 11 Er-

kek; Gençlerde, 7 Kız , 12 Er-kek

Futbolda:Küçüklerde19 Erkek; Yıl-

dızlarda, 54 Erkek; Gençler-de, 19 Erkek

Futsalda:Gençlerde: 7 Kız, 14 Erkek

Masa Tenisinde:Yıldızlarda, 14 Kız, 25 Er-

kek; Gençlerde, 11 Kız , 27 Erkek

Voleybolda:Yıldızlarda, 29 Kız, 17 Er-

kek; Gençlerde, 13 Kız , 11 Erkek

İşitme Engellilerde:Yıldızlarda, 2 Kız, 5 Erkek

Takımı yarışmalara katılmış-tır.

ORDU49

Page 50: EGiTiM ORDUSU

24 Kasım Öğretmenler günü ne-deniyle 81 ilimizden 81 öğretmenin katılımıyla Ankara’da yapılan prog-rama, ilimizi temsilen katılmanın ağırlığını omuzlarımda, onurunu yüreğimde hissederek bu yıl da ben katıldım. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar özel, ne kadar özverili bir meslek olduğunu bir kez daha te-neffüs ettim program süresince.

Başkent Öğretmenevi’nde top-landığımızda ülkemizin dört bir yanından gelen harika insanlarla tanıştım. En yaşlısından, en gen-cine kadar, hepsinin gözlerinin içi gülüyordu adeta. Her biri birer ku-tup yıldızı gibi aydınlatmıştı o gece, sisli Ankara ufuklarını. Ne kadar da mutlu ve huzurluyduk.

Başkent Öğretmenevinin en yüksek odalarında birinden temaşa eyliyorduk Ankara gecelerini. Işıl ışıl parlıyordu şehrin gözleri öğret-men arkadaşlarımın gözleriyle ya-rışırcasına. Her öğretmen arkadaş, konuşmasıyla, getirdiği hediyeleriy-le şehrinin aynasıydı adeta. Rizeli güzel bir çay sepeti, Uşaklı harika battaniyeler, Malatyalı kayısı sepe-ti …Giresunlu arkadaşımla bana da çifte kavrulmuş fındık paket-leri düştü doğal olarak.Sanki Yerli Malı Haftası kutluyorduk Başkent Öğretmenevi’nin lobisinde. Bu sıca-cık ortamlar, 4-5 günlük bir sürede, unutulmayacak anılara ve dostluk-lara şahit oldu.

Programla ilgilenen Bakanlık yetkilisi beyefendilere teşekkür et-meden geçmeyeceğim. Çırpındı durdular her şey güzel olsun diye. Gezilerimiz, yemekler, programlar, hediyelerimiz… Hepsi de harikay-dı.

Bu programın icrasında emeği geçen herkese ve bizi en güzel şekil-de ağırlayan Sayın Milli Eğitim Ba-kanımıza, Başbakan yardımcımız Sayın Beşir ATALAY’a, Meclis Baş-kanımız Sayın Cemil ÇİÇEK’e , biz-leri Çankaya Köşkü’nde mükemmel bir şekilde ağırlayan Sayın Cum-hurbaşkanımız Abdullah GÜL’e ve Saygıdeğer eşi Hayrunnisa GÜL Hanımefendi’ye ayrı ayrı teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Şimdi sizlere, dört günlük prog-ramımızın çerçevesini sunmak isti-yorum.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI’MIZ SAYIN ÖMER DİNÇER BİZLERİ

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NDA KABUL ETTİ.

23 Aralık Çarşamba Milli Eğitim Bakanımız Sayın

Ömer DİNÇER, Bakanlık Başöğ-retmen Salonu’nda düzenlenen tö-rende yaptığı konuşmada: ‘’Temel hedefimiz; öğretmenlik mesleğini bugün olduğundan daha iyi nok-talara taşımak ve sorunlara ilişkin kalıcı çözümler üretmektir’’ diye konuştu. Öğretmenlerin talep, bek-lenti, kişisel ve mesleki becerileri-nin ön planda tutulduğu bir çalış-ma yapacaklarını ve öğretmenlik mesleğinin itibarını, alacağımız

önlem ve atacağımız önemli adım-larla hak ettiği düzeye çıkarmak için var gücümüzle çalışacağız. Öğ-retmenin mutluluğu öğrencinin de mutluluğudur.’’dedi.

Öğretmenlerin en büyük guru-runun yetiştirdiği öğrencilerin ken-disine, ailesine, ülkesine ve insanlı-ğa faydalı bireyler olduğunu görmek olacağını ifade eden Milli Eğitim Ba-kanımız Sayın DİNÇER, okul önce-si eğitimden, yüksek eğitime kadar, eğitimin tüm basamaklarında nite-likli eğitim için çalışmaların devam ettirildiğini, Cumhuriyetin 100. yı-lında Uluslararası Öğrenci Başarı Değerlendirmesi’nde Türkiye’nin

en başarılı ilk 10 ülke arasında yer almasının hedeflendiğini söyledi.

Daha sonra, 81 ilden gelen öğ-retmen temsilcilerinin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü teker teker kutlayarak, Öğretmenler Günü için hazırlanan hediyelerini takdim etti.

Bu arada, Milli Eğitim Baka-nı Ömer DİNÇER başkanlığında, 81 ilden gelen öğretmenlerin ve Milli Eğitim Bakanlığı bürokratla-rının bulunduğu heyetle birlikte, 24 Kasım Öğretmenler Günü do-layısıyla Anıtkabir’i ziyaret ettik. Anıtkabir’de yapılan törende, Baka-nımız Sayın Ömer DİNÇER ve be-raberindeki heyetle beraber, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mo-zolesine geldik. Sayın Bakanımızın mozoleye çelenk koymasının ardın-dan saygı duruşuyla tören sona erdi.

O günkü program çerçevesinde Ankara Kalesi ve Merhum M. Akif ERSOY’un İstiklal Marşı’mızı yaz-

ÖĞRETMEN OLMANIN GURURUNU HİSSETMEK VE YAŞAMAK

Yahya PALAVAR / Ordu İMKB Anadolu Öğretmen Lisesi / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

ORDU50

Page 51: EGiTiM ORDUSU

dığı Taceddin Dergâhı da ziyaret edildi. Ziyaret sırasında, oldukça duygusal anlar yaşandı. M. Akif ’i-mizin, İstiklal Marşı’mızı yazarken hissettiklerini ve yaşadığı o müthiş atmosferi iliklerimize kadar yaşa-dık adeta. Keşke, öğrencilerimi de getirebilseydim bu anlamlı mekâna diye çok düşündüm. Ankara’ya yolu düşen herkesin, anlamlı olduğu ka-dar, harika bir çevre düzenlenmesi yapılan bu mekânı gezmesini öne-ririm. Sevdiğiniz, değer verdiğiniz ve ortak hisleri paylaştığınız kişiler-le geziniz bu güzel yerleri . Hemen yanı başındaki otantik mekânlarda, buram buram çay zevkini yaşamak ayrı bir lezzet olur dostlarla .

Aynı günün akşamı da Başkent Öğretmenevi’nde onurumuza ve-rilen yemek ülkemizin değişik il-lerinden gelen öğretmenlerin kay-naşmasına ve Sayın Bakanımızın lisedeki matematik öğretmeniyle sürpriz bir şekilde karşılaşmasına sahne oldu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI SAYIN BEŞİR ATALAY, BİZLERİ

BAŞBAKANLIKTA KABUL ETTİ.24 Aralık PerşembeÖğretmenliğin Türk medeniye-

tinde özel bir yere sahip olduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı Sa-yın Beşir ATALAY, şöyle konuştu: ‘’Bizde öğretmen azizdir, saygı de-ğerdir. Milletin geleceği ile ilgili en önemli unsurlardan birisidir. Ço-cuklarımızı öğretmenlerimiz yoğu-rurlar. Bu sebeple Türkiye’de böyle bir özel günün öğretmenlerimize atfedilmesi bir vefa, güzel bir anma. Türkiye’nin her tarafında şu anda anmalar yapılıyor. Bunları formalite görmemek lazım. Bu mesleğin de-ğeri açısından ben bunu çok önemli görüyorum.’’

Öğretmen olmanın büyük bir haz olduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı ATALAY, ‘’Benim için de büyük bir haz’’ dedi. Başbakan Yardımcısı ATALAY, şunları kay-detti: ‘’Benim şöyle bir ayrıcalığım var; öğrencisiyle birlikte aynı ka-binede olmak. Ömer Bey, benim üniversiteden öğrencim, gurur duyduğumuz ve bugün Milli Eğitim Bakanımız. Kendisine başarılar di-liyorum. Hayatın değişik alanların-da ülkesine hizmet eden, başarıları olan öğrenciler herhalde öğretmen-lerin en büyük gururudur, hazzıdır.’’

Başbakan Yardımcısı ATALAY, ‘’Büyüyen güçlenen, uluslararası

alanda itibarı artan bir Türkiye var, kendisine özgüveni artan bir Tür-kiye var ve bir millet var. Bunun için de eğitim, en önemli boyut. Önce sizlerin kendinize güveniniz artacak, ondan sonra da çocukları-

mıza özgüvenini artırma yönünde çaba göstereceğiz. Yolumuza devam ederken de en önemli katkıyı, reh-berliği öğretmenlerimizden alaca-ğız’’ diye konuştu.

MECLİS BAŞKANI SAYIN CEMİL ÇİÇEK BİZLERİ MEC-

LİS BÜYÜK SALONDA KABUL ETTİLER.

TBMM Başkanı ÇİÇEK, Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER ile birlikte 81 ilden gelen öğretmenle-ri kabul etti. TBMM Başkanı Cemil ÇİÇEK, ne kadar iyi eğitim verebi-lirlerse, gençleri, çocukları ne kadar iyi eğitebilirlerse daha az kanun çı-karılacağını ifade ederek, ‘’Eğitim

ORDU51

Page 52: EGiTiM ORDUSU

eksikliğiyle karşımıza çıkan bir çok sorunu kanun çıkararak çözmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla en eksik yolu tercih etmiş oluyoruz’’ dedi. Kabulden dolayı TBMM Başkanı ÇİÇEK’e teşekkür eden DİNÇER, ‘’Sizlerle birlikte bugünü daha etkin kutlayacağımızı düşündük. Sizin bizi kabulünüzün buna katkısı ola-cak’’ dedi.

TBMM Başkanı ÇİÇEK de ba-ğımsızlık mücadelesini yürüten, bunun kararlarını alan, dünyada gazi sıfatına layık, bu sıfatı tek ba-şına taşıyan, Cumhuriyet’i kuran Meclisin çatısı altında Öğretmen-ler Günü’nü kutladıklarını belirt-ti. Doğru bir kararla, 20 yıldan bu yana Öğretmenler Günü’nü kutla-dıklarını ifade eden ÇİÇEK, bugü-nün, önemli bir gün olduğunu söy-ledi. ÇİÇEK, Van’da meydana gelen depremde çok sayıda öğretmenin hayatını kaybettiğini anımsatarak, bu nedenle Öğretmenler Günü’nü

buruk kutladıklarını dile getirdi. ÇİÇEK, hayatını kaybeden öğret-menlere Allah’tan rahmet ve baş-sağlığı diledi.

CUMHURBAŞKANI’MIZ SAYIN ABDULLAH GÜL

BİZLERİ ÇANKAYA KÖŞKÜ’NDE

AĞIRLADI.25 Aralık Cuma Cumhurbaşkanımız Sayın Ab-

dullah GÜL’ün öğretmenleri Çan-kaya Köşkü’nde kabulü, İngiltere ziyareti nedeniyle 25 Kasım Cuma gününe ertelenmişti.

Cumhurbaşkanımız Sayın Ab-dullah GÜL’ü, Milli Eğitim Ba-kanımız Sayın Ömer DİNÇER başkanlığındaki 81 ilden gelen öğretmenlerimizle birlikte Çanka-ya Köşkü’nde ziyaret ettik. Cum-hurbaşkanımız bizleri, Hayrünnisa GÜL Hanımefendi ile birlikte her zamanki güler yüzü ve sempatisiyle

karşıladı Büyük Salon’un girişinde. Milli Eğitim Bakanı DİNÇER,

Cumhurbaşkanı GÜL’e kendisini ve 81 ilden gelen öğretmenleri kabul etmesi dolayısıyla teşekkür etti.

Protokol gereği hepimizi tek tek anons ederek aldılar büyük salo-na.81 ilden gelen 81 öğretmenimi-zin içerisinden ‘’BM’’ yani Büyük Masa diye anılan masaya beni de almışlardı. Yani 8 kişilik özel davetli arasında yer almak ve Sayın Cum-hurbaşkanımızla karşılıklı olarak sohbet etmek büyük onurdu benim için. Bu onuru ve mutluluğu doya-sıya yaşadım iki saatlik süre içeri-sinde.

Cumhurbaşkanı GÜL de ye-mekte yaptığı konuşmada, eşi Hayrünnisa GÜL ile öğretmenleri Çankaya Köşkü’nde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, ‘’Sizlerin ve şahsınızda bu kutsal görevi özveriyle yapan bütün öğretmenlerin Öğretmenler Günü-nü kutluyorum’’ dedi. Öğretmenler-le her yıl Atatürk’ün başöğretmen-liği kabul edişinin yıl dönümünde bir araya geldiğini anımsatan GÜL, bu etkinliğin öğretmenlerin dev-let katındaki itibarını göstermenin yanı sıra öğretmenleri dinleme ve düşüncelerini paylaşmaya vesile olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı GÜL, bu yıl Öğretmenler Günü’nün Van ve Erciş’teki depremlerde çok sayıda öğretmenin hayatını kaybet-mesi nedeniyle buruk yaşandığını ifade ederek, ölen öğretmenlerin çoğunun göreve yeni başlamış öğ-retmenler olmasının üzüntülerin artmasına neden olduğunu belirtti.

Bizlere, eğitimde kalitenin art-ması için neler yapabiliriz? Ahlaki bozulmanın önüne nasıl geçebili-riz? Gibi sorular sorup, hepimizin önerilerini tek tek ve sabırla dinle-diler.

Harika bir ortamda geçen ye-mek, adeta bir rüya gibi geldi geçti bir anda. Dikkatimi çeken bir konu da tatlı bir sanat müziği eşliğinde yenilen yemek ve köşkün dekorları-nın tamamen yerli kültür öğeleriyle bezenmiş olmasıydı.

Hele tatlı… İnanın kesmeye ve yemeye kıyamadım o güzelim saray muhallebili kabak tatlısını.Ve,tatlının peşinden gelen harika bir çayla son noktayı koymuştuk bitmesini hiç birimizin istemediği ‘cumhur’un ‘Başkanı’yla buluşma-sına.

ORDU52

Page 53: EGiTiM ORDUSU

Bir yakamozdun ay ışığında denize vuranBir yağmur, nisanda camlarımı buğulandıranKızıl saçlarındaki alev yakardı bir güneş gibiGözlerinse kıyısı olamayan bir okyanusSen, uzak kentlerin zor kadınıYokluğunda her şey yalan şimdiHepsi anlamsız yaşananlarınKokun bir lavanta, güvercinsiSensiz, susuz kaldı kuşlarSokaklarsa baştan ayağa karanlık kalmışBihaber yaşıyor tüm kentHerkes ihtiyarlamış ve yorgunZaman ilerlemiyor, hep durgunKentin ışıkları yanmıyor nedensizKahvelerin tadı kalmamışAğaçlar çiçekten yoksun,Sesini özlüyor gökyüzüHep ağlamakta yağmur olup yanaklarımaBir rüzgâr alıp gitmişti ya bir ekim sabahı seniSonbaharın son yaprakları gibiBu şehirde o günden beri bahar yokKutup karanlığında kaldı herkesİçimde durmadan ağlıyor bir öksüz çocukVe hiçbir renk tutmuyor dudaklarının kırmızısınıHer bakış sen oluyorsunİnce, uzun... bir derin ışıkMona Roza kıskanıyor belli ki seniRessamlar çizemiyor senin gibisiniŞairlerse utanıyor anlatamadıklarına tek bir zerreniYıldızlar parlıyor etrafında Hepsi bir oluyor ama bir sen olmuyorBense bıraktığın gibi…Biraz kirlenmiş âşık gibiSen, şimdi kim bilir...Belki de unutmuşsundur beni...

UNUTTUN MU BENİ?

EROL AKKUŞ Gazi İlköğretim Okulu

Türkçe Öğretmeni

ORDU53

Page 54: EGiTiM ORDUSU

Merhaba bize kendinizi tanıtır mısınız ?Ben Mesut Alp POYRAZ. 28 yaşındayım, Ordu doğumluyum, Ordu’da yaşıyorum, bir dershanede matematik

öğretmeniyim. Yamaç paraşütü sporuyla ilgilenmekteyim.

Yamaç paraşütüne nerede ne zaman ve nasıl başladınız?2003 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Havacılık kulübünde başladım.2007 yılında okulumu bitip Ordu’ya

gelince spora burada devam ediyorum.

Yamaç paraşütünü bize biraz tanıtabilir misiniz ?Yamaç paraşütü sivil havacılıkta çok hafif motorsuz hava aracı olarak bilinir. Ekipmanlar olarak; kanat (uçan pa-

raşüt kısım), harnes ( oturulan bizi paraşüte yani kanada bağlayan kısım) ve yedek paraşütten oluşur. Yamaçlardan havalanarak süzülen bir hava aracıdır.

Kolay taşınabilir olması sayesinde, yolu olmayan tepelerden kalkış yapılabilir. Özel kalkış-iniş pisti gerektirmez.

ORDU’DA YAMAÇ PARAŞÜTÜ

Page 55: EGiTiM ORDUSU

Doğal kaldırıcı kuvvetleri kullanarak saatlerce havada kalabilir, bulutlara kadar yükselebilir ve kilometrelerce me-safeler kat edebilir. Dünyada en yaygın ve hızlı gelişen havacılık sporudur.

Peki kimler yamaç paraşütü yapabilir? Eğitimleri nereden alınır? Ne kadar zamanda öğrenilir?16 yaşından büyük, herhangi bir spor yapabilecek sağlığa sahip herkes yapabilir.Eğitimleri Türk Hava Kurumundan, Üniversite kulüplerinden, çeşitli dernek ve topluluklardan alınabilir. Başlangıç eğitimi bir seneyi bulabilir. Pilot 2-3 hafta içerisinde küçük tepelerden tek başına uçuş gerçekleşti-

rir.15-20 civarında alçak tepelerden uçuş yaptıktan sonra irtifa uçuşları yapılır.Bu eğitimleri başarıyla tamamlayan pilot başlangıç eğitimini tamamlamış olur.Daha sonra ileri seviye eğitimler vardır.

Kilometrelerce mesafeler katedildiğinden bahsettiniz bu nasıl oluyor ?Tıpkı kaldırıcı hava akımlarını kullanarak kanat çırpmadan yükselen ve mesafeler kateden kuşlar gibi… Biz de

aynen o şekilde ısınan havanın yükselticiliğini kullanarak (termik) 3000–3500 metrelere kadar yükselip mesafeler katedebiliyoruz. Bunun yarışmaları yapılıyor ve bu sene Çankırı – Bayramören dünya şampiyonasına ev sahipliği yaptı. Ayrıca Türkiye rekoru 255 km. Ben de fırsat buldukça yarışmalara ve mesafe uçuşlarına katılıyorum.

Ordu da yamaç paraşütüne ilgi var mı?Aslında bu spora çok fazla ilgi yok. Bunun en büyük sebebi tehlikeli bir spor olarak görülmesi. Bunun en büyük

sebebi maalesef basının sadece olan kazaları haber yapması. Dünya şampiyonasını haber yapmak yerine kaza ha-berleri daha fazla ilgilerini çekiyor.

Gençlerin bakışı nasıl yamaç paraşütüne? Öğretmenlik yapıyorsunuz ‘uçan hoca’mı diyorlar size?Gençlerin arasında ilgili olanlar çok. Tabi uçuş yaptığım için de ilgilerini çekiyorum zaman zaman. Sorular

sorup uçuş anılarımı anlatmamı istiyorlar bazen. Aralarında üniversiteyi kazanıp havacılık kulüplerine üye olanlar var. Bu da beni mutlu ediyor.

Peki tehlikeli değil mi? Ya ters rüzgar eserse?Önce şu ters rüzgar meselesini açıklayayım. Ben bu sporu 2003 ten beri yapıyorum ve ters rüzgar nedir bilmi-

yorum. Bir gazeteci arkadaş açıklarsa sevinirim. Maalesef insanlarımız bilgi sahibi olmadan söz sahibi olabiliyorlar. Ters rüzgâr diye bir şey yoktur, hava hareketleri anlık değişiklik göstermez, eğer gösteriyorsa o hava kötü bir hava-dır zaten uçulmaz.

Page 56: EGiTiM ORDUSU

Tehlikeye gelince; tabi ki tehlike var. Sonuç olarak sıra dışı ve doğa sporu yapıyorsunuz. Bu spor her doğa spo-runda olduğu gibi çeşitli disiplinler ve kurallar içerir. Bu kurallara uyup limitlerinizi zorlamazsanız riski minimuma indirirsiniz.

Turizmdeki yeri nedir bu sporun? Ordu da tandem uçuşlar yapıyoruz. Tandem hoca eşliğinde iki kişilik paraşütlerle yapılan uçuş şekli. Yerli yaban-

cı bir çok turisti uçurdum. Hepsi çok memnun ayrıldı. Ordu da bu yönden yabana atılmayacak bir yer. Teleferikle 6,5 dk.’ da tepeye ulaşıyorsunuz eşsiz Ordu manzarasıyla 500 metreden adrenalini ve özgürlüğü kanınızda hissedi-yorsunuz. Bu da Ordu ya gelen insanların hayatı boyunca hafızasından silemeyeceği bir anı olarak aklında kalıyor.

Uludağ kayak sporuyla, Kaş dalış sporuyla, Alaçatı rüzgâr sörfüyle anılırken Ordu da yamaç paraşütüyle neden anılmasın. Doğa sporlarının turizme katkısı küçümsenmeyecek düzeyde.

Teşekkür Ederiz...İyi Uçuşlar Dileriz...

Page 57: EGiTiM ORDUSU

NEDİR DYNED?Yıllardır konuştuğumuz ülke-

mizdeki yabancı dil öğretimindeki en önemli problem dili anlayan ama konuşmakta zorlanan, dil bilgisi yö-nünden yetenekli ama yabancı dili konuşmaya cesaret edemeyen birey-ler yetiştiriyor olmamız. Yeni öğre-tim yöntemleri öğrenciyi daha aktif

tutmayı amaçlamış olsa da daha inte-raktif bir sisteme ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır. Yaşadığımız yüzyıl-da öğrencileri başarıya ulaştıracak dil becerilerinin gelişmesini sağlayacak en etkili yöntemler interaktif dil öğ-renimleridir ve Dyned bu yöntemi kullanan dil programlarından biridir.

Dyned dinamic ve education (Di-namik ve Eğitim)kelimelerinin bir araya getirilmesinden oluşmakta ve Dinamik Eğitim anlamına gelmek-tedir. Bu program bilgisayar temelli eğitim sürecini içerir ve bu zamana kadar geliştirilmiş en kaliteli yabancı dil programlarından biridir. Prog-ramın en önemli özelliği hem görsel hem işitsel olup öğrenciyi sürekli ak-tif olmaya zorlamasıdır. Öğrenciler her bir cevabı için hem görsel hem işitsel geri dönüt alır.

PEKİ NEDEN DYNED?Bu sorunun belki de en iyi ceva-

bı içinde yapay zeka bulunduran tek bilgisayarlı eğitim sistemi olmasıdır.

Bu yapay zeka sayesinde her öğrenci kendi hızında ilerler ve kendi sevi-yesinde sorularla karşılaşır.Dyned’in eğitim sistemi olan ‘Recursive Hi-erarchical Recognation’ İngilizceyi beynin dil becerisini edinme şekline uygun olarak öğreten tek İngilizce dil eğitim sistemidir.(Dinle-Tekrar et-Bulmaca çöz)Bu yöntemle dil öğ-

reniminde bilinçaltı öğrenme bece-rileri hedeflenilerek öğrenilen dilin kalıcı hafızaya yerleştirilmesini sağ-lar.Dyned tarafından 1987 yılından beri kullanılan bu eğitim teorisi nö-robilimsel araştırmalar tarafından da desteklenmektedir.

Dyned sisteminin bir diğer avan-tajı ise öğrenme verimini artırarak çalışma zamanını klasik öğrenme yöntemleri ile karşılaştırıldığında en az 3 misli diğer bilgisayar destekli dil öğrenme yöntemleriyle karşılaştı-rıldığında en az 2 misil azaltır. Aynı zamanda öğretmenin bu çalışmaları bilgisayar ortamında hızlı ve detaylı kontrol etmesini sağlar. Öğrenciye zaman ve mekân bağımsız anadili İngilizce olan kişi ile çalışma olanağı sunar. Verimli çalışma yöntemlerine uygun ve İngilizce öğretmeni rehber-liğinde 360 saat çalışıldığında akıcı bir dille İngilizce konuşulduğu görül-mektedir.

Dyned hemen hemen bütün ya-bancı dil öğ-rencilerinin sorunu olan aksan, diksi-yon ve ton-lama prob-l e m l e r i n i de çözme-ye yönelik donatılara sahiptir. Öğ-rencinin ko-nuşmasını anında de-ğerlendire-rek geri dö-nüt verir ve

ne yazık ki sınıf ortamında bütün öğ-rencilere söz hakkı vererek bu şekilde değerlendirmek öğretmen açısından oldukça zahmetli ve ders süresi düşü-nüldüğünde uygulaması zordur.

Dyned programının farklı İngiliz-ce öğrencilerine yönelik 15 yazılımı mevcuttur. Ülkemizde ise 4,5,6,7 ve 8. sınıflarda öğrenim gören öğrenci-

lerin seviyelerine uygun olarak ‘first English ve ‘English for success’ yazı-lımları kullanılmaktadır.

Dyned eğitime %100 destek kam-panyası kapsamında Sanko Holding tarafından Milli Eğitim Bakanlığına bağışlanmıştır. Özel okullarda öğ-renci başına maliyeti 1000tl olan bu programdan devlet okullarındaki ilköğretim öğrencileri ücretsiz yarar-lanmaktadır. Fakat ne yazık ki dyned hakkındaki bilgi eksikliği, yeni yön-temlere karşı önyargı ve okullardaki fiziksel koşulların yetersizliği yü-zünden okullarımızda bu sistemden yeteri kadar yararlanılmamaktadır. Devlet planlama teşkilatının 9. kal-kınma planı çerçevesinde yabancı dil bilen ve teknolojiyi etkin kullanan bireyler yetiştirmek amacı ile yürütü-len Fatih Projesi ile okullarımızdaki fiziksel koşulların düzeltilmesi amaç-lanmaktadır.

Dinleme ve konuşma yetenektir, bilgi değildir.Yetenek geliştirme,etkin alıştırmaların düzenli ve sık yapılma-sını gerektirir.Dinleme ve konuşma yeteneğini geliştirmek için düşünme veya ezberleme olmaksızın lisanı otomatik olarak çözmek zorundayız.Beynimiz bunu yapmak üzere tasar-lanmıştır, ancak dil öğrenmek için bol bol konuşma alıştırması yapmak gerekir.

Milli Eğitim Bakanlığının inan-dığı ve sürdürdüğü bu programdan Ordu Milli Eğitim Müdürlüğü ola-rak öğrencilerimizin en etkili şekilde yararlanabilmesi için İngilizce öğret-menlerimizin de yoğun çabalarıyla çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

DYNEDZehra ŞANLI

ORDU57

Page 58: EGiTiM ORDUSU

ORDU58

“İYİ ÖĞRETMEN İLHAM VERİR”

ALİ ERKAN KAVAKLI1952 yılında Konya’nın Seydi-

şehir ilçesine bağlı Kavak köyünde doğdu. İlkokulu Kavak’ta, orta ve liseyi Konya’da okudu. 1971 yılında liseden mezun olunca İstanbul Üni-versitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi, 1976 yılında fakülteden mezun oldu ve öğretmenliğe başladı. Hatay, Si-vas, Divriği, Suşehri, Çanakkale, İstanbul ve altı yıl da Almanya’da edebiyat öğretmenliği yaptı.

Yazı hayatına hikâye ile başladı, ilk hikâyesini 1974 yılında yayımla-dı. Daha sonra çeşitli dergi ve gaze-telerde sürekli yazılar yazdı. Hâlen Vakit’te haftalık yazılar kaleme alı-yor.

1988 yılında Milli Eğitim Bakan-lığının açtığı imtihanı kazanarak Almanya’ya gitti, altı yıl orada kaldı, Almanca öğrendi, Alman Edebiyatı ve Modern Literatür ile ilgili kurs ve seminerleri takip etti. Halen özel bir okulda çalışıyor, kişisel gelişim ve eğitim seminerleri veriyor. Alman-ca ve Arapça bilen yazar, iki çocuk babasıdır.

Bugüne kadar 19 roman, 4 hikâye, 12 eğitim, başarı ve motivas-yon, 2 şiir seçkisi kitabına imza atan Kavaklı, liselerde okutulan edebiyat, dil bilgisi ve kompozisyon kitapla-rını hazırlayan komisyonda görev aldı, komisyon başkanlığı yaptı.

“SİZ OLMASAYDINIZ İŞİM ZORDU”

-Kıymetli hocam, yazarlık haya-

tınız nasıl başladı, sizi yazmaya sevk eden sebepler nelerdir?

Kavaklı: Yazarlık serüvenim edebiyat fakültesine girmemle baş-ladı. Lise yıllarımda şiirler karala-dığımı hatırlıyorum fakat bunlar sistemli çalışmalar değildi. Edebiyat fakültesinde talihli bir tevafuk neti-cesi olarak Prof. Mehmet Kaplan’ın öğrencisi oldum. Kaplan iki saatlik dersler yapardı ve bir derste en az 10 kitap tavsiye ederdi. Çok oku-mak beni yetiştirdi. Bir yazar için en önemli şey, bir yazarlık heyecanı duymak, ikincisi yazarlık birikimi kazanmak… Sonra çalışarak elde edilecek kalem ustalığı gerekli.

Mehmet Kaplan, bana hem öz-güven hem de birikim kazandırdı. Onun ve öteki hocalarımızın tavsi-ye ettiği kitapların çoğunu okudum. Kaplan’ın eserlerinin tamamını yut-tum, gazete ve dergilerde yazdığı yazıları takip ettim.

Kalem ustalığını ünlü yazar He-kimoğlu İsmail sayesinde kazan-dım. Hekimoğlu İsmail, fakülte yıl-larında tanıdığım bir köşe yazarıydı. Minyeli Abdullah, Maznun, Davet, Tefekkür gibi kitaplarını daha önce okumuştum. Edebiyat fakültesinde iken arkadaşlarla bir edebiyatçılar kulübü kurduk, Hekimoğlu’nu da-vet ettik. Onunla tanışmak ufkumu açtı. Hekimoğlu ile uzun yıllar ede-biyat sohbetleri yaptık. Sonra onun köşe yazısı yazdığı gazetede kültür ve edebiyat sayfası çıkardık.

Edebiyat fakültesinde okurken merak ve ilgim sayesinde edebiyat,

kültür ve sanat çevrelerini tanıdım. Necip Fazıl, Cemil Meriç, Ahmet Kabaklı, Ergün Göze, Vehbi Vak-kasoğlu, Yavuz Bahadıroğlu, Ayhan Songar, Yavuz Bülent Bakiler vb. ya-zar ve şairleri dinledim. Onları ya-kından tanıma fırsatı buldum.

1974 yılından itibaren hikâye ve denemeler yayınlamaya başladım. İlk hikâyem 1974 yılında Yeni Asya gazetesi kültür ve sanat sayfasında yayınlandı. İlk hikâye kitabım Gö-nülleri Fethedenler 1982 yılında okuyucu ile tanıştı. İlk romanım Gülü Koklayamadım, Hekimoğlu İsmail’in kurduğu Timaş yayınları-nın en iyi romanı seçildi. Sonraki yıllarda roman, hikâye ve deneme yazmaya devam ettim. Almanya’da kaldığım yıllarda (1988-94) mo-dern literatür, Alman edebiyatı kursları gördüm. Postmodernite üzerinde yoğunlaştım. İnsanları kötüden iyiye değiştirmek, çirkin-liklerden güzelliğe sevk etmek ama-cıyla postmodern bir tavırla yazma-yı sürdürüyorum, revaluasyonerist bir yazarım.

İYİ BİR ÖĞRETMENİN NİTELİKLERİ

-4. Baskısı yayınlanan Gülen Öğretmen kitabınızla alakalıda bir şeyler sormak istiyorum… Gülen Öğretmen romanı nasıl oluştu? Bu romandan yola çıkarak ideal öğret-men profili çizebilir miyiz?

Kavaklı: 1990 yılında Kader Kapımı Çaldı isimli romanım ya-yınlandı. 1979’lu yıllardaki kaos ortamı içinde yaşayan, idealist bir öğretmen olan Cemal’in okul serü-venini anlatıyordu roman. Cemal’in Esra ile yaşadığı aşk ve okulda ge-çen sıra dışı olaylar, heyecanlı bir romanın doğmasına yol açmıştı. Sorunlarla boğuşan Cemal, şikâyet kültürünü benimsemiyor ve hep çözüm peşinde koşuyordu. Zaman için Cemal Öğretmen, olgunlaştı, meslek hayatının 25. yılından son-ra işini mükemmel yapan usta ve bilge bir öğretmene dönüştü. Sonra da meslektaşlarıma faydalı olur ve şikâyetten vazgeçerler, çözüm arar-lar ümidiyle Cemal’in ustalık döne-mini romanlaştırdım. Gülen Öğret-men, hayatın zorluklarına, kahrına, problemlerine gülen ve onlar karşı-sında çözüm üretmeyi zevk hâline getiren birinin hikâyesi. Kader Ka-

ALİ ERKAN KAVAKLI İLE SÖYLEŞİ

Page 59: EGiTiM ORDUSU

ORDU59

pımı Çaldı beş, Gülen Öğretmen dört baskı yaptı, serinin üçüncü kitabı olan Bilge Öğretmen 10 adet basıldı, 9 bin sattı.

Bana göre iyi bir öğretmende bulunması gereken 10 nitelik şun-lar:

1. İdeal öğretmen, öğretmeyi sevmeli, insanı sevmeli.

2. Ülkesini sevmeli ve ülke-mizi yükseltecek idealist yetiştir-mek gayreti olmalı.

3. Mesleğini iyi bilmeli, dersi heyecan uyandırarak anlatmalı.

4. Sosyal zekâsını güçlendir-meli, meslektaşları ve idare ile iyi iletişim kurabilmeli.

5. Öğrencilerini sevmeli ve onlarla sağlıklı diyaloglar geliştir-meli.

6. Öğrenmeyi sevdirmeli, öğ-renmeyi öğretmeli.

7. Rahat ve huzuru, çalışmada ve faydalı olmada görmeli. Yan ge-lip yatmayı, kaytarmayı, iş hilelerini bilmemeli. Hileyi, hilesizlikte bil-meli.

8. Yeniliklere açık olmalı, bal-tayı bilemeli.

9. Sinerji meydana getirmeli, arkadaşlarından öğrenebilmeli, bir-likte çalışmaktan zevk almalı.

10. Sabırlı, hoş görülü, güler yüzlü olmalı. En önemlisi de öğret-menliğin peygamber mesleği oldu-ğunu bilmeli, öğrencilerine ve in-sanlara faydalı olmaktan mutluluk duymalı.OKUL VE AİLE İŞBİRLİĞİ ŞART

-Eskiden Anadolu da öğrenciyi babası okula yazdırırken ‘’Hoca, eti senin kemiği benim.’’derdi. Bu nok-tadan hareketle günümüzün öğret-men öğrenci ilişkisi üzerine neler söyleyebiliriz?

Kavaklı: Eğitimde en önemli üç unsur var: öğretmen, öğrenci, veli. Eskiden öğretmen-veli iş birliği kavramı belki de yoktu. Bütün so-rumluluk öğretmenin üzerindeydi. Bugün eğitim yaygınlaştı, okullar, çoğu zaman evlerin hemen yanı ba-şında. Öğrencinin günlük 6-7 saati okulda geçiyor. Geriye kalan 16-17 saat evde. Ev ile okul, öğretmen ile veli arasında sıkı bir işbirliği ve di-yalog kurulması taraftarıyım. Son yıllarda sıkça veli ziyaretleri yapıyo-rum. Eğitimin veli ayağı aksamama-lı. Öğrenmeyi sevmeli ve öğrenme-liyiz. Evdeki hayat öğrenmenin bir parçası olmalı. Veliler eğitime daha çok katkıda bulunmalı, öğrencinin eti de kemiği de öğrencinin olmalı.

Öğretmen ve veliler çocuklarımı-zın ruh, karakter ve zekâ gelişimine yardımcı olmalı ve onlara doğru bir yol haritası çizebilmeli.

BAŞARILI VE BİLGE ÖĞRETMEN İLHAM VERİR-Öğretmenlik hayatınızda en

unutamadığınız anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Kavaklı: Memnuniyetle Osmaniye’de bir dizi konferans ver-miştim. Yıllar sonra Osmaniye’deki bir okuyucumdan müjde gibi bir mail aldım. Çocuklarımıza doğru bir yol haritası çizerek onları mo-tive etmenin önemini anlatıyordu bu mail. Harika, umut ve keyif ve-rici, heyecanlandırıcı… Osmaniye-li Mücahit’in yüreğimde heyecan kasırgaları estiren güzel satırlarını aşağıya alıyorum. Zevkle okuyaca-ğınızı ümit ediyorum.

“Değerli Hocam,Sizi üç kere dinledim. Her din-

leyişte moral buldum ve çok se-vindim. Siz bana inanılmaz ölçüde güzel bir yol haritası çizdiniz. Saye-nizde neyi, niçin ve nasıl yapacağı-mı öğrendim.

Sizi ilk defa dinlediğimde ilköğ-retim son sınıftaydım. Önümde ölüm kalım savaşı vardı ve gergin-dim. Acaba kazanabilecek miyim sorusu beni yiyip bitiriyordu. İçim-de üçüncü dünya savaşı vardı, var olma ve yok olma kavgası veriyor-dum.

Sizi dinlerken beynimde şim-şekler çaktı; çok ama çok heyecan-landım çünkü içimdeki varma veya yok olma savaşından söz ediyor ve korkunç savaşı kazanabileceğimi söylüyordunuz.

Konuşurken siz de heyecanlı idiniz, hem heyecanlanıyor hem de

heyecanlandırıyordunuz. Sesiniz, mimikleriniz, el ve kol hareketleri-niz bize, içinizde uyuyan devi uyan-dırın, diyordu. Alnınızın boncuk boncuk terlediğini, gömleğinizin yer yer tere battığını gördüm. Siz yaptığınız işe bütün benliğinizi ve-riyordunuz.

Yaptığı işi, en iyi yapmanın sırrı bu olsa gerekir.

Sayenizde ümitlendim ve yete-neklerimin farkına vardım. Başara-cağına inanmak ve kendini adamak gerekiyormuş. Meğer benim başa-rılı olan insanlardan hiçbir eksiğim yokmuş. Başarılı insanlar da bir beyin, bir yürek, iki el ve iki ayakla yola koyulmuşlar. Bu donanıma ben de sahipmişim. Yeteneğim varmış ama arabayı garaja çekmişim, kul-lanmıyormuşum. Derslere bütün benliğimle sarılmıyormuşum.

Sizi dinledikten sonra kafamda-ki sisler ve bulutlar dağıldı. Artık ne yapacağımı biliyordum. İlk işim, arabayı garajdan çıkarıp çalıştırmak oldu.

“Kendinize güvenin, yetenekle-rinizi geliştirin.” demiştiniz.

O gazla yola koyuldum, güven-le başarı limanına doğru hareket ettim. Ne olmak istediğimi biliyor-dum, hedefe ulaşmak için ilk adım olarak iyi bir liseyi kazanmam gere-kiyordu.

Bir plan yaptım, Anadolu lisesi sınavlarına hazırlanmaya başladım.

Sayenizde yüreği başarı tutkusu ile çarpan, hırslı bir öğrenci oldum. Azim ve kararlılıkla sınavlara hazır-landım.

“Başarı modellenir. Bir kişi yap-mışsa aynı tutkuyla çalışır, aynı bedeli ödemeyi göze alırsanız siz de yaparsınız. Başarı öğrenilebilir,

Page 60: EGiTiM ORDUSU

ORDU60

başarısızlık da öğrenilir. Siz başarı yolunu seçiniz.” demiştiniz.

İstersem ve düzenli ve planlı ça-lışırsam bir Anadolu lisesini kaza-nabilirdim. Sizi dinlerken kararım kesinleşti.

“Ben de başarabilirim.” dedim kendi kendime.

Dersaneye gitmek için paramız yoktu. Mazeretlere sığınacak değil-dim, bunun faydası olmadığını söy-lemiştiniz.

Mazeretler düşmanınızdır, de-miştiniz.

Bir arkadaşımdan Anadolu li-selerine hazırlık kitapları aldım ve kolları sıvadım.

Atalarımız işleyen demir ışıldır, demişler. Bilgi cilasıyla zekâmı par-latmalıydım. Artık ısrarlı ve planlı bir şekilde ders çalışıyordum.

Size göre yeteneğin bir önemi yoktu. “Her türlü zekâ geliştirile-bilirdi. Herkes potansiyel dâhidir, her beyin öğrenir, fark öğrenme hızındadır.”diyordunuz.

Önceleri derslerim iyi değildi, bir türlü istediğim tempoyu tuttu-ramadım, istediğim notları alama-dım.

“Sabırla koruk helva olur. Zirve-lere tırmananlar da ilk adımla baş-

lamıştır.” demiştiniz. Öyle oldu, za-manla toparladım. Sadece okuldaki derslere çalıştım, tekrarlar yaptım. Kitapları bilirsiniz hocam, özellikle de fen kitapları pek fazla bilgi içer-miyor, daha çok deneye yönelik. Alternatif kitaplar bulup azim ve hırsla çalışınca farkı fark etmeye başladım. Çalıştığım konularla ilgili testler çözüyordum.

Gün geçtikçe deneme sınav-larında oldukça başarılı olmaya başladım. Sonunda çalışmalarım meyvesini verdi, Anadolu lisesini kazandım.

Anne ve babam tuhaf bir şekil-de beni kazandığım okula gönder-mek istemediler ve illa imam hatip lisesine gideceksin diye tutturdular. Tabi ben kazandığım okula gitmek istiyordum. Evde savaş çıktı ama asıl savaş benim içimdeydi. Yüre-ğimde volkanlar patlıyor, kalbime bombalar atılıyordu. Beynim tam bir savaş alanıydı. Uzun süre demir atabileceğim bir liman aradım fakat bulamadım.

Psikolojik ve taktik savaşlar gün-lerce devam etti.

Okula kayıt aşamasına kadar epey şeyler oldu; annem ve babam-la sürdürdüğüm bu kavga hayatın

tadını tuzunu kaçırdı. Can sıkıcı tartışmalar, küsmeler, laf çarpıtma-lar… Kapı çarpmalar, duvar tekme-lemeler, evde bağırıp çağırmalar…

Hiçbiri fayda vermedi, Anadolu imam hatip lisesine kaydolmak zo-runda kaldım. İsteksiz, heyecansız, şevksizdim; ayaklarımı sürüyerek okula gidip geliyordum.

Ta siz gelene kadar... Bizim okula seminer vermek

için geldiğinizde içimdeki meydan savaşı devam ediyordu. Meslek lise-lerinin önünde kat sayı engeli vardı. Okul gelecek vaat etmiyordu. İmam hatipli deyince eski okuldan tanıdı-ğım bazı arkadaşlar burun kıvırı-yorlardı. Herkes yanılmıyordu ya… Ders çalışsam, okulu birincilikle bi-tirsem ne olacaktı?..

O gün sizi dinleyince hayata bakış açım değişti. Henüz lise bir-de, yolun başındaydım. Siz imam hatip liselerinin önünün, kat sayıya rağmen, açık olduğunu anlattınız. Özellikle de din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni, imam, vaaz, müf-tü, Kur’an kursu öğretmeni ve ilahi-yatçı ilim adamı olmak isteyenlerin ek puan alacağını söylediniz.

Gözüm açıldı, içim ferahladı. Hele bu okullarda okuyanların

Page 61: EGiTiM ORDUSU

ORDU61

Allah’ı ve ahreti öğrendikleri için cennetlik olduklarını söylemeniz… Bunlar gönlümde yeni ufukların açılmasına, yüreğime yeni ümit güneşlerinin doğmasına yol açtı. Sizi dinlerken din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olmaya karar ver-dim.

O ana kadar avukat olmak isti-yordum, sizi dinleyince ne olursa olsun öğretmen olacağım, dedim. Mecburiyetten dolayı din kültürü öğretmenliğini seçtiğimi düşünebi-lirsiniz ama bu mesleğin benim için ayrı bir anlamı var. Seçmeden önce çok düşündüm.

İlkokullardaki bazı din kültü-rü hocalarının pasifliğini gördüm. İmam hatiplerin orta kısmının ka-panmasıyla gençlerde manevî açı-dan bir çöküş olduğunu gözlemle-meye başladım. Bence bunun temel sebebi çocukların küçükken yete-rince manevî yönden eğitilmemesi. Rabbim nasip eder de din dersi öğ-retmeni olursam bu manevî açlıkla sonuna kadar mücadele edeceğim.

Tabi önce kendimi yeterince ye-tiştirmem gerekiyor. Kendini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez.

Siz hep gaz verdim dersiniz ya... Hocam, moral ve motivasyan

çok önemli. Sizi dinledikten sonra ben de başkalarına gaz vermenin çok faydalı olacağını düşünmeye başladım.

Artık hem olumlu düşünüyor hem de etrafımı olumlu yönde etki-lemeye çalışıyorum.

Üçüncü defa Osmaniye’ye gel-diğinizde ben lise son sınıftaydım, yine okulumuza gelmiştiniz. Oku-lun en üst kattaki konferans salo-nundaydık. Arkadaşlar ümitsiz ve yılgındı.

Siz yine başarı prensiplerini ve hayata istikamet veren ilkeleri an-lattınız.

İnsanı heyecanlandıran, ümit-lendiren, şevklendiren şiirler oku-dunuz:

“Yüksel ki yerin bu yer değildir;Dünyaya gelmek hüner değildir.”“Kim kazanmazsa bu dünyada

bir ekmek parası;Dostunun yüz karası, düşmanın

maskarası!”“Kuzum ayıp mı çalışmak, gü-

nah mı yük taşımak?Ayıp dilencilik, işlerken el, yü-

rürken ayak.Ey dipdiri meyyit! İki el bir baş

içindir;Davransana eller de senin baş da

senindir!Herkes gibi henüz hakk-ı haya-

tın varken,Hani herkes gibi azminde seba-

tın?Sahipsiz olan bir memleketin

batması haktır;Sen sahip olursan bu vatan bat-

mayacaktır.”“Sen de geçebilirsin anadan, yar-

dan, serden!Senin de destanını okuyalım ez-

berden.Haberin yok gibidir, taşıdığın

değerden…Elde sensin, dilde sen, gönülde-

sin, baştasın;Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaş-

tasın.”Sizin o bitmez tükenmez heye-

canınız, iyimserliğiniz, ümit veren sözleriniz, cesaret aşılayan konuş-malarınızı dinlemek bana her de-fasında yepyeni ufuklar açtı. Hele konuşmanın sonunda söylediğiniz şu sözler:

“Hans’ın yaptığını Hasan da ya-par.

Abraham’ın ve Yakop’un başar-dığını İbrahim de Yakup da başarır.

Emine’nin Ela’dan, Havva’nın Eva’dan bir eksiği yok.”

Sizi tekrar tekrar dinlemek be-nim için şans oldu hocam. Ne za-man gaz bitse hemen takviye edi-yordunuz. Özellikle son sınıftaki konuşma, hem benim için hem de diğer arkadaşlar için çok besleyici oldu. Konferanstan sonra aldığım Başarıya Götüren Yol adlı kitabınızı defalarca okudum, birçok arkadaşa da okuttum.

Bu satırları size bir müjde ver-

mek için yazıyorum. Hocam, so-nunda istediğim oldu, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğini ka-zandım. Bu müjdeyi duymayı hak ettiniz çünkü başarımda en büyük etken sizsiniz.

Geçen sene bizim okuldan tah-minen 80-90 kişi sınava girmişti. Arkadaşlarımızdan 49 tanesi dört yıllık bir üniversite kazandı. İki yıl-lık yüksek okul kazananlar, açık öğ-retim edebiyat kazananlar var.

Sizi karşıma çıkardığı için Rabb’ime şükrediyorum.

Bize emeği geçen tüm hocaları-mıza istisnasız dua ediyorum ve et-meye de devam edeceğim.

Siz olmasaydınız işim zordu. Sayenizde kafa karışıklığından kur-tuldum ve doğru bir hedef seçtim. Hedefe kilitlenmeyi öğrendim. Ha-yata olumlu bakmayı ve olumlu dü-şünmeyi bize siz aşıladınız.

Her biri birer kanun gibi, o veciz sözleriniz hâlâ kulaklarımda çınlar:

“Çaresizliğe sığınmayın, çare arayın!

Vazgeçmeyin, vazgeçen başarı-sızlığı seçer!

Başarısızlığı değil, başarıyı seçin.Başarılı insanları örnek alın ve

onları modelleyin.Üşenmeyin, ertelemeyin, vaz-

geçmeyin!Taşı delen suyun gücü değil,

damlaların sürekliliğidir. Başarının iki temel ilkesi vardır:

İnanmak ve adanmak.Başaracağınıza inanın, hedefini-

ze kilitlenin ve kendinizi adayın!”Hocam, kafanızı şişirdiysem ku-

sura bakmayın ama size olan sevgi ve hürmetimden ötürü heyecanla-nıp uzun uzun yazdım. Ellerinizden öper, dualarınızı beklerim. Allah’a emanet olun.” 07.10.09 / 23.15 / Mücahit Çakır

Öğretmen ilham vermeli ve öğ-rencilerine doğru bir yol haritası çizmeli, bu son derece önemli bir konu zira hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgâr yardım etmez, gidece-ği yeri bilmeyenin ne kadar yürüdü-ğünün bir önemi yoktur.

-Sorularımızı cevapladığınız için çok teşekkür ederim.

İlginiz için ben teşekkür ederim.

Page 62: EGiTiM ORDUSU

OKULUMUZUN TARİHÇESİ

Faruk FURTUN

Ordu eşrafl arından Hüseyin FURTUN ve eşi Sabahnur FURTUN küçük oğulları Faruk FURTUN’u elim bir trafi k kazası sonucu 10 Mayıs l992 yılında hayatının baharında kaybetmişlerdir. 1962 doğumlu Faruk Furtun ilk, orta ve lise tahsilini Ordu’da tamamladıktan sonra l980 yılında İstanbul’da iş hayatına atılmıştır. Başarılı bir iş adamı olan ve çocuklara olan sevgisi ve şefkati ile bilinen, Faruk Furtun’un 30 yaşında vefat etmesi ailesi ve çevresini hüzne boğmuştur. Anne- babası küçük oğullarının vefatından sonra onun adını ve anısını çocuklarda yaşatmak için, İlimizin ilk bağımsız anaokulu olacak okulumuzun arazisini alarak, Milli Eğitim Bakanlığı vakfına bağışlamış ve araziye yapılacak okula oğulları Faruk FURTUN’un isminin verilmesini istemişlerdir. Faruk FURTUN’a Allah’tan rahmet diliyor ailesine sonsuz saygılarımızı sunuyoruz. 17.12.1996 yılında eğitime açılan okulumuz İlimizde ve hatta bölgemizde açılan ilk büyük bağımsız anaokuludur. Okulumuz kaloriferle ısınan 9 dersliği, 1 çok amaçlı salonu, 1 reviri,1 mutfağı, 1 müdür, 2 müdür yardımcısı odası, 1 idari işler odası, 9 gözlem odası,1 öğretmen dinlenme odası, her dersliğe ait lavabo ve tuvaletleri bulunan, üç çıkış kapısı olan 2 katlı binadır. Bodrum katta ise arşivi, 2 deposu ve çay ocağı bulunmaktadır. Her geçen yıl öğrenci sayısını daha da arttırarak, 48–72 ay grubu çocuklarımıza en iyi eğitim imkânlarını sunmak için büyük bir çaba ve özveriyle çalışmaktadır. Okulumuzun kurucu müdürlüğünü D.Lalehan PAMUK yapmış ve 2003 yılı Eylül ayında bu görevinden ayrılmıştır. 23.09.2003 tarihinde okul müdürlüğü görevine asaleten atanan Hülya ARLAĞ, 13.09.2011 tarihinde bu görevinden ayrılmış, Ordu 75. Yıl Anaokulu’na tayin olmuştur. Şu an okulumuz müdürlüğüne Nuray ERKOÇ DER vekalet etmektedir. Müdürlerimiz D. Lalehan PAMUK ve Hülya ARLAĞ’a, okulumuzda kuruluşundan itibaren büyük bir özveriyle çalışmış, emeği geçmiş ve ayrılmış olan tüm personelimize sonsuz teşekkür ederiz. Furtun ailesinin “Devlet-Millet el ele” ilkesinden hareketle arazisini bağışlayarak ilimize kazandırılmasına katkıda bulundukları okulumuz, eğitim alanında örnek bir kurum olarak ilelebet yerini muhafaza edecektir.

FARUK FURTUN ANAOKULU

ORDU62

Page 63: EGiTiM ORDUSU

Umut Çiçekleri

Farklılıklarla Biz...

Güllerin renkli dünyası

ORDU63

Page 64: EGiTiM ORDUSU

Durugöl Mahallesinde 1995 yılında 28 derslikli ilköğre-tim okulu olarak 7146 m2 alan üzerine temeli atılan okulun inşaatı 1997 yılında tamam-lanmıştır. 9 personel ve 250 öğrenci ile Ordu Merkez Du-rugöl İlköğretim Okulu adıyla 11 Eylül 1997 tarihinde eğitim öğretime başlamıştır.

Okulumuzun ilk müdürü Zeynep Birsen GÜNEŞ, ilk müdür yardımcısı Hüseyin BAŞ ve ilk öğretmenleri Ha-lime Ayşen YILMAZ, Şehnaz AKBULUT, Sami SEÇKİNER, Ertan KÖROĞLU, Ayhan IŞIK, Bakiye Ufuk MİNNETOĞLU

ve Sinan KESKİN’ dir.Okulumuzun bahçesi içerisinde 1600 m2 bir alan üzerine 1998 yılında inşaatı tamamlanarak

hizmete açılan 75. Yıl Anaokulu binası yapılmıştır. Bu okula bırakılan alan dışında 5546 m2 bir alan halen okulumuzun kullanımındadır.

BİNA DURUMU: Okulumuz da toplam 35 derslik bulunmaktadır. Tekli öğretim yapılan okulumuz doğalgaz ile ısıtıl-maktadır. Okulumuzda; Fen veTek. Lab. 1 AdetKütüphane 1 AdetBilişim Tek.Sınıfı 1 AdetTeknoloji ve Tasarım Atölyesi 1 AdetSpor Odası 1 AdetToplantı Salonu 1 Adet bulun-maktadır.

KADRO DURUMU: Okulumuz 1 müdür, 2 müdür yardımcısı olmak üzere 3 idareci, 21 sınıf, 27 branş öğretmeni olmak üzere 48 öğretmen, 1 memur ve 2 kadrolu personel ile eğitim-öğretime devam etmektedir. Branşlara Göre Öğretmen Durumu Norm Sayısı Mevcut SayısıSınıf Öğretmeni 21 21Türkçe 3 3Matematik 3 3Fen ve Teknoloji 3 3

DURUGÖL İLKÖĞRETİM OKULU

ORDU64

Page 65: EGiTiM ORDUSU

Sosyal Bilgiler 2 2İngilizce 4 4Din Kültürü 2 2Teknoloji ve Tasarım 2 2Görsel Sanatlar 1 1Müzik 1 1Beden Eğitimi 2 2Bilişim Teknolojileri 1 1Rehberlik 3 3

ÖĞRENCİ DURUMU: Okulumuz halen 7617 kız 638 erkek öğrenci olmak üzere toplam 1255 öğrenci ile eğitim öğretime devam etmektedir.

BAŞARI DURUMU: 2010-2011 eğitim öğretim yılında; 128 öğrencimiz lise ve dengi okullara yerleşmiştir.Robert Koleji :1 Anadolu Lisesi :61Ankara Fen Lisesi :1 Meslek Liseleri :30 Fen Lisesi :8 Güzel Sanatlar Lisesi :2Anadolu Öğretmen Lisesi :15 Spor Lisesi :1 Ordu Özel Altaş Fen Lisesi :2 Sağlık Meslek Lisesi :7

SOSYAL ETKİNLİKLER Okulumuz her türlü faaliyette etkin olarak görev almaktadır. Veli öğretmen öğrenci işbir-liğinin en güzel örnekleri okulumuzda sergilenmektedir. Gerek il içi, gerekse yurt genelinde düzenlenen yardım kampanyalarıyla ihtiyaç sahiplerinin hep yanında olduk. Çalışmalarımız-da bizi yalnız bırakmayan velilerimize şükranlarımızı sunarız…. Okulun tüm birimleri öğrencilerin hizmetine sunulmuş, başarının arttırılması için tüm

imkanlar öğrencilerin kullanımına hazır hale getirilmiştir. Kitap okumanın başarılı olmada önemli olduğuna inanan okulumuz, okuma çalışmalarına ağırlık vermektedir. Bunun en güzel örneği de öğrencimiz Şefika GÜNEY’ dir. Sene başından itibaren her türlü rehberlik faaliyetleriyle öğrencilerimizi destekleyen okulu-muz, öğlen arası sıcak yemek hizmetini de sunmaktadır. Lisanslı satranç oyuncusunun Türkiye çapında en fazla bulunduğu okullardan biri olan Durugöl İlköğretim Okulu yapılan satranç turnuvalarında aldığı derecelerle başarısını kanıt-lamıştır.

ORDU65

Page 66: EGiTiM ORDUSU

1974 yılında kurulan eski adı Akçetepe Meydan, şimdiki adı ile 75. Yıl Cumhuriyet İlköğretim okulu olan okulu-muz ilimiz Cumhuriyet Mahallesinde bulunan 400 öğrenci kapasiteli tekli eğitim öğretimin gerçekleştirildiği bir okul. Beşinci eğitim bölgesi sınırları içinde bulunan okulumuz, kentimizin sosyo ekonomik olanaklarının kısıtlı olduğu bir muhitte olmasının verdiği sıkıntılara rağmen oldukça huzurlu bir kurum. Burada öncelikli hedefimiz mutlu ve gülen yüzlerin hakim olduğu, bir eğitim öğretim ve yaşam alanı oluşturmak. Bu eğitim öğretim ve yaşam alanında başarıyı salt test ve sınav başarısı seviyesine indirge- meksizin mutlu ve başarılı bireyler yetiştirme-yi hedefliyoruz.

“İnanmak, başarmanın yarısıdır.” ilkesi ile yola çıktığımız stratejik plan çalışmaları-mızda; öncelikle tüm okul çalışanları, veliler ve öğrenci birlikteliği sonucunda, belirlenecek hedeflere ulaşılacağı inancını oluşturma- ya çalıştık. Kurum personelinin inanarak ve gönüllü olarak, yapılacak çalışmalara katı- lımlarını sağlamak amacı ile insan kaynağına yönelik bilgilendirme çalışmaları, seminer- ler, stratejik planlama ile ilgili kaynak taraması gibi etkinlikler gerçekleştirdik. Bu işin bir ekip işi olduğu bilinci ile hareket edilmesini sağlandık. Önümüze çıkacak her türlü enge- li omuz omuza vererek aşacağımız kaliteli bir ekibe sahip olduk. Böylece işin en önemli kısmı halledilmiş oldu.

Bu aşamadan sonra stratejik plan hazırlama ve izleme birimi oluşturduk. Çalışma takvimimizi belirledik. Çalışma takvimine göre süreci işletmeye başladık. Tüm katılımcıların (yönetici, öğretmen, personel, veli, öğrenci) stratejik plan-lama sürecine dahil olmalarını sağlayacak etkinlikler düzenledik. Yapılan çalışmaları raporladık ve analiz ettik. Eksik-likler ve verimli alanlar izleme değerlendirme birimi tarafından analiz edildi. Analiz sonuçlarına göre çalışma takvimi ve yol haritasında güncellemeler gerçekleştirdik.

STRATEJİK PLANLAMA SÜRECİ ve75. YIL CUMHURİYET İLKÖĞRETİM OKULU

ORDU66

Page 67: EGiTiM ORDUSU

Stratejik planlama yaparken: Nerdeyiz? Nereye ulaşmak istiyoruz? Na-sıl ulaşırız? Başarımızı nasıl takip ederiz ve değerlendiririz? Sorularına ya-nıtlar aradık. Misyonumuzu, vizyonumuzu, amaç ve hedeflerimizi belir-ledik. Uygulanabilir projeler hazırlayıp bu projeleri uygulamaya koyduk.

Yapılan bu çalışmalar sonucunda okulumuzda meydana gelen deği-şiklikler, şevkimizi daha da arttırdı.

Hazırladığımız 2010-2014 Stratejik Planı sonucunda okulumuzda yaptığımız faaliyetler ve sağlanan gelişmelerden bazıları şöyle:

• Okulkütüphanemizi,ilimizinenzenginokulkütüphanesindenbiriolması sağlandık

• Kütüphanemizeöğrencilerinfaydalanacaklarıbilgisayarlarteminettik.• Sınıflarımızıntamamınabilgisayarveprojeksiyoncihazısağlamayıhedefleyenaltprojemizilesınıfımızabilgi-

sayar projeksiyon sağladık ve çağın gereklerine uygun eğitim ortamları oluşturduk.• Okulbahçemizindahagüzelvegüvenlibirortamolmasınısağladık.• Branşderslikleriuygulaması ileöğrenmeortamınındahaiyiolduğu, tamamenişlenecekderseuygunsınıf

ortamları oluşturduk.• Yapılanrehberlikçalışmalarıvesosyaletkinliklersayesinde,okulumuzdaazsayıdadaolsagörülenşiddetolay-

ları ve davranış problemlerini en alt düzeye indirdik.• Taşımalıöğrencilerimizesağlıklı,temiz,ısınmaproblemiolmayan,ayrıcaçeşitlietkinliklerdedekullanılabile-

cek olan prefabrik yemekhane inşa etik.• Okulagiriş-çıkışlarındüzenliolarakkontroledilebileceği,uygulanabilirbirsistemoluşturduk.• Velilerimizin,öğrencilerimizinvediğerpaydaşlarımızın,okulfaaliyetlerinekatılımınıikikatınaçıkardık.• Sınavlaöğrencialanokullarayerleştirmeoranımızı2010-2011eğitim-öğretimyılı içinhedeflenenseviyeye

çıkardık.• Öğrencilerimizinsosyal,sorumluluksahibibireylerolmalarıiçinöğrencilertarafındanhazırlanan(“AtıkPil

Toplama, Afetzedelere Yardım, “Ailece okuyoruz.”, “Bir Saatliğine Bizdeyiz”, “Temiz Çevre” etkinlikleri, model uçak yapım kursu, satranç egzersiz ve turnuvaları, tiyatro oyunları, şiir dinletisi, okul gazetesi, bilgi yarışmaları, sportif tur-nuvalar, vb.) kampanya ve etkinlikler planlayıp, uyguladık.

• Velilerimizledaharahatbirortamdagörüşülebilecekgörüşmesaatleribelirleyerek,veligörüşmeodasıoluştur-duk.

• Maddikaynaksıkıntılarınaimkânlarölçüsündeçözümlerbulduk.(Gönüllüveli,öğretmen,esnafkatkılarıyla.)• “KardeşOkulKardeşKurumKampanyası”kapsamındaOrduBilimSanayiveTeknolojiMüdürlüğüilekoor-

dineli olarak etkinlikler düzenleyip ziyaretler gerçekleştirdik.• Okulumuzdaeksikolanaltyapısorununubelediyeişbirliğiileçözümekavuşturduk.Okulbahçesindekiağaç

sayısını artırdık. • Okulöncesidersliksayısınıikiyeyükselttik.Buderslikleriokulöncesiöğrencilerinintümihtiyaçlarınıkarşıla-

yabilecek seviyeye getirdik.• Okulpersonelinindinlenmezamanlarınıgeçirebileceğibiriaçıkdiğerikapalıkamelyalaroluşturuldu.• Eğitimgönüllüsüyurttaşlarımızınkatkısıileokulbahçesindeöğ-

rencilerin yararlanacağı şadırvan yaptırdık.• Öğrenci kulüplerini sorunları tespit eden ve bu sorunlara çö-

zümler arayan etkili oluşumlar haline getirdik.• Öğrencilerin satranç oynayabilecekleri sınıf ve satranç köşesi

oluşturuldu.• Kısacası,okulumuzueğitim-öğretimamaçlarınaulaşılan,öğret-

men-veli-öğrenci ve diğer paydaşların destekleyip birlikte hareket ettikle-ri, sürekli gelişmenin sağlandığı bir ortam haline getirdik.

ORDU67

Page 68: EGiTiM ORDUSU

Dr. H ikmet YAKA i l e söy le ş i . . .

ATAÇ BÜKME SANATI

Böyle bir sanatın varlığından bile bihaberdik. Ancak gördüklerimizden sonra hem çok şaşırdık hem de çok etkilendik.

Bize Kendinizi Tanıtır mısınız?

Trabzonluyum. 60’lı yıllarda Ailem İzmir’e göçmüş. Benim için Karadeniz yaz tatillerinde bi-raz da angarya olarak gördüğüm bir yer olarak hafızama yerleşti. Karadeniz’e olan asıl bağlılığım Üniversite için Samsun’a gelmem ile başladı. Samsun benim Karadeniz’e bakış açımı tamamen değiştirdi ve o za-mandan beri yaklaşık 14 yıldır

Karadeniz’de yaşıyorum. Artık Güney veya Batı’yı da pek özlemle aramıyorum.

Ataç Bükmeye Nasıl Başladınız?

Baba mesleği saat tamirciliği. Babamın babası da hatta dedesi de saat tamircisi imiş. Kalıtsal olarak böyle ufak tefek şeyleri düzenle-meye merak varmış ki ne zaman elime bir ataç geçse onlara bir şekil vermeye çalışırdım. Fakül-tenin 3. Sınıfında idi zanneder-sem yine elime geçen bir ataç ile oynarken yanımdaki küçük pense ile ataca değişik formlar vermek aklıma geldi. Derken baktım ki değişik ve güzel şeyler ortaya çıkıyor. Yani görerek ya da et-kilenerek değil de biraz içgüdüsel ya da tesadüfi diyebileceğimiz bir

şekilde ortaya çıktı diyebiliriz. Bu şekilde son 1-2 yıl öncesine kadar yaptığım 120 130 civarında ataç çalışmam var.

Bu çalışmalarınızı sanatsal bir olgu olarak mı yoksa vakit geçirebilecek bir hobi olarak mı değerlendiriyorsunuz?

Tabi ben yaparken sanat yapayım maksadı ile yap-maya başlamadım. Benim maksadım vakit geçirme-

kti ancak çalışmalarımı gören kişilerin farklı bakış açıları ve değerlendirmeleri bu işin de bir sanat olabileceği ve daha soyut bakış açıları yakalayabileceğim yönünde beni yönlendirdi diye-bilirim. Sonuçta bir zaman son-ra izleyicinin de kendinden bir

ORDU68

Page 69: EGiTiM ORDUSU

sağlamak üzere kurslara, der-shanelere gönderse de genelde sosyal hayattan uzak bilgisayar, televizyon ve testler üçgeninde sıkışıp kalıyorlar muhtemelen 40’lı yaşlarda birçok fiziksel ve ruhsal sorunlarla karşılaşacaklar.

Ataç bükme ile ilgili bir anınızı bizimle paylaşabilir mis-iniz?

Bir gün bir arkadaşımla sohbet ediyoruz, söz sanata geldi. Arkadaşım da atık mal-zemelerden çöp diye tabir edebileceğimiz şeylerden tablo-lar yapıyor. Çok da güzel ürün-ler ortaya çıkıyor. Tabi sanattan bahsederken daha çok bizim yapmadığımız sanattan bahsedi-yoruz çünkü bizim ürünlerin bir klasmanı yok. O ara arkadaş dedi ki senin uğraştığın şeyin kutusu 1 TL dedi. Ben dedim

en azından para verip bir yerden satın alıyorum senin gibi çöpten toplamıyorum. (Gülüşmeler)

Teşekkür ediyoruz ve başarılar diliyoruz.

şeyler bulabileceği çizgide eser-ler vermeye başladım. Yaptığım şeyin aynısını yapıp da bu-nun adına sanat, zanaat, ya da meşguliyet diyen birine de denk gelmediğim için bunu biraz da bakana bırakmak gerekir diye düşünüyorum. Netice olarak san-at olgusu biraz da değerlendirenin bakış açısına bağlıdır. Ortaokul yıllarımdan itibaren güzel san-atlar hayatımda önemli bir yeri tutmuştur. Klasik batı müziği, sürrealizm, metal heykeller, minyatür ve hat sanatı da diğer uğraştığım sanat dallarıdır diye-bilirim.

Neden ataç?Daha farklı malzemelerle

de çalıştım ama 5 cm’lik bir malzeme ile çalışmak ondan bir şeyler çıkarmaya çalışmak hem düşünmeyi ve tasarlamayı zorlaştırıyor hem de tasarını

geçekleştirmeyi. Ancak temelde hem ucuz hem de en kolay bulu-nan malzemelerden biri olduğu için diyebilirim. Bir de onlardan paslanıyor yani yaşlanıyor zama-na direnemiyor bu da beni cez-bediyor diyebilirim.

Ataçlarla ilgili söyleyebileceğiniz başka bir şey var mı?

Bir ataç her derde devadır.(Gülüşmeler)

Atacın mı var derdin var. (Gülüşmeler)

Bir ataç bir dünya. (Gülüşmeler)

Ataçları koruyalım (Gülüşmeler)

Sergi açtınız mı açmayı düşünüyor musunuz?

Hiç sergi açmadım Samsun’da Resim bölümü başkanından bir sergi açma teklifi almış ama ertelemiştim. Belki ilerde gün-demime alabilirim şu an vaktim olmadığını düşünüyorum.

Son olarak gençlerimize tavsiyelerinizi alabilir miyiz?

Ataç bükün…(Gülüşmeler) Hayatın şartlarından olmaz-

sa olmazlarından biri diye düşünüyorum. Kesinlikle her-kesin bir meşguliyeti olmalı. Bir sanatla uğraşan insanın kendine saygısı, özgüveni, hay-ata bakış açısı muhakkak daha farklı olur diye düşünüyorum. Şimdiki gençlere üzüldüğümü söyleyebilirim, ebeveynler her ne kadar onların gelişimlerini

ORDU69

Page 70: EGiTiM ORDUSU

ORDU70

Page 71: EGiTiM ORDUSU

Okul öncesi, İlköğretim ve Ortaöğretim çağındaki üstün yetenekli öğrencilerin, örgün eğitimlerinin dışında kalan zamanlarda bireysel yetenek-lerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak amacıyla açılan ba-ğımsız Özel Eğitim Kurumu-dur.

AMACIOkul öncesi, İlköğretim ve

Ortaöğretim kurumlarına de-vam eden üstün yetenekli öğ-rencilerin bilimsel düşünce ve davranışlarla estetik değerleri

ORDU BİLİM VE SANAT MERKEZİ(BİLSEM)

birleştiren, üretken, problem çözen bireyler olarak yetiş-melerini sağlamaktır.

 MİSYONUHedef kitlesindeki öğren-

cilerden zekâ, yaratıcılık, sa-nat, liderlik kapasiteleri veya özel akademik alanlarda ya-

şıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren ve ko-nunun uzmanları tarafından üstün yetenekli olduğu belir-

lenen öğrencilere yaşantısal bir eğitim vermektir.

ÜSTÜN VE ÖZEL YETEKLİ ÖĞRENCİLERİN EĞİTİMİ-

NİN ÖNEMİMilletlerin en büyük güç

kaynağı yetişmiş, nitelikli in-san gücüdür. Ülkenin kalkın-masında fen, edebiyat, sanat, ekonomi, ticaret, politika vb. alanlarda önderlik edecek li-derler üstün veya özel yete-

nekli çocuklar arasından çık-maktadır.

Üstün veya özel yetenekli çocukların kapasitelerini en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak ülkemizin bugünü ve geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

Geçmişe ve günümüze baktığımızda toplumlara yön veren, çağları açıp kapayanla-rın pasif çoğunluğun değil li-derlik ve yaratıcılık gibi özel-liklere sahip olan aktif azınlık dediğimiz üstün veya özel yetenekli kişilerin olduğunu görmekteyiz.

Üstün veya özel yetenek,

ORDU71

Page 72: EGiTiM ORDUSU

kişilerin başarılı bilim ve iş adamı olmaları için belki ge-rekli, fakat asla yeterli değil-dir. Üstün veya özel yetenek başarıyı etkileyen diğer fak-törlerle uygun bileşim oluş-turduğu zaman kişiler için bir güç kaynağı haline dönüşür. Aslında üstün veya özel ye-tenekliler ciddi bir risk gru-budur. Eğer yüksek zihinsel potansiyelleri uygun şekilde geliştirilip yönlendirilebilir-se, başarılı birer fert olarak ülkemize ve insanlığa önem-li hizmetlerde bulunabilirler; aksi halde kendileriyle barı-şık olmayan yetenekler aile ve toplum için sorunlu grup haline dönüşmeleri ihtimali oldukça yüksektir.

Matematik ve Fen Bilimle-ri proje çalışması ‘’ Bu Benim Eserim’’ Ankara final sergi-si Türkiye genelinde toplam 100 projenin katıldığı sergiye merkezimizden bir proje ile katılarak başarı elde etmiştir.

Samsun Bölge Sergisinde: 7 ilden toplam 8633 proje ara-sından seçilen 93 proje ara-sında 5 projemiz sergilenmiş ve fen bilimleri(biyoloji) ala-nında 1 projemiz finallere ka-tılma hakkı kazanmıştır.

TÜBİTAK- (Ortaöğretim Öğrenciler Arası Araştırma Projeleri Yarışması) Türkiye finalinde Matematik alanında Türkiye üçüncüsü, Kimya ala-nında teşvik ödülü kazanıl-

mıştır. Samsun bölge finalin-de 3 projemiz bölge birincisi, 1 projemiz bölge üçüncüsü olmuş ve merkezimiz toplam-da en fazla ödül alan kurum olmuştur.

Türkiye genelinde ilköğre-tim okulları arasında düzen-lenen Rekreasyon, Oyuncak Tasarımı, Pandomim, Dra-

matizasyon, Resim ve Mü-zik dallarında merkezimiz-den katılan öğrencilerimiz İzmir’de yapılan finallere ka-tılarak müzik dalında ikin-cilik, üçüncülük ve mansi-yon ödülü kazanmıştır.Resim canlı performansta mansiyon ödülü almışlardır.

Çek Cumhuriyeti Prag şeh-

rinde Almanya, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Kazakistan, Rusya ve Türkiye’den merke-zimiz öğrencilerinin katılı-

mıyla yapılan 7.Bilim Temel-leri Bilgi Yarışmasından

4 ayrı kategoride 4 ikinci-lik almışlardır.

TMMOB Mimarlar Odası Ordu Şubesince geleneksel olarak sekizincisi düzenlenen resim yarışmasında 180 resim içerisinden merkezimiz bi-rinciliğe ve üçüncülüğe layık görülmüştür.

7.Uluslar Arası Bilişim Olimpiyatında (EBİKO) “Eğ-lenerek Öğrenelim” katego-risinde Merkezimiz Öğren-cileri Sabri Tuğberk ÇELEBİ “Anadoludan Görünüm”, Be-rat Can PALAZOĞLU “Hücre Oluşturalım” projeleri ile 42 ülkeden 7150 proje arasından 236 proje arasına girerek fi-nale katılmaya hak kazanmış-lardır.

Macaristan’da düzenlenen 29 ülkenin katıldığı “RA-İNBOW 2010 İnternational Applied and Fine Arts Com-petition Uluslararası Resim Yarışmasında 12000 resim arasından Dünya Birinciliği ve Dünya üçüncülüğü kaza-nılmıştır.

ORDU72

Page 73: EGiTiM ORDUSU

Okulumuz Ordu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 1946 - 1947 Eğitim-Öğretim yılında “Orta Sanat Okulu” adıyla eğitim vermeye başlamıştır. Okulumuz

derslik, atölye ve labaratuvarlar-dan oluşan üç ayrı binadan mey-dana gelip 16 dönüm arazi üzeri-ne inşaa edilmiştir. Okulumuz 44 derslik, 23 atölye, dil laboratu-varı, kimya laboratuvarı, kapalı spor salonu, halı saha, konferans salonu, tiyatro salonu, yemekha-ne ve geniş bir bahçeden oluş-maktadır.

Ordu Teknik ve Endüstri Mes-lek Lisesi bünyesinde bulunan

Anadolu Teknik Lisesinde; Bili-şim Teknolojileri Alanı , Anado-lu Meslek Lisesinde; Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri Alanı, Teknik Lise bünyesinde; Elekt-rik Elektronik Teknolojisi Ala-nı, Bilişim Teknolojileri Alanı, Makine Teknolojileri Alanı ve Endüstri Meslek Lisesi bünyesin-de; Bilişim Teknolojileri Alanı, Elektrik Elektronik Teknolojisi Alanı, Metal Teknolojileri Alanı, İnşaat Teknolojisi Alanı, Makine Teknolojileri Alanı, Tesisat Tek-nolojisi ve İklimlendirme Alanı, Otomotiv Teknolojileri Alanı ve Ahşap Teknolojileri alanı bu-lunmaktadır.İlköğretim sonra-

sı 4 yıl mesleki ve teknik eğitim verilmektedir. Bölümlerin özel-liklerine göre meslek dersleri ve tüm genel kültür dersleri okutul-maktadır. Mezunlarımız, 4 yıllık fakülte veya meslek yüksek okul-larında öğrenim görebildiği gibi, öğrenim hayatına devam etmek istemeyen öğrencilerimiz de sa-nayide teknik eleman olarak gö-rev yapabilmektedirler.

Ordu Teknik ve Endüstri Mes-lek Lisesi teknolojiyle uyumlu, gelişmiş labaratuvar ve donanım-larıyla yeni metot, program ve

t e k n o -l o j i l e r i uygu la-yabilen, s e r b e s t p i y a s a iş gücü ihtiyacı-nı kar-ş ı layan, y e n i t e k n o -l o j i l e r i

ve metotları ihtiyaçlara göre dü-zenleyen, uzman eğitimciler ve yöneticilerden oluşan bir kurum-dur.

Ordu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 2750 öğrencisi ve 180 personeliyle teknolojiyi iyi kullanabilen, bilgileri ve geliş-meleri yorumlayıp yeni fikirler üretebilen, iş güvenliği konusun-da bilinçli, iş ve hizmet alanla-rında eğitimli, topluma ve top-lumsal sorunlara duyarlı, insan haklarına saygılı, öz güven sa-hibi bireyler yetiştirerek, çağdaş Türkiye’nin oluşmasında pay sa-hibi olmak isteyen bir kurumdur.

ORDU73

Page 74: EGiTiM ORDUSU

İşletmelere öğrenci gönder-mek, öğrencileri iş hayatına ha-zırlamak, öğrencilere meslek ka-zandırmak, öğrencileri akademik öğretim için hazırlamak, yaygın eğitim kapsamında kurslar dü-zenlemek, öğrenci ve velilere yönelik konferanslar vermek, öğrencilerimizi, tüm enerjimizle Avrupa standartlarında bir ha-yata hazırlamaya çalışmak kuru-mumuzun yaptığı faaliyetler ara-sında yer almaktadır.

ETKİNLİĞİN ADI : “ORDU OKUYOR KİTAP OKU-

MA ETKİNLİĞİ”YER: MİGROS TARİH: 26.11.2011 Cu-

martesi Saat 14:00Toplumun her kesimine oku-

ma alışkanlığı kazandırmak amacıyla Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL tarafından 2008 yılında başlatılan ve 4 yıl süreyle

devam etmesi öngörülen “Tür-kiye Okuyor” kampanyasının, Ordu’da daha da canlandırılarak devam ettirilmesi için Valimiz Sayın Orhan DÜZGÜN tarafın-dan başlatılan “Ordu Okuyor” kampanyası kapsamında okulu-muz idareci, öğretmen ve öğren-cileri 26 Kasım 2011 Cumartesi günü saat 14.00’da Migros alış-veriş merkezinde kitap okuma etkinliği gerçekleştirmiştir.

Geçtiğimiz Ocak ayı içeri-sinde Köprübaşı Mevkiinde ger-çekleştirdiğimiz “Biz Okuyoruz Siz de Bizimle Okur musunuz? “ kitap okuma etkinliğini bu yıl

Migros alışveriş merkezinde ger-çekleştiren öğretmen ve öğren-cilerimiz 26 Kasım Cumartesi günü kitaplarını alarak alışveriş merkezinde buluştu. Öğrencile-rimizin gitar ve flüt ile çaldıkları enstrümantal müzikler eşliğin-de sıcak çaylarını yudumlayarak kitaplarını okuyan öğretmen ve öğrencilerimizi halkımız ilgili ile izledi. Etkinlik öncesinde öğren-cilerimiz, Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Voltaire, Bal-zac vb. gibi dünya tarihine yön vermiş kişilerin kitap okumanın önemini anlatan sözlerinin yer aldığı broşürleri dağıttı. Ayrıca yerel basınımızda etkinliğimizi takip ederek tv, gazete ve internet sayfalarında yer verdiler.

ETKİNLİĞİN ADI : “BİZ OKUYORUZ SİZ DE Bİ-ZİMLE OKUR MUSUNUZ?”

YER: K Ö P R Ü B A Ş I MEVKİİ

TARİH: 13.01.2011 Cumartesi Saat 12:30

Ordu ‘da daha önce başlatılan “Ordu Okuyor” kampanyası çer-çevesinde; Ordu Teknik ve En-düstri Meslek Lisesi öğretmen ve öğrencileri “Biz Okuyoruz Siz de Bizimle Okur musunuz?” kam-panyası ile vatandaşlara seslendi.

Okulumuz öğretmenleri ve öğrencileri tarafından kampanya dolayısıyla Köprübaşı mevkiinde kitap okuma etkinliği düzenlene-rek vatandaşlara broşür dağıtıldı. Ulusal ve yerel basın da etkinliği-mize büyük ilgi gösterdi.

Basın mensuplarına kampan-yamız hakkında bilgi veren okul idarecilerimiz ise yaptıkları açık-lamada, ‘Sayın Valimiz Orhan Düzgün’ün toplumun her kesi-mine okuma alışkanlığı kazan-dırmak amacıyla Cumhurbaşka-nı Sayın Abdullah Gül tarafından 2008 yılında başlatılan ve 4 yıl süreyle devam etmesi öngörülen ‘Türkiye Okuyor’ kampanyası-nın, Ordu’da daha da canlandıra-rak devam ettirilmesi için ‘Ordu Okuyor’ kampanyasına biz de okul olarak ‘Biz Okuyoruz Siz de Bizimle Okur musunuz?’ kam-panyası ile destek veriyoruz, bu

kapsamda bugün burada kitap okuyor, vatandaşlara kampanya hakkında broşür dağıtıyor ve on-ların da okumalarını amaçlıyo-ruz’ dediler.

Ordu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin 3 bine yakın öğrencisi 170 öğretmeni ve 20 çalışanıyla Ordu ili ve Orta Kara-deniz Bölgesi’nin en büyük Mes-lek Lisesi’nin olduğunu belirten idarecilerimiz, ‘Bu doğrultuda okul kütüphanemizi başta ba-kanlığımız tarafından belirlenen ‘100 Temel Eser’ olmak üzere, yeni kitaplarla donattık, süre-li yayınları kütüphanemize ka-zandırdık. Okul kütüphanemizi haftanın beş günü mesai saatleri içerisinde tüm öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve diğer per-sonelimizin kullanımına açtık. Okulumuzda düzenlediğimiz çe-şitli etkinliklerle öğrencilerimize kitap okuma sevgisi kazandırma-

ORDU74

Page 75: EGiTiM ORDUSU

ya çalıştık’ diye konuştular.

ORDU75

Page 76: EGiTiM ORDUSU

Ordu Lisesi, Özel Lise olarak 17 Kasım 1947 yılında şimdiki 19 Eylül İlköğretim Okulu binasında Sayın Mehmet CANAKBULUT’un kurucu müdürlüğünde özel lise ola-rak açılmıştır. Böylece bölgemizde Sivas, Trabzon ve Samsundan sonra dördüncü bir lise olarak öğretime başlamıştır. Lisemiz 1949 yılında resmîleşerek orta kısmayla bera-ber öğretime devam etmiştir. Daha sonra yeni lise binası yapılıncaya kadar Merkez İlköğretim Okulu-nun eski binasında eğitim ve öğre-tim hizmetlerine devam etmiş,1950 yılında ilk mezunlarını vermiştir.

Yeni lise binasının temeli 1962 yılında atılmış, 25 Kasım 1964 ta-rihinde idare ve öğrencilerin emeği ile yapılan Atatürk Büstü ile beraber törenle hizmete açılmıştır. Lisemiz 1966-1967 Öğretim yılından Or-taokulu ayırarak müstakil olmuş-tur. Okul idaresi ve okul koruma derneğinin çalışmaları ile 19 Ekim 1964 tarihinde törenle temeli atılan pansiyonun birinci binasının yarısı bitirilince Bakanlığa devir edilerek inşaatı bitirilmiştir. 1965-1966 öğ-retim yılında pansiyon binası hiz-mete açılmıştır. 1967-1968 yılında ise spor salonu hizmete açılmıştır.

Binanın yedi dönümlük arsası Nurettin SÖZEN ve Kardeşi Fatma ALKAN tarafından hibe edilmiştir. Bina yetersizliği sebebiyle ek bina yapımı için teşebbüse geçilmiş,

1975 yılından yapım isleri tamam-lanarak inşaata başlanmıştır. Ek bina 1977-1978 yılından eğitim öğ-retim hizmetlerine açılmıştır.

1987 yılından Pansiyon binası-nın önündeki bahçe kamulaştırıl-mış, ihata duvarı ve spor tesisleri ile birlikte 1988 yılından tamamlan-mıştır.

ORDU LİSESİNDEN MEZUN OLAN ÜNLÜLERDEN BAZILARI1. ERTUĞRUL GÜNAY KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI2. MEHMET HİLMİ GÜLER ESKİ ENERJİ VE TABİİ KAYNAK-LAR BAKANI3. ENVER YILMAZ MİLLETVEKİLİ4. SEYİT TORUN ORDU BELEDİYE BAŞKANI 5. RAHMİ GÜNER MİLLETVEKİLİ6. ERGİN KARLIBEL KARLIBEL VAKFI BAŞKANI VE İŞ ADAMI7. İBRAHİM FIRTINA ESKİ HAVA KUVVETLERİ KO-MUTANI8. SERVET ŞAHİN TİCARET ODASI BAŞKANI9. NECDET GÜRSOY BORSA BAŞKANI10. ORHAN VURAL MİLLETVEKİLİ11. İHSAN NURİ TOPKARA MİLLETVEKİLİ12. NABİ POYRAZ

MİLLETVEKİLİ13. YILMAZ SANİOĞLU MİLLETVEKİLİ14. HÜSEYİN AVNİ SAĞESEN MİLLETVEKİLİ15. GÜRBÜZ YILMAZ MİLLETVEKİLİ16. SEFER KOÇAK MİLLETVEKİLİ17. GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞ-LU GRAFİK SANATCISI18. UĞURCAN ATAOĞLU RESSAM19. ALİ RIZA GÜNDOĞDU SANATCI

Otuz yılı aşkın bu mesleğin içe-risindeyim. Bu süreçte eğitim ca-miasına okul müdürlüğü, ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü yaparak hizmet ettim. Bu sürede çok güzel günle-rim geçti her yıl farklı öğrencilerle ve aileleriyle karşılaşmak bana ayrı bir zevk vermektedir.

2010 öğretim yılında Ordu Li-sesi Müdürlüğünün boş olduğunu duyduğumda hiç tereddüt etmeden müracaat ettim. Yeni bir ortamda çalışma imkânına kavuşmuş ol-dum. On aydır bu okulda görev yapmaktayım. Tecrübeli öğretmen-lerin arasında görev yapmak yöne-ticilere ayrı bir mutluluk vermekte-dir. Ben de bunu yaşamanın hazzını yaşıyorum. Ordu Lisesinde çalış-mak bir ayrıcalıktır. Çünkü geçmişi başarılarla dolu binlerce seçkin in-san yetiştirmiş bir okulda çalışmak beni daha da gururlandırmakta ve çalışma şevki vermektedir.

Öğrencilerim ve arkadaşlarım arasında ikinci baharı yaşıyor gibi-yim başarılı bir geçmişi olan Ordu Lisesi ailesinin bir parçası olmaktan mutluyum.

ORDU LİSESİ

ORDU76

Page 77: EGiTiM ORDUSU

Mustafa TURGUTOrdu Lisesi Müdürü

OKULA KATKISI OLANLAR1. Ordu Lisesinin arsasını

Nurettin SÖZEN ve Fatma ALKAN bağış yapmışlardır.

2. Atatürk Büstünü Nurettin SÖZEN yaptırmıştır.

3. Ordu Lisesi mezunu ve Karlıbel Vakfı Başkanı ve İş Ada-mımız Sayın Ergin KARLIBEL ile yine Ordu Lisesi mezunu Yusuf KAYA tarafından ortaklaşa Toplan-tı Salonu, Kütüphane, Öğretmen-ler Odası, Sınav Salonu ve Görsel Sanatlar Atölyesi yapılmış, açılışını yine Ordu Lisesi mezunu Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY yapmıştır. Yine Karlıbel Vakfı Başkanı ve İş Adamımız Er-gin KARLIBEL okulun genel ba-kım onarım, boya iş ve işlemlerinde okula sürekli yardımcı olmaktadır.

4. Ordu Lisesi Kimya Biyoloji laboratuvarını Hüsamettin ÇABUK yaptırmıştır.

5. Ordu Lisesi kamera siste-mini İş adamı Ender KIRCA yap-tırmıştır.

PROJELER:Ordu’ da Avrupa Birliği (AB)

Hayat Boyu Öğrenme (LLP) Come-nius Programı kapsamında çevre, barış, okul ve toplum konularında ilk projeyi uygulayan Ordu Lisesi’ nin “Look After Yourself and the Environment” (Kendine ve Çev-rene Bak) projesi İtalya Torino’ da

yapıldı.Ordu Lisesi İngilizce Öğretmeni

Selfihan Güleşçi’ nin İngiltere’ de katıldığı “ Developing Oral Fluancy in Engilish Classroom” hizmetçi kursu sayesinde bulduğu ortaklarla İspanya, Çek Cumhuriyeti, Hollan-da, İtalya ve Türkiye’ nin katıldı-ğı “Okul ve Toplum, Okul Şiddet, Okul Zorbalığı, Barış Eğitimi, Su, İklim, Sağlık, Çevre ve Yiyecek” başlıklarında toplanan projenin 4. toplantısı 14-18 Mart tarihleri ara-sında Torino’ da yapıldı.

Projenin son toplantısı ise 11-15 Nisan 2011 tarihleri arasında

Ordu’da İspanya, Çek Cumhuriyeti, Hollanda ve İtalya’ yı temsil eden okullar katıldı.

SPOR2001 yılında okulumuz folklor

alanında Türkiye üçüncüsü olup Macaristan’da ülkemizi temsil et-miştir. 2003-2004 öğretim yılında ÖSS’de Fen lisesinin ardından en yüksek puanı alarak genel liselerde

başarı sağlanmıştır. Okulumuz ay-rıca Liseler arası basketbol ve futbol müsabakalarında il birincisi olarak Türkiye Yarı Finallerini gitmeye hak kazanmıştır

Türkiye Judo Şampiyonasında Ordu Lisesi Öğrencileri Büyük Ba-şarı Elde Etti.

Türkiye ve Kuraş Federasyonu 2011 yılı faaliyet programında yer alan Ümitler Türkiye Şampiyonası 5 6 7 / Şubat /2011 tarihinde Ordu İlinde, Gençler Türkiye Şampiyo-nası 25-27 / Şubat/2011 tarihinde Bolu İlinde organize edilmiştir

Okulumuz Judocu öğrencileri-nin büyük bir üstünlüğü ile geçen Türkiye Şampiyonalarında derece elde eden başarılı öğrencilerimiz Türk Judo Milli Takımına seçilerek ülkemizi yurt içi ve yurt dışında ya-pılacak müsabakalarda temsil hak-kını elde ettiler.

5-6/Şubat/2011 tarihinde Ordu’da yapılan Ümitler Türkiye Judo Şampiyonasında derece alan öğrenci sporcularımız;

55 Kg. Denizhan ÇALIŞKAN TÜRKİYE ŞAMPİYONU

44 Kg. Tuğba YAYLA TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ

66 Kg. Furkan ŞİŞCİOĞLU TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ

52 Kg. İlayda AYDEMİR TÜRKİYE BEŞİNCİSİ

25-27 Şubat 2011 tarihinde Bolu’da yapılan Gençler Türkiye Judo Şampiyonasında derece alan öğrenci sporcularımız;

73 Kg. İlker GÜLDÖVEN TÜRKİYE ŞAMPİYONU

81 Kg. Alp Kaan YALÇIN TÜRKİYE ŞAMPİYONU

73 Kg. Alper KAMBAK TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ

52 Kg. Meltem AKÇAY TÜRKİYE BEŞİNCİSİ

ORDU77

Page 78: EGiTiM ORDUSU

ORDU78

Page 79: EGiTiM ORDUSU

Kurumumuz merkez teşkila-tında Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Ge-nel Müdürlüğü, taşrada ise İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak Ordu İli merkez ilçe dahil olmak üzere Gölköy, Gülyalı, Gürgentepe, Kabadüz, Mesudiye, Perşembe ve Ulubey İlçelerinde toplam 310.255 nüfusa özel eğitim ve rehberlik ala-nında hizmet veren kamu kurumu-dur. Ülkemiz genelindeki 205, İl ge-nelindeki 3 Rehberlik ve Araştırma

Merkezinden biri olan merkezimiz 1 Müdür, 6 psikolojik danışman, 2 zihin engelliler sınıf öğretmeni, 1 görme engelliler sınıf öğretmeni ve 1 işitme engelliler sınıf öğretmeni olmak üzere toplam 11 uzman per-sonelden oluşmaktadır. Faaliyetle-rini özel eğitim, rehberlik ve psiko-lojik danışma hizmetleri bölümleri vasıtasıyla yürütmektedir.

Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bölümü: Görev bölge-mizdeki eğitim-öğretim kurumla-

rında reh-berlik ve psikolojik d a n ı ş m a h i z me t l e -rinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülme-si ve çeşitli s o r u n l a r ı nedeniy le resmi ku-rumlardan y ö n l e n -dirilen ya

da bireysel olarak müracaat eden bireylere bölüm başkanının koor-dinesinde Bireyi Tanıma, Davra-nış ve Uyum Problemleri (tırnak yeme, tikler, altını ıslatma vb.), Psiko-sosyal Müdahale Hizmetleri, SBS ve LYS Rehberliği, SBS ve LYS Tercih Danışmanlığı, Sınav Kaygısı ve Kaygı ile Baş Etme, Aile Danış-manlığı, Okul Fobisi, Yaşam Bece-rileri Eğitimi, Sosyal Beceri Eğitimi, Değerler Eğitimi, Stres ve Stresle Baş Etme, Anne-Baba Okulu, Etki-li İletişim Becerileri, Yönetici, öğ-retmen, öğrenci ve velilere yönelik kurs, konferans, seminer vb. eğitim faaliyetleri konularında bireysel rehberlik, eğitsel rehberlik, mesleki rehberlik, psikolojik danışma, aile rehberliği, yönetici ve öğretmen-lere yönelik müşavirlik hizmetleri verilmektedir.

Özel eğitim hizmetleri bölü-mü: Görev bölgemizdeki özel eği-tim gerektiren bireylerin eğitsel değerlendirme ve tanılanmaları, uygun eğitim programına yerleş-tirilmeleri ve gelişimlerinin takibi, engelli çocukların eğitimi ile ilgili eğitimcilere müşavirlik hizmeti, aile eğitimi, özel eğitim gerektiren çocukların gelişimlerini destekleyi-ci sağaltım ve eğitim hizmetlerinin uygulanması ve söz konusu birey-lere yönelik psikolojik yardım hiz-metinin verilmesine yönelik hizmet vermektedir. Merkezimizde yılda yaklaşık 1500 bireyin tanılaması yapılarak uygun eğitim tedbiri alın-maktadır.

Kurumumuz, ülkemiz genelin-de Rehberlik ve Araştırma Mer-kezlerinde eğitsel değerlendirme ve tanılama hizmetlerinde kullanılan standart formlar ile eğitsel değer-lendirme ve tanılama hizmetleri-ne ilişkin bilgi işlem hizmetlerinin yürütüldüğü RAM modülünün hazırlanmasına katkı sağlayan Reh-berlik ve Araştırma Merkezlerinin

ORDU REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ORDU79

Page 80: EGiTiM ORDUSU

başında gelmektedir. Merkezimiz AB Matra projesinde engellilerin entegrasyonu ve özürlülere olan toplumsal duyarlılığın arttırılma-sı konusunda proje uygulayıcısı, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce Kızla-rın Orta öğretime devamına ilişkin Grundtving projesinde ortak olarak yer almıştır. Bunun yanında Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Karşıyaka İlköğretim Okulu, Ordu Cumhuri-yet Lisesi yerel ortaklığında 2011-2013 yıllarını kapsayan Comenius Regio Bölgesel Ortaklıklar Progra-mı kapsamında “EİS” Eltern in der Schule- “Aileler Okulda” projesini Horn- Bad Meinberg, Almanya ile yürütmektedir. Ayrıca 2011-2012 öğretim yılında ilimizde eğitim ku-rumlarında dikkat eksikliği ve hi-peraktivite tanısı almış öğrencilerin tespitinin yapılarak eğitim ortamla-rına uyumu ile ilgili çalışma ve gö-rev bölgemizdeki eğitim kurumla-rında risk faktörlerinin belirlenerek bölgemizin risk haritasının çıkarıl-ması çalışması devam etmektedir.

İşleyiş:1) Aile, okul, sağlık kuruluşları,

adlî ve diğer kurumlardan; zihin, duygu ve sosyal yönden uyumsuz-luk, gelişimdeki gerilik, öğrenme güçlüğü ve okul başarısızlığı, çeşit-li bedensel engeller gibi nedenlerle gönderilen bireylerin eğitsel değer-lendirme ve tanılama sürecine alın-maları.

2) Eğitim kurumlarının rehber-lik ve psikolojik danışma servisle-

rinden gelen öğrenciler ile çeşitli kurum ve kuruluşlar-dan gönderilen veya bireysel olarak merkeze başvuran birey-lere yönelik ge-rekli psikolojik yardım hizmeti verilir.

3 ) E ğ i t i m -öğretim ku-rumlarındaki rehberlik ve

psikolojik danışma hizmetlerinin planlanması, koordinasyonu ve iz-lenmesi.

4) Özel eğitim, rehberlik ve psi-kolojik danışma hizmetlerinin faa-liyet alanına ilişkin konularda çev-renin gereksinimlerini belirlemek, hizmetleri geliştirmek, niteliği ve verimi artırmak için araştırmalar yapılır ve ilgililere iletilir.

5) Özel eğitim, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin faaliyet alanına ilişkin olarak eği-tim-eğitim kurumu personellerine yönelik olarak konferans, panel gibi toplantılar ile çeşitli hizmet içi eği-tim etkinlikleri düzenlenir.

6) Özel eğitim gerektiren ço-cukların gelişimlerini destekleyici nitelikte bireysel veya grupla çeşitli özel eğitim uygulamaları yapılır. Hasan TOMAKİN Ordu RAM

Müdür VekiliYAŞAM VE BİZLER…

Gürültü, hava kirliliği, trafik ve kalabalıklar…

Yalnızlık, sıradanlık, amansız rekabet, yozlaşan kültür,

mutsuzluklar, duyarsızlıklar, an-laşılmamak, kaygı…

Ciddi endişeler, yoğun ve bit-meyen işler, stres, depresyon, aşırı yorgun gün bitimleri.

Çevrenin bizden beklentileri, bizim beklentilerimiz,

kentleşme sorunları, gelecek kaygıları ve kaliteli yaşam koşulları

uğruna kaçırdığımız onca zaman…Yaşamak artık daha zor ve gele-

cekte gittikçe karmaşıklaşıyor.İnsanlar bu yaşam hengamesin-

de tek başlarına savaşırken,Birlikte güvenle yol alacakları,bir yardım eli, yol gösterici, iyi

bir dinleyici ve problemlerinin çö-zümünde profesyonel yardım ge-reksinimi içindeler.

Bizler, psikolojik danışman ve rehber olarak,anaokullarında, il-köğretim okullarında, liselerde, rehberlik ve araştırma merkezi mü-dürlüklerinde sizleri bekliyoruz…

Kendini tanıyan, sınırlılık-larını bilen, ilgi ve yetenekleri-nin farkında,iyi bir mesleği olan, problemlerini çözme becerisini kazanmış,demokrat, hoş görü-lü, kendine ve çevreye saygılı, mutlu,huzurlu bir yaşam için tüm uğraşlarımız…

Çalışırken danışanın tüm bilgi-lerinin gizliliği, saygınlığı,

her durumda haklarının korun-ması, eleştirilmemesi ve empati il-kelerimizdir.

Amacımız mutlu yaşamlar için profesyonel destek sunmak,

Öğrencilere, yöneticilere, öğret-menlere, velilere, evlilere, kısacası HERKESE…

Ömer KARAMANOrdu Ram Uzm. Psikolojik

DanışmanHOLLANDA’YA HOŞ GELDİNİZ

Çoğu kez özürlü bir çocukla ya-şamanın ve onu yetiştirebilmenin nasıl bir duygu olduğu sorusuyla karşılaşıyorum. Böyle bir tecrübesi olmayan kişilerin bu duyguyu an-layabilmesi için onlara şunu anlatı-yorum.

Çocuk sahibi olmayı düşün-mek düşlenen bir İtalya seyahatini planlamak gibidir. İtalya hakkında kitaplar satın alır ve harika planlar yaparsınız.

Kolesium, Michelangelo Pisa kulesi, Venedikteki gondollar…

İtalyanca konuşmaya bile baş-larsınız her şey size çok heyecanlı gelir. Bavullarınızı hazırlar ve yola

ORDU80

Page 81: EGiTiM ORDUSU

çıkarsınız Saatler sonra uçağınız iner

hostesiniz size “HOLLANDAYA HOŞGELDİNİZ” der.

HOLLANDA diye yarı hıçkırık-lı bir ses çıkar ağzınızdan

Ne demek istiyorsun? Ben İtalya’ya gideceğimi söylemiştim !!”

“Ben İtalya’ya ineceğim”“Hayatım boyunca ben İtalya

yolculuğunu düşledim”Fakat bir uçuş hatası yüzünden

uçak Hollanda’ya inmiştir ve bura-da kalmak zorundasınızdır. Burada unutulmaması gereken şey geldi-ğiniz yerin korkunç ya da açlık ve hastalığın olduğu yer değil sadece değişik bir yer olduğudur.

Şimdi tekrar alış verişe çıkıp yeni kitaplar alıp yeni bir dil öğren-meli ve daha önce hiç karşılaşma-dığınız insanlarla karşılaşmalısınız.

Dediğim gibi sadece değişik bir yer İtalya’dan daha ağır giden bir yaşam temposu var ve daha az şa-şalı. Ama bir süre sonra kendinize gelip te etrafınıza baktığınız zaman Hollanda’nın yel değirmenlerini la-lelerini fark edersiniz.

Ancak tanıdığınız herkes kendi İtalya seyahatleriyle öylesine meş-gullerdir ki hep İtalya’ya olan şaha-ne seyahatlerinden söz ederler.

Belki de arada sırada kendi ken-dinize şöyle dersiniz.

“BEN DE ORAYA GİDECEK-

TİM BENDE İTALYA YA SEYA-HATİ PLANLAMIŞTIM.

AMA MAALESEF OLMADI”Şu var ki İtalya’ya gidememiş

olmak üzerinden bütün hayatınızı harcarsınız. Hollanda’nın çok özel ve harika özelliklerini değerlendi-rip keyfine varamazsınız

Emily Pearl KİNGSLEY Sanırım engelli bir çocuğa sahip

ebeveynlerin yaşadıkları duygu bu kadar güzel ifade edilemez.

Hiçbir ebeveyn engelli bir çocuk dünyaya getirmek istemez ve hiçbir insan engelli bir birey olarak dün-yaya gelmek istemez. Ancak engel-lilik konusunda ne kadar bilinçli olursak olalım, engelli bir çocuğu dünyaya getirmeme konusunda ne yaparsak yapalım olaylara ve du-rumlara müdahale olanağımız sı-nırlıdır. Belli bir yerden sonra olay ebeveynlerin ve uzmanların kont-rolünden çıkar.Olacak ne ise o olur.

Yani İtalya’ya inmesi gereken uçak bir hata sonucu HOLLANDA’ ya inebilir. Artık bütün hazırlık-lar gözden geçirilerek yeni planlar yapılır. Yapılacak yeni planlama o kadar geniş bir yelpazeyi içerir ki herkes bu durumdan etkilenir.

Yapılacak yeni planların mer-kez noktası engelli çocuktur. Anne baba yaşamlarının bundan sonraki evresini bir çalar saat misali engelli çocuğa göre kurmak durumunda

kalırlar. HER ŞEY ONUN İÇİN VE ONA GÖREDİR.

Artık o kadar kolay kurulmaz tatil planları seyrek bir hal alır Ak-raba ya da eş dost ziyaretleri

dışarıda bir akşam yemeği ye-mek ya da kısa bir gezinti yapmak eskisi kadar kolay değildir

Çünkü her an yanında olmanızı düşündüğünüz engelli bir çocuğu-nuz vardır.

Yaşadığınız şehri, oturduğunuz evi, evdeki eşyaları çocuğunuza göre planlamak durumundasınız-dır.

Eğer engelli çocuk ilk çocuğu-nuzsa tekrar uçağın bir hata sonucu Hollanda’ya inmesi endişesini taşır ve belki de İtalya’ya seyahati hiç ak-lınızdan bile geçirmezsiniz.

Ve bir soru gelir aklınıza öyle bir sorudur ki bu bir ömür boyu aklınızdan hiç çıkartamazsınız. Her zaman zihninizin bir köşesinde yer alır.

O soruya en uygun cevabı bul-mak istersiniz belki birçok cevapta bulabilirsiniz. Ancak bulduğunuz cevaplar sizi tatmin etmez tekrar başa dönersiniz yeni cevaplar ara-maya başlarsınız

“BENDEN SONRA ÇOCU-ĞUMA NE OLACAK? ” sorusuna sizi tatmin eden bir cevap bulmakta çok zorlanırsınız.

Maalesef sınıflarımızda engelli çocuklarla karşılaştığımızda bazen olumsuz bir tutum içinde olabi-liyoruz. Öğretmen olarak engelli öğrencilerle karşılaştığımızda hep şu soru aklımıza gelsin bu öğrenci ya benim yeğenim olsaydı yada çok yakın bir dostumun çocucuğu ya da kendi çocuğum ACABA ONA NASIL DAVRANIRDIM VE BU ÇOCUĞA ŞU ANDA NASIL DAV-RANMALIYIM ?

Gündüz BARUTÇUOrdu RAM

Görme Engelliler Öğretmeni

ORDU81

Page 82: EGiTiM ORDUSU

Ordu ilinde halk eğitimi faaliyetleri şu anki halk eği-timi merkez binasının bulun-duğu yerde yer alan birinci katı taş, ikinci katı ahşap, iki katlı, önceden Türk Ocağı bi-nası olarak kullanılan binada

1933 yılından itibaren Halk Evi olarak işlevine başlamış-tır.

Binanın birinci katının bir kısmı kütüphane, bir kısmı da jimnastik salonu olarak kulla-

nılmıştır. 1936 yılında Mimar Arif Hikmet Bey tarafından çizilen proje doğrultusunda eski bina 1938 yılında yıkı-larak yeni binanın ve salo-nunun temeli atılmıştır.1940 yılından itibaren yeni binada

hizmet vermeye başlanmış-tır.1953 yılında Halk Evleri kapatıldıktan sonra 16 Mart 1954 tarihinde aynı binada Halk Eğitimi Merkezi adıyla hizmet verilmeye devam edil-miştir.

29 Ağustos 1960 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı bün-yesinde Halk Eğitimi Genel Müdürlüğü kurulmasından sonra Halk Eğitimi Merkezi-nin çalışmaları daha da çeşit-

lenerek devam etmiştir.13 Aralık1983 tarihinden

sonra da Milli Eğitim Bakan-lığı bünyesinde oluşturulan Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir birim olarak çalışmala-

rını sürdürmüş. 29 Temmuz 1987 tarihinden sonra Döner Sermaye İşletmesi kurulması nedeniyle Halk Eğitimi Mer-kezi Müdürlüğü adı Halk Eği-timi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü olarak de-ğiştirilmiştir.

28 Aralık 1996 tarihinde hizmet binası yıkılarak yeri-ne bugün kullanılmakta olan yeni hizmet binası yapılmış ve 1999 yılında hizmete açıl-mıştır. Halk Eğitimi Merkezi Salonu ise restore edilerek 5 Haziran 2001 tarihinde Ata-türk Kültür Merkezi adıyla Halk Eğitimi Merkezi ve Ak-

şam Sanat Okulu Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerine baş-lamıştır. 2003 yılında Döner Sermaye İşletmesi kapatıl-mıştır.

ORDU HALK EĞİTİM MERKEZİ VE ASO

ORDU82

Page 83: EGiTiM ORDUSU

Toplam Öğrenci Sayısı: 377Toplam Derslik Sayısı: 16Öğretmen Sayısı: 27Yönetici Sayısı: 4Bakanlığımızın 19.09.1994 ta-

rih ve 12875 sayılı makam onayı ile Akyazı ilköğretim

binasında Fen Lisesi açılması, Ordu İli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca yaptırılan yurdun da öğrenci pansiyonu ol-ması uygun görülmüştür. Her iki binada inşaat devam ettiği için Valilik onayı ile bir haftalık ge-cikmeden sonra devletimizin ku-rucusu Başöğretmen Atatürk’ün Ordu’ya gelişlerinin yıldönümü olan 19 Eylül 1994 Pazartesi günü eğitim ve öğretime açılan Ordu Fen Lisesi’nin İlimize ve Milli Eği-timimize kazandırılmasında Vali-miz Sayın Sami SEÇKİN’ in çok büyük çabaları olmuştur.

Açıldıktan sonra sürekli büyü-yen ve gelişen okulumuz bugün 4er şubeden 16 sınıfı ile Ordu ili ve Milli Eğitimi için eğitimde lo-komotif görevini başarı ile devam ettirmektedir.

Ordu Fen Lisesi olarak 1994-1995 Eğitim Öğretim yılından başlamak üzere ilk zamanlar ülke geneline, sonra bölgemize ve bu günlerde de (Fen Liselerinin bü-tün illere açılması, sayılarının art-ması sebebi ile) daha çok ilimiz-

deki seçilmiş öğrencilere hizmet veren bir kurum olarak varlığımı-zı sürdürmekteyiz.

Amacımız zeka düzeyleri ile fen, matematik alanlarındaki ye-

tenekleri yüksek olan öğrencileri nitelikli Bilim Adamı olarak ye-tiştirmek, yüksek öğrenime en iyi şekilde hazırlamak, araştırmaya

yönelik çalışmalarla bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile yeni bu-luşlara imza atabilecek projeler

hazırlayabilen, çağa ayak uyduran hatta çağın önüne geçebilen öğ-renciler yetiştirmektir.

Her yıl dönemin özelliklerine göre gözde olan mesleklerle ilgili yüksek öğrenime öğrenciler ver-mekte olan Ordu Fen Lisemiz za-man zaman bilimsel yarışmalarda başarılar kazanmış, bunların yanı sıra sosyal ve sportif faaliyetlere de önem veren bir eğitim öğre-

tim anlayışına sahip yönetici ve öğretmen kadrosu ile eğitim öğ-retime devam etmektedir. Örnek olarak 2009-2010 eğitim öğretim yılında mezun olan 82 öğrencinin

33 ünün Tıp Fakültesi olmak üze-re 59 unun ve 2010-2011 eğitim öğretim yılında mezun olan 84 öğrencinin 30 ünün Tıp Fakültesi

olmak üzere 57 sinin nitelikli üni-versitelere yerleşmesini vermemiz birçok şeyi anlatmaktadır. Ayrıca

ORDU FEN LİSESİ

ORDU83

Page 84: EGiTiM ORDUSU

2009-2010 eğitim öğretim yılı da dahil olmak üzere mezun olan öğ-rencilerimizden 2.yılları itibariyle üniversiteye yerleşememiş öğren-cimiz bulunmamaktadır.

Ordu kamuoyunun bizlere güvenmesi ve desteklemesi, oku-lumuza Türkiye çapında ilimizi en iyi şekilde temsil edecek gücü verecektir.

2010 yılı üniversite yerleştirme sonuçlarına göre mezun olan öğ-rencilerimizin yerleşme durumla-rı şu şekilde oluştu.

* 33 Öğrencimiz Tıp Fakülte-sine

* 9 Öğrencimiz Mühendislik Fakültelerine

* 2 Öğrencimiz Diş Hekimli-ğine

* 2 Öğrencimiz Eczacılık Fa-kültesine

* 2 Öğrencimiz İktisadi-İdari Bilimler Fakültesine

* 2 Öğrencimiz Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümüne

* 1 Öğrencimiz Mimarlık Fa-kültesine

* 1 Öğrencimiz Fen-Edebiyat Fakültesine yerleşmişlerdir.

2011 yılı üniversite yerleştirme sonuçlarına göre mezun olan öğ-rencilerimizin yerleşme durumla-rı şu şekilde oluştu.

* 30 Öğrencimiz Tıp Fakülte-sine

* 12 Öğrencimiz Mühendislik Fakültelerine

* 6 Öğrencimiz Diş Hekimli-ğine

* 3 Öğrencimiz Eczacılık Fa-kültesine

* 2 Öğrencimiz Mimarlık Fa-kültesine

* 1 Öğrencimiz Beslenme ve Diyatetik Bölümüne

* 1 Öğrencimiz Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümüne

* 1 Öğrencimiz Aktüerya Bö-lümüne

* 1 Öğrencimiz Eğitim Fakül-tesine yerleşmişlerdir.

ORDU FEN LİSESİ2010-2011 EĞİTİM ÖĞRE-

TİM YILI BAŞARILARI1- OYAK HAYAT MATE-

MATİKTİR YARIŞMASI İL Bİ-RİNCİSİ

2- YEŞİLAY HAFTASI SAT-RANÇ TURNUVASI İL BİRİN-CİLİĞİ

3- MASA TENİSİ KIZ TA-KIMI ORDU İL BİRİNCİLİĞİ

4- MASA TENİSİ ERKEK TAKIMI ORDU İL İKİNCİLİĞİ

5- ERKEK BASKETBOL TAKIMI GRUP İKİNCİLİĞİ

6- FUTSAL TAKIMI ORDU İL ÜÇÜNCÜLÜĞÜ

7- VOLEYBOL ERKEK TA-KIMI ORDU GRUP İKİNCİLİĞİ

8- VOLEYBOL KIZ TAKIMI ORDU GRUP ÜÇÜNCÜLÜĞÜOYAK LİSELER ARASI MATE-

MATİK YARIŞMASINDA ORDU BİRİNCİSİ OLDUK

Okulumuz 2010-2011 yılın-da gerçekleştirilen OYAK Liseler Arası Matematik Yarışmasında 36,40 puan alarak Türkiye Puan Rekoru kırmış ve Ordu İl Birinci-si olmuştur.

ORDU84

Page 85: EGiTiM ORDUSU

Bu yazı sohbet tadında bir yazı olsun istiyorum. Resmî kaygılardan ve mevzuat hazretlerinin bıktırıcı ayrıntılarından uzak ve gönülden geldiğince…

İşim Eğitim Denetmenliği olmasaydı ya da nasip olurda birgün emekli olursam bir daha baş-lığında kanun, kanun hükmünde kararname, yönetmelik veya genelge yazan hiçbir yasal metni zorunlu kalmazsam okumam diye düşünüyorum.

“Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül.Bir küçük meyve için dalı incitme gönül.Mevlâ verince azma, geri alınca kızma,Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül.Dokunur gayretine, karışma hikmetine,Sahibi hürmetine kulu incitme gönül.Sevmekten geri kalma, yapan ol yıkan olma,Sevene diken olma, gülü incitme gönül”Diyen bir Yunus Emre deryasında yüzmek varken, ne diye mevzuat okuyayım. Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylü-

yor: “İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş.”Kurtlardan biri; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı,

küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve bencilliği temsil ediyor.Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü,

nezaketi, yardımseverliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.”Gençlerden biri “hangi kurt kazanacak?” diye soruyor ve yaşlı adam kısaca cevap veriyor: “Beslediğiniz.”Biz içimizde hangi kurdu besliyoruz?İşimiz acaba iki kurdu birden beslememizi mi gerektiriyor? Ya da 10-15 kurdu birden mi bes-

leyeceğiz?Eğitim Denetmeni günlük yaşamında nasıl bir insan?Görevi gereği neleri, nasıl yapmak zorunda kalıyor?İşi gereği yaşadığı denetim, rehberlik ve soruşturma gibi birbiriyle bir arada olmaya çok yakış-

mayan birkaç rolle gerçekten barışık mı?Bu, çevresine, iş arkadaşlarına nasıl yansıyor?Bu soruların cevapları da, insanların denetime ve denetmene bakışları da kişiye ve bakılan nok-

taya göre değişir elbette…Bana göre cevaplar aşağıdaki satırlarda gizli.Önce denetlemenin ne olduğuna ve içerdiği bazı ayrıntılara bakalım. Denetleme, örgütün, planlanan örgütsel, yönetsel ve ürünsel amaçlarından sapmasını önlemek

için işleyişini izleyip düzeltme sürecidir.Örgütlerde denetimin amacı, örgütsel, yönetsel ve ürünsel amaçları gerçekleştirmeyi güven altı-

na almaktır. Yönetici örgütte yapılan eylemlerin, işlemlerin, örgütün amaçları doğrultusunda yapı-lıp yapılmadığını bilmek zorundadır. Çünkü, bir örgütte yapılan işlemlerin ve eylemlerin amaçları doğrultusundan sapması, örgütü etkisizleştirerek örgütün yaşamasını tehlikeye sokar.

Bir örgütte işgörenlere, işlerini yaparken, katı kurallardan, kesinleşmiş ilkelerden, ayrıntılı gö-rev betimlemelerinden arınmış bir özgürlük verilmesi, onların görevleri için var güçlerini salma-larına, yaratıcılıklarını kullanmalarına ortam hazırlar. Buna karşılık, örgütsel amaçların gerçekleş-tirilebilmesi için her işgörenin kendisine verilen görevi sapma göstermeden yapması gerekir.

EĞİTİM DENETMENİŞükrü UZUNCA

İl Eğitim Denetmeni

ORDU85

Page 86: EGiTiM ORDUSU

İşgörene görevinde özgürlük verme ile görevinde hedeflerinden saptırmama, birbiriyle çelişen iki durumdur. Bu iki durumun denge içinde sağlanması gerekir. Ne aşırı özgürlükle işgörenin görevinin hedeflerinden sapmasına, ne de katı denetimle işgörenin yaratıcılığının engellenmesine izin verilmemelidir. Bunun ikisi de hem işgöreni hem de örgütü zarara uğratır.

İşgören için denetlenme sancılı bir iştir. Denetlenmeye karşı direnme insanın doğasında vardır. Bu sancılı işin, örgüte, işgörene en az zararla yapılması zorunludur.

Bir örgütte işgörenlerin denetlenmeye karşı tepkileri özetle; 1-Bürokratiklik (Kurallar adına örgütün amaçlarından vaz geçmektir).2-Aldatıcı veri üretme, veri saklama,3- Direnme, kaygı geliştirme,4-Arka arama,5-Tepki değiştirme (Denetlemenin yarattığı engelleme ya da kaygı nedeniyle işgörenin denet-

leyen kişilere değil başkalarına tepki göstermesi, tepkinin yön değiştirmesi).(Lawler,1976;Carroll ve Tosi,1977; Luthans, 1989).

İşgörenlerin yukarıda anılan denetime karşı yaptıkları tepki, denetlemenin acısından kurtul-mak içindir. Bunlardan başka, denetime karşı tepki kimi kez başka nedenlerden de doğabilir. Denetleyenin kişisel bozuklukları, yetersizlikleri; denetleyenle işgörenin arasındaki etkileşimin bozukluğu; işgörenin kişilik bozukluğu, uyumsuzluğu gibi durumlar denetime tepki yaratabilir (Steiglitz, 1972).

Denetlemeye karşı işgörenin istenmeyen tepkilerini azaltmak için denetimin kusur aramak için değil, kusurlu olan işin kusurunu birlikte düzeltmek için yapıldığı kanısı işgörene verilmelidir.

İnsanlar, yaptıklarının ölçülmesinden, değerlendirilmesinden genel olarak hoşlanmazlar. Ölç-me ve değerlendirme, kişinin eleştirilmesine yol açabilir. Olumsuz yönde eleştirilme insanda aşa-ğılanma duygusu yaratır. Bu yüzden işgörenlerin edimlerinin ölçülmesinde, bu durumlar özenle ele alınmalıdır.

İşgörenin edimini ölçecek çok iyi araçlar geliştirilmiş olabilir. Bu araçlar işin bitmişinin ne nice-lik ve nitelikte olduğunu gösterir. Ama bu araçlar, işgörenin bu işi ortaya çıkarıncaya dek nasıl bir çabalama içinde olduğunu gösteremez. Ölçmenin, çabaları değil de sapmaları göstermesi, doğal olarak iş görende olumsuz duygular yaratır (Luthans, 1989).

Düzeltme sırasında işgörenin değil, yanlış yapılan işin düzeltileceği unutulmamalıdır. Denet-leme süreci, örgütsel hedeflere ulaşmayı güvence altına almak için oluşturulur. Denetimin amacı işgöreni üzmek, sıkıştırmak, kötülemek değil örgütün amaçlarını gerçekleştirmektir.

Bir örgütün denetim sisteminin dolayısıyla yönetimin amacı, işgörenlerini özdenetim yeterlili-ğine ulaştırmak olmalıdır.

Özdenetimli insan, kendi kendini eleştirme, yönlendirme yetkinliğine ulaşmıştır. Kendini eleş-tirirken toplumun, örgütün kurallarını, değerlerini ölçüt olarak kullanır. Bunların da ötesinde kendine özgü değerler, bir iş ahlakı geliştirerek bunların kılavuzluğunda davranışlarına yön verir.

Yöneticilerin amacı, bu niteliğe ulaşmış işgörenlerin sayısını yükseltmek için örgütte gereken ortamın yaratılması; yetişme olanaklarının hazırlanması olmalıdır (Başaran, 2000, S. 288-292).

İşimizin genel çerçevesini derleyip mevzuattan bahsetmeden ve olabildiğince sıkmadan ifade etmeye çalıştım.

Çalışma alanının en önemli unsuru insan ve insan yavrusu olan Eğitim Denetmeni, liderlik, çatışma yönetimi, zaman yönetimi, kişiler arası ilişkiler gibi pek çok alanda kendini yetiştirerek donanımlı olmak zorundadır.

Donanımlı olmanın yollarından biri de çok okumak olarak ifade edilebilir.Paylaşılacak bir şeyleri yazarak paylaşmak belki bunun bir adım ötesidir. Geç kaldığımız uğraş-

lardan birisi de bu galiba…Bu derginin yayınlanması için emek verenleri kutluyorum. Çünkü, ne kadar emek istediğini

biliyor ve başarılar diliyorum.

ORDU86

Page 87: EGiTiM ORDUSU

Benim adım Zehra. Ben Faruk Fur-tun Anaokuluna gidiyorum. Bu

benim hikayem. Hayır, hayır aslında hika-ye değil benim için bir serüven. Evet, evet bir serüven.

Bu serüven okulun ilk açıldığı gün baş-ladı. Aslında ben 5 yaşındaydım. Annemin dediğine göre yaşım küçük ama aklım bü-yükmüş. Beni elimden tutup okula getirdi. Ben açıkçası bu işe pek sevinmemiştim. Ne gerek vardı ki? Evde mutluydum. Oyun-caklarım, kalemlerim ve ayrıca oyun oy-nayabileceğim bir kardeşim de vardı. Ama annemin çok haklı olduğunu sonradan öğrendim.

Okulun kapısında öğretmenim beni karşıladı. Güler yüzlü ve sevgi doluydu. Annemden hiçbir farkı yoktu. Aslında

bana öyle gelmişti. Daha sonra anladım ki anne sıcaklığının yanında benim kim olduğumu da bana öğretmişti. Hani annem bana demişti ya aklı büyük diye, işte o büyük aklımı öğretmenim ortaya çıkardı. Kişiliğimi, kim olduğumu, neler yapabildiğimi ve ayrıca benim de toplumda bir birey olduğumu.

Evet okullu ilk tanışmam böyle oldu. Arkadaşlarım, sınıfım, oyuncaklar, kitaplar, bilgisayar ve daha birçok şey hepsi çok güzeldi. Evet evet ben kendi dünyamı bulmuştum. Burası benim serüvenimin başlangıç yeriydi.

Önce oyunlar oynadık arkadaşlarımla. Birçok arkadaşım oldu. Sudenaz , Ali, Emre Sena, Bilgesu ,Arda ,Göktuğ ,Miraç, Mehmet. Ben anne oldum Sudenaz kızım. Bazen de araba yarıştırdık Arda’yla. Kitap okuduk resimlerden, hikayeler anlattık kuklalarla.

Oyun saatimiz bittiğinde öğretmenimizin “tik tak” sesiyle çabucak sınıfımızı topladık. Sıradaki saat beslenme saatiydi. “önce eller” dedi öğretmenimiz, ellerimiz yıkanmalıydı kahvaltıya oturmadan. Tek tek açtık örtülerimizi ve dua sırası Sena’nındı. Hiç böyle güzel yemek yememiştim bu kadar kalabalık ve eğlenceli olan bir masada.

Şimdi etkinliğimiz sanat. Birlikte kardan adam yapıyoruz. Ne çok malzeme var. Öğretmenimiz anlattı: “Çizginin üze-rinden kes ve gösterilen yere yapıştır.” Of ne kadar da zormuş, ben kesemiyorum. “İşte yardım meleğim geldi”. Öğretmenim elimden tuttu ve birlikte kestik. Oh ne güzel oldu! İşte kardan adamlarımız! Ne güzel oldular? Bakın bunlarda tavşanlarımız; yarın yapmıştık. Ayyy yanlış söyledim! Öğretmenimin dediği gibi dün yaptık. Hepsine de isim koyduk: kar tanesi, bıdık, fındık, beyaz… Benimkinin adı ise pamuk; bembeyaz ve çok şirin.

Daha sonra öğretmenim hamur verdi elimize. Bu hiç annemin yaptığı hamura benzemiyordu. Zaten annem hiç izin vermezdi onlarla oynamama. Ama burada her şey benim! Birlikte elmalar yaptık Öğrendim ki elma kırmızı, portakal turun-cuymuş. Evet ben öğrendim ki canım bayrağım kırmızı, ay yıldızı ise beyazmış. Atatürk kurtarmış vatanımızı düşmanlardan. Savaşmış askerleriyle. Bize bu güzel ülkeyi emanet etmiş. Biz de bir köşe hazırlıyoruz O’na sınıfımızda, kalbimizde, içimizde…

Şimdi de oyun saati ve bahçedeyiz. Hava güzel. Koştuk ve oynadık. Öğretmenimiz öğretti bize “Kurt Baba”yı. Ben “Kurt Baba” oldum, arkadaşlarımı yakaladım. Ama çok yoruldum. Okulumuzun o güzel bahçesinde hep beraber dinlendik. Öğretmenimizin okuduğu hikayede kendimize birer yer bulduk. Her şey çok güzeldi.

Ben şimdi de profesör oldum. Deney yapıyorum. Adı da “yağmur deneyi”. Suyu kaynat ve çıkan buhara tabak tut. Yaşasın! Damlalar şıp şıp diye düşmeye başladı. Ben yaptım, ben yaptım! Çok mutluyum.

Yeni etkinliğimiz ise “Okuma Yazmaya Hazırlık”. Öğretmenimiz öyle dedi. Burada bir sürü nokta var. Ama kimse onları birleştirememiş. Hepsini ben birleştirdim. Öğretmenim elimden tuttu ve birlikte tamamladık. O zaman öğrendim; 1,2,3,4,5,6….. Saymak ne güzel!

Oofff! Çok yoruldum. Eve gitmek, bütün yaşadıklarımı anneme anlatmak istiyordum. Ona “iyi ki beni okula getirdin, sana çok teşekkür ederim” demek istiyordum.

Öğretmenim eve gitme saatinin geldiğini söylüyor. Tek tek hazırlanıyoruz. Hırkamı kendim giymeye çalışıyorum. Nerede bunu kolları? Bulamıyorum. Öğretmenim geliyor hemen, kollarımı buluyor. Şimdi de ayakkabılarımı giyiyorum ama ayakkabılarım ters mi, düz mü? Yine iyilik meleğim yetişip gösteriyor düzünü. El sallıyorum öğretmenime; yorgun ama dünya-nın en mutlu çocuğu olarak.

Güzel okulum, canım arkadaşlarım ve canım öğretmenim. Hepinizi çoook seviyorum .

ZEHRA’NIN SERÜVENİAytül KULAÇ

Okul Öncesi Öğretmeni

ORDU87

Page 88: EGiTiM ORDUSU
Page 89: EGiTiM ORDUSU
Page 90: EGiTiM ORDUSU

SANATSAL YARATICILIK IŞIĞINDA SANAT EĞİTİMİHüsnü YAKIN

Resim-İş ÖğretmeniOrdu Merkez İlköğretim Okulu

Giriş Görsel Sanatlar dersi, diğer derslerle karşılaştırıldığında kendine özgü yapısının çok daha fazla hissedildiği; öğrencilerin kendilerini tanıma ve ifade etmede kendilerini daha özgür hissettikleri; buna karşın, toplumun değişik katmanlarında tartış-maların odağında bulunan bir derstir. Ders saatlerinin azlığı, öğretmene düşen sınıf ve öğrenci sayısının fazlalığı, dersin etkin işleyişini sağlayacak atölye orta-mının eksikliği, ilköğretim 1.,2. ve 3. sınıf öğretmenlerinin ders içindeki yanlış tutumları, toplumun sanata ve sanatçıya karşı olumsuz bakış açısı, akla ilk gelen sorunlardır. Bu sorunların yanında, öğrenci ölçme ve değerlendirilmesine ilişkin öğrenci-nin, ailesinin ve özellikle de eğitim yöneticilerinin hissedilir bir baskısı da söz konusudur. Günümüz Türk eğitim sistemi, anlaşılmaz bir biçimde sınav sitemli bir yapıya dönüşmüştür. Programlar, her ne kadar öğrenciyi merkeze alan ve sürecin ölçülmesini isteyen bir yapıyı ortaya koysa bile; merkezi sınav sistemi, bir üst öğrenim kurumuna devam edecek öğrenciye, sistemin izin [önem]verdiği ders ve yapılanmaları zorla dayatmaktadır. Görsel Sanatlar dersi, bu olumsuz yapılanmadan etkilenmekte; Resim-İş öğretmenleri de işlevsiz kılınmaktadır. Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı: “ Sanat eğitimi oyunla başlar ve öğrencinin kendi eğilimlerini, becerilerini, yatkınlıklarını keşfetmesine ortam yaratır ” . [1] Program, bu söylenenleri estetik olguyu yok saymadan gerçekleştirmelidir. “ Çocuklarda estetik duygu materyallerle, kitap serileri veya testlerle oluşmamaktadır. Bu duygunun gelişimi için eğitimcilerin, çocukların estetik gelişimleri için çalışmalar yapması gerekmektedir ” . [2] Programın düzenli bir şekilde yürütülmesinden sorumlu olan öğretmenin bu denli karmaşık sorunlarla kuşatılması; öğ-rencilerde isteksizlik, derse karşı aşırı derecede ilgisizlik ve onlarda çaba harcamadan kolaylıkla en iyi nota sahip olunabileceği duygusunu kamçılamaktadır.

Görsel Sanatlar Dersinin Genel Özellikleri Her ders gibi, görsel sanatlar dersinin de kendine özgü özellikleri ve ders işleniş biçimi vardır. Başarıya ulaşmada, bu özel-liklerin bilinmesi ve uygulanması önemlidir:

1. Dersler, sınıf yerine mutlaka atölye ortamında işlenmelidir.2. Atölye, sanat eserleriyle ve nitelikli öğrenci çalışmalarıyla donatılmalıdır.3. Sınıf mevcutlarının azlığı, başarının artmasına etki eder.4. Ders çoğunlukla uygulamalı olduğundan, derse giren öğrencilerin kişisel malzemelerinin tam olması esastır.5. Sanat eğitimi oyunla başlar ilkesi dikkate alındığında, oyun, drama, taklit, sergi, gösteri, sunum gibi farklı ders işleniş modellerine sıklıkla başvurulur.6. Öğrencilerin nitelikli işler yapabilmeleri açısından, geçmiş yaşantıların zenginliği ve niteliği çok önemlidir.7. Çocuklarda görsel algılama çok farklı bir yapıya sahip olduğundan, resim evreleri yaşlara göre belirli evrelere ayrıl-mıştır. Her çocuk bu evreleri akranlarıyla birlikte aynı süreçte yaşayamaya bilir. Dolayısıyla her çocuğun kendi evresine uygun resim yapacağı unutulmamalıdır.8. Uygulama esnasında, öğrenci yanındaki ve atölyedeki diğer arkadaşlarıyla etkin iletişim kuracaktır. Bu doğal karşı-lanmalı, öğrencinin bu amaçla sırasından ayrılması engellenmemelidir.9. Ders ortamı atölye olmasına karşın; bazen, okul bahçesinde, müzede, sergi salonunda, konferans salonunda, hatta çocuk bahçesinde etkinlik gerçekleştirilebilir.10. Her öğrenci yeteneklidir ilkesinden hareketle, öğrenciler yetenekleri açısından değil, bireysel özellikleri de dikkate alınarak derse karşı tutundukları tavır açısından değerlendirilir.11. Çocuğun kendine özgü algılamaları önemlidir. Öğretmen veya bir başka yetişkinin müdahalesi gereksiz ve yanlış bir yöntemdir. Çocuğun öğretmenin rehberliğine ve çabasının değerli olduğunun bilinmesine ihtiyacı vardır.12. Öğrenci çalışmaları zaman zaman, belirlenen bir panoda sergilenmeli; imkan ölçüsünde farklı öğrenci çalışmalarına yer verilmelidir.

Yaratıcılık nedir? Ya da ne değildir? Yaratıcılığın sözcük anlamı “ doğurmak, meydana getirmek “ olarak kullanılır.Bazen mistik bir anlam yüklenmeye çalışılsa da,sanatsal yaratıcılık karmaşık bir sürecin ifadesidir. Aslında yaratıcılık sanatla da sınırlı değildir. İnsan yaşamının her evresinde, duyuşsal ve düşünsel her çabanın içinde ona rastlamak mümkün. Bartlett bu kavramı “ ana yoldan ayrılma, deneye açık olma, kalıplardan kurtulma “ [3] şeklinde ifade etmiş. Belki de ya-ratıcılığın en iyi ifadesi kalıplardan kurtulma olmalı. Burada, var olan bir bilginin çözümlenmesi ve yeni bir biçimde ortaya konması anlatılmaktadır. İnsanlar genelde var olan devam yolunu ya da bilgiyi kullanmayı yeğler. Oysa yaratıcılık, yeni ve özgün olmayı gerektirir. Bir başka deyişle yaratıcılık, “ yeni fikirler, yeni ürünler ortaya çıkarma becerisidir “. Günlük yaşantımızda da bu fikirleri duymakta, bu ürünleri görmekteyiz. Bir otomobilin farklı çizimini oluşturan kişinin ya da fındık kurutma makinesini ilk tasarlayan kişinin de yaratıcı bir yetiye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Burada sanatsal yaratıcılık söz konusu olmasa bile yaratıcı tutum ve davranış ortaya konmak istenmiştir. Bireyde var olan yaratıcı tutum ve davranış, toplumsal yapıya da yansıyacaktır. Sanatsal yaratıcılık yoktan var etme değil, eldeki bilgi, deneyim ve yaşantıların yeniye doğru yol almasıdır. Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı da “ Sanat, bireysel açıdan duyguların düşüncelerin, hayallerin, yaratıcı çabaların ve insanın kendini gerçekleştirmesinin bir aracı; toplumları kaynaştırmada bütünleyici yönü ile önemli bir toplumsal kültür dinamiğidir.

ORDU90

Page 91: EGiTiM ORDUSU

Sanat eğitimi, bireye çağdaş yaşama ve özgür düşünme olanağı kazandırır… Sanat yaşama özgün biçimler verir… “ [4] cümleleriyle başlar. Yaratıcı bir kişilikte, merak, imgelemci düşünme becerisi, sabır, macera tutkusu, araştırma merakı, deneyci yaklaşım, bi-limsel şüphecilik, ilgili olma durumu, kendine güven dikkati çeker. Bunlardan en önemlisi merak aslında küçüklüğümüzün bir dürtüsüdür. Büyüklerin, sözleri, davranışları ve bize takındıkları tavır zamanla bu dürtümüzü köreltir ya da olgunlaştırır. Genel kanaat ve durum bu dürtünün dizginlenmesi yönündedir. Zaten yaratıcılık da, toplumun yargılamaları karşısında toplumsal duruma ve biçime uyma kaygısıyla yara almaktadır. Toplumsal duruma ve biçime uyma insana güven verir. Merak daha eski bir dürtüdür. Erich Fromm’a göre insan bir birine karşıt olan bu iki duyguyu da kendinde barındırır. Kişinin rahata olan düşkünlüğü de yaratıcılığı engelleyen etmenlerdendir. Araştırmalara göre, sınavlarda ve zeka testlerinde yüksek seviyede puan alan öğrencilerin büyük bir oranı, özgün, yeni dü-şünceler ortaya koyamamışlardır. Çünkü düz zekânın belirtisi olan bu öğrenciler, edinilmiş bilgileri değişik durumlara uyum için kullanmışlardır. Oysa yaratıcı zeka, yönü önceden belirlenmemiş bir biçimde, özgürce yol alır. Sorunu keşfeder, çözüm için önceden belirlenmemiş özgün düşünceler ortaya koyar. Bu söyleneni, İnci SAN’ın kitabından bir örnekle destekleyelim: “ Sözgelimi ilkokul çocuklarına yönelik şöyle bir test sorusu düşünelim: Aşağıdaki sözcüklerden hangisi, diğerlerinin oluşturduğu bir gruba girmemektedir: Çimen - Gül - Yaprak - Üzüm - Kurbağa Yanıtın ‘kurbağa’ olduğu, diğerlerinin bitki oldukları düşünülecektir. Alışılmış ve beklenen yanıt budur. Oysa kurbağanın da, çimen, yaprak, üzüm gibi yeşil olduğunu düşünen bir öğrenci ‘gül’ sözcüğünü gruptan ayrı tutabilir. Çünkü o imgesel düşünüp renklerle ilgilenmektedir. Oysa bu yanıt yanlış sayılacaktır “. [5] Buradaki imgelemci düşüncenin, birkaç paragraf öncesinde yaratıcı kişiliği tanımlarken kullandığımızı hatırlatırım. Ço-ğumuz öğrencileri kolayca zeki olarak nitelendirir, testlerden aldıkları yüksek puanların buna bir gösterge teşkil ettiğini dü-şünürüz. Oysa o testlerde, belirli yanıtların verilmesi, doğru yanıtı anımsatıcı bilgilerin olması olağan bir durumdur. Yaratıcı zekanın gerektirdiği keşfe ve yeniliğe yer yoktur. Herrmann’a göre; yaratıcılık doğuştan gelen bir yetidir ve insana özgüdür. Yaratıcı sayılabilmek için dâhi olmaya gerek yoktur. Yaratıcılık yetisi körelmiş olsa bile, yaşamsal deneyimler ve destek programlarıyla yeniden kazandırılabilir.

Gardner’in Penceresinden Gardner, çoklu zeka kuramıyla biz resim öğretmenleri için ayrı bir engel oluşturmaktadır. Onun temelde; çocuğun yete-neklerini oluşturan modelin belirlenmesi ve çocuğun güçlü olan yönleri üzerinde eğitime devam edilmesi, zayıf yönlerinin [yeteneğinin hiç olmadığı ya da kısıtlı olduğu] ise göz ardı edilmesi biçiminde özetleyeceğimiz kuram, eksik insan modelini oluşturmaktadır. Bu kuramın eğitim çalışanları arasındaki anlamı, “bu çocuk sayısalcı, sözele ilgisi yok. O nedenle sözel alan-da onu fazla zorlamamalı, zaten ileriki yaşamında ona ihtiyaç duymayacak “ şeklinde karşılık bulur. Ayrıca Gardner, sanatsal alanın analitik zekaya, bilimsel düşünceye gerek duymayacak bir yapı oluşturduğunu ve sanatı çocuğa verilmiş bir yetenek olarak görür. Bu durumda akla, çevrenin insan üzerinde etkisinin ne olduğu sorusu gelir. Zaten Davis de bu kurama karşı çıkarak, “ çocuk hiçbir alan için önceden programlanmamıştır “ der. Ona göre ise, çocuğu ilk yıllardan başlayarak herhangi bir düzeye getiren çevresidir diyerek, kişiler arası etkileşime vurgu yapar. Beyinde harekete geçirilmeyi bekleyen yetenekler yok-tur. Beceriler ancak öğrenmenin pratiği içinde şekillenir. Bu düşünce, çocuğun aile ve yakın çevresiyle birlikte, örgün eğitim [okul] gerçeğini çağrıştırır. Deneyimci [empirisist] olarak nitelendirilen bu yaklaşımın bilimsel bir yaklaşım olduğu unutul-mamalıdır. Öncelikle ailelerin, çoğu eğitimcilerin sanat alanını es geçmeleri; bütün çocukların fen bilimleri alanında başarılı olacağı ya da bu alanla ilgili meslek sahibi olmaları gerektiği inancı bilimsel olmayıp, temenni düzeyindedir. Aslında Gardner’in kura-mının doğruluğuna inananlar, aileyi, çevreyi, okulu ve kültürel birikimi, kısacası kendilerini de yok saymaktadırlar.

Son Söz Ebert “ İlkokuldaki Sanat Dersleri İçin Tezler “ yazısında öğrenme durumunun ölçülmesi ve denetlenmesi gerektiğinden bahsederek,“Öğrenme durumu yalnızca önünüze konan işlerin durumuyla değil, öğrencilerin kendi işleri ve çalışmalarıyla arkadaşlarınınki hakkında anlattıklarıyla ve onları değerlendirip eleştirmeleriyle de ölçülür. Bu alan hakkında bilgi sahibi olma, estetik deneyimlerin ve görüşlerin dile gelmesi, sözelleşmesi ile anlaşılır “ [6] demektedir. Bu anlatılanlar bize, okullar-da yapılan sanat eğitiminin göremediğimiz yönünü göstermektedir. Sanat eğitimi demek, görmeyi öğretmek, görsel düşünmeyi geliştirmektir. Kişiliğin uyum içinde geliştirilmesi demektir.

[1] “MEB Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı (1-8.Sınıflar)” ANKARA 2006[2] “Yaşadıkça Eğitim” Nisan-Haziran 2006 [3] SAN, İnci “ Sanat ve Eğitim “ 3.Baskı Ütopya Yayınevi ANKARA 2004[4] “MEB Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı (1-8.Sınıflar)” ANKARA 2006[5] SAN, İnci “ Sanat ve Eğitim “ 3.Baskı Ütopya Yayınevi ANKARA 2004[6] SAN, İnci “ Sanat Eğitimi Kuramları “ Ütopya Yayınevi ANKARA 2003

Kaynakça :- “MEB Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı (1-8.Sınıflar)” ANKARA 2006- “Yaşadıkça Eğitim” Nisan-Haziran 2006 - SAN, İnci “ Sanat ve Eğitim “ 3.Baskı Ütopya Yayınevi ANKARA 2004- SAN, İnci “ Sanat Eğitimi Kuramları “ Ütopya Yayınevi ANKARA 2003

ORDU91

Page 92: EGiTiM ORDUSU

Kanyonlar, vadiler ne heyecandır Uzun tünellere sor yolu, izi Harşıt nasıl gizli bir afacandırHala görmedin mi KARADENİZ’i

İnci gibi köyler, kentler ilçelerÇok önemli değil diğer ölçülerYanında pul kalır altın külçelerDaha gelmedin mi KARADENİZ’e

Her yer tablo sanki bakıp durmaya Boztepe‘ye çık Ordu’yu görmeyeDağlar boyun eğmiş hatır sormayaHala görmedin mi KARADENİZ’i

Asılırsın ÇAMBAŞI yokuşunaKapılırsın hayatın akışınaNefesler karışır çam kokusunaDaha gelmedin mi KARADENİZ’e

Dört yanın kuşların cıvıltılarıBuzdan soğuk suyun şırıltılarıDallarda meltemin fısıltıları Hala görmedin mi KARADENİZ’i

Fındık toplamaya ,çeltik biçmeyeDal köprüden korka korka geçmeyeAğaç yayığından ayran içmeye Daha gelmedin mi KARADENİZ’e

Nasırlı el ,ayak genç ,ihtiyardaKadın daha yorgun bizim diyarda Yine de yüz güleç bayram ayardaHala görmedin mi KARADENİZ’i

Bağ bahçe emektir her köşe , bucakElbet çalışmadan tütmüyor ocakManeviyat sıkı ve de sımsıcakDaha gelmedin mi KARADENİZ’e

İnan anlatmaya sözüm yetmiyorGüzellik bir değil, say say bitmiyorYaşamayı, teğet geçmek tutmuyorHala görmedin mi KARADENİZ’i

Yurdumun her yeri güzelce amaKaradeniz cennet bahçesi banaCandır ,akciğerdir bütün vatanaDaha gelmedin mi KARADENİZ’e

HALA GÖRMEDİN Mİ KARADENİZİ?

Cemile DÜZGÜNAtatürk İlköğretim Okulu Sınıf Öğretmeni

Page 93: EGiTiM ORDUSU

ORDU93

Hedeflerimiz.Risk altında-riskli yaşam olayları

ile karşılaşmış (öğrencilerimize) okul ve toplum desteği olarak entegrasyo-nunun sağlanması, kazanımlarıyla, özgüven ve benlik saygılarının artma-sını sağlamak ve risk faktörlerine karşı güçlendirmek, hukuksal dayanakların verdiği güç ve sorumlulukla kamusal yarar sağlamaktır.

1-Şiddet, her tür taciz, sevgi eksikli-ği, madde bağımlılığı, boşanma, inter-net vb. nedenlerle risk altında olan suç-lu veya suçun mağduru olan çocukları bilinçlendirme.

2-Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir-geme Kurumunun(SHÇEK) yeniden yapılandırılma- ması nedeniyle oluşan toplumsal sorumluluğu yerine getir-mek.

3-Aile bilincinin zayıfladığı, olum-suz kültürel değişimin karşısına ahlâkî değerlerin konulması, maddî ve manevî varlıklarımızın değerinin anlaşılması.

4-Kurum/kuruluşlarda uygulanan yanlış disiplin ve kurallar, şiddetin eği-tim aracı olarak görülmesi çocukları

bastırılmış bir öfkeye iter. Bastırılmış öfkeyi tetiklemesi karşısında başka se-çeneğin farkındalığını çocuklara ve ai-lelere kazandırma.

5-Millî ve ahlakî değerlerimizin ço-cuklarımıza kazandırılması.

6-Eğitim ve öğretim çağında olup hukuk kuralları ihlal edilerek çalıştı-rılan, ihmal edilen, taciz gören, dilen-dirilen, madde bağımlısı olan/olma ihtimali bulunan çocukların bedensel, zihinsel ve ruhsal yönden gelişmelerini sağlamak.

7-Öğrencilere iyi huy ve değerlerle beceri, kabiliyet, ilgi ve sorumluluk ka-zandırma.

8-Çocukların olumsuz koşullara karşı özgüveni artırmak ve onları mil-letine faydalı, tabiat ve kültür varlıkla-rını seven, toplumla bütünleşmiş bir insan olarak yetiştirmek.

9-Devletin kurumlarına olan güve-ni artırmak.

10-Yaşadığı ili, bölgeyi, ülkeyi tanı-yıp sevmesini sağlamak.

11-Tüm bahaneler karşısında aile-nin sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamak.

12-Bahaneler, kötü şartlar, ekono-mik ve politik nedenlerle yerine ge-tirmekte zorlandığımız toplumsal gö-revlerimize bir farkındalık yaratmak. Sosyal bir görevi yerine getirmek için Toplum Destek Büro Amirliği gibi bü-roların semt ve ilçelerde de kurulması-nı sağlamak veya beraberinde hareket eden merkez/semt/ilçelerde de sosyal hizmet büroları kurulmasına zemin hazırlanmalı.

13-Öğrencilerimiz projenin yay-gınlaşmasıyla birlikte benzer durumda olan çocuklar- için iyi yaşam koşulları oluşturmak.

VİZYONUMUZ: Risk altında bu-luna tüm çocukların üşüyen ellerini ve yüreklerini toplumsal entegrasyon sağ-layarak özgüven içinde ısıtmaktır.

Fiziksel, duygusal, zihinsel ve top-lumsal gelişimlerini zedeleyen her tür-de eylemler çocuk istismarı, onların beslenme, bakım gözetim, eğitim gibi ihtiyaçlarının karşılanmama durumu da çocuğun ihmali olarak tanımlanır.

‘Üşüyen Ellerin Alkışları’ projesi kapsamında rehber öğretmen olarak verileri analiz ettim . Ailelerin çocukla-rın iyiliği adına onları dövdükleri, hor-ladıkları sevgisiz bıraktıkları bazıların ekonomik gerekçeler bahane edilerek dilendirdikleri veya çalıştırdıkları an-ladım. İl emniyetinden alınan verilerle desteklemiştir. Kimi ailelerin aile için-deki şiddet ve kötü yaşam koşulları ge-rekçe gösterilerek çocukları zedeleye-cek ihmal koşullarını yarattıklarını ve bu şartların çocukları için yol açacağı sonuçlardan habersiz olduğu, anlık ge-çici çözümlerle çözümsüzlük yarattık-ları ve olası tehlikelere ve oluşabilecek yeni riskleri getirdikleri öngörüldü. Ta-nımlanan bu problemlerin okulumu-zun misyon ve vizyonu çerçevesinde ekibimizce değerlendirilmesi sonucun-da çözüm bulmak ve önleyici rehberlik ile hem özelde hem de yaygın olabile-cek çözüm için çalışması kararlaştırıl-dı. Güvenlik en temel öncelik eğitim hakkı ise olmazsa olmazımız oldu..ilgisizlik,bakım yetersizliği,taciz,fena muamele,ve ekonomik nedenlerle suç işlemiş öğrencilerimizin de aralarında bulunduğu isimleri rehberlik servisin-de korunarak ifade edilmiş sadece okul müdürünün bilgisindedir.

Okul müdürümüz Hasan Toma-kin ile konuyu paylaştık okul içinde çö-zümler oluşturulmaya çalıştık .Ancak rehberlik servisinin hazırladığı bir ekip çalışması ile proje oluşturuldu ve konu

ÜŞÜYEN ELLERİN ALKIŞLARI

Page 94: EGiTiM ORDUSU

ORDU94

bilimsel bir platforma taşındı.Okulun eğitim ve öğretim çalışmalarına olan faydası büyük oldu.Yaygınlaşması ise Türkiye’de bir örnek oluşturdu.

Problemler karşısında mecburi-yet, kabullenme, annelik ve babalık görevini ihmal ederek küçük yaşlarda çocuklarını suça ve mağduriyete sü-rükleyen anne ve babalara karşı dev-letin güven ve yükümlülüğünü ortaya koymak amacıyla tasarlanan bu proje için öğrenciler arasında araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucunda okul içinde 40 öğrenci belirlenmiş olup , bu öğrencilerden 10 tanesinin sokakta çalıştığı anlaşılmıştır. Toplum Destek Büro Amirliği ile koordineli olarak çalı-şılarak bu öğrencilerin aileleri hakkın-da bilgi edinilmiş ve bu konuda neler yapılabileceğini planlanmıştır. Ayrıca okulumuzda 2 adet öğrenci aile beyanı ile de tespit edilmiş olup taciz ile kar-şı karşıya kaldıktansonra okulumuza gelmişler psikolojik ve sosyal yönden desteğe ihtiyaç duymaktadır.14 öğrenci içinde işsizlik bilgisizlik vs. nedenler-den parçalanmış veya aile içi şiddetin yoğun olarak yaşandığı ailelerden gel-mekteler.2 öğrenci daha önce geldikleri okuldan ceza almışlar. Öğrencilerin 20 tanesinde ağır derecede temizlik soru-nu 5 tanesinde baş derisinde yaralar olduğu tespit edilmiştir.

Okulumuz Gazi İlköğretim Okulu, Ordu Merkez Saray Mahallesi’nde bu-lunmaktadır. Merkezde bulunması ne-deniyle köy, ilçe ve bağlantılı yerlerden göç alabilen bir noktadadır. Bununla beraber hem okulumuza devam eden öğrencilerimizin hem de devamsızlık yapan öğrencilerimizin sayısının art-mış olduğunu tespit ettik. Velilerimizin

genelinin öğrenim durumunun ortao-kul ve daha alt seviyelerde olduğu tes-pit edildi.

Risk altındaki öğrencilerin toplu-ma entegrasyonu salt belli bir kesimin sorunu olamaz. Ekibimizin yaptığı araştırma sonuçları ve beyin fırtınası ile görülmüştür ki konu özel sektörü ve özellikle de KOBİleri alakadar etmek-tedir.

Sanayileşmenin ve teknolojinin ih-

tiyaç duyduğu insan gücü özel sektörde de istidam olanağı bulmaktadır. Eko-nomi kültürel ve sosyal bağlardan ayrı düşünülemez ayrıca da ihtiyaç duyulan iş gücünün niteliği salt akademik ölçüt olamaz. Söz konusu nitelik içeriğinde psiko sosyal bakımdan da yeterli bir insan gücünü kastetmektedir. Ülke-nin ihtiyaç duyduğu insan gücü Milli Eğitimin Temel Kanunlarında da yer almaktadır. Bu eğitim ile ilgili durdu-ğu kadar çağın ihtiyaçlarının gerisinde kalmamanın zorunluluk olması gerek-tiği işletmeler içinde böyledir. O halde gelecekteki reel varlıkları için; Ülkenin geleceğindeki insan kaynaklarına ya-tırım yapmaları gerekmektedir. Risk alanlarından herhangi biri ya da bir

kaçı ile karşılaşmış yetenekli bir öğren-cinin, gelecekte akademik başarılarıyla bir iş ve meslek sahibi olabilmesi müm-kündür. Ancak psiko sosyal süreçleri tamamladıkları söylenemeyebilir. İş gücü açısından çağımızda risk koşul-larıyla karşılaşmış bireylerle çalışma olasılığı da artmaktadır. Bu da Komi-lerin bu konuda desteklerini zorunlu kılmaktadır.

Projemiz çözüm odaklı psiko dina-mik bir yaklaşım ile gerçekleştirilmiş olup, bu süreç içinde özel sektörün katılımı uygulama basamaklarında görüleceği üzere ALTAŞ ve SAGRA firmaları ile gerçekleştirilmiştir. Ordu ili içinde önemli yere sahip olan bu iki firma ile bu proje içinde çalışıyor ol-mak projenin savunduğu iyileştirmeye toplumsal destek ve başarısı için olum-lu olmuştur. Ancak Ticaret ve Sanayi Odasının maddi gerekçeleri konuya olan duyarsızlığı ise açık alan oluştur-muştur. Bu konuyla ilgili kendileri ile toplantı yapılması öngörülmüştür.

Bu alanda yapılacak her şeyin kül-türel bir hazır bulunuşluk mekanizma-larının işletilmesi gerekir.

Uygulamalar devam ederken öğ-renciler uygulamanın neden ve niçin-lerini araştırmaya başladılar. Özellikle sokakta çalıştırılan öğrencilerin velileri ise rahatsız olmaya başladı. Bu da ko-nuyu ailelere eğitim verme noktasında-ki baştaki öngörülerimi haklı kıldı. Bu amaçla yapılan seminerlerde sadece 2 aileye ulaşamadık diğer ailelerle olduk-ça yol kat ettik. Ulaşamadığımız ailede 5 adet çalışan öğrencimiz vardır. Bu çocukları iş gücü olarak gören aile bu etkinliklere sıcak bakmayıp tehditkar bir tavır takınmıştır. Ancak polislerle olan beraberliğimiz ekibimiz adına gü-ven oluşturmuştur. Engel olmaya çalış-malarına rağmen, bu ailelerin çocukla-rı bu proje ile bir farkındalık kazanmış olup okula devam edip yarınlarını ha-zırlamak konusunda kararlı bir tutuma sahip olmuşlardır. Ancak projenin son aylarında göçmen aileler ilimizden ay-rılmışlarsa da öğrencilerimizin e-okul kayıtlarından takipleri yapılmaktadır. Okula devam konusundaki kararlılık-larını sürdürüldüğünü bilmekteyiz.

Page 95: EGiTiM ORDUSU

ORDU95

Ailelerin seminerleri başladı. Bu seminer konuları ilk seminerden sonra kendilerine açıklandı. Kendilerinin rı-zası ve katılımıyla diğerleri de gerçek-leşti.Seminerler, ailelerin bakış açısın-da farklılık oluşturdu. Aynı zamanda, öğrenci ve öğretmenler ile yapılmış olan seminerlerin en büyüğü ise il deki tüm 8.sınıf öğrencileri ve sorumlu öğ-retmenleri ile ailelerine verilmiş olan ‘sınav kaygısı’ semineri oldu. Yrd.Doç.Dr.Bünyamin Çetinkaya ile Giresun Üniversitesine gidip görüştüm. Sınav kaygısının öğrenci üzerinde yarata-cağı kaygı - öz saygı sorunu paylaştık ve risk altındaki öğrencilerin bu etkiyi daha fazla yaşayacağı konusunda hem fikir olduk.Gerekli izin ve onaylar ile Ordu Barosu katkılarıyla Atatürk Kül-tür Merkezinde düzenlenen seminere katılım büyük oldu. Basılı ve görsel ba-sında yer aldı.

Amaç, çocuklar kadar onların aile-lerini ve toplumu da bilinçlendirmek ve yaygınlaştırılmasını sağlamaktı. Bunu eğitsel bir amaç olarak görüyor-duk. Öğrencilerimiz seminerlerde di-ğer okuldan gelen misafir öğrenci ve başlarken polis toplum destekli bü-royu anlatmak ve ortak çalışmamızın nedenlerini paylaşmak üzere bir slayt gösterisi ve tanıtım konuşmasında bu-lundu. : Olası risklere ,çevresinde ya da hayatında olup bitenlere karşı rahatça polisle iletişime geçebilme cesareti ka-zandırmak amacıyla toplum destekli polislik ile paydaş olunduğu izah edil-di. Ordu Barosundan av. İlhan kurt ise konunun hukuki yönünü öğrenciler ve aileler ile paylaştı. Ordu ilinde 500 adet öğrenci ve aile konudan haberdar olmuş oldular. Ayrıca da konunun hu-

kuki yönünü boyutlarıyla ,örnek olay-larla öğrendiler.Kaygının olası riskleri nasıl barındırdığı ve konuya karşı aile tutumlarının nasıl olması gerektiği ta-rafımdan açıklandı. .öğrencilerimiz önce tedirgindi. bazıları ise çok ala-kasızdı .kimi öğrencilerimiz ise garip bir mutluluk içindeydi.projenin ilerle-yen aşamalarında eğitsel faaliyetlerini polislerle de paylaşmaya başlamaları olası risklerle karşılaşma durumunda

kendileri ve yakın çevreleri için gerekli davranış örüntüsünü sergileyeceklerini anlamlı kıldı.

Ailelere, öğrenci ve öğretmenlere verilen diğer seminerler- gelişim, öfke kontrolü, çatışma yönetimi, başarı ve motivasyon, istismar, stres ve başa çıkma,-yanında aileler için beceri kurs-larına katılım sağlandı. Beceri edinerek eğitim almaları ve çocuklarına örnek olup kendileri ve aileleri için bir şey yapmanın yanında ekonomik sorum-luluğu almak adına da bir adım atılmış oldular. Bu amaçla İşkur müdürü ile yapılmıştır.

Sadece öğrenmediler, eğlendiler çeşitli hediyeler verdiler ve aldılar ne-zaket davranışları kazandılar. Çeşitli

toplumsal kesimlerden insanları tanı-dılar. Ordu spor klubünde ve gençlik il müdürlüğünde çeşitli sportif ve kül-türel kurslara katıldılar. Ordu spor ma-çına okuldan arkadaş ve öğretmenleri ile maç izlediler. Bu sayede ilini ve ül-kesini seven ili ve okulu ile bütünleşme sağlanmış oldu.

Eğitim öğretimde ise davranış problemleri azaldı. Derste öğretmen-lerine soru sormaya başladılar. Sınıfın ön sıralarında oturma isteklerinde be-lirgin olarak artış görüldü. Aralarında sınıf başkanı olanlar oldu. Derslerinde ki akademik artış sayısal olarak göz-lemlendi. Belirli gün ve haftalara katıl-dılar okulun tiyatrosunda görev aldılar. Okul Bandosu oluşturuldu bu faaliyet-lere katıldılar. Gelen yardımlarla özel-likle ekonomik gücü yetersiz olanlara giyim imkânı sağlandı.

Beslenmelerine dikkat edildi. Türk Kızılay Vakfı Ordu Şubesinden temin edilmiş olan giyim ve yiyecek yardım-larından öğrencilerin haberi olmadı. Bu yardımlar aileleri ile iletişim içine giren Kızılay ile gerçekleştirilmiş olup proje ile ilgi bilgisi verilmedi. Aile ve çocuk ile eğitsel hedefler üzerinde gö-rüşüldü ve paylaşıldı. Yapılan her ça-lışma hedef ve gelecekleri için eğitim faaliyetleri ve kendi sorumlulukları, hakları için bilinçli bir insan olmalarını sağlamaktan geçmekte idi.

Korkup saklamak yerine ,olası bir risk faktörü karşısında yapabilecekleri-ni öğrendiler .Bu ise beni gördüğünde sokakta mendil sattığı için bana selam vermekten çekinen kız öğrencimin üşümüş ellerini ,anlamını içimden atamadığım gözlerini ve kendi kızıma bana,- ANNE bu öğrencin mi ? Neden çalışıyor?- sorusuna karşı bir öğretmen olarak vermem gereken cevap olarak görüyorum. O gün kızıma nedeni hak-kında vereceğim bir cevap yoktu. Başta sayın Valimin projeye olan desteği ve inancına sonsuz teşekkürlerimi Ar-zederim. okul müdürüm sayın Hasan Tomakin ‘e inancı ve çabamın her aşa-masında ben, arkadaşlarım ve öğren-cilerimle oluşu için minnetlerimi su-narım.İl Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Bürosu polislerine özellikle her aşamada paydaşımız olan Hakkı Çolak ve Murat Arslan ‘a teşekkürü bir borç bilerek, öğrencilerim ,çalışma ar-kadaşlarım ve okulum adına saygılar sunarım .Psk. Dan. Funda SAĞESEN BARDAK

ORDU MERKEZ GAZİ İLKÖĞRETİM OKULUREHBER ÖĞRETMENİ

Page 96: EGiTiM ORDUSU

ORDU96

SINIF İÇİ YÖNETİMSerdar YURDABAKAN

Şube Müdürü

ler elde edebilmelidirler.Sosyalödüller :”Mükemmel, harika, çok iyi,iyi fikir,çok yaratıcı,iyi cevap gibi sözel ya da yazılı cevaplar,gülümseme,başla onaylama,alkışlama, jest ve mimikler gibi…

YaptırımlarSözlü uyarı, teneffüste telafi

etme,aileye telefon etme,derslerin ardından okulda kalarak telafi etme.

Kural: Derse zamanında girin-iz.

Yaptırımlarİki kez zamanında

girilmediğinde sözlü uyarı,üç kez zamanında girilmediğinde öğretmenle özel görüşme,dört kez zamanında girilmediğinde aileye telefonla bildirme.

Kurallar hakkında sözleşme imzalanmalı

Kuralların önemi ve gereği tartışıldıktan,kurallar

ve yaptırımlar belirlendikten sonra bu konuda öğrencilerle

sözleşme yapılabilir.Kural ve yaptırımlar listesinde

öğrenci adedince çoğaltılarak her bir öğrenciye “Bu kuralların tümü biliyorum,anlıyorum ve onları uyacağım.” cümlesi yazdırılarak imzalatılabilir.İmzalanan kağıdın bir kopyası öğrenciye bir kopyası ailesine verilebilir.

Sonuç: Öğretmenlerden, toplum ve

aile olarak beklenen öğrencilerin iyi davranışlar kazanarak, iyi in-sanlar olmalarını sağlamaktır.Buda sınıf içinde oluşturulacak olan disiplin ve düzenden geçme-ktedir.

yaptırımlar açıkça belirtilmelidir.7)Sınıf kuralları okulun

kurallarıyla tutarlı olmalıdır.Kuralların BelirlenmesiSınıf kurallarının belirlen-

mesinde ilk adım,kuralların kişinin özgürlük alanındaki haklarını korumak amacıyla konulması gerektiğinin söylenmesidir.

Kuralların belirlenmesinde öncelikle öğretmen, öğrencilerine konuyu duyurmalıdır. Her öğrencinin bağımsız olarak

kural belirlemesi ve listelem-esi istenmelidir.Öğrenciler tarafından önerilen kurallar sınıfta tartışılmalı her kuralın gerekçesi,ifade biçimi,yaptırımı ile birlikte belirlenmelidir.

Kurallar öğretilmelidirKuralların öğretilmesinde

çeşitli uygulamalara yer verilme-lidir.

Sınıf tartışmaları,poster,resim,oyunlaştırma gibi yön-temler kullanılarak kurallar öğretilmelidir.

ÖdüllerÖ ğ r e n c i l e r , k u r a l l a r a

uyduklarında bazı sosyal ödüller yada maddi ödül-

Okul ve sınıf ortamı, öğrencinin yaşamında aile yaşantısından sonra gelen en önemli etkileşim alanıdır.Öğrenciler düzen ve disiplini,yardımlaşmayı, paylaşımı, itaat etmeyi, gerektiğinde haklarını savunmayı sınıfta öğrenirler.

Günümüz sınıf yönetimi ve di-siplin anlayışında öğrenci yöneti-minin, onların davranışlarını kontrol altına almaktan çok, onları anlamak ve onların davranışlarının nasıl olması gerektiği konusun-da birlikte anlayış geliştirmeyi sa-vunur. Bu anlayışın özü öğrencilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması halinde onlarında olumsuz davranışlardan kaçınacağı inancı vardır.

-Sınıf İçi Kuralların Konulması-

Kuralların Yazımı1 ) D a v r a n ı ş l a r a

yoğunlaşılmalıdır.2)Öğrencilerin katılımı

sağlanmalıdır.3)Kurallar emir cümlesi olarak

“yapınız, koruyunuz, isteyiniz” şeklinde yazılmalıdır.

4)Her kural olabildiğince kısa ve yakın bir biçimde ifade ed-ilmelidir.Uzun ve karışık yazılı kurallar...

5)Kurallar olumlu cümlelerle ifade edilmeli;olumsuz cümleler kullanılmamalıdır.

6)Kurallar ödüller ve yaptırımları kapsamalı; öğrencilerin kurallara uydukları zaman alacakları ödüller ile uymadıkları zaman uygulanacak

Page 97: EGiTiM ORDUSU

ORDU97

Okulda Diyabet Programı Kapsamında Ordu ilindeki tüm okulllarda di-yabetli öğrencilerimiz tespit edilmiş İl sağlık Müdürlüğü ile öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik seminer ve konferanslar düzenlenmiş bilgilendirme top-lantıları yapılmış ayrıca programın içerdiği diyabet ve obezite konulu filmler il genelimizde toplam 4795 öğretmen 87.211 öğrenci tarafından izlenmiştir. Düzenlenen seminer ve konferanslar ile eğitim filmlerine velilerimizden de katılım olmuştur.

Page 98: EGiTiM ORDUSU

ORDU98

Mutluluk ba-şımızda dolaşan bulut gibidir. Her zaman yağ-mura dönüş-mese de; ihtiyaç olduğunda ve yağmura dönüş-mesini sağlaya-

cak şartlar oluştuğunda mutlaka sizi ıslatacaktır. Bundan bî-haber olanlar çoğunlukla yağmura isyan eder, yağdığında da kendisini şem-siyesinin altına gizler. Neler kaybet-tiklerini ise asla bilemezler.

İnsan için mutluluğun kaynağı aynadaki yüzünde gizlidir. Mutluluk asla baş-kalarından alınan bir ödül, ya da yalvararak toplanan bir sadaka değildir. Eğer aynaya baktığımızda, kendimizden mem-nunsak, yaptıklarımızı, yaşadık-larımızı sevebiliyorsak; bir başka ifade ile aynada yüzümüz kızarmı-yorsa mutluyuz demektir.

Yanlış ve doğru sorgulaması-na girmeden; kendimizle barışık olduğumuza inanıyorsak mutlu-luğumuzun sağlıklı temellere da-yandığını varsayabiliriz. Tavır ve

davranışlarımızı başkalarının de-ğer yargılarına bırakmadan ve bak-madan belirleyebiliyor; ölçümüzü vicdanımızın sesinden alıyorsak kendimiz olmayı başarıyoruz de-mektir.

Duruşumuz düşüncelerimizi yansıtmıyorsa, çok yüzlü olduğu-muzu inkâr etmenin bir anlamı da yoktur.

İnsan kendisini yalnızca iç dün-yasının gerçek ve yanılgısız ayna-sında görebilir. Bu hakikat bireyler için hiçbir zaman değişmez. Herkes

bütün yaşantısını burada eleştiri veya sorgular. Yanlışlarıyla burada yüzleşir, doğrularıyla burada huzur bulur. Bu durum kişinin daha son-raki yaşantısının kılavuzu olur.

Bütün bunların sermayesi ise; insanın mensup olduğu değerler yekûnunu, kültürel kimliğini, sos-yal hayatını tanzim eden anlayış bütünlüğünde mevcuttur.

Her insan iç dünyasındaki ay-nayı parlatmak için milli tarihine sıkça bakmalıdır.

Çünkü milletlerin yaşantısının da bir aynası vardır. Milletlerin ay-nası şüphesiz tarihin sayfalarıdır. Dünyada ki hiçbir millet o aynadan kaçamaz ve kendisini gizleyemez. Dünden bu güne ne varsa orada derlenmiştir ve geleceğe aktarıl-maktadır.

Türk Milleti bu yönden dünya tarihin en onurlu milletlerinin ba-şında gelir. Zira milli hayat aynası, bizleri diğer milletler karşısında

gururlandıracak özelliklerle dolu-dur.

Tarihimizi inceleyenler göre-ceklerdir ki, bizim dünden bu güne hayatımız; mutluluğumuzu etrafı-mızdaki insanların mutluluğu üze-rine inşa etmekle geçmiştir. Gittiği-miz yerlere huzur ve refah götürme gayretimizin altındaki sır buradan gelmektedir. Bizim geçmişimizde kendi mutluluğu için sömürgeci-lik yapan, insanları köleleştirerek çalıştıran anlayışları bulamamaları da bundandır.

Gerekli hassasiyeti göste-rerek ve art niyet taşımadan tarihin aynasına bakabilen-ler, Selçukluların Anadolu’ya akınları esnasında nasıl bir imar faaliyet içinde olduk-

larını halen varlığını muhafaza etmeyi başaran eserlerden göre-bilirler. Aynı dönemde yaşadık-ları İran coğrafyasını ise büyük ölçüde ihmal etmişlerdir. Çünkü Anadolu’nun ve orada yaşayan in-sanların çok daha fazla ihtiyacı ol-duğunu görmüşlerdir.

Bu durum Osmanlı devleti için de geçerlidir. Devletin kuruluşu-nu gerçekleştirdikleri Anadolu’da,

İNSAN İÇ DÜNYASINDAKİ AYNAYI PARLATMAK İÇİN MİLLİ TARİHİNE SIKÇA BAKMALI

İSA BAYRAK / Yazar, Şair

Mutlu ve huzurlu insan; önce kendi sosyal değerleriyle barışık, sonra da o değerleri vicdan aynasında sürekli diri

tutmayı başaran insandır

Page 99: EGiTiM ORDUSU

ORDU99

kuruluş dönemi istisna tutulursa büyük ölçüde Anadolu’yu ihmal ederek yatırım ve hizmeti Balkan-lara ve diğer ele geçirdiği yörelere taşımıştır. Bugün Anadolu’da pek gözükmeyen Osmanlı eserlerine karşın etrafındaki topraklarda hala onların mirası ayaktadır.

Bu bizim milletimizin karak-teristik özelliklerinden birisidir. Çükü biz her zaman inandık ki; “veren el, alan elden üstündür.”

Bütün bunları söylerken; elbette koca bir devletin dünya tarihinde-ki uzun yaşamında her zaman, her şeyin çok iyi ve güzel sürdüğü id-diasında değiliz. Şüphesiz zaman içinde aksayan, yanlış olan birçok

şey ortaya çıkmış olabilir.En mükemmel sistemi kurmuş

olsanız bile onu işletmekle görev-li insan sorumluluk ve duyarlılık bakımından hata verdimi sistemi-nizin aksamasını, hatta çökmesini önleyemezsiniz.

Bunun tersinden bakınız, çok kötü bir sistemin; iyi yetişmiş, hassas ve işini iyi yapmak isteyen birinin elinde çok mükemmel ve verimli bir şekil aldığını, olumlu sonuçlar doğurduğunu göreceksi-niz.

Bizim bu gün için en önemli ihtiyacımız yetişmiş insandır. Ala-nında bilgili, işini seven, faydalan-maktan çok insanlara nasıl faydalı

olacağını düşünen insan… Hedefi ve ideali belli olan ve bunları ger-çekleştirme gayretinde olan in-san… Hayatının aynasını; yani vic-danını, tarihinin kendisine miras bıraktığı değerler manzumesinin aynasında parlatabilen insan…

Demek ki mutlu ve huzurlu in-san önce kendi sosyal değerleriyle barışık, sonra da o değerleri vicdan aynasında sürekli diri tutmayı ba-şaran insandır. Bu da dünyada ki bilimsel gelişmelere karşı olabildi-ğince duyarlı olmayı; ancak kişisel kimliğini kendi değerlerinin dışın-da arama ihtiyacı duymamayı ge-rektirir. Çünkü bizim geçmişten bu güne mevcut değerlerimiz sadece

bizim değil, tüm insanlığın saade-tini sağlayacak değerlerdir. Ve bu günün gelişmiş toplumlarının sos-yal hayatlarının tanziminde bizim tarihimizden örnekleri sıkça gör-meniz bundandır.

Burada yine tarihimize dönerek iki konudaki ilgimi sizlerle paylaş-mak isterim.

Bunlardan birincisi; Daha sonraları lüks saraylar

yaptıran ve hayatlarını bu sarayla-ra hapseden yöneticilerin ise dev-letin çöküşünü hazırlamaktan ve hızlandırmaktan öte bir başarıla-rının olmayışı… Koca cihan dev-leti Osmanlının yöneticilerinin, kuruluştan en parlak devirlerinin

sonuna kadar geçen hayatı boyun-ca; her türlü imkâna sahip olma-larına rağmen Bursa’da, Edirne’de, İstanbul’da çok sade ve her türlü şatafattan uzak bir hayat sürmele-ri… Buna rağmen ülke sınırlarını katlayarak büyütmeleri… Sınırları içinde devrin dünya ölçeğine bakıl-dığında en huzurlu ve mutlu toplu-mu oluşturmaları…

İkincisi;Devlet hizmetinde bulunan üst

düzey yöneticilerin hemen hepsi-nin, gelirlerinin çok önemli kıs-mını halkın ihtiyaç duyduğu mü-esseselerin inşasına ayırmaları… Kendilerinin veya çocuklarının ikbali için özel yatırımlar peşinde

koşmamaları… Onlardan günü-müze şatolar, köşkler, malikâneler kalmaması…

Oysa bugün, medeniyet pazarı-nın kurulduğu ülkelerin tarihinde böyle bir tarihi anlayış varlığı yok-tur. Olmadığı gibi, bin yıllık varlık ve asaletleriyle övünen zihniyetin mevcudiyeti hala devam etmekte-dir.

Bu konular üzerinde azıcık dü-şünen insanlar çok şeyi kavramakta ve anlamakta zorlanmayacaklardır. Yeter ki aynadaki yüzlerine bakma-yı hakkıyla başarabilsinler.

Çünkü düşünmek basit bir iş-lem değildir.

Page 100: EGiTiM ORDUSU
Page 101: EGiTiM ORDUSU
Page 102: EGiTiM ORDUSU
Page 103: EGiTiM ORDUSU
Page 104: EGiTiM ORDUSU
Page 105: EGiTiM ORDUSU
Page 106: EGiTiM ORDUSU
Page 107: EGiTiM ORDUSU
Page 108: EGiTiM ORDUSU